Towards a Wider Consensus on Internatioanal

Transkript

Towards a Wider Consensus on Internatioanal
Afrikanın Suyu Yeşil mi Mavi mi ?
Dursun YILDIZ
Su Politikaları Uzmanı
Yazının başlığının su politikaları ve su kaynakları planlaması ile
ilgili olmayanlar için çok anlamlı bir başlık değil. Ancak
bu kavramların Nil Havzası’nın su sorunları için çok anlamlı
olduğu hatta son dönemde çokça konuşulur olduğu da bir başka
gerçek.
Nil’in Mısır için hayati önemi olduğu bilinir. Ancak bu hayati
önem suyun başındaki diğer Afrika ülkeleri için de ortaya
çıkmaya başladı. Bu da Nil Suyunu uluslararası su politikaları
gündeminden hiç düşürmüyor. Bu nedenle de her ne kadar sakin
de aksa Nil’in sularının bölgede bir hareketliliğin potansiyel
kaynağı olduğunu gözden kaçırmamak gerekir.
Nil Suları 2012 ‘de Fransa’nın Marsilya Kentinde düzenlenen 6. Dünya Su Forumu’nda da
gündemdeydi. Bu forumdaki bir panelde Arap Su Konseyi Başkanı (AWC)Mısır Eski Bakanı
Prof Dr. Mahmoud Abu-Zeid den önemli bir hidropolitik açılım geldi.
Abu-Zeid 1997 sözleşmesinin birçok konuda Helsinki Kuralları’yla farklı olduğunu belirterek
daha yeni ve gelişmiş olan 1997 tarihli BM sözleşmesinin hukuk kurallarını daha eski va daha
az gelişmiş olan 1966 Helsinki Kurallarına taşıyarak aradaki farkı mansap ülkeleri lehine
geliştermeye çalıştı.Konuşmasında bu iki uluslar arası kabul görmüş metindeki birçok su
terimini karşılaştırdı ve sonunda işi Bluewater” Mavi Su” X Greenwater “Yeşil Su” ya getirdi.
Yeşil su meralar üzerinden hayvansal ürünler’e ,ormanlar’a düşen yağışlar ve yağmursuyu
ile yetişen tarım ürünlerinin ihtiyacını karşılayan su , mavi su ise havzadan gelip yüzeysel
akışa geçen nehir ve yeraltısuyu olarak kabul ediliyor.
Nil Havzasındaki Su Yeşil Su Mu ?
Nil nehrinde akışa geçen mavi su yerine Nil’in bütün havzasına düşen yağış miktarından elde
edilen Yeşil su dikkate alındığında bu durum bölgedeki suyun dağılımını değiştiriyor.
Mısır, Nil Havzasındaki 11 ülkeye yılda 7000 milyar m3 yağış düştüğünü belirterek bu yağışın
daha çok memba ülkelerinde toplandığını ileri sürüyor. Mısır bu suyun sadece Nil’deki mavi
su olarak 53 Milyar m3’ünü kullandığını söyleyerek bu yağıştan az yararlandığını ifade
ediyor.
1
Yeşil Su Hesaba Katıldığında Mısır Su Fakiri !
Kişi başına düşen yıllık yenilenebilir su miktarı Yeşil su üzerinden yapıldığında Sudan’da
7000 m3/kişi/yıl, Mısır’da ise 1200 m3/kişi yıl su düşüyor.
Prof. Mahmoud Abu-Zeid sonuç olarak 1997 sözleşmesinin işlevsizliğini ortadan kaldırmak
ve çalışmasını sağlamak için bilimsel çözümler ile güçlendirilmesi (?) gerektiğini belirtti.Bu
nedenle BM sözleşmesinin nehirdeki mavi su yerine havza içinde ve dışındaki yeşil suyu
dikkate alarak düzenlenmesi gerektiğini söyledi. İşte burada Mısır’ın hidropolitik atağı
başladı.
Eski Mısır’lı Bakan burada uluslararası alanda işlemeyen bir konuyu gündeme getirdiklerini
ifade etti.Bu sözleşme 30 yıldır sadece 24 ülke tarafından onaylandı. Bu da işlevsiz olduğunu
gösteriyor.1995 Mekong havzası bölgesel anlaşmalar için iyi bir model,Nil Havzası da iyi bir
model olabilir diyen Eski bakan biz faydanın paylaşımı konusunda anlaşabilirsek çok şey olur
.Mesela, bu nedenle fayda ve maliyeti tanımlamamız gerekir dedi.
Mısır’ın bu yaklaşımlarına Nil havzasının memba ülkelerinden yoğun itirazlar geldi.Bu
katılımcılar daha çok 1997 sözleşmesinin uygulamaya konulmasını ve değiştirilmesinin
gereksiz olduğunu savundular.
Bu panelin dışında 6. Dünya Su Forumu’nda düzenlenen diğer panellere katılan Mısır’lı
konuşmacılar da Mısır’ın Ulusal Hidropolitikası doğrultusunda görüş beyan ettiler ve yeşil su
mavi su ayırımı üzerine konuşmalar yaptılar
Sonuç ve Değerlendirme
Mısır’ın 6. Dünya Su Forumunda sınıraşan suların dalgalanmasına neden olacak bazı
hidropolitik argümanlarına Hukuki ve Hidropolitik açıdan baktığımızda aşağıdaki sonuçlara
ulaşırız.
Hukuki Olarak ;
1. 6. Dünya Su Forumuna katılan Mısır temsilcileri uluslararası bir hukuk belgesini
ulusal bir bölgeye taşımış, yeni bir belgeyi eski bir belge içine yerleştirmeye
çalışmıştır.Bunu yaparken Prof Abu-Zeid’in “Uluslararası anlaşmalar yerine bölgesel
anlaşmaların güçlendirilmesi ve bu bölgesel anlaşmaların da hukuk kurallarını
içerecek esneklikte olması gerektiğini” belirtmiştir. Daha önce de söylediğimiz gibi
uluslararası anlaşmadan vazgeçemeyen Mısır’ın bunu kendi ülkesinin menfaati
doğrultusunda bölgesel anlaşma metni içinde kırparak yer vermesi uluslararası
anlaşmaların yürürlükten kaldırılması kurallarına aykırısdır
2. Mısır temsilcilerinin Yeşil su ve havza bazında değerlendirme yaklaşımlarının
uygulanması mümkün değildir. Havza’ya düşen yağışın sürekliliğinin sağlanması ve
klimatolojik olayların planlanması mümkün olmadığına göre bu konunun planlanarak
paylaşımı ilkesinin bir hukuk kuralı haline getirilmesi de mümkün değildir.Kaldı ki
bu durum her memba ve her mansap ülkesinin özgün koşullarına da uymayabilir.
Tarıma çok uygun olmayan ve vadilerden oluşan bir memba ülkesinin Yeşil sudan
yararlanmasının ne kadar olanak dışı olduğu açıktır. Bir diğer deyişle havzadaki yeşil
suyun o ülke için ne zman ve ne kadar faydaya dönüşebileceğini belirlemek de güçtür.
2
3. Eski Mısır’lı Bakan kişi başına düşen yıllık yenilenebilir su miktarı hesabını Yeşil su
üzerinden yapmakta ve bu durumda Sudan’da 7000 m3/kişi /yıl Mısır’da ise 1200
m3/kişi yıl su düştüğünü ileri sürmektedir.Öte yandan Nil havzası’ndaki 11 ülkeye
7000 milyar m3 yağış düştüğü bu yağışın daha çok memba ülkelerinde toplandığı ve
Mısır’ın bu suyun sadece 53 Milyar m3’ünü kullandığı ileri sürülmektedir. Bu
miktarın Nil’in yıllık ortalama akımının %75’ine karşılık geldiği ileri sürülürken bu
suyun türbinlenerek enerji ürettikten sonra tarımda kullanıldığı yani suyun getirdiği
enerji faydası gözden kaçırılmaktadır.
Hidropolitik Olarak :
1. Mısır’ın 6. Dünya Su Forumundaki Hidropolitik atağı, Nil Havzasında Mısır’ın su
kullanım üstünlüğünün gelecekte tehdit altına girme olasılığına karşı şimdiden alınmış
bir hidropolitik çıkıştır.
2. Nil sorunu konusundaki Mısır’ın da katıldığı son görüşmeler, 22 Mayıs 2009
tarihinde İskenderiye ve 14 Nisan 2010 Şarm El Şeyh kentlerinde yapılmıştı. Mısır ve
Sudan’ın aşağıda belirtilen kırmızı çizgilerinde ısrar etmeleri nedeniyle toplantılarda
bir sonuca varılamamıştı.
- Mısır’a ulaşan su miktarı azaltılmayacak,
- Nehir havzası üzerinde yapılacak baraj ve diğer projeler için 9 ülkenin oy birliği
gerekecek.
- Nil Nehri’nin döküldüğü ülkeler olan Mısır ve Sudan’ın veto hakkı bulunacak.
Daha sonraki toplantı 14 Mayıs 2010 tarihinde, Nil sularının kullanımı konusunda,
Uganda’da düzenlendi Bu toplantıda Uganda, Etiyopya, Tanzanya ve Ruanda Nil havzası
konusunda işbirliği için bir çerçeve anlaşması imzaladı..Ayrıca Demokratik Kongo
Cumhuriyeti, Kenya ve Eritre gibi devletlerin de önümüzdeki dönemde Antlaşma’ya imza
atmaları bekleniyor.
Mısır’da Sular Durgun ama Tehlikeli
Bu toplantı sonrasında Mısır Dışişleri Bakanı Ahmet Ebulgeyt, "Nil nehrinin kendi
kırmızı çizgileri arasında yer aldığını", bunu yeniden paylaşmanın söz konusu olmadığını
Nil'le ilgili eski anlaşmaların halen geçerli olduğunu ve söz konusu toplantının hiçbir
hükmünün olmadığını belirtmişti.Ruanda’nın çevre bakanı ise on yıldan fazla bir
zamandır yeni bir düzenleme için çalıştıklarını belirtmiş ve daha uzun bir süre bu konu
için bekleyemeyeceklerini ifade etmişti. Bu gelişmeler bölgedeki su geriliminin artma
eğilimini ortaya koymuştur.
2010 Mayısında imzalanan İşbirliği Çerçeve Anlaşması bir kenara bırakılıp , Nil suları
için yapılan düzenlemelere bakılırsa tüm düzenlemelerin Mısır’ın Nil üzerindeki
çıkarlarını koruduğu görülecektir.1959 yılındaki Nil Sularının Tam Kullanımı Andlaşması
ve 2010 Mayıs’ında imzalanan İşbirliği Çerçeve Anlaşması dışındaki tüm düzenlemeler
bölgede Mısır’ın etki alanının devamını isteyen hegemonik güçlerin etkisi altında
imzalanmıştır.
Mısır Bu Atağı Neden Yaptı ?
Ancak havzada,aslında sadece havzada değil Kuzey Afrika’da ve Arap Dünyasında son
birkaç yıldır değişim rüzgarları esmektedir. Sudan’ın bölünmesi ile sonuçlanan
3
referandum, 2010 yılında yukarı kıyıdaş ülkelerden bazılarının Nil’den daha fazla
faydalanmak için imzaladıkları İşbirliği Çerçeve Anlaşması ve Mısır’da değişen
Mübarek rejimi sonrası oluşan belirsizlik havza sularının kullanımında yeni bir tablo
ortaya çıkarmıştır.
Bu gelişmelerle Nil sularının kullanımında bugüne kadarki Mısır’ın ağırlığının Mısır
aleyhine değişmeye başlaması olasılığı ortaya çıkmıştır.Aslında bu durum olasılıktan daha
fazla zorunluluk haline gelmiştir. Bu değişim başladığında nereye kadar gideceği de
belirsizdir. Mısır’ın Nil suyuna hiçbir müdahaleyi kabul etmeme kararından geri adım
atması bölgedeki ağırlığını tamamen kaybetmesi anlamına gelecektir ki Mısır asla bu
konuma düşmek istememektedir.Yukarıda sıralanan tüm bu gelişmeleri değerlendiren
Mısır, 6. Dünya Su Forumu’nda kendisi bir öneri getirerek ön alıp gelecekte
karşılaşabileceği olumsuz durumu kontrol altına almaya ve çıkarlarını korumaya
çalışmıştır. Bu önerinin bölgede çıkarları olan Atlantik ötesi güçlerden onay almadan
getirilmiş olma olasılığı yoktur. Aslında bu öneri bölgedeki durumu yeniden ele
alınmasına ve tartışılabilir noktaya taşınmasına olanak tanımıştır. Bu öneriyle başalyan
tartışma gelecekte yukarı havza ülkelerini kısmen rahatlatacak başka önerilerin de
gündeme getirilmesine ortam sağlayacaktır.
Mısır bölgede gelecekte ortaya çıkacak Nil Sularının yeniden paylaşımı sorunu
konusunda hidropolitik müzakereler için bir kapı aralamıştır.Çünkü Mısır gelecek 10 yıl
içinde bu konudaki politikasını esnetmeye mecbur kalacaktır. Mısır’ın önerisinin
uluslararası alanda politik olarak kabul görme olasılığı yoktur.Ancak Mısır’ın bu çıkışı
1997 sözleşmesinin uluslararası geçerlilik kazanması için gerekli olan 11 ülke onayı
sürecini hızlandıracaktır.
31 Ocak 2013
4

Benzer belgeler