Bu sayının online kopyası için tıklayınız

Transkript

Bu sayının online kopyası için tıklayınız
TÜRKÝYE CUMHURÝYETÝ KADIKÖY BELEDÝYE BAÞKANLIÐI
Ýnsanca
AVRUPA KOMÝSYONU DEMOKRASÝ VE ÝNSAN HAKLARI GÝRÝÞÝMÝ
ÞUBAT 2004
AYLIK ÜCRETSÝZ DERGÝ
SAYI 3
Prof. Dr. Ýbrahim Kaboðlu:
ÝNSAN HAKLARININ
TEMELÝ ONURDUR
ONUN
ADI
FRÝDA
Uluç Gürkan:
KATILIMCI
DEMOKRASÝNÝN
ANAHTARI
KASDAV'LA KADIKÖY'E GÖNÜL VERENLER
EKÝLERÝÇÝNDEKÝLERÝÇ
ÝÇÝNDEKÝLER
Türk Toplumunda Demokrasinin Korunmasý ve
Ýnsan Haklarýnýn Geliþtirilmesi Konusunda
Toplumsal Aktörlerin Ýþbirliði Projesi lideri
Kadýköy Belediye Baþkanlýðý adýna
SAHÝBÝ
Kadýköy Belediye Baþkaný
Av. Selami ÖZTÜRK
SORUMLU YAZI ÝÞLERÝ MÜDÜRÜ
Ýnci BEÞPINAR
YAYIN KURULU
Ýnci BEÞPINAR
Muhtar ÇOKAR
Deniz KOÇ
Canan ÖNER
Iþýl ÖZGENTÜRK
Prof. Dr. Necla PUR
Deniz SOM
Perihan ULUÐ
Selen YILMAZ
Proje Merkezi
Eðitim Mahallesi, Nahit Bey Sokak No: 16
Kuyubaþý - Kadýköy / Ýstanbul
Telefon: 0.216. 347 78 86
Faks: 0.216. 347 58 38
E-Posta: [email protected]
Ofset Hazýrlýk
Olay Bilgi Ýletiþim Basýn Yayýn Ltd. Þti.
Ýstiklal Caddesi, Kontlar Ýþhaný
No: 113/6 D: 5 80070 Beyoðlu / Ýstanbul
Telefon: 0.212. 292 39 06 - 07
Faks: 0.212. 251 45 28 - 29
www.dataprints.com
Koordinatör
Aynur NARLER
Görsel Yönetmen
Atilla AKIN
Grafik Tasarým
Zeynel YÖNER
Baský
Þan Ofset, Cendere Yolu No: 23
Ayazaða / Ýstanbul Telefon: 0.212. 289 24 24
3
4
5
6
7
8
SOKAÐA ÇIKMAK SORUN
Körlerin ve sakatlarýn haklarý ve sorunlarý tartýþýldý.
DERGÝDEN: ÝNCÝ BEÞPINAR
Gönüllü Olmak
HAKLARIN TEMELÝ ONURDUR
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi öðretim üyesi Prof. Dr. Ýbrahim Kaboðlu, temel
insan haklarý konusunda konferans verdi. Prof. Dr. Kaboðlu, toplumdaki eþitsizliðin
özgürlükleri engellediðini ancak mutlak eþitliðin nihai amacýnýn özgürlükler deðil insan
onurunu korumak olduðunu vurguladý.
BAÞKANDAN: SELAMÝ ÖZTÜRK
Bir Denizyýldýzý Daha
KENDÝ GÜCÜNÜ KULLANAN KADINLAR
Ýnsanca Yaþam Projesi'nin ortaklarýndan Kadýn Emeðini Deðerlendirme Vakfý, kurduðu 14
merkezde yýlda yaklaþýk bin yoksul kadýn ve çocuða kapasite geliþtirme eðitimi veriyor.
Vakýf, dar gelirli bölgelerdeki kadýnlarýn sorunlarýný çözmesi için kendi güçlerini harekete
geçiremeye çalýþýyor.
TRAFÝK FONUNDAN KÝMSENÝN HABERÝ YOK
ÝNSAN HALLERÝ: IÞIL ÖZGENTÜRK
Býrakýn Ýnsanlar Seviþsin!
KASDAV'LA
KADIKÖY'E
GÖNÜL
VERENLER
10
11
12
BU O
13
SEMÝNERLER BAÞLADI
Feyza Hepçilingirler, Ýnsanca okurlarý için yazdý.
KIRMIZI ÞEMSÝYELÝ KIZ: Prof. Dr. NECLA PUR
Kocasý Evlenen Kadýn
KATILIMCI DEMOKRASÝNÝN ANAHTARI
Eski parlamenterlerden Uluç Gürkan “sivil
toplum ve demokrasi” konulu konferans verdi.
Gürkan, dünyada temsili demokrasiden
katýlýmcý demokrasiye geçildiðini belirterek sivil
toplum örgütlerinin çaðdaþ demokrasinin
olmazsa olmaz koþulu haline geldiðini anlattý.
Projenin eðitim çalýþmalarýnda bir yandan konferanslar devam ederken bir yandan da
sivil toplum gönüllülerine yönelik seminerlere geçildi.
ÝNSANÝYET: DENÝZ SOM
En Kritik Kriter
14
EVROPA'NIN ÖYKÜSÜ
Zeus, Avrupa'nýn ayaklarýna kapandý
KÝTAPLAR ARASINDA
Dol Karabakýr Dol
15
HADDÝNÝ DEÐÝL HAKLARINI BÝL <
Bu dergi Avrupa Birliði’nin maddi desteði ile
hazýrlanmýþtýr; dergide yayýmlanan yazýlarla ilgili
olarak Avrupa Birliði’nin sorumluluðu yoktur.
Kadýköy Belediyesi Saðlýk ve
Sosyal Yardým Vakfý'nýn çatýsý
altýnda örgütlenen gönüllüler
birçok sosyal ve kültürel etkiliðe
imzalarýný atýyor.
16
ÝNSANLIÐIN ALEMÝ VAR:
MUSA KART
Kapak:
Frida Kahlo'nun kendi portresi 1948
> ONUN ADI FRÝDA
Frida Kahlo Meksikalý bir ailenin üçüncü kýzý
olarak dünyaya geldi. Küçük yaþta bir ayaðý
aksamaya baþladý, üniversiteye giderken
bindiði otobüs trenin altýnda kalýp parçalandý.
Ama Frida yaþam mücadelesinden
vazgeçmedi ve dokuz ay kaldýðý alçý kalýbýn
içinden çýktýktan sonra resme baþladý.
Ç
Dergiden
HABER
Beyaz Baston Haftasý'nda körlerin ve sakatlarýn sorunlarý tartýþýldý
SOKAÐA
ÇIKMAK
SORUN
Türkiye'de en az 8 milyon
sakat olmasýna karþýn sokakta
fazla sakat görünmüyor.
Çünkü sakatlar ya utandýklarý
için ya da yaþama
katýlmalarýný kolaylaþtýrýcý
olanaklar olmadýðý için sokaða
çýkmýyorlar, çýkamýyorlar
SAKATLAR ve körlerin haklarý ve
sorunlarý proje kapsamýnda 7 Ocak
Çarþamba günü Moda Deniz
Kulübü'nde düzenlenen panelle
masaya yatýrýldý. “Beyaz Baston
Haftasý” içinde yapýlan ve yaklaþýk
150 kiþinin izlediði panele Körler
Federasyonu dýþ iliþkiler sorumlusu
Selahattin Yener, Türkiye Sakatlar
Derneði Genel Baþkaný Þükrü
Boyraz, Türkiye Sakatlar Derneði
Ýstanbul Þubesi Baþkaný Aydýn
Sirkeoðlu ve sakatlarla ilgili
çalýþmalarýyla tanýnan avukat
Bilgütay Durna konuþmacý olarak
katýldý. Panelin genelinde günlük
yaþamdaki uygulamalar nedeniyle
sakat yurttaþýn kendisine güveninin
olmadýðý görüþü aðýrlýk kazandý.
AVRUPA'DAKÝ AYRICALIK
Körler Federasyonu dýþ iliþkiler
sorumlusu Selahattin Yener, “30
yýldýr Avrupa'da özürlüler ayrýcalýklý
vatandaþ konumundadýr. Avrupa
ülkelerinde devlet, yaþam alanlarýný
özürlülere göre düzenlemekle
yükümlüdür. Bizler de sorunlarýmýzý
her ortamda ve en açýk biçimde
yöneticilere yansýtmalýyýz” dedi.
Yener, Türkiye'de en az 8 milyon
özürlü olduðunu belirterek, “Ancak
sokakta fazla bir özürlü
görmüyorsunuz. Çünkü özürlüler ya
utandýklarý için ya da yaþama
katýlmalarýný kolaylaþtýrýcý olanaklar
ÞUBAT 2004
Ýnci
BEÞPINAR
GÖNÜLLÜ OLMAK
Ýnsanca Yaþam Projesi'nde geçen ay
eski TBMM Baþkan Vekili Uluç Gürkan
ve Mimar Sinan Üniversitesi'nden Prof.
Dr. Kenan Mortan birer “ders”
niteliðindeki konferanslarý ile eðitim
programlarýmýza destek verdi. Daha
önce Ýstanbul Barosu Baþkaný avukat
Kazým Kolcuoðlu ve Marmara
Üniversitesi'nden Prof. Dr. Ýbrahim
Kaboðlu projemize konferanslarý ile
katýlmýþtý. Bu ayýn konferanslarýnda ise
Dr. Erdal Atabek ve eski Devlet Bakaný
Hasan Gemici'yi aðýrlayacaðýz. Hiçbir
ücret almadan konferans vererek
projeye katký saðlayan Kolcuoðlu,
Kaboðlu, Gürkan, Mortan, Atabek ve
Gemici baþta olmak üzere tüm
demokrasi ve insan haklarý dostlarýna
Körlerin sorunlarýný Selahattin Yener anlattý.
gönülden teþekkür ediyoruz. Geçen ay
Beyaz Baston Haftasý içinde
düzenlediðimiz panelde körlerin ve
olmadýðý için sokaða çýkmýyorlar”
sakatlarýn sorunlarýný tartýþmaya açtýk
ve ayrýca temel insan haklarý
þeklinde konuþtu. Þükrü Boyraz,
konusunda seminer çalýþmalarýný
konuþmasýnda sakat iþçilerin 15 yýlda
baþlattýk. Dergimizin Ocak sayýsýnda
emekli olma hakkýnýn 25 yýla
yýlbaþý armaðaný olarak Ýnsan Haklarý
çýkartýldýðýný, öðretmenlik
Evrensel Bildirgesi ile birlikte verdiði
Ýnsanca Takvimi'nin okurlarýmýzýn
formasyonu alan körlerin öðretmen
beðenisini kazanmasý, projenin
olarak atanmadýðýný vurguladý ve
mutfaðýnda çalýþan arkadaþlarýmýzý
“Devletin sakatlar için yýlda 1 trilyon
mutlu etti. Dergimizin bu sayýsýnda da
lira harcandýðý söyleniyor. Fakat bu
ilginç konular yer alýyor. KASDAV
Gönüllüleri'nin Kadýköy'e nasýl gönül
paranýn nereye harcandýðýný
verdiðini, gönüllülüðün bir yaþam
bilmiyoruz” dedi.
biçimine nasýl dönüþtüðünü dergimizin
bu sayýsýnda göreceksiniz. 14 Þubat
Dünya Sevgililer Günü nedeniyle Feyza
YÜZDE 3 SAKAT KOTASI
Hepçilingirler'in dergimiz için kaleme
Türkiye Sakatlar Derneði Ýstanbul
aldýðý öykü ile genç kýzlýðýnda geçirdiði
Þubesi Baþkaný Aydýn Sirkeoðlu
kazada yaþamýndan ümit kesilen
hukuk eðitimi alan bir körün ancak
Frida'nýn hasta yataðýndan ressamlýða
uzanan gerçek yaþam öyküsü sanýrým
santral operatörü olarak iþ
sizleri de duygulanbulabildiðini
dýracak. Bu arada
açýklarken
geçen ay Avrupa
Bilgütay Durna
Komisyonu'ndan bir
konuðumuz vardý.
da yasa gereði
Europe-Aid Ofisi
iþyerlerinde
Demokrasi ve Ýnsan
personelin
Haklarý Giriþimi
Avrupa Ekibi
yüzde 3'ü kadar
Koordinasyon
sakat iþçi
Müdürü Malin Stawe,
çalýþtýrýlmasý
proje merkezimizi
zorunluluðu
ziyaret etti. Kadýköy
Selami Öztürk, Malin Stawe ile proje merkezinde. Belediye Baþkaný
olduðunu
Selami Öztürk ve
ancak bu kurala hem uyulmadýðýný
projede görev alan arkadaþlarýmýzla
hem de denetlenmediðini bildirdi. Bu
birlikte Ýsveçli konuðumuzu simit,
arada panel sýrasýnda anne ile
peynir ve çaydan oluþan sabah
kahvaltýsýnda aðýrladýk. Malin Stawe,
babanýn kör, çocuklarýn kör olmadýðý
Baþkan Öztürk'ten Kadýköy'de yeni
bir ailenin kýsa öyküsünü anlatan
sosyal projeler geliþtirilmesi halinde AB
Doða Kýlcýoðlu'nun yönettiði ödüllü
fonlarýndan destek bulunabileceðini
söyledi. Bir sonraki dergide buluþmak
belgesel film “Üç Kulaklý” büyük
umuduyla esen kalýn, sevgi dolu kalýn
beðeni ile izlendi.
3
HABER
Anayasa hukuku uzmaný Prof. Dr. Ýbrahim Kaboðlu'ndan temel insan haklarý konferansý
HAKLARIN TEMELÝ ONURDUR
“Bir toplumda büyük
eþitsizlikler varsa
özgürlükleri geliþtirmek çok
zordur. Toplumda insan
haklarý inþa etmek, özgürlük
yaratmak istiyorsak,
haklarý ve özgürlükleri
insan onuru üzerinde
temellendirmek gerekir.”
MARMARA Üniversitesi Hukuk Fakültesi
öðretim üyesin ve Türkiye'nin önde gelen
anayasa hukuku uzmanlarýndan,
Baþbakanlýk Ýnsan Haklarý Danýþma
Kurulu Baþkaný ve Türkiye Barolar Birliði
Ýnsan Haklarý Araþtýrma ve Uygulama
Merkezi Baþkaný Prof. Dr. Ýbrahim
Kaboðlu, proje kapsamýnda Moda Deniz
Kulübü'nde Temel Ýnsan Haklarý konulu
bir konferans verdi. Prof. Dr. Kaboðlu'nun
konferansýnýn kýsa bir özeti þöyle:
DEÐÝÞMEYEN KAVRAMLAR
“Ýnsan haklarý, toplumun gereksinimleri
doðrultusunda sürekli geliþen bir
kavramdýr. Sürekli evrim geçirmekte fakat
temel deðerlerde de deðiþim olmaktadýr.
Deðiþmeyen kavramlar özgürlük, eþitlik ve
inan onurudur. Bu üç kavram arasýnda
diyalektik bir iliþki söz konusudur. Bir
toplumda büyük eþitsizlikler varsa o
toplumda özgürlükleri geliþtirmek çok
zordur. Fakat mutlak eþitlik, özgürlükler
açýsýndan nihai amaç deðildir. Bunun için
kanun önünde eþitlik, hukuk önünde
Prof. Dr. Ýbrahim Kaboðlu, konferansýn ardýndan dinleyicilerin sorularýný yanýtladý.
eþitlik diyoruz. Bu da hukuk devletinin
temel ölçütüdür. Ama büyük eþitsizliklerin
olduðu bir toplumda kanun önünde
eþitliði saðlamak da mümkün deðildir.
MUTLAK EÞÝTLÝÐÝN TEMELÝ
Ýþte burada üçüncü kavram, onursal eþitlik
geliyor. Herkes onur bakýmýndan eþittir.
Tersi kanýtlamadýðý sürece onur,
özgürlüðün temelidir. Bir toplumda insan
haklarý inþa etmek, özgürlük yaratmak
istiyorsak, insan haklarýný ve özgürlüklerini
insan onuru üzerinde temellendirmemiz
gerekir. Sosyal eþitlik olsun diyoruz ama
bunu mutlak eþitliðe getirdiðimiz zaman
özgürlükleri boðuyoruz. Ama eðer mutlak
eþitliði onur kavramý üzerinde inþa
edebilirsek hem özgürlük ve eþitlik
dengesini saðlarýz hem de bunlara çok
güçlü bir temel oluþtururuz. Tersini
kanýtlayamadýðýnýz sürece daðdaki bir
çoban ile bir ülkenin cumhurbaþkaný
arasýnda onur bakýmýndan bir farklýlýk
ortaya koyamazsýnýz. Bu nedenle üç
kavram; özgürlük, eþitlik, insan haklarý
ATATÜRK'ÜN ÖNEMÝ
"Her ne kadar çoðulcu siyasal yapýya geçmek için
Atatürk'ün ömrü yetmediyse de Atatürk'ün
karizmatik bir lider olarak özelliði ve önemi yetkisini
diktatörlük yerine çoðulcu siyasal rejimin temelleri
yönünde kullanmýþ olmasý ve bunu da kurumlar
aracýlýðýyla yapmýþ olmasýdýr. Laiklik, dil devrimi,
hukuk devrimi ve öteki devrimler 1920'li ve 30'lu
yýllarda TBMM'de gerçekleþti. Fakat sonraki yýllarda
bunu toplumsal bir harekete dönüþtüremedik... Son
20-25 yýlda çok þey kaybettik. En büyük kaybýmýz
ise entelektüel dürüstlük oldu."
4
arasýnda sýký bir iliþki vardýr. Bir haklar
toplumu kurmak istiyorsak bu üç kavramý
gözden uzak tutmamamýz gerekir.
ÖZGÜRLÜKLERÝN SINIRI
Bütün hak ve özgürlüklerin kullanýlmasý
sýrasýnda uyulmasý gereken kurallar vardýr.
Hiçbir özgürlük, þiddetle ya da düzeni
ihlal etmekle baðdaþmaz. Düþünce
özgürlüðünün sýnýrý yoktur ama düþünceyi
ifade özgürlüðü açýsýndan sýnýrlamalar
olabilir. Hiçbir hukuk sistemi, hak
özgürlüklerinin kötüye kullanýlmasýna izin
vermez. Camiye ibadet için gidebilirsiniz
ama camide ticaret yapmanýza izin
verilmez. Bir kurumun amacý o
özgürlüðün sýnýrlarýný belirleyebilir.
Sýnýrlama, özgürlüðün öznesine,
kullanýldýðý mekan ve zamana göre
deðiþir. Bir bilim adamýnýn ifade
özgürlüðü ile seçim kampanyasýnda halký
coþturmak isteyen politikacýnýn ifade
özgürlüðü farklýdýr.
ÖZGÜRLÜKLERÝN GÜVENCESÝ
Anayasa gibi en temel metinlere güvence
ölçütleri koymak zorundasýnýz. Tabii ki
güvence ölçütlerini uygulamaya geçirecek
kurumlarý da tehdit etmemeniz gerekir.
Örneðin Anayasa Mahkemesi iþ yükü
altýnda eziliyor. Polis iþkence yapýyor
bunu mahkemeye götürelim diyorsunuz,
polis kendi meslektaþýný doðal olarak
koruyor. Savcýnýn emir verebileceði adli
kolluk olmadýðý sürece bu konuda ancak
belli bir noktaya gidebilirsiniz. Erkler
ayrýlýðý, yargý baðýmsýzlýðý hak ve
özgürlükler için önemli bir güvencedir.
Ancak yeterli deðildir. Sivil toplum
örgütlerinin hak ve özgürlükler alanýnda
faaliyetlerine ivme kazandýrýlmalýdýr.
ÞUBAT 2004
Baþkandan
Av. Selami ÖZTÜRK
BÝR DENÝZYILDIZI DAHA
K
umsaldaki adamýn öyküsünü bilirsiniz.
Azgýn dalgalar gece boyunca kumsalý denizyýldýzlarý ile
doldurmuþtur.
Gün ýþýmadan kumsalda yürüyen yaþlý bir adam önüne çýkan
denizyýldýzlarýný alýp denize atmaktadýr.
Bu sýrada karþýdan genç bir adam gelir.
Genç adam denizyýldýzlarý ile ne yaptýðýný sorunca yaþlý adam
“Güneþ çýktýðý zaman sýcaktan kavrulup ölmesinler diye denize
atýyorum” der.
Genç adam uçsuz bucaksýz kumsaldaki binlerce belki on
binlerce denizyýldýzýný gösterip, “Baþa çýkamazsýn ki” deyince
yaþlý adam eðilip bir denizyýldýzýný eline alýr ve suya býrakýr:
“Bir tanesini daha kurtardým.”
Aslýnda hepimiz birer denizyýldýzý gibiyiz.
Ekonomik durumu ne kadar iyi olursa olsun herkesin kendine
göre çözüm bekleyen sorunlarý var.
Fakat ayný zamanda ekonomik durumu ne kadar kötü olursa
olsun herkesin hiç olmazsa bir “denizyýldýzý”ný kurtarma
olanaðý da var.
Kadýköy, Türkiye'nin en büyük ilçelerinden biri. Hem zenginlikte
hem de yoksullukta baþý çekiyor.
Bir yanda kiþi baþýna 20 bin dolarý bulan ulusal gelir, beri
tarafta günde 1 dolarý bulmayan fakirlik.
Kadýköy, Türkiye'nin aynasý gibi.
Peki günde 1 dolar geliri olan yoksul bir yurttaþ bir
“denizyýldýzý” kurtarabilir mi?
Evet kurtarabilir...
Çünkü her þey paraya baðlý deðil. Ýnsanýn, hasta yataðýndaki
komþusuna vereceði moral bile, kumsaldaki o yaþlý adamýn
yaptýðýna eþdeðerdir.
Kadýköy'de 10 yýldýr yoðun bir sosyal dayanýþma örneði
sergileniyor. Bir yanda Kadýköy Belediyesi Aile Danýþma
Merkezlerinde öte yanda Kadýköy Belediyesi Saðlýk ve Sosyal
Yardým Vakfý'nda toplanan ve mahalle ölçeðinde örgütlenen
Kadýköylü gönüllüler gecelerini gündüzlerine katarak çalýþýyor.
Bu çalýþmalarý parayla ölçmek mümkün deðil.
Kadýköylü gönüllüler, kimilerinin üstüne para verseniz
yapmayacaðý iþleri ortaya gönüllerini koyarak yapýyor.
Bu duygu bambaþka bir duygu.
Ýçinde insan sevgisi olan, insana saygý olan, mutluluk yüklü bir
duygu. Parayla pulla ölçülemeyen bir duygu.
Bir virüs ama yararlý bir bakteri gibi insanýn yüreðini sardýðý
ÞUBAT 2004
zaman bir daha çýkmayan en güzel duygu.
Kadýköy Belediyesi'nin bugüne kadar gönüllüler için yaptýðý
sadece onlara altýnda buluþabilecekleri bir çatý oluþturmak
oldu. Gerisini, gönüllüler yaptý.
Yetiþkin bir erkeðe okuma yazma öðretebilmek...
Yýllardýr evli olduðunu sanan üç çocuklu bir anneyi kocasýyla
birlikte nikah masasýna oturtabilmek...
Çocuklara nüfus kaðýdý verebilmek...
Bir kadýnýn el emeðini üretime dönüþtürebilmek...
Kimsesiz bir çocukla sinemaya gitmek...
Bir genç kýza yeni bir ayakkabý, bir delikanlýya yeni bir gömlek
armaðan edebilmek...
Bir bebeði doktora muayene ettirebilmek...
Bir hastaya ilacýný verebilmek...
Yalnýz bir yaþlýnýn hatýrýný sorabilmek...
Atatürk'ün bir sözü var:
“Baþkasýna olan bir iyilik bize de iyiliktir; baþkasýna olan
kötülük bize de kötülüktür. Bu sebeple iyiliði sevmek ve
kötülükten kaçýnmak lazýmdýr.”
Gönüllülerin yaptýðý da bu: Ýnsaný sevmek.
Fransýz düþünür Montaigne, “Ruhun büyüklüðü büyük
yerlerde deðil, gösteriþsiz yerlerde çýkar ortaya” diyor.
Size, canýnýzýn sýkkýn olduðu bir gün elinize bir demet çiçek
alýp bir huzurevine uðramanýzý ve yöneticilerle konuþup uzun
zamandýr ziyaretçisi olmayan yaþlý birine o çiçeði vermenizi
öneririm.
Bildiðiniz gibi þu sýralar AB Komisyonu'nun mali yönden
desteklediði ve elinizdeki bu dergiyle sesini duyurduðu
yepyeni bir sosyal proje sürdürüyoruz. Üç sivil toplum
örgütünün ortaklýðý ve 20'ye yakýn sivil toplum örgütünün
katýlýmýyla Ýnsanca Yaþam Projesi'nde demokrasiyi geliþtirmeyi
ve insan haklarýný pekiþtirmeyi hedefliyoruz. Projenin
yönetiminde profesyonel bir çalýþma düzeni içinde görev alan
birkaç kiþilik dar bir kadronun dýþýnda yine herkes gönüllü.
Hatta proje kapsamýnda demokrasi ve insan haklarý
konusundaki konferanslara katýlan deðerli uzmanlar da bilgi ve
birikimlerini ayný gönüllülük ilkesi içinde bizlerle paylaþýyorlar.
Bizim ise, yoðun mesaileri içinde bu çalýþmaya gönüllü olarak
katýlan uzman dostlara verebileceðimiz bir tek þey var:
Projenin sonunda demokrasi ve insan haklarý konusunda bir
kiþiyi daha aydýnlatabilmiþ olmak; bir denizyýldýzýný daha
kazanabilmek
5
SÝVÝL TOPLUM KURULUÞLARI
Kadýn Emeðini Deðerlendirme Vakfý, kurduðu 14 merkezde yoksul kadýnlara hizmet veriyor
KENDÝ GÜCÜNÜ KULLANAN KADINLAR
Perihan ULUÐ
KEDV Eðitim Uzmaný
KADIN Emeðini Deðerlendirme Vakfý
(KEDV), Ýstanbul'un dar gelirli
bölgelerdeki kadýnlarýn ekonomik ve
sosyal olarak güçlenme süreçlerine
destek vermek amacýyla 1986 yýlýnda
kuruldu. Vakfýn kuruluþ aþamasýnda,
yoksul kadýnlarýn kendi güçlerinin
harekete geçirilmesi halinde birçok
sorunun çözülebileceði gerçeðinden yola
çýkýldý. Böylece KEDV, yoksulluða iliþkin
stratejilerin geliþtirilmesi için kadýnlarýn
kendi çabalarýný desteklemeyi ve destek
amacýyla yerel düzeyde ortaklýklar
geliþtirilmesine önem verilmesini temel
ilke olarak benimsedi.
YILDA BÝN KÝÞÝYE EÐÝTÝM
KEDV, bugüne kadar sayýsý 14'e ulaþan
“Kadýn ve Çocuk Merkezi” kurdu. Bu
merkezlerde her yýl yaklaþýk bin çocuk
ve kadýna eðitim ve diðer kapasite
geliþtirme olanaklarý sunuluyor. KEDV'in
çalýþmalarý daha çok Ýstanbul'da nüfusun
yarýsýndan fazlasýnýn yaþadýðý ve hala
göç alan, kentsel hizmetlerin yetersiz,
eðitim ve iþ olanaklarýnýn kýsýtlý olduðu
dar gelirli bölgelerde yoðun bir tempoda
sürüyor. Vakýf, Ýstanbul dýþýnda ise 17
Aðustos 1999 Gölcük ve 12 Kasým 1999
Düzce depremlerinden etkilenen
bölgelerle Doðu ve Güneydoðu Anadolu
Bölgesi'nde yine kadýnlara yönelik
çalýþmalar yürütüyor.
KADINLARIN DURUMU
KEDV'e göre ülkemizin toplumsal
gerçeklerinden biri olarak özellikle
yoksul kadýnlar, sosyal, ekonomik ve
politik süreçlerin dýþýnda kalýyor.
Ekonomik kaynaklara ulaþamýyor, iþ
gücü piyasasýna katýlamýyor. Eðitim,
saðlýk ve kültürel hizmetlerden hem
kendileri hem çocuklarý için
yararlanamýyor. Yoksul kadýnlar
yaþadýklarý kentteki sosyal hizmetlere
ancak çok sýnýrlý olarak eriþebiliyor. Dar
gelirli bölgelerdeki kadýnlar bir yandan
da kentsel hizmetlere katýlýmlarýný
kolaylaþtýrýcý, ihtiyaçlarýna göre
tasarlanmýþ hizmetlerden yoksun
bulunuyor. Kadýnlar kamusal alanda
daha az görünüyor ve karar verme
6
Yýlda yaklaþýk bin kadýnla
çocuða eðitim ve kapasite
geliþtirme olanaðý sunan proje
ortaðý KEDV, dar gelirli
bölgelerdeki kadýnlarýn kendi
sorunlarýný kendilerinin
çözebilmesi için onlara
güçlerini kullanmayý öðretiyor
KEDV'ÝN DESTEÐÝ
Demokrasi ve Ýnsan Haklarý Ýçin
Toplumsal Ýþbirliði Projesi'nin
ortaklarýndan olan Kadýn Emeðini
Deðerlendirme Vakfý, projede
tanýmlanan ve hedef kitlelerden biri
olan yoksul ve eðitimsiz annelerin,
kadýnlar ve çocuklar baðlamýnda
insan haklarý konusunda alacaklarý
eðitimlere ve bu konuda diðer kiþi,
kurum ve kuruluþlarýn giriþimlerinin
kolaylaþtýrýlmasýna destek vermeyi
hedefliyor.
www.kedv.org.tr
süreçlerine katýlamýyor. Bir yandan da
yoksul kadýnlar baþta kendilerine yönelik
her türlü þiddet olmak üzere yoksulluk,
eðitimsizlik gibi konularda kendi
çözümlerini geliþtirip gündeme
taþýyamýyor. Kýsacasý, dar gelirli
bölgelerdeki kadýnlar “insan haklarý”
kavramý içinde tanýmlanan çeþitli
olanaklardan yararlanamýyor.
MAÐDURLUKTAN LÝDERLÝÐE
Vakýf yöneticileri, kadýnlarýn “insanca
yaþam” için önlerine çýkan engellerin
aþýlmasýnda çok önemli roller
oynayabileceðini düþünüyor. Dünyanýn
baþka yerlerinde olduðu gibi ülkemizde de
kadýnlarýn ve özellikle yoksul kadýnlarýn,
çoðulcu toplum, katýlýmcý yurttaþlýk ve
demokrasinin geliþmesinde görünmeyen
ama çok önemli bir rol oynadýðýna;
kadýnlarýn “maðdur” kimliklerinden
çýkarýlarak sorunlarýnýn çözümünde
“lider”lik yapabileceðine inanýyor.
ÇOCUKLARIN SORUNLARI
Çocuk haklarý, insan haklarýnýn önemli bir
alanýný oluþturuyor ve dünyanýn her
yerinde olduðu gibi ülkemizde de makro
ekonomik politikalar, eðitimsizlik, fakirlik,
savaþ, þiddet, afet gibi sorunlar en çok
çocuklarý etkiliyor. Bu nedenle çocuðu bir
“birey” olarak görmek, ihtiyaçlarýný
anlamak ve bu ihtiyaçlara yönelik temel
hizmetlerde toplumun ve ailenin
sorumluluklarýný kavramanýn önemi daha
da artýyor. Diðer yandan çocuklarýn
eðitimi, toplumun demokratikleþmesi ve
insan haklarýnýn hayata geçirilme
pratiðinin geliþtirilmesi açýsýndan da büyük
önem taþýyor. Ayrýca kadýnlarýn kamusal
hayata çýkýþlarýnýn, sorunlarýn çözümünde
kalýcý ortaklýklar geliþtirmesinin de temel
bir adýmýný oluþturuyor.
TOPLUMSAL SORUMLULUK
Kadýnlarýn ve çocuklarýn sorunlarý
kaçýnýlmaz olarak toplumdaki hemen
hemen tüm sosyal sistemleri etkiliyor. Bu
nedenle KEDV sorunlarýn çözümünde
merkezi ve yerel yönetimlerle özel sektör
ve toplumdaki diðer aktörlerin iþbirliðine
inanýyor. Bu bakýmdan KEDV'e göre
“Ýnsanca Yaþam Projesi” belediye ve
sivil toplum kuruluþlarýný bir araya
getirerek, “yoksul kadýnlarýn ve
çocuklarýn” haklarý konusunda, hedef
kitle ile bir arada çalýþabilme ve ortak
eylem planý geliþtirmeleri açýsýndan
önemli bir þans sunuyor. Vakýf, projenin
kadýn gruplarýnýn ekonomik, yoksullukla
mücadele, çocuk bakýmý ve eðitimi gibi
ihtiyaçlarýna ve önceliklerine uygun bir
biçimde eyleme geçmek üzere çeþitli
çalýþma gruplarý oluþturabilme
konusunda önemli bir adým olacaðýný
düþünüyor; projenin sonunda
kazanýlacak deneyimin Türkiye için
önemli bir örnek oluþturacaðýný
belirtiyor.
ÞUBAT 2004
HABER
Ýnsan Halleri
Trafik kazalarýnda yaralananlara
BIRAKIN
ÝNSANLAR
SEVÝÞSÝN!
HASTANE
GÝDERÝ
FONDAN
ÖDENÝYOR
Iþýl ÖZGENTÜRK
Y
KARAYOLLARI
Trafik Sigortasý
Yasasý gereði
sigortasý bulunmayan
ya da plakasý belirlenemeyen
taþýtlarýn neden olduðu kazalarda
yaralananlarýn ve ölenlerin hastane
giderlerini karþýlamak üzere 1991
yýlýnda kurulan ve daha sonra
Türkiye Reasürans Þirketleri Birliði'ne
aktarýlan fondan yurttaþlarýn yeteri
kadar bilgisi olmadýðý ortaya çýktý.
Sabah gazetesinin haberine göre
Garanti Sigorta Hesabý adýyla anýlan
fonda bugüne dek yaklaþýk 110
trilyon lira biriktiði ancak þimdiye
kadar bu fondan sadece üç kiþinin
yararlandýðý bildirildi. Türkiye'nin
herhangi bir yerinde zorunlu trafik
sigortasý bulunmayan ya da plakasý
belirlenemeyen taþýtlarýn neden
olduðu kazada yaralanan yurttaþlara,
hastane giderlerini almak için merkezi
Ýstanbul'da bulunan birliðin 0.212.
324 19 50 numaralý telefonundan ya
da internetteki “www.tsrb.org”
adresinden gerekli bilgiyi veriliyor.
Baþvuru için gerekli belgeler arasýnda
hastane faturasý, ikametgah senedi,
nüfus cüzdaný örneði, trafik kaza zaptý
ve imza beyaný bulunuyor. Belgeler
deðerlendirmeye alýndýktan sonra
ödenecek para, yurttaþýn banka
hesabýna yatýrýlýyor.
ÞUBAT 2004
ýllar önce balkondayým, karþýmda
göz alabildiðine uzanan aðaçlý bir
park var. Dalýp gitmiþim. Hava
öylesine güzel ki, çocuðunu kapan,
arkadaþýný kapan parka akýn etmiþ. En
çok da gençler, çamlarýn altýnda
muhabbet kuþlarý gibi cilveleþip
duruyorlar. Her þey çok güzel, her þey
insaný coþturuyor. Böyle bir havada surat
asýlmaz, böyle bir havada hiç kimseye
küsülmez, kimselerin kalbi kýrýlmaz.
Ama o da ne? Ýki polis arabasý alarm
düdüklerini çala çala parkýn yanýndaki
yola giriyor. Meraklanýyorum. Az sonra
bir kaç polis hýzla parka dalýp, çamlarýn
altýnda oturan gençleri iteleyerek
parktan dýþarý çýkmaya
zorluyorlar.Gençler þaþýrmýþ durumda,
suçlarý ne, çamlarýn altýnda baþ baþa
oturup gülüþmekten ve konuþmaktan
baþka hiçbir þey yapmadýlar ki.
Balkonda durmuþ olayý anlamaya
çalýþýyorum. Kýzlar utanç içinde yüzlerini
saklamaya çalýþýyorlar, erkekler ne
yapacaklarýný bilemiyorlar. Onlar önde,
polis arkada parktan çýkýyorlar. Daha
fazla dayanamayýp fýrlýyorum. Az sonra
onlarýn yanýndayým. Polislere nazikçe
soruyorum, “ Ne var, ne oldu, onlarý
nereye götüreceksiniz” diye. Polislerden
biri, “Meraklanmayýp hanýmefendi,”
diyor, “karakolda ifadelerini alýp
býrakacaðýz, haklarýnda þikayet var.”
“Allah Allah ne yaptýlar ki, þikayet
olsun?”
Polis memuru biraz caný sýkkýn, “Biz
emir kuluyuz,” diyor, “þikayet parka
bakan apartmanlardýn birinden yapýlmýþ.
Bunlar uygunsuz davranýþlarda
bulunmuþlar.”
Birden þiddetle itiraz ediyorum: “Hayýr,
ben de gördüm, uygunsuz hiçbir
davranýþlarý yoktu, sadece birbirlerine
sevgiyle sarýlýyorlardý. Kim neden
þikayetçi olabilir?”
Polis memuru, “Herkes sizin gibi deðil,”
diyor, “bazýlarý onlarý uygunsuz bulabilir,
biz de görevimizi yapmalýyýz.”
Evet, gözümün önünde kýzým yaþýnda
genç kýzlar, erkekler bir hiç nedeniyle
karakola götürülüyordu ve ben hiçbir
þey yapamýyordum. Yapabildiðim tek
þey onlarý izlemek oldu. Onlarla birlikte
karakola gittim.
O karakol gününü hiçbir zaman
unutmayacaðýmý düþünüyordum. Kýzlar
korkudan titriyorlardý, erkek çocuklar
biraz daha cesurdu ve hepsinin kaygýsý
aileleriydi. Onlarýn karakolda olduðunu
duyan ailelerine ne söyleyecek,
kendilerini nasýl savunacaklardý?
Tabii onlarý orada savunmak bana
düþtü. Bir baþka mahalle sakini olarak,
kendi evimin de parka baktýðýný
söyledim ve þikayet edilecek hiçbir
durum görmediðimi beyan ettim.
Bereket, karakolda çok babacan,
gençlerin dilinden anlayan bir komiser
vardý ve zabýt filan tutulmadan gençler
serbest býrakýldý.
Evet, serbest býrakýldýlar ama o
gencecik insanlar, yaþam boyunca bu
kötü olayý anýmsayacaklar. Bazýlarý bu
olayý daha zor atlatacak, özellikle de
kýzlar... Ormanlardan, deniz kýyýlarýndan
uzak durmaya çalýþacaklar. Sevginin bu
toplum tarafýndan hep bir þikayet
konusu olduðunu düþünecekler.
Peki kimdi bu gencecik insanlarý þikayet
eden? Böylesine güzel bir günde,
gencecik insanlarýn birbirlerine sevgiyle
sarýlmalarýndan neden böylesine,
þikayet edecek kadar rahatsýz
olmuþlardý? O gün çok düþündüm,
bizim için sevgi ne diye? Neden
gençlerin sevgilerine, coþkularýna karþý
bu kadar önyargýlýyýz? Bu onlara güven
duymamamýzdan mý ileri geliyor yoksa
aþýrý baskýcý aile yapýmýzdan mý?
!4 Þubat Sevgililer Günü'nde, harýl harýl
hediye peþinde koþarken, biraz da bu
konuda düþünsek derim. Sevgililer
Günü'nden söz açýlmýþken Türk Ceza
Kanunu'nda töre cinayetlerine indirim
yapýlmamasý kabul ediliyor. Yani bundan
böyle, hiç kimse kýz kardeþini ya da
kýzýný “benden habersiz sinemaya gitti”
diye ya da “sevdiði bir erkekle çay içti”
diye öldürüp, “bizim töremiz budur”
sözünün ardýna sýðýnamayacak.
Sevgililer Günü için en güzel armaðan
bu olsa gerek
7
SÖYL
Canan ÖNER
1995 yýlýnda Moda'da küçük bir grup, en
demokratik haklarýný kullanarak
yaþadýklarý sokaðýn bir sorununu
gündeme getiriyor ve çözüm yolunu da
öneriyordu. Bu küçük ve önemsiz gibi
görünen sokak hareketi, bir anda
Kadýköy'ü sardý. Bir çok mahallede
gönüllü olarak ortaya çýkan insanlar
yaþadýklarý semt için bir þeyler yapmaya
baþladý. Gönüllülerin aradýklarý çatý ayný
yýlýn sonunda kuruldu; Kadýköy
Belediyesi Saðlýk ve Sosyal Yardým Vakfý
böyle doðdu.
Kýsa adýyla KASDAV, Kadýköy'de laik,
demokratik, çaðdaþ bir yaþamý kalýcý
kýlmak ve din, dil, ýrk, siyasal görüþ ayrýmý
yapmadan, zamanýný ve emeðinin büyük
bir bölümünü sosyal ve kültürel
çalýþmalara adayacak gönüllüleri bir
araya getirdi. Öðretmenler, öðretim
üyeleri, doktorlar, mühendisler, iþadamlarý
ve en önemlisi meslek sahibi kadýnlar
mesai saatlerinin dýþýnda kalan
zamanlarýný gönüllülük esasýna dayalý
olarak deðerlendirmek üzere kollarý
sývadý. Bugün gelinen noktada gönüllüler
Acýbadem, Ataþehir, Bostancý,
Caddebostan, Erenköy, Fenerbahçe,
Feneryolu, Ýçerenköy, Kadýköy, Koþuyolu,
Kozyataðý Kriton Curi, Merdivenköy,
Moda, Sahrayýcedid ve Suadiye'de
örgütlü durumdalar.
Gönüllülerin yazýn açýk havada kýþýn
salonda düzenlediði spor etkinliklerinden
tüm Kadýköylüler yararlanýyor. Kurduklarý
tiyatrosu sanata destek veriyor. Ýstanbul
Liselerarasý Müzik Yarýþmasý'nýn ve
Kadýköy Liselerarasý Kompozisyon
Yarýþmasý'nýn altýnda gönüllülerin imzasý
bulunuyor. Kadýköy Belediyesi'ne baðlý
kültür merkezlerinde düzenledikleri
seminer, panel ve kurslar almýþ baþýný
gidiyor. KASDAV Gönüllüleri özetle
Kadýköy'e gönül veriyor.
Þu sýralarda da Kadýköy Belediyesi'nin
liderliðinde ve üç sivil toplum
kuruluþunun ortaklýðýnda baþlatýlan
“Ýnsanca Yaþam Projesi”nin içinde yer
alýyor...
Þimdi söz gönüllülerde...
KASDAV eðitim gönüllüsü olan
Mukadder Acet, “Gönüllülük, topluma
hizmet adýna hedeflediðimiz projeleri en
ideal þekilde çevremizin yararýna
uygulamaktýr. Yardýmlaþma, hoþgörü,
güven, sevgi ve dostluk bütün projelerin
çözüm anahtarýdýr” diyor.
GÜVEN, SEVGÝ, DOSTLUK
Moda Gönüllüleri Baþkaný Yüksel
Çakmak, Modalýlar arasýnda arkadaþlýk,
dostluk ve dayanýþmanýn güçlenmesine
dönük sosyal, kültürel ve çevresel
çalýþmalar yaptýklarýný söylerken, hem
Moda Gönüllüleri Danýþmaný hem de
BÝR YAÞAM BÝÇÝMÝ
Sahrayýcedid Gönüllüleri Baþkaný
Asuman Ermurat, gönüllüðü bir yaþam
biçimi olarak niteliyor ve yapýlan
çalýþmalar için “geleceðin ümidi” tanýmýný
yapýyor. Sahrayýcedid gönüllülerinden
Baki Ekþioðlu ise hem tiyatro kolu
8
KASDAV'LA KADIKÖY'E GÖNÜ
Her þey 1995 yýlýnda Moda'da küçük ve önemsiz g
hareketiyle baþladý. Ardýndan Kadýköy'ün öteki sem
Belediyesi Saðlýk ve Sosyal Yardým Vakfý'nýn çatýsý altýn
birçok sosyal ve kültürel etkiliðe imzala
baþkaný hem de 17 yaþýnda bir lise
öðrencisi ve gençlerin temsilcisi olarak
Ýnsanca Yaþam Projesi için þöyle diyor:
Devlet bireyin hak ve özgürlüklerini
öðrenip ayaklarý üzerinde durmasýný
saðlayamaz ya da saðlamazsa o zaman
sivil toplum kuruluþlarýnýn devreye girmesi
gerekir. Ýnsanca Yaþam Projesi, iþte bu
nedenle büyük önem taþýyor.
Bu projenin laik, demokratik ve daha
insanca bir yaþam için katýlýmcý
demokrasinin güçlenmesini saðlayacaðýný
umuyorum.”
GÖNÜLLÜNÜN GÖNÜLLÜSÜ
Caddebostan Gönüllüleri Baþkaný Nesibe
ÞUBAT 2004
LEÞÝ
Baþarslan ve gönüllü arkadaþlarý Birnur
Çetiner, Ayþe Akgülten, Aygül Öner,
Tözün Aktýn, Nurten Erol, Muzaffer
Ýncikýyak, Ümran Aslanbaþ, Ayla Aydýn
Doyum, Tülin Ulcay, Defne Gören Araz
hep birlikte “Evet” diyor.
YAÞAMI DEÐERLÝ KILMAK
Fenerbahçe Gönüllüleri Baþkaný Yýldýz
Osmanoðlu ve Baþkan Yardýmcý Filiz
Demirel yaþamý daha deðerli kýlmak için
gönüllü çalýþmayý seçtiklerini belirtirken
yine Fenerbahçe gönüllülerinden Saba
Yakut, yaþamýn her alanýnda gönülden
yapýlan her iþin mükemmel olacaðýna
inandýðý için gönüllü olarak çalýþtýðýný
söylüyor. Fenerbahçe Mahallesi'nden bir
baþka gönüllü Ülkü Baturalp ise “Ýçimdeki
sevgi potansiyelini insanlarla paylaþmak
ve yine çok sevdiðim Kadýköy'e,
Fenerbahçe'ye bir faydamýn dokunmasý
umuduyla gönüllü oldu. Yaptýðýmýz
çalýþmalar ben çok mutlu ediyor” diyor.
ÜL VERENLER
gibi görünen bir sokak
mtlerini sardý. Kadýköy
nda örgütlenen gönüllüler
arýný atýyor
Müsevitoðlu, bir iþin gönüllüsü olmanýn o
iþi en iyi yapmak anlamýna geldiðini
belirterek þunlarý söylüyor:
“Ýnsanýn ailesine, ülkesine, geleceðine
bugünden daha güzel bir yaþam saðlamak
amacý ile gönüllü çalýþmalar yapmasý,
hizmet üretmesi, en büyük mutluluk
kaynaðý. Gönüllü çalýþtýðýmdan bu yana
yaþam benim için daha bir anlam
kazandý.”
Kadýköy Sivil Toplum Kuruluþlarý
Sekreteryasý'ný da kuran Nesibe
Müsevitoðlu “Ben gönüllünün
gönüllüsüyüm” derken, Caddebostan
Gönüllüleri Genel Koordinatörü Neþegül
ÞUBAT 2004
GÖNÜLLÜLÜK BÝR
ALIÞKANLIKTIR
Erenköy Gönüllüleri Baþkaný Yasemin
Baþöz, gönüllü çalýþmayý boþa zaman
geçirme yerine zamaný deðerlendirmek
olarak nitelerken “Bir þey yapmak, hiçbir
þey yapmaktan iyidir” diyor ve
Kadýköy Belediye Baþkaný Selami
Öztürk'ün bir sözünü anýmsatýyor:
“Gönüllülük öyle bir alýþkanlýktýr ki tadýný
aldýktan sonra býrakamazsýnýz.”
GÖNÜLLER ORTAYA KONUNCA
Eðitim Mahallesi'ndeki binada faaliyet
gösteren Kadýköy Gönüllüleri'nin
Baþkanlýðýný Tülay Çelebioðlu yapýyor ve
gönüllü arkadaþlarýyla birlikte her
etkinliðe gönüllerini koyuyor.
Merdivenköy Gönüllüleri Baþkaný Tülin
Akyol, Ýçerenköy Gönüllüleri Baþkaný
Aynur Özemre, Acýbadem Gönüllüleri
Baþkaný Bilge Ece çalýþmalarýný daha
geniþ kitlelere ulaþtýrabilmek için çaba
harcýyor. Feneryolu Gönüllüleri Baþkaný
Gülsün Iþýk, Suadiye Gönüllüleri Baþkaný
Münire Özaslan, Kozyataðý Kriton Curi
Gönüllüleri Baþkaný Bahattin Baþ
çevrelerindeki gönüllü arkadaþlarýyla
birlikte ilk günün heyecanýyla çalýþýyor.
Ataþehir Gönüllüleri Baþkaný Erol Gürler,
Bostancý Gönüllüleri Baþkaný Gülser Üvez
ile Ýkinci Baþkaný Nurhan Kutman ve
Koþuyolu Gönüllüleri Baþkaný Hakul
Okumuþ ile Ýkinci Baþkaný Mualla
Bayraktar insanlarý mutlu etmenin keyfi
ile yeni projelere hazýrlanýyor.
ÝLKELER
Atatürk ilke ve ideallerini yaþatmak.
Kadýköylülere yönelik çalýþmalar
yapmak. Kadýköylüler arasýnda birlik
ve dayanýþmayý arttýrmak. Çevre
bilincini geliþtirmek.
KURSLAR
Yetiþkinlere okuma-yazma. Tahta,
kumaþ, cam, seramik boyama ve
süsleme. Ev tekstili. Ýngilizce.
Almanca. Türk sanat müziði. Halkla
iliþkiler. Yönetici asistanlýðý. Estetik ve
saðlýklý beslenme. Ýlk yardým. Temel
fotoðrafçýlýk. Beden dili. Yoga. Latin
danslarý. Kiþisel geliþim. Felsefe Temel
grafik tasarýmý. Tezhip. Desen
tasarýmý. Resim. Karikatür. Çocuk
tiyatrosu. Çocuk korusu. Gençlik
tiyatrosu. Muhasebe.
SEMÝNERLER
Kaðýdýn geri kazanýlmasý. Çöp bilgisi.
Deterjanlarýn çevre kirliliði. Su kirliliði
ve çocuk. Ana, baba ve çocuklara
psikolojik yardým. Kadýköylülük
bilinci. Depreme hazýr mýsýnýz?
ZÝYARETLER
Her ayýn ilk Pazartesi huzurevindeki
yaþlýlar. Çocuk Esirgeme yuvasýndaki
çocuklarla sinema, tiyatro, tekne
gezisi. Hastanedeki lösemili çocuklara
moral desteði. Kýz yetiþtirme
yurdundaki genç kýzlarýn özellikle
çeyiz ihtiyaçlarýný karþýlamak.
ETKÝNLÝKLER
Katý atýklarýn geri kazanýlmasý projesi
ile 15 okulda öðrencilerle ile sohbet.
500 çocuða psikolojik danýþmanlýk.
Okullarda tiyatro gösterisi. 150 organ
baðýþý. Sokak çocuklarý ile etkinlikler.
Yöresel yemek þenlikleri. Halk
oyunlarý yarýþmasý. Ses, beste ve
güfte yarýþmasý.
9
ÖYKÜ
Türk edebiyatýnýn seçkin imzasý
FEYZA HEPÇÝLÝNGÝRLER
Ýnsanca okurlarý için yazdý
BU O
“Ne zordur, kýpýr kýpýr
yeþermeye baþlamýþ bir
sevdayý çýktýðý gönlün
topraðýna gömmek.
Bak, aradan onca sene geçti,
ne eskidi ne unutuldu;
dipdiri duruyor gömmeye
çalýþtýðý yerde.”
BU o. Selim. Ayný ürkek bakýþ, ayný
tedirgin duruþ. Birilerini arýyor besbelli,
herkesi dolandý geçti gözleri. Bir
zamanlar ona yazdýðý bir þiirin dizeleri
ayný anda ýþýldayýverdi beyninde:
“Düþeceðinden
Ürker mi serçe
Sallanýrsa üzerine konduðu dal”
Tümü ezberindeydi eskiden, kala kala
bu kadarcýðý kalmýþ demek. Ürkek bir
serçeye mi benzetirmiþ onu o zaman?
Herhalde. Ne ürkekliði kaldý ne
serçeliði þimdi. Gelip oturduðundan
beri gençleri dikizliyor. Ne konuþurlar
aralarýnda, nasýl yürürler, nasýl gülerler;
hep onlara bakýyor. Onu ise
pastanenin kapýsýndan girerken
gördüðü anda, yüreði aðzýna geldi. Ne
çok olmuþ böyle çýrpýnmayalý bu yürek
ve yine de nasýl unutmamýþ iki avuç
arasýna kýstýrýlmýþ kuþlar gibi
çýrpýnmayý.
BACAKLARINI KIRARIM SENÝN!
“Bir daha o çocukla yan yana
görürsem seni, bacaklarýný kýrarým”
demiþti babasý.
Daha neler neler demiþti.
Öldürürmüþ de, parça parça edermiþ,
leþini köpeklere atarmýþ.
Onun da ödü patladý. Selim'i her
gördüðü yerde baþýný çevirdi,
görmezden geldi. Sonra da yollar
ayrýlmadý yalnýz, þehirler ayrýldý,
yaþamlar ayrýldý. Kýrk yýl olmuþtur
görmeyeli Selim'i. Oysa, nasýl
öldürürmüþ kendi kýzýný insan? Hem
niçin öldürecek? Okul çýkýþý, deniz
10
kýyýsýnda, okuldan arkadaþý bir erkek
öðrenciyle yan yana yürürken
görülmüþ diye mi?
Ne zordur, kýpýr kýpýr yeþermeye
baþlamýþ bir sevdayý çýktýðý gönlün
topraðýna gömmek. Bak, aradan onca
sene geçti, ne eskidi ne unutuldu;
dipdiri duruyor gömmeye çalýþtýðý
yerde.
NE ÝÞÝ VAR PASTANEDE?
Ýyi ki Nazlý torun buluþma yeri olarak
bu pastaneyi tarif etmiþ. Tek baþýna
pastanelere gitmeyeli de yýllar oldu.
Yýllar mý oldu? Hadi caným!
O hiç tek baþýna gitmedi ki pastaneye.
Niye gitsin!
Bugün de Nazlý kýz, “Oðulcan
gelemiyor; sýnavý varmýþ. Sen gelir
misin babaanne benimle ayakkabý
almaya” demese ne iþi var pastanede?
Çevreye baksana!
Okuldan kaçmýþ çocuklarla dolu
burasý. Nazlý'nýn yaþýtlarý bunlar iþte.
Nazlý da son dersi asýp gelecekmiþ,
öyle dedi. Sýrdaþ sayýyor onu.
Koskoca kadýn, torununun sýrdaþý.
Oðulcan meselesini de tek ben
biliyorum, “Aman bizimkiler
duymasýn” diyor.
Duymasýn da bu sorumluluk tek
baþýna kaldýrýlacak þey deðil. Babasýnýn
haberi olduðunda, “Anne, iþ mi bu
yaptýðýn” demez mi?
YAÐLI DÝREKTEN CUP DENÝZE
Okuldan çýkýnca sahilden yürürlerdi.
Ayvalýk'ta parka giderken sol koldaydý
lise; hala da oradadýr herhalde.
Ondan az önce de ortaokul vardý, eski,
taþ bir bina, iç avlulu.
Orasý da hala okul mu acaba?
Ne marina vardý sahilde o zaman, ne
büyük marketler.
Sahil bomboþtu, deniz tertemiz.
19 Mayýslarda, tören dönüþü, erkek
öðrencilerin ortaokulun önünden
denize atlayýþlarýný nasýl unutabilir?
Deniz, Ayvalýk'ýn içinde bile girilesi,
yüzülesi bir deniz.
Sonra Kabotaj bayramlarýnda
gemilerin denize uzanmýþ direkleri
yaðlanýr, çocuklar, okul arkadaþlarý
yani, yaðlý direðin ucundaki bayraðý
ÞUBAT 2004
Kýrmýzý
Þemsiyeli Kýz
almak için yarýþýrlardý.
Direðin üstünde ilerlemeyi
baþaramayan cup, denize!
BÝR BAÞKAYDI ÞAPKALAR
Öðrenciler þapka takardý o zaman.
Sevmezmiþ gibi yapar; aslýnda
bayýlýrlardý þapkaya. Kýzlarda
siperliðini gözlerinin üstüne
indirmeler mi, þapkayý iyice geriye
atýp Hollywood yýldýzlarý gibi poz
vermeler mi, ne ararsan vardý. Erkek
öðrencilerde bir ciddiyet. Askere
alýnmýþ gibi olurdun ortaokula
baþlayýnca. Ýlkokulu bitirmiþ bacak
kadar çocuklara öyle bir ciddiyet
verirdi ki þapka, onu baþlarýna
geçirmeye hak kazandýklarý anda üç
beþ yaþ büyürlerdi. Devletin polisi,
devletin askeri, devletin öðrencisi...
Devletin bir þeyi olurdun.
RÜYALARINDA EL ELEYDÝLER
Okuldan çýkýp Ayvalýk'a doðru
yürürken ne konuþurlardý; aralarýnda
“aþk” sözcüðü hiç geçmiþ midir,
anýmsamýyor. El ele bile tutuþmadýlar.
Oysa rüyalarýnda el ele tutuþmuþ,
kýrlarda koþarken görürdü
kendilerini. Nesrin'e, “Hani bizim
sýnýfta sarýþýn, kývýrcýk saçlý bir kýz
vardý” diye sormuþ onu. Görmek
istermiþ. Merak edermiþ. Olabilir
miymiþ acaba? Görüþebilirler
miymiþ? Selim hakkýnda da bilgi
verdi Nesrin. Birkaç kez evlenmiþ;
ama yürümemiþ evlilikleri. Bundan
sonra görse ne olacak, görmese ne
olacak? Fidan gibi kýzdým
býraktýðýnda, þimdi 70'ine merdiven
dayamýþ bir nine.
SELÝM DE NERDEN ÇIKTI?
Selim'in bakýþlarý bunlar; nasýl
tanýmam. Bana mý bakýyor?
Dayanmaz ki benim ihtiyar kalbim bu
heyecana. Buraya bakýyor, buraya
geliyor; yanýndaki Nazlý deðil mi?
“Babaanne” diyor Nazlý, “Gelemem
demiþti; ama bak gelmiþ. Oðulcan'la
tanýþtýrayým seni.”
“Oðulcan mý? Ben Selim diye tahmin
etmiþtim adýný.”
El ele tutuþmuþlar. Babaannenin
söylediðine gülüyorlar. “Selim mi”
diyorlar, “Selim de nerden çýktý?”
Bilmez ki!
Selim de nereden çýktý hakikaten?
ÞUBAT 2004
KOCASI
EVLENEN
KADIN
Prof. Dr. Necla PUR
S
anýrým 2000 yýlýna henüz
gelmemiþtik. Yaz baþlarýydý.
Ýçerenköy Aile Danýþma
Merkezi'ndeki gönüllü arkadaþlarým
eðitim çalýþmalarýný hýzla
sürdürüyorlardý. Baþlýca derslerden biri
Atatürk'ün “Kadýn Devrimi”ydi. Bu
nedenle Medeni Yasa'ya aðýrlýk vermek,
Cumhuriyetin kazanýmlarýný herkesin
anlayabileceði yalýnlýkta anlatmak
gerekiyordu. Eðitim programýna katýlan
kadýnlarýmýz Medeni Yasa anlatýlýrken,
doðal olarak medeni nikahýnda ne denli
önemli olduðu konusunda
bilinçleniyorlardý. Zaman zaman eþlerini
çaðýrýp onlarla da konuþuluyordu.
Özendirici olmak amacýyla Kadýköy
Evlendirme Dairesi'nde nikah törenleri
düzenliyorduk. Nikahlarýný Kadýköy
Belediye Baþkaný kýyýyordu..
Kadýnlarýmýzýn yýllardýr yüreklerinde
gizledikleri özlemleriyle beyaz gelinlikler
içerisinde kuðu gibi süzülerek nikah
masasýna oturmalarý, yanlarýnda
koþturan küçük, büyük çocuklarýna,
kucaklarýndaki ya da karýnlarýndaki
bebelerine aldýrmazcasýna gururla nikah
defterini imzalamalarý, davul zurna
eþliðinde birlikte halay çekilmesi
gerçekten özendirici oluyordu. Bu arada
bizler de mutluluktan kabýmýza
sýðamýyorduk... Tören öncesi günlerden
birinde yine hepimiz nikah hazýrlýðýna
kaptýrmýþtýk kendimizi. Bir yandan nikah
duyurularýný yapýyor, öte yandan gelin
adaylarýnýn elbiselerini gözden
geçiriyorduk. Toplanan ikinci el
gelinliklerin temizletilmesi, bedenlere
uydurulmasý, fazlaca dekolte olanlarýna
ince bir þalla biçim verilmesi, dikiþ bilen
arkadaþlarýmýn oldukça zamanlarýný
alýyordu. Gelin baþlarý, Dumlupýnar Aile
Danýþma Merkezi'nde açtýðýmýz
Kuaförlük Atölyesi'nde eðitim gören
genç kýzlarýmýzca taranýyordu. Gelin
elbisesinin altýna giyilecek uygun renkte
ve ölçüde ayakkabýyý bulmak ise ikinci el
deposunda görev yapan gönüllüleri
günlerce uðraþtýrýyordu. Damatlarýn iþi
ise çok daha kolaydý. Böylesi bir gün
hepimiz bir koþuþturma içindeyken,
zayýf, sarý benizli bir genç kýz yanýma
geldi. Daha doðrusu yanýma gelmiþ de,
ben neden sonra fark etmiþim. Yavaþça
koluma dokundu, benimle konuþmak
istediðini fýsýldadý. Ve “Ben de
nikahlanmak istiyorum da” dedi.
Bundan doðal ne olabilirdi ki? Sevinçle
baþýmý sallarken, içimden de ona uygun
bir gelin elbisesini mutlaka
bulabileceðimizin heyecanýný
yaþýyordum. O kadar ince, o kadar
zarifti ki depomuzdaki ortaokul
mezuniyet törenlerinde giyildikten bir
süre sonra bize ulaþtýrýlan beyan uzun
etekli giysilerden birinin onun narin
bedenine kolayca uyabileceðini
düþündüm. Yaþý çok küçüktü, belki de
öyle gösteriyordu. Sordum? “17'yi yeni
bitirdim” dedi. Bu yaþta evli ve üstelikte
nikahsýzdý. Çocuðun var mý dediðimde,
iki de kýzý olduðunu söylemez mi...
Zaman yitirmeden bu küçük kadýnýn
nikah iþini çözümlemeliydim. “Doðru
eve koþ, resimlerini ve nüfus kaðýdýný al,
sakýn kocaný getirmeyi unutma olur mu”
dedim. Solgun yüzü birden parça parça
renklendi, al bastý sanki. Hiç
beklemediðim öfkeli ve kýzgýn bir ses
tonuyla “O gelemez, çünkü evleniyor”
dedi. Bir þey anlamamýþtým. Ne zaman
kimle dediðimde, “Karýsýyla” diye
yanýtladý. Duraksadým. “Bu nasýl oluyor
böyle” diye sordum. “Siz kanun nikahý
yapýyorsunuz ya, benim adam benle
deðil ilkinle evleniyor” sözleriyle birlikte
aðlamaya baþladý. Bu kez yüzü
bembeyaz oldu. Daha da bir soldu.
Yaprak gibi titriyordu aðlarken. Birden
durdu, yüzüme yýlgýn ve kýrgýn bir
biçimde baktý, sonra öfkeyle haykýrdý.
Belki çok hafifçe söyledi de ben öyle
sandým, doðrusunu isterseniz hiç
hatýrlamýyorum, haykýrdý mý, fýsýldadý mý?
Yalnýzca hatýrladýðým ömrüm boyunca
hiç unutmayacaðým þu sözler oldu.
“Düðünler yapýyorsunuz, gelinlikler
giydiriyorsunuz biz kumalarý hiç
düþünmüyorsunuz” dedi ve koþarak
çýktý gitti. Dona kaldým oracýkta. Küçük
kadýn haklýydý. Kumalar hiç aklýmýza
gelmemiþti. Ama iki kadýndan hiç
olmazsa birini kurtarabilmiþtik. Baþka da
ne yapabilirdik ki
11
HABER
Eski parlamenterlerden Uluç Gürkan, sivil toplum örgütlerinin demokrasideki yerini anlattý
KATILIMCI DEMOKRASÝNÝN ANAHTARI
“Ýnsanlýðýn geldiði son nokta bireyin özgürlüðüdür. Özgür
AYDINLANMA
bireylerin kurduðu sivil toplum örgütlenmesi çaðdaþ
DEVRÝMÝ
demokrasinin olmazsa olmaz koþuludur. Sivil sözcüðü askeri
olmayan demek deðildir. Sivil toplum örgütlenmeleri sýradan "Ortak kültür ve
dini paylaþtýðýmýz
yurttaþlarýn uygar, laik ve ulusal birlikteliði anlamýna gelir.”
komþularýmýz
TÜRKÝYE Büyük Millet Meclisi'nin eski
baþkan vekili ve eski Ankara milletvekili
Uluç Gürkan, Ýnsanca Yaþam Projesi'nin
eðitim çalýþmalarý içinde
Caddebostan'daki Büyük Kulüp'te “Sivil
Toplum Kuruluþlarý ve Demokrasi” konulu
konferans verdi. Parlamenterliði sýrasýnda
Avrupa Konseyi, Avrupa Güvenlik ve
Ýþbirliði Teþkilatý, Batý Avrupa Birliði,
Avrupa Parlamentosu gibi kurumlarda
Türkiye'yi temsil ettiðini anýmsatan
Gürkan, sözlerine “Avrupa Birliði fonlarý
doðru eller tarafýndan kullanýlmadýðýnda
etnik kimlik ve dini cemaat olarak geri
dönüyor, doðru ellerde olduðu zaman
Atatürk'ün bize önerdiði çaðdaþ uygarlýða
ulaþmaya yarýyor” dedi ve Ýnsanca Yaþam
Projesi'nin çaðdaþlýk yolunda önemli bir
çalýþma olduðunu söyledi.
BÝREYÝN ÖZGÜRLÜÐÜ
Yüz binlerce yýl süren insanýn insan olma
sürecinde bugün için ulaþýlan son
noktanýn “özgür birey” olduðunu belirten
Uluç Gürkan, Türkiye'de kadýn ve erkeðin
özgür birey olma sürecini 1923
Aydýnlanma Devrimi ile en kýsa yoldan
yaþadýðýna dikkati çekerek, “Türkiye'de,
sivil toplum örgütlenmesi ve özgür
bireylerin örgütlü olarak yönetimde var
olmasý çok önemlidir” dedi. Gürkan,
temsili demokraside özgür bireyin kendini
ifade etme olanaðý bulduðunu ancak
günümüzde bunun yeterli olmadýðýný ve
katýlýmcý demokrasi ile kitlelerin yönetime
girdiðini bildirdi ve þöyle dedi:
“Özgür bireyin kendini yönetir konuma
gelmesinin ve örgütlenerek yönetimi
devralmasýnýn anahtarý sivil toplum
kuruluþlarýdýr. Sivil toplum örgütlenmeleri,
çaðdaþ demokrasinin olmazsa olmaz
koþuludur.”
SÝVÝL NE DEMEK?
Uluç Gürkan, “sivil” sözcüðündeki
anlamýn Türkçe'de tam ifade
edilemediðini belirterek þunlarý söyledi:
“Sivil sözcüðü sadece askeri ya da
12
üniformalý olmayan demek deðildir.
Çaðdaþ demokrasilerde sivilin birkaç
anlamý vardýr. Sýradan yurttaþ demektir.
Sözcüðün Latince kökeni itibariyle dini
olmayan, Batý'daki örneðinden yola
çýkarsak kiliseye ait olmayan demektir.
Sivil, laiktir. Bu bakýmdan dini
cemaatlerin sivil toplumla ilgisi yoktur.
Sivil ayný zamanda uygardýr. Sivillik,
uygarlýktýr. Bizdeki “Medeni Hukuk”un
Ýngilizce karþýlýðý “Sivil Hukuk”tur. Sivil bir
yanýyla da ulusaldýr; “iç”, “dahili”dir.
Amerikan iç savaþý bir “Sivil Savaþ”týr.
Dolayýsýyla sivil toplum örgütlenmeleri
sýradan yurttaþlarýn uygar, laik ve ulusal
birlikteliði anlamýna gelir. Sivil toplum
örgütlenmesi Türkiye Cumhuriyeti'ne
karþý bayrak açmak, Türkiye'yi
aþaðýlamak, Türkiye'yi etnik kimlik ve dini
cemaat yönünde bölmek anlamýna
gelmemelidir.”
SÝVÝL TOPLUM VE MEDYA
Sivil toplum örgütlerinin toplumda öncü
görev üstlenmesi gerektiðini vurgulayan
Uluç Gürkan, Ýsviçre parlamentosunda
Türkiye aleyhine alýnan Ermeni soykýrýmý
kararýnýn Ermeni sivil toplum örgütlerinin
çalýþmalarý sonucu çýktýðýný anýmsatarak,
Gürkan, sivil örgütlenmenin önemine deðindi.
arasýnda bir tek
Türkiye'de
demokrasiden söz
edilebiliyor Bir tek
Türkiye'de
kadýnlarla erkekler
eþit yurttaþ kabul
ediliyor. Bu bir tesadüf mü? Hayýr,
tesadüf deðildir. Bu, tepeden inme
diye burun kývýrdýklarý Aydýnlanma
Devrimi'nin bir sonucudur. Sivil
toplum örgütlenmesi de Türkiye'yi
daha ileri taþýmak için olmalýdýr."
“Peki Türkiye'deki sivil toplum örgütleri
bu konuda ne yaptý. Geçen Aralýk ayýnda
Kýbrýs Rum yönetimi 14 Eylül'ü
Anadolu'daki Yunanlar için soykýrým günü
kabul etti. Türkiye'deki sivil toplum
örgütleri ne tepki gösterdi” diye sordu.
Türkiye'de medyanýn tekelleþme sürecine
girmesi nedeniyle toplumu bilgilendirme
görevini yerine getirmediðini ve kendi
ticaretini yaptýðýný savunan Uluç Gürkan,
tepki göstermek için medyanýn harekete
geçmesini beklememek gerektiðini tam
aksine medyayý temel görevine
döndürmek için sivil toplum örgütlerinin
harekete geçmesi gerektiðini bildirdi.
TABLO KARANLIK DEÐÝL
“Türkiye'de tablo çok karanlýk görünebilir
ancak o kadar da karanlýk deðil” diyen
Uluç Gürkan, sözlerini þöyle sürdürdü:
“Sivil toplum örgütlenmesi olarak
Türkiye'de 27 bin vakýf ve 68 bin dernek
var. Bu oldukça büyük bir sayý. Ancak
sorun, bu örgütleri aktif bir demokrasi
zeminine ve katýlýmcý demokrasi
anlayýþýna oturtmakta. Birden fazla örgüte
üyelikle birlikte Türkiye'deki sivil toplum
örgütlerinin 8-10 milyon üyesi bulunuyor.
Oysa bu sayý, geliþmiþ demokrasilerde
nüfusun birkaç katýna ulaþýyor. Türkiye'de
20 örgütün düzenlediði bir toplantýya 12
kiþinin katýldýðý bir gerçektir. Bu tablo
mutlaka deðiþtirilmelidir. Sivil toplum
örgütleri ile mevzileri korumak deðil
mevzileri geniþletmek gerekiyor.”
ÞUBAT 2004
EÐÝTÝM PROGRAMI
Ýnsaniyet
Önce ÇYDD, TSD ve KADER üyeleri katýldý
SEMÝNERLER BAÞLADI
Ocak'taki “Sivil Toplum Nedir” konulu ilk
semineri Þubat'ta beþ yeni seminer izliyor
DEMOKRASÝ ve Ýnsan Haklarý Ýçin Toplumsal Ýþbirliði Projesi'nde
seminer çalýþmalarýna geçildi. Ýstanbul Bilgi Üniversitesi Sivil
Toplum Kuruluþlarý Kapasite Geliþtirme Merkezi'nce hazýrlanan
seminerlere Ocak ayý içinde Çaðdaþ Yaþamý Destekleme Derneði
Kadýköy Þubesi, Türkiye Sakatlar Derneði Ýstanbul ve Kadýköy
Þubesi ile Kadýn Adaylarý Destekleme ve Eðitme Derneði Kadýköy
Þubesi üyesi gönüllüler katýldý. Ocak ayýnda Alper Akyüz “Sivil
Toplum Nedir” baþlýklý ilk semineri verdi.
ÞUBAT SEMÝNERLERÝ
Þubat ayý seminer programý þöyle: 9, 10 ve 11 Þubat'ta saat
17.00-20.00 arasý Eðitim Mahallesi Aile Danýþma Merkezi'nde
Emel Kurma'nýn vereceði “Sivil Toplum ve Strateji Oluþturma”
semineri. 14 ve15 Þubat'ta saat 10.30-17.00 arasý Kadýköy
Belediye Baþkanlýðý'nýn Ýskele Meydaný'ndaki tarihi binasýnda Ayþe
Kayalar ve Alper Akyüz'ün vereceði “Ýletiþim Becerileri” semineri.
17, 18 ve 19 Þubat'ta saat 17.00-20.00 arasý Eðitim Mahallesi Aile
Danýþma Merkezi'nde Alper Akyüz'ün vereceði “Sivil Toplum
Kuruluþlarýnda Gönüllülük” semineri. 23, 24 ve 25 Þubat'ta saat
17.00-20.00 arasý Eðitim Mahallesi Aile Danýþma Merkezi'nde Yiðit
Aksakoðlu'nun vereceði “Savunuculuk ve Politikalarý Etkileme”
semineri. 28 ve 29 Þubat'ta saat 10.30-17.00 arasý Kadýköy
Belediye Baþkanlýðý'nýn Ýskele Meydaný'ndaki tarihi binasýnda Ýdil
Eser ve Yiðit Aksakoðlu'nun vereceði “Sivil Toplum Kuruluþlarý Ýçin
Proje Teklifi Yazma Teknikleri” semineri.
SÖYLEÞÝ, DANS / KONFERANS
13 Þubat Cuma günü saat 14.00-16.00 arasý Kadýköy Halk Eðitim
Merkezi'nde Dr. Erdal Atabek “Aþk, Sevgi ve Ýnsan Haklarý”
üzerine bir konuþma yapacak; Deðirmendere Belediyesi Tango
Grubu bir dans gösterisi sunacak; tangoya ses veren SEMA, aþk
þarkýlarý söyleyecek. 20 Þubat Cuma günü saat 14.00-17.00 arasý
Kadýköy Halk Eðitim Merkezi'nde eski Devlet Bakaný Hasan
Gemici demokraside sivil toplum örgütlerinin yeri konulu bir
konferans verecek.
RADYO BARIÞ'TA BU AY
PROJE kapsamýnda yazar ve sinema yönetmeni Iþýl Özgentürk'ün
hazýrlayýp sunduðu radyo programý “Ýnsanca Yaþam Ýçin
Ýnsanca”yý FM kanalý 107.0 frekansýndan yayýn yapan Radyo
Barýþ'ta dinleyebilirsiniz. Þubat ayý radyo programý þöyle: 4 Þubat
2004 Çarþamba saat 11.00-12.00 canlý; 8 Þubat 2004 Pazar saat
23.30-00.30 tekrar; 18 Þubat 2004 Çarþamba saat 11.00-12.00
canlý; 22 Þubat 2004 Pazar saat 23.20-00.30 tekrar.
ÞUBAT 2004
Çukurova Üniversitesi'nden
yapýlan açýklamada Türkiye'de
yaklaþýk 7 milyon kiþinin Hepatit
B virüsü taþýdýðý ve bunlarýn
ancak 15 bin kadarýnýn tedavi
gördüðü bildirildi. Bebeklerde üç
doz aþý ile engellenebilecek
taþýyýcýlýkta Türkiye, AB ülkeleri
arasýnda ilk sýrada bulunuyor.
EKSi
ARTI
Yaþ sebze ve meyve üretiminde
kullanýlan tarým ilaçlarý, insan
saðlýðýný korumak amacýyla
ürünün hasadýndan belli bir süre
öncesinde kullanýlamayacak ve
böylece üründeki ilacýn dalýnda
dýþarý atýlmasý saðlanacak.
Uygulamaya bir süre sonra
baþlanmasý bekleniyor.
Deniz SOM
EN KRÝTÝK KRÝTER
A
vrupa Birliði'ne üyelik sürecinde 2004 yýlý da kritik bir
yýl olarak karþýmýza çýkýyor. Aynen önceki yýllarda
olduðu gibi “kritik”liði yine “kriter”ler oluþturuyor.
Ancak bu kez bazý küçük ipuçlarýndan anlaþýldýðý kadarýyla
her türlü kriterin yerine getirilmesi bile Türkiye'nin tam
üyeliðini saðlamaya yetmiyor. Adaylýk karnesi “yýldýzlý
pekiyi”lerle dolu olsa da Türkiye'nin tam üyeliði için Avrupa
Birliði'ne üye ülkelerdeki halkoylamasýnýn geçilmesi
gerekiyor. Bugüne dek Avrupa Birliði'ne girmek isteyen
ülkelerin halkýna referandum yapýlýrken bu kez ve ilk kez
Avrupa halkýna “Türkiye'yi üyeliðe alalým mý” sorusunun
yöneltilmesi söz konusu oluyor. Halkoylamasý deyince.
Biliyorsunuz, Türkiye'de Avrupa Birliði üyeliði için zaman
zaman yapýlan kamuoyu araþtýrmalarýnýn hemen hepsinde
halkýn büyük çoðunluðunun tercihi üyelikten yana görülüyor.
Bu oran yüzde 80'leri geçiyor. Sevindirici bir oran. Fakat ayný
zamanda da düþündürücü. Çünkü “Avrupa Birliði'ne
evet”lerin altýnda ne kadar demokrasi, ne kadar insan
haklarý, ne kadar düþünce özgürlüðü, ne kadar sosyal
güvenlik, ne kadar eðitimde fýrsat eþitliði oranýnýn bulunduðu
belli deðil. Belli olan bir gerçek varsa o da “evet”lerin altýnda
yatan beklentinin bir tek konuda odaklandýðý: Avrupa'da
serbest dolaþým! Bana sorarsanýz, halkýn ezici
çoðunluðunun Avrupa Birliði'ne girmekteki beklentisi
bavulunu toplayýp Avrupa'da karnýný doyurmaktýr. Gerisi boþ
laftýr. Kimse kimseyi kandýrmasýn! Yine bana sorarsanýz
demokrasi, insan haklarý, düþünce özgürlüðü gökten
zembille inmediði gibi Avrupa Birliði'nin istediði “kriter”lerin
kaðýt üzerinde yerine getirmesiyle de sorun çözülmüyor. Bu
konu bir bütün. Bütünü oluþturan parçalarýn en baþýnda da
eðitim geliyor. Aklý özgürleþtiren bir eðitim seferberliði ile
toplumun “toplam kalite”si yükselmedikçe hiçbir yere
varýlamýyor. Eðitimi ve eðitimde kaliteyi göz ardý ederek
elinizdeki ak ya da kara paralarla sermaye birikimini
saðlasanýz bile ancak bir arpa boyu yol alabiliyorsunuz. Bir
düþünün. Bugün bütün uyuþturucu paralarý yatýrýmlara
aktarýlsa, sanayi tesisleri için Amerika'dan en ileri teknolojik
bilgiler transfer edilse, insan haklarýnda Kopenhag kriterleri
kabul edilse, Helsinki kriterleri yerine getirilse Afganistan
demokrasiye mi kavuþacak; insan haklarýnda, düþünce
özgürlüðünde örnek ülke mi olacak? Bu sorunun yanýtý
kocaman bir hayýrdýr. O halde Türkiye ne yapmalý? Türkiye
son 50 yýlýn karþý devrim sürecini kesin bir þekilde yýkýp
Aydýnlanma Devrimi'ni yeniden baþlatmalýdýr. Cumhuriyetin
kuruluþ yýllarýndaki Aydýnlanma Devrimi'nin temel düþüncesi
Türkiye'yi uygar dünyanýn onurlu bir üyesi yapmaktýr;
“Rönesans”týr, “Reform”dur. Türkiye'nin önündeki tek “kriter”
50 yýldýr yarým býrakýlan uygarlýk koþusuna olanca gücüyle
yeniden baþlamak olmalýdýr
13
HAYATIN ÝÇÝNDEN
D Ü Þ Ü N
B A K A L I M
Her koyunu kendi bacaðýndan rahatça asmak için mi
sürüden ayrýlaný kurda yem olmakla korkuturlar?
Kitaplar arasýnda:
EVROPA'NIN ÖYKÜSÜ (3)
Zeus, Avrupa'nýn ayaklarýna kapandý
FENÝKE Kralýnýn güzel kýzý Evropa'yý gözüne kestiren
tanrýlarýn tanrýsý Zeus, genç kýzýn arkadaþlarýyla birlikte
koþup oynaðý ve çiçek topladýðý bahçenin çevresinde
dolaþmaya baþlar. Ne var ki Zeus bir boða kýlýðýna
girmiþtir... Bahçedeki kýzlar boðayý fark eder. Saçlarý
omuzlarýndan bellerine doðru inen bakire kýzlar yaný
baþlarýndaki boðadan korkmaz. Çünkü boðanýn uysal ve
sevimli bir hali vardýr. Sanki bir kedi yavrusu gibi
kucaklanýp sevilmeyi beklemektedir. Bu genç boða baþka
boðalara da benzememektedir. Derisinin altýn sarýsý rengi
göz alýcýdýr; güneþin altýnda bir ýþýk kaynaðý gibi
parlamaktadýr. Alnýnýn ortasýnda kocaman bir beyazlýk
vardýr. Mavi gözleri, sakin bir denizin çekiciliðindedir.
Boynuzlarý usta bir yontucunun elinden çýkmýþ beyaz
fildiþleri gibi alnýnýn üzerinden hilal gibi kývrýlmaktadýr...
Evropa ve kýz arkadaþlarý, gördükleri anda içlerini
kaplayan sýcak duygularla boðanýn yanýna gidip onu
sevmek isterler. Kýzlar yaklaþýrken, boða da adýmlarýný
yavaþlatýp durur. Kýzlar yanýna geldiði zaman boða,
Evropa'nýn önünde diz çöküp yere yatar ve böðürür.
Boðanýn böðürtüsü, insanýn ruhunu derinden etkileyen
en güzel müziðin namelerinden daha güzeldir. Kýzlarýn
aklý baþýndan çýkmýþtýr ki yerde yatan boða, Evropa'nýn
ayaklarýný yalamaya baþlar. Boðanýn kýrmýzý bir gülü
andýran dili, gül dalý gibi incecik parmaklarýnýn arasýna
girip çýktýkça Evropa'nýn içi bir tuhaf olmaktadýr. Evropa
da eðilip boðanýn sýrtýný okþar ve az önce ördüðü çiçek
buketini boðanýn fildiþini andýran boynuzlarýndan birine
takar. Boðanýn sýrtý Evropa'nýn gözüne bir geminin
güvertesi kadar geniþ görünür ve arkadaþlarýna “Haydi,
hep birlikte boðanýn sýrtýna binelim” der. Evropa, sýrtýna
oturduðu anda boða, öteki kýzlarýn binmesine fýrsat
býrakmadan yerinden kalkar ve denize doðru koþar.
Evpora, boða kýlýðýndaki Zeus'un sýrtýnda bir bilinmeze
doðru gitmektedir. (Devamý gelecek sayýda)
14
DOL KARABAKIR DOL
Ressam Bedri Rahmi Eyuboðlu'nun resimleri
buram buram insan kokar; þair Bedri Rahmi
Eyuboðlu þiirlerinde sevgiyi ve aþký yazar
14 ÞUBAT Sevgililer Günü nedeniyle bu ay size çok özel
bir kitap tanýtmak istiyoruz.
Kitabýn adý “Dol Karabakýr Dol”; yazarý çok ünlü bir ressam
ve þair Bedri Rahmi Eyuboðlu. Pek çoðumuz onu çok canlý,
buram buram insan kokan resimlerinden tanýyoruz. Mavi,
yeþil balýklar, tombul ve neþeli kadýnlar, coþkuyla balýk
aðlarýný çeken balýkçýlar, tarlalarda türkü söyleyen toprak
iþçileri hep onun resimlerinde yeniden varoldular. Ama Bedri
Rahmi Eyuboðlu sadece bir ressam deðil ayný zaman da çok
sevgi dolu, aþk dolu bir þair.
Ýþte onun þiirlerinden bir demet. Ýçiniz aþk ve sevgi dolsun.
KARADUT
Karadutum, çatal karam,
çingenem/ Nar tanem, nur
tanem, bir tanem/ Aðaç isem
dalýmsýn salkým saçak/ Petek isem
balýmsýn aðulum/ Günahýmsýn,
vebalisin./ Dili mercan, dizi
mercan, diþi mercan/ Yoluna bir
can koyduðum/ Gökte ararken
yerde bulduðum/ Karadutum,
çatal karam, çingenem/ Daha
nem olacaktýn bir tanem Gülen
ayvam, aðlayan narýmsýn/
Kadýným, kýsraðým, karýmsýn.
GÜZEL VE FAYDALI
Ben arýya arý demem/ Arýnýn balý
olmalý/ Ben güzele güzel demem/
Güzel faydalý olmalý/ Güzel dediðin iþe yaramalý/ Kadýn mý?
Hamur yoðurmalý/ Çocuk doðurmalý/ Aðaç mý? Meyve
vermeli/ Çiçek mi? Kokmalý/ Bayramdan bayrama neyleyim
güzeli/ Güzel dediðin her Allahýn günü/ Yaný baþýmýzda
olmalý/ Yaðmur misali hem gözümüze, hem gönlümüze/
Hem topraðýmýza yaðmalý./ Güzel dediðin yaðmur misali
hepimizin olmalý.
DÝÞÝ OÐLU DÝÞÝ
Senin sesin diþi caným Huzurum/ Gözlerin kulaklarýn diþi/
Sen diþi diþi gülersin/ Sen gülerken erik aðacý diþi/ Duvarlar,
perdeler, bulutlar diþi/ Evet deyiþin senin/ Hayýr eyiþin diþi/
Yuvayý yapan diþi kuþmuþ/ Ara ki bulasýn uçmuþ/
Sen diþi olmasýna diþi/ Kuþ olmasýna kuþsun/ Yuvaya gelince/
Çocuk musun?
ÞUBAT 2004
Herkes, eðitim hakkýna sahiptir. Eðitim, en azýndan
ilk ve temel eðitim aþamasýnda parasýzdýr.
Ýlköðretim zorunludur. Teknik ve mesleksel eðitim
herkese açýktýr. Yüksek öðrenim yeteneðe göre
herkese eþit olarak saðlanýr.
(Birleþmiþ Milletler Ýnsan Haklarý
Evrensel Bildirgesi/ Madde:26/1)
Herhangi bir kiþi ya da grup, herhangi bir tür ya da
düzeyde eðitim görmekten yoksun býrakýlamaz.
(Eðitimde Ayrýmcýlýða Karþý Sözleþme/ Madde:1/a)
ONUN ADI FRÝDA
Çocuk yaþta bir ayaðý aksamaya baþladý,
genç kýzlýðýnda trenin altýnda sürüklendi.
Dokuz ay kaldýðý alçý bir kalýbýn içinde
yaþama yeniden döndüðünde ressam oldu
KAHLO ailesi Meksika'nýn Coyoacon kentinde 6 Temmuz
1907'de dünyaya gelen üçüncü kýzlarýna Frida adýný koymuþtu.
Frida, ayaklarý üzerinde durmaya baþlamýþtý ki bir sabah
korkunç bir aðrý ile uyandý. Doktorlardan biri “iyi huylu bir ur”
derken, öteki doktor “çocuk felci” olduðunu söyledi. Küçük
Frida iki yýl süren tedavinin ardýndan aksayan bir ayakla
yaþamýna devam edecekti. Babasý, liseyi bitirdikten sonra
Firida'yý toplumda kendisini daha iyi ifade edebilmesi için
ülkenin en iyi okuluna gönderdi. Frida henüz 18 yaþýndaydý ve
bir gün okula gitmek için bindiði otobüs trenin altýnda kalýp
parçalandý. Frida, “Bir demir çubuk, kýlýcýn boðayý delmesi gibi
beni deldi geçti” dediði kazadan çok aðýr yaralý kurtuldu.
Neredeyse kýrýlmadýk kemiði kalmamýþtý ve kalçasýndan giren
demir bir çubuk kasýðýndan çýkmýþtý. Dokuz ay boyunca alçýdan
bir kalýbýn içinde yaþam savaþý verdi, hastaneden çýktýktan
sonra iki ay sýrt üstü yattý. Ne olduysa yataktan kalkamadýðý
günlerden bir gün babasýnýn resim malzemesi getirmesiyle
oldu. Frida, yattýðý yerden hem kendinin hem evdekilerin
portrelerini çizmeye baþladý. Ayaða kalkýp ensesinden beline
kadar uzanan çelik korse ile sokaða çýkabilecek hale geldiði
gün, resimlerini koltuðunun altýna alýp Meksika'nýn ünlü
ressamlarýndan Diego Rivera'ya götürdü. Birkaç gün sonra
Diego Rivera, Frida'yý ziyarete geldi ve “Resim yapmaya
devam et” dedi. Frida Kahlo ile Diego Rivera 1929'da evlendi.
Frida artýk bedenindeki acýlarý ve düþlerindeki kabuslarý
resmederek bunlarý durdurmaya çalýþan bir ressamdý. Bir ara
gebe kaldý ancak hamileliðinin ikinci ayýnda düþük yaptý. Bu
olaydan sonra resme daha çok sarýldý. 1939'da kocasý ile
karþýlýklý anlaþarak evliliðini bitirdi. Yaþamýný aðýrýlar ve resimler
arasýnda sürdürürken 13 Temmuz 1954'te sabaha karþý öldü.
Doktorlarýn son teþhisi “akciðer ambolisi” oldu. Son yaptýðý
resim dilimlenmiþ kýpkýrmýzý bir karpuzdu ve güncesine yazdýðý
son tümce, “Çýkýþ yolunun güzel olacaðýný ve asla geri
dönmeyeceðimi umarým” olmuþtu. (Everest Kitapevi'nin
yayýmladýðý “Aþk ve Acý” kitabýndan derleyen Melek Iþýk)
ÞUBAT 2004
Özgürlüðünden yoksun býrakýlmýþ olan herkese
insanca ve insan kiþiliðinin niteliðinden gelen
onuruna saygý gösterilerek davranýlýr.
(Kiþisel ve Siyasal Haklar
Uluslararasý Sözleþmesi/ Madde:10/1)
Kadýnlarýn hiçbir ayrým gözetilmeksizin, erkeklerle eþit
koþullarla yasalarca kurulmuþ kamu konumlarýný üstlenme
ve kamu görevlerini yerine getirme haklarý vardýr.
(Kadýnlarýn Siyasal Haklarý Sözleþmesi/ Madde:3)
Her iki tarafýn gereðince açýklandýktan sonra,
yasalarca belirlenecek ve evlilik törenini resmen
yerine getirecek yetkili makamlar ve tanýklar önünde
kiþisel olarak belirtecekleri özgür ve tam olurlarý
olmaksýzýn hiçbir evlilik yasal olarak yapýlamaz.
(Evlilik Oluru, En Düþük Evlenme Yaþý ve
Evliliklerin Yazýmý Sözleþmesi/ Madde:1)
Çocuk, her koþulda korunma ve yardýmdan ilk
yararlanacaklar arasýndadýr.
(Çocuk Haklarý Bildirgesi/ Ýlke:8)
En az yaþam standartlarý belirlenirken,
iþçi ailelerinin besin deðeriyle birlikte beslenme,
konut, giyim, saðlýk bakýmý ve eðitim temel
gereksinmeleri göz önüne alýnýr.
(Toplumsal Politika Sözleþmesi/ Madde:5.2)
Kocasýnýn ölümünde bir kadýn,
miras yoluyla baþkasýna aktarýlamaz.
(Köleliðe Benzer Kurum ve Uygulamalarýn
Kaldýrýlmasý Ek Sözleþmesi/ Madde:1.c.iii)
Devlet, her türlü kadýn ticaretinin ve kadýn
fahiþeliðinin sömürülmesinin sona erdirilmesi için
yasama dahil her uygun önlemi alýr.
(Kadýnlara Karþý Her Türlü
Ayrýmcýlýðýn Kaldýrýlmasý Sözleþmesi/ Madde:6)
HADDÝNÝ DEÐÝL
HAKLARINI BÝL
15
KARÝKATÜRKARÝKATÜ
ÝNSANLIÐIN ALEMÝ VAR
Musa
KART

Benzer belgeler