sosyalist isci 314

Transkript

sosyalist isci 314
sosyalist isci
www.sosyalistisci.org
DEVRÝMCÝ ANTÝKAPÝTALÝST GAZETE
SAYI: 314 „ 29 Þubat 2008 „ 1 YTL
25 yýlda 18 operasyon
YETER
BÝR DE BARIÞI
Castro
gitti,
Castro
geldi
Cengiz Alðan
Sayfa: 8
DENESENÝZ?
Türk uçaklarý daðý taþý bombalýyor. Hava saldýrýlarý yetmedi,
bir de kara harekatý baþlattýlar.
Medya Türk askeri
helikopterinin PKK tarafýndan
düþürülmesinin üstünden
atlarken baþtan aþaðý militarizme
övgü düzüyor.
Ýyi ama tüm bunlar yýllardýr
ayný þekilde uygulanmadý mý?
Her sýnýrötesi operasyonda ayný
sözleri duyduk: ‘Teröristleri
öldürdük, PKK bitti.’ Ayný masal
ýsýtýlýp yeniden önümüze
sürülüyor.
Ancak her kalkan savaþ uçaðý
için, atýlan her bomba, sýkýlan her
mermi için milyonlarca dolar
akýtýlmaya devam ediyor.
Kazanan silah tüccarlarý, kaybeden kardeþ iki halk.
Silahla Kürt sorunu çözülemez.
Sýnýrötesi operasyonlarla
‘içerideki’ sorunlar giderilemez.
29. Kürt isyanýnýn tarihi göstermiþtir ki her yeni ölüm yüzlerce
Kürt gencinin mücadeleye katýlmasýný yol açýyor. Daðlýca çatýþmasý sýrasýnda oluþturulan histeri
yerini býkkýnlýða býrakmýþ gibi.
Kürtler de Türkler de savaþtan
býktý. Türklerde barýþ yanlýsý ses
duyulmaya baþlanýrsa her þey
tersine çevrilebilir.
Nükleer santrallara
karþý miting
Küresel Eylem Grubu (KEG) Çernobil
felaketinin yýldönümünde Türkiye’de
inþa edilmesi planlanan nükleer enerji
santrallarýne karþý bir miting yapmaya
karar verdi.
Küresel Eylem Grubu nükleer enerji
santrallarýnýn büyük bir tehlike
olduðunu ve temiz enerji kaynaðý
olduklarýnýn ise tamamen yanlýþ bir
bilgi olduðunu vurguluyor. KEG’in 26
Nisan eylemini çok sayýda bilim insaný
ve sanatçý da destekliyor.
Irak’ta
iþgal ve
direniþ
Sayfa: 6-77
SSGSS 1 Eylül'e
Sosyal Güvenlik ve Genel
Saðlýk Sigortasý tasarýsýnýn
yasalaþmasý 1 Eylül'e ertelendi.
2006’dan bu yana yasa önce
ýsýtýlýyor, sonra geri çekiliyor.
Ayný þey oldu þimdi de.
Korkunç yasayý bu haliyle
savunmak zor. AKP’yi kararsýz
kýlan bu. SSGSS’ye karþý
mücadele cýlýz da olsa bu
koþullarda etkili oluyor. Bunu
görmek ve direniþi devam
ettirmek gerek. Erteleme emek
hareketine fýrsat kazandýrýyor
Duruþmada yine
ýrkçý hakaretler
Hrant Dink duruþmasý ýrkçlýk
ve Dink ailesine hakaretlerle
geçti. Tetikçi O.S. Dink ailesinin
avukatlarýna küfür etti.
Ergenekon operasyonunda
gözaltýna alýnan ve neden
serbest býrakýldýðý anlaþýlamayan
Yasin Hayal’in avukatý Fuat
Yasin Ermenilere karþý ýrkçý
hakaretlerine devam ediyor.
Hrant’ýn arkadaþlarý adalet için
mücadele etmekte kararlý.
2z sosyalist iþçiz sayý: 314
Ýfade
özgürlüðü
nedir ki?
Yargýtay baþkaný
olmadan önce 301 ile
ilgili davalara bakan 9.
Ceza Dairesi'nin
Baþkanlýðýný yapan ve
genellikle sanýklarýn
aleyhine kararlar veren
Hasan Gerçeker 301.
maddenin deðiþtirilmesine iliþkin tartýþmalar
konusunda "301.
maddede ifade özgürlüðü kýsýtlý deðil" diyerek yorumda bulundu.
Yargýnýn en yüksek
organlarýndan birinin
baþýna gelen bu yargý
üyesine göre düþünceye
ceza vermek, ifade
özgürlüðünü kýsýtlamak
anlamýna gelmiyor.
Ordu ve bir dizi kurum
dýþýnda, yargýda
devletin derin yönünün
etkisine bu açýk bir kanýt
deðil mi?
DTPli vekile
saldýran polis
görevden
alýndý
Öcalan'ýn yakalanmasýnýn yýldönümünde
gösteri düzenleyen
Kürtlere dönük polisin
provokatif ve sert tutumu sonucu bir Kürt
çocuðu hayatýný kaybetmiþ, onlarcasý da
yaralanmýþtý. Batman'da
DTP milletvekili Bengi
Yýldýz ve Batman
Belediye Baþkaný
Hüseyin Kalkan çevik
kuvvetin sert müdahalesiyle karþýlaþtý.
Ýlginç olansa DTPli
Yýldýz’a müdahale eden
emniyet müdürünün
görevden alýnmasý.
Dinlediler
ama...
Trabzon Santa Maria
Katolik Kilisesi Rahibi
Andrea Santoro 5 Þubat
2006'da uðradýðý saldýrý
sonucu hayatýný kaybetti. Arkasýnda yine
Ergenekon adlý çete
çýktý. Ama cinayet sonrasý ortaya çýkan bir
gerçek çok ilginç. Rahip
Santoro öldürüldüðünde
polis tarafýndan dinleniyormuþ. Erzurum 2.
Aðýr Ceza mahkemesi
Katolik olmasýna raðmen Rahip Santoro
hakkýnda Pontusculuk
yaptýðý için dinlenmesi
kararýný vermiþ. Trabzon
polisi de Rahip Santoro
için dinleme formuna
"ülkemizin birliði ve
bütünlüðü bozmak
amacýyla faaliyet
yürütüyor" notunu
düþmüþ. 8 Aralýk
2005'ten beri dinlenen
Rahip Santoro, dinleme
süresinin bitimine 3 gün
kala öldürüldü.
Tekel iþçileri fabrikalarý terk etmiyor
Ankara'da Tekel'in
özelleþtirilmesi protesto
eden iþçiler 19 Þubat'ta ihaleyi engellemek için
Özelleþtirme Ýdaresi
Baþkanlýðý önündeydi.
Ýstanbul, Samsun, Tokat,
Adýyaman, Çorum,
Diyarbakýr, Hatay, Adana,
Tokat ve Bitlis'ten gelen
iþçiler sabah Kurtuluþ
parkýnda buluþarak ÖÝB'e
yürüdü. Burada fiili miting
yaptýlar. Saat 16.30'da dört
þirketin ihaleye teklif
verdiði bilgisi ulaþýnca
öfkeli iþçiler ÖÝB'i
çevreleyen demirlere yüklendiler ve oturma eylemi
baþlattýlar. Eylemi bitirin
çaðrýsý dinlemeyen
sendikacýlar alaný terk etti.
Ýþçiler Ziya Gökalp
Caddesi'ni trafiðe kapattýlar. Polis birden fazla kez
iþçilere biber gazý ve copla
saldýrdý. 12 iþçi gözaltýna
alýndý.
Ýhaleyi kazanan British
Tobacco International
Tekel'i 1.72 milyar dolara
satýn aldý.
Tek Gýda-Ýþ Sendikasý,
iþyerini terk etmeme kararý
aldý.
Ankara'dan sonra
Tokat'ta tekel iþçileri trafiði
durdurarak AKP'ye
yürüdü. Bitlis Tekel
Fabrikasý çalýþanlarý AKP il
baþkanlýðýna siyah çelenk
býraktý. Malatya iþçileri de
AKP'ye yürüdü, sonra fabrikayý terk etmeme eylemi
baþlattýlar.
Samsun'da AKP önüne
siyah çelenk býrakmak
isteyen iþçilere polis biber
gazý sýktý, 1 iþçi hastaneye
kaldýrýldý.
Sendika ikinci bir karara
kadar fabrikalarý terk
etmeme eyleminin devam
edeceðini söyledi.
Öte yandan Tek Gýda-Ýþ
üyesi 204 Ýþçi Balýkesir
Havran'da bulunan
Antgýda'da greve baþladý.
Anayasada deðiþiklik yetmiyor
Baþörtülüler okula giremez!
Anayasanýn 42. maddesinde yapýlan bir
deðiþiklikle kýlýk ve
kýyafette yeni bir düzenlemeye giden meclis, türban yasaðýnýn kaldýrýlmasýna dönük bir adým
attý. Cumhurbaþkaný da
yasaðýn sona ermesi için
anayasada yapýlan
deðiþikliði onayladý.
Kemalist laikler de
hemen her politik olayda
olduðu gibi, yasaðý savunarak devletin elden gittiði tehditlerini savunarak
anayasa mahkemesine
gideceklerini ilan ettiler.
Solun önemli bir kýsmý da
þüpheyle yaklaþtýklarý bu
geliþmeler karþýsýnda ya
tarafsýz kalýyor, ya da
açýktan türban yasaðýný
savunuyor. Hem de ne
adýna, özgürlükler adýna.
Ýnsanlarýn, istedikleri gibi
giyinebilmesine dönük
yasaðý savunmak, hangi
özgürlük anlayýþýna sýðýyorsa artýk.
Derin yasakçýlar
En son YÖK, türban
düzenlemesi ile ilgili yeni
bir açýklama yaptý.
Rektörlüklere yollanan
açýklamada türban
yasaðýný kaldýrýn uyarýsý
geldi.
YÖK'ün bu açýklamasýna
karþýn Üniversiteler arasý
kurul ise yaptýðý açýklamada yasaðýn devam
etmesi gerektiðini savundu.
Ergenekon'da üste
çýkýlmýyor
Ümraniye'de bombalarýn yakalanmasý sonrasý, sürdürülen soruþturmayla birlikte Ergenekon çetesi
ortaya çýkarýldý. Soruþturma kapsamýnda, Susurluk çetesiyle birlikte
adý geçen Veli Küçük de dahil
olmak üzere 33 kiþi gözaltýna alýn-
Üniversitelerin bir çoðu
da kurulun çaðrýsýna
uygun olarak türban
yasaðýný devam ettireceklerini beyan etti. Yasaðýn
kalktýðý günden bu yana
baþörtülülerin bir çoðu
hala öðrenimlerine
devam edemiyorlar.
Bütün bu kargaþalýktan
ortaya çýkýyor ki bu
ülkede yasaklarý kaldýr-
mýþtý. Bunlardan bir kýsmý daha
sonra serbest býrakýldý. Son olarak
da, aralarýnda Doç. Dr. Ümit Sayýn
Ve Doç. Dr. Emin Gürses gibi
akademisyenlerin de olduðu 8 kiþi
daha göz altýna alýndý.
En derin soruþturma ve derin
devletin açýða çýkarýlmasý operasyonu olarak gösterilen Ergenekon hala
sýnýrlý sayýda gözaltý ile devam ediyor. En tepe örgütün çökertilmesi
mak için anayasada
deðiþiklik yapmak bile
yeterli gelmiyor.
Halk meclise gönderdikleri vekillerin ve
hükümetin, yasama ve
yürütme yetkisine sahip
olduðunu düþüne dursun.
Derin güçler hala suyun
baþýný tutmak için çýrpýnýyorlar.
olarak lanse edilen Ergenekon'da
týkanma yaþanýyor. Küçük ve önemsiz insanlardan oluþan bir ekibin
tutuklandýðý arkasýnýn gelmeyeceði
endiþeleri haklý olarak artýyor. Tepe
isimler bir kenarda hala rahat hayatlarýna devam ediyorlar. Bu þüpheyi
gidermek için kamuoyu olarak ‘bu
isimler yetmez en büyüðüne kadar
soruþturma geniþletilsin’ demek
gerek.
Provokasyon bombasý emniyet kayýtlarýnda
9 Þubat'ta Ankara'da
gerçekleþen türban karþýtý
mitingin 50 metre yakýnýndaki Osmanlý Cami'nin
ayakkabýlýðýna býrakýlan el
bombasýnýn emniyet üzerine kayýtlý olduðu ortaya
çýktý. Makine Kimya
Endüstrisi'nde 1987
üretilen el bombalarýnýn
ayný yýl Emniyet Genel
Müdürlüðü'ne satýldýðý
kayýtlarda bulundu.
Bomba Ergenekon
operasyonunun baþlamasýna neden Ümraniye'deki
hücre evde bulunan MKE
tipi bombalarla benzeþtiði
belirlendi.
Ayný bombalar Ýstanbul'da 2, Ýzmir, Isparta ve
Çankýrý'da olayda emniyet
kayýtlarýna geçmiþ. 2000'de
Isparta'da bir polis aracýnýn
altýna býrakýlan el bombasý
“terör olayý” olarak
görülmüþ. Diðerleri çeþitli
polis operasyonlarýnda
bulunmuþ. Çankýrý'da
2007'de emekli bir özel
harekatçýnýn evini satýn
alanlar çatýda bombalardan
3'ünü bulmuþ.
Nükleer ihale
ertelendi
21 Þubat'ta açýlmasý
beklenen nükleer ihalesi
geçen hafta yapýlan bir
açýklama ile ertelendi.
Enerji Bakaný Hilmi
Güler konu ile ilgili
açýklamasýnda ihalenin
ertelenmediðini 'geciktiðini' söyledi.
Týpký 2000’de dönemin
Enerji ve Tabi
Kaynaklar Bakaný
Cumhur Ersümer'in
söylediklerine benziyor.
23 Nisan 2000 tarihinde
çýkan bir habere göre
bakanýn nükleer santral
ihalesinin ertelenmesine
gerekçe olarak yaptýðý
açýklama þöyle: "Þu
anda ertelemeyi teþkil
eden neden Hazine
Müsteþarlýðý'nýn deðerlendirmesidir." 30
Aralýk 1999'da ihalenin
açýlmasý beklenirken
Ecevit, konu ile ilgili
devlet kuruluþlarýnýn
yeterince fikrinin alýnmamasý nedeniyle
ihalenin bir ay ertelendiðini söylemiþti.
Mersin-Akkuyu'nun
macerasý 1976'dan beri
devam ediyor. 1996'da
süreç ihale aþamasýna
geldi ve 8 defa ertelendi. Her an santral kurulacak diye inþaat alanýnda bekleyen 30 çalýþan
da 2004'te emekli oldu!
Yine benzer bir süreçle
karþý karþýyayýz.
Önce nükleer enerjiye
ne kadar çok ihtiyacýmýz olduðu, ileriki yýllarda büyük bir enerji
açýðý olacaðý ve bunun
çözümünün nükleer
santral kurmak olduðu
gibi açýklamalar yapýldý.
Þirketlerle pazarlýk
toplantýlarý yapýldý ve
hýzla bir nükleer yasasý
meclisten geçirildi.
Ancak 60'lardan beri
nükleer santral sevdalýlarýnýn baþýna gelen
son dönem nükleercilerin de baþýna geliyor.
Nükleer santral
sürecinin en önemli
unsuru TAEK'in
konudaki yetersizliðinden sýkça bahsediliyor.
Eski TAEK Baþkaný
Türkiye'de nükleer
santral yapacak
donanýmýn olmadýðý
konusunda açýklama
yaptý. Türkiye'nin nükleer santral macerasý
yalanlar, beceriksizlikler, yetkililer tarafýndan
yapýlan komik açýklamalarla dolu. Nükleer
karþýtý mücadeleyi inþa
ederken umutsuzluða
kapýlýp 'nükleer santral
kurulmasýný engelleyebilecek miyim' diye
endiþelenenleri rahatlatabilecek bir çok açýklama geçmiþten
günümüze kadar Enerji
Bakanlarý, TAEK yetkilileri ve nükleerci þirketler tarafýndan
yapýlmýþ durumda.
sayý: 314 z sosyalist iþçi z
sosyalist isci
Tekelin satýþý
milliyetçilikle
durdurulamaz
Tekel’i BTA aldý. Ýhaleyi protesto etmek
isteyen iþçilere polis vahþice saldýrdý. Tekel
iþçilerinin üye olduðu Türk-Ýþ’e baðlý Tek
Gýda-Ýþ’in kararýyla þimdi fabrikalarý terk
etmeme eylemi yapýyorlar.
Tekel iþçilerinin haklý mücadelesini
destekleyen bütün muhalif basýn övgüler
yaðdýrýyor. Ankara’da iþçilerin tepkisi sonucu sendika yöneticilerinin alaný terk etmesi
yerden yere vuruluyor. Ancak hiç kimse
Tekel iþçilerini iþçi sýnýfýnýn geri kalanýndan
ayýran milliyetçiliði sorgulamýyor.
Milliyetçilik çalýþanlarý etkiliyor. Tabanýnda
her görüþten iþçinin bulunduðu Türk-Ýþ
eylemlerinde Türk bayraklarý açýlýyor. Bu
normal. Kimse iþçi sýnýfýna bayrak taþýdýðý
için mesafe koymamalý. Mücadelenin
deðiþtirici gücüne güvenmeliyiz. Ancak normal olmayan Tekel’in özelleþtirilmesine
“yabancýlara satýyorlar vataný” diye bakýlmasý ve sendikanýn tüm savunmasý ‘vatan
savunmasý’ edebiyatý üzerine kurmasý.
Tek Gýda-Ýþ özelleþtirmeye karþý mücadeleyi
milliyetçilik ekseninde kurdu. 90’lar boyunca
bir çok sendika ayný yöntemi izlemiþ ve
yenilmiþti. Fabrikayý alanýn yerli ya da
yabancý patron olmasý fark etmez. Önemli
olan iþçilerin haklarýnýn her iki durumda da
korunmasý. Ayrýca artýk sermaye ne kadar
yerli ne kadar yabancý. Bu bile tartýþmalý. Ýþ
güvenliðini ve sendikayý yok ettiði, çalýþanlarýn kazanýlmýþ haklarýný gasp ettiði için
kamu kuruluþlarýnýn özel þirketler
devredilmesine karþý çýkmalýyýz.
Tekel iþçileri milliyetçi bir itirazla Tekel’i
özelleþtiren AKP’nin karþýsýna her çýktýðýnda
çalýþanlarýn geri kalanýndan kopuyor. Yanýna
bir tek CHP ve Yurtsever Cephe’yi alabiliyor.
Milliyetçilik, vatan savunmasý bunlar iþçilere
hiçbir þey kazandýrmaz, kazandýrmadý.
Aksine hep böldü.
Savaþ ve ölüm
çözüm deðil
21 Ekim’de gerçekleþen Daðlýca çatýþmasýnýn ardýndan baþlayan süreç sonunda Türk Silahlý Kuvvetleri’nin Kuzey
Irak’a kara harekatýna ulaþtý.
Genelkurmay’dan yapýlan açýklamaya
göre harekata 10 binin üzerinde asker ve
aðýr silahlar katýlýyor. Harekat havadan
da destekleniyor.
Bu satýrlar yazýlýrken harekat baþlayalý
3 gün olmuþtu ve genelkurmay bildirilerinden alýntý yaparak basýn, özellikle
de televizyon kanallarý kaç PKK’lýnýn
öldürüldüðünü kývançla duyuruyorlardý. Þu ana kadar 136 PKK’lý
öldürülmüþtü. TSK 19 asker, bir
helikopter kaybý vermiþti.
Genelkurmay bildirileri ve basýn kara
harekatýný bir kan davasý gibi veriyor.
Neredeyse “bir tane daha öldürdük,
yaþasýn” diye baðýracaklar.
Oysa bugüne kadar 25 yýlda kere Türk
ordusu PKK’yý imha etmek için Kuzey
Irak’a girmiþ. Bunlardan bazýlarýnda çok
daha fazla sayýda asker kullanýlmýþ.
Bazen Irak Kürt örgütlerinin desteði
alýnmýþ. TSK’nýn iddialarýna göre bazen
binlerce PKK’lý öldürülmüþ, ama iþte 25
yýl sonra gene ayný þeyler bir kere daha
yaþanýyor.
Her seferinde “bu defa bitireceðiz”
ANTÝKAPÝTALÝST
KADINLAR 8 MART’TA
Ankara
Saat: 14.00
Toros Sokak'tan Abdi Ýpekçi'ye yürünecek
Ýzmir
Gündoðdu Meydaný
(yürüyüþ saati ve güzergahý henüz belli deðil)
Ýstanbul
Saat: 11.30
Kadýköy Haydarpaþa Garý Önü
denmiþ ama sorun bitmemiþ.
Kuzey Irak’a sýnýr ötesi harekat emrini
verenler sorunu yanlýþ yerde arýyor.
Türkiye’nin Kürt sorunu sýnýrýn öte
tarafýnda deðil, sýnýrýn içinde. Sorun
burada çözülmedikçe daha sayýsýz sýnýr
ötesi operasyon yapýlýr ve daha sayýsýz
genç insan öldürülür, ama sorun bitmez.
Kürt sorunu ancak demokrasi temelli
adýmlar atarak, siyasi olarak çözülebilir.
Kürtlerin istekleri basittir.
Kimliklerinin tanýnmasýný istiyorlar.
Dillerini özgürce kullanmak, kendi dillerinde okumak, yazmak, þarký söylemek istiyorlar.
Bu basit talepler için 25 yýl önce insanlar en aðýr iþkencelere uðradýlar. Bu
basit talepler için binlerce insan öldü.
Binlerce ve binlerce insan yerinden yurdundan sürüldü. Eza cefa çekti. Þimdi
de bütün bunlara gene katlanýlacaðýný
gösteren bir hava var.
Öte yandan gerek hükümet gerekse de
genelkurmay askeri harekatýn mutlaka
baþka adýmlarla da tamamlanmasý
gerektiðini söylüyorlar.
Öyleyse artýk bu adýmlarýn atýlmasý
zamaný geldi. Çok geç olmadan politik
çözüm için demokratik adýmlar atmak
gerekiyor.
18. sýnýr ötesi
operasyon
Ýlk sýnýr ötesi operasyon 25 yýl
önce, 1983’te yapýldý. Bu operasyona 7 bin asker katýldý. 3 yýl sonra
gerçekleþen operasyonda 165
PKK’li öldürüldü.
1991’de 2 kez Kuzey Irak’a girildi.
1992’de 15 bin askerle sýnýr ötesi
operasyon yapýldý. Operasyona
tanklar ve aðýr silahlar katýldý.
TSK’ya göre 1500 PKK’li öldürüldü.
Erftesi yýl ise 400 PKK’li öldürüldü.
Bir yýl sonraki operasyonda ise
Mezre-Kariyediri bölgesinde 100
PKK’linin öldürüldüðü söylendi.
1995’de en büyük operasyon gerçekleþtirildi. 13 generalin ve 35 bin
askerin katýldýðý operasyonda sýnýrdan 60 kilometre içeri girildi. 12
PKK kampýnýn imha edildiði ve 500
PKK’linin öldürüldüðü söylendi.
1997’de 3 kez sýnýr ötesi operasyon yapýldý. 3 operasyona toplam
65 bin asker katýldý. Askerler uzun
süre Kuzey Irak’ta kaldý. 1000
PKK’linin öldürüldüðü söylendi.
1998’de 15 bin asker Kuzey Irak’a
girdi.
2001’de son sýnýr ötesi operasyon
yapýldý.
Bütün bu operasyonlara toplam
160 bine yakýn asker katýldý ve Türk
Silahlý Kuvvetleri’ne göre 3 ila 4 bin
PKK’li öldürüldü.
25 yýlda yapýlan 18 operasyonun
sonucunda belli ki sorun çözülememiþ. Bugün Kuzey Irak’ta 18
operasyonda öldürülen PKK’li
kadar PKK üyesi var.
Açýk ki çözüm savaþtan ve
öldürmekten geçmiyor.
M
8
A
K
Z
S
M
R
Ý
0
9
16-1
mayýsl
istanbu
Bugüne kadar Marksizm
toplantýlarýna katýlmýþ
konuþmacýlardan bazýlarý
DSÝP tarafýndan örgütlenen 4 günlük tartýþma toplantýlarý dizisi
[email protected] z0536-335 10 19 zwww.dsip.org.tr
z Rus Devrimi neden yenildi?
z Kapitalizm sonrasý yaþam
z Cinsel ayrýmcýlýk
z 1968: Son büyük yangýn
z 1968: Türkiye'de solun
atýlým yýllarý
z Devrimci parti
z Modern emperyalizmin ekonomi
3
politiði
z Çernobil sosyalizmi
z Irkçýlýðý ve milliyetçiliði nasýl durduracaðýz?
z Venezüela: Sokaklar seçkinlere
karþý
z Küresel ýsýnmayý durdurun,
dünyayý deðiþtirin
z Yeni sol ve yerel seçimler
z Ýslami hareket düzene tehdit mi?
z Müzikle isyan
z Erken cumhuriyet döneminde
ýrkçýlýk
z Yeni Sinema
z Cumhuriyetin öksüz çocuklarý
z Medyanýn mücadelede rolü
Orhan Pamuk, Ahmet Oktay, Ufuk
Uras, Nuray Mert, Akýn Birdal,
Murat Çelikkan, Sevgi Göðçe,
Ragýp Duran, Sevil Erol, Ercan
Karakaþ, Ertuðrul Kürkçü, Algan
Hacaloðlu, Hilal Atýcý, Filiz Koçali,
Bülent Somay, Melda Keskin, Roni
Margulies, Hayri Kozanoðlu, Tayfun
Mater, Levent Þensever, Sami
Evren, Melih Pekdemir, Rýdvan
Akar, Alex Callinicos, Þenol
Karakaþ, Sevgi Uçan, Mete
Çubukçu, Sinan Özbek, Abdullah
Aysu, Barýþ Pirhasan, Doðan
Tarkan, Yýldýz Önen, Fethiye Çetin,
Selim Deringil, Ahmet Tonak,
Harun Tekin, Yýldýz Ramazanoðlu,
Bülent Somay, MemetAli Alabora,
Metin Yeðin, Avi Haligua
4z sosyalist iþçiz sayý: 314
Emperyalist çýlgýnlýk atmosferin dýþýna taþýyor
Uzayda
silahlan-m
ma
Volkan Akyýldýrým
Silahlanma yarýþý atmosferi aþtý. 2006 yýlýnda
Bush'un imzasýyla yayýnlanan ABD'nin yeni uzay
politikasý ile askeri rekabet
uzaya taþýndý. Yeryüzünde
füze kalkaný projesini Çin
ve Rusya'nýn itirazlarýna
raðmen adým adým hayata
geçiren ABD, düþman
olarak tanýmladýðý
ülkelerin uzaya çýkmasýný
engellemek için nükleer
güç kullanacaðýný daha
yüksek sese söylemeye
baþladý.
21 Þubat'ta Büyük
Okyanus'a demirli bir ABD
savaþ gemisinden 210 km
yükseklikte, atmosferin
tam sýnýrýnda duran bozuk
casus uydu vuruldu.
Gerekçe, arýzalý uydunun
yakýt tanký yeryüzüne
düþerse, içinde bulunan
450 kiloluk Hidrozin adlý
zehirli yakýtýn insanlarý
etkileyebileceði idi. Dünya
basýný bu giriþimi yeni bir
silah denemesi olarak
yorumlarken, Rusya ve
Çin kendilerine yönelik bir
tehdit olarak gördüklerini
açýkladý.
2007 Ocak'ýnda Çin,
kendine eski bir meteoroloji uydusunu orta menzilli
anti-balistik füzeyle
vurarak, uydularýn güvenliksizliðini ortaya koydu.
ABD destekli Tayvan reji-
mi Çin karþýsýnda baðýmsýzlýk kazanmak istiyor, Çin
ise Tayvan'ý kendi parçasý
olarak görüyor. Tayvan
Boðasý'ndaki mevcut
statükonun korunmasý
Tayvan uydularýyla
saðlanýyor. Bu uydular
yerden kolayca vuruluyor
ve bunu ABD'nin dýþýnda
bir güç, üstelik en önemli
rakibi Çin yapýyordu.
Bush yönetiminin yanýtý
füze kalkaný sisteminin
ABD, AB ve Japonya'yý
NÜKLEER SAVAÞ: 1964'te
yönetmen Stanley Kubrick
Dr. Stranglove'u çeker.
Peter Sellers, üç yýl önce
ABD ve Rusya arasýndaki
nükleer savaþ olasýlýðýnýn
arkasýndaki aklý ustaca
yorumlar. Gerginlik,
ABD'nin Türkiye'deki
üslere yerleþtirdiði nükleer
baþlýklý füzellere (halen 90
tanesi Ýncirlik'te!) karþýlýk
Küba'ya nükleer füze yerleþtirme giriþþimiyle doruða
çýktý. Nükleer savaþýn
eþiðinden dönüldü, ancak
dünyada silahlanma ve
avaþ politikalarý artýk
sa
baþka bir düzeye
sýçramýþtý.
BALÝSTÝK FÜZE: Nükleer
baþlýk ta
aþýyabilen uzun
menzilli güdümlü veya
güdümsüz füze. Tek bir
nükleer baþlýk taþýyabilecekleri gibi birden fazla
baþlýk taþýyabiliyor ve bu
baþlýklarý farklý hedeflere
yollayabiliyorlar.
YILDIZ SAVAÞLARI: Ne
yazýk ki sadece bir film
deðil. 80'lerde yenii-lliberal
ABD Baþkan Ronald
Reagan'ýn askeri tasarýsý.
Amerika'nýn Soðuk Savaþ
dönemindekki rakibi
SSCB'nin kýtalararasý balistik füzelerini uzaydan kontrol edilen lazer ýþýnlarý ile
henüz Amerikan topraklarýna ulaþmadan yok edilmesi
üzerine kurulu biir sistem.
Uzayda belirli koordinatlarda konuþlandýrýlmýþ
Amerikan uydularý, merkezde
en veya kendilerinin
kapsayacak þekilde
geniþletilmesi ve bir an
önce hayata geçirilmesi
kararý oldu. Yeni kurulan
Çek Cumhuriyeti'ndeki
NATO üssünde bir radar
tesisi, Bulgaristan'dakindeyse 10 adet füze
bulunuyor. ABD, füze
kalkanýnýn Ýran'a yönelik
olarak kurulduðunu
söylese de Putin füzelerin
kendilerine dönük
olduðunu, eðer ABD böyle
devam ederse kendi
tespit ettiði kýtalar arasý
balistik füzelerin,
güçlendirilmiþ lazzer ýþýnlarýnýn üzerlerine odaklanýp
havada yakacaktý.
UZAY ANLAÞMASI: 1967'de
yürürlüð
ðe girdi. Uzayda
kitle imha silahý bulundurulmaz hükmünü içeriyor. Þimdi Rusya ve Çin
anlaþmanýn daha da
geniþletilmesinden yana.
ABD ile yürüttükleri askeri
rekabe
ete ahlaki gerekçeler
de katýyorlar. Uzay'daki her
türlü askeri faaliyetin kýsýtlan
nmasý hükmünü içeren
yeni bir anlaþma istiyorlar.
ABD'nin buna yanaþmaya
niyeti yok, aksine tüm uluslararasý hükümlülüklerden
kurtulmak istiyor.
NÜKLEER ENERJÝ: Uzayýn
siilahlandýrýlmasý nükleer
enerji kullanýmýyla birlikte
yürütülüyor. Daha fazla
nükleer sillah için, daha
fazla nükleer santral...
füzelerini Avrupa'ya
çevireceðini açýklamýþtý. 26
Aralýk 2007'de Rusya
tarafýndan kýtalararasý iki
balistik füzeyle ayný hedef
vuruldu. Önce yerden fýrlatýlan roket 7 bin km
ötedeki hedefi tahrip etti,
ardýndan bir denizaltýdan
fýrlatýlan roketle hedef
imha edidi. 2007'de Ýsrail
balistik füze denemesi yapmýþ, Japonya füze kalkaný
sistemi için testlere
baþlamýþ, Ýran ilk roketini
fýrlatmýþtý.
Yýldýz Savaþlarý adlý
askeri proje 80'lerin baþýnda Reagan tarafýndan
büyük Amerikan idealinin
bir parçasý olarak sunulmuþtu. Proje bir çok NASA
projesiyle beraber 90'larda
rafa kaldýrýldý.
Bush'un 2006 Ekim'inde
açýkladýðý yeni uzay politikasý ile uzayýn
silahlandýrýlmasý tekrar
gündeme geldi. ABD'nin
yeni politikasý uzayýn
ulusal güvenlik ve dýþ politika için kullanýlmasýný
öngörüyor. Düþman
ülkelerin uzayý kullanmasý
engellenecek. Bush'un düþman tanýmýnýn ne denli
geniþ ve deðiþken olduðu
biliniyor. Füze savunma
kalkaný, nükleer silah üretimi ve uzay silahlarý üretimi ABD ve Rusya'da birlikte yürüyor.
ABD, Çin karþýsýnda kaybettiði ekonomik üstünlüðü, silahlar ve savaþla
korumaya çalýþýyor. Silah
endüstrisi dünya
ekonomisinin uzun
zamandýr motor güçlerinin
baþýnda geliyor. Uzayla
birlikte yeni bir pazar
açýlýyor. Yeni silahlar, yeni
teknolojiler. 2007
Kasým'ýnda Bush hükümeti
tarafýndan uzayýn
silahlandýrýlmasýna 459
milyar dolarlýk rekor bütçe
ayrýlmýþtý.
Uzayýn silahlandýrýlmasýný önlemek, nükleer
silahlara ve savaþ tehditine
karþý mücadelenin bir
parçasý. ABD, Irak'tan ve
Afganistan'dan çekilmek
zorunda kalýrsa bu plan
durdurulabilir. ABD
durursa iþte o zaman silahsýzlanmayý konuþmak
mümkün hale gelecek.
Savaþ karþýtý hareket kendi
evinde, her yerde ve uzayda ABD emperyalizminin
karþýsýna çýkmak zorunda.
GÖRÜÞ
‘Ekmek ve sirk’ ve Fenerbahçe
Aramýzda çokuluslu dev þirketler arasýnda taraf
tutan yoktur herhalde. “Ben General Motors’luyum,
General Dynamics’lilerden nefret ederim” veya
“Yaþasýn Microsoft, Macintosh’a sekiz çekeriz”
diyenler olsa, garipseriz. Beþiktaþ çarþýsýndan koca
bir kalabalýk “Shell bizim canýmýz” diye tezahürat
yaparak yürümeye baþlasa, yolda karþýlaþtýklarý
“Þampiyon Mobil” pankartlý bir kalabalýkla birbirine girse, amma þaþarýz, deðil mi?
Þaþacak bir þey yok oysa, her haftasonu
karþýlaþtýðýmýz olaylar bunlar. Þirket taraftarlarýnýn
baðýrýp durduðunu sýk sýk görüyoruz.
Futbol takýmlarý, her ülkede olduðu gibi
Türkiye’de de, hisse senetleri borsada iþlem gören
dev þirketler. Sahaya çýkýp futbol oynayan on bir
kiþi bu þirketlerin en önemsiz çalýþanlarý arasýnda.
Çok daha önemli olanlarý, yöneticiler, muhasebeciler, borsa analistleri, pazarlamacýlar, reklamcýlar,
forma tasarýmcýlarý, halkla iliþkiler uzmanlarý.
Türkiye’de takým tutmayý reddettiðim için, yýllardýr Liverpool’u tutarým. Her söylediðimde, “Haa,
dok iþçilerinin takýmý” denir. Evet, bir zamanlar
öyleymiþ. Ýngiltere’deki tüm futbol takýmlarý
gerçekten de mahallelerde iþçiler tarafýndan kurulmuþ. Bazý takýmlar mahallede deðil, bizzat iþyerlerinde ortaya çýkmýþ, belli bir fabrikada çalýþan
iþçiler tarafýndan boþ zamanlarýnda eðlenmek için
kurulmuþ takýmlar.
Liverpool artýk dok iþçilerinin deðil, George Gillett
ve Tom Hicks adlý Amerikalý iki iþadamýnýn takýmý.
Geçende 435 milyon sterlin’e (1000 milyon YTL)
satýn aldýlar. Bu iki iþadamýnýn sahip olduðu sayýsýz
þirket, et ve gýda, turizm, inþaat, borsa bankerliði ve
daha pek çok sektörde faaliyet gösteriyor.
Liverpool’un iþçi kökeni, gelenekleri, seyircileri
umurlarýnda bile deðil; haberleri bile yok.
Liverpool’u satýn almak için aldýklarý borcun
ödenmesiyle ilgili görüþmeler geçen ay haberlerdeydi. Takým üzerinde söz konusu olanlar
arasýnda Ýngiltere’nin en büyük bankasý Royal Bank
of Scotland ve Amerika’nýn dördüncü büyük
yatýrým bankasý Wachovia var.
Liverpool’un öyküsünde bir gariplik yok.
Ýngiltere’nin bir numaralý takýmý Manchester
United’ýn sahibi birkaç yýldýr Malcolm Glazer adlý
Amerikalý bir iþadamý. Glazer, ayrýca, TV, saðlýk,
finans, doðal gaz ve petrol, borsa ve gýda þirketlerine sahip.
Manchester kentinin ikinci takýmý Manchester
City’nin sahibi ise, Tayland’ýn eski baþbakaný
Thaksin Sinawatra. Yolsuzluk skandallarýna
bulaþtýðý için ülkesinden kaçmak zorunda kalan
Sinawatra dünyanýn en zengin kiþilerinden biri.
Londra’nýn en büyük takýmýndan ise söz etmeme
gerek yok herhalde. Chelsea, Roman Abramovitch
adlý Rus milyarderinin mülkiyetinde. Abramoviç
Ýngiltere’de yaþayan en zengin kiþi. Servetinin 18,7
milyar dolar (20 milyar YTL) olduðu tahmin
ediliyor.
Kýsacasý, futbolun artýk ne iþçi sýnýfýyla, ne mahalleyle, ne de taraftarla bir iliþkisi kaldý. Zenginlerin
oyuncaðý ve kâr aracý. Manchester United’ýn þirket
deðeri yaklaþýk 800 milyon dolar. Malcolm
Glazer’ýn olaya para dýþýnda herhangi bir anlam
verebileceðini düþünmek bile gülünç olur.
Ya taraftarlar? Kendi hayatlarýndaki yabancýlaþmanýn, yoksulluðun, anlamsýzlýðýn Fenerbahçe veya
Galatasaray’ýn baþarýlarýyla aþýldýðýný düþünmek ne
kadar anlamlý olabilir ki?
Roma Ýmparatorluðunda 1. yüzyýlýn sonlarýnda
yaþamýþ olan þair Juvenal, kitlelerin özgürlükle
ilgilenmeyip gladyatörleri izlemesine bozulduðunda þöyle yazar: “Kalabalýklar artýk kendini dizginliyor ve kaygýyla bekledikleri sadece iki þey var:
ekmek ve sirkler”. Kapitalizm futbolu sirke,
hepimizi palyaçoya çevirdi.
Roni Margulies
sayý: 314 z sosyalist iþçi z
5
10 binlerce iþçi diktatörlüðe karþý mücadele ediyor
Mýsýr grevlerle sarsýlýyor
Hossam el-H
Hamalawy
Mýsýr’da Ghazl el-Mahalla adlý
tekstil fabrikasýnýn iþçileri geçen
hafta sonu gerçekleþtirdikleri gösteri ile ABD’nin desteði ile
yaþayan Hüsnü Mübarek rejimini
protesto ettiler.
Ghazl el-Mahalla 27 bin iþçisi ile
Ortadoðu’nun en büyük tekstil
fabrikasý.
Ýþçiler “Kahrolsun Hüsnü
Mübarek” sloganlarý atarak fabrikalarýndan dýþarý çýktýlar. Þehrin
merkezine doðru yürürken 10 bine
yakýn kiþi gösteriye katýldý.
Fabrikada gösteri ulusal çapta
asgari ücret talebi ile baþladý.
Gösteri ücretleri saptayan hükümet konseyinin 1980’den beri yaptýðý ilk toplantýnýn açýlýþýnda
gerçekleþti.
Mýsýr’da asgari ücret 1984’den
beri ayda 7.50 YTL. Ýþçiler asgari
ücretin ayda 250 YTL’ye çýkmasýný
istiyorlar.
Protesto gösterisi fabrikada
gizlilik koþullarýnda mücadele sol
militanlar tarafýndan örgütlendi.
Patronlar derhal polisi çaðýrdýlar.
Polis fabrikaya geldiðinde iþçiler
kapýlara hücum ederek polisi
püskürttü.
Yürüyüþ boyunca iþçiler
ellerindeki ekmekleri sallayarak
“zenginler tavuk yerken fasulye
yemekten býktýk” diye baðýrýyorlardý. Bir baþka slogan ise Hüsnü
Mübarek’in yerine geçmesi beklenen oðluna hitap ediyordu:
“Cemal Mübarek babana söyle
ondan nefret ediyoruz.”
Yasadýþý kabul edilen tekstil iþçileri sendikasý yöneticilerinden
Kemal al-Fayyumi iþçilere,
“Mýsýr’daki bütün iþçiler için
sosyal adalet istiyoruz.
Kaynaklarýn patronlar ve hükümet
Pakistan seçimleri
Diktatöre
darbe
arasýnda deðil iþçiler ve köylüler
arasýnda paylaþýlmasýný istiyoruz”
diyordu.
Hüsnü Mübarek rejimi ABD’nin
bölgedeki en önemli müttefiki.
Geçen ay binlerce Filistinli
Filistin-Mýsýr sýnýrýndaki engelleri
yýkarak Mýsýr’a geçti. Ama
Mübarek rejimi Ýsrail ve ABD’nin
Filistin’i izole etme; Filistin seçimlerini kazanan Hamas’ý bitirme
politikasýna destek vererek Filistinlileri geri gönderirken sýnýra
yeni engeller inþa etmeye baþladý.
Mýsýr polisinin Filistinlileri
dövmesi Mýsýr’ýn her yerinde
büyük bir öfke patlamasýna yol
açtý. Baþkent Kahire’de birçok gös-
teri oldu.
Protestolar sonucunda Mübarek
Hamas ile masaya oturmak zorunda kaldý.
Son gösteri, 2006 yýlýnda Ghazl
el-Mahalla’da baþlayan iþçi
mücadelesinin daha da
güçlendiðini gösteriyor.
Benzer mücadelelere demiryolu
iþçileri, çimento iþçileri, hemþireler
ve maliye bakanlýðý çalýþanlarý da
girdiler.
Ghazl el-Mahalla’daki son gösteri
gösterilerin temposunun da artýkfarklýlaþtýðýný gösteriyor. Eskiden
Mahalla iþçileri bölgesel ekonomik
talepler öne sürer ve Mübarek’ten
patronlara müdahale etmesini
isterlerdi.
Mübarek ve oðluna karþý atýlan
sloganlar iþçileri politikleþmekte
olduklarýný gösteriyor.
Öte yandan bu gösteri, 1977’deki
ekmek gösterilerinden beri ilk kez
genel taleplerin bir yýðýn gösterisinde istenmesine sahne oldu.
Bugünkü gösteri dalgasý 2000
yýlýndaki Filistin gösterileri
baþladý. O dönemin en önemli gösterisi 20-21 Mart 2003 gösterisi
olmuþtu. Bu gösteri baþkentin
merkezindeki meydanýn ismi ile
anýlmaktaydý: “Tahrir Ýntifada”.
Tahrir Ýntifada Mübarek rejiminin gözünü korkutmuþtu.
Hossam el-H
Hamalawy Mýsýrlý bir gazeteci.
Kosova: Baðýmsýzlýk mý sömürgeleþme mi?
Geçtiðimiz hafta Kosova
parlamentosu
Sýrbistan’dan baðýmsýzlýðýný ilan etti. ABD, çeþitli AB
ülkeleri ve Türkiye
Kosova’yý derhal tanýdý.
Bu adýmýn yeni bir soðuk
savaþýn temellerini atmasý
çok olasý.
Sýrbistan, 1999’da NATO
tarafýndan 78 gün boyunca
bombalanmýþtý. Bu bombardýman sonucunda
Sýrbistan’ýn alt yapýsý aðýr
bir biçimde tahrip
edilmiþti.
O günlerde ABD ve
Ýngiltere Sýrplarýn
Kosova’da 225 bin
Arnavut’u öldürdüklerini
ve bir soykýrým gerçekleþtirdiklerini söylüyordu.
O günden bugüne
Kosova’da böyle bir
katliamýn hiç izi bulunamadý.
Gazeteci Robert Fisk
NATO bombardýmaný
baþlamadan önceki 5 aylýk
çatýþmalar boyunca
öldürülen Sýrp sayýsýnýn
Arnavutlara eþit olduðunu
söylüyor.
prestiji için gerçekleþti.
ABD bütün dünyaya
“NATO istediðini yapacak
askeri güce sahip” mesajýný
vermek istiyordu.
Þu anda Kosova’da 16 bin
NATO askeri var ve bu
sayý artacak. BM ise
Kosova’nýn yönetimini
Avrupa Birliði’ne verecek.
Bosna’da Kosova gibi AB
iþgali altýnda.
Milliyetçilik
Kosova’nýn bugünkü
baþbakaný Haþim Thaçi,
Kosova Özgürlük
Ordusu’nun liderlerinden
birisiydi ve çok sayýda
insana iþkence yaptýðý ve
öldürdüðü iddia edilmekte.
Thaçi ve taraftarlarý
Sýrbistan ve Makedonya’da
ki azýnlýk Arnavutlarý da
birleþtirecek ve
Kosova’daki azýnlýklarý
Kosova dýþýna sürerek bir
Büyük Arnavutluk kurmayý hedefliyorlar.
Bu arada, Thaçi savaþ
boyunca silah satýþýndan
büyük paralar kazandý.
NATO iþgali
Bombardýmanýn ardýndan
NATO Sýrp ordusunun
Kosova’dan çekilmesini
saðladý ve Kosova’ya yerleþti. Yönetim ise Birleþmiþ
Milletler’e verildi.
Bu arada Kosova Özgürlük Ordusu, Sýrplara ve
Romanlara karþý önemli
katliamlar gerçekleþtirdi.
Devlet destekli bir ABD
vakfýna göre NATO
ordusunun Kosova’yý
iþgalinden bu yana 250 bin
Sýrp, Boþnak, Hýrvat, Türk
ve yahudi Kosova’yý terk
etti.
Sýrbistan, Kosova’dan
ordusunu çekerken BM
Kosova’nýn baðýmsýzlýk
ilan etmeyeceði garantisini
veriyordu. Bu anlaþma
þimdi bozuldu.
Arnavutlar Kosova’da
çoðunluk ve Sýrp yönetimi
sýrasýnda çok zor koþullarda yaþadýklarý açýk.
Ne var ki NATO’nýn
Sýrbistan’a saldýrýsý insani
nedenlerle deðil, ABD’nin
bölgedeki temsilcisi
Richard Holbrooke’un da
söylediði gibi NATO’nun
1990’da Yugoslavya çöktüðünde o günkü
Komünist Partisi yöneticileri milliyetçilik silahýný
kullandýlar. Bu tutum kýsa
zamanda bölgede savaþý ve
etnik temizliklere dönüþtü.
Eski Yugoslavya ve
Balkanlar çok karmaþýkbir
etnik yapýya sahipler. Bu
etnik azýnlýklardan birisine
bir devlet oluþturmaya
kalkýþýlýnca kaçýnýlmaz bir
biçimde etnik temizlik
baþlýyor.
Ýþte tam bu nedenle
sosyalistler Balkanlar’da
eþitliðe ve adalete dayalý
bir federasyon istiyorlar.
Pakistan’ýn Amerikan
yanlýsý diktatörü Pervez
Müþerref seçimlerde aðýr bir yenilgi aldý. Müþerref’in kurdurduðu
Pakistan Ýslam Birliði -Q
258 milletvekilliðinden
sadece 38’ini kazandý.
Partinin genelbaþkaný
Shujaat Hussain ve önceki meclisin baþkaný
Chaudhry Amir
Hussain milletvekili
seçilemedi.
Pervez Müþerref’in
Ýslamcý partiler içindeki
müttefikleri de seçimlerden yenilgiyle çýktýlar.
2007’nin son günlerinde bir suikast sonucu öldürülen Benazir
Butto’nun Pakistan Halk
Partisi 87 milletvekilliði
kazanýrken, eski baþbakanlardan ve Müþerrefin karþýtlarýndan
Nawaz Þerif’in Pakistan
Ýslam Birliði -N 66 milletvekilliði kazandý.
Þimdi Pakistan Halk
Partisi ile Pakistan Ýslam
Birliði -N arasýnda daha
küçük partileri de kapsayan bir koalisyon
kuruluyor.
Geçen sene demokrasi
hareketine karþý
sýkýyönetim ilan ettiren
ve binlerce demokratý
göz altýna alan
Müþerref’in yenilgisi
büyük yýðýnlar arasýnda
büyük bir sevinç yarattý.
ABD’nin yanýnda
savaþta
Pakistan, George
Bush’un isteði ile 120
bin askerle Afganistan
Pakistan sýnýr bölgelerinde yaþayan Paþtunlara karþý savaþa girdi.
Müþerref bu arada
Amerikalýlara Afganistan’dan Pakistan köylerini bombalama izni
de verdi.
Savaþýn yaný sýra
Pakistan halký uzun
süredir uygulanan yeni
liberal politikalar altýnda da ezildi. Ne var ki
seçimlerin galibi
Pakistan Halk Partisi
veya Pakistan Ýslam
Birliði -N’nin bütün bu
sorunlara çözüm
getirmesi pek mümkün
görünmüyor. Her iki
parti de Amerika’dan
yana ve yeni liberal politikalarý uygulamaya
devam etmekte kararlýlar.
6z sosyalist iþçiz sayý: 314
Küresel Barýþ
ve adalet
Koalisyonu
Irak’ta iþgal
ve direniþ
5 yýl önce bugünlerde ABD ve
Ýngiliz yönetimleri bütün
dünyaya Irak’ýn elinde kitle imha
silahlarý olduðunu ve bu nedenle
derhal bu ülkeye saldýrmak
gerektiðini anlatýyordu.
Gene bugünlerde Basra
Körfez’inde devasa bir donanma
toplanýyordu. Roketlerle, savaþ
uçaklarý ile donatýlmýþ bir donanma. Ve 160 bin asker Irak’a
saldýrmak için emir bekliyordu.
Irak’a girilecek, kitle imha
silahlarý yok edilecek ve diktatör
Saddam devrilerek Irak’a
demokrasi ve refah getirilecekti.
ABD’nin iddialarýna göre Irak
bütün Ortadoðu için örnek bir
ülke olacaktý.
Irak gerçekten de örnek bir ülke
oldu. Savaþýn ardýndan gelen
iþgal 5 yýlda bu petrol zengini
ülkeyi harabeye çevirdi. 700 bine
yakýn ölü, neredeyse yok olmuþ
ve hala yeniden inþa edilememiþ
alt yapýsý, çökmüþ eðitim ve
saðlýk hizmetleri ile Irak bütün
Ortadoðu için gerçekten bir
örnek oluþturuyor.
5 yýllýk iþgal boyunca Irak’ta
kitle imha silahlarý bulunamadý.
Zaten bir süre sonra ABD ve
Ýngiliz yetkilileri bunun bir propaganda yalaný olduðunu kabul
ettiler.
Saddam idam edildi. Baas partisi kapatýldý. Ama demokrasi
gelmedi. Kadýnlar daha özgür
deðil. Ve iþin garibi 5 yýl sonra
ABD yönetimi Irak’ta içine
düþtüðü bataktan çýkmak için
gene Baas Partisi’ne dönmek
zorunda kaldý.
ABD’nin Irak’ta politik olarak
yenildiði açýk þimdi sýra askeri
olarak da yenildiðini kabullenmesi ve geri çekilmesinde.
5 yýldýr süren direniþ ABD!nin
bu ülkede iþgale devam edemeyeceðini açýk açýk gösterdi.
ABD’nin Irak’taki askeri yöneticileri çok kýsa zamanda duruma
hakim olamazlarsa “Vietnam
benzeri bir yýkýma uðramanýn
kaçýnýlmaz” olduðunu söylüyor.
ABD Irak genelkurmayýnýn
raporuna göre ABD’nin Irak’ta
asker sayýsý yetersiz, uluslararasý
desteði daðýlýyor, Güney Irak’ta
Ýngiliz birliklerinin çekilmesine
paralel olarak þiddet olaylarý
artýyor ve ABD bu olaylarý kontrol edemiyor, askerlerin moralini
bozan kayýplar her gün artýyor,
Washington’daki politik irade
zayýflýyor.
Ayný rapora göre sadece
Baðdat’ta 120 bin askere ihtiyaç
var. Oysa ABD ve Irak güçlerinin
toplamý bunun çok altýnda. ABD
iþgal güçleri Irak ordusuna
güvenmiyor.
Amerikan ordusu politik
iradenin zayýflamasýna paralel
olarak Irak’taki kayýplarýn da artmasý ile giderek zayýflayan bir
morale sahip. Önceleri
Amerika’nýn güvenliði ve
demokrasi için savaþtýklarýný
düþünen Amerikan askerleri
þimdi ne için savaþtýklarýný bilemez durumdalar.
Irak’taki bu durum bütünüyle
Vietnam’a benziyor.
ABD Vietnam’da dünya hege-
Vietnam’da yenilen ABD en baþta Vietnam halkýnýn direniþini kýramadýðý için bu
u ülkeden çekildi. Ancak 3 baþka olgu daha ABD’nin
yenilgisine ve nihai olarak Vietnam’dan çekilmesine yol açtý.
Bunlardan birincisi Amerika’daki iç huzursuzluktur.. Önce siyahlarýn
medeni haklar hareketi, ardýndan bu hareketin yaný sýra bütün
Amerika’da yaygýnlaþan savaþ karþýtý hareketin giderek sosyal boyutlar kazanmaya baþlamasý ABD’nin yenilgisini hýzlandýrdý.
ABD’deki toplumsal hareket orduyu etkiledi ve askerler arasýnda
moral azalýrken savaþ karþýtlýðý hýzla yükseldi.
Dünyadaki savaþþ karþýtý hareket bütün bu süreci daha da güçlendirdi.
monyasý için savaþýyordu. Çin’in
bölgesel etkinliðinin artmamasý,
SSCB’nin bölgede yayýlmamasý
ABD için en önemli savaþ nedenleri idi.
Ne var ki Vietnam direniþi,
Amerika ve dünyanýn geri
kalanýndaki kitlesel savaþ karþýtý
hareket, Amerika’daki medeni
haklar hareketi, bütün bunlar bir
araya gelince Vietnam’daki
Amerikan ordusunun savaþma
gücü ciddi bir biçimde zayýfladý.
Sonunda ABD yönetimi
Vietnam’dan çekilme kararý
almak zorunda kaldý.
Vietnam’dan çekilen ABD daha
sonraki uzun yýllar boyunca bu
yenilginin etkisi ile kara
savaþlarýna giriþmedi.
Irak Vietnam’dan sonraki ilk
büyük kara harekatý. ABD’nin bir
kere daha baþarýsýz bir biçimde
saldýrdýðý ve iþgal ettiði ilkeden
çekilmesi açýk ki yeni bir
Vietnam sendromu yaratacak.
Savaþ karþýtý hareket ABD’nin
Irak’ta yenilmesinde önemli bir
olgudur.
1 MART
15 MART
IRAK’TA ÝÞGALÝN 5. YILINDA
ÝSTANBUL’DA
MÝTÝNG
7-8-9 Mart,
BARIÞ PANAYIRI, KADIKÖY
SAVAÞ KARÞITI KONFERANS
Türkiye’de ABD’nin
Afganistan ve Irak savaþlarýna karþý kampanya DSÝP’in
inisiyatifi ile kurulan Savaþa
Hayýr Platformu ile baþladý.
Bu platform kýsa zamanda
geniþledi ve Irak Savaþý
öncesi, ilk büyük ve birleþik
savaþ karþýtý gösteri olan 1
Aralýk gösterisini örgütledi.
Gösterinin örgütlenmesine
156 kurum katýldý ve oluþturulan platforma da 1 Aralýk
Koordinasyon’u dendi ve
gösteriden sonra platformun
kalýcý olmasýnýn yararlý
olduðu düþünüldüðü için 1
Aralýk Koordinasyonu’nun
adý Irak’ta Savaþa Hayýr
Koordinasyonu’na dönüþtü.
Irak’ta Savaþa Hayýr
Koordinasyonu bir dizi
etkinlik gerçekleþtirdi. Ne
var ki bütün süreç boyunca
sayýsýz sekter tartýþma içinde
boðuldu.
ABD’nin Irak’ý iþgal
etmesinden sonra ise
amacýndan büyük ölçüde
sapmaya uðradýðý tartýþmalara gömüldü. Kimi
zaman “kadýn sorunu”, kimi
zaman “emperyalizm tahlilleri” Koordinasyon’un
bütün zamanýný almaya
baþladý. Bu ortamda Irak’ta
iþgale karþý ciddi, kalýcý bir
kampanya yapmak
olanaksýz hale gelmeyebaþladý.
Bunun üzerine KESK,
DÝSK, TMMOB ve o güne
kadar Koordinayon içinde
aktif olmuþ olan birçok kiþi
ve Kürt hareketi yeni bir
örgütlenmeye gittiler:
Küresel Barýþ ve Adalet
Koalisyonu. Kýsaca, BAK.
BAK kurulduðu günden
bu yana etkin bir savaþ
karþýtý kampanya örgütledi.
Sayýsýz gösteri düzenledi.
Etkin kampanyalar yürüttü. ABD’nin Irak’taki iþgalini
teþhir etti.
Ýsrail’in Lübnan’a
saldýrdýðý sýrada gene sokaklara çýktý, etkili bir kampanya yürüttü.
Küresel BAK herþeyden
önce bir örgütler koalisyonu
olarak çalýþmýyor. Yani bir
sol birlik deðil. Ýsteyen gelip
BAK’ta çalýþmaya ve BAK
aktivitelerini belirlemeye
baþlayabilir. Nitekim her
hafta birçok kentte ve
yerelde yapýlan toplantýlara
100lerce insan katýlýyor ve
tartýþýyor.
BAK sadece gösteriler
düzenlemiyor.
Kurulduðundan bu yana
yüzlerce, binlerce toplantý
yaptý. Kimileri küçük, kimileri büyük olan bu toplantýlara onbinlerce savaþ
karþýtý katýldý. Savaþ karþýtý
gösterilerde ki BAK etkinliðinin arkasýndaki gerçek
neden de bu.
BAK’a katýlmayanlar
sürekli olarak BAK’ý
eleþtirdiler, ama karþýsýna
yeni hiçbir þey koymadýlar.
Savaþ karþýtý hareket BAK ile
geliþti ve geliþiyor.
sayý: 314 z sosyalist iþçi z
Devrimlerin öðrettiði
Stalinizm, anarþizm ve
boðulan bir devrim
Ýþgalin
bilançosu
z Irak’ta iþgal öncesinde
34 bin doktor vardý.
Bunun 12 bini iþgalden
sonra ülkeyi terk etti.
z Irak nüfusunun yüzde
54’ü günde 150 kuruþa
yaþamaya çalýþýyor.
Nüfusun yüzde 15’i Irak
kaynaklarýna göre aþýrý
yoksulluk içinde.
z Iraklý çocuklarýn yüzde
75’inin okulu yok.
500
milyar
dolar
z Irak’taki ABD hapishane-lerinde 26 bin Iraklý
var. Irak hükümet hapishanelerinde ise 24 bin kiþi
var.
z ABD iþgal ordusu
hergün ortalama 100
Iraklýyý “isyancý” olduðu
gerekçesi ile gözaltýna alýyor.
ABD’nin þu ana kadar
Irak Savaþý ve iþgali için
z Irak halkýnýn yüzde 80’i
ABD askerlerinin veya
Irak ordusunun birilerine
ateþ ettiðine þahit oldu.
z Ýþgalden sonra 4 milyon
Iraklý ülkelerini terk etti.
harcadýðý para
z Ýþsizlik oraný yüzde 40.
z Enflasyon yüzde 50.
z 2007 yýlýnda 60 bin Iraklý
evlerinden ve yaþadýklarý
yerlerden zorla çýkarýldý.
z Iraklýlarýn yüzde 72’si
bir bombanýn patlamasýna
þahit oldu.
z Irak nüfusunun yüzde
77’si bombardýmandan,
roket saldýrýlarýndan
doðrudan etkileniyor.
z Irak nüfusunun yüzde
75’inin bir yakýný ya da
tanýdýðý birileri iþgal güçleri tarafýndan öldürüldü.
z Irak bütçesinin sadece
yüzde 4.4’ü yýkýlýp yakýlan
ülkenin yeniden imarýna
harcanmakta.
5 yýlda
1 milyon
ölü
Ýþgal altýndaki Irak’ta kaç Iraklýnýn öldüðü resmen bilinmiyor.
Ýþgal güçleri en baþtan beri Iraklý ölüleri saymayý gereksiz
buluyor.
Buna raðmen bir dizi kurum savaþ ve iþgalde ölen Iraklýlarý
hesaplamaya çalýþýyorlar.
2006 yýlýnda yayýnlanan Washington Post gazetesi o sýrada 650
bin olduðunu söylüyordu. Kýsa süre önce bu sayýnýn 1 milyonu
aþtýðý söylenmeye baþlandý.
5 yýlda 1 milyon ölü yýlda 200 bin, günde 560 ölü ediyor. Yani
yaklaþýk her 2 dakikada bir, bir Iraklý ölüyor.
18 Temmuz 1936 günü Ýspanyol ordusunun bir kýsmý General
Franco'nun önderliðinde Katolik Kilisesinin ve Ýspanyol egemen
sýnýfýnýn desteði ile kýsa süre önce kurulmuþ olan Ýspanya
Cumhuriyeti'ne karþý ayaklandý.
Ýspanyol faþistleri ile Cumhuriyeti savunan güçler arasýndaki iç
savaþ üç yýl sürdü.
Franco'nun ilk saldýrýsý milyonlarca emekçinin Ýspanya'nýn dört
bir yanýndan cepheye koþmasý ile durduruldu. Ýþçiler yerel
askeri garnizonlarý ve polis karakollarýný bastýlar. El koyduklarý
silahlarý sola ve iþçilere daðýttýlar .
Ýspanya'da Katolik Kilisesi, sahip olduðu servet ve topraklarla
etkin bir güçtü. Kilise ve büyük toprak sahiplerine karþý harekete
geçen yoksul köylüler topraklara el koydu, kolektifleþtirdi.
Ýþçiler de fabrikalara el koydular. Ýspanya devrimi mülksüzlerin mülksüzleþtirme dalgasýydý.
Ýspanya iç savaþ öncesi devrimci fikirler hýzla iþçi sýnýfýnýn
içinde yayýlýyordu. Sosyalist ve anarþist örgütler güçleniyordu.
Ýþçi sýnýfý hýzla iþe koyuldu. Sendikalar toplumsal mutfaklar,
çamaþýrhaneler kurdu. Kreþler açýldý. Kadýnlar büyük bir
deðiþim geçirdiler. Fabrika komiteleri ve baþka taban örgütlerine
kitlesel olarak katýldýlar, öne çýktýlar.
Savaþa katýlan milyonlar için mücadele sadece faþizme karþý
deðil ayný zamanda daha adil ve eþit bir toplum yani sosyalizm
içindi. Fakat anti-faþist güçler arasýnda birlik yoktu.
Liberaller
Liberaller Franco'yla uzlaþmaya çalýþtýlar. Franco'dan çok iþçilerin devriminden ürküyorlardý.
Liberal hükümet mülksüzleþtirme hareketini bastýrmaya çalýþtý.
Hükümet faþizme karþý mücadele için iþçilerin ve köylülerin burjuvaziyle iþbirliðinin gerekli olduðunu savunuyordu. Faþistlerin
ilerleyiþini izlediler.
Ýþçiler faþistlerin ilk ilerleyiþini durdurdu. Ancak faþist
Almanya ve Ýtalya'nýn desteðini arkasýný alan Franco hem silah
hem de para olarak üstündü.
"Bir iç savaþ herkesin iyi bildiði gibi sadece askeri silahlarla
deðil politik silahlarla da verilir. Sýrf askeri bir bakýþla Ýspanya
devrimi düþmanýndan çok daha zayýftýr. Onun gücü büyük
yýðýnlarý harekete geçirmesindedir." Troçki
Ancak Ýspanya’da baþka bir geliþme vardý
Komünist parti
Ýspanyol Komünist Partisi (PCE) savaþtan önce küçük, önemsiz
bir partiydi. Ancak Stalinist Rusya'nýn ekonomik desteði
sayesinde hýzla güçlendi. Esnaf ve subaylar arasýnda örgütlüydü. Politikalarý ise stalinist diktatörlük tarafýndan belirleniyordu.
Önemli olan devrim deðil, Rusya'nýn çýkarlarýydý. Stalin müttefik
güçlerle iþbirliði politikasýný savunuyordu.
PCE tam da burada hükümetle buluþtu: Topraðýn ve iþyerlerine
iþçi komiteleri tarafýndan el konulmasý Ýngiltere ve Fransa'nýn
desteðini engelleyecekti. PCE, iþçi taleplerinin sýnýrlandýrýlmasý,
topraðýn sahiplerine geri verilmesi ve düzenli orduya geçiþi
savundu. Devrime katýlan yýðýnlar hayal kýrýklýðýna uðradý.
Anarþistler
PCE'nin alternatifi CNT'ydi. 1 milyon üyeli radikal sendikada
anarþistler hakimdi. Sosyalistlerin UGT'siyle birlikte Franco'ya
karþý mücadele ediyordu. Devrimin kalbi olan Barselona'da
sokaklar ve fabrikalar CNT'nin kontrolündeydi. Kendilerine
belediye baþkaný tarafýndan sunulan kenti yönetme yetkisini reddettiler. Anarþistler sokak hakimiyetinin yeterli olduðunu
savunuyordu.
"Ýktidarý almayý reddetmek gönüllü olarak iktidarý eski sahiplerine, sömürücülere býrakmaktýr. Her devrimin amacý kendi
programýný uygulamasý için yeni bir sýnýfý iktidara getirmektir.
Bir savaþ ilan edip zaferi reddetmek imkânsýzdýr. Yýðýnlarý iktidarý almaya hazýrlanmadan ayaklandýrmak olamaz." (Troçki)
Hükümet iþçi milislerini daðýttý, radikal örgütleri baský altýna
aldý. Anarþistler kenarda durmayacaklarýný anladýlar ve
hükümete dört bakan vererek katýldýlar.
Küçük bir marksist parti olan POUM iþçilerin ve köylülerin
doðrudan iktidarý ele geçirmelerini savundu. Ama POUM çok
küçüktü ve etkisi çok zayýftý.
1937 Mayýs’ýnda hükümet güçleri Barselona ayaklanmasýný
bastýrmaya yollandýðýnda karþý devrim en üst noktasýna ulaþtý.
Hükümet güçleri günlerce POUM ve CGT milisleri ile sokaklarda çatýþtý. Hükümet dört anarþist bakaný milisleri ikna etmeye
yolladý.
Liderliði olmayan devrim köþeye sýkýþtýrýldý ve silahlar geri
alýndý. Barselona savaþýndan sonra hükümet komünist partisi
tarafýndan yönlendirildi. Bütün devrim yanlýsý örgütler yasadýþý
ilan edildi. Yüzlerce devrimci öldürüldü.
1938 Ocak ayýnda Franco'nun birlikleri Barselona'ya girdi. Bu
kez direniþ yoktu.
7
8z sosyalist iþçiz sayý: 314
Kýbrýs Cumhuriyeti: Solun tarihi zaferi
isyancýlar için rehber:
Milliyetçilik ve
yeniliberalizm yenildi
Fedon Vasiliadis
Ýþçi Demokrasisi Grubu
(Güney Kýbrýs)
24 Þubat Pazar günü
Güney Kýbrýs’ta yapýlan
baþkanlýk seçimlerinde,
adanýn komünist partisi
AKEL’in lideri Dimitris
Christofias oylarýn
%53’ünü alarak büyük bir
zafer elde etti.
Muhafazakar aday Yiannis
Kasoulides ise oylarýn
%46’sýný aldý. Oylarýn üçte
birini her zaman kontrolü
altýnda tutan AKEL, 82 yýllýk tarihinde ilk kez kendi
baþkan adayýný çýkardý.
Komünistler, daha önce,
merkezde ya da solda yer
alan adaylarla stratejik ittifaklar kurmayý, hükümette
arka koltuk rolünü oynamayý tercih etmiþlerdi.
Seçim sonuçlarýnýn açýklanmasýnýn ardýndan sevinçten coþan Dimitris
Christofias taraftarlarý
(bunlarýn aralarýnda Türk
Kýbrýslýlar da vardý)
baþkent Nicosia sokaklarýnda kýzýl ve Che
Guavera bayraklarýný sallayarak, arabalarýnýn kornalarýný çalarak gösteri yaptýlar.
Milliyetçilik yenildi
Kýbrýs Cumhuriyeti
baþkaný Tassos
Papadopoulos’un seçilemeyeceðinin ilk turda belli
olmasý herkesi þaþýrtmýþtý.
Bunun üzerine,
Christofias’ýn zaferi ikinci
bir þaþkýnlýk yarattý.
Ýlk turdan (17 Þubat) önce
yapýlan bütün kamuoyu
yoklamalarý, baþkanlýk için
üç adayýn olduðunu gösteriyordu - Demetris
Christofias, saðcý DISY
partisinden Yiannis
Kasoulides ve iki küçük
parti tarafýndan desteklenen Papadopoulos.
Türk karþýtlýðý ile tanýnan
ve Kýbrýs sorunu konusunda sert bir tutuma sahip
olan 74 yaþýndaki
Papadopoulos’un seçimleri
kazanacaðý bekleniyordu.
Papadopoulos, Annan
Planý konusunda 2004
yýlýnda yapýlan referandumda ‘Hayýr’ kampanyasýna önderlik eden baþkandý. Bu referandumda
Kýbrýslý Rumlarýn %75’i
Annan Planý’na ‘hayýr’
demiþti. Papadopoulos ve
taraftarlarý, seçim kampanyasý sýrasýnda milliyetçi
söylemler kullandýlar ve
bu seçimin ikinci referandum olduðunu söylediler.
Diðer iki aday, barýþ
görüþmelerinin yeniden
baþlamasý – Barýþ görüþ meleri Papadopoulos
zamanýnda dondurulmuþtu – ve her iki toplumun
saygýnlýðýný zedelemeyen
bir çözüm bulunmasý
gerektiðini ileri sürdüler.
Ýlginçtir ki, 2004 yýlýnda
Annan Planý’na karþý oy
kullananlarýn %60’ý
Papadopoulos’un karþýsýndaki iki adaya oy verdiler.
Ýlk turun sonuçlarý, bizim
Ýþçi Demokrasisi olarak
ileri sürdüðümüz þu iddiayý doðruluyor: Annan
Planý’na ‘HAYIR’ diyenlerin hepsi milliyetçi deðildi. Annan Planýný redettiler, çünkü George Bush ve
Tony Blair’ýn Kýbrýs’a barýþ
getirebileceðine güvenmiyorlardý– onlar Kýbrýs’ý
sadece bölgedeki üsleri
olarak görüyorlardý.
bir tutum sergiledi, mültecilere karþý ýrkçý önlemler
aldý ve neo-liberal politikalarý büyük bir kararlýlýkla
uyguladý. Bu dönemde,
Papadopulos, kamu sektöründe çalýþanlar için
emeklilik yaþýný 60’dan
63’e çýkararak, ayrýca özel
sektörde de yine emeklilik
yaþýný yükseltmeye
çalýþarak iþçi sýnýfýna saldýrdý. Ayrýca, hükümetin
skandallarý sýradan insanlarýn büyük memnuniyetsizlik duymasýna yol açtý.
Tüm bunlar AKEL liderliðini, baþkanlýk seçimlerinden altý ay önce koalisyon hükümetinden çekilmeye zorladý.
AKEL’in durumu
Sýnýf kutuplaþmasý
2003 yýlýnýn Þubat ayýnda,
Papadopoulos, komünist
AKEL’in ve diðer iki milliyetçi partinin desteði ile
baþkanlýk seçimlerini
kazandý. Bu seçimlerin
sonucunda AKEL, 11
bakanlýktan 4’ünü alarak
hükümete katýldý.
Papadopoulos’un
seçilmesi, devasa savaþ
karþýtý gösterilerle ayný
zamana denk geldi.
Papadopulos, kendisinin,
Süper Güçler’in ‘küçük
Kýbrýs’a’ yönelik planlarýný
engelleyeceði retoriðine
raðmen, baþkanlýk görevini
yürüttüðü süre boyunca,
terörizme karþý savaþ politikasýnda ABD ve Ýngilterenin sadýk bir müttefiki
olduðunu kanýtladý. Beþ yýl
boyunca ABD’ye Irak’a
saldýrýrken ihtiyaç duyduðu tüm lojistik desteði
verdi, Kýbrýs limanlarýný ve
havaalanlarýný açtý, ABD
savaþ uçaklarýnýn iki
Ýngiliz üssünü kullanmasýna izin verdi ve tüm bunlar en büyük ortaðý olan
AKEL’i kýzdýrdý.
Papadopulos, yönetimi
sýrasýnda Kýbrýslý Türklere
yönelik olarak milliyetçi
Bu seçimlerdeki belirleyici faktör, milliyetçilik deðil,
sýnýfsal kutuplaþmasýnýn
artmasý, sol ve sað arasýndaki çatýþmadýr.
Kýbrýslý Rum iþçiler için
seçenek çok açýktý: Halk,
muhafazakar DISY partisi
ile reformist AKEL arasýnda seçim yapmak zorundaydý. DISY’nýn adayý olan
Kasoulides, egemen sýnýfýn,
“Helenistik-Hýristiyan’ idealleri benimsemiþ olan,
‘Yunanlý olmak’ta ýsrar
eden, anti-komünist, Süper
Güçlerle ittifak yapmak
gerektiðini savunan, Kýbrýs
Sorunu konusunda
Papadopulos’un uzlaþmaz
çizgisini benimsemiþ olan
adayýydý. Dolayýsýyla
Kasoulides, iþverenlerin,
baþpiskoposun ve aþýrý milliyetçi ‘eski EOKA
Savaþçýlarý Birliði’nin
desteðini aldý.
AKEL’in adayý olan
Christofias, önceki koalisyon hükümetini oluþturan
iki partinin desteðini aldý.
AKEL’in adayý, geniþ halk
kesimleri tarafýndan iþçi
sýnýfýnýn temsilcisi ve
Kýbrýslý Türkler barýþ
içinde yaþamanýn ve
adadaki iki halkýn birleþmesinin sembolü olarak
görüldü. Günlük ‘Kýbrýslý’
gazetesine göre, Kýbrýslý
Türkler arasýnda
Christofias’ýn baþkan
olmasýný tercih edenlerin
oraný %85.
AKEL hala Lenin’in büstleriyle ve genel merkesindeki kýzýl bayraklarla
övünüyor olabilir, fakat
aslýnda AKEL reformist ve
milliyetçi bir parti.
Christofias, defalarca ‘
kapitalizmi insani yollarla
yola getireceðini’ söyledi.
Fakat, Christofias’a oy
verenlerin büyük çoðunluðu, daha iyi bir yaþam,
daha adil bir toplum ve
Kýbrýs sorununun adil ve
barýþçýl bir þekilde
çözülmesini bekliyor ve bu
insanlar seçimden sonra
evlerinde oturmayacaklar.
Christofias’ýn, verdiði bu
sözleri yerine getirdiðini
görmek isteyecekler.
AKEL’e üye olan ve
olmayan, fakat bu umutlarla ve büyük bir heyecanla Christofias’a oy veren
insanlar, Christofias iþçi
sýnýfýna saldýrdýðýnda yine
ayný heyecanla ona karþý
mücadele edecektir.
Þimdi, gerçek adaletin
olduðu tek toplum biçimi
olan sosyalizm için
mücadele eden yeni bir sol
inþa etmenin tam
zamanýdýr. Milliyetçilik ve
neo-liberalizme karþý
sürekli mücadele eden;
kendi ulusal sorunumuzun
emperyalistlerin arasýndaki
çýkar çatýþmasýnda oyuncak olmasýna izin vermeyen bir yeni sol. Ýþçi
sýnýfý mücadelesini
destekleyen anti-kapitalist
bir sol. Christofias’ýn aday
olmasýyla saðlanan solun
birliði, seçim zaferinin
verdiði bu coþku ve
kendine güven, yeni solun
kurulmasýna ivme
kazandýrabilir.
Rosa Luksemburg
Ekonomik grevlerden
politik grevlere
1905 Rus Devrimi, Rus Ordusu’nun barýþçýl bir gösteri
yapmak isteyen bin kiþi üzerine ateþ açmasýyla baþlamýþtý.
Ordunun bu saldýrgan tavrý karþýsýnda, milyonlarýn
katýldýðý büyük bir grev ve protesto dalgasý baþladý. Bu
milyonlarýn içinde, genellikle daha az militan olduklarý
düþünülen çok sayýda kadýn ve örgütlü olmayan iþçi
vardý.
Rosa Luxemburg, ilk baþta, bunun, demokrasiyi kazanmayý amaçlayan bir “burjuva devrimi” olduðunu
düþündü, fakat bu hareketin daha önce Avrupa’da ortaya
çýkanlardan önemli bir farký vardý; Rusya’daki bu gösterilere iþçi sýnýfý önderlik ediyordu. Luxemburg, “Nihai
sonuç rezil bir anayasadan daha fazlasý olmasa bile ...
öncekilerden farklý olarak bu, saf bir iþçi devrimi olacak”
dedi.
Ayaklanmaya katýlmak için, daha sonra Rus Ýmparatorluðu’nun parçasý haline gelecek olan Polonya’ya gitti ve
1906 yýlýnýn Mart ayýnda tutuklandý. Dýþ dünya ile
baðlantý kurmasýný engellemek için onu bir hücreye kapattýlar, fakat Rosa yine de dýþarýdan haber almayý ve
sosyalist gazetelere yazýlar yazmayý baþardý. Bir gün,
cezaevi dýþýna makaleler kaçýrýp, basýlmýþ olan bu
makaleleri ertesi gün yine kaçak olarak içeri sokmanýn
kendisine çok komik geldiðini söylemiþti.
Luxemburg hastaydý ve hapisane koþullarý hastalýðýnýn
daha da ilerlemesine neden oluyordu. Bu nedenle
Haziran ayýnda serbest býrakýldý.
Sosyalist Parti (SPD) Konferansý’na katýlmak için
Almanya’- ya dönmeden önce, Kitle Grevleri’ni yazdý.
Luxemburg bu kitapçýkta, 1905 Rus Devrimi’nden,
Almanya’daki hareket için faydalý olabilecek dersler
çýkardý ve partisinin sað kanadýna karþý tartýþtý.
Luxemburg, sosyalist bir devrim için, iþçi sýnýfýnýn,
baþkasýnýn önderlik ettiði bir kalabalýk yýðýný olarak deðil,
sýnýf olarak harekete geçmesi gerektiðini söyledi.
Eski ayaklanmalarda, asýl taktik, az sayýda aktivist
tarafýndan yapýlmýþ olan barikatlarda çatýþmaktý. Fakat,
iþçilerin önderlik ettiði bir devrimde, en büyük silah kitle
grevleriydi.
SPD liderliðinin büyük kýsmý, ‘kitle grevleri mi barikat
çatýþmalarý mý’ tartýþmasýný anlamadý. Parlamento yoluyla
reformlar kazanmak gerektiði fikrinde ýsrar ettiler.
SPD liderliði, kitle grevlerinin en fazla, zamanýna iþçilerin deðil, parti liderliðinin karar vereceði bir savunma
taktiði olabileceðini düþünüyordu.
Luxemburg, “kitle grevinin tarihini belirleyip, takvime
yazacak bir yöneticiler komitesi’ fikrine karþý sert bir þekilde tartýþtý.
Rusya’daki grevler, devrimciler öyle istediði için gerçekleþmemiþti. Luxemburg þöyle diyordu: “Kitle grevi suni
olarak yaratýlamaz... Kitle grevi, toplumsal koþullarýn
doðurduðu tarihsel bir fenomendir.” Fakat Rosa bunu
söylerken, sosyalistlerin yapacaðý bir þey olmadýðýný
söylemiyordu.
Rusya’da, 1905’den önceki yýllarda, ekonomik konular
nedeniyle baþlayan ve daha sonra daha geniþ politik
mücadelelere ve ayaklanmalara dönüþen çok sayýda grev
olmuþtu. Ücret talebiyle baþlayan ekonomik mücadeleleri
politik mücadeleye dönüþtüren faktörlerden bir tanesi,
örgütlü sosyalistlerin müdahalesidir. Bu grevler, sosyalistlere, örgütlenmek ve saygýnlýklarýný artýrmak için yeni
fýrsatlar verir.
Luxemburg, devrimci dönemlerde, ekonomik ve politik
mücadelelerin nasýl birbirini beslediðini açýkladý.
Rusya’da, 1905’te devletin baskýsýna karþý baþlayan politik
grevler ayný zamanda ekonomik taleplerde de bulunmuþlardý. Bu grevler, “milyonlarýn içindeki sýnýf bilincini,
sanki bir elektrik þokuna maruz kalmýþlar gibi uyandýrmýþ” ve daha fazlasýný talep etmeleri için onlarý
cesaretlendirmiþti. Patronlar, iþçilerin kazanýmlarýný geri
almaya çalýþtý, fakat hareket iþçilerin kendilerine olan
güvenlerinin artmasýný saðlamýþtý.
Luxemburg þöyle yazdý, “Bu gelgitteki en deðerli þey,
proleteryanýn enetlektüel, kültürel geliþimidir.”
SPD’nin muhafazakar kanadý, Almanya’da kitle grevlerinin asla olmayacaðýný düþünüyordu. Rusya’daki olaylarýn, iþçilerin burada kötü örgütlenmiþ olmasýndan kaynaklandýðýna ve bu tür olaylarýn, milyonlarca iþçinin
sendikalý olduðu Almanya’da olamayacaðýna inanýyorlardý.
Luxemburg buna yanýt olarak, Almanya’da sendikalar
yasal olmasýna raðmen, hala örgütsüz çok sayýda iþçi
bulunduðunu ve bunlarýn çok kötü koþullarda çalýþtýklarýný söyledi. Rusyalý aktivistlerin sendikalý olmamalarý,
onlarýn geri kalmýþ olduklarý anlamýna gelmiyordu – on
yýllara dayanan grev ve politik faaliyet deneyimleri vardý.
Son olarak, Luxemburg, sendika bürokratlarýnýn, ne
kadar engelleyici olurlarsa olsunlar, eyleme geçen kitleler
tarafýndan kolayca aþýlabileceklerine inanýyordu.
Rosa, ne yazýk ki, bu liderlerin yaklaþan bir devrime ne
kadar büyük zarar verebileceklerini yeterince hesaplayamamýþtý. Fakat, muhafazakar liderlerin panzehirinin, iþçilerin yaratýcýlýðý ve harekete geçme iradesi olduðunu
Gelecek sayý: Alman Devrimi’nin yenilgisi
anlamýþtý.
sayý: 314 z sosyalist iþçi z
9
Castro gitti, Castro geldi
Cengiz Alðan
Küba’nýn “efsanevi lideri” Fidel
Castro, iktidarýnýn yarým yüzyýlý
doldurmasýna ramak kala, devlet
baþkanlýðýna yeniden aday
olmayacaðýný açýkladý. Ama
hakkýný yemeyelim, 49 yýllýk
baþkanlýðýyla Kanunî Sultan
Süleyman’ýn rekorunu (47 yýl)
kýrmayý baþardý.
Tek bir ülke sýnýrlarý içinde
baþarýyla kurulabilecek bir
sosyalizm kavramýna tutunanlar
açýsýndan Castro bir umut ve bir
‘efsane’ydi gerçekten de. ABD
emperyalizminin kuþatmasý
altýnda geçen on yýllar boyunca
stalinist solun bütün örgütleri
Küba’yý sosyalist bir ülke, SSCB
yýkýldýktan sonra da “sosyalizmin son kalesi” olarak
gördüler. Oysa ülkenin kurucusu
Castro bile devrimin ilk yýllarýnda “kesinlikle sosyalist olmadýklarýný” söylüyordu.
Yýllardýr haber bültenlerinde
Küba’dan Amerika’ya kaçmaya
çalýþan insanlarýn haberlerini
duyarýz. Kimileri köpekbalýklarýyla dolu denizleri kendi yaptýklarý ilkel sallarla aþmaya
çalýþýr. Hatta aralarýnda otomobil-sal karýþýmý bir araç üretip her
yýl kaçmayý deneyen ýsrarkeþ
insanlar da vardýr. “Sosyalizmin
son kalesi”nden ardýna bakmadan kaçmaya çalýþan bu
insanlarýn öykülerini anlamak
için Küba devriminin tarihine bir
göz atalým.
Küba devriminin
kýsa tarihi
Küba Latin Amerika’da baðýmsýzlýðýna en son kavuþan (1898)
Ýspanyol sömürgesiydi. Ama
ayný dönemde ABD bölgeye
yayýlýyor ve Karayipler ile Orta
Amerika’da kuracaðý askeri üsler
zincirine Küba’yý da eklemek
istiyordu ve ABD sermayesinin
yatýrýmlarý (Örneðin, 1900-1920
arasýnda ABD’li þirketlerin þeker
sanayine yatýrýmlarý 80 milyon
dolardan 1.5 milyar dolara çýkmýþtý) vardý.
“Yurttaþlarýný korumak”
bahanesiyle, ABD, savaþ gemilerini yollayarak Küba’yý iþgal
etti. Yýl 1902’ydi ki ABD, gümrükleri, merkez bankasýný, polisi
ve devlet baþkanlýðýný denetimine almýþtý. Hatta anayasaya
ABD’ye Küba’nýn içiþlerine karýþma izni veren bir madde bile
eklenmiþti.
Ancak elbette mücadele ve
direniþ de vardý. 1927’de
ABD’nin baþa getirdiði diktatör
Machado’ya karþý iþçi ve öðrencilerin direniþi 1929’daki büyük
bunalým sýrasýnda iyice militanlaþmýþtý. Tek ürüne (þeker) dayalý
ekonominin çöküþü yoksulluðu
þiddetlendiriyordu. Þeker plantasyonlarýnda çalýþan iþçilerin
sendikasý CNOC’ye Komünist
Parti (KP) öncülük ediyordu.
Yeni diktatör
1933 grevleri sonrasý diktatör
devrildi ve Küba, tarihinde ilk
defa aþaðýdan bir yönetime
kavuþtu. Ama bu yönetim 16 gün
sürdü. O arada ordunun kontrolünü Batista önderliðinde bir
grup subay ele geçirmiþ, devrim-
Kruþçev, Stalin’den sonra SSCB’nin lideri
Küba’nýn savunulacak tek yaný var. O da ABD emperyalizmine direniþi. Bu direniþ elbette kayda deðer. Ancak SSCB yýkýlana kadar bir
baþka emperyalist güce, SSCB ve Doðu Bloku’na dayanarak ayakta kaldýðýný da unutmamak gerek
ci öðrenci liderlerinin de
aralarýnda bulunduðu bir kabine
ve bir devlet baþkaný atanmýþtý.
Dört ay sonra radikal milliyetçi
bir söylemi olan Batista baþkanlýða geldi. Fidel Castro bu atamalarý yapabilecek güce ulaþan
iþte bu devrimci örgüt
Directorio’ya katýlacaktý.
Bu arada KP önce grevleri
desteklemiþ fakat silahlý ayaklanmaya vardýðý anda terk etmiþti.
Nazilerin iktidara geliþiyle birlikte, Stalin’in uygulamaya soktuðu
batý emperyalizmiyle ittifak
kurma politikasý sonucu, KP
Batista rejimini desteklemeye
baþladý. Böylece sendikalar da
devlet denetimine girdi.
Diktatörlüðe karþý mücadele
etmek isteyen ve aralarýnda
Castro’nun da bulunduðu gençlik ise Directorio’nun silahlý
mücadele çizgisine kaydý.
1952’de seçimlerin yapýlacaðý
ilan edildiðinde adaylar arasýnda
Castro da vardý.
Raul Castr0, 76 yaþýnda.
Silahlý eylem
Böylece Batista diktatörlüðüne
karþý iþçi sýnýfý dýþýnda, orta
sýnýflar öncülüðünde ilk eylemler
baþladý. 1953 Moncada Kýþlasý
baskýný ilk eylem oldu. Castro
tutuklandý ama 2 yýl sonra genel
afla serbest kaldý ve Meksika’ya
geçerek gerilla birlikleri kurmaya
baþladý. 1956 sonlarýnda 80 kiþilik bir gerilla grubu Granma adlý
bir tekneyle Küba’ya çýktý ve
çýkar çýkmaz 12’si dýþýnda hepsi
öldürüldü. Sað kalanlardan biri
de Che Guevara’ydý.
Yeniden örgütlendiler. 1958
sonlarýnda sayýlarý 180’e çýktý.
Bileþimi ve liderliði, her gerilla
hareketinde olduðu gibi, asýl
olarak orta sýnýftý. Ýþçi sýnýfý
mücadelesinden öyle uzaktýlar ki
genel grev kararlarýný bile
daðlardaki bir kumanda
merkezinden alýyor ve gizli
hücreler aracýlýðýyla örgütlüyorlardý. Ýþçilere kendi öz örgütlenmelerini geliþtirme fýrsatý tanýnmýyordu. 1 Ocak 1959’da Castro
ve Che önderliðindeki gerilla
ordusu (ki en çok 800 kiþiden
ibaretti) iktidarý ele geçirdi.
Yukarýdan devrim
Gerillalar iktidarý, Batista rejiminin iyice yozlaþmýþ ve ABD
desteðini de yitirmiþ olduðu bir
ortamda ele geçirmiþti. Batista
baþtaki kadar güçlü bir düþman
deðildi; kimse onu savunmadý.
Ortalýkta iktidara aday baþka
hiçbir güç de yoktu. Ýktidar iþçiler veya topraksýz köylüler
tarafýndan ele geçirilmemiþti.
Ýktidarý alan asker giysili, sakallý
adamlar Castro’nun genel sosyal
reform programýný uygulamaya
koyuyordu.
Küba’yý savunmalý mý?
Ýktidarý birkaç yüz gerillayla
alan ve 49. yýlýnda ancak býrakan
Castro’nun hikâyesi özetle böyle.
Sürekli Devrim adlý makalesinde
(International Socialism dergisi,
sayý 61) Tony Cliff bu grubun
neyi ve kimleri temsil ettiðini
þöyle açýklýyor:
“Sanayileþme, sermaye birikimi
ve ulusal diriliþ taleplerini, bir
baþka deyiþle engellenmiþ ulusal
kapitalist sýnýfýn yerine
getiremediði görevleri temsil
ediyorlardý.”
Ülkenin acil döviz ihtiyacýný
dile getirircesine “Benim
ülkemin fahiþeleri dünyanýn en
güzel fahiþeleridir” sözünü de
etmiþ olan Küba diktatörü
Castro’yu savunmak gerekmiyor.
Kendisinden sallarla kaçmaya
çalýþan insanlarý 49 yýl yönettikten sonra, iktidarý hanedanýndan
gelen kardeþi Raul Castro’ya
devreden bir diktatörün
savunulacak bir yaný elbette yok.
Küba’nýn savunulacak tek yaný
var. O da ABD emperyalizmine
direniþi. Bu direniþ elbette kayda
deðer. Ancak SSCB yýkýlana
kadar bir baþka emperyalist
güce, SSCB ve Doðu Bloku’na
dayanarak ayakta kaldýðýný da
unutmamak gerek (Örneðin,
Sovyetler Küba’dan fiyatýnýn çok
üstünde þeker alarak oraya füze
yerleþtirme hakkýný elde ediyordu). Yine de ABD emperyalizmine meydan okuyan bu
ülkenin antiemperyalist direniþini desteklemek gerekir. Týpký
bugün Venezüela’yý desteklediðimiz gibi. Ama bu desteði
Castro ve Küba sosyalist olduðu
için vermiyoruz. Týpký Venezüela
ve Chavez’e desteði sosyalist
olduklarý için vermediðimiz gibi.
KÜBA, CASTRO ve SOSYALÝZM
Mike Gonzales
Z Yayýnlarý
10z sosyalist iþçiz sayý: 314
1920’de Naziler parti kurarken, KPD onlarý hep
küçümsedi. Asýl düþmaný SPD ola
arak gördü.
Troçki’ye göre iþçi sýnýfýnýn iki partisinin ayrý durmasý
ölümcül birr hataydý
24 Þubat 1920’de Nazi Partisi kuruldu
Alman iþçi sýnýfýnýn trajedisi
Ahmet Yýldýrým
Birinci Dünya Savaþý 1918’de
sona erdiðinde, arkasýnda 9 milyon ölü, 37 milyon da yaralý
býrakmýþtý. Tüm Avrupa’da tam
bir yýkým söz konusuydu.
Ekonomi darbe almýþ, siyasal
çalkantýlý bir döneme girilmiþti.
1917 Ekim Devrimi, tüm
Avrupa’da iþçileri heyecanlandýrmýþtý. Heyecandan da öte birçok
yerde sovyetler kurulmuþtu.
Ayný dönemde Almanya da
büyük çalkantýlar içindeydi.
Ama 1918-1919’da Spartakistlerin
öncülüðündeki ayaklanma henüz
erken bir dönemde gerçekleþtirildiði için Weimar Cumhuriyeti
tarafýndan kanla bastýrýldý. Fakat
Alman sermaye sýnýfý yine de
istikrarýný saðlayamadý.
Toplumsal iç huzursuzluk ve
siyasal gel-gitler birçok yerde
olduðu gibi Almanya’ya da
damgasýný vurdu.
Nazilerin tarih sahnesine
çýkýþý
Savaþýn galibi müttefik
devletler, maðlup devletlere aðýr
yaptýrýmlarda bulundu. Paris
yakýnlarýnda, 1919’da imzalanan
Versay Antlaþmasý’yla Alman
deniz ve hava kuvvetleri ortadan
kaldýrýldý. Alman Ordusu da
silahlardan arýndýrýlmýþ biçimde
100 bin kiþiyle sýnýrlandýrýldý.
Ayný zamanda 33 milyar dolar
savaþ tazminatýna mahkum edildi. Bu ilk dönemde Naziler,
Versay Antlaþmasý’yla incinmiþ
olduklarýný düþündükleri Alman
milli ruhuna yönelik politika
yaptýlar. Ulusal gurur, militarizm, saf Alman ýrký ve Yahudi
düþmanlýðý üzerine politika
yapan parti Alman Ýþçi
Partisi’ydi. 1919’da partiye
katýlan Hitler, içi boþ ama etkileyici hitabetiyle hýzla yükselerek
1921’de partinin liderliðini ele
geçirdi ve partinin ismini
Nasyonal Sosyalist Ýþçi Partisi
olarak deðiþtirdi. Bu dönemde
bir avuç olan Naziler, daha çok
provokasyon eylemlerine giriþerek güç toplamaya çalýþtýlar.
Bütün politikalarýnýn merkezini
þiddet ve militarizme odaklayan
Hitler, 600 kiþilik çetesiyle
1923’te Birahane darbesi denilen
kýþkýrtmayý gerçekleþtirdi ve tabi
ki provokasyon baþarýsýzlýkla
sonuçlandý, Hitler tutuklanarak 5
yýl ceza verildi ve 8 ay sonra bilinmeyen bir nedenle serbest
býrakýldý. Bu dönemde Nazilerin
temel propaganda kaynaðý olan
Kavgam adlý kitabýný yazdý.
Saçmalýklarla dolu olan bu kitap,
büyük Alman ulusunun nasýl
yaratýlacaðýný anlatýr ve farklý
olanlara (Yahudiler, çingeneler...)
dönük nefret içerir.
Naziler mecliste
Baþarýsýz darbe giriþiminden
sonra Naziler, seçim kanallarýyla
iktidarý fethetmeyi önlerine
hedef olarak koydu. Mayýs
1924’te %6,6 oranýnda oy alarak
32 milletvekillerini meclise soktular. Hala oldukça küçük bir
güçtüler. Bir kýyaslama yapacak
olursak eðer, Alman Komünist
Partisi (KPD) ayný seçimlerde
%12,6 oranýnda oy almýþtý. Yine
de yeni bir parti olarak bu
sýçrayýþý yapmalarýný saðlayan
ana etken Alman ekonomisindeki çöküntüydü. Örneðin, 1922’de
1 ABD dolarý 162 Mark iken,
1923’te 1 ABD dolarý 4,2 trilyon
Mark ediyordu. 1500 matbaa
geceli gündüzlü çalýþmasýna raðmen para basýmýna yetiþemiyordu. Üstüne üstlük bu dönemde
Fransa, borcunu ödemediði
gerekçesiyle Alman
ekonomisinin kalbi sayýlan Ruhr
Vadisi’ni iþgal etti. Mayýs 1924’te
en üst oy oranlarýna çýkan
Naziler, gelecekteki 5 yýl zayýflama sürecine girdiler.
Almanya’nýn borç yükünü hafifleten Dawes Antlaþmasýyla ve
ABD kredileriyle ekonomi görece
istikrara oturdu. Bu geliþmelerin
ardýndan yapýlan Aralýk
1924’teki seçimlerde Naziler oy
oranlarýný %3’e düþürdüler ve
sadece 14 milletvekilini meclise
sokabildiler.
Büyük bunalým
1929’da New York Borsasý’nýn
çökmesiyle birlikte, kapitalizm
derin bir krize ve çöküþe girdi.
Kriz kýsa sürede bütün dünyayý
sardý. Özellikle 1. Dünya
Savaþý’ndan sonra yaralarýný sarmaya çalýþan Almanya’yý
derinden etkiledi. ABD, kredileri
kesti ve alacaklarý için bastýrdý.
Ayný yýl Alman endüstri üretimi
yarý yarýya düþtü. 15.000 firma
iflas etti. 6 milyon iþsiz ortaya
çýktý. Derin kriz, Naziler için
bulunmaz bir fýrsat yarattý.
Yaygýn bir provokasyon ve tedhiþ eylemleri yaratarak orta ve
alt sýnýflara seslendiler. Derin
kriz ortamýnda kitlelerin radikal
görüþlere yönelmesini iyi kullandýlar. Ayný dönemde üye
sayýlarýný 27.000’den 108.000’e
çýkarttýlar. Naziler, ýrkçýlýk
temelli politikalarýyla kitlelere
büyük ve refah bir Almanya vaadini verdiler. Temmuz 1930’lardaki seçimlerde %18 alarak
sosyal demokratlardan sonra
ikinci büyük parti oldular.
Sol ne yapýyor?
Naziler bu oy oranlarýna raðmen, doðru taktikler hayata
geçirilebilseydi, püskürtülebilecek bir güçteydi. Alman iþçi
sýnýfýnýn iki partisi olan Sosyal
“Bir sýðýr tüccarý sýðýrlarý mezbahaya götürmüþtü. Ve kasap
keskin býçaðýyla geldi.
Sýðýrlardan biri ‘saflarýmýzý sýklaþtýralým ve bu celladý boynuzlarýmýzla öldürelim’ önerisinde
bulundu. Politik eðitimlerini
Manuilski’nin* okulunda alan
sýðýrlar, ‘Kasap, bizi buraya dürte
dürte getiren tüccardan daha mý
kötü?’ dediler. ‘Ama tüccarýn
icabýna sonra da bakabiliriz!’
Ýlkelerinde kararlý olan sýðýrlar
‘hiçbir þey yapmýyoruz’ dediler.
‘Sen bizim düþmanlarý soldan
koruyorsun; sen kendin sosyalkasapsýn’ diye ekledirler ve
saflarý sýklaþtýrmayý reddettiler.
*Manuilski, stalinist enternasyonalin
faþizm teorisyeni
(Ezop’tan Hikayeler, Faþizme
Karþý Mücadele, Leon Troçki)
Demokrat Partinin (SPD) ve
Komünist Partinin (KPD) liderliklerinin inanýlmaz hatalarýyla
Nazilerin önü açýldý. Stalin’in
tam denetimi altýndaki Komünist
Enternasyonal’e baðlý KPD,
Nazileri bir tehdit olarak
görmeyip onlarla milliyetçilik
yarýþýna girdiler ve sosyal
demokratlarý asýl düþman ve
gerçek faþist ilan ettiler. Tüm
temel politikasýný bunun üzerine
geliþtiren KPD, Alman iþçi
sýnýfýnýn bölünmesine ve moralsizleþmesine yol açtý. Ayný
dönemde Troçki, sürgünden
yazdýðý yazýlarla Almanya’daki
durum üzerine KPD’nin iþçi
sýnýfýnýn güvenini kazanmasý için
sosyal demokratlarla birleþik
cephe kurulmasý gerektiðinin
altýný çiziyordu. Troçki ‘ye göre
durum kritikti ve bu birlik
saðlanamazsa Alman iþçi sýnýfý
büyük bir trajediyle karþý karþýya
kalacaktý. KPD tam tersi bir politika yürüterek temelde milliyetçi
düþüncelere yönelen Halk
Cephesi politikalarýný hayata
geçirmeye çalýþtý. Halk cephesi
politikalarýnda sýnýf dýþý
unsurlarýn tümü varken iþçi
sýnýfýnýn tümü yoktu. Ýþte bu
politikalar Nazilerin ekmeðine
yað sürmüþ, karþýlarýnda hiçbir
siyasal güç yokmuþçasýna önlerini açmýþtý. Derin ekonomik ve
siyasi krize doðru siyasal çözüm
üretmeyen KPD, Nazilerin ilk
hedeflerinden birisi oldu.
Yükseliþ ve iktidara geliþ
Karþý-devrimci umutsuzluðu
örgütleyen Naziler, Temmuz
1932’teki seçimlerde %37,4 oy
alarak birinci parti durumuna
geldiler. 30 Ocak 1933’te
Cumhurbaþkaný Hindenburg,
Hitler’i Þansölye (Baþbakan)
olarak atadý. Bir iþçi ayaklanmasýndan ölümüne korkan
Alman sermayesi nihayet
adamýný bulmuþtu. Bu nedenle
büyük sermaye devleri sýnýrsýzca
Nazileri desteklemeye baþladýlar.
1932’de sayýlarý 30.000’i bulan
Hitler’in özel koruma ordusu
SS’ler ve Nazi üyesi olan 2,5
milyonluk SA, toplumda büyük
bir terör dalgasý estirmeye
baþladý. 27 Þubat 1933’te
Reichtag (Meclis binasý) yakýldý.
Naziler, kendi provokasyonlarý
olan bu iþin suçunu komünistlere
attýlar ve 4000 kiþiyi tutukladýlar.
20 Mart 1933’te ilk toplama
kampý olan Dachau toplama
kampýna komünistler, iþçiler,
sendika liderleri hapsedildi. 24
Mart 1933’te 5 maddelik bir
yasayla devletin tepeden týrnaða
militaristleþtirilmesinin önü
açýldý. 1 Nisan 1933’te Yahudi
iþyerlerine boykot çaðrýsý yapýldý.
7 Nisan’da alýnan bir kararla
Yahudiler, politika ve öðretmenlikten uzaklaþtýrýldý. 14
Haziran’da toplumun, çingeneler, siyahlar ve engellilerden
temizlenmesini saðlayan yasa
çýktý. 1934 Ekim’inde eþcinseller
tutuklandý. Mart 1933’teki seçimlerde %44 oy alan Naziler yeterli
toplumsal gücü yakaladýklarýný
düþünerek toplumu baþtan aþaðý
yeniden düzenleme iþine giriþtiler. Ýlk iþleri emek örgütlerini
daðýtmak, siyasi parti ve dernekleri yasaklamak oldu. Ýþçileri tek
bir örgütte toparlayarak Nazi
otoritesine boyun eðmeye zorladýlar. 2 Aðustos 1934’te
Cumhurbaþkaný Hindenburg
ölünce Hitler, kendini hem
Cumhurbaþkaný hem Þansölye
olarak atadý ve kendini Alman
ulusunun büyük kurtarýcýsý
(führer) ilan etti. Naziler 2.
Dünya Savaþý‘nýn sonunda
daðýlana kadar 6 milyon
yahudiyi, 500 bin çingeneyi ve
yüzbinlerce politik mahkumu,
eþcinseli, engelliyi katlettiler.
Bir daha asla
Nazilerin iktidara geliþlerinin
nedenlerinden birisi kapitalizmin
büyük kriziyse, diðer önemli bir
nedeni ise bu krizi kendi lehine
kullanmayan, iþçi sýnýfýný bölen
politikalarýyla, Stalinizmin etkisi
altýndaki KPD liderliðiydi.
Troçki, Alman iþçi sýnýfýnýn trajedisiyle ilgili yazdýðý son
makalelerinden birinde “Alman
iþçileri yeniden yükselecektir,
Stalinizm ise asla” diyerek tarihe
not düþer.
sayý: 314 z sosyalist iþçi z
Muðla Küresel BAK’tan savaþ karþýtý toplantý
Muðla’dan güçlü bir
savaþ ve iþgal karþýtý ses
yükseldi. Muðla Küresel
BAK aktivistleri polisin
baskýsýna raðmen ilk barýþ
toplantýsýný 250 kiþiyle
yaptý.
Barýþ toplantýsý konuþmacýlarý Muðla Küresel
BAK’tan öðrenci aktivist
Ufuk, Küresel BAK’ýn ilk
imzacýlarýndan Muðla
Üniversitesi Öðretim
Üyesi Ramazan Günlü ve
aktivist Roni Margulies’in
Antikapitalist kadýnlar
Ankara’da buluþtu
24 Aralýk Pazar günü
Ankara’da yapýlan ‘AntiKapitalist Kadýnlar
Tartýþýyor’ adlý forumda,
Yeþiller’den, Lambda’dan,
Kaos GL’den, Ankara
Tabip Odasý’ndan,
Mazlum-Der’den ve
Küresel Eylem
Grubu’ndan kadýnlar bir
araya gelerek, mücadele
ettikleri alanlardan
edindikleri deneyimleri
paylaþtýrlar.
Foruma, Yeþiller’den
Küresel Eylem Grubu
Her Cuma saat 19.00’da
toplanýyor
Karakedi’de...
Aysen Ataseven, MazlumDer’den Serpil Kayaer,
Lambda’dan ve Kadýn
Kapýsý sosyal danýþmaný
Eylem Çaðdaþ, Kaos
GL’den Oya Burcu ve
Küresel Eylem
Grubu’ndan Özlem Þahin
katýldý.
Küresel Eylem Grubu
adýna konuþan Özlem
Þahin, bütün kadýnlarý 8
Mart’ta ‘Anti-kapitalist
kadýnlar’ olarak yürümeye
davet etti.
Kadýköy Küresel BAK
Her Çarþamba saat
19.00’da Ada Cafe’de
toplanýyor
Sanat Sokak, Altýyol - Kadýköy
KARAKEDÝ
KÜLTÜR MERKEZÝ
Irkçýlýða ve Milliyetçiliðe
DurDe
Her Salý saat 19.00’da
toplanýyor
Karakedi’de...
antikapitalistlerin
buluþma noktasý
Bekar Sokak,
No: 16/2
0212 249 17 76
sunuþlarýyla baþladý.
2,5 saat boyunca süren
toplantýda savaþ, iþgal ve
mücadele hakkýnda canlý
bir tartýþma gerçekleþti.
Irak’taki iþgal ve
direniþin önemi üzerinde
duruldu. Savaþa karþý
mücadelenin daha adil ve
mutlu bir dünya için
direniþin bir parçasý
olduðu vurgulandý.
Türkiye’nin Irak’a sýnýr
ötesi operasyonu karþýsýnda Küresel BAK’ýn hayýr
diyen tutumu soruldu ve
tartýþýldý.
Küresel BAk aktivistleri
Muðla’da güçlü bir savaþ
karþýtý muhalefet inþa
ediyor.
DSÝP kadýn konferansý toplandý
8 Mart’ta alanlara!
23 Þubat’ta Ankara’da
yapýlan DSÝP kadýn
Konferansý’nda,
‘Cinsiyetçilik Nedir?
Cinsiyetçiliðe Karþý Nasýl
Mücadele Etmek Gerekir?’,
‘Antikapitalist Hareket ve
Kadýnlar’ ve ‘8 Mart’ta
Antikapitalist Kadýnlar
Sokakta’ baþlýklý üç gündem tartýþýldý.
Özellikle altý çizilen noktalar þunlardý:
Cinsiyetçilik, kadýnlarýn
ikinci cins olarak ezilmesini saðlayan ideolojinin
adýdýr. Bu ideolojiden ve
bunun günlük hayattaki
yansýmlarýndan asýl çýkarý
olan, aile kurumunun
devamýný kapitalist sisteminin devamýnýn çimentosu
olarak gören egemen
sýnýftýr. Bu nedenle, bir
yandan günlük hayatta her
tür cinsiyetçi uygulamaya
karþý mücadele ederken,
bir yandan da her alanda
birleþik, ortak mücadele ile
cinsiyetçi fikirler yýkýlabilir. Cinsiyetçiliðin tamamen ortadan kalkmasý ise,
ancak onun maddi temellerinin, yani bu sistemin
ortadan kalkmasý ile
mümkündür. Bugün, antikapitalist hareket, bütün
toplumsal muhalefet
hareketlerinin olduðu gibi
kadýnlarýn da önünü
açmýþtýr.
Kadýnlar antikapitalist ve
savaþ karþýtý hareket
içerisinde öne çýktýlar, politikleþtiler. Bugün yapmamýz gereken bu hareketin
daha da büyümesi ve
içinde kadýnlarýn daha çok
öne çýkmasýný saðlamak
için uðraþmaktýr. 8 Mart
bunun fýrsatlarýndan bir
tanesidir. 8 Mart’ta, savaþa,
militarizme, ýrkçýlýða, milliyetçiliðe, cinsiyetçiliðe,
homofobiye ve transfobiye,
küresel ýsýnmaya, nükleer
santrallere, genel saðlýk
sigortasýna karþý antikapitalist kadýnlar olarak
sokakta olacaðýz.
SSGSS’ye karþý 20 Þubat eylemleri
Sigortasý atanlar
sokaða çýktý
ÝZMÝR: Konak
Meydaný’nda eski
Sümerbank binasý önünde
toplanan göstericiler
tasarýya karþý sloganlar
attý. Ýzmir Valiliði önünden
eski adliye binasýna kadar
yüründü.
DSÝP’inde katýldýðý gösteride basýn açýklamasýný
okuyan TTB Merkez
Konseyi üyesi Dr. Mustafa
Vatansever, baþta emek ve
meslek örgütleri olmak
üzere toplumsal muhalefetin büyük tepkisi
nedeniyle bugüne kadar
uygulamaya geçirilemeyen
yasa tasarýsýnýn, AKP’nin
ýsrarýyla bir kez daha
TBMM Genel Kurulu’na
getirilmeye çalýþýldýðýný
söyledi. Vatansever,
“Saðlýk ve sosyal güvenlik
alanýndaki kamusal
hizmetleri ‘kara delik’
olarak gören anlayýþ,
Türkiye’nin geleceðini
karartacaktýr. Halkýn saðlýk
hakkýný gasp eden,
toplumumuzun geleceðini
piyasanýn ellerine teslim
eden ve yarýnlarýmýzý
karartan bu yasanýn hayata
geçirilmesine izin vermeyeceðiz” diye konuþtu.
Bursa, Adana, Denizli,
Gaziantep , Zonguldak’ta
yapýlan basýn açýklamalarýna yüzlercce çalýþan
katýldý. Gösterilerin çapý
küçük olsa da Telekom
grevinin ardýndan
sendikalýý çalýþanlar
arasýnda mücadeleci bir
eðilimin öne çýktýðý
görülüyor. Geçmiþte de
kitlessel iþçi eylemleri
küçük basýn açýklamalarý
üzerinden inþa edilmiþti.
Sendikalarýn birlliði de
korunursa daha etkili
adýmlar gelebilecek.
ANKARA: "Herkese Saðlýk
ve Güvenli Gelecek Hakký"
eylemleri çerçevesinde
Ankara'da da bir yürüyüþ
ve basýn açýklamasý gerçekleþtirildi. Numune
Hastanesi önünde
toplanan yaklaþýk 300 kiþi,
Saðlýk Bakanlýðý'na
yürüdü. "Saðlýk haktýr
satýlamaz", "Saðlýkta ticaret
ölüm demektir" sloganlarý
atýlan yürüyüþ, çevreden
de destek gördü.SSGSS
yasasý çok uzun bir süredir
gündemde. Üstelik yasanýn
sonuçlarýný dinleyen insan-
larýn pek çoðu da tepki
göstermekte gecikmiyor.
Fakat, Ankara'daki
eylemin aþaðýdan ve uzun
soluklu örülmediði açýktý.
Bir eylemler dizisinin ilki
olarak önemli ama böyle
bir yasayý durdurmayý
hedeflemek için ise
neredeyse çaðrýsý yapýlmamýþ bir eylemdi. Yasayý
durdurmak, en azýndan
geciktirebilmek için ise
bize çok daha birleþik ve
uzun soluklu bir mücadele
takvimi gerek.
11
sosyalist iþçi
ne savunuyor?
Aþaðýdan sosyalizm
-Kapitalist toplumda tüm
zenginliklerin yaratýcýsý iþçi
sýnýfýdýr. Yeni bir toplum,
iþçi sýnýfýnýn üretim araçlarýna kolektif olarak el koyup
üretimi ve daðýtýmý kontrol
etmesiyle mümkündür.
Reform deðil, devrim
-Ýçinde yaþadýðýmýz sistem reformlarla köklü bir
þekilde deðiþtirilemez,
düzeltilemez.
-Bu düzenin kurumlarý
iþçi sýnýfý tarafýndan ele
geçirilip kullanýlamaz.
Kapitalist devletin tüm
kurumlarý iþçi sýnýfýna karþý
sermaye sahiplerini, egemen sýnýfý korumak için
oluþturulmuþtur.
-Ýþçi sýnýfýna, iþçi konseylerinin ve iþçi milislerinin
üzerinde yükselen tamamen farklý bir devlet gereklidir.
-Bu sistemi sadece iþçi
sýnýfýnýn yýðýnsal eylemi
devirebilir.
-Sosyalizm için mücadele
dünya çapýnda bir mücadelenin parçasýdýr.
Sosyalistler baþka ülkelerin
iþçileri ile daima dayanýþma içindedir.
-Sosyalistler kadýnlarýn
tam bir sosyal, ekonomik
ve politik eþitliðini savunur.
-Sosyalistler insanlarýn
cinsel tercihlerinden dolayý
aþaðýlanmalarýna ve baský
altýna alýnmalarýna karþý
çýkarlar.
Enternasyonalizm
-Sosyalistler, bir ülkenin
iþçilerinin diðer ülkelerin
iþçileri ile karþý karþýya
gelmesine neden olan her
þeye karþý çýkarlar.
-Sosyalistler ýrkçýlýða ve
emperyalizme karþýdýrlar.
Bütün halklarýn kendi
kaderlerini tayin hakkýný
savunurlar.
-Sosyalistler bütün haklý
ulusal kurtuluþ hareketlerini desteklerler.
-Rusya deneyi göstermiþtir ki, sosyalizm tek bir
ülkede izole olarak yaþayamaz. Rusya, Çin, Doðu
Avrupa ve Küba sosyalist
deðil, devlet kapitalistidir.
Devrimci parti
-Sosyalizmin gerçekleþebilmesi için, iþçi sýnýfýnýn en
militan, en mücadeleci kesimi devrimci sosyalist bir
partide örgütlenmelidir.
Böylesi bir parti iþçi sýnýfýnýn yýðýnsal örgütleri ve
hareketi içindeki çalýþma
ile inþa edilebilir.
-Sosyalistler pratik içinde
diðer iþçilere reformizmin
iþçi sýnýfýnýn çýkarlarýna
aykýrý olduðunu kanýtlamalýdýr. Bu fikirlere katýlan
herkesi devrimci bir sosyalist iþçi partisinin inþasý
çalýþmasýna omuz vermeye
çaðýrýyoruz.
haksýzlýklarý,
mücadalenizi,
yorumlarýnýzý
bize yazýn
[email protected]
sosyalist isci
„ Z Yayýncýlýk ve tanýtým hizmetleri Ltd. Þti.
„ Sahibi: Arife Köse „ Sorumlu Yazýiþleri Müdürü:
Volkan Tamusta „ Adres: Caferaða Mahallesi,
Nail Bey Sokak, No: 9/15, Kadýköy/Ýstanbul
„ Baský: Yön Matbaasý: Davutpaþa Cad. Güven
Sanayi Sitesi, B Blok, 360, Topkapý-Ýstanbul
„ Yerel süreli yayýn, haftada bir yayýnlanýr
www.sosyalistisci.org
Ýþ kazalarýnýn nedeni patronlarýn kâr hýrsýdýr
Tersane iþçileriyle
dayanýþmaya!
Tuzla tersanelerinde son
yedi ay içinde 18 iþçi, "iþ
kazalarý" sonucu hayatýný
kaybetti. Bu ölümler
gerçekten iþçilerin dikkatsizliðinden kaynaklanan iþ
kazalarý mý, yoksa acýmasýz piyasa sisteminin,
yeni liberal politikalarýn
cinayeti mi? Veriler ikincisinin doðru olduðunu
gösteriyor.
Tuzla Tersaneler Bölgesi
Ýzleme ve Ýnceleme
Komisyonu'nun raporuna
göre sektörün büyümeye
baþladýðý 2001 mali krizi
sonrasýndaki iþ kazalarý,
sektörün üretim düzeyi ile
paralellik izlemiþ. Ýþçi
ölümlerinin birinci sebebi
tersaneler bölgesindeki
temel iþin (çelik profillerinin iþlenmesinin) %90
oranýnda taþeron þirketlere
aktarýlmasý. Ýþin taþeronlara aktarýlmasý ile birlikte,
iþverenin güvencesinde
olmasý gereken iþ güvenliði ve sosyal haklarýn da
bunu taþýmaktan yoksun
olan taþeronlara aktarýlmasý, iþçilerin çalýþma
koþullarýnýn ve iþ güvenliðinin gün geçtikçe daha
da kötüleþmesi anlamýna
geliyor.
Sektörün giderek taþeronlaþmaya baþlamasý, çalýþmanýn esnekleþmesi ile birlikte tersane patronlarýna
daha fazla kâr getiriyor.
Bu esnekleþme iþçiler için
çalýþma hýzýnýn artýrýlmasý
ve uzun iþ saatleri anlamýna geliyor. Son derece aðýr
ve tehlikeli bir iþ kolu olan
gemi yapýmýnda bu
koþullar ölüm anlamýna
geliyor.
Ýþçiler ne istiyor?
z Tersanelerde, Aðýr ve Tehlikeli Ýþkolu
Yönetmeliði uygulansýn.
z Günlük çalýþma saati 7,5 saat olarak
acilen hayata geçsin.
z Sigortalar, alýnan ücret üzerinden ana
firma tarafýndan tam ödensin.
Ýþverenin üstlenmesi
gereken önlemlerin
taþeronlarýn eline býrakýlmasý, kablolarýn bakýmý,
gaz ölçümü, iskelelerin
uygun kurulmasý gibi
önleyici genel tedbirlerin
de ortadan kalkmasýna yol
açýyor. Çünkü taþeronlarýn
birleþerek ana iþveren tersanenin içinde bu tedbirleri alma gücü yok. Bunun
yanýnda iþçilere, iþlerine
uygun bir koruyucu
Türkiye'deki gemi üretimi ile
ölümlü iþ kazalarý paralellik:
Türkiye Gemi Ýnþa/Tamir Sektörü Üretim Ölümlü Ýþ Kazalarý
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
147.130 DWT
184.700 DWT
106.450 DWT
293.229 DWT
331.740 DWT
556.285 DWT
1.007.968 DWT
1 iþçi
5 iþçi
3 iþçi
5 iþçi
8 iþçi
10 iþçi
12 iþçi
zÜcretlerin ödenmesi, ana firma tarafýndan güvence edilsiin.
z Saðlýklý barýnma evleri, soyunma
dolaplarý, iþkoluna uygun kaliteli yemek
saðlansýýn.
z Saat 10:00'da ve 15.00'te çay molasý ile
sosyal haklar eksiksiz verilsin.
z Tüm tersanelerde temsilcilik açma
olanaðý saðlansýn.
donaným saðlanmasý iþi de
tamamen taþeronlarýn
insafýna býrakýlýyor, bu
sebeple bu konuda
iþletmeden iþletmeye farklý
uygulamalarla karþýlaþýlabiliyor. Ýþyeri hekimi sistemi yalnýzca, bir azýnlýk
olan ana tersanedeki
kadrolu iþçileri kapsamaktadýr.
Raporda da belirtildiði
gibi iþ hayatýný bir bütün
olarak ele almak gerekir.
Ýþçi ölümlerinin arkasýnda
taþeronlaþma kadar, Tuzla
bölgesinde artan ev
kiralarýnýn ortaya çýkardýðý
konut sorunlarý da vardýr.
Bu sorunlar iþçiler arasýnda rekabeti körüklemekte
ve artan çalýþma hýzý iþçilerin dikkatini ciddi
biçimde etkilemektedir.
Bunun yanýnda iþçilerin
güvenlik haklarýný talep
etmelerinin önüne de ciddi
engeller konulmaktadýr,
üretimin parçalanmýþlýðýn-
dan da yararlanan taþeron
þirketler iþçilerin
sendikalarda örgütlenmesi
engellenmeye çalýþmakta
ve baþta DÝSK'e baðlý
LÝMTER-ÝÞ olmak üzere
sendikalar üzerinde siyasi
baskýlar uygulamakta.
Sendikalý iþçiler iþten atýlmalarla yüzyüze gelmekte.
Ýþçi ölümlerinin bir kýsmý
medyaya yansýrken, bir
kýsmýnýn da örtbas edildiði
ortaya çýkýyor. Örneðin,
Çeksan Tersanesinde
elektrik bölüm iþçi þefi
olarak çalýþan Sadi Üstünbaþ'ýn ölümü ancak
Milliyet gazetesinin 23
Þubat'ta Üstünbaþ ailesi ile
yaptýðý röportaj sonucu
ortaya çýktý. Üstünbaþ'ýn
eþi, Sadi Üstünbaþ'ýn 6
yýldýr tersanede çalýþtýðýný
belirterek, ilk 1,5 yýlýný
taþeron firmada geçirdiði
için kendisine ancak 4,5
yýllýk sigorta primi
ödendiðini söyledi. Bu iþ
kazalarý sonucu yaþanan
tek maðduriyet deðil. Ýþ
kazalarý sonrasý iþçiler ve
yakýnlarý için hukuki süreç
yavaþ ve masraflý ilerliyor.
Ana patronlar ve taþeron
þirketler, ailelerle "kan
parasý" pazarlýðý yaparak
kazalarýn üstünü örtmeye
çabalýyor.
Tersanelerdeki bakanlýk
denetimleri ise tam bir
tiyatro oyunu gibi, þirketlere önceden haber
veriliyor ve bu süreç iþçilerin sadece bir günlüðüne
daha güvenli olmasýný
saðlýyor, kalýcý bir çözüm
için ise adým atýlamýyor.
Ýþçiler, engellemelere raðmen güvenlik haklarýný
talep etmeye baþlýyorlar.
Liman, Tersane Gemi
Yapým-Onarým Ýþçileri
Sendikasý (Limter-Ýþ) 27
Þubat Çarþamba günü
greve çýkacaðýný açýkladý.
Sendika "Ne iþimiz ne
canýmýz güvencede. Yedi
ayda 18 iþçi iþ cinayetlerinde yaþamýný yitirdi.
‘Bu iþi çözeceðiz’ diyorlar,
çözmüyorlar. Ýþ cinayetlerini üreten kuralsýzlýðýn,
taþeronluðun, esnek çalýþmanýn, dizginsiz
sömürünün, kayýtdýþý
çalýþtýrmanýn önünü
yasalar açýyor" dedi.
DÝSK eyleme 24 saatlik
bir nöbetle destek veriyor.
27 Þubat sabahý 11.00'de
Ýçmeler Tren Ýstasyonunda
buluþulacak, DESAN
Tersanesi'nin karþýsýnda
bir basýn toplantýsý yapýlacak.
Ayný günün akþamý saat
19.00'da Tuzla
Meydaný'nda iþçilerle
buluþma gecesi düzenlenecek ve gece meydana
kurulacak çadýrlarda
geçirilecek.
Tersane iþçileri her an
ölümle burun buruna.
Kapitalizm emeðini satma
zorunluluðu demek ve bu
zorunluluk tersane iþçileri
için ölüm anlamýna
geliyor.
Kâr deðil insan diyenler
tersane iþçileriyle dayanýþmaya.
Çöp Sepeti
Ersin TEK
"1923'ten sonra bu
ülkede bütün kadýnlar
Müslüman doðmuþ,
Müslüman yaþamýþ ve
Müslüman ölmüþtür."
Bu sözleri televizyonda
gördüðüm zaman "evet"
dedim "gericilik diye bir
sorun var bu ülkede."
Türkiye'de 1923 yýlýnda
yüzbinlerce Ermeni
yaþamaktaydý. Keza,
farklý etnik kimliklerden
Hristiyanlar, çeþitli
nedenlerle göçmüþ veya
yerleþik Yahudiler,
Müslümanlýðýn kolu
olarak görülen kimi
mezheplere mensup
ama kendini Müslüman
olarak tanýmlamayanlar
ve elbette Müslüman
doðduðu halde dinini
deðiþtiren veya dinsizliði tercih eden insanlar
yaþýyordu.
Zaten belleklerinde
tehcir korkusunu
taþýyanlar, varlýk vergisinden 6-7 Eylül'e,
Sivas katliamýndan
Hrant'ýn katline dek
varan saldýrýlara maruz
kaldýlar.
Ne 1923'te ne de sonra
her kadýn Müslüman
doðmadý bu ülkede,
doðmamýþ olmanýn
cezasýný da çekti üstelik.
1923'ten sonra bu
baskýlara verilen tepkilerin en büyüðü de
Hrant'ýn cenazesi oldu.
Yukarýda bahsettiðim
"gerici" fikirlerin sahibi
Kemal Alemdaroðlu.
Ýstanbul Üniversitesi
rektörü iken kadýnlarýn
türbanlarý ile uðraþmayý
kendine görev bilerek
yüzlerce belki binlerce
öðrencinin öðrenim
hakkýnýn engellenmesinde yer almýþtý.
Katýldýðý 32. Gün programýnda yukarýdaki
sözleri söylerken bu sözleri "laiklik" adýna
söylüyordu. Her kadýný
Müslüman ilan ederken
aslýnda muazzam bir
ötekileþtirme ile tarihte
nerede durduðunu gösteriyordu. Daha da vahimi, "gericiliðe karþý
mücadele"ye çaðýran
solun kiminle yan yana
geldiðini.
Karþýsýnda ise
"baþörtülü" Nihal
Bengisu Karaca ve
"baþörtüsüz" Kezban
Hatemi vardý. Ýkisi de,
konuþmalarýnda özgürlükten bahsettiler,
sadece baþörtülü kadýnlar için deðil; özgürlükleri savunmaktan.
Türkiye'de bir gericilik
sorunu var. Bunu da
baþörtülü kadýnlar,
Ermeniler, her ne kimlikle tanýmlanýrsa tanýmlansýn kadýn ve erkek
iþçiler … beraber
mücadele ederek çözecek.

Benzer belgeler

237. Sayı - 18 Mayıs 2005

237. Sayı - 18 Mayıs 2005 santrallarýnýn büyük bir tehlike olduðunu ve temiz enerji kaynaðý olduklarýnýn ise tamamen yanlýþ bir bilgi olduðunu vurguluyor. KEG’in 26 Nisan eylemini çok sayýda bilim insaný ve sanatçý da deste...

Detaylı