Bölgesel eşitsizlikleri gidermek için topyekün mücadele çağrısı Türk

Transkript

Bölgesel eşitsizlikleri gidermek için topyekün mücadele çağrısı Türk
Sayı: 12
Aralık 2006
Bölgesel eşitsizlikleri gidermek için
topyekün mücadele çağrısı
Türk bilişim sektörü
gençlerle hareketleniyor
Türkiye, kadının siyasete
katılımına olumlu bakıyor
Uluslararası Bilgi Toplumu
Sempozyumu
Her damla değer katar
Bölgesel eşitsizlikleri gidermek
için topyekün mücadele çağrısı
Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı ( TESEV ) ile UNDP’nin
birlikte yayınladıkları yeni bir raporda Türkiye’deki bölgesel
farklılıkları ve bölge içi eşitsizlikleri gidermek için 7 yıl sürecek
topyekün mücadele çağrısı yapılıyor ve Doğu ve Güneydoğu
Anadolu’da alınması gereken öncelikli tedbirler öneriliyor.
Ankara, Aralık 2006
“Doğu ve Güneydoğu Anadolu için Yüksek Öncelikli Sosyal ve Ekonomik
Politika Önerileri” başlıklı rapor, bağımsız bir araştırma ekibi tarafından Dr.
Orhan Kurmuş’un koordinasyonunda hazırlanarak 22 Kasım 2006’da
Ankara’da sunuldu.
TESEV’den Can Paker ve UNDP Türkiye Temsilcisi Mahmood Ayub tanıtım
toplantısının açılışında önemli hususları vurgulayan konuşmalar yaptılar.
Rapor hükümet yetkilileri, milletvekilleri, siyasi parti ve sivil toplum
kuruluşları temsilcileri ile iş adamlarından oluşan katılımcılara, Dr. Orhan
Kurmuş tarafından sunuldu. (power point sunumu için tıklayın)
Rapor güçlü bir savı ortaya koyuyor: Eğer ülkenin doğusu ile batısı
arasındaki bölgesel farklılıklara son vermek ve bu eşitsizliklerin yarattığı
sosyal sorunları çözmek istiyorsak, kamusal alanlardaki yatırımların nicelik
ve niteliğini büyük ölçüde arttırmalı ve hızlandırmalıyız.
Rapora göre, sağlık ve eğitim altyapısı, kentleşme ve sosyal politikaların
iyileştirilmesi için yapılacak kamu yatırımlarını, ve yoksul hanelere sunulan
bir nakit transferi programını içeren, 7 yıl sürecek toplu bir kalkınma
mücadelesi ile bunu başarmak mümkün. Rapor, böyle geniş çaplı bir
yatırımın gerekliliği ve ülkenin doğu ve güneydoğusundaki sosyal
sorunların salt bölge nüfusunun değil, tüm ülkenin ulusal sorunu olduğu
konusunda anlaşma sağlanmasının ilk adımını sunuyor. Raporun
yazarlarına göre, böyle bir topyekün girişim, dayanışma ve vatandaşlık
bağlarını güçlendirmeye destek olacağı için de önemli.
Raporda, bu geniş çaplı yatırımın maliyetinin, ülkenin şimdiki mali
disiplininden taviz verilmeden Türkiye tarafından karşılanabileceği
belirtiliyor. Türkiye’nin GSMH’sinin %1’inden daha azını 7 yıl boyunca
sosyal harcamalara, altyapı geliştirme ve temel hizmetlere ayırarak,
Türkiye’nin batısı ile doğusu arasındaki fırsatlar ve yerel ekonomik
büyüme gerçekten eşitlenebilir deniliyor.
Türk bilişim sektörü gençlerle
hareketleniyor
Cisco, Türkiye Bilişim Vakfı, Birleşmiş Milletler Kalkınma
Programı (UNDP), Habitat için Gençlik Derneği ve İstanbul
Teknik Üniversitesi işbirliği ile temelleri atılan “Bilişimde Genç
Hareket” inisiyatifi 15 Kasım 2006 tarihinde İstanbul’da
düzenlenen bir basın toplantısı ile tanıtıldı.
Ankara, Aralık 2006
Türk bilişim sektöründeki önemli projelerden biri olan “Bilişimde Genç
Hareket”, Türkiye’deki değişik illerden yüzlerce genci, bilgi temelli
toplumun ve ekonominin bir parçası haline getirebilmek amacını taşıyor.
Bilişim ve internet ağ teknolojileri alanında eğitim alarak ülke ekonomisine
katkıda bulunacak genç potansiyelin yetiştirilmesine yönelik bu önemli
adım, ülke genelinde toplam 8 ilde, 16-26 yaş arasında, sosyo-ekonomik
düzeyleri düşük gençleri hedefliyor. Gençlere yönelik sosyal çalışmalarıyla
başarı toplayan Habitat için Gençlik Derneği koordinasyonunda
yürütülecek olan bu çalışma, hem destek veren kuruluşlar hem de eğitim
verecek kişiler açısından tamamen gönüllülük ve sosyal sorumluluk
anlayışı ile şekilleniyor. İTÜ CNAP Eğitim Merkezi bünyesinde eğitmen
eğitimlerini tamamlayarak, yetkili sertifikalarını alan gönüllü 10 eğitmen, 6
ilde, yaklaşık 20’şer kişiden oluşan sınıflarda eğitim verecekler. Finansman
ve eğitim materyallerinin sağlanmasında projeye destek veren UNDP ve
Cisco, eğitimler ile yaşamları boyunca bilişim teknolojileri ile iç içe
yaşayacak olan gençlerin kendilerini yetiştirmelerini ve yeni bir kariyer
imkanı yaratmalarını hedefliyor.
Projenin başlangıç aşamasında belirlenen iller; Ankara, Hatay, İstanbul,
İzmir, Kayseri, Kocaeli, Yalova ve Malatya’dan oluşuyor. Eğitimler Habitat
için Gençlik Derneği tarafından seçilen mekanlarda, sınıf ortamında
verilecek. Kayseri Erciyes Üniversitesi ve Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü
de gönüllü olarak kendi CNAP çalışmaları kapsamında bu inisiyatife destek
oluyor.
Toplam iki yıl sürecek eğitim programının ilk yılında, Cisco Networking
Akademi Programı kapsamındaki Bilişimin Temelleri ve CCNA 1-2
Bilgisayar Ağları modülleri veriliyor. İkinci yılda ise CCNA 3-4 modüllerinin
tamamlanması hedefleniyor. Programı başarıyla bitiren öğrenciler, Cisco
tarafından uluslararası geçerliliği olan CNAP Mezuniyet Belgesi almaya hak
kazanacak.
Türkiye, kadının siyasete
katılımına olumlu bakıyor
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı ve Kadın Adayları
Destekleme ve Eğitme Derneği Ankara Şubesi or taklığında
yürütülen Türkiye’nin Kadının Siyasete Katılımına Bakış Açısını
Ölçen Kamuoyu Araştırması’nın sonuçları 14 Kasım 2006’da
Ankara’da açıklandı. Araştırma UNDP’nin ‘Kadın ve Siyaset’
projesi çerçevesinde yürütüldü.
Ankara, Aralık 2006
Araştırma sonuçları 2002 genel seçiminde oy veren vatandaşların
%16’sının, oy verdikleri partinin kadınların eşitliği ve hakları ile ilgili
politikalarından memnun olmadığını ve bir siyasi partinin kadın siyasetçi
oranının diğer partilere oranla yüksek olmasının, seçmenlerin %25’nin o
partiye oy verme eğilimini arttıracağını ortaya koydu.
Araştırmaya katılanların %82’si kadın siyasetçi sayısının artmasını
istemekle birlikte, %77’si kadınların siyasi karar alma sürecinde az bir
oranda temsil edilmesinin en önemli sebebinin “kadınlara çok fazla şans
verilmediği” olduğunu düşünüyor. Seçmenlerin cinsiyet kotası talebi,
araştırma sonuçlarına, %78 oranında yansıdı.
UNDP Türkiye Temsilci Yardımcısı Sarah Poole basın toplantısında yaptığı
konuşmada, Türkiye’nin Ulusal Binyıl Kalkınma Hedefleri Raporu’nda,
kadınların siyaseten güçlendirilmesi için, 2015 yılına kadar TBMM’deki
kadın milletvekili oranının %17’ye çıkarılmasının hedeflendiğini
anımsatarak, 2007 genel seçimleri öncesinde bu %17’lik hedefin düşük
olmasına rağmen, gerekenler yapılmadıkça bu hedefin dahi
gerçekleştirilemeyebileceğini söyledi. Poole paylaşılan kamuoyu
araştırmasının, bu yönde ilerleme kaydetmenin aciliyeti hakkında, kanun
yapıcılara ve siyasi parti başkanlarına önemli mesajlar verdiğini vurguladı.
(Sarah POOLE’un konuşma metni için lütfen tıklayınız)
KA-DER Ankara Projeler Direktörü İlknur Üstün ise, araştırma sonuçlarının
ışığında, Türkiye’de Siyasi Partiler ve Seçim Yasası kadın erkek eşitliğini
sağlamaya yönelik politikaları içerecek biçimde yeniden düzenlenmesi
gerekliliğinin üzerine basarak, kadın sorununun toplum sorunu olarak
çözümünden herkesin sorumlu olduğunu, bugün siyasi partiler, yasa
yapıcılar, toplumun karar vericileri içinde kadın politikaları alanında ciddi
bir adım atan her kim olursa Türkiye’nin gelişimine önemli ve tarihi bir
hizmet vermiş olacağını belirtti. (İlknur ÜSTÜN’ün konuşma metni için
lütfen tıklayınız)
Araştırmayı yürüten Konsensus Araştırma Danışmanlık’ın Genel Müdürü
Murat Sarı, basın toplantısında, araştırma sonuçlarının, 2007 genel
seçimlerinde kadın oylarının ve kadın konularının, özellikle seçim barajını
aşma endişesi olan partiler için belirleyici olabileceğini ortaya koyduğuna
dikkat çekti. (Murat SARI’nın sunumu için lütfen tıklayınız)
Katılımcılar arasında yer alan, siyasi parti temsilcileri, kadın
akademisyenler ve kadın örgütleri temsilcileri kamuoyu araştırmasının da
ışığında, 2007 Genel Seçiminde kadın politikalarının önemli yer alma
konumu üzerine görüşlerini bildirdiler.
29 Temmuz – 15 Ağustos 2006 tarihleri arasında UNDP ile KA-DER
Ankara’nın birlikte yürüttüğü Siyaset ve Kadın Projesi çerçevesinde yapılan
araştırmada, Türkiye’nin kent ve kır temsiliyeti mevcut olmakla birlikte,
kadın ve erkek nüfusunun doğru orantılı biçimde yansıtılmasına dikkat
edildi. Araştırma, 18 yaş ve üstü 1.000 kişi ile hanelerde yüz yüze
görüşmeler yapılarak gerçekleştirildi.
Uluslararası Bilgi Toplumu
Sempozyumu
Türkiye’nin ev sahipliği yaptığı “Uluslararası Bilgi Toplumu
Sempoz yumu”, 1-2 Kasım 2006 tarihlerinde, Ankara’da
gerçekleştirildi.
Ankara, Aralık 2006
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP), Ulaştırma Bakanlığı, Türk
Telekom, TİKA, TODAİE, Microsoft, Cisco, ve TÜBİTAK desteğiyle Kamu
Araştırmaları Vakfı (KAV) tarafından organize edilen Sempozyum’da, kamu
yönetiminde e-dönüşüm konusu tartışıldı. Etkinliğin ikinci günü
düzenlenen çalıştaylarda ise, bölge ülkelerinden gelen yabancı uzmanlar
ile Türk uzmanlar, konuyu teknik düzeyde ele aldılar.
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın katılımıyla gerçekleştirilen
sempozyumda, yurtdışından Dünya Bankası uzmanı Prof. Subhash
Bhatnagar, UNDP Doğu Avrupa e-Yönetişim koordinatörü Yuri Misnikov ve
Estonya e-Devlet Akademisi Direktörü Ivar Tallo gibi isimler konuşmacı
olarak yer aldı.
Kamu kurumları, üniversite, özel sektör, sivil toplum kuruluşları ve konuyla
ilgili uluslararası kurumlardan uzman isimlerin e-dönüşüm ve e-devlet
konusunda bilgi ve deneyimlerini paylaştığı sempozyumda, e-dönüşümle
ilgili önümüzdeki beş yıllık vizyonu ve temel çerçeveyi ortaya koyan
‘Ulusal Bilgi Toplumu Stratejisi’ ele alındı. Sempozyumda ayrıca bu temel
vizyonun uygulamaya dönük bir alt bileşeni olan “Kamu Yönetiminde eDönüşüm” kavramları üzerinde duruldu. Bu çerçevede, kamu yönetimi
reformları ile Bilgi Teknolojileri arasındaki ilişki hem kavramsal bazda, hem
somut projelerle anlatıldı.
İkinci gün düzenlenen çalıştaylarda uluslararası katılımcıların deneyimleri
ve gözlemleri paylaşıldı. Kamu kurumlarından, üniversitelerden ve özel
sektörden çağrılı konunun doğrudan uzmanı teknik kişiler de dinleyici
olarak katıldı.
Her damla değer katar
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Coca-Cola
Şirketi, Balkanlar ve Or ta Asya’da sağlıklı içme suyuna erişimin
ar ttırılmasını amaçlayan beş yıllık işbirliği anlaşmasını
imzalandı.
Ankara, Aralık 2006
Projelerin tümünde, kamu yararı açısından sağlıklı içme suyuna erişimin
artırılması, çevreye saygılı teknolojilerin desteklenmesi ve sorumlu su
tüketimi konusunda bilinçlendirme sağlanması hedeflenerek ülkelerin
özgün şartları ve ihtiyaçlarına göre tasarlanmış su projelerine destek
sağlanacak. Proje 2006 yılının sonundan itibaren öncelikle dört pilot
ülkede (Türkiye, Kazakistan, Romanya ve Hırvatistan), daha sonra da
katılacak diğer ülkelerde uygulanacak.
Yedi milyon dolarlık bütçeye sahip ve beş yıllık bir kamu-özel sektör
işbirliği anlaşması olan “Her Damla Değer Katar”, bölgedeki 21 ülkeyi
kapsıyor. Proje, UNDP’nin su yönetimi ve ortaklık konularındaki uzmanlığı
ile Coca-Cola Şirketi’nin, bölgenin şimdiki ve gelecekteki su ihtiyacının
giderilmesine, çevresel ve sosyal sorumluluk çerçevesinde katkıda
bulunma kararlılığını buluşturuyor.
Coca-Cola Türkiye Genel Müdürü Ahmet Burak, İstanbul’da düzenlenen
basın toplantısında, içilebilir suya erişimin tüm dünya için en kritik
sorunlar arasında bulunduğunu ve resmi verilere göre Türkiye’de yaklaşık
6 milyon kişinin sağlıklı içme suyuna ulaşmakta zorluklar yaşadığını
vurguladı.
Birleşmiş Milletler ve UNDP Türkiye Temsilcisi Mahmood Ayub, su krizinin,
yoksulluk çarkını döndüren en önemli etkenlerden biri olduğuna ve “Her
Damla Değer Katar” projesinin, küresel şirketlerin kalkınma sorunlarına
çözüm bulmada giderek artan rolünü de ortaya koyduğuna dikkat çekti.
Sağlıklı temiz içme suyuna herkesin ulaşabilmesi, dünyanın çözülmesi
gereken en önemli kalkınma sorunlarından biri. Her yıl 2 milyon çocuk,
içecek temiz sudan veya sağlık koşullarından yoksun kaldıkları için ölüyor.
“Suya ulaşamamak”, özellikle eski Sovyetler Birliği ülkeleri için, bir kıtlık
sorunu olmaktan ziyade, bir su yönetimi sorunu.
Suyla ilgili sorunlar, özellikle çok sayıda insanın yoksulluk sınırının altında
yaşadığı ve nüfusun önemli bir kısmının temiz içme suyuna ulaşamadığı
Orta Asya’da hayati önem taşıyor. Güneydoğu Avrupa’da da su kullanımı
kritik bir sorun: özellikle Tuna Nehri- Karadeniz Havzası’ndaki yerel
ekosistemler, endüstriyel atıklar ve tarım sulamacılığı yüzünden ciddi bir
tehdit altında.
Su, Coca-Cola Şirketinin üretiminin ayrılmaz bir parçası olduğu için, bu
kaynağın başarılı yönetimi ve tasarruflu kullanımı, rekabet karşısında
şirkete üstünlük sağlayan başlıca faktörler. Dolayısıyla, Coca-Cola
ürünlerindeki su kalitesini kontrol etmeye odaklanan birçok proje (kurak
topraklarda yağmur suyu toplama, atık su arındırma tesisi bulunmayan
bölgelerde arındırma tesisi kurma, ve ancak tuzlu suya erişimi bulunan
fabrikalara tuzdan arındırma sistemi kurma projeleri) uyguluyor.
Coca-Cola Şirketi, “Her Damla Değer Katar” girişimi ile, verimli su kullanımı
hakkındaki bilgi ve deneyimlerini Avrupa ve Orta Asya’da suyla ilgili
kalkınma sorunlarının çözümüne seferber ediyor.
“Her Damla Değer Katar” ortaklık girişiminin kapsadığı ülkeler: Türkiye
(pilot), Hırvatistan (pilot), Romanya (pilot), Arnavutluk, Ermenistan,
Azerbaycan, Beyaz Rusya, Bosna-Hersek, Bulgaristan, Gürcistan,
Kırgızistan, Makedonya (Eski Yugoslavya Cumhuriyeti), Moldovya,
Karadağ, Rusya, Sırbistan, Tacikistan, Türkmenistan, Ukrayna ve
Özbekistan.
Kamu-özel sektör ortaklıklarını
geliştirmek için yeni bir adım
UNDP Türkiye Temsilciliği, İstanbul Beşiktaş Belediyesi ile
Mutabakat
Belgesi
imzalayarak,
kamu-özel
sektör
or taklıklarının geliştirilmesi yönünde yeni bir adım attı.
Ankara, Aralık 2006
10 yıllık anlaşma uyarınca taraflar kamu ve özel sektör arasında stratejik
işbirlikleri oluşturulması ve BM’nin iş dünyası için geliştirdiği Küresel
İlkeler’in yaygınlaştırılması için çalışacaklar.
Mutabakat Belgesi, BM Türkiye Temsilcisi Mahmood Ayub ve Beşiktaş
Belediye Başkanı İsmail Ünal tarafından 3 Kasım 2006’da imzalandı.
UNDP ve Beşiktaş Belediyesi, bu çerçevede, Türk özel şirketlerini ve diğer
ortakları da olabildiğince dahil ederek, yakın işbirliği içinde faaliyetler
yürütecek.
Küresel çaptaki kalkınma hedeflerine ulaşmada iş çevrelerinin önemini
benimseyen ve Türk özel sektör şirketlerinin bu alandaki katkılarını
artırmayı amaçlayan UNDP Türkiye, 2005’ten bu yana İstanbul’da bu
alanda çalışmalar yapıyor. UNDP, Türkiye’nin kalkınma gündemini
gerçekleştirmek, Avrupa Birliği’ne katılım sürecine ve Binyıl Kalkınma
Hedefleri'ne ulaşılmasına katkı sağlamak için, şu ana kadar Türk firmaları
ve çok-uluslu şirketlerle birçok kamu-özel sekör ortaklıkları kurulmasına
yardımcı oldu. UNDP’nin özel sektör ortakları arasında CISCO, Bakü-TiflisCeyhan Boru Hattı Şirketi, Microsoft, Coca Cola Türkiye ve Aydın Doğan
Vakfı gibi kuruluşlar var.
Su krizine duyarlılık çağrısı
2006 İnsani Gelişme Raporu’nun 9 Kasım’da yayınlanmasından
sonra su sorunları konusunda uluslararası alanda üç yeni
girişim başlatıldı.
Ankara, Aralık 2006
UNDP ve İtalya’nın önde gelen reklam ajanslarından Publicis’in işbirliğiyle
başlatılan “Su Sorunları Uyarı Kampanyası”, dünya kamuoyunu küresel su
krizine daha fazla ilgi göstermeye çağırıyor. Üç koşucu tarafından
düzenlenen Su Kriziyle Yüzleşmenin Bir Başka Yolu: ‘Sahra Koşusu’ girişimi
de UNDP’nin teknik ve lojistik desteğiyle LivePlanet, Allentown
Productions ve Bağımsız Prodüktörler Birliği (IPA) tarafından
belgeselleştirilecek. Üçüncü bir girişim ise, yine UNDP tarafından organize
edilen ve dünyada gerçekleştirilen ilk sanal bilgi fuarı olan “H2O Bilgi
Fuarı”.
Su sorunları uyarı kampanyası
“Kıtlığın ötesinde: Güç dengesizliği, yoksulluk ve küresel su krizi” başlıklı
İnsani Gelişme Raporu’nun yayınlanmasının ardından, UNDP ve Publicis/
İtalya reklam şirketi, temiz içme suyu ve sağlık koşulları sorununu
vurgulayan uluslararası bir destek kampanyasına girişti. 10 Kasım’da
başlatılan kampanya, dünyadaki her altı kişiden birinin temiz içme
suyundan yoksun olduğuna dikkat çekiyor. Kampanya, gelişmiş
ülkelerdeki tüm gazete ve dergileri, Milano merkezli Publicis reklam
ajansının ücret almadan hazırladığı dört adet basın ilanını, yine ücretsiz
olarak yayınlamaya çağırdı.
Yeterli temiz suyu bulunmayan 1.1 milyar kişinin büyük çoğunluğu içme,
yemek pişirme, yıkanma gibi temel ihtiyaçlarını günde 5 litre suyla idare
etmek zorunda. Bu miktar, varlıklı ülke vatandaşlarının her gün sifon
çekmek için kullandığı ortalama suyun onda biri. Dünyada 2.6 milyar kişi
sağlıklı tuvalet koşullarından yoksun. 2004 yılında sadece bağırsak
enfeksiyonundan ölen insanların sayısı, 1990’larda silahlı çatışmalarda bir
yılda ölenlerin 6 katı. 2006 İnsani Gelişme Raporu’na göre, Binyıl Kalkınma
Hedefleri'nden biri olan 2015 yılına kadar temiz suya ulaşamayan insan
sayısını yarıya indirmek için yapılacak 10 milyar dolarlık yatırım, 38 milyar
dolarlık ekonomik fayda olarak geri dönecek.
İnsani Kalkınma Raporu, sorunun kaynağında kıtlığın değil; yoksulluk,
güçsüzlük ve diğer eşitsizliklerin yattığını savunuyor, ve su yönetiminde
işbirliği yöntemleri öneriyor.
"Bu soruyu okuyana kadar temiz su ve tuvalet bulamadığı için daha kaç
çocuk yaşamını yitirecek?
Bir tane ve yirmi saniye içinde bir tane daha."
"1 lt suyun fiyatı nerede Londra'dakinden daha pahalı?
Gelişmekte olan ülkelerin kenar mahallelerinde."
"Suyu kaynatmak kaç dakikanızı alır?
Gelişmekte olan ülkelerde 2 saat 10 dakika. 10 dakikası kaynatmak için, 2
saati eve taşımak için."
"Bir insanı gerçekten ne üzer?
Yaşama hakkının olması ama susuz yaşamak zorunda kalması. "
Su kriziyle yüzleşmenin bir başka yolu: Sahra Koşusu
Amerikalı Charlie Engle, Kanadalı Ray Zahab ve Taiwanlı Kevin Lin, gittikçe
büyüyen su krizi ve azgelişmiş ülkelerin yaşadığı daha büyük sıkıntılar
hakkında dünya kamuoyunun dikkatini çekmek için Afrika’nın Sahra
Çölü’nde koşuya çıktı.
Kişisel keşif ile su krizi kampanyasına destek sağlama amaçlarını birleştiren
bu yolculuk, Oscar ödüllü James Moll tarafından yönetilen “Sahra’yı
Katetmek” adlı belgesel filme konu oluyor. Filmin prodüksiyonu ve
sunumu, yine Oscar Ödüllü oyuncu Matt Damon tarafından
gerçekleştiriliyor. Film Engle, Zahab ve Lin’i kıta boyunca, en acımasız iklim
şartlarında, köylerden, vahalardan, göçebe yerleşimlerinden, dağlardan ve
deve yollarından geçerken izliyor. Koşucular için su, günlük bir ihtiyaç.
Sahra insanları için ve yoksul dünya ülkeleri için ise hayat boyu süren bir
endişe kaynağı.
Su krizinin insani kalkınma çabalarına getirdiği engelleri anlatan filmde, bu
üç adam, Senegal’deki St. Louis’den yola çıkıp, ülkeyi son derece zorlu bir
koşuyla geçerek, Moritanya, Mali, Nijer, Libya ve Mısır’ı katederek, Ocak ayı
sonlarına doğru Kahire’de yolculuğu tamamlayacaklar. Şimdiden yola
çıkmış olan koşucular, günde iki maraton koşusuna eşdeğer bir yolu, 75-90
gün boyunca geçerken, Sahra’nın 3.5 milyon mil karelik alanında yaşayan
halklarla kaynaşıyor, UNDP ve bölgedeki diğer yardım ekipleri tarafından
yürütülen insani kalkınma çabalarına şahit oluyorlar. Koşucuların ziyaret
ettiği UNDP ve Küresel Çevre Fonu projeleri arasında Mali ve Nijer’deki su
yönetimi, yönetişim ve barış kurma projeleri, Mısır’daki tıbbi bitkilerin
korunması projesi, Moritanya’daki baraj inşası ve Senegal’deki bir okul
projesi var. Koşucular yolculuğun yaklaşık yarısını tamamladılar.
2007 sonlarına doğru tüm dünyada gösterime girecek olan 90 dakikalık
filmin yanısıra, internet sitesi, Engle, Zahab ve Lin’i yolculuk boyunca
izleyerek, ziyaret ettikleri insanlar ve projeler hakkında bilgi veriyor.
İnternet sitesinde, UNDP’nin 2006 İnsani Gelişme Raporu’nda yer alan su
ve temizlik şartlarının düzeltilmesi ve iyi yönetilmesi için çalışan
‘Toplumsal Su Girişimi’ dahil olmak üzere, küresel su krizi ve bu sorunun
üstesinden gelme gayretleri hakkında daha pek çok bilgi sağlanıyor. Bu
siteyi ziyaret edenler, Sahra Koşusu’nun bağış bileşkeni olan ‘H2O Afrika’
projesine maddi katkı sağlayarak su projelerini destekleyebiliyor. Filmin
prodüksiyonunu LivePlanet, Allentown Productions ve Independent
Producers Alliance (IPA) şirketleri yapıyor. UNDP bu kampanyaya teknik ve
lojistik destek veriyor.
Görsel ve kültürel olarak dünyada ender rastlanır zenginliklere sahip bu
topraklarda, benzeri görülmemiş bir dayanma gücü sergileyen bu üç
adamın gözüyle filmi izleyen web sitesi ziyaretçileri (ve daha sonra film
izleyicileri) onların yolculuğuna katılacaklar. Bu program, gelişmekte olan
ülkelerdeki insanların sorunlarını ve küresel kaynakların adil paylaşımının
ne kadar önemli olduğunu anlamak için yeni bir fırsat sunuyor.
H2O Bilgi Fuarı
UNDP, bu yılki İnsani Kalkınma Raporu’nun temasını oluşturan temiz su ve
sağlıklı tuvalet koşullarını küresel kalkınma gündeminin merkezine koyma
girişimini destekleyen bir “online” bilgi fuarı da gerçekleştirdi. Su
uzmanlarının katılımı ile 15-17 Kasım tarihlerinde düzenlenen “H2O Bilgi
Fuarı”, ‘Kıtlığın ötesinde: Güç dengesizliği, yoksulluk ve küresel su krizi’
başlıklı raporda yer alan konular hakkında uzmanların yerinde yaşadıkları
deneyimleri sundu.
UNDP Bratislava ve Beyrut bölge merkezleri tarafından Doğu Avrupa, Orta
Asya, Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkeleri için düzenlenen ve üç gün süren
bilgi fuarı, konuyu tartışmaya sunmak, iyi uygulama örneklerini paylaşmak
ve yeni ortaklıklar geliştirmek için bir forum ortamı sağladı. Etkinliğe
Arnavutluk, Ermenistan, Belarus, Bosna-Hersek, Kıbrıs, Mısır, Ürdün,
Kazakistan, Kırgızistan, Litvanya, Makedonya, Fas, Romanya, Somali,
Tacikistan, Türkiye, Özbekistan ve Ukrayna katıldı.
Interaktif fuarda, su yönetişimi konusunda 18 ülkeden 40 iyi uygulama
örneği, alan çalışmaları, multi-medya proje ve uygulama sunumlarını,
sanal “kabinler”, canlı tartışma forumları, su alanında uzman ve araştırmacı
tanıtımları, faydalı kaynak ve linkler yer aldı.
Canlı tartışma forumları üç ana konuyu irdeledi: Ulusal Planlama Sürecinde
Kapasite Kısıtlamaları ve Sınır-ötesi Su Yönetimi; 2006 İnsani Gelişme
Raporu Bulguları: Değişik Bölgelerle İlgili Göstergeler – sözden eyleme
geçiş; ve Su Projelerinde Paydaşların Yönetimi Konusunda Yeni
Yaklaşımlar.
UNDP’nin ‘Küresel Bilgi Yönetimi Projesi’ tarafından finanse edilen fuar,
online uygulamasıyla katılımcılara fuarı direkt olarak izleme olanağı sundu.
Katılımcıları sanal ortamda birbirine bağladı ve su konularında zengin
deneyimleri paylaşmalarını sağladı.
Sınır-ötesi sular ve Türkiye
H2O Bilgi Fuarı’nın internet sitesinde 13 katılımcı ülkenin veri tabloları yer
alıyor. Türkiye de bunlardan bir tanesi. Türkiye’de 26 ana su havzası var; bu
havzaların dörtte biri Dicle ve Fırat nehirlerinin sularıyla besleniyor.
Ülkenin değişik coğrafi bölgeleri su zenginliği açısından düzensiz bir
dağılım gösteriyor. Marmara, Ege ve Orta Anadolu bölgelerinden oluşan
Batı coğrafyası su açısından nispeten fakirken, Türkiye’nin geri kalanı
görece daha zengin. Oysa, yoğun nüfus barındıran Batı bölgesinde, yine
yoğun olarak ticari tarım üretimi yapılıyor. Su kaynaklarının değişken
bolluğunu ve düzensiz dağılımını dengelemek için halen Türkiye’de
550’den fazla çok-amaçlı rezervuar inşa edilmiş durumda.
Su Fuarı internet sitesinde, Türkiye’nin yerüstü su kaynaklarının, şehirsel ve
endüstriyel atıklar nedeniyle yer yer, tarımsal faaliyet atıkları nedeniyle ise
yaygın oranda kirletildiğine dikkat çekiliyor. Yoğun tarım üretimi yapılan
alanlarda, haşaratla mücadele ilaçlarının yüzey sularının kalitesini ciddi
düzeyde bozduğu gözlemleniyor. Buralarda büyük miktarlarda atık su,
arıtılmadan su kaynaklarının içine boşaltılıyor. Etkin koruma bölgelerinin
bulunmayışı da yeraltı su rezervlerinin kalitesini olumsuz yönde etkiliyor.
Sergiler: Türkiye’den deneyimler
H2O Bilgi Fuarı’nda Türkiye’den üç sergi yer aldı: “Tuzla Palas Gölü Projesi”
(Kayseri’den), “İnci Kefalini Koruma Projesi” (Van Gölü’nden) ve “Şeker
Pancarı Sulama Projesi” (Kayseri’den).
Tuzla Palas Gölü Projesi: Kayseri yakınlarındaki Tuzla Palas Gölü,
Türkiye’nin en önemli doğal yaşam alanlarından biri. Bu özelliğiyle,
bölgede yaşayan çok sayıda insanın geçim kaynağını da oluşturuyor.
Ancak, göl kıyılarından tuz elde etme faaliyeti doğal çevreye zarar veriyor.
Bu proje, yerel nüfusu gelir kaynağından yoksun bırakmadan gölü koruma
altına almayı amaçlıyor.
İnci Kefali’ni Koruma Projesi: İnci Kefali, Van Gölü’nün tuzlu ve yüksek
oranda karbonatlı sularında yaşayan tek balık türü. Halen üreme
mevsiminde yaygın olarak sürdürülen balıkçılık, İnci Kefali türünün
gelecek nesillerini tehdit ediyor. Bu proje ilk başta, üreme sezonunda
avlanma yasağı getirme amacına odaklanmıştı. Ancak bu konudaki
çabalar başarısız olunca, projenin hedefi değiştirildi. İnci Kefali Projesi,
şimdi yerel balıkçıların eğitimine, yöre insanları için alternatif gelir üretme
seçenekleri yaratılmasına ve balıkların üreme sezonu dışında avlanma
yapılması için uygun koşullar geliştirme çalışmalarına odaklanıyor.
Şeker Pancarı Sulama Projesi: Orta Anadolu’nun genel olarak yarı kurak
topraklarında yer yer bulunan sulak araziler, geleceği dikkate almayan
düşüncesiz su kullanımı nedeniyle ve özellikle geniş şeker pancarı
tarlaların sulanması sonucunda ciddi biçimde bozuldu. Modern sulama
sistemlerinin, daha çok su harcayan geleneksel yüzeysel sulama
yönteminin yerine kullanılması, önemli miktarda su tasarrufu sağlayabilir.
UNDP Küresel Çevre Fonu’nun Küçük İşletmeler Programı, Kayseri Şeker
Pancarı Kooperatifi’ne, akıtma sulaması (drip irrigation) sistemini
iyileştirmek ve bu alandaki örnek uygulamaları tanıtmak için mali destek
sağlıyor.

Benzer belgeler

`hayata artı katmaya` devam ediyor Genç eğitmenler yaşıtlarına

`hayata artı katmaya` devam ediyor Genç eğitmenler yaşıtlarına yardım kaynaklarının ve Birleşmiş Milletler'in en etkin biçimde devreye sokulmasını teminat altına alıyor. BM Kalkınma Programı, Türkiye'de 1950'li yıllardan bu yana iktidara gelen yönetimlerle ve ...

Detaylı