Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul Tutanağı 24. Dönem 4

Transkript

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul Tutanağı 24. Dönem 4
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kurul Tutanağı
24. Dönem 4. Yasama Yılı
84. Birleşim 05 Mayıs 2014 Pazartesi
5 Mayıs 2014 Pazartesi
BĠRĠNCĠ OTURUM
Açılma Saati: 14.03
BAġKAN: BaĢkan Vekili Meral AKġENER
KÂTĠP ÜYELER: Ġsmail KAġDEMĠR (Çanakkale) Bayram ÖZÇELĠK (Burdur)
----- 0 ----BAġKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 84'üncü BirleĢimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır. GörüĢmelere baĢlayacağız.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dıĢı söz vereceğim.
Yalnız ilk arkadaĢımı okumadan evvel, anons etmeden Genel Kurulda sükuneti
sağlayabilirsek eğer sayın milletvekilleri, değerli arkadaĢlarım. Rica ediyorum…
Gündem dıĢı ilk söz 1 Mayısta yaĢanan olaylar hakkında söz isteyen Kocaeli Milletvekili
Sayın Mehmet Hilal Kaplan'a aittir.
Buyurun Sayın Kaplan. (CHP sıralarından alkıĢlar)
MEHMET HĠLAL KAPLAN (Kocaeli) - TeĢekkür ediyorum Sayın BaĢkan.
Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
1 Mayıs tüm dünyada iĢçi sınıfının demokratik hak ve özgürlüklerini kullanma adına bu
uğurda mücadelenin, birliğin ve dayanıĢmanın yaĢama geçirilmesinin ifade edildiği bir gün
olarak kutlanıyor, kutlandı da. Ne yazıktır ki Türkiye'de 1 Mayıs ĠĢçi Bayramı yasakçı bir
anlayıĢla Ģiddetin uygulandığı, keyfî göz altıların olduğu, bayramdan ve dayanıĢmadan çok,
toplumu geren bir bayram algısı oluĢturmaya çalıĢılıyor. Taksim'de 1 Mayıs 1977 yılında
yitirdiğimiz canların, dökülen kanların hâlâ faillerinin bulunmadığı bir ortamda Hükûmetin
Taksim'i yasaklaması özgürlükler ve demokrasi adına utanç vericidir. Emekçilerle Taksim'e
inatlaĢmanız neden değerli milletvekilleri? Nedir sizi bu kadar korkutan? Hatırlarsanız geçen
yıl Taksim'e çıkan tüm yolları kapattınız, bu yöne giden Ģehir hatlarını ve diğer toplu taĢıma
araçlarını bir gün öncesinden yasakladınız. Hatta âdeta olağanüstü hâl ilan edercesine Taksim
yönüne giden Unkapanı Köprüsü'nün ayaklarını bile kaldırdınız. Bu, savaĢta bile rahat
alınabilecek bir karar değilken Hükûmetiniz ve Sayın Valiniz bu kararı çok rahatlıkla aldı. Bu
sene de 1 Mayısta yine benzeri olaylar yaĢattınız topluma. Tüm yolları TOMA'larınızla,
kolluk kuvvetlerinizle kapatarak, orantısız güç kullanarak, Ģiddet uygulayarak, manevi
1
iĢkence yaparak âdeta 1 Mayısı iĢçi sınıfına zehir ettiniz. Taksim yönüne giden, gitmek
isteyen ilgili ilgisiz 170 kiĢi gözaltına alındı sayenizde. Yasada gözaltı süresi kırk sekiz saat
olmasına rağmen iki defa ek gözaltı süresini uzatarak keyfî bir uygulamayla dört güne kadar
çıkarttınız. Sonra da hiçbir Ģey olmamıĢçasına bu sabah serbest bıraktınız.
Değerli milletvekilleri, hani hukuk devleti, hani hukukun üstünlüğü, hani ileri demokrasi, hani
özgürlükten yana olan Adalet ve Kalkınma Partisi? Size önerim Ģudur değerli milletvekilleri,
iĢçi sınıfından bu kadar korkmaya gerek yok. Bu Taksim fobisinden de artık ne olursunuz
kurtulun ve toplumu bu kadar germeyin, toplumu bu kadar germeye hiç hakkınız yok. Bakın,
sizin yasak koymadığınız 1 Mayıs törenlerinde Türkiye'nin birçok ilinde hiç olumsuz bir olay
yaĢanmadı, bari bundan bir ders çıkarın. Toplumu bu uygulamalarınızla korkutmayı,
sindirmeyi, baskı altına almayı düĢünüyorsanız yanılıyorsunuz. Gün gelir bunun altında
kalırsınız, bunu zapt edemezsiniz. ĠĢçi sınıfına 1 Mayısın gerçekten bayram olmasını mı
istiyorsunuz? Size birkaç önerim var, gelin beraber yapalım: TaĢeron iĢçi çalıĢtırılmasını
ortadan kaldıralım. Sendikalı olmayı iĢten atılma nedeni olmaktan çıkaralım. Kamu
emekçileri dâhil tüm çalıĢanlara grevli, toplu sözleĢme hakkını gelin beraber verelim. Asgari
ücreti açlık sınırının üzerinde tutalım. ÇalıĢanlara yaĢanabilir bir ücret verelim.
Değerli milletvekilleri, iĢçi sınıfına gerçekten bayram yaĢatacaksak gelin bu yukarıda
saydığınızı Türkiye Büyük Millet Meclisinde yasallaĢtıralım ve bir an önce çıkaralım.
Değerli milletvekilleri, yarın 6 Mayıs, yine sizi korkutan bir gün; Deniz GezmiĢ, Yusuf
Arslan, Hüseyin Ġnan'ın idam ediliĢlerinin üzerinden kırk iki yıl geçmiĢ. Gördüğünüz gibi
üzerinden kırk iki yıl geçmiĢ olmasına rağmen, hâlâ düĢünceleri Türkiye gündeminde olmaya
devam ediyor. 3 yoldaĢımız yaĢamlarını iĢçi sınıfı ve emekçilerin özgürlükleri için, tam
bağımsız Türkiye için korkusuzca feda ettiler. Bu yasaklı anlayıĢ… Korkum Ģudur ki yarın 6
Mayısta 3 fidanın yaĢamını yitirdiği, baharında yaĢamlarını feda ettikleri bugün de yine baskı,
yine Ģiddet, yine orantısız güç kullanacaksınız. Bunun bir daha yaĢanmaması adına,
toplumdaki özgürlüklerin ve demokrasinin yerleĢmesi adına, gelin bu inatlaĢmanızdan
vazgeçin.
Yarın 6 Mayıs olması nedeniyle bu 3 fidanın devrimci duruĢları karĢısında bir kez daha
saygıyla eğiliyor, huzurunuzda hepinize teĢekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkıĢlar)
1
MEHMET AKĠF HAMZAÇEBĠ (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan, bugünkü görüĢmelerin Meclis
Televizyonundan yayınlanması için geçtiğimiz cuma günü Meclis BaĢkanlığına baĢvuruda
bulundum. Meclis ile -Türkiye Büyük Millet Meclisi ile- TRT arasında yapılan protokole göre
yayın olan salı, çarĢamba, perĢembe günleri dıĢında herhangi bir özel oturumun, özel nitelikli
bir görüĢmenin olması hâlinde bunun da yayınlanacağı hükmü vardı. Bu hükmü Sayın
BaĢkana hatırlattık. Ancak, kendileri bu sabah bize vermiĢ olduğu cevapta bunun mümkün
olmadığını ifade etti. Ben saat 13.30'da Sayın Meclis BaĢkanını aradım, bu yazıyı aldığımızı
söyledim. Esasen, sizden farklı bir yazı beklemiyorduk. Bu talebimizi reddedeceğinizi
bekliyorduk. Aksi bir sürpriz olurdu, aksi bir tutum takınmanız. Çünkü bu görüĢmelerin
yayınlanmaması konusunda Meclis BaĢkanlığının Hükûmetle bir mutabakatı vardı, özellikle
milletin gözünden bu görüĢmelerin kaçırılması için yayın olmayan bir güne konulmuĢtur bu
görüĢmeler ve bu konudaki talebimiz de reddedilmiĢtir. Ancak, kendisine Ģunu hatırlattım:
"Ġnternet'te bir sorun var, Ġnternet'ten de yayınlanmayabilir, böyle bir tehlike görüyorum,
2
lütfen buna müdahale edin." ġu anda aldığım bilgiye göre bu görüĢmeler Ġnternet'ten
yayınlanmamaktadır Sayın BaĢkan. O nedenle, yayınlanana kadar bu görüĢmelere ara
vermenizi talep ediyorum efendim.
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Sayın BaĢkan…
BAġKAN - Buyurun Sayın Vural.
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Sayın BaĢkanım, bu konuda Türkiye Büyük Millet Meclisi
BaĢkanı, maalesef, parlamentoya gönderilen fezlekeleri milletin vekillerinden saklamıĢ,
milletin vekillerinin inceleme ve takdir hakkını kullanmasını engellemiĢtir. Bizatihi millî
egemenliğe darbe vurulmuĢtur. Milletvekilleri olarak bizler Parlamentoda bulunan Sayın
Cemil Çiçek'in ve bürokratların bildiği, okuduğu fezlekeleri inceleme hakkından mahrum
bırakıldık. Türk milleti bizi buraya egemenlik yetkisini kullanmak üzere gönderdi ama Meclis
BaĢkanlığı, maalesef, bu yetkimizi engelledi.
ġimdi de yine TRT'ye sırf Türkiye Büyük Millet Meclisi yayınlarından, Türkiye Büyük Millet
Meclisi faaliyetlerinden milletin haberdar olması için tahsis edilmiĢ kanal Türk milletine
kısıtlanmaktadır, engellenmektedir. Bu, doğrudan doğruya millî iradeye bir karartmadır. Bu
bakımdan, biz de Türkiye Büyük Millet Meclisi BaĢkanlığına baĢvurduk. Bu konuda
hazırlanan protokol aslında TRT 3'ün doğrudan doğruya TBMM yayınları için tahsis edildiği
açık ve bununla ilgili bir protokol imzalanmıĢ ve bu protokolde 5'inci madde yayın süresinde
değiĢiklik yapılmasının önemli ve özel hallerde mümkün olduğunu ifade ediyor. Böylesine
önemli ve özel durumlarla ilgili müracaatımızı yaptık ama yine Sayın Meclis BaĢkanı bize ret
gerekçesini verdi. Huzurunuzda, Sayın BaĢkan, milletin milletvekillerinin huzurunda Ģunu
okumak istiyorum. Bakınız, diyor ki Sayın BaĢkan verilen cevabi Ģeyde: "Yayın sürelerindeki
değiĢiklikler aynı zamanda TRT Spor kanalı olarak yayın yapmakta olan TRT 3 kanalında
spor programlarında, özellikle canlı yayınlarda aksamalara neden olmaktadır. Bu bakımdan
yayın süreleri dıĢına çıkamayacağız." diyor.
ġimdi, yani bürokratik oligarĢi mi Meclisi yönetiyor? AtanmıĢlar mı seçilmiĢlerin üzerinde?
Burada, özellikle naklen yayınlarla ilgili ifadelerde bulunurken, buyurun bakın Sayın BaĢkan,
TRT, Türkiye Büyük Millet Meclisine yalan beyanda bulunuyor. Nerede naklen yayın var
saat 14.15'te? 14.15'te Spor Toto Süper Lig karĢılaĢma özeti; BeĢiktaĢ-KasımpaĢa.
BeĢiktaĢlılar da, KasımpaĢalılar da burada Meclis soruĢturma önergelerini bekliyor,
görüĢmelerini bekliyor. Ersun Yanal Ģampiyonluk öyküsü, hava durumu, spor bülteni,
ampute, iĢte, Fransa-ġili 38'inci hafta özeti, hava durumu… Burada naklen yayın yok. Bu
gerekçelerle TRT, milletin Meclisinde yapılan görüĢmelerin yayınlanmasını engelliyor. Bu
gerekçeler kabul edilebilir gerekçe midir? Canlı yayın yoktur. Dolayısıyla böyle bir rezalet
olmaz.
BAġKAN - TeĢekkür ederim.
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Türkiye Büyük Millet Meclisinin üzerinde görüyor bu atanmıĢlar.
BAġKAN - TeĢekkür ederim Sayın Vural, kayıtlara geçti.
Sayın Baluken, buyurun.
3
ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - Sayın BaĢkan, bu konuyla ilgili Halkların Demokratik Partisi
olarak bizler de 76 milyon halkımızın, vatandaĢımızın bilgi edinme hakkının göz önünde
bulundurulması ve bu nedenle bugünkü tartıĢmaların tamamının TRT'den naklen
yayınlanması için baĢvuruda bulunduk. Ancak anladığımız kadarıyla, AK PARTĠ Grubu
özellikle bu konuyla ilgili bütün tartıĢmalardan halkımızı soyutlamak istiyor. Bu konuda daha
önce Meclise getirmiĢ oldukları soruĢturma önergelerinde 4 bakan hakkındaki iddiaları, fiilleri
ve o fiillerin hangi maddelere aykırılık taĢıdığını da gizleyen bir usulle bu soruĢturma
önergesini ele almıĢlardı. Ancak daha sonra Meclis BaĢkanlığına yaptığımız itirazlar
neticesinde, AK PARTĠ, Ġç Tüzük'e aykırı olarak hazırlamıĢ olduğu o soruĢturma önergesini
geri çekip, fiili ve hangi maddelere aykırılık olduğunu yazdı ama onun devamı olarak da
bugün, pazartesi günü Meclis yayınının
2
olmayacağı biliniyor… Bu konuda Ġç Tüzük Komisyonunda da ısrarla Meclis yayınlarının
yirmi dört saat boyunca halkımız tarafından takip edilmesini muhalefet partileri olarak
önermemize rağmen, AK PARTĠ Grubu bu değiĢikliğe karĢı çıktı. ġimdi, anlıyoruz ki
kendisini rahatsız eden konularda, bazı tartıĢmaları halkımızın gözünden saklamak için,
halkımızın gündeminden kaçırmak için ısrarla bu Meclis TV'yle ilgili yayınlarda bu çözümsüz
tavrını sürdürüyor.
BAġKAN - TeĢekkür ederim.
ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - Bugünkü tutumunu da biz bu çerçevede değerlendiriyoruz.
Bunun kabul edilemez olduğunu belirtmek istiyoruz. Meclis BaĢkanlık Divanının da Genel
Kurula pazartesi günü bu kadar önemli bir konunun, neredeyse ülkenin altı aydır en önemli
gündem maddesi olan konunun getirilmesini de anlaĢılmaz bulduğumuzu ifade etmek
istiyorum.
BAġKAN - TeĢekkür ederim.
Sayın Canikli buyurun.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Sayın BaĢkanım, öncelikle belirtelim, Ģu anda Ġnternet'ten
canlı yayın yapılıyor. Cep telefonuyla isteyen herkes…
ENGĠN ALTAY (Sinop) - Hayır, o ayrı, o Meclisin içindeki.
ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - Bingöl'ün köylerinden Ġnternet üzerinden takip yapılamıyor.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Ġzin verin lütfen çünkü biraz önce burada gündeme geldi.
Kimse kimseden bir Ģey saklamıyor Sayın BaĢkan. ġu anda Ġnternet'ten canlı olarak
yayınlanıyor. Cep telefonuyla isteyen herkes bu yayına rahatlıkla ulaĢabilir, hiçbir sorun yok.
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Hadi yayınla bakalım, ulaĢılıyor mu?
BAġKAN - Sayın milletvekilleri, rica ediyorum, Sayın Canikli'yi iĢitemiyorum.
4
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Mikrofonunu açın, konuĢsun.
BAġKAN - Olabilir de iĢitemiyorum.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Dolayısıyla, hiçbiri doğru değil. Yani "Ġnternet'ten
yayınlanmıyor ya da kapatılıyor, özellikle yayın engelleniyor." gibi bir ifade, bir iddia
kesinlikle doğru değil. Ġsteyen herkes Ġnternet'ten bunu izleyebilir, bu bir.
ALĠ UZUNIRMAK (Aydın) - O zaman her zaman Ġnternet'ten yapsın Meclis televizyonu.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - O zaman yarın getirseydin ya. Niye bugün getirdin? Yarın
getirseydin ya.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Ġkincisi, bugüne kadar Meclis televizyonunun yayın
politikası, yayın kuralları nasıl uygulanıyorsa bugün de aynı Ģekilde uygulanıyor. Bu anlamda
özel bir durum yoktur. Bugüne özel bir ayrıcalık, farklı uygulama söz konusu değildir.
Dolayısıyla da bu anlamda da…
ORHAN DÜZGÜN (Tokat) - Ne zamandan beri TRT Genel Müdürü Meclisin üzerine çıktı?
BAġKAN - Sayın milletvekilleri, rica ediyorum, lütfen.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Bugün özellikle sanki bu konuĢmalar kamuoyundan,
vatandaĢtan kaçırılıyor gibi bir iddianın geçerliliği yoktur, altyapısı doğru değildir. Böyle bir
iddianın -hiçbir Ģekilde somut değildir- hiç bir geçerliliği yoktur.
BAġKAN - TeĢekkür ederim.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Sayın BaĢkanım, izin verirseniz. Bakın, fezlekeler, bugüne
kadar Türkiye Büyük Millet Meclisi BaĢkanlığına gönderilen notlar -bilgi notu, fezleke, ne
derseniz deyin- Türkiye'de herkesin elinde bunlar var. Yani sanki bunlar gizliymiĢ gibi, sanki
"Hiç kimse ulaĢamamıĢ, ulaĢılamamıĢ, ulaĢılamıyor, ulaĢamıyor." gibi iddialar da gerçeği
yansıtmıyor.
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Yarın denetim günü. Yarın yayınlayalım, yarın.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Bunlar bütün Türkiye'ye, bütün dünyaya sayfa sayfa servis
edildi. Dolayısıyla eğer o konuda bir bilgi edinme noktasında bir talebiniz varsa zaten bunlar
herkesin Ġnternet'inde, herkesin elinde var.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Meclis verecek Meclis, illegal değil. Meclis verecek, illegal
yoldan değil, Meclis saklamayacak.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Ama bakın devlet yönetmek ciddi bir iĢ Sayın BaĢkanım.
Üzerinde gizliliği olan bir bilginin, belgenin elbette kamuoyuna açıklanmasının kuralları
vardır, ona herkesin uyması gerekir. Siz Meclis BaĢkanlığını suç iĢlemeye teĢvik edemezsiniz.
Evet, gizli olan bir hususun, bu gizlilik kaldırılmadan kamuoyuyla paylaĢılması bir suçtur ama
tekrar söylüyorum; bütün bunlara rağmen servis edilmiĢtir bunlar bir yerlerden, herkesin
elinde vardır, gizli kapaklı hiçbir durum söz konusu değildir Sayın BaĢkanım.
5
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Sayın BaĢkanım, eğer gizli kapaklı olmasını istemiyorsa hodri
meydan! Yarın yapalım görüĢmeleri, buyurun. Hadi yarın yapalım, buyurun yarın yapalım.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Efendim, yarın olmaz Sayın BaĢkanım, bugün son gün.
Bakın, Sayın BaĢkan, yarın olmaz.
3
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Hadi, hadi bakalım, hodri meydan! Yarın yapalım, yarın yapalım.
Siz gizli servislerle çalıĢabilirsiniz, bizim gizli servislerle iĢimiz yok.
BAġKAN - Sayın Tanal…
Sayın Vural, Sayın Canikli, lütfen…
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Çünkü son gün, bugün son gün, yarın olmaz Sayın
BaĢkanım, yarın bunları görüĢemeyiz.
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Yarın çalıĢalım.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Bunu biliyorsunuz, yarın son gün. Dolayısıyla bugün
görüĢmemiz gerekiyor Sayın BaĢkanım.
BAġKAN - Ben herkesi dinledim.
Sayın Tanal, aynı konuda mı konuĢacaksınız?
MAHMUT TANAL (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan…
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Yahu, daha TRT'ye yayınlatamıyorlar efendim, daha TRT'ye
güçleri yetmiyor. Ġktidarsız! Muktedir değiller, TRT'ye yayınlatamıyorlar.
BAġKAN - Gürültü kesilebilirse…
ENGĠN ALTAY (Sinop) - Sayın BaĢkanım, kürsüye yaklaĢabilir miyim?
BAġKAN - Tabii tabii.
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Yayınlanmıyor efendim. Nerede?
BAġKAN - Hayır, Ģimdi, ben Ġnternet yayınıyla ilgili arkadaĢlara söyleyeceğim. Hepinizi
dinledim de onun için.
Buyurun.
ENGĠN ALTAY (Sinop) - Bu Meclis TV'nin…
BAġKAN - Hayır, Ģimdi, önce ben söyleyeceğim. Bu arada gündem dıĢılarını bitireyim
arkadaĢların.
6
ENGĠN ALTAY (Sinop) - Efendim, Ġnternet'ten yayının…
BAġKAN - Hayır, Ġnternet yayınını Ģimdi arkadaĢlarımıza huzurunuzda yani teknik personele
söylüyorum. Ama bu arada değerli baĢkanlarım, Ģu anda, gündem dıĢı için hazırlanmıĢ benim
de söz verdiğim arkadaĢlarımıza söz vereyim, ondan sonra o konuyu takip edeceğim.
Sayın Tanal, aynı konuda mı konuĢacaksınız?
MAHMUT TANAL (Ġstanbul) - Değerli BaĢkanım, 1997 yılında yaĢanan baĢka fezlekelerle
ilgili elimde farklı kitap var. O fezlekelerde var. O yapılan protokol 3 Ocak 1995 tarihinde
yapılan sözleĢme. Bakın, sözleĢmenin yapıldığı tarihten sonra yüce Mecliste, 1997 yılında
farklı bakanlarla ilgili soruĢturmalar görüĢülmüĢ ve bunlar halka açık olarak TRT3'te
yayınlanmıĢ. Bu protokol 1995'te yapıldığı hâlde 2011 tarihinde mevcut olan iktidar tek
baĢına, keyfî olarak, herhangi bir hukuksal gerekçe olmaksızın bu sözleĢmeyi askıya almıĢtır.
SözleĢmenin 5'inci maddesi diyor ki: "Önemli, özel günlerde yayın yapılabilir."
Benim, Sayın BaĢkanlığınızdan istirhamım Ģu: Ben bu sözleĢmenin fotokopisini, Türkiye
Radyo Televizyon Kurumu Genel Müdürlüğünün üst yazısının birer fotokopisini makamınıza
sunuyorum. Burada TRT Genel Müdürlüğünün yazısı Ģunu diyor: "Bu yapılan protokole göre,
yani böyle Meclis soruĢturması gibi önemli günlerde, protokolün 5'inci maddesi uyarınca ben
yayını yaparım." Yani sporu, vesaireyi, baĢka bir Ģeyi ileri sürmem. Ben bunu vatandaĢa…
BAġKAN - Sayın Tanal, anladım da benim resen açın kanalı deme hakkım yok. Sayın Meclis
BaĢkanlığına müracaat ettiniz. Onun verdiği bir cevap var. Bu cevabı beğenirsiniz,
beğenmezsiniz o konuda bir fikir beyanında da bulunma imkânım yok. Dolayısıyla ben sizleri
dinledim. TeĢekkür ederim.
Yalnız Ġnternet yayınıyla ilgili takibi yapacağım.
Gündem dıĢı ikinci söz, Türkiye Kürdistan Demokrat Partisinin kurulmasına onay verilmesi
ve PKK'nın son günlerde artan Ģiddet olayları hakkında söz isteyen Kocaeli Milletvekili Sayın
Lütfü Türkkan'a aittir.
Buyurun Sayın Türkkan. (MHP sıralarından alkıĢlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Kürdistan
Demokrat Partisinin kurulmasına ĠçiĢleri Bakanlığı tarafından onay verilmesi ve terör
örgütünün son dönemde artıĢ gösteren eylemleriyle ilgili gündem dıĢı söz almıĢ
bulunmaktayım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikli olarak, bir süre önce kurulmasına onay verilen Türkiye Kürdistan Demokrat
Partisiyle baĢlamak istiyorum. ĠçiĢleri Bakanlığını ve ĠçiĢleri Bakanını böyle bir partinin
isminden dolayı onay verdikleri için esefle kınıyorum kendilerini.
MĠLLÎ SAVUNMA BAKANI ĠSMET YILMAZ (Sivas) - Öyle bir onay yok.
4
7
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Ve bir kez daha soruyorum: Kürdistan neresi? Ben böyle
bir yer bilmiyorum. Haritaya bakıyorum bulamıyorum. Bugüne kadar birilerinin hayalinde
yaĢayan ve bundan sonra da hayalinin ötesine geçemeyecek sözde bir bölgeyi, siz, sadece
tabelalarda yaĢatırsınız.
Bu konuda Sayın ĠçiĢleri Bakanına bir soru önergesi verdim, "Kürdistan neresi?" diye
sordum. Ancak yanıt, Bakandan önce BDP Grubundan bir milletvekili arkadaĢtan geldi.
Ya, arkadaĢlar, Adalet ve Kalkınma Partisinin uzantısısınız, tamam. Bununla da gurur
duyuyorsunuz, ona da tamam. Biz gönül iĢlerine karıĢmayız ama bunu bu kadar çok belli
etmeyin ya da açık açık ilan edin aĢkınızı.
Bir yerde iktidara esip gürleyeceksiniz, verip veriĢtireceksiniz, daha sonra onlara methiyeler
düzeceksiniz. Onların vermesi gereken cevabı onların adına da siz vereceksiniz. Hani
piyanoda "do" tuĢuna basarsınız ya, arkasından bakarsınız "si"den ses gelmiĢ, bu da öyle bir
Ģey oldu. Safınızı belli edin.
Gelelim çok muhterem ĠçiĢleri Bakanına. Sen bağımsız Kürdistan tezini savunan bir partiye
onay verdin. Bu, Türkiye'de Kürtlerin bağımsızlığının kabul edilmesi anlamına mı geliyor?
Diyarbakır'da daha önce kurulan Kürdistan Gençlik Hareketi Derneği ve Kürdistan Sanayici
ve ĠĢadamları Derneğinden, isimlerinde "Kürdistan" kelimesi geçtiği için kendilerinden tüzük
düzeltmeleri istenmiĢti.
Peki, bu örnekler varken Türkiye Kürdistan Demokrat Partisinin torpili nereden
kaynaklanıyor? ġimdiden dillendirmeye baĢladılar zaten. Yarın öbür gün "Diyarbakır
baĢkentimiz." dediğinde ne yapacaksınız, merak ediyorum.
"Polisinizi, askerinizi tanımıyoruz; dağdaki eli kanlı teröristleri getirip kendi kolluk
kuvvetlerimizi kuracağız." dediklerinde ne yapacaksınız? ġimdi de durum çok farklı değil.
Sabah uçakta bu Hükûmette çok önemli yerlerde bulunmuĢ bir bürokrat arkadaĢla konuĢtum;
Ģu anda görevde değil, bir özel Ģirkette danıĢmanlık yapıyor, bir elektrik Ģirketinde, enerji
Ģirketinde. "Diyarbakır'a gittim, durum içler acısı ve çok üzüldüm. Türkiye oraları gözden
çıkartmıĢ." diyor. Bu, sizin arkadaĢınız. On yıl sizinle beraber çalıĢmıĢ bir bürokrattan
bahsediyorum. Sarı, kırmızı, yeĢil renklerden oluĢan, sözde "bayrak" dedikleri paçavranın
Diyarbakır'da, Van'da, Hakkâri'de, ġırnak'ta dalgalanmasına izin verecek misiniz? Size
soruyorum. "Kendi para birimimizi basacağız, üstüne de bebek katilinin fotoğrafını
koyacağız." dediklerinde alkıĢlayacak mısınız siz? Size de soruyorum.
Bu soruların yanıtını vermek zorundasınız. Bize değil, önce kendinize. Adına "çözüm süreci"
denilen bu süreçte terör örgütü hiç güçlenemediği kadar güçlendi, dinlendi, morallendi. ġimdi
de yavaĢ yavaĢ Ģehirlerde eylemlere baĢladı; Ģantiye basıyorlar, adam kaçırıyorlar. ġantiye
sahibi il jandarma komutanına gidiyor, komutandan "Bizim elimizden bir Ģey gelmiyor,
PKK'yla uygun bir kanal bulun." cevabını alıyor. Bir baĢkası Kuzey Irak'ta bulunan bir yere
para yatırarak adamlarını kurtarıyor. Kalekol yapımı protesto ediliyor, askerler kaçırılıyor.
Hükûmet de âdeta BDP'li milletvekili arkadaĢların gözlerine bakıyor ki "Bizim Ģu askerleri
bir kurtarın." diye. Bu kadar âciz bir hâldesiniz, bu kadar âcizsiniz.
8
Geçen hafta Tunceli'de jandarma komutanı ölümden döndü. Bunlar da mı Oslo'da yaptığınız
anlaĢmaların maddeleri arasında veya bir taktik mi? Yarın öbür gün PKK yine eylemlerine
baĢlayacak, analar ağlayacak, siz hâlâ "Ġmralı canisini serbest bırakalım mı?" diyeceksiniz.
Türkiye Cumhuriyeti hiçbir döneminde bu kadar âciz bir duruma düĢmemiĢti. PKK'nın
önünde koskoca Türkiye Cumhuriyeti devletini diz çöktürdünüz. PKK'nın amacı Türkiye'nin
güneydoğusunu sizden koparmaktır ve siz de hizmet ediyorsunuz. Bölgede önce özerk, sonra
da Ģartlar olgunlaĢtığında bağımsız bir devlet kuranlara siz de payanda oluyorsunuz, suç
ortaklarısınız.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkıĢlar)
BAġKAN - TeĢekkür ederim.
Gündem dıĢı üçüncü söz…
ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - Sayın BaĢkan…
BAġKAN - Efendim?
ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - ġimdi, sayın hatip konuĢması sırasında "Hükûmet de
BDP'lilerin gözüne bakarak askerleri kurtarmasını bekliyor." diyerek, biz sanki Hükûmetten
bir beklenti ya da talep üzerine gitmiĢiz algısı oluĢturdu; söz istiyorum.
BAġKAN - Buyurun.
Yeni bir sataĢmaya meydan vermeden çünkü diğer arkadaĢımıza da sözünü tamamlattırayım.
Buyurun.
ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
5
Öncelikle, Lütfü Bey'in burada yapmıĢ olduğu konuĢmanın çerçevesini hiç anlamadığımı
ifade etmek istiyorum. Lice'de uzun süredir barıĢ sürecine denk düĢmeyecek Ģekilde
karakollar yapan, kalekollar yapan, güvenlik barajları, HES barajları yapan, halkın bütün
demokratik tepkisel eylemlerine karĢı ısrarla savaĢ döneminin hafızasını canlandıran AKP
Hükûmetinin uygulamalarını burada getirip partimizle bir Ģekilde iliĢkilendirmeye çalıĢıyor.
Orada biz baĢından beri AKP'nin bu savaĢ hafızasını canlandıran uygulamalarının çözüm
sürecinin ruhuna denk düĢmediğini ifade ettik. Bu uygulamalardan dolayı gençlik yapısının
orada, farklı, kendi karar süreçleri içerisinde 2 uzman çavuĢu alıkoymasıyla ilgili bir durum
yaĢandı. Bizler de Halkların Demokratik Partisi milletvekilleri olarak o uzman çavuĢların
burnu kanamasın diye, çözüm süreciyle ilgili farklı herhangi bir sıkıntı yaĢanmasın diye,
ülkede otuz yıldır akan kanın tekrar akması gündemleĢmesin diye tamamen kendi irademizle
bir inisiyatif aldık; o inisiyatif neticesinde hem devlet yetkilileriyle hem de oradaki gençlerle
bazı temaslar yürüttük, bazı çalıĢmalar yürüttük ve çok Ģükür ki o uzman çavuĢların burnu
9
kanamadan da kendi ailelerine kavuĢmasını sağladık. Bu öyle utanılacak sıkılınacak, burada
açıklaması yapılamayacak bir durum da değil. Yarın farklı bir durum olursa yine aynısını
yaparız. KeĢke bugüne kadar, otuz yıldır çatıĢmalı süreç devam ederken bütün bunlar
yapılmıĢ olsaydı.
Bakın, ben sadece bir duyguyu sizinle paylaĢmak istiyorum. Onları almaya gittiğimizde Grup
BaĢkan Vekilimiz Sayın Pervin Buldan Ģunu dedi: "KeĢke SavaĢ'ı bu Ģekilde kaybettikleri
zaman bir heyet aracı olsaydı da SavaĢ bugün aramızda olsaydı." Bu duyguyu siz bilmediğiniz
için böyle güncel konulara, Hükûmetin güncel yaklaĢımlarına iliĢkilendirerek bize saldırı
aracı olarak kullanıyorsunuz. Bunun doğru bir tutum olmadığını buradan belirtmek istiyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAġKAN - Gündem dıĢı…
ALTAN TAN (Diyarbakır) - Sayın BaĢkan, Sayın Hatip konuĢmasında Kürdistan ĠĢ Adamları
Derneğini bölücülükle suçladı. Bunun kurucuları arasında benim kardeĢim de var, ben de
varım. Söz hakkı istiyorum.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Ya böyle bir Ģey olur mu canım?
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) - Böyle bir suçlama olmaz ya!
BAġKAN - Bir saniye… Bir saniye…
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Benim de emmimin oğlu var; olur mu böyle bir Ģey canım?
Ne alakası var?
ALTAN TAN (Diyarbakır) - Ben varım, ben varım.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Ġsminizi vermeyince bir Ģey olmaz.
BAġKAN - Sayın Tan, Grup BaĢkan Vekiliniz cevap verdi.
ALTAN TAN (Diyarbakır) - Ben varım. ĠĢ Adamlarıyla ilgili cevap verilmedi Sayın
BaĢkanım.
BAġKAN - Ben ara vereceğim o zaman. Olmaz yani.
ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - Ben Ģahsıma yönelik sataĢmadan dolayı söz aldım.
BAġKAN - Hayır, Ģahsınızla değil, grubunuzla ilgili söylediniz. Yapmayın yani gerçekten
bakın, zaten çok zor bir günü götüreceğiz. Yani baĢlangıçta dakika bir, gol bir modeline
geçmeyelim. Verdi cevabını. Üstüne de en az bir dakika ekstradan konuĢtu. Yapmayın.
ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - Sayın BaĢkan, bir durumu belirtebilir miyim?
BAġKAN - Oradan belirtin.
10
ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - Askerleri getiren milletvekilleri olarak bize sataĢmada
bulunduğu için ben Ģahsım adına oradan cevap verdim.
BAġKAN - Anladım ama bakın, Grup BaĢkan Vekili olarak ben sizi ikiletmedim yani.
ALTAN TAN (Diyarbakır) - Kürdistan ĠĢ Adamları hakkında ben söz almak istiyorum.
BAġKAN - O Kürdistan ĠĢ Adamları…
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Orada Kürdistan ĠĢ Adamları Derneğiyle ilgili benim bölücü
suçlamam yok.
ALTAN TAN (Diyarbakır) - Bulundu efendim, bulundu.
BAġKAN - Değil, değil, söylediği Ģey… Ben dikkatle dinledim.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Zira, bütün toplum zaten bölücü olduğunu biliyor.
ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - Sayın BaĢkan, sataĢmaya devam ediyor. "Bütün toplum bölücü
olduğunu biliyor." diyor.
BAġKAN - BirleĢime on beĢ dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 14.31
ĠKĠNCĠ OTURUM
Açılma Saati: 15.01
BAġKAN: BaĢkan Vekili Meral AKġENER
KÂTĠP ÜYELER: Bayram ÖZÇELĠK (Burdur), Ġsmail KAġDEMĠR (Çanakkale)
----- 0 ----BAġKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 84'üncü BirleĢiminin
Ġkinci Oturumunu açıyorum.
6
Gündem dıĢı üçüncü söz, 1 Mayıs Emek ve DayanıĢma Günü münasebetiyle söz isteyen
Ġstanbul Milletvekili Sayın Süleyman Çelebi'ye aittir.
Buyurun Sayın Çelebi. (CHP sıralarından alkıĢlar)
SÜLEYMAN ÇELEBĠ (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan, değerli arkadaĢlar; hepinizi saygıyla
sevgiyle selamlıyorum.
11
Tabii ki 1 Mayısla ilgili geliĢmeleri değerlendireceğim ama buraya özellikle poĢuyla
çıkmamın nedeni Ģu: Polisin daha önce Cihan Kırmızıgül üzerinde uyguladığı ve o nedenle
yargılattığı uygulamanın bir baĢkasını, bir baĢka uygulamalarını zorla 1 Mayısta gençler
üzerinde, gençleri teĢhir etme amacıyla zorla poĢu takmaya çalıĢan polisin ve iktidarın
uygulamalarını protesto etmek için bu poĢuyu taktım.
Hepinizi bir kez daha saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından alkıĢlar)
Değerli arkadaĢlarım, BaĢbakan, ustalık döneminde herhâlde yeni bir, tarihî bir uygulamayı
Taksim'de baĢardı. Ustalık döneminde, sıkıyönetim koĢullarında bile uygulanmayan… Hani
sıkıyönetim koĢullarında sokağa çıkma yasağı vardı, bir dönem 1 Mayıs'ı kutlamak için
sokağa çıkanlar gözetim altına alındı. Burada ise -belirli bir bölgeye çıkmak- sıkıyönetim
koĢullarının ötesinde bir uygulamayla oraya çıkanlar suçlu sayıldı, gözetim altına alındı.
Bakın, 171 tane arkadaĢımız, hukuk dıĢı, yasa dıĢı yollarla ve zorla, baskıyla, dayakla gözetim
altına alındı, iĢkence yapıldı. Ondan sonra dün bırakıldı, aileler seviniyor, biz seviniyoruz,
onlar seviniyor. Sevinecek bir Ģey yok. ĠĢte ileri demokrasinin Türkiye'de geldiği, ustalık
döneminin ne noktaya taĢıdığının ibret belgesi bu uygulamadır. Çünkü, o uygulamanın içinde
tam da yapay bir uygulamayı baĢlatan savcılar, polis teĢkilatı, bu arkadaĢlarımızın hiç suçu
yokken orayı bir abluka altına aldılar.
Bakın, 2 tane 1 Mayıs dünyada yasaklandı. Birisi Kamboçya, bir diğeri Taksim Meydanı.
ġimdi, değerli arkadaĢlarım, Kamboçya'daki yasağı anladık ama bizim açımızdan Kamboçya
yasağının ötesinde Ģunu soruyorum, bu Mecliste herkese soruyorum: Çanakkale'de Anzaklar
anıldığında bundan sonra onları Avustralya'ya mı göndereceksiniz? (CHP sıralarından
alkıĢlar) Çünkü, oradan da Ģehit vermiĢ insanlar Ģehitleri için Çanakkale'ye geliyor. ĠĢçiler de
en temel haklarını kullanıyorlar. Defalarca söyledik "1 Mayıs, Türkiye iĢçi sınıfı açısından,
emekçi hakları açısından Taksim Meydanı'dır." dedik ve "Bu Avrupa Ġnsan Hakları
Mahkemesinin kararıdır." dedik aynı zamanda ama hukuk tanımıyorlar.
Altını çizerek söylüyorum: Dün yapılan uygulamaların, o yasa dıĢı gözetim altına almaların
esas sorumlusu iktidardır, BaĢbakandır, ilgili bakanlardır çünkü o iktidar yasa tanımıyor,
BaĢbakan yasa tanımıyor, Avrupa Ġnsan Hakları Mahkemesinin kararını tanımıyor; iki dudağı
arasında "Yasakladım." diyor ve uygulamaya koyuyor. Onun için, aslında dün o 171 kiĢiyle
ilgili yapılan uygulama esas yasa dıĢıdır.
ĠĢte, BeĢiktaĢ'ta genel baĢkan yardımcılarımızın, Sayın ġafak Pavey'in yaĢadığı sorunu
biliyorsunuz; diğer taraftan, Mahmut Tanal'ın yaĢadıklarını biliyorsunuz; bizim, ġiĢli'de
Sezgin Tanrıkulu ve Musa Çam'la beraber yaĢadıklarımızı biliyorsunuz. Abluka altına
alınmıĢ, tam bir ceberut anlayıĢla, tam bir faĢist yaklaĢımla bu bayramı da bize zehir ettiniz. 1
Mayıs böyle bir gün değildir; iĢçilerin birlik, mücadele günüdür oysa iktidar iĢçilere müdahale
günü olarak bu bayramı bu noktaya taĢımıĢtır. Buradan bir kez daha kınıyor, hepinize
saygılar, sevgiler sunuyorum. (CHP sıralarından alkıĢlar)
BAġKAN - TeĢekkür ederim Sayın Çelebi.
60'ıncı maddeye göre söz vereceğim.
Sayın Öğüt…
12
KADĠR GÖKMEN ÖĞÜT (Ġstanbul) - TeĢekkür ederim Sayın BaĢkanım.
Balyoz hükümlüleri toplumun vicdanını yaralamaktadır. En son, geçtiğimiz hafta Albay
Murat Özenalp zulümhanede hayatını kaybetmiĢtir. Kendisine bir kez daha rahmet, ailesi ve
sevenlerine baĢsağlığı diliyorum. Ne var ki Özenalp'in vefatı, Balyoz tutuklamalarıyla ilgili
olarak gözlerin yeniden Anayasa Mahkemesine çevrilmesine neden olmuĢtur. Nitekim,
Balyoz davasından ceza alan pek çok kiĢinin Anayasa Mahkemesine yaptıkları bireysel
baĢvurular altı aydan fazla süre geçmesine rağmen sonuçlandırılmamıĢtır. Bu baĢvuruların
değerlendirilmesi için yeni ölümler mi beklenmektedir? "Özenalp'in ölümüne vicdansızlık,
hukuksuzluk ve vefasızlık neden oldu." diyen Maltepe Askerî Cezaevindeki arkadaĢları, onun
için duygularını Ģöyle aktarmıĢlardır: "Ama, ölmekle bitmeyeceğiz; neden olanlar, sessiz
kalanlar, hiçbir Ģey yokmuĢ gibi yapanlar biliniz, hatta emin olunuz, öldürmekle
bitmeyeceğiz. Murat'ın kanı
7
üzerinde, görüyoruz beyazda, mavide, hakide. Biliniz, öldürmekle bitmeyeceğiz." Bu zulmün
bir an önce bitmesini istiyorum.
TeĢekkür ediyorum.
BAġKAN - Sayın Atıcı…
AYTUĞ ATICI (Mersin) - TeĢekkür ederim Sayın BaĢkan.
Sayın BaĢkan, Türkiye, yine cezaevlerinde bir çocuğa tecavüz edildiği haberiyle çalkalanıyor.
Ceyhan Cezaevinde yatmakta iken kendisine tecavüz edilen suça itilmiĢ bir çocuk, ancak
tahliye edildikten sonra korkusunu yenerek bu iğrenç olayı haykırabiliyor. "Çocuklarınıza
çığlık atmayı öğretin." diyen bir Bakan ve mensubu olduğu AKP Hükûmeti cezaevindeki
çocukların çığlığını duymuyor. AKP Hükûmeti, topluma yeniden kazandırılması gereken
çocuklarımıza cezaevlerinde sahip çıkamıyor. BaĢta Ceyhan olmak üzere tüm cezaevlerinde
kalan suça itilmiĢ çocukların ve cezaevlerindeki annelerin yanında kalmak zorunda olan
çocukların sorunları araĢtırılmalı ve acilen çözülmelidir, Ceyhan Cezaevindeki ilgililer
hakkında da acilen soruĢturma baĢlatılmalıdır.
TeĢekkür ederim.
BAġKAN - Sayın SarıbaĢ…
ALĠ SARIBAġ (Çanakkale) - TeĢekkür ederim Sayın BaĢkan.
Çanakkale Gökçeada'da yetkililerin yapmıĢ olduğu açıklamaya göre, 1 Mayısı 2 Mayısa
bağlayan gece saat 00.10'da baĢlayıp 04.00'e kadar devam eden sağanak yağıĢ sonunda oluĢan
sel Gökçeada'da hayatı felç etmiĢtir. Ev ve iĢ yerlerini sular altında bırakan sel, park hâlindeki
araçları da sürüklemiĢtir. Ayrıca, çok sayıda büyükbaĢ ve küçükbaĢ hayvan telef olmuĢ, bağ,
bahçe ve tarlalar da büyük zarar görmüĢtür. Buradan sizlerin aracılığıyla tüm Hükûmet
yetkililerine sesleniyorum, acilen, çok büyük zarar gören esnaflarımız da dâhil olmak üzere,
orada bu afeti yaĢayan halkımızın ve esnafımızın da zarar ve ziyanlarının bir an önce
karĢılanması için burada afet bölgesi ilan edilerek borçlarının ertelenmesini diliyorum.
13
Bu vesileyle tüm Gökçeada'daki hemĢehrilerimize geçmiĢ olsun dileklerimi iletiyorum.
BAġKAN - Sayın Tamer…
ĠSMAĠL TAMER (Kayseri) - TeĢekkür ediyorum Sayın BaĢkan.
Sayın BaĢkan, değerli milletvekili arkadaĢlarım; bugün 5 Mayıs Dünya Ebeler Günü.
Türkiye'de yaklaĢık 50 bin tane ebe var. Cefakâr, vefakâr olan bu ebelerimizin bugün de
hepsini kutluyorum ve baĢarılarının devamını diliyor, saygılar sunuyorum.
TeĢekkür ediyorum.
BAġKAN - Sayın Özkan…
RAMAZAN KERĠM ÖZKAN (Burdur) - Sayın BaĢkan, teĢekkür ederim.
Sayın bakanların dikkatini çekmek istiyorum: Ölçme Seçme ve YerleĢtirme Merkezi
üniversiteye girecek ikinci basamak öğrencileri için, kayıt yaptırmak isteyen öğrenciler için,
Ġnternet'te aĢırı yoğunluktan dolayı bir sorun yaĢandığını belirtiyorlar. YaklaĢık 62 bin öğrenci
Ġnternet'teki yoğunluktan dolayı sınav baĢvurularını yapamamıĢtır. Önümüzdeki günlerde, bu
öğrenciler hiç olmazsa bir iki gün -belki "link"lerden dolayı da olmuĢ olabilir- süre
istemektedirler. Ben Bakanlar Kurulu üyelerimizin Ölçme Seçme ve YerleĢtirme Merkezine
bir uyarıda bulunmalarını diliyor, teĢekkür ediyorum.
BAġKAN - Sayın Çam…
MUSA ÇAM (Ġzmir) - TeĢekkür ederim Sayın BaĢkan.
Yüzyılın soygununun görüĢüleceği böyle önemli bir günde TRT'nin yayın yapmamasını
Ģiddetle kınıyoruz ve protesto ediyoruz.
1 Mayıs iĢçi sınıfının birlik, mücadele, dayanıĢma gününde Ġstanbul'da olağanüstü bir gün ve
sıkıyönetim yaĢandı. Sayın BaĢbakan her seferinde diyor ki: "Makul bir çoğunluk Taksim'e
gelip kutlayabilir." AkĢamüstü saat 16 civarlarında Taksim'e gittiğimde Recep Güzel ve
Gamze Nihal Ġyidoğan adında iki gencin tek baĢlarına Taksim'e çıkıp slogan atmaya
baĢlayınca yaka paça alınıp götürüldüğünü orada gördük. AKP faĢizmini açık ve net bir
Ģekilde 1 Mayısta Türkiye'nin her tarafında gördük. Kahrolsun faĢizm, yaĢasın 1 Mayıs!
BAġKAN - Sayın Demir…
NURETTĠN DEMĠR (Muğla) - TeĢekkür ederim Sayın BaĢkan.
Seydikemer ilçemizde Karadere, Kumluova ve Karaköy'de yaklaĢık olarak bin dekar
dolayında plastik örtülü serada ve 400 dolayında da cam serada doluya bağlı olarak büyük bir
8
14
felaket yaĢandı. Sadece sigortalı olma imkânı olmayan birçok tarım üreticisi de var.
Dolayısıyla, bu büyük felaketin giderilmesi konusunda Hükûmetin desteklerini bekliyoruz. Bu
konuda yoğun çalıĢma…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAġKAN - Sayın Baluken…
ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - TeĢekkür ediyorum Sayın BaĢkan.
Sayın BaĢkan, 1 Mayısta Taksim'e yürümek isteyen iĢçilere, emekçilere, gençlere, halkımıza
yönelik, tek kelimeyle tam bir polis terörü uygulanmıĢtır. Ortaya çıkan sokak ortası iĢkence
görüntüleri tüm halkımızın vicdanını kanatmıĢtır. Bu konuda bütün sorumluluğun AKP
Hükûmetinde olduğunu belirtmek istiyoruz. Bu tutumu Halkların Demokratik Partisi olarak
kınadığımızı ifade ediyoruz.
Yine, 1 Mayısta milletvekillerine yönelik gazlı, TOMA'lı, coplu, yumruklu müdahalelerin
kabul edilemez olduğunu belirtiyoruz. Bu konuda Meclis BaĢkanlığının tavırsız tutumunun da
buradaki suça ortak olmak olduğunu ifade etmek istiyoruz. Her ne kadar talimat Hükûmetten
gelmiĢse de kadın, çocuk demeden, milletvekili, sendikacı demeden bu tabloyu ortaya koyan
idari ve mülki amirler ya da güvenlik güçleri hakkında herhangi bir soruĢturmanın
baĢlatılmamıĢ olmasını da buradan kınadığımızı ifade etmek istiyoruz. 1 Mayısların bayram
coĢkusuyla, iĢçilerin, emekçilerin özgürce kullandığı, alanlara özgürce aktığı günler temenni
ediyoruz.
TeĢekkür ediyorum.
BAġKAN - Sayın Bulut…
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) - Sayın BaĢkan, Çanakkale Gökçeada, geçtiğimiz
günlerde, çok büyük bir sel felaketiyle karĢı karĢıya kalmıĢtır. Esnaf, çiftçi, büyük bir
mağduriyet altındadır. Adaya ulaĢım zor. Valilik ilk etapta tedbirler almıĢ ancak -esnafınbilhassa iĢ yerlerini su basmasıyla çok miktarda maddi hasar oluĢmuĢtur. Hükûmetin bu
konuda acil tedbir alması ve gereğini yapması konusunda Genel Kurulu bilgilendiriyorum.
TeĢekkür ederim.
BAġKAN - TeĢekkür ediyorum.
Gündeme geçiyoruz.
MAHMUT TANAL (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan, ben sizden özür dilerim. Biraz önce sizden söz
istediğimde dediniz ki: "Benim yetkim yok." Benim elimde Parlamento hukuku… Divan
BaĢkanlığında, Divanda oturan Meclis BaĢkan Vekili veya Meclis BaĢkanının, Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kurulunu, oturumu, siz biraz önce nasıl on beĢ dakika kapattıysanız, o
Ģekilde, buradaki milletvekillerinin talebini de karara bağlama gibi bir yetkiniz ve bir
göreviniz var. Biz, TRT'yle yapılan sözleĢmenin 5'inci maddesinde, önemli konularla ilgili…
Meclis BaĢkan Vekili sıfatıyla, Ģu anda Divanda oturan BaĢkan sıfatıyla sizin böyle bir
görevinizin olduğunu size söyledim.
15
BAġKAN - TeĢekkür ederim.
MAHMUT TANAL (Ġstanbul) - Ama, dediniz ki: "Bu benim görevimde değil." Biraz önce
nasıl kapattıysanız, aynı Ģekilde…
BAġKAN - Ara verdim ben, kapatmadım ki…
MAHMUT TANAL (Ġstanbul) - …yayınlama göreviniz de var Sayın BaĢkan. (CHP
sıralarından alkıĢlar)
BAġKAN - Yok, yok, boĢ yere alkıĢlamayın, yok, öyle değil.
MAHMUT TANAL (Ġstanbul) - Benim sizden istirhamım: Görevinizin gereğini yapmanızı
istirham ediyorum. (CHP sıralarından alkıĢlar)
BAġKAN - BoĢ yere alkıĢlamayın, öyle değil, öyle bir Ģey yok.
MAHMUT TANAL (Ġstanbul) - Olur mu öyle Ģey?
BAġKAN - Hayır, ara verebiliyorum sadece. Yani, kendi… Özür dilerim, bir saniye…
Kafama göre "Ben beğenmedim bugünkü toplantıyı, kapatıyorum." deme imkânım yok ki
benim; hepiniz biliyorsunuz onu. Ġç Tüzük'ün kendi içinde oluĢturduğu teamüller var, bu
Meclisin yönetim biçimi var. Sonuçta, bana müracaat etmediniz ki Ģeyi aramak için, TRT için,
gittiniz, Sayın Cemil Çiçek'e müracaat…
MAHMUT TANAL (Ġstanbul) - Bakın, teamülleri uygulasaydınız… Ben size uygulamaları
söylüyorum.
BAġKAN - Neyse, Sayın Tanal, teĢekkür ederim, kayıtlara geçti.
Buyurun Sayın Vural.
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Sayın BaĢkanım, zatıaliniz Genel Kurulu yönetmekle görevlisiniz.
Dolayısıyla bu konuda, protokolün gereğini yapması gereken Türkiye Büyük Millet Meclisi
BaĢkanıdır. Sayın Meclis BaĢkanıyla görüĢtük. Kendileri bunu ileteceğini ifade etti. Siz de
Ġnternet yayınıyla ilgili, bir ara vereceğinizi söylediniz.
9
BAġKAN - Ha, o benim uhdemdeydi. Onunla ilgili talimat verdim arkadaĢlara.
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Daha gelmedi henüz…
BAġKAN - Dolayısıyla bir sıkıntının yani buradan kaynaklanan bir sıkıntının olmadığını,
Telekom tarafıyla görüĢtüklerini…
GÜRSEL TEKĠN (Ġstanbul) - Niye kapalı?
16
BAġKAN - Bana anlatılanı söylüyorum size. Ben elektronik mühendisi değilim.
ArkadaĢlarımıza söylüyorum.
AYTUN ÇIRAY (Ġzmir) - Yapmayanı görevden alsınlar.
BAġKAN - Dolayısıyla, onu sıkı takip ediyorum.
Cep telefonlarında bir yüklenmeden dolayı sorun olduğunu, diğer konuda bir sorun
olmadığını teknik ekip söyledi ama cep telefonlarıyla ilgili konuyu da rahatlatmak amacına
yönelik Türk Telekom'la görüĢüldüğünü… Bunun da takibini yapıyorum.
OKTAY VURAL (Ġzmir) - ĠnĢallah, Meclis BaĢkanı TRT'ye söz geçirir de yayınlanır
efendim.
ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - Sayın BaĢkan, ben de TRT yayınlarıyla ilgili bir bilgilenme
beklentimizin olduğunu ifade etmek istiyorum.
Demin diğer siyasi partilerin grup baĢkan vekilleriyle beraber Meclis BaĢkanıyla görüĢtük.
Kendisi de Meclis TV'nin bu konuda canlı yayın yapması için TRT Genel Müdürüyle
konuĢacağını ifade etti. Böyle bir görüĢme olmuĢ mu? GörüĢme olmuĢsa sonucu ne olmuĢtur,
merak ediyoruz.
BAġKAN - Tamam, onu da takip edeyim.
ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - ġu açıdan da önemlidir: Meclis BaĢkanını dikkate almayan bir
TRT Genel Müdürü tablosu var ise bunu da Genel Kurulun, milletvekillerinin…
BAġKAN - Tamam Sayın Baluken.
MAHMUT TANAL (Ġstanbul) - Değerli BaĢkanım, son söz: Siz dediniz ki: "Bu iĢ Meclis
BaĢkanının yetkisinde." Allah göstermesin, Meclis BaĢkanı vefat etti.
BAġKAN - Vekil oluyorsunuz o zaman, vekil oluyorsunuz, vekil.
MAHMUT TANAL (Ġstanbul) - Devlette süreklilik esastır. Onun makamına gelen baĢkan
yardımcıları karar vermeli.
BAġKAN - Tamam iĢte, o sandalyeye oturacak birisi oluyor. Ġç Tüzük'ü biliyorsunuz
muhterem arkadaĢlar. Yapmayın Allah aĢkına! Tamam, bütün bunların hepsi geçti kayıtlara
yani herkes her Ģeyi biliyor.
MAHMUT TANAL (Ġstanbul) - Örnek karar var elimde.
BAġKAN - Anladım, tamam.
MAHMUT TANAL (Ġstanbul) - 97 yılındaki Tansu Çiller hakkındaki kararı okuyayım size.
BAġKAN - AnlaĢıldı. Siz öyle söylüyorsunuz, ben de böyle söylüyorum yani "Yetkim yok."
diyorum, "Açın TRT'yi." demeye bir yetki yok. Dolayısıyla, grup baĢkan vekilleriniz "Ara
verin." dediler.
17
MAHMUT TANAL (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan, siz kararınızı verin, o TRT açıyor mu açmıyor
mu? Siz bir kararınızı verin bakalım. (AK PARTĠ sıralarından "Haydi yürü!" sesi)
BAġKAN - TeĢekkür ederim.
MAHMUT TANAL (Ġstanbul) - Siz kararınızı verin bir zahmet, o TRT açacak.
BAġKAN - Sayın Tanal, bakın, rica ediyorum, belli bir noktanın dıĢına çıkmayalım.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - "Yürü" diyen malı götürenlerden mi, değil mi? Ona bakalım
YaĢar Karayel.
BAġKAN - BaĢkanlığın Genel Kurula sunuĢları vardır.
MAHMUT TANAL (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan, biraz önce, bana "Hadi yürü!" diyen
milletvekilinin -nazik bir dil değil- tespit edilip -ben Ģikâyetçiyim- Ġç Tüzük hükümleri
uyarınca disiplin uygulanmasını talep ediyorum.
BAġKAN - O tutanakları getirteceğim ama yarınızı atmam lazım o zaman -bütün
milletvekilleri için konuĢuyorum- laf atmadan dolayı.
Meclis araĢtırmasına iliĢkin üç önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi BaĢkanlığına
ġırnak ilinde bulunan kaplıcaların bulunduğu bölgelerdeki sorunlarının bütün boyutlarıyla
araĢtırılarak tespit edilmesi, önlem alınması, alınacak önlemlerin ve yürütülecek politikaların
belirlenmesi, termal kaynakların değerlendirilmesi amacıyla Anayasa'nın 98'inci Ġç Tüzük'ün
104'üncü ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis araĢtırması açılması için gereğini arz ve
teklif ederiz.
Hasip Kaplan
BDP Grup BaĢkan Vekili
10
Gerekçe:
1-Belkıs Ana(Hesta)Kaplıcaları:
ġırnak'ın Güçlükonak ilçesi Ilısu köyünde bulunan Belkıs Ana (Hesta) Kaplıcası gerek Ģifa
niyetine gerekse vücut direncini arttırmak, stresten kurtulmak ve rahatlamak amacıyla tercih
edilmektedir.
Bölgenin en yüksek ısılı sıcak su kaynağı olup, sıcaklığı 67°C'tır. Kaplıca suyu kalsiyum ve
sülfit ihtiva etmektedir. Debisi 7 litre/sn. pH:7,15 olarak belirlenmiĢtir. Mevcut debinin
arttırılabileceğini gösteren hidrojeolojik Ģartlar mevcuttur. Kaplıca banyosu romatizmal
hastalıklar ile kadın hastalıklarında yararlı olmaktadır
18
2-Zümrüt Dağı Kaplıcası:
BeytüĢĢebap ilçe merkezine 7 km uzaklıktaki Ilıcak köyündedir. Debisi 1 litre/sn. olarak
tahmin edilmekte olup, su sıcaklığı 39°C'tır. Kaplıca suyu tortulu olduğundan içilmez. Su
banyosu ise cilt, böbrek ve romatizmal hastalıklara yararlı olmaktadır.
3-Besta Kaplıcası:
Ġl merkezinin 30 km kuzeydoğusundadır. Biri çamur banyosu, diğeri su banyosu ve içme
olarak yararlanılan 2 kaplıca hâlindedir. Cilt, kadın hastalıkları ve romatizmal hastalıkların
Ģifa bulduğu bu kaplıcalara yaya veya binek hayvanıyla ulaĢılabilmektedir.
4-Nasfaran Kaplıcası:
Merkez Kumçatı beldesine birkaç km uzaklıktaki bu kaplıcada biri çamur banyosu olarak,
diğeri banyo ve içme olarak yararlanılan 2 kaynak bulunmaktadır. Çamur banyosunun sivilce,
egzama ve mantar hastalıkları kesin tedavi ettiği söylenmektedir.
Coğrafi dağılımı, nitelik ve nicelikleri çok farklı olan ülkemizdeki jeotermaller ve Ģifalı su
kaynakları üzerine yeterince araĢtırma yapılmamakta ve yapılan mevcut çalıĢmalar da tam
olarak değerlendirilmemektedir.
Son yıllarda hızlı nüfus artıĢı, sanayileĢme ve kentleĢme sonucu ortaya çıkan çevre sorunları
insan sağlığını tehdit etmekte, bozmakta ve verimliliği azaltıcı bir ortam yaratmaktadır. Bu
olumsuz ortamlarda bulunmak zorunda kalan insanlar sağlığını korumak, daha verimli olmak
ve hastalıklarına Ģifa bulmak amacıyla sağlık turizmine yönelmektedir. Sağlık turizmi
faaliyetlerinden biri olan termalizm, soğuk ve sıcak mineralli suların sağlık amacıyla içme ve
dıĢ tatbiklerde kullanımı için turistlerin ulaĢım, konaklama ve ağırlama gereksinimlerinin
karĢılanmasını sağlayan çok yönlü bir turizm çeĢidi olarak ön plana çıkmaktadır.
ġırnak ilinde bulunan bu dört Ģifalı kaplıca birçok hastalığa yarar sağlamaktadır. Her yıl
binlerce insan zor Ģartlar altında kaplıcaları Ģifa niyetine ziyaret etmektedir. Kaplıcaların
bulunduğu bölgelere ulaĢım güçlüğü çekilmekle beraber su, sağlık gibi sorunları da
mevcuttur.
ġırnak il sınırları içerisinde bulunan kaplıcalar Ġl özel idaresi tarafından halkın
yararlanabileceği Ģekilde iĢletilmemesi nedeniyle bölge insanı bu tesislerden
yaralanamamaktadır. Bu Ģifa merkezlerinde otel, lokanta benzeri iĢletmeler ihtiyacı
karĢılayamamaktadır. Ayrıca kaplıcalarda, cadde ve sokaklar yetersiz, çöp, su sorunu önemli
ölçüde burada sorun teĢkil etmektedir. Ülkenin her yerinden gelen binlerce insan söz konusu
eksiklikler yüzünden sorun yaĢamaktadırlar.
Bölgedeki termallerde az sayıda uygulama çalıĢmalarında planlanan düzeye ulaĢılamaması,
alt yapı ve iĢletmede ortaya çıkan sorunlar, yetersiz tanıtım, istatistiksel yetersizlik, sağlık
personeli ile sağlıkla ilgili alet ve donanım eksikliği gibi etkenler etkili olmaktadır.
Ülkemizde jeotermal kaynakların sağlık turizmine tanıtılması ve kazandırılması gerekirken,
ġırnak Ġl Özel Ġdaresinin bu tesislere kaynak ayırmayıp özelleĢtirmesi ülke ekonomisine ve
halk sağlığı acısından bir kayıp olarak değerlendirilmektedir. Bu durumda, yoksul halk
bundan yaralanamayacak ancak parası olan bu tesislerden yararlanabilecektir. Oysaki, sosyal
19
devlet anlayıĢına göre, bu tür yer altı ve yer üstü kaynaklarından bölge halkının
yararlandırılması için gerekli tedbirlerin alınması gerekmektedir.
Bu nedenlerle kaplıcaların bulunduğu bölgelerdeki sorunlarının bütün boyutlarıyla
araĢtırılarak tespit edilmesi, önlem alınması, alınacak önlemlerin ve yürütülecek politikaların
belirlenmesi, termal kaynakların değerlendirilmesi amacıyla araĢtırma komisyonu
kurulmasında yarar bulunmaktadır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi BaĢkanlığına
Ġktisadi ve idari bilimler fakültesi mezunlarının Hükûmetin uygulamalarından dolayı ortaya
çıkan mağduriyetinin tespiti, bu sorunların giderilmesi ve çözüm yollarının belirlenmesi
amacıyla, Anayasa'mızın 98'nci maddesi, Ġç Tüzük'ün 104 ve 105'inci maddeleri gereğince
ekte sunulan gerekçe çerçevesinde Meclis araĢtırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
1- Hasan Hüseyin Türkoğlu (Osmaniye)
2- Mehmet Günal (Antalya)
3- Cemalettin ġimĢek (Samsun)
11
4- Emin Çınar (Kastamonu)
5- Celal Adan (Ġstanbul)
6- Seyfettin Yılmaz (Adana)
7- Koray Aydın (Trabzon)
8- Ali Öz (Mersin)
9- Ali Halaman (Adana)
10- Mehmet Erdoğan (Muğla)
11- Bülent Belen (Tekirdağ)
12- Emin Haluk Ayhan (Denizli)
13- Sümer Oral (Manisa)
14- Kemalettin Yılmaz (Afyonkarahisar)
15- Lütfü Türkkan (Kocaeli)
16- Özcan Yeniçeri (Ankara)
20
17- Mesut Dedeoğlu (KahramanmaraĢ)
18- S. Nevzat Korkmaz (Isparta)
19- Atila Kaya (Ġstanbul)
20- Alim IĢık (Kütahya)
Gerekçe:
Türkiye'de açılan tüm devlet ve vakıf üniversitelerinin hemen hemen tamamında yer alan
iktisadi ve idari bilimler fakülteleri, her yıl on binlerce mezun vermektedir. Bu fakültelerden
mezun olan öğrencilerin bir kısmı özel sektörde istihdam edilirken, önemli bir bölümü de
aldığı eğitimin neticesi olarak kamu kurumlarında görev almaktadır.
Türkiye'de en fazla mezun veren fakülte, iktisadi ve idari bilimler fakültesidir.
2011 yılında KPSS'ye giren iktisadi ve idari bilimler fakültesi mezunu yaklaĢık 300 bin
kadardır. 2011 yılı içerisinde kamuya yerleĢen ĠĠBF mezun sayısı ise 7.113 kiĢidir.
ĠĠBF mezunlarının kamu kurumlarında görev aldığı kadrolara GĠH (genel idare hizmetleri)
denilmektedir. ĠĠBF mezunlarının yaĢadığı en büyük sorun, bu kadrolara atama Ģartlarının son
yıllarda değiĢtirilmesiyle olmuĢtur.
Bankalar, maliye, gümrük memurluğu, KĠT'lerde ve diğer kamu kurumlarındaki bir çok
pozisyon önceden ĠĠBF mezunu olma Ģartı ararken, son yıllarda 4001 (herhangi bir lisans
mezunu olma) Ģartı aramaktadır. Bu da hem bu pozisyonlara bu alanda bilgisi olmayan
kiĢilerin atanmasına yol açmakta hem de ĠĠBF mezunu 100 binlerin atanamayıp açıkta
kalmasına neden olmaktadır.
Diğer yandan, tüm üniversitelerde ĠĠBF açılması ve kontenjanların yüzde 20 civarında
artırılması hem bu alanda yapılan eğitimin kalitesinin düĢmesine hem de bu fakültelerden
mezun olan yüz binlerce gencin istihdam edilememesine neden olmaktadır. ĠĠBF, fen edebiyat
gibi fakültelerin hem sayısının hem de kontenjanının düĢürülmesi, genç neslin istikbali
açısından çok önemlidir.
Bu bilgiler ıĢığında ĠĠBF mezunlarının sorunlarının Meclis araĢtırma komisyonu kurularak
araĢtırılması bu sorunlara çözüm üretilmesi ve gerekli önlemlerin alınması gerekmektedir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi BaĢkanlığına
Aile kurumumuzun güçlendirilmesi için, ülkemizde meydana gelen, birçok ailenin
dağılmasına ve çocuklarımızın mağdur olmasına neden olan boĢanma olaylarının ve
sebeplerinin araĢtırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasa'nın
98'inci ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Ġçtüzüğü'nün 104 ve 105'inci maddeleri uyarınca
Meclis araĢtırması açılmasını arz ederiz.
1) Ali Halaman (Adana)
2) Hasan Hüseyin Türkoğlu (Osmaniye)
21
3) Lütfü Türkkan (Kocaeli)
4) Adnan ġefik Çirkin (Hatay)
5) Mehmet Erdoğan (Muğla)
6) Bahattin ġeker (Bilecik)
7) S. Nevzat Korkmaz (Isparta)
8) Ali Öz (Mersin)
9) Celal Adan (Ġstanbul)
10) Muharrem Varlı (Adana)
11) Cemalettin ġimĢek (Samsun)
12) Mesut Dedeoğlu (KahramanmaraĢ)
13) Seyfettin Yılmaz (Adana)
14) Özcan Yeniçeri (Ankara)
12
15) Mustafa Kalaycı (Konya)
16) Alim IĢık (Kütahya)
17) ReĢat Doğru (Tokat)
18) Yusuf Halaçoğlu (Kayseri)
19) Necati Özensoy (Bursa)
20) Enver Erdem (Elazığ)
Gerekçe:
Ülkemizde toplumun en küçük birimi olan aile kurumunun temelini evlilik oluĢturmaktadır.
Sosyal yapıdaki bu önemi nedeniyle bütün ülkelerde ailenin kurulması veya aile birliğinin
bozulması kanunlar çerçevesinde yapılan düzenlemelerle gerçekleĢtirilmektedir.
Türk toplumunun ve devletinin temel taĢı ve ana birimi olan aile kurumunun sarsıldığını ve
yara aldığını tedbir alınmadığı taktirde, geri dönüĢü mümkün olmayan noktalara ulaĢılacağını
göstermektedir.
22
Özellikle boĢanma olayları ailenin yıkımına ve on binlerce çocuğun anne veya baba
sevgisinden mahrum kalmasına ve neticede çocuklarımızda tamiri mümkün olmayan
psikolojik tahribatlara neden olmaktadır. Kimi zaman da tamamen sahipsiz kalan çocuklara
devlet kol kanat germekte, aile ortamının sıcaklığından uzakta büyüyen bu çocuklarımızın
sorunları ise katlanarak büyümektedir.
Anne veya babasından ayrı kalmak zorunda kalan veya çocuk esirgeme kurumlarına yerilen
çocukların kiĢisel geliĢimlerinde ciddi sorunlar ortaya çıkmakta ve bu nedenle, ilerleyen
yıllarda topluma entegre olma sorunu yaĢamaktadırlar.
Dolayısıyla, boĢanma hadiseleri, kiĢisel ve ailevi problemler olmaktan öte, toplumun genelini
ilgilendiren sonuçlar doğurmakta ve Türk aile yapısını derinden yaralamaktadır.
Bu gerekçelerle kurulacak bir araĢtırma komisyonunda, Türk aile yapısının sağlam temeller
üzerine kurulabilmesi için, evlilik müessesinin güçlendirilerek, ülkemizde meydana gelen, on
binlerce ailenin dağılmasına ve on binlerce çocuğun mağdur olmasına neden olan boĢanma
olaylarının ve sebeplerinin araĢtırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesinin, toplum
hayatımıza önemli katkılar sağlayacağından, yararlı olacağı kanaatindeyiz.
BAġKAN - Bilgilerinize sunulmuĢtur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araĢtırması açılıp açılmaması konusundaki
görüĢmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Kanun teklifinin geri alınmasına dair bir tezkere vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi BaĢkanlığına
(2/1978) Esas numaralı kanun teklifimi geri çekiyorum. Gereğini bilgilerinize arz ederim.
29/0402014
Saygılarımla.
Sena Kaleli
Bursa
BAġKAN - Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunda bulunan teklif geri
verilmiĢtir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun Ġç Tüzük'ün 19'uncu maddesine göre verilmiĢ bir önerisi
vardır, okutup iĢleme alacağım ve oylarınıza sunacağım:
05/05/2014
Türkiye Büyük Millet Meclisi BaĢkanlığına
DanıĢma Kurulunun, 05/05/2014 Pazartesi günü (bugün) yaptığı toplantısında siyasi parti
grupları arasında oy birliği sağlanamadığından, Grubumuzun aĢağıdaki önerisinin Ġç Tüzük'ün
19'uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
23
Engin Altay
Sinop
Grup BaĢkan Vekili
Öneri:
Gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak ĠĢler" kısmının 2, 3, 4 ve 5'inci sıralarında yer alan
(9/3), (9/4), (9/5) ve (9/6) esas numaralı Meclis soruĢturması açılmasına iliĢkin önergelerin,
bu kısmın sırasıyla 1, 2, 3 ve 4'üncü sıralarına alınması ve bu kısımda yer alan diğer iĢlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesi önerilmektedir.
BAġKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisinin lehinde ilk söz Ġstanbul Milletvekili
Sayın Mehmet Akif Hamzaçebi'ye aittir.
Buyurunuz. (CHP sıralarından alkıĢlar)
13
MEHMET AKĠF HAMZAÇEBĠ (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri; bir seçimi
geride bıraktık. Seçimin ağırlıklı konusu 17 Aralık 2013 tarihinde Ġstanbul'da cumhuriyet
savcılarınca baĢlatılan soruĢturmaya konu olan 4 bakan hakkındaki rüĢvet ve yolsuzluk
iddialarıydı. Ġlerleyen süreçte rüĢvet ve yolsuzluk iddialarının kapsamı geniĢledi, bu kapsama
BaĢbakan ve onun yakın çevresi de dâhil oldu. Seçim sürecinde "RüĢvet ve yolsuzluk iddiaları
mutlaka soruĢturulmalı, mutlaka bunlar yargıya götürülmeli." diyen muhalefete karĢı "Hayır,
bunları soruĢturmaya gerek yok, ortada soruĢturulacak olan bir Ģey yok. Bunları yargıya değil,
sandığa götürelim." diyen bir iktidar vardı. ġimdi seçim yapıldı. Çıkan seçim sonucunu
yolsuzluk konusunda, rüĢvet ve yolsuzluk iddiaları konusunda güvenoyu olarak algılayan,
böyle değerlendiren bir iktidar var, "Bu seçim sonucuyla, yüzde 43 oyla biz yolsuzluk ve
rüĢvet iddialarından aklandık." iddiasını ortaya koyan bir iktidar var. Hatta çok daha ileri
gidiliyor. Güvenoyu demek yetersiz olur ortadaki tabloyu, iktidar psikolojisini yansıtmak
açısından. Daha vahim bir tablo var. Her seçim sonrası geleneksel olarak yapılan balkon
konuĢması, bu defa evvelkilerde olan mağruriyetin ifadesi, ürkütücü bir keyfin ifadesi
yanında, balkondaki zevatla birlikte pervasızlığın ilanıydı. Yolsuzluk konusunda balkon
konuĢmasında bir pervasızlık ilan edilmiĢtir, asıl vahim olan tablo budur. Kimse seçimde
almıĢ olduğu yüzde 43 oyu rüĢvet ve yolsuzluk iddiaları konusunda bir güvenoyu olarak
görmesin. Kimse bu oya güvenerek rüĢvet ve yolsuzluk iddialarının üzerini örtebileceğini
düĢünmesin, hiç kimse bu yolsuz ve rüĢvet iddialarını burada soruĢturma komisyonları
kurmak suretiyle kapatabileceğini düĢünmesin, hiç kimse yüksek tepelere çıkma hevesiyle bu
yolsuzluk iddialarını kapatabileceğini düĢünmesin. ġimdi yüksek tepelere çıkma hevesinde
olan birileri var, hedefine yüksek bir tepeyi koymuĢ, oraya çıkmanın hesaplarını yapıyor. Bu
heves, bu yüksek tepe hevesi, yüksek tepe merakı bana Kur'an-ı Kerim'den bir kıssayı
hatırlattı.
Bugün "Oman" dediğimiz coğrafyada tarihin eski zamanlarında yaĢayan bir Ad Kavmi vardı.
Ad Kavmi bulduğu her yüksek tepeye yüksek yapılar yapıyordu, sanki hiç ölmeyecekmiĢ gibi,
hiç iktidarı kaybetmeyecekmiĢ gibi, ebedî olarak kendileri iktidarda kalacakmıĢ gibi
kendilerini ebedileĢtirecek yapılar yapıyordu; tıpkı sizin bugün bulduğunuz her boĢ arsaya
24
gökdelen yaptığınız gibi, rezidans yaptığınız gibi. Onlar yüksek tepeye yüksek yapılarla
çıktılar, siz yüksek tepeye arkalarınızdaki devasa yolsuzluk iddialarıyla çıkmak istiyorsunuz.
Tarihte ne oldu? Tarihte Allah'a Ģirk koĢmuĢ olarak kabul edilen ve kendilerine gönderilen
Hazreti Hud'u peygamber olarak kabul etmeyen o kavim yok olup gitti. Siz de yok olup
gideceksiniz; sanmayın ki bu yüzde 43 oyla, bu kuracağınız soruĢturma komisyonuyla bu iĢin
üzerini örteceksiniz ve kazanacaksınız, tam aksine, yok olup gideceksiniz. Hangi tepeye
çıkarsanız çıkın, isterseniz en yüksek tepeye çıkın bunun hesabı mutlaka görülecektir, bu
hesap bir gün mutlaka Yüce Divanda görülecektir değerli milletvekilleri. (CHP sıralarından
alkıĢlar) Bu yolsuzluk iddialarının üstünü örtmeye hiç kimsenin gücü yetmeyecektir. Allah
ömür verirse yaĢayacağız ve göreceğiz.
Değerli milletvekilleri, Ģimdi, bugün tarihî bir gün. Bugün 4 bakan hakkındaki yolsuzluk
iddialarını görüĢeceğiz. Cumhuriyet Halk Partisinin 4 bakanla ilgili ayrı ayrı Meclis
soruĢturma önergeleri var. Ön almak isteyen Adalet ve Kalkınma Partisi, 4 bakanı aynı kefeye
koyarak tek bir soruĢturma önergesiyle buraya getirdi. Evet, bir soruĢturma komisyonu
kurulacak, Adalet ve Kalkınma Partisi çoğunluk oylarıyla kendi önergelerini mutlaka kabul
edecekler, öyle gözüküyor. Ama bu önergeyle Adalet ve Kalkınma Partisi Grubundan kabul
edilmesi istenen Ģey, aslında, Ġsa'nın çarmıha gerilmesi, Barabbas'ın serbest bırakılmasıdır.
Değerli milletvekilleri, Ġsa'yı çarmıha germeyin, Barabbas'ı serbest bırakmayın.
Bugün aynı zamanda on iki yıllık saltanat ideolojisinin sonudur. O sonun baĢlangıcı
bugündür, seçim değil. Bugün, kurmayı düĢündüğünüz, kapatmayı düĢündüğünüz
yolsuzluklarla son konusundaki, sona erme konusundaki, AKP'nin bitiĢi konusundaki
adımınızı altmıĢ olacaksınız. Bunu tavsiye etmiyorum Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna.
Bu adaletsizliğe izin vermemelerini, Türkiye Büyük Millet Meclisi 1 Mart 2003 tarihindeki
tezkerede nasıl onurlu bir duruĢ gerçekleĢtirmiĢse bu soruĢturmada da aynı onurlu duruĢu
gerçekleĢtirmelerini diliyorum.
Değerli milletvekilleri, seçim sonucunu, seçimi sonuçlarını illa da yolsuzluk konusunda bir
güvenoyu olarak algılayacak, değerlendirecek olursanız, güvenoyu verdi mi, vermedi mi
millet konusunda değerlendirecekseniz söyleyeceğimiz tek bir cümle var: Milletin yüzde 57'si
"Yolsuzluk vardır." demiĢtir, "RüĢvet vardır." demiĢtir. Bunun altında hiç kimse
kalmamalıdır, bu iddialar mutlaka soruĢturulmalı, bu iddialar mutlaka açıklığa
kavuĢturulmalıdır.
Değerli arkadaĢlar, 19 Mart 2014 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisini Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu olağanüstü toplantıya çağırdı. Milliyetçi Hareket Partisi, BarıĢ ve Demokrasi
Partisi -Ģimdiki adıyla Halkların Demokratik Partisi- ve bağımsız milletvekillerimiz bu
öneriye destek verdiler. Dört bakanla ilgili buraya soruĢturma önergesi geldi, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu "Muhalefet nasıl olsa toplanamaz." düĢüncesiyle içeriye girmedi.
Beklediniz orada, muhalefet toplanamasın, toplantı gerçekleĢmesin, bu önergeler düĢsün;
gerçek beklentiniz, gerçek niyetiniz buydu.
ÜNAL KACIR (Ġstanbul) - Siz önerge getirmemiĢtiniz o zaman da, o gün önergeniz yok.
MEHMET AKĠF HAMZAÇEBĠ (Devamla) - Baktınız ki biz içerdeyiz, korktunuz içeri
girdiniz.
14
25
ÜNAL KACIR (Ġstanbul) - Önergeyi biz getirdik, siz değil.
MEHMET AKĠF HAMZAÇEBĠ (Devamla) - O korkudur sizi bugün buralara getiren…
ÜNAL KACIR (Ġstanbul) - Siz iĢin lafını yapmaya geldiniz, önergeniz yoktu.
MEHMET AKĠF HAMZAÇEBĠ (Devamla) - …daha doğrusu o korkudur sizleri buraya sevk
eden, baĢınızdaki kiĢilerin "Aman, Genel Kurula gidin." talimatı vermesine neden olan o
korkudur.
Değerli milletvekilleri, biz o zaman 4 bakanla ilgili önerge verdik.
ÜNAL KACIR (Ġstanbul) - Olmayan Ģeyi varmıĢ gibi söyleme. O tarihe kadar önergeniz var
mıydı?
MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Bartın) - Laf atma Sayın Kacır. Saygı göster ya!
Bırak ya, sen savcı mısın!
ÜNAL KACIR (Ġstanbul) - Yalana saygı yok.
MEHMET AKĠF HAMZAÇEBĠ (Devamla) - Alelacele, akĢamüzeri bir soruĢturma önergesi
verdiniz. Alelacele, acemice, külüstürce, eksik, yanlıĢ, Ġç Tüzük'e aykırı, kendi siyasi
stratejiniz açısından bile hatalı, bunu bile akıl edemeyecek durumda bir panik havasıyla o gün
verdiniz, sonra tuttunuz onu geri çekmek zorunda kaldınız.
ÜNAL KACIR (Ġstanbul) - Siz niye vermediniz önerge?
MEHMET AKĠF HAMZAÇEBĠ (Devamla) - Geri çekmeniz hukuka saygıdan dolayı değil, Ġç
Tüzük'e saygıdan dolayı değil; aman biz Ģimdi burada bir kısım suçları yazmadık, rüĢveti
yazmadık, bu kapıyı açık bırakmayalım düĢüncesiyle getirdiniz. Ama, neyi yazarsanız yazın,
isterseniz o komisyonda bütün bunların hepsini aklayın, bu soruĢturmalar bir gün Türkiye
Büyük Millet Meclisinde açılacaktır, bu sorumlular Yüce Divanda hesap verecektir.
Değerli milletvekilleri, neden tek komisyon kurulmasını öneriyorsunuz, neden 3 Bakanla
Çevre Bakanı Erdoğan Bayraktar'ı aynı kefeye koyuyorsunuz, neden aynı kefeye koydunuz?
Birisi Rıza Zarraf ve onun önünde eğilen bakanlar, öbürü TOKĠ olayı. Ġkisinin birbiriyle ne
gibi bir ilgisi var? Ama, fire vermeme ihtiyacı, fire verirsek kötü oluruz düĢüncesi, sizleri 4
bakan hakkında birlikte bir soruĢturma önergesi vermeye yöneltti. Doğru olan, veriliĢ sırası
itibarıyla yani Cumhuriyet Halk Partisinin 4 önergesinin önce görüĢülmesi, diğerinin sonra
görüĢülmesidir. Bizim önergemiz bunu amaçlıyor ama siz bir Ġç Tüzük uyanıklığıyla kendi
önergenizi öne aldınız, Cumhuriyet Halk Partisi önergesini sona koydunuz. Hiç fark etmiyor,
hangisini kabul ederseniz edin; bizimkileri reddedin, sizinkini kabul edin, isterseniz aklayın o
4 bakanı ama bu hesap Türk milleti olduğu sürece mutlaka görülecektir.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkıĢlar)
BAġKAN - TeĢekkür ederim Sayın Hamzaçebi.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisinin aleyhinde, Diyarbakır Milletvekili Sayın Altan
Tan.
26
Buyurunuz. (HDP sıralarından alkıĢlar)
ALTAN TAN (Diyarbakır) - Sayın BaĢkan, sayın milletvekilleri; bugün cumhuriyet tarihinin
en önemli yolsuzluk iddialarından biriyle ilgili olarak Meclis toplandı. Ġddiaları diyorum, bu
iddialar öyle eften püften iddialar olsaydı, bir mahalle dedikodusu hâlinde olsaydı, herhâlde
bu Meclis böyle bir toplantıya da gerek duymazdı.
Değerli arkadaĢlar, bu kadar önemli bir mevzuyla alakalı toplandık ama ne yazık ki üçüncü
dünya ülkelerinde bile rastlanılamayacak bir katakulliyle -yani tabirimi maruz görünüz Sayın
BaĢkan- bu görüĢmeler halktan gizli olarak yapılıyor. Peki, neyi gizliyorsunuz?
ALĠ ERCOġKUN (Bolu) - Son gün Altan Bey, bugün son gün bilmiyor musunuz?
ALTAN TAN (Devamla) - Neyi gizliyorsunuz değerli arkadaĢlar? Meclis BaĢkanını da
buradan ben Ģahsen kınıyorum; bir emriyle bir talimatıyla bu görüĢmeler rahatlıkla halkın
gözetimi altında yapılabilirdi. Bunu da yapmamakla maalesef Sayın Meclis BaĢkanı kendi
siyasi kariyerine bir kara çizik atmıĢtır.
Değerli arkadaĢlar, ne saklanıyor ben söyleyeyim. MeĢhur bir hikâye var bizde, memlekette
anlatılan. Bedevi bir Arap'ın önüne bir tepsi mükemmel sarılmıĢ yaprak sarması getiriyorlar.
Ne yapıyorlarsa bedevi yemiyor. Rica, minnet… "Ya niye yemiyorsun, bir tane tat en
azından!" Diyor ki: "Bunun içinde büyük bir hile olmasaydı vallahi bu kadar sarıp
sarmalamazdınız." ĠĢte, siz de eğer halkın duyacağı, bizlerin konuĢmalarıyla ortaya çıkacak
gerçeklerden bir rahatsızlık duymasaydınız, bugün bangır bangır bütün dünyaya bu Meclisin
tartıĢmalarını açık ve seçik olarak gösterecektiniz.
Değerli arkadaĢlar, az buz iddialar değil dedik. Bir telefon konuĢması, 1 milyar dolardan
bahsediliyor. Bu montajdı, sabotajdı, debriyajdı. Ne kadar "yaj"lı "maj"lı Fransızca kelime
varsa bunların hepsi eklendi. Peki, bunun tespiti çok mu zor? ĠĢte, aylardın bekliyoruz, bir
türlü tatminkâr bir netice alamıyoruz.
Onun ötesinde, bir Banka Müdürünün yine evinde ayakkabı kutularında milyon dolarlar
bulunuyor. Yine, o arkadaĢ da daha henüz tam olarak hesabını vermeden, veremeden bir
baĢka bankanın yönetim kurulu üyesi yapılıyor.
Değerli arkadaĢlar, ĠçiĢleri Bakanının oğluyla yaptığı telefon görüĢmelerinde yine
trilyonlardan bahsediliyor ve bu paralardan "Üç beĢ kuruĢ" diye bahsediliyor, ifade ediliyor.
15
ġimdi, imar yolsuzlukları… Ġstanbul'un göbeğinde, Boğaz Köprüsü'nün ayakları dibinde 230
bin metrekare olan emsal 600 bin metrekareye çıkıyor ve bu iktidar Sülün Osman'ı geride
bıraktı. Sülün Osman Galata Köprüsü'nü sattı, Dolmabahçe Saat Kulesi'ni sattı. Bu iktidarın
belediyeleri havayı sattı arkadaĢlar, havayı, göğü sattı! Tabii, bunda ġiĢli Belediyesinin
yaptıkları da bir parantez içinde. Bunların büyük bir kısmı da ġiĢli Belediyesinin sınırları
içerisinde. Ġlçe belediyesi ile BüyükĢehir nasıl olduysa Maslak'taki, Sarıyer'deki, ġiĢli'deki
meselelerin büyük bir kısmında bir -tırnak içinde- uyum içerisinde gitti.
27
ġimdi, değerli arkadaĢlar, ben bunları böyle mahalle üslubuyla artık konuĢmak istemiyorum
çünkü seçim boyunca iki ay bunlar konuĢuldu.
Gelelim Ģimdi iĢin esas öz noktasına. Esas sorun ne? Osmanlı padiĢahları ve dünyadaki diğer
padiĢahlar da, çarlar da, Ģahlar da, krallar da bütün bir mülkü kendilerinin kabul ediyorlardı.
ĠĢte, Ġngiliz Kralına 1215'te verilen Magna Carta Fermanı'ndan bugüne kadar devam eden bir
zihniyet var bütün dünya krallarında, padiĢahlarında; Rus çarından, Ġran Ģahından Osmanlı
sultanlarına kadar, bütün bir devleti kendi mülkü kabul ediyor ve "Bu mülk üzerinde ben
istediğim tasarrufu yapabilirim." diyor. Ġki: Halkı, tebaayı kul olarak kabul ediyor, tebaa...
Ben her türlü tasarrufun sahibiyim. Dolayısıyla, bu verilen ihalelere, verilen kredilere, medya
havuzlarına bizim günümüzdeki bazı Ģeyhülislamlar da fetva üretiyor, bunu ortak bir havuz
olarak değerlendiriyor. ĠĢte değerli arkadaĢlar, esas eleĢtirilecek nokta bu.
Peki, Rus çarını, Ġran Ģahını, Ġngiliz kralını bir yana bırakalım, bizim kendi inancımızda ve
sizlerin de her gün müntesibi olmakla övündüğünüz ve kullandığınız, siyasete alet ettiğiniz
Ġslam dininde durum nasıl? Ben size birkaç tane örnek vereceğim. Bunlardan birisi Hazreti
Ömer'le alakalı. ĠĢte, meĢhur hikâye, her yerde anlatılır, çocukluğumuzdan beri camilerde
anlatılır bize. Hazreti Ömer bir gün minbere çıkar, hutbe verecek millete; oradan bir sahabe
kalkar ayağa, der ki: "Ey Ömer, seni dinlemiyoruz, itaat de etmiyoruz." Kızmaz, köpürmez,
"Atın bunu dıĢarı." demez, "Ananı da al git, babanı da al git." demez. "Niye beni
dinlemiyorsun, niye bana itaat etmiyorsun?" Der ki: "Dün bize hazineden, ganimetten birer
parça kumaĢ dağıtıldı ancak yarım gömlek olabiliyor. Senin üzerinde tam bir gömlek var
bundan, elbise var." Yine kızmıyor. Oğlunu iĢaret ediyor "Kalk cevabını sen ver." diyor. Oğlu
diyor ki: "Ben kendi hissemi babama verdim. Ġkisini birleĢtirdik, bir gömlek yaptık." Ġtiraz
eden sahabe kalkıyor ayağa, diyor ki: "Bundan sonra konuĢ, konuĢmaya devam et, seni
dinleyeceğiz, itaat de edeceğiz." Sorgu sual bu.
Ġki: Yine, Hazreti Ali'ye kendi öz ağabeyi Akîl geliyor, diyor ki: "Çok periĢan bir hâldeyim iki gözü de görmüyor- çocuklarıma götürecek ekmeğim yok, bana biraz yardım et." Hazreti
Ali ondan periĢan bir hâlde, ölene kadar borçlu, ölene kadar, diyor ki: "Veremem, benim
param yok. Biliyorsun, ben de senin gibiyim." "O zaman hazineden ver." "Allah'ın malını da
sana veremem" diyor, öz ağabeyine verdiği cevap bu.
Üçüncü bir örnek: Büyük Ġslam mücahidi, Kudüs'ün fatihi Kürt Selâhaddin Eyyubî öldüğü
vakit cenazesi giderken, tabutu giderken bir münadi -yani çağırıcı, ses verici, ilan edicitabutun önünde yürüyor ve diyor ki: "Ey Ümmetimuhammed, iĢte koskoca Selâhaddin'den
geriye bu atıyla, bu kılıcından baĢka bir Ģey kalmadı, mirası yok."
Değerli arkadaĢlar, bunları 5 yaĢından itibaren her yerde anlatacaksınız, sonra da hesap
vermeyeceksiniz, hesap verenlere kızacaksınız, öfkeleneceksiniz. Böyle bir inanç yok. Velev
ki sütten çıkmıĢ ak kaĢık gibi bembeyazsınız size iftira ediyorlar, çıkıp bu hesapları vermek
zorundasınız, bütün bu cevapları vermek zorundasınız. 4 bakanı neden istifa ettirdiniz? Eğer
hiçbir suçları yoktuysa, hakikaten bu arkadaĢlara inanıyorsanız, Erdoğan Bayraktar'ın teklif
ettiği gibi "BaĢbakan istifa etmeli." derken etmiyorsa o zaman sizden rica ediyoruz bu 4
bakanımızı geri iade ediniz, bunu bir istirham olarak kabul ediniz.
Değerli arkadaĢlar, Alman CumhurbaĢkanı bir arkadaĢından ev alma gerekçesiyle 500 bin
avro borç para aldı diye istifa etti, istifa etmek zorunda kaldı. Alman dedi ki: "Biz birbirimize
bedava, karĢılıksız bir çay ikram etmiyoruz, 500 bin avroyu neye karĢılık aldın?" Ġstifa etti.
28
Yine, daha bir ay evvel bir Ġngiliz milletvekili danıĢmanına Mecliste 40 avroluk bir yemek
yedirdiği için istifa etti. ġimdi dünyada böyle, Ġslam tarihinde böyle. VahĢi kapitalizm sizleri
esir aldı. CHP her seferinde kalkıp diyordu ki: "Bunlar Ģeriatı getirecek, devleti
ĠslamileĢtirecek."
KAMER GENÇ (Tunceli) - Altan Bey, Türkiye'yi anlat, Türkiye'yi, Türkiye'de ne olmuĢ?
ALTAN TAN (Devamla) - Sayın Kamer Genç de yine laf atıyor oradan; niye atıyor, onu da
bilmiyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Hayır, diyorum ki: Bunlar ne yaptı, onu anlat.
ALTAN TAN (Devamla) - ArkadaĢlar, bizim arkadaĢlarımız devleti ĠslamileĢtireceklerine,
iktidar bizim arkadaĢları devletleĢtirdi. BoĢuna endiĢelendiğinizi söyledim, defalarca
söyledim.
Değerli arkadaĢlar, söylenecek çok söz var. Lütfen hesap vermekten çekinmeyiniz.
Saygılar sunarım. (HDP sıralarından alkıĢlar)
BAġKAN - TeĢekkür ederim.
ENGĠN ALTAY (Sinop) - Sayın BaĢkan, biz, biraz önce Sayın Oktay Vural ve Sayın Ġdris
Baluken'le Sayın Meclis BaĢkanına gittik. Millî iradeye gölge düĢüyor, millî iradeye
saygısızlık yapılıyor dedik. Sayın Meclis BaĢkanı, Ġnternet yayınıyla ilgili bir yere telefon
açtı, ondan
16
sonra biraz yayın geldi fakat Ģu anda da Ġnternet yayını sağlıklı değil. Burada ya Meclis
TV'nin teknik kadrosu ya TÜRK TELEKOM'un teknik kadrosu ya da bizatihi Sayın Cemil
Çiçek Genel Kurulla alay etmektedir, Genel Kurulun iradesini küçümsemekte ve hiçe
saymaktadır.
Talebim Ģudur: Ġnternet yayınları en azından normale girene kadar görüĢmelere ara vermenizi
talep ediyorum Sayın BaĢkanım. Yani bu Meclisteki çalıĢmaların teknik kadroların keyfine
göre yayına verilip verilmemesi noktasında kimsenin bir tasarrufu olamaz. O tasarruf sizin
makamınızda olur olsa olsa.
FARUK BAL (Konya) - Bunun için tantana çıkmasın Sayın BaĢkanım yoksa tantana çıkacak.
ENGĠN ALTAY (Sinop) - Velev ki o da olamaz ama Meclisin bu kadar hakaret görmeye, bu
kadar aĢağılanmaya hakkı olmadığını düĢünüyorum. Oturumu yöneten BaĢkan olarak oturuma
ara vermenizi talep ediyorum.
BAġKAN - ġimdi, ara verebiliriz ama arayı ancak, siz de biliyorsunuz ki bir saatlik bir süre
içerisinde verebiliriz.
ENGĠN ALTAY (Sinop) - Onu diyorum Sayın BaĢkanım, bir saat ara verelim.
29
BAġKAN - Hayır, hayır, itirazım yok da durumu anlatıyorum.
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Sayın BaĢkan, grup baĢkan vekilleri olarak biz mütalaa edelim
müsaade ederseniz eğer.
BAġKAN - Tamam, tamam.
Ġsterseniz Ģöyle yapalım mı: Ben sizin grup önerinizde konuĢmak isteyenleri konuĢturayım ya
da Ģimdi ara vereyim, grup baĢkan vekili arkadaĢlarımızı çağırayım.
Yirmi dakika ara veriyorum.
Grup baĢkan vekillerini de kürsü arkasına rica ediyorum.
Kapanma Saati: 15.55
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.19
BAġKAN: BaĢkan Vekili Meral AKġENER
KÂTĠP ÜYELER: Bayram ÖZÇELĠK (Burdur), Ġsmail KAġDEMĠR (Çanakkale)
----- 0 ----BAġKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 84'üncü BirleĢiminin
Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Ġnternet yayınıyla ilgili, grup baĢkan vekillerimizle birlikte, teknik personeli de çağırarak bilgi
aldık. Teknik bilgim olmadığı için dilim döndüğünce sizinle paylaĢacağım.
Büyük bir yüklenme olduğu sebebiyle aksaklık olduğuna dair bir bilgi verildi. Bunun
çözülmesiyle ilgili adımların atıldığını, zaman zaman bu yüklenmeden dolayı -yanlıĢ
söylüyorsam düzeltirsiniz- aksaklıklar olması hâlinde de teyakkuz Ģeklinde bu aksaklıkların
giderilme iĢleminin yapılmaya devam edildiği bilgisini aldık. Bunun da takipçisi hep beraber
olacağız. Doğru mu anlattım? Tamamdır.
BAġKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisinin lehinde Ġzmir Milletvekili Sayın Oktay
Vural. (MHP sıralarından alkıĢlar)
Buyurunuz.
OKTAY VURAL (Ġzmir) - TeĢekkür ederim Sayın BaĢkan.
Aslında bugün görüĢmelerini yapacağımız ya da biraz sonra oylayacağımız Meclis soruĢturma
önergeleri, bu süreç, 17 ve 25 Aralık süreci, bu süreçle ilgili iddialar, fezlekeler, soruĢturma
önergeleri... Aslında bugün geldiğimizin özeti Ģu: Birincisi: Gerçekten 17 ve 25 Aralık süreci
içerisinde bu iddiaları dile getiren savcıların, hâkimlerin, polislerin baĢına, fezlekelerin baĢına
her Ģey geldi. PiĢmiĢ tavuğun baĢına gelmeyenler bu fezlekelerin ve iddiaların baĢına geldi.
30
Bakın, 17 Aralık ve 25 Aralık süreci içerisinde çok vahim iddialar var. Bu vahim iddialarla
ilgili her Ģey aslında bütün delilleriyle buraya, ortaya konmuĢ, bütün maddi delilleriyle ortaya
konmuĢ, fotoğraflarıyla ortaya konmuĢ, konuĢmalarıyla ortaya konmuĢ. Bunlar montaj, dublaj
değil; bunlar kaçakçılık yapmaktan, kara para aklamaktan tutun, bir suç örgütü yapılanması
gerçekleĢtirilmesine kadar bütün maddi delilleriyle ortaya konmuĢ iddialar. Tabii biz bu
iddialar ortaya konduğu zaman hiç kimseyi suçlamıyoruz ama bizim aramamız gereken bu
iddiaları dile getirenlerin, bu iddiaları ortaya koyanların baĢına neler geldiğini herkesin idrak
etmesi gerekiyor. 17 ve 25 Aralık süreci içerisinde, bu süreçle ilgili olan suçlananlar 52
milyon dolar rüĢvet almaktan, Türk vatandaĢlığını iĢte para karĢılığı, maddi menfaat karĢılığı
verenler,
17
bayram öncesi arife günü 1 milyon dolar, 500 bin dolar rüĢvet almayla ilgili iddialar ortaya
konduğu zaman yapılması gereken süreç nedir, bu süreçlerle ilgili bu iddiaları dile
getirenlerin, savcıların ve hâkimlerin bağımsız ve tarafsız çalıĢmasını sağlamaktı ama
maalesef 17 Aralık ve 25 Aralık süreci içerisinde, böyle bir süreç içerisinde maalesef yargıya
baskılar olmaya baĢladı. Yürütme yargıya baskı uygulamaya baĢladı. Bununla ilgili
soruĢturma yapan savcılar görevden alındı, hâkimler ayarlandı, Hâkimler ve Savcılar Yüksek
Kuruluna müdahaleler baĢladı, polisler sürgün edildi. 17 Aralık ve 25 Aralık sürecinde hesap
vermekten kaçınanlar, yargıdan kaçanlar bunun üstünü örtmek için neleri söylediler: "DıĢ
güçler planladı. Yargı darbesi var." dediler. Bütün bunlarla ilgili iddiaları ortaya koyarak 17
ve 25 Aralık süreciyle ilgili kesinlikle böyle bir rüĢvetin ve yolsuzluğun olmadığını, aksine bir
yargı darbesi olduğunu, bunu dıĢ güçlerin planladığını ifade ettiler. Ne hazindir ki dıĢ güçlerin
planladığını söyleyenler bunu Amerika BirleĢik Devletleriyle görüĢtükleri zaman dile
getirmediler, Ġngiltere'yle, Almanya'yla, Fransa'yla görüĢtükleri zaman dile getirmediler ama
miting meydanlarında dıĢ güçleri sorumlu kıldılar. "Yargı darbesi." dediler, bunlarla ilgili
iddiaları reddettiler.
ġimdi, biraz sonra görüĢeceğimiz Adalet ve Kalkınma Partisinin iradesi oysa diyor ki:
"RüĢvet ve yolsuzluk yapan bu bakanlarla ilgili soruĢturma." Yahu, hani bu yargı darbesiydi,
hani dıĢ güçlerin planlamasıydı? Bu durumda bu önergeyi veren Adalet ve Kalkınma Partisi,
bu 17 ve 25 Aralık sürecini soruĢturmak, yargının önünü açmak gayreti içerisinde değil,
aksine üstünü örtmeye çalıĢıyor. Nasıl hâkimlere, nasıl savcılara, nasıl adli kolluğa müdahale
ettiyse Meclis soruĢturma süreciyle ilgili attığı taktik adımların amacı ve hedefi soruĢturmak
değildir, Yüce Divana göndermek hiç değildir; aksine, Meclis soruĢturmasını bir aklama
paklama süreci olarak değerlendirmektedir, onun için de bugünkü görüĢmelerde de önce
kendi önergesinin görüĢülmesini istemiĢtir. Aslında, bakıldığında, bu önergelerin geliĢ
sırasına göre görüĢülmesi gerekirken Adalet ve Kalkınma Partisi, zannederim, 24 Nisanda
verdiği önergeleri 19 Martta verilmiĢ önergelerin önüne koymak suretiyle yine taktik adım
atmıĢtır. Oysa yapılması gereken iĢ neydi? Öncelikli olarak, Cumhuriyet Halk Partisine
mensup milletvekillerinin verdiği önergeleri öncelikle görüĢmek ve Meclis iradesini
oluĢturmak gerekiyordu.
Öyle bir noktaya geldik ki Meclis olağanüstü toplandı, dedi ki: "Bu fezlekeler görüĢülsün,
okunsun." ama bu Meclisin toplanmaması için sizler lobilerde oturdunuz. "Meclis
toplanmasın." Niye? "Millet bu fezlekeler hakkında bilgi sahibi olmasın." Meclis toplandı, bu
sefer Meclis BaĢkanının darbesi gerçekleĢti. Milletvekillerinin Parlamentoya gönderilmiĢ bir
dosya hakkında bilgi edinme hakkı gasbedildi hiçbir yetkileri yokken. Meclis BaĢkanı
31
milletvekillerinin millî egemenlik yetkisini kullanmasını kısıtladı. Neden? "Milletvekilleri
bundan haberdar olmasın." dediler ve maalesef Türkiye Büyük Millet Meclisi tarihinde ilk
defa Türkiye Büyük Millet Meclisine gelen fezlekeler milletvekillerinden saklandı ve
gizlendi.
Daha sonraki süreç içerisinde soruĢturma önergeleri 19 Martta verildi. AKP bir önerge verdi,
çakma bir önerge, aslında bu iddialarla hiç ilgisi olmayan, tamamen geçiĢtiren bir önergeydi.
Yine Meclis BaĢkanına dedik ki: "Bu önergelerin gündeme alınması doğru değil çünkü Meclis
soruĢturmasının zorunlu kıldığı muhtevada değil, Ģartları taĢımıyor.", "Hayır, görüĢülmesi
gerekir." dediniz. Yine Milliyetçi Hareket Partisi ve muhalefet olarak bu konuda ısrarımızı
ortaya koyduk, Adalet ve Kalkınma Partisi yine tornistan etmek zorunda kaldı, önergeyi
yenilemek zorunda kaldı.
ĠĢte bugün, geldiğimiz bu süreç içerisinde gerçekten yargıya yapılan müdahalenin sonuç
verdiğini gördük. Öyle ki haram para aklamacı Rıza hakkında serbest bırakma kararı veren bir
hakîmin BaĢbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında methiyeler dizdiğini Ġnternet
sayfalarında, Facebook sayfalarında gördük. Dolayısıyla, bu süreç içerisinde maalesef yargıya
müdahale devam etmektedir, bu da Adalet ve Kalkınma Partisinin yürütme gücünü yargıyı
tahakküm altına almak için kullandığının bariz delilidir.
ĠĢte bunun için AKP, grup önerisini önce kendisi görüĢmek için karar alıyor ve görüĢmeyi,
gününü de ayarlıyor, pazartesi günü. Milletvekillerinden sakladılar, bu sefer de milletten
saklıyorlar ama aziz milletimiz yoğun bir ilgi gösteriyor, yoğun bir ilgiyle bu Meclis
soruĢturmalarını takip etmek istiyor; onun için kanallar tıkanıyor, altyapı kâfi gelmiyor, bu da
vatandaĢların bu yolsuzluk ve rüĢvet iddiaları karĢısında ne kadar duyarlı olduğunu ve Adalet
ve Kalkınma Partisinin bu görüĢmeleri milletten saklamasına yönelik tepkiye duyduğu bir
örneği teĢkil ediyor.
Bu bakımdan, bugün geldiğimiz bu noktada Adalet ve Kalkınma Partisinin yapması gereken
iĢ, bu önergelerin Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüĢülmesi sırasında TRT'den naklen
yayınlanabileceği bir ortamı hazırlamasıdır. Millet öğrensin. Siz de konuĢacaksınız, biz de
konuĢacağız. Milletin huzurunda bunları konuĢalım, niye kaçıyorsunuz? Fezlekeleri
sakladınız, savcıları sürdünüz, hâkimleri sürdünüz. Bugün geldiğimiz bu noktada Meclis
soruĢturma komisyonunda 4 bakanı aynı kefeye koymak suretiyle bir hukuk ucubesi meydana
getiriyorsunuz. Onun üstüne üstlük Meclis soruĢturmalarını bir aklama komisyonu olarak
kullanmak suretiyle, Yüce Divana göndermek yerine bu komisyonda aklamak için
çabaladığınız gayet açık ve nettir.
18
Bu bakımdan, bugün geldiğimiz bu noktada Meclisin iradesinin ortaya çıkmasını temin
edecek bir ortama geliyoruz ama ne hazindir ki bugün kahvaltılı toplantıda Adalet ve
Kalkınma Partisine mensup milletvekilleri Meclis soruĢturmasını görüĢüyor. Oysa Ġç Tüzük'e
göre bu konuda bir toplantı yapılamaz, görüĢme yapılamazdı. Hangi talimatlarla
milletvekillerinin hür iradesi baskı altına alınmak isteniyor? Nasıl yönlendirilmek isteniyor?
ĠĢte, 17 ve 25 Aralık sürecinde Adalet ve Kalkınma Partisinin takındığı tavır yargının
çalıĢması değildir, yargının üstüne baskı oluĢturmak suretiyle bu süreci aklamak için
kullanmak istemektedir.
32
Bu bakımdan, Adalet ve Kalkınma Partisinin bu konuda verdiği önergenin kesinlikle samimi
olmadığı, nasıl yargıya müdahale etmiĢse Meclis soruĢturma sürecine de müdahale etmek
suretiyle adeta bu süreci bir aklama hâline getirmeyi düĢünmektedir.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz, kim ne yaparsa yapsın… Cuma günü savcı neden
takipsizlik kararı veriyor, pazartesi günü Mecliste konuĢacağımız zaman? AnlaĢılmaktadır ki
savcılar dahi bu süreçle ilgili siyasi gündeme göre karar vermektedir. Savcı, milletin yargısını
takip etmesi gereken savcı hangi takipsizlik kararını verirse versin, biz milletin iradesiyle
bunları takip etmeye ve hesap sormaya devam edeceğiz. Bunun üstünü hiç kimse
örtemeyecektir.
O bakımdan, Milliyetçi Hareket Partisi olarak bugün Türkiye Büyük Millet Meclisinde
görüĢeceğimiz bu fezlekeler, bu önergelerle ilgili süreç konusunda yapılan müdahaleleri
gördüğümüz zaman, yargıya yapılan müdahaleleri gördüğümüz zaman bunun neden milletten
saklanmak istendiğini, neden Meclis yayını yapılmak istenmediğini, neden üstünün örtülmek
istendiğini gördüğümüz zaman, gerçekten, burada, turpun büyüğü heybede demektir. Demek
ki bu iĢ çok derindir, çok daha vahimdir, korkulmaktadır. Neden?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OKTAY VURAL (Devamla) - Çünkü Çankaya yokuĢuna giderken önce Ahlatlıbel'e gidip
orada hesap vermekten korkmaktadırlar. Ama unutulmasın ki Çankaya yokuĢunu tırmanmak
için Ahlatlıbel'de, Yüce Divanda hesap verileceğini herkes görecektir.
Hepinize saygılarımı arz ediyorum.
BAġKAN - TeĢekkür ederim Sayın Vural. (MHP sıralarından alkıĢlar)
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisinin aleyhinde Giresun Milletvekili Sayın Nurettin
Canikli, buyurunuz.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Sayın BaĢkan, değerli milletvekili arkadaĢlarım; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
ġu anda Meclis görüĢmelerini ve bu yaptığımız konuĢmaları binlerce, on binlerce
vatandaĢımız takip ediyor. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler) Evet, evet, aynen öyle,
bunu siz de biliyorsunuz.
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Millet bin kiĢi mi yani?
NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Dolayısıyla, Ģimdi, biraz önce… (CHP ve MHP
sıralarından gürültüler)
BAġKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen… Sayın milletvekilleri, rica ediyorum, lütfen…
NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Değerli arkadaĢlar, Ģimdi, biraz önce bu konuĢmaları,
"Efendim, iĢte, bu görüĢmeler halktan gizlenmek isteniyor, üstü kapatılıyor." iddialarını
binlerce vatandaĢımız televizyondan ya da cep telefonundan ya da iPad'lerinden izliyorlar.
33
KEMALETTĠN YILMAZ (Afyonkarahisar) - Daha çok merak ediyorlar, daha çok merak
ediyorlar.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Ne düĢünüyorlar, ne diyorlar? Allah aĢkına! "Yani siz
böyle diyorsunuz ama ben bütün bu görüĢmeleri buradan izliyorum." diyor.
ALĠ HAYDAR ÖNER (Isparta) - Allah Allah!
NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Demek ki bunların hiçbir tanesi doğru değil.
HAMZA DAĞ (Ġzmir) - Grup toplantısında canlı yayınladı beyefendi, mitinglerde canlı
yayınladı.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Ne bu görüĢmelerin vatandaĢımızdan kaçırılması,
üstünün örtülmesi, gizlenmesi söz konusu…
KEMALETTĠN YILMAZ (Afyonkarahisar) - VatandaĢa hakaret ediyorsunuz.
FARUK BAL (Konya) - O zaman yarın görüĢelim, erteleyelim. Yarın görüĢelim Sayın
Canikli.
CEMALETTĠN ġĠMġEK (Samsun) - Siz kesmeye çalıĢıyorsunuz.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - …ne de geleceğe yönelik olarak soruĢturma komisyonu
kurulmasındaki amacımız, biraz önce bazı arkadaĢların ifade ettiği gibi bir amaç değil
arkadaĢlar.
KEMALETTĠN YILMAZ (Afyonkarahisar) - Aklamak istiyorsunuz.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - On binlerce vatandaĢımız bunu izliyor, sizi izleyerek
yalanlıyor. Maalesef, evet, aynen öyle. Yani çıkıyor, diyor ki: "Efendim, görüĢmeler
kapatılıyor, kimse izleyemiyor, amacınız vatandaĢımızdan gizlemek." derken aynı anda
vatandaĢlarımız bunu izliyor değerli arkadaĢlar, bunları görüyor. (CHP ve MHP sıralarından
gürültüler)
ALĠM IġIK (Kütahya) - Meclis TV açık mı, kapalı mı?
19
BAġKAN - Rica ediyorum, lütfen… Sayın milletvekilleri, lütfen, rica ediyorum.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) - Sayın Canikli, 100 bine çıkaralım bunu ya, 100 bine
çıkaralım, 100 bine.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Allah aĢkına, bu ne demektir? Yani vatandaĢımız fiilî
olarak, fiziki olarak kendisi Ģöyle düĢünmez mi? "Yani sen öyle diyorsun ama ben bunu
görüyorum, izliyorum, bütün konuĢmaları izliyorum." Sizin yaptığınız konuĢmaları da izliyor,
bizim yaptığımız konuĢmaları da izliyor.
34
FARUK BAL (Konya) - SayıĢtay raporu gibi anlat.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Değerli arkadaĢlar, bu duruma düĢmeyin, gülünç konuma
gelmeyin, kendinizi gülünç duruma düĢürmeyin lütfen.
CEMALETTĠN ġĠMġEK (Samsun) - Siz gülünç duruma düĢüyorsunuz.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) - Ya sizin yerinizde olsam sokakta gezemem ya, sokakta
gezemem ya!
NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Bakın, AK PARTĠ'li milletvekili arkadaĢlarımız bugüne
kadar eski 4 bakanımızla ilgili gündeme gelen tüm iddiaları, bütün iddiaları enine boyuna
hepsini kapsayacak Ģekilde bir soruĢturma önergesi veriyorlar.
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Ġddia sahibi değil mi yani?
NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Amaç nedir? Amaç Ģudur: Bütün bu iddiaların, bugüne
kadar Ģu veya bu Ģekilde kamuoyunun gündemine yansımıĢ olan bütün iddiaların bütün
detayıyla, bütün ayrıntılarıyla araĢtırılması ve soruĢturulmasını temin etmektir…
FARUK BAL (Konya) - Milletvekilleri inceleyemiyor bunu. Milletvekillerinden gizli.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - …ve AK PARTĠ'li milletvekili arkadaĢlarımızın amacı,
muradı budur. ġaĢırabilirsiniz değerli arkadaĢlar.
FARUK BAL (Konya) - ġaĢırdık, milletvekillerinden gizli.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - ġaĢırmanıza ĢaĢırmıyoruz. Neden? Çünkü hakikaten
geçmiĢ uygulamalara, siyasi tarihimize baktığımız zaman, bunun, buna benzer uygulamaların
sayısı, örneği ya hiç yoktur ya da çok azdır.
CELAL ADAN (Ġstanbul) - Sen inanıyor musun bu konuĢtuğuna ya?
NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Yani kendi bakanları hakkında, iddialarla ilgili olarak,
iddiaların araĢtırılması ve gerçeğin açığa çıkartılması için soruĢturma komisyonu kurulmasını
öneren siyasi partiler yok denecek kadar azdır değerli arkadaĢlar. Buna ĢaĢırmanızı anlıyoruz,
anlayıĢla karĢılıyoruz.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) - Onlardan biri burada oturuyor.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Bakın, o kadar eminiz kendimizden, ne varsa çıksın
ortaya, hiç önemli değil, ne varsa, gerçek bütün boyutlarıyla aydınlansın.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) - O zaman yarın görüĢelim.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Zaten, bakın, unuttuğunuz bir nokta daha var.
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Yüce Divana, Yüce Divana…
35
NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Bu dört bakan arkadaĢımız da bugün bu iddialarla karĢı
karĢıya kalan dört bakan arkadaĢımız da kendileri yazılı olarak hem Meclis BaĢkanlığına hem
de AK PARTĠ Grubuna baĢvurarak…
VELĠ AĞBABA (Malatya) - Sayın Canikli, sizi tebrik ediyoruz, kutluyoruz sizi, bu durumu
bile anlatabiliyorsunuz ya, yetenekli bir hatipsiniz siz!
NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - …kendileriyle ilgili bütün bu iddiaların soruĢturulması,
bütün boyutlarıyla değerlendirilmesi için kendileri hakkında Mecliste bir soruĢturma
komisyonu kurulmasını talep etmiĢlerdir değerli arkadaĢlar, bunu unutmayın.
FARUK BAL (Konya) - Neden sonra?
NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Bakın, herhangi bir bakanla ilgili bir iddia olduğu zaman
bunu soruĢturması nasıl olacak? Yöntem olarak…
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Hani yargı darbesiydi, hani darbe vardı?
NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Bakın, ben sizi dinledim. Lütfen, yani rahatsız
olduğunuzu biliyorum ama dinleyin, vatandaĢımız da dinliyor, hepimiz dinliyoruz.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) - Gerçekten rahatsızız.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Bir bakan hakkında -herhangi bir eski bakan hakkında
veya bir bakan hakkında- bir iddia gündeme geldiğinde bunun soruĢturulması, bu iddiaların
üzerine gidilmesi nasıl olur değerli arkadaĢlar? ĠĢte bu yöntemle olur. Yani bizim
Anayasa'mıza göre, Ġç Tüzük'ümüze göre o bakanlarla ilgili, o iddiaların araĢtırılması,
soruĢturulması için ne yapılır? SoruĢturma komisyonları kurulur. Biz de bunu yapıyoruz,
arkadaĢlarımız da bunu yapıyor. Neyi eleĢtiriyorsunuz Allah aĢkına?
Daha önce bir soruĢturma önergesi vermiĢti arkadaĢlarımız. Orada bir farklı değerlendirme
söz konusuydu. Bazı fiillerin Türk Ceza Kanunu'nda bir madde değil de baĢka bir madde,
TCK'nın 255'inci maddesi kapsamına girdiklerini düĢünerek öyle bir önerge verdiler ama öyle
bir durum ortaya çıkartıldı ki sanki bazı fiiller özellikle soruĢturma dıĢında tutuluyor diye
ciddi bir çalıĢma yapıldı, bir propaganda yapıldı. Bizim gittiğimiz yerlerde vatandaĢlarımızın
bir bölümünün de en azından buna inandığını ya da kafasının karıĢtığını görünce soruĢturma
20
önergesini arkadaĢlarımız bu nedenle yenilediler ve en ufak bir tereddüde mahal
bırakmayacak açıklıkta ve netlikte, tüm iddiaları kapsayacak Ģekilde ve bu fillerin bu
iddiaların karĢılığındaki Türk Ceza Kanunu'nun ilgili maddesi de belirtilerek bir önerge
verdiler. Bunun nesini eleĢtiriyorsunuz Allah aĢkına arkadaĢlar, bunun nesini
eleĢtiriyorsunuz? Bundan daha ötesi var mı? Bundan daha ötesi var mı soruyorum.
KEMALETTĠN YILMAZ (Afyonkarahisar ) - Bravo Sayın Canikli, bravo! Bravo! Pes
doğrusu, pes!
36
NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Yani, bir olayın üzerine gidilmek istenirse gerçekten bir
olay soruĢturulmak istenirse bundan daha ötesi var mı?
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Ya, yok mu? Var zaten soruĢturma önergesi, var zaten.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Bundan daha baĢka bir yol var mı bir bakan hakkında
soruyorum, çıkın söyleyin. Yok.
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Var, var, önergeler burada.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Bir araĢtırma, bir soruĢturma en etkili bir Ģekilde,
sorunsuz bir Ģekilde -hukuki anlamda söylüyorum- bu Ģekilde yapılır; değerli arkadaĢlar, biz
de bunu yapıyoruz.
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Bak, önergeler burada. Kaç tane? Bak, kaç tane?
NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - O yüzden hiç kimsenin en ufak bir kuĢkusu olmasın, hiç
kimse bu iddiaları kapatamaz. Hukuki çerçevede ne yapılması gerekiyorsa yapılacak,
yapılıyor zaten,
bu arkadaĢlarımızın soruĢturma önergeleri de budur.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Yapılıyor, bütün hakimler, savcılar içeri tıkılıyor. Yapılıyor
gereği yani, yapılıyor.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Bakın, bakın o kadar çeliĢkili bir durum söz konusu ki:
Daha önce bu fezlekeler… Deniliyor ki efendim "ġu anda Erdoğan Bayraktar Bakanımızla
ilgili iddiaların bugünlerde hakkında takipsizlik kararı verilmesi anlamlıdır." diye biraz önce
ifadeler yapıldı.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) - Onun bir günahı yok ki, o bir Ģey yapmamıĢ zaten, ona
talimat verilmiĢ.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - ġimdi arkadaĢlar, aynı mantıkla hareket ederseniz,
seçimden hemen önce bu fezlekelerin Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderilmesine de
aynı Ģekilde özel bir anlam yükler misiniz?
OKTAY VURAL (Ġzmir) - ġimdi olsaydı ne diyecektiniz?
NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Bakın, biz öyle bir anlam yüklemiyoruz. Açık
söylüyorum bakın: Ben sadece yapılan konuĢmalardan yola çıkarak bunu söylüyorum ama
öyle bile olsa varsayalım ki -öyle bir Ģey olması söz konusu değil de- öyle bir Ģey olsa, bu
bizim yani önerge veren arkadaĢlarımızın bu konudaki tavırlarını değiĢtirdi mi? DeğiĢtirmedi.
Neden değiĢtirmedi? Yine, aynı Ģekilde 4 bakanımızla ilgili soruĢturma komisyonu kurulması
noktasındaki önerge Ģu anda aktif ve biraz sonra görüĢmelerine baĢlayacağız.
Bakın değerli arkadaĢlar, Cumhuriyet Halk Partisinin bakanlarımızla ilgili tek tek, ayrı olarak
verdiği ve her biri için ayrı soruĢturma komisyonu kurulmasına iliĢkin önergelerde içerikte
yer alan hususlardan eksik olan, yani AK PARTĠ'li arkadaĢlarımızın verdiği önergede eksik
37
olan bir Ģey var mı, eksik olan bir fiil var mı? Yani, soruĢturulması noktasında eksik olan bir
fiil var mı? Yok.
MAHMUT TANAL (Ġstanbul) - Var, var…
NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - TCK noktasında -Türk Ceza Kanunu'nun karĢılığı
anlamında söylüyorum- eksik olan bir fiil var mı? Türk Ceza Kanunu'nun ilgili maddesi var
mı? Yok. Dolayısıyla neyi tartıĢıyoruz? Ayrıca, eğer görüĢmelerden sonra AK PARTĠ'li
milletvekili arkadaĢların verdiği önerge kabul edilirse diğer önergelerin artık bir anlamı
kalıyor mu? Kalmıyor. Yani öncesi verilmiĢ görüĢülmüĢ, sonrası görüĢülmüĢ, ne fark eder,
neyi değiĢtirir bu? Hiçbir Ģeyi değiĢtirmez.
ALĠM IġIK (Kütahya) - Zaten amacınız o zaten.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Hiçbir Ģeyi değiĢtirmez çünkü bakın aynı fiiller, tamamı
var mı? Var.
ALĠM IġIK (Kütahya) - DeğiĢtirir, değiĢtirir.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - KiĢiler aynı mı? Aynı.
ALĠM IġIK (Kütahya) - 4 bakan hakkında on dakika konuĢmak var, hepsi hakkında ayrı
ayrı...
NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Ve soruĢturulması talep edilen Türk Ceza Kanunu'nun
ilgili maddeleri aynı mı? Aynı.
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Kaçmayın, kaçmayın.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - E, ne fark var? Aynı, her Ģey aynı, biz verdiğimiz için mi
rahatsız oluyorsunuz…
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Kaçmayın, kaçmayın lütfen.
21
NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - …AK PARTĠ'li milletvekili arkadaĢlarımız tarafından
verildiği için mi rahatsız oluyorsunuz?
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) - Ya, iddialara muhatap biz miyiz rahatsız olalım ya!
NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Bakın, bir Ģey daha söyleyeyim, bu konularla ilgili
soruĢturma komisyonu kurulmasını içeren ilk önergeyi kim verdi, soruĢturma önergesini kim
verdi? AK PARTĠ'li milletvekili arkadaĢlarımız verdi değerli arkadaĢlar.
MEHMET AKĠF HAMZAÇEBĠ (Ġstanbul) - Hayır, hayır, bizden sonra verdiniz.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Hayır, biz verdik.
38
Değerli arkadaĢlar, ilk gündeme getiren biziz ve biz verdik. Dolayısıyla, bunun burada
açıklığa kavuĢturulması gerekiyor.
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Çakma önergeden bahsediyorsun, niye çektiniz o zaman? Niye
çektiniz verdiyseniz?
NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - ġimdi, bakın efendim, bu "AK PARTĠ'nin iĢte sonudur,
sonu geliyor." buna benzer yorumlar on iki yıldan beri yapılıyor; biz bunları hatırlıyoruz,
bütçe görüĢmelerinde baĢka vesilelerle yapılan buradaki görüĢmelerde çıkan muhalefete
mensup arkadaĢlarımız efendim, iĢte "AK PARTĠ gitti, gidiyor." vesaire… Biz gitmedik, biz
buradayız, AK PARTĠ bütün görkemiyle burada ama o iddialarda bulunan arkadaĢları
göremiyoruz, bugün buralarda yoklar değerli arkadaĢlar ama biz buradayız, biz milletimize
hizmet etmeye devam ediyoruz.
Üç bakın…
FARUK BAL (Konya) - Ġkiyi atladın.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - CumhurbaĢkanlığı seçimi Anayasa'da yapılan son
değiĢiklikten sonra, eski, sembolik ve temsil makamında yetkiler kullanan bir cumhurbaĢkanı
değildir artık.
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Ġlave yetki mi aldınız?
NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - CumhurbaĢkanı, bundan sonra doğrudan demokrasilerde
gücün kaynağı olan halktan alacağı yetkiyle 1982 Anayasası'nda verilen yetkileri de sonuna
kadar kullanacaktır, kim olursa olsun değerli arkadaĢlar, bakın altını çizerek söylüyorum, kim
olursa olsun. Dolayısıyla, artık fiili olarak icranın baĢı bundan sonra baĢbakanlar olmayacak,
cumhurbaĢkanları olacak.
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Yok ya! Millet baĢbakanını seçecek, sen yok sayacaksın. Millet
iradesine hakaret etme! Millet iradesine hakaret ediyorsun! Millet iradesine hakaret ediyor ya!
NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Yani bazı arkadaĢlarımızın… Anayasamız böyle, bakın,
Anayasamız böyle, bunu biz söylemiyoruz. Yani olmayan bir yetki atfedilmiyor. Onun için
eğer genel baĢkanların yarıĢma arenası bundan sonra baĢbakanlık değil, cumhurbaĢkanlığıdır;
hodri meydan, herkesi bekleriz, değerli arkadaĢlar, herkesi bekliyoruz, buyurun gelin. (AK
PARTĠ sıralarından alkıĢlar)
Değerli arkadaĢlar…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - AK PARTĠ ve AK PARTĠ'li arkadaĢlarımız cesaretle,
samimiyetle bütün bunların açıklığa kavuĢturulması için, olayın üzerine gidiyorlar,
gidecekler…
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) - Ya, biraz daha cesaret yarın görüĢelim, biraz daha cesaret.
Kendin bile inanmıyorsun.
39
NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - …ve bunun sonucunda olaylar ve hukuk bizi nereye
götürürse oraya doğru gidecektir. Bundan baĢka hiç kimsenin en ufak kuĢkusu olmasın.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar)
BAġKAN - TeĢekkür ederim Sayın Canikli.
MEHMET AKĠF HAMZAÇEBĠ (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan, efendim, Sayın Canikli
konuĢmasında "4 bakanla ilgili Meclis soruĢturma önergelerini ilk biz verdik." demek
suretiyle Cumhuriyet Halk Parti önergesinin sanki kendilerinden sonra verilmiĢ olması gibi
bir izlenim yarattı. Bu nedenle 69'uncu maddeye göre söz istiyorum.
BAġKAN - Buyurun.
(AK PARTĠ ve CHP sıraları arasında karĢılıklı konuĢmalar)
MAHMUT TANAL (Ġstanbul) - Ġdare amirini görevden alın Sayın BaĢkan!
BAġKAN - Sayın Tanal, Allah rızası için, ne olur, bugün beni biraz rahat bırakın.
Sayın milletvekilleri, lütfen sayın hatibi dinleyebilir miyiz. Rica ediyorum, lütfen…
Buyurunuz Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKĠF HAMZAÇEBĠ (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri; 17 Aralık
2013 tarihinde Ġstanbul'daki cumhuriyet savcıları tarafından rüĢvet ve yolsuzluk soruĢturması
baĢlatılınca Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu savcılık soruĢturmasının sonuçlanmasını
bekledik. "Mademki bu konuda soruĢturma konusu olan 4 bakan vardır, elbette Anayasa
gereği 4 bakanla ilgili soruĢturma bir Ģekilde Türkiye Büyük Millet Meclisine intikal
edecektir. Dolayısıyla
22
bu bilgi, belgeler Meclise gelsin, biz de ondan sonra hareket edelim, soruĢturma önergemizi
ondan sonra verelim." dedik, bekledik. Ta 19 Mart tarihine kadar bu soruĢturma önergeleri
Türkiye Büyük Millet Meclisinde konuĢulmadı. 19 Mart tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisini olağanüstü toplantıya çağırdık. Meclis, olağanüstü toplandı ve daha önce, 1 Mart
2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisine geldiği hâlde Meclisten, milletvekillerinden
gizlenen bu savcılık fezlekesinin Mecliste görüĢülmesini istedik, görüĢtük. GörüĢmenin
akabinde de… "GörüĢtük." derken bu bilgi, belgeler milletvekillerine verilmedi ama onun
bitiminde de Cumhuriyet Halk Partili milletvekilleri Meclis soruĢturma önergelerini verdiler.
Adalet ve Kalkınma Partisi alelacele, bizden sonra soruĢturma önergesini verdi, Kanunlar
Kararlar Müdürlüğünün o günkü giriĢ kayıtlarına baksınlar, hangi saatte kimi vermiĢ, bilelim.
SÜREYYA SADĠ BĠLGĠÇ (Isparta) - Sayın ElitaĢ'ın açıklamasından sonra.
MEHMET AKĠF HAMZAÇEBĠ (Devamla) - Efendim, siz o gün telaĢa kapıldınız, alelacele
verdiniz. "Verdiğiniz bu önerge eksik, yanlıĢ." dedik. Sayın Canikli söyle savunuyor Genel
Kurulda: "Bunlar tamamen Ġç Tüzük'e uygundur. Ġç Tüzük'ün iki tane öngördüğü Ģart vardır.
40
Dolayısıyla, Ġç Tüzük'e aykırılık yoktur." O günlerde o önergeyi savundu, Ģimdi diyor ki: "Bu
önerge eksikmiĢ, yanlıĢmıĢ. Tereddüde meydan vermemek üzere bunu düzelttik."
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Ne yaptığını bilmiyor ki!
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Duman olmuĢ, duman!
MEHMET AKĠF HAMZAÇEBĠ (Devamla) - Hayır, o önergede rüĢvet yoktu, sahte belge
düzenlemek yoktu, Kaçakçılık Kanunu'na muhalefet yoktu. ġimdi onlar girdi bizim
önergemizi kopya ederek.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkıĢlar)
BAġKAN - TeĢekkür ederim Sayın Hamzaçebi.
BAġKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler…
Kâtip üye arkadaĢlar, sayar mısınız lütfen.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Efendim, elektronik yapalım Sayın BaĢkan.
BAġKAN - Elektronik cihazla yapacağım oylamayı.
Ġki dakika süre veriyorum ve oylamayı baĢlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylamaya baĢlandı)
BAġKAN - Bakanların haricinde pusula alamıyoruz. Bakanların vekâletleri hariç hiç
kimseden alamıyoruz.
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Elektronik ortama giremeyenlerin anonsunu yapmanız gerekiyor
Sayın BaĢkan. Sayın BaĢkanım, bu makineye de müdahale etmesinler.
(Elektronik cihazla oylamaya devam edildi)
BAġKAN - Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi kabul edilmemiĢtir.
Gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak ĠĢler" kısmına geçiyoruz.
Bu kısmın 1'inci sırasında yer alan Isparta Milletvekili Sayın Süreyya Sadi Bilgiç ve 76
Milletvekilinin; Ekonomi Eski Bakanı Sayın Mehmet Zafer Çağlayan hakkında, bir Ģahıstan
sağlanan miktar ve değeri tespit edilemeyen bazı maddi menfaatler karĢılığında bu Ģahsın
Ġran'a altın ihracatı yapması iĢlerinde imtiyaz sağladığı, Gana'dan kaçak yollarla yurda
sokulmak istendiği iddia edilen 1,5 ton altınla ilgili adli ve idari soruĢturmaları engelleyerek
altının Dubai'ye çıkıĢını sağlamaya çalıĢtığı ve bu eylemlerin Kaçakçılıkla Mücadele
Kanununa Muhalefet oluĢturduğu, Türk Ceza Kanunu'nun 204 ve 252'nci maddelerine
uyduğu; ĠçiĢleri Eski Bakanı Sayın Muammer Güler hakkında, bir Ģahıstan sağlanan miktar ve
değeri tespit edilemeyen bazı maddi menfaatler karĢılığında bu Ģahsın araçlarına trafikte
emniyet Ģeridini kullanma imtiyazı verdiği ve söz konusu Ģahıs için koruma polisi
41
görevlendirdiği, bu Ģahısla birlikte gözaltına alınan bazı Ģüphelilerin ve yakınlarının yasaya
aykırı olarak istisnai yoldan Türk vatandaĢlığına geçirilmesini sağladığı, bu Ģahısla ilgili adli
veya istihbari çalıĢma yapılıp yapılmadığının araĢtırılması için talimat verdiği, bu Ģahsın
usulsüzlükleri hakkında basında çıkacak haberlerin engellenmesi için giriĢimlerde bulunduğu
ve bu eylemlerin Türk Ceza Kanunu'nun 204, 255, 252 ve 285'nci maddelerine uyduğu;
Avrupa Birliği Eski Bakanı Sayın Egemen BağıĢ hakkında, bir Ģahıstan sağlanan miktar ve
değeri tespit edilemeyen bazı maddi menfaatler karĢılığında bu Ģahsın turizm belgeli bir otel
kiralama giriĢimi ile yakınlarına vize alınması iĢleri için aracılık ettiği, bu Ģahısla ilgili bir
soruĢturma olup olmadığı yönünde ilgili kurum ve kuruluĢlarda araĢtırma yapılmasını
sağladığı ve bu Ģahsın faaliyeti ile ilgili basında haber yapılmasının önlenmesi için
giriĢimlerde bulunduğu ve bu eylemlerin Türk Ceza Kanunu'nun 255 ve 252'nci maddelerine
uyduğu; Çevre ve ġehircilik Eski Bakanı Sayın Erdoğan Bayraktar hakkında, bir suç
örgütünün yönetici ve üyelerinin kendilerine sağlanan ve miktar ve değeri tespit edilemeyen
bazı menfaatler karĢılığında kiĢiye özel imtiyazlı imar planlarını onaylattıkları ve imar
planlarına aykırı olarak yapılan bazı projelerin usulsüzlüklerine göz yumdukları ve
denetimlerden sorunsuzca geçmelerini sağladıkları ve bu eylemlerin Türk Ceza Kanunu'nun
255 ve 257'nci maddelerine uyduğu iddialarıyla bir Meclis soruĢturması açılmasına iliĢkin
(9/8) esas numaralı önergesinin görüĢmelerine baĢlıyoruz.
23
1.- Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç ve 76 Milletvekilinin; Ekonomi Eski Bakanı
Mehmet Zafer Çağlayan hakkında, bir Ģahıstan sağlanan miktar ve değeri tespit edilemeyen
bazı maddi menfaatler karĢılığında bu Ģahsın Ġran'a altın ihracatı yapması iĢlerinde imtiyaz
sağladığı, Gana'dan kaçak yollarla yurda sokulmak istendiği iddia edilen 1,5 ton altınla ilgili
adli ve idari soruĢturmaları engelleyerek altının Dubai'ye çıkıĢını sağlamaya çalıĢtığı ve bu
eylemlerin Kaçakçılıkla Mücadele Kanununa Muhalefet oluĢturduğu, Türk Ceza Kanunu'nun
204 ve 252'nci maddelerine uyduğu; ĠçiĢleri Eski Bakanı Muammer Güler hakkında, bir
Ģahıstan sağlanan miktar ve değeri tespit edilemeyen bazı maddi menfaatler karĢılığında bu
Ģahsın araçlarına trafikte emniyet Ģeridini kullanma imtiyazı verdiği ve söz konusu Ģahıs için
koruma polisi görevlendirdiği, bu Ģahısla birlikte gözaltına alınan bazı Ģüphelilerin ve
yakınlarının yasaya aykırı olarak istisnai yoldan Türk vatandaĢlığına geçirilmesini sağladığı,
bu Ģahısla ilgili adli veya istihbari çalıĢma yapılıp yapılmadığının araĢtırılması için talimat
verdiği, bu Ģahsın usulsüzlükleri hakkında basında çıkacak haberlerin engellenmesi için
giriĢimlerde bulunduğu ve bu eylemlerin Türk Ceza Kanunu'nun 204, 255, 252 ve 285'nci
maddelerine uyduğu; Avrupa Birliği Eski Bakanı Egemen BağıĢ hakkında, bir Ģahıstan
sağlanan miktar ve değeri tespit edilemeyen bazı maddi menfaatler karĢılığında bu Ģahsın
turizm belgeli bir otel kiralama giriĢimi ile yakınlarına vize alınması iĢleri için aracılık ettiği,
bu Ģahısla ilgili bir soruĢturma olup olmadığı yönünde ilgili kurum ve kuruluĢlarda araĢtırma
yapılmasını sağladığı ve bu Ģahsın faaliyeti ile ilgili basında haber yapılmasının önlenmesi
için giriĢimlerde bulunduğu ve bu eylemlerin Türk Ceza Kanunu'nun 255 ve 252'nci
maddelerine uyduğu; Çevre ve ġehircilik Eski Bakanı Erdoğan Bayraktar hakkında, bir suç
örgütünün yönetici ve üyelerinin kendilerine sağlanan ve miktar ve değeri tespit edilemeyen
bazı menfaatler karĢılığında kiĢiye özel imtiyazlı imar planlarını onaylattıkları ve imar
planlarına aykırı olarak yapılan bazı projelerin usulsüzlüklerine göz yumdukları ve
denetimlerden sorunsuzca geçmelerini sağladıkları ve bu eylemlerin Türk Ceza Kanunu'nun
255 ve 257'nci maddelerine uyduğu iddialarıyla bir Meclis soruĢturması açılmasına iliĢkin
önergesi (9/8)
42
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Sayın BaĢkan…
ENGĠN ALTAY (Sinop) - Sayın BaĢkan…
BAġKAN - Efendim
HASĠP KAPLAN (ġırnak) - Anayasal usul itirazımız var.
BAġKAN - Sırayla vereceğim grup baĢkan vekillerine, boĢ yere Ģey yapmayın, Sayın Vural'ı
dinleyin.
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Sayın BaĢkanım, öncelikli olarak Meclis Ġçtüzüğü'müze göre, bu
konuda, Meclis soruĢturmasında hangi fiillerin hangi kanun nizamına aykırı olduğunun
gerekçe gösterilmek suretiyle belirtilmesi… Bu iddia milletvekillerine ait iddiadır dolayısıyla
kamuoyundaki iddialar değildir. Bir milletvekili koyduğu imzanın arkasında olmalıdır, "Bu
benim iddiam." diyebilmelidir ama "kamuoyundaki iddialar" demek suretiyle kendisini bu
süreçten arındırarak kamuoyuna yüklemesi bir kere önerge verenlerin bu konuda yukarıdan
talimatla, hareketle bu önergeyi hazırladığını ortaya koyuyor.
Ġkinci husus da; Sayın BaĢkan, bu önergenin bu Ģekilde görüĢülmesi mümkün değildir; çünkü
bu önerge, bundan önceki önergelerden sonra verilmiĢtir. Malumlarınız olduğu üzere, Meclis
soruĢturmaları önergelerinin verilmesi süreye tabidir, görüĢülmesi süreye tabidir. Bu
görüĢmelerin bu süreye ve veriliĢ sırasına göre yapılması kesinlikle gereklidir. Bu bakımdan
bu konuda Meclis soruĢturmasıyla ilgili Adalet ve Kalkınma Partisinin bu grup önerisi
çerçevesinde öncelikli olarak bunun görüĢülmesini temin etmeniz bundan sonraki Meclis
iradesini etkilemek amacıyladır. Bilindiği gibi Genel Kurul çalıĢmalarıyla ilgili 49'uncu
maddede DanıĢma Kurulunun bazı konularla ilgili öne alma yetkisi vardır ama istirham
ediyorum, bugüne kadar Meclis soruĢturma önergeleri içerisinde DanıĢma Kurulu kararıyla
aynı mahiyette olup, aynı konuda olup daha sonra verilen hangi önerge daha önce verilmiĢ bir
önergenin önüne konulmuĢtur? Böyle bir uygulama da söz konusu değildir. Dolayısıyla
DanıĢma Kurulunun bu Meclis soruĢturmasıyla ilgili önergeleri veriliĢ sırasının dıĢında Genel
Kurul iradesiyle, DanıĢma Kurulu karayla değiĢtirme yetkisi de söz konusu değildir. Ġç
Tüzük'ümüzün amir hükmü ve bugüne kadar da Meclis soruĢturmalarıyla ilgili yapılan
uygulamalar Ģunu ortaya koymuĢtur ki, Meclis araĢtırma önergelerinde veriliĢ tarihine bağlı
olmaksızın görüĢme yapılması grup önerisi olabilmekte ama Meclis soruĢturmalarıyla ilgili
bugüne kadar ben öne alındığına iliĢkin bir örnek görmedim. Bu bakımdan bu öne alma iĢlemi
yapılmadan diğer önergelerin görüĢülmesi gerekiyor. Bu, önemli bir husustur. Bu bakımdan
fiili olarak Ġç Tüzük'te istirham ediyorum eğer Meclis BaĢkanlığının bu konuda bundan
önceki dönemlerde DanıĢma Kurulu kararıyla bir ay önce verilmiĢ önergenin yerine daha
sonra verilmiĢ bir önerge geçirilmiĢ ve görüĢülmüĢ bir önerge varsa, bununla ilgili bir
DanıĢma Kurulu varsa lütfen o örneği de bize iletiniz ama bence böyle bir sıra değiĢtirme
DanıĢma Kurulunun yetkisinde değildir.
BAġKAN - Anladım.
24
ġimdi Sayın Altay'a söz vereyim, ondan sonra size söz vereceğim.
43
Buyurun.
ENGĠN ALTAY (Sinop) - TeĢekkür ederim.
Sayın BaĢkan, iktidar partisi ilk, evvela (9/7) sıra sayılı bir hukuk garabeti önergesiyle
Meclise geldi ve BaĢkanlığınız ve Sayın BaĢkan bunu Anayasa'nın ve Ġç Tüzük'ün çizdiği
çerçeve dıĢında olmasına rağmen, muhalefetin bütün itirazlarına rağmen iĢleme aldı. O ayrı
bir kusur, o hukuk bakımından ayrıca hesabı sorulacak bir iĢtir.
Ancak, Ģimdi, Türkiye Büyük Millet Meclisi 72'nci BirleĢiminde 19 Mart 2014'te o kürsüden
Genel Kurula iki ayrı sunum yapıldı, BaĢkanlığın Genel Kurula sunuĢu yapıldı. SunuĢların
birisinde eski ĠçiĢleri Bakanı Muammer Güler'den baĢlayan, Egemen BağıĢ'tan çıkan 3 eski
bakanı itham eden, suçlarını itham eden Ġstanbul Cumhuriyet BaĢsavcılığının tarihi, sayısıyla
Genel Kurula bir sunuĢ yapıldı ve orada deniyor ki: "Direkt biz soruĢturma açamayacağımız
için 55 kiĢiyi bulan bu konuyu soruĢturma önergesi olarak Genel Kurula getirsin." Hemen
akabinde ayrı bir sunuĢ yapıldı ve bu ayrı sunuĢta da eski Çevre ve ġehirlik Bakanı Erdoğan
Bayraktar'la ilgili gene Ġstanbul Cumhuriyet BaĢsavcılığının yürüttüğü soruĢturma
çerçevesinde bir bilgi Genel Kurula sunuldu.
Ben Ģimdi makamınıza soruyorum. Cemil Çiçek niye bu iki ayrı sunumu, iki ayrı imzayı
atarak yaptı? Eğer bunlar iki ayrı soruĢturma süreci, evrakı, hukuk süreci ise, bugün, Ģimdi
sizin iĢleme almak istediğiniz (9/8) esas numaralı SoruĢturma Önergesi'nin bu iki ayrı
sunumda, bunun birleĢtirilmesi sizin hukuk yorumunuz bakımından doğru mudur, caiz midir?
Bizce değildir. Bu çerçevede elma ile armudu bir sepete koymak ya da elma çalan ile adam
öldüreni bir tutmak hukuk normlarından da zaten kabul edilemez.
Bu bakımdan bu önergenin diğer önergelerin gerisine alınarak (9/3), (9/4), (9/5) ve (9/6)
numaralı soruĢturma önergelerinin görüĢüldükten sonra olsa olsa bunu iĢleme almanız hukuk
normları bakımından da bir zarurettir.
Arz ederim.
BAġKAN - Sayın Kaplan, buyurun.
HASĠP KAPLAN (ġırnak) - Sayın BaĢkanım, Mecliste 4 parti grubu varız ama Anayasa diyor
ki: "SoruĢturma önergelerini ancak onda 1 yani 55 milletvekili imzasıyla verebilirsiniz."
Grubumuzun sayısı 55'i bulmadığı için bugün önergelerimiz yok burada, olsaydı nasıl önerge
verilmesi gerektiğini burada gösterecektik. Çünkü hakikaten ana muhalefetin verdiği
önergeler var, iktidar partisinin müĢterek verdiği bir önerge var. Ġkisine de baktığımız zaman
hem Anayasa 100 hem Ġç Tüzük açısından birçok eksiklik var, bunlara girmeyeceğim çünkü
biz burada sorgu yargıcı değiliz, jüri değiliz, burada kimseyi sorgulamayacağız; Ģurada
sandıklar var, burada gizli oylarımızı kullanacağız, herkes vicdanının sesiyle Yüce Divana ya
"evet" ya "hayır", komisyonun kurulmasına oy kullanacak. Ancak hukuka uygun bir Ģey
yapalım derken hukuku, Meclisin çıkardığı kanunları Meclisin çiğnememesi gerekiyor Sayın
BaĢkanım.
ġimdi söyleyeceğim husus çok dikkatle incelenmelidir ve dinlenmelidir. AK PARTĠ
Grubunun önergesi elimde, 4 bakan hakkında, Sayın Bayraktar da var bunun içinde. Bir de
CHP'nin önergesi elimde, Erdoğan Bayraktar'la ilgili ayrı bir önerge var. ġimdi, burada 4
bakanla ilgili AK PARTĠ önergesi olduğu için oylama yapıldığı zaman 4 bakan için 1 oylama
44
yapılacak. Yani 4 bakan için 4 ayrı oy kullanma Ģansınız yok. 4 bakan için 1 oylama
yapılacağı için kuruyla beraber yaĢ da her zaman yanar tabii ki. Cümleten, toptan, kolektif,
böyle bir anlayıĢ hukukta yok. Ama bu boyutuyla baktığımız zaman son bir geliĢmenin
Meclis BaĢkanlık Divanının, BaĢkanın bilgisinde olduğunu biliyorum. Otuz yıl ceza
avukatlığı yaptık. Biliyoruz. 2 Mayısta Sayın Bayraktar hakkında takipsizlik kararı verildi.
Fezlekeler hazırlık aĢamasının ilk aĢamasıdır, savcının önüne gelir. Savcı bakar, bakan mıdır,
milletvekili midir. Dokunulmazlığı var. Onunla ilgili soruĢturma açabilmek için Anayasa'da
100'e göre bakanlar için Meclisin izin vermesi gerekiyor ama Sayın Bayraktar'la ilgili son
geliĢme, 2 Mayısta Sayın Bayraktar hakkında takipsizlik kararı verildi. Artık Sayın
Bayraktar'ın fezlekesi yok. Fezlekesi yoksa AK PARTĠ Grubunun 4 bakan hakkında verdiği
grup önerisi düĢer. Niye düĢer Sayın BaĢkanım? DüĢer çünkü Bayraktar'la ilgili savcılık
soruĢturma izni istemiyor ki. Fezlekeyi de Meclis BaĢkanlığı geri gönderecek. Niye geri
gönderecek? Çünkü takipsizlik kararı fezleke sürecini kesmiĢtir. ġimdi Bayraktar'la ilgili
fezleke süreci kesilmiĢken AK PARTĠ iktidarı kendi bakanı hakkında hukuk dıĢılığa baĢvurup
toplu oylama yaptırabilir mi? Hukuken mümkün değildir. Toplu oylama yaptığı anda, toptan
gizli oylamaya gittiği takdirde Bayraktar'ın takipsizlik kararını dikkate almadığı için hukuk
dıĢılık yapılmıĢ olacak. Burada AK PARTĠ Grubu Ģansız bir durumda, kendi kalesine gol attı
farkında olmadan. Ya grup önergesini çekecekler, düzeltecekler, 3 tane bakanla ilgili ayrı bir
önerge getirecekler. Bunu da Ģimdi yapacaklar.
25
Diğerine gelince, Cumhuriyet Halk Partisinin (9/5) önergesi Sayın Bayraktar'la ilgilidir. Bu da
çekilir, 3 tane önergesi kalır. ġimdi AK PARTĠ Grubunun 4'lü önergesi düĢünce ana
muhalefetin 3'lü önergesi kalacak.
ġimdi, burada Ģöyle bir durum çıkacak ortaya. Sayın BaĢkanım, çok basit bir…
BĠNNAZ TOPRAK (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan, hiçbir Ģey duyamıyoruz.
BAġKAN - Sayın Toprak, ben duyuyorum. Bana söylüyor, size değil.
HASĠP KAPLAN (ġırnak) - Evet, çok basit bir yöntem çıkacak. Herkes vicdanına göre
burada oy kullanacak. Ne çıkarsa ona uyulacak. Bu yanlıĢ düzeltilmeden, takipsizlik kararı
verilen insanı Yüce Divana sevk eden bir Meclis durumuna düĢersiniz.
Sizin bakanınız, sizin milletvekiliniz. Bakanınızın hukuku mu, grubunuzun önergesi mi daha
önemli, buyurun çıkıp koyun ortaya.
Ben bu yanlıĢa dikkat çekiyorum. Halkların Demokratik Partisi olarak bu hukuksuzluğa
dikkat çekiyorum ve bu grup önerisini geri alın, çekin diyorum, oylamayın diyorum, yazık
edersiniz. (HDP sıralarından alkıĢlar)
BAġKAN - TeĢekkür ederim.
Sayın Canikli…
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Sayın BaĢkanım, yeterli sayıdaki milletvekilinin imzasıyla
herhangi bir bakan hakkında, herhangi bir konuda, bir iddiayla elbette, o gerekçeler
45
belirtilmek suretiyle soruĢturma önergesi verilebilir, soruĢturma komisyonu kurulması için
önerge verilebilir. Bunun için, herhangi bir fezleke ya da savcılıklardan ya da mahkemelerden
herhangi bir bilgi, belge, dosya gelmesine gerek yok. Böyle bir Ģart yok. Bu çok önemlidir
Sayın BaĢkan. Çünkü biraz önce ifade edilen, gündeme getirilen o iddia, bu Ģekilde
düĢünüldüğünde mesnetsiz kalmaktadır. Çünkü…
HASĠP KAPLAN (ġırnak) - Öyle bir Ģey olur mu!
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Yani, bakın, herhangi bir bakan hakkında, herhangi bir
Ģekilde, Ģu anda soruĢturma önergesi, haklarında soruĢturma komisyonu kurulması önerilen
eski 4 bakanımızla ilgili olduğu gibi fezleke ya da savcılıktan belge gelmeyebilir. GeçmiĢte
bunun sayısız örnekleri vardır. Kendiliğinden de 55 milletvekili kendi açılarından herhangi bir
tespiti usulüne uygun bir Ģekilde önergeye dönüĢtürebilir ve soruĢturma komisyonu
kurulmasını talep edebilirler.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) - Durup dururken soruĢturma açılır mı!
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Dolayısıyla ona bağlı değildir. O düĢtüğü zaman otomatik
olarak düĢer, bu tespit doğru değildir.
Ġkincisi, öyle bile olsa, takipsizlik kararı Sayın BaĢkan, henüz daha kesinleĢmemiĢtir.
CELAL ADAN (Ġstanbul) - Sen inanıyor musun bu konuĢtuğuna!
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Üç, burada, -özellikle ben konuĢmamda biraz önce
söyledim- bütün iddialar, yani biraz önce önerildiği Ģekliyle 4 bakanla ilgili önergeyi çekip
yerine 3 bakanımızla ilgili yeni bir önerge verdiğimiz zaman ortaya çıkacak tartıĢmaların,
iddiaların, muhtemel hakaretlerin, haksızlıkların boyutunu tahmin edemiyoruz Sayın BaĢkan.
Dolayısıyla hiçbir arkadaĢımız… Zaten kendileri de bu konuda talep ediyorlar, istiyorlar,
istediler. Bu olaydan sonra biz, arkadaĢlarımız kendileriyle de görüĢtü ve bu Ģekilde devam
etmesi noktasında kendi talepleri de var. Bakın, bu kadar açık söylüyorum Sayın BaĢkan.
Dolayısıyla hukukiliği noktasında herhangi bir problem yok. Herhangi bir soruĢturma
önergesi verildiği tarihten itibaren bir ay içerisinde görüĢülür. Genel Kurul istediği takdirde,
DanıĢma Kurulu kararı ya da iĢte, toplanamazsa grup önerisiyle önce verilen soruĢturma
önergesini sonra, sonra verilen soruĢturma önergesini gün olarak farklı günlerde görüĢebilir
Sayın BaĢkan. Buna karar verecek olan Genel Kuruldur. Nitekim, bu konuyla ilgili de Genel
Kurul AK PARTĠ'li milletvekilleri tarafından verilen soruĢturma önergesinin öncelikle
görüĢülmesi konusunda bir karar almıĢtır, bu konuda Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kurulunun bir kararı vardır ve bu karar değiĢmediği sürece de bu Ģekilde uygulanmak
durumundadır.
TeĢekkür ederim Sayın BaĢkan.
BAġKAN - Evet, Ģimdi…
ENGĠN ALTAY (Sinop) - Sayın BaĢkan, Sayın Grup BaĢkan Vekili doğru söylüyor yani
Meclis soruĢturması komisyonu kurulması için önerge vermek için bir fezlekeye Ģüphesiz
ihtiyaç yok.
46
ORHAN DÜZGÜN (Tokat) - Sayın BaĢkanım, duyamıyoruz, lütfen mikrofonu açın.
26
ENGĠN ALTAY (Sinop) - Ama (9/8) esas numaralı, tamamı iktidar partisine mensup 76
milletvekilinin verdiği önerge "Ġstanbul Cumhuriyet BaĢsavcılığı Kaçakçılık ve Narkotik
Suçlar Bürosunun 2012/120653 nolu soruĢturma dosyası…" diye baĢlıyor, 3 bakanın ismini
sayıyor. Ondan sonra diyor ki yine "Ġstanbul Cumhuriyet BaĢsavcılığınca yürütülen bir
soruĢturma kapsamında 25 Aralık 2013 günü…" falan filan… Yani kendi önergeleriyle
burada iki ayrı soruĢturma dosyası, iki ayrı suç Ģebekesi olduğu iddia ediliyor: Biri 17 Aralık,
biri 25 Aralık. Sonra diyorlar ki: "Biz bunları birleĢtireceğiz, topyekûn bunu böyle
yapacağız."
Bu, doğru değildir Sayın BaĢkan. Hukuk normlarında bunun yeri yoktur.
Arz ediyorum.
SÜREYYA SADĠ BĠLGĠÇ (Isparta) - Sayın BaĢkan, suç Ģebekesi olduğu iddia edilmiyor.
YanlıĢ bir cümle bu.
BAġKAN - ġimdi, ben grup baĢkan vekillerimizi kürsü arkasına davet etmeden önce Ģunu
söyleyeyim…
AHMET AYDIN (Adıyaman) - Gerek yok ki Sayın BaĢkan.
MAHMUT TANAL (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan…
BAġKAN - Sayın Tanal, rica ediyorum, ben bir cümlemi bitirebilir miyim lütfen?
MAHMUT TANAL (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan, bir hukukçu olarak… Çünkü çok önemli…
BAġKAN - Hayır, anladım da yani bakın, bana söylendi. Ben bir görev yapmak zorundayım,
dolayısıyla onunla ilgili fikrimi söyleyeceğim.
AHMET AYDIN (Adıyaman) - Efendim, bu Mecliste sanki Mahmut Tanal'dan baĢka
hukukçu yok zaten.
BAġKAN - Olabilir de…
ġimdi, bu konuĢmaları dinledim, bütün grup baĢkan vekillerinin. Hukuki olarak
söylediklerinizde kulak verilecek konular var ama bir de bir DanıĢma Kurulu kararı var yani
Meclisten geçmiĢ.
AHMET AYDIN (Adıyaman) - Bu tartıĢmalar geçen hafta da yapıldı Sayın BaĢkanım, karara
bağlandı, bir daha tartıĢmaya gerek yok ki.
BAġKAN - Sayın Aydın, ben söyleyeyim.
47
ġimdi, ben bu durumda onu da göz ardı edemem, yani sonuçta Genel Kurul kararı.
Yapabileceğim Ģey, sadece tutumum hakkında bir…
MAHMUT TANAL (Ġstanbul) - Değerli BaĢkanım…
BAġKAN - …usul tartıĢması açabilirim ve Genel Kurulun kararını tekrar isteyebilirim.
MAHMUT TANAL (Ġstanbul) - Değerli BaĢkanım…
BAġKAN - Amma velakin Ģimdi, dediğim gibi, çok zor bir gündeyiz. Ben grup baĢkan
vekillerimizi istirham ediyorum kürsü arkasına, onun üzerine beraber konuĢalım, ondan sonra
ne yapacağımıza karar veririz.
On beĢ dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.13
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.35
BAġKAN: BaĢkan Vekili Meral AKġENER
KÂTĠP ÜYELER: Bayram ÖZÇELĠK (Burdur), Ġsmail KAġDEMĠR (Çanakkale)
----- 0 ----BAġKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 84'üncü BirleĢiminin
Dördüncü Oturumunu açıyorum.
(9/8) esas numaralı Meclis SoruĢturması Önergesi'nin görüĢmelerine devam ediyoruz.
Sayın milletvekilleri…
KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın BaĢkan, bir Ģey sorabilir miyim?
ġimdi, efendim, bakın, ben de otuz küsur senedir bu Parlamentodayım. ġimdi, 4 kiĢi hakkında
bir tek soruĢturma önergesi verilmez. Oylamayı nasıl yapacaksınız? Suçlar Ģahsidir. ġimdi, bir
bakanın suçu var, birisinin yok. 4 bakanı bir tek gizli oylamayla yapamazsınız, bir.
ENGĠN ALTAY (Sinop) - Yapmayacak öyle.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Efendim, nasıl olacak?
ENGĠN ALTAY (Sinop) - Hayır, tek tek olacak.
BAġKAN - O sonraki iĢ, daha o tartıĢmaya gelmedik, Ģu önceki tartıĢmaları halletsek.
48
KAMER GENÇ (Tunceli) - Ama Ģöyle: Efendim, bakın, bir defa geçen gün DanıĢma Kurulu
kararı almıĢsınız. GeçmiĢte yaptığımız uygulamalarda savunma hakkı sonsuzdur. Siz
savunmayı on beĢ dakika, yirmi dakikayla sınırlayamazsınız.
BAġKAN - O sonraki iĢmiĢ, o sonraki aĢama.
HASĠP KAPLAN (ġırnak) - Meclis Genel Kurulunda on dakika, komisyonda sonsuz, dört
saat konuĢabilir.
27
BAġKAN - Sayın milletvekilleri, demin yapılan tartıĢmalar çerçevesi içinde bir usul
tartıĢması açacağım ama önce tutumum hakkında bir bilgi vereyim kısaca, ondan sonra da
lehte Sayın Canikli, Sayın Altay, aleyhte Sayın Kaplan, Sayın Vural konuĢacak.
Sayın milletvekilleri, Isparta Milletvekili Sayın Süreyya Sadi Bilgiç ve 76 arkadaĢı tarafından
verilen (9/8) esas numaralı Meclis SoruĢturması Önergesi Meclis BaĢkanlığı tarafından
24/04/2014 tarihli ve 117 numaralı gelen kâğıtlar listesinde yayımlanmıĢ ve aynı gün
bastırılarak dağıtılmıĢtır. Söz konusu önerge, Ġç Tüzük'ün 108'inci maddesi gereğince
29/4/2014 tarihli 82'nci BirleĢimde Genel Kurulda okunarak bilgiye sunulmuĢtur.
Aynı gün kabul edilen siyasi parti grubu önerisiyle (9/8) esas numaralı soruĢturma önergesi
gündemin Özel Gündemde Yer Alacak ĠĢler kısmının 1'inci sırasına alınmıĢtır. Bu çerçevede,
birleĢimi yöneten BaĢkan Vekili olarak önergeyi iĢleme almama yönünde bir tutum
sergilemem mümkün olmamaktadır. Ayrıca Ġç Tüzük'te birden fazla bakanın veya birden fazla
fiilin bir Meclis soruĢturması önergesinde yer alıp alamayacağına iliĢkin bir kural
bulunmamaktadır. Meclis uygulamasına bakıldığında birden fazla bakan hakkında yine birden
fazla fiillerine iliĢkin verilen Meclis soruĢturmaları önergelerinin iĢleme alındığı görülmüĢtür.
82 Anayasası döneminde verilen bu Ģekildeki 29 önerge Genel Kurulda iĢlem görmüĢtür.
ġimdi, usul tartıĢmasını açıyorum. Lehte…
KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın BaĢkan.
BAġKAN - Efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Hangi konuda usul tartıĢması açıyorsunuz?
BAġKAN - Demin Sayın Oktay Vural ve Sayın Engin Altay'ın ve de Hasip Kaplan'ın
itirazları çerçevesi içinde bir usul tartıĢması açıyorum.
Birincisi, bu öne alınmakla ilgili yani Cumhuriyet Halk Partisinin verdiği önerge ile Adalet ve
Kalkınma Partisinin verdiği önergelerin sıralarının değiĢtirilmesine yönelik yapılan itiraza
yönelik.
Bir diğeri de Sayın Hasip Kaplan'ın, Sayın Bayraktar'ın takipsizlik kararıyla ilgili olarak
normalde geri çekilmesi lazım geldiği iddiasına yönelik. BirleĢtirerek, grup baĢkan
vekillerimizin de onayıyla bir usul tartıĢması açıyorum.
49
Önce lehte, Sayın Engin Altay, buyurunuz.
BeĢer dakika süre veriyorum.
Buyurunuz Sayın Altay. (CHP sıralarından alkıĢlar)
ENGĠN ALTAY (Sinop) - TeĢekkür ederim.
Sayın BaĢkan, sizin bu hukuk ve Ġç Tüzük tartıĢmasındaki olumlu yaklaĢımınız nedeniyle
lehte söz aldım ancak iktidar çoğunluğunun size ve Genel Kurula dayattığı bu hukuksuzluğun
aleyhinde konuĢacağımın bilinmesini isterim.
BAġKAN - TeĢekkür ederim.
ENGĠN ALTAY (Devamla) - Sayın BaĢkan, sayın milletvekilleri; siyasette bir kural vardır:
Kimse kimsenin baĢına geleceği önleyemez, sadece geciktirir. ġimdi sizin yaptığınız odur.
Siz, kimi zanlı bakanların Yüce Divanda yargılanmasını geciktirmeye yönelik -kendinizce Ġç
Tüzük'ü de dolanarak- bir iĢlem tesis ettiniz. Bunu hem BaĢkanlık Divanına hem
Parlamentoya, dolayısıyla her vesileyle bahsettiğiniz millî iradeye de dayatıyorsunuz.
ġimdi, 17 Aralık ve 25 Aralık operasyonları çerçevesinde, bu operasyonlara kaynak olan
Ġstanbul Cumhuriyet BaĢsavcılığının -tarihlerini ve evrak numaralarını okuyarak zaman
kaybetmek istemiyorum- yaptığı, yürüttüğü soruĢturmalar çerçevesinde, biz 4 ayrı eski bakan
için Meclis soruĢturma önergesi verdik: (9/3), (9/4), (9/5), (9/6) Hemen arkamızdan, iktidar
partisi de apar topar, Anayasa'da ve Ġç Tüzük'te çizilen çerçevenin çok dıĢında bir -Sayın
Vural'ın söylediği gibi- çakma önergeyi yetiĢtirdi. Ve BaĢkanlık, bilhassa Sayın Meclis
BaĢkanı, muhalefetin bütün itirazına rağmen bu (9/7)'yi iĢleme aldı, bastırdı. Burada zaten
büyük bir hukuk ayıbı, hukuk ihlali iĢlendi. Sonra -ne düĢündünüz düĢünmediniz- bu
soruĢturmaların görüĢüleceği gün daha fazla hukuken zor duruma, gülünç duruma düĢmemek
için (9/8) esas numaralı bir soruĢturma önergesini, bizim önergelerimizden neredeyse bir ay
sonra verdi iktidar partisinin 76 milletvekili, Süreyya Sadi Bilgiç ve 76 arkadaĢı. Ve Ģimdi
gene parmak çoğunluğuna dayanarak, Ġç Tüzük'ü güya kullanarak, Ġç Tüzük'ten kaynaklı
hakkınızı kullanarak bir grup önerisi getirdiniz, Genel Kurula bir karar dayattınız, çoğunlukla
da bunu geçirdiniz. Dediniz ki: "Biz önce (9/8)'i görüĢeceğiz." GörüĢemezsiniz, olmaz. Sayın
Vural açıklayacağı için ben girmiyorum, Ġç Tüzük'ün bu konuda, 8'inci maddeyle ilgili grup
önerilerinde bir obstrüksiyonu var, bunu yapamazsınız Sayın BaĢkan. Siz de diyeceksiniz ki:
"Efendim, Genel Kurulun da iradesi var ortada." Ama, göz göre göre parmak çoğunluğuyla…
Bunun adına parmak diktatörlüğü denir, demokrasi denmez. Evet, demokrasilerde, tabii, bir
oy kim geçiyorsa onun dediği olur ama sizin yaptığınız demokrasi, demokratik uygulama
falan değil, parmak zulmü, parmak demokrasisi; bu olmaz.
Ġkinci bir durum, iki usul tartıĢmasını birleĢtirdiğiniz için söylüyorum, biz diyoruz ki, biraz
önce yerimden de söyledim: ġimdi, bu Genel Kurul yoldan geçerken daldan bir elma alanla
adam öldüreni aynı sepete koymuĢ, yargının önüne çıkarmak istiyor. Ya, yukarıda Allah var,
ayıptır, günahtır, böyle Ģey olabilir mi sayın milletvekilleri? En doğrusu Sayın BaĢkan, 4 ayrı
28
50
bakanla ilgili bizim yaptığımız (9/3), (9/4), (9/5) ve (9/6)'yı ayrı ayrı görüĢüp oylamaktır, en
doğrusu budur. Makul doğrusu -hadi bunu yapmıyorsunuz- Erdoğan Bayraktar'ın
soruĢturmasının bundan ayrılması lazım, diğer 3 eski bakanla ilgili bir soruĢturma komisyonu
kurulması lazım, kurulacaksa Erdoğan Bayraktar ile ilgili de ayrı kurulması lazım. Yani, çok
ayıp, bunun adı direkt bir insana zulümdür, böyle bir Ģey yapılamaz, kaldı ki Sayın Bayraktar
iktidar partisine mensup bir milletvekilidir. Bunu doğru bulmuyoruz, hukuki bulmuyoruz,
ahlaki bulmuyoruz, Türkiye Büyük Millet Meclisi Ġçtüzüğü'ne uygun görmüyoruz.
Biraz önce de söyledim, sayın milletvekilleri, 19 Martta, 72'nci BirleĢimde Meclis BaĢkanı
niye iki ayrı evrakı burada okuttu? Meclis BaĢkanı gelip ya da bu Divana bir yazı yollayıp bir
açıklama yapmalıdır "Ben bunları Ģu sebeple ayrı okuttum." diye, "Aslında bunlar birdir."
diye. Bunlar ayrıysa bu (9/8) olamaz, aykırıdır. Parlamento hukukun çiğneneceği yer
olmamalıdır, hukukun tesis edileceği yerdir Parlamento. Lütfen, iktidar partisini bu parmak
demokrasisi oynamaktan vazgeçmeye, hukuka ve adalete davet ediyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkıĢlar)
BAġKAN - TeĢekkür ederim Sayın Altay.
Aleyhte Konya Milletvekili Sayın Faruk Bal.
Buyurunuz. (MHP sıralarından alkıĢlar)
FARUK BAL (Konya) - TeĢekkür ederim.
Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
17 ve 25 Aralık tarihinde ortaya çıkan ve cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk operasyonu
olarak bilinen olayla ilgili olmak üzere yüce Meclis bir araĢtırma yapmaktadır. Bu
araĢtırmanın neticesinde, bu müzakerenin neticesinde ilgili bakanlar hakkında Yüce Divan'a
sevk prosedürü içerisinde gerekli karar verilecektir. Dolayısıyla, burada yapılması gereken iĢ
hukukun kâmilen uygulanmasıdır. Bunun dıĢında siyasi fikirle ve parti taassubuyla hareket
etmek yanlıĢtır.
Bu perspektif içerisinde baktığımız takdirde değerli arkadaĢlar, Anayasa'nın 100'üncü
maddesi, Ġç Tüzük'ün 107'nci maddesi açık ve seçiktir. Bu açık ve seçiklik çerçevesi
içerisinde değerlendirildiğinde, bu konuyla ilgili verilmiĢ önergeler belirli bir süreye tabi
kılınmıĢtır. Mademki bir ay içerisinde görüĢüleceğine dair Anayasa'da açık hüküm var, Ġç
Tüzük'te açık hüküm var, o takdirde bu bir aylık sürelerin baĢlangıç ve bitiĢ tarihi itibarıyla
gelen önergelerin o sıraya göre yapılması lazım. Bu çerçeve içerisinde, bugün, burada, bu
anda görüĢülmesi gereken araĢtırma ve soruĢturma önergesinin ilk önce verilen önergeden
baĢlaması lazım. Oysa, bu, 17 ve 25 Aralık tarihlerinde ortaya çıkan büyük yolsuzluk
operasyonunu Meclis içerisindeki birtakım parmak oyunlarıyla bertaraf etmek, ortadan
kaldırmak ve netice itibarıyla da bu soruĢturmaları akamete uğratmak Ģeklinde
değerlendirilmektedir. Bizim Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak birinci görüĢümüz
önergelerin geliĢ sırasına göre gündeme alınması Ģeklindeydi.
Diğer taraftan, 4 sayın bakan hakkında soruĢturma önergesi verilmiĢtir.
51
Değerli arkadaĢlarım, ceza hukukunda temel prensip Ģudur: Her suç faili bağımsız olarak
yargılanır. Bunun bir tek istisnası vardır, o da suçların failleri veya hukuki sebepleri arasında
irtibat bulunmakta ise o takdirde birlikte yargılanma söz konusu olabilir. Bu iki temel
kuraldan hareket ettiğimiz zaman, Avrupa Birliği eski Bakanı Egemen BağıĢ, ĠçiĢleri eski
Bakanı Muammer Güler ve Ekonomi eski Bakanı Zafer Çağlayan'la ilgili olmak üzere fiilî ve
hukuki irtibat vardır. Nedir bu fiilî ve hukuki irtibat? Azerbaycan'dan gelen 29 yaĢındaki bir
çocuğun bunları paraya boğarak istediği iĢleri yaptırması. Hem fiilde irtibat vardır, fiilî irtibat
vardır hem de hukuki irtibat vardır ancak Sayın Çevre eski Bakanı Erdoğan Bayraktar'a
gelindiğinde bununla bir alaka yok yani fiilî ve hukuki irtibat söz konusu değil. Reza'yla ilgili
bir iddia yok, Reza'nın milyon dolarlarıyla ilgili Sayın Erdoğan hakkında bir iddia yok. Nedir
o hakkındaki iddia? Nüfuz suiistimali kamuoyuna yansıdığı kadarıyla ya da oğluyla ilgili
birtakım iddialar. Değerli arkadaĢlarım, bu ikisinin birbirinden ayrılarak görüĢülmesi
gerekmektedir hukuki ve fiilî irtibat bulunmadığı gerekçesiyle.
Diğer taraftan, "Sayın Bakan hakkında takipsizlik kararı verilmiĢtir, dolayısıyla önerge
düĢmüĢtür." Bu yanlıĢtır, bu yanlıĢtır ve külliyen yanlıĢtır. Sayın Bakan hakkında cumhuriyet
savcısı takipsizlik kararı veremez çünkü takipsizlik kararı bir yargı faaliyetidir. Sayın Bakan
hakkındaki delillere savcının takipsizlik kararı verebilmesi için tartması, değerlendirmesi, ve
hükmetmesi gerekmektedir. Oysa sayın Bakanın dokunulmazlığı vardır. Dokunulmazlığı
olduğu içindir ki bu değerlendirmeyi, takipsizlik kararı verme değerlendirmesini yapamaz.
"Bir tek Ģartla, bu dokunulmazlığı olduğu için ben takipsizlik veriyorum." demiĢ ise
mümkündür, o da yanlıĢ bir karar olur. Böyle bir takipsizlik kararı verilmiĢse hukuken
geçersizdir, yok hükmündedir.
Diğer taraftan, zaten sayın Bakan hakkında cumhuriyet savcısı bir fezleke gönderdi.
GönderilmiĢ bu fezleke çerçevesi içerisinde, Meclis, dokunulmazlığını kaldıracak veya
kaldırmayacak. Meclisteki fezleke gündemde dururken Ankara'daki cumhuriyet savcısı nasıl
takipsizlik kararı verebilir? Dolayısıyla Erdoğan Bayraktar hakkındaki takipsizlik kararı
nedeniyle önergenin düĢmesi düĢüncesi veya iddiası doğru bir iddia değildir.
29
Tabii ki bu takipsizlik kararı da ĢaĢırtıcı bir karardır. Sayın Erdoğan'ın durumu farklı. "Ben ne
yaptıysam Sayın BaĢbakanın verdiği talimatlara göre yaptım." diyerek "Ben istifa etmiyorum,
kendisi istifa etsin." demiĢti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FARUK BAL (Devamla) - Ama, arada ne oldu bilmiyoruz. Daha sonra, Sayan Bakan özür
diledi ve arkasından da alelacele bu takipsizlik kararı geldi. Bu iĢlerde bir bit yeniği var.
ÖZCAN YENĠÇERĠ (Ankara) - Var, var!
FARUK BAL (Devamla) - Bu bit yeniğinin, bu Mecliste, enine sonuna bakmadan, gidebildiği
yere kadar gidilip araĢtırılması gerekmektedir. (MHP sıralarından alkıĢlar)
BAġKAN - TeĢekkür ederim Sayın Bal.
52
Lehte, Giresun Milletvekili Sayın Nurettin Canikli, buyurunuz. (AK PARTĠ sıralarından
alkıĢlar)
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Sayın BaĢkan, değerli milletvekili arkadaĢlarım; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
TartıĢtığımız konuyla ilgili olarak Ġç Tüzük'ümüzün 50'nci maddesi çok açık, net hükümler
ihtiva etmektedir. "Özel gündem" baĢlıklı 50'nci maddesinde "DanıĢma Kurulu, Anayasa ve
Ġçtüzüğün emredici hükümleri gereğince, belli bir sürede sonuçlanması gereken, muayyen bir
veya birkaç konunun yer alacağı özel gündemler ve görüĢme günleri tespit edebilir." Kim
tespit ediyor? DanıĢma Kurulu. DanıĢma Kurulunda oy birliği sağlanamazsa grup önerisiyle
getiriliyor ve Genel Kurulun kararıyla tespit ediliyor. Dolayısıyla tartıĢtığımız konuyla ilgili
olarak yani AK PARTĠ'li milletvekilleri tarafından verilen soruĢturma komisyonu
kurulmasına iliĢkin önergenin CHP'nin verdiği soruĢturma komisyonu kurulmasına iliĢkin
önergelerden önce görüĢülmesinin Genel Kurul tarafından, 50'nci maddeye göre, biraz önce
içeriğini okuduğum 50'nci madde çerçevesinde, Genel Kurul tarafından belirlenmesinin
mümkün olmadığı iddia ediliyor. Açık bir Ģekilde, bu yolla, Genel Kurul… Bakın, daha somut
bir örnek verelim: SoruĢturma komisyonlarıyla ilgili önergeler Meclis BaĢkanlığına
verildikten sonra otuz gün içerisinde Genel Kurulda görüĢülmesi gerekiyor. Bununla ilgili iĢte
o 50'nci madde devreye giriyor ve herhangi bir soruĢturma önergesinin günü Genel Kurul
tarafından herhangi bir gün olarak belirlenebiliyor yani diyelim ki, AK PARTĠ'li
milletvekillerinin soruĢturma önergeleri CHP'li milletvekili arkadaĢlarımızın verdiği
soruĢturma önergelerinden sonra verilmiĢ olsun, bu yöntemle Genel Kurul gün olarak bir
hafta önce gündemine alır, onu görüĢebilir, bir hafta sonra da önce verilmiĢ olmasına rağmen,
Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri tarafından verilen soruĢturma önergelerini görüĢebilir.
Bunda hiçbir sorun yok. Bugüne kadarki tüm uygulamalar da bu Ģekilde oldu.
Meclis BaĢkanlığının inisiyatifi ya da görevi devralma zorunluluğu nerede ortaya çıkar? Eğer
otuz gün içerisinde 50'nci madde hükmü DanıĢma Kurulu kararıyla ya da grup önerileriyle
iĢletilmez ve bu konuda bir gündem belirlenmez ise, gündeme alınmaz ise o zaman Meclis
BaĢkanlığı bir ay içerisinde görüĢülme zorunluluğu talimatını yerine getirmek maksadıyla
özel gündemi kendisi son günde belirler. ĠĢte o zaman geliĢ sırasına göre bunlar görüĢülür ve
belirlenir çünkü burada Genel Kurulun bir kararı yoktur artık. Doğal olarak, mecburen Meclis
BaĢkanlığı geliĢ sırasına göre alır ve yürütür, oraya dokunamaz, kendisini Genel Kurulun ya
da DanıĢma Kurulunun yerine koyarak bir iĢlem tesis edemez. Bundan dolayı, Meclis
BaĢkanlığı oradan aktif olarak bunun sırasını değiĢtiremez ama Genel Kurul bu konuda bir
karar vermiĢse -ki, verdi- ancak aynı yöntemle değiĢtirilebilir. Birinci kural da bu, Genel
Kurulun herhangi bir konuda aldığı karar ancak aynı yöntemle değiĢtirilebilir.
Bu kararlar alınırken kalkan parmaklar da Meclis içi parmak oyunları değildir değerli
arkadaĢlar. Her birisi, bütün arkadaĢlarımızın kalkan parmakları millî iradeyi temsil eder,
hepsi millî iradeyi temsil eder.
ALĠ UZUNIRMAK (Aydın) - Yok canım, öyle değil.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Evet, eğer herhangi birisi etmiyorsa hiçbirisi etmiyordur
o mantıkla. Olur mu böyle bir Ģey değeli arkadaĢlar? Öyle bir Ģey olabilir mi? (AK PARTĠ
sıralarından alkıĢlar)
ALĠ UZUNIRMAK (Aydın) - Kahvaltıda ne oldu?
53
NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Her milletvekili arkadaĢımızın parmağı bir iradeyi temsil
eder, sizinki de, herkesinki.
ALĠ UZUNIRMAK (Aydın) - Kahvaltıda ne konuĢuldu açıklayın, kabul edeceğiz.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - ArkadaĢlar, kendi kendinizi niye böyle
değerlendiriyorsunuz?
ALĠ UZUNIRMAK (Aydın) - Kahvaltıda ne konuĢuldu, açıkla.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Bugüne kadar, parlamenter sistemde muhalefetin ve
iktidarın karar alma mekanizmaları ve Meclis çalıĢmalarının yürütülmesi mekanizmaları
bellidir.
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Kahvaltıda yediğiniz içtiğiniz size kalsın da ne konuĢtuğunuzu
açıklayın.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - On yıl önce nasıl yapılıyorsa, yirmi yıl önce nasıl
yapılıyorsa bugün de aynı Ģekilde yürütülüyor değerli arkadaĢlar.
30
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Duman oldu, duman!
NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Bu çok önemli, bakın, on beĢ yirmi yıl önce nasıl bu
iĢlemler hayata geçiriliyorsa, realize ediliyorsa bugün de aynı yöntemle, aynı Ģekilde, aynı
içerikte yapılıyor, Dolayısıyla, bunu hiçbir zaman unutmamak gerekir.
ALĠ UZUNIRMAK (Aydın) - Eskiyi savunma, siz yeni Türkiyesiniz, yeni! Eski yok artık
canım, bırak eskiyi.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - ġimdi, bakın, değerli arkadaĢlar, soruĢturma
komisyonlarının Ģu anda yapacağımız oylaması bir soruĢturma komisyonu kurulmasına
iliĢkin; yargısal bir karar değildir bu. SoruĢturma komisyonu kurulduktan sonra kararları,
faaliyetleri yargısal bir karar ya da faaliyettir. Ama Ģu, Ģu andaki Türkiye Büyük Millet
Meclisinin… Aslında, siyasi bir karardır. SoruĢturma komisyonu kurulduktan sonra…
Dolayısıyla, bu oylama kaç bakan hakkında olursa olsun tek oylamadır, çünkü bu oylama
onların yargılanmasına iliĢkin değildir, soruĢturma komisyonu kurulup kurulmamasına
iliĢkindir. Ancak soruĢturma komisyonunun raporunun oylanması her bakan hakkında tek tek
olacaktır, olmak zorundadır. Bunu karıĢtırmamak lazım, Anayasa Mahkemesinin verdiği karar
da bu çerçevededir.
Ayrıca, soruĢturma komisyonu, savcının kullandığı yetkileri kullanır yargısal fonksiyon
olarak. Bir savcı, fiilleri, failleri, zamanları farklı…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
54
NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - …birbirinden tamamen farklı onlarca dosyaya bakabilir,
soruĢturabilir. Aynı yetkiyi kullanan soruĢturma komisyonları da birden fazla olaya, birden
fazla dosyaya, fiiller, failler ve zaman farklı olsa dahi bakabilir, bunları görüĢebilir,
sonuçlandırabilir.
Hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar)
BAġKAN - TeĢekkür ederim Sayın Canikli.
ALĠ UZUNIRMAK (Aydın) - Zaman yetmez zaman, o kadar çok ki dosyanız, zaman
yetmeyecek.
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Sayın BaĢkan, Sayın Canikli 50'nci maddeyi gösterdi ama 50'nci
madde bir gün belirlenmesiyle ilgilidir. Dolayısıyla, önergelerin veriliĢ sırasıyla hiç alakası
yoktur, yani özel gündemin belirleyeceği günler bellidir. VeriliĢ sırasıyla ilgili bugüne kadar
Türkiye Büyük Millet Meclisi tarihinde sonradan verilmiĢ bir önerge önceden
görüĢülmemiĢtir, bu da bir garabet, ucube.
BAġKAN - Aleyhte son söz, ġırnak Milletvekili Sayın Hasip Kaplan'ın.
Buyurunuz. (HDP sıralarından alkıĢlar)
HASĠP KAPLAN (ġırnak) - TeĢekkür ederim Sayın BaĢkanım.
Değerli milletvekilleri, biraz dikkatinizi buraya lütfen... (AK PARTĠ ve MHP sıralarından
gürültüler) Sonra sohbet edersiniz Sayın Canikli.
Bakın, burada hem iktidar 4 bakan hakkında toplu soruĢturma önergesi vererek müthiĢ bir
hata yapıyor çünkü konular ayrı, fiil ayrı, irtibat ayrı, dosyalar ayrı. ġimdi, siz Mecliste gizli
oy kullanacak milletvekilinin vicdanına seslenirken 4 bakanla ilgili belki her birisiyle ayrı ayrı
oy kullanacaklar. Yani sizin iĢinize gelince dörtlü önerge verirsiniz, tek komisyon kurulsun.
Ya hep ya hiç gibi bir duruma düĢüyorsunuz.
Bakın, o kadar uzağa gitmeye gerek yok, kütüphane burada, dersini çalıĢır gelirsiniz. Size de
söylüyorum, CHP'ye de söyleyeceğim. Siz geçmiĢte bu kürsüde, -tabii, koalisyon dönemi
olduğu için MHP'yi de bu tartıĢmalar açısından konuĢacağım- 3 tane Bakan var aynı belgeyi
imzalıyor, geliyor burada, koalisyon döneminde buradaki görüĢmelerde rapor okunuyor,
oylama yapılıyor, Yüce Divana sevk kararı çıkmıyor. Sonra, 2003'te AK PARTĠ veriyor, bir
de CHP veriyor. 3 tane Bakan aynı belgeyi imzalamıĢ, birini tereyağından kıl çeker gibi
ayırıyorsunuz, yanınızda birisi; diğer ikisi hakkında Yüce Divana sevk kararı çıkıyor.
GeçmiĢte bu yaĢandı. ġimdi, bunu kendinize yapmıyorsunuz, kendi bakanınıza yapıyorsunuz.
Ya, takipsizlik kararı almıĢ, Ģimdi, savcılık denen bir olay var, polisten baĢlar hazırlık
tahkikatı, gelir fezlekeyle savcının önüne. Savcı da Meclise gönderir, der ki: "Anayasa 100'e
göre izin ver. Ġzin ver de ben Yüce Divanda bunu yargılayayım." Yüce Divanla da aranız iyi
değil, son durumu da biliyoruz; Yüce Divana bu arada, bu atmosferde gitmek hiç de iyi değil,
yalnız bunu öteliyorsunuz. Bakın, Anayasa'nın 100'üncü maddesinin son paragrafı demiyor
mu "Meclis gruplarında bu Yüce Divan fezlekeleriyle ilgili görüĢme yapılmaz" diye?
MaĢallah, bütün milletvekilleri kahvaltıda görüĢüyorsunuz. Siz de yapıyorsunuz, muhalefet de
yapıyor.
55
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Ne görüĢüyoruz? Ne görüĢtüğümüzü biliyor musun?
HASĠP KAPLAN (Devamla) - Kahvaltıyı niçin yaptınız? Bugün kahvaltıyı niçin yaptınız?
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Ne görüĢtüğümüzü biliyor musun?
HASĠP KAPLAN (Devamla) - Hadi, hadi, kahvaltıyı sırf bunu konuĢmak için yaptınız.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Ne görüĢtüğümüzü nereden biliyorsun? Herkes her Ģeyi
biliyor!
HASĠP KAPLAN (Devamla) - Anayasa'yı çiğniyorsunuz, Ġç Tüzük'ü çiğniyorsunuz,
arkadaĢlarınızı çiğniyorsunuz, doğru yapmıyorsunuz, bu bir.
31
Ġkincisi, ana muhalefete gelince, kardeĢim diyorsunuz ki "Ġlla ayrı ayrı olsun." Ya, geçmiĢte
siz de ikiĢer ikiĢer vermiĢsiniz ha! Mesut Yılmaz, GüneĢ Taner, diğeri Cumhur Ersümer,
ikiĢer ikiĢer vermiĢsiniz, burada da görüĢülmüĢ, kararı da çıkmıĢ. Koalisyon ortağı o zaman,
2000-2001.
MHP'den arkadaĢım çıkıyor, diyor ki: "Biz Hasip Kaplan'ın dediğine katılmıyoruz, takipsizlik
kararı verilemez." VermiĢler kardeĢim, vermiĢler! Takipsizlik kararı, ceza muhakemesinde
kiĢinin lehine olduğu zaman ifade almaya gerek yok, izne gerek yok, istediği zaman verir
savcılar veya fezlekesini geri çeker, ama bütün mesele o değil, Ferrari hızında gidiyor her Ģey,
2 Mayısta takipsizlik kararı verdi, araya cumartesi pazar girdi, gelemedi buraya kadar, gelse
burada fezleke geri gidecek. O zaman ne olacak? AK PARTĠ'nin verdiği 4'lü grup önerisi
düĢecek. Çekmek zorunda, çekmezse kolektif ceza sorumluluğuna gidiyorsunuz, bu ortaçağda
kaldı. Uyarıyorum, hukuk değil bunun adı, kendi arkadaĢlarınızı yakarsınız, bırakın vicdanını
arkadaĢlarınızın, bu Meclisi. Bu sonuçta izindir, kimse kimseyi yargılamıyor.
CHP'ye gelince, "Olmaz kardeĢim, tek komisyon olmaz." Bal gibi yapmıĢsınız, geçmiĢte
ikiĢer ikiĢer önerge vermiĢsiniz, tek komisyon yapmıĢsınız, hatta Kılıçdaroğlu konuĢmuĢ,
Engin Altay konuĢmuĢ. Sayayım mı daha? O dönemde Bekir Bozdağ konuĢmuĢ, Bülent Arınç
konuĢmuĢ. Ben onların ne konuĢtuğunu anlatacağım, öyle es geçmek yok. Bugünü
atlatabilirsiniz… Koalisyon dönemi arkadaĢlarını korudu, CHP, AK PARTĠ döneminde, geldi,
bir sene sonra hepsinin Yüce Divan sevki çıktı. Yani bu durum yarın AK PARTĠ'nin baĢına da
gelir.
Burada derseniz "Bunlar kesin mesin değil.", yarın gün olur devran döner ve size döner, bir
baĢka iktidar gelir, sizin hakkınızda da aynısını yapar. Böyle bir duruma kimsenin düĢmesini
istemem.
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Zaten olacak öyle!
HASĠP KAPLAN (Devamla) - Biz burada doğru karar verin diyoruz…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
56
HASĠP KAPLAN (Devamla) - Bizim imzamız yok, 55 imzamız olsaydı size "Nasıl fezleke
verilir"i öğretirdik, fezleke dersi verirdik size, soruĢturma önergesi dersi verirdik! Neyse, onu
konuĢmamda devam ederim.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkıĢlar)
BAġKAN - TeĢekkür ederim Sayın Kaplan.
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Nihayet rüĢvet aleyhinde konuĢtunuz yani!
ENGĠN ALTAY (Sinop) - Sayın BaĢkan, hatip bizi tutarsızlıkla, çeliĢkili konuĢmakla itham
etti.
HASĠP KAPLAN (ġırnak) - Tutarsızlık değil.
ENGĠN ALTAY (Sinop) - Ġster buradan ya da oradan iki dakika cevap vermem lazım.
BAġKAN - Buyurun.
HASĠP KAPLAN (ġırnak) - Yahu on senede insan değiĢiyor Engin'ciğim.
ENGĠN ALTAY (Sinop) - Yahu ne alaka? Sen beni dinlememiĢsin, ben ne yapayım?
BAġKAN - "Tutarsızlıkla itham etmedim." diyor ama siz ısrar ettiğiniz için…
Buyurun.
ENGĠN ALTAY (Sinop) - Çok teĢekkür ederim Sayın BaĢkan.
Sayın hatip herhâlde beni dinlemedi -Ģimdi gidiyor mu bilmiyorum- ben bu kürsüde en
doğrusunun ayrı ayrı olması gerektiğini ama baĢka bir doğrunun da Muammer Güler, Egemen
BağıĢ, Zafer Çağlayan'ın birlikte, Erdoğan Bayraktar'ın ayrı olması gerektiğinin altını çizdim.
Sayın Kaplan beni dinlemedi, ondan sonra geldi "CHP de geçmiĢti iki iki verdi." diyor.
Bir de tabii Ģu var: Eğer Sayın Meclis BaĢkanı, 92'deki ve 85'teki Meclis baĢkanları gibi
davranabilseydi yani bu fezlekeleri milletvekillerinin tetkikine açsaydı biz o zaman
muhtemelen Muammer Güler, Egemen BağıĢ ve Zafer Çağlayan için ayrı, Erdoğan Bayraktar
için ayrı verir idik. Burada biz fezlekelere resmî olarak ulaĢamadığımız için 4'üyle ilgili ayrı
ayrı vermek zorunda kaldık. Canım kabul; 3'ünü ayrı, 1'ini ayrı yapalım. Onu söyledim ben de
burada zaten, baĢka bir Ģey söylemedim ki Sayın Kaplan
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) - Tamam öyle yapalım, tamam!
ENGĠN ALTAY (Devamla) - Yok iktidar, ana muhalefet de Ģöyle diyor, böyle diyor… Biz ne
söylediysek odur, anlayıĢımız, tavrımız da budur.
TeĢekkür ederim. (CHP sıralarından alkıĢlar)
BAġKAN - TeĢekkür ederim.
57
HASĠP KAPLAN (ġırnak) - Sayın BaĢkan, ben uzatmayacağım, çok, çok, çok sakince…
ġu bir: Çok basit, 2 bakan hakkında; Ersümer, Çakan; Hüseyin Besli ve 63 arkadaĢı, CHP'den.
ENGĠN ALTAY (Devamla) - Yahu itirazım yok, 3 tane bir olsun diyoruz zaten.
HASĠP KAPLAN (ġırnak) - Bir dakika kardeĢim!
BAġKAN - Hayır yani ben neye itiraz edildiğini anlayabilmiĢ değilim.
32
ENGĠN ALTAY (Sinop) - Hayır neye itiraz ediyor Sayın Vekil, ben anladım.
HASĠP KAPLAN (ġırnak) - Haluk Koç ve arkadaĢları, bakın, 2003. Bir tane daha
söyleyeceğim, var yani.
FERĠT MEVLÜT ASLANOĞLU (Ġstanbul) - Sayın Kaplan, öyle söylemedi mi? "3 tane bir
verelim." diyor ya.
BAġKAN - Sayın Aslanoğlu, lütfen… Allah rızası için ya, lütfen…
HASĠP KAPLAN (ġırnak) - Hayır, ikiĢer ikiĢer verdiler, "Verilebilinir." diyor.
FERĠT MEVLÜT ASLANOĞLU (Ġstanbul) - "3'ünü birden verelim." demedi mi?
BAġKAN - Evet, Ģimdi, tutumumda bir değiĢiklik mümkün görülmemektedir.
BAġKAN - SoruĢturma önergesinin görüĢmelerine devam ediyoruz.
Bu görüĢmede, sırasıyla, önergeyi verenlerden ilk imza sahibine veya onun göstereceği bir
diğer imza sahibine, Ģahısları adına üç üyeye ve son olarak da hakkında soruĢturma açılması
istenmiĢ bulunan Ekonomi eski Bakanı Sayın Mehmet Zafer Çağlayan'a, ĠçiĢleri eski Bakanı
Sayın Muammer Güler'e, Avrupa Birliği eski Bakanı Sayın Egemen BağıĢ'a ve Çevre ve
ġehircilik eski Bakanı Sayın Erdoğan Bayraktar'a söz verilecektir.
KonuĢma süreleri onar dakikadır.
Meclis soruĢturma önergesi Genel Kurulun 29/04/2014 tarihli 82'nci BirleĢiminde okunmuĢ
ve bastırılarak sayın üyelere dağıtılmıĢtır. Bu nedenle soruĢturma önergesini tekrar
okutmuyorum.
Söz alan sayın milletvekillerinin isimlerini okuyorum…
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Sayın BaĢkan…
BAġKAN - Efendim?
58
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Sayın BaĢkan, bir hususun tutanaklara geçmesi açısından… Biraz
önce yapılan tartıĢmalarda 3 bakan ve diğer bakan arasında fiili bir irtibat olmadığı iddiasını
ileri sürülmüĢtük. AnlaĢılan o ki Adalet ve Kalkınma Partisi bir fiili irtibat olduğu kanaatiyle
bu önergelerin birlikte görüĢülmesini istemiĢtir. Bu durumda fiili irtibatı sağlayan yegâne
makam BaĢbakan Recep Tayyip Erdoğan'dır. Dolayısıyla, BaĢbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın
fiili irtibatı sağladığına iliĢkin Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun fiili ve zımni bir
mutabakatı vardır. Aslında, bu önergeyi değiĢtirmek suretiyle, fiili irtibatı sağlayan BaĢbakan
Recep Tayyip Erdoğan'ın da bu soruĢturma dosyası içerisine dâhil olduğunu bu Ģekilde AKP
Grubu kabul etmiĢ olmaktadır efendim. (MHP sıralarından alkıĢlar)
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Sayın BaĢkanım…
BAġKAN - Sayın Canikli…
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Sayın BaĢkanım, olay çok nettir.
ALĠ UZUNIRMAK (Aydın) - Doğru, Oktay Bey'in dediği gibi, çok net!
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - SoruĢturma komisyonlarının kurulmasına iliĢkin olarak
AK PARTĠ'li milletvekili arkadaĢlarımız tarafından verilen önergenin dayanağı o önergede
açık olarak belirtilmiĢtir. Bu da Ġstanbul Cumhuriyet BaĢsavcılığı tarafından Meclis
BaĢkanlığına gönderilen fezlekelerdir, daha doğrusu fezlekelerin kamuoyuna yansıyan
bölümleridir ki tamamı yansımıĢtır.
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Fiili irtibat makamının BaĢbakan olduğunu Adalet ve Kalkınma
Partisi bu tavrıyla ortaya koydu!
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Dolayısıyla, orada irtibat bellidir, her Ģey bellidir, olay çok
açık bir Ģekilde ortadadır. Sayın Vural'ın söylediği gibi bir durum kesinlikle söz konusu
değildir, olması da mümkün değildir. Siyaseten söylenmiĢ bir ifadedir ve geriye alınmasını
talep ediyorum Sayın BaĢkanım. (MHP sıralarından gürültüler) Böyle bir Ģey olamaz, böyle
bir durum söz konusu değildir. Bakın, gerekçeleri, biraz önce bu tartıĢmayla ilgili gerekçeleri
açık olarak orada ifade ettik.
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Biz bu iddiaların…
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Neden verildiğini, neden geriye çekilmeyeceğini,
çekilmemesi gerektiğini, hepsini ifade ettik.
BAġKAN - Evet.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Dolayısıyla, bütün bunlar ortadayken böyle birtakım
iddialarda bulunmak, hiçbir yerde açıkça yokken, yer almamıĢken -ne fezlekelerde ne
kamuoyuna yansıyan iddialarda- bunu böyle söylemek, sadece bir haksızlık, yanlıĢlıktır Sayın
BaĢkanım.
FARUK BAL (Konya) - Çevre Bakanı açıkça söyledi, Çevre Bakanı açıkça söyledi.
BAġKAN - ġu isimleri okuyabilir miyim?
59
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Sayın BaĢkan, fiilî olarak irtibatı olmayan konuları bir araya
getirmek, bu iĢte fiilî bir irtibat olduğu anlamını taĢıyor.
BAġKAN - Demin anladım, siz söylediniz, kayıtlara da geçti.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Sayın BaĢkan, bir savcı elli konu hakkında, elli dosya
hakkında soruĢturma yapabilir, onu görüĢebilir.
33
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Benim kendilerine tavsiyem, madem "Fiilî bir irtibat yok."
diyorsanız, BaĢbakan Recep Tayyip Erdoğan'nın fiilî irtibat sağladığı kanaatiniz yoksa
önergenizi değiĢtirin. Kendi grubunuz BaĢbakanı suçluyor.
BAġKAN - Evet, ben isimleri okuyorum:
Değerli ve muhterem arkadaĢlarım, önerge sahibi Isparta Milletvekili Sayın Süreyya Sadi
Bilgiç, Ģahıslar adına ġırnak Milletvekili Sayın Hasip Kaplan, Sinop Milletvekili Sayın Engin
Altay, Adana Milletvekili Sayın Seyfettin Yılmaz, hakkında soruĢturma açılması istenen eski
bakanlar; Ekonomi eski Bakanı Sayın Mehmet Zafer Çağlayan, Avrupa Birliği eski Bakanı
Sayın Egemen BağıĢ, Çevre ve ġehircilik eski Bakanı Sayın Erdoğan Bayraktar, ĠçiĢleri eski
Bakanı Sayın Muammer Güler.
Ġlk söz Isparta Milletvekili Sayın Süreyya Sadi Bilgiç'te.
Buyurunuz. (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar)
SÜREYYA SADĠ BĠLGĠÇ (Isparta) - TeĢekkür ederim.
Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri; (9/8) esas numaralı Meclis soruĢturması önergesi
üzerinde ilk imza sahibi olarak söz almıĢ bulunuyorum. Aziz milletimizi ve yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Anayasa'nın 2'nci maddesinde belirtilen hukuk devleti insan haklarına dayanan, bu hak ve
özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem ve iĢlemleri hukuka uygun olan, her alanda adaletli
bir hukuk düzeni kurup bunu geliĢtirerek sürdüren, hukuk güvenliğini sağlayan, Anayasa'ya
aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa
ve yasalarla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık olan devlettir. Hak arama hürriyetini
düzenleyen Anayasa'nın 36'ncı maddesinin birinci fıkrasında "Herkes, meĢrû vasıta ve
yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve
savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir." denilmektedir. Anayasa'nın 100'üncü
maddesinin birinci fıkrasında "BaĢbakan veya bakanlar hakkında, Türkiye Büyük Millet
Meclisi üye tamsayısının en az onda birinin vereceği önerge ile, soruĢturma açılması
istenilebilir. Meclis, bu istemi en geç bir ay içinde görüĢür ve gizli oyla karara bağlar." hükmü
yer almaktadır. Meclis Ġçtüzüğü'nün "Meclis soruĢturması açılması için önerge" baĢlıklı
107'nci maddesinde ise "Görevde bulunan veya görevinden ayrılmıĢ olan BaĢbakan veya
bakanlar hakkında Meclis soruĢturması açılması, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye
tamsayısının en az onda birinin vereceği bir önerge ile istenebilir." denilmektedir.
60
Ben ve 85 arkadaĢımın vermiĢ olduğu ilk soruĢturma önergesi üzerinde, anlamsız olduğuna
inandığım pek çok tartıĢma yaĢandı ve insafsız eleĢtiriler yapıldı. Rahatsızlığın, soruĢturma
önergesinin AK PARTĠ milletvekilleri tarafından verilmiĢ olmasından kaynaklandığını
düĢünüyorum.
4 eski bakanımız hakkında Ġstanbul Cumhuriyet BaĢsavcılığı tarafından gönderilen fezleke ve
eki bilgi ve belgeler, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 157'nci maddesi uyarınca
soruĢturmanın gizli olması, masumiyet karinesi ve lekelenmeme hakkı gereği, Yüce Divan'a
sevk kararı alınıncaya kadar Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerine de açılamamaktadır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin yasama faaliyeti çerçevesinde bulunan eylemlerinin
cezai bakımdan takibi için Meclisin buna izin vermesi gerekmektedir. Bakanların görev
nedeniyle iĢledikleri suçların kovuĢturması ise ancak Meclis soruĢturması yoluyla
mümkündür.
Meclis soruĢturma komisyonu da siyasi denetim değil adli anlamda denetim yapmaktadır,
âdeta bir savcılık makamı gibi çalıĢmalarını yürütmektedir. Bundan dolayıdır ki,
milletvekilleri olarak Meclise intikal eden fezlekeleri görmememize rağmen kamuoyuna ve
basına yansıyan bilgi, belge ve "tape"lerden ve açılan davalardan hareketle bir önerge verdik.
Fezleke içeriğini tam olarak bilemememize rağmen "görevi kötüye kullanma ve nüfuz
ticareti" fiillerini kapsayan TCK 257 ve TCK 255'in iddiaları tam kapsayabileceğini
düĢünmüĢ idik ancak daha sonra gerek basına ve kamuoyuna yansıyan daha çeĢitli haberler
gerekse Meclis Genel Kurulunda okunan fezleke özetlerinden hareketle daha önce verdiğimiz
soruĢturma önergesini revize ederek daha detaylı, daha kapsamlı bir soruĢturma önergesi
verdik.
Bu önergeyi vermemizdeki amaç, söz konusu dört eski bakanımıza iliĢkin tüm iddiaların
araĢtırılarak aydınlığa kavuĢmasıdır, cezai sorumluluğu gerektiren tüm fiillerin araĢtırılması
içindir. ġunu herkes bilmelidir ki yolsuzluğa bulaĢmıĢ biri varsa hesabı mutlaka sorulmalıdır.
Yol arkadaĢlarınızdan biri olsa da iddia edildiği gibi bir olaya bulaĢanın milletimize hesap
vermesi zorunludur.
Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri; yargı, bir ülkede millete ait olan egemenliğin düzgün bir
Ģekilde kullanılması için gerekli olan bir kurumdur. Demokratik bir ülkede yargı iĢlemlerini
yaparken yasalar çerçevesinde ve demokratik yasalardan ortaya çıkan temel mantığa zarar
vermeyecek, aksine onu güçlendirecek Ģekilde çalıĢmalıdır. Adaleti teslim ettiğimiz savcı ve
hâkimler her Ģeyden önce adli süreçlerin Ģaibelerden uzak ve tarafsız bir Ģekilde
yürütülmesine yönelik toplumsal güveni tesis etmek zorundadırlar. Zira, soruĢturmalar onların
kiĢisel ayrıcalıkları değil, toplumsal bir yükümlülüktür. Bu yükümlülük ihlal edildiğinde hem
34
demokratik siyaset ve bunun kurumları ağır yaralar alır hem de yargının her Ģeyi olan
toplumsal güven zedelenir.
Anayasa'nın 38'inci maddesine göre ise suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu
sayılamaz. Buna göre, her türlü suçun sanıkları, baĢta Anayasa ve yasaların korumasında olan,
suçsuzluk varsayımından yararlanması gereken kiĢilerdir. Anayasa'nın 2, 36, 38 ve 100'üncü
maddeleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi Ġçtüzüğü ve ilgili yasalara rağmen soruĢturma
61
esnasında üst makamlara bilgi verilmeden soruĢturmanın baĢlatılmıĢ olması, soruĢturmanın
baĢsavcıdan saklanması, bilgi verilmemesi, soruĢturmanın gizliliğinin ihlal edilmesi, teknik
takip, arama, el koyma sırasında elde edildiği iddia edilen belge ve bilgilerin dıĢarıya
sızdırılması ve bu Ģekilde de yargısız infazın yapılması, birbirleriyle bağlantısı bulunmayan
soruĢturmalara iliĢkin iĢlemlerin aynı anda gerçekleĢtirilmiĢ olması, soruĢturma evrakının
UYAP sistemine kaydedilmemesi, koruma tedbirlerinin uygulanmasında ölçülülük ilkesinin
ihlal edilmesi, koruma tedbirlerinin gereksiz ve usulsüz olarak uzatılması, kolluğun önleyici
görevini ifa etmemesi, söz konusu soruĢturmada soruĢturma yetkisi bulunmayan cumhuriyet
baĢsavcı vekilinin emniyet müdürlüğüne giderek soruĢturmaya müdahale etmiĢ olması,
cumhuriyet savcısının yetkisi dıĢında adliye önünde bildiri dağıtması gibi ve bunlara benzer
pek çok usulsüzlük bu hazırlık soruĢturması esnasında yaĢanmıĢtır. SoruĢturmanın baĢından
sonuna kadar ortaya çıkan veriler, zamanlama, olayların ve kiĢilerin birbirleriyle
iliĢkilendirilme biçimi, fezlekenin hazırlanması ve Meclise gönderilme süreci dikkate
alındığında operasyonun sadece hukuki bir soruĢturma olmadığı, sadece yolsuzluk
operasyonu olmadığı, aynı zamanda bakan arkadaĢlarımızı, partimizi ve millet iradesini hedef
alan hukuk yoluyla siyasi bir suikast giriĢimi olduğu aziz milletimiz tarafından da fark
edilmiĢtir.
FARUK BAL (Konya) - O zaman niye önerge veriyorsunuz?
SÜREYYA SADĠ BĠLGĠÇ (Devamla) - Devletimizin yürüttüğü politikaların altyapısının
hukuk normunun sağladığı maskeyle çökertilmeye çalıĢılması o ülkenin egemenliğine
saldırıdır. Dünyanın hiçbir yerinde yargının böyle adımlar attığını göremezsiniz.
Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri; herkes bilmelidir ki hiç kimse ve hiçbir kurum millî
iradenin üzerinde değildir ve olamaz da. 17 Aralıktan bu yana yaĢanan tüm hadiseler bunun
sadece yolsuzluk operasyonu olmadığını göstermesine rağmen, hesap verilebilirlik
noktasındaki hassasiyetimiz gereği bu soruĢturma komisyonun kurulmasını ve tüm
gerçeklerin açığa kavuĢmasını istiyoruz.
Ġstanbul Cumhuriyet BaĢsavcılığınca 30 Nisan 2014 tarihinde alınan kararla Çevre ve
ġehircilik eski Bakanı Erdoğan Bayraktar hakkında açılmıĢ olan (2012/125043) numaralı
soruĢturma dosyası hakkında kovuĢturmaya yer olmadığına, Erdoğan Bayraktar tarafından
iĢlendiği iddia edilen nüfuz ticareti ve görevi kötüye kullanma suçlarından hakkında suç
iĢlediklerine dair hiçbir delil bulunmadığı gerekçesiyle takipsizlik kararı verilmiĢtir. Esasında,
Ġstanbul Cumhuriyet BaĢsavcılığının bu kararıyla eski bakanımız Erdoğan Bayraktar hakkında
soruĢturma komisyonu oluĢturulmasının dayanağının da ortadan kalktığını düĢünüyorum.
Cumhuriyetin ilanından bugüne bir BaĢbakan ve 17 bakan bu yöntemle yargılanmıĢtır.
Mensubu olduğu partinin milletvekilleri tarafından haklarında soruĢturma önergesi verilen ve
soruĢturma komisyonu kurulması talep edilen ikinci örnek bizim vermiĢ olduğumuz
önergedir. Daha önce, 8 Ocak 1985 tarihinde, (9/328) sayı ile Anavatan Partisi milletvekilleri
tarafından -ki ilk imza Osman Doğan- verilmiĢ bir önerge vardı. Bu da AK PARTĠ
milletvekillerinin gerçeklerin açığa çıkması hususundaki kararlı tutumunu açıkça ortaya
koymaktadır.
Bir kez daha vurgulamak istiyorum. ġunu herkes bilmelidir ki yolsuzluğa bulaĢmıĢ biri varsa
hesabı mutlaka sorulmalıdır. AK PARTĠ, kurulduğu günden bu yana yolsuzluğa bulaĢmıĢ hiç
kimseyi içinde barındırmamıĢ ve barındırmayacaktır. Her Ģeyin Ģeffaf olduğu bir dünyada
hiçbir Ģeyin gizli kalmayacağını, kalamayacağını da hepimiz çok iyi biliyoruz.
62
ALĠ UZUNIRMAK (Aydın) - Kaç kiĢiyi hukuka teslim ettiniz, kaç kiĢiyi?
SÜREYYA SADĠ BĠLGĠÇ (Devamla) - Bu duygu ve düĢüncelerle yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar)
BAġKAN - TeĢekkür ederim Sayın Bilgiç.
ALĠ UZUNIRMAK (Aydın) - Sayın BaĢkan…
BAġKAN - Efendim?
ALĠ UZUNIRMAK (Aydın) - Sayın önerge sahibi konuĢmacı, hem içeriğine baktığımızda
hem de kullandığı terimlere baktığımızda soruĢturma istenen kimseler hakkında hâlen
"Bakanımız" diye hitap etmektedir. Yani, soruĢturma istenen kiĢiyi bakanı olarak
sahiplenmektedir.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Ne diyecek?
ALĠ UZUNIRMAK (Aydın) - Ve konuĢmanın içeriğine bakıldığında da soruĢturma
önergesinin aleyhinde olabilecek bir konuĢma yapılmıĢtır. Dolayısıyla, bu soruĢturma
önergesinin bir anlamı yoktur, bu soruĢturma önergesi gündemden düĢürülmelidir.
BAġKAN - TeĢekkür ederim.
35
ALĠ UZUNIRMAK (Aydın) - Eğer, soruĢturma önergesinin sahibi böyle konuĢuyor, sayın
soruĢturma istenen bakanlar hakkında bir kiĢilik olarak "Sayın Bakan" diye bahsetmek yerine
"Bakanımız" diye sahiplenebiliyorsa bu soruĢturma önergesinin bir anlamı yoktur.
BAġKAN - Komisyon kurulmasını istediğini söyledi.
ALĠ UZUNIRMAK (Aydın) - Bu grup, grup kararı almıĢtır; o komisyon üyelerinin
hakkaniyetle bir soruĢturma yapması mümkün değildir.
Meclis zabıtlarına geçmesini isterim.
BAġKAN - Evet, geçirdiniz, tamamdır.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın BaĢkan, efendim, bakın, burada çocuk oyuncağı
oynanmıyor.
Biraz önce soruĢturma önergesini savunmaya kalkan kiĢi…
ALĠ UZUNIRMAK (Aydın) - Tiyatro mu burası ya!
KAMER GENÇ (Tunceli) - …bu bakanların suçsuz olduğunu söylüyor. Hiçbir iddia öne
sürmüyor. Bir defa, bu soruĢturma önergesi milleti kandırmak için, göz boyamak için verilen
bir soruĢturma önergesidir ve bu bakanları aklamak için verilen bir soruĢturma önergesidir.
63
ALĠ UZUNIRMAK (Aydın) - Gündemden düĢürülmelidir bu önerge.
BAġKAN - ĠĢte, düĢürme hakkım yok da…
ALĠ UZUNIRMAK (Aydın) - DüĢürülmelidir bu gündemden.
BAġKAN - Tamam da öyle bir hak yok.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Hayır, hiçbir iddia söylemedi, sadece "Biz bunları aklayacağız."
dedi.
SÜREYYA SADĠ BĠLGĠÇ (Isparta) - Sayın BaĢkan, biz soruĢturma komisyonu kurulmasını
ve gerçeklerin açığa çıkmasını istiyoruz. Böyle bir Ģey olabilir mi?
BAġKAN - Onu söyledim.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Boğaz'da 183 bin metrekare kaçak inĢaatı nasıl akladı, onu
söylesin.
BAġKAN - TeĢekkür ederim, kayıtlara geçti.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın BaĢkan, yani biz burada oyuncak oynamıyoruz. Türkiye
Büyük Millet Meclisinin…
BAġKAN - Bakın, kayıtlara geçiriyorsunuz yani sonra aynı Ģeyler söyleniyor.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Böyle bir soruĢturma önergesi olmaz efendim. Yani insanda da
biraz utanma duygusu olur.
BAġKAN - ġimdi, Ģahıslar adına ilk söz, ġırnak Milletvekili Sayın Hasip Kaplan'da.
Buyurun Sayın Kaplan. (HDP sıralarından alkıĢlar)
HASĠP KAPLAN (ġırnak) - TeĢekkür ederim Sayın BaĢkan.
Sayın milletvekilleri, Ģahsım adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün iktidar için tarihî bir gün, sınavdalar ancak Meclis TV kapalı. Bunu halka
kapatmayacaktınız, bunu halktan esirgemeyecektiniz. Halktan, hukuktan korkmanın,
kaçmanın gereği yok.
Biz jüri üyesi değiliz zaten, sorgu yargıcı da değiliz. Sonuçta, Meclis, Yüce Divana sevk
konusunda "evet" veya "hayır" bir gizli oylama yapacak ve izin verecek.
Otuz yıl ceza avukatlığı yaptım, uluslararası hukukta çalıĢtım ama ben böyle soruĢturma,
böyle engelleme, böyle rezalet, böyle hukuksuzluk görmedim arkadaĢlar. Polisin, yargının
içinde siyasallaĢmıĢ özel güçler illegal örgütleniyor; tezgâh kuruyor, izliyor, teknik takip
yapıyor, dinleme yapıyor, binlerce sayfa hazırlıyor. Sonra düğmeye basıyor, operasyon
baĢlatıyor, basına servis ediyor. BaĢsavcının haberi yok, ĠçiĢleri Bakanının haberi yok,
BaĢbakanın haberi yok.
64
ALĠ UZUNIRMAK (Aydın) - Yalan onlar ya! Haberi yok, yalan! Emniyet müdürü ödenek
almıĢ, operasyon baĢlatmıĢ; vali ödenek almıĢ ya! Kim diyor haberim yok?
HASĠP KAPLAN (Devamla) - Masumiyet karinesi esastır, evrensel hukuk açısından buna
inanırım. Ancak özel hayat, kiĢilik hakları, temel haklar herkes için vardır; eĢit uygulanması,
korunması, hukuk devletinin gereğidir.
ALĠ UZUNIRMAK (Aydın) - O piyasaya söylenen ya, vali ödenek almıĢ.
HASĠP KAPLAN (Devamla) - CHP'de Baykal'a, MHP yöneticilerine, muhalefete kasetlerle
Ģantaj yapanlar bulunamadı. Binlerce siyasetçi yasa dıĢı dinlemelerle tutuklandı, hâlâ
yargılanıyor. O gün susanları, gereğini yapmayanları emirleri altındaki kontrolsüz güç
vurmaya baĢladı. BaĢbakan açıklama yaptı "Biz safmıĢız." Parsadan hatırladım, örtülü
ödeneğe kadar dadanmıĢtı, sonra televizyonlara çıkıp Çiller için "Saf bayan" demiĢti. Ne
diyelim, günaydın saf adam.
Sayın milletvekilleri, aradan dört ay geçti. "Derin", "paralel" ne derseniz deyin, bugüne kadar
bunu yapanlardan bir teki hakkında tutuklama kararı neden çıkmadı? Hükûmet niye panik
içinde? Bakanlar istifa etti, polis teĢkilatı hallaç pamuğuna çevrildi, tayinlerle sarsıldı,
savcıların, hâkimlerin yerleri değiĢtirildi, HSYK Yasası geldi; MĠT, Ġnternet, baskıcı yasalar,
vesayet ve özgürlükler yok edildi. Sonra bir hâkim çıktı Facebook'ta -Allah uzun ömür versin"Uzun adam" diyen, tesadüfe bakın 17 Aralık tahliyeleri sağlandı. Meclis görüĢmelerine iki
gün kala -deminki tartıĢmalarımız- 60 kiĢi hakkında takipsizlik veriliyor 2 Mayısta Cuma
günü, HSYK
36
hâkim ve savcılar hakkında 4'e 3 oyla soruĢturma açıyor yani pazartesi görüĢmesi öncesi.
Peki, Hükûmet delilleri değiĢtirme, engelleme, yargıya müdahale hakkını kendinde nereden
buluyor?
Bakın, Google'a girin; para, döviz, altın, mücevher, rüĢvet, havuz, yat, kat, özel uçak, Dubai,
kadın, fantezi falan yazın, karĢınıza belli bir isim çıkar -fezlekede var resmî- Rıza Zarrab ismi.
Her taĢın altından o çıkıyor. Bakanların, BaĢbakanın her toplantısında ailenin içinde hep
baĢköĢede. Sanırsınız kabinenin 27'nci bakanı. Siyaset biliminde buna yozlaĢma denir.
Tanımı, siyasal iktidarın ve kamu görevlilerinin erklerini çıkar sağlamak için kullanmaları, iyi
vasıfları kaybedip kaba, adi hâl alması, dejenere olması demektir.
Sayın Arınç 2001'de Meclis soruĢma önergeleri üzerinde bu kürsüde konuĢurken diyordu ki:
"Bir dostum bana öğütte bulundu: 'Aman, siz dikkat edin, adam olun da kendi partilileriniz bu
iliĢkilerin içine girmesin.'" Sonra, hırsızlıkla ilgili bir Nasrettin Hoca fıkrası anlatmıĢtı. Ben
onu anlatmayacağım. Sayın Yakut o zaman BaĢkandı Mecliste. Sayın Arınç'a gidin, size
anlatır onu.
ġimdi, maalesef yolsuzluklar yozlaĢma yarattı. YozlaĢma kanser gibi toplumun her yanına
yayıldı, metastaz yaptı, kronikleĢti.
Sayın milletvekilleri, Yüce Divan ile ilgili Meclis önerge ve raporlarını, konuĢmalarını hep
inceledik. Meclis soruĢturma komisyonlarına inanın çağrılanlar bile gelmiyordu, ifade
65
vermiyordu, susma hakkını kullanıyordu. Yani, o komisyonlardan çok fazla bir Ģey çıkacağını
beklemeyin. Hatta Yüce Divana gidenlerin hemen hemen tamamı da aklandı. Yani, bir kısmı
da RahĢan affıyla, bir kısmı da -bir kısmı değil, bir iki- çok az ceza aldı. Peki, o dönem burada
ne tartıĢması vardı? 2003-2004 Meclis tartıĢmalarında, o zaman Adalet Bakanı Sayın Bozdağ
bu kürsüde Ģöyle diyordu: "Evet, koalisyon hükûmetleri döneminde, koalisyon ortakları
Meclisin çoğunluğuydu. Yüce Divana gidecek soruĢturma raporları görüĢülürken reddettiler,
oy çoklukları vardı. Bu, takipsizlik kararı gibi kesin değil. Bu nedenle, biz aynı konuda Ģimdi
Yüce Divana sevk kararı verebiliriz." ve de verdiniz. Ben de Ģunu söylüyorum: ġimdi, AK
PARTĠ çoğunluk, aynı durum sizin için de geçerli. Sakın ola ki bu yola tevessül etmeyin, gün
olur devran döner, sizin de baĢınıza aynısı gelebilir. BaĢbakan bir yolunu bulacak,
CumhurbaĢkanlığına girebilirse dörtte 3, 412 milletvekili lazım, e, muhalefet de zor bulur o
rakamı, o tamam ama diğerleri ne olacak, onu düĢünün.
Değerli milletvekilleri, bakın, komplo teorileriyle, paralel iddialarına sığınarak, yolsuzluk
soruĢturmalarını örtbas ederek hiç kimse aklanamaz. Sizlerden Japonya'dakiler gibi harakiri
yapmanızı beklemiyoruz. Ġspanya'da Luis Barcenas gibi, Almanya eski CumhurbaĢkanı
Christian Wulff gibi, Paraguay'da bir bakan gibi, Tokyo Valisi Naoki Inose gibi yargıya
gidiniz, yargıya yol açınız. Bağımsız yargı, herkes için sığınılacak bir limandır.
Sonuçta, Yüce Divanla aranızın iyi olmadığını biliyorum. Ne demiĢtiniz? 3Y: YozlaĢma,
yolsuzluk, yoksulluk. 3Y'yi yolsuzluğa yol yaptınız. Sonra, 3Y daha dediniz. Demokrasinin
vazgeçilmez unsuru güçler ayrılığı: Yargı, yasama, yürütme. Onu da bir "Y" yaptınız,
yürütmenin tahakkümüne soktunuz, güçleri kendi elinizde birleĢtirdiniz. Ġktidar olsanız da,
dikta yasaları da çıkarsanız, BaĢbakanın çocukları da olsa, kimse dokunulmaz ve ayrıcalıklı
değildir bu ülkede arkadaĢlar. Bir günde kendi milyarderleri, bir ayda gazete patronu, üç ayda
holding sahibi olanlar bu dönemde yaĢadı, gördük. Çocuklarınız 20 yaĢında çalıĢmadan
trilyoner olunca binlerce iĢsiz, güçsüz, üniversite bitirmiĢ milyonlarca gencin umudu kırılıyor,
öfkeleniyor, kaderine isyan ediyor. Unutmayın, temiz ve demokratik bir toplum için hepiniz
sorgudasınız.
Sayın milletvekilleri, biz, darbelerden çetelere ve bu çete olaylarından günümüz hortumlarına,
banka hortumlarından mercimek davasına, saadet zincirine, Deniz Feneri'ne, enerji
skandalına, 17 Aralıka... Bu kirli çarkın son elli hükûmetinin hepsinin sağcı, milliyetçi,
muhafazakâr, ırkçı partiler olması bir tesadüf değildir arkadaĢlar, son elli yılı diyorum. ġimdi,
bu elli yıla bakarak darbe Anayasası'na, Terörle Mücadele Kanunu'na, DGM'lere, özel yetkili
mahkemelere, baskı rejimlerine sığınanlar, rant sağlayanlar bize, hiç kimseye hukuk dersi
veremezler, hele hele devlet sırrının gizliliğinin ardına saklananların hiçbirisi bize bu konuda
ahlak ve siyaset dersi veremez. Ġsyanımız bunadır, bu sömürü düzeninin kirli çarkına çomak
sokmak da bizim görevimizdir.
Değerli milletvekilleri, otorite olmayı sevmek, kontrol delisi olmak bazılarının düĢü olabilir.
Ġktidar gözlüklerinizi çıkarınız. Toplumdaki insanların hislerini anlamaya çalıĢın,
sevinçlerinin, umutlarının çalındığını göreceksiniz, mutlu değiller. Soruyorum size: Bu tablo
karĢısında mutlu olan siyasetçi var mıdır? Hangi kutsal kitapta hırsızlık, rüĢvet, yolsuzluk
helaldir? Bu ölümlü dünyada efsunlanmadınız, dua ritüelleriyle büyülenmediniz. Bir amaç ne
kadar kutsal olursa olsun her araç mübah değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
66
HASĠP KAPLAN (Devamla) - Ġhtirasın, güneĢin, günahın menekĢe renkli olduğunu kimse
söylemedi size. Beyninizin mantık kısmını çalıĢtırın, paslanmıĢ vicdanınızı yoklayın diyoruz.
Saygılarımla. (HDP sıralarından alkıĢlar)
BAġKAN - TeĢekkür ederim Sayın Kaplan.
ġahıslar adına Sinop Milletvekili Sayın Engin Altay.
Buyurunuz. (CHP sıralarından alkıĢlar)
ENGĠN ALTAY (Sinop) - TeĢekkür ederim Sayın BaĢkan.
37
Sayın milletvekilleri, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Adamın biri suçüstü yakalanmıĢ, hâkime götürüyorlar, "Ġlle de avukatımı isterim." diye
tutturuyor. "Avukat sana ne yapsın? Her Ģey ortada." deyince de "Ben de avukatın ne
diyeceğini merak ediyorum." demiĢ. ġimdi yaĢadığımız durum biraz bu.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Hüküm vermek yok. Siz yargıç değilsiniz, biz
yargılamıyoruz. En temel hukuk kuralını ihlal ediyorsunuz.
ENGĠN ALTAY (Devamla) - Sayın BaĢkan, sayın milletvekilleri; 17 ve 25 Aralık bir darbe
değil, bir rüĢvet ve yolsuzluk operasyonudur. Ġstanbul Cumhuriyet BaĢsavcılığının baĢlattığı
bir soruĢturma çerçevesinde gelinen sonuçtur. Bu operasyonlar neticesinde kimi sayın
bakanların ve kıymetli çocuklarının suça karıĢtıklarına dair ciddi kuĢkular, deliller ve Ģüpheler
vardır. Ortaya saçılmıĢ paralar, ayakkabı kutuları, para kasaları, para sayma makineleri vardır.
Milletimiz bunları unutmuĢ değildir.
Bütün bununla beraber, biz Anayasa'nın 38'inci maddesine bağlı ve sadığız.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Çok sadıksınız vallahi!
ENGĠN ALTAY (Devamla) - Bu sebeple, biz kimi sayın bakanları, bugün soruĢturma
önergelerini görüĢtüğümüz sayın bakanları peĢinen suçlu ilan etmedik. Ama Ģunu bilin ki
Türkiye'de konuĢma çağına gelmiĢ yani 3 yaĢını tamamlamıĢ herkes bu aradan geçen üç dört
aylık süre içinde 17 ve 25 Aralık soruĢturmalarından bahsetti, Ģu veya bu oranda bu konuyu
Türkiye'de konuĢmayan kimse kalmadı. Bu görüĢmeleri bugüne getirmeniz aklıma Ģunu
getirdi: SoruĢturmalarda adı geçen bir sayın bakan "Gerekirse Rıza Zarraf'ın önüne yatarım."
demiĢti. ġimdi, Türkiye Büyük Millet Meclisi de soruĢturulan bakanların önüne yatırılmaya
çalıĢılıyor, zanlı bakanların önüne Türkiye Büyük Millet Meclisi yatırılmaya çalıĢılıyor. Bu
doğru değildir, çok etik değildir.
Evet, biz bu bakanlarla ilgili, hukuk tabiriyle "zanlı" dedik, "zanlı" diyoruz, yargılanmaları
gerekir diyoruz. Hukuk mevzuatımıza göre yargılanacakları yer de Yüce Divan sıfatıyla
Anayasa Mahkemesidir. Ama onun öncesinde, sizin bu (9/8) esas no.lu Önerge'nizle -Süreyya
67
Bey anlatırken niyet ortaya çıktı- derdiniz, bu soruĢturmanın objektif bir Ģekilde yürütülmesi
değil adı geçen bakanların bir an önce, ivedilikle aklanmasından ibarettir.
18 Nisan 2013'te MĠT'in BaĢbakana bu konuda bir rapor sunduğu söylendi ve bu
yalanlanmadı. 18 Nisan nerede, 17 Aralık nerede… Ne BaĢbakandan ne BaĢbakanlıktan böyle
bir yalanlama ben duymadım.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Kaç defa yalanlandı. DuymamıĢsın ama yalanlandı,
yalanlama oldu.
ENGĠN ALTAY (Devamla) - Ben duymadım, bana belgesini getir.
Aradan geçen bunca süre içinde BaĢbakan ne yaptı ya da niye ne yapmadı? Bu soru bütün
milletin kafasında kuĢkudur.
ġimdi, bu dönemde bu soruĢturmalarla birlikte, olağanüstü bir Hükûmet gücüyle Emniyette
operasyonlar, 25 Aralık operasyonunu direkt engelleme, savcılarının ve hâkimlerinin görev
yerlerini değiĢtirme, HSYK'da düzenleme; velhasıl, bu soruĢturmanın akamete uğraması için
ne gerekiyorsa yaptınız. Bu arada Türkiye Büyük Millet Meclisini de çamaĢır makinesi gibi
kullandınız. Bu çerçevede, HSYK Kanunu, MĠT Kanunu, Ġnternet Kanunu, kimi torba
kanunlarla bu soruĢturmayı gölgelemek, suçu ve suçluyu örtmek için elinizden geleni
yaptınız. Ancak sayın milletvekilleri, politikacı gelecek seçimleri, devlet adamı gelecek
nesilleri düĢünür. Bugün bu Parlamentoda gelecek seçimler mi, gelecek nesiller mi sınavını
hep beraber vereceğiz. 30 Mart 2014 seçim sonuçlarıyla ilgili not almıĢım, Akif Bey gereği
gibi değindi, bunu atlıyorum.
Sayın milletvekilleri, içinizde, çalana, yetim hakkı yiyene, devleti kirletene beddua eden çok
sayıda milletvekili oldu bu süreçte. Onları gönülden kutluyorum. Bu sürecin vicdanlarını
kanattığı çok milletvekili, iktidar partisine mensup milletvekili arkadaĢım var. Onların
vicdanlarına buradan selam gönderiyorum. Az da olsa, yapılanlara meĢruiyet kılıfı bulacağım
derken özrü kabahatinden büyük cinsinden laflar edenler de oldu. Siyaset kurumunun itibarını
iki paralık hâle getiren aymazlar oldu bu dönemde. Oradan bir örnek vermek istiyorum: "Sol,
iktidara az geldiği için hırsızlık yapamıyor. Ġktidar olduklarında onları da göreceğiz. Hükûmet
olunca bunlar ortaya çıkıyor çünkü bir adamın elinde para yoksa, makam yoksa neyi
çalacak?" ifadesi grubunuza mensup bir milletvekiline ait.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Ġsmini söyle de.
ENGĠN ALTAY (Devamla) - Bu ifade bile siyasetin ne kadar dejenere edilip ne kadar
kirletilmeye partinizde kimi çevreler tarafından müsait ve hazır olunduğunun açık bir
ifadesidir.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Ġsmini söyle, ismini.
ENGĠN ALTAY (Devamla) - Gene bu süreçte grubunuzdan bir milletvekili günah iĢleme
özgürlüğünden bahsetti. Bunlar da kamu vicdanında kabul görmedi. Bilmenizi isterim.
Sayın milletvekilleri, bu sürece geliĢmiĢ Batı demokrasilerinde gösterilen toplumsal tepkinin
gösterilmemesinde maalesef demokrasi kültürümüzün az geliĢmiĢliği önemli rol oynadı. "Bal
tutan parmağını yalar.", "Devletin malı deniz, yemeyen domuz.", "Çift süren öküzün ağzı
68
bağlanmaz." gibi atasözleri; "Benim memurum iĢini bilir." gibi anlayıĢlar; maalesef
toplumumuzda kısmen de kabul gören yaklaĢımlar oldu, olageldi ve bu asrın yolsuzluğu bu
38
sebeple kamuoyunda gerektiği gibi, Batı demokrasilerinde olduğu gibi bir reaksiyonla karĢılık
bulmadı.
Müslüman bir toplum olmakla beraber dinimizin bu konulardaki yaklaĢım ve emirlerinin
toplumca bilinmemesinde Diyanet ĠĢleri BaĢkanlığına görev ve sorumluluğunu bir kez daha
hatırlatmamıza ve tartıĢmamıza vesile olmuĢtur. Dalga geçtikleri Bakara suresi: "Ey iman
edenler, sizi rızıklandırdığımız temiz, helal Ģeylerden yiyin ve eğer sadece ona kul iseniz
Allah'a Ģükredin." diyor. Biz bu surenin ve benzer surelerden -zamanımız az, hepsini
okumayacağım- Âl-i Ġmrân 161'i herkesin okuyup burada öyle oy kullanmasını da tavsiye
ederim. Ancak, Diyanet ĠĢleri BaĢkanlığının bu süreçte yüce kitabımızın bu emirlerini
topluma değil de baĢka konularda fetvalar vermesi de çok kabul edilebilir ve anlaĢılabilir bir
tutum olmamıĢtır.
Sayın milletvekilleri, cumhuriyeti kuranlar, bu toprakları bize yurt edenlerin devleti
yönetirken temiz devlet, temiz siyaset, temiz yönetimle ilgili bizlere bıraktıkları sayısız anı ve
yaĢanmıĢlık vardır. bunlardan zamanım yeterse iki tanesini sizlerle paylaĢmak istiyorum.
Mevhibe Hanım, Malatya kumaĢ fabrikası gezisinde 3 metre kumaĢ alır. Demokrat Parti,
Ġnönü'nün yirmi yedi yıllık iktidarında yaptıklarını burnundan fitil fitil getirmek için bir
açığını aramak üzere bir çalıĢma grubu oluĢturur. Uzun çalıĢmalardan sonra bulurlar.
Demokrat Partili Ahmet Gürkan, Ġsmet Ġnönü köĢkten inip muhalefetin baĢına geçince bunu
Meclis kürsüsünden sorar Ġnönü'ye. Ġnönü hatırlayamaz ve o gün o soruya cevap vermez.
Demokratlar bayram yerine çevirir Meclisi, Ġnönü âdeta yıkılmıĢtır. AkĢam eĢine sorar, olayı
doğrular "Ama parasını ödedik." der Vecihi Bey'le. Vecihi Bereketoğlu muhasebecisidir Ġsmet
Ġnönü'nün. Faturayı ve ödeme makbuzunu bulur, Ġnönü'ye verir. Mecliste söz isteyip ibraz
eder ve Ġnönü'yü ibraz eden Ahmet Gürkan bizzat elini öperek özür diler Ġnönü'den. (CHP
sıralarından alkıĢlar) ĠĢte o günkü Türkiye Büyük Millet Meclisinden bugünkü Türkiye Büyük
Millet Meclisine geldik.
Gene, Meclis yolsuzlukları araĢtırma komisyonunun… Bakın, Meclis neler için yolsuzluk
araĢtırma komisyonu kurmuĢ geçmiĢte, raporunu özetle size nakletmek istiyorum: KurtuluĢ
SavaĢı komutanlarından Selahattin Adil PaĢa emekli olur, emekli olunca bir Alman silah
fabrikasının bayiliğini alır ve Almanya'dan bir uçak alımı ihalesine bayi sıfatıyla ara
buluculuk eder. Doğal olarak yüzde 10 komisyonu vardır. Ġnönü, Selahattin Adil Bey'e
"Almanlara söyle, senin yüzde 10 komisyonu fiyattan düĢsünler." der ve Selahattin Adil Bey
bu emri yerine getirir, "PaĢam, bari masrafım olan 3 bin lirayı bana verin." der. Bir rivayet,
Ġnönü'nün bu parayı Selahattin Adil Bey'e kendi cebinden ödediği söylenir. Bu konuda bir
netlik sağlanamaz ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde bu sebeple soruĢturma komisyonu
kurulur.
Sayın milletvekilleri, kuralların yönetilenler için olduğu, yöneticilerin kurala uymama
özgürlüğü olduğuna dair bir anlayıĢı hep birlikte değiĢtirmeliyiz. Sorun, ahlak sorunudur. Pek
çok din vardır ama bir tek ahlak vardır. Bu ülkede ahlakı egemen kılmak hepimizin topluma
ve inandığımız değerlere karĢı bir samimiyet sınavıdır. Gün o gündür, bugün o gündür.
69
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkıĢlar)
BAġKAN - TeĢekkür ederim Sayın Altay.
ġahıslar adına son söz Adana Milletvekili Sayın Seyfettin Yılmaz'a aittir.
Buyurun Sayın Yılmaz. (MHP sıralarından alkıĢlar)
SEYFETTĠN YILMAZ (Adana) - Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri; 61'inci cumhuriyet
Hükûmetinin 4 bakanıyla ilgili Meclis soruĢturması açılması için verilen önergeyle ilgili
Ģahsım adına söz almıĢ bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
AKP Hükûmetinin 4 bakanı rüĢvet almak, suç iĢlemek için örgüt kurmak, uluslararası altın
kaçakçılığına aracılık etmek, nüfuz suistimali, imar planlarında ve sit alanlarında usulsüzlük
ve yolsuzluk gibi vahim suçlarla karĢı karĢıyadır. Hepimiz biliyoruz ki iddia edilen ve ortaya
çıkan bu suçlar tüyü bitmedik yetim hakkına el atmaktır, haram sofrasında nemalanmaktır.
Sayılan iddialar, Türk Ceza Kanunu açısından suçtur; dinimiz açısından haram ve günahtır,
ahlak açısından kötüdür, geleneklerimiz yönünden de ayıptır.
Bu önergeyi veren AKP Grubu samimi değildir. Hem 17 Aralığa "yargı darbesi" diyeceksiniz
hem bunu komplo olarak değerlendireceksiniz hem de Meclis soruĢturma önergesi
vereceksiniz. Hepimiz göreceğiz ki, çoğunluğu AKP Grubunun üyeleri olan milletvekilleri
tarafından bu bakanların bu süreç sonunda aklanma görevini yapmaktan baĢka hiçbir Ģey ifade
etmediğini bugün Meclis tutanaklarına geçiyoruz ki yarın kayıtlara geçsin diye bu kürsüden
ilan ediyorum.
17 Aralık günü sabah uyandığımızda, 3 bakan çocuğu, 1 genel müdür ve AKP iktidarına
yakın bazı iĢ adamlarının da içerisinde bulunduğunu ve gözaltına alındıklarını
televizyonlardan öğreniyoruz ve yine televizyonlarda Ģunu görüyoruz: Ayakkabı kutuları
içerisinde milyon dolarlar, bir bakanın evinde para kasaları, para sayma makinesi ve milyon
dolarlar, bir bakana giden 700 bin liralık saatin olduğu iddia edilen görüntüler yansıyor.
ġimdi buradan soruyorum: Ġstanbul Cumhuriyet BaĢsavcılığı Kaçakçılık ve Narkotik Suçlar
Bürosunca yürütülen 120653 No.lu evrakta sahtecilik, kaçakçılık, rüĢvet alıp vermek amacıyla
suç örgütü oluĢturulduğu ifade ediliyor.
Değerli milletvekilleri, ne idiği belirsiz Rıza Sarraf, milyar dolarlık kara para aklayan, altın
kaçakçılığı yapan ve bakanlara rüĢvet veren ve bütün iĢlerini rüĢvet karĢılığında yapan,
39
kendisine engel olan polisleri rüĢvet karĢılığında süren bir kiĢinin, ne idiği belirsiz bir kiĢinin
3 bakanla ilgili ve Hükûmete yakın iĢ adamlarıyla, bürokratlarla yakınlıklarını hepimiz
görüyoruz.
ġimdi, burada, tape'ler ve fezlekelere baktığımızda neyi görüyoruz? Türkiye Cumhuriyeti
Hükûmetinde Ekonomi Bakanı olarak görev yapan Zafer Çağlayan hakkında 5607 sayılı
Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'na muhalefet, resmî belgede sahtecilik, birden çok rüĢvet
aldığına iliĢkin iddialar. Neler var bu iddiaların içerisinde? 32 milyon 53 bin 600 euro, 6
70
milyon 750 bin dolar, 3 milyon 460 bin TL, 300 bin Ġsviçre frangı. Nerede gözüküyor bunlar?
10/04/2013 tarihinden önce hem teknik takip hem de dijital delillerle tespit edilen maddi
menfaatler burada görülüyor.
Bu iddialar vahim iddialardır. Bu iddialar, kul hakkını savunan, Allah inancı olan, helal ile
haramı bilen hiç kimse tarafından yok sayılamaz. Bunları hep beraber araĢtırmak zorundayız.
Bakın, burada, yine aynı görüntüler.
ġimdi, bununla da bitmiyor saatlerden bahsediliyor, pahalı hediyelerden bahsediliyor. Burada
bu saatin hesabının mutlaka birileri tarafından verilmesi lazım. Bu komisyonun bunları
incelemesi lazım.
ġimdi, ĠçiĢleri Bakanı Muammer Güler hakkında, sahte belge düzenlemek, nüfuz suistimali ve
birden çok rüĢvet aldığına iliĢkin suçlamalar. RüĢvet alındığı iddia edilen rakam ne kadar? 5
milyon 800 bin dolar.
Burada, bakın, sayfalar dolusu iddialar var, tape'ler var. Bunları "darbe" diyerek
geçiĢtiremezsiniz. Eğer, burada, Anadolu coğrafyasında o masum Türk milletinin bir kuruĢluk
hakkı varsa, o birileri tarafından yeniyorsa, emin olun beĢ yıllık milletvekilliğine de bedeldir,
beĢ yıllık bakanlığa da bedeldir. Çünkü mazlumun ahını alanların iflah olması mümkün
değildir.
Yine, AB Bakanı hakkında birçok kez rüĢvet aldığına iliĢkin iddialar ortalıkta dolaĢıyor.
Nedir o? 1,5 milyon dolar. Nerede gidiyor bunlar? Ayakkabı kutularının içerisinde. Nerede
gidiyor? Çikolata kutularında. Nerede gidiyor? Takım elbisenin kılıfının içerisinde Egemen
BağıĢ'a 1,5 milyon dolar rüĢvet gittiği iddiaları var. ġimdi, ben burada soruyorum, elinizi
vicdanınıza koyun: Bakara Suresi'yle alay eden, Kur'an'ın ayetlerini alaya aldığı tape'yle
ortaya çıkan bir bakanı, burada inançlarının sağlam olduğuna inandığım, değer yargılarına
güvendiğim milletvekillerinin savunmak mecburiyeti var mıdır? Buradan soruyorum.
Metehan Demir -ismi geçen Ģahıs- en azından Ģunu yaptı: En azından televizyon yaptığı
programdan çekilmek zorunda kaldı. Ama sizin Avrupa Birliği Bakanınız hâlâ BaĢbakanla
beraber, hiçbir Ģey olmamıĢ gibi, balkon konuĢmasıyla birtakım Ģeyleri ifade etmeye çalıĢıyor.
En azından susmasını bilmek bile büyük bir erdemdir.
ġimdi, gelelim…
MEHMET METĠNER (Adıyaman) - Niye o kadar bağırıyorsun?
SEYFETTĠN YILMAZ (Devamla) - Evet, bağıracağız. VatandaĢın hakkı olursa bağıracağız.
Mazlum milletin hakkı, kör kuruĢunu, o Müslüman Türk milletinin tek kuruĢunu sonuna
kadar savunacağım ve savunmak için de bağıracağım. Sen rahatsız olsan da bağıracağım.
Çevre ve ġehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar… ġimdi, onunla ilgili Ģunu ifade etmek
istiyorum: Hakkındaki iddiaları biliyorsunuz ama kendisinin birtakım açıklamaları var.
Buradan soracağım. Ġmar yolsuzluğuyla ilgili, kendine yakın iĢ adamlarına rant sağladığıyla
ilgili, oğluna birtakım imkânların sağlandığıyla ilgili, sit alanında… Bakın, Fatih Belediye
BaĢkanı Mustafa Demir'le ilgili iddia Ģu: Sit alanındaki arazilerin bakanlığın gücünü
kullanarak illegal olarak imar ve inĢaata açılması. Bu suçlamalar karĢısındaki ifadesinde
"Bilal Erdoğan'ın isteği üzerine imara yasak bölge için izin çıkardım, BaĢbakanın da haberi
71
var." Herkes de dedi ki: "En azından yürekli bir bakan varmıĢ." Ve Ģunu söyledi bakan: "Bu
milleti ve vatanı rahatlatmak için Sayın BaĢbakanın istifa etmesi gerektiğine inandığımı ifade
ediyor, yüce Türk milletine saygılar sunuyorum."
Ey bakan, yüce Türk milletini rahatlatacak olan BaĢbakan size ne yaptı da bu ifadelerinizden
vazgeçtiniz? O zaman insanın aklına Ģu geliyor: Bir gece yarısı 5 polis korumasıyla
BaĢbakanın evine götürüldünüz ve orada Ģu ifadelerin söylendiği: "Ey Erdoğan Bayraktar,
rahat ol. Rahat ol, biz Emniyeti hallediyoruz, savcıları hallettik, HSYK'nın yapısını
değiĢtiriyoruz; bu iĢi planlayanları, bu iĢin üstüne giden kim varsa çil yavrusu gibi
dağıtıyoruz. Biz seni rahatlatıyoruz, sen ne yapacaksın milletin rahatlatmasını? Senin
rahatlamanı sağlıyoruz." denilerek bu söylediklerinizden mi vazgeçtiniz Sayın Erdoğan
Bayraktar? Yani, Ģimdi, insan bir duruĢ sergiler. Eğer o duruĢu sergilediyseniz en azından
orada durmasını bilmeniz gerektiğine inanıyorum.
Değerli milletvekilleri, Ģimdi, burada Adalet ve Kalkınma Partisine bu kadar vahim iddiaların
olduğu yerde ne düĢerdi? Yargıya gitsin ve sonuna kadar gitsin. "Kim kul hakkı yemiĢse, kim
bu garip gurebanın, fakir fukaranın bir kuruĢuna el atmıĢsa hesabı yüce yargı tarafından
sorulsun." denmesi beklenirdi ama bu beklenti niye gerçekleĢmedi biliyor musunuz? Bu
iĢlerin hepsinin içerisinde, 25 Aralıkta görüyoruz ki Sayın BaĢbakan ve Sayın BaĢbakanın
çocukları var. Meğer, diyorlardı ya "Turpun büyüğü heybede." diye, 25 Aralıkta Sayın
BaĢbakanın da içerisinde olduğu, BaĢbakanın çocuklarının da içerisinde olduğu iddialar
ortaya çıkınca Türk milletine ne yaptınız? Bir darbe giriĢiminde bulundunuz. ĠĢte esas darbeyi
25
40
Aralık itibarıyla Sayın BaĢbakan yaptı; hakkı bıraktı, hukuku bıraktı, adaleti bıraktı, yargıyı
bıraktı, polisi görevden aldı, savcıları görevden aldı ve yerine atadığı savcılarla o
mahkemelerde aklanacağını düĢündü ve onları sağladı.
ĠĢte Facebook'ta, bakın, Rıza Sarraf -biraz önce saydım- ne idiği belirsiz Ġranlıyla beraber 3
tane bakan çocuğunu bırakan hâkimin Facebook sayfasındaki… Bir de ne? Savcının vekili,
tahliye ediyor ve Facebook sayfasında BaĢbakanı övüyor. Bir hâkim kararlarıyla konuĢur, bir
hâkim Türk milleti adına karar verir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SEYFETTĠN YILMAZ (Devamla) - ĠĢte bu Ģartlar altında aklandığınızı düĢünüyorsunuz ama
Allah'ın adaletinden kurtulamayacaksınız.
Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkıĢlar)
BAġKAN - TeĢekkür ederim Sayın Yılmaz.
Hakkında soruĢturma açılması istenen eski bakanlardan Ekonomi eski Bakanı Sayın Mehmet
Zafer Çağlayan.
Buyurunuz. (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar)
72
HASAN HÜSEYĠN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Sayın Bakan, saat kaç, saat kaç? (CHP ve
MHP sıralarından gürültüler)
BAġKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen, rica ediyorum, sayın milletvekilleri, sizden hassaten
rica ediyorum.
Buyurunuz.
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Mersin) - Sayın BaĢkan, yüce Meclisin saygıdeğer
üyeleri…
Sayın BaĢkan, konuĢmaya baĢlamadan önce öncelikle…
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Sayın BaĢkan, kaçta ara vereceksiniz?
BAġKAN - On dakika sonra.
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Mersin) - KonuĢsunlar, çok fazla aldırıĢ etmiyorum, yalnız
bakın, dakikalardır konuĢuluyor. Biz burada on dakikada neyin savunmasını yapabileceğiz?
Ben burada sizden yarım saat süre istiyorum.
BAġKAN - ġimdi, o mümkün değil. Ona ben baktırdım, o itirazı arkadaĢlar söylediği için.
Yani böyle bir Ģeyden dolayı, komisyon kurulacak ya, ondan dolayı böyle bir Ģey mümkün
değil hukuki olarak.
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Mersin) - Yüce Divanda…
BAġKAN - Bir saniye…
Ancak bir danıĢma meclisi yapılıp getirilmiĢ olsaydı mümkündü, dolayısıyla böyle bir
imkânım yok ama ben sizlere itiraz olmazsa eğer, iki veya üç dakika…
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Biz dört bakanı on dakikada konuĢuyoruz da onlar
konuĢamıyor mu?
MUSTAFA ELĠTAġ (Kayseri) - Efendim, burada on dakika neyin savunmasını yapacak?
Sizden yarım saat süre istiyorum Sayın BaĢkan.
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Efendim, eğer böyle bir Ģey aranıyorsa her bakanla ilgili
soruĢturma önergesini ayrı ayrı görüĢerek komisyon kurulsun, orada daha rahat olur mesela.
BAġKAN - O zaman mesele yok.
Sayın Vural, kapattım ben, cihazı kapattım, Ģimdi Sayın Çağlayan'la konuĢuyorum, tekrar
açacağım. Allah rızası için ya, içim kurudu.
ġimdi, dolayısıyla, o danıĢma meclisi içinden bir karar alıp getirilmiĢ olsaydı onu
uygulayabiliyorduk ama soruĢturma komisyonu kurulduktan sonra Meclise gelecek ya, o
zaman konuĢma süreniz sınırsız. Yani maalesef benim böyle bir imkânım yok.
73
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Sayın BaĢkan, Adalet ve Kalkınma Partisi, grup önerisinde
sürelerle ilgili bir düzenleme öngörmemiĢ. Bu bakımdan, Adalet ve Kalkınma Partisinin bu
önergeyi hazırlamasında fayda vardı ama hazırlamamıĢ.
Aynı Ģeyi söylüyoruz Sayın Vural. Ben de bir Ģey söylemedim. Sayın Çağlayan'a izah ettim, o
da bir Ģey söylemiyor.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Sayın BaĢkanım, sanıyorum gruplar da buna itiraz etmez
yani…
BAġKAN - Ettiler, ettiler. Sordum, ettiler.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Biz ederiz.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Sayın BaĢkanım, gruplar burada Meclis çalıĢmalarında
gruplar "Tamam." derse rahatlıkla…
MAHMUT TANAL (Ġstanbul) - Efendim, parası olan burada konuĢmaz, öyle bir kaide mi
var?
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Kendilerini savunmak için, iddialara cevap vermek için on
dakikanın yetersiz olduğunu düĢünüyorum.
MAHMUT TANAL (Ġstanbul) - Para burada geçmez Sayın BaĢkan!
BAġKAN - Ama Ģimdi Sayın Tanal…
MAHMUT TANAL (Ġstanbul) - Bu para burada geçmez Sayın BaĢkan!
41
BAġKAN - Yani bana karĢı bu konuĢmanız hiç hoĢ değil
MAHMUT TANAL (Ġstanbul) - Burası para babalarının konuĢacağı bir yer değil, para
babalarının konuĢacağı bir yer değil, Ġç Tüzük'e göre konuĢsunlar.
BAġKAN - Bakın, hiç hoĢ değil yani ilzam ettiğiniz kiĢi benim, hiç hoĢ değil. Yani farkında
değilsiniz, ilzam ettiğiniz kiĢi benim.
ġimdi, bir talepte bulundu, ben de kendisine cevap veriyorum. Dolayısıyla, Ģöyle bir soru
sordum Genel Kurula. Dolayısıyla, itirazlar olduğu için yapabileceğim bir Ģey yoktur,
maalesef yani yok. Ama ara vereyim, aranızda anlaĢıp DanıĢma Kurulu imzalayıp getirirseniz
öyle olur.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Sayın Bakanım olayın daha açık bir Ģekilde ortaya çıkması
ve Türkiye Büyük Millet Meclisini bilgilendirmek açısından ilave konuĢma istiyorsa
sanıyorum gruplarımızın da buna bir itirazı olmaz Sayın BaĢkanım, neden olsun?
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Yok, itirazımız var daha hâlâ yoktur diyor, var, benim var.
74
BAġKAN - Ġtiraz ettiler diyorum Sayın Canikli.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Sonuç itibarıyla, olaya her Ģey söyleniyor, her türlü
iddiada bulunuluyor. Dolayısıyla, kendilerini savunmaları ve kendilerini ifade etmeleri kime
ne zarar verir Sayın BaĢkan? Yani dolayısıyla…
BAġKAN - ġimdi, herkes itiraz etti Sayın Çağlayan, maalesef böyle bir imkânım yok.
Sıfırdan baĢlatıyorum.
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Sayın BaĢkanım, milletvekilleri 4 bakanla ilgili on dakika konuĢtu
yani
MEHMET GÜNAL (Antalya) - On dakika konuĢuyoruz.
BAġKAN - Ya bir Ģey demiyorum, tamam on dakika konuĢacak, Allah rızası için.
Buyurun, buyurun Sayın Çağlayan.
Rica ediyorum Sayın Çağlayan'ı dinleyelim.
OKTAY VURAL (Ġzmir) - O zaman her bakan için onar dakika versin, grup önerisi getirelim
yeniden görüĢelim. Kabul ediyorum, kabul ediyorum ben.
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Sayın BaĢkan…
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Her bakanla ilgili onar dakika konuĢalım.
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Efendim, hâlâ konuĢamıyorum.
BAġKAN - Sayın Çağlayan, lütfen siz devam edin.
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - KonuĢamıyorum efendim.
BAġKAN - Sayın milletvekilleri, rica ediyorum. On dakikası var, on dakika konuĢacak.
AYTUN ÇIRAY (Ġzmir) - Bütün basın ellerinde. Her gün konuĢuyorlar Sayın BaĢkanım.
BAġKAN - On dakika konuĢacak tamam, itiraz mı ettim, itiraz mı ettim!
AYTUN ÇIRAY (Ġzmir) - Hayır bir Ģey demedim.
BAġKAN - Tamam da niye bağırıyorsunuz onu anlayamadım.
AYTUN ÇIRAY (Ġzmir) - Burada bir masumiyet havası yaratıyorlar.
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Sayın BaĢkan, hatiple ilgili, sizinle ilgili değil.
BAġKAN - Sayın Çağlayan, ben sizi Ģöyle alayım.
On dakika ara veriyorum, bir ferahlasın insanlar.
75
Kapanma Saati: 18.57
BEġĠNCĠ OTURUM
Açılma Saati: 19.13
BAġKAN: BaĢkan Vekili Meral AKġENER
KÂTĠP ÜYELER: Bayram ÖZÇELĠK (Burdur), Ġsmail KAġDEMĠR (Çanakkale)
----- 0 ----BAġKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 84'üncü BirleĢiminin
BeĢinci Oturumunu açıyorum.
(9/8) esas numaralı Meclis SoruĢturması Önergesi'nin görüĢmelerine devam ediyoruz ama
ondan evvel bir duyuru yapacağım.
Sayın milletvekilleri, "Meclis televizyonunun, Ġnternet üzerinden, tüm Türkiye'de 365 farklı
noktadan yayın yapan TÜRK TELEKOM sunucularından sorunsuz olarak yayın yapması
sağlanmıĢtır." diye bir bilgiyi sizinle paylaĢıyorum.
OKTAY VURAL (Ġzmir) - TRT'den haber yok değil mi Sayın BaĢkan?
BAġKAN - Henüz ondan bir haber alamadım.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Sayın BaĢkanım, bu duyuruyu yaptığınız çok iyi oldu, çok
memnun olduk.
OKTAY VURAL (Ġzmir) - TRT yan gelip yatıyor!
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Sayın BaĢkanım, bu duyuruyu yapmanızdan dolayı
teĢekkür ediyoruz, çok memnun olduk.
BAġKAN - Kulaklarım uğulduyor artık ya, vallahi. Biraz da bana acıyın.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - TeĢekkür ediyoruz Sayın BaĢkanım, bütün Türkiye
izleyebiliyor.
OKTAY VURAL (Ġzmir) - TRT, RTE televizyonu!
42
ÜNAL KACIR (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan, burada canlı yayın var zaten, Melda arkadaĢımız
yapıyor.
BAġKAN - Ekonomi eski Bakanı Sayın Mehmet Zafer Çağlayan, buyurunuz. (AK PARTĠ
sıralarından alkıĢlar)
76
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Mersin) - Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri; Ģahsımla
ilgili verilen (9/8) esas numaralı SoruĢturma Önergesi'yle ilgili söz almıĢ bulunmaktayım.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
17 Aralıktan itibaren uygulanmaya çalıĢılan sistematik bir itibarsızlaĢtırma kampanyasıyla
karĢı karĢıya kaldık. Her türlü iftira, yalan, her türlü illegal deliller, hukuksuz dinlemeler ve
bunlarla yapılan montajlar bu süreçte karĢımıza çıkartıldı. Bunları kamuoyu ibretle izledi.
GÖKHAN GÜNAYDIN (Ankara) - Ġbretle izledik, ibretle.
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Kısıtlı süremi de verimli kullanmak amacıyla
öncelikle, hâlâ savcılık tarafından yürütülen dosyada gizlilik kararı olmasına rağmen
hakkımdaki tamamen asılsız iddialara delilleriyle birlikte cevap vereceğim. Özellikle
belirtmek ve tutanaklara geçmesini istiyorum ki gizlilik kararı olan bir dosyada bizleri
konuĢturarak ve konuĢarak suç iĢliyoruz. Ama, bundan daha önemli olan bu siyasi linç
operasyonunun Türkiye'ye vermek istediği ve hatta verdiği zararları sizlerle paylaĢacağım.
Değerli arkadaĢlar, beni tanıyanlar bilir, yirmi yedi yıllık bir sanayicilik geçmiĢi olan, on üç
yıl Ankara Sanayi Odası BaĢkanlığı yapmıĢ bir iĢ adamıyım. 2007 yılından beridir bu kutsal
çatı altında siz değerli arkadaĢlarımla birlikte milletin vekili ve Hükûmetin çeĢitli bakanlık
görevlerini üstlenmiĢ bulunmaktayım. Gerek Sanayi ve Ticaret Bakanlığım gerek Devlet
Bakanlığım gerekse Ekonomi Bakanlığım süresince, altı buçuk yıl bir çoğunuzla hem
illerinizde hem de yurt dıĢı çalıĢmalarınız esnasında birlikte olduk. Bu süreçlerde sizlerin de
yakından takip ettiği gibi, ben ülkemizin ticaretine, ihracatına, istihdamına katkı yapan her bir
iĢ adamıyla ilgilenmiĢ, sorunları ile hemhâl olmuĢumdur. Sözde bu yolsuzluk operasyonunda
Ģahsıma atılan iddiaların biri, benim makamımı ve hatta Özel Kalemimi iĢ adamlarıma tahsis
ettiğimdir. Evet, değerli milletvekilleri, ben bu iddiayı aynen kabul ediyorum ve bir itirafta
daha bulunuyorum. Sanayi Odası BaĢkanı olduğum dönemde de, bakan olduğum dönemde de,
hatta istifam sonrası milletvekili olduğum bu süreçte de, kendimi de, çalıĢma arkadaĢlarımı da
bu ülkede çivi çakan, taĢ üstüne taĢ koyan, Türkiye'nin ihracatına katkısı olan ve olacak tüm iĢ
adamlarımızın emrine amade ettim, etmeye de devam edeceğim. (AK PARTĠ sıralarından
alkıĢlar)
ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Ġstanbul) - Rıza Sarraf…
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Evet, bu, suç ise bu suçu yirmi yıldır
iĢlediğimi itiraf ediyor ve bu suçu kabul ediyorum.
ArkadaĢlar, zor olan nedir biliyor musunuz? BaĢkalarının yaptığı iĢlemlerden dolayı benim ve
oğlumun savunma yapması yani taraf olmadığımız bir konunun içine çekilmemizdir, yaklaĢık
beĢ aydır aile boyu bu sıkıntıyı yaĢıyoruz. ĠtibarsızlaĢtırmayla karĢı karĢıyayız, yargısız
infazlarla karĢı karĢıyayız ve büyük bir iftirayla, büyük bir yalanla karĢı karĢıyayız. (CHP
sıralarından gürültüler)
BAġKAN - Sayın Özgündüz, lütfen.
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Bunlar beni yaralıyor ama yine de bu ülke
için, bu millet için canımız feda olsun. ġimdi, hakkımdaki asılsız iddialara cevap vermeye
devam ediyorum.
77
ArkadaĢlar, bırakın, savunma hakkını dinleme müdanası olmayan, buna bile tahammül
edemeyene cevap vermekle uğraĢmayın. Bırakın, siz beni dinleyin. (CHP sıralarından
gürültüler)
Bugüne kadar bazı milletvekillerinin ve taraflı basının diline dolamıĢ olduğu…
ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Ġstanbul) - Daha Yüce Divana gideceksiniz.
BAġKAN - Sayın milletvekilleri, çok rica ediyorum, lütfen.
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Sayın BaĢkanım, süreme ilave edilmesini
istiyorum bu kesintilerin. Madem savunma hakkım kısıtlı, lütfen…(CHP sıralarından
gürültüler)
BAġKAN - Lütfen, buyurun siz.
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Bugüne kadar…
BAġKAN - Sayın milletvekilleri, rica ediyorum.
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) -…bazı milletvekillerinin ve taraflı basının
diline dolamıĢ olduğu saat konusuyla ilgili baĢlamak istiyorum. Aslında bu konuda avukatım
aracılığıyla bir basın açıklaması yapmıĢ, sürdürülen soruĢturma dosyasında gizlilik kararı
olduğundan dolayı kapsamlı açıklamalarda bulunamamıĢtım.
TUFAN KÖSE (Çorum) - Gizlilik kararının arkasına sığınma.
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Bahse konu saatin Ģahsım tarafından alındığını
ve bedelinin tarafımca ödendiğini belirtmiĢtim ancak bu konuda bazıları yargısız infaz
yaparak Ģahsımla ilgili yakıĢmayan ifadeler kullandı.
TUFAN KÖSE (Çorum) - Yazıklar olsun, yazıklar olsun.
ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Ġstanbul) - Vergisini öde.
43
BAġKAN - Sayın Özgündüz, lütfen, rica ediyorum.
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Bakın, bir kez daha Genel Kurul huzurunda
anlatıyorum, diyorum ki bu saat tarafımca alınmıĢ, bedeli tarafımca ödenmiĢ ve mal beyanıma
da girmiĢtir arkadaĢlar. (CHP sıralarından alkıĢlar ve bravo sesleri!)
ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Ġstanbul) - Vergisi, vergisi…
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - ġimdi, bir diğer istismar konusuna geliyorum.
Bir diğer istismar konusu da önergelerde suçlu olduğu iddia edilen Rıza Sarraf'ın uçağıyla
gittiğim iddiasına gelince, soruyorum: Siz insanların suçlu olup olmadığını nereden
78
biliyorsunuz? Operasyon yapılırken siz de orada mıydınız? Elinizde mahkeme kararları mı
var? Ben, en azından bilmiyorum.
ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Ġstanbul) - Dosya burada, dosya burada.
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - ArkadaĢlar, siz bilmezsiniz, ben 1995 yılında,
38 yaĢındayken, Sanayi Odası BaĢkanı olmadan evvel kutsal görevim olan hac ziyaretimi
yaptım ve hac ziyaretimi yaparken de…(CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar,
gürültüler)
ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Ġstanbul) - Ayıp ya, ayıp ya, halâ dini kullanıyorsun.
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) -… ailemden baĢkası bunu bilmez. Ve Ģimdi,
defalarca hac ziyareti…
ALĠ HAYDAR ÖNER (Isparta) - Ne alakası var?
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - …defalarca umre ziyareti yaptım. Söz konusu
ziyaretimi de ben bir acente üzerinden gerçekleĢtirdim. Bu ziyaretin bedelinin de tarafımca
ödendiğini, iĢte, belgelerle size burada gösteriyorum.
TUFAN KÖSE (Çorum) - Vay anasını ya!
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Ancak, bakın, bu iddialara tek tek cevap
veriyorum ama Ģunu da özellikle belirtmek isterim ki bu bir itibarsızlaĢtırma operasyonudur.
Umre konusunun bu iddialar arasında yer almasının sebebi bize inanan, bize güvenen ve hatta
30 Martta bu güveni tekrarlayan aziz Türk milletinin manevi, dinî ve muhafazakâr duygularını
istismar etmektir. Geçin bu iĢi, bu iĢten size ekmek çıkmaz. (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar)
Değerli arkadaĢlar, bakın kaldı ki hac gibi, umre gibi mukaddes görevlerin böyle asılsız
iddialara malzeme yapılması inanın ki inciticidir.
ġimdi gelelim bir baĢka asılsız iddiaya: Ġstanbul Atatürk Havalimanı'na inen, Gana'dan geldiği
söylenen bir uçakta bulunan 1,5 ton altınla ilgili Ģahsıma yapılan bu iĢleme iliĢkin adli ve idari
soruĢturmaları engellediğim yalanıdır. Konu kısaca Ģudur: Atatürk Havalimanı'na inen,
Gana'dan gelen bir uçak yüküyle ilgili olarak gümrük idaresine gerekli belgeleri sunamadığı
için bu durum gümrük idaresince tutanağa bağlanmıĢtır.
TUFAN KÖSE (Çorum) - Sen de hiç utanma kalmamıĢ!
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Daha sonra özet beyan verilmiĢ, eksik belgeler
tamamlanmıĢ, uçak muayeneye hazır hâle getirilmiĢ ve uçak Dubai'ye gitmiĢtir.
MAHMUT TANAL (Ġstanbul) - Hava Meydanları kamera kayıtlarını göster.
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Ancak buna geçmeden önce, insaf ve vicdan
sahibi olan insanlara Ģunu belirtmek istiyorum ki size bahsedeceğim bu konuyla ilgili gerek
gümrük gerekse savcılıkta yapılan tüm iĢlemlerde adım dahi geçmezken söz konusu iddiayla
adımın iliĢkilendirilmiĢ olmasıdır.
TUFAN KÖSE (Çorum) - Sana kimse inanmıyor, bu taraf da inanmıyor sana!
79
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Bu konuda ilk iĢlem Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı müfettiĢleri tarafından yapılmıĢtır. Altının gümrük vergisinden muaf ve KDV'den
istisna olması nedeniyle Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu kapsamına girmediği, altın ithalatına
teĢebbüs edilmesi nedeniyle Gümrük Kanunu'nun ilgili maddesiyle para cezasının
uygulanması ifade edilmiĢ ve beyan edilen malla ilgili baĢsavcılık tarafından
değerlendirilmesi ifade edilmiĢtir. ArkadaĢlar, görüyorsunuz, herhangi bir idari soruĢturmaya
engel olmamıĢım. Devam eden süreçte bu soruĢturma raporunu referans alarak iĢlem yapan
Bakırköy Cumhuriyet BaĢsavcılığı 25 Kasım 2013 tarihinde kararıyla kovuĢturmaya yer
olmadığına hükmetmiĢtir.
ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Ġstanbul) - Kaldırıldı onlar, kaldırıldı! SoruĢturma açıldı, yalan
söylüyorsun!
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Yine, Bakırköy Cumhuriyet BaĢsavcılığının
18/12/2013 tarihli idari yaptırım kararıyla Türk Parasını Koruma Kanunu maddesi gereğince
idari para cezası verilmiĢ ancak bu karar Bakırköy 10. Sulh Ceza Mahkemesinin 18 Nisan
2014 tarihli idari yaptırım kararına göre, itirazın kabulü kararı ile kaldırılmıĢtır.
Değerli vekiller, bu iddiada Ģahsıma yöneltilen suçlama, idari ve adli iĢlemleri engellemektir.
Gana'dan geldiği belirtilen uçak hakkında her türlü idari iĢlem yapılmıĢ ve bu iĢlemler
gereğince kesilebilecek idari para cezaları kesilmiĢtir. Bununla da kalmayarak Bakırköy
Cumhuriyet BaĢsavcılığı tüm iddiaları araĢtırmıĢ ve bunlara da iliĢkin kararlarını vermiĢtir.
Sonuç olarak, ortada 1 liralık vergi kaybı ve kaçağı yoktur. Zira altın ithali gümrük vergisine
ve KDV'ye tabi değildir. Kaldı ki bu teĢebbüsü yapanların benimle ilgisi yoktur. Konunun
hiçbir tarafında benim ve Bakanlığın görev alanına giren hiçbir husus yoktur.
44
Değerli arkadaĢlar, geliyorum diğer bir yalana, diğer bir safsataya. Rıza Sarraf'ın Ġran'a
yapmıĢ olduğu ihracatlarda Halkbankın komisyon oranının düĢürülmesi ve ihracat
yapılmasına kolaylık sağladığım iddiasıdır. Bir sonraki konuĢmamda asıl bunun Türkiye
üzerinde oynanan oyunu ekonomik verileriyle sizlere vereceğim ancak çok net ve açık bir
mevzuat çerçevesinde yapılan iĢlemlerin hukuken eleĢtirilmesinin gerekçesini anlamak
zordur. Ortada tipik bir yargısız infaz çabası vardır.
Halk Bankasının bu konudaki rolünü ve durumunu açıklamak istersem, özellikle Halkbankın
bir yandan KĠT statüsünde, kamu sermayeli banka olması, bir yandan 1980 yılından beri
Ġran'da temsilciliğinin bulunması nedeniyle devrede olduğunu unutmayın. Nitekim ortada
konuyla ilgili olarak savcılığın talebiyle Halkbank tarafından yapılan bir teftiĢ ve soruĢturma
bulunuyor. Halkbank tarafından aracılık edilen Ġran'la ilintili dıĢ ticaret iĢlemlerine iliĢkin
iddialar, bakın, 4 müfettiĢ tarafından 22 Ocak 2014 tarihinde incelenmiĢ, raporda, rapor
burada.
Sahte belge olayı…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
80
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Komisyon indirimi ve iĢlemler arasında ayrım
yaptığı iddiaları tek tek incelenmiĢ bulunmaktadır. (CHP sıralarından gürültüler)
TUFAN KÖSE (Çorum) - Niye istifa ettin o zaman, niye istifa ettin?
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Sayın BaĢkan, bir dakika istiyorum sadece,
lütfen, bir dakika istiyorum.
BAġKAN - Buyurun.
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Ve değerli arkadaĢlar, Halkbank yaptığı
raporla bunları ortaya koymuĢtur. Savcılık soruĢturması kapsamında hakkında bilgi talep
edilen firmaların peĢin bedel karĢılığında gerçekleĢtirdiği ihracat sistemleri incelenmiĢ, bu
iĢlemlerin tümüne iliĢkin proforma faturalar, fatura ve gümrük beyannamelerinin bulunduğu
gümrük beyannamelerinin Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Gümrük Veri Ambarı Sistemi'ne
yüklenen gümrük beyannameleriyle tutarlı olduğu ortaya konmuĢtur. Bilmeyenler için
söylüyorum: PeĢin ihracatlarda, transit ihracatlarda hiçbir Ģekilde ihracatçı, proforma fatura
sunma mecburiyetinde değildir.
Savcılık soruĢturması konusunda, Royal Grubu ve diğer grupla ilgili yapılan araĢtırmalarda
Halk Bankası, transfer bedelinin altın için binde 4, gıda ihracatı için binde 8 oranında
komisyona tabi tutulduğu ve firmalara uygulanan komisyon oranlarının piyasa koĢullarına
göre makul sevilerde olduğu ve herhangi bir firma için özel bir uygulamaya gidilmediği, bu
iĢlemlerde bankanın belirleyici değil asıl belirleyici olanın Ġran'da mal alanla Türkiye'de mal
satanın olduğu çok net bir Ģekilde ortaya konulmuĢtur. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Tamamen ulusal ve uluslararası mevzuata ve
ticaretin gereklerine uygun olarak yapılan altın ihracatı, bu iĢlemlere aracılık yapan
Halkbankın durumu budur.
TUFAN KÖSE (Çorum) - Niye istifa ettin, niye!
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Sayın BaĢkan…
BAġKAN - Yok, teĢekkür ederim.
Sözünüz kesildiği için bir dakika ekledim…
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Saygıdeğer milletvekilleri, sonuç olarak Ģunu
ifade etmek istiyorum: Ortaya atılan iddiaların hepsi yalandır, dolandır, iftiradır.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - O zaman mahkemeye gitsin, mahkemeye.
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Bu operasyonda amaç, Tayyip Erdoğan ve
ailesi; araç, Zafer Çağlayan ve ailesi olmuĢtur.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Hâkimleri, savcıları görevden almayın o zaman.
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Hepinizi saygı ve hürmetle selamlıyorum.
81
Sağ olun, var olun. (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar)
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Sayın BaĢkan…
BAġKAN - TeĢekkür ederim Sayın Çağlayan…
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Efendim, Sayın Bakan, Meclis soruĢturma önergesine konu olan
Sayın Bakan, iddialarla ilgili bir Ģey ortaya koyamadı. Tabii, bu havale edilen paralar…
Dolayısıyla, bu soruĢturma önergesinde ne umreden bahsediliyor ne saatten bahsediliyor.
Bunlarla ilgili ortaya koyduğu savunma, diğer konuları göz ardı etmesi bu iddialar karĢısında
ezildiğini ortaya koyuyor, bunu ifade etmek istedim.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Sayın BaĢkan, Sayın eski Bakanımız bu konuyla ilgili,
bütün bunları kamuoyuyla paylaĢmak için ilave süre istedi.
BAġKAN - Evet, Genel Kurul da izin vermedi.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Yani, verilemedi Ģu veya bu nedenle ama gruplar bu
konuda kendisini anlatması için yeterli süre veremezler. Ayrıca, sabahtan beri belge
gösteriyor Sayın Bakan.
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Sayın BaĢkan…
BAġKAN - ġimdi ben ikinizi de duymuyorum. Herkesinki tutanağa geçti.
45
Ben Sayın Egemen BağıĢ'ı çağırabilir miyim. (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar; CHP ve MHP
sıralarından "Yuh!" sesleri)
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Sayın BaĢkan, eğer Adalet ve Kalkınma Partisi bu konuda
samimiyse, bu konularla ilgili görüĢmelerle ilgili Adalet ve Kalkınma Partisi bu konuda
samimiyse, görüĢmelerle ilgili, görüĢme sürelerini artıracak önergeyi getirin, hodri meydan!
BAġKAN - Evet, teĢekkür ederim.
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Buyurun, hodri meydan!
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - "Tamam." deyin. "Tamam." deyin.
BAġKAN - ġimdi, değerli milletvekili arkadaĢlarım, çok değerli arkadaĢlarım, sükûneti
sağlayabilirsek…
Avrupa Birliği eski Bakanı Sayın Egemen BağıĢ, buyurunuz. (AK PARTĠ sıralarından
alkıĢlar)
EGEMEN BAĞIġ (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan, çok değerli milletvekilleri; heyetinizi ve bütün
milletvekili arkadaĢlarımı saygıyla selamlıyorum.
82
17 Aralıkta baĢlayan sözde yolsuzluk operasyonu ve darbe giriĢimi kapsamında, hakkımızdaki
iddialara cevap verme imkânı tanıdığı için Meclis BaĢkanlık Divanına ve siz değerli
milletvekili arkadaĢlarıma teĢekkürlerimi sunuyorum.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Utanmaz adam! Allah'sız herif!
BAġKAN - Sayın Türkkan, lütfen…
EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - Doğrusu, bu kürsüde, böylesine çirkin, mesnetsiz ve adice
kurgulanmıĢ…
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Utanmaz adam! Allah'sız adam! Terbiyesiz herif!
BAġKAN - Sayın Türkkan, rica ediyorum.
EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - … iftiraların hedefinde…
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Utanmaz, haysiyetsiz herif!
BAġKAN - Rica ediyorum, lütfen…
EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - …yer alıyor olmaktan büyük bir üzüntü ve acı duyuyorum.
(MHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)
On iki yıldır bu çatı altında "milletin vekili" sıfatını üzerinde gururla taĢıyan, bu kürsüde, her
zaman, ülkem ve milletim adına yapılan yararlı çalıĢmaları, reformları anlatan bir kardeĢiniz
olarak bugün böylesine çirkin iftiraların hedefinde olmak, gerçekten son derece yaralayıcı.
(CHP sıralarından "Vay, vay, vay!" sesleri)
BAġKAN - Sayın milletvekilleri, rica ediyorum.
EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - 17 Aralıktan bu yana, kendi emellerine ulaĢmak için her yolu
mübah gören gözü dönmüĢ bir örgütün sistematik itibarsızlaĢtırma kampanyasına maruz
bırakıldık.
TUFAN KÖSE (Çorum) - Ortak değil miydiniz, ortak, ortak?
EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - Üzerinde gizlilik olduğu gerekçesiyle dosyanın muhatabı olan
bizlerle dahi paylaĢılmayan ama medyaya… (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
BAġKAN - Sayın milletvekilleri, rica ediyorum.
EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - …çarĢaf çarĢaf servis edilen sözde belgelerle kamuoyu
vicdanında mahkûm ettirilmeye çalıĢıldık. ġahsımıza, ailemize, partimize, itibarımıza,
önceden planlandığı çok açık olan bir linç kampanyası baĢlatıldı. (CHP ve MHP sıralarından
gürültüler) Hukukun en temel ilkeleri, masumiyet karinesi ayaklar altına alındı. Bizleri ve
partimizi itibarsızlaĢtırmak için, organize bir algı operasyonuna, itibar cellatlığına giriĢildi;
hatta, 17 Aralıktan çok önce, daha sonra paralel yapıyla iliĢkili olduğu ortaya çıkan bir
Ġnternet çetesinin saldırılarına 2011'den bu yana maruz kaldık.
83
Keza, 17 Aralıktan bir hafta önce katıldığım bir televizyon programında dershanelerle ilgili
sorulan bir soruya verdiğim cevap üzerine paralel yapının medyasından 3 önde gelen ismin
tehdit imalı cep telefonu mesajlarını aldık.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Terbiyesiz adam!
EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - Tehditle, Ģantajla bizi susturamayanlar 17 ve 25 Aralık darbe
giriĢimiyle bu sefer aslı astarı olmayan çirkin iftiralarla hakkımızda siyasi darağaçları
hazırlamaya kalktı.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Utanmaz! Sen makara yapmaya devam et!
EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - BaĢbakanımızın dediği gibi, Allah düĢmanın bile Ģereflisini
nasip etsin. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Allah'ın adını anma Allahsız adam!
EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - Bildiğiniz gibi, bu iddialar ve iftiraların gündeme gelmesinin
akabinde ilk olarak milletimizin ve yüce Meclisin huzuruna çıkıp, bu kürsüden iddialara
cevap vermiĢ, alnımızın ak, baĢımızın dik olduğunu vurgulamıĢtık. (CHP ve MHP
sıralarından gürültüler)
TUFAN KÖSE (Çorum) - Utanmazsın sen!
EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - Aradan geçen sürede herkes konuĢtu, biz sustuk. Ġftiralar,
yargısız infazlar, itibarsızlaĢtırma gayretleri devam ederken, biz, en önce milletin kürsüsünde
46
kendimizi anlatmayı tercih ettiğimiz için bugünü bekledik ve bugün buradayız. Yine, yüce
Meclis çatısı altında milletin kürsüsündeyiz, artık susmayacağız, yutkunmayacağız. Bize bu
hain kumpası kuranlarla ilk günden itibaren kararlılıkla devam eden mücadelemizi bugünden
itibaren milletimizle de paylaĢmaya, bu karanlık odakların iç yüzünü milletimize anlatmaya
devam edeceğiz. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Terbiyesiz herif!
BAġKAN - Sayın Türkkan, lütfen…
Sayın milletvekilleri, rica ediyorum.
ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Ġstanbul) - Elbise Vakko'dan mı?
BAġKAN - Sayın Özgündüz, yeter! Yapmayın.
EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - Gerçekler elbet er ya da geç ortaya çıkacak. Neyin ne olduğu,
hangi çirkin tezgâhların tedavüle sokulduğu, ne tür iftiralarla insanların hakkına, hukukuna
tecavüz edildiği elbet anlaĢılacak. Biz bunu biliyor ve asla hukuk nezdinde hesaplaĢmaktan
çekinmiyoruz. Hiçbir zaman dokunulmazlığımızın arkasına saklanacak tıynette olmadık.
84
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Haydi! Haydi!
EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - Bakınız, bu kardeĢiniz baĢörtüsüyle ilgili bir soruya cevaben
"Millet neyse vekili o olmalıdır." dediği için siyasetten men edilme talebiyle Anayasa
Mahkemesinde partimize açılan kapatma davası kapsamında yargılandı. Bundan asla
gocunmadık.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Korkuyorsun tabii, gizli oylama ya.
EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - Aksine, gurur duyduk çünkü bu milletin vekillerini
birbirinden ayıran; sadece vekillerini değil, insanlarını kılık kıyafetinden dolayı ayrımcılığa
mahkûm eden zihniyete meydan okumak bizim için utanılacak değil, gurur duyulacak bir
hatıradır.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Terbiyesiz herif!
EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - Ne garip bir çeliĢkidir ki, dün bize irticacı yaftasını
yapıĢtırmaya kalkanlar, bu sefer siyasi bir montaj ses kaydı üzerinden bizim imanımızı
sorgulamaya ve sorgulatmaya kalktılar.
FARUK BAL (Konya) - Makarayı mı, makarayı mı?
EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - Paralel yapının daha önce dinleyip havuzunda tuttuğu
anlaĢılan, yirmi yıllık bir arkadaĢımla telefon görüĢmemi arĢivden çıkarıp kestiler biçtiler,
montajladılar, amaçlarına göre makyajladılar ve bu montaj üzerinden benim imanımı
sorgulatmaya kalktılar. [CHP ve MHP sıralarından alkıĢlar(!)]
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Kesme yapıĢtırma sana ait.
EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - Bu milletin inancı ve değerlerini yıllarca hor gören
siyasetçiler, gazeteciler medya ve sosyal medya üzerinden imanımız hakkında hadleri
olmadan ahkâm kesmeye kalktılar. O gün açıkladım, bugün bir kez daha açıklıyorum: O kayıt
aleni bir montajdır ve mahkemeler nezdinde buna yönelik giriĢimlerimiz ilk günden
baĢlamıĢtır.
Ne acı ki, bu yasa dıĢı dinlemeler nasıl yapıldı? Bu dinleme havuzları, montaj ve dublaj
merkezleri nasıl, hangi amaca yönelik kuruldu bunlar hiç tartıĢılmıyor. Ama o ihanet
merkezlerinde üretilen montaj ve dublajlarla insanlar suçlanıyor, lekeleniyor. Bugün…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Metehan niye özür diliyor, madem montaj?
EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - Tekrar ediyorum, bizim imanımızı sorgulamak kimsenin
haddi değildir, sizin hiç değildir. Burada sizlere imanımın ve inancımın ölçüsünü anlatma
çabası içerisinde olmayacağım, zira Allah her Ģeyi bilendir.
Avrupa'da ve ülkemizde, inancımıza, kitabımıza, Peygamberimize dil uzatmaya kalkan Ġslam
düĢmanlarına hadlerini bildirmekten çekinmediğimize milletimiz ve o platformlarda bizlerle
olan milletvekilleri de Ģahittir. Yani bizi bilen bilir, bilmeyen de kendi gibi bilir.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Sus bari, sus!
85
EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - Değerli milletvekilleri, 17 ve 25 Aralık darbe giriĢimlerine ve
yukarıda belirttiğim konulara ilaveten, biliyorsunuz, bu paralel medya bir iddia ortaya attı:
Güya, Avrupa Birliği…
(Hatip kürsüde konuĢurken Çorum Milletvekili Tufan Köse'nin cep telefonuyla hatibin
fotoğrafını çekmesi)
MUSTAFA ELĠTAġ (Kayseri) - Ne yapıyorsun sen? Otur yerine, otur! (AK PARTĠ
sıralarından gürültüler)
ĠBRAHĠM KORKMAZ (Düzce) - Ne yapıyorsun?
EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - Sayın BaĢkan, ek süre istiyorum, beni konuĢturmuyorlar, ek
süre istiyorum.
BAġKAN - Sayın BağıĢ, devam edin siz lütfen.
(CHP sıralarından bir grup milletvekilinin konuĢmacı kürsüsüne sırtını dönmesi)
EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - Bakın, bir iddia ortaya attılar, Avrupa Birliği Bakanlığının
ilgili kuruluĢu olan Türkiye Ulusal Ajansında usulsüz ihaleler ve personel alımı yapıldığına
yönelik iddialarda bulundular. Hakkında soruĢturma açtırdığım bir bürokratın, soruĢturma
47
esnasında istifa eden bir bürokratın yazdığı bir elektronik postayı hiçbir süzgeçten geçirmeden
doğruymuĢ gibi çarĢaf çarĢaf yayınladılar. Buna dayanarak, Avrupa Birliğinin AB fonlarını,
Erasmus Programı'nı askıya alacağını iddia ettiler. Ve Avrupa Birliği Türkiye'ye müfettiĢler
gönderdi, üç ay Ulusal Ajansta didik didik araĢtırma yaptılar ve bir rapor ortaya çıktı, hiçbir
usulsüzlük olmadığı Avrupa Birliği tarafından da ilan edildi, ki Avrupa Birliği Komisyonun
ne kadar titiz olduğunu sizler de biliyorsunuz. (CHP sıralarından gürültüler) ĠĢte, bunu neden
söylüyorum? Ġftira atmak çok kolay, çamur atmak çok kolay.
ALĠ ÖZ (Mersin) - Onu en iyi siz bilirsiniz.
EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - Hamdolsun, hayatım boyunca ne Ģahsımın ne ailemin ne
partimin ne de bana güvenenlerin baĢını öne eğdirecek hiçbir Ģey yapmadım, yapmam,
yapamam.
O zaman da söyledim, bugün bir kez daha söylüyorum: 17 Aralık soruĢturmasında Ģahsımın
bir iĢ adamından 3 kez rüĢvet aldığı iddiası külliyen yalandır, iftiradır, alçakça, Ģerefsizce
kurgulanmıĢ bir iftiradan baĢka bir Ģey değildir.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sensin o, dediklerin sensin!
EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - Evet, söz konusu iĢ adamı Rıza Sarraf'ı beĢ yıldır tanırım.
Kendisiyle, on beĢ yıldır tanıdığım değerli bir sanatçımız olan Sayın Ebru GündeĢ'in eĢi
sıfatıyla ilk kez beĢ yıl önce Darülacezede her sene eĢimle birlikte verdiğimiz bir iftar
yemeğinde tanıĢtım. Daha sonra, çeĢitli organizasyonlarda, davetlerde karĢılaĢtık.
86
ġimdi, gelelim hakkımdaki iddialara. Nedir o iddia? Rıza Sarraf'tan 3 kez, toplamda 1,5
milyon dolar rüĢvet almak. Dediğim gibi, bu iddia külliyen yalandır, iftiradır. Peki, bu iftiraya
dayanak olarak öne sürülen 3 olay nedir?
Ġddia bir: Rıza Sarraf'ın babasına Ġtalyan vizesi baĢvurusuna yardımcı olmak karĢılığında 500
bin dolar. Güler misiniz, ağlar mısınız? Yani Ģahsımı, Türkiye'nin tanınmıĢ bir sanatçısının
kayınpederine, baĢvurusu dahi olmayan Ġtalya vizesi almaya yardımcı olmak karĢılığında 500
bin dolar almakla itham ettiler, iftira attılar.
Sayın milletvekilleri, on iki yıllık siyasi hayatım boyunca her biriniz gibi ben de birçok
kiĢinin vize almasına yardımcı oldum, çalıĢma arkadaĢlarım veya Ģahsım aracılığıyla destek
vermeye çalıĢtım. ġahsım ve Bakanlığım tarafından yüz binlerce vatandaĢımızın, AB
fonlarıyla eğitime gönderilen öğrencilerimizin, sporcularımızın, sanatçılarımızın,
gazetecilerimizin vize baĢvurularında insani çerçevede yardım edilmesine vesile oldum.
TUFAN KÖSE (Çorum) - Niye istifa ettin?
EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - Evet, Rıza Sarraf'ın babası için bir vize yardım talebi aldım
ama vizeye baĢvurmadılar bile. AlınmamıĢ bir vize için yardımcı olduğum iddiasıyla 500 bin
dolar aldığımı iddia ettiler.
Gelelim ikinci iddiaya: Adı geçen Ģahsın otel projesine aracılık yaptığım ve bunun için de bir
500 bin dolar daha aldığım iddia edildi.
Konunun özeti Ģudur: Bir etkinlikte karĢılaĢtığımızda ortak bir tanıdığımızdan otel yapma
düĢüncesiyle bir bina satın aldığını söyledi, ben de her ikisine de hayırlı olsun dedim, onun
dıĢında tek bir müdahalem olmamıĢtır. Türkiye'de herhangi bir…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAġKAN - ġimdi, bir dakika ekliyorum size.
Buyurun.
EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - …bir ilçe belediyesinin, herhangi bir büyükĢehir
belediyesinin, herhangi bir bakanlığın -Turizm Bakanlığının ya da bir baĢka kuruluĢun- tek bir
yetkilisi, bürokratı çıkıp "Egemen BağıĢ bu otelle ilgili bizi aramıĢtır." diyemez çünkü
aramadım, sadece hayırlı olsun dedim.
FARUK BAL (Konya) - Niye? Çünkü AKP var, ondan.
EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - Gelelim üçüncü iddiaya: Aynı Ģahsın, Rıza Sarraf'ın aleyhinde
yapılacak bir haberi engellediğim için de 500 bin dolar aldığım iddia edildi.
ArkadaĢlar, olayın özeti Ģudur: Rıza Sarraf beni telefonla aradı, tanıdığı bir siyasetçiye bir
Ģikâyeti bildirmek üzere.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Niye baĢkalarını aramıyorlar da seni arıyorlar?
87
EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - O gün Yunanistan'da resmî bir ziyaretteydim. Yanımda olan
çalıĢma arkadaĢlarım ve beraberimdeki gazeteciler de buna Ģahittir, Nuri Elibol köĢesinde de
bunu yazmıĢtır. Bana dedi ki: "Bir gazeteden beni arıyorlar '1 milyon dolar vermezsen senin
aleyhine haber yapacağız.' diyorlar. Ben bu Ģikâyetimi kime aktarmalıyım? Bana yardım edin
Sayın Bakan." Ben dedim ki ben bahsettiğiniz kiĢileri tanımıyorum ama benim partimin
medyadan sorumlu Genel BaĢkan Yardımcısı Hüseyin Çelik Bey var, ona bu Ģikâyetinizi
aktarırım. Ve o gazetecilerin önünde Sayın Hüseyin Çelik'i -iĢte burada, Ģahittir- aradım,
Hüseyin Abi…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - …böyle böyle bir iddia, böyle bir Ģantaj durumu var, bu
konuda takdir sizindir dedim.
48
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Hani, Hüseyin Abi nerede? Hani Hüseyin Abi, çıksın "ġahidim."
desin.
EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - Sayın BaĢkanım, bir dakika istiyorum, bir dakika.
BAġKAN - Verdim ben size, sözlerinizi tamamlayın lütfen, ek süre verdim.
EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - Değerli arkadaĢlar, bakın, öyle deli saçması iddialarla,
iftiralarla karĢı karĢıyayız ki ama bunların hepsi ortaya çıkacak.
Sokrat idama götürülürken eĢinin ağladığını görmüĢ, "Niye ağlıyorsun?" diye sormuĢ,
"Haksız yere sizi öldürüyorlar." deyince "Ne yani, haklı yere mi öldürsünler?" demiĢ.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Çabalama kaptan, kurtaramazsın! Vallahi ikna olmadım, hâlâ ikna
olmadık!
MEHMET METĠNER (Adıyaman) - Sizi ikna etmek mecburiyetinde değiliz.
EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - Yüce Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTĠ
sıralarından alkıĢlar, CHP sıralarından alkıĢlar [!])
BAġKAN - TeĢekkür ederim Sayın BağıĢ.
Sayın Bayraktar konuĢmama kararı almıĢtır.
ENGĠN ALTAY (Sinop) - Sayın BaĢkan, Sayın eski Bakan "Bu kürsüde adice kurgulanmıĢ
iftiralar aylarca konuĢuldu." diyerek muhalefet milletvekillerini ve esasen de Ġstanbul
Cumhuriyet BaĢsavcılığını itham etmiĢtir. Bu kürsüde bu konuyu konuĢan her milletvekili
Ġstanbul Cumhuriyet BaĢsavcılığının yürüttüğü soruĢturma çerçevesinde ortaya çıkan bulgu,
belge, emare, delil vesairi kaynak alarak konuĢmuĢtur. Bunu kabul etmiyorum, o kelimeyi de
kendisine iade ediyorum.
MEHMET METĠNER (Adıyaman) - Hem konuĢturmuyorsunuz hem böyle diyorsunuz!
88
BAġKAN - Eski ĠçiĢleri Bakanı Sayın Muammer Güler, buyurunuz. (AK PARTĠ sıralarından
alkıĢlar)
MUAMMER GÜLER (Mardin) - Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri; görüĢülmekte olan
(9/8) esas sayılı Meclis SoruĢturması Önergesi'yle ilgili olarak Ġç Tüzük'ün 108'inci maddesi
gereğince söz almıĢ bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın BaĢkan, Meclis SoruĢturması Önergesi'nde yer alan iddialar hakkında sizlere bilgi
sunmadan önce Ģu hususu öncelikle belirtmek istiyorum.: Özellikle de değerli milletvekilleri,
konuĢmamı iki bölüme ayırdım, diğer önerge sırasında da kalan bölümleri arz edeceğim
sizlere.
Değerli arkadaĢlarım, bu soruĢturma, baĢlangıcından operasyon aĢamasına gelinceye kadar,
hatta operasyon sırasında birçok hukuksuzluk, yetki aĢımı, ilgili kanun hükümlerine açıkça
aykırılık ve özellikle de usul hükümleriyle bağdaĢmayan yanlıĢlıkları içermektedir. Hukuki
olmaktan ziyade siyasi düĢüncelerin ve kiĢisel kanaatlerin etken olduğu, maddi delillerden
çok önyargılı yorumlara dayalı ve itibarsızlaĢtırmaya yönelik bir soruĢturmadır. Esasen bu
soruĢturma, adli nitelik taĢımaktan öte önceden kurgulanan bir senaryonun sahneye
konulmasından ibarettir ve amacı da Ģahsım ve Hükûmetimiz hakkında olumsuz bir algı
yaratmaktır.
Değerli arkadaĢlarım, operasyondan önce bütün gizlilik kuralları çiğnenerek bizzat görevliler
tarafından bazı basın ve televizyon kuruluĢlarına önceden servisler yapılmıĢ, görüntü ve
iletiĢim kayıtlarında yer alan bazı kelimeler ve cümleler dijital ortamda kesilerek baĢka
yerlere eklenmiĢ, hukukiliğine ve olayla ilgili olup olmadığına bakılmaksızın tüm dosya
bilgileri sızdırılarak evrensel nitelikteki masumiyet karinesi yok sayılmıĢtır.
Değerli arkadaĢlarım, aslında bu operasyon gizli değil, yetkili ve görevli makamlardan
gizlenmiĢ bir psikolojik harekât, itibarsızlaĢtırma ve hedefi belli bir algı operasyonudur. Oysa
Ceza Kanunu'nun 153'üncü maddesine göre gizlilik ve kısıtlılık kararı bulunan ve müdafilerin
dahi inceleme yetkileri olmayan dosya ayrıntılarının kasıtlı Ģekilde saptırılması suretiyle
kamuoyuna yansıtılmıĢ olması, soruĢturmanın önceden hedeflenmiĢ amaçlar için
kullanıldığını açıkça ortaya koymaktadır. SoruĢturmanın belli bir süre beklenerek yapılmıĢ
olması da manidardır.
Değerli arkadaĢlarım, Ģunu özellikle dikkatinize sunmak istiyorum: Konusu, tarafları,
mahiyetleri ve suç tarihleri birbirinden tamamen farklı olan ve aralarında fiilî ve hukuki irtibat
bulunmayan baĢka soruĢturmalarla birleĢtirilerek aynı tarihte müĢterek bir operasyon icra
ediliyor, bu suretle de kamuoyu algısı oluĢturuluyor. HaberleĢme özgürlüğü, soruĢturmanın
gizliliği, masumiyet karinesi yok sayılmıĢ, basına bilgi sızdırılarak yargı görevlilerinin de
etkilenmesi amaçlanmıĢtır.
Değerli arkadaĢlarım, kanuna açıkça aykırı bir biçimde aylarca yürütülen ve bakanların -altını
çizerek söylüyorum- Ģüpheli olarak addedildikleri, bakın, bakanların Ģüpheli olarak
addedildikleri bu soruĢturmadan Ġstanbul Cumhuriyet BaĢsavcısının bilgisi yoktur. Bakın,
gizli olduğu için yayımlanmayan Emniyet Genel Müdürlüğü Operasyon Yönetmeliği'ne de
burada uyulmamıĢtır. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler) Evet, evet, uyulmamıĢtır değerli
arkadaĢlarım.
89
ġimdi, değerli arkadaĢlarım, vazgeçilmez nitelikteki savunma hakkı ve daha geniĢ anlamda da
adil yargılanma hakkı ihlal edilmiĢtir. Daha ilgincini söylüyorum size değerli arkadaĢlarım, bu
her milletvekili arkadaĢım için söz konusu olabilir: Oğlumun ve diğer
49
Ģüphelilerin... (CHP ve MHP sıralarından gürültüler) Müsaade buyurun. Ġfadesi dahi
alınmadan Mali ġube Müdürü, görevden ayrılanlar, 18 Aralık tarihinde yani soruĢturmadan,
gözaltından bir gün sonra tam 309 sayfalık "fezleke" niteliğindeki bir dosya hazırlanıyor, yeni
gelen görevlilere imzalatılmak isteniyor, imzalamadıkları zaman da götürülüp 18 tarihi
itibarıyla savcılığa teslim ediliyor.
Değerli arkadaĢlarım, bu raporda -ki bu rapor fezlekeye esas teĢkil eden rapordur- hukuka
aykırı ve derhâl imhası gereken delillere yer veren ve -gene altını çiziyorum- suçüstü yapma
olanağı varken yapmayan adli kolluğun, sadece maddi olgu ve durum tespitiyle yetinmek
yerine, bu raporda bakan olarak Ģahsıma ve Hükûmetimize kamuoyunda olumsuz bir algı
oluĢturacak tanımlarda bulundukları görülüyor.
Değerli arkadaĢlarım, bu görevliler kendilerini cumhuriyet savcısı, hâkim ve hatta Türkiye
Büyük Millet Meclisi soruĢturma komisyonu yerine koyarak, dosyada yer alan içeriği
kuĢkulu, somut olay ve olgularla örtüĢmeyen beyan ve bulguları kendilerine göre
yorumlayarak kesin bir biçimde suç nitelemesi yapmıĢlardır. Bu nitelemeyi ancak Türkiye
Büyük Millet Meclisi soruĢturma komisyonu yapabilir ve yüce Genel Kurulun kararıyla bu
kesinleĢir. Evet, bu da ön yargıyla yapıldığının açık bir örneğidir. Türkiye Büyük Millet
Meclisi soruĢturma komisyonunun yetkisi kapsamındaki bu iĢlemlerin adli kollukça yapılmıĢ
olması açık bir yolsuzluktur.
Değerli arkadaĢlarım, Ģimdi size bu notlarımdan da özet olarak sunmak istiyorum: Bu
soruĢturmanın hukukiliği konusunda, bakınız, Adli Kolluk Yönetmeliği'nin 5'inci ve 6'ncı
maddesi. 5'inci maddesi diyor ki: "Adli kolluğun öncelikli görevi suçun iĢlenmesini
önlemektir." Niçin suçüstü yapılmamıĢtır? 6'ncı maddesi, delillerin hukuka uygun olarak
toplanmasını öngörmektedir; bu da yapılmamıĢtır.
Değerli arkadaĢlarım, 17 Aralıkta oğlumla yaptığım iddia edilen telefon görüĢmesi, bakın,
müfettiĢlerin tespitinde de ortaya… (CHP sıralarından gürültüler)
MAHMUT TANAL (Ġstanbul) - Rıza Sarraf…
MUAMMER GÜLER (Devamla) - Bir müsaade buyurun, istirham ediyorum bir müsaade
buyurun.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Neden savunmasına izin verilmiyor Sayın BaĢkan?
MUAMMER GÜLER (Devamla) - Cumhuriyet savcısının bize verdiği resmî yazı var değerli
arkadaĢlarım, cumhuriyet savcısının bize verdiği resmî yazı var dinlenen telefonlarla ilgili.
SADĠR DURMAZ (Yozgat) - Savcıyı niye değiĢtirdiniz?
90
MUAMMER GÜLER (Devamla) - Maalesef benim konuĢma yaptığım telefon ile o sırada
avukatın, arama sırasında bulunan avukatın telefonları bu konuĢmada yok değerli
arkadaĢlarım, bu çok hazin bir Ģeydir. Bırakın onu, Ġstanbul Cumhuriyet BaĢsavcısıyla kendi
cep telefonumdan ve Sayın Çolakkadı'nın cep telefonundan yaptığım konuĢma dahi basına
sızdırılmıĢtır. Bir bakanın ve bir cumhuriyet baĢsavcısının telefonunu kim hangi yetkiyle
dinleyebilir ve hangi yetkiyle bunu basına sızdırabilir? Bu hazin bir olaydır.
Değerli arkadaĢlarım, sizden istirham ediyorum…
MALĠK ECDER ÖZDEMĠR (Sivas) - Ġçeriği doğru mu yanlıĢ mı?
MUAMMER GÜLER (Devamla) - Ha, ne güzel söylediniz. Bunu söyleyen arkadaĢım eğer
bir hukukçuysa ona bir kez daha teessüf ederim. "Ben hukuken elde edilmiĢ olup olmadığına
bakmaksızın bunun içeriğine bakarım, bana ne." demek, hukuku katletmektir, kanunsuz ve
gayrimeĢru dinlemelere meĢruiyet kazandırmaktır.
MALĠK ECDER ÖZDEMĠR (Sivas) - Bilelim ya, içeriği doğru mu yanlıĢ mı?
MUAMMER GÜLER (Devamla) - Ona da geleceğim müsaade buyurun.
Öncelikle ceza hukukunda usulün esasa takaddüm ettiğini de lütfen unutmayalım. (CHP
sıralarından gürültüler)
ġimdi, değerli arkadaĢlar…
MALĠK ECDER ÖZDEMĠR (Sivas) - Ġçeriği doğru mu yanlıĢ mı, onu söyle.
MUAMMER GÜLER (Devamla) - Müsaade buyurun, bir müsaade buyurun. Bakın, siz Ġdare
Amirisiniz, istirham ediyorum. O zaman, buyurun, evet, komisyona gelin, orada bunları tekrar
geniĢ olarak sorun. Ceza Muhakemesi Kanunu'nun…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - ġu MĠT'ten BaĢbakanlığa giden raporu bir söylesenize.
MUAMMER GÜLER (Devamla) - Müsaade buyurun.
Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 135'inci ve 140'ıncı maddelerinde hangi delillerin toplanacağı
belli, Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararları var.
MAHMUT TANAL (Ġstanbul) - Ġçeriği doğru mu değil mi?
MUAMMER GÜLER (Devamla) - Bakın, değerli arkadaĢlarım, bir önemli husus daha: Bu
soruĢturmada bir bakan Ģüpheli olarak addedilmiĢ ve hakkında sekiz buçuk ay soruĢturma
yapılmıĢtır. Bir bakan Ģüpheli olarak addedilemez, bir bakan hakkında cumhuriyet savcısı
soruĢturma yapmaya yetkili değildir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararı da bunu öngörür;
Anayasa'nın 83'üncü maddesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi Ġçtüzüğü'nün maddeleri bunu
açıkça öngörmektedir.
ġimdi, değerli arkadaĢlarım…
50
91
DĠLEK AKAGÜN YILMAZ (UĢak) - Özel soruĢturma, özel, özel…
MUAMMER GÜLER (Devamla) - Geliyorum ona da.
ġimdi, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 135'inci ve 138'inci maddeleri aleyhine tanıklık
yapılamayacak kiĢiler arasındaki görüĢmelerin derhâl imha edileceğini; özel soruĢturmaya
tabi olan kiĢiler hakkında, 3'üncü kiĢilerle yapılan konuĢmaların tesadüfi delil dahi kabul
edilemeyeceğine dair Yargıtay Ceza Genel Kurulunun, BaĢkanlar Kurulunun kararları var.
Değerli arkadaĢlarım, burada Adalet Bakanlığında üst düzey görevde bulunmuĢ arkadaĢlarım
var. Adalet Bakanlığı Ceza ĠĢleri Genel Müdürlüğünün 100 ve 100/1 sayılı genelgelerinde
bakanlarla ilgili soruĢturma usulleri açıkça belirlenmiĢ. Bakın, burada, özellikle bu hükümlere
uyulmamıĢtır yani makul Ģüpheyi öğrenen cumhuriyet savcısı derhâl dosyayı ayıracak,
cumhuriyet baĢsavcısına bilgi verecek, Türkiye Büyük Millet Meclisi BaĢkanlığına
gönderecek… Daha ilgincini söylüyorum: 3628 sayılı Kanun'un 8,17 ve 19'uncu maddeleri,
değerli arkadaĢlarım, "Özel soruĢturmaya tabi olan kiĢiler hakkındaki hükümler saklıdır."
diyor. Hukukçu arkadaĢlarım burada. Peki, savcı ne yapacak burada? Makul Ģüpheyi
öğrendiği zaman, bir: Dosyayı ayıracak. Ġki: Türkiye Büyük Millet Meclisine bildirecek.
MAHMUT TANAL (Ġstanbul) - Para aldın mı, almadın mı?
MUAMMER GÜLER (Devamla) - Geleceğim oraya, geleceğim.
Artı, 19'uncu madde "Amirine bilgi verecek." diyor.
MAHMUT TANAL (Ġstanbul) - Ne kadar para aldınız?
MUAMMER GÜLER (Devamla) - Değerli arkadaĢlarım, bakanın amiri kimdir? Bakanın
amiri BaĢbakandır. Niçin bilgi vermemiĢtir?
Bir cumhuriyet savcısının bunu bilmemesi mümkün müdür? Onlara da müsaadenizle
geleceğim.
MAHMUT TANAL (Ġstanbul) - Sayın Bakan, paraya gel!
MUAMMER GÜLER (Devamla) - ġimdi, değerli kardeĢlerim, soruĢturma iddia konusu
iĢlerin, rüĢvet suçunun, nüfuz suistimali suçunun, suçluyu kayırma, soruĢturma gizliliği ihlal
suçlarının kanuni unsurları yoktur. Biraz sonraki konuĢmamda bunları tek tek sizlere kanuni
tedbirlerle açıklayacağım.
MAHMUT TANAL (Ġstanbul) - Para aldın mı, almadın mı onu anlat!
MUAMMER GÜLER (Devamla) - Sayın Tanal, sen hukukçusun bari sen bunu söyleme.
ġimdi, değerli arkadaĢlarım, evet, buradan açıkça ifade ediyorum: Benim veremeyeceğim
hiçbir hesap yoktur, komisyon kurulacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
92
MUAMMER GÜLER (Devamla) - O komisyon…
VELĠ AĞBABA (Malatya) - Ali Ġsmail Korkmaz'ın kanı elinde, Berkin Elvan'ın kanı elinde,
Gezi Ģehitlerinin kanı elinde! Elin kanlı Sayın Bakan!
BAġKAN - Sayın Ağbaba, lütfen! (AK PARTĠ ve CHP sıralarından gürültüler)
TeĢekkür ederim Sayın Bakan.
MUAMMER GÜLER (Devamla) - Bu beyanınızdan dolayı sizi kınıyorum. Benim
veremeyeceğim hesap yoktur. Bunu ispatlarsan ben de milletvekilliğinden istifa edeceğim.
VELĠ AĞBABA (Malatya) - Elin kanlı!
MUAMMER GÜLER (Devamla) - Sen de bunu ispatlayabilirsen… Lütfen, ispat et!
Sayın BaĢkanım, müsaade ederseniz, diğer konuĢmamda da kalanları tamamlamak istiyorum.
BAġKAN - Tamam.
MUAMMER GÜLER (Devamla) - Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
BAġKAN - TeĢekkür ederim.
Meclis soruĢturması önergesi üzerindeki görüĢmeler tamamlanmıĢtır.
ġimdi, Ekonomi eski Bakanı Sayın Mehmet Zafer Çağlayan, ĠçiĢleri eski Bakanı Sayın
Muammer Güler, Avrupa Birliği eski Bakanı Sayın Egemen BağıĢ ve Çevre ve ġehircilik eski
Bakanı Sayın Erdoğan Bayraktar hakkında Meclis soruĢturması açılıp açılmaması hususunu
oylarınıza sunacağım. Anayasa'nın 100'üncü maddesi hükmü gereğince oylamayı gizli oylama
Ģeklinde yapacağız.
Oylamaya baĢlamadan önce oylamanın yöntemiyle ilgili olarak bazı açıklamalarda
bulunacağım.
Gizli oylamanın ne Ģekilde yapılacağını arz ediyorum: Komisyon ve Hükûmet sıralarında yer
alan kâtip üyelerden, komisyon sırasındaki kâtip üye Adana'dan baĢlayarak Denizli'ye kadar,
Denizli dâhil ve Diyarbakır'dan baĢlayarak Ġstanbul'a kadar -Ġstanbul dâhil- Hükûmet
sırasındaki kâtip üye ise Ġzmir'den baĢlayarak Mardin'e kadar -Mardin dâhil- ve Mersin'den
baĢlayarak Zonguldak'a kadar -Zonguldak dâhil- adı okunan milletvekillerine biri beyaz, biri
yeĢil, biri de kırmızı olmak üzere üç yuvarlak pul ile mühürlü zarf verecek ve pul ve zarf
verilen milletvekilini ad defterinde iĢaretleyecektir. Milletvekilleri BaĢkanlık kürsüsünün
sağında ve solunda yer alan kabinlerden baĢka yerde oylarını kullanamayacaklardır.
Vekâleten oy kullanacak bakanlar da yerine oy kullanacakları bakanın ilinin bulunduğu
bölümde oylarını kullanacaklardır.
51
93
Bildiğiniz üzere, bu pullardan beyaz olanı kabul, kırmızı olanı ret, yeĢil olanı ise çekimser oyu
ifade etmektedir. Oyunu kullanacak sayın üye kâtip üyeden üç yuvarlak pul ile mühürlü zarfı
aldıktan ve adını ad defterine iĢaretlettikten sonra kapalı oy verme yerine girecek, oy olarak
kullanacağı pulu burada zarfın içerisine koyacak, diğer iki pulu ise ıskarta kutusuna atacaktır.
Bilahare, oy verme yerinden çıkacak olan üye oy pulunun bulunduğu zarfı BaĢkanlık Divanı
kürsüsünün önüne konulan oy kutusuna atacaktır. Oylamada adı okunmayan milletvekiline
pul ve zarf verilmeyecektir.
ġimdi gizli oylamaya Adana ilinden baĢlıyoruz.
(Oyların toplanmasına baĢlandı)
BAġKAN - Oyunu kullanmayan sayın üye var mı? Yok.
Evet, oylama iĢlemi bitmiĢtir.
Oy kupaları kaldırılsın.
(Oyların ayrımı yapıldı)
BAġKAN - Sayın milletvekilleri, (9/8) esas numaralı Ekonomi eski Bakanı Sayın Mehmet
Zafer Çağlayan, ĠçiĢleri eski Bakanı Sayın Muammer Güler, Avrupa Birliği eski Bakanı Sayın
Egemen BağıĢ ve Çevre ve ġehircilik eski Bakanı Sayın Erdoğan Bayraktar hakkında bir
Meclis soruĢturması açılmasına iliĢkin önergenin gizli oylama sonucu:
"Kullanılan Oy Sayısı : 469
Kabul : 453
Ret : 9
Çekimser
BoĢ :
:6
1
Kâtip Üye
Bayram Özçelik
Burdur Kâtip Üye
Ġsmail KaĢdemir
Çanakkale"
94
Meclis soruĢturması açılması kabul edilmiĢtir. Anayasa'nın 100'üncü maddesi gereğince
soruĢturma siyasi partilerin güçleri oranında komisyona verebilecekleri üye sayısının üç katı
olarak gösterecekleri adaylar arasından her parti için ayrı ayrı ad çekme suretiyle kurulacak 15
kiĢilik bir komisyon tarafından yürütülecektir.
SoruĢturma komisyonunun iki aylık görev süresinin komisyonun baĢkan, baĢkan vekili, sözcü
ve kâtip seçimi tarihinden baĢlamasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiĢtir.
BirleĢime bir saat ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.28
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 21.31
BAġKAN: BaĢkan Vekili Meral AKġENER
KÂTĠP ÜYELER: Bayram ÖZÇELĠK (Burdur), Ġsmail KAġDEMĠR (Çanakkale)
----- 0 ----BAġKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 84'üncü BirleĢiminin
Altıncı Oturumunu açıyorum.
Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince, BaĢkanlığımıza sunulmuĢ olan Meclis
soruĢturması önergelerinin görüĢmelerinin -sırasıyla…
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Sayın BaĢkanım…
BAġKAN - Bitireyim, ondan sonra sizi dinleyeceğim.
…(9/8), (9/3), (9/4), (9/5) ve (9/6) esas numaralı önergelerin- Genel Kurulun bugünkü
birleĢiminde tamamlanması gerekmektedir.
Bunlardan (9/8) esas numaralı önergenin kabul edilerek 4 eski bakan hakkında bir Meclis
soruĢturması açılmasının kabul edilmiĢ olması, yine söz konusu eski bakanlar hakkında
verilmiĢ olan diğer önergeleri resen geçersiz hâle getirmediğinden ve ayrıca Anayasa ve Ġç
Tüzük gereğince söz konusu önergelerin görüĢülmelerine iliĢkin bir aylık süre bugün sona
ereceğinden görüĢmelere kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Buyurunuz Sayın Canikli.
52
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Sayın BaĢkanım, sizin de belirttiğiniz üzere, aradan önce 4
eski bakanımızla ilgili, AK PARTĠ Grubuna mensup milletvekili arkadaĢlarımız tarafından
95
verilen soruĢturma komisyonu kurulmasına iliĢkin önerge kabul edildi ve soruĢturma
komisyonu kuruldu yani kararı verildi, sonuç itibarıyla kurulacak.
ġimdi, Cumhuriyet Halk Partisine mensup milletvekili arkadaĢlar tarafından verilen
soruĢturma komisyonu kurulmasına iliĢkin önergeler de oluĢturulan komisyonla ilgili
önergede olduğu gibi aynı içeriğe sahip. Aynı kiĢiler hakkında ayrı ayrı ama sonuç itibarıyla
eski 4 bakan hakkında fiiller ve iĢledikleri iddia edilen suçlarla ilgili olarak da yine hepsi aynı.
Bu konuyla ilgili olarak o kiĢiler hakkında, o içerikte bu fiilleri araĢtırmak üzere soruĢturma
komisyonu kuruldu. Dolayısıyla, aynı konuda aynı iĢ için ikinci bir soruĢturma komisyonu
kurulması hukuken de, fiilen de mümkün değildir. Yani, varsayalım ki bu önergeler
görüĢüldü, oylandı ve soruĢturma komisyonu kurulması kabul edildi ayrı ayrı ama aynı
konuda, aynı kiĢiler hakkında, bugün, burada bir soruĢturma komisyonu kurulması kabul
edildi. Kim hangi iĢi yapacak? Yarın, komisyon raporları hazırlandığında farklı raporlar
ortaya çıkarsa hukuki olarak nasıl bir iĢleme tabi tutulacak? Dolayısıyla, bütün bunları dikkate
aldığınızda, aynı konuda, aynı kiĢiler hakkında soruĢturma komisyonu kurulmasını içeren
önergelerin görüĢülmesi mümkün değildir Sayın BaĢkanım. Dolayısıyla, bu önergelerin
düĢürülmesi gerekir.
BAġKAN - Fikrimi mi söyleyeyim, sizleri dinleyeyim mi?
ENGĠN ALTAY (Sinop) - Fikrinizi söyleyin BaĢkanım.
BAġKAN - Buyurun.
CELAL DĠNÇER (Ġstanbul) - Duymuyoruz, kürsüden konuĢsun Sayın BaĢkan.
ENGĠN ALTAY (Sinop) - Bugün saat 14.00'ten beri gerek Milliyetçi Hareket Partisi…
BAġKAN - Sayın Altay, bir saniye...
FATMA NUR SERTER (Ġstanbul) - Mikrofonu açsanız…
BAġKAN - ġimdi, sayın milletvekilleri, hayır, öyle olmaz iĢte. ġimdi, grup baĢkan vekili
arkadaĢlarımız, öncelikle baĢkanlık görevini yürüten kiĢiye iliĢkin itirazlarını dile getiriyorlar
yani buradaki uygulamaya iliĢkin itirazlarını dile getiriyorlar. Dolayısıyla, sizin duymanızı
çok isterim ama bana "ġöyle yapmak lazım." ya da "Böyle yapmak lazım." Ģeklinde fikirlerini
ileri sürdükleri için orayı açamıyoruz maalesef. O nedenle, gürültü olmazsa hem siz
duyabilirsiniz hem de ben duyabilirim. Grup baĢkan vekillerinden rica ederim biraz daha
yüksek sesle konuĢsunlar.
Evet…
ENGĠN ALTAY (Sinop) - Sayın BaĢkan, saat 14.00'ten beri bütün muhalefet partileri olarak
iktidar partisine diyoruz ki: "Doğru olan, (9/3), (9/4), (9/5), (9/6) ve (9/8)'in sırayla
görüĢülmesidir." Dedik, dedik, dedik, Nuh dediler, peygamber demediler ve Ģimdi böyle bir
noktaya geldik. ġunu asla kabul edemem, doğal olarak siz de kabul edemezsiniz: "Bundan
sonraki diğer esas numarası verilmiĢ soruĢturma önergeleri görüĢülemez." ifadesi asla olamaz.
Öte yandan Ģu da var: (9/8)'de olup da (9/3)'te, (9/4)'te, (9/5)'te, (9/6)'da olmayan, Türk Ceza
Kanunu'nda karĢılığı olan suçlar var. Bir örnek vereyim, mesela bir tek Zafer Çağlayan'la
96
ilgili bizim verdiğimiz önergedeki Türk Ceza Kanunu'nun suç karĢılığı ve Kaçakçılıkla
Mücadele Kanunu motamot örtüĢmektedir. Örneğin, Muammer Güler'le ilgili Türk Ceza
Kanunu'nun 283'üncü maddesi de var iktidar partisininkisinde, bizde yok. Yani, biz Muammer
Güler'in 283'ten suçlanmasını öngörmemiĢiz. Aynı Ģekilde, Egemen BağıĢ'ın 255, nüfuz
kullanma bizde öngörülmemiĢ yani bizim önergemizde bu yok. Aynı Ģekilde, Erdoğan
Bayraktar'ın 255 bizde öngörülmemiĢ, (9/8)'de var. Yani, esasen, bu önergeler her ne kadar
motamot, aynı gibi görünse de sizin de tetkik ettiğinizde göreceğiniz üzere, Zafer Çağlayan'la
ilgili önergenin dıĢındaki bütün önergelerde isnat edilen Türk Ceza Kanunu karĢılığı suçlarda
farklılıklar var. Ġsterseniz bir beĢ dakika ara verin, tetkik edin, bunu siz de göreceksiniz.
BAġKAN - Siz yoktunuz Sayın Altay, ben zaten okudum.
ENGĠN ALTAY (Sinop) - Bu bakımdan, bizim önergelerimizin görüĢülmesi Anayasa'nın bize
verdiği bir haktır, millî iradeye verdiği bir hak ve teminattır.
BAġKAN - Ben o konuda fikrimi söyledim, aynı fikirdeyiz.
ENGĠN ALTAY (Sinop) - Hem de yani Ġç Tüzük'ün amir hükmüdür. Ben bunu arz etmek
istedim efendim.
BAġKAN - Sayın Vural, buyurun.
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Evet, teĢekkür ederim Sayın BaĢkan.
Biz de bunu defalarca ifade ettik çünkü aslında Adalet ve Kalkınma Partisinin kabul ettiği
önergede, Erdoğan Bayraktar'la ilgili fiilî bir irtibat olmamasına rağmen diğer bakanlar aynı
fezlekede yer aldı. Bundan sonraki süreç içerisinde… Hatta Erdoğan Bayraktar "Beni ne
yaparsanız yapın, görevden alabilirsiniz ama rüĢvet ve yolsuzlukla ilgili bir iddiadan dolayı
53
kabineden ayrılmayayım." demesine rağmen Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu, Erdoğan
Bayraktar'ı rüĢvet ve yolsuzlukla ilgili bir Meclis soruĢturmasına dâhil etti. Aslında,
gerçekten, bu bakanlarla ilgili, 3 bakanla ilgili iddialarda bir fiilî irtibat var ama Erdoğan
Bayraktar'la ilgili bir fiilî irtibat yoktu. Buna rağmen, Adalet ve Kalkınma Partisi fiilî bir
irtibatın olduğu konusunda bir kanaat oluĢturmuĢ olacak ki bundan önce, kapanmadan önce
bu fiilî irtibatın BaĢbakan tarafından sağlandığına iliĢkin bir kanaat olduğunu ifade etmiĢtim.
Gerçekten, bu durumda Adalet ve Kalkınma Partisinin yanlıĢ bir soruĢturma önergesi
sonucunda bu noktaya gelindi.
ġimdi, bundan sonraki süreç içerisinde yapılması gereken husus, Adalet ve Kalkınma
Partisinin belki de bu konuda, soruĢturma önergelerinde -bundan sonraki soruĢturma
önergelerinde de- ilk önergede olduğu gibi, muhtemelen kabul oyu vermek suretiyle bu
komisyonların birlikte çalıĢmasını sağlaması en sağlıklı yol olacaktır. O bakımdan, bundan
sonraki süreç içerisinde de bu komisyon raporlarının, önergelerinin görüĢülmesi kaçınılmaz
gibi gözükmektedir çünkü biliyorsunuz usul tartıĢması yaptığımız zaman, "Sizinkini daha
sonra görüĢelim." dediğimiz zaman "Hayır, DanıĢma Kurulu karar aldı bunları görüĢmek
üzere." dendi. Oysa, bunu yapmasaydılar, bugün, bu noktada böyle bir problemle
karĢılaĢmayacaktık. Kendileri yaptılar, kendileri ettiler, kendileri buldular efendim.
97
TeĢekkür ederim.
BAġKAN - ġimdi, Ģöyle bir Ģey yapabilir miyiz? Yani, bu karĢılıklı itirazlar, konuĢmalar
sürecek.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Sayın BaĢkanım, izin verirseniz öncelikle…
BAġKAN - Ġzin vereceğim fakat Ģunu söyleyeyim: Aynı birinci bölümde olduğu gibi bir usul
tartıĢması ben açabilirim dolayısıyla ama…
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Sayın BaĢkan…
BAġKAN - Hayır, ben fikrimi belirttim. Aynı Ģey olabilir. Ha, Ģimdi sizi dinleyeyim ama biz
bunu görüĢmek durumundayız. Yani, benim demin öbüründe olduğu gibi "GörüĢmüyoruz."
deme yetkim söz konusu değil, dolayısıyla bunu resen geçersiz kılmadığından dolayı,
baĢlangıçta açarken de okuduğum gibi devam edeceğiz.
Evet, buyurun.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Sayın BaĢkanım, öncelikle Ģunu belirtelim: AK PARTĠ
milletvekillerinin verdiği soruĢturma önergesinde eski bakanlarımızdan Sayın Erdoğan
Bayraktar'la ilgili rüĢvet konusu veya iddiası söz konusu değildir. Bunu altını çizerek
söylüyorum. Burada çok açık bir Ģekilde sadece iki suçla ilgili olarak Sayın Bayraktar'la ilgili
soruĢturma komisyonu kurulması önerilmektedir. Böyle bir durum yoktur, doğru değildir,
gerçeği yansıtmamaktadır. Bu önemlidir.
Ġkincisi, Sayın Altay'ın ifade ettiği gibi, gerçekten AK PARTĠ milletvekilleri tarafından
verilen ve kurulması kabul edilen Genel Kurul tarafından ve ayrıca diğer gruplara mensup…
(CHP sıralarından "Duyamıyoruz." sesleri)
BAġKAN - Ne yapalım?
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - …arkadaĢların da kabul oyu verdiği, kurulmasını
onayladığı soruĢturma komisyonu daha çok, daha geniĢ kapsamlı bir inceleme, soruĢturma
yapacak. Yani, kendilerininkinde olmayan bazı fiiller ve Türk Ceza Kanunu'nun ilgili
maddelerini de içerecek Ģekilde, iĢte TCK'nın 283 ve 255'inci maddeleri, iki ayrı bakanla
ilgili; bu daha güzel Sayın BaĢkan yani onlarınkinde olmayan, daha geniĢ kapsamlı. Özellikle
konuĢmalarımızda biz bunu ısrarla ifade ettik "Bugüne kadar kamuoyuna yansıyan bütün bu
iddiaların araĢtırılması için biz bunu veriyoruz." diye ve kabul edildi, nitekim Ģu anda
komisyon kurulacak, kuruluyor, kurulma kararı verildi. Dolayısıyla, onların soruĢturma
önerdikleri komisyon kurulsa bile bunları inceleyemeyecek. Ayrıca, aynı konuda aynı kiĢiler
hakkında, ifade ettiğim gibi, iki tane komisyon çalıĢamaz Sayın BaĢkan. Kim hangi görevi
yapacak? Yani, bu neye benziyor, bakın, böyle bir Ģey olamaz.
BAġKAN - Sayın Canikli, bunların hepsini anlıyorum.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Sayın BaĢkanım, bir dosyanın iki ayrı savcıya verilmesi
gibi bir durum söz konusu Ģu anda.
BAġKAN - Bütün bunları, bakın…
98
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Evet, aynen böyle çünkü sonuç itibarıyla soruĢturma
komisyonları savcıların yaptığı iĢi yapıyor. O yetkiyle ve içerik olarak o sıfatla bu görevlerini
ifa edecekler. Bir dosya -aynı içerik, aynı fiiller- iki ayrı savcıya verilemez. Aynı orada
olduğu gibi, Ģu anda iki ayrı komisyon kurulmasını öneren bir önerge… Birincisi kabul
edildikten sonra ikincisi kabul edilemez ve görüĢülemez.
BAġKAN - ġimdi, bunların hepsini anlıyorum.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Ama usul tartıĢmasına gerek görmüyoruz.
BAġKAN - Ha, ama o zaman usul tartıĢmasına gerek… Yani, talep etmiyorsanız siz, siz talep
ettiğiniz takdirde açacaktım, etmiyorsanız…
54
Ben konuĢmamın baĢında, Meclisi açtığımda bir kanaat belirttim. Dolayısıyla, biz bu
soruĢturma önergelerini görüĢmek zorundayız. Dolayısıyla, görüĢmeye devam edeceğiz.
Herkesin itirazları, konuĢmaları geçtiğine göre, usul tartıĢması da istemediğinize göre
sanıyorum devam edebiliriz.
ġimdi, 2'nci sırada yer alan, Ġstanbul Milletvekili Sayın Ali Özgündüz ve 60 Milletvekilinin;
bir soruĢturma dosyasında yer alan bir Ģüphelinin sahte belgelerle ihracat karĢılığı Halk
Bankasından çektiği paralarla altın alıp Ġran'a ihracat iĢlemlerinde kolaylık sağlamak, Ġstanbul
Havalimanına inen bir uçakta bulunan altınla ilgili kaçakçılık eyleminin adli ve idari
soruĢturmasını engellemek, ithalat ve ihracat iĢlemlerine aracılık eden Halk Bankasının
komisyon oranının düĢürülerek zararına yol açmak suretiyle yirmi sekiz defa rüĢvet aldığı ve
bu eylemlerin Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'na muhalefet, Türk Ceza Kanunu'nun 204'üncü
maddesinde düzenlenen resmi belgede sahtecilik ve 252'nci maddesinde düzenlenen birden
çok kez rüĢvet almak suçlarına uyduğu iddiasıyla Ekonomi Eski Bakanı Mehmet Zafer
Çağlayan hakkında bir Meclis soruĢturması açılmasına iliĢkin (9/3) esas numaralı önergesinin
görüĢmelerine baĢlıyoruz.
2.- Ġstanbul Milletvekili Ali Özgündüz ve 60 Milletvekilinin; bir soruĢturma dosyasında yer
alan bir Ģüphelinin sahte belgelerle ihracat karĢılığı Halk Bankasından çektiği paralarla altın
alıp Ġran'a ihracat iĢlemlerinde kolaylık sağlamak, Ġstanbul Havalimanına inen bir uçakta
bulunan altınla ilgili kaçakçılık eyleminin adli ve idari soruĢturmasını engellemek, ithalat ve
ihracat iĢlemlerine aracılık eden Halk Bankasının komisyon oranının düĢürülerek zararına yol
açmak suretiyle yirmi sekiz defa rüĢvet aldığı ve bu eylemlerin Kaçakçılıkla Mücadele
Kanunu'na muhalefet, Türk Ceza Kanunu'nun 204'üncü maddesinde düzenlenen resmi
belgede sahtecilik ve 252'nci maddesinde düzenlenen birden çok kez rüĢvet almak suçlarına
uyduğu iddiasıyla Ekonomi Eski Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan hakkında bir Meclis
soruĢturması açılmasına iliĢkin önergesi (9/3)
BAġKAN - Bu görüĢmede sırasıyla önergeyi verenlerden ilk imza sahibine veya onun
göstereceği bir diğer imza sahibine, Ģahısları adına üç üyeye ve son olarak da hakkında
soruĢturma açılması istenmiĢ bulunan Ekonomi eski Bakanı Sayın Zafer Çağlayan'a söz
verilecektir.
99
KonuĢma süreleri onar dakikadır. (Madde 108 ve 60)
Meclis soruĢturma önergesi Genel Kurulun 8/4/2014 tarihli 73'üncü BirleĢiminde okunmuĢ ve
bastırılarak sayın üyelere dağıtılmıĢtır. Bu nedenle soruĢturma önergesini tekrar
okutmuyorum.
Söz alan sayın milletvekillerinin isimlerinin önce hepsini okuyacağım ondan sonra sırayla
konuĢmaya çağıracağım, isimlerini okuyorum: Önerge sahibi Ġstanbul Milletvekili Sayın Ali
Özgündüz; Ģahıslar adına Antalya Milletvekili Sayın Mehmet Günal, Ġstanbul Milletvekili
Sayın Mustafa Sezgin Tanrıkulu, Antalya Milletvekili Sayın Sadık Badak; hakkında
soruĢturma açılması istenen eski bakan Sayın Mehmet Zafer Çağlayan, Ekonomi eski Bakanı.
Ġlk söz, Ġstanbul Milletvekili Sayın Ali Özgündüz'e aittir.
Buyurunuz Sayın Özgündüz. (CHP sıralarından alkıĢlar)
ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Ġstanbul) - TeĢekkür ediyorum Sayın BaĢkan.
Değerli milletvekilleri, sözlerime baĢlarken yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
ġimdi, meĢhur bakan, saatçi bakan Zafer Çağlayan hakkındaki önerge üzerine konuĢacağım.
Kendisi burada mı, bilmiyorum. Az önce konuĢmasında bu saatle ilgili fatura gösterdi, o
faturayı görmek isteriz. Bu fatura, yine, duyduğumuza göre, geriye doğru sonradan alınan bir
sahte fatura.
Değerli arkadaĢlar "Aldım." diyor, "Ben kendim sipariĢ verdim." diyor. Allah aĢkına bunu bir
sorun, 300 bin franklık bir saat yurt dıĢından geldiği zaman -bunun vergisi yaklaĢık 160 bin
lira- vergisini de ödemiĢ mi bu bakanınız? Bunu bir sorun, Allah aĢkına. Yani, fatura
göstermekle falan olmaz. ġimdi söylemiyorum o faturanın hangi saatçiden alındığını,
gerekirse oraya kadar çıkarırız.
CELAL DĠNÇER (Ġstanbul) - Nasıl ödemiĢ, çekle mi ödemiĢ?
ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) - Bu arkadaĢ, bu bakan… Bu Ģekilde olmaz. Faturasını
ödemiĢse bugün de taksaydı ya koluna, gösterseydi övünerek, utancından takamıyor bile.
(CHP sıralarından alkıĢlar) Evindeki piyanonun da faturası var mı acaba, piyanonun?
Bunları, bu bakanları besleyen, "Mama vermek lazım." diyen Rıza Sarraf ne diyor biliyor
musunuz bu Bakanla ilgili? "Timsah geliyor." Bunu da söyleyeyim, bilesiniz. "Timsah" diye
nitelendiriyor Türkiye Cumhuriyeti'nin bir bakanını. Ya, insan hakikaten utanır yani buraya
çıkıp da bir de dinden imandan, hacdan bahsediyor. RüĢvetçi adamın özel uçağıyla nasıl
gidilir umreye? Bu hangi inanç, hangi anlayıĢ, ne biçim bir anlayıĢ, hayret ediyorum.
55
Değerli arkadaĢlar, bu arkadaĢları hak ettikleri yere, Yüce Divana gönderelim ki orada
savunma hakkını kullansınlar, sonuna kadar kullansınlar. Orada sorgulansın -biz de gidelim, o
duruĢmayı izleyelim- ayakta bir sorulsun: "Mehmet Zafer Çağlayan; ana adın, baba adın,
doğum tarihin, nereden geçiyorsun?" "Varlıklı ailedenim." diyor ya.
100
SoruĢturma komisyonu kurulacak. Size rica ediyorum, söylüyorum: 3628 sayılı Mal
Bildiriminde Bulunulması, RüĢvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu var; açın, okuyun. O
kanuna göre, bu tür iddiayla ilgili soruĢturma açıldığı zaman, siz, ilgili Ģahıslardan ve üçüncü
dereceye kadar kan hısımlarından, ikinci dereceye kadar sıhri hısımlarından da mal beyanı
istemek zorundasınız. SoruĢturma komisyonuna seçilecek arkadaĢları Ģimdiden bu konuda
uyarıyorum; mal beyanlarını isteyin, yetkiniz var, çünkü savcı gibi soruĢturma yapacak bu
komisyon. Meclis BaĢkanlığından isteyin, bu Bakan ne zaman bu saatin faturasını vermiĢ, mal
beyanında ne zaman bildirmiĢ? Oğlunun geliri neymiĢ, oğlunun mal beyanında neler varmıĢ
bir sorun.
Değerli arkadaĢlar, banka dekontları var, göreceksiniz. ġu anda, diyorsunuz ya "paralel yapı"
falan, hem de o ekibin bankasından gönderilen paralar var.
Yine, bu saat gelirken, x-raydan geçerken görüntüleri var. Bu saati getiren kiĢi, ta
Cenevre'deyken özel kalem müdürünü arayarak "Senin de bir ihtiyacın var mı, çoluk
çocuğuna bir Ģey ister misin?" diyor. Bu görüĢmeler var. Bunları, tabii, Ģu andaki milletvekili
arkadaĢlar bilmiyorsunuz çünkü dosyayı bilmiyorsunuz, delilleri bilmiyorsunuz ama
soruĢturma komisyonuna giden arkadaĢlardan rica ediyorum, onlarla konuĢun, onlardan bu
dokümanları alın, siz de bir inceleyin.
Dolayısıyla, bu arkadaĢlar hak ettikleri yere yani mahkemeye, bağımsız mahkemeye gitsinler,
orada hesap versinler. Beraat ederlerse sorun yok. Gelsinler "Beraat ettik kardeĢim, alnımız
açık, baĢımız dik." diye o zaman desinler ama Ģu aĢamada yani daha soruĢturma komisyonu
kurulmadan, deliller toplanmadan biz böyleyiz, öyleyiz, bu kadar imanlıyız, bizim imanımızı
sorgulayamazsınız, falan, filan Ģeklinde, yine din-iman ticareti yaparak, bu yolsuzluktan, bu
hırsızlıktan kurtulamazlar. Ortada -affınıza sığınırım- bir pislik var. Bu pisliğin üstünü
kapatmaya kalkarsanız bu necaset bulaĢır, sirayet eder, dolayısıyla sorumluluk olur.
Tebrik ediyorum grubunuzu, iktidar partisi grubunu, soruĢturma açılması yönünde oy
kullandınız. Doğrusu da buydu. Yalnız, eğer siz "Komisyonda biz bu iĢi kapatırız, aklarız."
diye düĢünüyorsanız, o zaman hırsızlık yapmasanız da hırsızlık yapanların suçuna ortak
olursunuz. Bunun gerek bizim beĢer hukuku açısından gerek ilahî hukuk açısından hükmü
budur, ortak olursunuz.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - SoruĢturma komisyonu neye karar verirse odur yani
müdahale etmeyin. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Kaçmayın. Kaçmayın.
ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) - SoruĢturma komisyonu bir rapor hazırlayacaktır, Genel
Kurula gelecektir.
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Kahvaltı yapın, kahvaltı. Kahvaltı yapacak mısınız Yüce Divanla
ilgili?
BAġKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen…
ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) - Genel Kurul karar verecektir. Genel Kurulun kararına göre…
SoruĢturma komisyonu karar vermez.
101
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Öyle bir yönlendirme olamaz.
ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) - Sayın Canikli, dinlerseniz…
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Yüce Divana göndermek için kahvaltı yapacak mısınız?
ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) - SoruĢturma komisyonu konuyu soruĢturacaktır, bir rapor
hazırlayacaktır.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Komisyon kurulmadan suçlamayın. Herkes vicdanıyla
karar verecektir.
ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) - Vicdanıyla hareket etsin.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Elbette… Aksi düĢünülemez bile.
Öyle yaparsanız böyle olur, Ģöyle yaparsanız böyle olur diyemezsiniz.
ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) - Bakın, soruĢturma komisyonu soruĢturmayı yaptıktan sonra
buraya sunacaktır ama arkadaĢlarımızın, milletvekillerinin bu konuyu bilmeleri gerekiyor.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Kimse aklanmayacak.
ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) - Sadece soruĢturma komisyonuna seçilen sizin 9 kiĢinizin
bildiği evraklarla bu arkadaĢlar karar veremez.
Bakın, uyarıyorum, 3628 sayılı Kanun'u açın okuyun, rüĢvet suçlamasıyla suçlanan kiĢinin
üçüncü dereceye kadar kan hısımlarının mal beyanını araĢtırmak zorundadır bu komisyon,
Ģimdiden görevlerini hatırlatıyoruz.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Öyle bir Ģey varsa gerekeni yapar arkadaĢlar, hiç merak
etmeyin.
56
ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) - Değerli arkadaĢlar, bu Zafer Çağlayan 3/9/2012 tarihinde bir
gazetenin -söylemeyeceğim- ekonomi sayfasına bir beyanat veriyor: "Bu yapılan ihracat
baĢarısının altında kim ne sebep ararsa arasın, Türkiye ihracatını yapmaya devam edecektir.
Bilhassa altın ihracatı ile ilgili farklı sözleri söyleyenler eğer mutlaka ahlaksız arıyorlarsa
kendileri aynaya baksınlar, ahlaksızın kim olduğunu görürler." Bunun üzerine, bir hafta sonra,
11/9/2013'te 2 milyon euro gönderiliyor hesaba. Zafer Çağlan baktın mı aynaya, ahlaksızı
gördün mü, ahlaksızı gördün mü, bakıyor musun aynaya? (CHP sıralarından alkıĢlar) Yani,
bunun üzerine, efendim, kim ahlaklıymıĢ, kim ahlaksızmıĢ aynada baksın, görecek.
Zafer Çağlayan'la Rıza Sarraf arasında ilk rüĢvet iliĢkisi 19 Mart 2012'de baĢlıyor değerli
arkadaĢlar. Dediğimiz gibi, toplam rüĢvet 52 milyon dolar, bu toplamı. 30 milyon 53 bin 600
euro, 6 milyon 776 bin 750 dolar, 3 milyon 465 bin TL -ki, bu, banka hesabıyla, Bank Asya
üzerinden giden bir paradır, söyleyeyim, dekontu da var- 300 bin Ġsviçre frangı değerinde
saat.
102
BaĢka bir Ģey söyleyeyim mi değerli arkadaĢlar? Yani, hakikaten, bunu söylemeyecektim ama
o savunması üzerine söylemek zorundayım: 12 Nisan 2013'te oğlu evlendi biliyorsunuz. 27
Mart tarihinde, yani düğünden on beĢ gün önce, Nuruosmaniye'de bulunan -kuyumcunun
ismini söylemiyorum- değerli taĢlar satan meĢhur mücevheratçıdan 3 takım mücevherat
alınıyor, 2 milyon 684 bin 11 dolara, 2 milyon 684 bin dolara, 3 takım.
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Vay, vay, vay!
ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) - Birisini eĢine takıyor, birisini öbür gelinine, birisini de
düğünde evlenecek o gelinine takıyor. RüĢvet parasıyla gelinine takı takıyor, bu ne biçim bir
anlayıĢtır? Yani, bir de gelmiĢ, burada ahlaktan bahsediyor, aynaya bakmaktan bahsediyor.
(CHP sıralarından alkıĢlar)
Değerli arkadaĢlar, yani, hakikaten sizin gruba güveniyorum yani sizin grubunuzda pırıl pırıl
arkadaĢlarımız var. Bizim yapacağımız iĢlem yani bu yüce Meclisin yapacağı iĢlem, Ģüphe var
ise, yeterli emare, delil var ise bu insanları Yüce Divana göndermektir, hak ettikleri yere.
Orada, efendim, o "tape"ler böyleydi, öyleydi, faturaydı; sahte miydi, değil miydi? O
savunmalarını orada yapacaklar. Bunları da mahkeme değerlendirecek, yüce mahkeme
değerlendirecek. Avukatları olacak, savunmalarını yapacaklar, biz de gidip izleyeceğiz.
DuruĢmalar halka açık, alenidir, izleyip göreceğiz.
Bahsettiği soruĢturma, müfettiĢ, altın ihracat Ģeyiyle ilgili, Gana'dan gelip Dubai'ye
gönderilen altınla ilgili sizin Bakanlığınız, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Gümrük
MüfettiĢliğinin hazırladığı rapor var. Burada usulsüzlüğü açıkça söylüyor. 1,5 ton altından
değerli arkadaĢlar, 1.208 kilosu yurt dıĢına gidiyor, yaklaĢık 300 kilosu -yani burada kargoda
1.500 kilogram altın deniyor, 1.208 kilogramı çıkıĢ yapıyor- Ģu anda yok, piyasada yok,
içeride yani. Bu para ne oldu, birilerine rüĢvet mi verildi, ne yapıldı onu bilmiyoruz.
Dolayısıyla…
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Vay, vay, vay, vay!
ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) - Bir de -öbür konuĢmamda bahsedeyim, sürem bitti- bu kiĢileri
ayrı ayrı yargılamamız gerekir diyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.
TeĢekkür ediyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkıĢlar)
BAġKAN - TeĢekkür ederim Sayın Özgündüz.
ġahıslar adına ilk söz, Antalya Milletvekili Sayın Mehmet Günal'a aittir.
Buyurun Sayın Günal. (MHP sıralarından alkıĢlar)
MEHMET GÜNAL (Antalya) - TeĢekkür ederim Sayın BaĢkan.
Değerli milletvekilleri, akĢamın ilerleyen bu saatinde hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Maalesef, yine, kamuoyundan kaçırılan baĢka bir oturumdayız.
103
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Hepsi yayında.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Sayın Canikli çok uğraĢtı, çabaladı ama milletin aklıyla alay
etmenin anlamı yoktur…
RECEP ÖZEL (Isparta) - Samanyolu falan hepsi canlı yayında ya.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - …sizden biz alıĢtık, siz beĢ yıllık kalkınma planını dahi
pazartesi görüĢtünüz ya, beĢ yıllık kalkınma planını dahi. Utandığınız bir Ģey olursa, sıkılacak
bir Ģey olursa "Aman millet duymasın!" diyorsunuz ama burada…
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Mehmet Bey, herkes izliyor, Ġzlemek isteyen izliyor.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Bu normaldir, suçluluk psikolojisi içerisinde bunları
mümkün mertebe kapatmak, "Herkes duymasın, uğraĢmayalım." demekten daha doğal bir Ģey
olamaz. Bunu anlayıĢla karĢılıyoruz yani kabul etmiyoruz ama bu suçluluk psikolojisinden
kaynaklandığını da biliyoruz. Gerçi siz de aslında az önce kabul etmiĢ olduğunuz komisyon
kurulması kararıyla beraber kısmen bu iddiaların ciddi olduğunu kabul etmiĢ oldunuz ama az
önce Sayın Canikli'nin imasından ortaya çıktı ki bunlar hemen bu komisyon aracılığıyla
oylanacak, aklanacak zannediyorsunuz.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Mehmet Bey, "Komisyonu yönlendirmeyin." diyorum
ben. Böyle bir Ģey söylemiyorum ben. "Böyle karar verirse doğrudur, böyle karar verirse
yanlıĢtır." olmaz öyle.
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Niye? Sabah kahvaltıda ne konuĢtunuz?
57
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sen SayıĢtayı yönlendiriyorsun.
MEHMET GÜNAL (Devamla) -ġimdi, burası maalesef aklama partisi oldu artık, aklama
partisi bu sefer burada komisyondaki çoğunluğunu sağlayarak aklayamayacak. Lütfen
kimsenin aklıyla dalga geçmeyin, millet bunu yutmuyor.
Burada kalkıp bir hakaret oldu diye muhalefete mensup milletvekiline kınama cezası verirken
-Sayın Yakut burada, Ģahittir; o, kürsüde oturuyordu- üç oturumluk cezayı önerdiği zaman
eller kalktı ve bir grup disiplini içerisinde -tebrik ediyorum sizi- bunu dahi akladınız ama
burada bu alacağınız karar, komisyonda çoğunluğunuza güvenerek alacağınız karar o
bakanları aklamayacaktır. Gerçek aklama yeri varsa o zaman burada yaptığınız delikanlılığı
hep beraber kaldıralım, komisyon kararından sonra oylayalım. O zaman görelim bakalım
Yüce Divandan aklanabiliyor mı.
Dolayısıyla, Ģimdi…
RECEP ÖZEL (Isparta) - Önergeyi konuĢ, önergeyi ya. O zamanki komisyonun yaptığını
konuĢmayalım.
104
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Önergeye geçiyorum ama Sayın Canikli'nin dediği gibi biz
burada bu önergenin içerisinde ne fezlekeye ne eklerine ulaĢamadık.
ÜNAL KACIR (Ġstanbul) - Komisyon ulaĢacak, merak etme.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Ben, Ģimdi, gece çok düĢündüm, ne konuĢacağım, ne geldi,
sordum, Meclis BaĢkanlığına dilekçeler verdik, Sayın Vural baĢlarken hatırlattı, çok fazla
düĢündüğüm için dalıp gitmiĢim. Bir rüya gördüm, kan ter içerisinde uyandım. Önüme bir
sürü sorular sordular, bir sınava tabi tutulmuĢ gibiyim; çoktan seçmeli var, doldurmalı var.
ġaĢırdım, panik içerisindeyim, böyle de sanki çok önemli bir sınav içindeymiĢim gibi
telaĢeyle baktım. Dediler ki: "Hızlıca, film gibi önünden geçireceğiz. Burada ne görürsen
onları söyleyebilirsin." Baktım ama kalkar kalmaz hemen aklımda kalanları yazdım. Ben
bunların çoğuna cevap veremedim hakikaten. ġimdi bunların bir kısmını sizlere soracağım,
belki sizler de yardımcı olursanız hem ben buradan geçmiĢ olacağım…
Örneğin, burada…
ÜNAL KACIR (Ġstanbul) - Rüyanda mı gördün?
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Rüyamda gördüklerimden aklımda kalanı söylüyorum.
ÜNAL KACIR (Ġstanbul) - Allah Allah!
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Çözemedim, belki siz yardımcı olursunuz Sayın Kacır!
ÜNAL KACIR (Ġstanbul) - Not alacağım, yavaĢ söyle!
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Mesela, az önce Sayın Ali Özgündüz söylerken Sayın
Bakanın açıklamasından bahsetti "hayalî ihracat ile altın ihracatından bahsedenler" diye.
ġimdi, Ģöyle bir soru vardı; diyor ki: "Buradaki hayalî altın ihracatını savunmanın karĢılığı
nedir?" Altta yazıyor: "1 milyon, 2 milyon, 3 milyon, 4 milyon euro." Çok hızlı geçtiği için
ben tarayamadım. Yani az önce 2 milyon mu demiĢti Ali Bey?
ĠLHAN DEMĠRÖZ (Bursa) - Evet.
OKTAY VURAL (Ġzmir) - 2 milyon…
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Yani, hemen ertesi gün hesabına geçmiĢ, iddialar böyle,
bilmiyorum. Acaba hangisidir diyorum?
ÜNAL KACIR (Ġstanbul) - Yani, rüyanda gördün!
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Öbür tarafta Ģöyle bir soru daha var, diyor ki: "Hayalî altın
ihracatı tehlikeye girince çok pahalı olan gıda ve ilaç ihracatı transit ticareti üzerinden bu
iĢlemi yapmayı hangi cin fikir akıl etmiĢtir?" Yazıyor altında: "Zafer Çağlayan, Süleyman
Aslan…" Alta doğru yazmıĢ. ġimdi yine baktım, acaba "Hepsi" Ģıkkı var mı diye, onu da
göremedim. Sonra baktım, aralarda açıklamalara baktım, resmî olarak bugün Süleyman
Aslan'ın icadıymıĢ. Yani, transit ticaret olunca daha pahalı fatura kesebiliyorlar.
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Çete, çete ya! Paralel çete!
105
MEHMET GÜNAL (Devamla) - BaĢka bir soru daha geçti burada. ġimdi, hakikaten, birçok
soru var. En çok merak ettiklerimden biri buydu, biraz ipucu buldum ama. ġöyle bir mesaj
geçmiĢ: "18 kapalı, 11'e geç ne demek?"
"A) 18 no.lu yolda inĢaat var, 11 no.lu yoldan git.
B) 18 no.lu telsiz frekansından 11'e geç.
C) Sonu 18'le biten telefondan 11'le bitene geç, dinlemeye takılmayalım."
D Ģıkkı hiç aklımıza gelmedi, ne diyor: "D) 18 no.da iĢlenmiĢ 2 telefondan 11 no.da iĢlenmiĢ
diğer 2 telefona geç."
OKTAY VURAL (Ġzmir) - ġifreli!
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Yani, sonra baktım, hakikaten garip. "Bütün telefonlar
bakanlar arasında ĢifrelenmiĢ." diyor, bunu da anlayamadım yani rüyada böyle ter
içerisindeydim. Yine baktım, altından acaba buna neden geçildi diye düĢündük.
ÜNAL KACIR (Ġstanbul) - AkĢam ne yedin de yattın sen ya?
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Vallahi hep bunu düĢündüm, ne konuĢacağım bugün diye
hep stres oldum, onun için oldu.
58
Baktım, acaba neden geçmiĢler dedim. Meğer, altın ihracatına Amerika ambargoyu koyup
Halk Bankasına da ihtarı çekince bunlar yeni fikir bulmuĢlar, gıda ve ilaca geçmiĢler. Yani,
gerçekten inanamadım, hâlâ inanamadım ama esas soru burada.
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Konvertibl rüĢvetçi bunlar!
MEHMET GÜNAL (Devamla) - ġimdi, bizde bir tane denizci var, sizde de var mı
bilmiyorum. Sağ olsun Ali Torlak Bey… Ali Bey, ben merak ediyorum, 5 bin tonluk bir
gemiye 150 bin tonluk bir fatura nasıl gönderilir, denizcilik kuralları içerisinde bu mümkün
müdür? Bu da bir soruydu, bunu cevaplayamadım, sizlere bırakıyorum. Ali Bey'in
Ģahitliğinde, mümkünse, bilemiyorum, 5 bin tonluk bir gemiye 150 bin tonluk malı nasıl
yüklediler, onu da anlayamadım.
OKTAY VURAL (Ġzmir) - AlkıĢlamak lazım, fazla ihracat yapmıĢlar. Ġhracat rekoru bu.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Yani en çok çuvalladıklarından bir tanesi buydu. Sonra
sordum, sahte konĢimento düzenlenerek oluyormuĢ, "5 bin"in yerine "150 bin"
yazıyormuĢsunuz. "KonĢimentoda 150 yazdığı zaman önemli değil." diyorlar, kontrol eden de
yok. Hakikaten, değerli arkadaĢlar, buralarda, bakıyoruz ama…
BaĢka bir soru daha var. Bitireceğim, sorularım… Yani, bana yardımcı olabileceğiniz… Artık
herhâlde birkaçını arkadaĢlar cevapladı. Diyor ki: "Bu iĢlerin kolaylaĢtırılması karĢılığında
Rıza Sarraf'tan alınan komisyon kaçtır?"
106
A) Binde 2
B) Binde 3
C) Binde 4
D) Binde 5
(MHP sıralarından "D Ģıkkı" sesleri)
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Nasıl D Ģıkkı? 9 tane iĢ var; Süleyman Aslan'ınki var, Zafer
Çağlayan'ınki var, bir öbür iĢten var, bir bu iĢten var. ĠĢler karıĢınca yüzde 5'ten 4'e düĢmüĢ,
3'e düĢmüĢ.
ÜNAL KACIR (Ġstanbul) - Hepsini rüyanda gördün ha!
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Filmde bir sürü Ģey geçince benim kafam karıĢtı. ġimdi,
hangisi acaba hangisiydi, bilemedim ki. "3'le 5 arasında" diyor. 4 olmuĢ, 5 olmuĢ.
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Üzümünü yiyorlar, bağını sormuyorlar, boĢver.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Hakikaten Ģimdi… Sonra düĢündüm. ġimdi diyorum ki
hani, bu yarıĢma vardı, joker hakkı kullanıyorlar. Dedim: Bir arkadaĢı arasam sorsam. Hadi
burada Ali Torlak'a sorduk. Yani, bu komisyon iĢini de herkes bilmez. Acaba dedim,
seyirciye mi sorsak joker hakkımızı kullanıp, kaçtır yani bir Ģekilde bulmam lazım. Vallahi,
yoksa sınavdan kalacağım. Sonra baktım. Aklımdan bir an oran geçmedi ama toplam 38
milyon euro muydu, miktar geçti. "O da doğru olmaz, biz komisyon oranını soruyoruz."
dediler. Vallahi, böyle kan ter içerisinde rüyadan uyandım, soruların hepsini hatırlamıyorum
ama o anda dedim ki: Ya, bu nasıl bir Ģeydir? Kendi kendime bunları düĢünüyorum. O ara
rüyanın sonuna doğru uyandığım aĢamayı hatırlıyorum arkadaĢlar. Ak saçlı, ak sakallı, nur
yüzlü bir ihtiyar yaklaĢtı: "Evlat, kafan çok karıĢmıĢ görünüyor, öyle mi?" dedi. "Evet dede."
dedim. "Niye?" dedi. "Vallahi, neden bu rüĢveti verenler ve alanlar serbest bırakıldı ama öbür
tarafta mal varlıklarından tedbir de kaldırıldı? Bu tarafa bakıyorsunuz, hâkimler, savcıların
hepsiyle ilgili HSYK karar almıĢ. Doğru dede, vallahi bunu düĢünüyorum." dedim Yani,
aklım ermiyor, bir tarafta bunları yargılıyorsunuz… "Peki, baĢka ne oldu?" dedi, "Vallahi
bunu düĢünüyordum ama bir taraftan buna benzer baĢka tezatlar var, ben kaç gündür bunu
düĢünüyorum: Bir tarafta Engin Alan içeride, öbür tarafta Sebahat Tuncel dıĢarıda,
KCK'lıların hepsi serbest kaldı. Buna da aklım ermiyor." dedim. Yani, bu nasıl bir Ģeydir:
Bütün muvazzaf subaylar içeride, mücadele edenler içeride, bunlar burada. Efendim, suçlanan
bakanların hepsi içeride, koçlar gibi de savunma yapıyorlar; onların savunma hakkı dahi yok az önce burada sayın bakanlarımız diyordu: "Biz burada konuĢuyoruz." diye- onların hiçbirisi
doğru dürüst savunma yapamadı. "Efendim, ben dört buçuk aydır sürünüyorum, azap
çekiyorum." diyor; dört buçuk senedir sürünenler ne olacak?
Yani, maalesef, bunları söyledikten sonra dedem dedi ki: "Evlat, bu bir fetret devridir. Bu
kadar da fazla canını sıkma, Türk milleti büyük millettir, bunu da aĢacaktır. ĠnĢallah adalet
geç de olsa tecelli edecektir, Allah'ın izniyle bunlar da Yüce Divan da hesap verecektir."
Allah'tan o anda uyanmıĢım. ĠnĢallah, ben de "Amin, amin, amin." diyorum, Yüce Divanda
yargılansınlar. (MHP sıralarından alkıĢlar)
107
BAġKAN - TeĢekkür ederim.
RECEP ÖZEL (Isparta) - BaĢka bir Ģey olmadı mı rüyada?
ÜNAL KACIR (Ġstanbul) - Ya, seçimden önce miydi, sonra mıydı bu rüya?
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Sayın BaĢkan…
BAġKAN - Önce Sayın Canikli.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Hepsi rüyaydı Sayın BaĢkanım.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Sayın konuĢmacı, ismimden de bahsederek, komisyon
kurulduktan sonra onun kararıyla ilgili imada bulunduğumu ifade etti. Onunla ilgili
sataĢmadan söz istiyorum.
59
BAġKAN - Buyurunuz. (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar)
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Değerli arkadaĢlar, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bakın, biraz önce kullanılan ifadeyi sizinle paylaĢmak istiyorum: "RüĢvet alanlar, verenler
serbest bırakıldı." Yani, birileri kararını vermiĢ, bakın birileri kararını vermiĢ, birileri
mahkûm etmiĢ, birileri hüküm vermiĢ. (MHP sıralarından gürültüler) Ġzin verin, lütfen…
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Darbe planı yapanlarla ilgili sen vermedin mi karar?
NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Bakın, arkadaĢlar, söylediğimiz Ģu…
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Darbe planı yapanlarla ilgili sen vermedin mi?
NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - …söylediğimiz Ģu, bakın, söylediğimiz Ģu, eğer
dinlerseniz ben anlatayım ne demek istediğimi.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Hâlâ içerideler sizin yüzünüzden!
BAġKAN - Sayın Günal, lütfen…
NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - PeĢinen kimseyi ne suçsuz ilan edebilirsiniz ne de suçlu
ilan edebilirsiniz. (MHP sıralarından gürültüler)
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Siz suçsuz ilan ettiniz!
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Suçsuz ilan ettiniz ya!
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Onlar 5 senedir yaĢıyor!
108
NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Biz soruĢturma komisyonunu niye kuruyoruz, niye
kuruyoruz?
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Çıkaralım mı arĢivleri?
NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Gerçekleri araĢtırmak için kuruyoruz, bütün bunların
ortaya çıkarılması için kuruyoruz.(CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Ya, ya…
NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - PeĢinen, lehte ya da aleyhte, olumlu ya da olumsuz,
aklayan ya da suçlayan bir yaklaĢım içerisinde olamazsınız, olamazsınız. Evet, olamazsınız,
sizin sorununuz bu iĢte.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - BaĢbakan ne dedi meydanlarda?
NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Böyle bir davranıĢ ön yargılı bir davranıĢtır, hukuki bir
yaklaĢım değildir. Siz hükmetmiĢsiniz, kararı vermiĢsiniz. (CHP ve MHP sıralarından
gürültüler) Onun için benim itirazım buna yani komisyon Ģöyle karar verirse iyidir, böyle
karar verirse kötüdür… Böyle bir yaklaĢım olmaz.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Hani yargı darbesiydi, hani askerlere yapılan yargı
darbesiydi, ne oldu?
NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Komisyonun görevi gerçekleri araĢtırmaktır, hepimizin
görevi gerçekleri araĢtırmaktır. Biz, arkadaĢlarımız peĢinen suçludur ya da suçsuzdur
demiyoruz, diyemiyoruz, demememiz gerekir. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - BaĢbakan ne dedi, BaĢbakan? Meydanlarda ne dedi
BaĢbakan?
NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Biz bütün olayların, iddiaların enine boyuna
araĢtırılması, bütün delillerin ortaya konulması için soruĢturma komisyonu kurulmasını kabul
ediyoruz.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Aklama komisyonu, aklama!
NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Doğru yaklaĢım budur, doğru yaklaĢım budur, onun
dıĢında… Elbette, bakın, komisyonun çalıĢmalarında ortaya çıkan delilleri hiç kimsenin
karartamayacağını ve bu delillerin gösterdiği sonucun dıĢında kimsenin baĢka bir karar
veremeyeceğini biliyoruz biz… (MHP sıralarından gürültüler)
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Zaten kararttınız, Ģu anda kapatıyorsunuz delilleri, Ģu anda
karartıyorsunuz. Delilleri toplayan hâkimleri, savcıları görevden alıyorsunuz.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - …ve bunu bilerek bu komisyonun kurulmasını önerdik
değerli arkadaĢlar, ne yaptığımızın farkındayız. Biz samimiyiz… (CHP ve MHP sıralarından
gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
109
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Kapatıyorsun Ģu anda!
NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - …biz ön yargılı değiliz, gerçeklerin ortaya çıkarılmasını
istiyoruz.
BAġKAN - TeĢekkür ederim Sayın Canikli.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Sizin yaklaĢımınız, bu yaklaĢımınız doğru yaklaĢım
değildir, adaletin tesisini sağlayacak bir yaklaĢım değildir.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Bence sen konuĢtukça duman oluyorsun, en iyisi konuĢma!
NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTĠ
sıralarından alkıĢlar)
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Meydan meydan dolaĢtı BaĢbakan, meydan meydan!
60
MEHMET GÜNAL (Antalya) - "Temiz arkadaĢlarımız" dedi!
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Nerede samimisiniz ya!
BAġKAN - TeĢekkür ederim.
HASĠP KAPLAN (ġırnak) - Sayın BaĢkan, demin hatip bir konuĢma yaparken "Bütün
KCK'liler serbest bırakıldı." dedi. Benim ġırnak'ta bütün belediye baĢkanlarım hâlâ tutuklu,
benim Ġl BaĢkanım tutuklu. Onun için…
BAġKAN - Buyurun.
HASĠP KAPLAN (ġırnak) - Sevgili arkadaĢlar, buraya zaman zaman hatipler çıkıyor,
konuĢmalarında hemen "Bütün KCK'liler serbest." diyor. Benim Ġdil Belediye BaĢkanım
Resul Sadak içerdedir, Cizre Belediye BaĢkanım Aydın Budak içerdedir, Silopi Belediye
BaĢkanım Emin Toğurlu içerdedir, Balveren Belediye BaĢkanım Abdurrezak Yıldız içerdedir,
il baĢkanım Halil Ġrmez içerdedir ve Edirne F tipindedir, mahkemesi ġırnak Ağır Cezada.
Elinizi vicdanınıza koyun, bu kürsüye gelirken Kürtlere düĢmanlığı bırakın ve bizi kimseyle
karıĢtırmayın, hata yaparsanız.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Paradan bahset sen, bırak bunları bırak.
HASĠP KAPLAN (Devamla) - Biz para için, hırsızlık için, rüĢvet için, baĢkaları için, iĢkence
için içeri girmedik. Bizim düĢüncelerimiz ve özgür mücadelemizin uğrunda baĢımız dik;
çıktığımız zaman her yerde çıktık, her yerde konuĢtuk, her yerde de savunuruz, her yerde de
on binlerce arkadaĢımız içerde. Hatip Dicle neden içerdedir, bana söyler misiniz? Bana söyler
misiniz, Sayın Dicle on yıl yattı cezaevinde, buraya fezlekesi geldi, dokunulmazlığı kaldırıldı.
Elinizi vicdanınıza koyacaksınız. Bu ülkede vatanseverlik adı altında hukukun yerine geçen,
devletin yerine geçen Susurluk çetelerini, iĢ adamlarını, siyaset mafya üçgenini, bunun içinde
110
yer alanları, hangi karanlık örgütlerin yer aldığını, hangilerinin darbeci olduğunu, hangilerinin
çeteci olduğunu çok iyi biliyoruz. Onlar burada çıkıp kahraman gibi konuĢacak, benim
insanlarım düĢüncelerinden hâlâ cezaevinde olacak, iki de gelip bu kürsüde bana çakmaya
çalıĢacak! Partime çakmaya çalıĢacak, arkadaĢıma çakmaya çalıĢacak. Çakamazsınız, biz
çakarız.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Çivi gibi çakarız, çivi!
HASĠP KAPLAN (Devamla) - BaĢımız dik, alnımız ak. Biz gelir bu kürsüde konuĢuruz, biz
özgürlüğümüz ve mücadelemiz için buradayız. Özgürlük mücadelesi, ihale, hırsızlık,
koalisyon döneminin Yüce Divan bakanları vardı, Ģimdi de bu bakanlar var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASĠP KAPLAN (Devamla) - Bizimle yarıĢtırmayın, yanlıĢ yerde ararsınız.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sen paradan bahset ya! Millet malı götürmüĢ, sen neden
bahsediyorsun?
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Müsaade ederseniz, Ģimdi…
ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - Tutanaklara geçmesi açısından da bir Ģey ifade edeceğim.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Bir saniye, sataĢmayla ilgili…
BAġKAN - Pardon, Sayın Günal'ı bir dinleyeyim ondan sonra sizi dinleyeceğim.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sayın BaĢkanım, sizden özür diliyorum, sizin tutumunuzu
tartıĢmamak için seslenmedim ama ben hiçbir Ģekilde ne Hasip Kaplan'a ne…
ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - KCK'dan BDP'liler yatıyor, arkadaĢlarımız yatıyor.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Bir saniye…
PERVĠN BULDAN (Iğdır) - Hasip Kaplan'a değil KCK'lı tutuklulara söylediniz.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Müsaade ederseniz, yanlıĢ…
ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - Bütün KCK'lılar BDP çalıĢanlarıdır.
PERVĠN BULDAN (Iğdır) - Bizim Iğdır Belediye BaĢkanımız da içeride.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - "Bizi suçlayarak söylemiĢtir…" Benim hiç öyle bir Ģeyim
olmamıĢtır.
ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - Ayıptır ya!
PERVĠN BULDAN (Iğdır) - Ayıptır ya!
MEHMET GÜNAL (Antalya) - YanlıĢı düzeltmek istiyorum…
111
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - KCK'lılar dıĢardayken Engin Alan yatıyorsa yazıklar olsun!
Evet, zorumuza gidiyor!
BAġKAN - Buyurunuz. (MHP sıralarından alkıĢlar)
MEHMET GÜNAL (Antalya) - TeĢekkür ederim Sayın BaĢkan.
Değerli arkadaĢlar, burası Hasip Kaplan'ın Ģov yeri değil.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Bravo!
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Ben, hiçbir Ģekilde hiçbir partiyi… Burayı saptırmayın,
burada yolsuzlukları sorguluyoruz, destek atmayın AKP'ye!
HASĠP KAPLAN (ġırnak) - Kimseye destek atmıyoruz.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Benim söylediğim Ģudur. (HDP sıralarından gürültüler) Bir
saniye, bir dinle!
ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - Siz saptırıyorsunuz!
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Bir dinle, bir dinle!
ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - KCK davasının burayla ne alakası var!
61
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Benim söylediğim Ģudur: Engin Alan içeride mi? Ġçeride. O
içerideyken aynı Ģekilde Sabahat Tuncel'i siz çıkardınız mı? Çıkardınız. Evet, seçim
arifesinde bunların aday olmasını herkese baskı yaparak sağladınız. O hâlâ içeride duruyor,
Engin Alan içerideyken bu dıĢarıda. Ben kimseyi suçlamıyorum. DıĢarıda mı? DıĢarıda. KCK
davasından herkesi saldınız mı beraber? Saldınız. Ben suçunu, suçsuzluğunu konuĢmuyorum.
ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - Kim saldı ya, yok öyle bir Ģey!
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Ben, onlar dıĢarıdayken neden Engin Alan içeride, aklım
ermiyor diyorum.
Benim bir sataĢmam yoktu Sayın BaĢkanım ama siz söz verdiniz. Ama Ģimdi bu Sayın
Kaplan'ın sözlerinden sonra bunu açıklamak durumundayım. Lütfen sapla samanı
karıĢtırmayalım, burada onu tartıĢmıyoruz. Ben, Ģunu söylüyorum: Sayın bakanlar burada
savunma yaparken siz bir taraftan "Deliller çıksın." diyorsunuz Sayın Canikli ama delilleri
toplayan polisleri görevden alıyorsunuz. Delilleri toplayan, karar veren hâkimi, savcıyı
görevden alıyorsunuz, yetmedi HSYK kalkmıĢ bir de bunları sorguluyor, bunu söylemeyelim
mi?
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Komisyon kurulduğunda hepsi ortaya çıkacak!
112
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Ne karıĢtırıyorsunuz bununla onu! Bizim söylediğimiz
budur.
ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - KCK'yı sen niye karıĢtırıyorsun!
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Hukuk burada iĢlemek zorundadır.
ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - KCK ile ne alakası var bu iĢin!
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Hukuku iĢletmeye çalıĢan emniyet görevlilerini, bu raporları
düzenleyen, Mali Suçlarla Mücadele Biriminin baĢındaki adamları, bunları ihbar etmeyen
istihbarat Ģube müdürlerini görevden aldınız mı, almadınız mı?
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Bir delil varsa kimse karartamaz onları!
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Nasıl delil topluyorsunuz, delili toplayan adamı
cezalandırıyorsunuz? Benim söylediğim buydu.
PERVĠN BULDAN (Iğdır) - Yolsuzluklarla ilgili konuĢup KCK'lıları ortaya attınız Sayın
Hatip, ne alakası var!
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Benim burada ne KCK'yla ne PKK'yla bunlarla bir alakam
yoktur, kendileri sahipleniyor olabilir KCK davasını, bu bizim iĢimiz değil. Ama onlar
gezerken Engin Alan'ın içeride olması bir garabettir.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Kararı kim veriyor?
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Bakanlar burada durup koçlar gibi kendilerini savunurken o
hâkimler, o savcılar görevden alınıp üstüne üstlük bunlarla ilgili soruĢturma açılması bir
garabettir.
Benim söylediğim bundan ibarettir diyorum, söylediklerim çarpıtılmıĢtır.
Bilgilerinize sunuyor, saygılar sunuyorum.
ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - Sayın BaĢkan…
BAġKAN - Evet, buyurun.
ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - Sayın BaĢkan, herhâlde açıklama yapmama gerek yok.
BAġKAN - Olsun, ben gene dinleyeyim, herkesi dinliyorum, ondan sonra gerekeni yapayım.
ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - Deminki konuĢmasında, iĢte "Sabahat Tuncel dıĢarıda, Engin
Alan içeride…
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Yalan mı?
PERVĠN BULDAN (Iğdır) - Doğru.
113
Ama Sabahat Tuncel'in içeriye girmesi gerekmiyor; Engin Alan çıksın, tamam çıksın. Niye
komisyona üye vermediniz?
ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - …ve tüm KCK'liler dıĢarı çıktı." diyerek cezaevindeki partili
arkadaĢlarımızla ilgili bize cevap hakkı doğmuĢtur.
BAġKAN - Tamam, Sayın Kaplan'a ben söz verdim.
ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - Bize cevap hakkı doğmuĢtur. Onunla ilgili bilgilendirme
yapmam lazım.
BAġKAN - Ama Sayın Kaplan o konuda konuĢtu. Ben Sayın Kaplan'a o nedenle söz verdim.
ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - Sayın BaĢkan, tamam, ama Ģimdi yeniden aynı konuda tekrar
ısrarına devam ediyor.
BAġKAN - ġu anda baĢka bir Ģey söyledi.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sayın BaĢkanım, ben sataĢmadım.
ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - BaĢka bir Ģey söylemedi Sayın BaĢkan.
"Tüm KCK'liler dıĢarıda." diyerek cezaevinde bulunan arkadaĢlarımızla ilgili bizlere cevap
hakkı doğdu, söz istiyoruz.
BAġKAN - ġimdi, bakın, bir saniye…
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Efendim, gruba yönelik bir sataĢma yok burada, gerek yok.
62
BAġKAN - ġimdi Ģunu söylemeye çalıĢıyorum: Ben Sayın Kaplan'a, Sayın Günal'ın KCK ve
Sayın Tuncel'le ilgili sözünden dolayı söz verdim, o da konuĢtu.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - SataĢma yoktu onda da…
HASĠP KAPLAN (ġırnak) - KCK'lilerle ilgili.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - …durum tespiti vardı Sayın BaĢkan.
BAġKAN - Düzeltme amaçlı, bir o yani "Hepsi dıĢarıda." dediniz siz.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Doğru.
BAġKAN - O da dedi ki: "Benim il baĢkanım, iĢte belediye baĢkanlarım, vesaire…"
ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - Genel Kurulu yanlıĢ bilgilendiriyor, ne doğrusu ya?
114
HASĠP KAPLAN (ġırnak) - Götüreyim sizi, bir cezaevi gezdireyim isterseniz. Bütün F tipi
cezaevlerimizde…
BAġKAN - Böyle bir yere varamayız.
HASĠP KAPLAN (ġırnak) - Götürüp gezdirelim. Bizimkiler öyle hırsızlık, rüĢvetten falan
içeride değil.
ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - Sayın BaĢkan, bize ikinci defa sataĢtı, söz istiyoruz. Aynı
iddiasına "Doğru." diyor.
BAġKAN - Aynı anda ikiniz birden ayaktasınız Sayın Baluken.
ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - Birimize söz verin de grup adına çıkıp bir iki kelime
söyleyelim.
BAġKAN - Hayır, öyle yok iĢte. ġimdi, ben diyorum ki…
HASĠP KAPLAN (ġırnak) - Bu defa da BaĢkana verin.
BAġKAN - Tamam, bir saniye.
Siz konuĢuyorsunuz, ben de bir cevap vereceğim, ondan sonra bir karar vereceğiz.
ġimdi, Sayın Kaplan'a o nedenle yani sataĢmadan değil, bilgi düzeltmeden söz verdim ben,
kalktı düzeltti. Ondan sonra Sayın Günal da kendisinin… Yani herhangi bir sataĢma,
grubunuza yönelik bir sataĢma anlamı taĢımadığını ama bir garabet olduğunu… Bir
milletvekili hapisteyken benzer bir suçtan yargılanmıĢ olan bir diğer milletvekili de dıĢarıda.
Bunu sizin grupla ilgili de söylemedi. Adalet ve Kalkınma Partisine döndü, dedi ki: Siz böyle
bir garabet yaptınız. ġimdi aslında burada söz hakkı o tarafa düĢmekle birlikte…
HASĠP KAPLAN (ġırnak) - Hayır…
BAġKAN - Bir saniye, bir saniye, ben Ģimdi önce bir açıklayayım. Bu devam edecek
anladığım kadarıyla da önce bir durumu düzeltelim.
ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - KCK davasının burayla bir alakası yok. Bunu açması saçma.
Saçma sapan bir iddia yani.
BAġKAN - Tamam, anladım. Ben size Grup BaĢkan Vekili olarak söz vereceğim ama lütfen
bunun sürdürülmesine neden olacak bir konuĢma yapmayın.
Buyurun.
ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - TeĢekkür ediyorum Sayın BaĢkan.
ġimdi, sayın hatip burada konuĢurken KCK davasından herkesin çıktığını söyledi. Bir kere
bunun külliyen yanlıĢ bir bilgi olduğunu ifade edelim. Ġçeride hâlâ Hatip Dicle, belediye
baĢkanlarımız, belediye meclis üyelerimiz, binlerce, yüz binlerce oy almıĢ il genel meclis
üyelerimizin çoğu hâlâ cezaevinde bulunuyor. Yine, ölüm döĢeğinde olan, son nefesini
115
vermek üzere olan 500'ün üzerinde hasta arkadaĢımız bu dava kapsamında siyasi rehine
olarak cezaevinde tutulmaya devam ediliyor. Dolayısıyla, böyle KCK'lilerin tamamen tahliye
edilmesi gibi bir durum yok.
Diğer konuya gelince, Sabahat Tuncel'in dıĢarıda, Engin Alan'ın içeride olmasıyla ilgili; yani
hayret ediyorum bu kadar samimiyetsizlik olur mu? Buraya her çıktığınızda Engin Alan'dan
bahsediyorsunuz. Milletvekilli dokunulmazlıklarıyla ilgili kalıcı çözüm getirecek bir
komisyon kurduk. Bu komisyon Anayasa değiĢikliğiyle ilgili çalıĢma yaptı, siz üye
vermediniz. Üye vermeyip buradan "Engin Alan cezaevinde kalmaya razıdır." diye
milletvekilleriniz beyanatlarda bulundu. Bir taraftan böyle söylüyorsunuz, bir taraftan da
"Sebahat Tuncel niye dıĢarıda, Engin Alan niye içeride?"
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Niye olduğunu biz biliyoruz, sizin gibi pazarlık yapmıyor
çünkü.
ĠDRĠS BALUKEN (Devamla) - Bu komisyonun yaptığı çalıĢmanın metni üzerimizde. CHP
grup baĢkan vekili, AK PARTĠ grup baĢkan vekili de biliyor. Siz bu komisyona üye
vermemekle Engin Alan'la ilgili hiçbir kaygınızın olmadığını zaten ifade etmiĢ oluyorsunuz.
Doğrusu, Genel Kurula Ģunu söyleyeceğim: "KCK", "PKK", "Kürt" kelimelerini yasaklayın,
herhâlde MHP'nin söyleyeceği bir söz kalmaz ki buraya yolsuzluklarla ilgili bir soruĢturma
geldiğinde KCK üzerinden savunma yapıyorlar. Böyle bir Ģey olur mu?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Asıl sizin kalmaz! PKK, KCK'yı yasakla, sizin kalmaz
asıl söyleyecek bir Ģeyiniz!
63
ĠDRĠS BALUKEN (Devamla) - Bugünkü konuyla KCK tutuklamalarının ne gibi bir alakası
var ki siz buraya gelip KCK davasıyla ilgili bir tartıĢma yürütüyorsunuz?
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAġKAN - TeĢekkür ederim.
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Sayın BaĢkan, burada, tabii, gerçekten, Adalet ve Kalkınma
Partisiyle BDP arasında 17-25 Aralık ekseninde bir koalisyon kurulduğunu görüyoruz.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Bırak ya, bırak cevap ver sen! Sen bırak cevap ver, cevap!
ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - Ne alakası var!
PERVĠN BULDAN (Iğdır) - Ne alakası var ya!
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Bırak sataĢmayı, cevap ver! AK PARTĠ'yi sokma içine,
konuĢma!
ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - Sayın BaĢkan, KCK'yle ilgili olan kısmına cevap veriyoruz.
Yolsuzluklarla ilgili bütün söylediklerimizi söyledik. Hiçbir alakası yok.
116
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Parayı götürenlerden iste, bizden ne istiyorsun!
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Birbirini aklamak amacıyla rüĢvet ve yolsuzluk iddiaları
gündemdeyken…
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Para isteyenlerden sor, bizden ne istiyorsun! Parayı
götürenlerden iste!
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Bu konu gündemdeyken burada Engin Alan'ın içeride kalmasının
garabet olduğundan hareket ederek böyle bir konuda bu tartıĢmanın rüĢvet ve yolsuzluk
tartıĢmasının üzerine geçme gayretini gerçekten anlıyoruz; baĢka yerlerden talimatla hareket
edilmiĢ.
Ancak Sayın Engin Alan'la ilgili konuda kurulan komisyona, evet, üye vermedik. O
bakımdan, bu komisyona üye vermememizi çarpıtarak ifade etmiĢtir. Bu konuda gruba
sataĢmadan dolayı Sayın Faruk Bal'a söz vermenizi istirham ediyorum.
BAġKAN - Buyurunuz.
FARUK BAL (Konya) - Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri; bugün burada asrın yolsuzluk
meselesini tartıĢıyoruz, bu yolsuzluğa bulaĢtığı iddia edilen 4 tane bakanla ilgili olmak üzere
bir müzakere yapıyoruz. Bu müzakere sırasında BarıĢ ve Demokrasi Partisine mensup
milletvekillerinin meseleyi gererek, Milliyetçi Hareket Partisi Gurubunu da ilzam ederek
Engin Alan meselesinde partimizi samimiyetsiz olarak suçlaması doğru değildir.
Engin Alan Bey, ömrü boyunca, askerlik hayatı boyunca dağlarda PKK terör örgütüne karĢı
savaĢ vermiĢtir. Bu mücadelesinin neticesinde de Tayyip Erdoğan'ın "Ayağa kalkmadığı için
nereye gittiğini görüyorsunuz." demek suretiyle Silivri'de bugün bir eziyet çekmekte, bir
iĢkence çekmekte, mapus yatmaktadır. Burada tutuklu milletvekilleriyle ilgili konu
görüĢüldüğü zaman Engin Alan Bey'den yiğit bir ses çıkmıĢtır "Beni takasa tabi tutmayın.
Ben burada çürürüm, tabutumla birlikte buradan çıkarken bile ayakta çıkarım, dimdik
çıkarım." diyerek. Milliyetçi Hareket Partisinden milletvekili olmuĢ bir milletvekilinden
gelebilecek en yüce, en kaliteli, en anlamlı söz buydu. Bu vesileyle Milliyetçi Hareket Partisi
de Anayasa'da bir değiĢiklik yapılmak üzere kurulmuĢ olan komisyona üye vermemiĢtir, bu
nedenle verilmemiĢtir; bu samimiyetsizlik değil, Ģerefin daniskasıdır. (MHP sıralarından
alkıĢlar)
BAġKAN - BirleĢime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.23
YEDĠNCĠ OTURUM
Açılma Saati: 22.37
BAġKAN: BaĢkan Vekili Meral AKġENER
KÂTĠP ÜYELER: Bayram ÖZÇELĠK (Burdur), Ġsmail KAġDEMĠR (Çanakkale)
----- 0 -----
117
BAġKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 84'üncü BirleĢiminin
Yedinci Oturumunu açıyorum.
(9/3) esas numaralı Meclis SoruĢturması Önergesi'nin görüĢmelerine devam ediyoruz.
2.- Ġstanbul Milletvekili Ali Özgündüz ve 60 Milletvekilinin; bir soruĢturma dosyasında yer
alan bir Ģüphelinin sahte belgelerle ihracat karĢılığı Halk Bankasından çektiği paralarla altın
alıp Ġran'a ihracat iĢlemlerinde kolaylık sağlamak, Ġstanbul Havalimanına inen bir uçakta
bulunan altınla ilgili kaçakçılık eyleminin adli ve idari soruĢturmasını engellemek, ithalat ve
ihracat iĢlemlerine aracılık eden Halk Bankasının komisyon oranının düĢürülerek zararına yol
açmak suretiyle yirmi sekiz defa rüĢvet aldığı ve bu eylemlerin Kaçakçılıkla Mücadele
Kanunu'na muhalefet, Türk Ceza Kanunu'nun 204'üncü maddesinde düzenlenen resmi
belgede sahtecilik ve 252'nci maddesinde düzenlenen birden çok kez rüĢvet almak suçlarına
uyduğu
64
iddiasıyla Ekonomi Eski Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan hakkında bir Meclis soruĢturması
açılmasına iliĢkin önergesi (9/3) (BaĢkanlığa GeliĢ Tarihi: 19.03.2014) (Devam)
BAġKAN - ġahıslar adına, Ģimdi söz, Ġstanbul Milletvekili Sayın Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nda.
Buyurunuz Sayın Tanrıkulu. (CHP sıralarından alkıĢlar)
MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ġç Tüzük falan uyarınca değil ama kendi vicdanım adına konuĢacağım.
Değerli arkadaĢlar, öncelikle Ģunu ifade edeyim: Yani hangi konuda, neyi oylayacağınızı
bilmiyorsunuz. Ben fezlekeyi okudum, tümünü okudum, gizlenen fezlekeyi okudum. Okuma
gereği duydum çünkü vicdanım adına okuma gereği duydum. Çünkü biraz sonra burada
oylama yapılacak ama sizden hiç kimsenin okumadığını biliyorum. Bunu okusaydınız eğer
biraz önce burada gerçekten de hiçbir Ģey olmamıĢ gibi konuĢan milletvekillerini bu Ģekilde
dinlemezdiniz, gerçekten dinlemezdiniz.
Bakın değerli arkadaĢlar, Ģahsım adına konuĢuyorum. Bunları okurken hiçbir yasa dıĢı
dinlemeyi okumadım, okumadım ve tenezzül bile etmedim okumaya ama bu cumhuriyetin bir
vesileyle, bir mahkeme kararıyla almıĢ kararlarını okudum ve teknik izlemelerine baktım.
ġimdi, biraz önce burada çıkmıĢlar, gerçekten de hukuktan, CMK'dan bahsediyorlar. Yahu,
ayıp ya! Hakikaten ayıp, gerçekten ayıp! Sizin yatacak yeriniz yok, yatacak yeriniz yok eğer
bundan bahsediyorsanız. Hakikaten yatacak yeriniz yok ya! (CHP sıralarından alkıĢlar)
Bugüne kadar neredeydiniz? Bakın, ben bu kürsüde 10 kez konuĢtum. Yasa dıĢı dinleme,
hukuk dıĢı dinleme, yasa dıĢı delil, dijital delil… Kaç tane kanun teklifi verdim? Size
soruyorum, kaç tane verdim? Havaya bakıyordun, tavana bakıyordun, arkanı dönüp
konuĢuyordun.
METĠN KÜLÜNK (Ġstanbul) - Nereden biliyorsun? Seni dinlemek zorunda mıyım?
118
ÜNAL KACIR (Ġstanbul) - Sen önüne bak ya, önüne bak!
MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Ne zaman, bakın, ne zaman… Ne oldu
biliyor musunuz? ġimdi, döndü geldi ve size geldi.
METĠN KÜLÜNK (Ġstanbul) - Sen dön, kürsüde konuĢ.
MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Bakın, size geldi, size. Sizin yatacak yeriniz
yok. (AK PARTĠ sıralarından gürültüler)
ÜNAL KACIR (Ġstanbul) - Ya, kime diyorsun sen? Ne diyorsun?
MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Tümünü buraya getirdik. Bakın, tümünü
buraya getirdik değerli arkadaĢlar. Ya, ayıp! Gerçekten ayıp ya! Bakın, okuyayım... Burada
çıkmıĢ...
ÜNAL KACIR (Ġstanbul) - Saldırmadan konuĢ da ne dediğini anlayalım.
MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Ya, ayıp, gerçekten ayıp! Utanıyor insan
bunları okumaktan. Bu kürsü milletin kürsüsü. Bu kürsü rüĢvetin, yolsuzluğun, ahlaksızlığın
savunulduğu kürsü değil; milletin kürsüsü, milletin! (CHP sıralarından alkıĢlar) Gelsinler
versinler pozu böyle bakalım, nasıl verecekler? Ayıp ya! Gelin, bu pozu burada verin.
Göstereyim size. Gelin verin bakalım, nasıl vereceksiniz? Burada, okuyayım Ģimdi size. Bir
de tribe girmiĢ. Ne diyor? Bakın, özel kalem müdürü: Kol saati mevzusu. Cenevre'yle ilgili
herhâlde bir Ģey istemiĢ, bir konu varmıĢ onunla ilgili, hiçbir geliĢme olmamıĢ.
ÜNAL KACIR (Ġstanbul) - Nerede yazıyor bu?
MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Okuyayım: "O kadın da bakan beyi aradı
yani hiç kimse gelmedi, gitmedi falan diye bakan da bayağı bir Ģey yaptı, bozuldu. Yani, hatta
bana dedi ki: Söyle, kendim hallederim. Ben, artık, falan filan... Böyle bayağı da bozuldu.
Ben de ona: Hadi.... Size iletmek üzere... Zorundayım, görevim..." Ya, bu konuĢmayı kim
yapmıĢ? Kim yapmıĢ bu konuĢmayı? Kim yapmıĢ ya? (AK PARTĠ sıralarından gürültüler)
ÜNAL KACIR (Ġstanbul) - Ne bilelim ya! Nereden okuyorsun?
MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Mahkeme kararıyla dinlenmiĢ bu, mahkeme
kararıyla. Kim yapmıĢ bunu? Ayıp arkadaĢlar, ayıp!
ÜNAL KACIR (Ġstanbul) - Söyle de biz de oradan okuyalım.
MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Her Ģeyi yapalım, bakın... Her Ģeyi yapın
ama hiç olmazsa vicdan sahibi olarak çocuklarınızı bu iĢe bulaĢtırmayın ya. Ayıp!
Çocuklarınızdan ne istiyorsunuz ya? Ne istiyorsunuz? Tertemiz gençler, bırakın, kendi iĢlerini
yapsınlar. Ne istiyorsunuz? (CHP sıralarından alkıĢlar) Gönder Ģuraya, gönder buraya. ġunu
yap, bunu yap. Ayıp ya, gerçekten ayıp! Okuyayım size... Nerede bu fezlekede BaĢbakan?
Nerede? Soruyorum. Okuyayım mı size? Okuyayım size, bakın okuyayım.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Sen ne okuyorsun orada? Ne okuyorsun orada?
119
MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Nerede BaĢbakan? Tümünden haberi var.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Nerede BaĢbakan orada?
MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Bakın, tümünden haberi var. Bugün için
hesapladım. Ne kadar biliyor musunuz?
METĠN KÜLÜNK (Ġstanbul) - O fezlekeden de size iktidar çıkmayacak.
65
MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - 110 milyon lira yani 110 trilyon.
METĠN KÜLÜNK (Ġstanbul) - O fezlekeden de siz BaĢbakana bir Ģey yapamayacaksınız.
MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Bir bakanın, bir milletvekilinin, BaĢbakanın
haberi olmadan bu kadar büyük bir rüĢveti kendisine zimmet edilmesi mümkün mü?
RECEP ÖZEL (Isparta) - Hocam iddia, iddia.
MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Size soruyorum, mümkün mü?
METĠN KÜLÜNK (Ġstanbul) - O fezlekeden de eline bir Ģey çıkmayacak, hiç merak etme.
MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Ne diyor: "BaĢbakanla konuĢtum iki saat."
Ġki saat "Devam edin, cari açık var, bilmem ne var, 3 milyar dolar, 5 milyar dolar gelsin." dedi
yahu. Burada hepsi var.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Nerede o? O ne?
MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Hepsi var, hepsi burada. Bakın, hepsi
burada var değerli arkadaĢlar. Okuyayım mı?
RECEP ÖZEL (Isparta) - Ne o? Nereden okuyorsun sen?
MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Vallahi utanın! O zaman niye dağıtmadınız?
Niye dağıtmadınız?
RECEP ÖZEL (Isparta) - Yahu nereden okuyorsun sen onu? Ne o?
MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Niye dağıtmadınız o fezlekeleri.
RECEP ÖZEL (Isparta) - O ne, ne?
MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Fezleke, fezleke. Okuma yazman var mı?
RECEP ÖZEL (Isparta) - Nereden aldın?
120
MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Senden aldım, nereden alacağım. Bakan
nereden aldıysa ben de oradan aldım.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Nereden aldın?
MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Bakan nereden aldı? Ben de oradan aldım.
Bakın, değerli arkadaĢlar…(AK PARTĠ sıralarından gürültüler)
Yahu, Ģimdi bakın, değerli arkadaĢlar, hakikaten bakın merak ediyorum. Bu komisyon…
Sayın Bakanım dinle, seni de ilgilendiriyor. Bakanım dinle, dinle.
MEHMET ġÜKRÜ ERDĠNÇ (Adana) - Nasıl ya?
RECEP ÖZEL (Isparta) - Ya, sen burada Bakana nasıl "dinle" diye bağırıyorsun?
MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Sizi de ilgilendiriyor, dinleyin.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - BaĢka bir emrin var mı?
MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Ben Ģunu merak ediyorum değerli
arkadaĢlar; Ģunu merak ediyorum, biliyor musunuz: Yahu, rüĢvetin de, aracının da bir ahlakı
olur ya! Ya, Sayın Bakan gelsin de burada bir cevap versin.
ÜNAL KACIR (Ġstanbul) - Nasıl rüĢvetin ahlakı?
RECEP ÖZEL (Isparta) - RüĢvetin ahlakı ne?
MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Ne biliyor musunuz? Ne yapmıĢ biliyor
musunuz? Size soruyorum, soruyorum. Diyor ki: "10 milyon nerede?" Hakikaten merak
ediyorum, bu 10 milyon nerede ya? 83 milyon rüĢvet gelmiĢ, hesap kitap yapmıĢlar, soruyor:
"10 milyon açık var." Yahu, bu komisyon bunun için kurulsun değerli arkadaĢlar. Bu aradaki
kaçak kimde, kime vermiĢler bu 10 milyonu? 83 milyon alınmıĢ, Bakan da saymıĢ "Ama
eksik var, 10 milyon yok." demiĢ. Gerçekten de bir yurttaĢ olarak da merak ediyorum. Bu
aradaki aracılar kim, aracılar kim, 10 milyonu götüren kim?
RECEP ÖZEL (Isparta) - Orada yazmıyor mu?
MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Komisyon kurulacaksa bunun için kurulsun,
hiç olmazsa bu 10 milyonu kurtaralım, hazineye irat kaydedelim.
Değerli arkadaĢlar, okuyayım bir daha. Okuyayım mı?
RECEP ÖZEL (Isparta) - Oku, oku.
MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Bir de merak ettim gerçekten. Bu piyano
meselesi var, piyano. Ya, "Cuma günü gelecek." diyor, "Cuma günü piyano gelecek.", "Ya,
etme eyleme, kargo var, baĢka mesele var, nasıl gelecek?"
ÜNAL KACIR (Ġstanbul) - Kim diyor, kim? Neyi diyor? Kime gelecek?
121
MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - 37 milyon para kalmıĢ, nereden gelecek
merak ediyorum, gerçekten merak ediyorum.
ÜNAL KACIR (Ġstanbul) - Nereden okuyorsun?
MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Yani bu piyanoyu, resital mi verecekler
evlerinde cuma akĢamı, kim çalacak? Bakiyesi 37 milyon, kendisi ne kadar? Ya, hepsi
bunlarda var değerli arkadaĢlar, hepsi var, gerçekten hepsi var ya!
RECEP ÖZEL (Isparta) - Oku, oku, hadi oku!
MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Hepsi burada, bak, hepsi burada.
Değerli arkadaĢlar, bakın, değerli basın size sesleniyorum, deniliyor ki: Burada hâkim
kararıyla alınan Excel tablosu, teker teker yazılmıĢ, teker teker, Excel tablosu.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Kim verdi onu sana?
66
MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Kimler biliyor musunuz? "RüĢvetin miktarı
ve ne zaman verilmiĢ." Ayıp size ya, gerçekten ayıp! Bakın, insanın gerçekten ne yapması
lazım biliyor musunuz? Bakın, bir bakanın… Bu cumhuriyetin en büyük onuru burada vekil
olmaktır, bundan daha büyük bir onur yoktur. BaĢka bir onur daha var, bakan olmuĢsunuz;
baĢka bir onur daha var, BaĢbakan olmuĢsunuz. Ya, bu yetmez mi size, yetmez mi size ya?
Nedir bu para aĢkı, nedir bu rüĢvet aĢkı, nedir bu yolsuzluk aĢkı ya? Bundan daha büyük bir
onur var mı? Bu kürsüde konuĢmaktan baĢka daha büyük bir onur var mı, var mı arkadaĢlar?
Nedir, nedir, söyler misiniz, bu kadar rüĢvet, bu kadar yolsuzluk, bu kadar para hırsı? Buraya
bakın ya!
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Ya, niye mahkûm ediyorsun? Hukukçusun, bir de mahkûm
ediyorsun!
MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Gerçekten, bakın, size söylüyorum, eğer
içinde yoksanız, vicdan sahibiyseniz…
RECEP ÖZEL (Isparta) - Sen hukukçuydun değil mi? Baro baĢkanlığı yaptın.
MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - …bu bakanların yapacağı tek iĢ var değerli
arkadaĢlar, burada 15 kiĢinin önüne çıkmak değil, isterler, giderler, yargılanırlar, gelirler, baĢ
tacı olurlar, baĢ tacı.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Ama sen yargılamıĢsın zaten. Sen mahkûm etmiĢsin, infaz
etmiĢsin.
MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Ama ne yaptılar? Mahkemeyi kapattılar,
savcıyı kapattılar, Emniyeti kapattılar, sonra ne yapacaklar? Efendim, iĢte gelin… Yok böyle
bir Ģey değerli arkadaĢlar, hakikaten yok, yok böyle bir Ģey.
122
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Sen mahkûm ettin zaten.
MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Ben kimseyi mahkûm etmiyorum.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Mahkûm ettin, mahkûm. Bir de hukukçusun!
MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Masumiyet karinesine inanıyorum ama
bakın, bu kadar çok pervasızlık yok
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Sözüm ona hukukçusun.
MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Bu kadar çok utanmazlık yok, bu kadar çok
Ģey yok.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Sen öyle konuĢmuyordun ya!
MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - ġunu da söyleyeyim değerli arkadaĢlar, son
olarak: Bugün niye…
RECEP ÖZEL (Isparta) - Masumiyet karinesine göre hiç konuĢmuyorsun ha!
MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Anlamadım, anlamadım, bu arkadaĢlar, niye
bugün sadece desenli kravat takmamıĢlar, düz kravat takmıĢlar ha? Niye?
RECEP ÖZEL (Isparta) - Kim ya?
MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - KonuĢanlar.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Allah, Allah!
MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Niye takmamıĢlar?
ÜNAL KACIR (Ġstanbul) - Sen niye öyle kravat taktın?
MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - O soru da size zulüm olsun. TeĢekkür
ediyorum.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Sen niye yelek giydin içine?
MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Size zulüm olsun o soru, zulüm. Size zulüm
olsun o soru. (CHP sıralarından alkıĢlar)
BAġKAN - TeĢekkür ederim.
ġahıslar adına son söz Antalya Milletvekili Sayın Sadık Badak'a aittir.
Buyurun Sayın Badak. (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar)
123
SADIK BADAK (Antalya) - Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri; görüĢmekte olduğumuz
(9/3) esas numaralı önerge üzerinde Ģahsım adına söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Kıymetli arkadaĢlar, önceki oturumumuzda Ġstanbul Cumhuriyet BaĢsavcılığının
2012/120653 sayılı dosyası kapsamında Ģahsımın da aralarında bulunduğu grubumuzdan 55
arkadaĢımızla verdiğimiz önerge yüce Meclis tarafından kabul edilmiĢ ve soruĢturma
komisyonu kurulması kararlaĢtırılmıĢtır. Meclis soruĢturma komisyonu, Ekonomi eski Bakanı
Sayın Zafer Çağlayan'la ilgili iddiaları da araĢtıracaktır. AĢağıda ifade edeceğim sebeplerle
aynı konuda ayrı bir komisyon daha kurulmasının bu aĢamada doğru olmadığı kanaatindeyim.
Değerli milletvekilleri, görüĢmekte olduğumuz konunun Ģekli, hukuki ve siyasi boyutları var.
ġekli bakımdan değerlendirecek olursak bu soruĢturmaları baĢlatan merci, dosyaları zaten
fikren bir araya getirmiĢ; ayrı zamanlarda tespit ettiği hususları birleĢtirmiĢ; yorumlarında 4
dosya arasında bağlar kurarak onları bir paket hâline getirmiĢ. Bu itibarla, Meclisimizin de
konuyu ayrı ayrı komisyonlarda değil, tek komisyonda incelemesi soruĢturmanın Ģekli ve
selameti bakımından doğrudur ve süreçte doğabilecek çeĢitli kargaĢaları önleyecektir.
17 Aralık gününden bu yana, henüz iddianame hazırlanmadan, çeĢitli kesimler konuyu
istismar boyutuna varacak, kiĢisel hakları zedeleyecek, vicdanları yaralayacak boyutta
67
çekiĢtirmiĢtir. Hatta muhalefet 30 Mart seçim politikalarını bu iddialar üzerine kurmuĢtur.
ġimdi de ayrı ayrı komisyonlar teklif ederek kendilerince siyasi rantı artıracaklarını
düĢünebilirler fakat bu uygun bir yol değildir.
Hukuki boyut açısından: Sayın bakanlar hakkında 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu
ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 204, 252, 255, 257 ve 285'inci maddeleri kapsamında
iddialarla hukuki bir süreç baĢlatılmıĢtır. Her partiden iĢtirak edecek üyelerle kurulacak olan
soruĢturma komisyonu, Türkiye Büyük Millet Meclisi soruĢturma komisyonu mevcut
evrakları inceleyecek, tarafları ve tanıkları dinleyecek, ihtiyaç duyduğu her türlü bilgi ve
belgeyi araĢtıracaktır. Yüce Meclisimiz milletimizin vicdanı olduğu gibi, bu soruĢturma
komisyonu da Meclisimizin vicdanı olarak meseleyi en ince ayrıntısına kadar tetkik ederek
raporunu sunacaktır.
Ülkemizde her kim olursa olsun yasalara uymak zorundadır. Hiç kimse yasaların haricinde
tutulamaz. Komisyonun vereceği kararın sonuna kadar arkasında olacağız.
Konunun siyasi boyutuna gelince: Esasen 2012 yılında baĢladığı anlaĢılan takip ve soruĢturma
dosyalarının bekletilmeden tespitin yapıldığı an itibarıyla iĢlem uygulamasına geçilseydi,
yargının hukuki görevini yapmakta olduğunu düĢünebilirdik. Ancak böyle olmamıĢ,
soruĢturmaların bekletilip bütün dosyaların bir plan dâhilinde birleĢtirilerek aynı gün
içerisinde harekete geçilmesi, bunun, hakkın ve hukukun tecellisi maksadından çok, halkımızı
galeyana getirmek, Ģok etkisi yaratmak, yurt içinde ve yurt dıĢında sansasyon oluĢturarak
Hükûmeti devirmeyi amaçlayan bir cunta operasyonu niteliği taĢıdığını göstermektedir.
2003 yılından bu yana ülkemizin istikrarını bozmaya dönük benzer hareketler baĢka Ģekil ve
görüntüler altında sergilenmiĢ ve baĢarılı olamamıĢtır. Hedefleri iktidarın arkasındaki
124
çoğunluğun zihnini bulandırmak, iktidara karĢı güven bunalımı yaratarak ülkemizi
istikrarsızlaĢtırmaktır. Uluslararası bazı Ģirketlerin ve kuruluĢların destekleriyle geliĢmekte
olan ülkelerde demokrasileri tehdit eden cunta hareketlerinin emir komuta prensipleriyle
çalıĢan piramit yapıların içinden çıktığı bir gerçektir.
Bu açılardan değerlendirdiğimizde, aktörleri ve Ģekli farklı olsa da beklenen sonuçlar
itibarıyla 17 Aralık hareketini 12 Mart 1971 darbesine benzetebiliriz. ġöyle ki: 1960
demokrasi suikastından sonra milletimiz 1965 seçimleriyle siyasi istikrarı yakalamıĢ,
kalkınma yolunda yeniden bir gayrete koyulmuĢtu. 1969 seçimlerinde milletimizin yine siyasi
istikrarı tercih etmesiyle eĢ zamanlı olarak üniversitelerde öğrenci olayları baĢlatıldı. "Ġrticaya
hayır, devrimci Türkiye, iktidar irticaya prim veriyor, laiklik tehlikede, cumhuriyet değerleri
tehlikede, faĢist iktidar, Türkiye polis devleti oluyor." sloganlarıyla Ankara ve Ġstanbul'da
meydanlar dolduruldu. Polisler ve öğrenciler karĢı karĢıya getirildi. Kaos ortamı meydana
getirildi. Bu olayları gerekçe gösteren askerî cunta bir muhtırayla Hükûmetin istifasını istedi.
Seçimlere daha iki buçuk yıl olmasına rağmen, baskıya boyun eğen Hükûmet, milletin
iktidarını cuntaya teslim etti.
O günleri yaĢayan 2 milletvekilinin hatıralarını birkaç cümleyle sizlerle paylaĢmak istiyorum:
Esat Kıratlıoğlu Ģöyle anlatıyor: "12 Mart günü Ġmar ve Ġskân Bakanının odasındaydım. Saat
13.00'te haberleri dinlerken askerin Hükûmetin istifası için muhtıra verdiğini öğrendik. Sayın
BaĢbakan bu durumun demokrasiye karĢı bir hareket olduğunu belirterek istifa etti. 12 Mart
ihtilali olduğunda Türkiye'de faizler yüzde 5,5; enflasyon yüzde 5'ti ve Türkiye OECD
ülkeleri arasında Japonya'dan sonra en yüksek kalkınan 2'nci ülkeydi. Ġktidarın yıkılıp
koalisyon hükûmetlerinin kurulması için askerî, politik ve dıĢ güçler marifetiyle bir hareket
gerçekleĢtirildi, ondan sonra da Türkiye'nin hem ekonomik hem de politik düzeni berbat
oldu."
Yine, Kastamonu Milletvekili Fethi Acar: "Muhtıradan sonra ülkenin istikrarsızlık dönemi
baĢladı. 73 milletvekili seçimlerine kadar, iki buçuk yıl içinde 4 hükûmet değiĢti. Bu dönemde
Ġstanbul Birinci Boğaz Köprüsü geçiĢi dâhil, ülkemiz için çok önemli projeler gündeme
gelmiĢti."
Değerli milletvekilleri, böylece 71 darbesinin ardından 1973-1980 arasında devlet hâkimiyeti
zayıfladı, sokak hareketleri arttı, rejim kavgaları baĢladı, kayıtlara göre 8.500'e yakın
gencimiz sokak olaylarında katledildi. Kahve taramalar, bombalamalar, suikastlar,
mahkemeler, tutuklamalar, iĢkenceler, soruĢturmalarla 12 Eylül sürecinde 100 bine yakın
gencimiz aileleriyle beraber büyük zarar gördü. Okuyup öğretmen, mühendis, doktor, bankacı
olacak gençlerimiz sistemden uzaklaĢtı; ülke istikrarsızlaĢtı, fakirleĢti.
Değerli milletvekili arkadaĢlarım, yaĢanan tarihten ve problemlerden ders alındığı takdirde
onların bir değeri olur. Basiret aynı hatalara düĢmemeyi gerektirir.
KADĠR GÖKMEN ÖĞÜT (Ġstanbul) - Kanlı pazardan ders aldın mı hocam, kanlı pazardan?
SADIK BADAK (Devamla) - Ülkemizin on iki yılda göstermiĢ olduğu önemli baĢarılardan
birisi, IMF'yle 1961 yılında baĢlayan borç iliĢkimizi 2013 Mayıs ayında bitirmiĢ olmamızdır.
Bunun ülkemizin geleceği açısından taĢıdığı önemini IMF'nin geliĢmekte olan ülkelerdeki
metotlarını ve sonuçlarını takip edenler iyi değerlendirecektir. Bugün Türkiye geleceğini
planlayan, hedeflerine ulaĢabilen bir ülke olma yoluna girdi. Milletimiz yeni hedeflere hukuk
ve demokrasi içinde, istikrarlı yönetim ve planlı kalkınmayla ulaĢabileceğimizin Ģuurundadır.
125
KiĢilerin varsa yasal olmayan iĢ ve eylemleri üzerinden demokrasiyi, kalkınmayı hedef alan
hareketlere destek olmak ülkemizin geleceğine katkı sağlamaz.
68
Son olarak Ģunu ifade etmek isterim: Yüce Meclisimiz bugün denetim görevini yerine
getirmektedir. Ġddialarla ilgili oluĢturulacak komisyon, tarafları dinleyip bütün sorulara cevap
verecek ve raporunu hazırlayıp sunacaktır. Bizler de yasalar çerçevesinde süreci takip
edeceğiz.
Bu değerlendirmeler ıĢığında ayrıca bir komisyon kurulmasının gerekli olmadığını düĢünüyor,
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar)
BAġKAN - TeĢekkür ederim Sayın Badak.
Ekonomi eski Bakanı Sayın Mehmet Zafer Çağlayan…
Buyurunuz. (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar)
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Mersin) - Sayın BaĢkan, yüce Meclisin saygıdeğer
milletvekilleri; öncelikle konuĢmama baĢlamadan önce, yine, bana ayrılan süre içinde, biraz
evvel bazı konuĢmalar yapıldı. Sağ olsun, Grup BaĢkan Vekilimiz Sayın Canikli gerekli
cevabı verdi ancak edep dıĢı bazı ifadeler, yüce Meclise yakıĢmayacak ifadeler maalesef bu
kürsüde kullanıldı ve bundan dolayı da Yunus Emre aklıma geldi. Hani Yunus Emre diyor ya:
"Edebim el vermez edepsizlik edene, susmak en güzel cevap edebi elden gidene." (AK
PARTĠ sıralarından alkıĢlar, CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
ġimdi, bakın, arkadaĢlar, ben aynı seviyeye inmeyeceğim…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Saat kaç oldu, saatin kaç?
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Mersin) - …aynı seviyeye inmeyeceğim. Ben biraz evvel
komisyonun kurulmasıyla ilgili kendime oy verdim ve bu komisyonun kurulmasıyla ilgili
kendim de oy vererek baĢtan beri bu komisyonun kurulmasını istedim. Düzmece, sahte
savcılık raporlarıyla, yalan "tape"lerle ortaya konmuĢ olan bir komik olayın maalesef peĢine
takılmıĢ gidenleri gördüm ve Ģimdi diyorum ki: Biz cevabı size vereceğiz. Aslında 30 Martta
Türk milleti size gerekli cevabı verdi ama eğer alabildiyseniz, eğer duyabildiyseniz. (AK
PARTĠ sıralarından alkıĢlar) ġimdi siz tekrar bu cevabı Allah'ın izniyle Yüce Divanda da
komisyonda da alacaksınız. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Ġstanbul) - Savunma yap, savunma!
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Hele bir tanesi çıktı diyor ki: "Efendim,
Osmaniyeli bir kuyumcu var, 2,6 milyon liraya karısına, çocuklarına takı almıĢ, saatin sahte
faturası varmıĢ." Buradan sesleniyorum bu iddiayı yapana: Sahte fatura alan, hediye saat alan,
hediye saat veren, hediye saat aldı diyen de 2,6 milyon liraya takı aldı diyen de namerttir,
namerttir, müfteridir! (CHP sıralarından gürültüler)
METĠN KÜLÜNK (Ġstanbul) - Yüzüne baka baka söyle!
126
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Gene bunu söylüyorum burada iĢte. (AK
PARTĠ sıralarından alkıĢlar) Haydi gelin.
ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Ġstanbul) - Böyle atıp tutmakla olmaz!
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - ġimdi, utanmadan, arlanmadan,
edeplenmeden… Bakın, ben 56 yaĢındayım. Ben istersem bunu da alabilirim, alacak güce de
sahibim. Ancak 2,6 milyon dolar vermiĢim ben, takı almıĢım. Osmaniyeli bir kuyumcu… Sen
bunu ispatlamazsan müfterisin, namertsin Ali Bey! (CHP sıralarından gürültüler)
ArkadaĢlar, Ģimdi ben bununla zaman geçirmeyeceğim. Bakın, ben size baĢka bir Ģey
anlatacağım, onlar konuĢsunlar.
ġimdi, arkadaĢlar bakın, Ġran'la ilgili hadisede, bu Ġran'la yapmıĢ olduğumuz ihracatı,
Türkiye'yi faiz sarmalına sokmuĢ olan faiz lobisinin niye sıktığını biliyorum. Bunun neden
faiz lobisinin iĢine gelmediğini biliyorum. DüĢünün ki, ülkenin yapmıĢ olduğu ihracattan, cari
açığın azalmasından rahatsız olanlar var ve bunlar maalesef bu Meclisin çatısı altındalar.
Değerli arkadaĢlar, biz Ġran'a ihracat yaptık, biz Ġran'dan her yıl 10 milyar dolarlık enerji
almak zorundayız. Biz Ġran'a 2011 yılında 9 milyar dolar ticaret açığı vermiĢtik. 2012 yılında
eğer bu Ġran stratejisi olmasaydı biz Ġran'dan yine her yıl 10 milyar dolarlık petrol almak için
dıĢarıdan, faiz lobisinden borçla para alıp ödemeler dengemizi bozmak zorundaydık. Niye
gocunuyorsunuz? Biz kalktık Ġran'a ihracatımızı 2012 yılında 10 milyar dolara çıkarttık, 10
milyar dolar ihracatı yapan bütün ihracatçılara teĢekkür ediyorum, Allah razı olsun onların
hepsinden. Ve Türkiye bu ihracatı yaparak Ġran'la dıĢ ticaret açığını 2 milyar dolara düĢürdü.
Bakın, 2012 yılında Türkiye'nin cari açığı 48,5 milyar dolara düĢtü, 2011 yılında Türkiye'nin
cari açığı 70 milyar dolardı; aradaki 26 milyar dolar cari açık farkı kesildi. (CHP sıralarından
gürültüler)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ayıptır ya! Adamı alkıĢlayın, rahat konuĢsun! Ağzın kurudu, su iç.
(AK PARTĠ sıralarından gürültüler)
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Sus, dinle, bari öğren bunları hiç olmazsa!
Öğren bunları, öğren! BaĢka yerden öğrenemezsin.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Saat kaç!
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Saati söyledim. "Hediye alan da, hediye veren
de, 'Aldı.' diyen de namerttir, edepsizdir." dedim. Daha varsa söyleyeceğin laf söyle bunun
üzerine. (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar, CHP sıralarından gürültüler)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sen saati söyle.
69
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Değerli kardeĢlerim, Ģimdi, onlar
konuĢacaklar. Çok merak eden varsa gelsin saati dıĢarıda gösteririm kaça aldığımı. Çok adam
127
varsa gösteririm, hazırım ben buna, hadi buyurun. Hadi buyurun, hodri meydan! (AK PARTĠ
sıralarından alkıĢlar)
ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Ġstanbul) - Gel! Gel!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Burada göster, burada!
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Değerli arkadaĢlar, bunlarla zaman kaybettik.
Bakın, yapılan iĢlem Ģu… (CHP sıralarından gürültüler)
Sayın BaĢkanım, ben konuĢamıyorum.
BAġKAN - Yapıyoruz ama aynı Ģey.
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Ben savunma hakkımı yerine getiremiyorum
Sayın BaĢkan.
BAġKAN - Biliyorum.
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Lütfen ikaz edin.
BAġKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen… (CHP sıralarından gürültüler)
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Bunlar savunmadan bile rahatsız oluyorlar ya.
Ayıptır, ayıp! Dinleyin de öğrenin.
(Hatip kürsüde konuĢurken Çorum Milletvekili Tufan Köse'nin cep telefonuyla hatibin
fotoğrafını çekmesi)
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Sen de fotoğrafçılığa mı baĢladın? Fotoğraf mı
çekiyorsun? Nereye götüreceksin o fotoğrafı? O fotoğrafı nereye götüreceksin? (CHP
sıralarından gürültüler, AK PARTĠ sıralarından "Yuh" sesleri ve sıra kapaklarına vurmalar)
BAġKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen…
(Ġstanbul Milletvekili Ünal Kacır'ın Çorum Milletvekili Tufan Köse'ye basın bülteni ve Ġç
Tüzük kitapçığını fırlatması)
BAġKAN - Lütfen… Lütfen…
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - O fotoğrafı nereye götüreceksin? (CHP
sıralarından gürültüler)
(MuĢ Milletvekili Faruk IĢık'ın Çorum Milletvekili Tufan Köse'nin üzerine yürümesi)
BAġKAN - BirleĢime on beĢ dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 23.04
SEKĠZĠNCĠ OTURUM
128
Açılma Saati: 23.16
BAġKAN: BaĢkan Vekili Meral AKġENER
KÂTĠP ÜYELER: Bayram ÖZÇELĠK (Burdur), Ġsmail KAġDEMĠR (Çanakkale)
----- 0 ----BAġKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 84'üncü BirleĢiminin
Sekizinci Oturumunu açıyorum.
(9/3) esas numaralı Meclis SoruĢturması Önergesi'nin görüĢmelerine devam ediyoruz.
Sayın Çağlayan, buyurun.
Dört dakikanız kalmıĢtı, beĢe tamamladım, buyurunuz.
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Mersin) - Sayın BaĢkan, saygıdeğer milletvekilleri; tabii,
komisyonda her türlü cevabı vereceğiz ancak bu kadar ithamın ardından benim savunmamın
da dinlenmesi buraya gösterilmesi gereken bir nezakettir.
Sizlere bilhassa ifade etmek istediğim birkaç husus var. Bakın, bu operasyon Türkiye'nin
birliğine, beraberliğine, ekonomisine yapılmıĢ olan bir operasyondur. (CHP sıralarından
gürültüler) Bu operasyon, senaryosu baĢtan yazılmıĢ ve senaryoda oynayanları baĢtan
konulmuĢ olan bir operasyondur.
Size Ģimdi bir olayı anlatacağım. Benim Özel Kalem Müdürüm bir komiser yardımcısı
tarafından 20 Aralık günü ifadeye çekiliyor. Ġfadeye çekilirken kendisine sorulan bütün
soruların hepsi direkt bana çıkacak Ģekilde hazırlanmıĢ ve kendisine diyor ki: "Siz bu Ģeye
telefon açmıĢsınız." "Evet, bana Sayın Bakan söyledi…" diyor, "Bir dakika, burada Bakan
yok." diyor. "Sayın Zafer Çağlayan…" diyor, "Bak kardeĢim, burada sayın da yok." diyor.
Avukatım hemen devreye giriyor. Avukatım diyor ki: "Memur bey, yapmayın. Bakın, burada
siz Bakanı itibarsızlaĢtırıyorsunuz, Özel Kalem Müdürünü sıkıntıya sokuyorsunuz, bunlar
dıĢarıya yansıyacak. Siz nasıl bir insana 'Sayın demeyin.' veya 'Bakan demeyin.' ifadesini
kullanıyorsunuz?" Memurun ifadesi aynen, "Çok üstüme gelmeyin, çok üstüme gelirseniz
'Zafer' diye yazdırırım, imza attırırım." diyor ve hemen arkasından devam ediyor, "Kafanızı
takmayın, zaten dört beĢ güne kadar ne bakan kalacak ne Hükûmet kalacak ne BaĢbakan
kalacak." diyor. Bunu ifade alan bir polis memuru söylüyor arkadaĢlar…
KADĠR GÖKMEN ÖĞÜT (Ġstanbul) - Kimin polisi, kimin?
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - …ve bunların yapmıĢ olduğu bu tezgâh içinde,
bu uygulama içinde, bakın, yine bu operasyonu yapan savcı -ben sizlere anlatıyorum- bir
70
avukatı Reza Zarrab'a gönderiyor, 5 Ocak günü saat 13.24'te Metris Cezaevine. Diyor ki:
"Bakın, sen burada güneĢ yüzü görmeyeceksin, sen buradan artık çıkamazsın. Evinde çoluğun
var, çocuğun var, böbreklerinde rahatsızlığın var."
129
VELĠ AĞBABA (Malatya) - Ali Ġsmail Korkmaz'ı vuran polis olmasın bu!
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - "Sen buradan kurtulmak istiyor musun?"
dediğinde "Niye kurtulmayayım?" diyor.
VELĠ AĞBABA (Malatya) - Berkin'i vuran polis mi yoksa, Berkin'i vuran!
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - "Bak o zaman, biz seni buradan kurtaracağız.
Savcı seni yarın ifadeye çağıracak, geleceksin ikinci bir ifade vereceksin." diyor. "Peki, siz
beni nasıl çıkartacaksınız? Benim size borcum ne olacak?" diyor. (CHP sıralarından "Anlat,
anlat!" sesleri, gürültüler) "Borcum ne olacak?" dediği zaman diyor ki o avukat: "ArkadaĢ, biz
para almayacağız."
TUFAN KÖSE (Çorum) - Hikâye anlatma! Ya, hikâye, masal anlatıyorsun!
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - "Nasıl para almazsınız, dünyanın parası
konuĢuluyor." "Hayır, bu bir vatan görevidir." diyor. "Peki, ne söyleyeceğim? Ne istiyorsunuz
benden?" diyor.
TUFAN KÖSE (Çorum) - Anlat, anlat, masal anlat bize!
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Aynen ifade Ģu: "Ġki satır bir ifade vereceksin.
Diyeceksin ki: 'Ben bu olayların hepsini bakanlarla birlikte ancak Sayın BaĢbakanın
talimatıyla yaptım.'" Bakın, Ģimdi: "Bunu yaparsan gelecek bu olay bitecek." diyor.
Çocukcağız diyor ki, adam diyor ki: "Peki, garantim ne benim? Nasıl olacak bu?" "Geleceksin
yarın, yarın ifadeni vereceksin. Ġfadeni verdiğin zamanda bir tarafta savcının salıverme kâğıdı,
bir tarafta ifade yapacaksın."
ArkadaĢlar, bakın, bu operasyon böyle bir operasyondur.
TUFAN KÖSE (Çorum) - Vay be, vay anasını!
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Yapılmak istenen böyle bir operasyondur.
Umarım inĢallah bir gün sizin baĢınıza gelmez. (CHP sıralarından gürültüler) Bugün bizim
baĢımıza gelen yarın sizin baĢınıza da gelecektir ve size, arkadaĢlar, son olarak Ģunu söylemek
istiyorum: Bakın, söyleyecek çok Ģeyim var ancak elimde Amerikan Kongresinin 11 Nisan
2013 tarihinde, bakın, bir belgesi var. 47 senatör Amerikan Kongresinde Halk Bankası, Zafer
Çağlayan ve Tayyip Erdoğan'ı, ihracat yaptığımız için, Ġran'a ihracat yaptığımız için bizi âdeta
bir yerde kötü adam eden bir belgeyi burada sizlerin dikkatine sunuyorum.
AHMET TOPTAġ (Afyonkarahisar) - Geç, geç…
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Bunun 11 Nisan 2013'te Amerika'da ipi
çekilmiĢ.
Transit ticaretten bahsettiler. Bakın, arkadaĢlar, bilmeyenlere anlatayım da Genel Kurul
tutanaklarına geçsin. 2012 yılında Halk Bankası üzerinden 14,3 milyar dolar transit ticaret
yapıldı.
AHMET TOPTAġ (Afyonkarahisar) - Kara para mı?
130
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Bu transit ticaretin sadece 995 milyon doları
Türkiye'de yerleĢik firmalar tarafından yapılırken bunun yaklaĢık 13,2 milyar doları
Türkiye'de hiç olmayan, adresi olmayan, vergiyle tanıĢmayan ve bir taraftan Ġran'a ambargo
koyan ülkelerin Ģirketleri tarafından yapıldı. Ben buna isyan ettim, bunun üzerine oturduk biz
Sayın BaĢbakanla beraber Türkiye'de olmayan Ģirketlerin ihracatını yapmayacağız dedik.
VELĠ AĞBABA (Malatya) - Haydi hayırlı olsun.
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Bakın, 2012 yılında bu yurt dıĢında olan
Ģirketler, ambargo koyan ülkelerin Ģirketleri transit ticaretin…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
Sayın BaĢkan, bir dakika…
BAġKAN - Bir dakika veriyorum, tamamlayın lütfen.
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Transit ticaretin yüzde 93'ünü yaptılar
arkadaĢlar. 2012 yılında bu yapılan ihracat karĢılığında, sonra, frene basıldıktan sonra 2013
yılında yurt dıĢındaki Ģirketlerin ihracat içindeki oranı yüzde 60'a düĢtü.
TUFAN KÖSE (Çorum) - Vay anasını!
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Transit ticaret nedir biliyor musunuz? Transit
ticaret, bizim ülkemizden 1 sentlik mal alınmadan, 1 sentlik vergi vermeden, hiçbir Ģekilde
istihdama katkı vermeden, bir ülkeden diğerine ama bizim TÜPRAġ ve BOTAġ'ın elde
edilmiĢ olan gelirleriyle yapılan ihracattır.
VELĠ AĞBABA (Malatya) - Bunlar ülkenin düĢmanları!
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Ben size soruyorum: Niye rahatsız
oluyorsunuz? Ben Ali'nin, Veli'nin, Ahmet'in burada ihracat yapmasını istedim, John'un
ihracat yapmasını istemediğim için hain ilan edildim.
TUFAN KÖSE (Çorum) - Bunlar suçların bahanesi mi ya?
71
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Bakın, ben eğer bundan dolayı suçluysam,
Türkiye ihracatını artırmak için suç iĢlemiĢsem bu suçu Ģeref kabul ediyorum, onur kabul
ediyorum arkadaĢlar.
TUFAN KÖSE (Çorum) - Bravo!
OKTAY VURAL (Ġzmir) - AlkıĢ, alkıĢ!
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Ve sizlere diyorum ki son söz olarak, bakın,
rüĢvetten bahsedildi, bilmem Ģundan bahsedildi. ArkadaĢlar, tekrar söylüyorum: Yirmi yedi
131
yıl sanayicilik yaptım. Çok net bu kürsüden sayıyorum: RüĢvet alan da, rüĢvet veren de, iftira
atan da Ģerefsizdir, namerttir diyorum arkadaĢlar.
TeĢekkür ediyorum, çok sağ olun. (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar)
ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan, az önce savunma yapan Ģahıs benim
konuĢmama atfen edep dıĢı ifadeler Ģeklinde Ģahsımı hedef almıĢtır.
BAġKAN - ġimdi, onların hepsi öyle oldu da…
ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Ġstanbul) - SataĢma var, burada da sataĢmadan nedeniyle söz istiyorum.
BAġKAN - Hayır, biliyorum. SataĢmadan veremem -siz hukukçusunuz- çünkü ara verdim.
Kavga ettiniz, dolayısıyla da ara verdim.
ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Ġstanbul) - ġu anda, Ģu anda…
BAġKAN - Hayır, hayır…
ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Ġstanbul) - ġu andaki savunması...
BAġKAN - ġu andaki…
MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Ġstanbul) - ġu anda söyledi efendim.
ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan, Ģu andaki baĢlangıçta…
BAġKAN - Bir saniye…
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Tutanaklara bakalım Sayın BaĢkan.
MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan…
OKTAY VURAL (Ġzmir) - ġu anda söyledi Sayın BaĢkan.
ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Ġstanbul) - ġu andaki baĢlangıçta edep dıĢı ifadeler, efendim "Bu iddiaları
ispatlamayan namerttir, Ģerefsizdir." Ģeklinde bizim konuĢmamızı hedef alarak…
BAġKAN - ġimdi, bir saniye…
MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Ġstanbul) - Sayın milletvekilinden önce biz konuĢtuk.
Biraz önce de bizi itham edecek Ģekilde konuĢtu. 69'uncu maddeye göre söz istiyoruz, bu çok
açık.
BAġKAN - Muhterem itirazım yok.
OKTAY VURAL (Ġzmir) - KonuĢmamasını tamamlamıĢtı efendim.
MEHMET AKĠF HAMZAÇEBĠ (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan…
132
MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Ġstanbul) - TamamlamamıĢtı.
MEHMET AKĠF HAMZAÇEBĠ (Ġstanbul) - Efendim, bakın…
MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Ġstanbul) - Altı dakika söz konuĢtu, beĢ dakika söz
verdiniz.
BAġKAN - Ben, bir kelimemi tamamlayabilirsem ondan sonra anlaĢacağız zaten.
"KonuĢma vermeyeceğim." demiyorum, sadece söylediğim Ģey Ģu: Ondan evvelki sözlerinde
evet bu itirazlar, yani sizin söylediğiniz sözler söylendi ama o arada kavga çıktı, ben ara
verdim, o kısmı düĢtü.
ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Ġstanbul) - ġu anda da, yine…
BAġKAN - ġimdi…
MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan, konuĢma bitmedi.
BAġKAN - ġimdi, bir saniye… Biz, ara verdik…
MEHMET AKĠF HAMZAÇEBĠ (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan…
BAġKAN - Ben vereceğim söz ama ikinize birdendi, hayır…
MEHMET METĠNER (Adıyaman) - Sevgili BaĢkan, hepimizin vaktini çalıyorlar.
BAġKAN - Hepimizin vakti, benim vaktim bedava mı?
MEHMET METĠNER (Adıyaman) - Zaten vereceksin, ver.
BAġKAN - Vereceğim de baĢka bir cümle kuracağım ona göre söz vereceğim.
Dolayısıyla, son sözü "Alan da, veren de, söyleyen de, iftira atan da müfteridir." vesaire
demesine karĢılık vereceğim Sayın Özgündüz size söz. Yani, ona göre konuĢmanıza dikkat
edin.
MEHMET AKĠF HAMZAÇEBĠ (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan…
AHMET AYDIN (Adıyaman) - Ġftira attıklarını kabul ediyorlar mı Sayın BaĢkan, onun için
mi söz veriyorsunuz?
BAġKAN - Bir saniye…
MEHMET AKĠF HAMZAÇEBĠ (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan, efendim, sataĢma nedeniyle
elbette ki aynı oturumda söz talebinde bulunmak gerekir ancak biraz önce oturum,
arkadaĢlarımız sataĢma nedeniyle söz isteme fırsatını elde edemeden, zorunlu olarak sizin
tarafınızdan kapatıldı.
BAġKAN - Evet, biliyorum.
133
72
MEHMET AKĠF HAMZAÇEBĠ (Ġstanbul) - Dolayısıyla "Bir önceki oturumda talep
etmediniz, o nedenle o kısmı düĢtü." görüĢünüze katılmıyorum efendim.
BAġKAN - Hayır, ben "Talep etmediniz." demedim.
MEHMET AKĠF HAMZAÇEBĠ (Ġstanbul) - Hayır, "O, o bölümde kaldı..."
BAġKAN - Hayır, Ģimdiki…
MEHMET AKĠF HAMZAÇEBĠ (Ġstanbul) - "…dolayısıyla o bölümdeki cümleler nedeniyle
size sataĢmadan söz veremem." dediniz.
BAġKAN - "O fasıldan dolayı" dedim.
MEHMET AKĠF HAMZAÇEBĠ (Ġstanbul) - Hayır, hayır… Bakın, normal bir görüĢme olsa
oturum kapansaydı elbette ki talep edilmemiĢtir, veremezdiniz ama siz kürsüdeki, buradaki
olağanüstü bir gerginlik nedeniyle kapatmak zorunda kaldınız. Dolayısıyla Ġç Tüzük'ün o
kuralını burada uygulayamazsınız.
SÜREYYA SADĠ BĠLGĠÇ (Isparta) - Ġç Tüzük'te öyle bir Ģey yok!
BAġKAN - Sayın Özgündüz, son cümlelerle ilgili söz veriyorum, buyurun.
MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Ġstanbul) - Ben de efendim, benim de söz talebim var.
BAġKAN - Sıraya girin. Amerikalılar Ģey diyor ya, hani, süpermarketlerde "next, next" diye,
hani, iĢte, biraz sonra.
Buyurun.
ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Ġstanbul) - TeĢekkür ediyorum Sayın BaĢkan.
Evet, susmak en güzel cevap edebi olana. Ġyi de bari susun ya! Allah'tan korkun, bari susun!
Yani, hırsızdan daha beteri arsız olmaktır. (AK PARTĠ sıralarından gürültüler) Ya, böyle bir
Ģey yoksa kardeĢim niye istifa ettin? Hırsızdan daha beteri arsız olmaktır. (CHP sıralarından
alkıĢlar) Yani, ayıp yani! Niye istifa ettin? Hepsi kurmacaydı, hepsi düzmeceydi, hepsi
komploydu, darbeydi, niye istifa ettin? Niye görevden alındın? Bunu gel bir açıkla!(CHP
sıralarından alkıĢlar; AK PARTĠ sıralarından gürültüler) Ya, arkadaĢlar "Efendim, ben, yok 2
milyon 684 bin dolarlık takı almıĢım da…" Sen almamıĢsın. KonuĢmayı bir dinle. Rıza Sarraf
alıyor sana gönderiyor. Düğün kasetlerini inceleyin, düğün kasetlerini… Bakın, Bakanın oğlu
evleniyor, o gün, 12 Nisan 2013. Bakın, medyada var, takılara bakın, düğünde takılanlara
bakın. Bunları bir izleyin ondan sonra söyleyin. Burada, değerli arkadaĢlar, böyle, böyle,
böyle…
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Mersin) - Yalan söylüyorsun! Namertsin!
134
ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) - Efendim, yarın, kardeĢim ortada, getirirsin Ģeyi. "Saati gelin
göstereyim." Herhâlde sabahki kahvaltıda gösterdi. Saatin faturasını Yüce Divanda
göstereceksin.
Suçlamalara yanıt vermiyor, bizim dediklerimize… Efendim, soruĢturma öyle oldu, böyle
oldu. Peki, Bank Asya'dan hesabına gelen, senin değil tabii ki -söylemeyeyim ismini Ģimdiyakınının 2 milyon 465 bin lira. Bunu da mı kuĢlar getirdi, paralel yapı yaptı?
Ġhracatı artır, ödül verelim. Ama kardeĢim, ihracata artırırken çalma, komisyon alma yani 52
milyon dolar 28 kerede rüĢvet alacaksın "Ben ihracatı artırdım." Cari açığı da Rıza Sarraf
kapattı, öyle mi! Vergi rekortmenleri açıklandı, nerede Rıza Sarraf'ınız? (CHP sıralarından
alkıĢlar) Önüne yattığınız Rıza Sarraf'ın adı niye yok bu listede? Sizin meĢhur iĢ
adamlarınızın hiçbirinin adı yok, suçladığınız "paralel yapı" dediğiniz, bilmem, odur, budur,
kimin adamıdır, Ġsrail'in, oranın, buranın dediğiniz adamların hepsi vergi rekortmeni bu
ülkede. ĠĢte namuslu olmak, Ģerefli olmak, onurla, alın teriyle çalıĢarak vergi vermektir,
buradan atıp tutmak değildir.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkıĢlar, AK PARTĠ sıralarından gürültüler)
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Mersin) - Sayın BaĢkan, ben de söz istiyorum.
BAġKAN - Sayın Tanrıkulu'ndan sonra size söz vereceğim.
Buyurunuz.
MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri; bu
kadar çok sinirlenmeye gerek yok.
Bakın değerli arkadaĢlar, ben belgeyle konuĢtum, fezlekeyle konuĢtum. Madem bu kadar
kendinize güveniyor idiyseniz, neden seçimlerden önce bu Genel Kurulda bunu konuĢmadık?
Neden konuĢamadık? Neden bu fezlekeyi dağıtamadınız? Neden Meclis BaĢkanı bunu
sakladı? Söyler misiniz? Sizlerden sakladı, sizlerden, biz okuduk ama sizlerden saklandı bu
kadar. Neden arkadaĢlar? (AK PARTĠ sıralarından gürültüler)
Bakın, kendinize güveniyor iseniz burada çıkıp -böyle bağırıp çağırmanın bir anlamı yok, hiç
yok, bağırıp çağırmakla bu iĢler olmaz- gelirsiniz, fezlekeleri dağıtırsınız, herkes bunları okur,
ne yanlıĢ, ne doğru, tartıĢırız. Sizler biliyor musunuz ne olduğunu? Herkes biliyor tabii ne
olduğunu ama Ģunu ifade edeyim…
EBU BEKĠR GĠZLĠGĠDER (NevĢehir) - Komisyonda göreceğiz.
73
MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Gerçekten ifade edeyim: Bu kadar çok da
piĢkinlik olmaz ya! Pes! Gerçekten pes ya! Bu kadar çok iddia olacak… Ġnsan saklanacak
delik arar ya! Çıkmaz, en arkada oturur, sessiz kalır, çıkmaz buraya gerçekten ya, hakikaten
çıkmaz, aklanmak ister, aklanmak. Nerede aklanılır?
135
Bakın, sandık aklanma yeri değil, aklanma yeri bağımsız, tarafsız, adil yargılama yapan
mahkemelerdir, onun güvencesini gelin beraber sağlayalım.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - ĠĢte komisyon kuruluyor.
MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Var mısınız? Var mısınız? Adil yargılama
sağlayacak mahkemeyi kuralım, var mısınız? Neden kaçıyorsunuz? Neden kaçıyorsunuz
soruyorum.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Kim kaçıyor, komisyon kuruluyor ya.
MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Gelin, bağımsız mahkemede yargılanın.
Son söz değerli arkadaĢlar: RüĢvet alan da veren de yolsuzluk yapan da Ģerefsizdir, son söz.
(CHP ve MHP sıralarından alkıĢlar)
BAġKAN - Önce Sayın Çağlayan'a…
Buyurunuz.
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Mersin) - Sayın BaĢkanım, saygıdeğer milletvekilleri;
istifa ettik, "Niye istifa ediyorsunuz?", istifa etmemiĢ olsaydık "Niye istifa etmiyordunuz?"
Allah aĢkına, bir karar verin ne yapacağınıza ya. (CHP sıralarından gürültüler)
Biz, sorumlulukla gittik, istifamızı verdik. Burada soruĢturmanın en iyi, en doğru Ģekilde
yapılması için… 17 Aralık günü sabah saat 07.30'da Sayın BaĢbakan beni telefonla aradığı
zaman, ben telefonda kendisine "Sayın BaĢbakanım, olayın ne olduğunu bilmiyorum ama ben
Ģu andan itibaren bakanlık görevimden istifa ediyorum. Çünkü, benim, Hükûmetime, partime
herhangi bir zarar verme hakkım yoktur, soruĢturma adil bir Ģekilde yapılsın." dedim.
KADĠR GÖKMEN ÖĞÜT (Ġstanbul) - Kaçtın sonra da.
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Ben koltuğa yapıĢan bir adam değilim ve
bundan dolayı da eğer istifa etmeseydik, bugün gelip farklı söyleyeceklerdi.
ġimdi, değerli arkadaĢlar, bakın, burada bu tür konuĢmalarla, ahlak dıĢı konuĢmalarla bir yere
gidemezsiniz, sokak konuĢmalarıyla bir yere gidemezsiniz. Birine "namussuz" demek için
önce senin namuslu, senin ahlaklı olman gerekir. (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar)
YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEġ (Ankara) - Yuh! Yuh! Yuh!
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Birine kalkıp herhangi bir Ģey söylemen için
önce senin edepli olman gerekir, ayıptır ayıp.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - DüĢtüğün hâle bak.
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Burada namus terazisi mi var, namus kantarı
mı var, neye göre tartıyorsunuz, neye göre bunları söylüyoruz?
YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEġ (Ankara) - Yuh!
136
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Yuh sana olsun, kime yuh çekiyorsun? (MHP
sıralarından gürültüler)
YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEġ (Ankara) - Ben söylüyorum Zafer! Utan, utan!
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Yüz bin kere yuh sana olsun edepsiz adam! Ve
çıkmıĢ burada utanmadan cevap veriyorlar.
Siz, savunma hakkına bile saygı göstermeyecek kadar hazımsız insanlarsınız, değiĢik
insanlarsınız. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
Sizler Ġstiklal Mahkemelerinde önce asıp sonra ifade alalım diyen bir zihniyetin
temsilcilerisiniz. Bunları size yakıĢtırıyorum ben.
Saygıyla selamlıyorum hepinizi. (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar)
ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan, yine, Ģüpheli savunmasında bize "Edep dıĢı,
ahlak dıĢı konuĢmalar." diyerek sataĢmada bulunmuĢtur. Bu nedenle sataĢmadan söz
istiyorum. (AK PARTĠ sıralarından gürültüler)
BAġKAN - Biz bunu sabaha kadar sürdürecek miyiz? Bir karar verin.
ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Ġstanbul) - Ġyi de Sayın BaĢkan…
BAġKAN - Hayır, bir Ģey demiyorum Sayın Özgündüz. Aynı konuĢmalar karĢılıklı olarak
devam edecek. Sürdürelim diyorsanız benim için sakıncası yok da bir yerde keselim yalnız
bunu.
ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan, sadece kısa bir söz, fazla uzatmayacağım.
BAġKAN - Buyurun.
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Mersin) - Ben de istiyorum.
BAġKAN - Bir sakıncası yok baĢladık, hay hay. Ama bir yerde kesilmesi lazım yani böyle
olmaz ki.
Buyurun.
74
ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Ġstanbul) - Evet, bir yerde kesilmesi lazım.
Ya, arkadaĢlar Allah aĢkına, Ģimdi, bakın, bu sadece bir destede, postada Bakanın oğlunun
evine giden para, Ġstanbul'dan çıkıĢından itibaren takip edilen…
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Mersin) - Nereden biliyorsun onu, orada mıydın sen?
ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) - Dosyada var, dosyada.
137
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Mersin) - Senin evine mi gidiyor, senin evine?
RECEP ÖZEL (Isparta) - Hani dosyaya ulaĢamamıĢtınız.
ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) - Baz istasyonu aynı noktadan sinyal veriyor, konuĢmalar
yapılıyor. Ya, Allah aĢkına gidin yargılanın, hesabını verin. Mahkeme kararıyla, teknik takip
kararıyla yapılan iĢler bunlar.
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Mersin) - O senin evine mi gidiyor?
ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) - Saat, saat, meĢhur saat, yine göstereyim, meĢhur saat.
Efendim, bir gelsin göstereyim. Bunda eğer Ģeysen, kendin aldıysan tak koluna kardeĢim,
övüne övüne taĢı. Niye gizli saklı yapıyorsun?
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Mersin) - Gel saati göstereyim sana.
ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) - Bakın, böyle bir Ģey olmaz, böyle bağırarak çağırarak olmaz.
Gideceksin, hesap vereceksin, yargıya hesap vereceksin, savunmayı orada yapacaksın.
Dolayısıyla, komisyon kurulacak, komisyonda ifade vereceksin.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Kuruldu ya komisyon.
MUSTAFA ELĠTAġ (Kayseri) - Komisyon kuruldu, komisyon. Komisyonu kurduk, sen
farkında değilsin herhâlde. Sen dünyada yaĢamıyorsun herhâlde.
ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) - Bağırıp çağırmasın, sakin olsun. Dolayısıyla, nedir bu
suçluluk telaĢı yani? Komisyon kuruldu, gidecek oraya, ondan sonra da inĢallah Yüce Divana
gidecek, orada savunmada bulunacak. Beraat etsin gelsin, "Alnım açık, baĢım dik." Böyle bir
Ģey olur mu? Böyle bir mantık olur mu?
(AK PARTĠ sıralarından "Niye mahkûm ediyorsun?" sesi)
ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) - Değerli arkadaĢlar, mahkûm etmiyoruz.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Mahkûm ediyorsun.
ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) - Ġddialar var ve bu iddialar yüzünden diyor ki: "SoruĢturmanın
selameti açısından istifa ettim." Çok güzel. O zaman niye… De ki, kardeĢim… Bak, Erdoğan
Bayraktar ne güzel "Susuyorum kardeĢim, ne yaparsanız yapın, ben millî iradeye saygılıyım.
Meclis aynı zamanda bakanları denetleyen bir organdır. Dolayısıyla gereğini yapın."
ġimdi, burada çıkacaksın, bağıracaksın, yok namustan, Ģereften, edepten bahsedeceksin. Yani
benim edebim elvermiyor bazı Ģeyleri söylemeye, daha fazla sürdürmeye.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkıĢlar)
EBU BEKĠR GĠZLĠGĠDER (NevĢehir) - Var mı senin edebin? Edebin var mı senin?
BAġKAN - Meclis soruĢturması…
138
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Sayın BaĢkanım, yani bahse konu soruĢturma önergesine konu
Sayın Bakan, bunun bir düzmece olduğunu ifade etti, ama Halkbank'la ilgili Bakan Ali
Babacan, Mehmet ġimĢek, onlarla ilgili bir iddia söz konusu değil. Dolayısıyla böyle bir
konunun, kendisiyle illiyet bağı olmayan bir bankayla ilgili bir konuda böyle bir iddianın ileri
sürülmesi doğru değil.
MUSTAFA ELĠTAġ (Kayseri) - Sayın BaĢkan, burası komisyon değil, komisyon kurmaya
karar verir, burada herkes komisyon gibi karar veriyor.
BAġKAN - Biliyorum.
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Bir de Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekilleri bu iddiaların
doğru olduğunu ifade etti ve soruĢturma komisyonu da kuruldu zaten. Dolayısıyla düzmece
idiyse niye kuruldu? Demek ki inanıyor.
BAġKAN - Meclis soruĢturması önergesi üzerindeki görüĢmeler tamamlanmıĢtır.
ġimdi oylamaya geçeceğiz.
Ekonomi eski Bakanı Sayın Zafer Çağlayan hakkında Meclis soruĢturması açılıp açılmaması
hususunu oylarınıza sunacağım.
Anayasa'nın 100'üncü maddesi hükmü gereğince oylamayı gizli oylama Ģeklinde yapacağız.
Gizli oylamanın yöntemiyle ilgili daha önce açıklamada bulunmuĢtum, aynı usulle oylama
yapacağız.
Kâtip üyeler yerlerini alsınlar.
ġimdi, gizli oylamaya Adana ilinden baĢlıyoruz.
(Oylar toplandı)
(Oyların toplanmasına baĢlandı)
BAġKAN - Oyunu kullanmayan sayın üye var mı? Yok.
75
Evet, oylama iĢlemi bitmiĢtir.
Oy kupaları kaldırılsın.
(Oyların ayrımı yapıldı)
BAġKAN - (9/3) esas numaralı Ekonomi eski Bakanı Sayın Mehmet Zafer Çağlayan
hakkında bir Meclis soruĢturması açılmasına iliĢkin önergenin gizli oylama sonucu:
"Kullanılan Oy Sayısı : 453
139
Kabul : 174
Ret : 274
Çekimser
BoĢ :
:4
1
Kâtip Üye
Bayram Özçelik
Burdur Kâtip Üye
Ġsmail KaĢdemir
Çanakkale"
Meclis soruĢturması açılması kabul edilmemiĢtir.
Bu kısmın 3'üncü sırasında yer alan, Ġstanbul Milletvekili Sayın Ali Özgündüz ve 60
Milletvekilinin; bir soruĢturma dosyasında yer alan bir Ģüphelinin bürokratik iĢlerini takip
etmek, bu kiĢinin babasına Ġtalya'ya giriĢ vizesi ve oturma izni alınması konusunda aracı
olmak, aynı kiĢi hakkında ulusal bir gazetede yayımlanması planlanan yolsuzluklarla ilgili
haberin yayımını durdurmak için tavassutta bulunmak ve söz konusu kiĢinin yürüttüğü otel
projesine yardımcı olmak amacıyla bu kiĢiden üç defa rüĢvet aldığı ve bu eylemlerin Türk
Ceza Kanunu'nun 252'nci maddesinde düzenlenen birden çok kez rüĢvet almak suçuna
uyduğu iddiasıyla Avrupa Birliği Eski Bakanı Sayın Egemen BağıĢ hakkında bir Meclis
soruĢturması açılmasına iliĢkin (9/4) esas numaralı Önergesi'nin görüĢmelerine baĢlıyoruz.
3. Ġstanbul Milletvekili Ali Özgündüz ve 60 Milletvekilinin; bir soruĢturma dosyasında yer
alan bir Ģüphelinin bürokratik iĢlerini takip etmek, bu kiĢinin babasına Ġtalya'ya giriĢ vizesi ve
oturma izni alınması konusunda aracı olmak, aynı kiĢi hakkında ulusal bir gazetede
yayımlanması planlanan yolsuzluklarla ilgili haberin yayımını durdurmak için tavassutta
bulunmak ve söz konusu kiĢinin yürüttüğü otel projesine yardımcı olmak amacıyla bu kiĢiden
üç defa rüĢvet aldığı ve bu eylemlerin Türk Ceza Kanunu'nun 252'nci maddesinde düzenlenen
birden çok kez rüĢvet almak suçuna uyduğu iddiasıyla Avrupa Birliği Eski Bakanı Egemen
BağıĢ hakkında bir Meclis soruĢturması açılmasına iliĢkin önergesi (9/4)
BAġKAN - Bu görüĢmede sırasıyla önergeyi verenlerden ilk imza sahibine veya onun
göstereceği bir diğer imza sahibine, Ģahısları adına üç üyeye ve en son olarak da hakkında
soruĢturma açılması istenmiĢ bulunan Avrupa Birliği eski Bakanı Sayın Egemen BağıĢ'a söz
verilecektir.
KonuĢma süreleri onar dakikadır. (Madde 108 ve 60)
140
Meclis soruĢturması önergesi Genel Kurulun 8/4/2014 tarihli 73'üncü BirleĢiminde okunmuĢ
ve bastırılarak sayın üyelere dağıtılmıĢtır. Bu nedenle soruĢturma önergesini tekrar
okutmuyorum.
Söz alan sayın milletvekillerinin isimlerini okuyorum: Önerge sahibi Sayın Ali Özgündüz,
Ġstanbul; Ģahıslar adına Kocaeli Milletvekili Sayın Lütfü Türkkan, Ġzmir Milletvekili Sayın
Aytun Çıray, ġanlıurfa Milletvekili Sayın Abdülkadir Emin Önen; hakkında soruĢturma
açılması istenen eski Avrupa Birliği Bakanı Sayın Egemen BağıĢ.
Ġlk söz, önerge sahibi Ġstanbul Milletvekili Sayın Ali Özgündüz'e aittir.
Buyurunuz. (CHP sıralarından alkıĢlar)
ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Ġstanbul) - TeĢekkür ediyorum Sayın BaĢkan.
Değerli milletvekilleri, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaĢlar, öncelikle bu soruĢturmaların bir arada yapılıp yapılmayacağı konusuna
değinmek istiyorum. Siz, 4 bakan hakkında bir tek soruĢturma önergesi verdiniz, biz
76
ayrı ayrı verdik. Niçin? Çünkü bu Ģu anda Meclisin yaptığı iĢlem aslında bir ceza muhakemesi
iĢlemidir yani soruĢturma komisyonu cumhuriyet savcısı gibi delilleri toplayacak, dolayısıyla
ifadeleri alacak, efendim bu kiĢilerin suçlu olup olmadıkları hakkında bir kanaat bildirecek,
rapor hazırlayacak ve buraya sunacak. Dolayısıyla ceza usulüne göre yapılan bu
soruĢturmanın bir arada yürümesi için bağlantı olması lazım yani Ceza Muhakemesi
Kanunu'nun 8'inci maddesinde tarif edilen bağlantı kavramının olması lazım. Bağlantı
kavramını nasıl tarif ediyor Ceza Muhakemesi Kanunu? Bir kiĢi birden fazla suçtan sanık olur
veya bir suçtan her ne sıfatla olursa olsun birden fazla sanık bulunursa bağlantı varsayılır.
ġimdi, burada birden fazla sanık var. Evet yani Ģüpheli, daha doğrusu hakkında soruĢturma
açılması istenen bakan var fakat bunlar arasında, eylemler arasında aslında bağlantı yok. Yani
Erdoğan Bayraktar'ın efendim, usulsüz olarak özel imtiyazlı imar planı hazırlayıp vermesiyle
iĢte Zafer Çağlayan'ın usulsüz ihracat iĢlemlerinden menfaat temin etmesi ya da Egemen
BağıĢ'ın, baĢka bir, iĢte bu iĢ adamı, meĢhur, "Bakanlara mama vermek lazım, beslemek
lazım." diyen iĢ adamından hakkında çıkacak medyadaki bir haberi engellemek için çıkar
sağlaması ya da ĠçiĢleri eski Bakanının bu kiĢiye koruma vermesi ya da -istisnai vatandaĢlıkĠran vatandaĢlarının Türkiye Cumhuriyeti vatandaĢlığına geçirilerek çıkar sağlaması eylemleri
aslında irtibatlı değil. Dolayısıyla, tek soruĢturma olmaması lazım, ayrı ayrı soruĢturma… Bu
aynı zamanda bu kiĢilerin savunma hakkını kullanmaları açısından da yerinde olacaktır. Onun
için, biz diyoruz ki: Bunların ayrı ayrı görüĢülmesi lazım. Ancak az önce yapılan oylamada ne
yazık ki bizim verdiğimiz Zafer Çağlayan hakkındaki önergeyi reddettiniz fakat bu aslında
iyilik değil, onu söyleyeyim. Dediğim gibi, teknik olarak bu kiĢilerin farklı soruĢturma
komisyonlarında kendi eylemeleriyle ilgili savunma yapmaları, dolayısıyla delillerin
toplanması, daha rafine ortamda bir iĢlem yapılması daha samimi olacaktı.
ġimdi, gelelim bu Egemen BağıĢ'a. Bu Egemen BağıĢ, Allah'ın kelamıyla dalga geçen…
ġimdi, diyor ki savunmasında: "Efendim, benim, iĢte, on beĢ yıllık arkadaĢım, yirmi yıllık
arkadaĢım." falan. O "arkadaĢım" dediği zaten bundan dolayı özür diledi, dolayısıyla kabul
141
ediyor. Yani bu Egemen BağıĢ'ı, tabii, Allah bağıĢlar mı, bağıĢlamaz mı o Allah'ın bileceği iĢ.
Efendim, Bakara suresi, yani dalga geçtiği, Allah'ın ayetinde zaten diyor: "Bunlar müminleri
aldatmaya çalıĢırlar oysa sadece kendilerini aldatırlar. Kalplerinde münafıklıktan kaynaklanan
bir hastalık var. Ġman edenlerle karĢılaĢtıkları zaman 'inandık' derler fakat Ģeytanlarıyla,
münafık dostlarıyla yalnız kaldıkları zaman 'Ģüphesiz biz sizinleyiz' derler, gerçekte Allah
onlarla alay ederler."
MEHMET METĠNER (Adıyaman) - Sizi tarif ediyor, sizi.
ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) - Bu, Allah'ın hikmeti, Allah biliyor. Dolayısıyla, Allah'ın iĢine
karıĢmayız ama biz bu adamı bu millet adına, Türk milleti adına -bu yüce Meclis
affetmeyecektir, bağıĢlamayacaktır- hak ettiği yere, Yüce Divana göndereceğiz. Dolayısıyla,
orada gitsin, hesabını versin.
Efendim, bu çikolata kutuları, çikolata kutusunda gelen paralar, dolarlar niye geldi, nasıl
geldi? "Hizmetçisi -iĢte biliyorsunuz, evde değil- Marina'ya teslim et." diyor. "Marina -daha
önce de söyledim, bir gelecek- sana ne teslim edildi, bu çikolata kutusunda ne vardı?" Yine
Avrupa Birliği Ġstanbul Ofisine, Rıza Sarraf'ın adamına aldırdığı Vakko'dan 52 beden takım
elbise, kravat ve yanında bir paket 500 bin dolar.
VELĠ AĞBABA (Malatya) - Kaç bedendi?
ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) - Bu 500 bin dolar bir kutuda, ayakkabı kutusunda özel olarak
hazırlanmıĢ. Tabii bu bir poĢete konmuĢ Sayın Ağbaba. Giderken zorlanmıĢ. Rıza Sarraf
odaya götürüyor, zorlanıyor. Hatta diyor ki: "Ya korktum bu poĢet dağılacak, makama paralar
saçılacak, rezil olacağız. O yüzden de çıkarken dedim ki 'Beyefendi, bunu kendiniz taĢıyın,
korumaya falan vermeyin, böyle bir tehlike var.'" Ondan sonra çıkıp adamını arıyor, diyor ki:
"Ya çok ağırdı, dolar mıydı, euro muydu?" "Yok, dolardı." diyor. "Oh, rahatladım." diyor.
Çünkü 500 bin euro olsa farklı bir kur. Dolayısıyla bayramda 500 bin dolar harçlık
gönderiliyor, efendim, teslim ediliyor; daha sonra iĢte vize konusunda yine bir 500 bin dolar;
yine bir haberle ilgili bir 500 bin dolar gönderiliyor; 1,5 milyon dolar. Aslında bu kümülatifte
bir anlam ifade etmiyor. Ufakçı. Yani Google Müslümanlığı yapan, iĢte benim tabirimle
"çakma Müslüman", iĢte oradan Allah'ın ayetlerini sabah sabah salladığını söyleyen bir adam.
ĠĢte böyle olur, yani Allah böyle adamı rezil rüsva eder iĢte, böyle ayağına dolaĢtırır. Allah'ın
sopası olmaz. Tabii Allah nasıl sopasını gösterir? ĠĢte böyle gösterir, ayağına dolaĢtırır,
ömrünün sonuna kadar rezil rüsva bir hâlde yaĢarsın. Değdi mi yani 1,5 milyon dolara? 1,5
milyon dolara değdi mi hakikaten? Türkiye Cumhuriyeti'nin bakanısın, ya Allah'tan kork.
Takım elbise 52… Ya kaç paradır Vakko takım elbise? Git en iyisini al, ne olacak? Devletin
bütün imkânları emrinde, arabalar, araç, gereç, telefonlar, sekreterler, maaĢ, para. Daha ne
istiyorsun yani? Ne istiyorsun? Yani kendini böyle satmaya 500 bin dolara, bu kadar
ucuzculuk olur mu? YakıĢıyor mu Türkiye Cumhuriyeti bir bakanına? YakıĢmıyor.
Dolayısıyla sizin de bu adama sahip çıkmayacağınıza inanıyorum.
Nitekim kendi önergenizde zaten kabul ettiniz ama dediğim gibi, bence bizim verdiğimiz bu
önergeyi özellikle ayrı olarak kabul edin çünkü bunun eylemi baĢka bir Ģey, yani diğerleriyle
karıĢtırmayın. Dolayısıyla ayrı ayrı herkes hak ettiğini alsın.
77
142
ġimdi, efendim, iĢte millet görüyor falan filan. Yok, iĢte düne kadar milletin değerleriyle
oynayanlar, bizim imanımızla falan filan… Geçin bunları arkadaĢlar. Yani, Ģimdi, seçim
meçim, sandık, bu iĢ bitmez. Sandık yolsuzluğu kapatmaz.
Geçen gün bir arkadaĢım, bir avukat arkadaĢım diyor ki: "Bu neye benzer biliyor musunuz?
Öğrenci sınıfın baĢarılı bir öğrencisi, parlak bir öğrenci ama arkadaĢlarının çantasından para
çalıyor. Hemen velisini çağırıyor. Veli gelir gelmez müdüre diyor ki: 'Hayır, benim oğlum
baĢarılı.'" Böyle bir Ģey olur mu, böyle bir mantık olur mu? Ya da bu mantıkla giderseniz…
Ġtalya'nın eski baĢbakanı Berlusconi ne oldu? Seçimden çıktı -ama bir suçtan dolayı- yani
yargılanıyordu ona rağmen seçimden çıktı. Ama bir cinsel tacizden dolayı mahkûm edildi ve
dolayısıyla milletvekilliği düĢtü.
Yine bu mantıkla giderseniz, bir terör örgütü yöneticisi yarın aday oldu, hasbelkader seçildi.
Ya suçları örtüldü mü? Böyle bir Ģey olmaz arkadaĢlar.
Yargı, egemenlik hakkını kullanan en önemli unsurlardan bir tanesidir. Yani bizim
parlamenter rejime göre yasama, bu yüce Meclis yasa yapacak ve yürütmeyi denetleyecek.
Yürütmeye çünkü görev veriyor - "yürütme yetki ve görevi" der Anayasa- yürütmeyi
denetleyecek. Sorun olduğu zaman da -Ģimdi olduğu gibi- birileri hakkında yolsuzluk hırsızlık
iddiaları olduğu zaman da gereği yapılacak. Millet adına yargılama yetkisi olan yargıya
gönderecek. Orası da egemenliğin en önemli unsuru olan cezalandırma yetkisini kullanarak
Türk milleti adına, yani egemenlik hakkını kullanarak gereken kararı verecektir.
Efendim, olumlu olumsuz… Yargı kararına saygı duyacağız. Yani beğendiğiniz zaman
birilerini kahraman ilan edip, ondan sonra beğenmediğiniz, aleyhinize karar çıktığı zaman da
hain ilan etmek, dolayısıyla ben bu karara saygı duymuyorum falan filan demek, bu bir
demokratik anlayıĢ değildir. Hukuk devletine saygıyla bağdaĢmaz, efendim parlamenter
rejimle bağdaĢmaz.
Dolayısıyla, ben diyorum ki: Özellikle bu bağıĢ, soyadı BağıĢ olan ancak bizim açımızdan
bağıĢlanmayacak bu kiĢiyi, hak ettiği Ģekilde Ģeye gönderelim.
Efendim, soruĢturma komisyonu elbette ki açılacak. Oradaki özellikle görev alan arkadaĢların
vicdanına sesleniyorum: Delilleri iyi toplayın. Bu kiĢiyi yargıya gönderin. RüĢvet mi olur,
nüfuz suistimali mi olur, efendim, görevi miydi, değil miydi, görevi kötüye kullanmak mıdır,
bunu takdir edecek biz değiliz. Bizim görevimiz, sadece yeterli Ģüphe, emare olan bir kiĢi
hakkında oraya, yetkili merciye sevk etmektir; oraya gitsin, gereğini yapsın.
Mahzuni ġerif, rahmetli, yıllar önce aslında bugünleri görür gibi ne güzel demiĢ:
"Yuh, yuh soyanlara,
Soyup kaçıp doyanlara,
Ġnsanlara kıyanlara,
Yuh nefsine uyanlara."
143
Evet, yani hâlen insana kıyılıyor, hâlen Gezi'de insanlara kıyıldı, hâlen bu topraklarda,
efendim, yolsuzluk, hırsızlık yapılıyor diyorum ve yuh olsun onlara diyorum. Siz de böyle
deyin, siz de böyle deyin:
"Yuh, yuh soyanlara,
Soyup kaçıp doyanlara,
Ġnsanlara kıyanlara,
Yuh nefsine uyanlara." deyip Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkıĢlar)
BAġKAN - ġahıslar adına Kocaeli Milletvekili Sayın Lütfü Türkkan.
Buyurunuz. (MHP sıralarından alkıĢlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri; az evvel bir haber
aldık. ġemdinli'de bir askerî aracımız devrilmiĢ, 3 tane Mehmetçik'imiz Ģehit olmuĢ, 8 tane
Mehmetçik de yaralı. ġehit olanlara Cenabı Allah'tan rahmet diliyorum, yaralı olanlara acil
Ģifa diliyorum. Milletimizin baĢı sağ olsun.
Avrupa Birliği eski Bakanı Egemen BağıĢ hakkında Meclis soruĢturması açılmasına iliĢkin
önergeyle ilgili Ģahsım adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu önergeleri Adalet ve Kalkınma Partisi ve Cumhuriyet Halk Partisi hazırladı. Ġki partinin de
aslında amacı aynı, gerçeklerin ortaya çıkması. Ġki parti de farklı düĢünmüyor. Adalet ve
Kalkınma Partili arkadaĢlara sormak istiyorum: Yani baĢka gün yok muydu arkadaĢlar? Bunu,
salı, çarĢamba, perĢembe günlerinden birisinde yapsaydık da millet bunları izleseydi ne
olurdu, ne fark ederdi? Yani yok "Ġnternet'ten izliyor.", yok "Halk TV'den izliyor." Böyle
kaçarak, göçerek anlamı yok. Bu bir suçluluk psikoloji. Burada bu suçluluk psikolojisini
hissetmemesi gereken arkadaĢlara da günah ediyorsunuz, hiç bu iĢlerde zerre alakası olmayan
insanlara da günah ediyorsunuz bence. Bu Ģekilde de aklayamazsınız bakanları veya bu
Ģekilde de bu yolsuzlukların üstünü örtemezsiniz. Her zaman yaptığınız gibi, konuĢulanları
halkımızdan kaçırarak…
BeĢ ay önce, 17 Aralıkta ne olmuĢtu hatırlıyor musunuz? Bazı bakan çocuklarının evinden
kasalar, paralar… Yani ben samimi söylüyorum, gerçekten utanıyorum. Bu insanlar bizim
çeĢitli vesilelerle hukukumuz olan insanlar; bu mesele bu insanlara yakıĢmadı, gerçekten
78
yakıĢmadı. Dünya malına bu kadar tamah edip nefislerine bu kadar kurban olmak bu insanlara
da yakıĢmadı, Türk milletine hele reva görülmemeliydi; çok güvendi bu insanlar sizlere, hep
oy verdiler.
Devletin bankacısının evinden ayakkabı kutusunda dolarlar çıkıyor. NeymiĢ? "Ben bununla
okul yapacağım, imam-hatip yapacağım, üniversite yapacağım." Yahu, kalıbından utan be
arkadaĢ ya!
144
CELAL DĠNÇER (Ġstanbul) - Külahıma anlat onu!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Buna çocuk inanır mı? Buna biz inanır mıyız? Böyle bir Ģey
olur mu? O paralar bağıĢ parası falan değil, yani bağıĢı bilmiyor bu arkadaĢlar. Sizin
bildiğiniz bir tek bağıĢ var, o da Egemen BağıĢ; bu 4 bakanın arasında o da var biliyorsunuz.
Hani -hatırlayanınız vardır ama ben bir daha hatırlatayım- Kutlu Doğum Haftası'nda Londra
Hilton Otelin mini barından içtiği içkilerin faturasını devlete ödeten bir bakan bu.
Bakın, bu, diğer bakanlarla alakalı -bugün sesim kısıldı benim- suçludur, rüĢvet almıĢtır,
vermiĢtir, yolsuzluk yapmıĢtır; ben bilemiyorum, kimseye ön yargıyla yargılamak
istemiyorum, akçeli konular çok farklı Ģeyler ama bu Bakanla alakalı bir Ģey söyleyeceğim:
Diniyle, diyanetiyle, kitabıyla bir millete bu kadar hakaret eden adamın burada iĢi olmamalı
arkadaĢ. (MHP ve CHP sıralarından alkıĢlar) Size yemin ediyorum -hepimizin tanıdığımız
ateist insanlar var- ateist insanlar bunu yapmaz, bu iĢin makarası Bakara'sı da olmaz, bu iĢ
ciddi bir iĢ. Ġnsanların inancıyla bu kadar dalga geçen, insanların inancını bu kadar yerlere
seren bir adamın buralarda olmaması lazım, buraya gelip konuĢmaya cesaret bulamaması
lazım -bırakın para iĢlerini- buna müsaade etmememiz lazım, çocuklarımıza bunun hesabını
veremeyiz. Biz inançlı çocuklar yetiĢtirmeye çalıĢıyoruz, inançlı nesiller yetiĢtirmeye
çalıĢıyoruz. Savunduğumuz adamın Kur'an'ın ayetleriyle dalga geçen bir adam olmaması
lazım bu Ģartlarda.
Ne diyor? "Oğlum, ben her cuma bir tane ayet sallıyorum." diyor. "Kitapçık yok lan, Google'a
gir, Kur'an'da -atıyorum- kardeĢlik mesela, Kur'an'da nankörlük, Kur'an'da bilmem ne, 'search'
yap, hepsi çıkıyor. Oradan beğen bir tane, salla gitsin." Ya, bu mudur arkadaĢlar ya? Ben
utanıyorum, samimi söylüyorum utanıyorum. Bunun bu Mecliste konuĢuluyor olması bile çok
üzüntü verici. Bu iĢ soruĢturma, araĢtırma meselesi değil, bu bir ahlaksızlık boyutudur. (MHP
ve CHP sıralarından alkıĢlar) SoruĢturma olsa ne olur, mahkemeye gitse ne olur, aklansa ne
olur, bu nedir arkadaĢ? Ben bir Ģey söyleyeceğim size: Bu vatandaĢ Bakara'ya "makara"
demek yerine Sayın BaĢbakanla dalga geçseydi Ģu koltuklarda, aramızda oturma Ģansı var
mıydı?
VELĠ AĞBABA (Malatya) - Otuz saniye durabilir miydi, otuz saniye?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Yüce Kitap Kur'an-ı Kerim'le dalga geçene sessiz kalıp bir
zahiri mevcudiyete laf edildiğinde ayağa kalkmak münafıklıktır. (MHP ve CHP sıralarından
alkıĢlar)
ĠĢin para kısmına geleceğim. Kendisinin gönlü çok zengin. Hazırlanan iddianameye göre en
az rüĢveti de o almıĢ. Biraz evvel Sayın Ali Özgündüz bir laf söyledi: "Ufakçı." Günah ya, 1,5
milyon dolar arkadaĢ. Gerçekten çok önemli bir para, doğru da bir ülkenin bakanının böyle bir
paraya tamah etmemesi lazım. "Bunların hepsi kumpas, paralel, vesaire." Ya, arkadaĢ, aynı
Hükûmette Maliye Bakanı var, Mehmet ġimĢek; bankaların bağlı olduğu Ali Babacan var; hiç
yıldızımız barıĢmasa da BaĢbakan Yardımcısı var, eğer paralel maralel bir Ģey yapacaksa
Bülent Arınç'a yapsın. Niye yapmadı? Savunma Bakanına yapsın. Ya, gözünüzü seveyim ya,
bu iĢler bu kadar ucuz, üstü kapatılacak iĢler değil veya sadece ona buna laf atarak, onu bunu
susturarak olmaz, üzüntü verici bir iĢ bu. Ne yapmıĢ? Otelin iĢlerini kolaylaĢtırmıĢ, vize
almıĢ. Sayın Bakanım, Allah aĢkına size soruyorum: Hiç kimse size vize için müracaat etti
mi?
145
MĠLLÎ SAVUNMA BAKANI ĠSMET YILMAZ (Sivas) - Sivas'tan kim gelirse gelsin hepsine
elimden geldiğince yardım etmeye çalıĢırım.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Sayın Bakanım, bakın, seçim bölgenizden gelen birisinden
bahsediyorsunuz. Bu vize iĢi parayla pulla yapılacak iĢ değildir, istirham ediyorum ya. Yani
bu hakikaten çok basit yapılacak bir iĢtir, eğer yardım edilecekse bile. Bu konuda ayağa
düĢmek denir buna, ağaya düĢmek. Bir hükûmetin bakanı ayağa düĢmemeli. Bu kadar rezil
rüsva etmemeli o makamı. Bu makamda onlar gelip geçici ama bu devlet kalıcı. Hatırlıyor
musunuz bir Avrupa Birliği bütçesinde ben kendisine bir Ģey söylemiĢtim, bu günleri görür
gibi: "Siz oraya yakıĢmıyorsunuz Sayın Bakan, istifa edin. Oraya Türk ve Müslüman birisi
gelsin." dedim. Kendisi çok sinirlendi. "Bakara, makara" derken benim o sözlerimi doğruladı.
Resmî dinlemelere takılıyor, Abdullah Happani'ye diyor ki: "Çikolata paketlerinde 500 bin
liranı 'Sadık' adlı birine gönder, 'Sadık' adlı biriyle 'Ege' kod adlı birisine gönder." "Ege kodlu
kim ağabey?" diyor. "Egemen BağıĢ kardeĢim, ona götüreceksin, Marina'ya bıraksın." diyor.
"Kim Marina?" "Bizim hizmetçi Marina'ya bıraksın." Sonra, Ġstinye taraflarında "Ege" ve kısa
kodladığı Ģahsa bir 500 bin talimatı daha gönderiyor. 500 500 gönderiyor, 1,5 milyon dolara
tamamlıyor, çikolata kutularında paralar. Yani bunlar burada konuĢulmalı mı? ġimdi, Sayın
Bakan, çıkıp "Ben çikolata kutusunda para almadım." demek bir adama zül gelir. Sayın
Mustafa ElitaĢ, böyle bir lafı söyleyebilir misin? Rica ediyorum ya, zül gelir sana ya. Kalbine
inme iner, ben inanıyorum, yemin ediyorum. Bunu reddetmek bile adamın kalbine inme
indirir.
VELĠ AĞBABA (Malatya) - Bilemezsin, bilemezsin.
79
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Ben inanıyorum, Mustafa ElitaĢ'a bu konuda inanırım. Ben
bilmem sizi, ben inanıyorum.
Efendim, patron Ankara'ya çağırdı beni: "Sen iĢte bizim Marina'ya götür, oraya ver, ben
oradan alacağım." ArkadaĢlar, bu Ġranlı Ģarlatan var ya -bir daha söylüyorum beni de
mahkemeye versin, inĢallah karĢı karĢıya da geliriz orada- kabineyi doyurmuĢ ya, bazı
bakanları.
VELĠ AĞBABA (Malatya) - EĢ baĢkan, eĢ baĢkan.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Yani sadece bakanlar iyi; bakan çocuklarını, akrabalarını,
bürokratların yedi sülalesini jetiyle umreye taĢımıĢ. Ya umreye gitmek dediğin 1.000 euroluk
bir iĢ ya, Eman Tura ver 1.000 euroyu git ya. Niye bu adamın altına yatıyorsun ya? Önüne
yatıyorsun, arkasına yatıyorsun? YakıĢır mı yani 65 yaĢında adam. Olur mu böyle bir Ģey ya.
Çok utanıyorum ve üzülüyorum, yemin ediyorum utanıyor ve üzülüyorum. Sizin de
utanmanız gerekir diye düĢünüyorum.
MĠHRĠMAH BELMA SATIR (Ġstanbul) - Biz sizden utanıyoruz, siz konuĢuyorsunuz.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Kabinede, parayla ilgili bakanların bundan sonraki görev
yerlerinin sağlam olmadığını düĢünüyorum.
146
Rıza Sarraf cezaevinden çıktı, en iyi bakanlığı o yapar. Sizi bakanlıktan alabilir Sayın
BaĢbakan, yeriniz tehlikede. Her türlü iĢe "Evet." diyen bir bakan var. Rıza Sarraf'ı dıĢarıdan
bakan olarak ayarlayabilir, adam paradan iyi anlıyor ya. "Bütçe açığının yüzde 15'ini ben
yaptım." diyor. Bir de Türk Bayrağı'nın önünde çıkartıyorsunuz onu. Ayıp değil mi ya, yazık
değil mi bu millete?
CELAL DĠNÇER (Ġstanbul) - Çok yazık!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Böyle bir Ģarlatanı, Türk Bayrağı'nın önünde, parasını
verdiğiniz bir televizyonun önüne çıkartıyorsunuz.
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Havuz medyası ya, yandaĢ medya!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Ġnsanlar yiyecek ekmek bulamıyor. Bu Ģarlatan bizim
muhteremleri milyon dolarlarla beĢ taĢ oynuyor. Ve bunların hepsi BaĢbakanın bilgisi
dâhilinde yapılmıĢ, bakın en acı olan da bu, insan içine bunu sindiremiyor. Sayın BaĢbakan da
diyor ki: "Bu çok hayırsever bir adamdır." Bu bir Ģarlatandır, hayırsever değildir. Devleti
soyan, devleti soyanlarla iĢ birliği yapan bir Ģarlatandır. Hayırsever insanlar farklıdır.
Rahmetli Sabri Ülker hayırsever adamdı, rahmetli Aydın Bolak hayırsever adamdı, rahmetli
Yusuf Türel hayırsever adamdı. Eğer bu hayırseverse onlar kim peki, onu söyler misiniz
bana?
Bu para -bakın, ben size bir Ģey söyleyeyim- bu rüĢvetle ilgili dönen paraları hesap ediyorum,
840 lira olan asgari ücretten 160 bin kiĢinin maaĢı ödeniyor. Yazıklar olsun!
Hepinize hayırlı günler. (MHP ve CHP sıralarından alkıĢlar)
BAġKAN - TeĢekkür ederim.
Ġzmir Milletvekili Sayın Aytun Çıray, buyurunuz. (CHP sıralarından alkıĢlar)
AYTUN ÇIRAY (Ġzmir) - Sayın BaĢkan, Meclisin değerli üyeleri; hepinizi sevgi ve saygıyla
selamlıyorum.
17 Aralık 2013 tarihi eĢi benzeri görülmemiĢ bir yolsuzluklar zincirinin baĢlangıç tarihidir. 17
Aralık 2013 tarihi, aynı zamanda, ikiyüzlülük doktorası yapmıĢ bir zihniyetin baĢlattığı büyük
bir algı yapılandırmasının da baĢladığı bir tarihtir. Büyük yolsuzluklar ortaya çıkmıĢtır ama bu
sürpriz değildir. Bunlar çıkmasaydı acaba gemilerin nereden geldiğini zannediyordunuz?
Bunlar çıkmasaydı bu hayat tarzı, bu villalar nasıl değiĢebilirdi? Dolayısıyla, bu
yolsuzlukların çıkması esasen malumun ilamından ibarettir. Bir yıllık yasal takip süresine
dayanan soruĢturmanın dokümanları, AKP iktidarının 4 bakanın çok ciddi yolsuzluklara
bulaĢtığını ortaya koymuĢtur. Ama, daha acı bir Ģeyi ortaya koymuĢtur, Sayın BaĢbakanın ve
bakanlarının "tape"lerine baktığınızda, evlatlarına kıyıp bu iĢlere bulaĢtıran kötü babalar
olduğu ortaya çıkmıĢtır.
Değerli arkadaĢlar, Ģapkadan tavĢan çıkarmayı her daim baĢaran bu iktidar, Rıza Sarraf'ı
hapisten çıkarmayı baĢarmıĢtır. Yani, Balyoz ve Ergenekon davası sanıklarının asla mazhar
olamadıkları tutuksuz yargılanma hakkına Rıza mazhar olmuĢtur, yasal takiple elde edilen ses
ve görüntü kayıtlarına göre Egemen BağıĢ'a 1,5 milyon dolar rüĢvet verdiği iddia edilen
Rıza'dan söz ediyorum. ġimdi diyeceksiniz ki: "Yargılamanın sonucunu bekleyin." E, biz de
147
tam olarak onu söylüyoruz zaten. Ancak, Ģu ana kadar Ģahit olduğumuz geliĢmeler bu
ihtimalin çok düĢük olduğunu ortaya koymaktadır çünkü iĢin nereye varacağını gören
yürütmenin baĢı sağlıklı bir yargı sürecine izin vermemektedir. Bu yüzden, operasyondan
sonra derhâl bu operasyonu yapan savcılar ve polisler hakkında operasyon baĢlatmıĢtır, tarihin
en büyük memur sürgünlerinden birisi gerçekleĢmiĢtir.
Değerli arkadaĢlar, bu süreç yaĢanırken, aynı zamanda tarihte eĢi benzeri görülmemiĢ bir
gerçekleri ters yüz etme kampanyasına Ģahit olduk. Algı yapılandırması için uzun süre ortağı
oldukları cemaati, hain, casus, paralel devlet oluĢumu ilan ettiler. Bir de krizden fırsat
çıkardılar, kendi paralel devletlerini inĢa etmeye baĢladılar. ġimdi ben buradan iddia
ediyorum, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'na yapılan saldırıyı azmettirenler de, Ģüpheli sıfatı ile
Sayın Kemal
80
Kılıçdaroğlu'nu davet edenler de bu yeni paralel devletin elemanlarıdır. (CHP sıralarından
alkıĢlar)
Değerli dostlarım, yolsuzluk batağındaki bakanlardan en çarpıcı örneği belki de Egemen
BağıĢ'tır. BağıĢ, o zatın baĢlangıçtan beri tercümanlığını yaptığı için, eminim, çok özel
sırlarının da çantacılığını yapmaktadır. Ayrıca yürütmenin baĢına olan yakınlığını da,
doğrusu, BağıĢ'ın çarpıcı ikiyüzlü siyasetini de inkâr etmemek lazım.
Hatırlayın lütfen, BağıĢ 16 Kasım 2010'da Fener Patrikhanesi'ne bağlı ABD-Avrupa Ortodoks
kiliseleri tarafından Dinî Özgürlükler Ödülü'nü almak için Atina'ya gitmiĢti ama Atina'da
kalmamıĢ o gece Brüksel'e dönmüĢtü. Dönmesinin gerekçesini ise Ģöyle açıklamıĢtı: "Atina'ya
Yunanlılar cami yaptırmadığı için, orada bayram namazını kılamayacağım için Brüksel'e
döndüm." demiĢti. Ne kadar derin bir iman sahibi değil mi? ĠĢte bu derin iman sahibi yaptığı
bir telefon konuĢmasında her cuma bir ayet salladığını söylüyor. "Google'a bakıyorum, ayeti
sallıyorum, çakıyorum ayeti." diyor. MüĢrikler gibi Allah'ın ayetleriyle dalga geçiyor. "Bu
Bakara, iyi makara." diyor. Hanımlar, beyler; bu, riyakârlıkta ve küfürde dip noktadır. Bu dip
noktayı kurtaranlar ortak olur. (CHP sıralarından alkıĢlar)
Değerli üyeler, Ģimdi iĢin bir baĢka yönüne bakalım. Biz daima hukukun üstünlüğünü
savunduk, geliyoruz. Bu yüzden yasal olmayan kayıtları Ģüphesiz mahremiyetimize tecavüz
kabul ediyoruz. Ancak bunlar, bu kayıtlar bizim özel gayretlerimizle ortaya çıkmadı. Biz bu
"tape"lere maruz kaldık, biz bu rezilliklere maruz kaldık. Sonuçta bu "tape"ler bir realiteyi
ortaya koydu. Peki, bu rezil gerçeklik karĢısında yürütmenin baĢı ne yaptı? Kadrolu
profesyonel politik senaristlerine bir senaryo üretmeleri için talimat verdi. Öyle bir senaryo ki
sadece yolsuzlukları örtbas etmekle kalmayacak, aynı zamanda AKP'nin kârlı çıkmasını
sağlayacak bir senaryo. Profesyonellerin senaryosu hem basit hem de BaĢbakanın riyakâr
karakterine uygun bir senaryoydu. Senaryo basitti: Ġnkâr et ve suçla. Bunu otuz kanaldan, yedi
gün aralıksız, yirmi dört saat yap. Algı yapılandırması iĢte bu kadar basit, bu kadar
yarayıĢlıydı. Oldu mu böylece yolsuzluk soruĢturmaları darbe, yargı darbesi; Ġnternet'e düĢen
"tape"ler montaj ve dublaj? Doğrusu, Egemen BağıĢ da patronunun bu stratejisine uyum
sorunu yaĢamadı. Derhal tweet'ten cuma namazına gittiği camilerin resimlerini atmaya
baĢladı.
148
Değerli vekiller, sakın bu iĢ tuttu, o zat ve suç ortakları kurtuldu diye kimse ümitsizliğe
kapılmasın çünkü bu kadar yoğun bir propaganda kısa vadede etkili olmuĢ olabilir ama
CumhurbaĢkanlığı seçiminde bu senaryo çalıĢmayacak. GeçmiĢte AKP'ye oy veren ve bugün
vermeyen 2,5 milyon vatandaĢımız nasıl bu senaryoyu fark ettiyse bundan sonra bir suç
örgütünün Türkiye'yi yönettiğini geri kalan seçmenlerimiz ve vatandaĢlarımız da fark
edecektir. Ayrıca, Türk insanı dünyanın kendisine ve ülkesine bakıĢına önem verir. Bu kadar
itibarsız bir zatın Türkiye'yi dıĢarıda taĢıyamayacağını çok iyi bilir. Örneğin, Freedom
House'ın Türkiye'yi basın özgürlüğünde "özgür olmayan ülkeler" kategorisine indirmesi;
ikincisi, Amerika'nın en önemli adli biliĢim kurumu olan Arsenal'in Ergenekon ve Balyoz
davalarını "sofistike dijital sahtecilik" olarak ilan etmesi, Türk insanının asıl darbecilerin
kimler olduğunu görmesine yaramaktadır. Asıl darbecilerin doymak bilmez iĢtahı ve para
hırsı, o zat ve suç ortakları olduğunu bu millet teĢhis edecektir. Egemen BağıĢ gibi, bizi
Avrupa Birliğine yaklaĢtırmaktan ziyade uzaklaĢtıran çapsız bakanlardan Türkiye
kurtulacaktır.
Değerli arkadaĢlar, Ģimdi size yolsuzluklardan daha vahim bir konudan, bir baĢka yönden
bahsetmek istiyorum ve Türkiye kamuoyunu bu soruları tartıĢmaya ve düĢünmeye davet
ediyorum. Bütün bu "tape"leri servis edenler, o zat ve Hükûmeti hakkında acaba baĢka hangi
bilgilere sahipler? O zat "Sadece ben değil, CumhurbaĢkanı, Anayasa Mahkemesi BaĢkanı,
devletin tamamı dinlenmiĢ." dediğine göre, millî varlığımızı Ģantaj altında olan bir
CumhurbaĢkanı, bir BaĢbakan, bir Genelkurmay BaĢkanı ve Hükûmetten daha fazla ne tehdit
edebilir? Kıbrıs eski CumhurbaĢkanı ve DıĢiĢleri konutunun dinlenmesiyle ilgili "tape"ler
gösteriyor ki, bu beceriksizlikler yüzünden devlet sırrı diye bir Ģey kalmamıĢ. Peki, hiç merak
etmiyor musunuz değerli arkadaĢlar, bu devlet sırları Ģimdi kimin ellerinde?
Değerli millet size büyük imkânlar verdi, 700 bin kiĢilik orduyu emrinize verdi, 400 bin
kiĢilik polis teĢkilatını emrinize verdi, MĠT'i emrinize verdi, devleti emrinize verdi ama
kendinizi koruyamadınız, kendinizin dinlenmesini engelleyemediniz. Kendisini koruyamayan
bu milletin hanesini koruyamaz, evladını koruyamaz, çoluğunu koruyamaz, çocuğunu
koruyamaz, âcizdir. Âcizlere ise ne BaĢbakanlık ne de CumhurbaĢkanlığı teslim edilemez.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkıĢlar)
BAġKAN - TeĢekkür ederim.
ġahıslar adına son söz ġanlıurfa Milletvekili Sayın Abdülkadir Emin Önen'e aittir.
Buyurunuz. (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar)
A.EMĠN ÖNEN (ġanlıurfa) - Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri; (9/4) esas numaralı Meclis
SoruĢturması Önergesi üzerine Ģahsım adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiye, 17 ve 25 Aralık senaryolarıyla karanlık bir sürecin içine çekilmek istenmiĢ ve baĢta 4
bakanımız olmak üzere birçok AK PARTĠ'li hakkında medyada yapılan yanlı yayınlar ve
sosyal medya üzerinden yayılan dedikodularla, yasa dıĢı yollarla elde edilen dinleme
kayıtlarıyla yargısız infaza uğratılmıĢlardır. 4 bakan hakkında iddia edilen eylem ve fiillerin
ortaya çıkıĢ
81
149
zamanı ise manidardır. Nitekim, 30 Mart seçimlerinden önce ana muhalefet partisi de
Anayasa'nın 98'inci maddesinde belirtilen Türkiye Büyük Millet Meclisinin bilgi edinme ve
denetim yollarını hiçe sayarak gizlilik çerçevesinde yürütülen ve henüz soruĢturma
aĢamasında olan konularda yargısız infaza ortak olmuĢ ve 4 bakan hakkında ispatlanmamıĢ
eylem ve fiilleri seçim malzemesi olarak kullanmıĢtır. Muhalefet, yerel seçimler öncesi,
doğruluğu kanıtlanmamıĢ, ne olduğu belli olmayan iddialarla AK PARTĠ'yi yıpratma amaçlı
kiĢilik suikastı yapmayı tercih etmiĢtir.
Değerli milletvekilleri, AK PARTĠ'nin kurulduğu 2001 yılı Ağustos ayından bu yana, geçen
on üç yılda, 3 genel seçim, 3 yerel seçim, 2 halk oylaması olmak üzere, aziz milletimiz tam 8
defa sandığa gitmiĢtir. Son olarak halkımız, 30 Mart yerel seçimlerinde, Türkiye'nin rotasını,
tercihini, istikametini ve istiklalini belirlemiĢtir. Bugüne kadar yapılan her seçimde kazanan
millî irade oldu. Son olarak yapılan 30 Mart yerel seçimlerinde, seçmen, apaçık "AK
PARTĠ'nin yön verdiği yeni Türkiye" dedi. Kazanan demokrasi oldu. Vesayeti savunanlar bu
defa da hezimete uğradı, bu defa da sandığa gömüldü. Aziz milletimiz iftiraya değil, istikrara
oy verdi.
30 Mart yerel seçimleri öncesinde ülkemizde yaĢananları, lütfen, kısaca bir hatırlayın. Türkiye
Cumhuriyeti Hükûmetine, Sayın BaĢbakanımıza, bakanlarımıza, çalıĢma arkadaĢlarımıza,
hatta ailelerimize varıncaya kadar, son derece ahlak dıĢı saldırılar yapıldı. Millî irade hedef
alındı, hukuk çiğnendi, demokrasi devre dıĢı bırakılmak istendi; hatta ve hatta, ülke içinde
bazı ihanet Ģebekeleri ve ülke dıĢında bunlara lojistik destek sağlayan bazı örgütler tarafından
ülkemizin geleceği, birliği, kardeĢliği hedef alındı. Seçim öncesi manzara böyle olunca,
muhalefet, fırsattan istifade, yalana ve iftiraya dayalı bir kampanyaya baĢladı. Bu kampanya
yer yer insanların itibarlarıyla oynamaya kadar vardı. Millete söyleyecek sözü olmayan,
önünü görecek programı dahi yapamayanların tek sermayesi, AK PARTĠ üzerinden, milletçe
kabul görmeyen bir seçim kampanyasını yürütmek oldu ama aziz milletimiz bu oyuna
gelmedi. En büyük jüri olan halk, iradesine güvenmeyenlere asla unutamayacakları bir dersi
ve en güzel mesajı sandıkta verdi. Feraseti yüksek milletimiz gündemdeki bu olayların neye
hizmet ettiğini çok iyi anladı ve "Sandıkla gelen, ayak oyunlarıyla değil sandıkla gider." dedi.
Bakın, Cumhuriyet Halk Partisi doksan yıllık, Milliyetçi Hareket Partisi kırk beĢ yıllık
partiler. Ġnsanlar yaĢlarıyla övünç duyabilirler ama partiler yaĢlarıyla değil yaptıklarıyla övünç
duymalıdırlar. AK PARTĠ sadece on üç yaĢında ve övündüğü tek Ģey hizmetle, eserle geçen
on iki yıllık mazisidir. Demek ki neymiĢ: Bu millet lafa değil icraata bakıyormuĢ. Burada
muhalefetin kendine asıl sorması gereken soru Ģu olmalıdır: 3 genel seçim, 2 yerel seçim ve 2
halk oylamasından baĢarıyla birinci olarak çıkan bir partinin genel baĢkanı diyor ki: "30 Mart
yerel seçimlerinde de birinci parti olmazsam istifa ederim." Asırlık, yarım asırlık partilerin
bence oturup bu durumu iyice bir tefekkür etmeleri gerekiyor.
Ayrıca, muhalefet her seçim sonrası makarna ve kömür edebiyatı yapan, milletin tercihini ve
sahip çıktığı iradesini küçümsemeyi bir kenara bırakmalı ve kendi hatalarından ders
çıkarmalıdır.
ALĠM IġIK (Kütahya) - Yolsuzluğa gel, yolsuzluğa!
ABDULKADĠR EMĠN ÖNEN (Devamla) - Halkın oyunun her Ģeyden üstün ve belirleyici
olduğu hafızalara kazınmalıdır.
ALĠM IġIK (Kütahya) - Milyon dolarlara gel, milyon dolarlara!
150
ABDULKADĠR EMĠN ÖNEN (Devamla) - Çok değerli milletvekilleri, muhalefet her seçim
öncesi gerilim siyaseti ve karalama yaparak, iftira, hakaret içeren, milleti montajlarla
aldatmaya çalıĢan Ģer ittifaklarla AK PARTĠ'yi yıkmaya çalıĢan bir tutum içinde olmamalıdır.
Milletimiz meselenin sadece yolsuzluk ve rüĢvet araĢtırmak olmadığını, AK PARTĠ üzerine,
Türkiye üzerine oynanan bir oyun olduğunu çok net bir biçimde görmüĢtür. Apaçık Türkiye'yi
hedef alan bir darbe giriĢimi olduğunu anlayan milletimiz seçimlerde bu iradesini herkesin
anlayacağı net bir biçimde açık farkla ortaya koymuĢtur. Sonuç olarak ise ülkemizdeki
mahallî idareler seçimler tarihinin en parlak sonuçlarından birini almıĢtır AK PARTĠ.
Muhalefet ise 30 Mart seçimleriyle birlikte iktidarın alternatifi olamayacağını kanıtlamıĢtır.
Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri; Ģunu burada özellikle vurgulamak istiyorum: Türkiye'de
2002 yılı öncesinde kaybedilen siyasi itibarı AK PARTĠ yeniden kazandırmıĢtır. Türkiye'nin
2023 hedefine ulaĢmasını sağlayacak adımları ve küresel dünyada ülkemizi güçlü kılacak
yatırımları AK PARTĠ Hükûmetleri yapmıĢtır. Bugüne kadar AK PARTĠ'nin aziz milletimiz
adına yaptıkları ortadadır ve milletinden saklayacak hiçbir Ģeyi de yoktur. Hakkında Meclis
soruĢturması yapılması istenilen Avrupa Birliği Eski Bakanı ve Ġstanbul Milletvekili Egemen
BağıĢ'ın bakanlıktaki görevi süresince ve AK PARTĠ hizmetlerinin gerçekleĢmesinde bugüne
kadar önemli katkıları olmuĢtur. 17 Aralıktan bugüne kadar muhalefet partileri 4 bakanın
rüĢvet, kaçakçılık, nüfuz, nüfuz ticareti, resmî belgede sahtecilik ve görevi kötüye kullanma
suçlarını iĢlediklerini iddia etmiĢlerdir, ancak ortaya bu iddialarını doğrulayacak hukuka
uygun belgeleri koyamamıĢlardır. Fakat zan altında bırakılan 4 bakan hesap vermenin
sorumluluğu gereği kendi iradeleriyle Türkiye Büyük Millet Meclisine 19 Mart 2014 günü
bizzat baĢvurarak haklarında Anayasa'nın 100 ve Ġç Tüzük'ün 107'nci maddesindeki usuller
doğrultusunda Meclis
82
soruĢturması yapılmasını istemiĢlerdir. Ayrıca, AK PARTĠ Grubu olarak 55 milletvekilimizin
imzasıyla verilen önerge ile bugüne kadar 4 bakan arkadaĢımız hakkında kamuoyunun
gündemini meĢgul eden konuların Meclis soruĢturmasıyla araĢtırılması istenilmiĢtir.
Biz, AK PARTĠ olarak kimseden bir konuyu gizlemiyoruz, varsa olay ve iddialar üzerini de
örtbas etmiyoruz. Bu onurlu duruĢta da görüldüğü üzere, Meclis soruĢturmasının açılmasını
bizzat AK PARTĠ olarak biz istiyoruz. Bizim derdimiz, gerçeğin hukuki gerekçeleriyle
birlikte ortaya çıkmasıdır. Kim yanlıĢ yaptıysa hukuk kuralları içerisinde ceza almasından da
asla rahatsız olmayız. Bütün bunlar yapılır ve yaĢanırken hukukun en temel ilkesinin
masumiyet karinesi olduğunu da bir kez daha çok değerli milletvekillerine hatırlatmak
istiyorum.
Sözlerimin sonunda, AK PARTĠ siyasi tarihimizde her zaman kararlı ve omurgalı bir duruĢ
sergilemiĢ, inandığı değerleri savunmuĢ ve ilkeli davranıĢını muhafaza etmiĢtir, etmeye de
devam edecektir diyorum.
Az önceki oturumda da aslında maksat hasıl olmuĢtur. Kendi önergemiz ve çok değerli
milletvekillerinin katkılarıyla 453 milletvekilinin aldığı karar açıkça göstermiĢtir ki, Meclis
soruĢturması komisyonu kurulacak, gerekli araĢtırma yapılacaktır, ayrıca bir komisyonun da
kurulmasına bu anlamda bir gerek kalmamıĢtır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar)
151
BAġKAN - TeĢekkür ederim Sayın Önen.
ENGĠN ALTAY (Sinop) - Sayın BaĢkan, Sayın Hatip konuĢmasında ana muhalefet partisini
zikrederek "Yalan ve iftiraya dayalı bir kampanya yürüttüler." Ģeklinde partimize bir
sataĢmada bulunmuĢtur.
BAġKAN - Buyurun. (CHP sıralarından alkıĢlar)
ENGĠN ALTAY (Sinop) - TeĢekkür ederim Sayın BaĢkan.
Sayın BaĢkan, sayın milletvekilleri; öncelikle, az önce konuĢan hatip ve ondan önce konuĢan
iktidar partisine mensup kimi milletvekilleri bu kürsüde 30 Mart seçimlerine atıfta bulunarak
bu seçimlerin 17 Aralık ve 25 Aralık soruĢturmalarına yönelik milletin bir hakemliği ve bir
takdiri olarak sürekli buradan bunu söylüyorlar. ġimdi, bunu söylerlerse biz bunu
karıĢtırmayalım diyoruz, o ayrı bir iĢ, bu ayrı bir iĢ. 30 Mart seçimlerinden 1'inci parti
çıkmanıza bir itirazımız yok, milletin bu kararının baĢımızın üstünde de yeri var. Ancak bunu
ısrarla söylemeye devam ederseniz size derler ki: Bu milletin yüzde 43'ü sizi akladı, bu
milletin yüzde 57'si de sizi ya da içinizden çıkmıĢ bakanları tescilledi, hırsızlığını tescilledi.
Neyi tescilledi? Suç örgütü kurmak ve yönetmek, resmî belgede sahtecilik, kaçakçılık, rüĢvet
alıp vermek, Rıza Sarraf ve arkadaĢlarıyla birlikte Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'na
muhalefet, nüfuz ticareti, suçtan kaynaklı mal varlığını aklama gibi suçlarla bakanlarınızın
cumhuriyet baĢsavcılarınca ortaya koyduğu iddianameyi bu millet doğru buldu, yüzde 57.
(AK PARTĠ sıralarından gürültüler) Seçim sonuçları baĢka, hırsızlık ve yolsuzluk baĢka bir
Ģeydir.
Bir Ģey daha, bu yolsuzluk ve rüĢvet operasyonu bir darbeyse, ortaya serilen "tape"ler, paralar,
kasalar montajsa, dublajsa, bu dıĢ operasyonsa, biraz önce (9/8) esas numaralı SoruĢturma
Önergesini kabul ederek bu dıĢ operasyona alet oldunuz. Yazıklar olsun size o zaman! Öyle
ya! (CHP sıralarından alkıĢlar)
MEHMET METĠNER (Adıyaman) - Çok yakıĢtı size, çok!
MUSTAFA ELĠTAġ (Kayseri) - Sayın BaĢkan, sayın konuĢmacı arkadaĢımıza cevap verirken
bir ifade kullandı, "Demek ki Türkiye'deki seçmenin yüzde 57'si sizin hırsızlığınızı ve
yolsuzluğunuzu onayladı." diye…
ENGĠN ALTAY (Sinop) - "Sizin" demedim, "bakanlarınızın" dedim!
MUSTAFA ELĠTAġ (Kayseri) - "Sizin" diye söylediniz, farkında değilsiniz.
BAġKAN - Buyurun. (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar)
MUSTAFA ELĠTAġ (Kayseri) - Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri; az önce konuĢan
ġanlıurfa milletvekili arkadaĢımız 30 Mart seçimlerini ifade ederken, "Yalan ve iftirayla
yapılan, yürütülen kampanyalara millet prim vermedi, iftirayı reddetti, istikrarı tercih etti."
dedi.
ġimdi, siz bunu farklı bir Ģekilde ifade etmeye kalktığınız takdirde size de derler ki
arkadaĢımın sözünden, "Demek ki Türkiye'de yaĢayan seçmenin yüzde 75'i sizi iftiracı olarak
nitelendirdi, tescil etti." (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar)
152
ENGĠN ALTAY (Sinop) - Ne alakası var?
MUSTAFA ELĠTAġ (Devamla) - Ee, bunun ne alakası var?
ENGĠN ALTAY (Sinop) - Biz mukayese etmiyoruz, mukayeseyi siz yapıyorsunuz!
MUSTAFA ELĠTAġ (Devamla) - Bunun ne alakası var?
BĠNNAZ TOPRAK (Ġstanbul) - Öyle bir Ģey demedi!
MUSTAFA ELĠTAġ (Devamla) - Bu milletin yüzde 45,5'u 30 Mart seçimlerinde açık ve net
dedi ki: "Muhalefetin 17 Aralık operasyonunun arkasına sığınarak AK PARTĠ iktidarını
yıpratma gayretlerini ben elimin tersiyle itiyorum, onları sandığa gömüyorum ve AK
PARTĠ'ye
83
tekrar 'Durmak yok, yola devam.' diye yürü diyorum." dedi. Olayın özü, özeti budur. (AK
PARTĠ sıralarından alkıĢlar)
AHMET TOPTAġ (Afyonkarahisar) - Çalmaya devam!
MUSTAFA ELĠTAġ (Devamla) - Siz eğer bu yalan ve iftira dolu 17 Aralık operasyonunun
arkasına sığınmamıĢ olsaydınız, Genel BaĢkanınız Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında
Anayasa'ya aykırı bir Ģekilde tapeleri dinletir miydi Allah aĢkına?
Bakanların elinde olmayan fezlekelerin, evraklar diye ortaya konulan resimlerin tamamı sizin
elinizde.
ENGĠN ALTAY (Sinop) - Sizde de var!
MUSTAFA ELĠTAġ (Devamla) - Ya paralele siz hizmet ettiniz, ya paralel size hizmet etti!
Hâkimin, savcının elinde bulunmayan bütün bilgiler, belgeler diye ortaya koyuyorsunuz, iĢte,
bak resim! Ya, bu resimleri nereden buldunuz Allah aĢkına?
ENGĠN ALTAY (Sinop) - Sizde de var!
MUSTAFA ELĠTAġ (Devamla) - Bakın, değerli milletvekilleri, komisyonu kurduk.
Komisyon kurma önergesini vermediniz. Niye vermediniz? Çünkü siz "30 Mart seçimlerinde
bunu kullanacağız, AK PARTĠ'yi yıpratacağız." dediniz ama bu millet altmıĢ yıldır olduğu
gibi size prim vermedi, inanmadı ve kendisine hizmet eden…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA ELĠTAġ (Devamla) - …tüyü bitmedik yetimin hakkını koruyan bir BaĢbakanı,
iktidarını ve hükûmetini destekledi, sandıktan alnının akıyla çıkardı.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTĠ sıralarından "Bravo!" sesleri, alkıĢlar
153
ENGĠN ALTAY (Sinop) - Sayın BaĢkan, biz, seçim sonuçlarıyla asrın yolsuzluğuyla ilgili
süreçle ilgili bir iliĢki ve ilinti kurmadık. Ġktidar partisi sözcüleri bunu her vesileyle bu
kürsüde dillendirdikleri için ben de doğal olarak eğer… Biraz önce konuĢan Sayın
Milletvekili de "Millet bu konudaki hükmü, yolsuzlukla ilgili hükmü verdi." diyerek bir
teĢhiste bulundu. Onun da karĢılığı Ģudur: Milletin yüzde 43'üne göre AK PARTĠ ak, yüzde
57'sine göre Ģaibeli ve hukuken zanlı. Budur, onun Türkçe karĢılığı budur. Biz aldığımız oyu
tartıĢmıyoruz. O, milletin takdiri. Ne alakası var?
MUSTAFA ELĠTAġ (Kayseri) - Hayır, sen, Emin Bey'e "Yüzde 75'i iftiracıdır." diyorsun.
3. Ġstanbul Milletvekili Ali Özgündüz ve 60 Milletvekilinin; bir soruĢturma dosyasında yer
alan bir Ģüphelinin bürokratik iĢlerini takip etmek, bu kiĢinin babasına Ġtalya'ya giriĢ vizesi ve
oturma izni alınması konusunda aracı olmak, aynı kiĢi hakkında ulusal bir gazetede
yayımlanması planlanan yolsuzluklarla ilgili haberin yayımını durdurmak için tavassutta
bulunmak ve söz konusu kiĢinin yürüttüğü otel projesine yardımcı olmak amacıyla bu kiĢiden
üç defa rüĢvet aldığı ve bu eylemlerin Türk Ceza Kanunu'nun 252'nci maddesinde düzenlenen
birden çok kez rüĢvet almak suçuna uyduğu iddiasıyla Avrupa Birliği Eski Bakanı Egemen
BağıĢ hakkında bir Meclis soruĢturması açılmasına iliĢkin önergesi (9/4)
BAġKAN - Evet, Avrupa Birliği eski bakanı Sayın Egemen BağıĢ…
Buyurun. (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar)
EGEMEN BAĞIġ (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri; bir kez daha yüce
Meclisimizin Genel Kurulunu saygıyla selamlıyorum.
Mensubu olmaktan onur duyduğum Adalet ve Kalkınma Partisi Kalkınma Partisinin biraz
evvel kabul edilen ilk önergesinde yaptığım konuĢmada hakkımdaki iftiralara tek tek cevap
verdim.
Değerli milletvekilleri, tekrar ediyorum, 17 Aralık darbe giriĢimi kapsamında Ģahsımın bir iĢ
adamından üç kez rüĢvet aldığım iddiası tamamen yalandır, iftiradır; Ģerefsizce, adice
kurgulanmıĢ bir yalandan, iftiradan baĢka bir Ģey değildir.
Değerli arkadaĢlar, üç iddia gündeme getirildi. Diyorlar ki: "Bir iĢ adamının, Türkiye'nin önde
gelen sanatçılarından biri olan Ebru GündeĢ'in kayınpederinin Ġtalya'dan bir turist vizesi
almasına yardımcı olduğu için 500 bin dolar almıĢ." Bu Ģahıs Ġtalya'dan vize baĢvurusu dahi
yapmamıĢ, vize de almamıĢ. Yani, alınmamıĢ bir vize için 500 bin dolar rüĢvet aldığımızı
iddia ediyorlar. Güler misiniz, ağlar mısınız?
YILDIRAY SAPAN (Antalya) - Neden istifa ettiniz?
EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - Ġkinci iddia; diyorlar ki: "Reza Zarrab'ın aleyhinde çıkacak
medyadaki yazıları engellemek için giriĢimlerde bulundu, 500 bin dolar da bunun için aldı."
Değerli arkadaĢlar, biraz evvel de izah ettim, bir kez daha izah etmek istiyorum:
Yunanistan'da resmî bir ziyarette bulunurken, beĢ yıldır tanıdığım… EĢi Ebru GündeĢ
Hanımefendi'yi de on beĢ yıldır tanırım. New York'ta Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu
BaĢkanlığı yaptığım dönemde New York'taki Türk Günü yürüyüĢüne gelip ücretsiz konser
verdiği günden bu yana da saygı duyduğum, gerçekten vatansever bir sanatçı olduğuna
154
Ģahitlik ettiğim bir kiĢidir. Beni eĢi arayıp "Bir gazete bana Ģantaj yapıyor, 'Aleyhinde yazı
yazarız bize 1 milyon dolar vermezsen.' diyor. Bu konuda bana yol gösterir misiniz Sayın
Bakanım." diye tanıdığı bir siyasetçi olarak benden yardım istediğinde tek bir Ģey yaptım,
dedim ki: Ben o
84
gazeteyi tanımıyorum, benim müdahale etmem de doğru olmaz ama bizim partimizde
medyayla iliĢkilerden sorumlu Genel BaĢkan Yardımcımız Hüseyin Çelik Bey var, onu arar,
bu Ģikâyetinizi, Ģantaja uğradığınızı onunla paylaĢırım.
ALĠ UZUNIRMAK (Aydın) - "Savcıya git." diyeceksin Sayın Bakan, savcıya. Medya
iletiĢime değil "Savcıya git." diyeceksin. Savcıyı yol göstereceksin ona.
BÜLENT TURAN (Ġstanbul) - Dinleyelim, dinleyelim.
EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - Ve Hüseyin Çelik Bey de gerçekten… Yanındaki
arkadaĢlarımın ve gazetecilerin Ģahitliğinde Hüseyin Çelik Bey'i aradım…
MUSTAFA ELĠTAġ (Kayseri) - Sayın BaĢkan, bırakın kendisini savunsun.
ALĠ UZUNIRMAK (Aydın) - Ya neyi uyaracak! "Savcıya git." diyecek.
EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - "Hüseyin Ağabey, böyle böyle bir duyum var, bir gazetenin
Ģantaj yaptığıyla ilgili bilgi var, takdir sizindir." dedim.
ALĠ UZUNIRMAK (Aydın) - Abidik gubidik yapmayacak, "Savcıya git." diyecek.
BÜLENT TURAN (Ġstanbul) - Asalım mı, asalım mı?
MUSTAFA ELĠTAġ (Kayseri) - Biraz sonra oylamaya gideceğiz. Ali Bey'i uyarır mısınız.
BAġKAN - Hay hay uyarayım, uyarayım.
Sayın Uzunırmak, rica ediyorum, lütfen…
EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - BaĢkanım, siz karĢılıklı konuĢuyorsanız benim süremden
almayın.
BAġKAN - Tamam, peki.
ALĠ UZUNIRMAK (Aydın) - Ben konuĢmamdan veririm sana, sen merak etme. Ben
konuĢmamdan veririm sana. "Savcıya git." diyeceksin ona.
EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - Yani, ikinci iddia da tamamen palavradır.
Gelelim üçüncü iddiaya. Diyorlar ki: "Reza Zarrab'ın otel projesine aracılık yaptığı için 500
bin dolar da öyle aldı."
155
Değerli arkadaĢlar "Reza Zarrab'ın otel projesi" dediği, bir etkinlikte, bana, ortak bir
tanıdığımızdan ileride otel yapma düĢüncesiyle bir bina aldığını söylediğinde, hem kendisine
hem de binayı satan Ģahsa "Hayırlı olsun." demekten baĢka hiçbir giriĢimim olmamıĢtır.
Türkiye'de hiçbir ilçe belediye yetkilisi, hiçbir büyükĢehir belediye yetkilisi, hiçbir bakanlık
yetkilisi "Egemen BağıĢ filan Ģahsın filan otel projesi için bizi aramıĢtır." dahi diyemez çünkü
aramadım. Yani, hakkımdaki üç iddianın üçünün de hiçbir temeli yok.
Değerli arkadaĢlar, gerçekten bir sözde yolsuzluk operasyonu ve darbe giriĢimi kapsamında
bu zamana kadar çok Ģey yazıldı, çizildi. Biz 17 Aralıktan hemen sonra geldik, bu kürsüden
sizlere hitap ettik, o gün bugün hiçbir yerde konuĢmadık, bugünü bekledik ama bugünden
sonra konuĢacağız. Karakter suikastleri gerçekleĢtirildi, hukuki prosedürler altüst edildi,
"Türkiye tarihinin en büyük yolsuzluk operasyonu" diye yutturulmaya çalıĢılan senaryo ne
tesadüf ki tam da 30 Mart yerel seçimlerinin öncesine denk getirildi.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Dört ay var, dört ay!
EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - Değerli arkadaĢlar, hakkımızdaki bütün iddiaları ve bu
iddialara delil olduğu öne sürülen sözde belgeleri biz de medyadan ve sosyal medyadan
öğrendik.
YILDIRAY SAPAN (Antalya) - Vah vah!
EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - DüĢünebiliyor musunuz, bu iddiaları öğrenebilmek amacıyla
avukatım aracılığıyla savcıya baĢvurup ifademin alınmasını istedim, o dahi uygun görülmedi.
Hiçbir bilgi, gizlilik gerekçesiyle bize verilmedi ama medyaya çarĢaf çarĢaf servis edildi.
17 ve 25 Aralık darbe giriĢimlerinin mağdurlarından biri olarak Ģunu özellikle vurgulamak
istiyorum:
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Yesinler senin darbe giriĢimini! Yavuz hırsız ev sahibini
bastırıyor!
EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - Bu sürecin özeti Ģudur: Paralel yapının ve iĢbirlikçilerinin
sahip olduğu medya eliyle, sivil toplum kuruluĢlarıyla sosyal medya üzerinden servis edilen
montajlar ve dublajlar eliyle devlet bürokrasisine sızmalarıyla, en önemlisi, yine paralel
yapının yargıdaki uzantıları eliyle yargısız infaz yapılmıĢtır, yapılmaya da devam
edilmektedir. Ama değerli arkadaĢlar "Her Ģerde bir hayır vardır." der ya büyüklerimiz…
ALĠ UZUNIRMAK (Aydın) - Büyükleri katma "Bakara makara" yapma, "Bakara makara"
yapma! Büyükler demiyor onu, hadis o!
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - O konulara girme ya Sayın BağıĢ!
EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - …yıllarca camileri ahıra çeviren, mütedeyyin, dindar
insanlara öcü muamelesi yapan, ezanın Arapça okunmasına dahi müsamaha gösteremeyen,
tahammül edemeyen bazı partinin mensupları…(CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Bakara, Bakara, Bakara'yı anlat!
156
EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - …bugün Meclis kürsüsünde, Ģükürler olsun, Rabb'imin adını
ağızlarına aldılar.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Hadi oradan, terbiyesiz!
85
EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - Değerli arkadaĢlar, paralel yapının uzantısı olduğu anlaĢılan
bir Ġnternet çetesinin 2011'den bu yana sistematik saldırılarına maruz kaldık.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Bak, 1 kiĢi inanmıyor sana, 1 kiĢi!
EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - 10 Aralıkta katıldığım bir televizyon programı sonrası aldığım
tehditler, 17 Aralıkta aslı astarı olmayan zorlama iddialarla bu dosyanın içine dâhil edilmem,
bunlarla da yetinmeyip, sonrasında Ģahsıma karĢı devam eden linç kampanyası, bütün bunlar
bir araya geldiğinde hesap çok açık. Ama hamdolsun ki milletimiz bunun hesabını 30 Martta
sandıkta kesti. (CHP sıralarından gürültüler) Biraz evvel burada söz alanlar 30 Marttan hâlâ
ders alamadıklarını, milletin mesajını alamadıklarını ortaya koydular ama 30 Mart da bu ihale
Ģebekesine ve onlarla birlikte hareket eden ihanet siyasetine geçit vermedi. YanlıĢ hesap bir
kez daha sandıktan döndü.
Kimsenin Ģüphesi olmasın, milletimiz nasıl bunların hesabını sandıkta kestiyse biz de gerek
bu yüce Parlamento çatısı altında gerekse hukuk nezdinde bu müfterilere ve ihanet
Ģebekesiyle hesaplaĢmaya devam edeceğiz. Ama Ģunu da samimiyetle paylaĢmakta fayda
görüyorum: Bu sorun sadece bizim sorunumuz değildir arkadaĢlar.
AHMET TOPTAġ (Afyonkarahisar) - Senin sorunun, senin!
EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - Bu sorun hepimizin sorunudur.
ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Ġstanbul) - Doğru, doğru, bütün pisliklerden temizlenme sorunudur!
EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - GayrimeĢru yollardan meĢru yollara çıkamazsınız. Kem âlât
ile kemâlât olmaz. (CHP sıralarından gürültüler) Bu oyun çok tehlikeli bir oyundur. Ġftira ve
Ģantaj siyasetine hep birlikte dur demeliyiz.
AHMET TOPTAġ (Afyonkarahisar) - Bizi karıĢtırma, sorun senin sorunun.
EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - Bu ihanet Ģebekesinin kurduğu tezgâhı hep birlikte bozmalı,
bu yapıyla hep birlikte mücadele etmeliyiz. Nitekim, Meclis soruĢturma komisyonunun
kurulması için önergeyi bizzat partimizin vermesi de bunun bir tezahürüdür.
ġunu da herkes bilsin ki: Önemli olan milletin divanında aklanmak, milletimize olayların
gerçek yüzünü anlatmak ve Hakk'ın divanına çıkınca…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - O zaman yandın, o zaman yandın!
EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - …hiçbir Ģeyin gizli olmadığı, "tape"lerin değil, kalpten
geçenlerin dahi aĢikâr olduğu o güne hazır olmaktır.
157
Değerli arkadaĢlar, biraz evvel de anlattım, meĢhur hikâyedir: Sokrat idama götürülürken eĢi
ağlıyor, "Niye ağlıyorsun?" diye eĢine sorduğunda…
ALĠ UZUNIRMAK (Aydın) - Suçsuz, suçsuz.
EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - …"Günahsız yere idama götürülüyorsun." dediğinde "Ne
yani, bir de haklı yere mi öldürselerdi?" diyor.
ALĠ UZUNIRMAK (Aydın) - Heyecandan konuĢamıyor bu ya!
EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - Değerli arkadaĢlar, burada birçok söz söylendi ama Yunus
Emre'nin dediği gibi: "Edebim el vermez edepsizlik edene/Susmak en güzel cevap, edebi
elden gidene." (CHP sıralarından gürültüler)
Bakın, arkadaĢlar, bir ihanet örgütünün ve bu Ģebekenin değirmenine su taĢıyanların, sadece
Ģahsıma değil, diğer bakan arkadaĢlarıma, BaĢbakanımız ve ailesine karĢı da sistematik ve
organize bir kampanya yürüttüğü aĢikârdır. Bu zaman zarfında ne ideolojik ne de siyasi olarak
birbirleriyle alakası olmayan çevrelerin daha sonra "DüĢmanımın düĢmanı dostumdur."
mantığıyla bir araya gelmiĢ olması da çok ama çok manidardır. (CHP sıralarından gürültüler)
ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Ġstanbul) - Egemen, sen makaradan bahset, takım elbiseden bahset!
EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - Yıllarca bu millete "Ata'm izindeyiz." diyenlerin, "Ata'm
izindeyiz." diye bağıranların artık "Hocam, emrindeyiz." demeye baĢladıkları bir döneme
girdiğimize hep beraber Ģahitlik ettik. (CHP sıralarından gürültüler)
ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Ġstanbul) - Biz kimseyle bir arada olmadık, biz hakkın, hukukun
yanındayız!
VELĠ AĞBABA (Malatya) - Hocayla kucak kucağaydınız, Ģimdi ne oldu?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Egemen, daha geçen sene methiyeler düzüyordunuz!
EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - Değerli arkadaĢlar, milletimiz her Ģeyi görmektedir,
milletimiz her Ģeyin farkındadır ve bu iftiralara, bu yalanlara, bu Ģantajlara boyun eğmedik,
bundan sonra da eğmeyeceğiz. Biz alnımızın ak, baĢımızın dik olduğunu ilk günden beri
söylüyoruz. (CHP sıralarından gürültüler)
KurulmuĢ olan Meclis soruĢturma komisyonu hayırlı uğurlu olsun. Biz o komisyonda her
soruya cevap vereceğiz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Egemen, buraya kadar battın ha, buraya kadar!
EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - Çok meraklıysanız, partinizin grup baĢkan vekillerine
baĢvurun, o komisyona sizi koysunlar, orada size de öğretiriz, anlatırız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
158
EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - Sayın milletvekilleri, hepinize gösterdiğiniz ilgi için teĢekkür
ediyorum. Siyaseti kirletmek için elinden geleni ardına koymayan, paralel örgütün, paralel
terör Ģebekesinin güdümüne düĢmüĢ olanların da bir an evvel kurtulmasını temenni
86
ediyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar, CHP
sıralarından gürültüler)
BAġKAN - TeĢekkür ederim Sayın BağıĢ.
AYTUN ÇIRAY (Ġzmir) - Sayın BaĢkan, hatip hem Ģahsıma hem partimize sataĢmıĢtır.
BAġKAN - Buyurun.
AYTUN ÇIRAY (Ġzmir) - Doğrusu, bugün, burada, üstünde konuĢulan Ģahıslardan hiç
olmazsa en az birinin buraya gelip "Hiçbir konuĢma yapmıyorum, adalete gitmeye hazırım,
Yüce Divan için bana oy verin." demesini beklerdim. Sürekli mazeret ürettiler, sürekli
mazeret ürettiler. Aslında yapmak istemezdim ama BağıĢ burada darbesavar pozisyonuna
girince Ģimdi bunu yapmak zorundayım. Çok düĢündüm bunu yapıp yapmamayı ama artık bu
kadar saptırmaya karĢı Türk milletine vicdani bir görev olarak sizlerle bir anımı paylaĢmak
istiyorum.
2000 yılında ya da 2001 yılındaydık, Ereğli Demir Çelik fabrikalarının yönetim kurulu
üyesiydim, benimle birlikte Kenan PaĢa'nın damadı Maksut Göksu da orada yönetim kurulu
üyesiydi. Bir gün bana geldi -dinle bak Ģimdi- dedi ki: "Seni birisiyle tanıĢtırmak istiyorum."
"Kim?" dedim, "Türk-Amerikan dernekleri BaĢkanı. Orada, Amerika'da yürüyüĢ
yapılacakmıĢ, bizden de yardım talebi var, tanıĢırsan seveceksin." dedi. "Peki, sizin
tanıĢıklığınız nerden geliyor?" dedim. "Kenan PaĢa Amerika'ya geldiği zaman teĢrifat iĢlerine
o bakar." dedi. (CHP sıralarından alkıĢlar) ġimdi, sen Kenan PaĢa'nın teĢrifatçılığını
yapacaksın, sonra geleceksin burada "O darbeci, bu darbeci." diye palavra atacaksın. Yani, bu
iki yüzlü siyasetin varacağı nokta bu kadar mı? Ama, AKP Grubunu bu sefer tebrik ediyorum,
hiç olmazsa, bu Ģahıs çıkarken ve dönerken az alkıĢladınız -tamam mı- hiç olmazsa ona
buğzettiniz. (CHP sıralarından alkıĢlar)
EGEMEN BAĞIġ (Ġstanbul) - Yalan söylüyorsun, öyle yalancısın ki! ġerefsizsin, yalancısın!
Sayın BaĢkan, adımı vererek yalan konuĢtu, cevap hakkım doğdu.
ALĠ UZUNIRMAK (Aydın) - Sayın BaĢkan…
ENGĠN ALTAY (Sinop) - Sayın BaĢkan…
BAġKAN - Bir saniye, sıraya göre, hayır, Ģimdi önce Sayın Ali Uzunırmak'ı dinleyeceğim.
Buyurun.
ALĠ UZUNIRMAK (Aydın) - TeĢekkür ediyorum.
159
Sayın BaĢkan, Sayın BağıĢ "Büyüklerimizin dediği gibi." diyerek "ġer bildiğiniz Ģeylerde
hayır vardır." diye konuĢtu. Hâlbuki o bir ayettir, hatta öyle bir ayettir ki Sayın BağıĢ'ın o
tweet atarken "Bakara makara" dediği Bakara Suresi'nin 216'ncı ayetidir.
MUSTAFA ELĠTAġ (Kayseri) - Sayın BaĢkan, bunlara müsaade etmemeniz gerekir. Böyle
bir görüĢme usulü mü olur? Efendim olur mu böyle bir Ģey, ayağa kalkana söz veriyorsunuz
ya!
ALĠ UZUNIRMAK (Aydın) - Otur ElitaĢ, otur!
MUSTAFA ELĠTAġ (Kayseri) - Otur! Bırak! Sen idare amirisin, otur!
ALĠ UZUNIRMAK (Aydın) - Otur da oradan ayetlerle dalga geçip büyük küçük demesin.
EGEMEN BAĞIġ (Ġstanbul) - Bana ayet öğretemezsin!
MUSTAFA ELĠTAġ (Kayseri) - Sayın BaĢkan, böyle bir usul yok! Burada hiç kimsenin
bilgisini küçümseme hakkı yok.
ALĠ UZUNIRMAK (Aydın) - Hiç olmazsa öğrensin, öğrensin! (Gürültüler)
BAġKAN - ġimdi, bakın, ne yapayım ben?
BirleĢime on beĢ dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 01.11
DOKUZUNCU OTURUM
Açılma Saati: 01.29
BAġKAN: BaĢkan Vekili Meral AKġENER
KÂTĠP ÜYELER: Bayram ÖZÇELĠK (Burdur), Ġsmail KAġDEMĠR (Çanakkale)
----- 0 ----BAġKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 84'üncü BirleĢiminin
Dokuzuncu Oturumunu açıyorum.
(9/4) esas numaralı Meclis soruĢturması önergesinin görüĢmelerine devam ediyoruz.
Sayın BağıĢ, 60'ıncı maddeye göre size bir dakika söz veriyorum.
Buyurun.
EGEMEN BAĞIġ (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan, çok teĢekkür ediyorum.
160
Biraz evvel burada Kenan PaĢanın Amerika BirleĢik Devletlerine CumhurbaĢkanı olarak
yaptığı ziyarette teĢrifat iĢlerini yaptığım iddia edildi. Kenan PaĢanın CumhurbaĢkanı olarak
Amerika'yı ziyaretinde ben ortaokul talebesiydim. Rahmetli babam New York'ta Türkiye
87
Cumhuriyeti'nin eğitim ataĢesiydi. Benim teĢrifat iĢlerini yapabilme ihtimalim yoktu. Orada
söz alan milletvekilinin tamamen gerçekleri çarpıtarak doğru olmayan bilgileri burada
Meclisle paylaĢmıĢ olduğunu özellikle vurgulamak istiyorum.
Ġkinci olarak da Sayın BaĢkan, ben "Her Ģerde bir hayır vardır." derken "Hayır bildiklerinizde
Ģer, Ģer bildiklerinizde hayır vardır." ayetine vurgu yapmadım; tam tersi, toplumda sıkça
kullanılan bir cümleden bahsettim, onun için "Büyüklerimizin dediği gibi" dedim. Herhâlde
sayın milletvekili yanlıĢ anladı. Bu konuda da bir düzeltme yapmayı arzu ettim. Bana bu
fırsatı verdiğiniz için teĢekkür ediyorum.
KeĢke Türkiye'yi Kenan PaĢanın Anayasa'sından hep birlikte kurtarabilseydik. Onda
kıvıranların bugün Kenan PaĢayı istememeleri de çok düĢündürücüdür.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Sayın BaĢkan…
BAġKAN - Buyurun Sayın Vural…
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Sayın BaĢkan, siz bu oturumu kapatmadan önce meydana gelen
olaylarla ilgili, tabii, hakkında rüĢvetten dolayı Meclis soruĢturma komisyonu kurulmuĢ
birinin ve Kur'an-ı Kerim ayetleriyle dalga geçen birinin Milliyetçi Hareket Partisini hedef
alması aslında Milliyetçi Hareket Partisinin millî ve manevi değerlere dayalı siyasetin odağı
olduğunu, aynı zamanda bu milletin hakkını, hukukunu koruma noktasında siyasetin
temsilcisi olduğunu ortaya koymuĢtur. Aslında milletin millî ve manevi değerleri ile
hukukunu gasbedenlerin Milliyetçi Hareket Partisine saldırısı tesadüf değildir. Milliyetçi
Hareket Partisi olarak biz milletin değerlerine, milletin hukukuna, hakkına sahip çıkmaya
devam edeceğimizi ve bundan zerre kadar taviz vermeyeceğimizi ifade etmek istiyorum.
Ayrıca, biraz önce yapılan konuĢmada özellikle 30 Mart sürecinde ihanet süreci siyasetine
prim vermediğini ifade etmek suretiyle Milliyetçi Hareket Partisine oy vermiĢ insanları ve
Milliyetçi Hareket Partisi siyasetini bir ihanet siyaseti olarak nitelendirdiğinden dolayı
partimize sataĢma olmuĢtur. Bu konuda da partimize sataĢmadan dolayı söz talebimiz vardır;
onu arz ediyoruz.
BAġKAN - Sayın Altay…
ENGĠN ALTAY (Sinop) - Aynı çerçevede biraz önce konuĢan eski Bakan partimizi ihanet
Ģebekeleriyle iĢ birliği yapmakla suçlamıĢtır. Öte yandan, bir önceki konuĢması ile sonraki
konuĢması arasında tutanaklardan tespit ettiğimiz Genel Kurula çok önemli yanlıĢ bir bilginin
verildiği beyanı vardır; biz de söz talep ediyoruz.
161
BAġKAN - ġimdi, Ģöyle yapalım mı: Ben ara vermiĢ olduğum için sataĢmadan söz veremem.
Siz grup baĢkan vekillerisiniz, sisteme girin, zaten ikiĢer dakika grup baĢkan vekillerine söz
veriyorum.
ENGĠN ALTAY (Sinop) - Bizim hakkımızı Sayın Tanal kullanacak BaĢkanım.
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Sayın BaĢkanım, ara vermeniz sırasında sataĢmadan dolayı söz
talebimizi iletmemize imkân verecek bir ortam yoktu. Çünkü siz ara verdiğiniz zaman
konuĢma bittiği için vermediniz, burada tartıĢma çıktığı için verdiniz.
BAġKAN - Kavga çıktığı için verdim.
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Dolayısıyla, oturum kapatmanız bir ara verme olayı değildir,
doğrudan doğruya bir kavga ve gürültüden dolayı ara vermedir. Bu bakımdan, kürsüde
yapılmıĢ sataĢmaya kürsüden cevap vermek istiyoruz.
BAġKAN - ġimdi, grup baĢkan vekillerini kırmam söz konusu değil hangi gruptan olursa
olsun. Yani, bir çözüm önermiĢtim. Bugüne kadar hangi nedenle olursa olsun ara verdikten
sonra sataĢmaya yönelik söz vermedik ama bu akĢam her Ģey oluyor.
Buyurunuz Sayın Vural önce size, sonra da Sayın Altay sizin grubunuza söz vereceğim.
Buyurun.
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Sayın Uzunırmak, efendim…
BAġKAN - Sayın Uzunırmak, buyurunuz.
ALĠ UZUNIRMAK (Aydın) - TeĢekkür ediyorum Sayın BaĢkan.
Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, burası milletin kürsüsü. Buraya çıkarken arkadaĢlarımızın hazırlıklı
çıkması lazım, hele ki hata yapmıĢ sorgulanan insanların daha hazırlıklı çıkması lazım. Allah
hiç kimseyi hem kekeme hem geveze yapmasın. Eğer hem kekeme hem geveze olursa çok
hatalar yapar, çok yanlıĢlar yapar tabii ki.
Değerli milletvekilleri, "Sizin Ģer bildiğiniz Ģeylerde hayır, hayır bildiğiniz Ģeylerde Ģer vardır.
Siz bilmezsiniz, Allah bilir." Bakara Suresi'nin 216'ncı ayetidir. Sayın konuĢmacının, iĢte, o
"Bakara makara, buluyorum bir ayet, atıyorum." falan dediği o suredir, o surenin ayetidir.
Enteresandır ki Allah cezalandırıyor herhâlde. Aynı sureyi aynı konuĢma içerisinde bir
büyüğün sözü olarak telaffuz etmek kadar, bu kadar hazırlıksız çıkarak bu Türkiye Büyük
Millet Meclisine saygısızlık yapmak kadar kötü bir durum olamaz değerli arkadaĢlar.
Değerli arkadaĢlar, "17 Aralık bir darbe." deniliyor. Soruyorum ben yüce Meclise: Sayın
BaĢbakan, sayın bakanlar hukuka aykırı icraat yaptığında bunun tek hesap sorulacak yeri
88
162
sandık mıdır, yoksa hukuk mudur? Eğer hukuksa hukuk bunun hesabını soracağı zaman darbe
mi oluyor bu?
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - SoruĢturma komisyonu onun için kuruluyor.
ALĠ UZUNIRMAK (Devamla) - SoruĢturma komisyonları kurulabilir. Savcı resen de elbette
ki iddianamesini hazırlayıp fezlekeyi gönderebilir.
MUSTAFA ELĠTAġ (Kayseri) - Yapamaz.
ALĠ UZUNIRMAK (Devamla) - Eğer bu soruĢturmadan kaçılıyorsa asıl o zaman ülkeyi
tehlike bekliyordur, o zaman her Ģey demokrasiye aykırı olarak gidiyordur.
Devlet kurallar ve kurumlar hiyerarĢisidir. Eğer kurallar ve kurumlar yoksa devlet yoktur.
Herkes kurallara ve kurumlara göre davranmak ve yönetmek zorundadır. Eğer onun hukuk
denetimi yoksa sadece "sandık" …
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALĠ UZUNIRMAK (Devamla) - …deniliyorsa demokrasilerde sandık vazgeçilmezdir,
olmazsa olmazdır ama sandık kimin yöneteceğine karar verir, nasıl yönetileceğine hukuk
karar verir.
TeĢekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkıĢlar)
BAġKAN - Sayın Tanal, buyurun.
MAHMUT TANAL (Ġstanbul) - TeĢekkür ederim.
Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Egemen BağıĢ'ın bugün saat 19.47'deki konuĢma metnini ben size ibraz ediyorum. Burada
gazeteciyle ilgili konuda Ģöyle dedi: "Ben Yunanistan'dayken…" Bahsi geçen gazeteciyle
ilgili, "Tanıyorum." dedi. Açık ve net, resmî tutanak. Biraz önceki görüĢmesinde,
konuĢmasında "Bahsi geçen gazeteciyi ben tanımıyorum." dedi.
ALĠ HAYDAR ÖNER (Isparta) - ĠĢi gücü yalan! ĠĢi gücü yalan!
MAHMUT TANAL (Devamla) - Ya, Sayın Egemen, hangisi doğru değerli kardeĢim? Doğru
bilgiyi verin.
Ġki: O önceki konuĢmanda "Ben bu konuya müdahale edemem, ben Bakanım. Ancak,
medyadan sorumlu BaĢkan Yardımcımız Hüseyin Çelik Bey." diyorsunuz. Hüseyin Çelik
Bey'i kendine niye ortak ediyorsun? Ayıp yani. Buradaki tüm AKP'li milletvekili
arkadaĢlarımız sizin gibi değil. O insanları kendine niye ortak ediyorsun? Yani pırlanta gibi
insanlar var. (AK PARTĠ sıralarından gürültüler) Seyahat ettiğimiz arkadaĢlarla aynı Ģeyi
düĢünüyoruz. Ama siz kalkıp… Yani içinizdeki bu hırsızları da sizler de ayıklayın değerli
arkadaĢlar. Sizden istirham ediyoruz.
AHMET AYDIN (Adıyaman) - Sayın BaĢkan, mahkûm ediyor ya!
163
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Hüküm verme. Bak, hüküm verme, burası yargılama yeri
değil.
MAHMUT TANAL (Devamla) - Bakın, yargılama değil ama sizler de sahip çıkmayın.
AHMET AYDIN (Adıyaman) - Yargılama değil de yargısız infaz yapıyorsun.
MAHMUT TANAL (Devamla) - Bakın, rahmetli Ġsmet Ġnönü'nün bir sözü var: "Namussuzlar
kadar namuslular cesaretli olsa namussuzlar bu kadar çoğalmaz."
NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Bakın, bunları araĢtırmak için soruĢturma komisyonu
kuruyoruz. Ama böyle itham edemezsiniz.
MAHMUT TANAL (Devamla) - Yapacağımız olay Ģu: Namussuzlarla hep birlikte mücadele
etmemiz lazım, hırsızlarla hep birlikte mücadele etmemiz lazım, yolsuzluklarla hep birlikte
mücadele etmemiz lazım.
AHMET AYDIN (Adıyaman) - Sayın BaĢkanım, bu ithamları yapamaz.
MAHMUT TANAL (Devamla) - Bu bizim sorunumuz olduğu kadar, bizim namus borcumuz
olduğu kadar sizin de namus borcunuz değerli arkadaĢlar.
Ben bu duygularla hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ne olur elinizi vicdanınıza veriniz, topluma dönünüz, topluma bakınız ve Allah'a bir bakınız,
"Allah'ım biz ne yaptık, baĢımıza bu geldi?" Yani hakikaten kötü bir durumdasınız.
TeĢekkür ederim.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Sayın BaĢkan…
BAġKAN - Buyurun.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Sayın BaĢkan, değerli milletvekili arkadaĢlarım; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bakın, bugün müteaddit kereler ifade etmeye çalıĢtık. ġu anda biz yargılama yapmıyoruz
değerli arkadaĢlar. ġu anda yaptığımız: Bir mahkeme kurmadık. Burada sadece iddiaların
araĢtırılması, soruĢturulması, bütün iddiaların, eski bakan arkadaĢlarımızla ilgili bugüne kadar
kamuoyunda gündeme gelen, hatta bir kısmı sizin önergelerinizde yer almayan iddialar dâhil
olmak üzere hepsiyle ilgili, soruĢturulması, araĢtırılması, bütün boyutlarıyla ortaya
çıkartılması için AK PARTĠ Grubuna mensup arkadaĢlar tarafından verilen soruĢturma
komisyonu kurulmasına iliĢkin önerge kabul edildi ve biz soruĢturma komisyonu kurduk.
Bütün bu konular orada bütün detayıyla gündeme gelecek ve değerlendirilecek ama burada
kimse hakkında hüküm verici bir iddiada bulunamazsınız. Ġddia olduğunu söylersiniz, zaten
söylüyorsunuz ama hüküm anlamına gelecek ifadeler kullanamazsınız. Bu, yetkiyi aĢmaktır,
89
164
haddi de aĢmaktır değerli arkadaĢlar. Burası mahkeme değil. Mahkeme olarak, mahkeme gibi
karar veremezsiniz burada. Eğer öyle olursa herkes, herkes hakkında hüküm verir, her iddia
hakkında hükümle sonuçlanan cümle kurar ve iĢin içinden çıkamayız. AK PARTĠ bu
konudaki kararını, iradesini, samimiyetini çok açık bir Ģekilde ortaya koymuĢtur. SoruĢturma
komisyonunun kurulması yoluyla koymuĢtur. Bundan daha ötesi var mı? Bir bakanla ilgili
iddialar gündeme geldiğinde yapılması gereken budur, o da yapılmıĢtır değerli arkadaĢlar.
Hepimizin buna katkı sağlaması gerekir. Biz Ģu anda esasında neyi konuĢuyoruz? SoruĢturma
komisyonu kuruldu. Tekrar ikinci bir soruĢturma komisyonu kurulması için boĢa görüĢmeler
ve tartıĢmalar yapıyoruz. (CHP sıralarından gürültüler) Aynı konular hakkında, aynı kiĢiler
hakkında, aynı iddialarla ilgili, tekrar, soruĢturma komisyonu kurulması için önergeleri
görüĢüyoruz değerli arkadaĢlar Allah aĢkına. Abesle iĢtigal değil mi?
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar)
BAġKAN - TeĢekkür ederim.
ENGĠN ALTAY (Sinop) - Sayın BaĢkanım, yerimden...
Canikli doğru söylüyor yani bizim burada bir hüküm verme ehliyetimiz yok. ġimdi ben
soruyorum: 17 Aralık ve 25 Aralık için "adice düzenlemiĢ bir komplo"...
MEHMET METĠNER (Adıyaman) - Aynen.
ENGĠN ALTAY (Sinop) - ..."dıĢ operasyon", "darbe" gibi nitelemeler hüküm müdür, değil
midir?
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Sizinle ne alakası var? Yok ki.
ENGĠN ALTAY (Sinop) - Siz de öyle diyorsunuz ki. O da hüküm, bu da hüküm.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Ya, Ģimdi o konudaki kanaatini söyledi.
ENGĠN ALTAY (Sinop) - Bir de ben konuĢmamda ısrar ettim: "Anayasa 38'e saygılıyız."
dedik.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Onun sizinle ne alakası var Engin Bey? Yani sizinle ne
alakası var, karıĢtırma ya?
ENGĠN ALTAY (Sinop) - Sen devletin cumhuriyet baĢsavcısına "Adi bir dizi komplo
düzenliyor." diye itham ediyorsun, bu hüküm değil mi?
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Yahu sizinle ne alakası var konuyla ilgili? Sizi ilgilendiren
bölüm ne?
ENGĠN ALTAY (Sinop) - Efendim, devletin cumhuriyet baĢsavcısına "Adice komplo
düzenleyen adam." denebilir mi? Bu hüküm olmaz mı?
ALĠ UZUNIRMAK (Aydın) - Efendim, savcı savunamıyor burada kendini.
165
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Bakın, burada neden ilgili olup olmadığını söylüyorsunuz
ama…
ENGĠN ALTAY (Sinop) - Siz de hüküm veriyorsunuz, onu söylüyorum ben.
TeĢekkür ederim.
BAġKAN - Evet, sayın milletvekilleri, Meclis soruĢturması önergesi üzerindeki görüĢmeler
tamamlanmıĢtır.
MEHMET AKĠF HAMZAÇEBĠ (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan…
AYTUN ÇIRAY (Ġzmir) - Sayın BaĢkan…
BAġKAN - Bir saniye…
ġimdi, Avrupa Birliği eski Bakanı Egemen BağıĢ hakkında Meclis soruĢturması açılıp
açılmaması hususunu oylarınıza sunacağım.
AYTUN ÇIRAY (Ġzmir) - Sayın BaĢkan, bir düzeltme yapmam lazım.
BAġKAN - ġimdi, bakın, Ġç Tüzük'ü eğerek, bükerek…
AYTUN ÇIRAY (Ġzmir) - ġimdi, bana cevap verdi, tarihi yanlıĢ söyledi, düzeltmeme izin
vermiyorsunuz.
BAġKAN - Hayır, anladım da, Sayın Tanal bir bilgiyi düzeltirken onu da düzeltebilirdi çünkü
ben grubunuz adına söz verdim.
AYTUN ÇIRAY (Ġzmir) - Sayın BaĢkan, tutanaklara geçmesi için söylüyorum. 2000 yılında
söz ettiğim Ģey bu. Ayrıca, 12 Eylül referandumuna kadar BaĢbakan dâhil olmak üzere hepsi
için Kenan Evren büyük adamdı, istedikleri zaman da bunu tartıĢırız.
BAġKAN - Evet.
Anayasa'nın 100'üncü maddesi hükmü gereğince oylamayı gizli oylama Ģeklinde yapacağız.
Kâtip üyeler yerlerini alsın lütfen.
ġimdi, gizli oylamaya Adana ilinden baĢlıyoruz.
(Oyların toplanmasına baĢlandı)
BAġKAN - Oyunu kullanmayan sayın üye var mı? Yok.
Oylama iĢlemi bitmiĢtir.
Oy kupaları kaldırılsın.
(Oyların ayrımı yapıldı)
166
BAġKAN - (9/4) esas numaralı Avrupa Birliği eski Bakanı Sayın Egemen BağıĢ hakkında bir
Meclis soruĢturması açılmasına iliĢkin önergenin gizli oylama sonucu:
90
"Kullanılan Oy Sayısı : 443
Kabul : 170
Ret : 267
Çekimser
Geçersiz :
:3
3
Kâtip Üye
Bayram Özçelik
Burdur Kâtip Üye
Ġsmail KaĢdemir
Çanakkale"
Meclis soruĢturması açılması kabul edilmemiĢtir.
Bu kısmın 4'üncü sırasında yer alan, Ġstanbul Milletvekili Sayın Ali Özgündüz ve 60
Milletvekilinin; bazı iĢ adamlarının özellikle arazi iĢlerinde kolaylık sağladığı, kültür ve tabiat
varlıklarının statülerinde değiĢiklik yaparak inĢaatlar için özel düzenleme yapılması için
uğraĢtığı, imara iliĢkin çok sayıda yenileme ile kendisine yakın iĢ adamlarına sağladığı rant ile
doğrudan ve dolaylı olarak çıkar elde ettiği ve birden çok kez rüĢvet aldığı, bu eylemlerin
Türk Ceza Kanunu'nun 252'nci maddesinde düzenlenen birden çok kez rüĢvet almak ve imar
mevzuatına aykırı uygulamaları nedeniyle Türk Ceza Kanunu'nun 257'nci maddesinde
düzenlenen görevi kötüye kullanmak suçlarına uyduğu iddiasıyla Çevre ve ġehircilik Eski
Bakanı Sayın Erdoğan Bayraktar hakkında bir Meclis soruĢturması açılmasına iliĢkin (9/5)
esas numaralı önergesinin görüĢmelerine baĢlıyoruz.
4.- Ġstanbul Milletvekili Ali Özgündüz ve 60 Milletvekilinin; bazı iĢ adamlarının özellikle
arazi iĢlerinde kolaylık sağladığı, kültür ve tabiat varlıklarının statülerinde değiĢiklik yaparak
inĢaatlar için özel düzenleme yapılması için uğraĢtığı, imara iliĢkin çok sayıda yenileme ile
kendisine yakın iĢ adamlarına sağladığı rant ile doğrudan ve dolaylı olarak çıkar elde ettiği ve
birden çok kez rüĢvet aldığı, bu eylemlerin Türk Ceza Kanunu'nun 252'nci maddesinde
düzenlenen birden çok kez rüĢvet almak ve imar mevzuatına aykırı uygulamaları nedeniyle
Türk Ceza Kanunu'nun 257'nci maddesinde düzenlenen görevi kötüye kullanmak suçlarına
167
uyduğu iddiasıyla Çevre ve ġehircilik Eski Bakanı Erdoğan Bayraktar hakkında bir Meclis
soruĢturması açılmasına iliĢkin önergesi (9/5)
BAġKAN - Bu görüĢmede, sırasıyla, önergeyi verenlerden ilk imza sahibine veya onun
göstereceği bir diğer imza sahibine, Ģahısları adına üç üyeye ve son olarak da hakkında
soruĢturma açılması istenmiĢ Çevre ve ġehircilik eski Bakanı Sayın Erdoğan Bayraktar'a söz
verilecektir.
KonuĢma süreleri onar dakikadır. (Madde 108 ve 60)
Meclis soruĢturması önergesi Genel Kurulun 8/4/2014 tarihli 73'üncü BirleĢiminde okunmuĢ
ve bastırılarak sayın üyelere dağıtılmıĢtır. Bu nedenle soruĢturma önergesini tekrar
okutmuyorum.
Söz alan sayın milletvekillerinin isimlerini okuyorum: Önerge sahibi Sakarya Milletvekili
Sayın Engin Özkoç; Ģahıslar, Ġstanbul Milletvekili Sayın Mahmut Tanal, Ġstanbul Milletvekili
Sayın Metin Külünk, Çanakkale Milletvekili Sayın Mehmet DaniĢ ve Çevre ve ġehircilik eski
Bakanı Sayın Erdoğan Bayraktar.
Sayın Engin Özkoç, buyurunuz. (CHP sıralarından alkıĢlar)
ENGĠN ÖZKOÇ (Sakarya) - Sayın BaĢkan, değerli milletvekili arkadaĢlarım; BaĢbakan
Recep Tayyip Erdoğan, Çevre Bakanı Erdoğan Bayraktar, iĢini bilen adam Ali Ağaoğlu; yıl
2011, iĢini bilen adam satın aldığı arsanın inĢaat katsayısını artırmak ve imar alanını
geniĢletmek istiyor yani havadan zengin olmak istiyor, BüyükĢehir Belediye BaĢkanlığına
baĢvuruyor. Yer Ġstanbul BüyükĢehir Belediyesi, yıl 2012, BüyükĢehir Belediyesinin AKP'li
ve Cumhuriyet Halk Partili meclis üyeleri havadan zenginleĢmeyi oy birliğiyle reddediyorlar.
Bunun üzerine, iĢini bilen müteahhit Ali Ağaoğlu "Belediye BaĢkanı ve üyeleri kim oluyor?"
diyor, muhatabı ülkenin BaĢbakanı. BaĢbakan, iĢini bilen adamın iĢini "Derhâl halledin." diye
Çevre Bakanı Erdoğan Bayraktar'a talimat veriyor. Bakan, bakanlık yetkisi ve BaĢbakanın
talimatıyla arsanın bulunduğu alanı özel proje alanı ilan ediyor ve böylece kat artıĢı ve imar
alanının geniĢlemesiyle iĢini bilen adam trilyonlarca liralık gelir elde ediyor. Yer Bakırköy
ilçesinde, hipodrom karĢısında 70 dönümlük arazidir. Hedef, arsanın 40 dönümlük park
alanını iĢini bilen adamın talebiyle 25 dönüme düĢürmek, kazanılan 15 dönümde yani yeni
açılacak 15 dönümlük bir imar alanında emsal değiĢikliği ve kat yüksekliği elde ederek
trilyonlar vurmaktır.
Biz milletvekilliği yapalım, insanlar emekleriyle çalıĢsınlar, onlar televizyonun karĢısına
çıkıp, reklam filmlerinde oynasınlar ama trilyonları böylece, sadece bir çırpıda elde
ediversinler. Savcının önündeki yasal olarak yapılmıĢ dinleme kayıtlarında Belediye
Meclisinin AKP'li üyesi ve Ġmar Komisyon BaĢkan Vekili Timür Soysal ile arasında geçen
konuĢmanın
91
dökümünde Ağaoğlu kat yüksekliği için Ģöyle diyor: "63 değil, 70 metre olacak -daha sonra
devam ediyor- bak, ben onu Bakanlığa yaptırmadım, açık ve net konuĢuyorum -konuĢan
Ağaoğlu, kayıtlarda geçiyor, dinleme yasal- BaĢbakana yaptırttım. Yani, yapmadınız,
yapmadınız, BüyükĢehir Belediye BaĢkanı Kadir Bey bin kiĢinin önünde söz verdi bana 'Bu
168
ay' dedi, 'Önümüzdeki ay' dedi, yapmadı, ben de gittim sayın patrona söyledim. Büyük patron
da, o direkt bana talimat verdi, Ģimdi oldu." Bütün bunların hepsi BaĢbakanın dediği üzere
paralel devletin iĢi.
Peki, Sayın BaĢbakan, Sayın Bakan da paralel devletin adamı mı? Neden bunu söylüyorum?
Sözü edilen arsa üzerinde bahsi geçen bu değiĢiklikler gerçekleĢti mi? Evet. Menfaat sağlandı
mı? Evet. Savcılar tarafından zanlılarla ilgili hükümler doğrultusunda yasal yollarla dinleme
yapılarak deliller elde edildi mi? Evet. Olay ortaya çıktığında Bakanın ifadesiyle "BaĢbakan
tarafından bize baskı yapılıyor, bir elimde deklarasyon kağıdı, bir elimde istifa kağıdı var."
denildi mi? Evet. Bakan, "RüĢvet ve yolsuzluk ifadelerinin bulunduğu bir operasyon
sebebiyle beni ve BaĢbakanı rahatlatacak deklarasyonu yayınlayınız. Tarafıma baskı
yapılmasını kabul etmiyorum." dedi mi? Evet.
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Dedi.
ENGĠN ÖZKOÇ (Devamla) - Ardından, "SoruĢturma dosyasında var olan ve onaylanan imar
planlarının büyük bir bölümü Sayın BaĢbakanın onayıyla yapıldı, imar değiĢikliğinin
sorumlusu BaĢbakandır. O da istifa etmelidir." diye Sayın Bakan söyledi mi?
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Söyledi.
ENGĠN ÖZKOÇ (Devamla) - Evet. (CHP sıralarından alkıĢlar)
Bu bir itiraf mıdır? Evet. Suça azmettirilip itham edilen Çevre ve ġehircilik Bakanı tarafından
itiraf mıdır? Evet. TOKĠ'den sorumlu Bakan tarafından mıdır? Evet.
Değerli milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti'nin savcıları yasalar çerçevesinde suç ortağını
ortaya çıkartmıĢtır. BaĢbakan ve Hükûmet inkâr etmiĢtir. Yasal olarak yapılan dinlemeler
kamuoyunda ifĢa edilmiĢtir, BaĢbakan ve Hükûmet inkâr etmiĢtir. Ardından, "Siz kim
oluyorsunuz, bakanlar hakkında gizli soruĢturma yapıyorsunuz?" denilmiĢ, savcılar görevden
alınmıĢtır. "Siz kim oluyorsunuz, bakanlara haber vermeden suçlu dahi olsalar bakan
çocuklarını, iĢ bilen iĢ adamlarını tutukluyorsunuz?" denilmiĢ, polis Ģefleri ve polisler
görevden alınmıĢtır. Sonra, suçlular değil, suçlulardan önce soruĢturan savcılar hakkında
yargılama izinleri verilmiĢtir.
Değerli arkadaĢlarım, Pakistan dönüĢünde uçakta medyaya konuĢan Sayın BaĢbakan Zekeriya
Öz'le ilgili "Ergenekon davası baĢarısı dolayısıyla iki kez terfi ettirdik ancak onu, isteği
doğrultusunda bölge savcılığı makamına getirmedikleri için son yolsuzluk ve rüĢvet
davalarının üzerine gitmiĢtir." dedi. Hani yargı bağımsızdı? Hani atamalar Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu tarafından yapılıyordu? Tüm bunların gerçek olmadığı görüldü. Suç
ağının bizzat içinde olan Çevre ve ġehircilik Bakanı istifa etmeden önce "Azmettiren
BaĢbakandır, ben istifa ettiriliyorsam o da istifa etmelidir." dedi.
Değerli arkadaĢlarım, en çok üzücü olan Sayın BaĢbakanın burada 23 Nisanda yaptığı
konuĢmadır. Hiç CumhurbaĢkanıyla ilgili bir yolsuzluk olayının burada konuĢulduğunu
duydunuz mu? Hiç hakkında tape, CD, herhangi bir itham çıkartıldığını duydunuz mu? Ama
kirlilik anlayıĢı öyle bir sarmıĢtır ki "Beni yok ederseniz hepinizi yok ederim." tehdidi, "Ben
varsam siz varsınız." tehdidi Sayın CumhurbaĢkanına kadar uzanmıĢtır. BaĢbakan "Bu tapeler
CumhurbaĢkanı için de vardır, CumhurbaĢkanı da dinlenmiĢtir." demiĢtir hiç gerek yokken.
Neden? Yolsuzluk ve rüĢvet ağının içine Sayın CumhurbaĢkanını da çekmek istemiĢtir.
169
ġimdi deniliyor ki "Biz masumuz." "Masumiyet karinesi…"
Peki, Ergenekon'da yargılanan, Balyoz'da yargılanan, müebbet hapse çarptırılan o insanlar
yargılanırken paralel devlet hiç aklınıza gelmiyor muydu? Orada onlar, masum insanlar
ölürken, paralel devlet hiç aklınıza gelmiyor muydu?
KADĠR GÖKMEN ÖĞÜT (Ġstanbul) - Hâlâ yatıyorlar!
ENGĠN ÖZKOÇ (Devamla) - O insanlar orada yok edilirken hiç aklınıza gelmiyor muydu?
ġimdi "masumiyet karinesi" diyorsunuz, ben de size bu kürsüden diyorum ki eğer birazcık bir
onur kırıntısı varsa, eğer birazcık bir dik duruĢ göstermek istiyorsanız yapacağınız tek Ģey
vardır. Ben bu bakan arkadaĢların yerinde olsam buraya çıkar, "Hukuk karĢısında, mahkeme
karĢısında yargılanmak istiyorum, aklanmak istiyorum." der, istifa eder, adaletin karĢısına
çıkarım. Bunun tek yolu budur.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Dilekçe verdiler zaten!
ENGĠN ÖZKOÇ (Devamla) - Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkıĢlar)
BAġKAN - ġahıslar adına Ġstanbul Milletvekili Sayın Mahmut Tanal.
MAHMUT TANAL (Ġstanbul) - Değerli BaĢkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Tabii, bu, rüĢvet, yolsuzluk operasyonu sanki gökyüzünden zembille indi değil değerli
arkadaĢlar. Bu, daha önce, Vergi Usul Kanunu uyarınca vergi kaçakçılığından dolayı ikramiye
alabilmek için bir vatandaĢın Maliye Bakanına baĢvurusuyla baĢladı. Yani, bu konuda eğer bir
paralel yapı varsa, içinizde; Maliye Bakanı onun ortağı o zaman, Maliye Bakanı gayet rahat.
92
Vergi Usul Kanunu uyarınca vergi ikramiyesinden yararlanmak için vatandaĢ müracaatta
bulundu ve bu olay o Ģekilde emniyete intikal etti ve emniyetin iziyle bu olay ortaya çıktı.
Peki, oldu da ne oldu? Yani, Ģimdi, bu olay… Kendinizi bir sorgular mısınız. Ġstanbul
BüyükĢehir Belediyesinin… Daha doğrusu, Çevre ve ġehircilik Bakanlığına yetkiler
verilmeden önce -planlama, imar iĢleri- bu yetkiler Bakanlığa verilmeden böyle bir tartıĢma
var mıydı? Böyle bir tartıĢma yoktu.
Hanımefendiler, beyefendiler; içinizden bize gelen bilgilerde, mevcut olan kar iliĢkisi
paylaĢılamadığı için Ġstanbul BüyükĢehir Belediyesi ile Bakanlık arasındaki sürtüĢmeden,
ekonomik ranttan kaynaklanan bir husus deniliyor. ġimdi, "Yeni gelen Çevre ve ġehircilik
Bakanı 'Ey Ġstanbul BüyükĢehir Belediye BaĢkanlığı! Bundan sonra imar ve planlamayla ilgili
olan hususlarda mümkün olunduğuncaya kadar ben sizin yetkinize karıĢmayacağım, ben
planlama yapmayacağım, ben imar iĢlerini yapmayacağım.' dedi. Böyle bir anlaĢma, yazılı
olmayan, sulh olan bir sözleĢme var." deniliyor bizlere. Yani, burada yok Ģu paralel yapı, bu
paralel… Bunun içerisinde para var arkadaĢlar, ekonomi var.
ġimdi, evet, yani burada Ģunu yapmak isterim ben: Burada, bu soruĢturmayla ilgili Ģüpheli
olan bakanların çıkıp "ArkadaĢ, ben bugüne kadar iĢ adamıydım, ben bugüne kadar
170
memurdum. Aldığım gelirler Ģunlar, aldığım vergiler Ģunlar…" O zaman, Sayın Bakanımızın,
Üsküdar Kız Kulesi'ndeki 7 milyon 500 bin dolarlık servetinin nasıl ortaya çıkacağını bize
meĢru Ģekilde izah etmeleri lazım. Kız Kulesi'ndeki villaları bilen arkadaĢlarımız varsa,
Üsküdar'ı, gayet rahat, paha biçilmez.
AHMET AYDIN (Adıyaman) - Kız Kulesi'nde villa mı var?
MAHMUT TANAL (Devamla) - Ben bilmem, sorun Bakanınıza. Onu sorun iĢte, gayet
rahat… Hatta ben size… Hâkim ve Savcılar Yüksek Kuruluna sizin atadığınız bir üyenin de
orada villası var.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Kız Kulesi'nde villa mı var?
MAHMUT TANAL (Devamla) - Bakarsınız.
Yani, netice itibarıyla, eğer bir bakanının mevcut olan serveti ile meĢru kazançlar
örtüĢmüyorsa, orada olması gereken olay, 3628 sayılı RüĢvet ve Yolsuzluklarla Mücadele
Kanunu'nun hükümleri uyarınca, tüm akrabalarının, eĢ dostunun soruĢturulması lazım.
Burada, sizin getirmiĢ olduğunuz önerge de yolsuzluk ve rüĢvetle ilgili o kapsam dıĢına
bırakılmıĢ, kapsam gittikçe daraltılmıĢ durumda. Yani, bu Ģekliyle "Efendim, evet, biz, rüĢvet
ve yolsuzlukla ilgili soruĢturma önergesini vesaireyi burada getirdik. Ancak, biz bununla
kendinizi aklayacağız…" Yok arkadaĢlar. Yani, burada yapılan iĢlem nedir? Bu bir siyasi
iĢlem midir, yoksa bir yargısal iĢlem midir? Burada yapılan iĢlem yargısal bir iĢlem. Yargısal
bir iĢlemse, biz gayet rahat, geniĢ kapsamlı olarak… Mevcut olan çerçeve de, yine 3628 sayılı
Yasa da kapsam içerisine alınmazsa bu iĢ aydınlığa çıkmamıĢ olur.
Peki, aynı Ģekilde… Hani ġehrizar mıdır ġehrezar mıdır, sizlerin içerisinden buralardan çok
daire arkadaĢlarınız var bildiğim kadarıyla. Sayın Bakan, ben size dilekçe veriyorum, diyorum
ki: Buranın yapı ruhsat izni var mı, kat irtifakı var mı, kat mülkiyeti var mı? Bildiğim
kadarıyla oturan insanlar var. Resmî yazınız: "Kat irtifakı, kat mülkiyeti, bizim kayıtlarımızda
bilgi yok." deniliyor. Yani, olabilecek bir iĢ mi bu? Hatta Ali Ağaoğlu'nun ismi geçti. Ali
Ağaoğlu'ndan sizin yine bir bakanınıza bir villa satıldı yani satıldı gösterildi daha doğrusu.
SatıĢ mıdır, değil midir, bilmem. Yerini de size söyleyeyim yine: Üsküdar'da Mabeyin
Lokantası'nın arkasındaki sokakta, Ağaoğlu konakları.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Varsa iddia soruĢturma önergesi verin.
MAHMUT TANAL (Devamla) - Netice itibarıyla, 2014 yılının temizlik yılının olması lazım.
Yani rüĢvet ve yolsuzluğu -hep birlikte el ele verelim- en azından süpürmüĢ olalım yani kirli
olan bu ülkemizi temize çıkaralım.
Peki, bununla ilgili biz hukukta ne deriz, Sayın Ġpek de karĢımda, meslektaĢım, hukukçu
arkadaĢımız: Ġkrar yani bir Ģey ikrar edilmiĢse artık bunun tersi ispatlanmaz. 3 tane ikrar ben
size söyleyeyim: O dönemin Sayın Çevre ve ġehircilik Bakanı dedi ki: "Evet, biz ne kadar
izin verdiysek, hukuka aykırıysa hepsi BaĢbakanın bilgisi dâhilindedir." Bu bir ikrar mı?
Ġkrar.
Ġki: Aynı Ģekilde, bakanların görevden alınması. Bu bir, yine Anayasa'mızın 112'nci maddesi
uyarınca BaĢbakanın sorumluluğunda mıdır, bu bir ikrar mıdır? Yine bir ikrar.
171
FATĠH ġAHĠN (Ankara) - Ceza hukukunda ikrar olur mu Mahmut Bey, ikrar olur mu ceza
hukukunda?
MAHMUT TANAL (Devamla) - Üçüncüsü anlamında, AKP'li milletvekillerinin imzasıyla
verilen soru önergesi yine bir ikrar mıdır? Ġkrar.
FATĠH ġAHĠN (Ankara) - Çaktın, çaktın, ikrar olmaz ceza hukukunda!
MAHMUT TANAL (Devamla) - Ben size ceza hukuku, onu da öğreteyim. Birisi eğer suçu
üstlenip diğerini kurtarmak isterse, evet, sizin dediğiniz, o küçük çocuklar için… KiĢileri
öldürürler genellikle Anadolu'da, kadınları öldürürler, 18 yaĢında bir çocuğa derler: "Bu
yaptı." O da "Ben yaptım." der, efendim, hâkim onun ikrarına…
MUSTAFA ELĠTAġ (Kayseri) - KarıĢtırdın yine. Sen bir daha git, sınava gir, sen bir daha
hukuk fakültesinin sınavına gir. Diplomanı alırlar elinden.
93
MAHMUT TANAL (Devamla) - Siz herhâlde 18 yaĢında değilsiniz, sizin suçu üstlenen
kimse yok. Yani, o açıdan bunlar ikrar.
FATĠH ġAHĠN (Ankara) - Öyle ikrar mı olur ya, öyle ikrar mı olur? Dersine çalıĢ da gel,
dersine çalıĢ, dersine!
MAHMUT TANAL (Devamla) - ġimdi, biz Ģunu kabul edecek miyiz, etmeyecek miyiz?
Sayın bakanlar diyorlar ki: "Ya arkadaĢ, hukuka aykırı yöntemlerle deliller elde edilmiĢ."
ġunu söylesinler: RüĢvet var mı, yok mu? Para aldınız mı, almadınız mı? Bu paralel yapı, bu
dıĢ mihraklar niye benim evime getirmiyor, 6 tane para kasası getirmiyor?
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Yargılamayı soruĢturma komisyonu yapacak iĢte.
MAHMUT TANAL (Devamla) - Niye benim arsama imar ruhsatı vermiyorsunuz? Niye baĢka
bir milletvekiline gitmiyor da bakanların adreslerini biliyorlar? Yani, içinizde maaĢıyla zorla
geçinen arkadaĢlar var. Yani, bu paralel yapı, bu dıĢ mihraklar bunların adreslerini bilmiyorlar
mı, bakanların biliyorlar? Bu bakanlar ne kadar Ģanslı. Yani, siz de dokuz aylıksınız, diğer
vekiller de dokuz aylık.
FATĠH ġAHĠN (Ankara) - Biz ikrarı anlamadık.
MAHMUT TANAL (Devamla) - Ve sizin adreslerinizi de, bilemiyorum, yani bu kadar
herhâlde herkes de bilmiyor.
Yapılması gereken, bir: Mal beyanlarınızı açık ve net ortaya sergileyin.
Ġki: "Dokunulmazlıktan yararlanmak istemiyoruz." deyin, dilekçelerinizi verin.
Üç: Bugüne kadarki tüm servetlerinizi açıklayın.
Dört: 3628 sayılı Yasa diyor ki: "Bakan, bakan olmadan mal beyanını vermek zorunda."
172
ġimdi, ben o zaman diyorum: "Ya kardeĢim, ey bakanlar, getirin bize; mal varlıklarının böyle
belgesini bize uzaktan göstermeyin, birer tane fotokopi dağıtın bizlere, biz de size inanalım.
Eğer siz bunları gerçekten dağıtmazsanız, kamuoyuna yeteri kadar bilgi vermezseniz ve bu
maddi gerçeklerin ortaya çıkması için savcıyı tayin ederseniz, polisi görevden alırsanız,
hâkimi tayin ederseniz, bununla ilgili Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu yapısıyla oynarsanız,
kanunları değiĢtirirseniz, arkadaĢlar, kimse sizin samimiyetinize inanmaz yani bu açıdan
samimi olmak lazım.
Ve, bu arada AKP'nin sırasında bulunan, sıralarında bulunan milletvekili arkadaĢlarımızın,
tabii, hepsini bu pisliğe bulaĢan insanlarla aynı kefeye koymamak lazım, bunu ayırıyoruz.
Sizler de bunlardan lütfen kendinizi arındırınız. Ġçinizde hakikaten bunu tasvip etmeyen
insanlar var ama siz kenetlendikçe, mesela biraz önce söyledim: Bakan art arda konuĢtu,
sizleri de aldattı, diğer arkadaĢları da aldattı. Yani, onun için bu temizliği yapmak hepimizin
görevi. Temennim Ģu: Bizim kadar en azından sizler de temizlik konusunda duyarlı
davranırsınız, 2014 yılı temizlik yılı olmuĢ olur.
Hepinize teĢekkür ederim, saygılarımı sunarım. (CHP sıralarından alkıĢlar)
BAġKAN - TeĢekkür ederim.
ġahıslar adına ikinci söz, Ġstanbul Milletvekili Sayın Metin Külünk.
Buyurunuz. (AK Parti sıralarından alkıĢlar)
METĠN KÜLÜNK (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri; sizleri en kalbî
duygularla selamlıyorum.
Gecenin ilerleyen bu vaktinde sizleri sevgiyle, muhabbetle selamladıktan sonra… Tarihin son
derece önemli bir evresini beraber yaĢıyoruz. Binlerce yıllık iftihar dolu bir tarihimiz var.
Özellikle zorlukların, yaĢanan zorlukların ardından kurulan tezgâhların, darbelerin neredeyse
birebir birbirine benzediği bir üç yüzyıldan bahsediyoruz. Devleti içinde bulunduğu ataletten
kurtarmaya çalıĢan vezirinden sadrazamına, padiĢahına; cumhurbaĢkanından baĢbakanına
kadar hepsinin baĢına aynı senaryolar yazılmıĢ, aynı oyunlar kurulmuĢtur. Acımasız bir iftira
ve yıpratma kampanyası eĢliğinde darbe teĢebbüslerinin tarihidir aslında üç yüzyıl. Maalesef
bu teĢebbüslerin tamamına yakını baĢarıyla sonuçlanmıĢ, padiĢahlar, vezirler, sadrazamlar ve
baĢbakanların canlarına mal olmuĢtur. Katledilen devletin en tepesindeki tüm Ģahısların ortak
özelliği Türk devletini ayağa kaldırmak ve Ģahlandırmaktır. Bu büyük milletin, bedeli ölüm
bile olsa, kefenini giymeye hazır evlatları her zaman vardır. Dün vardı, bugün de var ve yarın
da olmaya devam edecektir. Bu büyük millet korkutulup sindirilecek, teslim alınacak bir
millet hiçbir zaman olmamıĢtır. Bu büyük milletin tarihinde hiçbir zaman esaret ve teslimiyet
de olmamıĢtır.
Sultan II. Mahmut devlette reform ve dönüĢüm baĢlattı. Bu giriĢime karĢılık, CHP'nin atası
sayılabilecek Yeniçeri Ocağı ve eski düzenden beslenen çeteler tarafından adı gavur padiĢah,
hırsız padiĢaha çıkarıldı. Oysa, tarih ve bizler iyi biliyoruz ki Sultan II. Mahmut zikir
meclislerinin insanıydı. Sultan Abdülaziz Han, donanması yok olmuĢ, ticareti çökme
noktasında devleti yeniden reorganize etmek istedi. Köhne düzenden beslenenlerin rantlarına
çomak soktuğu için -bunun akıbetinde- Osmanlı hanedanının hiçbir ferdinin uğramadığı
hakaretler ve muamelelerle katledildi. Ve yine o güzel insan, Osmanlı Ġmparatorluğunun en
nadide hanlarından Abdülaziz Han da hırsız, zevk düĢkünü, devleti batıran adam gibi iftiralar
173
atılarak tahtan indirildi. Cennetmekânı Abdülhamit Han çok konuĢuluyor çok Ģükür,
anlaĢılma yolunda çok önemli mesafeler katedildi. Modern Türkiye'nin kurucu aklının ifadesi
olan cennetmekân da
94
aynı bedeli ödemiĢti. Ġngilizlere teslim olmayıp Mustafa Kemal PaĢayı kilolarca altınla
Anadolu'ya yollayıp Türkiye'nin yeniden ayağa kalkıĢının önünü açan Sultan Vahideddin Han
da bu yapı tarafından hain ve haramzade ilan edilmiĢti. Oysa, Vahideddin Hanın sürgünde
nasıl bir yoksul hayat yaĢadığının Ģahidi tarihtir.
17 Aralık darbe teĢebbüsü, aklın bittiği, devlete tabi olması gerekenlerin bir gruba tabi
olduğu, milletin iradesini yok sayarak "yolsuzluk" adı altında küresel finans oligarklarının dıĢ
politika aparatı olan paralel tehdit örgütünün piyonlaĢtığı bir darbe giriĢimidir. Ġstediğiniz
kadar, sonuçlar üzerinden siz davransanız da 17 Aralık bir darbe giriĢimidir. Bu, tarihe böyle
kayıt olarak geçmiĢtir.
17 Aralık darbe teĢebbüsü, hikmetin katledildiği, son üç yüz yıldır bu millete yönelik, ayırt
etmeksizin bütün devletin mensubu olan hepimize yönelik yapılmıĢ en hain, en alçak, en
Ģerefsizce darbe giriĢimidir. On yılda dönüĢen küresel sistemde -ben de varım- Türkiye'ye ilk
darbe teĢebbüsü Ģüphesiz bu değil, askerî darbe çabalarının ardından Deniz Feneri davası
aslında bu darbe giriĢiminin ilk sinyaliydi. Alman savcı daha sonra yaptığı açıklamalarda,
sohbetlerde kendisine birçok belgenin illegal yollarla Türk polisinin içerisindeki bir kanat
tarafından ulaĢtırıldığını ifade etmiĢtir. Türkiye'den illegal yollarla iletilen bu belgelerin sahte
olduğu Alman istihbaratı tarafından ortaya çıkartılmıĢtır.
Kurulduğu günden bu yana her türlü komploculuk, darbecilik ve tezviratçılığın içerisinde yer
alan -Ģahısları tenzih ederek söylüyorum ki- Cumhuriyet Halk Partisi ve neoconların
kontrolünde oldukları gün gibi ortaya çıkan paralel tehdit örgütünün hedefinde kim var? Bu
yapının ürettiği belgelerle hedef ısrarla AK PARTĠ ve BaĢbakanımız Recep Tayyip
Erdoğan'ın Ģahsında millet iradesi olmuĢtur.
Sevgili milletvekilleri, bakın, bu, Türkiye'nin büyümesinin ve geliĢmesinin, dünyada oyun
kurucu olmasını engellemeyi görev bilmiĢ güçler sık sık oyuncu değiĢtirdi. Dün, kendi
adamları bildikleri Süleyman Demirel kural dıĢı oynadı diye onun da Ģapkasını alıp
gönderdiler 6 kez. Sağ bir vakıftan burs almasına rağmen bu oyunda bu küresel finans
oligarklarına karĢı olan merhum Ecevit de kural dıĢı oynayınca aynı ağır darbeyi yedi. Bugün
emirlerini uyguladığınız, âdeta emirlerini uygulamakta yarıĢ ettiğiniz sermaye çevrelerinin ve
para oligarklarının tavrı değiĢmemiĢtir unutmayınız.
Günümüze gelirsek, MĠT MüsteĢarına yönelik paralel örgüt ve çeteci yargının yaptıkları her
Ģeyiyle ortaya çıktı. Çünkü, MĠT MüsteĢarı, eski MĠT MüsteĢarı 2007 yılında kuruluĢ yılı
bildirisinde Türkiye ve dünya algısının değiĢtiğini yüksek sesle ifade ediyor, "Türkiye gerek
stratejik gerekse jeopolitik önemi nedeniyle kendisini hiçbir zaman olayların akıĢına
bırakmaya ya da 'bekle, gör; tavır al' taktiğiyle sınırlama lüksüne sahip değildir." diyerek yeni
Türkiye'nin iĢaretini veriyordu.
17 Aralık, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en önemli kırılma noktasıdır. Çünkü, Türkiye
Cumhuriyeti devleti 17 Aralığa ekonomik ve siyasal bağımsızlığı ile girmiĢtir. Siyasi ve
174
ekonomik olarak küresel güç olma yolunda emin adımlarla yürüyen Türkiye, yüz bir yıl
önceki gibi bir Babıali baskını yaĢamıĢtır. CHP'nin de iyi bildiği ittihatçı gelenek, ittihatçı
geleneğin adamları kanlı ve çirkef bir Ģekilde yaptıkları Babıâli baskını gibi baskınla 17
Aralıkta Türkiye Cumhuriyeti bir Ģok yaĢamıĢtır, alçakça bir ihanetle karĢılaĢmıĢtır. Paralel
terör örgütü ve yargı içindeki uzantıları Babıâli baskını gibi bir baskınla, Kara Kemal'in
telefon ve telgraf hattını kesip Babıâli'yi izole ederek 100 ittihatçı sergerdenin Harbiye Nazırı
Mahmud ġevket PaĢa'yı vahĢice katlederek devirdikleri olaya benzetmek istemiĢlerdir.
Cumhuriyet tarihinin en onurlu, en çalıĢkan hükûmetlerinden birinin 4 bakanı üzerinden bu
darbe giriĢimini gerçekleĢtirmek istemiĢler. Çok Ģükür Allah'a, millet buna da müsaade
etmemiĢtir, etmiyor, etmeyecektir de.
17 Aralık gecesi herkes uykudayken bu ülkenin BaĢbakanının evini basma cüretini
gösterenlerin… Adı ne olursa olsun, bu millet hep onun karĢısında dimdik durdu, dimdik
duruyor, dimdik durmaya da devam edecektir. (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar) Bu
hadsizliği, bu densizliği ve bu alçaklığı yapanlar, aslında hepimizin mensup olduğu devlete
karĢı bu adımı atmıĢtır. Sayın BaĢbakanımız bu milletin önüne geçerek halk direniĢini
gerçekleĢtirmiĢ ve bu reziller sürüsünün darbe teĢebbüsünü akim bırakmıĢtır.
Tüm milletvekillerine sesleniyorum, Ģu cümlelere bakın: Paralel tehdit örgütünün en önemli
isimlerinden birisi "Türkiye ağustosa kadar gergin geçecek. Erdoğan Çankaya'ya
çıkamayacak. Gül de HSYK, Ġnternet ve dershane düzenlemesini veto etseydi garantilemiĢti."
Bu, hepimizin iradesine ket vurmaktır. Bu milletin iradesine darbe değildir de nedir? Bu
kararı millet verecektir. 30 Martta millet verdi, 10 Ağustosta millet verecek. O sandıktan ne
çıkarsa hepimizin baĢ tacı değil mi? Millî iradeyi ayaklar altına alan, tecavüze kalkıĢan bu
alçak, bu hain, bu ahlaksız sözlere dikkat ediniz, hepimiz için önemli. Aynı cümleleri, pazar
günü Sayın Ġzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler Hanımefendi'nin Yeni ġafak'taki
söyleĢisini hepinizin dikkatine sunuyorum. Dikkatle okumanızı ve bu söyleĢideki derin
sorgulamayı, Cumhuriyet Halk Partisinin kendi iç dinamiklerine yönelik derin sorgulamasının
bütün izlerini taĢıyan bu söyleĢiyi de sizlerle paylaĢıyorum. Bu anlamda Ģunu devam ettiriyor:
"Erdoğan'la birlikte hareket eden bütün yapılar ve cemaat ve tarikatlar da tasfiye edilecektir."
Bu ülkede milletin iradesinin dıĢında hiç kimsenin kimseyi tasfiye etmeye gücü
yetmeyecektir.
95
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar)
BAġKAN - TeĢekkür ederim Sayın Külünk.
MEHMET AKĠF HAMZAÇEBĠ (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan, yeniçeri ocağını Cumhuriyet Halk
Partisinin atası olarak nitelendirmek suretiyle konuĢmacı sataĢmada bulunmuĢtur efendim.
BAġKAN - Buyurun.
MEHMET AKĠF HAMZAÇEBĠ (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri; biraz önce
bu kürsüde konuĢan konuĢmacı her seferinde Cumhuriyet Halk Partisi karĢıtlığıyla değil,
Cumhuriyet Halk Partisi eleĢtirisiyle değil, Cumhuriyet Halk Partisi düĢmanlığıyla burada
konuĢuyor. Bir kez daha böyle düĢmanca konuĢan bir kiĢiyi burada gördük. Benim için
ĢaĢırtıcı değil. Bu üslubu, bu kiĢiyi tanıyorum, gayet iyi tanıyorum.
175
ġimdi, lafının neresini düzelteyim? II. Mahmut'u övdü oysa bundan birkaç ay önce BaĢbakan
Recep Tayyip Erdoğan grup konuĢmasında "Ġki yüz yıldır insanımıza dayatılan bir yaĢam
biçimi var." dedi. Yani, iki yüz yıl önceye gittiğiniz zaman 1808 tarihli II. Mahmut'un padiĢah
olma yılına denk geliriz ve 1808 tarihinde de Türkiye'nin anayasacılık tarihindeki ilk belge
olan Senedi Ġttifak imzalanmıĢtır. Yani, Türkiye'nin, cumhuriyetin modernleĢme projesinin
temeli, baĢlangıcı 1808 tarihli Senedi Ġttifak'tır. BaĢbakan bunu reddederken, bunu kınarken,
yenilikçi padiĢahlara bile tahammülü olmadığını gösterirken, o yenilikçi padiĢahın yeniçeri
ocağını kaldırmasına bile tahammülü olmadığını söylerken buradaki konuĢmacı farklı bir Ģey
söylüyor. Ben sizin Genel BaĢkanınınız söylediğine inanırım. Siz II. Mahmut'a da karĢısınız,
bütün yenilikçi padiĢahlara karĢısınız. Cumhuriyet devrimlerini içinize sindiremediğiniz gibi
yenilikçi padiĢahları da içinize sindiremiyorsunuz.
Sadede gelelim, ne demiĢti bu konuĢmacı: "17 Aralık günah iĢleme özgürlüğüne bir darbedir."
Haydi, günah iĢleme özgürlüğü… Yani, nedir günah? Hırsızlık günahtır, yolsuzluk günahtır,
Allah'ı inkâr etmek günahtır. Bu günahları iĢleme özgürlüğü vardır müminlerin, 17 Aralık da
buna darbe vurmuĢtur! Bu kadar zavallı bir insan, çıkmıĢ burada Cumhuriyet Halk Partisini
eleĢtiriyor, tek kelimeyle zavallı.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkıĢlar)
BAġKAN - TeĢekkür ederim Sayın Hamzaçebi.
METĠN KÜLÜNK (Ġstanbul) - Ġzniniz olursa…
BAġKAN - Sayın Külünk…
METĠN KÜLÜNK (Ġstanbul) - Söylediği cümlelere istinaden sataĢmadan söz istiyorum.
BAġKAN - Çok gülümseyerek olduğu için ĢaĢırdım.
Buyurun. (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar)
METĠN KÜLÜNK (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri; ben tebessümden
yanayım hep.
Öncelikle, II. Mahmud üzerinden Sayın Grup BaĢkan Vekilinin eleĢtirisine saygı duyuyorum
ancak II. Mahmud'u kendisi de iyi anlamamıĢ. II. Mahmud, modernleĢme sürecinde bu ülkede
devletin karĢılaĢtığı en önemli kalkıĢmanın devletin birliği ilkesi üzerinden tasfiye edildiği ilk
adımdır ve bu kalkıĢmanın ardından devlet son derece stratejik bir karar alarak bugüne de
referans olacak Ģekilde yeniçeri ocağını ne pahasına olursa olsun tasfiye etmiĢ ve devlet
kendini yenileme kararı almıĢtır. Dolayısıyla, II. Mahmud bu anlamda sarayın içerisindeki
birtakım dengelere dokunduğu için -o dengeleri isterseniz uygun vakitte ben size anlatırımadı "gâvur padiĢah"a çıkmıĢtır.
MEHMET AKĠF HAMZAÇEBĠ (Ġstanbul) - "BaĢbakan anlamamıĢ." diyorsun değil mi?
KADĠR GÖKMEN ÖĞÜT (Ġstanbul) - BaĢbakana anlat, BaĢbakana.
METĠN KÜLÜNK (Devamla) - Oysa, II. Mahmud'u bütün olarak değerlendirdiğinizde,
Osmanlının sıkıĢma döneminde devleti yenileme noktasındaki en önemli adımları atandır.
176
MEHMET AKĠF HAMZAÇEBĠ (Ġstanbul) - AnlamamıĢsın, anlamamıĢsın.
NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) - Erdoğan Bayraktar'a gel, Erdoğan Bayraktar'a gel sen!
KADĠR GÖKMEN ÖĞÜT (Ġstanbul) - TOKĠ'ye gel, TOKĠ'ye.
METĠN KÜLÜNK (Devamla) - Bu, Ģu demek değildir: Ben II. Mahmud'un bütün yaptıklarına
onay vereceğim demek değildir.
Ġkincisi: Cümlemin arkasındayım, cümlemi çarpıtıyorsunuz. Günah iĢleme özgürlüğünün
hedefi Ģudur: Siz bu örgütün en önemli bedelini ödemiĢ bir grupsunuz ve Milliyetçi Hareket
Partisindeki milletvekili arkadaĢlarımız da bu bedeli ödemiĢ. Bu sonuçtur. (CHP ve MHP
sıralarından gürültüler) Günah iĢleme özgürlüğünü anlayabilmeniz için önce Adem'i, Melek'i
ve ġeytan'ı anlayacaksınız. Yoksa, bir insanın yaptığı yanlıĢ varsa hukuk üzerinde gider hesap
verir, soruĢturma komisyonun da hesap verir. Hiçbir insanın günahını meĢrulaĢtırmak için o
cümleyi söylemedim, o cümleyi söyleyemeyecek kadar da çok Ģükür akide bilgim var.
Öğrenmek istiyorsanız gelin, öğreteyim size.
96
KADĠR GÖKMEN ÖGÜT (Ġstanbul) - BaĢbakan öğret, bize değil.
METĠN KÜLÜNK (Devamla) - Saygılarımla. (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar)
MEHMET AKĠF HAMZAÇEBĠ (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan…
BAġKAN - Buyurunuz.
MEHMET AKĠF HAMZAÇEBĠ (Ġstanbul) - Ben sayın konuĢmacıya Ģunu tavsiye ederim:
Konuya doğrudan girsin, topu kenarlarda dolaĢtırmasın. Cümlesi Ģu: "17 Aralık günah iĢleme
özgürlüğüne bir darbedir. Hazreti Peygamber günahları açan değil, örtücü olan rahmet
geleneğinin mimarıdır." Hazreti Peygamber'i bile bu yolsuzluğa alet ediyorsunuz, ayıp. Yani,
Ģunu diyor: "Bir hırsızlık, yolsuzluk var. Hazreti Peygamber günahları örten bir rahmet
anlayıĢının mimarıdır, bunları örtmek lazım."
Evet, yolsuzluğu ve hırsızlığı Hazreti Peygamber örtüyor muydu acaba? Günah ancak bireysel
tövbe ile Kur'an-ı Kerim'de yer bulur, kiĢi kendisini o Ģekilde affettirmeye çalıĢır. Eğer
devletin malına karĢı, milletin malına karĢı bir saldırı var ise, bir yolsuzluk var ise bu,
doğrudan doğruya Kur'an-ı Kerim'in cezalandırdığı bir fiildir. Siz konuĢmanıza dönün.
ġimdi, hem Ġslamcı bir bakıĢ açısıyla liberalizmi eleĢtireceksiniz, liberal bakıĢ açısını
eleĢtireceksiniz… Doğru, evet, Ġslam'la liberalizm yan yana gelemez, Ġslam'ın özü lehul
mülktür. Mülk Allah'ındır yani mülkiyet, varlık, egemenlik, güç, servet, hepsi Allah'ındır,
bunlar yöneticilerde, insanlarda sadece emanettir. Hem bunu savunacaksınız hem de liberal
bedenin günahı yücelten anlayıĢına sığınıp bakanlarınızın günahlarını orada affettirmeye
çalıĢacaksınız.
177
Sadede gelelim: Günah iĢleme özgürlüğünü Kur'an-ı Kerim'le yan yana getiren bir
milletvekili bugün dini siyasete alet eden bir partinin milletvekilidir, Bakara Suresi'yle dalga
geçen milletvekilleriniz gibi. Hayırlı olsun bu anlayıĢ size.
TeĢekkür ederim. (CHP sıralarından alkıĢlar)
METĠN KÜLÜNK (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan…
BAġKAN - Çok sataĢacak bir Ģey görmedim. Devam ettireceğiniz anlaĢılıyor, ben varım.
Buyurun.
METĠN KÜLÜNK (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri; bir kez daha ifade
ediyorum: Beytülmale uzanan kimin eliyse yargı önünde hesap vermesinden hiçbirimizin
gocunacak bir Ģeyi yok. Beytülmale uzanacak hangi el ise o eli meĢrulaĢtıracak bir akide
sapkınlığımız da yok.
Hâlâ anlamamakta ısrar ettiğiniz bir Ģey var. 17 Aralık darbe giriĢiminin sahibi olan tehdit
örgütünün insanların mahremlerine girerek özel hayatları üzerinden… (CHP sıralarından
gürültüler)
KADĠR GÖKMEN ÖĞÜT (Ġstanbul) - Genel o, genel. Hatırla Metin!
MUSA ÇAM (Ġzmir) - Para sayma makineleri ne âlemde, para sayma makineleri?
METĠN KÜLÜNK (Devamla) - …insanları Ģantajla, tehditle teslim alması, insanların bireysel
iletiĢim özgürlüğünü yok ederek teslim almasına karĢı söylediğim bu cümleyi çarpıtma
çabanızdan dolayı size teĢekkür ediyorum, bu iĢi iyi biliyorsunuz.
MEHMET AKĠF HAMZAÇEBĠ (Ġstanbul) - Aynen Ġnternet'te yer alan cümlenizi okudum,
aynısını okudum.
METĠN KÜLÜNK (Devamla) - Ancak, anlamaya çalıĢırsanız Kur'an'da insanın özgürlüğü
vardır. Bu özgürlük sizin de iradenizin sınırları içerisinde tecelli eder. (CHP ve MHP
sıralarından gürültüler) Siz istediğiniz kadar bağırın. Oturun Adem'in niye yaratıldığını,
Ģeytanın niye var olduğunu, meleğin niye var olduğunu, Allah'ın bu üçüyle kurduğu
diyalektiği bir kere daha okuyun da ondan sonra gelin burada istediğiniz gibi konuĢun.
Bir daha söylüyorum, son kez: 4 bakan arkadaĢımız mahkeme haklarında karar verinceye
kadar masumdurlar. 4 bakan arkadaĢımız mahkeme önünde haklarında karar verilinceye kadar
masumsa, masumiyet karinesi yerindeyse ben o arkadaĢlarımız üzerinden bu cümleleri
söylemedim. (CHP sıralarından gürültüler)
AHMET TOPTAġ (Afyonkarahisar) - Paralel yapıya...
METĠN KÜLÜNK (Devamla) - Benim kimseye borcum yok. Hiç merak etme, benim kimseye
borcum yok. Ben aslanlar gibi çıkar, düĢüncelerimi söylerim. Siz oturun, anlayıĢınızı bu
anlamda yenileyin.
178
Hepinize teĢekkür ediyorum. Bir daha da cevap vermeyeceğim. (AK PARTĠ sıralarından
alkıĢlar)
MEHMET AKĠF HAMZAÇEBĠ (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan, efendim, Ģimdi bakın -kürsüye
çıkmayacağım- ben son kez Ģunu söylüyorum: KonuĢan milletvekilinin cümlelerini aynen
97
okuyorum, basında yer alan cümleler: "Çarpıttınız." diyor. Kendisi çıksın desin ki: Ben bu
cümleleri etmedim, o televizyon programında bunları etmedim."
METĠN KÜLÜNK (Ġstanbul) - Ben ettim Sayın Çebi, ettim. Ben cümlelerin sahibiyim,
sonuna kadar da arkasındayım.
MEHMET AKĠF HAMZAÇEBĠ (Ġstanbul) - O zaman nesini söylüyorsunuz? Aynen
okuyorum: "17 Aralığı günah iĢleme özgürlüğüne darbe olarak nitelendiriyorum. Hazreti
Peygamber günahları açan değil, örtücü olan rahmet geleneğinin mimarıdır." Yani, bu
yolsuzlukları, bu iddiaları örtelim. Böyle bir rahmet geleneğinin mirasçısı olalım. (AK PARTĠ
sıralarından gürültüler)
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Efendim, esefle kınıyorum o sözlerin sahibini.
BAġKAN - Ben gidiyorum. Herkes fetva emini oldu. Böyle Ģey yok.
METĠN KÜLÜNK (Ġstanbul) - Sayın BaĢkanım, izin verirseniz, ben burada...
BAġKAN - Ben Ģu anda ara veriyorum on dakika.
Kapanma Saati: 02.59
ONUNCU OTURUM
Açılma Saati: 03.12
BAġKAN: BaĢkan Vekili Meral AKġENER
KÂTĠP ÜYELER: Bayram ÖZÇELĠK (Burdur), Ġsmail KAġDEMĠR (Çanakkale)
----- 0 ----BAġKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 84'üncü BirleĢiminin
Onuncu Oturumunu açıyorum.
(9/5) esas numaralı Meclis SoruĢturması Önergesi'nin görüĢmelerine devam ediyoruz.
4.- Ġstanbul Milletvekili Ali Özgündüz ve 60 Milletvekilinin; bazı iĢ adamlarının özellikle
arazi iĢlerinde kolaylık sağladığı, kültür ve tabiat varlıklarının statülerinde değiĢiklik yaparak
inĢaatlar için özel düzenleme yapılması için uğraĢtığı, imara iliĢkin çok sayıda yenileme ile
kendisine yakın iĢ adamlarına sağladığı rant ile doğrudan ve dolaylı olarak çıkar elde ettiği ve
179
birden çok kez rüĢvet aldığı, bu eylemlerin Türk Ceza Kanunu'nun 252'nci maddesinde
düzenlenen birden çok kez rüĢvet almak ve imar mevzuatına aykırı uygulamaları nedeniyle
Türk Ceza Kanunu'nun 257'nci maddesinde düzenlenen görevi kötüye kullanmak suçlarına
uyduğu iddiasıyla Çevre ve ġehircilik Eski Bakanı Erdoğan Bayraktar hakkında bir Meclis
soruĢturması açılmasına iliĢkin önergesi (9/5) (BaĢkanlığa GeliĢ Tarihi: 19.03.2014) (Devam)
BAġKAN - Çanakkale Milletvekili Sayın Mehmet DaniĢ, buyurunuz. (AK PARTĠ
sıralarından alkıĢlar)
MEHMET DANĠġ (Çanakkale) - Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Malumunuz üzere, 17 Aralık operasyonu olarak bilinen süreç kapsamında yüce Meclisimizin
bünyesinde Çevre ve ġehircilik eski Bakanı Sayın Erdoğan Bayraktar'ın Bakanlığı sırasındaki
faaliyetlerin incelenmesi için kurulacak soruĢturma komisyonu önergesi hakkında söz almıĢ
bulunuyorum.
Bilindiği üzere Türkiye, 17 Aralıkta cumhuriyet tarihinin en önemli devleti çökertme
operasyonlarından birisine maruz kalmıĢtır. Basiretli bir yönetimle bertaraf edilen bu
operasyon artık kılık ve muhteva değiĢtiren darbeleri sürdürmek isteyen derin çetelerin, yargı
ve bürokrasiyi kullanarak gerçekleĢtirmeyi planladığı bir darbe teĢebbüsüdür. Bugün
ayrıntıları daha net ortaya çıkmaya baĢlamıĢ olan bu komploların iç yüzü soruĢturma
komisyonu çalıĢmalarıyla daha da iyi anlaĢılacaktır.
Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri, on iki yıllık iktidarımızın en çok önem ve öncelik
verdiği konuların baĢında vatandaĢlarımızın refahı ve buna bağlı olarak barınma sorunu
gelmektedir. Ülkemizin kanayan yarası olan gecekondu, kaçak yapılaĢma ve ev sahibi
olamama meseleleri bizim dönemimizde büyük oranda çözüme kavuĢturulmuĢtur. Sayın
BaĢbakanımızın talimatlarıyla 2002 sonunda baĢlatılan ve yakın takibiyle devam eden planlı
ĢehirleĢme ve konut üretim seferberliği kapsamının en önemli aktörlerinden biri de TOKĠ'nin
bugünlere gelmesinde emeği olan Erdoğan Bayraktar'dır. Son on iki yılda TOKĠ faaliyetleri
kapsamında altyapı, sosyal donatı ve çevre düzenlemeleri ile birlikte 625 bin konut rakamına
ulaĢılmıĢtır. Konutlarla birlikte 960 okul, 250'nin üzerinde hastane, 114 kamu hizmet binası,
19 stadyum ve yine yüzlerce diğer sosyal donatılar TOKĠ tarafından yapılmıĢtır ve bu
hizmetler, sayısı 600'ü bile bulmayan personelle gerçekleĢtirilmiĢtir.
TOKĠ faaliyetleri sayesinde gecekondu ve kaçak yapılaĢma azalmıĢ, alt gelir grubu ve
yoksulların ev sahibi olma umutları artmıĢ, kentsel dönüĢüm baĢlatılmıĢ, 200'den fazla sektöre
destek olarak, destek verilerek piyasa hareketlendirilmiĢtir.
Tüm bu faaliyetler gerçekleĢtirilirken toplam 40 milyon TL büyüklüğünde 3 binden fazla
ihale yapılmıĢtır ve o dönemde TOKĠ BaĢkanı Erdoğan Bayraktar'ın dokunulmazlığı da
yoktur. Bu faaliyetlerin tamamı her yıl Türkiye Büyük Millet Meclisi KĠT Komisyonunca
denetlenmiĢ ve ayrıca bazı yıllarda Devlet Denetleme Kurulu, Yüksek Denetleme Kurulu ve
teftiĢ kurulları tarafından da incelenmiĢtir. Bütün bu faaliyetlerin sonucunda TOKĠ'nin alacak
portföyü 20 milyar
98
180
TL'ye ulaĢmıĢ yani kamuya on yıl içinde 20 milyar TL gelir getirecek tarzda ekonomik bir
yapı oluĢturulmuĢtur.
Hatırlarsak, kamuoyunda "KEY hesapları" olarak bilinen, çalıĢanların maaĢlarından yapılan
kesintilerle oluĢan Konut Edindirme Yardımı hesapları da 1990'lı yıllardaki yanlıĢ politikalar
sonucunda içi boĢaltılmıĢ ve tasfiye noktasına gelmiĢ bir hâldeyken, yani çalıĢanların hakları
gasbedilmiĢken bizim iktidarlarımız döneminde tüm hak sahiplerine KEY payları ödenmiĢ ve
bu hesaplar TOKĠ ve Emlak Konut faaliyetleri sonucunda ödenebilmiĢtir.
Yine, Çevre ve ġehircilik Bakanlığının kurulmasına bakıldığında, bugün dünyamızın gelmiĢ
olduğu durumda modern ve planlı ĢehirleĢme en önemli konularımızdan bir tanesidir. Bu
itibarla, kalkınma, ĢehirleĢme ve çevre dengesini kuracak bir bakanlığın kurulmasına ihtiyaç
olmuĢ ve dünyadaki diğer ülke deneyimlerinden de faydalanılarak 61'inci Hükûmetimizin en
önemli icracı bakanlıklarından biri olarak Çevre ve ġehircilik Bakanlığı kurulmuĢtur.
YaĢanabilir çevre ve marka Ģehirler hedeflerini baz almıĢ ve bu çerçevede özellikle afet ve
kentsel dönüĢüm konusunda çalıĢmalar baĢlatılmıĢtır.
Bütün bunlarla beraber kamu ve özel yatırımlar da daha hızlı bir Ģekilde tamamlanmaya
baĢlanılmıĢtır. Koruma ve kullanma dengesini gözeten bir anlayıĢla çevrenin korunması ve
sürdürülebilir kullanmanın sağlanmasına, mahalli idarelerin çevre, imar ve ĢehirleĢme
konularındaki çalıĢmalarına ve kapasitelerinin güçlendirilmesine destek olunmuĢtur.
YerleĢmeye, çevreye ve yapılaĢmaya dair imar, çevre ve yapı mevzuatlarını hazırlamak,
uygulamaları izlemek ve denetlemek temel önceliklerimizden biri olmuĢtur.
Kentsel dönüĢümler kapsamında 36 farklı ilde 106 Bakanlar Kurulu kararıyla 6.931 hektar
alan riskli alan ilan edilmiĢ; 1 milyon kiĢinin üzerinde insanın yaĢadığı bu alanlarda 164.300
binanın bulunduğu ve yaklaĢık 377 bin bağımsız bölümün bulunduğunu hatırlatmak isterim.
Yine Çevre ve ġehircilik Bakanlığının kurulmasıyla beraber sadece kamu yatırımları değil
özel yatırımlar da hız kazanmıĢ, böylece Dünya Bankası tarafından hazırlanan Türkiye ĠĢ
Yapma Kolaylığı Endeksine göre plan ve ruhsat alma konularında kolaylaĢtırıcı iĢlemlerin
geliĢtirildiği görülmüĢ ve ülkemizin sıralaması yükselmiĢtir.
Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri; 17 Aralık çevre ve Ģehircilik dosyasında ve fezlekede
yer alan savcı iddiaları, kanunlarla Bakanlığa verilen yetkileri bilmemek ve bu konudaki
kanunları tanımamak anlamına gelmektedir. Hükûmetimizin 2023 hedefi doğrultusunda
sürdürdüğümüz kentsel dönüĢüm hamlesi daha Ģeffaf bir imar düzenlemesine dönük
çalıĢmaların, ayrıca kamu ve özel yatırımların hızlanmasına dönük çalıĢmaların bu sinsi
operasyonla engellenmek istendiği ortadadır. 17 Aralık süreci hukuksuz olarak baĢlatılmıĢ, 18
Eylül 2012 tarihinde isimsiz ve imzasız bir ihbar mektubuyla süreç baĢlatılmıĢ, hatta ihbar
mektubundaki hususlar adi bir suça, yani bir araç kurĢunlama olayına iĢaret etmektedir.
Ġhbar mektubu üzerine talep edilen iletiĢim tespiti, Ġstanbul 16. Sulh Ceza Mahkemesinin 24
Eylül 2012 tarihli kararıyla yeterli delil olmadığı gerekçesiyle reddedilmiĢ ve aynı konudaki
itiraz da Ġstanbul 40. Asliye Ceza Mahkemesinin 1 Ekim 2012 tarihli kararıyla reddedilmiĢtir.
Hâl böyle iken ve mahkemenin verdiği kararlara uygun yeni adımlar atılmadan Ġstanbul 33.
Sulh Ceza Mahkemesinden tekrar iletiĢim tespit kararı alınmıĢ ve süreç baĢlatılmıĢtır. Yani
iletiĢim tespit kararı varsayıma dayalı bir örgüt oluĢturmak suretiyle alınmıĢ ve bütün
soruĢturma baĢlangıcı da hukuki olmaktan uzak bir karar üzerine alınmıĢtır.
181
Takipsizlik kararına biraz değinecek olursak: Sonuç itibarıyla, 2 Mayıs itibarıyla
kovuĢturmaya yer olmadığı ve takipsizlik kararı verilmiĢtir.
Bu dosyaya bakıldığında, size bizzat fezlekeden okumak isterim bunu, aslında sürecin de bir
özetidir bu. Fezlekeyi hazırlayan savcı demektedir ki, özellikle örgüt lideri Hüseyin Avni
Sipahi'nin "Bilgin dıĢında hiçbir Ģeye hareket etmem edemem ki zaten abi" Ģeklindeki ifadesi
Erdoğan Bayraktar'ın kendisine gelen Ģirket yöneticilerinin sorunlarıyla ilgili Hüseyin Avni
Sipahi'ye yönlendirmesi olarak ifade edilmektedir.
Hüseyin Avni Sipahi'yle Erdoğan Bayraktar'ın tape'lere yansıyan konuĢmasıysa tamamen
Ġstanbul BüyükĢehir Belediye baĢkan adaylığı ve Hüseyin Avni Sipahi'nin de söz konusu
ihtimal dâhilindeki bir belediye baĢkan adaylığı konusundadır ve bugün Hüseyin Avni Sipahi
BeĢiktaĢ Meclis üyesidir, Cumhuriyet Halk Partisi Meclis üyesidir ve sanıyorum Belediye
BaĢkan Yardımcısıdır. Yani belediye baĢkan adaylığı konusundaki bir ifade, Hüseyin Avni
Sipahi'yi örgüt lideri yapmıĢtır ve bu örgüt liderinin belediye baĢkanlığı konusunda "Benim
bir adaylığım vaki olursa bundan muhakkak senin haberin olur." anlamına gelecek ifadesi de
Erdoğan Bayraktar'ı da bu örgütün bütün iĢlemlerinden, eylemlerinden haberi olduğu ve
bilgisi dâhilinde olduğu olarak dosyaya yansıtılmıĢ. Bunun üzerine bir fezleke hazırlanmıĢ ve
Türkiye Büyük Millet Meclisinde, iĢte, milletvekilli arkadaĢlarımızın, 57 milletvekili
arkadaĢımızın 4 eski bakanımız hakkında vermiĢ oldukları önerge kapsamında soruĢturma
komisyonları kurulması kararı alınmıĢtır. Ancak tabii ki bu önergeyle ilgili de, usulen de olsa,
bir oylama yapacağız.
Ama, gerçekten arkadaĢlar ben Ģu dosyanın, bu fezlekenin konusunu teĢkil eden, hüküm
kurulmaya çalıĢılan konuyu sizin dikkatlerinize bir hukukçu olarak vicdanlarınıza sunuyorum.
99
Hiçbir polemiğe girmeden aslında bu süreci çok iyi özetleyen en önemli noktalardan biri
diyorum.
TeĢekkür ediyorum.(AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar)
BAġKAN - TeĢekkür ederim Sayın DaniĢ.
FARUK BAL (Konya) - Sayın BaĢkan, sayın konuĢmacı TOKĠ faaliyetlerini ifade ederken
KEY hesaplarıyla ilgili, benim de bakan olarak görev yaptığım dönemle ilgili yanlıĢ bilgi
verdi. Onu düzeltmek için söz istiyorum.
BAġKAN - Buyurun.
FARUK BAL (Konya) - Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri; biraz önce konuĢan sayın
milletvekili TOKĠ'nin faaliyetleriyle ilgili bilgi verirken benim de bakan olarak görev
yaptığım dönemle ilgili yanlıĢ bir bilgi vermiĢtir. Bu yanlıĢ bilgi bu sayın milletvekilinin
kusuru değil, daha önce de Sayın BaĢbakan bu yanlıĢ bilgileri tekrarladı. Çok fazla tekrar
gerçeği araĢtırmayanlar için hakikatmiĢ gibi değerlendiriliyor. Burada Sayın Bakan da var.
Lütfen, bundan sonra bu kabîl yanlıĢların tekrar edilmemesi düĢüncesiyle söz aldım.
182
Olay Ģu: ĠĢçi ve memur olarak görev yapan kamu görevlilerinden Turgut Özal zamanında
"Konut Edindirme Yardımı" adı altında maaĢlarından para kesilmiĢ. Bu o zamanki hükûmetin
bir finansman aracı olarak kullanılmıĢ. Para yok, para bulmak için böyle bir yol bulmuĢlar. Bu
paralar Emlakbank'a yatırılmıĢ ve o dönemde faiz yüksek olmasına rağmen, altı aylık vadede
düĢük bir faiz belirlenmiĢ, dolayısıyla 400 trilyon lira civarındaki para orada birikmiĢ fakat
bankanın kötü yönetiminden sonra, özellikle 90'lı yıllarda kötü yönetimi nedeniyle bu parayı
ödeme gücü yok. ĠĢte buna çareyi, sizin "KEY hesaplarını ödedik." dediğiniz çareyi Milliyetçi
Hareket Partisinin koalisyon ortağı olduğu 57'nci Hükûmet döneminde biz bulduk. Nasıl
yaptık? Emlakbankın nominal değeri 400 trilyon lira civarındaki gayrimenkulünü Emlak
Konutun içerisine koyduk; bu konutların, bu gayrimenkullerin yönetimini de TOKĠ idaresine
verdik. Dolayısıyla, ödenen paraların tamamı bununla ilgilidir ve sizin 2002 yılından sonra
iktidarınız döneminde cebinizden çıkmıĢ bir para değil, kaynağını finansman olarak
yarattığınız bir para değil; Sayın Bakan da bunu sanıyorum teyit edecektir.
TeĢekkür ederim.
4.- Ġstanbul Milletvekili Ali Özgündüz ve 60 Milletvekilinin; bazı iĢ adamlarının özellikle
arazi iĢlerinde kolaylık sağladığı, kültür ve tabiat varlıklarının statülerinde değiĢiklik yaparak
inĢaatlar için özel düzenleme yapılması için uğraĢtığı, imara iliĢkin çok sayıda yenileme ile
kendisine yakın iĢ adamlarına sağladığı rant ile doğrudan ve dolaylı olarak çıkar elde ettiği ve
birden çok kez rüĢvet aldığı, bu eylemlerin Türk Ceza Kanunu'nun 252'nci maddesinde
düzenlenen birden çok kez rüĢvet almak ve imar mevzuatına aykırı uygulamaları nedeniyle
Türk Ceza Kanunu'nun 257'nci maddesinde düzenlenen görevi kötüye kullanmak suçlarına
uyduğu iddiasıyla Çevre ve ġehircilik Eski Bakanı Erdoğan Bayraktar hakkında bir Meclis
soruĢturması açılmasına iliĢkin önergesi (9/5)
BAġKAN - Meclis soruĢturması önergesi üzerindeki görüĢmeler tamamlanmıĢtır.
ġimdi Çevre ve ġehircilik eski Bakanı Sayın Erdoğan Bayraktar hakkında Meclis
soruĢturması açılıp açılmaması hususunu oylarınıza sunacağım.
Anayasa'nın 100'üncü maddesi hükmü gereğince oylamayı gizli oylama Ģeklinde yapacağız.
Kâtip üyeler yerlerini alsınlar lütfen.
ġimdi gizli oylamaya Adana ilinden baĢlıyoruz.
(Oylar toplandı)
BAġKAN - Oyunu kullanmayan sayın üye var mı? Yok.
Oylama iĢlemi bitmiĢtir.
Oy kupalarını kaldırın lütfen.
(Oyların ayrımı yapıldı)
BAġKAN - (9/5) esas numaralı Çevre ve ġehircilik eski Bakanı Sayın Erdoğan Bayraktar
hakkında bir Meclis soruĢturması açılmasına iliĢkin önergenin gizli oylama sonucu:
183
"Kullanılan Oy Sayısı : 421
Kabul : 151
Ret : 264
Çekimser
BoĢ :
:2
2
100
Geçersiz :
2
Kâtip Üye
Bayram Özçelik
Burdur Kâtip Üye
Ġsmail KaĢdemir
Çanakkale"
Meclis soruĢturması açılması kabul edilmemiĢtir.
Bu kısmın 5'inci sırasında yer alan, Ġstanbul Milletvekili Sayın Ali Özgündüz ve 60
Milletvekilinin; bir Ģahsın trafikte durdurulmaması için araçlarına trafikte geçiĢ üstünlüğü
kartı ve koruma polisi verilmesi, bu Ģahsın yakınlarının Türk vatandaĢlığına geçirilmesinin
sağlanması, aynı Ģahsın yabancı bir ülkedeki paravan firmalarının bankalarla olan
sıkıntılarının giderilmesi için ĠçiĢleri Bakanı sıfatıyla referans mektubu yazılması, söz konusu
Ģahsı MASAK'ın takip etmesine yol açan ihbarı yapan emniyet müdürünün tayininin
çıkarılması ve söz konusu Ģahsın usulsüzlükleri hakkında basında çıkacak haberlerin
engellenmesi karĢılığında her bir iĢ için ayrı ayrı rüĢvet aldığı ve bu eylemlerin Türk Ceza
Kanunu'nun 204'üncü maddesinde düzenlenen sahte belge düzenlemek, 255'inci maddesinde
düzenlenen nüfuz suiistimali, 285'inci maddesinde düzenlenen soruĢturmanın gizliliğini ihlal,
283'üncü maddesinde düzenlenen suçluyu kayırma ve 252'nci maddesinde düzenlenen birden
çok kez rüĢvet almak suçlarına uyduğu iddiasıyla ĠçiĢleri eski Bakanı Sayın Muammer Güler
hakkında bir Meclis soruĢturması açılmasına iliĢkin (9/6) esas numaralı önergesinin
görüĢmelerine baĢlıyoruz.
5.- Ġstanbul Milletvekili Ali Özgündüz ve 60 Milletvekilinin; bir Ģahsın trafikte
durdurulmaması için araçlarına trafikte geçiĢ üstünlüğü kartı ve koruma polisi verilmesi, bu
184
Ģahsın yakınlarının Türk vatandaĢlığına geçirilmesinin sağlanması, aynı Ģahsın yabancı bir
ülkedeki paravan firmalarının bankalarla olan sıkıntılarının giderilmesi için ĠçiĢleri Bakanı
sıfatıyla referans mektubu yazılması, söz konusu Ģahsı MASAK'ın takip etmesine yol açan
ihbarı yapan emniyet müdürünün tayininin çıkarılması ve söz konusu Ģahsın usulsüzlükleri
hakkında basında çıkacak haberlerin engellenmesi karĢılığında her bir iĢ için ayrı ayrı rüĢvet
aldığı ve bu eylemlerin Türk Ceza Kanunu'nun 204'üncü maddesinde düzenlenen sahte belge
düzenlemek, 255'inci maddesinde düzenlenen nüfuz suiistimali, 285'inci maddesinde
düzenlenen soruĢturmanın gizliliğini ihlal, 283'üncü maddesinde düzenlenen suçluyu kayırma
ve 252'nci maddesinde düzenlenen birden çok kez rüĢvet almak suçlarına uyduğu iddiasıyla
ĠçiĢleri Eski Bakanı Muammer Güler hakkında bir Meclis soruĢturması açılmasına iliĢkin
önergesi (9/6) (BaĢkanlığa GeliĢ Tarihi: 19.03.2014)
BAġKAN - Bu görüĢmede, sırasıyla, önergeyi verenlerden ilk imza sahibine veya onun
göstereceği bir diğer imza sahibine, Ģahısları adına üç üyeye ve son olarak da hakkında
soruĢturma açılması istenmiĢ bulunan ĠçiĢleri eski Bakanı Sayın Muammer Güler'e söz
verilecektir.
KonuĢma süreleri onar dakikadır. (Madde 108 ve 60)
Meclis soruĢturması önergesi Genel Kurulun 8/4/2014 tarihli 73'üncü BirleĢiminde okunmuĢ
ve bastırılarak sayın üyelere dağıtılmıĢtır. Bu nedenle soruĢturma önergesini tekrar
okutmuyorum.
Söz alan sayın milletvekillerinin isimlerini okuyorum: Önerge sahibi Aydın Milletvekili Sayın
Bülent Tezcan; Ģahıslar adına Ġstanbul Milletvekili Sayın Abdullah Levent Tüzel, Aydın
Milletvekili Sayın Ali Uzunırmak, Sinop Milletvekili Sayın Mehmet Ersoy ve ĠçiĢleri eski
Bakanı Sayın Muammer Güler.
Aydın Milletvekili Sayın Bülent Tezcan, buyurunuz. (CHP sıralarından alkıĢlar)
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - TeĢekkür ederim Sayın BaĢkan.
Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri; eski ĠçiĢleri Bakanı Muammer Güler'le ilgili verilen
Meclis soruĢturması önergesi üzerine konuĢuyoruz.
Değerli arkadaĢlar, dünden bu yana uzun bir görüĢme maratonu içerisindeyiz ve kuĢkusuz
aynı Meclis çatısı içerisinde yapılan en zor görüĢme çeĢitlerinden birisi bu yaptığımız
görüĢme. Aynı Parlamento çatısı altında siyasi nedenlerle bir konuyu tartıĢmıyoruz, ahlaki ya
da hukuki nedenlerle bir suçun iĢlenip iĢlenmediği konusunda soruĢturma yapılması hususunu
görüĢüyoruz. KuĢkusuz hiçbir milletvekili arkadaĢımız açısından hoĢ bir tablo değil ancak
Ģunu unutmamak lazım: Parlamentoda görev alırken milletvekili yemini ederek göreve
baĢladık ve milletvekili yemini ederken hukukun üstünlüğünü koruyacağımıza yemin ettik.
Dolayısıyla, hukukun üstünlüğünü koruma noktasında yeminimize sadık kalmak zorundayız.
Milletvekilleri olarak yeminimize sadık kalmak zorundayız, Parlamento olarak yeminimize
sadık kalmak zorundayız ve bir yolsuzluk, rüĢvet ya da sair bir suç iddiası söz konusuysa
yargının önünü açmak milletvekili yeminin mecbur kıldığı bir görevdir.
101
185
Değerli arkadaĢlar, evrensel hukukun temel prensiplerinden birisi masumiyet karinesidir,
kuĢkusuz. Ancak, masumiyet karinesinin gerçekleĢebilmesinin zorunlu Ģartlarından birisi de
yargılanabilme imkânının sağlanmasıdır. Eğer yargılanma bağıĢıklığını kullanarak bir perde
gibi yargılamanın önünü kapatırsanız, ortada masumiyet karinesinden de bahsetmek mümkün
olmaz. O yüzden -Parlamentonun temel görevlerinden birisi de- masumiyet karinesini ayakta
tutmak istiyorsak, yargılamanın önündeki bütün engelleri aĢmak, açmak ve bu tip iddiaların
yargı mercilerinin önüne getirilmesini sağlamak durumundayız.
Bakın, günlerden bu yana tartıĢtığımız ve hâlâ milletvekillerine açılmayan, ne yazık ki korsan
yollardan milletvekillerinin eline geçen "fezleke" dediğimiz rapor burada; 4 eski sayın
bakanla ilgili çeĢitli suçların iddia edildiği rapor.
Değerli milletvekilleri, bakın, bu raporda eski ĠçiĢleri Bakanı Muammer Güler'le ilgili sekiz
ayrı suç isnadı var, sekiz ayrı suç isnadı. Bu sekiz ayrı suç isnadında, kamu gücünü kullanarak
yabancı bankalara gerçeğe aykırı itibar mektubu vermekten menfaat karĢılığı vatandaĢlık
dağıtmaya kadar, emniyet müdürünü sürgün etmek üzere bir iĢ adamından menfaat temin edip
görevdeki emniyet müdürünü sürgün etmek ya da onunla uğraĢmaya, nüfuz kullanmaya
kadar, bir Ģirketin yönetimini ele geçirmek için bakanlık gücünün, kamu gücünün verdiği
yetkiyi kullanmaya kadar birçok iddia var.
Değerli arkadaĢlar, burada sayılan fiillerin bir kısmı günlük hayat içerisinde zaman zaman
karĢılaĢılabilecek fiiller olabilir. Ancak, iddialara baktığımızda, bu sekiz ayrı fiilin iĢlenmesi
için 14 ayrı partide verilen 6 milyon dolar rüĢvet ya da menfaatten bahsediliyor. Bu doğrudur,
yanlıĢtır, bu baĢka bir Ģey ama devam eden bir soruĢturma, bu devam eden soruĢturmada
hukuka uygun olarak alınmıĢ dinleme kararları var. Dinleme kararlarında paranın nereye
götürüleceği, nasıl götürüleceği, kime verileceği ve bu iliĢkinin nasıl kurulduğu, raporu
düzenleyen soruĢturma makamları tarafından tek tek anlatılmıĢ.
Değerli arkadaĢlar, bakın, iki veya üç tane örnek vereceğim: Ġstisnai vatandaĢlık verilmesi
konusunda Ġran uyruklu kiĢilere kiĢi baĢı 1 milyon dolara anlaĢma yapıldığı iddia ediliyor, bir
milyon dolar kiĢi baĢı rüĢvet. Toplam 3,5 milyon doların bu sebeple, istisnai vatandaĢlık
verildiğinin ertesi günü ödendiği, bu ödemelerin hangi Ģekilde, nerelerde yapıldığı bu raporun
içerisinde var değerli milletvekili arkadaĢlarım, paranın bavullarla nasıl taĢındığının
fotoğrafları çekilmiĢ. Bunlar teknik takip yani soruĢturma makamlarının izin alarak teknik
takiple çektikleri fotoğraflar.
ġimdi, bir baĢka konu, "Emniyet Müdürü Orhan" isimli birisi çete lideri olduğu söylenen Rıza
Sarraf'a zorluk çıkarıyor, onunla ilgili bilgileri basına sızdırıyor. Bu konuda, onu sürme
karĢılığında ertesi gün sürgün kararının arkasından 400 bin doların verildiği iddiası var.
Telefon kayıtlarıyla "ġu saatte gideceksin, parayı Ģuradan alacaksın, Ģu kadar lira alacaksın."
Bu paralar nasıl alındı, nasıl teyit edildi? Bakın, bir çark kurulmuĢ. Ġddia edilen Ģey Ģudur: Bir
rüĢvet iliĢkisi var. RüĢveti veren Rıza Sarraf, rüĢveti alan dönemin ĠçiĢleri Bakanı Muammer
Güler, aracılık yapanlar BarıĢ Güler, YaĢar Aktürk; paraların transferini sağlayanlar BarıĢ
Güler'in yardımcısı Özgür Özdemir, Rıza Sarraf'ın adamı Abdullah Happani. Bütün bunların
telefon görüĢmeleri dinlenmiĢ -"Parayı nerede vereceksin, nasıl vereceksin?"- çantalarla,
bavullarla paraların nasıl taĢındığı tespit edilmiĢ.
ġimdi, bunun gerçeği yargılama sürecinde ortaya çıkacak, bunun gerçeği yargılama sürecinde
ortaya çıkacak ama bu olayın buraya kadar gelmesi bile çok uzun ve ciddi bir macera sonucu
ortaya çıktı. Değerli arkadaĢlar, eğer bugün burada görüĢtüğümüz 4 tane Meclis soruĢturma
186
önergesini vermemiĢ olsa idik bugün ilk görüĢülen Meclis soruĢturma önergesi de verilmemiĢ
olacaktı.
Ve, bu konu yargıda, Emniyette 17 Aralık soruĢturmasından itibaren baĢlayan operasyonlarla
doğrudan doğruya kapatılmaya çalıĢıldı. Bakın, savcılar görevden alındı, Emniyet personeli
görevden alındı, 7 bin tane polis görevden alındı. ġimdi yargının önünü açmaktan
bahsediyoruz, masumiyet karinesinden bahsediyoruz, hukukun önünü açmaktan bahsediyoruz
ama 17 Aralıktan itibaren adım adım, iktidar güç ve kudreti kullanılarak soruĢturma
makamlarını susturmak ve bu dosyayı kapatmak için özel bir çaba harcandığını biliyoruz.
Değerli arkadaĢlar, bir Ģeyi anlamakta zorluk çekiyorum. Son dönemde moda tabirler var:
Darbe. Her Ģey darbe ile açıklanmaya ve her Ģeyin üzeri darbe ile örtülmeye baĢlandı. Orduyu
tasfiye edeceksin, "Darbecilikle mücadele ediyorum." de, yolsuzluk yapacaksın, "Darbecilikle
mücadele ediyorum." de. Darbecilikle mücadele edersiniz, etmezsiniz ama darbecilikle
mücadele etmenin yolu yolsuzluk yapmak ya da çalmak, hırsızlık yapmak değildir; bunu
anlamak mümkün değil. (CHP sıralarından alkıĢlar)
Değerli arkadaĢlar, bir baĢka moda tabir: Faiz lobisi, vaiz lobisi, lobicilik. Hangi yerde, hangi
lobicilik var bilmem; biz lobi iliĢkilerini de bilmeyiz ama Ģu yaĢananalar gösteriyor ki
Türkiye'de on iki yıldır bir rüĢvet lobisi kurulmuĢ, Türkiye rüĢvet lobisiyle mücadele etmediği
sürece önü açılmayacaktır. O yüzden, Parlamento olarak, hep beraber, hukukun hâkim olması
için komisyon çalıĢmalarından sonra da birlikte Yüce Divan yolunu açmak zorundayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
102
BÜLENT TEZCAN (Devamla) - Hepinize saygılar sunuyorum, teĢekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkıĢlar)
BAġKAN - TeĢekkür ederim Sayın Tezcan.
ġahıslar adına Ġstanbul Milletvekili Sayın Abdullah Levent Tüzel.
Buyurunuz. (HDP sıralarından alkıĢlar)
ABDULLAH LEVENT TÜZEL (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
5'inde baĢlayan görüĢmeler 6'sına sarkmıĢ ve sizler de hayli yorgun durumdasınız.
Öncelikle, burada soruĢturma konusu olan bakanlarla ya da suçlarla ilgisi olmayan bir değerli
insandan söz etmek istiyorum. 2011'in 5 Mayısında aramızdan ayrılan değerli devrimci, aydın
ve hukukçu, 68 gençliğinin sıkıyönetim mahkemelerinde yargılanan gençlerin avukatı Halit
Çelenk'i sevgiyle, saygıyla anıyorum. (CHP sıralarından alkıĢlar) Demokrat kimliğiyle
zorbalığa, baskılara boyun eğmemiĢ, hep dik durmuĢtur.
Yine, kırk iki yıl önce ülkemiz gençlik hareketin önderleri, devrimci gençler Deniz GezmiĢ,
Yusuf Arslan ve Hüseyin Ġnan "Bağımsızlık, özgürlük ve kardeĢlik" diyerek idam sehpasına
187
çıktılar. O günden bugünlere halklarımızın gönlünde, iĢçilerin, gençlerin, kadınların
mücadelesinde yaĢadılar, yaĢatıldılar. Türk, Kürt ve her milliyetten Türkiye gençliği, Denizler
ve tüm devrimci gençlerin ideallerinin, devrim ve sosyalizm kavgalarının devamcısı olarak
mücadelelerini sürdürüyor. Onlar hep yaĢayacak, idamlarını onaylayanlar ise hep
lanetlenecekler.
Dört bakan hakkında görüĢülmekte olan soruĢturma önergesi halktan saklanmak istendi.
Cumhuriyet tarihinin en ciddi ve kapsamlı devlet krizini yaratan yolsuzluk soruĢturmasının
gözlerden uzak yapılması elbette mümkün değildi ve bütün ülkenin gözü bugün sürmekte olan
bu görüĢmelerde.
Son aylarda yaĢananları bir yolsuzluk hikâyesinden öte devlet yönetiminin antidemokratik,
despotik bir yeniden yapılanma süreci olarak nitelendirmek doğru olacaktır. 19 Mart 2014'te
verilen 4 bakan hakkındaki soruĢturma talebi yeniden görüĢülürken AKP Hükûmetinin
ekonomik temelinin bu rant ve paylaĢım üzerine kurulu olduğu da ortaya çıkacaktır,
çıkmaktadır. Aslında bu kirli ortaklığın temeli çatlamıĢtır, çöktüğünde de Hükûmetin göçtüğü
de görülecektir. Eksik olarak gördüğümüz ise bütün bu organize iĢlerin baĢındaki siyasi
Ģahsiyet BaĢbakan için fezleke hazırlanamıyorsa aslında bu yargı üzerindeki siyasi baskının
göstergesidir. Konumuz yolsuzluk, rüĢvet ve yüz kızartıcı suçlardır. Yüz milyon dolar rüĢvet,
el değiĢtiren milyon dolarlar, sıfırlanan avrolar, bunlar karĢısında sunulan imtiyazlar, haksız
servetler yani kiĢisel iliĢkiler değil, kamusal yetkilerle siyasal güç eĢliğinde organize suçlardır
görüĢtüğümüz.
Yolsuzlukların üzerine gidilmesinin miting meydanlarından doğru büyük gürültü ve baskıyla
"Darbe yapılıyor." söylemiyle bastırılması ve itibarsızlaĢtırma söz konusudur. Oysa ki olanlar
hükûmet yıkmak ya da darbe yapmak değil, Türk Ceza Kanunu'nda karĢılığı olan suçlar ve
Anayasa'da tarifi yapılan bir soruĢturma çerçevesinde hesap verilmesi, Meclis denetimidir.
Ortada yolsuzluk, edepsizlik ve piĢkinlik vardır. Günümüzün memleket tablosu ile bu
Hükûmet yönetiminin suçlarının doğrudan bağlantısı vardır. Hükûmetin 1 Mayıs yasakçılığı
ve iĢçiler, gençler üzerindeki Ģiddeti bu hesap sormayı önlemek içindir. Tamamen keyfî ve
despotça gösteri ve bayram hakkının gasbedilmesi, Ġstanbul'un açık hava hapishanesine
dönüĢtürülmesi BaĢbakanın insan hakları suçlarına yeni bir çentik atması anlamındadır.
Çocuklar üzerindeki Ģiddet, tecavüz ve Adana Ceyhan Cezaevinde olduğu gibi 15 yaĢındaki
çocuğun duyulmak istenmeyen çığlıkları karĢısında âdeta "kolay kaçıĢ-ağır sonuç"
anlamındaki idama sarılmak, bu gerçeklerin bastırılmasıdır. Çocuklarını koruyamayan bir
düzen kendi suçunu örtbas etmek istemektedir.
Her gün üçer, beĢer iĢ cinayetinde can veren çocuk ve genç iĢçilerin ölümü karĢısında
bakanlığın bugün topladığı iĢ sağlığı ve güvenliği konferansı acımasız, vahĢi sömürünün ve
kapitalist sistemin açıklarını örtmek için yapılmaktadır. Siyasi seçim barajlarını koruma ve
fiilî baĢkanlık arzularının ilanı, halk demokrasisinin reddedilmesi dâhi bütün bunlar, yani
BaĢbakanın direnci, hesap vermek istememesi, aslında bu kara düzenin sürmesi içindir.
17 Aralıktan bu yana soruĢturmanın derinleĢtirilmesi ve gerçeklerin ayrıntılarının ortaya
çıkması engellenmiĢtir. Adli mekanizmaya müdahale edilmiĢ, halkın bilgilenmesi çete, paralel
devlet, komplo, darbe ve nihayet casusluk, vatan hainliği diyerek engellenmiĢ ve soruĢturma
yapan görevlilere örgüt suçlamasından soruĢturma açılmıĢtır. Bu engellemenin en sonuncusu
TOKĠ dosyasından 60 kiĢi için takipsizlik verilmesini sağlamıĢtır. Bu süre içerisinde Adli
Kolluk Yönetmeliği değiĢtirilmiĢ, HSYK'yla yasaya müdahale edilmiĢ, havuz medyası
oluĢturulmuĢ, tutuklananlara sahip çıkılarak tahliyeleri sağlanmıĢ, fezlekelerin Mecliste
188
okunması engellenmiĢtir. Ġktidar ve güç sarhoĢluğu içindeki siyasetçiler halkı âdeta cepte
keklik görmüĢ, "Doğru olsa bile inanan yok." diyebilmiĢtir. Gerçekse kutu kutu paralar,
kasalar, para sayma makineleri, "Benim sözlerim değildir." denilemeyen ama montaj, dublaj
sözleriyle geçiĢtirilen dinleme kayıtları ve kara para iliĢkileridir. Dinlemek, BaĢbakanın
deyimiyle hareme, özel hayata girmek suç, hatta vatan hainliği de konuĢmalarda geçen
sözlerin hangi eylemin ürünü ve sonucu
103
olduğunu konuĢmaktan kaçınmak acaba nasıl bir suç gizleme hâlidir! Günah iĢleme özgürlüğü
-biraz önce de konuĢulan- bunu isteyenlerin en çok "Kefenin cebi yok!" türünden dinî destur
kullanmaları, halkımızın dinî inançlarını istismarın bir baĢka hususudur.
BaĢbakana göre devletin kasasından çıkmıyorsa ortada yolsuzluk yoktur. Oysaki hukuki tanım
açıktır: Kamu görev ve yetkisinin özel çıkar sağlamak için kötüye kullanılması, yetki ve
yasadan sapma, rüĢvet ya da yasa dıĢı menfaat teminidir. Ġddia ve soruĢturmaya göre Reza
Zarrab'ın önüne yatanlar, ayet sallayanlar, kaçak altın çıkıĢı sağlayanlar, "Ben değil, asıl
BaĢbakan istifa etmeli." diyenler, aslında bütün bu adı geçenler haksız menfaati
sağlamıĢlardır.
Resmî evrakta sahtecilik, nüfus ticareti, rüĢvet, gizliliğin ihlali. Bütün bunları gizlemek için
sürgünler, soruĢturmalar, medya yasakları, gazetecileri iĢinden etmek, tehdit ve korku salma,
insanları vatan hainliğiyle suçlama. ĠĢte, iktidarın yaptığı ve resmi budur; inkâr, saldırganlık,
despotizm ve devlet sopası sallamak.
Cumhuriyet tarihinin sayılı yolsuzluklarının, tıpkı özelleĢtirmeler karĢılaĢtırmasında olduğu
gibi, son on iki yıllık, üç dönem AKP Hükûmetinde kat kat fazlasının gerçekleĢmesi söz
konusudur. Hizmet, yatırım diyerek kamu iĢlerinde kayırma, çıkar ve imtiyaz sağlama bu
Hükûmetin alametifarikası olmuĢtur.
Son üç yılda 170 milyarlık kamu harcamasının nereye gittiğini Kamu Ġdare Kurulu dâhil
kimse bilmiyor ama bilen var, BaĢbakan ve etrafındaki 15 müteahhit, holding. VatandaĢın
nazarında "Yapıyorlarsa da Allah için hakkını veriyorlar." görüĢü ne yazık ki yaygındır.
Toplumun kimliği ve karakteriyle bu denli oynanmıĢtır.
On iki yıllık Hükûmetin tartıĢılan 60 yolsuzluk dosyası, özelleĢtirme politikalarıyla, hizmet
alımlarıyla, kredi bataklarıyla, 50 kez değiĢtirilen, Kamu Ġhale Kurumu üzerinden adrese
teslim ihaleleriyle, doğrudan BaĢbakanlığa bağlanan ve hesapları denetlenemeyen TOKĠ
inĢaatlarıyla, Meclisten saklanan SayıĢtay raporlarıyla Hükûmetin yakasında âdeta asılı
durmaktadır.
Eski ĠçiĢleri Bakanı Muammer Güler'in oğluyla yaptığı telefon görüĢmesi aslında olanları
anlatır mahiyettedir. 7 tane kilitli kasa oğlunun evinde bulunmuĢtur. Sayın Bakan oğlu
tarafından arandığında ısrarla para miktarını sormuĢ ve tedbir almak istenmiĢtir. Bu denli
büyük para miktarının ne danıĢmanlıktan ne ev satımından gelmediği ortadadır. Yolsuz
Ģahıslara devlet güvencesi verilmesi, gerekirse önüne yatmak sermaye sınıfının ne yazık ki
sefil siyasetinin itirafıdır. Normal demokratik hukuk devletinde bu dinleme tapeleri aslında
hükûmeti de bakanları da tepeler. Böyle olup olmayacağını hep birlikte göreceğiz.
189
Ġnançların emrettiği "Çalmayacaksın.", "Öldürmeyeceksin.", "Yalan söylemeyeceksin."
düsturuna uymayan bu devlet görevlileri her zaman olduğu gibi cezasızlık ve adaletsizlikle bu
iĢten sıyrılacak mıdır? SoruĢturmalar, Meclis denetimi ve yargı gerçeğin…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ABDULLAH LEVET TÜZEL (Devamla) - …tecellisi için gereken demokraside olup
olmadığının göstergesi olacaktır. Bütün bu suçlanan, hakkında iddialar olanlar için soruĢturma
açılmalı ve Yüce Divana sevkleri sağlanmalıdır.
TeĢekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkıĢlar)
BAġKAN - TeĢekkür ederim Sayın Tüzel.
Aydın Milletvekili Sayın Ali Uzunırmak...
Buyurunuz. (MHP sıralarından alkıĢlar)
ALĠ UZUNIRMAK (Aydın) - TeĢekkür ediyorum Sayın BaĢkan.
Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bugün çok önemli bir görüĢmeyi gerçekleĢtiriyoruz. Bundan hepimizin
ders çıkarması lazım. Bir yanım diyor ki samimiyetle söylemem gerekirse, söylenenler doğru
olmasın ama bir yanım da diyor ki eğer hakikaten bir seneyi aĢkın süre bir takiple hiç de öyle
komplo falan olma ihtimali olmayacak Ģekilde baĢka bir ülkede yakalanan bir kaçakçılığın, bir
kara paranın neticesinde Uluslararası Polis TeĢkilatının ve baĢka ülkenin uyarılarıyla baĢlayan
takip eğer Türkiye'de bir sene delil toplamayla, dinlemelerle, fiziki takiplerle geçerek deliller
elde edildiyse, bu doğruysa acaba ne olmalı diye baĢka bir cevabı veriyor. Evet, bir yanım
diyor ki aslı olmasın çünkü ortada Türkiye Cumhuriyeti devletinin en yüksek makamlarında
görev yapan, tanıdığımız ve bazen görüĢtüğümüz arkadaĢlarımız var. Ama, bir yanımızda da
toplum, devlet, millet ve gelecek ve bu açıdan da düĢündüğümüzde o yanımızın da baĢka
cevaplarla ve baĢka sorularla karĢılaĢtığına Ģahit oluyoruz.
Değerli arkadaĢlar, ben konuĢmamı üç baĢlık altında toplayacağım: Demokrasi, millet iradesi,
devlet ve millî güvenlik. Çünkü bütün tartıĢmalar bu üç ana kavram üzerinde tecelli ediyor.
Her Ģeyden önce, biz bu kavramlardan neyi anlıyoruz, bunlarla neyi ifade ediyoruz, bunların
ne olması gerekiyor? Eğer devlet bir kurallar ve kurumlar hiyerarĢisiyse önce devleti
yönetenler bunu böyle almalı, böyle algılamalı ve böyle hareket etmelidir. Ama, bugün
bakıyoruz ki devlet bir kurallar ve kurumlar hiyerarĢisi olmaktan çıkmıĢ, kural iki dudağın
arasından çıkan söz olmuĢ, kurumlar ise yeri geldiğinde kuĢatılan, yeri geldiğinde
ĢahsiyetsizleĢtirilen, itibarsızlaĢtırılan ve yeri geldiğinde ele geçirilen birimler hâline gelmiĢ.
Değerli milletvekilleri, böyle bir devlet düzeninin yaĢaması mümkün değildir. Eğer demokrasi
tarihini tanımlamamız gerekirse iktidarın kaynağı, sınırlandırılması ve denetimi
104
190
mücadelesidir demokrasi tarihi. Eğer siz iktidarın kaynağına doğru teĢhis koyamıyorsanız,
iktidarı denetleyemiyorsanız, iktidarı sınırlandıramıyorsanız çağdaĢ demokrasiye ulaĢmanız
mümkün değildir. Peki, bugün ben saygıdeğer milletvekillerine soruyorum: Acaba, Türkiye'de
iktidar kaynağı doğru anlayabilmiĢ midir? Ben bugünkü AKP iktidarının kaynağını doğru
anlayabildiği kanaatini taĢımıyorum. Bütün söylemleri ve yaĢadıklarımız bize bunu kafamıza
vura vura hatırlatıyor. Değerli arkadaĢlar, iktidarın kaynağı eğer millet iradesi ise millet
iradesi çoğunluk iradesi değildir. Millet iradesi, bu Parlamentonun topyekûnudur ve Türk
milletinin iradesidir. Ne yüzde 43'tür ne yüzde 45'tir ne de yüzde 99'dur değerli arkadaĢlar.
Her Ģeyden önce, millet iradesiyle bunu anlamamız gerektiği kanaatini taĢıyorum.
Eğer siz demokrasinin, iktidarın denetlenebilir olduğunu bugünkü Türkiye'de söylüyorsanız
ben inanın ki hayretle karĢılarım. Hem soruĢturma komisyonunun kurulması için önerge
vereceksiniz hem de soruĢturma delili toplayan savcılar, hâkimler, polisler, cumhuriyet
tarihinin en büyük tayinleri gerçekleĢtirilecek, soruĢturmalardan el çektirilecek ve onlar darbe
teĢebbüsçüsü olarak yaftalanacak, Meclis kürsülerinden "Onlar Ģerefsiz." diye itham edilecek.
Böyle bir mantıkla iktidar denetlenebilir, demokrasi gerçekleĢtirilebilir mi değerli arkadaĢlar?
Eğer siz iktidarın denetimini sadece sandık olarak görürseniz, hukuk denetimini hiçe
sayarsanız sandığı halk mahkemelerine dönüĢtürürsünüz. Köydeki Mehmet amca sizin
hukuka uygun yönetip yönetmediğinize, kanunlara uyup uymadığınıza nereden karar
verebilir? Hukukun neresindedir köydeki oy veren Mehmet amca? Sizin, Anayasa Mahkemesi
BaĢkanının söylediği gibi, devlet imkânlarını bir lütuf olarak sosyal yardımları sunduğunuz
vatandaĢ nasıl bir hukuk denetimi sağlayabilir? Böyle bir ülkede acaba demokrasi
kurumlarıyla ve kurallarıyla yaĢayabilir mi? Peki, iktidarı sınırlandırabilir misiniz?
Sayın BaĢbakanın 3 bakanın istifasından sonra geniĢletilmiĢ il baĢkanları toplantısında kendi
ağzından söylediği bir Ģeyi sizlerle paylaĢmak istiyorum. Bu dosyayla ilgili söylüyor: "Eğer
sizin elinizde hakikaten hukuka uygun ciddi belgeler varsa bunları önce bizimle paylaĢırsınız.
Gereği neyse biz yaparız." Siz mahkeme misiniz? Kaç kiĢiyi hukuka teslim ettiniz? Böyle bir
mantık içerisinde acaba yargı denetimi sağlanabilir mi değerli arkadaĢlar? Yani birtakım
deliller, belgeler, bilgiler varsa bunu yürütmenin eline vereceksiniz, ondan bunun gereğini
isteyeceksiniz. Bu mantık içerisinde acaba Sayın Bakan da... Diyor ki: "Reza Zarrab telefon
açmıĢ." Basın iĢlerinden sorumlu genel baĢkan yardımcısına yönlendiriyor tehdidi. Tehdidi
niye oraya yönlendiriyorsun Sayın Bakan? Reza Zarrab'a diyeceksin ki: "Savcıya git." Eğer
Reza Zarrab hakikaten tehdit edilen konudan korkmuyorsa ülkenin savcısına gidecek, hakkını,
hukukunu orada arayacak. Bireysel iliĢkilerde aramayacak, hukuk devletine sığınacak.
Değerli milletvekilleri, sizin iktidarınız döneminde her Ģey kayıt dıĢına çıktı, ekonomi kayıt
dıĢına çıktı. ĠĢte "Ülkenin cari açığının yüzde 25'ini karĢılıyorum." diyenin vergide verdiği
ortada, hiç vergi kayıtlarında adı yok ve ülkede iĢ adamlarının, koca koca 630 milyon
dolarları havuz medyası için toplayanların vergilerinin ne olduğu ortaya çıkıyor. Bunlar hep
görülüyor. DıĢ politika kayıt dıĢına çıktı.
Değerli milletvekilleri, savaĢ ilan etmek sadece Türkiye Büyük Millet Meclisinin
yetkisindedir. Suriye meseleleriyle ilgili DıĢiĢlerinde yapılan görüĢmenin ortaya saçılmasının
neticesinde gene bir vaveylayla karĢılaĢıldı. Acaba bu dinlemelerin içeriği mi yanlıĢ, onların
konuĢulması mı yanlıĢ, onların dıĢarı çıkması mı yanlıĢ? Biz hiçbir meselemizi doğru
tartıĢamıyoruz. Siz, acaba nasıl olur da DıĢiĢleri Bakanlığındaki o görüĢmede Suriye'yi
bombalayarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi ıskat ederek Suriye'yle savaĢa girmenin
senaryosunu hazırlayabilirler? Türkiye Büyük Millet Meclisi eğer darbelere karĢı duracaksa
191
önce bu konuĢmalara karĢı durmalıdır Türkiye Büyük Millet Meclisi. 12 Martta idam edilen
gençler Türkiye Büyük Millet Meclisini ıskat etmek gerekçesiyle idam edildiler. Acaba orada
konuĢulanın ıskat gerekçesinin onlardan ne farkı vardı? Bunların da kayıtlara geçmesini
istiyorum ki orada anayasal suç iĢlenmiĢtir, Türkiye Büyük Millet Meclisi ıskat edilmeye
çalıĢılmıĢtır.
Değerli milletvekilleri, aslında konuĢulacak çok konu var. Yolsuzluk, rüĢvet mi millî
güvenliği tehdit eden unsurdur? Acaba yolsuzluğu ortaya çıkarmak, onlarla mücadele etmek
mi millî güvenliğe tehdit unsurudur? Sayın BaĢbakan her Ģeyden önce her konuyu millî
güvenlik meselesi olarak tanımlayıp bütün usulsüzlükleri, yolsuzlukları devlet zırhının
içerisine alarak karĢı tarafı suçlamaktan vazgeçmelidir. Böyle bir devlet mantığı olmaz.
Elbette ki bunların karar verileceği yer, delillerin en iyi Ģekilde toplanıp değerlendirileceği
Meclis araĢtırma komisyonudur.
Hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkıĢlar)
BAġKAN - TeĢekkür ederim Sayın Uzunırmak.
Sinop Milletvekili Sayın Mehmet Ersoy, buyurunuz. (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar)
MEHMET ERSOY (Sinop) - Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri, ben de eski ĠçiĢleri
Bakanımız Sayın Muammer Güler hakkında ileri sürülen iddialarla ilgili olarak Cumhuriyet
Halk Partisi tarafından verilen Meclis soruĢturması önergesi açılmasıyla ilgili görüĢlerimi
ifade etmek üzere söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, sözlerime baĢlarken her Ģeyden önce bir AK PARTĠ milletvekili
olarak 17 Aralıktan bu tarafa yaĢadığımız süreçle ilgili üzüntülerimi ifade etmek istiyorum.
105
Gerçekten, bu gruba mensup bir milletvekili olarak 17 Aralıktan bu tarafa uğramadığımız
hakaret, iĢitmediğimiz ağır itham kalmadı. Her defasında sanki yargılama tamamlanmıĢ, sanki
birilerinin suçu sabit olmuĢ ve AK PARTĠ'ye mensup bütün milletvekilleri bu suça ortak
olmuĢ gibi bir suçlamayla karĢı karĢıya kaldık. Çoğu kere muhalefete mensup bazı
milletvekili arkadaĢlarımız bir kısmımızı ayırdıklarını ifade etseler de genel anlamda
kullanılan ifadeler hepimizi incitici, hepimizi yaralayıcı, hepimizi gerçekten üzücü oldu.
Bunun karĢısında uzun zaman sadece sustuk ve sadece bu haksız ithamlara kısa, özlü cevaplar
vermeye çalıĢtık ancak grup olarak, parti olarak her seviyede Ģunu dedik: Asla ve asla hiçbir
yanlıĢın yanında olmayacağız. Kim yanlıĢ yaptıysa, kim yetimin hakkına, kim devletin malına
el uzattıysa mutlaka gereğini yapacağız. Ve nihayet, arkadaĢlarımız önergelerini verdiler,
bugün de o gün geldi, Meclis soruĢturması için komisyon kurulmasıyla ilgili önergemiz
oylandı ve hepimizin oylarıyla kabul edildi.
Değerli milletvekilleri, sabah, dünden bu tarafa yine bu Mecliste tartıĢmaları, konuĢmaları hep
birlikte izliyoruz. Çoğu kere yine muhalefete mensup milletvekillerimiz çok hararetli bir
Ģekilde aynı üslubu devam ettirdiler. Peki, ne yapacaktık daha? Yargılanmaları için bu
Mecliste öncelikle kurulması gereken bir Meclis soruĢturması komisyonu değil mi? E, onu
kuralım dedik, kurduk. Bu komisyonda, ne varsa herkes gelsin, komisyon üyeleri sorsunlar,
Ģüpheliler veya 4 bakanımız bilgi versin, kendilerini savunsunlar. Peki, baĢka ne yapacaktık?
192
Değerli milletvekillerimiz, aslında temelde meselenin özü Ģu: Biz, 17 Aralıktan bu tarafa
iĢlenen süreçte iki temel noktada muhalefetten ayrılıyoruz. Ayrıldığımız noktaların birincisi, 4
sayın bakanın suçlu olduğuna sizler kadar emin, sizler kadar rahat karar veremiyoruz.
VELĠ AĞBABA (Malatya) - Niye?
MEHMET ERSOY (Devamla) - Suçlular da demiyoruz, suçsuzlar da demiyoruz. Bunun yolu
soruĢturma komisyonudur, bunun yolu bundan sonra devam edecek olan yargı sürecidir
diyoruz.
VELĠ AĞBABA (Malatya) - Sayın Ersoy, Ergenekon, KCK, Balyoz, Oda TV…
MEHMET ERSOY (Devamla) - Çünkü soruĢturmalar doğal olarak gizli yürütülüyor, ancak
kimse bizlere yasal olduğu iddia edilen konuĢma tapelerini servis etmiyor, kimse bizlere
cumhuriyet savcılarının elinde bulunan gizli dosyalardan aĢırttığı, yürüttüğü belgeleri, bunları
gerçek belgelerdir, doğru belgelerdir diye elimize vermiyor. Hâliyle naklen yayınlanan
tapelerin doğru olduğunu iddia eden insanların bir, nereden temin ettiklerini bilmiyoruz; iki
yasal dinlemelerden kaynaklanıp kaynaklanmadığını bilmiyoruz. Bilmediğimiz, aslını
görmediğimiz, bizlerden devletten, Hükûmetten, Türkiye Büyük Millet Meclisinden gizlenen
belgelerin, dinleme tapelerinin birileri tarafından servis edilmesinin de doğru olduğuna sizin
kadar rahat inanamıyoruz.
VELĠ AĞBABA (Malatya) - Balyoz'a inandın ama!
MEHMET ERSOY (Devamla) - Mecliste naklen tapeler yayınlandı. "Bunlar yasal
dinlemelerdir." denildi. Ġstanbul BaĢsavcısı açıkladı, "Bizim böyle bir dinleme kaydımız yok."
dedi. Kime inanalım Ģimdi? Ben, Ġstanbul Cumhuriyet BaĢsavcısına inanmayı tercih
ediyorum.
Ġkinci…
VELĠ AĞBABA (Malatya) - Sayın Valim, dün kime itimat ediyorsan yine ona itimat et.
ÜNAL KACIR (Ġstanbul) - Sus be kardeĢim sabah sabah!
MEHMET ERSOY (Devamla) - Sayın Ağbaba, bu kadarcık konuĢmamıza bile tahammül
edemiyorsunuz.
BAġKAN - Sayın Ağbaba, lütfen… Lütfen…
MEHMET ERSOY (Devamla) - 17 Aralıktan bu tarafa bize hakaret ediyorsunuz. BeĢ dakika
dinleyeceksin! BeĢ dakika dinleyeceksin! 17 Aralıktan beri siz hakaret ettiniz bize.
VELĠ AĞBABA (Malatya) - Doğruyu söyle!
MEHMET ERSOY (Devamla) - Ġkinci ayrıldığımız nokta Ģu değerli milletvekilleri: 17
Aralıkta yapılan operasyonun biz bir yolsuz operasyonu olduğuna inanmıyoruz. (CHP
sıralarından gürültüler) Yolsuzluk operasyonundan baĢka Ģeyler ifade ettiğini de biliyoruz.
193
Ġnanmıyoruz… Ġnanmıyoruz… Çünkü birbiriyle hiç bağlantısı olmayan dosyalar sadece algı
için birleĢtirilmiĢtir.
Ġnanmıyoruz… Yıllarca dinlenen, yıllarca takip edilen, fotoğraflanan Ģüphelilerden bir
tanesine bile suçüstü yapılmamıĢtır.
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Yapıldı, yapıldı…
VELĠ AĞBABA (Malatya) - Zor senin iĢin, zor…
MEHMET ERSOY (Devamla) - Madem bu paralar verildi, madem bu kadar rüĢvet alındı,
neden bir tanesinin kolundan yapıĢılmadı? Neden bir tanesine suçüstü yapılmadı?
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Ayakkabı kutuları…
MEHMET ERSOY (Devamla) - Ġnanmıyoruz… Ġnanmıyoruz…
Henüz ifadeler bile alınmadan 300 küsur sayfalık iddianamelerin bir gecede hazırlandığı,
henüz onlarca çuval evrakın mühürleri bile sökülmeden bir günde, iki günde binlerce sayfalık
fezlekelerin hazırlandığı bir adalet sisteminin gerçekten yolsuzlukla mücadele edeceğine
inanmıyoruz.
106
VELĠ AĞBABA (Malatya) - Eğer samimiyseniz, eğer sizde o samimiyet varsa, biraz yüzünüz
varsa geçmiĢle ilgili…
MEHMET ERSOY (Devamla) - Ġnanmıyoruz bunun bir yolsuzluk operasyonu olduğuna
çünkü daha sabah evlerde operasyon yapılırken bazı televizyonlar, bazı Ġnternet gazeteleri
"Asrın yolsuzluğu" diye haber vermeye baĢladı. Kim bildirdi bunlara bu evlerden bu suçların
çıkacağını? Bunların hepsi daha…
VELĠ AĞBABA (Malatya) - Ġnsanlar öldü! Ġnsanlar çürüdü! KeĢke yüz olsa da utansanız!
MEHMET ERSOY (Devamla) - Evet, inanmıyoruz… Ġnanmıyoruz… Çünkü daha o sabah
evlerde operasyon yapılırken 247 milyarlık bir operasyonun yapıldığı bilgisini bizim Genel
BaĢkanımıza, bizim BaĢbakanımıza veren hiçbir gizli mihrak olmadı kardeĢim.
VELĠ AĞBABA (Malatya) - Hadi oradan!
MEHMET ERSOY (Devamla) - Onun için, inanmıyoruz bunun yolsuzluk operasyonu
olduğuna. (CHP sıralarından gürültüler)
Bize göre, bu, yolsuzluktan öteye iktidarımızdan, partimizden umduğunu bulamayan bazı
kaynakların, bazı mahfillerin siyasetin yapamadığını, muhalefetin beceremediğini bir Ģekilde
yargı yoluyla becerip Türkiye'yi AK PARTĠ'den ve Recep Tayyip Erdoğan'dan kurtarma
operasyonu olduğuna inanıyoruz.
ORHAN DÜZGÜN (Tokat) - Kasalar kimin, kasalar?
194
MEHMET ERSOY (Devamla) - Sayın Muammer Güler'e gelince… Zamanım yetmedi. Ben
onu kırk iki yıllık bürokratlığıyla, devlet adamlığıyla bilirim; 1987 yılında ĠçiĢleri Bakanlığına
kaymakam aday adayı olarak girdiğim günden bu tarafa bilirim. Onun devlet adamlığına
itimat ederim. Eğer "Ben Reza Zarrap'la hiçbir konuda herhangi bir Ģekilde para alıĢveriĢinde
bulunmadım." diyorsa benim tanıdığım Muammer Güler doğru söylüyordur kardeĢim. Ben
Muammer Güler'e inanırım. (CHP sıralarından gürültüler)
ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Ġstanbul) - Yazıklar olsun!
MEHMET ERSOY (Devamla) - Ama ben elime tutuĢturulan tape'lerin, hangi derin kaynağın,
hangi derin gizli mahfilin, elimize tutuĢturduğu tape'lerin doğru olduğuna yargılama bitene
kadar inanmam.
FARUK BAL (Konya) - Yedi kasa yatak odasında, yedi kasa…
MEHMET ERSOY (Devamla) - Onun için de, soruĢturma açın, komisyon kurulmasına
"Evet." dedik. Onun için, bütün AK PARTĠ milletvekilleri bu soruĢturmaların yapılmasını ve
bütün gerçeklerin ortaya çıkarılmasını canıgönülden destekliyoruz dedik ama komisyon
üzerinde, komisyon kurulmasına da "Hayır." diyoruz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar)
BAġKAN - TeĢekkür ederim Sayın Ersoy.
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Sayın BaĢkan, efendim, hatip bu birtakım bilgiler, belgeler,
dinlemelerle ilgili, bunlarla ilgili "Türkiye Büyük Millet Meclisinden, bizden saklandı." dedi.
Aslında, Türkiye Büyük Millet Meclisinden ve sizden saklayan Meclis iradesi. Savcılık
fezlekeyi gönderdi. Madem istiyordunuz niye bu fezlekelerin incelenmesi için Meclis
BaĢkanına bu konuda yardımcı olmadınız? Halep oradaysa arĢın burada. Fezlekeler savcılıkta,
buyurun klasörleri inceleyelim.
BAġKAN - Evet, teĢekkür ederim.
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Ondan sonra, Sayın BaĢkan, Ģahıs adına söz almıĢ bir kimsenin
"Ġnanmıyoruz." demek suretiyle konuĢması, bu konunun AKP Grubunun tamamında grup
olarak bir karara dönüĢtüğünü ortaya koymaktadır.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Ne alakası var Sayın BaĢkan?
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Dolayısıyla, Anayasa ve Ġç Tüzük'e göre gruplar bu konuda karar
alamaz.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Herkes kendi kanaatini söylüyor Sayın BaĢkan, onu da mı
söylemesin? Birilerinin istediği gibi mi konuĢacak arkadaĢlar?
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Bir grup disipliniyle "Ġnanmıyoruz." demek suretiyle, AKP
Grubuna dâhil bütün milletvekillerinin bu konuda bir görüĢme yaparak kanaat hasıl olduğunu,
Meclis BaĢkanlığının da soruĢturma komisyonu üyelerini tespit ederken bu ifadelerini ortaya
koymuĢ olanlarla ilgili kararı vermesi gerektiğini düĢünüyorum.
195
BAġKAN - Evet, ya beĢ dakikayı doldurdunuz.
NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Sayın BaĢkan, konuĢmacı birilerinin istediği gibi mi
konuĢacak?
BAġKAN - ġimdi ben en güzelini yapacağım.
BirleĢime yirmi dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 04.41
ON BĠRĠNCĠ OTURUM
Açılma Saati: 04.59
BAġKAN: BaĢkan Vekili Meral AKġENER
107
KÂTĠP ÜYELER: Bayram ÖZÇELĠK (Burdur), Ġsmail KAġDEMĠR (Çanakkale)
----- 0 ----BAġKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 84'üncü BirleĢiminin On
Birinci Oturumunu açıyorum.
(9/6) esas numaralı Meclis SoruĢturması Önergesi'nin görüĢmelerine devam ediyoruz.
ġimdi söz sırası ĠçiĢleri eski Bakanı Sayın Muammer Güler'de.
Buyurunuz.
MUAMMER GÜLER (Mardin) - Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri; görüĢülmekte olan
(9/6) esas sayılı Meclis SoruĢturması Önergesi'yle ilgili olarak Ġç Tüzük'ün 108'inci maddesi
gereğince söz almıĢ bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın BaĢkan, bir önceki önergenin görüĢülmesi sırasında bazı konuları arz etmiĢtim.
Öncelikle Genel Kurula 453 üyeyle bizlerin soruĢturma komisyonu kurulması konusundaki
talebimizi yerine getirdikleri için ayrı ayrı hepinize Ģükranlarımızı sunuyorum, aklanmamıza
fırsat verdiğiniz için de bunu özellikle belirtiyorum.
Ben bir önceki sunuĢumda bu soruĢturmanın hukuksal birçok eksiklikleri, yetkiyle ilgili
eksiklikleri olduğunu ve bunların deliller incelendiğinde ortaya çıkacağını söylemiĢtim.
Burada söz alan değerli arkadaĢlarım da müsterih olsunlar. Sayın Tezcan hukukçudur,
delillerin nasıl değerlendirilmesi gerektiğini, hangi hâllerde delillerin hukuken geçerli
sayılabileceğini, maddi gerçeğe nasıl ulaĢılabileceğini iyi bilir. Sayın Uzunırmak'a da teĢekkür
ediyorum. Onun endiĢelerinin yerine gelmeyeceğini komisyon çalıĢmaları sırasında da
196
göreceğini umuyorum. Sayın Tüzel biraz kesin bir yargıda bulundu ama inĢallah o da
komisyon çalıĢmalarında ortaya çıkar.
ġimdi, bu önergede bize yöneltilen suçlamalarla ilgili olarak vaktin el verdiği ölçüde çok kısa
bilgilerle bilgi arz etmek istiyorum sizlere. Değerli arkadaĢlarım, bu koruma kararı meselesi
Ġstanbul Valiliği Ġl Koruma Komisyonunca 3713 sayılı Kanun'a ve buna bağlı yönetmeliğin
ilgili maddelerine göre valilikçe yapılan bir tasarruftur. Bunda ĠçiĢleri Bakanlığı yetkisi
olmaz. Evrakların olumlu olması hâlinde bu tasarruf uygulanır ve bu birçok kiĢiye de
uygulanan bir tasarruftur.
Ayrıca, bu plaka tahsisi meselesi de hep yanlıĢ ifade ediliyor. Koruma kararı olanlara 2918
sayılı Kanun'un 71/f ve buna bağlı çıkarılan yönetmeliğin de 58/1y maddesine göre talepleri
hâlinde yine ilgili dairelerin incelemeleri üzerine verilen bir iĢlemdir. Bunda ĠçiĢleri
Bakanlığının bir idaresi söz konusu değildir. Kaldı ki bu iĢlerde bir eksiklik var da ben "Buna
rağmen bunu yanlıĢ yapın, buna rağmen bunu verin." demiĢsem böyle bir Ģey de söz konusu
değil.
Bir diğer konu, bir emniyet müdür yardımcısının tayiniyle ilgili. Değerli arkadaĢlarım, Ģahısla
ilgili olduğu için ayrıntısına girmiyorum, komisyonda inĢallah bunu açıklama imkânım olur.
Bu Ģahısla ilgili, 2013 yılının baĢlarında resmî evrakta sahtekârlık suçunu iĢlemekten dolayı
emniyet genel müdürlüğü merkez disiplin kurulunca disiplin cezası tesis edilmiĢtir. Hakkında
kovuĢturma açılmıĢtır, bir baĢka suçlamadan dolayı yine soruĢturma açılmıĢtır, hâlen devam
eden suçlamaları vardır. Her ne kadar Reza Zarrab kendisinden Ģikâyetçi olmuĢsa da yapılan
tayinin doğrudan doğruya bu Ģikâyetle alakası yoktur ve bir baĢkasına uygulanan iĢlemlerden
de farkı yoktur. Ayrıntıya girmiyorum.
Bir diğer konu, Çin'e yazılan referans mektubu. Değerli arkadaĢlarım, bir resmî evrak
niteliğinde, hukuki bir sonuç yaratabilecek nitelikte, bakanlıkça resmen yazılmıĢ veya
bakanlıkça gönderilmiĢ bir evrak niteliğinde değil -Çin'de kurulu- iĢ adamlarımıza ticari
kurallar ve hukuk kuralları içerisinde yardımda bulunulmasını dileyen bir mektup
niteliğindedir. Esasen böyle bir resmî görevimiz yoktur ama birçok milletvekili arkadaĢımın iĢ
adamlarımıza zaman zaman bu konuda yardımcı olmalarını amaçlayan bir evrak
niteliğindedir.
Değerli arkadaĢlarım, Ģimdi gelelim nüfusla ilgili… Değerli arkadaĢlarım, benden önce
yapılan bazı müracaatlar üzerine, 5901 sayılı Nüfus Kanunu, buna bağlı çıkarılan yönetmeliğe
göre bununla ilgili gerekli araĢtırmalar yapılır, MĠT'e sorulur, emniyete sorulur, ikamet ettiği
Ġl Nüfus ve VatandaĢlık ĠĢleri Müdürlüğüne sorulur, teknik bilgiler araĢtırılır; bunların hepsi
olumluysa ĠçiĢleri Bakanlığına düĢen görev, bunu Bakanlar Kuruluna liste hâlinde
göndermektir. Yapılan iĢlem de bundan ibarettir, farklı bir iĢlem de söz konusu değil. Kaldı
ki, 2003 yılından beri bu surette yapılmıĢ 37.367 evrak vardır. BaĢkalarına göre tanınmıĢ bir
imtiyaz da söz konusu değildir.
ġimdi, değerli arkadaĢlarım, burada en önemli iddia, Ģu soruĢturmanın gizliliğini ihlal
meselesidir. Ġçinde oğlumun da bulunduğu, bakanların bulunduğu, bakan çocuklarının
bulunduğu bir soruĢturmadan haberim olduğu ifade ediliyor. Cumhuriyet Halk Partisi lideri
Sayın Kemal Kılıçdaroğlu grup konuĢmasında "17 Aralık günü, bir bakan, oğluyla ilgili
soruĢturmadan haberdar olmuĢtur." Ģeklinde bir ifadede bulundu. Hangisi doğrudur sizlerin
ifadesine göre, onu bilmek istiyorum.
197
Ben, bu soruĢturmanın gizliliğini ihlal anlamında hangi adli yetkiliyle görüĢmüĢüm,
maiyetimdeki kime talimat vermiĢim, operasyon günü hangi iĢe mani olmuĢum? Adli
mercilerin verdiği emirler harfiyen yerine getirilmiĢ ve kesinlikle soruĢturmanın gizliliğini
ihlal söz konusu
108
değil; tam tersi, asıl soruĢturmanın gizliliğini ihlal edenler, hedef saptırmak için bu suçlamayı
bize yöneltmektedirler. Asla böyle bir iddiayı kabul etmemiz mümkün değildir.
ġimdi, değerli arkadaĢlarım, diğer iddialar açıkta kalmasın diye ifade etmek istiyorum. ġimdi,
Reza Zarrab'la ilgili, bizim tanıĢmamız sırasında -ki makul Ģüphenin orada oluĢtuğu
söyleniyor- ben maiyetime, bu konuda, kendisiyle ilgili herhangi bir takipte bulunulup
bulunulmadığı konusunu sorduğumda, bana, bizzat maiyetim tarafından, kendisiyle ilgili
hiçbir adli ve istihbari veya mali bir çalıĢmanın olmadığı ifade edildi. Bununla ilgili konu…
Evet, maalesef, maalesef böyle bir bilgi verildi.
Değerli arkadaĢlarım, kesinlikle size ifade ediyorum, bu iliĢki bir haksız menfaat iliĢkisi, bir
rüĢvet iliĢkisi asla değildir. Yani, ortada bir rüĢvet anlaĢmasının, bir paranın, bir maddi
menfaatin, bir haksız menfaatin söz konusu olmadığı bir yerde, maalesef, bir rüĢvetten
bahsediliyor. Ortada bir menfaat ve buna dayalı yapılmıĢ bir rüĢvet anlaĢması olmadan rüĢvet
suçu nasıl oluĢur? Haksız menfaate ve rüĢvete iliĢkin olarak Ģahsıma sağlanan bir menfaat var
mıdır? Kim, hangi parayı kimden almıĢtır, kime nerede teslim edilmiĢtir? Bir fotoğrafla bunun
ispatı mümkün değildir, esasen bunu yapmaya muktedir olan adli kolluk niçin suçüstü
yapmamıĢtır, bunu yapmaktan âciz midir ve bu Ģahıslar herhangi bir dokunulmazlığa mı
tabidir? Bunu, özellikle adli kolluğun ön yargılı ve kiĢisel yorum ve tahminlerinden öte elde
maddi ve hukuki delillerin olmadığını ifade ederek belirtmek istiyorum.
Değerli arkadaĢlarım, ben 17 Aralık operasyonu gününde Hükûmetimi ve partimi
yıpratmamak adına görevimden ayrılma irademi Sayın BaĢbakana arz ettim ve Hükûmetin
yeniden tanzim edildiği tarihte istifamı verdim. Ayrıca, 19 Mart 2014 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi BaĢkanlığına sunduğum dilekçeyle hakkımdaki bu iddiaların
soruĢturulması için soruĢturma komisyonu kurulmasını ve gerçeklerin ortaya çıkarılmasını
talep ettim.
Tekrar ifade ediyorum, veremeyeceğim herhangi bir hesabım yoktur. Hiçbir suretle haksız
yarar sağlamadım, hayatım boyunca da buna tevessül etmedim. Yapılan iĢlemlerin hiçbirinde
-açık ifade ediyorum- hukuksuzluk ve usulsüzlük mevcut değildir, komisyonda bunların, ayrı
ayrı her birinin belgeleri teker teker incelenecektir. Kamunun hiçbir kaynağı haksız menfaat
olarak Ģahsıma geçmemiĢtir, asla kanunsuz veya imtiyaz sağlayıcı bir iĢleme imza
atılmamıĢtır. Kamu görevlisi olarak görev yaptığım kırk iki yıldan bu yana verdiğim mal
varlığıma iliĢkin beyannameler ilgili merciler nezdindedir. Bakanlık görevim sırasında da
rutin gelirlerin dıĢında mal varlığımda bir artıĢ söz konusu olmamıĢtır. Bu husus, Bakanlık
görevine baĢlarken ve ayrılırken verdiğim mal beyannameleriyle sabittir.
Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri; bu soruĢturma vesilesiyle, öne sürülenlerin aksine,
kamunun hangi kaynağına göz dikilmiĢtir? "Asrın yolsuzluğu" diye takdim edilmesine ve
yetim hakkı yenmiĢ gibi yanlıĢ bir algı oluĢturulmak istenmesine rağmen hangi kamu kaynağı
ve hangi yetimin hakkı tarafımdan mal edilmiĢtir? Bu sorunların akıl ve mantığa ve maddi
198
gerçeklere ve yasal delillere dayalı cevapları yoktur. Ancak, ben hesabımı verirken belirttiğim
hukuksuzlukları yapanlar, görevini kötüye kullanarak düzenlenen bu senaryoyu ve algı
operasyonunu düzenleyenlerin de kanun önünde hesap vermelerini temenni ediyorum. Hâlen
yürütülen soruĢturmaların sonucunda gerçeklerin ortaya çıkacağına inanıyorum. Yüz altmıĢ
dokuz yılını geride bırakan güzide Emniyet teĢkilatında görevlerini feragatle yapan değerli
arkadaĢlarımı tenzih ederek, amirlerine kasten ve yanlıĢ bilgi veren, kumpas kuran, kanunsuz
dinlemelerle ve Selam örgütü bahanesiyle binlerce kiĢiyi, bakanları, üst düzey yetkilileri ve
onların en yakınlarındaki kiĢileri amirlerini dahi uyarma ihtiyacı duymadan dinleyenler
hakkında da kanuni gereğinin yapılmasını bekliyorum.
SoruĢturma önergesinde yer alan 10 milyon dolarlık haksız menfaate iliĢkin iddiaların -ki,
Sayın Tezcan bunu biraz daha eksilterek söyledi, hangisinin doğru olduğunu ben
takdirlerinize bırakıyorum- hangi maddi ve hukuki delile dayandığını ve fezlekede bile yer
almayan bu miktarın neye dayanılarak soruĢturma önergesinin gerekçesinde belirtildiğini
merak ediyorum. ĠnĢallah, kurulacak komisyonda bütün bu iddialar tek tek değerlendirilecek
ve gerçek yorum ortaya çıkarılacaktır. Ancak, yaralanan onurların ve oluĢturulan yanlıĢ ve
yanlı algıların izleri maalesef bizler için hep üzüntü kaynağı olmaya devam edecektir.
Sayın milletvekilleri, benim meslekteki kariyerim herkes tarafından bilinmektedir.
Memurluktan baĢlayarak tüm kademelerde çalıĢtım. On dokuz yıla yakın valilik yaptım.
48'inci Hükûmette genel müdürdüm, 49'uncu Hükûmetten 61'inci Hükûmete kadar kesintisiz
olarak 4'ü büyükĢehir olmak üzere 5 ilde valilik yaptım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUAMMER GÜLER (Devamla) - Sayın BaĢkanım, bir dakika istirham ediyorum, hemen
bitiriyorum.
BAġKAN - Buyurun.
MUAMMER GÜLER (Devamla) - Hiçbir makam hırsım ve beklentim de yoktur. Allah'a
Ģükürler olsun ki bir fâniye nasip olabilecek bütün mevkilerde bulundum. Devletin ve milletin
hizmetinde fedakârca görev yaptım. Görev yaptığım yerlerdeki sevgili vatandaĢlarımın her
zaman itimatlarına mazhar oldum.
109
Bu vesileyle, vekilleri olmaktan gurur duyduğum kadirĢinas Mardinli hemĢehrilerim ve AK
PARTĠ teĢkilatının beni sahiplenmesinden büyük bir onur duyduğumu da ifade etmek isterim.
Kendilerine buradan Ģükranlarımı sunuyorum.
Sayın BaĢkan, son cümlemi ifade ediyorum. Değerli milletvekilleri, bu soruĢturmanın hiç
olmazsa bundan sonra siyasi çekiĢmelerin aracı hâline getirilmemesini…
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Sayın BaĢkan, Sayın Bakanı dinlemek istiyoruz.
BAġKAN - Sayın milletvekilleri…
MUAMMER GÜLER (Devamla) - Değerli arkadaĢlarım, istirham ediyorum.
199
BAġKAN - Sayın Güler konuĢuyor ve siz oradasınız.
ENGĠN ALTAY (Sinop) - Ne ayıp Ģey ya!
OKTAY VURAL (Ġzmir) - Böyle bir saygısızlık olur mu ya?
ENGĠN ALTAY (Sinop) - Böyle bir Ģey olmaz ya!
MUAMMER GÜLER (Devamla) -…ve kurulacak soruĢturma komisyonunun titizlikle bütün
iddiaları değerlendirerek hakikatin ortaya çıkmasına vesile olmasını ve hepimizin de buna
katkı sağlamasını diliyorum. Takdir yüce heyetinizdir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Bakan, arkanız kuvvetli, hiç korkmayın, arkanız çok
kuvvetli. Arkaya tarafa bir bakın.
MUAMMER GÜLER (Mardin) - Önce Allah'a veririm ben hesabı, sonra da komisyonda
vereceğim. Benim arkaya ihtiyacım yok, hiç merak etme sen.
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Sayın BaĢkan…
BAġKAN - Sayın Güler bir yerine otursun, dinleyeceğim hepinizi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Bütün arkadaĢlarınız arkada.
BAġKAN - Evet, Sayın Tezcan, buyurunuz.
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Sayın BaĢkan, Sayın Güler konuĢması sırasında benim
sözlerimi değiĢtirerek anlattı, açıkladı. Onun için söz istiyorum. Söylemediğim Ģeyleri farklı
Ģekilde özellikle…
BAġKAN - Siz Ģimdi söz mü istiyorsunuz?
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Evet efendim.
BAġKAN - Buyurun, sizden kıymetli mi, buyurun. (CHP sıralarından alkıĢlar)
ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - Sayın vekiller oturmayacak mı Sayın BaĢkan?
BAġKAN - Ben daha yoklamayı baĢlatmadım. Belki ara vereceğim, niye orada Ģimdi sıraya
dizildiniz siz?
Buyurun.
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Sayın BaĢkan, değerli arkadaĢlar; Sayın Güler, biraz önce
Sayın Genel BaĢkanımızdan da bahsederek soruĢturmanın gizliliğini ihlalden bahsettiniz ve
böyle bir Ģey yapmadığınızı söylediniz. Ne ben ne de bir baĢkası ne de bu soruĢturma
önergesinde ne de bu raporda bundan bahsedilmiyor. Bakın, neden bahsediliyor? Sekizinci
200
suçlama: Adli çalıĢmaya karĢı koyma ve Rıza Sarraf'la ilgili adli veya istihbari çalıĢma yapılıp
yapılmadığının araĢtırılması.
Yine, bu raporda sizin bir telefon görüĢmeniz var, "tape" kaydı. Bakın, son bölüm, sadece onu
okuyorum: "ĠçiĢleri Bakanı Muammer Güler'in 'Ben onu araĢtıracağım.' Ģeklinde
konuĢmasından ötürü soruĢturmanın deĢifre olabileceği görüĢü üzerine, soruĢturma savcısının
talimatı üzerine iletiĢimin dinlenmesi çalıĢmaları sonlandırılmıĢtır." Yani bunlar takip
edilirken, bu para alıĢveriĢleri takip edilirken Ģüpheleniliyor ve size bir haber geliyor.
Telefonda "Tamam, ben bunu araĢtıracağım." diyorsunuz, bunun üzerine de o andan itibaren
teknik takip durduruluyor.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Ne var bunda?
BÜLENT TEZCAN (Devamla) - SoruĢturma önergesinde konu yapılan, raporda konu yapılan
da budur. Bu açıklamayı yapma ihtiyacı duydum.
TeĢekkür ederim. (CHP sıralarından alkıĢlar)
MUAMMER GÜLER (Mardin) - Sayın BaĢkanım…
BAġKAN - ġimdi bir saniye, sıraya alayım.
Sayın Çıray'a pek kısa söz talebine karĢılık bir dakikalık süre veriyorum.
ALĠ HAYDAR ÖNER (Isparta) - Herkes yerine geçsin Sayın BaĢkan.
BAġKAN - Akıl vere vere öldünüz ya siz de bana.
AYTUN ÇIRAY (Ġzmir) - Bir dakika izin verir misiniz?
BAġKAN - Buyurun.
110
AYTUN ÇIRAY (Ġzmir) - Sayın BaĢkan, Sayın BağıĢ bana cevap verirken Kenan PaĢa
döneminde ortaokul çağında olduğunu söylemiĢ. Benim sözünü ettiğim dönem tabii ki Kenan
PaĢa'nın CumhurbaĢkanlığı dönemi değildi, o zaman görüĢme imkânı bile bulamazdı zaten.
Benim sözünü ettiğim dönem Kenan PaĢa'nın emekli olduğu, çok geç dönemlerini, 1990'lı ve
sonraki yıllarını kastediyorum. 30 yaĢındaydı kendisi ve bunun Ģahidi var. Bunu açıklamak
istedim.
TeĢekkür ederim.
BAġKAN - Tamam.
Sayın Güler…
MUAMMER GÜLER (Mardin) - Sayın Tezcan'ın bahsettiği gibi değildir olay. Orada
soruĢturmanın gizliliğini veya soruĢturmayı engellemek anlamında değildir. Kesinlikle orada
201
koruma amaçlı, güvenlik amaçlı bir takip söz konusudur. Kesinlikle bu da… Evet, bunu ifade
ediyorum çünkü o dönemde terör örgütlerinin devlet büyüklerine ve devlet büyüklerinin
yakınlarına bir tehditi söz konusuydu. Kesinlikle bu soruĢturmaya engel anlamında değildir.
Bunu ifade ediyorum. Komisyonda da bunun ayrıntılarını size izah edeceğim.
Arz ederim.
BAġKAN - Kayda geçti.
5 - Ġstanbul Milletvekili Ali Özgündüz ve 60 Milletvekilinin; bir Ģahsın trafikte
durdurulmaması için araçlarına trafikte geçiĢ üstünlüğü kartı ve koruma polisi verilmesi, bu
Ģahsın yakınlarının Türk vatandaĢlığına geçirilmesinin sağlanması, aynı Ģahsın yabancı bir
ülkedeki paravan firmalarının bankalarla olan sıkıntılarının giderilmesi için ĠçiĢleri Bakanı
sıfatıyla referans mektubu yazılması, söz konusu Ģahsı MASAK'ın takip etmesine yol açan
ihbarı yapan emniyet müdürünün tayininin çıkarılması ve söz konusu Ģahsın usulsüzlükleri
hakkında basında çıkacak haberlerin engellenmesi karĢılığında her bir iĢ için ayrı ayrı rüĢvet
aldığı ve bu eylemlerin Türk Ceza Kanunu'nun 204'üncü maddesinde düzenlenen sahte belge
düzenlemek, 255'inci maddesinde düzenlenen nüfuz suiistimali, 285'inci maddesinde
düzenlenen soruĢturmanın gizliliğini ihlal, 283'üncü maddesinde düzenlenen suçluyu kayırma
ve 252'nci maddesinde düzenlenen birden çok kez rüĢvet almak suçlarına uyduğu iddiasıyla
ĠçiĢleri Eski Bakanı Muammer Güler hakkında bir Meclis soruĢturması açılmasına iliĢkin
önergesi (9/6) (Devam)
BAġKAN - Meclis soruĢturması önergesi üzerindeki görüĢmeler tamamlanmıĢtır.
ġimdi ĠçiĢleri eski Bakanı Sayın Muammer Güler hakkında Meclis soruĢturması açılıp
açılmaması hususunu oylarınıza sunacağım.
Anayasa'nın 100'üncü maddesi hükmü gereğince oylamayı gizli oylama Ģeklinde yapacağız.
Kâtip üyeler yerlerini alsınlar lütfen.
Gizli oylamaya Adana ilinden baĢlıyoruz.
(Oylar toplandı)
BAġKAN - Oyunu kullanmayan sayın üye var mı? Yok.
Evet, oylama iĢlemi bitmiĢtir.
Oy kupaları kaldırılsın.
(Oyların ayrımı yapıldı)
BAġKAN - (9/6) esas numaralı ĠçiĢleri eski Bakanı Sayın Muammer Güler hakkında bir
Meclis soruĢturması açılmasına iliĢkin önergenin gizli oylama sonucu:
"Kullanılan Oy Sayısı : 404
Kabul : 143
202
Ret : 259
Çekimser
BoĢ :
:1
1
Kâtip Üye
Bayram Özçelik
Burdur Kâtip Üye
Ġsmail KaĢdemir
Çanakkale"
Meclis soruĢturması açılması kabul edilmemiĢtir.
Sözlü soru önergeleriyle alınan karar gereğince kanun tasarı ve teklifleriyle komisyonlardan
gelen diğer iĢleri sırasıyla görüĢmek için 6 Mayıs 2014 Salı günü saat 15.00'te toplanmak
üzere birleĢimi kapatıyorum.
111
Hayırlı sabahlar.
Kapanma saati: 05.49
112
Kaynak:
http://www.tbmm.gov.tr/develop/owa/Tutanak_B_SD.birlesim_baslangic?P4=22135&P5=H&PAGE1
=1&PAGE2=112
203

Benzer belgeler

Dışişleri Bakanlığı Bütçesi Üzerinde

Dışişleri Bakanlığı Bütçesi Üzerinde MEHMET AKĠF HAMZAÇEBĠ (Devamla) – Sayın BaĢkanım, toparlıyorum. ArkadaĢımız, Cumhuriyet Halk Partisini bıraksın da biraz kendisine baksın. On sene önce, Avrupa Birliği konusunda, Meclis tutanakları...

Detaylı