MART/2014 - Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu

Transkript

MART/2014 - Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu
TÜRKİYE TURİNG ve OTOMOBİL KURUMU BELLETENİ / MAGAZİNE of THE TURKISH TOURING AUTOMOBILE CLUB
MART 2014
SAYI:377
III ıs<
TÜRKİYE TU R İN G ve O TO M O B İL KURUMU BELLETENİ / M AGAZİNE o f THE TURKISH TOURING AUTO M O B ILE CLUB
MART 2014
SAYI:377
Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarında Turing'in turizm tanıtım afişlerinden biri
SUNUŞ O
ğ n jjp
%
7
#
'
Dr. Bülent KATKAK
Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu
Yönetim Kurulu Başkanı
J
enuır
i
1İ it t
Say*r\\ üyelerimiz ve okuyucularımız;
Üç ay hızla geçti ve Turing Dergimizin yeni
sayısı sîzlerle tekrar buluştu. Türk Seyyahin
Cemiyeti adıyla 5 Kasım 1923'de kurulan Türkiye
Turing ve Otomobil Kurumu; Türkiye turizmine,
kültürüne, eğitimine ve sporuna sayısız öncü
hizmetlerle geride bıraktığı 90 senede "Turing
Dergisi"ni de tam 377 kez okurlarına ulaştırmış
oldu.
Bu sayımızın kapak konusu da geçen
sayımızdaki gibi yine birTuring işletmesi.
"Safranbolu Havuzlu Asmazlar Konağı".
Bir süredir tamir, bakım ve yeniden yapılanma
süreci dolayısıyla kapalı olan konağımız, yeni bir
anlayışla 1 Nisan 2014 tarihinden itibaren
misafirlerimizin hizmetinde olacak. Yine iki aydır
kapalı bulunan Fenerbahçesi Romantika Cafe de
gerekli bakım ve onarımı takiben Nisan ayında
yeni konseptiyle hizmete girecek.
Bu arada Safranbolu Beybağı Sokağı'ndaki
binalarımız ile Sultanahmet'teki Konuk Evi ve
Ayasofya Konaklarımızın imarı için gerekli proje
ve ruhsat çalışmaları sürerken Yeşil Ev, Sarnıç
Restaurant ile Saray Cafe'de misafirlerimiz en
güzel şekilde ağırlanmaya devam ediyor.
Yönetim Kurulumuzun almış olduğu 90. yılda
90 başarılı öğrenciye burs kararı sonunda
kurumumuza 13.055 başvuru yapılmıştı.
Burs komisyonumuzun gerçekleştirdiği titiz
değerlendirmeler neticesinde 90 sayısının 157'ye
yükseltilmesi teklifi Yönetim Kurulumuzca
benimsenmiş ve 157 öğrenci Kurumumuzdan
burslarını almaya başlamıştır. Bursiyerlerimiz için
talepleri doğrultusunda açılacak fotoğraf, web
tasarımı, Photoshop, İngilizce ve yaratıcı drama
vb. kurslar için hazırlıklar devam etmekte olup,
kişisel gelişim seminerleri ise başlamıştır.
Çalışmaları 2013 yılı boyunca süren,T.C.
Kalkınma Bakanlığı İstanbul Kalkınma Ajansı
tarafından desteklenen, Kurumumuza ait
"İstanbul'daTurizm Merkezlerinin
Çeşitlendirilmesi Projesi"tamamlandı, tanıtımı
yapıldı ve Ajans tarafından örnek proje olarak
değerlendirildi. Projenin Türkçe baskısı "İstanbul
İçre İstanbul" adıyla dergimizin geçen sayısıyla
birlikte sizlere ulaştırıldı.
Tasnif ve değerlendirme çalışmaları 2 yıldan
fazla süren Seyrantepe Merkez Kütüphanemiz
21 Aralık 2013'de hizmete açıldı. 15.166 cilt kitap
ve 294 farklı dergi koleksiyonu ihtiva eden Turing
Merkez Kütüphanesi yararlanmanız için sizleri de
bekliyor.
Seyrantepe Genel Merkez Salonumuzda
başlatılan ve devam etmekte olan kültür sanat
faaliyetlerimizi ve personelimizin hizmet içi
eğitimiyle ilgili çalışmaları diğer sayfalarımızda
görebileceksiniz.
Sizleri kıymetli yazarların metinleri ve özenle
seçilmiş fotoğrafları ile beğeneceğinizi umduğum
dergimizle başbaşa bırakırken selam, sevgi ve
saygılarımı arz ediyorum.
o
TURİNG
İçindekiler
a r2014
t OMA
/ . Ç a v ı377
- j
MTUT
art
/ Sayı:
-
4
Kapak
SAFRANBOLU
HAVUZLU ASMAZLAR KONAĞI
f Gürtarı Köktürk
12
18
24
O Turing Arşivi
İstanbul
İSTANBUL’UN BAŞKADIR BAHARI
♦ O Haluk Dursun
Türkiye
MUDURNU
♦ O Güray Mercan
Proje
İSTANBUL İÇRE İSTANBUL
♦ Ahmet Emre Bilgili O Turing Arşivi
28
Otomobil
İLKBAHAR BAKIMI
30
Otomobil
GÜVENLİK ELEMANLARI
32
Başkan
MAHMUT NEDİM GÜNDÜZALP
36
Hukuk
UÇUŞ İPTALİ
♦ Burak Kalsın
♦ Alptekin Doğan
♦ Tülay Taşdemir
t Ferruh Özdemir
O Turing Arşivi
MART 2014 / SAYI: 377
TÜRKİYE TURİNG ve OTOMOBİL KURUMU
Adına Sahibi
Yönetim Kurulu Başkanı
Dr. Bülent Katkak
Yönetim Kurulu
Prof. Dr. Ahmet Emre Bilgili, Av. Nurettin Yaşar
Mim. İsmail Büyükseçgin, Mim. İlhan Turan
Hüseyin Öztürk, Harun Maden, Av. Şeref Dursun
Özdemir İçin, Av. Ömer Faruk Kalaycı
Seyit Ali Demirer
Mimari
İSKENDER BABA TEKKESİ
t O İsmail Büyükseçgin
a
a
Dünya
AKÇAHİSAR
♦ Erhan Afyoncu
Denetim Kurulu
Çelil Güngör, Hacı Biner, M. İsmet Saraç
O Bülent Katkak
Onur Kurulu
Tevfik Sulu, Prof. Dr. Vahdettin Engin
Prof. Dr. Ahmet Arı
Yazı İşleri Müdürü (Sorumlu)
Tülay Taşdemir
Genel Yayın Yönetmeni
Tuğba Subaşıoğlu
Görsel Yönetmen
Alper Nohutçu
Sohbet
MEHMET ŞEVKET EYGİ
Çeviri
Marc Madrigal
♦ Ozgenur Reyhan Güler O Bülent Katkak
Yapım-Yayın
ULUSLARARASI EHLİYET
♦ Ragıp Karagöz
M ono
Test Sürüşü
AUDI A3 SEDAN
PROJECTİ
MTT İletişim ve Reklam Hizmetleri
Şehit Muhtar Cad. Tan Apt. No: 13/13
Taksim İstanbul
Tel: 0212 250 12 02 / Faks: 0212 250 12 64
mottoproject.com
[email protected]
♦ Burcu Çetinkaya O Alican Ateş
Baskı
Ada Ofset
Yayın Türü
Yerel, Süreli
Turing Dergisi, Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu’nun
/1A
FIA
\J “ f
f İrfan Bıyık
KÜTÜPHANE
ücretsiz olarak 3 ayda bir yayınladığı kurumsal dergidir.
Turing Dergisi, M TT İletişim ve Reklam Hizmetleri tarafından
T.C. Yasalarına uygun olarak yayınlanmaktadır.
SUMMARY
♦ Tülay Taşdemir O Orhan Yıllar
JZO
TURİNG HABERLERİ ve ETKENLİKLERİ
♦ Burcu Tezcan
74
V
Dergide yayınlanan yazı, fotoğraf, ilüstrasyon ve
konuların her türlü hakkı mahfuzdur.
İzinsiz kaynak dahi gösterilerek alıntı yapılamaz.
Adres:
Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu
Sanayi Mahallesi, Seyrantepe Girişi / İstanbul
Tel: 0212 282 81 40 (4 Hat) Faks: 0212 282 80 42
www.turing.org.tr/[email protected]
o
KAPAK I HAVUZLU ASMAZLAR KONAĞI
Turing İşletmesi
KAPAK I HAVUZLU ASMAZLAR KONAĞI Q
Yazı: Gürtan Köktürk/ [email protected]
Fotoğraf: Turing Arşivi
Anadolumuzun özelliğini koruyan az sayıdaki
yerleşimlerden biri olan bu Safranbolu'yu, bilim,
kültür ve sanat adamlarımız gündeme getirdi.
Ancak filmleri, yayınları ve yatırımları ile
değerlendiren ve Türkiye'ye tanıtanTuring oldu.
Şehrin en büyük konağı onarıldı. Türkiye'nin ilk
"Anadolu tipi geleneksel özgün oteli" olarak
dünyaya sunuldu. Kentin imar şeklinin ve yerleşim
düzeninin oluşmasında kasabanın ekonomik kalbi
olan çarşı belirleyicidir. Ortadaki çarşıdan çevreye
yayılan halkalar şeklinde yerleşim ve konum alan
evler iki taraftaki yamaçlara doğru biçimlenir.
Geçmişte "Osmanlının biçim verdiği" bütün
yerleşim merkezlerinde olduğu gibi hiçbir ev
arkasındakinin görüntüsünü kesmez.
Her evin seyredebileceği kendi tablosu ve
manzarası vardır. Doğa, insan, ev, sokak, çarşı
ilişkileri son derece dengeli ve düzenlidir. Havuzlu
Asmazlar Konağı da bu halkalar içinde çarşı
merkezine yakın bir noktada yer alır. Konağın ilk
sahibi zamanın beyi olan Haşan Çavuşoğlu
Hüseyin Ağa'dır. Konağın çevresi çok geniş bağlık
bahçelik olduğu için sokak "Beybağı" ismini alır.
Zamanında bu konağın satılacağını duyan
Rusya'nın Kazan Türklerinden Eskipazar'a
yerleşen "Ağsımazlar Ailesi" bu konağı satın alır.
Bu aile sonraları Asmazlar, konak da Asmazlar Evi
olarak anılmaya başlar.
Q
KAPAK I HAVUZLU ASMAZLAR KONAĞI
Aynı aile bahçenin sokağa bakan ucuna doğru
konağa eşdeğer ikinci Asmazlar Evini yaptırır.
Zaman içinde iki konağın ortasına 1930lu yıllarda
Hacı Sabri Asmazoğlu tarafından bir ev daha
yaptırılmıştır. (Kurumun Cevizli Konak olarak
işlettiği bina) Havuzlu Asmazlar Konağı'nın ilk
yapılışında, havuzun üstündeki bölüm, geniş bir
salon ve depo şeklindedir. 1900'lü yılların
ortalarına doğru yaşanan deprem sonrası, Hacı
Sabri Asmazoğlu havuzun üst kısmındaki ahşap
bölümü söktürüp, bu bölümü tek kata
düşürmüştür. Aile için önce "aşağı ev sonra
ortadaki ev (Cevizli Konak) yapıldığından" aile
içinde yukarı ev olarak geçen Havuzlu Asmazlar
Konağı'nda oturulmamış uzun süre boş kalmış,
yıllarca tekel deposu olarak hizmet vermiştir. 1975
yılındaki yol genişletme çalışması sırasında
hamamlara, çeşmelere ve Havuzlu Asmazlar
Konaklarına gelen paşa suyunun, taksim yeri iptal
edilince, yerine Havuzlu Asmazlar Konağı'nın
bahçesine köşeye "su kulesi" yapılmıştır.
Havuzlara ve çeşmelere buradan su dağılımı da
yapılmaktadır.
,
Konak alt katındaki orijinal büyük ocaklı
restoranıyla, kışın 130 kişiye; geniş, ağaçlı
masif doğal taş döşeli, binayla bütünleşen
bahçesiyle yazın 300 kişiye hizmet
vermektedir.
KAPAK I HAVUZLU ASMAZLAR KONAĞI Q
Havuzlu
konak
l-L
1830 Tarikti Taş Kemerli Kapı
Giriş kapısı yük hayvanlarının da sırtındaki yükle
içeri girebilmeleri için geniş ve iki kanatlıdır, kalın
ve masif ahşaptan yapılmıştır. Konağın bahçe
girişi kemerli masif kesme taş duvarlıdır. Taş
kemerli kapısında yapım yılı olarak Miladi 1830
tarihi yazılıdır. Konak, genişliği itibariyle büyük bir
alana sahip olduğundan bahçeyi sokaktan ve
caddeden ayıran uzunca bir taş duvara sahiptir.
Evin üst katlarının dış cephesi ve iç bölümleri
"yeydana" denilen duvarlarla bölünmüştür. Geniş
ve yayvan bir çatısı vardır. Çatı da orijinal alaturka
kiremitle kaplıdır. Hayat bölümüne, alt bahçe
yönünden iki kanatlı kemerli, büyük bir ahşap
kapıdan girilir. Kapıların el dövmesi, el emeği
harikası büyük demir kilitleri, kabarık süslü
halkaları, iri başlı dövme çivileri ve mandalları
vardır. Hayat bölümünde ev halkının ihtiyaçları
olan odunluk ve ambarlar bulunur. Ayrıca
samanlık ve hayvanların barındığı yer de
buradadır. Bu mekânlarda ailenin kullandığı
büyük ocak bulunur, bu ocakta yufka ekmeği
yapılır. Kazanlarda pekmez ve bulgur kaynatılırdı.
Bu bölüm otel kullanımında ocaklı restoran olarak
düzenlenmiştir.
Giriş kata bahçeden birkaç basamaklı, kenarları
köşeli, geniş açılımlı, sahanlıklı bir merdiven
düzeninden geçerek 2 kanatlı kapıdan girilir.
Girişte ortada yüksek ahşap tavanıyla, masif
geniş ahşap zemin döşemeleriyle, sade ve sıcak
doğal koyun yünlerinden yapılmış bej, kahve,
kemik tonlarındaki büyük kilimleriyle "sofa" sizi
karşılar. Geniş sofa evin ortasında yer alır. Buraya
"çardakya da dışarıda" denilmektedir.
Ortadaki sofa köşelerdeki odaların arasına doğru
uzanan Eyvan'la birleşir. Giriş katta, resepsiyon, 2
geniş köşe oda, 1 ocaklı oda ve bir mutfak
bulunur. Üst katta ise 2 büyük köşe oda, 2 daha
küçük ocaklı oda, havuzlu salonun üstüne yapılan
bölüm de ise 4 oda bulunmaktadır. Giriş sofadan,
ahşap, düz sahanlıklı, merdiven basamaklarından
alt katta bulunan "hayat bölümüne" inilir. Giriş
katta sol tarafta konağın havuzlu salonu vardır.
Alt kata ve konağa ismini veren salondaki havuz
6x6 ebatlarında üst noktası 2 metre
yüksekliğindedir.
KAPAK I HAVUZLU ASMAZLAR KONAĞI Q
Ruku ve Bedeni Dinlendiren Bir Mekan:
“Havuzlu Asmazlar Konağı”
Yapılan bu havuz, döneminde serinlik vermesi,
sükûnet verip, ruha hitap etmesi, dinlendirmesi,
önemli görüşmelerde konuşmaların dışarıya
yansımaması için musluk ağzından akan suyun
sese karışmasıyla sesi dağıtması ve örtmesi,
binanın tamamının ahşap ağırlıklı olmasından
dolayı yangından korunmak amacıyla su deposu
olarak kullanılması gibi birçok amaca hizmet
etmiştir. "Havuz başında oturmak, serinlemek,
sarı döküm aslanağzı formundaki musluktan akan
havuza düşen suyun sesini dinlemek, ruhu ve
bedeni dinlendirmek, başka âlemlere dalmak,
sükûnet ve huzur içinde arınmak ayrıcalıklı bir
olanaktır." Sükûnetin namelerini çınlattığı havuzlu
salon, suyun müziğe katılmasıyla gönülleri
kanatlandırıp, sizi başka diyarlara uçurur. Suya
yansıyan ışık adeta suda dans eder. Salonun
zemini masif mermerdir. Havuzun yan kalkan
duvarları masif taştır. Yaklaşık ıoo metrekare olan
havuzlu salonun, ahşap işçiliğinin en güzel
örneklerinden tek parça ahşap tavanı vardır.
11Havuz başında oturmak, serinlemek, san
döküm aslanağzıformundaki musluktan
akan havuza düşen suyun sesini dinlemek,
ruhu ve bedeni dinlendirmek, başka âlemlere
dalmak, sükûnet ve huzur içinde arınmak
ayrıcalıklı bir olanaktır."
(Q ) KAPAK I HAVUZLU ASMAZLAR KONAĞI
1988yılında örnek olması açısından Safranbolu'nun veAnadolu'nun ilk geleneksel özgün butik oteli
olarak açılan HavuzluAsmazlar Konağıyaklaşık 25yıl geçmesine, onlarca otel ve işletme açılmasına
rağmen aynı ihtişamını ve sadelik içinde soyluluğunu devam ettirmektedir.
Binanın havuzlu salon bölümü ve onun üstündeki
odalar bölümü tavanları sonradan yeni olarak
yapılmış olmakla birlikte ana binanın tüm odaları
ve başodalar ve sofaların tavanları tamamen
orijinal ahşap olup, günümüze kadar bozulmadan
korunarak gelebilmişlerdir. Kendi üslubuna en
sadık kalınacak şekilde restorasyonu yapılan
Asmazlar Konağı, Anıtlar Kurulu izni ile yanında
bulunan ev havuzuna bir üst kat eklenerek
bütünlük içine getirilmiştir. 11 odada 27 yatak
kapasitesi olan yapı işletmecilik açısından
yeterli kapasitede olmadığından kapasiteyi
yükseltmek ve işletme maliyetlerini düşürmek
için bahçenin bittiği yerde aynı ailenin
yaptırdığı ve geçmişte oturduğu ortadaki
Asmazlar Evi (Cevizli Konak) 1998 yılında
kiralanır. Konakta gerekli restorasyon çalışması
yapıldıktan sonra işletmeye 6 oda daha
kazandırılır, kapasite arttırılır. Bina, içindeki büyük
havuzu, geniş ve ferah odaları, bu atmosfere
uygun tutulmuş iç döşemesi ve otantik üslubuyla
tam bir "geçmiş zaman cennetidir." Geniş ve serin
sofaları, ocaklı kilimli odaları, sofalardan bahçeye
bakan eyvanları, insanı günümüzden koparır.
Tarihin içinde dolaştırır, geçmiş zamanı yaşatır.
KAPAK I HAVUZLU ASMAZLAR KONAĞI 0
Odalar ve sofaların döşenmesinde eski yaşam
tarzının içinde varolan sedirler ve raflar gibi klasik
elemanlar kullanılmış fakat yer yatağının
kullanımı işletme açısından çok zor olacağından
Anadolu'da ıg.yy ortaları ve 2o.yy başında büyük
konaklarda varlıklı ailelerin kullandığı şekilde
orijinal pirinç karyolalar kullanılmıştır. İç mimari ve
bütünlüğün bozulmaması için günümüz banyosu
geçmişte yüklük veya gusülhane olarak kullanılan
1980'li yıllarda o dönemde bu çalışmaların
tamamının içinde bulunup eski bir eserin yeniden
onarılıp, kültürümüze sahip çıkılıp, turizme ve
toplumun kullanımına sunulmasında binanın tüm
estetik düzenlemelerini, tefrişini ve donatımını
dönemin genel müdürü ile çalışarak yapan bir
insan olarak büyük bir onur ve mutluluk
duymaktayım.
4
f
,
@ İSTANBUL I İSTANBUL’UN BAŞKADIR BAHARI
İSTANBUL I İSTANBUL’UN BAŞKADIR BAHARI
W
İstanbul’un başkadır
BAHARI
Baharın gülleri açtı#ister gönlünüz şen olsun#"Boğaziçi şen gönüller yatağı"
diyerek leb-i derya yalıların mor salkımla ilişkisini temaşa edin; ister
"Bahar oldu beyim evde durulmaz" diyerek çemenzârın seyrine çıkın.
Bu şehr-i İstanbul öyle bir mekan ki, en umulmadık yerde bir
erguvan, hiç beklemediğimiz anda bir kırmızı çiçekli at
kestanesi, size bu şehirde yaşamanın nasıl bir
"saadet" olduğunu hatırlatır.
Yazı ve Fotoğraf: Haluk Dursun I [email protected]
0
İSTANBUL I İSTANBUL’UN BAŞKADIR BAHARI
Baharın ilk habercisi kırsal kesimde, yüksek
yerlerde, dağlarda, yaylalarda kardelendir.
Sessizce ilk haberleri, ilk işaretleri verir ve
gözden de, gönülden de ırak kalır. Meraklısı
dışında pek kimsenin dikkatini çekemez. Tıpkı
bataklık nergislerinin, çiğdemlerin, çuha
çiçeklerinin, hatta nevruzların olduğu gibi.
Şehirli -ki burada konumuz İstanbul- bahardaki
yeni konukları daha bir çarpıcı, daha bir göz
önünde görmek ister ve de görür. Şubat'tan
itibaren bahar dallarını, sarı yaseminleri,
sümbülü, zerrini, mimozayı, nisandan itibaren
laleyi, erguvanı, ama hele mayısta erguvana
ilaveten mor salkımı, leylakları, kırmızı ve beyaz
çiçekli at kestanesini ve ille de gülleri...
Sanatçılar, edebiyatçılar böyle günleri hasretle
bekler, hiçbirfırsatı kaçırmaz ve duygularını
hemen dile getirirler.
Klasik dönemde şair Baki'nin sümbül için:
'Gene gömgök tere batmış çıkageldi çemene
Nevbaharoldu diye verdi haberler sünbül'
demesi kaç yüzyıldan beri her sümbül çıkışında
söylene durur... Sümbül, nergis, fulya, zerrin,
çiğdem, kaç genç kızın isimlerinde yaşar durur.
Şimdilerde sümbül Topkapı Sarayı Enderun
Avlusu'nda görülür. Görenlerce sürür,
buhurdanlıklara buhur olur.
Erguvan (Latince adıyla Cercis Siliquastrum)
romantik olmaktan ziyade mistik ve sembolik bir
ağaçtır. Hristiyan dünyasının o meşhur Judas
Ağacı. Hani Hz. İsa'yı ihbar eden, zamanında onun
ekmeğini yemiş, sohbetinde bulunmuş, Havariler
grubuna dahil Judas (Yahuda) var ya! Son
Yemek'te Peygambere ihanet eden muhbir ve
melun Judas...
İnanışa göre daha sonra yaptığı işten pişman olur
ve gidip beyaz çiçekler açan ağaca kendisini asar.
Bu tarihin en büyük 'işbirlikçi ajanının', Tanrının
Kuzusu'nu (Agnus Dei) ihbar edenin, gelip de
kendi dallarında intihar etmesine çok üzülen
beyaz çiçekli ağaç kahrolur, utanır, kızarır, bozarır.
Ve de o andan itibarın rengi pembe kızıl arası,
utangaç bir renk alır.
İSTANBUL I İSTANBUL’UN BAŞKADIR BAHARI 0
Bizans-Hristiyan dünyasının bu 'Yahuda Ağacı',
daha sonraTürk-İslam dönemlerinde de hak
ettiği ilgiyi ve sevgiyi görmeye devam eder. Öyle
ki, zaman zaman Osmanlı padişahları,
payitahttaki erguvan ağacı sayısını yeterli
bulmayarak taşradan Dersaadet'e erguvan
getirilmesi yönünde talimatlar verirler.
İstanbul'un ta Konstantinopolis'ten beri Hüda-i
Nabit ağacıdır erguvan... Kendiliğinden çıkar,
daha doğrusu Allah tarafından çıkarılır. Sur
içinden özellikle Boğaziçi kıyılarına kadar
binlerce yıldan beri İstanbul'u her bahar süsler
durur. İstanbullunun gözünü, gönlünü
şenlendirir. Boğaz kıyılarına öyle doğal bir dekor
yapar ki, al gözüm seyreyle...
Sultanahmet Meydam'ndan Topkapı Sarayı'nın
bahçesine, Sirkeci'den Edirnekapı'ya kadar sağa
sola, İstanbul'un köşesine bucağına dağılmış tek
tük erguvanlar... Zaman zaman azaldıkça
padişahlartarafından İzmit Körfezi kıyılarından
sökülüp getirtilen ve İstanbul'a dikilen
erguvanlar... Biliyor musunuz, 2013 yılında tarih
tekerrür etti. Topkapı Sarayı yönetimi olarak
Saray'ın Marmara ve Sarayburnu tarafına bakan
bölümüne yeniden erguvanlar getirtilip diktirildi.
(Bu da bendenize nasip oldu.)
Buna karşılık Boğaziçi'nde Beşiktaş'ta, Yıldız
Korusu'nda, Yahya Efendi Dergahı bahçesinde,
Ortaköy'de Boğaz Köprüsü ayaklarının dibinde,
Kuruçeşme'de Şeyhülislam Cemalettin Efendi
Korusu'nda ve sonra Bebek Koyu'nda,
Rumelihisarı sur diplerinde sıra sıra, öbek öbek
erguvanlar...
0
İSTANBUL I İSTANBUL’UN BAŞKADIR BAHARI
Anadolu yakasında Salacak'tan başlayıp,
Kuzguncuk'ta Fethi Paşa Korusu'nda, hele hele
Çengelköyü Papaz Korusu'nda, Kandilli'de
Cemile Sultan Korusu'nda, Anadoluhisarı'nın
Göksu Mezarlığı'nda, Kanlıca'nın Mihrabat
Koyu'nda mayıs ayında kıvılcımlar saçan alev
alev Boğaziçi erguvanları...
Erguvan basbayağı bir ağaç... Çokfazla
boylanmayan, anıt seviyesine ulaşmayan
ama tek başınayaşayabilen, ayakta durabilen
ve ayakta ölen ağaçgibi bir ağaç...
İstanbul'un ve Boğaziçi'nin ağacı...
Mor salkımlar (Wisteria Sinensis) öyle değil... Eski
İstanbul deyimiyle sadece salkımlar... Onlar bir
sarmaşıktürü...Tek başına ayakta duramayan,
yaslanacak, dayanacak ve mutlaka sarılacak bir
dost, bir yoldaş, bir yâr arayan mor salkımlar...
Zaten etimolojisinde fonksiyonunu ortaya
koyuyor. "Işk"tan yani "aşk" kökünden türemiş.
Aşkın belirtilerinden birtanesi de sarılmak...
İstanbul'un salkımları, duvarlara hatta çatılara
kadar buldukları her tarafa sarılırlar, yaslanırlar.
Gerçi sarı renktekiler de güzeldir ama, sarıldığı
ağacın yapraklarının yeşil rengi üzerine kendi
mor rengini katanlar bir başka güzeldir. Hele
hele kırmızı çiçekli at kestanelerine sarılan mor
Kırmızı çiçekli at kestanesi, İstanbul'un mayıs
ayının kendini gösteren, vitrine çıkaran bitkisidir.
Meydanlarda öbek öbek beyaz renkte açanlar
dikkatinizi çeker, gözünüze çarpar ama esas sağa
sola serpilmiş tek tük bulunan kırmızı çiçekli at
kestaneleri doyumsuzdur. İşte çok ender de olsa,
İstanbul'da bulmak için çok dolaşmak da gerekse,
bazen bu at kestanelerine mor salkımlar sarılır. O
zaman kırmızı, yeşil ve mor bir cümbüş olarak
kendini ortaya koyar.
Mor salkımın, aynı renkteki bir diğer mevsimdaşı
da leylaktır. Mor leylaklar... Ondaki durum da
tersidir. Çoğunluğu mor renklidir. Heryerde
bulunur. Çok azı ise beyaz renk açar. Dolayısıyla
gözler az bulunan beyazı arar.
İSTANBUL I İSTANBUL’UN BAŞKADIR BAHARI 0
Leylak; erguvan ve mor salkımda
olmayan başka bir hususiyetiyle ön
plana çıkar; kokusu... Köşebaşlarını
tutan, gelenin geçenin yakasına sarılan
kokusu...
Evet, İstanbul'da bahar, baharda
İstanbul bir başka güzel, bir başka
renkli, bir başka hoş görüntülüdür.
Erguvanı, mor salkımı, leylağı, lalesi,
sümbülüyle bahçelerde, parklarda;
gelincikleriyle, papatyalarıyla,
katırtırnaklarıyla kırlarda...
Son dönemde ilkbaharda İstanbul
bahçelerine giren yabancı bir ağaç var:
Saray lalesi. Yabancı ama asla yaban
değil; tam tersi aristokrat. Mimozayla
beraber geç dönemde şehre girmiş,
sadece belli bölgelerde tutunabilmiş
ağaçlardır.
Yahya Kemal "Erenköyü'nde Bahar" ve
"Fenerbahçe'de Bahar" şiirlerini yazdı.
Turing'in Fenerbahçe Parkı'nda
Romantika'nın önünde erguvanlar,
mimozalar, leylaklar, akzambaklar,
yaseminlerle bir zamanlar İstanbul'un
en güzel tarihi bahçelerinden biri
yaşatılmıştı.
Fenerbahçe, Yahya Kemal'in dediği gibi "Bir mücevher gibi"
İstanbul'da baharın en güzel hediyesidir.
Bu yazıda İstanbul'un o kadar çiçeğinden bahsedildi de Mayıs
ayının güllerinden, lalelerinden niye fazla söz edilmedi diye
düşünenlere de şunu hatırlatalım ki, gül başlı başına bağımsız
bir konudur. Kimse onunla aşık atamaz, kendisine âşık
bülbülden başka... Lale ise bir zamanlar sarayın gözdesiydi
sonra şehre yayıldı. İyisi mi siz Emirgan'da halkın, Topkapı'da
sarayın lalelerini mutlaka görün.
Kaynak: Emanname Dergisi Sayı: 4
TÜRKİYE I MUDURNU 0
M üdurn U
Yazı ve Fotoğraf: Güray Mercan I [email protected]
Mudurnu Belediyesi - TurizmTanıtma Sorumlusu
Batı Karadeniz bölgesinde bakir kalmış şirin bir beldedir Mudurnu. Kuzeyinde Abant
Dağları, etrafını çevirmiş şifalı gölleriyle tarih kokan bu kente yaklaştığınızda Hisar ve
Şeyh-ül ImranTepesi gözünüze ilişir. Bu tepeden Mudurnu'yu panoramik olarak görebilir,
Şeyh-ül İmranTürbesi'ni ziyaret edebilirsiniz. İlçeyi adeta ikiye ayıran deresi, iki katlı tarihi
ahşap evleri ve dar sokaklarıyla sizi içine alan bu kentin tarihi aslında günümüzden 4.000 yıl
öncesine kadar uzanır.
İpekYolu gibi önemli tarihi yolların geçtiği ilçe,
zamanında önemli birticaret noktasıydı.Tarihi
zenginliklerini gördüğünüzde, kasabanın içinden
akan küçük dere boyunca biraz yürüyüp, yerli
halkla sohbet ettiğinizde anlıyorsunuz ki uzun
yıllardır adını tavukçulukla anarak bu güzel ilçeye
haksızlık etmişiz.
©
TÜRKİYE I MUDURNU
Mudurnu Cuma Duası
Kasabanın yakınında bulunan Abant Gölü,
Karamurat Gölü, Sülüklügöl#Babas Kaplıcası,
Sarot Kaplıcası ile hem şifa bulacağınız hem de
tarihe derinlemesine yolculukyapabileceğiniz
sıcak bir beldedir burası. Kent adını Bursa
tekfurunun kızı Maternı (Moderna) adına yapılan
kaleden almış ve zaman içinde çeşitli şekillerde
söylenerek Mudurnu olarak dilimize yerleştiği
söylenmektedir. Eğer bir Cuma vakti yolunuz
buraya düşerse yüzyıllardır süregelen bir
geleneğe şahit olursunuz.
Bereket Duası
Tahmini olarak 600 yıllık bir gelenekolduğu
bilinen Cuma dualarının yanında Bereket duası da
hayli ilgi çekici bir gelenek. Burada yapılan
bereket duası Orta Çarşı ve Demirciler Çarşısı
olmak üzere iki ayrı yerde aynı anda yapılır.
Demirciler Çarşısındaki esnaflar oturarak duaya
"Amin" derken Orta Çarşı esnafı ayakta duaya
katılır. Bunun elbette anlamı vardır. Ahilik
geleneği gereği bir saygı gösterisi olarak kabul
edilir. Mudurnu'da her kim yeni bir işyeri açmak
isterse açılışını mutlaka Cuma Duasından sonra
yapar. Açılışı yapılacak olan dükkan dua sonrası
anons edilir ve kalabalık cemaat açılış yapılacak
dükkanın önüne giderek orada dükkanın bereketli
olması, hayırlı kazançlar sağlaması için hep
birlikte dua edilir.
Mudurnu'da geçmişine, gelenek ve görneklerine
her anlamda bir bağlılık hala var. Buna en güzel
örnek, Ahilik geleneğinin burada hala yaşatılıyor
olması. Yüzyıllardır süregelen Ahilik geleneği
gereği cuma günleri seladan sonra tüm esnaf
çarşıda toplanıp Cuma Duası okur. Her Cuma
günü Cuma selası verildikten sonra Mudurnu Orta
çarşısında esnafların toplanmasıyla birlikte başlar.
Cuma Duasına esnaflar dükkanlarının önünde
dikilerek hocanın duasına "Amin" derken dua
edenlere küçük kesilmiş hayır ekmeği ve katık,
hayırseveri er ta rafından ikram edilir.
Mudurnu İğne Oyaları
Atalarımızdan kalan ve bugün de varlığını
sürdüren geleneklerden biri de 'Birikme Geceleri'
dir. Birikmeler Mudurnu'da gençlere sosyal
yaşamın kurallarının öğretildiği ve aynı zamanda
doğaçlama olarak yöresel ağızla gösteri
sanatlarımızdan birisi olan orta oyunlarının
sunulduğu, yöresel halk oyunlarının oynandığı bir
aktivite olarak günümüze kadar gelmiştir.
Mudurnu kadınlarının el emeği göz nuru olan
elişleri, yöresel bebekler, iğne oyalı yemeniler, el
dokuması bezlerden yapılmış örtüleri
ninelerimizin tatlı dillerini, hamarat ellerini
hatırlatır size.
MudurnuYöresel Yemekler
Dibekhanı Mahallesi'nde Mudurnu Saray Helvası
Tesisleri'ni görürsünüz. Çok eski yıllarda saraylara
kadar girme başarısını göstermiş dünyaca meşhur
helvanın birkaç çeşidini burada tadabilirsiniz.
Yöresel lezzetleriyle de ünlü olan bu beldede,
özellikle hamur işleri; Mudurnu böreği (kıymalı),
patatesli börek, ıspanaklı börek, kaşık sapı, mantı,
ev makarnası, yağlı gözleme, kabaklı gözleme,
hamursuz (cevizli çörek), sini makarnası (keşli,
cevizli su böreği), atma malak, kalbur malağı,
sıkma malak, bazlamaç, kaygana, cızlama,
lokma, ıslama, ekmek makarnası ve katmerli çok
tercih ediliyor. Ayrıca tarhana çorbası, oğmaç
çorbası, kaşıksapı, kaş kebabı, kabaklı Mudurnu
baklavası, tepme helva, erik hoşafı, korava şurubu
da tadılması gereken özel lezzetler olarak bol
seçenek sunuyor.
@
TÜRKİYE I MUDURNU
Mudurnu El Sanatları
DemircilerÇarşısı'nda makineleşen çağa adeta
kafa tutan Mehmet Usta'ya rastlarsınız. Sanatının
gün geçtikçe değer kaybettiğini yakınarak anlatır
size tüm içtenliğiyle. Demir ve pirinç üstadı
Mehmet Usta eski özelliğini kaybetmiş olsa da#
birkaç kişinin çabalarıyla Mudurnu el sanatlarını
yaşatmaya devam etmektedir. Bakır ibrikleri,
mangalları, maltızları, sinileri, zincirleri, cezveleri,
bakır sahanları, nal, keser, kazma, kürek, kullep,
bel ve daha pek çok ürünleri burada görüp
alabilirsiniz.
Sokak aralarından yürüyerek rahatlıkla
çıkabileceğiniz Saat Kulesi, Bizans döneminden
günümüze kadar ayakta kalan Mudurnu Kalesi,
Padişah I. Murat'ın oğluYıldırım Bayezid'in Bolu
şehzadeliği döneminde yaptırdığı Yıldırım Bayezid
Camii ve hamamı, 1546 yılında Kanuni tarafından
yaptırılan Kanuni Sultan Süleyman Camii, Orhan
Bey Camii, Samsa Çavuş Camii görülmeye değer
tarihi yapılarındandır.
2010 yılının Nisan ayında Mudurnu Kültür,Turizm ve
Dayanışma Derneğinin bünyesinde oluşturulan
Pertev Naili Boratav Kültür Evi, Mudurnu'nun
geleneksel kültürünü ve halk bilimini ziyaretçilere
tanıtan bir gezi evi. Derneğin Yönetim Kurulu
Başkanı Necdet Akay, bağışlarla bu kültürel mirası
aktarmak ve yaşatmak konusunda bu işe gönül
verenlerin başında gelmekte.
Çok fazla keşfedilmemiş ama keşfedilmeyi
bekleyen, güzelliklerini paylaşmak için emek
veren ama geçmişine ve geleneklerine hala sahip
çıkan bir yer Mudurnu. Dikkat etmeyince
görünmeyecek, büyük şehirlerin kalabalığından
uzaklaşmayınca varlığından haberiniz olmayacak
saklı bir kent gibi. Burada baktığınız her tarafta,
tarihten bir ses bulabilirsiniz.
Yaşayan tarih olan bu kentte, bugüne kadar
kimlerin yaşadığını; bu evlerin kim bilir hangi
acılara, üzüntülere, sevinç ve mutluluklara tanıklık
yaptığını düşünürseniz Mudurnu'ya gitmek ve
hatta bir kaç gece konaklamak için artık birçok
sebebiniz var. Mudurnu her mevsimde keyifle
gezebileceğiniz çok özel biryer.
TÜRKİYE I MUDURNU 0
0
TURİNG PROJE
Eskiden Üsküdar'dan bileTarihiYarımada'ya doğruyola düşüldüğünde İstanbul'a gidiyoruz derlermiş.
Şimdilerde bu sözü ancak başka şehirlerden gelenler kullanıyor ve adeta bir ülke gibi şehir olan bu
koskoca coğrafyanın her tarafına İstanbul diyoruz. Haksızlık mı ediyoruzyoksa zamanın getirdiği
değişim/dönüşüm denilen bu mudur bilmiyoruz. Ama birgerçek var ki; ayrı ayrı semt ve ilçe isimleri
olsa da bu şehrin büyük adı İstanbul. İstanbul dediğimiz bu koca şehir hakkında bilmediklerimiz
kesinlikle bildiklerimizden daha çoktur. Bunuyıllardır bu şehirdeyaşamakta olan bizler söylüyoruz. Ya
dayazının başlığı ile ilişkilendirerek ifade edecek olursak İstanbul içinde o kadar çok İstanbul var ki
diye başlayabiliriz.
TURİNG'İN İSTANBUL AŞKI
Turing ve İstanbul, Cumhuriyet tarihinin ayrılmaz
İkilisidir aslında. Cumhuriyetin ilkSTK'sı olan
Turing 1923 yılında Türk Seyyahin Cemiyeti olarak
kurulmuş daha sonra Turing Otomobil Kurumu
ismini almıştır. Aynı zamanda ilkturizm
örgütüdür. Çok doğru bir yaklaşımla turizmi
seyahat olarak kurgulamış ve buna İstanbul'dan
başlamıştır. Bu şehri gezilebilir hale getirmeye
köşk ve kasırların restorasyonu ile başlamış ve
İstanbul bugünlere gelmiştir. Bütün kurum
başkanlarının gündeminde İstanbul hep ilk sırada
yer almıştır. Hatta Safranbolu'nun bir seyahat
noktası yapılmasının altında, İstanbul yaklaşımı
ve tecrübesi yatar.
İSTANBUL'DATURİZM MERKEZLERİNİN
ÇEŞİTLENDİRİLMESİ PROJESİ
İşte Turing son on yılda yaşadığı sıkıntılı yönetim
döneminden kurtularak yeniden sevdası ve aşkı
olan İstanbul'a yöneliyor. İstanbul Kalkınma
Ajansı'nın da desteği ile yaptığı İstanbul'da Turizm
Merkezlerinin Çeşitlendirilmesi Projesi ile yeniden
İstanbul diyor. Bu mukaddes şehrin fazla
bilinmeyenlerinden hareketle şehri keşfetmeye
çağırıyor. Bu keşfin altyapısını ortaya koyuyor.
Şehirturizminin gelişimi için yeni rotalar çiziyor.
Tarihi Yarımada'ya hapsolma noktasına gelen
turizmin önünü açmaya çalışıyor. Bu şehrin bütün
potansiyelini ve zenginliklerini ulaşılabilir ve
görünür hale getirmenin planlarını yapıyor.
İstanbul'un buna ihtiyacı var. İstanbul'un daha çok
gezilmeye, daha çok keşfedilmeye ihtiyacı var.
İstanbul'un mesajını dünyaya duyurmaya ihtiyaç
TURİNG PROJE ©
AZ BILINENYENI ROTALAR
İstanbul'un şehir turizminin gelişimi için az bilinen, keşfedilmeye hazır yeni rotalara ihtiyacı olduğu da bir
gerçek. İşte bu proje bu amaçla hazırlandı. Yeni rotalarda kendinizi de gezdiğiniz semte katarak büyük keyif
alacağınız şekilde tasarlandı. İster rehberli isterse kendiliğinizden bu çalışmadan yararlanabilirsiniz. Bu
rotadan istifade ederken özellikle şehrin yeni ulaşım ağını da kullanmanızı öneriyoruz. Bu çalışmada pek
bilinmeyen yeni rotalar ıo temel başlık altında 23 güzergâh olarak ele alındı. Buralar yarım günlük yürüyüş
rotaları olarak düşünüldü ve hem tarihi hem de güncel bilgilerle zenginleştirilerek sunuldu. Bu gezilerde
kullanılmak üzere beş dilde basılı kitap, internet sitesi ve mobil cihaz versiyonu yapıldı. Hazırlanan temel
gezi başlıkları şöyle;
Zeytinburnu, Yeşilköy, Bakırköy ve Florya Hattı:
Surların hemen ötesindeki Zeytinburnu'nda
başlayan zengin tarih yolculuğu Florya'ya kadar
bu hatta sıralanan alışveriş merkezleri ile sizi
tarihten günümüze taşıyor.
Üsküdar Merkez:
Çok zengin bir tarih ve kültür potansiyeline sahip
olan Üsküdar, size Kız Kulesi veTarihiYarımada'ya
Asya kıtasından bakma fırsatı veriyor, tarihle
tabiatı beraber sunuyor. Bununla birlikte
Kuzguncuk ve Salacak gibi hem tarih hem de
semt/mahalle özelliğini halen koruyan mekânları
tanıma fırsatı veriyor.
Kadıköy, Bostancı, Haydarpaşa, Pendik ve
Tuzla Hattı:
Kadıköy, Kalkhedon, yani Körler Ülkesi. Bütün bu
tarih ve güzellikler bir arada. Haydarpaşa yakın
tarihin ve boğazın Marmara'ya açılımıdır. Pendik
veTuzla ise, eski İstanbul'dan yeni İstanbul'a bir
dokunuş.
Adalar:
Asya ve Avrupa kıtalarının arasında denizin
ortasında saklanmış tarih, kültür ve tabiat yan
yana. Hristiyanlığın, Museviliğin ve İslâmiyetin
birlikte yaşama kültürünü tanımak için.
TURİNG PROJE 0
Haliç ve Eyüp Sultan:
ŞileveAğva:
Türk İslam dünyasının yani OsmanlI'nın kalbinin
attığı yerdir Eyüp Sultan. Akşemseddin
Hazretlerinin keşfiyle başlayan manevi
sembolizm, burasına ayrı bir fonksiyon yükledi.
Kiliseleri, Bizans ve Osmanlı sivil mimari eserlerini
buradan keşfe çıkabilirsiniz. Muhteşem Haliç
manzarasını, Fransız bir yazar olan fakat İstanbul'a
hayranlığı ile bilinen Pierre Loti'nin ismi verilen
tepeden seyredebilirsiniz.
Tatil de huzurda kültürde burada, Karadeniz'in
en güzel kıyısı da burada, en büyük deniz feneri
de... Organik tarım ürünleri de burada İstanbul'un
oksijen deposu da burada... Sadece İstanbul'a bir
saat mesafede sizleri bekliyor.
Sarıyer, Rumeli Kavağı:
Boğaziçi'ne Karadeniz'den giriş ve kaleler farklı bir
rota olmakla beraber Avrupa yakası sivil
mimarinin boğazla buluştuğu yalılar size bu şehrin
ne kadar önemli olduğunu lisanı hali ile anlatır.
Çatalca ve Silivri:
İstanbul'un değil ama tabiatın tam içerisindeki
Roma ve Osmanlı eserleri burada. Birtarafta
Karadeniz'le buluşan diğer tarafta Trakya
yarımadasının İstanbul'a bakan tarihi yüzüdür bu
güzergâh. Çok geniş coğrafyası ile keşfedilmeyi
bekliyor.
Boğaz Anadolu, BeykozAnadolu Kavağı:
Tarihle iç içe bir güzergâh. Arkeolojik kazıların
devam ettiği ve boğazın en güzel göründüğü
yerlerden olanYoros Kalesi de burada Yuşa
Aleyhisselamın kabri de. Dede torunun isimleri
verilen Fatih Sultan Mehmet ve Yavuz Sultan
Selim Köprüleri de burada.
Boğaziçi, Avrupa Yakası, Beşiktaş ve Sarıyer
Hattı:
Burası tam biryaşayan boğaziçidir. Boğaz
hattında zaman zaman yürüyerek ve toplu taşıma
kullanarak yapacağınız yolculuk tam bir keyif
hattı olacaktır. Bir çok tarihi ve kültürel unsuru bir
arada ve uyum içerisinde görmek mümkün.
Rumeli Hisarı'nda mola vermek ve Sultan Fatih'in
ufkunu düşünmek şartıyla.
Evet, Turing Seyyahin olmaya yeniden kararlı. Dünyanın eşsiz şehri olan İstanbul'u hepimiz için bir
kazanıma dönüştürmeye ve buna katkı sunmaya niyetli. Bu sadece yeni bir başlangıç.Turing
üyelerinin ve İstanbulluların desteği ile bu başlangıcı daha ilerilere taşımak kararlılığında.
0
OTOMOBİL IBAKIM
OTOMOBİLİMİZİ YAZA HAZIRLAYALIM
Yazı: Burak Kalsın / [email protected]
KLİMA
Klima temizliği çok önemli bir noktadır.
Klimalarımızın hayati tehlike arz etmemesi için
temizliğinin senede bir kere yapılmasına dikkat
edilmelidir. Klima kullanılmaya başlanacağı sıcak
aylardan önce peteklerindeki kışın biriken çamur
temizlenmelidir. Bahar aylarında çevrede uçuşan
polen ve tozların aracımızın ısıtma ve soğutma
cihazlarına girebileceğini unutmamak gerekir.
Klima bakımlarınızı yaz aylarına girmeden evvel
yetkili servislerde veya klima servislerinde
yaptırın. Klimalarda bulunan Ri2veya R134
gazının yılda %i0-20 oranında azalması
normaldir. Güneşte kalmış ve içi çok ısınmış
otomobil, pencereleri açıp dış sıcaklıkla
eşitlemeden klima çalıştırılmamalıdır. Klimalarve
diğer teknik araçların, çevreye büyük oranda
zararlı gazlar saldıklarını unutmayalım.
Bu sebeple, klima ve benzeri cihazların yukarıda
tavsiye edilen bakımlarını ihmal etmeyin.
Sıcaklardan korunabileceğimiz en etkili
çözümlerin başında yer alan klimanın, yanlış ve
sürekli kullanılması birçok hastalığa davetiye
çıkarmaktadır. Klima çarpması gribal
enfeksiyonlara, soğuk algınlığına, sinüzit ve nezle
gibi sorunlara yol açabilmektedir.
SİLECEKLER
Silecekler kış aylarında genelde sıcak soğuk
değişimleri ile yıpranır ve yeterli derecede iş
görmez olur. Camda çizgiler yapar ve görüşü
kısıtlar. Sileceklerin ilk bahar aylarında değişmesi
ve yenilenmesi şart olur. İlkbaharda yağışların çok
olmasından dolayı görüşün daha iyi olması için
değiştirilerek daha güvenli sürüş sağlanır.
LASTİKLER
ıNisan'dan itibaren kış lastiklerinin sökülmesi
kanunen gerekmektedir. Kış lastikleri daha
önce de bahsettiğimiz gibi 7 derecenin altında
işlev göreceğinden ilkbahar ve yaz ayları hava
sıcaklığının daha yükseklerde olacağını göz
önüne alırsak güvenli kullanım için
değiştirilmesi şarttır. Lastik dişlerinin derinliği
en az 2 mm olmasına da dikkat edilmelidir. Yol
tutuşu açısından da en önemli olanı diş
kalınlığıdır. Lastiklerde dikkat edilmesi bir ayrı
konu da lastik havalarının yeterli basınçta
olmasıdır. Yanlış bilinen "sıcakyaz aylarında
lastik havalarının düşürtülerek yol tutuşunun
artacağıdır." Bu yanlıştır. Hâlbuki lastiklertam
ve doğru basınçta yol tutuşunu
gerçekleştirebilir. Düşük ya da yüksek basınçta
lastiğin yere basması azalır ve yol tutuşu
kaybolur. Yani zayıflar.
*
OTOMOBİL I BAKIM @
PASTA CİLA
Kış aylarının yağmur, çamur, kar ve buzlanmadan
ötürü aracın kaportasında kirve yağların bıraktığı
tortular boyanın zarar görmesini sağlar. Bu oluşan
zararlı maddeler boyanın solmasına ve sonrasında
paslanmaya sebep olabildiğinden dolayı yaz
aylarına girilmeden aracın pasta cilasını yaptırmak
gerekir. Ayrıca çeşitli kaplamalarla aracınızın
motor kaputunu da ayrıca kaplatarak koruma
altına alabilirsiniz.
ALTYİ KAMA
Genelde ağır vasıta araçlar için daha geçerli olan
alt yıkama akaryakıt istasyonlarında
yapılmaktadır. Alt yıkama araçların kış aylarında
yollardan kalan çamur ve asfalt parçalarını
temizlemek için her sene en az ı kere yapılmalıdır.
Aracınızın tekerleklerinde balansı bozan
topraktan gelen yapışmış partiküllerin de
temizlenerek aracınızın daha az sallantısız
yolculuk yapmanızı sağlayacaktır. Alt yıkamanın
bir başka yararı da aracınızın alttan gördüğü
darbelerin yakından görülmesini sağlar.
MOTOR YIKAMA
Aracımızın daha az yakıt harcamasını ve
performansının iyi olmasını hepimiz isteriz. Bunu
sağlamak için aracımızın motorunun daha temiz
olması ve hava alması gereken bölgelerin tozlu ve
topraklı olmaması önemlidir. Ateşleme ve yakıt
sistemin daha iyi olması için her sezon geçişinde
aracımızın motorunun yıkanması ve hatta gerekli
bölgelerinin yağlanması gerekir. Motor yıkamalar
öncesinde dikkatli olunması gereken en önemli
şartların başında gelen; araçların elektronik
beyinlerinin genelde motor kaputu içerisinde
olmasından dolayı bu bölgelerin bir naylon torba
vasıtasıyla kapatılarak su girmesini
engellemektir. Göz önüne almadığımız
durumlarda ateşleme beyin tarafından
sağlandığından sıkıntılara sebep olacaktır.
ÖN KAPUT KORUMASI
Genelde suni deriden yapılan veya folyo (film) gibi
ürünlerle kaplatılması yaz aylarında yollarda daha
çok olan toz ve taş parçalarının büyük çiziklerden
aracınızı korur. Bu işlem aracınızı boyatmaktan
hem daha az maliyetli hem de uygulanması
kolaydır. Önemle tavsiye edilir.
© OTOMOBİL I GÜVENLİ SÜRÜŞ TEKNİKLERİ
Yazı: Alptekin Doğan / [email protected]
Güvenlik elemanları 2'ye ayrılır;
ı. Derece Aktif Güvenlik Elemanları
2. Derece Pasif Güvenlik Elemanları
İlk önce ı. derece aktif güvenlik elemanları,
kazaya karışmamızı engelleyen elemanları
sırasıyla bir hatırlayalım.
SİLECEKLER
İyi bir görüş ile otomobilimizi kullanmamız için
silecek süpürgelerini ilk baharda ve son baharda
olmak üzere senede i defa değiştirmemiz
gerekir. Nedeni ise kışın aşırı yıprandığı için bahar
aylarında değiştirilir, sonbaharda ise yazın aşırı
sıcaklardan silecek süpürgelerinin lastik özelliği
azaldığından kış gelmeden değiştirilir.
7. DERECE AKTİF GÜVENLİK ELEMANLARI
FARLAR
Aydınlatma çok önemlidir, gece yolculuklarında
aracınızın farlarının ayarları aracınızın içinde
bulunan ağırlıklarla çok ilgilidir. Aracın içindeki
yüke göre far ayarlarınızı görüş açınıza göre
ayarlamanız gerekmektedir. Ayrıca kış aylarında
yağışlı havalarda diğer paydaşlardan gelen sprey
çamurlu olabilir, bu sebepten farlarınızı temiz
tutmanız gerekmektedir, iyi bir gece görüş için
aracınızın bagajında küçük bir bidon su ve sünger
bulundurursanız kış aylarında size çok faydalı olur.
FRENLER
Sayın okurlar, biliyorsunuz ki frenlerin iki amacı
var. Birincisi aracınızı yavaşlatmak; İkincisi de
aracınızı durdurmak. Biz kullanıcılar en çok
yavaşlatma frenini kullanıyoruz. Bu yüzden fren
balataları, fren diskleri ve kampanalar aşınır,
frenlerin bakımlarını yetkili üreticinin istediği
kilometrelerde yaptırmamız gerekir.
DİREKSİYON
Aracımıza yön vermek için kullandığımız güvenlik
elemanıdır. Manevra yaparken ellerimizi
direksiyonun iç kesimlerinden tutmamamız
gerekir, ani manevralarda ellerimiz ve bileklerimiz
zarar görebilir, her zaman dışardan tutarak
aracımıza yön vermemiz gerekir.
OTOMOBİL I GÜVENLİ SÜRÜŞ TEKNİKLERİ 0
HAVALANDIRMA (KALORİFER-KLİMA)
Aracımızın içinde bulunan havalandırma
elemanları, hem aracın içindeki ısıyı ayarlamak
hem de kış aylarında camlarda oluşan buğuyu
çözmek için kullanılır, klima elemanını sadece yaz
aylarında değil kış aylarında da kullanılması
tavsiye edilir. Çünkü klima nemsiz hava üreteceği
için camlardaki buğuyu çökerken çözer, iyi bir
görüş acısı sağlar.
KOLTUK
Aracımızın içinde bize destek veren elemandır.
Sırtınızı yaslamadan araç kullandığınızı düşünün;
araç hakimiyetiniz çok azalır. Koltukta otururken
debriyaj pedalının solunda ayak koyma yeri
bulunur. Onun adı ayak dinlendirme yeri değil
destek ayağıdır. Viraj dönerken vücudunuzun
sabit kalmasını sağlar ve araç hakimiyetini artırır.
Ayrıca koltuğunuza ne kadar yaslanırsanız araç
hakimiyetiniz o derece daha rahat olur.
LASTİK
Lastik ı. derece güvenlik elemanıdır, fakat önem
sırasıyla sayarsak 2. sırada kalır. Sevgili okurlar,
aracınızın donanımı ne kadar iyi olursa olsun
lastiğinizin yerle teması yoksa aracın donanımı hiç
görev yapamaz. Yani lastiğinizin yerle temasını iyi
sağlamanız gerekir. Ayrıca lastiğiniz iyi görev
yapmasını istiyorsanız lastik basınçlarının ideal
basınçta olması gerekir. Basınç ölçüleri aracınızın
kullanma kılavuzu, kapı aralıkları ve yakıt depo
kapağında yazar. Aracınızın üzerine koyacağınız
yükle alakalı olarak basınçları ayarlamanız sizin
daha konforlu seyahat etmenizi sağlar.
PEDALLAR
Aracımızı hızlandırmak veya durdurmak için
kullandığımız pedallar, 1. derece güvenlik
elemanıdır. Fakat içlerinden birtanesinin (manuel
düz vitesli) araçlar için başka bir görevi daha
vardır. Bu pedal aracımızın kayma kontrolünü
elinde tutan en önemli güvenlik pedalıdır.
Lastiğimizin yerle temasının az olduğu bölgelerde
(kar, buz, çamur, mıcır) aracımızın dengesinin
bozulduğu anda bize en faydalı pedal debriyaj
olacaktır. Tekrar ediyorum; yavaşlatmak,
hızlandırmak için değil aracınızın yönünü
düzeltmek için çok faydalı olur.
SİNYAL 4'lü İKAZ LAMBALARI
Seyir halindeyken trafik ortamında diğer
paydaşlara yönümüzü belli etmek için sinyal
lambalarını kullanırız. Sinyal verdiğimiz yöndeki
şeridin içinde araç var ise geçiş üstünlüğü şeridin
içindeki araçta olur, ancak şeridin içi boş
olduğunda geçiş yapmamız gerekir. Yani sinyal
verdiğimiz anda herhangi bir geçiş üstünlüğü elde
etmeyiz. Dörtlü ikaz lambaları kendinizde veya
aracınızda bir problem var ise veya akan trafikte
ön tarafta olan problemi arkanızdan gelen
araçlara bildirmek için dörtlü ikaz lambaları
kullanılır. Sisli havada, tünelde, seyir halinde iken
kullanılmaz, arkadan gelen araçlara kaza riskini
çoğaltırsınız.
SÜRÜCÜ
En önemli güvenlik elemanıdır, çünkü sürücünün
bilgisi, sağlığı, dikkati ve uykusu yerinde olmalıdır
ki yukarıda saydığımız güvenlik elemanlarını
istediği gibi kullanabilsin.
© BAŞKAN IMAHMUT NEDİM GÜNDÜZALP
Yazı: TÜlayTaşdemİr / [email protected]
Fotoğraf: Turing Arşivi
Mahmut 'Nedim
mm
(ı8g2-0cakıg8g
),
TürkiyeTuring ve Otomobil Kurumu'nun Kurucu başkanı
Reşit Saffet Atabinen'in vefatından sonra başkanlıkyapan
Mahmut Nedim Gündüzalp, 1892 yılında Bulgaristan,
Totrakan'da doğmuştur. Totrakan Cemaati İslamiye Mektebi
Rüştiyesi'nde (1905), Edirne Mülkiye Idadisi'nde (1911)
okuduktan sonra 1919 yılında İstanbul Darülfünunu Hukuk
Fakültesi'ni bitirmiştir. Meslek hayatında öğretmenlik,
maliye, gümrük müfettişlikleri, gümrük müsteşarlığı ile
VII. ve VIII. dönem Edirne milletvekilliliğinin ardından
1947-48 yılları arasında Ticaret Bakanlığı yapmıştır.
BAŞKAN I MAHMUT NEDİM GÜNDÜZALP ©
İyi derece Fransızca bilen, edebi ve siyasi
makaleler meraklısı olan Mahmut Nedim
Gündüzalp; Türk Ocağı, Galatasaray Kulübü,
İstanbul Türk-Fransız Kültür Cemiyeti üyesi olup
büyük bir tesadüf eseridir ki Türk Dil Kurumu ve
Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu'nun da
35. üyesidir.
Mahmut Nedim Gündüzalp'in Maliye Müfettişleri
Derneği'nde 20.01.1988 tarihli teyp kaydında
yaşamından anlattığı anekdot oldukça anlamlıdır.
İmkansız gibi görünen hedeflerin nasıl
gerçekleştiği konusunda güzel bir hikayeyi sîzlerle
de paylaşmak istedik.
0
BAŞKAN I MAHMUT NEDİM GÜNDÜZALP
"Ben Bulgaristan'da,Tuna Nehri'nin kıyısındaki
Totrakan Kasabası'nda doğdum. Kasabada önce
imam mektebi açılmıştı, sonra Sultan Hamid
tarafından Bulgaristan Prensliği'ne sürgüne
gönderilen ve meşruti idare taraftarları olarak
bilinen JönTürkler çeşitli bölgelere dağılmışlardı.
İşte bu yüzden zengin Bulgar idaresi yeni okullar
açmak durumunda kalmıştı. O sıralarda ilkTürk
mektebi idadisi de bu şekilde açıldı, bende bu
mektebe başladım. Mektebimize İstanbul'dan da
hocalar geliyordu. Çalışkanlığım sayesinde bir üst
sınıfın çözemediği problemleri çözebiliyordum.
Sınıfımı birincilikle bitirince, hocam "Ananı babanı
kandır, seni İstanbul'a göndereyim" diye tutturdu.
Neylersin ki ailem fakir, tam altı kardeşiz...
MURAKABE
Edirne Rüşdiye Mektebi'nde iken beni imtihanla
bir üst sınıfa çıkardılar. O zamanın Edirne
Lisesi'nde Ermenilervar, Musevilervar, Bulgarlar
var, Rumlar var ve sınıfın en iyileri de bunlar. Ben o
sene sınıf birincisi oldum. Liseyi de birincilikle
bitirdim. Benden başka Balçıktan iki talebe daha
vardı, onlarda ikinci, üçüncü oldular. İkinci olan
Kazım Bey isminde bir arkadaşımdı. Okul
müdürümüz üçümüzü çağırdı "Çocuklar liseyi
bitirdiniz şimdi ne yapacaksınız?" dedi. Bizde
fakir olduğumuzu, paramızın olmadığını
Bulgaristan'a dönüp, orada hocalık yapacağımızı
söyledik.
HEYETİNE
Nizamnamemizin 20 ci maddesine göre " Meşahirden olan rical İle
Udebadan
İsimleriyle, himayeleriyle Kuruma yardım etmek lûtfunda bulu­
nanlara Murakabe Heyeti kararı ile ”fahrî azalık" tevcih olunur?
Aza kütüklerimizi yeniden tanzim etmekte olduğumuz cihetle Kurumu­
muza karşı kalemleri ve himayeleri ile yardım lfltfunda bulunmuş olan
aşağıdaki zatlara "
azalık " tevcihini arz ve teklif eylerim s
T.T.0JC*
İdare Heyeti Başkanı
6-c,
.
BAŞKAN I MAHMUT NEDİM GÜNDÜZALP ©
Bir gün müdürümüz çağırıp, "Artık hocalık
yapmayacaksınız size burs buldum" dedi. Burs
üçer mecidiye, yani altmış kuruştu. Eve dönünce
anneme "Ben tekrar okuyacağım, İstanbul'a
okumaya gideceğim" dedim. Annem ne yapmak,
ne olmak istediğimi sorunca, arkadaşı Kazım
Tıbbiye'ye yazılacağını söylüyordu, ben de
anneme doktor olmak istediğimi söyledim.
Annem sen doktor olamazsın oğlum, parmağına
iğne batsa, kan görsen bayılırsın, olmaz." dedi.
Ben de hukuka yazıldım. O altmış kuruş ile birinci
sınıfı bitirdim."
Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu'nun Ankara
Merkez Heyeti Teşkilatı'nda 1937 yılından itibaren
görev alan Mahmud Nedim Gündüzalp, kurumun
kurucusu ve ilk başkanı olan Reşit Saffet
Atabinen'in başkanlığı döneminde başkan vekili
olarak görev yapmış, Atabinen'in 2 şubat 1965
yılındaki vefatından sonra ise başkanlığa vekalet
etmiştir. 12 Mayıs 1965 tarihinde genel kurulca
kurum başkanlığına seçilen veTürkiyeTuring ve
Otomobil Kurumu'nun ikinci başkanı olan
Mahmud Nedim Gündüzalp, bu önemli görevi 6
Mayıs 1966 tarihine kadar sürdürmüştür.
Başkanlığı döneminde önemli çalışmalara imza atan Mahmut Nedim Gündüzalp Ayasofya Müzesi,Topkapı
Sarayı Müzesi, Kariye Müzesi, Resim ve Heykel Müzesi'ne ait rehber kitaplarının çıkartılmasına öncülük
etmiş, ayrıca önceleri Belleten daha sonraTuring adını alan kurum dergisinin Reşit Saffet Atabinen'in
vefatından sonraki ilk sayısının onun anısına hazırlanmasını sağlamıştır. Bu dönemde kurumun merkezi,
Şişli'deki binasına taşınmıştır.
0 HUKUK
HAVAYOLU İLE SEYAHATEDEN YOLCULARIN HAKLARI-2
UÇUŞ İPTALİ
Yazı: Ferruh Özdemir /[email protected]
Havayolunun daha çok kullanılabilir olması, yolcu sayısının hızla artması, uçuşların sıklığı
ve fiziksel yetersizlikler bazı sorunlara yol açmaktadır. Ortaya çıkabilecek meselelerin ve
havayolunu kullanan yolcuların sahip oldukları hakların izah edildiği yazımızın ilk
bölümünde "Uçağa Kabul Edilmeme" hali incelenmişti. Bu yazımızda ise, "Uçuş İptali" hali
incelenecektir.
Uçuş iptali; "Önceden planlanmış olan ve en azından bir yerin rezerve edildiği bir uçuşun
gerçekleştirilmemesi..." dir. İptal yapılması durumunda yolculara tanınan haklar ise aşağıdaki gibidir:
a) Öncelikle, Havayolu İle Seyahat Eden Yolcuların
Haklarına DairYönetmeliğin 9. Maddesi'nde
sayılan haklar yolcu tarafından kullanılabilir. Bu
hükme göre, yolcuya bilet ücreti iadesi, en erken
fırsatta güzergah değişikliği ile son varış yerine
ulaşım hakkı, sonraki birtarihte güzergah
değişikliği ile son varış yerine ulaşım hakkı, son
varış yerinde birden fazla havalimanı hizmeti
veriliyor ise diğer havalimanına varış ve biletteki
hedef havalimanına ulaşım hakkı sağlanır. Ayrıca
bu hakların sağlanması sırasında aşağıdaki
hizmetler ücretsiz olarak karşılanır:
aa) Eğer gecikme 2-3 saati bulmuş ise sıcak,
soğuk içecekler,
bb) Gecikme, 3-5 saat içerisinde kalacak ise sıcak,
soğuk içecekler ile zamana göre yemek veya
kahvaltı,
cc) Gecikme, 5 saati aşacak ise sıcak, soğuk
içecekler ile zamana göre yemek veya kahvaltı ile
ilave sıcak soğuk içecekler ve ilave hafif ara
yemeği. Bu hizmetler ve hakların yanında yolcuya
bedelsiz iki telefon görüşmesi, faks ve e-posta
hizmeti de sağlanmalıdır.
HUKUK 0
dd) Eğer 9. Madde'de sayılan ücret iadesi
dışındaki alternatif güzergah ile son varış yerine
ulaşma imkanı sunulmuş ve yolcu tarafından
kabul edilmiş ise ve alternatif güzergah vasıtasıyla
sağlanan uçuşun kalkış günü ertesi gün veya
günlerden birisi ise yani bir veya daha fazla
gecelemenin gerekli olduğu durumlarda uygun
konaklama tesisi ile bu konaklama tesis ile
havaalanı arasındaki ulaşım.
b) İkinci olarak yolcuya yönetmeliğin
8. maddesindeki tazminat hakkı tanınmıştır.
Buna göre uçuşu icra edecek havayolu şirketi;
aa) İç hatlarda yolculuk eden yolcular 100 Avro
karşılığı Türk Lirası,
bb) Dış hatlarda, 1.500 km'den az mesafelerde,
250 Avro karşılığı Türk Lirası, 1.500 km ile 3.500 km
arası mesafelerde 400 Avro karşılığı Türk Lirası;
3.500 km'den fazla mesafeli uçuşlarda 600 Avro
karşılığı Türk Lirası tazminat ödenmek zorundadır.
Ancak, aşağıdaki hallerin varlığı halinde;
a) Yolcuya uçuş iptali, uçuştan en az iki hafta önce
bildirilmiş ise;
b) Uçuştan en az yedi gün önce ile iki hafta arasında
bildirilmek şartıyla, iptal edilen uçuşa alternatif uçuş
planı sunulmuş ve bu plan iptal edilen uçuştan iki saat
önce kalkış ve dört saat sonra varma saatleri arasında
hedef noktaya varışı kapsıyorsa ve bu teklif yolcu
tarafından ret edilmiş ise;
c) Uçuştan en az yedi günden az bir süre önce
bildirilmek şartıyla, iptal edilen uçuşa alternatif
uçuş planı sunulmuş ve bu plan iptal edilen uçuştan
bir saat önce kalkış ve iki saat sonra varma saatleri
arasında hedef noktaya varışı kapsıyorsa ve bu
teklif yolcu tarafından ret edilmiş ise; tazminat
hakkı doğmaz.
"Uçuşu icra eden hava taşıma işletmesi, tüm tedbirleri almasına rağmen olağanüstü hallerin
iptale neden olduğunu kanıtlayabildiği takdirde 8. Madde hükümlerine göre tazminat
ödemekle yükümlü olmaz."
0 MİMARİ I İSKENDER BABA TEKKESİ
İSKENDER BABA
TEKKESİ
(Kaymakçı Tekkesi)
Yazı ve Fotoğraf: İsmail Büyükseçgin [email protected]
MİMARİ I İSKENDER BARA TEKKESİ @
İskender Baba Tekkesi bir diğer adıyla Kaymakçı Tekkesi,
Üsküdar Ahmediye Mahallesi'nde, eski Menzilhâne
Yokuşu, yeni adıyla Gündoğumu Caddesi ile Dönme
Dolap Sokağı'nın birleştiği köşede, Malatyalı İsmail Ağa
Camii ve Ağa Hamamı arasında, 405 ada 1 parselde
bulunmaktadır. MenzilhâneYokuşu, Üsküdar Ahmediye
Meydanı'ndan başlayıp, KaracaahmetTürbesi ile sonlanır.
Bu yol, Şam, Bağdat ve ardından kutsal topraklara açılan
yolun başlangıcı olması, Anadolu seferine çıkan ordunun
bir bölümünün, posta tatarlarının, her sene Mekke'ye
gönderilen sürre alayının buradan geçmesi ve
bünyesinde bulundurduğu önemli yapılar, sarayla
bağlantılı ahalisi nedeniyle, tarihte Üsküdar'ın en önemli
ve işlek yolu olmuştur. Bu yol üzerinde İskender Baba
Tekkesi haricinde, yolun başında Ahmediye Külliyesi
içinde RufaiTekkesi, İskender Baba Tekkesi karşısında,
Sa'dîtarikatından Fethi Efendi Tekkesi, Osmanlı
topraklarındaki Rufâîlerin bağlı olduğu merkez olan Rufâî
Âsitânesi ve yolun sonlarına doğru Celvetiliğin bir kolu
olan Haşimîliğin âsitânesi, BandırmalızadeTekkesi
bulunmaktadır.
0
MİMARİ I İSKENDER BABA TEKKESİ
Tevhidhane Cephesi (Restorasyon öncesi 2011)
İskender Baba Tekkesi de bu önemli cadde
üzerinde yer almasıyla geçmişten günümüze
toplum hayatına büyük etki ve katkıları olmuş
bir tekkedir. "Hadîkatü'l Cevâmi" adlı eserde
"Banisi Sultan Süleyman Hân Hazretlerinin
zemân-ı saltanatlarında yeniçeri efendiliğinde ve
sâ'ir hidemâtda müstahdem olan Mehmed
Efendi'dir ki, İzzetü'l mevt 954(1547/1548)
tarihinde vefat edüb, anda medfundur.
Karibinde meşâyih-i sûfiyyeden İskender Baba
medf undur. Ve mescid-i mezbûr ba'de zemân
Halvetî tekyesi olarak Kaymakçı Şeyh denmekle
ma'rûf bir zâviyedâr olmağla, hala Kaymakçı
Tekyesi denmekle meşhurdur."denmektedir.
Tekke Mehmed Efendi tarafından mescid
olarak inşa edilmiştir. Tekkenin son şeyhi
Mehmed Rıza Efendi'nin Meclis-i Meşâyih'in
talebi üzerine kaleme aldığı ve "Tekaya ve
Merakiz" defterine kaydedilen, 21 Safern.337
(25 Kasım 1918) tarihli tercüme-i halinde,
Mısırlı Şeyh Mehmed Efendi tarafından
vefatından dokuz yıl önce 945 (1538-9) yılında
inşa edildiği zikredilmiştir. Kaymakçızade
el-hac Mehmed Efendi (öl. 1183/1769)
tarafından ı8.yy ortalarından itibaren Celveti
meşihatı konularak tekkeye çevrilm iştir ve
Üsküdar'ın büyük manevi şahsiyetlerinden
olan Aziz Mahmut Hûdayî'nin kurucusu olduğu
HûdayîÂsitânesi'ne bağlanmıştır.
MİMARÎ I İSKENDER BABA TEKKESİ 0
Tekkede, tesisinden, tekke ve zaviyelerin kapatılması kanununun çıktığı
1925 yılına kadarCelveti meşihatı kesintisiz devam etmiştir. Cumhuriyet
döneminde bir müddet mescid olarak kullanılan ve daha sonra kaderine
terk edilerek bakımsızlıktan harabeye dönen tekke, 1944 sonrası
bilinmeyen birtarihte yıkılmıştır. Proje çalışmalarına başladığımız 2006
yılında tekkeden geriye, kargir İskender Baba Türbesi, türbeye bitişik
çeşme haznesi ve türbe önünde, set üstü konumda bulunan haziresi,
bahçesinde bir kuyu, iki adet mezar, etrafı küçük bir beton duvarla çevrili
içinde kitabesiz 2 mezartaşı bulunan ayrı bir bölüm ve yıkılan bölümlerin
temelleri kalmıştı. Üçgen biryapı adası üzerinde bulunan tekkenin, türbe
binası haricinde kalan kısımları, Osmanlı mezarlık mimarisine
uymamakla birlikte son dönemde tüm İstanbul mezarlıklarına
uygulanan duvar sistemiyle çevrili idi. Ayrıca yapı adasının, Ağa
Hamamı'na bakan köşesinde müstakil tapulu, muhtemelen geçmişte
tekkeye ait olup, sonradan satılmış olabilecek olan bir dükkan
bulunmaktaydı. Yapım sisteminde tamamen özgün malzeme
kullanılmıştır. Türbe duvarları moloz taş, diğer duvarlar ahşap karkas
olarak oluşturulmuştur. Türbe içi zemin araştırmasında yeri belli olmayan
üç mezartespit edilmiş, uygun sandukalarla üzerleri kapatılmıştır.
Türbede gömülü olanlar:
..............
İskender Baba
1183 (1769)
Kaymakçızade Şeyh Mehmed Efendi
1224 (1803-10) Eşşeyh Abdurrahman Efendi İbn-i Şeyh Mehmet Efendi
1262(1848)
Hafız Mehmed Sadık Efendi
®
MİMARÎ I İSKENDER BABA TEKKESİ
Tekke bu haliyle, birçok yapısı yok olmuş ve
harab hale gelmiş türbesi kalmışken,
tarafımızdan hazırlanan rölöve, restitüsyon ve
restorasyon projeleri ilgili koruma kurulu
tarafından 17.06.2008 -142 tarih ve sayı ile
onaylanmıştır. Üsküdar Belediyesi'nin
katkılarıyla Kasım 2011 tarihinde başlanan
restorasyon uygulaması, H.C. Ünal İnşaat
tarafından Haziran 2013'te tamamlanarak
teslim edilmiştir.
MİMARİ I İSKENDER BABA TEKKESİ ©
Uygulama sırasında toprak altı, duvar arası vb. yerlerden bulunan mezartaşı parçaları, türbe giriş
bölümünde, sofaya bakan duvarda, yapılan kavukluklar üzerinde sergilenmiştir. Böylelikle hem buluntu
halindeki mezartaşı parçaları koruma altına alınıp sergilenmiştir hem de kavukluk kültürü değişik
örnekleriyle yaşatılmaya çalışılmıştır. Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'nın yaptırdığı 1141 (1728-29) tarihli,
orjinaliTopkapı Sarayı Babü-s Selam Kapısı yanında muhafaza edilen çeşme ise aslına uygun olarak yapılıp
yerine konmuştur. Devrik ve kırık taşları ile çok bakımsız olan hazire, düzenlenmiş, devrik taşları dikilerek
altın varak uygulaması yapılmıştır.
Hazirede bulunan mezartaşları şunlardır.
1168(1754)
Eş-Şeyh Gülşenî İbrahim Efendi
1199 (1785)
Şeyh Abdullah Efendi
1218(1803)
1242 (1822)
Şeyh Mehmet Ali Rıza
...................................................................................................... [
Gümrük sandığı emini Derviş Ağa eşi Hadice Hanım
1277(1860)
Derviş Mustafa Ağa
1239(1823)
KaymakçızâdeŞeyh El-Hac Abdi Efendinin eşi Zeynep Hatun
1253(1837)
Fatımat'üz Zehra Hanım
1261 (1845)
Dergâh-ı Âlîkapıcıbaşılarından Çil Emin Ağazade Emin Bey
ı
©DÜNYA AKÇAHİSAR
Akçahisar, Orta Arnavutluk'ta Tiran'ın 20 km kuzeyinde yer alıyor. Tiran'dan yeni yapılan
yollar sayesinde 10 dakikada Akçahisar'ın üzerinde yer aldığı Kruje Dağları'nın eteklerine
vardık. Akçahisar, dağların batı yamaçlarında verimli Fushe Kruje Ovası'na hakim bir
mevkide sırtını arkasındaki dağlara vermiş bir kartal yuvası. Şehrin adı kalenin dibinden
çıkan su kaynağından (Kruje) geliyor.
DÜNYA I AKÇAHİSAR
Akçahisar'a ulaşmak için 20 dakika kadar süren dağ yolculuğu sırasında ilginç sahnelerle karşılaştık.
Bektaşîliğin en yaygın olduğu yerlerden birisi olan Akçahisar yolunda gördüğümüz bir Bektaşi tekkesinin
yan tarafında barbeküye benzeyen yerler yüzünden birbirimize şaşkın şaşkın baktık. Yolun otobüsün
durmasına uygun olmaması yüzünden durumun böyle olmadığını ancak dönüşte anladık. Izgara keyfi
yapıldığını sandığımız yer aslında mum dikmek için yapılmış.
Fatih Akçahisar Yollarında
Osmanlılartarafından bölgeden devşirilerek
yetiştirilen ve yönetici olarak buraya gönderilen
İskender Bey#1443'te Hristiyanlığa dönüp,
Akçahisar'ı işgal etti ve 800 m'lik surlara sahip
sırtını dağlara dayamış ele geçirilmez bir kale olan
Akçahisar kısa sürede Türkler'e karşı Arnavut
direnişinin sembolü ve merkezi oldu.
1448 ve 1450'de 2. Murad'a karşı direnen İskender
Bey, Hristiyan dünyasında da bir kahraman haline
geldi. 1466'da Fatih'in büyük bir ordu ile Akçahisar
önüne gelmesi ve ısrarla kuşatmayı sürdürmesine
rağmen İskender Bey yine teslim olmadı ve bütün
bu başarıları yüzünden ve Fatih'in Roma'ya
ilerlemesini durdurması dolayısı ile Papa
kendisine "İsa'nın Pehlivanı" ünvanı verdi. Ancak
1468'de ölümüyle dengeler değişti. Akçahisar
1478'de Osmanlı toprağı oldu.
Akçahisar'a girdiğimizde kaleye varmadan önce
bizi 1533'te kale komutanı tarafından yaptırılan
Murad Bey Camii karşıladı. Halkın Büyük Camii
dediği camiin minaresi orijinal değil sonradan
yaptırılmış. Bugün ibadete açık olan camii 1837'de
tamir geçirmiş. Camiin yanında Arnavut
kaldırımlarıyla kaplı yolun iki tarafında uzanan
ahşap dükkanlarıyla çok güzel klasik birTürk
çarşısı uzanıyor. Çarşı alışveriş için ideal bir yer.
Ancak ticaret yeni yeni geliştiği için pek pazarlık
yapılmıyor. Çarşıda zeytin ağacından yapılma
tepsiler ve yine tek parça ağaçtan yapılmış
sepetler dikkat çekiyor. Arnavutlara özgü mahalli
kıyafetler, şapkalar, yünden yapılmış çoraplar ve
kilimler dükkanların önlerini süslüyor. Şehrin
sembolü İskender Bey'e ait heykel, resim ve
DVD'leri de dükkanlarda bulabiliyorsunuz.
D Ü N YA AKÇAHİSAR
imse®
0
DÜNYA I AKÇAHİSAR
Çarşıyı geçip Fatih'in çizmesinin
giremediği kaleden içeri adım atmak
farklı bir duygu. Ancak kaleden içeriye
girdiğimizde hüzünlü bir manzarayla
karşılaşıyorsunuz. Aslında birçok kalede
gördüğümüz bir durum bu. Fatih'in
kalenin fethinden sonra inşa ettirdiği
camiinden sadece temelleri ve
minaresinin kaide kısmı kalmış. Fatih
Camii aslında 1831'deki bir isyan
sırasında harap olmuş, ancak 1837'de
tamir geçirmiş. Bu tamir tarihi,
minarenin kaidesinde ay yıldızla birlikte
duruyor. KaleOsmanlılar'ın eline
geçtikten sonra II.Beyazıd döneminden
itibaren birkaç defa elden geçirilmiş.
Birçok şehirdeki kalelerde olduğu gibi
Akçahisar Kalesi'nin surlarında da
Osmanlı damgası var. Biraz ileride bir
Osmanlı hamamı yer alıyor.
Muhtemelen camiiyle birlikte inşa
edilmiş. Camiye göre hamam iyi
durumda.
DÜNYA I AKÇAHİSAR @
Bektaşîliğin Merkezi
Hamamın ilerisindeToptanzade Adem Ağa
tarafından 1780'de inşa edilen Mustafa Baba
Dolma'nın türbesi karşımıza çıkıyor. Bölgenin en
önemli tekkelerinden biri olan Bektaşi
Tekkesi'nden günümüze sadece türbe kalmış.
Türbenin içi kalem işleriyle süslenmiş. Türbenin
bahçesinde burada hizmet edenlere ait birkaç
tane Bektaşi mezarını görebiliyorsunuz.
Akçahisar Arnavutluk'taki en önemli Bektaşi
merkezlerinden.
19. yüzyılın sonlarında bölgede yirmiden fazla
tekke vardı ve şehrin tamamı Müslüman'dı.
Mustafa Baba DolmaTürbesi'nin üstünde bugün
Etnografya Müzesi olarak kullanılan birTürk
konağı mevcut. Konakta Osmanlı dönemindeki
hayat tarzıyla ilgili birçok, hatta çok fazla eşya
sergileniyor. 1960'larda şehirdeki birçok tarihi
eser ve çarşı restore edilmiş. Ancak Enver
Hoca'yla birlikte 1967'deki Arnavut Kültür Devrimi
sırasında dini faaliyetlerin yasaklanmasıyla birçok
tekke, dini mekan ve mezar taşları harap olmuş.
Enver Hoca dinin yerineTürklere karşı direnişin
sembolü İskender Bey kültünü ön plan çıkarınca
Akçahisar'da bir İskender Bey heykeli ile devasa
bir bina olan İskender Bey Müzesi'ni inşa ettirmiş.
Müzede İskender Bey'i ön plana alarak resim,
gravür heykel ve belgelerle Arnavutluk tarihi
anlatılıyor.
Arnavutluk'ta İskender Bey heykellerinde
başındaki miğferin keçi başlı olması dikkat
çekiyor. Rivayete göre İskender Bey, birTürk
kuşatmasında keçilerin üzerine meşaleler
bağlayarak bizi şaşırtıp zafer kazanmış ve o günden
sonra da keçi başı İskender B e/le özdeşleşmiş.
SOHBET IMEHMET Ş İfcK E U y G İ
jf
llifl
is li
wm
SO HBE'
1HMET ŞEVKET EYGİ
Turing üyelerimizden Mehmet Şevket Eygi, ülkemizin yetiştirdiği önemli kültür
değerlerinden biridir. O, üslubuyla, hayata karşı asil duruşuyla tam bir İstanbul
beyefendisidir. Hayatı boyunca güzel giyinmenin öneminden, yeme içme
adabına kadar pek çok farklı konuda "güzel insanlar" yetiştirmek için uğraşır.
Onu yakından tanımak, hayata bakışı ve üslubunu anlamak için Mehmet Şevket
Eygi ileTuring tesisi Yeşil Ev'in bahçesinde çok özel bir sohbet gerçekleştirdik.
Röportaj: Özgenur Reyhan Güler / [email protected]
Fotoğraf: Bülent Katkak
0
SOHBET I MEHMET ŞEVKET EYGİ
Turing ile tanışmanız ne zaman ve ne şekilde
başladı?
Türkiye Otomobil veTuring Kurumu'nu 1950'li
yıllarda dergisinden tanıdım. Onda tarihe,
kültüre, seyahate ait değerli yazılar olurdu.
Kurumun başında o zaman tarihçi Reşit Saffet
Atabinen vardı, her sene Fransa'ya gidip
College de France'da konferans verirdi,
Fransızca kitapları, makaleleri yayımlanmıştı.
Turing, sadece otomobil ve turizmle değil,
kültürle, tarihle, sanatla ilgilenen bir dernek
olarak ilgimi çekmiş, sempatimi kazanmıştır.
Turing'igerek kültürelfaaliyetleri gerekse
kentimizin çeşitli mekanlarında yaptığı
hizmetler alanında nasıl değerlendiriyorsunuz?
Çelik Gülersoy Bey çok yüksek kültürlü, ziyalı,
geniş ufuklu bir insandı ama Türkiye'de kültür,
mimarlık, şehircilik yozlaşması olduğu için onu
dinleyen çıkmadı. Onun yapıcı tenkitleri,
temennileri, uyarıları dinlenmiş olsaydı bugün
bambaşka bir İstanbul'da, bambaşka bir
Türkiye'de yaşardık. O çok yüksekte kaldı,
ondan nasihat ve ilham alınmadı. Çelik Bey
İstanbul'a çok güzel tesisler kazandırdı.
Çamlıca'da külüstür bir kır kahvesinin yerinde,
harika bir tesis kurdu. Fenerbahçe tesisleri,
Soğukçeşme Sokağı şu anda oturduğumuz
Sultanahmet Yeşil Ev Oteli ve bahçesi...
Betonlaşan İstanbul Büyük Sahrası içinde böyle
kaç adet vaha çıkar?
Çelik Gülersoy Bey İstanbul'a çok güzel
tesisler kazandırdı. Çamlıca'da külüstür bir
kır kahvesinin yerinde, harika bir tesis
kurdu. Fenerbahçe tesisleri\ Soğukçeşme
Sokağı şu anda oturduğumuz
Sultanahmet Yeşil Ev Oteli ve bahçesi...
İstanbul estetiği ve kültürü hakkındafikir
üreten, yaşadığı kenti iyi bilen İstanbul sevdalısı
olarak İstanbul'u nasıl tarif edersiniz?
İstanbul son 50-60 sene içinde çok kayıplara
uğradı. Merhum Menderes zamanında şehirleri,
binaları, abideleri, tarihî dokuyu korumak diye bir
kavram ve yeterli kanunî mevzuat yoktu. Rasgele
yollar, meydanlar açıldı, şehir alabildiğine
betonlaştırıldı, taşlaştırıldı, her yere çürük, çarık
zevksiz çirkin binalar konduruldu. Günümüzde
panaromik bir İstanbul resmi çekilse;
minarelerden camilerden birkaç anıt binadan
başka her şey çok kalitesiz, çok sanatsızdır.
İstanbul'u batıran zihniyet rant zihniyeti oldu.
Gönül arzu ederdi ki Suriçi İstanbul'u bir müze
şehir olarak muhafaza edilsin. Bu düşünülmedi,
yapılmadı; bundan sonra dönüşüm diyorlar
ama Sulukule'de yapılan binaları gördüm,
İstanbul'un tarihine, sanatına ve kültürüne pek
uygun bulamadım, bundan sonra işimiz çok zor
efendim.
0
SOHBET I MEHMET ŞEVKET EYGİ
Bir dönem yurtdışında ikamet ettiniz. Tarihi ve
kültürel açıdan ele alındığında, Avrupa'nın
büyük şehirleriyle kıyaslandığında İstanbul
hakkında ne dersiniz?
Medeni Avrupa ülkelerinde büyük şehirler, bizim
İstanbul'u büyüttüğümüz gibi aşırı şekilde
büyültülmez. Mesela 82 milyon nüfuslu
Almanya'nın başkenti Berlin nüfusu 5 milyondur.
Almanlar Berlin'i, bizim İstanbul'u
büyüttüğümüz gibi büyütmezler. Berlin
üzerinde küçük birturistik uçakla uçarsanız;
yeşillikler, parklar, bahçeler, havuzlar, göller
içinde bir şehir görürsünüz. Alman şehirlerinde
1500-1600'lü yıllardan kalma tarihî evler
görürsünüz. Bu evlerin dış cepheleri çok güzel,
içleri de çok konforlu hale getirilmiştir, ya büro
olarak, ya mesken olarak kullanılıyor. Bugün
İstanbul'da bazı yalılar dışında, varlıklı ailelerin
oturduğu birtekklasikTürk evi yoktur. Tabii bu
bizim için çok kötü bir göstergedir. Türk evleri
çok güzel evlerdir, felsefesi olan evlerdir, estetiği
olan evlerdir. Zamanımızda restorasyon tekniği
çok ilerledi, parası olan varlıklı bir ailenin eski
evini mükemmelen tamir ettirip, içine bütün
modern konforu koyup, ısıtma sistemini
modernleştirip orada oturması gerekmez mi?
Heyhat!.. Bizim çok büyük kültürümüz
medeniyetimiz, sanatımız, mimarlığımız,
tarihimiz var ve şu anda hiçbir güzelliği hiçbir
orijinalitesi olmayan berbat apartman veya
rezidans dairelerinde, yahut da bağımsız
müstakil ev olsa bile hiçbir sanatı olmayan
dubleks, tripleks çirkin şahsiyetsiz villalarda
oturuyoruz. İnsan için mesken çok önemli bir
şeydir. Mimar Cengiz Bektaş bir kitabında'Mal mı
yuva mı?" diye soruyor. EskiTürkler için evleri
birer yuvaydı, bugün mal haline gelmiştir. Mal mı
yuva mı? İki kelime ama manası çok derin...
Bugün evlerimizin yuva olmaktan çıkıp, mal
haline gelmesi dehşetli bir inkılap ve
yabancılaşmadır. Eski insanlar zaruret olmadıkça
evlerini satmazlardı; o yuvalarda büyükanneleri
büyükbabaları yaşamış, babaları, anneleri
yaşamış, sahipleri doğmuşlar, onların çocukları
doğmuş... Evlerin kendilerine mahsus bir
kutsallığı, ruhaniyeti, ruhu vardı, bunları yitirmiş
vaziyetteyiz. 20-25 sene bir evde yaşayan bir aile
hiç acımadan günün birinde o evi satıp gidiyor.
Halbuki o evde 25 senenin birikimi ve hatırası
vardır, insan oradan ayrılırken, kaybettiği bir
dostundan veya yakınından yahut emektar
kedisinden ayrılıyormuş gibi üzülüp ağlamalıdır.
Avrupa'da yeni yapılan binaların %95'i bahçeli
evlerdir. AvrupalIlar artık rezidanslarda
oturmuyor. Fransa'da 6o'lı yıllardan kalan
dökülmüş apartmanların dairelerinde göçmenler,
yabancı işçiler oturuyor. AvrupalIlar, Amerikalılar
işinden sonra biniyor otomobiline yahut toplu
taşıma vasıtasına, bahçeli evine gidiyor. Bahçeli
ev insana kişilik, bağımsızlık, hürriyet, mutluluk,
huzur kazandırır. Okullarımızda ailelerde bu
terbiye verilmiyor. Toplumumuz geleneksel
adetlerini, örflerini, kültürünü, kimliğini, kişiliğini
kaybetmiş, yabancılaşmıştır. İyi ki eski padişahlar
camiler yaptırmışlar... İstanbul'un geniş bir
resmini çektirin, photoshop ile camileri kaldırın,
geriye kalan manzara dehşet verici bir beton
yığınıdır.
SOHBET I MEHMET ŞEVKET EYGİ ©
Hayli zengin ve çeşitli konularda ve dillerde
kitaplardan oluşan şahsî bir kütüphaneniz,
evinizi dekore edecek kadar hüsn-i hat
koleksiyonunuz varmış. Geleneksel sanatlara
olan ilginizi biliyoruz. Turing bünyesinde
bulunan Cedit Mehmet Efendi Medresesindeki el
sanatları çarşısını gezme fırsatınız oldu mu?
Burası benim evime çok yakındır, sık sık buraya
gelirim, bazen Yeşil Ev'in bahçesinde oturup çay
içiyorum, oradaki sanatkarlarla görüşüyorum.
Ayasofya'nın arka tarafında Mimar Sinan'ın
yaptığı Cafer Ağa Medresesi var. Orada eski
sanatlarımızın öğretildiği ve üretildiği kurslar,
atölyeler var. Bendeniz böyle mekanları İstanbul
Büyük Sahrası'nın kültür ve sanat vahaları olarak
görüyorum. İnsan buralara geldiği vakit günlük
sıkıntılardan, dedikodulardan, aptalca
kavgalardan uzaklaşmış ve arınmış oluyor. Keşke
İstanbul'da en az 300 tane böyle yer olsa. Yüksek
sanat ve kültür, seçkinlere mahsustur ama halkın
da mutlaka yeterli miktarda sanatı, kültürü
olmalıdır. Sanat ve kültür; ilim, irfan, mimarlık,
iktisat ve ticaret kadar önemli konulardır. Kültür
ve sanatla da iş bitmez. Ahlak, fazilet, doğruluk,
dürüstlük de olmalıdır.
Benim koleksiyonuma ve kütüphaneme gelince;
Evimdeki hüsn-i hat levhalarına koleksiyon
diyemem. Mütevazı imkanlarımla yıllar boyunca
alıp biriktirdiğim bazısı kıymetli levhalarımdır.
İmkanı olan, fırsat bulmuş olan her okuryazar
vatandaşın hüsn-i hat levhaları olmalıdır. Elli bin
kadarda kitabım olduğunu sanıyorum. Bendeniz
gibi millî İslâmî kültüre bağlı bir okuryazarın
böyle levhalarla zengin bir kütüphanesi olması
normaldir. Ziyalı bir insan, icabında yemesinden
içmesinden keser, kitap ve sanat eşyası alır... Çok
pahalı antikalar, sanat eserleri alamam ama
gittiğim her ülkeden ve şehirden el sanatı
ürünleri alırım. Bir şehre gittiğim vakit orada
üretilen el sanatından bir tane almam onu yapan
sanatkâra destek olur. Ben almazsam öteki
almazsa kime satacaklar? Mesela evde hiç
kullanmadığım Devrek bastonlarım var, tekrar
gitsem Devrek'e bir baston daha alırım. Çünkü
onu yapan bastoncunun da sanatıyla ekmek
yemesi lazım. Diyelim ki sanat boyutu olan bir
çömlek aldınız, evde koyacak yeryok, onu ilk
fırsatta anlayan, kültüre âşinâ birine hediye
edebilirsiniz.
SOHBET I MEHMET ŞEVKET EYGİ 0
Son olarak tarihi ve kültürel öğeleri üzerinden
yapmasını istediğiniz ve Turing kurumuna
tavsiyeleriniz nelerdir?
Turing köklü bir ve herkesin saygı duyduğu bir
müessesedir. Kültür Bakanlığı'ndan istemek,
belediyeden istemek şartıyla İstanbul'a kültür ve
sanat vahaları, nefes alacak yerler kazandırması
lazım. Şu anda oturup konuştuğumuz Yeşil Ev
zarif bir mekandır. Fransız
cumhurbaşkanlarından Mitterrand şehrimize
geldiği vakit bu otelde kalmıştı. Buradaki sanat
faaliyetleri yoğunlaştırılmalıdır. Bir ara burada da
kurslar açılıyordu. Bu faaliyetler tekrar
başlatılmalıdır... Yapılabilirse, genç nesillere,
öğrencilere hitap eden; İstanbul kültürü ile
İstanbul sanatlarıyla ilgili ucuz kitapçıklar
yayınlansa ne iyi olur. Mesela taşradan, küçük bir
ilçeden gelmiş bir öğrenci Turing Kurumu'nun
yayınladığı kitaplardan İstanbul kültürünü,
görgüsünü, medeniyetini öğrenebilse...
Hukuk fakültesinde veya iktisat fakültesinde
okuyan birgencimiz, uzmanlıktahsiline paralel
olarak bizim milli sanatlarımızdan birini de hobi
olarak veya ikinci uzmanlık olarak öğrense hem
onun için, hem de memleket ve toplum için ne iyi
olur. Bin kişide bir kişiye millî geleneksel
sanatlarımızı öğretebilsek beş on sene içinde
sanatlı birTürkiye manzarası belirir.Turing
Kurumu bugünkü haliyle elit bir kurum, elitist bir
felsefesi var gibi görünüyor. Popülist olmamak
şartıyla halka ve gençliğe inebilmeli... Eskiden
kahvehanelerin, çayhanelerin bile bir kültürü
vardı. İstanbul Beyazıt'taki Marmara
Kıraathanesi'ni duymuşunuzdur. Orası birtür
akademi, encümen gibiydi.Turing Kurumu
keşke önce Suriçi İstanbul'unda kültür yönü
olan, dekorasyonu ile örnek teşkil eden, seçkin
ve ziyalı kişilerin devam ettiği, gençlerin gelip bir
şeyler öğrendiği kültür kıraathaneleri açsa ne iyi
olur.
0 ULUSLARARASI EHLİYET
ULUSLARARASI SÜRÜCÜ
BELGESİ NEDİR?
Yazı: Ragip Karagöz/ [email protected]
Uluslararası Sürücü Belgesi (IDP-International Driving Permit) uluslararası trafikte
taşıtınızla sorunsuz seyahat edebilmenizi sağlayan ve uluslararası tanınırlığa sahip bir
sürüş iznidir. Belge, Birleşmiş Milletler nezdinde, 1949'da Cenevre ve ıg68'de Viyana'da
Uluslararası Karayolları Sözleşmeleri'ne taraf, Türkiye'nin de aralarında olduğu 2oo'e yakın
ülke tarafından imzalanan uluslararası sözleşmelere göre düzenlenmektedir. Bu iki
anlaşmanın herhangi birine taraf olan bir ülke, kendi karayollarında diğer taraf ülkelerin
düzenlediği Uluslararası Sürücü Belgelerini tanımaktadır.
2
3
tCr^ - ^ ^ ET
g_
.Ne
254144
im U e l
E h tty e tn o m e s i
B e y n e lm ıle
l 9
E
y lû U
!W
9
B
e
y
V e r ild i yer t
n
4
6
?
e
»
tioB8İ
n
j^
î&
U
L
.......................
- - . ' j A N .2014 _..............f l |
l .
II
IH
IV
SelâhiyetV. «nakamm
mühür ve imza*
Oul'ewP,einlc
du pouce
ULUSLARARASI EHLİYET ©
TürkTrafik Kanunu'nun 38. Maddesi'nde; "İki veya çok taraflı anlaşmalar uyarınca, sınıflarına göre araç
kullananlara, belirli bir süre ile verilen belgedir." diye tanımlanan Uluslararası Sürücü Belgesi, BM'in resmi
dilleri olan İngilizce, İspanyolca, Rusça, Fransızca, Arapça ve Çince'ye ilaveten Almanca ve İtalyanca
tercüme içerir. Belgenin temel amacı, farklı ülkelerin, farklı dil ve standartlarda düzenledikleri yerel sürücü
belgelerinin, uluslararası trafikte karşılaşılan herhangi bir kontrol/kaza vb. durumlarında, kolaylıkla
tanınabilmesini sağlamaktır.
Uluslararası Sürücü Belgesi'ni kim
düzenler?
Belge, bütün dünyada, çoğunlukla devleti
tarafından yetkilendirilmiş ve Uluslararası
Otomobil Federasyonu'na (FIA) üye, özerk
nitelikteki otomobil kurumlan tarafından ve
Uluslararası anlaşmaların tarif ettiği standart ve
içerikte düzenlenmektedir.
Belgenin ülkemizdeki düzenleme yetkisi;
18.10.1983 tarih ve 18195 sayılı Resmi Gazete'de
yayınlanan, 2918 sayılı Trafik Kanunu 38/son
maddesi ve bu kanuna istinaden çıkarılmış,
18.07.1997 tarih ve 23053 Mük. Resmi Gazete'de
yayınlanan KarayollarıTrafikYönetmeliği'nin 80.
Maddesi'ne göreTürkiyeTuring ve Otomobil
Kurumu'na verilmiştir.
Uluslararası Sürücü Belgesi'ne
kimlerin ihtiyacı vardır?
Tatil amaçlı olarak yurtdışına seyahat edecekler,
ticari maksatlı yolcu ve yük taşımacılığı yapan
sürücüler, geçici bir süre için ikamet edecekleri
yabancı ülkede araç kullanmak durumunda
olanlar ile özellikle; Rusça, Çince, Japonca,
Arapça, Farsça vb. gibi Latin alfabesinden farklı
alfabeler kullanılan ülkelere seyahat edeceklerin
Uluslararası Sürücü Belgesi almaları tavsiye edilir.
Uluslararası Sürücü Belgesi Nasıl
Alınır?
Uluslararası Sürücü Belgesi için,Turing
bürolarından birine 2 fotoğraf, Türk Sürücü
Belgesi veT.C. Kimlik Numarası ile müracaat
edilmesi yeterlidir. Birkaç dakika içinde teslim
alınabilecek belgenin harç ücretlerinin ödemesi
kredi kartıyla da yapılabilmektedir.
Sahte Belgelere Dikkat!
Uluslararası Otomobil Federasyonu (FIA),
güvenlik açısından internet üzerinden ve posta
yoluyla Uluslararası Sürücü Belgesi
düzenlenmesini yasaklamıştır. Ancak bazı illegal
yapılanmalar (özellikle A.B.D. tabanlı bazı web
siteleri) internet üzerinden hiçbir geçerliliği
olmayan sahte belgeler düzenlemektedir. Konu
hakkında yeterli bilgiye sahip olmayan
kullanıcılar, maddi boyutuyla zarara uğramakla
birlikte uluslararası trafikte zor duruma
düşmektedir.
FIA, hem yol güvenliği hem de kullanıcıların kişisel
güvenlikleri açısından sahte belgelere karşı çeşitli
tedbirler alınmasını desteklemektedir. Bu
doğrultuda birçok ülkede olduğu gibi Türkiye'de
de Uluslararası Sürücü Belgeleri hologram, sıcak
laminasyon ve soğuk mühür gibi bazı güvenlik
önlemleri ile düzenlenmeye başlanmıştır.
Önemle hatırlatmak isteriz ki;TürkTrafik
Yönetmeliği'nin 80. Maddesi'nde de tanımlandığı
üzere, Uluslararası sürücü belgeleri, ülkemizde
sadece "TürkiyeTuring ve Otomobil Kurumu"
tarafından verilmektedir.
Detaylı bilgi için;
Turing Genel Merkezi'ne ve Turing
web sitesinden (www.turing.org.tr)
Uluslararası Sürücü Belgesi ile ilgili
bölümüne ulaşabilirsiniz veya
[email protected] üzerinden
mail atabilirsiniz.
O TEST SÜRÜŞÜ
AUDI A3 SEDAN
AUDI YE BAŞLAMAK İÇİN
MÜKEMMEL BİR SEÇİM
Kırmızı bir Audi A3 Sedan. Audi, esas Audi hepAz/ten başlarmış gibi gelirdi bana. A3 sanki
ucundan tadımlık birAudi'ymiş gibi. A3 Sedan işte bu fikri tamamen değiştirdi kafamda. Bu
kırmızı keyifli otomobille maceralarıma geçmeden önce, atalarından biraz bahsetmek
istiyorum. Audi A3 ilk kez 1996 yılında üretildi. A3'ün ilk 2jenerasyonu AudiTT,Volkswagen Golf,
Caddy,Touran, Seat Leon veToledo ve Skoda Octavia ile aynı platformu paylaşıyordu. Audi A3
Sedan'ı ise A3'ün 17 yıllık tarihinde sadece 1 yıl önce tanıdık. İlk kez 2013 NewYork Otomobil
Fuarı'nda görücüye çıktı. 1996'dan bugüne de dünyada 3 milyona yaklaşan A3 satışlarına önemli
bir katkıda bulunmaya başladı.
Yazı: Burcu Çetinkaya / [email protected]
Fotoğraf: Alican Ateş
TEST SÜRÜŞÜ
A3 Sedan'ın en önemli özelliklerinden biri sadece
bir kompakt-sedan değil, hafif de coupe ve spor
bir otomobil görünümüne de sahip olması. İç
tasarımına baktığımda ise çok değil ama
yeterince lüks, özellikle medya sistemi çok
kullanışlı ve kaliteli olan, keyifli ve rahat bir
otomobille karşılaştım. Bagaj hacmi olarak da
425 litrelik, yeterince kullanışlı bir alana sahip.
Şimdi sıra tatlıya geldi. Audi sürüş keyfi, A3
Sedan'da özellikle de test ettiğimiz 1.4TFSI
motorda, hem direk yakıt enjeksiyonu sayesinde,
hem de turboşarjlı, ısı ayarlayıcılı son teknolojiye
sahip motoru sayesinde gaza bastığınızda
hissettiğiniz duygu, mükemmel. Otobana
çıktığınızda, yanınızdan büyük araçlar geçmeye
başladığında bence esas Audi farkı orada
meydana çıkıyor. Dış sesi içeriye almaması, rüzgar
ve dış etkenlerden etkilenmeyen güven veren
yapısı, gücü ve yol tutuşu A3 Sedan'ın en önemli
avantajlarından. Fakat birtarafta bu teknolojiyi ve
ismi görünce insanın beklentileri artmaya
başlıyor, kapı içlerindeki malzemelerin sadeliği,
saklama bölmelerinin azlığı, koltuk ayarlamanın
manuel olması gibi detaylar biraz hayal kırılığı
oluşturuyor.
Audi motorlarının en önemli avantajlarından biri
de yakıt tüketimindeki başarıları. Audi'nin tüketim
değerlerindeki başarısını ise gerek olmadığı
durumlarda 4 silindirden ikisini kapatarak ya kıt
tasarrufu sağlayan sisteme bağlayabiliriz. COD
(Cylinderon Demand: İstenildiğinde kullanılan
silindir) isimli sistem, bu otomobildeki öne çıkan
önemli teknolojilerden birtanesi.
Sonuçta en önemli artısı, teknolojisi, dış
görünüşü, imajı ve sürüş keyfi bence A3 Sedan'ın.
En göze batan eksisi de fiyatına göre donanım
seviyesindeki bazı ufak eksiklikler. (Navigasyon,
otomatik koltuk ayarlama vs gibi) Alınır mı ?
Bence alınır... En önemlisi gönül rahatlığıyla uzun
sürede kullanılır.
Audi'nin tüketim değerlerindeki
başarısını ise gerek olmadığı
durumlarda 4 silindirden ikisini
kapatarak yakıt tasarrufu sağlayan
sisteme bağlayabiliriz.
@ TEST SÜRÜŞÜ
HANIMLARA ÖZEL:
Biz hanımlar biraz daha farklıyız otomobil konusunda.
Kim ne derse desin dikkat ettiğimiz özellikler,
sevdiğimiz renkler, otomobil kullanma şekillerimiz bile
farklı. Tabii ki istisnalar var ama kaideyi bozmuyorlar
işte. Mesela bu kırmızı A3 Sedan erkeklerden çok
hanımlara yakışacak bir otomobil. Bu parlak kırmızı
rengi tabii ki bir erkek de kullanabilir ama bir hanıma
daha çok yakışacağı aşikar. Mesela otomobile oturur
oturmaz biz hemen güneşlik aynasını bir açar bakarız,
oysa erkeklerin henüz böyle bir şey yaptığına şahit
olmadım. O bakımdan A3 Sedan'ı hanım gözüyle bir ek
değerlendirmeye tabi tuttum.
Park etmek konusunda arka görüş alanı çok rahat,
fakat aynalar biraz nazik ve ufaktasarımlı, adapte
olmak başlangıçta biraz zor oluyor. İç mekanda arkaya
çantanızı attığınızda sonra çantanızdan bir şey gerekip
tekrar trafikte arkaya uzanmaya çalıştığınızda iki
koltuk arası genişlik buna izin verecek müsaitlikte.
Daha da abartıp yolcu koltuğunda oturduğunuz sırada,
bagajda unuttuğunuz çantanıza ulaşmaya çalışırsanız
arka koltuğa geçip, sırtlıkları yatırıp, bagaja ulaşmak da
mümkün. Bardaklıkların olduğu yer biz hanımların
sürekli elinin altında ihtiyaç duyduğu, cep telefonu,
gözlük, makyaj malzemeleri, ev anahtarları gibi ıvır
zıvır eşyaları koymak için biraz dar bir alan. A3Sedan'ın
ince narin ve kaliteli hatları ise bir hanımın kendisine
yakıştıracağı bir otomobil olmasını sağlıyor.
Ayrıca park etmek, dar sokaklarda manevra yapmak
gibi konularda, hem uygun boyutları hem de hafif olan
direksiyonu sayesinde kullanım kolaylığı sağlıyor. Hani
biz hanımlar bazen park yerinden çıkıp direksiyonu
çevirirken yandan geçen otomobilleri bekleriz. Hele
otomobilimizin direksiyonu sertse bu bekleme süresi
artabilir. İşte A3 Sedan bu konuda da sınıfı fazlasıyla
geçiyor.
TEST SÜRÜŞÜ @
BİZCE EN BÜYÜK RAKİBİ:
MERCEDES CLA 200
TEKNİK KART ve FİYAT BİLGİSİ:
A3 Sedan 1.4TFSI 140 beygir:
Attraction donanımlı, 1395 cc, 100.447TL
Ortalama yakıt tüketimi: 4.7 litre/100 km
0-100 km hızlanma süresi: 8.4 saniye
Önden çekişli ve 7 ileri STronic şanzımana sahip
A3 Sedan 1.6TDI 105 beygir:
Attraction donanımlı, 1598 cc, 104.255TL
Ortalama yakıt tüketimi: 3.9 litre/100 km
0-100 km hızlanma süresi: 10.9 saniye
Önden çekişli ve 7 ileri STronic şanzımana sahip
S3 Sedan 1.0TFSI 280 beygir:
1984 cc, 203.659TL
Ortalama yakıt tüketimi: 6.9 litre/100 km
0-100 km hızlanma süresi: 4.9 saniye
Önden çekişli ve 7 ileri STronic şanzımana sahip
Aş SEDAN'AYAKIŞTIRDIĞIM İNSAN PROFİLLERİ:
Bu tabi çok göreceli bir kavram ve ben sadece içimdeki
hissiyatı tarif edeceğim, ne olur bunu bir kaide olarak
almayın. Şöyle takım elbise giymiş elinde çantası ama
dinamik görünümlü, kararlı ama aynı zamanda da
sportif bir hanımla, orta yaşlarda, yarı sportif yarı resmi
giyinimli, belki ayağında spor ayakkabılar bile
olabilecek bir beyefendiye yakıştırdım ben Audi A3
Sedan'ı.
FEDERATION
INTERNATIONALE
DEL’AUTOMOBILE
Yazı: İrfan B ıy ık /iı[email protected]
FIA GENEL KURULU
Dünyanın farklı köşelerinden çok sayıda delege, Uluslararası Otomobil Federasyonu (FIA)
Genel Kurul Toplantısı için Paris'te bir araya geldi. Karşısına rakip çıkmayan Jean Todt
FIA başkanlığına kaldığı yerden bu dönem de devam ediyor.
İngiliz David VVard'un çekilmesiyle rakipsiz girdiği
FIA başkanlık seçiminin galibi 2. dönemde de Jean
Todt oldu. Paris Intercontinental Hotel'de
gerçekleşen oylamada salondaki delegelerden
yoğun destek gören Todt, o dönemdeki Finli
rakibi Ari Vatanen'i oylamada geçerek, 19 yıl
FlA'ya başkanlık yapmış olan Max Mosley'den
200g'da koltuğu devralmıştı. Genel KuruPun
kapanış konuşmasında Todt, 2. dönemde ekibiyle
beraber rutin çalışmalarının yanı sıra yeni
kaynaklar bularak hem kurumu mali açıdan daha
güçlü hale getireceklerini hem de dünyanın farklı
bölgelerinde kampanyalar düzenleyerek özellikle
trafik kazalarının en aza indirilmesi konusunda
çalışma yapacaklarını söyledi.
2 - 6 Aralık 2013 tarihleri arasında yapılan ve
TürkiyeTuring ve Otomobil Kurumu'nuTurizm ve
Dış İlişkiler Müdürü İrfan Bıyık'ın temsil ettiği
Genel Kurulda, kurumun içtüzüğünden güvenli
sürüş tekniklerine, Suriye ve Mısır'da cereyan
eden çatışmaların FlA'ya etkisinden, sürücülerin
çok yakında pazarda yerini alacak internet
bağlantılı, seyahat ederken ihtiyaç duyabileceği
her türlü yol ve servis bilgisine kolaylıkla erişip
bilgi paylaşabileceği ya da sinyal gönderebileceği
yeni nesil araba teknolojisine ve çevre bilincinin
yaygınlaştırılması çalışmalarına kadar birçok konu
görüşüldü. Genel Kurul Haftası 6 Aralık akşamı
düzenlenen ve sezonun şampiyon pilotlarına
ödüllerinin de verildiği gala yemeğiyle sona erdi.
IN TERN ATIO N ALE
D E L ’AUTOM OBILE
Bunları biliyor muydunuz?
(FİA Genel KurulToplatısmotlanndan derlenmiştir.)
• Her sene ı milyon 240 bin kişinin trafikte can
verdiğini, bunlardan %59'unun 15 ile 44 yaş
aralığında olduğunu,
• Trafik kazalarının %92'sinin düşük ve orta gelirli
ülkelerde meydana geldiğini,
• Bu kazaların %5o'sine yaya, bisiklet ve
motorsiklet kullanıcılarının karıştığını,
• Dünyada sadece 59 ülkenin kilometre hız
sınırına uyulması için sıkı kurallar belirlediğini ve
uyguladığını, mesela mesken mahalinde en
fazla 50 km hızla gidildiğinde bir yerin kaza
istatistiğinde %3o'luk düşüş görüldüğünü,
• Limitin üzerinde alınan binde 5 gibi çok az
zannedilen alkol miktarının ölümlü trafik
kazalarının oluşmasında büyük rol oynadığını,
U
• Kaliteli bir kaskın kaza esnasında ölüm riskini bir
anda yarı yarıya düşürdüğünü,
• Sürüş esnasında bağlanan emniyet kemerinin
özellikle ön koltukta oturanların ölüm riskini bir
anda %40 ile %6s, arka koltukta oturanların ise
%25 ile %75 oranında düşürdüğünü,
• Arabada seyahat eden çocuklar için emniyet
koltuğunun dünyada %50'nin üzerindeki ülkede
kanuni bir zorunluluk olduğunu ve kaza
esnasında ölüm riskini %54 ile %8o oranında
düşürdüğünü,
• Dünyada sadece 59 ülkenin ambulans hizmeti
verdiğini, hızlı ve donanımlı bir ambulansın
hayati önem taşıdığını,
• 2007'den beri verilen eğitimler, kanuni
düzenlemeler ve yaptırımlar sonucu 88 ülkede
trafik kazalarının büyük oranda azaldığını,
.biliyor muydunuz?
© KÜTÜPHANE
Yazı: Tülay Taşdemir / [email protected]
Fotoğraf: OrhanYıllar
TURİNG MERKEZ KÜTÜPHANESİ
HİZMETE GİRDİ
Cumhuriyet'in ilanından sadece ı hafta sonra
kurulup, kültür, turizm, sanat ve eğitim gibi
konularda öncülük yaparak alanında ilklere imza
atmış köklü bir kurum olan Türkiye Turing ve
Otomobil Kurumu, bu alanlardaki etkinliğini ve
sürekliliğini gerek yayımladığı kitaplarla gerekse
bugün Seyrantepe'deki genel merkezinde
bulunan kütüphanesiyle devam ettirmektedir.
Kurum kütüphanesinin oluşmasının temelinde
kuşkusuz kurucusu Reşit Saffet Atabinen'in
bağışladığı 3.000 civarındaki kitap oldukça
önemlidir. 1946 yılındaTTOK (TürkiyeTuring ve
Otomobil Kurumu) tarafından Karaköy'de,
Kemankeş Mustafa Paşa Camii avlusunda yer alan
Taş Mektebi'n Vakıflar İdaresi'nden kiralanarak,
restorasyonu yapılmış ve bu mekânda, kurumun
ilk kitaplığı hayat bulmuştur. Günümüzde ise
Kurum merkezinin yer aldığı Seyrantepe
yerleşkesinde bulunan Turing Merkez
Kütüphanesi; 15.000 adeti aşan zengin bir kitap
koleksiyonu ile okuyucularına hizmet
vermektedir.
Turing Merkez Kütüphanesi'nde 23.08.2011
tarihinde başlayan kataloglama çalışmaları, 2 yıl
süren bir emeğin ardından 21.08.2013 tarihinde
tamamlanmıştır. Kataloglama çalışmalarının
yazımında "FilemakerTabanlıYordam" programı
(versiyon 11) kullanılmış olup, bu program ile
okuyuculara erişim için web ara yüzü
oluşturulması ve ödünç kayıtlarının gerçek
zamanlı olarak tutulması sağlanmaktadır.
Koleksiyondaki kitap, dergi, rehber, harita vb.
kaynaklara hatasız ve doğru bir şekilde ulaşılması
amacı ileTürkiyeTuring ve Otomobil Kurumu
Kütüphanesindeki bilgi kaynakları uluslararası
standartlardaki sistemlere göre kataloglanmış ve
Devvey Onlu Sınıflama Sistemi'ne göre
sınıflandırılmıştır. Kataloglanan kitapların
demirbaşları ve sırt etiketleri kitapların üzerine
yapıştırılarak, okuyucuların kitaplara daha rahat
ulaşabilmesi ve kitabın demirbaş kaydının
olduğunun anlaşılması amaçlanmıştır.
Okuyucular kütüphanemizde hangi kitapların
bulunduğunu, katalog taraması yaparak
Kurumumuza ait www.turing.org.tr internet
adresinden ulaşabilirler.
KÜTÜPHANE 0
Turing Merkez Kütüphanesi'nde Referans
Kitapları (broşür, genel konular ve ansiklopediler),
Turizm,Toplum Bilimleri, Güzel Sanatlar, Edebiyat
ve Retorik, Coğrafya, Felsefe, Psikoloji, Din
Bilimleri, Dil ve Dilbilim, Doğa Bilimleri,
Matematik,Teknoloji, Hukuk, Ekonomi konulu
kitaplar ile süreli yayınlar bulunmaktadır. Bu
eserlerin dili başta Fransızca olmak üzere Türkçe,
İngilizce, Almanca ve Osmanlıca'dır. Koleksiyonda
çok sayıda yazar tarafından imzalanmış kitaplar
da yer almaktadır. Kurum kütüphanesinde 750
adet Osmanlıca olmak üzere çeşitli dil, yayın yılı
ve cilt özelliklerine göre belirlenmiş nadir eser
statüsünde toplam 2.235 adet kitap
bulunmaktadır. Tasnif çalışmaları sırasında
kondisyonu iyi olmayan mevcut nadir kitaplardan
207 adetinin restorasyonları (fümigasyon, kağıt
tümleme, cilt yenileme gibi işlemler) kurum
bünyesinde yer alan İstanbul El Sanatları
Çarşısı'ndaki cilt atölyesinde ilgili uzmanlarca titiz
bir çalışma sonucunda gerçekleştirilmiştir.
Dewey Onlu Sınıflama Sistemi'ne göre kitaplann statistikîdağılımı:
(Adet)
ooo/GENEL KONULAR:
100/FELSEFE-PSİKOLOJİ:
200/DİN:
300/TOPLUM BİLİMLERİ:
400/DİL ve DİLBİLİM:
500/DOĞA BİLİMLERİ ve MATEMATİK:
600/TEKNOLOJİ (UYGULAMALI BİLİMLER):
700/SANATLAR:
800/EDEBİYATVE RETORİK:
900/COĞRAFYA, TARİH ve YARDIMCI DİSİPLİNLER
HARİTA:
1.097
321
309
2.313
231
129
326
914
4.119
5.167
113
Turing Merkez Kütüphanesi'nin yapacağı
çalışmalar arasında birçok söyleşi panel ve imza
günleri olup, okuyucuların değerli yazar, şair ve
akademisyenlerle buluşturulması
hedeflenmektedir. Bu çalışmalar kurum web
sitesinde duyurulacaktır. Türkiye Turing ve
Otomobil Kurumu birçok alanda olduğu gibi
kültür alanında da üzerine düşen sorumluluğun
bilinciyle; çalışmalarına yön vermektedir.Turing
Merkez Kütüphanesi siz değerli okuyucularımıza
hizmet vermek amacıyla Yönetim Kurulu Üyeleri
Bülent Katkak, Ahmet Emre Bilgili, Özdemir İçin,
Seyid Ali Demirer, Denetim Kurulu Üyesi Çelil
Güngör ve üye Beste Gürsu'nun katıldığı törenle
21 Aralık 2013 tarihinde açılmıştır. Kütüphanemiz
hafta içi 5 gün, 08:30-17:00 saatleri arasında
kitapseverleri beklemektedir.
© TURİNG HABERLER
Hazırlayan: BurcuTezcan / [email protected]
İstanbul'da "Turizm Merkezlerinin Çeşitlendirilmesi Projesi"
T.C Kalkınma Bakanlığı İstanbul Kalkınma Ajansı tarafından
desteklenen, Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu'nun turizmin
gelişmesine yönelik bir çalışması olan "İstanbul'da Turizm
Merkezlerinin Çeşitlendirilmesi Projesinin tanıtım toplantısı, ı ı
Aralık 2013 Çarşamba günü yapıldı. TC Kültür ve Turizm Bakanlığı
İstanbul İl Müdürlüğü'nün Beyoğlu Atlas binası olarak bilinen
1870li yıllarda yapılmış tarihi Hagop Koçeyan konağının
muhteşem salonunda gerçekleşen toplantıda projenin
sunumunu Koordinatör Dr. Ayşe Ergüven ile Editör Mehmet Ata
Tansuğ yaptı. Daha sonra Başkanımız Dr. Bülent Katkak
Kurumumuz hakkında ve projenin önemi üzerine bir konuşma
gerçekleştirdi. Proje yürütücüsü Turing Başkanvekili Prof. Dr.
Ahmet Emre Bilgili'nin yaptığı tanıtımın ardından toplantı,
İstanbul Vali Yardımcısı Kazım Tekin'in konuşmasıyla sona erdi.
Toplantıya çok sayıda davetli katıldı.
Turing Genel Merkez ve Tesislerimizde
Risk Değerlendirmesi Çalışmaları
6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nun 10. Maddesi'ne göre "Risk
Değerlendirmesi" yaptırmak, işverenler için 01.01.2013 tarihinden itibaren
yasal bir zorunluluk haline gelmiştir. İşyerine ilişkin risklerin değerlendirilmesi
ile alınması gerekli tedbirlerin listelenerek iş kazaların, yaralanmaların ve
sağlık bozulmalarının asgari seviyelere indirilmesini sağlamaya
çalışılmaktadır.Turing olarak işyerlerimizde, "Risk Değerlendirme" çalışmaları
yapılmış ve raporlar düzenlenmiştir. Değerlendirme sonuçlarına göre riskli ve
tehlikeli görülen durumların düzenlenmesine, teknik periyodik kontrollerin
yapılmasına ve personellerimize eğitimler verilmesine başlanmıştır. İş
Güvenliği Danışmanımız GüzideYılmaz, Mart ayından itibaren sınır
kapılarında bulunan bürolarımıza seyahatler gerçekleştirerek Risk Analizi
çalışmalarımız tamamlanacaktır.
Eski Durum
TURİNG HABERLER @
Turing Merkez Kütüphanesi'nin Hizmete Açılışı / 21 Aralık 2013
Kütüphane ve Envanter Müdürlüğümüz tarafından 2 yıldan fazla süredirtasnif ve değerlendirme
çalışmaları yapılan Turing Merkez Kütüphanesi; yönetim kurulu üyeleri Bülent Katkak, Ahmet Emre Bilgili,
Özdemir İçin, Seyid Ali Demirer, denetim kurulu üyesi Çelil Güngör ve üye Beste Gürsu'nun katıldığı bir
törenle 21 Aralık 2013 Cumartesi günü hizmete açıldı. Kütüphanemizde 15.166 cilt kitap ve 294 farklı
dergi, kitapseverlerin hizmetine sunuldu. Kitapseverler, hafta içi 8:30-17:00 saatlerinde kütüphanemizi
ziyaret edebileceklerdir.
Turing Çalışanları ile Tiyatro Gecesi / 20 Aralık 2013
TürkiyeTuring ve Otomobil Kurumu İnsan
Kaynakları Müdürlüğü olarak Başkanımız Bülent
Katkak'ın da katılımıyla 20Aralık 2013 tarihinde
personellerimize bir etkinlik düzenlendi. Gecede
İstanbul Büyükşehir Belediyesi ŞehirTiyatroları
tarafından Kağıthane Sadabad Sahnesi'nde
sergilenen Haldun Taner'in "Gözlerimi Kaparım
Vazifemi Yaparım" adlı oyun izlendi. Tiyatro
öncesinde etkinliğe katılan bütün personel,
Kağıthane Nurtepe Sosyal Tesisleri'nde akşam
yemeğinde bir araya geldi.
$ ) TURİNG HABERLER
Müzikli Maarif Takvimi - Şanssız Aylar 3 - Ağustos
Kültür veTurizm Bakanlığı Cumhurbaşkanlığı KlasikTürk Müziği Korosu Müdürü Mehmet Güntekin'in
hazırlayıp, nadide arşiv fotoğrafları gösterimiyle sunduğu Müzikli MaarifTakvimi'nin üçüncü bölümünde
Şansız Aylar 3 - Ağustos programı, Türk Sanat Müziği severlerle genel merkez salonumuzda, 21 Aralık 2013
tarihinde buluştu. Programda kanun üstadı Ahmet Meter ile genç ses yıldızlarımız Yaprak Sayar ve Hamide
Uysal, dünya tarihinin yönlendirdiği bir repertuarı popüler tarih belgeseli tadında gerçekleştirdi.
Programımızın repertuarını ise her bölümde olduğu gibi Türkiye'de ve dünyada meydana gelen olaylar ve
Ağustos ayında doğan veya kaybettiğimiz müzisyenlerimiz belirlemiştir. Sürprizlerin hiç bitmediği
program boyunca ağustos ayında dünyaya gelmiş Cumhurbaşkanlığı Korosu ses sanatçılarımızdan Münip
Utandı, Galib Çolakoğlu, Haki Numanoğlu, Hülya Kocabalkan konuk sanatçı olarak programa katıldı.
i
şife' /*-M
Türkiye Radyo ve
Televizyonlarının genç ve
başarılı solistlerinden Alp
Arslan, 28 Aralık 2013 Cumartesi
günü, saat ıs:oo'de genel
merkez salonumuzda Türk
Sanat Müziğinin seçkin
eserlerinden en güzel
örneklerini dinleyicilere sundu.
Sanatçıya Murat Aydemir
(tambur), Haşan Esen
(kemençe)veVolkanYılmaz
(ney) eşlik etti.
2
3
1
S
8
3
B
İ
5
o Si
S İ İ İ İ 3 İM H İ!
sssr
h
1
TURİNG HABERLER
BursiyerlerToplantısı
TürkiyeTuring ve Otomobil Kurumumuzun 90. Kuruluş
Yıldönümü'nde "90 başarılı öğrenciye burs" sloganıyla
başlattığı sosyal sorumluluk projesi, müracaatta
bulunan binlerce başarılı öğrenciden 15/sine burs
verilmesiyle neticelendi. Kummumuzun
Seyrantepe'deki merkezinde 18 Ocak 2014 tarihinde
bursiyerler ile tanışma toplantısı düzenlendi. Çok sayıda
bursiyerin katıldığı toplantıdaYönetim Kurulu
Başkanımız Dr. Bülent Katkak açılış konuşması ile
kurumumuz hakkında bilgilendirme yaptı. Daha sonra
Yönetim Kurulu Başkan Vekilimiz Prof. Dr. Ahmet Emre
BilgiliTuring'in burs faaliyetini sadece ekonomik bir olay
olarak görmeyip, bursiyerlerimizin kendilerini sosyal,
kültürel, eğitim ve sanat alanlarında ufku geniş insanlar
olarakyetiştirmesi gerektiği ile ilgili bir konuşma yaptı.
Son olarakYönetim Kurulu Üyemiz Özdemir İçin,
okulda, işyerinde, Turing toplantılarımızda yani
hayatımızın her alanında kontrol altında tutmamız
gereken "ZamanYönetimi" konusunda tavsiyelerde
bulundu.Yönetim Kurulu ÜyemizYüksek Mimar İsmail
Büyükseçgin de toplantıda bulundu. Toplantı sonunda
öğrenciler ileTuring Yönetimi arasında şehir içi, yurt içi
ve yurt dışı geziler, çeşitli kurslar, konserler ile kültür
sanat ve spor etkinlikler düzenlenmesi konusunda fikir
birliğine varıldı. Bursiyerler ile faaliyetlerimizi facebook
ve tvvitter üzerinden aşağıda belirtilen sayfalardan takip
edebilirsiniz.
Facebook: https://www.facebook.com/turinggenclik
Twitter: https://twitter.com/TuringGenclik
Müzikli Maarif Takvimi Şanssız Aylar 4 - Eylül
Mehmet Güntekin'in hazırlayıp sunduğu Müzikli
MaarifTakvimi'nin dördüncü bölümünde Şansız
Aylar 4 - Eylül programı 25 Ocak 2014 tarihinde
Türk Sanat Müziği severlerle buluştu. Programın
daimi sanatçıları Ahmet Meter,YaprakSayarve
Hamide Uysal dinleyicilere musikimizin nadide
örneklerinden bir demet sundu.
Sanatçılarımızdan Hamide Uysal'ın doğum
günü olması sebebiyle programa katılan
misafirlerimizle birlikte sürpriz doğum günü
töreni yapıldı ve sanatçılarımızaTuring
yayınlarımızdan oluşan hediye kitaplarımız
takdim edildi. Programa Eylül ayında doğmuş
olan Tarihi Türk Müziği Topluluğu Ney Sanatçısı
Hakan Alvan katıldı.
©
TURİNG HABERLER
İlkYardım Eğitimleri
Turing Merkez ve İktisadi İşletmelerimize bağlı
olarak çalışan personelimize Sağlık
Bakanlığı'ndan onaylı İlkyardım eğitimlerinin
İkincisi, Yeşil Ev Otelimizin eğitim salonunda
düzenlendi. Çalışma birimlerimizde meydana
gelebilecek muhtemel acil durumlarda personelin
bu eğitimle panik durumunu engellemek ve
hayati önem taşıyan müdahaleleri en hızlı şekilde
yapabilmelerini sağlamak amaçlandı. Bu 2 günlük
eğitim sonucunda Turing'de 10 personelimiz daha
İlkYardım Sertifikası almaya hak kazandı.
TürkiyeTuring ve Otomobil KurumuTürk Musikisi
Vakfı ile birlikte yeni bir projeye imza attı:
"Seyrantepe'de Fasıl Meclisi". İstanbul Fasıl
Topluluğu tarafından gerçekleştirilen 15 Şubat 2014
tarihinde gerçekleştirilen ilk programda
müzikseverler Hicaz Fasılı ile buluştu. Serhanende
Mehmet Güntekin (def) yönetimindeki saz
sanatçıları Ahmet Meter (kanun), LütfiyeÖzer
(kemençe), Aziz Şükrü Özoğuz (keman), Bekir
Baloğlu (ud), Volkan Ertem (viyolonsel) ile ses
sanatçıları Bekir Ünlüataer, AlperAyorak, İlhanYazıcı,
Esra Başbuğ, Emel Güntekin veYaprak Sayar
dinleyicilere unutulmaz bir saat yaşattılar.
Müzikli MaarifTakvimi - Şubat
Kültür ve Turizm Bakanlığı Cumhurbaşkanlığı KlasikTürk Müziği Korosu Müdürü Mehmet Güntekin'in
hazırlayıp, nadide arşiv fotoğrafları gösterimiyle sunduğu Müzikli MaarifTakvimi -Şubat programı Türk
Sanat Müziği severlerle genel merkez salonumuzda, 22 Şubat 2014 tarihinde buluştu. Programda kanun
üstadı Ahmet Meter ile genç ses yıldızlarımız Yaprak Sayar ve Hamide Uysal, dünya tarihinin
yönlendirdiği bir repertuarı popüler tarih belgeseli tadında gerçekleştirdi. Programımızın repertuarını ise
her bölümde olduğu gibi Türkiye'de ve dünyada meydana gelen olaylar ve Şubat ayında doğan veya
kaybettiğimiz müzisyenlerimiz belirledi.
Programın sürpriz konuk sanatçıları ise Şubat
ayında dünyaya gelen Kemani İhsan Aslan,
Tanburi Özata Ayan ile Ses Sanatçısı Aytaç
Ergen olmuşlardır. Misafir olarak dinleyiciler
arasında bulunan şair Feyzi Halıcı'nın güftesini
yazdığı CinuçenTanrıkorur'un "Günaydınım,
Narçiçeğim, Sevgilim" şarkısı Hamide Uysal
tarafından seslendirilirken duygusal anlar
yaşandı.
TURİNG ETKİNLİKLERİ ®
Hazırlayan: BurcuTezcan / [email protected]
Seyrantepe'de Fasıl Meclisi
Türk Musikisi Vakfı ile
Turing'in birlikte
düzenlediği
"Seyrantepe'de Fasıl
Meclisi" programlarında
İstanbul FasılTopluluğu
22 Mart'ta kürdîlihicazkâr,
5 Nisan'da şehnaz ve
ıo Mayıs'ta karcığar
fasıllarını icra edecektir.
Seyrantepe Genel Merkez
salonumuzdaki programlar
Cumartesi günleri
saati5:oo'de başlayacaktır.
Müzikli Maarif Takvimi
T.C. KültürTurizm Bakanlığı,
Cumhurbaşkanlığı Türk Müziği Korosu
Şef Yardımcısı Mehmet Güntekin'in
her ay hazırlayıp sunduğu
programlarımızdan "Müzikli Marif
Takvimi" daimi sanatçı kadrosu
Ahmet Meter, Yaprak Sayar ve
Hamide Uysal'ın katılımıyla 29 Mart,
19 Nisan ve 24 Mayıs Cumartesi
günleri saat 15.00'de Seyrantepe'deki
Genel Merkez Salonumuz'da
misafirlerimizle buluşmaya devam
edecektir.
80 Dakikada Dünya Turu
Türkiye Turing ve Otomobil
Kurumumuzun kültür ve sanat etkinlikleri
önümüzdeki günlerde de yoğun olarak
devam edecektir. Bu kapsamda 15 Mart
Cumartesi saat ıs:oo'de belgesel
yapımcısı, gezi yazarı ve profesyonel turist
rehberi olan Özge Ersu'nun hazırlayıp
sunacağı "80 Dakikada Dünya Turu"
programında farklı ülkelerin mimarisi,
tarihi, coğrafyası ve sosyal yaşamı
görüntülerle tanıtılacaktır.
söyleşi • seminer • dinleti • sunum
konferans
Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu
Kültür ve Sanat Etkinlikleri
30KSEN DAKİKADA
DÜNYA URU
etimoloji
mi mar i
tarih
coğrafya
sosyal yaşam
sunan
ÖZGE ERSU
belgesel yapımcısı & gezi yazarı & profesyonel turist rehberi
Turing Seyrantepe Genel Merkez Salonu
Seyrantepe YoLu, Sanayi Mahallesi İstanbul
0212 283 05 05
15 Mart 2014 Cumartesi
15:00 - 15:40 & 16 :0 0 - 16:40
Kapalı İki Oturum
g ) TURİNG I S U M M A R Y
Page 1 I PRESENTATION
Page 4 I COVER
Dr. Bülent Katkak
TTOK President
Safranbolu andThe Havuzlu
Asmazlar Mansion
Dear Members, DearReaders
Time runsfast and it's alreadyş months since we last
met. Having been the pioneer ofcountless social
services, since ı 923, in variousfields such as tourism,
culture, education andsports, we, asTouring and
Automobile Club ofTurkey (TTOK), are pleased to
deliver the377th issue ofourTuring Magazine.
As we did in our last issue, we are this time
introducing anotherTTOK'sfacility; Safranbolu
Asmazlar Mansion. The mansion serving as a lovely
boutique hotel has been under restorationsfor quite
some time and will start welcoming its guests as of
April 1 2024. As mentioned in our previous issue,
following our announcements on ourdecision to
award scholarship to 90 selected students in honour
ofTTOK's goth anniversary, thousands of
applications poured in. After weeks ofcareful
evaluation and with the resolution of the committee
the number of students receiving scholarship
increasedfrom 90 to 157. Furthermore, personal
developmentseminars have already begun andTTOK
will soon be offering these students a range of
workshops and training events such as photography,
web designing, photoshop, English and Creative
drama.
Also, the diversification of tourism centers in İstanbul
project worked on throughout the year of 2013 by the
Turkish Development Ministry's İstanbul
Development Agency has been completed. The
project called İstanbul within İstanbul was introduced
recently and evaluated as a model project.
Nevertheless, after a 2 yearperiod of classification
and grouping task, the library in our headquarter in
Seyrantepe hasfinally opened and is ready to
welcomeyou ali to see its great collection consisting
of 15166 volumes and 294 various magazines.
i wish you a pleasant reading!
Sincerely
Under Ottoman handsfor the last 800 years,
Safranbolu offers a timeless picture ofwhat Ottoman
life and culture used to look like. Located in the
çenter of trade routes, the townhouses and mansions
reflect the rich past of the settlement. TURİNG was
thefirst to invest and advertise the cultural heritage
of this town, eventually transforming the largest
Ottoman house into a traditionalAnatolian hotel.
Windows open to a world where nature and a
bustling Street life converge harmoniously. Haşan
Çavuşoğlu Hüseyin Ağa was thefirst owner of this
mansion which was later bought by the Asmazlar
family. This is where the mansion gets its name. The
date of construction is inscribed on the entrance
door: 1830. The living quarters contain the storage
facilities and cooking premises. The hotel has
transformed this area into a restaurant. The lower
story is where the svvimming pool is located. This area
has a veryrestful atmosphere; the sound ofrunning
waterfrom the Ottoman-stylefaucets creates a
serene environment. The guest rooms contain built-in
Turkish seating along the edges of the wall, wooden
wardrobes, and the bathrooms have bathing
cubicles. Traditional window shutters called "kara
kapak" offer protection against the elements. A side
building called the Cevizli Mansion was rented in
1998 and restored, eventually adding 6 more rooms
to the hotel. Along with its brass bedsteads, the
mansion truly provides a royal treatment, a little
havenfrom the past. İn 1988, the hotel obtained the
honor of being Anatolia'sfirst traditional boutique
hotel.
TURİNG I SUMMARY ©
Page 12 I İSTANBUL
Page 18 I TURKEY
Spring İn İstanbul Is Special...
Mudurnu
The buddingJudas trees and red-rosed horse
chestnuts draping overthe Bosphorus remindyou of
the privilege it is to experience spring in a city like
İstanbul. The har-binger of spring is the snowdrop,
which silentlyflowers in the countryside, the high
places, and in the mountains; giving thefirst signs
that spring has arrived. Beginning in February one
begins noticing the yellov/jasmines, the hyacinths,
narcissus, and the mimosasflowering in the city.
April is the month of the tulip. May bringsforth the
lilacs, vvisterias, red and whiteflowering horse
chestnuts and, ofcourse, let's notfor-get the roses.
Artists and writers longfor these days to not miss the
opportunity to express theirfeelings. TheJudas tree
(Lat. Cercis Siliquastrum) is a mystical tree named
after the disciple that betrayedJesus Christ, only to
end up committing suicide byhanging on its
branches. Highly prized in the Byzantine period,
Ottomans too love this tree and several sultans
ordered them to be planted throughout the city.
Today it continues to line the shores of the
Bosphorus. The purple wisteria is a type ofivy that
attaches itselfto many buildings, walls, and roofs in
the city. The red horse chestnuts is one of the
showcase plants in the month of May. Though
difficult tofind, sometimes itflowers in defiance
among the vvisteria. Lilacs are quite the opposite,
easy tofind throughout the city- unless, ofcourse,
you are lookingfor the white ones. The Turing-owned
Fenerbahçe Romantika Park, where ali of these
mentionedflowers are present, served as inspiration
forone ofTurkey's mostfamous poets, Yahya Kemal.
As he used to say, Fenerbahçe rises "like ajewel" and
is the bestgift of spring in the city of İstanbul.
Located in the Western Black Sea region Mudurnu
has remained untouched through the ages. North of
this historical town lies theAbant mountains, and
scatteredaroundit lie theAbant, Karamurat,
Sülüklügöl lakesfamedfor the medicinal properties.
A creek parts the settlement in two. With its
two-story wooden houses and narrow streets the
city's history actually dates back to 4,000 years ago.
Majör roads such as the Silk Road passed through
here once, as it was an important çenter of
commerce. The town boasts of a rich culture. The best
example of this is the 600 year-old tradition named
Ahilik. Fridays after worship in the mosque, artisans
meet in the downtownforjoint prayer under the
guide of an imam. Another tradition passed down by
our ancestors are the Birikme nights. These are
spontaneous traditionalfolk games that teach
morals and the rules ofsocial life. Mudurnu women
arefamousfor their handcraft, embroidery,
doll-making, scarves, and hand-woven cloths made
oflinen. These industrious skills are passedfrom
generation to generation through the instruction of
grandmotherlyfigures.
The Dibekhanı neighborhood is where you vvillfind
exemplars of Mudurnu'sfamous Saray (Palace)
halva, so called because it was served in palaces. The
town is also knowfor its many other delicacies,
especiallyfor its numerous and varied pastries. İn the
Demirciler bazaaryou mayfind the time-defying
shop of Mehmet Usta. Here you vvillfind ali things
copper: jugs, braziers, trays, pots, pans, horseshoes,
shovels, and manymore.
^
TURİNG I SUMMARY
Page 24 I PROJECT
Page 32 I PRESIDENT
The İstanbul Within İstanbul
Mahmut Nedim Gündüzalp (1892-1989)
İt used to be that when sailingfrom Üsküdar to the
Old City, one would say that he or she was going to
İstanbul. Now only those who comefrom other cities
use that phrase. The things we do not knowabout
this enormous cityfar outnumber the thing we do
know...and we say this as localsITruly, there is an
İstanbul within İstanbul. With the support of the
İstanbul DevelopmentAgency, Touring's İstanbul
Tourism Diversification Project plans to unlock the
full potential and wealth of this city, and make it
accessible to the public. We invite you to explore the
unknownfacets of the city through 10 new half-day
walking routes that visit 23 sites scattered
throughout the city. The walking routes are as
follows: (1) Zeytinburnu, Yeşilköy, Bakırköy and
Florya, where old and new converge; (2) Üsküdar,
where sights of the Old City and the Maiden's Tower
combine with visits to the historic neighborhoods;
(3) The Kadıköy, Bostancı, Pendik andTuzla rail route,
ojfering you sites oftheAsian side; (4) The Prince
islands, a harmony offaiths and cultures located in
the middle of the sea; (s) The Golden Horn and Eyüp
Sultan, where you can appreciate Ottoman civil and
religious architecturefrom Pierre Loti hill; (6) Sarıyer
and Rumeli Kavağı, with its breathtaking sites at the
mouth of the Bosphorus; (7) Çatalca and Silivri, with
its the Roman and Ottoman monuments waiting to
befound in the middle of nature; (8) Şile veAğva,
ojfering you a change to enjoy the Black Sea coast;
(9) The Asian Bosphorus and Beykoz Kavağı, where
you can enjoy Yoros castle among other
archaeological sites; and (10) The European
Bosphorus and the Beşiktaş-Sarıyer route, where you
will enjoy sites of the Bosphorus and take a break at
the Rumeli Castle.
Born in Totrakan-Bulgaria in 1892, Gündüzalp
completed the Totraku Islamia School (1905), the
Edirne Civil Highschool (1911) and the İstanbul
Universityfaculty ofLaw in 1919. He worked as a
teacher, afinance and customs inspector, a customs
undersecretary and after representing Edirne as a
member of parliament, he was the Ministerof
Finance in 1947-48.
He had a good level ofFrench and was an enthusiast
of literary and political articles. He was a member of
theTurkish Society, the Galatasaray Sports Club, the
İstanbul French Cultural Society and also the 3sth
member of theTurkish Language Association as well
as the Touring and Automobile Association.
Serving in the Central Committee ofTurkey'sTouring
and Automobile Association in Ankara 1937,
Gündüzalp became the vice chairman during the
presidency of thefounder Reşit Saffet Atabinen. He
also served as the acting headfollowing Atabinen's
death on February 2,1965. Eventuallyhe was elected
as the second president of the institution by the
General Assembly on 12 May 1965. Gündüzalp
remained in this important position until May 6,
1966.
During his presidency Gündüzalp lead many
important projects. İt was under his leadership that
guidebooksfor the Hagia Sophia, Topkapi Palace,
Chora, and Painting andSculpture museums were
published. He was also the one responsiblefor
Touring's magazine (then called Belleten); which
issued itsfirst number after Saffet Atabinen's death
in memory of thefounder and historic president.
During this periodTouring's Headquarters moved to
the district of Şişli.
TURİNG I SUMMARY ^
Page 36 I LAW
Page 38 IARCHITECTURE
Flight Cancellation
İskender Baba Lodge (Kaymakçı Lodge)
Aflight cancellation is a "failure to proceed in aflight
that was booked andplannedin advance."İn case of
a cancellation, passenger rights are asfollows:
a) According to Article 9 of the Regulation on the
Rights ofAirline Passengers, travelers have the right
for afull refund, the rightfor a passage to the
destination in question or another close destination
byboarding anotherflight. Additionally, several
services must be offered in case ofdelays: İn 2-3 hour
delays, passengers have the right to hot and cold
drinksfree ofcharge; in 3-5 hour delays also include
the right to a mealfree ofcharge; and in delays
lastingformore than 5 hours, passengers have the
additional rights to two phone calls and the use of
faxand email servicefree ofcharge. Ifthe alternate
flight in place of the cancelled one leaves on another
day, passengers have a right to an accommodation
and transportation to andfrom the airportfree of
charge.
The İskender Baba Lodge is located in theAhmediye
neighbourhood of the Üsküdar district. The lodge lies
between the İsmail Ağa Mosque and the Ağa Turkish
Bath, where Gündoğumu Avenue meets with Dönme
Dolap Street. This avenue is the beginning of the road
that leads to Damascus, Baghdad, and the Mecca.
Therefore, the avenue is also home to many other
Ottoman era buildings. The İskender Baba Lodge was
originally built as a small mosque by Mehmed Efendi
in 1539 after he acquired permissionfrom the
Assembly of Masters. Later, in the middle of the ı8th
century, the building was transformed into a lodge by
Kaymakçızade Mehmed Efendi and connected to the
Central Lodge of Aziz Mahmut Hudayive, one of the
great spiritualfigures of Üsküdar. The lodge remained
active until 1925. During the era of the Republic, it
was once again used as a small mosque. Eventually
the lodgefell to ruin due to lack of use and sometime
after 1944 it was demolished. When we began the
restoration project in 2006, what was left of the
lodge was the İskender Baba tomb, thefountain
adjacent to it, the shrines infront, a well in the
garden, two graves, and two un-inscribed
gravestones in a separate section separated by a
wall, as well as some remainingfoundations of the
demolished areas. The restitution and restoration
project was approved by the Conservation Board on
June 17, 2008. The restoration project started in
No-vember 2011 with the support of the Üsküdar
Municipality, and was completed in June 2013 by the
H.C. Ünal Construction company. Following the
restoration work, the plan is to use the buildingfor
social and cultural activities as a traditional crafts
çenter, calligraphy-illumination çenter, or the like.
The entrancefloor is conceptualizedfor a reception
desk and exhibit hail. The secondfloor is designed to
house workshops and executive rooms. Restored
entirelyfrom original material, the tomb walls were
madefrom rubble stone, while the other walls were
formed with the usage oftimberframes.
b) Passengers are entitled to compensation according
to Article 8 of the Regulation. Accordingly, airlines
must compensate passengers traveling on domestic
flights with theTurkish Lira equivalent 0/100 Euros.
For internationalflights, passengers traveling
distances less than 1,500 km are entitled to the
Turkish Ura equivalent of 250 Euros; distances
between 1,500 km and3,500 km, theTurkish Lira
equivalent 0/400 Euros; andfor distances exceeding
3,500 km, theTurkish Lira equivalent of 600 Euros.
Compensation is not offered if passengers are
informed about the cancellation up to two weeks in
advance and are offered alternateflights and routes
to reach their destination. Airlines are required to
inform passengers with cancelledflights alternatives
to reach their chosen destination. İn some cases,
airlines mayfree themselvesfrom having to pay
compensation. Such cases include: ifthe airline can
prove beyond doubt thatflight cancellation was the
last resort despite ali efforts; if passengers do not
provide or provide wrong contact information; or if
the airline can prove that they contacted the
passenger within the specified time limit concerning
the cancelledflight.
TURİNG I SUMMARY
Page 44 I EARTH
Page 58 I LICENSE
Akçahisar
International Driving Permit
Kruja lies 20 km north of Central Albania. Thanks to
the newly built roads, it takes 10 minutes to reach the
foot of the mountains where the town is located. The
town gets its namefrom the springs that bear the
same name.
Fatih en Route to Kruja
İskender Bey, raised as an Ottoman devshirme, was
sent back to Albania as an administrator. in 1443,
after his return to Christianity, he conquered Kruja.
The citadel, with walls measuring 800 meters,
became the symbol ofAlbanian defiance against the
Ottomans. Despite Sultan Fatih's siege 0/1466,
İskender Bey refused to surrender. The tide turned
after his death in 1468 and eventually Kruja was
conquered in 1478.
The İDP-international Driving Permit- is a permit
recognized internationally that allows you to travel
abroad without experiencing majör problems.
The permit is prepared in accordance to the UNs 2949
Geneva and 1968 Vienna Conventions on
International Road signed by 200 countries, including
Turkey. Any country who is participant in this
convention recognizes the İDP issued by another
country that has also signed the same convention.
İDPs are issued in the offıcial languages of the UN,
which include: English, Spanish, Russian, French,
Arabic, Chinese, German and italian. The main
purpose of the document is to provide easily
recognizable identification in case of a control check
or accident in an international setting.
Who issues the İDPs?
Documents are issued in accordance to
internationally prescribed standards and content by
autonomous automobile institutions that are
generally authorized by their respective national
governments and are also members of the
International Automobile Federation (FIA). According
to article38 ofTrajficAct 2918 and the 8oth article of
the Road andTraffic Regulations, the privilege of
issuing and editing the permit in Turkey belongs to
the Touring Automobile Association.
Who needs an İDP?
Those who will travel abroadfor leisure; commercial
drivers who transport passengers and cargo; those
vvhofora temporary period will reşide in aforeign
country, especially those who will use a vehicle in
countries that do not use the Latin alphabet- as is the
case of Russian, Chinese, Japanese, Arabic, Persian,
and so on.
Fatih's Mosque Close to Disappearing
One of thefirst buildings to be seen upon entering
Kruja and before reaching the castle is the Murad Bey
Mosque, built by the commander of the castle in
1553. The mosque is stili active today and its latest
restoration datesfrom 1837. The cobblestone Street
located by the mosque stretches out into the heart of
the town. Both sides of the Street house beautiful
wooden shops that remind us of a typical
Turkish-style bazaar. Once inside the castle, an
unfortu-nate sight awaits. Onlythefoundation and
parts of a minaret survive of the mosque that was
built by Sultan Fatih. Further ahead lies an Ottoman
bath house. İt was probably built around the same
time as the mosque and is definitely in better
condition.
TÜRKİYE CUM HURİYET
Beynelmilel Motörlii Trafik
B- .N? 254144
B e y n e lm ile l Ş o fö r E h liy e tn a m e si
Permis de Conduire International
Imilel Karayolu T n
İS TANBUL
tarihinden itibaren bir yıl muteberdir.
Sıgnalufe Ou
EXClUSIONS
UJUttl
Selâhiyetli makamın mühür ve imzası
TURİNG I SUMMARY
Page 60 1TEST DRIVE
Page 64 1FIA
A Great Choice To Start With Audi...
FİA General Assembly
A redAudiAj Sedan. I always thought that the Audi
series began with theA^. TheA3 Sedan has
completely changed this notion in my mind. Before
we talk about this delighlful red car, I want to
mention some of his ancestors. The Audi A3 was
produced in 1996. Itsfirst two generations shared the
same platform as theAudiTT, Volkswagen Golf,
Caddy, Touran, Seat Leon andToledo and Skoda
Octavia. AudiA3 sedan was showcasedfor thefirst
time at the 2013 NewYorkAuto Show. The new sedan
has already begun to make significant contribution to
sales oftheA3.
As the host city this year, Paris welcomed delegates
from various parts of the world at the FIA General
Assembly. With no opposition, Jean Todt has been
unanimously re-elected to serve as Presidentfor a
second term. With he Frenchman's main rival, David
Ward ofBritain, pulling out of the race last month
because of a lack ofbacking, Jean Todt starts serving
his second term as head of motorsport's governing
body. İn the elections held in the grand room of the
Intercontinental Hotel, Todt received big supportfrom
the delegates. Joining the elections with his Finnish
opponentAvi Vatanen, Jean Todt had succeeded Max
Mosley as FIA president at the end of 2009. İn his
speechfollowing the elections, Todtsaid, besides
their routine works, one of their plansfor his next
term would be theformation of a Resource Allocation
Working Group and that it will be their task to
determine together how best to use the new
resources arisingfrom new activities. During the
assembly held between Dec 2 and Dec 6, various
topics including connected car technology, thefuture
business plan of the FlA's mobilityarm and road
safety were discussed.
One of the most importantfeatures oftheA3 Sedan
is that it has the slight appearance of a coupe or
sports car. The interior design is decent, the media
system is especially very useful and the luggage
compartment volüme is of 425 liters. The driving
experience, in particular with the 2.4 TFSI engine, is
excellent. İt lets in almost no outside sound at ali,
and has a very strong grip. Hovvever, one must say
that details like the simplicity of the materials used
inside, the small number of storage compartments,
and the manual seat adjustments leave something to
be desiredfor.
One of the majör advantages ofAudi engines are
their achievements infuel consumption. The
fuel-saving system can close two of the cylinders in
the 4-cytinder structure. This is called the COD
(Cylinderon Demand). Ultimately the most important
plus of this car is its appearance and driving pleasure
A3 Sedan think. The drawbacks are the lack of
hardwarefor the price point (Navigation, automatic
seat adjustment, ete.) Is it worth it? I think it is. Most
importantly, you will be able to use itfor a long time
with total peace of mind.
( J ) TURİNG I SUMMARY
Page 66 I LIBRARY
Page 68 I TURİNG NEWS
Touring Central Library
Diversification Project Of Tourism
Centers İn İstanbul (u December2oı3)
Turkey'sTouring and Automobile Association- a
pioneer institution in diverse areas such as culture,
tourism, arts, and education- was establishedjust
one week after the declaration of the Turkish
Republic. Today, it continues to serve society by
publishing books as well as housing a library in its
General Headquarters located in Seyrantepe. The
library owes itsformation to the 3000 books donated
byfounder Reşit Saffet Atabinen. in 1946, TTOK
(Turkey's Touring and Automobile Association)
established its library by renting the stone building
located in the courtyard Kemankeş Mustafa Pasha
Mosque in Karaköyfrom the Administration of
Foundations. Following a restoration project, thefirst
library came alive. Today, the Central Library is
located in Seyrantepe and offers the reader a rich
collection of 15,000 books to choosefrom.
Cataloging work in the Turing Central Library started
on 23.08.2011, and after twoyears ofwork, it was
completed on 21.08.2013. Cataloging was completed
with Filemaker (version 11), which provides real-time
record keeping as readers borrow booksfrom a web
interface. The library collection includes books,
magazines, guides, maps, and much more, ali
accurately and correctly cataloged according to
international standards and the DeweyDecimal
Classification System. Book labels help readersfind
their desired books and are intended to show that
they are registered in the inventory record. Readers
may searchfor books in our library catalog directly
from: [email protected]
Turkey's Touring and Automobile Association's
(TTOK) Diversification Project o f Tourism Centers
in İstanbul is supported by the İstanbul
Development Agency o f the National Ministry of
Development. The introductory meeting was
held in the magnificent hail ofBeyoğlu's historic
Hagop Koçeyan Mansion on December 11, 2013.
Page 72 I TURİNG EVENTS
Fasıl Assembly in Seyrantepe
İn the upcoming Seyrantepe Fasıl Assemblies,
which are jointly being arranged with the Turkish
Classical Music Foundation, the İstanbul Fasıl
Community will be performing the
kürdilihicazkar süite on March 22nd; the şehnaz
süite onApril ıgth; and the karzıgar süite on
May24th.
Musical Agenda
Our next installments o f Musical Agenda will
continue on Saturday March 2g, April 19, and
May 24 at 15:00 in our Seyrantepe
headquarters.
TÜRKİYE
Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarındaTuring'in turizm tanıtım afişlerinden biri

Benzer belgeler