AÇ - ekolojikmim.com

Transkript

AÇ - ekolojikmim.com
Japonya’dan Aydınlık Esintiler-2
03.04.2009
Ünlü Japon Mimar Kengo Kuma Mimarlar Odası Đstanbul Şubesi ve Yapı Endüstri Merkezi’nin davetlisi
olarak ve Pelicompact firmasının sponsorluğunda 1 Nisan 2009 akşamı Đstanbul’da çok geniş bir izleyici
topluluğuna konferans verdi.
Konferansın başlığı ‘’Nesneye Karşı’’ (anti-object).
Bu Kengo Kuma’yı üçüncü izleyişim, ilki 2005’te UIA Đstanbul’da, ikincisi 2008 UIA Torino’da; her defasında
farklı ayrıntılar öğreniyorum.
Kengo Kuma 1990’lar Japonya’nın yaşadığı ekonomik krizi başkalarının kayıp bir 10 yıl olarak
değerlendirmesine karşın, kendisi için verimli geçen yıllar olduğunu söylüyor. Bu yıllarda derinine düşünme
ve araştırma yapma imkanı olduğunu belirtiyor.
‘’Aynı şey bu kriz için de geçerli, 21. yüzyılın hızına karşı yavaşlayabilir, daha çok düşünüp, daha yavaş inşa
edebiliriz’’ diyor.
Đşveren beklentilerinin baskıcı zorlamasını ve anlaşılamamak bize özgü sanırdık. Bunun evrensel bir ilişki
olduğunu anladık. Kira-san Gözlemevi (1992-94, Kira-san Observatory) projesi bir tepenin sırtında yer
alıyor. Belediye bu tepeyi otopark alanı yapmak için traşlayarak düzlemiş. Etraftaki dağ silsilesi o kadar
güzel ki üste ayrık bir bina yapmayı istememiş Kengo Kuma ve bütün yapıyı dağın içine gömmüş. 3 yıl sonra
bitkiler görünen sert kısımları da kapamış ve bina iyiden iyiye görünmez olmuş. Đşveren ‘’bu yaptığın hiçbir
şey oldu’’ demiş. ‘’Anlamadı’’ diyor Kuma, ‘’projenin amacı zaten buydu…’’
Kitakami Kanal Müzesi (1999, Kitakami Canal Museum) tam bir anti obje, yarısı toprağa gömülü, planı
tünel gibi, giriş kapısı dahi belirgin değil. Đşverenin ‘’tabela as’’ önerisini, ‘’peyzaj mimariden daha güzel, her
zaman peyzajı tercih ederim’’ diyerek reddetmiş.
Bilindiği gibi Bruno Taut 1933’te Nazi Almanya’sından kaçarak Japonya’ya gidiyor, orada yaşıyor ve eserler
yapıyor. Japon katsura bahçe felsefesini özümlüyor. ‘’Doğa ile o kadar bütünleşmiş güzel bir yapı ki’’ diyor
ben de Japonya’da onun yapısına komşu cam misafir evini (1995, Water/Glass) yapma cesareti buldum.’’
Kengo Kuma 2005’te Đstanbul’a geldiğinde Bruno Taut’un Ortaköy’deki evini görmeye gitmiş. ‘’Doğa içinde
erimiş bir evdi…’’ diyor. Kengo Kuma’nın babası Bruno Taut hayranıymış, onun yaptığı küçük objeleri
toplarmış. ‘’Küçük kutu koleksiyonundan kutular masamın üzerinde durur’’ diyor.
‘’17yydaki Noh tiyatrolarında sahne ile seyirci arasında boşluk vardı, doğal hava vardı, modern tiyatroda bu
kayboldu, yerine suni iklimlendirme geldi, bu çok kötü bir Amerikan etkisi, suni iklimlendirmeyi hiç sevmem.’’
diyor. Orman içindeki bu Noh tiyatrosunu geleneklerindeki gibi araya boşluk koyarak ve betonu redderek
ahşaptan inşa etmiş.(1996, Noh Theater in the Forest)
Sonra pirinç kağıdından bahsetti Kengo Kuma. Pirinç kağıdı preslenerek dayanıklı ve su geçirimsiz hale
getiriliyor. (Öyle kuvvetli bir malzeme oluyormuş ki, 2. dünya savaşında kullanılmış pirinç bombaları,
Japonya’dan kalkıp, koca Pasifiği balonla geçip, isabet ettiği yerde 6 Amerikalının ölümüne neden olmuş.)
Bu malzemeyi de petrol ve cam cephe çağı olarak nitelendirdiği günümüz mimarisini protesto etmek
amacıyla konutlarda kullanmış.
Hiroshige Müzesinde (2000, Nakagawa-machi Bato Hiroshige Museum of Art) yine 20. yy’da unutulmuş
olan doğa-yapı mutlu beraberliği hatırlatılmak istenmiş. Müzenin tamamı ahşap ama o sıralar ucuz olan
Rusya ve ya Kanada ahşabı değil, hemen yakınlardaki dağın ahşabı kullanılmış. Marangozlar da ‘’o yerin
ahşabının o binaya iyi geleceğini’’ söylemişler.
Taş Müzesi (2000, Stone Museum) ise taşa bir güzelleme. Mevcut bina da korunarak, onun yanına aynı taş
kullanılarak yapılıyor. Ancak taş yeniden boyutlanıyor, yeniden diziliyor, derzleri hava ve ışık alacak şekilde
yeniden tasarlanıyor.
Taşla serüvenin bir başka boyuta taşındığı örnek Chokkura Merkezi (2006, Chokkura Plaza). Belediye
meclisi için toplantı ve sergi salonları için tasarlanmış yapı dayanıksız ve gözeneklerine kir dolarak eski
görünümünden dolayı makbul sayılmayan yerel Ooya taşı (traverten benzeri) kullanılarak tasarlanmış. Bu
yerel taşın Frank Lloyd Wright’in 1923’te yapılıp 1960’da yıkılan Imperial Hotel binasında kullanıldığını
görmüş. Bu yapıda taşlar doğadaki gibi monolitik ve masif kullanılmış. Kengo Kuma’nın kullandığı yöntemde
baklava dilimi kesimli taşlar, çelik konstrüksiyon üzerine çelik plakalarla desteklenerek ve yine hava ve ışık
boşlukları bırakılarak yapılandırılmış.
Bu binadan sonra yanındaki küçük istasyon binasını da sipariş vermiş belediye. (Hoshakuji
Đstasyonu)‘’Çocukluğumda bütün istasyon binaları ahşaptı’’diyor Kengo Kuma. Bu binayı da ahşap yapmak
isteyince yangından güvenliğe kadar bir yığın yönetmelik engeli çıkarmışlar karşısına, ama her türlü tedbiri
alarak ve testleri yaparak bunları aşmış.
Lotus Konutu (2005, Lotus House), bir arkadaşının siparişi. Arkadaşı Mies van der Rohe’un Barselona
Pavyonu gibi tek malzemeli travertenden olsun istemiş. Ama Kuma taşı çok farklı kullanmış, masif, taşıyıcı
özelliğini hafif, örtücüye çevirmiş. Yaklaşık 1 cm kalınlığında dilimlenmiş taşlar çelik asma sistemle çatıya
taşıtılıyor ve güneş kırıcı gibi cephe malzemesi olarak işlev görüyor.
Kengo Kuma’nın malzeme ile dansı bambuyla devam ediyor. Kuruduğu zaman çok kırılgan olan bambu
çubuklar içine çelik takviye ile beton dökülerek kalıp olarak kullanılıyor. Çin’de tasarlanan Bambu yapı
(2002, Great Bambu Wall) ve içindeki çay odası çok beğeniliyor ve 2008 Pekin Olimpiyat oyunları tanıtım
filminde bu mekan kullanılıyor. Çatı peyzajın eğimlerini kesmeden tasarlanıyor, hareketli bambu bölmeler
ışık ve güneş kontrolüne yarıyor. Đzolasyon malzemesi yavru kaz tüyü…
Japonya’da kil ve kerpiç yapılar pek bulunmuyor, depreme dayanıklı olmadığı için. Sadece bir köyde
görebilirsiniz o da bahçe duvarı olarak. Buda Heykeli Muhafaza yapısını (2002,Adobe Repository for
Buddha Statue) siparişi veren Kültür Bakanlığının tüm karşı çıkmalarına rağmen kerpiç yapmak Kengo
Kuma’nın başardığı bir iş. (Kerpiç bloklar yeniden tasarlanıyor elbette.) Başardığı başka bir şey de
bakanlığın ısrarına karşın, müze yapının içine Buda heykelini korumak için suni iklimlendirme koymamak.
‘’Kerpiç malzeme olarak doğal nemi zaten oluşturuyor’’diyor.
Ahşabın dış cephede kullanılışının bir başka örneği konut-dükkan karma yapıda (2003, One Omotesando) .
Yüksek yapıda ahşap kullanımı yine yangın yönetmeliğine aykırı ama bunu cephe sprinkler detayı çözerek
aşıyor.
Ahşabı severek kullandığı birkaç örnek daha gösterdi. Londra’da 1960larda yapılmış bir binanın
renovasyonunda, kat tavanına bir orman gibi dokulandırdığı ahşap strüktür,
Fransa Besancon’da çatısı tamamen ahşap müze gibi. Yarı açık mekanları ve doğal havalandırmayı çok
sevdiği için dere kenarına yaptığı konser salonu yarı açık bir mekan, piyano ortada duruyor ve yoldan
geçenler de dinleyebiliyor.
Marsilya Çağdaş Sanatlar Müzesi projesinde cephede hurda cam kullanılmış. Kırık camlar hamur olarak
yeniden kalıplara döküldüğünde çok güzel bir doku ortaya çıkmış.
Granada Konser Salonu projesinde ise Endülüs Đslam mimarisinin dolu-boşluk ilişkilerinden ve kutsal
meyve narın organik yapısından etkilendiğini anlatıyor.
Orleans Mimarlık müzesi için yaptığı, Oribe çay evi tasarımı, en ucuz ürün alçı panellerden oluşuyor.
Deneysel projelerinden birisi bu. Alçı levhalar organik şekilde kesilip istiflenerek hacim oluşturuluyor.
Frankfurt tasarım müzesi için çay evi. 10 dakikada şişirilebilen bu hacim, Richard Meier’in beyaz küpüne
karşı organik karşı duruş.
Yine organik bir çadır. Yarim küre şeklinde ama ısı ile şekil değiştirebiliyor.
‘’Herkes için konut’’ (Casa per Tutti) mottosuyla yapılan Milano triennalesinde (23 Mayıs-14 Eylül 2008) 15
şemsiyenin bir araya gelmesiyle oluşan çadır, deneysel yaklaşımının en ilginç örneğiydi. 15 öğrenci birer
şemsiyeyle bir araya gelmişler, şemsilerini çok basit birleşimlerle bir araya getirerek şemsiye evlerini
kurmuşlardı. (Đtalyanca casa kelimesi Japoncada şemsiye anlamına geliyor)
Betonun kültürel çeşitliliği öldürdüğünü söyleyen Kengo Kuma farklı malzemelerle arayışlarını sürdürüyor.
Fiberglas briket tanklarının içine su doldurarak stabilitesini sağlamayı araştırıyor, bir yandan taşları 1 cm
kalınlığında kesip çapraz birleştirerek yapı sistemi kurmaya çalışıyor, aynı şeyi alüminyum plakalarla
deniyor, bir yandan uzay çağı malzemeleri, teflonlu süper organza kaplı uçan balon çay evi tasarlıyor.
Onun malzeme ile çıktığı yolculuktaki keşiflerini izlemek çok keyifli, mimarlık adına çok öğretici, çok umut
verici.
Rüksan Tuna,
Y. Mimar

Benzer belgeler

magazin - Turanlar Group

magazin - Turanlar Group Amerikalýlar da þanslarýný krize raðmen büyüyen Çin ekonomisinde aramaya baþlamýþlar.. Bu tespitte sistem ihtiyacýný çarpýcý hale getiren çok önemli 2 husus var: ¥Tarihten bugüne imparatorluklar he...

Detaylı