orm muh2006_4.qxd - Orman Mühendisleri Odası

Transkript

orm muh2006_4.qxd - Orman Mühendisleri Odası
TMMOB
ORMAN MÜHENDÝSLERÝ ODASI
ADINA SAHÝBÝ
Ali KÜÇÜKAYDIN
YAYIN SORUMLUSU
Ümit YILIK
YAYIN YÖNETMENÝ
Okan ÇANÇÝN
YAYIN KURULU
Dr. Said DAÐDAÞ
Hanifi AVCI
Osman TURUNÇ
Özer ÖZGÜÇ
S.Iþýk DERÝLGEN
Zeki KAMACI
YAYIN KOÞULLARI
Dergimizde yayýnlanmasý istenen yazýlar bilgisayarda yazýlmalý, daha önce baþka bir yerde yayýmlanmadýðýnýn belirtildiði imzalý dilekçe ile birlikte basýlý ve sayýsal ortamda
Yönetim Yerine posta ile gönderilmelidir. Yazýlar 7 sayfayý
(A4) geçmemelidir. 7 sayfayý aþan yazýlarýn birbirini izleyen
sayýlarda yayýmlanabileceði düþünülerek bölümlere ayrýlmalýdýr. Fotoðraflar net ve temiz olmalý, slayt dýþýnda sayýsal
gönderilecek fotoðraflarýn çözünürlüðü yüksek olmalýdýr.
Yazlarda Türkçe kelimeler kullanýlmalý ve Türkçe dil kurallarýna uyulmalýdýr. Yayýmlanacak yazý ve çevirilerdeki düþünsel
ve teknik sorumluluk yazarýna aittir. Oda yönetimini ve Dergi
Yayýn Kurulunu sorumlu kýlmaz. Dergide yayýmlanan yazýlardan kaynak göstermek koþulu ile alýntý yapýlabilir. Dergiye
gönderilen yazýlar yayýnlansýn ya da yayýnlanmasýn geri verilmez. Yazýlar Yayýn Kurulu tarafýndan incelenir. Yayýn Kurulu
Yayýnlanacak yazýlarda gerekli düzeltmeleri yapabilir ve
uygun görülen yazýlarý yayýnlar.
Yýl: 43
Sayý: 10-11-12 Ekim - Kasým - Aralýk
2006
ÝÇÝNDEKÝLER
Baþyazý...........................................................................................2
Orman Mühendisleri Denizli Þubesi Açýldý ......................................4
Orman Mühendisleri Odasý Genel Merkezinin de
Katkýlarýyla Düzenlenen Çalýþtay Ürgüp / Nevþehir’de
Baþarýyla Tamamlandý ....................................................................5
D.S.Ý. Ýhaleleri Ýle Ýlgili Olarak Ýtirazlarda Bulunuldu..........................7
Ýstanbul - Beykoz’daki Orman Katliamý Ýle Ýlgili
Basýn Bildirisi ..................................................................................8
Yaylalarýmýz ve Yaylacýlýk Paneli Abant / Bolu’da Yapýldý...................10
Orman Yangýnlarýnýn Süksesyon Üzerine Etkileri.............................12
Yabanýl Meyvelerin Fidanlýk Tekniði I. Bölüm...................................15
Orman Ürünleri Sanayii Artýklarýnýn Yakýt Olarak Kullanma
Ýmkanlarý ve Mevcut Potansiyel Durum .........................................19
Uygulamacýlarýn Araþtýrma Çalýþmalarýna
Bakýþ Açýlarý Üzerine Bir Deðerlendirme ........................................24
Doðu Anadolu Su Havzasý Rehabilitasyon Projesinin
Erozyon Önleme Baþarýsý Açýsýndan Ýrdelenmesi ...........................27
Ormanlarla Ýlgili Uluslararasý Tanýmlamalar-1
Orman (Forest) .............................................................................32
6831 Sayýlý Orman Kanunu’nun 2/B Maddesine Göre Orman
Sýnýrlarý Dýþýna Çýkarýlan Sahalarda Zilyetlik Durumu .......................34
Gidenlerin Ardýndan Bakakalmak...................................................36
Ormancýlýk Siyasetten Arýndýrýlmalýdýr! ...........................................37
YÖNETÝM YERÝ
Necatibey Cad. No: 16/13
06430 Sýhhiye / ANKARA
Tel: 0.312 229 20 09
Belgegeçer: 0.312 229 86 33
E-posta: [email protected]
www.ormuh.org.tr
Aydýnlýk Günler Ýçin Çevre .............................................................39
TMMOB
Orman Mühendisleri Odasý
Hesap No: T.C. Ziraat Bankasý
Necatibey Þubesi: 132953
Serbest Çalýþan Orman Mühendislerinin Dikkatine.........................49
BASKI
4Renk Yayýn Tanýtým Matbacýlýk Ltd.Þti.
K.Karabekir Cad. 85/7 Ýskitler / ANKARA
Tel: 0.312 341 40 82 Fax: 341 40 82
Odamýz Genel Merkez ve Sosyal Tesisler Binasý
Önümüzdeki Aylarda Faaliyetde ....................................................54
ISSN: 1301 - 3572
Doðu Karadeniz Bölgesinde Kadastroyu Bitirmek,
Öncelikle Yöre Halkýnýn Yararýnadýr; Uygulayýcýlarýmýz,
Aydýnlarýmýz, Medyamýz ve Halkýmýzla Birlikte Kadastro
Çalýþmalarýna Olumlu Katký Vermemiz Gerekmektedir....................40
Kamu Yönetimi ve Yeniden Yapýlanma Söylemi ..............................42
Orman Mühendisi ve
Orman Endüstri Mühendisleri Atamalarý ........................................45
Meslek Yasamýz ve Uygulama Yönetmeliklerini Tanýtým ve
Bilgilendirme Toplantýlarý Yapýldý ....................................................53
Orman Mühendisleri Odasý, Ormancýlýk Eðitiminin
150. Yýlý Anýsýna Belgesel Film Yaptýrdý ...........................................54
Nezih Ozangüç’ü Kaybettik...........................................................54
Odun Dýþý Orman Ürünleri
Orman Köylüsü Ýçin Yeniden Umut Oldu .......................................55
Sürdürülebilir Orman Yönetimi Çalýþtaylarý Yapýldý ..........................56
BAÞYAZI
Saygýdeðer Meslektaþlarýmýz,
kýlýflarý hazýrlanarak yaðmalanabiliyor. Öyleyse
meseleye, siyaset üstü, kurumlar ve meslekler
üstü bir anlayýþla Devlet meselesi, milli dava,
mesleki sevda olarak bakmak zorundayýz.
Konuyla ilgili gündemdeki yoðun tartýþmalarý,
medyanýn sahiplenmesi ve konunun üzerine
gidilmesi elbette takdire þayandýr. Ancak konuya
vakýf olmayan insanlarýn otorite gibi ortaya çýkmalarý, olaya bulaþmýþ bazý kiþilerin bu hassa
konuyu fýrsat bilip medyada kahraman gibi boy
göstermesi, siyasi hesaplaþmalar hafýzalarýn
karýþmasýna, hedeften sapmaya ve bir süre sonra
konunun küllenmesine neden olabilir.
Ülkemiz genelindeki yaklaþýk 14.300 Ha. Özel
Orman ve Hükmi Þahsiyeti Haiz Amme
Müesseselerine ait Orman vardýr (Genel Orman
alanýmýzýn binbeþyüzde biri). Bu 14.300 Ha.'ýn
yaklaþýk %30'u Ýstanbul'un rantý yüksek bölgelerindedir. Yani, yeni Acarkent adaylarý sýrada
beklemektedir.
Öyleyse yapýlacak iþ; 6831 Sayýlý Orman
Yasasýnýn 52nci maddesinde ayný kanunun 17 nci
maddesine göre izin þartý ile %6 yapýlaþma hakký
verilmiþ idi. 2005 yýlýnda yenilenen "Özel
Ormanlarda ve Hükmi Þahsiyeti Haiz Amme
Müesseselerine Ait Ormanlarda Yapýlacak Ýþ ve
Ýþlemler Hakkýnda Yönetmelik" ise, suistimale yol
açabilecek þekilde bu yasa ile çeliþmektedir.
Öncelikle;
- Anayasa Mahkemesinin 17.12.2002 tarihli ve
Esas No: 2000/75, Karar No: 2002/200 sayýlý
kararý ile iptal edilen ve yeniden düzenlenen 6831
Sayýlý Kanunun 17.maddesinin 3 ve 4ncü fýkralarý
göz önüne alýnarak süratle yönetmelik deðiþikliðine gidilmelidir.
- Serdaroðlu (Acaristanbul) özel ormaný ile
ilgili Beykoz Belediyesinin 2003 yýlýnda verdiði
yapý ruhsatýnýn iptali için açýlan dava, 2006/434
sayýlý kararla iptal edilmiþ ve Yüksek Yargýya intikal
etmiþtir. Onaylanmasý halinde, yetkili makamlarca
kararýn uygulanmasý ve kaçak yapýlarýn yýkýlmasýný
takip edeceðiz.
- Doksanlý yýllarda kýlýfý hazýrlanarak inþa edilen
Saitmolla (Acarkent) Özel ormanýndaki villalarýn
Yönetim Kurulumuz ve odamýzýn diðer organlarý ile birlikte; ikinci dönem 2nci defa,
mesleðimize ve meslektaþlarýmýza hizmet görevi
bizlere tevdi edildi. Bizlerde sizlerin bize verdiði
bu onurlu görevi yapma gayreti içerisindeyiz.
Tüm gayretlerimize raðmen, eksiklerimiz, hatalarýmýz ve yanlýþlarýmýz olabilir. Samimi olarak
yapacaðýnýz her türlü eleþtiriye her zaman açýðýz.
Yazdýklarý bildirinin altýna isimlerini yazma
cesaretini bile gösteremeyen ve sayýlarýnýn birkaç
kiþiyi aþmadýðýný bildiðimiz malum þahýslar, bazý
meslektaþlarýmýza gönderdikleri bültenlerinin
üçüncüsünde de; baþta oda yönetimimiz olmak
üzere kendileri gibi düþünmeyen herkesi "onurlu
duruþ sergilememekle, bilgisizlikle, kullanýlmakla
ve emperyalizme karþý mücadele veremeyen lale
devri çocuklarý" olarak nitelendirmektedirler.
Biz, hýrsla kaleme alýnmýþ eleþtiriden çok iftira
dolu bu satýrlara cevap vermeyi düþünmüyoruz.
Ancak bültenlerin ulaþtýðý meslektaþlarýmýz, bu
camianýn adýný kullananlarýn kimler olduðunu bize
sormaktadýrlar.
Bir meslektaþýmýzýn bize yazdýðý satýrlarýn
arasýndan bir cümleyi sizlerle paylaþmak istiyoruz: "korkmadan bu bültenin altýna isimlerini
yazsalardý, yalakalýk ve emperyalizme uþaklýk
etmekle suçladýklarý 1980 sonrasý bu mesleðe
girmiþ olanlarý kendileriyle kýyaslama imkaný
bulurduk"
Saygýdeðer Meslektaþlarýmýz,
Serdaroðlu (Acaristanbul) Özel Ormaný ile birlikte, Dünya kültür baþkenti Ýstanbul'da bazý özel
ormanlardaki yaðmalar, sýradaki özel ormanlarý
bekleyen tehlikeler, devlet ormanlarýndaki baskýlar
yeniden ülke gündemine oturdu. Kirli iliþkiler bir
kez daha su yüzüne çýktý ve çýkmaya devam ediyor.
Rantý çok yüksek olan ve birinci derece sit bölgesi olan Ýstanbul Boðazýnýn, yeþil dokusu, 2960
sayýlý Boðaziçi Kanunu, 3621 Sayýlý Kýyý Kanunu,
2863 Sayýlý Kültür ve Tabiat Varlýklarýný Koruma
Kanunu, 3194 Sayýlý Ýmar Kanunu ve buna benzer yürürlükte olan onlarca kanuna raðmen,
2
içerisinde yükselen 3 adet iþ merkezi için açýlan,
2004/1118 Esas no'lu davanýn kararý, yüksek
yargýnýn iptali ile devam etmektedir. Odamýzda bu
davaya müdahil olmuþtur. Çýkacak karara göre
akýbeti takip edeceðiz.
- Ormanlýk alanlardaki benzer kaçak yapýlarýn
ve amacý dýþýnda kullanýlan izin sahalarý içinde,
mahkeme kararlarýnýn uygulanmasý yönünde
Devlet idaresinin oluþmasý için gayret göstereceðiz. Hiçbir güç devletin ve hukukun üzerinde
deðildir.
Devletin ve hukukun önünde kaçak gecekondu ile kaçak villanýn arasýnda fark olmadýðýna
inanmak ve görmek istiyoruz.
%1 kaynaðý vermediði gibi; fonlarýn kapatýlmasýndan sonra, orman ürünleri satýþ gelirlerinden
saðlanan %3 kesintilerle, orman iþletmeleri kârlarýndan aktarýlan %10 miktarlarý dahi orman köylerine kredi olarak döndürülmesine engel olmuþtur.
Yeniden yapýlanmada bu görevler, Bakanlýða
baðlý, orman bölge müdürlüðü sorumluluk alanlarý ile sýnýrlý, proje esasýna göre çalýþan, merkez
ve taþra kuruluþuna sahip özel bütçeli birimlerce
yürütülmelidir. Merkezde, genel müdürlük düþünülmüyor ise, müstakil "Orman Köy Ýliþkileri Daire
Baþkanlýðý" halinde yapýlanmalý ve þubeler proje
bazýnda oluþturulmalýdýr.
ORKÖY'ün Orman Genel Müdürlüðü
içerisinde düþünülmesi ise; idare hukuk açýsýndan, bütçe ve finansman modeli açýsýndan
uygulama ve performans açýsýndan, mümkün
gözükmemektedir. Odamýzýn bu konuda hazýrladýðý rapor baþta sayýn Bakan olmak üzere ilgili
makamlara sunulmuþtur. (http://www.ormuh.
org.tr/bolum_2/yazi_ rapor/orkoy_rapor.htm)
Bilindiði üzere, 29.06.2006 tarihinde yasalaþan "Meslek Yetki Yasa"mýzýn ikincil mevzuatýnýn
çýkarýlmasý için altý aylýk süre öngörülmüþ idi.
Yoðun çalýþmanýn ardýndan hazýrlanan ikincil
mevzuat yayýnlanmak üzere Baþbakanlýða gönderilmiþtir. Uygulamanýn yoðunlaþmasý ve sektörün oluþumu için bundan böyle meslektaþýmýza
daha da büyük görev düþmektedir. Bilgilendirme
amaçlý Bölgesel toplantýlarýmýz devam etmektedir.
Bir yýlý aþkýn süredir çekimleri devam eden ve
ORMAN MÜHENDÝSLÝÐÝ'ni anlatan belgesel
filmimiz tamamlandý. Meslektaþlarýmýzýn sýkça
karþýlaþtýklarý "orman mühendisi ne iþ yapar?
orman mühendisliði nedir?" gibi sorularý cevaplayacaðýna inandýðýmýz belgesel filmimiz çoðaltýlarak
Þube Baþkanlýklarýmýza, Orman Fakültelerine,
ormancýlýk alanýndaki sivil toplum kuruluþlarýna,
Çevre ve Orman Ýl Müdürlüklerine ve Orman
Bölge Müdürlüklerine gönderilmektedir.
Saygýdeðer Meslektaþlarýmýz,
Çevre ve Orman Bakanlýðýnda, Orman ve Köy
Ýþleri Genel Müdürlüðü kapatýlarak Orman Genel
Müdürlüðü içerisinde yeniden yapýlandýrýlmasý
çalýþmalarý konuþulmaktadýr.
Orman Köylerimizin kalkýndýrýlmasý Anayasamýzýn 170nci maddesinde düzenlenmiþ ve bu
görev Devlete verilmiþtir. Yani orman içi ve bitiþiði
köy kavramý Anayasamýza girmiþtir. Bu yönüyle
olaya diðer ülkelerden biraz daha farklý ve bize
özgü bakýlabilir. Ülkemizde kýrkbine yakýn köyün
en az yarýsýnýn Ormanla iliþiði vardýr.
1969 yýlýndan itibaren kurulmuþ olan Orman
Bakanlýklarýnýn içinde devamlý olarak ORKÖY yer
almýþtýr. Orman köylerinin kalkýndýrýlmalarýna
yönelik olarak yetiþmiþ teknik eleman ve uygulama bakýmýndan ciddi birikim oluþmuþtur. Ancak
soruna sadece Orman Ýdaresinin sorunu deðil,
Devlet sorunu olarak bakmak gerekir.
Kýrsal kalkýnmanýn, kýrsal fakirliðin son derece
önemli olduðu günümüzde, Çevre ve Orman
Bakanlýðý içerisinde OR-KÖY birimi mutlaka
olmalýdýr. Ancak etkin hale gelmesi için mutlaka
kaynak problemi çözülmelidir. Sorun kaynak
sorunudur. Kaynak sorunu çözülmeden nereye
baðlarsanýz baðlayýn çözüm olmayacaktýr.
Maliye Bakanlýðý Genel Bütçe hazýrlýk çalýþmalarýnda, genel bütçeden aktarýlmasý gereken
Saygýlarýmýzla
YÖNETÝM KURULU
3
ORMAN MÜHENDÝSLERÝ ODASI
DENÝZLÝ ÞUBESÝ AÇILDI
1 Nisan 2006 tarihinde 41inci Olaðan Genel
Kurulda alýnan karar çerçevesinde Denizli Þubesinin
açýlýþý Odamýz Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyelerinin
katýlýmý ile düzenlenen mütevazi tören ile gerçekleþtirildi.
Bugüne kadar Merkez (Ankara), Doðu Anadolu
(Elazýð), Doðu Karadeniz (Trabzon), Marmara (Ýstanbul), Doðu Akdeniz (Adana), Batý Akdeniz (Antalya),
Batý Karadeniz (Bolu), Ege (Ýzmir), Bursa olarak dokuz
þube ile faaliyet gösteren Odamýz þube sayýsýný on'a
çýkararak faaliyetlerine devam edecektir. Baþkanlýðýný
Mustafa KALLÝMCÝ'nin yaptýðý Kurucu Yönetim Kurulu
Denizli Þubemizde çalýþmalarýna baþlamýþlardýr. Þube
açýlýþýndan sonra Denizli þubesine baðlý olarak açýlan
Muðla temsilciliði de Alaaddin SÖZER'in baþkanlýðýnda
çalýþmalarýna baþlamýþtýr.
Denizli Þube ve Muðla Temsilciliði açýlýþlarýnda
Konuþan Genel Baþkanýmýz Ali KÜÇÜKAYDIN "… her
yangýn döneminde orman mühendislerinin aðýr eleþtirilere maruz kaldýðýný belirterek zor bir mesleðin mensubu olduklarýný, orman yangýnlarýnda gösterilen canlarý uðruna çalýþmalarýn ne yazýk ki gözardý edildiðini ve
daðlarýn ardýnda yapýlan bunca çalýþmanýn çok çabuk
unutulduðunu" söylemiþtir. Daha sonra yeni çýkan
kanunla orman mühendislerinin artýk kamu dairelerinin
önünde iþ bekleyen kiþiler olmaktan çýkacaðýný kaydeden Ali Küçükaydýn, "Þu anda kamuda halen görev
yapan 4 bin 500 orman mühendisi var. Sayýlarý
günümüzde 9'u bulan Orman Fakülteleri'nden mezun
olup ta iþ arayan 3 bin orman mühendisi var. Bu 3 bin
orman mühendisini kýsa süreçte kamuda istihdam
etmek mümkün deðil. O yüzden yeni çýkan kanun
orman mühendisleri için can simidi oldu. Devlet artýk
ormancýlýk hizmetlerini özel sektörden alabilecek.
Kamudaki orman mühendisleri denetleyici konumunda
olacak. Çýkarýlan kanunla Türkiye'de 5-1
10 yýl içinde
ormancýlýk hizmetleri bakýmýndan bizim hesaplarýmýza
göre 10 bin orman mühendisine ihtiyaç duyulacak.
Özel sektörde görev yapan bir orman mühendisliði
ofisinde çalýþacak diðer orman mühendislerini de hesaba katarsak büyük bir istihdam alaný oluþturulacak.
Orman mühendisleri artýk diðer mühendis meslektaþlarý gibi özel büro açýp mesleklerini icra edebilecekler" diye konuþtu.
4
ORMAN MÜHENDÝSLERÝ ODASI GENEL MERKEZÝNÝN DE
KATKILARIYLA DÜZENLENEN ÇALIÞTAY
ÜRGÜP/NEVÞEHÝR'DE BAÞARIYLA TAMAMLANDI
Çevre ve Orman Bakanlýðý Aðaçlandýrma ve
Erozyon Kontrolu Genel Müdürlüðü, FAO, (Birleþmiþ
Milletler Gýda ve Tarým Örgütü) Ýstanbul Üniversitesi
Orman Fakültesi ve Orman Mühendisleri Odasý Genel
Merkezi tarafýndan ortaklaþa düzenlen "Türkiye de
Yarý Kurak Bölgelerde Yapýlan Aðaçlandýrma ve
Erozyon Kontrolu Uygulamalarýnýn Deðerlendirilmesi"
konulu çalýþtay gerçekleþtirildi.
Nevþehir Valisi, Belediye Baþkaný ve Ürgüp
Kaymakamýnýn da katýldýðý açýlýþta düzenleyici kurumlarýn yöneticileri birer konuþma yapmýþlardýr. Çalýþtaya
dokuz orman fakültesinden 29 bilim adamý, 12
araþtýrmacý ve yurdumuzun deðiþik illerinden 40
uygulayýcý katýldý.
Çalýþtayýn gerçekleþmesine katkýda bulunan
Orman Mühendisleri Odasý adýna açýlýþta bir konuþma
yapan genel Baþkan Ali KÜÇÜKAYDIN özetle "…Bu
çalýþtay için seçilen yer, seçilen ilimiz konuyu en iyi
temsil eden bir bölge. Ortalama 400 milimetrenin
altýnda yaðýþ alan bölgelerde, yarý kurak mýntýkalarýmýzdaki aðaçlandýrma, yani ekstrem çalýþmalarý gerektiren aðaçlandýrma projelerini bu çalýþma
ile masaya yatýracaðýz…
…Yarýkurak mýntýkalarda meslektaþlarýmýzla en
güçlü dönemlerde 150-1
160 bin hektar aðaçlandýrma
çalýþmalarý yapýlmýþ. Tabii burada en önemli etken, bu
iþe ayrýlacak kaynak; yani sorun tespiti belli, ama
sorunun çözümü için mutlaka yapýlmasý gereken iþin
5
baþýnda sadece Çevre ve Orman Bakanlýðýnýn bütçesi
deðil, gerçekten bu devlet politikasý olarak artýk bu iþe
kaynak ayýrýp, çölleþmeyle, erozyonla mücadele
konusunu ön plana almak zorundayýz. Büyük alanlarda, büyük projelerle, özellikle aðaçlandýrma konusunda, havza bazýnda büyük alanlarda çalýþmak durumundayýz. Özellikle üzerinde durmak istediðim diðer
konu ise; her sektörün taþýyacak, o sektöre hizmet
edecek güçlü bir iþgücü kapasitesi, nitelikli bir iþgücü
kapasitesi son derece önemli. O alanla ilgili sektör
oluþturulmasý son derece önemli. Ýþte ormancýlýk hepimizin bildiði gibi, sadece devlet eliyle yürütmeye
çalýþtýðýmýz, organize etmeye çalýþtýðýmýz bir sektör.
Artýk deðiþen dünyada, devletin denetiminde ve kontrolünde ormancýlýk hizmet sektörünü piyasada kurmak zorundayýz. Ormancýlýðý sadece Çevre Orman
Bakanlýðý yaptýrmayacak, bu bahsettiðimiz konular,
erozyon, çölleþme, sadece ormanlýk alanlarý
ilgilendiren bir konu deðil. Yarýn belediyeler devreye
girecek, DSÝ devreye girecek. Bakýnýz, barajlarýmýzýn
ömrü hepinizin malumu. Onun için bu iþin nitelikli
olarak piyasada yapacak çok ciddi bir sektöre ihtiyaç
var. Bunun temeli, bu yýl çýkan Ormancýlýk Meslek
Yasasýyla hepinizin bildiði gibi atýlmýþtýr. Bunun yasal
zeminini oluþturulmasý yönünde yönetmelikleri hazýrlanýyor. Sanýyorum, bu sektörün kurulmasý aþamasýnda, bu mecrada hepinizin ciddi desteðine ihtiyacýmýz
var.. Ülke için, yapýlacak bu iþleri kaldýracak sektöre
ihtiyaç var ve bunu hep birlikte kurmak zorundayýz."
demiþtir.
Ülkemiz topraklarýnýn % 35i yarý kurak iklim tipinin etkisinde bulunmaktadýr. Bakanlýðýmýzca son yýllarda yapýlan aðaçlandýrma çalýþmalarýnýn büyük
çoðunluðu da bu bölgelerde bulunmaktadýr. Geçmiþ
yýllarda yapýlan aðaçlandýrmalar genellikle endüstriyel
amaçlý iken günümüzde yapýlan ve gelecekte yapýlmasý
planlanan aðaçlandýrma çalýþmalarýnda; toprak
muhafaza, su rejiminin düzenlenmesi, rekreasyon,
yeþillendirme, karbon üretimi gibi diðer amaçlar ön
plana çýkmýþ bulunmaktadýr. Ülkemizde deðiþik
fonksiyonlar için farklý toprak ve iklim tiplerinde
yürütülen aðaçlandýrma çalýþmalarýnda uygulanan
fidanlýk, aðaçlandýrma, toprak iþleme teknikleri ile
fidan dikim aralýk-mesafelerinin uygulama esaslarýnýn
yeniden belirlenmesi daha da önem kazanmýþtýr.
Düzenlenen çalýþtay da; Türkiye de yarý kurak bölgelerde yapýlan aðaçlandýrma ve erozyon kontrolu proje
ve uygulamalarýnýn deðerlendirilerek bundan sonra
yapýlacak çalýþmalara esas teþkil etmek üzere yeni
teknik ve politikalarýn belirlenmesine çalýþýlmýþtýr.
2006 yýlý baþýndan bu yana hazýrlanýlan çalýþtaya
gönderilen toplam 58 tebliðden 26 tanesi bu çalýþtay-
Çalýþtayýn ilk günü arazi çalýþmasý ile tamamlanmýþtýr.
da sunularak tartýþýldý. Arazi çalýþma guruplarýnýn
hazýrladýðý raporlarýnda deðerlendirildiði çalýþtayýn, bir
günü arazi çalýþmasý olmak üzere dört günde tamamlanmýþtýr.
Çalýþtay sonu hazýrlanan sonuç raporunda özetle;
Ülkemizde aðaçlandýrma ve erozyon kontrolu çalýþmalarýnýn aðýrlýk kazanmaya baþlamasý yaklaþýk 50-55
yýl öncesine gittiði, bundan sonra yapýlacak bu
baðlamdaki çalýþmalarý daha ileri götürmek amacýyla
yeni teknik ve politikalarýn belirlenmesi için, içinde
bulunduðumuz süreçte yapýlan ve yapýlacak proje,
uygulama ve araþtýrmalarýn irdelenmesine ve yenilenmesine ihtiyaç duyulduðu belirtilmiþtir.
6
DSÝ ÝHALELERÝ ÝLE ÝLGÝLÝ OLARAK
ÝTÝRAZLARDA BULUNULDU
Odamýz Genel Merkezine "Orman Mühendisliði
Kanununun 4. maddesinin 7. bendine göre erozyon
kontrol yapýlarý , havla oslah yapýlarý, Orman
Mühendislerinin faaliyet alaný olmasýna karþýn ekte
bulunan DSÝ'ye ait ihale ilan metinin 4.4. maddesinde
bu iþe denk mühendislik dalý inþaat mühendisliðidir
denilmiþtir. Yapýlan uygulama orman mühendisleri
Kanununa aykýrý olup orman mühendislerinin hak ve
menfaatlerini yok etmektedir.
sadece tersip bendi iþleri, mühendislik bölümü ise
inþaat mühendisliði olarak yazýlmýþtýr.
5531 sayýlý "Orman Mühendisliði Orman Endüstri
Mühendisliði ve Aðaç Ýþleri Endüstri Mühendisliði"
kanununun 4. maddesinin a fýkrasýnda, orman
mühendislerinin faaliyet alanlarý tanýmlanýrken, 7.
ndýrrma errozyon
nla mücadele, sel ve
bendinde, "Aðaçlan
çýð kon
ntrrolü, havza am
men
najm
man
ný, en
ntegrre havza ýslahý
ve kýrrsal kalkýn
nma plan
nlam
ma prrojelen
ndirrme ve
uygulam
ma çalýþm
malarrý
yapm
mak" görevlerinin
orman mühendislerinin
faaliyet konularý içerisinde yer aldýðý belirtilmektedir.
5734 sayýlý kamu ihale kanununun özü, fýrsat
eþitliði saðlamayý, rekabeti arttýrýcý olmayý ve iþin
uzmanlarý tarafýndan yapýlmasýný öngörmektedir. Bu
öngörü çerçevesinde yapýlacak olan bu ihalede ve
bundan sonra yapýlacak bu tip ihalelerde;
1. 4.3.2 Ýsteklinin organizasyon yapýsý ve personel durumu baþlýklý faslýnda, anahtar personel
n
veya teknik personel olarak mutlaka orrman
mühen
ndislerrin
nin
n bulundurulmasý,
2. Ýhale ilanýnýn 4.4 Benzer iþ tanýmýný yapan
faslýnda, erozyon kontrolü ve havza ýslahý çalýþmalarýnýn da yazýlmasý, rekabetin artmasýný, fýrsat
eþitliðini ve iþin uzmanlarýnca yapýlmasýný saðlayacaktýr.
Konunun bu yönüyle deðerlendirilmesini ve
gereðini saygýlarýmla arz ederim." denilerek konu
Odamýz Genel Merkezi tarafýndan takip edilmektedir.
Ayrýca bu uygulama bir tane olmayýp yýl içerisinde
yüzlerce benzer ihale bu þekilde ihale edilmiþtir.
Yapýlan uygulama orman mühendislerinin hak ve menfaatlerini yok ettiðinden uygulamaya itiraz edilmesini
arz ederim. içeriðinde yapýlan yazýlý müracaatýn incelenerek, Devlet Su Ýþleri Genel Müdürlüðüne, DSÝ XI.
Bölge Müdürlüðüne ve Kamu Ýhale Kurumu
Baþkanlýðýna yazýlý itirazda bulunulmuþtur.
Yapýlan yazýlý itirazlarda;
"Odamýza gelen bir uyarý mektubu ile haberdar
olduðumuz Tekirdað-Þarköy Hoþ Köy Beldesi yukarý
havza ýslahý yapým iþi ihalesi duyurusunun 4.4 maddesinde "benzer iþler bölümünde" benzer iþ tanýmýna
7
ÝSTANBUL- BEYKOZ'DAKÝ
ORMAN KATLÝAMI ÝLE ÝLGÝLÝ BASIN BÝLDÝRÝSÝ
Ýstanbul’da orman talaný biçiminde ülke gündemine oturan ve kýsaca ACARÝSTANBUL
olarak bilinen; Özel mülkiyete konu ormanlýk alanlarda yapýlaþma oranýnýn yasalarla belirlenenden çok daha fazla olduðu konuyla odamýz yönetimi de yakýnda ilgilenmektedir.
Konu ile ilgili olarakta odamýz yönetim kurulu tarafýndan bir basýn açýklamasý
yapýlmýþtýr.
Dünya Þehri Ýstanbul'umuzun güzelliðini ortaya çýkaran ve
nefes almasýný saðlayan boðazýn iki yakasýndaki ormanlýk alanlarýmýzdýr.
Dün olduðu gibi bugünde bu alanlarýmýz, gözünü para hýrsý
bürümüþ rant çevrelerinin tehdidi altýndadýr. Her türlü yasal
boþluðu ve zorbalýðý kullanan bu rant çevreleri villa yapma
uðruna, ormanlarý katletmeye ve Ýstanbul'un nefesini kesmeye
devam etmektedirler.
Son günlerde basýnda yer alan ve Devlete meydan okuduðu
belirtilen bir Þirket (Acar Ýstanbul) Beykoz ormanlarýný yok ederek,
kanunsuz olarak villa yapmak istemektedir. Bu þirket 1980'li yýllarda ormanlarý (Sait Molla Özel Ormaný) keserek binin üzerinde
villa yapmýþ ve büyük rant elde etmiþtir. Maalesef bu eylem durdurulamamýþ, özel ormanlardaki % 6 yapýlaþma hakký (6831 sayýlý
orman yasasý madde 52) % 90 larý geçmiþtir.
Dönemin yetkili siyasileri bu talana ses çýkarmadýklarý gibi
bürokrasiyi de sindirmiþlerdir.
Gazetelerde adý geçen bu þirket birinci talandan çok kazanmýþ
olmalý ki ikinci talana baþlamýþtýr. Bu defa Serdaroðlu Özel Ormaný
üzerine 833 adet villa yapmak için on binlerce aðacý kesmiþ adeta
Beykoz sýrtlarýný týraþlamýþtýr.
Belli ki artýk mýzrak çuvala sýðmada zorlanýyor ki, ilk defa en
yetkili makamlar, ses veriyor ve görevli memurlarýnýn tehdit edilerek görevlerinin engellendiðini belirtiyor. Bu sesin daha da
güçlenmesi gerekir.
Hep birlikte, rant hýrsýyla ormanlarýmýzý katledenlere ve bu
yöntemle hukuksuzluða yol açanlara dur diyelim.
Bu orman katliamýna Beykoz Belediyesinin ruhsat vererek
destek olmasý ayrý bir talihsizliktir. Bu katliama, hukuksuzluða
destek verenleri kýnýyoruz. 833 villadan gelecek rantýn kimleri
kolayca satýn alabileceðini kamuoyunun dikkatine sunuyoruz.
Halkýmýz baþta olmak üzere, basýnýmýzý, siyasi partilerimizi,
sivil toplum örgütlerimizi bize destek olmaya çaðýrýyoruz.
Mensuplarýndan onlarca görev þehidi vermiþ Orman Mühendisleri
Odasý sonuna kadar mücadelede kararlýdýr.
Orman Mühendisleri Odasý olarak; Bir kez daha ortaya çýkan bu
yaðmacýlýðýn ve kokuþmuþluðun durdurulmasýný sadece
bürokrasinin sýrtýna yükleme yerine, Hükümeti gereðini yapmaya,
þimdiye kadar ahbap-çavuþ iliþkisiyle yapýlmýþ olan iþlemleri geri
döndürmeye çaðýrýyoruz.
Biz inanmak istiyoruz ki: Devletimiz hukuk tanýmazlarýn hakkýndan gelecek güce sahiptir.
Dünya kültür baþkenti Ýstanbul'un akciðerleri olan ormanlarýn korunmasýnda mücadelemiz Hukuk zemininde
sonuna kadar devam edecektir.
26.11.2006
TMMOB ORMAN MÜHENDÝSLERÝ ODASI
8
GENEL BAÞKAN ALÝ KÜÇÜKAYDIN
CANLI YAYINA KATILDI
Geçtiðimiz günlerde yoðun biçimde medyada yer alan, Ýstanbul Beykoz'da Serdaroðlu
Özel Ormaný içerisinde 6831 Sayýlý Orman Kanunu'na aykýrý bir þekilde inþa edilen
Acaristanbul Villalarý konusunda SKYTURK televizyonundan Özlem Zenginin hazýrladýðý ve
27.12.2006 tarihinde yayýnlanan Haber Saati programýna Odamýz Genel Baþkaný Sayýn Ali
KÜÇÜKAYDIN telefonla katýlarak þunlarý söylemiþtir.
SORU -G
Gerçekten orman idaresinden izin
almadan Beykoz belediyesi nasýl ruhsat verdi ?
Baþýndan itibaren kanunsuz olduðunu ifade ediliyor.
- Çok teþekkür ediyorum.
- Bu iþin birinci etabý, 1980 den bu yana yapýlan
Acarkent ve þu an da da Acar-istanbul olarak
ifade edilen Serdaroðlu özel ormaný, tam bir
kokuþmuþluk örneðidir.
- Þunu ifade edeyim. Bir defa 2003 yýlýnda
Beykoz Belediyesince verilen Yapý ruhsatý tamamen kanun dýþýdýr.
- Ancak benim Orman Genel Müdürlüðünden
aldýðým bilgi, 10.04.2003 tarihinde verilen bu yapý
ruhsatýnýn iptali için dava açýlmýþ, dava süre yönünden red edilmiþtir. Ýþte burada bir suistimalden
bahsediliyor. Ýlgililerin Orman Bölge Müdürlüðüne
baþvuru tarihinden itibaren kesin izinle ilgili olarak
iki aylýk bir süre içerisinde bu baþvurunun cevaplanmasý gerekirken basýna da yansýdýðý gibi, orada
iki tane bürokrattan bahsediliyor. Tabi ki olaylarýn
detaylarýný bilmeden net bir þey söyleme imkanýna
sahip deðiliz.
SORU - Basýna yansýdýðý için sanýyorum isimleri
vermekte sakýnca olmayacaktýr. Bir tanesi Hasan
EKINCI mi?
- Hayýr bakan olarak deðil bürokrat dedim.
Hasan Ekinci ya da diðerleri ile ilgili siyasi ve
bürokratik süreç, elbette incelenip, irdelenip kimlerin suçu varsa gereði yapýlmalýdýr. bu iþi sadece
bürokratlara yýkmamak gerekir.
- Ýþte bu iki aylýk süreçte, o zaman 2003 yýlýnda
bir sümenaltýndan bahsediliyor. Bu gerçekten ciddi
bir iddia. Eðer doðruysa da, son derece çirkin ve
karþýlýksýz kalmamasý gereken bir hadisedir.
- Bunlar emekli olmuþ, þu anda da hatta
Acarkent de çalýþtýklarýndan bahisle basýna da yansýdý. Yani süre aþýmýna sebep olan iki kiþiden
bahsediyorlar. bu konuda net olarak bilgi almýþ
deðilim.
- Dolayýsýyla bu vatandaþlarda iþlerine devam
etmiþ, ancak mimarlar odasýnýn açtýðý dava 2005'te
yürütmeyi durdurma, 2006 dada sonuca ulaþmýþtýr.
Þu anda da yüksek yargýda devam etmektedir.
- Bizler bu konunun takipçisi olacaðýz. Artýk tüm
kamuoyu, basýn ve özellikle hükümete büyük görev
düþmektedir. Bu iþ sadece bürokrasiye býrakýlamayacak kadar büyük kapsamlýdýr.
- Birinci derece sit bölgesi olan, Ýstanbul
Boðazýnýn, yeþil dokusu, 2960 sayýlý Boðaziçi
Kanunu, 3621 Sayýlý Kýyý Kanunu, 2863 Sayýlý Kültür
ve Tabiat Varlýklarýný Koruma Kanunu, 3194 Sayýlý
Ýmar Kanunu ve buna benzer yürürlükte olan onlarca kanuna raðmen, kýlýflarý hazýrlanarak nasýl yaðmalanabiliyor.
9
YAYLALARIMIZ VE YAYLACILIK PANELÝ
ABANT / BOLU DA YAPILDI
23-24 Kasým 2006 tarihlerinde Çevre ve Orman
Bakanlýðý Orman Genel Müdürlüðü tarafýndan düzenlenen Panele Orman Mühendisleri Odasý Genel Baþkaný Ali
KÜÇÜKAYDIN bir bildiri ile katýlmýþtýr.
Paneli düzenleyen Bakanlýk temsilcilerinin yanýnda
çeþitli Bakanlýklarýn yetkilileri, belediye baþkanlarý, sivil
toplum kuruluþlarýnýn da katýlýmý ile gerçekleþen panelde
Türkiye ormanlarýnda yaþanan yayla ve yaylacýlýk sorunlarý ele alýndý ve bu sorunlar üzerine çözümler üretilmeye
çalýþýldý.
Sunumuna orman içindeki yayla amaçlý yapýlaþma
sorunlarýný anlatarak baþlayan Genel Baþkanýmýz
"Geçm
miþi yüzzyýllarra dayyan
nan
n yayyla merrkezzlerrin
nde zorrun
nlu
olarrak orrman
n için
nde yapýlaþm
malarr olm
maktadýrr. Bu neden
nle bin
nlerrce vatan
ndaþ orrman
n idarressi ile mahkem
meliktirr.
Mahkem
me karrarrlarrý isse çeþitli neden
nlerrle uyygulan
nam
mamaktadýrr." demiþtir.
6831 sayýlý Orman Kanunun 17/2 fýkrasýna göre
devlet ormanlarý içinde usulsüz yapýlan her türlü yapý ve
tesislerin ayný kanunun 93/4 fýkrasýna göre müsaderesine karar verilmektedir. 93/4 e göre müsadere olunan
tesisler ise Orman Genel Müdürlüðünce ihtiyaç
görüldüðü takdirde ormancýlýk veya diðer hizmetlerde
kullanýlabilir. Aksi takdirde ilgili orman idaresince karar
infaz olunur. Hükmünün getirdiði sorunlara deðinen Ali
nin
nden
n de an
nlaþýlacaðý gibi
Küçükaydýn "Madde metn
müssaderressin
ne karrarr verrilen
n bin
nalarr ya orrman
ncýlýk ya da
diðerr kam
mu hizzmetlerrin
nde kullan
nýlabileceði yön
nün
ndedirr.
Akssi takdirrde yýkým
mdan
n baþka birr alterrnatifi olm
mayyan
n ülke
gen
nelin
ndeki yayylalarrda müssaderressin
ne karrarr verrilen
n bin
nlerrce sayyýda bin
na ve tessissin
n yassayya görre yýkýlm
malarrýn
nýn
n
yükssek maliyyet ve sossyal basskýyyý da berraberrin
nde getirreceði muhakktýrr." demiþtir,
6831 sayýlý orman kanunun 93/4 fýkrasýndan sonra
ne karrarr verrilen
n
gelmek üzere "Yayylalarrda müssaderressin
yapý ve tessisslerr Orrman
n Gen
nel Müdürrlüðü tassarrrufun
na
geçerr ve Orrman
n Gen
nel Müdürrlüðün
nce Deðerrlen
ndirrilirr."
Ayný kanunun izinleri düzenleyen 17. Maddesine de
"Yayylalarrda Orrman
n Gen
nel Müdürrlüðün
nün
n tassarrrufun
na
geçen
n yapý ve tessisslerr bedeli karrþýlýðý izzne kon
nu
edilebilirr." fýkralarýnýn eklenmesi þeklinde görüþlerini
10
bildiren Küçükaydýn sonuç olarak; "Yayla ve yaylacýlýk
hýzla geliþen, kültürel ve çok dinamik sosyal bir vaka
haline gelmiþtir. Yayla yerleri geçmiþi 150 yýlý geçen yerleþim merkezleri olduðu gibi son yýllarda zorunlu olarak
ihtiyaca binaen Orman içinde ve mera alanlarýnda kanunsuz, plansýz ve kontrolsüz bir þekilde yayla merkezleri
oluþmuþ ve hýzlý bir þekilde yapýlaþma ve yerleþme
devam etmektedir. Bütün bu olumsuzluklarý durdurup
kontrol altýna almak ve saðlýklý bir yaylacýlýk ve meralarýn
muhafazasý için;
1-Orman içine kanunsuz olarak yapýlan yayla ve
tesisler; Deðerlendirme bölümünde izah edildiði gibi
6831 sayýlý orman kanunun 93 ve 17. Maddelerine bir
fýkra eklenerek çözüme kavuþturulmalýdýr. Ülkemiz
genelinde mevcut yayla merkezleri ile orman içinde
bundan sonra zorunlu olarak oluþabilecek potansiyel
yayla alanlarý ile ilgili kurum ve kuruluþlarla tespit
edilip, yapýmýna yeni baþlanýlan Orman Amenajman
planlarýnda olduðu gibi (F) rumuzu ile Esstetik ve
Rekrreassyon
n Ýþletm
me sýnýfý olarak tescil edilmelidir.
Tespit ve tescille yapýlan bu alanlarda yörenin
kültürüne ve geleneklerine uygun ilgili kurum ve kuruluþlarýn yapacaðý mevzii planlamaya paralel olarak yerleþime açýlmalýdýr. Ýlgili kuruluþlar bu merkezlerin cazibe merkezler haline gelmesi için altyapýlarýný yapmalýdýr. Tespit edilen orman içindeki yayla merkezlerinde kullanýcýlardan tespit edilecek yýllýk kullanma
bedelleri kanuna uygun yönetmelikle belirlenmelidir.
Bu merkezlerin dýþýnda yayla amaçlý bina ve yerleþim
yapanlar hakkýnda caydýrýcý kanuni müeyyide getirilmelidir. Bu görüþ ilk bakýþta çok radikal gibi görünmesine
raðmen; kontrol altýna alýnýp saðlýklý bir yola sokul-
masýndan baþka bir çözüm yolunun gözükmediði
görüþündeyiz.
2-Mera alanlarýnda yayla ve turizm amaçlý yerleþme
ve yapýlaþma, konusunda da saðlýksýz geliþme hýzla
devam etmektedir.
a) Yapýlaþmanýn çok az olduðu meralarda mera
kanunun 20. Maddesine göre bu binalarýn yýkýlarak
inþaat artýklarýnýn kaldýrýlýp arazinin ýslah edilip mera
olarak kullanma devamý saðlanmalýdýr.
b) Yapýlaþmanýn çok yoðun olduðu meralarda ise mera
kanunun 14/d maddesine göre Maliye ile ilgili valiliðin
uygun görüþü alýnarak mera Vasfýnýn Tarým ve Köy Ýþleri
Bakanlýðý tarafýndan deðiþtirilmesi, hazine adýna tescili
yapýlýp valilikçe imar planý yapýldýktan sonra 2886 sayýlý
yasa hükümlerine göre deðerlendirilmesi gerekmektedir.
c) Meralarda daðýnýk yerleþim olan ve istikbalde
yapýlaþma talebinin artacaðý gözlenen alanlarda ise
yapýlaþmanýn meranýn belirli bir kýsmýna bir plan
dahilinde toplanarak kanunun 14/d maddesine göre vasfýnýn deðiþtirilerek yaylacýlýða açýlmasý, diðer kýsýmlarýnýn
ise ýslah projeleri ile Islah edilerek mera haline getirilmesi uygun olacaktýr.
3-Doðu Karadeniz Bölgesinde bulunan mera ve yayla
olarak kullanýlan alanlarýn doðal dokusunu bozmadan,
doðaya uygun ahþap, Aðýrlýklý, küçük kapasiteli (50-100
yataklý) turistik tesislerin planlý bir þekilde yapýlmasý
uygun mütalaa edilmektedir. Bu tür alanlarda arazi tahsisinin Turizm ve Kültür Bakanlýðý tarafýndan yapýlmasý
gerekmektedir. Turizm Teþvik Kanununda deðiþiklik
yapan 4957 sayýlý kanunun 6. Maddesinde bu tür arazilerin tahsisindeki prosedürü oldukça azaltýlmýþtýr."
demiþtir.
11
ORMAN YANGINLARININ
SÜKSESYON ÜZERÝNE ETKÝLERÝ
Dr. Ömer KÜÇÜK*
Dünyadaki yangýna baðýmlý ekosistemlerden biri
olan Akdeniz ekosistemlerinde, yangýn sistemin
ayrýlmaz bir parçasýný oluþturur. Bu yüzden orman
ekosistemlerimizin þekillenmesinde etken olan faktörlerin en önemlilerinden birisi de þüphesiz orman
yangýnlarýdýr. (Bilgili, 2004; Bilgili vd., 2005).
Dolayýsýyla, yangýnýn orman ekosistem yapýsý
üzerindeki etkileri hakkýnda detaylý bilgi edinilmesi
ve bu bilgilerin yapýlan planlamalara yansýtýlmasý son
derece önemli olmaktadýr.
Yangýn, iklim ve topografyanýn etkisine baðlý
olarak Akdeniz ekosistemleri geçmiþten günümüze
mevcut yapýsýný kazanmýþtýr. Bu faktörler, yangýn
sonrasý bitki süksesyonunun oluþmasýnda önemli rol
oynamýþlardýr. Akdeniz bitki örtüsünün yüksek oranda reçine içermesi ve eterik yaðlarca zengin olmasý
yangýna hassasiyetlerini artýrmaktadýr. Bununla birlikte, Akdeniz ekosistemlerini oluþturan bitki türlerinin yangýna karþý ekolojik uyum mekanizmalarý
geliþtirdikleri belirtilmektedir (Neyiþçi, 1985;
1988). Farklý tipte ve þiddette gerçekleþen orman
yangýnlarý, toprak üzerindeki ölü ve diri örtüyü
ortadan kaldýrabilmekte, toprak, flora ve fauna iliþkilerini önemli ölçüde etkilemekte, dolayýsýyla ekosistem dengesinde deðiþimlere yol açmaktadýr.
Yangýnlarýn gerçekleþme zamaný, þiddeti ve sýklýklarý
bu etkileþimde önemli rol oynamaktadýr. Bitki vejetasyonlarý bu etkileþimlere baðlý olarak farklý tür ve
kompozisyonlar alabilmektedirler. Örneðin, yangýna
duyarlý türler alandan uzaklaþmakta alana yangýna
karþý dirençli türler gelerek yangýna adapte olacak
uyum mekanizmalarý geliþtirmektedirler.
Orman ekosistemlerimizin her yýl gerçekleþen
orman yangýnlarýnýn etkisinde kalmasýna raðmen,
yangýnlarla aralarýndaki ekolojik etkileþimleri ve
baðýmlýlýklarý ele alan çalýþmalar oldukça sýnýrlý
kalmaktadýr. Bu çalýþmada yangýnlarýn bitki süksesyonu üzerine olan etkileri üzerinde durulmuþtur.
Süksesyon ve yangýn
Süksesyon terimi, belli bir alanda kommünite
kompozisyonunun, farklý kommünite tiplerinin birbirini izleyecek þekilde, zamanla olan deðiþimini
anlatmada kullanýlýr. Ayrýca süksesyon, maksimum
kararlý ve kaynaklardan maksimum etkinlikle
yaralanan bir ekosistemin (klimaks) geliþme süreci
olarak ta yorumlanýr. Süksesyon, kompozisyonel bir
deðiþim olarak ta tanýmlanmaktadýr. Bu deðiþim, 30,
40 yýl gibi birkaç yüzyýl sürebilen deðiþik zamanlarda tamamlanýr.
Orman yangýnlarý, birçok ekosistemin iþleyiþindeki ortak unsur olmuþtur ve olmaya da devam etmektedir. Yangýnýn sýklýðý, çýkýþ mevsimi (zamaný), yanan
alanýn büyüklüðü ve yangýn þiddeti, vejetasyon
yapýsýnýn, tür daðýlýmýnýn ve kompozisyonun þekillenmesi üzerinde önemli etkisi olmaktadýr. Yangýn
12
*Kastamonu Üniversitesi Orman Fakültesi
sýklýðý, belli bir zaman periyodunda meydana gelen
yangýn sayýsý olarak tanýmlanýr ve bir türün önemli
hayat özelliklerini belirlemede önemli rol oynar. Bu
özellikler, türlerin tohum tutma olgunluðu, ölüm
yaþý ve yaþ sýnýflarý daðýlýmýdýr. Yangýn sýklýðý, belli bir
alanda çýkan yangýnlar arasýndaki ortalama yýl ve bir
alanýn yeniden yanabilmesi için gereken zaman
(Yangýn devri) gibi özelliklere baðlý olarak belirlenir
(Agee, 1993) ve doðal yangýn rejimlerinin belirlenmesinde özellikle önemlidir (Debano et al., 1998).
Bir türün bir alanda yaþayabilmesi için bu türün
ömrü ve tohum tutma olgunluðuna ulaþtýðý yaþý,
yangýn sýklýðý (frekansý) ile uyumlu olmalýdýr. Bu
yönüyle yangýn sýklýðý, bir alanýn vejetasyon yapýsýný
belirleyen türlerin seçimini yaparak ekosistemin
floristik kompozisyonunu etkiler (Ryan, 2002).
Örneðin, yangýn olmasý gerekenden fazla sýk, daha
erken veya daha geç meydana gelirse bazý türler
hayatta kalamaz. Çayýrlýk alanlarýn sürekliliðinin
korunabilmesi ve odunsu yapýdaki türlerin alandan
uzak tutulabilmesi için 1 ile 3 yýlda bir yangýn
görmelidir. Orman yöneticileri, yangýn rejiminin bu
özelliðini kullanarak ormanýn yapý ve kompozisyonun
arzu ettikleri deðiþimi yapabilirler. Ülkemizde
Akdeniz ve Ege bölgelerinin karakteristik bitki
toplumu olan maki vejetasyonunda yangýn dönüþüm
süresi 9-10 iken bu süre yükseklere çýkýldýkça artmaktadýr (Neyiþçi, 1985). Yangýn sýklýðýnýn düþük
olduðu alanlarda düþük þiddetli yangýnlar meydana
gelirken, uzun süre yangýn çýkmayan alanlarda,
yanýcý madde birikiminin fazla olmasý nedeniyle yüksek þiddetli yangýnlar meydana gelmektedir. Bu
nedenle, yangýna baðýmlý ekosistemlerde, yangýnlarla etkin mücadele yangýn risk ve tehlikesini geciktirmek ve çýkabilecek bir yangýnýn þiddetini arttýrmaktan baþka bir þey ifade etmeyebilir.
Yangýn sýklýðý bazý bitki örtüsü çeþitlerinde genellikle deðiþiklik göstermesine raðmen, bazý bitki
örtüleri bu ekosistemlerde doðal yollardan çýkan
yangýnlarýn etkilerinden normal olarak kurtulurlar.
Bitki topluluklarýnda yangýný tolere edebilen bitki
çeþitleri baskýn hale geldiðinden, kýsa süreli aralýklarla (<20 yýl) yangýn çýktýðýnda bitki topluluklarý
üzerinde yangýnýn etkileri göreceli olarak daha azdýr.
Bu tür yangýnlarda aðaç fideleri ve filiz vermeyen
çalýlar sayýca daha fazla azalabilir veya o alanda
tamamen ortadan kalkabilirler. Filiz veren aðaç ve
çalýlar genç yaþtayken yanarlarsa üst taraflarý ölebilir
(kökleri hala yaþarken) veya tamamen ölebilirler
(Wright et al., 1976). Çalý aðýrlýklý bitki topluluklarýnda ve otlaklarda çýkan yangýnlar genelde küçük
aðaç ve çalýlarýn topraðýn üstündeki kýsýmlarýný
öldürürken yangýný tolere edebilen çeþitli otsularýn
baskýnlýðýný artýrýr.
Aðaç ve çalý topluluklarýndaki kýsa süreli (<20)
yangýnsýz aralýklar, düþük þiddetli örtü yangýnlarýna
sebep olur (Riggs et al., 1996). Bu aralýlarda
gerçekleþen örtü yangýnlarýnda, aðaç topluluklarýnda
yüksek oranda ölüme sebep olabilecek kadar etki
görülmez. Bununla birlikte, yüksek riskli yangýnlarýn
olduðu belirli alanlar da önemli derece etkilenmeler
görülebilmektedir. Yangýn çýkma aralýðý arttýkça, yanabilecek bitki topluluðu artmaya devam eder, bu da
olasý yangýnýn ciddiyetini artýrýr. Orta aralýklarla (2075 yýl) yangýnsýz geçen dönemlerde bitki topluluklarýnda bazý aðaç türleri yaþamýný devam ettirir.
Çoðunlukla yangýna duyarlýlýk gösteren bitki çeþitleri
ortaya çýkar ve bazý durumlarda o alanda baskýn
olurlar. Orta aralýk olarak ifade edilen sürede yanabilecek yanýcý madde birikimi artmakta, bu durum
ise, yangýnýn daha etkili olmasýna neden olmaktadýr.
Yangýnlar arasýndaki uzun aralýklar (100 yýl) tipik
olarak büyük hasarýn oluþmasý için önemli nedenlerden biridir. Bu kadar uzun süreli bir aralýktan sonra
çýkan yangýn, bitki örtüsünün deðiþmesine sebep
olur (Þekil 1). Yangýndan önceki bitki örtüsü ile
yangýndan sonraki bitki örtüsü, yapý ve bitki
örtüsünü meydana getiren bitkiler açýsýndan belirgin
bir þekilde farklýlýk gösterir.
Þekil 1. Yangýn þiddeti ile süksesyonun iliþkisi
(Debano et al., 1998)
Farklý vejetasyon tiplerinde meydana gelen
yangýnlarýn ortalama dönüþüm (tekrarlanma)
süreleri, dolayýsýyla sistem içerisinde yeniden bir
13
yangýnýn meydana gelebileceði yanýcý madde birikiminin oluþmasý için geçen sürenin dikkate alýnmasý,
ileride o sistem içerisinde gerçekleþecek yangýlarýn
ekolojik etkilerinin tahmin edilmesinde yardýmcý olacaktýr.
Yangýnýn süksesyon üzerindeki etkisini etkileyen
önemli faktörlerden birisi de yangýnýn çýktýðý
dönemdir. Yangýnýn çýktýðý dönem (mevsim),
yangýnýn tutuþabilirliðini etkileyen yanýcý madde
nemi üzerindeki direkt etkisi nedeniyle çok önemlidir. Canlý yapraklarýn nem içeriði, ilkbaharda,
tomurcuk patlamasý öncesinde en düþük
seviyededir. Dolayýsýyla, bu dönemde ölü örtünün
oldukça nemli olmasýna raðmen, çýkacak bir
yangýnýn, tepe yangýnýna dönüþme ihtimali çok yüksektir. Yaz sonu ve ortalarýnda canlý yanýcý madde
neminin þiddetli bir tepe yangýný baþlatmak ve
devam ettirmek için fazla yüksek olmasýna raðmen,
düþük baðýl nem, þiddetli rüzgar ve yeteri miktardaki ince yanýcý madde ile bu mümkün hale gelebilir
(Bilgili vd., 2005). Yangýnýn çýkýþ zamaný aðacýn
göstereceði direnci etkilemektedir. Bazý aðaç türleri
yangýna karþý daha hassastýrlar. Genç yaþtaki fertler
ve vejetasyonun baþladýðý dönemlerde fertler yangýna karþý daha hassastýrlar. Ayrýca geniþ tomurcuklu
aðaç türlerinde iyi geliþen tomurcuklarda meristamatik doku, yalýtým özelliðine sahip olduðundan
sýcaklýða karþý koruyucu görev yaptýðý böylece de
aðaçlarýn yaþama devam etmelerini kolaylaþtýrdýðý da
düþünülmektedir (Debano et al., 1998).
Yanan alanýn büyüklüðü, sistemi oluþturan bireylerin alaný yeniden kaplamasýný etkileyen önemli
ekolojik faktörlerden birisidir. Örneðin bitkilerin
çoðu sürgünden çimlenme yeteneðine sahip deðilse
ve rüzgar veya hayvanlarla tohumlarý taþýnamýyorsa,
bunun yanýnda yanan alan, tohumlarýn uzak
mesafelerden alana gelemeyecekleri kadar büyük ise
bazý türler alana yeniden gelemeyeceklerdir.
Yangýndan sonraki tür kompozisyonu büyük oranda
yanmamýþ alandan yayýlan tohumlara, yangýndan
sonra sürgün verebilen türlere baðlýdýr. Bu yüzden
de yangýn sonraki komüniteler ya yangýn öncesi veya
yanmamýþ alanlardaki komünitelere benzerlik gösterir (Debano et al., 1998; Bilgili vd., 2005).
Yangýnýn þiddeti vejetasyon mozaiðinde önemli
rol oynamaktadýr. Düþük þiddetli yangýnlarda alanýn
%2' lik kýsmýndan azý ciddi olarak yanmakta, %
15'nden azý orta derecede yanmaktadýr. Geriye kalan
kýsým ya çok az yanmakta ya da hiç yanmamaktadýr.
Orta þiddetli yangýnlarda yangýnlarýn gerçekleþtiði
alanýn %10'ndan az bir kýsmýnda ciddi biçimde
yanma görülmektedir. Alanýný %15' in üzerindeki
kýsmý orta þiddetli yangýnlarda orta derecede yanmaktadýr. Geriye kalan kýsým ise az veya hiç yanmamaktadýr (Debano et al., 1998). Bu durum mevcut
vejetasyon yapýsýnýn deðiþimine ve tür çeþitliliðine
neden olabilmektedir. Þiddetli yangýnlar sonrasýn da
ise, orman alanýndaki yanabilir özellikteki yanýcý
maddelerin tamamen yanmasý mümkün olabilmektedir. Yangýn þiddeti bazý türlerin gençleþmesi için
zemin hazýrlarken, alanýn floristik yapýsýnda deðiþimler meydana getirebilir.
Sonuç
Orman yangýnlarý bitki süksesyonu üzerinde her
zaman önemli roller oynamaktadýr. Periyodik olarak
çýkan orman yangýnlarý, farklý yaþ ve tiplerde vejetasyon mozayiðinin oluþmasýný katký saðlamaktadýr.
Yangýn, sadece vejetasyonun yenilenmesi ve
dönüþümünü saðlamakla kalmamakta, ayný zamanda vejetasyonun yeniden düzenlenmesi ve
dönüþümünün sürekli olmasýnda zincir rolünü
üstlenir. Yani orman yangýnlarý ile vejetasyon
dinamik olarak sürekli etkileþim içerisindedirler.
Orman ekosistemlerinin ayrýlmaz bir parçasý olan
yangýnlar, vejetasyon yönetimini önemli derecede
etkilediðinden yangýnýn süksesyon üzerine etkileri
çok iyi anlaþýlmasý gereklidir.
Kaynaklar
1. Agee, J.K. 1993. Fire ecology of Pacific Northwest forests.
Island Press, Washington, D.C. 493 p.
2. Bilgili, E., 2004. Ülkemizde orman yangýný gerçeði, Orman
Mühendisliði Dergisi, Sayý 7-8-9, S: 14-19.
3. Bilgili, E., Durmaz, B.D., Saðlam, B., Küçük, Ö., Baysal, Ý.,
2005. Yangýn Koruma Çalýþmalarýnýn Uzun Dönemdeki Sonuçlarý, 1.
Çevre ve Ormancýlýk Þurasý Tebliðler Cilt no:4, Mart 2005, Antalya.
4. DeBano, L.F., Neary, D.G., Ffolliott, P.F., 1998. Fire's effects on
ecosystems, John Wiley &Sons, Inc. Third avenue, New York, NY
10158-0012.
5. Neyiþçi, T., 1985. Antalya Doyran Yöresi Kýzýlçam (Pinus brutia Ten.) Ormanlarýnda Yangýnlarýn Tarihsel etkileri, Ormancýlýk
Araþtýrma Enstitüsü Yayýnlarý Teknik Raporlar Serisi No: 29.
6. Neyiþçi, T. 1988. Orman yangýnlarýna ekolojik yaklaþým,
Orman Mühendisliði Dergisi Þubat Sayýsý, S: 26-29.
7. Riggs, R.A., Bunting, S.C., Daniels, S.E., 1996. Prescribed
fire, In: Krausman, P.R.., editor. Rangeland Wildlife, Society for
Range Management, Danver, Colorado, pp. 295-319.
8. Ryan, K.C. 2002. Dynamic interactions between forest structure
and fire behavior in Boreal ecosystems. Silva Fennica 36(1): 13-39.
9. Wright, H.A., Bunting, S.C., Neuenschwander, L.F., 1976.
Effect on fire on honey mesquite, Journal of Range Management 29:
467-471.
14
YABANIL MEYVELERÝN FÝDANLIK TEKNÝÐÝ
I. BÖLÜM*
Hazin Cemal GÜLTEKÝN** Ümmühan Gülþan GÜLTEKÝN***
GÝRÝÞ
Eðirdir Orman Fidanlýðýnda fidan üretim çalýþmalarý diðer fidanlýklarýndan biraz farklý. Fidanlýðýn
amacý biyolojik çeþitlilikte önemli yere sahip olan
yabanýl meyvelerin kitlesel fidan üretimini gerçekleþtirerek, onlarýn kýrsal ve kentsel aðaçlandýrma
çalýþmalarýnda kullanýlmasýný saðlamak. Bu amaçla
üç aþamada çalýþýlmakta; yabanýl meyvelerin kitlesel
fidan üretimini, kitlesel aðaçlandýrmalarýný dolayýsýyla onlarýn yeniden doðaya dönüþlerini gerçekleþtirmek ve çeþitli farklýlýklarýný tarayarak; peyzaj,
meyvecilik ve ormancýlýk açýsýndan kültüre almak.Bu
doðrultuda, fidanlýðýmýzda 50-60 türde, yýlda
500.000-1.000.000 adet, yabanýl meyve üretilmektedir.
Yabanýl meyveler; biyolojik çeþitlilik, yabanýl
yaþam, doðrudan insan besini, stratejik gen ve besin
kaynaklarý, endüstriyel odun hammaddesi, potansiyel enerji kaynaklarý, ilaç ve kozmetik hammaddesi, erozyon kontrolü ve kent aðaçlandýrmalarý, kýrsal
peyzaj, tarým, hayvancýlýk ve alternatif týp alanlarýn-
da kullanýlan önemli kaynaklardýr. Günümüz
ormancýlýðýnda asli ürün odun hammaddesi olmaktan çýkmýþ, diðer iþlevlere yönelmiþtir. Ormanlarýn
bu yeni iþlevlerinde yabanýl meyveler önemli yer tutmaktadýr.
Yabanýl meyvelere yabanýl yaþamýn ana besin kaynaklarýný ve barýnma ortamlarýný oluþturur.
Hayvanlarla meyveler arasýnda simbiyotik iliþki söz
konusudur. Yabanýl meyvelerin tamamýnýn ortak
özelliði tohumlarýnýn yayýlýþlarýný yabanýl hayvanlar
aracýlýðý ile yapmalarý. Bir çok yabanýl meyve tohumu
hayvanlarýn sindirim sisteminden geçerek çimlenme
ortamýna ulaþmakta, bazýlarý da direk olarak hayvanlar tarafýndan taþýnmaktadýr. Yabanýl meyveleri yiyen
hayvanlar onlarýn tohumlarýný sindirim sistemlerinden geçirerek taþýmalarý yanýnda, tohumlarýn
çimlenmesini engelleyen yada geciktiren etmenleri
ortadan kaldýrmaktadýr. Bu engeller ; alýç, üvez vb.
türlerinde olduðu gibi meyve etinin içerdiði bazý
kimyasallar (blastakolin), tohum kabuðunun içerdiði
bazý kimyasallar (yað, reçine vb.), yada tohum
Yabanýl meyvelikler
15
* Uzunluðu nedeni ile iki bölüm halinde yayýnlanacak olan makalenin ikinci bölümü bir sonraki sayýda yer alacaktýr.
** Orman Yüksek Mühendisi *** Peyzaj Mimarý
kabuðunun mekanik direnci þeklinde olabilir.
Mekanik direnç embriyonun geliþimini mekanik
olarak engellediði gibi bitki taslaðýna su ve gazlarýn
ulaþmasýný da engelleyebilir. Bazý meyvelerde de
bitki taslaðýnýn dinlenme gereksiniminden kaynaklanan çimlenme engeli vardýr.
Dinlenme süreci meyveler için yaþamsal öneme
sahiptir. Yabanýl meyveler 2-3 yýlda bir bol tohum
yýlýna sahiptir. Tohumlar dinlenerek, çimlenme için
uygun iklim koþullarýný beklemekte ve çimlenmenin
sürekliliðini saðlamaktadýr. Tohumlarýn bazýlarý ilk yýl
çimlenirken bazýlarý da ikinci hata üçüncü yýl çimlenirler. Yine tohumlar kanatsýz olduðundan onlarý
çimlenme ortamýna taþýyacak bir hayvana gereksinim duyarlar. Meyveler, doðrudan topraða düþtükleri
zaman tohumlar hemen çimlenmeyerek, onlarý taþýyacak hayvanlara yeterli zamaný kazandýrmaktadýr.
Doðal ortamdaki yabanýl meyve varlýðýndaki
düþüþ doðrudan yabanýl hayvan varlýðýnýn azalmasýna da neden olmaktadýr. Bu durum biyolojik çeþitliliðin azalmasýna, buna baðlý olarak da ekosistemin
bozulmasýna neden olmaktadýr.
Yabanýl meyveler 4 grupta toplanýr. Bunlar:
Yumuþak çekirdekli meyveler, sert çekirdekli
meyveler, sert kabuklu meyveler ve üzümsü meyveler. Ülkemiz yabanýl meyve türleri bakýmýndan çok
zengin, ne yazýk ki bir çoðunun kitlesel fidan üretim
çalýþmalarý fidanlýklarýmýzda yeteri kadar yapýlmamakta. Bunun en önemli nedeni ise fidan üretim
yöntemleri ve aðaçlandýrma teknikleri hakkýnda
yeterli bilginin bulunmamasý. Bu nedenle de yýðýnsal
fidan üretimi ve aðaçlandýrma çalýþmalarýnýn yapýlamamasýdýr.
Bu çalýþmada Eðirdir orman fidanlýðýnda yabanýl
meyvelerin yýðýnsal fidan üretim çalýþmalarýnda elde
edilen bilgi, tespit, ölçüm ve deneyimlerin, uygulamada kullanýlacak þekilde kýsa ve öz olarak meslektaþlarýmýza sunulmasý amaçlanmýþtýr.
1.YUMUÞAK ÇEKÝRDEKLÝ MEYVELER
Yumuþak çekirdekli meyvelerin tohumlarý iki yöntemle çýkartýlýr. Birincisi toplamayý takiben güneþe
serilerek iyice olgunlaþmalarý saðlanýr. Ardýndan elle
ezilerek basýnçlý su altýnda eleklerde yýkanýr. Ýkincisi
ise meyveler býçakla kesilir ve tohum elde edilir.
Am
melan
nchierr Medik (Karagöz, Kürt): Meyveler
geç yaz, sonbahar aylarýnda toplanýr ve tohumlar
çýkartýlýr. Tohumlar ekimden önce, 1-3 gün %510'luk külü suda bekletilmesinde yarar vardýr. En
uygun ekim zamaný geç sonbahar olmakla birlikte
kýþ ekimlerinden de iyi sonuçlar alýnýr. Ekim 2-3 mm
derinlikte yapýlýr. Ekim yastýklarýnýn üzerine telis ört-
mekte yarar vardýr. Ekimlerin kýþ sonuna yada bahar
baþýna sarkmasý durumunda 2-4 ºC sýcaklýkta 1-2 ay
soðuk nemli katlama uygulamasý yararlýdýr.
Karagözlerde tohumlarýn çimlenme sýcaklýðý 8-10
ºC'dir. Ekimlerde 7'li çizgi ekimi kullanýlýr ve
metrekareye 3-5 gr arasý tohum ekilir. Tohumlarýn
çimlenme oraný %80-98 arasýndadýr ve metrekareden 100-200 adet fidan elde edilir. Amelanchier
rodundifolia ve Amelanchier parviflora ülkemizde
yayýlan türleridir. Karagöz tohumlarýnýn 1000 tane
aðýrlýðý 10-12 gr arasýnda, ortalamasý 11 gramdýr
(GÜLTEKÝN ve ark, 2006a; GÜLTEKÝN, 2006)
Berrberris (Karamuk) ve Mahon
nia Nutt.
(Mahonya): Meyveler geç yaz, sonbahar veya erken
kýþ aylarýnda toplanýr ve tohumlar çýkartýlýr.
Ekimlerde 7'li çizgi ekimi kullanýlýr ve metrekareye 510 gr arasý tohum ekilir. Tohumlarýn çimlenme oraný
%80-93 arasýndadýr ve metrekareden 100-200 adet
fidan elde edilir. Tohumlar ekimden önce, 2-3 gün
suda bekletilmesinde yarar vardýr. En uygun ekim
zamaný geç sonbahar olmakla birlikte kýþ ekimlerinden de iyi sonuçlar alýnýr. Ekim yastýklarýnýn
üzerine telis örtmekte yarar vardýr. Ekimlerin kýþ
sonuna yada bahar baþýna sarkmasý durumunda 2-4
ºC sýcaklýkta ekim tarihine baðlý olarak en az 1 ay
soðuk nemli katlama uygulamasýnda yarar vardýr.
karamuklarda tohumlarý 6-8 ºC sýcaklýkta çimlenmeye baþlar. B.cretica L., B.crataegina DC., B.vulgaris
L. ülkemizde yayýlan önemli türleridir. Karamuk
tohumlarýnýn 1000 tane aðýrlýðý 12-16 gr arasýnda,
ortalamasý 13 gramdýr. Ekim 2-4 mm derinlikte
yapýlýr (GÜLTEKÝN ve GÜRLEVÝK, 2006; GÜLTEKÝN,
2006).
Diospyrros L. (Trabzon hurmasý): D. Lotus L., D.
kaki L. ülkemizde yaygýn iki türüdür. Meyveler sonbahar aylarýnda toplanýr ve tohumlar çýkartýlýr.
Trabzon hurmasý
16
Ekimlerde 5'li çizgi ekimi uygulanýr ve metrekareye
70-150 gr arasý tohum ekilir. Metrekareden 50-100
adet fidan elde edilir. Tohumlar ekimden önce, 5-10
gün suda bekletilir. Tohumlar çýkarmayý takiben
ekilir. Ekimlerin kýþ aylarýna sarkmasý halinde yastýklarýn üzerine telis ve örme plastik örtü örtülür. Geç
kýþ ve bahar ekimlerinde ise 8-10 ºC sýcaklýkta en az
1.5 ay katlamaya alýnýr. Her meyveden 3-8 adet
tohum çýkar. Tohumlarýn 1000 tane aðýrlýðý 7001100 gr arasýndadýr. Ekim 20-30 mm. derinlikte
yapýlýr (GÜLTEKÝN, 2006)
derinliði 4-6 milimetredir. Ekimi takiben telisle
malçlama uygulanýr ve donlu günlerde yastýklarýn
üzerine örme plastik örtünün örtülmesinde yarar
vardýr. Tohumlar 6-7ºC sýcaklýkta çimlenmeye
baþlarlar. Tohumlarýn çimlenme oraný %78-97
arasýndadýr. Ekimlerde 5'li çizgi ekimi kullanýlýr ve
metrekareye 10-15 gr tohum ekilir. Metrekareden
50-100 adet fidan elde edilir. Tohumlarýn 1000 tane
aðýrlýðý 27-33 gr. arasýdýr. Aðaçlandýrmalarda 1-2
yaþlý tüplü fidanlar tercih edilmelidir (GÜLTEKÝN ve
ark, 2006b; GÜLTEKÝN, 2006)
Elma
At elmasý
Erriolobus trriobatus (Pairr) Roem
me. (At elmasý):
Meyveler olgunlaþmaya baþladýklarý sonbahar
aylarýnda toplanýr ve toplanmayý takiben tohumlar
çýkartýlýr. Tohumlar çýkarmayý takiben 5-10 gün 2-4
ºC sýcaklýkta suda bekletilir ve hemen ekilir. Ekim
Malus sylvestrris Mill. (Elma): Meyveler sonbahar
aylarýnda toplanýr ve tohumlar çýkartýlýr. Ekimlerde
5'li çizgi ekimi kullanýlýr ve metrekareye 5-10 gr
arasý tohum ekilir. Tohumlarýn çimlenme oraný %8090 arasýndadýr ve metrekareden 50-100 adet fidan
elde edilir. Tohumlar ekimden önce, 1-3 gün suda
bekletilmesinde yarar vardýr. Ekim derinliði 2-4
mm'dir. En uygun ekim zamaný sonbahar olmakla
birlikte erken kýþ ekimlerinden de iyi sonuçlar alýnýr.
Ekimlerin kýþ sonuna yada bahar baþýna sarkmasý
durumunda 6-7 ºC sýcaklýkta 1,5-2 ay soðuk nemli
katlama uygulamasýnda yarar vardýr. Tohumlarýn
1000 tane aðýrlýðý 20-22 gr arasýdýr. Elmalarda
tohumlar 6ºC sýcaklýkta çimlenmeye baþlar
(GÜLTEKÝN ve ark, 2006c; GÜLTEKÝN, 2006)
Mrrytus com
mmun
nis L. (Mersin): Meyveler geç
sonbahar aylarýnda toplanýr ve tohumlar çýkartýlýr.
Çýkartýlan tohumlar alkolde yüzdürülerek boþ
tohumlar uzaklaþtýrýlýr. Ekimlerde 7'li çizgi ekimi kullanýlýr ve metrekareye 4-6 gr arasý tohum ekilir.
Tohumlarýn çimlenme oraný %73-85 arasýndadýr ve
metrekareden 100-200 adet fidan elde edilir.
17
Tohumlar ekimden önce 2-3 gün suda bekletilmesinde yarar vardýr. Kýþ ekimlerinden de iyi
sonuçlar alýnýr. Ekim yastýklarýnýn üzerine mutlaka
telis örtülür. Tohumlarýn 1000 tane aðýrlýðý 4-6 gr.
arasýdýr (GÜLTEKÝN, 2006).
yastýklara yada tüplere ekimler yapýlýr. Aksi taktirde
tohumlar ikinci yýl ekilir. Ekim 4-6 mm. derinlikte
yapýlýr. Ekimlerde 5'li çizgi ekimi kullanýlýr ve
metrekareye 15-20 gr. tohum ekilir (GÜLTEKÝN,
2006)
Üvez
Ahlata aþýlý armut
Pyrrus (Ahlat, Çördük): Pyrus amygdaliformis
Vill., Pyrus elaeaðnifolia Pall. Vb. Meyveler sonbahar
aylarýnda toplanýr ve tohumlar çýkartýlýr. Tohumlarýn
büyüklüðü; türlere, pöpülasyonlara ve ya bireylere
baðlý olarak deðiþir. Bu nedenle; tohumlarýn, 1000
tane aðýrlýðý 30 ile 90 gr arasý, ortalamasý 60
gramdýr. Ekimlerde 5'li çizgi ekimi kullanýlýr ve
metrekareye 10-30 gr arasý tohum ekilir.
Tohumlarýn çimlenme oraný %80-95 arasýndadýr ve
metrekareden 50-100 adet fidan elde edilir.
Tohumlar ekimden önce, 1-3 gün suda bekletilmesinde yarar vardýr. En uygun ekim zamaný geç
sonbahar olmakla birlikte kýþ ekimlerinden de iyi
sonuçlar alýnýr. Ekimlerin kýþ sonuna yada bahar
baþýna sarkmasý durumunda 6-7 ºC sýcaklýkta 1-2 ay
soðuk nemli katlama uygulamasýnda yarar vardýr.
Armutlarda tohumlarýn çimlenme sýcaklýðý 7 ºC'dir
(GÜLTEKÝN ve ark, 2006d; GÜLTEKÝN, 2006)
Ruscus (Kandak): Meyveler geç sonbaharda
toplanýr. Toplamayý takiben hiç bekletilmeden
tohumlar çýkartýlýr. Çýkartýlan tohumlar 3-5 gün küllü
suda bekletilir ve hemen doðal koþullarda katlamaya
alýnýr. Katlama ortamýnýn üzeri telisle malçlanýr ve
donlu günlerde havalanabilir plastik örtü örtülür.
Katlamaya alýnan tohumlar geç kýþ ve erken bahar
aylarýnda kontrol edilir çimlenmeler baþlamýþsa
Sorrbus L. (Üvezler): Üvezler, 17 taksonu ülkemizde doðal olarak yayýlýr ve üretim yöntemi bakýmýndan iki gruba ayrýlýr. 1.Aðaç formundaki üvezler.
Sorbus domestica L., (üvez), S. torminalis L.,
(Akçaaðaç yapraklý üvez), S. Acuparia L. (kuþ üvezi).
2. Küçük aðaç veya çalý formundaki üvezler S.
Umbellata (Desf.) Fritsch., (ak üvez), S. Persica
Hedl., Vb: Meyveler olgunlaþmaya baþladýklarý
dönemlerde toplanýp, tohumlar çýkartýlýr. Çýkartýlan
tohumlar 5-10 gün suda bekletilir ve özellikle çalý formunda olan türlerde hemen ekilir. Aðaç formunda
olanlarda ekimler erken kýþ aylarýna kadar sarkabilir.
Geç kýþ ve erken bahar ekimlerinde ise aðaç formlular
1-2 ay, çalý formlular 2-3 ay, 6-7 ºC sýcaklý soðuknemli katlama ön iþleminden sonra ekilir. Ekimlerde
5'li yada 7'li çizgi ekimi kullanýlýr ve 3-5 mm. derinlikte yapýlýr. Ekimi takiben, yastýklarýn üzerine telis
örtülerek malçlama uygulanýr. Soðuk iklim kuþaðýnda
yastýklarýn üzerine örme plastik örtünün örtülmesinde
yarar vardýr ve sulama asla aksatýlmaz. Toprak sýcaklýðý 6 ºC'yi bulduðunda tohumlar çimlenir. Tohumlarýn
çimlenme oraný %80-90 arasýndadýr. Metrekareye 510 gr tohum ekilir ve 100-150 adet fidan elde edilir.
Sorbus domestica tohumlarýnýn 1000 tane aðýrlýðý 30
gr,
diðerlerinin
ise
19-23
gr
arasýdýr.
Aðaçlandýrmalarda 1+0 veya 2+0 yaþlý tüplü fidanlar
kullanýlýr (GEZER ve ark, 2004; GÜLTEKÝN ve DÝVRÝK,
2005; GÜLTEKÝN ve ark, 2006e; GÜLTEKÝN, 2006)
• BÝRÝNCÝ BÖLÜMÜN SONU
18
ORMAN ÜRÜNLERÝ SANAYÝÝ ARTIKLARININ
YAKIT OLARAK KULLANMA ÝMKANLARI VE MEVCUT
POTANSÝYEL DURUM
Yrd. Doç. Dr. Halil Turgut ÞAHÝN*, Yrd. Doç. Dr. Abdullah SÜTÇÜ*,
Yrd. Doç. Dr. Birol ÜNER*, Prof. Dr. Mustafa CENGÝZ**
ÖZET
Dünyada ülkelerin geliþmiþlik seviyesinin artmasýna paralel olarak enerjiye olan
ihtiyaç gün geçtikçe artýþ göstermektedir. Bu artýþtan doðan enerji ihtiyacýný karþýlamak için petrol ve petrole dayalý fosil yakýtlarýnda yoðun olarak faydalanýlmaktadýr.
Fakat bu enerji kaynaklarýnýn çevre kirliliði, fiyat istikrarsýzlýðý, tükenme olasýlýklarý,
tekelleþme gibi olumsuz etkilere sahip olmasý, son yýllarda bu kaynaklara alternatif
enerji kaynaklarý araþtýrmalarýnýn yoðunlaþmasýný saðlamýþtýr.
Daha temiz, yaþanabilir bir çevre için öncelikle fosil yakýtlarýnýn kullanýlmasýyla
ortaya çýkan karbon emisyonunun düþürülmesi ile birlikte ekolojik dengenin korunmasý
gerekir. Tarýmsal ve orman atýklarý ile aðaç iþleyen sanayii artýklarýnýn (biyokütle) etkin
þekilde enerji kaynaðý olarak kullanýmý üzerine yoðun çalýþmalar yapýlmýþ ve bu sorunun
çözümünde önerilebilecek kaynaklar olduðu üzerine görüþler oluþmuþtur.
Anahtar kelimeler: Fosil yakýtlarý, çevre kirlenmesi, biyokütle, odun ýsý deðeri
ABSTRACT
As a result of increased global population and levels of development, demand on
energy has been globally increasing in an incredible rate. Fossil fuels such as petroleum and petroleum based products have been used in order to meet with energy
demand. However, these energy sources have environmental unfriendly and have some
technological problems. For these reasons, many new, environmentally benign technologies and alternative sources have been trying to overcome energy and environmental problems.
For better environment, reducing carbon emissions from fossil fuels and sequestering carbon with improving ecological health are very important aspect. One suggestion for solving those problems, agricultural and forest based wastes (biomass)
could be used as an enegry source for producing efficient energy.
Keywords: Fossil fuels, enviroment contamination, biomass, wood energy value
1. GÝRÝÞ
Ülkemiz ve dünya nüfusunun hýzlý artýþý, enerjiye
olan ihtiyacýnýn gün geçtikçe artmasýna sebep
olmaktadýr. Bu durum, doðal kaynaklarýn daha fazla
tahrip olmasýna ve ekolojik dengede düzensizliklerin
oluþmasýna sebep olmaktadýr. Dünya genelinde,
ihtiyaç duyulan enerjinin büyük kýsmý, nispeten ucuz
ve kolay elde edilebilen fosil yakýtlarýndan (petrol,
doðal gaz, kömür vb.,) karþýlanmaktadýr. Fakat bu
yakýtlarýn yanmasý sonucu oluþan CO, CO2 gibi
zehirli gazlar atmosfere karýþmakta, özellikle yoðun
kullaným olan bölgelerde ciddi çevresel problemler
oluþturmaktadýr. Ayrýca, arz-talep dengesinde
oluþan düzensizlikler sonucu bu enerji kaynaklarýnýn
fiyatlarýnda dalgalanmalar görülmektedir. Bu tür
problemler ve kaynaklarýn tükenme olasýlýðýnýn
bulunmasý, dünyanýn deðiþik bölgelerinde alternatif,
yeni enerji kaynaklarý üzerine çalýþmalarýn artarak
devam etmesine sebep olmaktadýr.
Dünya genelinde petrol ve doðal gaz fiyatlarýnda
görülen dengesiz artýþlar ile enerji planlarý ve fiyatlarýna etki eden olaylardan bazýlarý aþaðýdaki þekilde
özetlenebilir;
- Petrol üretici ülkelerin OPEC örgütlenmesiyle
19
* SDÜ Orman Fakültesi
** SDÜ Fen-Edebiyat Fakültesi
petrol arz ve fiyatýný kontrol etmesi
- Körfez krizi ve Irak'ta yaþanan geliþmeler
- Güney Amerika ve Orta Doðuda yaþanan sorunlar
- Çernobil kazasý
Son zamanlarda tüketicilerin ve toplumlarýn çevreye olan ilgisinin ve doðal dengeyi koruma bilincinin
artmasý, fosil yakýtlarýnýn kullanýlmasý sonucu çevreye verilen zararlar ve hava kirliliðinin sürekli gündemde kalmasýný saðlamýþtýr. Ayrýca son zamanlarda
bu kaynaklarýn daha dikkatli ve bilinçli kullanýlmasý
üzerine yoðun çalýþmalar yapýlmýþ, hatta hava kirliliðin yoðun olduðu bölgelerde bazý kýsýtlamalar getirilmiþtir. Özellikle son yýllarda atmosferdeki CO2
emisyonu, fosil kaynaklarýnýn enerji için yoðun kullanýlmasý sonucu büyük oranda artmýþtýr. Bu durum
dünyamýzýn küresel olarak ýsýnmasýna, asit yaðmurlarýna ve insan saðlýðý üzerine ciddi tehditlerin
oluþmasýna sebep olmaktadýr.
Bu çalýþmada alternatif enerji kaynaðý olarak
orman ürünleri sanayii atýklarýnýn kullaným imkanlarý
incelenerek verimlilik kýstaslarý ortaya konmaya
çalýþýlmýþtýr. Bu yaklaþýmla, çalýþmanýn baþlangýcýnda
yurdumuz orman varlýðý ve orman ürünleri
endüstrisi iþletmelerinin sektörel bazda özellikleri
ortaya konularak, potansiyel kullaným olanaklarý
açýklanmaya çalýþýlmýþtýr.
Çalýþmanýn ikinci kýsmýnda, odunlarýn enerji
deðerleri verilerek, ülkemizde biyolojik yakýtlarýn
kullaným düzeyi ile geliþen eðilimler belirtilmiþ,
piyasada kullanýlan yakýtlarla odun arasýndaki fiyat
verim oraný ve kalori deðeri karþýlaþtýrmalý olarak
verilmiþtir.
2. ÜLKEMÝZDEKÝ ORMAN VARLIÐI ve ORMAN
ÜRÜNLERÝ ENDÜSTRÝSÝNÝN DURUMU
Orman Genel müdürlüðü'nün resmi web sitesinden elde edilen en güncel verilere göre, 1973 yýlýndan günümüze kadar olan süreçte, ormanlarýmýzýn
yönetim planlarý yenilenmiþ, her yýl ormanlarýmýzýn
yaklaþýk 1/10'na ait veriler güncellenmiþtir. Bu çalýþmadan çýkan sonuca göre, 1999 yýlý sonu itibariyle
ülkemizdeki toplam ormanlýk alanlarýn 20.7 milyon
hektar'a ulaþtýðý bildirilmiþtir [1]. Tür bazýnda ise,
toplam ormanlýk alanlarýmýzýn yaklaþýk %54'ünü
ibreli türlerin %46'sýnýn ise yapraklý türlerin oluþturduðu belirtilmiþtir. Tür olarak, normal koru ormanlarýmýzda, %32 lik kaplama alaný ile Kýzýlçam ilk
sýrayý almakta, bu türü sýrasýyla %26 ile Karaçam, %
13 ile Kayýn, %8 ile Sarýçam ve %6 ile Göknar takip
etmektedir. Baltalýk alanlarda en fazla sahaya %
85'lik oran ile Meþe türlerimiz sahiptir [2]. Ülkemizin sahip olduðu mevcut odun serveti Çizelge 1'de
özet olarak verilmiþtir [1].
Çizelge 1. Türkiye Orman Varlýðý
SERVET (M3-Ster)
Niteliði
Normal (Koru)
Bozuk
TOPLAM
Ýbreli
720.990.975
45.150.167
766.141.142
Yapraklý
272.663.862
16.470.485
289.134.347
Koru Toplamý
993.654.837
616.20.652
1.055.275.489
Baltalýk
148.320.399
Kaynak: http://www.ogm.gov.tr/bilgi/orman_01.htm
Orman ürünleri endüstrisinin temel girdisi
ormanlardan saðlanan odun hammaddesidir. Orman
ürünleri iþleyen tesislerde oluþan odun kökenli atýklar birincil ve ikincil atýklar olmak üzere
sýnýflandýrýlabilir. Birincil atýklar, yumuþak ve sert
odunlarýn direkt olarak kullanýlmasý veya iþlenmesi
sýrasýnda oluþan talaþ, yonga, kabuk ile ahþap
binalarda oluþan atýklar olarak belirtilebilir. Ýkincil
atýklar ise, kontrplak, kaplama levha, yongalevha, lif
levha üretimi esnasýnda oluþan iþlem görmüþ odunsal atýklarý kapsamaktadýr. Hammadde odunun tüm
girdiler içerisindeki payý kereste ve parke sanayiinde
%75, ambalaj sanayiinde %83, levha sanayiinde
%84 ve mobilya sanayiinde ise yaklaþýk %76'dýr.
Odun kökenli atýklarýn direkt veya dolaylý olarak
deðiþik ürünlere ve enerjiye dönüþtürülmesi
mümkündür [3].
Ýmalat sanayi iktisadi faaliyet kod sýnýflamasýna
göre Türkiye Orman Ürünlerinin sektörel bazda iþyeri sayýsý, üretim ve satýþ bilgileri DÝE 2001 yýlý verilerine göre aþaðýda Çizelge 2 de gösterilmiþtir [4].
Odun iþleyen, orman ürünleri sanayi iþletmelerinin oluþturduðu artýklar oldukça yüksek
düzeydedir. Örneðin, kereste, doðrama ve parke
endüstrilerinde randýman ortalama olarak %65-70
arasýndadýr ve geri kalan %30-35'lik kýsým direkt
yararlanýlamayan ve atýk olarak tanýmlanan testere
talaþý, kapak tahtasý gibi artýklardan oluþmaktadýr.
Bu kýsýmlar iþletmelerin bulunduklarý bölgelerle ve
diðer odun iþleyen tesislere olan uzaklýða baðlý
olarak, yongalevha, kaðýt veya lif levha tesislerinde
hammadde kaynaðý olarak kullanýlabilmektedir.
Fakat ekonomik nedenler ve taþýnmasýndaki zorluklardan dolayý bu artýklarýn büyük bir kýsmý genellikle
tesis içerisinde enerji ihtiyacýnýn en azýndan bir kýs-
20
mýnýn karþýlanmasý için (kereste
kurutma fýrýnlarýnda, tesis içi ýsýnma
ve enerji amacýyla, vb.,) veya
evlerde yakýt olarak kullanýlmak
üzere düþük fiyat ile satýlmaktadýr.
3. BÝYOKÜTLE ENERJÝSÝ VE
AHÞAP
MALZEMENÝN
ISI
ÖZELLÝKLERÝ
Biyokütleden elde edilen enerji,
klasik ve modern anlamda olmak
üzere iki grupta ele almak
mümkündür.
Klasik
anlamda
biyokütleden enerji, en genel olarak
ormanlardan elde edilen yakacak
odun ile yakacak olarak kullanýlan
bitki ve hayvan atýklarý (tezek gibi)
içerir. Ýkincisi yani modern anlamda
biyokütle enerjisi ise, orman
endüstrisi artýklarý, tarým kesimindeki bitkisel atýklar, kentsel atýklar,
tarýma dayalý endüstri atýklarýndan
elde edilen enerji olarak belirtilebilir.
Günümüzde enerji tarýmý adýný
verdiðimiz suyu ve karbondioksiti
verimli kullanan, kuraklýða dayalý
verimi yüksek bitkilerden oluþan,
seker kamýþý, mýsýr, darý vb., bitkilerin yetiþtirilmesine dayalý bir tarým
türü oluþmuþtur. Dünya genelinde
biyokütle enerji teknolojileri son
derece hýzlý geliþmektedir. Ülkemizde ise 1996 yýlý verilerine göre
5512 BTEP (Bin Ton Eþdeðer
Petrol) odun, 1533 BTEP bitki ve
hayvan atýklarý olmak üzere toplam
7045 BTEP biyokütleden enerji elde
edilmiþtir. Bu rakam yýllýk enerji
tüketimimizin yaklaþýk olarak %10
'una tekabül etmektedir [5].
Odun hammaddesi daha ilk
çaðlardan beri insanoðlunun yakacak maksadýyla kullandýðý temel
malzemelerdendir. Günümüzde'de
deðiþik kullaným amaçlarý ve enerji
için yakacak olarak ev ve binalarýn
ýsýtýlmasýnda, endüstride yakýt
olarak ve su buharý üretimi için,
piþirme ve tutuþturma iþlemlerinde
Not: 1- Bilgiler kamu kesimine ait tüm imalat sanayi iþletmeleri ile, 10 ve daha fazla kiþi çalýþan özel sektör iþletmelerini
katma deðerinin yaklaþýk % 80'inin oluþturan büyük ölçekli imalat sanayi iþletmelerine aittir.
2- Özel sektöre ait 3'ten daha az iþyerince üretilen maddelerin bilgileri gizlilik nedeni ile verilmemiþtir.
Kaynak: Akyýldýz, H., Örs, Y., ve Vurdu H., (2002).
21
Çizelge 3. Bazý Aðaç Türlerinin Isý Deðerleri (Kcal/Kg)
Aðaç Türü
Nemsiz tabana göre
Nemsiz tabana göre
üst ýsý deðerleri
alt ýsý deðerleri
Ýðne yapraklý aðaçlar
Sarýçam
5274
4959
Karaçam
5266
4950
Kýzýlçam
5096
4781
Servi
5010
4695
Sedir
4933
4617
Ardýç
4828
4513
Göknar
4803
4488
Ladin
4758
4443
Ortalama
4996
4681
Yapraklý aðaçlar
Okaliptus
4894
4579
Kayacýk
4828
4513
Ormangülü
4759
4444
Akçaaðaç
4746
4430
Kayýn
4738
4423
Kavak
4689
4374
Fýndýk
4688
4373
Diþbudak
4636
4321
Meþe
4620
4302
Karaaðaç
4617
4304
Kýzýlaðaç
4602
4287
Gürgen
4578
4262
Ihlamur
4551
4236
Kestane
4533
4218
Çýnar
4509
4194
Ortalama
4664
4349
kullanýlmaktadýr. Odun ve tarýmsal atýklarýn enerji
elde edilmesi ve ekonomikliði üzerine daha ayrýntýlý
çalýþmalar deðiþik kaynaklardan saðlanabilir [6-10].
Deðiþik türde, çeþitli odun hammaddesi bulunmakla birlikte, odunlarýn kimyasal bileþimini Selüloz
(%40-50), Lignin (%20-30), Hemiselüloz (%2535), ekstraktifler ve diðer anorganik ve kül bileþiklerinden (%1-5) oluþmaktadýr. Odunlarýn yanmasý
sonucu ortaya çýkardýðý ýsý deðeri, aðaç türü,
kimyasal ve ekstraktif maddelerin oraný, rutubet
deðeri, yaz odunun/ilkbahar odunu oraný, içerdiði
çürüklükler gibi etkenlere baðlý olmakla birlikte,
yapraklý aðaç odununun tam kuru halde bir
Kg'ýmýnýn yakýlmasý ile ortalama 4300 Kcal/kg, iðne
yapraklý aðaç odunun yakýlmasý ile ise 4600 Kcal/kg
enerji elde edilebilir. Genel olarak ortalama bir deðer
vermek gerekirse, tam kuru halde 1 Kg odunun
yakýlmasýyla elde olunan ýsý deðeri 4000-5100
Kcal/kg arasýnda deðiþmektedir [10,11]. Çizelge 3
de çeþitli aðaç malzemenin tam kuru halde yakýlmasýyla elde edilen alt ve üst ýsý deðerleri verilmiþtir
[12].
Genel olarak reçine ve lignin oraný daha yüksek
olan iðne yapraklý aðaçlarýn ýsý deðeri, yapraklý
aðaçlardan daha yüksektir. Odunun yapýsýnda bulunan ekstraktif maddelerden terpenler ve reçineyi ele
alýrsak bunlarýn ýsý deðerleri yaklaþýk 83008600kcal/kg olmaktadýr. Bununla birlikte aðaç türlerine baðlý olarak çok deðiþik oranlarda ve kimyasal
içeriklerde ekstraktif maddeler bulunmakta ve bunlar odunun ýsýl deðerini çeþitli boyutlarda etkileyebilmektedirler. Yapýlan bilimsel araþtýrmalar sonucu
klason lignin miktarý dikkate alýnýrak kimyasal bileþimi bilinen aðaç türleri için bazý matematiksel formüller geliþtirilmiþtir [10].
Odun ile kabuk arasýnda bir karþýlaþtýrma yapýlacak olursa, yapraklý ve iðne yapraklý aðaç türlerinin
ortalama gövde odun ýsý deðeri kabuktan yaklaþýk
%6 daha yüksektir. Bu durumun baþlýca nedeni,
odun ve kabuðun kimyasal bileþim farklýlýðýndan
meydana gelmektedir. Zira, odunlardaki selüloz
oraný %40-60 arasýnda iken, kabukta %20 civarýnda selüloz bulunmaktadýr. Lignin miktarý ise iðne
yapraklý aðaç odunlarýnda %25-30, yapraklý odunlarda %18-25, kabukta ise %40-55 dir. Yapýlan
çalýþmalarda Selüloz'un 3450 Kcal/Kg, Lignin'in ise
6000 Kcal/Kg ýsý deðerine sahip olduðu belirtilmiþtir
[10]. Ayrýca rutubet deðeride odunun ýsý deðerini
etkilemektedir. Odunlar hava kurusu halde (%1215) veya daha yüksek rutubetlerde yakýldýðý için
odundaki suyun buharlaþtýrýlmasý için ýsýnýn bir kýsmýnýn bu amaçla kullanýlmasýndan dolayý belli bir ýsý
kaybý söz konusudur.
Kalori deðerleri verimlilik ve fiyat açýsýndan
karþýlaþtýrma amacýyla aþaðýda verilen çizelge incelendiðinde, daha önceden anlatýlan bilgiler ýþýðýnda
bir takým düzeltmeler yapýlabilir. Çam Odununun
kalori deðeri hava kurusu halde (%15) yaklaþýk
4500 Kcal/Kg dir ve Soma kömürüyle yaklaþýk bir
deðerdedir. Verim oraný açýsýndan Çizelge 4 sonunda
verim deðerinin oluþumunda "yakma yan maliyetleri
verim deðerine eklenmiþtir" denilerek odunun kömür
gibi artýk külünün oluþacaðý, yakmak için personel
çalýþtýrýlacaðý ve baca temizliði gerektireceði gibi
22
ortaya çýkmaktadýr.
Ülkemizde odun kökenli ve tarýmsal atýklarýn yýllýk miktarý ile sýnýflandýrýlmalarý ile ilgili her hangi bir
çalýþma bulunmamasý, bu konudaki çalýþmalarýn
sýnýrlý kalmasýna neden olmaktadýr. Daha dikkatli
çalýþmalar yapýlarak, ülkemizin ihtiyacý olan enerjinin
en azýndan bir kýsmýnýn karþýlanmasý için atýl
durumdaki, ayný zamanda katý atýk problemine de
sebep olan tarýmsal ve odun kökenli atýklarýn
sýnýflarýna ve özelliklerine göre toplanarak enerji
amacýyla kullanýlabilir.
KAYNAKLAR
varsayýmlar yapýlmýþtýr. Halbuki odun, talaþ veya
odun yongasý yakmada uygulanan sistem ile kül
oluþumu ortalama %1'gibi gerçekleþirken yakma
iþlemi kontüni sistem ile tamamen otomatikleþtirilebilmektedir. Böylelikle verim oraný da artýrýlabilir.
Ýstanbul için konutlarda kullanýlan yakýtlara ait fiyat
ve verim deðerleri karþýlaþtýrýlmalý olarak aþaðýdaki
tabloda verilmiþtir [13]
4. SONUÇ VE ÖNERÝLER
Dünya orman varlýðýnýn hýzlýca tükenmekte
olduðu, küresel ýsýnmanýn felaketlere yol açacak
düzeyde arttýðý bilim adamlarý tarafýndan sürekli dile
getirilen konularýn baþýnda gelmektedir. Bu durumda varolan orman kaynaklarýnýn rasyonel deðerlendirilmesi gerçeði gözardý edilemez. Orman
endüstrisi artýklarýnýn yakýlarak deðerlendirilmesi,
düþünülmesi gereken belki de son çaredir. Bu artýklarýn sanayiye kazandýrýlýp katma deðeri daha yüksek
ürünlere örneðin yongalevha, lif levha, kaðýt gibi
endüstriyel ürünlere dönüþtürülmesi arzu edilen
gerçektir. Fakat gerekli yatýrým maliyetlerinin yüksek
oluþu, bu gibi tesislerin yurdun her bölgesinde
bulunmamasý, taþýma maliyetlerinin yüksekliði gibi
nedenler bu artýklarýn yakýt olarak kullanma gerçeðini ortaya çýkarmaktadýr. Bu durumda yakýt olarak
orman ürünleri sanayi artýklarýnýn kullanýlmasý hem
ekonomik, hem çevreci hem de yenilenebilir kaynaklar olmasý bakýmýndan ülke enerji politikasýnda
deðerlendirilmesi gereken bir potansiyel olarak
1. OGM, 2005, http://www.ogm.gov.tr/bulten/bulten1.htm
(28.02.20005)
2. DPT. 2001. VIII. Beþyýllýk Kalkýnma planý, ormancýlýk özel ihtisas komisyon raporu, s.14
3. Öncer, M.,1991, Orman Ürünleri Sanayi Üretim Planlama ve
Kontrolü, MPM Yayýn No:443, Ankara
4. Akyýldýz, H., Örs, Y., ve Vurdu H., 2002, Türkiye'de
Endüstriyel Orman Ürünleri Sanayinin Durumu, II. Ulusal Karadeniz
Ormancýlýk Kongresi, Cilt 3, s.989-998, Artvin, 15-18 Mayýs 2002
5. Anonim, 2005, Diðer Enerji Kaynaklarýnýn Tanýmý ve Çevre
Üzerine
Etkileri,
http://www.angelfire.com//nuscificlear220,
[01.03.2005]
6. Skog, K. E. and Rosen, H. N. 1997. United States Wood
Biomass for Energy and Chemicals:Possýble Changes ýn Supply, End
uses, and Envýronmental Impacts. Forest Products J. 47(2): 63-69.
7. Zerbe, J. I. 1982. Energy properties of Wood. in: Fuelwood
management and Utilization Seminar: Proceedings. East Lansing,
MI;6-13.USA
8. Zerbe, J. I. 1988. Biofuel Potential and Productions, Forum
for Applied Research and Public Policy, Madison-WI, USA
9. Zerbe, J. I. 1991. Liquid Fuels from Wood-Ethanol, Methanol,
Diesel, World Resource Review Vol. 3 No. 4.
10. White, R.H. 1987. Effect of Lignin Content and Extractives
on the Higher Heating Value of Wood. Wood and Fiber Science,
19(4), 446-452.
11. Bozkurt Y. 1972. Yakacak Odun Özellikleri ve Odunun Isý
Deðeri, Ý.Ü Orman Fak. Dergisi, Seri B:22(2), 58-70
12. Erten P. ve Önal S. 1985. Aðaç Türlerimiz Odun ve
Kabuklarýnýn Isý Deðerlerinin Saptanmasýna Ýliþkin Araþtýrmalar,
Ormancýlýk Araþtýrma Enstitüsü Yayýnlarý, Teknik Bülten Serisi,
No:147.
13. DOSÝDER, 2005, Konutlardaki Kullaným Ýçin Yakýt
Fiyatlarýnýn Karþýlaþtýrýlma Tablosu, Doðal Gaz Cihazlarý Sanayicileri
ve Ýþadamlarý Derneði Ýnternet Sitesi, http://www.dosider.org/
[01.03.2005]
14. Chand, Tiwary, R.K and Rohatgý, P.K. 1988. Resource
Structure Properties of Natural
Cellulosic Fibres-an Annotated
Bibliography', J. of Material Sci. 23, 381-387.
15. Young, R. A. 1992. Wood and Wood Products, In: Riegels
Handbook of Industrial Chem. 9th ed. J.A. Kent, V.N. Reinhold
(Eds), New York.
16. Fengel, D. And Wegener, G. 1984. Wood Chemistry,
Ultrasturucture, Reactions, Walter De Gruyter Verlag, Berlin.
23
UYGULAMACILARIN ARAÞTIRMA ÇALIÞMALARINA
BAKIÞ AÇILARI ÜZERÝNE BÝR DEÐERLENDÝRME
Dr. Mustafa BATUR*, Dr. Fevzi BÝLGÝN*
Giriþ:
Çevre ve Orman Bakanlýðý, Araþtýrma ve
Geliþtirme Dairesi (Ar-Ge) Baþkanlýðý birimine baðlý
Türkiye'nin çeþitli bölgelerine konuþlanmýþ ve
ormancýlýk bilimleri konularýnda çalýþan sekiz, bunun
yanýnda konu bazýnda (toprak, kavak, tohum ve
ýslah) ve ülke düzeyinde çalýþan üç araþtýrma müdürlüðü ile Ar-Ge hizmeti vermektedir. Ormancýlýk
araþtýrma müdürlükleri ilk defa 1952 yýlýnda Ýç
Anadolu Ormancýlýk Araþtýrma Müdürlüðü'nün açýlmasý ile faaliyetlerine baþlamýþtýr. AR-GE Dairesi
"Katýlýmcý bir yaklaþýmla çevrenin ve orman kaynaklarýnýn sürdürülebilir yönetimine bilimsel katký
saðlayarak ve sorunlarýn çözümüne odaklanarak
ulusal ve uluslararasý saygýnlýk düzeyine eriþmektir."
cümlesini kendisine slogan olarak seçmiþtir
(Anonim, 2006a).
Konularýna yönelik çözümler üreten projeli çalýþmalar ve uluslararasý anlaþmalardan doðan sorumluluklarýn uygulama ve takibi de Ar-Ge dairesinin
koordinasyonunda yürütülmektedir. Bugüne kadar
594 bilimsel araþtýrmayý sonuçlandýran araþtýrma
müdürlüklerinde toplam 170 projeli çalýþma halen
devam etmektedir (Anonim, 2006b, Anonim,
2006c). Bu çalýþmalar teknik bülten, teknik rapor,
yýllýk bülten, araþtýrma dergisi, muhtelif yayýnlar
adlarý altýnda yayýnlanmaktadýr. Bu yayýnlarýn yaný
sýra araþtýrmacý personelin deðiþik yayýn organlarýnda çýkan çok sayýda çalýþmalarý bulunmakta, meslek
içi seminerlere eðitici olarak katýlmaktadýrlar.
Araþtýrma çalýþmalarý bakanlýk uygulama birimlerinin sorunlarýna pratik (uzman görüþü, rapor vs.)
ve projeli (teknik bülten, teknik rapor) çalýþmalarla
çözüm üretmekle birlikte dünyadaki diðer bilimsel
çalýþmalara da katký saðlamak durumundadýrlar. Bu
amaçla sadece bakanlýk içi çalýþmalarda deðil uluslararasý çalýþmalarda da yer almaktadýrlar.
Araþtýrma Müdürlüklerinin görevlerini yaparken
amaçlarý doðrultusunda çalýþýp çalýþmadýklarý özellikle uygulama birimleri tarafýndan sorgulanmakta ve
tartýþmalara sebep olmaktadýr. Bu nedenle, uygulama birimlerinin araþtýrma çalýþmalarýndan beklenti-
leri ve bugüne kadar elde ettikleri kazanýmlarýn
deðerlendirilmesine yönelik tespitler önem kazanmaktadýr.
Ýnceleme :
Bu inceleme, Çevre ve Orman Bakanlýðý'nýn taþra
teþkilatý uygulama birimlerinde çalýþan teknik personelin araþtýrma çalýþmalarýna bakýþ açýlarýný, beklentilerini ve araþtýrma sonuçlarýný deðerlendirmelerini belirlemek, mevcut durumu görmek
ve ileriye yönelik çýkarýmlarda bulunmak amacýyla
hazýrlanmýþtýr. Çalýþma her ne kadar bölgesel olsa
da, ülke genelinde benzer yaklaþýmlar göz önüne
alýndýðýnda ileriye yönelik oluþturulacak araþtýrma
politikalarýna katký saðlanabileceði düþünülmüþtür.
Çalýþmada sunulan veriler Ege Ormancýlýk Araþtýrma
Müdürlüðü çalýþma alanýnda bulunan dört Orman
Bölge Müdürlüðü (Ýzmir, Balýkesir, Bursa,
Çanakkale) ve altý Çevre ve Orman Ýl Müdürlüðünden (Ýzmir, Balýkesir, Bursa, Çanakkale, Manisa,
Yalova) saðlanmýþtýr.
Araþtýrma çalýþmalarýnýn uygulamaya aktarýlmasý
amacýyla Ege Ormancýlýk Araþtýrma Müdürlüðü
tarafýndan bir program baþlatýlmýþtýr. Program
dahilinde müdürlük görev alanýna giren altý Orman
Bölge Müdürlüðünde her yýl düzenli olarak seminerler verilmektedir. Bu seminerlerde bir önceki yýla ait
biten araþtýrma projeleri uygulamacýlara aktarýlmaktadýr. Ayný zamanda uygulamanýn problemleri
tartýþýlmakta, uygulamacýlarýn öneri ve talepleri kayýt
altýna alýnmaktadýr.
Seminerlere katýlan uygulamacýlarla on dört sorudan oluþan bir anket çalýþmasý yapýlmýþ ve kendilerine aþaðýda verilen sorular yöneltilmiþtir. Bunlar;
1- Araþtýrma seminerlerine bugüne kadar kaç kez
katýldýnýz?
2-Seminerlerde sunumlarý nasýl deðerlendiriyorsunuz?
3-Seminerlerde varsa yetersizlik nedenleri?
4-Araþtýrmacýlarýn uygulamayý tanýmasý ve konulara hakimiyeti nasýl?
5-Sizce bu seminerler hangi sýklýkla yapýlmalý?
24
* Ege Ormancýlýk Araþtýrma Müdürlüðü
6-Araþtýrma yayýnlarý size ulaþýyor mu?
7-Araþtýrma yayýnlarýný kiþisel olarak takip ediyor
musunuz?
8-Araþtýrma yayýnlarý uygulama için faydalý mý?
9-Uygulamada karþýlaþtýðýnýz sorunlarýnýzý
araþtýrmaya iletiyor musunuz?
10-Ýlettiðiniz sorunlar araþtýrma müdürlüklerinde
ilgi görüyor mu?
11-Sorunlarýnýz araþtýrmacýlara nasýl iletiyorsunuz?
12-Araþtýrmacýlara ne zaman baþvuruyorsunuz?
13-Sizce araþtýrmacýlarla uygulamacýlarýn iliþkileri
nasýl?
14-Uygulamacý-araþtýrmacý iliþkisinin zayýf olmasýnýn nedenleri?
Anket çalýþmasýna toplam 83 uygulamacý
katýlmýþtýr. Anket sonuçlarý kodlanarak SPSS istatistik programý ile analize tabi tutulmuþ, grafikler ve
yüzdeler halinde katýlýmcýlarýn cevaplarý deðerlendirilmiþtir.
25
Bulgularr ne diyorr?
Ankette çýkan sonuçlarýn yüzdesel daðýlýmý aþaðýdaki þekildedir:
Anket sonuçlarý deðerlendirildiðinde seminerlere
katýlýmýn genelde düþük oranlarda kaldýðý görülmektedir. Seminerlerde biten projelere ait sunum içeriði
ve þekli yeterli görülmektedir (% 87). Seminer içeriðini yeterli görmeyen katýlýmcýlar ise bunun nedenini araþtýrma yayýnlarýnýn uygulamanýn beklentilerini
karþýlayamamasý olarak ifade etmektedirler (% 86).
Buna karþýlýk araþtýrma yayýnlarýnýn uygulama için
faydalý olduðu düþünülmektedir (% 69). Araþtýrma
yayýnlarý uygulamacýya kýsmen ulaþmakta (% 94) ve
yayýnlar bir sorunla karþýlaþýlýnca takip edilmektedir
(% 87). Katýlýmcýlar seminerlerin yýlda en az bir kez
yapýlmasýnýn uygun olduðu görüþündedirler (% 99).
Uygulamacýlarýn büyük bir bölümü sorunlarýný
araþtýrmacýlara iletmemektedir (% 50). Katýlýmcýlar
araþtýrmacý-uygulamacý
iliþkilerinin
yetersiz
olduðunu düþünürken (% 62), bunun sebebini çoðunlukla uygulamacýlarýn araþtýrma çalýþmalarýna
olan ilgisizliði olarak bildirmektedirler (% 31).
Sonuç ve öneriler:
Yapýlan tespitlere göre uygulamacýlarýn seminerlere katýlýmlarý düþük bulunmuþtur. Özellikle yangýn
mevsimi ve iþ yoðunluðunun fazlalýðý nedenleriyle
seminerlere olan katýlým azalmaktadýr. Bu nedenle
seminerlerin yýlda bir kez ve yangýn mevsiminden
önce yapýlmasý gerekmektedir.
Seminerler ve araþtýrma çalýþmalarý yararlý olarak
görülürken, uygulamacý için pratik çözümler üreten
projelere olan ilgi ve talep daha fazladýr.
Uygulamacýlar daha çok genel konularda seminer
verilmesini istemektedirler. Uygulamacýyý bire bir
ilgilendiren araþtýrma projelerinde deneyimli uygulamacý teknik elemanlardan proje yürütücüsü olarak
faydalanmak yarar saðlayacaktýr.
Araþtýrma yayýnlarý uygulamacýlara düzenli olarak
ulaþmamaktadýr. Yayýnlarýn uygulamacýya düzenli
olarak ulaþmasý saðlanmalý, konu bakanlýk politikasý
olarak üst düzeyde ele alýnmalýdýr.
Uygulamacýlar sorunlarýný genellikle araþtýrma
müdürlüklerine iletmemekte ve üst makamýn
çözmesini beklenmektedirler. Sorunlar üst makama
iletilirken, araþtýrma müdürlüklerinin de bilgilendirmesi sorunlarýn çözümünde kolaylaþtýrýcý etki
saðlayacaktýr. Bunun için gerekli kolaylýk uygulama
üst birimleri tarafýndan saðlanmalý, yasal-yönetsel
eksiklikler giderilmelidir.
Araþtýrmacý-uygulamacý arasýndaki iliþkiler
genelde yetersiz görülmektedir. Uygulamacýlar bu
yetersizliði yapýcý bir özeleþtiri ile kendi ilgisizliklerine baðlamaktadýrlar (Bkz. Soru 14,).
Araþtýrma ve uygulama arasýndaki iliþkilerin
iyileþtirilebilmesi için görsel sunularýn artýrýlmasý,
sorun alanlarýnda tatbikatlar yapýlmasý, araþtýrma
projelerinin daha özet ve uygulamacýnýn da kolay
takibini saðlayacak bir dille yazýlý ve sözlü olarak
sunulmasý, projelerin savunulmasýnda uygulamacýlarýn da görüþlerine aðýrlýk verilmesi gerekmektedir.
Unutulmamalýdýr ki; bilimsel bir çalýþma yapmak
ve bunu yazýlý yayýn haline getirmek oldukça zor,
önemli ve özellikli bir iþtir. Ar-Ge çalýþmalarýnýn
teþvik edilmesi ve desteklenmesi önemlidir ve
geliþmiþ toplumlarda bu olgu toplumsal bir
kültürdür. Her araþtýrmacý da bu kültür ve sorumluluðu içinde hissetmeli, taþýdýðý kimliðe üreterek
saygý göstermelidir.
KAYNAKLAR:
ANONÝM, 2006a; http://www. www.arge-cevreorman.gov.tr
Çevre Orman Bakanlýðý Araþtýrma ve Geliþtirme dairesi Baþkanlýðý
Resmi Web Sitesi ana sayfasý, ziyaret: 15.06.2006
ANONÝM, 2006b, ÇOB, Araþtýrma Geliþtirme, 2004, 2005 ADK
(Araþtýrma Deðerlendirme Kurulu) Kararlarý.
ANONÝM, 2006c; ÇOB Araþtýrma Geliþtirme Dairesi, Araþtýrma
Deðerlendirme Kurulu kararlarý, Antalya
26
DOÐU ANADOLU SU HAVZASI REHABÝLÝTASYON
PROJESÝNÝN EROZYON ÖNLEME BAÞARISI AÇISINDAN
ÝRDELENMESÝ
Evaluation of the East Anatolian Water Shad Rehabilitation
Project in the View of Accomplishment of Erosion
Dr. Cemal FÝDAN* Bahri KALKAN*
ÖZET
Dünyadaki (özellikle geliþmiþ ülkelerdeki) erozyon kontrol çalýþmalarý, incelendiðinde; toprak, bitki ve su arasýndaki dengeyi tesis edecek tekniklerin uygulanmasýnýn yanýnda, insan faktörünün de göz önünde bulundurulduðu dikkat çekmektedir. Elazýð Malatya ve Adýyaman illerinde 1993-2002 yýllarý arasýnda uygulanan
Doðu Anadolu Su Havzasý Rehabilitasyon Projesi (DASHRP), ülkemizde bugüne
kadar yapýlan erozyon kontrol çalýþmalarýnda, yöre insanýný ve onlarýn yaþantýsýný
dikkate alarak planlanan ve katýlýmcý yaklaþýmla sorunu çözmeyi hedefleyen ilk proje
olma niteliðindedir. Bu proje ile, bozulan ekosistemi yöre halkýnýn katýlýmýyla havzalar
bazýnda ýslah etmek ve sürdürülebilir bir þekilde kullanmasýný saðlamak amaçlanmýþtýr. Çalýþmamýzda; ilk olarak bu projede uygulanan katýlýmcý yaklaþýmýn, erozyon
önleme çalýþmalarýna ne oranda katkýsý olduðu üzerinde durulmuþtur.
ABSTRACT
When the implemented erosion studies were investigated throughout the world,
especially in developed countries, It can be seen that addition to erosion techniques
used in applications to develop the balances between soil, plants and water, participation of local people to the studies is also concerned. East Anatolian Water Shad
Rehabilitation Project (EAWSRP) implemented in the provinces of Malatya, Elazýð,
and Adýyaman between the years of 1993-2002 was the first one for solving the
problems by concerning the life style of local people and their participation to the
studies in Turkey. Rehabilitation of degraded lands and possibilities of sustainable
usage had been aimed with this project by supplying local people participation. In
this article, we tried to explain the level of local people participation effects on preventing of soil erosion.
1. GÝRÝÞ
Erozyon kontrol çalýþmalarý, zor ve pahalý
olmalarýnýn yanýnda, özellikle kýrsal fakirliðin söz
konusu olduðu bölgelerde sosyal problemler doðurmaktadýr. Bu nedenle projelendirme aþamasýnda
dikkatli olunmasý gerekmektedir. Ülkemizde,
Aðaçlandýrma ve Erozyon Kontrolü Genel Müdürlüðünün koordine ettiði çalýþmalar, arazi etütleri sonucu hazýrlanan projelerin, taþra kuruluþlarýnca uygulamaya aktarýlmasý þeklinde devam etmektedir. Daha
çok teknik tedbirleri içeren projelerde, sosyal boyutun
eksikliði ilk bakýþta göze çarpmaktadýr. Orman köylülerini kalkýndýrmayý amaç edinmiþ ORKÖY 'ün kredilerini, çalýþma yapýlmasý planlanan yada çalýþýlan
köylere aktarmak, çoðu zaman mümkün olmamýþtýr.
Bu nedenle bireysel faydalarý çok az olan ve toplumsal
faydalarý da uzun zaman dilimi sonrasýnda görülen,
erozyon kontrolü çalýþmalarý çoðu zaman sosyal problemlere neden olmuþtur.
Doðu Anadolu Su Havzasý Rehabilitasyon Projesi
(DASHRP), ayný havzada üç kuruluþun (Orman, Tarým
ve Köy Hizmetleri) taþra birimlerinin birlikte çalýþmalarýný ve çalýþma yapýlacak havzada yaþayan halkýn
da çalýþmalara doðrudan katýlýmlarýný saðlamasý
açýsýndan ilktir. Ayrýca erozyon kontrol çalýþmalarýnýn
mikro havza bazýnda projelendirilip, uygulamaya
aktarýlmasý da ilk defa bu projede gerçekleþmiþtir.
Havza bazýnda hazýrlanan projelerin içeriðinde; eroz-
27
* Güneydoðu Anadolu Ormancýlýk Araþtýrma Müdürlüðü
yon kontrolü tedbirleri yanýnda, tedbirlerin alýndýðý
havza içindeki çiftçilerin tarým alanlarýnda ve sulama
alt yapýlarýnda birtakým faaliyetleri ve gelir getirici
faaliyetleri bulunmaktadýr. Bu nedenle uygulandýðý
yerlerde halkça benimsenen bir proje olmuþtur.
2. PROJENÝN TANITIMI
Bütçe
Projenin toplam bütçesi 110 milyon dolar olup
bunun 77 milyon dolarý Dünya Bankasýndan saðlanan
kredi ile, 33 milyon dolarý iç bütçeden karþýlanmak
suretiyle gerçekleþmiþtir.
Hedefleri
Proje, doðal yapýsý bozulmuþ mikro havzalarda
toprak aþýnmasý ve erozyonu azaltacak, verimliði ve
kýrsal geliri artýracak, mera ve ormancýlýk faaliyetleri
ile tarýmsal faaliyetleri uygulamaya koyarak mikro
havzalardaki doðal kaynaklarýn sürdürülebilir kullanýma ulaþmasýný hedeflemiþtir. (Küçükkaya, 1998)
Temel Yaklaþýmý
Proje, bünyesindeki doðal kaynaklarda aþýrý ve
yanlýþ kullaným nedeniyle bozulma ve aþýnma meydana gelmiþ mikro havzalarda, katýlýmcý yaklaþýmla
hazýrlanmýþ proje ve uygulamalarla doðal kaynaklar
üzerinde tabii dengeyi yeniden tesis ederek
sürdürülebilir kullanýmý saðlamayý amaç edinmiþtir.
Katýlýmcýlýk
Bu projenin uygulanmasýnda en önemli husus,
katýlýmcý yaklaþýmýn esas alýnmýþ olmasýdýr.
Kalkýnmanýn öz katký maddesi katýlýmdýr. Sadece bir
topluluk içinde bulunup konuþanlarý dinlemek ve
sorulan sorulara cevap vermeyi katýlým saymýyoruz.
Katýlým, kiþilerin bir araya gelip bir konu ile bilgi alýp,
belli bir problemleri paylaþýp, birlikte karar verip ve
birlikte bir eylemde bulunmasýdýr.
Bugün katýlýmcýlýk için birbirine karþýt iki yorum
bulunmaktadýr.
1- Belirli bir yerellikte yaþayan insanlarý denetlemek, Devletin bu insanlarý kullaným hakkýna sahip
olduklarý topraklara ulaþmasýný kolaylaþtýrmak, önceden hazýrlayýp dýþardan saðlanacak kaynaklarla ve
hizmetlerle (dýþ merkezli) daha çekici hale getirilen bir
planý onlara benimsetmek gibi amaçlar taþýyan
katýlýmcýlýk, (kalkýnma süreci yukarýdan yaklaþým)
2- Ýnsanlarýn, sorunlarýn analizinde, çözümünde,
karar alma süreçlerinde ve uygulamada yer aldýklarý
bir katýlýmcýlýk, (kalkýnma süreci tabandan yaklaþým,
köylü modeli)
Erozyon kontrolü çalýþmalarýnda katýlým ise; herhangi bir mikro havzada erozyon kontrolünü hedefleyen sürdürülebilir bir modelin gerçekleþmesi için,
bozulan kaynaklarý fiilen kullanan ve sonuçta ýslah
edilecek kaynaklarýn baþlýca yararlanýcýlarý konumdaki
kiþiler olarak köylülerin iþbirliði içinde olmasý þeklinde
tanýmlanmaktadýr (Zwallo, 1996)
Projede Katýlýmcýlýk Nasýl Saðlanmýþtýr
Proje, her bir mikro havzada hazýrlanan "Mikro
Havza Uygulama Projeleri" kapsamýnda planlanmýþ,
uygulanmýþ, izleme ve deðerlendirmeye tabii tutulmuþtur. Proje planlamasý, köylere yapýlan ziyaretler,
karþýlýklý sohbetlerle baþlamýþtýr. Planlamanýn ilk
safhasý ile birlikte mikro havza içinde yaþayan insanlar " Tarým, Hayvancýlýk , Orman ve Mera gruplarý" adý
verdiðimiz hedef gruplara ayrýlmýþtýr. Buradaki amaç;
her bir doðal kaynaðý proje öncesi aþýrý veya yanlýþ
kullanan ve bozulmasýna neden olan insanlarýn, bir
yandan yaptýklarý hatalarýn neler olduðu konusunda
bilgilendirmek, bir yandan da doðal kaynaklarýn rehabilitasyon sonrasý doðru kullanýmlarý konusunda fikir
birliðine varmaktýr. Bu yaklaþým insan iliþkilerini
geliþtirdiði gibi, tedbirin alýnmasýnda fikrine baþvurulan insanýn yapýlan iþi sahiplenme duyarlýlýðý kazanmasýný saðlamýþtýr.
Çiftçi ve köylülerin Maliyet paylaþýmýnda katýlýmlarý;
1- Doðal kaynaklarý tahrip eden halkýn uygulamalarýndan vazgeçmesi (aþýrý otlatma, kaçak odun
kesimi, meyil yönünde sürüm, marjinal alanda tahýl
üretimi vb.),
2- Bozuk orman ve mera alanlarýnýn rehabilite
edilmesine müsaade etmesi ve tarým alanlarýný doðru
biçimde kullanmasý,
3- Projeyle yapýlmýþ tesislerin bakýmýný üstlenmesi
(erozyon kontrolü ve aðaçlandýrma sahalarýna hayvan
sokmama ve sulama kanallarýnýn temizliðini yapmak
gibi),
4- Bazý tesislerin (havuz, kanal, su alým bendi vs)
yapýmýnda maddi katký saðlanmasý þeklinde olmuþtur.( Küçükkaya, 1998 )
3. EROZYON KONTROLÜ ÇALIÞMALARINDA
KATILIMCILIÐIN ÖNEMÝ
Çevre ve Erozyon kontrol projeleri, getirisi
bakýmýndan direkt bireysel olmadýðýndan, geliþmekte
olan veya kýrsal fakirliðin söz konusu olduðu yerlerde,
yerel topluluklardan destek görmezler. Özellikle
Erozyon kontrol projelerinde alýnan tedbirlerin
sürdürülebilir olmasý için toprak, bitki arasýnda
yeniden tesis edilen dengenin tekrar bozulmamasý
büyük önem taþýr. Bu nedenle tedbirin alýndýðý alanlardaki kullanýcýlar, bu alanlarý kullanýrken eski alýþkanlýklarýný bir kenara býrakýp, doðru kullaným þekline
dönmeleri gerekmektedir. Uzun zamandan beri
süregelen yanlýþ kullanýmýn terk edilmesi, kullanýcýlarýn programlý ve sistematik olarak eðitilmeleri
ile mümkündür. Eðitim ve bilinçlendirme; yanlýþ kul-
28
lanýmýn ne olduðunun ortaya çýkarýlmasýnýn yanýnda,
kaynaklarýn sürdürülebilir ve doðru kullaným
konusunda da karþýlýklý mutabakata varmayý içermelidir. Ancak, yerel topluluklarýn sadece katýlýmlarýnýn
saðlanmasý için projenin çok yönlü (gelir getirici
faaliyetler, tarýmsal faaliyetler, mera ve hayvansal
faaliyetler vs.) hazýrlanmasý gerekmektedir.
Böyle bir projenin temel yaklaþýmý; erozyon kontrolü tedbirlerinin alýnmasý sonucu orman, mera ve
hazine arazileri üzerinde, kýsýtlama sonucu kayba
uðrayan yerel topluluklarýn, kendilerine ait özel arazilerinde, bu kaybý karþýlayacak birtakým faaliyetleri
hayata geçirmek olmalýdýr. Günümüzde uygulamaya
konulmak istenen projelerde yapýlmasý düþünülen
yeniliklerin yerel topluluklarca benimsenmesi büyük
önem kazanmýþtýr. Ormancýlýk yatýrýmlarýnda halka
raðmen yapýlan uygulamalarda yaþanýlan sosyal problemler ve tahribatlar, katýlýmcýlýðýn sürülebilirlik açýsýndan olmaz ise olamaz koþul olduðunu ortaya çýkarmýþtýr.
Ormanlarýn odun hammaddesi üretimi, koruma
(toprak koruma ve su rejimi düzenleme), çevre
güzelleþtirme ve kolektif hizmetler (toplum saðlýðý,
rekreasyon, ekoturizm v.b.) olmak üzere baþlýca üç
ana iþlevi bulunmaktadýr. Ormanlarýn bu iþlevlerini
yerine getirebilmesi, baþka bir ifade ile sürdürülebilir
orman yönetimini (SOY) gerçekleþebilmesinin
güvence altýna alýnabilmesi konusunda, Helsinki
sürecinde ve 12. Yakýn Doðu Ormancýlýk Komisyonu
(NEFC) toplantýsýnda kabul edilen kriterler bulunmaktadýr. Bunlar orman kaynaklarýnýn çoðaltýlmasý, orman
ekosistemlerinin ve canlýlýðýnýn sürdürülmesi, ormanlarýn üretim iþlevlerinin sürdürülmesi, orman ekosistemlerinde biyolojik çeþitliðin korunmasý ve artýrýlmasý, ormanlarýn koruma ve çevresel iþlevlerinin
sürdürülmesi, diðer ekonomik iþlev ve koþullarýn
sürdürülmesi, yasal ve kurumsal yapý gibi kriterlerdir.
1992 yýlýnda toplanan Birleþmiþ Milletler Çevre
Kalkýnma konferansý'nda (UNCED) SOY'un sürdürülebilir kalkýnmanýn önemli bir unsuru olduðu
konusunda görüþ birliðine varýlmýþtýr (Boydak,
2001).
Türkiye su havzalarýnýn çok amaçlý yönetiminde
ana hedef, erozyonun önlenmesi, su rejiminin düzenlenmesi olmalýdýr. Bu ana amaca zarar vermemek ve
geliþtirmek koþuluyla, diðer sistemler yan amaçlar
olarak belirlenmelidir. Planlamalar, 26 ana su havzasý
baz alýnarak yapýlmalý, uygulamaya yönelik projelendirmeler ise, alt havzalar dikkate alýnarak, süreci
tam iþletilmiþ katýlýmcý yaklaþým ile, entegre projeler
halinde hazýrlanarak eþ zamanlý ve eþ mekanlý olarak
uygulamaya konulmalýdýr.(Anonim, 2005 ).
Erozyon sorununun çözümü için, konunun havza
yönetimi içinde bir bütün olarak ele alýnmasý, orman,
mera, tarým alanlarý ve dere mecrasýnda yapýlacak
çalýþmalarýn birbirini tamamlamasý gerekir. Bununla
birlikte, havza içindeki halkýn topraða olan olumsuz
yoðun baskýsýnýn azaltýlmasý için yöre halkýnýn
ekonomik olarak kalkýndýrýlmasý ve geçim kaynaklarýnýn doðayla uyumlu, onu tahrip etmeyen bir
hale getirilmesi sorunun çözümüne katký saðlayacaktýr. (Parlak, 2005)
Uzun vadeli ve geniþ kapsamlý ormancýlýk yatýrýmlarýna tahsis edilen kaynaklarýn rasyonel kullanýmýný
saðlamak için, farklý ve çok amaçlý faaliyetleri
bünyesinde toplayan DASHRP gibi entegre projelerin
uygulanmasý, gelinen noktada kaçýnýlmaz görünmektedir. Çünkü sadece toprak muhafaza tedbirlerini
içeren projeler, mevcut kaynaklarýn kýsýtlanmasý sonucunu doðurmasý yönüyle sosyal problemlere neden
olmaktadýr. Sosyal problemlere raðmen uygulanan
projeler ise kýsa zamanda tahrip edilmekte, harcanan
emek ve masraflar heba olmaktadýr. Bu nedenle,
Ormancýlýk faaliyetlerinin yanýnda tarým, hayvancýlýk
ve gelir getirici faaliyetleri içeren, doðal kaynak rehabilitasyonunu havza bazýnda ele alan entegre projeleri
hazýrlamak ve uygulamak, sonuçlarýný da izleyip
deðerlendirmeye tabii tutmak gerekmektedir.
4. PROJENÝN EROZYON KONTROL ÇALIÞMALARI
AÇISINDAN DEÐERLENDÝRÝLMESÝ
DASHRP'si toprak muhafaza aðaçlandýrmasý,
yapraklý türlerle orman ve mera tesisi, ibreli aðaçlandýrmalar, meþe baltalýk imarý, mera ýslahý, dere
yataklarýnýn korunmasý ve tarým- ormancýlýk sistemleri
olmak üzere yedi faaliyeti kapsayacak þekilde planlanmýþ ve ilk yýl bu þekilde uygulanmýþtýr. Ancak, ikinci
yýldan itibaren toprak muhafaza aðaçlandýrmasý, mera
tesisi, meþe imarý ve galeri kavakçýlýðý olmak üzere 4
faaliyet þeklinde gerçekleþtirilebilmiþtir.
Toprak Muhafaza Aðaçlandýrmasý
Bu çalýþma þekli 4 iþlemi ihtiva edecek þekilde
planlamýþtýr.
- Makineli ve iþçi gücü ile teras yapýmý,
- Teraslar üzerine fidan dikimi ve tohum (meþe,
badem) ekimi,
- Makineli teraslar arasýna meþe ve yem bitkisi
ekimi,
- Ot tohumlarýnýn karýþtýrýlarak serpme suretiyle
ekimi.
Uygulamada makineli çalýþma olarak riperleme
yapýlýrken, makineli teraslama gerek Aðaçlandýrma ve
Erozyon Kontrolü Genel Müdürlüðünün (AGM)
gerekse projede görevli dýþ ülke uzmanlarýnýn, toprak
gözenek basýncýný artýrmasý ve toprak hareket riskini
29
yükselttiði gerekçesi (Anonim, 1992/C.I) ile çok az
yapýlmýþtýr. Ýþçi gücü ile teraslama ise makineli
teraslamanýn teknik nedenlerle yapýlamadýðý % 40
meyil grubunun üzerindeki yerlerde AGM'nin bilinen
teknikleri kullanýlarak gerçekleþtirilmiþtir. Seki
teraslar üzerine genelde yörenin asli aðacý olmayan
Sedir ve Karaçam türleri dikilmiþ, teras þevlerinde
Akasya ve Aylantus gibi yapraklý türler dikilmiþtir. Ýþçi
ile yapýlan teraslara ve riperlenen alanlarda açýlan
çukurlara ise genelde yörenin asli aðaç türleri dikilmiþtir. Proje sahalarý genel bir incelemeye tabii tutulduðunda; riperleme yapýlan alanlardaki yaþama
yüzdeleri ve boy büyümelerinin iþçi teraslarýna kýyasla
üstün olduklarý, asli aðaç türleri (meþe) ile yapýlan
ekimlerin, Sedir ve Karaçam gibi yabancý türlerle
yapýlan dikimlere nazaran daha baþarýlý olduklarý
görülmektedir. Sahalarda yapýlan incelemelerde, her
ne kadar meþe boy büyümesinin ibreli dikimlere göre
düþük olmasýna raðmen, yaþama yüzdesinin yüksek
olduðu görülmektedir. Diðer taraftan Ýbreli türlerin
daha fazla su tüketiyor olmalarý nedeniyle, yarý-kurak
bölgelerde geniþ alanlarda kullanýlmalarý mahzurlu
olmaktadýr. Nitekim Adýyaman Ýli'nde Eldar Çamý ile,
Elazýð'da ise Karaçam ve Sarýçam ile yapýlmýþ olan
aðaçlandýrmalarda yer yer kurumalar görülmektedir.
Ayrýca yarý-kurak bölgelerde su azlýðýnýn büyük problem olduðu göz önüne alýnýrsa, ibreli türlerle geniþ
alanlarda aðaçlandýrma yapýlmasý çiftçilerin gelecekte
su sýkýntýsý yaþamalarýna da neden olacaktýr. Projede
otsu türlere çok az yer verilmiþ olmasý diðer en önemli eksikliklerden biridir. Özellikle yarý-kurak bölgelerde
suyu en az tüketen otsu türlere geniþ yer vermek
önem arz etmektedir. Hele bir de su üretim
havzalarýnda çalýþýlýyorsa, toprak muhafaza ve daha
fazla su üretmek amacýyla otsu türlerin kullanýlmasý
daha da önemli olmaktadýr. Makineli teraslar (seki
veya dev gradoni) arasýna meþe ekimleri bazý alanlarda yapýlmasýna karþýn, çoðu alanda boþ býrakýlmýþ,
teras aralarýna yem bitkisi ekimi gerçekleþtirilememiþtir. Ancak, teras þevlerine yapraklý aðaç dikimleri ile beraber korunga, mavi ayrýk, kýlçýksýz brom ve
yabani yonca türleri ile kýsmen ot ekimi yapýlmýþtýr.
Bölge dýþýndan temin edilen ot tohumlarý karýþtýrýlarak
elle serpmek suretiyle ekilmiþtir. Ot tohumlarýnýn
ekim iþlemi, proje raporunda (Anonim, 1992/C.II)
öngörüldüðü þekliyle 30 kg/ha olacak þekilde ve 100
kg/ha DAP gübresi ile karýþtýrýlarak yapýlmýþtýr. Ancak,
çalýþan elemanlarýn bu konuda yeterli teknik bilgiye
sahip olmamalarý nedeniyle yapýlan çalýþmalar baþarýlý
olamamýþtýr. Otsu türlerin bu konuda etkin bir
biçimde kullanýlabilmesi için, öncelikle yöreye özgü
(klimaks) bitkilerin tespit edilerek kültüre alýnmasý ve
ekimde kullanýlacak tohum materyalinin temin
edilmesi, ayrýca ekim zaman ve tekniklerinin de iyice
bilinmesi gerekmektedir. Projede gübrelemenin
öngörülmesi de bu bölge için isabetli olmamýþtýr.
Nitekim bu konuda, Fidan (2001), yarý-kurak bölgelerde su azlýðý nedeniyle gübrelemenin yararlý olmayacaðýný belirtmektedir.
Mera Islahý
Bu faaliyet baþlangýçta, % 30 'a kadar ki meyil
grubunda meþe ekimleri ile beraber, hektara 120 kg
ot ekimi (% 50 kð fið, 50 kð korunga ve 20 kð çim
tohumunun karýþtýrýlarak ekimi), % 30'dan yüksek
meyillerde ise ayný ot karýþýmýnýn yanýnda aktif oyuntularda vejetatif yolla tahkimi öngörmüþtür (Anonim,
1992/C.II). Ancak projenin uygulama safhasýnda en
aksayan ayak mera ýslahý olmuþtur. Gerek teknik elemanlarýn konu hakkýnda yeterli bilgi ve beceriye sahip
olmamalarý, gerekse ülkemiz meralarýnýn mülkiyet ve
kullanýma açýk bir halde bulunmasý, meralarda kullanýmý belirleyecek her hangi bir kanun ve yönetmeliðin bulunmamasý aksaklýðýn baþlýca nedenleridir.
Bir baþka dikkat edilmesi gereken sebep ise Doðu
Anadolu þartlarýnda % 30' a kadar ki meyil grubu
içinde mera arazisi olarak tefrik edilmiþ alan bulma
zorluðudur. Zaten, bölgenin çok þiddetli ve þiddetli
erozyona sahip alan yüzdesinin fazlalýðýnda, beþ, altý
ve yedinci sýnýf arazilerde usulsüz tarým yapýlmasýnýn
büyük etkisi vardýr. Hal böyle iken, % 30 eðime sahip
mera arazisi bulmak çok zordur. Ayrýca uygulama projeleri incelendiðinde, planlamadaki eski alýþkanlýðýn
devamý olarak, havzalarda en kötü toprak þartlarýna
haiz yerler mera ýslahýna konu edildiði görülecektir.
Arazi kadastrosu yapýlmamýþ havzalarda, toprak þartlarýnýn iyi olduðu alanlarda toprak muhafaza aðaçlandýrmasý planlanýrken, toprak derinliðinin azaldýðý,
taþlý alanlar mera ýslahý yapýlmak üzere projelendirilmiþ, uygulamanýn 3. yýlýndan sonra mera alanlarýný dikenli telle parsellere ayýrmak ve otlatma planlamasý yapmak, kaþýnma kazýðý, sývat, tuzluk gibi alt
yapý tesisleri yapmak ön plana çýkmýþtýr. Halbuki mevcut meralarda aþýrý otlatma nedeni ile hayvanlarýn severek yediði ot türleri azalmýþ, toprak ya tamamen
tek yýllýk bitkilerle veya yabancý türlerle istila edilmiþ,
böylece savunmasýz kalan toprak erozyona açýk hale
gelmiþtir. Bu þekildeki meralarda otlatmayý daha cazip
hale getirecek alt yapý tesislerinin yapýmý var olan
baskýyý daha da artýrmýþ, daha önce mera olarak kullanýlan hazine arazileri aðaçlandýrýldýðýndan mera alanlarý daralmýþ ve böylece buralarda erozyon daha da
þiddetlenmiþtir. Ayrýca, mera dikenli telle parsellere
ayrýlýrken, meranýn vejetasyon durumu, otlatma kapasiteleri, merada otlayan hayvan sayýlarý hesap
30
edilmemiþtir. Mera konusuna arazi planlamasý açýsýndan bakýldýðýnda, projenin uygulandýðý üç ilde de
arazinin çok kýrýk bir yapýya sahip olduðu görülecektir. Bu tip yerlerde bað, bahçe ve arýcýlýk þeklindeki
uygulamalarý teþvik ederek, sürü otlatmacýlýðý þeklinde yapýlan hayvancýlýðýn da ahýr hayvancýlýðýna
dönüþtürülmesi yoluna gidilmelidir. Bölgede halen
sürü otlatmacýlýðý yapýlmakta ve meþelerden yemlik
yaprak faydalanmasý devam etmektedir. Projede hayvan sahipleri yeterince dikkate alýnmamýþ ve bu
nedenle bozuk meþe baltalýklarýnda otlatma ve yaprak
faydalanmasý ile bozulma devam etmektedir.
Dere yataklarýnýn korunmasý (Galeri kavakçýlýðý)
Proje, nehir kenarý korumasý için aþýnan nehir ve
dere yataklarýnda düþük ve yüksek su seviyeleri
arasýndaki uygun alanlara karakavak köklü fidan veya
gövde çubuklarý, söðüt çubuklarý, iðde, akasya, aylantus dikimlerini öngörmüþtür (Anonim, 1992/C.II).
Uygulama aþamasýnda galeri kavakçýlýðý olarak
ifade edilen faaliyet, mikro havzalarýn genelinde uygulama imkaný bulmuþtur. Daha çok, dere yataðý
kenarýnda tapulu arazilerde gerçekleþen faaliyet, özel
araziler dýþýnda uygulanamamýþtýr. Çünkü, deredeki
suyu alt kesimlerde sulama amaçlý kullanan þahýslar,
kaynak sularýnýn azalacaðýný gerekçe göstererek uygulamalara karþý çýkmýþlardýr. Ayrýca köyün ortak kullanýmýna açýk alanlarda yapýlacak uygulamanýn ileri yýllarda bakým, koruma ve faydalanmasýný belirleyen
hukuki bir alt yapýnýn bulunmamasý , potansiyel alanlarýn yeterince deðerlendirilmesini engelleyen önemli
bir faktör olmuþtur.
5. SONUÇ VE ÖNERÝLER
Yasalarýn verdiði yetki kapsamýnda, uygulama
projeleri doðrultusunda çalýþmalarýný gerçekleþtiren
Aðaçlandýrma ve Erozyon Kontrolü Genel
Müdürlüðü, gün geçtikçe baþarýsýz saha sorunu ile
daha fazla karþýlaþmaktadýr. Arazi hazýrlýðý, dikim ve
bakým gibi dikkat isteyen teknik iþlerdeki hatalardan
dolayý baþarýsýzlýk yaþanmasý yanýnda, baþarýlý
olmasýna raðmen tahrip edilmesi nedeni ile baþarýsýzlýða dönüþtürülmüþ çalýþma sayýsý ve alaný göz
ardý edilemeyecek miktardadýr. Tahribatlarla beraber
yaþanan sosyal problemler, toplumda teþkilat açýsýndan prestij kaybýna neden olduðu gibi, teknik eleman ve teþkilatýn zaman ve güç kaybýna da neden
olmaktadýr. Oysa, Aðaçlandýrma ve Erozyon Kontrolü çalýþmalarýný havza bazýnda ele alarak, teknik
tedbirlerle beraber gelir getirici faaliyetlerle, havza
insanýnýn mevcut kýt kaynaklardan daha fazla gelir
almasýný saðlayan, katýlýmcý yaklaþým anlayýþýný
içeren DASHRP'i uygulandýðý ilk yýlýndan sonra talep
edilen bir proje olmuþtur. Ülkemizin Doðu Anadolu
(Elazýð, Malatya) ve Güneydoðu Anadolu
(Adýyaman) illerinde baþlayan proje, daha sonra
Akdeniz (Mersin, Adana, Antalya v.s) bölgesinde
baþarý ile uygulanmýþtýr. Proje her ne kadar bazý yönleri ile eksiklikleri bünyesinde içeriyor olsa da, temel
yaklaþým ve içeriði ile Türkiye genelinde uygulanacak
bir model niteliðindedir. Özellikle planlama aþamasýndan baþlayarak, katýlýmcýðý ele almasý, orman
ve mera kaynaklarýnýn iyileþtirilmesiyle beraber
tarým ve sulama alt yapýsýnda iyileþtirmeler ve gelir
getirici faaliyetleri içermesi, projenin talep
edilmesinin baþlýca nedenleridir. Yaþanan tecrübeden
ders alarak Aðaçlandýrma ve Erozyon Kontrolü Genel
Müdürlüðünün çalýþma prensibini havza bazýnda
katýlýmcý yaklaþýmla hazýrlanmýþ entegre projeleri
uygulamaya aktarmasý, uygulama devam ederken
izleme ve deðerlendirmeyi ihmal etmemesi gerekmektedir.
Bu çalýþma prensibi ile;
- Zor ve pahalý çalýþmalarýn istikballerini güvence
altýna alacak, böylece emek ve kaynak israfý
önlenecektir.
- Teþkilatý uðraþtýran sosyal problemler asgariye
indirilecektir. Bunun sonucu potansiyel çalýþma
sahasý bulma zorluðu ortadan kalkacaktýr.
- Ormancýlýk çalýþmalarýnýn tek elden ve havza
bazýnda gerçekleþmesini saðlayacaktýr.
- Tarým ve Köy Hizmetleri, DSÝ gibi kuruluþlarla
koordinasyonu güçlendirecek, dolayýsýyla kamu kaynaklarýnýn ayný noktada toplanmasý ve doðru kullanýlmasýný saðlayacaktýr.
- Çeþitli uluslar arasý anlaþmalar ile teþkilatýmýzýn
þura kararlarýna uygun hareket etmesini saðlayacaktýr.
YARARLANILAN KAYNAKLAR
Anonim, 1992. Doðu Anadolu Su Havzasý Rehabilitasyon Projesi
Ana Raporu. Cilt 1.
Anonim, 1992. Doðu Anadolu Su Havzasý Rehabilitasyon Projesi
Ana Raporu Cilt 2.
Anonim, 2005. 1. Çevre ve Ormancýlýk Þurasý Komisyon Kararlarý
2005
Boydak, M. 2001. Sürdürülebilir Orman Yönetimi ve Kazdaðlarý
Ormanlarý. Kazdaðlarý I. Ulusal sempozyomu Bildirileri
Fidan, C. 2001. Elazýð Yöresinde Mer'a Islahý Amacýyla DiAmonyum Fosfat (DAP) Kimyasal Gübresinin Kullanýmýna Ýliþkin Bazý
Esaslar. Güneydoðu Anadolu Ormancýlýk Araþtýrma Enstitüsü
Dergisi. Orman Bakanlýðý Yayýn No: 176, GDA Yayýn No: 12, Sayý:3 Elazýð.
Küçükkaya , Ý. Doðu Anadolu Su Havzasý Rehabilitasyon
Projesinin Temel Ýlkeleri ve Proje ile Ýlgili Temel Görüþler (Bilgi notlarý yayýmlanmamýþ)
Parlak, M. 2005. Erozyonla Mücadelede Örgütlenme. 1. Çevre ve
Ormancýlýk Þurasý, C.2/S.741-750- Antalya
Rapor, 1996. Doðu Anadolu Su Havzasý Rehabilitasyon
Projesinin Yönetimi Hakkýnda Rapor. AGROTEC firmasýnca Zwallo
K'dan tercüme (Yayýmlanmamýþ).
31
ORMANCILIK
LARI
TANIMLAMA
ORMANLARLA ÝLGÝLÝ ULUSLARARASI TANIMLAMALAR-1
ORMAN (FOREST)
Fotoðraf: Aykut ÝNCE
Serdar Yegül*
Bu yazýda, çeþitli uluslararasý platformlarda
tartýþýlan orman (forest) tanýmlarý üzerinde durulacaktýr.
Uluslararasý alanda yaygýn þekilde kullanýlan üç
önemli orman tanýmý vardýr. Bu tanýmlamalar,
Birleþmiþ Milletler Ýklim Deðiþikliði Çerçeve
Sözleþmesi (UNFCCC), Biyolojik Çeþitlilik Sözleþmesi
(CBD) ve Orman Kaynaklarý Deðerlendirmesi (FRA)
tarafýndan yapýlmýþtýr. FRA sürecinde yapýlan orman
tanýmý en çok kullanýlan tanýmdýr.
Ormanlar üzerine Tanýmlamalar1
UNFCCC, 2001
'Orman', aðaç tepeleriyle kaplý en az 0.05-1.0 hektarlýk (ha.) bir kara alanýdýr. Bu alanýn yüzde 1030'undan fazlasý, 2-5 metre boya ulaþabilecek
aðaçlardan oluþmaktadýr. Henüz yüzde 10-30'u tepeler tarafýndan kapatýlmamýþ veya aðaçlar 2-5 metre
boya ulaþmamýþ, ancak ormana dönüþmesi umulan
genç doðal meþçereler ve tüm plantasyonlar da
orman sayýlýr.
CBD, 2001
Orman, 0.5 hektardan fazla bir kara alanýna sahiptir. Bu alanýn yüzde 10'undan fazlasý aðaç tepe
örtüsüyle kaplýdýr. Sözkonusu alanýn öncelikli kullanýmý, tarým veya diðer orman-dýþý alan kullanýmý
olmamalýdýr. Genç ormanlarýn bulunduðu yerlerde
aðaçlar 5 metre boya eriþebilir yetenekte olmalýdýr.
FRA 2000 Ana Rapor
Orman tanýmý, tabii ormanlarý ve orman plantasyonlarýný kapsar. Orman, 0.5 hektar alana sahip olup
bu alanýn yüzde 10'undan fazlasý aðaç tepe örtüsüyle
kaplýdýr. Aðaçlar en az 5 metre boya eriþebilmelidir.
Henüz deðil ama gelecekte, 0.5 hektarlýk alanýn yüzde
10'unda aðaçlarýn tepe örtüsüyle kaplamasý ve 5
metre boya eriþmesi umulan genç meþçereler de
orman tanýmý kapsamýndadýr. Orman terimi, tarým
alanlarýndaki meþçereler kadar üretim, koruma, çok
yönlü faydalanma veya muhafaza amaçlý ormanlarý da
kapsar. Orman tanýmý, meyve aðaçlarý plantasyonlarýný ve tarým ormancýlýðý kapsamýnda yetiþtirilen
32
*Orman Mühendisi
aðaçlarý kapsamaz.
Bu üç orman tanýmlamasýný bir tabloda gösterebiliriz. Tablodaki '1' ilgili özelliðin olduðunu, '0' ise ilgili
özelliðin olmadýðýný göstermektedir. "Eþik özellikler"
bölümündeki 'n/a' ifadesi veri olmadýðý anlamýna
gelmektedir.
'Orman' Tanýmlamalarýn Sýnýrlayýcý Faktörleri
Parametreler
UNFFCCC
CBD
Ýki Bölümlü Genç meþçereler
1
1
Sýnýrlayýcý
Geçici olarak
Faktörler
boþaltýlmýþ alanlar
1
0
Ormansýz alan
kullanýmý
0
1
Tarým ormancýlýðý
0
?
Eþik
En az alan (ha)
0.05-1.0
0.5
Sýnýrlayýcý
En az yükseklik (m)
2-5
5
Faktörler
Tepe kapalýlýðý (%)
10-30
10
Geçici (yýl)
n/a
n/a
Þerit geniþliði (m)
n/a
n/a
FRA
1
1
1
1
0.5
5
10
.. 10
20
Meþçere Özelliklerini Tanýmlayan Eþik Deðerler:
UNFCCC, CBD VE FRA tanýmlamalarý birbiriyle uyumludur. Bütün tanýmlamalar (i) alan kullanýmý ve (ii)
aðaç örtüsü temelinde yapýlmýþtýr. Tepe kapalýlýðý ile
ilgili olarak, bütün tanýmlamalar (i) en az alan, (ii)
aðaç boyu ve (iii) tepe örtüsü ile ilgili eþik deðerlere
sahiptir. CBD ve FRA eþik deðerleri tüm ülkeler
tarafýndan kullanýlýrken, UNFCCC'nin eþik deðerleri
Kyoto Protokolü Taraflarý tarafýndan kullanýlmaktadýr.
'Geçici'nin Tanýmý: Hem FRA hem de UNFCCC'nin
orman tanýmýnýn temel özelliði geçici olarrak
boþaltýlm
mýþ alan
nlarr 2 ifadesinin tanýmlarýnda yer
almasýdýr. Geçici olarak boþaltýlmýþ alanlarýn alan kullanýmý ormancýlýk olarak belirlenmiþtir. Pek çok nedenle tanýmlamalarda 'geçici' teriminin kullanýlmasýna
ihtiyaç duyulmuþtur. Ormancýlýk alan kullanýmý kapsamýnda, orman alaný olarak sýnýflandýrýlan pek çok
alan, yakýn gelecekte aðaçlarla kaplanamayabilir. Aðaç
örtüsünü yeniden oluþturmayý ve ormancýlýðý alan kullanýmý olarak sürdürmeyi saðlayacak yasal kurallar ve
idari kararlar vardýr. Bunlarýn yanýnda alaný yeniden
aðaçlandýrmayý amaçlayan yönetim planlarý da vardýr.
Eðer alan, koruma altýna alýnýrsa ve insan müdahalesinden uzak tutulursa, aðaç örtüsünün yüzde
10'dan daha fazla geniþleyeceði ve aðaçlarýn en az 5
metre boya ulaþacaðý umulmaktadýr.
'Geçici' tanýmý hem UNFCCC'de hem de FRA'da
mevcuttur. Fakat sadece FRA'daki 'geçici' tanýmý açýk
bir þekilde ifade edilmektedir. FRA'nýn 'geçici'den
kastettiði þey, orman alanýnýn kabaca 10 yýl boþ
kalmasýdýr. Ancak bu boþ kalma süresi pek çok
durumda suni olarak belirlenmektedir. UNFCCC'nin
'geçici' taným eksikliðinin sebebi çeþitli ülke durum-
larýndan kaynaklanmaktadýr. CBD ise orman tanýmýnda 'geçici' düþüncesini içermemektedir.
Boþaltýlmýþ Alanlar3: FRA ve UNFCCC tanýmlarý,
geçici olarak boþaltýlmýþ alanlarý orman olarak kabul
eder. CBD tanýmlamasý bundan belirgin bir biçimde
bahsetmez. Fakat CBD 'genç ormanlar'dan bahseder.
CBD'nin belirgin olmayan tanýmlamalarýndan dolayý,
genç ormanlarýn boþaltýlmýþ ormanlara denk gelip
gelmediði bilinmemektedir. CBD tanýmlarýnda
boþaltýlmýþ orman konusunun ihmal edilmesinin sebebi, boþaltýlmýþ orman ifadesinin orman biyoçeþitliliðini
ne derece karþýladýðý ile ilgilidir. Dahasý CBD, bu alanlarýn orman ekosisteminin bir parçasý olarak
düþünülüp
düþünülmeyeceði
tartýþmaktadýr.
Boþaltýlmýþ alanlar ifadesini kullanan tanýmlamalar,
biyoçeþitlilik bakýmýndan eleþtirilebilir. Özetle, birr
orrman
n, eþik deðerrlerre ulaþm
madan
n ön
nce 'orrman
n olm
muþ'
diye düþün
nülm
mem
mektedirr (% 10 kapalýlýk ve 5 m boy).
Bu husustaki ortak yaklaþým, boþaltýlmýþ alanlar
ifadesinin CBD orman tanýmlamasýný içine alýnmasýdýr.
Çünkü FRA ve UNFCCC'den boþaltýlmýþ alan ifadesini
çýkarmak çok zordur. Çünkü onlar bu sürecin iç mantýðýna iyice yerleþmiþtir. CBD tanýmlamalarýnýn kullanýldýðý baðlam esnektir ve CBD'nin tanýmlamalarý
ayar kabul edebilmektedir.
Mevcut Orman Tanýmlarýnýn Geniþlemesi: Mevcut
orman tanýmlarý, (i) çevresel ve sosyal kýstas (kriter)
eksikliði ve (ii) üretime aþýrý önem verilmesinden
dolayý eleþtirilmektedir. Anahtar konulardan birisi,
'doðal olarak' yetiþmiþ bir ormaný orman olarak
niteleyen özelliklerin neler olacaðýdýr. Bu açýdan
bakýldýðýnda, orman plantasyonlarý, bir orman olarak
düþünülebilecek "aþýrý sade ekosistemler" olarak
eleþtirilmektedir.
'Doðal olm
mayan
n' ormaný tanýmlayan giriþimler, (i)
tür kompozisyonu ve (ii) meþeçere yapýsý gibi
göstergelere iþaret etmektedir. Uygulamada kullanýlacak tarzda orman tanýmlarýný birleþmek, sosyal kýstaslar bakýmýndan daha da zordur. Örneðin, faydalarýn
kolay anlaþýlýr olmamasý ve karþýlaþtýrabilirliðin zor
olmasý nedeniyle, "ormanlardan faydalarýn hakça paylaþýmý" gibi deðerlendirmelerin eyleme geçirilmesi zordur. Mümkün görünen seçenek, daha detaylý ve kapsamlý fikirsel bir çerçeveden yararlanarak (kýstas ve
göstergeler gibi), sosyal konularý ele almaktýr.
Gelecek yazýda, 'Orman Alaný' tanýmý üzerinde durulacaktýr.
DÝPNOTLAR
1- Bu yazýdaki tüm deðerlendirmeler, 11-13 Eylül 2002 tarihleri
arasýnda Ýtalya'nýn Roma kentinde düzenlenen "Ormanlarla-ilgili
Tanýmlamalarýn Uyumlaþtýrýlmasý Ýkinci Uzmanlar Toplantýsý
Zabýtlarý"ndan alýnmýþtýr.
2- Temporarily unstocked areas
3- Unstocked Areas
33
6831 SAYILI ORMAN KANUNU'NUN 2/B MADDESÝNE
GÖRE ORMAN SINIRLARI DIÞINA ÇIKARILAN
SAHALARDA ZÝLYETLÝK DURUMU
Ýsmet ÞEN*
1982 Anayasasýnýn 169 ncu maddesinin 2 nci
fýkrasýnda; Devlet ormanlarýnýn mülkiyeti devrolunamaz.Devlet ormanlarý kanuna göre devletçe yönetilir
ve iþletilir. Bu ormanlar zaman aþýmý ile mülk edinilemez ve kamu yararý dýþýnda irtifak hakkýna konu olamaz ,.
3402 sayýlý Kadastro Kanunun 18 nci maddesi 2
nci fýkrasýnda da; Orta mallarý, hizmet mallarý,
ormanlar ve devletin hüküm ve tasarrufu altýnda
olup da bir kamu hizmetine tahsis edilen yerlerle
kanunlarý uyarýnca devlete kalan taþýnmaz mallar,
tapuda kayýtlý olsun olmasýn kazandýrýcý zaman aþýmý
ile iktisap edilemez,
Hükümleri yer almaktadýr.
Her iki kanuni düzenlemede de görüldüðü gibi
ormanlarýn kazandýrýcý zaman aþýmý ile özel mülke
konu olamýyaçaðý belirtilmiþtir.
Türk Medeni Kanunun 973 ncü maddesinde
Zilyetlik Kavramý; Bir þey üzerinde fiili hakimiyeti
bulunan kimse onun zilyedidir.713 ncü maddesinde
ise;Tapu kütüðünde kayýtlý olmayan bir taþýnmazý
davasýz ve aralýksýz olarak 20 yýl süreyle ve malik
sýfatýyla zilyetliðinde bulunduran kiþi ,o taþýnmazýn
tamamý, bir parçasý veya bir payý üzerindeki mülkiyet
hakkýnýn tapu kütüðüne tesciline karar verilmesini
isteyebilir. Tescil davasý hazineye ve ilgili kamu tüzel
kiþilerine veya varsa tapuda malik gözüken kiþinin
mirasçýlarýna karþý açýlacaðýný,
3402 sayýlý Kadastro Kanunun 14 ncü maddesinde; Tapuda kayýtlý olmayan ve ayný çalýþma
alaný içinde bulunan ve toplam yüz ölçümü 100
dönüme kadar olan bir veya birden fazla taþýnmaz
mal çekiþmesiz ve arlýksýz en az 20 yýldan beri malik
sýfatýyla zilyetliðini belgelerle veya bilir kiþi veyahut
tanýk beyanlarýyla ispat eden zilyedi adýna tespit
edileceðini, 17 nci maddesinde ise,orman sayýlmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altýnda bulunan
ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfý ile imar ve ihya edenler veya halefleri adýna aksi takdirde hazine adýna tespit edileceðinin beyan edildiði,
6831 sayýlý Orman Kanunun 7 nci maddesine
göre, orman kadastrosu yapýlmayan devlet ormanlarý ile Orman Kadastro yapýlýp da 2/B konu olmayan
devlet ormanlarý, Anayasanýn 169/2 ve 3402 sayýlý
Kadastro Kanunun 18/2 nci fýkralarýna göre
kazandýrýcý zaman aþýmý ile özel mülke konu
olamýyaçaðý,
Ancak Orman Kadastro Komisyonunca orman
niteliðini kaybetmeden dolayý hazine adýna orman
sýnýrlarý dýþýna çýkarýlan ve hazine adýna tapuda sicil
oluþmayan yerlerde yani 2/B sahalarýnda, Medeni
Kanunun 973 ve 713 ncü maddeleri ile 3402 sayýlý
Yasanýn 14 ve17 nci maddelerine göre zilyetliðin söz
konusu olduðu,
Bu konuda verilmiþ ve kesinleþmiþ bazý Yargý
Kararlarýnýn kýsa açýklamalarýnda;
….''Orman dýþýna çýkarýldýktan sonra hazine adýna
tapuya baðlanmamýþ yer zilyetlikle kazanýlabilir.
(Y.7.H.D.09/04/1966,1995/8897-1996/3655)
….''Tahdit dýþýna çýkarýlma gününden itibaren
zilyetlikle kazanýlabilir nitelik alýr.Tahditten önceki
sürede genel zilyetlik iþlemez. (Y.H.G.K.13/06/1979.
1978/8-1052,1979/835)
….''6831 sayýlý Yasanýn 2.maddesine göre bilim
ve fen bakýmýndan orman niteliðini yitirmiþ olmasý
34
* Orman Yüksek Mühendisi
nedeniyle orman sýnýrlarý dýþýna çýkarýlmýþ ise bu
durumda zilyetliðin baþlangýç tarihi taþýnmazýn
orman sýnýrlarý dýþýna çýkarýldýðý tarihtir.
(Y.8.H.D.23/05/1998 tarih ve 4910-5045sayýlý
ilamý)
….''Öncesi orman olan yerin tahdit dýþýnda
býrakýlmasý halinde , bu yerin zilyetlikle kazanýlabilmesi için , tahdidin kesinleþme tarihinden itibaren
20 yýllýk sürenin geçmesi ve bu yerin hazine adýna
tapuda kayýtlý olmamasý gerekir.
….''Orman sýnýrlarý dýþýna çýkarýlmasýyla taþýnmazýn zilyetlikle kazanýlabilecek tapusuz bir yer
durumuna geldiðini kabul etmek gerekir.Bu yerin
kazanýlmasý için gerekli olan zilyetlik baþlangýç
süresinin orman dýþýna çýkarýlma tarihi olan 1977
yýlýndan itibaren dava açýldýðý tarihe kadar 20 yýlý
aþkýn sürenin geçmiþ olduðunun anlaþýlmasýna göre
Medeni Yasanýn öngördüðü 20 yýllýk sürenin de
gerçekleþtiði nedeniyle davalý yararýna zilyetlik
koþullarýnýn oluþtuðunun kabulü gerekir. (Y.1.H.D.
25/04/2003 tarih 2003/3937E,4966 sayýlý ilamý)
Yukarýdaki Yargý Kararlarýnda görüldüðü gibi
Orman Kadastro Komisyonu tarafýndan orman
niteliðini kaybetmeden dolayý orman sýnýrlarý dýþýna
çýkarýlan yerlerin,kadastrosunun kesinleþmesi ile
zilyetliðin baþladýðý,20 yýllýk süreninde tamamlanmasýndan sonra iþtigalcisinin Medeni Kanunun 713
ncü maddesine göre tescil davasý açarak tescilini
isteyebilir.Dava sonunda devlete bir kuruþ dahi
ödemeden taþýnmazýn sahibi olabilir.
6831 sayýlý Yasa kapsamýnda Orman Kadastro
Komisyonlarýnca orman niteliðini kaybettiði
nedeniyle orman sýnýrlarý dýþýna çýkarýlan yerlerin
zilyetlik yoluyla özel mülke konu olacaðý hususu,
OMO adýna katýldýðým Temmuz/2005 de Ýstanbul
Orman Fakültesinde düzenlenen 2/B sahalarýnýn
deðerlendirilmesi Panelinde, panelis olarak tarafýmdan gündeme getirilmiþti.Orman Mühendisleri Odasý
konuyu siyasi parti yetkilileriyle bire bir görüþüp
Kocaeli Milletvekili sayýn Muzaffer BAÞTOPÇU
tarafýndan Orman Kanununda Deðiþiklik Yapýlmasýna
Dair Kanun Teklifi 10.11.2005 tahinde TBMM
Baþkanlýðýna verilen dilekçe ile meclis gündemine
taþýnmýþtýr.Tasarý ''31/08/1956 tarihli 6831 sayýlý
Orman Kanunu'nun 2.maddesinin 4'ncü fýkrasýndan
sonra gelmek üzere aþaðýdaki fýkranýn eklenmesi. Bu
Kanunun; 20/06/1973 tarih ve 1744 sayýlý Kanunla
deðiþik 2'nci maddesi ile 23/09/1983 tarihli ve 2896
sayýlý Kanunun ve 05/06/1986 tarihli ve 3302 sayýlý
Kanunla deðiþik 2'nci maddesinin birinci fýkrasýnýn
(B) bendi uygulamalarý ile orman sýnýrlarý dýþýna
çýkarýlan yerlerde kazandýrýcý zamanaþýmý hükümleri
uygulanmaz'' 27.04.2006 tarihinde Tarým Orman ve
Köyiþleri Komisyonunda görüþülmüþtür. Konu bütün
yönleriyle gerek Komisyon üyeleri tarafýndan
gerekse de sivil toplum kuruluþlarý tarafýndan deðerlendirilerek tam bir mutabakatla Komisyon tarafýndan kabul edilmiþtir.Aradan 8 ay gibi bir süre
geçmesine raðmen Yasa deðiþikliði yapýlamamýþtýr.
Bu gün özellikle rantýn yoðun olduðu Ýstanbul da
orman köylüsü olmayan ve o köyde oturmadýðý
halde, 2/B sahalarýný elinde bulunduran rant
çevrelerinin 20 yýllýk sürenin dolmasýný dört gözle
bekledikleri tüm orman çalýþanlarýnca bilindiði halde,
konunun neden savsaklandýðýna bir anlam verebilmiþ deðilim.
35
GÝDENLERÝN ARDINDAN BAKAKALMAK…
Hakan KARAN*
Ýstanbul ormanlarý, son günlerde bir "vurun kahpeye" hareketine ev sahipliði yapýyor. "Acaristanbul"
projesi nihayet, yüzlerce yetiþkin aðaç kaybedildikten sonra, yetkililerin "ilgisini" çekti ve "karþý
hareket" baþladý.
Ýzinler, emekli müdürler, geçmiþ bakanlar, eski
belediye baþkanlarý, pek çok þey masaya yatýrýldý,
konu mahkemeye taþýndý. Ana haber bültenlerinde
taraflar atýþtý, canlý telefon baðlantýlarýyla konu "irdelendi."
Umalým ki bu giriþimler olumlu sonuç versin, bu
kez galip gelen taraf "iþgalciler" deðil, "ormanlar"
olsun.
Tüm bunlar olurken, Acaristanbul yetkilileri
oldukça "rahat" görünüyorlar. Akþam haberleri
izlerken ellerini sývazlayýp yaptýklarý "reklamýn" tadýný
mý çýkarýyorlar acaba?..
Benzer durumdaki "diðer inþaatlar," böyle güçlü
bir reklam yapamadýklarý için hayýflanýyor olabilir
mi?..
Ormanlar Þantiye Sahasý Gibi!
Yetkililer, sorumlular, yurttaþlar! Gözünüzü açýn!
Ýstanbul ormanlarýnda, üç deðil, beþ deðil, onlarca "Acaristanbul" yükseliyor. Kentin akciðerleri durumundaki kuzey ormanlarý, "hýzla" ve "sinsice" elden
gidiyor! Yýllara yayýlmýþ planlý "lüks konut iþgali,"
yasalara uygun "kýlýflarla" orman alanlarýný parçalýyor,
yýllarýn emeðiyle oluþturulmuþ "devlet ormanlarý"nýn
içine ve bitiþiðine "yerleþiyor."
Hava fotoðraflarýna hiç gerek yok. Anadolu
yakasýnda "Çekmeköy," "Taþdelen," "Alemdar,"
"Çavuþbaþý;" Avrupa yakasýnda ise "Göktürk,"
"Kemerburgaz," "Demirciköy" taraflarýnda yoldan
ulaþýlabilir "iþgaller"i görmek hiç de zor deðil.
Elbette, gerçekten "görmek" isteyenler için…
Bu arada küçük bir hatýrlatma, "ormanýn içinden
geçerek" ulaþýlan bu inþaatlarýn kapýsýndaki görevliler tarafýndan "ormana" girmeniz "orman kanunlarýyla (!)" engellenebilir, hazýrlýklý olun.
Acaristanbul bir fýrtýna kopardý. Ancak "gerçek
resmin" tamamý çok daha vahim!
"2-b" arazileri parsellenmiþ, villalar kondurulmuþ,
2-b sýnýrýnýn bittiði yerde baþlayan "orman"daki çamlarýn dallarý, evlerin bahçesine uzanýyor. Baþka bir
yerde "satýlan" 2-b sahasýna yapýlan site, bitiþik
parselde devam eden ormanýn içerisine doðru
uzanýyor.
Kimi yerde evler ormanýn "içinde!" Siteye giden
yol, "ormandan" geçiyor. Yollar ve evler, aðaçlarýn
arasýna "ustalýkla" gizlenmiþ. Arabanýzý park edip
evin kapýsýna yöneldiðinizde önünüze koca bir "çam
aðacý" çýkabiliyor.
Geç mi Kaldýk?
"Milletin" paralarýyla, orman iþçilerinin "alýn
teriyle" ve "devletin" cefakar ormancýlarýnýn
"emeðiyle" korunan yüz binlerce aðaç, bugün ne
yazýk ki "birilerinin" bahçesi ya da villasý olmuþtur.
Ýstanbul'un ormanlarý "kemiriliyor." Orman alanlarýnýn bütünlüðü bozularak ekosistem içerisinde
yarattýðý faydalar sekteye uðruyor. "Kamu yararý"
hiçe sayýlarak verilen "imar izinleri," en az 30-40
yýldýr binbir zahmetle ve devlet kasasýndan ayrýlan
bütçeyle kurulmaya çalýþýlan "aðaçlandýrma
sahalarýný" ve orman arazilerini, "lüks konut iþgaline"
kurban ediyor.
Çözüm belki de, Ýstanbul'un yeni "Çevre Düzeni
Planý." Ama daha da önemlisi, yakýn çevresiyle
beraber ormanlar üzerindeki "yasal" görünen ancak
"hukuksal" ve "bilimsel" yönü tartýþýlýr uygulamalarýn,
tahsislerin, izinlerin önüne geçilmesi.
Ormanlarýmýzýn, en az iþgalcileri kadar "acar"
yöneticilere ihtiyacý var belki de...
Yalnýz "açýða çýkaný" görüp "söyleneni" duyan
deðil, her karýþ topraðýn "hesabýný soran," ormandaki her aðacýn "hakkýný savunan" yöneticilere ihtiyaç
var.
Ormanlarýmýz geri dönüþü olmayan yaralar alýyor.
Bunun için kaygýlanmak, yerine konamaz bu deðerlerin yaþamsal önemini kavramak, doðal varlýklarý
kendi çýkarlarý uðruna tüketen "tüccarlara" karþý durmamýz gerekiyor.
Geç kalmýþ olmak diye bir þey vardýr.
Yitirilen aðaçlarýn gövdelerinde þu acýklý sözler
yazýlýdýr: "Çok geç!"
Kimseye verecek bir karýþ bile topraðýmýz yokken,
kaybettiðimiz ormanlarýmýza sahip çýkalým.
Gidenlerin ardýndan bakakalmamak için…
36
* Orman Mühendisi
ORMANCILIK SÝYASETTEN ARINDIRILMALIDIR!
Abdurrahman SAÐKAYA*
Dünya hýzla deðiþiyor. Buna paralel insanlar,
kültürler, sosyal yapýlar ve yönetimler hýzlý bir
deðiþim yaþýyor. Kýsacasý çað deðiþiyor. Dünya
"Bilgi Çaðý"ný baþka bir ifadeyle "Küreselleþme"
yi yaþýyor. Çaðý deðiþtiren dinamiklerden en
önemlisi olan teknolojinin hýzlý bir deðiþim
içinde olmasý, çalýþma, düþünme ve yaþamýmýzý
deðiþtiriyor. Dünyaya bakýþýmýz deðiþiyor;
bütün bu deðiþimler neticesi beklentilerimiz
farklýlaþýyor. Yönetimler insanlarýný daha mutlu
etmenin yolunu gene deðiþimde buluyorlar.
Yönetim deðiþiklikleri kurumsal ve yönetsel
olarak kendisini gösteriyor. Yaþamlarý ve beklentileri deðiþen insanlarý geçmiþin yönetim
anlayýþý ve kurumsal yapýsýyla mutlu etmek
mümkün olmuyor. Etrafýmýza baktýðýmýzda
birçok kurumdaki deðiþiklikleri ve yeniden
yapýlanmalarý görmek mümkün oluyor.
Demokrasilerde siyasetin baskýsý ve popülizmi
gittikçe artýyor. Bu yozlaþmaya tedbir olarak
siyaset dýþý baðýmsýz kurumlar geliþtiriliyor.
Ülkemizde de telekomünikasyondan enerjiye,
ihaleden borsaya bir çok üst kurum oluþturuldu. Bu konularý siyasi popülizmden kurtarmak
amaç ve gayesiyle.
Ormanlarýmýz gelecek nesillerden alýnan bir
emanettir. Ýnsanlarýmýzýn yaþam kalitesi, orman
varlýðýyla doðru orantýlýdýr. Yeterli ormana sahip
olmadan; toprak, hava ve suyumuzun temizliðini saðlamak mümkün deðildir. Dolayýsýyla en
baþta korunmasý gereken varlýðýmýz ormanlarýmýzdýr. Ormancýlýk popülizme direnç gösteremez; siyasetten de hiç hoþlanmaz. Siyaset kýsa
vadeli hedefler peþinde koþtuðundan, uzun
vadeli hedeflerle yönetilen ormanlar bundan
zarar görür. Kýsacasý siyasetle ormancýlýk
barýþýk deðildir. Ormancýlýk siyaset ve popülizmden mutlaka soyutlanmalýdýr; aksi takdirde
gelecek nesillere hesap veremeyiz.
Geçmiþ uygulamalara baktýðýmýzda siyasetin
bir eli hep ormanlarýn üzerinde olmuþtur.
Siyasetin ormanlara müdahalesini önlemek için
anayasaya katý maddeler konmuþtur. Ancak
siyaset gene de yapacaðýný yapmýþtýr.
Ormanlarýmýza zarar vermiþtir. Geçmiþte
ormancýlar olarak, uzun yýllar orman bakanlýðý
kurulsun mücadelesi yaptýk. Orman bakanlýðýnýn kurulmasý ormancýlýða faydadan çok
zarar getirmiþ, ormancýlýðýmýzý daha da siyasallaþtýrmýþtýr. Bazý bakanlarýn "Ben buraya siyaset
yapmaya geldim!" sözü kulaklarýmýzda çýnlamaktadýr. Her gelen orman bakaný, orman
genel müdürlüðü yapmaya özenmiþ, bakanlarýn
böyle bir arzu taþýmadýðý durumlarda,
müsteþarlar genel müdürlüðe soyunmuþlardýr;
çünkü bakanlýk imkânlarýnýn %90'ý OGM'de
bulunmaktadýr.
Geçmiþ ellialtý yýlda ormancýlýktaki negatif
siyasi uygulamalarý çoðaltmak mümkündür.
Önemli olan, son ellialtý yýllýk uygulamalarýn
ýþýðýnda gelecekte nasýl bir kurumsal yapýlanmaya gidilmelidir?... Ormanlarýmýz siyasetin
müdahalesinden nasýl korunmalýdýr?... Bu sorularýn cevabýný her ormancý düþünmelidir.
Ormancýlýk kuruluþlarý "Yetki Yasasý" sýnda
olduðu gibi bir ve beraber olarak siyasetten
arýnmýþ bir kurumsal yapýda birleþmeli, bu
yapýyý
her
mahalde
savunmalýdýrlar.
Siyasilerimiz de ülke insanlarýdýr. Bu ülkeyi
sevmediklerini söyleyemeyiz. Hep birlikte kuracaðýmýz yoðun bir kamuoyu baskýsý bu yapýlanmanýn gerçekleþmesini saðlayacaktýr.
ÞU ANDA DURUM NE?
Ormancýlýk uzun vadeli hedefleri olan bir
daldýr. Bugün yapýlanlar 10 yýl, 50 yýl, hatta 100
yýl sonra anlaþýlmaya ve netice vermeye baþlar.
Bu nedenle diðer mesleklerde olduðu gibi eleman ve yönetim deðiþimindeki istikrarsýzlýklarýn
negatif neticelerini görmek mümkün olmaz.
Neticeler yýllar sonra çölleþme veya kuraklýk
37
* Orman Yüksek Mühendisi
olarak ortaya çýkar; ancak iþ iþten geçmiþ olur.
Bir yerde bölge þefi ve iþletme müdürü olan kiþi
en az 10 yýl, üst görevde bulunanlar da asgari 5
yýl görev yapmalýdýrlar. Bu istikrar ormancýlýða
politik müdahalenin olduðu bir ortamda hiçbir
þekilde saðlanamaz. Geçmiþ ortalamalara
bakýldýðýnda, alt yönetimin ortalama görev
süresi 2 yýl, üst yönetimin ise 1 yýl dýr. Çok
geniþ alanda çalýþan bu görevlilerin ormancýlýða
faydalý hizmette bulunmasý mümkün deðildir.
Bu süre içinde ancak bölgelerini ve teþkilatý
tanýma fýrsatý bulabilirler. Tanýmadan, bilmeden
yapýlacak ormancýlýk uygulamalarý ise faydadan
ziyade zarar getirir.
1973-93 yirmi yýllýk amenajman periyodunda
yapýlmasý gereken 1.800.000 Ha. Gençleþtirmenin 600.000 Ha.'ý Gerçekleþtirilmiþ; bunun
da 400.000 Ha. Da baþarýlý olunmuþtur.
Bakýmda ise, 4.5 milyon Ha. Yapýlmasý gereken
bakýmýn 1/3 ü gerçekleþtirilebilmiþ, kalan
ormanlarýn bir çoðu bakýmsýzlýktan fýrçalaþmaya
baþlamýþtýr. Bu baþarýsýzlýklarýn en önemli
nedenlerinden biri, ormancýlýða politik müdahale neticesinde sýk sýk tayin edilen elemanlarýn
küstürülmesi yatmaktadýr. Öyle görünüyor ki,
ormancýlýk siyasetten arýndýrýlmadýðý sürece bu
tahribatlar devam edip gidecektir. Orman
Bakanlýðý kurulmasýnýn, ormanlar üzerindeki
siyasi baskýyý daha da artýrdýðý ortadadýr. Dün
savunduklarýmýz bugün ormancýlýðýmýz aleyhine
iþlemektedir.
NE YAPMALI?
Ýlk yapýlmasý gereken iþ; ormancýlýk nasýl
olursa olsun mutlaka siyasetten arýndýrýlmalýdýr.
Buna göre bir teþkilat yapýlanmasý ortaya konmalýdýr. Bu yapýlanma üst kurullar þeklinde
olmalýdýr. Kurula seçilenler 7 yýl süreyle görev
yapmalýdýr. Kurul 7 kiþiden meydana gelmeli; 1
üye OMO, 1 üye TOC, 1 üye ORKOOP, 4 üye de
hükümet tarafýndan atanmalýdýr. 7 kiþilik
"Ormancýlýk Üst Kurulu" ormanlarýmýz ve
ormancýlýkla ilgili bütün kararlarý almaya yetkili
olmalýdýrlar. Bir milyar $'a yakýn döner sermayesi olan OGM'nin satýþlardan ve kiralardan
elde edilen bütçesi, vergi, resim ve harçtan
muaf olarak, tamamýyla ormancýlýk hizmetlerine
tahsis edilmelidir.
Diðer yandan ormancýlýkta tayinleri kaldýrmak ve personel istikrarýný korumak için her
türlü tedbir alýnmalýdýr. Politik tayinlerin ormanlarýmýza verdiði zarar, yangýnla yok olan orman
tahribatýnýn kat kat üstündedir. Üst kurulca
tayin edilecek genel müdür ve üst yönetime
asgari 5 yýl görevde kalacak þekilde gerekli
düzenlemeler yapýlmalýdýr. Taþra elemanlarý için
ise asgari görev süresi 10 yýl olmalýdýr.
Burasýnýn Türkiye olduðunu unutmadan, üst
kurulun da politik mülahazalara alet olacaðýný
düþünerek, gerekli tayin emniyetini saðlayacak
kanuni düzenlemeler yapýlmalýdýr. Kýsacasý
isteði olmadan hiçbir elemanýn tayini yapýlmamalýdýr. Böylece istemeden tayin iþkencesine
uðrayan ormancý teknik elemanlarýn mesleðe
küstürülmesi ve motivasyonlarýnýn bozulmasý
önlenmiþ olacaktýr.
SONUÇ,
Üst kurul yönetimi konuyu tamamen
çözümleyemez. Millet olarak taþýdýðýmýz zihniyet en önemli çözümleyicidir; ancak bu zihniyeti çevre ve ormancýlýk açýsýndan yeterli bulmak mümkün deðildir. Bu nedenle üst kurul
modeli, orman bakanlýðý modelinden daha
iyidir; teþkilatýn politize olmasýný önleyici bir
mekanizma olarak görmek gerekir. Ancak sorun
ortada; Ormancýlýðýn politika dýþýna çýkarýlmasýdýr. Bu konu OMO koordinasyonunda,
meslek kuruluþlarýnca tartýþýlmalý ve ortak bir
sonuca varýlmalýdýr. Varýlan ortak sonuç her
mahfilde savunulmalý ve sonuç alýnmalýdýr.
Konu belirlendikten sonra da basýn kuruluþlarýna ve kamuoyuna açýk faaliyetlerde bulunmalý, iktidar ve muhalefetle de temasa geçilerek
konunun önemi anlatýlmalýdýr. Bu þekilde hedefe
ulaþýlacaktýr. Ormancýlýðýn politikadan arýndýrýlmasý her bakýmdan ormanlarýmýzýn dolayýsýyla
ülkemizin yararýna olacaktýr. Elde edilecek
sonuç; çocuklarýmýza ve torunlarýmýza daha
güzel bir vatan býrakmanýn mutluluðu olacaktýr.
38
AYDINLIK GÜNLER ÝÇÝN ÇEVRE
Hikmet GÜLAYDIN*
Hey gidi günler hey... Yine yaðmur yaðdý, yine canlar aldý,
topraklar yok oldu...
Niye anlamamazlýktan geliyoruz ki, niye iþi ciddiye almýyoruz ki? Niye 83 yýldýr çevre konusunda devletin bir politikasý
yok ki..?
Ortada bir çevre olgusu var. Bunu çeþitli dernekler çekiþtirir, çeþitli vakýflar çekiþtirir, çeþitli hükümetler çekiþtirir ve
yine siyasilerin paralelinde iþ yapan bürokratlar çekiþtirilir.
Dernekler, vakýflar kendi düþünceleri yönünde meraya,
ormana, erozyona, su kirliliðine, hava kirliliðine dair yapýlacak
iþler için bankalarda açýlacak hesaplara paralar toplarlar.
Palamut meþesi ormanlarý, fýstýk çamý ormanlarý, kent ormanlarý kurarlar. Enteresandýr, amaç aynýdýr ancak çalýþma sistemleri ayrý ayrýdýr.
Kitabi ifadelerle ne denilmektedir biliyor musunuz? Hayvan
otlatmalarý, yangýnlar ve diðer tahribatlarla Türkiye ormanlarý
tehlikeli bir biçimde azalmýþ olup, çölleþme tehdidi ile karþý
karþýya kalmaktadýr. Ancak þu var ki, tehditle karþý karþýya
deðil, Konya bölgesinde çölleþme baþlamýþtýr. Haberiniz olsun.
Öncelikle sizleri, þu yazýmla, rakamlarla sýkmak istemiyorum. Deðerli okurlar, Türkiye’nin çevre konusundaki beceriksizliði, Türkiye’yi açlýða götürüyor.
Size sorarým; çevre konusunda fazla rahatsýz olmayan bir
sanayi zinciri geliþtirdiniz, bir çok konuda sanayi ürünleri
üretiyorsunuz. Bu sizi kurtarýr mý? ASLA! Ýçeceðiniz ve kullanacaðýnýz suyu olmayan, tarým yapabilmeniz için topraðý
olmayan soluyacaðýnýz oksijen üretilmeyen bir ortamda sanayi
konusunda ne kadar baþarýlý olursunuz? Sanayi ürünlerini bir
bedel ödeyerek dýþardan da getirebilirsiniz ancak; suyu,
topraðý, temiz havayý bir bedel de ödeseniz getirebilir misiniz?
Her yýl 500 milyon ton verimli topraðý kaybediyoruz.
Lütfen bu yukarýdaki cümleyi bir kalemde okuyup geçmeyin.
Biraz da olsa kafanýzda canlandýrýn.
Su, topraðý alýr gider. Rüzgar çýplak topraðý alýr gider...
Türkiyemiz, su ve rüzgar erozyonunun en çok görüldüðü ve bir
kitap haline gelecek konumdadýr.
Toros daðlarýný süsleyen ormanlar, dünyanýn en verimli
ovasý “ÇUKUROVA”nýn da sigortasýdýr. Meralarýn, ormansýzlaþmaya baþlamýþtýr. Güzelim Çukurova tehdit altýndadýr.
83 yýldýr hükümetler, en son olarak 6831 sayýlý orman
kanununu 110. maddesini, 1995 tarihinde deðiþikliðe uðrattý,
cezalar getirdi.
Tedbirsizlik ve dikkatsizlik ile orman yakanlar 5 yýla kadar
aýr hapis, 23 milyara kadar para cezasý ile cezalandýrýlacak.
Kasten orman yakanlar 15 yýla kadar aðýr hapis, 46 milyar
liraya kadar aðýr para cezasýna mahkum edilecektir.
Ben 44 yýldýr Orman Yüksek Mühendisi olarak bu konularla uðraþýyorum. Ben cezalara bende inanmýyorum. Sizler
inanýyor musunuz?
Meclisten bir milletvekili, daha geçenlerde “Keçi düþmaný
Allah düþmanýdýr” dedi mi, demedi mi? Bu yasalarý çýkaran
vekil, arkadan da siyaset uðruna böyle kelamlar ediyorsa, vay
halimize...
Ben 3 yýl Avrupa’da bulundum. Orada keçi derdi yok, biz
neden keçiye böyle prim vererek dert ediyoruz ki?
Ormanlarýmýzýn yok olmasýna neden olanlardan biri olan keçiyi
hala koruyoruz ki?
Peki, diyeceksiniz ki köylü ne ile geçinecek? Köylü keçi ile
kalkýnmýyor ki... Bir köyden beþ-altý köylünün toplam 2 bin - 3
bin keçisi var. Yalnýz onlar bu iþi yapýyor. Köyü, köylüyü
kalkýndýrmanýn yollarý var. Köylüyü kentlere getirerek, kent
civarýndaki gecekondulara yerleþtirmek iþ deðil. Onlarý açlýða
terk edersiniz, huzursuz edersiniz.
Köylü yerinde kalmalýdýr. Nasýl mý? Halk Eðitim Merkezleri
eðitim veriyorlar. Orman teþkilatý krediyle yardýmda bulunuyor.
Örneðin bir köye küçük çapta 100 halý, kilim, yolluk, seccade
yapan iþletmeler kurulsa, yayla seracýlýðý için giriþimciler çoðalsa ve kesme çiçekçilik geliþtirilse, orman ürünlerinden yararlanýlsa (zeytin, çam fýstýðý, defne yapraðý, kekik, harnup... gibi)
ve de tüm köylü yararlansa, süt sýðýrcýlýðý, tavukçuluk, arýcýlýk
geliþtirilse, ormana zarar veren üç-beþ ailenin keçisinden daha
iyi olmaz mý?
Gelelim esas konumuz olan ÇEVREYE... Benim çevreden
anladýðým, çevre deyince bir bölgeyi havzalar oluþturur. Diyelim
ki Mersin ilinde Müftü deresi, Deliçay gibi derelerin oluþturduðu havzalar vardýr. Müftü deresinin oluþturduðu havzayý
alalým, haritada iþaretleyelim. Nelerden oluþur; 1- Mera, 2Orman, 3- Tarým Arazileri, 4- Yerleþim yerleri, 5- Deniz. Bu beþ
halka birbiriyle iliþkilidir. Birinde aksaklýk olursa düzen bozulur.
Meranýn ýslahý þarttýr. Hayvancýlýðýn geliþmesi için, ormanlarýn korunmasý için, iyi organize edilmiþ bir Meracýlýk, çevrenin
sigortasýdýr.
Orman, su rejimini düzenlemesi açýsýndan, toprak erozyonuna mani olmasý açýsýndan vede temiz hava, karbondioksidi alýp fotosentezde kullanarak oksijeni atmosfere býrakmasý
açýsýndan tartýþmasýzdýr.
Yapýlacak iþ þudur. Müftü deresi havzasýný oluþturduk.
Havza amenajmaný, yani havza planlamasýný yapacak uzman
kiþileri biraraya getirerek; devlet olanaklarý mý olur, Avrupa
Birliði olanaklarý mý olur tez elden bir fizibilite raporu hazýrlayýp
uygulamaya geçmek gerekir. Uzman kiþiler, Orman Yüksek
Mühendisi (mera-orman için), Ziraat Yüksek Mühendisi (tarým
arazisi için), Þehircilik uzmanlarý, yerel yönetim uzmanlarý (yerleþim yerleri için), denizcilik konusunda uzman kiþiler, veteriner, eðitimci, sosyolog gibi oluþacak ve zaman geçirmeden bir
heyet olarak örnek bir poje yapmýþ olurlar.
Örneðin Mersin ilinde 4-5 havza varsa, her yýl birini ele
alarak havzalarýn, daðýn tepesinden denizin dikine kadar projeyle çözüme ulaþtýrabilirler, iyileþtirmeleri yapýlabilir.
Dereler, çaylar ýslah edilerek, otsu bitkilerle aðaç ve
aðaçcýklarla, tarým arazilerini doðru sürülmesi ve anormal
ilaçlanmanýn yapýlmamasýyla, kentlerdeki araba parký yerlerinin
düzenlenmesi, boy boy, renk renk reklam panolarýnýn,
tabelalarýýn kaldýrýlmasýyla, düzensiz televizyon antenlerinin
ýslahý, çöp fabrikasý kavgasýnýn býrakýlýp, aklý selim çözümler
bulunmasýyla, denizde ölen canlýlarýn yaþam koþullarýný
iyileþtirmekle oluþacak olan ekip, görevini yerine getirmiþ olacaktýr düþüncesini taþýyorum.
Anlattýklarým, bir uzman kiþi olarak bildiklerinizi hatýrlatmakla kalmasýn. Temennim, daha büyük felaketlerin önüne
geçmek için giriþimlerin planlamalarýn artýrýlmasýdýr. Suyu bol,
topraðý bol, havasý temiz bir Mersin hayaliyle..
39
* Orman Yüksek Mühendisi
DOÐU KARADENÝZ BÖLGESÝNDE KADASTROYU
BÝTÝRMEK, ÖNCELÝKLE YÖRE HALKININ YARARINADIR;
UYGULAYICILARIMIZ, AYDINLARIMIZ, MEDYAMIZ VE
HALKIMIZLA BÝRLÝKTE KADASTRO ÇALIÞMALARINA
OLUMLU KATKI VERMEMÝZ GEREKMEKTEDÝR.*
(Bu Ormanlar Hepimizin Olsa da)
Mehmet Sadýk AYAN**
Doðu Karadeniz topoðrafik yapýsý, doðal, yerel ve
reel yapýsý ve yapýlanmalarý nedeni ile; çok daðýnýk yerleþim alanlarýný, çok parçalý ve çok meyilli tarým alanlarýný; haliyle de çok parçalý ve meyilli ormanlýk alanlarýný da ihtiva etmektedir. Doðu Karadeniz köylüsü
yaylasý, mezrasý, güzlesi, köyü ve kasabasý ile yöresi
ormanlarý ile iç içe yaþamaya tarihi geldisi ve hatýralarý
ile birlikte devam etmektedir. Halkýmýzý bu geleneksel
yaþantýsýndan alýkoymak imkâný yoktur, buna gerek de
yoktur. Zira hiçbir kimsenin yöre halkýnýn yaþamsallýðýnda olumsuzluk yaratmak düþüncesi olamaz.
Çünkü köylerden þehirlere akýn eden nüfusun yarattýðý
sorunlar karþýsýnda, köylerimizin yaþamsal ortamlarýný
güzelleþtirmek, köylülerimizin ekonomik, sosyal ve
kültürel açýdan kuvvetlendirilmesini saðlamakla
mümkün olabilecektir. Bu nedenle kadastro çalýþmalarýnýn öncelikli amacý bir takým haklardan daha
kolay yararlandýrmayý saðlamaktýr. Mülkiyeti kime ait
olursa olsun, ormanlarýn maddi ve manevi faydalarý;
irtifak ve intifa haklarý ile birlikte, öncelikle yöresi halkýnadýr. Bu nedenle, bütün kesimlerce ormanlarýn korunmasý ve devamlýlýðýnýn saðlanmasý ana ilke olmalýdýr.
Orman kadastrosunu bitirmek, ormanlarýn sýnýrlarýný belirlemek ve arazi hâkimiyetini saðlamak;
yöremiz ormancýlýðýnýn çok önemli bir girdaptan kurtarýlmasýný saðlayacaktýr. Ancak, yöresi halký ile ormanlarýný burgaç hale getirmemek lazýmdýr. Zira Doðu
Karadeniz halký da kadastro çalýþmalarýnýn bir an önce
bitirilmesini arzu etmektedir. Geçmiþteki uygulamalarýn ortaya koyduðu mülkiyet ve zilliyet tanýmaz
olarak yansýyan çeliþkileri halkýmýzý tedirgin hale getirmiþtir. 5304 sayýlý yasa ile deðiþik 3402 sayýlý kadastro kanunu 4'maddesi kapsamlý; Yani tapu kadastro
ekiplerine en az bir orman ve bir ziraat mühendisi
40
** Orman Yüksek Mühendisi
katýlýmý ile orman sýnýrý tespitlerinin, 30'günlük kýsmi
ilan sonucu yapýlmýþ sayýlacak orman kadastrosu;
teoride mantýki temellere oturtulmuþ olup, pratiði tüm
ilgililerin katkýlarý ile oldu biti yaratmadan, yöre
halkýnýn ve ormanlarýnýn yararýna tatminkâr ve etkin
sonuçlar vermelidir.
Orman Vasfi ve mülkiyeti konusundaki Doðu
Karadeniz halkýnýn anlayýþ ve kavrayýþlarý ile, Anayasal
ve yasal mevzuatlarýn dikte ettiði uygulama sonuçlarý
arasýnda çok büyük farklýlýklarýn olmasý kaçýnýlmaz bir
realiteyi teþkil etmektedir.
Konu ile ilgili mevzuatlarý halkýn anlayýþ ve
kavrayýþlarýna göre yeniden tanzim etmek, ya da
uyarlamak imkâný uzun vadede olsa bile yoktur. Bunu
2B yasalarý ile ilgili Anayasal deðiþikliklerin iptal
edilmesine neden olan aydýn ve ezici çoðunluktaki
kamuoyunun olumsuz tavýrlarý göstermiþtir. Doðu
Karadeniz yöresine has orman mülkiyeti sorunlarýnýn
çözümüne yönelik Anayasal ve yasal deðiþikliklere
gidilemediðine, yöremiz kadastrosunun öncelik ve
ivedilikle bitirilmesi gerektiðine göre; Yöresi halkýnýn
anlayýþ ve kavrayýþlarýný, güven vermek suretiyle
mezkûr orman ve kadastro mevzuatlarýna intibak
ettirilmesini saðlamak önemlidir. Bunun için, deneyimli, donanýmlý ve güvenli ekiplerle; muhtarlarýn, köy
bilirkiþisi ve önderlerinin katýlýmý ile aktif ilgisi gerekmektedir.
Doðu Karadeniz'in bilhassa sahil bandýnda
(Trabzon da, Rize de) kadastro yapmak, inisiyatif kullanmak ve yeknesaklýk saðlamayý gerektirmektedir.
Donaným ve deneyimleri artýrýlmýþ, bilgi birikimleri belli
bir konsensüse vardýrýlmýþ kadastro ekiplerine; bilirkiþilerin, muhtarlarýn ve halk önderlerinin aktif katýlýmý
saðlanmalý; Ýlgili halkýn elindeki bilgi ve belgeler
Kadastro Müdürlükleri kanalý ile ekiplere ve komisyonlara sunulmalý, mahalli izahatlarla yardýmcý olunmalýdýr.
Medyamýzla birlikte aydýn ve önderlerin olumlu ve
yapýcý tavýr sergilemeleri esastýr. Zira Karadeniz ardý
sahalarda (Bayburt da, Erzurum da) orman kadastrosu tek desenli kilim dokumak olarak yorumlanýrsa;
Doðu Karadeniz'in sahil bandýnda (Trabzon da, Rize
de) kadastro yapmak, çok desenli ve tarihi motifli bir
halýyý dokumak anlamýna gelir ki, çok yönlü ve yapýcý
katkýlarý gerektirmektedir.
766' sayýlý Tapulama Kanunu ve 3402'sayýlý
Kadastro Kanunu kapsamlý geçmiþteki bazý çalýþmalar,
öncelikle Orman Kanunlarýný kâle almadan tek taraflý
yapýldýðýndan yüzlerce dava ile, ilgili halkýn maðduriyetine neden olunmakta idi. Bu kapsamlarda
Trabzon da %28, Rize de %3 çalýþýlabilmiþ, müzminleþen kimi sorunlarý günümüze taþýnmýþtýr.
5304' sayýlý yasa ile deðiþik 3402'sayýlý kanunun
4'maddesi kapsamlý kadastro çalýþmalarý,12-05-2005
tarihi itibari ile bölgemizde baþlamýþ olup, Trabzon da,
Rize de ve Gümüþhane de toplam 380 adet yerleþim
biriminde devam etmektedir. 220' adet yerleþim birimi
ihaleli çalýþmaya açýlmýþ, 152 adet yerleþim birimi, 30'
günlük kýsmi aský aþamasýna gelmiþtir. 15'adet köyde
orman sýnýrýnda ihtilaf olsa da, yeni kadastro uygulamalarý çok baþarýlý olarak yürütülmekte, eskiye
nazaran dava âdetinin büyük ölçüde azalacaðý intibaýný
vermektedir.
Gelinen aþamada, orman sýnýrlarý, Vasfi ve mülkiyeti
Tapu Kadastro ekiplerince nihai aþamasý ile belirlenmektedir. Bu ekiplere orman ve ziraat mühendislerinin
katýlýmý ile kadastro ve orman mevzuatlarý bir arada ve
birlikte uygulanmaktadýr. Ekipteki orman sýnýr noktalarýna ve aplikasyonlara iliþkin ihtilaflar ve vatandaþlarýn itirazlarý; baþka ormancý ve ziraatçýlarýn
komisyona katýlýmý ile oluþan itiraz komisyonlarýnca da
deðerlendirilip karara baðlanabilmektedir. Ormancý,
Ziraatçý ve Haritacýlarýn orman ve kadastro kanunlarý
ile mevzuatlarýný birlikte ve ayný zamanda yorumlayarak karara baðlamalarý, yeni sistemdeki çalýþmalarýn
en önemli espirisini teþkil etmektedir. 6831 sayýlý
orman kanunu 7'inci maddesindeki; Anayasanýn
169'uncu, mezkûr orman kanunu 2B maddesi gereði,
orman niteliðini kaybetmiþ tarýma elveriþli yerlerin
orman sýnýrlarý dýþýna çýkarma yetkisine sahip Orman
Kadastro Komisyonlarýnca, kadastrosu kesinleþmiþ
yerleþim yerleri iþ programlarýna alýnacak olup;
Oluþmasý muhtemel kýsmi maðduriyetler bu yolla da
giderilmeye çalýþýlacaktýr.
Orman Ýdaresinin, ilgili vatandaþlarýn, aydýnlarýmýz
ve medyamýzýn; yeni kadastro çalýþmalarýna aktif,
olumlu ve yapýcý deðerlendirmeleri ile katký vermelerini; yöremiz halkýnýn, ormanlarýnýn ve ormancýlýðýnýn
yararýna olacaðý ümidi ile arz ederim.
* Bu yazý Rize ÇAY TELEVÝZYONU A.Þ. tarafýndan 20-1
11-2
2006 tarihinde canlý yayýnla gerçekleþtirilen, 'Bu topraklar Bizim' isimli panelin
Ardýndan kaleme alýnmýþtýr.
41
KAMU YÖNETÝMÝ VE YENÝDEN YAPILANMA SÖYLEMÝ
Hamit HETEMOÐLU*
"Bütün iyileþtirilmeden parça iyileþtirilmez. Ruhu iyileþtirmeden bedeni
iyileþtirmeye kalkýþmak boþunadýr. Zihnin ve bedenin saðlýklý olmasýný istiyorsanýz,
iþe ruhu iyileþtirerek baþlamalýsýnýz."
Ülke yön
netim
mi, yetm
miþ yýla yakýn
n birr zam
man
ndýrr, Batýn
nýn
n em
mperryalist kapitalizm
mi,
Sovyet ideolojisi, Orrtadoðu'n
nun
n mistik- teokrratik kültürr ve siyaseti ile Türrk kültürr
ve siyaseti arrasýn
nda akýl ve man
ntýk den
ngesin
ni kaybetm
miþ; yen
niden
n Tan
nzim
mat
devrrin
ndeki tutarrsýzlýk, rotasýzlýk ve karrarrsýzlýk psikolojisin
ne girrmiþ; kiþisel kaygýlarrla
iç ve dýþ odaklarra teslim
m olm
muþ seçkin
nlerrin
n elin
nde ' yen
niden
n yapýlan
nma' adý altýn
nda
kaosa sürrüklen
nmektedirr.
1950'de yeni kurulan hükümet, programýný; "Özel
teþebbüsü büyütmek ve Devleti küçültmek" temel
hedefimizdir diye özetlemiþ1. O tarihte 14 olan
bakanlýk sayýsý her fýrsatta artýrýlarak 2000'li yýllarda
bunun üç katýna kadar çýkarýlmýþtýr. Tabii, bu sorumsuzluk ve disiplinsizlik bununla sýnýrlý kalmamýþ.
Atatürk'ün Devlete ve toplum hayatýna kazandýrdýðý
rasyonel düþünce, meþruiyet, þeffaflýk, çaðdaþ
bürokratik örgütlenme ve kurumsallaþma anlayýþ ve
esaslarý hýzla terk edilerek; Osmanlý'yý bitiren
patromonyal/pederþahi
Ortaçað
zihniyetine
dönülmüþtür. Atatürk'ün fikirlerinin karikatürünü
benimseyebilen, vaktiyle Atatürk'ü de bunaltan
tefessüh etmiþ þark bürokrasisi yeniden devlete
hâkim olmuþtur2. Siyasi ve idari mekanizmalar,
Atatürk'ün düþüncelerinin ve yaptýklarýnýn anlamýný
kavramaktan çok uzak Osmanlý zümre anlayýþýný
terkedemeyen ve þahsý kaygýlarýnýn dýþýnda hiçbir
öngörüsü olmayan zavallýlarýn eline geçmiþtir 3.
Atatürk'ün bir gün bilvesile: "Bu ne sakat
düþüncedir, bu nasýl zihniyettir? Görülüyor ki varmak istediðimiz hedef, henüz en yakýn arkadaþlar
tarafýndan bile zerre kadar anlaþýlmýþ deðildir. (...)" 4
demesi, Atatürk'ün en yakýnýnda bulunanlarýn onu
anlamaktan ne kadar uzak olduklarýný göstermektedir.
'Sözde aydýn
n-ssiyasetçi' çaðýn ve toplumun beklentileri yerine, iktidarlarýna destek veren iç ve dýþ ideolojik gruplarýn, cemaatlerin, patronlarýn güdümünde;
aklýn ve bilimin icaplarýna ters düþmüþ; Atatürk
tarafýndan iþlerlik kazandýrýlan milletin siyaset ve
ideolojisi (bilinçli, sistemli, programlý modernleþme
mez' kaidesince,
süreci) 'tahrribat marrifet istem
Atatürkçü geçinenler tarafýndan mecrasýndan uzaklaþtýrýlmýþtýr. Kemalizm maskesi altýnda; organize iç
ve dýþ ideolojik çýkar gruplarýnýn güdümüne girilmiþ;
yalýn çýkar-iktidar tutkusu idareye hâkim olmuþ;
Atatürk'ün yaptýklarýnda ve Atatürkçü yaklaþýmda
bir yanlýþlýk, eksiklik ve zaaf varmýþ izlenimi verilmiþtir. 1974'te, 'Dün Atatürk Bugün Ecevit' adlý
kitapta bu durum þu þekilde özetlenmiþtir: "Ýsmet
Paþa kadrosu ülkede halkýn yararýna iþler yapmak
þöyle dursun eþ dost kayýrma yolunu tutmuþlardýr." 5
Ülkenin ileri hamle yaparken geriye düþmesinin
iki temel sebebi vardýr: Ýlki, Batýlýlarýn, Doðu toplumlarý ve ülkelerinin, kendileriyle ayný hukuki, iktisadi,
idari, siyasi, sosyal, kültürel ve bilimsel anlayýþ
düzeyine ulaþmasýný istememeleridir. Diðeri, Batýlý
veya Doðulu ideoloji ve dogmalarýn modasýnýn
geçtiðini; hazýr bir yönetim modelinin olmadýðýný,
her ülkenin kendi modelini yaratmak zorunda
olduðu gerçeðini anlamak istemeyen, 'Akýl Çaðý'na
intikal edemeyen elitlerimizin entelektüel vasfýndan
yoksun olmalarýdýr. Bunlarý çok iyi bilen Batýlýlar,
Cumhuriyet ile baþlayan; siyasette, eðitimde, dinde,
hukukta, iktisatta ve ilah konularda rasyonel
hareket anlayýþýný; geleneksel zümreleri, cemaatleri,
partileri, ticari ve etnik gruplarý ve benzeri legal ve
illegal örgütleri kullanarak sekteye uðratýlmýþlardýr.
Ülkemizde, ayrý bir çýkar dayanýþmasý ve gurup
psikolojisi oluþturan bu dini, etnik, siyasi, sosyal,
kültürel ve sektörel unsur ve örgütler kendi aralarýnda sözde hukuk ve ahlak anlayýþlar geliþtirerek;
toplumun genelinin bildiði ve kabullendiði hukuk ve
ahlak ile sürekli çatýþma haline girmiþlerdir. Bu
oluþumlar sürekli iki gündemli/ajandalý yaþamak-
42
* Çevre ve Orman Bakanlýðý, APK Uzmaný
tadýrlar. Toplumun genel hukuk ve ahlaký devre dýþý
kalmýþtýr. Samimi ve gerçek anlamda uygulanan bir
demokrasiden, siyaset, yasama, yürütme, yargý,
idare, bürokrasi, eðitim, bilim, iktisat, ticaret, sanat,
basýn ve sivil toplum kuruluþundan söz etmek
mümkün deðildir. Bu trajedi, milliyetçi, dindar, solcu
veya liberal maskeler takýlarak oynanmaktadýr.
Elitlerimiz akýl, din, felsefe, sosyoloji, siyaset, sanat,
edebiyat, ticaret, teknoloji; kavram, müessese, ilmi
disiplin ve ilah vasýtalarý toplumsal bir meseleyi
çözecek araç/yaklaþým olarak deðil iktidara götürecek bir vasýta olarak görmektedirler. Her þey iktidarý
ele geçirme ve çýkar elde etme vasýtasý olarak kullanmaktadýrlar. Bu zihniyet ve iþleyiþ halkta deðil,
siyasi partilerimizde, meclislerimizde, basýnýmýzda,
kamu kurum ve kuruluþlarýmýzda, cemaatlerimizde
ve üniversitelerimizde hâkimdir.6
Mevcut tablo bu olduðu halde; bu karmaþýk ve
çok boyutlu problemi tek etmenli problem haline
indirgemek yanlýþtýr. Þayet bu yapýlan bilinçli ise (ki
öyledir) o zaman bu bir ahlaksýzlýktýr.
Bu ahvalde Ülkeyi yönetenlerin, keyfi iktidarýnaçýkarýna son verecek rasyonel anlayýþý, doðru iþleyen
bir bürokrasi aygýtýný, bu durumun yaratýcýlarýnýn
istemeleri mümkün gözükmemektedir.
Mevcut yapýya dayalý imtiyazlarýnýn yýkýlmasýný
istemeyenlerin, uluslar arasý meþruiyet kazanmak,
toplumun deðiþime olan istek ve baskýlarýný
sömürmek maksadýyla reaktif birtakým sathi düzenlemelere gitmeleri, oyalayýcý manevralarla vakit
geçirmeleri sorunlarý içinden çýkýlmaz hale getirmiþtir. Bugün modernleþme adýna gösterilen bu
pragmatik (faydacý) ve esnek taktiklerin mevcut
anlayýþý yaþatmak amaçlý olduðu açýktýr. "Bu durum,
siyasi sýnýfa yaramaktadýr, çünkü onlara, dostlarýna
kamu fonlarýný aktarma hakký da dâhil olmak üzere
birçok ayrýcalýðý ellerinde tutma þansýný vermektedir.
Dini partilere/cemaatlere yaramaktadýr, çünkü
onlara kahraman savaþçýlar imajý ve kazancýný saðlamaktadýr. Orduya yaramaktadýr, çünkü siyasi gücün
nihai sahibi rolünü sürdürmesini saðlamaktadýr." 7
Sonuçta "görev (elitlerin çýkarlarý) stratejiyi ve
strateji de yapýyý meydana getirmektedir. Oyunun
kurallarýnýn ve kurumlarýnýn iyi olmasý oyuncunun
hile yapmasýný engellemiyor." 8
"Bilgi tanýmý gereði sürekli deðiþmektedir." 9 Hýzlý
deðiþim ve bugünün kesinliklerinin her zaman için
yarýnýn saçmalýklarý olmasý bilginin doðasýndandýr" 10
Yüz yýllar önce yaþanmýþ olan olgularý, varsayýmlarý,
paradigmayý, bugünküler ile deðiþtirmeye çabalama
veya emperyalizmin isteklerini çaðdaþlýk olarak
takdim etme yenilenme anlamýna gelemez.
Atatürk'ün, Devlet yönetiminden söküp attýðý mistik
düþünceyi, dogmalarý ve bunlara ait müesseseleri
tekrar topluma ve devlete dayatmak; yenilenme,
demokratikleþme olarak takdim edilemez. Doðru
anlamda yenilenilmez ve deðiþim sürdürülmez ise
'kötü' olmaz; felaket olur. Ya deðiþerek yaþayacaðýz
ya da çürüyerek deðiþmiþ olacaðýz.
"Milli ruhsuz hiçbir medeniyet mümkün deðildir.
Ýnsan var olduðu günden beri iki þeyle uðraþmýþtýr:
Kendine bir anane zincir yaratmak ve bunlarýn faydasýzlarýný deðiþtirmekle. Kökleþmiþ bir anane
olmadan medeniyet olmaz. Bu ananeler sistemli bir
þekilde deðiþtirilmez ise ilerleme de meydana
gelmez. Ananelerin en sýký muhafazakârlarý elitler ve
elitlere ait cemaatler/sýnýflar ve benzeri suni-çýkar
maksatlý kitlelerdir." 11
Geldiðimiz noktada tabiat/hayat birtakým
evrensel ve toplumsal realiteleri görmemizi ve þu
hususlarda yenilememizi bize dayatmaktadýr:
• Medeniyetimizi temelinden sarsan, her türlü
geliþmelere paralel toplum-devlet-yönetim-insan
iliþkilerinde meydana gelen deðiþiklikler...
• Toplumsal paradigma, varsayým ve temel
siyasetin milletin-halkýn ihtiyaçlarýna ve çaðýn
realitelerine uygun hale getirilmesinin önündeki
mistik, dogmatik, ideolojik yapý ve müesseslerin
yenilenmesi zorunluluðu...
• Ülkedeki verimsizliðin, iþsizliðin, yoksulluðun,
yolsuzluðun, hukuksuzluðun ve ilah sorunlarýn
müsebbibi; baþta siyasetçiye, idareciye, bürokrata,
yargýya, ulemaya, özel sektöre ve benzeri seçkinlere
duyulan güvensizliðin acilen giderilmesi zorunluluðu...
Bu bileþenler göz önüne alýnmadan; günlük çýkarlara göre yapýlan teþebbüslerin tahribatý tecrübelerle sabittir. Sorunlarýn yaratýcýsý olan statükocu
seçkinlerin zihniyeti ve bu zihniyetin kaynaðý kuram
ve kurumlarý tartýþmanýn dýþýnda tutarak sadece
bunlarýn bir sonucu olarak karþýmýza çýkan
'bürokrasi aygýtýnýn' iþleyiþindeki arýzanýn teknik
anlamda tartýþma konusu yapýlmasý yanlýþtýr. Zira
"yönetim bir sosyal disiplin olarak insanlarýn ve
insanlara ait kurumlarýn davranýþlarýnýn tümüyle
yakýndan ilgilidir." 12 (...) Yönetim ruhsal konularla
43
derinden ilgilidir" 13 "Yönetim siyasetle çok yakýndan
ilgilidir." (...) Siyaset ile yönetim arasýnda kesin bir
sýnýr çizmek yanlýþtýr ve imkânsýzdýr.14 Yönetim,
"insanlýk deðerlerini ve davranýþlarýný, toplumsal
düzen ve entelektüel araþtýrma ruhunu; ekonomiyi,
psikolojiyi matematiði, politik kuramý, tarihi, felsefeyi kapsayan bütünsel bir disiplindir.15 Yönetici her
iþin hayat veren dinamik unsurudur." 16 Ve asýl olan
oyuncunun samimi, objektif, ahlaklý, tutarlý ve kararlý olmasýdýr.
"Deðiþmelerin, bir gurup veya cemiyetin sahip
olduðu kültürün maddi kýsýmlarýnda meydana geleceðini, yalnýz teknik sahanýn bundan müteessir olacaðýný zannetmek bir hatadýr. (...) Hayati bir ehemmiyete haiz bu ana davayý, günün siyasetinden, münferit þahýslarýn veya zümrelerin kanaat ve temayüllerinin birer ifadesi halinde münakaþa mevzu olmaktan kurtarýp ilmi bir þekilde tetkik edilmek üzere
mütehassýslarýn eline vermek zamaný gelmiþtir. Bunu
yapmadýkça memleketimizde esaslý hiçbir meseleyi
kökünden halletmeye imkan yoktur. Çünkü her
mesele, bir sosyal ve kültür faaliyeti olarak eninde
sonunda gelip buraya dayanmaktadýr." 17
Millet telakki ve irfanýndan uzaklaþma, yabancý
dogma ve ideolojik suni oluþumlara yönelme;
"Osmanlý tipi bir yapýlaþma, kendi milletini yok
sayma, ötekine saygý duyma ve yönetimi 'ben deðil'
'ötekine' tahsis etme geleneði bu günde sürmektedir. Ülkenin aydýnlarý, sadece Batýdan veya güçlü
uygarlýk odak noktalarýndan taklit yolu ile kültür
taþýyýcýlýðýna yönelirse, o vakit millet 'yaratýcý azýnlýðýný' yitirmiþ olur. Bu oluþum Arnold Toynbee'nin 'iç
proletarya' adýný verdiði bir olgudur. (...) Aydýn sýnýfý
'iç proletarya' konumuna düþen bir ülkede, ezeli düþmanlarý olan ve fýrsat bekleyen tarihsel düþmanlar
avýnýn üzerine yürür. (...) AB'ye katýlmak üzere ileri
sürülen tüm Batýlý deðer ve normlarýn kabulünde
gözlenen 'yaratýcý kimliðin yitirilmesi ve teslimiyetçi
bir tavýr alýnmasý süreci 'iç ve dýþ proletaryanýn bir
kombinezonudur." 18
Özetle, sorun, siyasi karar almakla ve yasal
düzenleme yapmakla çözülecek cinsten salt hukuki
ve teknik bir konu deðildir. Bunlarý derinden etkileyen asýrlardan beri süre gelen inançlarla, hislerle,
ahlaki alýþkanlýklar ile alakalý; dini, felsefi, psikolojik,
sosyal ve kültürel bir sorundur. Fikirlerin kabul ve
reddi iradeyle alakalýdýr. Hisler, inançlar ve ahlaki
alýþkanlýklarýn deðiþmesi ise toplumsal eðitim ve
öðretimle alakalý çok derin ve çok boyutlu bir
meseledir. Bu derece karmaþýk sorunlar siyasi
manevralar ve basit kanuni düzenlemeler ile
deðiþtirilemezler.
Türkiye, bugün seçkinleri yüzünden meselelerini
çözemeyen ve Devleti yönetemeyen bir ülke durumundadýr. Aydýnlarýmýz kendisini ele almalý; teknik
ve hukuki meselelerden önce insana yönelmelidir.
Batý, hadiseleri çok karmaþýk bir þekilde ele alýrken;
biz sorunlarý basitleþtirmekte ve kiþisel kaygýlarla
basit çözümlere indirgemekteyiz. Hiçbir meseleye
"derinlemesine" bakmak istemiyoruz ve bakamýyoruz.
Bütün sýrlarý ve her ilmi de bilseniz, daðlarý
nakledecek kadar bir güce sahip de olsanýz; insanaülkeye karþý samimiyetiniz, sevginiz, merhametiniz
ve adaletiniz yok ise siz bir hiçsiniz19
DÝPNOTLAR
1- Altan Öymen, Deðiþim Yýllarý, Doðan Kitapçýlýk AÞ., 3. Baský,
Ek,im 2004 Ýstanbul, sf.461.
2- Prof. Dr. Þerif Mardin, Türkiye'de Toplum Ve Siyaset, Ýletiþim
Yayýnlarý, 2. Baský, Ýstanbul 1991, sf. 209-210.
3- Falih Rýfký Atay, Atatürkçülük Nedir?, Ýstanbul 1990, sf. 44
4- Hasan Rýza Soyak, Atatürk'ten Hatýralar, Yapý Kredi Yayýnlarý,
kasým 2004, sf. 62
5- Taha Akyol, Lider Kültü, Milliyet Gazetesi, 10 Kasým 2006.
6- Þerif Mardin, Siyasal ve Sosyal Bilimler, Makaleler 2, Ýletiþim
Yayýnlarý, 1990 Ýstanbul, sf. 36.
7- Stephen Kýnzer, Hilal ve Yýldýz, çeviren; Funda Keskin, Ýletiþim
Yayýnlarý 4. Baský Ýstanbul 2002, sf. 93.
8- Peter F. Drucker, 21. Yüzyýl Ýçin Yönetim Tartýþmalarý, Epsilon
Yayýnlarý, 2. Baský, Ýstanbul, 2000, sf.15.
9- Jack Beatty, Peter Drucker'e Göre Dünya, Sisitem Yayýncýlýk, 1.
Baský, Ýstanbul 1998, sf. 33.
10- Jack Beatty, ayný eser, sf. 32.
11- Gustave Le Bon, Kitleler Psikolojisi, Yaðmur Yayýnevi, üçüncü
baský 1976, s. 86-87.
12- Peter F. Drucker, 21. Yüzyýl Ýçin Yönetim Tartýþmalarý, Epsilon
Yayýnlarý, 2. Baský, Ýstanbul, 2000, sf.10.
13- Peter F. Drucker, Yeni Gerçekler, Ýþ Baknasý Yayýnlarý, 2. Baský,
Ankara 1992, sf. 235.
14- Prof. Dr. Nuri Tortop, Doç. Dr. Eyüp G. Ýsbir, Yönetim Bilmi, Bilim
Yayýnlarý, Kýzýlay-Ankara, sf. 31.
15- Jack Beatty, Peter Drucker'e Göre Dünya, ayný eser sf. 18.
16- Jack Beatty, ayný eser sf. 31.
17- Prof. Dr. Mümtaz Turhan, Kültür Deðiþmeleri, Marmara Üniv.
Ýlahiyat Fakültesi Yayýnlarý. Sf. 16.
18- Prof. Dr. Orhan Türkdoðan, Doðu-Güneydoðu ve Kimlik Yapýsý-2,
Türk Dünyasý Tarih Dergisi, Eylül-2006.
19- Kahireli Tarihçi Abdurrahman Al-Gabartî. (Arnold Toynbee,
Medeniyet Yargýlanýyor, Aðaç Yayýncýlýk, Ýstanbul, 1991, sf. 77).
44
ORMAN MÜHENDÝSÝ VE ORMAN ENDÜSTRÝ
MÜHENDÝSLERÝ ATAMALARI
Orman Genel Müdürlüðü tarafýndan 2006 yýlý için Maliye Bakanlýðýndan alýnan
380 Orman Mühendisi ve Orman Endüstri Mühendisi kadrolarýna atamalar
yapýlmýþtýr.
ADI VE SOYADI
ÜNVANI
Mehmet Ali EÞKÝOÐLU
Adem SARIBIYIK
Emine TÜRKMENOÐLU
Harun AKDOÐAN
Muhammet KÖSE
Gülay BOZKURT
Yaþar SÖNMEZ
Hasan ÞEVK
Taner ÖZGAN
Erdal TUNÇ
Bayram HOPUR
Ali KARAGÖZ
Hasan YAÐCÝ
Mehmet USTA
Murat SÜRÜCÜ
Mevlüt ERTUNA
M.Þamil YAÐLIOÐLU
Fahri ATALAY
Muzaffer ÖZSAN
Gökçe Kazaz SÖYLEMEZ
Sevgi AKTÜRK
Zeynel BAÞDOÐAN DOMAÇ
Türker UÐUR
Abdurrahman SEZER
Neslihan SUNGUR
Coþkun Okan GÜNEY
Aytekin DENÝZ
Mehmet Savtekin VAYVAYLI
Güler EROL
Bayram CEYLAN
Soner TEMUR
Gökhan ULUDAÞ
Özlem BÝLGÝN
Yusuf ÇELÝK
Eylem DURMAZ
Miraç YAMAKALÝOÐLU
Levent MORKAN
Tuncay BÝLMÝÞ
Yüksel SARAÇ
Bülent ELDEMÝR
Ergün KAHRAMAN
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
TERTÝP
EDÝLDÝÐÝ ÝL
ADANA
ADANA
ADANA
ADANA
ADANA
ADANA
ADANA
ADANA
ADANA
ADIYAMAN
ADIYAMAN
ADIYAMAN
AFY.KARAHÝSAR
AÐRI
AÐRI
AÐRI
AMASYA
AMASYA
Ankara
Ankara
Ankara
Antalya
Antalya
Antalya
Antalya
Antalya
Antalya
Antalya
Antalya
Antalya
Ardahan
Ardahan
Ardahan
Ardahan
Ardahan
Artvin
Artvin
Artvin
Artvin
Artvin
Artvin
BÖLGE
MÜDÜRLÜÐÜ
ADANA
ADANA
ADANA
ADANA
ADANA
ADANA
ADANA
ADANA
ADANA
K.MARAÞ
K.MARAÞ
K.MARAÞ
ESKÝÞEHÝR
ERZURUM
ERZURUM
ERZURUM
AMASYA
AMASYA
Ankara
Ankara
Ankara
Antalya
Antalya
Antalya
Antalya
Antalya
Antalya
Antalya
Antalya
Antalya
Erzurum
Erzurum
Erzurum
Erzurum
Erzurum
Artvin
Artvin
Artvin
Artvin
Artvin
Artvin
Güldemet ALKAN
Ali ÞIK
Miraç YILDIZ
Arzu ÖZDEMÝR
Bülent KAYADÝBÝ
Ekrem ORUÇ
Adem ERDAL
Ferruh Fatih ALBAYRAK
Celal Yavuz ÇAKIR
Ahmet ENÝÞ
Soner YILMAZ
Suat ÝSTEK
Meltem GÜVEN
Mustafa KURÞUNLUOÐLU
Nurcan KAPLAN
Yusuf AKÇA
Fatih ÞAHÝN
Serdar YAZICI
Halil ÞAYAN
Uður GÜLER
Mustafa KOÇ
Faruk TUNA YÜKSEK
Gökhan ASLAN
Sevgi KIRIT
Erdoðan DEMÝRCÝ
Ahmet KAYA
Veysi TEKÝN
Fuat NAZLI
Sinan ÇAVUÞOÐULLARI
Orhan Kemal KORKMAZ
Mazhar Tuðsen ULUSOY
Kamil ERGÝN
Serhat SUGEÇTÝ
Hasan BEYTEKÝN
Mehmet ÇETÝN
Serhat CÝHAN KESKÝN
M.Seyfettin ULUSOY
Osman ARAZ
Bahri YÜCEL
Kamil KILIÇ
Ýsmail YÖRÜK
Abdullah SARIKAYA
Erhan ÖGÜT
45
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Artvin
Artvin
Artvin
Artvin
Artvin
Artvin
Artvin
Artvin
Artvin
Artvin
Artvin
Aydýn
Aydýn
Aydýn
Balýkesir
Balýkesir
Balýkesir
Balýkesir
Balýkesir
Balýkesir
Balýkesir
Balýkesir
Balýkesir
Balýkesir
Balýkesir
Balýkesir
Balýkesir
Balýkesir
Balýkesir
Balýkesir
Balýkesir
Bartýn
Bartýn
Bartýn
Bartýn
Bartýn
Bartýn
Bartýn
Bartýn
Bartýn
Batman
Batman
Bayburt
Artvin
Artvin
Artvin
Artvin
Artvin
Artvin
Artvin
Artvin
Artvin
Artvin
Artvin
Muðla
Muðla
Muðla
Balýkesir
Balýkesir
Balýkesir
Balýkesir
Balýkesir
Balýkesir
Balýkesir
Balýkesir
Balýkesir
Balýkesir
Balýkesir
Balýkesir
Balýkesir
Balýkesir
Balýkesir
Balýkesir
Balýkesir
Zonguldak
Zonguldak
Zonguldak
Zonguldak
Zonguldak
Zonguldak
Zonguldak
Zonguldak
Zonguldak
Elazýð
Elazýð
Trabzon
Yunus KURTGÖZ
Sabri SATIÞ
Seval POYRAZ
Gözde GÜNERÝ
Eser DAÐLAYAN
Salih KORKMAZ
Murat ÖZMEN
Ahmet ÖZTÜRK
Alev AY
Sema GENÇER
Gökçe AYDINLIK
Fatih ÖZTÜRK
Metehan AKDOÐAN
Ercan AYDEMÝR
Mehmet BOZKURT
Ümit KAÇAR
Sevilay ADIYAMAN
Ferdi KARACAN
Halit KÖSE
Fülya KARAOSMANOÐLU
Eda ÇELÝK
Yusuf ADIGÜZEL
Tuba ÖZDEMÝR
Hatice DEMÝR
Mehmet Emin OKKAÞ
Mehmet Barbaros GÖKULU
Hüseyin Cihad ANLAR
Vasfi Cem BULUT
Cem Mete YILMAZ
Salih TAÞDEMÝR
Uður ALTINDAL
Ramazan BAÞARAN
Orhan ALAGÖZ
Ali KARAMANLI
Þerafettin AKÞAHÝN
Bilal MARAL
Duygu KALYONCU
Hakan DÖNMEZ
Nihat GÜNDÜZ
Hüseyin POLAT
Recep VAN
Oygar TOPALOÐLU
Zafer ÖZBEK
Erdem AKYÜZ
Murat GÖKÇE
Hýzýr ÞANLI
Ali GÜR
Osman Serdar ARMAN
Gülfem Sultan GÜNEN
Kazým ÇAVDAR
Semih SARAÇLI
Sedat YILDIRIM
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Bilecik
Bilecik
Bilecik
Bilecik
BÝNGÖL
BÝNGÖL
BÝNGÖL
BÝTLÝS
BÝTLÝS
BOLU
BOLU
BOLU
BOLU
BOLU
BOLU
BOLU
BOLU
BOLU
BOLU
BOLU
BOLU
BOLU
BOLU
BOLU
BOLU
BOLU
BOLU
BOLU
BOLU
BOLU
BURDUR
BURDUR
BURDUR
BURSA
BURSA
BURSA
BURSA
BURSA
BURSA
BURSA
ÇANAKKALE
ÇANAKKALE
ÇANAKKALE
ÇANAKKALE
ÇANAKKALE
ÇANAKKALE
ÇANAKKALE
ÇANAKKALE
ÇANKIRI
ÇANKIRI
ÇANKIRI
ÇORUM
Bursa
Bursa
Bursa
Bursa
ELAZIÐ
ELAZIÐ
ELAZIÐ
ELAZIÐ
ELAZIÐ
BOLU
BOLU
BOLU
BOLU
BOLU
BOLU
BOLU
BOLU
BOLU
BOLU
BOLU
BOLU
BOLU
BOLU
BOLU
BOLU
BOLU
BOLU
BOLU
BOLU
BOLU
ISPARTA
ISPARTA
ISPARTA
BURSA
BURSA
BURSA
BURSA
BURSA
BURSA
BURSA
ÇANAKKALE
ÇANAKKALE
ÇANAKKALE
ÇANAKKALE
ÇANAKKALE
ÇANAKKALE
ÇANAKKALE
ÇANAKKALE
ANKARA
ANKARA
ANKARA
AMASYA
Hakan KARATAÞ
Muammer KARDÝL
Arzu YAÞAR
Nesra ARICIOÐLU
Erol GÜNER
Ulaþ Ýbrahim GÜNGÜL
Nurullah KARAGÖL
Ümit GÖKÇE
Cihan TÜRKMEN
Burhan ELÝKÜÇÜK
Þahin DÖNERTAÞ
Halit AKSAY
Asuman BÜYÜKCÝVELEK
Ahmet Fatih ÜNAL
Sinan SÖZBÝLEN
Mustafa ZEKERÝYE
Nurhan ELBÝ
Selçuk YALÇIN
Nazmi DOÐAN
Emin AYDIN
Fatih DENÝZLÝ
Selen OÐRAÐ
Süleyman KIZIL
Zeynep ANAÇ
Mesut YÜKSEL
Erol CABAK
Ali KABAOÐLU
Serkan YÜNEY
Yasemin KOCA
Ersan KOMÞUCU
Ýsmail Hakký GÜNEY
Soner DÝNÇER
Abdullah KOLCU
Neriman POLAT
Murat KOÇLUK
Korkmaz DURSUN
Fatma ERKAN
Kemal ESER
Abdullah Þahin KAYA
Selçuk BEKÝRCAN
Ömer OÐLAKKAYA
Hayati TEKÝN
Hamit ÇÝÇEK
Zafer KERÝMOÐLU
Asiye Ekiz KERÝM
Mustafa ATALAR
Ýlyas DÝCEL
Mehmet KARAMAN
Onur ZENGÝN
Harun AYDIN
Salih DEMÝR
Gülistan ERDEM
46
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
ÇORUM
ÇORUM
ÇORUM
DENÝZLÝ
DENÝZLÝ
DENÝZLÝ
DENÝZLÝ
DENÝZLÝ
DENÝZLÝ
DENÝZLÝ
DENÝZLÝ
DENÝZLÝ
DENÝZLÝ
DENÝZLÝ
DENÝZLÝ
DÝYARBAKIR
DÜZCE
DÜZCE
DÜZCE
DÜZCE
DÜZCE
DÜZCE
DÜZCE
DÜZCE
DÜZCE
DÜZCE
DÜZCE
ELAZIÐ
ELAZIÐ
ERZÝNCAN
ERZÝNCAN
ERZÝNCAN
ERZÝNCAN
ERZÝNCAN
ERZURUM
ERZURUM
ERZURUM
ERZURUM
ERZURUM
ESKÝÞEHÝR
ESKÝÞEHÝR
ESKÝÞEHÝR
ESKÝÞEHÝR
GAZÝANTEP
GÝRESUN
GÝRESUN
GÝRESUN
GÝRESUN
GÝRESUN
GÝRESUN
GÜMÜÞHANE
GÜMÜÞHANE
AMASYA
AMASYA
AMASYA
DENÝZLÝ
DENÝZLÝ
DENÝZLÝ
DENÝZLÝ
DENÝZLÝ
DENÝZLÝ
DENÝZLÝ
DENÝZLÝ
DENÝZLÝ
DENÝZLÝ
DENÝZLÝ
DENÝZLÝ
ELAZIÐ
BOLU
BOLU
BOLU
BOLU
BOLU
BOLU
BOLU
BOLU
BOLU
BOLU
BOLU
ELAZIÐ
ELAZIÐ
ERZURUM
ERZURUM
ERZURUM
ERZURUM
ERZURUM
ERZURUM
ERZURUM
ERZURUM
ERZURUM
ERZURUM
ESKÝÞEHÝR
ESKÝÞEHÝR
ESKÝÞEHÝR
ESKÝÞEHÝR
K.MARAÞ
GÝRESUN
GÝRESUN
GÝRESUN
GÝRESUN
GÝRESUN
GÝRESUN
TRABZON
TRABZON
Özge AYDIN
Katip ÖZER
Mustafa ÞEN
Bilal EYÜBOÐLU
Gürsoy MERAL
Yücel ÖZOÐUL
Seyda KANBUROÐLU
Sebahattin BABUL
Ufuk GÜNDOÐDU
Erkan ÇELÝK
Yusuf YÜNSEL
Yücel AKSAY
Hakan ÇATALYÜREK
Selahattin YILDIRIM
Halil GÜROCAK
Emin DEMÝR
Sultan SARILI
Ferhat BERK
Halil KESEN
Ayþe SELÝMOÐLU
Mehmet DEMÝRCÝ
Sezen SERDAR
Tayfun KURT
Mehmet DOÐAN
Mehmet BALCI
Kevser DAYIOÐLU
Servet DUMAN
Akýn YENER
Hakan YASLIKAYA
Murat YILDIZ
Cemal BOZKURT
Miraç DEMÝR
Sema ALTUNAY
Nilþen KANLI
Serkan KUMAÞ
Ömer AKTAÞ
Hasan SAYDAM
Ramazan SERT
Ferhat KAYA
Ýlker ÖZTÜRK
Esra ÞAHÝN
Mehmet ÜSTÜNYER
Serhat KARAKAYACI
Yahya AKÇAY
Mehmet KESKÝN
Elif RAKAP
Elif AVCI
Ferhat EKER
Serkan BULUT
Uður ÞAHÝN
Sabri BAÐCI
Bekir Somer ALTUNOK
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
GÜMÜÞHANE
GÜMÜÞHANE
GÜMÜÞHANE
GÜMÜÞHANE
GÜMÜÞHANE
HAKKARÝ
HAKKARÝ
HATAY
HATAY
HATAY
HATAY
HATAY
IÐDIR
ISPARTA
ISPARTA
ISPARTA
ÝSTANBUL
ÝZMÝR
ÝZMÝR
ÝZMÝR
ÝZMÝR
ÝZMÝR
K.MARAÞ
K.MARAÞ
K.MARAÞ
K.MARAÞ
K.MARAÞ
K.MARAÞ
KARABÜK
KARABÜK
KARABÜK
KARABÜK
KARABÜK
KARABÜK
KARAMAN
KARAMAN
KARAMAN
KARAMAN
KARS
KARS
KARS
KARS
KARS
KASTAMONU
KASTAMONU
KASTAMONU
KASTAMONU
KASTAMONU
KASTAMONU
KASTAMONU
KASTAMONU
KASTAMONU
TRABZON
TRABZON
TRABZON
TRABZON
TRABZON
ELAZIÐ
ELAZIÐ
K.MARAÞ
K.MARAÞ
K.MARAÞ
K.MARAÞ
K.MARAÞ
ERZURUM
ISPARTA
ISPARTA
ISPARTA
ÝSTANBUL
ÝZMÝR
ÝZMÝR
ÝZMÝR
ÝZMÝR
ÝZMÝR
K.MARAÞ
K.MARAÞ
K.MARAÞ
K.MARAÞ
K.MARAÞ
K.MARAÞ
ZONGULDAK
ZONGULDAK
ZONGULDAK
ZONGULDAK
ZONGULDAK
ZONGULDAK
KONYA
KONYA
KONYA
KONYA
ERZURUM
ERZURUM
ERZURUM
ERZURUM
ERZURUM
KASTAMONU
KASTAMONU
KASTAMONU
KASTAMONU
KASTAMONU
KASTAMONU
KASTAMONU
KASTAMONU
KASTAMONU
Ýsmail ÇÝFTÇÝOÐLU
Ümit BAYRAKTUTAN
Müþerref Tuðba EKÝZ
Ayþe ÖZKAYNAK
Aysun CÝVEK
Hatice ÇELÝK
Ahmet Kurtuluþ HOÞAVCI
Bekir DEMÝR
Erdal DURDAÐI
Ayþe YAÞKEÇELÝ
Oktay TEKÝN
Mehmet KURUMEÞE
Tezcan ALACA
Hüseyin Emrah ÖNER
Aynur ERTURHAN
Hanife Beyhan HOÞAVCI
Meryem Özlem GAFAR
Oðuz CANAYLI
Ceyhun ALKAN
Ýsa MEÞE
Cihan ERKAAN
Mustafa GÜRKAN
Ömer KATRANCI
Mustafa ÞEN
Onur ONAT
Mevlüt ÇETÝN
Suzan ÇELÝK
Emrah SOLAK
Bahadýr BALABANLI
Maksut Levent ÝSMAÝLOÐLU
Aytaç YILMAZ
Bilge ORHAN
Hüseyin Avni CEVAHÝROÐLU
Mustafa KIZILOÐLU
Ýlhami TURAN
Mehmet YÜKSEL
Bekir KAYA
Ahmet BALCI
Hasan ASLAN
Turgut MUZ
Fýrat ARIKAN
Betül ÖRNEK
Osman ÖZDEMÝR
Haydar CENGÝZ
Ayþen TURAN
Bayram ERSÖZ
Pýnar EMRE
Mürsel BULUT
Tuncay YAKIN
Mehmet BAÞARAN
Ayþegül AKTAÞ
Timuçin ÖZDEMÝR
47
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
KASTAMONU
KASTAMONU
KASTAMONU
KASTAMONU
KASTAMONU
KASTAMONU
KASTAMONU
KASTAMONU
KASTAMONU
KASTAMONU
KASTAMONU
KASTAMONU
KASTAMONU
KASTAMONU
KASTAMONU
KASTAMONU
KASTAMONU
KASTAMONU
KASTAMONU
KASTAMONU
KASTAMONU
KASTAMONU
KASTAMONU
KASTAMONU
KASTAMONU
KASTAMONU
KASTAMONU
KIRIKKALE
KIRKLARELÝ
KIRKLARELÝ
KIRKLARELÝ
KIRKLARELÝ
KIRKLARELÝ
KIRKLARELÝ
KIRÞEHÝR
KOCAELÝ
KONYA
KONYA
KONYA
KONYA
KÜTAHYA
KÜTAHYA
KÜTAHYA
KÜTAHYA
KÜTAHYA
KÜTAHYA
KÜTAHYA
KÜTAHYA
KÜTAHYA
KÜTAHYA
KÜTAHYA
KÜTAHYA
KASTAMONU
KASTAMONU
KASTAMONU
KASTAMONU
KASTAMONU
KASTAMONU
KASTAMONU
KASTAMONU
KASTAMONU
KASTAMONU
KASTAMONU
KASTAMONU
KASTAMONU
KASTAMONU
KASTAMONU
KASTAMONU
KASTAMONU
KASTAMONU
KASTAMONU
KASTAMONU
KASTAMONU
KASTAMONU
KASTAMONU
KASTAMONU
KASTAMONU
KASTAMONU
KASTAMONU
ANKARA
ÝSTANBUL
ÝSTANBUL
ÝSTANBUL
ÝSTANBUL
ÝSTANBUL
ÝSTANBUL
ANKARA
ADAPAZARI
KONYA
KONYA
KONYA
KONYA
KÜTAHYA
KÜTAHYA
KÜTAHYA
KÜTAHYA
KÜTAHYA
KÜTAHYA
KÜTAHYA
KÜTAHYA
KÜTAHYA
KÜTAHYA
KÜTAHYA
KÜTAHYA
Þahin KURT
Gökhan ÞAHÝN
Mehmet ÇAPRAZLI
Yasin YAPRAK
Taner ÖYE
Hakan ÖZDUR
Seyran YILDIZ
Aydýn ERSOY
Turgay AYMAZ
Ahmet DEMÝR
Ahmet ÇÖRTÜK
Davut KÜÇÜKTOP
Melek EMÝR
Erhan DEMÝRCAN
Özgür BAYRI
Mehmet ORUÇ
Mustafa ORAL
Suat KALYON
Kayahan KAYA
Özay ARSLAN
Egemen KONAÞ
Fatih AYAN
Allý ÇÝNCÝK
Sevda YAZICI
Gencay BALSEVEN
Mutlu UYSAL
Þenol BAYBURTLU
Ýsa ATUÞAÐI
Muhammet Ali KARAKULAK
Mehmet Eren KARGI
Ersin ÇAKIR
Ali TÜRÜT
Ünal UZUN
Aslý ÇULLU
Zeynep BAKÝ
Feyza BÜLBÜL
Baþak GÖKYILDIZ
Numan ÞAHÝN
Özlem BAHÇEKAPILI
Özlem KARAL
Zekiye BÝLÝN
Koral TAVÞAN
Þamil DOÐRU
Seyit DEMÝRTAÞ
Ýlke Hilal DEÐER
Fatih KURT
Talha BAÞKAPAN
Ramazan ARSLAN
Ýlker TÜMER
Özgür YAMAN
Mustafa GÖZLER
Avni ARSLAN
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
MALATYA
MANÝSA
MANÝSA
MANÝSA
MANÝSA
MANÝSA
MANÝSA
MARDÝN
MARDÝN
MERSÝN
MERSÝN
MERSÝN
MUÐLA
MUÐLA
MUÐLA
MUÐLA
MUÐLA
MUÐLA
MUÐLA
MUÐLA
MUÐLA
MUÞ
NEVÞEHÝR
ORDU
ORDU
ORDU
ORDU
ORDU
ORDU
ORDU
ORDU
RÝZE
RÝZE
RÝZE
RÝZE
RÝZE
RÝZE
RÝZE
RÝZE
SAKARYA
SAKARYA
SAKARYA
SAKARYA
SAKARYA
SAKARYA
SAMSUN
SAMSUN
SAMSUN
SAMSUN
SAMSUN
SAMSUN
SÝÝRT
ELAZIÐ
ÝZMÝR
ÝZMÝR
ÝZMÝR
ÝZMÝR
ÝZMÝR
ÝZMÝR
ELAZIÐ
ELAZIÐ
MERSÝN
MERSÝN
MERSÝN
MUÐLA
MUÐLA
MUÐLA
MUÐLA
MUÐLA
MUÐLA
MUÐLA
MUÐLA
MUÐLA
ELAZIÐ
ADANA
GÝRESUN
GÝRESUN
GÝRESUN
GÝRESUN
GÝRESUN
GÝRESUN
GÝRESUN
GÝRESUN
TRABZON
TRABZON
TRABZON
TRABZON
TRABZON
TRABZON
TRABZON
TRABZON
ADAPAZARI
ADAPAZARI
ADAPAZARI
ADAPAZARI
ADAPAZARI
ADAPAZARI
AMASYA
AMASYA
AMASYA
AMASYA
AMASYA
AMASYA
ELAZIÐ
Uygur ONUR
Mahmut MENZÝLETOÐLU
MEHMET ÖZER TOPALOÐLU
HÜSEYÝN ALTINEL
YAVUZ SELÝM SAÐLAM
FATÝH DENÝZ KILIÇ
FATÝH BEKTAÞ
AYHAN DURSUN
KAZIM KARADENÝZ
EMÝNE ÇETÝNER
ÝRFAN ERTEKÝN
FATÝH ÜLKÜDÜR
ABDULKERÝM DAÞ
MUSTAFA SEZER
MAHMUT POLAT
ÖZGÜR GÖKSU
MUSTAFA GÖKHAN US
BURHANETTÝN KÜÇÜK
ALÝ SEVÝM
ÖZLEM YILMAZ
FATÝH AYTEKÝN
OSMAN BAYRAK
ÞAKÝR BAYRAM
SAVAÞ ATAÇ
ESRA IÞIK
GÜLDEN AYDIN
SERDAR AKSU
MURAT METÝN
ABDULKADÝR ORTATAÞ
ERSOY TORUN
ÝLYAS AY
BEKÝR DEÐÝRMENCÝ
SELAHATTÝN ÖZKAN
BURAK AMAÇ
KEMAL ESAT TOPUZ
FERHAT SUGEÇTÝ
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
Or.Müh.
SÝÝRT
SÝÝRT
SÝNOP
SÝNOP
SÝNOP
SÝNOP
SÝNOP
SÝNOP
SÝVAS
SÝVAS
SÝVAS
SÝVAS
ÞIRNAK
ÞIRNAK
TOKAT
TOKAT
TOKAT
TOKAT
TOKAT
TOKAT
TOKAT
TRABZON
TRABZON
TUNCELÝ
TUNCELÝ
TUNCELÝ
TUNCELÝ
YOZGAT
YOZGAT
YOZGAT
YOZGAT
ZONGULDAK
ZONGULDAK
ZONGULDAK
ZONGULDAK
ZONGULDAK
ELAZIÐ
ELAZIÐ
SÝNOP
SÝNOP
SÝNOP
SÝNOP
SÝNOP
SÝNOP
AMASYA
AMASYA
AMASYA
AMASYA
ELAZIÐ
ELAZIÐ
AMASYA
AMASYA
AMASYA
AMASYA
AMASYA
AMASYA
AMASYA
TRABZON
TRABZON
ELAZIÐ
ELAZIÐ
ELAZIÐ
ELAZIÐ
AMASYA
AMASYA
AMASYA
AMASYA
ZONGULDAK
ZONGULDAK
ZONGULDAK
ZONGULDAK
ZONGULDAK
ORMAN ENDÜSTRÝ MÜHENDÝSÝ ATAMALARI
ADI VE SOYADI
ÜNVANI
Ahmet TÝRAÞ
Eray ÖZDEMÝR
Burçin GÜREL
Fatih DURSUN
Erkan KILIÇ
Selim ERMÝÞ
Ahmet Raif CEYLAN
Murat BIÇAKCI
Adem ÖZTÜRK
Serap KOÇAK
Orm.End.Müh.
Orm.End.Müh.
Orm.End.Müh.
Orm.End.Müh.
Orm.End.Müh.
Orm.End.Müh.
Orm.End.Müh.
Orm.End.Müh.
Orm.End.Müh.
Orm.End.Müh.
48
TERTÝP
BÖLGE
EDÝLDÝÐÝ ÝL MÜDÜRLÜÐÜ
Artvin
Artvin
Aydýn
Muðla
BURSA
BURSA
ÇANAKKALE ÇANAKKALE
GÝRESUN GÝRESUN
HATAY
K.MARAÞ
K.MARAÞ K.MARAÞ
KMARAÞ K.MARAÞ
KÜTAHYA KÜTAHYA
MUÐLA
MUÐLA
SERBEST ÇALIÞAN
ORMAN MÜHENDÝSLERÝNÝN DÝKKATÝNE
Yeni yasalaþan ve 01.01.2007 tarihinden itibaren yürürlüðe girecek olan Sosyal
Sigortalar ve Genel Saðlýk Sigortasý Kanununda; emekli olup, serbest mühendislik
bürosu açan meslektaþlarýmýzý ilgilendiren ve dikkat edilmesi gereken kanunun
maddelerini meslektaþlarýmýzýn bilgilerine sunuyoruz. Yasa emekliye ayrýldýktan
sonra ikinci bir iþte çalýþan sigortalýlardan alýnacak “Destek Priminin” artýrýlmasý
kuralýný getiriyordu. Yüksek Mahkeme, bu düzenlemeyi BAÐ-K
KUR’a baðlý serbest
çalýþanlar yönünde iptal etti. Kanunun orijinal metnine
www. http://rega.basbakanlik.gov.tr/eskiler/2006/06/20060616-1
1.htm
að adresinden ulaþabilirsiniz.
Kanun No. 5510
Kabul Tarihi : 31/5/2006
Sigortalý sayýlanlar
MADDE 4- Bu Kanunun kýsa ve uzun vadeli sigorta
kollarý uygulamasý bakýmýndan;
a) Hizmet akdi ile bir veya birden fazla iþveren tarafýndan çalýþtýrýlanlar,
b) Köy ve mahalle muhtarlarý, hizmet akdine baðlý
olmaksýzýn kendi adýna ve hesabýna baðýmsýz çalýþanlardan
ise;
1) Ticarî kazanç veya serbest meslek kazancý nedeniyle
gerçek veya basit usûlde gelir vergisi mükellefi olanlar,
2) Gelir vergisinden muaf olup, esnaf ve sanatkâr sicili
ile birlikte kanunla kurulan meslek odalarýna usûlüne
uygun olarak kayýtlý olanlar,
3) Anonim þirketlerin kurucu ortaklarý ve/veya yönetim
kurulu üyesi olan ortaklarý, sermayesi paylara bölünmüþ
komandit þirketlerin komandite ortaklarý, diðer þirket ve
donatma iþtiraklerinin ise tüm ortaklarý,
4) Tarýmsal faaliyette bulunanlar,
c) Kamu idarelerinde;
1) (a) bendine tâbi olmayanlardan, kadro ve pozisyonlarda sürekli olarak çalýþýp, ilgili kanunlarýnda (a) bendi
kapsamýna girenler gibi sigortalý olmasý öngörülmemiþ
olanlar,
2) (a) ve (b) bentlerine tâbi olmayanlardan, sözleþmeli
olarak çalýþýp ilgili kanunlarýnda (a) bendi kapsamýna
girenler gibi sigortalý olmasý öngörülmemiþ olanlar ile 657
sayýlý Devlet Memurlarý Kanununun 86 ncý maddesi
uyarýnca açýktan vekil atananlar,
sigortalý sayýlýrlar.
Birinci fýkranýn (a) bendi gereði sigortalý sayýlanlara
iliþkin hükümler;
a) Ýþçi sendikalarýnýn yönetim kurullarýna seçilenler,
b) Bir veya birden fazla iþveren tarafýndan çalýþtýrýlan;
film, tiyatro, sahne, gösteri, ses ve saz sanatçýlarý ile
müzik, resim, heykel, dekoratif ve benzeri diðer uðraþlarý
içine alan bütün güzel sanat kollarýnda çalýþanlardan,
düþünürlerden ve yazarlardan hizmet akdi ile çalýþanlar,
c) Mütekabiliyet esasýna dayalý olarak uluslararasý
sosyal güvenlik sözleþmesi yapýlmýþ ülke uyruðunda olanlar hariç olmak üzere, yabancý uyruklu kiþilerden hizmet
akdi ile çalýþanlar,
d) 2/7/1941 tarihli ve 4081 sayýlý Çiftçi Mallarýnýn
Korunmasý Hakkýnda Kanuna göre çalýþtýrýlanlar,
e) 24/4/1930 tarihli ve 1593 sayýlý Umumi Hýfzýssýhha
Kanununda belirtilen umumî kadýnlar,
f) Milli Eðitim Bakanlýðý tarafýndan düzenlenen kurslarda usta öðretici olarak çalýþtýrýlanlar, kamu idarelerinde
ders ücreti karþýlýðý görev verilenler ile 657 sayýlý Devlet
Memurlarý Kanununun 4 üncü maddesinin (C) bendi kapsamýnda çalýþtýrýlanlar,
hakkýnda da uygulanýr.
Birinci fýkranýn (c) bendi gereði sigortalý sayýlanlara
iliþkin hükümler;
a) Kuruluþ ve personel kanunlarý veya diðer kanunlar
gereðince seçimle veya atama yoluyla kamu idarelerinde
göreve gelenlerden; bu görevleri sebebiyle kendilerine ilgili
kanunlarýnda Devlet memurlarý gibi emeklilik hakký tanýnmýþ olanlardan hizmet akdi ile çalýþmayanlar,
b) Cumhurbaþkaný, Baþbakan, bakanlar, Türkiye
Büyük Millet Meclisi üyeleri, belediye baþkanlarý, il daimi
komisyonu üyeleri,
c) Birinci fýkranýn (c) bendi kapsamýnda iken, bu kapsamdaki kiþilerin kurduðu sendikalarýn veya sendika konfederasyonlarýnýn yönetim kurullarýna seçilenler,
d) Harp okullarý ile fakülte ve yüksek okullarda, Türk
Silâhlý Kuvvetleri hesabýna okuyan veya kendi hesabýna
okumakta iken askerî öðrenci olanlar ile astsubay meslek
yüksek okullarý ve astsubay naspedilmek üzere temel
askerlik eðitimine tâbi tutulan adaylar ile fakültelerde veya
meslek yüksek okullarýnda kendi hesabýna okuduktan
sonra veya askerlik hizmetini müteakip subaylýða veya
astsubaylýða geçirilenlerin, okullarda geçen normal eðitim
süreleri,
e) Polis Akademisi ile fakülte ve yüksek okullarda,
Emniyet Genel Müdürlüðü hesabýna okuyan veya kendi
hesabýna okumakta iken Emniyet Genel Müdürlüðü
hesabýna okumaya devam eden öðrenciler ile fakültelerde
veya meslek yüksek okullarýnda kendi hesabýna okuduktan sonra komiser yardýmcýlýðýna veya polisliðe geçirilenlerin, okullarda geçen normal eðitim süreleri,
hakkýnda da uygulanýr.
49
Bu maddenin uygulanmasýna iliþkin usûl ve esaslar
Kurum tarafýndan çýkarýlacak yönetmelikle düzenlenir.
Sigortalýlýðýn baþlangýcý
MADDE 7- Sigorta hak ve yükümlülükleri 4 üncü maddenin birinci fýkrasýnýn;
a) (a) bendi kapsamýnda sigortalý sayýlanlar için çalýþmaya, meslekî eðitime veya zorunlu staja baþladýklarý tarihten,
b) (b) bendi kapsamýnda sigortalý sayýlanlardan, gelir
vergisi mükellefi olanlarýn gelir vergisi mükellefiyetinin
baþladýðý tarihten; þirket ortaklarýnýn þirket ortaklýklarýnýn
tescil edildiði tarihten; gelir vergisinden muaf olanlarýn ise
esnaf ve sanatkâr sicili ile birlikte kanunla kurulu meslek
kuruluþlarýna usûlüne uygun kayýtlý olduklarý tarihten;
tarýmda kendi adýna ve hesabýna baðýmsýz çalýþanlar için
tarýmsal faaliyetlerinin kanunla kurulu ilgili meslek kuruluþlarýnca tescil edildiði tarihten; köy ve mahalle muhtarlarý için seçildikleri tarihten,
c) (c) bendi kapsamýnda sigortalý sayýlanlar için,
göreve baþladýklarý veya okullarýnda eðitime baþladýklarý
tarihten,
itibaren baþlar.
Birinci fýkranýn (b) bendinin uygulanmasýnda, gelir vergisinden muaf olanlar ile tarýmda kendi adýna ve hesabýna
baðýmsýz çalýþanlarýn kayýt ve tescil iþlemleri ile ilgili olarak
kanunla kurulmuþ ilgili meslek kuruluþlarýnýn görüþleri
alýnýr.
Sigortalý bildirimi ve tescili
MADDE 8- Ýþverenler, 4 üncü maddenin birinci
fýkrasýnýn (a) bendi kapsamýnda sigortalý sayýlan kiþileri, 7
nci maddenin birinci fýkrasýnýn (a) bendinde belirtilen sigortalýlýk baþlangýcýndan önce, sigortalý iþe giriþ bildirgesi
ile Kuruma bildirmekle yükümlüdür. Ancak iþveren
tarafýndan sigortalý iþe giriþ bildirgesi;
a) Ýnþaat iþyerlerinde iþe baþlatýlacak sigortalýlar için,
en geç çalýþmaya baþlatýldýðý gün Kuruma verilmesi
halinde,
b)Yabancý ülkelere sefer yapan ulaþtýrma araçlarýna
sefer esnasýnda alýnarak çalýþtýrýlanlar ile Kuruma ilk defa
iþyeri bildirgesi verilecek iþyerlerinde; ilk defa sigortalý
çalýþtýrmaya baþlanýlan tarihten itibaren bir ay içinde çalýþmaya baþlayan sigortalýlar için, çalýþmaya baþladýklarý tarihten itibaren en geç söz konusu bir aylýk sürenin
dolduðu tarihe kadar, Kuruma verilmesi halinde,
c) Kamu idarelerince yurt dýþý görevde çalýþmak üzere
iþe alýnanlarýn, iþten ayrýlmýþ olsalar dahi, çalýþmaya
baþladýklarý tarihten itibaren üç ay içinde, Kuruma verilmesi halinde, sigortalýlýk baþlangýcýndan önce bildirilmiþ
sayýlýr.
Sigortalýlar, çalýþmaya baþladýklarý tarihten itibaren en
geç bir ay içinde, sigortalý olarak çalýþmaya baþladýklarýný
Kuruma bildirirler. Ancak, sigortalýnýn kendini bildirmemesi, sigortalý aleyhine delil teþkil etmez.
4 üncü maddenin birinci fýkrasýnýn (b) bendi kapsamýnda sigortalý sayýlan kiþiler için; 7 nci maddenin birinci fýkrasýnýn (b) bendinde belirtilen sigortalýlýk
baþlangýcýndan itibaren kendi mevzuatlarýna göre kayýt
veya tescili yapan ilgili kurum, kuruluþ ve birlikler veya
vergi daireleri sigortalý iþe giriþ bildirgesi düzenleyerek, en
geç onbeþ gün içinde Kuruma vermekle yükümlüdür.
Kurum bu bildirimden itibaren bir ay içinde tescili yapýlan
kiþilere, sigortalýlýk hak ve yükümlülüklerinin baþladýðýný
bildirir.
Yaþlýlýk aylýðýnýn baþlangýcý, kesilmesi veya sosyal
güvenlik destek primi ödenmesi
MADDE 30- .............
Yaþlýlýk aylýðý almakta iken sigortalý olarak yeniden
çalýþmaya baþlayanlarýn veya yabancý bir ülke mevzuatý
kapsamýnda çalýþmaya veya ikamete dayalý sosyal yardým
almaya baþlayanlarýn yaþlýlýk aylýklarý, çalýþmaya baþladýklarý veya ikamete dayalý sosyal yardým almaya baþladýklarý
tarihi takip eden ödeme dönemi baþýnda kesilir. Yaþlýlýk
aylýklarý kesilenlerden, bu Kanuna tâbi olarak yeniden
çalýþmaya baþlayanlardan çalýþtýklarý süre zarfýnda 80 inci
maddeye göre belirlenen prime esas kazançlarý üzerinden
81 inci madde gereðince kýsa ve uzun vadeli sigorta kollarýna ait prim alýnýr. Çalýþmaya baþlamasý nedeniyle
yaþlýlýk aylýklarý kesilenlerden, iþten ayrýlarak veya iþyerini
kapatarak yeniden yaþlýlýk aylýðý baðlanmasý için yazýlý
istekte bulunan sigortalýya, yazýlý istek tarihini takip eden
ay baþýndan itibaren yeniden yaþlýlýk aylýðý hesaplanarak
baðlanýr. Bu durumda olanlarýn yeniden hesaplanan
yaþlýlýk aylýðý, 55 inci maddenin ikinci fýkrasýna göre yeni
talep tarihine kadar yükseltilen eski aylýklarýnýn altýnda
olamaz.
Yaþlýlýk aylýðý almakta iken bu Kanuna tâbi sigortalý
olarak yeniden çalýþmaya baþlayanlardan veya 4 üncü
maddenin birinci fýkrasýnýn (b) bendine tâbi faaliyete
devam edeceðini beyan edenlerden aylýklarýnýn kesilmemesi için yazýlý istekte bulunanlarýn yaþlýlýk aylýklarýnýn ödenmesine devam edilir. Bunlardan 80 inci maddeye göre
tespit edilen prime esas kazançlar üzerinden 81 inci maddenin (e) bendi gereðince sosyal güvenlik destek primi
alýnýr. Sosyal güvenlik destek primi ödenmiþ veya
bildirilmiþ süreler bu Kanuna göre malûllük, yaþlýlýk ve
ölüm sigortalarý prim ödeme gün sayýsýna ilave edilmez,
31 inci ve 36 ncý madde hükümlerine göre toptan ödeme
yapýlmaz.
Üçüncü fýkraya göre yaþlýlýk aylýðý kesilenler, bu
Kanuna tâbi olarak yeniden çalýþtýklarý süre içinde
dördüncü fýkra hükümlerinin uygulanmasýný; dördüncü
fýkraya göre yaþlýlýk aylýðý kesilmeden çalýþanlar ise
çalýþtýklarý süre içinde haklarýnda üçüncü fýkra hükümlerinin uygulanmasýný isteyebilirler.
Prim alýnmasý zorunluluðu
MADDE 79- Kýsa ve uzun vadeli sigortalar ile genel
saðlýk sigortasý için, bu Kanunda öngörülen her türlü
ödemeler ile yönetim giderlerini karþýlamak üzere Kurum
prim almak, ilgililer de prim ödemek zorundadýr.
Kurumca tahsil edilen genel saðlýk sigortasý primleri,
tahsil edilmesini müteakip doðrudan Kurum bütçesinin
genel saðlýk sigortasý kalemine aktarýlýr.
Prime esas kazançlar
MADDE 80- 4 üncü maddenin birinci fýkrasýnýn (a) ve
(c) bentleri kapsamýndaki sigortalýlarýn prime esas
kazançlarýnýn hesabýnda;
a) Hak edilen ücretler ile prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeþit istihkaktan o ay için yapýlan ödemelerin brüt
50
toplamý esas alýnýr.
b) Ölüm, doðum ve evlenme yardýmlarý, görev yolluklarý, kýdem tazminatý, iþ sonu tazminatý veya kýdem tazminatý mahiyetindeki toplu ödeme, keþif ücreti, ihbar ve
kasa tazminatlarý, emekli ikramiyesi ile Bakanlýkça tutarlarý yýllar itibarýyla belirlenecek yemek, çocuk ve aile zamlarý, özel saðlýk sigortalarýna ve bireysel emeklilik sistemine ödenen ve aylýk toplamý asgarî ücretin % 30'unu
geçmeyen özel saðlýk sigortasý primi ve bireysel emeklilik
katký paylarý tutarlarý, görevin yerine getirilmesi için
zorunlu olarak yapýlan aynî yardýmlar ile Bakanlýkça belirlenecek diðer aynî yardýmlarýn asgarî ücretin % 30'unu
geçmeyen kýsmý, prime esas kazanca tâbi tutulmaz.
c) Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fýkrasýnýn (c)
bendine tâbi sigortalýlara ödenen döner sermaye katký
paylarý ve döner sermayelerden baþka adla yapýlan bu nitelikteki her türlü ödemeler ile ikramiyeler ve benzeri
ödemelerden en yüksek Devlet memuru aylýðýnýn %
200'ünü aþan kýsmý prime esas kazanca tâbi tutulmaz.
Yukarýdaki fýkranýn (b) ve (c) bentlerinde belirtilen
istisnalar dýþýnda her ne adla yapýlýrsa yapýlsýn tüm
ödemeler prime esas kazanca tâbi tutulur. Diðer kanunlardaki prime tâbi tutulmamasý gerektiðine dair muafiyet
ve istisnalar bu Kanunun uygulanmasýnda dikkate alýnmaz.
Ücretler hak edildikleri aya mal edilmek suretiyle prime
tâbi tutulur. Diðer ödemeler ise öncelikle ödendiði ayýn
kazancýna dahil edilir ve ücret dýþýndaki bu ödemelerin üst
sýnýrý aþan kýsmý, ödemenin yapýldýðý ayý takip eden aydan
baþlanarak oniki ayý geçmemek üzere üst sýnýrýn altýnda
kalan sonraki aylarýn prime esas kazançlarýna ilave edilir.
Toplu iþ sözleþmelerine tâbi iþyerleri iþverenlerince veya
kamu idareleri veya yargý mercilerince verilen kararlara
istinaden, sonradan ödenen ücret dýþýndaki ödemelerin
hizmet akdinin mevcut olmadýðý veya askýda olduðu bir
tarihte ödenmesi durumunda, 82 nci madde hükmü de
nazara alýnmak suretiyle prime esas kazancýn tâbi olduðu
en son ayýn kazancýna dahil edilir. Bu durumlarda sigorta
primlerinin, yukarýda belirtilen mercilerin kararlarýnýn
kesinleþme tarihini izleyen ayýn sonuna kadar ödenmesi
halinde, gecikme cezasý ve gecikme zammý alýnmaz ve 102
nci madde hükümleri uygulanmaz.
Saatlik, günlük, haftalýk veya aylýk olarak belirli bir
ücrete dayanmýþ olmayýp da komisyon ücreti ve kâra katýlma gibi belirsiz zaman ve tutar üzerinden ücret alan sigortalýlarýn prim ve ödeneklerinin hesabýnda esas tutulacak
günlük kazançlarý, 82 nci madde hükmüne göre belirlenen
alt sýnýrdýr.
Bir iþverene tâbi olarak çalýþan sigortalýnýn belirli ücretinin dýþýnda ayrýca yukarýdaki fýkra kapsamýnda ücret
almasý halinde, prime esas günlük kazancý bunlarýn
toplamýndan oluþur.
Bu Kanun gereðince primlerin hesabýna esas tutulacak
günlük kazanç, sigortalýnýn, bir ay için prime esas tutulan
kazancýnýn otuzda biridir. Ancak günlük kazancýn hesabýna esas tutulan ay içindeki bazý günlerde çalýþmamýþ ve
çalýþmadýðý günler için ücret almamýþ sigortalýnýn günlük
kazancý, o ay için prime esas tutulan kazancýnýn ücret
aldýðý gün sayýsýna bölünmesi suretiyle hesaplanýr.
Sigortalýlarýn günlük kazançlarýnýn hesabýnda esas
tutulan gün sayýlarý, ayný zamanda, bunlarýn prim ödeme
gün sayýlarýný gösterir. Ancak, iþveren ve sigortalý arasýnda kýsmî süreli hizmet akdinin yazýlý olarak yapýlmýþ olmasý
kaydýyla, ay içerisinde günün bazý saatlerinde çalýþan ve
çalýþtýðý saat karþýlýðýnda ücret alan sigortalýnýn ay içindeki prim ödeme gün sayýsý, ay içindeki toplam çalýþma saati
süresinin 4857 sayýlý Ýþ Kanununa göre belirlenen haftalýk
çalýþma süresine göre hesaplanan günlük çalýþma saatine
bölünmesi suretiyle bulunur. Bu þekildeki hesaplamada
gün kesirleri bir gün kabul edilir.
Ýþveren ve sigortalý arasýnda çaðrý üzerine çalýþmaya
dayalý yazýlý iþ sözleþmesinde taraflar arasýnda çalýþma
süresi gün, hafta ve ay olarak belirlenmemiþ ise, sigortalýnýn ay içindeki prim ödeme gün sayýsý yukarýdaki fýkra
hükmüne göre hesaplanýr.
4 üncü maddenin birinci fýkrasýnýn (b) bendi kapsamýndaki sigortalýlarýn aylýk prime esas kazançlarý, 82 nci
maddeye göre belirlenen prime esas günlük kazanç alt
sýnýrý ile üst sýnýrý arasýnda kalmak þartý ile kendileri
tarafýndan beyan edilecek günlük kazancýn otuz katýdýr. Bu
sigortalýlar tarafýndan Kurumca belirlenen sürelerde aylýk
prime esas kazanç beyan edilir. Ancak beyan edilen
kazançta bir deðiþiklik olmasý durumunda, sigortalýnýn
yeniden beyan ettiði kazanç üzerinden hesaplanan prim
tahsil edilir.
4 üncü maddenin birinci fýkrasýnýn (b) bendi kapsamýnda sigortalý sayýlan kiþi, ayný zamanda iþveren ise
beyan edeceði aylýk kazancý, çalýþtýrdýðý sigortalýlarýn
kazancýnýn en yükseðinden az olamaz. Beyanda bulunmayan sigortalýnýn primleri, prime esas asgarî aylýk
kazanç üzerinden hesap ve tahsil edilir. Beyanda bulunmayan veya beyan ettiði kazancýn düþük olduðu tespit
edilen sigortalýlarýn prime esas kazançlarý, tespit edilen
kazanç düzeyine çýkartýlarak beyan edilen kazançla arasýndaki farkýn primi 89 uncu madde hükümlerine göre
gecikme cezasý ve gecikme zammý uygulanmak suretiyle
tahsil edilir.
Sigortalý olmayý gerektiren þekilde birden fazla iþte
çalýþýlmasý halinde, bu Kanun gereðince alýnacak primlerine esas tutulacak aylýk ve günlük kazancýnýn tespitinde,
yalnýzca bu Kanunun 53 üncü maddesine göre belirlenen
4 üncü maddenin ilgili bendi kapsamýndaki iþlerden elde
ettiði aylýk ve günlük kazanç tutarý ayrý ayrý dikkate alýnýr
ve primler buna göre hesaplanýr.
Yalnýzca genel saðlýk sigortasýna tâbi olanlar bakýmýndan prime esas aylýk kazancýn tespitinde; 60 ýncý maddenin birinci fýkrasýnýn (d) ve (g) bentlerinde sayýlan kiþiler için 82 nci maddeye göre belirlenen prime esas günlük
kazanç alt sýnýrýnýn iki katýnýn otuz günlük tutarý, 60 ýncý
maddenin birinci fýkrasýnýn (c) bendinde belirtilen kiþiler
için asgarî ücret, 60 ýncý maddenin birinci fýkrasýnýn (e)
bendi ile 5 inci maddenin (f) bendinde belirtilen kiþiler için
ise prime esas asgarî kazanç tutarý esas alýnýr.
Bu maddenin uygulamasýna iliþkin usûl ve esaslar,
Kurum tarafýndan çýkarýlacak yönetmelikle düzenlenir.
Prim oranlarý ve Devlet katkýsý
MADDE 81- Bu Kanun gereðince alýnacak sigorta prim
oranlarý aþaðýdaki þekildedir:
51
a) Malûllük, yaþlýlýk ve ölüm sigortalarý prim oraný, sigortalýnýn prime esas kazancýnýn % 20'sidir. Bunun % 9'u
sigortalý hissesi, % 11'i iþveren hissesidir.
b) Bu Kanunda belirtilen fiilî hizmet zammý uygulanan
iþlerde çalýþan sigortalýlar için uygulanacak malûllük,
yaþlýlýk ve ölüm sigortalarý prim oraný, (a) bendinde belirtilen % 20 oranýnýn, her yýl için 40 ýncý maddeye göre eklenen fiilî hizmet gün sayýsýnýn 360'a bölümü sonucu bulunacak oranda artýrýlmasý suretiyle belirlenir. Bu þekilde
bulunan oran ile (a) bendinde belirtilen % 20 oraný arasýndaki farka ait primin tamamý iþveren tarafýndan ödenir.
c) Kýsa vadeli sigorta kollarý prim oraný, yapýlan iþin iþ
kazasý ve meslek hastalýðý bakýmýndan gösterdiði
tehlikenin aðýrlýðýna göre % 1 ilâ % 6,5 oranlarý arasýnda
olmak üzere, 83 üncü maddeye göre Kurumca belirlenir.
Bu primin tamamýný iþveren öder.
d) 5 inci maddenin birinci fýkrasýnýn (b) bendinde belirtilen öðrenciler ile (e) bendinde belirtilen kursiyerler için
prim oraný prime esas kazançlarýnýn % 1'idir. Kursiyerlerin
prime esas günlük kazançlarýnýn hesaplanmasýnda prime
esas günlük kazanç alt sýnýrý dikkate alýnýr. Aday çýrak,
çýrak ve meslekî eðitim gören öðrencilerin prime esas
kazancý ilgili kanunlarýnda belirtilen þekilde uygulanýr.
e) Yaþlýlýk aylýðý almakta iken bu Kanuna tâbi bir iþte
çalýþanlara uygulanacak sosyal güvenlik destek primi oraný
(a), (c) ve (f) bentlerinde belirtilen prim oranlarýnýn
toplamý kadardýr. Sigortalý ve iþveren hissesi bu bentlerde
belirtilen oranlardadýr.
f) Genel saðlýk sigortasý primi, kýsa ve uzun vadeli sigorta kollarýna tâbi olanlar için 82 nci maddenin birinci
fýkrasýna göre hesaplanan prime esas kazancýn %
12,5'idir. Bu primin % 5'i sigortalý, % 7,5'i ise iþveren
hissesidir. Yalnýzca genel saðlýk sigortasýna tâbi olanlarýn
genel saðlýk sigortasý primi, prime esas kazancýn %
12'sidir.
g) 4 üncü maddenin birinci fýkrasýnýn (b) bendi kapsamýndaki sigortalýlar (a), (c) ve (f) bentlerindeki prim
oranlarýnýn toplamý üzerinden, þayet sosyal güvenlik
destek primi ödemek suretiyle çalýþýyorlar ise (e)
bendinde belirtilen prim oranlarýnýn toplamý üzerinden
primlerini öderler.
Devlet, sigortalýnýn prime esas kazancý esas alýnarak;
malûllük, yaþlýlýk ve ölüm sigortalarý için % 5 oranýnda;
genel saðlýk sigortasý için ise % 3 oranýnda katký yapar.
Devlet katkýsý, Kurumun ay itibarýyla tahsil ettiði malûllük,
yaþlýlýk ve ölüm sigortalarý ile genel saðlýk sigortasý priminin dörtte biri olarak hesaplanýr. Devlet katkýsýnýn ödenmesine iliþkin usûl ve esaslar, Bakanlar Kurulu kararýyla
belirlenir.
Günlük kazanç sýnýrlarý
MADDE 82- Bu Kanun gereðince alýnacak prim ve verilecek ödeneklerin hesabýna esas tutulan günlük kazancýn
alt sýnýrý, asgarî ücretin otuzda biri, üst sýnýrý ise günlük
kazanç alt sýnýrýnýn 6,5 katýdýr.
Prim belgeleri ve iþyeri kayýtlarý
MADDE 86- Ýþveren bir ay içinde 4 üncü ve 5 inci
maddeye tâbi çalýþtýrdýðý sigortalýlarýn ve sosyal güvenlik
destek primine tâbi sigortalýlarýn;
a) Ad ve soyadlarýný, T.C. kimlik numaralarýný,
b) 80 inci maddeye göre hesaplanacak prime esas
kazançlarýný,
c) Prim ödeme gün sayýlarý ile prim tutarlarýný,
gösteren ve örneði Kurum tarafýndan çýkarýlacak
yönetmelikle belirlenen asýl veya ek aylýk prim ve hizmet
belgesini, ait olduðu ayý takip eden ayýn yirmibeþinci
gününün sonuna kadar Kuruma vermekle veya sigortalý
çalýþtýrmadýðý takdirde, bu hususu sigortalý çalýþtýrmaya
son verdiði tarihten itibaren, onbeþ gün içinde Kuruma
bildirmekle yükümlüdür.
Prim ödeme yükümlüsü
MADDE 87- Bu Kanunun uygulanmasýnda kýsa ve
uzun vadeli sigorta kollarý ile genel saðlýk sigortasý ve
isteðe baðlý sigorta bakýmýndan;
a) 4 üncü maddenin birinci fýkrasýnýn (a) ve (c) bentlerine ve 5 inci maddenin birinci fýkrasýnýn (a) bendine tâbi
olanlar ile bu kapsamda sayýlan kiþilerden sosyal güvenlik
destek primine tâbi olanlar için bunlarýn iþverenleri,
b) 4 üncü maddenin birinci fýkrasýnýn (b) bendine tâbi
olanlar ile bu kapsamda sayýlan kiþilerden sosyal güvenlik destek primine tâbi olanlar, isteðe baðlý sigortalý olanlar ve 60 ýncý maddenin birinci fýkrasýnýn (d) ve (g) bentlerinde sayýlan kiþilerin kendileri,
c) 60 ýncý maddenin birinci fýkrasýnýn (c) bendinde
sayýlan kiþiler için primi yýlý merkezî yönetim bütçesinden
karþýlanmak üzere ilgili kamu idareleri,
d) 60 ýncý maddenin birinci fýkrasýnýn (e) bendinde
sayýlan kiþiler ile 5 inci maddenin (e) ve (f) bentlerinde
belirtilenler için Türkiye Ýþ Kurumu,
e) 5 inci maddenin (b) bendinde belirtilen aday çýrak,
çýrak ve iþletmelerde meslekî eðitim görenler ile meslek
liselerinde zorunlu staja tâbi tutulan öðrenciler için Milli
Eðitim Bakanlýðý veya bu öðrencilerin eðitim gördükleri
okullar, yüksek öðrenim sýrasýnda zorunlu staja tâbi tutulan öðrenciler için öðrenim gördükleri yüksek öðretim
kurumu,
f) 5 inci maddenin (c) bendine tâbi olanlar için iþverenleri veya kendileri,
prim ödeme yükümlüsüdür.
Primlerin ödenmesi
MADDE 88- 4 üncü maddenin birinci fýkrasýnýn (a)
bendinde belirtilen sigortalýlarý çalýþtýran iþveren, bir ay
içinde çalýþtýrdýðý sigortalýlarýn primlerine esas tutulacak
kazançlar toplamý üzerinden bu Kanun gereðince hesaplanacak sigortalý hissesi prim tutarlarýný ücretlerinden
keserek ve kendisine ait prim tutarlarýný da bu tutara
ekleyerek en geç ertesi ayýn sonuna kadar Kuruma öder.
.....................
....................
4 üncü maddenin birinci fýkrasýnýn (b) bendi kapsamýnda sigortalý sayýlanlarýn, her ay için otuz tam gün
prim ödemesi zorunludur.
4 üncü maddenin birinci fýkrasýnýn (c) bendinde belirtilen sigortalýlarý çalýþtýran iþverenler, çalýþtýrdýðý sigortalýlarýn primlerine esas tutulacak kazançlar toplamý
üzerinden bu Kanun gereðince hesaplanacak prim tutarlarýný ücretlerinden keserek ve kendisine ait prim tutarlarýný da bu tutara ekleyerek, en geç ödemenin yapýldýðý
tarihi takip eden onbeþ gün içinde Kuruma öderler.
52
HABERLER
MESLEK YASAMIZ VE UYGULAMA YÖNETMELÝKLERÝNÝ
TANITIM VE BÝLGÝLENDÝRME TOPLANTILARI YAPILDI
Piyasada iþ yapan Meslektaþlarýmýzýn da deneyimlerini aktararak
katký saðladýklarý toplantýlarda,
ormancýlýk özel sektörünün oluþturulmasý için Odamýza olduðu kadar,
kamuda çalýþan meslektaþlarýmýza da
çok iþ düþtüðü, Meslek Yasamýz ve
ikincil mevzuatýn yürürlüðe girmesiyle atýlmýþ bulunan önemli adýmlarýn uygulamalarla da desteklenip,
gereksiz yere açýlan fakültelerle son
yýllarda erozyona uðrama eðilimi
Bursa Þube Baþkanlýðýnca 5531
Sayýlý "Orman Mühendisliði, Orman
Endüstri Mühendisliði ve Aðaç Ýþleri
Endüstri Mühendisliði hakkýnda
Kanun" ve bunun uygulanmasýna
dair yönetmelikleri konu alan tanýtým
ve bilgilendirme toplantýlarý yapýldý.
Meslektaþlarýmýza yönelik olarak,
16-17 Aralýk 2006 tarihlerinde
Bursa, Balýkesir ve Çanakkale Orman
Bölge Müdürlüklerinde, bu Bölge
Müdürlükleri ile iþbirliði içinde
düzenlenen toplantýlara kamuda
çalýþan, emekli ve serbest çalýþan
250'nin üzerinde Meslektaþýmýz
katýlmýþtýr.
Genel Baþkanýmýz Sayýn Ali
KÜÇÜKAYDIN'ýn da katýldýðý toplantýlarda bilgilendirmeyi, Meslek
Yasamýzýn ve ikincil mevzuatýn hazýrlanmasýnda büyük emek vermiþ olan
Odamýz AR-GE Komisyon Baþkaný
Eþref GÝRGÝN yapmýþlardýr.
gösteren Orman Mühendisliði imajýnýn düzeltilmesi için herkesin çaba
göstermesinin gerektiði vurgulandý.
Bursa, Balýkesir ve Çanakkale'de
yapýlan bu bilgilendirme toplantýlarýnýn devamýnda Gazi Üniversitesi
Yönetim Bilimleri Kürsüsü Öðretim
Üyelerinden Sayýn Hüseyin ÞÝRÝN
Hocamýz "Deðiþim ve Deðiþim
Kültürü, Kriz Yönetimi" aðýrlýklý genel
bir sunum gerçekleþtirmiþtir.
53
Orman Mühendisleri Odasý Bursa
Þube Yönetimi olarak toplantýlarýmýzý
onurlandýran Genel Baþkanýmýz Sayýn
Ali KÜÇÜKAYDIN'a, Meslek Yasamýz
ve ikincil mevzuatýn hazýrlanmasýnda
büyük bilgi birikimi ve özverili çalýþmalarýyla meslek camiamýzýn gönlünde taht kuran ve 2 günlük yoðun
program çerçevesinde meslektaþlarýmýzý bilgilendirme adýna efor
sarf eden AR-GE Komisyonu
Baþkanýmýz Sayýn Eþref GÝRGÝN'e,
Deðerli hocamýz Sayýn Hüseyin
ÞÝRÝN'e, toplantýlarýmýz için her türlü
destek ve yardýmlarýný gördüðümüz
Bursa, Balýkesir ve Çanakkale Orman
Bölge Müdürlerimize ve toplantýlarýmýza ilgi gösteren, katký
saðlayan tüm meslektaþlarýmýza
teþekkür ediyoruz.
Ýmdat DEMÝR
Bursa Þube Baþkaný
HABERLER
ORMAN MÜHENDÝSLERÝ ODASI, ORMANCILIK EÐÝTÝMÝNÝN
150. YILI ANISINA BELGESESEL FÝLM YAPTIRDI
Bir Yýldýr Çekimleri Süren “Andýmýz Ormanýmýz”, Önümüzdeki Günlerde Bütün Türkiye’de Gösterime Girecek
Orman mühendisliðini ve orman mühendislerini tanýtmak amacýyla ormancýlýk eðitiminin 150. yýlý anýsýna Orman
Mühendisleri Odasýnca yaptýrýlan belgesel film “Andýmýz
Ormanýz” tamamlandý.
Orman mühendislerinin nelerle uðraþtýðýný, ne gibi
iþlerde sorumluluklar üstlendiðini anlatmayý amaçlayan
belgesel, meslek yaþamýna, 12 farklý anabilim dalýnda
akademik öðretim görerek baþlayan genç orman mühendislerinin mesleðe atýldýktan sonraki yaþantýsýndan, daðlarýn
ardýnda yürüttükleri nice çalýþmanýn çeþitliliðinden, orman
mühendislerinin imzasýný taþýyan pek çok iþten de kesitler
sunuyor.
Çekimleri dört mevsim gözetilerek ve tüm bölgeler
dolaþýlarak gerçekleþtirilen belgeselin yönetmeni M.Sadýk
Aslankara ve çalýþma arkadaþlarý, fonunu ormanýn estetik
deðerlerinin oluþturduðu filmin, romantik bir öykü eþliðinde
kurgulandýðýný belirterek ormanlarýmýzýn ve ormancýlýk
mesleðinin tek bir potada gözler önüne serilmeye
çalýþýldýðýný dile getirdi.
Belgeselin, ilk gösterimi ardýndan lise öðrencilerine ve
yerel televizyon kanallarý aracýlýðýyla tüm halkýmýza sunulmak üzere Orman Mühendisleri Odasý Þube Baþkanlýklarýna,
Orman Fakülteleriyle Orman Bölge Müdürlüklerine, Ýl Çevre
ve Orman Müdürlükleriyle ormancýlýk alanýndaki sivil
toplum kuruþlarýna da daðýtýmý yapýlacak.
Doðrudan orman mühendislerini anlatmayý hedefleyen
“Andýmýz Ormanýmýz”ýn, alanýnda önemli bir boþluðu dolduracaðý düþünülüyor.
ODAMIZ GENEL MERKEZ VE SOSYAL TESÝSLER BÝNASI
ÖNÜMÜZDEKÝ AYLARDA FAALÝYETDE
Kaba inþaatý
tamamlanan Genel
Merkez ve Sosyal
Tesisler Binamýzýn
elektrik ve sýhhi tesisat
yapým çalýþmalarý da
hýzla devam etmektedir. 2007 yýlýnýn ilk
aylarýnda binamýzýn
faaliyete geçmesi
hedeflenmiþtir.
Nezih OZANGÜÇ’Ü KAYBETTÝK
Seninle 1953 yýlýnda Kastamonu Lisesi’nde
tanýþmýþtýk, yaþýna göre olgun, aðýrbaþlý, mütevazi hareketlerinden hoþlanmýþ, hemþehrilerimle deðil de çok uzaklardan gelip Kastamonu’da okulda birbirimizle kaynaþmýþtýk.
Babanýn memur olduðu þehirden gelen
arkadaþlarýna yardým eder, fakat borç olarak
verdiklerini istemeyi addeder kendinin istismar
edildiðini bilmene raðmen, borçlularý kýrmaktan
çekinirdin.
Senden bir kaç ay öncesi mezun olduktan
sonra Tosya’da bölge þefi olarak çalýþmaya
baþladýðýmda, bana yardýmcý olmak için böl-
geme gelmiþ, bölgeyi de 1965 yýlýnda sana
devretmiþtim.
Yýllar birbirini kovalamýþ. Emekli olduktan
sonra Ankara’da buluþmuþtuk. Emekli
Ormancýlar Derneðine liseden arkadaþlarýmýzla
bir araya geldiðimiz yemekli toplantýlara birlikte gider idik. Vefalý dostum 22.11.2006 günü
ameliyat masasýnda bizleri býrakýp giderken
yokluðunu daima hissedeceðim.
Allah’tan rahmet, ailesine ve sevenlerine
baþsaðlýðý diliyorum.
Cemil KULAOÐLU
V E F A T
Hasan ÖZÝLHAN 21.09.2006, Osman Nuri KALAYCIOÐLU 25.10.2006, Nezih OZANGÜÇ 22.11.2006 tarihlerinde vefat etmiþlerdir. Kendilerine rahmet, aillelerine ve meslektaþlarýmýza baþ saðlýðý dileriz.
TMMOB Orman Mühendisleri Odasý Yönetim Kurulu
54
HABERLER
ODUN DIÞI ORMAN ÜRÜNLERÝ
ORMAN KÖYLÜSÜ ÝÇÝN YENÝDEN UMUT OLDU
Ormanlarýmýzdan yararlanma þekli aðýrlýklý biçimde
endüstriyel ve yakacak odun üretimi biçiminde
günümüze kadar gelmiþtir. Odun dýþý orman ürünleri
üretimi geçtiðimiz yýllarda hak ettiði yeri bulamamýþtýr.
Odun dýþý orman ürünlerinin son yýllarda ekonomik
deðer kazanmasýnýn ardýndan ormancýlýðýmýzda yapýlan
rehabilitasyon çalýþmalarý ile orman köylüsünün ilgisi
odun dýþý orman ürünlerine kaymýþtýr.
Ormanlarýmýzda ciddi miktarda odun dýþý ürün bulunmakta ve bu ürünler tarife bedeli karþýlýðýnda orman
köylüleri tarafýndan toplanarak pazarlanmaktadýr.
Sadece Mersin Orman Bölge Müdürlüðü
Ormanlarýnda köylüye ekonomik katkýda bulunan odun
dýþý ürünler; defne, harnup, çamfýstýðý, biberiye, kekik,
sumak, okaliptüs yapraðý, menengiç, laden, mersin,
adaçayý, devetabaný, andýz meyvesi, dað lalesi, kargý
kamýþý, karabaþ otu, deðiþik þüceyrat ve humustur.
Defne aðacýnýn yapraklarý sepicilikte ve yemeklerde,
tohumundan çýkarýlan defne yaðý ise ilaç, parfümeri ve
kimya sanayinde kullanýlmakta ve ihraç maddesi olarak
deðerlendirilmektedir.
Harnup aðacýnýn meyvesi kolestrol, damar sertliði,
kansýzlýk, kabýzlýk gibi rahatsýzlýklara iyi geldiði bilinmektedir. Harnup meyvesinden pekmez çýkarýlmakta, ayrýca
meyvesinin öðütülmesiyle harnup kahvesi elde edilmekte ve kafein içermemesi nedeniyle ayrýca tercih edilmektedir. Meyvenin çekirdeðinden elde edilen toz madde ise
dondurma, çikolata gibi gýda ürünlerinde koyulaþtýrýcý
olarak ve kimya sanayinde de kullanýlan bir ihraç maddesidir.
Diðer odun dýþý ürünler çeþitli gýda, kozmetik,týp ve
kimya sanayinde kullanýlmakta ve çoðu ihraç edilmektedir.
Mersin Orman Bölge Müdürü M. Mustafa
GÖZÜKARA "Orman köylüsü, Orman Ýþletmelerinden
aldýðý izinle birlikte tarife bedeli olarak yýlda 110 000
YTL ödemiþ ve topladýðý ürünleri satmak sureti ile 1 937
000 YTL gelir elde etmiþlerdir. Bu tür üretim sahalarýnýn
verimini arttýrmak için Ormancýlar olarak rehabilitasyon
çalýþmalarýna hýz veriyoruz. Orman köylüsü odun dýþý
üründen ciddi gelir elde ettiðini görünce konuyu
sahiplenmiþ ve bu türleri hem korumaya hem de özel
aðaçlandýrmayla geliþtirme ve çoðaltma yoluna gitmektedir. Köylünün bireysel gelirinin artmasýyla birlikte köy
tüzel kiþilikleri odun dýþý ürünlerden ciddi gelirler elde
etmektedir. Bunun sonucunda otlatmayla tahrip edilen
sahalarýmýz da iyileþtirilmektedir." demiþtir.
Yine bu baðlamda Adana Orman Bölge
Müdürlüðünde yürütülen rehabilitasyon çalýþmalarý
sonucu Adana Köy ve Çiftçi Lobisi Derneði, Adana
Orman Bölge Müdürü Seyfettin YILMAZ'ý yýlýn bürokratý
olarak seçmiþtir.
Adana Orman Bölge Müdürlüðü mýntýkalarýnda
orman köylüsünü de yakýndan ilgilendiren harnup ve
defne aðaçlarý ile orman vasfýný yitiren verimsiz arazilerin
tekrar orman kazandýrýlmasý ve elde edilen odun dýþý
orman ürünlerinden fakir orman köylülerinin gelirinin
artýrýlmasýna yönelik yapýlan ormancýlýk faaliyetleri neticesinde yaklaþýk 27 milyon YTL kaynak aktarýlmasý
yapýlmýþtýr.
55
HABERLER
SÜRDÜRÜLEBÝLÝR ORMAN YÖNETÝMÝ
ÇALIÞTAYLARI YAPILDI
Ýstanbul Ýli Çalýþtayý
Dünyamýzý tehdit eden çevresel bozulmalarýn önemli faktörlerinden biri ormansýzlaþmadýr. Bu konunun
anlaþýlmasý üzerine ormansýzlaþma ile ilgili tedbirlerin
alýnmasý çerçevesinde Birleþmiþ Milletlerin konuyla
ilgili yaptýðý toplantýlar sonunda kararlar alýnmýþtýr. Bu
kararlarýn sonucunda ortak hedef, Sürdürülebilir
Orman Yönetimi olarak adlandýrýlmýþtýr. Ormanlarýn
yerel, ulusal ve küresel düzeyde fonksiyonlarýný yerine
getirilme potansiyelini hem þimdi hem gelecekte korumak ve düzenleyerek yararlanma biçimine Sürdürülebilir Orman Yönetimi denilmektedir.
Sürdürülebilir Orman Yönetimi hedeflerinin kriter ve
göstergelerinin belirlenmesi ve bir rapora baðlanmasý
için kamu kurumlarý, yerel kuruluþlar ve sivil toplum
kuruluþlarý ile Orman Genel Müdürlüðü yerel teþkilatlarýnýn her yýl düzenlediði çalýþtaylar Adana, Mersin,
Ýstanbul ve Sinop Ýllerinde yapýldý.
Düzenlenen çalýþtaylara valiler, kaymakamlar,
belediye baþkanlarý, üniversite temsilcileri, kamu
kurum temsilcileri ve sivil toplum kuruluþlarý temsilcileri katýlmýþlardýr.
Sürdürülebilir Orman Yönetimi Çalýþtaylarýnýn her yýl
tekrarlanarak kamu ve sivil örgütlerin görüþleri alýnarak, orman varlýðýnýn mal ve hizmet üretimindeki
süreklilik ve toplumsal beklentilerini karþýlama
yeteneðini geliþtirmeye çalýþýlmasý hedeflenmektedir.
Orman Mühendisleri Odasý Genel Baþkaný Ali
Küçükaydýn Adana’da yapýlan çalýþtaya katýlmýþtýr.
Genel Baþkan toplantýda yaptýðý konuþma ile Türkiye'de
ormancýlýk alanýndaki en büyük sorunun arazi kullanýmý
olduðunu vurgulayarak "Ormanlar tarlalara yada baþka
kullaným alanlarýna dönüþtürülmekte, ovalar ise orman
haline getirilmeye çalýþýlmaktadýr. Bu sorun mutlaka
çözüme kavuþmalýdýr." demiþtir.
56
Adana Ýli Çalýþtayý
Sinop Ýli Çalýþtayý
Sinop Ýli Çalýþtayý
Mersin Ýli Çalýþtayý

Benzer belgeler

orm muh2008_2_ENSON_YENI_SAYFALAR.qxp

orm muh2008_2_ENSON_YENI_SAYFALAR.qxp gönderilmelidir. Yazýlar 7 sayfayý (A4) geçmemelidir. 7 sayfayý aþan yazýlarýn birbirini izleyen sayýlarda yayýnlanabileceði düþünülerek bölümlere ayrýlmalýdýr. Fotoðraflar net ve temiz olmalý, sla...

Detaylı

orm muh2008_1_ENSON.qxp - Orman Mühendisleri Odası

orm muh2008_1_ENSON.qxp - Orman Mühendisleri Odası gönderilmelidir. Yazýlar 7 sayfayý (A4) geçmemelidir. 7 sayfayý aþan yazýlarýn birbirini izleyen sayýlarda yayýnlanabileceði düþünülerek bölümlere ayrýlmalýdýr. Fotoðraflar net ve temiz olmalý, sla...

Detaylı