PDF İndir

Transkript

PDF İndir
Tralleis Elektronik Dergisi
http://dergi.etralleis.com
e-TRALLEIS
1 (2013) 36-44
©ADÜ
Yanlış Arazi Kullanımı ve Anız Yakma Sorununa Çözüm Önerileri
1*
Şeref KILIÇ1 Kemal DOĞAN1 Serap GÖRÜCÜ KESKİN2
Mustafa Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü, Hatay
2
Mustafa Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Biyosistem Mühendisliği Bölümü, Hatay
ESER BİLGİSİ
Derleme – Tarım Bilimleri
Sorumlu Yazar: Şeref KILIÇ, [email protected]
Yayına Kabul Tarihi: 12 Aralık 2012
Özet: Artan nüfusu besleme kaygısıyla ortaya çıkan yoğun ve yanlış tarım uygulamaları sonucunda toprak yorulmakta ve
verimliliğini kaybetmektedir. Anız yakma ve yanlış arazi kullanımını da içeren söz konusu uygulamalar verimli tarım
alanlarının azalmasına ve tarım topraklarının sürdürülebilir verimliliğini yitirmesine neden olmaktadır. Her yıl HaziranTemmuz aylarında rutin bir tarımsal uygulama gibi yapılan ve toprak verimlilik unsurlarına uzun vadede ciddi zararlar veren
anız yakma yanlış bir uygulamadır. Anızın yakılmasına bağlı olarak toprağın en verimli üst katmanında ortaya çıkan yüksek
sıcaklık sonucu bu bölgedeki toprak organik maddesi yok olmakta ve toprağın önemli biyolojik, fiziksel ve kimyasal
özellikleri zarar görmektedir. Ayrıca anız yakılmasına bağlı olarak oluşan yüksek ısı ve CO2 gazı çıkışı küresel ısınmayı
hızlandırmaktadır. Anız yangınları nedeniyle komşu tarlaların ürünleri ve ormanlar tahrip olabilmekte, doğrudan ve dolaylı
etkileri sayesinde toprakla birlikte birçok canlı önemli derecede zarar görmektedir. Bununla beraber anız yakma
uygulamasına alternatif öneriler birçok nedenden dolayı çiftçilerin büyük bir kısmı tarafından benimsenmemekte ve
yapılmamaktadır. Bu derlemede yanlış arazi kullanımı ve anız yakma problemleri ile etkili anız yönetimi için kullanılabilecek
alternatif uygulamalar konusunda bilgi verilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Arazi kullanımı, anız yakma, anız yönetimi, alternatif toprak işleme, ekoloji
Solutions for Misusage of Lands and Stubble Burning
Abstract: Because of the nutritional concerns of increasing population together with many intensive and improper
agricultural practices, soil is degraded and it loses its fertility. These practices including stubble burning and misusage of
lands result in decreases in fertile agricultural lands and loses sustainable fertility of soils. Stubble burning is an improper
agricultural practice applied every year in June-July as a routine and seriously damages the long-term aspects of soil fertility.
Because of the higher temperatures created in most productive upper soil layers during the burning, soil ecology and soil
organic matter are destroyed and some important biological, physical, and chemical properties of soil are adversely affected.
Stubble burning also accelerates global warming with increased temperatures and CO2 gases. It causes fires damaging the
neighborhood crops and the forests and fire also directly and indirectly destroys many lives as well as soil. The alternative
recommendations against to stubble burning are not preferred and applied by most of the farmers for many reasons. In this
review, the problems with misusage of lands and stubble burning and the alternative practices for effective residue
management are presented.
Keywords: Land use, stubble burning, residue management, alternative soil tillage, ecology
Giriş
tarımsal faaliyetlerin hemen hemen tümü bu varlık
üzerinde gerçekleştirilmekte ve toprak işleme, sulama,
drenaj, agrokimyasalların uygulanması (gübreleme,
ilaçlama) gibi bitki yetiştiriciliği ile ilgili temel
uygulamalar ya doğrudan ya da dolaylı biçimde
toprak özellikleriyle ilişkili bulunmaktadır. Bu
Çok kolay kaybolmasına rağmen, 1 cm toprağın
oluşması için 100-300 yıl gibi uzun zamana ihtiyaç
vardır. Doğada yenilenemeyen ya da yenilenmesi çok
uzun süreler gerektiren sınırlı temel kaynaklardan biri
olan toprakların çeşitlilikleri nedeniyle sistemli bir
şekilde incelenmesi önem arz etmektedir. Çünkü
36
Toprak işleme ile bitki gelişimini olumlu yönde
etkilemek için toprağın fiziksel özelliklerini
iyileştirmek, organik madde ve bitki artıklarını
toprağa karıştırmak, yabancı otları ortadan kaldırmak,
tohum yatağı hazırlamak, erozyonu kontrol etmek ve
toprağı sulamaya hazırlamak amaçlanmaktadır.
uygulamalar
toprak
özelliklerini
zamanla
değiştirebilmektedirler. Bu nedenle toprak çeşitlerinin
ya da tiplerinin ve bunlarla bağlantılı olan kullanım
potansiyellerinin bilinmesi zorunludur (Dinç ve Şenol,
1997). Araziyi koruyabilmek ve onun potansiyelinden
maksimum düzeyde yararlanmak, ancak birbiri ile
çelişmeyen kullanım seçeneklerinin geliştirilip bir
plana dayalı olarak uygulanması ve sürekli
denetiminin sağlanması ile mümkündür.
Bu derlemede, yanlış arazi kullanımının ve anız
yakmanın genel anlamda ekosisteme ve daha dar
perspektifte toprak ekolojisi üzerine olan etkileri ele
alınmıştır. Buna ek olarak sürdürülebilir toprak
verimliliği ve çevre için anız yakmaya karşılık
önerilen alternatif toprak işleme sistemlerinin ne
olabileceği konusu tartışılmıştır.
Yaşamın en önemli unsurlarından olan toprakta
milyarlarca organizma yaşamakta ve bu organizmalar
birçok önemli biyokimyasal olayda görev almaktadır.
Anız yakma gibi her türlü yanlış uygulama toprağa ve
toprak ekolojisine zarar vererek, uzun vadede toprak
verimliliğinin
sürdürülebilirliğini
olumsuz
etkilemektedir. Anız yangınlarının ekolojik zararları
yanında çevresel zararları da bulunmaktadır. Toprağın
sterilizasyonu için ateşi kullanan arazi sahipleri,
toprağın canlı bir sistem olduğu gerçeğini göz ardı
ederek kısa vadede kazanç sağlamak amacı ile anız
yakmaya devam etmektedir (Doğan, 2012).
Yanlış Arazi Kullanımı ve Etkileri
Günümüzde arazi kullanımına ilişkin her türlü kararın
detaylı doğal kaynak verilerine dayalı arazi
değerlendirme ve arazi kullanım planlaması
çalışmaları sonuçlarına göre alınması ve uygulanması
zorunlu hale gelmiştir. Arazi değerlendirmesi,
herhangi bir arazinin belirli bir amaç için kullanılması
amaçlandığında
bu
arazinin
işlevselliğinin,
yeteneklerinin ve üretkenliğinin ortaya konulması ve
değerlendirilmesidir (FAO, 1976). Arazi kullanım
planlaması ise, arazinin nasıl kullanılması gerektiğine
karar vermek olup, bunu yaparken hem araziyi verimli
bir şekilde kullanmak hem de arazinin üretkenliğini
uzun yıllar boyunca sürdürmek amaçlanmaktadır.
İkinci ürüne geçmeden önce hasat sonrası tarlada
kalan bitki artıklarının yakılması yerine parçalanarak
toprağa karıştırılması, önerilen bir tarımsal
uygulamadır. Bu uygulama, süreci daha kısa zamanda
ve düşük masrafla gerçekleştirirken, aynı zamanda
toprağa zarar vermemektedir. Toprağın en önemli
katmanlarından olan biyosferdeki her gram toprakta
milyarlarca mikroorganizma yaşamakta olup, bu
organizmalar toprak içerisinde birçok önemli
biyokimyasal reaksiyonda rol alırlar. Toprak
içerisinde yaşayan bu organizmalar ve faaliyetleri
sayesinde toprak canlı bir sistem olarak kabul edilir ve
canlı sistemlerin sterilizasyonunda ateş kullanılması
doğru bir uygulama değildir. Bu nedenle
sürdürülebilir toprak ve çevre koşulları sağlamak için
toprakta bir önceki üretim döneminden kalan bitki
artıklarının uygun toprak işleme sistemleri
kullanılarak yönetimi gereklidir. Toprak koşullarının
bitki gelişimi için uygun hale getirilmesi olarak
tanımlanan toprak işleme faaliyeti ile üründe bir
azalmaya neden olmadan toprağı koruyarak
sürdürülebilir koşullar sağlanması gerekmektedir.
Arazi değerlendirme ve arazi kullanım planlaması
amacına yönelik çok çeşitli yöntemler geliştirilmiştir.
Bu yöntemleri, sınıflamada kullandığı ölçütlere göre
niceliksel ve niteliksel arazi değerlendirme yöntemleri
şeklinde gruplamak mümkündür. Önceleri daha çok
niteliksel olan arazi değerlendirme yöntemleri
kullanılırken, son yıllarda bilgisayar teknolojisindeki
gelişmeler sonucu, niceliksel yöntemler yaygın bir
şekilde kullanılmaya başlanmış, sınırsız sayıda
parametrelerin değerlendirmeye alınmasına olanak
sağlayan modeller geliştirilmiştir (Şenol, 1983; Şenol
ve Tekeş, 1995).
Arazi kullanım planlamasında, değerlendirmeye
alınan arazinin toprak, topografya, iklim gibi fiziksel
unsurları ile amenajman teknikleri, pazar durumu, iş
37
S. KILIÇ, K. DOGAN, S.G. KESKIN
durumunda oluşan materyal, toprak olarak
tanımlanamaz. Toprağın verimlilikle ilgili unsurları,
derinlere indikçe azalır. Anız yandığı zaman toprağın
en verimli üst katmanlarında önemli verimlilik
unsurları zarar görür. Anız yangınları sırasında 0-5 cm
derinlikte 250 0C’ye ulaşan sıcaklıklığın etkisi ile bu
bölgedeki biyolojik aktivite (biyosfer), nem
(hidrosfer)
ve
verimlilik
için
en
önemli
parametrelerden biri olan organik madde yok olur.
Bununla beraber strüktür gibi bazı fiziksel
parametreler zarar görürken, küresel ısınmaya neden
olan bazı gazlar da atmosfere salınır. Anız yangınları
sayesinde toprağın üst katmanlarında bazı toprak
sferleri (biyosfer ve hidrosfer) kaybolur ve toprak,
tanımına uymayan bir materyale dönüşür. Daha sonra
bu materyal, toprak işlemeyle zarar görmemiş ya da
daha az zarar görmüş topraklarla karıştırılır. Bu
karışım sayesinde toprağın kaybolan bazı özellikleri
kısa sürede eski haline dönerken, bazı kaybolan
değerleri asla geri kazanılamaz. Her yıl uygulanan bu
tür yöntemlerle giderek verimliliği düşen topraklardan
iyi bir ürün almak isteyen üretici, daha fazla toprak
işleme ve kimyasal kullanma yollarına başvurarak
ekonomik ve ekolojik problemlere neden olmaya
başlar. Her yanlış uygulama gibi anız yakma ile de
geri dönüşümü mümkün olmayan kayıplar birikmeye
başlar. Zamanla bu birikimler toprak verimliliğini
önemli derecede etkiler ve toprak çoraklaşarak tarım
yapılması mümkün olmayan bir materyale dönüşür.
Toprak, bünyesinde milyarlarca yaşam formunu
barındıran ve binlerce canlı türünün hayatında çok
önemli roller oynayan canlı bir sistemdir. Her ne
sebeple olursa olsun ateşle sterilize edilmesi doğru bir
uygulama yöntemi değildir.
gücü gereksinimi ve bulunabilirliği gibi sosyoekonomik unsurları birlikte etkili olmaktadır (Şenol,
1983; Sys ve ark., 1991). Bu unsurlar dikkate
alınmadan yapılan planlamaların ve uygulamaların
sonucunda arazinin ve onun önemli bir unsuru olan
toprakların zarar görme potansiyelleri yüksek
olacaktır.
Detaylı toprak etüt ve haritalama çalışması sonucu
elde edilen toprak ve arazi kaynaklarına ilişkin
verilerin, yörenin ekolojisine uygun arazi kullanım
türlerinin isteklerini karşılama düzeyleri bilgisayar
ortamında niceliksel olarak karşılaştırılarak potansiyel
arazi
kullanım
planlaması
hazırlanmaktadır.
Hazırlanan arazi kullanım planlamalarının yürürlüğe
geçirilmesi ile araziden optimum düzeyde gelir
sağlandığı gibi, arazinin üretkenliğinin yıllar boyunca
korunması da sağlanmış olacaktır. Araziler sahip
oldukları özellikler belirlenmeden ya da göz ardı
edilerek kullanılmaları durumunda, üretkenlik
potansiyellerini azaltacak çok sayıda önemli risk ile
karşı karşıya kalırlar. Üretkenlik kapasitesi yüksek
verimli arazilerimizin miktarı göz önüne alındığında,
bu değerli doğal kaynağımızı riske atacak
faaliyetlerden ve uygulamalardan kaçınılması
gerekmektedir.
Arazilerin
özellikleri
dikkate
alınmadan yapılan ve arazinin üretkenlik potansiyelini
azaltacak faaliyetler yanlış kullanım olarak
değerlendirilebilir. Yanlış arazi kullanımı sonucu
araziler ya tamamıyla geri dönüşümsüz olarak
kaybedilmekte ya da üretim potansiyelleri önemli
ölçüde azalmaktadır.
Yanlış arazi kullanımı sonucu ortaya çıkan önemli
sorunlar toprak erozyonu, tuzluluk, alkalilik, toprak
fiziksel özelliklerindeki olumsuz değişimler ve arazi
drenajının bozulması olarak sıralanabilir. Ülkemizde
gerek sulu gerekse kuru tarım yapılan alanlarda
sıklıkla başvurulan anız yakma faaliyeti de toprağa ve
çevreye verdiği zararlar nedeniyle yanlış kullanım
veya uygulama olarak değerlendirilmektedir.
Toprak canlıları, toprak verimliliğinin en önemli
unsurlarından biridir ve organik maddenin
mineralizasyonundan, azot (N), karbon (C), kükürt
(S), fosfor (P) gibi dünyanın en önemli besin
döngülerine kadar birçok önemli doğal olayda rol
oynar. Özellikle rizosfer bölgesi aktiviteleri ile
alınamaz formlardaki çok önemli besin elementlerini
yarayışlı formlara dönüştürebilirler. Bununla beraber,
bitkiye atmosfer N’unu bağlamak ya da bitki
köklerinin toprakla değinimini artırarak bitkilere
fayda sağlamak için simbiyotik olarak bitkilerle
Anız Yakmanın Toprak Ekolojisine Etkileri
Toprak; atmosfer, hidrosfer, litosfer ve biyosfer
katmanlarının birleşiminden oluşan bir girişim
katmanıdır. Bu katmanlardan birinin olmaması
38
S. KILIÇ, K. DOGAN, S.G. KESKIN
çalışan çok faydalı spesifik mikro canlılar da
bulunmaktadır. Uygun şartlarda bitkilerle ortak
yaşayan canlılar sayesinde, çok önemli ekonomik ve
ekolojik kazançlar sağlanabilmektedir. Mikrobiyel
potansiyeli bilinmeyen topraklarda yapılacak olan
tarımsal faaliyetler ürün kayıplarına neden olurken
doğal ekosisteme de zarar verebilmektedir.

Toprakta genel olarak, bakteri, aktinomiset, fungus,
alg, protozoa, böcek ve toprak solucanları bulunur. Bu
canlıların sayısı ve aktivite düzeyi iklim, toprağın
yapısı, reaksiyonu, su tutma kapasitesi, organik madde
miktarı, tuz, N, P, K, kalsiyum (Ca), magnezyum
(Mg) ve S içeriği ile toprak üzerinde bulunan bitki
örtüsü gibi çeşitli faktörlere bağlı olarak değişiklik
gösterir. Toprak verimliliğinde çok önemli görevleri
olan toprak canlılarını olumsuz etkileyen anız yakma
gibi yanlış tarımsal uygulamalar, yukarıda sayılan
organizmaların zamanla yok olmasına neden olur.
Biyolojik çeşitliliği azaltan anız yangınlarının
olumsuz etkileri zaman içerisinde topraklarda
çoraklaşma yaratır (Doğan, 2012). Yayınlanmış
birçok araştırma anız yakılan topraklarda hem
biyolojik hem de rhizobiyal aktivitenin önemli
düzeyde azaldığını ortaya koymuştur (Coşkan ve ark.,
2006; 2007; 2010; Coşkan ve Doğan, 2011; Doğan ve
ark., 2011). Tarımsal verimlilik, topraklardaki
mikrobiyel aktivite ile çok yakından ilgilidir.
Toprağın canlı ve dinamik bir yapı kazanmasını
sağlayan toprak organizmaları, her gram topraktaki
sayıları birkaç yüzden milyarlara kadar değişen ve
toprak oluşumu ile verimliliği açısından son derece
önemli olaylara katkıları olan canlılardır. Bitkilerin
ihtiyacı olan birçok makro ve mikro element,
mikroorganizmaların
katkısıyla
yararlı
hale
dönüştürülür.
Bu
faaliyetler,
genellikle
mikroorganizmaların kendileri için gerekli olan besin
ve enerjiyi temin etme süreci içinde gerçekleşir.



toprak organik maddesinin parçalanması ve
toprak verimliliğinin devamı için çok gerekli
olan humusu oluşturmaları,
atmosferde bol miktarda bulunan N ve S gibi
bazı elementlerin oksitlenerek bitkilerce
alınabilir formlara sokulmaları,
topraklarda ham fosfatın yarayışlılığının
artırılması ve
topraklarda ortaya çıkan (saf kimyasal olaylar
hariç) hemen tüm reaksiyonlarda yaptıkları
katkıyı göstermektedir.
Doğal ekosistemin devamlılığı için mutlak gerekli
olan makro ve mikro besinlerle beraber, makro ve
mikro organizmalar da topraktaki faunanın temel
unsurları arasında bulunmaktadır. Özellikle rizosfer
bölgesi, toprak mikroorganizmalarının en yoğun
olduğu
katman
olup,
topraktaki
toplam
mikroorganizmaların 10 katından fazlası bu bölgede
yaşamaktadır.
Rizosfer
bölgesindeki
bitkimikroorganizma etkileşimi bitki gelişimi açısından
son derece önemli bir faktör olup, bu bölgedeki bitki
veya toprak koşullarında meydana gelecek herhangi
bir değişim tüm toprak organizmalarını etkileyebilir
(Doğan ve ark., 2010).
Bitki kök bölgesindeki rhizobial ve mikorizal
aktiviteler, bitki ile organizma arasındaki karşılıklızorunlu faydalanma prensibiyle meydana gelen
etkileşimlerle oluşur. Karşılıklı bir işbirliği esasına
dayalı bu yaşam şekline “simbiyotik yaşam” denir.
Simbiyotik yaşam tarzını benimsemiş bakterilerin,
kökleri üzerinde yaşadıkları bitkilere “konukçu” adı
verilir. Bakteriler, konukçu bitkiden kendi ihtiyacı
olan karbonhidratları alırken karşılığında ise havadan
aldıkları N’u verirler. Tüm bu işlemler rhizobium
bakterisinin konukçu bitkinin köklerinde oluşturduğu
nodüller (yumru) içerisinde gerçekleşir. Canlılar âlemi
içinde sadece bazı procaryotic organizmalar, yani
mikro organizmalar gaz halindeki moleküler N’u
indirgeyebilir. Bu organizmalar sahip oldukları
genetik yapı sayesinde N’un indirgenmesinde rol
oynayan nitrogenaz enzimini sentezleme yeteneğine
sahiptir (Rees ve Howard, 2000; Durrant, 2001).
Çeşitli araştırıcılar (Haktanır ve Arcak, 1997; Gök ve
ark., 2006; Doğan ve ark., 2007) toprak
mikroorganizmaları
ve
bu
organizmaların
faaliyetlerinin tarımsal alanlarda ayrı bir önem
kazanmasının nedenleri olarak;
39
S. KILIÇ, K. DOGAN, S.G. KESKIN
aktivitelerin potansiyellerini belirlemek ve bu
potansiyelleri tarımsal açıdan kullanmak hem ekolojik
hem de ekonomik açıdan bölgesel yararlar
sağlayabilir.
Normal şartlarda atmosferde %78 oranında bulunan N
gazı bitkiler ve hayvanlar için yarayışlı bir formda
değildir. Bu nedenle birçok canlı bu elementin
noksanlığı nedeniyle hastalanmakta ya da ölmektedir.
Bu kadar önemli bir elementten bitkilerin ve diğer
canlıların yararlanabilmesi için, moleküler N’un (N2)
bitkilerce alınabilir formlara (NH ,NO ) dönüşmesi
gerekir. Söz konusu rhizobial aktiviteler sonucunda
atmosferdeki N toprağa bağlanır ve bu olay biyolojik
N fiksasyonu olarak adlandırılır. Biyolojik N
fiksasyonu ile moleküler N2, mikrobiyolojik olaylarla
ve bakteriler aracılığıyla NH3 azotuna, daha sonra
aminoasitlere ve proteine dönüşür (Lindemann and
Glower, 2003; Doğan ve ark., 2007). Söz konusu
olaylar normal atmosfer basıncında ve normal iklim
koşullarında gerçekleşir ve enerji kaynağı olarak
doğrudan veya dolaylı yollarla güneş enerjisi
kullanılır.
Toprak mikroorganizmalarına ulaşan pestisitler,
pestisitin cinsine ve kimyasal özelliklerine bağlı
olarak değişik etkilerde bulunabilirler. Bazı ilaçlar
toprak mikroorganizmaları tarafından parçalanıp C ve
enerji kaynağı olarak kullanılabilirken, klorlu alifatik
asit etkili ilaçlar nitrifikasyon bakterilerine toksik etki
yaparak söz konusu canlıların faaliyetlerini geçici
olarak durdurabilmektedir. Fumigant etkili ilaçlar ise
nitrifikasyon yapan bitkilerin yani konukçuların
faaliyetlerini engelleyerek nitrifikasyon olayının uzun
süre durmasına sebep olmaktadır. DDT ve BHC gibi
kimyasallar,
nodozide
bakterilerinin
nodül
oluşturmasına engel olabilmektedir. Bazı fumigant
cinsi pestisitler toprakta eriyebilir manganez (Mn)
veya diğer iz elementlerin bitkilere toksik etki
gösterecek kadar artmasına sebep olmaktadır. Toprak
ilaçlamasında kullanılan bazı bakırlı (Cu) ilaçlar ise
toprakta Cu birikmesine yol açarak hassas bitkilerin
zarar görmesine neden olmaktadır (Kılıç, 1994). Diğer
yandan atrazin ve simazin gibi bazı ilaçlar ise
nitrifikasyonu teşvik etmektedir.
Mikoriza mantarı ile bitkiler arasında da benzer bir
ilişki bulunur. Bu ilişki ile mikorizalar bitkinin besin
elementi (özellikle P) ve su alımının artmasını sağlar.
Bu sayede bitkinin büyüme, gelişme ve hastalıklara
karşı direnci de artmış olur. Yukarıda da belirtildiği
gibi rhizobium bakterileri ve mikoriza mantarı gibi
rizosfer
canlıları
söz
konusu
faaliyetlerini
gerçekleştirirken bitkinin köklerinden salgıladığı
organik bileşiklerden faydalanırlar. Dolayısıyla
köklerin salgıladıkları organik bileşiklerin yapısında
ve miktarında meydana gelebilecek herhangi bir
değişiklik rizosfer bölgesindeki mikrobiyolojik
aktiviteyi etkiler (Haktanır ve Arcak, 1997; Doğan ve
ark., 2007; Gök ve ark., 2007).
Ortam sıcaklığı mikroorganizmaları etkileyen temel
faktörlerden biridir. Baklagillerden bazılarında kök
bölgesindeki sıcaklığın nodülasyon durumuna
etkilerinin araştırıldığı bir çalışmada ortaya konan
sonuçlara göre, düşük kök sıcaklığında (70C) yer altı
üçgülünde infeksiyonun daha yüksek kök sıcaklığına
(190C) göre geciktiği ortaya konulmuştur. Fakat
70C’de infeksiyonla nodülasyon arasındaki süre
kısalmıştır. Sıcaklık aynı zamanda nodülün değişik
bölgelerindeki doku miktarını etkilemektedir.
Örneğin, 70C’de değişim bölgesi nodülün %20’sini
oluştururken, 190C’de %5’ni oluşturmaktadır (Sprent,
2001).
Doğanın önemli bir parçası olan mikroorganizmalar,
çevre şartlarından önemli derecede etkilenirler.
Olumlu koşullarda hızla çoğalıp doğal işlevlerini
gerçekleştiren bu canlılar, olumsuz koşullarda da
hayatta kalabilmek ve fonksiyonlarını sürdürebilmek
için çok çetin mücadeleler verirler. Toprak
mikroorganizmaları ve bu organizmaların faaliyetleri
yöreden yöreye büyük oranda değişebilir. Bu
organizmaların faaliyetleri toprak pH’sı, alınabilir P
ve K miktarı, ağır metallerin mevcudiyeti, su rejimi
vb. gibi birçok faktör tarafından etkilenir. İklimsel ve
çevresel faktörlerin etkisi altındaki mikrobiyel
Anız Yakmaya
Uygulamaları
Karşı
Alternatif
Toprak
İşleme
Birçok farklı tanımı yapılmış olmasına rağmen toprak
işleme “toprak koşullarının bitki gelişimi için uygun
hale getirilmesi işlemi” olarak açıklanabilir. Toprak
40
S. KILIÇ, K. DOGAN, S.G. KESKIN
artığı miktarı çok az olduğu için erozyon riskini
arttırması, derin ve yoğun toprak işleme söz konusu
olduğundan yakıt ve işgücü giderlerinin yüksek
olması ve toprak sıkışıklığı ve topraktan nem kaybının
fazla olması gibi dezavantajları da vardır. Ayrıca
geleneksel toprak işleme sistemlerinde topraktaki
yararlı organizmaların yaşam döngüsü bozulmaktadır.
işleme uygulamalarının üründe bir azalmaya neden
olmadan toprağı koruyan ve aynı zamanda
sürdürülebilir bir faaliyet olması gerekir. Toprak
işlemenin amaçları; bitki gelişimi için toprağın
fiziksel özelliklerini iyileştirmek, organik madde ve
bitki artıklarını toprağa karıştırmak, yabancı otları
ortadan kaldırmak, tohum yatağı hazırlamak,
erozyonu kontrol etmek ve toprağı sulamaya
hazırlamaktır.
Korumalı toprak işleme uygulaması ise sürdürülebilir
bir çevre için toprağın ve suyun korunduğu bir
sistemdir. Bu sistem toprak, su ve enerjinin etkin
olarak kullanılmasını gerektirdiği için son yıllarda ilgi
odağı haline gelmiştir. Korumalı toprak işleme “su ve
rüzgar erozyonunu azaltmak için bitki artıklarının en
az %30’unun toprak yüzeyinde bırakıldığı toprak
işleme
ve
ekim
uygulamaları”
olarak
tanımlanmaktadır (CTIC, 2010). Korumalı toprak
işleme sistemlerinde bitki artıklarının alt üst edilip
toprağa gömüldüğü derin toprak işleme uygulamaları
bulunmaz. Bu nedenle geleneksel işleme yöntemlerine
göre yakıt ve işgücü giderleri daha düşük, erozyon
kontrolü yüksek, toprağın, toprak suyunun ve çevrenin
korunduğu daha sürdürülebilir toprak koşulları elde
edilir. Bu yöntemlerin kullanılmasındaki temel
prensipler toprağın en az düzeyde mekanik işleme tabi
tutulması, toprak yüzeyinde sürekli bitki örtüsü
bulunması ve farklı bitki türlerinin münavebe
sistemiyle yetiştirilmesidir (FAO, 2010). Bu
avantajların yanında topraktaki yabancı ot ve zararlı
populasyonunun artması, toprağın daha geç ısınması
ve kuruması ve topraktaki organik maddenin homojen
bir şekilde bulunmaması gibi bazı dezavantajları da
bulunmaktadır.
Hasat sonrasında anızın yönetimi için, hem geleneksel
hem de koruyucu toprak işleme sistemlerinden
yararlanılabilir. Anızı yakmadan, etkin bir anız
yönetimi için önerilebilecek sistemler:
 Geleneksel toprak işleme ile anız yönetimi,
 Alternatif toprak işleme ile anız yönetimi
şeklinde verilebilir. Toprakta ekim ve ekim sonrası
bakım işlemlerinin sayısı arttıkça toprak yüzeyinde
kalan bitki artığı miktarı da azalır. Bu da toprağın
erozyona karşı korumasız hale gelmesine neden olur.
Topraktaki işlem sayısının en az olduğu toprak
işlemesiz doğrudan ekim yöntemlerinde, topraktaki
bitki artığı miktarı %90 iken, kulaklı pullukla toprak
işlemede bu miktar %10 kadardır (Buckingham,
1993).
Geleneksel toprak işleme sistemlerinde; genellikle
pullukla toprağın yoğun bir şekilde işlenmesi söz
konusudur ve toprak yüzeyinde ekimden sonra
%15’den daha az bitki artığı bırakılır (CTIC, 2010).
Bu sistemde bitkisel üretim için derin ve yüzeysel
olmak üzere iki kez toprak işleme yapılır. İlk toprak
işleme faaliyeti diskli pulluk, kulaklı pulluk, çizel ve
dip kazanın kullanıldığı derin toprak işleme
uygulamalarından oluşur. İkinci toprak işleme
uygulamaları ise toprağın ekim için uygun hale
getirildiği ve diskaro, freze vb. aletlerin kullanıldığı
daha yüzeysel işlemleri içerir (SSSA, 2010).
Geleneksel toprak işleme sistemlerinde tarla
yüzeyinde bulunan bitki artıkları kulaklı pulluk
kullanılarak devrilir ve alt-üst edilerek toprağa
gömülür. Bu şekilde bitki artıklarının toprağa
gömülmesi ile toprağın organik madde miktarı artar.
Ayrıca toprağın havalanması ve toprakta bulunan
yabancı ot ve zararlıların kontrolü de yapılmış olur.
Bu avantajları yanında toprak yüzeyinde kalan bitki
Etkin bir anız yönetimi için alternatif toprak işleme
yöntemleri aşağıdaki şekilde sıralanabilir:
(1) Pulluk yerine çizel kullanılması: Pulluğa alternatif
olarak kullanılan çizel, toprağı 35 cm derinliğe kadar
devirmeden işleyip havalandıran bir toprak işleme
aletidir. Çizel ile 35 cm derinliğe kadar eğer toprakta
bir sıkışık tabaka bulunuyorsa, bu tabakanın ortadan
kaldırılması da söz konusudur. Çizelle anızlı toprağın
işlenmesi sonrasında toprakta kalan bitki artığı miktarı
%50-70’dir (Buckingham, 1993). Bu nedenle çizelle
işlemede erozyon riski daha azdır. Çizelin iş başarısı
41
S. KILIÇ, K. DOGAN, S.G. KESKIN
sağlarken, aşırı nemden kaynaklı bazı kök
hastalıklarını da önler. Bu avantajları yanında dar sıra
bitkileri için uygun olmaması ve ekipmanlarda
değişiklik yapılması gibi bazı dezavantajları
bulunmaktadır.
kulaklı pulluğa göre daha yüksektir ve kulaklı pulluğa
kıyasla yakıt tüketimi daha azdır.
(2) Diskaro-kültivatör kullanılması: Diskaro ikincil
toprak işleme aleti olup toprağı yüzeysel olarak
işlemektedir. Hasattan hemen sonra tandem diskaro
ile işlenmiş bir toprakta kalan bitki artığı miktarı
%40-80’dir. Diskaro ile işlem sonrasında ayrıca bitki
artıklarının toprağa tutunması söz konusudur. Bu da
erozyon kontrolü ve organik madde olarak anızın
toprağa karışması için önemlidir. Kültivatör ise
toprağı yüzeysel olarak işler ve devirme yapmadan
sadece kabartır. Kullanılan kültivatör uçlarına göre
değişmekle beraber toprakta kalan bitki artığı miktarı
%30-80 kadardır (Buckingham, 1993). Yine anız
yönetiminde diskaro-kültivatör ikilisinin kullanılması
yüzeyde bırakılan bitki artıkları neticesinde erozyon
riskini azaltmaktadır.
(5) Anıza doğrudan ekim: Bu yöntemde bir önceki
ürün hasat edildikten sonra toprak işleme uygulaması
yapılmaz. Ürünün ekim döneminde anız üzerine ekim
yapabilen makinalar ile doğrudan anıza ekim yapılır.
Çizi açıcı ayakların açtığı çiziye tohum yerleştirilir ve
üzeri örtülerek bastırılır (Aykas ve ark., 2005). Anıza
doğrudan ekimde toprak işleme yapılmadığı ve anızın
büyük bir kısmı toprakta bırakıldığı için en yüksek
düzeyde erozyon kontrolü sağlanır. Ayrıca arazi
üzerinde yapılan işlemlerin sayısı azaltıldığından, tarla
trafiğinden kaynaklanan toprak sıkışıklığı, işgücü ve
yakıt tüketimi azalır (Sullivan, 2003). Bu avantajların
yanında yabancı ot kontrolü için daha fazla herbisit
kullanılması, zararlı populasyonunun artması ve
ekonomik ve sürdürülebilir toprak koşullarının
sağlanması için uzun yıllar gerektirmesi gibi
dezavantajlara sahip bir yöntemdir.
(3) Şerit şeklinde toprak işleme: Bu yöntemde sadece
ekim yapılacak toprak şeridi işlenir (5-30 cm) (Aykas
ve ark., 2005). İşlenmiş ve havalanmış toprak
şeridinde bitki artığı bulunmaz. Bu nedenle toprağın
ısınması ve kuruması daha erken olur ve ekim
işlemleri, toprak işlemesiz doğrudan ekim yöntemine
kıyasla daha erken yapılabilir. Şerit şeklinde toprak
işleme sonrasında toprakta %60-75 oranında bitki
artığı bırakılır (Buckingham, 1993).
Sonuç olarak, toprak yüzeyinde veya toprak altında
bırakılan bitkisel artıklar toprak verimliliği için esas
olan
organik
madde
içeriğinin
kaynağını
oluşturmaktadır. Topraktaki anız yönetimi, hasattan
sonra kalan bitki artıklarının ne yapıldığı veya ne
kadarlık kısmının toprak yüzeyinde bırakıldığı ile
ilgilidir. Anız yönetimi, toprak yüzeyinde bırakılan
bitki artığı miktarını etkileyen tüm işlemleri
kapsamaktadır (Buckingham, 1993). Etkin bir anız
yönetiminde, toprakta bırakılan bitki artığı miktarı
kadar bu işlemler için kullanılan yakıt miktarı da
önemlidir. Yukarıda anız yönetimi için sayılan
yöntemler yakıt tüketimi açısından karşılaştırıldığında
şerit şeklinde toprak işleme ve doğrudan ekimde yakıt
tüketiminin kulaklı pulluğa göre %73 daha az olduğu
görülmüştür (Jasa ve ark., 1991) (Çizelge 1).
(4) Sırt şeklinde toprak işleme – sırta ekim: Bu şekilde
toprak işlemede öncelikle toprak seviyesinden belirli
yükseklikte sırtlar oluşturulur ve ekim sırtlar üzerine
yapılır. Ekim makinası ile ekim yapılırken makine
arkasında aynı zamanda yabancı ot kontrolü için
herbisit bant olarak uygulanır. Sırt şeklinde toprak
işleme ve sırta ekim ile erozyon kontrolü sağlanır.
Ekim sonrası toprak yüzeyinde kalan bitki artığı
miktarı %30-50 kadardır (Jasa ve ark., 1991). Bu
yöntem yağışın fazla olduğu bölgelerde tohum
yatağının daha iyi ve çabuk ısınmasına olanak
42
S. KILIÇ, K. DOGAN, S.G. KESKIN
Çizelge1. Farklı toprak işleme sistemlerinin kulaklı pulluk sistemine göre yakıt tüketimi açısından karşılaştırılması
Yapılan İşlemler
Kulaklı
Pulluk
Kulaklı pulluk
Gübreleme
Disk
Disk
Ekim
Kültivatör
Diskaro +
Kültivatör
Çizel
Çizel
Gübreleme
Disk
Disk
Ekim
Kültivatör
Gübreleme
Disk
Disk
Ekim
Kültivatör
%37*
Sırt toprak işleme
Sap parçalama
Gübreleme
Ekim
Kültivatör
%43*
Şeri toprak işleme
/ Doğrudan ekim
Gübreleme
Ekim
İlaçlama
%49*
%73*
* Kulaklı pulluk sistemine göre yakıt tüketimindeki azalma
Tartışma ve Sonuç
Toprakların verimli, üretken ve sürdürülebilir
kullanımı için detaylı toprak etütleri referans alınarak
potansiyel kullanım planlarının oluşturulması ve bu
planlamaya uyulması gereklidir. Arazi kullanım
planlarına dayalı yapılan üretimle, doğal kaynaklar
korunduğu gibi daha karlı üretim gerçekleştirmek de
mümkün olacaktır. Doğal ekosistemin devamlılığı için
topraktaki makro ve mikro organizmalar topraktaki
organik maddenin parçalanması, besin maddelerinin
tekrar topraklara kazandırılması, havadaki N’un
bitkilerce alınabilir formlara dönüştürülmesi açısından
çok önemlidir. Anızın yakılması bu döngünün
bozulmasına ve toprakta verimliliğin azalmasına
neden olmaktadır. Bu nedenlerle topraktaki organik
maddenin kaynağını oluşturan bitki artıklarının
yakılmadan toprak işleme sistemleri ile yönetimi,
sürdürülebilir toprak verimliliği ve topraklarda
sürdürülebilir biyolojik ve fiziksel koşulların
yaratılması için esastır. Hasat sonrası ürün artıklarının
özellikle erozyon riski yüksek olan bölgelerde
yukarıda söz edilen uygun sistemler seçilerek
tamamen veya kısmen toprak yüzeyinde bırakılması
önerilmektedir.
Coşkan, A., Doğan, K. 2011. Symbiotic nitrogen fixation in
soybean. Soybean Physiology and Biochemistry, Edited
by Hany A. El-Shemy p. cm. www.intechopen.com ISBN
978-953-307-534-1. Chp. 9.p.167-182.
Coşkan, A., Gök, M., Doğan, K. 2010. The denitrification rate and
biological activity of soil under the soybean vegetation
with respect to wheat stubble burning and tobacco waste
applications. Trends Soil Sci Plant Nutr J 2010 1(1):6-12.
Coşkan, A., Gök, M., Doğan, K. 2007. Effect of wheat stubble
burning and tobacco waste application on mineral nitrogen
content of soil at different depth. International Journal of
Soil Science. ISSN 1816-4978.
Coşkan, A., Gök, M., Doğan, K. 2006. Anız yakılmış ve
yakılmamış parseller üzerine uygulanan tütün atığının
soyada biyolojik azot fiksasyonu ve verime etkisi. Ankara
Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Bilimleri Dergisi
12(3): 239-245. Ankara.
CTIC, 2010. Tillage type definitions. Conservation Technology
Information Center. Erişim tarihi: 30 Mayıs 2012.
http://www.ctic.purdue.edu/media/pdf/TillageDefinitions.
pdf
Dinç, U., Şenol, S. 1997. Toprak etüd ve haritalama. Çukurova
Üniversitesi Ziraat Fakültesi Genel Yayın No: 161, Ders
kitapları Yayın No: 50, Adana, 235 s.
Doğan, K. 2012. Anız yakmanın zararları. Amik Ovasında yanlış
Kaynaklar:
arazi kullanımı, anız yakma sorunu ve çözüm önerileri.
Aykas, E., Yalçın, H., Çakır, E. 2005. Koruyucu toprak işleme
Panel. 03.04.2012. Mustafa Kemal Üniversitesi.
yöntemleri ve doğrudan ekim. Ege Üniversitesi Ziraat
Dogan, K., Celik, I., Gok, M., Coskan, A. 2011. Effect of different
Fakültesi Dergisi, 42(3):195-205
soil tillage methods on rhizobial nodulation, biyomas and
nitrogen content of second crop soybean. African Journal
Buckingham, F. 1993. Tillage. In F. Buckingam, R.F.
of Microbiology Research Vol. 5(20), pp. 3186-3194.
Espenschied, T.A. Hoerner, and K.R. Carlson (eds.).
Doğan, K., Gök, M., Coşkan, A. 2010. Bakteri aşılaması ve demir
Fundamentals of Machine Operation. 3rd edn. Deere and
uygulamasının Çukurova koşullarında 1. ürün
Company, Moline, IL, USA.
yerfıstığında biyomas, dane verimi ve bitki azot içeriğine
43
S. KILIÇ, K. DOGAN, S.G. KESKIN
etkisi. Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi Özel Sayı,
Toprak Bölümü Yayın No: 1486. Ders Kitabı: 447.
s. 261-267.
Ankara.
Doğan, K., Gök, M., Coşkan, A., Güvercin, E. 2007. Bakteriyel
Jasa, P.J., Shelton, D.P., Jones, A.J., Dickey, E.C. 1991. "G91-
aşılama ile demir uygulamalarının birinci ürün yerfıstığı
1046 Conservation tillage and planting systems".
bitkisinde nodülasyon ve azot fiksasyonuna etkisi.
Historical Materials from University of Nebraska-Lincoln
Süleyman Demirel Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi
Extension. Paper 729.
Cilt 2 Sayı 1. s. 35-46.
Kılıç, B. 1994. Pestisit-çevre ilişkileri. Zirai Mücadele Araştırma
Durrant, M.C. 2001. Controlled protonation of iron-molybdenum
Ensitüsü, Ankara. s.22.
cofaktör by nitrogenase: A structural and theoreticel
Lindemann, W.C., Glover, C.R. 2003. Nitrogen fixation by
analysis. Department of Biological Chemistry, John Innes
legumes. Cooperative extension service. College of
Centre, Norwich Research Park, Colney, Norwich NR4
agriculture and home economiccs. New Mexico State Uni.
7UH, U.K.
Electronic distribution May 2003.
FAO, 2010. Conservation agriculture: Conserving resources above
Rees, D.C., Howard, J.B. 2000. Nitrogenase: Standing at the
and below the ground. Food and Agriculture Organization
crossroads. Current Opinion in Chemical Biology, 4: 559-
(FAO) of the United Nations. Erişim tarihi: 30 Mayıs
566.
2012.
Sprent, J.I., 2001. Nodulation in legumes. Royal Botanic Gardens,
FAO, 1976. A framework for land evaluation. Soil Bulletin 32.
Kew, UK.
Rome, 72 p.
SSSA (2010) Glossary of soil science terms. Soil Science Society
Gök, M., Doğan, K., Coşkan, A. 2006. Effects of divers organic
of America (SSSA). Erişim tarihi: 30 Mayıs 2012.
substrate application on denitrification and soil respiration
https://www.soils.org/publications/soils-glossary#
Sullivan, P. 2003. Conservation tillage. Erişim tarihi: 30 Mayıs
under different plant vegetation in Çukurova region.
International Symposium on Water and Land Management
2012.
for Sustainable Irrigated Agriculture. April 4-8, 2006,
http://icecubetopper.com/pdfs/docs/attra/attra_conservatio
Adana-Turkey.
n_tillage.pdf
Sys, C., Von Rants, E., Debaveje, J. 1991. Land evaluation part 1
Gök, M., Doğan, K., Coşkan, A., Arıoğlu, H. 2007. Çukurova
principles in land evaluation and crop production
bölgesi yerfıstığı ekim alanlarında rhizobiyal potansiyelin
calculations. Agricultural Publications No: 7, 247 p.
belirlenmesi ve bir model denemede bakteriyel aşılama ile
Şenol, S. 1983. Arazi toplulaştırma çalışmalarında kullanılabilir
demir uygulamalarının nodülasyon, bitki gelişimi ve
verime etkisinin araştırılması. TÜBİTAK-TOVAG-104 O
niceliksel yeni bir arazi dereceleme yönteminin
363 nolu prj. Sonuç raporu.
geliştirilmesi üzerine araştırmalar. Çukurova Üniversitesi
Fen Bilimleri Enstitüsü, Doktora Tezi, Adana, 122s.
Haktanır, K., Arcak, S. 1997. Toprak biyoşojisi. Toprak
ekosistemine giriş. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi
Şenol, S., Tekeş, Y. 1995. Arazi değerlendirme ve arazi kullanım
Türkiye Toprak İlmi Derneği, İlhan Akalan Toprak ve
planlaması amacıyla geliştirilmiş bir bilgisayar modeli.
Çevre Sempozyumu, Yayın No:7, Cilt 1, 204-210.
44

Benzer belgeler