Kutlu dogum_5 - Bursa Kent Konseyi

Transkript

Kutlu dogum_5 - Bursa Kent Konseyi
BURSA KENT KONSEYÝ
KONFERANSLAR DÝZÝSÝ
5
“KUTLU DOÐUM HAFTASI”
Doç. Dr. Mustafa KARATAÞ
TARÝH: 21 NÝSAN 2010 – SAAT: 14.00 YER: TAYYARE KÜLTÜR MERKEZÝ
01
Doç. Dr. Mustafa KARATAÞ
1961 yýlýnda Sivas'ýn Gürün ilçesinde doðan Mustafa KARATAÞ, ilköðrenimini Karabük'te
ortaöðrenimini Kastamonu ve Sakarya Ýmam Hatip Lisesinde tamamlayýp 1984 yýlýnda
yüksek öðrenimini Marmara Ýlahiyat Fakültesinde bitirdi. Þu anda Ýstanbul Üniversitesi
Ýlahiyat Fakültesi Öðretim Üyesi olarak da görevini sürdüren Doç. Dr. Mustafa KARATAÞ,
Kanal 7 televizyonunda yayýnlanan pazartesi akþamlarý “Muhabbet Kapýsý”, cuma günleri de
“Nur Ertürk'le Her Sabah” programlarýna devam etmektedir. Evli ve dört çocuk babasý olan
Sayýn Mustafa KARATAÞ, Ýngilizce ve Arapça bilmektedir.
Kaleme aldýðý eserlerinden bazýlarý:
•
“Hz. Peygamberin Beden Dili”
•
“Kul Peygamber”
•
“Ýbadetlerde Ruh ve Þekil”
•
“Mutlu Bir Yuva Ýçin Dört Mektup”
•
“Hadislerin Sayýsý”
•
“Hadislerde ve Uygulamada Yemek Dualarý”
Makalelerinden bazýlarý:
•
Hadis Sayým Metotlarýnýn, Hadislerin Sayýsýna Etkisi
•
Muksirûn ve Hadis Sayýlarý
•
Astronomik Hesaplar Iþýðýnda Küsûf Hadislerinin Deðerlendirilmesi
•
Hadisler ýþýðýndaTeravih Namazý
•
Hazreti Peygamber Gibi Çalýþmak
•
Hadisleri Yeniden Anlamak
02
“KUTLU DOÐUM HAFTASI”
21 Nisan 2010
Sunucu: Gönüllerin sultaný, insanlýðýn kurtarýcýsý Peygamber Efendimizi hangi yazýyla þiirle
cümleyle anlatýrsak anlatalým, yetersiz aciz kalýr. Allah'ýn Resulünü anlatmakta biz bir hiçiz.
Kâinatta hiçbir insan onun kadar sevilmedi. Müminlerin çarpan kalbi, gözlerdeki yaþ,
yüreklerdeki sevdadýr onun sevgisi. Kurtuluþun anahtarý Rabbine yakýn olmanýn rehberi.
Huzur ve mutluluðun kaynaðýdýr onun sevgisi. O hayat ki sabrýn kalesi, o hayat ki sevginin
rehberi, o hayat ki adaletin timsali. Saygýdeðer konuklarýmýz, kýymetli gönül dostlarý, içinde
bulunduðumuz Kutlu Doðum Haftasý'nda Peygamber Efendimizi sunmaya, sevgisiyle
anmaya, kendimizi bulmaya devam edeceðiz. Bursa Kent Konseyi Gönül Dostlarý Kadýn
Çalýþma Grubu'nun Kutlu Doðum Haftasý nedeniyle düzenlediði konferansýmýza en kalbi
duygularýmýzla saygýyla sevgimizi sunuyor, hoþ geldiniz diyoruz. Ve bu özel ve gurur
günümüzde açýlýþ konuþmasýný yapmak üzere Bursa Kent Konseyi Baþkaný Sayýn Mehmet
Semih PALA'yý kürsüye davet ediyorum.
Mehmet Semih PALA (Bursa Kent Konseyi Baþkaný): Çok deðerli hocam, çok deðerli
misafirlerimiz, öncelikle böylesine kalabalýk izdiham halindeki topluluðunuzu görünce hemen
daha konuþmamýn baþýnda þunu söylemek istiyorum. Bursa Büyükþehir Belediyesi adýna,
Bursa Kent Konseyi adýna önümüzdeki yakýn zamanda çok deðerli hocamýzý yeni açýlan
henüz bitmeyen Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi var Merinos'ta, 1800 kiþilik bir salonumuz
var. Orada aðýrlamayý planlýyoruz. Ondan sonra da kapalý spor salonunda inþallah aðýrlamayý
düþünüyoruz. Onun için dýþarýda kalan içeriye giremeyen çok deðerli hemþerilerimizi,
hanýmefendileri bu noktada bilgilendirmek istedim. Çok deðerli akademisyen çok deðerli
hocamýz Doç. Dr. Mustafa KARATAÞ beyefendi gerçekten izlediði yol ile anlatým þekliyle
insanlarýmýzýn gönlünde taht kurmuþ inançlarýmýzý, düþüncelerimizi gönlümüzdeki,
kalbimizdeki konularý, meseleleri, herkesin anlayabileceði türden anlatan çok deðerli bir
insan. Ýþte böyle çok deðerli bir insaný sizlerle buluþturmak, tabi televizyon ekranlarýnda
milyonlarca insan buluþuyor ama birebir böyle fiziki karþýlýklý buluþturmak için Bursa
Büyükþehir Belediyesi Bursa Kent Konseyi olarak çalýþmalar içine girdik. Bursa Kent
Konseyi'ni, Sayýn Büyükþehir Belediye Baþkaný Recep ALTEPE'nin Büyükþehir Belediye
Baþkanlýðý'nýn destekleriyle, katkýlarýyla sürdürüyoruz, çalýþýyoruz. Ve çok deðerli misafirler
bu tip kültürel çalýþmalarý gönül çalýþmalarýnda gerçekten öncülük yapan rehberlik yapan ve
çok aktif bir çalýþma içinde olan Bursa Kent Konseyi Gönül Dostlarý Kadýn Çalýþma
Grubu'muza önemli katký saðlayan destek veren Sayýn Hüsniye ALTEPE hanýmefendiye de
huzurlarýnýzda teþekkürü bir borç biliyorum. Ýnþallah bundan sonra da kendilerinin bu tip
katkýlarýnýn devamýný bekliyoruz. Bizler de yöneticiler olarak iþte halkýmýza hizmet yolunda bu
tip konularla hep sizlerle beraber olacaðýz diyorum. Sözümü fazla uzatmak istemiyorum.
“Kutlu Doðum Haftasý” inançlarýmýz, kültürümüz, düþüncelerimiz, kalbimiz, ruhumuz
alemlerin efendisi peygamberimizle ilgili konularda konuþacak bizleri bilgilendirecek. Çok
deðerli hocamýza hemen mikrofonu, kürsüyü býrakmak istediðim için sizlere tekrar
hoþgeldiniz diyorum hayýrlý günler diliyorum teþekkür ederim.
Sunucu: Saygýdeðer konuklarýmýz, kýymetli misafirlerimiz ben hocamý sahneye gelirken
hemen sizlere biyografisi hakkýnda biraz bilgi vermek istiyorum. 1961 yýlýnda Sivas'ýn Gür'ün
ilçesinde doðan Mustafa KARATAÞ, ilköðrenimini Karabük'te ortaöðrenimini Kastamonu ve
Sakarya Ýmam Hatip Lisesi'nde tamamlayýp, 1984 yýlýnda yüksek öðrenimini Marmara
Ýlahiyat Fakültesinde bitirdi. Þu anda Ýstanbul Üniversitesi Ýlahiyat Fakültesi Öðretim
03
Üyesi olarak da görevini sürdüren Doç. Dr. Mustafa KARATAÞ, Kanal 7 televizyonunda
pazartesi akþamlarý “Muhabbet Kapýsý”, cuma günleri de “Nur Ertürk'le Her Sabah”
programlarýna devam etmektedir. Hocamýzýn kaleme aldýðý eserlerinden bazýlarýný hemen
söylemek istiyorum: Hz. Peygamberin “Beden Dili”, “Kul Peygamber”, “Ýbadetlerde Ruh ve
Þekil”, “Mutlu Bir Yuva Ýçin Dört Mektup” ve “Her Yemekte Dua” isimli kitaplarýdýr. Evli ve dört
çocuk babasý olan Sayýn Mustafa KARATAÞ, Ýngilizce ve Arapça bilmektedir. Þimdi ben
mikrofonu ve kürsüyü sayýn ve de kýymetli hocamýza býrakýyorum.
Doç. Dr. Mustafa KARATAÞ: Bismillahirrahmanirrahim. Elhamdülillahirabbilâlemin
vessalatü vesselamü ala resulina muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ecmaiyn. Bizi insan
olarak yaratan imaný bize bahþeden mümin, Müslüman, muvahhid çevrede yetiþmemizi
nasip eden, her türlü nimetini üzerimize ihsan eden Allah'a hamd olsun. Onun kutlu elçisi
ümmetini düþünen, ümmetine þefaatini mahþer gününe saklayan bizlere kardeþim diye hitap
eden habibi edibine salât olsun. Siz deðerli mümin kardeþlerime çok kýymetli Bursalý
hanýmefendilere, beyefendilere, sevgili gençlere ve bütün ümmete selam olsun, hepinizi
saygýyla selamlýyorum. Esselamun aleyküm verahmetullah ve berakatuhü. Çok deðerli
hanýmefendiler, bey efendiler bizleri bugün bir araya getiren ve burada Hz.Muhammed
Esselatu Aleyhisselam'ýn adýný anmaya ve onu anlamamýza vesile olacak konferansý tertip
eden Büyükþehir Belediyesi Kent Konseyi ve onun çok deðerli gönül erbabýna ve çok kýymetli
Hüsniye hanýmefendiye baþkanýmýzýn eþine ve emeði geçen bütün kardeþlerime saygýlar
sunarým. Allah hepsinden razý olsun. Biz elbette gittiðimiz yerlerde salonlarýn büyük olmasýný
söylüyoruz. Ancak çok fazla da ileri söz söyleyemiyoruz çünkü o zaman enaniyet, nefsaniyet
girer diye korkuyoruz. Yalnýz þunu söyleyeyim görüþemediðimiz kardeþlerimizin karþýlýklý
birbirimizi göremediðimiz kardeþlerimizin, bacýlarýmýzýn, teyzelerimizin ne kadar yakýn
duygular içinde olduðunu, Allah için, Resulullah için bizi nasýl sevdiðini ve bir kardeþi Bursa'ya
gelmiþ onu görmek için belki bin bir türlü meþgalesini býrakmýþ, iþini býrakmýþ, engelleri aþmýþ,
buraya kadar gelmiþ. Siz deðerli insanýmýzýn o duygularýný ben çok iyi anlýyorum. Hepiniz beni
her hafta iki sefer evinize konuk ediyorsunuz. Biz bir akraba gibiyiz. Ben sizin bir kardeþiniz,
bir aðabeyiniz, bir akrabanýz en yakýn belki akraba haftada iki gün gelemez ama biz her gün
aþaðý yukarý sizin evlerinize konuk oluyoruz, bizi misafir ediyorsunuz. Bu duygularýnýzý bu
candan içinizden geçen samimi mümin kardeþlik duygusunu, ben hepiniz adýna
hissediyorum. Bundan emin olabilirsiniz. Ama rabbim inþallah daha nice böyle programlarda
çok daha ferah ortamlarda sohbet etmeyi nasip eylesin. Sözü de aldýk zaten. Bursa'da daha
geniþ mekânlarda inþallah geleceðim spor salonuna da geleceðiz. Daha güzel günlerde
rabbim afiyet verirse hepimizi buluþtursun inþallah. Sizin bu attýðýnýz adýmlarýn her biri için
sevap alýyorsunuz. Þu çektiðiniz nefes almada çektiðiniz sýkýntýdan dolayý elbette inþallah
günahlarýmýz siliniyor. Çünkü bir mecliste insanlar Kur'an'ý anlamak ilim müzakere etmek
üzere bir araya gelirlerse toplanýrlarsa cenabý hak oraya meleklerini gönderir. O ilim meclisine
rahmet iner, seki net iner, huzur iner burada da göreceksiniz, görüyoruz, buraya bir sükûnet
inecektir. Bir huzur inecektir. Çünkü meleklerin kuþattýðý ilim meclislerinden biridir inþallah.
Cenabý Hak her þeyi bildiði halde meleklerine soracak: “Ey melekler bu toplanan insanlar ne
istiyorlar”, “Ya rabbi bunlar senden cennetini istiyorlar”. “Peki, bu insanlar cennetimi
görmüþler mi, ey meleklerim?”. “Görmediler ya Rabbi”. “Ya cennetimi görselerdi ne
yaparlardý?”. “Ne edip cennete mutlaka girmek için uðraþýrlardý ya rabbi?”. “Peki, baþka ne
istiyorlar benden?”. “Cehennemden azad olmayý, cehenneme düþmemeyi senden istiyorlar
ya rabbi”, “Peki bu kullarým cehennemi görmüþler mi?”.“Görmediler ya rabbi”. “Ya cehennemi
görselerdi ne derlerdi?”. “Ya Rabbi ne yapýp edip cehenneme düþmemek için sana yalvarýrlar
her þeylerini feda ederlerdi”. “O halde ben o kullarýmýn hepsini affediyorum” buyuruyor cenabý
04
hak hadisi kutside. Melekler dediler ki “ya rabbi onlar arasýnda baþka bir iþ için oraya
uðramýþta vardý”. “Benim rahmetim o kadar büyüktür ki baþka bir iþ için bile onlarýn arasýna
karþýnlarý da affettim” buyuruyor. Ýnþallah Allahu Teâlâ bu sevgimizi, bu aþk ve muhabbetimizi
en güzel þekilde bize iade eder sevabýný baðýþlar verir, cenabý hakkýn bu rahmetinden
lütuflarýnýz. Rabbim hepimize lütfüyle, rahmetiyle muamele eylesin. Beni görmekte bir sýkýntý
varsa üst balkonlarda arkalarda ayaða kalkýp konuþabilirim. Sýkýntý oluyorsa. Þöyle yapalým
isterseniz. Görülüyor mu? Peki, ben bu kadar ayakta duranlarýn yanýnda oturmaktan biraz
sýkýldým. Evet. Bugün inþallah rabbim bizlere peygamber efendimiz aleyhusselatu vesselamý
gerçek manada anlamayý ona gerçek manada ümmet olmayý ve bu uðurda bir nebze olsun bir
demet gül sunmayý nasip eylesin. Allah resulü aleyhusselatu vesselamýn mübarek
doðumunun hemen arifesinde 20 Nisan günü doðmuþ peygamber efendimiz bugünde 21
Nisan hemen ardýnda böyle bir programda resürullah aleyhusselatu vesselamdan
bahsetmek, onu sizlerle paylaþmak bu da Allah'ýn bir lütfudur. Cenabý Hak'ka hamd ediyorum,
þükrediyorum ki sizlerle Cenabý Hak hayýr üzere böyle bir konuda bizleri buluþturmuþ. Biraz
daha þöyle alabilir miyiz? Bir kaç saf alsak. Arka tarafta çok aþýrý bir izdiham var. Orta tarafý
biraz rahatlatalým. Bir sýra lütfen bir sýra gelsin þuraya da oturabilir. Þuraya da yalnýz ön tarafý
þey yapmayýn. Görüntüyü kesmeyin. Ben ayakta konuþacaðým. Bir sýra böyle gelebilir biraz
daha gelin þöyle. Þunu da geri çekelim.
Katýlýmcý: Helal olsun.
Sizler helal edin. Ýnþallah daha rahat ortamlarda olur ama þunu da bilin ki, yaptýðýmýz her iþte
mutlaka bir imtihan vardýr. Hayýrlý iþlerde imtihan bitmez. Burada da bu bir imtihan da olabilir.
Ýyi zamanda da kötü zamanda da doðruluktan dürüstlükten ayrýlmamak aðzýmýza, dilimize
sahip olmak gerekir. Sessizce de yürüyebilirsiniz. Uðuldamayla, baðýrmayla hareket olmuyor.
Yavaþ yavaþ alabildiðince yer varsa buradaki protokol sizlerden biri onlar hiç önümüze
insanlar geliyor vs. diye alýnmýyorlar. Onlar sizin parçanýz. Dolayýsýyla bende onlarýn bu
saygýsýndan hareket ederek böyle bir onlara da sormadan, haddim olmadan bir çaðrýda
bulundum ama inþallah biraz rahatlamýþtýr. Tamam mý? O zaman bir sükûnet istiyorum.
Sessizlik istiyorum. Evet. Biraz sessizlik inþallah ferahlýk gelir. Sessiz olursanýz ferahlýk gelir.
Cenabý Hak üzerimize rahmetini sukunetini indirsin inþallah. Þair Cevri diyor ki: “Hem ne
haddimdir benim kim vasfa cüret eyleyem. Ol þehil þehin þahý tahtül evla kevseri o nebiyyi
ziþan Hz.Muhammed Mustafa'yý (s.a.v) size anlatmak benim haddime mi ki, Cenabý Hak
Kuran-ý Kerim'de le amruke, ömrüne yemin olsun ey peygamber diye onun ömrüne yemin
etmiþ. Mevlak onun tacý olmuþ o zatý ben size kýrýk dökük cümlelerimle anlatamam” diye þair
Cevri'nin arzý ile ben de Resulullah aleyhisselam'ýn özrümü kabul etmesini istirham ederek
sözlerime baþlýyorum. Fuzuli diyor ki: Su kasidesinde; su virsun baðý ban gül zaru zahmet
çekmesin bir gül açýlmaz. Tek bir gül ya Resul Ey Nebi (s.a.v.) bahçývanlar gül yetiþtirmek için
binlerce gül bahçesi suluyorlar. Senin tek bir yüzünü, gül yüzünü yetiþtirmek için binlerce
bahçe sulasalar, senin yüzün gibi bir gül yetiþtiremezler Ya Resulullah. Ýþte onun yüzü gibi
binlerce bahçede gül yetiþse onun yüzü gibi olmaz. O alemlere rahmet olarak gelmiþ bir zattýr.
Onun þemali de güzeldir, ahlaký da güzeldir. Önce onun þemalini kýsaca arz edeyim, sonra
ahlakýndan örneklere geçeyim inþallah. Resulullah (s.a.v) Efendimiz Mekke'de doðdu.
Kureyþ kabilesinin Haþimoðullarýna mensuptu. Teni beyazdý, nur gibi bir yüzü vardý.
Amine'den ve Abdullah'tan dünyaya geldi. Allah Resullü'nün (s.a.s.) baþý büyükçeydi. Boyu
uzuna yakýndý, saçlarý dalgalý hafif kývrýmlýydý, simsiyah saçlarý vardý. Anlý geniþ olup nurani
dolunay gibi parlayan bir anlý vardý. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) kaþlarý yay gibiydi, iki
kaþýnýn arasýnda hafif bir boþluk vardý. Gözlerinin ayasý büyükçe, karasý tam kara, beyazý tam
05
beyazdý. Kirpikleri uzun ve karaydý. Burnu ovalca ve burun delikleri geniþçeydi. Resulullah
Efendimizin aðzý büyükçeydi. Yanaklarý etli ve ortasý kýrmýzýmsý bir haldeydi. Diþleri biraz irice
ve aralarý hafif seyrek ama tam bir aðzýna yayýlmýþ, konuþtuðu zaman diþlerinden adeta
etrafa nur saçýlýrdý. Çenesi yuvarlaktý. Resulullah'ýn boynu uzun ve gümüþ rengindeydi. Pýrýl
pýrýl parlardý. Omuzlarý geniþ kollarý ve bacaklarý uzun elleri ve ayaklarý etliydi. Yumuþacýk
ipekten, atlastan daha yumuþak eli vardý. Elinde Muhammed-i kokusu bir çocuðun baþýna
dokunsa baþýnda kokar, bir insanýn elini tutsa günlerce o insanýn elinden Hz. Muhammed'in
kokusu gitmezdi. Ýki kürek kemiði arasýnda nübüvvet mührü vardý.
Bir zad dedi ki: “Ya Resulullah! Sen bana bir gün kýrbaçla vurdun. Aç sýrtýný bende sana
kýrbaçla vuracaðým. Kýrbacýný bir gün sallarken benim sýrtýma gelmiþti. Þimdi benim alacaðým
var, bende senin sýrtýna vuracaðým”. Mübarek sýrtýný sývadý, o zad hemen nübüvvet mührüne
dudaklarýný kondurdu. Sana vurulur mu ya Resulullahnübüvvet mührünü öpmek için böyle bir
bahane uydurdum.”dedi ve Resulullah Efendimizin düðme büyüklüðünde sýrtýnda nübüvvet
mührü vardý. Ayaklarý ve elleri ayalarý geniþçeydi. Peygamber Efendimizin göðsü ile karný
ayný hizadaydý. Sünnetli ve göbeði kesik doðmuþtu. Göðüsten karnýna uzanan ince bir kýl
çizgisi dýþýnda vücudu kýlsýzdý ve nurani bembeyaz berrak bir tene sahipti. Allah resulü
(s.a.v)'ýn yüzünde tebessüm hiç eksik olmadý. O hep karþý tarafa tebessüm eder. O insaný
memnun etmek için kendi içinde üzüntüsü kendi içinde derdi olsa bile karþý tarafa belli etmez.
Sürekli karþý tarafa tebessüm eder ve onlarý hoþnut etmek isterdi. Söz söylerken tane tane
söyler, kelimelerini saymak isteyen sayabilir ezberlemek isteyen ezberleyebilirdi. Hiç
kimsenin karþýsýnda böbürlenmedi bacak bacak üstüne atmadý. Kimsenin sözünü kesmedi
sözünü bitirmeden kendisi söze girmedi. Resulullah kimsenin hatasýný bizzat yüzüne karþý
cemiyetin içersinde yüzüne vurmadý. Ýçinizden biri þöyle yapýyor, içinizden biri böyle yapmýþ,
yapmasýn diyerek genele umuma söyler herkes kendisine düþeni alýrdý. Bir gün mihraba
geldi. Mihrabýn ortasýnda maalesef bedevi ahlaký, medeni ahlaktan henüz nasibini almamýþ
bir kiþinin mihraba tükürdüðünü gördü. Mübarek eli ile o tükürüðü kazýdý ve daha sonra
elbisesinin kenarýný tutarak biriniz tükürecekse, böyle tükürsün diye mendili gösterdi mendili
tarif etti. Buraya kim tükürdü, bunu kim yaptý deyip oradaki insaný rencide etmedi. Her zaman
karþý tarafý fark ederdi oradaki sevgiyi muhabbeti, üzüntüyü kendi yüreðinde hissederdi. Allah
Resulü'nün (s.a.v) en önemli özellikleri nedir, kýsaca anlat derseniz bana size üç cümleyle
özetleyebilirim. Çok þey söylemeye gerek yok. Üç cümleyi ezberlerseniz benim buraya
geldiðime deðer, sizin buraya geldiðinize deðer. Bu üç cümleyi ezberleyen ezberlesin,
ezberlemeyenler yazsýn, yazamayanlar yanýndakinden yardým istesin. Ýnþallah hoca buraya
geldi. Ne söyledi, valla güzel konuþtu. Ne söyledi ya, aðzýndan bal akýyordu ama bir þey
söylemiþ ne söyledi. Valla unuttum demeyeceksiniz. Üç cümleyi ben size ezberleteceðim
inþallah ama öreceðim etrafýný unutmayacaksýnýz. Telaþlanmayýn tekrar tekrar ben size
söyleyeceðim. Hiç telaþlanmayýn herkes ezberleyecek. Neydi Peygamber Efendimiz'in
(s.a.v) özellikleri ona geçmeden önce þunu söyleyeyim. Resullullah (s.a.v) herkesten çok fark
eden bir insandý. Fark eden insan fark edilir. Baþkasýný fark eden de, baþkasý tarafýndan fark
edilir. Gülün kokusunu, çiçeðin rengini, bülbülün sesini, aðacýn yapraðýný, karlý daðýn zirvesini
fark eden insanlar fark edilir. Her günü ayný karþýsýndakinin derdinden, üzüntüsünden,
neþesinden, hislerinden haberi olmayan insanlarý kimse fark etmez. Siz kendinize deðer
verilmesini istiyorsanýz karþý tarafa deðer vermelisiniz. Ne kadar deðer verirseniz, o kadar
deðeriniz artar. Siz mütevazý olur, tevazu gösterirseniz Allah sizi yüceltir. Boynunuzu
eðmekle, boynunuzu bükmekle kimse boynunuza binmez, o anlý öper. Ama dik baþlý
olursanýz herkes size karþý diklenir. (Mentavadahuallah) Kim tevazu gösterirse Allah onu
yüceltir ve (Refeana leke zikrak) “biz senin adýný yücelttik ey, nebi!” buyurmuþ yüce Hak
Kuran-ý Kerim'de. Þu Bursa'da, Ulu Cami'de, Orhan Cami'de, Üftade'de, Emirsultan'da hep
ezan duyduk öðlenleyin. Eþhedü enla Muhammeden Resulullah, Eþhudü enla Muhammeden
06
Resulullah”. Neresi burasý, Kâbe neresi, Bursa neresi? Sadece Bursa'da mý? Amerika'ya
kadar Hindistan'a kadar Endonezya ya kadar hep O'nun adý dünyada beþ vakit semalara
yükseliyor. Hangi insana nasip olmuþ bu? Neden, çünkü O, alçak gönüllü oldu, çünkü O,
insanlýk için baþýný eydi. O, Mekke'ye girerken bile karþý taraftaki zalimler kendine düþmanlýk
yapanlara artýk Fatih geliyor, Muhammed geliyor. Mekke'yi fetih etmiþ bir komutan geliyor. Bu
gün onun günü. Biz bugün zelil olduk diyecek ve utanacaklar diye, Peygamber Efendimiz
devesinin sýrtýnda baþýný öne eðerek girdi. Düþmanlarý utanmasýn yüzü kýzarmasýn diye. O,
baþýný eðdikçe Allah Onu yükseltti. Cenab-ý Hak bizi adý saný yükselen, adý saný
yaþayanlardan eylesin bizimde ardýmýzdan adýmýzý yaþatacak evlat, afat, hiyal býrakmayý
nasip eylesin. Siz fark ederseniz, siz baþkasýna deðer verirseniz, baþkalarý da size deðer
verir. Siz baþkalarýný adam yerine koymazsanýz, hiç kimse sizi adam yerine koymaz.
Sevilmek istiyorsanýz sevmeniz lazým, saygý gösterilmesini istiyorsanýz saygý göstermeniz
lazým, karþý taraftan yararlanmak menfaatlenmek bir fayda temin etmek istiyorsanýz,
insanlara yararlý olmanýz lazým. Ýnsanlardan yardým isteyen sürekli sömüren kimseleri kimse
sevmez. Tek Allah kendisinden istenilmesinden hoþlanýr. Diðer insanlar hoþlanmaz. Allahü
Teâlâ da tam tersine insanlarýn tersine “isteyin, benden” diyor. “Ýstedikçe, isteyin” diyor.
“Ýstemeniz, ibadettir” diyor. “Ýstemeniz, duadýr”. Adamýn biri namazýný kýldý. Ellerini açtý. Dua
yaptý. Allah Resulü buyurdu ki: “Duaný uzun tut!”. Bir süre sonra elini yüzüne sürdü. Gitti, dedi
ki: “Duaný uzun tut!” tekrar elini açtý. Ýstedi tekrar yüzüne sürdü. Allah Resulü gitti dedi ki:
“Duaný uzun tut!”. Çünkü sen istedikçe Allah verecektir. Onun için duamýzý uzun tutalým. Hem
kendimize, hem kardeþimize, hem de baþkalarýna, hem insanlýða dua edelim. Ýnsanlýðýn bu
gün duaya ihtiyacý var, hepimizin duaya ihtiyacý var. Baþkasýný düþündüðümüz zaman,
baþkasýna dua ettiðimiz zaman, bilin ki kendimize de Cenab-ý hak verecektir. Günahsýz aðýzla
dua edin diyor. “Ya Resullullah, hepimiz günahkârýz, nasýl dua edeceðiz!”. Kardeþin senin için
dua ederse, o senin için günahsýz aðýzdýr. Sen kardeþin için dua edersen, sen onun için
günahsýz aðýzsýn. Bu þekilde dua edin iþte fark etmek lazým kimin duaya ihtiyaçlarý var. Bizde
burada herkese dua ediyoruz. Rabbim hastasý olanlara þifa versin, imtihaný olan
kardeþlerimize baþarýlar ihsan eylesin. Derdi, borcu olan kardeþlerimize kolaylýklar lütfetsin,
bütün ölmüþlerimize rahmetle muamele eylesin. Rabbim gönlümüzden geçen güzel
dileklerimizi isteklerimizi arzularýmýzý ihsan eylesin, hayýrlý evlat isteyenlerin evlatlarýný salih
saliha eylesin. Üç özellik dedim ya birincisini söylüyorum. Hz. Muhammed (s.a.v) Efendimiz
kendisi için deðil baþkalarý için yaþamýþtýr. Çok önemli, kendisi için deðil baþkalarý için
yaþamýþtýr. Hocam bizde baþkasý için yaþýyoruz nasýl yaþýyoruz. Ben dýþarý çýkarken yarým
saat aynaya bakýyorum, taranýyorum, süsleniyorum baþkasý güzel görsün diye. Perde
asarken perde alýrken baþkalarý beðensin diye alýyoruz. Yemek yaparken baþkasý ne der,
diye bol bol yapýyoruz. Koltuk, mobilya alýrken komþu akraba ne der, þu markayý deðiþtir
eskidi bunlar. Hep baþkasý için, hep her þey baþkasý için. Bizimkisi gösteriþ. Bizimki
baþkasýnýn yararýna deðil, hep bizim için, hep Rabbena hep bana gelsin diye yapýyoruz. Bu
deðil baþkasý için yaþamak. Anasý babasý için yaþamaktýr. Baþkasý için yaþamak, evladý için
yaþamaktýr. Baþkasý için yaþamak, komþu için yaþamaktýr. Baþkasý için yaþamak, hemþerisi
için yaþamaktýr. Baþkasý için yaþamak, hayvanlar için bitkiler için yaþamaktýr. Baþkasý için
yaþamak, insanlýk için yaþamaktýr. Bir albay askerlik bittiðinde babasý ile evimize ziyarete
geldiler. Babasýnýn ayakkabýlarýný çýkardý ayaklarýný üç defa öptü. Gözüme baktý. Hayatýmda
hiç bir zaman terk etmedim. Senin evinde de terk edemezdim dedi. Her gün babamýn
ayakkabýsýný çýkarýr, ayaklarýný üçer defa öperim ben, dedi. O zaman ben anladým ki ana
babayý sayan güzel insanlar var. Bizde anamýzý babamýzý saydýðýmýzý sevdiðimizi
zannediyoruz. Ama, bizimkisi sýradan, laftan ibaret. Bayram gelince haftada bir kere “alo, ana
baba nasýlsýn” dedik mi, iyi hayýrlý evladýz diyoruz. Sýlayý rahim yaptýðýmýzý zannediyoruz.
Dayýmýzý, teyzemizi yýlda bir iki defa görürsek, ziyaret edersek, halbuki sýlayý rahim bu deðil
07
diyor kitaplarýmýz. Sýlayý rahim; yani rahmi ziyaret etmek, akrabayý ziyaret etmek sadece gidip
gelmekten ibaret deðil. Hastalandýðý zaman yanýnda olmak, düþtüðü zaman elinden tutmak,
borcu olduðu zaman yardým etmek. Düðününde, cenazesinde her halde yanýnda yer almak.
Ýþte o zaman akrabalýk yapýyorsun. Bizimki kaðýt üzerinde, telefonda, mesajla, aloyla oluyor.
Aloyla olunca, heloyla gidiyor. Allah bize baþkalarý için yaþama azmi versin. Baþkasý için
yaþayan baþkasýnýn kalktýðýný, baþkasýnýn þifa bulduðunu, baþkasýnýn dirildiðini gördüðünde
kendi de diriliyor. Bir insanýn en güzel ömründe görebileceði, en güzel þey bir eserinin
meydana gelmesi, ortaya çýkmasýdýr. Paylaþýlmayan þey sizin deðildir. Adam, borç istemiþ
zengin bir arkadaþýndan. O da kýrk dereden su getirmiþ, borç veremem demiþ. Senin olsaydý
verirdin demiþ. Demek ki senin deðil baþkasýnýn o. Bizim olan þeyi biz paylaþabiliriz. Ýlim
varsa ilmi paylaþýyorsan o ilim senin olur. Mal varda malý paylaþýyorsan o mal senin olur. Her
türlü imkanýn var, iktidarýn var. O iktidarý, imkâný paylaþýyorsan o senin olur. Paylaþamadýðýn
þey senin deðildir. Dünyaya niye geliyoruz? Malda yalan, mülkte yalan varda biraz sen
oyalan. Sadece bekçilik yapýyoruz. Mevlana Celalettin Rumi diyor ki: Çocuklar evcilik
oynarlar eteklerinde kiremit taþlarýyla, çakýl taþlarýyla, tuðlalarla doldururlar. Eteklerine bir iki
taþ daha verirsen çocuk sevinir. Eteðinden taþlarý alýrsan aðlar. Büyüklerin bundan farký ne ki,
diyor. Evim oldu diye sevinir, evim yýkýldý diye aðlar. Arabam bineðim oldu diye sevinir,
bineðim öldü diye aðlar. Büyüklerde evcilik oyunu oynuyor. Ne zaman uyanacak bu evcilik
oyunundan? Öldüðü zaman, kara topraða girdiði zaman, evcilik oyununun bittiðini anlayacak.
Buranýn bir oyun olduðunu o zaman fark edecek, o zaman nasibi olacak. Biz ana
karnýndayken, bebekken annemizin karnýnda bize deselerdi ki dýþarýda öyle güzel bir dünya
var ki, aydýnlýk burasý karanlýk dýþarýda. Öyle bir dünya var ki rengârenk çiçekler, kuþlar,
böcekler havasý pýrýl pýrýl efendim mis havasý var. Mis gibi billur billur sularý var. Biz ne derdik
ana karnýnda bu ekmek elden su gölden. Burasý rahat derdik. Buradan gitmem. Çocuk
dünyaya geldiði zaman niye aðlar? Ölüyorum, ölüyorum diye aðlar. O dünyasýný terk ediyor.
Yeni bir dünyaya geliyor. Bizde ahrete giderken ölüyoruz diye aðlýyoruz. Halbuki ölmüyoruz ki
yeni bir hayata geçiyoruz. Ölüm yeni bir hayata bir penceredir, bir kapýdýr. Ama ne zaman
uyanacaðýz? Öldüðümüz gün uyanacaðýz. Anlayacaðýz ki dünya hayatý týpký anne karnýnda ki
o hayat gibi bir hayatmýþ. Burada sýkýntý var, burada hastalýk var. Bura bir gün güldürür, bir gün
aðlatýr. Burasý bir gün zengin eder ertesi gün fakir eder. Burasýnda bir gün mutluluk görürsün
ertesi gün zillet olur, eziyet olur. Dünyanýn hiç bir þeyi dört dörtlük olmaz. Gerçek hayat
ahirettedir. (Vamel hayatit dünya illa lehvun ve lâin) Dünya hayatý bir oyun ve eðlenceden
ibarettir. Ýþte bu oyun ve eðlence içerisinde imtihaný kazanan buranýn geçici fani olduðunu
unutmayan insanlar baþkasý için fedakârlýk yapmaktan çekinmezler. Malýn senin olsun,
derler. Sevgim senin olsun, hislerim düþüncem senin olsun. Ensar gibi muharice yaptýðýný
düþünün. Evimin bir katý senin olsun kardeþim tarlamýn yarýsý senin olsun, sermayemin yarýsý
senin olsun istersen hepsini sana vereyim. Çünkü malýný mülkünü imkanlarýný býrakarak
geldin. Burada benim her türlü imkaným var. Seninle paylaþayým diyen ensar Allah onlarý
övüyor. Ýnþallah her türlü imkanýmýzý varlýðýmýzý baþkasýyla paylaþanlardan oluruz. O zaman
bizde peygamberimize benzeriz. Çünkü peygamberimiz baþkasý için yaþamýþtýr. Kendisi için
hayatta hiçbir zaman bugün tatil yapsaydým. Bugün þöyle insanlardan bir kaçsaydým. Aman
býktým bu insanlarýn gürültüsünden, patýrtýsýndan, isteðinden. Allah resulünde hâþâ böyle bir
þey duyabilir misiniz? Peki, bize ne oluyor ki biz sürekli insanlardan kaçýyoruz. Ýnsanlardan
kaçmayý da marifet sayýyoruz. Halbuki hangi mümin daha hayýrlýdýr? Ýnsanlarýn arasýna
karýþýp onlarýn eza ve cefalarýna katlanan mümin, bir köþede uzlete çekilen müminden daha
hayýrlýdýr. (Hayrun nas men yenfeun nas) Ýnsanlarýn en hayýrlýsý çok namaz kýlan, çok oruç
tutan, çok hacca giden, çok umre yapan deðil çok türbe gezen deðil. Neymiþ insanlarýn en
hayýrlýsý insanlara en çok yararý dokunandýr. Baþkasýna ne kadar faydalý oluyorsanýz
08
o kadar kýymetli insansýnýz Allah katýnda. Baþkasý sizin için ne kadar dua ediyorsa, Allah
katýnda o kadar deðeriniz var. Baþkasý sizin dürüstlüðünüze, takvanýza ne kadar þahitlik
yapýyorsa, Allah o þahitliði sayýyor. Cenaze de bile neden bu mevtayý nasýl bilirsiniz, diye
soruyorlar. Çünkü Allahu Teâlâ orda þahitlik yapanlarýn þahadetini kabul ediyor. Üç kiþi
þahitlik yapsa iyilerdendir dese Cenab-ý Hak onu iyilerden yazýyor. Ya da biz öldüðümüzde iyi
ki öldü kurtulduk derlerse ne oluruz, ne oluruz? Allah peþimizden bütün alemin aðlayacaðý
þekilde bir hayat sürmeyi nasip eylesin. Yaðdýn da mý hani doðduðun gün sen aðlardýn,
gülerdi âlem. Öyle bir hayat sür ki mevtin sana olsun, handan aleme olsun matem. Hatýrlýyor
musun? Doðduðun gün sen ciyak ciyak aðlýyordun. Herkes müjde müjde diye gülüyordu.
Öyle bir yaþa ki sen ölüme giderken güle güle git, bütün dünya ardýndan aðlasýn. Ýþte böyle
hayatýn içini dolduran insanlar Hz. Peygambere benzeyen insanlardýr. Yazarýn biri diyor ki:
“Her ümmet bir bakýma peygamberine benzer.” Her ümmet peygamberine benzer. O zaman
dönüp kendimize bakalým. Biz peygamberimize benziyor muyuz? Hayýr. O zaman biz nasýl
onun ümmeti olduðumuzu söyleriz. Oturmamýz, yememiz, içmemiz, konuþmamýz,
davranýþlarýmýz, ticaretimiz, aile reisliðimiz, anneliðimiz, babalýðýmýz, dedeliðimiz,
evlatlýðýmýz, dostluðumuz, ahbaplýðýmýz, imametimiz, devlet baþkanlýðýmýz, hizmetçimiz
benziyor muyuz? Hayýr, ondan uzaðýz. Ondan uzaðýz. Býrakýn bizi peygamberimize
benzemekten ecdadýmýza benzemekten bile uzaðýz. Birkaç ay önce Viyana'da bir konferans
vardý. Orada bir soru geldi, konferansýn ardýndan. Soruda aynen þöyle yazýyor: Hocam ne
olur ikaz edin. Buradaki Türk vatandaþlarýmýz Türkler, Viyana'da Avusturya'nýn baþþehri
Viyana'da üzüm baðlarý çok meþhur. Yazlarý oranýn üzüm baðlarýna giriyorlar. Yaprak
yoluyorlar. Buradaki Avusturyalý insanlar Türklerden illallah demiþ. Çünkü herkes onlarýn
baðlarýna zarar veriyor. Türkler üzüm yapraðý çalýyor diye konuþuluyor. Ben þaþýrdým ve
hemen aklým zihnim Viyana Kuþatmasý'na gitti. Bizim ecdadýmýz Viyana kuþatmasý yaparken
yani savaþa giderken, onlarla savaþmaya giderken, üzüm baðlarýndan geçtik, bunlarýnda kul
hakký var. Baðlarýna zarar verdik diyerek her bir baðýn asmasýna kese kese altýn baðladý
benim ecdadým. Onlarý fetih etmedi ama gönüllerine fetih etti. O ecdadýn torunlarý þimdi üzüm
yapraðý çalýyor. Ya rabbi, hangi günlere kaldýk bizi düzelt ya rabbi bize izan ver, akýl ver, idrak
ver. Bize, benliðimizi, özümüzü kazandýr ya rabbi. O dedelerimize bize layýk evlat olmayý
nasip eyle. At üzerinde Viyana'ya biz uçakla gidip gelirken yoruluyoruz. At üstünde gitmiþler,
yürüyerek gitmiþler, bizim için gitmiþler. O ecdada layýk olmazsak Allah bunun hesabýný
bizden sorar. Allah o nesli o pak nesli tekrar ihya edecek þuuru, bilinci bize nasip eylesin. Ama
bunun belirtileri, bunun müjdeleri de var elhamdülillah. Sizler bu tür insanlarsýnýz. Sizler bunu
için gayret ediyorsunuz. Özellikle hanýmlarýn Türkiye'de son yýllarda gösterdiði gayretler,
çabalar, altýn günlerinden Yasin günlerine geliþleri. Türkiye için ve bütün Ýslam dünyasý için
büyük bir müjde içindedir. Ýnþallah o nesiller yeniden yeþerecek. Dünyaya tekrar medeniyeti
ahlaký Resulullah'ý tanýtacaktýr. Hz. Peygamberle nasýl alay edilir? Hâþâ nasýl onun aleyhine
film yapýlabilir? Nasýl onun aleyhine karikatür yapýlabilir? Onun sevgisini, merhametini biz
neden tanýtamýyoruz Avrupa'ya? Neden islamla terörizm yan yana gösteriliyor ve
Müslümanlýktan öbek öbek kaçýyorlar. Suçlusu elbette baþkasý olabilir ama bizim de payýmýz
bunda çok büyük. Bazý zamanlar orda otellerde kalmamýz gerekiyor. Ýnanýr mýsýnýz, yataðýn
bir baþýnda komidin mi diyorlar o yanda duranlara. Komidin çekmecesini çekiyorsunuz, Ýncil
çýkýyor. Soldaki çekmeceyi çekiyorsunuz Buda'nýn kitaplarý, Budist kitaplarý çýkýyor. Diyor ki:
“Hýristiyan dünya! Ey Hýristiyanlar! Siz hakkýyla Hýristiyan olmuyorsunuz, ateist oluyorsunuz.
Din arýyorsunuz, baþka dini araþtýrýyorsunuz. Müslümanlýða gitmeyin sakýn ha, olacaksanýz
Budist olun!” diyor. Hýristiyanlýktan vazgeçecekseniz Budist olun aman ha Müslümanlýða
gitmeyin. Çünkü onlar biliyorlar ki dünya hýzla islama yöneliyor, baþka çare yok Ýslam
ahlakýndan baþka. Peygamber efendimiz'in (s.a.v) ahlakýndan baþka insanlýðý kurtaracak
09
baþka bir mesaj yok yeryüzünde. Dolaþýyorlar, dönüyorlar zaman kaybediyor insanlýk ama
tekrar islama gitmek ve Müslüman olmak zorundayýz. Bütün dünya islamla tanýþmak
durumunda ama Müslümanlar engel olmazlarsa biz engel oluyoruz. Aradan biz çekilsek
onlarý islamla, peygamberle tanýþtýrsak bizden çok iyi Müslüman olurlar. Fransa da
anlatmýþlardý. Bir erkek bir Fransýz kýza talip olmuþ. Aile demiþ ki: “Müslüman olmazsa seni
evlendirmeyiz”. Kýz da o erkeðe aþýk olduðu için Müslüman olmuþ. Daha sonra Ýslamý
öðrendikçe aradan 5-10 sene geçmiþ. O Müslüman Fransýz kýz gelin demiþ ki: “Benim kocam
Ýslamý yaþamýyor ki namaz yok, oruç yok, hac yok, zekât yok ben böyle biriyle evli kalamam!”
diye boþanmýþ. Nerden, nereye? Bizimkine bakarsan yok. Komutan askerde sormuþ demiþ
ki: “Ýslamýn þartý kaç?”. “Bir.”. “Hâþâ oðlum hiçbir þey öðretmediler mi sana? Oðlum islamýn
þartý nasýl bir olur?”. “Komutaným namaz, oruç sende yok. Hac, zekât biz fakirlerde yok. Bir
kelime-i þahadet kaldý, baþka ne kaldý?” demiþ. Þimdi bizim Müslümanlarýmýz bir kelime-i
þahadetten kurtarýyoruz. Halbuki Ýslam bir kelime-i þahadetten mi ibaret? O islama girmek
için yapýlan sözdür anlaþmadýr. “Eþhedü en la ilâhe illâllah ve eþhedu enne muhammeden
abduhu ve resulühü” dedik mi girdik kapýdan içeri. Ondan sonra “Amentü billahi ve melaiketihi
ve kütübihi ve resulihi vel yevmilahiri ve bil kaderi hayrihi ve þerrihi minallahi teâlâ vel-ba'sü
ba'delmevti hakkun Eþhedü en La ilahe illallah ve Eþhedü enne Muhammeden Abdühü ve
resulühü” külliyen de iman ettik. Ondan sonra ne baþlýyor? (Buniyel islamu ala hemsin
þahadetü ella ilahe illallah ve enne muhammeden Resulullah ve yakavmi ve salati ve bi zekati
ve savmü ramazane vel haccül) Kelime-i þahadet getirmek, namaz kýlmak, oruç tutmak,
zekat vermek, hacca gitmek. Bunlar da islamýn beþ temel esasý. Bunlar olmazsa olmaz gibi.
Olmazsa olmaz, namaz olmadan dinin tamam olmasý mümkün deðil. Oruç olmadan bir
müslümanýn belli bir kemale ermesi mümkün deðil. Hac vacip farz olupta hac yapmayan bir
müslümanýn, imanýn lezzetini tam manasýyla tatmasý mümkün deðil. Bunlar iþin temeli, daha
üzerine bir sürü bina yapmak gerekir. Ýslamýn esaslarý çok. Peki, niye biz bir taneyle
yetinmeye çalýþýyoruz. Müslümanlýðý bilmiyoruz. Müslümanlýðý biz etraf ne yaparsa ona göre
kararlýyoruz. Hayýr, öyle deðil. Müslümanlýk Kur'an'dan öðrenilir. Müslümanlýk Hz.
Muhammed'den (s.a.v) öðrenilir. O nasýl yaþadýysa, öyle yaþarsak Ýslam'ýn bize faydasý olur.
Falanca gibi, falanca komþu gibi filanca gibi deðil örneðimiz, rehberimiz Hz. Muhammed
(a.s.v) olacak. Ýþte O, hayatý boyunca baþkalarý için yaþamýþtýr. Fakiri düþündü, garibaný
düþündü, yetimi düþündü, çocuðu düþündü, köleleri düþündü, kadýnlarý düþündü, kýz
çocuklarýný düþündü. Zatýn biri geldi dedi ki: “Ya Resurullah! Allah beni affeder mi? Ben öyle
bir günah iþledim ki ya Resurullah!”. “Ne yaptýn?”. “Kýz çocuðum vardý. 5-6 yaþlarýna gelmiþti.
Bir gün evimde otururken geldi. Bacaklarýmýn dibinde oynuyor. “Babacým, babacým” diye
dizlerime yapýþýyor. O kýzý öldürmeyi kafaya koymuþtum. Kýz çocuðuna sahip olmak bizde
ayýptý ya Resurulallah! Belli bir yaþa gelinceye kadar müsaade ederdik ondan sonra baþýmýza
iþ açar diye onu öldürürdük. Kýzým dedim gel seninle oynayalým dedim. Evin arkasýnda bizim
bir kuyumuz vardý. Kuyunun baþýna götürdüm. Kýzla orda oynaþýrken, arkadan kýzýmý
ellerimle kuyuya ittim. Kuyuya düþtü. Babacým beni kurtar diye baðýrarak boðuldu. Arkama
bile bakmadan dönüp gittim. Kendi elimle öz evladýmý ben kuyuda boðdum ya Resülallah. Biz
bunu insanlýk için yaptýðýmýzý sanýrdýk.” diyor. Allah Resulü bunu dinlerken mübarek
gözlerinden gözyaþlarý boþaldý. Ashab-ý Kiram dediler ki: “Sen ne anlatýyorsun?
Peygamberin aðlayacaðýný bilmiyor musun? Onu üzüyorsun!”. Çok yufka yürekliydi
peygamberimiz, çok nazikti, çok rikkati vakti, çok hisleri kuvvetliydi. Karþý tarafýn derdini kendi
derdi bilirdi. O öyle bir peygamber ki bu kýz çocuklarýný gömen kavme, kendi kýzý Zeynep'in
kýzý olan torunu Ýmame'yi omzuna aldý daha 3-4 yaþlarýndayken. Kamet getiriliyor. Kamet
getirilirken torunu omzunda mihraba geçti. Ýmam oldu torun omzundayken. Allahu Ekber
namaza durdu. Torunu omzunda kýz çocuðu. Herkes gömüyordu Ýslam gelmeden önce,
10
o namaza onunla durdu. Rukü'ya ve secdeye giderken yere koydu. Kalkarken tekrar omzuna
aldý. Böyle bir peygamber insanlýða insanlýk nedir onu öðretti. Yemek yemesini bilmeyen o
topluma yemek yemeyi öðretti. Taharetlenmesini bilmeyen o topluma taharetlenmeyi öðretti.
Eve nasýl girilir, nasýl çýkýlýr bilmeyen o insanlara selamla, güler yüzle, duayla girip çýkmasýný
öðretti. Allaha nasýl þükredilir onu öðretti. Nasýl dua edilir, onlarý öðretti. Eðer o olmasaydý
bizlerde vahþi birer toplum olarak kalýrdýk. Bizde medeni olmuþsak ve bugün kimliðimizi
korumuþsak, bugün Müslüman kardeþi olarak þu dayanýþma içerisindeysek hep onun
vergisidir, hep onun lütfudur. Hep onun rahmetinin eseridir. Allah Resulü vahyi, Kuran'ý
getirmeseydi bize peygamber olmasaydý bizi kim korurdu? Macarlar'ýn da aslý Türk,
Ukraynalýlar'ýn da aslý Türk. Ama bugün Bulgarlarýn da kim kaldý onlardan? Hiç kimse
kalmadý. Bizim kimliðimizi koruyan tek cevher imanýmýzdýr. Rabbim imanýmýzý muhafaza
etmeyi nasip eylesin. Minarelerimizden ezaný, gönderimizden bayraðýmýzý eksik etmesin
inþallah. Ýkinci özelliði Resulallah vessalatu vesselamýn dünya ve ahiret dengesini
mükemmel kurdu. Hz. Muhammed (s.a.v), dünyasý için ahretini, ahreti için dünyasýný terk
etmedi. Ýkinci özelliði neymiþ dünya ve ahiret dengesini mükemmel kurdu. Öyle bir Ýslam'ý
yaþadý ki gece yarýsý Hz. Ayþe'ye dedi ki: “Ya Ayþe bana müsaade eder misin? Teveccüh
namazý kýlayým. Rabbime namaz kýlayým.” “Müsaade senin ya Resulallah!”. Þu nezakete
bakýnýz namaz kýlacak bir erkek eþinden müsaade alýyor. Nafile namaz müsaade et ben
namaz kýlacaðým. Bu inceliði hala öðrenemedik. Biz bunlarý yaparsak kýlýbýk sayýlýrýz. Yanlýþ
anlaþýlýr diye hala kendimizden þüphelerimiz var. Halbuki bir insan ne kadar fedakar olursa,
karþý tarafa ne kadar saygýlý olursa o kadar kazanýr, namaz içinde müsaade alýnýr. Nafile oruç
için bile müsaade alýnýr eþinden. Eþler birbirlerinden müsaade almalýdýr. “Ya Resulallah
müsaade senin!”. Kalktý bir namaza durdu o kadar çok ayakta durdu ki, hiç rükuya gitmeyecek
sandým. Rükuya vardý. O kadar çok rükuda kaldý ki, baþýný kaldýrýp secde etmeyecek sandým.
Secdeye gitti, saatlerce hareketsiz kaldý. Evin içi karanlýk göremiyorum. Resulallahýn acaba
ruhumu kapz oldu. Hareket yok sessizlik var. Korktum yataðýmdan kalktým. Gittim ayaðýna
dokundum caný vardý ayaðýný kýmýldattý. Selamdan sonra “ya Resulullah niye kendini bu
kadar üzüyorsun” dedim. “Korktun mu ya Ayþe!” “Korktum ya Resulullah ruhun kabz olur
sandým.” “Saatlerce namaz kýldým. Ben þükretmeyeyim de kim þükretsin ya Ayþe!”. Biz
þükreden bir toplum olarak biliyoruz kendimizi þükreden bir insan olarak biliyoruz “Yarabbi
þükür” diyoruz sofradan kalkarken. Baþka zaman hayýr öyle deðil. Ýstanbul'dan Ankara'ya
giderken bir otobüste yolculuk yapýyorum. Yanýmda bir bey orta yaþlý soluna dönüyor yarabbi
sana þükürler olsun diyor, önüne dönüyor yarabbi hamdolsun, yarabbi verdiðin nimetlere
ihsanlara þükürler olsun, bu günleri de gösterdin þükürler olsun” diyor. Binlerce kez þükretti.
Þimdi orda utandým. Hocayým ya, “ne iþ yapýyorsun, niye bu kadar þükrediyorsun” dedim.
“Ben Ankara'da bir iþ adamýnýn yazlýðýnda bekçilik yapýyorum” sen kimsin” dedi. Ben hocalýk
yapýyorum o zaman, yýllar önce. “Niye bu kadar þükrediyorsun, saða dönüyorsun Allahým'a
þükrediyorsun, sola dönüyorsun hamdolsun”. “Ben on senedir çalýþtým, sigortamý
yapmamýþtý. Dün çaðýrdý Ýstanbul'a sigortamý yaptýrdý” dedi. Bir sigortaya binlerce þükreden
bir adamdan ben binlerce kez utandým. Dedim ki; sen hocasýn hayatýnda bu kadar
þükretmedin. Ondan sonra biraz daha þükretmeye baþladým. Aldýðýmýz her nefese þükretsek,
verdiðimiz her nefese þükretsek verdiðini ödeyebilir miyiz? Ödeyemeyiz. Size deseler ki bize
gözünüzü verin, dünyalar senin olsun deseler vermezsiniz Bize kolunuzu verin deseler
vermezsiniz. Bizim her bir uzvumuzun bir parçasý dünyalardan daha kýymetli ve bunun þükrü
nasýl ödenir, akýl iman elimiz ayaðýmýz tutuyor elhamdülillah ayakta durabiliyoruz. Yarabbi bu
ne biçim bir yaratýlýþ ne mükemmel bir yaratýlýþ! Adam Bir heykel yapýyor 50 yerden tutturuyor
bir yere, biz istediðimiz yerde düþmüyoruz dengeyi saðlýyoruz. Kim öðretti bu yürümeyi, kim
öðretti? Emekleyerek gelen bir insan, çýplak gelen bir insan. Akýl vermiþ, bu akýl sayesinde
11
saatlerce kilometrelerce yolu kýsa mesafede hemen hallediveriyor insanoðlu ama yine
sonuçta yine aciziz. Baþýmýz bir su, sonumuz bir kemik iþte. Bir dað öksürdü bütün dumanlar
dünyayý sardý, insanlarýn uçaklarý kalkamadý, baþbakaný bile memleketine giremedi
adamlarýn. Ýnsanlara bak, insan ne kadar aciz. Teknolojiydi, gökdelenlerdi vs. bunlarda
insanlarý kurtarmýyor olduðun yeri durduðun yeri bileceksin, haddini bileceksin. Ömer Nasuhi
Bilmen Hoca'ya gelmiþ biri, demiþ ki: “Hocam Ýslam'ýn þartý kaç demiþ”. Koskoca müftü
Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý yapmýþ adama, islamýn þartý kaç diye sorulur mu? “Altý evladým”
demiþ. “Koskoca hoca oldun Ýslam'ýn þartý altý olur mu” demiþ. “Evladým altýncýyý sen hiç
öðrenmedin mi” demiþ. “Neymiþ o”, “haddini bilmek” demiþ altýncýsý. Evet, haddimizi
bileceðiz, cürümümüzü bileceðiz, günahýmýzý bileceðiz. Biz þimdi birazcýk tespih çekersek,
biraz namaz kýlarsak, birkaç türbe gezersek, biraz hatim yaparsak, oh evliya rolüne hemen
giriyoruz. Geçmiþi ne çabuk unuttuk. Evvelki gün niye yapmadýn, onlar bir açýlsa nasýl
yürüyeceksin? “Müslüman, mümin kimse günahýný Uludað gibi görür, üzerine yýkýlacak gibi
münafýk günahlarýný burnunun ucundaki sinek gibi görür” diyor peygamberimiz. Ýmaný olan
insan günahýný unutmaz, mümin sevabý unutur. Yaptýðý hayrý hemen unutur. Bana þunlarý
yapmýþtýn “Allah razý olsun” unutmuþum. “Allah kabul etsin” diyebiliyorsan doðru. Ama þunlarý
ben sana yaptým, bak ben olmasaydým bak þöyle olacaktýn, böyle olacaktýn. O müminlik
alameti deðil. Biz haddimizi bileceðiz. Dünyamýz ahretimiz dengeli olacak. Ayný peygamber
gözyaþýyla seccadesini ýslatan, bir Kadir Gecesi'ni anmasý, ümmetine Kadir Gecesi'ni
müjdelemek için alnýný mescitte kumlarýn üzerine koyan, yukardan yaðmurlar yaðdýðý için alný
yüzü çamur içinde kalan ve gözyaþýyla ýslanmýþ bir peygamber çýktý. “Ümmetime Kadir
Gecesi'ni haber verecektim bugün” dedi. Niyaz ettim, yalvardým rabbime! Bana Kadir
Gecesi'ni haber verdi. Ama sizin aranýza gelirken iki tane Müslüman birbiriyle küfürleþti.
Ondan dolayý benden bilgi alýndý buyurdu. Kadir Gecesi'ni Rabbimiz Allahü Teala
Peygamberimize bildirmiþ ama o bilgiyi niye almýþ, iki Müslüman'ýn kavgasý sebebiyle. Çünkü
Kur'an da bunu söylüyor. Bölünmeyin, parçalanmayýn, gücünüz gider zaafa düþersiniz.
Allah'ýn rahmeti kestirilir, kesilir üzerinizden. Birbirimizi seversek birbirimizin kusuruna
raðmen seversek ve þimdi onun bu hatasý var, onun þu hatasý var. Harun-u Reþit için
anlatýrlar: 10 tane dalý sarmýþ raptetmiþ birbirine. Ýki tane oðlu var. Onlardan birini halife
seçecek, kendi yerine atayacak. Akýllýsýný, zekalýsýný seçmek istiyor. O, 10 dalý birbirine
sarýyor ve büyük oðluna diyor ki, “bunlarý kýracaksýn”. Oðlan oradan zorluyor, buradan
zorluyor, o 10 dalý kýramýyor. 10 tane dal birbirine sarýlmýþ, kýramýyor. Küçük oðluna veriyor.
Küçük oðlu, 10 dalýn içinde bir tanesi ile uðraþýyor. Oradan bastýrýyor buradan bastýrýyor, en
sonunda saatler sonra içindeki o dalýn bir tanesini oynatýyor, yerinden çekiyor. Çat kýrýyor.
Ondan sonra dokuz tanesi kýrýlýyor. Sýrayla alýyor, çat çat kýrýyor. “Benden sonra Halife sensin.
Zekisin sen” diyor. Müslümanlar bugün þu ýrktandý, bu ýrktandý hiç kimseye aslýnda hak hukuk
vermek istemez. Düþman sadece seni yiyinceye kadar karþý tarafa dost görünüyor. Ya
düþman görünüyor zaten. Biz birbirimizi kusurlarýyla seveceðiz. Biz birbirimiz için fedakarlýk
yapacaðýz. Birbirimiz için yaþayacaðýz. Baþkasýna faydalý olmak için yaþayacaðým. “Vur
kardeþim” diye yüzünü döndürürsen vurmaz sana. “Ben sana vururum” dersen o da sana
vurur, karþýlýklý kavga büyür gider onun için kavga hep. “Yaradýlaný hoþ gör yaradandan
ötürü”. Bizim Yunus Emre'lerin felsefesi, düþüncesi bu milleti yoðurmuþtur. Bundan taviz
vermek doðru deðildir. Allahü Teala Peygamber Efendimiz (s.a.v) onun ibadete düþkünlüðü
gibi, bize de ibadet düþkünlüðü nasip eylesin, yolunda daim eylesin. Peygamber sabahleyin,
ertesi gün veya bir müddet sonra Hz. Ayþe ile Medine'ye doðru geliyor baþka bir yerden.
“Ayþe” diyor. “Hadi bakalým bir koþalým. Sen mi geçeceksin, ben mi geçeceðim”. Diyor ki Hz.
Ayþe: “Ýlk koþma da ben geçtim peygamberi” diyor. Bir baþka sefer “Medine'de böyle bir
12
tarlada beraberdik. Peygamber bir yarýþalým dedi. Ýkinci kez peygamber beni geçti. Ben kilo
almýþtým” diyor, Hz. Ayþe. Þimdi bu bize çok garip geliyor. Gözyaþýyla seccadeyi ýslatan
peygamber, hanýmýyla yarýþ yapýyor. Ben þimdi burada hanýmla bir yarýþ yapsam kimse beni
dinlemez de, tuhaf geliyor bize. Neden? Bizde þöyle bir anlayýþ var. Hacý, hoca, sofu terazi
tutmaz. Hacca gitti, geldi terazi tutmaz. Hacý, hoca spor yapmaz. Hacý, hoca þunu yapmaz.
Doðrularý yapsýn, yanlýþlarý yapmaz. Elbette ama biz doðrularý da bulamýyoruz. Açýkça
babam beni þimdi seviyor. Amca burada mý? Ali amca babamý iyi tanýr. Babam diyor ki:
“Oðlum büyüklerin yanýnda seni hiç sevemedim, þimdi seni seveyim diyor. Biz Sivas asýllýyýz
ya, Karabük'te büyüdüm. Ama büyüklerin yanýnda annemle biz yýllarca ayrý yedik. Önce bir
erkekler yiyecek doyacaklar, yaðlý tarafýný onlar bitirecekler, kadýnlar sonra sofraya
oturacaklar. Bu yanlýþ gelenek, örf, anane, töredir. Gelenek güzel bir þey ama yanlýþýný
atacaksýn ki doðrularý kalsýn. Doðruyu da biz atýyoruz. Attýðýmýz zaman, hayýr her þeyin bir
ölçüsü var. Peygamberimiz torunlarýný sevmiþ mi, çocuklarýný sevmiþ mi, baþkasýnýn yanýnda
sevmiþ mi, sevmiþ. O zaman bende severim ama aþýrýya da gitmem. Anasýnýn babasýnýn
yanýnda kucaðýndan indirmiyor ya, ilk defa mý görüyoruz. Baþka zaman yine seversin.
Anasýna babasýna göstermediði sevgiyi saygýyý çocuðuna gösteriyor. O da yanlýþ, her þeyin
ölçüsü var. Ýþte bu ölçülerde problemimiz var. Resulallah efendimiz dünyasýný da terk etmedi
koþu yaptýrdý, güreþ yaptýrdý, yüzme yaptýrdý. Yüzme öðretin çocuklarýnýza dedi. Deve
yarýþlarý yaptýrdý. Bugün kumar için at yarýþý, deve yarýþý yaptýrýyorlar onlar günah. Böyle bir
peygamber dünyayý mamur etti. Çarþý kurdurdu, pazar kurdurdu. Müþrikler dediler ki: “Bu
peygamber nasýl bir peygamber sizin gibi aranýza oturuyor, yemek yiyor, çarþýda geziyor,
pazarda geziyor, sýradan bir adam. Böyle peygamber mi olur dediler? Allah'ta diyor ki: “Melek
olsaydý örnek olamazdý insanlara. Ýnsan olacak ki örnek olsun. O öyle peygamberdi, örnek
yaþadý. Hiçbir zaman yalan ondan çýkmadý, hiçbir zaman sözünden caymadý, hiçbir zaman
gönül kýrmadý. El Emin Muhammed, El Emin Kâbe'nin yapýmýnda Hacer-ül Evset'i taþýný o
koydu hicret sýrasýnda. Müþrikler bile mallarýný ona teslim etmiþlerdi. Hz. Ali'ye emanet etti.
“Bunlar benim düþmaným, mallarýný da kaçýrayým” demedi. Mallarýný iade etti. Þimdi diyorlar ki
“hocam Almanya'da, Fransa'da bilmem ne faiz alabilir miyiz? Rüþvet alabilir miyiz? Burasý
gavur memleketi.” Hangi ölçüyle yapýyorsunuz onu? El oðlu sana demez mi, “sen nasýl
Müslümansýn? Benim memleketimde rüþvet alýyorsun, benim memleketimde faizi yiyorsun?
Bizim Müslümanlara haram diyorsun”. Çok yanlýþ iþler, gülünç iþler yapýyoruz. Kitabýna
uyduruyoruz elbette. Kitapta yeri var mý? Bir kitapta yeri var tabi. Taliban'da, bugün kitapta
yerini buluyor. Kadýnýn topuðunu ölçüyor, kaç santim topuðun var diyor? Afganistan'da
Taliban, üç santim yok günah diyor. “Kýrbaçlayýn!” kitapta yerini buluyor. Kitap bir dönem için
bazý yasaklarý koymuþ olabilir. Ama Kur'an deðil, hadis deðil, o bir iþtahattýr. Ýstanbul'un
þeyhülislamlarýndan birinin fetvasý var. Boðazda, kayýkta yolculuk yapan Müslüman bir kadýn
þemsiye kullanabilir mi? Sual el cevap “kullanamaz” caiz deðildir. Neden? Çünkü o sýrada
boðazda afedersiniz, þemsiye açýp kötü iþler yapan kadýnlar türemiþ. O gün için söylemiþ,
bugün içinde söylenecek söz var. Bugüne yeni þeyler söylemek lazým. Eskiyi sürekli tekrar
etmek klasiði sürekli okumak makbul olsaydý eskilerde hiçbir þey yapmazdý. Yeni problemlere
çözüm üretmek lazým dinimiz bize bu imkâný vermiþ, Kur'an bu ölçüleri vermiþ, hadisler bu
ölçüleri vermiþ, ama Müslümanlar hala geri kalmakta diretiyorlar. Bursa'da bakacak var demi.
Uludað'da bakacak, ne demek bakacak? Ramazan ve Þevval hilalinin gözetlendiði yer batý
tarafýna güneþin battýðý yere bakar. Ayýn sonunda ya da baþýnda orada gözetlerler; hilal
göründü, yeni bir ay girdi. Hilal göründü eski ay çýktý, yenisi girdi. Ramazan öyle baþlar,
bayram öyle baþlardý. Ama hala daðdan gözetleyerek ramazan girdi, çýktý diyebilir miyiz?
Eloðlu füze gönderiyor Mars'a, uydular dünyanýn etrafýný kuþatmýþ, ay parsellenmiþ biliyor
musunuz? Yahudiler aydan arsa satýyorlar. Evet, arsa. Türklerin iþleri yok orda, ortasý var ayýn
13
bize yer yok. Böyle bir devirde hala ayý gözetlemenin bir hayrý var mý? Peygamber böyle
buyurmuþtu. Kitapta var yeri, o kitapta yeri var. Baþkasýnýn da yeri var. Altýný okusana
kardeþim, devamýný okusana. O zaman “ben hafýz deðilim” diyor. Adam namaz kýlmýyormuþ,
niye namaz kýlmýyorsun? “Hafýz deðilim ben, yukarýsýný biliyorum” iþine gelmiyor. Çünkü iþine
geldiði gibi konuþuyor. Bu Ýslam'ý teblið etmek üzere gezen kardeþler var, iyi niyetliler ama
hepsi ayný bilgiye sahip deðil ki, içlerinde çok cahilleri de var. Bir gün Fas'tan, Tunus'tan
gelmiþ birkaç tane Müslüman misafir ettim. Yatacak yer lazým oldu. Çek yatý açtým hanýmdan
çarþaf battaniye istedim. Çamaþýr makinesinden çýkmýþ, yeni çýkmýþ çarþaflarý verdi bana.
Bende çekyatýn üzerine serdim. O Arap kardeþim Ýslam'ý anlatmak için dünyayý gezen
kardeþim, yataða girmeden önce çarþafý þöyle yaptý; “bismillah, bismillah, bismillah” üç defa
eliyle çarþafý sývazladý. Ben onu niye yaptýðýný biliyorum. Dedi ki: “Biz niye kitap istemiyoruz?”
“Çarþafý sývazlýyorsun!” “Sünnet!” dedi. Ama ben bu çarþafý yeni getirdim, yatak yeni açýldý.
Bu yatak temiz, çarþaf temiz, yeni makineden çýktý. “Çarþafý sývazlamak sünnet deðil
kardeþim!”. Dedi ki: “Çarþafý yataða girmeden önce üç defa mest edin diyor”. “Devamýný
okusana, devamýnda ne diyor? Zira orada neyin gecelediðini bilemezsiniz, böcek girmiþ
olabilir, ekmek kýrýntýsý düþmüþ olabilir, zararlý bir kesici madde girmiþ olabilir, “kontrol et de
yat” diyor peygambere. Þimdi kontrol ettik iþte! Çarþafýn sývazlanmaya ihtiyacý yok ki, yok!
Bizim vatandaþýmýz ayet-el kürsüyü okuyor, tespihe üflüyor. Tespihin ihtiyacý yok ki ona!
Kendine üfle! Mübarek olan senin aðzýndan çýkan zikir. Allah, demek mübarek. Biz bazý
þeyleri fark etmiyoruz, biri bize hatýrlatýncaya kadar iþte bu. Neden dengeyi kuramamýþýz?
Dünyayý terk ettim, ahretime döndüm derken; olduðu gibi anamdan, teyzemden gördüðüm
gibi alýyorum. Yanlýþý var ama hepsini dünyaya dalayým ahreti terk edeyim derken ahrete
tapmaya baþlýyoruz. Ahreti tamamen unutuyoruz, bu da yanlýþ. Adam demiþ ya “taptýðýnýz
ayaðýmýn altýnda” demiþ, “vurun kellesini kafirin” demiþler. Allah'ý hâþâ ayaðýnýn altýna aldý.
Öldürmüþler adamý ayaðýndan asmýþlar. Daha sonra biri demiþ ki; “Bu adam boþ söz
söylemez. Böyle cahil biri deðil. Ayaðýmýn altýnda diyor varsa bir þey kazýn bunun ayaðýný.”
Kazmýþlar, bir küp altýn çýkmýþ. Sizin taptýðýnýz ayaðýmýn altýnda demiþti. Siz paraya
tapýyorsunuz demiþti. Yýllar sonra anlaþýlmýþ ama adam ölmüþ. Kýymeti ölünce anlaþýlmýþ.
“Ya git de bilem kýymetini, ya öl de bilem kýymetini!” Canlýlarýn kýymetini bilmiyoruz. Bursa
türbe þehri; doðru güzel bende ziyaret ettim bugün Üftade hazretlerini. Allah kabul etsin ama
þunu söyleyeyim türbe türbe gezdiðimiz kadar Türkiye'de yasayan alimleri gezsek alim oluruz
biliyor musunuz? Önce canlýlarý ziyaret edin, sonra ölüleri ziyaret edin. Canlýnýn daha çok
hakký var. Adam bayram günü tam günü mesaisinin mezar ziyaretine ayýrýyor. Torunu
bekliyor, çocuðu bekliyor, misafir bekliyor. Bayram gününden bir gün önce yap kardeþim
ziyaretini! Bayramý bayram günü yapacaksýn, mezar ziyaretini arife günü yapacaksýn.
Bayramda mezarlar almýyor o da yanlýþ bir uygulama. Resullallah ne zaman mezar ziyareti
yaptý; mübarek gün ve gecelerde. Berat kandili günü ve gecelerinde yaptý ki ve Allah o gün
kelep kabilesinin koyunlarýnýn kýllarýnýn sayýsý kadar affeder insanlarý. “Ya Ayþe” demiþ,
peþinden takip etmiþ baþka bir yere gidiyor diye. Kadýnlýk duygusu, her þey dengeli olacak
dengeyi kuracaðýz dünyada. Peþinden koþarsak kaçar, hakkýyla ister helalinden ne kadar aza
kanaat etmiþ olursa olsun, kanaat edersek o bize gelir. Dünya için ne kadar çalýþýrsan çalýþ,
dünyanýn iþi bitmez. Namazdan çalarak^, hac'dan çalarak, zekattan çalarak, oruçtan çalarak
dünyaya çalýþmak haramdýr. Yamadýk dünyamýzý yýrtarak dinimizden; din de gitti, dünya da
gitti elimizden. Hep çaldýk þimdiye kadar hep ahretten çaldýk. Namazdan, oruçtan çaldýk.
Dünyamýz oldu mu, olmadý. Mutlu olduk mu, olamadýk. Huzur nerede, mutluluk nerede?
Dindarlýkta Allahýn yolundan, dinin yolunda baksa huzur kaynaðý yok. Huzur orda. Evlerimizin
hayýrlý olmasýný istiyorsak, Kur'ana baðlý olmasý lazým. Anamýzýn, babamýzýn bize eþit
muamele etmesini istiyorsak; Kur'anýn emrini dinlemesi lazým, peygamberin ahlakýný örnek
14
almasý lazým. Üçüncü özelliði Resulullah'ýn (s.a.v) ahlaki özelliði, olduðu gibi göründü
göründüðü gibi oldu. Hz. Peygamber göründüðü gibi oldu, olduðu gibi göründü. Biz kendi en
yakýnýmýza bile olduðumuz gibi görünemiyoruz. Gidiyorsun iki tane arkadaþ yaðlý ballý o kadar
iltifatlar o kadar iltifatlar ki, sen orda kenarda kalýyorsun. Üçüncü þahýs olarak kenarda böyle
büzülüp kalýyorsun araya girmemek için. Ýkisi de canciðer arkadaþ. Öteki kalkýyor gidiyor
diyor ki “bu var ya bu, ne haindir”. Yahu az önce ayný kiþiye sen ne kadar dil döktün. Allah seni
baþýmýzdan eksik etmesin dedin falan. Yüzüne karþý böylesin, arkasýndan niye böylesin, niye
farklý farklý münafýklýk alametidir. Sevdiðini, sevmediðini hissettireceksin. Üzüldüðünü,
beðenmediðini hissettireceksin. Kýrmadan anlayacak ki sen bu iþten hoþlanmadýn, sen o
kiþiden hoþlanmadýn karþý taraf bunu hissettirecek ama hoþlanmadýðýn birinin yüzüne
iltifatlar yaðdýrýyorsun. Bu yalan münafýklýk bu dürüstlük deðil. O zaten sana aslýnda
inanmýyor, inanmýþ gibi görünüyor, aldanmýþ gibi görünüyor, sen kendini kandýrýyorsun gözler
yalan söylemiyor. Sevdiðin bir insana da sevdiðini söyleyeceksin. Müslüman yüzüne karþý
övülmez burada yanlýþ anladýðýmýz hadislerden biri baþarý takdir edilir. Marifet iltifata tabidir
bir çocuk baþarýlýysa baþarýsýný yüzüne karþý her yerde söyleyin. Terbiyeliyse, terbiyeli
olduðunu her yerde yüzüne karþý söyleyin. Terbiyesi artar, baþarýsý artar zarar gelmez.
Þýmaran vardýr yüzde birdir ona söylenmez. Peki, kim övülmez? “Müslüman'ý, Müslüman'a
karsý övmenin yüzüne toprak serp” diyor Hz. Ömer. Toprak serpmiþ idareciler övülmez. Her
yaptýðýna padiþahýn “çok yaþa” diyorsan, adamýn ayaðýnýn altýna muz kabuðu koyuyorsun,
ayaðýný kaydýrýyorsun menfaat bekledin mi insanlardan. Senin amirin pozisyonundaki
insanlar, yönetici pozisyonundaki insanlar. Yöneticiler yüzüne karþý övülmez, çünkü orda bir
yaðcýlýk söz konusu olabilir. Ama onun dýþýnda terbiyeliyse terbiyeli de, baþarýlýysa baþarýlý
de. Bugünkü psikologlar pedegoglar ayný þeyi söylemiyor mu? Baþarýyý söyleyin ödüllendirin.
Güney Afrika'daydým 2003 yýlýnda. Kuþ cenneti diye bir park yapmýþlar. Hiç sevmediðimiz
baykuþ kuþu, hiç sevmediðimiz o çaylaklardan falan öyle terbiye etmiþler ki, onlar öyle bir
ahenkle uçup öyle bir armoni, öyle bir seremoni ortaya koydular ki, hakikatten bize dediler ki;
“gözünüzü kapatýn bir anda cennette olduðunuzu düþünün cennette kuþlar size gösteri
yapýyor”. Neyle terbiye etmiþler bunlarý ödüllendirerek terbiye etmiþler. Her baþarýsýndan
sonra en sevdiði yiyeceði veriyor o da o hareketi yapýyor. Ýnanýn o kuðular geliyor böyle sizi
selamlýyor kanadýyla ondan sonra gidiyor. Köpekleri bile terbiye ediyorlar. Ýnsan terbiye
etmek en zor þey ama baþarýsýný söyleyeceksiniz. Sevdiðinizi hissettireceksiniz,
sevmediðinizi güzel bir dille hissettireceksiniz. (El müminu miratul müminun) Mümin
müminin aynasýdýr. Yalancý ayna olmayacaksýnýz dosdoðru göstereceksiniz. Kendisini sizde
görecek. Neren eðri, neren doðru, neren fazla, neren eksik Müslüman karþýsýnda sen kendini
düzelteceksin. Sabýrla dinliyorsunuz. Siz sükut ettikçe benimde konuþasým geliyor. Bu kadar
sükunet, bu kadar huzur inanýn beklemiyordum ama çok büyük aþk muhabbet var. Allah
gönlünüze bu karþýlýðý ziyadesiyle nail eylesin. Peygamber sevgisini nasip eylesin. Bir saat
olmuþ, geçmiþ ben konuþalý. Rabbim peygamberin þefaatine nail eylesin. Soru burada
almamýz çok zor ama kaðýtlarla þöyle üç beþ soru gelirse onlara cevap verebilirim. Ýmza
yapmayacaðýz, bu kadar kalabalýkta imzada olmaz ama mümkün mertebe sorularý
cevaplandýrabilirim. Kýsa bir dua edelim. Duamýzla inþallah izin isteyelim;
Amin!
Euzubillahimineþþeytanirracim bismillahirahmenirrahim elhamdulullahi rabbilalemin
vessalatu vessalamu ala rasulina muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ecmain ya
rabbelalemin ya erhamerrahimin. Sana hamd olsun; bize iman bahþettin, saðlýk verdin, akýl
verdin, mal verdin, mülk verdin, evlat verdin. Ya rabbi, nimetlerine þükreden þakir kullarýn
arasýna dahil eyle! Adýný daimi anan zakir kullarýn arasýna bizleri de dahil eyle! Ýsyana
düþmekten, küfre düþmekten, imandan sonra kafir olmaktan, hidayetten sonra dalalete
düþmekten bizleri muhafaza eyle ya rabbi! Ya rabbelalemiyn erhamerrahimin.
15
Ýslam'ý yaþamayý, imanla göçmeyi nasip eyle! Sýrat-ý müstakiym'den bizi ayýrma, þeytana
nefse uydurma, her türlü kötülükten, kazadan, beladan, afetlerden bizleri yurdumuzu
memleketimizi hýfzý himaye eyle! Evladýmýzý, sevdiklerimizi nazardan, hasetten, fesattan, her
türlü tehlikeden sen muhafaza eyle ya rabbi! Baþkasýna zulmetmekten, kul hakký yemekten,
kul hakký yedirmekten, haksýzlýk yaptýrmaktan, haksýzlýða uðramaktan, gýybet etmekten
gýybet edilmekten, iftira etmekten, iftira edilmekten bizleri muhafaza eyle ya rabbi! Hasta olan
kardeþlerimize sýfatlar ihsan eyle yarabbi! Dertli kardeþlerimize derman ihsan eyle,
evlatlarýmýzý hayýrlý eyle, baþarýlarýný, güzel günlerini görmeyi ihsan eyle ya rabbelalemin!
Evladý olmayan kardeþlerimize hayýrlý evlatlar nasip eyle! Hacca, ümreye gitmek isteyen
kardeþlerimize de en kýsa zamanda nasip eyle! Resulallah vessalatu vesselamu (a.s.v)
efendimizi dünya gözüyle göremedik rüyalarýmýzda görmeyi nasip eyle! Ahrette
peygamberimize komþu eyle, onun þefaatine nail eyle ya rabbi! günahlarýmýzý affeyle,
kusurlarýmýzý baðýþla, ayýplarýmýzý setr eyle! Bizleri iki cihanda aziz eyle ya rabbelalemin, ya
erhamerrahimin! Hayýrlý maksatlarýmýzý niyetlerimizi bizden daha iyi biliyorsun. Hakkýmýzda
hayýrlýsýný nasip eyle ya rabbelalemin! iþ arayan kardeþlerimize hayýrlý helal rýzýk,
kazanacaklarý güzel kapýlar, ihsan eyle! Evlenmek isteyen, evlilik çaðýna gelmiþ
yavrularýmýza hayýrlý kýsmetler nasip eyle ya rabbelalemin, ya erhamerrahimin! Dua bekleyen
din kardeþlerimize yardým eyle! Müslümanlara, müminlere nusretinle teyit eyle! Kafirlere,
zalimlere münafýklara, din düþmanlarýna fýrsat verme ya rabbi! Onlarýn hile ve tuzaklarýný
kendi baþlarýna makus eyle ya rabbi! Bizi Kur'anýn yolunda, Kur'anýn hükmüyle, ahkamýyla
yaþamayý nasip eyle! Resulullah'ýn sünnet-i seniyesine intiba etmeyi nasip eyle! Peygamber
efendimizin havzýndan doya doya içebilmeyi nasip eyle ya rabbelalemin! Mahþer günü bizi
mahçup eyleme! Yüzlerimizi aydýnlýk eyle, sýrat'ý yýldýrým hýzýyla doðrudan geçip cennete
girenlerden eyle! Ellerimizi boþ çevirme, kulluðundan ayýrma katýndan kovma ya rabbi!
Essalatü vesselamü aleyke ya rasulallah essalatü ve esselamü aleyke ya Habib Allah
essalatü vessalatü aleyke
ya seyidelevveline velahirin velhamdülillahirabbilalemin
illellahitalel el Fatiha.
Sorularý olan kardeþlerimin bazý sorularýný cevaplandýracaðým. Sonra müsaade isteyeceðim
inþallah. Bazý sorular mektup gibi.
Katýlýmcý: Bir bayanýn peruk takmasý üniversitede okurken caiz midir?
Doç. Dr. Mustafa KARATAÞ: Ýnþallah peruk takmak zorunda olmayacaðýmýz günler gelir.
Devlet bu konuda üzerine düþeni yapar. Müslüman insanlarýnda inancý gereði baþýný örtme
hürriyeti var, insan hakkýna da aykýrý. Bir kadýna þunu giydin, bunu giydin diye giydiklerinden
dolayý birtakým haklardan mahrum býrakýlmasý. Hürriyetten, özgürlükten kimseye zarar
gelmez. Bu çaðda bunlarýn hala konuþuluyor olmasý çok anlamsýz inþallah bunlar geride kalýr
diye dua ediyoruz. Mecbur kaldýysa bir insan o mecburiyetini de herhangi bir þekilde telafi
etme imkâný varsa zarureten olabilir.
Katýlýmcý: Hanýmlarýn pantolon giyerek namaz kýlmasý doðru mudur?
Doç. Dr. Mustafa KARATAÞ: Þimdi bir bayanýn elbisesi örtüsü nasýl olmalýdýr?
Peygamberimizin hadislerinde þunu görüyoruz. “Nice giyinmiþ insanlar vardýr çýplaktýrlar”
nice giyinmiþ insanlar var ki onlara lanet olsun onlar çýplaktýr. Giyinmiþ çýplaklýk kötü bir
þeydir. Þimdi o zaman kadýnýn örtüsünün bazý özellikleri olmalýdýr. Bir erkeðin de örtüsünün
bedenini, tenini göstermemesi lazým. Üzerine giymiþ bir elbise ama içi görünüyorsa o çýplak
16
Ýki vücut hatlarýný olduðu gibi belli eden bir elbise sadece bir örtü mesabesinde sayýlmaz. Ayný
zamanda çýplaklýk bir tahrik unsuru olabilir, kadýn bunlara dikkat etmelidir. Bunlarýn dýþýnda da
bir kadýn istediði þekilde bunlarý muhafaza ederek örtünebilir. Kur'anýn tarif ettiði þekilde “el,
yüz bazý mezheplerde de ayaklar hariç kendiliðinden görünen müstesna bir kadýn dýþarý
çýktýðýnda vücudunu kapatmalýdýr” diyor Kur'aný Kerim. Üzerine pantolon giymiþ, pantolon
giymiþ üzerine etek giymiþ, pantolon giymiþ üzerine pardesü giymiþ, içindekinden kendisi
sorumlu insanlar ya da namaz kýlarken üzerlerini herhangi bir þeyle örtse o þekilde namaz
kýlýnýr. Ama tek dar bir pantolon onunla namaz olmaz, üzerinde bir þey yoksa.
Katýlýmcý: Genç yaþta hacý oldum, en ufak bir þey hata etsem sen hacýsýn diye ikaz ediyorlar.
Hacca giden ne yapmalý ne yapmamalý?
Doç. Dr. Mustafa KARATAÞ: Tabi hac, zengine farz bir ibadettir. Kadýn erken yaþta gidebilir.
Erkekte erken yaþta gidebilir. Elbette Kabe'yi görmüþ, oraya yüz sürmüþ peygamberimizi
ziyaret etmiþ biri, döndüðü zaman burada da hareketlerine dikkat edecek. Ama bütün
Müslümanlara farz olan þey ona da farz. Bütün Müslümanlara haram olan þey ona da haram.
O'na haram olan þey, ayný þekilde baþkasýna da haram. Ancak beyaz bir kýyafet gibidir hacýlýk.
Üzerine, baþýna dikkat edilecek, leke sürdüremeyecek, leke getirmeyecek. Ama ikide birde
“sen hacýsýn, hocasýn, bize yasakta sen yapma”, sen de yapma kardeþim! Zemzem getiriyor,
içsin diye.”Yok, ben þimdi içmeyeyim” niye “zemzem içersem baþka þey içemem” diyor. Ýçme
kardeþim, þimdi tam zemzem zamaný! “Hocam ben þimdi hacca gidip gelirsem örtünmem
gerekiyor mu?” Gerekiyor. E, o zaman ben gitmeyeyim olmaz. Git öyle karar ver, onu
erteleme! Herhangi bir hayra ara vermemek hemen yerine getirmek gerekiyor.
Katýlýmcý: Önce anneannem, sonra annem, üstüne de babam gömüldü. Bursa'da böyle
sýkýntýmý var? mezar yeri var, inþallah mezar yerleri açýlýr. Þimdi ne zaman böyle üst üste
gömülme olabilir?
Doç. Dr. Mustafa KARATAÞ: Bir karikatür vardý çok hoþuma gidiyor. Bir apartman yapmýþ 5 10 tane üst üste oturuyoruz ya. Ondan sonra yan tarafa da mezarlýk yapmýþ, onlarda üst üste.
Altýna yazmýþ “nasýl yaþarsanýz, öyle gömülürsünüz”. Yani kat kat yaþýyorsunuz. Mezarda
bile adamý kat kat gömüyorlar ayný mezara. Zaruret varsa mezar açýlmaz. Zaruret olmadýktan
sonra bir mezar nakledilmez ki onunda en az 6, 7 sene geçmesi lazým, bir yere
nakledilebilmesi için zaruret varsa. Ayný mezar açýlmaz. Ancak onun üzerine kapak yapýp bir
baþkasýný gömmek mümkünse ve mezar derin kazýlmýþsa ki, 2 metreden aþaðý kazýlmamalý
veya bir buçuk metre, yani insanýn en azýndan göðsüne kadar bir derinlikte olmalýdýr. Öyle bir
derinlikteki yere 3 kiþi üst üste gömmek mümkün deðildir. Zarar görür mezar ama bunlardan
zarar görmeyecek kadar derinse ve kapaklarla betonlarla vs. neyse artýk o muhkem bir hale
getirilmiþse olur. Müslümanlarýn mezarý da önemlidir. Peygamberimiz bir mezar kazýlýrken
içinde bir tümsek gördü “orayý da düzelt öyle çýk” dedi. “Ya Resulallah, biraz sonra toprak
atacaðýz!”. “Olsun! Müslüman'ýn mezarý güzel olur, yaptýðý iþi güzel yapar.” Mezarda ölüyü
koyduk, üzerine koyarsan koy olmaz orasý kutsaldýr. Mezarda ölünün yüzüne bile topraðý
hemen atmayýz. Biz ne yaparýz? Tahta beton yada bir þey konur ki tahta koymak daha uygun.
Ondan sonra toprak atýlýr. Bunlara zarar vermiyorsa, üstüne mezar yapýlýr. Bu þekilde de
herhalde üst üste mezar olmuþ ihtiyaçtan dolayý.
Katýlýmcý: Resim olan odada namaz kýlýnýr mý, Kur'an okunur mu? Resim ve biblo gibi süs
eþyalarý olan odaya melekler girmez deniyor doðru mudur?
17
Doç. Dr. Mustafa KARATAÞ: Þimdi resim, heykel, çizim bunlarýn ibadete karýþtýrýlma
tehlikesinin olduðu her yerde günahtýr. Ýbadete karýþtýrýlma tehlikesi olduðu yerde mesela,
resimle namaz, resimli seccadeye secde, resmin karþýsýnda namaz, heykelin karþýsýna geçip
namaz kýlma, bunlar ibadete karýþacaðý için böyle bir namaz olmaz. Böyle bir yerde ibadet
olmaz. Ama mesela çocuklarýn oynayacaðý bebeklere, oyuncaklara, canlý suretlere
kitaplarýmýz müsaade etmiþtir. Çünkü onlara saygý tazim olmaz diyor. Tazim, saygý
gösterilecek ve ibadete bu bir tehlike olarak karýþacak olan yerde resimli yerden kaçmak
gerek lazým. Ama hatýra olarak, bilgi olarak, herhangi bir resimden dolayý bir sakýnca yok.
Sayýn baþkanýmýz sizi de buraya alalým. Allah razý olsun hoþ geldiniz! Sað olun! Büyük salon
sözü verildi, siz gelmeden önce. Ýnþallah, salonlar daha büyük yerlerde olur. Sorular vardý
onlarý cevaplýyoruz. Resim ibadete karýþmýyorsa arka bir odada üstünü örterek veya kýble
tarafýnda deðilse namaza zarar vermez. Meleðin girmemesi meselesine gelince, Hz. Ayþe
validemiz eve bir perde asar. Resulallah da gelince, peygamber efendimiz o þekilli suretli
insan ve canlý resimleri olan perdeyi görünce, “bunu indir çünkü bana melek geliyor” der.
Köpeðin girdiði evde, resmin, canlý suretlerin olduðu yere melek girmeyeceðini peygamber
efendimiz söylemiþ. Bu, þu anlama gelmez. Resmi hiçbir zaman evinize sokmayýn, cebinize
sokmayýn deðil. Suret, resim ikisi ayrý ayrý þeylerdir. Gölgeli olan þeylere suret,i ki boyutlu olan
þeylere resim demiþler. Böyle bir ayrým var. Bedeni yarým olursa, efendim boydan olursa onlar
caiz deðildir. Vesikalýk olursa caizdir diye tartýþmalar var ama þuraya geleyim sonuçta,
mesela ben bir TV programý yapýyorum. TV'de siz benim resmimi görüyorsunuz.
Televizyonlar açýk, her evde bir resim var. O zaman hiçbir televizyon olan eve melek girmiyor
anlamý çýkýyor. Bu gün resim bir bilgi aracýdýr, öðrenme aracýdýr. Tazim hürmet aracý deðildir.
Bu tehlike olduðu zaman resim yasak olur. Bu tehlike kalkarsa resmin bir suçu yoktur. Fuat
SEZGÝN diye çok büyük bir Ýslam alimimiz var, Allah uzun ömürler versin. Bu zatý, Almanya 30
sene önce Almanya'ya davet etti. Büyük bir enstitü kurdu talebeleri parasýný talebeleri verdi.
Almanya'ya hizmet etti. Fuat SEZGÝN son yýllarda da bizim ülkelerimize hizmet ediyor. O zatýn
bir konferansýnda þunu söylediðini bana aktardýlar. Ben þu son yýllarda konferanslarýna gittim
onun ama bir iki karþýlaþtýk. Benim olduðum yerlerde bundan bahis açýlmamýþtý. Ankara'da bir
konferansýnda Fuat SEZGÝN dünyaca tanýnmýþ bir bilim adamý. Avrupa'da çalýþmýþ.
“Müslümanlarýn geri kalmasýnýn en büyük sebebi nedir?” Fuat SEZGÝN hocaya göre resmi,
çizimi terk etmeleri. Biz öyle bir medeniyete sahiptik ki az önce bahsettim. Harun Reþit
zamanýnda Roma'ya çalar saat gönderildi. Adamlar hayatta böyle bir þey tasavvur
edemiyorlar. Bunun içinde þeytan var diye kaçtýlar Romalýlar. Bizim ecdadýmýz böyle bilgi
sahibiydi. Dünya haritasýný ilk defa Müslümanlar çizdi dört dörtlük þekilde. Biz böyleyken
daha sonra ihmal ettik. Çizim, resim olmadan ilerleme olmuyor. Öðrenmenin en önemli
ayaklarýndan biri görseldir, görüntüdür. Bir insanýn bir resme bakarak onlarca sayfa kitap
okumuþ gibi oradan bilgi edindiðini alimler söylüyorlar. Ýbadete karýþtýrmadýðýmýz sürece
resim caizdir, karýþýrsa tehlikelidir. Onlara lanet olsun daha önceki azizlerinin, havarilerinin
resimlerini yaptýlar ibadethanelerine astýlar ve sonra onlara taptýlar diye peygamberimiz eski
milletleri anlatýyor.
Katýlýmcý: Altýn günleri günah mýdýr?
Doç. Dr. Mustafa KARATAÞ: Altýn günleri niye, günah olsun. Toplanýp, biraraya gelip her
hafta birine bir altýn veriyorsunuz yardýmlaþma oluyor. Az önce yardýmlaþmanýn öneminden
bahsetmiþtik. Altýn gününden sonra, Yasin günü dedim. Onu kýnamak için deðil. Yani bu ikisi
de güzel. Yasin günleri de sevaptýr.
,
Katýlýmcý: Cenazede aðlayýp kendini dövmek günah mýdýr?
18
Doç. Dr. Mustafa KARATAÞ: Günah olduðunu soru soranda biliyor da, burada ilan ettirmek
istiyor. Peygamberimiz dedi ki: “Böyle aðlama, günah!” dedi. Kadýn da dedi ki: “Benim baþýma
gelen, senin baþýna gelse sende aðlardýn”. Dediler ki: “Bu konuþtuðun kim, senin biliyor
musun?”. “Kimmiþ?”. “Peygamber!”. “Eyvah, ya rasulallah beni affet” dedi. (Es sabru ende
sabmetil ula sabýr) Ýlk anda yapýlacak þey isyan etmeyeceksin. Müslüman o kadar feraset
sahibi olacak ki, mesela bir yakýný öldü yýrtýyor, ortalýðý kýrýyor geçiriyor, hayýr. Ýlk yapýlacak ne
biliyor musun? Hemen “inna lilla ve inna ileyhi raciun” bunu söyleyeceðiz. Baþýnýza bir
musibet geldiði zaman, hatta ayakkabýnýzýn baðý kopsa “inna lilla ve inna ileyhi raciun
diyorsun” diyor peygamberimiz. Allah'tan geldik ona döneceðiz. O verdi, o aldý. Böyle sabýrla
karþýlarsan isyan olmaz, yoksa günah olur.
Katýlýmcý: Kaza namazýna baþlayýnca hiç býrakmadan sürekli kýlmak gerekli midir?
Doç. Dr. Mustafa KARATAÞ: Çok kazan varsa kýl tabi. Hiç býkmadan tabi, borcumuz.
Katýlýmcý: Namaz kýlarken bazen çocuklar televizyon açýyorlar kabul olur mu?
Doç. Dr. Mustafa KARATAÞ: Televizyona bakmazsan kabul olur, televizyona bakarsan
olmaz. Camiye giriyorsun adam sana bakýyor. “Selamünaleyküm” diyorsun namaza duruyor.
Namazdaymýþ ama senin geldiðini görüyor. “Avcýlarýn namazý kabul olmaz” dedim ben,
avcýlar kulübünden bana yazý geldi. “Hocam bizi mahvettin!” diye. Namazdaki avcýlarýn
namazý kabul olmaz, dedim ben. Namaz kýlarken gözü oraya buraya gidiyorsa o namazýn
avcýsýdýr, o namaz kabul olmaz. Araplar kaþýnmak için, Türkler düþünmek için namaza
duruyorlar. Evet, Allah namazýmýzý güzel kýlmayý nasip eylesin. Sað olun, var olun! Burada
bitirelim. Baþkanýmýzda geldi. Hepinizi Allaha emanet ediyorum. Allaha emanet olun. Sað
olun, var olun!
Mehmet Semih PALA (Bursa Kent Konseyi Baþkaný): Evet çok deðerli konuklar, çok
deðerli misafirler! Büyükþehir Belediye Baþkanýmýz Sayýn Recep ALTEPE'de teþrif ettiler.
Hocamýza Büyükþehir Belediyemiz adýna bir plaket, Kent Konseyi adýna da bir çiçek takdim
edilecektir. Mutlaka Belediye Baþkanýmýzýn da söyleyebileceði birkaç söz vardýr. Ben
Hüsniye ALTEPE Hanýmefendi'yi de sahneye davet edeyim, buyurun sayýn baþkaným.
Recep ALTEPE (Bursa Büyükþehir Belediye Baþkaný): Evet çok deðerli konuklarýmýz, çok
deðerli hocam, saygý deðer, hanýmlar saygý deðer, beyler hepinizi en içten duygularýmla
selamlýyorum. Hepinize hoþgeldiniz, diyorum. Evet, gerçekten güzel bir toplantý, güzel bir
hafta ve bu haftayý tertipleyen ve bu güzel organizasyonu düzenleyen Kent Konseyimize,
Gönül Dostu Hanýmlar Grubumuza ve katký koyan herkese ve siz deðerli katýlýmcý
hemþerilerimize þükranlarýmý arz ediyorum. Evet burada hocamýzýn güzel lisanýyla, deðerli
hocamýzýn bilgilerini paylaþtýk ve güzel bir sempozyum güzel bir konferans gerçekleþmiþ
oldu. Bizler burada her zaman için büyüklerimizi anýyoruz. Hem tarihi þahsiyetlerimizi, hem
kültürel þahsiyetlerimizi anýyoruz. Belli bir döneme damgasýný vuran insanlarý ve belli eserleri
bizlere býrakan emanet eden büyüklerimizi anýyoruz. Ama bugün andýðýmýz insan baþka bir
insan. Çünkü tüm insanlýða ýþýk saçan ve tüm âlemlere rahmet olarak indirilen
peygamberimiz bize yol gösterecek olan her iki cihanda saadetin anahtarý peygamber
efendimiz (s.a.v.). Onu en güzel bir þekilde deðerli hocamýz anlattý. Kendilerine þükran
borçluyuz her türlü. Tüm arkadaþlarým adýna, sizlerin adýna Bursa'mýz adýna tekrar teþekkür
ediyorum. Ýnþallah bundan sonraki bu toplantýlarý daha büyük salonumuzda yapacaðýz, o
salonumuz bitti. Ýnþallah bir daha ki toplantýyý daha büyük olan salonumuzda artýk orada
19
yapabiliriz. Buranýn üç katý insan alýyor. Ýnþallah o salonumuzda hazýr. Bir sonraki toplantýda
büyük salonumuzda buluþmak üzere, hocamýza da þükranlarýmý arz ediyor hepinizi
saygýlarýmla selamlýyorum.
Mehmet Semih PALA (Bursa Kent Konseyi Baþkaný): Evet Bursa Kent Konseyi Gönül
Dostlarý Kadýn Çalýþma Grubu'na destek veren önderlik yapan Sayýn Hüsniye ALTEPE
Hanýmefendi'ye de çiçek takdim ediliyor, kendilerine teþekkür ediyoruz. Evet, çok deðerli
konuklar bu günkü toplantýmýzda burada bitti. Sayýn baþkanýmýzýn da söylediði gibi inþallah
yakýn zamanda yapacaðýmýz toplantýyý, yine hocamýzla büyük salonumuzda daha sonrada
gerekirse kapalý spor salonunda yapmak üzere hepinize hayýrlý günler diliyoruz, teþekkür
ediyoruz.
20
21
22
BURSA BÜYÜKÞEHÝR BELEDÝYESÝ
KATKILARIYLA
BURSA KENT KONSEYÝ BAÞKANLIÐI
Merinos - Atatürk Kongre Kültür Merkezi,
16200 - Osmangazi / BURSA
Tel: 0224 270 82 10 - 70 -71
Fax: 0224 270 82 12 - 270 82 78
[email protected].
[email protected]
www.bursakentkonseyi.org.tr

Benzer belgeler