Sahne 1 - bahadircakmak.net

Transkript

Sahne 1 - bahadircakmak.net
Renkler:
Giriş şarkısı: http://youtu.be/hhrB1oHqYkM
Sahne 1:
Mavi ile Sarı konuşmaktadır.
Mavi – Bugün yine çalışmıyoruz.
Sarı- Son bir yıldır hiç işimiz olmadı zaten.
Mavi- Ama neden hayal kurmuyorlar?
Sarı- Artık bilgisayar oyunu oynuyorlar, televizyon izliyorlar, müzik dinliyorlar veya
internete giriyorlar.
Mavi- Aynı şey değil ki! Hayal kurmak özgürlüktür. Hayal kurarak istediğin zaman istediğin
şeyi yapabilirsin.
Sarı- Hayal kurmuyorlar Mavi. Üzgünüm ama artık hiçbir çocuk hayal kurmuyor.
Mavi- Ama neden?
Sarı- Sanırım çocukların hayal kurmak için hiç boş vakitleri yok.
İçeriye konuşmakta olan Kırmızı ve Yeşil girmektedir.
Kırmızı yerinde duramıyordur.
Kırmızı- Çok mutluyum!
Yeşil oldukça yavaş konuşmaktadır. Özellikle bazı kelimelerde vurgular yapıyordur.
Yeşil- Evet çok güzel bir rüzgar vardı bu sabah.
Kırmızı içeride bulunan Sarı ve Mavi’yi farkeder.
Kırmızı- Merhaba Sarı! Erken gelmişsiniz.
Sarı- Merhaba Kırmızı. Ne erken gelmesi, aslında sizler geç kaldınız?
Kırmızı- Toplantı yarım saat ertelendi ya!
Mavi- Yarım saat mi?
Yeşil- Kahverengi size haber vermedi mi?
Sarı- Hayır! Bize de haber verdikleri zamanları özledim gerçekten.
Kırmızı- Unuttu herhalde.(Ritmik bir şekilde şarkılaştırarak devam eder) Unuttu, unuttu,
unuttu!
Mavi- Sonuçta unutmak da bir özgürlüktür.
Sahnenin sağ köşesinde bir ışık belirir.
İnanılmaz güzelliği ve asaletiyle Mor sahneye giriş yapar. Sesi çok güzel ve anlamlıdır.
Mor- Beni kimsenin unutmasına izin vermezdim Mavi. Unutulduysak bunun bir kısmı da
bizim suçumuz olmalı diye düşünüyorum. Yanılıyor muyum?
Mavi- Sayın Mor! Hoş geldiniz.
Sarı sıkıca Mor’a sarılır.
Sarı- Çok özlemişim ben sizi. Siz bir efsanesiniz, babam hep sizden bahsederdi.
Kırmızı sahnede birkaç kez zıplar.
Kırmızı- Şimdi daha da mutlu oldum işte. Sayın Mor’un olduğu bir toplantı inanamıyorum.
Yeşil çok sakindir sadece gülümser.
Mor- Çok teşekkür ederim. Biliyorsunuz bütün renkler özeldir. Sizler de çok özelsiniz.
İçeriye Kahverengi girer.
Kahverengi- Geliyorlar, efendimiz Siyah birazdan burada olacaklar, aman tanrım çok
heyecanlıyım. Kendileri lütfedip buraya gelecek ve bizlerle konuşacaklar. Hem gelecekler
hem de konuşacaklar. Daha ne yapsınlar, ne yapsınlar söyleyin bana!
Kahverengi Mor’u birden fark eder.
Kahverengi- Sayın Mor, sizsiniz değil mi? Efendimiz sizin geleceğinizden bahsetmemişti.
Mor- Bugün burada olmak istedim.
Kahverengi- Çok güzel bir zamanlama o halde. Çünkü bugün çok ama çok önemli bir karar
alınacak.
Kırmızı- Yaşasın! Bugün bir karar alınacak!
Kırmızı bir anda susar ve Kahverengi’ye dönerek sorar.
Kırmızı- Neyin kararı alınacak?
Kahverengi- Gökkuşağı bizlerle konuşmak istiyormuş. O gelecek bugün.
Kırmızı- Gökkuşağıııı….
Kahverengi dışındaki bütün renkler birbirlerine doğru bakarlar.
Kahverengi- Çocukların artık hayal kurmadığını biliyorsunuz.
Mavi- Hayal kurmak istemiyor olabilirler. Yani sonuçta ne istiyorlarsa onu yapıyorlar işte.
Çocuk bunlar.
Sarı- Eskiden çocuklar ne güzel hayaller kurarlardı. Bir keresinde bir çocuğun bir hayalini
renklendirmiştim. Uzaya gitmek istiyordu. Sarı bir uzay gemisi olmuştum.
Yeşil sahnede bir adım atar. Derin bir nefes alır ve kendi tarzıyla konuşmaya başlar.
Yeşil- Ben de bir keresinde göl kıyısında ailesiyle piknik yapan bir çocuğun hayalini
renklendirmiştim. Yemyeşil çimenler olmuştum.
Kırmızı- Ben de bir çocuğun okulda hoşlandığı kızı hayal etmesine yardımcı olmuştum. Kızın
hızlı atan kıpkırmızı kalbi olmuştum.
Mavi- Peki sen Kahverengi? Sen de kim bilir ne güzel hayalleri renklendirmişsindir.
Kahverengi soruya hazırlıksız yakalanmıştır. Öksürür, bu sırada da ne demesi gerektiğini
düşünür.
Kahverengi- Ben tek başıma hiçbirşeyim. Efendimiz Siyah varken ben kimim ki bir hayali
renklendirebileyim.
Mavi- Gerçekten mi? Hiç mi? Bu özgürlüğü yaşamanı isterdim.
Kahverengi konuşmak istediği konuya geri döner.
Kahverengi- Sonuç olarak Gökkuşağı gelecek ve bizimle konuşacak.
Yeşil sakin bir şekilde Kahverengi’ye doğru yaklaşır. Elini Kahverengi’nin omzunun başına
koyar.
Yeşil- Gökkuşağı yanımıza mı gelecek?
Kahverengi- Evet.
Yeşil sakinliğini hiç bozmadan konuşmaya devam eder.
Yeşil- Kendisi geliyorsa kesin çok önemli bir konu konuşacağız.
Sahne kararır.
Işıklar açılmadan bir ses duyulur.
İçeriye Siyah girmiştir. Çok gizemli bir şekilde konuşmaya başlar. Esrarengiz bir sesi vardır.
Siyah- Karanlık. Hem de çok karanlık. Kocaman bir derinlik. Kimse yokmuş gibi ama aynı
zamanda sanki herkes buradaymış gibi hissettiriyor değil mi?
Kahverengi- Efendimiz geldi!
Siyah- Işık olmazsa karanlık olur. Karanlık siyahtır. Bazen beni görebilirsiniz bazen ise
gördüğünüzü fark edemezsiniz bile!
Kahverengi tekrar eder.
Kahverengi- Efendimizi fark edemezsiniz bile.
Birden sahne oldukça fazla aydınlanır.
İçeriye Beyaz girmiştir. Beyaz’ın sesinde masumluk vardır.
Beyaz- Sabahın ilk ışıkları ortaya çıkmaya başladığında kuşlar ötüşürler. Mutludurlar çünkü
aydınlık, beyazlık, mutluluk, saflık ve masumiyet tekrar gün gibi ortaya çıkmıştır.
Mor gülümser.
Mor- Hoş geldiniz Beyaz.
Siyah- Ne o ben hoş gelmedim mi Sayın Mor?
Kahverengi- Nasıl efendimiz? Gelmişseniz siz kesin hoştur bu. Hoş olmayan bir gelmenizin
olması söz konusu bile olamaz.
Sahnedeki oyuncuların hepsi bir anda donarlar. Hiçbiri kıpırdamıyordur. Rengarenk
kostümüyle Gökkuşağı sahneye ağır adımlarla girer.
Gökkuşağı konuşmaya başladığında herkes tekrar canlanır.
Gökkuşağı- Hepinizi tekrar görmek çok güzel renklerim. Sayın Mor, beni kırmayıp aramıza
katıldığınız için çok teşekkür ederim.
Mor- Gökkuşağı isteklerinize ne kadar değer verdiğimi biliyorsunuz.
Sarı ve Kırmızı aynı anda aynı şeyi söylüyorlardır.
Sarı ve Kırmızı- Gökkuşağıııııı… Sizi gördüğüme çok sevindim.
Gökkuşağı- Sizi en son gördüğümde çok küçüktünüz. Ben sizleri tanıyorum ama sizler
benimle ilk defa tanışıyorsunuz biliyorum. Kocaman renkler olmuşsunuz.
Yeşil sakin bir şekilde konuyu açar.
Yeşil- Bugün bizlerle ne konuşmak istiyorsunuz?
Gökkuşağı- Uzun zamandır sizinle konuşmak istiyordum aslında.
Siyah- Ben de sizinle görüşmek istiyordum Gökkuşağı.
Kahverengi- Ben de sizin Gökkuşağıyla görüşmenizi istiyordum efendimiz.
Gökkuşağı garip garip Siyah ve Kahverengi’ye bakmaktadır. Kaldığı yerden devam eder.
Gökkuşağı- Uzun zamandır hiçbir hayali renklendiremiyoruz renklerim. Ancak size çok güzel
bir haber vermek istiyorum. Hayal kuran bir çocuk var.
Kırmızı birden zıplar.
Bütün renkler hareketlenmiştir.
Kırmızı- Gerçekten mi? Birisi hayal mi kuruyor?
Sarı- Nasıl bir hayal? Sarımsı bir şey mi? Papatyaları mı düşlüyor dersiniz?
Mavi- Kesin masmavi bir denizi görüyordur. Veya gökyüzünü hayal ediyordur.
Yeşil- Belki de mis gibi kokan çimenleri hayal ediyordur.
Siyah- Bence hayal kurduğunu sanıyordur, yok kesin görmemiştir.
Kahverengi- Evet sanıyordur. Sanırım sanıyordur. Sanmasa zaten hayal kurmadığını
anlayacak. Yok hayır anlasa zaten hayal kuruyorum diye gelmez.
Bütün renkler Kahverengiye yeter der gibi bakmaktadır.
Kahverengi elleriyle sustuğunu ifade eder.
Beyaz- Bence kesinlikle bir hayal kuruyordur. Ne zamandır olması gereken de bu zaten.
Mor- Onun için çok önemli olan bir şeyi yapmak istiyor olmalı.
Gökkuşağı- Çok uzun zamandır kurulan ilk hayal bu. Bu bizim son şansımız.
Mor- Son şansımız mı?
Gökkuşağı- Evet son şansımız. Ancak bir sorunumuz var.
Siyah- Buyurun işte demiştim ben.
Kahverengi- Bu sefer yorum yapmayacağım. Yok yorum yapıyorum sonra kötü oluyorum.
İyisi mi ben hiç yorum yapmadan şuracık da bekleyeyim. Neme lazım kızarsınız falan
susayım ben en iyisi..
Gökkuşağı- Eğer bu çocuğun hayalini gerçekleştiremezsek ne yazık ki hepimizin görevi sona
erecek.
Bütün renkler dona kalmıştır. Sarı sessizliği sona erdirir.
Sarı- Hepimizin görevi sona mı erecek?
Gökkuşağı- Uzun zamandır tartışılan bir konu bu. Gerçekler Kralı hiçbir çocuğun bizlere
ihtiyacı olmadığını düşünüyor. Eğer bu hayali de renklendiremezsek ne yazık ki Gerçekler
Kralı’nın istediği olacak.
Mavi- Neyi istiyor Gerçekler Kralı?
Gökkuşağı- Hiçbir hayalin gerçekleşemeyeceğini söylüyor. Hayallere ihtiyaç olmadığını ve
sadece gerçeklerin yaşanması gerektiğini ifade ediyor.
Beyaz- Merak etmeyin hayalini gerçekleştireceğiz. Peki neyin hayalini kuruyor?
Gökkuşağı- Beyaz bunun ben de bilmiyorum. Bunu öğrenmek sizin göreviniz renklerim.
Siyah- Başaramayız!. Yapamayız, biz sadece hayalleri renklendiririz, nasıl gerçekleştireceğiz
bu imkansız! Düşünsenize çok iyi bir ressam olmayı hayal ediyordur belki de ama çöp adam
bile çizemiyordur. Zaman kaybediyoruz.
Beyaz- Aklınız biz de kalmasın sayın Gökkuşağı, çocuğun hayalinin ne olduğunu bulup bu
hayalinin gerçekleşmesini sağlayacağız.
Gökkuşağı- Eğer herşey yolunda giderse beni tekrar göreceksiniz. Aksi takdirde bu
konuşmamızın aynı zamanda bir veda konuşması olduğunu bilmenizi isterim. Mor çocukla
ilgili bilgiler burada.
Mor’a bir zarf uzatır.
Mor zarfı açar.
Mor- Sizi tekrar göreceğimizi biliyorum Gökkuşağı.
Sahne 2:
Umut odasında oturmaktadır. Masasının üzerinde fanus içinde yüzden 2 adet Japon balığı
vardır.
Annesi içeri elinde tepsiyle girmektedir.
Anne- Benim aslan oğlum dersini mi çalışıyormuş?
Umut çok ruhsuz bir şekilde.
Umut- Evet annecim.
Anne- Bugün hangi derslerini çalıştın bakayım?
Umut- Tarih ve matematik.
Anne- Hadi biraz ara ver bakalım. Bak sana sıcacık kurabiyeler getirdim. Sütünü de içmeyi
unutma olur mu?
Umut- Teşekkürler ama aç değilim.
Anne tepsiyi masaya bırakıp Umut’un yanına oturur.
.
Anne- Biliyorum son zamanlar hepimiz için çok zor geçti. Bu yüzden her ikimizde sorunlar
yaşadık ama hepsi bitti güzelim.
Umut- Annecim bana inanıyor musun?
Anne- Yine mi aynı konu Umutçum.
Umut- Ama annecim bazen benimle konuşuyorlar.
Anne- Canım benim ne dedi psikoloğumuz hatırlasana, hayvanlar konuşamazlar. Balıklarını
çok sevdiğini biliyorum ama onlar da konuşamazlar.
Umut- Ama bazen senden bahsediyorlar, babamdan bahsediyorlar. Gerçekten..
Anne- Umut lütfen… Biliyorum her ikimiz içinde zor bir süreçti. Ama bazen anneler ve
babalar anlaşamazlar ve ayrılırlar. Bu seni sevmediğimiz anlamına gelmez biz sadece ayrıldık.
Lütfen bunu kabullen canım benim.
Umut- Bana inanmıyorsun.
Anne- Canım benim sana her konuda inanıyorum ama balıklar konuşamazlar. Bu farklı bir
konu.
Umut- Annecim gerçekten konuşuyorlar.
Umut balıklarına doğru konuşur.
Umut- Kont.. Kontes.. benimle konuştuğunuz gibi annemle de konuşur musunuz lütfen?
Anne de cam fanusa doğru bakar ve gülümser.
Anne- Sanırım benimle konuşmak istemiyorlar.
Anne ayağa kalkar
Anne- Kurabiyelerini bitir lütfen ve konuşmak istediğinde anneciğin salonda seni bekliyor
olacak canım benim.
Annesi Umut’u öper.
Anne odadan dışarı çıkar.
Umut balıklarına doğru bakar.
Umut- Neden şimdi konuşmuyorsunuz?
Sahnenin yan tarafına renkler gelmiştir. Işıklar onların üzerindedir. Umut’un bulunduğu alan
kararır.
Siyah ironik bir şekilde konuşmaktadır.
Siyah- Bu çocuk hayal mayal kurmuyor, bildiğiniz kafayı yemiş.
Kahverengi gülümser.
Kahverengi- Kurabiyesini yememiş ama kafayı yemiş efendimiz. Ne güzel de söylediniz.
Bütün renkler somurtmaktadır.
Mor Umut’a doğru bakıp konuşur.
Mor- Sana kimse inanmıyor değil mi?
Sahne’de Umut’un bulunduğu taraf aydınlanmıştır.
Umut birden ayağa kalkar. Kahkaha atar.
Umut- Konuştunuz yine. Neden annem varken konuşmuyorsunuz. Evet bana kimse
inanmıyor!
Renklerin bulunduğu sahne aydınlanmaktadır.
Beyaz- Umut bizi duyabiliyor mu?
Sarı- Evet evet duydu.
Kırmızı heyecandan yerinde duramaz.
Kırmızı- İnsanoğlu bizi duyamaz ki!
Yeşil yine yavaş bir şekilde konuşmaktadır.
Yeşil- Bizi duyamıyor zaten sadece sayın Mor’u duyabiliyor.
Umut’un bulunduğu taraf aydınlanır.
Umut balıklarına bakıp konuşmaya devam eder.
Umut- Neden sustunuz? Bazen konuşuyorsunuz bazen susuyorsunuz. Annem buradayken de
konuşsanıza Kont ve Kontes. Annem bana sizin yüzünüzden inanmıyor.
Sahnede sadece renklerin olduğu alan ışıklandırılır.
Mor- Birisinin sana inanmasını istiyorsan önce buna sen inanmalısın.
Sahne kararır.
Mor Umut’un bulunduğu tarafa doğru gider. Renkler sahnenin solunda kalmaya devam
ederler.
Sahnede Umut ve Mor’un bulunduğu alan aydınlanır.
Umut ve Mor sahnededirler ama Umut balıklara doğru bakıp konuşmaktadır.
Umut- Ben buna zaten inanıyorum. Sizler konuşabiliyorsunuz biliyorum.
Mor- Sana bir şey sormak istiyorum.
Umut- Tabi ki..
Mor- Bana hayalinden bahsedebilir misin?
Umut- Hayalim olduğunu nerden biliyorsunuz?
Mor bozuntuya vermez.
Mor- Biz balıklar herşeyi biliriz.
Umut- Tamam bahsedeceğim ama başka kimseye söylemeyeceğinize söz vermenizi
istiyorum. Bu çok özel.
Sahnede sadece renklerin olduğu alan aydınlanır.
Siyah- Kendimi gülmemek için zor tutuyorum. Az evvel bu çocuk, konuştuğunu zannettiği
balıklardan söz mü almaya çalışıyor.
Kahverengi- Efendimiz siz tutmayın kendinizi ben sizin için gülmenizi tutarım.
Sarı- Susar mısınız lütfen Umut hayalini açıklayacak?
Sahnede sadece Umut ile Mor’un olduğu alan aydınlanır.
Mor- Söz veriyorum.
Umut- Benim annem ile babam hep kavga ediyorlardı ve çok mutsuzdular. Sonunda
ayrıldılar yani boşandılar.
Mor- Hayalin onların tekrar bir araya gelmesi mi?
Umut- Hayır bu onları mutlu etmez çünkü. Ben onların tekrar eskisi arkadaş olmasını çok
istiyorum. Hep arada kalmaktan bıktım.
Mor- Peki neyi hayal ediyorsun?
Umut- Yarın haftasonu babam beni almaya gelecek. Karşılaştıklarında her ikisinin de
gülümsemesini hayal ediyorum. Mutlu olsunlar.
Annesi Umut’u çağırmaktadır.
Umut dışarıya çıkar.
O sırada sahne bir anlık kararır. Ardından bütün sahne aydınlanır.
Kırmızı- Planı olan var mı?
Mavi- Plansız olmak da özgürlüktür sonuçta.
Sarı- Planımın olduğu günleri özledim.
Yeşil sessizce başını hayır şeklinde sallar.
Beyaz- Siz ne düşünüyorsunuz sayın Mor?
Siyah kahkaha atar.
Siyah- Yo yo kimse düşünmesin… Kont ile Kontes konuşabiliyor ya onlar konuşsunlar bize
ipucunu versinler.
Kahverengi- Tabi ki efendimiz aslında hazır konuşmayı sökmüşler neden yakalarına kurdele
takmıyoruz değil mi ama.
Birden sahnede çok garip bir şey olur.
Kont ve Kontes gerçekten konuşmaya başlarlar. *Balık kostümlü iki oyuncudur.
Kont ve Kontes derin bir nefes alırlar ve melodik bir şekilde eliyle yüzüyormuş gibi yapar.
Kont/Kontes- Laylay.. bizler balıklarız, balıklar yardım sever..tamamen konuşkanız ve
balıklar mutlu eder….
Bütün renkler donakalmıştır.
Kont- Biz hiç bir şeyi unutmayız.
Kontes- Bir defasında Umut’u, annesini, babasını gördük ve unutmadık di mi cicim ?
Kont- Biz balıkların hep hafızlarıyla ilgili espiriler yapılır oysa ki bizler hiçbir şeyi
unutmayız.
Kontes- Unutmadığın hiçbir şey önemsiz değildir ki cicim.
Kont- Evet güzel yüzgeçlim. Bu lafını da çok severim. Bakın bunu da unutmadık.
Mor sessizliğini bozar.
Mor- Sizler nasıl konuşuyorsunuz?
Kont- Konuyu özetlemek isterim. Kendilerini mor, kırmızı, mavi, sarı, yeşil, siyah,
kahverengi ve beyaz olarak adlandıran renkler konuşabiliyor ama biz balıklar “nasıl”
konuşabiliyoruz öyle mi?
Kontes- Umut kiminle konuşuyor sanıyordun cicim?
Beyaz- O zaman Umut’un hayalinden de haberiniz olmalı.
Kont- Evet var.
Kontes- Annesiyle babasının tekrar gülümsemesini istiyor cicim.
Kont- Bazen annesi Umut yokken odasına gelip bizimle uzun uzun konuşuyor biliyor
musunuz?
Kontes- Nerdeyse bütün anılarını biliyoruz cicim.
Kont- Umut’un babasıyla nasıl tanışmışlar, neler yaşamışlar.
Kontes- Dert balıkları olduk anlayacağınız cicim.
Mor birden heyecanlanır.
Mor- Benim bir planım var!
Kont ve Kontes renklere doğru bakar.
İkisi tekrar aynı şarkıyı söylerler.
Kont/Kontes- Laylay.. bizler balıklarız, balıklar yardım sever..tamamen konuşkanız ve
balıklar mutlu eder….
Sahne 3:
Umut’un babası Umut’un odasına gelmiştir.
Umut ve Annesi de odadır.
Kont ve Kontes de ordadırlar.
Baba- Umutçum neymiş bize söyleyeceğin o önemli şey. Dışarıda inanılmaz bir yağmur
yağıyor ve arabamı çok kötü bir yere park ettim.
Anne- Canım benim yine aynı konuları konuşmayacağız umarım.
Umut- Hayır. Konu ayrılmanız değil veya balıkların konuşması da değil.
Sarı- Baban Annene en çok papatyalardan alırdı. Özlem dolu sarı papatyalar.
Mavi- Gökyüzü masmaviydi o öğlen. Özgür özgür uçuşuyordu kuşlar.
Yeşil- Rüzgar yemyeşil çimenleri havalandırıyordu. Her ikisi de en az doğa kadar huzurluydu
o akşam.
Kırmızı- Annenin üzerinde kıpkırmızı bir elbise vardı. Çok ama çok heyecanlıydı.
Beyaz- Babanın üzerinde bembeyaz bir gömlek vardı. Annene tam o sırada evlenme teklifi
etmişti. Elinde..
Sarı ile Beyaz beraber söylerler
Sarı-Beyaz- Elinde papatyalar vardı…
Mor- Annene neden papatyaları bu kadar sevdiğini sormalısın Umut.
Umut gülümser.
Umut- Annecim papatyalar senin için neyi ifade ediyor?
Anne- Nerden çıktı şimdi papatyalar canım benim?
Baba- Papatyaları sormak için mi çağırdın bizi buraya?
Umut balıklara doğru bakar. Yardım istiyor gibidir.
Mor üzüntülüdür.
Mor- Bu işe yaramalıydı.
Bütün renkler de moral bozukluğu hakimken birden siyah sahnenin ortasına geçer.
Siyah- Anlaşamaz bazen insanlar. Sevseler bile anlaşamazlar. Siyah bir boşluk oluşur
aralarında.
Bütün renkler şaşkınlıkla Siyahı izliyordur.
Siyah- Bazen biten bitmiştir ve bir daha başlamamak gerekir.
Üzerine siyah bir kalem çekmek en doğrusu değil midir?
Siyahın bu davranışından cesaret bulan Kahverengi birden konuşmaya başlar.
Kahverengi- Kahverengi bir ağacın gövdesine haykırmışları isimlerini. Özlem ile Gurur hep
mutlu olsunlar diye.
Sarı, Mavi ve Kırmızı hep bir ağızdan konuşurlar.
Sarı-Mavi-Kırmızı- Kahverengi başardın. Sen de bir hayali renklendirdin.
Bütün renkler kenetlenirler.
Mor Umut’a doğru yüksek sesle söyler.
Mor- Ağacın altında ne için söz verdiklerini sor?
Anne ve Baba tam kapıdan çıkmak üzereyken Umut bir kez daha sorar.
Umut- Ağacın altında neye söz vermiştiniz? Lütfen sorumu cevaplayın.
Anne- Önce papatyalar şimdi de ağaç nerden çıktı şimdi bunlar canım benim?
Umut balıklara bakar.
Beyaz sahnenin ortasına geçer.
Beyaz- En beyaz, en dürüst ve en masum ayrılıklar
Siyah devam eder
Siyah- En siyah, en sahte ve en yalancı ilişkilerden her zaman daha iyidir.
Mor Umut’a bakarak
Umut daha yüksek sesle ama Morla beraber aynı anda söylerler.
Umut/Mor - Mutlu olmadıktan sonra beraber olmanızın hiçbir nedeni yoktu ki. Bunu
anlıyorum. Ben sadece mutlu olmanızı istiyorum.
Anne- Biz mutluyuz zaten
Baba- Evet Umutcum bizler mutluyuz.
Sarı sahnenin ortasına gelir.
Sarı- Mutluyum demek bir şey ifade etmez. Eğer mutluysan bunu anlar karşı taraf. Sapsarı bir
güneş olur sıcacık ısıtır içimizi.
Kırmızı- Mutlu musun diye sormamalısın hiçkimseye. Anlamalısın yüzünden kırmızı bir
karanfil verdiğinde kendisine…
Mavi- Mutluluk masmavi bir deniz gibidir. Uçsuz bucaksızdır. İçimizi aydınlatır ve umutlu
olmamızı sağlar.
Yeşil- Mutluluk ormanlar gibidir. Kokusunu almaya başladığın andan itibaren mutlusundur.
Herkes mutludur orda. Herhangi bir sebebi yoktur.
Kahverengi- Mutluluk kahverengi bir çikolata gibi masanın üzerinde bekler sizi. Ama
ordaysa, yani yanı başınızdaysa yemeseniz bile mutlusunuzdur. Çünkü o ordadır. Artik
biliyorsunuzdur.
Mor Umut’a doğru bakar.
Umut ile Mor yine aynı şekilde beraber konuşurlar.
Umut/Mor- Mutluysanız bunu siz söylemeden benim anlamam gerekmez mi? Lütfen siz
söylemeyin ve bunu sadece anlayabileyim.
Anne ve Baba Umut’a doğru bakmaktadır.
Umut kendisi devam eder.
Umut- Arkadaş olduğunuz kadar bana “arkadaşlığı” öğretebilirsiniz. Mutlu olduğunuz kadar
beni mutlu edebilirsiniz.
Baba sahnenin ortasına gelir.
Baba- Biz söz vermiştik. O ağacın altında biz söz vermiştik.
Anne gülümser, eski eşine doğru bakar.
Anne- Gurur ve Özlem hep mutlu olacaklar diye söz vermiştik.
Baba da gülümser.
Baba- O zamanlar çok gençtik. Biranda aşık olmuştuk birbirimize.
Anne- Ama en önemlisi baban benim en iyi arkadaşımdı Umut.
Baba- Annen olmasaydı üniversiteyi asla bitiremezdim. Beni zorla okula götürüp getirirdi.
Anne Baba’ya doğru bakar.
Anne- Sen olmasaydın kendimi bu kadar iyi tanıyamazdım Gurur.
Umut- Ben sizi çok seviyorum. Ayrılmanızı da anlıyorum. Aşk bitebilir ancak en azından
arkadaş kalamaz mısınız? Benim için bunu yapamaz mısınız?
Anne ile Baba Umut’a sevgi dolu gözlerle bakmaktadır.
Ve gülümsemeye başlarlar. Üçü birden sarılır.
Kırmızı bağırmaktadır.
Kırmızı- Millet…Yağmur dindi. Gökkuşağı çıktı..
Bütün renkler hep bir ağızdan bağırmaktadır.
Hepberaber- Başardık.
Mor, Siyah ve Kahverengi’nin yanına doğru gelir.
Mor - Eğer siz olmasaydınız asla başaramazdık.
Siyah bütün renklerin yanına gider ve hepsiyle kucaklaşır.
Siyah- Size hak veriyorum Sayın Mor. Her renk güzeldir. Önemli olan güzel olduğunu
bilmektir. Hepimiz güzeliz!
Kahverengi hızlı adımlarla Siyah’a yaklaşır.
Kahverengi- Beni güzel mi buluyorsunuz efendimiz?
Kahverengi Siyah’a sarılır.
Bütün renkler gülerler.
SON
Bahadır ÇAKMAK

Benzer belgeler