DÖVİZ DERGİSİ`NDE
Transkript
DÖVİZ DERGİSİ`NDE
PİYASA GELİŞMELERİNİ İLK SİZ TAKİP EDİN döviz dergisi 15 nİSAN 2013 pazartesİ - SAYI NO: 13 BİRÇOK ANALİZ PİYASA İLE İLGİLİ GELİŞMELER DÖVİZ DERGİSİ’NDE İÇİNDEKİLER SAYFA 4 SAYFA 17 • EUR / USD ANALİZİ • ALMANYA DA BÜYÜMEYE HASRET SAYFA 5 SAYFA 18 • GBP / USD ANALİZİ • ALTINA DAHA FAZLA DÜZELTME GEREKLİ • USD / TRY ANALİZİ SAYFA 19 SAYFA 6 • AVUSTURYA, BANKA HESAPLARININ GİZLİLİĞİNDE • EUR / TRY ANALİZİ YALNIZ KALDI • CHF / TRY ANALİZİ SAYFA 7 SAYFA 20 • ÇİN İLK ÇEYREKTE TAHMİNLERDEN DAHA AZ BÜYÜDÜ • GBP / CHF ANALİZİ • DOWJONES ANALİZ SAYFA 21 • GIDA FİYATLARINDA SPEKÜLASYON KİME YARIYOR SAYFA 8 • BORSA İSTANBUL 30 VADELİ ANALİZ SAYFA 22 • HIRVATİSTAN’DAKİ İLK AVRUPA SEÇİMLERİNE SAYFA 9 KATILIM DÜŞÜK OLDU • BRENT ANALİZ • IMF’YE GÖRE ENFLASYON DİZGİNLENDİ SAYFA 10 • WTI ANALİZ SAYFA 23 • İNGİLTERE’DEN ŞİRKETLERE ‘KADIN KOTASI’ TEHDİDİ SAYFA 11 SAYFA 24 • BASINDAN HABERLER • İSPANYA’DA KAYA GAZINA DARBE SAYFA 13 SAYFA 25 • AB BASKISI KARŞISINDA AVUSTURYA’DAN • KREDİ NOTU “BANKACILIKTA DAHA FAZLA ŞEFFALIK” SİNYALİ • ABD EKONOMİSİ KAÇAKÇILIKTAN YILDA 1 TRİLYON SAYFA 27 AVRO KAYBEDİYOR • OECD SLOVENYA’NIN ACİLEN BANKALARLA İLGİLENMESİ GEREK SAYFA 14 • SLOVENYA, EKONOMİYİ DÜZELTME PLANINI • ABD GÜÇLÜ AB ÜLKELERİ BÜYÜMEYI TEŞVİK ETMELİ MAYIS’TA SUNACAK • ALTI AVRUPALI BAKANDAN EMİSYON İZİNLERİNİN ASKIYA ALINMASI İÇİN ÇAĞRI SAYFA 28 • THATCHER’IN EKONOMİ KARNESİ SAYFA 15 • AB’DEN MACARİSTAN’A SERT ‘HUKUKUN SAYFA 30 ÜSTÜNLÜĞÜ’ TEPKİSİ • TÜRKİYE’YE BEYİN GÖÇÜ SAYFA 16 SAYFA 31 • ALMANLAR EURO’DAN MEMNUN • YILDIZ’DAN AB’YE ‘ENERJİ FASLI’ SİTEMİ • AB-KANADA SERBEST TİCARET ANLAŞMASI YAZA KALDI DÖVİZ DERGİSİ NEDEN DÖVİZ DERGİSİ ? Dünyanın en büyük piyasasında işlem yapmak ve yaptığınız işlemler için bilgi almak istiyorsunuz. Döviz dergisini okuyorsunuz çünkü yurt dışı piyasalardaki gelişmelerin hayatımızı daha çok etkilediği bugünlerde, başta ekonomik olmak üzere, politik, sosyal, çevresel ve teknolojik oluşumları daha yakından takip etmek ve yurt dışı spot parite (fx), vadeli işlemler, opsiyon ve CFD piyasaları aracılığıyla yatırım portföyünüzü çeşitlendirmek istiyorsunuz. 2001 ve 2007 yılında yaşanan ekonomik krizler sonrasında, ülkemizde önce döviz dalgalanmalarının serbest bırakılması, ardından faizlerin hızla gerileyerek cazibesini kaybetmesi, yatırımcıların alternatif yatırım araçlarına yönelmesine neden olmuştur. Yatırımcıların kaldıraçlı yatırım enstrümanlarına olan talebi, uzun bir süredir Vadeli İşlemler ve Opsiyon Borsası A.Ş’nin faaliyete geçmesini sağlamış, zamanla aynı şekilde çalışan yurt dışı piyasalara ilgi daha da artmıştır. DÖVİZ DERGİSİ İLETİŞİM Telefon : 0(212) 505 37 69 E-Posta : [email protected] Bu ilgi, yatırımcıların tek bir borsa ve geleneksel enstrümanlar yanında, farklı yatırım alternatiflerine duydukları ihtiyacı işaret etmektedir; bu durum aynı zamanda ülkemizdeki yatırımcıların daha nitelikli ve bilinçli olmaları yolunda güzel bir trendin başladığının da işaretidir. Döviz Dergisi bu trende paralel olarak, yatırımcıların yurt dışı piyasalara güvenilir ve etkin bir kaynaktan erişimlerini sağlamak üzere kurulmuştur. Sitemizde zengin kapsamlı strateji bültenlerimize erişebileceksiniz. Döviz Dergisi ile edindiğimiz tecrübelerimizi ve bilgilerimizi sizlerle paylaşmaya devam edeceğiz. Günlük yazılı ve görüntülü bültenlerimiz yanında, şirketimizin tecrübesinden birebir komünikasyonla faydalanabilme ayrıcalığının size katma değer olacağına inanıyoruz. Spot parite (fx), vadeli işlemler, opsiyon ve CFD piyasalarında onlarca parite, metal, emtia, hisse senedi, hazine bonosu yatırımları yaparken profesyonel desteğe ihtiyaç duyacağınızı düşünüyorsanız, gelin birlikte çalışalım. Kişiye özgün ve 7/24 hizmetlerimizden faydalanma imkânına gerçek anlamda ilk defa ulaşma fırsatını yakalayın. Adres : Galataderesi Cd. 27/6 Şişli - İstanbul PARİTE ANALİZ EURUSD paritesi geçtiğimiz hafta belirttiğimiz gibi 1.315’e kadar yükseldi. 1.315’den gelen satışlar ile 1.308’den fiyatlanan paritede 1.2905 destek noktası dikkat edilmesi gereken noktadır. EUR / USD ANALİZİ Parite ilerleyen sürede 1.32’in üzerinde fiyatlanmaya başlayacaktır. Paritede 1.302 ve 1.297 diğer destek noktalarımızdır. Bizler paritede yükseliş dinamiğinin devam ettiğine inandığımız için gerilemeleri alım fırsatı olarak değerlendireceğiz. Destek seviyelerden almak üzere plan yapılabilir. 4 GBPUSD paritesi 1.54’e kadar yükselmişti. 1.532 seviyesinden fiyatlanan GBP / USD ANALİZİ paritede 1.526 ilk destek noktamızdır. Bu seviyeye inerek hızlı bir şekilde parite tekrar 1.54’e yükselmesini bekliyoruz. Dolar/Türk Lirası kuru haftalardır bahis ettiğimiz hedef seviyelere geriledikten sonra biraz tepki vererek 1.794’a kadar yükselmişti. USD / TRY ANALİZİ Hafta içi kur 1.798 seviyesine tekrar yükselebilir. Fakat bizler kurda yükselişin kalıcı olacağına inanmıyoruz. Bu nedenle 1.798’den 1.763 hedefli satmak için bekliyor olacağız. 5 EURO/Türk Lirası kuru 2.32 seviyesinin altında kalıcı bir dinamik oluşturamadığı için tekrar geçen hafta belirttiğimiz gibi yükselişe geçerek 2.34’e kadar yükseldi. EUR / TRY ANALİZİ Kur hafta içi tekrar 2.325 seviyesine gerileyebilir. Fakat birçok hedge fon EURO alması EURTRY tekrar yukarı çekecektir. Bu nedenle 2.325’den almak üzere beklenilebilir. İsviçre Frangı / Türk Lirası kuru 1.92 seviyesinden yatay hareket etmeye devam ediyor. CHF / TRY ANALİZİ Bizler İsviçre Frangının değerleneceğini düşündüğümüz için CHF almayı tercih etmeye devam ediyoruz. 1.917 destek seviyesinden 1.98 hedefli almak üzere beklenilebilir. 6 GBPCHF analiz anında 1.422’den işlem görüyor. 1.417 destek noktamızdır. İkinci destek noktamız 1.409’dır. GBP / CHF ANALİZİ Bizler 1.417’den 1.399 sop kullanarak 1.47 hedefli alım yapmak üzere bekliyoruz. Direnç noktalarımız 1.4295 - 1.4335 - 1.4395’dir. Direnç noktaları alımlar için kar al noktası olarakda kullanılabilir. İlerleyen haftalarda GBPCHF paritesini 1.47 seviyesine kadar yükselmesini beklediğimiz için paritede maliyet düşürtme politikası uygulabiliriz. ENDEKS ANALİZ DOWJONES ANALİZ Dowjones 14700 seviyesinden fiyatlanıyor. 14600 seviyesine kadar gerilemesini beklediğimiz endeksde 14790 stop kullanarak satış yapılabilir. 7 BORSA İSTANBUL 30 VADELİ ANALİZ 105 400 seviyesinden fiyatlanan vadeli endeksde geçtğimiz hafta 104 000 seviyesine kadar yükseliş dinamiğini yazmıştık. Endeks pazartesi günü gün içi gelen alımlar ile 103300 seviyesinden 105400’e kadar yükseldi. Genel olarak yükseliş dinamiğini sürdürme gayesinde olan endeksde yükselişler hafta içi devam edecekdir. Bizler vadeli endeksde alım yerine hisse senedi alım yapılmasını tavsiye ediyoruz. Lütfen dergimizin 12.sayısını okuyunuz. 8 EMTİA ANALİZ BRENT ANALİZ Brent petrol 100.7 seviyesinden fiyatlanıyor. 96.6 seviyesine kadar gerilemesini beklediğimiz brentte ilk direnç 103 seviyesidir. 103’den 96 hedefli satış yapılabilir. MISIR ANALİZİ 9 WTI ANALİZ Petrol fiyatları gerilemeye devam ediyor. 88.75’den fiyatlanan petrolde 90.1 ilk direnç noktamızdır. 85 seviyesine kadar gerilemesini beklediğimiz petrolde 90.1’dan 91.3 stop kullanarak 85 hedefli satış yapmak üzere bekleyeceğiz. 10 BASINDAN HABERLER Euro krizi, Portekiz’de Anayasa Mahkemesi’nin kararı ve eski Cumhurbaşkanı Christian Wullf ile ilgili soruşturmadaki gelişmeler öne çıkıyor. Pforzheimer Zeitung’da euro krizine ilişkin olarak krizden ortak para birimini sorumlu tutmayan bir yorum göze çarpıyor: “Pek çok kişi, euronun tedavülde olduğu Almanya’da işlerin hiç de kötü gitmediğini fark etmiş olmalı. Enflasyon oranı düşük, istihdam piyasası güçlü, ekonomi istikrarlı. Alman Markı tedavülde iken durum böyle değildi. Gerçek şu ki, krizin sorumlusu euro değil, ülkelerin bizzat kendisi. Yunanistan’ın borç politikası da berbat durumdaydı, Kıbrıs’taki bankacılık sistemi de. Bunun faturası acı oldu, ancak mevcut durumun Para Birliği ile ilgisi olduğu söylenemez. Drahmi, lira ve frank tedavülde iken de zengin ülkeler elini cebine atmak zorunda kalıyordu, çünkü kendi menfaatleri bunu gerektiriyordu. Almanların sessiz çoğunluğu durumun böyle olduğunu biliyor. Euro karşıtlarının çığırtkanlığı karşısında sessizliklerini korumaları zaten çok daha akıllıca.” Geçtiğimiz günlerde Portekiz Anayasa Mahkemesi, 2013 yılı bütçesinde yapılan bazı kesintilerin anayasaya aykırı olduğuna hükmetmişti. Berliner Zeitung’un konuya ilişkin yorumu şöyle: “Şu ana kadar euroyu kurtaranlar, yalnızca tasarruf programlarının ekonomiye olası sonuçları hakkında fikir sahibiydi. Tasarruf önlemleri Başbakan Merkel’in düşündüğü gibi krizden daha güçlü şekilde çıkmak için katlanılması gereken kısa vadeli bir bela mı? Yoksa Uluslararası Para Fonu’nun ima ettiği gibi ekonominin küçülmesini mi körüklüyor? Yargı organlarının tasarruf önlemlerine karşı çıkması ise yeni bir durum, keza karara tepkiler de… Avrupa kendisini her zaman bir hukuk topluluğu olarak gördü ve borç kriterlerine bağlı kalınması konusunda da hukuka ve yasalara işaret etti. Portekiz’in kendisini bütün bunların üzerinde görmesi ise ukalalıktan başka bir şey değil. Hukuk saygıyı hak eder, Portekiz’de de!” Yolsuzluk iddiaları nedeniyle hakkında soruşturma başlatılan Almanya eski Cumhurbaşkanı Christian Wulff, Hannover Başsavcılığı’nın dava dosyasının 20 bin euro karşılığında kapatılması teklifini geri çevirdi. Stuttgarter Zeitung’da konuyla ilgili şu yorum yer alıyor: “Almanya’da ilk kez bir Cumhurbaşkanı’na karşı soruşturma yürütülüyor. Bu soruşturmadan beklentiler yüksekti. Savcılar bu beklentileri karşılayamadı. Kapsamı, savcıların detaylara takılması ve ne kadar çok sayıda kişinin bu soruşturmada görevlendirildiği düşünülürse, soruşturmada zaten çoktan ölçülerin dışına çıkıldı. Zanlılara hiç de yakışık almayan şekilde baskı yaptılar, hukukî açıdan tartışmaya açık yöntemlerle çalıştılar. Ellerinde kalan zayıf iddialar da akıllarda soru işaretlerinin oluşmasına neden oluyor. Bir soruşturma başlatmak gerçekten de gerekli miydi? Evet, zira hukuki açıdan yanlış olan bazı davranışlar olduğu kanıtlarıyla ortadaydı. Peki, ithamlar doğru muydu? Hayır, çünkü savcılar zorlukların üstesinden gelip Wulff’a soruşturma dosyasıyla ilgili adil bir teklif götürmeliydi.” 11 BASINDAN HABERLER Hessische Niedersächsische Allgemeine gazetesinin aynı konudaki yorumu ise şöyle: “Artık pek çok şey, Wulff’un bu davadan zarar almadan sıyrılayacağına işaret ediyor. Ancak ondan haline merhamet edilmesi gereken bir mağdur da doğmayacak. Zira doğruyu gıdım gıdım açıklayarak, Springer Yayınevi’ne skandal bir şekilde baskı yaparak, artık görevini ifa edemeyecek bir duruma gelerek istifasını kendi elleriyle hazırlamıştı. Bütün bu olay kapandığında, şu acı gerçekle yüzleşmek zorunda kalacağız: Yaşananlardan sadece kaybedenler oldu; Wulff ve Cumhurbaşkanlığı kaybetti, medya, yargı ve siyasi kültürümüz de.” Kore Yarımadası’ndaki gerginlik sürüyor. Kuzey Kore’nin savaş tehditlerini Avusturya gazetesi Der Standard yorum sütununa taşımış: “Yarımadada kimsenin, hatta patırtı çıkaran Pyöngyang’ın bile istemediği bir savaşın patlak vermesi için, bir tarafın sinirlerine hâkim olamaması yeterli olacaktır. Askeri gözlemcilerin verilerine göre Kuzey Kore’nin ne birliklerinde, ne de nükleer test sahalarında şüphe uyandıracak bir hareketlenme var. Sadece doğu kıyılarına konuşlandırılmış füzeler, fırlatılmaya hazır gözüküyor. Bu füzeler Kim Yong-Un’un gelecek Pazartesi büyükbabası Kim Il-Sung’un doğum günü onuruna yapılacak havai fişek gösterisinin bir parçası olabilir. Kuzey Kore daha önce de Japon hava sahası üzerinden füze fırlatmıştı. Şimdi hem Japonlar, hem Güney Koreliler, hem de Amerikalıların elinde, bu tür bir füzeyi karadan ve denizden vurabilecek sistemler var. Asıl soru, bunun gerçekten olup olmayacağı ve durumun çığırından çıkmasına meraklı Kim Yong-Un’un nasıl bir reaksiyon göstereceği.” Fransız ekonomi gazetesi Les Echos ise bugünkü yorum sütununda Almanya’nın da Euro Bölgesi’nde aşırı bir tasarruf politikası uygulanmasına sıcak bakmadığını yazıyor: “Ren Nehri’nin sağ tarafında ekonomik büyüme bu yıl yüzde 0,5’i aşmayacaktır. Komşumuz tamamıyla özerk değil. Akdeniz ülkelerinde ekonominin hızla canlanması onun da çıkarına. Bu nasıl olacak? AB Komisyonu, zorda olan ülkelere finans tablolarını düzeltmek için biraz daha fazla zaman tanıyarak, bu yönde bir adım attı. Avrupa Merkez Bankası da faiz oranlarının düşürülmesine yeşil ışık yaktı. Avrupa Merkez Bankası ayrıca yetkisi kapsamında da kredi almayı kolaylaştıracak önlemler konusunda kafa yoruyor.“ © Deutsche Welle Türkçe 12 ÖNEMLİ GELİŞMELER ABD EKONOMİSİ KAÇAKÇILIKTAN YILDA 1 TRİLYON AVRO KAYBEDİYOR AB BASKISI KARŞISINDA AVUSTURYA’DAN “BANKACILIKTA DAHA FAZLA ŞEFFALIK” SİNYALİ Pazartesi günü AB’den gelen sert eleştirilerin üzerine Avusturya, uluslararası vergi kaçakçılığının önüne geçme çabalarına destek olmaya hazır olduklarını, ancak bankacılıkta gizlilik ilkesini sürdüreceklerini söyledi. Özel kişi ve şirketlerin vergilerini ödememeleri, AB ekonomisine Avusturya Başbakanı Werner Faymann, Kleine Zeitung gazetesine yılda bir trilyon avro kaybettiriyor. yaptığı açıklamalarda ‘uluslararası yatırımcılarla ilgili olarak daha Paris’in Mond gazetesine verdiği yoğun bilgi paylaşımına hazır olduklarını’ söyledi. röportajda böyle bir açıklama yapan AB Komisyonu’nun İç Faymann, Kurier’e verdiği mülakatta ise ‘ülkenin itibarının söz konusu Pazardan Sorumlu Komiseri olduğunu’, ancak bankacılıkta gizlilik ilkesinin değişmeyeceğini söyle- Michel Barnier, binlerce ofşor di. Başbakan, ‘Yaşlı bir kadından [Maliye Bakanı Maria] Fekter’e hesap sahibi hakkında elde edi- mevduat hesabını göstermesini istemek absürd olacaktır. Bunun len bilgilerin mali dolandırıcılığın uluslararası vergi kaçakçılığıyla bir ilgisi yok’ dedi. boyutuna ışık tuttuğunu ifade etti ve “Vergi kaçıran kişilerle müc- Güney Kıbrıs’taki bankacılık krizi, Fransa’da hükümeti saran vergi adele konusunda tedbirleri göz- kaçırma skandalları ve ‘Offshore Leaks’in ardından Avrupa’da gözler, den geçirme zamanı geldi” dedi. bankacılık sektöründe şeffaflık konusuna çevrildi. Geçen hafta Uluslararası Avrupa Komisyonu’nun vergiden sorumlu üyesi Algirdas Semeta’nın Araştırmacı Gazeteciler bir sözcüsü, Pazartesi günü yaptığı açıklamalarda Avusturya’nın, Konsorsiyumu, Virjinya Adaları, AB’de banka hesabı bilgilerinin otomatik paylaşımına yönelik Samoa ve Singapur gibi “vergi girişimlere katılmak istememesinin ‘kabul edilemez’ olduğunu dile cenneti” bölgelerinde kayıtlı getirmişti. 120 bin şirket dosyalarından elde edilen bilgileri internette Sözcü, ‘AB’de bankacılıkta gizlilik ve vergi kaçırmayla ilgili bulunan yayımladı. Vergi ödemeyenler net kurallar ve sıkı standartların halihazırda 25 ülke tarafından destek arasında, siyasetçiler, oligarhlar, gördüğünü’ söylemişti. Geriye kalan iki AB ülkesi ise Avusturya silah tüccarları, show dünyası ve Lüksemburg. Ülkenin küçüklüğüne oranla büyük bir finans sek- temsilcileri ve mali komisyoncular törüne sahip olan Lüksemburg, sektöre daha fazla şeffaflık getirebil- bulunuyor. eceklerinin sinyalini vermişti. 13 ÖNEMLİ GELİŞMELER ALTI AVRUPALI BAKANDAN EMİSYON İZİNLERİNİN ASKIYA ALINMASI İÇİN ÇAĞRI Aralarında Almanya’nın da bulunduğu altı Avrupa Birliği çevre Reuters’ın aktardığına göre Almanya, Fransa, bakanının, Avrupa Parlamentosu’na ‘kirletme izinlerinin’ İtalya, İngiltere, İsveç ve Danimarka maliye fiyatlarını artırmak için, yeni izinleri askıya alma kararını bakanları, gönderdikleri mektupta ‘Aşağıda destekleme çağrısında bulunduğu bildirildi. imzası bulunanlar biz, belli bir miktar iznin askıya alınması teklifini destekliyoruz’ dedi. Konu önümüzdeki hafta Avrupa Parlamentosu’nda oylamaya sunulacak. Bazı Alman yetkililer ise, altında Almanya Maliye Bakanı Peter Altmaier’in bulunmasına rağmen çağrıya mesafeli yaklaştı. Ekonomi ABD GÜÇLÜ AB ÜLKELERİ BÜYÜMEYI TEŞVİK ETMELİ ABD Hazine Bakanı Jack Lew, Almanya’da yaptığı Bakanı Philipp Rösler, ‘İzinlerle ilgili piyasa mekanizmalarına müdahaleye hala karşıyız’ dedi. açıklamalarda ‘Avrupa’daki güçlü ekonomilerin, büyümeyi teşvik etmesi gerektiğini’ söyledi. Avrupa Komisyonu, askıya alma planını geçtiğimiz Temmuz ayında açıklamıştı. Avrupa ziyaretinin ilk durağı Brüksel’de yaptığı açıklamalarda AB ülkelerinin kemer sıkma Komisyon’un iklimden sorumlu üyesi Connie politikalarına fazla odaklanmaması gerektiğini söyleyen Hedegaard, ‘AB’nin emisyon ticaret sisteminde Lew, Berlin’de de benzer mesajlar verdi. geçtiğimiz birkaç yılda izin fazlası birikti. Arzın Alman mevkidaşı Wolfgang Schauble ile bir araya halihazırda çok fazla olduğu bir pazara bilerek gelen Lew, ‘Bu kapasiteye sahip ülkelerin, tüketici daha fazla yüklemede bulunmak akıllıca değil’ talebini teşvik edecek politikalar izlemesi yardımcı dedi. olacaktır’ dedi. Ancak enerjinin yoğun şekilde kullanıldığı sekLew’in açıklamaları, Avrupa’da kemer sıkma törler, AB’nin girişimine karşı çıkıyor ve ekono- politikalarının en büyük destekçisi olan Almanya’nın minin aşağı yönlü seyrettiği bir dönemde düşük yaklaşımından farklı bir tablo çiziyor. karbon fiyatlarının normal olduğunu söylüyor. Schauble, ‘kimsenin, maliyeyi düzenleme ile büyüme Avrupa çelik üreticileri birliği Eurofer, Avrupa’da arasında bir çelişki görmediğini’ söyledi. sanayinin tekrar büyümeye geçmesiyle birlikte ABD’li Bakan, Brüksel ziyaretinde yaptığı karbon fiyatlarının da yükseleciğini belirterek, açıklamalarda ‘Özellikle Avrupalı ortaklarımızın, sektörün dört yıldır ekonomik durgunlukla müc- işsizliğin arttığı bir dönemde talep kaynaklarını adele ettiğini söyledi. güçlendirme planları ilgimi çekti’ demişti. 14 ÖNEMLİ GELİŞMELER AB’DEN MACARİSTAN’A SERT ‘HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ’ TEPKİSİ Avrupa Komisyonu’ndan, Macaristan’daki tartışmalı anayasa değişikliğine sert tepki geldi. Komisyon Başkanı Jose Manuel Barroso, Macaristan Başbakanı Viktor Orban’a gönderdiği mektupta değişikliklerin ‘hukukun üstünlüğü ilkesiyle ilgili ciddi endişeler’ yarattığını belirterek, gerekirse yasal işlem başlatacakları uyarısında bulundu. Avrupa Komisyonu’ndan yapılan açıklamada, Komisyon Başkanı Jose Manuel Barroso’nun, Macaristan Başbakanı Viktor Orban’a Cuma günü bir mektup göndererek, Orban’ın Avrupa Birliği değerleri ve hukukuna tam olarak uyma niyeti ve kararlılığına dair verdiği güvenceyi not etmekle birlikte, Macaristan Anayasası’nda yapılan dördüncü değişikliğin AB hukuku ve hukukun üstünlüğü ilkesine uygunluğuyla ilgili ‘ciddi endişeler’ taşıdığını ilettiği bildirildi. Barroso’nun, Komisyon’un yürüttüğü analiz sona erdiğinde, gerekli gördüğü yerlerde ihlal prosedürü başlatacağı bildirildi. Barroso, ‘Sizi ve hükümetinizi, bu kaygılara cevap vermeye ve onların üstesinden kararlı ve şüpheye yer vermeyecek bir şekilde gelmeye davet ediyorum’ dedi. Mektupta özellikle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde ödeme yükümlülüğü bulunan kararlar, Ulusal Yargı Bürosu Başkanlığı’na verilen yetkiler ve siyasi içerikli ilanlara getirilen kısıtlamalarla ilgili kaygıların bulunduğu belirtildi. Mektubunda Venedik Komisyonu’nun da konuyla ilgili olarak yürüttüğü çalışmaya dikkat çeken Barroso, Avrupa Komisyonu, Avrupa Konseyi ve Venedik Komisyonu arasında yakın işbirliğinin önemine değindi. Açıklamada, ‘Başkan, Macar yetkililerin bu görüşü dikkate alarak, Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi ilkeleri, kuralları ve değerlerine tam olarak uygun bir şekilde yanıt vermesini bekliyoruz’ dedi. Komisyon Başkanı aynı zamanda Macaristan’dan, Haziran ayında Avrupa Parlamentosu’nda kabul edilecek bir ‘Macaristan’da Temel Hakların Durumu: Standartlar ve Uygulamalar’ başlıklı karar için Parlamento ile işbirliğinde bulunmasını istedi. 15 ÖNEMLİ GELİŞMELER ALMANLAR EURO’DAN MEMNUN Almanların neredeyse yüzde 70’i, Euro’dan memnun olduğunu söylüyor. Yalnızca yüzde 27’lik bir kesim ise Alman markına geri dönmek istiyor. Forsa enstitüsünün Handelsblatt gazetesi için AB-KANADA SERBEST TİCARET ANLAŞMASI YAZA KALDI hazırladığı araştırmaya göre Euro Bölgesi’ndeki The Globe and Mail’in aktardığına göre borç krizine rağmen Almanya’da Euro’ya destek Hollanda Maliye Bakanı Lilianne Ploumen, yeni bir zirveye ulaştı. Parlamento’ya gönderdiği yazılı açıklamada Avrupalı yetkililerin Kanada ile serbest ticaret Araştırmaya katılanların yüzde 69’u Euro’ya anlaşmasını ‘yaz civarında’ tamamlamayı destek veriyor. Euro’ya en büyük destek Yüksek beklediğini söyledi. gelirli kesim ve Yeşiller seçmeninde. Yeşiller seçmeninin yüzde 88’i Euro’ya destek veriyor. Ploumen, aralarında tarımsal ürünler ve bazı hizmet sektörleri de bulunan bazı konuların halen Forsa Başkanı Manfred Guellner, ‘Pek çok çözülmediğini belirtti. Alman, Euro Bölgesi’ndeki anlaşılması zor krizden korkuyor. Ancak bu durum artık ortak para birimi Taraflar arasında Aralık ayında nihai bir olarak Euro’nun kullanılmasına yönelik tavırlarını anlaşmaya varılması bekleniyordu. Daha sonra etkilemiyor’ dedi. umutlar Avrupa Komisyonu’nun ticaretten sorumlu üyesi Karel De Gucht ile Kanada Uluslararası 11 yıl önce Euro uygulaması yürürlüğe girdiğinde Ticaret Bakanı Ed Fast’in gerçekleştirdiği ‘Avrupa’nın hasta adamının’ Almanya olduğu görüşmeye ertelendi. Ancak iki tarihte de nihai bir değerlendiriliyordu. Ancak Almanya şu anda anlaşmaya varılamadı. yüzde 7.2 ile nispeten düşük bir işsizlik oranına sahip ve Euro Bölgesi’nin büyük kısmının aksine AB ve Kanada arasındaki serbest ticaret ekonomik durgunluğa girmemeyi başardı. anlaşması müzakereleri dört yıldır devam ediyor. AB’nin uyguladığı gümrük vergileri, yılda 8 milyon ton sığır ürünü tüketen Avrupa pazarını Kanada’ya pratikte kapatmış durumda. Avrupa ise Kanada’nın, büyük ilaç şirketleri için patent koruma sürelerini uzatmasını, AB’den daha çok süt ürünü almasını ve kamu alımlarını Avrupa’ya açmasını istiyor. Anlaşma imzalandığında, AB’nin bir G-7 ülkesiyle imzaladığı ilk serbest ticaret anlaşması olacak. 16 ÖNEMLİ GELİŞMELER “Aynı kayakla atlama gibi. Önce hız alıp tam zamanında sıçramanız gerekiyor. Yılın ikinci yarısının çok daha iyi geçmesini umuyoruz. Durum son derece karmaşık ve geleceği kestirmek zor. Ancak kötümser olmak için de hiçbir neden görmüyorum.” ALMANYA DA BÜYÜMEYE HASRET Hannover Sanayi Fuarı’na katılan sanayiciler iyimserlik sergiliyorlar. Çin’in artan rekabet gücü Almanya’da takdir topluyor. Sanayi sektörünün vitrini sayılan Hannover’deki dünyanın en büyük yatırım malları fuarı, aynı zamanda konjonktür barometresi yerine de geçer. 62 ülkeden, 6 bin 500’ün üzerindeki şirketin ürünlerini teşhir ettiği Hannover Sanayi Fuarında verimli ve sürdürülebilir üretim teknolojileri tanıtılıyor. Ekonomik gelişmeyle ilgili beklentiler ise pek iç açıcı değil. Siyasi ve ekonomik belirsizlikler konjonktürün geleceğiyle ilgili sağlam tahminde bulunmaya imkân tanımıyor. Alman Sanayiciler Birliği bu yıl Alman ekonomisine sadece yüzde 0,8’lik büyüme şansı tanıyor. Birlik Başkanı Ulrich Grillo, “Daha fazlasını yapabilmemiz gerekir ve biz bunu başarabilecek durumdayız. Ben temelden iyimser bir insan olduğum için hiç olmazsa yüzde birlik büyümeyi yakalayabilmeliyiz, diyorum. Ama önümüzde engeller var. Daha fazla kriz istemiyoruz. Euro krizinin dizginlenmesini ve sanayi sektörünün başta enerji olmak üzere girdi maliyetinin düşürülüp, sanayiciye ek yük çıkarılmamasını istiyoruz. Ancak bu şartla belki biraz daha büyüyebiliriz. Ama yılsonunda hesaplandığında, yüzde birin de üzerine çıktığımızı görürsek, şaşmayalım.” Bir milyon kişinin istihdam edildiği Alman makine sanayi krizi yara almadan atlattı ve sipariş girdisinin kabarık olması sayesinde ayakta kaldı. Ancak son zamanlarda öncelikle yurtiçi siparişleri gerilemeye başladı. Alman Makine Sanayicileri Birliği Başkanı Thomas Lindner, sanayicinin ekmeğinin umut olduğunu söylüyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor: Çin’in Artan Rekabet Gücü Alman imalat sanayi bu yıl üretimi yüzde iki oranında arttırma umudunda. Elektronik sanayi ise yıla daha iyi girdi. Bu branşın sözcüsü Friedhelm Loh, sanayi tesislerinin daha fazla şebekeleştirilmesi anlamına gelen ‘entegre sanayi’ çözümlerine güvendiklerini şöyle dile getiriyor: “Almanya ekonomik gelişmesini daha çabuk ve daha iyi teknoloji geliştirmesine borçlu. Makine sanayinde olduğu gibi karmaşık sistemlerde de çoğu ülkenin önünde olduğumuzu kanıtlamamız gerekir. 1970’lerde bilgisayar entegreli üretimi geliştirdik ama tam başaramadık. Günümüzde ise ileri teknoloji çok daha imkânlar sunuyor. Bu bakımdan iyimserim ama biraz zaman alacak.” Hannover Sanayi Fuarı’na kalabalık bir grupla katılan Çin makine endüstrisi Batılı sanayi ülkeleri ile aradaki farkı hızla kapatıyor. Alman şirketleri bu durumun farkında. Sanayi vantilatörlerinde dünya lideri olan ebm-papst adlı Alman şirketinin genel müdürü Rainer Hundsdörfer, Çin’in rekabetinden korkmadıklarını söylüyor ve ekliyor: “Korkmuyoruz ama takdir ediyoruz. Dünyanın neresinde olursa olsun, rakiplerimizi ciddiye almalıyız. Arkadaşlara hep, okkanın her yerde dört yüz dirhem olduğunu, yani rekabetten çekinmemeleri gerektiğini söylüyorum. Yıllardır önderi olduğumuz bir alanda onlara neden geçilelim. Onlardan ucuz olamayız, olmak da istemeyiz. Ama her zaman onlardan daha iyi olabiliriz. Her yeni ürün bir öncekinden kaynak ve enerji tasarrufu açısından daha iyi olmak zorunda. Karşımıza kim çıkarsa çıksın, bu ilke sayesinde dünya piyasasında her zaman tutunabiliriz.” Çin’in yatırım malları branşında ne kadar ilerlediğini Hannover’de görmek mümkün. Çin, 700 şirketle fuardaki en kalabalık yabancı ülkeyi oluşturuyor. 17 ÖNEMLİ GELİŞMELER Gümüş yüzde 8.8 değer kaybederek 23.6 dolara düşerken Ekim 2010’dan beri en düşük seviyeyi görmüş oldu. Altın Eridi, Bir Günde 300 Milyon Dolar Zarar Etti ABD’nin en büyük yatırım danışmanlığı şirketi Paulson & Co.’nun kurucusu John Paulson, altında son ALTINA DAHA FAZLA DÜZELTME GEREKLİ dönemde yaşanan düşüşten zarar etti. Hızlı bir geri çekilme ile 1400 dolar seviyesine ABD’nin en büyük yatırım danışmanlığı şirketi kadar gelen altın için düzeltmenin devam edeceği Paulson & Co.’nun kurucusu John Paulson, altında açıklamaları geldi.Haftasonundan beri yüzde 10 son dönemde yaşanan düşüşten zarar etti.Geçtiğimiz değer kaybı yaşayan altın mayıs vadeli kontratlarda ay portföyündeki altın varlıklarını azalttığı yönünde 100 dolar birden düşerken 1.400 dolara kadar geldi. haberler gelen Paulson’ın 9.5 milyar dolarlık hedge fon yatırımlarının yüzde 85’lik kısmı altın üzerine. Haftanın ilk işlem gününde Çin’den gelen ve beklentilerin altında kalan büyüme rakamları ile aşağı yönlü Altında bir günde yüzde 4 üzerinde yaşanan düşüş ile hareketi hızlanan altında daha fazla düzeltme geleceği 328 milyon dolarlık zarar yazan Paulson, zirvelerden ve alım için beklenmesi gerektiği uyarısı geldi >Ünlü bu yanan yüzde 25 değer kaybeden emtianın yarattığı yatırımcı Jim Rogers’ın konuya dair yaptığı açıklamada hasarı tespit çabasında. sarı metalde henüz yeteri kadar düşüş yaşanmadığını belirttiRogers Holding başkanı Singapur’da yaptığı Şirket sözcüsü konuya ilişkin yaptığı açıklamada açıklamada emtia cephesinde daha fazla düşüş “Altında yaşanan bu düşüş bizim uzun dönem yaşanacağı düzeltme hareketinin devam edeceğini planlarımızı etkilemeyecektir. 2009 Nisan ayından belirtti. Seviye vermekten kaçınan ünlü yatırımcı son iki bu yana altına yatırım yapıyoruz. Yatırıma ilk yılın en düşük seviyelerine gerileyen altın için 1999’da başladığımızda altının değeri 900 dolardı. başlayan rallinin merkez bankaları tarafında büyümeyi teşvik için atılan adımlar ile desteklendiğini dile get- Bugünkü seviyesine bakarsanız hala daha karda irdi.Rogers 2006 yılında yaptığı açıklamada enerji ve olduğumuzu göreceksiniz” diye belirtti. Kayıplar hammadde fiyatlarında yaşanan artışın altına destek sonrasında gelen yorumlarda Paulson’un fonlarda dolar vereceğini açıklamış ve daha sonrasında altın o döne- ve altın cinsinden ayırım yapmak zorunda kalacak. min rekor seviyesi olan 1000 dolara yükselmişti. Altında yaşanan düşüşün yanı sıra Aralık 2012 itibariyle 2007 yılında yaptığı açıklamada elindeki altın Paulson&Co fonlarında 62 milyon dolarlık zarar yazıldı. pozisyonlarını satmadığını açıklayan ünlü yatırımcı 2009 yılında ise altının gelecek 10 yıllık dönemde 2000 doları göreceğini öngörmüştü. Ağustos 2011’de ise artık altın alımına ara verdiğini açılayan Rogers, 2000 dolarlık hedef ile ilgili öngörüsünü yinelemişti. Altına yüzde 10’luk satış gelirken gümüş tarafında da sert hareketler dikkat çekiyor. 18 ÖNEMLİ GELİŞMELER Böylece Avusturya, Birikimler Yönetmeliği’ni uygulamama konusunda yalnız kalarak köşeye sıkıştı. Avusturya Maliye Bakanı Maria Fekter, Cumartesi günü ‘Avusturya, bankacılıkta gizlilikten yanadır’ dedi. Avusturyalı Bakan geçtiğimiz hafta da ülkesinin tavrını ‘aslanlar gibi’ savunacağını söylemişti. Fekter Kabul Etmiyor AVUSTURYA, BANKA HESAPLARININ GİZLİLİĞİNDE YALNIZ KALDI İki günlük toplantıda Fekter, ülkesinin tutumu sebebiyle İngiltere ve Fransa ile atıştı. Dublin’de bir araya gelen AB maliye bakanları, vergi kaçırmayla mücadele için bilgi paylaşımını güçlendirme sözü vererek bankalarındaki hesap bilgilerini paylaşmaya yanaşmayan Avusturya’yı yalnız bıraktı. Konu, Mayıs ayındaki AB zirvesinin gündeminde olacak. Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya, İspanya ve Polonya maliye bakanları, Cuma günü düzenledikleri ortak basın toplantısında, AB’nin de ABD’deki FATCA gibi bir bilgi paylaşım programı getirmesi gerektiğini söyledi. Ertesi gün bakanların vergi konularını görüşmesinin ardından Hollanda ve Romanya’dan da destek geldi. Girişim, banka hesabı bilgilerinin paylaşımını şart koşan Birikimler Yönetmeliği ile ilgili tartışmalara ivme kazandırdı. Yönetmelik şu anda Avusturya ve Lüksemburg tarafından uygulanmıyor. Avusturya Yalnız Kaldı Fekter, ‘Özellikle ingiltere’nin, kendi yetki alanında çok miktarda kara para aklama ve vergi cennetleri bulunuyor; Manş Adaları, Cebelitarık, Cayman Adaları, Virgin Adaları... Bunların hepsi vergi kaçırma ve kara para aklama açısından canlı noktalar’ dedi. İngiltere Maliye Bakanı George Osborne ise ülkesinin tutumnu savunarak, Manş Adaları ile otomatik bilgi paylaşımı anlaşmasına vardıklarını, daha fazla şeffaflık için Cayman ve Virgin adaları gibi denizaşırı bölgelerle de görüştüklerini söyledi. Osborne, ‘Görüşmelerin ileri bir aşamasındayız. Beklentilerimize dair hiçbir şüpheleri bulunmuyor’ dedi. EurActiv’e konuşan Semeta, Birikimler Yönetmeliği’nin ‘daha büyük bir gündem konusunun bir parçası olduğunu, bu gündemde vergi cennetleri ve suistimal yaratan vergi planlamarına karşı daha katı bir tutumun da yer aldığını’ söyledi. Lüksemburg’un, 2015 itibariyle bankacılıkta gizlilik kurallarını gevşeteceğini açıklamasının ardından Avusturya yalnız kaldı. Avrupa Komisyonu’nun vergiden sorumlu üyesi Algirdas Semeta, ‘Bugünkü tartışmaların resmiyete dökülmesi ve bir an önce kararlar alınmasını bekliyorum’ dedi. Fransa Bütçe Bakanı Bernard Cazeneuve, Perşembe günü yaptığı açıklamalarda Avusturya’nın Birikimler Yönetmeliği’ndeki değişiklikleri yürürlüğe sokmaması halinde ülkenin ‘işbirliğine yanaşmayan ülkeler’ listesine alınabileceğini söylemişti. Bakanların gündemine son dakikada vergi konusunun alınması üzerine Dublin’e hareket eden Semeta, birkaç hafta içinde Birikimler Yönetmeliği’nin güçlendirilmesi için bir anlaşmaya varılmasını ve aynı zamanda hesap bilgisi paylaşımı konusunda İsviçre ve diğer komşu ülkelerle müzakere yürütmek için yetkilendirilmeyi beklediklerini söyledi. Bu süreç, Birikimler Yönetmeliği’nde yaşanan düğüm sebebiyle sekteye uğramıştı. Fekter, Dublin’de yaptığı açıklamalarda Fransa Maliye Bakanı Pierre Moscovici’nin toplantının ardından yanına gelerek, meslektaşı Cazeneuve’Ün ‘Avusturya’yı kara listeye alacaklarını kast etmediğini söylediğini’ aktardı. Ancak Moscovici daha sonra, Fransa’nın yönetmeliği uygulamayan hiçbir ülkeyi kara listeye almaktan çekinmeyeceğini söyledi. 19 ÖNEMLİ GELİŞMELER Siyasi Baskılar Toplantıda vergi üzerine yapılan vurgunun temelinde Avrupa’daki kemer sıkma politikaları yatıyor. Üye ülkeler bir yandan sıradan vatandaşı etkileyen vergi artışlarına giderken, yüksek gelirlilerin vergi ödemediğine yönelik bilgiler basına sızıyor. EurActiv’e konuşan bir AB yetkilisi, ‘Bakanlar, basında vergi kaçırmayla ilgili sızan bilgilerin yer almasından memnun. Açıkçası bu bilgilerin kendi ellerinde bulunmaması kendilerini biraz üzdü’ dedi. Yerel düzeydeki siyasi olayların da tartışmada etkisi var. Fransa’nın eski Bütçe Bakanı Jerome Cahuzac hakkında, İsviçre’deki bir banka hesabıyla ilgili yalan söylediğini itiraf etmesinin ardından soruşturma açılmış bulunuyor. Olay, Cumhurbaşkanı François Hollande’a yönelik eleştirilere de yol açmıştı. ÇİN İLK ÇEYREKTE TAHMİNLERDEN DAHA AZ BÜYÜDÜ Dünyanın ikinci büyük ekonomisi Çin’in 2013’ün ilk çeyreğinde, beklentilerden daha düşük oranda büyüme kaydettiği açıklandı. Ülkede Ocak ile Mart ayları arasında büyüme yüzde 7.7 oranında gerçekleşti. Uzmanlar, ülke ekonomisinin yüzde 8’e yakın bir oranda büyüme kaydedeceği öngörüsünde bulunuyordu. Çin yönetimi, ekonomik büyümenin 2012 yılında son 13 Van Rompuy Vergi Konusunu Gelecek Zirvenin Gündemine Aldı Avusturya’da merkez sol eğilimli Başbakan Werner Faymann, vergi beyanları konusunda muhafazakar Fekter’e oranla daha ılımlı bir yaklaşım benimsedi. Fekter’in mensup olduğu Halk partisi’nin gizlilik konusundaki tutumu, gelecek seçimlerde belirleyici rol oynayabilir. Dublin’de bir yandan bakanlar vergi konularını tartışırken, 20 bin kişilik bir gösterici grubu, getirilmesi planlanan yeni bir emlak vergisini protesto etti. AB Konseyi Başkanı Herman Van Rompuy, vergi konularında daha yakın işbirliğini önümüzdeki ay Brüksel’de düzenlenecek AB liderler zirvesinin gündemine aldı. Van Rompuy, ‘Bu kritik soruna yanıt verebilmek için artan siyasi ivmeyi yakalamalıyız’ dedi. Jeremy Fleming yılın en düşük düzeyine inmesi ardından büyümeye vurgu yapılmasını kararlaştırmıştı. Bugün açıklanan rakamlar, piyasanın beklentilerinden daha düşük olurken, ekonomik büyümenin geleceğine dair soruş işaretleri de arttı. Ülkede sanayi üretimi, Mart ayında geçen yıla göre yüzde 8.9 yükseldi. Bu konuda piyasanın beklentisi yüzde 10 düzeyinin tutturulmasıydı. Ülkede büyüme için kilit önemdeki sabit değerler yatırımları ise uzmanların yüzde 21 beklentisinin hemen altında, yüzde 20.9 olarak gerçekleşti. Societe Generale’den Wei Yao, “Çin ekonomisi, ilk çeyrekte yumuşak bir büyüme momentumu sergiliyor ve tüm veriler ekonominin yavaş bir iyileşme içinde olduğunu gösteriyor,” dedi. Çin, geçen birkaç yıl içinde güçlü bir büyüme kaydetmek için ithalata ve yatırıma bağlı bir ekonomik model izledi. Ancak, ABD ve Avrupa gibi önemli piyasalarda talebin düşmesi nedeniyle, ihracat olumsuz etkileniyor. Çin, dünya toplam ekonomik çıktısının beşte birini üretiyor ve ülke ekonomisinde herhangi bir yavaşlama küresel ekonominin durumu açısından oldukça önemli görülüyor. 20 ÖNEMLİ GELİŞMELER Kuruluştan Siena Chrisman, “Bazı düşünce kuruluşların da yardımıyla ne olup bittiğini anlamaya çalıştık. Sonra uzmanlar bize emtia piyasalarında deregülasyon ile birlikte spekülasyonların çok arttığını anlattılar. O döneme kadar kimse bunun hakkında konuşmuyordu” diyor. GIDA FİYATLARINDA SPEKÜLASYON KİME YARIYOR Kurallar Değişti Gıda fiyatları üzerinde yapılan spekülasyonlar nedeniyle Bir zamanlar ABD’de hammadde ve gıda maddeleri iki milyonlarca insan açlığa mahkûm oldu. Gıda fiyatları borsada, NewYork ve Chicago’da işlem görürdü. Ancak üzerinde spekülasyon yapanlara tepki büyük. Peki vur- zamanla eski kurallar devre dışı kaldı. Birçok gözlemciye göre gunculuk nasıl yapılıyor? kuralların değişmesi 1991 yılında başladı. Emtia Endeksi’nin Manhattan’ın güneyinde kısaca NYMEX olarak bilinen ve yürürlüğe girmesiyle sanayi, yatırıma teşvik edildi. Ve pazar dünyada pek çok ana hammaddenin değerinin belirlendiği giderek yatırımcılara daha fazla açıldı. 2004 yılından bu yana New York Mercantile Exchange vadeli işlemler borsasında, artık hammaddeler tıpkı hisse senedi ya da tahviller gibi işlem kahve, kakao ya da şeker gibi gıdaların fiyatları da tespit görüyor. ediliyor. NYMEX’in son yıllarda ciddi bir sorunu var. Gıda fiyatlarındaki spekülasyonlar yüzünden adı kötüye çıktı. Peki Ancak artık hammadde ve tarımsal emtia piyasalarında gıda fiyatlarındaki spekülasyonlar yeni bir olgu mu? Geçen yıl, önemli aktörler sadece spekülatörler değil. Emeklilik fonları ‘Yemeğin Gizli Mali Yaşamı’ adlı kitabı piyasaya çıkan Kara ve emekli sandıkları da artık bu piyasada önemli rol oynuyor. Newman bunu şöyle açıklıyor: Dünya genelinde finans piyasalarındaki kaos nedeniyle tahvil “Gıda fiyatlarındaki spekülasyonun geçmişi eski Roma ve ve hisse senetleriyle ilgili risklerden kaçınmak için, daha din- Yunan pazarlarına kadar uzanıyor. Günümüzdeki tarımsal gin görünen emtia piyasalarına yatırım yapmayı tercih ediyor- emtia piyasalarının dayandığı modeli onlar oluşturdu.” lar. Ancak bir zamanlar dingin görünen bu pazar son yıllarda tamamen huzursuz hale geldi. Bazı yatırımcılar bu nedenle Sistem Nasıl İşliyor? emtia piyasalarına olan ilgilerini yitirmeye başladılar. Örneğin bir çifti, patates kızartması satan bir işletmeciye patates satmak istiyor. Bir vadeli sözleşme yapıyorlar. Bunda, Peki ama yatırımlar fiyat dalgalanmaları üzerinde ne altı ay içinde, çiftçinin patates kızartması satan işletmeciye kadar etkiye sahip? Why Hunger adlı açlıkla mücadele belirli bir fiyata 10 çuval patates teslim edeceği yazıyor. kuruluşundan Siena Chrisman bunu şöyle açıklıyor: Ancak ne çiftçi, ne de patates kızartması satan işletmeci, “Massachusetts Teknoloji Enstitüsü, Dünya Bankası, örneğin kuraklığın ürüne zarar verip vermeyeceğini ya da Uluslararası Para Fonu ve BM’den ekonomi uzmanlarının fiyatların böylece yukarıya fırlayabileceğini öngörebiliyor. İşte çok sayıda araştırması, emtia piyasalarında spekülasyonlarla bu aşamada spekülatörler devreye girerek doğabilecek riskleri gıda fiyatlarındaki radikal dalgalanmalar arasında bağlantı onlar üstleniyor. Fiyatlarda dalgalanmalar baş gösteriyor. olduğunu ortaya koyuyor.” Sorumlular ise spekülatörler. Elbette bunu yaparak, bu işten kazanç sağlamayı umut ediyorlar. Çok uzun süre istikrarlı Bu tespiti tartışmalı gören başka uzmanlar da var. Zira gıda giden tarımsal emtia piyasaları, son beş yılda iki kez önce fiyatlarındaki dalgalanmalar üzerinde hava durumu, mahsulün radikal biçimde yükseldi, sonra da fiyatlar aynı şekilde hızla iyi ya da kötü olması, petrol üretimi, artan ya da azalan talep düştü. Açlıkla mücadele kuruluşu, ‘Why Hunger’ 2008 yılında, gibi faktörler de etkili. Ancak fiyatların çok radikal biçimde bu fiyat dalgalanmalarının farkına vararak, dikkatlerin buraya dalgalanmasında en çok spekülasyonların rol oynadığına dik- yönelmesini sağladı. kat çekiliyor. 21 ÖNEMLİ GELİŞMELER HIRVATİSTAN’DAKİ İLK AVRUPA SEÇİMLERİNE KATILIM DÜŞÜK OLDU 1 Temmuz’da Avrupa Birliği’nin 28. üyesi olmaya hazırlanan Hırvatistan’da vatandaşlar, Avrupa Parlamentosu’na ilk temsilcilerini göndermek için sandık başına gitti. Seçime katılım düzeyi düşük IMF’YE GÖRE ENFLASYON DİZGİNLENDİ oldu. Hırvatistan, 754 sandalyeli AP’de 12 üye ile Uluslararası Para Fonu tarafından yayınlanan temsil edilecek. yeni raporda, enflasyonun dizginlendiği ve buna bağlı olarak dünya ekonomisinde kilit rol oynayan Seçimlere katılım yüzde 20.7 seviyesinde kaldı. ülkelerin merkez bankalarının piyasaya para Geçtiğimiz yıl düzenlenen AB’ye üyelik referan- pompalamasını engellemek için bir gerekçe dumunda ise katılım yüzde 44 seviyesindeydi. kalmadığı kaydedildi. Referandumda oy kullananların yüzde 66’sı AB üyeliğine ‘evet’ demişti. Oyların yüzde 33’ünü alan Dünya ekonomisi beş yıl önce yaşanan kri- anamuhalefet partisi HDZ, on iki üyenin altısını zin etkisinden çıkmaya çalışırken, Amerika, aldı. İktidardaki Sosyal Demokratlar yüzde 31.5 ile Avrupa’daki Euro birliği, İngiltere ve son olarak da ikinci gelerek 5 sandalye sahibi oldu. Oyların yüzde Japonya’nın ekonomilerini canlandırma girişimleri 5.7’sini alan İşçi Partisi’nden ise bir üye Avrupa farklı oranlarda başarıya ulaştı. Amerika’da eko- Parlamentosu’na girecek. nomi toparlanmaya başlasa da işsizlik oranı hala istenen seviyeye düşmedi. 17 ülkeden oluşan AP’deki Hırvat üyeler yalnızca bir yıl görev yapacak, Euro bölgesinde ekonomik durgunluk sürerken, çünkü 2014 yılında AP’de gelecek 5 yıl boyunca Japonya geçen hafta ülkede son 20 yıldır devam görev yapacak yeni üyeler için Avrupa çapında eden ekonomik sıkıntıyı gidermek için yeni bir seçimler düzenlenecek. Başbakan Zoran Milanovic, program açıkladı. başkent Zagreb’de oyunu kullandıktan sonra yaptığı açıklamada seçimin ‘tarihi’ bir nitelik taşıdığını Öte yandan, IMF yayınladığı ikinci bir raporda, söyledi. Hırvatistan, Slovenya’nın ardından AB’ye düşük gelirli ülkelerin durumunu değerlendirdi. 21. katılan ikinci eski Yugoslav ülke olacak. yüzyılın düşük gelirli ülkelerde ekonomik büyüme umudunu arttırdığını belirten raporda, bu ülkelerin düşük enflasyona, rekabetçi döviz kurlarına ve düşük hükümet borcuna sahip olduklarının altı çiziliyor. Ancak IMF bu ilerlemelere rağmen, düşük gelirli ülkelerde kişi başına düşen gelir miktarının gelişmiş ülkelerin çok altında olduğunu ve bununla mücadele için önlerinde uzun bir yol olduğunu kaydetti. 22 ÖNEMLİ GELİŞMELER Reding, 2020 için yönetim kurullarında yüzde 40 kadın oranı hedefi yolunda somut sonuçlar görmemesi üzerine yasal düzenleme teklifinde bulunmuştu. Komisyon üyesinin teklifinde, halka açık şirketlerin yönetim kurullarında icracı olmayan pozisyonlar için yüzde 40’lık bir hedef belirleniyordu. Küçük ve orta ölçekli işletmeler ise düzenlemeden muaf tutuluyordu. İNGİLTERE’DEN ŞİRKETLERE ‘KADIN KOTASI’ TEHDİDİ Hedefi özel şirketlerin 2020, kamu kuruluşlarının ise 2018 yılına kadar yakalaması isteniyordu. Aksi takdirde AB’nin şirket üst yönetimlerine cinsiyet kotası get- para cezaları veya başka yaptırımlar gündeme gelebil- irme çabalarına sert bir şekilde karşı çıkan İngiltere ecekti. Cable’ın açıklamaları, Londra’nın Reding’in tekli- hükümeti, İngiliz firmaların, yönetim kurullarında fine muhalefetini gevşetebileceğine işaret ediyordu. kadınlara daha fazla yer vermemeleri halinde kendilerinin kota getirebileceği uyarısında bulundu. AP’den Teklife Destek Avrupa Parlamentosu’ndan, Komisyon’un, üye ülkelerin Avrupa Komisyonu’nun adaletten sorumlu üyesi Viviane iş hayatında cinsiyet dengesizliğinin üstesinden gelmek Reding’in geçtiğimiz Kasım ayında gündeme getirdiği için gönüllü adımlar atmaması halinde bağlayıcılığı cinsiyet kotası teklifine İngiltere’den kıyasıya eleştiri bulunan kurallar getirmesine geçtiğimiz ay destek gelmişti. İngiltere İş, İnovasyon ve Beceriler Bakanı çıkmıştı. Vince Cable, Standard gazetesine 10 Nisan’da yaptığı açıklamalarda ‘Şirketlerin, hükümetin gerektiği zaman Aralarında Belçika, Fransa, İtalya, Hollanda ve daha katı önlemler alacağından şüphesi olmamalı. İspanya’nın da bulunduğu bazı ülkelerde yönetim Yüzde 25 hedefimizi yakalayamazsak kotalar yine gün- kurulları için belirlenmiş cinsiyet oranı hedefleri bulu- deme gelebilir’ dedi. nuyor. İngiltere ve İsveç ise kotalara sert bir şekilde karşı çıkıyor. Cranfield’in raporunu hazırlayanlardan Geçtiğimiz hafta yayımlanan bir rapor, İngiltere’de Susan Vinnicombe, ‘Cranfield’de kotalara, yöneticilerin, yönetim kurullarına giren kadın sayısının azal- cinsiyet çeşitliliğinin faydalarını anlaması temelinde, makta olduğunu gösteriyor. Cranfield School of kararlı bir şekilde karşı çıktık’ dedi. Management’ın yayımladığı rapor, geçtiğimiz yılın ikinci yarısında borsada işlem gören en büyük 100 şirketin Şirketlerin bu çağrıyı duymazdan gelmeye devam yönetim kuruluna giren kadın sayısının yüzde 44’ten etmesi halinde Reding’in teklifinin tek seçenek olacağını yüzde 26’ya düştüğünü gösteriyor. Buna göre 100 belirten Vinnicombe, ‘Ne yazık ki çok sayıda yönetici, şirketin ardından gelen 250 şirkette de bu oran yüzde gündemden düşeceğine yönelik gerçek dışı bir beklen- 36’dan yüzde 29’a geriledi. tiyle konuyu duymazdan geliyor. Viviane Reding’in zahmetli planı yolda ve İngiltere’deki tavsiyelerin ötesine Cable, hükümetin halen gönüllülük esasına dayanan bir geçiyor. Yönetim kurullarında cinsiyet dengesi bulun- yaklaşımdan yana olduğunu söyledi, ancak şirketlerin mayan şirketlerin tek tipleşmeyi bir yana bırakıp daha bunu gönüllü olarak yapmaması halinde ‘daha katı yaratıcı atamalarda bulunması, acil bir konu haline geli- önlemler’ ve kota getirilebileceği uyarısında bulundu. yor’ şeklinde konuştu. 23 ÖNEMLİ GELİŞMELER Uzmanlar, hidrolik kırmanın uygun bir şekilde yürütülmesi halinde çevreye bir zararı olmadığı görüşünde. Ancak teknoloji, özellikle Avrupa’da halk arasında kaygılara yol açıyor. Kaya gazı ABD’de doğalgaz ve kömür fiyatlarını düşürerek enerji piyasasının dönüşümüne yol açtı. Düşük maliyetli enerji, petrokimya gibi sektörlerin İSPANYA’DA KAYA GAZINA DARBE İspanya’nın kuzeyindeki Kantabria bölgesindeki parlamenterler, çevreye olumsuz etkileri gerekçesiyle hidrolik kırma faaliyetlerini oybirliğiyle yasaklama kararı aldı. Merkezi hükümet, bol kaya rezervi bulunduğu tahmin edilen bölgedeki hidrolik kırma faaliyetlerinin geniş istihdam alanı yaratmasını umuyordu. Ekonomik kriz ve yüksek işsizlikle mücadele eden İspanya, enerji ihtiyacının yüzde 76’sını ithalatla karşılıyor. Ön tahminler, İspanya’nın yüksek miktarda kaya gazı rezervine sahip olduğuna işaret ediyor. Ancak çevreciler, yöntemin güvenliğiyle ilgili kaygı duyuyor. Hidrolik kırma işlemi sırasında yeraltındaki kayaların içine yüksek basınçla su ve kimyasal maddeler enjekte ediliyor. Kantabria’da kaya gazı çıkarma faaliyetlerinin yasaklanması teklifi iktidardaki Halk Partisi’nden geldi. Teklif, yerel parlamentodaki tüm partilerin desteğini aldı. Oylamadan önce Reuters’a konuşan bir Halk Partisi yetkilisi, ‘Kantabria’da hidrolik kırmaya karşı büyük bir toplumsal hareket bulunuyor. Kanun, üç parlamento grubunun oybirliğiyle geçecek. Bölge çok küçük ve nüfus yoğunluğu yüksek’ dedi. Ancak Halk Partisi ulusal düzeyde, çevre düzenlemelerine uyulduğu sürece hidrolik kırmaya destek veriyor. İspanya Parlamentosu’nda çoğunluğa sahip olan parti, Kantabria’nın yasaklama kararını iptal etme girişiminde bulunabilir. 24 ABD’ye geri dönmesini sağlıyor. Ancak Avrupa’da çevreyle ilgili kaygılar, ilerlemenin daha yavaş olmasına ve kaya gazı çıkarımının Fransa ve Bulgaristan’da yasaklanmasına yol açtı. İspanya’da dünyanın en büyük kaya gazı rezervlerinden bazılarının bulunduğunu tahmin eden Shale Gas Europe, ‘İspanya’daki önemli miktardaki rezervler, eğer teknik olarak çıkarılabilir durumdaysa, bir yandan ülke artan borç yüküyle mücadele ederken ve kemer sıkma önlemleri almaya zorlanırken, ekonomisinin dönüşümüne yardımcı olabilir’ açıklamasında bulundu. Henüz net veriler bulunmasa da bazı analistler İspanya’daki kaya gazı rezervlerinin 1.4 trilyon metreküpü bulabileceğini tahmin ediyor. Bu miktar, Avrupa Birliği’nin üç yıllık ihtiyacını karşılayabilecek düzeyde. Ancak ilk tahminler yanıltıcı olabilir. Avrupa’daki en büyük rezervlerden birine sahip olduğu tahmininde bulunan başka bir ülke olan Polonya, detaylı araştırmalar ve istenen sonuçları vermeyen sondajların ardından geçtiğimiz yıl beklentilerini yüzde 90 oranında azaltmak zorunda kalmıştı. ÖNEMLİ GELİŞMELER Standard & Poor’s geçen hafta Türkiye’nin kredi notunu BB’den BB+’ya çevirdi. Kimi “iyi” dedi. Kimi “eh” diye dudak büzdü. Kimi de “yakında bir artış daha bekliyorum” diyerek; tatmin olmadığını hissettirdi. Standard & Poor’s nasıl bir puanlama yapıyor ve onun KREDİ NOTU skalasında BB+ ne anlama geliyor ona bir bakalım, isterseniz. “B” sıralamada “A”ya “D”den daha yakın. Dünya bu günlerde “not” ile yatıp “not” ile kalkar duruma geldi. Kiminin “not”u iniyor, kiminin “not”u Başka bir deyişle iyiye yakın, riske uzak. Da... “B”nin yükseliyor. Türkiye “not”u yükselenler arasında. de “B”si var. “BBB+” mesela. Üst orta sınıfı ifade ediyor Güney Avrupa ülkeleri ise inişte! İyi de; nedir bu ki, “iyiye yakın” da diyebiliriz buna. “BBB” ve “BBB-” ise not? Kim veriyor? Neden bu kadar önemseniyor? “alt orta sınıf” anlamına geliyor. “BB+” ile “BB” ve “BB-” var bir de. Türkiye’nin notu. Yatırım yapılamaz ve spe- Dünya “not” dünyası. Kişilerin de “not”u var, şirket ve külatif demektir. Türkiye “BB”den “BB+”ya geçmekle, devletlerin de. Bir kişi şayet borç almak istiyorsa, ona kötünün iyisi oldu. kredi açacak olan banka ya da finans kuruluşu; o kişinin borcunu geri ödeyebilme yeteneğinin olup olmadığı “D”yi anlatmaya gerek yok; iflas edenlerin “not”u. hususunda mutlaka bir araştırma yaptırıyor. Araştırmayı Hakeza “C” ve türevleri. Onlar da “büyük ölçüde speyapan firma da o kişinin kredi skorunu notla ifade edikülatif” ve “önemli risk taşıyor” anlamına kullanılan bir yor. Son yıllarda sigorta şirketleri de yaptırmaya başladı skala. bu araştırmayı. Şirketler için de durum üç aşağı beş yukarı aynı. Herhangi bir şirketin hisse senedini ya da “A” başka tabii. “AAA” notunu “en yüksek dereceli” tahvilini almak isteyen yatırımcı, öncelikle o şirketin ülkelere veriyor Standard & Poor’s. “AA+”, “AA” ve kredi derecelendirmesine bakar. “Not”una yani. “AA-”yi ise “yüksek dereceli” ülkelere. Tek “A”lı notları ise “üst orta” dereceli ülkelere. Devlet kredi derecelendirmesi ise o ülkedeki yatırım ortamı ve risk seviyesi hakkında bilgi veren en önemli Türkiye’nin “BB+” alması bir başarı. Bunu kabul etmek mali göstergedir. Yabancı ülkelerde yatırım yapacak lazım. Daha fazlasını hak ettiği de doğru. Fakat unutolan yatırımcılar her şeyden önce bu göstergeye bakar- mamak lazım ki, gitmesi gereken çok yol var daha. lar. Bu göstergeleri hazırlayan firmalar, ülkenin siyasi Bunu bilip buna göre hareket etmek lazım. riskini de ayrıca hesaba katıyorlar ki, yatırımcı şaşıp yanılıp çalkantılı bir ülkeye yatırım yapmasın. Şunu da ilave etmeden geçemeyeceğim. Türkiye, yatırım iklimi bakımından iyi bir yere geldi. “BB+” Bu derecelendirmeler Standard & Poor’s, Moody’s notundan geri gitmesini düşündürecek hiçbir riski yok. ve Fitch Ratings gibi kredi değerlendirme kuruluşları Bundan sonra hep ileri. Yeter ki, önüne çıkan fırsatları tarafından yapılıyor. Bu kredi değerlendirme değerlendirme basiretini göstersin. kuruluşlarının derecelendirme skalaları genelde birbirine benziyor. En iyiden en kötüye doğru A, B, C, D şeklinde sırlanıyor bu notlar. A en iyisi. D ise en riskli ve en spekülatif olanı. 25 ÖNEMLİ GELİŞMELER Moodys Yatırımcılar kredi notlarını birçok şekilde kullanmaktadır ve böylece, kredi notları ihraççılar için önemli bir değer sunmaktadır. Kredi notları birçok yatırımcı için ihraçların fiyatlandırılmasında önemli bir unsur olup yatırım kılavuzlarının belirlenmesinde sık sık ölçü olarak kullanılmaktadır. Yatırımcılar kredi riski hakkında güvenilir, küresel çapta kıyaslanabilir görüşlerle, daha geniş ihraççılar yelpazesi tarafından yapılacak ihraçların yatırımına açık olabilirler. 1) Sermayeye Daha Geniş Erişim Moody’s kredi görüşleri bir ihraççının borcunu daha geniş bir potansiyel alıcı yelpazesi için daha cazip yaparak, bütün dünya çapındaki kurumsal yatırımcılar tarafından geniş çapta yayılıp büyük ölçüde kullanılmaktadır ve net olarak anlaşılmaktadır. Moody’s kredi notu, günümüz küresel piyasalarında hem yerel, hem de uluslararası sermaye fonlarına erişim sağlayan bir “kredi pasaportudur”. 2) Fonlama Esnekliği Sermaye piyasalarına daha geniş erişim özellikle daha yüksek derecelendirilen ihraççılar için tipik olarak daha düşük fonlama maliyeti olarak yansır. Moody’s kredi notlarının itibarı derecelendirilen ihraççıların sermaye piyasaları daha sık ve daha ekonomik kullanmalarını ve ayrıca daha büyük ihraçları daha uzun vadelerde sunmalarını sağlayabilir. 3) Piyasa İstikrarı Özellikle piyasaların stresli olduğu dönemlerde, Moody’s kredi notları ve araştırma raporları yatırımcı güveninin sürdürülmesi ve sağlamlaştırılmasına destek olmaktadır. Örneğin, bir basın haberi, haberin tahvillerin uzun vadeli kredi değerliliği üzerinde gerçek bir etkiye sahip olmasa bile, bir şirketin tahvillerinin fiyatlarını olumsuz şekilde etkileyebilmektedir. Moody’s kredi notunun itibarı ve sunmuş olduğu kredi analizi yatırımcının bu tür “manşet riskine” yönelik endişelerini hafifletebilir. 26 MİHALİS SARRİS ÖNEMLİ GELİŞMELER OECD SLOVENYA’NIN ACİLEN BANKALARLA İLGİLENMESİ GEREK OECD, Slovenya’daki bankaların şüpheli alacaklarına dikkat çekerek ülkenin, bankacılık sektörünü bir an önce tekrar ayağa kaldırması gerektiğini söyledi. Ancak ülkenin Güney Kıbrıs’ın ardından kurtarma programına ihtiyaç duyan bir sonraki Euro Bölgesi ülkesi olacağına dair bir beklenti sunmadı. SLOVENYA, EKONOMİYİ DÜZELTME PLANINI MAYIS’TA SUNACAK Euro Bölgesi’nde kurtarma paketi başvurusunda OECD, yayımladığı bir raporda Slovenya’nın bulunan bir sonraki ülke olacağına yönelik halihazırda bazı önemli önlemler aldığını ve reform- tartışmalarla gündeme gelen Slovenya, eko- lar gerçekleştirdiğini, ancak bunların halen büyük nomiyi düzene sokmak için eylem planını 9 ölçüde ‘geçici adımlara’ dayandığını söyledi. Raporda, Mayıs’ta Avrupa Komisyonu’na sunacağını geçtiğimiz yıl riskli varlıkları devralacak bir ‘kötü açıkladı. banka’ kurulması olumlu karşılanırken, yetersiz şeffaflık siyasi müdahale risklerine dikkat çekildi. Öte Slovenya Başbakanı Alenka Bratusek, ‘İstikrar ve yandan hayatta kalabilecek bankaların sermayelerinin reform programımızı 9 Mayıs’a kadar hazırlayacağız güçlendirilmesi ve hayatta kalamayacak bankaların ve derhal Brüksel’e göndereceğiz. Haftalar ya da kapatılması önerildi. aylar değil, günlerimizin sayılı olduğunu biliyoruz’ dedi. Slovenya’da hükümet, eski Başbakan Janez Jansa’nın adının bir yolsuzluk olayına karışmasının ardından Üç hafta önce göreve gelen Bratusek, aynı zamanda düşmüştü. 20 Mart’ta göreve başlayan Başbakan bütçeyi de gözden geçireceklerini çünkü devraldıkları Alenka Bratusek hükümetinin Maliye Bakanı Uros bütçenin ‘iyi olmaktan çok uzakta’ olduğunu söyledi. Cufer, şüpheli alacakların yazdan itibaren kötü banka- Başbakan, aralarında muhtemelen bir bankanın lara taşınmaya başlanabileceğini, ancak kötü banka da bulunacağı bir ya da iki büyük devlet şirketinin konsepti için evrensel bir reçete bulunmadığını söyle- özelleştirilmesini önümüzdeki iki hafta içinde di. OECD Genel Sekreter Tardımcısı Yves Leterme, Parlamento’ya sunacaklarını söyledi. Slovenya’nın acil olarak bir uluslararası kurtarma paketine ihtiyaç duymadığını belirterek, Slovenya’nın Avrupa Komisyonu hafta içinde yayımladığı eko- şu ana kadar maliyesini zorluk yaşamadan idare nomik dengesizlik raporunda Avrupa’da en riskli edebildiğini ifade etti. ülkelerin İspanya ve Slovenya olduğunu açıklamıştı. OECD de Slovenya’ya, bankacılık sistemini ‘acilen’ düzeltme çağrısında bulunmuştu. Eski Başbakan Janez Jansa’nın hükümeti, hakkındaki yolsuzluk iddiaları üzerine Şubat ayında düşmüştü. 27 ÖNEMLİ GELİŞMELER Öncelikle Thatcher’a dair bir iki önemli detay vererek başlayalım. İstatistiklerden nefret edenMargaret Thatcher’ın döneme damga vuran sözlerinden biri şöyle: “Toplum diye bir şey yoktur.” Hâliyle toplum kavramı reddedildiğinde, devletin gerekliliği de sorgulanır noktaya geliyor. Bu THATCHER’IN EKONOMİ KARNESİ Hayattayken kendisinden çok bahsettiren İngiltere’nin Demir Leydi’si Margaret Thatcher ölümünün ardından da konuşulmaya devam ediyor. Peki Thatcher nasıl bir ekonomi bıraktı? Rusya’nın kendisiyle alay etmek için kullandığı “Demir Leydi” lakabını, büyük bir gururla kullanmaya başlayan ve dünyanın da kendisini bu şekilde tanıdığı Margaret Thatcher Pazartesi günü vefat etti. Ardında daha çok üzülen mi, yoksa kutlama yapan mı bıraktı tartışmaya açıktır; ancak herkesin ortak bir noktada buluşarak kabul ettiği tek bir şey varsa, o daİngiltere’nin 1979-1990 yılları arasında görev yapmış ilk ve tek kadın başbakanı olan Thatcher’ın, tarihe adını yazdıran bir şahsiyet olduğuydu. nedenle olsa gerek Thatcher, devletin elini eteğini olabildiğince her şeyden çekmesinden yanaydı ve tüm adımlarını da bu yönde attı. İkinci Dünya Savaşı sonrası uygulanan ekonomi politikaları, devlet eliyle yapılmış; devlet de “Önce düzenleme getir, ardından sorgularsın” mantığıyla hareket etmiştir. Thatcher ise daha sonra tüm dünyaya ilham kaynağı olurcasına İngiltere’de geniş çaplı Amerikan başkanı Ronald Reagan’ın, özellikle de konu konservativizm deregülasyonlara başlamıştır. olduğunda kadim dostu Thatcher, hiç şüphesiz siyaset arenasında olduğu kadar, ekonomi tarihi için de pek önemli bir isimdi. Kökten değişimle şu anki İngiltere’yi,İngiltere, Londra’yı da dünyanın finans merkezi yapan Thatcher diyebiliriz. Bugün İngiltere’de konut sahibi olmak, refah düzeyine tam anlamıyla erişmiş olmak ile özdeşleşiyor, her şey piyasa ekonomisine bağlı seyrediyor, ülkenin şu anki başbakanı David Cameron, Basel III sermaye şartlarının uygulanmasının tartışıldığı süreçte bankacıların prim ödemelerinde kesinti yapılmasına karşı var gücüyle savaşıyorsa; bu Thatcher’ın 1979-1990 dönemlerinde yaptığı reformlar ile ektiği tohumların bir sonucudur. Siyasi reformları ve savaşları bizim konumuz olmadığından; biz Demir Leydi’nin ekonomikarnesiyle ilgileneceğiz. Peki ne yaptı bu Thatcher? Ne yaptı da bu kadar nefret edilip, bu kadar sevildi? Rakamlar Margaret Thatcher 4 Mayıs 1979’da İngiliz ekonomisi diplerde sürünürken devraldığında neydi, 28 Kasım 1990’da koltuğunu John Major’a devrederken ne oldu? 28 Demir Leydi’nin en önemli ikinci ekonomi hamlesi ise aynı düşüncenin izlerini barındırır. Toplum diye bir şey olmadığını savunan bir şahsiyetin, topluluk ve örgütlenmeye de inanmasını bekleyemeyiz. Nitekim Thatcher da bu mantık çerçevesinde, İngiltere’deki sendikaları sonlandırmıştır. Gelelim rakamlara... ÖNEMLİ GELİŞMELER 1. Vergi oranları : Thatcher başbakan olduğunda en yüksek vergi oranı yüzde 83’ken, ayrılırken bu oran yüzde 40’a geriledi 2. Hükümet harcamaları: Yüzde 42.7’den yüzde 39.2’ye indi 3. Ortalama gelir: Thatcher’ın başbakanlığı döneminde yüzde 181 artmış, sonraki 11 yılda ise yüzde 63 azalmıştır. Ancak ortalama gelir artarken, zengin ve fakir arasındaki fark açılmıştır. OECD rakamlarına göre 1979’da İngiltere’nin en zengin yüzde 1’lik kesimi, İngiltere’nin toplam gelirinin yüzde 6’sını kazanıyordu, fakat 1990’da en zengin yüzde 1, tüm kazançların yüzde 10’una sahipti. 4. İşsizlik: Şirketlerin işletme modellerinde yeni düzenlemelere gitmesiyle İngiltere’de işsizlik1970’ler boyunca arttı; ancak Thatcher’ın 1979-1982 yılları arasında 3 milyonu aştı. İşsizlikoranı 1979’da yüzde 5.3’lerde seyrederken, 1990 Kasım’ında yüzde 9.5’ti. 5. Gayrisafi yurtiçi hasıla: Thatcher 1970’lerde yüzde 20’lerde seyreden enflasyonu aşağı çekmeye başardı; ancak büyüme 1980’lerin başlarında diplerde seyretti. 6. Faiz oranları: Politika faizi İngiltere Merkez Bankası yerine hükümet tarafından belirleniyordu. Bu nedenle Thatcher hükümeti, mortgage kredisi ödeyenleri zor durumda bırakma pahasına, yüksek enflasyonu aşağı çekmek için yüzde 10’un üzerinde faiz uyguladı;enflasyonu da yavaşlattı. 7. Enflasyon: Mayıs 1979’da yüzde 10.3’lerde seyrederken, Haziran 1980’e kadar neredeyse her ay hızlanarak yüzde 21.9’u bulan enflasyon, Kasım 1990’da yüzde 9.7’ye kadar geriledi. 8. İmalat: Başta kömür üretiminin, sendikalara karşı atılan sert adımların etkisiyle sekteye uğraması sonucunda imalat odaklı ekonomi, daha hizmet odaklı bir ekonomi hâline geldi.İmalatın, toplam gayrisafi yurtiçi hasılaya oranı yüzde 17.62’den, yüzde 15.18’e geriledi. 9. Sosyal konut satışları: Konut mülkiyetinin bir hak olduğuna inanan Margaret Thatcher, 1980’de başlayan ve hâlâ devam eden Alım Hakkı politikasıyla, sosyal konut kiracılarına kadar uzandı ve kiracı olan yerel yetkililere de sosyal konutları yüzde 70’i bulan iskontolarla alma fırsatı verdi. 10. Konut fiyatları: Konut sahiplerinin artmasıyla fiyatlar da yükseldi. Thatcher’ın ekonomi politikaları hizmet ve konut fiyatları kalemlerinde iyi sonuçlar verirken,imalat ve işsizlikte bir hayli başarısız oldu. Demir Leydi, ölümünün son dakikalarına kadar reformlarına dair ne düşündü bilemeyiz; ancak ekonomi tarihine demir harflerle geçtiği kesin. Bloomberg HT 29 ÖNEMLİ GELİŞMELER 2011’de yüzde 8,5’luk ekonomik büyüme hızını yakalayan Türkiye’de öncelikle inşaatçılık ve enerji alanlarında büyük yatırımlar yapılıyor. Euro krizi ve küresel ekonomik durgunluk yüzünden diğer Batılı ülkeler gibi Türkiye’nin büyüme hızı da önemli gerileme göstermişti. Avrupa’nın Durumuna Bağlı TÜRKİYE’YE BEYİN GÖÇÜ Ekonomi ve Dış Politika Araştırmalar Merkezi’nin (EDAM) Almanya Ekonomi Bakanı Philip Rösler, Alman Başkanı Sinan Ülgen 2013’ün Türkiye açısından kritik şirketlerinin önemli pazarları arasına giren Türkiye’ye bir yıl olacağını ve Türkiye’nin gelişmesinin Avrupa’nın yapacağı ziyaret öncesinde, ikili ekonomik ilişkileri daha performansına bağlı olduğunu söylüyor. Ülgen DW’ye da geliştirmeyi arzuladıklarını söylemişti. Türkiye, Alman verdiği demeçte, Türkiye’nin ihracatının yüzde 40’ını Avrupa yatırımlarının yanı sıra, ekonomik geleceği açısından Birliği’ne yaptığını, Türkiye’deki doğrudan yabancı sermaye büyük önem verdiği Almanya’daki nitelikli Türk göçmen- yatırımlarının yüzde 85’inin de Avrupa’dan geldiğini söyledi. leri de ülkeye çekmeye çalışıyor. Türkiye’nin kalkınmasında Avrupa’dan gelen işgücüne Kendine Türkiye’de gelecek aramaya karar veren Dilek Keser, dönüş kararı verdiğine hiç pişman olmadığını söylüyor. Dilek, Almanya’da “İşletme” tahsilini tamamladıktan sonra on yıl bir şirketin müdürlüğünü yapmış. 36 yaşındaki dinamik iş kadını, de büyük önem veriliyor. Sinan Ülgen, yüksek öğrenimini Almanya’da tamamlayan Türklerin, mali durumlarının nispeten iyi olması sayesinde Türkiye’de kendi işini kurup istihdama katkıda bulunabileceklerini belirtiyor. Almanya’da kendine gelecek görmediği için ata yurduna dönmeye karar vermiş. ‘Tutunamazsam Dönerim’ Beş yıl önce Türkiye’ye yerleşen ve buz pisti ekipmanları İstanbul’da gayrimenkul işi yapan Dilek Keser Avrupalı ve Amerikan yatırımcının Türkiye’deki taşınmazlarıyla ilgileniyor. Alman – Türk ortaklığı bir şirkette çalıştığı için hem Euro, hem de Türk Lirası üzerinden maaş alıyor. Artık Euro’ya ihtiyacı kalmadığını belirten Dilek Keser, üç dil bilmesinin Türkiye’de dolgun ücretli iş bulmasını kolaylaştırdığını söylüyor. Beyin Göçü Yön Değiştiriyor Almanya’yı terk edip Türkiye’ye yerleşen Türklerin sayısı her geçen gün artıyor. Bunda Türkiye’nin ekonomik gelişmesi önemli rol oynuyor. Sanayi Bakanı Nihat Ergün; Türkleri, ekonomik şartların hızla düzeldiği anavatana dönmeye çağırıyor. Ergün, 1961 ile 1973 yılları arasında 750 bin Türk’ün çalışmak için Almanya’ya gelmesini sağlayan anlaşmanın yenilenmesini, ancak bu kez Almanya’nın Türkiye’ye vasıflı satan Tolga Sandıkçı ilk üç ayda 400’ün üzerinde sipariş aldığını belirtiyor ve “Almanya’da bu işi yapsam kısa zamanda bu kadar müşterim olmazdı” diyor. Sandıkçı bunu, Almanya’da ekonominin bütün nişlere yerleşmesine, Türkiye’de ise hâlâ pek çok piyasa boşluğunun bulunmasına bağlıyor. Genç işadamı yine de ‘Alamancı’ olarak Türkiye’de iş hayatına atılmayı hafife almamak gerektiğini, arada önemli zihniyet farkı bulunduğunu ve kendisinin de ‘ne kadar Almanlaştığını Türkiye’ye dönünce anladığını’ sözlerine ekliyor. Dolandırılma riskinin hafife alınmaması gerektiğini hatırlatan Münihli genç Türk işadamı, “Türkiye’de tutunamazsam, Almanya’ya dönerim” diyor. Bu da iki vatanlılığın avantajı olsa gerek. eleman göndermesini öneriyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Cumhuriyet’in 100’üncü kuruluş yıldönümünün idrak edileceği 2023 yılına kadar Türkiye’yi dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına sokmakta kararlı olduklarını söylüyor. 30 © Deutsche Welle Türkçe ÖNEMLİ GELİŞMELER Rösler, temasları sırasında Türkiye’de enerji santral parklarının nasıl modernize edileceği konusunun gündeme geldiğini belirterek, ‘Yenilenebilir enerji alanında Türk ekonomisinin gelişmesine katkıda bulunmak istiyoruz. Türk hükümetinin enerji konusunda bağımlılıktan kurtulmak istediğini biliyoruz. Bu cari açığına çare için de katkı yapacaktır. YILDIZ’DAN AB’YE ‘ENERJİ FASLI’ SİTEMİ Yenilenebilir enerji konusunda çok büyük deneyimimiz var. Bu tür enerji için Türkiye’deki koşullar mükemmel. Rüzgar ve Almanya Ekonomi Bakanı Philipp Rösler ile birlikte Türk- güneş kullanımıyla verimliliği artırmak mümkün. Biz de bu Alman Enerji Forumu’na katılan Enerji Bakanı Taner konuda yardımcı olmaya hazırız’ şeklinde konuştu. Yıldız, Türkiye’nin, Avrupa’ ülkelerinin enerji sorununun çözümü için proje geliştirdiğini, ancak AB’ye üyelik Yıldız ise yaptığı konuşmada, Türkiye’de yenilenebilir sürecinde enerji faslının siyasi gerekçelerle açılmadığını enerji kaynaklarının oranının, Avrupa Birliği üyesi ülkelerin söyledi. ortalamalarının iki katı, yüzde 25-26 civarında olduğunu belirterek, ‘Bunu 2023 yılına kadar en az yüzde 30’lara Türk-Alman Enerji Forumu, TOBB İkiz Kululer’de çıkarmayı, her ürettiğimiz enerjinin üçte birinde yenilenebilir gerçekleştirildi. Toplantıya Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı enerji kaynaklarından faydalanmayı düşünüyoruz’ dedi. Yıldız, Taner Yıldız, Almanya Ekonomi ve Teknoloji Bakanı Philipp Almanya’nın ‘taşları yerine oturmuş bir ülke’ olduğunu, altyapı Rösler ve TOBB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Faik çalışmalarını yıllar önce bitirdiğini, sadece Avrupa’da değil Yavuz’un yanı sıra Türk ve Alman şirketlerinin temsilcileri dünyada da çok önemli bir noktaya geldiğini söyledi. katıldı. Enerji Faslı Türk Alman Enerji Forumu’nun ilk aşamasında, enerji sek- Yıldız, toplantının ardından kendisine yöneltilen, Ekonomi töründe ülkenin yatırım ihtiyacını karşılamak amacıyla, Bakanı Zafer Çağlayan’ın dile getirdiği, AB’nin üçüncü ülkel- Türk ve Alman enerji sektörünün tamamlayıcı unsurlarını erle serbest ticaret anlaşmalarıyla ilgili olarak Türkiye’nin nasıl somut projelere dönüştürebileceklerini görüştüklerini Gümrük Birliği’nden doğan sıkıntılarına dair bir soruya verdiği anlatan Yavuz, ‘Dün öğleden sonra, yenilenebilir enerji, enerji yanıtta, Türkiye’nin Avrupa ülkelerinin enerji sorunun çözümü verimliliği ve konvensiyonel elektrik santralleri, elektrik san- için proje geliştirdiğini ancak AB üyelik sürecinde enerji trallerinin modernizasyonu ve linyit üretimi konularında üç başlığının siyasi mülahazayla açılmadığını belirtti. çalışma gurubunda, Türk ve Alman bakanlıkları ve özel sektör Enerji Bakanı, ‘Bu nimet-külfet ilişkisine uyan bir konu temsilcileri bir araya gelip, işbirliği imkanlarını değerlendirdiler. değildir. Bütün bunların farkında olduğumuz halde bu ilişkilere devam ediyoruz. Nasıl yalıtımın faydaları var enerji sekBu çalışmaların, Türkiye ve Almaya arasındaki çok boyutlu töründe, zaman zaman bu tür ilişkilerde de yalıtmanın enerji işbirliğine, derinlik ve çeşitlilik kazandıracağına inanıyoruz’ açısından faydaları vardır’ dedi. şeklinde konuştu. Yıldız, ‘Sayın Çağlayan’ın görüşlerine katılmamak mümkün ‘Türkiye’de Yenilenebilir Enerji Koşulları Mükemmel’ değil. Serbest Ticaret ve Gümrük Birliği anlaşmalarının bize getirileri, götürüleri ortadadır. Avrupa Birliği’nde ekonomiler Almanya Ekonomi Bakanı ve koalisyon hükümetinin küçük globaldir ama politikalar ulusaldır. Bunun arasında sıkışan ortağı Hür Demokratların (FDP) Başkanı Rösler, yenilene- yapı çözüm bulmaya çalışıyor. Bu da AB için zor bir dönem, bilir enerjide koşulların Türkiye’de mükemmel olduğunu ve zor bir süreçtir. AB’nin Türkiye karşısındaki duruşunu siyasi Türkiye’ye katkıda bulunmak istediklerini belirterek, ‘Tabii ve ekonomik olarak net şekilde ortaya koyması gerekiyor’ bunun için yasal düzenlemelerin hazırlanması gerekiyor’ dedi. şeklinde konuştu. 31 YASAL UYARI Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Bu rapor ABD’de dağıtılmak için hazırlanmamıştır. Döviz piyasasındaki ticaretin sabit vadeleri ve garantileri yoktur ve bu da likiditeyi ve her an hareket etme olanağını piyasanın ana karakteristiği yapmaktadır. Buna yüksek oynaklık ve özellikle de şeffaflık eklenebilir. Döviz veya yabancı para ticaretindeki temel unsur ise ”kaldıraç etkisi” ile işlem yapma olanağıdır. Başka bir deyişle çok az sermayeyle çok daha yüksek bir miktarı hareket ettirmek mümkündür. Döviz ticaretinde ki normal kaldıraç oranı 1:100’dür. Başka bir deyişle, işlem yapmak istediğiniz döviz miktarının %1’i kadar bir teminat ile işlem yapabilirsiniz. Örneğin; 1.000 Euro yatırarak 100.000 Euro değerinde işlem gerçekleştirebilirsiniz. Bu durumda satın aldığınız döviz sizin lehinizde sadece yüzde 0.5 oranında bir hareket gerçekleştirdiğinde pozisyonu kapatırsanız 500 Euro’luk bir gelir elde edersiniz. 1.000 Euroluk yatırımınızda göz önüne alındığında, bu yüzde 50 oranında bir gelir demektir. Döviz kurları genellikle gün içinde yüzde 1 oranında aşağı veya yukarı dalgalanma gösterirler. Döviz işlemlerinin çekiciliği, küçük fiyat hareketlerinde bile anında önemli kazançlar elde edebilme şansında yatmaktadır. Ancak bu kazanç şansının yanı sıra aynı oranda kaybetme riski de vardır ve bunu, daha önce de altını çizdiğimiz gibi, kesinlikle unutmamalısınız.Gerekli finansal koşullara sahip ”spekülatif kişiler” için döviz işlemleri; hızı, yüksek likiditesi ve özellikle de kaldıraç etkileriyle eşsiz bir ortam oluşturmaktadır. Şeffaflık ve günün 24 saati güncel koşullara cevap vermek de diğer avantajları arasındadır. Kaldıraçlı spot parite ve vadeli işlemler piyasaları doğaları gereği yatırımcıların hesaplarında bulunan teminatların ortalama 50 kattı büyüklüğünde pozisyonların açılmasına olanak verir. Yatırım yaparken kaybetmeyi göze alabileceğiniz büyüklükteki sermayelerle çalışmalısınız. Hiçbir suretle borç alarak bu piyasalarda işlem yapmamalı veya hayat standardınızı etkileyecek büyüklükte riskler almamalısınız Dergimizde Altın, Gümüş analizleri paylaşılmamaktadır. Bu analizlerimize www.dovizgazetesi.com’dan günlük olarak ulaşabilirsiniz.