özel nazilli belediyesi etnografya müzesi ziyaret saatleri
Transkript
özel nazilli belediyesi etnografya müzesi ziyaret saatleri
ÖZEL NAZİLLİ BELEDİYESİ ETNOGRAFYA MÜZESİ ZİYARET SAATLERİ HAFTA İÇİ : 08:00 - 17:00 CUMARTESİ: 09:00 - 17:00 ÖZEL NAZİLLİ BELEDİYESİ ETNOGRAFYA MÜZESİ MÜZE BİNASINININ TARİHİ Yapı, Aydın ili, Nazilli ilçesinin merkezinde, Altıntaş Mahallesi, İstasyon Bulvarı, No: 15'te yer almaktadır; tapunun K.28.III. D pafta, 270 ada, 7 parselinde kayıtlıdır. Eserin kitabesi yoktur. Kaynaklarda binanın “Demirci Efe Oteli” olarak bilindiği, 1952 yılında “Ankara Palas” adını aldığı yazılıdır. Yapı bir dönem karakol, vergi dairesi, konut olarak da kullanılmıştır. Anadolu'da kalabilen tarihi Türk evlerinin çoğunluğu XVIII.-XIX. yüzyıla aittir. Cumhuriyet'in ilanından sonra özellikle Batı Anadolu'da konut yapımı artmış, yanıp yıkılan kentler yeniden imar edilmeye çalışılmıştır. Türk evlerinin/binalarının inşasında genellikle yerli ustalarla birlikte Rum, Ermeni, Macar, Bulgar, İtalyan ustaların çalıştığı bilinmektedir. Cumhuriyet Döneminin bina yapımlarını I. ve II. Ulusal Mimarlık akımları etkilemiştir. 1910 yılından itibaren örneklerini vermeye başlayan Birinci Ulusal Mimarlık Akımı, 1930 yılına kadar etkinliğini sürdürmüştür. Cepheler çoğu kez birbirinden farklı olarak yapılmış, simetrik kütleler vurgulanmıştır. Çıkmalar/cumbalar/balkonlar yapılarda sık kullanılan uygulamalardandır. Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde denenmiş değişik formlu kemerler, cephelerde yeni düzenler içinde denenmiştir. Girişlere önem verilmiş, mermer sütunlar, pilastırlar, çini panolar, madeni bezemelerle zenginleştirilmiştir. Mermer sütunların başlıkları çoğunlukla baklavalı veya mukarnaslı sütun başlıklarına sahiptir. Bu uygulamalar, Osmanlı Döneminin özelliklerinin etkisini ortaya koyar. Bazı örneklerde köşe mekânların üzeri kubbelerle örtülmüştür. 1927 yılından sonra yabancı mimarlar adını ülkemizde duyurmaya başlamış ve Türk mimarlarına sağlanmayan olanaklar kendilerine sunulmuştur. Yabancı mimarların bir bölümü uluslararası üslup kullanmış, bir kısmı ise anıtsallığı temel alan Neo-Klasik özellikleri uygulamışlardır. Özel Nazilli Belediyesi Etnografya Müzesi, sivri, yuvarlak ve basık kemerleri, simetrik cephe düzeni, geniş saçakları, güney cephesindeki giriş düzenlemesi, merdiven uygulaması bakımından I. Ulusal Mimarlık Akımı içinde inşa edilmiş eserlerdendir. Bina, 1923–1930 yılları arasında yapılmış olmalıdır; bu yıllar içinde özellikle Batı Anadolu'da Macar ustaların yoğunlukla çalıştığı bilinmektedir. Bu bağlamda binada Macar ustaların çalıştığı düşünülmektedir. ÖZEL NAZİLLİ BELEDİYESİ ETNOGRAFYA MÜZESİ Bina yakın dönemde restore edilmiş ve 26 Şubat 2011 tarihinde “Özel Nazilli Belediyesi Etnografya Müzesi” olarak ziyarete açılmıştır. MİMARİ ÖZELLİKLERİ Müze, kuzey-güney yönlerinde eğimli bir alana bodrum, zemin ve birinci kat halinde yapılmıştır. İnşasında taş ve tuğla malzeme kullanılan binanın üzeri dıştan, oluklu (alaturka) kiremitlerle kaplı bir kırma çatı ile örtülüdür. İstasyona bakan güney cephesi ana cephe şeklinde düzenlenmiştir. Cephenin ortasına zemin katın dikdörtgen biçimli, demirden çift kanada sahip, girişi yerleştirilmiştir. Merdivenle çıkılan girişin alınlık kısmına pencere açılmıştır. Kapı ile tepe penceresi arasındaki kısım alçıdan, kıvrım dallardan ibaret bir tepelikle süslenmiştir. Zemin katın girişine denk gelecek biçimde birinci katın balkon girişi güney cephesine yerleştirilmiştir. Pencereler zemin kat pencereleri ile simetrik durumdadır. Kuzey yönündeki bahçesi sonradan kademelendirilmiştir. Kuzey cephesinde bodrum katın dikdörtgen şekilli girişi, zemin katın iki yönlü merdiveninin ortasına yerleştirilmiştir; eyvan biçimindedir. Buradaki açıklıklar, güney cephedekilere simetrik olacak şekilde düzenlenmiştir; bodrum katının pencereleri basık kemerlidir. Yöre halkınca bir vakitler taksi yazıhanesi, berber gibi meslek gruplarının kullandığı belirtilen bodrum katı, güneydeki dolgu duvar nedeniyle üç kollu (T şeklinde) görünüme sahip iç sofalı tipte düzenlenmiştir. Zemin kat, bodrum katının planı gibi düzenlenmiş ancak burada iç sofa dört kollu (haç şeklinde) bir görünüm kazanmıştır. Doğu ve batı yönlerindeki sofalar, orta kısma Bursa tipi kemerle açılmaktadır. Sofanın orta kısmında, tavan, iç içe üç adet altıgen şekilli süsleme ile hareketlendirilmiştir. Sofanın güneyindeki çift kanatlı demir kapıdan üç basamaklı mermer merdivenle zemin kata çıkılmaktadır. Girişin üst kısmında iki adet pencere mevcuttur. Genellikle binanın odaları ahşap tavan ve tabanlı, tavanında ahşap göbeği bulunacak şekilde düzenlenmiştir. Sofanın batı duvarındaki kapıdan betonarme tavanlı WC ve banyoya ulaşılır. Zemin katın kuzeyine birinci kata çıkışı sağlayan ve altları dolap olarak değerlendirilen iki adet ahşap merdiven y e r l e ş t i r i l m i ş , b a h ç e y e g e ç i ş i s a ğ l a y a n k a p ı a ç ı l m ı ş t ı r. ÖZEL NAZİLLİ BELEDİYESİ ETNOGRAFYA MÜZESİ Birinci kata ulaşım görevini yerine getiren iki adet ahşap merdiven, üstte, ortada bir adet ahşap merdivene sahanlıkla bağlanmaktadır. Merdivenlerin korkulukları profillendirilmiştir. Birinci kat, zemin katın planını tekrarlamaktadır. İç sofa, dört kollu (haç şeklinde) plan tipindedir. Sofanın kuzey ve güneyindeki kısımlar adeta eyvan görünümünü kazanmıştır; tavan ve tabanları ahşaptandır. Tavanın birleşme noktasında, ortada, kare şekilli, içbükey kavisli tavan göbeği süslemeye yöneliktir. Güney duvarındaki balkona geçişi sağlayan kapı, kuzeydeki basık kemerli kapıya göre daha dar tutulmuştur. Sofanın batısındaki kapıdan, zemin kattaki gibi, tuvalet ve duş kısmına geçilir. Bu bölümün batı duvarındaki pencere sivri kemerlidir. Eserin süslemesi dışta saçakta, cephelerdeki kat silmelerinde, pilastırlarda ve pencerelerin etrafını çeviren sıvalar ile güneydeki girişte toplanmıştır. Ahşap saçak çitalarla dikdörtgen şekilli panolara ayrılmış ve bu panoların içleri diyagonal şekilde çakılan çitalarla bezenmiştir. Saçak konsolları profillendirilmiştir. Güney cephede kat arası silmeleri, köşelerdeki ve girişlerin yanındaki pilastırlar, girişin alınlığı süslemeye yöneliktir. Kat aralarındaki silmeler yapıya yatay bir görünüm verirken pilastırlar ve sivri kemerli pencereler düşey karakter kazandırmıştır. Kapı ve pencerelerin etrafı sıva ile yapılan silmelerle çerçevelendirilmiştir. Merdivenle çıkılan zemin kat girişinin alınlık kısmına pencere açılmıştır. Kapı ile tepe penceresi arasındaki kısım alçıdan, kıvrım dallardan ibaret bir tepelikle süslenmiştir. Girişin demir kanatlarında gülbezek süslemeler mevcuttur. Rezesi bitkisel desenlerle hareketlendirilmiştir. Sövelerinin iç kısmına kabartma tekniğinde, köşeleri içe doğru yuvarlatılmış, dikdörtgen şekilli panolar yapılmıştır. Kuzey cephesinde pencerelerin etrafı sıvadan yapılan silme ile belirginleştirilmiştir. İç mekândaki süslemeler sofaların ve odaların tavanlarında, zemin katta güneybatı ve güneydoğu odalarının girişlerinin üzerindeki bitkisel desenlerde ve kapılarda toplanmıştır. Zemin katta, sofanın orta kısmında tavan, iç içe üç adet altıgen şekilli süsleme ile hareketlendirilmiştir. Birinci katta ise tavanın birleşme noktasında, ortada, kare şekilli, içbükey kavisli tavan göbeği tezyinata yöneliktir. Odaların tavanları genellikle kare pano içindeki yıldız motifleri ile çitakâri tekniğinde bezenmiştir. ÖZEL NAZİLLİ BELEDİYESİ ETNOGRAFYA MÜZESİ Zemin katın güneybatı ve güneydoğusundaki odaların girişlerinin üst kısmındaki süslemede C, S şekilli kıvrımlar, kıvrım dallar ve palmet benzeri motifler vardır. Bunlar adeta girişleri taçlandırmıştır. Kapı kanatları dikdörtgen şekilli panolara ayrılarak estetik anlamda değerlendirilmiştir. MÜZE Müze binası, Bodrum Kat üzerine iki katlı olarak inşa edilmiştir. Bodrum Katta teşhire sunulmayan eserlerin muhafaza edildiği depolar, mutfak ve tuvaletler; Zemin ve Birinci Katta teşhir salonları bulunmaktadır. ZEMİN KAT SİLAH ODASI: İnsanların ve toplumların bir başka insana veya toplumlara karşı savunma ve saldırı amaçlı kullandığı kılıç, kama, süngü gibi kesici; ateşli silahlar olarak bilinen dolma tüfekler ve toplu tabancaların aynı zamanda Dokuzun Hasan Hüseyin Efe'nin orijinal kıyafetinin sergilendiği odadır. Ya t a ğ a n K ı l ı c ı : 1 6 . y ü z y ı l d a yaygınlaşan kullanımı ustalık gerektiren Denizli'nin Yatağan Köyü'nde yapıldığı için bu ismi alan kavisli, yarımay biçiminde bir gövdesi olan iç kısmı keskin; dış kısmı ise küt Türk Kılıcıdır. Çarpışma anında yüksek strese maruz kalan yatağanların ağızları çelikten, sırtları ise esneklik kazanması için demirden yapılırdı. Sapındaki kulaklar, bileği kavrayarak içe doğru kavislenmesi edeniyle savrulması zor olan yatağanın kullanımını kolaylaştırır. Bu kulaklar yüzünden halk arasında "kulaklı" diye de bilinir. Genelde sapından sırtına doğru uzanan bir kemer, darbe anında kırılması muhtemel olan bu bölgeyi destekler. Yatağanların çoğu, sapında ve kabzasında işlemeler taşır. ÖZEL NAZİLLİ BELEDİYESİ ETNOGRAFYA MÜZESİ Kabzaya sedef kakma, inci ve değerli taşlarla süslemeler yapılır. Yanaklara ise ustanın adı, "Allah", "Muhammed", "Ali" gibi kakmalar yapılır veya Kuran'dan ayetler yazılırdı. Ancak kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte zaman içerisinde basit yatağanlar da yapılmıştır. Kama: Silah olarak kullanılan ucu sivri, iki ağzı da keskin uzun bıçaktır. Osmanlı akıncıları tarafından da yaygın olarak kullanılmıştır. Tabanca: Kısa namlulu, cepte veya belde taşınabilen ateşli silahtır. Tabancalar, çalışma prensiplerine ve mermi muhafaza bölümlerinin şekline göre, şarjörlü (pistol) veya toplu (revolver) olarak adlandırılmaktadırlar. Tabancanın gövdesindeki silindirik tambur şeklindeki döndürülebilen bölüme “toplu” denilmektedir. Genellikle toplular altı adet fişek aldığı için halk arasında bu silaha “Altıpatlar” denilir. Ancak toplusu 5 ile 8 arasında değişen fişek kapasitesi olan silahlar da mevcuttur Toplunun üzerinde fişeklerin dizildiği fişek yatakları bulunmaktadır. Bunun dışında sap kısmında tetik mekanizması, gövdenin üstünde horoz, namlunun ucunda da arpacık olarak adlandırılan parçalar bulunmaktadır. Toplu tabancalarda fişek yatakları doldurulduktan sonra tetik mekanizmasının çekilmesiyle horoz kalkar sonra tetik bir sınır noktasına dayanır. Bu noktadan sonra tetiğin çekilmeye devam etmesiyle horoz düşer ve silah ateş eder. Dokuzun Hasan Hüseyin Efe Ve Kıyafeti: 1878'de Nazilli'nin Eycelli Köyü'nde dünyaya geldiği bilinmektedir. Babası dokuz kardeş olduğundan “Dokuzun” lakabını almıştır. Memleketimiz düşman işgaline uğrayınca kardeşleri ve mahiyetindeki kızanlarıyla birlikte Kuvay-i Milliye'ye katılmış ve Kurtuluş Savaşı'nın sonuna kadar iç isyanların bastırılmasında büyük hizmetleri olmuştur. Zaferden sonra Nazilli'ye yerleşen Efe ve kardeşleri “Dokuzoğlu” soyadını almışlardır 7 Ekim 1948'de vefat eden Efe, Nazilli'nin Eğri Boyun Mezarlığı'na defnedilmiştir. ÖZEL NAZİLLİ BELEDİYESİ ETNOGRAFYA MÜZESİ MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİ ODASI: Kurtuluş Savaşı başlamadan önce halkı Milli Mücadele lehinde bilinçlendirerek yurdun düşmanlardan kurtarılmasını sağlayan din ve siyaset adamı Hacı Süleyman Efendi ile Arap Yüzbaşı Nuri Bey'in önderliğinde efelerin cepheye girmesi için yapılan görüşmenin sembolize edildiği odadır. ÖZEL NAZİLLİ BELEDİYESİ ETNOGRAFYA MÜZESİ DEMİRCİ MEHMET EFE (1885–1961) Milli Mücadele Döneminin en önemli kahramanlarından biri olan Efe, Nazilli'ye bağlı Pirlibey Kasabası'nda dünyaya gelmiştir. Babasının mesleğinden dolayı “Demirci” lakabını alan Efe, vatani görevini yaparken Ermeni bir Yüzbaşı'ndan dayak yemesi üzerine askerden kaçıp dağa çıkmıştır. Yıllarca dağlarda gezmiş ve maiyetine pek çok kızan almıştır. Yunanlılar İzmir'e çıkıp Aydın'ı işgal edince 11 Temmuz 1 9 1 9 ' d a Ay d ı n C e p h e s i ' n d e k i M i l l i kuvvetlere katılmış ve düşmanla amansız bir mücadele içine girmiştir. Ayrıca Konya Delibaş İsyanı'nı; Kırkağaç, Seydişehir, Karaağaç gibi ayaklanmalarını da bastırmıştır. Demirci Mehmet Efe bu faaliyetlerini Atatürk ile bağlantılı bir şekilde yürütmüştür. Atatürk ile haberleşmelerinde “Aydın Havalisi Kuvay-i Milliye Umum Komutanı” unvanını kullandığı bilinmektedir. 30 Aralık 1920'de TBMM Hükümeti'ni tanıyan Efe, bir grup kızanıyla birlikte Dualar Köyü'ne çekilmiştir. Efe'ye Milli Mücadele'deki üstün hizmetlerinden dolayı Milis Albayı Rütbesi verilmiş ve Kırmızı Şeritli İstiklal Madalyası takdim edilmiştir. 1961'de vefat eden Efe, askeri törenle Nazilli Eğriboyun Mezarlığı'ndaki aile kabristanına defnedilmiştir ÖZEL NAZİLLİ BELEDİYESİ ETNOGRAFYA MÜZESİ YÖRÜK ALİ EFE (1895–1951) Yörük Ali Efe, Aydın İli Sultanhisar İlçesi'nin Kavaklı Köyü'nde dünyaya gelmiştir. Alanyalı Molla Ahmet Efe'nin grubuna katılmış; Molla Ahmet Efe'nin Bozdoğan Kavaklıdere baskınında ölmesi üzerine Yörük Ali grubun başına geçmiştir. Milli Mücadele Dönemi'nde de arkadaşlarıyla birlikte Sultanhisar ve Atça arasındaki Malgaç Deresi'nin üstünden geçen Malgaç Demiryolu Köprüsü yanındaki Yunan Karakolu'nu basmıştır. Baskın sonunda karakol tümüyle imha edilirken elde edilen bu başarı Batı ve Güney Anadolu'da düzenli, bilinçli ve milli şuurla işgalcilere yapılan ilk baskın olarak kabul edilmiştir. Bu baskın nizami kuvvetler olmadan Milli Kuvvetlerle de düşmana karşı durulabilir anlayışını yerleştirerek ümitsiz olan millete ümit vermiş ve Yörük Ali Efe'nin liderliğini perçinlemiştir. Yörük Ali Köprübaşı ve Üçyol Savaşlarında, Umurlu, Armutseki saldırında da önemli rollere sahip olmuştur. Kurtuluş Savaşı'ndaki üstün hizmetlerinden dolayı TBMM tarafından kendisine Kırmızı Şeritli İstiklal Madalyası takdim edilmiştir.1951'de İzmir'de geçirdiği talihsiz bir kaza sonucu bacaklarını kaybeden Efe, tedavi için gittiği Bursa'da vefat etmiştir. Halk arasında alçak gönüllüğü ile tanınan Efe, vasiyetinde Yenipazar'da toprağa verilmesini istemiştir. Bugün Efenin naaşı karargâh olarak kullandığı Yenipazar'daki evinin bahçesinde bulunmaktadır. ÖZEL NAZİLLİ BELEDİYESİ ETNOGRAFYA MÜZESİ ÇETE AYŞE (?) Milli Mücadele Dönemi'nin önemli kadın mücahitlerinden biri olan Çete Ayşe, Aydın'a bağlı İmam Köy'de dünyaya gelmiştir. 1910 yılında Kavacık Köyü'nden Mustafa adlı kişi ile evlenmiş ve bu evliliğinden iki kız çocuğu (Hafize ve Huriye) olmuştur. Eşi 1915'deki Çanakkale Savaşı'nda şehit düşünce kızlarıyla birlikte tekrardan köyüne yerleşmiştir. Yunanlıların 1919'da Aydın'ı işgali sırasında İmamköy'ü ele geçirmeleri üzerine Çete Ayşe, eşinden kalan ve onun için tek hatıra olan küpelerini satarak kendisine bir tüfek almış ve Sancaktar Ali Efe'nin grubuna katılmıştır. Aynı gruptaki Çiftlikli Kübra ve Ayşe Çavuş ile birlikte ilk olarak Kepez sırtlarında düşmanla savaşmış, daha sonra da Aydın Cephesi'nde yer almıştır. Düşmanın Aydın'dan birinci kez çıkartılmasından sonra köyüne geri dönmüştür. Ancak Aydın'ın ikinci defa Yunanlılar tarafından işgaliyle birlikte Emir Ayşe, bu kez Yörük Ali Efe grubuyla Köşk Cephesi'nde yer almış ve Milli Mücadele'nin sonuna kadar savaşmıştır. Kadın kimliğinden ziyade cesareti, gözü pekliği ile bilenen Çete Ayşe şu sözleriyle halen yüreklerde yaşamaktadır: “ Bazı kadınların içinde bir pehlivan, bazı erkeklerin içinde de korkaklıklarından dolayı bir kadın gizlidir. Kemer belindir, çizme ayağın, börkü başındır. Mademki burası bizim vatanımız; bizde bu vatanın olmalıyız.” Efe Ayşe, Milli Mücadele'deki üstün hizmetlerinden dolayı Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın teklifi ile TBMM tarafından Kırmızı Şeritli İstiklal Madalyası'na layık görülmüştür. ÖZEL NAZİLLİ BELEDİYESİ ETNOGRAFYA MÜZESİ HACI SÜLEYMAN EFENDİ (1855–1923) Meşrutiyet'in ilanından sonra açılan Osmanlı Meclis-i Mebusan'ında ve TBMM 1.Dönem'de mebusluk yapmış, kanun önerileri ve konuşmalarıyla akıllarda kalmış bir din ve siyaset adamıdır.1855'te Nazilli'de dünyaya gelen Hacı Süleyman Efendi ilk ve orta öğrenimi tamamladıktan sonra yüksek öğrenimi için İstanbul'a gitmiştir.1880 yılında üstün bir başarı ile Nuru Osmaniye Medresesi'nden mezun olmuş; II. Meşrutiyet'in ilanı (23 Temmuz 1908) ile birlikte Meclis-i Mebusan'a Aydın mebusu olarak girmiştir. Mecliste ülkenin içinde bulunduğu durumu hakkında konuşmalar yapmış; yabancı devletlerin sömürü alanı olmaktan kurtulması için ekonomik ve sosyal içerikli önergeler sunmuş; kişi başına düşen milli geliri artırma, sosyal kalkınma gibi o güne kadar pek duyulmamış söylemler kullanmıştır. Ancak bu önerilerinin hiçbiri kabul görmemiştir. Bu duruma üzülen Hacı Süleyman Efendi istifa ederek memleketine dönmüştür. II. Meşrutiyet'e kadar üzgün ve kırgın bir ruh hali içinde Nazilli'de bilimsel çalışmaları için kütüphanesine kapanan Hacı Süleyman Efendi;15 Mayıs 1919'da Yunan ordusunun İzmir'i işgali üzerine halkı Milli Mücadele yolunda bilinçlendirmek üzere faaliyete geçmiştir. O zaman 31 yaşında olan öz oğlu Ragıp Bey'i rehine olarak vererek, kanun kaçağı konumundaki Demirci Mehmet Efe'nin şüpheciliğini yatıştıran ve kendisini düze indirerek eşkıyalıktan vatanperverliğe yönelten ve Milli Mücadele içinde yer almasını sağlayan kişidir. Nazilli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'ni kurmuş ve Rauf Orbay'ın hayranlığını kazanmış ve onun önerisiyle Sivas Kongresi'ne katılmıştır. Burada da Mustafa Kemal Atatürk'le görüşlerini paylaşarak onun saygısını ve güvenini kazanmıştır. TBMM'nin 1.Dönemi'nde İzmir Milletvekili seçilerek ikinci defa siyasi hayata girmiştir. Meclis-i Mebusan'daki çalışmalarını TBMM'de de sürdüren Hacı Süleyman Efendi'nin bazı önerileri günümüzde halen güncelliğini korumaktadır.(Örnek: Kız çocukları ile erkek çocuklarının aynı sınıflarda eğitim görmesi gibi)TBMM 1.Dönem yeni seçimlere gidilmek üzere fesh kararı alınca memleketine dönmüş ve ikinci dönem için adaylığını koymamıştır. Bu duruma üzülen Mustafa Kemal 20 Mayıs 1923 tarihinde bir telgraf yoluyla Hacı Süleyman Efendi'ye “mefkûre arkadaşımız” diye hitap ederek onun adaylığını koymasını istemiştir. Ancak üzücü bir kaza sonucu Hacı Süleyman Efendi 5 Ekim1923'te vefat etmiştir. Bugün Hacı Süleyman Efendi'nin naaşı Nazilli Eğriboyun Mezarlığı'ndaki aile kabristanında bulunmaktadır. ÖZEL NAZİLLİ BELEDİYESİ ETNOGRAFYA MÜZESİ SÜMERBANK BASMA ODASI 9 Ekim 1937'de Atatürk'ün açılışını gerçekleştirdiği Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası'na ait ilk basma ve son top basma örneğiyle pamuk ve pamuğu ipliğe dönüştürülmüş hali, boş masuralar, iplikli bobinler, aydınger kağıdı üzerine çizilmiş desen çalışmaları; pergel, cetvel, fırça, molet kalemi ve uçları; ithal kumaş katalogları, rengarenk kumaş kartela örnekleri ve dikiş makinelerinin sergilendiği odadır. 17 Şubat–4 Mart 1923 tarihleri arasında toplanan İzmir İktisat Kongresi, Anadolu İktisadi hareketinin yönünü göstermesi açısından son derece önemlidir. Bu kongrede; ·Hammaddesi yurt içinde yetişen veya yetiştirilebilen sanayi dalları kurulması, ·El işçiliğinden ve küçük imalattan süratle fabrikaya, büyük işletmeye geçilmesi, ·Özel sektör tarafından kurulamayan dalları devletçe ele alınması, ·Yerli malı giyilmesi, ·Yabancıların kurdukları tekellerden kaçınılması, ·Sanayinin teşviki ve milli bankaların kurulması ·Demiryolu, karayolu ağının kurulması gibi temel kararlar alınmıştır. Ayrıca bu kongreyle birlikte yeni Türkiye Cumhuriyeti'nin iktisadi hareket yönü de çizilmiştir. Nitekim bu içerik Cumhuriyet'in I.Beş Yıllık Sanayi Planı'na altyapı oluşturmuş ve ekonomiyle ilgili fikrin gerçeğe dönüşmesini sağlamıştır. Özellikle kongrenin ilk 3 maddesi incelendiğinde, doğrudan Nazilli Basma Fabrikasının ve devlet tarafından kurulacak olan diğer büyük yatırımların habercisi olduğu görülmektedir. KEŞİF HEYETİNİN GÖNDERİLMESİ I.Beş Yıllık Sanayi Planı'yla birlikte Nazilli'de kurulması amaçlanan fabrikanın inşası için Ankara'dan keşif heyeti gelir. Nazilli'ye gelen keşif heyeti, şehrin “Aşağı Nazilli” diye nitelendirilen bölümüne giderek gerekli incelemelerde bulunur. Büyük Menderes'i ve bölgeyi detaylı bir şekilde inceleyen heyet yöre halkıyla da görüştükten sonra Ankara'ya dönüş yapar. ÖZEL NAZİLLİ BELEDİYESİ ETNOGRAFYA MÜZESİ Heyetin kararına göre kurulacak olan fabrikanın yeri Aşağı Nazilli'nin 4 km güneyinde, Nazilli-Bozdoğan karayolu üzerindedir. Yaklaşık 502.098 km2lik bir alan üzerine inşa edilecek olan fabrika su, yol, hammaddeye yakınlık gibi kitli ölçüler açısından en uygun yer olarak görülmüştür. FABRİKA İNŞA PLANI Heyetin incelemelerinden sonra fabrikanın iplik, dokuma ve basma olmak üzere 3 kısımdan müteşekkil bir tekstil kombinası şeklinde inşasına karar verilmiştir. Yapımı devletçe Sümerbank'a verilen Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası ülkenin modern anlamda ilk basma fabrikası olacaktır.25 Ağustos 1935'te temel atılışı gerçekleştirilen fabrikanın 25 ayda bitirilmesi hedeflenmiştir. 5 milyon liraya mal olacağı hesaplanan fabrika için kaynak ise Ruslardan narenciye karşılığında alınan kredi olmuştur. Ayrıca fabrikanın gerek inşa, plan ve uygulamalarında gerekse üretime geçis sürecinde Rus uzmanlardan destek alınmıştır. Kısacası Nazilli Basma Fabrikası İzmir İktisat Kongresinde alınan kararlar ve onu takip eden Birinci Beş Yıllık Sanayi planının hayata geçirilmesinin somut bir örneğidir. Not: * Kayseri (1935) * Ereğli (1937) * Malatya (1940) * Adana (1940) Bez fabrikaları kurulmuştur. Amaç, Bölgedeki pamuğun değerlendirilmesi ve farklı bölgelerin kalkınmasıdır. Fabrikanın inşa sürecini hızlandırmak için Nazilli'nin yanı sıra Aydın, Denizli, Sarayköy, Tavas, Söke ve Yenipazar gibi çevre il ve ilçelerden 4000'ne yakın amele grubu, kadınlı kızlı tüm Nazilli halkı hatta Nazilli cezaevindeki tutuklular olmak üzere tüm halk geceli gündüzlü çalışmıştır. FABRİKANIN AÇILIŞI 29 Ekim 1937' de açılması planlanan Fabrika 20 gün önce 9 Ekim'de bitirilerek hizmete girmeye hazır hale getirilmiştir. ÖZEL NAZİLLİ BELEDİYESİ ETNOGRAFYA MÜZESİ 5 milyona mal olması planlanan fabrikanın maliyeti 7.144.000 liraya ulaşmıştır. Bu maliyet artışının nedeni de fabrikaya sonradan yapılan eklemelerdir. 1930 – 1931 tarihlerinde Nazilli'yi ziyaret eden Atatürk'ün 1937'deki ziyareti daha görkemli olmuştur. Trenle başlayan yolculukta Nazilli istasyonuna ilk olarak saat 12.00'de Genel Kurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak, İkinci Ordu Müfettişi Orgeneral İzzettin Çalışlar, Genel Kurmay As Başkanı Asım Gündüz ve Jandarma Komutanı Korgeneral Naci; 12.40'da İktisat Bakanı Celal Bayar, İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, Bayındırlık Bakanı Ali Çetinkaya, Dışişleri Bakanı Rüştü Aras, Savunma Bakanı Saffet Arıkan gibi birçok üst düzey bürokrat Nazilli'yi şereflendiren konuklar arasında yer almaktadır. 13.30'da da Ata istasyona girmiştir. Beraberinde ise dönemin Başbakanı İsmet İnönü, Ziraat Bakanı Şakir Kesebir ve Prof. Afet İnan da bulunmaktadır. Atatürk beraberindeki üst düzey bürokratlarla birlikte kısa bir süre dinlenmek amaçlı halkevine gider. Daha sonra “ Gıdı Gıdı” adı verilen trenle fabrikaya ulaşır. Fabrika müdüriyet binasına yaklaşırken iki kız çocuğu Ata'ya çiçek vermek için yanaşır. Bunlardan birisi Fabrika Müdürü Fazıl Turga'nın kızı Ülkü diğeri de arkadaşı Sevim Duyal'dır. Sonrasında müdüriyet binasına yönelen Atatürk binanın balkonundan halkı selamlar ardından Nazilli Halkevi Reisi Avukat Sami Kutlu daha sonra İktisat Bakanı Celal Bayar halka bir konuşma yapar. Ardından Ata'ya uzatılan kırmızı kurdele ile bağlanmış sarı madenden Sümerbank harfli anahtar ile fabrikanın açılışı gerçekleştirilir. İLK BASMA SON TOP BASMA ÖZEL NAZİLLİ BELEDİYESİ ETNOGRAFYA MÜZESİ PAMUK ARAŞTIRMA ODASI 1934 yılında “Pamuk Islahı İstasyonu ve Üretme Çiftliği” adıyla 2903 sayılı Pamuk Islah Kanunu ile 2582 sayılı Merinos Koyunları Yetiştirilmesi ve Islah Edilmiş Pamuk Tohumunun Üretilmesi Hakkındaki Kanunun 2. maddesine göre kurulmuş halen işlevselliği devam etmekte olan kurum tarafından hibe edilmiş o döneme ait ( hassas teraziler, pamuk ekme mibzeri gibi ) eserlerin sergilendiği Pamuk Araştırma Odası yer almaktadır. 1939 yılında bünyesinde 867 sayılı kanuna dayalı 4/11542 sayılı talimnamenin esaslarına göre yönetilen ''Döner Sermaye İşletmesi'' oluşturulmuştur. 1952 yılında faaliyet alanına pamuğun yanında diğer ürünler, çayır-mera ve hayvancılık konuları da eklenerek adı “Bölge Zirai Araştırma Enstitüsü” olarak değiştirilmiştir. 1965 yılında pamuğun ülke ekonomisindeki yeri ve önemi dikkate alınarak; Müessesenin pamuk ıslahı, yetiştirme tekniği ve teknolojisi üzerinde daha yoğun araştırma, deneme ve üretme çalışmaları yapabilmesi için faaliyet alanı içinde sadece pamuk bırakılarak “Bölge Pamuk Araştırma Enstitüsü” adını almıştır. 1987 yılında Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığı, Araştırma Planlama Koordinasyon Kurulu Başkanlığının 22.08.1988 tarihli, AİD/G-1-04/253 sayılı “Araştırma Kuruluşları İç Düzenleme Talimatı” ile faaliyet sahası değiştirilmeksizin konu araştırma kuruluşu haline dönüştürülerek “Pamuk Araştırma Enstitüsü” adını almıştır. ÖZEL NAZİLLİ BELEDİYESİ ETNOGRAFYA MÜZESİ SİNEVİZYON ODASI Bu oda küçükten büyüğe tüm ziyaretçilerin farklı konulardaki belgesel ve filmleri izleyebileceği aynı zamanda okullardaki öğrencilerin eğitsel aktivitelerde bulunabileceği gösterim odasıdır. BİRİNCİ KAT KIYAFET ODASI Zemin Katın merdivenlerinden çıkınca birinci kata başlarken ki ilk odamızda vitrinler içerisinde sergilenmekte olan Dokuzun Hasan Hüseyin Efe'nin eşine ait ipekten gelinlik, son dönem Türk kumaşlarından üçetekler, kadifeden bindallı ve nişanlıklar, cepken ve ceketler, içlik ve örtüler, değişik malzeme ve tekniklerle yapılmış oldukça ince bir işçiliğe sahip peşkir, uçkur, yemeni örnekleri ile hamam sefasında kullanılan tas, tarak, zeytinyağlı sabun ve sedef kakmalı takunya; yakın döneme ait kilim, heybe örnekleri bulunmaktadır. ÖZEL NAZİLLİ BELEDİYESİ ETNOGRAFYA MÜZESİ YATAK ODASI Bu odada Osmanlı Dönemi'ne ait pirinçten yapılmış yüksek başlıklı bir karyola, karyolanın üzerinde ipekten işlemeleri son derece zarif yatak örtüsü, yastıklar, seccade ve şase ile tel kırma tekniğinde işlenmiş bir bohça; cevizden yapılmış el işçiliğinin mükemmel bir örneği olan konsol ve aynası, konsol üzerinde şamdan, gaz lambası, masa saati; sandık içerisinde bir gelinin çeyiz eşyaları ve halı örnekleri yer almaktadır. ÖZEL NAZİLLİ BELEDİYESİ ETNOGRAFYA MÜZESİ OTURMA ODASI Tipik bir Türk ailesinin günlük yaşamını konu alan bu odanın bir köşesinde yer minderleri üzerinde oturularak yemeklerin yendiğini gösteren tepsi içerisinde bakır tabak, kase, tas, bakraç, kaşık ve çatalların bulunduğu bir yer sofrası; diğer köşesinde üzerinde yöresel kıyafetlerin bulunduğu mangal üzerinde kahvesini pişirmiş ve eşine kahve ikramında bulunan bir kadın ile baş köşede üzerinde efe giysileri elinde nargilesiyle bir erkek görülmektedir. ÖZEL NAZİLLİ BELEDİYESİ ETNOGRAFYA MÜZESİ İLETİŞİM ODASI Bir döneme damgasını vurmuş haber, bilgi, eğitim, kültür, müzik, eğlence içeriğiyle toplumun her kesimine seslenebilmiş radyoların, pikap ve plakların, gramofon, telgraf makinesi gibi çeşitli amaçlarda kullanılmış birbirini tamamlar nitelikte olan iletişim araçlarının cam vitrinlerde sergilendiği odadır. MUTFAK EŞYALARI ODASI Ahşap dibek, tabak, kahve değirmeni, matara, hamur teknesi; porselen tabaklar; ibrik, lenger, sahan, tava, kazan, kase, tepsi gibi bugün yok olmaya yüz tutmuş bakırdan yapılmış günlük kullanım eşyalarının bulunduğu odadır. ÖZEL NAZİLLİ BELEDİYESİ ETNOGRAFYA MÜZESİ SOFA Sedirlerin bir kenarında üzerinde tel sarma tekniğinin kullanıldığı kadifeden nişanlık giyinmiş bir kadın manken ile diğer kenarında yöresel efe kıyafetleri giyinmiş bir erkek manken bu muhteşem geziyi sonlandırmaktadır. Adres: Altıntaş Mahallesi, İstasyon Bulvarı No:15 Nazilli / AYDIN Tel: (0256) 312 92 53 Pazar dışında hafta içi 08.00–12.00 / 13.00–17.00, Cumartesi 09.00–12.00 / 13.00–17.00 saatlerinde ziyarete açıktır.