indirmek icin

Transkript

indirmek icin
AYLIK İNTERAKTİF DERGİ
HAZİRAN 2015 / NO: 1
“H A Y A T I
D O Y A S I Y A
Y A Ş A M A K
İ Ç İ N”
KÜLTÜR • YAŞAM • SPOR • SAĞLIK • GEZİ
Bu ay;
3 efsane!
Efsane bir film
Efsane bir yıldız
Efsane bir marka!
“Bu dünya
hepimizin!”
Röportaj:
Yedikule Hayvan
Barınağı
Çığır açan ulaşım
aracı
“Vespa’nın Doğuşu”
Moda:
“Sokakta ne
giyelim?”
Spor giyim trendleri
Merhaba!
Alışılmıştır; ilk sayılara
hep bir “Merhaba!” ile
başlanır.
Gelin biz de öyle yapalım;
geleneği bozmayalım
ve “Adventure Life
Directory”nin (Aramızdaki ismiyle; ALD
Magazin’in) bu ilk sayısına, herkese
gönülden bir “Merhaba!” diyerek
başlayalım.
Ne var ki; “Merhaba!”mız, salt
okurlarımıza değil...
ALD Magazin’in bu selamı -isminin de
ifade ettiği gibi- sanata, kültüre, spora,
sağlığa, yaşamın tüm güzelliklerine
ve bu güzellikleri “doyasıya” yaşamak
isteyenlere!
ALD Magazin, hayatın güzelliklerini
gören, onlara tutkuyla bağlı, bu tutkuyu
herkesle paylaşmayı amaçlayan bir
“gönüllü” grubu tarafından hazırlanıyor.
Bir sosyal sorumluluk projesi olan
yayında, sadece “yaşam keyfi” için,
özveriyle görev alan tüm arkadaşlarımızı
içtenlikle kutlamak gerekiyor.
Ayrıca; Aldatmaz Motorcycle yetkililerine
de, hayata bizler gibi bakarak,
projenin gerçekleşmesi yolunda
yapıcı desteklerini esirgemedikleri için
gönülden şükran borcumuz var.
Evet! Her sayısında, hayatın pekçok
alanından güzellikleri sizlere sunmaya
çalışacak olan ALD Magazin, ilk sayısı
ile ekranlarınızda! Dileriz; beğenirsiniz,
dileriz; bize katılırsınız ve dileriz;
beraberliğimiz uzun sürer.
Birlikte “Hayatı doyasıya yaşamak için”
tekrar “Merhaba!”
Muhteşem 3 Efsane
Bir yıldız: Audrey Hepburn
Bir film : Roma Tatili
Bir marka : Vespa
“Bu Dünya Hepimizin!”
Yedikule Hayvan Barınağı...
“Cafe Racer” Dedikleri
Motorsiklette devrim!
Sadece hız için modifiye edilen,
tek kişilik hız canavarları...
Bir Kahkaha Dünyası:
Tiyatroname
“Tiyatroya seyirci kalmayın,
seyirci olun!”
Çığır Açan Ulaşım Aracı
Vespa’nın Doğuşu
Vespa’nın efsanevi geçmişi
1. Bölüm
İlanları da Klasik
1946’dan bu yana;
Vespa ilanları
Sokak Modası / Spor Giyim
2015 yaz trendleri
Ünlüsü Olan Vespa’lar
Nicole Kidman’dan
Jude Law’a kadar hangi ünlü
Vespa kullanıyor?
Vesparados
Sosyal etkinlikleriyle ünlü
bir scooter kulübü
3
7
10
12
14
17
20
22
25
MUHTEŞEM
3 EFSANE
Efsane Bir Film : ROMA TATİLİ
Efsane Bir Yıldız : AUDREY HEPBURN
Efsane Bir Marka : VESPA
Sanat, teknoloji, yaşam... her alanda
unutulmaz isimlerle karşılaşırız.
Bu “efsane” isimler, pek ender
olarak biraraya gelirler ve o zaman;
yepyeni bir başka “efsane” yaratılır.
Okurlarımıza, muhteşem bir üçlüyü,
yıllar geçse de unutulmayacak
3 efsaneyi sunuyoruz.
Efsane Bir Film
ROMA TATİLİ
Gerçek Hayatta Biten
Bir Masal
Diplomasiyi Sıkıcı Bulan
Bir Prenses
Filmin konusundan biraz bahsetmek gerekirse, Audrey Hepburn’un canlandırdığı, ışıl ışıl parlayan genç bir prenses (Prenses
Ann), Avrupa başkentlerine ziyaretler yapar. Bir kaç ziyaretten
sonra yolu Roma’ya düşer. Tek
bir dakikası bile boş geçmeyen
prenses, görevi dolayısıyla katlanmak zorunda olduğu bu yorucu rutinden sıkılır. Bir gece, Ro-
Özgün adıyla “Roman Holiday”,
protokollerden sıkılarak sıradan bir genç kız gibi sokaklarda dolaşan bir prensesin, Amerikalı bir gazeteciyle tanışmasını ve
efsane şehir Roma’da gezerken
birbirlerine aşık olmalarını anlatır.
Başlıca rollerinde Gregory Peck,
Audrey Hepburn ve Eddie Albert’in rol aldığı 1953 yapımı film,
romantik komedi dalında yapılmış
en güzel film olarak anılır.
Roma Tatili, Akademi Ödüllerinde
tam on dalda aday gösterilmiş ve
üçünü kazanmıştır.
Konusu yüzlerce filme ilham kaynağı olmuş, prensesin sıkıcı hayatından bunalarak gıptayla izlediği eğlenceli dış dünyaya kaçtığı
bir çok film çekilmiştir. Ama hiçbiri, “Roma Tatili” efsanesinin yerini
alamamıştır. Masal gibi başlayan,
gerçek hayatla biten film, Belçika asıllı aktrist Audrey Hepburn’e
En İyi Kadın Oyuncu Akademi
Unutulmaz Roma Tatili filminin ünlü
Ödülü’nü kazandırmıştır.
afişlerinden birisi
ma’yı yalnız başına gezmek üzere
kaldığı elçilik sarayından gizlice
kaçar ve Roma’da görevli olan
Amerikalı gazeteci Joe Bradley (Gregory Peck) ile karşılaşır.
Bradley, onu tanımaz ve başından atamayınca kaldığı pansiyona götürmek zorunda kalır.
Bradley, başarısız bir gazetecidir ve patronunun verdiği son
işi, yani “prensesle röportaj yapma” görevini bile yerine getirememiştir. Ama son anda, pansiyonda uyuyan kızın prenses
olduğunu anlar. Bir gazeteci olarak kendisine müthiş gelecek yaratacak olan bu şansı,
kimliğini gizleyerek kullanan Joe
Bradley, gizlice görevlendirdiği
fotoğrafçısı, arkadaşı Irving Radovich’in (Eddie Albert) çektiği
fotoğraflarla mükemmel bir haber
dizisi oluşturur. Ancak; prensesle
aralarında oluşan duygusal bağ
nedeniyle; tüm kariyeri pahasına,
fotoğraf ve haberleri gazeteye
vermekten vazgeçer.
Güzellik ve Zarafet Timsali;
Audrey Hepburn
Filmin çekildiği yıllarda Audrey
Hepburn henüz tanınmamış bir
oyuncu iken Gregory Peck ünlü
3
Efsane Bir Yıldız
AUDREY HEPBURN
Roma Tatili’nin en bilinen sahnelerinden... Prenses Ann, Roma sokaklarında
ilk kez bir Vespa’ya biniyor. Sahnenin
yaratıcıları; Audrey Hepburn, Gregory
Peck ve Vespa.
bir Hollywood yıldızıydı. Çekimler tamamlanınca Gregory Peck,
yapımcı William Wyler’a Hepburn’un bu ilk büyük rolü ile Akademi Ödülünü alacağını söyledi
ve Hepburn’un isminin afişlerde
en üste yazılmasını önerdi. William Wyler’ın bunu kabul etmesi üzerine afişler bu şekilde hazırlandı ve Audrey Hepburn Oscar’ı
aldı. Karakterlerin Roma şehrinin romantik kareleri yanında geri
planda kalmamaları için özellikle
siyah beyaz çekilen film aynı zamanda tamamı İtalya’da çekilen
ilk ABD filmidir. Bir şehrin, bir
filmde nasıl bir baş rol oynayabileceğinin en muhteşem örneği
olan Roma Tatili’nde, Prenses
Ann ve Joe Bradley arasındaki
aşka tanık olurken diğer yandan
kameranın şehre olan aşkını da
hayranlıkla izlemek mümkün.
Zarafet timsali Hepburn’e ise
hayran kalmamak elde değil.
Audrey Hepburn’un doğal güzelliği ile nazik prenses rolü bir
araya gelince, sinema tarihinin
gelmiş geçmiş en güzel karakterlerinden biri hayat bulmuş ve
ortaya büyüleyici bir atmosferde
Tüm Zamanların
En Özel Kadını
geçen, efsane bir film çıkmış.
Sürükleyici konusu ve mükemmel oyunculuklarıyla bir efsane
olan bu filmi izlediyseniz, bir daha
izleyin. Çünkü bu film, insanı
mest eden Roma sokakları ve
kusursuz oyunculuğu, duru güzelliği ile büyüleyici Audrey Hepburn için, defalarca izlenir.
Ve final... Prenses, aşkı uğruna röportajı
yayımlamayan Joe Bradley’le sarayın
basın toplantısında “tanışıyor”! Aralarında
geçmiş olan herşeye rağmen artık o bir
prenses ve Joe sadece bir gazeticidir.
Oscar ödüllü, İngiliz-Hollandalı
oyuncu Audrey Hepburn, tüm
zamanların en sevilen kadın oyuncusu olmuştur. Geçmişten
bu yana her zaman özel bir kadın
olan Hepburn bugün hala bir ikon
olarak tüm kadınların, sinemaseverlerin gönlündeki tahtında sağlam bir şekilde oturuyor.
Monte Carlo Baby, Lavender
Hill Mob ve Secret People gibi
filmler- de oynayan Hepburn,
asıl çıkışını başrolünde oynadığı
“Roma Tatili” ile yaptı. Gregory Peck ile başrolü paylaştığı
film, Hepburn için sonraki yıllarda şekillenecek başarılı kariyerine açılan büyük bir kapı oldu.
Aynı filmle “En iyi Kadın Oyuncu
Akademi Ödülü” kazanarak kariyerine hızlı bir başlangıç yaptı.
Ödülden sonra Hepburn için
kariyer basamaklarını çıkmak kolay oldu, çünkü oynadığı her film
büyük başarı sağladı ve yıldızı hiç
sönmeden daima yükseklerde
parladı.
Birçok aşk filminde yer alan yıldız,
dönemindeki en iyi yönetmen
ve aktörlerle kamera karşısına
geçti. Hepburn, oyunculuk yeteneğinden ziyade güzelliği ve
hanımefendiliği ile de kendisinden bahsettiren bir zarif bir kadın
olmuştur.
Breakfast at Tiffany’s filmiyle
yeniden büyük başarı sağlayan
Audrey, filmde hayata tutunamamış, ruhunda metcezirler yaşayan
bir kadına hayat vermiştir. Filmdeki karakteri ve görüntüsü bugün
hala en çok kullanılan Audrey
Hepburn fotoğrafıdır. İkon haline
gelen fotoğraf özellikle yeni nesil sosyal medya gençleri arasında çok popüler olmuştur. Audrey
Hepburn, sinemanın; bir şekilde
kendisinden sonraki nesillere de
yetişen başarılı yüzlerinden.
Bugünlerde duvar kâğıtlarından
çantalara, çantalardan fincanlara
kadar tüm ürünlerde Audrey Hepburn’ün meşhur pozunu görmek
mümkün. Bugün hala tanınıyor
olmasının sebebi şüphesiz bir
moda ikonu haline gelmiş olmasıdır. Büyük başarılarıyla hem
beyazperdelerde hem de moda
camiasında hala konuşulan bir
aktrist olan Audrey özel hayatıyla da daima ilgi çeken bir kadın
olmuştur. Zarafetin sembolü Audrey’in özel yaşamına baktığımızda fırtınalı aşklar görmek mümkün. William Holden ile yaşadığı
aşk, Mel Ferrer ile yaptığı evlilik
tüm dünyanın yakın markajında
oldu. Hepburn’ün, Mel
Ferrer ile olan evli- liğinden Sean, daha sonra evlendiği eşi Dr. Andrea Dotti’den ise Luca
olmak üzere iki çocuğu
var.
için hayat boyu güven problemleri yaşamasına sebep olmuştur.
Ailesinin boşanmasından uzun
yıllar sonra Audrey 10 yaşındayken ülkesi Nazi işgaline
uğrayınca asıl zorluklar baş
göstermeye başladı. Uzun yıllar süren savaş boyunca açlık
ve kıtlıkla boğuşmak zorunda
kalan Audrey’i savaştan sonra UNICEF’in sağladığı yardımlar
kurtarmıştır. İleride çok ünlü bir
oyuncu olduğunda yine UNICEF
gönüllüsü olarak bu defa Audrey
başka çocuklara yardım eli olacak, umut dağıtacaktı.
Zorlu Bir Yaşam
Hikâyesi
Görkemli bir hayat
muhteşem bir kariyer
fırtınalı aşklar ve çocuklarla geçen bir hayatın
ardında aslında oldukça zor süreçlerden
geçmiş bir çocukluğu
vardır Hepburn’ün.
Annesi
Hollandalı
bir Barones, babası
ise İngiliz ban- kacı
olan Hepburn, henüz bir yaşındayken anne ve babası boşanmıştır. Annesiyle yaşamaya devam eden Audrey’in çocukluğu;
İngiltere, Hollanda ve Brüksel’de
geçmiştir. Hareketli hayatından
olsa gerek Audrey’in belirgin bir
aksanı hiç olmamıştır, çocukluğu
boyunca Flemenkçe, Fransızca
ve İngilizce konuşan Hepburn ilerle- yen yıllarda dil yelpazesine
İspanyolca, İtalyanca ve Almancayı da eklemiştir. Babasının annesini terk edip gitmesi, Audrey
Oscar, Tony, Emmy ve bir Grammy ödülü kazanan ve tüm bu
ödülle-rin hepsine birden sahip
çok az kişiden biri olan Audrey
Hepburn, 34 yaşına geldiğinde
kariyerini bir kenara bırakarak
tüm vaktini eşine, çocuklarına ve UNICEF’e ayırmak üzere
İsviçre’ye yerleşti. 63 yaşında
kanser olduğunu öğrendiğinde
dahi UNICEF için çalışıp Afrika’lı
çocuklara yardım dağıtmaktan
vazgeçmedi.
5
Efsane Bir Marka
“Audrey Hepburn
Zarafetinin Adı”
Sinema tarihinin klasikleşmiş filmi Roma Tatili, Audrey Hepburn
ve Gregory Peck’in başrolünü
süslediği romantik bir film. Filmi
izle- yenlerin çok iyi bildiği izlemeyenlerin ise muhakkak duyduğu zarif bir unsur var: Vespa.
Filmin önüne geçen iki tekerlekli, zarif tasarımlı bu motor şüphesiz en büyük reklamını filmle beraber yaptı. Filmden sonra Vespa
üreticilerinin dahi yapamadığı bir
tanıtımla tüm kitlelere ulaşmayı
başardı.
Vespa’nın üreticisi Piaggio şirketi, zor bir süreçten geçtikten sonra ayağa kalkmak adına gerçekleştirdiği Vespa fikriyle
ulaşıma zarif, şık ve pratik bir
soluk getirdi. Kim derdi ki kadın
erkek herkes ayrım yapmaksızın
Vespa’ya binecek, şehri motorla fethedecek diye. Üstelik bunu
yaparken çılgınlar gibi eğlenecek,
motor sürmenin zevkini doyasıya
yaşayacak!
Audrey Hepburn ve Gregory
Peck’in üstünde tüm Roma’yı
dolaştığı şahane görseller sunan film, Vespa’yı ulaşım aracı ol-
maktan çıkarıp yaşam şekline
dönüştürmeyi başardı.
Vespa’nın kendine özgü yuvarlak
hatları, henüz tasarım aşamasındayken dahi sempati ka–
zanmış ve bir “arı”ya benzetilmişti.
Bugün, pekçok ülkede görülen
Vespa severler kulüpleri, Vespa
partileri ve Vespa derneklerinin
varlığı Vespa’nın sadece popüler
bir araç olmasından değil kuşkusuz pratik ve yaşamı kolaylaştıran
özelliğiyle gerçekleşti.
Roma’ya, Paris’e dünyanın herhangi bir yerine tatile gidip şehri
Vespayla turlamayı düşünmeyen
yoktur! Turizme de büyük katkısı olduğu gerçeği yadsınamaz.
Özellikle çiftlerin büyük bir heyecanla kullanmayı seçtiği Vespa, kişilere romantik bir gezinti sunuyor. Yıllardır , romantik
kalplerde “Vespa, aşk ve Roma”
asla parçalanmayacak bir bütün
olmuştur.
İtalyanlar Vespa’yı üretirken bu
kadar küresel çapta bir başarı
sağlayacaklarını
düşünüyorlar mıydı bilinmez ama Vespa’nın Avrupa’dan açılarak tüm
dünyaya hüküm sürdüğü bir
gerçek. Kadınların yoğun ilgisini çeken Vespa ile işe gitmek neredeyse modanın bir bileşeni,
kıyafeti tamamlayan bir aksesuar
olmuş durumunda.
Savaş sonrası şirketi ve İtalya
ekonomisini şaha kaldıran Vespa buluşu, Piaggio şirketinin
ülkeye ve ekonomiye sağladığı
muhteşem bir hamle olmuş.
Piaggio’nun insanlığa ve ulaşıma katkısı hala takdire şayan. Bir
motosikletten beklenen her şeyi
zarif bir şekilde sunabiliyor Vespa.
Sürücülerin üstünün kirlenmemesi, rahat kullanım, kıyafet engeline
takılmayan ön bölgesi, herkesin kullanabileceği basitlikte hazırlanması Vespa’yı cazip kılan en
önemli şeyler.
Vespa’yla turlarken bir Audrey
Hepburn olamazsınız belki ama;
kendinizi en az onun kadar özel
ve özgür ruhlu hissedebilirsiniz.
Vespa’ları maviliklere sürmenin
vakti geldi! n
Tüm hayvanseverlerin kesinlikle görmesi gereken bir “gönüllüler” projesi:
Yedikule Hayvan Barınağı
Yedikule’de 3000’e yakın köpek barındıran bir
hayvan barınağı var. 2001 yılında kurulmuş
olan Fatih Belediyesi Yedikule Hayvan Barınağı,
toplam; 8000 m2’lik alanda hizmet veriyor.
İçinde 500 m2’lik peyzaj ve gezinti alanı da
bulunan barınakta, toplam 22 kişi görev
yapıyor.
Merkezin gönüllü yöneticiliğini yapmakta olan
Mimar Meral Olcay, dergimize; barınağı ve
hayvanseverlerden beklediklerini anlattı.
Yıllardır bu barınağın gönüllü
yöneticiliğini yapıyorsunuz
Meral Hanım... Bize burasının
öyküsünü anlatır mısınız?
30 köpeğe kuru ekmek veriyor.
Arabamı durdurup ne yaptığını
sordum.
“Buraya hayvanları atıyorlar, ben
de ne yapayım, onları böyle besliyorum” dedi. “Amca böyle hayvan beslenir mi? Ben her gün
sana yiyecek getiririm, birlikte
besleriz” dedim.
Her gün evde ailecek boyunlar,
ekmekler, paparalar hazırlıyoruz.
Sabah işe gitmeden önce saat
7’de geliyorum. Hayvanları besliyoruz, işe gidiyorum. İçim rahat
etmiyor, öğle tatilinde yine geliyorum, akşam bir daha uğruyorum.
Bunların hepsini derneklerin
de yardımıyla ameliyat ettirdim
kısırlaştırdım, küpelerini taktırdım, aşılarını yaptırdım. Git gide
“nasıl olsa bakıyorlar” deyip buraya daha çok köpek bırakmaya başladılar. Belediye de burada bakılıyor diye topladıkları
köpekleri buraya bırakmaya
başladı.
Sayı 300-400’e ulaştı. Baş edemeyeceğim bir hale geldi. O zaman sayın Belediye Başkanımız
Mimar Eşref Albayrak ve Başkan
Yardımcımız Nurettin Ertemel’e
durumu aktardım. “Güzel bir proje çizeyim, barınağı yapalım sizin gurur duyacağınız bir proje
olsun” dedim.
Bu sırada sayı artmaya devam
Yedikule Hayvan Barınağı, özellikle öğrenci gençlerin sıklıkla ziyaret ettikleri bir yer. ediyor. İş çığırından çıktı. Onlar
Barınağın gönüllü yöneticisi Meral Olcay; çocuklarda, bu yaşlarda hayvan sevgisi
pro-jeye “Tamam” dediler. Hayoluşturmanın psikolojik ve sosyal yönden çok gerekli olduğunu söylüyor.
2000 seneleriydi, “Park ve
Bahçe‑ ler Müdürlüğü”ndeki
görevime gidiyorum (orada kontrol mühen‑ disiyim), trafik sıkıştı.
“Yolumu değiştirip daha çabuk
gidebilirim işime!” amacıyla sur
dibine girdim. Yaşlı bir amca, şu
anda barınağın olduğu yerde 20-
7
vanlarla beraber inşaat devam
etti ve 2001 senesinde açılışımızı
yaptık. Bu dönem ki belediye başkanımız Sayın Mustafa
Demir Bey’in de lojistik desteği
ile çalışmalarımız devam ediyor.
YHHD Yedikule Hayvan Dostları Dernegi ile belediye işbirliğinin Türkiye de ki en güzel örneğini barınağımızda görebilirsiniz.
gelirlerken mama, bisküvi, eski gibi gelenlerden sebeplenebiliyor.
gazete, kullanmadıkları halıflek- İnsanlar evlat edinmek için gelsler, eski kazakları getirsinler.
diklerinde seçim yapabiliyorlarSizin bir de “Evlat Edindirme” sa ki, bu çok zor oluyor genelde,
çünkü hepsi birbirinden sevimli,
projeniz var. Bize anlatır
birbirinden güzel.
mısınız; evlat edindirme
projesi nedir? Nasıl evlat
Seçim yaptı diyelim, o zaman, o
ediniliyor?
seçtiği köpeğin aşı masraflarını,
Esas olan buradaki hayvanlara tıraş ihtiyacı olan bir köpekse tıraş
bir yuva bulmak, on- masraflarını, rahatsızlanırsa tedaları sahiplendirmek. vi masraflarını karşılıyor. Bunun
Fakat pek çok kişi dışında her ay 25 kiloluk mama
hayvanları çok sev- bağışlıyor. O köpek sayesinde
diğini, evinde hayvan diğer arkadaşları da kuru mama
besleyecek duru- yiyebiliyor. Evlat edinilen köpeği
mu olmadığını, ama gezdirmelerine hemen izin verbu sevgiyi yaşamak miyoruz. Bir süre düzenli olarak
istediğini söylüyor. gelip gidecekler, onları tanıyaEvlat
edindirme cağız, güveneceğiz. Ondan sonprojesi bu durumda- ra köpeği çıkarıp dolaştırmalarına
ki hayvanseverlere izin veriyoruz. Buraya geldi, “Ben
bunu evlat edindim, alıp götürehizmet ediyor.
Bu proje, Sayın Tınaz yim!” diye bir şey yok. Şu an 30’a
Titiz’in fikir babalığı yakın evlat edinilmiş köpeğimiz
yaptığı bir pro- var.
je. Tınaz Titiz’in en Sahiplendirme çalışmaları
büyük özelliği sürek- nasıl gidiyor?
li fikir üretmesi, beyin Bu güne kadar 1000’ün
jimnastiği yapması.
üstünde köpek sahiplendirdik.
Bana ilk olarak evlat edindirme Biz sahiplendirirken Çocuk Esprojesinden buranın açılış gü- irgeme Kurumu gibi prosedürlnünde bahsetti. Dünyanın hiçbir er uyguluyoruz. Web sitemizden
yerinde olmayan, ilk
Ziyaretlerden, barınağın sevimli sakinleri kadar
ziyaretçiler de hoşnutlar.
kez burada yapılmaya başlanan bir
proje. Şimdi bizden örnek alan pek
çok barınakta uygulanıyor.
Evlat edindiğimizde
hayvan burada kalıyor. Bu durumda elbette yeni gelenlere
yer açılamıyor, ama
şu açıdan faydası
oluyor: Evlat edinilen
köpek
sayesinde
arkadaşları
kuru
mama, antibiyotik
Barınağın tüm çalışanları, görevlerini, sevgi dolu bir
özveriyle yapıyorlar.
Açılışımızı yaptığımız günden bu
yana hem barındırdığımız hayvan
sayısı, hem de ziyaretçi sayımız
artıyor. Cumartesi-Pazar günleri çok kişi bizi ziyarete geliyor.
Sadece yakın bölgelerden değil
Pendik, Kartal, Halkalı, İzmit, hatta bugün Gaziantep’ten biri geldi. Bu bizim için çok büyük mutluluk.
“Ben hayvanları çok
seviyorum gelip orada
çalışarak size yardımcı
olmak istiyorum!” diyen
hayvanseverler oluyor mu?
Bu şekilde pek çok kişi geliyor
bize. Benim onlara yanıtım; “Hayvanlarımızı sevecek, özel bakıma
ihtiyacı olan yavrularımızla özel
olarak ilgilenecek gönüllü insanlara ihtiyacımız var. Ziyaretimize
“Sakat hayvanların da canlı olduğu,
hatta bakım ve ilgiye sağlıklı olanlardan daha fazla ihtiyaç duyduğu
unutulmamalı!”
ni buna verelim dedik. Pamuk bu
şekilde geldi. Bu 4 köpeğin dışında burada da 2000 köpeğim var.
Meral Hanım, son olarak
ALD Magazin okurlarına neler
söylemek istersiniz?
formu dolduruyorlar. Köpeğimizin
yaşayacağı mekanı bize tanıtan
video veya fotoğraflar gönderiyorlar, inceliyoruz.
Eğer köpek vereceksek “Ziyaret saatleri içerisinde buyrun
gelin, ilgilenelim yardımcı olmaya çalışalım” diyoruz. Köpeklerimizi sahiplenenler içinden
“Bakamıyoruz!” deyip geri getiren insan sayısı 20’yi geçmez.
Çünkü, sahiplendirirken çok
özen gösteriyoruz. Kimlik bilgilerini, adresini, telefonunu alıyoruz.
Hakkında araştırma yapıyoruz.
“Evi kira mı, değil mi? Komşuları
köpeği şikayet eder mi ?” gibi!
İnterneti yoğun olarak
kullanıyorsunuz; web sayfanız
var. İnternet sizin için ne
derecede faydalı?
Daha çok insana ulaşabiliyoruz.
Barınak internet olmasa sadece
İstanbul’a ulaşabilecekti. Şimdi Hollanda, Amerika, Fransa, İtalya, Nijerya, Japonya, Çin’den
mesajlar geliyor bana. Böylece
dünyaya ulaşabiliyoruz.
Çocukları bilinçlendirmek için
bir çalışmanız var mı?
Okullar sürekli barınağımızı ziyarete geliyorlar. Bilgilendirme ve
bilinçlendirme çalışmalarında bulunuyoruz. Çocuklar buraya elleri
boş gelmiyorlar. Eski gazete, makarna, süt, kuru mama ile geliyorlar, hayvanları seviyorlar, oyun oynuyorlar. Sonra o çocuklar hafta
sonları aileleriyle geliyorlar bize.
Meral Hanım, sizin de
köpekleriniz var, buradakilerin
dışında değil mi?
Bize onlardan da bahsedebilir
misiniz?
Şu an evimde 4 köpeğim var.
Birincisi; Lolita adında bir kaniş.
İkincisi bir yılbaşı günü bulduğumuz Minik.
Minik’in kanser olduğu ortaya
çıktı. Tedavisi süresince 3-4 ay
evimde kaldı. Eve uyum sağladı.
Kapının önüne bıraktığım zaman
bıraktığım yerden kımıldamadı.
Arabanın altından çıkmıyor. Gece
12’de beslemek için aşağıya iniyorum. Baktım bu iş böyle olmayacak ona bir yer buldum. Gün
boyu telefon açıp Minik’i sordum.
Bana hiç kımıldamadığını, hiçbir
şey yiyip içmediğini söylediler.
Eşimle birbirimizin yüzüne
baktık, atladık arabaya Minik’i bıraktığımız yere
gittik. Gece 11:30. Hayvan beni görünce sevinçten yerlere yattı. “Beni
eve götür!” diye deli oldu.
Dayanamadık, aldık getirdik eve. Üçüncüsü sokağa
terkedilmiş iki gözü kör
Fıstık. Dördüncüsü; burada doğan Pamuk. Onu 1-2
aylıkken aldık. Beslediğimiz
köpeklerden birini sokakta
bir köpek parçalayınca kaybettiğimiz köpeğin sevgisi-
Öncelikle bu röportaj için ekibinize teşekkür ederim. Farkediyorum ki; sizler de bizim gibi
“gönüllü” olarak çalışıyorsunuz.
Aracılığınızla; herkese tüm canlıları insanlar kadar sevmeleri gerektiğini hatırlatmak isterim. Unutulmasın; “Bu dünya hepimizin!”
Gelsinler, ziyaret etsinler, çocuklarını getirsinler. Onlara hayvan
sevgisini anlatsınlar. Arzu ederlerse; buradan bir “can”ı evlat
edinsinler.
Kapılarımız, gönlümüz tüm hayvanseverlere her zaman açık...
Fatih Belediyesi Yedikule
Sokak Hayvanlarını Barındırma
ve Rehabilitasyon Merkezi
Yedikule Sahil Yolu,
Surdibi Eski Havagazı Deposu
Tel-faks (212) 633 58 57
9
CAFE
RACER
60’LARIN HIZLI AKIMI
Motor tutkunlarının iyi bildiği;
Cafe Racer tabiri,
motosiklet camiasında sürücü tipini
ve bir dönem tüm dünyayı etkisi altına
alan akımı temsil eder.
Günümüzde temsilci sayısı
az olan ve az olduğu için oldukça kıymetli olan bu akımın
kökleri 1960’lı yıllara, savaştan
çıkan yorgun Avrupa gençlerinin
arasında hızla yayılan “rockers”
akımına dayanır.
Rocker’lar olarak anılan gençler,
Rock’n Roll kültürüne tamamen
karşıt bir topluluktan oluşuyordu.
Başlangıç olarak İngiltere’de
boy gösteren akım, gençlerin bir
araya gelmesi, biribirine karşıt
grupların aralarında kısa yarışlar
yaparak boy göstermesiyle
harekete
geçmiştir.
Her
sürücünün kendine özgü motoru
ve giyim tarzı olması akımın görsel yanını da simgesel hale getirmiştir. Yapılan yarışlar temelde
hıza dayansa da sürücülerin motor tarzı ve görüntüsü de ayrıca yarışmaktaydı. Yarışlar genelde saatte 160 km hıza ulaşmaya
dayanıyordu.
Yarış sonrası tüm sürücülerin bir
kafeye giderek oturup sohbet etmesi, sosyalleşmesi Cafe Racer Cafe Racer teriminin ve felsefenin
teriminin oluşmasını sağladı.
yayılmasıyla birlikte her kafede
rockers müzikleri yükselmeye,
semtler arası farklı rockers şarkı
ve şarkıcıların ortaya çıkmasına
sebep oldu. Şarkılara olan ilgi bir
müddet sonra farklı bir boyuta
taşınarak bir yarış haline gelmiştir.
Şöyle ki; gençler, bir kafenin
jukebox’ında çalan şarkının
başlangıcında yarış pistinden
çıkıp şarkı bitiminde parkuru
tamamlayıp tekrar kafenin önüne
gelirlermiş.
Cafe Racer motorlar, rahatlıktan ziyade hız odaklı araçlardır.
Cafe Racer yarışlarında racer’lar, motor gövdesine olabildiğince yakın olacak şekilde kullanmayı tercih ediyorlar.
Cafe
Racer
motorlarının
fiziksel
görünümü,
naked
motor üzerine, tek kişilik koltuk
olarak geliştirilmiş, rahatlıktan
ziyade hız odaklı araçlardır.
Motor gövdesine olabildiğince
yakın olacak şekilde sürmeyi
tercih eden racer’lar, motorun
parkurlarda yavaş kaldığını fark
edip motorları modifiye etmeye
başlamışlar.
Modifiye çılgınlığı başladıktan
sonra motorlar teknik ve görsel
anlamda bir şova dönüşmeye
başlamıştır.
Racer’lar için genellikle Triumph,
Norton, BSA marka motorlar
tercih edilir, fakat günümüzde
bu motorların yedek parça
sorunu olduğundan BMW R seri
motosikletlere yönelme olmuştur.
Türkiye’de BMW R80 modeli,
polislerin de aynı seriyi kullanması
sebebiyle
diğer
markalara
nazaran yedek parça konusunda
sorun yaşatmadığından tercih
sebebi olmuştur.
Günümüzde Cafe Racer akımı
eskisi kadar aktif değildir.
Fabrikasyon olarak üretilen
birkaç Cafe Racer motoru vardır.
Bunların başını Moto Guzzi V7 II
Racer çekmektedir. 2012 yılında
geliştirilmiş özelliklerle yeniden
üretilen V7 daha donanımlı ve
kullanışlı hale getirilmiştir.
Cafe Racer akımı henüz
tamamen tükenmese de son
demlerini yaşadığı bilinen bir
gerçek.
Eski
Racer’lardan
neredeyse kimse kalmadı. Eski
motosikletlerin tükenmesi, akımın
son dönemini yaşıyor olması ve
akımı ayakta tutacak kişilerin
azlığı akımın hala değerli olmasını
sağlasa da yükselişe geçmesini
henüz sağlayamamıştır. n
Moto Guzzi V7 II Racer
11
HAYATI SAHNEDE YAŞIYOR, KAHKAHA İLE GÜLDÜRÜYORLAR!
ESATGİL
TİYATRONAME
OYUNCULARI
Tiyatroname
Esatgil Oyuncuları, yeni bir anlayışla yola çıkan,
hiçbir mesaj kaygısı taşımayan,
belden aşağı ve siyasi esprilere dayanmayan,
35 yıllık deneyimle kurulan bir aile tiyatrosu.
2015 Ocak ayında Kaan Erkam’ın yazdığı,
Nami Esatgil’in yönettiği polisiye – komedi
tarzı vodvil “Çilekli Spagetti” ile perdelerini
açan tiyatro, hem yerleşik, hem de il çapındaki
turnelerinde seyircileriyle buluşuyor. Biz
de, birbirinden değerli Tiyatroname Esatgil
Oyuncuları ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
Bir de, Tiyatroname Esatgil Oyuncuları’nın sizden
küçük bir ricası var;
“Tiyatroya seyirci kalmayın,
tiyatro seyircisi olun ki, yaşasın tiyatro!”
Neden bir aile tiyatrosu?
Öncelikle şunu söylemek isterim ki, Türkiye de tiyatro oyuncusu olmak delilik, tiyatro kurmak
ise zırdelilik. Ama öyle bir aşk ki
bu tüm zorluklarına rağmen tek
hedefimiz olan tiyatroyu kurduk.
Neden aile tiyatrosu, çünkü benim 11 yaşında bir kızım var
ve ben oyuncu olduğum halde kızımla birlikte çocuk oyunları hariç, özel tiyatrolara gidemiyoruz.
Tabii 10 yaş ve üstü çocuklara
bu oyunlar çok basit geliyor. 10
yaş üstü çocuklar daha çok komik yetişkin oyunlarını seyretmek
istiyor haliyle ve bu noktada sorun yaşanıyor.
Özel tiyatroların seyirci çekebilmek için, güldürme amaçlı
argo kullanımı gibi belli stratejilere yöneliyor. İşte biz de bu
noktadan yola çıktık. Bize göre,
aileler çocukları ile birlikte gönül
rahatlığıyla tiyatroya gidip oyun
seyredebilmeli idi.
Biraz Çilekli Spagetti’den
bahsetmek gerekirse...
2 perdelik bir polisiye komedi vodvili Çilekli Spagetti. Uyanık
bir müteahhitimiz var ve apartmanın terasına kaçak olarak iki
Yeni kız arkadaşı Ebru’ya spagetti pişirip güzel bir akşam yemeği hazırlamak isteyen Kamil’in
beceriksizliği ve Sakine’nin istemeden olaya müdahil olması ortalığı karıştırıyor.
“Çilekli Spagetti”sosyal medyada 2015 yılının en çok konuşulan oyunu oldu ve İ.B.B Kültür
A.Ş. tarafından İstanbul’un çeşitli ilçelerinin kültür merkezlerinde,
ücretsiz olarak ailelerle buluştu.
Sami Bey ise bu karışıklığa çok
sinirleniyor ve olayın polislik olduğuna hükmediyor, Komiser Cinayettin’i evine davet ediyor.
Bu esnada Kamil ve Sakine,
Sami Bey’den özür dilemek için
ziyaretine gidiyorlar. Ani bir kalp
kriziyle ölen Sami Bey, evin içine
girmiş bulunan Kamil, Sakine,
tüm cina- yetleri ustaca çözen
kahramanımız Komiser Cinayettin ve yardımcısı Canan karşı
karşıya kalıyorlar.
Hele hele Kamil’in eski nişanlısı Çilek ve bakkal çırağı Can
olaya müdahil olunca gülmekten
gözyaşlarınızı tutamayacağınız
bir oyun ortaya çıkıyor.
Biz de, bizi ailece ayakta alkışlayanların verdiği onurla, “İyi ki bir aile tiyatrosu kurmuşuz!” demenin haklı
gururu ve sevincini yaşıyoruz.
2015-2016 sezonunda fazlasıyla talep olduğundan Çilekli Spagetti seyircisiyle buluşmaya devam edecek, ailece huzurla izleyip
gülmekten kırıp geçiren bu oyunumuzla sahneler- de olacağız. n
İlk oyununuz “Çilekli Spagetti”
nasıl tepkiler aldı?
daire yapıyor. Bu daireleri de Sakine ve Kamil adında iki bekara
kiraya veriyor.
Apartmanın kağıt gibi olan duvarları yüzünden herkes gürültüden
şikayetçi, en çok da emekli tümgeneral Sami Bey.
Tiyatroname Esatgil Oyuncuları olarak bir aile tiyatrosu olarak
seyircilerimizle buluştuk ve Ocak
ayında ilk oyunumuz “Çilekli Spagetti” ile perdelerimizi açtık.
Tiyatro eleştirmenlerinden ve
oyunu izlemeye gelen misafirlerimizden müthiş tepkiler aldık.
13
VESPA
ÇIĞIR AÇAN
ULAŞIM ARACI
Sadece teknoloji alanında değil, aynı zamanda;
sosyal alanda da gerçek bir çığır açmış olan
efsanevi marka Vespa’nın, 1946’da başlayarak
günümüze kadar süren-ve çok daha süreceğine
inandığımız- olağanüstü öyküsünü
okurlarımızla paylaşıyoruz.
Bölümler halinde sunacağımız bu yazı dizisinin ilki
“Vespa’nın Doğuşu” adını taşıyor.
Vespa, 1946 yılında İtalyan firma
Piaggio tarafından scooter’lardan
ilham alınıp geliştirilerek tüketiciye
sunuldu. Basit, fakat; kullanıcılar
için incelikle düşünülmüş detaylara sahip bir tasarımla çıkış yapan Vespa, kullanıcıların yoğun ilgisini çekti ve kısa sürede en çok
tercih edilen ulaşım aracı olmayı
başardı.
çocukları Enrico Piaggio ve Armando tarafından yönetilmeye
başladı. İkinci Dünya Savaşı şirket için zor günlerin başlangıcıydı…
İtalya’nın faşist Lideri Benito Mussolini’nin, Hitler ile beraber savaşa girmesi, savaş makineleri ihtiyacını doğurdu. Savaş
için uçak üretimi yapan Piaggio, P - 108 uçakları tasarlamaya başladı.
Son derece başarılı, yüksek performanslı bombardıman uçakları
Alman genelkurmayının dikkatini çekince şirket Focke Ackgelis
FA-223 kodlu uçaklar üretti.
1944 yılında Amerika ve İngilizler
tarafından bombalanan ve üretim yapılmasına izin verilmeyen
Piaggio Şirketi için yeni bir devir
başlamış oldu.
II. Dünya Savaşı sırasında
Piaggio tesislerinde üretilen
Piaggio P - 108.
Vespa İle Küllerinden
Doğan Piaggio Şirketi
Piaggio şirketi 1884 yılında henüz
20 yaşında, genç bir girişimci
olan Rinaldo Piaggio tarafından
İtal- ya’nın Cenova kentinde kuruldu.
Piaggio, başlangıçta otomobil ve
demiryolu sektörüne yönelik raylı
araç ve otomobiller üretti. Sonraki yıllar deniz ve havayolu sektörüne de geçiş yapıp tekne ve
uçak üreten şirket, kısa sürede
ülkenin en büyük uçak üreticileri
haline geldi.
Vespa üreticisi “Piaggio”nun kurucusu; Rinaldo Piaggio’nun 1938 yılınRinaldo Piaggio
da vefat etmesi sonucu şirket,
Şirketin dönüm noktası olan
İkinci Dünya Savaşından sonra
yöneticiler, daha barışçıl olmaya ve ürün çeşitliliğine gitmeye karar vererek düşük maliyetli iki tekerlekli araç tasarlamaya
karar verdiler.
Scooter’dan ilham alınarak üretilen ve “Vespa Scooter” adı verilen araç, kısa sürede büyük ilgi
görerek firmanın, iki tekerlekli
araç üreten, dünyanın en büyük
firması olmasını sağladı.
Piaggio fabrikası; 1946.
Bugün hala en çok satılan motosiklet markası olmayı başaran
Vespa, satış grafiğini daima yükselterek günümüze kadar ulaşmayı başarmış bir markadır. Kolay kullanımı, zarif tasarımı ve
renk çeşitliliği dışında yüksek hacimli motoru sayesinde tüketicilerin en çok tercih ettiği motor markası olmayı korumaktadır.
Piaggio kardeşlerin Vespa
üret- meye karar vermesi ve bu
doğrultuda yaptıkları her adımda büyük başarılara imza atması
ne kadar ileri görüşlü olduklarını
tüm dünyaya kanıtlamıştır.
Vespa’nın Tarih Sahnesine
Çıkışı!
1946 yılında İtalya’nın savaş sonrası toparlanma döneminde ana
Pontedera fabrikası yeniden
inşa edilerek bina Rinaldo’nun
iki oğlundan Enrico’ya verildi.
Savaşın tüm izlerini barındıran
fabrikada artık işe yaramayacak
yüzlerce makine vardı.
Piaggio ailesini temsil eden Enrico kritik bir karar vermenin
eşiğine geldiğinde savaştan
yorgun çıkan İtalyan halkına
otomobil gibi yüksek bütçeli ve
maliyetli üretim yapamayacağına karar verip, hem şirket için
hem de İtalyan halkı için herkesin
“satın alabileceği” düşük maliyetli
motosiklet üretmeye karar verdi.
Kadın-erkek gözetmeden herkesin kullanabileceği kadar basit,
sürücü taşıma kapasitesi yüksek,
sağlam, son derece ekonomik,
kullanım ve görsel olarak zarif bir
tasarıma sahip aracı tasarlama
görevi, Piaggio’nun 1934 yılından
beri personeli olan ve ilk modern
helikopterlerin tasarımını da yapan uçak mühendisi Corradino
D’Ascanio’ya verildi.
Savaşın hemen ardından 1946
yılında üretimine başlanan motosiklete, aerodinamik yapılarından ötürü uçakların pres makineleri şekil vermişti. Mevcut tüm
presler eğimli olduğu için motosikletlerin şasisi de yuvarlak hatlara sahip olmuştur.
Bir arının gövdesini hatırlatan motosiklete şasi adı verildi. Mühendis D’Ascanio motosikletlerden hoşlanmadığı için
tahammül edemediği araçları
uçak mühendisliği bilgilerinden
yola çıkarak ve Paperino (Donald
Duck) olarak bilinen prototipten
yola çıkarak gövdesi olan, vitesi
elden değiştirilebilen iki tekerlekli
yaratıcı bir araç tasarladı.
Birtakım değişikliklerle tamamen
kullanışlı bir araç tasarlamaya
odaklanan D’Ascanio, öncelikle;
tekerin doğrudan şanzımandan
çalışmasıyla tahrik zincirini ortadan kaldırdı. Monoblok bir gövde tasarladı ve sürücüyü kullanım
esnasında koruyabilmek için araca kaporta ekledi. D’Ascanio,
devrim niteliğinde değişiklikler
yaparak yepyeni bir araç çıkardı
ortaya. Böylece 1946 Nisan ayında MP6 prototipi şeklini aldı.
Prototipi ilk kez gören Enrico
Piaggio şunları söyledi: “Sembra
una Vespa! (Yaban arısına benziyor!)”.
İlk prototipi gördüğünde; ürünü,“Arı”
(Vespa) ya benzeterek isim babası olan
Enrico Piaggio
Mühendis Corradino D’Ascanio’nun Vespa prototipi...
Efsanenin başlangıcı!
İlk prototipi inceleyen Enrico, kilometre göstergesi, yan sehpası,
beyaz şeritli şık tekerleri ve opsiyonel özelliklerin yer aldığı ilk Vespa 98 cc modelin seri üretimi için
onay verdi.
15
Nisan 1946’da 15 adet Vespa,
Pontedera üretim bandından piyasa çıkartıldı. İlk Vespa’nın çift
zamanlı 98cc’lik motoru, 4.500
devirde 3,5 beygir güç üretiyordu. 3 vitesi bulunan Vespa 60
km’e hıza kadar çıkabiliyordu.
Aynı yıl Vespa 125cc modeli de
piyasaya ve kullanıcılara tanıtıldı.
Böylece, üstün yetenekli uçak
mühendisi Corradino D’Ascanio’nun muhteşem özelliklere sahip tasarımı sayesinde Enrico,
küresel pazara stil sahibi bir araç
sunarak amacına ulaştı. n
Vespa 98’in hemen
arkasından, aynı yıl
piyasaya sürülen
Vespa 125.
VESPA’yı
ne kadar
biliyorsunuz?
n1946 Vespa tanıtımından
bu yana toplam 5 kıtada
tam 18 milyon scooter
satılmıştır.
nVespa’nın bir benzin
deposu ile 245 mil
gidilebilir.
n Gövde dayanıklılığı için
Vespa’lar preslenmiş
çelikten yapılmıştır.
nVespa kullanıcıları
arasında çok
tartışılmasına rağmen;
klasik modelden sonra
en beğenilen model
1958 G5 olmuştur.
Vespa 1958 G5, spor
kategorisinin başlangıcını
temsil etmektedir.
nVespa hayranları
“Vespisti” olarak anılırlar.
İLANLARI DA
KENDİSİ KADAR
Klasik
1951 yılından bir Vespa
ilanı; “Bedava!”
İnsanoğlu, tekerleğin
icadından sonra sürekli
olarak; onunla en hızlı,
en konforlu, en prestijli
olmanın peşinden koştu.
Atlı arabalarla başlayan,
bisikletler, otomobiller
ve motorsikletlerle artık
devasa boyuta ulaşmış
olan bu sektördeki
binlerce marka
arasından bazıları, süreç
içinde gerçek anlamda
“Klasik” unvanını
kazandılar.
Bunların en
bilinenlerinden
olan Vespa’nın en
az kendisi kadar
klasikleşmiş eski
ilanlarını sizler için
derledik. Gerek
kompozisyonları gerek
ifadeleri açısından
hafif bir gülümsemeyle
izleyeceğinize
inadığımız ilanların,
ayrıca; yayımlandıkları
döneme ilişkin edalarıyla
“Nostaljik” bir esinti
sağlayacaklarını
düşünüyoruz.
Brüksel’deki bir
mağazanın,
Flamanca reklamında
Vespa anlatılıyor:
“Mükemmel Konfor,
Şaşırtıcı Kontrol Kolaylığı,
Kilometre Başına
Komik Maliyet!”
Vespa’dan bir “Feminizm” örneği...
26 / 27 Haziran 1954’de yapılan;
Uluslararası 2. Vespa Rallisi’nin
güzergah notları kapağı.
İllüstrasyondaki kadın
-sürücünün aksine- biraz endişeyle,
tırmanmakta olan Vespa’nın
arkasındaki yazıya bakıyor:
“Rodage = Alıştırma”
Milano Vespa Klübü’nün uluslararası
organizasyonunda, sadece kadın
Vespa sürücüleri yarışabiliyor!
Tarih; 1 Haziran 1952.
17
“Yine Birinci!” “Ulusal İskoç Rallisi”nde
Vespa,“Zarafet Yarışması”nı kazanmış. “Vespa
spesiyalisti” kimliğiyle ilan veren kurum, ayrıca;
“orijinal iki tonlu” Vespa dizayn ettiğini
müjdeliyor!
Endonezya’dan
bir Vespa ilanı.
1955 yılnda verildiği
anlaşılan ilandan,
sadece; satıcının
Jakarta’da
olduğunu
öğrenebiliyoruz.
“Ucuz, kolay, yolculuk için kullanışlı...
Vespa yol açıyor!”
1950’ler, Amerika birleşik Devletleri.
181 cc.lik “Yeni” Vespa, artık daha fazla güç vaadediyor!
Vespa’nın Amerika Birleşik Devletleri’nde, bu başlıkla bir seri halinde
yayımlanan ilanları ilginç özelliklerle
dolu...
Soldaki ilan, “Gülmeyin!” diye başlıyor;
“Bugün belki Vespa’ya gülüyorsunuz
ama yarın trafikte sıkıştığınızda bunu
hatırlayın!”
Aynı başlığı taşıyan alttaki ilanda
Vespa’nın hemen arkasında “birinci
araba” duruyor; sekiz silindirli bir
Cadillac!
Vespa’nın “Asalet” konulu ilanı;
“Hızın Kralı
Şıklığın Lordu
Mükemmelliğin Prensi!”
Başlık; “Mobilitenin Asaleti!”
19
Sokak Modası:
Spor Giyim
İREM ŞEN
Kıyafetler hafiflemeye başladıkça
meydana çıkan bir problem varsa o da fazla kilolar. Kilo vermek
için umut etmekten çok daha fazlasını yapmak için kolları sıvayın.
Tabii ki söz konusu sokağın modası olunca burada spor yapmalı
konusuna
değinmeyeceğim;
fakat yine de siz, biraz sıcak havaya gülümsemek ve yaz ayını
selamlamak için hafiften bir tempo tutturup yürüyüşler yapabilirsiniz.
Kısalı uzunlu yürüyüşler hafifleyen kıyafetlerinizin arasından
sizi ürküten fazlalıkları atmanıza
yardımcı olacaktır. Hele ki mevzu
bahis sokak modası olunca,
bu sıralar trendler de spor giy‑
meyi gündeme getirince kısa bir
yürüyüşün abartıldığı kadar zor
olmayacağını düşünüyorum. Yani
en azından böyle olmasını umut
ediyorum…
Spor salonlarından ve ev ortamından artık biraz kafayı
dışarıya doğru uzatmanın vakti geldi. Biraz yeşillikle orman
havası, azcık deniz kıyısı tüm
koşulların oluşması için yeterli gelecektir. Geriye kalan ise sadece
hafiften hızlı yürüyen adımlar ve
veda edilen kilolar…
Kilo problemi biraz ötede dursun
stillere gelen bahar, yaza bir kala
hiç olmadığı kadar sporlaşıyor.
Gündemdeki trend sendromunu
daha yakından incelemek için biraz başa dönerek 2015 Kış ayına
doğru bir hatırlatmaya gidelim;
oversized modası, bol ve salaş
dökümlü kazaklar, biraz
Spor salonlarından ve ev stilleri,
büyük gelen kot pantolonları
ortamından artık biraz (“boyfriend Jean” dedikleri) herkafayı dışarıya doğru kesin üzerine dokunmuştu.
uzatmanın vakti geldi. Kış bitti, bahar geldi geçiyor,
yaz geliyor! İşte bu nokta da Kış
Biraz yeşillikle orman ayından kalma bir salaşlığın hala
havası, azcık deniz kıyısı, daha hakimiyetinin sürdüğü gözÜstelik spor stiller
tüm koşulların oluşması lemleniyor.
artık sadece spor aktivitelerinde
için yeterli gelecektir. değil günlük kombinlerde de herkesin tercihini oluşturuyor.
Geriye kalan ise sadece
hafiften hızlı yürüyen Tayt Kombinleri
adımlar ve veda edilen Birkaç sezondur tayt modelleri
adeta bir kurtarıcı. Hem rahat
kilolar…
hem de her tarza uyum sağlaması da cabası. Kıştan yaza
doğru yine kurtarıcı tanımını
hiçbir alternatife devretmiyor. Git
gide kuvvetlenen tayt tişört ilişkisi
yine sokağın en popüler seçimlerinden. Üzerine bir de renkler
eklenince oldukça neşeli stillere
davetiye çıkarıyor.
veda yerini unutkanlığa bırakmış
olabilir ama devir yine onun devri.
Bu pantolonları hafife almayın!
Kapri boyları, bilekten lastikli tasarımları ile gününüze konfor
Harem Pantolonla Tanışın
vadediyor. Pantolondan bozma,
Aslında çoğumuz için bu ilk karşı‑ eşofmana yakın durma durumulaşma olmayacak. Evvel zaman na alışmak kimse için zor olmaiçinde jogger pantolonlar gar- yacaktır.
drop‑ lara eklenmişti; fakat yeri
çok da kalıcı olmadı. Küçük bir
Spor Şort
Hava durumu kıyafetlerin hafif‑
le­
mesine yol açtığı gibi kısalmasını da tetikliyor.
Hal böyle olunca da şortlar vaz‑
geçilmezi meydana getiriyor.
Mini mini şortlar spor görünümleri ile aranan olmaya aday. Hem
gündüz hem gece her an bacaklara dolanmaya hazır. Stiller şık
ama bir o kadar da çabasız! n
21
1946’dan bu yana, 5 kıtada 18 Milyon adet satılmış olan Vespa’lar içinde,
kuşkusuz; bazıları daha şanslı!
İşte Nicole Kidman’dan Jude Law’a kadar;
Ünlüsü Olan VESPA’lar
Pete Townshend Vespa’sına
Gözü Gibi Bakıyor!
Pistlerin Tozunu Attıran
Şumi’nin Kırmızı Vespa’sı!
Vespa’cılar!
Scooter’severler!
Şumi şahane renkteki Vespa’sıyla
yol alırken bazı uygunsuz hallere
düşmüş: Sürüş halindeyken
arkaya bakmak, kask takmamak!
F1 pilotu olmasından kaynaklanan uzman sürücülüğü ile böyle
bir sürüş riskini ancak ve ancak
Şumi alabilirdi! Şumi’nin Vespa’yı
daha da kişiselleştiren yan ve ön
bölgedeki “Michael” detayı dikkatlerden kaçmasın.
Sıkı bir Vespa kullanıcısı olan
Şumi, şehir içinde sıkça Vespa
kullanmayı tercih eden ünlülerden.
Cameron Diaz’ın
Vespa Şıklığı
Cameron Diaz’ın motorlara olan
ilgisi motoru sıkıca kavrayışından
belli oluyor. Dikkatinizi çekmek isterim ki, normal bir motora asla
böyle bir etekle binemezsiniz.
Vespa kadınlar için son derece
pratik ve şık bir seçenektir çünkü
Vespa’yı etek ve elbiseyle rahatlıkla kullanabilirsiniz.
Vespa kadınlar için candır!
Pete Townshend profesyonel
bir Vespa kullanıcısı olduğu hemen anlaşılıyor. Kask ve eldiven
gibi önemli detayları unutmayan
Pete, aynı zamanda gördüğünüz
gibi; Vespa’sını kapının önüne
park etmek yerine evinin içine
park etmeyi seçerek Vespa’nın
güvenilir bir yerde olmasını tercih ediyor. Pete Townshend’in bu
hareketi, Vespa kullanıcılarından
tam puan aldı.
Komik Adam Bu Defa
Karizmatik!
Romantik
komedi
filmlerinin aranılan oyuncusu Owen
Wilson, oynadığı filmlerdeki
eğlenceli karakterinden çok farklı
görünüyor. Owen Wilson, Vespa
kullanırken aynı anda hem sempatik hem de karizmatik görünebilen ender ünlülerden. Wilson,
şehir içi ulaşımda pratikli seven
ünlülerden.
Vespa Kullanan Jude Law
Çekiciliği
Jude Law, Vespa kullandığından
beri daha sempatik, daha çekici, daha karizmatik! Oynadığı
filmlerden ziyade özel hayatında
da Vespa kullanmayı tercih eden
Law, şehir trafiğinde Vespa ile
oldukça iyi görünüyor.
David Arquette ve Seçimleri
David Arquette’nin moda konu‑
sunda kötü olması araç seçiminde de kötü olacağı anlamına
gelmiyor. Üzerindeki kıyafet ne
kadar berbatsa üzerine oturduğu
Vespa bir o kadar şahane!
“Modadan sınıfta kalan oyuncu
Vespa seçimiyle yüzleri güldürdü”
diyebiliriz. Hiç yoktan iyidir.
Gizli Kullanıcı Kidman!
Master Chef Finalisti
Tercihini Yaptı
2006 Master Chef Finalisti Dean
Edwards hali hazırdaki Bobcat
model motorunu, Vespa aşkı
uğruna değiştirmiş ve bir Vespa
sahibi olmuş. Vespa aşkı er ya da
geç tüm motor tutkunlarını yakalayacak galiba!
Nicole Kidman’ın düzenli bir Vespa kullanıcısı değil fakat rol aldığı
filmlerde Vespa kullandığı bilinen
bir gerçek.
Vespa’nın üzerinde sizce de çok
güzel görünmüyor mu?
Nicole Kidman, gündelik hayatında Vespa kullanmıyorsa bile kullanmayı düşünmeli.
Muhabirlerin
Dostu Vespa
Tom Symonds,
dokuz
yıldır
BBC News muhabiri.
İddia Ediyoruz:
Onun Bir Vespa’sı Var
Sam Delenay, gazeteci ve
yayıncı. Kendisinin Vespa’lı bir fotoğrafı yok belki ama kaynaklara
göre Delenay, Vespa kullanmayı
seven ünlü kişilerden.
Fotoğrafı yok ama Vespa’sı var!
Bir muhabirin en iyi dostu haber
materyalleri ve habere yetişeceği
aracı olmalı.
Medya mensubu kişiler için motor şahane bir seçenek. Vespa’ya atladın mı en sıkışık trafikte
bile habere yetişmek mümkün!
“Vespa’mı arabaya değişmem!”
diyen Symonds, Vespa’nın mes‑
leği için ne kadar kullanışlı oldu‑
ğunu fark etmiş görünüyor.
23
Vespa’lı Birinci!
2006 yılında yayınlanan bir TV
yarışmasında birinci olan Michelle
Dewberry birinciliğinden çok Vespa’sı ile dikkat çekmiş olabilir.
Kısa zamanda kendisinden “Vespa’lı yetenekli kız” olarak bahsettiren Dewberry, rakiplerini geride
bırakmayı başarmış bir Vespa
kullanıcısı.
Pembe Vespa’lı Lisa!
Lisa Rogers, Chanel 4’teki
“Scaphep Challenge Scrappy Raes” gösterisine pembe PX
ile giderek sevimli bir görüntü
sağladı. Vespa’nın sempatik
görüntüsünden
yararlanmayı tercih eden isimlerden biri şüphesiz Lisa.
Vespa her
zaman ilgi çekmeyi başarır.
Zengin Ve Bir Vespa’sı Var!
Britanya’nın ünlü “Komik Gazetesi” Viz’in yaratıcısı olan Simon
Donald’ın şahane bir Vespa GS’i
var.
Zengin olmak bir şeylerin en iyisine sahip olmak anlamına gelebiliyor. Simon Donald, kazandığı
parayı sevdiği şeylere harcamayı
sevenlerden.
En Popüler “Vespisti”si O!
İngiliz müzik grubu “Ocean Colour Scene”in ön gitaristi Steve
Cradock, en popüler “vespisti”lerinden. Popülaritesinin tek sebebi müzikteki başarısı değil aynı
zamanda kullandığı Vespa’lar.
Zira Steve’in bir tane ile yetinmeyip birkaç tane Vespa Scooter
sahibi olduğu bilinen bir gerçek.
“Tutkulu bir Vespa kullanıcısı” diyebiliriz sanırım.
Gwyneth Paltrow Londra’da
Vespa’sıyla görüntülendi!
Vespa kullanırken görüntülenen
Paltrow aktif bir Vespa kullanıcısı
olduğunu gösterdi. Kadınlar için
kullanımı oldukça pratik olan
Vespa, Hollywood oyuncularının
dikkatini çekmeye başlamış
görünüyor. Gwyneth Paltrow, iki
farklı fotoğrafta da güncel olarak
Vespa kullandığını göstermiş bulunuyor.
Sponsordan Bir Vespa!
İngiliz Rock grubu “Kaiser
Chiefs” teki Andrew ‘Whitney’
White’ın bindiği Vespa PX’i, “Ikon
Ayakkabı” sponsor olarak vermiş.
Vespa’sını çok seven müzisyen,
park etme konusunda hassas
davranıp Vespa’sını evin içine
kadar sokan ünlülerden.
Jay Kay Doğruyu Buldu!
Klasik arabalara olan düşkünlüğü
ve hatta koleksiyonuyla bilinen
Jay Kay, meğerse iki tekerlekli
araçları da pek seviyormuş.
Jay Kay’e iyi haber: Sahnede
takmayı çok sevdiği eksantrik
şapkaları Vespa kullanırken de
takabilir, bizce sorun yok.
Otomobil out, Vespa in JK!
ONLAR SADECE “SCOOTERCİ”DEĞİL!
VESPARADOS
SCOOTER KULÜBÜ
Geçtiğimiz ay Worsley yolunda ilerlerken birçok Scooter
sürücüsüyle karşılaştım. Tam bir
Quadrophenia manzarası gibiydi. Meğerse o gün Vesperados
Scooter kulübünün koşu yaptığı
“Hayır Kahramanlarına Yardım”
programının açılışı varmış.
Vesperados
Scooter Kulubü,
scooterseverler ve
kullanıcılardan oluşmuş
geniş bir topluluk.
Kulüp, düzenledikleri
keyifli sürüş
etkinlikleri ve yardım
kampanyalarıyla
tanınıyor.
Yaşanılan olaylara
daima duyarlılık
gösteren kulüp, scooter
camiasını tek çatı
altında toplayıp bir
amaca öncülük etmesini
sağlamakta. Bugüne
kadar sayısız kuruluşa
yardım eli uzatan
kulübü kısaca tanıyalım.
Her hafta sonu sürüş etkinliği ayarlıyorlar. Sürüş olmadığı
zamanlarda ise Worsley’deki White Horse meyhanesinde
toplanıp eğleniyorlar.
Bu yılki açılış törenine tam 250
Scooter kullanıcısı geldi. Tüm
katılımcıların dâhil olduğu sürüşte
Quadrophenia filminden, takım elbiseli Vespa’lı grup
Vesperados Scooter Kulubü,
Salford’da kurulan, sürüş etkinlikleri düzenleyen bir Scooterseverler kulübü.
Doğu Lenze’den start alıp Green
Worsley’e kadar ilerlediler. Etkinlikte Scooter’cıları bir sürpriz bekliyordu. Kulüp, en iyi, en aktif ve
en çok gezen Scooter’cıya çeşitli
hediyeler verdi.
Vesperados Scooter Kulubü tüm
katılımcılara, destekçilere ve hediye sponsoru olan yerli esnafa
teşekkürlerini sunarak açılış törenini sonlandırdı.
Gün boyu toplanan hatırı sayılır
miktardaki para “Hayır Kahramanlarına Yardım” derneğine
bağışlandı.
Tebrikler Vesperados!
25
Yüce Gönüllü Topluluk
Vesperados Yardım Etmeye
Devam Ediyor
Vesperados Scooter Kulubü,
toplumsal hizmet kavramını
dolu dolu gerçekleştirmeye devam ediyor. Kulüp, Kristi Hastanesinde yatan kanser hastaları
için bağış toplama kampanyası
başlattı ve hasta yakınlarına umut
oldu.
Vesperados’un başlattığı etkinlik kısa sürede tüm gazetelerde
yer bularak bağışın hızla toplanmasını sağladı. Kulüp kısa süre
sonra yılbaşında kanser hastası
çocuklara hediye alma etkinliği başlattığını duyurdu ve haber
gazetelerde boy gösterdi. Hediye almak için sürüş etkinliği düzenleyen Vesperados tüm
halka bu etkinliğe katılması için
çağrıda bulundu.
Çağrıya cevap veren motor tutkunları hasta çocukları mutlu etmek için sürüşü gerçekleştirdi.
Sürüş esnasında birçok motorcunun noel baba kıyafeti giydiği
gözlendi.
100’den fazla katılımcının olduğu etkinlikte çocuklar için hediyeler toplandı. Kulüp üye-
si Lee Barsley, yardım eden
tüm katılımcılara teşekkür etti.
Daha fazla çocuk sevindirmek
ve destekte bulunabilmek için
ileride benzer yardım sürüşleri
düzenleyeceklerini
söyleyen
kulüp, çocuklar için büyük moral kaynağı oldu.
Vesperados Scooter Kulubü
Duyarlı Davranışıyla
Kalpleri Isıttı
Vesperados Scooter Kulubü
çocukları çok duyarlı. Bugüne
kadar birçok yardım etkinliği
düzenleyen ve her seferinde insanların birlik olup yardım etmesini sağlayan kulüp, bu defa bir
anma sürüşü düzenledi.
2013 Mayıs ayında Woolwhich
caddesinde öldürülen 25 yaşındaki Lee Rigby için saygı sürüşü
düzenlendi. Kulüp üyeleri, bu
defa Vespa’larını Rigby’nin anısına sürüyor.
Rigby’nin zanlıları Michael Adebolajo (29) ve Michael Adebowale (22) sürüşün gerçekleştiği
hafta tutuklanarak müebbet hapis cezasına çarptırıldılar.
Düzenlenecek olan sürüşe 300’
den fazla Scooter kullanıcısı katılırken bisiklet sürücüleri de aynı
gün etkinlikte yer alarak bu anma
sürüşüne destek verecek. Etkinliğin diğer amacı ise ruh sağlığı
kötü olan yaşlılara yardım bağışı
toplamak.
Vesperados duyarlılık
göstermeye devam ediyor.
Vesperados Scooter Kulubü,
bugüne kadar düzenledikleri her
etkinlik ve yardıma destek veren,
el uzatan destekçileri için bir mesaj yayınladı:
Organize ettiğimiz fedakârlık ve
yardımlaşma programlarında bizi
destekleyen herkese teşekkürlerimizi
sunarız.
Sizler olmasaydınız tüm bunları
yapamazdık!
Kiralayın
kazanın!
Son derece zengin çeşitler içeren araç portföyümüzle;
araç sorununuzu,
size en uygun şekilde, kolaylıkla çözüyoruz.
Otomobil kiralama ve ulaşım ihtiyacınıza
en uygun marka ve modelleri
sizlerle birlikte ortak kararla tespit ediyor,
sizler için en uygun ürün ve hizmetlerimizi,
farklı kiralama kontratları ve
alternatif kiralama süreleriyle sunuyoruz.
Her segmentteki oto ihtiyacınız için;
KAPİTAL FİLO çözüm üretiyor.
Kazancını düşünen pek çok kurum gibi;
siz de “kiralayın, kazanın”!
KAPİTAL FİLO Tuna Mahallesi Mahmut Bey Cad. No: 29 Atışalanı / Esenler - İstanbul Tel: 0 212 . 432 20 20
Vespa ile hayatı doya doya yaşamanın...
... keyfi pesin,
~
ödemesi taksit
KREDİ KARTINA
TUNA MAHALLESİ, MAHMUT BEY CADDESİ
NO: 29 /145 ESENLER / İSTANBUL
www.motorald.com
0212. 432 20 20

Benzer belgeler