İsmail Tutoğlu`nun Cumhuriyet`deki yazısı…
Transkript
İsmail Tutoğlu`nun Cumhuriyet`deki yazısı…
Yayın Tarihi : 27.03.2014 Sayfa : 2 SAYFA CUMHURİYET 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Yolsuzluk Konusunda AKP Hükümetlerinin Dikkat Çeken Uygulamaları Y olsuzluk terimi, maddesel kazanç için (örneğin rüşvet) ya da parasal olmayan (kayırma gibi) özel amaçlara yönelik kamusal yetkinin yasadışı kullanımını içeren eylem ve davranışların tümüdür. İngilizcede “corruption” karşılığı olarak bozulma, çürüme, doğru yoldan sapma olarak değerlendirilen terim, TDK sözlüğünde kötüye kullanma, suiistimal, kural dışı sözcükleri ile tanımlanmaktadır. Yolsuzluğun olabilmesi için yasal düzenlemelerle biçimlenmiş çağdaş anlamda ulusal bir devletin olması gerekmektedir. Yönetenlerle mülkiyetin iç içe bulunduğu feodal toplumlarda yolsuzluğun tanımı siliktir. Uluslaşma sürecini daha tamamlamamış, sermaye birikimi olmayan, borçla yaşayan, bu nedenle de yolsuzluklar karşısında daha titiz olması gereken Türkiye, 17 Aralık 2013 günü basına konu olan haberlerle tarihinde görülmemiş boyutta yolsuzluk olayıyla sarsılmaktadır. Oysa ülkemizde 1950 yılına dek -“Yavuz Havuz” davası hariç- önemli bir yolsuzluk olayı yaşanmamıştı. Yolsuzluklar 1950 yılından sonra artmıştır. Türkiye’de seçmenin, sanıldığı gibi ideolojik algılarla değil “temiz siyaset” özlemiyle hareket ettiği, yolsuzluk yapan partileri alaşağı etmesiyle kanıtlanmıştır. Yakın tarihimizde İstanbul’u imara açan Bedrettin Dalan “talan” olarak anılmış, Türkbank yolsuzluğu ANAP’ın silinmesine neden olmuş, “İSKİ” yolsuzluğu SHP’yi bitirmiş, “Parsadan” ve “Civangate” skandallarının ardından Tansu Çiller’in çiftliği ve mal varlığı tartışmaları DYP’yi sıfıra indirmiş, yolsuzluklar karşısında dik durmayan Orijinal Boyut : 26 * 26 cm Yolsuzluk ülke güvenliğiyle yakın ilişki içinde bir olgudur. Ülkeyi yok olmanın eşiğine getirebilir. Halk olarak uçurumun kıyısından kurtulmanın yolu, bir an önce bu iktidardan kurtulmak, ehliyetli ve ahlaklı insanları özenle seçerek yönetime getirmek, bağımsız yargı kurumları oluşturmak, yasaları tam uygulamak, yasalarla oynamamak ve her şeyi yargının ellerine bırakmaktan geçmektedir. İSMAİL TUTOĞLU Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Genel Başkanı işte bu yukarıdaki tablodan ders çıkarmışçasına “Yolsuzluğa Karşı Özel Hukuk Avrupa Konseyi Sözleşmesi”, “Yolsuzluğa Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi” gibi onlarca uluslararası anlaşmayı gürültüyle onaylamıştır. Ne var ki AKP, halkın gözünü boyamak için uluslararası sözleşmeleri imzalamış ama uygulayıcı yasaları çıkarmamıştır. Yolsuzluğu caydıracak mevcut yasa ve kurumları da bizce bilinçli bir politikayla bir bir ortadan kaldırma yolunu seçmiştir. Şöyle ki: si Kanunumuzun 82/2’nci maddesi ve Vergi Usul Kanunu’nun 30/7’nci maddesi, AKP önergesiyle TBMM’de değiştirilerek 9 Ocak 2003 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 4783 Sayılı Kanun’un 9’uncu maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır. 2- 2002-2013 yılları arasında 04.01.2002 tarihli ve 4734 Sayılı Kamu İhale Kanunu -Maliye Bakanı’nın bir soru önergesine verdiği yanıta göre- 30 kez 113 maddeyi kapsayan oranda değişikliğe uğratılmıştır. KHK ile bu saygın denetim birimleri ortadan kaldırılmış, Maliye Bakanlığı’na bağlı Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı adı altında birleştirilerek yok edilmiştir. 4- Sayıştay denetiminden kaçılmaya çalışılmış, 2013 yılı hükümet harcamalarının denetimine ilişkin 135 rapor TBMM’ye gönderilememiştir. 20 Nisan 2013 tarihinde TBMM ilgili komisyonuna yeni bir Sayıştay yasa taslağı Sayıştay’a bile sorulmadan sunulmuş, tepkiler üzerine geri çekilmiştir. gulamalarının yargı denetimi dışında bırakılması” amacıyla 11 Haziran 2012 tarihli Bakanlar Kurulu kararı çıkarmıştır. 6- Ülkemizde son on yıl içinde 17 Aralık 2013 gününe dek önemli bir yolsuzluk ortaya çık(a)mamıştır. Bunun nedeni basın özgürlüğüne getirilen büyük baskılar, yargıda yapılan değişikliklerdir. Öyle ki AKP iktidarı döneminde en büyük yolsuzluk olayı ilk kez başka bir ülkede, Almanya’da ortaya çıkmıştır. Türkiye’ye gönderilen dosya, iktidarın uzun oyalamaları sonucunda açılabilmiştir; davanın akıbeti meçhul olarak durmaktadır. Son gelişmelerle de birleştirilince görüldüğü gibi AKP iktidarları yolsuzluğa karşıdır diye iktidar edilmiş, ancak yolsuzluğu daha çok yapan bir iktidar haline gelmiştir. Neoliberal politikaların ideolojisiyle eklemlenen talan ekonomisi uluslararası tekellerle ve yerli işbirlikçileriyle vur patlasın çal oynasın devam ettirilmiştir. Suç işleyen siyasal iktidarlar bu suçlarını örtmek için, Macbeth örneği, daha büyük suç işlerler; bu suçları örtmek için de dış politikada yaşamsal hatalardan ülkenin birliği ve bütünlüğünü tehlikeye atacak tavizlere kadar şer güçler karşısında tüm güçlerini yitirir, yalnızca kendilerinin ve ailelerinin canlarını kurtarmaya çalışırlar. Bunun en açık örneği Osmanlı’nın son padişahı Vahdettin’in durumudur. Görüldüğü gibi yolsuzluk ülke güvenliğiyle yakın ilişki içinde bir olgudur. Ülkeyi yok olmanın eşiğine getirebilir. Halk olarak uçurumun kıyısından kurtulmanın yolu, bir an önce bu iktidardan kurtulmak, ehliyetli ve ahlaklı insanları özenle seçerek yönetime getirmek, bağımsız yargı