Onursal Başkanımız Sn.Dr.Ersin Arıoğlu`nun Cumhuriyet Bilim

Transkript

Onursal Başkanımız Sn.Dr.Ersin Arıoğlu`nun Cumhuriyet Bilim
Ersin Arıoğlu’nun 27 Mayıs 2006 tarihinde
“Siyasetin Sorumluluğu” başlığı altında
Cumhuriyet Bilim ve Teknik Dergisi’nin
Bininci Sayı Kongresi’nde yaptığı sununun Genişletilmiş Metnidir.
İ.T.Ü. / Taşkışla 109 nolu Salon
Sayın Başkan, Değerli Konuklar,
Cumhuriyet Bilim ve Teknik Dergisi’nin 1000’ci sayı başarısı için düzenlenen bu anlamlı
toplantıda, fikirlerimi sizlerle paylaşmak, benim için büyük mutluluk. Ulaşılan başarı,
bilim gibi alıcısının sınırlı olduğunu düşündüğümüz bir konuda, bir susamışlığın olumlu
göstergesi sayılabilir; veya; öncü bir gazetenin kararlı sosyal sorumluluk tutumundan
doğan bir başarı belgesi olabilir. Ben, her ikisinin iç-içe olduğunu düşünüyor, kıvancı
paylaşarak başarıya kâlbî takdir hislerimi sunuyorum.
Konuşmamın ana ekseni, “siyaset” ve “sorumluluk”. Siyasetin bir yandan derin bir
felsefesi ve uzun bir tarihi var; diğer yandan yurdumuzda ve dünyada sahnelenen trajik
uygulamalarını hayretle izliyoruz.
Zaman darlığı, konuya derinlemesine girmeyi engellediğinden; sunumda peş peşe bazı
tespitler yaparak, sadece birbirinden ayrık düşmüş ama iç içe olması gerekli konulara,
kavramlar seviyesinde değinebildim.
117 9
“Siyasetin Sorumluluğu”
27 Mayıs 2006 / Cumhuriyet Bilim Teknik Dergisi / Siyasetin Sorumluluğu
Ersin Arıoğlu
“Bilim ve Teknik Bininci Sayı Kongresi”
SİYASETİN SORUMLULUĞU
1
Genişletilmiş Metin
HOŞ GELDİNİZ
Dr. Ersin ARIOĞLU
CHP – İstanbul Milletvekili
Yapı Merkezi Onursal Başkanı
İ.T.Ü. / Taşkışla 109 nolu Salon
27 Mayıs 2006
Değerli Konuklar,
Önce, dünya’nın genel siyasi görünümünü özetlemeye çalışacağım.
¿ Amerika 1990’lı yıllardan itibaren dünya siyasetinde tek hiper güçtür.
¿ Amerika bu güce; 20’nci asrın başından itibaren güç kaynaklarını (nüfus, eğitim
sistemi, bilim kapasitesi, üretim kapasitesi, güvenlik kuvvetleri vb) güzel ve iyi
tasarlanmış siyasetlerle ve Amerikan Başkanlarına ustaca yaptırılan liderlikle
ulaşmıştır.
¿ Dünyada yarısı 1950’den sonra kurulmuş 230 ülke var.
¿ 1950 yılında bir trilyon dolar olan dünya yıllık ticareti 14 trilyon dolara ulaşmıştır.
Günde 4 trilyon dolardan fazla para ülkeler arasında dolaşmaktadır.
¿ Dünya gittikçe istikrarsızlaşıyor. Halen 72 ülke sıcak ve 30 ülke potansiyel kriz
bölgesidir. Siyasi iltica isteyenlerin sayısı yılda 30 milyonu aşmıştır.
¿ İhracatının %30’undan fazlası enerji kaynaklarına dayanan 34 ülke var. Bunların
24’ünde demokrasi yok.
¿ Bilgi toplumları, yeni uygarlığın sürekli kullanılabilecek temel enerjisini henüz
keşfedememişlerdir. Hidrojenin temel enerji kaynağı olup olmayacağı bile
kesinleşmemiştir.
1389
“Siyasetin Sorumluluğu”
Ersin Arıoğlu
27 Mayıs 2006 / Cumhuriyet Bilim Teknik Dergisi / Siyasetin Sorumluluğu
DÜNYA SİYASETİNDE DURUM (*)
ş
2
Sıcak Kriz Bölgeleri ( 72 Ülke )
Afganistan, Angola, Arnavutluk, Azerbaycan (Nagorno-Karabağ dahil), Bahreyn, Bangladeş,
Batı Sahra, Bolivya, Burundi, Cezayir, Colombia, Côted'I voire, Çad, Çin (Tayvan),
Endonezya, Eritre, Ermenistan, Etyopya, Fas, Filipinler, Gine, Güney Afrika, Gürcistan, Haiti,
Hindistan (Kaşmir), Irak, Israil/Filistin, İran, Kazakistan, Kıbrıs, Kırgızistan, Kongo DC,
Kosova, Kuzey Kore, Liberya, Lübnan, Makedonya, Mısır, Moldovya, Moritanya,
Myanmar/Burma, Nepal, Nijerya, Özbekistan, Pakistan, Peru, Ruanda, Sahe Bölgesi,
Sırbistan&Montenegro, Sierra Leone, Somali, Sri Lanka, Sudan, Suriye, Suudi Arabistan,
Swaziland, Tacikistan, Tayland, Türkmenistan, Uganda, Ürdün, Zimbabve,
Genişletilmiş Metin
Potansiyel Kriz Bölgeleri ( 30 Ülke )
Beyaz Rusya, Bosna Hersek, Çin, Ekvador, Fiji, Guinea-Bissau, Hindistan (Kaşmir
hariç), İngiltere (Kuzey İrlanda), İspanya (Bask Bölgesi), Kenya, Kongo Cumhuriyeti,
Libya, Maldivler, Orta Afrika Cumhuriyeti, Papua Yeni Gine, Peru, Rusya
(Çeçenistan/Kuzey Kafkaslar), Tanzanya, Timor-Leste, Togo, Türkiye, Ukrayna,
Venezuela, Yemen.
(*) Kaynak: ICG yayınları – Mayıs 2006 / www.crisisgroup.org
10 Nisan’da The New York Times’da yayınlanan bir makalede, Türkiye’nin de içinde
bulunduğu dört grup halinde 60 ülkenin ekonomik durumu ve siyasal istikrarı,
10 parametre eşliğinde incelenmiştir.
Araştırmanın sonuçları nettir:
¿ Ticaret kapasitesi gelişmiş ülkeler daha iyi yönetiliyorlar veya daha iyi yönetilen
ülkelerin ticaret kapasiteleri ve kalkınmışlığı daha yüksek oluyor.
¿ Piyasaları dışa açık, ekonomileri yenilikçi, hukukun üstünlüğü geçerli, yolsuzlukla
mücadele eden ülkelerin (A grubu ülkeler); D grubu ülkelere kıyasla siyasal
istikrarları iki misli daha iyi ve enflasyonları dört kere daha düşük oluyor. Bu
parametreler arasında düzenli bir korelasyon var.
¿ Ülkelerin kurumlar ve bireysel vergi oranları; iş gücü pazarının esnekliği; hükümetin
ekonomideki büyüklüğü gibi parametrelerin enflasyon ve siyasal istikrar ile kuvvetli
bir ilişkisi gözlenemiyor.
¿ Kalkınmışlık sıralaması anlamına gelen tabloda, Türkiye 60 ülke arasında 54’cü
sırada yer alıyor.
Araştırma sonuçları, Türkiye’nin siyasal ve ekonomik yapısını güçlendirme
açısından, önünde gidilecek çok yol olduğunu uluslararası kaynaklar gösteriyor.
1449
“Siyasetin Sorumluluğu”
Ersin Arıoğlu
İYİ YÖNETİM ve DIŞA AÇIK EKONOMİ İLİŞKİSİ (*)
Sermaye Piyasası
Açıklığı
10
8,3
27 Mayıs 2006 / Cumhuriyet Bilim Teknik Dergisi / Siyasetin Sorumluluğu
8
3
Yenilikçi
Politikalar
10
10
7,5
8
5,5
6
4,9
5,6
4,9
4
2
2
2
0
0
b
c
d
a
Kaynak: Fraser Enstitüsü
POLİTİK İSTİKRAR
10
8
ORTALAMA
ENFLASYON (%)
6
10,0
10
5,9
4,4
4
8
3,6
6,2
6
4
2
2,3
3,1
2
0
0
a
b
c
d
Kaynak: Dünya Bankası
a
b
Kaynak: IMF
(*) (Richard W.Fisher, W.Michael Cox
The New York Times, 10.04.2006)
Genişletilmiş Metin
c
d
Kaynak: Harvard Üniversitesi
12
7,0
b
c
d
5,5
4,1
4
a
8
6
4
0
10
8,5
8
6,8
6
Hukukun Üstünlüğü
Yolsuzlukla Mücedele
Politikaları
7,9
6,4
6
3,5
4,7
4,1
4
2,9
2
0
a
b
c
d
a
b
c
d
Kaynak: Dünya Bankası
Kaynak: Saydamlık Enstitüsü
A) DIŞA ÇOK
AÇIK ÜLKELER
B) DIŞA AÇIK
ÜLKELER
C) DIŞA AZ
AÇIK ÜLKELER
D) DIŞA AÇILMAKTA
OLAN ÜLKELER
1) Singapur
2) İrlanda
3) İsviçre
4) ABD
5) Hollanda
6) Kanada
7) Danimarka
8) İsveç
9) Avusturya
10) Finlandiya
11) Yeni Zelanda
12) İngiltere
13) Avustralya
14) Norveç
15) Çek Cum.
16)
17)
18)
19)
20)
21)
22)
23)
24)
25)
26)
27)
28)
29)
30)
31)
32)
33)
34)
35)
36)
37)
38)
39)
40)
41)
42)
43)
44)
45)
46)
47)
48)
49)
50)
51)
52)
53)
54)
55)
56)
57)
58)
59)
60)
İsrail
Fransa
Malezya
Slovenya
Almanya
Portekiz
Macaristan
Panama
Slovak Cum.
İspanya
İtalya
Japonya
Yunanistan
Güney Kore
Polonya
Filipinler
Uganda
Şili
Romanya
Tayvan
Tunus
Ukrayna
Fas
Senegal
Meksika
Sri Lanka
Nijerya,
Suudi Arabistan
Tayland
Arjantin
Güney Afrika
Kenya
Pakistan
Kolombiya
Rusya
Peru
Çin
Venezuella
Türkiye
Brezilya
Bangladeş
Mısır
Endonezya
Hindistan
İran
Değerli Konuklar;
Türkiye’nin temel sorunlarına da kısaca değinmek istiyorum. İncelediğimizde göreceğiz
ki, sorunlarımız birikmiş, birbirini doğuran yapış yapış yumaklara dönüşmüştür. Dikkatli
bir analiz, sorunların iki grupta toplandığını göstermektedir. Bilgi İşlemeyi bilememek,
hukuk devleti olamamak. Birinci grubun göstergeleri: eğitimsizlik, üretimsizlik,
işsizlik; ikinci grubunkiler ise: haksızlık, eşitsizlik ve saydam olamamaktır.
Türkiye genç bir nüfusa sahiptir. Yaş ortalaması 26’dır ve nüfusumuzun yaklaşık %44’ü
18 yaşın altındadır. Bu tablo, önümüzdeki yıllarda zorluklarımızın artma potansiyelini
taşıdığını gösteriyor. Bugünden tezi yok, yaratıcı politikalarla genç nüfusun geleceğini
düşünmek, onlara her yıl en az beş yüz bin yeni iş imkanı hazırlamak zorundayız.
949
“Siyasetin Sorumluluğu”
Ersin Arıoğlu
T Ü R K İ Y E ’ nin T E M E L S O R U N L A R I - I
27 Mayıs 2006 / Cumhuriyet Bilim Teknik Dergisi / Siyasetin Sorumluluğu
ÜRETMEYİ, BİRİKTİRMEYİ
2. HUKUK DEVLETİ OLAMAMAK
1. BİLGİ
ve İŞLEMEYİ BİLEMEMEK
u Eğitimsizlik
u Üretimsizlik
u İşsizlik
u Haksızlık
u Eşitsizlik
u Saydam Olamamak
BU SORUNLARDAN DOĞAN DİĞER İKİNCİL SORUNLAR:
u
366 milyar $ Dış Borç, 45 milyar $ Dış Ticaret Açığı,
46 milyar YTL Yıllık Faiz Ödemesi, 9 Milyar YTL Yatırım
u
Kentlere Hızlı Göç, Sağlıksız Kentleşme
u Kaynak
Kıtlığı, Yüksek Kamu Borçları, Yüksek Cari Açık,
Kırılgan Ekonomi
u Özürlü Demokrasi
4
Genişletilmiş Metin
Toplum olarak bilgi işlemeyi yeterince bilememek, sorunların çözülmesini ve toplumsal
gelişmeyi önlüyor. Hızla kalkınmak için bilgi işlemeyi toplumsal refleks haline getirmeyi
öğrenmeliyiz. Bunun için okullarda bilgi işleme yöntemleri, yaşamda sürekli kullanılacak
şekilde -velilere bile- öğretilmeli. Ancak ülkemizde çok ağır ve değişik boyutlara uzanan
bir eğitim sorunu var.
25 yaş üstü nüfusumuzun eğitim gördüğü süre ortalama 5.7 yıl, çalışan nüfusumuzun
ise 6.5 yıldır. İleri ülkelerde bu rakamlar 9 ve 10 yılı çoktan aşmıştır.
Türkiye’de çalışan kişi başına ortalama milli gelir 9.100 dolardır ve bir çalışan 3.63
kişiye bakmaktadır. Girmeye çalıştığımız Avrupa Birliği’nde çalışan kişi başına ortalama
milli gelir 60.000 dolardır ve bir çalışan 2.52 kişiye bakmaktadır. Bu rakamlar, bir AB
çalışanının, Türk çalışanına göre yaklaşık 10 kat daha fazla ürettiğini -ve kazandığınıgösteriyor.
1229
Ersin Arıoğlu
“Siyasetin Sorumluluğu”
T Ü R K İ Y E ’ nin T E M E L S O R U N L A R I – I I
27 Mayıs 2006 / Cumhuriyet Bilim Teknik Dergisi / Siyasetin Sorumluluğu
AĞIR EĞİTİM SORUNU VAR
5
u Ayrılan kaynak yetersiz
(Türkiye’de 120 USD/kişi, Gelişmiş Ülkelerde 1,000 ~ 5000 USD/kişi)
u Kalite yok, yüksek öğretimde okullaşma %12
(Gelişmiş Ülkelerde %35’in üstü)
EKONOMİ ÇOK DÜŞÜK VERİMLE ÇALIŞIYOR
u Tarım sektörümüz çok verimsiz metotlar kullanıyor.
u Endüstrimiz patent üretemiyor.
(Türkiye’de 2 patent / milyon kişi, Gelişmiş ülkelerde 2500 patent / milyon kişi)
u Teknolojimiz ve milli savunmamız ithale dayalı
u Ar-Ge’ye önem verilmiyor.
- Kaynak yetersiz (Türkiye’de 10$/kişi, Gelişmiş Ülkelerde 1000 $/kişi)
- Ayrılan kaynak çarpık ( %20 endüstri, %80 kamu / endüstrinin payı %60‘a yükselmeli)
Genişletilmiş Metin
Türkiye, haksızlıkların yoğun yaşandığı bir ülkedir. Hukuk sistemimizin çelişkiler
içerdiğini ve bağımsız olmadığını bizzat yüksek hakimler söylüyor. Yargı sistemimiz çok
ağır çalışıyor.
Üzüntüyle ifade etmeliyim ki, gelir ve fırsat eşitsizliği konularında Türkiye; dünyada en
alttan dördüncü sıradadır. Nüfusumuzun %40’ı yoksulluk sınırında yaşamaktadır.
Nüfusun geliri en yüksek %20’si ile en düşük %20’sinin gelirleri arasında, 11-12 kat gibi
yüksek bir fark oluşmuştur.
Saydamlığa gelince; ülkemizde bürokratik yapı keyfî uygulamalara çok açıktır.
Bürokratik işlemler basit değildir ve hızlı sonuçlandırılamaz. Hukuk sistemimizdeki
sorunlar ekonomik sorunlarla birleşince, gerek kamuda gerekse özel sektörde
saydamlık gerçekleşemiyor. Türkiye yolsuzlukların yoğun olarak yaşandığı bir ülke.
96 9
Ersin Arıoğlu
“Siyasetin Sorumluluğu”
T Ü R K İ Y E ’ nin T E M E L S O R U N L A R I – I I I
27 Mayıs 2006 / Cumhuriyet Bilim Teknik Dergisi / Siyasetin Sorumluluğu
” Nüfusun en zengin %1’i ile en fakir %1’i arasında 236 kat gelir farkı var.
” Ölümlerin %38’i, 50 yaşın altında. (Avrupa ülkelerinin en kötüsü)
” 5 yaş altı çocuklarda görülen ölüm oranı, binde 61’dir.
(Bu sayı Yunanistan’da 6, Suriye’de 48’dir)
” Çocuklarımızın resmi kayıtlara göre %36’sı iş hayatı içindedir.
” Uluslararası raporlara göre yolsuzlukların en yaygın olduğu ilk 4 ülke
arasındayız. Yolsuzluklardan doğan kayıpları karşılamak için Türk
vatandaşları yasal vergilerini her yıl %36 daha çok ödemek zorunda
kalıyorlar. (Veya kamu borçları aynı değerde artıyor)
” Türkiye’de 400.000 kahvehane, 15.000 meyhane ve 1310 kütüphane var.
6
Genişletilmiş Metin
Saygıdeğer Misafirler;
Eğitimden söz ederken, Türkiye’de az bilinen yeni bir kavramı vurgulamıştım: Bilgi
İşlemek. Bu çok önemli kavramı biraz açmalıyım. Bilgiler, duyularımıza olgular ve
olaylar halinde ulaşır. Olgular ve olayların içerdiği bilgiler tek tek atomik yapıda değil,
olguların içine saklanmış bilgi yumakları halindedir. Olgulardaki bilgiyi ayırmak için,
gözlem yapmak gerekir. Gözlem tek başına yeterli değildir. Bilgilerin ayrıştırılması,
sınıflandırılması ve önceden doğrulanmış bilgilerle sınanması gerekir. Gözlem dahil, bu
sürece; bilgi işleme veya saklı bilgiyi ortaya çıkarma -veya daha genel konuşursak
bilim yapma denir.
Günümüzde toplumlar arası uygarlık yarışı; artık, bilgilerin topluma aktarım ve işleme
hızları ile ilgilidir. Yakın gelecekte, dünya bilgi stokuna hızla bilgi ekleyen, bilgiyi hızla
öğreten ve uygulayan toplumlar daha saygın olacak ve belki de daha çok yaşam hakkı
elde edeceklerdir. Bilgi işleyen nesiller yetiştirmek, eğitim sisteminin bugün birincil
sorumluluğudur. Ancak bu yetmiyor; siyaset sistemimizde de bilgi işlemek refleks
haline dönüştürülmelidir. Bilgi işlemek değişimdir.
1459
“Siyasetin Sorumluluğu”
Ersin Arıoğlu
DAHA ÇOK
GELİŞ
ME ve
GELİŞME
ZENGİ
ZENGİNLİ
NLİK
GELİŞME
27 Mayıs 2006 / Cumhuriyet Bilim Teknik Dergisi / Siyasetin Sorumluluğu
DEĞİŞİM = BİLGİ İŞLEMEK’tir.
DAHA İLERİ
TEKNOLOJİ
Bilgi işlemek:
AR-GE
Bilgileri yeniden
BİLGİYİ
yapılandırıp daha değerli
YENİDEN
DEĞERLENDİRME
bilgiler ve
OLUMLU GELİŞ
ME
GELİŞME
daha çok faydalar
ve YENİ
YENİ TOPLUM
üretmektir.
YENİ
TEKNOLOJİ
Kısaca yeni değerler
BİLGİ
DEĞİŞİM ZİNCİRİ
Üretmektir.
ÜRETME
BİLGİYİ
KULLANMA
MEVCUT
BİLGİ
LGİLER
7
Genişletilmiş Metin
BİLGİ
BİRİKTİRME
BİLGİ ve TEKNOLOJİ
ÜRETİMİ İLE DEĞİŞİM
ve GELİŞİM
Bilgi işleme süreci; ister siyasette, isterse günlük hayatta olsun, yaşanan sorunlara
yöneltilirse sonuçlar, sorunun çözümleridir; ticari ürünlere yöneltilirse sonuçlar, know–
how veya yeni ürünlerdir; Araştırma – Geliştirme olarak yürütülürse, yeni
teknolojiler elde edilir ve bilim yapma süreçleri olarak yönetilirse, bilimsel kuramlara
ulaşılır.
Bilgi işleme en az 4 nedenden dolayı çok değerlidir.
¿ Toplumsal yoksulluğu yok eden biricik altın yoldur.
¿ Teknoloji üretir. Varsa, teknolojinin zararlarını giderir.
¿ İnsanlığı bireysel ve toplumsal değerlerle donatır. Toplumsal zihniyetlerin değişimini
sağlar.
¿ Demokrasileri olgunlaştırır; barışı kalıcı kılar; yaşam kalitesini, toplumun
güvenliğini ve en önemlisi insan mutluluğunu artırır.
929
“Siyasetin Sorumluluğu”
27 Mayıs 2006 / Cumhuriyet Bilim Teknik Dergisi / Siyasetin Sorumluluğu
Ersin Arıoğlu
8
Genişletilmiş Metin
Sanatçı: Hasan Ayçın
Değerli Konuklar;
Biliyoruz ki insanlar toplum halinde yaşar, bilgi toplar, bilgi üretir, bu bilgilerle kendilerini
ve toplumu değiştirirler. Toplum yaşamı, yönetim gerektirir. Yani, “İnsan topluluğu
varsa yönetim de vardır. Yönetimde boşluk olamaz.”
Bugün, “Kim yönetmeli?” sorusu “Devlet”; “Nasıl bir devlet?” sorusu da “Demokratik”
diye yanıtlanıyor. Ama, “Devlet nedir; amacı ne olmalıdır? Demokrasi nedir, nasıl
olmalıdır?” sorularının cevapları henüz yeterince verilebilmiş değil.
Toplumsal değişimi etkileyen birçok dinamik var, ancak hepsi şu iki temel dinamik
tarafından beslenip düzenleniyor:
1. Toplumun “Bilgi” üretme ve uygulama başarısı.
2. Toplumun “Siyaset” üretme ve uygulama başarısı.
Siyaset, bilimle kurum bazında ilgilenir; bilimin performansını artırmayı hedef edinmez.
Oysa, toplumsal yapıların davranışı konusunda bilgi üreten bilim, ilgi alanına siyaseti ve
siyasi kurumları da alır; onların performansını artıracak teoriler geliştirir, mevcut
yapılarını sorgular. Bu nedenle bilim, adeta siyasi uygulamaların ‘potansiyel
muhalefeti’ gibidir. Siyasi erk ise, yapısı gereği, muhalefetten hiç mi hiç hoşlanmaz.
1439
“Siyasetin Sorumluluğu”
27 Mayıs 2006 / Cumhuriyet Bilim Teknik Dergisi / Siyasetin Sorumluluğu
Ersin Arıoğlu
9
Genişletilmiş Metin
Sanatçı: A. Macit Özbek
Siyasetin ve bilimin temel amaçları aynıdır. Her ikisi de toplumun kalkınması ve
bireylerin mutluluğu için yapılanmışlardır.
Bilim, gerçeklere ve doğrulara odaklanır. Evrende geçerli kanunları, kuramları
betimlemeye, açıklamaya çalışır. Siyasetçi ise, seçmeninin istem(ler)ini gözeten, kısa
vadeli faydaya hedeflenmiş, genelde yalnız ülke içinde geçerli kanun ve düzenlemeler
yapar.
Bilimin, kendisini siyasete beğendirmek gibi bir endişe duyması gereksizdir; siyasetin
ise kendisini bilime beğendirme ve onaylatma ihtiyacı vardır. Bilim, bütçe ve yasaları
düzenleyen siyasetten finansman ve bilimsel özgürlük ortamı ister. Dünyanın
geleceğini bilim şekillendirdiği halde; siyaset, ‘potansiyel muhalefeti’ bilime adeta
duyarsız kalır ve her iki konuda cimri davranır. Gelişmekte olan ülkelerde özellikle
görülen bu davranışa, “bindiği dalı kesme sendromu” diyebiliriz.
Bu genel kısa analiz bile gösteriyor ki, birçok ülkede siyaset, bilimden yeterli ölçekte
yararlanamıyor; buna hazır da değil. Başka bir deyişle, siyaset bilimle barışık olamıyor.
1319
Ersin Arıoğlu
27 Mayıs 2006 / Cumhuriyet Bilim Teknik Dergisi / Siyasetin Sorumluluğu
SİYASET
” Yasa üretir.
” Metodu Anayasa çerçevesinde
kalmak kaydıyla yoktur.
Prosedürleri vardır.
” Kısa vadeli ve seçmeni gözetir.
” Bilimin yasal organlarını
düzenler. Finansman sağlar.
” Bilime duyarsızdır.
” Meslek icraatı oya dayalıdır.
10
Genişletilmiş Metin
“Siyasetin Sorumluluğu”
BİLİM
” Bilgi üretir.
” Üretim metodu bilgi işlemektir.
” Uzun vadeyi gözetir.
” Genel yasaları açıklar, betimler.
” Siyaseti kapsar ve sorgular.
” Meslek icraatı kariyere dayanır.
Değerli Konuklar;
Toplumların faaliyetlerini kabaca iki grupta toplayabiliriz: 1) Yeterli ölçüde üretim
yapmak; 2) Üretimin nimetlerini adil dağıtmak ve aylakların bu nimetleri çalmasını
önlemek.
Birinci faaliyetten teknokratlar, ikinciden siyasetçiler ve bürokratları
sorumludur. Teknokratların üretimdeki başarısı, yüz akı olabilecek düzeyde iken;
siyasiler adil dağıtımda hiç de başarılı değil. Tarih, siyasilerin etik ve bilim
anlayışlarındaki yetersizlikten doğan, utanç verici sonuçlarla dolu.
Umut, demokrasi’dir. Demokrasi, ‘eşitlik mantığı’ndan doğar. Özgürlüklerde, fırsatlarda,
devlet hizmetinin sunumunda eşitlik. Çağdaş düşünür Robert Dahl, demokrasilerin
olmazsa olmaz 5 ilkesini şöyle sıralar: 1) Politik görüşlerin sunumunda adaylara eşit
hak. 2) Oyların eşitliği. 3) Oy verenlerin, oylanan konuyu bilinçli kavrayışları. 4)
Gündemin ve yönetimin denetimi için yeterli sıklıkta adil seçimler. 5) Seçimlere tüm
erişkinlerin katılımı.
Birinci ve üçüncü kriterler, demokrasinin sağlıklı işlemesinde özellikle önemlidir. Eğer
adaylar, yeterince açık ve gerçekçi çözüm alternatifleri sunamıyorsa; ve oy verenlerde,
oylanan konu ile ilgili yeterli kavrayış oluşmuyorsa, demokrasi özürlü işleyecektir.
Gerçekçi çözümlerin ve bilinçli kavrayışın tek şartı ise, adaylar ve seçmenlerin bilgi
işlemede yetkin olmalarıdır. Yalnızca toplumsal değişim ve refah için değil,
demokrasinin işlemesi ve pekişmesi için de, toplumun bilgi işlemeyi iyice bilmesi
gerekiyor. Ülkelerin bilgi işleme kapasiteleri ile demokrasilerinin olgunluk derecesi
arasında dikkat çekici bir paralellik var. Demokrasi 2500 yaşında; ama bugün ‘olgun
demokrasi’ye ulaşabilmiş devlet sayısı sadece 24’tür.
205 9
“Siyasetin Sorumluluğu”
Ersin Arıoğlu
27 Mayıs 2006 / Cumhuriyet Bilim Teknik Dergisi / Siyasetin Sorumluluğu
“Demokrasi herkesin yararına çalışan
bir yönetim demektir. Herkesin
yöneteceği bir sistem kesinlikle
değildir...”
Bernard Shaw
“İnsanlar hata yapabilir; ama bir çok
insan pek çok konuda, tutkuları ya da
çıkarları yüzünden hata yapmaya yatkın,
istekli ve teşnedir...”
John Locke
“Bilim; insani hataların, sistematik
eleştirilerle düzeltilebildiği tek insan
etkinliğidir ve insanoğlunun sahip
olabildiği en güvenli, en yararlı alettir...”
11
Genişletilmiş Metin
Karl Popper
Saygıdeğer Misafirler;
Bu tespitlerden sonra; siyaset ve sorumluluk kavramlarına döneceğim. Kavramların
anlaşılmasında kelimelerin önemi açıktır.
Siyaset kelimesi, Arapça “kırbaç” demek olan siyat kökünden gelir. Osmanlı’da ise,
“halka verilecek ceza; veya cezaların gerekçesi” anlamında da kullanılmıştır.
Eskiden idam cezalarının infaz edildiği yerlere ‘siyasetgâh’ denirdi. Gülhane Hatt-ı
Humayunu, “Siyaset olmayınca, halk-ı âlem ıslah olmaz” (Cezanın gerekçesi veya ceza
olmazsa, halk düzelmez) cümlesiyle son bulur. Siyaset, yine Arapça’da eş anlamlı olarak
seyislik ve at eğitimi işleriyle uğraşma olarak kullanılmıştır.
Bugün dilimizde siyasetle eşanlamlı olan politika kelimesi ise Latince’den gelir
(Politicus). “Geleceği gözeten ve istenen sonuca en kestirme yoldan ulaşan yöntem; bir
şeyi akıllıca, sanatkârane uyarlamak ve sonuçlandırmak” demektir. ‘Politikacı’da,
istenen çözümü üreten, uygun yol yordamı bulan kimse” anlamına gelir.
Siyaset felsefesi; siyasetin bir sorun çözme sanatı olduğunu, insanlara mutluluk vermek
üzere toplumları değiştirip geliştirmeye organize olduğunu söyler. Gelişme’nin siyasi
literatürdeki karşılığı ise kalkınma’dır.
1409
27 Mayıs 2006 / Cumhuriyet Bilim Teknik Dergisi / Siyasetin Sorumluluğu
Ersin Arıoğlu
12
Genişletilmiş Metin
“Siyasetin Sorumluluğu”
İnsanlar, mutlu olmak isterler. Mutlu olmak, “sorunsuz yaşamak” değil, sorunlarının
üstesinden gelme yeteneğine sahip olmaktır. Toplum halinde yaşayan insanlık,
sorunların üstesinden gelme görevini, bu yeteneğe sahip olduğuna inandığı siyasi
kadrolara devreder. Özün özü; siyaset, halkı topluca mutlu kılmak üzere
sorunlarını çözme sanatıdır.
Oysa ki, “Bir sorun, oluştuğu zamanın düşünce düzeyiyle çözülemez.” Einstein’ın,
bir hikmet derinliğindeki, çok bilinen, ama çok az uygulanan bu sözü, siyasetin neden bir
sanat haline dönüştüğünü en veciz yolla gösterir. Sorun çözmek üzere bir üst düzeye
çıkabilme, bilgi işleme yeteneği ve estetik duygu gerektirir.
Bu noktada, bir öneri geliştiriyorum: “Hep-beraber ve ölçü toplumu haline dönüşerek
kalkınmak”. Ölçü toplumu kavramıyla; nelerin ölçülüp nelerin ölçülemeyeceğini bilmek
dahil, her şeyi denge ve ölçü içinde yönetecek bir siyaseti kastediyorum.
Bu siyasetin amacı “kalkınmak ve daha iyi bir toplum oluşturmak”; başka bir deyişle,
Devlet’in performansını artırmak’tır. Bu bir tasarım gerektirir. Tasarım yapmak sistem
kurmak demektir. Sistem kurmak için, ölçülendirmek ve bazı seçimler yapmak
gerekir. Seçim yapmak ise, özgürlük ister. Ve hepsi birlikte, “Özgürlük içinde
kalkınmanın tasarımı”nı oluşturur. Bu tasarım yeni bir düzey yaratacaktır. Bunu
insanlaştırdığınızda, yani topluma mal ettiğinizde ise, yepyeni bir toplum doğar.
1829
27 Mayıs 2006 / Cumhuriyet Bilim Teknik Dergisi / Siyasetin Sorumluluğu
Ersin Arıoğlu
“Siyasetin Sorumluluğu”
“Bir sorun, oluştuğu
zamanın düşünce düzeyi
ile çözülemez...”
Sanatçı: İsmail Gülgeç
13
Genişletilmiş Metin
Albert Einstein
Konunun biraz incesine girmeliyim. Böyle bir siyasetin; yani ölçü toplumuna dönüşerek
hep beraber kalkınmanın; beş temel bileşeni vardır: 1- Bilgi işlemeyi hedefleyen bir
eğitim politikasıyla yeni kuşaklar yetiştirmek. 2- Bilimin öncülüğünde yapılacak doğru
eylemleri bulmak. 3- Ar-Ge yatırımları ve teknoloji yoluyla, yeterli bollukta ve kaliteli
üretim sağlamak. 4- Bireysel ve toplumsal sorumluluk ilkeleri içinde, üretimin
nimetlerini âdil dağıtmak. 5- Estetik yoluyla, her çözümde güzeli ve iyiyi elde etmek.
Bunların hepsi bir arada, sürekli kovalanmalıdır.
Ölçü temeline oturan bu siyasette, toplumun mevcut düşünce ve değerler sisteminde
çağdaş değişimler olacaktır. Sorunlara, “parçalara ayırarak değil, parçalar arası ilişkilere
odaklanarak”; “güç ile değil, değerleri önemseyerek”; sadece “görevini yaparak değil,
gerekeni yaparak”; çözümler aranacaktır.
Ölçü toplumunda siyasi yapı; beş vektörü ile her adımda sürekli kendini geliştiren bir
dinamiktir. Bu siyasetle eğitim, bilim, ar-ge, teknoloji bir araya geldiği gibi; sorumluluk,
adil dağıtım ve estetik de yaşamla bütünleşecektir.
1419
“Siyasetin Sorumluluğu”
Ersin Arıoğlu
27 Mayıs 2006 / Cumhuriyet Bilim Teknik Dergisi / Siyasetin Sorumluluğu
ÖLÇÜ TOPLUMU : DÜŞÜNCE ve DEĞERLERDE DEĞİŞİM
14
Maddi Kaynaklar
Akılcı
Parçalara Ayırma
Parçalara Odaklanma
Lineer Bağlar
Yayılmacı
Niceliği Önemseme
Rekabet
Güç ile Zorlama
Büyüme
Vatan İçin Ölme
Devrimsel Değişim
Retorik
Doğruyu İspatlama
Hiyerarşik Yapılanma
Kapalı
Seyirci
Görevini Yapma
Varlıklı Olma
Genişletilmiş Metin
”
”
”
”
”
”
”
”
”
”
”
”
”
”
”
”
”
”
”
İnsan Potansiyeli
Sezgisel
Parçaları Birleştirme
Parçalar Arası İlişkilere Odaklanma
Non-lineer Bağlar
Korumacı
Niteliği Önemseme
İşbirliği
Değerlerle Anlaşma
Gelişme
Toplum ve İnsanlık için Fark Yaratma
Evrimsel Değişim
Eylem
Doğru Olmadığını Gösterme
Ağ Örgüsünde Yapılanma
Hesap Veren, Açık
Katılımcı
Gerekeni Yapma
İnsanca Var Olma
Endüstri devrimi sınırsız üretim ve tüketim zinciri üzerinde gelişti. Geliştirilen
teknolojilerin gücüyle gelecek kuşakların ihtiyaçları ve komşunun hakları gözetilmeden,
ürettildi, tüketildi. Yani, “Ölçüler kaçırıldı”, aşıldı.
Bugün azınlıkta olan ‘bilgi toplumları’ da, bilgisayar ve ağ teknolojileriyle insan beyin
gücünün bir bölümünü misillerce artırarak, olağanüstü güçlendi. Ve ‘hata’ tekrarlanıyor.
Endüstri toplumu nasıl doğayı ve kaynakları nasıl acımasızca tükettiyse; bilgi toplumu
da insani değerleri çıkarcılık, zengin/yoksul bölünmesi yoluyla tehdit ediyor. Artık insan
hakları, özel yaşam, yaşamın güvenliği, aile kavramı ve inançlar tehdit altındadır.
Sosyal ve bireysel kimliğimizi ancak bir ölçü içinde verimli kılabiliriz. Eğer insanlık,
endüstri toplumları içinde ölçü toplumu ilkelerini zamanında tohumlasaydı, bilgi
toplumuna sağlıklı biçimde dönüşmek ve küreselleşmenin zararlarından kurtulmak
ve korunmak çok daha kolay olabilirdi. Endüstri toplumu içinde geliştirilen sosyal
demokrasi bu görevi görmek üzere oluşturulmuştur. Ancak zamanla küreselleşme,
sosyal demokrasiyi erozyona uğratmıştır. Sol düşüncenin bilgi tabanlı yeni bir yoruma
ihtiyacı vardır. Bu yeni yorumun ise, ölçü toplumunu daha belirginleştireceğine
inanıyorum.
1519
“Siyasetin Sorumluluğu”
27 Mayıs 2006 / Cumhuriyet Bilim Teknik Dergisi / Siyasetin Sorumluluğu
Ersin Arıoğlu
15
Genişletilmiş Metin
Sanatçı: Ivana Steigera
Sorumluluk bilindiği gibi görevden ve amaçtan doğar.
Siyasetin görevinin; ülke sorunlarını, sorunları doğuran düşünce düzeyinin üstüne
çıkarak çözmek olduğunu vurgulamıştım. Böylece; “siyasetin sorumluluğu” da yeni bir
boyut kazanır. Siyaset ve yönetim, gibi soyut konular, toplumsal değerlerdir. Siyasiler,
değer üretmelidirler. Kaynakları ve sorun düzeyi öğeleri, etik kurallar zincirine uyarak,
yepyeni bir düzende biraraya getirip, mevcut öğelerden daha üst düzeyde, daha
değerli bir öğeye çevirmelidirler.
Bu tarif, bilgi işleme çevrimine benzer. Ancak, buna, Değerler Felsefesi’nden alınan
ve ölçü toplumunda olması gerekli temel bir ilke eklenmiştir: Etik kurallar zinciri. Bu
ilke, kaynağını ‘sorumluluk’tan alır. Çağımızda her şey her şeye bağımlı ve
sorumludur.
Siyasetin sorumluluğu ile ilgili olarak, özün özü söylenirse: Evrime en açık, en üst
değeri, en az toplumsal maliyetle üretmek; siyaset yönetiminin sorumluluğudur.
Siyaset eylemlerinin kalitesini ve yaratıcılığını ölçen etik kural budur. İnsan eliyle
yapılan tüm üretimler, politikalar ve çözümler gelişmeye ve evrime açık olmalıdır.
1439
“Siyasetin Sorumluluğu”
27 Mayıs 2006 / Cumhuriyet Bilim Teknik Dergisi / Siyasetin Sorumluluğu
Ersin Arıoğlu
16
Genişletilmiş Metin
Sanatçı: Andy Goldsworth
Gelişmenin siyasi literatürdeki adı kalkınmadır.
İnsanlık tarihi boyunca, kalkınmanın birçok kuramı geliştirilmiş; sayısız modeller
denenmiştir. Deneyimler ince elenip sık dokunursa, kalkınma ile ilgili, elimizde şunlar
kalacaktır.
¿ Kalkınma kolay ve hızlı değildir.
¿ Kalkınmayı garanti eden tek formül, tek politika veya tek model yoktur.
¿ Kalkınma için hükümet iradesi gereklidir, fakat yeterli değildir.
¿ Kalkınmadan, ekonomiden çok, siyaset sorumludur.
¿ Kalkınmanın ilk adımı, kitlesel bir orta sınıf yaratmaktır.
¿ Dış yardımların ve dış destekli sabit sermaye yatırımlarının kalkınmaya etkisi yok
denecek kadar azdır.
¿ Özgürlüklerin genişletilmesi kalkınmayı adeta ateşler ve hızlandırır.
¿ Kalkınma başkaları tarafından sağlanamaz. Kalkınma ancak toplumun özgücü ile
elde edilebilir.
¿ Eğitimle, bilgi ve becerilerini sürekli geliştirebilen bir toplum, kalkınmanın başarısını
perçinler.
¿ Kalkınmanın başarısı için, ihtiyaç ve potansiyelleri sezen ve bağdaştırabilen liderlere
ihtiyaç vardır. Bilim-okuryazarı liderler, başarıyı taçlandırır.
1329
“Siyasetin Sorumluluğu”
27 Mayıs 2006 / Cumhuriyet Bilim Teknik Dergisi / Siyasetin Sorumluluğu
Ersin Arıoğlu
17
Genişletilmiş Metin
“Aslında kalkınma,
özgürlüğün olanakları ile
bir büyük buluşmadır...”
ÖZGÜRLÜK
Amartya Sen
(1998 Nobel İktisat Ödülü)
‘Partiler’ ve özellikle ‘lider’leri, siyasetin en önemli aktörleridir. Bu nedenle, liderliğe
bazı tanımlarla değineceğim.
¿ Liderlik, bilimin ötesinde, “sanat”tır.
¿ Böyle olmasaydı, liderler kolayca yetişirdi.
¿ Liderlik, yaratıcı faaliyetlerle ilgilidir; ve beklenmeyen çözümlerin üretilmesidir. Onlar,
takipçilerinin beklentilerini tatmin ederek değil, fikirleri ve başardıkları toplumsal
dönüşümlerle ayakta kalırlar.
¿ Lider, dönüşüm yaparken takipçilerinden yetki alır.
¿ Lider, genelde sistemin içinden, (alttan) gelip liderliği alır. Yukardan oturtulanların
başarı şansı azdır.
¿ Liderin iki görevi vardır: Birincisi, “olabilir” bir vizyon belirlemek; ikincisi ise vizyon
için gerekli stratejileri kurarak uygulama alanlarını esnek yapıda tasarlamaktır.
¿ Lider, bir şeyleri “doğru yapmak” için değil, “doğru şeyleri yaşama geçirmek” için
organize olur.
Tekrar vurguluyorum: Bilim-okuryazarı liderler, fark yaratırlar.
1119
27 Mayıs 2006 / Cumhuriyet Bilim Teknik Dergisi / Siyasetin Sorumluluğu
Ersin Arıoğlu
18
Genişletilmiş Metin
“Siyasetin Sorumluluğu”
Sanatçı: Nizamettin Mollasalihoğlu
Değerli Konuklar,
Son olarak, “Türkiye’yi nasıl bir gelecek bekliyor?” sorusuna değinmek istiyorum. 1950
yılından beri Türkiye; demokratikleşme, kentleşme, küreselleşme süreçlerinin içinde
yoğrulmaktadır ve bu süreçler devam edecektir.
Yoğrulan kimdir: 40 milyonu aşkın seçmen kitlesi. Kimler yoğurmaktadır: İç ve dış
dinamikler.
Ülkeyi şekillendirecek en önemli iç dinamik partiler; esas görevlerini yeterince
algılayamamışlardır. Marjinal en uç kanatlar hariç, ana partilerimizin siyaset
yelpazesindeki yerleri bulanıktır. Sağ kanat tanımsız ve şaşkın, sol kanat dağınık ve
mahzun. Partilerimiz, parti içi demorkasiden yoksundurlar. Seçmenlere, bütünsel ve
özgürlük içinde hep beraber kalkınmayı hedefleyen yarışmacı programlar hâlâ
sunulamamaktadır.
Bu nedenle hükümetler, yerel yönetimler etkin çalışamıyor. TBMM özgün ve zamanında
yasa üretemiyor. Kendilerinden çok şey beklenen bilim kuruluşları, bağımsız yargı ve
Devlet Planlama Teşkilatı, halen sessiz ve etkisiz. Böylece, geleceği belirleyecek iç
güçlerin, sadece piyasalar, medya ve güvenlik güçleri olduğu sanılıyor.
Dış dinamikler arasında, çok etkin siyasal ve ekonomik güçler var. Süreçlerimizi iyi
niyetle destekleyen dış güçler olabilir. Ancak bir bölümünün, özel zamanlama ile, özel
çıkarlar gözettiklerini de fark etmemek mümkün değil.
Sonuç: özürlü demokrasi, sağlıksız kentler, kırılgan ekonomi ile birlikte; manipüle
edilmeye ve yolsuzluklara açık bir ortam hazırlanmış oluyor.
1819
“Siyasetin Sorumluluğu”
Ersin Arıoğlu
DIŞ
DIŞ DİNAMİ
NAMİKLER:
İÇ DİNAMİ
NAMİKLER:
SİYASİ PARTİLER
ABD
TBMM, HÜKÜMET
27 Mayıs 2006 / Cumhuriyet Bilim Teknik Dergisi / Siyasetin Sorumluluğu
YEREL YÖNETİMLER
YARGI
AB, İHM
GÜVENLİK GÜÇLERİ
BİLİMSEL KURULUŞLAR
DPT
IMF
EĞİTİM SİSTEMİ
SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ
DIŞ SERMAYE
19
Genişletilmiş Metin
MEDYA
PİYASALAR, ÖZEL SEKTÖR
DB
Genç
Genç Türkiye Cumhuriyeti
Sanatçı: Hasan Aycın
Bir yandan Türkiye’nin kırılgan ekonomisi, devlet kurumlarının düşük performansı, yerel
ve merkezi yönetimlerin kaynak üretememesi, hukukun üstünlüğünün yaygınlaşmamış
olması, eğitim sistemimizin kaynaksız ve kalitesiz yapısı, iç güçlerin marjinal bir
bölümünün dış güçlerle bilinçsizce dayanışma sergilemeleri; diğer yandan da, ucu açık
olarak başlayacak AB müzakerelerinin kolayca yaratabileceği güvensizlik ortamı bir
arada düşünüldüğünde; Türkiye, çok yetenekli siyasi kadrolarla yönetilemezse,
önümüzdeki 10 - 15 yıl sıkıntılı bir yaşam bizi bekliyor.
Bu nedenle, siyasal yapımız, demokrasiyi olgunlaştırarak ve bilimle kaynaşarak, hızla
güçlenmelidir. İlk adım; Meclis’in, Seçim ve Partiler Yasalarını özgür iradesiyle hemen
değiştirmesidir. İkinci ivedi adım; borç sarmalını kıracak yönteme işlerlik
kazandırmaktır. Üçüncü ivedi adım; partilerimizin seçmenlerine vizyonlarını, süre ve
kaynak göstererek kalkınma programlarını sunabildikleri, öne çekilmiş bir seçimdir.
1159
Ersin Arıoğlu
“Siyasetin Sorumluluğu”
DEMOKRASİ ve BİLİM İLE GÜÇLENDİRİLMİŞ SİYASAL YAPI
27 Mayıs 2006 / Cumhuriyet Bilim Teknik Dergisi / Siyasetin Sorumluluğu
”
”
Dürüst, Saydam, Hesap Verebilen Hep Beraber Kalkınmaya Odaklanmış Genel ve
Yerel Siyaset
Geçerli Alternatif Kalkınma Programları Sunabilen, Bilimsel Düşünceyi İlke Edinmiş
Partiler
”
Çalışkan ve Bilime Çok Duyarlı Bir Parlamento
”
Bir Uçuş Ekibi Niteliğinde, Hazırlıklı Hükümet ve Etkin Devlet Kurumları
”
Ar-Ge için Milli Gelirden Yıllık %3 Kaynak (%40 DEVLET - %60 ÖZEL SEKTÖR)
”
Çalışan Nüfus için Hızlı, Kitlesel ve İleri Teknolojilerle Destekli Eğitim
”
Temel Eğitim için Bilgi İşleme Temelinde Öğretmen Eğitimi ve Müfredat değişikliği
”
Üniversitelerde, Gece Meslek-İçi Eğitimler Verilmesi
”
Okullarda, Gece Halka ve Velilere Eğitim Verilmesi
”
Temel Eğitim’in 12 yıla çıkarılması, Teknoloji okur yazarlığı ve Teknoloji Üretme
Seferberliği
”
Türkiye’nin Teknoparklar’la Donatılması ve Kentleşmeyi Yönetmek için Kuvvetli
Yerel [Yönetim + Endüstri + Üniversite + Medya] İşbirliği.
20
Genişletilmiş Metin
Çağdaş uygarlığa erişme hedefi samimi bir iddia ise; dünyada saygın bir konum
isteniyorsa; siyaset; bilgi işleyen ve hukukun üstünlüğü ilkesine perçinlenmiş bir
Türkiye ülküsü etrafında kilitlenmelidir.
Bilgi üretimi ve hukukun üstünlüğü söz konusu olduğunda; hiçbir ülkenin mevcut kaynak
çokluğu ve zenginlikleri; üstünlük yaratamaz. Gerekli tek üstünlük, toplumun evrensel
olarak mevcut bilgileri işleyebilme ve yaygın olarak kullanabilme yeteneğine sahip
olmasıdır. Bu ise; siyasetin, eğitimde başarı sorumluluğu olup, siyaset yapanların bilgiokuryazarı olup olmamasına bağlıdır.
729
“Siyasetin Sorumluluğu”
27 Mayıs 2006 / Cumhuriyet Bilim Teknik Dergisi / Siyasetin Sorumluluğu
Ersin Arıoğlu
21
Genişletilmiş Metin
Sanatçı: Tolga Çakır
Değerli Konuklar,
Çözüm bekleyen birçok sorunumuz var. Yapay gündemlerle oyalanıyoruz. İçerden veya
dışardan “ya şu, ya bu” diye dayatmalar içindeyiz. Bilim ve akıl yolundan koptukça,
başkaları hayatımızı şekillendirmeye kalkışıyor. Böyle bir yaşam bizlere yakışmıyor.
Elimizdeki çözüm anahtarını fırlatıp atıyor, sonra “Ne olacak bu Türkiye’nin hali?”
diye ağıtlar yakıyoruz. “Toplumların kaderleri yoktur, seçimleri vardır.”
Şüphesiz bu toplantının amacı güncel politika yapmak, eleştiri yumakları ile ülkede
zaten yaygın olan ümitsizlik ve bıkkınlık duygularını körüklemek değildir. Aksine,
Türkiye’ye şevk, umut ve güven vermektir. Bu nedenle, geliştirmeye çalıştığım ölçü
toplumu kavramına dayalı yeni bir Türkiye siyaseti modelini sizlerle ilk defa
paylaştım. Siyasetten talebimiz özgürlük içinde hep beraber sürekli kalkınma
olmalıdır. Fikirlerim; “ülkemiz için fark yaratma” tutkunuzu güçlendirebilmişse, bunu
kalkınma odaklı bir yurttaş hareketine dönüştürebileceğimizi de umabiliriz.
Sözlerimi, bir özetle bitirmek istiyorum. Siyasetin Sorumluluğu: “Gerçeğin ta gözünün
içine bakmalı; bilim ve akıl yolundan sapmamalı; uygarlığın yeniliklerle kurulduğu
bilinmeli; gelecek nesiller düşünülmeli; amaç, ulusu hep beraber gerçek refaha
ulaştırmak olmalı.” diyorum. Özet Ata’dan.
Bu düşüncelerle, saygılar sunarım.
Ersin Arıoğlu
27 Mayıs 2006 / İ.T.Ü. - Taşkışla
2.956 Kelime
1619
“Siyasetin Sorumluluğu”
27 Mayıs 2006 / Cumhuriyet Bilim Teknik Dergisi / Siyasetin Sorumluluğu
Ersin Arıoğlu
22
ATATÜRK
u Gerçeğin, ta gözünün içine bakmak
gereklidir.
DİYOR
u Ancak
K İ...
gelecek nesilleri düşünenler
toplumu yaşatıp ilerletirler.
u Benim manevi mirasım, bilim ve akıl, u Bir partinin amacı, ulus evlatlarının bir
yoludur.
u Uygarlık yolunda başarı, yeniliğe
bağlıdır.
Genişletilmiş Metin
kısmına, halk zararına çıkar sağlamak
olamaz. Amaç bütün ulusu birleşik ve
adil olarak genel ve gerçek refaha
ulaştırmaktır.

Benzer belgeler