Sahte Metafizik ve Şiddet Edebiyatı - İlyas Uçar

Transkript

Sahte Metafizik ve Şiddet Edebiyatı - İlyas Uçar
Sahte Metafizik ve Şiddet Edebiyatı - İlyas Uçar - Ebû Rudeyha - Evvâh - Kişisel Bilgi Sitesi
Sahte Metafizik ve Şiddet Edebiyatı
Dr. Ahmet ERTUĞRUL Son yıllarda çocuklara yönelik film, kitap ve hattâ oyuncaklarda
şiddet içerikli görüntü ve unsurlar ön plâna çıkarılmıştır. Eğitim kurumlarında, televizyonlardaki
tartışma programlarında, haber bültenlerinde şiddeti ruhun derinliklerine yerleştiren ve
paradigma olarak "öteki"ni, "düşman" kabul eden bir anlayış hızla yayılmış ve artık
kanıksanmıştır.
Şiddetle birlikte, hiçbir temele dayanmayan hayal ürünü "yapma mitolojiler"e dayanan roman ve
filmler de revaç kazandı. Böylece çocuklar, artık "gölgelerin gücü adına" hareket edip "güç
bende artık" demeye başladılar. Henüz okuma yazma bilmeyen çocuklar bile Pokemon ile yatıp
kalkar oldular. 3 ila 13 yaş arası çocuklar, güzel sözleri, şiirleri, duâları değil, pokemon
kahramanlarını ezberlemeye başladı. Ezbere karşı çıkan eğitim kurumlarında, teneffüslerde
Digimon kartları alışverişi yaygınlaştı. Milli kahramanlarını, devlet büyüklerini, yazar, şair ve
sanatçılarını tanımayan, isimlerini bilmeyen Türk çocukları pokemon kahramanlarını bir çırpıda
ezberleyip söyleme yarışına girdiler. "Bulbasaur, Ivysaur, Venusaur, Charmander, Charmelon,
Charizard, Squirtle, Wartortle, Blastoise, Caterpie, Metapod, Butterfree, Weedle, Kakuna,
Beedrill, Pidgey, Pidgeotto, Pidgeot, Rattata, Pikachu, Golduck, Alakazam, Mewtwo,
Drowzee..... Ve daha nice yabancı, garip, ucube varlık...
Bu türdeki eserler de genellikle vahşeti çağrıştıran isimler taşımaktadır: Dracula'nın Konuğu,
Frankeştay'nın Laneti, Ölüm Şatosu, Çığlık.....vb.
Yeryüzü, gökyüzü krallığı derken, bir de yeraltı hükümranlığı elde edildi. "Karanlıklar Efendisi",
"Yüzüklerin Efendisi", "Göklerin Efendisi", şiddet, nefret ve korku yayarak güzelim çocukluk
rüyalarını zehirlediler. Çok tanrılı ve çok güç odaklı bir evrende korku ve endişeye kapılan genç
beyinler, böylece vahşet boyutlu bir "gizli kişilik" kazanarak aramızda dolaşır oldular.
Hayatın güzelliklerinden, tabiat sevgisinden, temiz duygulardan mahrum bırakılan çocukların
ellerinden bırakamadıkları Harry Potter kitaplarından bir paragraf okumaya ne dersiniz :
"Gölgeden, buhardan başka bir şey değilim... Ancak bir başkasının bedenini paylaşırsam bir
biçim alabiliyorum... ama beni yüreklerine, kafalarına almak isteyenler olmuştur hep... Tek
boynuzlu kanı şu son birkaç hafta güç sağladı bana... bana bağlı Quirell'ın Orman'da benim için
kan içtiğini gördün... Yaşam İksiri'ni elime geçirince kendi bedenimi de yaratabileceğim...
Şimdi... cebindeki Taş'ı ver bakalım!" (Harry Potter ve Felsefe Taşı, s. 335)
Gizemli, karanlık mekânlar, vahşi ve korkunç tasvirler, tüyler ürpertici imajlar ve hayaller (belki
de hayaletler demek lâzım), tabiatüstü varlıklar ve olağanüstü durumlar, "yeni bir inanç"
telkininde kullanılan ana malzemelerdir. Bu inanç, semavî dinlerden farklı olarak, tabiri uygunsa
"Tanrısız bir mistisizm" niteliği taşımaktadır. Devlerin, cadıların, cinlerin, ifritlerin, korkunç
yaratıkların kahramanlar olarak yer aldığı "Allah'a imandan yoksun mistisizm", gücünü "korku",
"büyü" ve "dehşet" hissi uyandıran ifadelerden almaktadır.
Ancak bu tür eserlerin verdiği zarar, sadece bununla kalmamaktadır. Günümüzde gençler
arasında yaygınlaşan "satanizm" gibi sapık inançlara ve korkunun, tedirginliğin yarattığı
depresyonlara, ruh hastalıklarına kadar varan zararları var bu tür anlatımların.
1/5
Sahte Metafizik ve Şiddet Edebiyatı - İlyas Uçar - Ebû Rudeyha - Evvâh - Kişisel Bilgi Sitesi
Değer ve değersizlik
Yüzüklerin Efendisi ve Harry Potter türü kitaplarla iyice yaygınlaşan "bilim-mistik"(!) eserler,
aslında bir değersizlik felsefesinin ürünleri niteliği taşımaktadır. "İyi" ile "kötü"nün içiçe girdiği ve
olumlu-olumsuz unsurların ayırt edilmediği bir felsefenin hâkim olduğu bu tür eserlerde, bir
değerler hiyerarşisi ve ahlâkî değerler silsilesi bulunmamaktadır. Bu eserlerde, birçok Batılı
yazarın da belirttiği gibi, bir ahlâkî düzen anlayışı bulunmamaktadır. Batı dünyasında yayınlanan
benzeri eserlerde genellikle "düzenli bir evren" fikri hâkimdir. İyiler ve kötüler arasındaki
savaşta, tabiat kuralları daima iyilik tarafından yönlendirilmektedir. Oysa Harry Potter
kitaplarında yer alan kahramanların ahlâkî değerleri sürekli değişmektedir. Ayrıca, büyücülüğün
sınırsız ve sürekli kullanılması da kaosa sebep olmaktadır. Bu eserde yer alan sembolik
anlatımların, geleneksel bağlarının bulunmaması ve kültürel birikimden bağımsız olmaları da
ayrı bir sorundur.
Değerler psikolojisi üzerinde önemli araştırmalar gerçekleştiren Prof. Dr. Erol Güngör, "iyi" ile
"kötü" kavramlarını felsefî açıdan şöyle değerlendirmektedir: "Filozofların iyi eski deyimle hayır
veya "doğru"nun mahiyeti hakkında başlıca üç bakış tarzı getirdiklerini görüyoruz. Bunlardan bir
kısmına göre bir şeye iyi dediğimiz zaman ona şu veya bu cinsten bir kalite (keyfiyet) atfetmiş
oluyoruz. Bir kısmına göre, bir şeye iyi diyen kimse kendi duygularını belirtmiş olur. Bir üçüncü
grup filozofa göre ise ahlâkî kavramlar başkalarına belli bir şekilde davranmaları için verilmiş
birer emir ve kumanda sayılır." (Güngör 1998 : 18)
Değer kavramı, dinî, ahlâkî ve millî kabullerle şekillenen bir kavramdır. Bu anlamda her
düşüncenin, duygu, his ve zihinsel faaliyetin mutlaka bir "kabuller dünyasına" dayanması
gerekmektedir. İlahî kaynaklı bir otoriteden, felsefî bir yargıdan veya geleneksel bir anlayıştan
bağımsız olarak ortaya konan bir düşünce veya duygunun "öznel" olacağı tabiîdir. Kişilere göre
değişebilen bu tür düşüncelerin, his ve hayallerin alışılmışın dışında, bir düzen fikrine sahip
olmadan gelişmesi, aynı zamanda bir tehlikeyi de beraberinde taşımaktadır. Değerleri ve düzen
fikri olmayan bir zihniyetin ne zaman ne yapacağı ve nerede duracağını kestirmek de zordur.
Harry Potter kitaplarındaki "değerler" ve "kabuller", herhangi bir din, inanç sistemi veya felsefî
bir anlayıştan kaynaklanmayan, düzensiz ve sahipsiz bir evren fikrini ön plâna çıkaran nitelikler
taşımaktadır. Sözgelimi eserlerdeki olay ve durumların akışında Tanrı ve kader anlayışları yer
almamaktadır. İyi-kötü çatışmasında Harry'nin (bir bakıma irsî nitelik taşıyan) olağanüstü bir
güce sahip olmasından gelen üstünlüğü dışında, bir "iyiler" grubu da bulunmamaktadır.
Harry Potter'da yer alan yaratma, öldürme, ruh emme, hayata döndürme vb durumlar,
tamamen keyfî bir evren düzeni (düzensizliği) anlayışının eserleri olan "Tanrısız bir mistisizmi"
ifade etmektedir.
Harry Potter kitaplarını okuyan kesimin, ilköğretim 3. sınıftan başlayarak üniversite mezunlarına
kadar geniş bir kitleden oluştuğu göz önünde bulundurulursa durumun vehameti de anlaşılmış
olur. Bilhassa 7-8 yaşlarındaki çocukların ahlakî gelişmenin ilk safhasında bulunması bu
konunun önemini artırmaktadır. Çocuklar bu yaşlarda, ahlâkî realizm, baskı ahlâkı veya
heteronomi (bağımlılık) ahlâkı da denilen bir ahlâkî merhale yaşamaktadırlar. "Çocuk bu
merhalede ahlâkî realizm içindedir, çünkü kognitif gelişmesi iki esaslı özellik taşımaktadır :
Egosantrizm ve realizm. Çocuk başkalarının düşüncelerini kendi düşüncesinden ayırmaz, kendi
2/5
Sahte Metafizik ve Şiddet Edebiyatı - İlyas Uçar - Ebû Rudeyha - Evvâh - Kişisel Bilgi Sitesi
kafasından neler geçiyorsa başkalarının da aynı şeyleri düşündüğünü zanneder (egosantrizm).
Realizme gelince, bu da zihin hayatına ait fenomenleri fizikî gerçeklerden ayırdedememektedir.
Sübjektif ile objektifi birbirinden ayırdedemeyen çocuk mesela rüyalarını gerçekte olan şeyler
zanneder." (Güngör 1993 : 46)
Durum böyle olunca, çocuktaki bu zihnî yapı, özellikle ahlâkî normların oluşmasında etkili
olmaktadır. "Çocuk egosantrik (benmerkezci) olduğu için, ahlakî konularda insanların farklı
düşüncelere sahip olabileceklerini ve bunun da olağan bir şey olduğunu bilmez. Bu yüzden ona
göre ahlâkî hüküm tektir ve herkes onu kabul etmektedir. Çocuk realist olduğu için, sosyal
hayatın kurallarını veya psikolojik mahiyetteki inançları fizikî kurallardan ayıramıyor. Ahlâk
kurallarının tabiatın bir parçası olduğunu ve değiştirilemeyeceğini düşünüyor." (Güngör 1993 :
47)
Bir de şahsî tecrübelerle edinilen davranışlar vardır ki, bunlar çocuğun aileden ve çevreden
aldığı izlenimler ve karşı karşıya kaldığı durumlardan çıkardığı neticelerdir. Özellikle 7-8
yaşlarındaki çocukların "mutlak iyilik" ve "mutlak kötülük" yargılarının oluşmasında, bu izlenim
ve tecrübelerin rolü büyüktür. Anne ve babanın iyi ve kötü davranış karşılığında verdiği mükâfat
veya ceza, zamanla çocukta "otoriteye dayanan bir adalet" duygusunun gelişmesine de yol
açmaktadır.
Çocuğun müşahedeye, sadece dış dünyada gördüklerine dayanarak verdiği hükümler, 11 yaş
sınırına kadar devam etmektedir. Bu yaşa kadar çocuk, ancak "müşahedelerinden sonuç
çıkarabilecek bir muhakeme gücüne sahiptir; hipotetik durumlardan netice çıkarabilecek bir
hipotetikdedüktif zihin yapısı kazanmış değildirler." (Güngör 1993 :49)
Bu safhada çocuğun kendisine model edindiği şahıslar da önemlidir. Zira ahlâkın ve ahlâkî
davranışların oluşmasında özdeşleşmenin (identification) yeri büyüktür. Özellikle erkek
çocukların çizgi film veya bilim kurgu kahramanlarından "en güçlü" olanlarla özdeşleşme eğilimi
bu bakımdan dikkat çekicidir. Çocuğun lider şahıslarla ve kendilerini takip etmekle fayda elde
edebileceği şahsiyetlerle özdeşleşme isteğine, sosyal çevrede de sık sık rastlanmaktadır. Yakın
zamana kadar çocukların sokaklarda, "gölgelerin gücü adına, güç bende artık!..." diye
bağırmalarının arka plânında "güçlü olandan yana" takınılan tavır vardır. Şurası bir gerçektir ki,
çocuklar şiddete, rekabete ve yok etmeye dayalı bir sanal dünyada, her zaman "güçlüden yana"
olmak zorunda kalmışlardır. Güçlü "kötü" olsa bile...
Özdeşleşme, saldırganlığın öğrenilmesinde etkin bir rol oynamaktadır. Şiddet içerikli bir roman
veya filmin "güçlü" kahramanıyla özdeşleşen çocuk, bu şiddeti kendi yaşıtlarına karşı
kullanabileceği gibi, şuuraltında da gizleyebilir. Bu bakımdan taklit, güç kazanma ve güçlü
mevkiyi elde etme isteğinin bir sonucudur. Taklit süreci, her zaman çocuğun kendi isteği ile
tercih ettiği bir süreç olmamaktadır. "Şahıslararası benzerliğe dayanan taklit ve özdeşleşme bir
çeşit niyetsiz veya "farkında olmadan" öğrenmedir." (Güngör 1993 :67)
Bütün bu konular, edebî eserlerdeki kahramanların seçimini daha da önemli hale getirmektedir.
Çocuğun ruh ve zihin dünyasına sunulan edebî, estetik ve ahlâkî değeri yüksek eserler, çocukta
olumlu yönde değişmeler sağlayabilecektir. Bize düşen, millî karakterlerimizi, olumlu davranışlar
ve telkinlerle yüklü klâsik eserlerimizi yeniden gündeme taşıyarak "sahih" bir edebiyat meydana
3/5
Sahte Metafizik ve Şiddet Edebiyatı - İlyas Uçar - Ebû Rudeyha - Evvâh - Kişisel Bilgi Sitesi
getirmektir. Dünyadaki sosyal, politik ve psikolojik şiddetin panzehiri sevgidir. İçerisinde "sevgi
nağmeleri" taşıyan ninnilerimizi, zekâsıyla devleri ve eli kılıçlı vezirleri alt eden Keloğlan'ı, her bir
nüktesi bir hikmet nümunesi olan Nasreddin Hoca'yı ve ninelerimizin kulağımızda ebedileşen
masallarını yeniden keşfetmenin tam zamanıdır.
Bu hususta, klâsik eserlerimizin yeniden basılmasını ve gündeme getirilmesini sağlamak ve
zengin edebî birikimimizin üzerinde güncelleştirilmiş bir millî zevki yeniden inşâ etmek şarttır.
Ancak bundan daha da önemlisi, öğretmenlerin, eğitimcilerin, ebeveynlerin, hasılı Türk
toplumunun okuma isteği duyması ve okumaya çaba sarf etmesi hususudur. Ülkemizde
çocukların karşı karşıya bulunduğu medya, internet ve basındaki "şiddete davet" tehlikesinin
yeterince fark edilmediği kanaatindeyiz. Anne ve babaların kitap seçiminde yetersiz veya ilgisiz
kalması, çocuklarının ilgi alanları hakkında yeterli bilgi sahibi olamaması, çocukla aralarındaki
uçurumu da zamanla derinleştirmektedir. Batı'da özellikle Harry Potter ve Yüzüklerin Efendisi
benzeri kitaplar hakkında kilise sitelerine kadar taşınan uyarılara rastlamak mümkündür. Bazı
kiliselerin yayın organlarında, "Harry Potter Nasıl Okunmalı?" başlıklı yazılar yer almakta ve
ebeveynlerin bu konulara ilgi duyan çocuklarına karşı ne tür yaklaşımlar sergilemeleri gerektiği
belirtilmektedir. Sözgelimi Harry Potter ile ilgili olarak Kitab-ı Mukaddes'in okunması gereken
bölümleri birer birer belirtilerek büyü ve büyücüler hakkındaki olumsuz hükümler ifade
edilmektedir. Öyleyse, çocuklara okumayı geliştirici kitaplarla ilgili listeler hazırlanırken, öncelikle
velilerin ve öğretmenlerin söz konusu kitapları tanımaları ve okumaları şarttır. Böylece kitap
veya filmlerdeki konular hakkında çocuklara önceden bir perspektif kazandırılabilir ve çocukların
bu eserleri hangi "değerler sistemi" ve "ahlâkî normlar" içerisinde anlamaları da sağlanabilir.
Ülkemizde, zaman zaman medyatik anarşiye varan reklam ve tanıtımlarla çocukların ve
yetişkinlerin dünyasına sokulan kitaplar konusunda bir seçicilik ve rehberlik kaçınılmazdır.
Burada aynı yazarın kitapları arasında bile önemli farklara rastlanabilmektedir. Sözgelimi, bir
anneannenin torununa yazdığı mektuplardan oluşan ve genel olarak sevgiyi anlatan Yüreğinin
Götürdüğü Yere Git kitabıyla, intihara sürüklenen genç bir kızın bunalımlarını anlatan Veronika
Ölmek İstiyor adlı kitap aynı yazarın, yani Susana Tamaro'nundur. Bu eserlerden birinin
okutulması, diğerinin de okunabileceği intibâını verebilir. Bu hususta öğretmen ve velilerin
öncelikle kitapları okuması ve tavsiye ederken çocuklarla ilgili konularda diyaloga girmesi şarttır.
O halde, okuma disiplini için Doğu ve Batı klâsiklerinden oluşan bir "örnek kitaplık" geleneği
başlatılmalıdır. İçerisinde "Küçük Prens", "Martı", "Simyacı", "Simbat", "Keloğlan", "Dede Korkut
Hikâyeleri" vb.... gibi pek çok eserin yer alacağı bu "mini kitaplık", okuma alışkanlığı ve sevgisi
kazandıracağı gibi, insanlığın ortak birikimi olan ve seviyeli bir zevk ve estetik duyuş kazandıran
eserlerin daha ön plâna çıkmasını da sağlayabilir.
Kaynaklar
-Baudrillard, Jean (1995), Kötülüğün Şeffaflığı, çev. Emel Abora, Işık Ergüden, ayrıntı yay, İst.
Güç, Ahmet (1999), Satanizm, Şeytana Tapmanın Yeni Adı, Alfa Yay., İst.
Güngör, Erol (1993), Değerler Psikolojisi Üzerinde Araştırmalar, Ötüken Yay., İstanbul
J.K. Rowling, Harry Potter ve Felsefe Taşı (2001), çev. : Ülkü Tamer, YKY, 2.bs., 353 sayfa.
1.bs., İst., 859 sayfa.
Jung, C. G. (1999), Bilinç ve Bilinçaltının İşlevi, çev. Engin Büyükinal, say yay. İst.
Kierkegaard, Sören(1997), Ölümcül Hastalık Umutsuzluk, çev. Mehmet Mukadder Yakupoğlu,
Ayrıntı Yay., İst.
4/5
Sahte Metafizik ve Şiddet Edebiyatı - İlyas Uçar - Ebû Rudeyha - Evvâh - Kişisel Bilgi Sitesi
Neal, Connie (2001), What's a Christian to do with Harry Potter?, Waterbrook Press
5/5

Benzer belgeler

Fantastik Çocuk Kitaplarında Uzamın İmgesel İşlevi ve Şiddet

Fantastik Çocuk Kitaplarında Uzamın İmgesel İşlevi ve Şiddet Sahte Metafizik ve Şiddet Edebiyatı Dr. Ahmet ERTUĞRUL Son yıllarda çocuklara yönelik film, kitap ve hattâ oyuncaklarda şiddet içerikli görüntü ve unsurlar ön plâna çıkarılmıştır. Eğitim kurumların...

Detaylı