Sosyal Araştırmacı olarak Çocuklar

Transkript

Sosyal Araştırmacı olarak Çocuklar
Sosyal Araştırmacı olarak Çocuklar
Öğretmenler ve Diğer Eğitimciler için Bir Kaynak
Kitabı
Editör: Spyros Spyrou
Mary Kellett’in önsözüyle
Katkıda bulunanlar: Loucas Antoniou,
Mehveş Beyidoğlu,
Chrystalla Ellina,
Iasonas Lamprianou,
Dilek Latif,
Spyros Spyrou,
Loizos Symeou
Sosyal araştirmacı olarak çocuklar : öğretmenler ve diğer eğitimciler için bir
kaynak kitabı / editör Spyros Spyrou ; Mary Kellett’ in önsözüyle.
p. : ill. ; cm.
Includes bibliography.
ISBN 10: 9963-9050-7-2 (pbk)
ISBN 13: 978-9963-9050-7-2
1. Social sciences--Research--Methodology 2. Sociology--Guides 3. Education-Handbooks, manuals, etc. Ι. Σπύρου, Σπύρος, 1966-
ΙΙ. Kellett, Mary ΙΙΙ. Τίτλος
DDC 301.072--dc22
Tarafından mali destek sağlanmaktadır:
“Bu yayında yer alan fikirler tamamen yazar(lar)a aittir ve Birleşmiş
Milletler veya Üye Devletleri, UNDP veya USAID’in görüşlerini temsil
ettiği anlamına gelmemektedir.”
Tarafından yürütülmektedir:
Bu kitap, yetişkinler olarak bizlerin şimdiye kadar ilham veremediğimiz
tüm çocuklara ithaf edilmiştir.
iv
İçindekiler
Önsöz ………….…………………………………………………
Önsöz…………………...…………...……………………………
Teşekkürler ………………………………………………………
vii
ix
x
Ünite 1:Giriş: Araştırmacı Olarak Çocuklar………………..……
1
Spyros Spyrou
Ünite 2: Sosyal Araştırma ve Çocuk.…………………..............…
8
Spyros Spyrou
Ünite 3: Araştırmada Yaklaşım ve Yöntem…………………...….
13
Loizos Symeou ve Iasonas Lamprianou
Ünite 4: Araştırmada Etik……………………….…………….…
37
Dilek Latif
Ünite 5: Araştırma Projesi Tasarımı……………………...………
46
Mehveş Beyidoğlu
Ünite 6: Saha Araştırması………...………………………………
54
Spyros Spyrou
Ünite 7: Nitel Görüşme……………………….………..…………
72
Loucas Antoniou
Ünite 8: Nitel Veri Analizi…………………...……………………
98
Loucas Antoniou
Ünite 9: Anketler…...………….…………………………………
111
Chrystalla Ellina
Ünite 10: Nicel Veri Analizi……………………………….………
123
Chystalla Ellina
Ünite 11: Etkili Rapor Yazımı………………….....………………
136
Mehveş Beyidoğlu
Ünite 12: Araştırma Bulgularının Dağıtılması……………....……
142
Dilek Latif
Terimler Sözlüğü…………………………………………………
Yararlı Kaynaklar………………………..………………………
Referanslar………………………….……………………………
Katkıda Bulunanlar Hakkında………………..…………………
v
150
153
163
169
vi
ÖNSÖZ
Tam zamanında hazırlanmış, kapsamlı ve ustalıkla yaratılmış bu
kitabın Önsözünü yazmam rica edildiğinde büyük bir onur duydum.
Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Bildirisinin bizim için bu noktaya
gelebilmesi, nerdeyse otuz yılımızı almış olabilir; ancak çocuk
Toplumunun durumuyla ilgili olarak nihayet, son derece heyecan
verici ve önemli bir yol ayrımına gelmiş bulunmaktayız; çocukların
kendi yaşamlarındaki sosyal temsilciler olarak rollerini kabul ederek,
en sonunda, bize ait olan araştırma arenasını onlarla paylaşmanın ne
denli önemli olduğunu anlamış bulunmaktayız. Bu kitap, bahsettiğim
bu yol ayrımından başlayarak, adımlarımıza yol göstermek adına
muazzam bir görev üstlenmiştir; çünkü yeni bilgilerin ortaya
çıkartılması ve çocukların vizyonlarıyla bakış açıları hakkındaki
birikimlerini anlayabilmemiz için bizleri yeni bir alana, çocukların ve
gençlerin birer araştırmacı olarak yetkilendirildiği yeni diyarlara
götürmektedir. Çocuklar; bizlerin çocuk dünyalarını anlayabilmemiz
için büyük önem taşıyan eşsiz bir bakış açısı olan ve onlara ‘olayların
içyüzünü bilme’ fırsatını sunan çocukluk alt-kültürü taraflarından
biridir. Yine de çocuklar tarafından yapılan araştırma sayısında bir
kıtlık vardır; çocuklar araştırmalarını yetişkinlerin desteğiyle, kendileri
tasarlamak, yürütmek ve dağıtmaktan ziyade, bunları yetişkinlerin
yönetiminde yapmaktadırlar. Bu kitap, tüm bunları değiştirmek için
hazırlanmıştır.
Bu kitaba esin kaynağı oluşturan iki-toplumlu bir projede danışmanlık
yapabildiğim için kendimi şanslı hissediyorum. Her iki toplumla ilgili
olarak daha iyi bir anlayışın gelişmesi yoluyla daha büyük bir uyum
yaratabilmek için Kıbrıs Rum ve Kıbrıs Türk toplumlarından çocukları
ve gençleri davet ederek, onların araştırma konularını genç bakış
açılarıyla ele almaları nosyonu oldukça ilham vericiydi. Bu vizyondaki
ilk adım, çocuklar ve gençler için kaliteli araştırma eğitimlerinin
sağlanmasıydı. Bu kitap; çocuk araştırmacılarla çalışmak isteyen
yetişkinler için yetenekli bir ekip tarafından hazırlanmış araştırma
eğitim programında yapılan çalışmaların ürünüdür. En iyi uygulama
örneklerinin temel yönlerini özetleyerek ve çocukların anlayabilmesi
için öneri ve tavsiyelerde bulunarak okuyucuyu, araştırma süreciyle
ilgili tüm önemli konular hakkında bilgi sahibi yapmaktadır. Eğitim
programının doğrusal karakteri, özellikle araştırma konusunda yeni
vii
olanların takip etmesini kolaylaştırmakta ve araştırmacı olarak
çocukların ihtiyacı olabilecek tüm gereçleri okuyuculara sunmaktadır.
Tüm Avrupa’da, çocukların karar alma sürecinde ve geleceğe yön
verme konusunda taraf olması gerektiğiyle ilgili düşünce
yayılmaktadır ve hükümetlerin siyasi gündemlerinde giderek daha
fazla yer almakta ve çocuklar, seslerini giderek daha fazla
duyurabilmektedirler. Yetişkin-çocuk yetki dinamikleri yeniden
gözden geçirilmeden, bu başarılamaz. Çocukları birer araştırmacı
olarak eğitmek ve desteklemek, bu yetkinin yeniden değerlendirilmesi
doğrultusunda atılması gereken adımlardan bir tanesidir. Diğer bir
adım ise; gösterilen bu gayretlerin ses getirmesidir; eminim ki
araştırmanın yaratacağı yankının ikna kabiliyeti konusunda tartışacak
az sayıda kişi çıkacaktır. Ancak ses, dinleyici olmadan fısıltıdan öteye
geçemez. Şu anda, bu dinleyici kitlesini sunmaya hazır olduğumuza;
gençler ve çocuklar tarafından yapılan araştırmaları kabul etmeye,
kutlamaya ve değer vermeye hazır olduğumuza inanıyorum. Kaliteli
eğitim olmadan asla başlayamayacak olan bu süreçte, bu kitabın
oynayacağı rolü küçümseyemem. Bu kitabın içeriğinden fazlasını
aramanıza gerek yok; çünkü burada bir program cevheri yer
almaktadır.
Mary Kellett
Direktör, Çocuk Araştırmaları Merkezi,
Açık Üniversite, UK
viii
Önsöz
Bu kitap, Kıbrıslı Rumlar ile Türkler arasında genç sosyal
araştırmacılar geliştirmeye odaklanan bir projenin sonucudur.
Çocuklar ve çocukluğun sosyal çalışmasına adanmış bir araştırma
merkezi olan Çocukluk ve Ergenlik Çalışma Merkezi, KTÖS ile
öğretmenleri sosyal araştırma yöntemlerinde eğitecek bir program
oluşturulması için işbirliği yapmıştır. Bu programla, okullarındaki
öğrencilere temel sosyal araştırma yeteneklerini öğretebilecekler ve bu
öğrencilerin yaşadıkları çevrelerde kendi projelerini gerçekleştirmek
için destekleyebileceklerdir.
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı – İşbirliği ve Güven için
Hareket tarafından finanse edilen bu programın temel motivasyonu,
çocukları araştırmacı olarak soysal araştırmalara dahil etmek ve
etraflarındaki sosyal gerçekliklere dahil olduklarını görmektir. Sosyal
gerçeklere dahil olmak çocukları aktif vatandaşlar olmaya teşvik
edebilir ve dünyadaki demokratik katılımlarını güçlendirecek bir
şekilde dünyalarına dair düşünmelerine olanak sağlayabilir.
Sosyal araştırma yöntemlerinde tecrübeli Kıbrıs Rum ve Türk
cemaatlerinden bir öğretmenler ekibi programın eğitmenleri olarak
görev almıştırlar. Program, İngiltere’deki Açık Üniversite’den
çocukları sosyal araştırmaya dahil etme konusunda öncülük yapan,
uluslararası bir uzman olan Dr. Mary Kellet’i görevlendirmiş ve
kendisi programa çok değerli tavsiye ve destekte bulunmuştur.
Program, Kıbrıs’taki farklı okullardan çocuklar tarafından
gerçekleştirilen bir takım projelerin uygulanmasını desteklemiştir.
Program, çocuklar ve eğitmenlerin, çocukların projelerine dair bilgi ve
örneklere erişebilecekleri, birbirleriyle iletişim kurabilecekleri ve
araştırma hakkında interaktif bir şekilde fikir alışverişi yapabilecekleri
“Çocukların Araştırma Üniversitesi” adlı bir web sitesi kurmuştur:
www.csca.org.cy/cru.
ix
Teşekkürler
Bu kitapta yer alan ünitelerde katkıda bulunan herkesin gayretli ve sıkı
çalışmaları olmadan, bu kitabın hazırlanması mümkün olmazdı. Bu
kitabın bir bütün olarak tutarlı olması için titizlikle çalışan ve kitaba
son biçimini ve görünümünü veren Maria Kalli’ye de özellikle
teşekkür ederiz. Son olarak, bu kitabın hazırlanmasına olanak sağlayan
projeye mali destek sağlayan UNDP-ACT’e de aynı derecede
şükranlarımızı ve teşekkürlerimizi sunarız. UNDP’den Stavroula
Georgiadou ve Eleni Sophocleous’a da bu proje için emek harcayan
herkese paha biçilmez yardım ve desteklerinden dolayı sonsuz
teşekkürlerimizi sunarız.
x
Ünite 1
GİRİŞ: ARAŞTIRMACI OLARAK ÇOCUKLAR
Eğer çocuklar bazı şeyleri yapamazken, bazı belirli rolleri
üstleniyorlarsa; bu kısmen biz yetişkinlerin onlara fırsat
sunmamamızdan
kaynaklanmaktadır.
Çocukların
araştırmacı
olabilecekleri, özellikle de sosyal araştırmacı olabilecekleri gerçeği,
çoğu yetişkinin hayal gücünü zorlamaktadır. Bu kitap, çocukların
sosyal araştırma yürütebilecek kapasiteye sahip olduklarını ve biz
yetişkinlerin de bu süreci büyük oranda kolaylaştırabileceğimizi
savunmaktadır.
Geçtiğimiz son yirmi yılda, yeni bir alan olan çocukluk araştırmaları
konusunda çalışan araştırmacılar, çocukları sosyal varlıklar olarak ve
çocukluğu da sosyal bir olgu olarak anlayabilmemiz doğrultusunda
önemli katkılarda bulunmuşlardır (James ve Prout 1990; James, Jenks
ve Prout 1998; Qvortrup 1994). Bu araştırmacılar; çocukların
yetersizlikleri ve pasiflikleriyle ilgili mevcut nosyonlara meydan
okumuş ve çocukların da tıpkı yetişkinler gibi kendi dünyaları
çerçevesinde hareket eden ve toplumun inşa edilmesine katkıda
bulunan sosyal aktörler olduklarının kabul edilmesi gerektiğini
vurgulamışlardır. 1989 yılında kabul edilen BM Çocuk Hakları
Bildirisi; diğer hakların yanı sıra çocukların sosyal hayata katılma
hakkıyla, bilgi ve haber alma özgürlükleri gibi çocuk haklarını
savunarak
çocuk
ve
çocukluğun
bu
şekilde
yeniden
kavramsallaştırılmasını desteklemiştir. Bildirinin 13’üncü Maddesi
özellikle çocukların ifade özgürlüğüne vurgu yaparak; “herhangi bir
sınır olmaksızın, sözlü, yazılı veya basılı olarak, sanat yoluyla veya
çocukların seçeceği diğer bir ortam yoluyla her türlü bilgi ve fikri
bildirmeyi, araştırmayı ve almayı içerir”.
1
Her ne kadar araştırma konusuna özellikle değinilmemiş olsa da
araştırma da bilginin üretildiği ve dünyanın anlaşılmasının
sağlanabileceği yollardan biridir. Yine de yaşadıkları bu dünyaları
araştırabilmeleri için çocuklara çok az fırsat sunulmaktadır. Araştırma,
günümüzde hâlâ daha sadece rüştlerini ispat etmiş ve gerekli üniversite
eğitimini almış yetişkinler tarafından yapılabilecek bir eylem olarak
algılanmaktadır. Aynı zamanda, daha önce bahsi geçen örgütsel ve
araştırma ile ilgili gelişmeler de göz önünde bulundurulduğunda, bazı
yetişkin araştırmacıların, çocukları yalnızca araştırma konusu olarak
değil, birer araştırmacı olarak da araştırma sürecine dahil edilmesinin
oldukça güçlendirici ve önemli olduğunu fark ettikleri görülmektedir
(Kellett 2004, 2005; Alderson 2000; Boyden ve Ennew 1997). Bu,
elbette ki, çocukların araştırmayı sürdürebilmesi için gerekli olan
becerileri öğrenmelerini gerektirir.
1.1. Peki, çocuklar neden araştırmacı olmalıdır?
Çocukların araştırmalarda, birer araştırmacı olarak yer almaları, hâlâ
daha sınırlı da olsa, çocukların yetkilendirilmesine katmış olduğu
değer ve sosyal yaşama katılmalarını desteklemesi açısından
popülerlik kazanmaktadır. En temel seviyede, çocuklar onları
çevreleyen dünyaları oldukça merak ederler ve bu dünyaları öğrenmek
isterler. Yetişkinler, genellikle tumturaklı cümleler kurarak çocukların,
dünyayı araştırmayı sevdiklerini beyan etmeye bayılırlar. Ancak;
çocukların bu dünyaları araştırabilmesi için onlara sınırlı ve
yetişkinlerin gündemlerine ve önceliklerine bağlı olarak fırsatlar
sunulmaktadır. Araştırma, çocukların sosyal dünyalarını keşfetmeleri
ve kendi dünyalarını yaratarak, bunlar hakkında bilgili bir anlayış
geliştirebilmeleri için eşsiz bir fırsat sunar. Aynı zamanda, çocukların
kendi dünyalarını etkileyebilmeleri için, kendini tanıma ve
farkındalığın arttırılması süreci temelinde, sosyal olanla ilgilenme
sonucu ortaya çıkan pek çok yol mevcuttur.
Çocukların yaşamları ve yerel toplumlarla ilgili sosyal konular
hakkındaki projeler, çocukları araştırmayla tanıştırmak ve onların
eleştirel düşünce geliştirmesi ve birer vatandaş olarak toplum
yaşamına katılmalarını desteklemek için kusursuz bir yoldur. Bu
bağlamda araştırma; başlı başına bir hedef olmaktan çok; çocukların,
onları çevreleyen sosyal gerçekler ve sorunlara yaklaştırmayı,
2
savunuculuk becerilerini geliştirmeye teşvik etmeyi, onları karar alma
sürecine katmayı ve yine eylem ve dönüşüm amacına yönelik aktif
vatandaşlar olarak yetişmelerini sağlamayı hedeflemektedir. Başka bir
ifadeyle araştırma; değiştirme potansiyeli olan ve sahip oldukları bu
güç küçümsenen bir grup vatandaş, yani çocuklar tarafından gerekli
zamanda ve gerekli yerlerde sosyal değişimi gerçekleştirmek için bir
ortam oluşturmaktadır. Öte yandan çocuklar, çocuk statüsüne sahip
olarak, bazı toplumlara erişebilmek açısından imtiyaz sahibidirler
(mesela çocuk toplumlarına) ve onlar tarafından üretilenler, bizler
tarafından çocukların dünyalarının anlaşılabilmesi için büyük bir önem
taşımaktadır.
Araştırma sürecinin, başından sonuna kadar bir parçası olarak,
çocuklar ayrıca öğrenme ve yaratma sürecine de aktif bir biçimde
katılabilmektedirler. Sonuç olarak; onlar da yalnızca bilgiyi tüketen
değil, bilgiyi üreten kişiler olmaktadırlar. Çocukların birer araştırmacı
olarak eğitilmesini öngören bu girişime karşı olan ve desteklemeyen
çoğu kişi de çocukların rolünün bilgi üretmek değil, bilgi tüketmek
olduğu varsayımını temel almaktadır.
Bilgi ve gerçeğin
aktarılmasında otoriter bir kurum olma geleneksel rolünü üstlenmiş
olan okullar ve bu nedenle, bilgiyi aktarmada öğretmenlere yüklenen
rol, genellikle bilgi ve öğrenmenin basit bir biçimde tepeden inme bir
biçimde olduğu görüşünü doğurmaktadır. Bu yaklaşım; keşfetme,
düşünme ve dünyayla ilgilenmeyi engellemektedir; çocuklar,
yaşadıkları sosyal dünyaların daha geniş olanları hakkında çok az bilgi
ve farkındalıkla yetişmektedir; ayrıca bu dünyaları öğrenmek için de
çok fazla ilgi duymamaktadırlar. Çocukların araştırmacı olabilecekleri
ve böylece bilgi üretebilecekleri varsayımı, bu mantığı tersine
çevirmeyi ve bilginin üretilmesini daha demokratik bir hale getirerek
eğitimdeki statükonun altında yatan varsayımlara meydan okumayı
hedeflemektedir.
Sonuç olarak, çocukların sosyal araştırmalara dahil edilmesi; onların
gittikçe daha da güçlü bir hale gelen, bilgi-tabanlı dünyalarda gerekli
olan yararlı becerileri geliştirebilmeleri için eğitimcilere de eşsiz bir
fırsat sunmaktadır. Böylece çocuklar bilgi toplama ve işleme,
tanımlama ve açıklama, eleştirel düşünme ve sonuç çıkarmayı ve
benimsenmiş olanı sorgulamayı öğrenmenin yanı sıra; sözel, yazma ve
hesaplama becerilerini de geliştirebilirler. Çocuklar, gruplar halinde
3
çalışmayı, dinlemeyi ve tartışmayı, karar vereyi ve toplumlarındaki
diğer kişilerle etkin bir biçimde iletişim kurmayı öğrenebilirler.
1.2. Çocuklar sosyal araştırma yöntemlerini nasıl
kullanacaklarını öğrenebilirler mi?
Yetişkinler olarak, çocuklar ve çocuklukla ilgili olarak genellikle dile
getirmediğimiz varsayımlarımız; çocukların öğrenmelerini istediğimiz
bağlamı sınırlandırmaktadır. Sosyal araştırma yöntemleri; yalnızca
çocukların özelliklerine, deneyimlerine ve kapasitelerine göre
ayarlandığı sürece çocuklar tarafından öğrenilebilir. Araştırmacıların
da son zamanlarda fark ettikleri gibi, bu sorun yalnızca çocukların
sosyal araştırma yöntemlerini öğrenip öğrenemeyecekleri ile ilgili
değildir; sorun, bunu nasıl yapacağımızla ilgilidir (bkz. Kellett 2005;
Boyden ve Ennew 1997; Çocukları Kurtarın 2004). Netice olarak,
belki de sorun, biz yetişkinlerin otoritemizin bir kısmından
vazgeçerek, değişik eğitim ve öğretim yollarını denemeye ne kadar
istekli olduğumuzdan kaynaklanmaktadır. Güç ve bilgi ile ilgili
mevcut görüşlere meydan okuyabilmek için araştırma sürecini,
çocukların kendi ilgi alanları ve gündem maddeleri temelinde tam
katılımlarını sağlayabilmek için açmamız gerekmektedir. Bu tarz bir
yaklaşım; yetişkinlerin baş araştırmacılar olarak temel rollerinden
vazgeçmelerini ve bunun yerine birer yardımcı olmalarını
öngörmektedir: yani çocukların önemli olduğunu düşündüklerini
yapabilmeleri için onlara doğru araçları vermek.
Bu kitapta vurgulanmak istenen ana fikir;
çocukları yalnızca
araştırmalarda kullanmak yerine, onların birer araştırmacı olabilmeleri
için yetkilendirilmesidir. Bunun için, bu süreçte yardımcı olacak
yetişkinlerin, çocukların araştırma yapabileceklerine ve çocukların
araştırma yapmasının ve çocukların bakış açılarından elde edilen yeni
bilgilerin yalnızca çocuklara değil, toplum geneline fayda
sağlayacağına inanmasını gerektirmektedir.
1.3. Yardımcılar için bir not
Bu kitap öncelikle eğitimciler ve çocukların sosyal araştırmalarla
ilgilenmesini isteyen diğer yetişkinler ile hem öğrenme ve tasarım
sürecinde hem de araştırma projelerinin yürütülmesinde yardımcı
olmak isteyen kişiler için hazırlanmıştır. Bu kişilere; sosyal araştırma
4
yöntemlerinin amaçlarını anlamak ve öğrenmek için gerekli olan temel
becerileri sunmayı ve yine uygun özen ve duyarlılıkla, çocukların da
aynı becerileri kazanabilmelerinde yardımcı olmayı hedeflemektedir.
Kitapta; 9 yaşındaki çocuklarla dahi kullanılabilecek uygun
malzemelerle, bu öğrenme sürecine nasıl yardımcı olunabileceğine
büyük bir vurgu yapılmaktadır. Kitapta yer alan malzemeler; bu süreci
etkileyebilecek karışık teknik konulardan kaçınarak, araştırma
sürecinin temelini oluşturan temel ilke, düşünce ve kavramların (diğer
dünyalardaki kurallar) belirlenmesi temelinde seçilmiştir. Hem
eğitimcilerin hem de çocukların bu temel bilgileri, hayatları boyunca
gerekli
olan
durumlarda
ve
ihtiyaçları
doğrultusunda
kullanabilmelerini ümit ediyoruz.
Bu kitap; mevcut okul müfredatlarına sosyal araştırmayı dahil etmek
isteyen öğretmenlere olduğu kadar, okul dışı saatlerde de çocuklarla
çalışan (mesela bir kulüpte) eğitimcilere de yardımcı olabilir. Aslında;
çocukların sosyal araştırmayla ilgilenmesini sağlamak isteyen tüm
yetişkinler, bunu nasıl başarabilecekleriyle ilgili yararlı bilgi ve
tavsiyeleri bu kitapta bulabilirler. Kitaptaki üniteler belirli bir mantık
sırasına ve öğrenme sürecine göre dizilmiştir; ancak bazı öğretmenler,
sahip oldukları zaman ve belirli maksatlarına göre, istedikleri üniteleri
seçerek bunlardan faydalanabilirler. Aynı biçimde, öğretmenler bazı
fikir ve teknikleri seçerek, öğrencilerin sosyal araştırma yapmak için
kendi araçlarını geliştirmeleri için bir fırsat da sunabilirler. Hangi
maksatla olursa olsun; bu kitap, eğitimcileri ve öğrencileri, sosyal
araştırma yapmaya ve kendilerini çevreleyen dünyalar hakkında bilgi
sahibi olmaya teşvik etmeyi ummaktadır.
Netice itibariyle, asıl önemli olan, çocukların, yalnızca birer katılımcı
olarak değil, araştırmacı olarak araştırma sürecine dahil olmasına
yardımcı olmak isteyen öğretmen ve diğer yetişkinlerin, araştırmaya
farklı bir bakış açısından, yani çocukların bakış açısıyla bakmaya
istekli olmalarıdır. Araştırılacak konu çocukların ilgi alanına giriyor
mu? Kendi ilgi alanları doğrultusunda belirlenen bir konu mu?
Araştırma, araştırmayı yapacak olan çocuklar için faydalı olacak mı?
Çocuklar araştırma sürecine isteyerek mi katılıyor, yoksa katılmaya
zorlanıyor ya da kendilerini katılmak için zorunlu mu hissediyorlar?
Araştırma çalışmasındaki önemli kararları çocuklar mı verecek?
Çocuklar, araştırma sürecindeki tüm adımlarda yer alıyorlar mı?
5
1.4. Sıradaki konular: Özet
Ünite 2 (Sosyal Araştırma ve Çocuklar), sosyal araştırmanın ne
olduğunu açıklamaktadır ve çocuklar için neden önemli olduğunun
mantığını ortaya koymaktadır. Ünite 3 (Araştırma Yaklaşımları ve
Yöntemleri); araştırma yöntemi kavramını tanımlamakta ve nitel ve
nicel araştırma yöntemleri arasındaki farkları sunmaktadır. Ünitede
ayrıca, örneklem seçme ve araştırmada geçerlilik ile güvenirlik
konularına da yer verilmektedir. Ünite 4 (Araştırmada Etik); gönüllü
ve bilgilendirilmiş onay, kandırma, gizlilik, kimlik saklama ve
mahremiyet gibi konuların özellikle altını çizerek; araştırmada etik
konusunda kısa fakat bilgilendirici bir analiz sunmaktadır. Ünite 5
(Araştırma Projelerini Tasarlamak); okuyucuyu, bir araştırma
projesinin tasarlanmasıyla ilgili çeşitli aşamalar hakkında
bilgilendirmektedir. Sonraki iki ünitede, Ünite 6 (Alan Araştırması) ve
Ünite 7 (Nitel Mülakat); nitel araştırmacıların nasıl veri topladıklarıyla
ilgili temel yolları incelemektedir. Ünite 6’da, okuyucuya alan
araştırmasıyla ilgili bilgi sunulmakta ve alan araştırmasında nicel
verilerin nasıl toplanacağı konusunda bilgi sunulmaktadır. Ünitede
ayrıca, alan notları toplama sürecine de değinilmektedir. Ünite 7, farklı
nitel mülakat tekniklerini açıklamakta ve okuyucuya bir mülakat
rehberinin nasıl hazırlanacağı konusunda bilgi vermektedir. Ünitede
ayrıca, focus gruplarının nicel araştırma yöntemi olarak nasıl
kullanılacağı ve sosyal araştırmada çocuklarla kullanılabilecek faydalı
bir yaklaşım olan sözlü tarih konularına da değinilmektedir. Ünite 8
(Nitel Veri Analizi); okuyucuya, kodlama kullanılarak, toplanmış olan
nitel verilerin nasıl inceleneceğini göstermektedir. Sonraki iki ünite;
Ünite 9 (Anketler) ve Ünite 10 (Nicel Veri Analizi); önceki üç ünitede
nitel araştırmalarla ilgili verilen bilgileri, nicel araştırma için
sunmaktadır. Ünite 9; anketlerin oluşturulması ve mülakat sürecine
özellikle vurgu yaparak, nicel veri toplamak için bir araştırma gereci
olarak anketlerin nasıl kullanılacağı ile ilgili bilgi sunmaktadır. Ünite
10’da; nicel veri analizlerinde kullanılan ana eğilim (mean, mode,
medium), değişken ölçümleri (range, percentiles) ve frekans
dağılımları gibi basit istatistikî gereçleri tanımlamaktadır. Ünitede
ayrıca, tablo ve grafikler yardımıyla verilerin sunulması ve bilgilerin
nasıl yorumlanacağı ile ilgili bilgi sunulmaktadır. Kitabın son iki
ünitesinde, raporlama ve araştırma bulgularının dağıtılması
konularının altı çizilmektedir. Ünite 11’de (Etkili Rapor Yazmak); iyi
6
bir araştırma raporunun nasıl yazılabileceği ile ilgili tavsiye ve öneriler
yer almaktadır. Ünite 12’de (Araştırma Bulgularının Dağıtılması) ise;
araştırma bulgularının sunulması ve dağıtılmasında kullanılabilecek
farklı yollar gösterilmektedir.
7
Ünite 2
SOSYAL ARAŞTIRMA VE ÇOCUK
EĞİTİM HEDEFLERİ
ƒ Sosyal araştırmanın ne olduğunu anlamak
ƒ Sosyal araştırmaya neden ihtiyacımız olduğunu anlamak
2.1. Sosyal araştırma nedir?
İnsanoğlu olarak bizler, her şeyden önce sosyal varlıklarız.
Evrenlerimiz, bizler günlük hayatlarımıza devam ederken birbirimizle
olan sosyal ilişkilerimiz ekseninde döner. Bir araya gelerek, konuşur,
tartışır, uzlaşır, kavga ede, birbirimize yardım eder, affeder ve
birbirimizi severiz; bunların hepsi de birbirimizle ilgilidir.
Yaşamlarımız öncelikle doğası gereği sosyal olduğu için, ilk günden
itibaren dünyamızı anlayabilmek için çeşitli yollar geliştiririz.
Dünyamıza anlam katabilmek için sürekli olarak onu yorumlarız.
Ancak, algılayışımız her zaman bizlerin deneyimleri ve bakış
açılarıyla sınırlıdır. Dünyayı ve bu dünya içindeki görevimizi anlamlı
bir biçimde yorumlayabilmemizi, sağduyumuz sağlar; ancak bu
sağduyu, bizlere birkaç parçanın bir araya gelerek anlamlandırılmasını
gerektiren sosyal dünya ile ilgili daha kapsamlı ve daha geniş bir bakış
açısı kazandırmaz.
İşte; sosyal dünyamızı sağduyumuzla algılayışımızla, yalnızca bilimsel
yönteme dayalı daha sistematik bir yaklaşımla fark edebileceğimiz
daha geniş ve daha karmaşık gerçeklik arasındaki boşluğu
doldurabilmemiz için tam burada sosyal araştırma devreye
girmektedir. Sosyal araştırma, sosyal dünya ile ilgili çalışmalar
yapmamız ve onunla ilgili yeni bilgiler ve anlayışlar geliştirmemize
yardımcı olur. Diğer araştırma türlerinin aksine; sosyal araştırma,
8
insanların sosyal davranışları üzerinde yoğunlaşır; yani sosyal
bağlamda geliştiği şekliyle insanoğlunun davranışlarını inceler. Sosyal
araştırmanın değerli ve inanılır olabilmesi için, doğru biçimde
yapılması ve bilimsel yaklaşım olarak bilinen doğrultuda hareket
etmesi gerekmektedir. Bu, sosyal araştırmanın inanılır olabilmesi için
bazı özellikleri taşıması gerektiği anlamına gelir. Öncelikle sosyal
araştırma:
ƒ Etik olmalıdır: Diğer özelliklerine bakılmaksızın, sosyal
araştırma her şeyden önce etik olmalıdır. Dürüst olmayan,
insanları tehlikeye sokan veya kişi haklarını ihlal eden bir
araştırma, iyi bir araştırma değildir.
ƒ Sistematik olmalıdır: İyi bir sosyal araştırma sistematik bir
biçimde yürütülmelidir; yani mantıklı bir biçimde
düzenlenmeli ve araştırma sonuçlarının düzgün bir biçimde
toplanması, analiz edilmesi ve yorumlanabilmesi için belirli
kural, prosedür ve adımlar takip edilmelidir.
ƒ Objektif olmalıdır: Sosyal araştırmacılar, bulgularının güvenilir
olabilmesi için her zaman nesnel olmaya çalışırlar. Önyargılı
yaklaşımlar ve önyargılı araştırmacılar, düşük kalitede,
önyargılı araştırmaların yapılmasına yol açar.
ƒ Şüpheci olmalıdır: Sosyal araştırmacılar, araştırma bulgularına
şüphe ve kuşku ile yaklaşırlar ve araştırma savlarının,
savundukları gibi olduğunu garanti altına alabilmek için
bunları titizlikle değerlendirirler. Şüphecilik, sosyal bilim
insanlarını titiz bir biçimde ve yüksek profesyonel standartlara
göre çalışmaya iter.
Sosyal araştırma, diğer tüm araştırma türleri gibi veri toplama ve bir
teori aracılığıyla bu verileri yorumlamaya dayanır. Bazen, mevcut
teoriler kullanılarak, toplanan veriler hakkında açıklamalar yapılır;
bazen de toplanan verilerin kendisi en baştan başlayarak yeni bir
teorinin geliştirilmesini sağlar (Neuman 2000:39-62). Öte yandan,
sosyal araştırmanın boşlukta yapılmadığının da altının çizilmesi
gerekmektedir. Aksine, dünya ile ilgili mevcut bilimsel bilgilerden
yola çıkarak, neticede, onu daha fazla keşfedebilmek adına yeni
soruların sorulması için fırsatlar sunar.
9
2.2. Neden sosyal araştırmalar gereklidir?
Sosyal araştırma, biz insanların, sosyal evrenlerimizi çevreleyen büyük
karmaşıklıkları, birbirimizle olan ilişkilerimizi, sözün kısası, yani
davranışlarımızı anlayabilmemizi sağlayan esas yollardan birisidir.
Bunu başka bir biçimde ifade edecek olursak; sosyal araştırma, bir
parçası olduğumuz sosyal evrenleri, davranışlarımızı daha anlamlı bir
biçimde anlayabilmemize olanak verecek biçimde anlama ve
anlamlandırma çabasıdır. Sosyal araştırma aynı zamanda karşı karşıya
kaldığımız sosyal problemleri anlamamıza yardımcı olarak ve bunlarla
başa çıkabilmemiz için bizlere güvenilir bilgi sağlayarak çok önemli
bir hizmet daha vermektedir. Bu bağlamda sosyal araştırma, sosyal
değişim ve toplumun gelişmesini sağlayacak bir araç olabilir.
Sosyal araştırma alanında genellikle saf veya temel araştırma ile
uygulamalı araştırma arasında bir ayrım yaparız (Neuman 2000:2325). Saf araştırma; dünyayı daha iyi bir biçimde anlayabilmek, yani
dünya hakkındaki bilgi seviyemizi yükseltebilmek için yürüttüğümüz
araştırmalardır; ancak kendi başına belirli bir sosyal konu veya
problemi çözmeye çalışmaz. Mesela; çocukların dini inançlarını nasıl
kazandıklarıyla ilgili bir çalışma saf araştırmadır; çünkü yeni bilgilerin
üretilmesi yoluyla bizlerin bir sosyal fenomeni daha iyi bir biçimde
kavramasına yardımcı olmaya yöneliktir. Ancak bu çalışmada
uygulamalı bir boyutun olma zorunluluğu yoktur ve çalışmadan elde
edilen sonuçların belirli bir sosyal konuyu ele alma zorunluluğu da
yoktur. Öte yandan; öğrenme güçlüğü çeken çocukların eğitim
ihtiyaçlarını belirlemeye ve okul yetkililerine bu konuyu nasıl ele
alacakları hakkında tavsiyede bulunmaya yönelik yapılan bir çalışma,
uygulamalı sosyal araştırma örneğidir; çünkü araştırma, özel bir
ihtiyaç veya problemi ele alabilmek için bilgi toplamak maksadıyla
yürütülmüştür. Uygulamalı araştırma çeşitlerinden biri de, genellikle
eylem araştırması olarak tabir edilen araştırmalardır. Eylem
araştırması, sosyal değişiklik yapmak maksadıyla yeni bilgilerin
üretilmesinin altını çizer. Bu araştırma türü, üzerinde çalışılan belirli
bir konuyla ilgili olarak insanların bilinç seviyelerini yükseltmek ve
katılanları yetkilendirmeye yönelik olarak katılım ve düşünceyi ön
plana çıkartır.
10
Öğrencilerin sadece birer araştırma katılımcısı veya özne olarak değil,
birer araştırmacı olarak sosyal araştırmalarda yer almaları, sosyal
dünya hakkında bilgi üretilmesine değer katmaktadır. Öğrenciler, eşsiz
bakış açılarına sahiptir; onların araştırma sürecine bakışları, öncelikli
olarak belirledikleri, araştırma projelerini tasarlayış biçimleri, verileri
toplamak ve incelemek için benimsedikleri yöntemler ve yaptıkları
yorumlar sosyal dünyayı anlama çabamıza eşsiz bir bakış açısı
kazandırabilir. Bu bakımdan, sosyal dünya hakkında bilgi üretilmesine
kattıkları büyük değeri kanıtlayan bu açık nedenlerden ayrı olarak,
Öğrencilerin sosyal araştırmalarda, birer araştırmacı olarak yer alması;
sosyal dünyalarla ilgili olarak çoğunlukla eksik kalan ve çok ihtiyaç
duyulan bir bakış açısını, yani öğrencilerin bakış açısını bizlere
kazandırmaktadır (bkz. Kellett 2005:2).
Çocukların Bilmesi Gerekenler Nelerdir?
ƒ
ƒ
Sosyal araştırmanın ne olduğunu ve neden önemli olduğunu
Sosyal araştırmanın bir yöntemi olduğunu öğrenmiş olmalıdır.
Materyali Çocuklara İletmek için İpuçları
ƒ
ƒ
Çocukların ilgisini çekebilecek konuları inceleyen sosyal araştırma
örnekleri veriniz (örn. Çocukların internet kullanımı)
İyi bir sosyal araştırmada bulunması gereken özellikleri kullanarak,
iyi ve kötü sosyal araştırmayı ayırt edebilecek bir örnek verin.
Sınıf Tartışma Konuları
ƒ
ƒ
Yerel toplumumuzla ilgili hangi konuları araştırmak isterdiniz?
Sosyal değişimi sağlayabilecek bir araştırma yürütebilir miyiz?
Bir çocuk olarak sizler, yetişkinlere kıyasla araştırmanıza bir avantaj
(örn. Daha iyi erişim, eşsiz bir bakış açısı vb) sağlayabilecek hangi
konuları araştırırdınız?
11
2.3. Özet
Sosyal araştırma, sosyal dünya hakkında çalışmak ve bununla ilgili
yeni bilgi ve anlayışlar geliştirebilmek için kullanılan çeşitli
yöntemlere verilen addır. Sosyal araştırma; araştırmanın etik,
sistematik, objektif ve şüpheci olmasını gerektiren bilimsel yaklaşımı
izlemektedir. Saf araştırma olarak adlandırılan bazı sosyal
araştırmalar, belirli konulardaki bilgi ve anlayışımızı arttırmamıza
yardımcı olmak için yürütülürken; uygulamalı araştırma olarak bilinen
diğer sosyal araştırmalar ise, belirli bir sosyal konu veya sorunu
çözmek ya da ele almamıza doğrudan yardımcı olabilecek bilgileri
edinmemizi sağlamak için yürütülmektedir.
Eylem araştırması;
katılım, düşünce ve sosyal değişimi vurgulayan, uygulamalı
araştırmanın özel bir türüdür. Araştırmacı olarak öğrencilerin sosyal
araştırmalara katılması, bizlerin öğrenci bakış açısını daha iyi bir
biçimde anlamamıza olanak sağlar.
12
Ünite 3
ARAŞTIRMADA YAKLAŞIM VE YÖNTEM
EĞİTİM HEDEFLERİ
ƒ
ƒ
ƒ
Araştırma projelerinin yürütülmesinde araştırma yönteminin
önemini anlaması
Farklı sosyal araştırma yöntemleri ve bunların kuramsal
temellerini anlaması
Sosyal araştırma çalışmaları tasarlanırken hangi temel
yöntemsel konuları dikkate alması gerektiğini öğrenmelidir.
3.1. Giriş
Hedefler ve araştırma soruları tamamlandığında, araştırma tasarımı
için karar verilmesi gerekir. Bu ünitede, araştırmanın yürütülebilmesi
için alınması gereken yöntemsel kararlarla ilgili konulara
değinilmektedir. Ünitenin ilk kısımlarında, uygulanabilecek olan
değişik araştırma yöntemleri anlatılmaktadır, daha sonraki kısımlarda
ise örneklemle ilgili konulara değinilmektedir (örn. Çalışmadaki
katılımcıların nasıl seçileceği). Son olarak, bir araştırma çalışmasında
karşılaşılabilecek olan yöntemsel zorluklar ve bunları aşmakta
kullanılabilecek stratejiler anlatılmaktadır.
3.2. Yöntem nedir?
Araştırma tasarımı ve yöntemi; toplanacak olan verilerle araştırma
soruları aracılığıyla çıkarılması hedeflenen sonuçları bağlamaya
yönelik, çalışmada ‘kullanılmakta olan mantık’tır(Pelto & Pelto 1978).
Yöntem, araştırmacı tarafından araştırma tasarımının tümünde
kullanılan yoldur: dikkatli bir şekilde hazırlanmalı ve gelebilecek
eleştirilere karşı sağlam olmalıdır; araştırma sorularıyla tutarlı,
mantıklı ve sistematik olmalıdır; yüksek kalitede veriye dayalı
13
güvenilir ve geçerli çıkarsamaları garanti etmelidir. Yöntem, sosyal
araştırmanın her adımında mevcuttur: araştırma soruların
yöneltilmesinden,
verilerin
toplanması
ve
incelenmesine,
sonuçların/bulguların yorumlanmasına kadar. Ancak, yöntemle ilgili
herhangi bir karar vermeden önce, araştırmacının araştırma sorularına
cevaben toplaması gereken bilgi türü ve miktarı ile ilgili bir karar
vermesi gerekir. Bu nedenle, araştırma soruları ve hedefler
tamamlandıktan sonra, sorulması gereken ilk soru: “Araştırma
sorularıma yanıt bulabilmek için hangi tür bilgileri toplamalıyım?”,
olmalıdır. Mesela; farklı insan grupları arasındaki okur-yazarlık
oranını araştıran bir araştırmacı, doğum oranları, okula yazılma
oranları ve mezuniyet oranları ile ilgili sayı ve istatistikî bilgi
toplaması gerektiğini düşünebilir. Ancak; araştırmacının bundan sonra
tüm bu bilgileri nasıl toplayacağına da karar vermesi gerekir
(LeCompte & Preissle 1993; Robson 2002), sorulması gereken ikinci
soru ise:
“Bu bilgiyi nasıl toplayacağım?”, olmalıdır. Bu aşamada,
araştırmacının hükümet rapor ve yayınlarını araştırmasının gerekip
gerekmediğine karar vermesi gerekir. Anket yapması veya politika
yapıcılarla mülakat yapması gerekli olabilir. Sıradaki ve (bu
aşamadaki) son soru ise; “Veri toplama yöntemlerim mantıklı ve
uygulanabilir mi? Yani, bu veri toplama planını zamanında
yürütebilecek zaman ve kaynağa sahip miyim?”, olmalıdır.
Araştırmacının birtakım verileri toplamış olduğunu varsayarak,
bundan sonra atacağı adım bazı analizler yapmak ve sonra da sonuçları
yorumlamak olmalıdır; ancak, bu ünitede bu aşamaya yer
verilmemektedir. Araştırma sorularıyla yöntemlerin birbirleriyle nasıl
bağlantılı olacağı hakkında ayrıntılı bilgiyi ilgili eserlerde
bulabilirsiniz (Eisenhart & Howe 1992; Pring 2000).
3.3. İki araştırma paradigması
Sosyal fenomenleri araştırmak için yaygın olarak kullanılan araştırma
yöntemlerini sunmadan önce, farklı sosyal araştırmacılar tarafından
‘geçerli’ ve ‘titiz’ araştırma kavramlarının nasıl yorumlandığına bir
göz atmamızın faydalı olacağını düşünüyoruz. İki temel felsefe ekolü
mevcuttur: nitel ve nicel. Bu iki temel araştırma paradigması (bundan
sonra metinde böyle geçecektir); tezlerini, insanların bilimsel bilgiyi
14
nasıl kazandıkları ile değerli ve geçerli bilginin ne olduğuna ilişkin
farklı felsefi algılayışlara dayandırmaktadır. Bu ünitede felsefeye
ayrıntılı bir biçimde girilmeden; nicel araştırma paradigmasının,
hayatın gerçeklerini tanımlama, niceleme ve ölçme yoluyla soruları
yanıtlarken ‘sabit veri’ (örn. Sayılar, istatistikler, grafikler)
kullandığını söylemekle yetinilmiştir. Diğer yandan, nitel paradigma
ise dünyamıza daha ‘yumuşak’ bir yaklaşım sergilemektedir: nitel
araştırmacılar, sorularını kelimeler, fotoğraflar, duygular, vücut dili ve
insani hareketlerle yanıtlamaya çalışır. Nicel yöntemler, daha pratik ve
somut olduklarından dolayı, bu yöntemlerde anketler, telefon anketleri,
soru formları, deneyler ve yapılandırılmış gözlemler kullanılabilir. Bu
veri toplama yöntemleri, araştırma soruları ve hedefleri tanımlayıcı ve
açıklayıcı olduğu zaman kullanılır. Araştırmacı, daha sonra, verileri
incelemek için istatistiklerden faydalanırlar ve elde ettiği sonuçları
istatistikî jargon, sayılar ve grafikler yardımıyla sunarlar.
Ancak; bazı değerleri ölçerken (mesela, belirli bir bölgede yoksullukla
suç oranları arasındaki ilişkiyi matematiksel olarak belirlemek için),
nicel araştırmacının öncelikle araştırmasındaki temel kavramları
tanımlaması gerekir. Bir araştırma planında yer alan bu temel
kavramlara ‘değişken’ diyeceğiz ve bunları değişen kavram veya
özellikler olarak tanımlayacağız. Bir değişken grubuna ait olan
değerler, onun özellikleridir. Bağımsız değişken, genellikle bir bağımlı
değişken üzerinde bir sonuç etkisi yaratan değişkendir. Sebep-sonuç
ilişkisinde, bağımsız değişken önceki olarak hareket eder; bağımlı
değişken ise sonraki olarak. Bunu bir örnekle açıklayacak olursak;
sosyal sınıfın kamu ve özel hizmetleri (hastahane, okul, ulaşım vb.)
tercih etmede oynadığı rolü araştıran bir çalışmada, bireyin sosyal
sınıfı bağımsız değişken olarak adlandırılırken; bireyin özel veya kamu
hizmetlerini tercih etme sıklığı ise bağımlı değişken olarak adlandırılır.
Bir önceki bölümde verdiğimiz örnek bağlamında (yoksulluk ve suç
oranı arasındaki ilişki), araştırmacının değişkenleri belirlemesi
gerekmektedir; mesela ‘yoksulluk’ ve ‘suç’un ne olduklarını belirtmesi
gereklidir. Başka bir ifadeyle; araştırmacının; “Esas değişkenlerimi
nasıl tanımlayabilirim? Yoksulluk nedir? Suç nedir?”, sorularını
sorması gerekir. Bu soruların cevaplanması gerçekten önemlidir;
çünkü araştırmacı verilerini toplayabilmek için bu tanımları
kullanacaktır. Mesela; yoksulluğun ne olduğuyla ilgili pek çok tanım
15
vardır. Yoksulluğun, aylık maaşla bir ilgisi var mıdır? Aile borcuyla
ilişkili midir? Evin kalitesi ve mutfak eşyaları, yoksulluğun bir
göstergesi midir? Araştırmacının değişkenlerini nasıl tanımladığı,
araştırmanın sonuçlarını büyük oranda etkiler. Bu nedenle,
değişkenlerimizin (bizim tabir ettiğimiz şekliyle) işlemsel tanımlarına
çok dikkat etmekteyiz. Ancak; araştırmacının işlemsel tanımlarını
belirlemesinin başka bir nedeni daha vardır: iyi bir araştırma planı,
çalışmanın başkaları tarafından da bulguların desteklenmesi veya
sorgulanması için tekrarlanmasına müsaade etmelidir. Insanoğlu bu
şekilde büyük miktarlarda bilgi biriktirmektedir: sosyal bir teori
oluşturabilmek için yalnızca bir araştırmanın yapılması neredeyse
hiçbir zaman yeterli değildir.
Nicel araştırmacı tarafından değişkenlerin tanımlandığını farz edersek;
sıra şimdi de biraz veri toplamaya ve araştırmadaki değişkenler
arasındaki ilişkiyi göstermek için istatistik, tablo veya şema
kullanmaya gelmiştir. Araştırmacı için bir sonraki adım, bulgularını
daha geniş bir bağlamda genellemektir (eğer bu, araştırmanın
genişletilmiş hedefleri arasında yer alıyorsa). Örneğin, araştırmacı
aşağıda yer alan kıyaslamayı yapar: “Topladığım verilerde yaptığım
incelemeler; yoksulluğun, suç oranını yükselttiğine işaret etmektedir.
Verilerin, tüm ülke durumunu temsil ettiğini farz edersek; ülkemizdeki
yüksek suç oranlarının yoksullukla ilişkisi olduğunu öne sürüyorum”.
Nicel paradigmayı, şimdilik, bir kenara bırakırsak; nicel araştırma
yöntemleri genellikle işlerin gerçek dünyada nasıl yürüdüğüyle ilgili
kurallar ve ‘kanunlar’ oluşturmayı hedeflemez. Nitel araştırmalar,
genel olarak insanların nasıl hissettikleri, tepki verdikleri ve gerçek
sorunları nasıl ele aldıklarını araştırır ve bunu yaparken de insan
doğasının öznel özelliğini göz önünde bulundurur. Bu tür karmaşık
konuları ele alırken; mülakat, gözlem (örn. Bir kişinin vücut dilini
incelemek) ve metin analizleri (örn. Bir konuşma veya mektubun
incelenmesi) gibi daha ‘yumuşak’ yöntemlerden faydalanır. İnsanların,
gündelik hayatlarından edindikleri deneyimlere dayalı olarak
zihinlerinde oluşturdukları fikir ve anlamları anlayabilmemizde nicel
yöntemler oldukça faydalıdır. Nitel yöntemler aracılığıyla toplanan
bilgi bolluğunu dengeleyebilmek için, araştırmacılar genellikle
örneklem büyüklükleri için birtakım kısıtlamalar koyarlar; aksi
takdirde topladıkları bilgi ve iş yoğunluğu altında ezilebilirler. Nitel
16
araştırma; büyük örneklemlerden ziyade vakaları inceler ve bu
yöntemde veriler; mülakatlar, belgeler ve gözlemlerden elde edilen
kelime ve imgeler formundadır. Nitel araştırmacıların takip ettiği
analizler, konuların veya genellemelerin verilerden çıkartılmasını ve
verilerin, incelenmekte olan fenomen hakkında tutarlı ve uyumlu bir
biçimde sunulabilmesi için düzenlenmesini içerir (Nitel ve nicel
araştırmalar arasındaki farkları gösteren bir örnek için bkz. Kutu 3.1).
Kutu 3.1: Örnek: Nicel ve Nitel Araştırmanın Farkları
Şimdi, nitel ve nicel araştırmalar arasındaki farkın daha iyi
anlaşılabilmesi için bir örnek verelim: yerel bir hastanenin toplumdaki
insanlara nasıl hizmet verdiğini incelemek isteyen bir nicel sosyal
araştrmacı, belirli bir zamanda, hastanedeki hastaları temsil eden bir
örneklem grubu arasında anket veya telefonla anketi düzenleyebilir.
Araştırmacı, önceden belirlenmiş bazı soruları sorarak, ardından elde
ettikleri sonuçları istatistikî olarak analiz edebilir. Diğer yandan, nicel bir
araştırmacı ise; araştırmasını, hastanede bir hayli zaman geçirerek ve
hastanedeki insanları gözlemleyerek ve onlarla konuşarak, birbirleriyle
nasıl bir etkileşim içinde olduklarını ve nasıl hissettiklerini öğrenerek
yürütebilir. Nitel araştırmacı, günlüğüne alan notları alabilir ve
insanlardan kendileriyle hastane hakkında yaptığı sohbetleri
(görüşmeleri) kayıt edebilmek için izin isteyebilir. Bunun yanı sıra
cenaze törenlerine giderek, ölenlerin (hastanedeki eski hastalar)
akrabalarıyla konuşabilir ve akrabaların, yakınlarının ölümünden
hastaneyi sorumlu tutup tutmadığını araştırabilir. Bu nedenle, nitel
araştırmacı, nicel araştırmacının gözünden kolaylıkla kaçabilecek olan
pek çok değerli bilgi toplamış olur. Ancak, bunun da bir bedeli vardır:
nitel araştırmacı hiçbir zaman fazla sayıda vakayı tek başına incelemeyi
başaramaz. Deniz suyunu, dalgaların yüzeyinden derin su tabanına kadar
ayrıntılı bir biçimde araştırmak isteyebilir; ancak engin okyanusun
bütününü göremeyebilir. Bu, anlattığımız iki paradigma arasında tercih
yaparken göze alınması gereken bir risktir!
3.4. Araştırma
yapılmalıdır?
yöntemini
tasarlamak
için
ne
Araştırmacının yöntemini formüle ettiğini varsayarsak; artık sıra
çalışmasının öznelerini seçmeye gelmiştir; bu, araştırma sorularına
17
yanıt verebilmek için gerekli bilgiyi sağlayacak insanları seçmek
anlamına gelir. Bu teknik jargon, ‘örneklem’ olarak adlandırılır.
Örneklem seçmek
Sosyal araştırmalarda, araştırdığımız konuyla ilgili bize bilgi
sağlamasını isteyebileceğimiz tüm insanlara ‘ana kitle’ deriz. Mesela,
bir araştırmacı köydeki insanların, hükümet tarafından alınan yerel
ilkokulu kapatma ve buradaki öğrencileri civar şehirdeki okula transfer
etme kararı hakkında ne hissettiklerini araştırıyorsa; bu köyde bulunan
tüm insanlar, bu araştırmanın ana kitlesini oluşturur. Eğer
araştırmacıda tüm ana kitlede yer alan şahıslara soru sormak için
gerekli olan para, ekip ve zaman varsa, bu ideal olanıdır; ancak tüm
ana kitleye soru sorulması çok ender rastlanan bir durumdur.
Genellikle, araştırmamıza yalnızca az sayıda insanı dahil ederiz. Bu
amaç için kullanılan teknik terim ‘örneklem’dir. Örneklem kavramı;
talep edilen bilgiyi sağlayabilecek olan ana kitlenin küçük bir
bölümünü almayı gerektirir. Yani; bir örneklem, bir araştırmacı
tarafından araştırılan ana kitle bütününden seçmiş olduğu daha küçük
bir özne/vaka grubudur.
Örneklem seçmek için atılması gereken ilk adım hedef kitlenin net bir
biçimde tanımlanmasıdır. Eğer Kıbrıs’taki ilkokul öğrencilerinin yeni
kurulmuş olan bir kuruma karşı sergiledikleri tutum hakkında bir
araştırma yaparsak; hedef kitlemiz “Kıbrıs’taki tüm ilkokul
öğrencileri” olur. Ancak; ana kitlemizi biraz daha tanımlamamız
gerekmektedir. Özel okul öğrencileri bu çalışmaya dahil olacaklar mı
yoksa yalnızca devlet ilkokullarındaki öğrencileri mi kapsayacak? Ana
kitlenin mümkün olduğunca net tanımlanması çok önemlidir. Bu; (a)
veri toplama maksadıyla yalnızca doğru insanlara yaklaşmamızda
yardımcı olacak; böylece kaynak ve zamandan tasarruf etmemizi
sağlayacaktır; (b) ana kitleye daha çok benzeyen bir örneklem
yaratmamızı sağlayacaktır; (c) elde ettiğimiz bulguları hedef kitle için
genelleyebilmemizi sağlayacaktır (ancak örneklemimizin ana kitlenin
tam bir örneği olması şartıyla) ve (d) araştırmamızın diğer kişiler
tarafından tekrar edilmesini sağlayacaktır.
Çalışmalarından elde ettikleri bulguları, örneklerini seçtikleri ana kitle
için genellemek isteyen kişiler genellikle nicel araştırmacılardır. Nitel
araştırmacılar, daha az sayıda vaka çalışması yapmayı hedeflerler. Bu
18
nedenle, nitel araştırmacılar, daha sonra inceleyeceğimiz farklı
‘örneklem yöntemlerini’ kullanırlar; ancak nicel araştırmacılar için
doğru örneklem prosedürünün takip edilmesi büyük önem
taşımaktadır. Araştırmacılar tarafından seçilen örneklem ana kitleyi
temsil etmiyorsa, yani örneklem eğer ana kitleyle aynı ana özelliklere
sahip değilse, elde edilen bulgular hedef kitle için geçerli bir biçimde
genellenemez.
Bunu bir örnekle açıklayalım; şimdi bir araştırmacının, devlet
ilkokullarından seçtiği öğrencilerden oluşan örneklem grubunu
inceleyerek, ebeveynlerinin okulların tam gün olmasıyla ilgili
tutumlarını araştırdığını varsayalım. Ebeveynlerin nasıl örneklem
oluşturduğu sizce önemli midir? Eğer farklı ebeveyn gruplarının,
okulların tam gün olmasıyla ilgili olarak birbirinden çok farklı
tutumları varsa, evet. Aslında, farklı sosyo-ekonomik durumda olan
ebeveynlerin bu hususta farklı bir tutum sergileme olasılığı çok
fazladır. Daha az varlıklı olan ve fabrikalarda, inşaat sektöründe veya
perakendecilikte uzun mesai saatleri dahilinde çalışan ebeveynler. Bu
ebeveynler, ki genellikle hepsi, işten eve öğleden sonra 4 veya 5 gibi
dönerler. Çocuklarını güvenli ve kendilerini geliştirebilecekleri bir
ortamda tutmak, onlar için oldukça uygun olabilir. Çocuklarına
ödevlerinde yardımcı olabilecek asistan öğretmenlerin varlığı ve
ebeveynlerin çocuklarını saat 5’te okuldan alarak, ödev yaptırma
zorunluluklarının olmaması, onların bu husustaki tutumlarını elbette
etkileyecektir. Diğer yandan; çalışmayan veya işlerinde daha fazla boş
vakit bulabilen ve orta sınıfa ait olan ebeveynler ise (örn. Öğretmenler,
memurlar, akademisyenler, yarı zamanlı çalışanlar) çocuklarını saat
5’te okuldan almak istemeyebilir. Onlar, çocuklarını daha erken
okuldan alarak, çocuklarıyla daha kaliteli zaman geçirmeyi,
etkinliklere katılmayı, spor yapmayı veya yalnızca evde rahat bir
öğleden sonra geçirmeyi tercih edebilirler. Bu nedenle, eğer
araştırmacı örneklemini tüm sosyo-ekonomik seviyeye mensup
ebeveynler arasından seçmezse, araştırma sonuçlarının önyargılı ve
yanlış yönlendirici olma ihtimali de bir hayli yüksek olur.
Olasılık teorisi, bizlerin örneklemlerimizi temsil eder türde seçmesini
sağlar ve bunlara genellikle ‘olasılık örneklemesi’ adı verilir. Tüm
olasılık örneklemelerinde aynı olan bir özellik vardır: öğeler (örn.
insanlar), gelişigüzel seçilir ve böylece ana kitledeki her örneklem
19
öğesinin eşit derecede seçilme olasılığı bulunur. Böylece, örneklem
yönteminde insanların seçimleri sırasında (bilinçli veya bilinçsiz
olarak) yapılabilecek etkilemelerden kaynaklanan önyargılar da
engellenmiş olur (Moser & Kalton, 1979).
Olasılık örneklemesi türleri
Basit rasgele örnekleme: Basit rasgele örnekleme, örneklemin en basit
türüdür. Araştırmacının, ana kitleyi oluşturan tüm unsurların bir
listesini oluşturması gerekir; örn: bir köyde yaşayan tüm insanların
listesi. Bundan sonra, ana kitlenin tüm unsurlarını içeren listeye
‘örneklem çerçevesi’ diyeceğiz. Araştırmacı, sonra saf bir rasgele
süreç kullanarak, ana kitledeki her bir üyenin örnekleme seçilebilmesi
için sıfır olmayan ve eşit derecede hesaplanabilen bir şans yaratacaktır
(Arber, 1993) ve böylece bir öznenin seçilmesinin diğerinden bağımsız
olarak yapılmasını sağlayacaktır. Bunu basit ir biçimde anlatmak
gerekirse; araştırmacı örneklem çerçevesinden gelişigüzel isimler
çeker. Rasgele seçimin, herhangi bir insani karar tarafından
etkilenmesini engellemek için, genellikle ‘rasgele sayılar’ yöntemi
(elektronik
ortamda
oluşturulan
tablolar)
kullanılmaktadır.
Uygulamada, MS Excel gibi yazılımlar veya rasgele sayılı hazır
tablolar da kullanılabilir. Daha basit durumlarda, piyango-türü
örneklem de kullanılabilir (Alıştırma için bkz. Kutu 3.2).
Kutu 3.2: Sınıf Çalışması: Rastlantısal Örnekleme
Bir hafta boyunca diyetisyeni ziyaret eden 99 hastadan oluşan bir ana
kitle olduğunu düşünün. Bir öğrenci, yalnıza 33 kişiden oluşan rasgele
bir örneklem seçmek istemektedir. Her hastaya 1 ila 99 arasında bir kod
numarası verilerek oluşturulan bir listeyle, ana kitlenin örneklem
çerçevesi net bir biçimde tanımlandığından dolayı, öğrenci her bir
numarayı bir parça kâğıda yazar ve kâğıt parçalarını bir torbada
karıştırır. Torbada bulunan 99 kâğıt arasından öğrenci rasgele 33 hasta
numarası çeker. Aynı örneklemi seçmek için uygulanabilecek diğer bir
seçenek de bingo oyunu olabilir. Bu kez, üzerinde 1’den 99’a kadar
rakamların bulunduğu bir bingo kartını çoğaltırız. Öğretmen veya
öğrenciler sırasıyla bingodaki sayıları karıştırarak 1’den 99’a kadar olan
sayıları çekerler. Tüm öğrenciler, 99 koddan 33’ünü seçene kadar,
rasgele çekilmiş olan sayıların üzerini karalarlar. Her öğrencide aynı
bingo kartı bulunduğu için, tüm grup aynı hasta kodlarını seçmiş olur.
20
Öğrencilere ayrıca, aynı örneklemi daha küçük gruplar halinde aynı
yolla seçmeleri için bir fırsat verebiliriz, böylece her grup, hatta her bir
çift kendi öznesini seçmiş olur. İkinci durumda, öğretmen; belirli bir ana
kitle için, her biri farklı öznelerden oluşan aynı büyüklükte birden fazla
rasgele örneklem seçilmesini önerebilir (bu durumda örneklemin
büyüklüğü 33’tür; N=33)
Sistematik örnekleme: Araştırmacının, ana kitledeki tüm öğelerin bir
listesini hazırladığını varsayalım, mesela Kutu 3.2’deki diyetisyene
giden 99 hastayı düşünün. Araştırmacının 33 hasta seçmesi gerektiği
için, listedeki her 3’üncü şahısı örneklemeye karar verebilir, örn:
1’inci, 4’üncü,7’nci kişileri..vb. bunda bir risk yoktur; ancak listedeki
isimler karışık yazılmamışsa ve belirli bir şekilde sistematik olarak
yazılmışsa, bu bazı sorunlar yaratabilir. Böyle durumlarda rasgele
örneklem yöntemi tercih edilir. (Alıştırma için bkz. Kutu 3.3)
Kutu 3.3: Sınıf Çalışması: Sistematik Örneklem
Rasgele örneklemle ilgili olarak yaptığımız bir önceki alıştırmada, bir
diyetisyeni ziyaret eden 99 hasta arasından 33 hasta seçmek istemiştik,
yani 3’te 1 oranında. Öğrenciler, 1 ila 3 arasında rasgele bir numara
seçmişlerdir. Daha sonra, 1’den 99’a kadar numaralandırılmış her bir
hastayı içeren örneklem çerçevesini kullanarak, başlangıç noktasından
itibaren her bir üçüncü kişiyi seçtiler. Mesela, eğer başlangıç noktası 2
ise; bir sonraki seçimler 5,8,11,14, vb olabilir.
Tabakalandırılmış örnekleme: Basit rasgele örneklem tekniğinin
kesinliğini arttırmak için, araştırmacı tabakalandırılmış bir örnek
seçmeyi tercih edebilir, yani araştırmacının öncelikle, karşılıklı olarak
özel ve ayrıntılı sınıf dizilerini belirleyerek, örneklem çerçevesini
sınıflara ayırması ve sonra her bir sınıftan vaka seçmek için rasgele
seçimi kullanmasıdır. Araştırmacının, Kutu 3.2’de yer alan 99
hastadan 33’ünü seçmesi gerektiğini varsayalım. Araştırmacı,
hastaların davranış biçimlerinin cinsiyetlerine bağlı olarak değişiklik
göstereceğini bilmektedir, bu nedenle örnekleminde doğru oranda
kadın ve erkeğin yer almasını istemektedir. Listede 33 erkek ve 66
kadının olduğunu varsayarsak; araştırmacının listesindeki kadın sayısı,
21
erkek sayısının iki katı olacaktır. Bu nedenle, araştırmacı 99 hastanın
yer aldığı listeyi daha küçük iki listeye ayırır: birinci listede 33 erkek
ismi, ikinci listede de 66 kadın ismi yer almaktadır. Araştırmacı ilk
listeden rasgele 11 isim ve ikinci listeden de rasgele 22 isim seçecektir.
Bu şekilde, araştırmacı rasgele bir örnekleme sahip olacaktır; ancak
aynı zamanda, örnekleminde yer alan kadın-erkek oranının, ana
kitledekiyle aynı olmasını da sağlamış olacaktır. Orantısal
tabakalandırılmış örneklem kullanılarak, örneklem hatası yapma riski
de azaltılmış olur; çünkü örneklemdeki gruplar/tabakalar da ana
kitledekine eşit oranlarda temsil edilmiş olacaktır. Örneklem
yöntemleriyle ilgili daha fazla bilgiyi ilgili literatürde bulabilirsiniz
(Moser & Kalton, 1979; Burns, 2000) (Alıştırma için bkz. Kutu 3.4).
Kutu 3.4: Tabakalandırma Örneği (Tablo 1 ve 2)
343 okuldan oluşan eğitim bölgelerindeki okullar arasından
tabakalandırılmış bir örneklem seçebilmek için, araştırmacı öncelikle 343
okulu bulundukları yere göre; şehir, yarı-şehirleşmiş ve kırsal bölge
okulları olarak sınıflandırır; bunun yanı sıra okulları ölçeklerine göre
küçük okullar, ortalama okullar ve büyük okullar olarak, Tablo 1’de
gösterildiği biçimde sınıflandırır.
TABLO 1
Büyüklük ve yerlerine göre toplam okul ana kitlesinin tabakalandırılması
Ölçek
Yer
Küçük
Okullar
Ortalama
Okullar
Büyük
Okullar
(80’e kadar
öğrenci)
(81-200
öğrenci)
(201 veya
daha çok
öğrenci)
Şehir
/
43
78
121
Yarışehirleşmiş
/
8
31
39
Kırsal kesim
84
65
34
183
84
116
143
343
22
Daha sonra okulların yaklaşık %50’si, basit rasgele örnekleme tekniği
kullanılarak, orantısal olarak seçilmiş ve ait oldukları kutuya
yerleştirilmiştir (Tablo 2).
TABLO 2
Okul örneklemi (toplam okul ana kitlesinin %50.3’ü)
Ölçek
Yer
Küçük
okullar
Ortalama
okullar
Büyük
okullar
Şehir
/
22
39
61
Yarışehirleşmiş
/
4
16
20
(35.2%)
(11.6%)
Kırsal kesim
42
33
17
92
42
59 (34.10%)
72
173
(24.26%)
(53.2%)
(41.61%)
Örneklem büyüklüğü
Araştırmacı, seçtiği örneklemin yalnızca ana kitleyi temsil etmesi
gerektiğini değil, aynı zamanda belirli bir büyüklükte olması
gerektiğini de unutmamalıdır. Daha basit bir ifadeyle; araştırmacının
seçtiği örneklemin büyük olmasının daha iyi olacağını bilmesi gerekir;
yani, çok sayıda insandan veri toplamak. Aslında, örnek büyüklüğü ne
kadar büyükse, o kadar iyi, diyebiliriz. Yeterince büyük olmayan
rasgele seçilmiş bir örnek, temsili bir örneğin oluşturulduğunu garanti
etmez.
Peki, bir örneklem ne kadar büyük olmalıdır? Parmak hesabı
yöntemini kullanırsak; ana kitle ne kadar küçük olursa, kesin bir
örneklem için, örneklem oranının o kadar büyük olması gerekir
(Neuman, 2003). Bu nedenle; 1000’den daha az olan küçük ana
kitleler için, araştırmacının yaklaşık %30’luk bir örneklem oranına
ihtiyacı vardır (mesela ana kitle 1000 ise; yüksek oranda bir kesinlik
elde etmesi için 300 özneden oluşan bir örnekleme ihtiyacı vardır).
Yaklaşık 10 binlik, orta büyüklükteki bir ana kitle için, %10’luk daha
23
küçük bir örneklem oranı gereklidir (örn. 1000 özne). Aşağıdaki
kutuda (Kutu 3.5), yüzde 98 ve 99 güven seviyesine sahip (güven
seviyesi, sizin ne kadar emin olabileceğinizi gösterir) değişik ana
kitleler için rasgele örneklem büyüklük rakamları verilmiştir.
Kutu 3.5: Rasgele Örneklem Büyüklüğü (Tablo 3)
TABLO 3
%98 ve %99 güven seviyesine sahip değişik ana kitleler için rasgele
örneğin örneklem büyüklüğü
% 98 güven seviyesi
ANA KİTLE
BÜYÜKLÜĞÜ
ÖRNEKLEM
BÜYÜKLÜĞÜ
% 99 güven seviyesi
ÖRNEKLEMDEKİ ANA
KİTLE %
ÖRNEKLEM
BÜYÜKLÜĞÜ
ÖRNEKLEMDEKİ ANA
KİTLE %
200
110
55,0
180
90,0
500
190
38,0
360
72,0
1000
2000
260
320
26,0
16,0
560
800
56,0
40,0
5000
380
7,6
1000
20,0
10000
420
4,2
1200
12,0
20000
440
2,2
1400
7,0
50000
450
0,9
1500
3,0
100000
500
0,5
2000
2,0
Ancak şu da bir gerçektir ki; Kutu 3.5’teki gibi bir tablo bazen yanlış
yönlendirici olabilir. Araştırma ne kadar karmaşıksa, örnek büyüklüğü
de o kadar büyük olabilir. Uygulama maksadıyla; araştırmacının,
örneklemin büyük olmasının daha iyi olduğunu bilmesi gerekmektedir.
Profesyonel olmayan araştırmacıların, yeterli büyüklükte örnek için
kaynakları da az olacaktır. Bu durumda, araştırmacının, en azından,
örneklemin kalitesine odaklanması gerekmektedir; mesela, örneklemi
mümkün olduğunca gelişigüzel seçmeye çalışmak gibi.
24
Olasılık dışı örnek türleri
Genellikle, nitel araştırmacılar çalışmalarının bulgularını daha geniş
ana kitleler için genellemek istemezler; bunun yerine belirli vakaları
derinlemesine incelemeyi tercih ederler. Nitel araştırmacılar bu
nedenle, olasılık dışı örnekleri, yani seçilen öznelerin, yukarıda tarif
edilen rasgele sürece kıyasla, daha farklı bir biçimde seçildiği
örnekleri kullanmayı tercih ederler.
Gelişigüzel örnekleme: Gelişigüzel örneklemede, araştırmacı
örneklerini uygun olan herhangi bir biçimde seçebilir. Gelişigüzel
örnekleme, açık bir biçimde ana kitleyi yanlış temsil eder ve
genelleme yapmaya olanak sağlamaz; ancak bunlara erişim kolay ve
çabuktur. Gelişigüzel örnekleme, mesela televizyon habercilerinin
yoldan geçen kişileri durdurarak onlara belirli bir konuda fikirlerini
sordukları zaman ortaya çıkar. Gelişigüzel örneklemeye okul
bağlamında bir örnek vermek gerekirse; öğrencilerin belirli bir
konudaki ‘kamuoyunu’ ölçmeye çalıştığı durumları söyleyebiliriz;
burada öğrenciler, okul kantininde öğle yemeği için sıraya girmiş olan
diğer öğrencilerle mülakat yaparlar. Bununla ilgili olarak,
dikkatlerinizi bir noktaya çekmek istiyorum: gelişigüzel örneklemenin,
araştırmanın kalitesini önemli ölçüde düşürebileceği araştırmacılar
tarafından asla unutulmamalıdır. Gelişigüzel örneklem yöntemine,
sadece (küçük de olsa) rasgele bir örneklem seçilemeyecek durumlarda
veya araştırmacının elde ettiği sonuçlar hakkında gerçekten genelleme
yapmak istemediği durumlarda başvurulması gerekmektedir. Yine de
gelişigüzel örnekleme, araştırmacının araştırma gereçlerine yol
göstermek istediği zamanlarda, mesela veri toplama işlemine
başlamadan önce mülakat rehberini veya anketlerini denemek istediği
zamanlarda yararlı olabilir.
Amaçlı örnekleme: Bazı durumlarda, araştırmacı ‘sıradan’ veya
‘ortalama’ vakaların davranış veya tutumlarını incelemekle ilgilenmez.
Bunun yerine, araştırmacı eşsiz veya kritik vakaları veya insan
gruplarının davranışlarını veya tutumlarını incelemek isteyebilir.
İsminden de anlaşılabileceği gibi; amaçlı örneklemede, örnek belirli
bir amaç için seçilir. Örneğin; bir araştırmacı kirliliğin yerli
toplumların gündelik hayatları üzerindeki etkilerini araştırmak isterse;
25
çevre tahribatına uğrayan noktalara yakın yerlerde olan belirli köy
veya toplumlardan insanları örnek olarak seçebilir. Aynı biçimde, eğer
araştırmacı ünlü olmanın ve toplum tarafından saygı duyulmanın ne
demek olduğunu tanımlamak isterse, bunun için çok ünlü insanlardan
oluşan bir grupla mülakat yapabilir (mesela oyuncular, siyasetçiler,
şarkıcılar, biliminsanları vb.); çünkü bu insanlar, ünlü olmaya katkıda
bulunan unsurlarla ilgili olarak daha zengin bilgi sunabilirler (ve
muhtemelen, şöhretin ünlü insanların hayatlarını nasıl etkilediği
konusunda).
Araştırma araçları: Yapılması ve kaçınılması gerekenler
Veriler, iyi yapılandırılmış ve kullanımı kolay olan araştırma araçları
(gözlem programları, anketler, mülakatlar vb.) kullanılarak, tutarlı ve
düzenli bir biçimde toplanmalıdır. Bu bölümde, araştırma araçlarının
düzenlenmesi ve veri toplama süreci ile ilgili bazı genel noktalara
değinilmektedir; ancak araştırma araçların oluşturulmasıyla ilgili bilgi
sonraki ünitelerde verildiği için, bu ana noktalara ayrıntılı bir biçimde
değinilmemiştir.
Gözlem programları ve görüşmeler (mülakatlar)
İyi düzenlenmiş bir veri toplama sürecine neden ihtiyaç duyulduğunu
gösterebilmek için, size somut bir örnek vereceğiz. Eğer bir
araştırmacı, teneffüslerde okul bahçelerinde veya mahallede sergilenen
farklı anti-sosyal davranış türlerinin sıklığını araştırmak istiyorsa;
öncelikle anti-sosyal davranışın ne demek olduğunu çok net ve açık bir
biçimde tanımlaması gerekmektedir. Hırçınlık, alay etme, kavga, lakap
takma, (okul) malına zarar verme, (öğretmenlerle) tartışma, (okul
kantininde) sırayı bozma gibi gözlemlenen antisosyal davranış
çeşitlerini içeren kapsamlı bir liste hazırlanmalıdır. Araştırmacının
farklı davranış türlerini birbirinden ayırabilmesi için her çeşit antisosyal davranış açık bir biçimde tanımlanmalıdır. Sonra araştırmacı
gözlem programları hazırlayacaktır; örneğin her bir sütunda farklı bir
antisosyal davranışın yer aldığı bir tablo. Her bir sıra, farklı bir zaman
dilimini gösterecektir (bkz. Kutu 3.6). Araştırmacı, okul bahçesini tam
olarak görebileceği bir nokta seçer. Ve her 15 dakikada bir (süre daha
uzun veya kısa olabilir), araştırmacı etrafına bakarak her bir antisosyal
davranış sınıfına giren olayları not eder.
26
Kutu 3.6: Yapılandırılmış Gözlem Programı Örneği
TABLO 4
Zaman
09:00
09:15
09:30
….
Lakap
Takma
2 vaka
1 vaka
-
Kavga
1 vaka
Okul malına
zarar verme
-
Öğretmenlerle
tartışma
1 vaka
1 vaka
Elbette ki; gerçek ortamlarda, araştırmacı gözlemlerini yürütebilmek
için yardıma ihtiyaç duyar. Özellikle de birkaç okulu içeren daha
karışık ve/veya büyük ölçekli araştırmalarda, öğretmen ya da
araştırmacının (örn. Baş araştırmacı), birkaç asistanı olabilir (bunlar
diğer öğretmenler veya öğrenciler olabilir). Bu durumda; veri toplama
sürecinde, her bir araştırma asistanının belirli bir tür davranışı
gözlemlemekten sorumlu olma ihtimali yüksektir. Öte yandan, tüm
araştırmacıların aynı gözlem programını kullanması da olasıdır (örn.
Tüm davranış çeşitlerini gözlemlemek); ancak, okul bahçesinin farklı
bölümlerini gözlemleyebilirler veya veri toplama işlemlerini farklı
okullarda sürdürebilirler. Her halükarda; tüm araştırmacıların tutarlı
bir biçimde aynı kuralları uygulaması şarttır: araştırmacılar, güvenilir
bir biçimde ve aynı kriterleri kullanarak, tüm antisosyal davranış
biçimlerini ayırt edebilmeleri konusunda eğitilmelidir. Baş araştırmacı
olan öğretmen, asistanlarıyla bir araya gelerek (iş arkadaşları veya
öğrencileriyle); herkesin veri toplama işlemlerini sistematik ve tutarlı
bir biçimde yürüttüğünden emin olmalıdır.
Deneyimsiz araştırmacıların, yapılandırılmış veya yarı-yapılandırılmış
gözlem kullanmaları özellikle tavsiye edilir. Mesela; araştırmacı,
yetişkinler arasındaki antisosyal davranış biçimlerini araştırmak
isterse, her bir davranış biçimini sergileyen yetişkinlerle
gerçekleştirmek üzere bir görüşme tasarlayabilir ve yapabilir.
Deneyimsiz araştırmacının, tüm önemli soruları yazması ve bir
görüşme planı hazırlaması gerekir. Bu plan, buzları kırmak için
görüşmenin başında yapılabilecek bazı genel sohbetleri de içerebilir.
27
Yapılandırılmış görüşmelerde, araştırmacı normal şartlarda, planından
sapmaz. Yarı yapılandırılmış görüşmelerde ise araştırmacı, planda yer
alan tüm önemli soruları yönelttiğinden emin olur; ancak görüşme
yaptığı yetişkinin sohbeti yönlendirmesine olanak sağlayacak fırsatı da
vardır. Görüşmeye katılanlara, ara sıra sohbeti yönetme şansı
tanınması tavsiye edilir; çünkü bu şekilde, aksi takdirde asla yorum
yapmayacakları konular hakkında bazı görüşlerini söylemeye teşvik
edilirler. Yine görüşmeyle ilgili veri toplama konusunda, araştırmacı,
görüşmeleri yapması için birkaç asistanını görevlendirebilir. Görüşme
planının aynı biçimde uygulanması için hem baş araştırmacının hem
de asistanların bir eğitimden geçirilmesi tavsiye edilir. Öte yandan,
eğer görüşmelerde ses kaydı alınmasına izin verilmiyorsa; herkesin
notları ortak bir tarzda almasını sağlayın. Her halükarda, aynı
araştırma için veri toplayan araştırmacılar arasında tutarlılık
sağlanması büyük önem taşımaktadır.
Eğer mülakatların kaydedilmesine izin verilmiyorsa, notların ortak bir
tarzla alındığından emin olunmalıdır. Her halükarda, ayni araştırma
için veri toplayan araştırmacılar arasında tutarlılık olduğunun temin
edilmesi çok önemlidir. (yapılandırılmış, yarı yapılandırılmış ve
yapılandırılmamış görüşme teknikleriyle ilgili ayrıntılı bilgi için bkz.
Ünite 7).
Anketler
Anketler, veri toplamada en sık kullanılan yöntemlerden biridir. Çeşitli
konular hakkında insanların fikirlerini toplayabilmek için anketlerin
kullanılası oldukça etkili ve genellikle güvenilir bir veri toplama
yöntemidir. Ancak; deneyimsiz araştırmacıların dikkat etmesi gereken
bazı noktalar vardır. Öncelikle; anket formlarını hazırlamak
başlangıçta basit bir işmiş gibi görünebilir; ancak, gerçekte bu,
düşündüğünüzden çok daha zordur. Araştırmacının, araştırma
sorularına düzgün ve yeterli cevaplar alabilmesi için soruları doğru bir
biçimde sorması şarttır. Anket formunda kullanılan dil basit ve
anlaşılır olmalıdır; bu da araştırmacıların, hazırladıkları anketleri
neden bir deneme testine tabi tuttuklarının bir nedenidir. Çok uzun,
anlaşılması güç veya teknik dil kullanılan sorulardan kaçınılması
gerekmektedir.
28
İlgili literatür taraması için zaman ayırmak her zaman iyi bir fikirdir:
eğer başka araştırmacılar tarafından anketler hazırlanmış ve
geliştirilmişse, neden bu anketlerdeki fikirleri kullanmak için izin
istemeyelim ki? Araştırmanızdan herhangi bir kâr elde etmek
istemediğiniz sürece, akademisyenler, kendi hazırladıkları anketleri
kullanmanıza izin verirler. Her halükarda; araştırma araçlarınızın
kalitesinden şüphe edilirse, bu durumun araştırmanızın genel kalitesi
ve yararlılığını da etkileyeceğini asla aklınızdan çıkarmamalısınız.
Geçerlilik ve güvenirlik konuları
İnsanlar bir araştırma sonuçlarını okudukları zaman genellikle şu
soruları sorarlar: “Bu sonuçlara güvenebilir miyim? Sonuçlar geçerli
midir? Güvenilirler mi?” Örneğin; bir araştırma, kamuoyunun okulda
kabahat işleyen gençler için daha katı disiplin/ceza önlemleri
alınmasını desteklediğini ortaya koyabilir. Sizce politika yapıcıların bu
sonuçları yüzeysel geçerlilik olarak kabul etmesi mi gerekir? Meclis,
okullardaki anti-sosyal davranışlar ve suçları izlemek ve bunları
cezalandırmak için daha katı prosedürlerin izlenmesi doğrultusunda
karar mı vermelidir yoksa bu kamuoyu görüşüne ters mi düşer?
Herhangi bir araştırmanın kalitesini değerlendirebilmek için kullanılan
özel ve iyi yapılandırılmış kriterler mevcuttur; bu kriterler, sosyal
araştırma tarihi boyunca dikkatli ve yoğun çalışmalar sonucunda
geliştirilmiş ve olgunlaşmıştır. Bu kriterler iki ana grupta toplanmıştır:
(a) bir araştırma sonuçlarının geçerliliği ile ilgili kriterler ve (b) bu
sonuçların güvenirliği ile ilgili kriterler. Aşağıda yer alan paragrafta,
geçerlilik ve güvenirlik kavramlarının, sosyal araştırma bağlamında
resmi olmayan bir şekilde tanımlarını bulabilirsiniz.
Geçerli sonuçlar, tüm çalışmaların ana sorunudur. Araştırma sonuçları,
araştırmanın ‘doğru’ biçimde tasarlandığı ve yürütüldüğü oranda
geçerlidir. Ancak; araştırmayı ‘doğru’ yapmak, araştırma yöntemleri
ile ilgili pek çok bilgi ve uygulamaya yönelik deneyim gerektirir.
‘Doğru’ terimiyle, sosyal araştırma tarihi boyunca denenmiş ve
kanıtlanmış bilimsel yöntemlerin kullanılması ve istatistiki (veya nitel)
analizlere yer verilmesi anlatılmak istenmektedir.
29
Kutu 3.7: Deneyimsiz Araştırmacıların
Araştırmalarının Geçerliliğini Ölçmek için
Kullanabilecekleri Sıkça Rastlanan Sorular
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
Araştırma sorularım doğru biçimde mi hazırlanmıştır?
Doğru örneklem yöntemini (doğru biçimde) mi kullandım?
Araştırma gereçlerim (örn. Anket veya mülakatlarım), doğru
bilgileri, tarafsız bir biçimde toplamama olanak sağlayacak biçimde
mi tasarlandı/oluşturuldu? Sonuçlarımı değiştirebilecek herhangi bir
bilgiyi gözden kaçırmış olabilir miyim?
Verilerimi doğru yöntemleri (bu alanda yapılan araştırmalar için
diğer araştırmacılar tarafından geleneksel olarak kullanılan)
kullanarak mı inceledim?
Bulgulardan doğru sonuçları mı çıkarmaktayım (başka bir ifadeyle
çıkardığım sonuçlar, analizler sonucunda elde ettiğim bulgularla
tutarlı mı)?
Eğer geçmişe yolculuk ederek araştırmamı tekrar etme imkanım
olsa, değiştirmek isteyeceğim bir şey olur mu?
Araştırmamda önyargıyla yaklaştığım hususlar olabilir mi? eğer bu
araştırma başka biri tarafından yapılmış olsaydı ve ben de şeytanın
avukatlığı rolünü üstlenmek istesem, bu araştırma bulguları
hakkında nasıl bir yorum yapardım?
İnsan hakları ihlal etmiş, kişisel verilere gizlice ulaşmış veya sosyal
araştırmanın yazılı veya yazılı olmayan etik kurallarını herhangi bir
biçimde ihlal etmiş olabilir miyim?
Son olarak, bulgularımı halka sunmadan önce, araştırma tasarımım
ve bulgularımla ilgili bir taslak raporu ilgili taraflara sunarak,
yaptıkları yorumları olumlu bir biçimde dinlemeli miyim?
Ne yazık ki, pek çok araştırma raporu sağlam bilimsel yöntemler
üzerine
kurulmadığından
dolayı,
sonuçları
büyük
değer
taşımayabilmektedir. Geçerliliğin iki seçenekli bir özellik olmadığı
unutulmamalıdır: bir araştırma; tamamen geçerli veya geçersiz olamaz.
Bu, bir siyah ya da beyaz durumu değildir. Geçerlik her zaman bir
derece konusudur. Deneyimsiz araştırmacıların her zaman en zor
soruları sormaya hevesli olması gerekir; bulguları resmi olarak
yayınlamadan önce araştırma tasarım ve sonuçlarına eleştirel bir gözle
bakmalıdırlar (bkz. Kutu 3.7). Sonuçlar resmi olarak yayınlandıktan
sonra, eğer araştırmanızda ciddi hatalar varsa, bulgularınızı geri
30
çekmeniz gerçekten çok zor olacaktır. Böyle bir durumun araştırmacı
ve araştırmaya fon sağlayanlar açısından ne kadar utanç verici
olacağını söylemeye gerek bile duymuyorum.
Az miktarda geçerliliği olan bulguların, yani geçersiz bulguların, çok
az kullanılabilirler ve bu nedenle çok az değer taşırlar. Ancak,
geçerlilikten başka, araştırmacının araştırma bulgularıyla ilgili olarak
göz önünde bulundurması gereken ikinci unsur ise güvenirliktir.
Güvenirlikten kasıt, bir çalışma sonucu elde edilen bulguların tutarlı ve
zaman içinde tekrar edilebilir nitelikte olmasıdır. Bir araştırma
yönteminin güvenilir olabilmesi için araştırmanın benzer bir bağlamda
benzer bir katılımcı grubu ile yapılması durumunda benzer sonuçların
elde edileceğini ortaya koyması gerekmektedir.
Güvenirlik, araştırmanın geçerli olduğu anlamına gelmez; çünkü
araştırma yöntemi tutarlı ve sistematik bir biçimde geçersiz sonuçlar
üretebilir. Mesela, bir araştırmacı tarafından Mecliste yeni kabul edilen
gelir vergisi kanunu hakkındaki kamuoyu görüşünü inceleyen bir
çalışmanın yapıldığını farz edin. Ayrıca, bu araştırmacının rasgele
örneklem prosedürünü kullanacağını (daha geniş bir örneklem kümesi
için); ancak uygulamaya yönelik nedenlerden dolayı, örneklem
çerçevesinde önemli ana kitle gruplarının yer almadığını (köylerde
yaşayanların örneklem çerçevesine dahil edilmediğini) da göz önünde
bulundurun. Böyle bir araştırmanın pek çok kez tekrarlanması, tutarlı
sonuçlar ortaya koyabilir; ancak sonuçlar tüm ana kitlenin gerçek
görüşünü yansıtmadığı için muhtemelen çok faydalı olmayacaktır.
Güvenilirliğin geçerlilik anlamına gelmemesine rağmen; geçerlilik,
güvenirlik anlamına gelmektedir; geçerli sonuçlar veren bir araştırma
yöntemi, güvenilir de olmalıdır. İyi tasarlanmış ve dikkatli bir biçimde
yürütülen bir araştırmanın, aynı şartlar altında ve benzer katılımcılarla
tekrar edilmesi halinde benzer sonuçlar ortaya koyacağını
bekleyebiliriz.
Geçerlilik ve güvenirlik kavramları çok yönlüdür ve nitel veya nicel
araştırmada kullanılma biçimine göre farklılık gösterirler. Nicel
araştırmalardaki esas geçerlilik türleri; yüzeysel, içerik, ölçüt ve
kurgusal geçerliktir (Kutu 3.8). Bazı nicel araştırmacılar, iç geçerlilik
ve dış geçerlilik arasında da bir ayrım yapmaktadır.
31
Kutu 3.8: Nicel Araştırmada Geçerlilik Kriterleri
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
Yüzeysel geçerlilik: Bir araştırma gerecinin anlamlı olup olmadığı
ve ölçtüğünü iddia ettiği şeyi gerçekten ölçüp ölçmediği ile ilgili
olarak bilim toplumu tarafından verilen karardır.
İçerik geçerliliği: Bir araştırma gerecinin ölçmeyi hedeflediği şeyin
tüm içeriğini temsil edip etmediğine dair verilen karardır.
Ölçüt geçerliliği: Bir araştırma gerecinin, aynı konu veya fikri
ölçen başka araştırma gereçleriyle karşılaştırılarak doğrulanması.
Kurgusal geçerlik: Bir araştırma gerecinin göstergelerinin, daha
fazla gösterge ile tutarlı bir biçimde işleyebileceğinin doğrulanması.
Kutu 3.8’de bahsedilen kavramlar arasından, ‘yüzeysel geçerlilik’
kavramına değinmek gerekmektedir. Eğer okuyucular herhangi bir
araştırmanın savunduğu hususu incelediği konusunda hiçbir şüphe
taşımazsa, bu araştırma önemli ölçüde yüzeysel geçerliğe sahiptir.
Başka bir ifadeyle; herhangi bir araştırma raporunu okuyan bir kişinin,
araştırmada inceleneceği açıklanan konulara odaklanmış olunduğu ve
veri toplama ve analizi yoluyla araştırma sorularının tatmin edici bir
biçimde ele alınmış olduğunu hissetmesi gerekmektedir. Bunu bir
örnekle açıklamak gerekirse; eğer bir araştırmacı, herhangi bir bölgede
bulunan ev fiyatlarındaki artışla ilgili kamuoyu görüşünü araştırıyorsa,
ilkokul çağındaki çocukların örneklem grubuna dahil edilmesi,
araştırmanın yüzeysel geçerliliğini düşürür. İlkokul öğrencilerinin
arazi fiyatlarını takip etmesi veya bu konularla ilgilenmesi besbelli çok
ender rastlanabilecek bir durumdur ve bu raporu okuyan bir şahıs,
araştırmanın incelediğini savunduğu hususu gerçekten araştırıp
araştırmadığını merak edebilir.
Yüzeysel geçerlilik kavramı, çalışmada kullanılan araştırma
gereçleriyle yakından bağlantılıdır. Mesela; eğer bir çalışmada,
boşanmış aile çocuklarının özgüvenlerini etkileyen etmenler
araştırılıyorsa, bu kapsamda yapılan bir ankette çocukların alışveriş
alışkanlıklarıyla ilgili pek çok soruya yer verilmişse, okuyucunun
aklına; “bu anket, çocuğun özgüvenini gerçekten ölçüyor mu? Bu
çalışmanın sonuçları ne kadar geçerlidir?” gibi sorular gelebilir. Anket
veya mülakat programlarının (araştırmacıya, sormak istediği soruları
32
unutmamasını sağlayabilmek için hazırlanan
geçerlilikleri büyük önem taşımaktadır.
plan)
yüzeysel
Araştırmaya yeni başlayanların aklından çıkarmaması gereken diğer
bir husus da bir araştırmanın yüzeysel geçerliliğinin, araştırma
tasarımının genel kalitesinin yani örneklem kalitesi, anket içerikleri
(gereçlerin içeriksel geçerlilikleri Kutu 3.8’de açıklanmıştır) ve
araştırmanın yürütülüş biçiminin bir birleşimi olduğudur. Deneyimsiz
araştırmacıların kendi araştırma tasarımlarını meslektaşlarıyla
paylaşmaması ve yaptıkları araştırmanın sonuçlarına güvenip
güvenemeyeceklerini sorgulamaları önerilir.
Nicel araştırmada güvenirliği ölçme yöntemleri arasında denemetekrar deneme, paralel formlar, iç tutarlılık ve yarıya bölme yöntemleri
yer alır. Kutu 3.8’de yer alan güvenirlik kriterleri üzerinde daha fazla
vakit harcamak, bu metnin oldukça teknik olmasına yol açar. Bu
konuyla ilgilenen okuyucuların, kendi başlarına daha fazla okuma
yapması önerilir: internette google’dan istediğiniz kavramı girerek pek
çok bilgiye ulaşabilirsiniz, ancak bunların pek çoğu bir hayli teknik
olabilir.
Kutu 3.9: Nicel Araştırmada Güvenirlik Kriterleri
ƒ Tutarlılık güvenirliği: Bir araştırma aracının, başka zaman
uygulandığında aynı sonuçları verip vermediğiyle ilgili hükümdür
(test-yeniden test yöntemi kullanılarak).
ƒ Temsili güvenirlik: Bir araştırma aracının, farklı gruplara
uygulandığında aynı sonuçları verip vermediğiyle ilgili hükümdür.
ƒ Denklik güvenirliği: Bir araştırma aracının, farklı göstergeler
kullanılarak ölçüldüğünde aynı sonuçları verip vermediğiyle ilgili
hükümdür.
Nitel araştırma çalışmalarındaki kalite ve titizlik konuları;
inandırıcılık, güvenilirlik, bağlılık ve Kabul edilebilirlik kavramları
çerçevesinde ele alınmaktadır. Nicel araştırmalarda da olduğu gibi,
araştırmanızı okuyan diğer şahıslar, araştırmanızın kalitesini gösteren
kanıtlar arayacaklardır. Deneyimsiz araştırmacı, inanılır bir nitel
33
araştırmanın, dikkatli bir biçimde toplanarak analiz edilen yüksek
kalitede veriye dayandığını aklından hiçbir zaman çıkarmamalıdır.
Araştırmacı, mümkünse, farklı kaynaklardan veri toplamalıdır. Bu
noktada; nitel ve nicel verilerin karışımının zorunlu olduğunu
söylemeye çalışmıyoruz (aslında bu tarz bir çeşitlendirme, çok
yardımcı olabilir). Çeşitlendirme (nirengi), farklı paydaş gruplarından
veri toplanması yoluyla da yapılabilir. Eğer bir araştırmacı, Devletin
uyuşturucu bağımlılarına nasıl muamele ettiğini/ bunlarla nasıl başa
çıktığını araştırıyorsa; bu araştırmacıya tüm paydaş gruplardan üyeler
belirlemesi ve bunlarla görüşmesi tavsiye edilir (örn. Uyuşturucu
bağımlıları, ebeveynleri, arkadaşları veya eşleri, politika yapıcılar,
siyasetçiler, polis temsilcileri, uyuşturucu bağımlılarını tedavi eden
klinik görevlileri vb.). Bu yolla, araştırmacının örnek büyüklüğü küçük
olsa da (nicel araştırmaya kıyasla); araştırmacının bilgi kaynaklarını
çeşitlendirmiş olmasından dolayı, araştırma sonuçlarının inanılırlığı da
büyük oranda artmış bulunmaktadır.
Nitel araştırmaların, eğer araştırmacı yaptığı yorumların hayal gücüne
değil, verilere dayandırıldığını kanıtlarsa, yüksek oranda kabul
edilebilirlikleri vardır. Bunu başarabilmenin en basit yolu, araştırma
raporunda görüşülen insanların gerçek kelimelerine yer vermektir.
Araştırmacıya; katılımcıların kendi ağızlarından söylediklerine ve
diğer kanıtlara, eklerin yanı sıra metinde de yer vermeleri tavsiye
edilir. Yukarıda bahsedilen uyuşturucu bağımlıları örneğinde,
araştırmacı yaptığı görüşmelerden, belgelerden (örn. Polis belgeleri ve
hastane raporları) gerçek kesitler sunarak, uyuşturucu bağımlılarının
maruz kaldıkları istismarlar veya taciz ve kötü muameleleri
kanıtlarsa, yapmış olduğu araştırmanın Kabul edilebilirliğini büyük
oranda geliştirmiş olur. Bunun yanı sıra, geniş kapsamlı başka bir
uygulama ise, araştırma raporundan bazı kesitleri, mülakat yapılan
insanlara vererek onlardan, araştırmacı tarafından ortaya koyulan
fikirlerin kendi kişisel deneyimleriyle uyumlu olduğuna dair onay
almaktır. Başka bir deyişle; araştırmacı, araştırmaya katılan
şahıslardan, kendi durumlarıyla ilgili hiçbir hususun araştırmacı
tarafından değiştirilmemiş olduğunu teyit etmelerini isteyebilir. Bu
şekilde, araştırmayı okuyan herhangi bir şahıs, sonuçların sağlam
deliller temelinde yapılmış olduğuna ikna olacaktır.
34
Kutu 3.10: Nitel Araştırmada Geçerlik ve Güvenirlik
Kriterleri
ƒ İnandırıcılık: Tasarımın gücü, topladığı veri kalitesi ve bulguların
gerçekliği temsil etmesi açısından doğru ve güvenilir olması (örn:
çeşitleme, üye kontrolleri, katılım teyidi ve uzun süreli iştirak
yoluyla)
ƒ Güvenirlik: (e.g. Araştırma sonuçlarının daha büyük bir ana kitle için
ne derecede genellenebileceği (örn: araştırma bulgularının tutarlı ve
inandırıcı bir kalın açıklamasıyla ve okuyucuları çalışmaya katılan
kişilerin dünyasına çekerek)
ƒ Bağlılık: Araştırmacının, araştırma sürecinin nasıl ortaya çıktığını ve
geliştiğini anlatmasıdır (örn. Katılımcıların iştiraki kanıtlanmalı,
araştırmacının, veri toplama sürecinde kendisini disiplinli bir şekilde
izlemesi ve kendinden emin olması, analizleri ve sunumu)
ƒ Kabul edilebilirlik: Çalışmanın, içerdiği yorumların belli bir
bağlama ve katılımcılara göre yapıldığını, araştırmacının hayal
gücünün bir ürünü olmadığını yansıtması (örn. kaynak ve veri
çeşitlemesi aracılığıyla)
Çocukların Bilmesi Gerekenler Nelerdir?
ƒ Amaçlarını ve araştırma sorularını açık bir biçimde belirleyebilmek
için araştırmanın başında yeterince zaman ayrılmasının, onlara
sonrası için zaman kazandıracağını ve doğru yöntemi
oluşturmalarına yardım edeceğini fark etmelidirler
ƒ Çalışmalarındaki temel değişkenleri tanımlayabilmeli ve bunları
nasıl ölçeceklerini öğrenmelidirler.
ƒ Araştırma yönteminin, araştırmanın hedefleri doğrultusunda
oluşturulmasının önemini anlamalıdırlar.
ƒ Hedef kitleyi mümkün olduğuna çok temsil eden bir örneklem
seçebilmelidirler; ayrıca örneklem ne kadar büyük olursa, o kadar iyi
olduğunu (uygulama sınırları dahilinde) da hatırlamalıdırlar.
ƒ Çalışmalarının geçerlik ve güvenirliğini değerlendirmek için
yöntemlerini nasıl ele almaları gerektiğini öğrenmelidirler.
3.5. Özet
Bu ünitede, bir araştırmanın yürütülebilmesi için alınması gereken
yöntemle ilgili konulara değinilmiştir. Yöntem; araştırma tasarımının
35
bir bütün olarak, geçerli ve güvenilir bulgulara ulaşıp ulaşmadığıyla
ilgili yapılabilecek yorumlar karşında ayakta durabilmesi için alınan
mantıklı, sistematik ve tutarlı araştırma kararlarıdır. Araştırmayla ilgili
‘geçerli’ ve ‘titiz’ kavramlarının nasıl yorumlanacağıyla ilgili iki görüş
vardır: nitel ve nicel. Nicel araştırmacı, konularını inceleyebilmek için
öncelikle araştırmayla ilgili temel kavramları belirlemelidir, bunlara
‘değişken’ denir; sonra büyük (ve genellikle temsilci) bir örneklemden
verilerini toplar ve istatistik, tablo veya grafikler kullanarak, bu
değişkenlerin birbirleriyle ilişkilerini ortaya koyar. Nicel
araştırmacıların, genellikle çalışma bulgularını, örneklerini seçtikleri
ana kitle için genellemek istediklerini göz önünde bulundurursak; nicel
araştırmacılar genellikle büyük olasılık örneklemlerini tercih ederler.
Bu örnekleme teknikleri arasında; basit rasgele örnekleme, sistematik
örnekleme ve tabakalandırılmış örnekleme yer almaktadır. Nitel
araştırma, büyük bir örneklem yerine, vakaların incelenmesini sağlar
ve veriler, kelime veya görüntü formatındadır. Nitel araştırmacılar
analizlerini temalardan çıkartarak veya verilerin genellenmesi şeklinde
yaparlar; ayrıca inceledikleri fenomenin tutarlı ve istikrarlı bir biçimde
sunumu için verilerini düzenlerler. Bu nedenle, nitel araştırmacılar
genellikle gelişigüzel örneklem ve amaçlı örneklem gibi olasılık dışı
örnekler seçerler. Bu kriterler, iki büyük gruba ayrılır: (a) çalışmanın
geçerliliği ile ilgili kriterler. Örn: Çalışmanın, incelediğini savunduğu
konuyla ilgili doğru bulgular sunup sunmadığı ve (b) çalışmanın
güvenirliği ile ilgili kriterler. Örn: Çalışmanın istikrarı, tutarlılığı ve
tekrarlanabilirliği.
36
Ünite 4
ARAŞTIRMADA ETİK
EĞİTİM HEDEFLERİ
ƒ
ƒ
ƒ
Etik bir araştırma yapmanın önemini anlamak
Bir araştırma çalışmasının etik olmadığını anlayabilmek
Gönüllü ve bilgilendirilmiş onay, kandırma, gizlilik, kimlik saklama
ve mahremiyet gibi sosyal araştırmalarda gerekli olan temel etik
ilkelerini anlamak
Son yıllarda sosyal araştırmacılar, araştırmalarda dikkat edilmesi
gereken etik konularında daha fazla bilinçlenmiş ve bu konularla daha
yakından ilgilenmeye başlamıştır. Artan bu bilinç seviyesi, araştırmaya
katılan kişilere karşı sorumluluk duygusunun da artmasına sebep
olmuştur. Tüm araştırma etik kuralları çerçevesinde yürütülmeli ve
araştırmaya katılanların refahını ve korunmasını garanti altına
almalıdır. Temel olarak bu, araştırmaya katılan kişilere zarar ve sıkıntı
vermekten kaçınmak ve katılımcıların çıkar ve menfaatlerinin
yeterince korunması anlamına gelmektedir.
Etik hususu; tasarı aşamasından başlayarak nihai dağıtıma kadar,
araştırma çalışmasının tüm evrelerinde göz önünde bulundurulmalıdır
(Kellett 2005: 31). Başka bir ifadeyle; etikle ilgili konular, araştırma
çalışması tamamlandıktan sonra düşünülmesi gereken etmenlerden
ziyade, araştırma sürecinin özünde bulunması gereken bir unsurdur.
Sosyal araştırma, insanlarla ilgili olduğundan; özel deneyimleri
araştıran bir araştırma projesi de çeşitli suistimallere neden olabilir
(Baker 1999: 426). Bu nedenle, bu tür suistimalleri engelleyebilmek ve
araştırmanın neden olabileceği potansiyel zararlı etkilere karşı tedbir
37
alabilmek için birtakım etik kurallarına ihtiyaç duyulmaktadır.
Bilimsel sosyal araştırmalardaki etik standartların ihlali konusunda en
bilinen örneklerden biri; 1963 yılında psikolog Stanley Milgram
tarafından yürütülen “otoriteye itaat” deneyidir. Bu deneyde;
katılımcıların, kendi ahlaki değerlerine karşı olsa bile emirlere ne
ölçüde uydukları ölçülmektedir. Milgram; bu deneyde insanların
genelinin bu tür emirler karşısında nasıl tepki vereceğini ve yalnızca
bir araştırmacının verdiği emirle, başka insanlara ne kadar zarar
verebileceklerini test etmek istemiştir. Bu çalışmada Milgram,
araştırmaya gönüllü olarak katılan denekleri aldatmış ve
bilgilendirilmiş onaylarını almamıştır. Aynı biçimde, aralarından
bazıları deneyi bırakmak istediğini söylediğinde, onlara müsaade
etmemiştir. Milgram’ın deneyi, özellikle katılımcılarda neden olduğu
büyük duygusal baskı nedeniyle, bilimsel araştırmalarda etil konusunu
gündeme getirmiştir. Bugün; bilimsel araştırmalarda uygulanan katı
kontroller, bu tür kabul edilemez ahlak dışı uygulamaların kullanılması
ihtimalini azaltsa da buna bakılmaksızın, etik değerlere sahip
araştırmacılar, yalnızca minimum şartları karşılamak yerine,
araştırmalarının asgari etik standartlarda yürütülmesi doğrultusunda
daha fazla çaba harcamaktadırlar.
4.1. Araştırma suistimalleri ve etik olmayan uygulamalar
Hile içeren gizli araştırma
Bu; araştırmanın, katılımcının bilgisi dışında veya onayı olmadan
yürütüldüğü anlamına gelir. Mesela, sınıf arkadaşlarının yaşam
standartlarıyla ilgili araştırma yapan bir öğrenci, arkadaşlarının
evlerine giderek, kaç tane televizyonları, DVD’leri, radyo, araba veya
mutfak aletleri olduğunu sayması ve bunu yaparken aileyi
bilgilendirmemesi ve onlardan izin almaması.
Zorlayıcı araştırma
Bu; araştırmaya katılmaları için şahısların zorlanması anlamına gelir
(mesela; küçük çocuklar, mahkûmlar veya akli ehliyete sahip olmayan
kişiler gibi savunmasız grupları, kendi özel durumlarıyla ilgili bir
araştırmaya katılmaya zorlamak ve eğer katılmazlarsa onları
cezalandırmakla tehdit etmek).
Kişi mahremiyetine tecavüz eden araştırma
38
Etik değerlere sahip araştırmacılar, kişi mahremiyetine saygı duyarlar.
Bu standardın gözetilmediği durumlarda, araştırma zorla yapılmış olur
ve etik olmaz. Mesela; “mutlu evlilikler” konusunda bir araştırma
projesi yürüten bir öğrenciyi düşünün. Bu çocuk, vaka incelemesi
olarak komşusunu seçmiştir. Sonra, öğrenci komşularının özel
konuşmalarını gizlice dinlemeye veya pencerelerinden gizlice onları
gözetlemeye başlar. Bu, kesinlikle etik olmayan bir araştırmadır.
4.2. Maliyet-fayda açısından etik araştırma
Araştırmacıların bazen elde edecekleri bilgilerin kazandıracağı
bilimsel fayda ile dürüstlük, saygı ve adalet (genel adıyla etik) gibi,
araştırmada önemli olan ve yine sosyal bir araştırmanın değer ve
kalitesinin belirlenmesinde rol oynayan diğer konuları kıyaslaması
gerekir. Bazı durumlarda, etikle ilgili konular bir hayli karmaşık
olabilir ve araştırmacıyı ahlaki çıkmazlara sürükleyebilir.
Karşılaşılması muhtemel ikilemlerden biri, araştırmacının bir
profesyonel olarak ‘doğruyu arama’ isteği ile katılımcının araştırma
neticesinde tehlikeye girebilecek olan değer ve haklarıdır (Cohen &
Manion 1995: 347). Bu gibi durumlarda, araştırmacı tarafından
araştırmanın sağlayacağı muhtemel faydalarla, özellikle araştırma
katılımcısı açısından maliyetlerinin kıyaslanması gerekmektedir. Her
halükarda, araştırmacılara etik ilkeleri takip etmeleri tavsiye edilir.
Etik İnceleme Kurulları, günümüzde sosyal araştırmacıların, herhangi
bir çalışma için izin vermeden önce, belirli etik unsurlarına uymalarını
şart koşmaktadır. İnceleme süreci esnasında, Etik İnceleme Kurulu,
araştırmaya katılacak olan şahısların zarar görmeyeceğini ve
araştırmanın başından sonuna kadar etik standartlara uyulacağını
garanti altına almaya çalışmaktadır. Çocuklukta obezite ve yeme
alışkanlıkları arasındaki ilişkiyle ilgili bir araştırma önerisinin
olduğunu varsayalım. Her şeyden önce, Etik İnceleme Kurulu;
araştırmacının, bu araştırmada yer alacak çocuğun bilgilendirilmiş
onayını almak için tasarladığı bir prosedürün olup olmadığını
inceleyecektir; çocuğun gönüllü olarak bu çalışmaya katılmasını,
çocuğa sorulacak soruların çocuğun psikolojisine zarar vermeyeceğini
garanti altına alacak ve araştırmaya katılan herkesin isimlerinin gizli
tutulmasını sağlayacaktır.
39
4.3. Araştırma katılımcılarının
araştırmacılar ne yapabilir?
korunması
için
Aşağıda, araştırma katılımcılarının korunmasına yönelik olarak,
araştırmanın sebep olabileceği suistimalleri engellemek ve
katılımcıların karşılaşabileceği sorun veya ikilemlerin çözülmesine
yardımcı olabilmek için araştırmacılar tarafından göz önünde
bulundurulması gereken temel hususlar yer almaktadır. Bunlar
arasında; gönüllü ve bilgilendirilmiş onay, hile, gizlilik, isimlerin saklı
tutulması ve mahremiyet gibi konular yer almaktadır.
Gönüllü katılım ve bilgilendirilmiş onay
Gönüllü katılım ve bilgilendirilmiş onay, araştırmanın etik bir biçimde
yürütülebilmesi için gerekli olan temel şarttır. Gönüllü katılım; deneye
katılacak olan şahısların bunu gönüllü olarak seçmesi ve herhangi bir
ceza almadan, istedikleri zaman herhangi bir nedenle araştırmadan
çekilebilecekleri anlamına gelir. Bilgilendirilmiş onay ise;
katılımcıların, araştırma çalışmasının ne ile ilgili olduğunu bilmesi,
amacını anlamaları ve katılarak ne yapmaları gerektiğini bilmeleri ve
katılma konusunda mutabık olmaları anlamına gelir. Ancak;
bilgilendirilmiş onayın tam anlamıyla etik olabilmesi için
araştırmacının, katılımcıların neye onay verdiklerini anlayabilecek
yetiye sahip olduklarından ve onlara net bir açıklama yapıldığından
emin olması gerekmektedir (Baker 1999: 435). Etik araştırmacılar,
araştırmaya katılan şahıslara ayrıca, kendilerinin yardımıyla
toplanacak olan bilgilerin nasıl kullanılacağı ve araştırma sonuçlarının
diğer insanlarla nasıl paylaşılacağı konularında da bilgi verir.
Her ne kadar yetişkinler tarafından sosyal bir araştırmanın amaç ve
yöntemleri kolaylıkla anlaşılabilir olsa da araştırmaya çocukların da
dahil edildiği durumlarda, sosyal araştırmacının, çocukların haklarını
korumak için özellikle dikkat etmesi gereklidir. Araştırma çalışması,
çocukların anlayabileceği bir biçimde anlatılmalıdır. Ebeveynler,
öğretmenler veya müdürlerin onayının alınmasının dışında,
araştırmada yer alacak olan çocuklardan da onay alınmalıdır.
Yetişkinlerin onayının alınmasının yanı sıra; etik kurallara bağlı olarak
hareket eden araştırmacılar, çocukların doğru bir biçimde
bilgilendirildiklerinden ve bu çalışmada yer almak için gönüllü olarak
onay verdiklerinden de emin olmalıdır.
40
Hile
Sosyal araştırmalarda hile; araştırmacı tarafından araştırmanın gerçek
amaç ve tabiatının saklandığı ve araştırma katılımcılarının yanlış
bilgilendirildiği durumlarda ortaya çıkar. Araştırmacılar, araştırma
katılımcılarını, araştırmaya katılmalarını etkilemek amacıyla,
araştırmanın belirli yönleri hakkında aldatmamalıdır. Hile; gönüllü ve
bilgilendirilmiş onay ilkelerine aykırıdır. Aşağıda, hileli bilgi ile ilgili
bazı örnekler yer almaktadır:
ƒ Araştırmacının, kimliği veya üye olduğu kurumla ilgili yanlış
bilgi sunması. Örneğin, bir araştırmacının bir ilkokula giderek,
kendini başka bir isimle tanıtarak ve Eğitim Bakanlığından
geldiğini söyleyerek, okuldaki disiplin sorunlarıyla ilgili
sorular sorması.
ƒ
Araştırmanın tür ve amacını yanlış anlatmak. Yukarıda
verdiğimiz örnekten yola çıkacak olursak; araştırmacı, Eğitim
Bakanlığının şehirdeki ve kırsal bölgelerdeki okullarda
karşılaşılan farklı disiplin sorunlarını sınıflandırmakla
ilgilendiğini söylemektedir; ancak gerçekte, araştırmacı,
öğrenciler arasındaki suç oranını araştırmaktadır.
ƒ
Kişilerin bilgi ve onayı olmadan bilgi toplamak. Mesela; bir
araştırmacının gizlice insanların sohbetlerini kaydetmesi veya
onları gizli kameralar ya da çift taraflı aynalarla izlemesi
(Kellett 2005: 32) .
Bazı özel durumlarda hileye başvurulmasının uygun olabileceği
hakkında sosyal bilim çevrelerinde bazı tartışmalar yapılmaktadır.
Bazı araştırmacılar, çalışma maksadının tamamıyla katılımcılara
anlatılmasının, onların davranışlarını değiştirebileceğini, böylece
geçersiz veri elde edileceğini savunmaktadır. Ancak yine de her etik
araştırmanın kolaylıkla etik olmayan bir biçim alabileceğini
unutmamak gerekir; bu nedenle, toplanan veri kalitesinin bozulması da
dâhil olmak üzere, her nedenle olursa olsun hileye başvurmaktan
kaçınmak daha emniyetli olacaktır.
41
Gizlilik
Gizlilik; araştırmaya katılan şahıslar tarafından sağlanan tüm bilgilerin
gizli tutulacağı anlamına gelir. Bu; araştırmacıların ellerindeki bilginin
kimin tarafından sağlandığını bilmesine rağmen, bunun kamuoyuna
duyurulmaması demektir (Cohen & Manion 1995: 367). Araştırmacılar
aynı zamanda, katılımcılar tarafından verilen verileri, katılımcılar
arasında da kimin tarafından sağlandığı anlaşılamayacak bir biçimde
kullanmalıdırlar. Daha basit bir şekilde ifade etmek gerekirse;
araştırmacının, katılımcıların gerçek isimlerini kullanmaması, bunun
yerine katılımcıların mahremiyetlerinin korunması için bir kod
numarası veya lakap kullanması gerekmektedir. Çocuklara verilen
zarar veya yapılan suistimallerin açığa çıkarılması durumu, bu kurala
bir istisna oluşturur. Araştırmacı, bunu gizli tutamaz ve çocukla
ilgilenmekten sorumlu yetişkine bunu bildirmelidir.
Gerçek ismi saklamak
Araştırma katılımcıları tarafından sağlanan verilerin gizli ve gerçek
isimleri ifşa edilmeden ele alınması, etik araştırmanın temel bir
kuralıdır(BERA 2004: 8). Gerçek ismin saklanması, verinin kimin
tarafından sağlandığını ifşa edebilecek hiçbir belirleyici bilginin
sunulmaması demektir; böylece araştırmacının dışında hiç kimse,
verilerden yola çıkarak, bu verilerin kim tarafından sağlandığını
bulamaz. Kural gereği, araştırmacılar yazılarında, seminerlerinde veya
konferanslarında, araştırmaya katılan şahısları ifşa edebilecek hiçbir
özel veya şahsi bilgi sunamaz.
Mahremiyet
İnsanlarla yapılan tüm çalışmalar, birilerinin mahremiyet alanına
girmek gibi algılanabilir. Bu nedenle, araştırmanın yapıldığı veya
araştırma sonrası dönem, bireylerin ‘mahremiyet haklarını’ ihlal etme
potansiyeline sahiptir. Bunu engelleyebilmek için, araştırmacıların
bireysel haklarını ve mahremiyetlerini koruyabilmek için gerekli olan
tüm önlemleri alması gerekmektedir. Araştırmacı tarafından sorulacak
olan sorular, bireylerin mahremiyetlerini ihlal etmeyecek biçimde
tasarlanmalıdır. Bazı konular oldukça hassas ve diğerlerine göre daha
özel olabilir; bu nedenle, araştırmacıların bu tür soruları sorarken çok
dikkatli olması gerekmektedir. Bu sorular:
42
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
Aile veya gelirle ilgili özel meseleler,
Dini inançlar ve azınlık gruplarına yönelik tutumlar,
Irkçı veya cinsiyetle ilgili yorumlar içeren,
Siyasi seçimler veya parti üyeliği hakkında sorulacak olan
sorulardır.
Yine de, araştırmacıların aynı zamanda insanların mahremiyet
haklarıyla kamuoyunun bilgi hakları arasındaki dengeyi kurabilmesi
gerekmektedir (Araştırmada etikle ilgili alıştırma için bkz. Kutu 4.1).
Kutu 4.1: Araştırmada Etik ile ilgili Alıştırma
Öğretmen için talimatlar: öğrencilere, küçük gruplar halinde, engelli
çocukların günlük deneyimleri hakkındaki bir araştırma projesinde
ortaya çıkan etik konuları tartışmalarını söyleyin. Bununla ilgili etik
sorunlar hakkında düşünebilmelerine yardımcı olabilmek için, onlara
aşağıda yer alan soruları yöneltebilirsiniz:
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
Gönüllü katılım ve bilgilendirilmiş onay: Araştırmaya katılacak
olanların, projeye gönüllü olarak ve tamamen onaylayarak
katıldıklarından araştırmacı nasıl emin olabilir?
Hile: Araştırmacının, araştırmanın maksadı ile ilgili olarak
katılımcıları aldatmamak için ne yapması gerekir?
Gizlilik: Araştırmaya katılanlar tarafından sağlanan tüm bilgilerin
gizli tutulmasını sağlamak için araştırmacı tam olarak neler
yapabilir?
Gerçek ismin saklanması: Araştırma bulgularını okuyan kişiler
tarafından, kullanılan verilerin kimin sağladığının anlaşılmaması için
araştırmacı neler yapabilir?
Mahremiyet: Araştırmacı, araştırmaya katılan çocukların ve
ailelerinin mahremiyetlerini ihlal etmemek için neler yapabilir?
43
Çocukların Bilmesi Gerekenler Nelerdir?
ƒ
ƒ
ƒ
Etik konusunun araştırmada çok önemli olduğunu ve bu hususa her
zaman dikkat edilmesi gerektiğini
Yapılan araştırma ve araştırmacının kimliği konusunda açık, dürüst
ve doğruları söylemenin önemli olduğunu
Araştırmacıların topladıkları tüm bilgileri gizli tutması gerektiğini,
araştırmaya katılan şahısların gizliliklerini koruması gerektiğini ve
insanların mahremiyetlerini ihlal etmemesi gerektiğini bilmelidirler.
Konuyu Çocuklara Anlatmak için İpuçları
ƒ Hileli uygulama örneklerini çocuklara anlattıktan sonra, öğretmen
öğrencilere başka örnekler sunabilir ve öğrencilerden bu
örneklerdeki hileli ve etik olmayan durumları ve bu durumları
savunmalarını isteyebilir.
ƒ Öğretmen, çocukların gruplar halinde çalışarak, etik ilkelerini
mümkün olduğunca ihlal eden bir proje tasarlamalarını isteyebilir.
Öğretmen daha sonra, öğrencilerden sınıfın geri kalanına,
hazırladıkları projenin neden ve nasıl araştırmanın etik ilkelerine
aykırı olduğunu anlatmalarını isteyebilir.
Sınıf Tartışması Soruları
ƒ
ƒ
İnsanların, araştırmacılarla bazı bilgileri paylaştıkları
düşünüldüğünde, bu bilgiler neden gizli tutulmalıdır?
Eğer bireyler kamuya açık bir yerdeyseler; sohbetlerine kulak
misafiri olmak sizce doğru değil midir?
4.4. Özet
Günümüzde, etikle ilgili konular, bilimsel araştırmaların vazgeçilmez
bir parçası haline gelmiştir. Çocuklar da dahil olmak üzere, tüm
araştırmacılar, araştırmalarına katılan şahısların isimlerini gizli tutmak,
onlara zarar vermekten kaçınmak ve nasıl dürüst olunacağını
öğrenmek zorundadır. Katılımcıların korunması sorumluluğu yalnızca
araştırmacıya aittir. Yıllar boyunca, araştırma suistimallerinin ve etik
44
olmayan uygulamaların engellenebilmesi için bazı etik ilkeleri
geliştirilmiştir. Bu ilkeler arasında en önemli olanları; gönüllü katılım,
bilgilendirilmiş onay, hile, gizlilik, isimlerin saklı tutulması ve
mahremiyettir.
45
Ünite 5
ARAŞTIRMA PROJESİ TASARIMI
EĞİTİM HEDEFLERİ
ƒ
ƒ
ƒ
Araştırma konusunun nasıl belirleneceğini öğrenmek
Belirli bir konunun araştırılabilir bir soru veya sorular halinde nasıl
çerçeveleneceğini öğrenmek
Literatür taramasının nasıl yapıldığını öğrenme
5.1. Giriş
Bu ünitenin amacı; öğrencilere kendi araştırma projelerini tasarlarken
yardımcı olmaları için öğretmenlere rehberlik etmektir. Öğretmenler;
çocukların kendi projelerini tasarlayabileceklerini ve bunu bir
yetişkinin bakış açısından ziyade, kendi bakış açılarıyla
yapabileceklerini unutmamalıdır. Doğru biçimde tasarlanan bir
araştırma projesi; onun projenin yürütülmesi için gerekli olan çeşitli
basamaklarda, yöntemli olarak çalışabilmesi için, projeyi
gerçekleştirecek olan kişilerin bunu başarmasını sağlayacaktır.
5.2. Bir araştırma projesini tasarlamak
Bir araştırma projesini doğru biçimde tasarlamak için, araştırmacının
bazı basamakları tamamlaması gerekmektedir. Öncelikle araştırmacı,
inceleyeceği araştırma konusunu belirlemelidir. Sonra, konu
hakkındaki mevcut bilgileri öğrenebilmek için bir literatür taraması
yapması gereklidir; ancak bu basamak, yeni araştırma için olanak
sunabilecek literatürdeki eksiklikleri belirlemek maksadını da
taşımaktadır. Bu basamak tamamlandıktan sonra, araştırmacı daha
kesin araştırma soruları hazırlamaya ve projesini yürütmek için hangi
veri toplama yöntemlerinden faydalanacağına karar vermeye
başlayacaktır. Bu ünitede, ilk üç basamakta yer alan hususlar ayrıntılı
46
bir biçimde incelenirken,
yöntemlerine değinilecektir.
diğer
ünitelerde
de
veri
toplama
1. Basamak: Bir araştırma konusunun belirlenmesi
Araştırma tasarım sürecinin birinci basamağı, bir araştırma konusunun
bulunmasıdır. Belirli bir araştırma konusuna yoğunlaşmak, araştırma
konusunu daraltarak, herkesin araştırmanın ne hakkında olduğunu
daha net bir biçimde anlamasını sağlar. Bir konuda yoğunlaşmanın
farklı yolları vardır. Konu ne olursa olsun, çocukların ilgisini
çekmelidir. Öğretmenler, çocukları ilgilendikleri belirli alanlara
yönlendirerek, onların araştırma çalışması boyunca bu ilgi alanlarını
araştırmalarını sağlayabilirler. Mesela çocukların hayvanlara karşı
ilgisi varsa, öğretmenlerinin de yardımıyla çocuklar, kendilerine hitap
eden bir konu belirleyebilirler (örn: insanların hayvanlara veya evcil
hayvanlara karşı nasıl bir tutum sergilerler?). Çocukların deneyim ve
ilgi alanlarına daha yakın olan araştırma konuları, çocukların araştırma
sürecine aktif bir biçimde katılmasını sağlayacağı için, daha iyi
araştırma konusu oluştururlar.
Konu seçerken, araştırmacının dikkat etmesi gereken üç önemli kriter
vardır:
Konu çalışmaya uygun olmalıdır: Araştırmacılar, bir araştırma projesi
karşısında bazen çok iyimser bazen de çok kötümser olabilirler.
Araştırmacılar, kimsenin görüşme yapmak istemeyeceğini veya
projeye katılmayacağını düşünebilirler. Bazı araştırmacılar ise
haddinden fazla iyimser olarak, herkesin bu proje karşısında
büyüleneceğini ve projede yer almak için birbiriyle yarışacaklarını
düşünebilir. Bu ikisinin arasında kalan görüş daha üretken olacaktır:
diğerlerinin de ilgisini çekerek bu projeye destek vermelerini
sağlayabiliriz;
ancak
herkesin
desteğini
alamayabilirler.
Araştırmacının ihtiyaç duyacağı bazı kaynaklar bulunmayabilir. Yine,
bazı bireyler araştırmacıya yardımcı olmak istemeyebilir veya
araştırmacının ihtiyaç duyduğu bilgiyi sunamayabilirler. Her
halükarda, araştırmacıların tüm bu etmenleri göz önünde bulundurması
ve yaratıcı olmaya çalışması gerekmektedir.
Konu araştırmacılar için gerçekten ilgi çekici olmalıdır: Çocukların
yürüteceği proje konusu onları gerçekten ilgilendirmelidir. Konu onları
47
heyecanlandırmalıdır ve çocuklar, sosyal araştırma projesi ile ilgili
düşünmeye başlamanın bir yolu olarak, kendi ilgi alanlarını
araştırmaları için teşvik edilmelidir.
Araştırma toplumla ilgili anlayışımızı geliştirmelidir: Seçilen
araştırma konusu, toplumsal gerçekleri veya çocukların dünyalarındaki
toplumsal sorunları yansıtmalıdır (Baker 1999:85). Eğer araştırma
çözümler veya değişim için tavsiyelerle sonuçlanabilirse, bu şekilde
çocuklar kendilerini yetkilendirilmiş hisseder ve etkin birer vatandaş
olarak görebilirler.
2. Basamak: İlgili literatür taraması
Taramalar, diğerlerinin yaptıkları ve söylediklerini birleştirmeye
çalışır. Daha önce yapılmış olan akademik çalışmaları eleştirmek,
herhangi bir alandaki esas sorunları belirlemek ve ilgili konu alanları
arasındaki bağlantıları bulmak için kullanılırlar. Bu, araştırmacının
kendi çalışmasını yerleştirebileceği bir bağlam oluşturur. Yeni bir
araştırma çalışmasına başlarken, öncelikle ilgili konu/alan hakkındaki
mevcut bilgilere bakın. Bu, araştırmacının ne yaptıklarını daha iyi
anlamasında ve bir araştırmacı olarak bu konuya nasıl bir katkıda
bulunabileceğini anlamasında yardımcı olur. Literatür taraması, bu
yolla, araştırmacının bakış açısını genişletip, onların yeni fikirler
geliştirmesine ve argümanlarını destekleyecek çalışmalar bulmasına
yardımcı olur.
Literatür taraması yapmak için çeşitli kaynaklar mevcuttur. Kitap,
dergi, gazete gibi basılı malzemelerin yanı sıra ilgili ağ siteleri de
genellikle kullanılmaktadır. Araştırmacılar, bir konu hakkındaki
bilgilerini arttırmanın en iyi yolu olarak, konuya vakıf insanlarla veya
benzer projeler yürütmüş olan insanlarla konuşmayı da tercih ederler.
Literatür taramasında, iki beceri önem taşır: hızlı okuma ve eleştirel
okuma. Birincisi, araştırmanın elindeki malzemeyi hızlı bir biçimde
okumasını ve araştırmasıyla ilgili olup olmadığına karar vermesini
sağlar. İkincisi ise, araştırmacıya eleştirel bir yaklaşım geliştirmesinde
yardımcı olur.
Hızlı Okuma: Araştırma konusu belirlemeye çalışırken, genellikle
kütüphane giderek raflara bakarız veya çevrimiçi kütüphane
48
kataloğuna göz atarız. Bezen kitap dükkânlarına giderek, ilgili bir
kitap bulmaya çalışırız. Her iki durumda da, önce kitabın başlığına
bakar, sonra da kitabın arkasını çevirerek, kitap hakkında yazılan
eleştirilere bakarız. Eğer ilgimizi çekerse, kitabın içindekiler bölümüne
bakar ve kitabın araştırmamızla ne kadar alakalı olduğunu
anlayabilmek için ilk birkaç sayfasını okuruz. Dergilere bakarken de
yine makalelerin başlıklarına ve alt başlıklarına veya özetlerine dikkat
ederiz (Hızlı okumayla ilgili alıştırma için bkz Kutu 5.1).
Kutu 5.1: Aşağıdaki Alıştırmayı Sınıfta Veya Gruplar
Halinde, Çocukların Hızlı Okumanın Nasıl Yapıldığını
Anlayabilmesi Için Uygulanabilir
Hızlı okuma çalışması
Çocuklar bir araştırma konusu seçtikten sonra, onlara konuyla ilgili bir
kitap, makale veya araştırma raporu verin ve bu materyalleri kelimesi
kelimesine okumadan, seçmiş oldukları araştırma konusuyla ilgili olup
olmadıklarını bulmalarını isteyin.
Hızlı okumayla ilgili onlara birkaç ipucu verebilirsiniz:
ƒ Başlığa bakın
ƒ Özete bakın
ƒ Tarihe bakın
ƒ Alt başlıklara bakın
ƒ Her bölümdeki paragrafların ilk ve son cümlesini okuyun.
ƒ Kitap bölümlerindeki ilk ve son paragrafları okuyun.
2 dakika sonunda, çocuklara kaynaktan ne öğrendiklerini sorun ve
malzemeleri hızlı okuyabilmenin neden önemli olduğunu ve bu işlemi,
literatür taraması için gerekli bilgiyi toplayana kadar diğer kaynaklar için
nasıl uygulayabileceklerini tartışın.
Eleştirel okuma: Çocuklar, literatür taramasıyla ilgili bir kaynak
buldukları zaman, bu yazıyı dikkatli ve eleştirel bir biçimde okumaları
gerekmektedir. Bu, okudukları tezin mantığını analiz etmeleri ve
değerlendirmeleri gerektiği anlamına gelir.
Kellett (2005:25); kaynakların analiz edilmesi ve değerlendirebilmeleri
için bazı yararlı sorular önermektedir:
49
Bir araştırma yazısını analiz ederken sorulması gereken yararlı sorular:
ƒ
ƒ
“Yazar bana neyi kabul ettirmeye çalışmaktadır?
Bunu kabul etmem için yazar bana hangi
sunmaktadır??”
kanıtları
Bir araştırma yazısını değerlendirirken sorulması gereken yararlı
sorular:
ƒ
ƒ
“Sunulan açıklama ve mantık ne kadar akla yatkındır?
Bu mantığın temel aldığı kanıtlar ne kadar güvenilirdir?”
(Kellett 2005:26)
Kutu 5.2: Aşağıdaki Alıştırmayı Sınıfta Veya Gruplar
Halinde, Çocukların Eleştirel Okumanın Nasıl
Yapıldığını Anlayabilmesi Için Uygulanabilir
Eleştirel okuma alıştırması
Çocuklar literatür taraması için uygun bir kaynak seçtikten sonra,
onlardan bunu eleştirel bir biçimde okumalarını isteyin. Sonra onlara,
araştırma bulgularındaki mantığı ve yazarın tezlerini nasıl analiz
ettiklerini ve değerlendirdiklerini sorun ve yazarın savunduğu tezleri
güvenilir bulup bulmadıklarını tartışın.
3. Basamak: Konuyu araştırılabilir bir probleme çevirmek
Araştırma konumuzu genel kapsamıyla iyice anladıktan sonra, doğru
verileri toplayabilmemiz ve konumuzu başarılı bir biçimde
araştırabilmemiz için yeterince açık olan bir veya daha fazla araştırma
sorusu üzerinde yoğunlaşmamız gerekir. Her bir soru, bizlere neyi
bulmamız gerektiğini bildirir ve bu şekilde araştırmayı odaklamamıza
yardımcı olur.
Bu nedenle, öğrencilerin sosyal araştırmaya başlamadan önce bir
araştırma sorusu veya soru grubu belirlemesi büyük önem taşır.
Öğrenciler, üstlenmek istedikleri araştırmayı araştırabilir ve buna
kendileri karar verebilir. Siz; yönelteceğiniz “araştırma konusu olarak
ilginizi ne çeler/ ne bulmaya çalışıyorsunuz?” gibi sorularla, onları
yönlendirebilirsiniz. Eğer araştırma sorusu dikkatli bir biçimde
50
geliştirilmezse, genç araştırmacılar yanlış noktadan başlayabilir ve
proje için yanlış veri toplayabilirler. Kellett’ın (2005:39) da ifade ettiği
gibi; “araştırma sorusunun yöneltilmesi, tüm projenin çerçevesini
oluşturur, ona yön ve tutarlılık verir”. Bu yüzden öğretmenlerin,
çocukların araştıracakları konuları net bir biçimde anladıklarından
emin olabilmek için onlara yeterince tartışma zamanı ayırması büyük
önem taşımaktadır. Çocukların, akranları arasındaki çevre bilinci ve
farkındalığı konusunu araştırmak istediklerini farz edelim. Bu
konuların geneline ışık tutabilmek için sorulabilecek iki araştırma
sorusu aşağıdakiler olabilir:
ƒ
Çocukların günlük davranışları çevre kirliliğine nasıl bir
katkıda bulunuyor?
ƒ Çocuklar, toplumlarının karşı karşıya olduğu çevre sorunları ve
problemlerinin ne kadar farkındadır?
Araştırma projesi tasarımıyla ilgili sınıfta yapabileceğiniz bir alıştırma
için Kut 5.3’e bakınız.
Kutu 5.3: Sınıf Alıştırması
Araştırma projesi tasarımıyla ilgili farklı basamakları uygulayabilmek
için aşağıdaki hatırlama kağıdı aktivitesi kullanılabilir.
Hatırlama kağıdı aktivitesi
Çocukları 5 gruba ayırarak, grup üyelerinden biri tarafından üretilen bir
fikre göre hatırlama kağıdındaki boş yerleri doldurmalarını isteyin. Bu
etkinlik için onlara 20 dakika süre tanıyın.
Hatırlama kağıdı formatı
1.
Konu alanı
2.
Literatür taraması
3.
Araştırma sorusu(soruları)
Öğretmen için bir örnek
Bir öğrencinin, çocukların çevre bilinci seviyesini araştırmak istediğini
düşünün. Hatırlama kâğıdı aşağıdaki gibi olacaktır:
1. Konu alanı: Çocukların yaygın hastalıklarla ilgili düşünceleri
51
2. Literatür Taraması: İnternetten soğuk algınlığı gibi yaygın
hastalıklarla ilgili makaleler, seçilmiş makaleler veya eğitimli olmayan
insanlar için hazırlanmış basitleştirilmiş bir tıp el kitabından alınan
yaygın hastalıklarla ilgili açıklamalar. Not: Her okulda bulunabilecek
kaynaklar farklı olabilir. Bu nedenle, öğretmen öğrencilerine internet,
okul kitaplığı veya halk kütüphanesi gibi yerleri önererek, onların
konuyla ilgili kaynak bulmalarında yardımcı olabilir.
3. Araştırma sorusu(soruları): Çocuklar, soğuk algınlığı gibi yaygın
hastalıklara neyin sebep olduğunu düşünüyor? Sahip oldukları bu
düşünceleri nereden edinmişler?
Çocukların Bilmesi Gerekenler Nelerdir?
ƒ
ƒ
ƒ
Araştırma konusunu nasıl belirleyeceklerini
Literatür taramasını nasıl yapacaklarını
Araştırma sorularını nasıl bulacaklarını
Sosyal Araştırma Konusu için Fikirler
Aşağıda, çocuklar tarafından belirlenmiş olan bazı araştırma konuları yer
almaktadır.
ƒ
ƒ
ƒ
Annelerimiz neden televizyondaki dizileri izlerler?
Erkekler neden şiddet içeren video oyunlarını oynamaktan hoşlanır?
Bazı erkekler sinirlendikleri zaman neden kadınlara karşı şiddet
kullanırlar?
5.3. Özet
Bir araştırma çalışması yürütecek olan genç araştırmacıların bazı
basamakları takip etmesi gerekmektedir. Öncelikle kendilerine bir
araştırma konusu belirlemelidirler. Konuyu seçerken dikkat edilmesi
gereken üç önemli husus vardır: 1) Konu, çalışmaya uygun olmalıdır,
2) Çalışacak kişileri gerçekten ilgilendirmelidir, 3) Toplumla ilgili
anlayışlarımızı bir şekilde geliştirmelidir. İkinci olarak, araştırmanın
özüne ulaşabilmek için bir araştırma sorusu veya soru dizisi sormalı ve
52
bu soruyu yanıtlamaya çalışmalıdırlar. Daha sonra, ilgili literatür
taramasını yapmaları gerekmektedir. Bunu yaparken, iki beceri önem
taşımaktadır: eleştirel düşünme ve hızlı okuma. Çocuklar okudukları
kaynakları analiz etmeye başladıklarında, eleştirel düşünme
becerilerini geliştirirler. Böyle bir beceriyi erken yaşlarda kazanmak
büyük önem taşımaktadır. Hızlı okuma ise araştırmacıların zaman
kazanmalarını ve alakasız kaynaklarla vakit kaybetmemelerini sağlar.
Öğretmen, çocukların ilgi alanlarına saygı duymalıdır ve çocuklar
yaptıkları şeyle ilgilenirlerse, araştırma çalışması da muhtemelen daha
iyi bir sonuç verir.
53
Ünite 6
SAHA ARAŞTIRMASI
EĞİTİM HEDEFLERİ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
Saha araştırmasının niteliklerini anlamak
Gözlem yoluyla veri toplamayı öğrenmek
Resmi olmayan mülakatlarda nasıl veri toplanabileceğini
öğrenmek
Saha araştırmasının etik kurallarını öğrenmek
6.1. Saha araştırması nedir?
Saha araştırması, son zamanlarda sosyal bilimciler arasında oldukça
popüler olan yöntemsel bir yaklaşımdır. Genellikle, insanların kendi
doğal ortamlarında, yani yaşadıkları ve birbirleriyle etkileşimde
oldukları ortamlarda incelenmesi anlamında kullanılır. Bu tip ortamlar;
köy veya kasaba gibi uzamsal olarak daha büyük ve daha karmaşık
mekânlar olabileceği gibi; pastane veya kilise gibi nispeten daha sınırlı
mekânlar da olabilir. Projenin ölçeği ve araştırma alanının
büyüklüğüne bakılmaksızın, alan araştırmasını bu kadar eşsiz bir
yaklaşım yapan husus, sosyal araştırmacıların sosyal davranışın
(insanların kendi dünyaları) doğal laboratuarına gitmesidir ve sosyal
davranışlar da insanların günlük hayatlarında birbirleriyle
karşılaşmasıyla ortaya çıktığı için araştırmacıların bu dünyalardan bir
anlam çıkartmaya çalışmalarıdır.
Antropolojinin işaretlerinden biri haline gelen alan araştırması,
geleneksel olarak herhangi bir kültürel grubun yaşam biçimlerini kendi
bakış açılarıyla anlamaya çalışmaya odaklanmıştır (bkz. Bernard
1995). İnsanların kendi bakış açılarına yapılan bu vurgu, insanların
sosyal ve kültürel alanlar arasında nasıl düşündükleri ve
54
davrandıklarıyla ilgili daha derin bir anlayış kazanmamızı sağlamıştır.
Alan araştırmacıları tarafından sorulan sorular; insanların anlam
oluşturma ve kendi dünyalarını inşa etme süreçlerini keşfetmek için
yöneltilmektedir. Alan araştırmacıları; kendi gözlemleri ve insanlarla
yaptıkları sohbetler aracılığıyla, insanların birbirleriyle karşılaştıkları
zaman kullandıkları kuralları ve kendi deneyimlerini nasıl
yorumladıklarını anlamaya çalışmaktadırlar. Alan araştırmacıları
dikkatlerinin çoğunu, sıradan olanı ve insanların günlük hayatlarını
belirli bağlamlarda nasıl yaşadıklarını anlamaya yöneltirler. Bunu
başarabilmek için araştırmacıların genellikle üzerinde çalıştıkları
konuyu derinlemesine incelemelerini sağlayabilecek küçük gruplara
odaklanması gerekmektedir. Bu şekilde, insanların gündelik
hayatlarıyla ilgili derinlemesine ve zengin bilgiler (bunlara aynı
zamanda kalın tanımlamalar da denilmektedir) ve belirli bir grubun,
“etnografya” da olarak tanımlanan yaşam biçimiyle ilgili ayrıntılı
tanımlama ve yorumlar elde edebilmektedirler. Alan araştırmacılar
tarafından katılımcı gözlem tekniğinin kullanılması esastır (Bernard
1995; Pelto ve Pelto 1978).
Araştırmacının üzerinde çalıştığı grubun faaliyetlerine katılmak ve
gözlemlemek suretiyle kullandığı veri toplama tekniğine katılımcı
gözlem denir. Alan araştırmacısı; yerli halkın yaşam biçimlerini
deneyimleyebilmek için onların günlük hayatlarına doğrudan dahil
olur.
Araştırmacının, üzerinde çalıştığı konuya bu kadar çok
sokulabilmesi, onun bir yandan insanların sosyal dünyalarına
katılmasını sağlarken, diğer yandan bu kişilerin davranışlarını
gözlemleyebilmelerini sağlar.
Araştırmacının amacının küçük bir grup insanla ilgili derinlemesine bir
anlayış kazanmak olduğu zaman, alan araştırması oldukça değerli bir
araştırma yaklaşımıdır. Alan araştırmacıları bazı vakalarla ilgili olarak
birkaç ay veya birkaç yıllarını bir grup insan üzerinde çalışarak
geçirirler; ancak bu husus, alan araştırması yaklaşımının daha küçük
vaka incelemelerinde verimli biçimde kullanılamayacağı anlamına
gelmez. Kuşkusuz, çocuklar kısa bir süre zarfında ve sınırlı bir
araştırma kapsamında alan araştırması yapabilirler ve araştırma
konularıyla etkin bir biçimde ilgilenebilirler. Her ne kadar konuya
dahil olma süreleri kısıtlı olsa da çocuklar yine de herhangi bir grupla
ilgili olarak, başka yollarla kazanamayacakları tecrübeleri
55
kazanabilirler. Bu nedenle, alan araştırması ve özellikle de katılımcı
gözlem, çocukların araştırma yaklaşım ve teknik repertuarlarının bir
parçası olabilir ve sosyal bir olgunun araştırılmasında, uygun olduğu
takdirde, uygulanabilir.
6.2. Saha araştırması ve araştırmacı
Saha araştırmacıları, çalışma yaptıkları insanlarla genellikle yakın ve
samimi ilişkiler geliştirirler. Küçük bir grup insanla, hatırı sayılır
miktarda vakit geçirmek, onların hayatlarının bir parçası olmak ve
düzenli olarak onlarla etkileşimde olmak, saha araştırmacılarının
yalnızca eşsiz ve tuhaf olanı değil; aynı zamanda yaygın, sıradan olanı
ve insanların gündelik yaşamlarını da anlamalarını sağlar. Saha
araştırmacılarının insanlarla kurdukları ilişkiler, bazen uzun süreli olur
ve saha çalışması bittikten sonra da devam eder. Saha
araştırmacılarının, çalıştıkları yerlere geri dönerek, çalışmalarına yeni
anlamlar kazandırmak için uğraşmaları ve meydana gelen
değişiklikleri bulmaya çalışmaları da oldukça sık rastlanan bir
durumdur.
Sahadayken, saha araştırmacıları bir öğrenci gibi davranır. Bilgi ve
deneyim seviyeleri ne olursa olsun, sahadayken amaçları, kendileri
“gerçek uzman” olan insanlardan, yani araştırmacıların anlamaya
çalıştığı hayatları yaşayan kişilerden bir şeyler öğrenmektir. Bu
bağlamda, saha araştırmacıları, sahaya önemli olan veya çalışılması
gereken önceden belirlenmiş gündem maddeleriyle değil; öğrenmeye
açık, esnek ve bulduklarını araştırmak için giderler. Bu yaklaşım, saha
araştırmacıları tarafından yalnızca araştırmacıların önemli veya değerli
buldukları hususların değil, insanların kendileri için önemli olanların
öğrenilmesini ve incelenmesini sağlar.
Yalnızca bir grup insan arasında bulunarak bile, saha araştırmacıları,
ulaşabilecekleri veri çeşitlerini etkileyebilirler. Araştırmacının; yaş,
cinsiyet, etnik köken veya medeni durumu kişisel ve sosyal özellikleri,
insanlarla ilişkilerini, bazı bağlam ve bireylere ulaşmalarını ve
kurabilecekleri samimiyet ve güven derecesini etkileyebilir. Mesela bir
kadın araştırmacının, kadınların akraba olmadıkları erkeklerle temas
kurmasına izin verilmeyen kültürlerde,
kadınların dünyasına
girebilmesi ve aralarında güven oluşturabilmesi daha kolay olabilir.
56
Aynı biçimde; genç araştırmacılar da gençlerin dünyalarıyla ilgili
araştırmalarda, oraya uygun görünmeme olasılığı yüksek olan daha
yaşlı araştırmacılara göre daha başarılı olabilirler. Ancak; saha
araştırmacılarının sahadan elde ettikleri tecrübelerden öğrendikleri
bazı açılardan sınırlıdır. Tüm iyi saha araştırmacıları, bu tür
sınırlamaları ve sahadaki rolleri hakkında düşünür ve bu hususların
çalışmalarını nasıl etkilediğini bildirir (bkz. Bernard 1995: 154-156 ).
6.3. Gözlem ve veri toplama
Saha araştırmacıları tarafından veri toplamak için kullanılan temel
yollardan biri katılımcı gözlemdir. Daha önce de değindiğimiz gibi,
katılımcı gözlem, saha araştırmacılarının hem birer katılımcı hem de
insan davranışlarını gözlemleyen kişiler olduğu anlamına gelmektedir.
Katılımcı gözlem yoluyla veri toplama yeteneği deneyimle gelişir.
Ancak; bu tekniği öğrenmekte olan herkes için yardımcı olabilecek
bazı tavsiyeler de mevcuttur(bkz. Agar 1980; Bernard 1995; Pelto ve
Pelto 1978; Silverman 1993; Spradley ve McCurdy 1972).
Yoğunlaşmadan önce tanıyın ve bilgi edinin
Saha araştırmacıları aslında ilgilendikleri vaka üzerinde yoğunlaşma
eğiliminde olsalar da; öncelikle daha geniş bir bağlamda insanları
tanımak ve sonra daha özel olana yoğunlaşmak son derece faydalı
olabilir. Araştırmacının karşılıklı ilişki geliştirmesini sağlamanın yanı
sıra bu yaklaşım; çalışmanın, insan davranışlarının gerçekleştiği daha
geniş sosyal ve kültürel bağlamlarda da yürütülmesini sağlar. Örnek
olarak şunu söyleyebiliriz; çocukların oyun bahçelerinde nasıl
davrandıklarına yoğunlaşmadan önce, bir saha araştırmacısı, bir bütün
olarak okulları, hatta okulun yer aldığı toplumu incelemek isteyebilir.
Katılımcı gözlem, araştırmacının anlayışı geliştikçe ve konuya daha
çok odaklanmaya hazır olduğunda sistematik bir hale gelmelidir.
Mesela, çalışma sahasıyla ve insanlarla ilgili bilgi toplamak için
ayrılan sürenin ardından, saha araştırmacısı aynı bağlamı farklı
zamanlarda veya aynı bireyleri farklı bağlamlarda veya farklı bireyleri
farklı zaman ve bağlamlarda gözlemlemeyi tercih edebilir. Böyle bir
yaklaşım, saha araştırmacısı tarafından birbirini tamamlayan çeşitli
veri grupları toplanması sağlar ve çalışılan kültürel dünyayla ilgili
anlayışları zenginleştirir.
57
Dikkatlice izleyin ve dinleyin
Alan araştırmacısının, insan davranışlarını gözlemlemesi önemlidir.
İnsanların ne yaptıklarıyla ilgili mümkün olduğunca net bir düşünce
oluşturabilmek için tüm hislerin kullanılmasını gerektirmektedir.
Özellikle de alan araştırmasının başlangıcında ayrıntıya odaklanmanın,
ilerleyen safhalar için de oldukça yardımcı olduğu kanıtlanmıştır.
Esasen; başlangıçta ayrıntı olarak görünen bir olgu, daha sonra neyin
ne için ortaya çıktığının araştırmacı tarafından anlaşılabilmesi için
oldukça önemli bir rol oynayabilir. Aynı biçimde; sıradan olana
odaklanmak, insan olarak bizler tarafından yapılan eylemlerin çoğunun
sıradan ve gündelik olduğu göz önünde bulundurulduğunda, insanların
davranışlarını anlayabilmemiz için olağanüstü olgulara odaklanmaktan
daha faydalı olacaktır. Yalnızca bir gözlemci değil, aynı zamanda bir
katılımcı da olmak; alan araştırmacısının yalnızca pasif bir gözlemci
olmak yerine, insanların hayatlarına aktif bir biçimde katılmalarını da
sağlamaktadır. Eğer insanlar yer değiştiriyorsa; alan araştırmacısı da
onlarla birlikte hareket edebilir. İnsanlar nasıl hem hareket edip hem
de birbirleriyle etkileşim içinde olabilirler? İnsanların sözlü olmayan
iletişimlerinden yola çıkarak, sosyal etkileşimleri hakkında ne
öğrenebilirsiniz? Sosyal davranışlar hangi bağlamda meydana
gelmektedir? Orada olan kim? Kim ne yapıyor? Ne zaman ve nasıl?
Sosyal ortamın genel atmosferi nedir? Fiziksel alan nasıl
oluşturulmuştur ve bu oluşum insanların sosyal davranışlarını nasıl
etkilemektedir?
Alan araştırmacısının gözlemlediği olguyu anlaması için insanların ne
dedikleri elbette önemlidir. İnsanlar, alan araştırmacısı tarafından
anlaşılamayan şeyler söylerse veya araştırmacı bu konuda daha çok
şey öğrenmek isterse; o zaman araştırmacı açıklama isteyebilir. Alan
araştırmacısı yalnızca insanların ne söylediklerini değil, aynı zamanda
kime, ne zaman, nasıl söylediklerini de dikkatli bir biçimde
gözlemlemelidir. İnsanlar nasıl bir dil ve hangi kelimeleri
kullanmaktadırlar? Lehçe mi konuşmaktadırlar? Herhangi bir jargon
veya teknik bir dil kullanıyorlar mı? Birbirleriyle resmi mi yoksa gayri
resmi bir şekilde konuşuyorlar? Alçak sesle mi yüksek sesle mi
konuşuyorlar?
58
6.4. Alan araştırmasında video ve fotoğrafın kullanılması
Fotoğraf ve video (ve son zamanlarda dijital teknolojiler), veri toplama
tekniği repertuarlarının bir parçası olarak, alan araştırmacıları
tarafından tercih edilebilecek gereçler arasındadır (bkz. Collier ve
Collier 1992). Tüm bu gereçler; alan araştırmacısının daha sonra kendi
isteğine bağlı olarak inceleyebileceği görsel veri toplamak suretiyle,
sosyal fenomenleri araştırabilmesine olanak sunmaktadır. Video ve
fotoğraf aracılığıyla, alan araştırmacıları uzamsal düzenlemeler, sosyal
etkinlikleri ve başka hiçbir suretle anlaşılamayacak olan karmaşık
ilişkileri kaydedebilir. Mesela; karmaşık bir ayini başından sonuna
kadar kaydettiğinizi ve bunu daha sonra bunları ayrıntılı bir biçimde
kare kare inceleyebildiğinizi düşünün. Video veya fotoğraf aracılığıyla
kaydedilen verileri analiz ederken izlemek ve yeniden izleyebilmek
eşsiz bir fırsattır. Aynı biçimde, görüntü ve sesi birleştirmek için video
teknolojilerinin araştırmacılara sağladığı fırsatlar (örn: belgesel
hazırlama veya yalnızca sosyal etkinliklerin ve etkileşimlerin kayıt
edilmesi) ve araştırmayı sadece bir metin olarak değil görsel bir ortam
aracılığıyla sunabilme fırsatı, yine, araştırmalarda bu teknolojilerin
kullanılmasının sağladığı bir avantajdır.
Yine de, bazen hem video hem de fotoğraf makinesi insanları
zorlayabilir ve davranışlarını etkileyebilir. İnsanlar, kayıtta olduklarını
bildiklerinde, normal davranış biçimlerinden başka bir şekilde hareket
edebilirler. Bu nedenle, bu tür teknolojileri kullanmaya karar
vermeden önce, avantajlarını ve dezavantajlarını iyice tartmamız
gerekmektedir; özellikle de toplanan verilerin kalitesi üzerinde
yapacakları etkileri iyice düşünmemiz gerekmektedir. Ayrıca, hem
fotoğraf hem de video kayıtları beraberinde bazı etik sorumlulukları da
getirdiğinden (örn: gizlilik, mahremiyet ve bilgilendirilmiş onay
konuları), araştırmacıların her ne şartla olursa olsun, görsel
teknolojilerle yürüttükleri araştırmalarının etik ve sorumlu bir biçimde
gerçekleşmesi için gerekli tüm adımları atması gerekmektedir. Mesela,
eğer insanları çekecekseniz, onları bu hususta bilgilendirmeli ve
onaylarını almalısınız. Ayrıca, toplanan tüm kayıtlar gizli tutulmalı ve
yalnızca araştırma maksadına uygun olarak kullanılmalıdır; özellikle
toplanan verilerin yanlış ellere geçmesi durumunda insanlara zarar
verebilecek veya tehlikeye sokabilecek durumlarda bu husus oldukça
önemlidir. Görsel verilerin kayıt edilmesi yönüyle, insan gözüne
59
sağladığı açık üstünlüğe rağmen, kamera kullanımının, insan gözüne
kıyasla, kendine özgü esnek olmayan bir yönü vardır; insan gözü,
dışarıdan gelen uyarıcılara daha hızlı bir şekilde tepki gösterir ve
tarama kapasitesi daha yüksektir.
Fotoğraf ve videoların bu en açık maksadıyla kullanmanın, yani
sahadaki görsel verileri daha sonra analiz etmek için kalıcı bir biçimde
kaydetmenin haricinde; fotoğraflar ve video klipleri ayrıca insanların,
görüşme bağlamında herhangi bir konuya verdikleri tepkileri ortaya
çıkarmak için de kullanılabilir. Bunu bir örnekle açıklamak gerekirse;
engellilere karşı sosyal tutumları araştıran bir projede, saha
araştırmacısı, görüşmeye katılan bir şahısa, tekerlekli sandalye
üzerindeki bir engellinin fotoğrafını gösterebilir ve bu yolla,
görüşmeye katılan kişinin bu engele karşı tutumunu ortaya çıkarabilir
(örn: Bu resmi gördüğünde aklına ne geliyor? Veya Bu resme
baktığınızda kendinizi nasıl hissediyorsunuz?). (Fotoğraf ve video
kullanarak yapabileceğiniz proje fikirleri için bkz. Kutu 6.1).
Kutu 6.1: Fotoğraf ve Video
Gerçekleştirilebilecek Proje Fikirleri
ƒ
ƒ
ƒ
Kullanılarak
Çocuklar, büyükanne ve büyükbabalarının albümlerinden fotoğraf
bulabilirler. Bu fotoğrafları, büyük anne ve babalarıyla yapacakları,
eski günlerdeki aile hayatları ile ilgili bir görüşmede başlangıç
noktası olarak kullanabilirler.
Çocuklar; bir kasap, marangoz, sekreter veya inşaat işçisinin bir
günlük sıradan hayatıyla ilgili kısa bir belgesel hazırlayabilirler.
Aslında, çocuklar kendi toplumlarındaki iş kollarından herhangi
birini bu şekilde araştırabilirler. Seçtikleri meslekte çalışan kişinin
gündelik hayatından karelerle birlikte bu kişiyle yapılan görüşme ve
ayrıca bu kişi tarafından yapılan yorumlar ve çektikleri görüntülerle
ilgili açıklama yapmak isteyen çocukların yorumları bu belgeselde
yer alabilir.
Çocuklar, kendi toplumlarındaki önemli bir sosyal etkinliği
belgeleyebilecek fotoğraflar çekebilir (örn. Düğün, vaftiz veya büyük
bir dini ayin) ve yaptıkları bu çalışmayı gözlem ve mülakatlarla
destekleyebilirler. Proje sonunda ise çekmiş oldukları bu fotoğrafları,
her birinin ne ifade ettiğini anlatan başlıklarla birlikte,
sergileyebilirler.
60
6.5. Saha notları
Saha notu nedir?
Saha notları, alan temelli çalışmaların önemli bir unsurudur. Saha
notları olmadan, araştırmacıların insan davranışlarını bilgili bir
biçimde yorumlamasını sağlayacak malzeme de olmaz. Verileri
sistemli bir biçimde toplamak hususunda özenli davranmak,
araştırmacının incelediği kültürel dünyayı anlayabilmesine yardımcı
olabilecek ham malzemeyi sağlayacaktır.
O zaman, alan notları nedir? Saha notları; araştırmacının alandan
topladığı tüm verilerdir: sosyal faaliyet ve etkileşim gözlemlerinde
tutulan notlar, konuşmalar veya insanlarla görüşmeler olabilir; bu
veriler harita, şema, fotoğraf, ses ve görüntü kayıtları ve belirli bir alan
araştırmasında muhtelif biçimlerde, doğrudan elde edilen tüm
verilerdir. Saha notları; üstünkörü hazırlanmış veri dizilerinden ziyade,
genellikle çok fazla ayrıntı içeren kayıtlardır (saha notlarının ayrıntılı
bir tartışması için Sanjek 1990’a bakınız.).
Saha araştırmacıları hangi verilerin yararlı olup olmadığı hakkında her
zaman net bir karar veremez (özellikle de araştırmanın başlangıç
aşamasında). Öte yandan; genellikle insanların sosyal davranışlarının
oluştuğu daha büyük bağlamları incelemeyi tercih ederler; böylece
bunu başarabilmelerine olanak sağlayan daha kapsamlı veri dizileri
toplayabilmektedirler. Araştırmanın derinliği ve kapsamıyla ilgili
olarak karar verirken alan araştırmacısı; süre, mevcut kaynaklar, alanla
ilgili deneyimler ile birlikte araştırmanın hedefi gibi pek çok unsuru
göz önünde bulundurur; ancak genellikle iyi, güvenilir bir alan tabanlı
araştırma sonucunda, araştırmacı tarafından insan davranışlarının
yorumlanabilmesi için yeterli olan ve ikna edici ampirik kanıtlar içeren
fazla miktarda veri elde edilir.
Saha notları nasıl alınır?
Saha notu tutmak; özellikle de gözleme dayalı alan notlarını
kaydedebilmek, alan araştırmacıları tarafından gittikçe geliştirilen bir
beceridir. Katılmak, gözlemlemek ve bilgileri kaydedebilmek hiç de
kolay bir iş değildir. Bunu işi başarabilmek oldukça dikkatli, bilinçli
ve odaklanmış olmanın yanı sıra, incelenen insanlara karşı duyarlı ve
61
saygılı olabilmeyi de gerektirmektedir. Araştırmacıların not
defterlerini yanlarında taşıyarak ayrıntılı notlar alması her ne kadar
olağandışı bir olay olmasa da; çoğu zaman onları, daha sonra tam alan
notlarını yazmalarında yardımcı olabilecek yalnızca birkaç önemli
kelime/ cümle/çizim karalarken görebilirsiniz. Aslında; alan
araştırmacıları alanda ne kadar çok not alırlarsa alsınlar; bu notları
daha sonra daha ayrıntılı bir biçimde hazırlama gereksinimi duyarlar.
Böylece; alan araştırmacıları her gün tuttukları alan notlarını
genişletmek ve detaylandırmak, kısaca alandayken yazamadıkları
bilgileri kaydedebilmek için gözlemlerinden sonra da yazma işlemine
biraz vakit ayırırlar. Bu işlemin, özellikle deneyimle ilgili hatırlananlar
tazeyken yapılması önem taşımaktadır; aksi takdirde önemli ayrıntılar
kaybolabilir (bkz Bernard 1995:180-207; Spradley ve McCurdy 1972:
55-56).
Peki, saha araştırmacısı, alan notlarını nasıl kaydetmektedir? Saha
notları çeşitli biçimlerde alınabilirken, alan notuna dayalı gözlemlerin
tam ve sistemli bir biçimde toplanabilmesi ve neticede toplandıkları
maksat için kullanabilmeleri için kayıt esnasında özellikle dikkat
edilmesi gerekmektedir. Bir alan araştırmacısının alan notlarını
kaydetmek için bir sistem oluşturması son derece önemlidir; çünkü
ilerleyen zamanlarda bu alan notlarına geri dönülecek ve bunlar
inceleneceklerdir; ayrıca bu notların anlamlı ve net bir biçimde
yorumlanabilmesi de oldukça önemlidir. Bu nedenle, her bir gözlem
için alan araştırmacısının, kural gereği, gözlemin başlangıç tarih ve
saatiyle bitiş zamanını, gözlemlenen olay/bağlam/etkinliği ve eğer
mümkünse katılan insanları kaydetmelidir. Asıl gözlem notları ayrıntılı
ve sarih olabilir ve bu notlarda gözlemlenen insanlar tarafından
kullanılan esas kelimeler ve sohbetlere mümkün olduğunca çok yer
verilmelidir. Araştırmacı, söylenenleri, nasıl söylenildiklerini
değiştirmemelidir; bilakis argo, lehçe ve hatta dilbilgisi açısından
yanlış olup olmamasına bakılmaksızın insanların kullandıkları dili
aynen kaydetmeye çalışmalıdırlar. Saha araştırmacısının hedefi,
kullanılan dili “temizlemek” değil; insanların söylediklerini ve bunları
hangi biçimde söylediklerini mümkün olduğunca net bir biçimde
kaydetmektir (mesela seslerinin tonu, sözlü olmayan dil, vb.).
Saha notu yazmaya alternatif olarak; çocuklar kendi gözlemlerini bir
Diktafona kaydedebilirler. Çocuklara sosyal araştırma yöntemlerinin
62
öğretilirken, araştırmacıların yaptığı çalışmaların çocuklara göre
uyarlanmasına özen gösterilmelidir.
Tüm sosyal araştırmalarda olduğu gibi, alan notları yardımıyla veri
toplama konusunda da bazı etik kurallar mevcuttur. Saha
araştırmacıları her zaman tuttukları alan notlarının, araştırılan
insanların
mahremiyetini
koruduğundan
emin
olmalıdır.
Araştırmacılar, saha notları tutarken bireylerin gerçek isimlerini de
kaydedebilirler. Ancak, araştırılan insanların mahremiyetini korumak
adına, araştırmacılar tarafından şahısların isimleri değiştirilmektedir.
(Saha notları örneği için bkz. Kutu 6.2 ve alıştırma için bkz. Kutu 6.3).
Kutu 6.2: Gözlem ve Saha notu örneği
Aşağıda,, bir köyde saha tabanlı bir araştırma yürüten bir saha
araştırmacısı tarafından yazılan saha notlarından bazı bölümler yer
almaktadır. Saha araştırmacısı, bu notları tuttuğu notlardan, aynı gün,
birkaç saat sonra kaleme almıştır.
27 Ocak, 1997, Pazartesi
Köy Gezisi
16:00 - 17:20
Katılımcılar: Saha çalışanı; John; Marios; Costas; Maria
Bugün köydeki ilk günüm olması nedeniyle, köy alanı ile ilgili daha iyi
bir fikir elde etmek maksadıyla öğleden sonra yürüyüş yapmaya karar
verdim. Köy merkezinden geçerken, dört çocuğun sokakta bir topa
vurduklarını gördüm. Dördünü de hatırladım, çünkü sabah okulda
tanışmıştık. Onlara merhaba dedim ve çocuklardan biri bana nereye
gittiğimi sordu. Ona, yürüyüşe çıktığımı söyledim. Oradan ayrılırken,
çocuklardan ikisinin beni takip ettiklerini fark ettim. Bana yetiştiler ve
içlerinden biri – John- bana; komşu köye kadar yürüyüp
yürümeyeceğimi sordu. Bunu düşünmediğimi söyledim ve onlar da
bazen kendilerinin yürüdüğünü söylediler. Yürürken, çocuklara, köyde
kaç kişinin yaşadığını sordum ve Marios (diğer çocuk), yaklaşık iki yüz
kişi olduğunu söyledi ve yaz aylarında köyü daha çok kişinin ziyaret
ettiğini ekledi.
Daha sonra geçmekte olan bir araba, bizi fark edince durdu ve Marios’a
benim kim olduğumu sordu. Marios açıklamaya çalıştı; ama ben araya
63
girerek, köyde çocuklarla ilgili bir çalışma yaptığımı söyledim.
Açıklamamla tatmin olmuşa benziyordu (biraz da şaşırmış görünüyordu)
ve ayrıldı. Marios’a adamın kim olduğunu sordun ve köy sakinlerinden
biri olduğunu söyledi.
Yürüyüşümüze devam ettik e John bana köyde bir futbol kulüplerinin ve
futbol takımlarının olduğunu anlattı. Diğer köylerdeki takımlarla futbol
oynadıklarını ve kendilerinin bu yıl çok iyi oynayıp bir sonraki tura
çıktıklarını söyledi. Sonra John bir badem ağacından filizlenmekte olan
bir dal kesip bana uzattı. Bunun ne olduğunu bilip bilmediğimi sordu.
Bildiğimi söyledim. Sonra, bir evin önünden geçerken, Marios eve girdi
ve birkaç saniye sonra Costas ile dışarı çıktı, sabah okulda tanıştığım
oğlanlardan biriydi.
Marios bana köyde su kıtlığıyla ilgili ciddi bir sorunla
karşılaşmadıklarını; çünkü su temin ettikleri altı kuyularının olduğunu
söyledi. Köy yolunun sonuna geldiğimizde, tekrar köy merkezine doğru
döndük. Köy merkezindeki iki kahvehaneye yaklaşırken, erkeklerin her
gün işlerini bitirdikten sonra buraya geldiklerini açıkladı. Ayrıca bana
postaneyi de gösterdi ve eğer mektup alırsan, buraya gidip kendimin
almam gerektiğini, çünkü şehirdeki gibi postayı getirmediklerini
açıkladı. Marios daha sonra kendi aralarında ‘disko’ dedikleri, canlı
yeşil duvarları olan bir binaya işaret etti. Bana tam olarak ‘disko’nun ne
demek olduğunu açıklamasını istedin ve bar gibi bir şey olduğunu ve
yalnızca yaz aylarına, köye gençler geldiğinde açıldığını söyledi.
Köy merkezinden ayrılırken ve kuzeye doğru ilerlerken, Costas
Maria’nın evini işaret etti. Eve girdi ve Maria ile dışarı çıktı, Maria bana
merhaba dedi. Sonra bize, futbol oynamak isteyip istemediğimizi sordu.
Ben, çok iyi oynayamayacağımı söyledim, ama oğlanlar ısrar etti.
Böylece futbol oynamaya başladık. Bir süre oynadık ve ben gerçekten
çok yorulmuştum ve onlara dinlenmem gerektiğini söyleyerek yere
oturdum. Costas, bana yarın okulda birlikte futbol oynayabilmemiz için
spor ayakkabısı giymemi söyledi. Ben de yapacağıma söz verdim.
64
Kutu 6.3: Alıştırma: Katılımcı Gözlem Yapmak ve
Saha Notları Tutmak
Çocukların saha araştırmasının nasıl yürütüldüğünü ve saha notlarını
nasıl tutabileceklerini anlamalarına yardımcı olabilmek için öğretmen
onlara kamusal bir sosyal ortam yaratabilir (mesela onların katılarak
gözlemleyebilecekleri bir sosyal etkinlik ortamı) ve onlardan olup bitten
her şeyi gözlemleyerek bunlar hakkında ayrıntılı notlar almalarını
isteyebilirler (bu maksada uygun yerlerin listesi aşağıda yer almaktadır).
Çocukların görevi, mümkün olduğunca fazla detay kaydetmek ve
tuttukları notları sınıfa getirerek, bunları öğretmenleri ve arkadaşlarıyla
tartışmaktır (bkz. Spradley ve McCurdy 1972 alan araştırması projeleri
için öğrenci dostu bir rehber).
Çocukların gözlem yapmayı tercih edebilecekleri muhtemel sosyal
bağlamlar/etkinliklerin bir listesi aşağıda verilmiştir:
ƒ Kilise/cami
ƒ Lokanta
ƒ Berber dükkanı
ƒ Kasap
ƒ Park
ƒ Düğün
ƒ Hastahane
ƒ Spor salonu
ƒ Kuaför
ƒ Sınıf
ƒ Süpermarket
ƒ Spor etkinliği (örn., futbol, basketbol, vb.)
ƒ Kitap dükkânı
ƒ Meyve dükkânı
ƒ Hayvan dükkânı
ƒ İnziva yeri
ƒ Banka
ƒ Müzik etkinliği
ƒ Çiçek dükkânı
Gözlemlerine odaklanmalarına yardımcı olabilmek için onlara aşağıda
belirtilen tavsiyeleri sunabilirsiniz:
65
Fiziki Ortam
ƒ Olay nerede geçiyor? Ne kadar büyük? Mekân nasıl düzenlenmiş?
Dekoru nasıl? Mekânda özel bir sembol var mı? (ipucu: Önemli
nesneleri gösteren uzamsal bağlamla ilgili bir şema çizin.)
Kültürel Bağlam
ƒ Gözlem yaptığınız ortamda ne tür insanlar bulunuyor? Belli başlı sınıf
farklılıkları nelerdir (örn. Kadın-erkek, farklı etnik kökenler, farklı
yaş grupları, vb.) ve bu insanlar arasındaki benzerlikler nelerdir?
Görünüşleri nasıldır? Ne giyiyorlar?
ƒ Özel bir görevi olan insanlar var mı (örn. Süpermarkette kasada duran
kişi veya kilisede rahip, vb.)?
ƒ Belirli bir işlev veya amacı olan herhangi bir nesne var mı (örn. Spor
salonundaki aletlerin kullanımı)?
ƒ İnsanlar birbirlerine karşı nasıl davranıyor, nasıl bir etkileşim
içindeler? Birbirlerine ne söylüyorlar? Kim kiminle etkileşim içinde?
Ne zaman ve nasıl? Birbirleriyle etkileşim halindeyken herhangi bir
nesne kullanıyorlar mı?
ƒ İnsanlar belirli gruplar oluşturuyor mu ve oluşturuyorlarsa neye göre?
İnsanların alanları nasıl kullandıklarıyla ilgili herhangi bir şey
gözlemlediniz mi? Peki, insanların vücut dili nasıl?
ƒ Hangi davranış türlerini tekrarlıyorlar (örn. Zaman zaman aşağı
yukarı aynı biçimde yapılan tekrarlar)? Aynı biçimde davrananların
benzer özelliklerini tanımlayabilir misin (örn. Gençler mi yaşlılar mı,
kadınlar mı, erkekler mi)
6.6. Saha görüşmesi
Saha görüşmesi, saha araştırmacısının insanlardan bilgi edinmek için
kullandığı temel yollardan biridir (Bernard 1995: 208-236). Saha
görüşmelerinin gücü, bunların gayri resmi, açık uçlu ve yönlendirici
olmamalarından kaynaklanmaktadır. Ayrıca, saha görüşmeleri, saha
görüşmecisinin sosyal etkinlik sürerken veya fırsatını bulduğunda,
insanlarla sohbet etme veya görüşme fırsatı yakalayabileceği için
planlanmadan da yapılabilir. Bu teklifsizlik sayesinde araştırmacı,
insanların bakış açılarına daha da yaklaşmayı ve dünyayı nasıl
algıladıklarını anlamayı ümit eder.
Saha görüşmeleri genellikle gündelik sohbetler şeklinde geçer ve yerli
görüş elde etmeye yoğunlaşır: saha araştırmacısı; insanların kendi
66
dünyalarını nasıl algıladıklarını, bunları nasıl düzenlediklerini ve
sınıflandırdıklarını, deneyimlerinden nasıl anlamlar ürettiklerini
insanların bizzat kendilerinden—eşi olmayan kültür uzmanlarındanöğrenme fırsatına sahiptir. Bu nedenle, örneğin bir saha araştırmacısı
insanlardan yaşadıkları ve birbirleriyle etkileşimde oldukları yerleri
(örn: evleri, işyerleri, okulları, mahalleleri ve alanlar) ona
göstermelerini ve bu yerlerin onlar için ne anlam ifade ettiğini
açıklamalarını isteyebilir. Veya saha araştırmacısı insanlardan tipik bir
günlerini anlatmalarını isteyebilir ve bu da bir grubun günlük hayatını,
belirli bir sosyal ve kültürel ortamda gerçekleştiği biçimiyle
inceleyebilmek için büyük bir fırsattır. Tüm saha tabanlı çalışmaların
temeli saha görüşmeleri olduğu için araştırmacıların anlamaya
çalıştıkları grubu derinlemesine anlaması da önem taşımaktadır. Bu
nedenle, farklı bakış açılarına sahip olabilecek, farklı insanlarla
görüşülmesi tavsiye edilmektedir.
Saha araştırmacıları bazen sahada bilgi verebilecek önemli kişileri
belirleyerek, bu bireylere özel dikkat gösterirler. Bu bireyler, saha
araştırmacısına, grubun kültürel yönleriyle ilgili derinlemesine bir
anlayış sunabilecek kişilerdir. Mesela saha araştırmacısı bir dini
törende olup bitenleri anlayabilmek isterse; bilgi sağlayabilecek
önemli kişi rahip olabilir. Elbette ki bu bağlamda, bilgi sağlayacak
olan bireyin bunu gerçekten yapmak istemesi de önem taşımaktadır
(bkz. Bernard 1995: 165-179). (Sınıfta yapabileceğiniz bir saha
görüşmesi alıştırması için bkz. Kutu 6.4)
Kutu 6.4: Sınıfta Saha Görüşmesi Alıştırması
Öğrencileri eşleştirin. Bir fikir önerin veya öğrencilerin ilgi çekici
buldukları bir konu üzerinde anlaşmasını sağlayın. Öğrencilerden, birkaç
dakika ayırarak, diğer kişiye sormak isteyecekleri soruları düşünmelerini
isteyin. Sonra, çocuklar sırayla 3-4 dakika boyunca diğer arkadaşıyla bir
görüşme yapsınlar.
6.7. Alan araştırması ve etik
Tüm toplumsal araştırmacılar gibi, alan araştırmacılarının da en
yüksek ahlaki standartlarla işlerini yürütmeleri gerekmektedir.
67
İnsanlarla doğrudan ve çoğu zaman yakın ilişkiler içinde
bulunduklarından dolayı, yürüttükleri araştırmanın insan haklarına
saygılı bir biçimde ve ahlaki olmasını sağlayabilmek için gerekli tüm
adımları atmalıdırlar. Her şeyden önce; alan araştırmacılarının maksat
ve niyetleri hakkında dürüst olmaları gereklidir. Yani; her ne olursa
olsun insanları aldatmaktan kaçınmalıdırlar, öte yandan her ne kadar
araştırma planlarının ince ayrıntılarının ortaya çıkmasını engellemek
isteseler de araştırmacının yaptıklarının insanlar tarafından net bir
şekilde anlaşılması gerekmektedir. Araştırmaya katılmayı kabul eden
kişiler, yeterli biçimde bilgilendirilmeli ve bu kişilerden yazılı onay
alınmalıdır. Öte yandan; katılımcılar, istedikleri zaman araştırmadan
çekilebilecekleri hakkında bilgilendirilmelidir. Başka bir ifadeyle;
araştırmacı, insanların nasıl bir araştırmaya girdiklerini ve bunu
gönüllülük prensibine göre kabul ettiklerini anlamalarını sağlamalıdır.
İnsanlar tarafından sağlanan tüm bilgiler gizli tutulacaktır ve yalnızca
çalışma maksatları doğrultusunda kullanılacaktır. Şahısların
kimliklerini korumak maksadıyla, araştırmacı bireylere atıfta
bulunurken, bunu isim vermeden yapar. Gerçek isimlerin takma
isimlerle değiştirilmesi yaygın olarak başvurulan bir yöntemdir. Aynı
biçimde, araştırmacı hiçbir şekilde insanların mahremiyetlerini ihlal
etmemelidir (örn. Konuşmalarını gizlice dinlemek gibi). Saha
araştırmacıları ayrıca, araştırmaya katılmaları nedeniyle katılımcıların
hiçbir şekilde fiziksel, duygusal veya başka bir zarar görmediğinden
emin olmalıdır. eğer böyle bir ihtimal varsa, araştırmacı araştırmasına
devam etmemelidir (bkz. Neuman 2000: 376-377).
68
Kutu 6.5: Gözlem Içeren Bir
Tasarlanacağıyla Ilgili Bir Örnek
Projenin
Nasıl
Aşağıda, gözlem içeren ve gözlemin bir projede veri toplamak için
kullanılan tekniklerden biri nasıl olacağını gösteren bir örnek yer
almaktadır. Hedef; çocukların, birer çocuk olarak cep telefonlarını nasıl
gördükleri ve algıladıkları ile bunları günlük hayatlarında nasıl
kullandıklarıyla ilgili bir çalışma yürütmesidir.
ƒ 20 kişilik bir sınıf için: sınıfı, her biri 4 kişiden oluşan 5 gruba ayırın.
ƒ İki grup, saha araştırması (ve özellikle de katılımcı gözlem)
yapmakla görevli olacak. Görevleri, diğer çocukların okul saatlerinde
ve okuldan sonra cep telefonlarını nasıl kullandıklarını
gözlemlemektir. Bir grup öncekinden, öteki grup da sonrakinden
sorumlu olacaktır.
ƒ Diğer iki grup ise; cep telefonu olan çocuklarla görüşecek ve
aşağıdakileri araştıracaktır (her birini bir grup araştıracak): (a) cep
telefonu kullanma alışkanlıkları ve deneyimleri (örn: Ne zaman
kullanıyorlar? Ne kadar sıklıkla? Kiminle konuşuyorlar? Neden cep
telefonu kullanıyorlar? Vb.) ve (b) cep telefonuyla ilgili düşünceleri
ve tutumları (örn: cep telefonlarıyla ilgili neyi beğeniyorlar ve
neden? Nasıl bir cep telefonuna sahip oldukları onlar için önemli mi
ve neden? Cep telefonu kullanımından kaynaklanan sağlık sorunları
onları endişelendiriyor mu? Vb.).
ƒ Son grup; okuldaki 50 öğrenciye dağıtılacak olan basit bir anket
formu hazırlayacak ve bu anket, aşağıdaki gibi sorular sorarak
konunun ekonomik/mali boyutunu araştıracak: a) 5 ve 6’ncı
sınıflardan kaç öğrencinin kendi cep telefonu var? B) Onlara bu
telefonları kim aldı? c) Kaç paraya? d) Şimdiye kadar kaç cep
telefonları olmuş (eğer birden fazla olmuşsa)? e) Her ay ne kadar
para harcıyorlar? Bu paraları kim ödüyor? Vb.
ƒ Her grup kendi verilerini analiz etmek ve sunmakla görevli olacaktır.
Bu, bir grup çocuğun, onları yapılması gereken işlerle fazla
yormadan, daha büyük araştırma projelerine katılmaya nasıl
yönlendirilebileceğini basit bir biçimde göstermektedir. İş bölümü ve
grup çalışması çocukların birbirlerinden öğrenmelerini ve ortak bir
hedef için katkıda bulunmalarını sağlar. İdeal olan; araştırılacak
konuları ve uygulanacak yaklaşımları, bir öğretmenin yardımıyla,
çocukların kendilerinin belirlemesidir. Öğretmenin görevi; kendi ilgi,
tercih veya gündemlerini dayatmaktan ziyade, süreci teşvik etmek ve
sürece yardımcı olmaktır.
69
Çocukların Bilmesi Gerekenler Nelerdir?
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
Saha araştırmasının ne olduğunu ve kullanımının uygun olduğu
durumları anlamış
Gözlem yoluyla nasıl veri toplanacağını öğrenmiş
Saha notlarının nasıl alınacağını öğrenmiş
Resmi olmayan görüşmelerin nasıl yapılacağını öğrenmiş olmalıdır
ve
Saha araştırmasının etiği ile ilgili düşünebilmeli ve araştırma
projelerini tasarlarken ve yürütürken etik konularını da göz önünde
bulundurmayı anlamış olmalıdır.
Çocuklara Konuyu Anlatmak Için Ipuçları
ƒ Bir alıştırmayla sistematik gözlemin değerini gösterin (örn.
Çocukların teneffüste okul bahçesini gözlemlemelerini ve saha notu
almalarını isteyin, farklı çocuk veya grupların farklı sosyal
etkinlikleri gözlemlemesini sağlayın (örn: bazı çocuklar kantinde ne
olduğunu, bazıları oyun parkında ne olduğunu ve bazıları da
öğretmenlerin teneffüste ne yaptıklarını gözlemleyebilir). Çocukların
aldıkları saha notlarını tüm sınıfa sunmalarını sağlayın ve farklı not
gruplarını kıyaslayarak, tüm bunların bir bütün olarak okuldaki
teneffüslerde nelerin olduğuyla ilgili resmi yansıttığını vurgulayın.
ƒ Çocukları eşleştirerek, birbirleriyle resmi olmayan bir biçimde belirli
bir konuda görüşme yapmalarını sağlayın (örn: çocukların yaz
tatilleri hakkında ne hissettikleri). Bunu yapmadan önce, kendiniz
sınıftan bir gönüllü seçerek, öğrencilere yapacakları işlemi
gösterebilirsiniz.
ƒ Öğrencilere etik olmayan araştırma örnekleri gösterin (örn: gizlilik
ilkesini ihlal eden bir araştırma veya bilgilendirilmiş onay alınmadan
yapılmış bir araştırma); çocuklardan gördükleri etik olmayan konuları
anlatmalarını isteyin ve onlara göre etik olmayan davranışın ne
anlama geldiğini açıklamalarını isteyin. İyi bir sosyal araştırmanın
etik sorumluluklarına uygun olarak, bu konuları nasıl ele alacaklarını
sorun.
70
Sınıf Tartışma Soruları
ƒ Saha araştırması yaparak, başka bir yaklaşım kullanarak
öğrenemeyeceğimiz neleri öğrenebiliriz?
ƒ Saha araştırması yaparken, çocukların yetişkinlere göre sahip
olabileceği bazı avantajlar nelerdir? Kızlar mı erkekler mi daha
avantajlıdır? Peki, neden ve bu durum araştırılan konuya göre nasıl
değişebilir?
ƒ Saha araştırması yaparken, etik konularla neden bu kadar çok
ilgileniriz? Eğer bir saha araştırmacısı özellikle dikkat etmezse veya
etik davranmazsa, neler yanlış gidebilir?
6.8. Özet
Alan araştırması; insanların yaşadığı ve birbirleriyle etkileşimde
oldukları ortamlarda yapılan çalışmadır. Alan araştırmacıları, bir grup
insanın anlamları nasıl oluşturduklarını ve dünyalarını nasıl
yapılandırdıklarını anlamaya çalışır. Alan araştırmacısı tarafından veri
toplamada kullanılan temel teknik, katılımcı ortaklık olarak
adlandırılır. Bu, alan araştırmacısının hem grup faaliyetlerine katıldığı
hem de bunları gözlemlediği anlamına gelmektedir.
Alan
araştırmacısı, doğru şartlar altında, alandan topladığı görsel verileri
kalıcı bir biçimde kaydedebilmek için video ve fotoğraf gibi mevcut
teknolojilerden de faydalanır. Alan araştırmacısı tarafından, alandaki
insanlardan veri toplamak için yaygın olarak kullanılan diğer bir
teknik de resmi olmayan görüşmelerdir. Resmi olmayan görüşmeler;
insanların gündelik hayatlarında anlamları nasıl yapılandırdıklarının
alan araştırmacısı tarafından anlaşılabilmesi için başvurulan ve
genellikle açık, esnek ve yapılandırılmamış sohbetler şeklinde olan bir
tekniktir. Alan notları (sistemli bir biçimde kayıt tutarak alandan veri
toplamak) almak, tüm alan araştırmacılarının geliştirmesi gereken bir
beceridir; çünkü bu notlar sayesinde araştırmacılar alandaki
deneyimlerinden öğrendiklerini kaydedebilmekte ve verilerini düzgün
bir biçimde incelemeye vakit buldukları zaman bu kayıtlardan anlam
çıkarabilmektedirler. Alandayken, alan araştırmacısının, incelediği
topluluk bireyleriyle yakın ilişkiler kurması olağandır, ayrıca
araştırmacının kişisel ve sosyal özellikleri de toplanan veri türleri
üzerinde etki yaratır.
71
Ünite 7
NİTEL GÖRÜŞME (MÜLAKAT)
EĞİTİM HEDEFLERİ
ƒ Nitel görüşmenin ne olduğunu anlamak
ƒ Verilerin toplanmasında mülakatın ne zaman ve niçin tercih
edilen bir yöntem olduğunu anlamak
ƒ Farklı nitel mülakat türlerine vakıf olmak
ƒ Görüşmelerdeki ana noktaların nasıl çerçeveleneceğini
öğrenmek
ƒ Nitel görüşmelerde izlenilmesi gereken etik konuları öğrenmek
ƒ Nitel görüşme yaparken ortaya çıkabilecek uygulamaya
yönelik konulara vakıf olmak
ƒ Odak (focus) grupların nasıl çalıştığını ve bunların ne zaman
kullanılması gerektiğini anlamak
ƒ Sözlü tarih görüşme yöntemine vakıf olmak.
7.1. Giriş
Çocukları, sosyal araştırmacılar gibi hareket etmeleri için eğitmenin
sağlayacağı faydalara bu kitapta daha önce değinilmiştir. Ancak; nitel
görüşmeler, çocukları sosyal araştırmalara dahil edebilmemiz için
diğer araştırma yöntemlerinden farklı bir yol sunmaktadır; şöyle ki,
hem çocukların hem de öğretmenlerin yaratıcı becerilerini
geliştirmelerini ve düşüncelerini derinleştirmelerini sağlar. Çocuklara,
projelerini nasıl tasarlayacakları, mülakatlarını nasıl yapmaları
gerektiği ve bulgularını nasıl analiz etmeleri gerektiği öğretilmelidir.
Bu bölümde, ilk iki konuya değineceğiz; yani nitel mülakatların
tasarlanması ve uygulanması; nitel veri analizi ile ilgili görüşler bir
sonraki bölümde yer almaktadır.
72
7.2. Nitel görüşme nedir?
Nitel görüşme; sosyal bilimler alanında veri toplamak için kullanılan
bir yöntemdir. Bu yöntem; araştırmacının diğer insanların
deneyimlerini, düşüncelerini ve duygularını keşfetmesine yardımcı
olur. Araştırmacı; nitel görüşme yöntemi aracılığıyla mülakat yaptığı
kişilerin üzerinde çalıştığı fenomen (olgu) ile ilgili bakış açısını
yakalamaya çalışır. Nitel görüşme, çok güçlü bir veri toplama
yöntemidir; bu, araştırmacının kendi vatandaşlarının toplumsal yaşam,
herhangi bir belirli olay, günlük yaşamları veya kendi sosyal
dünyalarındaki kültürel anlamlarla ilgili kazandıkları derin deneyimleri
anlayabilmesinde kullandığı “yüz yüze bir sözlü değiş tokuştur”
(Fontana ve Frey 2000:645-46).
Nitel görüşmede başlangıç noktası; çocuk veya ergen, erkek veya
kadın, yerli veya yabancı, bir inşaat işçisi veya üniversite profesörü,
Hıristiyan veya Müslüman olmasına bakılmaksızın bireyin
araştırılmaya değer bir bakış açısı olduğu varsayımıdır; çünkü
araştırmacının araştırdığı konuyu daha iyi biçimde anlamasına
yardımcı olabilir (Patton 1990:278). Nitel görüşme; araştırmaya
katılan kişilerin deneyimlerini derinlemesine ortaya koyan bir veri
oluşturma yöntemidir. Bu yöntemde; mülakata katılan kişilerin,
mülakatçının rehberliğinde, araştırılmak istenen konuyla ilgili
konuşmaya teşvik edildiği özel bir sohbet türüdür. Mülakatçı;
görüşmeye katılan kişinin deneyimleri, düşünceleri ve duygularıyla
ilgili ayrıntılı bilgi edinmeye ve olayların neden oldukları gibi
olduğunu öğrenmeye çalışır. Bu nedenle; bu tarz bir yöntemle
oluşturulan bilgiler, nitel araştırmalarda olduğu gibi sayılar şeklinde
değil; pek çok ayrıntıyı barındıran kelimeler şeklinde olur ve
tanımlayıcı bir özelliğe sahiptir. Herhangi bir toplumsal olayı
derinlemesine incelemek istediğimizde ve olayların nasıl geliştiğini,
incelenen olayla ilgili insanların ne düşündüğünü ve ne hissettiklerini
ve onlar için neyin önemli olduğunu öğrenmek istediğimizde nicel
mülakat yöntemine başvururuz. Bağlamın ne olduğunu anlamaya
çalışırız; başka bir ifadeyle, belirli bir fenomen veya belirli bir grup
insanın, kendi kültürlerini ve insanların kendi kültürlerine yükledikleri
değerleri anlamaya çalışarak bu kişilerin dünyaları hakkında ayrıntılı
tanımlar ve yorumlar elde etmeye çalışırız.
73
Araştırılan fenomene farklı açılardan bakabilmek ve daha bütünlüklü
bir tanım elde edebilmek için nitel görüşme; katılımcı gözlem, sözlü
tarih, deneyler ve anketler gibi diğer nicel veya nitel araştırma
yöntemleriyle birlikte kullanılabilir. Araştırmacılar bazen nitel
görüşme yöntemini temel yöntemleri olarak kullanırken, bazı
zamanlarda da yalnızca bu yöntemi kullanırlar ve bazen de katılımcı
gözlem gibi temel araştırma yöntemlerine ek olarak kullanırlar. Her
halükarda, nitel mülakat herhangi bir olayla ilgili olarak insanların
bakış açısıyla daha iyi bir anlayış kazanabilmek için kullanılır.
7.3. Nitel görüşme yöntemini neden kullanalım?
Görüşme; gözlemleyemediğimiz olguları öğrenebilmemiz için bir alan
sunabilir. Mesela; insanların kendi hayatları hakkındaki fikirleri,
düşünceleri, bilgileri, gerilimleri ile kendi hayatlarına yükledikleri
anlamlar, katılımcı gözlem gibi araştırma yöntemleri kullanılarak
oluşturulamayacak konulardır. Örneğin; her ne kadar en uygun yöntem
gibi görünse de hane halkı gibi bazı toplumsal alanlarda katılımcı
gözlem yöntemini kullanarak yol kat etmek oldukça zor, hatta
imkânsızdır. Bu gibi durumlarda nitel mülakat, alternatif bir araştırma
yöntemi görevi görür. Nitel görüşme; belirli konular hakkında,
insanlarla doğrudan konuşarak bilgi toplayabilmemizi sağlar (bkz.
Kutu 7.1).
Kutu 7.1: Nitel görüşme Yöntemiyle
Araştırabileceğimiz Araştırma Soru Örnekleri
ƒ Kıbrıs’ta evde çalışan hizmetliler ile ilgili Kıbrıslıların düşünceleri
nelerdir?
ƒ İyi vakit geçirmek kavramından gençlerin anladığı nedir?
ƒ 6’ncı sınıf öğrencilerinin eğitimle ilgili beklentileri nelerdir?
ƒ İlkokul öğretmenlerinin tarih dersleri ile ilgili düşünceleri nelerdir?
Nitel görüşme, ayrıca, çok ayrıntılı ve geniş kapsamlı bir veri dizisine
ihtiyaç duyduğumuzda bize yardımcı olur. Mesela; lösemili
çocuklardan oluşan küçük bir grupla yapılan ve hastalıkları hakkındaki
günlük deneyimlerini araştıran örnek olay incelemesine göz
attığımızda; ayrıntılı ve fazla miktarda bir veri tabanı toplayabilmek
için mülakatın uygun bir teknik olduğunu görürüz.
74
7.4. Nitel Görüşme Çeşitleri
Çeşitli nitel görüşme tipleri mevcuttur. Konuya, incelenen araştırma
soru türlerine ve çalışmanın genel amacına göre araştırmacı belirli bir
mülakat tipini kullanmayı seçebilir. Belli başlı görüşme tipleri
arasında; yapılandırılmış mülakatlar, yapılandırılmamış mülakatlar ve
yarı-yapılandırılmış mülakatlar yer almaktadır. Her bir tipin kendine
özgü özellikleri, ‘avantajları’ ve ‘dezavantajları’ vardır; ancak tüm
mülakat tiplerinde amaç, yöneltilen sorular hakkında ayrıntılı bilgi
almak ve bunları açabilmek için mülakat yapılan kişilerle anlamlı bir
tartışma başlatmaktır.
Yapılandırılmış görüşmeler
Yapılandırılmış görüşmeler; sınırlı sayıda bir dizi tematik kategoriyi
kapsayan sabit ve önceden hazırlanılmış sorulardan oluşur. Görüşmeci,
standart bir biçimde mülakat rehberini kontrol ve takip eder; soruların
soruluş biçimi ve takip soruları konusunda da sınırlı bir esnekliğe
sahiptir. Yapılandırılmış görüşmeler için soru hazırlanırken, soruların
yazılış tarzına (üslup) büyük önem verilir. Görüşmeciler, mülakat
esnasında önceden belirlenmiş üsluptan ayrılmamaları için eğitilirler
(Fontana ve Frey 2000:649-50). Araştırma ve takip soruları da aynı
biçimde önceden belirlenir ve araştırmacının yeni konuları incelemesi
önlenir. Böyle bir bağlamda, görüşmecinin tarafsız bir rolü vardır. Bu;
görüşmecinin mülakat yapılan kişi tarafından verilen yanıtları
inceleme esnekliğine sahip olmadığı anlamına gelmektedir; ancak
görüşmecinin mülakat rehberine, en baştan tasarlandığı şekliyle
odaklanarak mülakatı yönlendirmesi gerekmektedir. Araştırmacının
esnek olmayışı, bu mülakat tipinin zayıf noktasını oluşturmaktadır;
çünkü böylece mülakatçının eğitim, mülakat yapma deneyimi,
cinsiyeti, sınıf ve ırksal özellikleri gibi mülakat sürecinde veri
oluşturma yollarıyla bağlantılı olan ve belirli bir çalışmanın büyük
ölçüde ilerlemesini sağlayabilecek olan mülakatçının deneyimi ve
kişisel özelliklerini göz ardı etmektedir.
Diğer yandan; mülakat rehberinin yapılandırılmış tasarımı (ve böylece
verilecek yanıtların çok az farklı olması) sayesinde verilerin analiz
edilmesi de kolaylaşmaktadır. Elbette; sorular hâlâ daha açık uçludur;
çünkü mülakata katılan kişi soruları yanıtlarken kendi kelimelerini,
görüşlerini veya bilgisini sunmaktadır. Yanıtların önceden belirlenmiş
75
soru dizilerini takip etmesinden dolayı, analiz edilebilmesi için
verilerin düzenlenme işlemi daha basittir (ayrıntılar için bkz. Fontana
ve Frey 2000:649-651). Öte yandan, pek çok projede sınırlı kaynağın
bulunduğu gerçeği de göz önünde bulundurulduğunda, yapılandırılmış
görüşmeler zamandan da tasarruf sağlayabilir. Son olarak; kişilerin iş,
ev işi, çocuk bakımı, ek mesai saatleri, ev dışında yapılan faaliyetler,
toplantılar gibi sorumluluklarından dolayı uzun ve yoğun günlük
programları olduğu için yapılandırılmış mülakatlar, mülakata katılan
kişilerin sınırlı zamanlarının en iyi biçimde kullanılmasına olanak
sağlar.
Yapılandırılmamış görüşmeler
Yapılandırılmamış görüşmeler, katılımcı gözlem yöntemiyle çok
uyumludur ve aslında, etnografya çalışmaları sonucunda oluşturulan
verilerin çoğu, araştırmacı ve araştırma katılımcıları arasında
gerçekleştirilen bu tarz yapılandırılmamış, resmi olmayan sohbetler
esnasında ortaya çıkar (Lofland 1971). Etnografyacılar; günlük hayatın
karmaşıklığı ve belirli bir grup insan tarafından verilen anlamları
anlayabilmek için genellikle belirli konuları resmi olmayan bir
biçimde, kendi sosyal ortamlarında araştırırlar. Soruların akışı doğal
bir biçimde ortaya çıkar ve önceden belirlenmiş bir biçim veya
soruların dikkatli bir biçimde kaleme alınması gibi bir durum söz
konusu değildir. “Resmi olmayan sohbet yaklaşımının en güçlü yanı,
mülakatçının…bireysel farklılıklar ve durum değişiklikleri karşısında
büyük ölçüde yanıt verebilmesidir”(Patton 1990:282). Bağlama ve
şartlara bağlı olarak mülakatçı, araştırmaya katılan her birey için
soruları anında oluşturur (resmi olmayan mülakatlar hakkında ayrıntılı
bilgi için Ünite 6’ya bakınız).
Yarı-yapılandırılmış görüşmeler
Yarı-yapılandırılmış görüşmelerde, görüşmeyi yapan kişi, mülakat
sırasında araştıracağı konular veya soruların bir listesini hazırlar.
Görüşme rehberinin önceden hazırlanmasının nedeni, gerekli tüm konu
ve soruların araştırmacı tarafından sorulmasını sağlamaktır. Yarı
yapılandırılmış mülakatlarda, görüşmeci tarafından araştırma projesini
aydınlatacağına inanılan soruların sorulmasına ve bazı konularda daha
derine gidilmesine müsaade edilir. “Bu sayede, mülakatçının araştırma
araçlarını, görüş veren kişinin algısı ile düşünce ve duygularını rahatça
ifade edebilmesi için kullanması ve kişilerin yanıt verirken aslında
76
kendilerine yöneltilecek olan diğer soruların cevaplarını da sundukları
gerçeğini de kontrol altında tutmasına izin verilir” (Fielding
1993:136). İkinci husus, araştırmacının mülakat rehberiyle
sınırlandırılmadan, mülakata katılan kişinin yanıtlarını daha fazla ve
daha derinden inceleyebilmesi sonucunda ortaya çıkar. Mülakata
katılan kişinin, sorulacak olan diğer sorulara kısmen veya tamamen
cevap verebilmesi, araştırmacıya mülakata katılan kişi tarafından
verilen ilk yanıtı derinlemesine inceleme şansı vermesinden dolayı
oldukça önemlidir. Öte yandan, araştırmacının mülakatçı ve mülakata
katılan kişi arasında etkileşimli bir bağlam oluşturmaya çalışması, bu
bağlamda kendi şahsi ve genellikle eşsiz olan bakış açılarını araştırma
çalışmasına yansıtmalarını da sağlamaktadır (bkz. Kutu 7.2).
Araştırma rehberleri, çok veya az ayrıntılı olmaları kapsamında, farklı
formatta olabilirler; ancak hepsinde araştırma konularının
derinlemesine anlaşılabilmesi için mülakatçıların bazı soruları
geliştirebilmelerine olanak sunan bir çerçeve bulunur. Mülakatçı;
mülakata katılan kişinin, kendisiyle duygularını, hislerini, en derin
düşüncelerini, bilgi ve özel deneyimlerini paylaşabileceği bir bağlam
yaratmaya çalışır (bkz. Kutu 7.3).
Kutu 7.2: Örnek Sorular: Yapılandırılmışa Karşı Yarı
Yapılandırılmış
Aşağıdaki örnekler, çocuklar tarafından yapılan ev işlerini araştıran bir
çalışmadan alınmıştır. İki mülakat rehberi (yapılandırışmış ve yarıyapılandırılmış), “hane kuralları” konusunun; yani ev işlerinde çocuklara
düşen görevlerin nasıl ele alınması gerektiğiyle ilgili genel kuralların
araştırmacı tarafından nasıl ele alınabileceğini göstermektedir
Yapılandırılmış
Yarı-yapılandırılmış
1. Lütfen, evinizde geçerli olan bazı
‘kurallardan’ bahsedebilir misiniz?
Araştırmalar:
1.1. Bu kurallar hakkında ne
düşünüyorsunuz?
1.2. Bu kurallara uymak hoşunuza
gidiyor mu?
1. Lütfen, evinizde geçerli olan
bazı ‘kurallardan’ bahsedebilir
misiniz?
Araştırma:
Yanıta göre; çocuğun bu
‘kurallar’ hakkında ne
77
düşündüğünü ve bu ‘kuralları’
mesela adil bulup bulmadığını
yoksa bunların uygulamaktan
hoşnut olup olmadığını sorun.
2. Evle ilgili bu kuralları genellikle kim
koymaktadır?
Araştırmalar:
2.1. Bu kuralların belirlenmesinde söz
sahibi misiniz?
2.2. Bu kuralların belirlenmesine olan
katkınız (veya katkıda bulunmamanız)
hakkında ne hissediyorsunuz?
2. Evle ilgili bu kuralları
genellikle kim koymaktadır?
Araştırma:
Aile kurallarının
belirlenmesinde çocuğun ne
şekilde katkı koyduğunu
öğrenmek için soru sorun.
3. Bu kurallara uymazsanız ne olur?
Araştırmalar:
3.1. Hane kurallarına uymadığınızda ne
tür cezalar alıyorsunuz?
3.2.Cezalandırılmak konusunda ne
hissediyorsunuz?
3. Bu kurallara uymazsanız ne
olur?
Araştırma:
Verilen yanıta göre; çatışmaya
neden olan durumların aile
fertleri arasında, özellikle de
kardeşler arasında, gerginliğe
neden olup olmadığını,
çocuklara verilen cezaları, eğer
veriliyorsa, ayrıca çocukların
bu durumda ne hissettiklerini
sorun.
Kutu 7.3: Nitel Görüşme Araştırması: Görüşme
Rehberi Oluşturmak (Bölüm 1)
Konu: 6’ncı sınıf çocuklarının refah kavramı hakkındaki
düşünceleri
Bu alıştırma, üç aşamada gerçekleştirilecektir. Araştırılacak olan konu,
6’ncı sınıf öğrencilerinin refah kavramı hakkındaki düşünceleridir.
Alıştırmanın amacı; öğrencilerin mülakat rehberi oluşturulmasına vakıf
olmalarını sağlayabilmek için bu bölümde yer alan bazı malzemeleri
kullanmalarına yardımcı olmaktır.
78
Sınıftaki öğrencileri, beşer kişiden oluşan gruplara ayırın. Görevleri,
belirtilen konu hakkında bir mülakat rehberi geliştirmektir.
Gruplara, aşağıda yer alan senaryoyu sunun:
Kendinizi, bir görüşme rehberi tasarlayan gerçek bir araştırma ekibinin
bir üyesi olarak farz edin. Sizden yapmanızı istenen şey, hayatlarındaki
refahı sağlayabilmek için çocuklar için nelerin önemli olduğunu
araştırmaktır. Mesela, çocukların sağlık, para, aile ilişkileri, maddi
eşyalar, okul ve arkadaşları gibi belirli konularda neler konuştuklarını
düşünün ve bu konuların onların iyi bir yaşamla nasıl bir bağlantısı
olduğunu düşündüklerini araştırın.
Bu alıştırmanın amacı, 6’ncı sınıf öğrencileriyle yapılacak olan bir
mülakatta kullanılmak üzere bir görüşme rehberi hazırlamaktır.
Aşama 1:
Süre: 30 dakika
Görevler:
1.
Öncelikle hangi görüşme tekniğini kullanacağınıza karar verin:
yapılandırılmış, yarı-yapılandırılmış, yapılandırılmamış. Ortak bir karara
varın ve bu kararı neden aldığınızı belirtin. Aldığınız kararı, sınıfın geri
kalanıyla paylaşın.
2.
Alıştırmanın bir sonraki aşamasına geçmeden önce konuyu, 3
veya 4 ana kategoriye ayırın. Aşağıda belirtilen alt konuları kullanabilir
veya kendiniz yeni alt temalar bulabilirsiniz:
ƒ Kişisel ilişkiler
ƒ Başarılı olabilme şansları
ƒ Maddiyata sahip olmak
ƒ Arkadaşlık
ƒ Aile ilişkileri
7.5. Görüşme Rehberlerinin Hazırlanması
Başarılı bir mülakat için çok iyi yapılandırılmış mülakat rehberlerinin
hazırlanması gerekmektedir. Görüşme rehberlerinin çerçevesi
belirlenirken, soruların yazılış biçimleri ile soruların soruluş sırasının
79
belirlenmesi çok önemlidir. Bu bölümde, hem öğrenciler hem de
öğretmenler için yararlı olacağını düşündüğümüz, sıkça yapılan hatalar
ve tuzaklarla ilgili birkaç ipucu sunulmaktadır.
Görüşme rehberi bağlamının çerçevelendirilmesi
Bir görüşme rehberinde bulunması gereken farklı türde sorular
mevcuttur. Deneyim soruları, fikir ve değer soruları, duygu soruları,
bilgi soruları ve demografik sorular, mülakat rehberlerinde yer
alabilecek soru türlerinden bazılarıdır; bu liste elbette saydığımız soru
tipleriyle sınırlı değildir (Patton 1990). Hangi soru türünü
kullanacağımızı nasıl belirleriz? Bu konuda belirli bir kural yoktur.
Tüm araştırmacılar, kendi kişisel deneyim ve kültürlerine göre
herhangi bir soru türünü seçerek rehberlerini oluştururlar, ancak bunu
yaparken her zaman araştırmanın amacını, araştırma kapsamındaki
konuları ve temel araştırma sorusu/sorularını göz önünde bulundurur.
Patton (1990); etkin bir mülakat rehberi hazırlamak için
kullanılabilecek yapılandırma ve çerçeve soruları ile ilgili en ayrıntılı
ve en iyi önerileri sunmaktadır; bu bölümde ve müteakip Çerçeve
bölümünde bu konularla ilgili ayrıntılar yer almaktadır (ayrıca bkz.
Glesne 2006:82-90)
Deneyim ve davranış soruları
Deneyim ve davranış soruları, görüş bildiren kişinin davranış ve
deneyimlerinin belirli bir konu ile olan bağlantısı hakkında bilgi
edinmek veya araştırmacı tarafından doğrudan gözlemlenemeyecek
olan konular hakkında görüşmeye katılan kişiyi konuşturmak amacına
yöneliktir (bkz. Kutu 7.4).
Kutu 7.4: Örnekler
ƒ
ƒ
‘Cumartesi sabahları sizi hangi gündelik ev işlerini yaparken
görebiliriz?’
‘Bize sıradan bir gününüzü anlatabilir misiniz?’
Fikir ve değer soruları
İnsanların düşünceleri, algıları, değerleri, hedefleri, niyetleri ve
istekleri uygun sorular sorularak öğrenilebilir (bkz. Kutu 7.5).
80
Kutu 7.5: Örnekler
ƒ ‘Sizce, ev işleri aile bireyleri arasında nasıl bölüştürülmelidir?’
ƒ ‘Sizce tarih dersleri ile ilgili olarak okul müfredatlarında ne gibi
değişiklikler yapılmalıdır?’
Duygu soruları
Duygu soruları, kişilerin belirli bir deneyim hakkındaki duygusal
durumlarını anlamaya yönelik hazırlanır (bkz. Kutu 7.6).
Kutu 7.6: Örnekler
ƒ
ƒ
‘Annenizin hastalığı hakkında ne hissediyorsunuz?’
‘Başka bir yere taşınmak konusunda ne hissediyorsunuz?’
Bilgi soruları
Bilgi soruları, gerçeklere /olgulara dayanan bilgi sorar (bkz Kutu 7.7).
Kutu 7.7: Örnekler
ƒ
ƒ
ƒ
‘BM’in Çocuk Hakları Bildirisi hakkında ne biliyorsunuz?’
‘Başkanlık seçimlerinde Kıbrıs’taki yabancıların oy kullanma hakkı
olup olmadığını biliyor musunuz?’
‘Okulunuzdaki disleksik çocuklar için profesyonel destek sağlama
sürecini tarif edebilir misiniz?’
Geçmişle ilgili/demografik sorular
Mülakata katılan kişinin eğitimi, yaşı, etnik kökeni, doğum sırası ve
uyruğu ile ilgili bilgilerin toplanması ve kullanılması mülakatta elde
edilen verilerin analiz edilmesinde yardımcı olabilir.
81
Kutu 7.8: Soru Türleri: Özet Tablo
Soru Türleri
Deneyim ve
davranış soruları
Hedef
Gözlemlenemeyen konular
hakkında bilgi edinmek
Örnek
‘Cumartesi sabahları
sizi hangi gündelik ev
işlerini yaparken
görebiliriz?’
Fikir ve değer
soruları
Algı, değer, hedef, niyet ve
arzuları ortaya çıkarmak
Duygu soruları
Bir kişinin duygusal
durumunu anlamak
Sizce, ev işleri aile
bireyleri arasında
nasıl
bölüştürülmelidir?
‘Annenizin hastalığı
hakkında ne
hissediyorsunuz?’
Bilgi soruları
Gerçeklere dayalı bilgi
bulmak
Geçmişle ilgili
sorular
Görüş bildiren kişinin şahsi ve Yaş, din, ırk, doğum
sosyal özellikleri hakkında
sırası, uyruk
bilgi edinmek
‘BM’in Çocuk
Hakları Bildirisi
hakkında ne
biliyorsunuz?’
Soruların sırası
Görüşme rehberlerinde genellikle soruların soruluş sırası ile ilgili
olarak belirlenmiş bir sıra yoktur. Ancak, yapılandırılmış bir mülakat
rehberinde, format yüzünden, soruların hangi sırayla sorulacağı
önceden belirlenmelidir. Bu nedenle, öncelikle görüşmeye katılan
kişilerin davranış, hareket, deneyim ve günlük rutinlerini ortaya
çıkarabilmek amacıyla tartışmaya yol açmayacak sorularla başlanır.
Mülakat ilerledikçe ve aradaki güven ve dostluk geliştikçe; fikir,
düşünce ve bilgi sorularıyla devam ederiz; son olarak da görüş bildiren
kişilerin geçmişleri ve demografileri ile ilgili sorularla görüşmeyi
bitiririz. Genellikle insanlar geçmişleri ve nüfuslarıyla ilgili sorulardan
pek hoşlanmazlar; bu nedenle bu soruları her zaman en sona bırakırız
(bkz. Kutu 7.9).
82
Kutu 7.9: Nitel Görüşme Alıştırması: Görüşme Rehberi
Oluşturmak (Bölüm 2)
Konu: 6’ncı sınıf çocuklarının refah kavramı hakkındaki
düşünceleri
Çocukların daha önce oluşturduğunuz gruplar halinde yeniden bir araya
gelmesini sağlayın (bkz. Kutu 3)
Aşama 2:
Süre: 40 dakika
Görev:
1’inci aşamada belirlediğiniz kategoriler ve mülakat tipiyle ilgili
aldığınız karar doğrultusunda, bir mülakat rehberi hazırlayın.
Belirlediğiniz alt-kategoriler için en az 3-4 soru hazırlamaya çalışın.
Daha önce değindiğimiz iki alt-kategoride incelediğimiz maddeleri
uygulayın (bağlamın çerçevelenmesi ve soruların sırası) ve sınıfa
dönerek deneyimlerinizi tartışın.
Soruların çerçevelenmesi
Nitel görüşmede araştırmacı, görüş bildiren kişilerin çalışma
konusu/konuları hakkındaki duygu, düşünce, anlayış, bilgi ve
algılayışlarını paylaşmaya teşvik etmek için gayret gösterir. Bu
nedenle soruları soruş biçimimiz önemlidir; bir görüşme ortamında
açık bir sohbet gerçekleştirmek için açık sorular sormanız
gerekmektedir. Tamamen açık sorular sorarak, önceden tahmin
edilebilir cevapların verilme ihtimalini en aza indirgeriz ve görüş
bildiren kişinin: (1) kendi ifadeleriyle sorularımızı yanıtlamasına, (2)
kendi seçtiği yolu takip etmesine ve (3) kullanmak istediği kelimeleri
kullanmasına müsaade ederiz.
Sorularımızı; katılıyorum, katılmıyorum, bir fikrim yok gibi
standartlaşmış yanıtlar almayı engelleyecek biçimde çerçevelemeliyiz.
Aşağıda Kutu 7.10’da yer alan doğru bir açık uçlu soru örneğini
inceleyin ve bunu, yine aşağıda yer alan kötü örnekle karşılaştırın:
83
Kutu 7.10: Örnekler
Kötü örnek:
Okulda üniforma giyilmesi gerektiği fikrine katılıyor musunuz, katılmıyor
musunuz?
İyi örnek:
Okul üniformaları hakkında ne düşünüyorsunuz?
Dikotomilerden kaçınmak
Dikotomik sorular, yalnızca ‘evet’ veya ‘hayır’; ‘doğru’ veya ‘yanlış’;
‘katılıyorum’ veya ‘katılmıyorum’ gibi cevapların mümkün olduğu
soru türleridir. Bir anne ve 16 yaşındaki oğlu arasında geçen ve
aşağıda yer alan diyalogu inceleyin (bkz. Kutu 7.11):
Kutu 7.11: Örnekler
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
Sınavdan iyi bir not aldın mı?
Hayır, pek değil.
Daha fazla çalışman gerektiğini düşünmüyor musun?
Hmmm…
-Tembelsin, üniversite sınavını kazanamayacaksın. Sence?
sanırım doğru söylüyorsun.
Şehir merkezinde çocukları sınava hazırlayan özel bir okul var.
Gerçekten çok iyi olduğunu duydum. Eğer sen de istersen, özel ders
almaya başlayabilirsin. İster misin?
ƒ Belki
Burada, annenin oğluna – yanıt verene- yönelttiği sorular, çocuğun bir
tartışma başlatmasını engellemektedir. Bunun yerine, yanıt veren kişi
konuyla ilgili herhangi bir açıklama yapmadan veya fikir belirtmeden
tek kelimelik yanıtlar vermektedir. Nitel mülakatlarda kaçınmamız
gereken soru tipleri de işte bu tür sorulardır; sorularımızı, yanıt veren
kişinin açık bir biçimde düşünceleri ve deneyimleri hakkında
konuşabilmelerine olanak tanıyacak biçimde çerçevelemeliyiz.
84
Varsayımsal sorular
Varsayımsal sorularda, herhangi bir fenomenin önceden var olduğunu
varsayarız ve mülakata katılan kişilere bu fenomenin varlığını teyit
etmelerini sağlayacak sorular sormak yerine, onlara doğrudan bu
fenomeni tanımlamaları için sorular yöneltiriz. Varsayımsal soruların
kullanarak, mülakata katılan kişilerden yanıt alabilme şansımızı
arttırırız. Mesela genç bir erkek çocuğa; ‘hiç ev işi yapıyor musun’
diye sormak yerine, soruyu doğrudan; ‘Lütfen ev işlerinde nasıl
yardımcı olduğunu anlatır mısın?’ şeklinde sorabilirsiniz. Varsayımsal
soruda, çocuğun zaten ev işlerinde yardımcı olduğunu varsayarsınız ve
bu şekilde çocuğa bazı deneyimlerini hatırlaması ve bunlardan
bazılarını anlatması için bir şans sunarsınız. Eğer çocuk ev işlerinde
herhangi bir biçimde yardımcı olmuyorsa ki bu çok ender
rastlanabilecek bir durumdur; vereceği yanıt da ev işlerine
karışmamasını açıklar nitelikte olacaktır. Ancak; çocuğa öncelikle ev
işlerinde yardımcı olup olmadığını sorarsanız; aslında çocuk bazı ev
işlerinde yardımcı olsa bile olumsuz bir yanıt alma veya çok az veya
hiç açıklama yapmadan dichotomous bir yanıt alma olasılığını
yükseltmiş olursunuz.
Tekil sorular yöneltmek
Her defasında bir sorunun yöneltilmesi önemlidir. Her bir soru
yalnızca bir fikir taşımalıdır. Aksi takdirde; görüş ifade eden kişilerin
akılları karışabilir ve kendisine yöneltilen sorulardan yalnızca bir
tanesine yanıt verebilir. Mesela; ‘Annenizin hastalığı hakkında ve
yaşlılar evinde gördüğü tedavi hakkında ne düşünüyorsunuz?’
sorusunda iki fikir bulunmaktadır: birinci fikir, yanıt veren kişinin
annesinin hastalığı ile ilgili hissettikleri hakkındadır, ikinci fikir ise
tedavisiyle ilgilidir. Herhangi bir temayı birkaç soru haline getirmek
ve her soruyu teker teker sormak daha iyi bir yaklaşım olacaktır; bu
şekilde mülakata katılan kişi ile daha etkileşimli bir sohbet ortamı
yaratılabilir.
Soruların açıklığı
Soruların soruluş biçimleri, araştırma sonuçlarının kalitesini etkiler.
Soruların, mülakata katılan kişilerin anlayacağı biçimde net bir dille
hazırlanması önemlidir; sorular ne kadar net sorulursa,
mülakatçılarımızdan almak istediğimiz yanıtları alma ihtimalimiz de o
kadar yüksek olur. Bu nedenle; çalıştığımız grupların ve bireylerin yaş,
85
cinsiyet, etnik köken, geldikleri semt, yetersizlikleri gibi özelliklerini
de sorularımızı hazırlarken göz önünde bulundurmalıyız. Mesela, aile
ilişkileriyle ilgili bir araştırma yürütürken, 12 yaşında bir çocuğa veya
bir ev hanımına “Sizce aile yapıları ve çocuk daireleri nesiller- arası
ve nesiller- içi ilişkileri nasıl etkilemektedir?” sorusunu yöneltirseniz,
herhangi bir yanıt alma ihtimaliniz oldukça düşük olacaktır; bunun
yerine hayret ve rahatsızlığı yansıtan ekşi bir yüz ifadesiyle
karşılaşırsınız. Soruların açıklığı, mülakatlarımızın kalitesinin yanı
sıra mülakata katılanların görüşme sürecinden tatmin olmalarını da
etkiler. Tam olarak ne sormak istediğimizi anlayamayan kişiler,
görüşmede kolaylıkla sıkılabilir veya yorulabilirler. Aynı biçimde,
sorduğumuz soruların anlamları net olmadığı zaman, görüşme için
daha çok zaman harcamamız gerekir; çünkü böyle durumlarda,
görüşmeye katılan kişiler için sürekli açıklama yapmak zorunda
kalırız.
’Neden’ sorularını imtina ile kullanın
Bazı yazarlar ‘neden’ sorularıyla ilgili yapmış oldukları yorumlarda,
‘neden’ sorularının: (1) toplumsal hayatta her zaman bir neden-sonuç
ilişkisi olduğu, (2) her şeyin mantıklı- rasyonel tezlerle
açıklanabileceği ve (3) toplumsal dünyada bir düzenin var olduğu
varsayımı barındırdığına işaret etmektedir (mesela bkz. Patton
1990:313-316; ayrıca Berg 2007:104). Bazen, olayların rasyonel
olmayan bir biçimde meydana geldiği veya bazı eylemlerin rasyonel
olmayan bir biçimde yapıldığı bir gerçektir (mesela, dini uygulamalar
rasyonel bir kanıt olmaksızın yapılmaktadır) ve bu nedenle ‘neden’
sorularının imtinayla kullanılması tavsiye edilmektedir. Aynı
zamanda; bireylerin çevrelerindeki dünyayı mantıksal bir biçimde
anladıkları veya öğrendikleri ve kendi kültürleri hakkında bu biçimde
konuştukları da bir gerçektir; bu yüzden ‘neden’ soruları, görüş
bildiren kişilerin kültürel mantıklarını anlayabilmesi için mülakatçılara
yardımcı olmaktadır. Her halükarda; ‘neden’ soruları basit bir biçimde
‘nasıl’ sorularına dönüştürülebilir ve bu sorular da görüş bildiren
kişinin ayrıntılı bir biçimde yanıt vermesinde yardımcı olabilir. ‘Neden
bilgisayar konusunda eğitim almayı seçtin?’ biçimindeki bir ‘neden’
sorusu, kolaylıkla ‘bilgisayar konusunda çalışmaya nasıl karar verdin’
şeklinde de sorulabilir. Son olarak; ‘neden’ soruları daha önce
sorulmuş olan bir açık uçlu sorudan sonra, takip sorusu olarak, çok
86
faydalı olabilir; burada yanıt veren kişi, araştırmacının duymak istediği
konuyla ilgili olarak önceden ayrıntılı bir açıklama yapmış bulunur.
Rol oynama soruları
Rol oynama soruları, görüş bildiren kişilerden kendilerini bir uzmanın
yerine koymasını ister. Görüşmeye katılan kişilerden belirli bir görev
üstlenmelerini isteyerek, verecekleri düşünülen yanıtların seviyesini
yükseltmiş oluruz. Aşağıda yer alan soruların nasıl biçimlendirildiğini
düşünün (bkz. Kutu 7.12)
Kutu 7.12: Örnekler
Örnek 1:
Gerçekten beğendiğiniz bir pop yıldızını düşünün. Bu kişinin, özel
ihtiyaçları olan çocuklar için bağış toplamak için sizden tavsiye
istediğini varsayın. Ne tavsiye ederdiniz?
Örnek 2:
Cumhurbaşkanıyla, boşanmış ebeveynlerin karşılaştığı sorunları
tartışmak için Başkanlık Sarayına davet edildiğinizi farz edin.
Cumhurbaşkanına nasıl bir fikir sunardınız?
İnceleme/takip soruları
İncelemeler, mülakatçının görüş bildiren kişi tarafından verilen
yanıtları daha derinden incelemek, verileri çeşitlendirmek ve belirli
faaliyetlerle ilgili olarak ayrıntılı tanım elde edebilmek için kullanılan
takip sorularıdır. İncelemeler, “daha fazla açıklama, aydınlatma, tanım
ve değerlendirme talep etmektir” (Glesne 2006:96). Aşağıda, 12
yaşında bir kız çocuğuyla, ev işleri hakkında yapılan sohbette geçen
bir inceleme durumu yer almaktadır (bkz. Kutu 7.13)
Kutu 7.13: Örnekler
Kız: Oturma odasını temizlerim ve tozları alırım, bulaşıkları yıkarım,
yatağımı düzeltir, evcil hayvanlarımla ilgilenirim.
Araştırmacı: Tüm bunları ne zaman yapıyorsun?
Kız: Yatağımı her sabah toplarım ve her gün okuldan geldikten sonra
87
köpeğimi yürüyüşe çıkartırım. Cumartesi günleri, anneme oturma
odasını temizlemesinde, öğle yemeğini pişirmesinde, mutfağı
temizlemesinde ve silmesinde yardımcı olurum. Pek fazla bulaşık
yıkamam; ama anneö küçük kardeşime hamileyken, her gün bulaşık
yıkıyordum.
Araştırmacı: Başka neler yaparsın?
Kız: Başka bir şey yapmam. Tamam, hasat zamanında, bazen babamla
zeytin toplamaya giderim.
Araştırmacı: Zeytin toplamaya sizinle başka kim gelir?
Kız: Annem, ağabeyim Tony, bazen de komşular, başka kimse gelmez.
Görüşmeye katılan kişi tarafından verilen ilk yanıtla ilgili açıklama
alabilmek için ‘kim’, ‘nerede’, ‘ne zaman’, ‘ne’ ve ‘nasıl’ sorularını
kullanırız. Bazı durumlarda, görüş bildiren kişinin konuşmasına devam
etmesi için yalnızca başımızı sallamamız veya ‘hımm’, ‘anladım’,
‘tamam’, ‘mm’ gibi, araştırmacının aktif biçimde mülakata katılan
kişinin yanıtlarını dinlediğini ve yanıtlar hakkında ayrıntı istediğini
belirten ifadelerin kullanılması yeterli olmaktadır. Mülakata katılan kişiyi
anlamadığımız durumlarda, kibar bir biçimde konuyu daha açık olarak
anlatmalarını isteriz; mesela ‘lütfen bu konuyu biraz daha açabilir
misiniz?’ tarzında bir soru yöneltebilirsiniz. Diğer zamanlarda, mülakata
katılan kişinin, sormuş olduğumuz soruyu düşünebilmesi için yeterli bir
süre bekleriz. Yanıt veren kişi, dikkatimizi çeken herhangi bir durum
veya olay anlatmaya başladığı zaman ise; ‘Bu konuda kendinizi nasıl
hissettiniz?’ veya ‘Bu konuyu hakkında biraz daha ayrıntı verebilir
misiniz?’ gibi sorular yöneltiriz.
Kutu 7.14: Nitel Görüşme Alıştırması: Görüşme
Rehberi Oluşturmak (Bölüm 3)
Konu: 6’ncı sınıf çocuklarının refah kavramı hakkındaki düşünceleri
Çocukları, daha önceki aşamalarda olduğu gibi gruplara ayırın.
Aşama 3:
Süre: 40 dakika
Görev:
Sorularınızı yeniden çerçevelendirin. ‘soruların çerçevelenmesi’
konusunda öğrendiklerinizi uygulayarak, ikinci aşamada geliştirdiğiniz
88
sorular üzerinde yeniden çalışın. Mülakat rehberlerinizin nasıl geliştiğini,
karşılaştığınız sorunları ve daha iyi bir mülakat rehberi hazırlayabilmek
için başka nelere ihtiyaç duyduğunuzu sınıfın geri kalanıyla paylaşın.
7.6. Nitel görüşmelerde etik
Ünitenin bu kısmında, görüşmeye katılan kişilere zarar vermemek
veya bu şansı en aza indirerek mülakatımızı etik bir biçimde
yürütebilmek için takip etmemiz gereken bazı kurallar yer almaktadır
(ayrıntılı bilgi için Ünite 4’te yer alan Etik konusuna bkz.). Çocukların
etik bir biçimde mülakat yapmalarını sağlayabilmek için onlara
aşağıda yer alan ilkeleri tavsiye edebilirsiniz:
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
Araştırmanın amacı, araştırma yöntemi ve yanıtlarının bu
çalışmada kullanılacağı gibi temel bilgileri mülakata katılan
kişiyle paylaşın.
mülakata katılan kişilerden yazılı onay alın. Eğer mülakat
çocuklarla yapılacaksa; araştırmacıların hem ebeveynlerden
hem de çocuktan birer onay alması gerekebilir.
Mülakata katılan kişilere, vermiş oldukları bilgilerin tamamen
gizli kalacağını ve isim verilmeden kullanılacağını açıklayın.
Mülakat esnasında, mülakata katılan kişi tarafından verilen
yanıtları dinleyin ve bunlara saygı duyun.
Görüşme esnasında, kendilerinden istenmiş olsa bile, şahsi
değerlerini veya pozisyonlarını açıklamaktan kaçınmaları
gerektiği.
Görüş bildiren kişinin sohbete yön vermesine ve istediği
kelimeleri kullanmasına izin vererek, yetkiyi bölüşmeye
hazırlıklı olmaları gerektiği.
Çocuk projelerini koordine ederken, aşağıda yer alan etik konularına
da ayrıca dikkat etmeniz gerekmektedir:
ƒ
çocukların yapmış oldukları mülakatları geliştirmek, görüşme
yapmak, yazılı metne çevirmek, kodlamak ve analiz etmek için
harcayacakları zaman; çocuklara aşırı iş yüklememeniz
gerektiğini unutmayın,
89
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
Çocukların mülakat sürecini anlayabilmeleri için gerekli olan
becerileri sunun ve empatik araştırma becerilerini nasıl
geliştirebileceklerini öğretin- mülakata katılan kişilerin
söylediklerini ve bunu nasıl söylediklerini dikkatli bir biçimde
dinlemek (bkz. Kirby 1999:111-114),
araştırma konusunun çocukların ilgisini gerçekten çektiğine
emin olun,
eğer gerçekten katılmak istemiyorlarsa, çocukları araştırmaya
katılmaları için zorlamayın,
Hem kızları hem de erkekleri, mülakat sürecinin farklı
aşamalarına dahil edin,
Farklı geçmişlere sahip çocukları dahil edin (örn: ekonomik,
etnik, dini..vb.),
Yeterli danışmanlık sağlayın ve
Mülakat süreciyle ilgili herhangi bir konuda kendilerini
tedirgin hissettiklerinde çocuklara sizlerle konuşma fırsatı
sunun.
7.7. Görüşme sürecinde ve sonrasında göz önünde
bulundurulması gereken konular/uygulamalar
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
Görüşme için bir ses kayıt cihazına ihtiyacınız olacaktır
(analog veya dijital). Bu nedenle, mülakata başlamadan önce
kayıt cihazınızı iyice tanıyın.
Herhangi bir görüşme planlamadan önce kayıt cihazınızın
çalışır durumda olduğunu kontrol edin.
Pillerini kontrol edin ve mülakat sırasında yanınızda mutlaka
yedek pil bulundurun. Eğer analog kayıt cihazı kullanıyorsanız,
yanınıza yedek bir kaset de alın.
Mülakatı düzgün bir biçimde kaydettiğinizden emin olun.
Kayıt cihazını, mülakata katılan kişinin yakınına koyun ve net
bir biçimde konuşun. Eğer mülakata katılan kişi yumuşak bir
ses tonuyla konuşuyorsa, ondan biraz daha yüksek sesle
konuşmasını isteyin.
Kayıt cihazını klima, fan, TV gibi gürültü kaynaklarından
uzak bir yere koymaya özen gösterin.
90
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
Mülakat rehberinize bağlı kalmaya çalışın ve son sözün
mülakata katılan kişi tarafından söylenmesini sağlayın; ona
araştırmayı daha fazla aydınlatabilecek başka herhangi bir şey
söylemek isteyip istemediğini sorun (genellikle, bazı önemli
veriler mülakatın bu son aşamasında ortaya çıkar).
Eğer dijital kayıt cihazı kullanıyorsanız; mülakatı mümkün
olan en kısa sürede bilgisayarınıza indirin. Tüm mülakatları
isimlendirin ve projenizin ismiyle bir dosya açarak, tüm
mülakatları bu dosyada toplayın. Eğer analog kayıt cihazı
kullanıyorsanız; kasetlerinizi, mülakat yaptığınız kişinin adıyla
etiketleyin veya bu kasete yeniden dönmenizi kolaylaştıracak
başka herhangi bir şekilde isimlendirin.
Eğer herhangi bir sebepten dolayı yapmış olduğunuz mülakat
dijital cihazınıza kayıt edilmezse veya silinirse, mülakattan
hemen sonra aklınızda kalan bilgileri ayrıntılı biçimde not edin.
Mülakatların kelimesi kelimesine yazılı metne dönüştürülmesi
tercih edilir. Unutmayın ki, yazılı metne çevirme işlemi uzun
sürer (mesela 1 saatlik bir mülakatın metne çevrilmesi 5-6 saat
alabilir); zamanınızı buna göre ayarlayın ve metne dönüştürme
işlemi için yeterli zaman ayırın. Bazı araştırmacılar; önemli
bilgileri kaybetmeyi göze alarak, mülakatların yalnızca bir
kısmını yazılı metine çevirmeyi tercih ederler. Yazılı metne
çevirme sürecinde karşılaşılan sorunlardan bir tanesi de
konuşmada noktalama işaretlerinin nasıl kullanılacağı
(ayrıntılar için bkz. Arksey ve Knight 1999:141-48) ve virgül,
noktalı virgül ile nokta işaretlerinin kullanılmasıyla konuşmada
meydana gelebilecek olan anlam değişiklikleridir.
Mülakatı yazılı metne çevirdikten sonra, okuyarak ve yeniden
okuyarak, açıklamalar için not alınız; ilerleyen aşamalarda
yaptığınız mülakata yeniden dönmek ve aydınlatıcı bilgilere
ulaşmak isteyebilirsiniz.
7.8. Focus (odak) grup görüşmeleri
Focus grup nedir?
Focus grup görüşmesi, bilgi toplamak için kullanılan diğer bir nitel
yöntemdir. Focus grup tartışması geleneksel bir diyalog değildir;
burada Araştırmacı (moderatör), 5-6 kişilik küçük bir grupla bir buçuk
91
ila iki saat arasında veya daha kısa bir süre zarfında, belirli bir odak
noktası olan bir konuda mülakat yapar. Araştırmanın amacına bağlı
olarak; bir focus grubu yapılandırılmış veya yapılandırılmamış olabilir.
“Focus grubu görüşme yapısının resmi olmayan tartışma atmosferi,
konuyu tartışan öznelerin kendi davranış, tutum ve fikirleri hakkında
özgürce konuşabilmelerini teşvik etmek için tasarlanmıştır. Bu
nedenle, focus grupları gençler ve buluğ çağındaki çocukların yanı sıra
daha yaşlı yetişkinlerden bilgi toplamak için mükemmel bir yoldur”
(Berg 2001:111). Focus grup görüşmeleri, yanıtları aydınlığa çıkarmak
için grup dinamiklerinden faydalanır; bu, şahıslarla birebir yapılan
görüşmelerde ortaya çıkmayabilir. Focus grubu, örneğin mülakat
rehberinin hazırlanmasından önce konuları inceleyebilmek için
herhangi bir araştırmanın başlangıç evresinde keşif maksadıyla
oluşturulabilir veya herhangi bir araştırmanın temel yöntemi olarak,
bireysel görüşmeler veya katılımcı gözlem gibi diğer yöntem ve
tekniklerle birlikte kullanılabilir.
Moderatörün görevi
Focus gruplarında moderatörün görevi, katılımcıların birbirleriyle ve
moderatörle etkileşim içinde olmaları için sürece yön vermektir.
Moderatörden de tıpkı mülakat yapan kişilerde olması gereken
esneklik, odak konusuyla ilgili geri plan bilgisi ve iyi dinleme yeteneği
gibi kişisel beceriler geliştirmesi beklenir; ancak bunların yanı sıra
tartışmayı devralmak değil, ona yön verebilmek için gerekli olan
liderlik vasıflarının da bulunması gerekir (Fontana ve Frey 2000:652).
Yani, bir oturum esnasında moderatörü bekleyen en zorlu görev, daha
az konuşan katılımcıların bu süreçte eşit olarak yer almasını
sağlayabilmek, bazı kişilerin tartışmayı ele geçirmesini engellemek,
soruların tüm katılımcılar tarafından yanıtlanmasını sağlamak ve genel
anlamda, grup arasındaki düşünce farklılıklarının kavgaya, sözlü ya da
sözsüz saldırılara dönüşmesini engelleyerek verimli bir sohbet
ortamının sürdürülebilmesi için gerekli dinamikleri idare etmektir
(Berg 2007:159-160; ayrıca bkz. Patton 1990:336). Focus grup
görüşmeleri çoğunlukla ilk başta tasarlandığı gibi gelişmediğinden
dolayı, süreçte beklenmeyen durumlar ortaya çıktığı zaman
moderatörün esnek ve yaratıcı olması gerekmektedir. Son olarak;
moderatörün çok iyi gözlem becerileri geliştirmesi gerekmektedir;
moderatörün olası bıkkınlık, yorgunluk ve hoşnutsuzluk durumlarının
92
farkına varabilmesi ve sürece alternatife bir yön verebilmesi
gerekmektedir.
Focus grubuna katılacak kişilerin seçilmesi
Gruba katılacak kişilerin seçiminde belirli kurallar yoktur; ancak
homojen bir grup oluşturmak veya Morgan’ın (1997:34) da tavsiye
ettiği gibi; “katılımcı olarak homojen yabancıları” kullanmak her
zaman faydalıdır. Seçim süreci, üzerinde çalışılan konuya bağlıdır;
fakat genellikle gruptaki kişilerin aynı yaşlarda, cinsiyet temsili
bakımından eşit sayıda olmasına dikkat edilmesi tavsiye edilmektedir;
öte yandan din, eğitim ve katılımcıların böyle bir ortamda kendilerini
rahat hissederek konuşmalarını sağlayabilecek diğer özellikler de göz
önünde bulundurulmalıdır. Belirli sosyal ortamlarda ve belirli
araştırma konularına göre yaş, cinsiyet ve grubun homojenliği gerekli
olmayabilir. Örneğin, farklı hane koşullarında, nesiller arası ilişkileri
araştırıyorsanız, tüm aile fertlerini tek bir focus grubuna dahil
edebilirsiniz. Veya şiddet kurbanı olarak sığınma evlerinde kalan
kadınlar hakkında bir araştırma yapıyorsanız, böyle bir konuda
oluşturulacak olan focus grubuna erkekler bilinçli bir biçimde dahil
edilmez. Ancak sınıf ortamında, aynı yaştaki çocuklar arasındaki
ilişkileri araştırıyorsanız; oluşturacağınız focus grubuna hem kızları
hem de erkekleri, ayrıca konuyu daha iyi bir biçimde anlamamızı
sağlayacak olan engelli çocukları da dahil etmeniz tavsiye edilir.
Focus grup oluşturmanın görüşmeden daha faydalı olduğu
durumlar nelerdir?
ƒ Focus grupları, bireysel mülakatlardan daha kısa bir sürede veri
oluşturur ve bu nedenle daha az masraflıdır (Morgan 1997:1016). Bir araştırmayı yürütmek için kısıtlı zamanınız olduğunda,
focus grup mülakatları, bu projeyi zamanında bitirmenizde
yardımcı olur (ayrıntılı bilgi için bkz. Berg 1998:100-106).
ƒ Focus grup mülakatlar; belirli konuları araştırmamız
gerektiğinde, özellikle külliyatın bulunmadığı veya çok az
bulunduğu durumlarda veya araştırmacının daha ayrıntılı bir
çalışma için geri plan bilgisine ihtiyacı olduğu durumlarda
daha çok tercih edilir. Focus grup tartışmalar; mülakat
rehberleri ve anketlerimizi hazırlarken bizlere zengin veriler
sağlayabilir.
93
ƒ
Focus grupları, araştıracağımız kısa bir soru listesi olduğu
zamanlarda etkin olabilir. Zaman sınırlaması dolayısıyla,
herhangi bir focus grubu oturumunda yöneltebileceğimiz soru
sayısı da kısıtlıdır; öte yandan yüz-yüze yapılan mülakatlarda
daha fazla sayıda soruyu araştırabilmek için daha çok
zamanımız vardır.
7.9. Sözlü tarih
Sözlü tarih, hakkında yazılı belgelerin bulunmadığı verileri oluşturmak
için kullanılan tarihsel bir yöntemdir. Diğer sosyal bilimlerin arasında
çoğunlukla tarihçiler, sosyologlar, antropologlar ve halkbilimciler
tarafından kullanılır ve insanların geçmişleriyle ilgili bir konuyu
araştırmak için bu şahıslarla yüz yüze veya grup şeklinde yapılan
mülakatları içerir. Yaşayan tüm insanlar, genç ya da yaşlı, kendilerinin
geçmişle ilgili eşsiz deneyimleri hakkında tanıklık edebilir. Mesela,
Kıbrıslı kadınlar bizlere adadaki sendikalaşma sürecindeki katkıları
hakkında sözlü tarih sunabilirken, öte yandan genç kızlar ve erkekler
de kendilerinin okul ortamında veya parklardaki ilk çocukluk
deneyimleri hakkında sözlü tarih sunabilirler.
Ana akım tarihçiler, genellikle kişilerin gerçek hayat deneyimlerini
göz ardı ederek, tarihlerini belgelere dayanarak yazma eğilimi
göstermektedir. Bu nedenle geçmiş, sadece bir bakış açısından
bilinmektedir. Yaşayan bireylerin genellikle yazılı olmayan
deneyimleri, olguları, kanıtları ve anıları vardır; bunlara hiçbir kitap,
arşiv veya tarihi belgede rastlayamayız. Öte yandan ana akım
tarihçiler, yaşayan tarihleri toplamak için bir sebep görmemektedirler;
ancak insanlar, geçmişle ilgili paha biçilemez veriler taşımaktadır.
Böylece bu bilgiler, özellikle de yaşlıların sahip olduğu bilgiler, bu
kişilerin ölmesi veya yaşlandıkça zihinsel kapasitelerinin gittikçe eski
zamanları etkin bir biçimde hatırlamalarına engel teşkil ettiği için
kaybolma tehlikesiyle karşı karşıyadır (Coles 1997; Dunaway ve
Baum 1996).
Sözlü tarih yöntemiyle, tarihsel bir bağlamda yaşayan bireylerden
sistematik bir biçimde kendi deneyimleriyle ilgili tanıklıklar elde
edebilmekteyiz veya bu gibi tanıklıkları teyit edebilmekteyiz. Sözlü
tarih vasıtasıyla, geleneksel tarihçiler tarafından sistemli bir biçimde
94
göz ardı edilmekte olan kadınlar veya etnik azınlıklar gibi
toplumlardaki marjinalleştirilmiş gruplara söz hakkı tanımaktayız
(ayrıntılar için bkz. Frisch 1991). Bu şekilde, onların geçmiş
deneyimleriyle ilgili taze bilgiler elde edebiliriz veya geleneksel
tarihçilerin elde ettiği bilgilerden tamamen farklı bilgilere ve mevcut
konu veya sorunları nasıl ele alabileceğimizle ilgili bir bakış açısı
oluşturabiliriz.
Sözlü tarih, sınıf içinde öğrenmek için de faydalı olabilir. The East
Midlands Oral History Archive (EMOHA), derslerde sözlü tarihin
nasıl kullanılabileceğiyle ilgili tavsiyelerde bulunmuştur:
Tarih: Küçük yaştaki çocuklar, kendi anıları hakkında konuşurken
veya başkalarını dinlerken “zamanın akışıyla ilgili anlayışlarını
geliştirme” sürecine dahil olmaktadırlar. Daha büyük çocuklar için
sözlü tarihler “farklı bakış açılarını karşılaştırmak, değişik kanıt
kaynaklarını değerlendirmek ve geçmişte farklı zamanlarda yer alan
olayları araştırmak” için kullanılabilir.
Okur yazarlık: “Sözlü tanımlar; yazılı ve sözlü dil arasındaki farkı
araştırmak için kullanılabilir ve farklı aksan ve lehçeleri araştırmak
için değerli bir kaynaktır”.
Vatandaşlık: Sözlü tarihler, çocukların “insanlar arasındaki
farklılıklara saygı duyma konusundan demokrasinin ne olduğu ve
hükümetin görevlerine kadar pek çok konudaki anlayışlarını”
geliştirmelerinde yardımcı olabilir (www.le.ac.uk/emoha)
Sözlü tarihler aynı zamanda, örneğin kitaplarda yer almayan insan
gruplarıyla daha fazla bilgi edinmeyi sağlayarak okul müfredatlarını da
destekleyebilir. Öte yandan, çocukların kendilerinden daha büyük
nesillerin deneyimlerinden faydalanabilecekleri veya kendi
toplumlarındaki diğer kişilerle birlikte öğrenebilecekleri gerçeğine
dayanarak, nesiller arasındaki anlayışın arttırılmasında da yardımcı
olabilir.
Sözlü tarih konuları – Neden denemiyoruz?
ƒ
ƒ
Gençler, çocukluk yıllarını nasıl hatırlamaktadır.
20. yüzyılın ilk otuz yılında Kıbrıs’taki çalışan kadınların
tarihi.
95
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
Geçmişte, evdeki çocuk-ebeveyn ilişkileri.
Geçmişteki halk kutlamalarının insanların yaşamlarındaki
önemi.
Topluluk hayatıyla ilgili anılar- İnsanlar geçmişte ortak yaşamı
günlük hayatlarında nasıl tecrübe etmekteydi.
Geçmişte ebeveyn olmak ve çocuk disiplini
Coğrafya ve Göç- 1940’lı yıllarda Kıbrıs’ın bir bölgesinden
diğer bir bölgesine taşınmak.
Geçmişteki kadın ve erkek ev işçileri.
1930 ve 1940’lı yıllarda inşaat işlerinde çalışan bir çırak olmak
nasıl bir şeydi.
Çocukluk ve oyun tarihleri- 1960’lı yıllarda çocukluklarında
insanlar hangi oyunları oynuyorlardı?
Çocuklar Neleri Bilmelidir?
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
Nitel mülakat nedir, nasıl çalışır ve neden veri toplamak için
kullanılan yararlı bir yöntemdir,
Farklı üç nitel mülakat tipleri nelerdir (yapılandırılmış, yarıyapılandırılmış ve yapılandırılmamış) ve bunların ne zaman tercih
edilmesi gerektiği,
Basit bir mülakat rehberi nasıl hazırlanır ve sorular düzgün bir
biçimde nasıl çerçevelenir,
Nitel mülakat yaparken etik kurallara uymak neden önemlidir ve
etik biçimde davrandığınızdan emin olmak için takip etmeniz
gereken ilkeler nelerdir,
Basit bir nitel mülakat nasıl yapılır,
Focus grupları nedir ve bunları ne zaman, nasıl kullanırız,
Sözlü tarih nedir, basit bir sözlü tarih nasıl uygulanır.
7.10. Özet
Bu bölümde nitel mülakat konusuna değinilmiştir. Burada; nitel
mülakatın, araştırmacının diğer insanların dünyalarını anlaması ve
kendi özel bakış açılarını öğrenebilmesine olanak sağlayan verileri
toplayabilmek için kullanılan güçlü bir araştırma yöntemidir. Nitel
mülakatlar
çeşitli
biçimlerde
yapılabilir:
yapılandırılmış,
yapılandırılmamış ve yarı-yapılandırılmış. Hangi mülakat biçimini
seçeceğimiz, yöneltilen soruların ihtiyaç ve maksadına bağlıdır. Nitel
mülakat tekniğini kullanacak olan araştırmacı, kendisine mülakatta
96
yardımcı olması için önceden bir mülakat rehberi hazırlar. Bu mülakat
rehberleri sıkı bir biçimde yapılandırılmış olabilirken, bazıları da
yapılandırılmamış ve oldukça esnek olabilir (mesela kaba bir taslak
biçiminde; bu şekilde mülakatı yapan kişinin, görüş bildiren kişi
tarafından verilen yanıtları derinlemesine inceleyebilmesine ve
mülakata katılan kişinin kendi seçtiği biçimde ve kendi kararları
doğrultusunda cevap verebilmesine olanak sağlanır. Mülakat
rehberlerinin hazırlanması konusunda katı kurallar bulunmasa da
araştırmanın maksadı ve araştırma soruları, hangi konuların ve tiplerin
dahil edileceğini ve soruların nasıl çerçevelenmesi gerektiğini belirler.
Nitel mülakatlarda, açık uçlu sorular sormaya gayret ederiz, bu şekilde
mülakata katılan kişinin kendi deneyimleri, fikirleri ve duygularını dile
getirebilmesini sağlarken, öte yandan nicel araştırmalarda olduğu gibi
standartlaşmış cevapları vermeleri de engellenmiş olur. Bu bölümde
aynı zamanda focus grup mülakatlarına da değinilmiştir. Focus grubu,
yarım saat ile iki saat arasında süren, küçük homojen yapıda bir grup
insan arasında gerçekleştirilen mülakat biçimidir. Focus grubuna dahil
olan kişiler, rahatça konuşabilecekleri, resmi olmayan bir sohbet
ortamına katılır. Focus grubu sohbetler, yapılandırılmış veya
yapılandırılmamış nitelikte olabilir. Focu grubu moderatörü, genellikle
mülakatçılara benzer becerilere sahiptir; ancak aynı zamanda grubun
tüm üyelerinin kendi deneyim ve düşüncelerini belirtmeleri adına alan
sağlamak ve grup üyeleri arasında gerilim veya çatışmaları
engelleyebilmek için liderlik vasıflarına da sahip olması
gerekmektedir. Son olarak; bu bölümde sözlü tarih konusu ele
alınmıştır. Sözlü tarih de pek çok bilim insanı tarafından kullanılan
nitel bir veri toplama yöntemidir. Bu yöntem, geçmişle ilgili belirli bir
konuda veri elde edebilmek için kullanılır ve genç ya da yaşlı
olmalarına bakılmaksızın farklı yaşlarda insanlardan faydalanılabilir.
Sözlü tarihler; toplumsal tarihi anlayabilmemiz için önemli bir katkı
sağlar; çünkü bizlere standart yazılı belgelerde bulamayacağımız
bilgiler sunarlar ve çocuklarla gençlere tarih öğretebilmemiz için
değerli bir kaynak olabilirler.
97
Ünite 8
NİTEL VERİ ANALİZİ
EĞİTİM HEDEFLERİ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
Nitel veri analizinin ne olduğunu anlamak
Nitel verilerin nasıl analiz edildiğini anlamak
Kodlamaya vakıf olmak
Kısa notların ne olduğunu anlamak
Odak kodlamaya (focus coding) vakıf olmak
8.1. Giriş
Ham verilerin incelenmesi ve yorumlanması, muhtemelen araştırma
sürecindeki en zor görevlerden biridir. Bu süreçte araştırmacılara yol
gösterebilecek olan net bir kurallar dizisi yoktur; aksine farklı
inceleme yaklaşımları ve stilleri geliştirilmiştir (ayrıntılar için bkz.
Miles ve Huberman 1994:9). Nitel analizdeki amaç; kavramlar
yaratmak, veriler arasında anlamlı ilişkiler kurmak ve verilerle ilgili
açıklamalar sunmaktır. Nitel analiz genellikle, herhangi bir fenomenle
ilgili olarak bağlamsal açıdan hassas ve verilerin karışıklığını
basitleştirebilen ayrıntılı betimleyici yorumlarla sonuçlanır. Bu
bölümde, nitel veri analizleriyle ilgili birtakım yol gösterici ve yararlı
bilgiler sunulmaktadır. Daha açık bir ifadeyle, bu bölümde nitel veri
kavramı tanıtılmakta, kodlamanın anlam ve amacı açıklanmakta, ilk
kodlama ve yazışmalar hakkında ayrıntılar sunulmaktadır ve bölüm
odak kodlama (focus coding) ile verilerin düzenlenmesi ve
sentezlenmesi ile ilgili tartışmayla son bulmaktadır.
98
8.2. Nitel veri analizi nedir?
Nitel veri analizi; araştırmacı tarafından katılımcı gözlem,
derinlemesine görüşme, sözlü tarihler ve katılımcı teknikler gibi nitel
araştırma yöntem ve teknikleri kullanılarak oluşturulan verilerin
düzenlenmesini içerir. Bu, nicel analizde olduğu gibi katı kuralların ve
standart yolların olmadığı bir süreçtir. Ancak; nitel analizde
araştırmacı verileri dosyalamak ve düzenlemek, soruları yöneltmek,
verileri birbirine bağlamak ve sentezlemek ve açıklamalar yaratmak
için sistematik bir yol izler veya yaratıcı bir biçimde geliştirir (Glesne
2006:147).Nitel analiz; karmaşık, meşakkatli ve uzun bir süreçtir ve
Berg’in de ifade ettiği gibi; “nitel analiz çabuk, kısaca veya ciddiye
alınmadan yapılamaz; ancak bu asla bir zorunluluk veya kısıtlama
olarak görülmemelidir. Belki de nitel analizin bu özelliği, onun en
büyük gücüdür” (2007:133). Nitel araştırmacı; veri hareketleri,
süreçleri ve örgülerini belirleyerek verilerden bir anlam çıkartmaya
çalışır. Veri grupları arasındaki benzerlik ve farklılıkları inceler ve
bunların karmaşıklığını basitleştirmeye çalışır. Nitel veri analizi;
araştırmacının örtük ampirik bilgilere ulaşarak bunları okuyucular için
netleştirmeye çalıştığı bir süreçtir.
Verilerin yorumlanmasını sağlamak veya araştırma bulgularını diğer
insanlara belirgin bir biçimde aktarabilmek için kişinin öncelikle
verilere vakıf olması gereklidir. Mülakat yazıları, gözlem notları
ve/veya diğer nitel verileri tekrar tekrar incelemek, nitel veri analizi
eyleminde bir rutin haline gelir. Bu süreçte araştırmacı, verileri
kavramsallaştırmaya başlar; bu, analiz etme maksadıyla, farklı veri
segmanlarına kavramsal etiketler takmak anlamına gelir. Bu işleme,
nitel araştırmacılar tarafından kodlama adı verilir.
8.3. Kodlama
Kodlama nedir?
Kodlama; araştırmacının verileri kavramsal kategoriler halinde
düzenlediği süreçtir. Nitel verileri hangi şekilde bulunurlarsa
bulunsunlar (örn. Mülakat veya video sureti, gözlemsel saha notları,
açık uçlu anket soruları, yazışmalar vb.) kodlayabiliriz. Araştırmacılar,
genellikle belirli bir teoriye dayalı ve araştırma sorularına bağlı olan
kavramlar yaratmaya çalışır. Kodlama, analiz için atılan ilk adımdır ve
99
“veri segmanlarını isimlendirerek etiketlemek suretiyle, eş zamanlı
olarak her bir veri parçasını sınıflandırmak, özetlemek ve sebebini izah
etmek anlamına gelir” (Charmaz 2006:43). Kodlama yaparken
yaptığımız asıl işlem; verileri yorumlamamızda bize yardımcı olacak
kavramlar geliştirebilmemiz için farklı veri segmanlarını
isimlendirmektir.
Kodladığımız zaman; anlam, eylem, ilişki ve süreçleri belirlemeye
çalışırız. İnsanların neyi, ne zaman söyledikleri ve yaptıkları, araştırma
bağlamında önemlidir. Bu nedenle, kodlama yaparken, veriye yakın
olmamız önemlidir. Verileri etiket ve kodlarla tanımlayarak, anlam
çıkarmaya başlarız. Charmaz’ın ifadesiyle: “Kodlar, siz verileri
incelerken ve içlerindeki anlamları belirlerken ortaya çıkar. Bu aktif
kodlama esnasında, defalarca verinizle etkileşimde bulunursunuz ve
onlarla ilgili pek çok değişik soru sorarsınız. Sonuç olarak, kodlama
sizleri önceden tahmin edemeyeceğiniz alanlara ve yeni araştırma
sorularına götürür” (2006:46). Kodlama esnasında araştırmacı;
çalışmak, etiketlemek ve tasfiye etmek için defalarca verileri
incelediği için bu süreç, araştırmacı ve veri arasındaki etkileşimli bir
süreçtir. Bu süreçte, katılımcının ifadeleri ve hareketlerini, onların
bakış açısına göre anlamaya çalışırız. Araştırmaya katılanların bakış
açılarını ciddiye alarak ve davranışlarıyla cevaplarını derinlemesine
inceleyerek, olayların yüzeysel görüntülerini aşarak, kendimizi
katılımcıların dünyaları, onların deneyim ve hareketlerine kaptırırız ve
böylece bir yorum yapabilecek duruma geliriz.
Kodlamanın iki farklı aşaması
Kodlamada iki farklı aşama vardır. İlk aşamada, verilerimizi
isimlendirir veya etiketleriz; ikinci aşamada ise bu verileri daha büyük
kategorilerde düzenleriz.
İlk kodlama
Ham verilerin kavramlara çevrilmesi, nitel araştırmada analize giden
yoldaki ilk adımdır. Bu aşamada; bir olguyu temsil eden veya
destekleyen mülakat suretleri veya saha çalışması notları segmanlarını
etiketler veya kodlarız (Strauss ve Corbin 1990:63). Bu süreçte
araştırmacı; Bu verilerle ne araştırılmaktadır? Bu veriler neye işaret
etmektedir? Bu veriler neyi temsil etmektedir? Bu belirli veri hangi
kuramsal kategoriyi göstermektedir? gibi sorular sorar (Charmaz
100
2006:47; Strauss ve Corbin 1990:63). Şimdi, aşağıda Kutu 8.1’de yer
alan, Lefkoşa’nın varoşlarında yaşayan 10 yaşında bir çocuk olan
Demos ile çocukların yaptığı ev işleri hakkında yapılan mülakattan
alınan örneğe bir göz atalım:
Kutu 8.1: Örnekler
Metin
Demos: Genellikle; okulun ve
ödevlerin olmadığı ve yapacak çok
işimin olmadığı yaz aylarında
yerleri süpürürüm ve karşılığında
hiçbir şey almadan camları
temizlerim.
Kodlar
Ufak, gündelik işleri yapmak,
süpürmek
Tatil dönemlerinde yardım
etmek
Gündelik işleri yapmak, cam
temizlemek
Ev işlerini yapmayı karşılığa
bağlamak
Mülakat verilerini kodlamak için araştırmacı, “Demos neyi tarif
ediyor?” sorusunu sormuştur ve “ufak gündelik işleri yapmak”
etiketini vermiştir. Araştırmacı ayrıca, ‘Demos’un anlattıkları başka
neye işaret ediyor?’ sorusunu sormuş ve Demos’un bir şekilde ev
işlerine yardım etmesini okul ve tatil dönemlerine ayırdığını fark
ederek bunu da “tatil dönemlerinde katılım” şeklinde etiketlemiştir.
Son olarak; sizin de fark edebileceğiniz üzere, çocuk, ev işlerine
yardım etmeyi ödüllere bağlamıştır. Bu nedenle araştırmacı,
çocukların ev işlerine katılmaları ile karşılıkları (örn. Bazı gündelik
işleri yapmak için çocukların ebeveynlerinden bekledikleri karşılıklar
veya çocukları ev işlerini yapmalarında motive etmek için ebeveynler
tarafından konulan ödüller) arasındaki ilişkiyi ilgi çekici bulmuştur ve
Demos’un referansını “ev işlerini karşılığa bağlamak” şeklinde
etiketlemiştir (çizgiler kullanarak yapılan diğer bir kodlama örneği için
Kutu 8.2’ye bakınız).
101
Öğretmen Için Tavsiyeler: Çocukların Kodlamayı
Öğrenmesine Nasıl Yardımcı Olabilirsiniz
Öğrencilere; sınıfta veya ödevlerinin bir bölümü olarak genellikle
yaptıkları aktif okuma ile olan benzerliklerine işaret ederek, kodlamayı
açıklayabilirsiniz. Herhangi bir belgeyi kodlamak, hemen hemen tüm
öğrencilerin günlük çalışmalarında kullandıkları bir yöntemdir. Mesela
öğrenciler dil, tarih ve edebiyat derslerinde herhangi bir parça okurken
veya çalışırken, kitaplarının boş kenarlarına kısa notlar düşerler, bazı
kısımların üzerini veya altını çizerler. Bu şekilde; okudukları metnin
vermek istediği asıl fikri anlamaya çalışırlar. Bir mülakat veya saha
notlarının kodlanması da buna benzer bir süreçtir; ancak daha sistematik
ve titiz bir süreç gerektirir.
Kutu 8.2: Mülakat Özeti (59 Yaşındaki Andreas ve 47
Yaşındaki Chara-Maria 47 ile)
Metin
Kodlar
Andreas: Erkekler, çünkü iki erkek iki
de kızımız var, her zaman benimle
garajadır; her zaman arabalarda bana
yardımcı olurlar, hep onları tamir ederiz.
Theo bugün bana yardım ediyordu;
çünkü dışarıda inşaat yapıyordum ve
Leo da yardım ediyordu, her zaman
ederler.
= erkekler = araba tamiri
= erkekler, = inşaatta
yardımcı olmak
= katılımın sıklığı
Mülakatçı: Peki ya kızlar?
Andreas: Savia masayı kurmakta
yardım eder, yemek pişirirken annesine
yardım eder.
Chara-Maria: Onlara, gündelik ufak
işler yaptırıyoruz, bu evimizin bir
kuralıdır, herkesin yapacağı bir iş vardır,
kendi odalarını temizlemek, masayı
temizlemek, yemek hazır olunca sofrayı
kurmak gibi pek çok işi yapmak
zorundalar.
102
= kızlar = masayı kurmak =
yemek pişirmek
= ev kuralları
= evde iş bölümü
= çocuklar = masayı
temizlemek =
sofrayı kurmak
Andreas: Yemekten sonra masayı
temizlemek. Herkesin yapacak bir işi
var: pazartesi, Salı, Çarşamba, herkesin
bir günü var. Mesela Pazartesileri Mike,
Theo; Salı Leo, Çarşamba Savia; Jane
burada değil, ama o da haftasonları
yardım ediyor. Herkese ait bir oda var
ve herkes kendi odasını temizler, sonra
aşağıya inerek annelerine yardımcı
olurlar, giriş, yemek odası, herkesin bir
görevi var. Herkes ne yapacağını bilir.
Chara-Maria: Onlar, daha çok
küçükken bile bu işleri yaptırıyorduk;
çünkü onların daha bilinçli ve daha
bağımsız olmalarını istiyoruz; çünkü
geleceğin ne getireceğini bilmiyoruz,
her zaman yanlarında olamayabiliriz; bir
şey olabilir ve bağımsız olmak zorunda
kalabilirler; ama işleri nasıl
yapacaklarını bilmeleri gerekir.
= Ev işlerinin yapılmasında
haftalık işbölümü
= çocuklar = kendi yatak
odalarını temizlemek
= çocuklar= genel ev temizliği
= çocukların ev işlerine
katılmasının anlamı
= çocukları eğitmek
= özerkliğin değeri
Kodlama yaparken bir amacımız vardır; bu amaç, verilerde
gördüklerimizi tanımlayan süreci belirlemek ve böylece etiketler elde
etmektir. Bu, araştırmacının devamlı veriyle etkileşime girmesi ve
sorular sormasında yardımcı olur ve Charmaz’ın önerdiği gibi; “bu,
sizi önceden tahmin edemeyeceğiniz alanlara ve yeni araştırma
sorularına götürebilir” (2006:46). Bu, özellikle katılımcı gözlemlerinde
elde edilen saha notlarının kodlanmasında önemlidir. Bu etiketleri
sunabilmek için, araştırmacının belirli süreçleri, bu süreçlerim nasıl
geliştiğini ve değiştiğini, katılımcıların ne yaptıkları ve bu süreçte nasıl
davrandıklarını belirlemesi gerekmektedir.
Nitel analizin nihai amacı; herhangi bir sosyal olguyu tasvir eden bir
rapor oluşturmaktır ve bu raporun hedeflenen kitle tarafından
anlaşılabilir olmasını sağlamaktır. Bu nedenle; insanların neyi nasıl
yaptıkları, bizlerin yapmaya çalıştığımız şeyi hedef kitleye
açıklayabilmemiz için en gerekli unsurdur. Bu yüzden, kodlama
103
esnasında, süreçlere ve araştırmaya katılanların hareketlerine yakın
olmak gerekmektedir. Veriye yakın kalmanın en güzel yollarından biri,
kodlama esnasında isim-fiilleri (ulaç) kullanmaktır. İsim-fiiller;
araştırmacının süreçleri ve eylemleri ortaya çıkarmasında yardımcı
olur (Glaser 1978, Charmaz’ın da alıntı yaptığı gibi 2006:49). Bunu
birkaç örnekle açıklamak gerekirse; “ev işlerinin ayrılması” yerine “ev
işlerini ayırmak” veya “çocukların çalışmalarının değerlendirilmesi”
yerine “Çocukların işlerini değerlendirmek” ve “ev işlerini görüşmek”
yerine “ev işlerinin görüşülmesi” gibi ifadeler kullanılabilir. Bilgiyi
aldığımız kişilerin yanıt ve davranışlarındaki eylem ve süreçleri
belirleyerek; onların hayatlarını tarif etmeye ve yorumlamaya çalışırız
ve onların çeşitli ve karmaşık deneyimlerini analizimize dahil ederiz.
Bazıları her satır ve her kelimeyi kodlarken, bazıları veri segmanları
veya paragrafları kodlar; yine de aynı çalışma içerisinde kodlama
farklılıkları yer alabilir. Segmanlara göre kodlama yaptığınızda daha
az kavramsal kategori elde edersiniz; böylece verilerinizi daha kolay
bir şekilde düzenleyebilirsiniz. Kodlamadaki ayrıntı boyutu, elinizdeki
verilerin ne kadar zengin olduğuna ve çalışmanızın amacına bağlıdır.
Kısa notların (memo) alınması
Kodlamaya başlar başlamaz; analitik notlar yazmaya da başlarız.
Ancak; analitik not nedir? Analitik notlar; araştırmacıların kendileri
için yazdıkları ve mülakatlarla saha notlarını okurken ve kodlarken
akıllarına gelen fikir ve düşünceleri tartışmak için aldıkları notlardır.
Her bir not; verilerde olup bitenleri açıklamaya çalışan bir tek tema,
fikir veya anlayışı ele alır. Araştırmacı, bu noktaları daha da
derinleştirerek; veriler, kodlar ve kuramsal düşünce arasında erken bir
bağ kurmaya çalışır. Notların yazılması için belirli bir yöntem yoktur;
araştırmacılar, defter, bilgisayar veya gelişmiş bilgisayar
programlarından yararlanarak kendi stillerini bulurlar. Notları;
öğretmenlerin edebiyat sınıflarında herhangi bir roman konusunu daha
ayrıntılı bir biçimde tartışmak için ortaya attığı ilk fikirlerin uzantısı
olarak gibi de düşünebilirsiniz. Nitel araştırmalarda kısa notlar,
araştırmacının düşünce akışını kendi için kaydettiği notlardır.
Öğretmenler, çocuk araştırmacıların araştırma sürecinin başlangıcında
kendi fikirlerini yazmalarında motive etmek için onların
kullanabileceği not şablonları hazırlayabilirler. Çocukların yazmaya
devam etmeleri için bu şablonların altına not hatırlatıcıları da
104
ekleyebilirler. Sizi orijinal kaynağa götürecek olan bir notu, ona
yeniden kolayca ulaşmanızı sağlayacak bir isimle etiketlemek de
oldukça önemlidir. Notların, analiz sürecinde genellikle tefsiye
edildiğini ve neticede verilerimizi yorumlamada bize yardımcı
olduklarını unutmamak gerekmektedir (Neuman 2006:464-465).
Odak (Focus) kodlama: Fazla miktarda verilerin
sentezlenmesi/düzenlenmesi
Kodlamanın ikinci aşaması, kodlarla daha etkin bir biçimde
ilgilenmeyi gerektirmektedir. Kodlamanın birinci aşamasından sonra,
genellikle elimizde kodlardan oluşan çok sayıda sayfa bulunur; bu
durum, özellikle yeni bir araştırmacı için bir hayli karmaşa yaratabilir.
Kodlama birimlerinin sayısını azaltmak için kodları inceleyerek
bunları analitik kategorilere ayırırız. Kodlarımızı birleştirmek için
kendimize aşağıdaki soruları sorarız: “birbiriyle bağlantılı bazı
kavramları, bir tek genel kod altında birleştirebilir miyim?” ve
“Mevcut kavramları alt kategorilere ayırabilir miyim?” ve “Bu
kategorileri bir seri halinde düzenleyebilir miyim? ” (Neuman
2006:463).
Bu aşamanın amacı bir kod haritası veya çerçevesi geliştirmektir.
Kodlarımızı inceleyerek, belirli bir fikir aktarmayı sağlayan kod dalları
yaratır veya birbiriyle ilgili kodları sentezleyerek ve ortaya çıkan
fikirleri kaydederek analitik bir kategori oluştururuz. Her bir dal, asıl
dalı destekleyen birkaç alt konu veya alt daldan meydana gelir. Bu
dallar, hep birlikte çalışmanın yorumsal analizini temsil eder. Bir
bakıma, kodlama haritaları kitapların içindekiler bölümüne benzer.
Aşağıda, kodlanmış bir yazıdan alınmış olan parçayı inceleyin; bu,
aynı zamanda ön kodlamanın diğer bir çeşidine de örnek teşkil eder
(bkz. Kutu 8.3).
105
Kutu 8.3: Metin Parçası– Demos (10 yaşında Bir Erkek
Çocuk) İle Yapılan Mülakattan Kodlamalar
Araştırmacı: Ev işleri sürecine nasıl katıldığın konusunda bize neler
söyleyebilirsin?
Demos: Genellikle yerleri süpürürüm = gündelik ev işlerini yapmak =
süpürmek, özellikle, yapacak çok işimin olmadığı, okulun, ödevlerimin
olmadığı yaz aylarında = zamanı çeşitlendirmek ve camları temizlerim
= gündelik ev işlerini yapmak= camları temizlemek, bunun
karşılığında hiçbir şey almam = ev işlerini takaslarla bağdaşlaştırmak.
Araştırmacı: Tüm evi mi yoksa yalnızca kendi odanı mı süpürürsün?
Demos: Yalnızca kendi odamı ve biraz da camların temizlenmesine ve
arabanın yıkanmasına yardım ederim = gündelik ev işlerini yapmak =
araba yıkamak böylece babama yardım edebiliyor ve onun yanında
olabiliyorum = ev işlerinin boyutu = sosyalleşme süreci.
Araştırmacı: Camları temizlediğini söylerken, evin tüm camlarını mı
temizliyorsun?
Demos: Hayır, sadece kendi odamın camlarını temizliyorum, ama
yalnızca bazen = katılım frekansı (sıklığı).
Araştırmacı: Güzel, başka neler yaparsın?
Demos: Gerçekten sıkıldığım bir şey yapıyorum, ama yine de yapıyorum
= tatminsizlik. Mesela, TV izlerken, gerçekten çok sevdiğim bir
programı izlerken, annem bana; “Demo, hadi bana buharlı ütüyü getir”,
diyor; bu, içi su dolu gerçekten çok ağır olan bir alet = gündelik ev
işlerinin tahsisi = gündelik ev işlerinin yapılması = ayak işleri ve ben
de “A!yapma anne, Mick (kardeşi) de burada, neden ona söylemiyorsun?
” = ev işleri hakkında görüşme = gündelik ev işlerini kardeşe
yaptırmak ve o da “Yalnızca Mick değil, senin de ev işlerinde yardım
etmen gerekiyor”, der ve biz de kavga etmeye başlarız = çatışma
yaratan durumlar ta ki, annem bana bu işi zorla yaptırana kadar;
bilirsiniz = ebeveyn yaptırımı = yetişkin otoritesi = güç ilişkileri ve
ben de kendime “Tamam, haydi gidip şu işi halledelim” derim = uzlaşı.
Aşağıdaki Kutu 8.4’te, görüşme metininden oluşturulmuş tüm kodların
bir listesi yer almaktadır; bu, kod çerçevesi oluşturmak için atılması
gereken diğer bir adımdır. Otuz mülakattan oluşan gerçek bir kod
listesi, yaklaşık olarak, birkaç sayfa uzunluğunda olabilir. NVivo ve
Ethnographer gibi yazılımlar aracılığıyla, kodlama listeleri, veriler
106
kodlanır kodlanmaz otomatik olarak analiz edilmektedir; ancak, bu
işlemi elle yaptığımız durumlarda, böyle bir süreci tamamlamamız
gerekmektedir. Kodlamanın, devam eden bir süreç olduğu göz önünde
bulundurularak, kod listeleri isteğe göre genişletilebilir veya
kısaltılabilir.
Kutu 8.4: Kodlama Listesi
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
= gündelik işleri yapmak
= zamanı çeşitlendirmek
= ev işlerini takaslarla bağdaşlaştırmak
= ev işlerinin boyutu
= sosyalleşme süreci
= katılım frekansı
= tatminsizlik
= gündelik işlerin tahsisi
= ev işleri hakkında görüşme
= ev işlerini kardeşe yaptırma
= çatışma yaratan durumlar
= ebeveyn yaptırımı
= yetişkin otoritesi
= güç ilişkileri
= uzlaşı
= süpürme
= cam temizleme
= ayak işleri
= araba yıkama
Kodlamanın, verilerin yorumlanmasından önceki son adımı, kod
haritasının oluşturulmasıdır. Bu aşamada; kodları kodlarla ve verilerle
karşılaştırarak kodları tasnif eder, gerekli durumlarda yeniden
adlandırır ve tamamlarız. Aşağıda, daha önce geliştirilmiş olan
kodlama baz alınarak oluşturulan Kutu 8.5’teki kod haritasında, alt
kategorilerden oluşan üç temel analitik kategori bulunmaktadır. Bunun
amacı; fazla sayıdaki verilerin, araştırmacı tarafından analiz
edilebilmesi ve veri kategorilerini ve bunların arasındaki ilişkileri daha
düzenli bir biçimde belirleyebilmeleri için anlamlı ve tutarlı bir
biçimde düzenlenmesidir.
107
Kod haritasının oluşturulmasından sonra, kodlanmış veriler üzerinde
çalışabilmek, onları analiz edebilmek ve yorumlayabilmek için aynı
etiketlerle birleştirebiliriz. Bir makas yardımıyla aynı etiketi taşıyan
veri segmanlarının kesilmesi ve buna göre bu verilerin düzenlenmesi,
çocuklarla araştırma yaparken kullanılabilecek basit yöntemdir.
Kutu 8.5: Kod Haritası (Çerçevesi) Örneği
Çocukların Ev İşleri [Temel kategori]
= gündelik ev işlerini yapmak [İkincil kategori]
= süpürmek [üçüncü kategori]
= cam temizlemek
= ayak işleri
= araba yıkamak
Çocukların yaptığı ev işlerinin boyutları
= ev işlerini takaslarla bağdaşlaştırmak
= sosyalleşme süreci
= ebeveynlerin ve çocukların sosyalleşmeleri için fırsatlar
= tatminsizlik
= ayak işleri
Ev işleriyle ilgili görüşmeler
= yetişkin ve çocuklar arasındaki görüşme
= ev işlerinin kardeşlere yaptırılması
= çatışma yaratan durumlar
= ebeveyn yaptırımı
= uzlaşı
108
Çocuklar Neleri Bilmelidir?
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
Nitel veri analizi, araştırmacının verilerden anlam çıkartmaya ve
bunları hedef kitlesine aktarmaya çalıştığı bir süreçtir.
Nitel veri, zaman ve entelektüel çaba gerektiren bir süreçtir.
Nitel veri analizinde, nicel araştırmacıların takip ettiği gibi standart
yollar yoktur.
Kodlama, nitel analizdeki ilk adımdır.
İlk kodlama, ham veri segmanlarının bir isim veya etiketle
adlandırılmasıdır. Bu adlar, genellikle mevcut bir fikir veya kuramla
ilgilidir veya bunlar, belirli bir olguyu açıklayan yeni geliştirilmiş
fikirler de olabilir. Kodlama yaparken, araştırmacı yeni fikirleri,
süreçleri ve hareketleri belirlemeye çalışır.
Odak kodlama; kodlanmış olan tüm verilerin düzenlenmesi ve
sentezlenmesidir. Araştırmacı; farklı soyutlama derecelerine sahip
kategoriler geliştirmeye çalışarak verilerin yorumlanma sürecine
yardımcı olmaya çalışır.
Çocuklara Konuyu Anlatmak için İpuçları
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
Çocukların dahil olduğu pek çok araştırmada, çocuklar bu adıma
karıştırılmaz; çünkü yetişkinler çocukların veri analizi ve
yorumlaması yapamayacaklarını düşünür. Bu kuralı kırın ve
çocukları mümkün olduğunca veri analizi sürecine dahil etmeye
çalışın.
Çocukların verilerle ilgili söylemek istediklerine kulak verin ve
fikirlerini geliştirebilmeleri için onlara yol gösterin.
Analizlerinizle ilgili olarak çocuklardan geribildirim isteyin.
Çocukların fikirlerine nihai raporlarda yer verin veya hatta
çocukların nihai raporlarda bazı bölümler yazmalarına ve bulguların
sunumunda yer almalarına müsaade edin.
Farklı veri segmanlarını kodlarken, çocukları farklı renkler
kullanmaya teşvik edin.
Çocuklara, verileri düzenlerken kendi yollarını geliştirmeleri için yol
gösterin.
Kodlama ve materyallerin düzenlenmesini tüm araştırma grubu ile
tartışın ve gelişme kaydedebilmek için grup tarafından yapılan
önerileri de kullanın.
109
8.4.Özet
Bu bölümde, nitel veri analizi konusuna değindik. Daha önce
belirtildiği gibi nitel analiz yapmakta kullanılan standart bir yol yoktur.
Bunun yerine, herkesin kendi analizini geliştirmesini sağlayabilecek
genel yol gösterici ilkeler mevcuttur. Verilerin nitel analizi; veri
segmanlarının kodlanması, bunların düzenlenmesi ve sentezlenmesi ve
son olarak yorumlanmasını içerir. Ham verilerin kodlanması ( ilk
kodlama) nitel analizin ilk adımıdır ve soyut fikir ve kavramların
geliştirilmesini içerir. Kodlama; araştırmacı ile toplanan veriler
arasındaki etkileşimden kaynaklanır. Araştırmacı; devamlı surette
verileri inceler ve araştırmaya katılan kişilerin kullandıkları kelimeleri
anlamaya çalışır. Odak kodlama; fazla miktarlardaki verilerin kapsamlı
bir biçimde düzenlenmesini içerir. Buradaki maksat; araştırmacının
verileri yorumlamasında yardımcı olabilecek farklı seviyelerde alt
kategorilerden oluşan analitik kategori veya kavramların
geliştirilmesidir. Kodlamanın başında başlayan diğer bir süreç de kısa
notların alınmasıdır; araştırmacı, ortaya çıkan fikirlerle ilgili erken
kuramsal notlar geliştirebilmek için bu sürecin akışını durdurabilir.
Genellikle, kısa notlar üzerinde yeniden çalışılır ve bunlar araştırma
raporlarında yer alır veya daha fazla geliştirilir ve akademik dergilerde
makale olarak yayınlanır.
110
Ünite 9
ANKETLER
EĞİTİM HEDEFLERİ
ƒ Anketler sayesinde cevap verilebilecek araştırma soruları
türlerini keşfetmek
ƒ Bir anket yapılırken izlenmesi gereken süreci anlamak
ƒ Nasıl bir soru formu oluşturulacağını ve soruların nasıl
hazırlanacağını öğrenmek
ƒ Farklı türleri bulunan anketler ve mülakat süreci hakkında bilgi
sahibi olmak
ƒ Anket yaparken uyulması gereken etik konuları anlamak.
Sosyal veri toplamak için en çok kullanılan araştırma yöntemlerinden
biri de soru formları yardımıyla anket yapmaktır. Anketler; tüketici
davranışını ölçmek için pazar araştırmalarında, seçmen davranışlarını
tahmin edebilmek için siyaset yaşamında ve aldığımız hizmetler veya
fikirlerimizle ilgili olarak gündelik hayatımızda yaygın bir biçimde
kullanılmaktadır. Anket sonuçları genellikle yazılı basında yayınlanır
ve halk, genel olarak, diğer sosyal bilimlere kıyasla, veri toplamanın
bu türüne daha çok vakıftır.
9.1. Anketler kullanılarak cevap verilebilecek araştırma
soruları nelerdir?
Neuman (2003, 264), anketler yardımıyla cevap verilebilecek olan
araştırma
sorularını
altı
sınıfa
ayırır:
davranış,
tutumlar/düşünceler/fikirler,
özellikler,
beklentiler,
kendini
sınıflandırma ve bilgi soruları. Davranışla ilgili araştırma soruları,
anket yardımıyla cevaplandırılabilir. Okulda çocukların birbiriyle alay
etmesi, aile içi şiddet, sigara içmek, suç işleme veya okuldaki
111
performans gibi davranışların altında yatan güdüleri araştırmakla
ilgilenebiliriz. “Dişlerinizi ne sıklıkla fırçalıyorsunuz?”; kişisel hijyen
davranışıyla ilgili bir soru örneği olabilir.
Anket araştırmasına uygun ikinci soru türü ise tutumlar, düşünceler ve
fikirlerle ilgili olanlardır. Irkçılık, siyasal bağlantılar gibi pek çok
sosyal olay veya sosyal ilişkilerle ilgili fikirler, bu tür sorular sorularak
araştırılabilir. “Okulunuzdaki en büyük sorunun ne olduğunu
düşünüyorsunuz?”, bu tür sorulara bir örnektir. Üçüncü tür sorular ise
kişisel, ailevi veya grup özellikleriyle ilgilidir. Bunlar; temek
demografik özellikleri veya aile yapısıyla ilgili soruları içerebilir.
Mesela: Kaç yaşındasınız? Dördüncü soru türü ise beklentileri ortaya
koymak için anketlerde kullanılır. Mesela: Önümüzdeki 6 ay içinde
yeni bir kitap almaya niyetiniz var mı? Öte yandan, bazı kişiler
kendilerini sınıflandırmakla, mesela kişilikleriyle ilgili soruları da
yanıtlamak isteyebilirler. Örnek: Kendinizi dindar olarak mı yoksa
dindar olmayan bir kişi olarak mı tanımlarsınız? Son olarak;
araştırmacı, cevap veren kişinin bilgi düzeyini ortaya çıkarmaya
yönelik sorular sorabilir. Örnek: Birleşmiş Milletler (BM) Genel
Sekreteri kimdir?
9.2. Anket sürecinde yer alan ana unsurlar nelerdir?
Bir anket sürecinde, pek çok değişkeni ölçmeye ve pek çok hipotezi
denemeye çalışırız (değişkenler ve hipotezlerle ilgili daha ayrıntılı
bilgi için Araştırma Süreci ile ilgili üniteye bakınız). Ölçümlerden
sonra, çıkarımlarda bulunarak, geçmiş davranışlara dayanarak zamanla
ilgili bir düzen kurarız. Eğer çalıştığımız davranışla ilgili en iyi
tahminimiz geçmiş davranışa dayanıyorsa; aralarındaki sebep-sonuç
ilişkisiyle ilgili çıkarımlarda bulunabilmek için hangi davranışın
hangisinden önce gerçekleştiğini bulmak isteriz. Son olarak, alternatif
açıklamalar sunan değişkenleri ölçeriz ve bunların etkilerini
istatistiksel olarak inceleriz.
9.3. Anket yapılırken hangi adımları takip ederiz?
Çocukların anketlerini yürütebilmeleri için ayrıntılı bir zaman
programı hazırlayarak, onlara yardım edebiliriz. Bireysel veya bir ekip
olarak çalışan çocukların sayısına örnek büyüklüğü ile zaman ve
mevcut kaynaklara bağlı olarak, çocukların gerçekçi olarak
112
izleyecekleri süreci planlamaları ve değerlendirmeleri gerekmektedir.
İlk adım, söz konusu araştırmayla ilgili hipotezlerimizi geliştirmek
olacaktır (araştırma süreci ve tasarımı ile ilgili ünitelere bakınız).
Kullanılacak anket türü veya türleri belirlenmelidir. Yüz yüze veya
telefon görüşmeleri mi yapacağız, kişiler tarafından doldurulacak soru
formlarını posta, faks veya e-posta aracılığıyla mı yollayacağız?
Bunlar, soru formlarını hazırlamaya başlamadan önceki ilk adımda
alınması gereken kararlardır (soru formu hazırlama konusuna aşağıda
değinilmiştir). Atılacak bir sonraki adım, verilerin nasıl kaydedileceği
ve anket formları ya da görüşmeyi yapacak kişilerin potansiyel
sorunlarını giderebilmek için anket formlarıyla bir pilot deneme
yapmaktır. Mesela; eğer çocuklar, okullarındaki altıncı sınıftaki
öğrenciler arasında üç sınıfta anket yapmak istiyorlarsa; pilot deneme,
bir sınıftaki tüm katılımcıları temsil edebilecek olan küçük bir grup
arasında yapılabilir. Sıradaki adım ise; çalışmanın hedef kitlesini
seçmek, örneklem büyüklüğüne karar vermek ve örnekleri seçmektir
(örneklemle ilgili üniteye bakınız). Örnek seçildikten sonra, çocukların
görüşmeleri yapması veya anket formlarını dağıtması gerekir. Anket
formları toplandıktan sonra; veriler bilgisayara girilmeli veya herhangi
bir çalışma kâğıdına kaydedilmelidir. Veri dizisinin analizi; nicel
analiz ünitesinde de belirtildiği gibi merkezi eğilim, çeşitleme veya
frekans dağılımı gibi ölçülerden bazıları kullanılarak yapılabilir.
Grafik veya cetvel şeklindeki özet tablolar oluşturularak analiz
yapılması ve yazı işleri kolaylaştırılabilir. Bir sonraki adım ise rapor
yazmak ve son olarak da bulguları yayınlamaktır (bkz. Kutu 9.1).
Kutu 9.1: Anket Araştırma Sürecindeki Adımlar
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
Hipotezler, anket türü, gereç (anket formu)
Verilerin nasıl kayıt edileceği, deneme testleri
Hedef kitle, örneklem büyüklüğü
Görüşmelerin yapılması ve verilerin kaydedilmesi
Veri girişi, istatistikî analiz
Rapor yazmak, bulguları sunmak
Anket formunun oluşturulması
Anket formu hazırlanmasındaki ilk adımda, öğretmenlerin sınıfta
çocuklarla çalışarak, sorular hazırlanırken çocukların yapmaması
113
gerekenleri anlatması gerekir. Mesela; öğretmen sınıfa düzeltilmesi
gereken cümlelerin olduğu bir liste sunarak, öğrencilerden her bir soru
cümlesinde neyin yanlış olduğunu bulmalarını ve bu soruları yeniden
kurmalarını isteyebilir. Neuman (2003, 269); bir “kullanılmaması
gerekenler” listesi hazırlamıştır; bu listeden bazı örnekler aşağıda yer
almaktadır (bkz. Kutu 9.2).
Kutu 9.2: Sorular Hazırlanırken Kullanılmaması
Gerekenler
ƒ Jargon, argo, kısaltmalar ve tesisatçı, programcı, doktor gibi belirli
mesleki gruplar tarafından kullanılan teknik terimler.
ƒ Belirsizlik. Örnek: Düzenli bir biçimde çocuk parkına gider misiniz?
Evet__ Hayır__
ƒ Düzenli kelimesi, değişik katılımcılar için farklı anlamlar ifade
edebilir; bazıları bunu her gün veya haftada bir olarak yorumlayabilir.
Görüşmeyi yapan kişinin net olması gerekmektedir ve soruyu şu
şekilde sormalıdır: Çocuk parkına “her gün” mü, “haftada birkaç
kez” mi yoksa “haftada bir kez” mi gidersiniz?
ƒ Duygusal dil. Örnek: “Barış yanlısı çocukları tehdit eden çocukları
okuldan uzaklaştırmakla ilgili politika hakkında ne düşünüyorsunuz?
Buradaki “tehdit eden” ve “barış yanlısı” sıfatları çocukları tarif
ederken güçlü imgeler uyandırmaktadır, bu nedenle cevap veren
kişinin tepkisini duygusal olarak etkileyebilirler.
ƒ Yönlendirici ve taraflı sorular. Örnek: “Sigara içmiyorsunuz, değil
mi?” gibi bir soru, cevap veren kişileri “içmiyorum” cevabını
vermeye yönlendirir. Aynı biçimde, “Şu aptal futbol oyununu
sevmiyorsun, değil mi?” gibi bir soru da yanıt veren kişinin futboldan
hoşlanmadığını söylemesini etkiler; ayrıca “Oyunuzu kime
vereceksiniz, fikirlerle dolu başkanımıza mı yoksa yozlaşmış
muhalefet liderine mi?”, gibi bir soru da cevap veren kişiyi , sonraki
(ve negatif yapıda kurulmuş olan) yerine birinciyi (ve olumlu bir
yapıda kurulmuş olanı) seçmeye zorlar.
ƒ Cevap verenin kapasitesi dışındaki sorular. Örnek: Dört
yaşındayken anaokuluna gitmek konusunda ne hissediyordun? Cevap
veren kişinin, erken çocukluk dönemiyle ilgili ayrıntıları hatırlaması
zor, hatta olanaksızdır ve bu soruya verilecek tüm yanıtların kalitesi
sorgulanabilir.
ƒ Gelecekle ilgili niyetler hakkındaki sorular ve insanların
varsayımsal durumlarda nasıl davranacaklarıyla ilgili sorular.
114
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
“Mahallenizde yeni bir özel okulun açıldığını düşünün. Yeni okula
gider miydiniz?” Cevap veren şahısların, şimdiki deneyimleriyle ilgili
somut sorulara cevap verme olasılıkları, gelecekteki niyetleriyle ilgili
soyut sorulara cevap verme olasılıklarından daha yüksektir.
Çifte olumsuzlar: Katılıyorum/katılmıyorum soru türleri.
“Öğrencilerin
üniforma
giyme
zorunluluğu
olmamalıdır.”
Öğrencilerin üniforma giyme zorunluluğu olmamasına (ilk negatif)
katılmayan (ikinci negatif) kişiler cümlesi “çifte olumsuzluk”
bildirmektedir; çünkü onlar bir şeyi yapmamaya katılmıyorlar.
Birbiriyle örtüşen veya dengesiz yanıt türleri. Birbiriyle örtüşen
yanıt türlerinden kaçının.
Birbiriyle örtüşen yaş sınıfları: 5-10, 10-20, 20-30.
Dengesiz bir soru örneği: “Çalışıyor musunuz yoksa işsiz misiniz?”
bu soru; öğrenci, asker, emekli, tatilde gibi seçenekleri elemektedir.
Dengesiz yanıt sınıfı örneği: “Dört başkan adayından hangisini
destekliyorsunuz? Aday A mı yoksa diğerleri mi? ” (Dengeli yanıt
sınıflarıyla ilgili diğer örnekler için Kutu 9.3 ve 9.4’e de bakınız).
Kutu 9.3: Dengeli Yanıt Sınıfı Örneği (a)
“İnternet, World Wide Web veya e-postayı ne sıklıkla kullanıyorsunuz?”
(Kaynak: Avrupa Sosyal Anketi, 2002).
Evde ya da ofiste erişim yok 00
Hiç kullanmıyorum
01
Ayda bir defadan az
02
Ayda bir defa
03
Ayda birkaç defa
04
Haftada bir kez
05
Haftada birkaç kez
06
Her gün
07
(Bilmiyorum)
88
115
Kutu 9.4: Dengeli Yanıt Sınıfı Örneği (b)
“Genel olarak, pek çok insana güvenilebileceğini söyleyebilir misiniz
yoksa insanlarla ilişkilerinizde o kadar dikkatli olamayacağınızı mı
söylersiniz? (Kaynak: Avrupa Sosyal Anketi, 2002). Lütfen, düşüncenize
0 ila 10 arasında bir puan veriniz; 0, o kadar dikkatli olamayacağınız; 10,
pek çok insana güvenilebileceği anlamına gelmektedir.”
0 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10
Katılımcılara, sorgulanan konu ile ilgili hiçbir tutumları olmama veya
arada olma ihtimalini sunmanız da önemlidir. Bu nedenle, yanıt
sınıflarında bu seçenekler de bulunmalıdır (Bkz. Kutu 9.5).
Kutu 9.5: Hiçbir Tutumu Olmayan ve Arada Pozisyon
Örneği
ƒ
ƒ
ƒ
“Emin değilim,”
“Bilmiyorum,”
“Hiçbir fikrim yok”
Olasılık veya atlama sorusu, yalnızca belli katılımcılar için geçerli
olabilecek soru türüdür. Bu nedenle, görüşmeyi yapacak olan kişi,
sorularını oluştururken “atlanabilecek” kısımlar halinde hazırlamalıdır;
böylece bazı katılımcılar için uygun olmayan bilgilerin sorulması da
engellenmiş olur. Katılımcının bir bölümde verdiği yanıt, bir sonraki
bölümün uygulanabilirliği veya “atlanması” gerektiğini bildirir (Bkz.
Kutu 9.6).
Kutu 9.6: Olasılık veya Atlama Sorusu Örneği
Örnek: Kıbrıs’ta mı doğdunuz?
ƒ
EVET (Soru 2’ye geçiniz)
ƒ
HAYIR___
(a) Hangi ülkede doğdunuz____?
(b) Rusya’da kaç yıl yaşadınız? __
ŞİMDİ 2’NCİ SORUYA GEÇİNİZ
116
Soru formu oluşturulmasıyla ilgili göz önünde bulundurmamız
gereken diğer bir konu ise, katılımcıların tehdit olarak görebileceği
soru türleridir. Toplumsal olarak duyarlı sayılan uyuşturucu kullanımı,
cinsiyet veya istismar gibi sorular “bir katılımcıyı tehdit edebilir”, bu
nedenle verdiği cevap aslında kişinin ne düşündüğünden ziyade
“toplumsal açıdan istenilenin” bir yansıması olur. Mesela; “Hiç bir
çocuğa cinsel istismarda bulundunuz mu?” sorusu. Yaşları ne olursa
olsun, katılımcılar bu tür bir soru karşısında yalnızca kendilerini tehdit
altında hissetmeyecek, aynı zamanda bu durumda bir istismarcı olarak
damgalanmak da istemeyeceklerdir.
Eğer genç araştırmacılar, bu tür hassas konuları araştırmak isterlerse,
verilerin kalitesini değerlendirirken “toplumsal açıdan istenilen sav”ı
da göz önünde bulundurmaları gerekmektedir. Bu konularda, olumlu
yönlerin abartılmasıyla ve olumsuz yönlerden hiç bahsedilmemesiyle
karşılaşabilirler. Yüz yüze yapılan görüşmelerde, katılımcılar
tarafından verilen cevapların samimiyetini artırmanın bazı yöntemleri
vardır; bunun için hassas sorulara geçmeden önce “ısınma” soruları
sorulur, sorular dikkatli bir biçimde uygun cümlelerle ifade edilir ve
katılımcının isminin kesinlikle saklı tutulacağına dair garanti verilir.
Bir anket soru formu oluşturulurken dikkat edilmesi gereken diğer bir
konu ise kapalı ya da açık uçlu soruların kullanılması veya bu iki soru
türünün birleşiminin kullanılmasıdır. Kapalı sorular; katılımcının
verebileceği yanıt sayısını sınırlarken, görüşmeyi yapan kişi yanıtların
kapsamını önceden belirler. Bunu avantajları arasında, katılımcıların
anket formunu hızlı ve kolay bir biçimde tamamlaması ve
araştırmacının da anket formlarını aynı biçimde karşılaştırabilmesi,
kodlaması ve analiz etmesi yer almaktadır. Yanıt sınıflarını
belirlemede kullanabileceğiniz bir ipucu: beş seçenekten fazla yanıt
şıkkının olması genellikle faydalı değildir. Yukarıda bahsedilen hassas
konularla ilgili olarak, katılımcıların açık uçlu sorulardan ziyade kapalı
soruları cevaplama olasılıkları daha yüksektir.
Açık uçlu soruların sağladığı avantaj; araştırmacının, kendisini hiç
beklemediği bulgulara götürebilecek olan sınırsız sayıda cevap alacak
olmasıdır. Katılımcı, cevabını netleştirebilir ve ayrıntılı bir biçimde
cevap verebilir ve elde edilen bu detay bir bilgi serveti yaratır. Ancak;
117
bu soruların kodlanması ve analiz edilmesi daha zordur ve kapalı
sorulara kıyasla daha fazla vakit alır.
Vakit yalnızca katılımcılar için değil; görüşmeciler ve analizciler için
de önemlidir. Soru formunun uzunluğu hem katılımcıların hem de
analizcinin ihtiyaçlarını karşılayacak biçimde alınması gereken önemli
bir karardır. Analizci, araştırmayla ilgili tüm ihtiyaçları karşılamaya
yetecek miktarda sorunun sorulmasını isterken, aynı zamanda
uzunluğun yanıt oranını ve müteakip verilerin kalitesini de
etkileyeceğini de aklından çıkarmamalıdır. Soruların sırası da yine
katılımcılara yardımcı olmak ve yanıt oranını iyileştirmek için dikkat
edilmesi gereken bir unsurdur. Katılımcılar, net bir biçimde bölümlere
ayrılmış bir anket formunu daha rahat bir biçimde yanıtlar ve bu
şekilde kafaları daha az karışır. Anket formu, anketle ilgili kısa bir
tanıtımla başlayarak; kolay, tehdit unsuru taşımayan sorularla açılır,
sonra konulara göre düzenlenmiş orta sorularla devam eder.
Katılımcılar tarafından doldurulacak olan anket formları için anket
formunun iç yapısının bir mantık sırasına göre ilerlemesi özellikle
önem taşır; çünkü bu anketlerde katılımcıların net olmadığı veya
akıllarının karıştığı soruları herhangi bir görüşmeciye sunma fırsatları
yoktur.
Anket türüne bağlı olarak, bazı soruların yanıtlanmadığı ve anket
formunun bütünüyle veya bir kısmının cevaplanmasının reddedildiği
durumlarla karşılaşmayı beklemeliyiz. Analizci, mümkün olduğunca
yüksek bir yanıt oranı elde etmek ister; çünkü yanıt oranları, verilerin
geçerliliğini etkileme, sav oluşturma ve genelleme yapma yeteneğimizi
etkiler. Yanıt oranları, (aşağıda bahsedilen) anket türü ile bağlantılıdır;
bazı anket türlerinin oran üzerinde etkisi vardır. Mesela, yüz yüze
yapılan anketlerde, dağıtılan anketlere kıyasla yanıt oranı genellikle
daha yüksektir. Daha pahalı olmalarına rağmen, telefon görüşmeleri de
posta, faks veya elektronik ortamla dağıtılan anketlere oranla daha
yüksek yanıt oranına sahiptir.
Anket çeşitleri
Kullanılabilecek birkaç anket çeşidi vardır; ancak bu konudaki seçim
yalnızca araştırma konusunun ihtiyaçlarına değil, aynı zamanda
maliyet ve zamanla ilgili kısıtlamalara da bağlıdır. Yüz yüze yapılan
görüşmeler, zaman alır ve eğer görüşmeci işe almak ve bunları
118
eğitmek zorundaysanız oldukça masraflı olabilir. Çocukların
görüşmeci olacağı durumlarda ise; eğer bu etkinlik okul dışında
yapılacaksa, güvenlik ve ebeveynlerin onayı gibi konuların da göz
önünde bulundurulması gerekmektedir. Katılımcılar tarafından
doldurulmak için gönderilen anket formları şahsen veya posta, faks
veya elektronik yollarla dağıtılabilir. Bu tür anketler daha az
maliyetlidir; ancak yanıt oranları da genellikle düşüktür (Bkz. Kutu
9.7).
Kutu 9.7: Anket Çeşitleri
ƒ
ƒ
ƒ
Yüz yüze görüşmeler
Katılımcılar tarafından doldurulmak üzere dağıtılan anket formları
Diğer çeşitler: telefon görüşmeleri, posta, faks, web
Görüşme (mülakat) süreci
Görüşme bir tanıtımla başlar. Görüşmeyi yapacak kişi kendini tanıtır,
katılımcıdan işbirliği yapmasını ister, gizlilik ve isimlerin saklı
tutulmasıyla ilgili konuları açıklar, araştırmanın konu ve amaçlarıyla
ilgili açıklamalar yapar ve katılımcıyı, görüşme için ayırması gereken
zaman hakkında bilgilendirir. Görüşmeci daha sonra soruları sormaya
ve yanıtları kaydetmeye başlar. Görüşme sonunda, görüşmeci
katılımcıya yapmış olduğu işbirliği için teşekkür eder.
Yüz yüze veya telefonla yapılan görüşmelerde, toplanan verinin
kalitesinin sağlanmasında görüşmeyi yapan kişiye önemli rol düşer.
Kamuoyu yoklamasında profesyonelleşmiş şirketler, görüşmecilerinin,
görüşmeler esnasında kullanması gereken bazı becerileri
kazanabilmeleri için onlara eğitim verir. Görüşmecilerin, özellikle
sorular hassas konularla ilgili olduğu zaman, anket yanıt oranlarını
yükseltebilmek, dostça bir ilişki ve güven kurabilmek için, işbirliği
sağlaması gerekir. Son olarak, görüşmecinin herhangi bir anket
formundaki tüm sorulara verilen yanıt sayısını maksimuma
çıkartabilmesi için araştırma (inceleme) sorusu kullanması gerekir
(bkz. Kutu 9.8 ve Ünite 7). Araştırma sorusu; “belirsiz bir cevabın
netleştirilmesi, tamamlanmamış bir cevabın tamamlanması veya uygun
bir yanıt alabilmek için yapılan tarafsız bir ricadır” (Neuman 2003,
295)
119
Kutu 9.8: Açık-Uçlu Bir Soruda Probe (Araştırma
Sorusu) Örneği
Araştırma sorusu: Mesleğiniz nedir?
Katılımcı yanıtı: Elektrik Kurumunda çalışıyorum
Araştırma sorusu: Elektrik Kurumundaki işiniz nedir?
Etik anketler
Anketlerde, araştırmacılar tarafından, doğası gereği kişisel olan
özellikler, fikirler ve düşünceler hakkında sorular sorulur ve bu sorular
herhangi bir bireyin korunması gereken mahremiyet hakkını suistimal
edebilir. Katılımcılara, verecekleri cevapların gizli tutulacağı ve
verdikleri bilgilerin bir araştırma sorusunu cevaplamak için önemli bir
amaca hizmet ettiği konusunda teminat verilmelidir. İşte bu nedenle,
yukarıda da bahsedildiği gibi görüşmeci tarafından karşılıklı güvenin
oluşturulacağı rahat bir bağlamın sağlanması büyük önem
taşımaktadır. Tüm anketlere katılım gönüllü olarak gerçekleştirilir ve
katılımcılar tüm anket formunu veya anketin yalnızca bir kısmını
cevaplamayı seçebilirler. İlk önce katılmak için onay veren
katılımcılar, daha sonra görüşmenin herhangi bir aşamasında fikirlerini
değiştirebilirler. Eğer genç araştırmacılar, örnek katılımcılar olarak
kendi sınıflarını kullanıyorlarsa, sınıf arkadaşlarının katılımlarının
öğretmenleri tarafından dayatıldığı fikrine kapılmamaları için azami
dikkat gösterilmelidir. Tanıtım kısmı, genç araştırmacılar tarafından
yapılmalıdır; öte yandan katılımcılar tarafından yanıtlanmak üzere
dağıtılan anketlerde ise, katılımcıların anket formlarını tamamlamak
istememeleri halinde, özgür iradelerini kullanarak ve herhangi bir
sonuç ile karşılaşmadan, bunu yapabilecekleri garantisi verilmelidir.
Kişiler tarafından verilen bilgilerle kişinin ismi arasında herhangi bir
bağlantı kurulamayacağı anlamına gelen gizlilik sağlanmalıdır.
Katılımcılar; toplanan bilgilerin yalnızca çalışma maksatları
doğrultusunda kullanılacağına ve herhangi bir başka merci veya
maksat için verilmeyeceği hususunda bilgilendirilmelidir.
Genç araştırmacılara, anketin sınırlamaları da ayrıca hatırlatılmalıdır:
fikir ve düşüncelerin katılımcılar tarafından bildirildiği, görüşmeciden
kaynaklanan önyargıların olabileceği ve sonuçların seçilen örneğin ne
kadar temsil özelliğine sahip olduğu ve yanıt oranlarına bağlı olacağı.
120
Anket sonuçlarını bildirirken, araştırmacı tarafından, okuyucuların
sunulan sonuçları değerlendirebilmesi için bazı bilgilerin de dahil
edilmesi gerekmektedir. Bu bilgiler arasında:
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
Örnek büyüklüğü
Sorulan soruların tamamı
Anket çeşidi
Sponsor firma
Yanıt oranı
Bildirilen her soru ile ilgili kayıp bilgiler (belirli soruyu
cevaplamamış olan kişi sayısı)
Kutu 9.9: Alıştırma ve Etkinlik Fikirleri
1. Minik bir anket formu tasarlamak
ƒ Gruplar oluşturarak, çocuklardan kendi ilgi alanlarına giren bir
araştırma sorusu düşünmelerini isteyin (araştırma sorularına örnek
verebilmek için çocuklara genel bir konu listesi sunabilirsiniz).
ƒ Sonra, kendi konularıyla ilgili cevapları bulabilecekleri bir dizi
soru düşünmelerini isteyin.
2. Seçilen sözcüklerle ilgili konuları düşünmek
ƒ Gruplara, hazırlamış oldukları mini anket formlarını
değiştirmelerini söyleyin ve arkadaşlarının kurdukları cümlelerde
seçtikleri sözcüklerin netliği, belirsizliği, önyargıları konusunda
yorum yapmalarını isteyin.
ƒ Sonra onlardan, bu soruları başka sözcüklerle daha iyi ifade
edebilecek biçimde yeniden yapılandırmalarını isteyin.
3. Ölçüm puanlarını anlamak (Aktivite Kellett 2005, 84’ten alınmıştır)
ƒ Çocuklara, daha önce mini anket formları hazırlarken gruplar
tarafından seçilmiş olan konuların araştırma sorularından bazı
ifadeler okuyun.
ƒ Bu ifade/soruları 4 farklı biçimde hazırlayın ve her defasında yanıt
ölçeklerini 2’den 7’ye kadar çıkartın ve çocuklardan bu anketleri
doldurmalarını isteyin.
ƒ Puanlar ve yanıt sınıfları:
1. 2-puanlı ölçek (katılıyorum, katılmıyorum)
2. 3- puanlı ölçek (katılıyorum, ne katılıyorum ne de
katılmıyorum, katılmıyorum)
3. 5- puanlı ölçek (kesinlikle katılıyorum, katılıyorum, ne
katılıyorum ne katılmıyorum, katılmıyorum, kesinlikle
katılmıyorum)
121
ƒ
4. 7- puanlı ölçek (kesinlikle katılıyorum, katılıyorum, biraz
katılıyorum, ne katılıyorum ne katılmıyorum, biraz
katılmıyorum, katılmıyorum, kesinlikle katılmıyorum)
Anketleri
tamamladıktan
sonra,
çocuklardan
cevapları
birleştirerek, farklı ölçeklerin sunduğu bilgileri karşılaştırmalarını
isteyin.
Çocukların Bilmesi Gerekenler Nelerdir?
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
Anketler kullanılarak cevaplanabilecek araştırma soru türleri
Bir anket yapmak için izlenmesi gereken adımlar
Anket soru formunun nasıl oluşturulacağı ve soruların nasıl
hazırlanacağı
Kullanılabilir farklı anket çeşitleri ve
Etik bir anketin nasıl hazırlanması gerektiği.
9.4. Özet
Bu ünitede; davranış, tutumlar, özellikler, beklentiler, kendini
sınıflandırma ve bilgi de dahil olmak üzere, anketler kullanılarak
cevaplandırılabilecek araştırma sorusu türleri incelenmiştir. Ünitede,
bir anket yapılırken izlenmesi gereken süreç anlatılmış ve anket soru
formlarının nasıl yapılandırılacağı üzerinde yoğunlaşılmıştır. Sorular
hazırlanırken kullanılmaması gerekenler listesinde belirsizlik,
duygusal dil ve yönlendirici sorular yer almaktadır. Anket soru
formlarının oluşturulmasında dikkat edilmesi gereken diğer hususlar
arasında: yanıt sınıfları, tehdit unsuru oluşturan ve açık uçlu veya
kapalı sorular, anket formunun uzunluğu, soruların sırası ve
yanıtlanmayan sorular yer almıştır. Bunların yanı sıra; kullanılabilir
farklı anket çeşitleri ve görüşme süreci ile anketlerin yapılması
esnasında dikkat edilmesi gereken etik konulara da değinilmiştir.
122
Ünite 10
NİCEL VERİ ANALİZİ
EĞİTİM HEDEFLERİ
ƒ Bir değişken hakkındaki bilgileri tek bir sayıyla özetlemeyi
öğrenmek: ortalama, mod, ortanca (merkezi eğilim ölçüleri)
ƒ Değişim ölçülerini öğrenmek: dağılım aralığın, yüzdelikler
ƒ İki değişken hakkındaki bilgileri özetlemeyi öğrenmek (frekans
dağılımları)
ƒ Tablolar ve grafiklerle veri sunmayı ve bilgileri yorumlamayı
öğrenmek
Herhangi bir araştırma sorusuna yanıt ararken, araştırmacılar
kelimelerden (nitel veri) ve/veya sayılardan (nicel veri) meydana gelen
bilgiler toplayabilirler. Bu iki çeşit veri türünden hangisinin seçileceği
yoksa her ikisinin birden mi kullanılacağı ile ilgili alınacak karar,
yanıtlamaya çalıştığımız sorunun niteliğini yansıtmalıdır. Araştırma
sorusunu yanıtlamak için uygun olan en iyi veri türüne karar vermek
ve bu verileri belirlemek, bulmak ve toplamak için öğrenciler
yönlendirilebilir. Nicel ve nitel araştırmacılar, öncekilerin özellikle
değişkenleri ölçmek üzerinde durmalarından dolayı, sosyal bilimlere
yaklaşımları konusunda ikiye ayrılmışlardır. Değişkenlerin ölçülmesi
üzerinde yapılan bu vurgu, istatistikî beceri gerektiren tekniklerin
seçilmesine yol açmaktadır. Bu nedenle; öğrenciler nicel verileri
kullanmak ve analiz etmekte kendilerine güvenmedikleri için,
ilgilendikleri araştırma soru türlerini seçerken korkup vazgeçebilirler.
Çocukların, öğretmen tarafından, sosyal fenomenlerin yüksek istatistik
becerisi gerektirmediği ve küçük veya büyük veri dizilerinin analiz
edilmesi ve yönetilmesi konusunda da bilgisayar yazılımlarının
yardımcı olabileceği konusunda temin edilmesi gerekebilir. Bu analiz
123
yönteminin avantajlarından biri de öğrencilerin; veritabanı yönetimi,
çalışma kâğıdı oluşturma, verilerin grafikler veya cetveller aracılığıyla
sunulması gibi çeşitli görevleri tamamlamada, bilgisayar yazılımlarını
kullanma gibi teknik beceriler geliştirmeleridir. Seçilecek analiz türü,
yalnızca kişilerin sahip olduğu becerilerle ilgili yanlış fikirleriyle
sınırlandırılmamalıdır; aynı zamanda araştırma sorusunun niteliğini ve
soruyu en iyi biçimde yanıtlayabilecek olan yöntem veya yöntemler
bileşimini yansıtmalıdır. Öğretmen ayrıca, araştırma sorularının aynı
veya farklı yönlerinin cevaplanmasında nitel ve nicel analizlerinin
birleştirilebileceğini
ve
birinin
seçilmesinin
diğerini
engellemeyeceğinin de altını çizmelidir.
Verileri sayısal olarak topladıktan sonra, verilerimizin genel
görüntüsünü almak için yapabileceğimiz şeylerden ilki, sayıları en iyi
biçimde bir grup olarak tanımlayabilecek tekli ölçülere bakmaktır;
bunu yapmak için merkezi eğilim ölçüleri olarak adlandırdığımız
birimleri kullanırız.
10.1. Merkezi eğilim ölçüleri
Merkezi eğilim ölçüleri; tekli değişkenli bilgileri ortalama, mod veya
ortanca biçiminde bir sayıda özetlemek için kullanılır. Çalıştığımız
grupla ilgili olarak genel resmi görebilmek için fazla miktardaki
verileri bu tekli ölçülerde toplayabiliriz (ortalama, mod veya ortanca).
Ortalama, mod ve ortanca, topladığımız veriler için bizlere tek bir
merkezi bilgi sağlar. Bu ölçüler, elle veya bilgisayar yazılımları
yardımıyla otomatik olarak hesaplanabilir.
Ortalama (aritmetik ortalama)
Merkezi eğilim ölçüleri arasında ilki ve en çok kullanılanı ortalama
veya aritmetik ortalamadır, bazen yalnızca ortalama olarak kullanılır.
Şimdi, çocuklar tarafından yaşla ilgili 5 kişiden toplanmış veri
dizisiyle ilgili örneği inceleyelim, çocukların yaş dağılımı ise: : 4, 6, 8,
7, 7’dir. Ortalamayı hesaplamak için, dağılımdaki her bir yaşın
toplamını bulmamız gerekmektedir; yani: 4+6+8+7+7 ve bu rakamı,
haklarında veri topladığımız çocuk sayısına bölmeliyiz, ki bu sayı
bizim örneğimizde 5’tir. Topladığımız veri için yaş ortalaması 6.4’tür.
Elde ettiğimiz bu tek rakam, ilk bakışta elimizdeki verilerle ilgili iyi
124
bir fikir vermektedir; ancak ortalamanın büyük oranda uç değerlerden
etkilendiğini göz önünde bulundurursak, yine de dikkatli olmamız
gerekmektedir.
Uç değer terimi ne ifade etmektedir? Eğer yukarıdaki örneğe bir veri
daha ekleyerek, nerdeyse emeklilik yaşına gelmiş olan (59)
öğretmenin yaşını da dâhil edersek, elde ettiğimiz yeni dağılım şu
şekilde olacaktır: 4, 6, 8, 7, 7, 59. Ortalamayı hesaplamak için
yukarıda takip ettiğimiz adımları kullanarak:
ƒ
ƒ
6 sayıyı toplarız, 4 +6+ 8+ 7+ 7+ 59 = 121 ve sonra
Bu sayıyı dağılımdaki kişi sayısına böleriz, 121/6= 20.1 yaş.
İkinci dağılımdan elde ettiğimiz ortalama 20 yaş, ilk dağılımdan elde
ettiğimiz ortalama yaş olan 6.4’ten oldukça yüksektir. Dağılımdaki
kişilerin çoğunluğu 8 yaşın altında olmasına rağmen, yaş ortalamasının
20 olması, genel durumla ilgili bizleri yanıltmaktadır; çünkü uç değer
olan 59, dağılımı orantısız bir biçimde etkilemiştir.
Dağılımımızı tanımlamak için kullanabileceğimiz diğer iki merkezi
eğilim ölçüsü mod ve ortancadır.
Mod
Mod, dağılımdaki en yaygın olan sayıdır. Bir önceki yaş dağılımında
mod, iki kez tekrar ettiği için 7’dir.
Ortanca
Ortanca, ortadaki değerdir; bu durumda vakaların yarısı aşağıda, yarısı
da yukardadır.
ƒ
ƒ
ƒ
Ortancayı bulmak için değerler en büyükten en küçüğe doğru
sıralanır
Eğer değerler tek sayıysa, ortaya doğru sayarız. Örnek: 4, 6, 7,
7, 8 dağılımı için ortanca 7 yaştır.
Eğer değerler çift sayı ise, ortadaki 2 değeri toplar ve 2’ye
böleriz. Örnek: 4, 6, 7, 7, 8, 59 dağılımında, 7+7’yi toplayarak
2’ye böleriz. Ortanca, 7 yaştır.
125
Dağılımımızın genel görüntüsünü yansıtan tekli merkezi eğilim
ölçülerinin yanı sıra, toplanan verilerle ilgili bilgilerin özetlenmesi için
değişim ölçüleri de kullanılabilir.
10.2. Değişim ölçüleri: Değişebilirlik ve yüzdelikler
Değişebilirlik, dağılımın merkez etrafındaki yayılması olarak
tanımlanır. Mesela; ilkokulun önünde bekleyen yedi kişilik ilk
gruptaki insanların yaşları 5, 10, 20, 30, 40, 50 ve 55’tir. Ortalama ve
ortanca 30’dur. Anaokulun önünde bekleyen yedi kişilik ikinci bir
grubun yaşları ise 25, 26, 27, 30, 33, 34 ve 35’tir. Bu grup için de
ortalama (210/7=30) ve ortanca (30) aynı olmasına rağmen; ilkokul
önünde bekleyen grubun yaşları, anaokulu önünde bekleyen ikinci
gruba kıyasla, merkezden daha uzağa yayılmıştır. Yani dağılımın
değişebilirliği daha fazladır; bu demek oluyor ki, birinci gruptaki
dağılım, ikinci gruptakine kıyasla merkezden daha uzağa yayılmıştır.
Birinci grubun değişebilirliğinin fazla olması, grupta yaşları birbirine
yakın olmayan veya birbiriyle aynı olmayan bireylerin bulunduğuna
işaret etmektedir.
Bir değişim ölçüsü olarak, değişebilirlik bizlere sunulan verilerin
sosyal açılımlarını anlamamızda yardımcı olabileceği için önemli bir
ölçüdür. Şimdi, iki farklı okuldaki aile gelirleriyle ilgili bir örneği
inceleyelim. Okul A’da, yıllık aile gelirlerinin ortalama ve ortancası
7,700 Euro’dur ve sıfır değişim vardır; yani tüm ailelerin gelir miktarı
eşittir. Okul B’deki aile geliri ortalama ve ortancası aynıdır; ancak
ailelerin %95’i 6,000 kazanırken, %5’i 40,000 Euro kazanmaktadır. A
ve B okullarındaki ölçümleri kıyasladığımızda, Okul A’daki ailelerin
gelir seviyelerinin eşit olmadığını görürken, Okul B’deki ailelerin eşit
seviyede gelirleri olduğunu söyleyebiliriz.
Değişebilirlik nasıl ölçülür?
Değişebilirliğin ölçülmesinde kullanılan yollardan bir tanesi dağılım
aralığı ve yüzdelik dilimlerdir:
Dağılım aralığı
En düşük ve en yüksek rakamlara dağılım aralığı denir. Örneğin;
ilkokul önünde bekleyen yaşları 5, 10, 20, 30, 40, 50, 55 olan yedi
kişinin dağılım aralığı 5-55’tir.dağılım aralığı genellikle bir
126
dağılımdaki en düşük ve en yüksek değerler olarak tanımlanır. Bu
örnekte, en düşük değer, en küçük yaş 5 ve en yüksek değer, en büyük
kişinin yaşı ise 55’tir.
Yüzdelik dilim
Yüzdelik dilim, “dağılımın içinde bulunan belirli bir alandaki
rakamdır” (Neuman 2003, 337). 50’nci yüzdelik dilim ortancadır. Bir
dağılımı tarif etmek için 25’inci ve 75’inci veya 10’uncu ve 90’ıncı
yüzdelik dilimleri kullanabiliriz. Örneğin, 25’inci yüzdelik dilim,
dağılımın %25’inin sahip olduğu sayı, bu belirli sayıya veya bundan
daha az sayıya sahip olanları belirtmektedir. Bu yüzdelikler nasıl
hesaplanmaktadır? Elimizde 100 çocuğun test sonuçları varsa ve biz
25’inci yüzdeliği hesaplamak istersek; öncelikle aldıkları puanları
sıralarız ve en alttan başlayarak 25’inciye kadar sayarız. Eğer toplam
100 değilse, bir yüzde tabanı ayarlarız.
Nicel analizlerde, frekans dağılımları, değişkenlerle ilgili bilgileri
özetlemekte en çok kullanılan gereçlerdir. Bir tek değişkenle ilgili (tek
değişkenli) veya iki değişkenle ilgili (çift değişkenli) bilgileri
toplayabiliriz.
Frekans dağılım tablolarını nasıl oluştururuz?
Bunu, bilgisayar yazılımlarını kullanarak tek bir komutla bir veya daha
fazla değişkenli frekans dağılımlarını hazırlayabiliriz. Eğer elimizle
çizerek bir tablo oluşturmamız gerekirse; aşağıdaki adımları takip
ederiz:
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
Tüm değişken sınıflarını listeleyin. Aşağıdaki örnekte,
ebeveynlerin eğitim durumları ile ilgili dört sınıf listeledik:
ilkokul, ortaokul, üniversite, yüksek lisans
Ham verilerdeki vakaların ait olduğu sınıfın yanına bir işaret
koyun
Her sınıf için koyulan işaretleri toplayın
Eksik bilgileri düşünün (bu soruya yanıt vermemiş olan
katılımcı sayısı)
Tüm sınıfları ekleyin
Ham sayıları yüzdelik dilimlere çevirebilirsiniz
127
Kutu 10.1: Tablo 1: Ebeveyn Eğitim Durumuyla İlgili
Tek Değişkenli Frekans Dağılımı
Eğitim Seviyesi
İlkokul
Kişi Sayısı
3
Yüzde (%)
1.1
Ortaokul
123
51.3
Üniversite
84
34.8
Yüksek Lisans
30
12.7
TOPLAM
240
100
Yukarıdaki örnekte (bkz. Kutu 10.1), ebeveynlerin eğitim durumunu
ölçen değişken süreksizdir ve dört sıralı sınıftan oluşmaktadır: ilkokul,
ortaokul, üniversite, yüksek lisans. Süreksiz değişkenler, sabit veri
sayısından oluşur, bu örnekte 4 değer vardır. Değişken, ilkokuldan
yüksek lisanda kadar dağılan, önceden belirlenmiş dört değerden
birine sahip olabilir. Ancak; ebeveyn eğitimleri ayrıca okulda
geçirdikleri yıl sayısına göre de ölçülebilir. Bu değişken ölçümünde,
önceden belirlenmiş değerler yoktur; ancak değişken, herhangi bir
rakamsal değer alabilir. Süreksiz değişken yerine, şimdi değerleri dört
sınıfla sınırlandırılmış olmayan (süreksiz değişkende sınırlıydı),
sürekli bir değişken elde etmiş oluruz; ancak değerlerin sayısı devamlı
ve aralıksız bir bütünde makul olarak sonsuz olabilir. Sürekli
değişkenlerden oluşan frekans dağılımları oluşturabiliriz; ancak
tabloda yer alacak olan sonsuz sayıdaki değerler, analiz için faydalı
olabilecek herhangi bir özet sağlamayacaktır. Frekans dağılımları,
yararlı özet tabloların oluşturulabilmesi için, tercihen sınırlı sınıf
sayısına sahip, süreksiz değişkenleri kullanmalıdır. Ancak; frekans
dağılımları için sürekli değişkenleri, süreksiz değişkenlere
çevirebiliriz. Eğer ebeveynlerin eğitim durumunu kaydeden
değişkenimiz, okulda geçirdikleri yıl sayısı (sürekli) olarak ölçülseydi;
sonradan herhangi bir sınıf sayısı oluşturabilir ve bunları süreksiz
değişkenlere dönüştürebilmek için sıralı olarak dağılım aralığına göre
tanımlayabilirdik. Örnek:
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
İlkokul: 1-6 yıl arası eğitim
Ortaokul: 7-12
Üniversite: 13-17
Yüksek lisans: 18 ve üzeri
128
Daha sonra, verilerimizi ait oldukları 4 sınıfa göre yeniden
sınıflandıracağız. Bu şekilde, sürekli bir değişkeni süreksize çevirir
veya dönüştürürüz ve frekans dağılım tablolarını oluşturabiliriz.
Aşağıda (bkz. Kutu 10.2), toplanmış fakat henüz analiz edilmemiş veri
anlamına gelen ham verileri gösteren bir tablo yer almaktadır. Yaş,
sürekli bir değişken örneğidir ve cinsiyet ile eğitim de süreksiz
değişkenlerdir. Her sırada, bir tek vaka veya bir kişi için toplanmış
veriler bulunmaktadır. Her sütunda ise bir değişkenle ilgili veriler
sunulmuştur.
Kutu 10.2: Tablo 2: Ham Veri Örneği
Vaka
Yaş
Cinsiyet
Eğitim
01
25
K
İlkokul
02
36
E
Üniversite
03
40
E
Üniversite
04
41
E
Ortaokul
05
50
K
Yüksek Lisans
06
30
E
Ortaokul
Tek değişkenlilerin yanı sıra, iki veya üç değişkeni özetlemek için de
frekans dağılım tabloları hazırlanabilir. Aşağıda (bkz. Kutu 10.3),
vakaların aynı anda iki değişkene göre düzenlendiği çift değişkenli bir
tablo örneği verilmiştir.
Kutu 10.3: Tablo 3: Cinsiyete Göre eğitim Seviyesi İçin
Çift Değişkenli Frekans Dağılımı
Eğitim Seviyesi
İlkokul
Erkek (%)
0.5
Kadın (%)
1
Ortaokul
30
20
Üniversite
35
40
Yüksek Lisans
15
8
129
Yukarıda Tablo 1’de sunulan veriler; 240 kişi arasından ebeveynlerin
eğitim seviyesini gösteren yalnızca bir değişkeni vurgulamaktadır.
Tablo 3, her bir eğitim seviyesi için cinsiyet dağılımını gösteren
fazladan bir değişken içermektedir. Dört eğitim seviyesinde de kadın
ve erkek dağılımları eşit midir? Yoksa kişilerin eğitim seviyelerine
dayalı olarak bir cinsiyet ayrımı mı görüyoruz?
Analiz maksadıyla verilerin özetlenmesi ve sunumunda tek değişkenli
veya çok değişkenli tablolar kullanılabilir. Verilerin özetlenmesi ve
sunumunun daha görsel olması için grafikler de kullanılabilir.
Verilerinizi özel bir bilgisayar yazılımına, örneğin temel tanımlayıcı
nicel analizleri yapabilecek olan bir çalışma belgesine girdikten sonra,
verilerinizi görselleştirmek için çeşitli grafikler oluşturabilirsiniz. En
fazla kullanılan bilgisayar yazılımı, sizlerin tablo oluşturmanızda
yardımcı olacak, kullanımı kolay, yapmanız gerekenlerin adım adım
belirtildiği bir “grafik sihirbazı” sunmaktadır; ayrıca çubuk, çizgi,
elma dilimli veya dağılım grafikleri gibi çeşitli grafikler arasından
seçiminizi yapabilirsiniz.
130
Ebeveynlerin eğitim durumlarıyla ilgili olarak yukarıda Tablo 1’de
verilen bilgiler, aşağıda elma dilimli bir grafik yardımıyla sunulmuştur
(bkz. Kutu 10.4).Süreksiz değişkenimizin dört sınıfını gösteren her bir
segman için ayrı bir renk kullanılmasının yanı sıra, her segmanın
temsil ettiği net oranı ve veri dizisinde bulunan vakaların toplam
sayısını da (genellikle N harfi ile gösterilir) elma dilimli bu grafikte
görebilmekteyiz. Örneğimizde, veriler toplam 240 ebeveyn arasından
toplanmıştır.
Kutu 10.4: Grafik 1: Ebeveynler Eğitim Durumu
Frekans Dağılımı
Eğitim
N=240
Yüksek Lisans,
12.70%
51.30% Ortaokul
İlkokul, 1.10%
Yüksek Lisans
İlkokul
Üniversite
Ortaokul
Üniversite, 34.80%
131
Süreksiz değişkenleri göstermek için kullanılan diğer bir grafik türü de
bir veya iki değişkenli çubuk grafiklerdir. Aşağıdaki örnekte (bkz.
Kutu 10.5), üç çubuğun yüksekliği, süreksiz üç değişkenin bulunduğu
belli bir ekonomi sektöründe çalışan katılımcıların oranlarını görsel
olarak yansıtmaktadır: kamu ve yarı-hükümet, özel ve diğer veya
belirtilmemiş.
Kutu 10.5: Grafik 2: Ekonomi Sektörlerine göre
Çalışma Frekans Dağılımı
İstihdam Sektörleri
N=270
80
71
Yüzde
60
40
26
20
3
0
Kamu, Yarı-Hükümet
Özel
İş Sektörü
132
Diğer
Bir defada iki değişken hakkındaki bilgileri gösteren (yıllık kişisel brüt
gelir ve cinsiyet) aşağıdaki grafikte (bkz. Kutu 10.6), yalnızca veri
grubumuzu tarif etmekle kalmayıp, aynı zamanda iki değişken
arasındaki ilişkiyle ilgili analitik sorular da sorabiliyoruz. Gelir,
cinsiyet gibi demografik özelliklere bağlı mıdır? Veya kişisel gelir
cinsiyetten bağımsız mıdır? Yalnızca kadın veya erkek olmak, gelir
düzeyiniz üzerinde belirleyici midir? Bunlar, iki değişkenli bir frekans
dağılım grafiğine bakan kişiler tarafından sorulması muhtemel analitik
sorulardır.
Kutu 10.6: Grafik 3: Gelirin Cinsiyetle Oranı ile ilgili
İki Değişkenli Frekans Dağılımı Çubuk Grafiği
Yıllık Kişisel Brüt Gelir
60
50
50
40
48
36
Erkek
30
Kadın
22
21
20
11
10
7
5
0
7000'e Kadar
7,001-15,000
15,000120,000
133
20,000 üzeri
Kutu 10.7: Alıştırma ve Etkinlik Fikirleri
1.Merkezi eğilim ölçüleriyle ilgili çalışma (Neuman 2003’ten
uyarlanmıştır)
ƒ Çocuklara, okul gazetesinde çalıştıklarını söyleyin ve onlardan, 6
aylık bir yoğun okuma kursunu tamamlamış bazı öğrencilerin
okuma düzeyleri hakkında bir rapor hazırlamalarını söyleyin. 30
çocuğun okuma testinden aldığı ham puanlar aşağıda verilmiştir
(Muhtemel dağılım aralığı 0-100)
ƒ Çocuklardan, üç merkezi eğilim ölçüsünü hesaplamalarını ve bir
paragrafla bu ölçüleri yorumlamalarını isteyin. (anlamayan
öğrenciler için ortalama, ortanca ve mod arasındaki farkı
anlatabilirsiniz).
30 çocuğun aldığı okuma test puanları
75
65
10
90
85
90
15
20
75
75
95
5
20
70
65
75
80
10
75
60
50
15
15
80
75
85
45
90
70
65
2.Tablo ve grafiklerden veri yorumlama çalışması
ƒ Çocuklara, tablo ve grafiklerle verilerin aktarıldığı kaynakları
bulabilecekleri bir liste verin. Hükümet veya Avrupa Birliği
(Eurobarometre) istatistikleri, gazeteler, Gallup Kurumu (
http://www.gallup.com/poll/) gibi web sayfaları olabilir.
ƒ Onlardan bir tablo veya grafik kesmelerini, yazdırmalarını veya
çoğaltmalarını isteyerek, kendilerine sunulan verilerden hangi
verileri ve sonuçları çıkardıklarıyla ilgili bir paragraf yazmalarını
söyleyin.
Çocukların Bilmesi Gerekenler Nelerdir?
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
Ortalama, ortanca ve mod hesaplama,
Aralık ve yüzdelikleri hesaplama
Bir veya iki değişkenli tablo oluşturma
Tablo veya grafiklerde sunulan verileri yorumlayabilme
134
10.3. Özet
Nicel veri analizi hakkındaki bu ünitede; ortalama, tek bir değişken ile
ilgili bilgileri, mod ve ortanca biçiminde özetlemek için kullanılan
merkezi eğilim ölçüleri incelenmiştir. Ünitede ayrıca, dağılım aralığı
ve yüzdelik dilimler gibi değişim ölçüleri üzerinde de durulmuştur.
Son olarak, ünitede iki değişken ile ilgili bilgilerin (frekans
dağılımları) nasıl özetleneceği ve tablo veya grafikler kullanılarak
verilerin nasıl sunulacağı ele alınmıştır.
135
Ünite 11
ETKİLİ RAPOR YAZMAK
EĞİTİM HEDEFLERİ
ƒ Bir rapor hazarken gerekli olan hususlara vakıf olmak
ƒ Araştırma raporu yazarken, okuyucuyu da göz önünde
bulundurmanın öneminin farkına varmak.
ƒ Etkili bir rapor yazarı olabilmek için neleri unutmamak
gerektiğini öğrenmek.
Bu ünitede, araştırma bulgularının etkili bir biçimde rapor haline
getirilmesi için gerekli olan hususlara kısaca değineceğiz. Araştırma
bulgularını hazırlamanın çeşitli yolları olmasına rağmen, bir araştırma
raporunun hazırlanması, araştırmacılar tarafından en sık kullanılan
yaklaşımdır ve bu nedenle bu konuya daha fazla yer ayıracağız.
11.1. Yazılı bir rapor hazırlamak
Araştırma raporunun sunumu, etkili bir şekilde yazabilmenin önemli
bir unsurudur. Etkili olabilmek için, raporda “fikirlerin bir mantık
sırasına göre ve tutarlı olması gerekmektedir. Bu; cümleler ve
paragraflar arasında bağlantılar olduğu için, tüm raporun bir bütün
oluşturduğu anlamına gelir”
(www.unilearning.uow.edu.au/effective/1b.html). Dil etkili bir
biçimde kullanıldığında, okuyucunun dikkati doğrudan metine
odaklanır. Sunum esnasında, bir projenin nasıl yürütüleceğini öğrenen
öğrenciler, bulgularını daha geniş bir dinleyici kitlesine gösterme
fırsatı yakalarlar. Bu, yalnızca onların sahip olma (araştırmalarına)
hislerini geliştirmekle kalmaz, aynı zamanda kendilerine olan
güvenlerini de arttırır (Kellett 2005: 119). Böyle bir becerinin erken
136
yaşlarda kazanılması, çocukların kendi bulgularını yazma ve sunma
konusuna daha aşina olmasını sağlar. Bu, zamanla piyano çalmak veya
araba kullanmak gibi olur: ne kadar fazla çalarsanız, o kadar iyi
olursunuz. Bu nedenle, öğrencilerin yazma ve sunum becerilerini
ilkokulda geliştirmeye başlaması çok önemlidir.
Daha önce de değindiğimiz gibi; rapor yazmak, sürecin bir parçasıdır.
Önce bir konu buluruz, sonra araştırma sorularını hazırlarız, ilgili
literatür taramasını yaparız ve daha sonra verilerimizi toplar ve analiz
ederiz. Raporumuzu yazmak için hazır olduğumuzda, önce
okuyucularımızın kim olacağına karar veririz, bu şekilde raporumuzu
hazırlarken onları aklımızdan çıkarmayız.
11.2. Okuyucularınızı tanıyın
Öğrenciler bir araştırma çalışması yürütebilir ve bulgularını değişik
dinleyici gruplarına sunabilirler. Bulgularını; sınıf arkadaşlarına,
hükümet yetkililerine veya bir konferansa katılan dinleyicilere
sunabilirler. Bu nedenle, raporunuzu yazmanız ve verileri buna uygun
olarak sunabilmeniz için dinleyicilerinizin kim olduğunu bilmek
önemlidir. Dinleyicilerinizle ilgili olarak göz önünde bulundurmanız
gereken iki husus vardır: 1) Eğer okuyucularınızın bildiklerinden daha
fazlasını biliyor olduklarını farz ederseniz, onların akıllarını
karıştırırsınız ve 2) Eğer dinleyicilerinizin bilgilerini küçümserseniz,
onları sıkabilirsiniz. Her iki durumda da sorun yaşarsınız. Bu nedenle;
dinleyicilerinizin kim olduğunu önceden bilmeli ve raporunuzu,
onların seviyesine göre sunmalısınız.
Aşağıda, yazmayla ilgili önemli noktaları gösteren çerçeve, öğrenciler
için tasarlanmıştır. Bunlar, etkili bir rapor hazırlayabilmek için tüm
araştırmacıların akıllarından çıkarmaması gereken temel noktalardır.
Bu çerçeveyi çoğaltarak, raporlarını tasarlamadan önce öğrencilerinize
dağıtabilirsiniz; böylece, yazım süreçlerinde bu noktaları her zaman
göz önünde bulundurabilirler.
137
Kutu 11.1: Yazma süreciyle ilgili ipuçları
Yazmayla ilgili İpuçları1
Amacınızı tanımlayın
Rapor yazmanın ana maksadı, anlatmak ve ikna etmektir. Öncelikle ne
yaptığınız ve neden yaptığınızın yanı sıra ne bulduğunuzu tarif etmek
istersiniz. Sonra, okuyucularınızı, bu sonuçlarla ilgili olarak uygun bir
yorum yaptığınıza ikna etmek istersiniz.
(Yorum: Araştırma
çalışmalarında ‘neden’ gerçekten çok önemlidir, okuyuculara
araştırmanın bakış açısını yansıtır ve çalışmaya bir bağlam kazandırır.)
Anlaşılır bir biçimde yazın
İyi bir açıklayıcı yazının temelinde düşünce ve ifadenin anlaşılır olması
yatar. Bu; fikirlerinizi, gereksiz ve karışık yazılardan kaçınarak, aynı
zamanda iletmek istediğinizi kesin bir biçimde söylemeye çalışmanız
anlamına gelmektedir. Anlaşılır, mantıklı ve kesin bir biçimde sunulan
fikirleri takip etmek ve anlamak daha kolaydır.
Özlü olun
Kısa kelime ve kısa cümlelerin okuyucu tarafından anlaşılması daha
kolaydır. Her cümlede, tamamlanmış bir düşünce; her paragrafta da
tamamlanmış bir konu/tema aktarmanızı tavsiye ederiz.
Kesin olun
Kesin olmak; söylemek istediklerinizi anlatmak için doğru kelimeleri
seçmek demektir.
Dil bilgisi kurallarına uyun
Dil bilgisi kurallarına dikkat etmeniz önemlidir. Bunları göz ardı
ederseniz okuyucunun dikkatini dağıtabilirsiniz ve aynı zamanda yazarın
kalitesi ve profesyonelliği ile ilgili okuyucuların fikirlerini olumsuz yönde
etkileyebilirsiniz.
Tarafsız yazın
‘Büyük kelimeler’ kullanmayın. İnsanları tarafsız ve önyargısız bir
biçimde tanıtacak kelimeler seçin. İnsanlara karşı cinsiyet, cinsel eğilim,
ırk veya etnik grup, sakatlık veya yaş temelinde önyargı oluşturacak
kelimeleri kullanmaktan sakınmalısınız. Bilimsel yazılar, üzerinde
çalışma yapılan grup veya gruplarla ilgili imalı veya alakasız
değerlendirmeler içermemelidir. Örn: Bir cümlede, tüm insanları
anlatırken, “kadınlar ve erkekler” kelimelerini tercih etmek daha doğru
olur.
1
Yazmayla ilgili ipuçları kutusu, Amerika Psikoloji Derneği Yayın Elkitabı’nda (5.
Baskı). (1994) yer alan ipuçları ışığında hazırlanmıştır.
138
11.3. Araştırma raporunun yapısı:
Raporun gövdesi şu bölümlerden oluşur: Başlık sayfası, özet giriş,
yöntemler, sonuçlar, tartışma, sonuçlar ve özet ile referanslar.
Başlık sayfası
Bir araştırma raporunun ilk sayfası başlık sayfasıdır. Başlık sayfası,
raporun ne hakkında olduğunu (örn. başlık) ve araştırmanın kimin
tarafından yapıldığını (örn. Yazar(lar)) gösterir.
Başlık sayfası, raporunuzun belki de en önemli yanıdır; çünkü
okunacak ilk şey budur. Yayın El Kitabı’nda; “başlık, belgedeki ana
fikri basit bir şekilde özetlemelidir, eğer mümkünse, üsluplu bir
şekilde. Ana temanın kısa bir ifadesi olmalıdır ve araştırılan asıl
değişkenleri veya kuramsal konuları ve bunlar arasındaki ilişkiyi
belirtmelidir”.
Başlık yalnızca bilgilendirici değil, aynı zamanda kısa da olmalıdır
(10-12 kelime). En önemlisi de başlığın araştırmanın içeriğini
mümkün olduğunca açık bir biçimde anlatmasıdır. Literatür taraması
yapan okuyucular genellikle ‘anahtar kelimeleri’ kullanarak
araştırmalarını yaparlar; bu nedenle başlığınızda doğru kelimeleri
kullandığınızdan emin olun.
Özet
Özet; araştırma raporunun içerik ve hedefinin yer aldığı, bir
paragraflık bir özettir. Özet, raporun ikinci sayfasında yer alır ve başlık
olarak Özet yazılır. İyi bir özet yazmak zor bir iştir. Bu zorluğun
üstesinden gelebilmenin en iyi yolu, bunu en son yazmaktır.
Giriş
Giriş bölümünün iki temel amacı vardır:
ƒ Araştırma sorusu veya soru dizilerini tanıtmak ve
araştırmacının bu soruları neden yanıtlamaya çalıştığını
açıklamak ve
ƒ Çalışmanın neden yapıldığını ve amacını açıklamak.
139
Yöntem
Bu bölüm, çalışmanızı yürütmek için kullandığınız yöntemi anlatır.
Okuyucuların, araştırmanın nasıl yürütüldüğünü anlayabilmesi için
yeterince detay verilmelidir. Bu bölümde ayrıca, çalışmada
benimsenen etik ilkeleriyle ilgili ayrıntılar da yer almalıdır.
Sonuçlar
Bu bölümde, girişte ortaya konan sorular, toplanan verilerin analiz
edilmesi yoluyla cevaplandırılır.
Tartışma
Bu bölümde, okuyucuların verilerin ne anlam ifade ettiğini
anlayabilmesi için sunulan araştırma bulguları yorumlanır. Araştırma
bulgularının bir anlam kazandığı ve araştırma sorularına bilgilendirici
cevaplar sunulmasını sağlayan bölümdür.
Sonuçlar ve özet
Bu bölümde, daha önce sunduğunuz argümanları tekrarlamadan, her
şeyi kısa bir biçimde sonuca bağlamalısınız. Çalışmanın kısa bir özeti
raporun sonunda verilebilir, bazı durumlarda da “yönetici özeti”
olarak, raporun başında yer alabilir.
Referanslar
“Alıntı yapılan Referanslar” bölümü, raporda kullanılan tüm
referansların tam alıntılarını gösterir. Araştırma raporlarında kullanılan
hemen hemen tüm referanslar dört çeşit kaynaktan alınır: dergi
makaleleri, kitaplar, yeniden basılmış kitaplardaki üniteler ve internet
kaynakları. Dergi referanslarında; yazar(lar), yayın yılı, makale adı,
dergi adı, cilt numarası ve sayfa numaraları yer almalıdır. Kitaptan
yapılan alıntılarda; yazar(lar), basım yılı, ad, kitabın yayınlandığı şehir
ve yayıncı yer almalıdır. Yeniden basılmış kitaplardaki ünitelerden
yapılan alıntılarda; ünite yazarının adı, yayın yılı, yayınlandığı şehir ve
yayıncı yer almalıdır. Elektronik ortamda yayınlanan bir dergiden
yapılan alıntıda; alıntının yapıldığı tam internet adresi yer almalıdır.
140
Öğretmen Için Ipuçları
Çocuklara, araştırma raporu yazmayı öğretmenin en iyi yolu, onlara
gerçek bir rapor yazdırmaktır. Çocuklar, projelerini tamamlama
aşamasına geldiklerinde ve rapor yazmaya hazır olduklarında, sınıfı
gruplara ayırarak, her gruba raporun bir bölümünü tamamlama görevi
verebilirsiniz. Her bir grup, daha sonra, kendi sorumluluğundaki bölümü
sınıfın geri kalanına sunacaktır; dinleyiciler, grupların üzerinde
çalıştıkları bölümleri geliştirebilmeleri için yapıcı yorumlar yapacaktır.
Çocuklarla yapılabilecek diğer bir alıştırma ise; onlara “kötü” araştırma
raporları vermektir (hayali olarak oluşturulmuş); bu raporlarda bazı
bölümler eksik olabilir veya raporlar yanlış biçimde yapılandırılmış
olabilir veya dili anlaşılmaz olabilir. Çocuklar, bu raporları nasıl
geliştirebileceklerini tartışırken, eğlenebilirler. Bu; onların yazma
becerilerini geliştirmenin eğlenceli ve tehdit unsuru taşımayan bir
yoludur.
11.4. Özet
Bu ünitede, yazılı bir raporun yazım ve yapılandırma süreci üzerinde
özellikle durularak, etkili bir biçimde yazabilmek için gerekli olan
önemli hususlar ele alınmıştır. Ünitede ayrıca, rapor yazarken,
okuyucuların da dikkate alınması gerektiğinin altı çizilmiştir.
141
Ünite 12
ARAŞTIRMA BULGULARININ DAĞITILMASI
EĞİTİM HEDEFLERİ
ƒ
ƒ
ƒ
Uygun hedef kitleleri belirlemek
Sosyal araştırma bulgularını sunmanın çeşitli yollarını
anlatmak
Araştırma bulgularını dağıtmanın çeşitli yollarını anlatmak.
12.1. Giriş
Tüm sosyal araştırma çalışmalarının bir amacı vardır. Araştırmacılar
bazen, insanların dikkatlerini belirli konulara veya sosyal sorunlara
çekmek isterler. Ve bazen, böyle konu ve sorunlar için çözümler
sunmak isterler. Ancak; araştırmalar dağıtılmazsa, yapacakları sosyal
etki de oldukça sınırlı olur (Baker 1999: 450).
Sosyal araştırmaları dağıtmanın bazı yolları vardır. Ancak, sosyal
araştırmaların nasıl dağıtılacağına karar vermeden önce, hedef
kitlemizin kim olduğuna ve hangi okuyuculara ulaşmak istediğimize
karar vermeliyiz.
12.2. Okuyucuları dikkate almak
Araştırma çalışması, okuldaki bir dersin bir parçasıysa, sonuç da
muhtemelen öğretmeninize vereceğiniz bir rapor olacaktır. Eğer
araştırma daha genel olarak okulla ilgili bir konu üzerinde
yoğunlaşıyorsa, hedef kitleniz okul müdürü, öğretmenler ve okuldaki
diğer öğrenciler olabilir. Eğer araştırma önemli bir sosyal konu ile
ilgiliyse ve profesyonel araştırma ekipleri tarafından yürütülmüşse;
araştırma ekibi bilimsel dergilerde makaleler yayınlayabilir,
bulgularını ilgili konferans ve seminerlerde sunabilirler ve basın
142
aracılığıyla kamuoyuna duyurabilirler. Hedef kitlenizin kim olduğuna
karar vermenin yanı sıra, okuyucularınızın konuyla ilgili bilgi
seviyesini de dikkate almanız gerekmektedir. Eğer insanların gerçekte
bildiklerinden daha fazla şey biliyor olduklarını varsayarsak, sonuçta
onların kafalarını karıştırabiliriz. Öte yandan, eğer onların bilgi
seviyelerini küçümsersek, bu sefer de onları sıkma tehlikesiyle
karşılaşırız. Araştırmacıların, bulgularını projelerinde yardımcı olan
katılımcılara da dağıtması etik açısından beklenen bir husustur.
12.3. Dağıtım için potansiyel hedefler
Araştırmacıların, stratejilerini belirlemeden önce her zaman
kendilerine, dağıtım için potansiyel hedeflerin kim olduğu ile ilgili
bazı sorular sormaları gerekmektedir:
ƒ
ƒ
ƒ
Kimler araştırma sonuçlarını öğrenmek isteyebilir?
Kimler sonuçları kullanabilir?
Araştırmayla ilgili bilgilendirilmesi gereken herhangi bir
kurum var mı (örn. Bazı bakanlıklar veya yetkililer, ilgili
bir araştırma kurumu, belediye vb.)?
Yukarıdaki sorular ışığında araştırmacılar, araştırma bulgularını
dağıtacakları hedeflerin bir listesini hazırlayabilirler. Araştırma
çalışmasını çocuklar yürütüyorsa (ve çalışmalarının konusuna bağlı
olarak), okul yönetimi ve belediye gibi hedefler seçebilirler ve hatta
eğer araştırma bulguları bir şekilde ilgilendiriyorsa, siyasetçiler ile
politika yapıcıları da hedef olarak seçebilirler.
12.4. Dağıtım teknikleri
Araştırma projeleri birkaç yolla ve değişik formatlarda farklı kitlelere
sunulabilir. Bu:
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
ƒ
Yazılı materyaller
PowerPoint sunumları
Video kayıtları ve sesli raporlar
Web siteleri
Dağıtım için uygun olan diğer gereçler aracılığıyla
yapılabilir.
143
Yazılı materyaller
Sosyal araştırmalar genellikle araştırma raporlarıyla dağıtılırlar.
Ancak; araştırma sonuçları broşür şeklinde hazırlanarak da dağıtılabilir
veya okullarda çocuklar tarafından makale şeklinde hazırlanarak okul
gazetesinde ve çocuk dergilerinde yayınlanabilir. Okuyucu isteklerine
yer veren özel bir köşenin olduğu günlük gazeteler veya çocuk
sayfaları da çocuk araştırmacıların daha geniş bir kitleye ulaşmasını
sağlayabilir.
PowerPoint sunumları
Araştırma sonuçları sözlü sunum yoluyla da dağıtılabilir. Bu
bağlamda, PowerPoint sonuçların düzenli bir biçimde sunulması için
kolay ve yararlı bir yoldur (Bkz. Kutu 12.2). Günümüzde çocukların
bilgisayar kullanmadaki yetenekleri göz önünde bulundurursak;
animasyon ve resimlendirme için hazırlanmış özel yazılımlarla ilginç
slâytlar hazırlayarak, bu sürece yaratıcı bir biçimde dâhil olabilirler.
Çocuklar ayrıca PowerPoint kullanarak; tablo, çubuk veya elma dilimi
grafikleriyle nicel araştırmaları; alıntı, resim ve hatta video formatında
da nitel sonuçları sunabilirler.
Kutu 12.1: PowerPoint Sunum Örneği
Nicel ve nitel sonuçların PowerPoint kullanılarak nasıl sunulabileceğini
basit bir örnekle görelim:
Günümüzde çocukların çok fazla televizyon seyrettikleri bilinen bir
gerçektir. Pek çok çocuk, her gün zamanlarının önemli bir kısmını TV
önünde geçirmektedir. Genç bir araştırmacı olan Rosa’nın, çocukların
TV alışkanlıklarını merak ettiğini varsayın; Rosa, akranlarının günde kaç
saatlerini çeşitli programları izleyerek geçirdiklerini araştırmaya karar
verir. Araştırmasını yapabilmek için dört araştırma katılımcısı (iki kız ve
iki erkek) ve üç farklı TV programı sınıfı seçer (çizgi film, film ve
diziler). Araştırma tamamlandıktan sonra, araştırma bulgularını dağıtmak
için PowerPoint sunumu yapmaya karar verir. Nitel ve nicel bölümleri
ayırır ve ilki için tablo, elma dilimli ve çubuk grafikler, ikincisi için ise
resim ve alıntılar kullanır.
144
Nicel araştırmaların tablo, elma dilimli grafik ve çubuk grafikler
kullanılarak sunumu: :
PowerPoint’te tablo ve grafiklerin kullanılması, diğer MS Ofis
Programlarındakine benzer; Excel programında grafik hazırlamakla
aynıdır. Bu tabloları PowerPoint kullanarak hazırlamak için bazı
adımları izlemeniz gerekmektedir:
ƒ
ƒ
PowerPoint ana sayfasını açın.
“ekle”ye ve sonra “tablo” bölümüne tıklayın ve ortaya
çıkan verileri kullanarak istediğiniz grafiği oluşturun.
Grafik ve diğer görsel imajları kullanmak, çocukları sunum
hazırlamaya teşvik etmek için etkili bir yoldur. Aynı zamanda,
çocuklara ve diğer şahıslara araştırma bulgularının ne anlam ifade
ettiğini anlamalarında yardımcı olmanın da iyi bir yoludur. Öte
yandan, günümüz çocukları yüksek bilgisayar becerisine sahip
oldukları için araştırma bulgularının sunumunda PowerPoint
kullanmak oldukça mantıklıdır.
Kutu 12.2: Tablo A
TV İzleme Alışkanlığı
100
Günlük TV
İzleme
S üresi
(Dakika)
80
60
Çizgifilm
40
Film
20
Dizi
0
John Jenny Alice
Jack
Araştırma Katılımcıları
Araştırmaya katılan dört kişi arasından, Alice TV seyrederek daha çok
vakit harcamaktadır ve en fazla çizgi filmleri izlemektedir. Aşağı
145
yukarı tüm katılımcılar aynı süreyi TV izleyerek geçirmektedir; ancak
erkekler, kızlara oranla daha az çizgi film izlemektedir (Bkz. Kutu
12.3, Tablo A).
Kutu 12.3: Tablo B- Çubuk Grafiği
TV İzleme Alışkanlığı
Jack
Araştırma Alice
Katılımcılar
Jenny
ı
Çizgifilm
Film
John
0
50
100
150
200
Dizi
Günlük TV İzleme Süresi
(Dakika)
Aynı rakamları, yukarıdaki çubuk tabloda gösterildiği gibi göstermek
de mümkündür (Bkz. Kutu 12.4, Tablo B).
Resim ve alıntılar kullanılarak nitel sonuçların sunumu:
Nicel sonuçların sunumunda resin ve diğer imgeler veya
görüşmelerden yapılan alıntıların yanı sıra PowerPoint de
kullanılabilir. Bir bulguyu göstermek için, öğrenciler ilgili resim,
fotoğraf veya bir çizgi film kahramanını, aşağıda gösterildiği gibi
sunumlarına ekleyebilirler. Genel olarak resimler, belirli konuları
anlatabilmek için güçlü yollardır; çünkü hedef kitle üzerinde güçlü bir
izlenim bırakabilirler. Aynı biçimde, görüşmelerden yapılan alıntılar
da görüşme yapılan şahısların orijinal ve muhteşem fikirlerini
göstermek için kullanılabilir. Aşağıda, nitel bulguların sunumunda
resim ve alıntıların nasıl kullanılabileceği ile ilgili örnekler yer
almaktadır (Bkz. Kutu 12.5 ve Kutu 12.6).
146
Kutu 12.4: Örnek A: Resimler
Araştırma
Katılımcılarının En
Fazla Beğendikleri
Çizgi Kahraman:
Winnie the Pooh
Çocukların TV izleme
alışkanlıkları hakkında
yaptıkları araştırma
sonucunda, araştırma
katılımcıları, Winnie
the Pooh’u en
sevdikleri çizgi film
kahramanı olarak
tanımlamışlardır.
Kutu 12.5: Örnek B: Alıntılar
Görüşmeye katılanlara “en sevdiğiniz çizgi film kahramanı hangisidir ve
neden?” sorusu yöneltildiğinde: “Ben Spiderman izlemeyi seviyorum;
çünkü Spiderman yanmıyor!”
Diğer katılımcı ise soruyu; “Tüm çizgi film kahramanları yenilmezdir.
Bir de dayak yemek istemiyorum, bu nedenle çizgi film izliyorum.”,
şeklinde yanıtlamıştır.
Bu iki alıntı, çocukların en sevdikleri çizgi filmlerle ilgili düşüncelerini
yansıtan bir örnek olarak sunulabilir.
Video kayıtları ve sesli raporlar
Araştırma sonuçlarının metin halinde dağıtılması zorunlu değildir.
Video kayıtları veya sesli raporlar gibi görsel yöntemler de araştırma
bulgularının dağıtılması için kullanılabilir. Bu dağıtım yöntemleri,
çocukların yaratıcı ve yenilikçi olabilmeleri için pek çok fırsat
sunmaktadır. Bu gereçlerin kullanılması, yazma becerileri hâlâ daha
147
sınırlı olan küçük çocukların araştırma bulgularını dağıtmaları için de
oldukça iyi bir yöntemdir.
Web siteleri
Çocukları hedef alan çeşitli konularla ilgili milyonlarca web sitesi
vardır. Bu web siteleri, çocuklarla ilgili çeşitli konularda uzman olan
yetişkinler tarafından tasarlanmıştır. Çocuklar için tasarlanan bazı web
siteleri, onlara okul ödevlerinde yardımcı olmayı hedeflerken, diğerleri
de onlara bazı önemli konularda bilgi vermeyi, bazıları ise
eğlendirmeyi hedeflemektedir. Yetişkinlerin yardımıyla, çocuklar da
kendi basit web sitelerini tasarlayabilir ve araştırma bulgularını web
sitelerinden dağıtabilirler.
Dağıtım için uygun olan diğer gereçler
Bir TV veya radyo programına katılmak, araştırma bulgularını
dağıtmak için ilham verici bir yol olabilir. Yerel bir TV veya radyo
istasyonu, çocuk araştırmacıları konuk etmekle ilgilenebilir. Bazı TV
kanallarında çocuklar için özel programlar yayınlanmaktadır; bunlar,
araştırma bulgularını dağıtmak için güzel bir mecra oluşturabilir.
Yakın bir üniversitedeki eğitim veya çocuklukla ilgili bir
seminer/konferansa da katılmak iyi bir seçenek olabilir. Son olarak;
çocuk dernekleri veya sivil toplum örgütleri tarafından düzenlenen
planlanmış etkinlikler de sunum yapabilmek için çocukların
ulaşabileceği mekânlardan biri olabilir (Kellett 2005: 127).
Çocukların Bilmesi Gerekenler Nelerdir?
ƒ Hedef kitlenin kim olacağına karar vermek çok önemlidir,
ƒ Yazılı bir araştırma raporu hazırlamak, araştırma bulgularını
dağıtmak için en fazla kullanılan yoldur; ancak tek yol değildir ve
araştırma bulgularını dağıtmanın alternatif yolları vardır,
ƒ PowerPoint sunumları, çocukların hazırladığı web siteleri ve diğer
dağıtım gereçleri, araştırma bulgularının dağıtılması için görsel olarak
daha ilgi çekici olabilirler.
148
Çocuklara Konuyu Anlatmak Için Ipuçları
ƒ
ƒ
Çocuklarla, araştırma sonuçlarını nasıl sunmak istediklerini tartışın.
Çocuklarla birlikte, araştırma bulgularının dağıtılabileceği potansiyel
hedef kitleleri tartışın ve karar verin. Çocuklara; araştırma
bulgularını yaratıcı bir biçimde dağıtabilecekleri yollar bulmalarında
yardımcı olun. Mesela bir poster hazırlamak veya basit bir belgesel
hazırlamak gibi; ancak her zaman konuya ve çocukların
ulaşabileceği araçlara bağlı olarak önerilerde bulunun.
12.5. Özet
Sosyal araştırma projeleri, araştırma sonuçlarını farklı kitlelere
ulaştırabilmek için çeşitli yazılı ve görsel malzeme üretirler. Çocuklar,
araştırma bulgularını medya da dahil olmak üzere konuyla ilgilenen
kurumlar ve platformlar aracılığıyla çeşitli yollarla dağıtabilirler. Her
halükarda, uygun kitle dikkatli bir biçimde seçilmeli ve uygun sunum
formatları kullanılmalıdır. Okuyucu kim olursa olsun, konu ne olursa
olsun; asıl önemli olan insanların dikkatini çekmektir.
149
Terimler Sözlüğü
Eylem Araştırması: sosyal değişim yapma isteğiyle hareket edilen ve
yeni bilgilerin üretilmesinin altını çizen özel bir uygulamalı araştırma
türüdür.
Uygulamalı Sosyal Araştırma: belirli bir ihtiyaç veya soruna hitap
etmek için bilgi edinmek özel maksadıyla yürütülen araştırma türüdür.
Sınıf: aynı fenomene aitmiş gibi görünen belirli bir kavram demetinin
sınıflandırılmasını gösterir ve farklı kavramsal düzeylerden oluşur.
Kodlama: Kodlama, ham verilerin analiz edilmesi ve düzenlenmesidir.
Verileri kodlamanın yalnızca bir yolu yoktur; bunun yerine çeşitli tarz
ve adımlar mevcuttur. Araştırmacı veriler üzerinde çalışırken, verileri
düzenleme sürecine yardımcı olabilmesi için veri segmanlarını belirli
kodlarla tanımlar.
Kavram: Toplumdaki bazı fenomenleri tanımlayan kavramsal
etiketlerdir; genellikle belirli kuramlarla ilgilidirler.
Durumsallık soruları: “Cevap veren kişinin cevabına bağlı olarak bir
başka soruya geçtiği bir anket araştırma sorusudur.” (Neuman 2003,
532).
Yüz yüze görüşmeler: Görüşmeyi yapan kişinin, katılımcıyla şahsen
bir araya gelerek ona sorular sorduğu ve cevapları kayıt ettiği anket
türüdür.
Saha Araştırması: İnsanları doğal ortamlarında incelemeye, yani
yaşadıkları ve birbirleriyle etkileşimde oldukları ortamlarda araştıran
yöntemsel bir yaklaşımdır.
150
Saha Notları: Bir saha araştırmacısı tarafından sahadan toplanan tüm
verilerdir. Bu veriler arasında, sosyal etkinlik ve etkileşimlerin
gözlemlenmesi sonucu tutulan notlar, konuşma veya insanlarla yapılan
görüşmeler yer alır; harita, şema, fotoğraf, ses ve görüntü kayıtları gibi
veri biçimlerinin yanı sıra belirli bir alanda yapılan çalışmalardan
doğrudan elde edilen veri biçimlerini de içerir.
Memo (Kısa not): Memolar; araştırmacılar tarafından veri analizi
sürecinde alınan ve genellikle bir kuramsal fikri irdeleyen notlardır.
Araştırmacılar, ortaya çıkan veya parlayan bir fikirle ilgili ilk
düşüncelerini yazabilmek için genellikle kodlama sürecine ara verirler;
memolar üzerinde genellikle yeniden çalışılır ve bunlar nihai rapora
entegre edilir.
Yöntem: tüm araştırma tasarımının mantıklı, sistematik ve tutarlı
kararlar alınarak nasıl yürütüldüğü anlamına gelir; böylece araştırma,
geçerli ve güvenilir bulgular elde ettiği hususundaki eleştirilere de
karşılık verebilir.
Açık uçlu ve kapalı sorular: Açık uçlu sorular herhangi bir yanıt sınıfı
içermezken, kapalı sorular, yanıt verenlere birtakım yanıt sınıfı sunar.
Katılımcı gözlemi: Araştırmacının üzerinde çalıştığı grubun
etkinliklerini gözlemleyerek hem de bu etkinliklere katılarak veri
toplamak için kullandığı tekniktir.
Açıklama (inceleme) sorusu: “Muğlak bir cevabı netleştirmek, eksik
bir cevabı tamamlamak, veya ilgili bir cevabı temin etmek için yapılan
nötr bir istek” (Neuman 2003, 295).
Saf veya Temel Sosyal Araştırma: dünyayla ilgili anlayışımızı, diğer
bir ifadeyle dünya hakkındaki bilgilerimizi arttırmak için
yürüttüğümüz araştırma türüdür; ancak, belirli bir sosyal konu veya
problemi çözmek için başlı başına bir girişim değildir.
Güvenirlik: herhangi bir çalışma veya araştırma gerecinin tutarlılığını,
istikrarını ve tekrar edilebilirliğini değerlendirir.
151
Yanıt Sınıfları: Kapalı sorularda yanıt verenler için sunulmuş olan
yanıt seçenekleridir.
Örneklem ebadı: Araştırmacının ana kitle için genelleme yapması ve
kullanması için daha büyük bir gruptan seçilen vakaların sayısıdır.
Basit rasgele örneklem: araştırmacının bir örneklem çerçevesi
oluşturduğu ve ana kitledeki tüm örneklem unsurlarının eşit seçilme
şansına sahip olabilmesi için tamamen rasgele bir süreç kullandığı
rasgele bir örneklemdir.
Ölçek: “herhangi bir değişkenin, bir süreklilik içerisindeki yoğunluğu,
yönü, seviyesi veya gücünü ölçmek için anket araştırmalarında
kullanılan nicel bir veri ölçüm türüdür. Çoğu, sıralı ölçüm
seviyesindedir” (Neu50man 2003, 544).
Katılımcılar tarafından yanıtlanan anketler: Görüşmecilerin yardımı
olmaksızın, katılımcıların yanıtlaması için dağıtılan anket formlarıdır.
Sosyal Araştırma: İnsanların sosyal davranışlarını, yani insan
davranışlarının sosyal bir bağlamda meydana geldiği şekliyle,
anlaşılmasına yönelik yapılan araştırma türüdür.
Tabakalandırılmış örneklem: araştırmacı tarafından öncelikle
karşılıklı olarak özel ve ayrıntılı olan sınıfları belirleyerek, sonra
örneklem çerçevesini bu sınıflara ayırdığı ve her sınıftan vakalar
seçmek için rasgele seçme tekniğini kullandığı rasgele bir
örneklemdir.
Sistematik örneklem: araştırmacının, bir örneklem aralığı kullanarak
örneklem çerçevesindeki her x’inci (örneğin 7’nci) vakayı seçtiği
rasgele bir örneklemdir.
Geçerlik: çalışmanın, araştırdığını savunduğu hususla ilgili olarak
gerçek bulgular sunma kabiliyetini değerlendirir.
Değişken: değişen bir kavram veya özelliktir. Bir değişkenin değer
sınıfı, onun nitelikleridir. Bağımsız değişken, genellikle bağımlı bir
değişken üzerinde sonuç etkisi yaratır. Bağımlı ise; değerleri bağımsız
bir değişken tarafından değiştirilen değişkendir.
152
Yararlı Kaynaklar
Faydalı Elektronik Kaynaklar
Amerika Antropoloji Derneği,
Elektronik belge, http://www.aaanet.org/
Amerikan Sosyoloji Derneği,
Elektronik belge, http://www.asanet.org/
Ekonomik ve Sosyal Araştırma Konseyi
Elektronik belge, http://www.esrcsocietytoday.ac.uk/
Uluslar arası Sosyoloji Derneği,
Elektronik belge, http://www.isa-sociology.org/
Sosyal Bilimlerde Etik: Bir Kaynakça,
Elektronik belge, www.web-miner.com/socsciethics.htm
Pek çok profesyonel kurumun araştırmacıları için kendi hazırladıkları
etik davranış kuralları vardır ve bu kurallar temel olarak kendi
disiplinlerinin etiğiyle ilgilidir. Amerika Sosyoloji Derneği Etik
Davranış Kuralları; sosyologların mesleki ve bilimsel çalışmalarıyla
ilgili göz önünde bulundurmaları gereken genel ilke ve değerlere yer
vermektedir. Bu kaynak, öğretmen ve öğrenciler için oldukça
faydalıdır. Yine; Sosyoloji Derneği ve Amerikan Antropoloji
Derneği’nin web adreslerini de ziyaret edebilirsiniz. Sosyal Bilimlerde
Etik: Bir Kaynakça da araştırma etiğiyle ilgili faydalı bir çevrimiçi
kaynakçadır. Bu kurallar; disiplinlere özgü genel etik ilkeleri ve
değerlerini belirtmektedir ve hem öğretmenler hem de öğrenciler için
faydalı birer kaynak olabilirler.
153
Çocuk Araştırmaları Derneği (CRC)
Elektronik belge, http://childrens-research-centre.open.ac.uk/
Bu web sitesinde, çocuklar ve gençler tarafından yürütülen orijinal
araştırma çalışmaları yer almaktadır.
Childnet Akademi
Elektronik belge, http://www.childnetacademy.org/
Öğretmen ve çocukların kendi web sitelerini kurmalarında yardımcı
olabilir.
Bilgisayar Bilimi Öğretmeni
Elektronik belge, http://blogs.msdn.com/alfredth/about.aspx
Düşünce ve Bilgi web sitesi, çocukların kendi web taraycılarını
oluşturmaları veya okulun web sitesini kurmaları ve diğer yararlı
becerileri geliştirebilmelerinde yardımcı olmak için tasarlanmıştır.
Bakınız
Toplum Araştırmacısı olarak Çocuklar
http://www.unicef.org/teachers/researchers
A + Adım Adım Araştırma ve Yazma
http://www.ipl.org/div/aplus/step1.htm
Daniel Will-Harris tarafından hazırlanan Etkin Metin Yazma
Yolları:
http://www.efuse.com/Design/effective_writing.html
Yazmayı Geliştirmek 5-14, HM Okul Müfettişleri Raporu, İskoçya
İdari Eğitim Bakanlığı:
http://www.hmie.gov.uk/documents/publication/imwr.htm
Öğrencileri Yazmaya Yönlendirmek, Paul Collis:
http://www.basicskills.co.uk/sharingpractice/schools/detail.php?SharingPracticeID
=1683206713
Yukarıdaki elektronik belgelerin tümü, makale yazarken veya
çocukların yazım sürecini geliştirmek için kullanılabilecek genel ve
belirli ilkeler sunmaktadır. Çocuklar, araştırma raporlarını hazırlarken
154
bu bilgilerden (ilkeler ve ipuçları) yararlanabilirler. Bu elektronik
siteler, çocuklara önemli öğrenim araçlarının yanı sıra genç
araştırmacıların bir araştırma çalışması yapabilmek ve bunu
yazabilmek için izlemesi ve uygulaması gereken adımlarla ilgili bilgi
de sunmaktadır.
Gençler Hakkında Büyük Habr; Gerçekten Interneti Çalışmak ve
Araştırmak için mi Kullanıyorlar? DeNomme
Elektonik Belge,
http://www.courses.unt.edu/efiga/HistoryAndEhnography/DeNom
meFieldwork5960.doc
Saha çalışması yapmak isteyen çocukların, saha çalışması tabanlı bir
proje örneği sunan bu belgeyi okumaları tavsiye edilir.
Etnografi Kaynakçası
Elektronik belge,
http://www.courses.unt.edu/efiga/HistoryAndEthnography/Ethnog
raphyBibliography.htm
Bu web sitesinde etnografi ile ilgili önemli okuma parçaları yer
almaktadır.
Özgür Çocuk Projesi
Elektronik belge, www.freechild.org
Bu web sitesinde; gençlerin yön verdiği sosyal değişim eylemleri de
dahil olmak üzere gençlerin araştırmaya katılmaları hakkında faydalı
bilgiler ve birçok ilgili kaynak bulunmaktadır.
Yaşam Boyu Bilgisayar Becerileri
Elektronik belge,
http://www.useit.com/alertKutu/computer-skills.html
Öğrencilere bilgisayar becerileri öğretmekte ve onların web sitesi
hazırlama, internet üzerinden iletişim, intranet ve diğer etkileşimli
ortamların yanı sıra, sunumlarını geliştirmek için PowerPoint
programını nasıl kullanacakları konularında rehberlik etmektedir
155
Topluluk huzurunda konuşma yapma ipuçları
http://www.aresearchguide.com/3tips.html
Bu elektronik belgede, araştırmacılar tarafından hazırlanan bilgileri bir
topluluk huzurunda sunarken kullanılabilecek olan tüm önemli
teknikler yer almaktadır.
Nitel veri sunumları
http://www.nova.edu/ssss/QR/QR2-3/presenting.html
Bu elektronik belgede, araştırmacının nitel analizleri sunarken takip
etmesi gereken adımlar yer almaktadır.
Nitel Mülakat
Elektronik belge,
http://web.clas.ufl.edu/users/ardelt/Aging/QualInt.htm
Bu elektronik belgede, nitel mülakatlarda kullanılabilecek önemli
ilkeler yer almaktadır.
Çocuklar için Arama Motorları
Elektronik Belge,
http://searchenginewatch.com/showPage.html?page=2156191
Bu web sitesinde çocuklar araştırma yaparak, faydalı bilgilere
ulaşabilirler.
Sitede,
çocuklara
uygun
olmayan
içerikler
yasaklanmıştır.
"Bir şeyler Acayip kokuyor ... " Saha Çalışması hakkında Notlar
Elektronik belge,
http://www.partapuoli.com/Texts/Something_smelled.htm
Bu belgede, yazarın deneyimlerine dayalı olarak saha araştırması
süreci anlatılmaktadır.
Öğretmen Köşesi
Elektronik belge, http://www.relabs.org/research
Bu web sayfası, Kıbrıslı araştırmacılar tarafından kurulmuş ve
geliştirilmektedir. İlgili öğretmenler, Kıbrıs ve yurtdışındaki diğer
öğretmenler tarafından yürütülen araştırma örneklerini indirebilirler.
Öğretmenler, kendi araştırma önerileri ve yöntemlerini belirlerken, bu
örneklerden fikir edinebilirler. Bu sitede ayrıca yazılımlar ve Eylem
Araştırmaları hakkındaki diğer sitelere bağlantılar gibi diğer değerli
kaynakları da bulabilirsiniz. Öğretmenlere düzenli aralıklarla bu siteye
156
girerek değişiklikleri gözlemlemeleri ve yeni materyalleri indirmeleri
tavsiye ederiz.
Çocuk Araştırmaları Üniversitesi
Elektronik belge, http://www.csca.org.cy/cru/page.php?bid=1
Bu web sitesi; Kıbrıs’taki öğrenci ve eğitimcilerin çocuklar tarafından
yürütülen araştırma örneklerini görebilecekleri, sosyal araştırma ile
ilgili malzemelere ulaşabilecekleri ve etkileşimli bir biçimde
araştırmayla ilgili konular üzerinde tartışabilecekleri bir ortam
sunmaktadır.
Posterle sunum tasarımı için ipuçları:
http://www.pop.psu.edu/info-core/library/posters.htm
Araştırma çalışmalarını, poster sunumu olarak sunmak isteyen
araştırmacılar bu web sitesinde ilgili tüm bilgilere ulaşabilirler.
Yazmak: Etnografik Çalışmalarınızı Şekillendirin
Elektronik belge,
http://jan.ucc.nau.edu/~sg7/eng521spring02/ethnography521.html
Bu elektronik belgede, etnografik bir yazı yazmak için gerekli tüm
adımlar tarif edilmektedir.
FAYDALI KİTAPLAR
Blaikie, Norman.
2001 Designing Social Research. London: Polity.
Bu kitapta, sosyal araştırma çalışmaları yapan araştırmacılar tarafından
takip edilmesi gereken adımlarla ilgili bilgiler yer almaktadır.
Cleveland, William
1994 The Elements of Graphing Data. Hobart Press.
“Grafik sihirbazı” yazılımın grafiksel kapasitesinin ötesine geçerek,
grafik verileri ile ilgili bilgilerini derinleştirmek isteyen öğretmenler
için ileri seviyede bir kitaptır.
157
Coffey, Amanda and Paul Atkinson
1996 Making Sense of Qualitative Data: Complementary
Research Strategies. Thousand Oaks, CA: Sage
Publications.
Bu, veri analiz süreci hakkında okuyucuya uygulamaya yönelik
tavsiyelerde bulunan mükemmel bir yayındır. Okuyucuya; çeşitli nitel
analizlerin yanı sıra veri yorumlamasıyla ilgili değişik tarzlar da
sunulmaktadır.
Gilbert, Nigel.
2001 Researching Social Life. London: Sage Yayınları.
Bu kitapta, “sosyal hayat” kavramı anlatılmakta ve açıklanmaktadır.
Yazar, sosyal varoluş ile ilgli bazı tanım ve fikirleri özellikle
birbirinden ayırarak, okuyucunun sosyal kuramı ve bunun sosyal
araştırmalarda nasıl kullanıldığını anlamasında yardımcı olmaya
çalışmaktadır.
Frankfort-Nachmias, Chava and David Nachmias
1992 Research Methods in the Social Sciences, London: Edward
Arnold,.
Bu faydalı ciltte; maliyet-fayda oranı, araştırma hakkı ile katılımcının
mahremiyet hakkı arasındaki çatışma ve bilgilendirilmiş onay ile
gönüllü katılım gibi konular da dahil olmak üzere sosyal
araştırmalarda ortya çıkan etik ikilemlere değinilmektedir.
Foddy, William.
1993 Constructing Questions for Interviews and Questionnaires:
Theory and Practice in Social Research. Cambridge
University Press.
Bu kitap, mülakatlarda dikkat edilmesi gereken ilkelerin araştırmacılar
tarafından anlaşılabilmesine yardımcı olabilecek bir kaynaktır.
Okuyucuya ayrıca mülakat sürecinin önemini ayrıntılı bir biçimde
açıklamakta be mülakat sırasında araştırmacılar tarafından
kullanılabilecek yöntemler ele alınmaktadır.
158
Hallowell, Nina, Julia Lawton and Susan Gregory, eds.
2004 Reflections on Research: The Realities of Doing Research,
Buckingham. Open University Press.
Bu kitapta esas olarak bazı sosyal araştırmacıların deneyimleri
aktarılmaktadır. Araştırma projelerinin oluşumu ve ampirik araştırma
yaparken karşılaşılan uygulamaya yönelik ve etik güçlükler gibi
önemli konuların altı çizilmektedir.
Hammersley, Martin and Paul Atkinson
1995 Ethnography. London: Routledge.
Bu kitap, etnografik araştırma ilkeleriyle ilgili temel örneklere yer
verilmektedir; analiz, yorumlama ve etnografik rapor yazımına pek
çok sayfa ayrılmıştır.
Israel, Mark and Iain Hay
2006 Research Ethics for Social Scientists. London: Sage,
Bu kitap; öğrencilere konuyu tanıtmakta ve uygulamada araştırma etiği
ile ilgili temel bilgileri sunmaktadır. Kitapta; etikle niçin
ilgilendiğimiz, temel etik ve normatif yaklaşımların, kural ve ilkelerin
neler olduğu sorularına cevap aranmaktadır ve ayrıca farklı ülkelerdeki
etik kurallarına yer verilmektedir.
Neuman, Lawrence
2003 Social Research Methods: Qualitative and Quantitative
Approaches. 5’inci Baskı. Allyn & Bacon.
Bu, sosyal araştırma yöntemleri hakkında kolay okunur ve
yapılandırılmış bir kitaptır. Öğretmenler, sosyal araştırma yapmakla
ilgili bilgilerini şekillendirirken bu kitaptan önemli ölçüde
faydalanabilirler. Kitapta, çocuklarla bile kullanabileceğiniz bol örnek
ve mükemmel resimler yer almaktadır.
Kellett, Mary.
2005 How to Develop Children as Researchers: A Step-by-Step
Guide to Teaching the Research Process. Paul Chapman
Publishing.
Öğretmenlere yol gösterebilmek için bir eğitim el kitabı olarak da
kullanılabilecek olan bu muhteşem kaynak sayesinde; öğretmenler,
etkileşimli sınıf faaliyetleri ve oyunlar hakkında fikir edinebilirler ve
159
sınıfta kullanabilecekleri kaynakları bu kitaptan çoğaltabilirler.
Kitaptaki
ünitelerle
ilgili
özetler
http://childrens-researchcentre.open.ac.uk web sitesinde yer almaktadır.
Kvale, Steinar
1996 InterViews: An Introduction to Qualitative Research
Interviewing. Thousand Oaks, CA: Sage.
Kitap; görüşme sanatı hakkında basit ve uygulamaya yönelik teknik
tavsiyeler sunmaktadır.
McNiff, Jean
2005 Action Research for Teachers: A Practical Guide. David
Fulton Publishers.
Bu kitap; eylem araştırması hakkında daha ayrıntılı bilgi edinmek
isteyen eğitmen ve öğrenciler için oldukça faydalıdır. Kitapta, eğitmen
ve öğrencilerin belirli görevleri yerine getirirken kendi yeteneklerine
daha fazla güvenmelerini sağlayacak gerekli araştırma araçlarını
sunmaktadır.
Mandel, Steve
1990 Effective Presentation Skills. California: Kogan Page Ltd.
Bu kitap, araştırma bulgularını etkili bir biçimde sunabilmeniz için
ihtiyacınız olan becerilere atıfta bulunmaktadır.
Neuman, Lawrence W.
2003 Basis of Social Research: Quantitative and Qualitative
Approaches, Pearson Education.
Sosyal araştırma yöntemleri hakkında başlangıç seviyesinde ancak
kapsamlı bir kitap.
Nardi, Peter M.
2003 Doing Survey Research: A Guide to Quantitative Research
Methods, Allyn & Bacon.
Özellikle anket araştırmaları üzerinde yoğunlaşan bu kitap bu özel
yöntemle ilgili ve bunu takip eden anket sonuçlarının nicel analizi ile
ilgili daha ayrıntılı bilgi edinmek isteyen öğretmenler için faydalı
olacaktır.
160
Neuman, Lawrence
2003 Social Research Methods: Qualitative and Quantitative
Approaches. 5’inci Baskı. Allyn and Bacon.
Bu kitap, genel araştırma yöntemleri arasında, anket araştırmalarının
nasıl yapıldığıyla ilgili daha fazla bilgi edinmek isteyen öğreymenler
için faydalı olacaktır (16 ünite yer almaktadır). Etik Kuralları, İkincil
Analiz için Kaynaklar ve Terimler Sözlüğü gibi faydalı ekleri de
bulunmaktadır. nitel veriler hakkındaki bölümde, iki analiz türünü
karşılaştırmak için bir temel sunulmaktadır.
Perks, Robert and Alistair Thomson, (editörler).
1998 The Oral History Reader. 2’nci Baskı. London: Routledge
Sözlü tarihe ayrılmış bir kitaptır. İçinde aynı zamanda görüşme,
görüşmeye katılan şahısları dinleme yolları, sözlü tarihte kadın,
topluluk araştırması ve sözlü tarihlerin yorumlanmasına ait bazı
bölümler de bulunmaktadır.
Richardson, Laurel
1990 Writing Strategies: Reaching Diverse Audiences. Newbury
Park: Sage.
Bu kitapta; akademik, edebi, öykü, hikaye gibi çeşitli yazı türlerine yer
verilmektedir.
Salkind, Neil
2000 Exploring Research. Prentice Hall.
Genel olarak araştırma yöntemleri ile ilgili olan ve içinde anket
araştırmaları için bir ayrı bir bölüm bulunan bu kitap, sosyal bilimler
araştırma yöntemleri genel bağlamında, özellikle bu tür araştırma
üzerinde yoğunlaşmak isteyen öğretmenler için faydalı olacaktır.
Silverman, David, (editör).
2004 Qualitative Research: Theory, Method, and Practice. 2’nci
Baskı. London: Sage Publications Ltd.
Nitel araştırmayla ilgili kitabın geliştirilmiş ikinci baskısı. İçinde nitel
görüşme, odak grup görüşmeleri, nitel veri analizleri ve gözlemlerle
ilgili bölümler de yer almaktadır.
161
Wolcott, Harry F.
2001 Writing up Qualitative Research. 2’nci Baskı). Thousand
Oaks, CA: Sage Publications, Inc.
Kitap; araştırmacılar ve öğrencilere nitel verilerini yazmalarında ve
yorumlamalarında yardımcı olmaya çalışmaktadır. Her ne kadar tarzlar
hakkında bir el kitabı olmada da kitaoda yazma üslupları ve rapor
yazımı sırasında araştırmacıların karşılaştığı yaygın sorunlarla ilgili
örnekler sunulmaktadır.
162
Referanslar
Agar, Michael
1980 The Professional Stranger: An Informal Introduction to
Ethnography. Academic Press, Inc.
Alderson, Priscilla
2000 Children as Researchers: The Effects of Participation Rights
on Research Methodology. In Research with Children:
Perspectives and Practices. P. Christensen and A. James,
(editörler). S. 241 257. London: RoutledgeFalmer.
Arber, Sara
1993 Designing samples. In Researching Social Life. N. Gilbert,
baskısı. S. 68 92. London: Sage.
Arksey, Hilary and Peter Knight
1999 Interviewing for Social Scientists. London: Sage Yayınları Ltd.
Baker, Therese L.
1999 Doing Social Research. 3’üncü Baskı. USA: McGraw-Hill
College.
Berg, Bruce L.
2007 Qualitative Research Methods for the Social Sciences. 6’ncı
Baskı. Boston: Pearson Education, Inc.
Bernard, Russell
1995 Research Methods in Anthropology: Qualitative and
Quantitative Approaches. 2’nci Baskı. Sage Yayınları.
Boyden, Jo and Judith Ennew
1997 Children in Focus: A Manual for Participatory Research with
Children. Stockholm: Radda Barren.
163
British Educational Research Association
2004 Revised Ethical Guidelines for Educational Research.
Elektronik Belge, http://www.bera.ac.uk.
Burns, Robert B.
2000 Introduction to research methods. London: Sage.
Charmaz, Kathy
2006 Constructing Grounded Theory: A Practical Guide Through
Qualitative Analysis. London: Sage Yayınları Ltd.
Cohen, Louis, and Manion Lawrence
1995 Research Methods in Education. New York: Routledge,
4’üncü Baskı,.
Coles, Robert
1997 Doing Documentary Work. New York: Oxford Üniversite
Yayınları.
Collier, John and Malcolm Collier
1992 Visual Anthropology: Photography as a Research Method.
Albuquerque: New Mexico Üniversite Yayınları.
Dunaway, David K. and Willa K. Baum, eds
1996 Oral History: An Interdisciplinary Reader. 2’nci Baskı.
Thousand Oaks, Calif.:Sage Yayınları.
East Midlands Oral History Archive
Information Sheet #9 Oral History in Schools. Elektronik belge,
http:// www.le.ac.uk/emoha
Eisenhart, Margaret. A. & Howe, Kenneth. R.
1992 Validity in Educational Research. In The Handbook of
Qualitative Research in Education. M. Le Compte, W. Millroy,
and J. Preissle, editörler. S. 642-680. San Diego: Academic
Yayınları.
164
Fielding, Nigel
1993 Qualitative Interviewing. In Researching Social Life. N.
Gilbert, editör. London: Sage Yayınları.
Fontana, Andrea and James H. Frey
2000 The Interview: From Structured Questions to Negotiated Text.
In Handbook of Qualitative Research. 2’nci Baskı. N. K.
Denzin and Y.S. Lincoln, editörler. California: Sage Yayınları,
Inc.
Frisch, Michael
1991 A Shared Authority: Essays on the Craft and Meaning of Oral
and Public History. Albany: SUNY Press.
Gallup Örgütü
Elektronik Belge http://www.gallup.com/poll/
Glesne, Corrine
2006 Becoming Qualitative Researchers: An Introduction. 3’üncü
Baskı. Boston: Pearson Education,
Inc.
Heyl, Barbara Sherman
2001 Ethnographic Interviewing. In Handbook of Ethnography. P.
Atkinson, A. Goffey, S. Delamont, J. Lofland and L. Lofland
editörler. London: Sage Yayınları Ltd.
Holstein, James A. and Gubrium, Jaber F.
2004 The Active Interview. In Qualitative Research: Theory
Method and Practice. 2’nci Baskı David Silverman (editor).
London: Sage Yayınları Ltd.
James, Allison with Jenks Chris and Prout Alan
1998 Theorizing Childhood. New York: Teachers College Yayınevi.
James, Allison and Prout Alan eds
1990 Constructing and Reconstructing Childhood: Contemporary
Issues in the Sociological Study of Childhood. Basingstoke:
The Falmer Press.
165
Kellett, Mary
2005 How to Develop Children as Researchers: A Step-by-Step
Guide to Teaching the Research Process. Paul Chapman
Yayınevi.
Kellett, Mary
2004 Just Teach Us the Skills Please, We’ll Do the Rest’:
Empowering Ten-Year-Olds as Active Researchers. Children
and Society 18:329 343.
Kellett, Mary
2005 How to Develop Children as Researchers: A Step-by-Step
Guide to Teaching the Research Process. London: Sage
Yayınları.
Kirby, Perpetua
1999 Involving Young Researchers: How to Enable Young People to
Design and Conduct Research. York: Joseph Rowntree Vakfı.
LeCompte, Margaret. D. and Preissle, Judith
1993 Ethnography and qualitative design in educational research.
2’nci Baskı. San Diego: Academic Press.
Lofland, John
1971 Analyzing Social Settings. Belmont, CA: Wadsworth.
Moser, Claus. A. and Kalton, Graham
1979 Survey methods in social investigation. 2’nci Baskı. London:
Heinemann Eğitim Kitapları.
Milgram, Stanley
1963 Behavioral Study of Obedience. Journal of Abnormal and
Social Psychology 67: 371 378.
Morgan, David L.
1997 Focus Groups as Qualitative Research. 2nd edition.
Qualitative Research Method Series, 16. California: Sage
Yayınları, Inc.
166
Miles, Matthew B. and Michael Huberman
1994 Qualitative Data Analysis: An Expanded Sourcebook 2’nci
Baskı. Sage Yayınları, Inc.
Neuman, Lawrence
2000 Social Research Methods: Qualitative and Quantitative
Approaches. 4’üncü Baskı. Allyn and Bacon.
Neuman, Lawrence W.
2003 Social Research Methods: Qualitative and Quantitative
Approaches. 5’inci Baskı. Boston: Allyn and Bacon.
Neuman, Lawrence W.
2006 Social Research Methods: Qualitative and Quantitative
Approaches. Boston: Pearson Education, Inc.
Pelto, Pertti. & Pelto, Gretel.
1978 Anthropological Research: The Structure of Inquiry. 2’nci
Baskı. Cambridge: Cambridge Üniversite Yayınları.
Pring, Richard.
2000 Philosophy of educational research. London: Continuum.
Patton, Michael Quinn
1990 Qualitative Evaluation and Research Methods, 2’nci Baskı.
California: Sage Yayınları, Inc.
Publication Manual of the American Psychological Association
1994 Washington, DC: American Psychological Association.
Elektronik Belge,
http://www.scribd.com/doc/2022356/Publication-manual-ofthe-American- Psychological-Association-5’inci Baskı.
Qvortrup, Jens with Marjatta Bardy, Giovanni Sgritta, and Helmut
Wintersberger, editörler
1994 Childhood Matters: Social Theory, Practice and Politics.
Aldershot: Avebury.
167
Robson, Colin.
2002 Real world research: A research for social scientists and
practitioners-researchers. 2’nci Baskı. Oxford: Blackwell.
Save the Children
2004 So You Want to Involve Children in Research: A Toolkit
Supporting Children’s Meaningful and Ethical Participation in
Research Relating to Violence Against Children. Sweden: Save
the Children (Çocukları Kurtarın).
Sanjek, Roger
1990 Fieldnotes: The Makings of Anthropology. Ithaca, NY: Cornell
Üniversite Yayınları.
Silverman, David
1993 Interpreting Qualitative Data: Methods for Analysing Talk,
Text and Interaction. London, Thousand Oaks, and New
Delhi: Sage Yayınları.
Spradley, James and David McCurdy
1972 The Cultural Experience: Ethnography in Complex Society.
Science Research Associates, Inc.
Strauss, Anselm and Juliet Corbin
1990 Basics of Qualitative Research: Grounded Theory Procedures
and Techniques. London: Sage Yayınları, Inc.
Tonkiss, Fran
2004 Using Focus Groups. In Researching Society and Culture. 2nd
edition. C. Seale, (editör). London: Sage Yayınları Ltd.
The European Social Survey
2002 Elektronik Belge, http://www.europeansocialsurvey.org/
UniLearning Effective Writing
Elektronik Belge, http://unilearning.uow.edu.au/effective/1b.html
168
Katkıda Bulunanlar Hakkında
Loucas Antoniou, şu an Sheffield Üniversitesi Sosyoloji Çalışmaları
Bölümünde Sosyoloji doktora eğitimi almaktadır. Çocukların ev
işlerine iştiraki ile ilgili doktora tezini hazırlamaktadır. Kıbrıslılık
bağlamında, farklı zamanlarda çocukların vazifeleri ve çocukların
ev işlerindeki deneyim tarihi çalışmalarıyla ilgilenmektedir. Aynı
zamanda nesiller arası ve nesiller içi ilişkiler, cinsiyetin toplumsal
yapısı ve çocukların topluma dahil edilmesi ile edilmemesi ile
ilgili konularla da yakından ilgilenmektedir. ‘Küçük Eller: 20’nci
Yüzyılda Çocukların Maden Çalışmalarına Katkıları’ (2004)
isimli kitabın yazarıdır ve Spyros Spyrou ile ‘Mikrodouleies:
20’nci Yüzyılda Kıbrıs’taki Çocuk İşçiler’ (2005) isimli kitabı
yazmıştır.
Mehveş Beyidoğlu Önen bağımsız çalışan bir danışman ve
eğitmendir. Şu an; meslek içi ve teknik eğitimi geliştirmeyi
amaçlayan MEYAP (Meslek içi Eğitimi Yeniden Yapılandırma)
İnsan Kaynakları bölümünde AB projelerinden sorumlu
koordinatör olarak görev yapmaktadır. Kıbrıs’ta birçok
araştırmada danışmanlık yapmış ve pek çok uluslararası projede
eğitmen olarak görev almıştır.
Chrystalla Ellina, siyaset bilimcisi, Çocukluk ve Ergenlik
Araştırmaları Merkezi’nde (Lefkoşa, Kıbrıs) araştırma
sorumlusudur. Araştırma yaptığı konu alanları arasında
uluslararası kuruluşlar, Avrupa Birliği sosyal politikası,
araştırma yöntemleri, cinsiyet politikaları ve karşılaştırmalı
kamu siyaseti yer almaktadır. Birleşik Devletler ve Kıbrıs’ta
lisans ve lisansüstü seviyelerinde Siyaset ve Sosyal Bilimler
Araştırma Yöntemleri alanlarında ders vermiştir; ayrıca
akademik deneyimini analist, danışman, değerlendirmeci, proje
koordinatörü ve eğitmen olarak devam etmektedir.
Tamamladığı son araştırma projesi; Kıbrıs’taki çocuk işçiler ve
Avrupa Birliği’nde (AB) genç işçilerin korunması ve AB
94/33/EC no’lu Direktifin uygulanması hakkında ulusal bir
rapordur. Kadın Haklarını Tanıtmak: Avrupa Birliği’nde
169
Cinsiyet Politikaları (Routledge 2003) isimli kitabın da
yazarıdır.
Iasonas Lamprianou uygulamalı Eğitim Araştırmaları, Ölçme ve
değerlendirme konuları özel ilgi alanına girmektedir ve
Manchester Üniversitesi’nde (İngiltere) doktora programını
tamamlamıştır. Manchester Üniversitesi Eğitim Fakültesinde
yüksek lisans dersleri vermiştir; ayrıca Pakistan Agha Khan
Üniversitesi, Malt Üniversitesi ve Kıbrıs Pedagoji Enstitüsünde
de dersler vermiştir. Şu an Manchester Üniversitesi Onursal
Araştırma Görevlisi olan Iasonas, aynı zamanda Kıbrıs Avrupa
Üniversitesi’nde de Yardımcı Doçent olarak görev yapmaktadır
(Eğitim Araştırmaları ve Değerlendirme). 2004 senesinden beri
Manchester Üniversitesi doktora öğrencileri için danışmanlık
yapmaktadır.
Dilek Latif, Lefkoşa’daki Yakın Doğu Üniversitesi’nde Uluslararası
İlişkiler Bölümü’nde okutman olarak görev yapmaktadır.
Akademik ilgi alanları arasında barış çalışmaları, özellikle de
bölünmüş toplumlarda barış ve uzlaşının sağlanması yer
almaktadır. Kıbrıs’ta uluslararası desteklerle yürütülen iki
toplumlu barış projelerinde danışman, araştırmacı ve eğitmen
olarak yer almaktadır. Yapmış olduğu son araştırma, Oslo
Uluslararası Barış Araştırma Enstitüsü’nün (PRIO) Kıbrıs
Merkezi tarafından mali destek sağlanan Referandum sonrası
Kıbrıs’ta Uzlaşı, Birlikte Var Olma ve Affetme Beklentisi isimli
projedir.
Spyros Spyrou Çocukluk ve Ergenlik Çalışmaları Merkezi direktörü
ve Uluslararası Çocukluk ve Gençlik Araştırmaları Ağı başkanı
ve Kıbrıs Avrupa Üniversitesi’nde antropoloji ve sosyoloji
yardımcı doçenttir. Sosyal Antropoloji alanında doktorası
bulunan Spyros Spyrou’nun araştırma konuları esas olarak
çocuklar ve çocukluk üzerinde yoğunlaşmıştır, ayrıca
aralarında BM, Susam Çalıştayı ve Ortak Zemin Arayışı gibi
bazı uluslararası örgütler için de danışmanlık yapmaktadır.
Spyros, ayrıca çocuklara sosyal araştırma yöntemlerinin
öğretilmesiyle ilgili yapılan çalışmalara da aktif bir biçimde
katılmaktadır.
170
Loizos Symeou, Kıbrıs Avrupa Üniversitesi Eğitim Bilimleri
Bölümü’nde Eğitim Sosyolojisi ve Eğitim Araştırmaları
Yardımcı Doçentidir. Şu an, aynı bölümün Başkanlığını da
yürütmektedir. Çalışmaları ve yayınları özellikle okul-ebeveynçocuk ilişkileri ve bunların nasıl kültürel ve toplumsal sermaye
ürettiği üzerinde yoğunlaşmıştır. Yapmış olduğu son
araştırmada, ebeveyn ve çocukların ev ödevlerine yaklaşımları
üzerinde durmaktadır, aynı zamanda Avrupa Komisyonu
Comenius programı tarafından mali destek sağlanan bir proje
olan ve Romen/Çingene çocuklar ve ailelerinin okul
deneyimlerinin araştırıldığı bir çalışmayı da yürütmektedir.
171

Benzer belgeler