Organik zeytinyağı tesisi Kilis`e iş fırsatları sağlıyor Düşler Akademisi

Transkript

Organik zeytinyağı tesisi Kilis`e iş fırsatları sağlıyor Düşler Akademisi
Sayı: 109
Ocak 2015
Organik zeytinyağı tesisi
Kilis’e iş fırsatları sağlıyor
Düşler Akademisi
en iyi uygulama seçildi
BM ve ortakları Suriye için
yardım planlarını başlatıyor
Türkiye’nin ilk enerji verimli
kamu binası yapılıyor
BrandAge UNDP özel dosyasında
kırılganlıkları ele alıyor
BrandAge UNDP özel dosyasında
kırılganlıkları ele alıyor
Brandage dergisi Aralık sayısında UNDP’nin özel sektör or taklıklarını ve 2014
İnsani Gelişme Raporuna gönderme yaparak kırılganlıkları ele alan özel bir dosya
hazırladı.
Ankara, Ocak 2015
Derginin Aralık sayısının başlığı ‘Şirketlerin yeni ödevi: Kırılganlıklar’ oldu. Özel dosyanın ilk bölümünde, 2014 İnsani
Gelişme Raporu ışığında kırılganlıkların tanımına ve kırılganlıkla ilgili güncel istatistiklere yer verildi. İnsani Gelişme
Raporu Ofisi Direktör Yardımcısı Eva Jespersen’in sözleri de bu bölümde yer aldı.
İkinci bölümde, özel sektör şirketlerini sürdürülebilir kalkınma tartışmalarına dâhil edecek önemli başlıklarda yapılan
röportajlara yer verildi. Dr. Yılmaz Argüden, dergiye Küresel İlkeler Sözleşmesi (Global Compact) ile ilgili bir röportaj
verdi. UNDP Türkiye’den Hansın Doğan ile UNDP’nin özel sektör ortaklıkları, Cengiz Cihan ile sürdürülebilirlik konusu
ve Bülent Açıkgöz ile yerel kalkınma üzerine konuşuldu.
UNDP’nin özel sektör ortaklarından Coca-Cola, Efes, Microsoft, Mudo, Visa Europe ve Vodafone da içeriğe kendi bakış
açılarından katkıda bulundular.
İş fikirleri ilk kez sosyal fayda için geliştirildi
Dünyada ilk defa Antalya’da Aralık ayı başında, iş fikirleri sosyal fayda için
geliştirildi, test edildi ve örnek ürün aşamasına getirilerek sunuldu.
Ankara, Ocak 2015
Antalya’da düzenlenen Startup Weekend özel bir önem taşıyordu çünkü dünyada ilk defa bir Startup Weekend
etkinliğinde, katılımcılar iş fikirlerini geliştirirken sosyal faydaya odaklandılar.
60’dan fazla sosyal aktivist, gençlik liderleri, sosyal girişimciler, geliştiriciler ve tasarımcılar; yoksulluğu azaltmak, yeni
eğitim modelleri yaratmak, toplumsal cinsiyet eşitliğini geliştirmek ve kadını güçlendirmek, hastalıklarla mücadele ve
çevresel sürdürülebilirliği sağlamak için bir araya geldi.
Karadeniz Bölgesi’nden, Ordu’dan Startup Weekend’e katılan Nur Emeksiz, “Bu üç gün benim için çok büyük bir
deneyim oldu. Yeni arkadaşlar edindim ve onlardan öğrenerek kendimi geliştirdim. İş fikirleri ve sosyal fayda ile ilgili
beyin fırtınaları ile geçen bu eğlenceli hafta sonu için çok teşekkür ediyorum. Bizi yenilikçi fikirler ve yaratıcı iş
modelleri geliştirmede destekleyen mentorlerimize özellikle teşekkür ediyorum.”
Katılımcılar teknolojiye odaklı ve yenilikçi iş modelleri geliştirmeleri için cesaretlendirilirken aynı zamanda sosyal
girişimcilik, proje yönetimi ve mobil teknolojiler eğitimleriyle desteklendiler.
Etkinlik ‘Co-working Camp’ işbirliği ile düzenlendi.
Star tup Weekend nedir?
54 saatlik Startup Weekend etkinlikleri geliştiricilerin, tasarımcıların, pazarlamacıların, ürün müdürlerinin ve startup
meraklılarının bir araya gelip fikirlerini paylaşmaları, takım oluşturmaları, ürün geliştirmeleri ve iş fikirlerini test
etmeleri için imkân sağlıyor.
Startup Weekends, bir hafta sonu boyunca süren girişimcilerin ve girişimci adaylarının başlangıç aşamasındaki iş
fikirlerinin uygulanabilir olup olmadığını öğrenebilecekleri uygulamalı deneyim platformlarıdır.
Ortalama olarak Startup Weekends’lere katılanların yarısı teknik veya tasarım geçmişine sahipken diğer yarısı iş
hayatında deneyimi olan kişilerdir. Cuma günü açık mikrofonla konuşmaların başladığı hafta sonunda katılımcılar en
iyi fikirlerini anlatıyor ve diğerlerine ilham verip kendi takımlarına katılmalarını sağlamaya çalışıyor.
Cumartesi ve Pazar günleri boyunca takımlar müşteri geliştirme, fikirlerine geçerlilik kazandırma, Startup yöntemlerini
uygulamaya koyma ve küçük çapta uygulanabilir ürünler ortaya koymaya odaklanıyor. Pazar akşamı takımlar
prototiplerinin tanıtımını yapıyor ve uzmanlar tarafından değerli geri dönüşler alıyorlar.
Habitat ve UNDP Türkiye, Startup Weekends’leri Türkiye çapında Kalkınma Bakanlığı, Vodafone, Microsoft işbirliğiyle
Uluslararası Girişimcilik Merkezi ve Geleceğini Tasarla projeleri çerçevesinde düzenliyor.
Startup Weekends reached 205 potential entrepreneurs and 29 business ideas with the sincere support of Viveka, 23
mentors and 11 investors from the heart of the Turkish entrepreneurship ecosystem.
Startup Weekends, 205 potansiyel girişimciye ve 29 iş fikrine Viveka’nın ve Türk girişimcilerin ekosisteminden 23
mentor ve 11 yatırımcının desteğiyle ulaştı.
www.uluslararasigirisimmerkezi.org Twitter: @GirisimMerkezi
Yeni kurulan zeytinyağı tesisi Kilis’e iş fırsatları
ve umut sağlıyor
Suriye’den gelen mülteciler ile nüfusu iki katına çıkan Kilis’te kurulan organik
zeytinyağı fabrikası, bölgedeki zeytin endüstrisine yeniden can verirken yöre halkı
için geçim imkânları da sağlıyor.
Ankara, Ocak 2015
Suriye krizinin ev sahibi bölgede yarattığı etkinin hafiflemesine yardım etmek ve yerel kalkınmayı desteklemek
amacıyla Kilis Organik Zeytin Üreticileri Birliği tarafından kurulan organik zeytinyağı tesisi geçtiğimiz ay üretime
başladı.
Organik zeytinyağı tesisi, Kilis zeytinlerinin pazarlanabilmesini sağlayarak yerel kalkınmaya çok önemli bir destek
veriyor.
Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) Bölge Kalkınma İdaresi, UNHCR ve UNDP’nin finansal desteği ile kurulan organik
zeytinyağı fabrikasında, yerel üreticilerin tarlalarından topladıkları zeytinler işlenecek, paketlenecek ve saklanacak.
Birlik üyelerinin tesise getirecekleri zeytinlerle günlük 80 ton zeytinyağı üretilebilecek.
Bu tesiste işlenen Kilis zeytinleri, yalnızca Türk pazarında değil uluslararası pazarlarda da iddialı olmayı hedefleyen
‘Kilizi’ isimli marka ile müşteri karşısına çıkacak.
Kilis Organik Zeytin Üreticileri Birliği Başkanı Hüseyin Polat’a göre geçmişte zeytinyağı üretiminde yanlış yöntemler
kullanılıyordu.
Birlik Başkanı Polat, “Çiftçiler aldıkları bir takım eğitimler sonucunda uyguladıkları yöntemlerin doğru olmadığının
farkına vardı. Biz kasalar aldık. Günlük olarak toplanan zeytinler bu kasalara konuyor ve aynı gün tesisimize getiriliyor.
Sonrasında bu zeytinleri işliyoruz. Sonuç olarak zengin aromalı, mineralli ve gerçekten yüksek kalitede organik
zeytinyağı elde ediyoruz,” diye konuştu.
Yeni kurulan tesiste 15 kişi çalışıyor. Tesis tam kapasite çalışmaya başlayınca işçi sayısının iki katına çıkması ve
çalışanların yarısının Suriyeli mülteciler olması planlanıyor. Birliğe kayıtlı olan yaklaşık 300 yerel üretici, zeytinlerini
tesise getirmeye ve satılan zeytinyağından elde edilen gelirden kendi paylarını almaya devam edecekler.
Hüseyin Polat, Kilis’te yerel sosyoekonomik kalkınmanın sürdürülmesi ve Kilis zeytininin pazarda rekabet edebilir
olmasının sağlanması için bu tesisin mükemmel bir fırsat olduğunu söylüyor. Polat, Kilis’teki herkesin bu tesisten
faydalanmasını sağlamayı ve ‘Kilizi’ markası ile Kilis zeytininin dünya pazarlarında hak ettiği değeri görmesini
amaçladıklarını ve bu yüzden birliğin üye sayısını artırmak istediklerini de belirtiyor.
UNDP hükümetleri, iş çevrelerini ve
toplumları yeni bir iklim ve kalkınma çağı için
işbirliğine davet ediyor
Lima’da düzenlenen, üç gün süren ve 9 Aralık’ta sona eren BM İklim Değişikliği
Çerçeve Sözleşmesi (UNFCC) Taraflar Konferansı ardından konuşan UNDP Başkanı
Helen Clark, iklim değişikliği ile mücadele, kamu ve özel sektörün ciddi işbirliğini,
Ankara, Ocaksivil
2015toplumun katılımını ve güçlü ve şeffaf kurumların varlığını gerektiriyor, dedi.
Fotoğraf : Prashanth Vishwanathan/UNDP Hindistan
Helen Clark sözlerine şöyle devam etti; “Bugün Lima’da, önümüzdeki sene Paris’te imzalanacak olan ve hayati önem
taşıyan yeni iklim sözleşmesi ile beraber, iklim değişikliği için harekete geçtiğimiz yeni bir çağa girmek üzereyiz.
Üstelik 2015 sonrası sürdürülebilir kalkınma gündemi de yakın zamanda kabul edilecek. Düşük salımlı ve iklime
dayanıklı bir geleceği desteklemek için ortaklıkları güçlendirerek hedeflerimizi gerçekleştirebiliriz.”
20. Taraflar Konferansı sırasında, Clark UNDP’nin yönettiği Küresel Çevre Fonu/Küçük Destek Programı’nın fuarını
gezdi. Fuara dağlık bölgelerden, Amazon Ormanları’ndan ve sahil bölgelerinden alpaka yünü giysileri, kinoa, fasulye
ve bal gibi çevre dostu ürünleri satan çoğu kadın olmak üzere 40’tan fazla insan katıldı. UNDP Başkanı, biyolojik
çeşitliliği korurken, iklim dayanıklılığını desteklerken ve girişimciliği teşvik ederken kadınları da güçlendirmenin
önemli olduğunun altını çizdi.
Taraflar Konferansı’ndaki üçüncü gününü özetleyen UNDP Başkanı büyük ölçekli kamu-özel sektör işbirliğinin iklim ile
ilgili gelişmeleri ve sürdürülebilir kalkınmayı nasıl iyileştireceğini söyledi.
Helen Clark şunları söyledi: “Geçtiğimiz bir sene boyunca ormanlar konusundaki en heyecan verici ve dinamik
gelişmelerden birisi, büyük firmaların ürün tedarik zincirlerinde orman tahribatını azaltmaya yönelik taahhüt
vermeleri oldu.” Örneğin palmiye yağı sektöründe ürünün küresel ticaretinin yüzde 75’ini temsil eden şirketler,
geçtiğimiz sene, orman tahribatını sıfıra indirmek için politikalar benimsedi.
Eylül 2014’de Genel Sekreter Ban Ki-moon tarafından düzenlenen BM İklim Zirvesi’nde UNDP, 2020’ye kadar doğal
ormanların tahribatını yarı yarıya indirmeyi ve sonraki 10 yılda da tamamen durdurmayı hedefleyen New York
Ormanlar Bildirgesi’ni, 170’den fazla hükümet, sivil toplum örgütü ve yerel halk temsilcisinin benimsemesini sağladı.
Cargill ve Wilmar gibi tarım endüstrisinin devleri, orman tahribatını sıfıra indirmek üzere politikalar benimserken,
tüketici ürünleri endüstrisi 2020’ye kadar ormansızlaştırmanın sona erdirileceğinin güvencesini verdi.
Helen Clark, ülkelerin ulusal olarak orman kaybını azaltmaya ve yeniden ağaçlandırmanın artırılmasına olan
bağlılıklarının önemini belirtti. Clark, gelişmiş ekonomileri ormanlık alanların korunması ve yeniden ağaçlandırılması
için özellikle ormansızlaştırma ve orman yıkımından kaynaklanan salımların azaltılmasını destekleyen bir mekanizma
olan REDD+ üzerinden büyük çapta ekonomik teşvikler vermeye davet etti.
Uyum ve azaltımı da kapsayan 1,3 milyar ABD Dolarlık Birleşmiş Milletler’in en büyük iklim değişikliği portfolyosuna
sahip olan UNDP, 40’dan fazla en az gelişmiş ülke dâhil olmak üzere 140’dan fazla ülkeyi iklim finansmanı ve
mekanizmalarına erişim ve iklim değişikliği ilk adımlarının uygulanması konularında destekliyor. Bu destek, neredeyse
bütün UNFCCC mekanizmalarına erişimin sağlanmasını da kapsıyor. Ayrıca UNDP, ülkelere iklim değişikliği
görüşmelerinde destek sağlıyor ve 20. Taraflar Konferansı’na ev sahipliği yapan Peru hükümetine de destek verdi.
Helen Clark’ın COP20 konuşmasından notlara ulaşmak için lütfen buraya tıklayınız.
‘Paramı Yönetebiliyorum’ en iyi 3
kurumsal sosyal sorumluluk
projesinden biri
Ankara, Ocak 2015
Finansal bilincin ar tırılması için çalışmalar yapan ‘Paramı
Yönetebiliyorum’ projesi, Kurumsal Sosyal Sorumluluk (KSS)
Pazar yeri’nde uluslararası jürinin değerlendirmesi sonucunda
Türkiye’nin en iyi 3 kurumsal sosyal sorumluluk projesinden biri
seçildi.
Kalkınma Bakanlığı, UNDP, Habitat Kalkınma ve Yönetişim Derneği, Visa
Europe Türkiye ve üye bankalarının katılımıyla 2009’da geliştirilen proje, Yılın
Kurumsal Sosyal Sorumluluk Çözümü Büyük Ödülü’ne layık görüldü.
‘Paramı Yönetebiliyorum’ projesi ile gençlerin finansal bilincini geliştirme
hedefi ile kamu, sivil toplum ve özel sektör Türkiye’de ilk kez bir araya geldi.
Proje, 15-30 yaş arası gençlerin kişisel mali kaynaklarını bütçelemelerine ve
finans hizmetlerini doğru kullanmalarına destek olacak bir eğitim olanağı
sunuyor.
Gönüllü akran eğiticileri ve Kent Konseyi Gençlik Meclislerinin desteği ile
gençlere bütçeleme, finansal planlama ve yönetim ve kayıt dışı ekonomi ile
mücadele, finansal bilincin sürdürülebilir kalkınmaya katkısı konularında
eğitimleri ulaştırıyor.
Projeyle
şimdiye
kadar
50
bin
gence
ulaşıldı
ve
http://paramiyonetebiliyorum.net üzerinden ulaşılabilen çevrimiçi eğitimleri
26 bin kişi tamamladı.
Embed: https://www.youtube.com/watch?v=20DfNoMaXqg#t=111
Düşler Akademisi 2014’ün en iyi uygulaması
seçildi
Kültür ve sanat eğitimlerinin engellilere ve sosyal olarak dezavantajlı gençlere
ücretsiz olarak verildiği Düşler Akademisi, ‘International Design for All
Foundation’ 2015 ödüllerinde 2013’ün en iyi uygulamalarından biri olarak seçildi.
Ankara, Ocak 2015
Fotoğraf : Düşler Akademisi
‘International Design for All Foundation’ İyi Uygulama Ödülleri, herkes için tasarım alanında bütün dünyadan büyük
küçük ülkelerin, şirketlerin, kar amacı gütmeyen kuruluşların ve uzmanların başarılarını takdir ediyor. Her sene
uluslararası jüri, ‘International Design for All Foundation’ Ödüllerini vermek üzere başvuru yapan iyi uygulamalardan
beş tane ‘En iyi Uygulamayı’ belirliyor.
2015 Ödülleri için, Düşler Akademisi 2014’ün en iyi uygulamalarından biri oldu.
AYDER (Alternatif Yaşam Derneği), UNDP, Kalkınma Bakanlığı ve Türkiye Vodafone Vakfı’nın desteği ile Düşler
Akademisi, 2008 yılından beri ‘Dalmak Özgürlüktür’, ‘Alternatif Kamp’ ve ‘Reha İstanbul’ gibi on binlerce engelsiz
sosyal yaşam çözümleri ve olanakları sunuyor.
Birleşmiş Milletler ve ortakları Suriye ve bölge
için başlıca yardım planlarını başlatıyor
Suriye’deki savaş 5. yılına doğru ilerlerken, Birleşmiş Milletler ve or takları, bugün,
2015 yılında Suriye ve bölgedeki yaklaşık 18 milyon insana yardım etmek için 8,4
milyar ABD Doları’ndan fazla fon çağrısı yapan, önemli ve yeni bir insani yardım ve
kalkınma planı başlattı.
Ankara, Ocak 2015
Fotoğraf : UNHCR
Çağrının iki temel bileşeni var: Suriye içinde yerinden edilmiş ve çatışmadan etkilenmiş olan 12 milyondan fazla
insana destek sağlamak ve bölgedeki milyonlarca Suriyeli mültecinin, onlara ev sahipliği yapan ülkelerin ve halkların
ihtiyaçlarına cevap vermek.
Berlin’de bir toplantıda donörlere sunulan 2015 çağrısı, dünyadaki yerinden edilmiş en büyük nüfusun hayati önem
taşıyan insani ihtiyaçlarının yanı sıra ilk kez kalkınmaya ilişkin önemli hususları da kapsıyor.
2015 Suriye Stratejik Müdahale Planı (SRP) Suriye içindeki akut insani ihtiyaçlara cevap veriyor ve 12,2 milyon insana
koruma, hayat kurtaran yardım ve geçim kaynakları desteği sağlamayı amaçlıyor. SRP için 2,9 milyar ABD Doları fon
gerekiyor ve Suriye’nin içinde ve komşu ülkelerde çalışan insani örgütleri bir araya getiriyor.
Birleşmiş Milletler İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı ve Acil Durumlar Koordinatörü Valerie Amos,
“Çatışma, milyonlarca Suriyelinin hayatını harab etmiş, onların çatışma bölgelerinde sıkışıp kalmalarına sebep olmuş
ve onları temel tedarikler ile sağlık hizmetine erişimden mahrum bırakmıştır. Birçoğu korku içinde yaşıyor, çocuklar
okula gidemiyor, anne babalar işlerine gitmek için dışarı çıkamıyor.” dedi. Valerie Amos sözlerine, “Bu plan, eğer
tamamen fonlanırsa, çocuklara gıda ve ilaç; ailelere soğuktan barınabilecekleri bir yer; çaresiz durumda olan ve
travma yaşamış insanlara ise destek sağlamaya yardım edecektir. Suriye, çalışmanın zor ve tehlikeli olduğu bir yer,
fakat insani yardım alanında çalışanlar, bu krizde sıkışıp kalmış en hassas durumda olan insanlara yardım etme
konusunda kararlıdır.” diyerek devam etti.
Bölgesel Mülteci ve Dayanıklılık Planı (3RP), bölgeye yardım sağlamaya yönelik yaklaşımda stratejik bir değişikliği
temsil ediyor. Acil durum insani yardım operasyonları ve ev sahibi halka desteği, dayanıklılığı artırmayı amaçlayan
uzun vadeli programlar ile bir araya getiriyor. Yaklaşık 6 milyon insana doğrudan yardım sağlayabilmek için 5,5 milyar
ABD doları fon gerektiren 3RP; Suriye’ye komşu ülkelerdeki mülteci sayısının, 2015 yılı sonuna kadar 4.27 milyona
kadar çıkabileceğine dair öngörüler doğrultusunda yapılan planlamayı (2014 yılında Suriye’den gerçekleşen çıkışların
oranında az bir düşüşü yansıtmaktadır) ve ev sahibi halktaki bir milyondan fazla hassas durumdaki insana sağlanacak
yardımı temel almaktadır.
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiseri António Guterres, “Suriye’deki savaş hala tırmanıyor ve insani durum
uzuyan bir hal alıyor. Mülteciler ve ülkeleri içinde yerinden edilen insanlar birikimlerini ve kaynaklarını tükettiler ve ev
sahibi ülkeler kırılma noktasında,” dedi. António Guterres sözlerine, “Mültecilere verilen desteği, ev sahibi halkı daha
istikrarlı hale getirmek için yapılan çalışmalarla ilişkilendirecek yeni bir yardım yapısına ihtiyacımız var.” diyerek
devam etti.
3RP’nin mülteci bileşeni gıda yardımı, barınma, yardım malzemeleri ve ev içi temel ihtiyaçları karşılamak için nakit
para yardımı ve kayıt hizmetlerini kapsıyor. Dayanıklılık bileşeni, geçim kaynaklarına ve ekonomik fırsatların
yaratılmasına daha fazla odaklanılması ve destek programlarından faydalanacak bir milyondan fazla insana yardım
edilmesi ile ilgilidir.
Doğrudan yardım alanların yanı sıra, Ürdün, Lübnan ve Mısır’daki 20,6 milyon insan, yerel altyapıda ve sağlık, eğitim,
su ve atık su gibi alanlarda sağlanan hizmetlerdeki iyileştirmeler; hizmet sağlayıcılara yönelik eğitim ve kapasite
geliştirme faaliyetleri; yerel ve ulusal makamlara politika ve idari konularda sağlanacak olan destekten faydalanacak.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreter Yardımcısı ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Direktör Yardımcısı Gina Casar,
“Suriyeli mültecilere ev sahipliği yapan ülkeler, yalnızca kendi istikrarlarını değil tüm bölgenin istikrarını tehdit eden
ekonomileri, toplumları ve altyapıları üzerindeki devasa etki ile mücadele ediyorlar.” dedi. Gina Casar sözlerine,
“Geleneksel insani müdahale artık yeterli değil. Önümüzdeki görev, krize yönelik ev sahibi halkların ve hükümet
kurumlarının dayanıklılığını artıracak kapsamlı bir müdahale gerektiriyor,” diyerek devam etti.
Kilit uygulayıcı ortaklardan biri olan Norveç Mülteci Konseyi Genel Sekreteri Jan Egeland, “Çok uzun zamandır, Suriyeli
insanları kuşağımızın karşı karşıya olduğu en kötü savaşın ortasında hayal kırıklığına uğrattık,” dedi. Jan Egeland
sözlerine, “2015, çapraz ateş arasında kalmış bu insanlara nihayet koruma ve yardım sağlayacağımız yıl olmalıdır,”
diyerek devam etti.
Bölgesel Mülteci ve Dayanıklılık Planı'na (3RP) buradan ulaşabilirsiniz: www.3rpsyriacrisis.org
2015 Suriye Stratejik Müdahale Planı'na (SRP) buradan ulaşabilirsiniz: www.humanitarianresponse.info/appeals
Türkiye’nin ilk sürdürülebilir, yeşil ve enerji
verimli kamu binası için yapım sözleşmesi
imzalandı
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na ait Sincan-Etimesgut Tapu ve Kadastro
Müdürlükleri Hizmet Binası; Türkiye’nin ilk sürdürülebilir, yeşil ve enerji verimli
kamu binası olacak.
Ankara, Ocak 2015
“Türkiye’de Binalarda Enerji Verimliliğinin Artırılması Projesi” kapsamında “Bütünleşik Bina Tasarımı Yaklaşımı (BBTY)”
ilkeleriyle projelendirilen örnek kamu binası için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yürütülen yapım ihalesi
süreci tamamlandı.
Binanın yapım işine ait sözleşme Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından imzalandı ve yer teslimi yapıldı.
Bütünleşik tasarım felsefesinin bu projede başarıyla uygulanabilmesi amacıyla mimari, statik, mekanik ve elektrik ile
ilgili bileşenlerin yanı sıra yenilenebilir enerji çözümleri, ekipman ve malzeme seçimleri ve projede kullanılması
planlanan tüm özel sistemler yaşam döngüsü ve yaşam boyu maliyet yaklaşımlarıyla değerlendirildi. Bina bilgi
modellemesi ve bina enerji modellemesi çalışmalarının tasarım süreci boyunca iteratif bir yaklaşımla yapıldığı bu
projeyle, Türkiye’deki yapılarda enerji tüketimi ve buna bağlı sera gazı salımlarının maliyet etkin bir şekilde nasıl
azaltılabileceği örnekleniyor.
Bina tasarımında enerji, atık, malzeme ve su yönetimi ile ilgili planlama çalışmaları projenin ilk aşamalarından itibaren
yapıldı ve tüm kullanımlar optimize edildi. Ayrıca fosil kaynaklı enerji tüketimini azaltmak için tasarım iyileştirmesi ve
pasif çözümler kullanılmasının yanı sıra yerinde uygulanabilecek yenilenebilir enerji çözümleri (güneş enerjisi vb.) ve
yüksek enerji verimliliğine sahip diğer mekanik teknolojiler (ısı geri kazanımlı klima santralleri, toprak kaynaklı ısı
pompası sistemi vb.) tasarıma dahil edildi. Bina programları ve kullanım ihtiyaçları ile ilgili detaylı analizler yapıldı ve
binanın kullanımı açısından en uygun işletme rejimi oluşturuldu.
Sincan-Etimesgut Tapu ve Kadastro Müdürlükleri Hizmet Binası toplam 8.950 m 2 kapalı alana sahip. Maliyetler esas
alınarak yapılan hesaplamalarda, binanın sürdürülebilir, yeşil ve enerji verimli bir bina olarak inşa edilmesi için ihtiyaç
duyulan ek yatırımın altı yıldan daha kısa bir sürede kendini geri ödeyeceği anlaşılmış bulunuyor. Ayrıca,
projelendirme süreci yaşam boyu maliyet analizleri çalışmalarıyla desteklendi. Bu çalışmalara göre, bina
tamamlandığında binada gerçekleşecek işletme ve bakım-onarım maliyetleri alışılagelmiş tasarım yaklaşımları,
malzemeler ve sistemlerle yapılan benzer kamu binalarına oranla %70 daha düşük olacak. Bu azalmanın en önemli
faktörü olarak ortaya çıkan enerji maliyetlerinin
maliyetlerinin, benzer binalara oranla %80 civarında azalacağı öngörülüyor.
Bir diğer önemli tüketim kalemi olan su harcamalarında ise yaklaşık %65 oranında bir düşüş sağlanması
bekleniyor.
Bu özellikleriyle Sincan-Etimesgut Tapu ve Kadastro Müdürlükleri Hizmet Binası “Bütünleşik Bina Tasarımı Yaklaşımı”
felsefesinin yeni bina projelerinde ne kadar etkili olduğunu gösteriyor. Ayrıca, yeni yapılacak binaların gerçek
anlamda sürdürülebilir, yeşil ve enerji verimli binalar olması için mutlaka izlenmesi gereken bir yöntem olduğunu
gösteren çok önemli bir örnek.
Türkiye’de Binalarda Enerji Verimliliğinin Artırılması Projesi; Küresel Çevre Fonu’nun (GEF) finansal desteği ile
Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü tarafından Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ile birlikte yürütülüyor.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı ise projenin diğer ortakları.
EVD Kuluçka Merkezi’nde görev alacak
mühendislere eğitim verildi
Enerji Verimliliği Danışmanlık (EVD) şirketlerinin kurulumunu kolaylaştırmak ve
sektörde teknik iş gücü kapasitesinin ar tırılmasına katkıda bulunmak amacıyla
kurulan Kuluçka Merkezi’nde görev alacak mühendisler teorik eğitim aldı.
Ankara, Ocak 2015
EVD Kuluçka Merkezi’nin kurulması, "Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Kullanımı ve
Enerji Verimliliğinin İyileştirilmesi" projesi kapsamında planlandı.
Merkez bünyesinde, sanayide ve binalarda enerji verimliliği uygulamalarının yapılabilmesi için gerekli olan kalibre
edilmiş test ve ölçüm cihazlarının yer aldığı bir laboratuar da yer alıyor.
Merkezde görev alacak mühendisler için, tedarik edilen ölçüm cihazlarının kullanımına yönelik olarak, 20 Aralık 2014
tarihinde Gaziantep Sanayi Odası'nda ikinci teorik eğitim düzenlendi.
Elektronik termometre ve sıcaklık ölçüm probları ile kızılötesi sıcaklık ölçer, takometre ve lüksmetre cihazlarının
tanıtıldığı eğitimin pratik uygulaması Ocak 2015 döneminde gerçekleştirilecek.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde biyokütle
kaynaklarından enerji elde edilebilir mi?
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde biyokütle kaynakları ile fırınlar ve apar tmanlar
için enerji üretimine başlandı.
Ankara, Ocak 2015
"Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Kullanımı ve Enerji Verimliliğinin İyileştirilmesi"
projesi kapsamında, biyokütle kaynaklarından enerji elde edilmesine yönelik saha analiz çalışmaları yapıldı.
12 Aralık 2014 tarihinde, mısır ve pamuk atıkları ile kereste tozlarından pelet üretmek üzere Diyarbakır’ın Bismil
ilçesinde kurulan bir işletme ziyaret edildi.
İlk uygulamalar ticari fırınlar ve apartmanlarda başlamış durumda; kazanlara takılan "stocker" aparatları ile kömür
yerine pelet kullanmak mümkün olabiliyor.
13 Aralık 2014 tarihinde ise, Şanlıurfa Organize Sanayi Bölgesi ziyaret edilerek, çırçır fabrikalarından atılan pamuk tozu
hakkında bilgi alındı. Çalışmanın ikinci aşamasında, pamuk tozunun pelet üretiminde kullanılma potansiyeli
araştırılacak.
PODCAST 114
08.12.2014
İnsani gelişme için
kırılganlıkları nasıl azaltırız?
Cengiz Cihan, Kıdemli
Ekonomist, UNDP Türkiye
play audio
pause audio
UNDP Türkiye: Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Türkiye
Temsilciliği’nin hazırladığı Yeni Ufuklar Programı ile karşınızdayız. Bu
bölümde insani gelişmeyi tehdit eden sürekli kırılganlıkları inceleyen ‘İnsani
İlerlemeyi Sürdürmek, Kırılganlıkları Azaltmak ve Dayanıklılık Oluşturmak’
başlıklı 2014 İnsani Gelişme Raporu’ndan bahsedeceğiz. Ve konuğumda
UNDP Türkiye’den Kıdemli Ekonomist Cengiz Cihan. Hoş geldiniz.
Cengiz Cihan: Hoşbulduk Faik Bey, teşekkür ederim.
UNDP Türkiye: Sürekli kırılganlıklar insani gelişmeyi tehdit ediyor dedik.
Söz konusu kırılganlıklar, politikalar ve toplumsal normlarla sistematik bir
biçimde giderilemezse ilerleme ne adil ne de sürdürülebilir olacak. Bu da bir
mesaj. Bu konu Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın 2014 İnsani Gelişme
Raporu’nun temelini, mesajını aslında oluşturuyor. Öncelikle isterseniz
kırılganlık kavramından söz edelim. Kırılganlık deyince ne anlamamız
gerekiyor bu rapor bağlamında?
Cengiz Cihan: Tabiî ki. Kırılganlık denildiği zaman esasında toplumda bir
takım azınlıkları temsil eden ya da farklılıkları temsil eden yoksul kesim gibi,
yaşlılar gibi, çeşitli sıkıntıları olan toplum kesimlerinde grupları temsil ediyor
esasında. Burada temel unsur esası itibariyle bakıldığında sağlık açısından,
eğitim açısından ya da sosyal hizmetler açısından asgari alınması gereken
temel içerikteki bilgi ve donanıma sahip olamamayı, bunlara ulaşamamayı
gösteriyor. Ve bu açıkçası bütün dünyada bakıldığı zaman 1,5 milyar civarında
bir insan gurubunun bu 3 eksende de ciddi sorunları olduğunu görüyoruz
biz. Ve bu raporun ana teması bu bakımdan, özellikle yaşanmakta olan bu
küresel kriz sonrasında bu konunun çok ciddi hassasiyetle üzerinde
durulması gereken bir konu olduğunu BM olarak tekrar insanların göz
önünde bulundurması gerektiğine dair bir dikkat çekmek istedik.
UNDP Türkiye: Şimdi kırılganlık o zaman eşitsizlikle bir anlamda paralel bir
kavram sizin bahsettiğiniz kadarıyla. Nobel Ödüllü Joseph Stiglitz rapora
katkıda bulunan isimler arasında yer alıyor. Hatta Türkiye’de bulundu. Rapor
Temmuz ayında küresel olarak lanse edilmişti. Eylül ayında bizler Türkiye’de
tanıttık bu raporu, İnsani Gelişme Raporu’nu. Şimdi O bu konudaki
düşüncelerini şöyle ifade etmiş, okuyayım. Kırılganlığı azaltmak, insani
gelişmeyi ilerletmeyi hedef alan her türlü gündemin kilit unsurudur.
Kırılganlıklara daha geniş ve sistemli bir bakış açısıyla yaklaşmalıyız. Şimdi bu
açıdan bakıldığında insani gelişme merceğinden kim kırılgan oluyor ve
neden kırılgan?
Cengiz Cihan: Şöyle bahsetmek gerekiyor. Esasında Joseph Stiglitz daha
evvelden bu milli gelirin alternatif yollarla ölçülmesi, alternatif olabilecek
unsurlar üzerine de çok ciddi çalışmalar yapmış olan bir akademisyen. Bu
alana son dönemde özellikle dikkat çekiyor. Temelinde yatan da yine az evvel
ifade ettiğim gibi, yaşanmış olan bu küresel kriz sonrası özellikle geçmişte
hep az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde olduğunu düşündüğümüz
yapısal sorunların esasında gelişmiş, sanayileşmiş ekonomilerde de söz
konusu olabileceğini; çünkü son 10 yıllık döneme bakıldığı zaman özellikle
refah artışında, zenginleşmede gelir dağılımının sadece gelişmiş ve
gelişmekte olan veya az gelişmiş ülkelerde değil de gelişmiş, sanayileşmiş
bölgelerde de, ülkelerde de söz konusu olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla bu
sorun sadece bir kesimi ya da bir coğrafyayı temsil eden bir sorun değil.
Bütün dünya açısından önemli çünkü kalkınma ya da zenginleşme bir süreç.
Ve bu süreci sağlıklı sürdürülebilir kılmak sadece belli bir kesimin sorunu
değildir. Buna kolektif ve birlikte çözüm bulmak gerekiyor, üretmek gerekiyor.
Sayın Stiglitz’in de esasında işaret etmek istediği, belirtmek istediği unsur, bu
sorunu tüm dünyanın, tüm dünyadaki ülkelerin karar alıcılarının hep beraber
birlikte istişare ederek ve çeşitli çözüm önerileri ortaya koyarak, çözmeleri
gerektiğini vurguluyor. Aksi takdirde bu sorunlar çözülemezse, ciddi bir
şekilde bu gelir dağılımı bozukluklarının ve dengesizliklerin daha da
artabileceğini ve tüm dünya ekonomilerini hep beraber olumsuz yönde
sürekli bir şekilde rahatsız edecek bir sorun teşkil edeceğini belirtmekte.
UNDP Türkiye: Şimdi kırılganlığın, eşitsizliklerin hem sebebi hem de bir
sonucu olarak yoksulluk kavramı öne çıkıyor. Yoksulluk genel anlamda
azalıyor aslında küresel olarak bakıldığında rakamlara. Ama yine de, yaklaşık
800 milyon kişi herhangi bir güçlük ortaya çıkarsa yaşamlarında, yoksulluğun
pençesine düşme riski altında bulunuyor. Yani eşikte yer alıyor. Neredeyse 1
milyar insan dünya üzerinde. Tüm insanların kalkınma konusundaki
ilerlemelerden eşit bir şekilde yararlanmasını sağlamak için kırılganlıklar nasıl
etkin bir şekilde ele alınabilir Rapor’a göre?
Cengiz Cihan: Şöyle, burada bizim esasında dikkatini çekmeye çalıştığımız
unsur bildiğiniz gibi İnsani Gelişme Endeksi’miz ve bu endeksin
hesaplanmasında 3 ana eksen oluşmakta. Bunlardan birisi yaşam kalitesini
hesap etmeye çalışıyor bir boyutuyla. Diğer bir boyutu eğitime ulaşma asgari
düzeyde en azından. Eğitime ulaşmada fırsat eşitliğini sağlamak. Ve bir diğer
boyutu da aslında ülkelerin gelişmişlik ve zenginleşme sürecinde gelir
durumunda, gelir boyutuyla ele alıyor. Bu 3 boyutuna bakıldığı zaman esas
itibariyle bahsettiğimiz o kırılgan kesimden bahsettiğimiz yoksul kesim
dediğimiz grupta bunların her üçünde de çok ciddi biçimde açıklar, geride
kalmışlıklar görüyoruz. Bu bölgeler arasında farklılıklar gösterebiliyor. Coğrafi
alanlar, ülkeler grubu arasında farklılıklar gösterebiliyor ama nihai olarak
bunu biz sadece yine altını çizerek söylüyorum gelişmekte olan veya az
gelişmiş ülkeler için değil de tüm dünya ülkeleri için, sanayileşmiş ülkelerde
de bu farklılıkları görüyoruz. Eğitime ulaşma anlamında, sağlık hizmetlerini
adil biçimde alabilme anlamında ve gelirden aldığı pay anlamında.
Dolayısıyla bu konuların tüm bu eksenler üzerinden temsil edildiği bir
gösterge ve BM bu konunun hakikaten gelecek 10 yıl 15 yıl sonrasında dünya
ekonomileri açısından en kritik unsur olacağını, yani bu yoksulluk, gelir
dağılımındaki eşitsizlik ve bunun yaratacağı sosyo-ekonomik çöküşün bir ön
işaretlerini göstermek, dikkat çekmek adına önemli bir katkıda bulunduğunu
düşünüyorum.
UNDP Türkiye: Şimdi Temmuz ayında yayınlandı, az önce söylemiştik.İnsani
Gelişme Raporu 2014 kırılganlıklar konusuna odaklanıyor. Eylül ayında
Türkiye’de lanse ettik. tr.undp.org adresinden yani UNDP’nin Türkiye’deki web
sitesi üzerinden raporu indirmek, raporun özetini, Türkçe ve çeşitli bilgi
notlarını indirmek mümkün. Bunu vurgulayalım. Bu bölüme ilişkin katkıda
bulunmak isteyen dinleyicilerimiz Twitter üzerinden #yeniufuklar etiketini
kullanarak bizlere düşüncelerini katkılarını iletebilirler. Hemen devam edelim.
İnsani Gelişme Raporu’nun en çok konuşulan tarafı aslında İnsani Gelişme
Endeksi. 2013 İnsani Gelişme Endeksi de 2014 yılının raporunun eki olarak
yayınlandı. Şimdi burada en altta ve en üstte bulunan ülkeler var ki, üç aşağı
beş yukarı bu sene de aynı kaldı İnsani Gelişme Endeksi sıralamasında.
Norveç, Avustralya, İsviçre, Hollanda, Amerika Birleşik Devletleri başı çekiyor.
Sierra Leone, Çad, Orta Afrika Cumhuriyeti, Demokratik Kongo ve Nijer
listenin sonlarında yer almaya devam ediyor. Türkiye’nin durumu ne bu
seneki İnsani Gelişme Endeksi’nde?
Cengiz Cihan: Türkiye bu sene derece olarak 69. 187 ülke arasında 69.
Sırada, seviyede performansa sahip. Ve değeri de 0,759 gibi bir rakam. Bu
rakam 0 ile 1 aralığında değişen bir endeks üzerine.
UNDP Türkiye: Bu endekste bahsettiğiniz üç boyut üzerinde hesaplanıyor.
Cengiz Cihan: Evet bunu da vurgulamak lazım tekrar tabii. Üç eksen var
burada. Bir boyutu sağlık anlamında ne boyutta bir gelişme sergilediği
ülkelerin ki burada yaşam beklentisi, ömür yaşam ömür süresi ortalaması
nedir ülkelerin, buna bakılmakta. Öte taraftan eğitime ulaşma, fırsat eşitliği
anlamında bakıldığında da kullanılan iki değişken var. Bunlardan birisi
işgücünün ortalama eğitim süresidir. Bir diğeri de ortalama olarak okullardaki
ne kadar bir yıl beklenti olaraktan, kaç yıllık bir eğitim süresi beklendiği ilgili
dönem itibariyle, bunu kullanıyoruz. Üçüncü eksen olarak da bir gelir
göstergesi olarak da kişi başına gelir, kişi başına milli gelir olaraktan 2011 yılı
satın alım gücü kalitesine göre Dünya Bankası’nın yeni hesapladığı kriterlere
göre hesaplanmış olan bir kişi başına gelir bulunmakta. Bu üçünün
ortalaması ülkeler için her bir endeks, 187 ülke için teker teker
hesaplanmakta ve bunlara göre bir ağırlıklandırılmış ortalama çerçevesinde
ülkelerin ortalama skoru çıkarılmakta ve sıralama buna göre belirlenmektedir.
UNDP Türkiye: Şimdi küresel lansman 24 Temmuz’da yapıldı. İstanbul ve
Ankara’da Eylül başında tanıtıldı rapor. Elbette çok yankı yarattı. Epeyce
basında da Türk basınında da ele alındı. Düzenlenen toplantılarda raporun
özellikle Türkiye için neyi ifade ettiği akademisyenler, diplomatlar, sivil
toplum örgütü temsilcileri ve uzmanlar tarafından tartışıldı. Bu toplantılarda
ya da medyada öne çıkan başlıklar neydi? Türkiye’nin durumu nasıl ele alındı
Türkiye’de?
Cengiz Cihan: Şöyle aktarayım. Öncelikle şöyle bir yanılsama içine girildi.
Türkiye’nin bir önceki yıla göre çok ciddi bir 11- 12 sıra yukarı çıktığına dair bir
ifade yer aldı basında. Bunu gördük. Aslında bu tür bir analiz çok doğru değil.
Bu tür bir yorum çok doğru değil. Sebebi de aslında her yıl için hesaplanan bu
İnsani Gelişme Endeksi o yılın değerlerine göre ileriye doğru bir takım
tahminleri geriye doğru da tekrardan revize ederek hesaplamaları yapıyor.
Dolayısıyla her bir yıl için hesaplanan serilerin birbirleriyle o yıl ki geçmiş
dönem performansına göre kıyaslanması gerekiyor. Halbuki, bizde bu
maalesef her bir yılın raporundaki değerler kıyaslanmaya çalışıldı. Bu çok
doğru bir şey değil dediğim gibi. Çünkü varsayımlar ve ortaya konulan
sayıların çıkarılma biçimleri, tahmin biçimleri çok farklı.
UNDP Türkiye: Hem yöntem değişebiliyor. Dolayısıyla bir yılın sıralamasını
başka bir yılla kıyaslamak çok anlamlı değil. Son bir soru olarak da aslında
şunu soralım. Türkiye şimdi yüksek insani gelişme kategorisinde yer alıyor bu
sıralamada. Bu Türkiye açısından güzel ama bir de çok yüksek insani gelişme
kategorisi var. Buraya yükselmesi için, Türkiye’nin daha üst sıralarda yer
alması için ne yapması gerekir? Nerelerde iyileşme sağlanması gerekir?
Cengiz Cihan: Aslında bizim burada söylememiz ya da vurgulamamız
gereken unsurlar yapısal nitelikteki konular. Biz aslında insani gelişme
endeksinde bunların ana hatlarıyla içerildiğini, kapsandığını görüyoruz.
Örneğin eğitim konusuna bakıldığında, iş gücünün ortalama eğitim süresinin
Türkiye’de henüz daha bir meslek eğitimi alabilmiş bir yapıya dönüşmediğini,
7,6 şuan için ortalama bir işgücünün eğitim gördüğü, tamamladığı yıl sayısı
bir meslek verecek düzeyde değil. Bahsettiğiniz o çok yüksek düzeydeki
insani gelişmişlik endeksi skoruna sahip olan ülkelere bakıldığında bu
ülkelerde artık üniversite düzeyinin bile üstünde 21-22 yıllık ortalama
sürelerle insanların eğitildiğini görüyoruz. Tabi bu ister istemez, o ülkelerdeki
insan kalitesinin belli bir düzeye eriştiğini, gelirden aldığı payın çok daha
nitelikli olduğunu, oluşan büyümenin de daha kapsayıcı, gelir dağılımının
daha az zedelendiği, yoksulluğun daha da küçültüldüğü bir yapıya
dönüştüğünü görüyoruz. Keza, bunun sağlık konusunda da çok daha
üzerinde yapılması gereken, atılması gereken adımlar var. Bunun dışında
birçok altyapıyla ilgili yapılması gereken halen daha açıklarımız var, yatırım
açıklarımız var. Bunların da tamamlanması gerekiyor. Türkiye’nin
sürdürülebilir ve nitelikli büyüme performansını sergilemesi durumunda
esasında bunun bir kalkınma süreci açısından daha katkısı olan, daha yüksek
katkı verdiği bir duruma gelmesini sağlayan bir sürece girecek. Ama
unutmamak gerekiyor ki, bu biz hemen 3 günde 5 günde olacak bir süreç
değil. Belli bir zaman ister bu yapısal reformların yapılması uygulanması ve
bunun sonucunda muhakkak çok daha güzel günleri ülke olarak
göreceğimizi düşünüyoruz.
UNDP Türkiye: Sonuçların elbette bu tür endekslere yansıması her türlü
sosyal göstergede olduğu gibi epeyce bir zaman alıyor. Cengiz Bey çok
teşekkürler programımıza katıldığınız için.
Cengiz Cihan: Ben teşekkür ederim bana bu değerli vaktinizi ayırdığınız
için. Saygılarımı sunarım.
UNDP Türkiye: UNDP Türkiye’den kıdemli ekonomist Cengiz Cihan’dı
konuğumuz. İnsani Gelişme Raporu 2014 Raporu’nu ele aldık bu bölümde.
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı UNDP Türkiye Temsilciliği’nin
hazırladığı Yeni Ufuklar’ın bu haftalık da sonuna gelmiş oluyoruz. Programı
Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyosu - Radyo İlef’de hazırladık.
Programımıza İstanbul’da FM bandında ve internette Açık Radyo’dan, yayın
ağımızdaki üniversite radyolarından, podcast formatında iTunes, Soundcloud,
Tuneİn, Pure Connect ve Audioboo üzerinden, ayrıca tr.undp.org adresinden
ulaşabilirsiniz. Sosyal medya üzerinde kullanıcı adımız undpturkiye. Tekrar
görüşmek dileğiyle, hoşçakalın.
PODCAST 115
15.12.2014
Öznesi Erkek
Feyhan Evitan Canbay, UNDP
Türkiye
play audio
pause audio
UNDP Türkiye: Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Türkiye
Temsilciliği’nin hazırladığı Yeni Ufuklar Programı ile yeniden karşınızdayız. Bu
bölümde kadınların insan haklarıyla ilgili ve erkeğin özne olduğu bir
projeden bahsedeceğiz. Ve konuğum da UNDP Türkiye’den Feyhan Evitan
Canbay. Hoşgeldiniz.
Feyhan Evitan Canbay : Hoşbulduk. Teşekkürler davetiniz için.
UNDP Türkiye: Biz teşekkür ederiz. Öncelikle projeyi çok kısaca anlatayım.
Türkiye Diyanet ve Vakıf Hizmetleri Kolu Diyanet Vakıf Çalışanları Sendikası, ki
DİVASEN diye kısa ismi var. Onun Maraş şubesi ve Başkent Kadın Platformu
Derneği’nin birlikte yürüttüğü ve Birleşmiş Milletler Kadınların İnsan
Haklarının Geliştirilmesi Ortak Programı, Sabancı Vakfı Hibe Programı ile
desteklenen bir proje bu. ‘Öznesi Erkek’ ismini taşıyor. Kadına şiddet
konusuna farklı bir yöntemle dikkat çekmeyi amaçlıyor. Peki, bu projenin
diğer kadına yönelik şiddet projelerinden farkı nedir? ‘Öznesi Erkek’
dediğimiz zaman bir çağrışım veriyor ama sizden dinleyelim.
Feyhan Evitan Canbay : Şimdi bu zamana kadar genellikle kadına şiddeti
önleme projeleri yapıldığı zaman nedense failden ziyade kurban eğitilmeye,
onun rehabilitasyonunun sağlanmasına ve özellikle de onun güçlenmesi,
ekonomik olarak daha iyi duruma gelmesi üzerine projeler yürütülmüştü. Bu
projedeki en temel farklılıklardan bir tanesi ilk defa bu şiddete uğrayan kadın
üzerinden değil, şiddeti uygulayan erkek üzerinden bir proje yürütülmesine
karar verilmiş olmasıdır. Özellikle erkeklerin seçilerek onların eğitilmesi,
şiddetin ne kadar zararlı olduğu, sonuçlarının aile için ne kadar yıpratıcı
olduğu, ama aynı zamanda kendilerinin de bundan olumsuz yönde
etkilendiğinin anlatılması vasıtasıyla bir proje gerçekleştirilmiş oldu.
UNDP Türkiye: Ekim 2013’de başlamıştı proje ve Eylül 2014’de sona erdi
Öznesi Erkek projesi. Proje kapsamında neler yapıldı? Biraz faaliyetlerden söz
edelim ve projesinin en önemli sonucu sizce ne oldu? Çünkü artık
sonuçlardan söz edebiliyoruz bugün itibariyle.
Feyhan Evitan Canbay : Proje aslında 8 tane erkek 8 tane kadının eğitimci
olarak yetiştirildikten sonra Maraş’ın merkez ve ilçelerinde bulunan
kahvehanelerde, camilerde, meslek odalarında şiddete karşı önleme eğitimi
vermelerini planlıyordu. Proje genel faaliyeti böyleydi. Bu 8 tane kadının ve 8
tane erkeğin özelliğinden bir tanesi erkek öğreticiler cami imamlarıydı,
kadınlar da kuran kürsü öğretmenleriydi. Dolayısıyla aslında bizim bugüne
kadar birlikte çalışmaya çok da alışık olmadığımız bir grupla ilk defa
toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadına karşı şiddet kavramlarını ele almış olduk.
Ama bence en önemli çıktılarından bir tanesi yaklaşık 780-800 erkeğe ulaşıldı
proje kapsamında. Yani bu kişiler eğitime alındı. Ve bu kişiler aslında bizim
kendi proje personelimiz yani ortak program personeli tarafından ulaşılması
en zor kitleydi. Bu kişiler cami imamları vasıtasıyla kahvehanelere toplandı,
camilere toplandı. Sebze meyve halinde, Zabıtalar Odasında dahi bu eğitim
verildi. Ve bu şekilde aslında bizim ulaşma imkânımız hiç olmayan ve belki de
bugüne kadar kadına karşı şiddet nedir, toplumsal cinsiyet eşitliği nedir, hiç
bu konularda en ufak bir farkındalık eğitimi dahi almamış olan bir kitle, ilk
defa bu kavramları hem de kendi cemaati içerisinde en çok güvendiği
insanlardan duymuş oldu.
UNDP Türkiye: Peki, hiç dinleme imkânınız oldu mu projeden
yararlananların düşüncelerini? Nasıldı gözlemleri, neler söylediler?
Feyhan Evitan Canbay : Elbette. Şimdi öncelikle eğitimleri kurgulamaları
açısından hem proje yürütücüsü DİVASEN’e hem de proje ortağı Başkent
Kadın Platformu’na çok teşekkür ediyorum ve naçizane çok takdir ediyorum
kendilerini. Çünkü her ne kadar imamlar kolaylaştırıcı olarak orada o kişileri
çağırmış olsalar da, eğitimi verenler kadın hafızlardı. Dolayısıyla düşünebiliyor
musunuz? Bir erkek kitlesinin önünde, son derece muhafazakâr bir yapı
içerisinde olduğunu tahmin edersiniz, bir kadın hafız çıkıp ‘ben de çocuk
gelindim aslında ama şanslıydım kocam okumama izin verdi, vermeyebilirdi’
gibi cümlelerle onlara şiddetin farklı boyutlarını anlatabiliyor. Biz izledik evet
bütün eğitimleri, izledikten sonra da nihai faydalanıcılarla da konuştuk. Zaten
eğitim öncesi ve sonrasında anketler de gerçekleştirildi. Birçoğu bugüne
kadar uyguladıkları bir sürü davranışın şiddet olduğunun farkına
varmadıklarını, bunun farkında olmadıklarını söylediler. Örneğin ‘evden
çıkarken kadın para istiyorsa eğer o gün harcayabilmesi için vermiyordum,
yok param diyordum, ama sonra bunun aslında bir ekonomik şiddet unsuru
olduğunu öğrendim ve ben artık çıkarken evden eşime soruyorum paraya
ihtiyacın var mı diye’ bu lafı duyduk.
UNDP Türkiye: Fiziksel şiddetin yanı sıra diğer şiddet türlerine de dikkat
çeken bir eğitim programı. Şimdi bu bir Birleşmiş Milletler Ortak Programı.
Çok kısaca hatırlatalım hangi Birleşmiş Milletler kuruluşları tarafından yapıldı?
Feyhan Evitan Canbay : Şu anda bizim Birleşmiş Milletler Ortak
Programı’nda toplam iki tane Birleşmiş Milletler kuruluşu var. Biz UNDP yani
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı ile Birleşmiş Milletler Toplumsal
Cinsiyet Eşitliği ve Kadının Güçlenmesi Birimi yani UN Women, ikimiz birlikte
çalışıyoruz. Ama tek başımıza değiliz Sabancı Vakfı ve Sabancı Üniversitesi de
bizimle birlikte çalışıyor. Bir de kamu kurumlarından destekleyici
kuruluşlarımız var: İçişleri Bakanlığı, Aile Sosyal Politikalar Bakanlığı, Milli
Eğitim Bakanlığı ve Belediyeler Birliği. Fakat her bir kurum bir bileşenin
yürütülmesinden sorumlu. Bu Sabancı Vakfı Hibe Programının
yürütülmesinden de Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı ile Sabancı Vakfı
sorumlu. Aynı zamanda UNDP bütün programın yürütülmesinden de
sorumlu.
UNDP Türkiye: Pek çok projeye hibe sağlandı program kapsamında.
Birleşmiş Milletler Ortak Programı yani bmopkadinhaklari.org yazdığınızda
bu programa ilişkin detaylı bilgiye erişmeniz mümkün internette. Bu bölüme
katkıda bulunmak isterseniz konuştuğumuz konuya ilişkin görüş ve
katkılarınızı yeni ufuklar etiketiyle Twitter üzerinden bizlere aktarabilirsiniz
diyelim dinleyicilerimize. Şimdi Sabancı Vakfı Hibe Programı tarafından
verilen bir hibe bu. Bu projelere ve diğer projelere yaptığı katkı ne oluyor?
Çünkü pek çok farklı yararlanıcı var bu örnekte gördüğümüz gibi. Birleşmiş
Milletler’in Ortak Programı ve Sabancı Vakfı tarafından verilen bu katkı,
sadece maddi katkının ötesinde nasıl gerçekleşiyor?
Feyhan Evitan Canbay : Sabancı Vakfı bu programda bizim donör
kuruluşumuz yani maddi katkıyı tamamen sağlayan kuruluş. Ama aynı
zamanda hibe programını teknik olarak yürütülmesinden sorumlu. Yani esas
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı ile birlikte yürütüyoruz. Ve şöyle bir şey
söyleyeyim, biz burada hibe programında tamamen daha evvelden bu pilot
illerimizde bir haritalama çalışması yaptık. Ve oradaki STK’ların özellikle de
kadın STK’ların temel ihtiyaçları ne ise bu hibe programını ona göre
tasarladık. Yani son derece talebe uygun ve onların kendilerini rahatça,
özgürce ifade edebilecekleri kendi kafalarındaki projeleri rahatça
uygulayabilecekleri bir hibe programı oldu. Bu açıdan gerçekten bütün
projelerimizin, hibe verdiğimiz hemen hemen bütün projelerimizin çok
başarılı olduğunu düşünüyoruz. Çok iyi örneklerimiz var. Sadece Öznesi Erkek
değil. İnşallah bir fırsatımız olursa onlardan da bahsederiz.
UNDP Türkiye: Diğer örnekleri de anlatırız. Elbette sadece parasal katkı
değil. O zaman hem eğitim hem teknik destek hem uzmanlık desteği, bilgi
birikimi yönünden pek çok alanda ihtiyaç duyulan ne ise onların verilmeye
çalışıldığı bir programdan söz ediyoruz. Şimdi tekrar Öznesi Erkek ile ilgili son
bir soru. Proje ile çok güzel sonuçlar elde edildi ancak bunların
sürdürülebilirliğinin sağlanması da önemli. Sonuçların devamı, daha iyi
sonuçların elde edilmesi için ne yapılacak acaba?
Feyhan Evitan Canbay : Aslında proje yürütücümüz DİVASEN kendisi bu
eğitimlerin devam edebilmesi için gerekli önlemleri almıştı, yani gerekli
mekanizmaları kurmuştu. Fakat aynı kapsamda Sabancı Vakfı hibe
programının ikinci teklif çağrısına da başvurdu. Ve şuanda bu projelerin
çıktılarını destekleyecek başka bir proje yürütüyor. O da Maraş bölgesinde
bulunan yaklaşık 200 kadar imamın eğitilmesi. Bu 200 kadar imamın
eğitilmesi demek hemen hemen bütün camilerde ve diğer kuran kurslarında
bu kişilerin toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadına karşı şiddet konularında
temel, doğru ve tarafsız bilgiyi sunabilmeleri anlamına geliyor.
UNDP Türkiye: Şimdi son olarak da şunu sorayım. Birleşmiş Milletler
Kadınların İnsan Haklarının Geliştirilmesi Ortak Programı Öznesi Erkek gibi
pek çok projeye destek veriyor dediğiniz gibi. Ve kadının insan haklarıyla ilgili
pek çok çalışması var. Ortak Program Eylül 2012’de başlamıştı. Biz de geçen
sezon programımızda bu çalışmaları anlattığımız bir bölüm de yayınlamıştık.
Programdaki yeni gelişmeler neler? Öznesi Erkek bitti artık ama sizin
programınız bir yıl daha devam ediyor değil mi?
Feyhan Evitan Canbay : Evet. Programımız Eylül 2015’e kadar tüm
bileşenleriyle devam edecek ama 2. Teklif çağrımızı da Mart 2014’de açtık. Ve
ondan sonra da toplam 11 projeye yeniden hibe dağıttık. Bunların içerisinde
de çok ön plana çıkan projeler var. İlk teklif çarımızda da vardı ama şimdi
ikinci teklif çağrımızda örneğin Edirne’den toplumsal cinsiyete duyarlı
bütçeleme ile ilgili çalışma yapacak sivil toplum örgütlerini kapsayan bir
projemiz var. Kastamonu’dan yatılı okullarda ve yetiştirme yurtlarında kalan
15-18 yaş arasındaki kız çocuklarını toplumsal cinsiyet eşitliği, şiddet, üreme
sağlığı gibi konularda eğitecek projemiz var. Onun haricinde Kayseri’den
genç üniversiteli kızlara iş hayatında daha başarılı olabilmeleri için gerekli
mentorluk ve eğitimleri sağlayacak bir projemiz var. Bunlar sadece şuanda ilk
etapta aklıma gelenler.
UNDP Türkiye: Kısacası yok yok.
Feyhan Evitan Canbay : Evet. Çok farklı skalada kadın güçlenmesinin farklı
boyutlarını farklı projelerle ele aldığımızı düşünüyoruz. Bir de bir şey
söyleyeyim, aslında bu projelerin en yüksek bütçelisinin meblağı 35.000 TL.
35.000 TL ile bir ilde neler yapabildiğimizi ilk teklif çağrısında kanıtlamıştık. Bu
teklif çağrısında da gösterebileceğimizi düşünüyorum.
UNDP Türkiye: Çok güzel hikâyeler var. bmopkadinhaklari.org üzerinden
veya tr.undp.org üzerinden erişilebilir. Çok teşekkürler programımıza
katıldığınız için.
Feyhan Evitan Canbay : Ben teşekkür ederim.
UNDP Türkiye: Bu bölümde kadınların insan haklarıyla ilgili ve erkeğin özne
olduğu bir projeden ve bu projenin dâhil olduğu programdan söz ettik.
Konuğumuzda UNDP Türkiye’den Feyhan Evitan Canbay idi. Birleşmiş
Milletler Kalkınma Programı UNDP Türkiye Temsilciliği’nin hazırladığı Yeni
Ufuklar’ın bu haftalık da sonuna gelmiş oluyoruz. Programı Ankara
Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyosu - Radyo İlef’de hazırladık.
Programımıza İstanbul’da FM bandında ve internette Açık Radyo’dan, yayın
ağımızdaki üniversite radyolarından, podcast formatında iTunes, Soundcloud,
Tuneİn, Pure Connect ve Audioboo üzerinden, ayrıca tr.undp.org adresinden
ulaşabilirsiniz. Sosyal medya üzerinde kullanıcı adımız undpturkiye. Tekrar
görüşmek dileğiyle, hoşçakalın.
PODCAST 116
22.12.2014
Enerji verimliliğine yeni bir
bakış
listen to ‘Yeni Ufuklar 116 - Enerji verimliliğine yeni bir bakış’ on audioBoom
UNDP Türkiye: Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Türkiye
Temsilciliği’nin hazırladığı Yeni Ufuklar Programı ile karşınızdayız. Bu
bölümde Türkiye’de elektrikli ev aletlerinin enerji tüketimine yeni bir bakış
açısı getiren 5 üniversite projesinden bahsedeceğiz. Bu projeler Küresel Çevre
Fonu (GEF)’in finansal desteğiyle, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı
Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen ve Birleşmiş
Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından uygulanan Türkiye’de Enerji
Verimli Ürünlerin Piyasa Dönüşümü Projesi (EVÜDP) Hibe Programı
tarafından desteklendi. Hibe programının kapanış toplantısı 27 Kasım’da
Ankara’da yapıldı. Ve toplantıda 5 projenin sonuçları değerlendirildi. EVÜDP
Hibe Programı Türkiye’de elektrikli ev aletlerinin enerji verimliliği konusunda
üniversitelerde yapılan akademik çalışmalara katkı sağlamayı, kapasite
geliştirmeyi ve bu kapsamda lisans veya lisans üstü düzeyde derslerin açılarak
mevcut müfredata konmasını amaçladı. Boğaziçi Üniversitesi iklim değişikliği
ve ev aletleri projesiyle desteklenen üniversiteler arasındaydı. Projeyi Boğaziçi
Üniversitesi ile ortaklaşa yürüten Yeşil Düşünce Derneği’nden Sevgi Mutlu
projeyi söyle anlatıyor:
Sevgi Mutlu: Projemizin aslında uzun vadeli amacı iklim değişikliği
bağlantılı özellikle enerji verimli elektrikli ev aletleri alanında farkındalığın
artırılmasıydı. Yapılan bilimsel araştırmaların desteklenmesi ve en azından
onla ilgili farkındalık artırılmasıydı diyebilirim. Genel olarak biraz daha
farkındalık üzerine bir proje kurgulamıştık. Bu anlamda da üç tane il ziyareti
gerçekleştirdik. Bursa, Çanakkale, İzmir’de toplantılar ve yerel ziyaretler
yaptık. Onun dışında radyo programları yaptık Açık Radyo’da. Haftalık radyo
programları yayınlandı.
UNDP Türkiye: İklim Değişikliği ve Ev Aletleri Projesi’nin radyo
programlarını ve diğer çalışmalarını enerjiveiklim.org internet sitesinden
takip edebilirsiniz. Aynı zamanda Boğaziçi Üniversitesi piyasadaki beyaz
eşyaların ne kadar enerji tükettiğini ve ne kadar enerji verimli olduğunu
gösteren, diğer beyaz eşyalarla kıyaslamasını da yapan bir uygulama
geliştirdi. Telefonlarınıza da indirebileceğiniz bu uygulamayı Sevgi Mutlu şu
sözlerle anlatıyor:
Sevgi Mutlu: Web sitemizden ve aynı şekilde hem Android hem de iPhone
uygulaması olarak yüklenebilen bu uygulamada piyasadaki bütün ürünlerin
Işıl Şirin Selçuk, Ankara Ünivesitesi
Proje Asistanı
Sevgi Mutlu, Yeşil Düşünce
Derneği
Doç. Dr. Zafer Utlu, İstanbul Aydın
Üniversitesi
Dr. Sedat Nizamoğlu, Özyeğin
Üniversitesi
Doç Dr. Meltem Ucal, Kadir Has
Üniversitesi
markaları ile birlikte girilerek her bir ürünün su sarfiyatı, elektrik sarfiyatı
dolayısıyla karbon emisyonları karşılaştırılıp bir tablo şeklinde tüketici alım
yapmadan önce bunları görebiliyor. Böylece kendine uygun seçimi
yapabiliyor.
UNDP Türkiye: Ankara Üniversitesi’nin uyguladığı Ankara Elektrikli Ev
Aletleri teknolojilerinde Enerji Verimliliği Araştırma Merkezi Projesi de
desteklenen bir diğer projeydi. Ankara Üniversitesi’nden proje asistanı Işıl
Şirin Selçuk dokuz aylık serüvenlerini şöyle anlatıyor:
Işıl Şirin Selçuk: Projemizin temelde üç amacı vardı. Birincisi özellikle
küçük ve orta işletmeler için bir altyapı sağlamaktı. Enerji verimliliği
konusunda onlara destek olmaktı. İkinci amacı bir enerji verimliliği dersi
sağlamaktı üniversitemiz bünyesinde. Üçüncü amacı da bilimsel yayınları ve
bu konudaki bilimsel çalışmaları artırmaktı. Proje sonucunda baktığımız
zaman aslında üç amacımızı da bir şekilde gerçekleştirdiğimizi düşünüyoruz.
Öncelikle enerji verimliliği dersimiz açıldı. Güz 2014 yılı itibariyle Elektrik
Mühendisliği bünyesinde; fakat diğer mühendisliklerinde seçebileceği bir
seçmeli ders olarak, İngilizce olarak açıldı. İkinci olarak laboratuvarımız
tamamen tamamlandı. Tüm altyapısı, teknik donanımı tamamladık.
Dolayısıyla buradan hizmet almak isteyen sanayiye destek verebileceğiz. Tabi
son olarak da laboratuvarın altyapısını tamamlanmasıyla birlikte aynı
zamanda hem de dersimizle birlikte bilimsel olarak da çalışmak isteyen tüm
akademisyenlere de laboratuvarımızı kullandırma imkanımız var.
UNDP Türkiye: Ankara Üniversitesi’nin bu projesiyle ile ilgili daha fazla
bilgiye evatev.com internet sitesinden ulaşabilirsiniz. İstanbul Aydın
Üniversitesi de desteklenen diğer üniversiteler arasındaydı. İstanbul Aydın
Üniversitesi Enerji Verimliliği ve Elektrikli Ev Aletlerinde Enerji Verimliliğinin
Sürdürülebilirliği Projesi ile araştırma geliştirme amaçlı bir laboratuvar kurdu.
Enerji verimliliği konulu seçmeli bir ders açtı, ev hanımlarına yönelik enerji
verimliliği ve elektrikli ev aletlerinin kullanım teknikleri konusunda kurslar
verdi ve çalışmalarını ulusal ve uluslararası akademik kongrelere taşıdı.
İstanbul Aydın Üniversitesi’nden proje koordinatörü Doçent Dr. Zafer Utlu
projelerinin başarılı olup olmadığının değerlendirmesini şöyle yapıyor:
Zafer Utlu: Biz projemizin başarıya ulaştığını düşünüyoruz. Gerekçemizde
bizim projemizde yapmış olduğumuz işlemlerin, ortaya çıkan çıktıların
tamamının sürdürülebilir olmasından kaynaklanıyor. Birincisi bir laboratuvar
kurduk. Biz bu laboratuvarı eğitim öğretim süresince enerji verimliliği
konusunda, elektrikli ev aletlerinin analizi konusunda sürekli olarak
kullanacağız. İkincisi hem yüksek lisansta hem ön lisansta hem lisansta
dersler koyduk ve bu dersler yüksek lisansta zorunluyken diğerinde seçmeli
ders olmasına rağmen her iki dönemde sürekli devam edecek olan bir ders
olarak. Bir üçüncüsü belediyelerle yapmış olduğumuz anlaşmaların devam
etmesi oradaki bizim halka ulaşabilmemiz ve bu konuda, enerji verimliliği
konusunda o insanları bilinçlendirmeye devam etmemiz diğer olumlu bir
çıktısı. Ve bunun akademik ortama taşınması ve bu ortamda artık sürekli bir
elektrikli ev aletleriyle bu proje kapsamında yapılmış iki tane bildirinin olması
ve bunun sürekli sistemde yer alması bizim kendi adımıza başarılarımız olarak
görülmektedir.
UNDP Türkiye: Özyeğin Üniversitesi EVÜDP Hibe Programı ile Türkiye’de
Enerji Verimli Televizyon Teknolojilerinin Dönüşümü ve Bilinçlendirme (EVTV)
Projesi’ni tamamladı. Projeyle hayatlarımızda önemli bir yer tutan
televizyonların enerji verimli olması ve bu konuda farkındalığın artırılması için
çalışmalar yapıldı. Projeyle hangi çalışmaların yapıldığını Özyeğin
Üniversitesi’nden Dr. Sedat Nizamoğlu şöyle anlatıyor:
Sedat Nizamoğlu: Akademisyen, devlet ve özel sektörden katılımcıların
olduğu bir konsorsiyum oluşturduk. Hatta bu konsorsiyuma bakanlıklar da
dahildi. Bu konsorsiyum ile ülkemizi gelecekte aslında bu konularda nasıl ileri
götürebiliriz diye fikirsel konuşmaların yapıldığı toplantılar meydana getirdik.
Bu proje kapsamında onun haricinde halkımızı bilinçlendirmek adına Ledoid
merkezine televizyon teknolojileri kısmını ekledik. Bu Ledoid merkezi
hakkında birazcık bilgi verecek olursam bu mobil bir merkez. Ve bu mobil
merkez halkımız tarafından ziyaret edilerek televizyon teknolojileri nasıldı
eskiden ve günümüzde nasıl ve enerji verimsiz teknolojiler – enerji verimli
teknolojiler arasındaki farklar nelerdir, bu konular hakkında bilgilendirme
çalışmaları yaptık. Bunlar haricinde uluslararası düzeyde bir tane yaz okulu
düzenledik ve yaz okulunu Antalya’da gerçekleştirdik. 45 tane katılımcı katıldı
bu yaz okuluna. Bu yaz okulunda uluslararası düzeyde dünyada en iyi bilen
bu işleri kim varsa onları çağırmaya çalıştık. Bu kapsamda Amerika’nın önde
gelen okullarından Stanford Üniversitesi’nden, General Elektrik, Phillips gibi
dünyanın en iyi yerlerinden, Türkiye’den de Vestel ve Aselsan olmak üzere bu
işleri en iyi bilen kişileri bir araya topladığımız bir yaz okulu yaptık. Onun
haricinde de Özyeğin Üniversitesi bünyesinde şuanda Güz döneminde bir
ders açıldı ve hali hazırda devam etmekte.
UNDP Türkiye: Dr. Nizamoğlu bu projeyle vermek istedikleri temel mesajı
ise şöyle özetliyor:
Sedat Nizamoğlu: Enerji aslında bizim geleceğimiz. Çünkü şöyle diyeyim,
enerji verimliliğini sağladığınız zaman doğaya daha az zararlı madde
salgılayacağız. Böylelikle hem kendimiz ekonomik anlamda daha rahat
koşullarda yaşayabileceğiz, doğayla daha uyum içerisinde daha mutlu
olabileceğimiz bir çevre yaratılabileceğini düşünüyoruz.
UNDP Türkiye: Kadir Has Üniversitesi’nin İklim Değişikliği ve Elektrikli Ev
Aletlerinde Enerji Verimliliği Hakkında Bilincin Artırılması Projesi EVÜDP Hibe
Programıyla desteklenen bir diğer proje oldu. Özellikle 6-12 yaş grubu
arasındaki çocukların ve kadınların enerji verimliliği konusunda eğitilmesini
amaçlayan ve bunun için bilgi materyalleri hazırlayıp pek çok okulu ziyaret
eden proje çalışanları aynı zamanda enerji verimliliği ile ilgili bir bilgisayar
oyunu da geliştirdiler. Proje koordinatörü Doçent Dr. Meltem Ucal
tasarladıkları bilgisayar oyununu şöyle anlatıyor:
Meltem Ucal: Biz bir oyun tasarladık, oyunumuzu geliştirdik. Oyun basit
olarak tasarlandı ki çocukların enerji verimliliğine farkındalığını artırsın.
Evdeki aletleri nasıl kullanacağını aynı zamanda yanında oyunda bir anne var.
Annesiyle birlikte nasıl hareket edeceğini de gösterir bir oyun tasarladık ve
çok ilgi çekti.
UNDP Türkiye: Bu projeyle ilgili her türlü bilgiye ve bilgisayar oyununa
enerjifarkindaligi.org internet sitesinden ulaşabilirsiniz. Doçent Dr. Meltem
Ucal projeyle temel olarak neyi başardıklarını ise şu şekilde özetliyor:
Meltem Ucal: Kesinlikle şunu başardık: çocuklara ulaştık. %100. Neden?
Çünkü gittiğimiz okullarda web sitemiz üzerinden oyunun indirilme sayısına
bakıldığında kesinlikle ve kesinlikle çocuklara ulaştık. Çocuklar web sitemize
geliyorlar, oyunumuzu oynuyorlar ve zaten oyunu oynayan da bilinçlenmiş
oluyor anlamına geliyor. Buna ulaştık.
UNDP Türkiye: Kadir Has Üniversitesi’nden Doçent Dr. Meltem Ucal’ın bu
sözleriyle Yeni Ufuklar’ın bu haftalık sonuna gelmiş oluyoruz. Bu bölümde
Türkiye’de elektrikli ev aletlerinin enerji tüketimine yeni bir bakış açısı getiren
5 üniversite projesinden bahsettik. Bu projeler Türkiye’de Enerji Verimli
Ürünlerin Piyasa Dönüşümü Projesi (EVÜDP) Hibe Programı tarafından
desteklenmişti. Programı Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyosu Radyo İlef Stüdyosunda hazırladık. Programımıza İstanbul’da FM bandında ve
internette Açık Radyo’dan, yayın ağımızdaki üniversite radyolarından,
podcast formatında iTunes, Soundcloud, Tuneİn, Pure Connect ve Audioboo
üzerinden, ayrıca tr.undp.org adresinden ulaşabilirsiniz. Sosyal medya
üzerinde kullanıcı adımız undpturkiye. Tekrar görüşmek dileğiyle, hoşçakalın.
PODCAST 117
29.12.2014
Kırsal kalkınma için
toplumsal cinsiyet eşitliği
Neşe Çakır, Birleşmiş Milletler Gıda
ve Tarım Örgütü Ulusal Proje
Yöneticisi
play audio
pause audio
UNDP Türkiye: Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Türkiye
Temsilciliği’nin hazırladığı Yeni Ufuklar Programı ile karşınızdayız. Bu
bölümde toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifi ile kırsaldaki kadınların sosyal
ve ekonomik yönden kapasitelerini geliştirmeyi amaçlayan bir kırsal kalkınma
projesinden bahsedeceğiz. Ve konuğum da Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım
Örgütü’nden (UNFAO) ulusal proje yöneticisi Neşe Çakır. Hoş geldiniz!
Neşe Çakır: Hoş bulduk.
UNDP Türkiye: Türkiye’de toplumsal cinsiyet eşitsizliği en büyük kalkınma
sorunlarından bir tanesi. Bu sorun kırsal alanlarda daha yaygın. Hem siyasi
alanda hem de istihdam alanında kadınlar yeterince temsil edilmiyor ve eşit
haklardan yararlanamıyorlar. Sizden Türkiye’de kırsal alanda kadının
durumunu tanımlamanızı istersek nasıl tanımlarsınız?
Neşe Çakır: Temel sorunlara bakarsak kadınların kalifiye ve insana yaraşır
istihdam ve işlere sınırlı bir erişimleri var ve sosyal güvenlikten yoksunlar.
Statü olarak daha düşük gelirli işlerde çalışıyorlar ve daha fazla iş yüküne
sahipler. Yine kayıt dışı istihdam edilmekteler. Mesleki eğitimlere erişimleri
sınırlı. Gelir getirici kaynaklara erişimleri sınırlı. Yeterince girişimci olamıyorlar
ve düşük gelirliler.
UNDP Türkiye: Bu anlamda sizin bir projeniz var. Birleşmiş Milletler Gıda ve
Tarım Örgütü (FAO) Orta Asya Alt Bölge Ofisi Ankara’da. Alt Bölge Ofisi ve
FAO’nun Avrupa ve Orta Asya Bölge Ofisi FAO’nun sosyal koruma bölümü
Türkiye Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile birlikte toplumsal cinsiyet
eşitliği perspektifinde bir tarım ve kırsal kalkınma projesi yürütüyor. Siz de bu
tarım ve kırsal kalkınma projesinde çalışıyorsunuz. Bize projeyi biraz
anlatabilir misiniz? Projenizin amacı nedir ve özellikle hangi soruna çözüm
bulmayı amaçlıyorsunuz?
Neşe Çakır: Proje aslında daha çok cinsiyete duyarlı eğitim çalışmaları
yapacak ve bu çalışmalarla birlikte kırsalda biliyorsunuz Gıda Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı halihazırda kırsaldaki kadınlara yayım uzmanları
aracılığıyla hizmetler götürmekte. Fakat bu projeyle birlikte cinsiyete duyarlı
bir beceri cinsiyet bakış açısıyla bir beceri ve kapasite geliştirilecektir. Biz
diyoruz ki güçlü kadın olsun, güvenilir gıda üretelim ve sürdürülebilir
kalkınmayı sağlayalım. Daha çok bu projeyle birlikte istihdamı artırmayı,
yoksulluğu azaltmayı gıda güvenliğini artırmayı ve tarımsal üretimi artırmayı
hedefliyoruz. Yine Türkiye’nin sosyo-ekonomik kalkınması açısından önemli
bir mesele ve devam eden bir sorun olarak kırsal ekonomide kadına önemli
rol vermek ve kadının eğitimini güçlendirmeyi amaçlıyoruz bu projeyle
birlikte. Türkiye’de kırsal alandaki kadınların tarımsal üretim faaliyetlerine
erkeklerden daha fazla katıldığını görüyoruz. Ve bunu dikkate alarak
kadınların eğitim hizmetlerine daha aktif olarak katılmaları ve bunlara
erişmeleri çok önemli ve bunu sağlamak gerekiyor. Kırsalda yaşayan
kadınların sosyo-ekonomik yönden eğitimleri yine hem Türkiye’de hem
Azerbaycan’da seçilen pilot illerde yürütülecek. Biz bir eğitim ihtiyaç analizi
çalışması yaptık. Ve bir eğitim modeli buna dayanarak geliştirilecek. Şunu da
söylemem lazım: sürdürülebilir tarımsal ve kırsal kalkınma için kadın ve erkek
arasındaki eşitliğin sağlanması ve yoksulluğun azaltılması FAO’nun
önceliğidir.
UNDP Türkiye: Yani siz bu Ankara’daki ofisiniz Orta Asya Alt Bölge Ofisi
olduğu için zaten projelerinizde diğer ülkelere de modellendirilebilecek
projeler yapmayı hedefliyorsunuz. Bu projenizle birlikte hem kurumsal
kapasiteyi güçlendirecek hem de kadınların bir şekilde kapasitesini
güçlendirecek çalışmalarınız olacak. Bu bölüme katkıda bulunmak isterseniz
konuştuğumuz konuya ilişkin görüş ve katkılarınızı #yeniufuklar etiketiyle
Twitter üzerinden bizlere aktarabilirsiniz diyelim dinleyicilerimize. Ve diğer
sorumuza geçelim Neşe Hanım. Projeyle Türkiye’de 3 il belirlediniz. Ve bu 3
ilde toplumsal cinsiyete duyarlı ihtiyaç analizi yaptınız. Bu iller Antalya, Kars
ve Kastamonu idi. Neden bu illeri seçtiniz ve bu illerin nelere ihtiyaçları var,
nasıl sonuçlar çıktı?
Neşe Çakır: Aslında biz Türkiye’nin farklı bölgelerinden farklı sosyoekonomik gelişmişlik düzeyine sahip illere baktık. Pilot iller temel olarak
demografik yapı, istihdam, kültürel yapı yine toplumsal cinsiyet eşitliği
değerleri ve burada yaşayan kadın ve erkeklerin yayım hizmetlerine erişimi
dikkate alınarak seçildi.
UNDP Türkiye: Yayım hizmetleri nedir? Bunu izleyicilerimiz için biraz daha
açık hale getirelim.
Neşe Çakır: Yayım hizmetlerini şöyle tanımlayayım ben. Gıda Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığının her ilde İl Müdürlükleri vardır ve o İl
Müdürlüklerinde çalışan personeli vardır. Bunlar ziraat mühendisi olabilir,
veteriner olabilir, sosyolog olabilir. Kırsaldaki hem kadınların hem de
erkeklerin ihtiyaç duydukları bunlar işte girdilerle ilgili sorun olabilir, tarımsal
üretimle ilgili gıda üretimle ilgili karşılaştıkları sorunlar olabilir, ihtiyaç
duydukları bilgileri yayım uzmanları kırsaldaki insanlara götürürler. Teknolojik
yenilik gerekiyorsa bunu sağlarlar. Eğitimler düzenlerler. Yani kısaca yayım
hizmeti demek kırsalda yaşayan halka tarımsal ve kırsal alanda gereken tüm
teknik ve sosyal tarımla ilgili bütün bilgiyi götürmeleri ve onların
kapasitelerini geliştirecek eğitimler düzenlemelerini içerir.
UNDP Türkiye: Peki bu illerdeki ihtiyaçlar neler, Kars, Kastamonu ve
Antalya’da?
Neşe Çakır: Şimdi aslında Kars, Kastamonu ve Antalya’ya bakıyoruz,
hepsinde bir ataerkil toplumsal yapı var. Yine kadınlar evde ve çiftlikte aşırı iş
yükleri var. En çok Kars’ta ama en az Antalya’da olmak üzere. Antalya ili turizm
bölgesi olduğundan dolayı tarım ve turizm amaçlı Antalya göç almakta. Kars
ise göç vermekte. Yani bir göç sorunu var her iki ilde de. Örneğin projenin
uygulanması yapılan Antalya’da tarım sektöründe çalışan kadınlar genel
olarak ücretsiz aile işçileridir. Ve ücretli olan kadınlar ise topraksız göçmen
kadınlardır. Ve daha çok seralarda çalışır bu kadınlar. Kars’a baktığımızda ise
genel olarak kırsal alandaki kadınların ücretli bir işi ve arazileri yoktur. Yani
kadınlar genel olarak mülkiyet sahibi değiller ve ya ücretsiz çalışıyorlar, eğer
ücretli çalışıyorlarsa düşük gelirliler. Dolayısıyla böyle bir sorunları var. Yine
kadınların sosyal ve ekonomik hayata katılımının biz bu seçtiğimiz illerde en
az erkekler kadar rahat olmasını planlıyoruz. Kars, Kastamonu ve Antalya
illerinde yine emek yoğun işlerde daha çok kadınlar çalışıyor, düşük gelir
getirici faaliyetlerde kadınlar çalışıyor. Ev işlerinde veya eve yakın tarlalarda
yine kadınlar çalışıyor. Erkeklere baktığımızda ise erkekler daha çok teknik
beceri gerektiren sosyal hayata dönük yönetimde olan işlerde daha çok
erkeklerin lider ve yönetici konumunda çalıştığını görüyoruz. Genellikle bu
çok önemli kararları erkekler veriyor. Erkeklerin yaptığı işlerde de kadınların
yaptığı işlerde de kararların 2/3’ini erkekler veriyor. Dolayısıyla karar verme
mekanizmasında erkekler söz sahibi. Mesela Kastamonu’da bakıyoruz
kadınlar diğer illerde öyle. Ev işlerine belki erkeklerden 5 kat daha fazla
zaman harcıyorlar ve kadınların geçirdikleri boş zamanlar ve dinlenmeye
ayırdıkları zamanlar çok kısıtlı. Daha çok kadınlar kültürel yapıdan dolayı yaşlı
bakımı, çocuk bakımı olsun bu tür sorumlulukları da kadınlar üstleniyor. Ve
ortalama olarak kadınların ve erkeklerin çalışma saatlerine baktığımızda
kadınların gün içinde çalışma süreleri erkeklere göre daha yoğun. Erkekler
mevsimsel olarak daha çok yoğun sezonlarda daha fazla çalışabiliyorlar ama
yine kadınlardan daha az süre çalışıyorlar. Dolayısıyla kadınların böyle bir iş
yükü var
UNDP Türkiye: Peki bu projenin sizce en büyük katkısı ne oldu veya ne
olacak? Proje bitiminde bu proje en büyük katkıyı nerede sağlayacak, kırsal
alandaki toplumsal cinsiyet eşitliği için?
Neşe Çakır: Şimdi aslında Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı halihazırda
zaten kırsaldaki hizmetleri yerine getiriyor. Ama burada çok önemli bir
eksiklik var o da cinsiyet bakış açısıyla. Yani kadın ve erkeğe hem hizmetlerde
hem haklarda hem de kaynaklara erişimde eşit imkanlar sağlama konusunda
bu proje bir farkındalık yaratacak. Yani toplumsal cinsiyet eşitliği açısından bir
farkındalık yaratacak ve burada sağlanan tarımsal ve kırsal hizmetler de bu
bakış açısıyla sağlanmış olacak. Diğer taraftan bir eğitim modeli çıkacak. Biz
burada hem kırsal da yaşayan kadınları hem de bu hizmeti götüren taraflara
hem kurumsal yapıyı güçlendiriyoruz hem de bu hizmeti alan tarafı
güçlendiriyoruz. Bir eğitim modeli çıkacak ve bu eğitim modeli hem
Türkiye’nin diğer bölgelerinde hem de başka ülkelerde uygulanabilecek bir
model olucak.
UNDP Türkiye: Peki son olarak şunu soralım Neşe Hanım. Projenizde şuan
hangi aşamadasınız ve proje ne zaman bitecek? Kısaca bunu da alalım sizden.
Neşe Çakır: Proje aslında geçen yıldan bu yana devam ediyor. Biz bu
aşamaya kadar öncelikle pilot illeri ziyaret ettik. Orada odak grup görüşmeleri
yaptık hem çiftçi kadınlarla hem yayım hizmeti götüren personelle. Ve yine
Ankara’da bir toplumsal cinsiyete duyarlılık ve ihtiyaç analizi çalıştayı yaptık.
Yayım personeli katıldı bu çalıştaya. Anket çalışmaları yaptık çiftçi kadınlara
yönelik ve yayım uzmanlarına yönelik ve bir ihtiyaç analizi çıktı. Bu ihtiyaç
analizini biz aslında seçtiğimiz illerdeki hem hizmeti alan hem hizmeti
götüren tarafların eğitim ihtiyaçlarını belirlemek için yaptık. Oradaki mevcut
durumu tespit etmek için yaptık. Dolayısıyla bir yakınlarda Antalya’da
toplumsal cinsiyet eşitlikçi yaklaşımla tarımsal yayım hizmetleri nasıl
götürülür buna ilişkin bir çalıştay yaptık. Bu çok interaktif ve katılımcı
yöntemle yapılan bir çalışmaydı. Ve burada tasarlanan eğitim modeli
uygulandı. Tabi bu eğitim modeli nihai halini almadı şunun için katılımcıların
bize sağladıkları girdiler bu modeli zenginleştirecek ve geliştirecek. Daha
sonra çiftçi kadınlara verdiğimiz eğitimlerle yine eğitim modeli geliştirilecek
ve nihai halini alacak. Önümüzdeki sene Mart ayında her ilde 30 çiftçi kadın
olmak üzere eğitim çalışmaları yapılacak çiftçi kadınlarla beraber. Yurtdışına
bir alan ziyareti yapılacak, oradaki örnekler görülecek. Deneyim paylaşımı
olacak ve sonuçta bir eğitim modeli ortaya çıkacak, bir ulusal kapasiteyi hem
hizmeti götüren hizmeti alan taraflarca ulusal kapasite geliştirilmiş olacak, ve
orta vadede istihdamın artırılmasına katkı sağlayacak ve kırsal alanda
özellikle kadınların yoksulluğunun azaltılması ve istihdamının artırılması
hedeflenmekte.
UNDP Türkiye: Çok teşekkür ederiz Neşe Hanım, çok sağ olun. Bu bölümde
toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifi ile kırsaldaki kadınların sosyal ve
ekonomik yönden kapasitelerini geliştirmeyi amaçlayan bir kırsal kalkınma
projesinden bahsettik. Ve konuğumuz da Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım
Örgütü’nden (UNFAO) ulusal proje yöneticisi Neşe Çakır idi. Birleşmiş Milletler
Kalkınma Programı Türkiye Temsilciliği’nin hazırladığı Yeni Ufuklar’ın bu
haftalık sonuna gelmiş oluyoruz. Programı Ankara Üniversitesi İletişim
Fakültesi Radyosu - Radyo İlef Stüdyosunda hazırladık. Programımıza
İstanbul’da FM bandında ve internette Açık Radyo’dan, yayın ağımızdaki
üniversite radyolarından, podcast formatında iTunes, Soundcloud, Tuneİn,
Pure Connect ve Audioboo üzerinden, ayrıca tr.undp.org adresinden
ulaşabilirsiniz. Sosyal medya üzerinde kullanıcı adımız undpturkiye. Tekrar
görüşmek dileğiyle, hoşça kalın.
UNDP Türkiye'de iş ilanları
Biyolojik Çeşitlilik Finansmanı (BIOFIN) Girişiminde Staj (Son başvuru
tarihi- 31 Aralık 2014)
Argande Markası İletişim Stajyeri (Sadece Türk Vatandaşları) (Son
başvuru tarihi - 31 Aralık 2014)
Yolsuzlukla Mücadele ve Çevre Danışmanı (Son başvuru tarihi - 1 Ocak
2015)
Sonuç odaklı yönetim ve kalite güvence desteği danışmanı (Son başvuru
tarihi - 4 Ocak 2015)
Tüm ilanlar için buraya tıklayın.
Katkıda Bulunanlar
Editör: Faik Uyanık
Asistan: Nazife Ece
Stajyer: Damla Deniz Haykır
Bu sayıya katkıda bulunanlar: Başak Saral, Berna Bayazıt, Bülent Açıkgöz,
Deniz Tapan, Hansın Doğan, İdil Şerifoğlu
Kapak fotoğrafı: Düşler Akademisi
UNDP Türkiye’yi takip edin:
© 2014 UNDP Türkiye
Yeni Ufuklar’ın tüm hakları UNDP Türkiye’ye aittir. Yeni Ufuklar dergisinin
kaynak gösterilmesi ve ilgili linkin verilmesi kaydıyla dergiden alıntı yapılabilir.

Benzer belgeler

Argande İstanbul Moda Haftası`nda Uzundere, Turizm Merkezi ilan

Argande İstanbul Moda Haftası`nda Uzundere, Turizm Merkezi ilan su ve atık su gibi alanlarda sağlanan hizmetlerdeki iyileştirmeler; hizmet sağlayıcılara yönelik eğitim ve kapasite geliştirme faaliyetleri; yerel ve ulusal makamlara politika ve idari konularda sa...

Detaylı