orm muh2008_2_ENSON_YENI_SAYFALAR.qxp

Transkript

orm muh2008_2_ENSON_YENI_SAYFALAR.qxp
TMMOB
ORMAN MÜHENDÝSLERÝ ODASI
ADINA SAHÝBÝ
Ali KÜÇÜKAYDIN
YAYIN SORUMLUSU
Osman TURUNÇ
YAYIN YÖNETMENÝ
Okan ÇANÇÝN
YAYIN KURULU
Sevda ERGÝZ
Mustafa KIZMAZ
Hüseyin AYTAÇ
Hakan AKDAÐ
Serkan ERÝKGENOÐLU
Yýl: 45
Sayý: 4-5-6
Nisan - Mayýs - Haziran 2008
ÝÇÝNDEKÝLER
Baþyazý............................................................................2
42nci Dönem Ýlk Danýþma Kurulu Toplantýsý Yapýldý ...........5
Kompozit Levha Üretiminde
Aðaç Kabuklarýndan Faydalanma Olanaklarý ......................7
YAYIN KOÞULLARI
Dergimizde yayýnlanmasý istenen yazýlar bilgisayarda yazýlmalý, daha önce baþka bir yerde basýlýp, yayýnlanmamýþ
olmalýdýr. Ýmzalý bir dilekçe ekinde kaðýda yazýlý olarak, ayrýca elektronik ortamda dergimizin yönetim yerine posta ile
gönderilmelidir. Yazýlar 7 sayfayý (A4) geçmemelidir. 7 sayfayý aþan yazýlarýn birbirini izleyen sayýlarda yayýnlanabileceði
düþünülerek bölümlere ayrýlmalýdýr. Fotoðraflar net ve temiz
olmalý, slayt dýþýnda sayýsal gönderilecek fotoðraflarýn
çözünürlüðü yüksek olmalýdýr. Yazýlarda Türkçe kelimeler kullanýlmalý ve Türkçe dil kurallarýna uyulmalýdýr. Yayýnlanacak
yazý ve çevirilerdeki düþünsel ve teknik sorumluluk yazarýna
ait olup, oda yönetimini ve Dergi Yayýn Kurulunu sorumlu tutmaz. Dergide yayýnlanan yazýlardan kaynak göstermek koþulu ile alýntý yapýlabilir. Dergiye gönderilen yazýlar yayýnlansýn
ya da yayýnlanmasýn geri verilmez. Yazýlar Yayýn Kurulu
tarafýndan incelenir. Yayýn Kurulu yayýnlanacak yazýlarda
gerekli düzeltmeleri yapabilir ve uygun görülen yazýlarý yayýnlar.
YÖNETÝM YERÝ
Necatibey Cad. No: 16/13
06430 Sýhhiye / ANKARA
Tel: 0.312 229 20 09
Belgegeçer: 0.312 229 86 33
E-posta: [email protected]
www.ormuh.org.tr
TMMOB
Orman Mühendisleri Odasý
Hesap No: T.C. Ziraat Bankasý
Necatibey Þubesi: 132953
BASKI
4Renk Yayýn Tanýtým Matbacýlýk Ltd.Þti.
K.Karabekir Cad. 85/7 Ýskitler / ANKARA
Tel: 0.312 341 40 82 Fax: 341 40 82
Kapak Fotoðrafý: Yaþar AKSU - Artvin
ISSN: 1301 - 3572
Eðirdir Gölü Havzasý, Sorunlarý ve Çözüm Önerileri ........12
Bitki Strüktürleri Ýle Yapý Strüktürlerinin Karþýlaþtýrýlmasý.........16
5531 Sayýlý Kanuna Aykýrý Olarak Yapýlan Mesleki Ýhaleler
Kamu Ýhale Kurumunca (KÝK) Durdurulmaktadýr ..............20
Daðlýk Arazide Tomruklarýn Plastik Oluklar Ýçerisinde
Kontrollü Olarak Taþýnmasý (TOKK Yöntemi) ...................31
Aktarlar ve Týbbi Bitki Ticareti Üzerine Bir Araþtýrma
(Doðu Karadeniz Bölgesi Örneði) ...................................34
Stratejik Planlama Nedir? ...............................................40
Ormancýlýk ve Politika ....................................................42
Musalla Taþýndaki Mevta "2/B Alanlarý"............................44
Sinir Hastalýklarý.............................................................47
BAORAM 50 Yaþýnda .....................................................50
Ýki Teknik Gezi ...............................................................52
BAÞYAZI
Saygýdeðer Meslektaþlarýmýz,
Baðlý bulunduðumuz Türk Mühendis ve
Mimar Odalarý Birliði’nin 40'ýncý Olaðan Genel
Kurulu 29 Mayýs - 1 Haziran 2008 tarihleri arasýnda yapýldý. Yeni Yönetim Kuruluna tebriklerimizi
sunar baþarýlar dileriz.
39'uncu Genel kurulda olduðu gibi bu genel
kurulda da orman mühendisleri odasý yoktu.
Gerekçe, Birlik hissesinin ödenmemesi…
Doðrudur; TMMOB Yasasý "Birlik hissesini ödemeyen odalar umumi heyet toplantýsýna katýlamaz''
der. Ancak, þu ana kadar bizden önceki Orman
Mühendisleri Odasý yönetimleri de dahil olmak
üzere, hiçbir odaya bu uygulama yapýlmamýþtýr.
Geçen dönem ilçe seçim kuruluna yaptýðýmýz itirazdan, diðer borcu olan odalarýn borç karþýlýðý
senet vererek genel kurula ve seçimlere katýldýklarý
anlaþýlmaktadýr. Kalan borçlarýmýz karþýlýðý ayný
þekilde senet vermemize raðmen genel kurula
katýlamadýðýmýz gibi senetlerimizde derhal iþleme
kondu.
2004 yýlýnda yapýlan 38'inci TMMOB Genel
kurulunda da Orman Mühendisleri Odasý yoktu. O
dönemki Orman Mühendisleri Odasý yönetiminin
seçimleri geciktirmesine TMMOB yönetimi ses
çýkarmamýþ ve gözlemci sýfatýyla verilen Orman
Mühendisleri Odasý temsilcisini kabul etmiþ idi.
Ancak 2004 yýlýnda Orman Mühendisleri Odasý
Genel Merkez Yönetiminin deðiþmesiyle birliðe
gözlemci sýfatý ile verilen temsilcimizde reddedildi.
Sözün özü, üç dönemdir üst birliðimiz TMMOB
ile irtibatýmýz kesildi. Yönetime geldiðimiz 2004
yýlýnda TMMOB yönetim kurulunu ziyaretimize raðmen bir kez iadeyi ziyaret ya da hayýrlý olsun lafzýný
duyamadýk. Üç dönemdir, en temel demokratik
haklarýmýzdan olan yönetime katýlma ve seçme,
seçilme haklarýmýzý kullanamadýk.
TMMOB yöneticileri bizimle diyalogu kesmekle kalmadýlar. Baþta ormancýlýk mesleðinin geleceðine, orman mühendislerinin geleceðine damgasýný vuracaðý konusunda ittifak edilen 5531
sayýlý yetki kanunumuzun çýkarýlmasýnýn her aþamasýnda karþý oldular. Yetmedi, meslek mensuplarýmýzýn haklarýný kullanacaðý yetki yasamýzýn
uygulama yönetmeliklerine dava açtýlar.
Karþý olmalarýnýn en önemli gerekçelerinden
biri, 5531 sayýlý yetki yasasý ile Odayý Bakanlýðýn
vesayeti altýna soktuðumuz iddiasý idi. Oysa siz
ormanlarýn yüzde doksan dokuzu devlete ait olan
bir ülkede, Devlet adýna ormanlarý yöneten Çevre
ve Orman Bakanlýðýnýn uygun görüþünü almadan
ormancýlýk çalýþmalarýný zaten yapamazsýnýz.
Yaparsanýz anayasanýn 169'uncu maddesine
aykýrý hareket etmiþ olursunuz. Ayrýca bu yetki
yasasý ile ilk defa bir odaya, yasaya ait yönetmelikleri çýkarma ve uygulama yetkisi verilmiþtir.
Bu meslek odalarý için son derece önemli
demokratik bir kazanýmdýr. Bilindiði gibi yasa
meclisten iktidar ve muhalefetin ittifakýyla çýkmýþtýr.
Oysa, 29 Haziran 2005 tarihli ve 2580 sayýlý
Resmi Gazete'de yayýnlanan, 16.06.2005 tarihli ve
5368 sayýlý "Lisanslý Harita Kadastro Mühendisleri
ve Bürolarý Hakkýnda Kanun" Tapu Kadastro
Genel Müdürlüðüne büyük yetkiler vermiþtir. Bu
Kanuna dayalý olarak, Tapu Kadastro Genel
Müdürüne lisanslý mühendislere disiplin cezasý
verme yetkisi gibi özlük haklara müdahaleye
imkan saðlayan Yönetmelik, Tapu ve Kadastro
Genel Müdürlüðünce hazýrlanmýþ, 5 Mayýs 2008
tarihli ve 26867 sayýlý Resmi Gazetede yayýnlanarak yürürlüðe girmiþtir. TMMOB yönetimi ne bu
yasa çýkarken, nede yönetmelik çýktýktan sonra
hiçbir itirazlarý olmamýþtýr. Bu çifte standart deðil
de nedir?
Ayrýca, bir yandan oda yönetiminin ilgili bakanlýktan uygun görüþ almasýna "vesayet" diyeceksiniz, diðer yandan, 5531 sayýlý yetki yasasýnýn,
ormanlarýn devlet tarafýndan iþletilmesini öngören
Anayasa'nýn 169'uncu maddesine aykýrýlýðýndan
söz edeceksiniz. Bu ne büyük çeliþkidir.
5531 Sayýlý Yasanýn, devlet ormanlarýnýn özel
sektörce iþletilmesiyle hiç alakasýnýn olmadýðýný,
sadece devletin ormancýlýk hizmetlerini uzman,
yetkili sektör kanalýyla yaptýrmasýný ve denetlemesini düzenlediðini ilgili herkes bilmektedir.
Maalesef TMMOB yönetimi Anayasa'ya aykýrýlýk
iddialarýyla bulanýk suda balýk avlamaya çalýþmaktadýr. Bu bir hizmet satýn almadýr ve meslek odalarý
bunu çok iyi bilmektedirler.
2
Yetki yasamýzýn uygulama yönetmeliklerine
karþý olmalarýnýn ve dava açmalarýnýn en önemli
gerekçelerinden birisi ise; yönetmeliklerin
TMMOB'nin ''ONAYINDAN'' geçmesi gerektiði
düþüncesidir.
Odalar idari olarak birliðe baðlý olup dolayýsýyla 6235 sayýlý TMMOB yasasýna ve bu yasaya
baðlý olarak çýkan mevzuata tabidirler. Örneðin
Odalar bu yasa (6235) çerçevesinde hazýrlanan
ana yönetmeliklerini TMMOB'nin incelemesinden
geçirirler. Diðer yandan Odalar týpký Birlik gibi tüzel
kiþiliðe haiz kuruluþlardýr ve idari iþleyiþin dýþýnda
meslek alanlarýyla ilgili çalýþmalar yapabilirler.
Kaldý ki, 5531 sayýlý yasa bir mesleðin yetki yasasýdýr. Sadece meslek mensuplarýný ilgilendirmez.
Diðer taraflarý da vardýr. Örneðin, Yönetmelikler
çýkarýlýrken Devlet adýna ormancýlýk hizmetlerini
yürüten Çevre ve Orman Bakanlýðýnýn "uygun"
görüþünün alýnmasý yasa gereðidir. Bu uygun
görüþün ardýndan TMMOB'ye "onay" için göndermek, hiyerarþik düzene de uymaz. Dolayýsýyla,
yasada açýk olarak "yönetmelikleri'' Orman
Mühendisleri Odasýnýn çýkaracaðýnýn belirtilmiþ
olmasýna raðmen, TMMOB yönetiminin, bu yönetmeliklerin kendi onaylarýndan geçmesi gerektiðini
ifade etmesi, kendilerini yasalarýn ve her þeyin
üzerinde görmeleri ve baðlý odalarý vesayetleri altýna almalarý demektir. Böyle bir yetki TMMOB'yi
diktatörlüðe götürür.
TMMOB bununla da yetinmiyor. Kendilerinden
farklý düþündüðünü sandýklarý (sandýklarý diyoruz
çünkü önyargýlarý bizlerle diyalog kurmaya engel)
oda yönetimimizle uðraþýrken, meslek mensuplarýmýzýn haklarýyla savaþtýklarýnýn da farkýnda
olmalarý gerekir. 5 Þubat 2008 tarihli 26778 sayýlý
Resmi Gazetede yayýnlanan Orman Amenajman
Yönetmeliðinin "planlama ilkeleri'' baþlýklý 4(e) ve
''görev, yetki ve sorumluluk 5'inci maddesinin iptali
için TMMOB "yürürlüðün durdurulmasý istemli''
dava açtý. TMMOB 5531 sayýlý yetki yasamýza
karþý kampanya yürütürken, Birliðin ifadesiyle bazý
"iyi" ormancýlarýnda kendileri gibi düþündüðünü
basýn bildirilerinde belirtmiþler idi. O "iyi" ormancýlardan olsa gerek, Sayýn Yücel Çaðlar'ýn kurucusu ve onursal baþkaný olduðu ve "iyi" ormancýlarýn yer aldýðý "Kýrsal Çevre ve Ormancýlýk
Sorunlarý Araþtýrma Derneði''adýna da ayný yönetmeliðin ayný maddelerine dava açýldý. Ortak
gerekçeleri; ormanlarýn özelleþtirilmesi, devletin
ormanlarýn denetiminden vazgeçmesi, Orman
Mühendislerinin de 5531 sayýlý yetki yasasý ile
buna aracýlýk etmesi v.s.
Allah aþkýna! Bir mesele ancak bu kadar
sulandýrýlabilir. Yargýnýn ve insanlarýmýzýn ormanlarýmýza ve çevreye olan hassasiyeti, bilgi kirletilmesi ile ancak bu kadar suistimal edilebilir.
5531 sayýlý yetki yasasý, buna baðlý yönetmelikler
ve davaya konu amenajman yönetmeliðinin
ormanlarýn özel þirketlere iþlettirilmesi ya da
ormanlarýn devlet denetimi dýþýnda kalmasý ile
hiçbir alakasý yoktur. Olay sadece "orman
idaresinin, devletin denetim ve gözetiminde
uzman sektörden (orman mühendisi, orman
endüstri mühendisi, aðaç iþleri endüstri mühendisinin kurduðu ormancýlýk ve orman ürünleri büro
ve þirketlerinden ) hizmet satýn almasýndan ibarettir". Böylece baþta amenajman planlarý olmak
üzere tüm ormancýlýk hizmetlerinin daha nitelikli
hale getirilmesi hedeflenmektedir. Þu an Danýþtay
da olan " Yeminli ormancýlýk bürolarýný'' düzenleyen
5531 sayýlý yetki kanunumuza göre hazýrlanmýþ
olan tüzüðün çýkmasý halinde devletin denetim
yetkisi hiçbir zaman ortadan kalkmayacaktýr.
TMMOB, ya da onun "iyi" ormancýlarýndan
Sayýn Çaðlar, 5531 Sayýlý yetki yasasýna dayalý
olarak kurulan sistemde ormancýlýk hizmeti üreten
yüzlerce meslek mensuplarýmýzdan kaçýyla
görüþtüler. Altmýþ dört adet mühendislik disiplininde "hizmet alýmý" ile mesleði icra sorun olmuyor iken ormancýlýkta neden sorun oluyor? Hadi
TMMOB, Orman Mühendisleri Odasý yönetimiyle
mücadele adýna meslek mensuplarýmýzýn hak ve
hukukuna karþý sorumluluk duymuyor peki ya
deðerli meslektaþýmýz Sayýn Çaðlar neden bu
sorumluluðu duymuyor. Bir zamanlar üniversiteye
giriþte yüzde birlik dilimlerde ülkenin en baþarýlý
öðrencilerinin tercih ettiði orman fakültelerinin ve
meslektaþlarýmýzýn bugünkü durumunu, dýþarýda
ormancýlýk hizmetlerini ziraat mühendisleri, peyzaj
mimarlarý gibi diðer disiplinler yaparken, orman
mühendislerinin sadece Devlette memur olarak
çalýþma durumunu neden sorgulamýyor. Bu
3
mesleðin geleceði belki TMMOB'yi ilgilendirmiyor
ancak Sayýn Çaðlarý ilgilendirmesi gerekir.
Sadece "iyi" ormancý olma adýna, meslek ve
meslektaþýn geleceðine ipotek koyacak fiilleri iþlemeye deðmez.
Önümüzdeki dönemde bir üst birlik olarak
TMMOB'den; Odalarýn mesleki alanlarýyla ilgili
çalýþmalarýnda önünü açmasýný, eþitlikten, diyalogdan yana ve tüzel kiþiliklerimize saygýlý olmasýný
beklemekteyiz. TMMOB 'ye yakýþan budur.
Sayýn Bakan'ýn bu haksýzlýðý acilen düzelterek
adaleti saðlamasý gerekir.
Küçük gibi görünen bu sorunlar çalýþma
barýþýný, motivasyonu bozmakta ve derin yaralar
açmaktadýr. Oysa gerçekten çözüm bekleyen
sorunlarýmýz ve yapýlacak çok iþimiz vardýr.
Geçen sayýmýzýn baþyazýsýnda belirttiðimiz
kaygýlarýmýza raðmen 5761 sayýlý "Turizm Teþvik
Kanununda Deðiþiklik Yapýlmasýna Dair Kanun"
07.Mayýs.2008 tarihinde çýktý. Ana muhalefet partisi Kanunu Anayasa Mahkemesine götürdü.
Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçelerinin, yeni
düzenlemede de ortadan kalkmadýðý kanaatini
bizlerde taþýyoruz.
Yine 2/B.lerin çözümü için düzenlenen ve
meclise geleceði ifade edilen "Orman Köylülerinin
Kalkýndýrýlmalarý ve Hazine Adýna Orman Sýnýrlarý
Dýþýna Çýkarýlan Yerlerin Deðerlendirilmesi
Hakkýnda KANUN TASARISI TASLAÐI"nýn da,
Anayasa'da deðiþiklik yapýlmadan çözüm olacaðý
kanaatinde deðiliz. Oysa bu konuda uzlaþma
saðlamak mümkündür.
Yukarýda zikrettiðimiz "kanun ve kanun tasarý
taslaðý" ile ilgili oluþturduðumuz komisyon,
raporunu sunmak üzeredir. Düþüncelerimiz ve
tavrýmýz kamuoyu ilgili ve yetkililerle paylaþýlacaktýr.
42'nci Genel kurulumuzun ardýndan, genel
kurulda aldýðýmýz yetkiler çerçevesinde, 5531
sayýlý yetki yasamýzýn getirdiði sisteme uygun
olarak þubelerimiz, daha da yetkilendirilerek
yeniden yapýlandýrýlmaktadýr. Yerinden yönetim
ilkesine azami riayet edilmektedir. Bu çerçevede,
kurullarýmýz, þubelerimiz ve temsilciliklerimizle
16-19 Mayýs tarihleri arasýnda Antalya'da gerçekleþtirdiðimiz "Danýþma Kurulu" toplantýsýnda alýnan
kararlar meyvelerini vermeye baþlamýþtýr.
Odamýzýn Genel Merkez ve sosyal tesisleri
binasý tamamlanmýþ olup, oturum ruhsatý için
müracaat edilmiþtir. Tefriþinin ardýndan yeni
binamýza iki ay gibi bir sürede taþýnmayý, yaz
sonuna da meslek camiamýz ve konuklarýmýzla
birlikte açýlýþý planlýyoruz.
Saygýlarýmýzla
Yönetim Kurulu
Saygýdeðer Meslektaþlarýmýz,
Kamu çalýþanlarý arasýnda ücret adaletsizliði
baþta olmak üzere çalýþma disiplini ve motivasyonu bozan birçok adaletsizlik vardýr. Buna karþýlýk
kamu personel reformu yýllardýr konuþulur durur.
Birde küçük gibi görünen adaletsizlikler vardýr ki
mide bulandýrýr. Örneðin bunlardan biri, Çevre
Orman Bakanlýðýnda da yaygýnlaþan iyi olan
kadrolarý birilerinin kullanýp, fiiliyatta iþi baþkalarýnýn
yapmasýdýr. Üstelik bu kadrolarý kullanan kiþilerin
çoðunun aldýklarý eðitim yapýlan iþ ile ilgili deðildir.
Ýþi fiili olarak yapanýn özlük haklarýný da kullanmasý
daha adil deðil midir? DSÝ menþeli olmak, yada
Dr., Doç., Prof. unvaný taþýmak her görev için
yeterli midir? Bu unvanlara ya da kurumlara saygý
duyuyoruz. Ancak bürokrasinin kraldan çok kralcýlýðýndan ve kadrolarýn yýpratýlmasýndan da rahatsýzlýk duyduðumuzu belirtmek istiyoruz. Liyakatin
temel ilke olarak benimsenmesini talep ediyoruz.
Bir diðeri lojman meselesidir. Orman Genel
Müdürlüðünün lojmanlarý havuza alýnmak suretiyle tüm Bakanlýk personeline kullandýrýlýrken,
Meteoroloji ve DSÝ'nin lojmanlarý sadece kendi
personellerine kullandýrýlmaktadýr. Mademki ayný
Bakanlýðýn birimleri, neden hepsi havuza toplanarak daðýtým yapýlmaz? Tüm bu kurumlarýn lojmanlarýndan belirli bir yüzde (%10 gibi) bakanlýk
personeline ayrýlýp, diðerlerini Genel müdürlüklerin kendi hizmetlerinde neden kullandýrýlmaz?
Sayýn müsteþara konu intikal ettirilmiþtir. Ancak
beklenen düzenleme bir türlü gerçekleþtirilememiþtir. Ormancýlýk hizmetlerinin devamlýlýðýný
saðlayacak genç kuþak, lojman kaygýsýyla
merkeze gelememektedir. Bu durum adaletsizdir
ve ormancýlar için en basitinden onur kýrýcýdýr.
4
42'NCÝ DÖNEM ÝLK DANIÞMA KURULU
TOPLANTISI YAPILDI
diðer konularda geniþ açýklamalarda bulunmuþtur.
Konuþma sonrasýnda; katýlýmcýlar sorularý ile konuya
iliþkin bilgilenmelerini arttýrmýþlardýr.
Genel Yazman Cemal SUNAR; þube kuruluþlarýnýn
yeniden gözden geçirilmesi ihtiyacý ile þube sayýsýnýn
10 iken 13'e çýkarýldýðýný, Amasya, Erzurum, Sakarya
Þubelerinin kurulduðunu belirterek, önümüzdeki
süreçte yetki devri çerçevesinde þubelerce yürütülecek iþler konusunda açýklamalarda bulunmuþtur.
Mali iþler konularýnda Genel Sayman Ergün ÇETÝN;
Türk Mühendis ve Mimar Odalarý Birliði ve Odalar
Mali Ýþler Yönetmeliðine göre; Birlik ve Odalarýn tüm
birimlerinin mali iþlemlerini bu Yönetmelik hükümlerine göre yürütüleceðini belirtmiþtir. ÇETÝN; Birlik ve
Odalarýn mali iþlemlerinin; bütçe hazýrlanmasý, uygulanmasý ile muhasebe iþlemleri olarak 2 ana grupta
toplandýðýný ifade ederek; bütçe düzenlenmesinde;
Birliðin ve Odalarýn tahmini gelir ve giderlerinin, tüm
örgütü kapsayacak þekilde hazýrlandýðýný, iki yýlda bir
Orman Mühendisleri Odasý 42. Dönemin Ýlk
Danýþma Kurulu Toplantýsý 16-19 Mayýs 2008
Tarihinde Antalya Rixos Premium Belek Otel'de
gerçekleþtirildi. Tüm Kurulllarýn, Þube Yönetimlerinin
ve Temsilciliklerin geniþ katýlým gösterdiði toplantý;
Orman Mühendisleri Odasý Genel Baþkaný Ali
KÜÇÜKAYDIN'ýn açýlýþ konuþmasýyla baþladý. Baþkan;
toplantýnýn amacý ve gündemine iliþkin açýklamalarýndan sonra, 5531 sayýlý Yetki Kanununun getirdiði
yeni sistem çerçevesinde 42. Dönem Genel Kurulda
alýnan kararlarla ilgili olarak þubelerin maddi ve idari
yönden güçlendirilmesi, þube sayýsýnýn artýrýlmasý,
hizmetlerin yerinden ve daha etkili verilmesi amacýyla yeni yapýlanmanýn getirdiði deðiþikliklere deðindi.
AR-GE Komisyon Baþkaný Eþref GÝRGÝN; 5531
sayýlý Kanun ve Uygulama Yönetmelikleri konusunda;
Kanunun amaç, kapsam, taným, uzmanlýk alanýna
iliþkin faaliyet konularý, hak, yetki ve sorumluluklarý,
meslek mensubu olmanýn þartlarý ve Kanunla ilgili
5
Ýmdat DEMÝR
BURSA ÞB.
Dr. Devlet TOKSOY
DOÐU KARADENÝZ ÞB.
Erol KAMIÞ
BATI KARADENÝZ ÞB.
Fatih DEMÝRCÝ
ERZURUM ÞB.
Birlik ve Oda Genel Kurullarýnca kabul edilerek yürürlüðe girdiðini belirtmiþ, mali konular hakkýnda bilgi
vermiþtir.
Yönetim Kurulu Üyesi Zeki KAMACI mesleki
uygulamalar konularý hakkýnda açýklamalarda bulunarak, "Mesleki Uygulama Üyeliði" görevleri; yasal
dayanaklarý, görev alanlarý, gerçekleþtirilen ve planlanan eðitimler konusunda bilgi vermiþtir. KAMACI
konuþmasýnda, Orman Mühendisleri Odasý Ana
Yönetmeliðinde; Odanýn baþlýca amaçlarý arasýnda;
"Mesleðin geliþmesi ve tanýtýlmasýyla ilgili olarak
teknik kongre, seminer, sempozyum, konferans ve
sergiler düzenlemek, bu amaca yönelik diðer kuruluþlarýn çalýþmalarýna katýlmak, ülke kalkýnmasýnýn
gerektirdiði nitelik ve nicelikte, mühendis ve yüksek
mühendis yetiþtirilmesine yardýmcý olmak amacýyla
öðretim kurumlarýyla iliþkiler kurarak tekliflerde
bulunmakla ilgili maddeler bulunduðunu belirtmiþ,
2008-2009 yýllarý içerisinde de yeterli talep ve katýlým
olmasý halinde eðitim ve seminer programlarýnýn
devam edeceðini bildirmiþtir.
Yönetim Kurulu Üyesi Osman TURUNÇ yayýn tanýtým çalýþmalarý hakkýnda açýklayýcý bilgiler vererek; Orman Mühendisliði Dergisinin 45 yýldýr hiç ara
vermeden yayýnlanan bir dergi olduðunu, þu anda 3
ayda bir çýkarýldýðýný, dergide Orman Mühendisliði,
Orman Endüstri Mühendisliði ve Aðaç Ýþleri Mühendisliði ile ilgili konulara yer verildiðine deðinerek;
þubelerimizden bölgesel haber ve aktivitelerin genel
merkeze iletilmesi hususunda hassasiyet gösterilmesinin beklendiðini ifade etmiþtir. Yayýn kurulu
Selami TECE
DOÐU AKDENÝZ ÞB.
Necmettin ÇINKIL
AMASYA ÞB.
Hasan AKYOL
BATI AKDENÝZ ÞB.
Mücahit ERACAR
DENÝZLÝ ÞB.
görevleri arasýnda bulunan að sayfasýnýn tasarýmý ve
iþleyiþinin yenilenmesinin tasarlandýðýný, isteyen
þubelerin kendi að sayfalarýný oluþturabileceðini, ayrýca yayýn kurulu tarafýndan; kitap, film, takvim, ajanda basýmý ve toplantý tanýtým organizasyonlarýnýn da
yürütüleceðini belirtmiþtir.
Ý.Hakký BARI; Orman Mühendisleri Odasý Turizm
ve Sosyal Tesisler Ýktisadi Ýþletmeleri konulu bir
sunum yaparak, amaç ve faaliyet alanlarý hakkýnda
bilgi vermiþtir. BARI; Ýnþaatý süren Oda Genel
Merkezinin iskan ve oturma ruhsatý için çalýþmalarýn
baþlatýlmýþ olduðunu ve Haziran-Temmuz ayý içerisinde Oda Genel Merkez çalýþmalarýnýn yeni binada
sürdürülmesinin planlandýðý belirtmiþtir. Ayrýca; Ýktisadi Ýþletme bünyesinde "proje merkezi" oluþturularak gerek üyelerimizden ve gerekse diðer gerçek ve
tüzel kiþilerden alýnacak hizmetlerle iþletmenin
amaçlarý doðrultusunda faaliyette bulunmayý hedeflediklerini ve bu konuyla ilgili üyelerimizin görüþ ve
önerilerini beklediklerini ifade etmiþtir.
Toplantýnýn ikinci gününde; þube baþkanlarýnýn
konuþmalarýna yer verilmiþ olup, Baþkanlar; görev
alanlarý ile ilgili konular, gerçekleþtirilen ve planlanan
iþler hakkýnda bilgi vermiþler; ayrýca þube ihtiyaçlarý
konusunda taleplerini dile getirmiþlerdir. Eski Orman
Genel Müdürü Abdurrahman SAÐKAYA'nýn ilgiyle izlenen "Küresel Trend ve Ormancýlýk" konulu sunusundan sonra Oda Baþkanýnýn toplantýya iliþkin deðerlendirme konuþmasýyla 42.Dönem Danýþma Kurulu
Toplantýsý sona vermiþtir.
Orman Mühendisliði Dergisi Yayýn Kurulu
Dr. Uçkun GERAY
ÝSTANBUL
Kenan ÖZTAN
ÝZMÝR
6
Yavuz KARAGÖL
ELAZIÐ
Sami BAYÇELEBÝ
MERKEZ ÞB.
KOMPOZÝT LEVHA ÜRETÝMÝNDE
AÐAÇ KABUKLARINDAN FAYDALANMA OLANAKLARI
Yrd. Doç. Dr. H. Turgut ÞAHÝN*
Arþ. Gör. M. Burak ARSLAN*
ÖZET
Odun esaslý ürünlere olan talebin giderek artmasý orman ürünleri endüstrisi için alternatif yeni hammadde
kaynaklarý bulmaya yönelik çalýþmalarýn yoðunlaþmasýna neden olmuþtur. Odunlara benzer kimyasal bileþiklere sahip aðaç kabuklarýndan faydalanma, diðer odun dýþý lignoselülozik materyale göre daha sýnýrlýdýr.
Halbuki, atýl haldeki aðaç kabuklarýndan, uygun kabuk-odun-tutkal kombinasyonlarý kullanýlarak standartlara
uygun lif ve yonga levha üretilmesi mümkün görülmektedir. Kabuklardan üretilen levhalarýn deðiþik birçok
kullaným yerinde deðerlendirilmesi saðlanabilir.
Anahtar kelimeler: Aðaç, kabuk, yongalevha, lif levha, kompozit, lignoselülozik materyal
Feasibility of Tree Barks for Producing Composite Panels
ABSTRACT
The demand on wood based products have been increased and this affect on search new raw material
for Forest products industry. Utilization from tree barks which are chemically similar to woods, limited compare to other non-wood lignocellulosic materials. However, it looks like feasible to use these materials with
suitable combination of wood-bark-glue for producing particle and fiber boards. Bark based panels can be
used various places.
Keywords: Tree, bark, particle board, fiber board, composite, lignocellulosic material
1. Giriþ
Ýnsanlýk tarihinin baþlangýcýndan günümüze
kadar geçen süreç içerisinde, insanoðlunun en çok
kullandýðý malzemelerin baþýnda ahþap esaslý ürünler
gelmektedir. Teknolojik ilerlemeler, zamanla, ahþaptan farklý ve birçok deðiþik alanda kullanýmýna imkan
saðlamýþtýr. Örneðin benzer kullaným yerleri için
ahþaptan daha iyi özelliklere sahip mühendislik
ürünü panel ürünlerinden yongalevha, lif levha, kontrplak, OSB, MDF gibi malzemelerin üretilmesi buna
örnek olarak verilebilir.
Fakat ahþap malzemeye olan talebin özellikle son
yýllarda çok fazla artýþ göstermesi, baþlangýçta bol ve
tükenmez gibi görünen doðal ormanlarýn zamanla
bilinçsiz kesilmesine ve tahribatýna yol açmýþtýr.
Hatta dünyanýn bazý bölgelerinde doðal ormanlar
yok olmaya baþlamýþ bulunmaktadýr. Bu durum
önemli çevre sorunlarýný beraberinde getirmiþ, ekosistem ve iklimlerin deðiþimine neden olmuþtur.
Ormanlara olan talebin bu oranda devam etmesi
durumunda yakýn gelecekte büyük çevre ve iklim
felaketlerinin olacaðý, bazý bölgelerde çölleþmenin
artacaðý, ayrýca zaten ihtiyaç duyulan miktarýn, doðal
ormanlardan karþýlanamayacaðý öngörülmektedir
(Rowell 1996; Sahin 2006).
Ormanlar üzerinde oluþan odun hammaddesi
saðlama baskýsýnýn azaltýlmasý üzerine çok yoðun
çalýþmalar yapýlmýþ, bir zamanlar kullanýlmasý
düþünülmeyen odunsu ve otsu bir çok atýk ve artýk
maddeden deðiþik amaçlar için odun yerine kullanýlabilirliði araþtýrýlmýþtýr. Bu alternatif hammaddelerin bol ve kolay elde edildiði bölgelerde kompozit panel levha ürünleri (yongalevha, lif levha) ve
kaðýt etkili þekilde üretilebileceði belirtilmektedir
(Atchison 1993; Rowell 1996; Young 1996).
Bu çalýþmada, aðaçlardan yuvarlak odun hammaddesi üretimi esnasýnda oluþan ve çoðunlukla
ormanda toplanmadan býrakýlan, toplandýðýnda ise
sadece yakýlarak veya düþük deðerli ürün olarak
deðerlendirilebilen aðaç kabuklarýnýn orman ürünleri
endüstrisinde kullanýlabilirliði açýsýndan yapýlan bazý
çalýþmalar incelenmiþtir. Bu sayede ülkemizde aðaç
kabuklarýnýn kompozit panel üretiminde (lif ve yongalevha) deðerlendirilebilmesine yönelik olarak
ileride yapýlacak çalýþmalara bir alt yapý hazýrlanmasý
amaçlanmýþtýr.
2. Ahþap Esaslý Panel Levha Ürünlerinin Sýnýflandýrýlmasý
Ahþap esaslý kompozit levha ürünleri, kullanýlan
hammaddenin özelliðine (yonga, lif, soyma-kesme
levha), kullaným yerine (iç veya dýþ mekan, konstrüksiyon), üretimde seçilen prosese (kuru-yaþ, süreklikesikli), tutkal çeþidine (fenol-,üre-,melaminformaldehit) göre birçok þekilde sýnýflandýrýlabilir.
7
*SDÜ Orman Fakültesi
Çizelge 1 de, sadece hammaddenin boyutlarý ve
prosesin özelliði dikkate alýnarak yapýlan sýnýflandýrma örnek olarak verilmiþtir (Eroðlu ve Usta 2000;
Maloney 1996; Youngquist 1999).
Çizelge 1 den görüleceði üzere ahþap esaslý panel
levha üretiminde en önemli hammadde kaynaðý odun
yongalarý, lifler ve küçük parçalardýr. Odun ve artýklarýnýn tercih edilmesinin baþlýca nedeni, diðer
bitkisel kaynaklara göre daha homojen fiziksel ve
kimyasal özelliklere sahip olmasý, kolay iþlenmesi ve
hýzlý üretime imkan saðlamasý gösterilebilir.
dir. Kabuðun kimyasal bileþeni genel hatlarý ile
odunlara benzemekte, esas bileþimini üç doðal
polimer olan selüloz, hemiselüloz ve lignin oluþturmaktadýr. Fakat kabukta lignin miktarý oduna göre
belirgin þekilde daha yüksektir. Ayrýca, odunda
bulunmayan suberin ve bazý fenolik bileþiklerde
kabukta bulunmaktadýr (Laks 1991; Sjostrom,
1993). Odun ve kabuðun kimyasal bileþimleri
karþýlaþtýrmalý olarak Çizelge 2 de verilmiþtir
(Fengel ve Wegener 1984; Harkin ve Rowe 1971;
Sjostrom 1993).
Çizelge 1. Ahþap esaslý kompozit malzemelerin hammadde ve kullanýlan proses özelliðine göre
sýnýflandýrýlmasý
Ürün
Özgül aðýrlýk
(g/cm³)
Hammadde
Proses
özelliði
Kontrplak
0,40-0,80
Soyma-kesme
kaplama levha
Kuru
Kontrtabla
0,50-0,90
Odun parçasý/Soyma
kesme kaplama levha
Kuru
Yönlendirilmiþ
Yongalevha
0,50-0,80
Yonga/ Soyma
kaplama levha
Kuru
Yongalevha
0,60-0,80
Yonga-talaþ
Kuru
MDF
0,60-0,80
Lif
Kuru
Sert Lif Levha
0,90-1,10
Lif
Kuru
Sert Lif Levha (Yaþ)
0,9-1,10
Lif
Yaþ
Ýzolasyon Lif Levhasý
0,15-0,50
Lif
Yaþ
Kaðýt
0,25-1,15
Lif
Yaþ
Þekil 1. Aðaç gövdesinde ana dokular
Aðaç kabuklarýnda yaklaþýk %16-41 oranýnda
polisakkaritler bulunmaktadýr. Yapýlan bir çalýþmada
çam kabuklarýnda %20,2, meþe kabuklarýnda ise
%32,6 oranýnda selüloz bulunduðu tespit edilmiþtir.
Kabuk selülozu, odun selülozu ile ayný kimyasal yapýda fakat kristallik derecesi daha düþüktür. Aðaç
kabuðunda 5 ve 6 karbonlu diðer þekerlerde bulunmaktadýr. Bunlarýn oraný birkaç aðaç türü dýþýnda
çoðunlukla %10'un altýndadýr. Avrupa da yetiþen
iðne yapraklý aðaçlarýn kabuklarýnýn esas hemiselüloz
þekerinin galaktoglukomannan, yapraklý aðaç kabuklarýnýn ise 4-0 metilglukuronoksilan olduðu tespit
edilmiþtir (Fengel ve Wegener 1984).
3. Aðaç Kabuklarýnýn Genel Özellikleri
Aðaçlarda gövdeyi ve dallarý çepeçevre saran
kabuk, kambiyum dokusunun en dýþ kýsmýndaki
tabaka olup, odundan farklý olarak kendisine has
karakteristik bazý özellikler taþýmaktadýr. Kabuklar,
deðiþik hücre tiplerine ve oduna göre daha karmaþýk
morfolojik yapýya sahiptirler. Aðaç türü, aðaç yaþý ve
büyüme koþullarýna baðlý olarak farklýlýklar daha da
artabilmektedir.
Kabuk temel olarak ölü hücreleri içeren dýþ kabuk
ile, bazý canlý hücrelerden oluþmuþ iç kabuk olmak
üzere iki farklý kýsýmdan oluþtuðu söylenebilir.
Morfolojik ve kimyasal bileþimleri oldukça farklý
olmalarýna raðmen, birçok durumda iç ve dýþ kabuk
tabakalarý, tek bir tabaka (kabuk) olarak göz önünde
bulundurulmaktadýr (Sjostrom 1993). Þekil 1 de,
herhangi bir aðaç gövdesinde en dýþtan içeriye doðru
tabakalar þematik olarak gösterilmiþtir (Kantay ve
Köse 2006).
Aðaç kabuklarýnýn kullaným potansiyelinin belirlenmesinde en önemli faktörlerin baþýnda kimyasal
içeriðinin o üretim þekli için uygun olmasý gelmekte-
Çizelge 2. Yumuþak ve sert aðaç odun ve kabuklarýnýn kimyasal (%) bileþimleri
Ýðne Yapraklý Aðaçlar
Yapraklý Aðaçlar
Odun
Kabuk
Odun
Kabuk
Lignin
25-30
40-55
18-25
40-50
Polisakkartiler
66-72
30-48
74-80
32-45
2-9
2-25
2-5
5-10
0,2-0,6
< 20
0,2-0,6
< 20
Ekstraktif maddeler
Kül
Kabukta bulunan ekstraktif maddeler lipofil ve
hidrofil bileþikler olmak üzere ikiye ayrýlmaktadýr.
Polar olmayan çözücüler ile ekstrakte edilebilir lipofil
ekstraktifler; yaðlarý, vakslarý, terpenoidleri ve yük8
nar kabuklarýndan levha üretimi için uygun pres ve
sýcaklýk þartlarýný belirtmiþtir. Troughton yaptýðý
çalýþmalarda 300 ºC deki presleme sýcaklýðýnýn douglas göknarý kabuklarýnýn yapýþtýrýcý ilavesine gerek
kalmadan kendi kendine birleþerek yüksek yoðunlukta kompozit levhalarýn üretilebileceðini belirtmiþtir (Blanchet vd., 2000).
Diðer ikinci yaklaþýmda ise, kabuk parçalarýnýn
üre-, melamin-, fenol-formaldehit gibi ilave bazý sentetik yapýþtýrýcýlarla birlikte kullanýlarak panel levha
üretilmesi amaçlanmýþtýr. Bu çalýþmalar 1965 yýlýnda
Alvang ve Johanson tarafýndan baþlatýlmýþ, daha
sonra 1971 de Dost, 1972 de Deppe ve Hoffmann,
1977 de Blankenhorn ve ark., 1977 de Place ve
Maloney sentetik yapýþtýrýcý ilavesi ile deðiþik türdeki aðaç kabuklarýndan yongalevha üretmiþlerdir.
Dost (1971) kýzýl aðaç kabuklarý ve odun yongalarýný deðiþik oranlarda karýþtýrarak ürettiði panellerin performans özelliklerinin, kabuk miktarýnýn
artýþýna baðlý olarak olumsuz yönde deðiþtiðini açýklamýþtýr (Blanchet vd., 2000). Lehmann ve Geimer
(1974) douglas göknarýnýn, kabuk, kurumuþ dal ve
gövde kýsýmlarýndan ayrý ayrý ve odun ile belli oranlarda karýþtýrarak standartlara uygun yongalevhalarýn üretilebileceðini fakat, %25 ve daha
fazla kabuk içeren douglas göknarý (odun+kabuk)
esaslý yonga levhalarýn mekanik özelliklerinin %2030 oranýnda azaldýðýný belirlemiþtir.
Kabuk miktarýnýn artmasýnýn neden olduðu performans düþürücü etkinin azaltýlmasý veya iyileþtirilmesi üzerine bazý çalýþmalar yapýlmýþtýr. Muszynski
ve McNatt sarý çam odun yongalarý ile Norveç ladini
kabuklarýný deðiþik oranlarda kombine ederek, %12
üre-formaldehit tutkalý kullanarak ürettiði yaklaþýk
%30 kabuk içeren tek tabakalý levhalarýn performans özelliklerinin standartlara uygun olduðunu
açýklamýþtýr. Place ve Maloney tarafýndan çam odunu
ve douglas göknarý kabuk yongalarýndan, yüzeylerde
%5 orta tabakalarda ise daha yüksek fenol tutkalý
(%6-10) kullanýlarak, fiziksel özellikleri standartlara
yakýn yongalevhalarýn üretilebileceðini, yoðunluk ve
presleme sürelerinin panellerin mekanik ve performans özelliklerine etkisi olduðunu açýklamýþlardýr
(Blanchet vd., 2000, Xing vd., 2006).
Bir baþka çalýþmada, ladin kabuðu-odun
karýþýmýndan, her tabakada farklý oranda kabuk ve
odun yongasý olacak þekilde üç tabakalý yonga levhalar üretmiþlerdir. En iyi performans özelliðine
sahip levhalarýn, yüzey tabakasýnda 1:1 odun-kabuk
yongasý ve %14 üre-formaldehit ile saðlandýðýný
belirtmiþlerdir. Ladin odunu-kabuk karýþýmýndan
sek alifatik alkolleri içermektedir. Su veya polar
organik çözücüler ile ekstraksiyon edilebilir hidrofil
özellikteki ekstraktif maddeler ise yüksek miktarda
fenolik bileþikler içermektedir (Fengel ve Wegener
1984; Sjostrom 1993).
Aðaç kabuklarý ayrýca, %2-5 civarýnda inorganik
madde ve kül bileþenlerini örneðin bazý metaller, fosfat, silisyum, kalsiyum, potasyum bor, bakýr ve manganez vb., içermektedir. (Sjostrom 1993).
3.1. Aðaç Kabuklarýnýn Orman Ürünleri Endüstrisinde Kullanýlmasý
Odunun birçok kullaným yerinde örneðin kereste,
mobilya, kaðýt, kompozit panel levha, kabuk kullanýlmayan ve artýk bir madde olarak görülmektedir. Bu
nedenle, ormanlarda yuvarlak odun üretilmesi
esnasýnda veya tesislerin depolarýnda gövdelerden
uzaklaþtýrýlmaktadýr. Artýk olarak oluþan yüksek miktardaki kabuklar çoðunlukla toplanmadan ormanda
rasgele býrakýlmakta veya bazý durumlarda düþük
deðerli malzeme olarak görülmekte ve yakýlmaktadýr.
Dünya genelinde yýllýk 3,2 milyar/m³ kereste
üretildiði ve bunun yaklaþýk %10'una denk gelen
miktar kadar (320 milyon/m³) deðerlendirilemeyen
artýk halde kabuk oluþtuðu varsayýldýðýnda, zaten
hammadde sýkýntýsý çeken orman ürünleri endüstrisi
için bir çýkýþ yolu olabilir. Zira kimyasal bileþim
bakýmýndan diðer odunsu ve otsu lignoselülozik
maddelere benzer özellik gösteren kabuklar, tek
baþýna veya diðer hammaddelerle karýþtýrýlarak
deðiþik kalite ve özellikte ürünlerin üretilmesinde
hammadde kaynaðý olarak kullanýlabilir. Yapýlan çalýþmalardan da aðaç kabuklarýndan yongalevha, sert ve
orta yoðunlukta lif levha gibi panel malzemelerin
üretiminde
kullanýlabileceði
belirtilmektedir
(Blanchet vd., 2000, Nemli ve Çolakoðlu 2005; Xing
vd., 2006).
3.2. Aðaç Kabuklarýndan Yongalevha Üretimi
Genel olarak aðaç kabuklarýndan yongalevhalarýn
üretilmesinde iki temel yaklaþým geliþtirilmiþtir.
Ýlk yaklaþýmda, 1960 da Burrows, 1971 ve 1975
de Chow ve Pickles, 1973 de Wellons ve Krahmer,
tarafýndan, kabuklarýn yüksek lignin ve ekstraktif
madde içeriðinden faydalanýlarak, herhangi baþka bir
ilave yapýþtýrýcý kullanýlmadan, yüksek pres sýcaklýðýnda direk üretimin yapýlabileceði üzerine çalýþmalar yapýlmýþtýr. Bu temel düþünceden hareketle
deðiþik kabuklar üzerine elde edilen sonuçlardan;
kabuk parçalarý arasýndaki yapýþmanýn, yüksek
sýcaklýk etkisi ile ligninin plastikleþmesi ve ekstraktiflerin polimerizasyonu sonucunda oluþtuðu
anlaþýlmýþtýr. 1975 de Chow tarafýndan douglas gök9
elde edilen levhalarýn eðilme dirençleri 16,8 MPa, dirençleri 0,99-1,85 MPa, kalýnlýk artýmlarý %8,5elastikiyet modülü 2800 MPa, iç yapýþma direnci 13,4 ve su emme miktarlarý %33,5-50,7 olarak
0,599 MPa ve 24 saat suda bekletildikten sonra tespit edilmiþtir. Liflendirme esnasýnda kullanýlan
kalýnlýðýna þiþme miktarý %5,9 olarak tespit buhar basýncýnýn, ön ýsýtma zamanýnýn mekanik özeledilmiþtir. Bu çalýþmadan çýkan en önemli sonuç, likler üzerine etkili olduðu anlaþýlmýþtýr. Suda þiþme
siyah ladin kabuklarýnýn üre-formaldehit tutkalý ile oraný dýþýnda diðer mekanik ve direnç özelliklerin
uyumunun iyi olduðu ve ladin kabuðu-odun standartlarý karþýladýðý ve siyah ladin kabuklarýnýn
karýþýmýndan yonga levha üretiminin teknik olarak MDF panellerinin üretimi için potansiyel bir hammümkün olabileceðidir (Blanchet vd., 2000).
madde kaynaðý olabileceði anlaþýlmýþtýr (Xing vd.,
2007b).
3.3. Aðaç Kabuklarýndan Lif Levha Üretimi
Aðaç kabuklarýnýn lif levha üretimine uygunluðuÇizelge 3. Bazý aðaç kabuklarýndan üretilen lif ve yonnun belirlenmesi üzerine bazý çalýþmalar yapýlmýþtýr.
galevhalarýn özellikleri
Woodson (1975) sýðla, Amerikan cevizi ve güney
Levha
Hammadde Tutkal tür ve Eðilme direnci Ýç yapýþma
Referans
türü
türü
miktarý (%)
(MPa)
direnci (MPa)
kýrmýzý meþe aðaçlarý gibi sert odunlu aðaçlarýn
Yongalevha Siyah ladin 8-16 (UF)
8,3-16,8
0,37-0,6
Blanchet ve
kabuklarýndan uygun kalitede lif levhalar üretilebile(3
tabakalý)
kabuk/Odun
ark., 2000
ceðini ileri sürmüþtür. Chow (1976) kavak, beyaz
Yongalevha
Douglas
göknar
5
(FF)
22-28,8
0,58-0,78
Lehmann
ve
meþe, kýrmýzý meþe ve ceviz aðacý kabuklarýndan
(3 tabakalý) kabuk/Odun
Geimer 1974
MDF panelleri üretmiþ ve bu levhalarýn iç yapýþma ve
Yongalevha
Mimosa
9-10 (UF)
11-14,7
0,18-0,46
Nemli ve
çivi tutma özelliklerinin yüksek fakat eðilme özellik(3 tabakalý) Kabuk/Odun
Çolakoðlu
2005
lerinin düþük olduðunu bulmuþtur (Xing vd., 2006).
Lif
Levha
Çam,kavak,
12
(UF)
13-21
0,43-0,82
Xing
ve ark.,
Xing ve ark., (2006) yaptýðý çalýþmada bodur
ladin kabuk
2006
çam (Pinus banksiana), kavak (hibrit), kýzýl çam ve
Odun lifi
beyaz ladin odun ve kabuklarýndan orta yoðunlukta
Lif Levha Siyah ladin 12 (UF)
14-23,2
0,99-1,85 Xing ve ark.,
kabuk/
2007a
lif levhalar üretmiþtir. Kontrol panelleri (%100 odun
Odun lifi
lifi) dýþýnda en yüksek eðilme direnci 21 MPa ile %20
Lif Levha Siyah ladin 6-12 (UF)
21-29,2
0,37-0,58 Xing ve ark.,
kavak kabuðu, %80 odun lifi içeren levhalarda, en
(3 tabakalý) kabuk/Odun lifi
2007b
iyi elastikiyet modülü ise %20 bodur çam ve kavak
Geng ve ark. (2006), siyah ladin kabuklarýndan,
kabuk lifi içeren levhalarda 2200 MPa olarak tespit
herhangi
bir ilave yapýþtýrýcý kullanmadan, yüksek
etmiþtir. Ayrýca, %40'a kadar kabuk lifi içeren levyoðunlukta
lif levhalar üretmiþtir. Sodyum hidroksit
halarýn, su emme özelliði dýþýnda diðer mekanik özelile ön muamele edilen liflerden 210 oC de 6 dakika
liklerinin standartlara yakýn olduðu anlaþýlmýþtýr.
Bir baþka çalýþmada, orta tabakasý %100 siyah süre ile preslenerek üretilen paneller, ön muamele
ladin kabuk lifi ve yüzey tabakasý deðiþik oranda edilmemiþ panellere göre daha yüksek mekanik özelladin, çam, göknar odun lifinden olmak üzere kabuk liklere sahip olduðu anlaþýlmýþtýr. Lifleri alkali
ve odun lifi kombinasyonlarýndan üretilen levhalarýn muamelesine tabi tutulan levhalarýn eðilme dirençleri
eðilme dirençleri 21-29,2 MPa, elastikiyet modülleri 17,2 MPa, elastikiyet modülleri 3255 MPa, iç yapýþ2155-2945 MPa, iç yapýþma dirençleri 0,37-0,58 ma dirençleri 1,97 MPa ve kalýnlýk artýmlarý %28,6
MPa, su emme miktarlarý %43,9-72,1 ve kalýnlýk olarak ölçülmüþtür. Bu deðerler kontrol panellerinde
artýmlarý %15,1-20 olarak belirlenmiþtir. Simülasyon sýrasý ile 10,8 MPa, 1643 MPa, 0,49 MPa ve %29,8
optimizasyonu ile yüzey tabakalarýnda %12 UF olarak belirlenmiþtir. Bu çalýþmadan ortaya çýkan en
tutkalý, orta tabakada ise %60 siyah ladin kabuk lifi önemli sonuç, kabuktaki yüksek ekstraktif madde
ve %6,5 UF ile 850 kg/m³ yoðunluðundaki lif lev- içeriðinin, liflerin sýcaklýk etkisi ile birleþtirilmesine
halarýn mekanik özelliklerinin minimum düzey de de olumlu yönde etki ettiðidir. Çizelge 3 de, bazý aðaç
olsa standartlarý karþýladýðý görülmüþtür (Xing vd kabuklarýndan tek baþlarýna veya odunlar ile karýþým
halinde üretilen lif ve yongalevhalarýn mekanik özel2007a).
Bir baþka çalýþmada; siyah ladin kabuklarý termo- likleri referanslarý ile verilmiþtir.
3.4. Aðaç Kabuklarýndan Kaðýt Üretimi
mekanik yöntemle liflendirilerek %12 üre-formaldeGenel teorik yaklaþým olarak yapýsýnda selüloz
hit tutkalý ve %0,2 amonyum klorür ile birlikte orta
yoðunlukta lif levhalarýn üretiminde kullanýlmýþtýr. Bu bulunan odunsu ve otsu tüm bitkisel materyalden
levhalarýn eðilme dirençleri 14,4-23,2 MPa, kaðýt üretmek mümkündür. Ayný yaklaþým düþünülelastikiyet modülleri 1306-2430 MPa, iç yapýþma düðünde, aðaç kabuklarýndan kaðýt ve selüloz
10
üretilmesi mümkündür. Zira kabuklar oduna benzer
kimyasal bileþiklere deðiþik oranlarda sahiptir Fakat
yukarýda kýsaca belirtildiði üzere kabuklar daha fazla
lignin ve daha az selüloz içermektedir. Bu durum
aðaç kabuklarýnýn kaðýt hamuru üretiminde hammadde kaynaðý olarak kullanýlmasýnýn ekonomik
olarak zorlaþtýrmaktadýr. Bu bakýmdan genellikle
kaðýt ve selüloz endüstrisinde aðaç kabuklarý hammadde olarak faydalanýlmasý düþünülmemektedir.
Bunun yerine, selüloz miktarý ve lif özellikleri
bakýmýndan odunlara benzer veya daha yüksek özellikteki odun dýþý bitkisel materyal örneðin saman,
bambu, kenaf kullanýlmaktadýr. Ýleride kabuklarýn da
yeni ve ekonomik yaklaþýmlar geliþtirilerek kaðýt
endüstrisinde kullanýlmasý beklenmektedir.
4. Sonuç ve Öneriler
Genel özellikleri bakýmýndan odunlara benzeyen
aðaç kabuklarýndan faydalanma ülkemizde oldukça
sýnýrlýdýr. Ormanlarda yuvarlak odun üretimi esnasýnda oluþan, önemli miktardaki atýl aðaç kabuklarýnýn
lif ve yonga levha üretiminde deðerlendirilmesi
mümkündür. Baþlangýçta zor ve problemli gibi görülen bu lignozelülozik materyalden, bazý pratik yaklaþýmlar geliþtirilerek örneðin ekonomik toplanma,
depolama ve iþlenmesinin saðlanmasý ile deðiþik
amaçlar için lif ve yonga levha gibi panel levha ürünleri üretilebilir. Bu levhalarýn bazý direnç ve kalite
özellikleri, odun esaslý levhalara göre düþük olabilir
fakat uygun odun-kabuk-tutkal kombinasyonlarý kullanýlarak gerekli standartlara ulaþýlabileceði çalýþmalarla ortaya konmuþtur. Ayrýca, bazý kullaným yerlerinde örneðin ses ve izolasyon iþlerinde,
mobilyalarda görülmeyen veya fazla direnç gerektirmeyen kýsýmlarda da bu levhalardan faydalanýlabilir.
Kaynaklar
Arslan, M.B., Karakuþ, B., Güntekin, E. 2008.
Tarýmsal Atýklardan Lif ve Yonga Levha Üretimi. ZKÜ
Bartýn Orman Fakültesi Dergisi 12: 54-62
Atchison, J.E. 1993. Data on non-wood plant fibers,
In: Properties of fibrous raw materials and their preparation for pulping, M.J.Kocurek (Ed.), Joint textbook com.
of the paper industry, Vol.3, Tappi Press, Atlanta,GA, 157174.
Blanchet, P., Cloutier, A., Riedl, B. 2000. Particleboard
made from hammer milled black spruce bark residues.
Wood Science and Technology, 34: 11-19.
English, B., Chow, P. and Bajwa, D. S. 1997.
Processing into composites, In: Paper and composites
from agro based resources, Rowell, R.M., R.A. Young, J.K.
Rowell, (Eds), CRC Press, Inc, Boca Raton, FL
Eroðlu, H., Usta, M., 2000. Lif levha üretim teknolojisi, K.T.Ü. Orman Fakültesi Yayýn No: 200/30, Trabzon.
Fengel, D., Wegener G. 1984. Wood, chemistry, ultrastructure, reactions, Walter de Gruyter Public., Berlin.
Geng, X., Zhang, S.Y., Deng, J. 2006. Alkaline treatment of black spruce bark for the manufacture of binderless fiberboard, Journal of Wood Chemistry and Technology 26:313.
Harkin, J. M., Rowe, J. W. 1971. Bark and its possible uses, USDA-FPL, 091:56
Kantay, R., Köse, C. 2006. Türkiye'de kabuk konusunda bugüne kadar yapýlan çalýþmalar ve deðerlendirme. Ý.Ü.
Orman Fakültesi Dergisi B Serisi. 56(1), 1-15
Laks, P.E., 1991. Chemistry of bark. In: Hon, D., N.,
S., Shiraishi, N., (Ed), Wood and Cellulosic Chemistry,
Marcel Dekker, New York.
Lehmann, W.F., Geimer, R.L. 1974. Properties of
structural particleboards from Douglas-fir forest residues.
Forest Products Journal, 24:17-25.
Maloney, T.M. 1996. The family of wood composite
materials, Forest Products Journal, 46(2):19-26
Nemli, G., Çolakoðlu, G., 2005. Effects of Mimosa
bark usage on some properties of particleboard. Turk
Journal of Agriculture and Forestry, 29: 227-230
Rowell, R.M., 1996. Opportunities for composites
from agro-based resurces, In: Paper and composites from
agro based resources, R.M. Rowell, R.A. Young, J.K.
Rowell, (Eds), CRC Press Inc, Boca Raton, FL
Sahin, H. T. 2006. Kaðýt ve kompozit ürünleri için lignoselülozik hammadde kaynaklarý, Orman Mühendisliði
43 (4-6).
Sjostrom, E., 1993. Wood chemistry, fundamentals
and aplications. 2. ed,: Academic press, New York.
Young, R.A. 1996. Processing of agro-based
resources into pulp and paper, In: Paper and composites
from agro based resources, Rowell, R.M., R.A. Young, J.K.
Rowell, (Eds), CRC Press, Inc, .Boca Raton, FL
Youngquist, J.A. 1999. Wood-based composites and
panel products, In: Wood handbook, wood as an engineering material, FPL-GTR 113, Madison, WI.
Xing, C., Deng, J., Zhang, S.Y., Riedl, B., Cloutier, A.
2006. Impact of bark content on the properties of medium density fiberboard (MDF) in four species grown in
eastern Canada. Forest Products Journal, 56:64-69
Xing C., Deng J., Zhang S.Y. 2007a. Effect of thermomechanical refining on the property of MDF made from
Black Spruce bark. Wood Science and Technology,
41:329-338
Xing, C., Zhang, S., Deng, J., Wang, S., 2007b.
Investigation of the effects of bark fiber as core material
and its resin content on three-layer MDF performance by
response surface methodology, Wood Science and
Technology , 41:585-595
11
EÐÝRDÝR GÖLÜ HAVZASI,
SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÖNERÝLERÝ
Arþ.Gör. Nilüfer SERÝN* Arþ.Gör.Dr. A. Alper BABALIK* Uzman Volkan KÜÇÜK*
ÖZET
Bu çalýþma, Türkiye'nin Akdeniz bölgesi Isparta ili, Eðirdir Gölü havzasýnda yapýlmýþtýr. Havza, 5 ilçe
merkezi ve bunlara baðlý 17 belde ile 59 köy, toplam 81 yerleþim biriminden oluþmakta olup, bölge için
en önemli içme ve sulama suyu kaynaðý olan Eðirdir Gölü'nü içine alan doðal bir kaynaktýr.
Çalýþmada; Eðirdir Gölü havzasýnda karþýlaþýlan insan kaynaklý çevresel sorunlara dikkat çekilmiþtir.
Bunlara örnek olarak; erozyon sorunu, ormanlar ve meralar üzerindeki baskýlar, yanlýþ tarýmsal uygulamalar ve su kirliliði gibi sorunlar verilebilir. Alanda tespit edilen bu sorunlarýn ortaya koyduðu zararlar
belirlenmeye çalýþýlýp bu sorunlarýn giderilmesi için çözüm önerileri ortaya konulmuþtur.
Anahtar Kelimeler: Eðirdir Gölü Havzasý, Erozyon, Yanlýþ Uygulamalar.
GÝRÝÞ
Doðal alanlarýmýz jeolojik-hidrolojik yapýlarýyla,
havza elemanlarýyla, doðal oluþumlarýndaki bitki ve
hayvan türleri ile biyosferin ekolojik zenginliklerini,
canlýlarýn yaþam kaynaklarýný ve türlerin sürekliliðini
oluþtururlar. Doðal alanlar üzerinde insan kaynaklý pek
çok çevresel sorunlar ortaya çýkmaktadýr. Bunlar
arasýnda; erozyon sorunu, yanlýþ arazi kullanýmý,
ormanlar ve meralar üzerindeki baskýlar, yanlýþ tarýmsal uygulamalar ve bunun su kaynaklarý üzerine etkileri
sayýlabilir.
Türkiye 26 büyük havzadan oluþmaktadýr.
Türkiye'nin ikinci büyüklükteki tatlý su gölünü içine
alan Eðirdir gölü havzasý da, bu 26 büyük havza
içerisinde yer alan Antalya havzasýnýn (19 577 km2)
önemli bir parçasýný oluþturmaktadýr. Havza bölge için
en önemli içme ve sulama suyu kaynaðý olmasýnýn yaný
sýra, balýkçýlýk ve turizm açýsýndan da, ülke ekonomisine büyük getirisi olan doðal bir kaynaktýr.
Bu bildiride; Eðirdir Gölü havzasýnda karþýlaþýlan
insan kaynaklý bazý çevresel faktörlere deðinilecek ve
sorunlar belirlenecek, sorunlarýn giderilmesi için
çözüm önerileri ortaya konulmaya çalýþýlacaktýr.
EÐÝRDÝR GÖLÜ HAVZASININ GENEL
ÖZELLÝKLERÝ
Eðirdir Gölü havzasýnda 5 ilçe merkezi ve bunlara
baðlý 17 belde ile 59 köyden oluþan 81 yerleþim birimi
bulunmaktadýr. Eðirdir gölü havzasý, Eðirdir gölü'nün
kuzey doðusunda Sultan daðlarý (2581 m), batýsýnda
Barla daðý (2734 m), kuzey batýsýnda Sandýklý daðý,
Kapý ve Gelincik tepeleri, güney batý tarafýnda Davraz
daðý (2110 m), Çiriþli daðý, güney doðusunda ise
Dedegül daðý (2980 m) ile sýnýrlandýrýlmýþtýr. Akdeniz
iklimi ile karasal Ýç Anadolu iklimi arasýnda bir geçiþ
teþkil eden iklim tipine sahip olan havzanýn yazlarý
sýcak ve az yaðýþlý, kýþlarý soðuk ve yaðýþlý, ilk ve sonbahar aylarý ise ýlýman ve yaðýþlýdýr. Yaðýþlar orografik,
depresyonik ve konvektif þeklindedir. Yazýn konvektif,
kýþýn deprasyonik yaðýþlar hakimdir.
Havzada, alüvyonlar, mesozoik kireç taþlarý, ofiyolitli kireçtaþý kütleleri ve ultrabazik-bazik kütleler
önemli yer tutmaktadýr (Atalay, 1987; Özkan, 2001).
Genel olarak havzanýn tamamýnda kireçtaþý ve dolomit
gibi anakayalar üzerinde "kireçli esmer orman topraklarý", kireçsiz olan kumtaþlarý ve kil taþlarý gibi anakayalar üzerinde ise "kireçsiz esmer orman topraklarý"
yaygýndýr. Bununla birlikte özellikle havzanýn kuzeyindeki ve güneyindeki iklim farký, kokurdanlýklar içerisindeki lokal koþullar ve arazi yapýsý farklý bazý toprak tiplerinin geliþmesine yol açmýþtýr (Karatepe, 2004).
Havzanýn florasýnda Akdeniz ve Ýran-Turan elementlerinin oraný birbirine çok yakýndýr. Bu durum, alanýn
Akdeniz ve Ýran-Turan bitki coðrafya bölgelerinin geçiþ
zonunda bulunduðunu gösterir. Aðaçsý türlerin çoðunluðu Akdeniz kökenli olup, Ýran-Turan ve Akdeniz
kökenli otsu bitkiler alt florayý oluþturarak bir orman
step geçiþ formasyonu meydana getirirler (Çevre
Bakanlýðý, 1999).
Havza ve çevresinde, mevcut bitki türlerini belirlemeye yönelik Kýzýldað'da (Þarkikaraaðaç), Barla
daðý'nda, Aksu'da, Davraz ve Dedegül Daðý'nda bazý bilimsel çalýþmalar yapýlmýþtýr. Bu çalýþmalarýn sonucunda Kýzýldað'da (Þarkikaraaðaç) 776, Aksu'da 658,
Davraz daðý'nda 415 adet bitki türü tespit edilmiþtir.
Bölgedeki bitki türlerinin büyük bir çoðunluðu Akdeniz
bitki yayýlýþý bölgesi elamanýdýr (Erik ve Mutlu, 1997;
Þan, 1997). Karaçam, Kýzýlçam, Toros Sediri, Ardýç
12
*SDÜ Orman Fakültesi
tarým olan hafif eðimli alanlardaki topraklar için yüzey
akýþ deðeri 3.84 mm, yýllýk toprak kaybý ise 7 kg/m2
olarak hesaplanmýþtýr. Dik eðimli alanlardaki orman
örtüsü altýndaki topraklar için ise yüzey akýþ deðeri 15
mm, yýllýk toprak kaybý ise 0.25 kg/m2 olarak hesaplanmýþtýr. Sonuç olarak, Eðirdir gölü havzasýnýn %
20.07'sinin tamamen aþýndýðý, % 10.38'sinin çok þiddetli, % 14.25'inin þiddetli, % 12.75'inin orta, %
20.62'sinin hafif derecede erozyon etkisi altýnda
olduðu belirlenmiþtir. Erozyon etkisinin görülmediði
sahalar ise genel olarak eðimin düþük olduðu ova
arazileri olup bu sahalar havzanýn % 21.93' ünü oluþturmaktadýr (Baþayiðit, 2002).
Baþayiðit ve Dinç (2003)'in yaptýðý baþka bir çalýþmaya göre havzanýn yýllýk toprak kaybý 6.112.500 ton
olarak hesaplanmýþtýr. Eðirdir gölü rezervuarý 4.361
hm3 olarak belirtilmektedir. Göl rezervuarýný dolduracak miktarda göle gelecek toprak kaybý için tahmin
edilen süre yaklaþýk 700 yýldýr. Toprak oluþum süreci
göz önüne alýndýðýnda göl havzasýnýn ve rezervuarýnýn
gelecekte büyük bir erozyon tehlikesi altýnda olduðu
görülmektedir. Ayrýca göl suyunun faydalanýlmayacak
derecede oluþacak fiziksel kirlenme için gereken
sürenin daha kýsa olacaðý kesindir. Oluþan erozyon
tarýmsal atýk ve artýklarýn neden olduðu kimyasal ve
biyolojik kirlenmenin etkisi de eklendiði zaman bu süre
çok daha kýsa olacaktýr. Havza içinde yaþayan insanlarýn hayvancýlýk alýþkanlýðýnýn orman ve maki örtüsü
üzerine olumsuz etkileri söz konusudur. Havzanýn %
47.53'ü orta riskli sýnýfýnda, % 32.61'i çok riskli sýnýfta yer almaktadýr. Havzanýn % 21.93'ü erozyon riski
taþýmayan alanlardan oluþmaktadýr. Yani bu alanlar
bitkilerce iyi korunan ve erozyon oluþmayan alanlardýr.
EÐÝRDÝR GÖLÜ HAVZASINDA KARÞILAÞILAN
Hafif riskli alanlarýn oraný ise % 20.62'dir. Bu alanlarýn
büyük çoðunluðu tarým yapýlan ve hafif eðimde yer alan
SORUNLAR
topraklardan oluþmaktadýr.
EROZYON
TARIM-MERA-HAYVANCILIK
Yapýlan araþtýrmalarda; düz eðime sahip alanlarda
Havzada son yýllarda sulu tarým alanlarýnda hýzlý bir
bulunan kaba tekstürlü topraklarda, kuru tarým alanartýþ
görülürken, kuru tarým alanlarýnda ise bir azalma
larý için hesaplanan yüzey akýþ deðeri 6.13 mm ve yýl2
görülmüþtür.
Bu durumun en önemli sebebi, halkýn
lýk toprak kaybý ise 1 kg/m olarak belirlenmiþtir. Çalýþmada bitki örtüsünce yoksun, dik eðimli alanlarda getirisi daha çok olan meyveciliðe yönelmesidir. Meyve
bulunan ince tekstürlü topraklarda yüzey akýþ deðeri yetiþtiriciliði Eðirdir Gölü havzasýnda bölge halkýnýn en
259 mm, yýllýk toprak kaybý 4.6 kg/m2, ayný özellikte önemli gelir kaynaklarýndan biridir. Eðirdir ve
çok dik eðimli alanlarýn topraklarýnda ise yüzey akýþ Gelendost'ta elma, Senirkent ve Uluborlu'da ise kiraz
deðeri 515 mm, yýllýk toprak kaybý 7.8 kg/m2 olarak yetiþtiriciliði aðýrlýklý olarak gerçekleþtirilmektedir.
hesaplanmýþtýr. Maki örtüsü altýnda yer alan orta eðim- Havzada bulunan ilçelerin arazi yapýsý ve iklimi
li ince tekstürlü topraklar için yüzey akýþ deðeri 27 dolayýsýyla vejetasyonu, yetiþtirilen hayvan türü
mm, ayný arazi kullaným türü altýnda dik eðimli kaba üzerinde oldukça etkilidir. Eðirdir Gölü'nün kuzeyinde
tekstürlü topraklar için yüzey akýþ deðeri 37 mm kalan Yalvaç Ýlçesi'nin arazisi güneyindeki Eðirdir Ýlçeolarak hesaplanmýþ ve toprak kayýplarý ise 0.8 ve 1.14 si'nin arazisine göre daha düz, iklimi daha karasal, bitki
kg/m2 olarak tespit edilmiþtir. Arazi kullaným türü sulu örtüsünde ise çalý türlerinin hakim olduðu makidekinin
13
(Boylu ve Kokulu Ardýç), Kasnak Meþesi, Toros
Göknarý ve bazý Meþe türleri havzada orman kuran
baþlýca aðaç türlerini oluþturmaktadýr (OGM,1997a;
1997b).
Eðirdir gölünün kýyýlarý genellikle dik bir eðime
sahiptir. Gölün güneyinde Eðirdir ilçesinin üzerine yerleþtiði yarým ada uzantýsý olan iki ada daha sonra
yapýlan bir yolla birbirine baðlanmýþtýr. Kuzeyde yer
alan Hoyran kesiminin doðusunda Gelendost ovasý yer
alýr. Gölün bu kýyýlarý sýð ve sazlarla kaplýdýr. Hoyran
kesiminin kuzey doðu ucunda Yalvaç yönünden gelen
Akçayýn aðzýnda geniþ bir sazlýk yer almaktadýr.
Antalya havzasýnýn ve Aksu çayýnýn yukarý kýsmýný teþkil eden bu alan Eðirdir gölünün su toplama havzasý
olduðundan bu alana "Eðirdir Gölü Havzasý" denilmektedir (Çevre Bakanlýðý, 1999).
Bölgedeki en önemli akiferler batýda UluborluSenirkent Ovasý, kuzeydoðuda da Hoyran, Gelendost ve
Yalvaç ovalarýnda alüvyoner akiferler þeklinde bulunmaktadýr. Bölgedeki kireç taþlarý'da çatlak ve erime
boþluklarýnda yeraltý suyu bulundurulmaktadýr. Eðirdir
Gölü'nün kirleticileri olmasýna karþýn, yapýlan gözlemlerde sayýlan akiferlerin de kirleticilerinden etkilendiði ve
hemen hepsindeki yeraltý suyu akým yönünün Eðirdir
Gölü'ne doðru olmasýndan bu kirliliði dolaylý olarak
Eðirdir Gölü'ne taþýyabileceði anlaþýlmýþtýr. Yapýlan
bilanço hesaplarýna göre, Eðirdir Gölü'nün rezervinin
her yýl % 30'unun deðiþtiði, bu deðiþimin Göl'ün suyunun sürekli yenilediði ve buna baðlý olarak Göl'de kirliliðin çok yavaþ bir hýzla artmasýnýn gerektiði sonucuna
varýlmýþtýr. Eðirdir Gölü, ulusal ve uluslararasý seviyede
kendisine özgü bir biyotopdur. Endemik türler için de
imtiyazlý bir habitattýr (Tarhan, 1998).
YANLIÞ ARAZÝ KULLANIMI
aksine, otsu türler daha yoðundur. Keçi, koyun ve
sýðýra göre daha sarp arazilerde otlayabilen ve çalý türÝþlemeli tarým yapýlmasýna uygun olmayan V., VI.,
lerini otsu türlere göre daha fazla tüketen bir hay- VII. arazi kabiliyet sýnýflarýnda tarým yapýlmasý ve tarývandýr. Bu sebeple, Yalvaç Ýlçesi'nde aðýrlýklý olarak ma uygun olan I., II., III. ve IV. arazi kabiliyet sýnýflarýnkoyun ve sýðýr beslenirken, Eðirdir'de oldukça fazla da ise yerleþim, sanayi, askeri alan vb. gibi tarým harimiktarda kýl keçisi beslenilmektedir (KHGM, 1994; ci kullanýmlarýn yeralmasý (tarým dýþý arazi), yanlýþ arazi
Karatepe, 2004).
kullanýmý kapsamýna girmektedir.
Havzadaki meralar erken ve aþýrý otlatma baskýsý
Tüm havza arazisinin % 29,0'unda (136845 ha)
altýndadýr. Havza alanýnýn % 77.11'inde yoðun ve kont- tarým yapýlýrken, uygun kabiliyet sýnýfýnda tarým yapýlan
rolsüz mera kullanýmý yapýlmaktadýr. Yaðýþ miktarý yýl- miktar arazinin % 21,8'ini (103160 ha) oluþturmaklýk ortalama olarak 500-650 mm, hayvanlarýn merada tadýr. 33685 ha arazide uygun olmadýðý halde tarým
otlatma süresi ise yýlda 4 ay olarak kabul edilmiþtir. yapýlmaktadýr. Bu arazinin 32947 ha'ý VI. Sýnýf, 738 ha'ý
Havza'daki mera alaný toplamý 45161 ha'dýr. Yapýlan ise VII. sýnýf arazide yer almaktadýr. Tarýma uygun arazi
hesaplamalara göre meralarýn otlatma kapasiteleri sýnýflarýnda yer alan 673 ha arazi, tarým dýþý kullanýlverim durumlarýna göre 27097-6774 adet büyükbaþ maktadýr (KHGM, 1994, Karatepe, 2004). Bu da doðal
hayvaný otlatabilecek seviyededir (Baþayiðit, 2002). olarak erozyon olayýný arttýrmaktadýr.
Havzadaki toplam hayvan sayýsý 45161 adet büyükbaþ
ORMANLAR ÜZERÝNDEKÝ BASKILAR
hayvan birimine eþdeðerdir. Bu durumda havzadaki
Eðirdir Gölü Havzasý'ndaki orman zararlarýndan en
meralarýn tamamý çok iyi durumda olsa bile mevcut baþta geleni insan kaynaklý olanlardýr. Yerleþim birimhayvanlarýn kabaca yarýsýna yetebilecek düzeydedir.
lerinin orman sahasýnýn içerisinde veya orman sýnýrýna
Ayrýca yapýlan hesaplamalarda hayvanlarýn meradaki
çok yakýn oluþu, ayrýca bazý yerleþim yerlerinde yeteri
otlatma süresi 4 ay olarak kabul edilmesine raðmen bu
kadar verimli tarým alanlarýnýn bulunmamasý çevre
sürenin çok daha uzun tutulduðu gözlemlenmiþtir.
halkýný yeni tarým alanlarý açmaya zorlamýþtýr. Bu da,
Dolayýsýyla meralarýn otlatma kapasitesi varsayýlan
çevredeki ormanlarýn bir kýsmýnýn ortadan kalkmasýna,
deðerin daha da altýndadýr. Bu sebeple havzada otlayan
mevcut olanlarýnýn da kalitelerinin bozulmasýna sebep
hayvanlar kendileri için gerekli besini temin edebilmek
olmuþtur.
için daha çok alan gezmekte böylelikle de topraðý
Ayrýca otlatma ve kaçakçýlýkta ormanlar üzerinde
sýkýþtýrarak suyun toprak içine sýzmasýnýn güçleþtirönemli zararlara neden olmaktadýr. Yaylalarda yapýlan
mektedir. Bu ise daha çok miktarda suyun yüzeysel
aþýrý otlatmalar orman sýnýrýna yakýn olan zonlarda
akýþa geçmesine neden olmakta dolayýsýyla erozyon
orman gençleþmesini güçleþtirmekte hatta imkanartmaktadýr. Eðimin fazla ve topraklarýn gevþek yapýlý
sýzlaþtýrmaktadýr. Ormanlar üzerinde bu zarara ek
kumlu olduðu arazilerde ise hayvanlar doðrudan erozolarak bu kýsýmlarda yapýlan kaçak kesimler sonucunyona sebep olabilmektedir. Kiriþli Daðý'nýn Hoyran
Gölü'ne bakan batý bakýlý yamaçlarýnda bu durum çok da havzanýn hemen hemen tamamýnda ormanlar tahrip
bariz bir þekilde kendini göstermektedir (Karatepe, edilmiþ durumdadýr.
Eðirdir gölü havzasýndaki ormanlarýn büyük bir
2004).
çoðunluðu
yýllardýr süren tahripler sonucunda
Meralarýn yetersizliði ormanlara da zarar vermektekapalýlýðý
kýrýlmýþ,
bozuk ve verimsiz bir hal almýþtýr
dir. Aðaçlandýrma ve doðal gençleþtirme sahalarý,
(OGM,
1997a;
1997b).
Havzada doðal bitki örtüsünkapalýlýðýn henüz oluþmamýþ olmasý sebebiyle ot miktarýnýn fazla olduðu, bu sebeple de çobanlarýn hayvan- deki bu tahribat arazinin büyük bir çoðunluðunun
larýný otlatmakta tercih ettikleri baþlýca yerlerdendir. Bu daðlýk olmasý sebebiyle erozyonu hýzlandýrmýþtýr.
SU KALÝTESÝ VE SU KÝRLÝLÝÐÝ
yüzden yapýlan baþarýlý aðaçlandýrma ve doðal gençleþTarýmsal aktivitelerde kullanýlan ilaçlarýn çoðunluðu
tirme çalýþmalarýnýn bazýlarý otlatma sebebi ile zamanla baþarýsýz sahalar halini alabilmektedir. Sarýidris'deki zehirli kimyasal madde özelliklerini taþýmakta olup,
Zeymet Tepe'nin doðu yamaçlarý, yetiþme ortamý özel- doðal çevrede yaþamakta olan canlýlar üzerinde olumlikleri bakýmýndan çok iyi koþullara sahip olmasýna rað- suz etkiler yaratmaktadýr. Bu ilaçlar, suda bulunduklarý
men, yoðun otlatma baskýsý sebebiyle baþarýsýz olun- konsantrasyona baðlý olarak göl sularýnda yaþamakta
muþ aðaçlandýrma sahalarý için en bariz örneklerden olan mikro ve makro canlýlarýn ölmelerine neden
biridir. Yukarýgökdere'nin Derbet Mevkii'ndeki Sedir olmaktadýrlar. Ayný zamanda ilaçlar sudaki canlýlarýn
doðal gençleþtirme alanlarýndaki fidanlarýn da çoðunun üreme hýzlarýnýn azalmasýna da neden olabilmektedirler
tepe sürgünlerinin otlatma sebebiyle yenildiði (DPT Projesi, 2002).
Eðirdir gölü çevresinde oldukça fazla miktarda
görülmüþtür (Karatepe, 2004).
14
meyve bahçesi bulunmakta ve bu bahçelerde de bilinçsizce ve aþýrý bir þekilde ilaçlama yapýlmaktadýr. Bu
ilaçlarýn göl suyuna karýþmasý çeþitli yolarla gerçekleþmektedir. Bunlar;
• Mücadele aletlerinin ilaçlama için göl kýyýsýnda
hazýrlanmasý,
• Göl kýyýsýndaki plantasyonlarýn ilaçlanmasý
sýrasýnda ilaç partiküllerinin rüzgarla savrularak göl
suyuna ulaþmasý,
• Püskürtme sonucu bitki ve toprak yüzeyinde
kalan ilaçlarýn yaðmur ve sulama sularý ile yeraltý sularýna iletilmesi ve yamaç arazide meyil yönünde hareket
ederek göle ulaþmasý,
• Ýlaçlama sonrasý göl kenarýnda alet ve ekipmanlarýn temizlenmesi sonucu ortaya çýkan ilaçlý sularýn
göle bulaþtýrýlmasý,
• Boþalmýþ ilaç kutularýnýn bilinçsizce göle atýlmasýdýr (Çevre Bakanlýðý, 1999).
Bu þekilde göle ulaþan ilaç ve kimyasal atýklarý, içme
suyu olarak da kullanýlan göl suyunu kirleterek kalitesini bozmakta ve arýtma iþlemlerini zorlaþtýrmaktadýr.
SONUÇ ve ÖNERÝLER
erozyon sorunu da giderek azalacaktýr.
Havzada arazi kullaným sýnýflarýna uyulmalý ve yanlýþ
arazi kullanýmlarýnýn önüne geçilmelidir. Ayrýca tarým
alanlarýnda yapýlan ilaçlamalar ziraat mühendisleri kontrolünde yapýlmalý ve tarýmsal atýklarýn göl suyuna ulaþmasý engellenmelidir. Böylelikle çaðýmýzýn en önemli
temel gereksinimi olan içme suyu kaynaklarýndan
yararlanma ve kullaným hedefleri, ekolojik dengeye
zarar vermeyecek düzeyde tutulmalýdýr.
Eðirdir gölü havzasý gibi korunmasý gereken doðal
alanlarda, ekosistem havza boyutunda ele alýnarak
ortamýn ekolojik özellikleri ile kullaným amaçlarý arasýnda korunan alanlara zarar vermeyecek koþullarýn oluþturulmasý gerekmektedir. Ýçme suyu amaçlý kullanýlan
bu gibi alanlarýn korunmasý için mutlaka, doðal yaþam
iliþkisi ve yaþam koridorlarý net olarak tanýmlanmalý ve
bu alanlarda Su Kirliliði Kontrol Yönetmeliði (SKKY)'ne
mutlak surette uyulmalýdýr.
KAYNAKLAR
Atalay, Ý., Sedir Ormanlarýnýn Yayýlýþ Gösterdiði Alanlar ve Yakýn
Çevresinin Genel Ekolojik özellikleri Ýle Sedir Tohum Transfer
Rejyonlamasý , Tarým Orman ve Köy Ýþleri Bakanlýðý Orman Genel
Müdürlüðü Yayýný, Genel No:663, Seri No:61, 167s, Ankara 1987.
Baþayiðit, L., Dinç, U., Eðirdir Gölü Su Toplama Havzasýnda
Oluþan Toprak Kayýplarýný Tahmin Etmeye Yönelik Bir Çalýþma, Ç.Ü.
Ziraat Fakültesi Dergisi Cilt 18, Sayý 2, 51-60s, Adana 2003.
Baþayiðit, L., Eðirdir Gölü Havzasýnda Erozyon Riskinin
Saptanmasý Üzerine Araþtýrmalar, Ç.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü
Doktora Tezi, Adana 2002.
Çevre Bakanlýðý, Ýçmesuyu Kaynaðý Olarak Eðirdir Gölü'nün
Korunmasý projesi Final Raporu, Çevre Koruma Genel Müdürlüðü,
Alýcý Ortamlarý Koruma Dairesi Baþkanlýðý, Ankara 1999.
DPT Projesi, Eðirdir Gölünün Hidrobiyolojik Özelliklerinin Tespiti,
SDÜ Eðirdir Su Ürünleri Fakültesi 97K122330 Nolu DPT projesi,
Isparta 2002.
Erik, S., Mutlu, B., Kýzýldað (Isparta) Milli Parký Florasý, Tübitak
Proje No: TBAG 1302, Ankara 1997.
Karatepe, Y., Eðirdir Gölü Havzasýnýn Yetiþme Ortamý Özellikleri ve
Sýnýflandýrýlmasý, Ý.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü Doktora Tezi, Ýstanbul
2004.
KHGM, Isparta Ýli Arazi Varlýðý, T.C. Baþbakanlýk Köy Hizmetleri
Genel Müdürlüðü Yayýnlarý, Ýl Rapor No:32, Ankara 1994.
OGM, Isparta Orman Bölge Müdürlüðü, Eðirdir Orman Ýþletme
Müdürlüðü, Kuzukulaðý Orman Ýþletme Þefliði Amenajman Planý
(1997-2006), Orman Ýdaresi ve Planlama Dairesi Baþkanlýðý, Ankara
1997b.
OGM, Isparta Orman Bölge Müdürlüðü, Isparta Orman Ýþletme
Müdürlüðü, Senirkent Orman Ýþletme Þefliði Amenajman Planý (19972006), Orman Ýdaresi ve Planlama Dairesi Baþkanlýðý, Ankara 1997a.
Özkan, K., Eðirdir Gölü Havzasýnýn Kuraklýk Etüdü ve TarýmOrmancýlýk Açýsýndan Deðerlendirmesi, SDÜ Orman Fakültesi Dergisi
Seri A2, 75-95, Isparta 2001.
Þan, H. M., Davraz Daðý (Isparta) Florasý, SDÜ Fen Bilimleri
Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, Isparta 1997.
Tarhan, Z., Eðirdir Gölü Nasýl Yönetilmelidir, Isparta'nýn Dünü
Bugünü Yarýný Sempozyumu II, Bildiriler Cilt 1, 159-167s, Isparta
1998.
Eðirdir gölü havzasýnda mevcut erozyonu kontrol
altýna alabilmek için aðaçlandýrma çalýþmalarý yapýlmalýdýr. Böylelikle yapýlacak aðaçlandýrmalarla ormanlýk
alanlarýn miktarý artacaðý gibi bu çalýþmalarda kullanýlacak uygun tür ve orijinlerin seçimi ile orman
envalinin kalite ve kantitesi de arttýrýlacaktýr. Ayný
zamanda bu durumdan su kalitesi de olumlu yönde
etkilenecektir. Bu geliþmeler balýkçýlýk, tarým, hayvancýlýk ve turizm sektörlerini olumlu yönde etkileyecek; kýsacasý havza ekonomik bakýmdan daha iyi bir
seviyeye ulaþabilecektir.
Bununla birlikte aðaçlandýrma çalýþmalarý yapýlmadan önce yöre halký bilinçlendirilmeli, havza ormanlarýnda yaþanacak olumsuz geliþmelerin ve ormansýzlaþmanýn havzayý, dolayýsýyla kendilerini olumsuz etkileyeceði anlatýlmalýdýr. Özellikle hayvan yetiþtiricilerine
ve meralarda otlatma yapan sürü sahiplerine, mevcut
yoðunlukta yapýlacak hayvan otlatmasýnýn devamlýlýðý
durumunda meralarýn tamamen elden çýkacaðý ve bu
durumda geçim kaynaklarýnýn sona ereceði anlatýlmalýdýr. Bundan sonra mera alanlarýna göre oldukça
fazla olan hayvan sayýsýnýn uygun sayýya çekilmesi
gerekmektedir. Bunun için meralarda otlatma yapan
sürü sahipleri, kredilerle ahýr hayvancýlýðý veya arýcýlýk
gibi farklý geçim yollarýna teþvik edilmelidir. Ayrýca
aðaçlandýrma sahalarýna hayvan sokulmasýný önlemek
amacýyla verimden düþmüþ olan meralar ýslah edilerek
hayvan otlatýlmasý için yeterli olabilecek verimliliðe
kavuþturulmalýdýr. Tüm bu koþullar saðlandýðý takdirde
15
BÝTKÝ STRÜKTÜRLERÝ ÝLE YAPI STRÜKTÜRLERÝNÝN
KARÞILAÞTIRILMASI
Birgül ÇAKIROÐLU* Reyhan GEDÝKLÝ**
GÝRÝÞ
Bu araþtýrma, canlý organizmalarý inceleyerek yapý
strüktürleri ile benzerliklerini ortaya koymayý, yeni
tasarýmlarda esin kaynaðý olarak yaralanmayý hedeflemektedir. Araþtýrma, konuyla ilgili olmasý sebebi ile strüktür,
analoji ve bitkiler hakkýnda genel bilgileri, örnekler
üzerinde yapý ve bitki strüktürlerinin karþýlaþtýrýlmasýný,
elde edilen bulgularý ve sonuçlarý içermektedir.
GENEL BÝLGÝLER
Strüktür; anlam olarak "üst üste yýðmak inþa etmek"
tir. Günümüzde strüktürün 'yapý'ya eþ anlamlý kullanýmlarý
olmasýna karþýn "taþýyýcý sistem" sözcüðü tam karþýlýðý
olarak kabul edilmektedir. Sözcük anlamlarýna bakýldýðýnda;
• "Bir nesnenin ayrýþýk parçalarýnýn düzeni"
• "Belirli bir düzen þemasýna baðlý, baðýmsýz elemanlarla bir bütün teþkili"
• "Bir bütünün genel niteliðini belirleyen parçalarýn birbirleriyle iliþkileri" olduðu görülmektedir.
Strüktür, çeþitli bilim dallarýnda genel olarak "bir
bütünü oluþturmakta görev yüklenmiþ parçalarýn düzeni"
anlamýna gelmektedir. Çeþitli bilim dallarýnda olduðu gibi
þiir, roman, heykel ve müzik yapýtlarýnda da strüktür, bir
aðýrlýk noktasý olup, yapýnýn tümünü taþýyan bir kaburga
gibidir. Genelde strüktür için "biçim"den oluþuyor
denilebilir. Biçim, gereci salt gereç olmaktan kurtarýp
ayaða kaldýran bir düzendir. Biçim oluþmadan önce bir
tasarým olarak vardýr. Bir su kabýnýn biçimi hangi gereç ve
hangi teknikle yapýlýrsa yapýlsýn (ister camdan ister tahtayý
oyarak) bunlardan baðýmsýz bir tasarým olarak vardýr. Bu
düzen kendini yaþatacak, ayakta durmasýný saðlayacak bir
iskelete gerek gösterir. Ýþte bu iskelete, baþka bir deyiþle
biçimi ayakta tutacak sisteme, strüktür adý verilir [1, 2].
Analoji
• Ýki benzer olay arasýnda karþýlaþtýrma yaparak sonuca ulaþmaktýr. Analojinin tümevarým yönteminden farký
þudur: Tümevarým, özelden genele bir akýl yürütmedir,
Anoloji ise özelden özele bir akýl yürütmedir [3].
• Ýki þey arasýndaki benzerliðe dayanarak birisi hakkýnda verilen bir yargýya, diðeri hakkýnda da verilen akýl
yürütme biçimi [4].
• Ýki olaydaki benzerliklerden yararlanarak, birinde var
olan özelliði diðerinde de var saymaktýr. Analoji, zihnin
özelden özele sonuç çýkarmasýdýr ve doðruluk deðeri
olasýlýklýdýr [5].
Mimarlýkta dört tip analojiden (benzetmeden) söz
edilmektedir. Bunlar, simgesel, doðrudan biçimsel, bireysel ve kültürel analojilerdir. Simgesel analojiye en çarpýcý
örnek, gotik kilise planlarý ile "haç iþareti" arasýndaki benzerliktir. El parmaklarýnýn açýk durumundan esinlenen plan
kurgusu ve ayak izlerini yansýtan yerleþim planý simgesel
analojilere örnek olarak gösterilmektedir. "Doðrudan
Analoji", biçimsel bir gerçeðe veya bir sürece iliþkin iþleyiþ
tarzýnýn örnek alýnarak biçimlendirmede çýkýþ noktasý
olarak kullanýlmasýdýr. Bir ev tasarýmýnda, aðacýn saðladýðý
gölge mekaný yaratmak veya buharlaþma ve hava hareke-
16
* KTÜ Yapý Ýþleri Teknik Daire Baþkanlýðý
** KTÜ Peyzaj Mimarlýðý
tine benzer bir soðutma özelliðini saðlamak, bu tür bir
analojiye örnek olabilir. Bireysel analojide, tasarýmcý kendini doðrudan problem öðeleriyle özdeþleþtirir; sözgelimi bir
insanýn eðimli bir arazide uzandýðý zaman güneþten daha
fazla yararlanabileceði ve hakim rüzgarýn etkisinden kurtulabileceði gerçeði, bir konut tasarýmý için çýkýþ noktasý
olarak kullanýlabilmektedir. Bu olgu, eðimli bir arazide
güneþ ýþýnlarýný doðrudan alabilmesi için konut birimlerinin birbiri üzerine kaydýrýlarak tasarlanmasý þekline
dönüþtürülebilmektedir [6].
Bir objenin, bir binanýn ya da yapýlý çevrenin ifadesi,
ilettiði mesaj, belirli bir zamanda, belirli bir toplum için
kazanýlmýþ olan deðerlerden ve anlamlardan kaynaklanmaktadýr. Bir araþtýrmada anlamýn, kullanýcýnýn veya
gözlemcinin duygusal olarak etkilendiði niteliklerden kaynaklandýðý açýklanmýþtýr. Gözleyen kiþi ile olan iletiþim-verilen mesaj-objenin sahip olduðu imaj, simge veya bir
iþaret ile gerçekleþmektedir [6].
Bitki; madensel maddelerden yararlanarak canlý
madde sentezleyebilen canlý bir varlýktýr. Bitkiler aleminde
bugün yaklaþýk 400.000 tür biliniyor; hem çeþitli bitkileri
birbirleriyle karþýlaþtýrmak hem de bütün bitkileri tanýmlayýp bir sisteme baðlamak için sýnýflandýrma zorunluluðu
vardýr. Bitkiler ilkin kullanýþlarýna (yararlýlar/zararlýlar) ve
görünüþlerine göre (otsu bitkiler, odunsu bitkiler)
sýnýflandýrýlmýþtýr [7, 8].
Günümüzde bitkiler iki gruba ayrýlýr:
• Kriptogam veya çiçeksiz bitkiler; su yosunlarý, kara
yosunlarý, mantarlar, eðreltiler, kibrit otlarý, atkuyruklarý,
likenler ve ciðer yosunlarý.
• Fenerogamlar veya çiçekli bitkiler
Üstün yapýlý bitkilerin hepsi ayný modelde, deðiþmez
bir yapýya sahiptir (Kök, gövde 'sap', yaprak, çiçek, meyve
ve tohum). Kuþkusuz, bitkinin bu deðiþik kýsýmlarý türlere
göre çok deðiþik biçimde, büyüklükte ve renkte olabilir.
Onlarý birbirinden ayýran da bu farklardýr.
Kök; Çoðunlukla yer altý veya yerle temasta olan bu
organýn dokusal yapýsý, gövdenin (sap) yapýsýna oldukça
yakýndýr ama kökte yaprak yoktur. Kökün baþlýca üç görevi vardýr.
• Yere tutunma
• Ham besin suyu emme
• Yedek besin biriktirme
Kökün en önde gelen görevlerinden biri yere tutunmadýr. Yapýlarla bitkiler arasýndaki benzerliklerden biri de
köklerle ikisinin de yere baðlanmasýdýr. Yere tutunma bitkilerde köklerle olurken, yapýlarda sömellerledir. Kalýn kökler bitkinin yere saðlamca baðlanmasýný saðlar. Kökler ne
kadar çok derinde, saðlam ve dallanmýþ olursa, bitki þiddetli rüzgarlara o kadar iyi dayanýr [7, 8].
Gövde veya Sap; Bitkinin yer üstündeki kýsmýnýn
destek organý olan gövde (veya sap) genellikle dikey
bir görünümde olur ve yapraklarý taþýmak üzere dallanýr. Bitkiye genel görünüþünü veren budur. Gövdesi
olmayan bitkilere sapsýz denir. Sap olabileceði gibi, etli
bitkiler ve kaktüsler gibi sulu ya da aðaçlar gibi odunsu olabilir [7, 8].
Yaprak; Gövde üzerinde daðýnýk olarak yer alan
yaprak, genellikle yassý ve içerdiði klorofil nedeniyle de
yeþil renklidir. Ýnce bir sapla dip tarafýndan gövdeye
baðlanan yaprak, bazý bitkilerde kýn denen ve yan tomurcuðu (göz) koruyan bir kýsýmla sona erer. Yapraðýn üzeri
az veya çok belirgin ve renkli damarlarla kaplýdýr [7, 8].
Meyve ve tohum; Döllendikten sonra geliþen çiçeðin
ürünü olan meyve, meyve yapraðýn, daha doðrusu yumurtalýðýn þiþmesi sonucunda ortaya çýkar. Geliþme sýrasýnda
yumurtacýk, endokarp içinde saðlamca korunan bir tohuma dönüþür. Tohum meyvenin döl veren kýsmýdýr.
Koruyucu kýlýflarla sarýlmýþ olduðundan çok deðiþik biçimler alabilir [7, 8].
Çiçek; Fanerogram bitkilerin üreme organý olan çiçek,
genellikle bir sapýn ucunda oluþur. Tomurcuk içindeki
yapraklarýn baþkalaþmasý çiçeði verir, saplarýn deðiþikliðe
uðramasýyla da çiçeklerin konumlarý oluþur [7, 8].
ÖRNEKLER ÜZERÝNDE KONUNUN ÝRDELENMESÝ
Araþtýrmanýn materyalini bitkilerin strüktürleri (bitkilerin kökleri, yapraklarý, dallarý, gövdeleri ve bunun gibi
bitkilerin tüm diðer strüktürel özellikleri) ile çeþitli yapýlarýn strüktürleri oluþturmaktadýr.
Çalýþma yöntemi; gözlem, inceleme, veri toplama,
analiz ve deðerlendirmeden oluþmaktadýr. Öncelikle
seçilen örnekler üzerinde strüktüre yönelik yapýlacak
görsel, biçimsel, yapýsal bir inceleme ile bitki ve bina
arasýndaki benzerlikler iliþkilendirilmeye çalýþýlmýþtýr. Elde
edilen veriler deðerlendirilerek, önerilere yer verilmiþtir.
Anoloji tekniði ile yapý strüktürleri ve bitki strüktürleri
benzetilerek açýklanmýþtýr.
Þekil 1. Aðaç örnekleri
Aðaç strüktürden esinlenerek yapýlan tasarýmlara
iliþkin bitki-yapý benzeþmesi aþaðýda yer almaktadýr.
Aðacýn topraða tutunmasýný saðlayan kökleri, gövdesi ve
gövdesinden çýkan biçimsel oluþumunda etkin olan dallarý
aðacýn strüktürünü oluþturmaktadýr. Yapýlarda ayný
aðaçlar gibi topraða temellerle baðlanmaktadýr. Bu açýdan
bakýldýðýnda bütün yapýlarýn temelleri ile bitkilerin kökleri
arasýnda benzerlik vardýr. Örneklere bakýldýðýnda þemsiye
örneðindeki gibi örtüyü taþýyan bir gövde, aðaç ev
örneðindeki gibi aðaç gövdesine taþýtýlmýþ kapalý mekan,
bir açýk alan örtü biçimi ve itfaiye binasýnýn giriþ saçaðýnda olduðu gibi yapýlarla bitkiler arasýnda benzerlik
görülmektedir.
17
Þekil 2. Þemsiye, aðaç ev, açýk alan örtüsü [9], itfaiye binasý [10]
Þekil 7. Odunsu bir gövdeye ait kesit ve bitki örnekleri
Odunsu bir gövdenin çok büyütülmüþ kesitine
bakýldýðýnda kule yapýda olduðu gibi silindir form ve
döþemelerle benzerlik kurulabilir. Bitki gövdesi ve gövdeden çýkan çýkmalar, taþýyýcýsý ortada olup basamaklarý
taþýyýcýya saplanan döner merdiven strüktürü ile benzerlik
gösterir.
Þekil 3. Aðaç örnekleri
Aðacýn strüktürünü oluþturan gövdesi ve gövdesinden
çýkan dallarý Stuttgart Havaalanýndaki gövdeden çýkan
dallar görünümündeki taþýyýcý elemanlara, aðacýn gövdesi
silindir formuyla Galata Kulesine, Japonya'daki kulüp evine
ve Norman Foster'in tasarladýðý Millenium Kulesine benzetilebilir.
Þekil 8. Odunsu gövdeye benziyen kule [15, 16], Louvre Müzesi
iç mekanda merdiven [17]
Þekil 4. Stuttgart Havaalaný [11], Galata kulesi, Musashi-kyuryo
Klüp Evi; Saitama, Japonya [12], Millenium Kulesi [13]
Þekil 9. Mantar örnekleri
Mantarlarýn strüktürü ile yapýlarýn strüktürlerine
bakýldýðýnda gövdesi ve gövdeye baðlý baþlýðý ile kütle ve
çatý formu ile benzerlik kurulmuþtur. Ayný þekilde ortada
taþýyýcý eleman etrafýnda biçimlendirilip asýlan yapý örneði
ile de benzerlik kurulur.
Þekil 5. Aðaç örnekleri
Aðaç strüktürü kullanýlarak tasarlanan asma strüktür
ve dýþ mekandaki tasarýmlar, aðacýn gövdesi ve gövdeden
çýkan dallarýn çelik strüktürde uygulanmasý. Taþýyýcý görevi gören aðaç strüktür; kablolardan oluþturulan örümcek
aðýný taþýyan dikmeler ayný zamanda düþey iletim saðlamaktadýr. Aðacýn strüktüründe yer alan gövde yapýda dikmeler olup, gövdeden çýkan dallar üzerindeki yapraklarda
ipler ve dolayýsýyla örtü oluþmuþtur.
Þekil 10. Çeþme Örneði, Gülhane Parkýndaki yapý, açýk fuar alaný
örtüsü [18], Torre de Collserola (Ýspanya)[19]
Þekil 11. Kabuklu bitki örnekleri
Þekil 6. Aðaç strüktürüne benzetilen yapý strüktürü örnekleri
[11, 11, 14]
Kabuklu yiyecekler incelendiðinde fýndýk ve cevizde
olduðu gibi, taþýyýcý olan dýþ kabuk, kabuk strüktürden
yararlanýlarak tasarlanan yapýlara benzetilebilir.
18
Þekil 12. Kabuk strüktüre benzetilen yapý [20],
Sdney Opera Binasý [21]
Þekil 13. Çiçek örnekleri
Çiçek örneklerine bakýldýðýnda merkezden daðýlan
yapraklar ile Geringer Konutunun ýþýnsal daire formu,
BMW binasýnýn çekirdek etrafýna yerleþtirilmiþ yuvarlak
mekanlarý ile de papatya, gül strüktür benzetilebilir.
Þekil 14. Çiçek strüktürüne benzetilen iç mekan [22], Geringer
Konutu Plan ve Cephe Fotoðrafý, California, [23], Münih'te BMW
Binasý [11]
Þekil 15. Bitki örnekleri
Yukarýdaki bitki örneklerine bakýldýðýnda gerek form
gerekse strüktür olarak çelik strüktürlü kubbeli yapýlarla
benzerlik gösterir.
Þekil 16. Dünya Barýþ Kubbesi, [24], Çelik strüktürlü kubbe[25]
Þekil 17. Yaprak örnekleri
Þekil 18. Lyon-Satolas Havaalaný, Fransa, Açýk alandaki asma
strüktür [26]
Yapraðýn strüktürünü oluþturan sapý ve damarlarý
Lyon-Satolas Havaalaný yapýsýnýn strüktürü ile açýk alandaki asma strüktürlere benzetilebilir.
SONUÇLAR
Bitki strüktürleri ve bina strüktürleri örneklerinde
yapýlan incelemeler sonucunda bitki strüktürleri ile bina
strüktürlerinin benzer olduklarý tespit edilmiþtir. Bitkilerin
anotomisinde yer alan kök, gövde 'sap', yaprak, çiçek,
meyve ve tohum, binalarýn bir temeli, bir kolonu, bir kiriþi, bir çatýsý v.b. bir çok strüktür parçasý olabilmektedir.
Doðada bitkiler gibi bir çok doðal diðer öðelerin (kayalar,
daðlar, hayvanlar v.b.) strüktürleri ele alýnarak bina strüktürlerinin oluþturulmasýnda deðerlendirilebilir.
Kaynaklar
1- Kuban, D., Mimarlýk Kavramlarý, 3. baský, Yem Yayýnevi, Ýstanbul,
1990.
2- Hasol, D., Ansiklopedik Mimarlýk Sözlüðü, 4. baský, Yem Yayýnevi,
Ýstanbul, 1990.
3- http://www.supermp3.org/archive/index.php?t-56321.html
4- http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?t=analoji
5- http://www.forumfor.biz/showthread.php?t=37386
6- Aydýnlý, S., Mimarlýkta Estetik Deðerler, 1. Baský, Ý.T.Ü. Mimarlýk
Fakültesi Baský Atölyesi, 1993
7- Anþin, R., Tohumlu Bitkiler, 1. cilt, 2. baský, KTÜ Basýmevi,
Trabzon, 1994
8- Özdemir, T., Sistematik Botanik, 1. baský, Birol Basýmevi, Ýstanbul,
2003
Fotoðraf Kaynaklarý
9- Ahþap ve Mobilya Sektörü Milano'da buluþtu, Laminart, 44, 2006,
S:150-165
10- Ostertag, R., Çaðdaþ Mimarlýk, Mimari Akýmlar II, Yem Yayýn,
1996, s:106-121
11- Kortan, E., Mimarlýk Alanýndaki Son Geliþmeler Üzerine, Mimari
Akýmlar II, Yem Yayýn, 1996, s: 9-36
12- Yatsuka, H., Arata Isozaki Mimarlýðý, Mimarlýk Dekorasyon, 1994Aralýk 30, S:54-64
13- Jencks, C., Yeni Modernler, Mimari Akýmlar II, Yem Yayýn, 1996,
S:68-89
14- Sir Norman Foster, Architecture for the future, Terrail, Paris,
1996, S: 61-63
15- Toyo Ito, Architecture for the future, Terrail, Paris, 1996, S. 183187
16- Meyhöfer, D., Toyo Ito, Contemporary Japanese Architects,
Taschen, Ýtaly, 1994, s:-102-107
17- Hasol, D., Louvre ve Piramit Üzerine, Kültür yapýlarý, Yem Yayýn,
Nisan 1994, S:64-70
18- Lýgna+Hannover 2005 (2-6 Mayýs) Dünyanýn önde gelen
Ormancýlýk ve Ahþap Endüstrisi Fuarý, Laminart, Nisan-Mayýs 2005, Sayý:
37, Efs Yayýn grubu, S:111-112
19- Torre de Collserola, Barcelona, Spain, Sir Norman Foster)
Performances, Architecture for the future, Terrail, Paris, 1996 , S:48-50
20- Hussain-Doshi Cufa (1993), Ahmedabad, Khan, H., Vastu-Shilpa
Consultants Ýndia, Contemporary Asian Architects, Taschen, Ýtaly, 1995,
S: 147-151
21- Morkoç, S., Anýt ve Karþý-Söylem: Bennelong'un Kulübesi'nden
Opera Binasý'na, Mimarlýk 319, Eylül-Ekim 2004, S:73-75
22- Ahþap ve Mobilya Sektörü Milano'da buluþtu, Laminart, 44, 2006,
S:150-165
23- Hammons, M., Arthur Dyson, Çaðdaþ Mimarlar 1, Yem Yayýn,
Mayýs 1995, S:42-57
24- Fruit Museum, Yamanashi, Japan), Itsuka Hasegawa,
Architecture for the future, Terrail, Paris, 1996, S. 160-167
25- Sorkin, M., Sýfýr Noktasý Ýçin Alternatif Fikirler, Yapýlaþma Baskýsýna
Karþý Ayrýþtýrýlabilir Bir Plan Önerisi, Mimarlýk 318, Temmuz-Aðustos
2004, S: 52-56
26- Gedizlioðlu, L., Ýzmir'in üç önemli kentsel projesi: Liman, Kordon,
Konak, Mimarlýk 316, Mart-Nisan 2004, S: 31-36
19
5531 SAYILI KANUNA AYKIRI OLARAK
YAPILAN MESLEKÝ ÝHALELER
KAMU ÝHALE KURUMUNCA (KÝK)
DURDURULMAKTADIR
Odamýz, 4734 sayýlý Kanuna göre Kamu Kurumlarýnca yapýlan 5531
sayýlý Kanunun 4 ncü ve 5 inci maddelerindeki mesleki konulara iliþkin
mevzuata uygun olmayan ihaleleri Kamu Ýhale Kurumuna inceleme
yapýlmak üzere bildirmektedir.
Bu baðlamda, Bursa Orman Bölge Müdürlüðü Keles Orman Ýþletme
Müdürlüðünde yapýlan yol planlama ihalesinin incelenmesi sonucunda
4734 sayýlý ve 5531 sayýlý, Kanunlara aykýrý olduðu tespit edilmiþ ve
durdurulmuþtur. Bu konudaki belgeler aþaðýdadýr.
Bundan böyle, 5531 sayýlý Kanunun 4. ve 5inci maddelerinde
sayýlan mesleki konulara ait kamu ihale ilanlarý ve þartnamelerinde,
Odamýzýn yayýnladýðý genelgelere dikkat edilmesi ve gereðini ilgililere
duyururuz.
Oda Yönetim Kurulu
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
DAÐLIK ARAZÝDE TOMRUKLARIN PLASTÝK OLUKLAR
ÝÇERÝSÝNDE KONTROLLÜ OLARAK TAÞINMASI
(TOKK YÖNTEMÝ)
Prof. Dr. H. Hulusi ACAR* Arþ. Gör. Saliha ÜNVER* Erdem KAPLAN**
1. GÝRÝÞ
Son yýllarda toplumun çevreye olan duyarlýlýðýnýn
artmasý ile ekosisteme yapýlan her tür müdahalenin
çevresel etkilerine verilen önem artmýþtýr. Bu durum
geçmiþte yalnýzca ekonomik kazanç amaçlý yapýlan
ormancýlýk faaliyetlerinin artýk çevresellik, ergonomiklik ve ekonomiklik kriterleri dikkate alýnarak yapýlmasýný gündeme getirmiþtir. Böylece orman ekosistemine en büyük müdahale olan odun hammaddesi
üretim faaliyetlerinin minimum kalite ve miktar kaybý
ile çevreye zarar verilmeden yapýlmasý ön plana çýkmýþtýr.
Türkiye'de piyasanýn endüstriyel odun hammaddesi talebinin %65'i Orman Genel Müdürlüðü tarafýndan
karþýlanmakta olup orman iþletmelerinin gelirinin
%90'ý bu yolla saðlanmaktadýr. Orman Genel
Müdürlüðünün yaptýðý yýllýk ortalama 15 milyon m3
odun hammaddesi üretiminin yaklaþýk %60'ýný
endüstriyel odun üretimi, bunun da %40'ýný tomruk
üretimi oluþturmaktadýr. Odun hammaddesinin
bölmeden çýkarýlmasý güç, pahalý ve çevresel zararý en
yüksek olan ormancýlýk faaliyetidir.
Yapýlan bir araþtýrmada, bölmeden çýkarma sonrasýnda taþýnan üründe %15-17 oranýnda hacim kaybý
ve her kalite sýnýfý arasýnda da %10 oranýnda kayma
olduðu belirlenmiþtir (Gürtan, 1975). Bu sonuçlardan, parasal deðeri çok büyük kalite ve miktar kayýplarý ortaya çýkmaktadýr.
Ülkemizdeki ormanlarýn büyük kýsmýnýn daðlýk
alanlarda bulunmasý nedeniyle odun hammaddesinin
bölmeden çýkarýlmasý sýrasýnda %90 oranýnda zemin
üzerinde sürüterek bölmeden çýkarma tekniði kullanýlýr. Bu teknikle bölmeden çýkarma sýrasýnda taþýnan
ürün, kalan dikili aðaçlara, taþlara ve zemine çarparak
kopma, yarýlma, kýrýlma ve pörsüme gibi zararlara
uðrar. Piyasanýn odun hammaddesi talebinin
karþýlanamadýðý ve endüstriyel odun talebinin yaklaþýk
olarak %15'inin ithal edildiði ülkemizde, odun hammaddesindeki bu miktar ve kalite kayýplarý çok büyük
önem taþýmaktadýr.
Ülkemizde ince çaplý odun hammaddesinin bölmeden çýkarýlmasý sorunu son yýllarda kullanýmý yaygýnlaþan polietilen oluk sistemi ile çözülmüþtür (Acar ve
ark., 2005). Geliþmiþ ülkelerde kalýn çaplý ürünlerin
bölmeden çýkarýlmasýnda balon ve helikopter gibi
tekniklerin kullanýmý yaygýndýr. Ülkemizde ise mekanik
olarak sadece orman hava hatlarý kullanýlmaktadýr.
Orman hava hatlarý, 300-2000 m mesafeler arasýnda,
ormanda açýlan belirli bir koridordan ve genelde
havadan taþýma yapan sistemlerdir. Ancak pahalý
olmalarý, seri olmamalarý ve 300 m3'ten az ürün olan
alanlara kurulmalarýnýn ekonomik olmamasýndan
dolayý tercih edilmezler. Balon ve helikopter teknikleri
ise hem pahalý olmasý ve hem de teknolojik yetersizlikten dolayý ülkemizde kullanýlamamaktadýr.
Daðlýk alanlarda ormancýlýk faaliyetlerinin gerçekleþtirilebilmesi ve en uygun düzeyde faydalanmanýn
saðlanmasý ancak geliþmiþ ve çevreye duyarlý taþýma
sistemlerinin varlýðý ile mümkün olabilir (Acar ve
Ünver, 2006). Kalýn çaplý odun hammaddesinin taþýnmasýnda, arazi þartlarýna baðlý olarak iþ güçlüðünün
olmasý, uzun zaman almasý, tehlikeli olmasý,
ergonomik ve ekonomik olmamasý, kalan meþcereye
ve taþýnan ürüne önemli zararlar verilmesi gibi nedenlerden dolayý ara sistemlerin geliþtirilmesi þarttýr.
Bu çalýþmada, kalýn çaplý odun hammaddesinin
teknik, ekonomik, çevresel ve ergonomik bir yolla
bölmeden çýkarýlmasýný saðlayacak ara bir yöntem
geliþtirilmesi amaçlanmýþtýr. Bu sistem kalýn çaplý
odunlarýn kablo çekimi ve oluk sistemi kombinasyonu
ile taþýnmasýný içerir. Böyle bir sistemin yapýmý ve kullanýmý dünyada da ülkemizde de ilk olacaktýr.
2. TOMRUKLARIN OLUK ÝÇERÝSÝNDE KONTROLLÜ
OLARAK KAYDIRILMASI (TOKK) YÖNTEMÝ
Sistem plastik oluklardan oluþturulmuþ yapay bir
güzergah ile kontrollü çekim ya da kaydýrmayý
saðlayan motorlu mekanizma olmak üzere baþlýca iki
kýsýmdan oluþur. Sistemin motorlu mekanizma kýsmý;
10 BG motor, tambur, 6-8 mm çapýnda çelik taþýyýcý
kablo, en az iki dayanak noktasý, yönlendirme
mekanizmasý, frenleme tertibatý, emniyet kablosu,
kontrol kolu ile bir redüktörden oluþmaktadýr.
Kontrollü kaydýrma ve çekim saðlayan motor, en az
120 volt gücünde ve 40 x 40 boyutlarýnda hidrolik ya
da elektrikli olabilir. Motorun yanýna çekim kuvvetini
artýrmak ve motora elektrik gücü saðlamak için bir
redüktör monte edilmiþtir.
Mekanizmanýn tamamý yaklaþýk 80 kg aðýrlýðýnda
31
* KTÜ Orman Fakültesi
** Orman Yüksek Mühendisi
olup iki parça halinde rahatlýkla taþýnýp ormandaki
üretim sahasýna monte edilebilir. Mekanizma düz bir
zemin üzerine, tüm ayaklarý zeminle saðlam olarak
temas edecek þekilde araziye yerleþtirilmeli ve bir ya
da birkaç aðaca emniyet halatlarý ile sýkýca baðlanarak
sabitlenmelidir.
Plastik oluklardan oluþan güzergah toprak
yüzeyinde kurulurken her hangi bir koridor açýlmasý
gerekmez. Güzergah, %10-70 arasýndaki eðimlerde
araziye dik olarak, daha yüksek eðimlerde ise eþyükselti eðrilerine açýlý þekilde kurulur. Plastik oluklar diþi
ve erkek olarak isimlendirilen uç kýsýmlarýndan vidalarla birbirine monte edilebilmektedir.
Bu sistem ile taþýma, motor çalýþtýrýlmadan yukarýdan aþaðýya kontrollü kaydýrma þeklinde yapýlabildiði
gibi, motor gücü ile aþaðýdan yukarýya doðru çekilerek
de yapýlabilmektedir. Yukarýdan aþaðý doðru taþýmada
oluklarýn uçlarý bir sonraki oluðun içine gelecek þekilde, aþaðýdan yukarý çekim de ise bir üsttekinin üzerine gelecek þekilde monte edilmelidir. Böylece tomruklarýn oluk güzergahý içerisindeki baðlantý yerlerinde
takýlmasý engellenmiþ olur (Þekil 1).
leþtirilir ve çekme ya da kaydýrma iþlemine geçilir.
Tomruklarýn yukarýdan aþaðý doðru kaydýrýlmasý,
motor çalýþmadan sadece tamburdan cer kablosunun
kontrollü boþaltýlmasý þeklinde yapýlýr. Kontrollü kaydýrma iþi tamamlandýktan sonra motor çalýþtýrýlýp boþ
cer kablosunun tambura geri sarýlmasý ile döngü
tamamlanmýþ olur (Þekil 2.a).
(a) yukarýdan aþaðýya kontrollü kaydýrma
(b) aþaðýdan yukarýya doðru kontrollü çekme
(a) Yukarýdan aþaðýya
kontrollü kaydýrma
Þekil 2. TOKK sistemi ile kalýn çaplý ürünlerin taþýnmasý þekilleri
(b) Aþaðýdan yukarýya
motor gücü ile çekim
Þekil 1. Güzergah kurulumunda oluk pozisyonlarý
ve her iki yönde kontrollü taþýma
Güzergahýn kurulmasý, sistemin taþýnmasý ve
monte edilmesi genelde iki iþçi ile, çalýþtýrýlmasý ise bir
operatör ve yanýnda bir veya iki iþçi ile yapýlabilmektedir. Kaydýrma mesafesi 300 m'ye kadar olup bu
mesafe düz güzergahlarda daha da artýrýlabilir.
Tomruklar oluk içerisine alýnýrken 1/3 veya 1/4
çapýnda kesilmiþ oluklar üzerinden hat üzerine yer-
Aþaðýdan yukarý doðru taþýmada ise yukarý kýsýmda araba yolunun bulunduðu durumda sistem yol
kenarýndaki bir MB-Trac orman traktörüne, yol bulunmamasý durumunda ise orman içine taþýnmýþ kendinden motorlu-tamburlu mekanizmaya monte edilir
(Þekil 2.b).
3. YÖNTEMÝN DEÐERLENDÝRÝLMESÝ
Kalýn çaplý ürünlerin bölmeden çýkarýlmasý için
alternatif olarak geliþtirilmiþ bu sistem, kullanýlan
diðer yöntemlere oranla teknik, çevresel, ekonomik ve
32
ergonomik açýdan önemli avantajlara sahiptir.
Güzergahý oluþturan plastik oluklar hafif olduklarý
için araziye kurulumu ve sökümü kolay olup deðiþik
aparatlar gerektirmeden, en fazla bir günde yapýlabilmektedir. Güzergah arazi koþullarýna baðlý olarak
dik ya da istenilen eðimde kurulabilmektedir.
Oluklardan oluþan güzergahýn araziye monte edilmesi
taþýma yönü dikkate alýnarak yapýlmalýdýr. Aksi halde
taþýma sýrasýnda tomruklar baðlantý yerlerinde
takýlarak zarar görebilir.
Bu sistemde ne oluk güzergahý ne de motor
mekanizmasýnýn kurulmasý sýrasýnda ekosisteme
hiçbir müdahale yapýlmamaktadýr. Böylece kalan
aðaçlara, gençliðe ve orman topraðýna zarar verilmesi
minimuma indirilmiþ olur. Orman topraðý yerine plastik oluklardan oluþan suni güzergah üzerinde tomruklarýn taþýnmasý, ölü örtü kaybý, toprak sýkýþmasý ve
erozyon gibi çevresel zararlar ile taþýnan üründe oluþacak miktar ve kalite kayýplarý en aza indirilir. Ayrýca
tomruklarýn taþýnmasý kontrollü olarak yapýldýðý için
kalan dikili aðaçlarda oluþacak yaralanmalar ile fidanlarýn ölümü sorunu ortadan kaldýrýlmýþ olur. Bu
durum, özellikle kabuk böceði tehlikesi olan Doðu
Karadeniz ormanlarý için çok önemlidir.
Ýþçi sadece kurulum sýrasýnda motor mekanizmasýnýn kurulduðu alana çýkar. Tomruklarýn taþýnmasý
kontrol kolu ve frenleme mekanizmasý yardýmý ile
gerçekleþir. Gerekirse araba yolundan da sisteme
kumanda edilebilir. Ýþçiler orman içerisinde sürekli
hareket etmez ve taþýnan ürüne itme ya da çekme
müdahalesinde bulunmaz. Bu sistem ile iþçilerin zor
arazi koþullarýnda yürümesi ortadan kalkacak ve iþ
kazalarý azalacaktýr.
Bu sistemle kalýn çaplý ürünlerin bölmeden çýkarýlmasý, diðer yöntemlere oranla çok daha kýsa sürede
gerçekleþmektedir. Böylece önemli oranda zaman ve iþ
gücü tasarrufu saðlanýr. Günümüzde orman kooperatifleri ve orman köylülerine ihale usulü ile yaptýrýlan bu
iþler zamanýnda tamamlanmadýklarýnda iþçilerden belli
miktarda kesintiler yapýlmaktadýr. Bu sistem sayesinde iþçi ve kooperatifler bu riskten de kurtulmuþ
olacaklardýr. Ayrýca bu sistemde sadece kuruluþ aþamasýnda kalifiye iþçiye ihtiyaç duyulacak, taþýma aþamasýnda herhangi bir eðitime ihtiyaç olmayacaktýr.
Geliþtirilen bu sistemin maliyeti ortalama 10-15
bin YTL arasýndadýr (Mekanizma 5-8 bin YTL, oluk 57 bin YTL). Bu portatif sistem ülkemizde kullanýlan
kýzaklý hava hatlarý gibi diðer pahalý ve kurulumu güç
makineli bölmeden çýkarma tekniklerine oranla çok
daha ucuz, pratik ve verimlidir. Gürtan (1975)'a göre
bölmeden çýkarma çalýþmalarý sýrasýnda oluþan kalite
ve miktar kayýplarý sonucu oluþan büyük ekonomik
kayýplar ile çevresel ve ergonomik olumsuzluklar da
bu sistem sayesinde azaltýlabilecektir.
4. SONUÇLAR
Üretim çalýþmalarýnýn en pahalý safhasýný oluþturan
bölmeden çýkarma yöntemlerinin geliþtirilmesi,
üzerinde hassasiyetle durulmasý gereken konulardandýr. Ülkemiz ormanlarýnda yýlda yaklaþýk 15 milyon
m3 odun hammaddesi üretilmekte olup 2006 yýlýnda
bu ürünlerin sürütülmesi ve toplanmasý için genel üretim giderleri (400 000 000 YTL) bütçesinde ayrýlan
pay (143 565 000 YTL) tüm bütçenin yaklaþýk
%36'sýný oluþturmaktadýr (OGM, 2006). Giderler
arasýnda en büyük paya sahip olan sürütme faaliyetlerinin yeni yöntemler geliþtirilerek daha ekonomik ve
etkili hale getirilmesi Orman Genel Müdürlüðü bütçesi için önemli katký saðlayacaktýr.
Bu sistemde, taþýnan ürün zemine sürtünerek ya
da çarparak zarar görmeyeceði için miktar ve kalite
kaybýna da maruz kalmayacaktýr. Ayrýca zor arazi
koþullarýndan dolayý bölmeden çýkarýlamadan ormanda terk edilme durumu da söz konusu olmayacaktýr.
Bu da orman iþletmeciliði adýna önemli bir artý
ekonomik kazanç oluþturacaktýr.
Sonuç olarak ormancýlýkta aðýr odun hammaddesinin bölmeden çýkarýlmasýnda ilk kez uygulanacak
olan TOKK sistemi ekonomik, pratik, verimli ve basit
bir yönteme sahiptir. Portatif ve çevreye duyarlý bu sistem ekosisteme ve taþýnan ürünlere çok az zarar vermesi ile hava hattý gibi pahalý makinelere önemli bir
alternatif teþkil edebilecektir.
Ýnce çaplý ürünlerin taþýnmasýnda baþarýlý sonuçlar
veren oluk sisteminin yarý mekanize hale getirilmesiyle
oluþturulan TOKK sistemi gelecekte çevre etki deðerlendirme (ÇED) ve ergonomik açýlardan da çok cazip
durumdadýr. Geliþmeye açýk bu sistem üzerinde yeni
çalýþmalar yapýlarak tanýtým ve iþçi eðitimlerine gidilmelidir.
5. KAYNAKLAR
1. Acar, H.H., Eroðlu, H., Özkaya, M.S., 2005, Daðlýk
Arazide Üretilen Ýnce Çaplý Odunlarýn Plastik Oluk Sistemleriyle
Bölmeden Çýkarýlmasý Ýmkanlarý Üzerine Bir Araþtýrma, OGM
Proje No:2003A050090, 117s., Ankara.
2. Acar, H.H., Ünver, S., 2006, Ýnce Çaplý Odun
Hammaddesinin Polietilen Oluk Sistemi Ýle Bölmeden Çýkarýlmasýnda Ýþ Verimi: Giresun Yöresi Örneði, Kastamonu Orman
Fakültesi Dergisi, 154-163, Kastamonu.
3. Gürtan, H., 1975, Daðlýk ve Sarp Arazili Ormanlarda
Kesim ve Bölmeden Çýkarma Ýþlerinde Uðranýlan Kayýplarýn
Saptanmasý ve Bu Ýþlemlerin Rasyonalizasyonu Üzerine
Araþtýrmalar, Tübitak Yayýnlarý, No:250, TOAG Seri No:38,
Ankara.
4. Orman Genel Müdürlüðü (OGM), 2006, Döner Sermaye
Bütçesi, 127s., Ankara.
33
AKTARLAR VE TIBBÝ BÝTKÝ TÝCARETÝ ÜZERÝNE
BÝR ARAÞTIRMA
(Doðu Karadeniz Bölgesi Örneði)
Arþ.Gör. Mahmut M. BAYRAMOÐLU* Doç.Dr. Devlet TOKSOY*
1. Giriþ
Bitkiler dünyasý bize sýnýrsýz renkler ve biçimler
zenginliði sunarlar. Ama yalnýzca bununla yetinmezler. Yaþamýmýzý sürdürebilmemiz için gerekli olan
oksijeni, besinleri saðlar ve saðlýðýmýzý korurlar. Yani
bitkiler ve insanlar arasýnda, insanlýk tarihi kadar
eski olan, çok yakýn bir iliþki vardýr. Günümüzden
binlerce yýl önce insan, bitkilerin tedavi edici gücünü
tanýmýþ ve saðlýklý yaþayabilmek için ondan yararlanmýþtýr [1].
Bitkiler ile tedavi insanlýðýn var oluþundan
bugüne kadar devam etmiþtir. Hastalýk etkenliklerinin insanlardan daha önce dünya üzerinde bulunduklarý düþünülmektedir. Buradan yola çýkarak ilk
insanlarýn hastalýklara karþý bir koruma yöntemi
olmalýdýr. Zamanla bu korunma yani tedavi dini
inanýþlara baðlanmýþtýr. Sümerler ay ve yýldýzlarýn
hareketleri ile dünyada olup bitenler arasýnda bir iliþki bulunduðuna inanýr ve hastalýklarý da bu
hareketlere baðlarlardý. Bu tip inanýþlar insanlarý
hastalýklarýn tedavisi için sihirden yardým aramaya
kadar götürmüþtür [2].
Uzun ve oldukça karanlýk bir dönemden sonra
insanlar yavaþ yavaþ etrafýndakileri tabiat elemanlarýný
(su, toprak, bitkiler vs.) tedavi aracý olarak kullanmaya baþlamýþlardýr. Bu döneme ait hiçbir önemli kaynaða sahip deðilsekte, atalarýmýzýn birçok acý deneyden sonra bitkileri faydalý ve zehirli diye iki bölüme
ayýrmýþ olduklarý kanýsý kuvvetlidir [3,4].
Anadolu insaný Yontmataþ (Paleolitik) çaðýndan
beri bitkileri tedavi maksadýyla kullanmaktadýr
[5,6,7]. Hakkari'nin güneyinde yer alan 'Þanidar
maðarasýnda' ortaya çýkartýlan Neanderthal mezarlar
içinde bulunan bitki örnekleri bu varsayýmýn saðlam
kanýtlarýdýr [5].
Hititler hastalýðý Tanrýlarýn insanlarý cezalandýrmalarý olarak kabul ederlerdi. Bu nedenle tedavide ilaç
ve sihir beraberce kullanýrlardý [8].
Grek döneminde tedavi ve bitkisel droglar hakkýnda çok önemli eserler yazýlmýþ ve bu eserler yüzlerce
yýl Ýslam ve Avrupa uygarlýklarýný etkilemiþtir.
Osmanlý dönemi genellikle Selçuklu ve Ýslam
uygarlýklarýnýn devamýdýr [9,10]. Osmanlýlar Anadolu
ya yerleþtikten sonra Selçuklulardan kalma bütün
tedavi ve yardým kurumlarýný muhafaza etmekle
beraber Anadolu ve Rumeli de yeni týbbi kurumlar ve
hastaneler meydana getirmiþlerdir [11,12].
Osmanlý döneminde halkýn ilaç gereksinimleri
hekimler ya da aktarlar tarafýndan hazýrlanan karýþýmlar ile karþýlanýyordu. 1868 yýlýnda Ýstanbul'da 45
eczaneye karþýlýk 2000 aktar bulunmasý, aktarlarýn
halk saðlýðýnda ki önemini belirtecek bir kanýttýr [15].
Aktar (attar), ilaçlarýn yapýlmasýnda kullanýlan
bitkisel, hayvansal ve madensel ilkel maddeleri satan
insanlar için kullanýlan bir kelimedir [13,14].
Osmanlý döneminde Ýstanbul'da ki aktarlarýn aþaðýdaki þeklide 3 gruba ayrýlmakta olduðu kaydedilmektedir:
1- Üstad aktarlar (Esnaf-ý hacegan-ý attaran).
2- Gezici aktarlar (Esnaf-ý attaran-ý seyyaran).
3- Yahudi aktarlar (Esnaf-ý attaran-ý Yahudan).
Bunlarýn haricinde bir de "Ýnce aktar" olarak isimlendirilen aktarlar vardýr. Bunlar nadir droglarý
bulunduran aktarlardýr.[16]
20. yüzyýlýn ikinci yarýsýndan sonra ortaya çýkan
hýzlý nüfus artýþý, teknolojik geliþmeler, bireylerin
gelir düzeylerinin artmasý ve eðitim düzeylerinin
yükselmesi, toplumlarýn deðer yargýlarýndaki
deðiþim nedenlerinden dolayý, en önemli doðal kaynaklardan biri kabul edilen orman kaynaklarýna
yönelik talebin nitel ve nicel olarak deðiþtiði
görülmektedir. Bu kapsamda, orman kaynaðýnýn
ürettiði odun hammaddesi dýþýnda kalan, daha çok
hizmet ya da koruma yönü aðýr basan, su kalitesini
iyileþtirme, karbon tutma, toprak koruma, yaban
hayatýný ve biyolojik çeþitliliði koruma, rekreasyon
fýrsatlarý saðlama ve estetik gibi iþlevlerine olan
talebin artmasý ve bu yöndeki bilinçlenme-ler, çok
yönlü faydalanma ilkesinin ormancýlýða girmesine
neden olmuþtur. Ortaya çýkan bu geliþmeler neticesinde ormancýlýðýn kapsamýnda deðiþiklikler oluþmuþ ve toplum taleplerini dikkate alan ve çok yönlü
34
* K.T.Ü. Orman Fakültesi
faydalanmayý amaçlayan ormancýlýk anlayýþý gündeme gelmiþtir [17].
Bu çok yönlü faydalanma ilkesi ýþýðýnda orman
kaynaklarýndan odun hammaddesi dýþýnda, özellikle
odun dýþý ürünler kapsamýnda bitkisel ürünler önemli
yer almaktadýrlar. Sentetik ve kimyasal içerikli
ilaçlarýn, yan etkilerinin ortaya çýkmasý, geleneksel
kullanýmlarýn yaný sýra odun dýþý ürün olan týbbi ve
aromatik bitkilerden yararlanýlmayý tetikleyen önemli
bir unsur olmuþtur.
Farklý tespitler olmakla birlikte geleneksel ve
modern ilaç yapýmýnda 35.000-70.000 bitki
türünün kullanýldýðý belirtilmektedir[18]. Yine Dünya
Saðlýk teþkilatýnýn tespitlerine göre 20.000 bitki
türü týbbi amaçlarla kullanýlmaktadýr[19]. Ülkemizde
týbbi bitkilerin sayýsý kesin olarak bi-linmemekle birlikte 500 kadar bitkinin bu özelliklere sahip olduklarý
tahmin edilmektedir[20,21].
1980 yýlýnda ABD'de bitkisel ilaçlarýn piyasasý 8
milyar dolar olarak gerçekleþmiþtir. Bu deðer 1985
yýlýnda 18 milyar dolara ulaþmýþtýr. Japonya da ise
reçeteli bitkisel ilaçlarýn satýþý 1983 yýlýnda 2.6 milyar dolar olarak gerçeklemiþtir. Bu deðer o yýl
Japonya da yapýlan tüm reçeteli ilaç satýþýnýn %1520'sini oluþturmaktaydý. Ayný deðer ABD'de ki
reçeteli ilaç piyasasýnýn %25'ini, Almanya'da ise
%35-40'ýný teþkil etmektedir [22].
Cenevre' de ki Uluslar Arasý Ticaret Merkezinden
(UNCTAD) alýnan verilere göre, Dünya'da yýllýk
bitkisel drog ticaretinin deðeri 800.000.000
dolardýr. 1991 - 1998 yýllarý arasýnda en fazla týbbi
bitki ihracatý ülkeler arasýnda Çin yýlda ortalama
139.750 ton ile baþý çekerken Hindistan 36.750 ton
ve Almanya 15.050 ton ile Çin'i takip eden ülkelerdir
[23].
Ýthalatta ise 1991 - 1998 yýllarý arasýnda en çok
týbbi bitki ithalatýnda Hong Kong yýllýk 73.650 ton
ile birinci, Japonya yýllýk 56.750 ton ile ikinci ve
Amerika 56.000 ton ile üçüncü sýrada yer
almýþlardýr[23].
Yurtiçi ilgili kurumlardan derlenen istatistiksel
rakamlar Türkiye'nin 1999-2003 yýllarýný kapsayan
son beþ yýllýk týbbi ve aromatik bitkiler ihracat miktarlarýnýn yýllara göre 33.000 ile 52.000 ton arasýnda gerçekleþtiðini göstermektedir. Özgüven ve
arkadaþlarýnýn Türkiye de ki ilgili kamu kurum ve
kuruluþlar ve firmalardan elde etkileri bilgiler ile
hazýrlamýþ olduklarý rapora göre, Türkiye 1999 -
2003 yýllarý arasýnda toplam 302,170,000$ dolarlýk
týbbi bitki ihracatý yapmýþtýr[24]. Bu rapora göre
Türkiye Almanya'dan sonra dünyada 6. sýrada yer
almaktadýr. Bir baþka çalýþmada Türkiye'nin 110
ülkenin sýralandýðý týbbi bitki ihracatý yapan ülkeler
listesinde 18. sýrada yer almýþtýr. Doðu ve Güney
Doðu Avrupa da ise Türkiye ihracatta 5. sýrada iken
ithalatta 8. sýrada yer almaktadýr [23].
Týbbi bitkilerin hem ticari hem de etnofarmakolojik amaçlý kullanýmý geliþmiþ ülkelerdekine benzer
þekilde ülkemizde de gün geçtikçe artmaya devam
etmektedir. Ülkemizde týbbi ve aromatik bitkilere
olan talep genellikle aktarlar tarafýndan karþýlanmaktadýr. Bu kapsamda aktarlar týbbi ve aromatik bitkilerin pazarýnda önemli rol oynamaktadýrlar. Bu çalýþma ile Doðu Karadeniz Bölgesi'ndeki aktarlarýn,
sosyo-ekonomik ve demografik özellikleri ile aktar
iþletmelerinin genel özelliklerinin ortaya konulmasý
amaçlanmýþtýr.
2. Materyal ve Yöntem
Tablo 1. Aktar iþletmelerinin illere göre daðýlýmý
ÝL
Aktar (Adet)
Yüzde (%)
Trabzon
11
44,0
Rize
4
16,0
Artvin
1
4,0
Giresun
1
4,0
Gümüþhane
3
12,0
Ordu
3
12,0
Bayburt
2
8,0
TOPLAM
25
100,0
Araþtýrma alanýný ve konusunu, Doðu Karadeniz
Bölgesinde ki (Artvin, Rize, Trabzon, Gümüþhane,
Bayburt, Giresun, Ordu) illerde týbbi bitki satýþý
yapan aktarlar ile yapýlan anket verileri oluþturmaktadýr. Araþtýrma bölgesindeki aktarlar aþaðýdaki
tablo da ve-rilmiþtir.
Konusu itibariyle çalýþma bir saha çalýþmasý
olduðundan öncelikle uygun olacak araþtýrma modeli belirlenmiþ ve Tanýmlayýcý Araþtýrma Modeli
seçilmiþtir. Tanýmlayýcý araþtýrma modelinin uygulanmasýnda gerekli veri ve bilgiler ise aktarlar ile
yapýlmýþ olan anketler ile saðlanmýþtýr. Týbbi bitki
ticareti yapan iþletmelerin kendilerine ait bir odalarý,
sendikalarý (aktarlar odasý ya da baharatçýlar birliði
gibi) olmadýklarýndan bu iþletmelere ulaþmak
oldukça zor ve zahmetli olmuþtur ve bu sebepten
35
dolayý Kartopu Örneklemesi uygulanmýþ olup
Yüzyüze Mülakat (Kiþisel Görüþme) Yöntemi
seçilmiþtir. Anketler, literatür araþtýrmasý ve ön
anket çalýþmasý ile elde edilen bilgiler göz önünde
bulundurularak, açýk sonlu, kapalý uçlu sorular ve
çok seçenekli soru formlarýndan oluþturulmuþtur.
Çalýþma bölgesindeki aktarlarýn tamamý ile
çalýþýldýðý için tam sayým yöntemi uygulanmýþ, ancak
bölgede belirlenen 27 aktardan 25'i ankete
katýlmýþtýr.
Anket çalýþmalarý ile elde edilen bilgiler SPSS
11.0 istatistik paket programýna bilgisayar ortamýna
girilmiþtir. Aktarlarýn sosyo-ekonomik ve demografik özellikleri ve genel özelliklerine iliþkin yüzdeler hesaplanmýþtýr.
3. Bulgular
Anketler ile elde edilen veriler iki kýsýmda incelenmiþtir. Birinci bölümde aktarlarýn sosyo-ekonomik
ve demografik özellikleri ortaya konulmuþtur. Ýkinci
kýsýmda ise aktarlarýn genel özellikleri ile birlikte sattýklarý bitki türleri ve yýllýk satýþ miktarlarý ortaya
konulmuþtur.
3.1. Aktarlarýn Sosyo-Ekonomik ve Demografik
Özelliklerine Ait Bulgular
Aktarlarýn yaþlarý 19 ile 63 arasýnda deðiþmekte
olup yaþ ortalamalarý 39,6 yýl olarak hesaplanmýþtýr.
Ankete katýlan aktarlarýn cinsiyet daðýlýmlarýna
bakýldýðýnda erkekler 23 kiþi ve %92'lik bir orana
sahipken, bayanlar 2 kiþi ve %8'lik bir yüzdede
kalmýþlardýr.
Cinsiyet daðýlýmý göz önüne alýndýðýnda bu
mesleðin erkek egemen bir meslek olarak yapýldýðý
gözükmektedir. Bu mesleðin babadan oðla geçmesi
veya usta çýrak iliþ-kisi ile mesleðin bir nesilden
diðer bir nesile aktarýlmasý söz konusu olduðundan,
iþletmecilikte bayanlarýn oraný düþük çýkmýþtýr.
Aktarlarýn cinsiyet daðýlýmlarýna iliþkin sonucu
destekler nitelikteki DÝE'nin hazýrladýðý hane halký
istatistiði çalýþmasýna göre, 2000 yýlýnda 20.5 milyon istihdam içinde kendini giriþimci olarak ifade
edenlerin sayýsý sadece 488 bindir. Bu toplam istihdamýn sadece %2.4'üdür. Bunlarýn 447.000
(%91.6)'i erkek, 41.000 (%8.4)'i kadýn giriþimcilerden oluþmaktadýr [25].
Anket yapýlan aktarlarýn eðitim durumlarý yýl
olarak hesaplanmýþ olup aktarlarýn %24'ü 5 yýl,
%20'si 8 yýl, %40'ý 11 yýl, %4'ü 14 yýl, %12'si 15 yýllýk eðitim almýþlardýr. Aktarlarýn minimum eðitim
süresi 5 yýl, maksimum eðitim süresi 15 yýl ve ortalama eðitim süresi 9,5 yýl olarak hesaplanmýþtýr. Bu
ortalama eðitim yýlý ülkemiz eðitim sisteminde lise 2.
sýnýfa denk gelmektedir. Türkiye'de küçük ve orta
büyüklükteki iþletmelerin eðitim seviyesinin orta
ikinci sýnýf seviyesinde olduðu göz önüne alýndýðýnda
[26], birer çok küçük iþletme olan aktarlarýn eðitim
seviyesi bu ortalamanýn üstündedir.
Aktarlarýn %40'ý aktarlýktan baþka gelir kaynaklarýnýn olduklarýný, %60'ý ise baþka gelir kaynaklarýnýn olmadýklarýný belirtmiþlerdir. Aktarlýktan
baþka gelir kaynaðý olduðunu belirten 10 aktarýn
diðer gelir kaynaklarý olarak, emekli maaþlarý, gayrimenkullerden aldýklarý kiralar, tarým ürünlerinden
(fýndýk, çay, kivi) elde ettikleri gelirler sayýlabilir.
Aktarlara sadece týbbi bitki satýþýndan kazandýklarý aylýk gelirlerine bakýldýðýnda %64'ü 0-5000TL,
%12'si 5001-10.000TL, %4'ü 10.000TL ve
üstünde kazançlarý olduklarý belirlenmiþtir. 20 iþletmenin týbbi bitki satýþýndan aylýk gelirleri 200TL ile
40.000TL arasýnda deðiþmektedir. Bir iþletmenin
ortalama aylýk geliri 4.800TL olarak hesaplanmýþtýr.
Ancak bu gelirlerden sigorta primi, genel iþletme
giderleri, vergiler vb. giderler çýkartýlmamýþtýr.
Aktarlarýn çoðu aylýk kazançlarýný ticari sýrlarý olarak
görmektedirler. 5 iþletme bu soruya aylýk gelirlerinin
ticari sýrlarý olduklarýný belirterek cevap vermemiþtir.
3. 2.Aktar Ýþletmelerinin Genel Özelliklerine Ait
Bulgular
Bu bölümde; aktarlarýn faaliyet yýllarý, iþletmelerde çalýþan personel sayýsý, yýllýk cirolarý, sendikal
durumlarý, bitkiler hakkýnda bilgileri nerelerden ve
nasýl edindikleri, pazarlama faaliyetlerinde bulunup
bulunmadýklarý, bitki satýþýnýn yasal mevzuatý
hakkýnda bilgi düzeyleri, karýþým yapýp yapmadýklarý
ve aðýrlýklý olarak sattýklarý bitki türlerinin yýllýk miktarlarý ortaya konmaya çalýþýlmýþtýr.
Aktarlarýn %20'sinin 1-3 yýllýk, %40'ýnýn 4-10 yýllýk ve %40'ýnýn 10 yýldan uzun bir süredir faaliyette
olduklarý belirlenmiþtir. Bitki piyasasýnýn her geçen
gün büyümesi, yeni firmalarýn piyasaya katýlmasý ve
bu piyasaya da tutunabilmek için etkili ve kaliteli
ürünler üretmelerinin yanýnda etkili reklamlar ile birlikte insanlarýn dikkatlerini çekmeyi baþarmalarý ile
birlikte bitkilere olan talep artmýþtýr. Piyasada böyle
bir talebin bulunmasýndan dolayý yeni iþletmelerin
kurulmasý kaçýnýlmazdýr. Anket yapýlan iþletmelerin
%20'sinin yeni iþletmeler olmasý böyle bir talebin
36
olduðunu göstermektedir.
Ýþletme sahiplerinin %20'si iþletmelerinde kendileri dahil olmak üzere 1 kiþi, %52'si 2 kiþi ve %28'i
3 kiþi çalýþtýklarýný belirtmiþlerdir. Dünyanýn geliþmiþ
ülkelerinde ve ülkemizde 1-9 arasýnda çalýþaný olan
iþletmeler çok küçük iþletmeler olarak isimlendirilmiþtir [27]. Bu sýnýflamaya göre aktarlar çok
küçük iþletmelerdir.
Aktarlarýn %72'si iþletmelerinde 500 üründen az,
%20'si 500-1000 ürün ve %8'i 1000 üründen fazla
çeþitlerinin olduklarýnýn belirtmiþlerdir. Bir iþletmede
minimum 20, maksimum 1500 ürün ve ortalama
507 ürün bulunduðu belirlenmiþtir. Aktarlar sattýklarý ürün çeþidinin ortalama %56'sýnýn týbbi bitki
olduðunu belirtmiþlerdir. Bu sebeple bir aktarda
ortalama 284 týbbi bitki çeþidi bulunmaktadýr.
Anketin yapýldýðý Doðu Karadeniz Bölgesinde
bulunan aktarlarýn bazýlarý aktarlýðý kuruyemiþçilik,
market iþletmeciliði gibi asýl iþletmelerinde küçük bir
alanda yapmaktadýrlar. Bu sebepten dolayý yukarýda
verilen ürün sayýlarý-nýn tamamý bitki deðildir.
Aktarlarýn %36'sýnýn 0-50.000 TL, %12'sinin
50.001-100.000TL, %12'sinin 100.001-150.000TL,
%8'inin 150.001TL ve üstünde yýllýk cirolarý olduklarý
belirlenmiþtir. 8 iþletme bu soruya yýllýk cirolarýnýn
ticari sýrlarý olduklarýný belirterek cevap vermemiþtir.
17 iþletmenin yýllýk cirolarý 10.000 TL ve 500.000TL
arasýnda deðiþmekte olup, ortalama yýllýk cirolarý
87.000 TL olarak hesaplanmýþtýr. Aktarlar týbbi bitki
satýþlarýndan elde ettikleri gelirlerin yýllýk cirolarýnýn
ortalama %45,4'ünü oluþturduklarýný belirtmiþlerdir.
Böylece aktarlarýn sadece bitki satýþýndan elde etikleri yýllýk cirolarý ortalama 39.498TL'dir.
1 Ekim 1985 tarihli Saðlýk Bakanlýðý'nýn yayýnlamýþ olduðu aktarlarýn zehirli bitkisel droglarý ve
ilaç imal etmelerini yasaklayan genelgeye raðmen
%40'ý kendile-rine ait karýþýmlarýnýn olduðunu ve bu
karýþýmlarý sattýklarýný, %60'ý ise kendilerine ait
karýþýmlarýnýn olmadýklarýný belirtmiþlerdir.
Aktarlardan karýþýmým var diyenlerin 1-200
arasýnda deðiþen karýþýmlara sahip olduklarý belirlenmiþtir. Verilen bu cevap ýþýðýnda bir aktarýn ortalama 10 adet karýþýmý olduðunu söylemek mümkündür. Aktarlarýn %60'ý karýþýmlarýnýn olmadýklarýný
belirtseler de hemen hemen her aktar kendine has
karýþýmlarý poþetleyip satmaktadýr.
Aktarlarýn %52,4'ü bitkiler hakkýndaki bilgileri
kitap-lardan, %30,9'u internetten, %14,3'ü satýcý
firmalardan ve %2,4'ü aileden gelen bilgileri ile bitkiler hakkýnda bilgileri edindiklerini ifade etmiþlerdir.
Aktarlarýn %84'ünün bitkilerin toplanmasý, iþlenmesi ve satýþýyla ilgili kanunlar hakkýnda bilgilerinin
olduklarý, %16'sýnýn ise bu konuyla ilgili bilgilerinin
olmadýklarý belirlenmiþtir.
Aktarlarýn bitkilerin toplanmasý, iþlenmesi ve
satýmýyla ilgili hukuki bilgisi olanlarýnýn bilgileri 3
baþlýk altýnda toplanmaktadýr. Bunlar; satýþ için sertifikasyon, toplanmasý için orman iþletmesinden
gerekli olan izin ve üretim konularýdýr.
Aktarlarýn %92'sinin her hangi bir sendika ya da
oda gibi mesleki örgüte baðlý olduklarý, %8'inin ise
herhangi bir mesleki örgüte baðlý bulunmadýðý belirlenmiþtir. Belirtilmesi gereken önemli nokta aktarlarýn kendilerine ait her hangi bir sendika ya da
mesleki odalarý olmadýðýndan dolayý tamamýna
yakýnýnýn Esnaf ve Sanatkârlar Odasýna üye
olduðudur. Aktarlarýn sendika ya da mesleki odalarý
olmamalarýna raðmen, "Tüm Aktarlar, Baharatçýlar
ve Týbbi Aromatik Bitkiler Derneði" bulunmaktadýr.
Ancak bazý nedenlerden dolayý aktarlar derneðe üye
olmamakta ve etkinliklerine katýlmamaktadýrlar.
Aktarlarýn %32'si satýþlarýný arttýrmak için her
hangi bir pazarlama faaliyetinde bulunurken, %68'i
pazarlama faaliyetlerinde bulunmamaktadýr.
Her hangi bir pazarlama faaliyeti içerisinde olan
aktarlarýn %33,3'ünün tv reklâmlarý, %16,7'sinin
promosyonlar, %25'inin radyo reklâmlarý ve
%25'inin ise memnun kalan müþterilerinin yapmýþ
olduðu reklâmlarý kullandýklarý belirlenmiþtir.
Aktarlarýn %88'sinin Ýl Saðlýk Müdürlükleri ve
Tarým Ýl Müdürlükleri ekiplerince belirli periyotlarla
denetlendikleri, %12'sinin ise her hangi bir resmi
kurum tarafýndan denetlenmedikleri belirlenmiþtir.
Aktarlara aðýrlýklý olarak en çok sattýklarý 10 bitki
türünü ortalama yýllýk satýþ miktarlarýyla birlikte
sýralamalarý istendiðinde nane 4430kg, kuþburnu
3885kg, ýhlamur 3820kg, sinameki 3295kg, pul
biber 2700kg, adaçayý 1285kg, kekik 1175kg,
karabiber 1100kg, pa-patya 1072kg ve rezene
1060kg ile ilk 10 sýrayý oluþturmuþtur. Aktarlar
aðýrlýklý olarak 45 bitki türünü sattýklarýný belirtmiþlerdir. 45 bitkinin toplam yýllýk satýþ miktarý
31067kg'dýr. Buna göre bir aktar yýllýk ortalama
1243 kg bitki satmaktadýr.
Anket çalýþmasý ile ticarete konu olan bitki türlerine bakýldýðýnda bunlarýn ulusal ve uluslar arasý
37
antlaþmalar ile koruma altýna alýnan ya da ticareti
yasaklanan bitki türü listelerinde yer almadýklarý
görülmüþtür. Ticarete konu olan bitki türlerinin
baþýnda yer alan nane, kuþburnu, ýhlamur gibi bitkiler Türkiye'nin ihraç ettiði bitkiler arasýndadýr.
Türkiye'de ticari amaçlar ile toplanýp ihraç edilen ve
tehdit altýnda bulunan 50 tür arasýnda da listeden
her hangi bir bitki türü bulunmadýðý tespit
edilmiþtir.
4.SONUÇLAR VE ÖNERÝLER
Çalýþma toplam 25 aktar ile yapýlan anketlerden
oluþmaktadýr. Tam sayým yöntemi ile bulunan 25
aktarýn illere göre daðýlýmýna bakýldýðýnda Trabzon ili
11 adet aktarla Doðu Karadeniz Bölgesinin týbbi
bitki ticaretinin merkezini oluþturmaktadýr. Ýllerdeki
aktar sayýlarýna etki eden faktörleri illerin nüfuslarý,
bölgenin coðrafi konumu, kültürel ve ekonomik özellikleri olarak sýralayabiliriz. Bu faktörlerin yanýnda
þehirlerdeki baharat kullanýmýnýn da bitkilere olan
talep üzerindeki etkisi gözden kaçýrýlmamasý
gereken bir husustur.
Aktarlarýn yaþlarýna bakýldýðýnda genç aktarlarýn
oraný dikkat çekmektedir. Sektörün geliþmesi ile birlikte bitkilere olan talep artmakta ve bu artan talebin
karþýlanmasý için yeni aktarlarýn açýlmasý gerekmektedir. Aktarlýk nesilden nesile aktarýlan, usta çýrak
iliþkisi ile yürütülen bir meslek olduðundan çýraklýklarýný tamamladýklarýna inanan genç giriþimciler
kendi iþletmelerini kurmaktadýr.
Ýþletmecilik konusunda kadýnlara ait olan %8'lik
oran aslýnda Türkiye'de kadýnlarýn ekonomik hayattaki durumuyla örtüþmektedir.
Araþtýrma bölgesindeki aktarlarýn eðitim
seviyeleri 9,5 yýl olarak hesaplanmýþ olup bu süre
eðitim sistemimizde lise 2. sýnýfa karþýlýk gelmektedir. Türkiye'de küçük iþletmelerin eðitim seviyesinin
7 yýl olduðu göz önüne alýnýrsa[26], araþtýrma bölgesinde aktarlýk yapan kiþiler diðer küçük iþletmelere göre daha eðitimli kiþilerdir.
Aktarlardaki ürün sayýsýnýn 20 ile 1500 arasýnda
deðiþmektedir. Bir aktarda ortalama 507 ürün
olduðu belirlenmiþtir. Ancak anket yapýlan aktarlarýn
bir kýsmý sadece bitki satýþý yapmamakta
kuruyemiþçilik, tüpçülük, market iþletmekte ve iþletmelerinin bir bölümünde de bitki satýþý yapmaktadýrlar. Aktarlar iþletmelerindeki bitkilerin toplam
ürün sayýsýnýn ortalama %56'sýný oluþturduklarýný
ifade etmiþlerdir. Buna göre bir aktarda ortalama
284 bitkisel ürün bulunmaktadýr.
Aktarlarýn %60'ýnýn aktarlýktan baþka gelir kaynaðý yoktur. Aktarlarýn týbbi bitki satýþýndan aylýk
ortalama 4.800TL kazandýklarý hesaplanmýþtýr.
Aktarlarýn yýllýk cirolarý ortalama 87.000TL
hesaplanmýþtýr. Ancak aktarlarýn %40'ý baþka gelir
kaynaklarýnýn da olduklarýný, bitki satýþlarýndan elde
edilen gelirin yýllýk ciro içerisinde ortalama %45,5
oranýnda yer aldýðýný belirtmiþlerdir. Bir aktarýn
sadece bitki satýþý ile elde ettiði yýllýk cirosu ortalama 39.400TL olarak belirlenmiþtir. Aktarlarýn týbbi
bitki satýþýndan elde ettikleri yýllýk cirolarý ve aylýk
gelirlerine bakýldýðýnda birbirine yakýn sonuçlar
olduðu görülmektedir.
Araþtýrma Bölgesinde aktarlarýn aðýrlýklý olarak
45 bitki türünü sattýklarý belirlenmiþtir. Bu 45
bitkinin yýllýk satýþ miktarlarýna göre oluþturulan
sýralamada Nane birinci, Kuþburnu ikinci ve Ihlamur
üçüncü sýrada yer almýþtýr. Sinameki, Pulbiber,
Adaçayý, Kekik, Karabiber, Papatya ve Rezene bu
sýralamayý takip etmiþtir. Yukarýda belirtilen bitkiler
halk tarafýndan çok bilinen ve de günlük hayatta kullaným alanlarý çok geniþ olan bitkilerdir. Ýlk on sýrayý
alan bitkilere bakýldýðýnda çoðu özellikle kýþ mevsiminde soðuk algýnlýklarýna karþý tek baþlarýna ya da
karýþýmlar halinde tüketilen bitkilerdir. Mevsimler
açýsýndan deðerlendirildiðinde aktarlar kýþ mevsiminde en çok bitki satýþý yapmaktadýrlar.
Çalýþma ile elde edilen bulgular neticesinde özellikle bölgedeki bitki ve baharat ticaretinde bulunan
aktarlarýn daha etkin ve verimli olabilmesi için,
aktarlarýn hem fiziki hem de ticari anlamda belli
standartlara ulaþmasýna yönelik bazý öneriler aþaðýda sunulmuþtur.
• Mevcut kanunlarda aktarlýk mesleði tanýmlanmamakta, aktarlýðý kimlerin ve nasýl yapabilecekleri
hakkýnda herhangi bir açýklama yapýlmamaktadýr.
AB uyum süresince aktarlarda hijyenle ilgili kanunlar
çýkartýlmýþ olmasýna raðmen mesleðin genel hatlarý
ile ilgili düzenlemeler yapýlmamýþtýr. Bu sebepten
dolayý aktarlýk mesleðinin tanýmýný, gerekliliklerini,
sýnýrlarýný açýkça ortaya koyan kanunlar hazýrlanýp
uygulamaya konulmalýdýr.
• Ülkemizde Týbbi ve Aromatik Bitkiler Bölümü
adý altýnda meslek yüksek okullarý mevcuttur. Bu
bölümden mezun olanlar Týbbi Aromatik Bitkiler
Teknikeri unvaný almaktadýrlar. Kanunlarla sadece bu
okullardan mezun olanlarýn aktarlýk mesleðini icra
38
etmeleri saðlanmalý ve teþvik edilmelidir.
• Ülkemizde iç piyasada kullanýlan ve yurt dýþýna
ticareti yapýlan týbbi bitkiler ile birlikte gelecekte
ihracat potansiyeli olan bitki türleri doðadan
toplanýrken sürdürülebilir kullanýmlarý esas alýnarak
toplanmalý bunun için bitkileri ihraç eden firmalar,
ilgili resmi kuruluþlar bitki toplayýcýlarýný çeþitli
eðitim seminerleri ile birlikte eðitilmelidirler.
• Ülkemiz genellikle soðanlý bitki ihracatý yapmakta týbbi bitkilerin ekonomik getirisi soðanlý bitkilerin satýþýndan 20 kat daha fazla olmasýna karþýn
týbbi bitkilere gerekli önem verilmemektedir [24].
Özellikle ekonomik deðeri yüksek olan bitki türleri
kültüre alýnarak bu bitkilerin doðal tarýmýna geçilmelidir. Bu sayede var olan kaynaklarýmýzýn sürdürülebilir kullanýmý saðlanabilir.
• Ülkemiz genelinde olduðu gibi Doðu Karadeniz
Bölgesin de de týbbi bitki ticareti yapan kiþiler týbbi
bitki-ler konusunda yeterli bilgiye sahip deðildirler
ancak týbbi bitkiler hakkýnda eðitime çok isteklilerdir. Ýlgili kamu kuruluþlarý ve bölgenin en büyük
üniversitesi olan Karadeniz Teknik Üniversitesinin
iþbirliðiyle iþletmecilere sertifikalý eðitim programlarý
verilmelidir.
• Doðu Karadeniz Bölgesinde çoðunlukla þehir
mer-kezlerinde faaliyet gösteren aktarlarýn birçoðunun fiziki koþullarý týbbi bitki satýþýna uygun sýhhi
þartlarý saðlayacak düzeyde bulunmamaktadýr. Bu
sebeple aktarlar üzerinde yerel yönetimler ve diðer
ilgili kamu kurumlarý tarafýndan gerçekleþtirilmesi
gereken denetimlerin yeterli sýklýkta yapýlarak mevcut eksiklik ve olumsuz koþullar giderilmelidir.
• Bölgede faaliyette olan iþletmeler sadece týbbi
bit-kiler deðil, diðer gýda maddelerinin ticareti ile de
uðraþmaktadýrlar. Bu nedenle týbbi bitkilerin ticareti
konusunda yeterli ve kesin veriler toplanamamaktadýr. Bunun giderilmesi için týbbi bitki satýþý yapan
iþletmelerin ürün ve satýþ envanteri çýkarýlarak,
bölgedeki týbbi bitki ticaretinin mevcut durumu ve
potansiyeli kesin olarak ortaya konmalýdýr.
• Bölgedeki aktarlarýnýn tamamýna yakýný küçük
ölçekli iþletmeler olup genelde il sýnýrlarý içerisine
hizmet vermektedirler. Bu durumu geliþtirmek ve
týbbi bitki ticaretinin hacmini arttýrmak için, devlet,
yerel yönetimler ve ticaret odalarýnýn iþbirliði ile
markalaþma ve yurt dýþýna açýlým için gerekli alt yapý
oluþturularak iþletmeler bu yönde desteklenmelidir.
5. KAYNAKLAR
1. Baytop, T.,Türkiye'de Bitkiler Ýle Tedavi Geçmiþte Ve Bugün,
Nobel Týp Kitapevleri Ýstanbul, 1999
2. Sevinç, N., Ýslam Öncesi Türk Tababeti, Türk Dünyasý
Araþtýrmalarý Dergisi, 2 (1979), 45-62
3. Baytop, T., Nebatlarýn Tedavideki Rolü, Konferanslar, Ege
Üniversitesi Rektörlük Yayýnlarý 2, Ýzmir, 1961
4. Baytop, T., Farmkognozi Ders Kitabý 1,Ýstanbul, 1980
5. Solecki, R.S., Sahnidar, The Humanity of Neanderthal Man,
London,1972
6. Baytop, T., Týbbi Bitkiler ve Kullanýþlarý Hakkýnda Anadolu
Halký Arasýndaki Bilgilerin Kaynaklarý, Herba Medica 1,1996
7. Baytop, T., Türkiye'de Týbbi ve Kokulu Bitkilerin Kullanýþýna
Tarihsel Bir Bakýþ, Workshop On Medicinal Plants, Eskiþehir,1993
8. Ünal, A., Hitit Týbbýnýn Ana Hatlarý, Belleten 44,Ýstanbul,1980
9. Uludað, O.Þ., Osmanlý Tababeti, Türk Tarihinin Ana hatlarý,
Seri 1, No:25,1932
10. Ünver, A.S., Osmanlý Türklerinde Hekimlik ve Eczacýlýk,
Farmakolog 21,1951
11. Uludað, O.Þ., Eczacýlýðýmýz, Farmakolog 22, Ýstanbul, 1952
12. Tabek, E.M., Ortaçað Tababeti 27, Ýstanbul, 1952
13. Türk Ansiklopedisi 1, Ankara ,1943
14. Türkçe Sözlük, Türk Dil Kurumu Yayýnlarý, Ankara, 1966
15. Baytop, T., Osmanlý Zamanýnda Erzurum da Eczacýlýk,
Erzurum, 1999
16. Evliya Çelebi, Seyahatname (Z. Danýþma Çevirisi) 2:283-84,
Ýstanbul,1969
17. Pak, M., Orman Kaynaðýndan Rekreasyonel Amaçlý
Yararlanmanýn Ekonomik Deðerinin Tahmin Edilmesi ve Bu Deðer
Üzerinde Etkili Olan Deðiþkenler Üzerine Bir Araþtýrma, Doktora
Tezi, KTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü, Trabzon, 2002
18. Mukerji, A.K., "Importance of Non-Wood Forest
Products(NWFP) and Strategies for Sustainable Development",
Proceeding of the XI. World Forestry Congress,Vol. 3, Antalya,
Turkey.
19. Arslan,N., 1990, "Týbbi Bitkilerin Kültürü ve Önemi", Tarým
Orman ve Köyiþleri Bakanlýðý Dergisi,Sayý 53.
20. Koyuncu,M., 1990, "Türkiye Florasýnýn Týbbi Bitkiler
Yönünden Önemi", Tarým Orman ve Köyiþleri Bakanlýðý Dergisi, Sayý
53.
21. Demirtürk, Y.,1990, "Týbbi Bitkilerimizin Deðerlendirilmesi",
Tarým Orman ve Köyiþleri Bakanlýðý Dergisi,Sayý 53.
22. Baþer, H.C., Týbbi Bitki ve Baharatlarýn Dünyada ve
Türkiye'de ki Ticareti ve Talep Durumu", Tarým Orman ve Köyiþleri
Bakanlýðý Dergisi, 53 (1990), 20-24
23. Dagmar L., The role of east and southeast Europe in the
medicinal and aromatic plants' trade, Medicinal Plant Conservation
Group, Germany, 2002
24. Özgüven, M.,Sekin, S.,Gürbüz, B., Þekeroðlu, N.,Ayanoðlu,
F.ve Erken,S., Tütün, Týbbi ve Aromatik Bitkiler Üretimi ve Ticareti,
Türkiye Ziraat Mühendisleri Odasý Teknik Kongresi, I., Ankara,
2005, 481-501
25. DÝE, Hane Halký Ýstatistik Raporu, Ankara,2000
26. http://216.239.59.104/search?q=cacheSTavRBgkhakJ:
inettr.org.tr/inetconf8/panel/0119.12_18.00-19.00_ETic.
1_.doc+kobiler+e%C4%9Fitim+seviyesi&hl=tr&ct=clnk&cd =
11&gl=tr&client=firefox-a 12 Ocak 2007
27. http://www.sendeyolla.com/haberdetay.aspx?&cid=37&fid
=20165&id=20175. 12 Ocak 2007
28. Bayramoðlu, M.M., Doðu Karadeniz Bölgesinde Týbbi
Bitkilerin Pazarý Üzerine Bir Araþtýrma, Yüksek Lisans Tezi, KTÜ Fen
Bilimleri Enstitüsü, Trabzon, 2007
39
STARTEJÝK PLANLAMA NEDÝR?
Mustafa KIZMAZ*
Stratejik Planlama askeri alanda ve özel sektörde
uygulandýðýný bildiðimiz, etkin, verimli, disiplinli
çalýþmayý, izleme ve deðerlendirmeyi gerektiren
sonuç odaklý bir planlama anlayýþýdýr. Stratejik planlamanýn; kamu yönetimi alanýnda da uygulanmaya
baþlanmasý ve giderek önem kazanmasý dolayýsýyla,
bu ve bundan sonraki yazýlarýmýzda; siz deðerli
meslektaþlarýmýzla, Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol
Kanunun getirdiði yeni terimler, açýlýmlar ve reformlar konusunu paylaþmaya çalýþacaðýz. Bu yazýmýzda;
stratejik planlama nedir, neleri içermektedir ve
hazýrlama safhalarý hakkýnda kýsa bir bilgi vermeyi
Sevda ERGÝZ*
amaçlamaktayýz.
5018 sayýlý Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol
Kanunu ile kamuda stratejik planlama uygulamasýnýn yasal altyapýsý oluþturulmuþtur. "Stratejik
Planlama" 5018 sayýlý Kanun ile kamu idarelerinin
planlý hizmet sunumu, politika geliþtirme, belirlenen
politikalarý somut iþ programlarýna ve bütçelere
dayandýrma ile uygulamayý etkili bir þekilde izleme
ve deðerlendirmelerini saðlamaya yönelik olarak
temel bir araç olarak benimsenmiþtir.
5018 sayýlý Kanun ile kamu idarelerine kalkýnma
planlarý, programlar, ilgili mevzuat ve benimsedikleri
40
*Orman Yüksek Mühendisi
temel ilkeler çerçevesinde geleceðe iliþkin misyon ve
vizyonlarýný oluþturmak, stratejik amaçlar ve
ölçülebilir hedefler saptamak, performanslarýný
önceden belirlenmiþ olan göstergeler doðrultusunda
ölçmek ve uygulamanýn izleme ve deðerlendirmesini
yapmak amacýyla katýlýmcý yöntemlerle stratejik plan
hazýrlama görevi verilmiþtir.
5018 sayýlý Kanunda, stratejik plan hazýrlamakla
yükümlü olacak kamu idarelerinin ve stratejik planlama sürecine iliþkin takvimin tespitine, stratejik
planlarýn kalkýnma planý ve programlarla iliþkilendirilmesine yönelik usul ve esaslarýn belirlenmesine Devlet Planlama Teþkilatý Müsteþarlýðý yetkili
kýlýnmýþtýr. Bu çerçevede "Kamu Ýdarelerinde
Stratejik Planlamaya Ýliþkin Usul ve Esaslar
Hakkýnda Yönetmelik" ve kamu idarelerine stratejik
planlama sürecinde yol göstermek üzere "Kamu
Ýdareleri Ýçin Stratejik Planlama Kýlavuzu" hazýrlanmýþtýr.
Stratejik planlama; Kuruluþlarýn mevcut durum
analizlerini yaparak amaç ve hedeflerini belirledikten
sonra, bu hedeflere ulaþmayý mümkün kýlacak
stratejiler oluþturmayý, ölçülebilir kriterler geliþtirerek deðiþimleri izleme ve deðerlendirme sürecini
ifade eden katýlýmcý, bir yönetim yaklaþýmýdýr.
Stratejik planlama; 'neredeyiz', 'nereye ve nasýl ulaþmak istiyoruz' ve 'baþarýmýzý nasýl ölçeriz' þeklinde
ifade edilebilecek sorulara yanýtlarýn yer aldýðý bir
rehber niteliði taþýr.
Stratejik planlama yaklaþýmýyla; geleceði planlayarak sonuç odaklý bir yönetim anlayýþýna yönelik
somut adýmlar atýlýrken, planlarda ortaya konan
amaç ve hedeflere ulaþýlmasý amaçlanmaktadýr.
10.12.2003 tarihli ve 5018 sayýlý Kamu Mali
Yönetimi ve Kontrol Kanun'unda Stratejik Plan;
Kamu idarelerinin orta ve uzun vadeli amaçlarýný,
temel ilke ve politikalarýný, hedef ve önceliklerini,
performans ölçütlerini, bunlara ulaþmak için
izlenecek yöntemler ile kaynak daðýlýmlarýný içeren
plan olarak tanýmlanmýþtýr. Bu planlama þeklinde;
ilgili taraflarýn katýlýmcýlýðýnýn saðlanmasý, kaynaklarýn daðýtýlmasýnda önceliklendirmenin yapýlmasý, risklerin belirlenmesi, gerekli tedbirlerin alýnmasý, sonuçlarýn izlenmesi ve deðerlendirilmesi ve
bundan sonra alýnmasý gereken tedbirlerin ve
deðiþikliklerin yapýlmasýnýn öngörmektedir.
Bu kapsamda yukarýda ifade edilen kýlavuzda
Stratejik Planýn hazýrlanmasý, uygulanmasý, izlen-
mesi, deðerlendirilmesi, güncellenmesi ve yenilenmesi ile ilgili süreç aþaðýdaki gibidir.
Kamu idarelerinin, stratejik planlarýný hazýrlarken
orta vadeli programda yer alan amaçlar, politikalar
ve makro büyüklükler ile orta vadeli malî planda
belirlenen teklif tavanlarýný dikkate alarak yýllar
itibarýyla amaç ve hedefler bazýnda kaynak daðýlým
tahmininde bulunmalarý gerekir. Faaliyetler genel
bütçe dýþýndaki bir bütçe ile örneðin döner sermaye
bütçesi ile yürütülüyorsa o zaman döner sermaye
gelirleri tahminine göre amaç ve hedefler gözden
geçirmeli, alternatifleri varsa belirlenmeli ve buna
göre amaçlar, hedefler ve bunlara ulaþýlacak faaliyet
ve projeler önceliklendirilmelidir.
SONUÇ: Stratejik Planlama; kurumlarýn uzun ve
orta vadeli amaçlarýný belirlemelerini, bunlara ulaþmak için orta vadede gerçekleþtirecekleri hedefleri
tespit etmelerini, bunlarýn uygulanmasýný, izleme ve
deðerlendirmesini, planlama safhasýnda risklerin
belirlenmesini ve gerekli önlemlerin alýnmasýný
gerektiren sonuç odaklý çalýþmadýr.
Stratejik plan, baþarýyla ve bir bütün olarak uygulandýðý takdirde; kamu kaynaklarýnýn stratejik önceliklere göre daðýtýlmasýný ve etkin kullanýmýný izlemeyi, hesap verme sorumluluðunu geliþtirmeyi,
idarenin hizmet kalitesini arttýrmayý saðlayacaktýr.
Stratejik planlama uzun vadeli stratejiler oluþturmaya, amaç ve hedeflerinin belirlenmesine, öncelikler arasýnda bir sýralama yapýlmasýna, amaç ve kaynaklar arasýnda bir bað kurulmasýna, böylece kaynaklarýn etkili ve verimli kullanýlmasýna yardýmcý
olur.
KAYNAKÇA:
1-DPT. 2006: Kamu Kuruluþlarý Ýçin Stratejik
Planlama Kýlavuzu Ýkinci Sürümü
2-BUMKO. 2004:Performans Esaslý Bütçeleme
Rehberi (Taslak)
3-DPT. 2006: Kamu Ýdarelerinde Stratejik
Planlamaya Ýliþkin Usul ve Esaslar Hakkýnda
Yönetmelik
4-AKTAN.C.C. 2006: Kamu Mali Yönetiminde
Stratejik Planlama ve Performans Esaslý
Bütçeleme.Seçkin Yayýnlarý -Ankara
5-DPT 2003: Kamu Kuruluþlarý Ýçin Stratejik
Planlama Kýlavuzu Nihai Taslak
6-Erkan V.Dr. 2008: Kamu Kuruluþlarýnda
Stratejik Planlama DPT yayýnlarý Ankara
41
ORMANCILIK VE POLÝTÝKA
Sami Y. ÖLÇER*
Deðerli meslektaþým ve hemþerim, eski orman
genel müdürlerinden Abdurrahman SAÐKAYA'nýn,
bu konudaki yazýsýný okuyunca, ben de bu konuyu
biraz irdelemek istedim.
Sevgili SAÐKAYA yeni bir yapýsal kurum öneriyor ve "Her ormancý bunu düþünmelidir" diyor.
Yeni öneri bir üst kurul. Yapýsý ilginç. Toplam
yedi kiþi ve dört kiþiyi hükümet atýyor. Hangi
hükümet, bizi politikadan kurtaracak olan
hükümet. Bu bir þaka olmalý. Tabii baþkan çoðunluk üyelerinden yani hükümetten olacak.
Düþünün; örneðin, hükümet programýna "2B
arazileri satýlacak." veya "Ormanlar halka verilecek." diye yazmýþ. Bakanlýk olarak karþýsýnýz ama
ne çare; en iyi ihtimalle dörde karþý üç oyla
hükümet lehine çýkmaz mý? Gelelim diðer üç
üyeye. Bir üye OMO, bir üye TOC ve bir üye de
ORKOOP'tan. Bu üye kim, merak etmez misiniz?
Ormanla ilgili hayatýnda en fazla üç kere piknik
yapmýþ bu deðerli üye, amenajman denilince,
kadastro denilince hangi deðerli fikirleriyle bize
katký yapacak? Peki ana konularda Bakanlýða yön
verecek bu kurulda Bakanlýk temsilcisi var mý?
Kararlardan doðrudan etkilenecek bir Kurum bu
Kurulda neden temsil edilmez?
Bunlarýn yaný sýra bunun kanuni alt yapýsý ne
olacak? Ýdareyle nasýl irtibatlanacak? Bu kurulun
kararlarý, kendi kuruluþ kanunlarý olan Orman
Genel Müdürlüðünü ve Bakanlýðý baðlayacak mý?
Örneðin, en yumuþak karnýmýz olan arazi tahsislerini bu kurul mu yapacak? Bu kurulun bir
bürosu, sekretaryasý olacak mý? Acaba giderek
yeni bir Bakanlýk mý inþa ederiz? Yani mevcut
bürokratik yapýya yeni bir halka mý ekleriz?
Daha yüzlerce açýklanmasý gereken sorular
sorulabilir.
Bazý þeyler kaðýt üzerinde çok güzel görünür.
Türkiye þu anda bir üst kurul cenneti adeta.
Üst kurulu olan hangi Bakanlýk politikadan arýndý?
Bu kurullarýn hepsi iktidara yakýn kiþilerin elinde
deðil mi?
ORMANCILIKTA POLÝTÝKA VAR MI?
Ormancýlýk politikanýn tam ortasýnda aslýnda.
Politikadan arýnmak belki halkla pek fazla temasý
olmayan kurumlar için söz konusu olabilir. Örneðin
Milli Savunma gibi. Türkiye'de her dört kiþiden
birisi ormancýlýkla doðrudan ilgili. Bu kiþiler kim
biliyor musunuz, hani politikaya yön verdiði söylenen "karnýný kaþýyan adam" var ya, iþte tam da
onlar.
Bizim mesleðimizin politikadan tam arýnmasý
düþünülemez, olsa olsa nasýl azaltabilirizi konuþmak mümkün olabilir.
Bir iktidar deðiþikliðinde onlarca müsteþar,
genel müdür adayý çýkmýyor mu? Bunlarýn arasýnda
politikacýya en yakýn duran seçilmiyor mu? Bir
genel müdür "benim hiç haberim yoktu, bir baktým
kararname çýkmýþ" diyebilir mi? Býrakýn üst katlarý,
politikacýnýn desteði olmadan bölge þefi deðiþtirilebilir mi?
BÝZÝM HÝÇ MÝ SUÇUMUZ YOK?
Suçun büyük bölümü bizde aslýnda. Politikacýya
biz gidiyoruz. "ama baþka çaresi yok ki" diye bir
savunmanýz olabilir. Bence geçerli deðil. CHP, AP ve
MSP dahil yedi Bakana özel kalem müdürlüðü yaptým. Hiç birisi benim partimi sormadý. Ama yüzlerce
meslektaþýmýn gelip "Sayýn Bakaným, ben sizin partinizdenim" dediðinin de canlý þahidiyim.
Emeklilikten önceki son görevim ORKÖY Genel
Müdür Yardýmcýlýðý idi. Marmara Ýllerinden birisinin
Baþmühendisine telefon ettim: "filanca köyün durumuna bir bakýn da uygunsa seneye programa
alalým" dedim. Cevap "o köyün durumu uygun
efendim ama siz bir de milletvekili filan beyle bir
görüþürseniz iyi olur, kredi verilecek köyleri kendisi
tespit ediyor da."
Gelelim büyük gürültü koparan Acarlar Villalarýna.
Hani kimsenin gözünün yaþýna bakmýyorduk, hemen
yýkacaktýk. Sonuç ne oldu? Villalar aslanlar gibi ayakta, "kimseye acýmam" diyen Sayýn Bakan, neredeyse
tamamý ayný kalan yeni kabinede yok.
Halâ politika var mý - yok mu, azaltýlabilir mi diye
tartýþalým mý?
42
* Orman Yüksek Mühendisi (0533 226 75 44)
Sultanbeyli'yi hatýrlayýn. Ormanýn içine koca bir
þehir inþa edilmiþ. Bu bir gecede mi oldu? Ben bizzat bana "yýkarýz, yeniden orman yaparýz" diyen
OMO Baþkanýný hatýrlýyorum.
Peki kimsenin aklýna o mýntýkanýn bölge þefi,
iþletme müdürü ve bölge müdürü hakkýnda
tahkikat yapmak gelmiyor mu? Suç hep ormaný
talan edenin midir? Hiçbir zaman bizde hata olmaz
mý?
Bunlara göz yumanlarý cezalandýrmazsanýz, "biz
çok dürüstüz, namusluyuz" diye kendinizi kandýrýrsanýz, daha çok Sultanbeyli'ler kurulur bu ülkede.
HÝÇ ÜMÝT YOK MU?
Doðrusu, en azýndan, yakýn tarihte pek ümit
görülmüyor.
1. Bu, öncelikle fizik kurallarýna aykýrýdýr.
Biliyorsunuz fizikte "bileþik kaplar kuralý" var. Ayný
kaynaktan beslenen muhtelif borularda su, her
yerde ayný seviyededir diye tarif edilir. Ülkenin her
yerinde politika hayatýn ne kadar içindeyse, sizin
kurumunuzda da durum aynýdýr. Her yerde politika
kol gezerken "ben kurumumu politikaya sokmayacaðým" derseniz bu fiziðe aykýrý olur.
2. CHP'nin Orman Genel Müdürü yaptýðý zat,
taþrada çok baþarýlý hizmetler yapan, baþarýlý bir
bölge müdürü idi. Bu kiþiyle, görevden alýndýktan
sonra, Paris Caddesindeki müþavirler odasýnda birlikte oturduk. "Beyefendi öyle iþler yaptýnýz ki,
doðrusu þöhretinize, gönlümüzdeki tarifinize hiç
uymadý" dedim. Cevabýný hiç unutamam, "haklýsýn"
dedi, "hayýr demeyi çoðu kez düþündüm, ama
kapýnýn önünde, benim hayýr dediðime evet demeye
hazýr, onlarca kiþi vardý. Onlarýn yerine ben evet
dedim."
Politik tesirlerden gerçekten kurtulmak istiyorsak, hiçbir düzeydeki tayin için politikacýya baþvurmayan bir nesil yetiþtirmeliyiz.
Yani öncelikle, politikadan kurtulmayý biz
istemeliyiz.
Bu olabilir mi, olasý mý? Buna vereceðiniz cevap,
mesleðimizin geleceðinin de cevabýdýr.
3. En önemli konulardan birisi de mevcut
Orman Kanunudur. Ormanýn tarifini en çok
deðiþtirme rekoru herhalde bizimdir. Orman
Kanunundaki her deðiþiklik ormanlarý azaltmak
içindir. Bu deðiþiklikleri de bizler hazýrladýk. Suçu
hemen politikacýya atmayýn. Þimdiki "bilim ve fen
bakýmýndan orman vasfýný yitirmiþ" tarifi de bizim
meslektaþlarýmýzýn eþsiz bir buluþudur. "bilim ve
fen bakýmýndan orman vasfýný yitirmiþ" ne demektir. Ormanýn hemen bitiþiðinde, orman yetiþtiremeyeceðin bir arazi olabilir mi? Bilim ne demek,
fen ne demektir? Bir kadastro komisyonu, bir
bakýþta, o arazinin orman yetiþtirme vasfýný
yitirdiðini nasýl anlamaktadýr? Bu yüksek ilmi bir
kapasitedir. Bir yandan 2B'leri ne yapacaðýz diye
düþüneceksiniz, bir taraftan yeni 2B'ler imal edeceksiniz. Siz kanuna, eskisi gibi "topraðý ile birlikte orman sayýlýr" lafýný getirebiliyorsunuz? Bunu
yapamazsanýz, hem politikadan kurtulamazsýnýz
hem de bunun sorumlusu siz olursunuz. Boþuna
politikacýyý suçlamayýn.
EÐLENCELÝ BÝR "POLÝTÝKACI BASKISI" ÖYKÜSÜ
Politikacý bazen hiç aklýnýza gelmeyen taleplerle
de size gelebilir. Mesela "efendim þu piknik alanýný
belediyemize verin, halka daha iyi hizmet verelim"
gibi. Belediye mutlaka "bizim partidendir". Aksi
halde adam zaten kapýdan kovalanýr. Bu mümkün
deðildir ama örnekleri olmuþtu. Sonuç binbir
güçlükle belediyeye verirsiniz. Belediye orasýný
ertesi günü, gene "partimize yakýn" birisine kiraya
verir. Bir süre sonra da, oraya ya pislikten girilmez
ya da bara ve pavyona dönüþür.
Gene buna benzer bir talep geldi. Bakanýmýzýn
mensubu olduðu siyasi partinin bir il baþkaný,
cinayete kurban gitti. Þehirdeki piknik alanýna o
zatýn isminin verilmesi isteniyordu. Biz hiç itirazsýz
kabul ettik. Küçük bir þartýmýz vardý. Levhaya
sadece isim ve soyadý yazýlacaktý. Sayýn Bakan hiç
itiraz etmeyiþimize biraz þaþýrdý tabii. Çünkü ölen il
baþkanýnýn ismi Ýzzet ARSEVEN idi. Bu isim, ayný
zamanda bizim vefat etmiþ eski bir genel
müdürümüzün adýydý.
SONUÇ
Dünyanýn hiçbir yerinde; yanlýþlýk ve kötü uygulama sonsuza kadar sürmez. Sizler iþinizi hakkýyla
yaptýðýnýz sürece hak, bir gün mutlaka yerini bulacak ve doðru hükmünü icra edecektir.
Bir siyasi partiye yakýn durmanýn geçerliliði bir
gün mutlaka sona erecektir.
Sizler sadece halka, ormana ve ülkeye yakýn
durun, yeter.
43
MUSALLA TAÞINDAKÝ MEVTA
"2/B ALANLARI"
Kamil ÞAHÝN *
Günümüzde içeriði tam olarak bilinmese de "2/B
arazileri", günlük sohbetlerin ve politik tartýþmalarýn
büyük bir bölümünü iþgal etmekte ve sýklýkla gündem
oluþturmaktadýr. 1973 yýlýndan beri yaklaþýk 35 yýldýr,
Türkiye'nin ve Türk insanýnýn gündeminde olan 2 nci
madde alanlarýnýn, kanun ve mevzuat yönünün
halkýmýz tarafýndan yeterince bilinmediði veya öðrenilmediði kanýsýndayým.
A- ORMAN SINIRLARI DIÞINA ÇIKARILAN ALAN LARLA ÝLGÝLÝ KANUNLARIN KRONOLOJÝSÝ:
a) Türkiye ormanlarýyla ilgili ilk yasal düzenleme,
1937 yýlýnda 3116 sayýlý Kanunla yapýlmýþ olup; 1956
yýlýnda çýkartýlan 6831 sayýlý Orman Kanunu çeþitli tarihlerde yapýlan deðiþikliklerle halen uygulanmaktadýr.
Cumhuriyet tarihinde Anayasaya dayalý ormanlýk alandan orman dýþýna yer çýkarmaya, ilk kez, 1961
Anayasasýnda 1970 yýlýnda 1255 sayýlý Kanunla yapýlan
deðiþiklikle cevaz verilmiþtir. 1961 Anayasasýnda
yapýlan bu deðiþikliðe dayalý olarak, 1973 yýlýnda
çýkartýlan 1744 sayýlý Kanun ile 6831 sayýlý Kanunda
düzenlemeye gidilerek, 2 nci madde deðiþtirilmiþ ve
15.10.1961 tarihinden önce bilim ve fen bakýmýndan
orman özelliðini kaybeden yerlerin orman rejimi dýþýna
çýkartýlmasýna olanak tanýnmýþtýr.
b) 1982 Anayasasýnýn yürürlüðe girmesinden sonra
ise;1982 Anayasasýnýn 169 uncu ve 170 inci maddelerine dayalý olarak, 1983 yýlýnda çýkartýlan 2896
sayýlý Kanun ile 6831 sayýlý Kanunun 2 nci maddesinde
deðiþiklik yapýlarak, (A) ve (B) bentlerine ayrýlmýþtýr.
Gerek 1744 sayýlý Kanunda ve gerekse 2896 sayýlý
Kanunda, ormandan çýkarma iþlemlerinde; 1961 ve
1982 Anayasalarýnda vurgulanan ormanlarýn korunmasý, zaman aþýmýyla mülk edinilememesi ve daraltýlamamasý gibi önemli kriterler göz önünde tutularak; "su
ve toprak rejimine zarar vermeme", "orman bütünlüðünü bozmama" ilkeleri Kanun ile güvence altýna alýnmýþtýr. Ancak, 2896 sayýlý Kanun ile ormandan çýkarma
iþleminde milat, 1961 yýlýndan 1981 yýlýna çekilmiþtir.
c) Bilahare yine siyasi otorite, 6831 sayýlý Kanunun
2 nci maddesinde, 1986 yýlýnda 3302 sayýlý Kanunla
deðiþikliðe giderek, (A) ve (B) bentlerinde yeni düzenlemeler yapmýþ; yasa koyucu 2896 sayýlý Kanundan
farklý olarak, "su ve toprak rejimine zarar vermeme",
"orman bütünlüðünü bozmama" ilkelerini Kanun metninden çýkartarak, 2 nci maddenin (A) ve (B) bentlerinin uygulamalarýnda orman kadastro komisyonlarý-
na daha fazla yetki ve esneklik vermiþtir. 1986 yýlýnda
çýkartýlan 3302 sayýlý Kanunda diðer bir önemli deðiþiklik ise 1982 Anayasasýnýn 170 inci maddesinin birinci
fýkrasýna atýfta bulunularak, (A) bendine: "Öncelikle
orman içi köyler halkýnýn kýsmen veya tamamen yerleþtirilmesi maksadýyla orman olarak muhafazasýnda
bilim ve fen bakýmýndan hiçbir yarar görülmeyen;
aksine tarým alanlarýna dönüþtürülmesi yarar olduðu
tespit edilen yerler ile halen orman içinde bulunan
funda ve makilerle örtülü yerlerden tarým alanlarýna
dönüþtürülmesinde yarar olduðu tespit edilen yerler;
orman sýnýrlarý dýþýna çýkartýlýr" hükmü eklenmiþtir.
B- ORMANLIK ALANLARDAN ÇIKARTILAN YERLERÝN NASIL DEÐERLENDÝRÝLECEÐÝYLE ÝLGÝLÝ DÜZENLEMELER VE UYGULAMA SONUÇLARI:
1961 Anayasasýnýn 131 inci maddesinde 1970
yýlýnda yapýlan bir deðiþiklikle, ilk defa ormanlýk alandan orman rejimi dýþýna çýkarma iþlemine izin verilmekle birlikte; orman rejimi dýþýna çýkartýlan bu alanlarýn kimler tarafýndan nasýl tasarruf edileceði,
mülkiyetinin kime ait olacaðý konularýna bir vurgu
yapýlmadýðý gibi; 6831 sayýlý Kanunun 2 nci maddesinde yapýlan deðiþikliklerde de bu duruma bir açýklýk getirilmemiþtir.
Orman rejimi dýþýna çýkartýlan bu yerlerle ilgili
olarak, 1982 Anayasasýnda yer alan ormancýlýkla ilgili
maddelerden, 170 inci maddenin birinci fýkrasýnda;
"…orman içindeki köyler halkýnýn kýsmen veya tamamen bu yerlere yerleþtirilmesi için devlet eliyle anýlan
yerlerin ihya edilerek bu halkýn yararlanmasýna tahsisi
kanunla düzenlenir…" ilkesi konulmuþtur. Ancak, 1982
Anayasasýnýn gerek 169 ve gerekse 170 inci maddesine, orman alaný dýþýna çýkartýlan yerlerin bireysel kullanýmý ve mülkiyetinin nasýl olacaðý konusunda,
baðlayýcý bir hüküm konulmamýþtýr. 1982 Anayasasýnýn
anýlan bu maddeleri incelendiðinde; orman rejimi dýþýna çýkartýlan yerlerin, bireysel deðerlendirilmelerden
ziyade, ormanlarýn korunmasý ve daraltýlmamasý ana
amacýný ön planda tutarak, orman içi ve orman kenarý
köylerinde yaþayan halkýn, bulunduðu konum ve gelir
seviyesinin düþüklüðü nedeniyle ormana zarar vermemesi için ormandan çýkartýlan bu alanlarýn deðerlendirilmesindeki ana gayenin, orman köylüsünün faydalanmasý olduðu görülecektir. Bu nedenle de, siyasi
otoritenin bu konuda yapmýþ olduðu düzenlemeler,
Anayasanýn ormanla ilgili maddelerinin ana temasýna
44
* Orman Yüksek Mühendisi
aykýrý düþtüðünden; ya Cumhurbaþkanlýðýnca geri
çevrilmiþ veya Anayasa Mahkemesi tarafýndan iptal
edilmiþtir.
1982 Anayasasýnda ormandan çýkartýlan alanlarýn
nasýl deðerlendirileceði belirtildiðinden; 6831 sayýlý
Kanunun 2 nci maddesinde 1986 yýlýnda 3302 sayýlý
Kanun ile yapýlan deðiþiklikle, maddenin (A) bendine
yeterli açýklama konularak, Kanunun tatbikinde uygulayýcýlarýn tereddüdüne mahal býrakýlmamýþtýr. Hatta
16 Mart 2007 tarihli ve 26464 sayýlý Resmi Gazetede
yayýmlanan Yönetmelik, bu maddenin uygulamasýna
açýklýk getirmiþtir.
Ancak, ayný maddenin (B) bendinde ormandan
çýkartýlacak alanlarýn hangi þartlarda ve ne tür alanlar
olabileceði belirtilmesine karþýn; orman rejimi dýþýna
çýkan alanlarýn nasýl deðerlendirileceði, yani mülkiyetinin kimlere nasýl ve hangi þartlarla verileceði, tam
açýklanmamýþtýr. Bu nedenle de orman rejimi dýþýna
çýkarýlan alanlarýn deðerlendirilmesiyle ilgili, 1983 yýlýndan itibaren çok sayýda yasal düzenleme yapýlmýþ;
ancak, bu düzenlemeler de her defasýnda Anayasa
Mahkemesi tarafýndan iptal edilmiþtir.
C- ORMAN DIÞINA ÇIKARILAN ALANLARIN
DEÐERLENDÝRÝLMESÝ ÝLE ÝLGÝLÝ GÖRÜÞ VE ÖNERÝLER:
6831 sayýlý Kanunun 2 nci maddesine göre orman
rejimi dýþýna çýkarýlan alanlarla ilgili olarak; gerek
orman fakültelerindeki deðerli hocalarýmýz, gerekse
meslek camiamýzdan emekli olan veya halen çalýþan
meslektaþlarýmýz, kaleme aldýklarý birçok makale veya
raporda görüþlerini dile getirmiþlerdir. Ayrýca, çeþitli
meslek odalarý, sivil toplum örgütlerinin bu konuda
yayýmladýklarý birçok makale ve görüþler de mevcuttur.
Bu yazý, makale ve görüþlerden birçoðunun, bu hassas
konuyu enine boyuna incelemeden, kanun ve mevzuatlar yönünden irdelemeden yazýlmasý nedeniyle, soruna
çözüm getirmekten oldukça uzak olduklarý kanaatindeyim.
Meslekteki 30 yýlýn 25 yýlýný iþletmecilikte geçirmiþ
ve son 5 yýlýný ise orman kadastro komisyonlarýnda
baþkanlýk görevi yaparak yürüten bir meslektaþýnýz
olarak, "maksat üzüm yemek mi, baðcýyý dövmek mi"
atasözünden de hareketle; yetkili mercilere ve yasama
organýna sorunun çözümüne yönelik âcizane bazý önerilerde bulunmak istiyorum:
1. Ülke genelinde tüm alanlarda ihtisas komisyonlarý kurularak, arazi sýnýflandýrýlmasýný (orman, mera,
hazine, kültür arazileri vb) yapmak.
2. Acilen ve süratle, orman sýnýrlarýnýn da belirlenmesi kaydýyla, her alanda ülke kadastrosunu bitirmeyi,
devlet ve hükümet politikasý olarak kabul etmek.
3. Orman ile ilgili kadastroyu bitirmeden ve 2 nci
madde alanlarýný belirlemeden (mevkii ve büyüklük
olarak) bu alanlarla ilgili hiçbir satýþ, tescil ve deðerlendirme uygulamasýný yapýlmamak.
4. Ülke kadastrosunun bitirilmesi sonucunda belirlenecek 2 nci madde kapsamýndaki tüm alanlarýn, mevcut Anayasada yer alan ormanla ilgili maddelerin özüne
aykýrý olmamak kaydýyla, bir seferde kesintisiz hak
tespiti, satýþ ve tescillerini yapmak.
5. 1982 Anayasasýnýn 169. ve 170. maddelerine
istinaden, 6831 sayýlý Kanunun 2 nci maddesi ile ilgili
orman dýþýna alan çýkarma miladý olan 31.12.1981 tarihi gözden geçirilerek; bir sefere mahsus olmak üzere,
makul bir tarihe (örneðin 2007 yýlý olabilir) çekilerek, 2
nci madde uygulamalarýný tamamlayýp, bu madde ile
ilgili orman alanlarýndan çýkarma yetkisini, hem
Anayasadan ve hem de ilgili kanunlardan tamamen
kaldýrmak.
6. 6831 sayýlý Kanunun 2.maddesinin (A) bendinde
tanýmlanmýþ sahalar, ilgili ihtisas komisyonlarýnca belirlendikten sonra, öncelikle orman içinde veya orman
kenarýnda bulunan; açma, kesme gibi suçlarla ormanlarda tahribat yapan köyleri nakletmek.
7. 6831 sayýlý Kanunun 2.maddesinin (B) bendi
kapsamýnda yeni belirlenecek milat ile orman rejimi
dýþýna çýkarýlan yerlerin, öncelikle o köylerdeki orman
köylülerine veya civarýndaki köylere mutlaka makul bir
bedel karþýlýðýnda (ormaný koruyanla, tahrip edenin bir
tutulmamasý ve adaletli olunmasý için) satýlarak; bu
alanlardan elde edilecek gelirle ormaný seven, koruyan
ve tahrip etmeyen köylülere nakdi ödeme yapmak veya
Hazine arazilerinden yer vermek suretiyle onlarý ödüllendirilip ormaný korumaya teþvik etmek.
8. 31.12.1981 tarihinden evvel orman niteliðini
kaybetmiþ ve halihazýrda 2/B uygulamasý yapýlmýþ bir
çok alan günümüzde orman dýþý köy, belde veya
ilçelerin hudutlarý içinde kalmýþtýr. Bu alanlarýn deðerlendirilebilmesi için siyasi otorite Anayasada ve ilgili
kanunlarda gerekli deðiþikliði yaparak bu alanlarýn
bulunduklarý belde veya ilçe belediyelerine devrini
yaparak günümüz Türkiye sinin diðer bir önemli kangren sorunu olmuþ gecekondu bölgelerinin önlenmesi
ve imarýnda "Kentsel dönüþüm" planlarý ile yararlanma
imkaný yaratmak bu konuda diðer bir öneri olabilir.
Yukarýda belirtilen önerilerin hayata geçirilmesi için
öncelikle bu konuya iliþkin her türlü bilgi, belge ve
teknik ekipmanla donatýlmýþ ihtisas komisyonlarý
kurulmalýdýr. Bu komisyonlarda kadastro ve mülkiyet
konularýnda yetiþmiþ ve deneyimli bir orman yüksek
mühendisi veya orman mühendisi, yine kendi mesleði
konusunda bilgili ve deneyimli ziraat yüksek mühendisi
veya ziraat mühendisi, hukukçu (hazine avukatý), harita mühendisi, bilgili ve deneyimli ziraat odasý baþkaný
45
veya temsilcisi gibi üyeler yer almalýdýr. Bu komisyonun
üyeleri gerektiðinde daha da artýrýlarak çalýþmalarda
saðlýklý ve verimli bir sonuca varýlabilir.
Ýhtisas komisyonlarýna gerekli yetki verilerek hem
arazi sýnýflandýrýlmasýný yapacak hem de önemle vurgulayarak söylüyorum ki ilgili mahalle, köy veya beldenin
kültür arazilerinin bittiði yerde "Orman alt zon sýnýrý" daha
sonra da ormanýn doðal yetiþme þartlarýnýn bittiði bir
"Orman üst zon sýnýrýnýn" belirlenip ormanýn mülki alt ve
üst zon sýnýrlarý çizilerek, haritaya iþlenmeli ve hukuken
kesinleþtirilmelidir. Tabiî ki bu komisyonun yetkilendirilmesi için kanunlarda gerekli olan hukuki düzenleme
ve alt yapý oluþturulmalýdýr.
Bu orman alt ve üst zon sýnýrlarý arasýnda kalan alanlarda 100 yýllýk fýndýk bahçesi ve tarým arazisi veya
meskûn mahal olsa dahi ne þartlarda olursa olsun tasfiye
edilerek bu alanlarda 6831 sayýlý Kanunun 2 nci maddesi
kesinlikle uygulanmamalý ve neticede saðlýklý ve bütünlük
arz eden blok orman alanlarýnýn oluþumunun saðlanmasýnýn yolu açýlmalýdýr. Yani bu oluþturulan zonlar
arasýnda kalan ormanlarda 3302 sayýlý Kanun ile 2 nci
madde metninden çýkartýlan; "su ve toprak rejimine zarar
vermeme" ve "orman bütünlüðünü bozmama"
kriterleri mutlaka ve mutlaka Kanuna konularak geri
getirilmeli, böylece ormanýn bütünlüðü ve devamlýlýðý
saðlanmalýdýr.
Bu zonlarýn altýnda veya üstünde devlet ormaný
mefhumunu literatüründen çýkarmak gerekir. Orman alt
zonunun altýnda kalan yerlerde Orman Kanununa göre
özel orman olabilecek büyüklükteki ormanlarý da korumak ve devamlýlýðýný saðlamak amacýnýn da ön planda
tutulmasý þartý ile 2 nci madde uygulamalarýnda milat
aramadan su ve toprak rejimini ve orman bütünlüðünü
kriter kabul etmeden bu yerlerde orman rejimi dýþýna alan
çýkarma iþlemlerine devam edilmesi orman-halk iliþkilerini müspet yönde etkileyeceði bir gerçektir. Günümüz çaðdaþ ormancýlýðý da bunu gerektirmektedir.
Orman üst zonunun üzerindeki yerlerin deðerlendirilmesine gelince; yukarýda bahsedilen ihtisas
komisyonlarý bu yerlerde OT (orman topraðý), çalýlýk,
makilik, fundalýk gibi objeleri dikkate almadan 2 nci
madde alanlarýný; mera, yaylak, kýþlak ve hazine yerlerini
tespit ederek sýnýrlarýný çizip haritalara iþaretledikten
sonra yasallaþtýrarak bu yerlerdeki toprak sýnýflandýrýlmasý çalýþmalarýný tamamlamalarý da ormancýlýðýn geleceði açýsýndan olumlu bir çalýþma olacaðý kanaatindeyim.
Memleketimizin "alt ve üst orman zonlarýnýn" tespitinden
sonra bu kriterlerin uygulanarak toprakla ilgili gerek
kurum ve gerekse vatandaþla olan her türlü mülkiyet
sorununa çözüm bulunabileceði, devlet ile halkýn barýþýk
bir konuma geleceði inancýný taþýmaktayým.
Bu önerilerimin akabinde okuyucularýmýn aklýna þu
soru gelebilir:
- Ormanýn üst ve alt ve üst zonu arasýnda kalan blok
ormanlarda vatandaþýn 31.12.1981 tarihi öncesi veya
sonrasý kültür veya konut alanýna dönüþtürdüðü yerleri
haksýz iktisap etse de bu yerlerde 2/B uygulamasý yapmayýp bu zonlar dýþýndaki alanlarda uygulama yapmak
bazý kiþilere haksýzlýk olmaz mý?
Evet çok doðru. Bu bir adaletsiz uygulama olabilir.
Ama ben diyorum ki madem vatandaþýmýz gayri yasal
olsa da bu yerlere bir emek vermiþtir. Bu gibi yerleri
devlet ormanlýk alan içine alýrken, diðer yörelerden 2/B
uygulamalarý sonucunda satýþý yapýlýp belli bir fon veya
sandýða aktarýlýp biriktirilen paralardan bu kimselere bir
emek veya yer bedeli verilebilir. Veya devlet sözde bu yer
maðdurlarýna orman zonlarý dýþýndaki hazineye ait yerlerden arazi verebilir. Yani kýsacasý takas iþlemi uygulanabilir.Hem bu þekilde vatandaþýn hak kaybý önlenip maðduriyetleri giderilebilir, hem de adaletli bir uygulama
yapýlmýþ olur.
Bu müzmin sorunun içeriði birçok kurum, kuruluþ,
meslek odasý, sivil toplum örgütü, doða ve çevre koruma
amaçlý kurulmuþ derneklerce yani kýsaca tüm kamuoyu
tarafýndan yeterince bilinmese de; meslek camiamýzda sýk
sýk bir vesileyle gündeme gelen, özellikle de seçime
endeksli dönemlerde, politika ve polemik konusu olan 2
inci madde alanlarý, maddi gelir boyutu öne çýkarýlmadan,
sosyal boyutu ve orman-halk iliþkileri üzerindeki olumsuz
etkisi dikkate alýnarak, sorunun ülke gerçeklerine uygun
akýlcý ve kalýcý çözümü yoluna gidilmelidir.
Her seçim öncesi veya sonrasý bu sorunlu alanlar temcit pilavý gibi ýsýtýlýp ýsýtýlýp halkýn önüne getirilerek politik
ranta vesile edilmemelidir.
Halkýn ve özellikle orman köylülerinin içinde yaþayan
ve hasbel kader bu konunun uygulayýcýsý gayretinde olan
biri olarak diyorum ki: keþke vatandaþ, bizi, yýllardýr kullandýðý ve zilyetliðinde kalmasý nedeniyle kendisine ait
zannettiði bu sorunlu alanlarý gasp edici olarak görmeseydi!
Keþke, musalla taþýndaki bir mevtayla ayný özellikleri
taþýdýðýný düþündüðüm 2 nci madde alanlarýnýn; meslek
camiamýzýn emeklisi ve çalýþanýyla, orman fakülteleri ve
meslek odalarýyla, siyasetçisi ve ilgili sivil toplum örgütleriyle, geniþ bir platformda yansýz ve ön yargýsýz, ülke ve
millet gerçeklerine, çevre ve doða bilincine uygun bir
deðerlendirme sonucunda defin iþlemi gerçekleþtirilse de;
cemaat da musalladaki mevta da kurtulsa diyorum!
Bunun yanýnda son arzum; defin iþleminden sonra artýk
baþta Bakanlýðýmýz olmak üzere, ülkenin tüm kamu
kurum ve kuruluþlarý ile konuyla ilgili tüzel kiþiliklerin
müdahil olduðu, gerçekçi ve günün þartlarýna uygun
yasal ve kurumsal düzenlemelerin yapýlarak, musalla taþýna bir daha 2/B adýnda bir mevtanýn getirilmemesidir.
46
SÝNÝR HASTALIKLARI
Turgut YILMAZ*
Sinirsel Þikayetler:
Bazý insanlar hassas ve zayýf bünyeli olarak
yaratýlmýþtýr.
Aileden gelen (irsi) ruhsal bozukluklar veya
sosyal hayatýn etkisiyle sinir bozukluðu veya
stresle karþý karþýya kalabilirler. Bu þekilde
karþýlaþýlan sinirsel rahatsýzlýklar kendisini,
devamlý endiþe içinde olma, korku, panik, ruhi
ve bedeni yorgunluk halinde gösterebilir.
Bu durumlarda, tedavi amacýyla; soðuk su ile
duþ yapýlabilir.
Bolca ýhlamur, papatya ve oðul otu çayý içilir.
Çýplak ayakla kumda ve çimende yürünür. Gül,
lavanta ve nergis koklanýr. Deniz ve kaplýca
banyosu alýnarak vücudun gerginliði, stres ve
asabi þikayetler giderilir.
Bunun yanýnda yine tedavi amacýyla;
1) Binbirdelikotu (Hypericum perforatum)
Bitkinin çayý, sinir yaralanmalarýnda ve her
türlü sinirsel þikayetlerde ve sinirsel yüz
aðrýlarýnda kullanýlýr. Günde 2-3 fincan bitki çayý
içip, dýþtan da, aðrýlý bölgeler uzunca bir süre
bitki yaðý ile ovalanarak iyileþtirilebilir. Bitkinin
ayrýca, sinir rahatsýzlýklarýnda, sinir iltihaplarýnda, nevrozlarda, uykusuzlukta ve sinir yorgunluklarýnda baþarý ile kullanýlan bir de tentürü
hazýrlanabilir. Bu tentür dýþtan friksiyon olarak,
içten ise günde 10-15 damla, bir yemek kaþýðý
su ile karýþtýrýlarak kullanýlýr. Tüm bu hastalýklarda, içten bitki çayýný kullanýrken, bir yandan
da oturma banyolarý çok olumlu sonuçlar vermektedir. Haftanýn altý günü, arka arkaya ayak
banyolarý alýnmalýdýr. Sinir sistemi ile ilgili tüm
rahatsýzlýklarda bu kür önerilebilir.
Çayýn Hazýrlanýþý:
Bir çay kaþýðý dolusu bitki, bir fincan kaynak
suda haþlanýr ve demlenmesi için kýsaca (3-5
dk.) beklenir.
Bitki Yaðý:
Güneþ altýnda toplanmýþ çiçekler, gevþek bir
biçimde bir þiþenin boðazýna kadar doldurulur
ve üstüne, kaliteli zeytinyaðý eklenir. Yað, çiçekleri örtmelidir.
Aðzý iyice kapatýlan þiþe, birkaç hafta
güneþte veya sýcak bir yerde bekletilir.
Bir süre sonra, yað kýrmýzý bir renk alýr.
Þiþenin içindekiler; posalarý da sýkýlmak üzere
süzülür ve koyu renkli þiþelere doldurularak
saklanýr.
Tentürün Hazýrlanýþý:
Bir litre konyaðýn içine, güneþte toplanmýþ
iki avuç çiçek koyulur ve iki hafta güneþte veya
sýcak bir yerde bekletilir.
Oturma Banyolarý:
Bir kova dolusu bitki (saplar, yapraklar ve
çiçekler) akþamdan soðuk suya koyulur.
Banyodan önce, kaynama derecesine kadar
ýsýtýlýr ve banyo suyuna eklenir. Banyo süresi 20
dakikadýr.
2) Papatya (Matricaria chamomilla)
Papatya, terletici, sakinleþtirici ve kramp
giderici etkilere sahip olmasýndan dolayý sinir
yorgunluðu ve sakinleþtirme durumlarýnda kullanýlýr.
Bir olay yüzünden kýzgýnlýða kapýldýðýnda,
hemen bir fincan papatya çayý içilerek kalp zarar
görmeden hemen sakinleþilir. Papatya banyolarý
ve yýkanmalarý da tüm sinir sistemini en iyi
biçimde etkilediðinden sakinleþtirmede kullanýlýr.
Çayýn Hazýrlanýþý:
Bir çay kaþýðý dolusu bitki, bir fincan kaynar
suda haþlanýr ve demlenmesi için kýsaca (3-5
dk.) beklenir.
Banyo Katkýsý:
Tam banyo için dört avuç dolusu papatya
çiçeði haþlanýr ve demlenmesi için kýsaca beklenir.
3) Kekikotu (Thymus serpyllum)
Sinirsel rahatsýzlýklarda sabahlarý kahve yerine bir fincan Kekikotu çayý içildiðinde, etkisi
kýsa sürede fark edilir.
47
* Orman Yüksek Mühendisi
Çayýn Hazýrlanýþý:
Bir çay kaþýðý dolusu bitki, bir fincan kaynak
suda haþlanýr ve demlenmesi için (3-5 dk.) beklenir.
4) Çýbanotu (Veronica officinalis)
Ruhsal sürmenajlardan kaynaklanan sinirlilik
hallerinin tedavisinde iyileþtirici güce sahiptir.
Sinirlilik halinin veya sinir yorgunluðunun
bulunduðu zamanlarda, geceleri yatmadan önce
içilen bir fincan çay gerçekten mucizeler gösterir. Özellikle çok yoðun beyinsel çalýþma yapmak zorunda olanlar bu yatýþtýrýcý çaydan içmelidirler. O belleði güçlendirir ve baþ dönmelerinizi yok eder. Kereviz kökü ile karýþtýrýlarak alýndýðýnda; sinir yorgunluklarýný ve
melankoliyi giderir.
Çayýn Hazýrlanýþý:
Bir fincan suya bir çay kaþýðý dolusu bitki,
yalnýzca haþlanýr ve demlenmesi için kýsaca (35 dk.) beklenir.
5) Çuhaçiçeði (Primula officinalis)
Çuha çiçeði çayý sinir sistemini ve kalbi
güçlendirici özelliðe sahiptir ve migreni, sinirsel
baþ aðrýlarý hafifletir. Uykusuzluktan kaynaklanan sinir bozukluklarýnda; 50 gr. Çuha
çiçeði, 25 gr. Lavanta çiçeði, 10 gr. Binbirdelikotu, 15 gr. Þerbetçiotu kozalaðý ve 5 gr.
Kediotu Kökü karýþýmýndan bir çay kaþýðý
dolusu, bir fincan kaynar suda haþlanýr ve demlenmesi için 3 dakika beklenir. Çay, yatmadan
önce, çok sýcak olarak ve yudumlanarak içilmelidir. Eðer istenirse biraz balla tatlandýrýlabilir.
Bu çay tüm kimyasal uyku ilaçlarýna tercih
edilmelidir.
Çayýn Hazýrlanýþý:
Bir çay kaþýðý dolusu Çuha çiçeði, bir fincan
kaynak suda haþlanýr ve demlenmesi için 3
dakika beklendikten sonra süzülür. 15 gr. Çuha
çiçeði kaynamakta olan 500 cc. Suyun içine
konur. On dakika kadar alevde (ateþte) kaynatýldýktan sonra ateþten indirilir. Soðuyunca
süzülür. Sabah ve gece yatmadan önce birer fincan içilir.
6) Karabaþotu (Lavandula stoechas)
Sinirsel þikayetlerden; sinir yorgunluðunda
ve sakinleþtirici olarak kullanýlabilir. Bitki çayý,
sinirlilik durumlarýnda içilmelidir.
Çayýn Hazýrlanýþý:
Bir veya iki karabaþ kozalaðý, bir fincan kaynar suda haþlanýr ve demlenmesi için kýsaca (5
dk.) beklenir.
7) Oðulotu (Melissa officinalis)
Papatya ve karabaþ otu gibi sinir yorgunluðunda ve sakinleþtirici olarak kullanýlmaktadýr.
Sinirlilik durumlarýnda bitki çayý içilmelidir. Günde
sabah, öðle ve yatarken birer bardak içilir.
Gerekirse balla tatlandýrýlabilir.
Çayýn Hazýrlanýþý:
Bir çay kaþýðý dolusu bitki, bir fincan kaynar
suda haþlanýr ve demlenmesi için kýsaca (3-5
dk.) beklenir.
8) Gelincik (Papaver rhoes)
10 gr gelincik tohumu havanda dövülür. 100
gr balla karýþtýrýlmak suretiyle macun elde edilir.
Bu macundan günde üç defa birer çay kaþýðý
yenir.
9) Tatula (Datura stramonium)
2 gr. tatula yapraðý veya tohumu 200 gr.
balla karýþtýrýlýr. Bu karýþýmdan sabah ve akþam
olmak üzere, günde iki defa birer çay kaþýðý
veya tatlý kaþýðý yenebilir.
10) Marul (Lactuca sativa)
Bir miktar marul kökü robottan geçirilir. Elde
edilen sývýdan birer tatlý kaþýðý içilir. Bir miktar
marul yapraðýnýn robotta suyu çýkarýlýr. Bu
sudan sabah-akþam birer fincan içilir.
11) Karabaþotu (Lavandula stoechas) +
Oðulotu (Melissa officinalis)
50 gr. karabaþ otu ile 50 gr. oðul otu
karýþtýrýlýr. Kaynamýþ bir fincan suya konur, iki
dakika demlenir. Balla tatlandýrýlarak günde 2-3
fincan içilir.
12) Çoban Çökerten otu (Tribulus terrestris)
+ Karabaþotu (Lavandula stoechas)
Kaynamýþ olan bir litre suya , 20 gr. çoban
çökerten otuyla 20 gr karabaþ otu konur, 5 dk.
demlendikten sonra, balla tatlandýrýlýr. Günde üç
defa birer fincan içilir.
13) Kuru üzüm (Vitis vinifera) + Çörek otu
(Nigella arvensis)
48
Yarým kilo siyah üzümle 250 gr çörek otu toz
haline getirilir. Bunlar karýþtýrýlýr ve bu karýþýmdan aç karnýna günde sabah-akþam olmak
üzere iki defa birer yemek kaþýðý yenir.
14)Kiþniþ (Coriandrum sativum)
25 gr. kiþniþ toz haline getirilir. Yarým kilo
balla karýþtýrýlýp macun kývamýna getirilir. Günde
üç defa birer çay kaþýðý yenir veya kaynamýþ bir
fincan suya bu karýþýmdan bir çay kaþýðý konur,
5 dk. demlenir, günde 5 defa birer fincan içilir.
15) Kedi otu (Valeriana officinalis) +
Papatya (Matricaria chamomilla) + Kimyon
(Cuminum cyminum)
20 gr kediotu Kökü, 30 gr papatya, 30 gr.
kimyon karýþtýrýldýktan sonra toz haline getirilir.
Kaynamýþ yarým litre suya bir yemek kaþýðý
dolusu konur. On dakika demlenmeye býrakýlýr.
Soðumaya yakýn balla tatlandýrýlýr. Günde 3 defa
birer fincan içilir.
16) Gelincik çiçeði (Papaver rhoes) +
Ihlamur çiçeði (Tilia rubra) + Turunç çiçeði
Kaynamýþ olan 500 cc. lik suya 10 gr gelincik çiçeði, 10 gr. ýhlamur çiçeði ve 10 gr. turunç
çiçeði konur.Ýki dakika demlenmeye býrakýldýktan sonra, balla tatlandýrýlýr. Gece yatarken bir
fincan içilir.
17) Soðan (Allium cepa)
Bir miktar baþ soðanýn robotta suyu çýkarýlýr.
Bu sudan sabah ve akþam olmak üzere günde
iki defa birer fincan içilir.
18) Çam (Pinus sylvestris veya Pinus nigra)
Sinir yorgunluðu ve kramplarda, çam yapraklarýndan elde edilen dekoksiyonun (çam suyu)
oturma banyolarý çok olumlu sonuçlar vermektedir.
Oturma Banyolarý:
Bir teneke suya 4-5 avuç çam yapraðý konur,
yarým saat üstü kapalý olarak kaynatýlýr. Bu elde
edilen çam suyu, doldurulmuþ küvet suyu üzerine ilave edilir. Küvette yarým saat yatýlýr.
19) Lavanta (Lavandula angustifolia)
Lavanta çiçeði suyundan elde edilen su ile
yapýlan oturma banyolarý sinir yorgunluðuna ve
kramplarýna çok iyi etki etmektedir.
Oturma Banyolarý:
Beþ litre suya yarým kilo lavanta çiçeði konur,
yarým saat üstü kapalý kaynatýlýr, suyla dolu
küvete bu lavanta suyu ilave edilir. Küvette
yarým saat yatýlýr.
20) Alýç (Crataegus monogyna)
Kaynamýþ 250 cc. suya 25 gr. alýç çiçeði ve
yapraðý konur, beþ dk. demlenir.
Balla tatlandýrýlan karýþýmdan, sabah ve gece
yatarken birer fincan içilir.
21) Çarkýfelek (Passiflora) + Fesleðen
(Ocimum basilicum)
20 gr. çarkýfelekle, 20 gr. fesleðen toz haline
getirilir. Bu karýþým yarým kilo balla karýþtýrýlarak macun haline getirilir. Bu macundan
günde 3 defa birer tatlý kaþýðý yenir.
22) Þerbetçiotu
30 gr. þerbetçiotu, 300 gr. balla karýþtýrýlarak macun haline getirilir. Bu macundan sabah
ve yatarken birer tatlý kaþýðý yenir.
YARARLANILAN KAYNAKLAR:
1-TREBEN, M.; Tanrý'nýn Eczanesinden Saðlýk,
(Gesundheit aus der Apotheka Gottes) ÝSBN 975-778739-6, Anahtar Kitaplar-1994
2-ASIMGÝL, Dr. A.; Þifalý Bitkiler, ISBN-975-362-0853, Timaþ Yayýnlarý, Ýstanbul-2003
3-MESSÉGUÉ, M.; Hayat Veren Þifalý Otlar (Mon
Herbier De Santé) ISBN 975-325-300-1, AD Yayýncýlýk AD
Yayýncýlýk A.Þ., Ýstanbul-1997
4-BAYTOP, Prof. Dr. T.; Türkiye'e Bitkiler ile Tedavi
(Geçmiþte ve Bugün ) (Therapy with Medicinal Plants in
Turkey (Past and Present) ISBN 975-420-021-1, Nobel
Týp Kitabevleri, Ýstanbul-1999
5-Tüzün, H. Roto Baský (yayýnlanmamýþ)
6-AYDINER,M.þifalý bitkiler Ansiklopedisi,Isbn 9944993-28-X,Sarý Papatya Yayaýnlarý,Ýstanbul-2008
V E F A T
Selahattin Yaþar YURDAKUÞ, Ömer BEÞCEL vefat etmiþlerdir. Kendilerine rahmet, ailelerine ve meslektaþlarýmýza baþ saðlýðý dileriz.
TMMOB Orman Mühendisleri Odasý Yönetim Kurulu
49
BAORAM 50 YAÞINDA
Melahat ÞAHÝN*
Batý Akdeniz Ormancýlýk Araþtýrma Müdürlüðü Ýdare Binasý
12 Nisan 1958 yýlýnda Antalya Orman Bölge
Müdürlüðü'nün talebi ile Orman Genel Müdürlüðü
bünyesinde ve Merkezi Ankara'da bulunan Ormancýlýk
Araþtýrma Enstitüsü'ne baðlý olarak, "Güney Anadolu
Orman Araþtýrma Ýstasyonu" adý ile kurulmuþ olan Batý
Akdeniz Ormancýlýk Araþtýrma Müdürlüðünün 50.
kuruluþ yýldönümü Antalya Orman Bölge Müdürlüðü
ile ortak olarak 1-2 Nisan 2008 tarihlerinde Bilimsel
bir etkinlik ile kutlanmýþtýr. 1 Nisan da Akdeniz Üniversitesi OLBÝA konferans salonunda Antalya Vali
Yardýmcýsý Mehmet SEYMAN, Akdeniz Üniversitesi
Rektörü Prof. Dr. Mustafa AKAYDIN, Süleyman
Demirel Üniversitesi Orman Fakültesi Dekaný Prof. Dr.
Cahit BALABANLI, Ý.Ü Orman Fakültesi öðretim üyesi
Prof. Dr. Melih BOYDAK, Prof. Dr. Doðan KANTARCI ve
Çevre Orman Bakanlýðý AR-GE Daire Baþkaný Dr.
Ahmet ÞENYAZ, Isparta Orman Bölge Müdürü Bilal
ÇALIMLI ve 200 ü aþkýn katýlýmla "BATI AKDENÝZ
ORMANCILIK ARAÞTIRMA MÜDÜRLÜÐÜ (BAO-
RAM)'NÜN 50 YILDA ORMANCILIÐA KATKILARI"
konulu iki oturumlu bir panel ve 2 Nisanda da çeþitli
araþtýrma projelerinin arazi deneme alanlarý, Antalya
Orman Bölge Müdürlüðünün bazý uygulama alanlarý ve
Bük Lütfi Büyükyýldýrým Araþtýrma Ormanýna teknik
gezi düzenlenmiþtir.
Ülkemizde bölgesel düzeyde görev yapan 8
Müdürlükten birisi olan Batý Akdeniz Ormancýlýk
Araþtýrma Müdürlüðü, Antalya, Isparta, Burdur ve
Afyon illerini kapsayan çalýþma alanýnda faaliyetlerini
yürütmektedir. 9 bölüm baþmühendisliði ve 2 araþtýrma ormaný mühendisliðinden oluþan Araþtýrma
Müdürlüðünde, 24'ü teknik, 22'si yardýmcý personel
olmak üzere toplam 46 kiþi görev yapmaktadýr. Teknik
elemanlarýn 9'u doktora, 13'ü yüksek lisans ve 2'si de
lisans düzeyinde eðitime sahiptir.
Batý Akdeniz Ormancýlýk Araþtýrma Müdürlüðü
kuruluþunun ilk yýllarýnda, zamanýn güncel sorunlarýndan olan kýyý kumul tespiti ile erozyon kontrol çalýþ-
50
* Orman Yüksek Mühendisi
50. Yýl Etkinliði Teknik Gezi
malarý ve bu amaçla yöntem ve tür belirleme araþtýrmalarý üzerinde yoðunlaþmýþtýr. Daha sonra, 1970 ve
1980'li yýllarda, kýzýlçam ve sedir aðýrlýklý yetiþtirme ve
doðal gençleþtirme araþtýrmalarý, hasýlat, orman iþletmeciliði ve fidanlýk çalýþmalarý önem kazanmýþtýr. Daha
sonra ise aðaçlandýrma ve adaptasyon çalýþmalarý, orijin ve döl denemeleri, aralama ve meþcere bakýmý gibi
konulardaki araþtýrmalar aðýrlýk kazanmýþtýr. 2000'li
yýllarda ise sorunlarýn güncelliðine de baðlý olarak,
diðer çalýþmalarýn yanýnda çevre konusunda ve odun
dýþý orman ürünleri ile ilgili araþtýrmalar da önem
kazanmýþtýr.
Araþtýrma projeleri belirlenirken uygulamacý birimlerin sorunlarý öncelikli olarak ele alýnmaktadýr. Bu
sorunlar ya uygulamacýlar tarafýndan Müdürlüðe
iletilmekte ya da araþtýrmacýlarýn bizzat kendileri
tarafýndan belirlenmektedir. Belirlenen konu Müdürlükte yapýlan bir ön toplantý ile tartýþýlmakta ve uygun
bulunursa proje taslaðý haline dönüþmektedir. Proje
taslaklarý bölgesel düzeyde düzenlenen ve uygulamacý
birimlerin, üniversitelerin ve sivil toplum örgütlerinin
katýlýmý ile Ekim ayýnda toplanan teknik kurul tarafýndan tartýþýlmakta ve uygun bulunmasý durumunda
Çalýþma gruplarýna sevk edilmektedir. Ülke düzeyinde
tüm Ormancýlýk Araþtýrma Müdürlükleri, üniversiteler,
genel müdürlükler ve sivil toplum örgütü temsilcilerinden oluþan çalýþma gruplarý, projeyi daha ayrýntýlý
bir þekilde tartýþmakta ve alýnýp alýnmayacaðýný kararlaþtýrmaktadýr. Daha sonra buradan da geçen projeler,
daha üst düzey bir toplantý olan deðerlendirme kuru-
lu tarafýndan görüþülmekte ve Bakanlýk makamýnýn
onayýndan sonra yürürlüðe girmektedir. Müdürlükte
bugüne kadar toplam 84 adet proje yürütülüp sonuçlandýrýlmýþ olup halen yürütülmekte olan proje sayýsý
33'tür.
Müdürlüðün kuruluþ talebinin Antalya Orman
Bölge Müdürlüðü'nden gelmesi çok anlamlýdýr.
Nitekim söz konusu talep, ormancýlýk uygulamalarýnýn
teknik düzeyinin yüksekliðini, ortaya çýkan sorunlarýn
bilimsel yöntemlerle çözme isteðini göstermektedir.
Bu nedenledir ki bu 50 yýllýk dönem içinde dünyadaki
geliþmelerle birlikte ülkemizde de Orman Fakülteleri
ve Ormancýlýk Araþtýrma Kurumlarýnýn, uygulamacýlarla iþbirliði içinde, yaptýðý bilimsel araþtýrmalar ile
ormancýlýk tekniði önemli düzeyde geliþmiþtir.
Batý Akdeniz Ormancýlýk Araþtýrma Müdürlüðü
araþtýrma - uygulama iletiþimini ve iþbirliðini çok
önemsemektedir. Bu kapsamda uygulamacý birimleri
yerlerinde ve çalýþma alanlarýnda ziyaret edip bu iþbirliðini etkin kýlmaya yönelik çalýþmalar yürütmektedir.
Araþtýrma müdürlüðü,araþtýrma projelerini yürütüp
sonuçlandýrmak ve yayýmlamak gibi asil görevi yanýnda verdiði önemli hizmetlerden birisi de toprak ve su
analizleridir. Müdürlüðe baðlý laboratuarlarda toprakta
ve suda makro ve mikro elementler analizleri yapýlmaktadýr. Bu hizmetlere fidanlýk yeri seçimi ve rotasyon planlarýnýn yapýlmasýnda, özel ve tüzel kiþilikler ile
Bakanlýðýmýzýn yapmakta olduðu aðaçlandýrma projelerinin hazýrlanmasýnda ihtiyaç duyulmaktadýr. Yýlda
ortalama 7000 adet analiz yapýlmaktadýr.
51
HABERLER
ÝKÝ TEKNÝK GEZÝ
KTÜ
masý, geliþtirilmesi, iyileþtirilmesi, çoðaltýlmasý görevini üstlenmiþ
bizlerin taþra tecrübesi ile hocalarýmýzýn akademik bilgilerini birleþtirerek yapýlacak deðerlendirmeler genç meslektaþlarýmýz için
umarým faydalý olacaktýr. Bu türlü teknik inceleme gezilerinin
karþýlýklý bilgi aktarýmý açýsýndan çok faydalý olduðunu düþünüyorum. Ormaný masa baþýnda anlatmak çok zor olsa gerek. Bunun
için; Ormaný, ormanda deðerlendirmek ve öðrenmek doðru bir
yöntemdir" dedi.
Ekip baþkaný Doç.Dr. Ýbrahim TURNA'da bu gezi için
Eskiþehir'i tercih etmelerinin ne kadar isabetli bir karar olduðuna
deðinerek þöyle dedi. "Öðrencilerimizle beraber Karadeniz
Ormancýlýðýný iyi biliyorduk. Ýçanadoludaki ormancýlýk çalýþmalarýný
görmek bizim ufkumuzu geniþletti. Hem ormancýlýk çalýþmalarýndan hem de kent merkezinden çok etkilendik. Emeði geçenleri
kutluyorum".
Karadeniz Teknik Üniversitesi Orman Fakültesi son sýnýf
öðrencilerinden bir ekip ormanlýk alanlarda incelemeler yapmak,
teoride öðrendikleri ormancýlýk çalýþmalarýnýn uygulamalarýný
yerinde görmek üzere Eskiþehir'e geldi.
4 gün boyunca ormanlarda teknik ve bilimsel gezi yapan ekip
38'i öðrenci 9'u öðretim üyesi olmak üzere toplam 47 kiþiden
oluþuyor. Daha önce belirlenen program çerçevesinde Ýnönü Meþe
sahalarý, Fidanlýk, Araþtýrma Enstitüsü, Muttalip Aðaçlandýrmasý,
Çatacýk Ormanlarý, Kýrka Ormanlarý, Geyik Üretme çalýþmalarý
yerinde görüldü. Teknik gezi ekibi ormanlýk alanlarýn dýþýnda
Metristepe ve Ýnönü Þehitliði, Gökçekaya Barajý, Boraks Tesisleri
ve Seyit Battal Gazi Külliyesi gibi tarihi ve turistik yerleri de gezdi.
Konuyla ilgili bir açýklama yapan Orman Bölge Müdürü Sýtký
KÜÇÜKÖZ Yarý kurak iklimde bulunan Eskiþehir'de ki orman varlýðýnýn çok önemli olduðunu belirterek "Ormanlarýmýzýn korun-
SDÜ
Süleyman Demirel Üniversitesi Orman Fakültesi Orman
Mühendisliði Bölümü, 17-22 Mayýs 2008 tarihleri arasýnda
öðretim üyelerinden Yrd. Doç. Dr. Ýsmail DUTKUNER, Yrd.
Doç. Dr. Hasan ALKAN, Yrd. Doç. Dr. Mehmet KORKMAZ,
Yrd. Doç. Dr. Nevzat GÜRLEVÝK, Yrd. Doç. Dr. Yasin KARATEPE ve Uzman Süleyman UYSAL ile son sýnýf öðrencilerinin
katýldýðý bir teknik gezi gerçekleþtirdi. Gezi kapsamýnda;
Konya Orman Bölge Müdürlüðü ziyareti, Doðu Akdeniz
Ormancýlýk Araþtýrma Enstitüsü ve Mersin Orman Bölge
Müdürlüðü tarafýndan yürütülen ormancýlýk etkinliklerinin
incelenmesi gerçekleþtirilmiþtir. Mersin Bölge Müdürlüðünde
Tarsus, Erdemli, Silifke, Bozyazý ve Anamur Orman Ýþletme
Müdürlüklerinin sahalarýnda incelemelerde bulunulmuþtur.
Görülen baþlýca obje ve ele alýnan konular; okaliptüs ormanlarý, kumul aðaçlandýrmalarý, orman ürünleri deposu, orman
fidanlýðý, sedir gençleþtirmesi ve karpelli sedir tohumu ekimi
çalýþmalarý, yangýn sahalarý ve yangýn ekibi þeklindedir. Gezi
kapsamýnda Mevlana, Eshabý Kefh, Cennet-Cehennem,
Alanya Kalesi, vb gibi birçok tarihi ve turistik yer de ziyaret
edilmiþtir.
Geziye vermiþ olduklarý büyük destek için, Mersin Orman
Bölge Müdürü Sayýn Mustafa GÖZÜKARA, Bölge Müdür
Yardýmcýlarý Sayýn Refik ULUSOY ve Sayýn Salim KARABULUT,
Mersin Ýþletme Müdürü Sayýn Halis BELEN, Tarsus Orman
Ýþletme Müdürü Sayýn Mehmet FULÝN, Erdemli Orman
Ýþletme Müdürü Sayýn Erdoðan ÜSTÜNER, Silifke Orman
Ýþletme Müdürü Sayýn Kubilay AKDENÝZ, Bozyazý Ýþletme
Müdürü Sayýn Erdal ÇETÝNKAYA, Anamur Ýþletme Müdürü
Sayýn Nusret GÖRÜR, Mersin Merkez Ýþletme Þefi Sayýn
Mesut SERTER, Sayýn Tufan ANAMURLUOÐLU, Doðu Akdeniz
Ormancýlýk Araþtýrma Enstitüsü Müdürü Sayýn Ersin YILMAZ,
Konya Orman Bölge Müdürlüðü Merkez Ýþletme Þefi Sayýn
Hasan ASLAN ve isimlerini sayamadýðýmýz diðer meslektaþlarýmýza teþekkürü bir borç biliriz.
52

Benzer belgeler

orm muh2008_1_ENSON.qxp - Orman Mühendisleri Odası

orm muh2008_1_ENSON.qxp - Orman Mühendisleri Odası gönderilmelidir. Yazýlar 7 sayfayý (A4) geçmemelidir. 7 sayfayý aþan yazýlarýn birbirini izleyen sayýlarda yayýnlanabileceði düþünülerek bölümlere ayrýlmalýdýr. Fotoðraflar net ve temiz olmalý, sla...

Detaylı

orm muh2007_1.qxd - Orman Mühendisleri Odası

orm muh2007_1.qxd - Orman Mühendisleri Odası (A4) geçmemelidir. 7 sayfayý aþan yazýlarýn birbirini izleyen sayýlarda yayýmlanabileceði düþünülerek bölümlere ayrýlmalýdýr. Fotoðraflar net ve temiz olmalý, slayt dýþýnda sayýsal gönderilecek fot...

Detaylı

orm muh2006_4.qxd - Orman Mühendisleri Odası

orm muh2006_4.qxd - Orman Mühendisleri Odası Yönetim Yerine posta ile gönderilmelidir. Yazýlar 7 sayfayý (A4) geçmemelidir. 7 sayfayý aþan yazýlarýn birbirini izleyen sayýlarda yayýmlanabileceði düþünülerek bölümlere ayrýlmalýdýr. Fotoðraflar...

Detaylı