orm muh2008_2_ENSON_YENI_SAYFALAR.qxp
Transkript
orm muh2008_2_ENSON_YENI_SAYFALAR.qxp
TMMOB ORMAN MÜHENDÝSLERÝ ODASI ADINA SAHÝBÝ Ali KÜÇÜKAYDIN YAYIN SORUMLUSU Osman TURUNÇ YAYIN YÖNETMENÝ Okan ÇANÇÝN YAYIN KURULU Sevda ERGÝZ Mustafa KIZMAZ Hüseyin AYTAÇ Hakan AKDAÐ Serkan ERÝKGENOÐLU Yýl: 45 Sayý: 4-5-6 Nisan - Mayýs - Haziran 2008 ÝÇÝNDEKÝLER Baþyazý............................................................................2 42nci Dönem Ýlk Danýþma Kurulu Toplantýsý Yapýldý ...........5 Kompozit Levha Üretiminde Aðaç Kabuklarýndan Faydalanma Olanaklarý ......................7 YAYIN KOÞULLARI Dergimizde yayýnlanmasý istenen yazýlar bilgisayarda yazýlmalý, daha önce baþka bir yerde basýlýp, yayýnlanmamýþ olmalýdýr. Ýmzalý bir dilekçe ekinde kaðýda yazýlý olarak, ayrýca elektronik ortamda dergimizin yönetim yerine posta ile gönderilmelidir. Yazýlar 7 sayfayý (A4) geçmemelidir. 7 sayfayý aþan yazýlarýn birbirini izleyen sayýlarda yayýnlanabileceði düþünülerek bölümlere ayrýlmalýdýr. Fotoðraflar net ve temiz olmalý, slayt dýþýnda sayýsal gönderilecek fotoðraflarýn çözünürlüðü yüksek olmalýdýr. Yazýlarda Türkçe kelimeler kullanýlmalý ve Türkçe dil kurallarýna uyulmalýdýr. Yayýnlanacak yazý ve çevirilerdeki düþünsel ve teknik sorumluluk yazarýna ait olup, oda yönetimini ve Dergi Yayýn Kurulunu sorumlu tutmaz. Dergide yayýnlanan yazýlardan kaynak göstermek koþulu ile alýntý yapýlabilir. Dergiye gönderilen yazýlar yayýnlansýn ya da yayýnlanmasýn geri verilmez. Yazýlar Yayýn Kurulu tarafýndan incelenir. Yayýn Kurulu yayýnlanacak yazýlarda gerekli düzeltmeleri yapabilir ve uygun görülen yazýlarý yayýnlar. YÖNETÝM YERÝ Necatibey Cad. No: 16/13 06430 Sýhhiye / ANKARA Tel: 0.312 229 20 09 Belgegeçer: 0.312 229 86 33 E-posta: [email protected] www.ormuh.org.tr TMMOB Orman Mühendisleri Odasý Hesap No: T.C. Ziraat Bankasý Necatibey Þubesi: 132953 BASKI 4Renk Yayýn Tanýtým Matbacýlýk Ltd.Þti. K.Karabekir Cad. 85/7 Ýskitler / ANKARA Tel: 0.312 341 40 82 Fax: 341 40 82 Kapak Fotoðrafý: Yaþar AKSU - Artvin ISSN: 1301 - 3572 Eðirdir Gölü Havzasý, Sorunlarý ve Çözüm Önerileri ........12 Bitki Strüktürleri Ýle Yapý Strüktürlerinin Karþýlaþtýrýlmasý.........16 5531 Sayýlý Kanuna Aykýrý Olarak Yapýlan Mesleki Ýhaleler Kamu Ýhale Kurumunca (KÝK) Durdurulmaktadýr ..............20 Daðlýk Arazide Tomruklarýn Plastik Oluklar Ýçerisinde Kontrollü Olarak Taþýnmasý (TOKK Yöntemi) ...................31 Aktarlar ve Týbbi Bitki Ticareti Üzerine Bir Araþtýrma (Doðu Karadeniz Bölgesi Örneði) ...................................34 Stratejik Planlama Nedir? ...............................................40 Ormancýlýk ve Politika ....................................................42 Musalla Taþýndaki Mevta "2/B Alanlarý"............................44 Sinir Hastalýklarý.............................................................47 BAORAM 50 Yaþýnda .....................................................50 Ýki Teknik Gezi ...............................................................52 BAÞYAZI Saygýdeðer Meslektaþlarýmýz, Baðlý bulunduðumuz Türk Mühendis ve Mimar Odalarý Birliði’nin 40'ýncý Olaðan Genel Kurulu 29 Mayýs - 1 Haziran 2008 tarihleri arasýnda yapýldý. Yeni Yönetim Kuruluna tebriklerimizi sunar baþarýlar dileriz. 39'uncu Genel kurulda olduðu gibi bu genel kurulda da orman mühendisleri odasý yoktu. Gerekçe, Birlik hissesinin ödenmemesi… Doðrudur; TMMOB Yasasý "Birlik hissesini ödemeyen odalar umumi heyet toplantýsýna katýlamaz'' der. Ancak, þu ana kadar bizden önceki Orman Mühendisleri Odasý yönetimleri de dahil olmak üzere, hiçbir odaya bu uygulama yapýlmamýþtýr. Geçen dönem ilçe seçim kuruluna yaptýðýmýz itirazdan, diðer borcu olan odalarýn borç karþýlýðý senet vererek genel kurula ve seçimlere katýldýklarý anlaþýlmaktadýr. Kalan borçlarýmýz karþýlýðý ayný þekilde senet vermemize raðmen genel kurula katýlamadýðýmýz gibi senetlerimizde derhal iþleme kondu. 2004 yýlýnda yapýlan 38'inci TMMOB Genel kurulunda da Orman Mühendisleri Odasý yoktu. O dönemki Orman Mühendisleri Odasý yönetiminin seçimleri geciktirmesine TMMOB yönetimi ses çýkarmamýþ ve gözlemci sýfatýyla verilen Orman Mühendisleri Odasý temsilcisini kabul etmiþ idi. Ancak 2004 yýlýnda Orman Mühendisleri Odasý Genel Merkez Yönetiminin deðiþmesiyle birliðe gözlemci sýfatý ile verilen temsilcimizde reddedildi. Sözün özü, üç dönemdir üst birliðimiz TMMOB ile irtibatýmýz kesildi. Yönetime geldiðimiz 2004 yýlýnda TMMOB yönetim kurulunu ziyaretimize raðmen bir kez iadeyi ziyaret ya da hayýrlý olsun lafzýný duyamadýk. Üç dönemdir, en temel demokratik haklarýmýzdan olan yönetime katýlma ve seçme, seçilme haklarýmýzý kullanamadýk. TMMOB yöneticileri bizimle diyalogu kesmekle kalmadýlar. Baþta ormancýlýk mesleðinin geleceðine, orman mühendislerinin geleceðine damgasýný vuracaðý konusunda ittifak edilen 5531 sayýlý yetki kanunumuzun çýkarýlmasýnýn her aþamasýnda karþý oldular. Yetmedi, meslek mensuplarýmýzýn haklarýný kullanacaðý yetki yasamýzýn uygulama yönetmeliklerine dava açtýlar. Karþý olmalarýnýn en önemli gerekçelerinden biri, 5531 sayýlý yetki yasasý ile Odayý Bakanlýðýn vesayeti altýna soktuðumuz iddiasý idi. Oysa siz ormanlarýn yüzde doksan dokuzu devlete ait olan bir ülkede, Devlet adýna ormanlarý yöneten Çevre ve Orman Bakanlýðýnýn uygun görüþünü almadan ormancýlýk çalýþmalarýný zaten yapamazsýnýz. Yaparsanýz anayasanýn 169'uncu maddesine aykýrý hareket etmiþ olursunuz. Ayrýca bu yetki yasasý ile ilk defa bir odaya, yasaya ait yönetmelikleri çýkarma ve uygulama yetkisi verilmiþtir. Bu meslek odalarý için son derece önemli demokratik bir kazanýmdýr. Bilindiði gibi yasa meclisten iktidar ve muhalefetin ittifakýyla çýkmýþtýr. Oysa, 29 Haziran 2005 tarihli ve 2580 sayýlý Resmi Gazete'de yayýnlanan, 16.06.2005 tarihli ve 5368 sayýlý "Lisanslý Harita Kadastro Mühendisleri ve Bürolarý Hakkýnda Kanun" Tapu Kadastro Genel Müdürlüðüne büyük yetkiler vermiþtir. Bu Kanuna dayalý olarak, Tapu Kadastro Genel Müdürüne lisanslý mühendislere disiplin cezasý verme yetkisi gibi özlük haklara müdahaleye imkan saðlayan Yönetmelik, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüðünce hazýrlanmýþ, 5 Mayýs 2008 tarihli ve 26867 sayýlý Resmi Gazetede yayýnlanarak yürürlüðe girmiþtir. TMMOB yönetimi ne bu yasa çýkarken, nede yönetmelik çýktýktan sonra hiçbir itirazlarý olmamýþtýr. Bu çifte standart deðil de nedir? Ayrýca, bir yandan oda yönetiminin ilgili bakanlýktan uygun görüþ almasýna "vesayet" diyeceksiniz, diðer yandan, 5531 sayýlý yetki yasasýnýn, ormanlarýn devlet tarafýndan iþletilmesini öngören Anayasa'nýn 169'uncu maddesine aykýrýlýðýndan söz edeceksiniz. Bu ne büyük çeliþkidir. 5531 Sayýlý Yasanýn, devlet ormanlarýnýn özel sektörce iþletilmesiyle hiç alakasýnýn olmadýðýný, sadece devletin ormancýlýk hizmetlerini uzman, yetkili sektör kanalýyla yaptýrmasýný ve denetlemesini düzenlediðini ilgili herkes bilmektedir. Maalesef TMMOB yönetimi Anayasa'ya aykýrýlýk iddialarýyla bulanýk suda balýk avlamaya çalýþmaktadýr. Bu bir hizmet satýn almadýr ve meslek odalarý bunu çok iyi bilmektedirler. 2 Yetki yasamýzýn uygulama yönetmeliklerine karþý olmalarýnýn ve dava açmalarýnýn en önemli gerekçelerinden birisi ise; yönetmeliklerin TMMOB'nin ''ONAYINDAN'' geçmesi gerektiði düþüncesidir. Odalar idari olarak birliðe baðlý olup dolayýsýyla 6235 sayýlý TMMOB yasasýna ve bu yasaya baðlý olarak çýkan mevzuata tabidirler. Örneðin Odalar bu yasa (6235) çerçevesinde hazýrlanan ana yönetmeliklerini TMMOB'nin incelemesinden geçirirler. Diðer yandan Odalar týpký Birlik gibi tüzel kiþiliðe haiz kuruluþlardýr ve idari iþleyiþin dýþýnda meslek alanlarýyla ilgili çalýþmalar yapabilirler. Kaldý ki, 5531 sayýlý yasa bir mesleðin yetki yasasýdýr. Sadece meslek mensuplarýný ilgilendirmez. Diðer taraflarý da vardýr. Örneðin, Yönetmelikler çýkarýlýrken Devlet adýna ormancýlýk hizmetlerini yürüten Çevre ve Orman Bakanlýðýnýn "uygun" görüþünün alýnmasý yasa gereðidir. Bu uygun görüþün ardýndan TMMOB'ye "onay" için göndermek, hiyerarþik düzene de uymaz. Dolayýsýyla, yasada açýk olarak "yönetmelikleri'' Orman Mühendisleri Odasýnýn çýkaracaðýnýn belirtilmiþ olmasýna raðmen, TMMOB yönetiminin, bu yönetmeliklerin kendi onaylarýndan geçmesi gerektiðini ifade etmesi, kendilerini yasalarýn ve her þeyin üzerinde görmeleri ve baðlý odalarý vesayetleri altýna almalarý demektir. Böyle bir yetki TMMOB'yi diktatörlüðe götürür. TMMOB bununla da yetinmiyor. Kendilerinden farklý düþündüðünü sandýklarý (sandýklarý diyoruz çünkü önyargýlarý bizlerle diyalog kurmaya engel) oda yönetimimizle uðraþýrken, meslek mensuplarýmýzýn haklarýyla savaþtýklarýnýn da farkýnda olmalarý gerekir. 5 Þubat 2008 tarihli 26778 sayýlý Resmi Gazetede yayýnlanan Orman Amenajman Yönetmeliðinin "planlama ilkeleri'' baþlýklý 4(e) ve ''görev, yetki ve sorumluluk 5'inci maddesinin iptali için TMMOB "yürürlüðün durdurulmasý istemli'' dava açtý. TMMOB 5531 sayýlý yetki yasamýza karþý kampanya yürütürken, Birliðin ifadesiyle bazý "iyi" ormancýlarýnda kendileri gibi düþündüðünü basýn bildirilerinde belirtmiþler idi. O "iyi" ormancýlardan olsa gerek, Sayýn Yücel Çaðlar'ýn kurucusu ve onursal baþkaný olduðu ve "iyi" ormancýlarýn yer aldýðý "Kýrsal Çevre ve Ormancýlýk Sorunlarý Araþtýrma Derneði''adýna da ayný yönetmeliðin ayný maddelerine dava açýldý. Ortak gerekçeleri; ormanlarýn özelleþtirilmesi, devletin ormanlarýn denetiminden vazgeçmesi, Orman Mühendislerinin de 5531 sayýlý yetki yasasý ile buna aracýlýk etmesi v.s. Allah aþkýna! Bir mesele ancak bu kadar sulandýrýlabilir. Yargýnýn ve insanlarýmýzýn ormanlarýmýza ve çevreye olan hassasiyeti, bilgi kirletilmesi ile ancak bu kadar suistimal edilebilir. 5531 sayýlý yetki yasasý, buna baðlý yönetmelikler ve davaya konu amenajman yönetmeliðinin ormanlarýn özel þirketlere iþlettirilmesi ya da ormanlarýn devlet denetimi dýþýnda kalmasý ile hiçbir alakasý yoktur. Olay sadece "orman idaresinin, devletin denetim ve gözetiminde uzman sektörden (orman mühendisi, orman endüstri mühendisi, aðaç iþleri endüstri mühendisinin kurduðu ormancýlýk ve orman ürünleri büro ve þirketlerinden ) hizmet satýn almasýndan ibarettir". Böylece baþta amenajman planlarý olmak üzere tüm ormancýlýk hizmetlerinin daha nitelikli hale getirilmesi hedeflenmektedir. Þu an Danýþtay da olan " Yeminli ormancýlýk bürolarýný'' düzenleyen 5531 sayýlý yetki kanunumuza göre hazýrlanmýþ olan tüzüðün çýkmasý halinde devletin denetim yetkisi hiçbir zaman ortadan kalkmayacaktýr. TMMOB, ya da onun "iyi" ormancýlarýndan Sayýn Çaðlar, 5531 Sayýlý yetki yasasýna dayalý olarak kurulan sistemde ormancýlýk hizmeti üreten yüzlerce meslek mensuplarýmýzdan kaçýyla görüþtüler. Altmýþ dört adet mühendislik disiplininde "hizmet alýmý" ile mesleði icra sorun olmuyor iken ormancýlýkta neden sorun oluyor? Hadi TMMOB, Orman Mühendisleri Odasý yönetimiyle mücadele adýna meslek mensuplarýmýzýn hak ve hukukuna karþý sorumluluk duymuyor peki ya deðerli meslektaþýmýz Sayýn Çaðlar neden bu sorumluluðu duymuyor. Bir zamanlar üniversiteye giriþte yüzde birlik dilimlerde ülkenin en baþarýlý öðrencilerinin tercih ettiði orman fakültelerinin ve meslektaþlarýmýzýn bugünkü durumunu, dýþarýda ormancýlýk hizmetlerini ziraat mühendisleri, peyzaj mimarlarý gibi diðer disiplinler yaparken, orman mühendislerinin sadece Devlette memur olarak çalýþma durumunu neden sorgulamýyor. Bu 3 mesleðin geleceði belki TMMOB'yi ilgilendirmiyor ancak Sayýn Çaðlarý ilgilendirmesi gerekir. Sadece "iyi" ormancý olma adýna, meslek ve meslektaþýn geleceðine ipotek koyacak fiilleri iþlemeye deðmez. Önümüzdeki dönemde bir üst birlik olarak TMMOB'den; Odalarýn mesleki alanlarýyla ilgili çalýþmalarýnda önünü açmasýný, eþitlikten, diyalogdan yana ve tüzel kiþiliklerimize saygýlý olmasýný beklemekteyiz. TMMOB 'ye yakýþan budur. Sayýn Bakan'ýn bu haksýzlýðý acilen düzelterek adaleti saðlamasý gerekir. Küçük gibi görünen bu sorunlar çalýþma barýþýný, motivasyonu bozmakta ve derin yaralar açmaktadýr. Oysa gerçekten çözüm bekleyen sorunlarýmýz ve yapýlacak çok iþimiz vardýr. Geçen sayýmýzýn baþyazýsýnda belirttiðimiz kaygýlarýmýza raðmen 5761 sayýlý "Turizm Teþvik Kanununda Deðiþiklik Yapýlmasýna Dair Kanun" 07.Mayýs.2008 tarihinde çýktý. Ana muhalefet partisi Kanunu Anayasa Mahkemesine götürdü. Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçelerinin, yeni düzenlemede de ortadan kalkmadýðý kanaatini bizlerde taþýyoruz. Yine 2/B.lerin çözümü için düzenlenen ve meclise geleceði ifade edilen "Orman Köylülerinin Kalkýndýrýlmalarý ve Hazine Adýna Orman Sýnýrlarý Dýþýna Çýkarýlan Yerlerin Deðerlendirilmesi Hakkýnda KANUN TASARISI TASLAÐI"nýn da, Anayasa'da deðiþiklik yapýlmadan çözüm olacaðý kanaatinde deðiliz. Oysa bu konuda uzlaþma saðlamak mümkündür. Yukarýda zikrettiðimiz "kanun ve kanun tasarý taslaðý" ile ilgili oluþturduðumuz komisyon, raporunu sunmak üzeredir. Düþüncelerimiz ve tavrýmýz kamuoyu ilgili ve yetkililerle paylaþýlacaktýr. 42'nci Genel kurulumuzun ardýndan, genel kurulda aldýðýmýz yetkiler çerçevesinde, 5531 sayýlý yetki yasamýzýn getirdiði sisteme uygun olarak þubelerimiz, daha da yetkilendirilerek yeniden yapýlandýrýlmaktadýr. Yerinden yönetim ilkesine azami riayet edilmektedir. Bu çerçevede, kurullarýmýz, þubelerimiz ve temsilciliklerimizle 16-19 Mayýs tarihleri arasýnda Antalya'da gerçekleþtirdiðimiz "Danýþma Kurulu" toplantýsýnda alýnan kararlar meyvelerini vermeye baþlamýþtýr. Odamýzýn Genel Merkez ve sosyal tesisleri binasý tamamlanmýþ olup, oturum ruhsatý için müracaat edilmiþtir. Tefriþinin ardýndan yeni binamýza iki ay gibi bir sürede taþýnmayý, yaz sonuna da meslek camiamýz ve konuklarýmýzla birlikte açýlýþý planlýyoruz. Saygýlarýmýzla Yönetim Kurulu Saygýdeðer Meslektaþlarýmýz, Kamu çalýþanlarý arasýnda ücret adaletsizliði baþta olmak üzere çalýþma disiplini ve motivasyonu bozan birçok adaletsizlik vardýr. Buna karþýlýk kamu personel reformu yýllardýr konuþulur durur. Birde küçük gibi görünen adaletsizlikler vardýr ki mide bulandýrýr. Örneðin bunlardan biri, Çevre Orman Bakanlýðýnda da yaygýnlaþan iyi olan kadrolarý birilerinin kullanýp, fiiliyatta iþi baþkalarýnýn yapmasýdýr. Üstelik bu kadrolarý kullanan kiþilerin çoðunun aldýklarý eðitim yapýlan iþ ile ilgili deðildir. Ýþi fiili olarak yapanýn özlük haklarýný da kullanmasý daha adil deðil midir? DSÝ menþeli olmak, yada Dr., Doç., Prof. unvaný taþýmak her görev için yeterli midir? Bu unvanlara ya da kurumlara saygý duyuyoruz. Ancak bürokrasinin kraldan çok kralcýlýðýndan ve kadrolarýn yýpratýlmasýndan da rahatsýzlýk duyduðumuzu belirtmek istiyoruz. Liyakatin temel ilke olarak benimsenmesini talep ediyoruz. Bir diðeri lojman meselesidir. Orman Genel Müdürlüðünün lojmanlarý havuza alýnmak suretiyle tüm Bakanlýk personeline kullandýrýlýrken, Meteoroloji ve DSÝ'nin lojmanlarý sadece kendi personellerine kullandýrýlmaktadýr. Mademki ayný Bakanlýðýn birimleri, neden hepsi havuza toplanarak daðýtým yapýlmaz? Tüm bu kurumlarýn lojmanlarýndan belirli bir yüzde (%10 gibi) bakanlýk personeline ayrýlýp, diðerlerini Genel müdürlüklerin kendi hizmetlerinde neden kullandýrýlmaz? Sayýn müsteþara konu intikal ettirilmiþtir. Ancak beklenen düzenleme bir türlü gerçekleþtirilememiþtir. Ormancýlýk hizmetlerinin devamlýlýðýný saðlayacak genç kuþak, lojman kaygýsýyla merkeze gelememektedir. Bu durum adaletsizdir ve ormancýlar için en basitinden onur kýrýcýdýr. 4 42'NCÝ DÖNEM ÝLK DANIÞMA KURULU TOPLANTISI YAPILDI diðer konularda geniþ açýklamalarda bulunmuþtur. Konuþma sonrasýnda; katýlýmcýlar sorularý ile konuya iliþkin bilgilenmelerini arttýrmýþlardýr. Genel Yazman Cemal SUNAR; þube kuruluþlarýnýn yeniden gözden geçirilmesi ihtiyacý ile þube sayýsýnýn 10 iken 13'e çýkarýldýðýný, Amasya, Erzurum, Sakarya Þubelerinin kurulduðunu belirterek, önümüzdeki süreçte yetki devri çerçevesinde þubelerce yürütülecek iþler konusunda açýklamalarda bulunmuþtur. Mali iþler konularýnda Genel Sayman Ergün ÇETÝN; Türk Mühendis ve Mimar Odalarý Birliði ve Odalar Mali Ýþler Yönetmeliðine göre; Birlik ve Odalarýn tüm birimlerinin mali iþlemlerini bu Yönetmelik hükümlerine göre yürütüleceðini belirtmiþtir. ÇETÝN; Birlik ve Odalarýn mali iþlemlerinin; bütçe hazýrlanmasý, uygulanmasý ile muhasebe iþlemleri olarak 2 ana grupta toplandýðýný ifade ederek; bütçe düzenlenmesinde; Birliðin ve Odalarýn tahmini gelir ve giderlerinin, tüm örgütü kapsayacak þekilde hazýrlandýðýný, iki yýlda bir Orman Mühendisleri Odasý 42. Dönemin Ýlk Danýþma Kurulu Toplantýsý 16-19 Mayýs 2008 Tarihinde Antalya Rixos Premium Belek Otel'de gerçekleþtirildi. Tüm Kurulllarýn, Þube Yönetimlerinin ve Temsilciliklerin geniþ katýlým gösterdiði toplantý; Orman Mühendisleri Odasý Genel Baþkaný Ali KÜÇÜKAYDIN'ýn açýlýþ konuþmasýyla baþladý. Baþkan; toplantýnýn amacý ve gündemine iliþkin açýklamalarýndan sonra, 5531 sayýlý Yetki Kanununun getirdiði yeni sistem çerçevesinde 42. Dönem Genel Kurulda alýnan kararlarla ilgili olarak þubelerin maddi ve idari yönden güçlendirilmesi, þube sayýsýnýn artýrýlmasý, hizmetlerin yerinden ve daha etkili verilmesi amacýyla yeni yapýlanmanýn getirdiði deðiþikliklere deðindi. AR-GE Komisyon Baþkaný Eþref GÝRGÝN; 5531 sayýlý Kanun ve Uygulama Yönetmelikleri konusunda; Kanunun amaç, kapsam, taným, uzmanlýk alanýna iliþkin faaliyet konularý, hak, yetki ve sorumluluklarý, meslek mensubu olmanýn þartlarý ve Kanunla ilgili 5 Ýmdat DEMÝR BURSA ÞB. Dr. Devlet TOKSOY DOÐU KARADENÝZ ÞB. Erol KAMIÞ BATI KARADENÝZ ÞB. Fatih DEMÝRCÝ ERZURUM ÞB. Birlik ve Oda Genel Kurullarýnca kabul edilerek yürürlüðe girdiðini belirtmiþ, mali konular hakkýnda bilgi vermiþtir. Yönetim Kurulu Üyesi Zeki KAMACI mesleki uygulamalar konularý hakkýnda açýklamalarda bulunarak, "Mesleki Uygulama Üyeliði" görevleri; yasal dayanaklarý, görev alanlarý, gerçekleþtirilen ve planlanan eðitimler konusunda bilgi vermiþtir. KAMACI konuþmasýnda, Orman Mühendisleri Odasý Ana Yönetmeliðinde; Odanýn baþlýca amaçlarý arasýnda; "Mesleðin geliþmesi ve tanýtýlmasýyla ilgili olarak teknik kongre, seminer, sempozyum, konferans ve sergiler düzenlemek, bu amaca yönelik diðer kuruluþlarýn çalýþmalarýna katýlmak, ülke kalkýnmasýnýn gerektirdiði nitelik ve nicelikte, mühendis ve yüksek mühendis yetiþtirilmesine yardýmcý olmak amacýyla öðretim kurumlarýyla iliþkiler kurarak tekliflerde bulunmakla ilgili maddeler bulunduðunu belirtmiþ, 2008-2009 yýllarý içerisinde de yeterli talep ve katýlým olmasý halinde eðitim ve seminer programlarýnýn devam edeceðini bildirmiþtir. Yönetim Kurulu Üyesi Osman TURUNÇ yayýn tanýtým çalýþmalarý hakkýnda açýklayýcý bilgiler vererek; Orman Mühendisliði Dergisinin 45 yýldýr hiç ara vermeden yayýnlanan bir dergi olduðunu, þu anda 3 ayda bir çýkarýldýðýný, dergide Orman Mühendisliði, Orman Endüstri Mühendisliði ve Aðaç Ýþleri Mühendisliði ile ilgili konulara yer verildiðine deðinerek; þubelerimizden bölgesel haber ve aktivitelerin genel merkeze iletilmesi hususunda hassasiyet gösterilmesinin beklendiðini ifade etmiþtir. Yayýn kurulu Selami TECE DOÐU AKDENÝZ ÞB. Necmettin ÇINKIL AMASYA ÞB. Hasan AKYOL BATI AKDENÝZ ÞB. Mücahit ERACAR DENÝZLÝ ÞB. görevleri arasýnda bulunan að sayfasýnýn tasarýmý ve iþleyiþinin yenilenmesinin tasarlandýðýný, isteyen þubelerin kendi að sayfalarýný oluþturabileceðini, ayrýca yayýn kurulu tarafýndan; kitap, film, takvim, ajanda basýmý ve toplantý tanýtým organizasyonlarýnýn da yürütüleceðini belirtmiþtir. Ý.Hakký BARI; Orman Mühendisleri Odasý Turizm ve Sosyal Tesisler Ýktisadi Ýþletmeleri konulu bir sunum yaparak, amaç ve faaliyet alanlarý hakkýnda bilgi vermiþtir. BARI; Ýnþaatý süren Oda Genel Merkezinin iskan ve oturma ruhsatý için çalýþmalarýn baþlatýlmýþ olduðunu ve Haziran-Temmuz ayý içerisinde Oda Genel Merkez çalýþmalarýnýn yeni binada sürdürülmesinin planlandýðý belirtmiþtir. Ayrýca; Ýktisadi Ýþletme bünyesinde "proje merkezi" oluþturularak gerek üyelerimizden ve gerekse diðer gerçek ve tüzel kiþilerden alýnacak hizmetlerle iþletmenin amaçlarý doðrultusunda faaliyette bulunmayý hedeflediklerini ve bu konuyla ilgili üyelerimizin görüþ ve önerilerini beklediklerini ifade etmiþtir. Toplantýnýn ikinci gününde; þube baþkanlarýnýn konuþmalarýna yer verilmiþ olup, Baþkanlar; görev alanlarý ile ilgili konular, gerçekleþtirilen ve planlanan iþler hakkýnda bilgi vermiþler; ayrýca þube ihtiyaçlarý konusunda taleplerini dile getirmiþlerdir. Eski Orman Genel Müdürü Abdurrahman SAÐKAYA'nýn ilgiyle izlenen "Küresel Trend ve Ormancýlýk" konulu sunusundan sonra Oda Baþkanýnýn toplantýya iliþkin deðerlendirme konuþmasýyla 42.Dönem Danýþma Kurulu Toplantýsý sona vermiþtir. Orman Mühendisliði Dergisi Yayýn Kurulu Dr. Uçkun GERAY ÝSTANBUL Kenan ÖZTAN ÝZMÝR 6 Yavuz KARAGÖL ELAZIÐ Sami BAYÇELEBÝ MERKEZ ÞB. KOMPOZÝT LEVHA ÜRETÝMÝNDE AÐAÇ KABUKLARINDAN FAYDALANMA OLANAKLARI Yrd. Doç. Dr. H. Turgut ÞAHÝN* Arþ. Gör. M. Burak ARSLAN* ÖZET Odun esaslý ürünlere olan talebin giderek artmasý orman ürünleri endüstrisi için alternatif yeni hammadde kaynaklarý bulmaya yönelik çalýþmalarýn yoðunlaþmasýna neden olmuþtur. Odunlara benzer kimyasal bileþiklere sahip aðaç kabuklarýndan faydalanma, diðer odun dýþý lignoselülozik materyale göre daha sýnýrlýdýr. Halbuki, atýl haldeki aðaç kabuklarýndan, uygun kabuk-odun-tutkal kombinasyonlarý kullanýlarak standartlara uygun lif ve yonga levha üretilmesi mümkün görülmektedir. Kabuklardan üretilen levhalarýn deðiþik birçok kullaným yerinde deðerlendirilmesi saðlanabilir. Anahtar kelimeler: Aðaç, kabuk, yongalevha, lif levha, kompozit, lignoselülozik materyal Feasibility of Tree Barks for Producing Composite Panels ABSTRACT The demand on wood based products have been increased and this affect on search new raw material for Forest products industry. Utilization from tree barks which are chemically similar to woods, limited compare to other non-wood lignocellulosic materials. However, it looks like feasible to use these materials with suitable combination of wood-bark-glue for producing particle and fiber boards. Bark based panels can be used various places. Keywords: Tree, bark, particle board, fiber board, composite, lignocellulosic material 1. Giriþ Ýnsanlýk tarihinin baþlangýcýndan günümüze kadar geçen süreç içerisinde, insanoðlunun en çok kullandýðý malzemelerin baþýnda ahþap esaslý ürünler gelmektedir. Teknolojik ilerlemeler, zamanla, ahþaptan farklý ve birçok deðiþik alanda kullanýmýna imkan saðlamýþtýr. Örneðin benzer kullaným yerleri için ahþaptan daha iyi özelliklere sahip mühendislik ürünü panel ürünlerinden yongalevha, lif levha, kontrplak, OSB, MDF gibi malzemelerin üretilmesi buna örnek olarak verilebilir. Fakat ahþap malzemeye olan talebin özellikle son yýllarda çok fazla artýþ göstermesi, baþlangýçta bol ve tükenmez gibi görünen doðal ormanlarýn zamanla bilinçsiz kesilmesine ve tahribatýna yol açmýþtýr. Hatta dünyanýn bazý bölgelerinde doðal ormanlar yok olmaya baþlamýþ bulunmaktadýr. Bu durum önemli çevre sorunlarýný beraberinde getirmiþ, ekosistem ve iklimlerin deðiþimine neden olmuþtur. Ormanlara olan talebin bu oranda devam etmesi durumunda yakýn gelecekte büyük çevre ve iklim felaketlerinin olacaðý, bazý bölgelerde çölleþmenin artacaðý, ayrýca zaten ihtiyaç duyulan miktarýn, doðal ormanlardan karþýlanamayacaðý öngörülmektedir (Rowell 1996; Sahin 2006). Ormanlar üzerinde oluþan odun hammaddesi saðlama baskýsýnýn azaltýlmasý üzerine çok yoðun çalýþmalar yapýlmýþ, bir zamanlar kullanýlmasý düþünülmeyen odunsu ve otsu bir çok atýk ve artýk maddeden deðiþik amaçlar için odun yerine kullanýlabilirliði araþtýrýlmýþtýr. Bu alternatif hammaddelerin bol ve kolay elde edildiði bölgelerde kompozit panel levha ürünleri (yongalevha, lif levha) ve kaðýt etkili þekilde üretilebileceði belirtilmektedir (Atchison 1993; Rowell 1996; Young 1996). Bu çalýþmada, aðaçlardan yuvarlak odun hammaddesi üretimi esnasýnda oluþan ve çoðunlukla ormanda toplanmadan býrakýlan, toplandýðýnda ise sadece yakýlarak veya düþük deðerli ürün olarak deðerlendirilebilen aðaç kabuklarýnýn orman ürünleri endüstrisinde kullanýlabilirliði açýsýndan yapýlan bazý çalýþmalar incelenmiþtir. Bu sayede ülkemizde aðaç kabuklarýnýn kompozit panel üretiminde (lif ve yongalevha) deðerlendirilebilmesine yönelik olarak ileride yapýlacak çalýþmalara bir alt yapý hazýrlanmasý amaçlanmýþtýr. 2. Ahþap Esaslý Panel Levha Ürünlerinin Sýnýflandýrýlmasý Ahþap esaslý kompozit levha ürünleri, kullanýlan hammaddenin özelliðine (yonga, lif, soyma-kesme levha), kullaným yerine (iç veya dýþ mekan, konstrüksiyon), üretimde seçilen prosese (kuru-yaþ, süreklikesikli), tutkal çeþidine (fenol-,üre-,melaminformaldehit) göre birçok þekilde sýnýflandýrýlabilir. 7 *SDÜ Orman Fakültesi Çizelge 1 de, sadece hammaddenin boyutlarý ve prosesin özelliði dikkate alýnarak yapýlan sýnýflandýrma örnek olarak verilmiþtir (Eroðlu ve Usta 2000; Maloney 1996; Youngquist 1999). Çizelge 1 den görüleceði üzere ahþap esaslý panel levha üretiminde en önemli hammadde kaynaðý odun yongalarý, lifler ve küçük parçalardýr. Odun ve artýklarýnýn tercih edilmesinin baþlýca nedeni, diðer bitkisel kaynaklara göre daha homojen fiziksel ve kimyasal özelliklere sahip olmasý, kolay iþlenmesi ve hýzlý üretime imkan saðlamasý gösterilebilir. dir. Kabuðun kimyasal bileþeni genel hatlarý ile odunlara benzemekte, esas bileþimini üç doðal polimer olan selüloz, hemiselüloz ve lignin oluþturmaktadýr. Fakat kabukta lignin miktarý oduna göre belirgin þekilde daha yüksektir. Ayrýca, odunda bulunmayan suberin ve bazý fenolik bileþiklerde kabukta bulunmaktadýr (Laks 1991; Sjostrom, 1993). Odun ve kabuðun kimyasal bileþimleri karþýlaþtýrmalý olarak Çizelge 2 de verilmiþtir (Fengel ve Wegener 1984; Harkin ve Rowe 1971; Sjostrom 1993). Çizelge 1. Ahþap esaslý kompozit malzemelerin hammadde ve kullanýlan proses özelliðine göre sýnýflandýrýlmasý Ürün Özgül aðýrlýk (g/cm³) Hammadde Proses özelliði Kontrplak 0,40-0,80 Soyma-kesme kaplama levha Kuru Kontrtabla 0,50-0,90 Odun parçasý/Soyma kesme kaplama levha Kuru Yönlendirilmiþ Yongalevha 0,50-0,80 Yonga/ Soyma kaplama levha Kuru Yongalevha 0,60-0,80 Yonga-talaþ Kuru MDF 0,60-0,80 Lif Kuru Sert Lif Levha 0,90-1,10 Lif Kuru Sert Lif Levha (Yaþ) 0,9-1,10 Lif Yaþ Ýzolasyon Lif Levhasý 0,15-0,50 Lif Yaþ Kaðýt 0,25-1,15 Lif Yaþ Þekil 1. Aðaç gövdesinde ana dokular Aðaç kabuklarýnda yaklaþýk %16-41 oranýnda polisakkaritler bulunmaktadýr. Yapýlan bir çalýþmada çam kabuklarýnda %20,2, meþe kabuklarýnda ise %32,6 oranýnda selüloz bulunduðu tespit edilmiþtir. Kabuk selülozu, odun selülozu ile ayný kimyasal yapýda fakat kristallik derecesi daha düþüktür. Aðaç kabuðunda 5 ve 6 karbonlu diðer þekerlerde bulunmaktadýr. Bunlarýn oraný birkaç aðaç türü dýþýnda çoðunlukla %10'un altýndadýr. Avrupa da yetiþen iðne yapraklý aðaçlarýn kabuklarýnýn esas hemiselüloz þekerinin galaktoglukomannan, yapraklý aðaç kabuklarýnýn ise 4-0 metilglukuronoksilan olduðu tespit edilmiþtir (Fengel ve Wegener 1984). 3. Aðaç Kabuklarýnýn Genel Özellikleri Aðaçlarda gövdeyi ve dallarý çepeçevre saran kabuk, kambiyum dokusunun en dýþ kýsmýndaki tabaka olup, odundan farklý olarak kendisine has karakteristik bazý özellikler taþýmaktadýr. Kabuklar, deðiþik hücre tiplerine ve oduna göre daha karmaþýk morfolojik yapýya sahiptirler. Aðaç türü, aðaç yaþý ve büyüme koþullarýna baðlý olarak farklýlýklar daha da artabilmektedir. Kabuk temel olarak ölü hücreleri içeren dýþ kabuk ile, bazý canlý hücrelerden oluþmuþ iç kabuk olmak üzere iki farklý kýsýmdan oluþtuðu söylenebilir. Morfolojik ve kimyasal bileþimleri oldukça farklý olmalarýna raðmen, birçok durumda iç ve dýþ kabuk tabakalarý, tek bir tabaka (kabuk) olarak göz önünde bulundurulmaktadýr (Sjostrom 1993). Þekil 1 de, herhangi bir aðaç gövdesinde en dýþtan içeriye doðru tabakalar þematik olarak gösterilmiþtir (Kantay ve Köse 2006). Aðaç kabuklarýnýn kullaným potansiyelinin belirlenmesinde en önemli faktörlerin baþýnda kimyasal içeriðinin o üretim þekli için uygun olmasý gelmekte- Çizelge 2. Yumuþak ve sert aðaç odun ve kabuklarýnýn kimyasal (%) bileþimleri Ýðne Yapraklý Aðaçlar Yapraklý Aðaçlar Odun Kabuk Odun Kabuk Lignin 25-30 40-55 18-25 40-50 Polisakkartiler 66-72 30-48 74-80 32-45 2-9 2-25 2-5 5-10 0,2-0,6 < 20 0,2-0,6 < 20 Ekstraktif maddeler Kül Kabukta bulunan ekstraktif maddeler lipofil ve hidrofil bileþikler olmak üzere ikiye ayrýlmaktadýr. Polar olmayan çözücüler ile ekstrakte edilebilir lipofil ekstraktifler; yaðlarý, vakslarý, terpenoidleri ve yük8 nar kabuklarýndan levha üretimi için uygun pres ve sýcaklýk þartlarýný belirtmiþtir. Troughton yaptýðý çalýþmalarda 300 ºC deki presleme sýcaklýðýnýn douglas göknarý kabuklarýnýn yapýþtýrýcý ilavesine gerek kalmadan kendi kendine birleþerek yüksek yoðunlukta kompozit levhalarýn üretilebileceðini belirtmiþtir (Blanchet vd., 2000). Diðer ikinci yaklaþýmda ise, kabuk parçalarýnýn üre-, melamin-, fenol-formaldehit gibi ilave bazý sentetik yapýþtýrýcýlarla birlikte kullanýlarak panel levha üretilmesi amaçlanmýþtýr. Bu çalýþmalar 1965 yýlýnda Alvang ve Johanson tarafýndan baþlatýlmýþ, daha sonra 1971 de Dost, 1972 de Deppe ve Hoffmann, 1977 de Blankenhorn ve ark., 1977 de Place ve Maloney sentetik yapýþtýrýcý ilavesi ile deðiþik türdeki aðaç kabuklarýndan yongalevha üretmiþlerdir. Dost (1971) kýzýl aðaç kabuklarý ve odun yongalarýný deðiþik oranlarda karýþtýrarak ürettiði panellerin performans özelliklerinin, kabuk miktarýnýn artýþýna baðlý olarak olumsuz yönde deðiþtiðini açýklamýþtýr (Blanchet vd., 2000). Lehmann ve Geimer (1974) douglas göknarýnýn, kabuk, kurumuþ dal ve gövde kýsýmlarýndan ayrý ayrý ve odun ile belli oranlarda karýþtýrarak standartlara uygun yongalevhalarýn üretilebileceðini fakat, %25 ve daha fazla kabuk içeren douglas göknarý (odun+kabuk) esaslý yonga levhalarýn mekanik özelliklerinin %2030 oranýnda azaldýðýný belirlemiþtir. Kabuk miktarýnýn artmasýnýn neden olduðu performans düþürücü etkinin azaltýlmasý veya iyileþtirilmesi üzerine bazý çalýþmalar yapýlmýþtýr. Muszynski ve McNatt sarý çam odun yongalarý ile Norveç ladini kabuklarýný deðiþik oranlarda kombine ederek, %12 üre-formaldehit tutkalý kullanarak ürettiði yaklaþýk %30 kabuk içeren tek tabakalý levhalarýn performans özelliklerinin standartlara uygun olduðunu açýklamýþtýr. Place ve Maloney tarafýndan çam odunu ve douglas göknarý kabuk yongalarýndan, yüzeylerde %5 orta tabakalarda ise daha yüksek fenol tutkalý (%6-10) kullanýlarak, fiziksel özellikleri standartlara yakýn yongalevhalarýn üretilebileceðini, yoðunluk ve presleme sürelerinin panellerin mekanik ve performans özelliklerine etkisi olduðunu açýklamýþlardýr (Blanchet vd., 2000, Xing vd., 2006). Bir baþka çalýþmada, ladin kabuðu-odun karýþýmýndan, her tabakada farklý oranda kabuk ve odun yongasý olacak þekilde üç tabakalý yonga levhalar üretmiþlerdir. En iyi performans özelliðine sahip levhalarýn, yüzey tabakasýnda 1:1 odun-kabuk yongasý ve %14 üre-formaldehit ile saðlandýðýný belirtmiþlerdir. Ladin odunu-kabuk karýþýmýndan sek alifatik alkolleri içermektedir. Su veya polar organik çözücüler ile ekstraksiyon edilebilir hidrofil özellikteki ekstraktif maddeler ise yüksek miktarda fenolik bileþikler içermektedir (Fengel ve Wegener 1984; Sjostrom 1993). Aðaç kabuklarý ayrýca, %2-5 civarýnda inorganik madde ve kül bileþenlerini örneðin bazý metaller, fosfat, silisyum, kalsiyum, potasyum bor, bakýr ve manganez vb., içermektedir. (Sjostrom 1993). 3.1. Aðaç Kabuklarýnýn Orman Ürünleri Endüstrisinde Kullanýlmasý Odunun birçok kullaným yerinde örneðin kereste, mobilya, kaðýt, kompozit panel levha, kabuk kullanýlmayan ve artýk bir madde olarak görülmektedir. Bu nedenle, ormanlarda yuvarlak odun üretilmesi esnasýnda veya tesislerin depolarýnda gövdelerden uzaklaþtýrýlmaktadýr. Artýk olarak oluþan yüksek miktardaki kabuklar çoðunlukla toplanmadan ormanda rasgele býrakýlmakta veya bazý durumlarda düþük deðerli malzeme olarak görülmekte ve yakýlmaktadýr. Dünya genelinde yýllýk 3,2 milyar/m³ kereste üretildiði ve bunun yaklaþýk %10'una denk gelen miktar kadar (320 milyon/m³) deðerlendirilemeyen artýk halde kabuk oluþtuðu varsayýldýðýnda, zaten hammadde sýkýntýsý çeken orman ürünleri endüstrisi için bir çýkýþ yolu olabilir. Zira kimyasal bileþim bakýmýndan diðer odunsu ve otsu lignoselülozik maddelere benzer özellik gösteren kabuklar, tek baþýna veya diðer hammaddelerle karýþtýrýlarak deðiþik kalite ve özellikte ürünlerin üretilmesinde hammadde kaynaðý olarak kullanýlabilir. Yapýlan çalýþmalardan da aðaç kabuklarýndan yongalevha, sert ve orta yoðunlukta lif levha gibi panel malzemelerin üretiminde kullanýlabileceði belirtilmektedir (Blanchet vd., 2000, Nemli ve Çolakoðlu 2005; Xing vd., 2006). 3.2. Aðaç Kabuklarýndan Yongalevha Üretimi Genel olarak aðaç kabuklarýndan yongalevhalarýn üretilmesinde iki temel yaklaþým geliþtirilmiþtir. Ýlk yaklaþýmda, 1960 da Burrows, 1971 ve 1975 de Chow ve Pickles, 1973 de Wellons ve Krahmer, tarafýndan, kabuklarýn yüksek lignin ve ekstraktif madde içeriðinden faydalanýlarak, herhangi baþka bir ilave yapýþtýrýcý kullanýlmadan, yüksek pres sýcaklýðýnda direk üretimin yapýlabileceði üzerine çalýþmalar yapýlmýþtýr. Bu temel düþünceden hareketle deðiþik kabuklar üzerine elde edilen sonuçlardan; kabuk parçalarý arasýndaki yapýþmanýn, yüksek sýcaklýk etkisi ile ligninin plastikleþmesi ve ekstraktiflerin polimerizasyonu sonucunda oluþtuðu anlaþýlmýþtýr. 1975 de Chow tarafýndan douglas gök9 elde edilen levhalarýn eðilme dirençleri 16,8 MPa, dirençleri 0,99-1,85 MPa, kalýnlýk artýmlarý %8,5elastikiyet modülü 2800 MPa, iç yapýþma direnci 13,4 ve su emme miktarlarý %33,5-50,7 olarak 0,599 MPa ve 24 saat suda bekletildikten sonra tespit edilmiþtir. Liflendirme esnasýnda kullanýlan kalýnlýðýna þiþme miktarý %5,9 olarak tespit buhar basýncýnýn, ön ýsýtma zamanýnýn mekanik özeledilmiþtir. Bu çalýþmadan çýkan en önemli sonuç, likler üzerine etkili olduðu anlaþýlmýþtýr. Suda þiþme siyah ladin kabuklarýnýn üre-formaldehit tutkalý ile oraný dýþýnda diðer mekanik ve direnç özelliklerin uyumunun iyi olduðu ve ladin kabuðu-odun standartlarý karþýladýðý ve siyah ladin kabuklarýnýn karýþýmýndan yonga levha üretiminin teknik olarak MDF panellerinin üretimi için potansiyel bir hammümkün olabileceðidir (Blanchet vd., 2000). madde kaynaðý olabileceði anlaþýlmýþtýr (Xing vd., 2007b). 3.3. Aðaç Kabuklarýndan Lif Levha Üretimi Aðaç kabuklarýnýn lif levha üretimine uygunluðuÇizelge 3. Bazý aðaç kabuklarýndan üretilen lif ve yonnun belirlenmesi üzerine bazý çalýþmalar yapýlmýþtýr. galevhalarýn özellikleri Woodson (1975) sýðla, Amerikan cevizi ve güney Levha Hammadde Tutkal tür ve Eðilme direnci Ýç yapýþma Referans türü türü miktarý (%) (MPa) direnci (MPa) kýrmýzý meþe aðaçlarý gibi sert odunlu aðaçlarýn Yongalevha Siyah ladin 8-16 (UF) 8,3-16,8 0,37-0,6 Blanchet ve kabuklarýndan uygun kalitede lif levhalar üretilebile(3 tabakalý) kabuk/Odun ark., 2000 ceðini ileri sürmüþtür. Chow (1976) kavak, beyaz Yongalevha Douglas göknar 5 (FF) 22-28,8 0,58-0,78 Lehmann ve meþe, kýrmýzý meþe ve ceviz aðacý kabuklarýndan (3 tabakalý) kabuk/Odun Geimer 1974 MDF panelleri üretmiþ ve bu levhalarýn iç yapýþma ve Yongalevha Mimosa 9-10 (UF) 11-14,7 0,18-0,46 Nemli ve çivi tutma özelliklerinin yüksek fakat eðilme özellik(3 tabakalý) Kabuk/Odun Çolakoðlu 2005 lerinin düþük olduðunu bulmuþtur (Xing vd., 2006). Lif Levha Çam,kavak, 12 (UF) 13-21 0,43-0,82 Xing ve ark., Xing ve ark., (2006) yaptýðý çalýþmada bodur ladin kabuk 2006 çam (Pinus banksiana), kavak (hibrit), kýzýl çam ve Odun lifi beyaz ladin odun ve kabuklarýndan orta yoðunlukta Lif Levha Siyah ladin 12 (UF) 14-23,2 0,99-1,85 Xing ve ark., kabuk/ 2007a lif levhalar üretmiþtir. Kontrol panelleri (%100 odun Odun lifi lifi) dýþýnda en yüksek eðilme direnci 21 MPa ile %20 Lif Levha Siyah ladin 6-12 (UF) 21-29,2 0,37-0,58 Xing ve ark., kavak kabuðu, %80 odun lifi içeren levhalarda, en (3 tabakalý) kabuk/Odun lifi 2007b iyi elastikiyet modülü ise %20 bodur çam ve kavak Geng ve ark. (2006), siyah ladin kabuklarýndan, kabuk lifi içeren levhalarda 2200 MPa olarak tespit herhangi bir ilave yapýþtýrýcý kullanmadan, yüksek etmiþtir. Ayrýca, %40'a kadar kabuk lifi içeren levyoðunlukta lif levhalar üretmiþtir. Sodyum hidroksit halarýn, su emme özelliði dýþýnda diðer mekanik özelile ön muamele edilen liflerden 210 oC de 6 dakika liklerinin standartlara yakýn olduðu anlaþýlmýþtýr. Bir baþka çalýþmada, orta tabakasý %100 siyah süre ile preslenerek üretilen paneller, ön muamele ladin kabuk lifi ve yüzey tabakasý deðiþik oranda edilmemiþ panellere göre daha yüksek mekanik özelladin, çam, göknar odun lifinden olmak üzere kabuk liklere sahip olduðu anlaþýlmýþtýr. Lifleri alkali ve odun lifi kombinasyonlarýndan üretilen levhalarýn muamelesine tabi tutulan levhalarýn eðilme dirençleri eðilme dirençleri 21-29,2 MPa, elastikiyet modülleri 17,2 MPa, elastikiyet modülleri 3255 MPa, iç yapýþ2155-2945 MPa, iç yapýþma dirençleri 0,37-0,58 ma dirençleri 1,97 MPa ve kalýnlýk artýmlarý %28,6 MPa, su emme miktarlarý %43,9-72,1 ve kalýnlýk olarak ölçülmüþtür. Bu deðerler kontrol panellerinde artýmlarý %15,1-20 olarak belirlenmiþtir. Simülasyon sýrasý ile 10,8 MPa, 1643 MPa, 0,49 MPa ve %29,8 optimizasyonu ile yüzey tabakalarýnda %12 UF olarak belirlenmiþtir. Bu çalýþmadan ortaya çýkan en tutkalý, orta tabakada ise %60 siyah ladin kabuk lifi önemli sonuç, kabuktaki yüksek ekstraktif madde ve %6,5 UF ile 850 kg/m³ yoðunluðundaki lif lev- içeriðinin, liflerin sýcaklýk etkisi ile birleþtirilmesine halarýn mekanik özelliklerinin minimum düzey de de olumlu yönde etki ettiðidir. Çizelge 3 de, bazý aðaç olsa standartlarý karþýladýðý görülmüþtür (Xing vd kabuklarýndan tek baþlarýna veya odunlar ile karýþým halinde üretilen lif ve yongalevhalarýn mekanik özel2007a). Bir baþka çalýþmada; siyah ladin kabuklarý termo- likleri referanslarý ile verilmiþtir. 3.4. Aðaç Kabuklarýndan Kaðýt Üretimi mekanik yöntemle liflendirilerek %12 üre-formaldeGenel teorik yaklaþým olarak yapýsýnda selüloz hit tutkalý ve %0,2 amonyum klorür ile birlikte orta yoðunlukta lif levhalarýn üretiminde kullanýlmýþtýr. Bu bulunan odunsu ve otsu tüm bitkisel materyalden levhalarýn eðilme dirençleri 14,4-23,2 MPa, kaðýt üretmek mümkündür. Ayný yaklaþým düþünülelastikiyet modülleri 1306-2430 MPa, iç yapýþma düðünde, aðaç kabuklarýndan kaðýt ve selüloz 10 üretilmesi mümkündür. Zira kabuklar oduna benzer kimyasal bileþiklere deðiþik oranlarda sahiptir Fakat yukarýda kýsaca belirtildiði üzere kabuklar daha fazla lignin ve daha az selüloz içermektedir. Bu durum aðaç kabuklarýnýn kaðýt hamuru üretiminde hammadde kaynaðý olarak kullanýlmasýnýn ekonomik olarak zorlaþtýrmaktadýr. Bu bakýmdan genellikle kaðýt ve selüloz endüstrisinde aðaç kabuklarý hammadde olarak faydalanýlmasý düþünülmemektedir. Bunun yerine, selüloz miktarý ve lif özellikleri bakýmýndan odunlara benzer veya daha yüksek özellikteki odun dýþý bitkisel materyal örneðin saman, bambu, kenaf kullanýlmaktadýr. Ýleride kabuklarýn da yeni ve ekonomik yaklaþýmlar geliþtirilerek kaðýt endüstrisinde kullanýlmasý beklenmektedir. 4. Sonuç ve Öneriler Genel özellikleri bakýmýndan odunlara benzeyen aðaç kabuklarýndan faydalanma ülkemizde oldukça sýnýrlýdýr. Ormanlarda yuvarlak odun üretimi esnasýnda oluþan, önemli miktardaki atýl aðaç kabuklarýnýn lif ve yonga levha üretiminde deðerlendirilmesi mümkündür. Baþlangýçta zor ve problemli gibi görülen bu lignozelülozik materyalden, bazý pratik yaklaþýmlar geliþtirilerek örneðin ekonomik toplanma, depolama ve iþlenmesinin saðlanmasý ile deðiþik amaçlar için lif ve yonga levha gibi panel levha ürünleri üretilebilir. Bu levhalarýn bazý direnç ve kalite özellikleri, odun esaslý levhalara göre düþük olabilir fakat uygun odun-kabuk-tutkal kombinasyonlarý kullanýlarak gerekli standartlara ulaþýlabileceði çalýþmalarla ortaya konmuþtur. Ayrýca, bazý kullaným yerlerinde örneðin ses ve izolasyon iþlerinde, mobilyalarda görülmeyen veya fazla direnç gerektirmeyen kýsýmlarda da bu levhalardan faydalanýlabilir. Kaynaklar Arslan, M.B., Karakuþ, B., Güntekin, E. 2008. Tarýmsal Atýklardan Lif ve Yonga Levha Üretimi. ZKÜ Bartýn Orman Fakültesi Dergisi 12: 54-62 Atchison, J.E. 1993. Data on non-wood plant fibers, In: Properties of fibrous raw materials and their preparation for pulping, M.J.Kocurek (Ed.), Joint textbook com. of the paper industry, Vol.3, Tappi Press, Atlanta,GA, 157174. Blanchet, P., Cloutier, A., Riedl, B. 2000. Particleboard made from hammer milled black spruce bark residues. Wood Science and Technology, 34: 11-19. English, B., Chow, P. and Bajwa, D. S. 1997. Processing into composites, In: Paper and composites from agro based resources, Rowell, R.M., R.A. Young, J.K. Rowell, (Eds), CRC Press, Inc, Boca Raton, FL Eroðlu, H., Usta, M., 2000. Lif levha üretim teknolojisi, K.T.Ü. Orman Fakültesi Yayýn No: 200/30, Trabzon. Fengel, D., Wegener G. 1984. Wood, chemistry, ultrastructure, reactions, Walter de Gruyter Public., Berlin. Geng, X., Zhang, S.Y., Deng, J. 2006. Alkaline treatment of black spruce bark for the manufacture of binderless fiberboard, Journal of Wood Chemistry and Technology 26:313. Harkin, J. M., Rowe, J. W. 1971. Bark and its possible uses, USDA-FPL, 091:56 Kantay, R., Köse, C. 2006. Türkiye'de kabuk konusunda bugüne kadar yapýlan çalýþmalar ve deðerlendirme. Ý.Ü. Orman Fakültesi Dergisi B Serisi. 56(1), 1-15 Laks, P.E., 1991. Chemistry of bark. In: Hon, D., N., S., Shiraishi, N., (Ed), Wood and Cellulosic Chemistry, Marcel Dekker, New York. Lehmann, W.F., Geimer, R.L. 1974. Properties of structural particleboards from Douglas-fir forest residues. Forest Products Journal, 24:17-25. Maloney, T.M. 1996. The family of wood composite materials, Forest Products Journal, 46(2):19-26 Nemli, G., Çolakoðlu, G., 2005. Effects of Mimosa bark usage on some properties of particleboard. Turk Journal of Agriculture and Forestry, 29: 227-230 Rowell, R.M., 1996. Opportunities for composites from agro-based resurces, In: Paper and composites from agro based resources, R.M. Rowell, R.A. Young, J.K. Rowell, (Eds), CRC Press Inc, Boca Raton, FL Sahin, H. T. 2006. Kaðýt ve kompozit ürünleri için lignoselülozik hammadde kaynaklarý, Orman Mühendisliði 43 (4-6). Sjostrom, E., 1993. Wood chemistry, fundamentals and aplications. 2. ed,: Academic press, New York. Young, R.A. 1996. Processing of agro-based resources into pulp and paper, In: Paper and composites from agro based resources, Rowell, R.M., R.A. Young, J.K. Rowell, (Eds), CRC Press, Inc, .Boca Raton, FL Youngquist, J.A. 1999. Wood-based composites and panel products, In: Wood handbook, wood as an engineering material, FPL-GTR 113, Madison, WI. Xing, C., Deng, J., Zhang, S.Y., Riedl, B., Cloutier, A. 2006. Impact of bark content on the properties of medium density fiberboard (MDF) in four species grown in eastern Canada. Forest Products Journal, 56:64-69 Xing C., Deng J., Zhang S.Y. 2007a. Effect of thermomechanical refining on the property of MDF made from Black Spruce bark. Wood Science and Technology, 41:329-338 Xing, C., Zhang, S., Deng, J., Wang, S., 2007b. Investigation of the effects of bark fiber as core material and its resin content on three-layer MDF performance by response surface methodology, Wood Science and Technology , 41:585-595 11 EÐÝRDÝR GÖLÜ HAVZASI, SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÖNERÝLERÝ Arþ.Gör. Nilüfer SERÝN* Arþ.Gör.Dr. A. Alper BABALIK* Uzman Volkan KÜÇÜK* ÖZET Bu çalýþma, Türkiye'nin Akdeniz bölgesi Isparta ili, Eðirdir Gölü havzasýnda yapýlmýþtýr. Havza, 5 ilçe merkezi ve bunlara baðlý 17 belde ile 59 köy, toplam 81 yerleþim biriminden oluþmakta olup, bölge için en önemli içme ve sulama suyu kaynaðý olan Eðirdir Gölü'nü içine alan doðal bir kaynaktýr. Çalýþmada; Eðirdir Gölü havzasýnda karþýlaþýlan insan kaynaklý çevresel sorunlara dikkat çekilmiþtir. Bunlara örnek olarak; erozyon sorunu, ormanlar ve meralar üzerindeki baskýlar, yanlýþ tarýmsal uygulamalar ve su kirliliði gibi sorunlar verilebilir. Alanda tespit edilen bu sorunlarýn ortaya koyduðu zararlar belirlenmeye çalýþýlýp bu sorunlarýn giderilmesi için çözüm önerileri ortaya konulmuþtur. Anahtar Kelimeler: Eðirdir Gölü Havzasý, Erozyon, Yanlýþ Uygulamalar. GÝRÝÞ Doðal alanlarýmýz jeolojik-hidrolojik yapýlarýyla, havza elemanlarýyla, doðal oluþumlarýndaki bitki ve hayvan türleri ile biyosferin ekolojik zenginliklerini, canlýlarýn yaþam kaynaklarýný ve türlerin sürekliliðini oluþtururlar. Doðal alanlar üzerinde insan kaynaklý pek çok çevresel sorunlar ortaya çýkmaktadýr. Bunlar arasýnda; erozyon sorunu, yanlýþ arazi kullanýmý, ormanlar ve meralar üzerindeki baskýlar, yanlýþ tarýmsal uygulamalar ve bunun su kaynaklarý üzerine etkileri sayýlabilir. Türkiye 26 büyük havzadan oluþmaktadýr. Türkiye'nin ikinci büyüklükteki tatlý su gölünü içine alan Eðirdir gölü havzasý da, bu 26 büyük havza içerisinde yer alan Antalya havzasýnýn (19 577 km2) önemli bir parçasýný oluþturmaktadýr. Havza bölge için en önemli içme ve sulama suyu kaynaðý olmasýnýn yaný sýra, balýkçýlýk ve turizm açýsýndan da, ülke ekonomisine büyük getirisi olan doðal bir kaynaktýr. Bu bildiride; Eðirdir Gölü havzasýnda karþýlaþýlan insan kaynaklý bazý çevresel faktörlere deðinilecek ve sorunlar belirlenecek, sorunlarýn giderilmesi için çözüm önerileri ortaya konulmaya çalýþýlacaktýr. EÐÝRDÝR GÖLÜ HAVZASININ GENEL ÖZELLÝKLERÝ Eðirdir Gölü havzasýnda 5 ilçe merkezi ve bunlara baðlý 17 belde ile 59 köyden oluþan 81 yerleþim birimi bulunmaktadýr. Eðirdir gölü havzasý, Eðirdir gölü'nün kuzey doðusunda Sultan daðlarý (2581 m), batýsýnda Barla daðý (2734 m), kuzey batýsýnda Sandýklý daðý, Kapý ve Gelincik tepeleri, güney batý tarafýnda Davraz daðý (2110 m), Çiriþli daðý, güney doðusunda ise Dedegül daðý (2980 m) ile sýnýrlandýrýlmýþtýr. Akdeniz iklimi ile karasal Ýç Anadolu iklimi arasýnda bir geçiþ teþkil eden iklim tipine sahip olan havzanýn yazlarý sýcak ve az yaðýþlý, kýþlarý soðuk ve yaðýþlý, ilk ve sonbahar aylarý ise ýlýman ve yaðýþlýdýr. Yaðýþlar orografik, depresyonik ve konvektif þeklindedir. Yazýn konvektif, kýþýn deprasyonik yaðýþlar hakimdir. Havzada, alüvyonlar, mesozoik kireç taþlarý, ofiyolitli kireçtaþý kütleleri ve ultrabazik-bazik kütleler önemli yer tutmaktadýr (Atalay, 1987; Özkan, 2001). Genel olarak havzanýn tamamýnda kireçtaþý ve dolomit gibi anakayalar üzerinde "kireçli esmer orman topraklarý", kireçsiz olan kumtaþlarý ve kil taþlarý gibi anakayalar üzerinde ise "kireçsiz esmer orman topraklarý" yaygýndýr. Bununla birlikte özellikle havzanýn kuzeyindeki ve güneyindeki iklim farký, kokurdanlýklar içerisindeki lokal koþullar ve arazi yapýsý farklý bazý toprak tiplerinin geliþmesine yol açmýþtýr (Karatepe, 2004). Havzanýn florasýnda Akdeniz ve Ýran-Turan elementlerinin oraný birbirine çok yakýndýr. Bu durum, alanýn Akdeniz ve Ýran-Turan bitki coðrafya bölgelerinin geçiþ zonunda bulunduðunu gösterir. Aðaçsý türlerin çoðunluðu Akdeniz kökenli olup, Ýran-Turan ve Akdeniz kökenli otsu bitkiler alt florayý oluþturarak bir orman step geçiþ formasyonu meydana getirirler (Çevre Bakanlýðý, 1999). Havza ve çevresinde, mevcut bitki türlerini belirlemeye yönelik Kýzýldað'da (Þarkikaraaðaç), Barla daðý'nda, Aksu'da, Davraz ve Dedegül Daðý'nda bazý bilimsel çalýþmalar yapýlmýþtýr. Bu çalýþmalarýn sonucunda Kýzýldað'da (Þarkikaraaðaç) 776, Aksu'da 658, Davraz daðý'nda 415 adet bitki türü tespit edilmiþtir. Bölgedeki bitki türlerinin büyük bir çoðunluðu Akdeniz bitki yayýlýþý bölgesi elamanýdýr (Erik ve Mutlu, 1997; Þan, 1997). Karaçam, Kýzýlçam, Toros Sediri, Ardýç 12 *SDÜ Orman Fakültesi tarým olan hafif eðimli alanlardaki topraklar için yüzey akýþ deðeri 3.84 mm, yýllýk toprak kaybý ise 7 kg/m2 olarak hesaplanmýþtýr. Dik eðimli alanlardaki orman örtüsü altýndaki topraklar için ise yüzey akýþ deðeri 15 mm, yýllýk toprak kaybý ise 0.25 kg/m2 olarak hesaplanmýþtýr. Sonuç olarak, Eðirdir gölü havzasýnýn % 20.07'sinin tamamen aþýndýðý, % 10.38'sinin çok þiddetli, % 14.25'inin þiddetli, % 12.75'inin orta, % 20.62'sinin hafif derecede erozyon etkisi altýnda olduðu belirlenmiþtir. Erozyon etkisinin görülmediði sahalar ise genel olarak eðimin düþük olduðu ova arazileri olup bu sahalar havzanýn % 21.93' ünü oluþturmaktadýr (Baþayiðit, 2002). Baþayiðit ve Dinç (2003)'in yaptýðý baþka bir çalýþmaya göre havzanýn yýllýk toprak kaybý 6.112.500 ton olarak hesaplanmýþtýr. Eðirdir gölü rezervuarý 4.361 hm3 olarak belirtilmektedir. Göl rezervuarýný dolduracak miktarda göle gelecek toprak kaybý için tahmin edilen süre yaklaþýk 700 yýldýr. Toprak oluþum süreci göz önüne alýndýðýnda göl havzasýnýn ve rezervuarýnýn gelecekte büyük bir erozyon tehlikesi altýnda olduðu görülmektedir. Ayrýca göl suyunun faydalanýlmayacak derecede oluþacak fiziksel kirlenme için gereken sürenin daha kýsa olacaðý kesindir. Oluþan erozyon tarýmsal atýk ve artýklarýn neden olduðu kimyasal ve biyolojik kirlenmenin etkisi de eklendiði zaman bu süre çok daha kýsa olacaktýr. Havza içinde yaþayan insanlarýn hayvancýlýk alýþkanlýðýnýn orman ve maki örtüsü üzerine olumsuz etkileri söz konusudur. Havzanýn % 47.53'ü orta riskli sýnýfýnda, % 32.61'i çok riskli sýnýfta yer almaktadýr. Havzanýn % 21.93'ü erozyon riski taþýmayan alanlardan oluþmaktadýr. Yani bu alanlar bitkilerce iyi korunan ve erozyon oluþmayan alanlardýr. EÐÝRDÝR GÖLÜ HAVZASINDA KARÞILAÞILAN Hafif riskli alanlarýn oraný ise % 20.62'dir. Bu alanlarýn büyük çoðunluðu tarým yapýlan ve hafif eðimde yer alan SORUNLAR topraklardan oluþmaktadýr. EROZYON TARIM-MERA-HAYVANCILIK Yapýlan araþtýrmalarda; düz eðime sahip alanlarda Havzada son yýllarda sulu tarým alanlarýnda hýzlý bir bulunan kaba tekstürlü topraklarda, kuru tarým alanartýþ görülürken, kuru tarým alanlarýnda ise bir azalma larý için hesaplanan yüzey akýþ deðeri 6.13 mm ve yýl2 görülmüþtür. Bu durumun en önemli sebebi, halkýn lýk toprak kaybý ise 1 kg/m olarak belirlenmiþtir. Çalýþmada bitki örtüsünce yoksun, dik eðimli alanlarda getirisi daha çok olan meyveciliðe yönelmesidir. Meyve bulunan ince tekstürlü topraklarda yüzey akýþ deðeri yetiþtiriciliði Eðirdir Gölü havzasýnda bölge halkýnýn en 259 mm, yýllýk toprak kaybý 4.6 kg/m2, ayný özellikte önemli gelir kaynaklarýndan biridir. Eðirdir ve çok dik eðimli alanlarýn topraklarýnda ise yüzey akýþ Gelendost'ta elma, Senirkent ve Uluborlu'da ise kiraz deðeri 515 mm, yýllýk toprak kaybý 7.8 kg/m2 olarak yetiþtiriciliði aðýrlýklý olarak gerçekleþtirilmektedir. hesaplanmýþtýr. Maki örtüsü altýnda yer alan orta eðim- Havzada bulunan ilçelerin arazi yapýsý ve iklimi li ince tekstürlü topraklar için yüzey akýþ deðeri 27 dolayýsýyla vejetasyonu, yetiþtirilen hayvan türü mm, ayný arazi kullaným türü altýnda dik eðimli kaba üzerinde oldukça etkilidir. Eðirdir Gölü'nün kuzeyinde tekstürlü topraklar için yüzey akýþ deðeri 37 mm kalan Yalvaç Ýlçesi'nin arazisi güneyindeki Eðirdir Ýlçeolarak hesaplanmýþ ve toprak kayýplarý ise 0.8 ve 1.14 si'nin arazisine göre daha düz, iklimi daha karasal, bitki kg/m2 olarak tespit edilmiþtir. Arazi kullaným türü sulu örtüsünde ise çalý türlerinin hakim olduðu makidekinin 13 (Boylu ve Kokulu Ardýç), Kasnak Meþesi, Toros Göknarý ve bazý Meþe türleri havzada orman kuran baþlýca aðaç türlerini oluþturmaktadýr (OGM,1997a; 1997b). Eðirdir gölünün kýyýlarý genellikle dik bir eðime sahiptir. Gölün güneyinde Eðirdir ilçesinin üzerine yerleþtiði yarým ada uzantýsý olan iki ada daha sonra yapýlan bir yolla birbirine baðlanmýþtýr. Kuzeyde yer alan Hoyran kesiminin doðusunda Gelendost ovasý yer alýr. Gölün bu kýyýlarý sýð ve sazlarla kaplýdýr. Hoyran kesiminin kuzey doðu ucunda Yalvaç yönünden gelen Akçayýn aðzýnda geniþ bir sazlýk yer almaktadýr. Antalya havzasýnýn ve Aksu çayýnýn yukarý kýsmýný teþkil eden bu alan Eðirdir gölünün su toplama havzasý olduðundan bu alana "Eðirdir Gölü Havzasý" denilmektedir (Çevre Bakanlýðý, 1999). Bölgedeki en önemli akiferler batýda UluborluSenirkent Ovasý, kuzeydoðuda da Hoyran, Gelendost ve Yalvaç ovalarýnda alüvyoner akiferler þeklinde bulunmaktadýr. Bölgedeki kireç taþlarý'da çatlak ve erime boþluklarýnda yeraltý suyu bulundurulmaktadýr. Eðirdir Gölü'nün kirleticileri olmasýna karþýn, yapýlan gözlemlerde sayýlan akiferlerin de kirleticilerinden etkilendiði ve hemen hepsindeki yeraltý suyu akým yönünün Eðirdir Gölü'ne doðru olmasýndan bu kirliliði dolaylý olarak Eðirdir Gölü'ne taþýyabileceði anlaþýlmýþtýr. Yapýlan bilanço hesaplarýna göre, Eðirdir Gölü'nün rezervinin her yýl % 30'unun deðiþtiði, bu deðiþimin Göl'ün suyunun sürekli yenilediði ve buna baðlý olarak Göl'de kirliliðin çok yavaþ bir hýzla artmasýnýn gerektiði sonucuna varýlmýþtýr. Eðirdir Gölü, ulusal ve uluslararasý seviyede kendisine özgü bir biyotopdur. Endemik türler için de imtiyazlý bir habitattýr (Tarhan, 1998). YANLIÞ ARAZÝ KULLANIMI aksine, otsu türler daha yoðundur. Keçi, koyun ve sýðýra göre daha sarp arazilerde otlayabilen ve çalý türÝþlemeli tarým yapýlmasýna uygun olmayan V., VI., lerini otsu türlere göre daha fazla tüketen bir hay- VII. arazi kabiliyet sýnýflarýnda tarým yapýlmasý ve tarývandýr. Bu sebeple, Yalvaç Ýlçesi'nde aðýrlýklý olarak ma uygun olan I., II., III. ve IV. arazi kabiliyet sýnýflarýnkoyun ve sýðýr beslenirken, Eðirdir'de oldukça fazla da ise yerleþim, sanayi, askeri alan vb. gibi tarým harimiktarda kýl keçisi beslenilmektedir (KHGM, 1994; ci kullanýmlarýn yeralmasý (tarým dýþý arazi), yanlýþ arazi Karatepe, 2004). kullanýmý kapsamýna girmektedir. Havzadaki meralar erken ve aþýrý otlatma baskýsý Tüm havza arazisinin % 29,0'unda (136845 ha) altýndadýr. Havza alanýnýn % 77.11'inde yoðun ve kont- tarým yapýlýrken, uygun kabiliyet sýnýfýnda tarým yapýlan rolsüz mera kullanýmý yapýlmaktadýr. Yaðýþ miktarý yýl- miktar arazinin % 21,8'ini (103160 ha) oluþturmaklýk ortalama olarak 500-650 mm, hayvanlarýn merada tadýr. 33685 ha arazide uygun olmadýðý halde tarým otlatma süresi ise yýlda 4 ay olarak kabul edilmiþtir. yapýlmaktadýr. Bu arazinin 32947 ha'ý VI. Sýnýf, 738 ha'ý Havza'daki mera alaný toplamý 45161 ha'dýr. Yapýlan ise VII. sýnýf arazide yer almaktadýr. Tarýma uygun arazi hesaplamalara göre meralarýn otlatma kapasiteleri sýnýflarýnda yer alan 673 ha arazi, tarým dýþý kullanýlverim durumlarýna göre 27097-6774 adet büyükbaþ maktadýr (KHGM, 1994, Karatepe, 2004). Bu da doðal hayvaný otlatabilecek seviyededir (Baþayiðit, 2002). olarak erozyon olayýný arttýrmaktadýr. Havzadaki toplam hayvan sayýsý 45161 adet büyükbaþ ORMANLAR ÜZERÝNDEKÝ BASKILAR hayvan birimine eþdeðerdir. Bu durumda havzadaki Eðirdir Gölü Havzasý'ndaki orman zararlarýndan en meralarýn tamamý çok iyi durumda olsa bile mevcut baþta geleni insan kaynaklý olanlardýr. Yerleþim birimhayvanlarýn kabaca yarýsýna yetebilecek düzeydedir. lerinin orman sahasýnýn içerisinde veya orman sýnýrýna Ayrýca yapýlan hesaplamalarda hayvanlarýn meradaki çok yakýn oluþu, ayrýca bazý yerleþim yerlerinde yeteri otlatma süresi 4 ay olarak kabul edilmesine raðmen bu kadar verimli tarým alanlarýnýn bulunmamasý çevre sürenin çok daha uzun tutulduðu gözlemlenmiþtir. halkýný yeni tarým alanlarý açmaya zorlamýþtýr. Bu da, Dolayýsýyla meralarýn otlatma kapasitesi varsayýlan çevredeki ormanlarýn bir kýsmýnýn ortadan kalkmasýna, deðerin daha da altýndadýr. Bu sebeple havzada otlayan mevcut olanlarýnýn da kalitelerinin bozulmasýna sebep hayvanlar kendileri için gerekli besini temin edebilmek olmuþtur. için daha çok alan gezmekte böylelikle de topraðý Ayrýca otlatma ve kaçakçýlýkta ormanlar üzerinde sýkýþtýrarak suyun toprak içine sýzmasýnýn güçleþtirönemli zararlara neden olmaktadýr. Yaylalarda yapýlan mektedir. Bu ise daha çok miktarda suyun yüzeysel aþýrý otlatmalar orman sýnýrýna yakýn olan zonlarda akýþa geçmesine neden olmakta dolayýsýyla erozyon orman gençleþmesini güçleþtirmekte hatta imkanartmaktadýr. Eðimin fazla ve topraklarýn gevþek yapýlý sýzlaþtýrmaktadýr. Ormanlar üzerinde bu zarara ek kumlu olduðu arazilerde ise hayvanlar doðrudan erozolarak bu kýsýmlarda yapýlan kaçak kesimler sonucunyona sebep olabilmektedir. Kiriþli Daðý'nýn Hoyran Gölü'ne bakan batý bakýlý yamaçlarýnda bu durum çok da havzanýn hemen hemen tamamýnda ormanlar tahrip bariz bir þekilde kendini göstermektedir (Karatepe, edilmiþ durumdadýr. Eðirdir gölü havzasýndaki ormanlarýn büyük bir 2004). çoðunluðu yýllardýr süren tahripler sonucunda Meralarýn yetersizliði ormanlara da zarar vermektekapalýlýðý kýrýlmýþ, bozuk ve verimsiz bir hal almýþtýr dir. Aðaçlandýrma ve doðal gençleþtirme sahalarý, (OGM, 1997a; 1997b). Havzada doðal bitki örtüsünkapalýlýðýn henüz oluþmamýþ olmasý sebebiyle ot miktarýnýn fazla olduðu, bu sebeple de çobanlarýn hayvan- deki bu tahribat arazinin büyük bir çoðunluðunun larýný otlatmakta tercih ettikleri baþlýca yerlerdendir. Bu daðlýk olmasý sebebiyle erozyonu hýzlandýrmýþtýr. SU KALÝTESÝ VE SU KÝRLÝLÝÐÝ yüzden yapýlan baþarýlý aðaçlandýrma ve doðal gençleþTarýmsal aktivitelerde kullanýlan ilaçlarýn çoðunluðu tirme çalýþmalarýnýn bazýlarý otlatma sebebi ile zamanla baþarýsýz sahalar halini alabilmektedir. Sarýidris'deki zehirli kimyasal madde özelliklerini taþýmakta olup, Zeymet Tepe'nin doðu yamaçlarý, yetiþme ortamý özel- doðal çevrede yaþamakta olan canlýlar üzerinde olumlikleri bakýmýndan çok iyi koþullara sahip olmasýna rað- suz etkiler yaratmaktadýr. Bu ilaçlar, suda bulunduklarý men, yoðun otlatma baskýsý sebebiyle baþarýsýz olun- konsantrasyona baðlý olarak göl sularýnda yaþamakta muþ aðaçlandýrma sahalarý için en bariz örneklerden olan mikro ve makro canlýlarýn ölmelerine neden biridir. Yukarýgökdere'nin Derbet Mevkii'ndeki Sedir olmaktadýrlar. Ayný zamanda ilaçlar sudaki canlýlarýn doðal gençleþtirme alanlarýndaki fidanlarýn da çoðunun üreme hýzlarýnýn azalmasýna da neden olabilmektedirler tepe sürgünlerinin otlatma sebebiyle yenildiði (DPT Projesi, 2002). Eðirdir gölü çevresinde oldukça fazla miktarda görülmüþtür (Karatepe, 2004). 14 meyve bahçesi bulunmakta ve bu bahçelerde de bilinçsizce ve aþýrý bir þekilde ilaçlama yapýlmaktadýr. Bu ilaçlarýn göl suyuna karýþmasý çeþitli yolarla gerçekleþmektedir. Bunlar; • Mücadele aletlerinin ilaçlama için göl kýyýsýnda hazýrlanmasý, • Göl kýyýsýndaki plantasyonlarýn ilaçlanmasý sýrasýnda ilaç partiküllerinin rüzgarla savrularak göl suyuna ulaþmasý, • Püskürtme sonucu bitki ve toprak yüzeyinde kalan ilaçlarýn yaðmur ve sulama sularý ile yeraltý sularýna iletilmesi ve yamaç arazide meyil yönünde hareket ederek göle ulaþmasý, • Ýlaçlama sonrasý göl kenarýnda alet ve ekipmanlarýn temizlenmesi sonucu ortaya çýkan ilaçlý sularýn göle bulaþtýrýlmasý, • Boþalmýþ ilaç kutularýnýn bilinçsizce göle atýlmasýdýr (Çevre Bakanlýðý, 1999). Bu þekilde göle ulaþan ilaç ve kimyasal atýklarý, içme suyu olarak da kullanýlan göl suyunu kirleterek kalitesini bozmakta ve arýtma iþlemlerini zorlaþtýrmaktadýr. SONUÇ ve ÖNERÝLER erozyon sorunu da giderek azalacaktýr. Havzada arazi kullaným sýnýflarýna uyulmalý ve yanlýþ arazi kullanýmlarýnýn önüne geçilmelidir. Ayrýca tarým alanlarýnda yapýlan ilaçlamalar ziraat mühendisleri kontrolünde yapýlmalý ve tarýmsal atýklarýn göl suyuna ulaþmasý engellenmelidir. Böylelikle çaðýmýzýn en önemli temel gereksinimi olan içme suyu kaynaklarýndan yararlanma ve kullaným hedefleri, ekolojik dengeye zarar vermeyecek düzeyde tutulmalýdýr. Eðirdir gölü havzasý gibi korunmasý gereken doðal alanlarda, ekosistem havza boyutunda ele alýnarak ortamýn ekolojik özellikleri ile kullaným amaçlarý arasýnda korunan alanlara zarar vermeyecek koþullarýn oluþturulmasý gerekmektedir. Ýçme suyu amaçlý kullanýlan bu gibi alanlarýn korunmasý için mutlaka, doðal yaþam iliþkisi ve yaþam koridorlarý net olarak tanýmlanmalý ve bu alanlarda Su Kirliliði Kontrol Yönetmeliði (SKKY)'ne mutlak surette uyulmalýdýr. KAYNAKLAR Atalay, Ý., Sedir Ormanlarýnýn Yayýlýþ Gösterdiði Alanlar ve Yakýn Çevresinin Genel Ekolojik özellikleri Ýle Sedir Tohum Transfer Rejyonlamasý , Tarým Orman ve Köy Ýþleri Bakanlýðý Orman Genel Müdürlüðü Yayýný, Genel No:663, Seri No:61, 167s, Ankara 1987. Baþayiðit, L., Dinç, U., Eðirdir Gölü Su Toplama Havzasýnda Oluþan Toprak Kayýplarýný Tahmin Etmeye Yönelik Bir Çalýþma, Ç.Ü. Ziraat Fakültesi Dergisi Cilt 18, Sayý 2, 51-60s, Adana 2003. Baþayiðit, L., Eðirdir Gölü Havzasýnda Erozyon Riskinin Saptanmasý Üzerine Araþtýrmalar, Ç.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü Doktora Tezi, Adana 2002. Çevre Bakanlýðý, Ýçmesuyu Kaynaðý Olarak Eðirdir Gölü'nün Korunmasý projesi Final Raporu, Çevre Koruma Genel Müdürlüðü, Alýcý Ortamlarý Koruma Dairesi Baþkanlýðý, Ankara 1999. DPT Projesi, Eðirdir Gölünün Hidrobiyolojik Özelliklerinin Tespiti, SDÜ Eðirdir Su Ürünleri Fakültesi 97K122330 Nolu DPT projesi, Isparta 2002. Erik, S., Mutlu, B., Kýzýldað (Isparta) Milli Parký Florasý, Tübitak Proje No: TBAG 1302, Ankara 1997. Karatepe, Y., Eðirdir Gölü Havzasýnýn Yetiþme Ortamý Özellikleri ve Sýnýflandýrýlmasý, Ý.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü Doktora Tezi, Ýstanbul 2004. KHGM, Isparta Ýli Arazi Varlýðý, T.C. Baþbakanlýk Köy Hizmetleri Genel Müdürlüðü Yayýnlarý, Ýl Rapor No:32, Ankara 1994. OGM, Isparta Orman Bölge Müdürlüðü, Eðirdir Orman Ýþletme Müdürlüðü, Kuzukulaðý Orman Ýþletme Þefliði Amenajman Planý (1997-2006), Orman Ýdaresi ve Planlama Dairesi Baþkanlýðý, Ankara 1997b. OGM, Isparta Orman Bölge Müdürlüðü, Isparta Orman Ýþletme Müdürlüðü, Senirkent Orman Ýþletme Þefliði Amenajman Planý (19972006), Orman Ýdaresi ve Planlama Dairesi Baþkanlýðý, Ankara 1997a. Özkan, K., Eðirdir Gölü Havzasýnýn Kuraklýk Etüdü ve TarýmOrmancýlýk Açýsýndan Deðerlendirmesi, SDÜ Orman Fakültesi Dergisi Seri A2, 75-95, Isparta 2001. Þan, H. M., Davraz Daðý (Isparta) Florasý, SDÜ Fen Bilimleri Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, Isparta 1997. Tarhan, Z., Eðirdir Gölü Nasýl Yönetilmelidir, Isparta'nýn Dünü Bugünü Yarýný Sempozyumu II, Bildiriler Cilt 1, 159-167s, Isparta 1998. Eðirdir gölü havzasýnda mevcut erozyonu kontrol altýna alabilmek için aðaçlandýrma çalýþmalarý yapýlmalýdýr. Böylelikle yapýlacak aðaçlandýrmalarla ormanlýk alanlarýn miktarý artacaðý gibi bu çalýþmalarda kullanýlacak uygun tür ve orijinlerin seçimi ile orman envalinin kalite ve kantitesi de arttýrýlacaktýr. Ayný zamanda bu durumdan su kalitesi de olumlu yönde etkilenecektir. Bu geliþmeler balýkçýlýk, tarým, hayvancýlýk ve turizm sektörlerini olumlu yönde etkileyecek; kýsacasý havza ekonomik bakýmdan daha iyi bir seviyeye ulaþabilecektir. Bununla birlikte aðaçlandýrma çalýþmalarý yapýlmadan önce yöre halký bilinçlendirilmeli, havza ormanlarýnda yaþanacak olumsuz geliþmelerin ve ormansýzlaþmanýn havzayý, dolayýsýyla kendilerini olumsuz etkileyeceði anlatýlmalýdýr. Özellikle hayvan yetiþtiricilerine ve meralarda otlatma yapan sürü sahiplerine, mevcut yoðunlukta yapýlacak hayvan otlatmasýnýn devamlýlýðý durumunda meralarýn tamamen elden çýkacaðý ve bu durumda geçim kaynaklarýnýn sona ereceði anlatýlmalýdýr. Bundan sonra mera alanlarýna göre oldukça fazla olan hayvan sayýsýnýn uygun sayýya çekilmesi gerekmektedir. Bunun için meralarda otlatma yapan sürü sahipleri, kredilerle ahýr hayvancýlýðý veya arýcýlýk gibi farklý geçim yollarýna teþvik edilmelidir. Ayrýca aðaçlandýrma sahalarýna hayvan sokulmasýný önlemek amacýyla verimden düþmüþ olan meralar ýslah edilerek hayvan otlatýlmasý için yeterli olabilecek verimliliðe kavuþturulmalýdýr. Tüm bu koþullar saðlandýðý takdirde 15 BÝTKÝ STRÜKTÜRLERÝ ÝLE YAPI STRÜKTÜRLERÝNÝN KARÞILAÞTIRILMASI Birgül ÇAKIROÐLU* Reyhan GEDÝKLÝ** GÝRÝÞ Bu araþtýrma, canlý organizmalarý inceleyerek yapý strüktürleri ile benzerliklerini ortaya koymayý, yeni tasarýmlarda esin kaynaðý olarak yaralanmayý hedeflemektedir. Araþtýrma, konuyla ilgili olmasý sebebi ile strüktür, analoji ve bitkiler hakkýnda genel bilgileri, örnekler üzerinde yapý ve bitki strüktürlerinin karþýlaþtýrýlmasýný, elde edilen bulgularý ve sonuçlarý içermektedir. GENEL BÝLGÝLER Strüktür; anlam olarak "üst üste yýðmak inþa etmek" tir. Günümüzde strüktürün 'yapý'ya eþ anlamlý kullanýmlarý olmasýna karþýn "taþýyýcý sistem" sözcüðü tam karþýlýðý olarak kabul edilmektedir. Sözcük anlamlarýna bakýldýðýnda; • "Bir nesnenin ayrýþýk parçalarýnýn düzeni" • "Belirli bir düzen þemasýna baðlý, baðýmsýz elemanlarla bir bütün teþkili" • "Bir bütünün genel niteliðini belirleyen parçalarýn birbirleriyle iliþkileri" olduðu görülmektedir. Strüktür, çeþitli bilim dallarýnda genel olarak "bir bütünü oluþturmakta görev yüklenmiþ parçalarýn düzeni" anlamýna gelmektedir. Çeþitli bilim dallarýnda olduðu gibi þiir, roman, heykel ve müzik yapýtlarýnda da strüktür, bir aðýrlýk noktasý olup, yapýnýn tümünü taþýyan bir kaburga gibidir. Genelde strüktür için "biçim"den oluþuyor denilebilir. Biçim, gereci salt gereç olmaktan kurtarýp ayaða kaldýran bir düzendir. Biçim oluþmadan önce bir tasarým olarak vardýr. Bir su kabýnýn biçimi hangi gereç ve hangi teknikle yapýlýrsa yapýlsýn (ister camdan ister tahtayý oyarak) bunlardan baðýmsýz bir tasarým olarak vardýr. Bu düzen kendini yaþatacak, ayakta durmasýný saðlayacak bir iskelete gerek gösterir. Ýþte bu iskelete, baþka bir deyiþle biçimi ayakta tutacak sisteme, strüktür adý verilir [1, 2]. Analoji • Ýki benzer olay arasýnda karþýlaþtýrma yaparak sonuca ulaþmaktýr. Analojinin tümevarým yönteminden farký þudur: Tümevarým, özelden genele bir akýl yürütmedir, Anoloji ise özelden özele bir akýl yürütmedir [3]. • Ýki þey arasýndaki benzerliðe dayanarak birisi hakkýnda verilen bir yargýya, diðeri hakkýnda da verilen akýl yürütme biçimi [4]. • Ýki olaydaki benzerliklerden yararlanarak, birinde var olan özelliði diðerinde de var saymaktýr. Analoji, zihnin özelden özele sonuç çýkarmasýdýr ve doðruluk deðeri olasýlýklýdýr [5]. Mimarlýkta dört tip analojiden (benzetmeden) söz edilmektedir. Bunlar, simgesel, doðrudan biçimsel, bireysel ve kültürel analojilerdir. Simgesel analojiye en çarpýcý örnek, gotik kilise planlarý ile "haç iþareti" arasýndaki benzerliktir. El parmaklarýnýn açýk durumundan esinlenen plan kurgusu ve ayak izlerini yansýtan yerleþim planý simgesel analojilere örnek olarak gösterilmektedir. "Doðrudan Analoji", biçimsel bir gerçeðe veya bir sürece iliþkin iþleyiþ tarzýnýn örnek alýnarak biçimlendirmede çýkýþ noktasý olarak kullanýlmasýdýr. Bir ev tasarýmýnda, aðacýn saðladýðý gölge mekaný yaratmak veya buharlaþma ve hava hareke- 16 * KTÜ Yapý Ýþleri Teknik Daire Baþkanlýðý ** KTÜ Peyzaj Mimarlýðý tine benzer bir soðutma özelliðini saðlamak, bu tür bir analojiye örnek olabilir. Bireysel analojide, tasarýmcý kendini doðrudan problem öðeleriyle özdeþleþtirir; sözgelimi bir insanýn eðimli bir arazide uzandýðý zaman güneþten daha fazla yararlanabileceði ve hakim rüzgarýn etkisinden kurtulabileceði gerçeði, bir konut tasarýmý için çýkýþ noktasý olarak kullanýlabilmektedir. Bu olgu, eðimli bir arazide güneþ ýþýnlarýný doðrudan alabilmesi için konut birimlerinin birbiri üzerine kaydýrýlarak tasarlanmasý þekline dönüþtürülebilmektedir [6]. Bir objenin, bir binanýn ya da yapýlý çevrenin ifadesi, ilettiði mesaj, belirli bir zamanda, belirli bir toplum için kazanýlmýþ olan deðerlerden ve anlamlardan kaynaklanmaktadýr. Bir araþtýrmada anlamýn, kullanýcýnýn veya gözlemcinin duygusal olarak etkilendiði niteliklerden kaynaklandýðý açýklanmýþtýr. Gözleyen kiþi ile olan iletiþim-verilen mesaj-objenin sahip olduðu imaj, simge veya bir iþaret ile gerçekleþmektedir [6]. Bitki; madensel maddelerden yararlanarak canlý madde sentezleyebilen canlý bir varlýktýr. Bitkiler aleminde bugün yaklaþýk 400.000 tür biliniyor; hem çeþitli bitkileri birbirleriyle karþýlaþtýrmak hem de bütün bitkileri tanýmlayýp bir sisteme baðlamak için sýnýflandýrma zorunluluðu vardýr. Bitkiler ilkin kullanýþlarýna (yararlýlar/zararlýlar) ve görünüþlerine göre (otsu bitkiler, odunsu bitkiler) sýnýflandýrýlmýþtýr [7, 8]. Günümüzde bitkiler iki gruba ayrýlýr: • Kriptogam veya çiçeksiz bitkiler; su yosunlarý, kara yosunlarý, mantarlar, eðreltiler, kibrit otlarý, atkuyruklarý, likenler ve ciðer yosunlarý. • Fenerogamlar veya çiçekli bitkiler Üstün yapýlý bitkilerin hepsi ayný modelde, deðiþmez bir yapýya sahiptir (Kök, gövde 'sap', yaprak, çiçek, meyve ve tohum). Kuþkusuz, bitkinin bu deðiþik kýsýmlarý türlere göre çok deðiþik biçimde, büyüklükte ve renkte olabilir. Onlarý birbirinden ayýran da bu farklardýr. Kök; Çoðunlukla yer altý veya yerle temasta olan bu organýn dokusal yapýsý, gövdenin (sap) yapýsýna oldukça yakýndýr ama kökte yaprak yoktur. Kökün baþlýca üç görevi vardýr. • Yere tutunma • Ham besin suyu emme • Yedek besin biriktirme Kökün en önde gelen görevlerinden biri yere tutunmadýr. Yapýlarla bitkiler arasýndaki benzerliklerden biri de köklerle ikisinin de yere baðlanmasýdýr. Yere tutunma bitkilerde köklerle olurken, yapýlarda sömellerledir. Kalýn kökler bitkinin yere saðlamca baðlanmasýný saðlar. Kökler ne kadar çok derinde, saðlam ve dallanmýþ olursa, bitki þiddetli rüzgarlara o kadar iyi dayanýr [7, 8]. Gövde veya Sap; Bitkinin yer üstündeki kýsmýnýn destek organý olan gövde (veya sap) genellikle dikey bir görünümde olur ve yapraklarý taþýmak üzere dallanýr. Bitkiye genel görünüþünü veren budur. Gövdesi olmayan bitkilere sapsýz denir. Sap olabileceði gibi, etli bitkiler ve kaktüsler gibi sulu ya da aðaçlar gibi odunsu olabilir [7, 8]. Yaprak; Gövde üzerinde daðýnýk olarak yer alan yaprak, genellikle yassý ve içerdiði klorofil nedeniyle de yeþil renklidir. Ýnce bir sapla dip tarafýndan gövdeye baðlanan yaprak, bazý bitkilerde kýn denen ve yan tomurcuðu (göz) koruyan bir kýsýmla sona erer. Yapraðýn üzeri az veya çok belirgin ve renkli damarlarla kaplýdýr [7, 8]. Meyve ve tohum; Döllendikten sonra geliþen çiçeðin ürünü olan meyve, meyve yapraðýn, daha doðrusu yumurtalýðýn þiþmesi sonucunda ortaya çýkar. Geliþme sýrasýnda yumurtacýk, endokarp içinde saðlamca korunan bir tohuma dönüþür. Tohum meyvenin döl veren kýsmýdýr. Koruyucu kýlýflarla sarýlmýþ olduðundan çok deðiþik biçimler alabilir [7, 8]. Çiçek; Fanerogram bitkilerin üreme organý olan çiçek, genellikle bir sapýn ucunda oluþur. Tomurcuk içindeki yapraklarýn baþkalaþmasý çiçeði verir, saplarýn deðiþikliðe uðramasýyla da çiçeklerin konumlarý oluþur [7, 8]. ÖRNEKLER ÜZERÝNDE KONUNUN ÝRDELENMESÝ Araþtýrmanýn materyalini bitkilerin strüktürleri (bitkilerin kökleri, yapraklarý, dallarý, gövdeleri ve bunun gibi bitkilerin tüm diðer strüktürel özellikleri) ile çeþitli yapýlarýn strüktürleri oluþturmaktadýr. Çalýþma yöntemi; gözlem, inceleme, veri toplama, analiz ve deðerlendirmeden oluþmaktadýr. Öncelikle seçilen örnekler üzerinde strüktüre yönelik yapýlacak görsel, biçimsel, yapýsal bir inceleme ile bitki ve bina arasýndaki benzerlikler iliþkilendirilmeye çalýþýlmýþtýr. Elde edilen veriler deðerlendirilerek, önerilere yer verilmiþtir. Anoloji tekniði ile yapý strüktürleri ve bitki strüktürleri benzetilerek açýklanmýþtýr. Þekil 1. Aðaç örnekleri Aðaç strüktürden esinlenerek yapýlan tasarýmlara iliþkin bitki-yapý benzeþmesi aþaðýda yer almaktadýr. Aðacýn topraða tutunmasýný saðlayan kökleri, gövdesi ve gövdesinden çýkan biçimsel oluþumunda etkin olan dallarý aðacýn strüktürünü oluþturmaktadýr. Yapýlarda ayný aðaçlar gibi topraða temellerle baðlanmaktadýr. Bu açýdan bakýldýðýnda bütün yapýlarýn temelleri ile bitkilerin kökleri arasýnda benzerlik vardýr. Örneklere bakýldýðýnda þemsiye örneðindeki gibi örtüyü taþýyan bir gövde, aðaç ev örneðindeki gibi aðaç gövdesine taþýtýlmýþ kapalý mekan, bir açýk alan örtü biçimi ve itfaiye binasýnýn giriþ saçaðýnda olduðu gibi yapýlarla bitkiler arasýnda benzerlik görülmektedir. 17 Þekil 2. Þemsiye, aðaç ev, açýk alan örtüsü [9], itfaiye binasý [10] Þekil 7. Odunsu bir gövdeye ait kesit ve bitki örnekleri Odunsu bir gövdenin çok büyütülmüþ kesitine bakýldýðýnda kule yapýda olduðu gibi silindir form ve döþemelerle benzerlik kurulabilir. Bitki gövdesi ve gövdeden çýkan çýkmalar, taþýyýcýsý ortada olup basamaklarý taþýyýcýya saplanan döner merdiven strüktürü ile benzerlik gösterir. Þekil 3. Aðaç örnekleri Aðacýn strüktürünü oluþturan gövdesi ve gövdesinden çýkan dallarý Stuttgart Havaalanýndaki gövdeden çýkan dallar görünümündeki taþýyýcý elemanlara, aðacýn gövdesi silindir formuyla Galata Kulesine, Japonya'daki kulüp evine ve Norman Foster'in tasarladýðý Millenium Kulesine benzetilebilir. Þekil 8. Odunsu gövdeye benziyen kule [15, 16], Louvre Müzesi iç mekanda merdiven [17] Þekil 4. Stuttgart Havaalaný [11], Galata kulesi, Musashi-kyuryo Klüp Evi; Saitama, Japonya [12], Millenium Kulesi [13] Þekil 9. Mantar örnekleri Mantarlarýn strüktürü ile yapýlarýn strüktürlerine bakýldýðýnda gövdesi ve gövdeye baðlý baþlýðý ile kütle ve çatý formu ile benzerlik kurulmuþtur. Ayný þekilde ortada taþýyýcý eleman etrafýnda biçimlendirilip asýlan yapý örneði ile de benzerlik kurulur. Þekil 5. Aðaç örnekleri Aðaç strüktürü kullanýlarak tasarlanan asma strüktür ve dýþ mekandaki tasarýmlar, aðacýn gövdesi ve gövdeden çýkan dallarýn çelik strüktürde uygulanmasý. Taþýyýcý görevi gören aðaç strüktür; kablolardan oluþturulan örümcek aðýný taþýyan dikmeler ayný zamanda düþey iletim saðlamaktadýr. Aðacýn strüktüründe yer alan gövde yapýda dikmeler olup, gövdeden çýkan dallar üzerindeki yapraklarda ipler ve dolayýsýyla örtü oluþmuþtur. Þekil 10. Çeþme Örneði, Gülhane Parkýndaki yapý, açýk fuar alaný örtüsü [18], Torre de Collserola (Ýspanya)[19] Þekil 11. Kabuklu bitki örnekleri Þekil 6. Aðaç strüktürüne benzetilen yapý strüktürü örnekleri [11, 11, 14] Kabuklu yiyecekler incelendiðinde fýndýk ve cevizde olduðu gibi, taþýyýcý olan dýþ kabuk, kabuk strüktürden yararlanýlarak tasarlanan yapýlara benzetilebilir. 18 Þekil 12. Kabuk strüktüre benzetilen yapý [20], Sdney Opera Binasý [21] Þekil 13. Çiçek örnekleri Çiçek örneklerine bakýldýðýnda merkezden daðýlan yapraklar ile Geringer Konutunun ýþýnsal daire formu, BMW binasýnýn çekirdek etrafýna yerleþtirilmiþ yuvarlak mekanlarý ile de papatya, gül strüktür benzetilebilir. Þekil 14. Çiçek strüktürüne benzetilen iç mekan [22], Geringer Konutu Plan ve Cephe Fotoðrafý, California, [23], Münih'te BMW Binasý [11] Þekil 15. Bitki örnekleri Yukarýdaki bitki örneklerine bakýldýðýnda gerek form gerekse strüktür olarak çelik strüktürlü kubbeli yapýlarla benzerlik gösterir. Þekil 16. Dünya Barýþ Kubbesi, [24], Çelik strüktürlü kubbe[25] Þekil 17. Yaprak örnekleri Þekil 18. Lyon-Satolas Havaalaný, Fransa, Açýk alandaki asma strüktür [26] Yapraðýn strüktürünü oluþturan sapý ve damarlarý Lyon-Satolas Havaalaný yapýsýnýn strüktürü ile açýk alandaki asma strüktürlere benzetilebilir. SONUÇLAR Bitki strüktürleri ve bina strüktürleri örneklerinde yapýlan incelemeler sonucunda bitki strüktürleri ile bina strüktürlerinin benzer olduklarý tespit edilmiþtir. Bitkilerin anotomisinde yer alan kök, gövde 'sap', yaprak, çiçek, meyve ve tohum, binalarýn bir temeli, bir kolonu, bir kiriþi, bir çatýsý v.b. bir çok strüktür parçasý olabilmektedir. Doðada bitkiler gibi bir çok doðal diðer öðelerin (kayalar, daðlar, hayvanlar v.b.) strüktürleri ele alýnarak bina strüktürlerinin oluþturulmasýnda deðerlendirilebilir. Kaynaklar 1- Kuban, D., Mimarlýk Kavramlarý, 3. baský, Yem Yayýnevi, Ýstanbul, 1990. 2- Hasol, D., Ansiklopedik Mimarlýk Sözlüðü, 4. baský, Yem Yayýnevi, Ýstanbul, 1990. 3- http://www.supermp3.org/archive/index.php?t-56321.html 4- http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?t=analoji 5- http://www.forumfor.biz/showthread.php?t=37386 6- Aydýnlý, S., Mimarlýkta Estetik Deðerler, 1. Baský, Ý.T.Ü. Mimarlýk Fakültesi Baský Atölyesi, 1993 7- Anþin, R., Tohumlu Bitkiler, 1. cilt, 2. baský, KTÜ Basýmevi, Trabzon, 1994 8- Özdemir, T., Sistematik Botanik, 1. baský, Birol Basýmevi, Ýstanbul, 2003 Fotoðraf Kaynaklarý 9- Ahþap ve Mobilya Sektörü Milano'da buluþtu, Laminart, 44, 2006, S:150-165 10- Ostertag, R., Çaðdaþ Mimarlýk, Mimari Akýmlar II, Yem Yayýn, 1996, s:106-121 11- Kortan, E., Mimarlýk Alanýndaki Son Geliþmeler Üzerine, Mimari Akýmlar II, Yem Yayýn, 1996, s: 9-36 12- Yatsuka, H., Arata Isozaki Mimarlýðý, Mimarlýk Dekorasyon, 1994Aralýk 30, S:54-64 13- Jencks, C., Yeni Modernler, Mimari Akýmlar II, Yem Yayýn, 1996, S:68-89 14- Sir Norman Foster, Architecture for the future, Terrail, Paris, 1996, S: 61-63 15- Toyo Ito, Architecture for the future, Terrail, Paris, 1996, S. 183187 16- Meyhöfer, D., Toyo Ito, Contemporary Japanese Architects, Taschen, Ýtaly, 1994, s:-102-107 17- Hasol, D., Louvre ve Piramit Üzerine, Kültür yapýlarý, Yem Yayýn, Nisan 1994, S:64-70 18- Lýgna+Hannover 2005 (2-6 Mayýs) Dünyanýn önde gelen Ormancýlýk ve Ahþap Endüstrisi Fuarý, Laminart, Nisan-Mayýs 2005, Sayý: 37, Efs Yayýn grubu, S:111-112 19- Torre de Collserola, Barcelona, Spain, Sir Norman Foster) Performances, Architecture for the future, Terrail, Paris, 1996 , S:48-50 20- Hussain-Doshi Cufa (1993), Ahmedabad, Khan, H., Vastu-Shilpa Consultants Ýndia, Contemporary Asian Architects, Taschen, Ýtaly, 1995, S: 147-151 21- Morkoç, S., Anýt ve Karþý-Söylem: Bennelong'un Kulübesi'nden Opera Binasý'na, Mimarlýk 319, Eylül-Ekim 2004, S:73-75 22- Ahþap ve Mobilya Sektörü Milano'da buluþtu, Laminart, 44, 2006, S:150-165 23- Hammons, M., Arthur Dyson, Çaðdaþ Mimarlar 1, Yem Yayýn, Mayýs 1995, S:42-57 24- Fruit Museum, Yamanashi, Japan), Itsuka Hasegawa, Architecture for the future, Terrail, Paris, 1996, S. 160-167 25- Sorkin, M., Sýfýr Noktasý Ýçin Alternatif Fikirler, Yapýlaþma Baskýsýna Karþý Ayrýþtýrýlabilir Bir Plan Önerisi, Mimarlýk 318, Temmuz-Aðustos 2004, S: 52-56 26- Gedizlioðlu, L., Ýzmir'in üç önemli kentsel projesi: Liman, Kordon, Konak, Mimarlýk 316, Mart-Nisan 2004, S: 31-36 19 5531 SAYILI KANUNA AYKIRI OLARAK YAPILAN MESLEKÝ ÝHALELER KAMU ÝHALE KURUMUNCA (KÝK) DURDURULMAKTADIR Odamýz, 4734 sayýlý Kanuna göre Kamu Kurumlarýnca yapýlan 5531 sayýlý Kanunun 4 ncü ve 5 inci maddelerindeki mesleki konulara iliþkin mevzuata uygun olmayan ihaleleri Kamu Ýhale Kurumuna inceleme yapýlmak üzere bildirmektedir. Bu baðlamda, Bursa Orman Bölge Müdürlüðü Keles Orman Ýþletme Müdürlüðünde yapýlan yol planlama ihalesinin incelenmesi sonucunda 4734 sayýlý ve 5531 sayýlý, Kanunlara aykýrý olduðu tespit edilmiþ ve durdurulmuþtur. Bu konudaki belgeler aþaðýdadýr. Bundan böyle, 5531 sayýlý Kanunun 4. ve 5inci maddelerinde sayýlan mesleki konulara ait kamu ihale ilanlarý ve þartnamelerinde, Odamýzýn yayýnladýðý genelgelere dikkat edilmesi ve gereðini ilgililere duyururuz. Oda Yönetim Kurulu 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 DAÐLIK ARAZÝDE TOMRUKLARIN PLASTÝK OLUKLAR ÝÇERÝSÝNDE KONTROLLÜ OLARAK TAÞINMASI (TOKK YÖNTEMÝ) Prof. Dr. H. Hulusi ACAR* Arþ. Gör. Saliha ÜNVER* Erdem KAPLAN** 1. GÝRÝÞ Son yýllarda toplumun çevreye olan duyarlýlýðýnýn artmasý ile ekosisteme yapýlan her tür müdahalenin çevresel etkilerine verilen önem artmýþtýr. Bu durum geçmiþte yalnýzca ekonomik kazanç amaçlý yapýlan ormancýlýk faaliyetlerinin artýk çevresellik, ergonomiklik ve ekonomiklik kriterleri dikkate alýnarak yapýlmasýný gündeme getirmiþtir. Böylece orman ekosistemine en büyük müdahale olan odun hammaddesi üretim faaliyetlerinin minimum kalite ve miktar kaybý ile çevreye zarar verilmeden yapýlmasý ön plana çýkmýþtýr. Türkiye'de piyasanýn endüstriyel odun hammaddesi talebinin %65'i Orman Genel Müdürlüðü tarafýndan karþýlanmakta olup orman iþletmelerinin gelirinin %90'ý bu yolla saðlanmaktadýr. Orman Genel Müdürlüðünün yaptýðý yýllýk ortalama 15 milyon m3 odun hammaddesi üretiminin yaklaþýk %60'ýný endüstriyel odun üretimi, bunun da %40'ýný tomruk üretimi oluþturmaktadýr. Odun hammaddesinin bölmeden çýkarýlmasý güç, pahalý ve çevresel zararý en yüksek olan ormancýlýk faaliyetidir. Yapýlan bir araþtýrmada, bölmeden çýkarma sonrasýnda taþýnan üründe %15-17 oranýnda hacim kaybý ve her kalite sýnýfý arasýnda da %10 oranýnda kayma olduðu belirlenmiþtir (Gürtan, 1975). Bu sonuçlardan, parasal deðeri çok büyük kalite ve miktar kayýplarý ortaya çýkmaktadýr. Ülkemizdeki ormanlarýn büyük kýsmýnýn daðlýk alanlarda bulunmasý nedeniyle odun hammaddesinin bölmeden çýkarýlmasý sýrasýnda %90 oranýnda zemin üzerinde sürüterek bölmeden çýkarma tekniði kullanýlýr. Bu teknikle bölmeden çýkarma sýrasýnda taþýnan ürün, kalan dikili aðaçlara, taþlara ve zemine çarparak kopma, yarýlma, kýrýlma ve pörsüme gibi zararlara uðrar. Piyasanýn odun hammaddesi talebinin karþýlanamadýðý ve endüstriyel odun talebinin yaklaþýk olarak %15'inin ithal edildiði ülkemizde, odun hammaddesindeki bu miktar ve kalite kayýplarý çok büyük önem taþýmaktadýr. Ülkemizde ince çaplý odun hammaddesinin bölmeden çýkarýlmasý sorunu son yýllarda kullanýmý yaygýnlaþan polietilen oluk sistemi ile çözülmüþtür (Acar ve ark., 2005). Geliþmiþ ülkelerde kalýn çaplý ürünlerin bölmeden çýkarýlmasýnda balon ve helikopter gibi tekniklerin kullanýmý yaygýndýr. Ülkemizde ise mekanik olarak sadece orman hava hatlarý kullanýlmaktadýr. Orman hava hatlarý, 300-2000 m mesafeler arasýnda, ormanda açýlan belirli bir koridordan ve genelde havadan taþýma yapan sistemlerdir. Ancak pahalý olmalarý, seri olmamalarý ve 300 m3'ten az ürün olan alanlara kurulmalarýnýn ekonomik olmamasýndan dolayý tercih edilmezler. Balon ve helikopter teknikleri ise hem pahalý olmasý ve hem de teknolojik yetersizlikten dolayý ülkemizde kullanýlamamaktadýr. Daðlýk alanlarda ormancýlýk faaliyetlerinin gerçekleþtirilebilmesi ve en uygun düzeyde faydalanmanýn saðlanmasý ancak geliþmiþ ve çevreye duyarlý taþýma sistemlerinin varlýðý ile mümkün olabilir (Acar ve Ünver, 2006). Kalýn çaplý odun hammaddesinin taþýnmasýnda, arazi þartlarýna baðlý olarak iþ güçlüðünün olmasý, uzun zaman almasý, tehlikeli olmasý, ergonomik ve ekonomik olmamasý, kalan meþcereye ve taþýnan ürüne önemli zararlar verilmesi gibi nedenlerden dolayý ara sistemlerin geliþtirilmesi þarttýr. Bu çalýþmada, kalýn çaplý odun hammaddesinin teknik, ekonomik, çevresel ve ergonomik bir yolla bölmeden çýkarýlmasýný saðlayacak ara bir yöntem geliþtirilmesi amaçlanmýþtýr. Bu sistem kalýn çaplý odunlarýn kablo çekimi ve oluk sistemi kombinasyonu ile taþýnmasýný içerir. Böyle bir sistemin yapýmý ve kullanýmý dünyada da ülkemizde de ilk olacaktýr. 2. TOMRUKLARIN OLUK ÝÇERÝSÝNDE KONTROLLÜ OLARAK KAYDIRILMASI (TOKK) YÖNTEMÝ Sistem plastik oluklardan oluþturulmuþ yapay bir güzergah ile kontrollü çekim ya da kaydýrmayý saðlayan motorlu mekanizma olmak üzere baþlýca iki kýsýmdan oluþur. Sistemin motorlu mekanizma kýsmý; 10 BG motor, tambur, 6-8 mm çapýnda çelik taþýyýcý kablo, en az iki dayanak noktasý, yönlendirme mekanizmasý, frenleme tertibatý, emniyet kablosu, kontrol kolu ile bir redüktörden oluþmaktadýr. Kontrollü kaydýrma ve çekim saðlayan motor, en az 120 volt gücünde ve 40 x 40 boyutlarýnda hidrolik ya da elektrikli olabilir. Motorun yanýna çekim kuvvetini artýrmak ve motora elektrik gücü saðlamak için bir redüktör monte edilmiþtir. Mekanizmanýn tamamý yaklaþýk 80 kg aðýrlýðýnda 31 * KTÜ Orman Fakültesi ** Orman Yüksek Mühendisi olup iki parça halinde rahatlýkla taþýnýp ormandaki üretim sahasýna monte edilebilir. Mekanizma düz bir zemin üzerine, tüm ayaklarý zeminle saðlam olarak temas edecek þekilde araziye yerleþtirilmeli ve bir ya da birkaç aðaca emniyet halatlarý ile sýkýca baðlanarak sabitlenmelidir. Plastik oluklardan oluþan güzergah toprak yüzeyinde kurulurken her hangi bir koridor açýlmasý gerekmez. Güzergah, %10-70 arasýndaki eðimlerde araziye dik olarak, daha yüksek eðimlerde ise eþyükselti eðrilerine açýlý þekilde kurulur. Plastik oluklar diþi ve erkek olarak isimlendirilen uç kýsýmlarýndan vidalarla birbirine monte edilebilmektedir. Bu sistem ile taþýma, motor çalýþtýrýlmadan yukarýdan aþaðýya kontrollü kaydýrma þeklinde yapýlabildiði gibi, motor gücü ile aþaðýdan yukarýya doðru çekilerek de yapýlabilmektedir. Yukarýdan aþaðý doðru taþýmada oluklarýn uçlarý bir sonraki oluðun içine gelecek þekilde, aþaðýdan yukarý çekim de ise bir üsttekinin üzerine gelecek þekilde monte edilmelidir. Böylece tomruklarýn oluk güzergahý içerisindeki baðlantý yerlerinde takýlmasý engellenmiþ olur (Þekil 1). leþtirilir ve çekme ya da kaydýrma iþlemine geçilir. Tomruklarýn yukarýdan aþaðý doðru kaydýrýlmasý, motor çalýþmadan sadece tamburdan cer kablosunun kontrollü boþaltýlmasý þeklinde yapýlýr. Kontrollü kaydýrma iþi tamamlandýktan sonra motor çalýþtýrýlýp boþ cer kablosunun tambura geri sarýlmasý ile döngü tamamlanmýþ olur (Þekil 2.a). (a) yukarýdan aþaðýya kontrollü kaydýrma (b) aþaðýdan yukarýya doðru kontrollü çekme (a) Yukarýdan aþaðýya kontrollü kaydýrma Þekil 2. TOKK sistemi ile kalýn çaplý ürünlerin taþýnmasý þekilleri (b) Aþaðýdan yukarýya motor gücü ile çekim Þekil 1. Güzergah kurulumunda oluk pozisyonlarý ve her iki yönde kontrollü taþýma Güzergahýn kurulmasý, sistemin taþýnmasý ve monte edilmesi genelde iki iþçi ile, çalýþtýrýlmasý ise bir operatör ve yanýnda bir veya iki iþçi ile yapýlabilmektedir. Kaydýrma mesafesi 300 m'ye kadar olup bu mesafe düz güzergahlarda daha da artýrýlabilir. Tomruklar oluk içerisine alýnýrken 1/3 veya 1/4 çapýnda kesilmiþ oluklar üzerinden hat üzerine yer- Aþaðýdan yukarý doðru taþýmada ise yukarý kýsýmda araba yolunun bulunduðu durumda sistem yol kenarýndaki bir MB-Trac orman traktörüne, yol bulunmamasý durumunda ise orman içine taþýnmýþ kendinden motorlu-tamburlu mekanizmaya monte edilir (Þekil 2.b). 3. YÖNTEMÝN DEÐERLENDÝRÝLMESÝ Kalýn çaplý ürünlerin bölmeden çýkarýlmasý için alternatif olarak geliþtirilmiþ bu sistem, kullanýlan diðer yöntemlere oranla teknik, çevresel, ekonomik ve 32 ergonomik açýdan önemli avantajlara sahiptir. Güzergahý oluþturan plastik oluklar hafif olduklarý için araziye kurulumu ve sökümü kolay olup deðiþik aparatlar gerektirmeden, en fazla bir günde yapýlabilmektedir. Güzergah arazi koþullarýna baðlý olarak dik ya da istenilen eðimde kurulabilmektedir. Oluklardan oluþan güzergahýn araziye monte edilmesi taþýma yönü dikkate alýnarak yapýlmalýdýr. Aksi halde taþýma sýrasýnda tomruklar baðlantý yerlerinde takýlarak zarar görebilir. Bu sistemde ne oluk güzergahý ne de motor mekanizmasýnýn kurulmasý sýrasýnda ekosisteme hiçbir müdahale yapýlmamaktadýr. Böylece kalan aðaçlara, gençliðe ve orman topraðýna zarar verilmesi minimuma indirilmiþ olur. Orman topraðý yerine plastik oluklardan oluþan suni güzergah üzerinde tomruklarýn taþýnmasý, ölü örtü kaybý, toprak sýkýþmasý ve erozyon gibi çevresel zararlar ile taþýnan üründe oluþacak miktar ve kalite kayýplarý en aza indirilir. Ayrýca tomruklarýn taþýnmasý kontrollü olarak yapýldýðý için kalan dikili aðaçlarda oluþacak yaralanmalar ile fidanlarýn ölümü sorunu ortadan kaldýrýlmýþ olur. Bu durum, özellikle kabuk böceði tehlikesi olan Doðu Karadeniz ormanlarý için çok önemlidir. Ýþçi sadece kurulum sýrasýnda motor mekanizmasýnýn kurulduðu alana çýkar. Tomruklarýn taþýnmasý kontrol kolu ve frenleme mekanizmasý yardýmý ile gerçekleþir. Gerekirse araba yolundan da sisteme kumanda edilebilir. Ýþçiler orman içerisinde sürekli hareket etmez ve taþýnan ürüne itme ya da çekme müdahalesinde bulunmaz. Bu sistem ile iþçilerin zor arazi koþullarýnda yürümesi ortadan kalkacak ve iþ kazalarý azalacaktýr. Bu sistemle kalýn çaplý ürünlerin bölmeden çýkarýlmasý, diðer yöntemlere oranla çok daha kýsa sürede gerçekleþmektedir. Böylece önemli oranda zaman ve iþ gücü tasarrufu saðlanýr. Günümüzde orman kooperatifleri ve orman köylülerine ihale usulü ile yaptýrýlan bu iþler zamanýnda tamamlanmadýklarýnda iþçilerden belli miktarda kesintiler yapýlmaktadýr. Bu sistem sayesinde iþçi ve kooperatifler bu riskten de kurtulmuþ olacaklardýr. Ayrýca bu sistemde sadece kuruluþ aþamasýnda kalifiye iþçiye ihtiyaç duyulacak, taþýma aþamasýnda herhangi bir eðitime ihtiyaç olmayacaktýr. Geliþtirilen bu sistemin maliyeti ortalama 10-15 bin YTL arasýndadýr (Mekanizma 5-8 bin YTL, oluk 57 bin YTL). Bu portatif sistem ülkemizde kullanýlan kýzaklý hava hatlarý gibi diðer pahalý ve kurulumu güç makineli bölmeden çýkarma tekniklerine oranla çok daha ucuz, pratik ve verimlidir. Gürtan (1975)'a göre bölmeden çýkarma çalýþmalarý sýrasýnda oluþan kalite ve miktar kayýplarý sonucu oluþan büyük ekonomik kayýplar ile çevresel ve ergonomik olumsuzluklar da bu sistem sayesinde azaltýlabilecektir. 4. SONUÇLAR Üretim çalýþmalarýnýn en pahalý safhasýný oluþturan bölmeden çýkarma yöntemlerinin geliþtirilmesi, üzerinde hassasiyetle durulmasý gereken konulardandýr. Ülkemiz ormanlarýnda yýlda yaklaþýk 15 milyon m3 odun hammaddesi üretilmekte olup 2006 yýlýnda bu ürünlerin sürütülmesi ve toplanmasý için genel üretim giderleri (400 000 000 YTL) bütçesinde ayrýlan pay (143 565 000 YTL) tüm bütçenin yaklaþýk %36'sýný oluþturmaktadýr (OGM, 2006). Giderler arasýnda en büyük paya sahip olan sürütme faaliyetlerinin yeni yöntemler geliþtirilerek daha ekonomik ve etkili hale getirilmesi Orman Genel Müdürlüðü bütçesi için önemli katký saðlayacaktýr. Bu sistemde, taþýnan ürün zemine sürtünerek ya da çarparak zarar görmeyeceði için miktar ve kalite kaybýna da maruz kalmayacaktýr. Ayrýca zor arazi koþullarýndan dolayý bölmeden çýkarýlamadan ormanda terk edilme durumu da söz konusu olmayacaktýr. Bu da orman iþletmeciliði adýna önemli bir artý ekonomik kazanç oluþturacaktýr. Sonuç olarak ormancýlýkta aðýr odun hammaddesinin bölmeden çýkarýlmasýnda ilk kez uygulanacak olan TOKK sistemi ekonomik, pratik, verimli ve basit bir yönteme sahiptir. Portatif ve çevreye duyarlý bu sistem ekosisteme ve taþýnan ürünlere çok az zarar vermesi ile hava hattý gibi pahalý makinelere önemli bir alternatif teþkil edebilecektir. Ýnce çaplý ürünlerin taþýnmasýnda baþarýlý sonuçlar veren oluk sisteminin yarý mekanize hale getirilmesiyle oluþturulan TOKK sistemi gelecekte çevre etki deðerlendirme (ÇED) ve ergonomik açýlardan da çok cazip durumdadýr. Geliþmeye açýk bu sistem üzerinde yeni çalýþmalar yapýlarak tanýtým ve iþçi eðitimlerine gidilmelidir. 5. KAYNAKLAR 1. Acar, H.H., Eroðlu, H., Özkaya, M.S., 2005, Daðlýk Arazide Üretilen Ýnce Çaplý Odunlarýn Plastik Oluk Sistemleriyle Bölmeden Çýkarýlmasý Ýmkanlarý Üzerine Bir Araþtýrma, OGM Proje No:2003A050090, 117s., Ankara. 2. Acar, H.H., Ünver, S., 2006, Ýnce Çaplý Odun Hammaddesinin Polietilen Oluk Sistemi Ýle Bölmeden Çýkarýlmasýnda Ýþ Verimi: Giresun Yöresi Örneði, Kastamonu Orman Fakültesi Dergisi, 154-163, Kastamonu. 3. Gürtan, H., 1975, Daðlýk ve Sarp Arazili Ormanlarda Kesim ve Bölmeden Çýkarma Ýþlerinde Uðranýlan Kayýplarýn Saptanmasý ve Bu Ýþlemlerin Rasyonalizasyonu Üzerine Araþtýrmalar, Tübitak Yayýnlarý, No:250, TOAG Seri No:38, Ankara. 4. Orman Genel Müdürlüðü (OGM), 2006, Döner Sermaye Bütçesi, 127s., Ankara. 33 AKTARLAR VE TIBBÝ BÝTKÝ TÝCARETÝ ÜZERÝNE BÝR ARAÞTIRMA (Doðu Karadeniz Bölgesi Örneði) Arþ.Gör. Mahmut M. BAYRAMOÐLU* Doç.Dr. Devlet TOKSOY* 1. Giriþ Bitkiler dünyasý bize sýnýrsýz renkler ve biçimler zenginliði sunarlar. Ama yalnýzca bununla yetinmezler. Yaþamýmýzý sürdürebilmemiz için gerekli olan oksijeni, besinleri saðlar ve saðlýðýmýzý korurlar. Yani bitkiler ve insanlar arasýnda, insanlýk tarihi kadar eski olan, çok yakýn bir iliþki vardýr. Günümüzden binlerce yýl önce insan, bitkilerin tedavi edici gücünü tanýmýþ ve saðlýklý yaþayabilmek için ondan yararlanmýþtýr [1]. Bitkiler ile tedavi insanlýðýn var oluþundan bugüne kadar devam etmiþtir. Hastalýk etkenliklerinin insanlardan daha önce dünya üzerinde bulunduklarý düþünülmektedir. Buradan yola çýkarak ilk insanlarýn hastalýklara karþý bir koruma yöntemi olmalýdýr. Zamanla bu korunma yani tedavi dini inanýþlara baðlanmýþtýr. Sümerler ay ve yýldýzlarýn hareketleri ile dünyada olup bitenler arasýnda bir iliþki bulunduðuna inanýr ve hastalýklarý da bu hareketlere baðlarlardý. Bu tip inanýþlar insanlarý hastalýklarýn tedavisi için sihirden yardým aramaya kadar götürmüþtür [2]. Uzun ve oldukça karanlýk bir dönemden sonra insanlar yavaþ yavaþ etrafýndakileri tabiat elemanlarýný (su, toprak, bitkiler vs.) tedavi aracý olarak kullanmaya baþlamýþlardýr. Bu döneme ait hiçbir önemli kaynaða sahip deðilsekte, atalarýmýzýn birçok acý deneyden sonra bitkileri faydalý ve zehirli diye iki bölüme ayýrmýþ olduklarý kanýsý kuvvetlidir [3,4]. Anadolu insaný Yontmataþ (Paleolitik) çaðýndan beri bitkileri tedavi maksadýyla kullanmaktadýr [5,6,7]. Hakkari'nin güneyinde yer alan 'Þanidar maðarasýnda' ortaya çýkartýlan Neanderthal mezarlar içinde bulunan bitki örnekleri bu varsayýmýn saðlam kanýtlarýdýr [5]. Hititler hastalýðý Tanrýlarýn insanlarý cezalandýrmalarý olarak kabul ederlerdi. Bu nedenle tedavide ilaç ve sihir beraberce kullanýrlardý [8]. Grek döneminde tedavi ve bitkisel droglar hakkýnda çok önemli eserler yazýlmýþ ve bu eserler yüzlerce yýl Ýslam ve Avrupa uygarlýklarýný etkilemiþtir. Osmanlý dönemi genellikle Selçuklu ve Ýslam uygarlýklarýnýn devamýdýr [9,10]. Osmanlýlar Anadolu ya yerleþtikten sonra Selçuklulardan kalma bütün tedavi ve yardým kurumlarýný muhafaza etmekle beraber Anadolu ve Rumeli de yeni týbbi kurumlar ve hastaneler meydana getirmiþlerdir [11,12]. Osmanlý döneminde halkýn ilaç gereksinimleri hekimler ya da aktarlar tarafýndan hazýrlanan karýþýmlar ile karþýlanýyordu. 1868 yýlýnda Ýstanbul'da 45 eczaneye karþýlýk 2000 aktar bulunmasý, aktarlarýn halk saðlýðýnda ki önemini belirtecek bir kanýttýr [15]. Aktar (attar), ilaçlarýn yapýlmasýnda kullanýlan bitkisel, hayvansal ve madensel ilkel maddeleri satan insanlar için kullanýlan bir kelimedir [13,14]. Osmanlý döneminde Ýstanbul'da ki aktarlarýn aþaðýdaki þeklide 3 gruba ayrýlmakta olduðu kaydedilmektedir: 1- Üstad aktarlar (Esnaf-ý hacegan-ý attaran). 2- Gezici aktarlar (Esnaf-ý attaran-ý seyyaran). 3- Yahudi aktarlar (Esnaf-ý attaran-ý Yahudan). Bunlarýn haricinde bir de "Ýnce aktar" olarak isimlendirilen aktarlar vardýr. Bunlar nadir droglarý bulunduran aktarlardýr.[16] 20. yüzyýlýn ikinci yarýsýndan sonra ortaya çýkan hýzlý nüfus artýþý, teknolojik geliþmeler, bireylerin gelir düzeylerinin artmasý ve eðitim düzeylerinin yükselmesi, toplumlarýn deðer yargýlarýndaki deðiþim nedenlerinden dolayý, en önemli doðal kaynaklardan biri kabul edilen orman kaynaklarýna yönelik talebin nitel ve nicel olarak deðiþtiði görülmektedir. Bu kapsamda, orman kaynaðýnýn ürettiði odun hammaddesi dýþýnda kalan, daha çok hizmet ya da koruma yönü aðýr basan, su kalitesini iyileþtirme, karbon tutma, toprak koruma, yaban hayatýný ve biyolojik çeþitliliði koruma, rekreasyon fýrsatlarý saðlama ve estetik gibi iþlevlerine olan talebin artmasý ve bu yöndeki bilinçlenme-ler, çok yönlü faydalanma ilkesinin ormancýlýða girmesine neden olmuþtur. Ortaya çýkan bu geliþmeler neticesinde ormancýlýðýn kapsamýnda deðiþiklikler oluþmuþ ve toplum taleplerini dikkate alan ve çok yönlü 34 * K.T.Ü. Orman Fakültesi faydalanmayý amaçlayan ormancýlýk anlayýþý gündeme gelmiþtir [17]. Bu çok yönlü faydalanma ilkesi ýþýðýnda orman kaynaklarýndan odun hammaddesi dýþýnda, özellikle odun dýþý ürünler kapsamýnda bitkisel ürünler önemli yer almaktadýrlar. Sentetik ve kimyasal içerikli ilaçlarýn, yan etkilerinin ortaya çýkmasý, geleneksel kullanýmlarýn yaný sýra odun dýþý ürün olan týbbi ve aromatik bitkilerden yararlanýlmayý tetikleyen önemli bir unsur olmuþtur. Farklý tespitler olmakla birlikte geleneksel ve modern ilaç yapýmýnda 35.000-70.000 bitki türünün kullanýldýðý belirtilmektedir[18]. Yine Dünya Saðlýk teþkilatýnýn tespitlerine göre 20.000 bitki türü týbbi amaçlarla kullanýlmaktadýr[19]. Ülkemizde týbbi bitkilerin sayýsý kesin olarak bi-linmemekle birlikte 500 kadar bitkinin bu özelliklere sahip olduklarý tahmin edilmektedir[20,21]. 1980 yýlýnda ABD'de bitkisel ilaçlarýn piyasasý 8 milyar dolar olarak gerçekleþmiþtir. Bu deðer 1985 yýlýnda 18 milyar dolara ulaþmýþtýr. Japonya da ise reçeteli bitkisel ilaçlarýn satýþý 1983 yýlýnda 2.6 milyar dolar olarak gerçeklemiþtir. Bu deðer o yýl Japonya da yapýlan tüm reçeteli ilaç satýþýnýn %1520'sini oluþturmaktaydý. Ayný deðer ABD'de ki reçeteli ilaç piyasasýnýn %25'ini, Almanya'da ise %35-40'ýný teþkil etmektedir [22]. Cenevre' de ki Uluslar Arasý Ticaret Merkezinden (UNCTAD) alýnan verilere göre, Dünya'da yýllýk bitkisel drog ticaretinin deðeri 800.000.000 dolardýr. 1991 - 1998 yýllarý arasýnda en fazla týbbi bitki ihracatý ülkeler arasýnda Çin yýlda ortalama 139.750 ton ile baþý çekerken Hindistan 36.750 ton ve Almanya 15.050 ton ile Çin'i takip eden ülkelerdir [23]. Ýthalatta ise 1991 - 1998 yýllarý arasýnda en çok týbbi bitki ithalatýnda Hong Kong yýllýk 73.650 ton ile birinci, Japonya yýllýk 56.750 ton ile ikinci ve Amerika 56.000 ton ile üçüncü sýrada yer almýþlardýr[23]. Yurtiçi ilgili kurumlardan derlenen istatistiksel rakamlar Türkiye'nin 1999-2003 yýllarýný kapsayan son beþ yýllýk týbbi ve aromatik bitkiler ihracat miktarlarýnýn yýllara göre 33.000 ile 52.000 ton arasýnda gerçekleþtiðini göstermektedir. Özgüven ve arkadaþlarýnýn Türkiye de ki ilgili kamu kurum ve kuruluþlar ve firmalardan elde etkileri bilgiler ile hazýrlamýþ olduklarý rapora göre, Türkiye 1999 - 2003 yýllarý arasýnda toplam 302,170,000$ dolarlýk týbbi bitki ihracatý yapmýþtýr[24]. Bu rapora göre Türkiye Almanya'dan sonra dünyada 6. sýrada yer almaktadýr. Bir baþka çalýþmada Türkiye'nin 110 ülkenin sýralandýðý týbbi bitki ihracatý yapan ülkeler listesinde 18. sýrada yer almýþtýr. Doðu ve Güney Doðu Avrupa da ise Türkiye ihracatta 5. sýrada iken ithalatta 8. sýrada yer almaktadýr [23]. Týbbi bitkilerin hem ticari hem de etnofarmakolojik amaçlý kullanýmý geliþmiþ ülkelerdekine benzer þekilde ülkemizde de gün geçtikçe artmaya devam etmektedir. Ülkemizde týbbi ve aromatik bitkilere olan talep genellikle aktarlar tarafýndan karþýlanmaktadýr. Bu kapsamda aktarlar týbbi ve aromatik bitkilerin pazarýnda önemli rol oynamaktadýrlar. Bu çalýþma ile Doðu Karadeniz Bölgesi'ndeki aktarlarýn, sosyo-ekonomik ve demografik özellikleri ile aktar iþletmelerinin genel özelliklerinin ortaya konulmasý amaçlanmýþtýr. 2. Materyal ve Yöntem Tablo 1. Aktar iþletmelerinin illere göre daðýlýmý ÝL Aktar (Adet) Yüzde (%) Trabzon 11 44,0 Rize 4 16,0 Artvin 1 4,0 Giresun 1 4,0 Gümüþhane 3 12,0 Ordu 3 12,0 Bayburt 2 8,0 TOPLAM 25 100,0 Araþtýrma alanýný ve konusunu, Doðu Karadeniz Bölgesinde ki (Artvin, Rize, Trabzon, Gümüþhane, Bayburt, Giresun, Ordu) illerde týbbi bitki satýþý yapan aktarlar ile yapýlan anket verileri oluþturmaktadýr. Araþtýrma bölgesindeki aktarlar aþaðýdaki tablo da ve-rilmiþtir. Konusu itibariyle çalýþma bir saha çalýþmasý olduðundan öncelikle uygun olacak araþtýrma modeli belirlenmiþ ve Tanýmlayýcý Araþtýrma Modeli seçilmiþtir. Tanýmlayýcý araþtýrma modelinin uygulanmasýnda gerekli veri ve bilgiler ise aktarlar ile yapýlmýþ olan anketler ile saðlanmýþtýr. Týbbi bitki ticareti yapan iþletmelerin kendilerine ait bir odalarý, sendikalarý (aktarlar odasý ya da baharatçýlar birliði gibi) olmadýklarýndan bu iþletmelere ulaþmak oldukça zor ve zahmetli olmuþtur ve bu sebepten 35 dolayý Kartopu Örneklemesi uygulanmýþ olup Yüzyüze Mülakat (Kiþisel Görüþme) Yöntemi seçilmiþtir. Anketler, literatür araþtýrmasý ve ön anket çalýþmasý ile elde edilen bilgiler göz önünde bulundurularak, açýk sonlu, kapalý uçlu sorular ve çok seçenekli soru formlarýndan oluþturulmuþtur. Çalýþma bölgesindeki aktarlarýn tamamý ile çalýþýldýðý için tam sayým yöntemi uygulanmýþ, ancak bölgede belirlenen 27 aktardan 25'i ankete katýlmýþtýr. Anket çalýþmalarý ile elde edilen bilgiler SPSS 11.0 istatistik paket programýna bilgisayar ortamýna girilmiþtir. Aktarlarýn sosyo-ekonomik ve demografik özellikleri ve genel özelliklerine iliþkin yüzdeler hesaplanmýþtýr. 3. Bulgular Anketler ile elde edilen veriler iki kýsýmda incelenmiþtir. Birinci bölümde aktarlarýn sosyo-ekonomik ve demografik özellikleri ortaya konulmuþtur. Ýkinci kýsýmda ise aktarlarýn genel özellikleri ile birlikte sattýklarý bitki türleri ve yýllýk satýþ miktarlarý ortaya konulmuþtur. 3.1. Aktarlarýn Sosyo-Ekonomik ve Demografik Özelliklerine Ait Bulgular Aktarlarýn yaþlarý 19 ile 63 arasýnda deðiþmekte olup yaþ ortalamalarý 39,6 yýl olarak hesaplanmýþtýr. Ankete katýlan aktarlarýn cinsiyet daðýlýmlarýna bakýldýðýnda erkekler 23 kiþi ve %92'lik bir orana sahipken, bayanlar 2 kiþi ve %8'lik bir yüzdede kalmýþlardýr. Cinsiyet daðýlýmý göz önüne alýndýðýnda bu mesleðin erkek egemen bir meslek olarak yapýldýðý gözükmektedir. Bu mesleðin babadan oðla geçmesi veya usta çýrak iliþ-kisi ile mesleðin bir nesilden diðer bir nesile aktarýlmasý söz konusu olduðundan, iþletmecilikte bayanlarýn oraný düþük çýkmýþtýr. Aktarlarýn cinsiyet daðýlýmlarýna iliþkin sonucu destekler nitelikteki DÝE'nin hazýrladýðý hane halký istatistiði çalýþmasýna göre, 2000 yýlýnda 20.5 milyon istihdam içinde kendini giriþimci olarak ifade edenlerin sayýsý sadece 488 bindir. Bu toplam istihdamýn sadece %2.4'üdür. Bunlarýn 447.000 (%91.6)'i erkek, 41.000 (%8.4)'i kadýn giriþimcilerden oluþmaktadýr [25]. Anket yapýlan aktarlarýn eðitim durumlarý yýl olarak hesaplanmýþ olup aktarlarýn %24'ü 5 yýl, %20'si 8 yýl, %40'ý 11 yýl, %4'ü 14 yýl, %12'si 15 yýllýk eðitim almýþlardýr. Aktarlarýn minimum eðitim süresi 5 yýl, maksimum eðitim süresi 15 yýl ve ortalama eðitim süresi 9,5 yýl olarak hesaplanmýþtýr. Bu ortalama eðitim yýlý ülkemiz eðitim sisteminde lise 2. sýnýfa denk gelmektedir. Türkiye'de küçük ve orta büyüklükteki iþletmelerin eðitim seviyesinin orta ikinci sýnýf seviyesinde olduðu göz önüne alýndýðýnda [26], birer çok küçük iþletme olan aktarlarýn eðitim seviyesi bu ortalamanýn üstündedir. Aktarlarýn %40'ý aktarlýktan baþka gelir kaynaklarýnýn olduklarýný, %60'ý ise baþka gelir kaynaklarýnýn olmadýklarýný belirtmiþlerdir. Aktarlýktan baþka gelir kaynaðý olduðunu belirten 10 aktarýn diðer gelir kaynaklarý olarak, emekli maaþlarý, gayrimenkullerden aldýklarý kiralar, tarým ürünlerinden (fýndýk, çay, kivi) elde ettikleri gelirler sayýlabilir. Aktarlara sadece týbbi bitki satýþýndan kazandýklarý aylýk gelirlerine bakýldýðýnda %64'ü 0-5000TL, %12'si 5001-10.000TL, %4'ü 10.000TL ve üstünde kazançlarý olduklarý belirlenmiþtir. 20 iþletmenin týbbi bitki satýþýndan aylýk gelirleri 200TL ile 40.000TL arasýnda deðiþmektedir. Bir iþletmenin ortalama aylýk geliri 4.800TL olarak hesaplanmýþtýr. Ancak bu gelirlerden sigorta primi, genel iþletme giderleri, vergiler vb. giderler çýkartýlmamýþtýr. Aktarlarýn çoðu aylýk kazançlarýný ticari sýrlarý olarak görmektedirler. 5 iþletme bu soruya aylýk gelirlerinin ticari sýrlarý olduklarýný belirterek cevap vermemiþtir. 3. 2.Aktar Ýþletmelerinin Genel Özelliklerine Ait Bulgular Bu bölümde; aktarlarýn faaliyet yýllarý, iþletmelerde çalýþan personel sayýsý, yýllýk cirolarý, sendikal durumlarý, bitkiler hakkýnda bilgileri nerelerden ve nasýl edindikleri, pazarlama faaliyetlerinde bulunup bulunmadýklarý, bitki satýþýnýn yasal mevzuatý hakkýnda bilgi düzeyleri, karýþým yapýp yapmadýklarý ve aðýrlýklý olarak sattýklarý bitki türlerinin yýllýk miktarlarý ortaya konmaya çalýþýlmýþtýr. Aktarlarýn %20'sinin 1-3 yýllýk, %40'ýnýn 4-10 yýllýk ve %40'ýnýn 10 yýldan uzun bir süredir faaliyette olduklarý belirlenmiþtir. Bitki piyasasýnýn her geçen gün büyümesi, yeni firmalarýn piyasaya katýlmasý ve bu piyasaya da tutunabilmek için etkili ve kaliteli ürünler üretmelerinin yanýnda etkili reklamlar ile birlikte insanlarýn dikkatlerini çekmeyi baþarmalarý ile birlikte bitkilere olan talep artmýþtýr. Piyasada böyle bir talebin bulunmasýndan dolayý yeni iþletmelerin kurulmasý kaçýnýlmazdýr. Anket yapýlan iþletmelerin %20'sinin yeni iþletmeler olmasý böyle bir talebin 36 olduðunu göstermektedir. Ýþletme sahiplerinin %20'si iþletmelerinde kendileri dahil olmak üzere 1 kiþi, %52'si 2 kiþi ve %28'i 3 kiþi çalýþtýklarýný belirtmiþlerdir. Dünyanýn geliþmiþ ülkelerinde ve ülkemizde 1-9 arasýnda çalýþaný olan iþletmeler çok küçük iþletmeler olarak isimlendirilmiþtir [27]. Bu sýnýflamaya göre aktarlar çok küçük iþletmelerdir. Aktarlarýn %72'si iþletmelerinde 500 üründen az, %20'si 500-1000 ürün ve %8'i 1000 üründen fazla çeþitlerinin olduklarýnýn belirtmiþlerdir. Bir iþletmede minimum 20, maksimum 1500 ürün ve ortalama 507 ürün bulunduðu belirlenmiþtir. Aktarlar sattýklarý ürün çeþidinin ortalama %56'sýnýn týbbi bitki olduðunu belirtmiþlerdir. Bu sebeple bir aktarda ortalama 284 týbbi bitki çeþidi bulunmaktadýr. Anketin yapýldýðý Doðu Karadeniz Bölgesinde bulunan aktarlarýn bazýlarý aktarlýðý kuruyemiþçilik, market iþletmeciliði gibi asýl iþletmelerinde küçük bir alanda yapmaktadýrlar. Bu sebepten dolayý yukarýda verilen ürün sayýlarý-nýn tamamý bitki deðildir. Aktarlarýn %36'sýnýn 0-50.000 TL, %12'sinin 50.001-100.000TL, %12'sinin 100.001-150.000TL, %8'inin 150.001TL ve üstünde yýllýk cirolarý olduklarý belirlenmiþtir. 8 iþletme bu soruya yýllýk cirolarýnýn ticari sýrlarý olduklarýný belirterek cevap vermemiþtir. 17 iþletmenin yýllýk cirolarý 10.000 TL ve 500.000TL arasýnda deðiþmekte olup, ortalama yýllýk cirolarý 87.000 TL olarak hesaplanmýþtýr. Aktarlar týbbi bitki satýþlarýndan elde ettikleri gelirlerin yýllýk cirolarýnýn ortalama %45,4'ünü oluþturduklarýný belirtmiþlerdir. Böylece aktarlarýn sadece bitki satýþýndan elde etikleri yýllýk cirolarý ortalama 39.498TL'dir. 1 Ekim 1985 tarihli Saðlýk Bakanlýðý'nýn yayýnlamýþ olduðu aktarlarýn zehirli bitkisel droglarý ve ilaç imal etmelerini yasaklayan genelgeye raðmen %40'ý kendile-rine ait karýþýmlarýnýn olduðunu ve bu karýþýmlarý sattýklarýný, %60'ý ise kendilerine ait karýþýmlarýnýn olmadýklarýný belirtmiþlerdir. Aktarlardan karýþýmým var diyenlerin 1-200 arasýnda deðiþen karýþýmlara sahip olduklarý belirlenmiþtir. Verilen bu cevap ýþýðýnda bir aktarýn ortalama 10 adet karýþýmý olduðunu söylemek mümkündür. Aktarlarýn %60'ý karýþýmlarýnýn olmadýklarýný belirtseler de hemen hemen her aktar kendine has karýþýmlarý poþetleyip satmaktadýr. Aktarlarýn %52,4'ü bitkiler hakkýndaki bilgileri kitap-lardan, %30,9'u internetten, %14,3'ü satýcý firmalardan ve %2,4'ü aileden gelen bilgileri ile bitkiler hakkýnda bilgileri edindiklerini ifade etmiþlerdir. Aktarlarýn %84'ünün bitkilerin toplanmasý, iþlenmesi ve satýþýyla ilgili kanunlar hakkýnda bilgilerinin olduklarý, %16'sýnýn ise bu konuyla ilgili bilgilerinin olmadýklarý belirlenmiþtir. Aktarlarýn bitkilerin toplanmasý, iþlenmesi ve satýmýyla ilgili hukuki bilgisi olanlarýnýn bilgileri 3 baþlýk altýnda toplanmaktadýr. Bunlar; satýþ için sertifikasyon, toplanmasý için orman iþletmesinden gerekli olan izin ve üretim konularýdýr. Aktarlarýn %92'sinin her hangi bir sendika ya da oda gibi mesleki örgüte baðlý olduklarý, %8'inin ise herhangi bir mesleki örgüte baðlý bulunmadýðý belirlenmiþtir. Belirtilmesi gereken önemli nokta aktarlarýn kendilerine ait her hangi bir sendika ya da mesleki odalarý olmadýðýndan dolayý tamamýna yakýnýnýn Esnaf ve Sanatkârlar Odasýna üye olduðudur. Aktarlarýn sendika ya da mesleki odalarý olmamalarýna raðmen, "Tüm Aktarlar, Baharatçýlar ve Týbbi Aromatik Bitkiler Derneði" bulunmaktadýr. Ancak bazý nedenlerden dolayý aktarlar derneðe üye olmamakta ve etkinliklerine katýlmamaktadýrlar. Aktarlarýn %32'si satýþlarýný arttýrmak için her hangi bir pazarlama faaliyetinde bulunurken, %68'i pazarlama faaliyetlerinde bulunmamaktadýr. Her hangi bir pazarlama faaliyeti içerisinde olan aktarlarýn %33,3'ünün tv reklâmlarý, %16,7'sinin promosyonlar, %25'inin radyo reklâmlarý ve %25'inin ise memnun kalan müþterilerinin yapmýþ olduðu reklâmlarý kullandýklarý belirlenmiþtir. Aktarlarýn %88'sinin Ýl Saðlýk Müdürlükleri ve Tarým Ýl Müdürlükleri ekiplerince belirli periyotlarla denetlendikleri, %12'sinin ise her hangi bir resmi kurum tarafýndan denetlenmedikleri belirlenmiþtir. Aktarlara aðýrlýklý olarak en çok sattýklarý 10 bitki türünü ortalama yýllýk satýþ miktarlarýyla birlikte sýralamalarý istendiðinde nane 4430kg, kuþburnu 3885kg, ýhlamur 3820kg, sinameki 3295kg, pul biber 2700kg, adaçayý 1285kg, kekik 1175kg, karabiber 1100kg, pa-patya 1072kg ve rezene 1060kg ile ilk 10 sýrayý oluþturmuþtur. Aktarlar aðýrlýklý olarak 45 bitki türünü sattýklarýný belirtmiþlerdir. 45 bitkinin toplam yýllýk satýþ miktarý 31067kg'dýr. Buna göre bir aktar yýllýk ortalama 1243 kg bitki satmaktadýr. Anket çalýþmasý ile ticarete konu olan bitki türlerine bakýldýðýnda bunlarýn ulusal ve uluslar arasý 37 antlaþmalar ile koruma altýna alýnan ya da ticareti yasaklanan bitki türü listelerinde yer almadýklarý görülmüþtür. Ticarete konu olan bitki türlerinin baþýnda yer alan nane, kuþburnu, ýhlamur gibi bitkiler Türkiye'nin ihraç ettiði bitkiler arasýndadýr. Türkiye'de ticari amaçlar ile toplanýp ihraç edilen ve tehdit altýnda bulunan 50 tür arasýnda da listeden her hangi bir bitki türü bulunmadýðý tespit edilmiþtir. 4.SONUÇLAR VE ÖNERÝLER Çalýþma toplam 25 aktar ile yapýlan anketlerden oluþmaktadýr. Tam sayým yöntemi ile bulunan 25 aktarýn illere göre daðýlýmýna bakýldýðýnda Trabzon ili 11 adet aktarla Doðu Karadeniz Bölgesinin týbbi bitki ticaretinin merkezini oluþturmaktadýr. Ýllerdeki aktar sayýlarýna etki eden faktörleri illerin nüfuslarý, bölgenin coðrafi konumu, kültürel ve ekonomik özellikleri olarak sýralayabiliriz. Bu faktörlerin yanýnda þehirlerdeki baharat kullanýmýnýn da bitkilere olan talep üzerindeki etkisi gözden kaçýrýlmamasý gereken bir husustur. Aktarlarýn yaþlarýna bakýldýðýnda genç aktarlarýn oraný dikkat çekmektedir. Sektörün geliþmesi ile birlikte bitkilere olan talep artmakta ve bu artan talebin karþýlanmasý için yeni aktarlarýn açýlmasý gerekmektedir. Aktarlýk nesilden nesile aktarýlan, usta çýrak iliþkisi ile yürütülen bir meslek olduðundan çýraklýklarýný tamamladýklarýna inanan genç giriþimciler kendi iþletmelerini kurmaktadýr. Ýþletmecilik konusunda kadýnlara ait olan %8'lik oran aslýnda Türkiye'de kadýnlarýn ekonomik hayattaki durumuyla örtüþmektedir. Araþtýrma bölgesindeki aktarlarýn eðitim seviyeleri 9,5 yýl olarak hesaplanmýþ olup bu süre eðitim sistemimizde lise 2. sýnýfa karþýlýk gelmektedir. Türkiye'de küçük iþletmelerin eðitim seviyesinin 7 yýl olduðu göz önüne alýnýrsa[26], araþtýrma bölgesinde aktarlýk yapan kiþiler diðer küçük iþletmelere göre daha eðitimli kiþilerdir. Aktarlardaki ürün sayýsýnýn 20 ile 1500 arasýnda deðiþmektedir. Bir aktarda ortalama 507 ürün olduðu belirlenmiþtir. Ancak anket yapýlan aktarlarýn bir kýsmý sadece bitki satýþý yapmamakta kuruyemiþçilik, tüpçülük, market iþletmekte ve iþletmelerinin bir bölümünde de bitki satýþý yapmaktadýrlar. Aktarlar iþletmelerindeki bitkilerin toplam ürün sayýsýnýn ortalama %56'sýný oluþturduklarýný ifade etmiþlerdir. Buna göre bir aktarda ortalama 284 bitkisel ürün bulunmaktadýr. Aktarlarýn %60'ýnýn aktarlýktan baþka gelir kaynaðý yoktur. Aktarlarýn týbbi bitki satýþýndan aylýk ortalama 4.800TL kazandýklarý hesaplanmýþtýr. Aktarlarýn yýllýk cirolarý ortalama 87.000TL hesaplanmýþtýr. Ancak aktarlarýn %40'ý baþka gelir kaynaklarýnýn da olduklarýný, bitki satýþlarýndan elde edilen gelirin yýllýk ciro içerisinde ortalama %45,5 oranýnda yer aldýðýný belirtmiþlerdir. Bir aktarýn sadece bitki satýþý ile elde ettiði yýllýk cirosu ortalama 39.400TL olarak belirlenmiþtir. Aktarlarýn týbbi bitki satýþýndan elde ettikleri yýllýk cirolarý ve aylýk gelirlerine bakýldýðýnda birbirine yakýn sonuçlar olduðu görülmektedir. Araþtýrma Bölgesinde aktarlarýn aðýrlýklý olarak 45 bitki türünü sattýklarý belirlenmiþtir. Bu 45 bitkinin yýllýk satýþ miktarlarýna göre oluþturulan sýralamada Nane birinci, Kuþburnu ikinci ve Ihlamur üçüncü sýrada yer almýþtýr. Sinameki, Pulbiber, Adaçayý, Kekik, Karabiber, Papatya ve Rezene bu sýralamayý takip etmiþtir. Yukarýda belirtilen bitkiler halk tarafýndan çok bilinen ve de günlük hayatta kullaným alanlarý çok geniþ olan bitkilerdir. Ýlk on sýrayý alan bitkilere bakýldýðýnda çoðu özellikle kýþ mevsiminde soðuk algýnlýklarýna karþý tek baþlarýna ya da karýþýmlar halinde tüketilen bitkilerdir. Mevsimler açýsýndan deðerlendirildiðinde aktarlar kýþ mevsiminde en çok bitki satýþý yapmaktadýrlar. Çalýþma ile elde edilen bulgular neticesinde özellikle bölgedeki bitki ve baharat ticaretinde bulunan aktarlarýn daha etkin ve verimli olabilmesi için, aktarlarýn hem fiziki hem de ticari anlamda belli standartlara ulaþmasýna yönelik bazý öneriler aþaðýda sunulmuþtur. • Mevcut kanunlarda aktarlýk mesleði tanýmlanmamakta, aktarlýðý kimlerin ve nasýl yapabilecekleri hakkýnda herhangi bir açýklama yapýlmamaktadýr. AB uyum süresince aktarlarda hijyenle ilgili kanunlar çýkartýlmýþ olmasýna raðmen mesleðin genel hatlarý ile ilgili düzenlemeler yapýlmamýþtýr. Bu sebepten dolayý aktarlýk mesleðinin tanýmýný, gerekliliklerini, sýnýrlarýný açýkça ortaya koyan kanunlar hazýrlanýp uygulamaya konulmalýdýr. • Ülkemizde Týbbi ve Aromatik Bitkiler Bölümü adý altýnda meslek yüksek okullarý mevcuttur. Bu bölümden mezun olanlar Týbbi Aromatik Bitkiler Teknikeri unvaný almaktadýrlar. Kanunlarla sadece bu okullardan mezun olanlarýn aktarlýk mesleðini icra 38 etmeleri saðlanmalý ve teþvik edilmelidir. • Ülkemizde iç piyasada kullanýlan ve yurt dýþýna ticareti yapýlan týbbi bitkiler ile birlikte gelecekte ihracat potansiyeli olan bitki türleri doðadan toplanýrken sürdürülebilir kullanýmlarý esas alýnarak toplanmalý bunun için bitkileri ihraç eden firmalar, ilgili resmi kuruluþlar bitki toplayýcýlarýný çeþitli eðitim seminerleri ile birlikte eðitilmelidirler. • Ülkemiz genellikle soðanlý bitki ihracatý yapmakta týbbi bitkilerin ekonomik getirisi soðanlý bitkilerin satýþýndan 20 kat daha fazla olmasýna karþýn týbbi bitkilere gerekli önem verilmemektedir [24]. Özellikle ekonomik deðeri yüksek olan bitki türleri kültüre alýnarak bu bitkilerin doðal tarýmýna geçilmelidir. Bu sayede var olan kaynaklarýmýzýn sürdürülebilir kullanýmý saðlanabilir. • Ülkemiz genelinde olduðu gibi Doðu Karadeniz Bölgesin de de týbbi bitki ticareti yapan kiþiler týbbi bitki-ler konusunda yeterli bilgiye sahip deðildirler ancak týbbi bitkiler hakkýnda eðitime çok isteklilerdir. Ýlgili kamu kuruluþlarý ve bölgenin en büyük üniversitesi olan Karadeniz Teknik Üniversitesinin iþbirliðiyle iþletmecilere sertifikalý eðitim programlarý verilmelidir. • Doðu Karadeniz Bölgesinde çoðunlukla þehir mer-kezlerinde faaliyet gösteren aktarlarýn birçoðunun fiziki koþullarý týbbi bitki satýþýna uygun sýhhi þartlarý saðlayacak düzeyde bulunmamaktadýr. Bu sebeple aktarlar üzerinde yerel yönetimler ve diðer ilgili kamu kurumlarý tarafýndan gerçekleþtirilmesi gereken denetimlerin yeterli sýklýkta yapýlarak mevcut eksiklik ve olumsuz koþullar giderilmelidir. • Bölgede faaliyette olan iþletmeler sadece týbbi bit-kiler deðil, diðer gýda maddelerinin ticareti ile de uðraþmaktadýrlar. Bu nedenle týbbi bitkilerin ticareti konusunda yeterli ve kesin veriler toplanamamaktadýr. Bunun giderilmesi için týbbi bitki satýþý yapan iþletmelerin ürün ve satýþ envanteri çýkarýlarak, bölgedeki týbbi bitki ticaretinin mevcut durumu ve potansiyeli kesin olarak ortaya konmalýdýr. • Bölgedeki aktarlarýnýn tamamýna yakýný küçük ölçekli iþletmeler olup genelde il sýnýrlarý içerisine hizmet vermektedirler. Bu durumu geliþtirmek ve týbbi bitki ticaretinin hacmini arttýrmak için, devlet, yerel yönetimler ve ticaret odalarýnýn iþbirliði ile markalaþma ve yurt dýþýna açýlým için gerekli alt yapý oluþturularak iþletmeler bu yönde desteklenmelidir. 5. KAYNAKLAR 1. Baytop, T.,Türkiye'de Bitkiler Ýle Tedavi Geçmiþte Ve Bugün, Nobel Týp Kitapevleri Ýstanbul, 1999 2. Sevinç, N., Ýslam Öncesi Türk Tababeti, Türk Dünyasý Araþtýrmalarý Dergisi, 2 (1979), 45-62 3. Baytop, T., Nebatlarýn Tedavideki Rolü, Konferanslar, Ege Üniversitesi Rektörlük Yayýnlarý 2, Ýzmir, 1961 4. Baytop, T., Farmkognozi Ders Kitabý 1,Ýstanbul, 1980 5. Solecki, R.S., Sahnidar, The Humanity of Neanderthal Man, London,1972 6. Baytop, T., Týbbi Bitkiler ve Kullanýþlarý Hakkýnda Anadolu Halký Arasýndaki Bilgilerin Kaynaklarý, Herba Medica 1,1996 7. Baytop, T., Türkiye'de Týbbi ve Kokulu Bitkilerin Kullanýþýna Tarihsel Bir Bakýþ, Workshop On Medicinal Plants, Eskiþehir,1993 8. Ünal, A., Hitit Týbbýnýn Ana Hatlarý, Belleten 44,Ýstanbul,1980 9. Uludað, O.Þ., Osmanlý Tababeti, Türk Tarihinin Ana hatlarý, Seri 1, No:25,1932 10. Ünver, A.S., Osmanlý Türklerinde Hekimlik ve Eczacýlýk, Farmakolog 21,1951 11. Uludað, O.Þ., Eczacýlýðýmýz, Farmakolog 22, Ýstanbul, 1952 12. Tabek, E.M., Ortaçað Tababeti 27, Ýstanbul, 1952 13. Türk Ansiklopedisi 1, Ankara ,1943 14. Türkçe Sözlük, Türk Dil Kurumu Yayýnlarý, Ankara, 1966 15. Baytop, T., Osmanlý Zamanýnda Erzurum da Eczacýlýk, Erzurum, 1999 16. Evliya Çelebi, Seyahatname (Z. Danýþma Çevirisi) 2:283-84, Ýstanbul,1969 17. Pak, M., Orman Kaynaðýndan Rekreasyonel Amaçlý Yararlanmanýn Ekonomik Deðerinin Tahmin Edilmesi ve Bu Deðer Üzerinde Etkili Olan Deðiþkenler Üzerine Bir Araþtýrma, Doktora Tezi, KTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü, Trabzon, 2002 18. Mukerji, A.K., "Importance of Non-Wood Forest Products(NWFP) and Strategies for Sustainable Development", Proceeding of the XI. World Forestry Congress,Vol. 3, Antalya, Turkey. 19. Arslan,N., 1990, "Týbbi Bitkilerin Kültürü ve Önemi", Tarým Orman ve Köyiþleri Bakanlýðý Dergisi,Sayý 53. 20. Koyuncu,M., 1990, "Türkiye Florasýnýn Týbbi Bitkiler Yönünden Önemi", Tarým Orman ve Köyiþleri Bakanlýðý Dergisi, Sayý 53. 21. Demirtürk, Y.,1990, "Týbbi Bitkilerimizin Deðerlendirilmesi", Tarým Orman ve Köyiþleri Bakanlýðý Dergisi,Sayý 53. 22. Baþer, H.C., Týbbi Bitki ve Baharatlarýn Dünyada ve Türkiye'de ki Ticareti ve Talep Durumu", Tarým Orman ve Köyiþleri Bakanlýðý Dergisi, 53 (1990), 20-24 23. Dagmar L., The role of east and southeast Europe in the medicinal and aromatic plants' trade, Medicinal Plant Conservation Group, Germany, 2002 24. Özgüven, M.,Sekin, S.,Gürbüz, B., Þekeroðlu, N.,Ayanoðlu, F.ve Erken,S., Tütün, Týbbi ve Aromatik Bitkiler Üretimi ve Ticareti, Türkiye Ziraat Mühendisleri Odasý Teknik Kongresi, I., Ankara, 2005, 481-501 25. DÝE, Hane Halký Ýstatistik Raporu, Ankara,2000 26. http://216.239.59.104/search?q=cacheSTavRBgkhakJ: inettr.org.tr/inetconf8/panel/0119.12_18.00-19.00_ETic. 1_.doc+kobiler+e%C4%9Fitim+seviyesi&hl=tr&ct=clnk&cd = 11&gl=tr&client=firefox-a 12 Ocak 2007 27. http://www.sendeyolla.com/haberdetay.aspx?&cid=37&fid =20165&id=20175. 12 Ocak 2007 28. Bayramoðlu, M.M., Doðu Karadeniz Bölgesinde Týbbi Bitkilerin Pazarý Üzerine Bir Araþtýrma, Yüksek Lisans Tezi, KTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü, Trabzon, 2007 39 STARTEJÝK PLANLAMA NEDÝR? Mustafa KIZMAZ* Stratejik Planlama askeri alanda ve özel sektörde uygulandýðýný bildiðimiz, etkin, verimli, disiplinli çalýþmayý, izleme ve deðerlendirmeyi gerektiren sonuç odaklý bir planlama anlayýþýdýr. Stratejik planlamanýn; kamu yönetimi alanýnda da uygulanmaya baþlanmasý ve giderek önem kazanmasý dolayýsýyla, bu ve bundan sonraki yazýlarýmýzda; siz deðerli meslektaþlarýmýzla, Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunun getirdiði yeni terimler, açýlýmlar ve reformlar konusunu paylaþmaya çalýþacaðýz. Bu yazýmýzda; stratejik planlama nedir, neleri içermektedir ve hazýrlama safhalarý hakkýnda kýsa bir bilgi vermeyi Sevda ERGÝZ* amaçlamaktayýz. 5018 sayýlý Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile kamuda stratejik planlama uygulamasýnýn yasal altyapýsý oluþturulmuþtur. "Stratejik Planlama" 5018 sayýlý Kanun ile kamu idarelerinin planlý hizmet sunumu, politika geliþtirme, belirlenen politikalarý somut iþ programlarýna ve bütçelere dayandýrma ile uygulamayý etkili bir þekilde izleme ve deðerlendirmelerini saðlamaya yönelik olarak temel bir araç olarak benimsenmiþtir. 5018 sayýlý Kanun ile kamu idarelerine kalkýnma planlarý, programlar, ilgili mevzuat ve benimsedikleri 40 *Orman Yüksek Mühendisi temel ilkeler çerçevesinde geleceðe iliþkin misyon ve vizyonlarýný oluþturmak, stratejik amaçlar ve ölçülebilir hedefler saptamak, performanslarýný önceden belirlenmiþ olan göstergeler doðrultusunda ölçmek ve uygulamanýn izleme ve deðerlendirmesini yapmak amacýyla katýlýmcý yöntemlerle stratejik plan hazýrlama görevi verilmiþtir. 5018 sayýlý Kanunda, stratejik plan hazýrlamakla yükümlü olacak kamu idarelerinin ve stratejik planlama sürecine iliþkin takvimin tespitine, stratejik planlarýn kalkýnma planý ve programlarla iliþkilendirilmesine yönelik usul ve esaslarýn belirlenmesine Devlet Planlama Teþkilatý Müsteþarlýðý yetkili kýlýnmýþtýr. Bu çerçevede "Kamu Ýdarelerinde Stratejik Planlamaya Ýliþkin Usul ve Esaslar Hakkýnda Yönetmelik" ve kamu idarelerine stratejik planlama sürecinde yol göstermek üzere "Kamu Ýdareleri Ýçin Stratejik Planlama Kýlavuzu" hazýrlanmýþtýr. Stratejik planlama; Kuruluþlarýn mevcut durum analizlerini yaparak amaç ve hedeflerini belirledikten sonra, bu hedeflere ulaþmayý mümkün kýlacak stratejiler oluþturmayý, ölçülebilir kriterler geliþtirerek deðiþimleri izleme ve deðerlendirme sürecini ifade eden katýlýmcý, bir yönetim yaklaþýmýdýr. Stratejik planlama; 'neredeyiz', 'nereye ve nasýl ulaþmak istiyoruz' ve 'baþarýmýzý nasýl ölçeriz' þeklinde ifade edilebilecek sorulara yanýtlarýn yer aldýðý bir rehber niteliði taþýr. Stratejik planlama yaklaþýmýyla; geleceði planlayarak sonuç odaklý bir yönetim anlayýþýna yönelik somut adýmlar atýlýrken, planlarda ortaya konan amaç ve hedeflere ulaþýlmasý amaçlanmaktadýr. 10.12.2003 tarihli ve 5018 sayýlý Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanun'unda Stratejik Plan; Kamu idarelerinin orta ve uzun vadeli amaçlarýný, temel ilke ve politikalarýný, hedef ve önceliklerini, performans ölçütlerini, bunlara ulaþmak için izlenecek yöntemler ile kaynak daðýlýmlarýný içeren plan olarak tanýmlanmýþtýr. Bu planlama þeklinde; ilgili taraflarýn katýlýmcýlýðýnýn saðlanmasý, kaynaklarýn daðýtýlmasýnda önceliklendirmenin yapýlmasý, risklerin belirlenmesi, gerekli tedbirlerin alýnmasý, sonuçlarýn izlenmesi ve deðerlendirilmesi ve bundan sonra alýnmasý gereken tedbirlerin ve deðiþikliklerin yapýlmasýnýn öngörmektedir. Bu kapsamda yukarýda ifade edilen kýlavuzda Stratejik Planýn hazýrlanmasý, uygulanmasý, izlen- mesi, deðerlendirilmesi, güncellenmesi ve yenilenmesi ile ilgili süreç aþaðýdaki gibidir. Kamu idarelerinin, stratejik planlarýný hazýrlarken orta vadeli programda yer alan amaçlar, politikalar ve makro büyüklükler ile orta vadeli malî planda belirlenen teklif tavanlarýný dikkate alarak yýllar itibarýyla amaç ve hedefler bazýnda kaynak daðýlým tahmininde bulunmalarý gerekir. Faaliyetler genel bütçe dýþýndaki bir bütçe ile örneðin döner sermaye bütçesi ile yürütülüyorsa o zaman döner sermaye gelirleri tahminine göre amaç ve hedefler gözden geçirmeli, alternatifleri varsa belirlenmeli ve buna göre amaçlar, hedefler ve bunlara ulaþýlacak faaliyet ve projeler önceliklendirilmelidir. SONUÇ: Stratejik Planlama; kurumlarýn uzun ve orta vadeli amaçlarýný belirlemelerini, bunlara ulaþmak için orta vadede gerçekleþtirecekleri hedefleri tespit etmelerini, bunlarýn uygulanmasýný, izleme ve deðerlendirmesini, planlama safhasýnda risklerin belirlenmesini ve gerekli önlemlerin alýnmasýný gerektiren sonuç odaklý çalýþmadýr. Stratejik plan, baþarýyla ve bir bütün olarak uygulandýðý takdirde; kamu kaynaklarýnýn stratejik önceliklere göre daðýtýlmasýný ve etkin kullanýmýný izlemeyi, hesap verme sorumluluðunu geliþtirmeyi, idarenin hizmet kalitesini arttýrmayý saðlayacaktýr. Stratejik planlama uzun vadeli stratejiler oluþturmaya, amaç ve hedeflerinin belirlenmesine, öncelikler arasýnda bir sýralama yapýlmasýna, amaç ve kaynaklar arasýnda bir bað kurulmasýna, böylece kaynaklarýn etkili ve verimli kullanýlmasýna yardýmcý olur. KAYNAKÇA: 1-DPT. 2006: Kamu Kuruluþlarý Ýçin Stratejik Planlama Kýlavuzu Ýkinci Sürümü 2-BUMKO. 2004:Performans Esaslý Bütçeleme Rehberi (Taslak) 3-DPT. 2006: Kamu Ýdarelerinde Stratejik Planlamaya Ýliþkin Usul ve Esaslar Hakkýnda Yönetmelik 4-AKTAN.C.C. 2006: Kamu Mali Yönetiminde Stratejik Planlama ve Performans Esaslý Bütçeleme.Seçkin Yayýnlarý -Ankara 5-DPT 2003: Kamu Kuruluþlarý Ýçin Stratejik Planlama Kýlavuzu Nihai Taslak 6-Erkan V.Dr. 2008: Kamu Kuruluþlarýnda Stratejik Planlama DPT yayýnlarý Ankara 41 ORMANCILIK VE POLÝTÝKA Sami Y. ÖLÇER* Deðerli meslektaþým ve hemþerim, eski orman genel müdürlerinden Abdurrahman SAÐKAYA'nýn, bu konudaki yazýsýný okuyunca, ben de bu konuyu biraz irdelemek istedim. Sevgili SAÐKAYA yeni bir yapýsal kurum öneriyor ve "Her ormancý bunu düþünmelidir" diyor. Yeni öneri bir üst kurul. Yapýsý ilginç. Toplam yedi kiþi ve dört kiþiyi hükümet atýyor. Hangi hükümet, bizi politikadan kurtaracak olan hükümet. Bu bir þaka olmalý. Tabii baþkan çoðunluk üyelerinden yani hükümetten olacak. Düþünün; örneðin, hükümet programýna "2B arazileri satýlacak." veya "Ormanlar halka verilecek." diye yazmýþ. Bakanlýk olarak karþýsýnýz ama ne çare; en iyi ihtimalle dörde karþý üç oyla hükümet lehine çýkmaz mý? Gelelim diðer üç üyeye. Bir üye OMO, bir üye TOC ve bir üye de ORKOOP'tan. Bu üye kim, merak etmez misiniz? Ormanla ilgili hayatýnda en fazla üç kere piknik yapmýþ bu deðerli üye, amenajman denilince, kadastro denilince hangi deðerli fikirleriyle bize katký yapacak? Peki ana konularda Bakanlýða yön verecek bu kurulda Bakanlýk temsilcisi var mý? Kararlardan doðrudan etkilenecek bir Kurum bu Kurulda neden temsil edilmez? Bunlarýn yaný sýra bunun kanuni alt yapýsý ne olacak? Ýdareyle nasýl irtibatlanacak? Bu kurulun kararlarý, kendi kuruluþ kanunlarý olan Orman Genel Müdürlüðünü ve Bakanlýðý baðlayacak mý? Örneðin, en yumuþak karnýmýz olan arazi tahsislerini bu kurul mu yapacak? Bu kurulun bir bürosu, sekretaryasý olacak mý? Acaba giderek yeni bir Bakanlýk mý inþa ederiz? Yani mevcut bürokratik yapýya yeni bir halka mý ekleriz? Daha yüzlerce açýklanmasý gereken sorular sorulabilir. Bazý þeyler kaðýt üzerinde çok güzel görünür. Türkiye þu anda bir üst kurul cenneti adeta. Üst kurulu olan hangi Bakanlýk politikadan arýndý? Bu kurullarýn hepsi iktidara yakýn kiþilerin elinde deðil mi? ORMANCILIKTA POLÝTÝKA VAR MI? Ormancýlýk politikanýn tam ortasýnda aslýnda. Politikadan arýnmak belki halkla pek fazla temasý olmayan kurumlar için söz konusu olabilir. Örneðin Milli Savunma gibi. Türkiye'de her dört kiþiden birisi ormancýlýkla doðrudan ilgili. Bu kiþiler kim biliyor musunuz, hani politikaya yön verdiði söylenen "karnýný kaþýyan adam" var ya, iþte tam da onlar. Bizim mesleðimizin politikadan tam arýnmasý düþünülemez, olsa olsa nasýl azaltabilirizi konuþmak mümkün olabilir. Bir iktidar deðiþikliðinde onlarca müsteþar, genel müdür adayý çýkmýyor mu? Bunlarýn arasýnda politikacýya en yakýn duran seçilmiyor mu? Bir genel müdür "benim hiç haberim yoktu, bir baktým kararname çýkmýþ" diyebilir mi? Býrakýn üst katlarý, politikacýnýn desteði olmadan bölge þefi deðiþtirilebilir mi? BÝZÝM HÝÇ MÝ SUÇUMUZ YOK? Suçun büyük bölümü bizde aslýnda. Politikacýya biz gidiyoruz. "ama baþka çaresi yok ki" diye bir savunmanýz olabilir. Bence geçerli deðil. CHP, AP ve MSP dahil yedi Bakana özel kalem müdürlüðü yaptým. Hiç birisi benim partimi sormadý. Ama yüzlerce meslektaþýmýn gelip "Sayýn Bakaným, ben sizin partinizdenim" dediðinin de canlý þahidiyim. Emeklilikten önceki son görevim ORKÖY Genel Müdür Yardýmcýlýðý idi. Marmara Ýllerinden birisinin Baþmühendisine telefon ettim: "filanca köyün durumuna bir bakýn da uygunsa seneye programa alalým" dedim. Cevap "o köyün durumu uygun efendim ama siz bir de milletvekili filan beyle bir görüþürseniz iyi olur, kredi verilecek köyleri kendisi tespit ediyor da." Gelelim büyük gürültü koparan Acarlar Villalarýna. Hani kimsenin gözünün yaþýna bakmýyorduk, hemen yýkacaktýk. Sonuç ne oldu? Villalar aslanlar gibi ayakta, "kimseye acýmam" diyen Sayýn Bakan, neredeyse tamamý ayný kalan yeni kabinede yok. Halâ politika var mý - yok mu, azaltýlabilir mi diye tartýþalým mý? 42 * Orman Yüksek Mühendisi (0533 226 75 44) Sultanbeyli'yi hatýrlayýn. Ormanýn içine koca bir þehir inþa edilmiþ. Bu bir gecede mi oldu? Ben bizzat bana "yýkarýz, yeniden orman yaparýz" diyen OMO Baþkanýný hatýrlýyorum. Peki kimsenin aklýna o mýntýkanýn bölge þefi, iþletme müdürü ve bölge müdürü hakkýnda tahkikat yapmak gelmiyor mu? Suç hep ormaný talan edenin midir? Hiçbir zaman bizde hata olmaz mý? Bunlara göz yumanlarý cezalandýrmazsanýz, "biz çok dürüstüz, namusluyuz" diye kendinizi kandýrýrsanýz, daha çok Sultanbeyli'ler kurulur bu ülkede. HÝÇ ÜMÝT YOK MU? Doðrusu, en azýndan, yakýn tarihte pek ümit görülmüyor. 1. Bu, öncelikle fizik kurallarýna aykýrýdýr. Biliyorsunuz fizikte "bileþik kaplar kuralý" var. Ayný kaynaktan beslenen muhtelif borularda su, her yerde ayný seviyededir diye tarif edilir. Ülkenin her yerinde politika hayatýn ne kadar içindeyse, sizin kurumunuzda da durum aynýdýr. Her yerde politika kol gezerken "ben kurumumu politikaya sokmayacaðým" derseniz bu fiziðe aykýrý olur. 2. CHP'nin Orman Genel Müdürü yaptýðý zat, taþrada çok baþarýlý hizmetler yapan, baþarýlý bir bölge müdürü idi. Bu kiþiyle, görevden alýndýktan sonra, Paris Caddesindeki müþavirler odasýnda birlikte oturduk. "Beyefendi öyle iþler yaptýnýz ki, doðrusu þöhretinize, gönlümüzdeki tarifinize hiç uymadý" dedim. Cevabýný hiç unutamam, "haklýsýn" dedi, "hayýr demeyi çoðu kez düþündüm, ama kapýnýn önünde, benim hayýr dediðime evet demeye hazýr, onlarca kiþi vardý. Onlarýn yerine ben evet dedim." Politik tesirlerden gerçekten kurtulmak istiyorsak, hiçbir düzeydeki tayin için politikacýya baþvurmayan bir nesil yetiþtirmeliyiz. Yani öncelikle, politikadan kurtulmayý biz istemeliyiz. Bu olabilir mi, olasý mý? Buna vereceðiniz cevap, mesleðimizin geleceðinin de cevabýdýr. 3. En önemli konulardan birisi de mevcut Orman Kanunudur. Ormanýn tarifini en çok deðiþtirme rekoru herhalde bizimdir. Orman Kanunundaki her deðiþiklik ormanlarý azaltmak içindir. Bu deðiþiklikleri de bizler hazýrladýk. Suçu hemen politikacýya atmayýn. Þimdiki "bilim ve fen bakýmýndan orman vasfýný yitirmiþ" tarifi de bizim meslektaþlarýmýzýn eþsiz bir buluþudur. "bilim ve fen bakýmýndan orman vasfýný yitirmiþ" ne demektir. Ormanýn hemen bitiþiðinde, orman yetiþtiremeyeceðin bir arazi olabilir mi? Bilim ne demek, fen ne demektir? Bir kadastro komisyonu, bir bakýþta, o arazinin orman yetiþtirme vasfýný yitirdiðini nasýl anlamaktadýr? Bu yüksek ilmi bir kapasitedir. Bir yandan 2B'leri ne yapacaðýz diye düþüneceksiniz, bir taraftan yeni 2B'ler imal edeceksiniz. Siz kanuna, eskisi gibi "topraðý ile birlikte orman sayýlýr" lafýný getirebiliyorsunuz? Bunu yapamazsanýz, hem politikadan kurtulamazsýnýz hem de bunun sorumlusu siz olursunuz. Boþuna politikacýyý suçlamayýn. EÐLENCELÝ BÝR "POLÝTÝKACI BASKISI" ÖYKÜSÜ Politikacý bazen hiç aklýnýza gelmeyen taleplerle de size gelebilir. Mesela "efendim þu piknik alanýný belediyemize verin, halka daha iyi hizmet verelim" gibi. Belediye mutlaka "bizim partidendir". Aksi halde adam zaten kapýdan kovalanýr. Bu mümkün deðildir ama örnekleri olmuþtu. Sonuç binbir güçlükle belediyeye verirsiniz. Belediye orasýný ertesi günü, gene "partimize yakýn" birisine kiraya verir. Bir süre sonra da, oraya ya pislikten girilmez ya da bara ve pavyona dönüþür. Gene buna benzer bir talep geldi. Bakanýmýzýn mensubu olduðu siyasi partinin bir il baþkaný, cinayete kurban gitti. Þehirdeki piknik alanýna o zatýn isminin verilmesi isteniyordu. Biz hiç itirazsýz kabul ettik. Küçük bir þartýmýz vardý. Levhaya sadece isim ve soyadý yazýlacaktý. Sayýn Bakan hiç itiraz etmeyiþimize biraz þaþýrdý tabii. Çünkü ölen il baþkanýnýn ismi Ýzzet ARSEVEN idi. Bu isim, ayný zamanda bizim vefat etmiþ eski bir genel müdürümüzün adýydý. SONUÇ Dünyanýn hiçbir yerinde; yanlýþlýk ve kötü uygulama sonsuza kadar sürmez. Sizler iþinizi hakkýyla yaptýðýnýz sürece hak, bir gün mutlaka yerini bulacak ve doðru hükmünü icra edecektir. Bir siyasi partiye yakýn durmanýn geçerliliði bir gün mutlaka sona erecektir. Sizler sadece halka, ormana ve ülkeye yakýn durun, yeter. 43 MUSALLA TAÞINDAKÝ MEVTA "2/B ALANLARI" Kamil ÞAHÝN * Günümüzde içeriði tam olarak bilinmese de "2/B arazileri", günlük sohbetlerin ve politik tartýþmalarýn büyük bir bölümünü iþgal etmekte ve sýklýkla gündem oluþturmaktadýr. 1973 yýlýndan beri yaklaþýk 35 yýldýr, Türkiye'nin ve Türk insanýnýn gündeminde olan 2 nci madde alanlarýnýn, kanun ve mevzuat yönünün halkýmýz tarafýndan yeterince bilinmediði veya öðrenilmediði kanýsýndayým. A- ORMAN SINIRLARI DIÞINA ÇIKARILAN ALAN LARLA ÝLGÝLÝ KANUNLARIN KRONOLOJÝSÝ: a) Türkiye ormanlarýyla ilgili ilk yasal düzenleme, 1937 yýlýnda 3116 sayýlý Kanunla yapýlmýþ olup; 1956 yýlýnda çýkartýlan 6831 sayýlý Orman Kanunu çeþitli tarihlerde yapýlan deðiþikliklerle halen uygulanmaktadýr. Cumhuriyet tarihinde Anayasaya dayalý ormanlýk alandan orman dýþýna yer çýkarmaya, ilk kez, 1961 Anayasasýnda 1970 yýlýnda 1255 sayýlý Kanunla yapýlan deðiþiklikle cevaz verilmiþtir. 1961 Anayasasýnda yapýlan bu deðiþikliðe dayalý olarak, 1973 yýlýnda çýkartýlan 1744 sayýlý Kanun ile 6831 sayýlý Kanunda düzenlemeye gidilerek, 2 nci madde deðiþtirilmiþ ve 15.10.1961 tarihinden önce bilim ve fen bakýmýndan orman özelliðini kaybeden yerlerin orman rejimi dýþýna çýkartýlmasýna olanak tanýnmýþtýr. b) 1982 Anayasasýnýn yürürlüðe girmesinden sonra ise;1982 Anayasasýnýn 169 uncu ve 170 inci maddelerine dayalý olarak, 1983 yýlýnda çýkartýlan 2896 sayýlý Kanun ile 6831 sayýlý Kanunun 2 nci maddesinde deðiþiklik yapýlarak, (A) ve (B) bentlerine ayrýlmýþtýr. Gerek 1744 sayýlý Kanunda ve gerekse 2896 sayýlý Kanunda, ormandan çýkarma iþlemlerinde; 1961 ve 1982 Anayasalarýnda vurgulanan ormanlarýn korunmasý, zaman aþýmýyla mülk edinilememesi ve daraltýlamamasý gibi önemli kriterler göz önünde tutularak; "su ve toprak rejimine zarar vermeme", "orman bütünlüðünü bozmama" ilkeleri Kanun ile güvence altýna alýnmýþtýr. Ancak, 2896 sayýlý Kanun ile ormandan çýkarma iþleminde milat, 1961 yýlýndan 1981 yýlýna çekilmiþtir. c) Bilahare yine siyasi otorite, 6831 sayýlý Kanunun 2 nci maddesinde, 1986 yýlýnda 3302 sayýlý Kanunla deðiþikliðe giderek, (A) ve (B) bentlerinde yeni düzenlemeler yapmýþ; yasa koyucu 2896 sayýlý Kanundan farklý olarak, "su ve toprak rejimine zarar vermeme", "orman bütünlüðünü bozmama" ilkelerini Kanun metninden çýkartarak, 2 nci maddenin (A) ve (B) bentlerinin uygulamalarýnda orman kadastro komisyonlarý- na daha fazla yetki ve esneklik vermiþtir. 1986 yýlýnda çýkartýlan 3302 sayýlý Kanunda diðer bir önemli deðiþiklik ise 1982 Anayasasýnýn 170 inci maddesinin birinci fýkrasýna atýfta bulunularak, (A) bendine: "Öncelikle orman içi köyler halkýnýn kýsmen veya tamamen yerleþtirilmesi maksadýyla orman olarak muhafazasýnda bilim ve fen bakýmýndan hiçbir yarar görülmeyen; aksine tarým alanlarýna dönüþtürülmesi yarar olduðu tespit edilen yerler ile halen orman içinde bulunan funda ve makilerle örtülü yerlerden tarým alanlarýna dönüþtürülmesinde yarar olduðu tespit edilen yerler; orman sýnýrlarý dýþýna çýkartýlýr" hükmü eklenmiþtir. B- ORMANLIK ALANLARDAN ÇIKARTILAN YERLERÝN NASIL DEÐERLENDÝRÝLECEÐÝYLE ÝLGÝLÝ DÜZENLEMELER VE UYGULAMA SONUÇLARI: 1961 Anayasasýnýn 131 inci maddesinde 1970 yýlýnda yapýlan bir deðiþiklikle, ilk defa ormanlýk alandan orman rejimi dýþýna çýkarma iþlemine izin verilmekle birlikte; orman rejimi dýþýna çýkartýlan bu alanlarýn kimler tarafýndan nasýl tasarruf edileceði, mülkiyetinin kime ait olacaðý konularýna bir vurgu yapýlmadýðý gibi; 6831 sayýlý Kanunun 2 nci maddesinde yapýlan deðiþikliklerde de bu duruma bir açýklýk getirilmemiþtir. Orman rejimi dýþýna çýkartýlan bu yerlerle ilgili olarak, 1982 Anayasasýnda yer alan ormancýlýkla ilgili maddelerden, 170 inci maddenin birinci fýkrasýnda; "…orman içindeki köyler halkýnýn kýsmen veya tamamen bu yerlere yerleþtirilmesi için devlet eliyle anýlan yerlerin ihya edilerek bu halkýn yararlanmasýna tahsisi kanunla düzenlenir…" ilkesi konulmuþtur. Ancak, 1982 Anayasasýnýn gerek 169 ve gerekse 170 inci maddesine, orman alaný dýþýna çýkartýlan yerlerin bireysel kullanýmý ve mülkiyetinin nasýl olacaðý konusunda, baðlayýcý bir hüküm konulmamýþtýr. 1982 Anayasasýnýn anýlan bu maddeleri incelendiðinde; orman rejimi dýþýna çýkartýlan yerlerin, bireysel deðerlendirilmelerden ziyade, ormanlarýn korunmasý ve daraltýlmamasý ana amacýný ön planda tutarak, orman içi ve orman kenarý köylerinde yaþayan halkýn, bulunduðu konum ve gelir seviyesinin düþüklüðü nedeniyle ormana zarar vermemesi için ormandan çýkartýlan bu alanlarýn deðerlendirilmesindeki ana gayenin, orman köylüsünün faydalanmasý olduðu görülecektir. Bu nedenle de, siyasi otoritenin bu konuda yapmýþ olduðu düzenlemeler, Anayasanýn ormanla ilgili maddelerinin ana temasýna 44 * Orman Yüksek Mühendisi aykýrý düþtüðünden; ya Cumhurbaþkanlýðýnca geri çevrilmiþ veya Anayasa Mahkemesi tarafýndan iptal edilmiþtir. 1982 Anayasasýnda ormandan çýkartýlan alanlarýn nasýl deðerlendirileceði belirtildiðinden; 6831 sayýlý Kanunun 2 nci maddesinde 1986 yýlýnda 3302 sayýlý Kanun ile yapýlan deðiþiklikle, maddenin (A) bendine yeterli açýklama konularak, Kanunun tatbikinde uygulayýcýlarýn tereddüdüne mahal býrakýlmamýþtýr. Hatta 16 Mart 2007 tarihli ve 26464 sayýlý Resmi Gazetede yayýmlanan Yönetmelik, bu maddenin uygulamasýna açýklýk getirmiþtir. Ancak, ayný maddenin (B) bendinde ormandan çýkartýlacak alanlarýn hangi þartlarda ve ne tür alanlar olabileceði belirtilmesine karþýn; orman rejimi dýþýna çýkan alanlarýn nasýl deðerlendirileceði, yani mülkiyetinin kimlere nasýl ve hangi þartlarla verileceði, tam açýklanmamýþtýr. Bu nedenle de orman rejimi dýþýna çýkarýlan alanlarýn deðerlendirilmesiyle ilgili, 1983 yýlýndan itibaren çok sayýda yasal düzenleme yapýlmýþ; ancak, bu düzenlemeler de her defasýnda Anayasa Mahkemesi tarafýndan iptal edilmiþtir. C- ORMAN DIÞINA ÇIKARILAN ALANLARIN DEÐERLENDÝRÝLMESÝ ÝLE ÝLGÝLÝ GÖRÜÞ VE ÖNERÝLER: 6831 sayýlý Kanunun 2 nci maddesine göre orman rejimi dýþýna çýkarýlan alanlarla ilgili olarak; gerek orman fakültelerindeki deðerli hocalarýmýz, gerekse meslek camiamýzdan emekli olan veya halen çalýþan meslektaþlarýmýz, kaleme aldýklarý birçok makale veya raporda görüþlerini dile getirmiþlerdir. Ayrýca, çeþitli meslek odalarý, sivil toplum örgütlerinin bu konuda yayýmladýklarý birçok makale ve görüþler de mevcuttur. Bu yazý, makale ve görüþlerden birçoðunun, bu hassas konuyu enine boyuna incelemeden, kanun ve mevzuatlar yönünden irdelemeden yazýlmasý nedeniyle, soruna çözüm getirmekten oldukça uzak olduklarý kanaatindeyim. Meslekteki 30 yýlýn 25 yýlýný iþletmecilikte geçirmiþ ve son 5 yýlýný ise orman kadastro komisyonlarýnda baþkanlýk görevi yaparak yürüten bir meslektaþýnýz olarak, "maksat üzüm yemek mi, baðcýyý dövmek mi" atasözünden de hareketle; yetkili mercilere ve yasama organýna sorunun çözümüne yönelik âcizane bazý önerilerde bulunmak istiyorum: 1. Ülke genelinde tüm alanlarda ihtisas komisyonlarý kurularak, arazi sýnýflandýrýlmasýný (orman, mera, hazine, kültür arazileri vb) yapmak. 2. Acilen ve süratle, orman sýnýrlarýnýn da belirlenmesi kaydýyla, her alanda ülke kadastrosunu bitirmeyi, devlet ve hükümet politikasý olarak kabul etmek. 3. Orman ile ilgili kadastroyu bitirmeden ve 2 nci madde alanlarýný belirlemeden (mevkii ve büyüklük olarak) bu alanlarla ilgili hiçbir satýþ, tescil ve deðerlendirme uygulamasýný yapýlmamak. 4. Ülke kadastrosunun bitirilmesi sonucunda belirlenecek 2 nci madde kapsamýndaki tüm alanlarýn, mevcut Anayasada yer alan ormanla ilgili maddelerin özüne aykýrý olmamak kaydýyla, bir seferde kesintisiz hak tespiti, satýþ ve tescillerini yapmak. 5. 1982 Anayasasýnýn 169. ve 170. maddelerine istinaden, 6831 sayýlý Kanunun 2 nci maddesi ile ilgili orman dýþýna alan çýkarma miladý olan 31.12.1981 tarihi gözden geçirilerek; bir sefere mahsus olmak üzere, makul bir tarihe (örneðin 2007 yýlý olabilir) çekilerek, 2 nci madde uygulamalarýný tamamlayýp, bu madde ile ilgili orman alanlarýndan çýkarma yetkisini, hem Anayasadan ve hem de ilgili kanunlardan tamamen kaldýrmak. 6. 6831 sayýlý Kanunun 2.maddesinin (A) bendinde tanýmlanmýþ sahalar, ilgili ihtisas komisyonlarýnca belirlendikten sonra, öncelikle orman içinde veya orman kenarýnda bulunan; açma, kesme gibi suçlarla ormanlarda tahribat yapan köyleri nakletmek. 7. 6831 sayýlý Kanunun 2.maddesinin (B) bendi kapsamýnda yeni belirlenecek milat ile orman rejimi dýþýna çýkarýlan yerlerin, öncelikle o köylerdeki orman köylülerine veya civarýndaki köylere mutlaka makul bir bedel karþýlýðýnda (ormaný koruyanla, tahrip edenin bir tutulmamasý ve adaletli olunmasý için) satýlarak; bu alanlardan elde edilecek gelirle ormaný seven, koruyan ve tahrip etmeyen köylülere nakdi ödeme yapmak veya Hazine arazilerinden yer vermek suretiyle onlarý ödüllendirilip ormaný korumaya teþvik etmek. 8. 31.12.1981 tarihinden evvel orman niteliðini kaybetmiþ ve halihazýrda 2/B uygulamasý yapýlmýþ bir çok alan günümüzde orman dýþý köy, belde veya ilçelerin hudutlarý içinde kalmýþtýr. Bu alanlarýn deðerlendirilebilmesi için siyasi otorite Anayasada ve ilgili kanunlarda gerekli deðiþikliði yaparak bu alanlarýn bulunduklarý belde veya ilçe belediyelerine devrini yaparak günümüz Türkiye sinin diðer bir önemli kangren sorunu olmuþ gecekondu bölgelerinin önlenmesi ve imarýnda "Kentsel dönüþüm" planlarý ile yararlanma imkaný yaratmak bu konuda diðer bir öneri olabilir. Yukarýda belirtilen önerilerin hayata geçirilmesi için öncelikle bu konuya iliþkin her türlü bilgi, belge ve teknik ekipmanla donatýlmýþ ihtisas komisyonlarý kurulmalýdýr. Bu komisyonlarda kadastro ve mülkiyet konularýnda yetiþmiþ ve deneyimli bir orman yüksek mühendisi veya orman mühendisi, yine kendi mesleði konusunda bilgili ve deneyimli ziraat yüksek mühendisi veya ziraat mühendisi, hukukçu (hazine avukatý), harita mühendisi, bilgili ve deneyimli ziraat odasý baþkaný 45 veya temsilcisi gibi üyeler yer almalýdýr. Bu komisyonun üyeleri gerektiðinde daha da artýrýlarak çalýþmalarda saðlýklý ve verimli bir sonuca varýlabilir. Ýhtisas komisyonlarýna gerekli yetki verilerek hem arazi sýnýflandýrýlmasýný yapacak hem de önemle vurgulayarak söylüyorum ki ilgili mahalle, köy veya beldenin kültür arazilerinin bittiði yerde "Orman alt zon sýnýrý" daha sonra da ormanýn doðal yetiþme þartlarýnýn bittiði bir "Orman üst zon sýnýrýnýn" belirlenip ormanýn mülki alt ve üst zon sýnýrlarý çizilerek, haritaya iþlenmeli ve hukuken kesinleþtirilmelidir. Tabiî ki bu komisyonun yetkilendirilmesi için kanunlarda gerekli olan hukuki düzenleme ve alt yapý oluþturulmalýdýr. Bu orman alt ve üst zon sýnýrlarý arasýnda kalan alanlarda 100 yýllýk fýndýk bahçesi ve tarým arazisi veya meskûn mahal olsa dahi ne þartlarda olursa olsun tasfiye edilerek bu alanlarda 6831 sayýlý Kanunun 2 nci maddesi kesinlikle uygulanmamalý ve neticede saðlýklý ve bütünlük arz eden blok orman alanlarýnýn oluþumunun saðlanmasýnýn yolu açýlmalýdýr. Yani bu oluþturulan zonlar arasýnda kalan ormanlarda 3302 sayýlý Kanun ile 2 nci madde metninden çýkartýlan; "su ve toprak rejimine zarar vermeme" ve "orman bütünlüðünü bozmama" kriterleri mutlaka ve mutlaka Kanuna konularak geri getirilmeli, böylece ormanýn bütünlüðü ve devamlýlýðý saðlanmalýdýr. Bu zonlarýn altýnda veya üstünde devlet ormaný mefhumunu literatüründen çýkarmak gerekir. Orman alt zonunun altýnda kalan yerlerde Orman Kanununa göre özel orman olabilecek büyüklükteki ormanlarý da korumak ve devamlýlýðýný saðlamak amacýnýn da ön planda tutulmasý þartý ile 2 nci madde uygulamalarýnda milat aramadan su ve toprak rejimini ve orman bütünlüðünü kriter kabul etmeden bu yerlerde orman rejimi dýþýna alan çýkarma iþlemlerine devam edilmesi orman-halk iliþkilerini müspet yönde etkileyeceði bir gerçektir. Günümüz çaðdaþ ormancýlýðý da bunu gerektirmektedir. Orman üst zonunun üzerindeki yerlerin deðerlendirilmesine gelince; yukarýda bahsedilen ihtisas komisyonlarý bu yerlerde OT (orman topraðý), çalýlýk, makilik, fundalýk gibi objeleri dikkate almadan 2 nci madde alanlarýný; mera, yaylak, kýþlak ve hazine yerlerini tespit ederek sýnýrlarýný çizip haritalara iþaretledikten sonra yasallaþtýrarak bu yerlerdeki toprak sýnýflandýrýlmasý çalýþmalarýný tamamlamalarý da ormancýlýðýn geleceði açýsýndan olumlu bir çalýþma olacaðý kanaatindeyim. Memleketimizin "alt ve üst orman zonlarýnýn" tespitinden sonra bu kriterlerin uygulanarak toprakla ilgili gerek kurum ve gerekse vatandaþla olan her türlü mülkiyet sorununa çözüm bulunabileceði, devlet ile halkýn barýþýk bir konuma geleceði inancýný taþýmaktayým. Bu önerilerimin akabinde okuyucularýmýn aklýna þu soru gelebilir: - Ormanýn üst ve alt ve üst zonu arasýnda kalan blok ormanlarda vatandaþýn 31.12.1981 tarihi öncesi veya sonrasý kültür veya konut alanýna dönüþtürdüðü yerleri haksýz iktisap etse de bu yerlerde 2/B uygulamasý yapmayýp bu zonlar dýþýndaki alanlarda uygulama yapmak bazý kiþilere haksýzlýk olmaz mý? Evet çok doðru. Bu bir adaletsiz uygulama olabilir. Ama ben diyorum ki madem vatandaþýmýz gayri yasal olsa da bu yerlere bir emek vermiþtir. Bu gibi yerleri devlet ormanlýk alan içine alýrken, diðer yörelerden 2/B uygulamalarý sonucunda satýþý yapýlýp belli bir fon veya sandýða aktarýlýp biriktirilen paralardan bu kimselere bir emek veya yer bedeli verilebilir. Veya devlet sözde bu yer maðdurlarýna orman zonlarý dýþýndaki hazineye ait yerlerden arazi verebilir. Yani kýsacasý takas iþlemi uygulanabilir.Hem bu þekilde vatandaþýn hak kaybý önlenip maðduriyetleri giderilebilir, hem de adaletli bir uygulama yapýlmýþ olur. Bu müzmin sorunun içeriði birçok kurum, kuruluþ, meslek odasý, sivil toplum örgütü, doða ve çevre koruma amaçlý kurulmuþ derneklerce yani kýsaca tüm kamuoyu tarafýndan yeterince bilinmese de; meslek camiamýzda sýk sýk bir vesileyle gündeme gelen, özellikle de seçime endeksli dönemlerde, politika ve polemik konusu olan 2 inci madde alanlarý, maddi gelir boyutu öne çýkarýlmadan, sosyal boyutu ve orman-halk iliþkileri üzerindeki olumsuz etkisi dikkate alýnarak, sorunun ülke gerçeklerine uygun akýlcý ve kalýcý çözümü yoluna gidilmelidir. Her seçim öncesi veya sonrasý bu sorunlu alanlar temcit pilavý gibi ýsýtýlýp ýsýtýlýp halkýn önüne getirilerek politik ranta vesile edilmemelidir. Halkýn ve özellikle orman köylülerinin içinde yaþayan ve hasbel kader bu konunun uygulayýcýsý gayretinde olan biri olarak diyorum ki: keþke vatandaþ, bizi, yýllardýr kullandýðý ve zilyetliðinde kalmasý nedeniyle kendisine ait zannettiði bu sorunlu alanlarý gasp edici olarak görmeseydi! Keþke, musalla taþýndaki bir mevtayla ayný özellikleri taþýdýðýný düþündüðüm 2 nci madde alanlarýnýn; meslek camiamýzýn emeklisi ve çalýþanýyla, orman fakülteleri ve meslek odalarýyla, siyasetçisi ve ilgili sivil toplum örgütleriyle, geniþ bir platformda yansýz ve ön yargýsýz, ülke ve millet gerçeklerine, çevre ve doða bilincine uygun bir deðerlendirme sonucunda defin iþlemi gerçekleþtirilse de; cemaat da musalladaki mevta da kurtulsa diyorum! Bunun yanýnda son arzum; defin iþleminden sonra artýk baþta Bakanlýðýmýz olmak üzere, ülkenin tüm kamu kurum ve kuruluþlarý ile konuyla ilgili tüzel kiþiliklerin müdahil olduðu, gerçekçi ve günün þartlarýna uygun yasal ve kurumsal düzenlemelerin yapýlarak, musalla taþýna bir daha 2/B adýnda bir mevtanýn getirilmemesidir. 46 SÝNÝR HASTALIKLARI Turgut YILMAZ* Sinirsel Þikayetler: Bazý insanlar hassas ve zayýf bünyeli olarak yaratýlmýþtýr. Aileden gelen (irsi) ruhsal bozukluklar veya sosyal hayatýn etkisiyle sinir bozukluðu veya stresle karþý karþýya kalabilirler. Bu þekilde karþýlaþýlan sinirsel rahatsýzlýklar kendisini, devamlý endiþe içinde olma, korku, panik, ruhi ve bedeni yorgunluk halinde gösterebilir. Bu durumlarda, tedavi amacýyla; soðuk su ile duþ yapýlabilir. Bolca ýhlamur, papatya ve oðul otu çayý içilir. Çýplak ayakla kumda ve çimende yürünür. Gül, lavanta ve nergis koklanýr. Deniz ve kaplýca banyosu alýnarak vücudun gerginliði, stres ve asabi þikayetler giderilir. Bunun yanýnda yine tedavi amacýyla; 1) Binbirdelikotu (Hypericum perforatum) Bitkinin çayý, sinir yaralanmalarýnda ve her türlü sinirsel þikayetlerde ve sinirsel yüz aðrýlarýnda kullanýlýr. Günde 2-3 fincan bitki çayý içip, dýþtan da, aðrýlý bölgeler uzunca bir süre bitki yaðý ile ovalanarak iyileþtirilebilir. Bitkinin ayrýca, sinir rahatsýzlýklarýnda, sinir iltihaplarýnda, nevrozlarda, uykusuzlukta ve sinir yorgunluklarýnda baþarý ile kullanýlan bir de tentürü hazýrlanabilir. Bu tentür dýþtan friksiyon olarak, içten ise günde 10-15 damla, bir yemek kaþýðý su ile karýþtýrýlarak kullanýlýr. Tüm bu hastalýklarda, içten bitki çayýný kullanýrken, bir yandan da oturma banyolarý çok olumlu sonuçlar vermektedir. Haftanýn altý günü, arka arkaya ayak banyolarý alýnmalýdýr. Sinir sistemi ile ilgili tüm rahatsýzlýklarda bu kür önerilebilir. Çayýn Hazýrlanýþý: Bir çay kaþýðý dolusu bitki, bir fincan kaynak suda haþlanýr ve demlenmesi için kýsaca (3-5 dk.) beklenir. Bitki Yaðý: Güneþ altýnda toplanmýþ çiçekler, gevþek bir biçimde bir þiþenin boðazýna kadar doldurulur ve üstüne, kaliteli zeytinyaðý eklenir. Yað, çiçekleri örtmelidir. Aðzý iyice kapatýlan þiþe, birkaç hafta güneþte veya sýcak bir yerde bekletilir. Bir süre sonra, yað kýrmýzý bir renk alýr. Þiþenin içindekiler; posalarý da sýkýlmak üzere süzülür ve koyu renkli þiþelere doldurularak saklanýr. Tentürün Hazýrlanýþý: Bir litre konyaðýn içine, güneþte toplanmýþ iki avuç çiçek koyulur ve iki hafta güneþte veya sýcak bir yerde bekletilir. Oturma Banyolarý: Bir kova dolusu bitki (saplar, yapraklar ve çiçekler) akþamdan soðuk suya koyulur. Banyodan önce, kaynama derecesine kadar ýsýtýlýr ve banyo suyuna eklenir. Banyo süresi 20 dakikadýr. 2) Papatya (Matricaria chamomilla) Papatya, terletici, sakinleþtirici ve kramp giderici etkilere sahip olmasýndan dolayý sinir yorgunluðu ve sakinleþtirme durumlarýnda kullanýlýr. Bir olay yüzünden kýzgýnlýða kapýldýðýnda, hemen bir fincan papatya çayý içilerek kalp zarar görmeden hemen sakinleþilir. Papatya banyolarý ve yýkanmalarý da tüm sinir sistemini en iyi biçimde etkilediðinden sakinleþtirmede kullanýlýr. Çayýn Hazýrlanýþý: Bir çay kaþýðý dolusu bitki, bir fincan kaynar suda haþlanýr ve demlenmesi için kýsaca (3-5 dk.) beklenir. Banyo Katkýsý: Tam banyo için dört avuç dolusu papatya çiçeði haþlanýr ve demlenmesi için kýsaca beklenir. 3) Kekikotu (Thymus serpyllum) Sinirsel rahatsýzlýklarda sabahlarý kahve yerine bir fincan Kekikotu çayý içildiðinde, etkisi kýsa sürede fark edilir. 47 * Orman Yüksek Mühendisi Çayýn Hazýrlanýþý: Bir çay kaþýðý dolusu bitki, bir fincan kaynak suda haþlanýr ve demlenmesi için (3-5 dk.) beklenir. 4) Çýbanotu (Veronica officinalis) Ruhsal sürmenajlardan kaynaklanan sinirlilik hallerinin tedavisinde iyileþtirici güce sahiptir. Sinirlilik halinin veya sinir yorgunluðunun bulunduðu zamanlarda, geceleri yatmadan önce içilen bir fincan çay gerçekten mucizeler gösterir. Özellikle çok yoðun beyinsel çalýþma yapmak zorunda olanlar bu yatýþtýrýcý çaydan içmelidirler. O belleði güçlendirir ve baþ dönmelerinizi yok eder. Kereviz kökü ile karýþtýrýlarak alýndýðýnda; sinir yorgunluklarýný ve melankoliyi giderir. Çayýn Hazýrlanýþý: Bir fincan suya bir çay kaþýðý dolusu bitki, yalnýzca haþlanýr ve demlenmesi için kýsaca (35 dk.) beklenir. 5) Çuhaçiçeði (Primula officinalis) Çuha çiçeði çayý sinir sistemini ve kalbi güçlendirici özelliðe sahiptir ve migreni, sinirsel baþ aðrýlarý hafifletir. Uykusuzluktan kaynaklanan sinir bozukluklarýnda; 50 gr. Çuha çiçeði, 25 gr. Lavanta çiçeði, 10 gr. Binbirdelikotu, 15 gr. Þerbetçiotu kozalaðý ve 5 gr. Kediotu Kökü karýþýmýndan bir çay kaþýðý dolusu, bir fincan kaynar suda haþlanýr ve demlenmesi için 3 dakika beklenir. Çay, yatmadan önce, çok sýcak olarak ve yudumlanarak içilmelidir. Eðer istenirse biraz balla tatlandýrýlabilir. Bu çay tüm kimyasal uyku ilaçlarýna tercih edilmelidir. Çayýn Hazýrlanýþý: Bir çay kaþýðý dolusu Çuha çiçeði, bir fincan kaynak suda haþlanýr ve demlenmesi için 3 dakika beklendikten sonra süzülür. 15 gr. Çuha çiçeði kaynamakta olan 500 cc. Suyun içine konur. On dakika kadar alevde (ateþte) kaynatýldýktan sonra ateþten indirilir. Soðuyunca süzülür. Sabah ve gece yatmadan önce birer fincan içilir. 6) Karabaþotu (Lavandula stoechas) Sinirsel þikayetlerden; sinir yorgunluðunda ve sakinleþtirici olarak kullanýlabilir. Bitki çayý, sinirlilik durumlarýnda içilmelidir. Çayýn Hazýrlanýþý: Bir veya iki karabaþ kozalaðý, bir fincan kaynar suda haþlanýr ve demlenmesi için kýsaca (5 dk.) beklenir. 7) Oðulotu (Melissa officinalis) Papatya ve karabaþ otu gibi sinir yorgunluðunda ve sakinleþtirici olarak kullanýlmaktadýr. Sinirlilik durumlarýnda bitki çayý içilmelidir. Günde sabah, öðle ve yatarken birer bardak içilir. Gerekirse balla tatlandýrýlabilir. Çayýn Hazýrlanýþý: Bir çay kaþýðý dolusu bitki, bir fincan kaynar suda haþlanýr ve demlenmesi için kýsaca (3-5 dk.) beklenir. 8) Gelincik (Papaver rhoes) 10 gr gelincik tohumu havanda dövülür. 100 gr balla karýþtýrýlmak suretiyle macun elde edilir. Bu macundan günde üç defa birer çay kaþýðý yenir. 9) Tatula (Datura stramonium) 2 gr. tatula yapraðý veya tohumu 200 gr. balla karýþtýrýlýr. Bu karýþýmdan sabah ve akþam olmak üzere, günde iki defa birer çay kaþýðý veya tatlý kaþýðý yenebilir. 10) Marul (Lactuca sativa) Bir miktar marul kökü robottan geçirilir. Elde edilen sývýdan birer tatlý kaþýðý içilir. Bir miktar marul yapraðýnýn robotta suyu çýkarýlýr. Bu sudan sabah-akþam birer fincan içilir. 11) Karabaþotu (Lavandula stoechas) + Oðulotu (Melissa officinalis) 50 gr. karabaþ otu ile 50 gr. oðul otu karýþtýrýlýr. Kaynamýþ bir fincan suya konur, iki dakika demlenir. Balla tatlandýrýlarak günde 2-3 fincan içilir. 12) Çoban Çökerten otu (Tribulus terrestris) + Karabaþotu (Lavandula stoechas) Kaynamýþ olan bir litre suya , 20 gr. çoban çökerten otuyla 20 gr karabaþ otu konur, 5 dk. demlendikten sonra, balla tatlandýrýlýr. Günde üç defa birer fincan içilir. 13) Kuru üzüm (Vitis vinifera) + Çörek otu (Nigella arvensis) 48 Yarým kilo siyah üzümle 250 gr çörek otu toz haline getirilir. Bunlar karýþtýrýlýr ve bu karýþýmdan aç karnýna günde sabah-akþam olmak üzere iki defa birer yemek kaþýðý yenir. 14)Kiþniþ (Coriandrum sativum) 25 gr. kiþniþ toz haline getirilir. Yarým kilo balla karýþtýrýlýp macun kývamýna getirilir. Günde üç defa birer çay kaþýðý yenir veya kaynamýþ bir fincan suya bu karýþýmdan bir çay kaþýðý konur, 5 dk. demlenir, günde 5 defa birer fincan içilir. 15) Kedi otu (Valeriana officinalis) + Papatya (Matricaria chamomilla) + Kimyon (Cuminum cyminum) 20 gr kediotu Kökü, 30 gr papatya, 30 gr. kimyon karýþtýrýldýktan sonra toz haline getirilir. Kaynamýþ yarým litre suya bir yemek kaþýðý dolusu konur. On dakika demlenmeye býrakýlýr. Soðumaya yakýn balla tatlandýrýlýr. Günde 3 defa birer fincan içilir. 16) Gelincik çiçeði (Papaver rhoes) + Ihlamur çiçeði (Tilia rubra) + Turunç çiçeði Kaynamýþ olan 500 cc. lik suya 10 gr gelincik çiçeði, 10 gr. ýhlamur çiçeði ve 10 gr. turunç çiçeði konur.Ýki dakika demlenmeye býrakýldýktan sonra, balla tatlandýrýlýr. Gece yatarken bir fincan içilir. 17) Soðan (Allium cepa) Bir miktar baþ soðanýn robotta suyu çýkarýlýr. Bu sudan sabah ve akþam olmak üzere günde iki defa birer fincan içilir. 18) Çam (Pinus sylvestris veya Pinus nigra) Sinir yorgunluðu ve kramplarda, çam yapraklarýndan elde edilen dekoksiyonun (çam suyu) oturma banyolarý çok olumlu sonuçlar vermektedir. Oturma Banyolarý: Bir teneke suya 4-5 avuç çam yapraðý konur, yarým saat üstü kapalý olarak kaynatýlýr. Bu elde edilen çam suyu, doldurulmuþ küvet suyu üzerine ilave edilir. Küvette yarým saat yatýlýr. 19) Lavanta (Lavandula angustifolia) Lavanta çiçeði suyundan elde edilen su ile yapýlan oturma banyolarý sinir yorgunluðuna ve kramplarýna çok iyi etki etmektedir. Oturma Banyolarý: Beþ litre suya yarým kilo lavanta çiçeði konur, yarým saat üstü kapalý kaynatýlýr, suyla dolu küvete bu lavanta suyu ilave edilir. Küvette yarým saat yatýlýr. 20) Alýç (Crataegus monogyna) Kaynamýþ 250 cc. suya 25 gr. alýç çiçeði ve yapraðý konur, beþ dk. demlenir. Balla tatlandýrýlan karýþýmdan, sabah ve gece yatarken birer fincan içilir. 21) Çarkýfelek (Passiflora) + Fesleðen (Ocimum basilicum) 20 gr. çarkýfelekle, 20 gr. fesleðen toz haline getirilir. Bu karýþým yarým kilo balla karýþtýrýlarak macun haline getirilir. Bu macundan günde 3 defa birer tatlý kaþýðý yenir. 22) Þerbetçiotu 30 gr. þerbetçiotu, 300 gr. balla karýþtýrýlarak macun haline getirilir. Bu macundan sabah ve yatarken birer tatlý kaþýðý yenir. YARARLANILAN KAYNAKLAR: 1-TREBEN, M.; Tanrý'nýn Eczanesinden Saðlýk, (Gesundheit aus der Apotheka Gottes) ÝSBN 975-778739-6, Anahtar Kitaplar-1994 2-ASIMGÝL, Dr. A.; Þifalý Bitkiler, ISBN-975-362-0853, Timaþ Yayýnlarý, Ýstanbul-2003 3-MESSÉGUÉ, M.; Hayat Veren Þifalý Otlar (Mon Herbier De Santé) ISBN 975-325-300-1, AD Yayýncýlýk AD Yayýncýlýk A.Þ., Ýstanbul-1997 4-BAYTOP, Prof. Dr. T.; Türkiye'e Bitkiler ile Tedavi (Geçmiþte ve Bugün ) (Therapy with Medicinal Plants in Turkey (Past and Present) ISBN 975-420-021-1, Nobel Týp Kitabevleri, Ýstanbul-1999 5-Tüzün, H. Roto Baský (yayýnlanmamýþ) 6-AYDINER,M.þifalý bitkiler Ansiklopedisi,Isbn 9944993-28-X,Sarý Papatya Yayaýnlarý,Ýstanbul-2008 V E F A T Selahattin Yaþar YURDAKUÞ, Ömer BEÞCEL vefat etmiþlerdir. Kendilerine rahmet, ailelerine ve meslektaþlarýmýza baþ saðlýðý dileriz. TMMOB Orman Mühendisleri Odasý Yönetim Kurulu 49 BAORAM 50 YAÞINDA Melahat ÞAHÝN* Batý Akdeniz Ormancýlýk Araþtýrma Müdürlüðü Ýdare Binasý 12 Nisan 1958 yýlýnda Antalya Orman Bölge Müdürlüðü'nün talebi ile Orman Genel Müdürlüðü bünyesinde ve Merkezi Ankara'da bulunan Ormancýlýk Araþtýrma Enstitüsü'ne baðlý olarak, "Güney Anadolu Orman Araþtýrma Ýstasyonu" adý ile kurulmuþ olan Batý Akdeniz Ormancýlýk Araþtýrma Müdürlüðünün 50. kuruluþ yýldönümü Antalya Orman Bölge Müdürlüðü ile ortak olarak 1-2 Nisan 2008 tarihlerinde Bilimsel bir etkinlik ile kutlanmýþtýr. 1 Nisan da Akdeniz Üniversitesi OLBÝA konferans salonunda Antalya Vali Yardýmcýsý Mehmet SEYMAN, Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa AKAYDIN, Süleyman Demirel Üniversitesi Orman Fakültesi Dekaný Prof. Dr. Cahit BALABANLI, Ý.Ü Orman Fakültesi öðretim üyesi Prof. Dr. Melih BOYDAK, Prof. Dr. Doðan KANTARCI ve Çevre Orman Bakanlýðý AR-GE Daire Baþkaný Dr. Ahmet ÞENYAZ, Isparta Orman Bölge Müdürü Bilal ÇALIMLI ve 200 ü aþkýn katýlýmla "BATI AKDENÝZ ORMANCILIK ARAÞTIRMA MÜDÜRLÜÐÜ (BAO- RAM)'NÜN 50 YILDA ORMANCILIÐA KATKILARI" konulu iki oturumlu bir panel ve 2 Nisanda da çeþitli araþtýrma projelerinin arazi deneme alanlarý, Antalya Orman Bölge Müdürlüðünün bazý uygulama alanlarý ve Bük Lütfi Büyükyýldýrým Araþtýrma Ormanýna teknik gezi düzenlenmiþtir. Ülkemizde bölgesel düzeyde görev yapan 8 Müdürlükten birisi olan Batý Akdeniz Ormancýlýk Araþtýrma Müdürlüðü, Antalya, Isparta, Burdur ve Afyon illerini kapsayan çalýþma alanýnda faaliyetlerini yürütmektedir. 9 bölüm baþmühendisliði ve 2 araþtýrma ormaný mühendisliðinden oluþan Araþtýrma Müdürlüðünde, 24'ü teknik, 22'si yardýmcý personel olmak üzere toplam 46 kiþi görev yapmaktadýr. Teknik elemanlarýn 9'u doktora, 13'ü yüksek lisans ve 2'si de lisans düzeyinde eðitime sahiptir. Batý Akdeniz Ormancýlýk Araþtýrma Müdürlüðü kuruluþunun ilk yýllarýnda, zamanýn güncel sorunlarýndan olan kýyý kumul tespiti ile erozyon kontrol çalýþ- 50 * Orman Yüksek Mühendisi 50. Yýl Etkinliði Teknik Gezi malarý ve bu amaçla yöntem ve tür belirleme araþtýrmalarý üzerinde yoðunlaþmýþtýr. Daha sonra, 1970 ve 1980'li yýllarda, kýzýlçam ve sedir aðýrlýklý yetiþtirme ve doðal gençleþtirme araþtýrmalarý, hasýlat, orman iþletmeciliði ve fidanlýk çalýþmalarý önem kazanmýþtýr. Daha sonra ise aðaçlandýrma ve adaptasyon çalýþmalarý, orijin ve döl denemeleri, aralama ve meþcere bakýmý gibi konulardaki araþtýrmalar aðýrlýk kazanmýþtýr. 2000'li yýllarda ise sorunlarýn güncelliðine de baðlý olarak, diðer çalýþmalarýn yanýnda çevre konusunda ve odun dýþý orman ürünleri ile ilgili araþtýrmalar da önem kazanmýþtýr. Araþtýrma projeleri belirlenirken uygulamacý birimlerin sorunlarý öncelikli olarak ele alýnmaktadýr. Bu sorunlar ya uygulamacýlar tarafýndan Müdürlüðe iletilmekte ya da araþtýrmacýlarýn bizzat kendileri tarafýndan belirlenmektedir. Belirlenen konu Müdürlükte yapýlan bir ön toplantý ile tartýþýlmakta ve uygun bulunursa proje taslaðý haline dönüþmektedir. Proje taslaklarý bölgesel düzeyde düzenlenen ve uygulamacý birimlerin, üniversitelerin ve sivil toplum örgütlerinin katýlýmý ile Ekim ayýnda toplanan teknik kurul tarafýndan tartýþýlmakta ve uygun bulunmasý durumunda Çalýþma gruplarýna sevk edilmektedir. Ülke düzeyinde tüm Ormancýlýk Araþtýrma Müdürlükleri, üniversiteler, genel müdürlükler ve sivil toplum örgütü temsilcilerinden oluþan çalýþma gruplarý, projeyi daha ayrýntýlý bir þekilde tartýþmakta ve alýnýp alýnmayacaðýný kararlaþtýrmaktadýr. Daha sonra buradan da geçen projeler, daha üst düzey bir toplantý olan deðerlendirme kuru- lu tarafýndan görüþülmekte ve Bakanlýk makamýnýn onayýndan sonra yürürlüðe girmektedir. Müdürlükte bugüne kadar toplam 84 adet proje yürütülüp sonuçlandýrýlmýþ olup halen yürütülmekte olan proje sayýsý 33'tür. Müdürlüðün kuruluþ talebinin Antalya Orman Bölge Müdürlüðü'nden gelmesi çok anlamlýdýr. Nitekim söz konusu talep, ormancýlýk uygulamalarýnýn teknik düzeyinin yüksekliðini, ortaya çýkan sorunlarýn bilimsel yöntemlerle çözme isteðini göstermektedir. Bu nedenledir ki bu 50 yýllýk dönem içinde dünyadaki geliþmelerle birlikte ülkemizde de Orman Fakülteleri ve Ormancýlýk Araþtýrma Kurumlarýnýn, uygulamacýlarla iþbirliði içinde, yaptýðý bilimsel araþtýrmalar ile ormancýlýk tekniði önemli düzeyde geliþmiþtir. Batý Akdeniz Ormancýlýk Araþtýrma Müdürlüðü araþtýrma - uygulama iletiþimini ve iþbirliðini çok önemsemektedir. Bu kapsamda uygulamacý birimleri yerlerinde ve çalýþma alanlarýnda ziyaret edip bu iþbirliðini etkin kýlmaya yönelik çalýþmalar yürütmektedir. Araþtýrma müdürlüðü,araþtýrma projelerini yürütüp sonuçlandýrmak ve yayýmlamak gibi asil görevi yanýnda verdiði önemli hizmetlerden birisi de toprak ve su analizleridir. Müdürlüðe baðlý laboratuarlarda toprakta ve suda makro ve mikro elementler analizleri yapýlmaktadýr. Bu hizmetlere fidanlýk yeri seçimi ve rotasyon planlarýnýn yapýlmasýnda, özel ve tüzel kiþilikler ile Bakanlýðýmýzýn yapmakta olduðu aðaçlandýrma projelerinin hazýrlanmasýnda ihtiyaç duyulmaktadýr. Yýlda ortalama 7000 adet analiz yapýlmaktadýr. 51 HABERLER ÝKÝ TEKNÝK GEZÝ KTÜ masý, geliþtirilmesi, iyileþtirilmesi, çoðaltýlmasý görevini üstlenmiþ bizlerin taþra tecrübesi ile hocalarýmýzýn akademik bilgilerini birleþtirerek yapýlacak deðerlendirmeler genç meslektaþlarýmýz için umarým faydalý olacaktýr. Bu türlü teknik inceleme gezilerinin karþýlýklý bilgi aktarýmý açýsýndan çok faydalý olduðunu düþünüyorum. Ormaný masa baþýnda anlatmak çok zor olsa gerek. Bunun için; Ormaný, ormanda deðerlendirmek ve öðrenmek doðru bir yöntemdir" dedi. Ekip baþkaný Doç.Dr. Ýbrahim TURNA'da bu gezi için Eskiþehir'i tercih etmelerinin ne kadar isabetli bir karar olduðuna deðinerek þöyle dedi. "Öðrencilerimizle beraber Karadeniz Ormancýlýðýný iyi biliyorduk. Ýçanadoludaki ormancýlýk çalýþmalarýný görmek bizim ufkumuzu geniþletti. Hem ormancýlýk çalýþmalarýndan hem de kent merkezinden çok etkilendik. Emeði geçenleri kutluyorum". Karadeniz Teknik Üniversitesi Orman Fakültesi son sýnýf öðrencilerinden bir ekip ormanlýk alanlarda incelemeler yapmak, teoride öðrendikleri ormancýlýk çalýþmalarýnýn uygulamalarýný yerinde görmek üzere Eskiþehir'e geldi. 4 gün boyunca ormanlarda teknik ve bilimsel gezi yapan ekip 38'i öðrenci 9'u öðretim üyesi olmak üzere toplam 47 kiþiden oluþuyor. Daha önce belirlenen program çerçevesinde Ýnönü Meþe sahalarý, Fidanlýk, Araþtýrma Enstitüsü, Muttalip Aðaçlandýrmasý, Çatacýk Ormanlarý, Kýrka Ormanlarý, Geyik Üretme çalýþmalarý yerinde görüldü. Teknik gezi ekibi ormanlýk alanlarýn dýþýnda Metristepe ve Ýnönü Þehitliði, Gökçekaya Barajý, Boraks Tesisleri ve Seyit Battal Gazi Külliyesi gibi tarihi ve turistik yerleri de gezdi. Konuyla ilgili bir açýklama yapan Orman Bölge Müdürü Sýtký KÜÇÜKÖZ Yarý kurak iklimde bulunan Eskiþehir'de ki orman varlýðýnýn çok önemli olduðunu belirterek "Ormanlarýmýzýn korun- SDÜ Süleyman Demirel Üniversitesi Orman Fakültesi Orman Mühendisliði Bölümü, 17-22 Mayýs 2008 tarihleri arasýnda öðretim üyelerinden Yrd. Doç. Dr. Ýsmail DUTKUNER, Yrd. Doç. Dr. Hasan ALKAN, Yrd. Doç. Dr. Mehmet KORKMAZ, Yrd. Doç. Dr. Nevzat GÜRLEVÝK, Yrd. Doç. Dr. Yasin KARATEPE ve Uzman Süleyman UYSAL ile son sýnýf öðrencilerinin katýldýðý bir teknik gezi gerçekleþtirdi. Gezi kapsamýnda; Konya Orman Bölge Müdürlüðü ziyareti, Doðu Akdeniz Ormancýlýk Araþtýrma Enstitüsü ve Mersin Orman Bölge Müdürlüðü tarafýndan yürütülen ormancýlýk etkinliklerinin incelenmesi gerçekleþtirilmiþtir. Mersin Bölge Müdürlüðünde Tarsus, Erdemli, Silifke, Bozyazý ve Anamur Orman Ýþletme Müdürlüklerinin sahalarýnda incelemelerde bulunulmuþtur. Görülen baþlýca obje ve ele alýnan konular; okaliptüs ormanlarý, kumul aðaçlandýrmalarý, orman ürünleri deposu, orman fidanlýðý, sedir gençleþtirmesi ve karpelli sedir tohumu ekimi çalýþmalarý, yangýn sahalarý ve yangýn ekibi þeklindedir. Gezi kapsamýnda Mevlana, Eshabý Kefh, Cennet-Cehennem, Alanya Kalesi, vb gibi birçok tarihi ve turistik yer de ziyaret edilmiþtir. Geziye vermiþ olduklarý büyük destek için, Mersin Orman Bölge Müdürü Sayýn Mustafa GÖZÜKARA, Bölge Müdür Yardýmcýlarý Sayýn Refik ULUSOY ve Sayýn Salim KARABULUT, Mersin Ýþletme Müdürü Sayýn Halis BELEN, Tarsus Orman Ýþletme Müdürü Sayýn Mehmet FULÝN, Erdemli Orman Ýþletme Müdürü Sayýn Erdoðan ÜSTÜNER, Silifke Orman Ýþletme Müdürü Sayýn Kubilay AKDENÝZ, Bozyazý Ýþletme Müdürü Sayýn Erdal ÇETÝNKAYA, Anamur Ýþletme Müdürü Sayýn Nusret GÖRÜR, Mersin Merkez Ýþletme Þefi Sayýn Mesut SERTER, Sayýn Tufan ANAMURLUOÐLU, Doðu Akdeniz Ormancýlýk Araþtýrma Enstitüsü Müdürü Sayýn Ersin YILMAZ, Konya Orman Bölge Müdürlüðü Merkez Ýþletme Þefi Sayýn Hasan ASLAN ve isimlerini sayamadýðýmýz diðer meslektaþlarýmýza teþekkürü bir borç biliriz. 52
Benzer belgeler
orm muh2008_1_ENSON.qxp - Orman Mühendisleri Odası
gönderilmelidir. Yazýlar 7 sayfayý (A4) geçmemelidir. 7 sayfayý aþan yazýlarýn birbirini izleyen sayýlarda yayýnlanabileceði düþünülerek bölümlere ayrýlmalýdýr. Fotoðraflar net ve temiz olmalý, sla...
Detaylıorm muh2007_1.qxd - Orman Mühendisleri Odası
(A4) geçmemelidir. 7 sayfayý aþan yazýlarýn birbirini izleyen sayýlarda yayýmlanabileceði düþünülerek bölümlere ayrýlmalýdýr. Fotoðraflar net ve temiz olmalý, slayt dýþýnda sayýsal gönderilecek fot...
Detaylıorm muh2006_4.qxd - Orman Mühendisleri Odası
Yönetim Yerine posta ile gönderilmelidir. Yazýlar 7 sayfayý (A4) geçmemelidir. 7 sayfayý aþan yazýlarýn birbirini izleyen sayýlarda yayýmlanabileceði düþünülerek bölümlere ayrýlmalýdýr. Fotoðraflar...
Detaylı