300`ÜNCÜ UÇAK, 13`ÜNCÜ BÜYÜK FiLO

Transkript

300`ÜNCÜ UÇAK, 13`ÜNCÜ BÜYÜK FiLO
NİSAN 2016 YIL 12 SAYI 122
Ahmet Karaman:
“Yılın Uçak Bakım Onarım
Şirketi Ödülü’nü almamız,
çalışmalarımızın bir meyvesi”
300’ÜNCÜ UÇAK,
13’ÜNCÜ BÜYÜK FiLO
MOBIL TRAX UYGULAMA
“MOBILELINE”
ÜÇ JENERASYON,
ÜÇ HAVACILIK AŞIĞI
GÜNDEM
Merhaba Arkadaşlar,
Bilişim alanında yaptığımız hamleler, katıldığımız
fuarlar ve verdiğimiz eğitimlerle pek çok başarıya
imza attığımız, kabiliyetlerimizi geliştirdiğimiz bir
yılı geride bıraktık. 2016’da da rakiplerimizden
önce kendimizle olan rekabetimizden aldığımız
enerji ile başarılarla dolu bir yıl geçirmeyi
hedefliyoruz. Bu yolda en büyük güvencemiz ise
sahip olduğumuz insan gücü kalitesi.
Ailemizin bir parçası, bizim de iştiraki olduğumuz
Türk Hava Yolları A.O., son yıllarda gösterdiği
büyük atılımı 5 Şubat günü filosuna kattığı
A330-300 uçağı ile 300’üncü uçağına kavuşarak
taçlandırdı. Uçak sayısı bakımından dünyanın
13’üncü büyük havayolu şirketi olan Türk Hava
Yolları, 2016 sonuna kadar filosuna 39 yeni uçak
daha eklemeyi hedefliyor.
Yeni yılın ilk ayını planlamalar, hedefler ve
toplantılarla geçirdikten sonra ikinci aya hızlı bir
giriş yaparak Dubai’de gerçekleştirilen MRO
Middle East’e katıldık. Ortadoğu ve Kuzey Afrika
firmaları ile dünyadaki diğer bakım firmaları
arasında verimli görüşmeler gerçekleştirilmesi
amacıyla organize edilen fuar 3-4 Şubat
tarihlerinde Dubai World Trade Centre’da
düzenlendi. Havacılık alanında gelişen pazarlar,
havayolu firmalarının ihtiyaçları, gelir fırsatları,
uçak bakımı gibi konuların ele alındığı, Aircraft
Interiors Middle East (AIME) ile aynı yerde
ve zamanda gerçekleştirilen fuarda havayolu
firmaları, MRO’lar, OEM’ler, diğer sektörel
tedarikçiler ve bölgesel fikir liderleri boy gösterdi.
Bu, bize hem gurur verdi hem de hizmet
vereceğimiz, teknik bakımını yapacağımız filonun
ne kadar büyüdüğünü bir kere daha hatırlattı.
Her geçen gün büyüyen Ortadoğu pazarı başta
olmak üzere dünya MRO pazarı açısından da son
derece önemli olan fuara Türk Hava Yolları Teknik
A.Ş. olarak 36 metrekarelik bir stand ve kalabalık
bir ekiple katıldık. Her geçen gün güçlendiğimiz
Ortadoğu’da yeni bağlantılar kurma ve eski
bağlantılarımızı güçlendirme adına başarılı bir
fuar organizasyonunu geride bırakmanın haklı
gururunu yaşıyoruz.
Her alanındaki varlıkları ile dünyayı daha yaşanılır
ve daha anlamlı kılan tüm kadınların geçmiş 8
Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutlarım.
Biz de bu büyük ve kaliteli filoya yakışır bir MRO
şirketi olarak Yılın Uçak Bakım Onarım Şirketi
Ödülü’nü aldık. 2016 Air Transport News Ödülleri
dağıtılırken orada olmak ve alanında en iyi şirket
seçilmek gurur vericiydi.
Türk Hava Yolları büyüdükçe biz de büyüyoruz,
bundan sonra da büyümeye devam edeceğiz. Bu
ödülün, uçak bakım onarım konusunda yükselen
markamızın bir tescili olduğunu vurgulamak
isterim.
Esen kalın,
Ahmet Karaman
Genel Müdür
01
02
İÇİNDEKİLER
14
04
04
10
14
18
24
Bizden Haberler
Havacılık Dünyasından
Röportaj: Ahmet Karaman
Başarı Hikâyesi
Emniyet Köşesi
10
18
40
SAHİBİ
Türk Hava Yolları Teknik A.Ş.
Ahmet Karaman
(Genel Müdür)
26
34
36
38
40
44
YAPIM
PAZARLAMA & KURUMSAL
İLETİŞİM MÜDÜRLÜĞÜ
Savtekin Özkan Öztürk
(Pazarlama & Kurumsal İletişim Müdürü)
Özel Röportaj
Bilgi Teknolojileri
Cemal Gökgöz
(Yayın Koordinatörü)
İş Sağlığı, Güvenliği ve Çevre
Abdullah Koncagül, Erdem Engin,
Ümra Kaynar
(Yayın Kurulu)
AR-GE
İnci Koç, Emrah Usta, Harun Toptaş,
Sunullah Doğmuş, Zehra Hasılcı
(Katkıda Bulunanlar)
YAYIN
GODE İSTANBUL
Songül Kurnaz
(Yayın Grup Direktörü)
Sağlık Rehberi
Bulmaca
Ulaş Atay
(Editör)
34
Murat Çimagil
(Art Direktör, Kapak Tasarım)
Hakan Büyükyazıcı
(Grafik Uygulama)
Baskı ve Cilt
Mavi Ofset
www.maviofset.com
38
GODE İSTANBUL
Al Karanfil Sokak
No: 5 Levent / İstanbul
godeistanbul.com
444 02 90
04
BIZDEN HABERLER
Türk Hava Yolları 300’üncü uçağı filosuna kattı
Avrupa’nın en genç ve en modern filosu
ile yolcularına hizmet sunmayı amaç
edinen Türk Hava Yolları, 300’üncü
uçağını da filosuna kattı. 5 Şubat 2016
tarihinde Türk Hava Yolları Teknik
A.Ş.’nin Atatürk Havalimanı’nda yer
alan hangarında gerçekleştirilen törene
Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme
Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Orhan
Birdal, Türk Hava Yolları Yönetim
Kurulu ve İcra Komitesi Başkanı M. İlker
Aycı, Türk Hava Yolları Genel Müdürü
Doç. Dr. Temel Kotil, Airbus Kıdemli
Satış Direktörü Douglas Anderson, Türk
Hava Yolları Teknik A.Ş. Genel Müdürü
Ahmet Karaman, Türk Hava Yolları
Teknik A.Ş. genel müdür yardımcıları ve
kalabalık bir davetli topluluğu katıldı.
Türk Hava Yolları’nın 300’üncü uçağı
olan Airbus A330-300 tipi uçağın teslim
töreninde konuşan M. İlker Aycı, böylece
uçak sayısı bakımından Türk Hava
Yolları’nın dünyanın en büyük 13’üncü
havayolu şirketi olduğunu belirtti.
Hezarfen Ahmet Çelebi’nin Leonardo
Da Vinci ve İsmail Cevheri’den ilham
alarak, 1632 yılında, lodoslu bir havada
kendisine kanat takarak, Galata
Kulesi’nden Üsküdar Doğancılar’a
kadar uçmasının üzerinden yaklaşık
300 yıl sonra, beş uçaktan oluşan filosu
ile Türk Hava Yolları’nın kurulduğunu
hatırlatan Aycı sözlerine şu şekilde
devam etti: “Türkiye Cumhuriyeti’nin
kurucularının milli şirketler kurmak
adına başlattığı hamleler ile muasır
medeniyet seviyesinin üstüne çıkmak,
istikbali göklerde aramak, göklerde de
olmak, yerde de olmak, denizde, havada
olmak her zaman bu milletin ufkunda ve
aklındadır. Türk Hava Yolları, Türkiye’nin
ekonomisinin yaklaşık olarak yüzde
2’sini temsil ediyor ve ülke ekonomisinin
büyümesinde çok önemli bir role
sahip. Nereye yeni bir hat açılsa o ülke
ile ihracat, ticaret büyüyor; siyasi ve
ekonomik ilişkiler daha da gelişiyor.”
Türk Hava Yolları olarak sadece kargo
ve yolcu taşımadıklarını, medeniyetlerin
arasına köprü olduklarını, Türkiye’nin
medeniyet birikimini ve tasavvurunu,
milli bayrak taşıyıcı olarak başka
ülkelere götürerek çok önemli bir
görevi ifa ettiklerini vurgulayan Aycı,
“Ülkenin büyümesinde Türk Hava
Yolları’nın ve Türk havacılığının önemli
bir görevi var ve biz bu görevin farkında
ve bilincindeyiz. Bizler yavaşlarsak
ekonomimiz yavaşlayabilir.
“Lokomotif olmaya devam edersek
diğer sivil havacılık şirketleri de
bizimle birlikte büyür.”
M. İlker Aycı / Türk Hava Yolları
Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi
Başkanı
05
Kotil: “Filoyu 60 uçaktan 300
uçağa çıkarmak için çok ciddi
çalışmalar yapıldı.”
Türk Hava Yolları Genel Müdürü Doç.
Dr. Temel Kotil
Biz hızlanırsak ekonomimiz hızlanır ve
ülkemiz hızla büyümeye devam eder.
Bizler lokomotif olmaya devam edersek
diğer sivil havacılık şirketleri de bizimle
birlikte büyür. Birbirimizin elinden
tutacak ve bu ülke için ne gerekiyorsa
yapacağız; beraber yürüyeceğiz,
beraber büyüyeceğiz” şeklinde konuştu.
Türk Hava Yolları Genel Müdürü Doç.
Dr. Temel Kotil de konuşmasında,
Airbus’ın tasarladığını ve imal ettiği
300’üncü uçağı, büyük bir gayret ve
çalışma ile filolarına kattıklarını belirtti.
Filoyu 60 uçaktan 300 uçağa çıkarmak
için çok ciddi çalışmalar yapıldığını,
uçak siparişlerinin Yönetim Kurulu için
son derece ciddi bir görev olduğunu ve
bunları finanse etmenin kolay olmadığını
ifade eden Kotil şöyle devam etti:
“Son 13 yılda Türk sivil havacılığının,
Ulaştırma Bakanlığımız başta olmak
üzere, SHGM’nin yanı sıra Dışişleri
Bakanlığı’nın açtığı büyükelçilikler ve
siyasi iradenin desteği ve Türk Hava
Yolları çalışanlarının büyük gayretleri
sonucunda 300’üncü uçağı filomuza
kattık. Ülkemize hayırlı olmasını dilerim.”
Airbus Kıdemli Satış Direktörü Douglas
Anderson ise konuşmasında “Türk
Hava Yolları’nı filolarındaki uçak sayısını
300’e çıkaran bu önemli dönüm noktası
nedeniyle kutluyor ve Airbus uçaklarına
duydukları güvenden dolayı kendilerine
şükranlarımızı sunuyoruz. 10 yıl önce
Türk Hava Yolları filosunda yalnızca 7
adet geniş gövdeli uçak bulunuyordu,
bugün ise filolarında 70’den fazla geniş
gövdeli uçak bulunuyor. Türk Hava
Yolları’nın büyümesine ortak olmaktan
dolayı gurur duyuyor ve gelecekte
de büyümelerinin bir parçası olmayı
sabırsızlıkla bekliyoruz” dedi.
Türk Hava Yolları’nın 300’üncü Airbus
330-300 uçağında, TCI (Turkish Cabin
Interiors) yapımı, Türkiye’de üretilen
kabin içi mutfak ve TSI (Turkish Seat
Industries) yapımı ekonomi sınıfı
koltuklar kullanıldı.
06
BIZDEN HABERLER
Türk Hava Yolları’nın
Batman v Superman
uçağı tanıtıldı
Türk Hava Yolları’nın ABD’deki yeni uçuş
noktaları Gotham City ve Metropolis
oldu. Türk Hava Yolları, “Batman v
Superman: Adaletin Şafağı” filmi için
Warner Bros. Pictures ile sponsorluk
anlaşması imzaladı. Türk Hava Yolları
2016 yılının en çok beklenen filmlerinden
Batman v Superman: Adaletin
Şafağı’na resmi sponsor oldu. Türk
Hava Yolları ve Warner Bross Pictures
ile gerçekleştirilen bu işbirliği için Türk
Hava Yolları filosunda yer alan Boeing
777-300 ER tipi yolcu uçağını da
Batman v Superman logoları ile giydirdi.
Bu sponsorlukla birlikte, sefer yaptığı
113 ülkeyle dünyada en fazla ülkeye
uçan havayolu şirketi olan Türk Hava
Yolları, çizgi dünyasının en meşhur
şehirleri Gotham City ve Metropolisi’i
de uçuş ağına eklemiş oldu. Türk Hava
Yolları Teknik A.Ş. Atatürk Havalimanı
hangarında gerçekleştirilen lansmana
Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu ve İcra
Komitesi Başkanı M. İlker Aycı, İstanbul
Vali Yardımcısı Atatürk Havalimanı Mülki
İdare Amiri Mehmet Ali Ulutaş, Türk
Hava Yolları Teknik A.Ş. Genel Müdürü
Ahmet Karaman, Türk Hava Yolları
Teknik A.Ş. genel müdür yardımcıları,
yöneticiler, Warner Bros. Pictures
Kıdemli Başkan Yardımcısı Gane
Garlock ve basın mensupları katıldı.
Yeni rotalar Gotham City ve
Metropolis
Bu yılın en önemli filmlerinden birine
sponsor olmaktan heyecan duyduklarını
ve bu filmin Türk Hava Yolları markasına
olumlu katkı sağlayacağına inandığını
ifade eden Türk Hava Yolları Yönetim
Kurulu ve İcra Komitesi Başkanı M. İlker
Aycı konuşmasına şu şekilde devam
etti: “Bu yıla koyduğumuz hedefler
arasında iki yeni şehir daha vardı. Son
birkaç yıldır bu iki şehirle pazarlıkları
sürdürdük ve uçuş destinasyonlarımıza
iki yeni şehir daha eklemek istedik. Bu
şehirlerin sivil havacılık otoritelerinden
izin almak çok kolay olmadı. Bu şehirde
çok etkili iki kişinin iznini almaya
çalıştık. Bunlardan bir tanesi Bruce
Wayne, diğeri de Clark Kent. Bunlar bu
şehirlerde çok etkili iki süper kahraman.
Warner Bros. yetkilileri ve Kurumsal
07
Freni boşalan
Mahan Air uçağı
hangara alındı
Başkanlığımızdaki, Pazarlama ve Satış
departmanlarımızdaki arkadaşlarımızın
başarısıyla bu iki hattı güvenle
açıklıyorum; yeni hatlarımız Gotham
City ve Metropolis olacak! Hayırlı uğurlu
olsun” dedi.
Warner Bros. Pictures Kıdemli Başkan
Yardımcısı Gane Garlock ise yaptığı
konuşmada “Batman ve Superman’i
partnerimiz Türk Hava Yolları ile
gökyüzüne uçurmaktan mutluluk
duyuyoruz” dedi.
Milyonları peşinden sürükleyen,
dünya çapında en tanınmış sanal
kahramanlardan Batman ve
Superman’in birlikte yer aldığı 350
milyon dolarlık dev bir proje olduğunu,
böyle büyük bir prodüksiyonun gişe
rekoru kırmasını beklendiğini ifade eden
Aycı, “Warner Bros. ile bir ortaklığa
imza attık. Yaptığımız bu ortaklık
sayesinde hem filmin Los Angeles’taki
galasında hem de Londra’daki galasında
Türk Hava Yolları havayolu resmi
sponsoru olarak yer alacak. Ayrıca
filmde Batman’i oynayan Oscar ödüllü
Ben Affleck ve Lex Luthor karakterini
canlandıran Jesse Eisenberg ile reklam
filmi de çektik” dedi.
Batmobile’i Turkish Cargo taşıyacak
Türk Hava Yolları’na ait bir uçağın
içten ve dıştan görüntülerinin yer aldığı
“Batman v Superman: Adaletin Şafağı”
filminde kullanılan Batmobile aracının
resmi taşıyıcı sponsoru da Türk Hava
Yolları iştiraklerinden Turkish Cargo oldu.
Buna göre, anlaşma doğrultusunda
Batmobile’i dünyanın çeşitli yerlerindeki
organizasyonlara Turkish Cargo
taşıyacak. Filmde Batman rolünde
izlediğimiz ünlü oyuncu Ben Affleck
ve Lex Luthor karakterini canlandıran
aktör Jesse Eisenberg ile bir reklam filmi
çeken Türk Hava Yolları önümüzdeki
günlerde bu filmin yayınına başlayacak.
Tahran-İstanbul seferini yapan İran’ın Mahan Havayolları’na ait EP-MNP kuyruk tescilli Airbus 310-300 tipi yolcu uçağı, Atatürk
Havalimanı’nda park pozisyonundayken
frenleri boşalarak beton bariyerlere çarptı.
Yolcuları içindeyken frenleri boşalıp park
pozisyonundan çıkan uçak, aprondaki beton bariyerleri yıkarak durabildi. Uçak, yolcuları güvenli bir şekilde tahliye edildikten
sonra Türk Hava Yollar Teknik A.Ş. hangarına çekildi. Mahan Havayolları teknik ekibinin yapmış olduğu hasar tespit çalışmalarını takiben, söz konusu hasarın ciddiyetine
rağmen onarım işlemleri kısa süre içerisinde tamamlandı. Türk Hava Yolları Teknik
A.Ş. uçağa “tool” desteği verdi. Mahan Havayolları yetkilileri kendilerine gösterilen misafirperverlik ve destek için teşekkürlerini
dile getirdi.
08
BIZDEN HABERLER
Türk Hava Yolları Teknik A.Ş.,
İSO ve kimya sanayi
buluşması gerçekleştirildi
Yılın Uçak Bakım Onarım
Şirketi Ödülü’nün sahibi Türk
Hava Yolları Teknik A.Ş.
Havacılık sektörünün tüm kategorilerinde ödül dağıtılan tek
uluslararası ödülü olan Air Transport News Ödül Töreni bu
yıl Salzburg Mozart Evi’nde yapıldı. 2016 Air Transport News
Ödülleri’ne Türk Hava Yolları Teknik A.Ş.’yi temsilen Genel
Müdür Yardımcısı Halim Şahin katıldı. Türk Hava Yolları
Teknik A.Ş. olarak, Yılın Uçak Bakım Onarım Şirketi Ödülü’nü
almaktan mutlu olduklarını belirten Şahin, “Türk Hava
Yolları Teknik A.Ş., uçak bakım onarım merkezi pazarının
yükselen markasıdır. Bu ödüle sahip olmamızı sağlayan tüm
çalışma arkadaşlarımıza, kurulduğumuz günden bugüne
kadar göstermiş oldukları özverili çalışmaları için teşekkür
ediyorum” dedi.Dünyada 7’inci sırada olduklarını ve ilk 5’e
girmek için çalıştıklarını söyleyen Türk Hava Yolları Teknik
A.Ş. Genel Müdürü Ahmet Karaman ise şunları ifade etti:
“2002 yılında sıralamaya dahi giremiyorduk, bugün 7’inci
sıradayız. Dünyanın en iyisi de olabiliriz fakat bu, daha sonraki
dönemlerde gerçekleşebilecek bir hedef. Artık izlenen, takip
edilen bir uçak bakım merkezi konumuna geldik.”
İstanbul Sanayi Odası (İSO) üyeleri, Türk Hava Yolları Teknik
A.Ş. yöneticileri ve sanayiciler, Sabiha Gökçen Havalimanı
yerleşkesinde 24 Mart Perşembe günü bir araya geldi.
Odakule’de daha önce Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. ve İSO
üyelerinin, sanayicilerle yaptığı buluşmasının devamı
niteliğinde bu buluşmada, “Uçak bakımında kullanılan kimyevi
maddelerin Türkiye’de üretilmesi” konusu masaya yatırıldı.
Etkinliğe, Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. Genel Müdürü Ahmet
Karaman, Genel Müdür Danışmanı Halil Tokel, İstanbul Sanayi
Odası Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Türker Çelik, Türk Hava
Yolları Teknik A.Ş. yöneticileri, İSO üyeleri ve Türkiye’de
faaliyet gösteren kimya sanayisinin firma temsilcileri katıldı.
İthal olarak alımı gerçekleşen kimyevi maddelerin Türkiye’de
yerli sanayicilerimiz tarafından üretilmesi amaçlanan
toplantıda, Türkiye’de yerli uçak yapımının altyapı
çalışmalarının başladığını, kendilerinin de bu anlamda ciddi
çalışmalara katkı sağladığını söyleyen Türk Hava Yolları Teknik
A.Ş. Genel Müdürü Ahmet Karaman, “Türkiye’de sermaye çok
değerli, bundan dolayı sanayicilerimizi yanlış
yönlendirmemeliyiz. Bizler sizleri doğru yönde çalışmalar
yapmaya yönlendirmek için elimizden geleni yapıyoruz.
Uçakta kullanacağımız her malzemenin bir şekilde uçağın
imalatçısı tarafından onaylanması gerekiyor. Bizler de siz
sanayicilerimizi doğru ve uygun çalışmalar yapma konusunda
desteklemek için çalışıyoruz. Aksi hale tüm çabalar boşa
gidecektir” dedi. “Medeniyet yürüyüşümüzde, ülke
kalkınmasında her türlü yardımı ve desteği sağlamak
boynumuzun borcudur. Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. yerli
uçağımızın yapımı konusunda yerleştirme çalışmalarında
neden öncü rol oynadı! Hepimizin bir sevdası var. Türkiye’nin
çağdaş medeniyet seviyesine çıkması bizlerin özlemidir” diyen
Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. Genel Müdür Danışmanı Halil
Tokel ise 2023 yılında Türkiye’nin dünyanın en büyük 10
ekonomisi arasına gireceğine inandığını, ülke bürokrasisinin ve
özel sektörünün bu hedefe kilitlenmesi gerektiğini vurguladı.
09
Thales ile anlaşma imzalandı
Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. ile
Thales firması arasında beş yıllık,
işbirliği, yazılım ve lisans anlaşması
imzanlandı. Türk Hava Yolları Teknik
A.Ş.’nin Sabiha Gökçen Uluslararası
Havalimanı yerleşkesinde bulunan
genel merkezinde gerçekleştirilen imza
töreninde Türk Hava Yolları Teknik
A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı Halim
Şahin, Thales firmasından Avrupa &
Ortadoğu ve Afrika’dan sorumlu Başkan
Yardımcısı Francois Piolet yer aldı.
CMM, SB, SIL ve diğer komponent
bakım dokümanlarının ücretsiz olarak
sağlanması, belirli komponentlere
özel indirimli tamir fiyatlarının
uygulanması, havayolu kriterlerine göre
fiyatlandırılmalar yapıldı.
Bu anlaşmayla, Airbus uçaklarının
aviyonik komponentleri için 10 gün,
mekanik komponentleri için 15
gün; Boeing uçaklarının aviyonik
komponentleri için 14 gün, mekanik
komponentleri için 28 gün SPT(Shop
Processing Time) tamir süreleri
belirlendi. NFF (No Fault Found)
konularında havayollarının kriterleri
uygulamaya kondu.
Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. ile Thales
arasındaki mevcut işbirliği geliştirilerek,
yeni uçak yatırımlarında Thales
komponentlerinin seçimi sonrasında özel
tamir, parça fiyat ve kazanımların elde
edilmesi yönünde görüş birliği taraflarca
dile getirildi. Aviyonik komponentlerin
söküm nedenleri, yapılan level 2 ve level
3 tamirler bir veritabanı olarak Thales ile
yıl içinde her çeyrekte paylaşılacak; SB,
SIL ve firma tavsiyeleri de göz önüne
alınarak, komponent güvenirliğine olumlu
katkı yapması sağlanacak.
Türk Hava Yolları Teknik A.Ş.’nin
Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı
yerleşkesinde bulunan genel merkezinde
gerçekleştirilen imza töreninde Türk Hava
Yolları Teknik A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı
Halim Şahin, Thales firmasından Avrupa &
Ortadoğu ve Afrika’dan sorumlu Başkan
Yardımcısı Francois Piolet yer aldı.
10
HAVACILIK DÜNYASINDAN
Swiss, Boeing 777-300ER uçakları için
10 yıl komponent desteği alacak
Swiss International Air Lines (Swiss),
ilki Ocak 2016’da teslim alınan Boeing
777-300ER uzun menzilli uçuş filosu
için Lufthansa Technik ile 10 yıllık
komponent destek anlaşması imzaladı.
Anlaşma dokuz adet Boeing 777-300ER
uçağını kapsayacak.
Lufthansa Technik Kurumsal Satış ve
Pazarlama Başkanı Wolfgang Weynell,
Swiss ile yaptıkları bu ilk entegre
komponent hizmet anlaşması ile ilgili
şunları söyledi : “Lufthansa Technik,
üst seviye hizmet ve hızlı temin süresi
içeren bu tedarik konseptini Swiss
için özel olarak geliştirdi. Bu durum,
rekabetçi fiyatlandırmayla beraber,
havayolu şirketinin tercihini bizden yana
kullanmasında büyük bir etken oldu.”
Lufthansa Technik, Swiss 777-300ER
tipi uçaklar için komponent tedarik
çalışmalarına yoğun bir şekilde
devam ediyor. Bu çalışma Swiss’in
Zürih Havalimanı’nda bulunan ana
bakım üssüne yedek parça stoku
hazırlanmasını da kapsıyor. Hizmetin
başlangıç tarihi 1 Ocak 2016 olarak
açıklanmıştı. Boeing 777’lere teknik
destek verme konusunda oldukça
deneyimli olan Lufthansa Technik
ile yapılan anlaşma, kapsamlı parça
tedarikinin yanı sıra farklı 777 tiplerinin
bakım ve onarımını da kapsıyor.
Lufthansa Technik’teki bakım
uzmanlarının, 777 modelinin Lufthansa
Cargo’nun uçağı olarak kullanılmaya
başlanmasında da yadsınamaz katkıları
bulunuyor.
Ayrıca Lufthansa Technik, Lufthansa
German Airlines’ın filosundaki Boeing
777X model uçakları için sağlamaya
başlayacağı yeni bakım hizmetinin
çalışmalarını da yürütüyor.
Kaynak: airlinereporter.com
11
Filipin Havayolları ile Lufthansa
Technik anlaşma imzaladı
Filipin Havayolları (Philippine Airlines - PAL), Lufthansa
Technik ile Airbus A320 ve A340 filolarına ait komponentlerin
bakımı için beş yıllık bakım anlaşması imzaladı. Filipin
Havayolları’nın, Filipinler’in başkenti Manila’daki bakım
üssünde destek verecek olan Lufthansa Technik, Manila ve
Çin’in Shenzhen şehrindeki komponent hizmeti ofislerinde
müşteri desteğini de koordine edecek. Bakım, onarım ve
modifikasyon hizmetleri Lufthansa Technik’in Almanya’nın
Hamburg kentindeki ve Shenzen’deki komponent
merkezlerinde yürütülecek.
Filipin Havayolları Satınalma Başkan Yardımcısı William Tan
konu ile ilgili şunları söyledi: “Lufthansa Technik’in hizmetlerini
Filipin Havayolları’nın spesifik ihtiyaçlarına göre düzenlemesi
ve JFK gibi uçuş operasyonlarımız için hayati öneme sahip
lokasyonlar dâhil olmak üzere dünya genelinde 7/24 AOG
hizmeti sağlaması bizi çok memnun etti.” Lufthansa Technik
Satış Yöneticisi Jens Behrend ise “Filipin Havayolları’na
şirketimize gösterdiği güvenden ötürü teşekkür etmek
isterim. Bu anlaşmaların imzalanması, yüksek rekabetin
olduğu bu pazarda bizim için büyük bir başarı anlamına
geliyor. Lufthansa Technik olarak Filipin Havayolları ile olan
bu ortaklığımızı devam ettirme ve diğer uçak tiplerini de
kapsayacak şekilde genişletmeye kararlıyız” dedi.
Kaynak: mro-network.com
Boeing 8.888’inci 737 uçağını XiamenAir’e teslim etti
Ürettiği 8.888’inci 737 uçağını
XiamenAir’a teslim etmek üzere üretim
hattından çıkaran Boeing, yeni nesil
737-800 tipi bu uçağa, önemini ön
plana çıkaran renkli bir logo giydirdi.
“Bu muazzam olayı kutlamaktan
heyecan duyuyoruz” diyen ve bu
gelişmeden oldukça memnun
olduklarını dile getiren XiamenAir
Yönetim Kurulu Başkanı Che Shanglun
konu ile ilgili şunları söyledi: “Bu
gelişme Çin Bahar Festivali dönemine
denk gelerek artan seyahat talebini
önemli ölçüde karşılayacak. Uçağımız,
şanslı sayı logosuyla yolcularımıza
iyi dileklerimizi de iletecek.” (Sekiz
rakamı Çin kültüründe “refah” ve
“zenginlik” anlamlarına geldiği için
uğurlu kabul ediliyor.) XiamenAir’in
Boeing’in değerli bir müşterisi olduğunu
ve bir dönüm noktası olan bu uçağı
teslim almalarından gurur duyduklarını
vurgulayan Boeing Kuzeydoğu Asya
Satış ve Pazarlama Genel Müdür
Yardımcısı Ihssane Mounir sözlerine
şu şekilde devam etti: “Bu 737, tüm
filosu Boeing uçaklarından oluşan
XiamenAir’ın en önemli uçağı ve
XiamenAir uçuş ağını genişletmeye
devam ettikçe birlikte daha büyük
kazanımları kutlamayı da ümit
ediyoruz.”
XiamenAir hakkında
1984’te Çin Sivil Havacılık Kurumu ve
belediye yönetiminin ortaklığı olarak
kurulan XiamenAir, filosu sadece
Boeing’den oluşan tek Çin havayolu
taşıyıcısı. 1985’te iki adet 737-200 ile
üç şehirde hizmete başlayan şirket,
17 adet 737-700, 106 adet 737-800,
dört adet 757-200 ve altı adet 787-800
tipi uçaktan oluşan filosunu, son 737
uçağı ile birlikte 133’e çıkarmış oldu.
XiamenAir 29 yıldır süregelen kârlılığı
ile şu anda dünyanın en kârlı havayolu
şirketlerinden biri olarak anılıyor.
Kaynak: aviation-news.net
12
HAVACILIK DÜNYASINDAN
7
3
7
g
n
i
Boe
i
d
r
i
t
ş
e
l
k
e
unu gerç
ş
u
ç
u
k
l
i
MAX
Boeing 737 MAX uçağının 29 Ocak 2016 tarihinde gerçekleştirdiği başarılı
test uçuşu Boeing için sadece önemli bir kilometre taşı olmakla kalmadı,
uçuşun, planlanandan erken başarıya ulaşması projeye ayrılan bütçeye de
olumlu şekilde yansıdı. Boeing 2015 yılında 96,11 milyar dolarlık cirosuyla,
2014’e göre yüzde 6’lık bir artış kaydetti. Aynı yıl 762 adet uçak teslimatı
yapan şirket için bu rakam 2014 yılına göre yüzde 5 artış ve yeni bir rekor
anlamına geliyor. Bu iyimser tabloya rağmen, CEO Dennis Muilenburg 2016
yılında bu rakamların gerileyebileceğine dikkat çekiyor.
Şirket 2016 yılında yaklaşık 12 adet 737 MAX üretmeyi planlıyor. Bu uçaklar
test uçakları ya da 2017 yılında teslim edilecek erken üretimler olacak. Bu
da Boeing’in yılda bir düzinelik 737 üretim kapasitesini, aslında 2016 yılı
cirosuna katkıda bulunmayacak uçaklara bağladığı anlamına geliyor.
Yatırımcıların bu duruma aşırı tepki vermemesi gerektiğini belirten
Muilenburg ve Boeing CFO’su Greg Smith, şirketin 2015 yılında kâr rekoru
kırdığını hatırlatarak, 2016’da beklenen düşüşün kalıcı olmadığının altını
çizdi.
Boeing, dar gövdeli yolcu uçaklarına olan uzun vadeli talebe olan güvenini,
2019’daki üretim kapasitesini aylık 57 adede çıkarma kararıyla teyit etti.737
MAX programı, 2011 yılında Boeing tarafından Airbus A320neo ile rekabet
edebilmek için başlatılmıştı. Ocak 2016’da Lufthansa’ya teslimat yapan
Airbus’a göre 1,5 yıl kadar piyasaya geç girecek olan Boeing ilk 737 MAX’ı
2017 yılı ortasında Southwest Airlines’a teslim edecek.
Boeing’in her iki modeli de büyük satış başarıları yakalamasına rağmen,
Airbus yaklaşık bin uçaklık fazla sipariş adedi ile ciddi bir fark oluşturmuş
durumda. Yine de Boeing kesinleşmiş 3 bin adet 737 MAX siparişiyle kendini
garanti altına almış durumda görünüyor.
All Nippon Havayolları
(ANA) üç adet A380
uçağının alımını onayladı
Japon, All Nippon Havayolları (ANA Holding),
Rolls-Royce Trent 900 motoruna sahip üç
adet Airbus A380 alımını onayladı. Daha önce
çıkan haberlerde A380 uçaklarının, yakın
zamanda iflas eden Skymark Airlines’a ait
uçak olduğu belirtilmişti. ANA bu siparişle
A380’i işleten ilk Japon havayolu olacak. 2019
yılında teslim edilmesi planlanan ve toplam
544 yolcu koltuğuna sahip olacak uçaklar için
yapılan anlaşmanın değeri 1 milyar doların
üzerinde. Airbus CEO’su Fabrice Brégier yaptığı
açıklamada, bu uçakların Tokyo’nun işlek
havalimanlarında yaşanan sıkışıklığı gidermeye
yardımcı olacağını ve şirketin yeni stratejisine
katkıda bulunacağını belirtti.
Karşılaştırmanın 737 MAX’ın piyasaya sürülüş tarihinden itibaren yapılması
gerektiğini hatırlatan Muilenberg, ancak bu koşullarda satış rakamlarının eşit
olacağını vurguluyor.
Bu uçakların aktarmasız Tokyo-ABD
uçuşlarına olanak sağlayacağını belirten ANA
yetkilileri, Avrupa uçuşlarında da bu uçakları
kullanabileceklerini ifade etti.
Kaynak: atwonline.com
Kaynak: atwonline.com
13
Airbus ile İran arasında iki yeni anlaşma imzalandı
İran, Airbus ile yeni uçak alımları ve geniş kapsamlı sivil
havacılık işbirliği paketi içeren iki anlaşmaya imza attı.
Anlaşmalar, Paris Elysee Sarayı’nda, İran Cumhurbaşkanı
Hassan Rouhani’nin resmi Fransa ziyareti sırasında, Fransa
Başkanı François Hollande ile imzalandı. Iran Air, Airbus ile
geniş çaplı yolcu uçağı alımı için -73 adet geniş gövde ve 45
adet tek koridorlu- anlaşma imzaladı. Anlaşma, pilot ve bakım
eğitiminin yanı sıra alınacak uçakların verimli operasyonu ve
servis desteklerini de kapsıyor.
Aynı zamanda Çevre ve Şehircilik Bakanı Dr. Abbas
Ahmad Akhoundi, ülkesindeki sivil havacılık sektörünün
modernleşmesinin bir parçası olarak görülen hava trafiği
taşımacılığı hizmetinin (ATM) geliştirilmesi; havaalanı ve
havacılık operasyonlarının iyileştirilmesi; teknik ve akademik
eğitim; bakım, onarım ve endüstriyel işbirliği konularında da
kapsamlı bir ortaklık anlaşmasına imza atmış oldu.
Bu iki anlaşma, Geniş Kapsamlı Ortak Aksiyon Planı’nın
(Joint Comprehensive Plan of Action, JCPOA) uygulanması,
bu planın kurallarının ve rehberliğinin bir parçası olarak vuku
buldu. İran Havayolları Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su
Farhad Parvaresh tarafından imzalanan 118 adetlik yeni uçak
alımı anlaşması, 21 adet A320ceo ailesi, 24 adet A320neo
ailesi, 27 adet A330ceo ailesi, 18 adet A330neo (-900) ailesi
uçaklarını, 16 adet A350-1000 ve 12 adet A380 tipi uçakları
kapsıyor. Bu anlaşmaların İran sivil havacılık sektörünün,
bölgenin odağına yeniden girmesi anlamına geldiğini belirten
Parvaresh, Airbus gibi iş ortaklarıyla beraber en yüksek dünya
standartlarını yakalayacaklarını düşündüğünü ifade etti.
“İran halkının uçabilmesi için gökyüzü apaçık” diyerek
sözlerine başlayan Airbus CEO’su Fabrice Brégier ise
“Airbus, İran’ın uluslararası sivil havacılık topluluğuna ticari
havacılık olarak tekrar katılmasının gururunu yaşıyor. Bu
anlaşmalar İran’ın ticari havacılık sektöründeki revizyonu ve
modernizasyonu için önemli bir adım ve Airbus olarak bunu
desteklemek için hazır durumdayız” dedi.
Kaynak: airportsinternational.com
Lufthansa insansız uçak teknolojisi
için ticari uygulamalar geliştiriyor
Lufthansa Danışmanlığın alt grubu olan Lufthansa Aerial
Services (Lufthansa Havadan Görüş Sistemleri-LAS), Çinli
insansız hava araçları (drone) üretici şirketi DJI (SZ DJI
Technology Co) ile anlaşma imzaladı. Anlaşma, önemli
müşteriler için insansız hava araçları kullanarak DJI ile ortak
olarak ticari uygulamalar geliştirilmesini içeriyor. Lufthansa,
DJI drone’larını ve açık platform sistemlerini (open onboard
systems) kullanarak, yazılım ve donanım entegrasyonu
yapacak, teknoloji operasyonlarını yönetecek ve veri analizi
gerçekleştirecek.
Hızla büyüyen sivil insansız hava aracı pazarı, aralarında
altyapı denetiminin de bulunduğu çeşitli ölçüm, denetim ve
izleme uygulamalarını içeriyor. LAS kısa zaman önce, rüzgâr
türbinleri imalatçıları ile türbinlerin büyük pal’lerinin uzaktan
incelenebilmesi için drone’ları ile gözlemlenmesini içeren
pilot bir projeyi tamamladı. Havalimanları ve çevresinde
gerçekleştirilen havacılık endüstrisi projelerine üzerine de
çalışan LAS, DFS ve Fraport ile ortak bir projede uzaktan
kumandalı kameralı drone teknolojisinin havalimanlarında
kullanımına yönelik operasyonel testler gerçekleştirdi. LAS
aynı zamanda Lufthansa Technik ile uçak dış yüzeylerinin
incelenmesi ile ilgili de çalışıyor.
Lufthansa Danışmanlık Genel Direktörü Andreas Jahnke,
müşterilerine, insansız hava araçları için tam teşekküllü bir
bakım merkezi hizmeti sunacaklarını dile getirdi. Bu hizmet,
aplikasyon konusunda danışmanlık, veri analizi ve drone
operasyonundan, drone pilotlarının eğitim ve sertifikasyonuna
kadar tüm süreçleri kapsıyor.
Kaynak: lufthansagroup.com
14
RÖPORTAJ
Ahmet Karaman:
“Yılın Uçak Bakım Onarım
Şirketi Ödülü’nü almamız,
çalışmalarımızın bir meyvesi”
T
ürk Hava Yolları büyüdükçe
kendilerinin de büyüdüğünü ve
bundan sonra da büyümeye
devam edeceğini vurgulayan Türk
Hava Yolları Teknik A.Ş. Genel Müdürü
Ahmet Karaman, “Bu ödül, uçak bakım
onarım konusunda yükselen markamızın
tescilidir” dedi.
“Yılın Havayolu Şirketi” kategorisinde
Türk Hava Yolları, “Yılın Uçak Bakım
Onarım Şirketi” kategorisinde Türk
Hava Yolları Teknik A.Ş., “Yılın
Kargo Havayolu” kategorisinde
Turkish Cargo, “Yılın Havalimanı”
kategorisinde ise Atatürk Havalimanı
ödüle layık görüldü. Türkiye’nin
havacılık sektöründe geldiği noktayı
sizin gözünüzden dinleyebilir miyiz?
Havacılık sektöründe yaşanan bu
gelişmeler bir anda ortaya çıkmadı; bir
birikimin ve çabanın sonucunda elde
edildi. Havacılık sektöründe alınan bu
ödüller çalışmalarımızın birer meyvesi.
Aldığımız bu ödüller bizlere daha fazla
çalışmaya sevk etmeli, böyle de olacak.
Türkiye, muasır medeniyet seviyesini
yakalama yoluna girmiş ve bu gelişme
yolunda emin adımlarla yürüyen bir ülke.
Türkiye’nin her bakımdan gelişmemesi
için sebep yok. Aksine, gelişmesi ve
büyümesi için çok sebep var.
Türkiye, üç saatlik uçuş menzili
içinde 51 ülkeye, dört saatlik uçuş
menzilinde 61 ülkeye ulaşabilecek
bir konumda. Hava taşımacılığı için
coğrafi avantajımızdan faydalanmamız
gerekiyor. Dünya hava taşımacılığının
yüzde 50’den fazlası ülkemizden,
özellikle İstanbul’dan geçiyor. İştiraki
olduğumuz Türk Hava Yolları dünyanın
en büyük 4’üncü uçuş ağına sahip
ve bugün dünyada en fazla ülkeye
uçan havayolu şirketi. Türk Hava
15
2016 Air Transport News Ödülleri sahiplerini buldu. Türk Hava Yolları
Teknik A.Ş.’nin Yılın Uçak Bakım Onarım Şirketi Ödülü’nü (MRO
Company of the Year Award) kazanması ile ilgili görüşlerini aldığımız
Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. Genel Müdürü Ahmet Karaman, bu
başarının, özellikle 2007 yılından bu yana ortaya konan azmin ve
özverinin bir sonucu olduğunu söyledi.
Yolları’nın bu başarısı karşısında bizlerde
heyecanlanıyor ve Türk Hava Yolları
büyüdükçe bizde büyüyoruz; bundan
sonra da büyümeye devam edeceğiz.
Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. dünya
çapında birçok MRO firmasını yarıda
bırakarak 2016 yılında Yılın Uçak
Bakım Onarım Şirketi Ödülü’nü aldı.
Bu konudaki düşüncelerinizi bizimle
paylaşır mısınız?
Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. olarak
2006 yılında başlayan serüvenimiz
devam ediyor. Bu sürede ciddi yatırımlar
var. Türk Hava Yolları Teknik A.Ş.’nin
2010 yılında temeli atılan, dünyanın en
büyük uçak bakım merkezleri arasına
giren Sabiha Gökçen Uluslararası
Havalimanı yerleşkesinde 2014 yılında
faaliyete geçti. Atatürk Havalimanı
yerleşkesinde faaliyet gösteren, bizden
sonra Türkiye’nin ikinci büyük uçak
bakım merkezi olan MNG Teknik
hangarını bünyemize kattık. Bununla
birlikte eğitimlerimiz devam ediyor.
Biz Yılın Uçak Bakım Onarım Şirketi
Ödülü’nü aslında erken aldık diyebilirim
çünkü yatırımlarımızın çoğu daha gün
yüzüne çıkmadı. Türk Hava Yolları
Teknik A.Ş.’ye verilen ödülü önemli
görüyorum. Ödül jürisi dünyanın
önemli yatırım ve finans kuruluşlarının
başkanlarından oluşuyor. Türk Hava
Yolları gibi ödül almaya alışkın değiliz
fakat aldığımız ödüllerle gelecekte
daha çok sesimizi duyuracağız.
Önemli olan, başarı grafiğini sürekli
yükseltmek. Başarılarımız devam ettikçe
verilen ödüller de devam edecek.
Başarı grafiğini sürekli yükseltmemiz;
Süper Lige çıktıktan sonra 2. Lige
düşmememiz, bu başarımızı korumamız
gerekiyor. Başarıyı korumak ödül
almaktan daha zor. Türk Hava Yolları
Teknik A.Ş. çalışanlarını bir aile olarak
görüyorum. Çalışanlarımızın her biri
bu ailenin bir ferdi. Aldığımız ödüllerin
tamamında tüm arkadaşlarımızın
büyük emeği ve özverisi var. Bu ödülü
bize vermeleri elbette tesadüf değil.
Biraz önce ifade ettiğim gibi dünyanın
önemli MRO merkezlerinden biri 2014
yılında Sabiha Gökçen Havalimanı’nda
faaliyete geçti. 2015 yılı içinde Türk
Hava Yolları Teknik A.Ş. ile HABOM
A.Ş.’nin birleşmesini sağladık. Uçak
bakım kapasitemiz 5 Geniş Gövde, 7
Dar Gövde iken, 10 Geniş Gövde, 30
Dar Gövde’ye çıktı. Millet olarak çok
mütevazıyız ama çok önemli çalışmalara
imza atıyoruz. Türk Hava Yolları Teknik
A.Ş.’nin tesislerini ziyaret eden kişiler
hayran kalıyor. Birbirimizi eleştirerek
enerjimizi tüketmeyeceğiz, birlik
olacağız ve hep birlikte kalkınma için
çalışacağız.
Bu çalışmalarla biraz çok olmuyor
muyuz?
Evet biraz çok oluyoruz. Türkiye olarak
çok şanslı bir ülkeyiz. Dünyadaki toplam
uçak sayısının yarısından fazlasının
üzerinde uçak, üç-dört saatlik uçuş
mesafesi ile ülkemizin üzerinden
geçiyor. Bu bizim için önemli bir avantaj.
Avrupa’da bulunan çoğu MRO firması
yeterli genç insan kaynağına sahip
olmadığı için kapanmanın eşinde, hatta
bazıları kapandı. Ülkemiz genç bir nüfus
yapısına sahip. Bu genç nesiller yeni
“Türkiye’nin siyasi
iradesi yanımızda ve
havacılık sektörünü
destekliyor. Bu bizim
için büyük bir avantaj.
Cumhurbaşkanımız Sayın
Recep Tayyip Erdoğan’ın
önümüze koyduğu ve
hedef gösterdiği 2023
vizyonu doğrultusunda
hep birlikte yılmadan
çalışıyoruz.”
16
RÖPORTAJ
“1930’lu yıllarda başlayan ve akabinde
sekteye uğrayan uçak imalat
sanayisi için 80 yıl sonra yeniden
start verildi. 2023 yılında ilk yerli
uçağımızı üreteceğiz. Türk Hava
Yolları Teknik A.Ş. olarak yerli uçak
yapımı konusunda ciddi çalışmalar
yapıyor, konferanslar düzenliyor,
sanayicilerimizle bir araya gelerek
-parça imalatı konusunda- yerli uçak
üretimi için altyapı çalışmalarına
katkıda bulunuyoruz.”
insan gücü ihtiyacımızın karşılanması
için çok önemli. Türkiye’de havayolu
taşımacılığı son 10 yılda önemli bir
gelişme kaydetti. MRO pazarında ise
2007’den bu yana önemli aşamalar
kaydettik. Bu açıdan biraz çok
oluyoruz. İki üç uçak alarak havayolu
taşımacılığına başlayabilirsiniz fakat
“uçak bakım merkezi açmak” için
yatırım yapmak çok pahalı bir faaliyet.
Yatırımlar yapıldıktan sonra ilk beş
yıl gelir elde etmek zordur. Ayrıca sizi
destekleyen bir güç yoksa bu daha da
zordur. Geçmişte maalesef bu desteği
görmedik, “ufak kalsın, bizim olsun”
anlayışı hâkimdi. Fakat son yıllarda
ülkemizin siyasi iradesi önümüzü
açtıkça, bizleri destekledikçe önemli
başarılara imza atıyoruz.
Türk Hava Yolları’nın başarısına
ayak uydurmak zorundayız. Çeşitli
ülkelerden, “Sizin deneyiminizden
istifade etmek istiyoruz” diyerek uçak
bakım merkezi açmamız yönünde
önemli teklifler geliyor.
Türk Hava Yolları Teknik olarak
dünyaya açılma projeleriniz var o
zaman…
Tabii geleceğe yönelik plan ve
projelerimiz var bu yönde. Fakat
Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. 3’üncü
havalimanında yer alacak olan uçak
bakım tesislerimiz ile ilgili projelerimiz
hayata geçtikten sonra yakın gelecekte
dünyaya açılacak, açılmak zorunda.
Yurtdışında bir MRO firmasını faaliyete
geçirmek biraz daha zordur. Bürokratik
şartları, kültür farkı, çalışma kuralları
gibi farklılıklar var ama dünya çapında
büyük olmak istiyorsak bu zorlukları da
aşmak zorundayız.
Bölgesinin en büyük, dünyanın ise
7’inci büyük uçak bakım merkezi
konumundaki Türk Hava Yolları
Teknik A.Ş.’nin bundan sonraki
hedefleri neler? Daha büyük olmak
için iyileştirilmesi gereken yönler var
mı?
Türk Milleti olarak çok başarılı bir
milletiz fakat çalışma azmimizi çabuk
kaybediyoruz. İş kültürümüzde
değişime gitmemiz gerekiyor. Planlı
çalışmamız lazım. Öncelikle plan
yapmamız ve sonrasında yaptığımız
bu planı uygulama kültürüne sahip
olmamız gerekiyor. Avrupalı plan ve
program dâhilinde çalışıyor ama plansız
kaldığı an da ne yapacağını şaşırıyor.
Türk milleti olarak pratik zekâya sahibiz,
çabuk çözüm üretiyoruz. Avrupalı,
çay kaşığı gelmezse öylece kaşığın
gelmesini bekler, kaşık gelene kadar
zaten çay soğumuştur. Türk insanı
kıvrak zekâsı ile çay kaşığı yoksa
cebindeki kalemi çay kaşağı olarak
kullanır.
Türk toplumu her zaman genlerinde
çözüm odaklı olma kültürünü barındırır.
İş hayatında çok çabuk karar veriyoruz.
Geçtiğimiz yıl kısa zamanda iki büyük
şirketin birleşmesini sağladık, Sabiha
Gökçen tesislerimize taşınma sürecimizi
çok kısa zamanda gerçekleştirdik.
Türk Hava Yolları Teknik A.Ş.’nin
2015 yılındaki başardıklarını bir
Avrupa şirketi beş yılda başaramazdı.
Bunu Türk insanı yapar, yaparken
noksanlıkları ile birlikte, çok çalışarak
yapar. Ama bu başarımızın üzerine
bir de plan eklersek çok daha büyük
başarılar kazanacağımızdan eminim.
Her şeye rağmen Türkiye’de havacılık
sektörü ve Türk Hava Yolları Teknik
A.Ş. büyümeye devam ediyor. Türk
Hava Yolları’nın dünyanın en büyük
havayolu şirketlerinden biri olacağını
ve bizim Türk Hava Yolları Teknik A.Ş.
olarak dünyanın sayılı MRO firmaları
arasına gireceğimizi önceden hayal
dahi edemezdik. Bunları şirketimiz ve
ülkemiz adına gurur verici gelişmeler
olarak görüyorum.
Yılın MRO firması seçilmenizde
sizin liderliğiniz kadar çalışma
arkadaşlarınızın da katkıları var
şüphesiz. Bu anlamda çalışma
arkadaşlarınıza iletmek istediğiniz bir
mesaj var mı?
Çalışma arkadaşlarımız, Türk Hava
Yolları Teknik A.Ş.’nin Yılın Uçak Bakım
Onarım Şirketi Ödülü almasında ciddi
emek harcamış, gayret göstermiştir.
Başarımızda büyük katkısı olan tüm
çalışma arkadaşlarıma şükranlarımı
sunuyorum. Büyük bir aile olarak,
hep birlikte daha büyük başarılara
imza atacağız. Skytech aracılığı ile
tüm çalışma arkadaşlarıma selam ve
sevgilerimi sunuyorum.
18
BAŞARI HIKAYESI
300’üncü uçak,
Avrupa’nın en genç ve en modern filosuna sahip olan Türk Hava Yolları, başarılarına yeni birini daha ekleyerek
filosundaki uçak sayısını 300’e çıkararak dünyanın en büyük 13’üncü filosuna sahip hava yolu unvanını aldı.
T
ürk Hava Yolları Teknik A.Ş.’nin
Atatürk Havalimanı’nda yer alan
yeni hangarında, Türk Hava Yolları
Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi
Başkanı M. İlker Aycı, Türk Hava Yolları
Genel Müdürü Doç. Dr. Temel Kotil, Türk
Hava Yolları Teknik A.Ş. Genel Müdürü
Ahmet Karaman ve Airbus Kıdemli
Satış Direktörü Douglas Anderson’ın
katılımlarıyla gerçekleştirilen tören
sonrasında Türk Hava Yolları, Airbus’tan
A330-300 uçağını resmen teslim alarak
filosundaki uçak sayısını 300’e çıkardı.
“Uçak sayısı bakımından dünyanın
13’üncü büyük havayolu şirketiyiz”
Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu ve
İcra Komitesi Başkanı M. İlker Aycı,
“Hedeflerimizi sırasıyla hayata geçirerek
dünyanın en iyi havayolu şirketi olma
yolunda emin adımlarla ilerlemekteyiz.
Kapsamı oldukça geniş uçuş ağımız
sayesinde dünya vatandaşlarına en
uzak noktaları dahi ulaşılabilir kılan
Ortaklığımız, aynı zamanda bayrağımızın
taşındığı destinasyon sayısını artırarak,
ülkemizin yurtdışındaki temsil gücüne
19
13’üncü büyük filo
de önemli bir katkı sağlamakta. 1933
yılında 5 uçaklık mütevazı bir filo ile
kurulan şirketimiz, filosuna 100’üncü
uçağını, kuruluşundan 73 yıl sonra 2006
yılında, 200’üncü uçağını da bunun 7
yıl sonrasında 2013 yılında dâhil etti.
Bugün ise filomuza eklediğimiz 300’üncü
uçağımızla, ‘uçak sayısı bakımından
dünyanın 13’üncü büyük havayolu’
şirketiyiz. Bu yılın sonuna kadar filomuza
katılacak 39 yeni uçakla, büyümemizi
sürdürerek, uluslararası düzeyde çok daha
belirgin bir profil kazanacağımıza dair
şüphemiz yok” dedi.
“Türk Hava Yolları’nın büyümesine
ortak olmaktan gurur duyuyoruz”
Airbus Kıdemli Satış Direktörü Douglas
Anderson ise, “Türk Hava Yolları’nı
filolarındaki uçak sayısını 300’e
çıkaran bu önemli dönüm noktası
nedeniyle kutluyor ve Airbus uçaklarına
duydukları güvenden dolayı kendilerine
şükranlarımızı sunuyoruz. 10 yıl önce
Türk Hava Yolları filosunda yalnızca 7
adet geniş gövdeli uçak bulunuyordu,
bugün ise filolarında 70’den fazla geniş
gövdeli uçak bulunuyor. Türk Hava
Yolları’nın büyümesine ortak olmaktan
dolayı gurur duyuyor ve gelecekte
de büyümelerinin bir parçası olmayı
sabırsızlıkla bekliyoruz” dedi.
CF6-80E1 motoruyla güçlendirilen
A330-300’ün tüm konfigürasyonu ilk kez,
Türkiye’de üretilen Turkish Cabin Interiors
(TCI) yapımı kabin içi mutfak ve Turkish
Seat Industries (TSI) yapımı ekonomi
sınıfı koltukların kullanımıyla tasarlandı.
Yeni uçaktan, milli havayolunun büyüme
stratejisi doğrultusunda, İstanbul çıkışlı,
orta ve uzun menzilli uçuşlarda istifade
edilecek.
20
BAŞARI HIKAYESI
“Hedefim 400’üncü uçak
lansmanına da katılmak”
Hüseyin Sağlam / Genel Müdür Yardımcısı
Operasyondan (1) Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Hüseyin Sağlam, 100’üncü, 200’üncü ve 300’üncü uçak
lansmanlarına katıldığını, hedefinin 400’üncü uçak lansmanında da bulunmak olduğunu söylüyor.
yerli ve yabancı havayolu müşterilerimize
de aynı titizlikle, aynı hizmeti vermeye
devam ediyoruz. Bu işleri icra
edecek insan kaynağını da daha üst
seviyelere taşımak için çalışmalarımız
ve eğitimlerimiz devam ediyor. Tesis
ve ekipman olarak sıkıntımız yok çok
şükür. Dolayısıyla hedefimiz mevcut
bakım anlayış ve kalitemizi daha üstlere,
uluslararası rekabetçi seviyelere taşımak.
Türk Hava Yolları’nda çalışmaya
başladığı yıllarda ortaklığın 30-35 uçağa
sahip olduğunu hatırlatan Genel Müdür
Yardımcısı Hüseyin Sağlam, Türk Hava
Yolları’nın “2023’te 500 Uçak” hedefine
bir adım daha yaklaştığını belirtiyor.
Türk Hava Yolları’nın 300’üncü
uçağına sahip olması Türk Hava
Yolları Teknik A.Ş. açısından nasıl bir
anlam ifade ediyor?
300’üncü uçak bizim için ilave iş
ve ilave insan kaynağı demek. Aynı
zamanda mevcut A/S arzımızdan Türk
Hava Yolları filosuna daha fazla pay
ayırmamız gerektiği anlamına geliyor.
Malum Türk Hava Yolları’nın son 13
yıldaki yükseliş trendi devam ediyor.
Bu büyüme trendine ayak uydurma
konusunda zorlanıyoruz. Özellikle uçak
bakımlarını yapan teknisyen ihtiyacını
karşılamamız ve kısa sürede sisteme
dâhil etmemiz mümkün olmuyor. Uçak
bakım sektörü diğer sektörlerden farklı,
çok daha fazla özen ve dikkat isteyen bir
sektör. Uçak teknisyeni olarak aramıza
katılan arkadaşlarımıza istihdam öncesi
6 aylık teknisyen yetiştirme programı
çerçevesine eğitim veriyoruz. Bilahare
en az 3 yıl yardımcı teknisyen olarak
çalışıyorlar. Lisans alabilmeleri ve kendi
başlarına iş yapacak seviyeye gelmeleri
için 5 yıllık tecrübeye sahip olmaları
gerekiyor. Dolayısıyla sektördeki yetişmiş
insan kaynağı açığı bizi biraz zorluyor.
Ancak bölgemizin en büyük uçak bakım
merkezlerinden biri olarak bunun da
üstesinden geleceğiz diye düşünüyorum.
300’üncü uçağı “bir vizyon başarısı”
olarak tanımlayabilir miyiz?
Kesinlikle. Türk Hava Yolları üst
yönetiminin 2004 yılında yaptığı Strateji
Yönetimi Toplantısını hatırlıyorum. Orada
çeşitli çalışma grupları oluşturulmuştu.
Bu gruplardan birinin lideri olan şu
andaki Genel Müdür Danışmanımız Halil
Tokel Bey’in grubu sunum yaparken,
Türk Hava Yolları’nın 2023 yılında 500
uçaklık hedefe ulaşacağını vurgulamıştı.
O tarihte 60 kadar uçağımız vardı.
Toplantı salonunda bulunan kişilere 500
uçak ulaşılmaz bir hedef gibi gelmişti.
Herkes bu hedefi tatlı tebessümlerle
karşılamıştı. Ancak 2016 yılındayız ve
300’üncü uçağımıza kavuştuk çok şükür.
Türk Hava Yolları’nın bu istikrarlı büyüme
ile 2023 yılında 500 uçağa aşacağı kesin
gibi görünüyor. Demek ki burada gerçek
bir başarı öyküsü var. Geçenlerde Halil
Bey ile bu anımızı paylaştığımızda, “O
zaman 2023 için hedef uçak sayımızı
az söylemişim, 1.000 uçak demem
gerekirmiş” dedi.
Bundan sonrası ile ilgili hedefleriniz
neler olacak?
Son derece temposu yüksek bir yılı
geride bıraktık. Şirket birleşmeleri, FAA,
EASA ve SHGM denetlemeleri, atölye
taşınmaları hep bu yıl içinde başarıyla
gerçekleşti. Tüm bunlar olurken uçuş
emniyetinden taviz vermeden, kusursuz
ve eksiksiz hizmet vermeye devam ettik
ve ediyoruz. Türk Hava Yolları’nın yanı
sıra üçüncü parti müşterilerimiz olan
Bununla beraber özellikle Türk Hava
Yolları yolcularına yönelik kabin içi
standartlarının yükseltilmesi de ana
hedeflerimiz arasında yer alıyor. Kabin
içi genel bakım, kabin içindeki estetik
görünümler ve kabin içi eğlence
sistemleri üzerine yürüttüğümüz
çalışmalara, azami yolcu memnuniyeti
sağlayacak şekilde devam ediyoruz.
Türk Hava Yolları’nın “5 yıldızlı havayolu”
olması hedefinde bu yönde katkı
sağlayacağımızın bilincindeyiz.
Bilindiği gibi 3’üncü havalimanı
inşaatı da hızla devam ediyor. Türk
Hava Yolları Teknik A.Ş. olarak biz de
orada yer alacağız. Şubat 2018’de
3’üncühavalimanının birinci fazının
devreye girmesi planlanıyor. Biz de orada
aynı zamanda faaliyet göstereceğimiz
hem dar gövde hem de geniş gövde
hangarları üzerine çalışmalarımızı devam
ettiriyoruz. Havalimanının 1’inci fazında
uçuşlar başladığı an -en azından kapalı
alanda- uçak bakımı gerçekleştirebilecek
şekilde planlama yapıyoruz. Bu yeni
havalimanında Türk Hava Yolları Teknik
A.Ş. olarak Sabiha Gökçen HABOM
tesislerimizde edindiğimiz tecrübe ile
daha büyük, daha kapsamlı ve daha
modern bir uçak bakım merkezi projesini
hayata geçirme şansı bulacağız. Bu
projenin hem yatırım hem kaliteli insan
kaynağı hem de istihdam anlamında
ülkemize önemli bir katkı sağlayacağını
düşünüyorum.
21
“2023’te 500 uçak hedefine
emin adımlarla yürüyoruz”
Yasin Birinci / Üretim Planlama ve Kontrol Başkanı
Üretim Planlama ve Kontrol Başkanı Yasin Birinci, Türk Hava Yolları filosunun her geçen gün büyümesinin ve 300’üncü
uçağın filoya katılmasının, 2023 yılında 500 uçak hedefine doğru atılan önemli bir adım olduğunu düşünüyor.
“Hızla büyüyen Türk Hava Yolları
filosunun bakım-onarım faaliyetlerinin
planlanmasında kullanılan araçların
niteliğinin ve işlevselliğinin
geliştirilerek, etkin planlamaya yönelik
oluşturduğumuz yazılımların da
desteğiyle işgücümüzü doğru ve verimli
kullanmanın yollarını arıyoruz” diyen
Üretim Planlama ve Kontrol Başkanı
Yasin Birinci, bu amaçla deneyimli
kadrolarına ek olarak, gelişime ve
değişime açık, genç ve dinamik
çalışanlar istihdam ettiklerini belirtiyor.
Türk Hava Yolları’nın 300’üncü
uçağı filosuna katması ile ilgili
düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?
Türkiye, tüm sektörlerde üretim ve
pazar payı parametreleri açısından
dünyada yüzde 1-1,5 bandında yer
alırken; havacılık sektöründe bu oran
-Türk Hava Yolları’nın son 13 yıldır
hız kesmeden büyümesi sayesindeyüzde 2’nin üzerine çıkmış durumda.
Türk Hava Yolları bu dönemde üretim
kapasitesini, dünya yıllık yolcu ve üretim
kapasitesi artış ortalamasının üç katı
mertebesinde artırdı ve 300’üncü uçakla
birlikte filosunda bulunan uçak sayısı
bakımından dünyanın 13’üncü büyük
havayolu şirketi unvanının sahibi oldu.
Bu niceliksel büyümenin yanı sıra Türk
Hava Yolları son beş yıldır “Avrupa’nın
En İyi Havayolu Şirketi” ödülünün de
sahibi. Ancak Türk Hava Yolları’nın
hedefleri çok daha büyük. 300’üncü
uçağın filoya katılması, 2023 yılında
500 uçaklık bir filoya sahip olmayı
amaçlayan Türk Hava Yolları’nın emin
adımlarla hedefine yürüdüğünün bir
göstergesi. Bu uzun yolda ilerlerken,
Türk Hava Yolları filosuna 300’üncü
uçağın katıldığı bu ara istasyona
ulaşılmasında katkısı olan herkesin,
gelinen noktadan duyulan haklı gururu
yaşadığını düşünüyorum.
300’üncü uçak Türk Hava Yolları
Teknik A.Ş. için nasıl bir anlam ifade
ediyor?
Türk Hava Yolları’nın havacılık teknik
hizmetlerini üstlenen Türk Hava Yolları
Teknik A.Ş. için, Türk Hava Yolları’nın
filosuna kazandırdığı her bir yeni uçak
yeni bir sorumluluk demektir. Türk Hava
Yolları’nın hızla artarak 300 uçağa ulaşan
filosunun bakımlarını ve dört kıtadan
gelerek bizi tercih eden müşterilerimizin
bakım-onarım hizmetlerini, üç
havalimanına yayılmış ve aynı anda
40 uçağa bakım yapabilecek bir ağda
gerçekleştiriyoruz. Bizim de hedeflerimiz
en az Türk Hava Yolları’nınkiler kadar
yüksek. Türk Hava Yolları’nın büyüyen
filosunun yanı sıra müşteri portföyümüzü
artırmayı ve dünya MRO pazarından
aldığımız payı yüzde 2 seviyelerine
çıkarmayı hedefliyoruz.
Daha fazla insanımızı istihdam ederek,
Türk insanının emeği ve teknik
birikimi ile dünyanın önde gelen MRO
merkezlerinden biri olma konusunda
emin adımlar ile yürümeye devam
edeceğiz.
Türk Hava Yolları filosunun
büyümesinin Türk Hava Yolları Teknik
A.Ş.’nin planlama fonksiyonlarına ne
tür etkileri oldu?
Türk Hava Yolları filosunun büyümesi
ile planlamadaki kısıtlarımız da
artıyor. Öncelikle mevcut hangar
kapasitesi, işgücü, malzeme ve
teçhizat gibi kaynaklarımızı optimum
kullanmamıza olanak tanıyan yeni
sistemler geliştiriyoruz. Bunun yanı
sıra Türk Hava Yolları’nın büyümesi ve
şirket hedeflerimiz çerçevesinde fiziki
hangar kapasitemizin artırılması, mavi
ve beyaz yaka personel istihdamı, özel
modifikasyon programları ile bakım
kabiliyetlerimizin geliştirilmesi gibi
konularda gerekli çalışmaları titizlikle
yürütüyoruz.
Üretim Planlama ve Kontrol
Başkanlığı olarak hızlı büyümeyi
destekleyecek kadro ve ekipmanlara
sahip misiniz?
Türk Hava Yolları filosuna katılan her
yeni uçak, Üretim Planlama ve Kontrol
Başkanlığı için uçuşa elverişlilik takibi
yapılan uçak sayısının artması anlamına
gelir. Bu da hâlihazırda bir yılda üretilen
7 bin bakım paketine yaklaşık 30 adet
daha ilave edilmesi demektir. Artan
iş yükünü karşılamak adına Üretim
Planlama ve Kontrol Başkanlığı olarak,
iç verimliliğimizi artırıcı projelere
odaklanmış durumdayız.
Hızla büyüyen Türk Hava Yolları
filosunun bakım-onarım faaliyetlerinin
planlanmasında kullanılan
araçların niteliğini ve işlevselliğini
geliştirerek, etkin planlamaya yönelik
oluşturduğumuz yazılımların da
desteğiyle işgücümüzü doğru ve verimli
kullanmanın yollarını arıyoruz. Bu
amaçla deneyimli kadromuza ek olarak,
gelişime ve değişime açık, genç ve
dinamik çalışanlar istihdam ediyoruz.
22
BAŞARI HIKAYESI
“Artan iş yüküne karşı hazırlıklıyız”
Levent Kodakoğlu / Hat Bakım Başkanı
Türk Hava Yolları’nın 300’üncü uçağa sahip olmasının haklı gururunu yaşadıklarını belirten Hat Bakım Başkanı
Levent Kodakoğlu, Hat Bakım Başkanlığı olarak artan iş yüküne karşı hazırlıklı olduklarını dile getirdi.
sürdürülemeyeceğinin bilincindeyiz ve
Bilgi Teknolojileri Başkanlığı ile bu yönde
yakın bir çalışma içindeyiz.
Türk Hava Yolları’nın, havacılık
sektöründe adını duyurma ve liderler
arasında yer alma yolunda emin
adımlarla ilerlediğinin altını çizen Hat
Bakım Başkanı Levent Kodakoğlu,
kendisinin işe başladığı 1993 yılında
40 uçağı bulunan Türk Hava Yolları’nın
bugün ulaştığı uçak sayısının büyük bir
başarı olduğunu ifade ediyor.
Türk Hava Yolları 300’üncü uçağa
ulaşması konusunda düşünceleriniz
nelerdir?
Türk Hava Yolları’nda işe başladığım
1993 yılında, filomuzda sadece 40
uçak vardı ve günde yaklaşık 100
sefer yapılıyordu. Şirketimiz son
yıllarda büyük bir atılım göstererek
uçak sayısını hızla artırdı. 2006 yılında
100 olan uçak sayımızın, 2012 yılında
200’e, şu anda 300’e ulaşmasının haklı
gururunu yaşıyoruz. Bu süre zarfında
Türk Hava Yolları, havacılık sektöründe
adını duyurma ve liderler arasında yer
alma yolunda emin adımlarla ilerledi,
ilerlemeye de devam ediyor. Hat Bakım
Başkanlığı olarak biz de uçaklarımızın
emniyetli bir şekilde operasyonlarına
devam etmesi yönünde sağladığımız
katkılar ile bu başarılı büyümenin bir
parçası olmaktan gurur duyuyoruz.
Türk Hava Yolları 300’üncü uçağa
ulaşması Hat Bakım Başkanlığı olarak
iş yükünüzü arttırdı mı?
Hızlı büyüme bazı zorlukları da
beraberinde getiriyor haliyle. Uçak sayısı
arttıkça Hat Bakım Başkanlığı olarak iş
yükümüz de aynı oranda artış gösteriyor.
Altyapı ve tesis ihtiyaçlarının yanı sıra
bakım faaliyetleri için de yetişmiş
insan kaynağına ihtiyaç duyuluyor.
Türk Havacılık sektöründe yaptığımız
çalışmalar, değerlendirmeler ve analizler
sonucunda, bir uçağın operasyonunu
gerçekleştirmek için toplamda ortalama
24 teknisyene ihtiyaç olduğunu tespit
ettik. Bu sayıyı, hat bakım operasyonu
için incelediğimizde; filoya dâhil olan
Ayrıca ACARS vasıtasıyla her uçuşta
eşzamanlı olarak uçakların arızalarını,
operasyonu etkilemeden takip ediyor,
gerekli arıza giderme çalışmalarını
yapıyoruz. Bu birime “Enhance Line
Maintenance” ismini verdik ve bu birimin
7/24 çalışmasını sağlayarak daha da
güçlendirilmesini planlıyoruz.
her bir dar gövde uçak için üç, geniş
gövde uçak için beş teknisyene
ihtiyaç duyuluyor. Ayrıca bu sayının
en az yarısının yetkili teknisyen olması
gerekiyor. Şirketimizin büyüme planı
göz önüne alarak bu konuda gerekli
altyapının oluşturulması için çalışmalara
başlanmış bulunuyoruz.
Türk Hava Yolları filosu gelecek
yıllarda 350 uçağa ulaşacak. Hat
Bakım Başkanlığı olarak bu konu ile
ilgili ne tür planlarınız var acaba?
İstanbul yeni havalimanında, Hat
Bakım Başkanlığı’nın kullanımına tahsis
edilecek körüklere yakın ofis ve motor
çalıştırma alanları ile ilgili projelendirme
çalışmalarına, edindiğimiz tecrübeleri de
katarak başlamış bulunuyoruz.
Hat Bakım Başkanlığı olarak Türk Hava
Yolları Teknik A.Ş. bünyesinde mobil
bilgisayar altyapısının oluşturulması
ve tüm operasyonel birimlere
yayılarak Şirketimize önemli bir vizyon
kazandırılması konusunda öncülük
etmiş olmanın haklı gururunu yaşıyoruz.
Bilişim sistemlerini süreçlerimize
başarı ile entegre etmeden, 350
uçakla yapılacak, günde yaklaşık 2
bin seferlik bir operasyonun başarı ile
Önümüzdeki süreçte Bakım Kontrol
Merkezi’ne (MCC), bakım kontrol
teknisyenleri ile birlikte Teknik A.Ş’nin
operasyonla ilgili Üretim Planlama,
Hangar Planlama, Hat Bakım Planlama,
AOG ve Lojistik gibi birimlerini bir
araya getirerek, entegre bir bakım
operasyon merkezi oluşturmak istiyoruz.
Böylece dinamik planlama ile bakım
operasyonları ve AOG durumlarda daha
iyi koordinasyon sağlamış olacağız.
Tabi ki bu gelişmelerin yanında en önemli
ihtiyaç olan yetişmiş kalifiye teknisyen
ve mühendis açığının kapatılması için
gerekli adımların şimdiden atılması
için girişimlerde de bulunuyoruz. 2023
hedefleri için yaptığımız hesaplara
göre, her yıl yaklaşık 750 teknisyenin
işe başlaması ve bunların en az yüzde
50’sinin yetkilendirilmesi gerektiğini
öngörüyoruz. Öncelikli hedefimiz bu açığı
kapatacak adımların atılmasını sağlamak.
Teknisyen yetiştiren okulların mezun ettiği
öğrenci sayısı bu ihtiyacı karşılayacak
yeterlilikte değil. Bu sebeple Türk
Hava Yolları Teknik A.Ş. olarak kendi
teknisyenimizi yetiştirebilecek yetkinliği
kazanmamız gerekiyor. Bu yetkinliği
kazanmak amacıyla Türk Hava Yolları
Teknik A.Ş. Eğitim Başkanlığı bünyesinde
teknisyen yetiştirmek üzere eğitim
akademisi kuruldu ve Eylül 2015’te EASA
ve SHGM’den A1 kategori temel eğitim
yetkisi alındı.
24
EMNİYET KÖŞESİ
Uçuş Emniyeti’ne
Bir Katkı da Sen Yap
Havacılığın tartışmasız şekilde en öncelikli konusu olan uçuş emniyeti, sadece yöneticilerin, yönetim sistemi
uygulamalarının veya bilgisayarlı takip ve kontrol sistemleri ile sağlanamaz. Bu nedenle Türk Hava Yolları Teknik
A.Ş. Kalite Müdürlüğü (Emniyet ve KYS) tarafından oluşturulan sms.thyteknik.com adlı web sitesinin nasıl
kullanılacağı ile ilgili detayları aşağıda bulabilirsiniz.
U
çuş emniyeti, havacılık
dünyasında kesinlikle bir
numaralı önceliğe sahip
konudur. Ancak bu önceliğin
en üst noktada tutulması
ve sürdürülebilmesi sadece
yöneticilerimizin, yönetim sistemi
uygulamalarının veya bilgisayarlı takip
ve kontrol sistemlerinin çalışmaları ile
sağlanamaz. Bu konuda Şirketimizdeki
tüm bireylere büyük sorumluluk ve
görevler düşmektedir.
Peki Bu Büyük Sorumluluk ve Görevi
Nasıl Yerine Getirebiliriz?
“Bir işi en iyi, o işi yapan bilir”
felsefesinden yola çıkarak hareket
edersek, bu sorunun cevabının aslında
ne kadar kolay olduğunu görebiliriz.
Çalışma alanımızda ve çevremizde
gözlemlediğimiz uçuş emniyetine zarar
verecek olaylarla ilgili olarak sadece
şikâyet etmek, kabullenmek veya onları
görmezden gelmek yerine bu olayları
raporlar ve ilgilileri haberdar edersek
görevimizi yerine getirmiş oluruz.
Çevremizde Gördüğümüz ve Uçuş
Emniyeti’ni Tehdit Edecek Durumları
Nasıl Raporlayabiliriz?
Bunun için Türk Hava Yolları Teknik A.Ş.
bünyesinde yer alan Kalite Müdürlüğü
(Emniyet ve KYS) tarafından sms.
thyteknik.com adlı bir web sitesi
oluşturulmuştur. Bu site içerisinde “Açık
Gönüllü Bildirim” ve “Gizli Gönüllü
Bildirim” olmak üzere iki emniyet
raporlama alanı mevcuttur. Bu alanlar
sayesinde, çevremizde gördüğümüz
ve uçuş emniyetini dolaylı ve/veya
doğrudan etkileyebilecek tüm olay ve
durumları raporlayabiliriz.
Raporlama Sistemine Nasıl Erişim
Sağlarız?
İnternet tarayıcınızın adres alanına sms.
thyteknik.com yazıp “Enter” tuşuna
bastığınızda yukarıda ekran görüntüsü
verilen siteye erişim sağlarsınız.
Mouse’u sol üst kısımda görülen SVRS
(Safety Voluntary Reporting System)
sekmesinin üzerine getirdiğinizde
raporlama ile ilgili alanların aşağıya
doğru açıldığınızı görebilirsiniz. Bundan
sonra yapmanız gereken tek şey hangi
seçenek ile raporlama yapacağınıza
karar vermektir.
25
“Açık Gönüllü Bildirim” ile “Gizli
Gönüllü Bildirim” Arasındaki Fark
Nedir?
Açık Gönüllü Bildirim: Raporlama
yapan kişi tarafından, kendisine bildirimi
ile alakalı olarak geri dönüş yapılması
isteniyor ise kullanılır. Aynı zamanda
bildirim sahibi, kendisine verilen referans
numarası ile bildirimi hakkındaki durumu
anlık olarak sms.thyteknik.com sitesi
üzerinden görüntüleyebilir.
Gizli Gönüllü Bildirim yaparken
“Lokasyon”, “Konu”, “Bildirim” alanlarının
doldurulması zorunludur; ilgili formun
görüntüsü aşağıda yer almaktadır.
Raporlama Sistemi’nin Gizliliği Hangi
Düzeydedir ve Nasıl Güvenebiliriz?
Yapılan tüm bildirimlerin gizliliği MPM
2.15 Gönüllü Bildirim Sistemi Prosedürü
“5.1.1. GBS’nin Gizliliği İlkesi” ile
teminat altına alınmıştır.
Açık Gönüllü Bildirim yaparken “AdSoyad”, “E-posta”, “Lokasyon”, “Konu”,
“Bildirim” alanlarının doldurulması
zorunludur; ilgili formun görüntüsü
yukarıda yer almaktadır.
Gizli Gönüllü Bildirim: Raporlama
yapan kişi tarafından, kendisine bildirimi
ile alakalı olarak geri dönüş yapılması
istenmiyor ise kullanılır. Bildirim sahibi,
yine kendisine verilen referans numarası
ile bildirimi hakkındaki durumu anlık
olarak sms.thyteknik.com sitesi
üzerinden görüntüleyebilir.
yıllarında yapılan bildirimlerin toplamı
kadardır. Bu artış, Şirketimizde EYS/
SMS ve emniyet raporlama kültürünün
oluşturulması adına olumlu ve sevindirici
bir gelişmedir.
Bu prosedüre ilave olarak, raporlama
yapılması sırasında ekrana gelen
bilgilendirme metninde de raporlama
yapan kişilere ait bilgilerin gizli tutulacağı
duyurulmuştur.
Hangi Konular Hakkında Raporlama
Yapabiliriz?
Bakım Hataları, İnsan Faktörleri,
Doküman Eksiklikleri, İSGÇ, Alet ve
Ekipman konuları EYS/SMS (Emniyet
Yönetim Sistemi/Safety Management
System) kapsamında değerlendirmeye
alınır ve takip edilir. Bunlar dışındaki
konularda gerçekleştirilecek
raporlamalar için ilgili konunun
sorumlusu olacak birim ile irtibat
kurulmalıdır.
Şirketimizde Yapılan Raporlama
Sayıları Hangi Düzeydedir?
EYS/SMS’in Şirketimizde hayata
geçtiği 2012 yılından bu yana yapılan
raporlama sayılarında olması gerektiği
gibi sürekli artış gözlenmiştir. Özellikle
2015 yılında yapılan raporlama sayısı,
neredeyse 2012, 2013 ve 2014
5.1.1. GBS’nin Gizliliği İlkesi
Gönüllü bildirim yapan kişilerin hiçbir şekilde kimlik
bilgileri paylaşılmaz. Bu bilginin paylaşılması birimler
tarafından talep edilemez.
Gönüllü bildirim yapılan bilgisayarın IP kaydı, network
kullanıcı adı, yazılımda ya da herhangi bir yerde
tutulamaz. Açık gönüllü bildirim yapan kişilerin
hiçbir şekilde kimlik bilgileri paylaşılmaz. Bu bilginin
paylaşılması birimler tarafından talep edilemez.
26
ÖZEL RÖPORTAJ
27
Türk Hava Yolları Teknik A.Ş.’de uzun yıllar görev yapan ve emekliye
ayrılan üç isim; Atila Gündüz, Şükrü Ercüment Yalız ve Dr. Yüksel
Bozkurt. Bugüne kadar hangi görevlerde bulundular, bu şirketin bir
parçası olmakla ilgili neler düşünüyorlar… Türk Hava Yolları Teknik
A.Ş.’de görev yapan, görev yapmayı düşünen, havacılığı seven
herkesin mutlaka okuması gereken üç özel röportaj.
28
ÖZEL RÖPORTAJ
“Türk Hava Yolları
Teknik A.Ş. bambaşkadır,
bizim göz bebeğimizdir”
Tam 47 yıl önce, 1969’da Türk
Hava Yolları’nda çalışmaya
başlayan Başteknisyen Atila
Gündüz, Tokyo’dan Los Angeles’a
çok sayıda yurtdışı meydanda
görev yapmış, Türk Hava Yolları’nı
Türk Hava Yolları Teknik A.Ş.’yi
başarıyla temsil etmiş özel bir
isim. İki oğlu da 10 yıl görev
yaptığı Japonya’da yaşayan
Gündüz, “Türk Hava Yolları Teknik
A.Ş. bambaşkadır, bizim göz
bebeğimizdir” diyor.
İ
zmit Motor Sanat Enstitüsü Motor
Bölümü’nden mezun olan Atila
Gündüz, 1969 yılında Türk Hava
Yolları’nda çalışmaya başlamış.
Gündüz, yurtdışındaki ilk görev yeri
olan Bangkok dahil toplam beş yurtdışı
istasyonun açılışında görev yapmış.
Türk Hava Yolları’nda ne zaman
çalışmaya başladınız ve hangi
görevlerde bulundunuz?
Askerlik görevim bitmek üzereyken
gazetede Türk Hava Yolları’nın ilanını
gördüm ve başvurdum. Sınavda
bana bir kumpas uzattılar ve “Bunu
okur musun?” dediler. “Verniyer mi
metrik kısmını mı?” diye sordum.
“Verniyer biliyor musun?” diye sordular.
“Biliyorum” dedim. “Peki o zaman
bu elindeki kumpas kaçta kaç hata
29
gösteriyor?” diye sordular bu defa.
“1/128” dedim. “Nerden anladın?”
diye sordular. “8’e bölündüğü için,
4’e bölünseydi 1/64 olurdu” dedim.
“İsterseniz 1/128 in nasıl çıktığını da
hesaplayarak gösterebilirim” diye teklif
ettim ama “Bunları bildiğine göre onları
da biliyorsundur” dediler. Başka soru
sormadılar. Sınavım bu kadar kısa sürdü.
Bu sınavın ardından Ocak 1969’da Türk
Hava Yolları’nda çalışmaya başladım.
Önce A kursuna gittim. Ama o zaman
Türk Hava Yolları’nın şartları şimdiki gibi
değildi. Kışın donduğumuz, yazın da
yandığımız, yağmur yağdığında hocanın
sesini duyamadığımız sac barakalarda
eğitim alıyorduk; depolarımız bile
sacdandı. Uzun bir müddet burada
çalıştım. Bildiğiniz gibi çalışırken çok
sayıda kursa gidiyoruz. Türk Hava
Yolları’nın iyi yönlerinden biri de
teknolojinin son noktasında olması. Bu
durumda kendinizi devamlı yenilemek
zorundasınız. Benim şansım havacılığın
temeli olan bilgisayara meraklı olmamdı.
Hatta bilgisayar konusunda mühendis
arkadaşlara da yardımcı olurdum.
Airbus 340’ları Tokyo’ya
ilk uçuran şirket Türk
Hava Yolları oldu. Yardım
isteyebileceğimiz ya da yedek
parça alabileceğimiz yer
yoktu. Bizden iki yıl sonra
diğer şirketler Airbus 340’la
Tokyo’ya uçmaya başladı.
Airbus’ın temsilcisi “Eğer siz
bizi iyi temsil edemeseydiniz
bugün diğer şirketler buraya
gelmezdi” diyerek bize
teşekkür etti.
Uzun yıllar yurtdışında görev yaptım.
Kimseye nasip olmamıştır, beş
meydanı ben açtım. İlk tayin olduğum
yer Tayland’ın başkenti Bangkok’tu.
Oradan Tokyo’ya geçtim. Yaklaşık
10 yıl burada kaldım. Ben Türkiye’ye
döndükten sonra Tokyo’daki eski
müdürüm Aydın Uzunçarşı Pekin’e tayin
oldu. Henüz Pekin açılmamıştı. “Atila’yı
bana verin istasyon şefi de teknisyen
de istemiyorum” demiş. O zaman ki
Sabiha Gökçen
Havalimanı’nda
myTECHNIC’te Hangar
Müdürlüğü yaparken Türk
Hava Yolları’ndan bir teklif
geldi, “Seni Los Angeles’a
gönderelim” dediler.
Buradaki işimde daha fazla
para kazanmama rağmen
Los Angeles’a gittim. 201013 yılları arasında orada
çalıştım. Açılışında görev
aldığım son meydan da
burası oldu.
yöneticimiz Yusuf Bey “Teknisyenleri
ikinci defa tayin etmiyoruz, prensip
kararımız var, ama Ticaret Bölümü ile
konuşayım, kabul ederlerse istasyon
şefi olarak gönderelim” demiş. Kabul
ettiler. Beni tayin ettikleri sırada Aydın
Uzunçarşı’nın çok yakın arkadaşı olan
Avustralya müdürümüz vefat etti. Aydın
Bey de “Çalışarak mı öleceğiz?” dedi
ve istifa etti. O istifa edince ben de
“Başkasıyla çalışmam” dedim. Pekin’e
gittim, 10 günde meydanı açtım ve
döndüm.
Ne zaman emekli oldunuz ve sonra
neler yaptınız?
Bir kanun çıktı ve 2003 yılında yaş
haddinden emekliye ayrılmak zorunda
kaldım çok sayıda arkadaşımla birlikte.
Ama o günden sonra hiç boş durmadım,
özel sektörde çalışmaya devam ettim.
En son Sabiha Gökçen Havalimanı’nda
myTECHNIC’te Hangar Müdürlüğü
yaparken Türk Hava Yolları’ndan
bir teklif geldi, “Seni Los Angeles’a
gönderelim” dediler. Buradaki işimde
daha fazla para kazanmama rağmen
Los Angeles’a gittim. 2010-13 yılları
arasında orada çalıştım. Açılışında görev
aldığım son meydan da burası oldu.
İstanbul’a döndüğümde devam etmemi
istediler ama ben ayrılmayı tercih ettim.
Los Angeles’a gitmeyi seçmenizde ne
etkili oldu?
Türk Hava Yolları bana bir şeyler
vermemiş olsa hem daha fazla maaş
aldığım hem de müdürlük yaptığım
yerden ayrılıp teknisyen sıfatıyla Los
Angeles’a gitmezdim. Türk Hava
Yolları Teknik A.Ş. bambaşkadır,
bizim göz bebeğimizdir; çocuklarımızı
onun sayesinde büyüttük. Bana
bugün gelseler, 70 yaşındayım, para
almadan yine çalışırım. Los Angeles’ta
çalışırken her gün sefer vardı ve 40
derece ateşim olduğunda bile uçağı
karşılamaya gitmişimdir. Bir gün geç
kalmışlığım ya da gitmemezlik yaptığım
olmamıştır. Tokyo’da tek başıma
çalıştığım dönemlerde bile bu böyleydi.
Airbus 340’ları Tokyo’ya ilk uçuran
şirket Türk Hava Yolları oldu. Yardım
isteyebileceğimiz ya da yedek parça
alabileceğimiz yer yoktu. Bizden iki
yıl sonra diğer şirketler Airbus 340’la
Tokyo’ya uçmaya başladı. Airbus’ın
temsilcisi “Eğer siz bizi iyi temsil
edemeseydiniz bugün diğer şirketler
buraya gelmezdi” diyerek bize teşekkür
etti.
Sizin çalıştığınız yerlerin etkisini
yakından hisseden bir aileniz var.
Ailenizi tanıyabilir miyiz?
Evliyim, iki oğlumuz var. Eşimin adı
Sadiye. Kendisi ev hanımı, hiç çalışmadı,
ben nereye gittiysem o da benimle
geldi. Oğullarımızın isimleri Hakan ve
Serkan. Bangkok’a tayin olduğumuzda
biri lise sonda diğeri ise lise ikinci sınıfta
okuyordu. Liseyi orada bitirdikten sonra
Tokyo’ya yanıma geldiler. Küçük oğlum
Serkan şu anda Tokyo İstasyon Şefi.
Büyük oğlum Hakan ise ABD’de pilotluk
eğitimi almasına rağmen bu mesleği
yapmamayı tercih etti. Japonya’da bir
otelde halkla ilişkiler üzerine çalışıyor.
İkisinin de eşleri Japon, üç torunumuz
var. Her yıl onlar buraya geliyor, biz
oraya gidiyoruz.
Bildiğiniz gibi çalışırken
çok sayıda kursa gidiyoruz.
Türk Hava Yolları’nın
iyi yönlerinden biri de
teknolojinin son noktasında
olması. Bu durumda
kendinizi devamlı yenilemek
zorundasınız. Benim şansım
havacılığın temeli olan
bilgisayara meraklı olmamdı.
Hatta bilgisayar konusunda
mühendis arkadaşlara da
yardımcı olurdum.
30
ÖZEL RÖPORTAJ
“Türk Hava Yolları
Teknik A.Ş.’de çalışmak
insanın kalitesini arttırıyor”
Yaklaşık 29 yıl Türk Hava
Yolları Teknik A.Ş. ailesinin bir
parçası olan ve Aralık 2015’te
emekliye ayrılan İş Sağlığı
Çevre Güvenliği Müdürü Şükrü
Ercüment Yalız, Türk Hava
Yolları Teknik A.Ş.’de çalışmanın
insanın dünya görüşünü, insana
bakışını değiştirdiğini, kalitesini
arttırdığını vurguluyor. “Benim
yaşantıma bugünkü şeklini
kazandıran Türk Hava Yolları
Teknik A.Ş.’dir” diyen Yalız, bir
kere daha çalışacak olsa, yine
mühendis olmayı tercih edeceğini
ve yine Türk Hava Yolları Teknik
A.Ş.’de çalışacağını söylüyor.
A
nkara Devlet Mimarlık Mühendislik
Akademisi’nden (bugünkü Gazi
Üniversitesi) 1984 yılında mezun
olan Şükrü Ercüment Yalız, 197687 yılları arasında, imalat üzerine farklı
sektörlerde çalışmış Ankara’da. İçindeki
havacılık tutkusunu dinleyen Yalız,
Türk Hava Yolları’nın açtığı sınavları
takip etmiş ve 1987 yılında Türk Hava
31
Yolları’nda çalışmaya başlamış.
Türk Hava Yolları ile yollarınız nasıl
kesişti öğrenebilir miyiz?
Türk Hava Yolları sınav açmıştı.
Ankara’da bir fabrikada çalışmama
rağmen eşimle birlikte bu sınava girdik.
Eşim de mühendistir, üniversiteden sınıf
arkadaşıyız. İkimiz de sınavı kazandık.
1987 yılında Türk Hava Yolları’nda
işe başladık ve İstanbul’a taşındık.
O sırada Yeşilköy’de genel müdürlük
binası inşaat halindeydi. Ben burada
kontrol mühendisi olarak işe başladım.
Eşim Seza ise Enerji Üst Bakım
Müdürlüğü’nde çalışıyordu. İnşaat
bittikten sonra bir yıl daha çalıştım.
Sonra mühendis olarak Teknik
Bölüme geçtim. Ardından İmalat Tamir
Atölyesi’nde planlama şefi olarak
çalıştım. Bazı bölümlerin ayrılması,
birleşmesi gibi bazı idari değişiklikler
oldu. 2006 yılında yeni çıkan yönetmelik
gereği, iş güvenliği uzmanlığı adında, iş
güvenliğini kontrol altına almaya yönelik
yeni bir sistem ortaya çıkmıştı. Ben
de Çalışma Bakanlığı’nın açtığı sınava
girerek “A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı”
oldum. Aynı yıl Teknik Bölüm, Türk Hava
Yolları’ndan ayrılmış ve Türk Hava Yolları
Teknik A.Ş. adı ile kurulmuştu. Ancak
tek uzman olduğum için kadrom Türk
Hava Yolları A.O.’da kaldı; Yönetim
Kurulu kararıyla Türk Hava Yolları
Teknik A.Ş.’de görevlendirildim. O
dönemde çeşitli çevre ve iş güvenliği
yönetim sistemleri sertifikaları aldık.
Üç yıl bu sistemlerin yönetimi üzerine
çalıştık, daha sonra Kalite Başkanlığı’na
devrettik.
HABOM’un yapımında önemli
katkılarınız olduğunu biliyoruz…
Yeni yapılanmayla beraber son beş
yılımı Sabiha Gökçen Havalimanı’nda
HABOM tesislerinin inşaat koordinasyon
grubunda geçirdim. Burada, iş güvenliği,
sağlık, ergonomi sistemlerinin sorumlusu
olarak proje çalışmasıyla başlayıp
inşaat bitene kadar çalıştım. İki yıl önce,
raporlamaların sonucunda, sistemi
müdürlük haline getirdik. MNG’nin de
alınmasıyla beraber Atatürk Havalimanı
ve Sabiha Gökçen Havalimanı’ndaki
iş sağlığı güvenliği, çevre ve hekimlik
konularının bağlı olduğu bir sistemle
tüm istasyonlara buradan hizmet ve
eğitim veren geniş bir yapıyı kurduktan
sonra -1 Aralık 2015 tarihinde- emekli
Havacılık benim için tam
anlamıyla tutku. Türk Hava
Yolları’nda çalışmaya
başlamadan önce Ankara’da
çalıştığım fabrika Esenboğa
Havalimanı yolundaydı.
Uçakların iniş ve kalkışlarını
görür, seslerini duyar “Keşke
şurada çalışsam” diye
aklımdan geçirirdim.
oldum. Aslında 2011’de Türk Hava
Yolları A.O.’dan emekli olmuştum ama
o zamanki genel müdürümüz İsmail
Demir “HABOM bitmeden gitme”
dediği için dört yıl daha çalıştım. Bu
süre zarfında müdür de oldum. Sistem
tam olarak kuruldu ve ben de altyapıda
kendi sorumluluğumu yerine getirdiğime
inandığım için bir daha çalışmamak
üzere ayrıldım.
Türk Hava Yolları Teknik A.Ş.’nin sizin
için nasıl bir anlamı var?
Havacılık benim için tam anlamıyla
tutku. Türk Hava Yolları’nda çalışmaya
başlamadan önce Ankara’da çalıştığım
fabrika Esenboğa Havalimanı
yolundaydı. Uçakların iniş ve kalkışlarını
görür, seslerini duyar “Keşke şurada
çalışsam” diye aklımdan geçirirdim. O
zamanlar F28’ler ve DC9’lar uçuyordu
ben de iş seyahatlerimde birkaç kez
binmiştim. Ve bir gün bir DC10’a
bindim. İlk defa o büyüklükte bir uçağa
bindiğim için şaşkınlığa uğramış, “Ne
kadar büyük! Aynı bir ada gibi” diye
düşünmüştüm. Bu seyahatten sonra
kendi kendime “Benim mutlaka havacı
olmam lazım” dedim ve Türk Hava
Yolları’nın açtığı sınavları takip etmeye
başladım.
Türk Hava Yolları Teknik A.Ş.’de
çalışmak insanın dünya görüşünü,
insana bakışını değiştiriyor, kısacası
kalitesini arttırıyor, her yönüyle çok
olumlu hale getiriyor. Benim yaşantıma
bugünkü şeklini kazandıran Türk Hava
Yolları Teknik A.Ş.’dir. Eğitim, görgü,
bilgi, dünyayı görüp tanıma fırsatı gibi
kilit kavramlar bizlere son derece önemli
değerler kattı. Yurtdışı çalışmam hiç
olmadı ama belki 30 kere Amerika’ya
gitmişimdir. Bali’den Bahamalara
dünyanın pek çok yerine gezi amaçlı
gittik eşimle birlikte. Aynı işyerinde
olmamız çok büyük bir şanstı tabii
bizim için. Ama iki-üç haftalık uzun
seyahatlerde Türk Hava Yolları uçağını
gördüğümüzde ya da uçağa binip
kanadın ucunda amblemi görünce “Oh
memlekete geldik!” diyorduk.
Türkiye’den kilometrelerce ötede o uçak
bize memleket oluyordu. Kısacası Türk
Hava Yolları Teknik A.Ş.’de çalışmak
bambaşka bir şey benim için. Bir kere
daha çalışacak olsam, yine mühendis
olur ve yine HABOM tesislerinde
çalışırım.
Emeklilik günleriniz nasıl geçiyor?
İşten dolayı zaman ayıramadığınız,
emekli olduğumda yaparım dediğiniz
bir hobiniz var mı?
Emeklilikle ilgili çok radikal planlarımız
var eşimle birlikte. Yakında Antalya’ya
yerleşecek ve İstanbul’la tüm irtibatımızı
keseceğiz. Hayalimiz, evimizden çıkınca
denize girmek, sonra yine evimize
dönmek. Hem yaz hem kış hepsi bir
arada olacak Antalya’da.
Bu kararı almadan önce uzun süre
araştırdık, “Küçük bir yere yerleşip kışın
İstanbul’a dönelim mi?” diye sorduk
kendi kendimize, sonunda temelli
gitmeye karar verdik. Bunda İstanbul
trafiğinin etkisi oldu açıkçası. Çünkü
İstanbul trafiği başlı başına bir sorun;
ben bir gün tüm araçların duracağından,
hareket edemeyeceğinden endişe
ediyorum.
Türk Hava Yolları Teknik
A.Ş.’de çalışmak insanın
dünya görüşünü, insana
bakışını değiştiriyor,
kısacası kalitesini arttırıyor,
her yönüyle çok olumlu
hale getiriyor. Benim
yaşantıma bugünkü şeklini
kazandıran Türk Hava
Yolları Teknik A.Ş.’dir.
Eğitim, görgü, bilgi,
dünyayı görüp tanıma
fırsatı gibi kilit kavramlar
bizlere son derece önemli
değerler kattı.
32
ÖZEL RÖPORTAJ
“Türk Hava Yolları Teknik A.Ş.
benim için sürekli gelişimin ve
öğrenmenin olduğu bir okuldu”
Eylül 2015’te Türk Hava Yolları
Teknik A.Ş.’den emekli olan
Dr. Yüksel Bozkurt, “Sürekli
öğrenme ve gelişimi bir felsefe
olarak kabul eden birisi olarak
Türk Hava Yolları Teknik A.Ş.’de
çalışmak beni çok mutlu etti. Şu
an yaptığım stratejik teknoloji
ve yönetim danışmanlığına Türk
Hava Yolları Teknik A.Ş.’nin katkısı
yadsınamaz. Türk Hava Yolları
Teknik A.Ş. bu yüzden benim için
hem bir uygulama alanı hem de
yetiştiren bir ailedir” diyor.
İ
stanbul Teknik Üniversitesi’ndeki
(İTÜ) akademisyenlik kariyerini
bırakarak 1996 yılında Türk Hava
Yolları’nda çalışmaya başlayan Dr.
Yüksel Bozkurt, iş hayatı boyunca
200’den fazla projeyi hayata
geçirdikten sonra, geçen yıl emekli
oldu ve stratejik teknoloji ve ürün
yönetim danışmanlığı yapmaya
başladı. Her türlü deneyim ve
tecrübeye Türk Hava Yolları Teknik
A.Ş.’nin katkısı olduğuna dikkat
çeken Dr. Bozkurt, “Türk Hava Yolları
Teknik A.Ş.’de sistemden teknolojiye
kadar öğrendiğiniz her şey en üst
düzeydedir” diyor.
Bize eğitim ve iş hayatınızı
anlatabilir misiniz?
İTÜ Uçak Mühendisliği Fakültesi’nden
mezun olduktan sonra aynı fakültede
altı yıl öğretim ve araştırma görevlisi
olarak çalıştım. İTÜ’de doktoraya
başladığım dönem Türk Hava
Yolları’nın mühendis aradığını
bir arkadaşımdan öğrendim ve
başvurumu yaptım. 1996 yılında
İTÜ’deki işimden ayrılarak Türk
Hava Yolları’nın Mühendislik
Başkanlığı Uçak Sistem Mühendisliği
Bölümü’nde üç yıl çalıştım. 1999
yılında Hat Bakım Bölümü’ne atölye
mühendisi olarak transfer oldum
ve o dönem yeni gelişen OJT
(İş Başında Eğitim) kapsamında
eğitimler vermeye başladım. Burada
çalıştığım üç yıl boyunca eğitimin
yanı sıra, teknisyenlerin, pilotların,
hatta müşterilerin şikâyetleri ile ilgili
çalışmalar gerçekleştirdim, hat bakım
prosedürlerini yazdım, şartnamelerini
hazırladım. 1999 yılından itibaren
dokuz yıl boyunca kuruluş içi kalite
denetçisi olarak yurtiçi ve yurtdışında
denetlemelerde bulundum. Üç yıl
sonra Uçak Bakım Başkanlığı’nda OJT
Müdürlüğü kurulmasına karar verildi.
Müdürlerimizden Serdar Hoşgel,
Erol Çakır ve ben bu müdürlüğün
33
kurulumunda çalıştık. OJT Şefi olduğum
dönemde henüz tavsiye niteliğinde olan
bakım organizasyonu eğitim manuelini
ilk olarak ben hazırladım. OJT şefi iken,
rahmetli İbrahim Yeğin ile birlikte 3 bin
kişinin eğitimini tasarlıyor, dokümanlarını
hazırlıyor, eğitimler için eğitici tedarik
ediyor, sertifikasyonunu gerçekleştiriyor,
eğitimlerin bazılarını veriyor, bazılarını
da çeşitli ülke havayollarına satıyor, yurt
içi ve yurtdışında bulunan Türk Hava
Yolları ve anlaşmalı diğer havayolu
teknisyenlerine eğitimler veriyorduk.
Engine Run-Up Eğitimi gibi kritik
konuların eğitimlerinin tasarım ve
uygulamalarında çalıştım.
Sistem kurma tecrübemden dolayı
sürekli gelişimi kurma yaygınlaştırma
ve sürdürülebilirliğini sağlamak için
İş Geliştirme bölümüne transfer
oldum. Burada da önce şef olarak
çalıştım, yaklaşık dört yıl da aynı
bölümde müdürlük yaptım. Bestami
Aydın tarafından başlatılan MEDA
(İnsan kaynaklı bakım hataları tespit
ve iyileştirme grubu) Grubuna altı
yıl başkanlık yaptım. 2007 yılından
itibaren Türk Hava Yolları Teknik
A.Ş. Öneri sisteminin kurulumunu ve
sürdürülebilirliğini sağladım. 20112013 yılları arasında TEC ve Türk Hava
Yolları Teknik A.Ş. arasında yapılan
bir contract ile ACE Sürekli Gelişim
Müdürü olarak TEC’de bulundum.
TEC’de ACE sisteminin kurulumu ve
kalıcı olarak devamı konusunda 34
ACE Associate yetişmesine ve 40 a
yakın projenin gerçekleşmesine katkıda
bulundum. TEC’ de bulunan SMS(Safety
Management System) komitesinde
gönüllü liderlik yaptım ve EHS ile
Internal Audit komitesinde gönüllü iç
denetçi olarak çalışmalarda bulundum.
2013 yılı Ağustos ayında contract
bitiminde Türk Hava Yolları Teknik
A.Ş.’ye geri döndüm. Çeşitli birimlerde
seçilen yalın araç sorumlularını
yetiştirmeye başladım. Yalın yönetim
sistemini geliştirmeye devam ettim.
Öneri sistemini tekrar canlandırdım.
2009-2011 yılları arasında Sivil Havacılık
Mühendisler Derneği’ nde Dernek
Başkanı olarak görev aldım. 2005-2012
yılları arasında Türk Hava Yolları Aile
Destek Ekibine katılarak AMS kazasında
AMS’ ye ilk giden ekipte koordinatör
olarak görev aldım. Boeing şirketinde
dünyada sadece iki havayolunda pilot
olarak uyguladığı SHM (Structural
Health Monitoring) projesinde değerli
arkadaşlarımız, Bora Aykut ve Sevil
Süslü Özmenekşe ile B7E7 Dreamliner
uçağının geliştirilmesine katkıda
bulunduk. Türk Hava Yolları Teknik
A.Ş.’de çalıştığım son iki yılda hem Türk
Hava Yolları’nın ortaklıkları olan TEC,
TCI da ACE ve Yalın Danışmanı, STM
de Stratejik Yönetim Danışmanı, Türk
Hava Yolları Corporate Safety’ te yalın
danışmanı olarak görevlendirildim.
Ne zaman emekli oldunuz? Emekli
olduktan sonra neler yapıyorsunuz?
2015 yılında 30 Eylül’de emekli oldum.
İş hayatımın son yıllarında danışmanlık
yaptığım için bu alanda çalışmaya karar
verdim. Öncelikle eşimin şirketinde
AS9100 ve yalın yönetim çalışmaları
başlattım. Daha sonra yüksek teknoloji
ile üretim yapan bir şirkette aynı
konularda çalışmaya başladım. Ardından
Mercedes’in tedarikçisi olan başka bir
üretim şirketine de danışmanlık vermeye
başladım. Bunların hepsi havacılık
sektörü dışında çalışan şirketlerdi. Son
olarak havacılık sektöründe bir şirkete
stratejik yönetim danışmanlığı yapmaya
başladım. Böylece Türk Hava Yolları’nda
edindiğim tecrübeleri diğer sektörlere
de yayma şansı bulduğum için çok
mutluyum.
Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. denince
aklınıza ne geliyor? Sizin için ne
anlam ifade ediyor?
Öncelikle şunu söyleyebilirim Türk Hava
Yolları Teknik A.Ş. benim için, çalışanını
sürekli geliştiren bir okuldur. Türk
Hava Yolları Teknik A.Ş.’de çalışmaya
başlarken bıraktığım akademik hayatıma
yine burada çalışırken, 2009 yılındaki
Şirketimi çok sevdim ve
ailem gibi gördüm.
Türk Hava Yolları Teknik
A.Ş.’de çalışmak 19 yıl
boyunca beni çok mutlu
etti ve bende inanılmaz izler
bıraktı. Ayrıca bana, burada
hepsinin ismini tek tek
sayamayacağım çok değerli
iş arkadaşları ile tanışma ve
çalışma fırsatı sağlamıştır.
2015 yılında 30 Eylül’de
emekli oldum. İş hayatımın
son yıllarında danışmanlık
yaptığım için bu alanda
çalışmaya karar verdim.
Öncelikle eşimin şirketinde
AS9100 ve yalın yönetim
çalışmaları başlattım. Daha
sonra yüksek teknoloji ile
üretim yapan bir şirkette
aynı konularda çalışmaya
başladım.
aftan yararlanarak, tekrar başladım ve
doktoramı tamamlayarak mezun oldum.
Şirketimizde çalıştığım dönem boyunca
büyük bir aidiyet ve sahiplenme
duygusu ile çalıştım. Şirketimi çok
sevdim ve ailem gibi gördüm.
Türk Hava Yolları Teknik A.Ş.’de
çalışmak 19 yıl boyunca beni çok mutlu
etti ve bende inanılmaz izler bıraktı.
Ayrıca bana, burada hepsinin ismini
tek tek sayamayacağım çok değerli iş
arkadaşları ile tanışma ve çalışma fırsatı
sağlamıştır.
İşten dolayı zaman ayıramadığınız,
emekli olduğunuzda yapmak
istediğiniz bir hobiniz var mı?
Aslında kendimi emekliliğe alıştırmak için
emeklilikten iki yıl önce kanun kursuna
başlamıştım ama emekli olunca bıraktım.
Bunun dışında kitap okumayı seviyorum
ve çok kitap okuyorum. Bunlar daha çok
işle ve kişisel gelişimle ilgili kitaplar, arada
sırada günümüz romanları da oluyor.
Kanuna tekrar başlamayı düşünüyor
musunuz?
Kanunum evde gözümün önünde her an
ulaşacağım bir konumda bulunuyor. İlk
fırsatta tekrar başlayacağım.
Eşinizi ve kızınızı da tanıyabilir miyiz?
Eşim Emir Salih uçak yüksek
mühendisidir ve Defne isminde bir
tasarım şirketi var. 10 yıldan fazladır
ürün tasarım ve geliştirme projeleri
gerçekleştiriyor. Savunma sanayi,
elektronik, otomotiv, sağlık gibi farklı
sektörlere hizmet veriyor. Kızımız
Defne 18 yaşında, üniversite sınavına
hazırlanıyor. Matematiğe ilgisi var. Defne
aynı zamanda dokuz yıldır baleye gidiyor
ve piyano çalıyor.
34
BİLGİ TEKNOLOJİLERİ
Mobil Platforma İlk Adım
Mobil TRAX Uygulama “Mobileline”
Operasyonel etkinliğini arttırmak amacıyla TAMES’ten TRAX’a geçiş yaparak önemli bir adım atan Türk Hava
Yolları Teknik A.Ş., bu başarılı geçişi bir üst seviyeye taşıyarak “Mobileline” adındaki mobil TRAX uygulamasını
hayata geçiriyor. Hat Bakım Başkanlığı’nın yoğun çalışmaları ile ortaya çıkan uygulama sayesinde, uçak başında
ihtiyaç duyulan tüm dokümanlara, herhangi bir çıktı alınmadan erişim sağlanabilecek.
D
ünyada iletişim ve veri erişiminin yeniden
tanımlandığı bir dönemden geçiyoruz.
Her geçen gün bağlantı hızlarımız artıyor,
yeni teknolojiler hayatımıza giriyor,
cihazlarımız küçülüyor, mobilizasyon ve
bundan doğan kabiliyetler artıyor; yüksek hızlı
internet bağlantıları ile hayatın her alanındaki
gelişmeler çok kısa sürede dünya çapında
herkes tarafından öğrenilebiliyor.
Şirketimiz, bilgi teknolojilerinin yoğun olarak
kullanıldığı bir faaliyet alanına sahip. Bakım/
onarım, malzeme yönetimi, lojistik, mühendislik
faaliyetlerinin efektif yönetimi, iyi bir bilgi
teknolojileri altyapısı ile veriye hızlı erişim
gerektiriyor. Bilindiği üzere, şirketimiz yıllardır
kullandığı MRO yazılımı olan TAMES’ten
TRAX’a geçiş yaparak operasyonel etkinliğini
arttırmak adına önemli bir adım atmış oldu.
35
Hat Bakım Başkanlığı olarak; 7/24
devam eden, saha ağırlıklı, dünyaya
çapında bir operasyon yürütüyoruz. Bu
operasyon sırasında uçak ve komponent
verilerine, üretici dokümanlarına sürekli
erişim gerekiyor. Mevcut teknolojilerden
istifade ederek kendimize yeni bir
vizyon belirledik ve tüm birimlerimizde
mobilleşme çalışmaları başlattık. Gerek
donanım gerekse yazılım ortamında
tam bir mobilite kurma kararı aldık.
Şirketimiz için de pilot uygulama olacak
proje bağlamında 250 adet iPad mini
tablet temin edildi. Tabletlerden Boeing
ve Airbus üretici dokümanlarına erişim
sağlandı. Böylece uçak başında ihtiyaç
duyulan tüm dokümanlara, herhangi
bir çıktı almadan erişim imkânına sahip
olduk.
ortamına dönmeleri gerekiyordu. Bu
bağlamda daha önce çeşitli projeler
geliştirilmiş ancak mobilite eksikliği,
pil ömrünün kısa olması ve Windows
arayüzünün kullanışlı olmaması gibi
sebeplerden dolayı olumlu sonuç
alınamamıştı. iPad tabletleri, sahip
olduğu niteliklerle tüm bu olumsuzlukları
ortadan kaldırdı. Projemiz bağlamında
tüm TRAX süreçlerini fazlara ayırarak
mobil ortama aktarma kararı aldık. Hat
Bakım Başkanlığı ve Bilgi Teknolojileri
Başkanlığı’nın ortak çalışması ile
tamamını kendi imkânlarımızla
hazırladığımız “Mobileline”
programımızın ilk fazını tamamladık
ve devreye koyduk.
Tamamladığımız faz kapsamında
aşağıdaki fonksiyonlar sağlanabiliyor:
Arıza oluşturma, listeleme,
güncelleme: Artık uçak başında uçağın
tüm arızalarını görmek, güncelleme/
kapama yapmak mümkün.
NRTC listeleme, oluşturma,
güncelleme: Mevcut Task Kart ve Non
Rutin Kartları görmek, arızalardan kart
oluşturmak ve kartların kapatılması
mümkün.
A/S açma: Kapatılan kartlara adam/saat
eklemesi yapılabiliyor.
Eklenen yağ miktarlarını girme:
Sefer sonrası eklenen yağ miktarları
girilebiliyor. Böylece yağ tüketimi takip
altına alınabiliyor.
İş atamasının mobil ortamda yapılması
ve kapatılması ise uzun vadeli
planlarımız arasında yer alıyor.
Hat Bakım Başkanlığı’nın mobil
cihazlarla ilgili en büyük hayali,
MRO yazılımımıza her ortamdan
erişim sağlamaktı. Mevcut durumda,
teknisyenler uçağa gitmeden uçak
verilerini kontrol etmek, varsa malzeme
sorgusu yapmak, uçak başında
ihtiyaç duyduğu malzeme için telsiz
görüşmesi ile talepte bulunmak
durumunda kalıyordu. Yeni arıza
oluşturmak ve yapılan işlemlerin A/S
kayıtlarının sisteme girebilmek için ofis
Projenin başarılı sonuçlar vermesi
sonrasında Şirketin tüm birimlerinden
talepler gelmeye başladı. Böylece
uygulamamız, Şirketimizin mobilite
vizyonuna uygun bir ilk adım ve gerçek
anlamda pilot bir uygulama oldu.
Projenin gerçekleşmesinde desteklerini
esirgemeyen, başta yöneticilerimiz
olmak üzere emeği geçen herkese
teşekkürü bir borç biliyoruz. Daha büyük
projeler ile Şirketimizin verimliliğine daha
önemli katkılarda bulunmayı umuyoruz.
Çalışmaları devam eden modüller
• Depo malzeme sorgusu
• Malzeme saat/saykıl kontrolü
• Malzeme talep
36
İŞ SAĞLIĞI, GÜVENLİĞİ VE ÇEVRE
İş Sağlığı ve Güvenliği Kültürü ve
Toplumsal Kalkınma
B
irçok alanda olduğu gibi İş Sağlığı
ve Güvenliği (İSG) konusunda da
ülkemizin durumu hakkında karamsar
bir tablo çizmek mümkün, ancak umut
veren örnekler de yok değil. Örneğin
yabancı ortaklı şirketlerde çalışan işçilerimizin,
kurulu sisteme ayak uydurmada, İSG Yönetim
Sisteminin gereklerini yerine getirmede hiç de
zorlanmadıkları görülmektedir. Daha genel bir
örnek olarak, yurtdışında çalışan insanlarımız
çalıştıkları ülkelerde genelde kurallara uyarken,
bazılarının ülkemizde bu tutumlarından
uzaklaşarak tam tersi davranış göstermeleri
verilebilir. Sınır kapılarımızda da bunun bariz
örneklerini görmek mümkün. Öncesinde çevreye
bir şey atılmazken sınır kapımız geçildikten sonra
her türlü çöp yol kenarlarına atılmaktadır.
Bu örneklerden de anlaşılacağı üzere etkin
bir sistem oluşturulabilirse insanımız bu
sistemlere ayak uyduracak, arzu edilen
gelişmişlik seviyesine ulaşılacaktır. Yapılan yasal
düzenlemeler umut verici fakat yeterli değil,
sıkı denetimlerle uygulamalar takip edilmelidir.
İSG konusunda toplumsal bir kültür devrimi
sağlanması gerekiyor.
İSG, sonuçları itibarıyla sadece işçileri değil,
toplumun tüm kesimini ilgilendiren bir konu.
Dolayısıyla İSG sorunlarının çözümü için sadece
işçilere yönelik faaliyetler yeterli olmayacaktır.
Güvenli davranış kültürü toplumun her kesimince
benimsenmesi ve çocukluktan itibaren ailede
temelleri atılması; devamında anaokulunda,
ilk ve orta öğrenimde işlenerek pekiştirilmesi
gereken bir davranış biçimidir. Bu noktada
bazılarımız okullarda İSG dersi okutulsun diye
düşünebilir, ki halihazırda meslek liselerinde
İSG dersi okutulduğunu ama yetersiz olduğunu
söyleyebiliriz. Sadece okullarda İSG dersi
okutmak güvenli davranış kültürü oluşturma
beklentimizi karşılamayacaktır. Hatta meslek
liseleri haricinde diğer ilk ve orta öğretimlerde
İSG dersi itici bile gelebilir. Bunun yerine ana
derslerde çocuklarımızın bilinçaltına hitap edecek
şekilde İSG konusu işlenebilir; bu konuda
pedagoglardan destek alınabilir.
Örneğin matematik dersinde kaza istatistikleri
ele alınarak çözümler yapılabilir; fizik dersinde 80
kilogramlık bir insanın 5 metreden düştüğünde
yere 4-5 tonluk kuvvetle çarptığı, kimyada
karbonmonoksitin nasıl zehirlediği vb.
İSG konusunda toplumsal bir kültür devrimi
sağlanmasında medya desteği katalizör
etkisi görecektir. Şöyle ki yabancı filmlerin
ekseriyetinde -hatta çizgi filmlerde dahi- filmin
kahramanlarını, riskli bir iş yaparken mutlaka
işin gerektirdiği kişisel koruyucuları kullanırken
görüyoruz. Örneğin çocukların severek izlediği
Caillou çizgi filminde olumlu davranış örnekleri
sergilenmekte, mesela bisiklete binerken kask
takılmaktadır. Tüm bunlar insanların, özellikle de
çocukların, bilinçaltına hitap eden ve saatlerce,
hatta günlerce verilecek eğitimlerden daha
etkili sonuç alınacak önemli mesajlardır. Bu
manada bizim medyamıza, yapımcılara önemli
sorumluluklar düşmektedir. Filmlerde güvenli
davranış konusunu mutlaka senaryolarında
gözetmelidirler.
Diğer yandan toplumsal kalkınma ancak
toplumsal gelişimle sağlanabilir. Grigory
Petrov, Beyaz Zambaklar Ülkesinde isimli
eserinde Finlandiya örneğinde, bir milletin tüm
imkânsızlıklara ve elverişsiz doğa koşullarına
rağmen, bir avuç aydının önderliğinde;
askerlerden din adamlarına, profesörlerden
öğretmenlere, doktorlardan işadamlarına,
üreticilerden subaylara kadar, her meslekten
insanın omuz omuza bir dayanışma sergileyerek,
ülkelerini geri kalmışlıktan kurtarmak için
nasıl büyük bir uygarlık mücadelesi verdiğini,
tüm insanlığa örnek olacak bir şekilde gözler
önüne sermektedir. Kitapta anlatılan mücadele
örneği genel olarak ülkemizin içinde bulunduğu
gelişim sürecinde halk gücüyle kalkınmasına
ve toplumsal dayanışma ruhuna vesile olması
açısından çok büyük önem taşımaktadır.
Özel olarak da çalışma hayatında yaşanan
olumsuzluklara, kalite, iş sağlığı ve güvenliği
sorunları karşısında karamsarlığa kapılan
gönüllere ilham kaynağı olacaktır.
37
İşveren ve İşveren Vekilinin Hukuki
Sorumlulukları
İş sağlığı ve güvenliği konusu tüm dünyada olduğu
gibi ülkemizde de önemi gittikçe artan bir konudur
ve bu konuda yasal düzenlemeler de mevcuttur.
Türkiye, sosyal bir devlet olduğu için mevzuatındaki
yasal düzenlemeler işçi lehinedir. 4857 sayılı İş
Kanunu’nun özellikle 77. maddesine göre işverenin
üç tane yükümlülüğü çok açık ve net bir şekilde
belirtilmiştir: İlk olarak işveren, işçinin sağlığı ve
güvenliğini muhafaza etmek için her türlü önlemi
almak, araç-gereçleri eksiksiz bulundurmak
zorundadır. İkinci olarak, alınan önlemlerin
uygulanıp uygulanmadığını ve işçilerin bu önlemlere
uyup uymadığını sürekli denetlemekle yükümlüdür.
Üçüncü olarak ise işçilere sosyal haklarını
öğretmek, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili eğitimler
vermek ve iş yerindeki tehlikeler konusunda onları
bilgilendirmekle yükümlüdür. Yine İş Kanunu’nda
geçen işveren vekili ifadesi “İşveren adına hareket
eden ve işin, işyerinin ve işletmenin yönetiminde
görev alan kimseler” olarak tanımlanmaktadır.
Yürürlükten kaldırılmış olan 1475 sayılı İş
Kanunu’nda tüm sorumluluk işverene ait iken 4857
sayılı İş Kanunu’nda bir sorumluluk paylaşımı vardır.
Dolayısıyla iş sağlığı ve güvenliği konusu hukuki
açıdan hem işvereni hem de işveren vekilini direkt
olarak ilgilendiren çok önemli bir husustur.
İş sağlığı ve güvenliği konusuna olan yaklaşım en
başta, insana verilen değerin bir göstergesidir.
Bunun yanında ülkenin işgücü ve ekonomik gücünü
etkileyen son derece önemli bir konudur. Gelişmiş
ülkelerde iş kazası oranının gelişmemiş ülkelere
nazaran daha düşük seviyede olması da bunun
bir göstergesidir. Ülkemizde iş sağlığı ve güvenliği
konusu hak ettiği seviyeye gelme yolunda hızla
ilerlemektedir. Burada sorumlulara düşen bugün
birçok müessesede olduğu gibi konuyu formalite
gereği yüzeysel olarak ele almak değil; işin insani
boyutunu ön planda tutarak, hukuki boyutunu da
akıldan çıkarmayarak, üzerine düşeni yapmaktır.
Eğer iş sağlığı ve güvenliği konusunda sorumlular
gerekli bilinç seviyesine ulaşırsa iş kazalarını asgari
düzeye çekmek mümkün olabilecektir. Bu da hem
maddi hem de manevi açıdan ülkemiz için önemli
bir kazanç olacaktır.
38
AR-GE
UÇAK MOTORLARI İÇIN İLK YERLI YIKAMA ARACI
CLEANJET
ENGINE
WASH BY
U
çak motorlarında zamanla
havadaki toz ve kirin birikmesi
sonucunda, hava akımı sınırlanır,
motorlar daha zor ve daha
yüksek ısılarda çalışmak zorunda
kalır. Bu nedenle yakıt tüketimi ve
bakım gereksinimleri artar. Motorların,
kanatlardan sökülerek yapılan kapsamlı
bakıma alınması ihtiyacı daha kısa
sürede ortaya çıkar. Bu durum yakıt
ve uçak motoru bakım maliyetlerini
arttırmaktadır. Bu olumsuzlukları
gidermek için motor yıkama sistemlerine
ihtiyaç vardır.
Üstün özelliklere sahip sistemler de
yüksek maliyetli olmaktadır. Örneğin
bir adet motor yıkama sisteminin
alım maliyeti 250 bin ila 500 bin dolar
arasında değişiyor. Motor yıkama
sistemlerinin yıllık bakım maliyetleri ve
arıza durumunda onarım maliyetleri
de oldukça yüksek. Şu anda Türk
Hava Yolları Teknik A.Ş.’de kullanılan
motor yıkama sistemleri maliyeti diğer
firmaların ürettiği makinelere göre
daha az olsa da uygulamada yaşattığı
zorluklar, hazırlık sürelerinin uzun
olması ve yıkama işleminin çok sayıda
personelle yapılabilmesi nedeniyle
uygulanabilir olma özelliğini yitirdi.
Mevcut yıkama sistemlerinde, kısa
ve uzun olmak üzere iki farklı yıkama
aparatıyla motor yıkama işlemi
yapılmaktadır. Kısa yıkama başlıklarının
takılması için motor bakım kapaklarının
açılması gerekmektedir. Öte yandan,
Yıkama Aparatları (CAD Tasarımı)
CleanJet Uçak Motoru Yıkama Aracı
bakım kapaklarını açmadan arkadan
uzun bir prop gönderildiğinde ise, uzun
prop çelik malzemeden olduğu için
hem çok ağırdır hem de öne hizalama
sırasında hassas kompozit yapıya çarpıp
zarar verme riski barındırması ve ayrıca
monte etme zorluğu bulunmaktadır.
Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. Ar-Ge
Merkezi tarafından geliştirilen yeni uçak
motoru yıkama sistemi CleanJet, bakım
kapaklarını açmadan daha hızlı yıkama
yaparak rakiplerine üstünlük sağlıyor.
Bunun yanı sıra yeni geliştirilen yıkama
aparatlarının temas alanı arttırılarak daha
emniyetli bir sistem tasarlandı. Hızlı
bir yıkama sağlamasının yanı sıra bir
Yıkama Aparatları (Nihai Ürün)
diğer avantajı da bağlama elemanlarının
motora kolay ve ergonomik montajıdır.
Eski sistemde bulunan büyük yıkama
aparatları yerine, yeni sistemde, sadece
araç içinde bulunan bir çekmeceye
sığacak kadar küçük yıkama uçları
kullanılarak (bkz. Yıkama Ekipmanları)
bütün motorların yıkanması sağlanır.
Bunun yanı sıra mevcut sistemde ısıtıcı
olmadığından harici ısıtma sistemlerine
gerek duyulmaktadır. Bu gerekliliğin
karşılanamadığı durumlarda yıkama
işlemi su ısıtılmadan gerçekleştirilir.
Suyun belirli sıcaklıklarda olmaması
nedeniyle yıkama işleminden istenilen
verim alınamaz.
Yıkama Ekipmanları
39
Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. Ar-Ge Merkezi olarak 2023 vizyonu hedefi doğrultusunda
adım adım ilerlediklerini ifade eden Ar-Ge Başkanı Sedat Karakaş, Türkiye’nin önemli
projelerinden milli uçağımız TRJ 628’in bazı aviyonik sistemlerinin tasarımı ve
entegrasyonu konusunda ASELSAN, TAI, TÜBİTAK, HAVELSAN gibi firmalarla yakın
temas halinde olduklarını belirterek çalışmaların hızla devam ettiğini ifade etti.
Suyu basınçlandırmak için ise harici bir
basınç kaynağı olan nitrojen tanklarına
ihtiyaç duyulmaktadır. İhtiyaç duyulan
bu ek sistemlerin olmadığı alanlarda
mevcut motor yıkama sistemleri
kullanılamamaktadır. CleanJet Uçak
Motoru Yıkama Sistemi’nde ise yıkama
sırasında ve yıkama sonrasında ihtiyaç
duyulan bu tür bütün sistemler araçta
mevcuttur. Dokuz farklı motor tipini
birden yıkayan otomatik akıllı bir sistem
olan CleanJet Uçak Motoru Yıkama
Sistemi, operatörden yalnızca hangi
motoru yıkamak istediği bilgisini alır ve
geri kalan işlemleri (debi, su sıcaklığı,
harcanacak su miktarı) seçilen motorun
ilgili Uçak Bakım El Kitabı (Aircraft
Maintenance Manual) talimatlarına
uygun olarak kendisi ayarlayan bir
sistem olma özelliğine sahip. Cihazın
bu özelliği operatörün havacılık
kalite standartlarına uygun bir bakım
yapmasını sağlıyor. Ayrıca cihazda
“manual mod opsiyonu” da bulunuyor.
Geliştirilen CleanJet Uçak Motoru
Yıkama Sistemi Akıllı Kazan Uygulaması
sayesinde gerekli olandan fazla miktarda
su ısıtılmayarak elektrik enerjisinden
tasarruf sağlanıyor (bkz. CleanJet Uçak
Motoru Yıkama Sistemi Akıllı Kazan
Uygulaması). Bunun yanı sıra bakım
zamanları bir uçak bakım şirketi için
çok kritik olduğundan, yıkama yapacak
teknisyenin gereksiz yere beklemesi
ve zaman kaybetmesinin önüne geçilir.
Aynı zamanda ısıtıcıların toplam çalışma
süresi minimize edildiğinden, ısıtıcıların
Yıkama Aracı
ömrü ve verimliliğinden yüksek oranda
fayda sağlanır.
Motor yıkama işlemi, uçaklarda Egzoz
Gazı Sıcaklığını (EGS) düşürerek yakıt
tüketimini azaltır. Bu durum sadece
yakıt tasarrufu sağlamakla kalmaz,
çevreye daha az emisyon yayılmasını
da sağlar. Margin’de verilen grafiğin
dikey ekseni EGS marjin değerlerini
göstermektedir. 13 Kasım 2015 tarihinde
CleanJet Uçak Motoru Yıkama Sistemi
ile yıkanan Boeing 737-800 uçağının sağ
motoru EGS marjini bu tarihten itibaren
yükselmeye başladı. Bu durum EGS üst
limitiyle motorun sıcaklığının farkının
arttığını göstermek, yani motorun
sıcaklığı azalmaktadır. Yıkamadan
sonra motorun sıcaklığında ortalama
47-32=15°C azalma görüldü. Bu
durum sistemimizin verimli bir şekilde
çalıştığının göstergesidir.
Hangar bulunmayan havaalanlarında
mevcut motor yıkama sistemi
kullanılamadığından, motor yıkama
bakımları uçak bakım hangarı
olan havaalanlarına inene kadar
yapılmıyor. Motorların zamanında
yıkanamamasından dolayı gereksiz
yakıt harcanmakta, bu da uçak işletici
firmalara ek maliyetler yükler.
CleanJet Sistemi sayesinde, artık
havaalanlarında da yıkama işlemi
yapılabilmekte, bu işlem sonrasında
motordan çıkan kirli suyun zemine
dökülmesine müsaade edilmiyor. Bu
yüzden havaalanlarında efektif bir
CleanJet Uçak Motoru Yıkama
Sistemi Akıllı Kazan Uygulaması
Margin
şekilde kullanım için branda ve tekerlekli
atık toplama deposu bileşenlerinden
oluşan atık su toplama sistemi
bulunuyor. Üretilen brandanın boyu
farklı motorlara göre ayarlanabildiğinden
birçok motor için kullanılabilir. Üretilen
mobil sistem, şebeke elektrik kaynağına
bağlı olarak çalışabilmesinin yanı
sıra özellikle uçakların park halinde
yıkanması durumunda kendi elektrik
kaynağını kullanması gerektiği için
CleanJet motor yıkama aracında
jeneratör de bulunur.
Türk Hava Yolları Teknik Ar-Ge
Merkezi’nin mühendislik ekibi ile
geliştirdiği bu sistem sayesinde, uçak
motorları bakımında kullanılacak
milli bir ekipman geliştirildi. Ayrıca
diğer uçak bakım firmalarına da
pazarlanması sağlanacak olan CleanJet
Yıkama Sistemi’nin tasarımı ve üretimi
Türkiye’de bir ilk olma özelliği taşıyor.
CleanJet Sistemi ile artık, uçak yıkama
sistemine ait yurtdışından satın
alınan yüksek maliyetli düzeneklerin
alınmasına gerek kalmadan, bu
sistemlerin Türkiye’de yapılması
sağlandı. Böylelikle etkin maliyet ve
zaman kullanımı, daha önce yurtiçinde
yapılamayan yüksek katma değerli
mühendislik işlerinin ülkemizde
yapılması ve kazanılan kabiliyet
vesilesiyle yüksek vasıflı işgücü
oluşturularak, ülkemize döviz girdisi
yaratılması -çıkışının önlenmesi- ve ArGe kabiliyetinin geliştirilmesi hedeflendi.
SAĞLIK REHBERİ
Dünyanın sayılı kalp damar cerrahisi
uzmanlarından, “Yüzyılın Kalp
Doktoru” olarak adlandırılan Ord. Prof.
Dr. Afksendiyos Kalangos, tıp alanında
yurtdışında Türkiye’yi en iyi şekilde
temsil eden son derece özel bir isim.
Kendisi gibi doktor olan babasının
izinden giderek ihtiyacı olanlara
yardım etmeyi kendisine görev edinen
Kalangos ile yaptığımız özel röportajda
hem kendisi ve çalışmaları hem
de kalp sağlığı hakkında bilinmesi
gerekenler üzerine konuştuk.
Ord. Prof. Dr. Afksendiyos
Kalangos Kimdir?
Büyük dedem Alexandr Kara Teodori Paşa, II.
Abdülhamit’in Hariciye Nazırı; babam Kostantin
Kalangos, İtalyan Hastanesi’nde başhekimlik
yapmış, daha sonra da ölümüne kadar iç
hastalıkları uzmanı olarak yıllarca Yeşilköy
ve İstanbul halkına hizmet vermiş biri. Maddi
durumu yeterli olmayan hastalardan para
almayan, hatta ilaç paralarını veren biriydi,
yardımseverliği ile tanınırdı. Babamın adı
Bakırköy Belediyesi tarafından Yeşilköy’de bir
sokağı verildi. Bu, benim için büyük bir onur.
1978’de Saint Benoit Lisesi’nden mezun
oldum. 1984’te de Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ni
tamamladım.
Yüzyılın Kalp Doktoru Ord. Prof. Dr. Afksendiyos Kalangos
40
41
Mecburi hizmetimi 1984-86 yılları arasında adli hekim
ve cezaevi hekimi olarak Giresun’da yaptıktan sonra
gerekli sınavları kazanarak, Dr. Siyami Ersek Göğüs,
Kalp ve Damar Cerrahisi Merkezi’nde kalp ve damar
cerrahisi ihtisasıma başladım.
“İnsanoğlu 130 yıl yaşayacak şekilde
kodlanmış bir varlık”
•
Uzmanlık eğitimimi tamamladıktan sonra, 1991
yılında önce Londra’ya daha sonra da Paris’e gittim
ve kapak cerrahisini öğrendim. Ardından da “Yeni
Doğan Cerrahisi” yüksek lisansımı yapmak üzere
ABD’ye gittim.
Genetik faktörler, özellikle annenin metabolik faktörleri,
hamilelik döneminde geçirdiği viral enfeksiyonlar kalp sağlığı
açısından son derece önemli. Ayrıca üst solunum yolu
enfeksiyonları nedeniyle ortaya çıkan birtakım hastalıklar,
bağışıklık sistemi üzerinde olumsuz etkiler bırakıyor ve bu da
özellikle kalp kapakçıklarına ciddi zarar verebiliyor.
•
1993 yılında Cenevre’ye taşındım ve Cenevre
Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde kalp ve
damar cerrahı olarak görev yapmaya başladım.
2000 yılında kürsü başkanı oldum ve bu görevi 2015
sonuna kadar yürüttüm.
Damak cidarının dejenerasyonu kalp hastalıklarında önemli bir
yere sahip. Bu konuda yapılan araştırmalar genetik faktörlerin
bu anlamda önemli olduğunu, ailenizde kalp rahatsızlığı
varsa sizin de risk taşıdığınızı gösteriyor. Genetik faktörlere
insanoğlu müdahale edemez.
•
İnsanoğlunun müdahale edebileceği faktörlerin başında
kolesterol geliyor. Yağ bakımından zengin gıdalarla
beslenmek, damar cidarının hızlı yaşlanmasına neden olur.
Aşırı kilolu olmak, fiziksel aktiviteden uzak olmak, şeker
hastası olmak, hipertansiyon sahibi olmak, damar cidarının
daha erken yaşlanmasına neden olur.
•
Girit rejimi, ideal beslenmeye en yakın olan beslenme
şekli. Doğal sebze, meyve, balık, bal bu rejimin en temel
unsurları. Her yemek, damar cidarına yapılan bir saldırı. Bu
saldırıların etkilerini en aza indiren temel unsurlar ise sebze ve
meyvelerde bol miktarda bulunan antioksidanlar. Bu şekilde
beslenen ve 100-110 yaşında hâlâ bahçede çalışacak kadar
dinç olan Giritliler var.
•
Balık başta olmak üzere, tavuk, hindi ve dana eti beyaz et
kategorisinde yer alıyor. Ancak kuzu ve koyun eti, son derece
yağlı ve kalp sağlığını olumsuz etkileyecek etler.
•
Zeytinyağı çok önemli. Ama zeytinyağını kızartmayın…
Sebzeleri haşlayın…
•
Sigara içmeyin deme gereği bile duymuyorum.
•
İnsanoğlu 130 yıl yaşayacak şekilde kodlanmış bir varlık. Tüm
toplumlar, buna en sağlıklı şekilde ne kadar yaklaşırız diye
kafa yoruyor.
1995’te Türkiye’de “Doçent”, 2006’da da Cenevre
Üniversitesi’nde “Ordinaryüs Profesör” oldum.
2000 yılında Cenevre’de Kalangos Vakfı’nı kurdum.
Şu anda hem Bahçeşehir Üniversitesi’nde misafir
profesör olarak ders veriyorum hem de Florance
Nightingale Hastanesi’nde görev yapıyorum.
300’u aşkın makalem var. Ayrıca 800’e yakın
konferansta davetli konuşmacı olarak yer aldım.
“Türkiye’nin eğitim sektöründeki
imajını güçlendireceğini
düşünüyorum”
Türkiye’de başta tıp olmak üzere, siyasal bilgiler,
psikoloji, hukuk gibi alanların yer aldığı bir özel
üniversite kurmayı, bu üniversitede de daha çok
Yunanistan, Bulgaristan, Romanya gibi komşu
ülkelerin çocuklarına eğitim vermeyi ve Türkiye’yi
tanıtmayı hedefliyorum. Eğitim ağırlıklı bir hizmet
sürecini başlatmayı, İstanbul’daki Rum vakıflarının
binalarını restore ederek, kuracağımız üniversitenin
bu binalarda hizmet vermesini planlıyorum.
Türkiye’nin eğitim sektöründeki imajını
güçlendireceğini düşünüyorum. Ayrıca eğitimi,
değişik kültürlere, dillere, dinlere sahip insanları
birleştiren bir unsur olarak ele almak lazım.
Küreselleşen bir dünyada değer yargılarını da belirli
bir yere getirmek lazım. Bu seviye ancak eğitimle
yakalanabilir.
Binaların restorasyonu ve eğitim kadrosunu
oluşturmak için 1-2 yıllık bir süreye ihtiyacımız
olacak. Oxford, Stanford, Berlin gibi önemli
üniversitelerle bağlantıya geçerek ikizleştirme
programlarını geliştirmeyi düşünüyorum.
42
SAĞLIK REHBERİ
“1998 yılından bu yana
17 bin 200 fakir çocuğu
ameliyat ettik”
Cerrahide belli bir teknik olgunluğa
ulaştıktan sonra en doğrusunun
babamın izinden yürümek olduğuna
karar verdim ve gelişmekte olan
ülkelerde yaşayan, doğuştan ya da
daha sonra ortaya çıkan kalp kapakçığı
sorunu olan 8-9 milyon çocuğa nasıl
ameliyat imkânı götürebilirim diye
düşündüm.
Cenevre Tıp Fakültesi yetkilileri ile
görüşerek, her yıl yaklaşık 100 çocuğu
Cenevre’ye getirerek ücretsiz ameliyat
etme olanağı yakaladık.
1998 yılında, bu çocukları ailelerinden
koparıp Cenevre’ye getirmek yerine,
ülkelerinde ameliyat etmenin daha
doğru olacağını düşündüm. Tabii bunu
yaptığınızda bir haftada 8-10 çocuğu
ameliyat ediyorsunuz ama ameliyat
olmayı bekleyen binlerce çocuk orada
kalıyor. Bunun üzerine o ülkelerde
hizmet vermek üzere kardiyologlar,
hemşireler yetiştirmek üzere 1998
yılında “Herkes İçin Kalp” adlı derneği
kurduk İsviçre’de.
Derneği kurmadan önce ilk çalışma
yaptığımız yer Eritre’nin Asmara kenti
oldu. Burada 10 çocuğu başarılı
bir şekilde ameliyat ettikten sonra
Gürcistan, Mozambik ve Mauritius ile
devam ettik. Daha sonra üç şehirde
merkez kurduğumuz Hindistan’a,
Vietnam’a, Fas’a geçtik. Bunları
Cezayir, Mısır, Azerbaycan, Moldova,
Ukrayna, Kamerun, Sırbistan izledi,
bazıları halen projelendiriliyor.
Örneğin Mauritius’u Hint
Okyanusu’nda yakınındaki ülkelere,
Kamerun’u Orta Afrika’daki diğer
ülkelere de hizmet versin diye seçtik.
Vakıf, İsviçre’de televizyonlarda haber
oldu, gazetelere çıktı; devletten, federal
hükümetten, bankalardan destek aldı.
Bu ülkelerde hizmet verecek sağlık
personeline Kalangos Vakfı’ndan
burs aldık ve Cenevre Üniversitesi
Tıp Fakültesi Hastanesi’nde eğitim
almalarını sağladık. Bugün 120’ye
yakın cerrah, kardiyolog, anestezi
uzmanı, hemşire bu eğitimi almış
durumda.
Gürcistan’da kurduğumuz merkez artık
bizden tamamen bağımsız ve yılda
300 vaka ile ilgileniyor. Mauritius’taki
merkez ise 550 vakaya bakıyor. Sağlık
sektörünü yurtdışına açmak istiyorlar.
Bu amaçla ilk odaklandıkları ülke de
Madagaskar. Ayrıca Botsvana’daki
ekibimiz eğitimini Mauritius’ta aldı.
Bu, ekiplerin bağımsızlığını kazanması
adına harika bir gelişme.
1998 yılından bu yana 17 bin 200 fakir
çocuğu ameliyat ettik.
Bundan sonra bu ekiplerin eğitiminin,
Kalangos Vakfı çevresinde Türkiye’de
kuracağımız üniversitede verilmesini
hedefliyorum. Türkiye’de böyle bir
model yok henüz.
Yurtiçinde ve yurtdışında bakanlar,
AB Konseyi üyeleri, kraliyet ailelerine
mensup kişiler vakfı destekliyor.
Üniversite kurulduktan sonra bu
kişilerin Türkiye’ye gelmesini,
konferanslar, paneller düzenleyerek
buralarda konuşmacı olarak yer
almalarını planlıyorum.
BULMACA
GEÇEN SAYININ CEVABI: WINDSHEAR
44
Anahtar kelimeyi [email protected] adresine gönderen talihliler arasında yapılacak çekiliş sonunda 10 kişiye 100 TL tutarında TEKNOSA hediye çeki verilecektir.
Geçen sayının talihlileri KENAN KERECİ, MEHMET TÜRKMEN, MUSTAFA BAYGIN, MUHAMMET MİKDAT AKBABA ve ÖZGÜR HANOĞLU 100 TL tutarında TEKNOSA hediye çeki kazandı.
“ Yılın Uçak Bakım Onarım Merkezi ” Ödülü’nün
arkasında çalışanlarımızın gücü var!
Türkiye’nin uçak bakım onarım hizmetleri alanındaki gururu Türk Hava Yolları Teknik A.Ş.,
Air Transport News tarafından “Yılın Uçak Bakım Onarım Merkezi” ödülüne layık görüldü.
10. yılımızda aldığımız uluslararası düzeydeki bu değerli başarı ile vizyonumuzun, kalitemizin
ve sektördeki uzmanlığımızın farkını bir kez daha ortaya koymanın mutluluğunu yaşıyoruz.

Benzer belgeler