MART/2014 - Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu
Transkript
MART/2014 - Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu
TÜRKİYE TURİNG ve OTOMOBİL KURUMU BELLETENİ / MAGAZİNE of THE TURKISH TOURING AUTOMOBILE CLUB MART 2014 SAYI:377 III ıs< TÜRKİYE TU R İN G ve O TO M O B İL KURUMU BELLETENİ / M AGAZİNE o f THE TURKISH TOURING AUTO M O B ILE CLUB MART 2014 SAYI:377 Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarında Turing'in turizm tanıtım afişlerinden biri SUNUŞ O ğ n jjp % 7 # ' Dr. Bülent KATKAK Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu Yönetim Kurulu Başkanı J enuır i 1İ it t Say*r\\ üyelerimiz ve okuyucularımız; Üç ay hızla geçti ve Turing Dergimizin yeni sayısı sîzlerle tekrar buluştu. Türk Seyyahin Cemiyeti adıyla 5 Kasım 1923'de kurulan Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu; Türkiye turizmine, kültürüne, eğitimine ve sporuna sayısız öncü hizmetlerle geride bıraktığı 90 senede "Turing Dergisi"ni de tam 377 kez okurlarına ulaştırmış oldu. Bu sayımızın kapak konusu da geçen sayımızdaki gibi yine birTuring işletmesi. "Safranbolu Havuzlu Asmazlar Konağı". Bir süredir tamir, bakım ve yeniden yapılanma süreci dolayısıyla kapalı olan konağımız, yeni bir anlayışla 1 Nisan 2014 tarihinden itibaren misafirlerimizin hizmetinde olacak. Yine iki aydır kapalı bulunan Fenerbahçesi Romantika Cafe de gerekli bakım ve onarımı takiben Nisan ayında yeni konseptiyle hizmete girecek. Bu arada Safranbolu Beybağı Sokağı'ndaki binalarımız ile Sultanahmet'teki Konuk Evi ve Ayasofya Konaklarımızın imarı için gerekli proje ve ruhsat çalışmaları sürerken Yeşil Ev, Sarnıç Restaurant ile Saray Cafe'de misafirlerimiz en güzel şekilde ağırlanmaya devam ediyor. Yönetim Kurulumuzun almış olduğu 90. yılda 90 başarılı öğrenciye burs kararı sonunda kurumumuza 13.055 başvuru yapılmıştı. Burs komisyonumuzun gerçekleştirdiği titiz değerlendirmeler neticesinde 90 sayısının 157'ye yükseltilmesi teklifi Yönetim Kurulumuzca benimsenmiş ve 157 öğrenci Kurumumuzdan burslarını almaya başlamıştır. Bursiyerlerimiz için talepleri doğrultusunda açılacak fotoğraf, web tasarımı, Photoshop, İngilizce ve yaratıcı drama vb. kurslar için hazırlıklar devam etmekte olup, kişisel gelişim seminerleri ise başlamıştır. Çalışmaları 2013 yılı boyunca süren,T.C. Kalkınma Bakanlığı İstanbul Kalkınma Ajansı tarafından desteklenen, Kurumumuza ait "İstanbul'daTurizm Merkezlerinin Çeşitlendirilmesi Projesi"tamamlandı, tanıtımı yapıldı ve Ajans tarafından örnek proje olarak değerlendirildi. Projenin Türkçe baskısı "İstanbul İçre İstanbul" adıyla dergimizin geçen sayısıyla birlikte sizlere ulaştırıldı. Tasnif ve değerlendirme çalışmaları 2 yıldan fazla süren Seyrantepe Merkez Kütüphanemiz 21 Aralık 2013'de hizmete açıldı. 15.166 cilt kitap ve 294 farklı dergi koleksiyonu ihtiva eden Turing Merkez Kütüphanesi yararlanmanız için sizleri de bekliyor. Seyrantepe Genel Merkez Salonumuzda başlatılan ve devam etmekte olan kültür sanat faaliyetlerimizi ve personelimizin hizmet içi eğitimiyle ilgili çalışmaları diğer sayfalarımızda görebileceksiniz. Sizleri kıymetli yazarların metinleri ve özenle seçilmiş fotoğrafları ile beğeneceğinizi umduğum dergimizle başbaşa bırakırken selam, sevgi ve saygılarımı arz ediyorum. o TURİNG İçindekiler a r2014 t OMA / . Ç a v ı377 - j MTUT art / Sayı: - 4 Kapak SAFRANBOLU HAVUZLU ASMAZLAR KONAĞI f Gürtarı Köktürk 12 18 24 O Turing Arşivi İstanbul İSTANBUL’UN BAŞKADIR BAHARI ♦ O Haluk Dursun Türkiye MUDURNU ♦ O Güray Mercan Proje İSTANBUL İÇRE İSTANBUL ♦ Ahmet Emre Bilgili O Turing Arşivi 28 Otomobil İLKBAHAR BAKIMI 30 Otomobil GÜVENLİK ELEMANLARI 32 Başkan MAHMUT NEDİM GÜNDÜZALP 36 Hukuk UÇUŞ İPTALİ ♦ Burak Kalsın ♦ Alptekin Doğan ♦ Tülay Taşdemir t Ferruh Özdemir O Turing Arşivi MART 2014 / SAYI: 377 TÜRKİYE TURİNG ve OTOMOBİL KURUMU Adına Sahibi Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Bülent Katkak Yönetim Kurulu Prof. Dr. Ahmet Emre Bilgili, Av. Nurettin Yaşar Mim. İsmail Büyükseçgin, Mim. İlhan Turan Hüseyin Öztürk, Harun Maden, Av. Şeref Dursun Özdemir İçin, Av. Ömer Faruk Kalaycı Seyit Ali Demirer Mimari İSKENDER BABA TEKKESİ t O İsmail Büyükseçgin a a Dünya AKÇAHİSAR ♦ Erhan Afyoncu Denetim Kurulu Çelil Güngör, Hacı Biner, M. İsmet Saraç O Bülent Katkak Onur Kurulu Tevfik Sulu, Prof. Dr. Vahdettin Engin Prof. Dr. Ahmet Arı Yazı İşleri Müdürü (Sorumlu) Tülay Taşdemir Genel Yayın Yönetmeni Tuğba Subaşıoğlu Görsel Yönetmen Alper Nohutçu Sohbet MEHMET ŞEVKET EYGİ Çeviri Marc Madrigal ♦ Ozgenur Reyhan Güler O Bülent Katkak Yapım-Yayın ULUSLARARASI EHLİYET ♦ Ragıp Karagöz M ono Test Sürüşü AUDI A3 SEDAN PROJECTİ MTT İletişim ve Reklam Hizmetleri Şehit Muhtar Cad. Tan Apt. No: 13/13 Taksim İstanbul Tel: 0212 250 12 02 / Faks: 0212 250 12 64 mottoproject.com [email protected] ♦ Burcu Çetinkaya O Alican Ateş Baskı Ada Ofset Yayın Türü Yerel, Süreli Turing Dergisi, Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu’nun /1A FIA \J “ f f İrfan Bıyık KÜTÜPHANE ücretsiz olarak 3 ayda bir yayınladığı kurumsal dergidir. Turing Dergisi, M TT İletişim ve Reklam Hizmetleri tarafından T.C. Yasalarına uygun olarak yayınlanmaktadır. SUMMARY ♦ Tülay Taşdemir O Orhan Yıllar JZO TURİNG HABERLERİ ve ETKENLİKLERİ ♦ Burcu Tezcan 74 V Dergide yayınlanan yazı, fotoğraf, ilüstrasyon ve konuların her türlü hakkı mahfuzdur. İzinsiz kaynak dahi gösterilerek alıntı yapılamaz. Adres: Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu Sanayi Mahallesi, Seyrantepe Girişi / İstanbul Tel: 0212 282 81 40 (4 Hat) Faks: 0212 282 80 42 www.turing.org.tr/[email protected] o KAPAK I HAVUZLU ASMAZLAR KONAĞI Turing İşletmesi KAPAK I HAVUZLU ASMAZLAR KONAĞI Q Yazı: Gürtan Köktürk/ [email protected] Fotoğraf: Turing Arşivi Anadolumuzun özelliğini koruyan az sayıdaki yerleşimlerden biri olan bu Safranbolu'yu, bilim, kültür ve sanat adamlarımız gündeme getirdi. Ancak filmleri, yayınları ve yatırımları ile değerlendiren ve Türkiye'ye tanıtanTuring oldu. Şehrin en büyük konağı onarıldı. Türkiye'nin ilk "Anadolu tipi geleneksel özgün oteli" olarak dünyaya sunuldu. Kentin imar şeklinin ve yerleşim düzeninin oluşmasında kasabanın ekonomik kalbi olan çarşı belirleyicidir. Ortadaki çarşıdan çevreye yayılan halkalar şeklinde yerleşim ve konum alan evler iki taraftaki yamaçlara doğru biçimlenir. Geçmişte "Osmanlının biçim verdiği" bütün yerleşim merkezlerinde olduğu gibi hiçbir ev arkasındakinin görüntüsünü kesmez. Her evin seyredebileceği kendi tablosu ve manzarası vardır. Doğa, insan, ev, sokak, çarşı ilişkileri son derece dengeli ve düzenlidir. Havuzlu Asmazlar Konağı da bu halkalar içinde çarşı merkezine yakın bir noktada yer alır. Konağın ilk sahibi zamanın beyi olan Haşan Çavuşoğlu Hüseyin Ağa'dır. Konağın çevresi çok geniş bağlık bahçelik olduğu için sokak "Beybağı" ismini alır. Zamanında bu konağın satılacağını duyan Rusya'nın Kazan Türklerinden Eskipazar'a yerleşen "Ağsımazlar Ailesi" bu konağı satın alır. Bu aile sonraları Asmazlar, konak da Asmazlar Evi olarak anılmaya başlar. Q KAPAK I HAVUZLU ASMAZLAR KONAĞI Aynı aile bahçenin sokağa bakan ucuna doğru konağa eşdeğer ikinci Asmazlar Evini yaptırır. Zaman içinde iki konağın ortasına 1930lu yıllarda Hacı Sabri Asmazoğlu tarafından bir ev daha yaptırılmıştır. (Kurumun Cevizli Konak olarak işlettiği bina) Havuzlu Asmazlar Konağı'nın ilk yapılışında, havuzun üstündeki bölüm, geniş bir salon ve depo şeklindedir. 1900'lü yılların ortalarına doğru yaşanan deprem sonrası, Hacı Sabri Asmazoğlu havuzun üst kısmındaki ahşap bölümü söktürüp, bu bölümü tek kata düşürmüştür. Aile için önce "aşağı ev sonra ortadaki ev (Cevizli Konak) yapıldığından" aile içinde yukarı ev olarak geçen Havuzlu Asmazlar Konağı'nda oturulmamış uzun süre boş kalmış, yıllarca tekel deposu olarak hizmet vermiştir. 1975 yılındaki yol genişletme çalışması sırasında hamamlara, çeşmelere ve Havuzlu Asmazlar Konaklarına gelen paşa suyunun, taksim yeri iptal edilince, yerine Havuzlu Asmazlar Konağı'nın bahçesine köşeye "su kulesi" yapılmıştır. Havuzlara ve çeşmelere buradan su dağılımı da yapılmaktadır. , Konak alt katındaki orijinal büyük ocaklı restoranıyla, kışın 130 kişiye; geniş, ağaçlı masif doğal taş döşeli, binayla bütünleşen bahçesiyle yazın 300 kişiye hizmet vermektedir. KAPAK I HAVUZLU ASMAZLAR KONAĞI Q Havuzlu konak l-L 1830 Tarikti Taş Kemerli Kapı Giriş kapısı yük hayvanlarının da sırtındaki yükle içeri girebilmeleri için geniş ve iki kanatlıdır, kalın ve masif ahşaptan yapılmıştır. Konağın bahçe girişi kemerli masif kesme taş duvarlıdır. Taş kemerli kapısında yapım yılı olarak Miladi 1830 tarihi yazılıdır. Konak, genişliği itibariyle büyük bir alana sahip olduğundan bahçeyi sokaktan ve caddeden ayıran uzunca bir taş duvara sahiptir. Evin üst katlarının dış cephesi ve iç bölümleri "yeydana" denilen duvarlarla bölünmüştür. Geniş ve yayvan bir çatısı vardır. Çatı da orijinal alaturka kiremitle kaplıdır. Hayat bölümüne, alt bahçe yönünden iki kanatlı kemerli, büyük bir ahşap kapıdan girilir. Kapıların el dövmesi, el emeği harikası büyük demir kilitleri, kabarık süslü halkaları, iri başlı dövme çivileri ve mandalları vardır. Hayat bölümünde ev halkının ihtiyaçları olan odunluk ve ambarlar bulunur. Ayrıca samanlık ve hayvanların barındığı yer de buradadır. Bu mekânlarda ailenin kullandığı büyük ocak bulunur, bu ocakta yufka ekmeği yapılır. Kazanlarda pekmez ve bulgur kaynatılırdı. Bu bölüm otel kullanımında ocaklı restoran olarak düzenlenmiştir. Giriş kata bahçeden birkaç basamaklı, kenarları köşeli, geniş açılımlı, sahanlıklı bir merdiven düzeninden geçerek 2 kanatlı kapıdan girilir. Girişte ortada yüksek ahşap tavanıyla, masif geniş ahşap zemin döşemeleriyle, sade ve sıcak doğal koyun yünlerinden yapılmış bej, kahve, kemik tonlarındaki büyük kilimleriyle "sofa" sizi karşılar. Geniş sofa evin ortasında yer alır. Buraya "çardakya da dışarıda" denilmektedir. Ortadaki sofa köşelerdeki odaların arasına doğru uzanan Eyvan'la birleşir. Giriş katta, resepsiyon, 2 geniş köşe oda, 1 ocaklı oda ve bir mutfak bulunur. Üst katta ise 2 büyük köşe oda, 2 daha küçük ocaklı oda, havuzlu salonun üstüne yapılan bölüm de ise 4 oda bulunmaktadır. Giriş sofadan, ahşap, düz sahanlıklı, merdiven basamaklarından alt katta bulunan "hayat bölümüne" inilir. Giriş katta sol tarafta konağın havuzlu salonu vardır. Alt kata ve konağa ismini veren salondaki havuz 6x6 ebatlarında üst noktası 2 metre yüksekliğindedir. KAPAK I HAVUZLU ASMAZLAR KONAĞI Q Ruku ve Bedeni Dinlendiren Bir Mekan: “Havuzlu Asmazlar Konağı” Yapılan bu havuz, döneminde serinlik vermesi, sükûnet verip, ruha hitap etmesi, dinlendirmesi, önemli görüşmelerde konuşmaların dışarıya yansımaması için musluk ağzından akan suyun sese karışmasıyla sesi dağıtması ve örtmesi, binanın tamamının ahşap ağırlıklı olmasından dolayı yangından korunmak amacıyla su deposu olarak kullanılması gibi birçok amaca hizmet etmiştir. "Havuz başında oturmak, serinlemek, sarı döküm aslanağzı formundaki musluktan akan havuza düşen suyun sesini dinlemek, ruhu ve bedeni dinlendirmek, başka âlemlere dalmak, sükûnet ve huzur içinde arınmak ayrıcalıklı bir olanaktır." Sükûnetin namelerini çınlattığı havuzlu salon, suyun müziğe katılmasıyla gönülleri kanatlandırıp, sizi başka diyarlara uçurur. Suya yansıyan ışık adeta suda dans eder. Salonun zemini masif mermerdir. Havuzun yan kalkan duvarları masif taştır. Yaklaşık ıoo metrekare olan havuzlu salonun, ahşap işçiliğinin en güzel örneklerinden tek parça ahşap tavanı vardır. 11Havuz başında oturmak, serinlemek, san döküm aslanağzıformundaki musluktan akan havuza düşen suyun sesini dinlemek, ruhu ve bedeni dinlendirmek, başka âlemlere dalmak, sükûnet ve huzur içinde arınmak ayrıcalıklı bir olanaktır." (Q ) KAPAK I HAVUZLU ASMAZLAR KONAĞI 1988yılında örnek olması açısından Safranbolu'nun veAnadolu'nun ilk geleneksel özgün butik oteli olarak açılan HavuzluAsmazlar Konağıyaklaşık 25yıl geçmesine, onlarca otel ve işletme açılmasına rağmen aynı ihtişamını ve sadelik içinde soyluluğunu devam ettirmektedir. Binanın havuzlu salon bölümü ve onun üstündeki odalar bölümü tavanları sonradan yeni olarak yapılmış olmakla birlikte ana binanın tüm odaları ve başodalar ve sofaların tavanları tamamen orijinal ahşap olup, günümüze kadar bozulmadan korunarak gelebilmişlerdir. Kendi üslubuna en sadık kalınacak şekilde restorasyonu yapılan Asmazlar Konağı, Anıtlar Kurulu izni ile yanında bulunan ev havuzuna bir üst kat eklenerek bütünlük içine getirilmiştir. 11 odada 27 yatak kapasitesi olan yapı işletmecilik açısından yeterli kapasitede olmadığından kapasiteyi yükseltmek ve işletme maliyetlerini düşürmek için bahçenin bittiği yerde aynı ailenin yaptırdığı ve geçmişte oturduğu ortadaki Asmazlar Evi (Cevizli Konak) 1998 yılında kiralanır. Konakta gerekli restorasyon çalışması yapıldıktan sonra işletmeye 6 oda daha kazandırılır, kapasite arttırılır. Bina, içindeki büyük havuzu, geniş ve ferah odaları, bu atmosfere uygun tutulmuş iç döşemesi ve otantik üslubuyla tam bir "geçmiş zaman cennetidir." Geniş ve serin sofaları, ocaklı kilimli odaları, sofalardan bahçeye bakan eyvanları, insanı günümüzden koparır. Tarihin içinde dolaştırır, geçmiş zamanı yaşatır. KAPAK I HAVUZLU ASMAZLAR KONAĞI 0 Odalar ve sofaların döşenmesinde eski yaşam tarzının içinde varolan sedirler ve raflar gibi klasik elemanlar kullanılmış fakat yer yatağının kullanımı işletme açısından çok zor olacağından Anadolu'da ıg.yy ortaları ve 2o.yy başında büyük konaklarda varlıklı ailelerin kullandığı şekilde orijinal pirinç karyolalar kullanılmıştır. İç mimari ve bütünlüğün bozulmaması için günümüz banyosu geçmişte yüklük veya gusülhane olarak kullanılan 1980'li yıllarda o dönemde bu çalışmaların tamamının içinde bulunup eski bir eserin yeniden onarılıp, kültürümüze sahip çıkılıp, turizme ve toplumun kullanımına sunulmasında binanın tüm estetik düzenlemelerini, tefrişini ve donatımını dönemin genel müdürü ile çalışarak yapan bir insan olarak büyük bir onur ve mutluluk duymaktayım. 4 f , @ İSTANBUL I İSTANBUL’UN BAŞKADIR BAHARI İSTANBUL I İSTANBUL’UN BAŞKADIR BAHARI W İstanbul’un başkadır BAHARI Baharın gülleri açtı#ister gönlünüz şen olsun#"Boğaziçi şen gönüller yatağı" diyerek leb-i derya yalıların mor salkımla ilişkisini temaşa edin; ister "Bahar oldu beyim evde durulmaz" diyerek çemenzârın seyrine çıkın. Bu şehr-i İstanbul öyle bir mekan ki, en umulmadık yerde bir erguvan, hiç beklemediğimiz anda bir kırmızı çiçekli at kestanesi, size bu şehirde yaşamanın nasıl bir "saadet" olduğunu hatırlatır. Yazı ve Fotoğraf: Haluk Dursun I [email protected] 0 İSTANBUL I İSTANBUL’UN BAŞKADIR BAHARI Baharın ilk habercisi kırsal kesimde, yüksek yerlerde, dağlarda, yaylalarda kardelendir. Sessizce ilk haberleri, ilk işaretleri verir ve gözden de, gönülden de ırak kalır. Meraklısı dışında pek kimsenin dikkatini çekemez. Tıpkı bataklık nergislerinin, çiğdemlerin, çuha çiçeklerinin, hatta nevruzların olduğu gibi. Şehirli -ki burada konumuz İstanbul- bahardaki yeni konukları daha bir çarpıcı, daha bir göz önünde görmek ister ve de görür. Şubat'tan itibaren bahar dallarını, sarı yaseminleri, sümbülü, zerrini, mimozayı, nisandan itibaren laleyi, erguvanı, ama hele mayısta erguvana ilaveten mor salkımı, leylakları, kırmızı ve beyaz çiçekli at kestanesini ve ille de gülleri... Sanatçılar, edebiyatçılar böyle günleri hasretle bekler, hiçbirfırsatı kaçırmaz ve duygularını hemen dile getirirler. Klasik dönemde şair Baki'nin sümbül için: 'Gene gömgök tere batmış çıkageldi çemene Nevbaharoldu diye verdi haberler sünbül' demesi kaç yüzyıldan beri her sümbül çıkışında söylene durur... Sümbül, nergis, fulya, zerrin, çiğdem, kaç genç kızın isimlerinde yaşar durur. Şimdilerde sümbül Topkapı Sarayı Enderun Avlusu'nda görülür. Görenlerce sürür, buhurdanlıklara buhur olur. Erguvan (Latince adıyla Cercis Siliquastrum) romantik olmaktan ziyade mistik ve sembolik bir ağaçtır. Hristiyan dünyasının o meşhur Judas Ağacı. Hani Hz. İsa'yı ihbar eden, zamanında onun ekmeğini yemiş, sohbetinde bulunmuş, Havariler grubuna dahil Judas (Yahuda) var ya! Son Yemek'te Peygambere ihanet eden muhbir ve melun Judas... İnanışa göre daha sonra yaptığı işten pişman olur ve gidip beyaz çiçekler açan ağaca kendisini asar. Bu tarihin en büyük 'işbirlikçi ajanının', Tanrının Kuzusu'nu (Agnus Dei) ihbar edenin, gelip de kendi dallarında intihar etmesine çok üzülen beyaz çiçekli ağaç kahrolur, utanır, kızarır, bozarır. Ve de o andan itibarın rengi pembe kızıl arası, utangaç bir renk alır. İSTANBUL I İSTANBUL’UN BAŞKADIR BAHARI 0 Bizans-Hristiyan dünyasının bu 'Yahuda Ağacı', daha sonraTürk-İslam dönemlerinde de hak ettiği ilgiyi ve sevgiyi görmeye devam eder. Öyle ki, zaman zaman Osmanlı padişahları, payitahttaki erguvan ağacı sayısını yeterli bulmayarak taşradan Dersaadet'e erguvan getirilmesi yönünde talimatlar verirler. İstanbul'un ta Konstantinopolis'ten beri Hüda-i Nabit ağacıdır erguvan... Kendiliğinden çıkar, daha doğrusu Allah tarafından çıkarılır. Sur içinden özellikle Boğaziçi kıyılarına kadar binlerce yıldan beri İstanbul'u her bahar süsler durur. İstanbullunun gözünü, gönlünü şenlendirir. Boğaz kıyılarına öyle doğal bir dekor yapar ki, al gözüm seyreyle... Sultanahmet Meydam'ndan Topkapı Sarayı'nın bahçesine, Sirkeci'den Edirnekapı'ya kadar sağa sola, İstanbul'un köşesine bucağına dağılmış tek tük erguvanlar... Zaman zaman azaldıkça padişahlartarafından İzmit Körfezi kıyılarından sökülüp getirtilen ve İstanbul'a dikilen erguvanlar... Biliyor musunuz, 2013 yılında tarih tekerrür etti. Topkapı Sarayı yönetimi olarak Saray'ın Marmara ve Sarayburnu tarafına bakan bölümüne yeniden erguvanlar getirtilip diktirildi. (Bu da bendenize nasip oldu.) Buna karşılık Boğaziçi'nde Beşiktaş'ta, Yıldız Korusu'nda, Yahya Efendi Dergahı bahçesinde, Ortaköy'de Boğaz Köprüsü ayaklarının dibinde, Kuruçeşme'de Şeyhülislam Cemalettin Efendi Korusu'nda ve sonra Bebek Koyu'nda, Rumelihisarı sur diplerinde sıra sıra, öbek öbek erguvanlar... 0 İSTANBUL I İSTANBUL’UN BAŞKADIR BAHARI Anadolu yakasında Salacak'tan başlayıp, Kuzguncuk'ta Fethi Paşa Korusu'nda, hele hele Çengelköyü Papaz Korusu'nda, Kandilli'de Cemile Sultan Korusu'nda, Anadoluhisarı'nın Göksu Mezarlığı'nda, Kanlıca'nın Mihrabat Koyu'nda mayıs ayında kıvılcımlar saçan alev alev Boğaziçi erguvanları... Erguvan basbayağı bir ağaç... Çokfazla boylanmayan, anıt seviyesine ulaşmayan ama tek başınayaşayabilen, ayakta durabilen ve ayakta ölen ağaçgibi bir ağaç... İstanbul'un ve Boğaziçi'nin ağacı... Mor salkımlar (Wisteria Sinensis) öyle değil... Eski İstanbul deyimiyle sadece salkımlar... Onlar bir sarmaşıktürü...Tek başına ayakta duramayan, yaslanacak, dayanacak ve mutlaka sarılacak bir dost, bir yoldaş, bir yâr arayan mor salkımlar... Zaten etimolojisinde fonksiyonunu ortaya koyuyor. "Işk"tan yani "aşk" kökünden türemiş. Aşkın belirtilerinden birtanesi de sarılmak... İstanbul'un salkımları, duvarlara hatta çatılara kadar buldukları her tarafa sarılırlar, yaslanırlar. Gerçi sarı renktekiler de güzeldir ama, sarıldığı ağacın yapraklarının yeşil rengi üzerine kendi mor rengini katanlar bir başka güzeldir. Hele hele kırmızı çiçekli at kestanelerine sarılan mor Kırmızı çiçekli at kestanesi, İstanbul'un mayıs ayının kendini gösteren, vitrine çıkaran bitkisidir. Meydanlarda öbek öbek beyaz renkte açanlar dikkatinizi çeker, gözünüze çarpar ama esas sağa sola serpilmiş tek tük bulunan kırmızı çiçekli at kestaneleri doyumsuzdur. İşte çok ender de olsa, İstanbul'da bulmak için çok dolaşmak da gerekse, bazen bu at kestanelerine mor salkımlar sarılır. O zaman kırmızı, yeşil ve mor bir cümbüş olarak kendini ortaya koyar. Mor salkımın, aynı renkteki bir diğer mevsimdaşı da leylaktır. Mor leylaklar... Ondaki durum da tersidir. Çoğunluğu mor renklidir. Heryerde bulunur. Çok azı ise beyaz renk açar. Dolayısıyla gözler az bulunan beyazı arar. İSTANBUL I İSTANBUL’UN BAŞKADIR BAHARI 0 Leylak; erguvan ve mor salkımda olmayan başka bir hususiyetiyle ön plana çıkar; kokusu... Köşebaşlarını tutan, gelenin geçenin yakasına sarılan kokusu... Evet, İstanbul'da bahar, baharda İstanbul bir başka güzel, bir başka renkli, bir başka hoş görüntülüdür. Erguvanı, mor salkımı, leylağı, lalesi, sümbülüyle bahçelerde, parklarda; gelincikleriyle, papatyalarıyla, katırtırnaklarıyla kırlarda... Son dönemde ilkbaharda İstanbul bahçelerine giren yabancı bir ağaç var: Saray lalesi. Yabancı ama asla yaban değil; tam tersi aristokrat. Mimozayla beraber geç dönemde şehre girmiş, sadece belli bölgelerde tutunabilmiş ağaçlardır. Yahya Kemal "Erenköyü'nde Bahar" ve "Fenerbahçe'de Bahar" şiirlerini yazdı. Turing'in Fenerbahçe Parkı'nda Romantika'nın önünde erguvanlar, mimozalar, leylaklar, akzambaklar, yaseminlerle bir zamanlar İstanbul'un en güzel tarihi bahçelerinden biri yaşatılmıştı. Fenerbahçe, Yahya Kemal'in dediği gibi "Bir mücevher gibi" İstanbul'da baharın en güzel hediyesidir. Bu yazıda İstanbul'un o kadar çiçeğinden bahsedildi de Mayıs ayının güllerinden, lalelerinden niye fazla söz edilmedi diye düşünenlere de şunu hatırlatalım ki, gül başlı başına bağımsız bir konudur. Kimse onunla aşık atamaz, kendisine âşık bülbülden başka... Lale ise bir zamanlar sarayın gözdesiydi sonra şehre yayıldı. İyisi mi siz Emirgan'da halkın, Topkapı'da sarayın lalelerini mutlaka görün. Kaynak: Emanname Dergisi Sayı: 4 TÜRKİYE I MUDURNU 0 M üdurn U Yazı ve Fotoğraf: Güray Mercan I [email protected] Mudurnu Belediyesi - TurizmTanıtma Sorumlusu Batı Karadeniz bölgesinde bakir kalmış şirin bir beldedir Mudurnu. Kuzeyinde Abant Dağları, etrafını çevirmiş şifalı gölleriyle tarih kokan bu kente yaklaştığınızda Hisar ve Şeyh-ül ImranTepesi gözünüze ilişir. Bu tepeden Mudurnu'yu panoramik olarak görebilir, Şeyh-ül İmranTürbesi'ni ziyaret edebilirsiniz. İlçeyi adeta ikiye ayıran deresi, iki katlı tarihi ahşap evleri ve dar sokaklarıyla sizi içine alan bu kentin tarihi aslında günümüzden 4.000 yıl öncesine kadar uzanır. İpekYolu gibi önemli tarihi yolların geçtiği ilçe, zamanında önemli birticaret noktasıydı.Tarihi zenginliklerini gördüğünüzde, kasabanın içinden akan küçük dere boyunca biraz yürüyüp, yerli halkla sohbet ettiğinizde anlıyorsunuz ki uzun yıllardır adını tavukçulukla anarak bu güzel ilçeye haksızlık etmişiz. © TÜRKİYE I MUDURNU Mudurnu Cuma Duası Kasabanın yakınında bulunan Abant Gölü, Karamurat Gölü, Sülüklügöl#Babas Kaplıcası, Sarot Kaplıcası ile hem şifa bulacağınız hem de tarihe derinlemesine yolculukyapabileceğiniz sıcak bir beldedir burası. Kent adını Bursa tekfurunun kızı Maternı (Moderna) adına yapılan kaleden almış ve zaman içinde çeşitli şekillerde söylenerek Mudurnu olarak dilimize yerleştiği söylenmektedir. Eğer bir Cuma vakti yolunuz buraya düşerse yüzyıllardır süregelen bir geleneğe şahit olursunuz. Bereket Duası Tahmini olarak 600 yıllık bir gelenekolduğu bilinen Cuma dualarının yanında Bereket duası da hayli ilgi çekici bir gelenek. Burada yapılan bereket duası Orta Çarşı ve Demirciler Çarşısı olmak üzere iki ayrı yerde aynı anda yapılır. Demirciler Çarşısındaki esnaflar oturarak duaya "Amin" derken Orta Çarşı esnafı ayakta duaya katılır. Bunun elbette anlamı vardır. Ahilik geleneği gereği bir saygı gösterisi olarak kabul edilir. Mudurnu'da her kim yeni bir işyeri açmak isterse açılışını mutlaka Cuma Duasından sonra yapar. Açılışı yapılacak olan dükkan dua sonrası anons edilir ve kalabalık cemaat açılış yapılacak dükkanın önüne giderek orada dükkanın bereketli olması, hayırlı kazançlar sağlaması için hep birlikte dua edilir. Mudurnu'da geçmişine, gelenek ve görneklerine her anlamda bir bağlılık hala var. Buna en güzel örnek, Ahilik geleneğinin burada hala yaşatılıyor olması. Yüzyıllardır süregelen Ahilik geleneği gereği cuma günleri seladan sonra tüm esnaf çarşıda toplanıp Cuma Duası okur. Her Cuma günü Cuma selası verildikten sonra Mudurnu Orta çarşısında esnafların toplanmasıyla birlikte başlar. Cuma Duasına esnaflar dükkanlarının önünde dikilerek hocanın duasına "Amin" derken dua edenlere küçük kesilmiş hayır ekmeği ve katık, hayırseveri er ta rafından ikram edilir. Mudurnu İğne Oyaları Atalarımızdan kalan ve bugün de varlığını sürdüren geleneklerden biri de 'Birikme Geceleri' dir. Birikmeler Mudurnu'da gençlere sosyal yaşamın kurallarının öğretildiği ve aynı zamanda doğaçlama olarak yöresel ağızla gösteri sanatlarımızdan birisi olan orta oyunlarının sunulduğu, yöresel halk oyunlarının oynandığı bir aktivite olarak günümüze kadar gelmiştir. Mudurnu kadınlarının el emeği göz nuru olan elişleri, yöresel bebekler, iğne oyalı yemeniler, el dokuması bezlerden yapılmış örtüleri ninelerimizin tatlı dillerini, hamarat ellerini hatırlatır size. MudurnuYöresel Yemekler Dibekhanı Mahallesi'nde Mudurnu Saray Helvası Tesisleri'ni görürsünüz. Çok eski yıllarda saraylara kadar girme başarısını göstermiş dünyaca meşhur helvanın birkaç çeşidini burada tadabilirsiniz. Yöresel lezzetleriyle de ünlü olan bu beldede, özellikle hamur işleri; Mudurnu böreği (kıymalı), patatesli börek, ıspanaklı börek, kaşık sapı, mantı, ev makarnası, yağlı gözleme, kabaklı gözleme, hamursuz (cevizli çörek), sini makarnası (keşli, cevizli su böreği), atma malak, kalbur malağı, sıkma malak, bazlamaç, kaygana, cızlama, lokma, ıslama, ekmek makarnası ve katmerli çok tercih ediliyor. Ayrıca tarhana çorbası, oğmaç çorbası, kaşıksapı, kaş kebabı, kabaklı Mudurnu baklavası, tepme helva, erik hoşafı, korava şurubu da tadılması gereken özel lezzetler olarak bol seçenek sunuyor. @ TÜRKİYE I MUDURNU Mudurnu El Sanatları DemircilerÇarşısı'nda makineleşen çağa adeta kafa tutan Mehmet Usta'ya rastlarsınız. Sanatının gün geçtikçe değer kaybettiğini yakınarak anlatır size tüm içtenliğiyle. Demir ve pirinç üstadı Mehmet Usta eski özelliğini kaybetmiş olsa da# birkaç kişinin çabalarıyla Mudurnu el sanatlarını yaşatmaya devam etmektedir. Bakır ibrikleri, mangalları, maltızları, sinileri, zincirleri, cezveleri, bakır sahanları, nal, keser, kazma, kürek, kullep, bel ve daha pek çok ürünleri burada görüp alabilirsiniz. Sokak aralarından yürüyerek rahatlıkla çıkabileceğiniz Saat Kulesi, Bizans döneminden günümüze kadar ayakta kalan Mudurnu Kalesi, Padişah I. Murat'ın oğluYıldırım Bayezid'in Bolu şehzadeliği döneminde yaptırdığı Yıldırım Bayezid Camii ve hamamı, 1546 yılında Kanuni tarafından yaptırılan Kanuni Sultan Süleyman Camii, Orhan Bey Camii, Samsa Çavuş Camii görülmeye değer tarihi yapılarındandır. 2010 yılının Nisan ayında Mudurnu Kültür,Turizm ve Dayanışma Derneğinin bünyesinde oluşturulan Pertev Naili Boratav Kültür Evi, Mudurnu'nun geleneksel kültürünü ve halk bilimini ziyaretçilere tanıtan bir gezi evi. Derneğin Yönetim Kurulu Başkanı Necdet Akay, bağışlarla bu kültürel mirası aktarmak ve yaşatmak konusunda bu işe gönül verenlerin başında gelmekte. Çok fazla keşfedilmemiş ama keşfedilmeyi bekleyen, güzelliklerini paylaşmak için emek veren ama geçmişine ve geleneklerine hala sahip çıkan bir yer Mudurnu. Dikkat etmeyince görünmeyecek, büyük şehirlerin kalabalığından uzaklaşmayınca varlığından haberiniz olmayacak saklı bir kent gibi. Burada baktığınız her tarafta, tarihten bir ses bulabilirsiniz. Yaşayan tarih olan bu kentte, bugüne kadar kimlerin yaşadığını; bu evlerin kim bilir hangi acılara, üzüntülere, sevinç ve mutluluklara tanıklık yaptığını düşünürseniz Mudurnu'ya gitmek ve hatta bir kaç gece konaklamak için artık birçok sebebiniz var. Mudurnu her mevsimde keyifle gezebileceğiniz çok özel biryer. TÜRKİYE I MUDURNU 0 0 TURİNG PROJE Eskiden Üsküdar'dan bileTarihiYarımada'ya doğruyola düşüldüğünde İstanbul'a gidiyoruz derlermiş. Şimdilerde bu sözü ancak başka şehirlerden gelenler kullanıyor ve adeta bir ülke gibi şehir olan bu koskoca coğrafyanın her tarafına İstanbul diyoruz. Haksızlık mı ediyoruzyoksa zamanın getirdiği değişim/dönüşüm denilen bu mudur bilmiyoruz. Ama birgerçek var ki; ayrı ayrı semt ve ilçe isimleri olsa da bu şehrin büyük adı İstanbul. İstanbul dediğimiz bu koca şehir hakkında bilmediklerimiz kesinlikle bildiklerimizden daha çoktur. Bunuyıllardır bu şehirdeyaşamakta olan bizler söylüyoruz. Ya dayazının başlığı ile ilişkilendirerek ifade edecek olursak İstanbul içinde o kadar çok İstanbul var ki diye başlayabiliriz. TURİNG'İN İSTANBUL AŞKI Turing ve İstanbul, Cumhuriyet tarihinin ayrılmaz İkilisidir aslında. Cumhuriyetin ilkSTK'sı olan Turing 1923 yılında Türk Seyyahin Cemiyeti olarak kurulmuş daha sonra Turing Otomobil Kurumu ismini almıştır. Aynı zamanda ilkturizm örgütüdür. Çok doğru bir yaklaşımla turizmi seyahat olarak kurgulamış ve buna İstanbul'dan başlamıştır. Bu şehri gezilebilir hale getirmeye köşk ve kasırların restorasyonu ile başlamış ve İstanbul bugünlere gelmiştir. Bütün kurum başkanlarının gündeminde İstanbul hep ilk sırada yer almıştır. Hatta Safranbolu'nun bir seyahat noktası yapılmasının altında, İstanbul yaklaşımı ve tecrübesi yatar. İSTANBUL'DATURİZM MERKEZLERİNİN ÇEŞİTLENDİRİLMESİ PROJESİ İşte Turing son on yılda yaşadığı sıkıntılı yönetim döneminden kurtularak yeniden sevdası ve aşkı olan İstanbul'a yöneliyor. İstanbul Kalkınma Ajansı'nın da desteği ile yaptığı İstanbul'da Turizm Merkezlerinin Çeşitlendirilmesi Projesi ile yeniden İstanbul diyor. Bu mukaddes şehrin fazla bilinmeyenlerinden hareketle şehri keşfetmeye çağırıyor. Bu keşfin altyapısını ortaya koyuyor. Şehirturizminin gelişimi için yeni rotalar çiziyor. Tarihi Yarımada'ya hapsolma noktasına gelen turizmin önünü açmaya çalışıyor. Bu şehrin bütün potansiyelini ve zenginliklerini ulaşılabilir ve görünür hale getirmenin planlarını yapıyor. İstanbul'un buna ihtiyacı var. İstanbul'un daha çok gezilmeye, daha çok keşfedilmeye ihtiyacı var. İstanbul'un mesajını dünyaya duyurmaya ihtiyaç TURİNG PROJE © AZ BILINENYENI ROTALAR İstanbul'un şehir turizminin gelişimi için az bilinen, keşfedilmeye hazır yeni rotalara ihtiyacı olduğu da bir gerçek. İşte bu proje bu amaçla hazırlandı. Yeni rotalarda kendinizi de gezdiğiniz semte katarak büyük keyif alacağınız şekilde tasarlandı. İster rehberli isterse kendiliğinizden bu çalışmadan yararlanabilirsiniz. Bu rotadan istifade ederken özellikle şehrin yeni ulaşım ağını da kullanmanızı öneriyoruz. Bu çalışmada pek bilinmeyen yeni rotalar ıo temel başlık altında 23 güzergâh olarak ele alındı. Buralar yarım günlük yürüyüş rotaları olarak düşünüldü ve hem tarihi hem de güncel bilgilerle zenginleştirilerek sunuldu. Bu gezilerde kullanılmak üzere beş dilde basılı kitap, internet sitesi ve mobil cihaz versiyonu yapıldı. Hazırlanan temel gezi başlıkları şöyle; Zeytinburnu, Yeşilköy, Bakırköy ve Florya Hattı: Surların hemen ötesindeki Zeytinburnu'nda başlayan zengin tarih yolculuğu Florya'ya kadar bu hatta sıralanan alışveriş merkezleri ile sizi tarihten günümüze taşıyor. Üsküdar Merkez: Çok zengin bir tarih ve kültür potansiyeline sahip olan Üsküdar, size Kız Kulesi veTarihiYarımada'ya Asya kıtasından bakma fırsatı veriyor, tarihle tabiatı beraber sunuyor. Bununla birlikte Kuzguncuk ve Salacak gibi hem tarih hem de semt/mahalle özelliğini halen koruyan mekânları tanıma fırsatı veriyor. Kadıköy, Bostancı, Haydarpaşa, Pendik ve Tuzla Hattı: Kadıköy, Kalkhedon, yani Körler Ülkesi. Bütün bu tarih ve güzellikler bir arada. Haydarpaşa yakın tarihin ve boğazın Marmara'ya açılımıdır. Pendik veTuzla ise, eski İstanbul'dan yeni İstanbul'a bir dokunuş. Adalar: Asya ve Avrupa kıtalarının arasında denizin ortasında saklanmış tarih, kültür ve tabiat yan yana. Hristiyanlığın, Museviliğin ve İslâmiyetin birlikte yaşama kültürünü tanımak için. TURİNG PROJE 0 Haliç ve Eyüp Sultan: ŞileveAğva: Türk İslam dünyasının yani OsmanlI'nın kalbinin attığı yerdir Eyüp Sultan. Akşemseddin Hazretlerinin keşfiyle başlayan manevi sembolizm, burasına ayrı bir fonksiyon yükledi. Kiliseleri, Bizans ve Osmanlı sivil mimari eserlerini buradan keşfe çıkabilirsiniz. Muhteşem Haliç manzarasını, Fransız bir yazar olan fakat İstanbul'a hayranlığı ile bilinen Pierre Loti'nin ismi verilen tepeden seyredebilirsiniz. Tatil de huzurda kültürde burada, Karadeniz'in en güzel kıyısı da burada, en büyük deniz feneri de... Organik tarım ürünleri de burada İstanbul'un oksijen deposu da burada... Sadece İstanbul'a bir saat mesafede sizleri bekliyor. Sarıyer, Rumeli Kavağı: Boğaziçi'ne Karadeniz'den giriş ve kaleler farklı bir rota olmakla beraber Avrupa yakası sivil mimarinin boğazla buluştuğu yalılar size bu şehrin ne kadar önemli olduğunu lisanı hali ile anlatır. Çatalca ve Silivri: İstanbul'un değil ama tabiatın tam içerisindeki Roma ve Osmanlı eserleri burada. Birtarafta Karadeniz'le buluşan diğer tarafta Trakya yarımadasının İstanbul'a bakan tarihi yüzüdür bu güzergâh. Çok geniş coğrafyası ile keşfedilmeyi bekliyor. Boğaz Anadolu, BeykozAnadolu Kavağı: Tarihle iç içe bir güzergâh. Arkeolojik kazıların devam ettiği ve boğazın en güzel göründüğü yerlerden olanYoros Kalesi de burada Yuşa Aleyhisselamın kabri de. Dede torunun isimleri verilen Fatih Sultan Mehmet ve Yavuz Sultan Selim Köprüleri de burada. Boğaziçi, Avrupa Yakası, Beşiktaş ve Sarıyer Hattı: Burası tam biryaşayan boğaziçidir. Boğaz hattında zaman zaman yürüyerek ve toplu taşıma kullanarak yapacağınız yolculuk tam bir keyif hattı olacaktır. Bir çok tarihi ve kültürel unsuru bir arada ve uyum içerisinde görmek mümkün. Rumeli Hisarı'nda mola vermek ve Sultan Fatih'in ufkunu düşünmek şartıyla. Evet, Turing Seyyahin olmaya yeniden kararlı. Dünyanın eşsiz şehri olan İstanbul'u hepimiz için bir kazanıma dönüştürmeye ve buna katkı sunmaya niyetli. Bu sadece yeni bir başlangıç.Turing üyelerinin ve İstanbulluların desteği ile bu başlangıcı daha ilerilere taşımak kararlılığında. 0 OTOMOBİL IBAKIM OTOMOBİLİMİZİ YAZA HAZIRLAYALIM Yazı: Burak Kalsın / [email protected] KLİMA Klima temizliği çok önemli bir noktadır. Klimalarımızın hayati tehlike arz etmemesi için temizliğinin senede bir kere yapılmasına dikkat edilmelidir. Klima kullanılmaya başlanacağı sıcak aylardan önce peteklerindeki kışın biriken çamur temizlenmelidir. Bahar aylarında çevrede uçuşan polen ve tozların aracımızın ısıtma ve soğutma cihazlarına girebileceğini unutmamak gerekir. Klima bakımlarınızı yaz aylarına girmeden evvel yetkili servislerde veya klima servislerinde yaptırın. Klimalarda bulunan Ri2veya R134 gazının yılda %i0-20 oranında azalması normaldir. Güneşte kalmış ve içi çok ısınmış otomobil, pencereleri açıp dış sıcaklıkla eşitlemeden klima çalıştırılmamalıdır. Klimalarve diğer teknik araçların, çevreye büyük oranda zararlı gazlar saldıklarını unutmayalım. Bu sebeple, klima ve benzeri cihazların yukarıda tavsiye edilen bakımlarını ihmal etmeyin. Sıcaklardan korunabileceğimiz en etkili çözümlerin başında yer alan klimanın, yanlış ve sürekli kullanılması birçok hastalığa davetiye çıkarmaktadır. Klima çarpması gribal enfeksiyonlara, soğuk algınlığına, sinüzit ve nezle gibi sorunlara yol açabilmektedir. SİLECEKLER Silecekler kış aylarında genelde sıcak soğuk değişimleri ile yıpranır ve yeterli derecede iş görmez olur. Camda çizgiler yapar ve görüşü kısıtlar. Sileceklerin ilk bahar aylarında değişmesi ve yenilenmesi şart olur. İlkbaharda yağışların çok olmasından dolayı görüşün daha iyi olması için değiştirilerek daha güvenli sürüş sağlanır. LASTİKLER ıNisan'dan itibaren kış lastiklerinin sökülmesi kanunen gerekmektedir. Kış lastikleri daha önce de bahsettiğimiz gibi 7 derecenin altında işlev göreceğinden ilkbahar ve yaz ayları hava sıcaklığının daha yükseklerde olacağını göz önüne alırsak güvenli kullanım için değiştirilmesi şarttır. Lastik dişlerinin derinliği en az 2 mm olmasına da dikkat edilmelidir. Yol tutuşu açısından da en önemli olanı diş kalınlığıdır. Lastiklerde dikkat edilmesi bir ayrı konu da lastik havalarının yeterli basınçta olmasıdır. Yanlış bilinen "sıcakyaz aylarında lastik havalarının düşürtülerek yol tutuşunun artacağıdır." Bu yanlıştır. Hâlbuki lastiklertam ve doğru basınçta yol tutuşunu gerçekleştirebilir. Düşük ya da yüksek basınçta lastiğin yere basması azalır ve yol tutuşu kaybolur. Yani zayıflar. * OTOMOBİL I BAKIM @ PASTA CİLA Kış aylarının yağmur, çamur, kar ve buzlanmadan ötürü aracın kaportasında kirve yağların bıraktığı tortular boyanın zarar görmesini sağlar. Bu oluşan zararlı maddeler boyanın solmasına ve sonrasında paslanmaya sebep olabildiğinden dolayı yaz aylarına girilmeden aracın pasta cilasını yaptırmak gerekir. Ayrıca çeşitli kaplamalarla aracınızın motor kaputunu da ayrıca kaplatarak koruma altına alabilirsiniz. ALTYİ KAMA Genelde ağır vasıta araçlar için daha geçerli olan alt yıkama akaryakıt istasyonlarında yapılmaktadır. Alt yıkama araçların kış aylarında yollardan kalan çamur ve asfalt parçalarını temizlemek için her sene en az ı kere yapılmalıdır. Aracınızın tekerleklerinde balansı bozan topraktan gelen yapışmış partiküllerin de temizlenerek aracınızın daha az sallantısız yolculuk yapmanızı sağlayacaktır. Alt yıkamanın bir başka yararı da aracınızın alttan gördüğü darbelerin yakından görülmesini sağlar. MOTOR YIKAMA Aracımızın daha az yakıt harcamasını ve performansının iyi olmasını hepimiz isteriz. Bunu sağlamak için aracımızın motorunun daha temiz olması ve hava alması gereken bölgelerin tozlu ve topraklı olmaması önemlidir. Ateşleme ve yakıt sistemin daha iyi olması için her sezon geçişinde aracımızın motorunun yıkanması ve hatta gerekli bölgelerinin yağlanması gerekir. Motor yıkamalar öncesinde dikkatli olunması gereken en önemli şartların başında gelen; araçların elektronik beyinlerinin genelde motor kaputu içerisinde olmasından dolayı bu bölgelerin bir naylon torba vasıtasıyla kapatılarak su girmesini engellemektir. Göz önüne almadığımız durumlarda ateşleme beyin tarafından sağlandığından sıkıntılara sebep olacaktır. ÖN KAPUT KORUMASI Genelde suni deriden yapılan veya folyo (film) gibi ürünlerle kaplatılması yaz aylarında yollarda daha çok olan toz ve taş parçalarının büyük çiziklerden aracınızı korur. Bu işlem aracınızı boyatmaktan hem daha az maliyetli hem de uygulanması kolaydır. Önemle tavsiye edilir. © OTOMOBİL I GÜVENLİ SÜRÜŞ TEKNİKLERİ Yazı: Alptekin Doğan / [email protected] Güvenlik elemanları 2'ye ayrılır; ı. Derece Aktif Güvenlik Elemanları 2. Derece Pasif Güvenlik Elemanları İlk önce ı. derece aktif güvenlik elemanları, kazaya karışmamızı engelleyen elemanları sırasıyla bir hatırlayalım. SİLECEKLER İyi bir görüş ile otomobilimizi kullanmamız için silecek süpürgelerini ilk baharda ve son baharda olmak üzere senede i defa değiştirmemiz gerekir. Nedeni ise kışın aşırı yıprandığı için bahar aylarında değiştirilir, sonbaharda ise yazın aşırı sıcaklardan silecek süpürgelerinin lastik özelliği azaldığından kış gelmeden değiştirilir. 7. DERECE AKTİF GÜVENLİK ELEMANLARI FARLAR Aydınlatma çok önemlidir, gece yolculuklarında aracınızın farlarının ayarları aracınızın içinde bulunan ağırlıklarla çok ilgilidir. Aracın içindeki yüke göre far ayarlarınızı görüş açınıza göre ayarlamanız gerekmektedir. Ayrıca kış aylarında yağışlı havalarda diğer paydaşlardan gelen sprey çamurlu olabilir, bu sebepten farlarınızı temiz tutmanız gerekmektedir, iyi bir gece görüş için aracınızın bagajında küçük bir bidon su ve sünger bulundurursanız kış aylarında size çok faydalı olur. FRENLER Sayın okurlar, biliyorsunuz ki frenlerin iki amacı var. Birincisi aracınızı yavaşlatmak; İkincisi de aracınızı durdurmak. Biz kullanıcılar en çok yavaşlatma frenini kullanıyoruz. Bu yüzden fren balataları, fren diskleri ve kampanalar aşınır, frenlerin bakımlarını yetkili üreticinin istediği kilometrelerde yaptırmamız gerekir. DİREKSİYON Aracımıza yön vermek için kullandığımız güvenlik elemanıdır. Manevra yaparken ellerimizi direksiyonun iç kesimlerinden tutmamamız gerekir, ani manevralarda ellerimiz ve bileklerimiz zarar görebilir, her zaman dışardan tutarak aracımıza yön vermemiz gerekir. OTOMOBİL I GÜVENLİ SÜRÜŞ TEKNİKLERİ 0 HAVALANDIRMA (KALORİFER-KLİMA) Aracımızın içinde bulunan havalandırma elemanları, hem aracın içindeki ısıyı ayarlamak hem de kış aylarında camlarda oluşan buğuyu çözmek için kullanılır, klima elemanını sadece yaz aylarında değil kış aylarında da kullanılması tavsiye edilir. Çünkü klima nemsiz hava üreteceği için camlardaki buğuyu çökerken çözer, iyi bir görüş acısı sağlar. KOLTUK Aracımızın içinde bize destek veren elemandır. Sırtınızı yaslamadan araç kullandığınızı düşünün; araç hakimiyetiniz çok azalır. Koltukta otururken debriyaj pedalının solunda ayak koyma yeri bulunur. Onun adı ayak dinlendirme yeri değil destek ayağıdır. Viraj dönerken vücudunuzun sabit kalmasını sağlar ve araç hakimiyetini artırır. Ayrıca koltuğunuza ne kadar yaslanırsanız araç hakimiyetiniz o derece daha rahat olur. LASTİK Lastik ı. derece güvenlik elemanıdır, fakat önem sırasıyla sayarsak 2. sırada kalır. Sevgili okurlar, aracınızın donanımı ne kadar iyi olursa olsun lastiğinizin yerle teması yoksa aracın donanımı hiç görev yapamaz. Yani lastiğinizin yerle temasını iyi sağlamanız gerekir. Ayrıca lastiğiniz iyi görev yapmasını istiyorsanız lastik basınçlarının ideal basınçta olması gerekir. Basınç ölçüleri aracınızın kullanma kılavuzu, kapı aralıkları ve yakıt depo kapağında yazar. Aracınızın üzerine koyacağınız yükle alakalı olarak basınçları ayarlamanız sizin daha konforlu seyahat etmenizi sağlar. PEDALLAR Aracımızı hızlandırmak veya durdurmak için kullandığımız pedallar, 1. derece güvenlik elemanıdır. Fakat içlerinden birtanesinin (manuel düz vitesli) araçlar için başka bir görevi daha vardır. Bu pedal aracımızın kayma kontrolünü elinde tutan en önemli güvenlik pedalıdır. Lastiğimizin yerle temasının az olduğu bölgelerde (kar, buz, çamur, mıcır) aracımızın dengesinin bozulduğu anda bize en faydalı pedal debriyaj olacaktır. Tekrar ediyorum; yavaşlatmak, hızlandırmak için değil aracınızın yönünü düzeltmek için çok faydalı olur. SİNYAL 4'lü İKAZ LAMBALARI Seyir halindeyken trafik ortamında diğer paydaşlara yönümüzü belli etmek için sinyal lambalarını kullanırız. Sinyal verdiğimiz yöndeki şeridin içinde araç var ise geçiş üstünlüğü şeridin içindeki araçta olur, ancak şeridin içi boş olduğunda geçiş yapmamız gerekir. Yani sinyal verdiğimiz anda herhangi bir geçiş üstünlüğü elde etmeyiz. Dörtlü ikaz lambaları kendinizde veya aracınızda bir problem var ise veya akan trafikte ön tarafta olan problemi arkanızdan gelen araçlara bildirmek için dörtlü ikaz lambaları kullanılır. Sisli havada, tünelde, seyir halinde iken kullanılmaz, arkadan gelen araçlara kaza riskini çoğaltırsınız. SÜRÜCÜ En önemli güvenlik elemanıdır, çünkü sürücünün bilgisi, sağlığı, dikkati ve uykusu yerinde olmalıdır ki yukarıda saydığımız güvenlik elemanlarını istediği gibi kullanabilsin. © BAŞKAN IMAHMUT NEDİM GÜNDÜZALP Yazı: TÜlayTaşdemİr / [email protected] Fotoğraf: Turing Arşivi Mahmut 'Nedim mm (ı8g2-0cakıg8g ), TürkiyeTuring ve Otomobil Kurumu'nun Kurucu başkanı Reşit Saffet Atabinen'in vefatından sonra başkanlıkyapan Mahmut Nedim Gündüzalp, 1892 yılında Bulgaristan, Totrakan'da doğmuştur. Totrakan Cemaati İslamiye Mektebi Rüştiyesi'nde (1905), Edirne Mülkiye Idadisi'nde (1911) okuduktan sonra 1919 yılında İstanbul Darülfünunu Hukuk Fakültesi'ni bitirmiştir. Meslek hayatında öğretmenlik, maliye, gümrük müfettişlikleri, gümrük müsteşarlığı ile VII. ve VIII. dönem Edirne milletvekilliliğinin ardından 1947-48 yılları arasında Ticaret Bakanlığı yapmıştır. BAŞKAN I MAHMUT NEDİM GÜNDÜZALP © İyi derece Fransızca bilen, edebi ve siyasi makaleler meraklısı olan Mahmut Nedim Gündüzalp; Türk Ocağı, Galatasaray Kulübü, İstanbul Türk-Fransız Kültür Cemiyeti üyesi olup büyük bir tesadüf eseridir ki Türk Dil Kurumu ve Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu'nun da 35. üyesidir. Mahmut Nedim Gündüzalp'in Maliye Müfettişleri Derneği'nde 20.01.1988 tarihli teyp kaydında yaşamından anlattığı anekdot oldukça anlamlıdır. İmkansız gibi görünen hedeflerin nasıl gerçekleştiği konusunda güzel bir hikayeyi sîzlerle de paylaşmak istedik. 0 BAŞKAN I MAHMUT NEDİM GÜNDÜZALP "Ben Bulgaristan'da,Tuna Nehri'nin kıyısındaki Totrakan Kasabası'nda doğdum. Kasabada önce imam mektebi açılmıştı, sonra Sultan Hamid tarafından Bulgaristan Prensliği'ne sürgüne gönderilen ve meşruti idare taraftarları olarak bilinen JönTürkler çeşitli bölgelere dağılmışlardı. İşte bu yüzden zengin Bulgar idaresi yeni okullar açmak durumunda kalmıştı. O sıralarda ilkTürk mektebi idadisi de bu şekilde açıldı, bende bu mektebe başladım. Mektebimize İstanbul'dan da hocalar geliyordu. Çalışkanlığım sayesinde bir üst sınıfın çözemediği problemleri çözebiliyordum. Sınıfımı birincilikle bitirince, hocam "Ananı babanı kandır, seni İstanbul'a göndereyim" diye tutturdu. Neylersin ki ailem fakir, tam altı kardeşiz... MURAKABE Edirne Rüşdiye Mektebi'nde iken beni imtihanla bir üst sınıfa çıkardılar. O zamanın Edirne Lisesi'nde Ermenilervar, Musevilervar, Bulgarlar var, Rumlar var ve sınıfın en iyileri de bunlar. Ben o sene sınıf birincisi oldum. Liseyi de birincilikle bitirdim. Benden başka Balçıktan iki talebe daha vardı, onlarda ikinci, üçüncü oldular. İkinci olan Kazım Bey isminde bir arkadaşımdı. Okul müdürümüz üçümüzü çağırdı "Çocuklar liseyi bitirdiniz şimdi ne yapacaksınız?" dedi. Bizde fakir olduğumuzu, paramızın olmadığını Bulgaristan'a dönüp, orada hocalık yapacağımızı söyledik. HEYETİNE Nizamnamemizin 20 ci maddesine göre " Meşahirden olan rical İle Udebadan İsimleriyle, himayeleriyle Kuruma yardım etmek lûtfunda bulu nanlara Murakabe Heyeti kararı ile ”fahrî azalık" tevcih olunur? Aza kütüklerimizi yeniden tanzim etmekte olduğumuz cihetle Kurumu muza karşı kalemleri ve himayeleri ile yardım lfltfunda bulunmuş olan aşağıdaki zatlara " azalık " tevcihini arz ve teklif eylerim s T.T.0JC* İdare Heyeti Başkanı 6-c, . BAŞKAN I MAHMUT NEDİM GÜNDÜZALP © Bir gün müdürümüz çağırıp, "Artık hocalık yapmayacaksınız size burs buldum" dedi. Burs üçer mecidiye, yani altmış kuruştu. Eve dönünce anneme "Ben tekrar okuyacağım, İstanbul'a okumaya gideceğim" dedim. Annem ne yapmak, ne olmak istediğimi sorunca, arkadaşı Kazım Tıbbiye'ye yazılacağını söylüyordu, ben de anneme doktor olmak istediğimi söyledim. Annem sen doktor olamazsın oğlum, parmağına iğne batsa, kan görsen bayılırsın, olmaz." dedi. Ben de hukuka yazıldım. O altmış kuruş ile birinci sınıfı bitirdim." Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu'nun Ankara Merkez Heyeti Teşkilatı'nda 1937 yılından itibaren görev alan Mahmud Nedim Gündüzalp, kurumun kurucusu ve ilk başkanı olan Reşit Saffet Atabinen'in başkanlığı döneminde başkan vekili olarak görev yapmış, Atabinen'in 2 şubat 1965 yılındaki vefatından sonra ise başkanlığa vekalet etmiştir. 12 Mayıs 1965 tarihinde genel kurulca kurum başkanlığına seçilen veTürkiyeTuring ve Otomobil Kurumu'nun ikinci başkanı olan Mahmud Nedim Gündüzalp, bu önemli görevi 6 Mayıs 1966 tarihine kadar sürdürmüştür. Başkanlığı döneminde önemli çalışmalara imza atan Mahmut Nedim Gündüzalp Ayasofya Müzesi,Topkapı Sarayı Müzesi, Kariye Müzesi, Resim ve Heykel Müzesi'ne ait rehber kitaplarının çıkartılmasına öncülük etmiş, ayrıca önceleri Belleten daha sonraTuring adını alan kurum dergisinin Reşit Saffet Atabinen'in vefatından sonraki ilk sayısının onun anısına hazırlanmasını sağlamıştır. Bu dönemde kurumun merkezi, Şişli'deki binasına taşınmıştır. 0 HUKUK HAVAYOLU İLE SEYAHATEDEN YOLCULARIN HAKLARI-2 UÇUŞ İPTALİ Yazı: Ferruh Özdemir /[email protected] Havayolunun daha çok kullanılabilir olması, yolcu sayısının hızla artması, uçuşların sıklığı ve fiziksel yetersizlikler bazı sorunlara yol açmaktadır. Ortaya çıkabilecek meselelerin ve havayolunu kullanan yolcuların sahip oldukları hakların izah edildiği yazımızın ilk bölümünde "Uçağa Kabul Edilmeme" hali incelenmişti. Bu yazımızda ise, "Uçuş İptali" hali incelenecektir. Uçuş iptali; "Önceden planlanmış olan ve en azından bir yerin rezerve edildiği bir uçuşun gerçekleştirilmemesi..." dir. İptal yapılması durumunda yolculara tanınan haklar ise aşağıdaki gibidir: a) Öncelikle, Havayolu İle Seyahat Eden Yolcuların Haklarına DairYönetmeliğin 9. Maddesi'nde sayılan haklar yolcu tarafından kullanılabilir. Bu hükme göre, yolcuya bilet ücreti iadesi, en erken fırsatta güzergah değişikliği ile son varış yerine ulaşım hakkı, sonraki birtarihte güzergah değişikliği ile son varış yerine ulaşım hakkı, son varış yerinde birden fazla havalimanı hizmeti veriliyor ise diğer havalimanına varış ve biletteki hedef havalimanına ulaşım hakkı sağlanır. Ayrıca bu hakların sağlanması sırasında aşağıdaki hizmetler ücretsiz olarak karşılanır: aa) Eğer gecikme 2-3 saati bulmuş ise sıcak, soğuk içecekler, bb) Gecikme, 3-5 saat içerisinde kalacak ise sıcak, soğuk içecekler ile zamana göre yemek veya kahvaltı, cc) Gecikme, 5 saati aşacak ise sıcak, soğuk içecekler ile zamana göre yemek veya kahvaltı ile ilave sıcak soğuk içecekler ve ilave hafif ara yemeği. Bu hizmetler ve hakların yanında yolcuya bedelsiz iki telefon görüşmesi, faks ve e-posta hizmeti de sağlanmalıdır. HUKUK 0 dd) Eğer 9. Madde'de sayılan ücret iadesi dışındaki alternatif güzergah ile son varış yerine ulaşma imkanı sunulmuş ve yolcu tarafından kabul edilmiş ise ve alternatif güzergah vasıtasıyla sağlanan uçuşun kalkış günü ertesi gün veya günlerden birisi ise yani bir veya daha fazla gecelemenin gerekli olduğu durumlarda uygun konaklama tesisi ile bu konaklama tesis ile havaalanı arasındaki ulaşım. b) İkinci olarak yolcuya yönetmeliğin 8. maddesindeki tazminat hakkı tanınmıştır. Buna göre uçuşu icra edecek havayolu şirketi; aa) İç hatlarda yolculuk eden yolcular 100 Avro karşılığı Türk Lirası, bb) Dış hatlarda, 1.500 km'den az mesafelerde, 250 Avro karşılığı Türk Lirası, 1.500 km ile 3.500 km arası mesafelerde 400 Avro karşılığı Türk Lirası; 3.500 km'den fazla mesafeli uçuşlarda 600 Avro karşılığı Türk Lirası tazminat ödenmek zorundadır. Ancak, aşağıdaki hallerin varlığı halinde; a) Yolcuya uçuş iptali, uçuştan en az iki hafta önce bildirilmiş ise; b) Uçuştan en az yedi gün önce ile iki hafta arasında bildirilmek şartıyla, iptal edilen uçuşa alternatif uçuş planı sunulmuş ve bu plan iptal edilen uçuştan iki saat önce kalkış ve dört saat sonra varma saatleri arasında hedef noktaya varışı kapsıyorsa ve bu teklif yolcu tarafından ret edilmiş ise; c) Uçuştan en az yedi günden az bir süre önce bildirilmek şartıyla, iptal edilen uçuşa alternatif uçuş planı sunulmuş ve bu plan iptal edilen uçuştan bir saat önce kalkış ve iki saat sonra varma saatleri arasında hedef noktaya varışı kapsıyorsa ve bu teklif yolcu tarafından ret edilmiş ise; tazminat hakkı doğmaz. "Uçuşu icra eden hava taşıma işletmesi, tüm tedbirleri almasına rağmen olağanüstü hallerin iptale neden olduğunu kanıtlayabildiği takdirde 8. Madde hükümlerine göre tazminat ödemekle yükümlü olmaz." 0 MİMARİ I İSKENDER BABA TEKKESİ İSKENDER BABA TEKKESİ (Kaymakçı Tekkesi) Yazı ve Fotoğraf: İsmail Büyükseçgin [email protected] MİMARİ I İSKENDER BARA TEKKESİ @ İskender Baba Tekkesi bir diğer adıyla Kaymakçı Tekkesi, Üsküdar Ahmediye Mahallesi'nde, eski Menzilhâne Yokuşu, yeni adıyla Gündoğumu Caddesi ile Dönme Dolap Sokağı'nın birleştiği köşede, Malatyalı İsmail Ağa Camii ve Ağa Hamamı arasında, 405 ada 1 parselde bulunmaktadır. MenzilhâneYokuşu, Üsküdar Ahmediye Meydanı'ndan başlayıp, KaracaahmetTürbesi ile sonlanır. Bu yol, Şam, Bağdat ve ardından kutsal topraklara açılan yolun başlangıcı olması, Anadolu seferine çıkan ordunun bir bölümünün, posta tatarlarının, her sene Mekke'ye gönderilen sürre alayının buradan geçmesi ve bünyesinde bulundurduğu önemli yapılar, sarayla bağlantılı ahalisi nedeniyle, tarihte Üsküdar'ın en önemli ve işlek yolu olmuştur. Bu yol üzerinde İskender Baba Tekkesi haricinde, yolun başında Ahmediye Külliyesi içinde RufaiTekkesi, İskender Baba Tekkesi karşısında, Sa'dîtarikatından Fethi Efendi Tekkesi, Osmanlı topraklarındaki Rufâîlerin bağlı olduğu merkez olan Rufâî Âsitânesi ve yolun sonlarına doğru Celvetiliğin bir kolu olan Haşimîliğin âsitânesi, BandırmalızadeTekkesi bulunmaktadır. 0 MİMARİ I İSKENDER BABA TEKKESİ Tevhidhane Cephesi (Restorasyon öncesi 2011) İskender Baba Tekkesi de bu önemli cadde üzerinde yer almasıyla geçmişten günümüze toplum hayatına büyük etki ve katkıları olmuş bir tekkedir. "Hadîkatü'l Cevâmi" adlı eserde "Banisi Sultan Süleyman Hân Hazretlerinin zemân-ı saltanatlarında yeniçeri efendiliğinde ve sâ'ir hidemâtda müstahdem olan Mehmed Efendi'dir ki, İzzetü'l mevt 954(1547/1548) tarihinde vefat edüb, anda medfundur. Karibinde meşâyih-i sûfiyyeden İskender Baba medf undur. Ve mescid-i mezbûr ba'de zemân Halvetî tekyesi olarak Kaymakçı Şeyh denmekle ma'rûf bir zâviyedâr olmağla, hala Kaymakçı Tekyesi denmekle meşhurdur."denmektedir. Tekke Mehmed Efendi tarafından mescid olarak inşa edilmiştir. Tekkenin son şeyhi Mehmed Rıza Efendi'nin Meclis-i Meşâyih'in talebi üzerine kaleme aldığı ve "Tekaya ve Merakiz" defterine kaydedilen, 21 Safern.337 (25 Kasım 1918) tarihli tercüme-i halinde, Mısırlı Şeyh Mehmed Efendi tarafından vefatından dokuz yıl önce 945 (1538-9) yılında inşa edildiği zikredilmiştir. Kaymakçızade el-hac Mehmed Efendi (öl. 1183/1769) tarafından ı8.yy ortalarından itibaren Celveti meşihatı konularak tekkeye çevrilm iştir ve Üsküdar'ın büyük manevi şahsiyetlerinden olan Aziz Mahmut Hûdayî'nin kurucusu olduğu HûdayîÂsitânesi'ne bağlanmıştır. MİMARÎ I İSKENDER BABA TEKKESİ 0 Tekkede, tesisinden, tekke ve zaviyelerin kapatılması kanununun çıktığı 1925 yılına kadarCelveti meşihatı kesintisiz devam etmiştir. Cumhuriyet döneminde bir müddet mescid olarak kullanılan ve daha sonra kaderine terk edilerek bakımsızlıktan harabeye dönen tekke, 1944 sonrası bilinmeyen birtarihte yıkılmıştır. Proje çalışmalarına başladığımız 2006 yılında tekkeden geriye, kargir İskender Baba Türbesi, türbeye bitişik çeşme haznesi ve türbe önünde, set üstü konumda bulunan haziresi, bahçesinde bir kuyu, iki adet mezar, etrafı küçük bir beton duvarla çevrili içinde kitabesiz 2 mezartaşı bulunan ayrı bir bölüm ve yıkılan bölümlerin temelleri kalmıştı. Üçgen biryapı adası üzerinde bulunan tekkenin, türbe binası haricinde kalan kısımları, Osmanlı mezarlık mimarisine uymamakla birlikte son dönemde tüm İstanbul mezarlıklarına uygulanan duvar sistemiyle çevrili idi. Ayrıca yapı adasının, Ağa Hamamı'na bakan köşesinde müstakil tapulu, muhtemelen geçmişte tekkeye ait olup, sonradan satılmış olabilecek olan bir dükkan bulunmaktaydı. Yapım sisteminde tamamen özgün malzeme kullanılmıştır. Türbe duvarları moloz taş, diğer duvarlar ahşap karkas olarak oluşturulmuştur. Türbe içi zemin araştırmasında yeri belli olmayan üç mezartespit edilmiş, uygun sandukalarla üzerleri kapatılmıştır. Türbede gömülü olanlar: .............. İskender Baba 1183 (1769) Kaymakçızade Şeyh Mehmed Efendi 1224 (1803-10) Eşşeyh Abdurrahman Efendi İbn-i Şeyh Mehmet Efendi 1262(1848) Hafız Mehmed Sadık Efendi ® MİMARÎ I İSKENDER BABA TEKKESİ Tekke bu haliyle, birçok yapısı yok olmuş ve harab hale gelmiş türbesi kalmışken, tarafımızdan hazırlanan rölöve, restitüsyon ve restorasyon projeleri ilgili koruma kurulu tarafından 17.06.2008 -142 tarih ve sayı ile onaylanmıştır. Üsküdar Belediyesi'nin katkılarıyla Kasım 2011 tarihinde başlanan restorasyon uygulaması, H.C. Ünal İnşaat tarafından Haziran 2013'te tamamlanarak teslim edilmiştir. MİMARİ I İSKENDER BABA TEKKESİ © Uygulama sırasında toprak altı, duvar arası vb. yerlerden bulunan mezartaşı parçaları, türbe giriş bölümünde, sofaya bakan duvarda, yapılan kavukluklar üzerinde sergilenmiştir. Böylelikle hem buluntu halindeki mezartaşı parçaları koruma altına alınıp sergilenmiştir hem de kavukluk kültürü değişik örnekleriyle yaşatılmaya çalışılmıştır. Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'nın yaptırdığı 1141 (1728-29) tarihli, orjinaliTopkapı Sarayı Babü-s Selam Kapısı yanında muhafaza edilen çeşme ise aslına uygun olarak yapılıp yerine konmuştur. Devrik ve kırık taşları ile çok bakımsız olan hazire, düzenlenmiş, devrik taşları dikilerek altın varak uygulaması yapılmıştır. Hazirede bulunan mezartaşları şunlardır. 1168(1754) Eş-Şeyh Gülşenî İbrahim Efendi 1199 (1785) Şeyh Abdullah Efendi 1218(1803) 1242 (1822) Şeyh Mehmet Ali Rıza ...................................................................................................... [ Gümrük sandığı emini Derviş Ağa eşi Hadice Hanım 1277(1860) Derviş Mustafa Ağa 1239(1823) KaymakçızâdeŞeyh El-Hac Abdi Efendinin eşi Zeynep Hatun 1253(1837) Fatımat'üz Zehra Hanım 1261 (1845) Dergâh-ı Âlîkapıcıbaşılarından Çil Emin Ağazade Emin Bey ı ©DÜNYA AKÇAHİSAR Akçahisar, Orta Arnavutluk'ta Tiran'ın 20 km kuzeyinde yer alıyor. Tiran'dan yeni yapılan yollar sayesinde 10 dakikada Akçahisar'ın üzerinde yer aldığı Kruje Dağları'nın eteklerine vardık. Akçahisar, dağların batı yamaçlarında verimli Fushe Kruje Ovası'na hakim bir mevkide sırtını arkasındaki dağlara vermiş bir kartal yuvası. Şehrin adı kalenin dibinden çıkan su kaynağından (Kruje) geliyor. DÜNYA I AKÇAHİSAR Akçahisar'a ulaşmak için 20 dakika kadar süren dağ yolculuğu sırasında ilginç sahnelerle karşılaştık. Bektaşîliğin en yaygın olduğu yerlerden birisi olan Akçahisar yolunda gördüğümüz bir Bektaşi tekkesinin yan tarafında barbeküye benzeyen yerler yüzünden birbirimize şaşkın şaşkın baktık. Yolun otobüsün durmasına uygun olmaması yüzünden durumun böyle olmadığını ancak dönüşte anladık. Izgara keyfi yapıldığını sandığımız yer aslında mum dikmek için yapılmış. Fatih Akçahisar Yollarında Osmanlılartarafından bölgeden devşirilerek yetiştirilen ve yönetici olarak buraya gönderilen İskender Bey#1443'te Hristiyanlığa dönüp, Akçahisar'ı işgal etti ve 800 m'lik surlara sahip sırtını dağlara dayamış ele geçirilmez bir kale olan Akçahisar kısa sürede Türkler'e karşı Arnavut direnişinin sembolü ve merkezi oldu. 1448 ve 1450'de 2. Murad'a karşı direnen İskender Bey, Hristiyan dünyasında da bir kahraman haline geldi. 1466'da Fatih'in büyük bir ordu ile Akçahisar önüne gelmesi ve ısrarla kuşatmayı sürdürmesine rağmen İskender Bey yine teslim olmadı ve bütün bu başarıları yüzünden ve Fatih'in Roma'ya ilerlemesini durdurması dolayısı ile Papa kendisine "İsa'nın Pehlivanı" ünvanı verdi. Ancak 1468'de ölümüyle dengeler değişti. Akçahisar 1478'de Osmanlı toprağı oldu. Akçahisar'a girdiğimizde kaleye varmadan önce bizi 1533'te kale komutanı tarafından yaptırılan Murad Bey Camii karşıladı. Halkın Büyük Camii dediği camiin minaresi orijinal değil sonradan yaptırılmış. Bugün ibadete açık olan camii 1837'de tamir geçirmiş. Camiin yanında Arnavut kaldırımlarıyla kaplı yolun iki tarafında uzanan ahşap dükkanlarıyla çok güzel klasik birTürk çarşısı uzanıyor. Çarşı alışveriş için ideal bir yer. Ancak ticaret yeni yeni geliştiği için pek pazarlık yapılmıyor. Çarşıda zeytin ağacından yapılma tepsiler ve yine tek parça ağaçtan yapılmış sepetler dikkat çekiyor. Arnavutlara özgü mahalli kıyafetler, şapkalar, yünden yapılmış çoraplar ve kilimler dükkanların önlerini süslüyor. Şehrin sembolü İskender Bey'e ait heykel, resim ve DVD'leri de dükkanlarda bulabiliyorsunuz. D Ü N YA AKÇAHİSAR imse® 0 DÜNYA I AKÇAHİSAR Çarşıyı geçip Fatih'in çizmesinin giremediği kaleden içeri adım atmak farklı bir duygu. Ancak kaleden içeriye girdiğimizde hüzünlü bir manzarayla karşılaşıyorsunuz. Aslında birçok kalede gördüğümüz bir durum bu. Fatih'in kalenin fethinden sonra inşa ettirdiği camiinden sadece temelleri ve minaresinin kaide kısmı kalmış. Fatih Camii aslında 1831'deki bir isyan sırasında harap olmuş, ancak 1837'de tamir geçirmiş. Bu tamir tarihi, minarenin kaidesinde ay yıldızla birlikte duruyor. KaleOsmanlılar'ın eline geçtikten sonra II.Beyazıd döneminden itibaren birkaç defa elden geçirilmiş. Birçok şehirdeki kalelerde olduğu gibi Akçahisar Kalesi'nin surlarında da Osmanlı damgası var. Biraz ileride bir Osmanlı hamamı yer alıyor. Muhtemelen camiiyle birlikte inşa edilmiş. Camiye göre hamam iyi durumda. DÜNYA I AKÇAHİSAR @ Bektaşîliğin Merkezi Hamamın ilerisindeToptanzade Adem Ağa tarafından 1780'de inşa edilen Mustafa Baba Dolma'nın türbesi karşımıza çıkıyor. Bölgenin en önemli tekkelerinden biri olan Bektaşi Tekkesi'nden günümüze sadece türbe kalmış. Türbenin içi kalem işleriyle süslenmiş. Türbenin bahçesinde burada hizmet edenlere ait birkaç tane Bektaşi mezarını görebiliyorsunuz. Akçahisar Arnavutluk'taki en önemli Bektaşi merkezlerinden. 19. yüzyılın sonlarında bölgede yirmiden fazla tekke vardı ve şehrin tamamı Müslüman'dı. Mustafa Baba DolmaTürbesi'nin üstünde bugün Etnografya Müzesi olarak kullanılan birTürk konağı mevcut. Konakta Osmanlı dönemindeki hayat tarzıyla ilgili birçok, hatta çok fazla eşya sergileniyor. 1960'larda şehirdeki birçok tarihi eser ve çarşı restore edilmiş. Ancak Enver Hoca'yla birlikte 1967'deki Arnavut Kültür Devrimi sırasında dini faaliyetlerin yasaklanmasıyla birçok tekke, dini mekan ve mezar taşları harap olmuş. Enver Hoca dinin yerineTürklere karşı direnişin sembolü İskender Bey kültünü ön plan çıkarınca Akçahisar'da bir İskender Bey heykeli ile devasa bir bina olan İskender Bey Müzesi'ni inşa ettirmiş. Müzede İskender Bey'i ön plana alarak resim, gravür heykel ve belgelerle Arnavutluk tarihi anlatılıyor. Arnavutluk'ta İskender Bey heykellerinde başındaki miğferin keçi başlı olması dikkat çekiyor. Rivayete göre İskender Bey, birTürk kuşatmasında keçilerin üzerine meşaleler bağlayarak bizi şaşırtıp zafer kazanmış ve o günden sonra da keçi başı İskender B e/le özdeşleşmiş. SOHBET IMEHMET Ş İfcK E U y G İ jf llifl is li wm SO HBE' 1HMET ŞEVKET EYGİ Turing üyelerimizden Mehmet Şevket Eygi, ülkemizin yetiştirdiği önemli kültür değerlerinden biridir. O, üslubuyla, hayata karşı asil duruşuyla tam bir İstanbul beyefendisidir. Hayatı boyunca güzel giyinmenin öneminden, yeme içme adabına kadar pek çok farklı konuda "güzel insanlar" yetiştirmek için uğraşır. Onu yakından tanımak, hayata bakışı ve üslubunu anlamak için Mehmet Şevket Eygi ileTuring tesisi Yeşil Ev'in bahçesinde çok özel bir sohbet gerçekleştirdik. Röportaj: Özgenur Reyhan Güler / [email protected] Fotoğraf: Bülent Katkak 0 SOHBET I MEHMET ŞEVKET EYGİ Turing ile tanışmanız ne zaman ve ne şekilde başladı? Türkiye Otomobil veTuring Kurumu'nu 1950'li yıllarda dergisinden tanıdım. Onda tarihe, kültüre, seyahate ait değerli yazılar olurdu. Kurumun başında o zaman tarihçi Reşit Saffet Atabinen vardı, her sene Fransa'ya gidip College de France'da konferans verirdi, Fransızca kitapları, makaleleri yayımlanmıştı. Turing, sadece otomobil ve turizmle değil, kültürle, tarihle, sanatla ilgilenen bir dernek olarak ilgimi çekmiş, sempatimi kazanmıştır. Turing'igerek kültürelfaaliyetleri gerekse kentimizin çeşitli mekanlarında yaptığı hizmetler alanında nasıl değerlendiriyorsunuz? Çelik Gülersoy Bey çok yüksek kültürlü, ziyalı, geniş ufuklu bir insandı ama Türkiye'de kültür, mimarlık, şehircilik yozlaşması olduğu için onu dinleyen çıkmadı. Onun yapıcı tenkitleri, temennileri, uyarıları dinlenmiş olsaydı bugün bambaşka bir İstanbul'da, bambaşka bir Türkiye'de yaşardık. O çok yüksekte kaldı, ondan nasihat ve ilham alınmadı. Çelik Bey İstanbul'a çok güzel tesisler kazandırdı. Çamlıca'da külüstür bir kır kahvesinin yerinde, harika bir tesis kurdu. Fenerbahçe tesisleri, Soğukçeşme Sokağı şu anda oturduğumuz Sultanahmet Yeşil Ev Oteli ve bahçesi... Betonlaşan İstanbul Büyük Sahrası içinde böyle kaç adet vaha çıkar? Çelik Gülersoy Bey İstanbul'a çok güzel tesisler kazandırdı. Çamlıca'da külüstür bir kır kahvesinin yerinde, harika bir tesis kurdu. Fenerbahçe tesisleri\ Soğukçeşme Sokağı şu anda oturduğumuz Sultanahmet Yeşil Ev Oteli ve bahçesi... İstanbul estetiği ve kültürü hakkındafikir üreten, yaşadığı kenti iyi bilen İstanbul sevdalısı olarak İstanbul'u nasıl tarif edersiniz? İstanbul son 50-60 sene içinde çok kayıplara uğradı. Merhum Menderes zamanında şehirleri, binaları, abideleri, tarihî dokuyu korumak diye bir kavram ve yeterli kanunî mevzuat yoktu. Rasgele yollar, meydanlar açıldı, şehir alabildiğine betonlaştırıldı, taşlaştırıldı, her yere çürük, çarık zevksiz çirkin binalar konduruldu. Günümüzde panaromik bir İstanbul resmi çekilse; minarelerden camilerden birkaç anıt binadan başka her şey çok kalitesiz, çok sanatsızdır. İstanbul'u batıran zihniyet rant zihniyeti oldu. Gönül arzu ederdi ki Suriçi İstanbul'u bir müze şehir olarak muhafaza edilsin. Bu düşünülmedi, yapılmadı; bundan sonra dönüşüm diyorlar ama Sulukule'de yapılan binaları gördüm, İstanbul'un tarihine, sanatına ve kültürüne pek uygun bulamadım, bundan sonra işimiz çok zor efendim. 0 SOHBET I MEHMET ŞEVKET EYGİ Bir dönem yurtdışında ikamet ettiniz. Tarihi ve kültürel açıdan ele alındığında, Avrupa'nın büyük şehirleriyle kıyaslandığında İstanbul hakkında ne dersiniz? Medeni Avrupa ülkelerinde büyük şehirler, bizim İstanbul'u büyüttüğümüz gibi aşırı şekilde büyültülmez. Mesela 82 milyon nüfuslu Almanya'nın başkenti Berlin nüfusu 5 milyondur. Almanlar Berlin'i, bizim İstanbul'u büyüttüğümüz gibi büyütmezler. Berlin üzerinde küçük birturistik uçakla uçarsanız; yeşillikler, parklar, bahçeler, havuzlar, göller içinde bir şehir görürsünüz. Alman şehirlerinde 1500-1600'lü yıllardan kalma tarihî evler görürsünüz. Bu evlerin dış cepheleri çok güzel, içleri de çok konforlu hale getirilmiştir, ya büro olarak, ya mesken olarak kullanılıyor. Bugün İstanbul'da bazı yalılar dışında, varlıklı ailelerin oturduğu birtekklasikTürk evi yoktur. Tabii bu bizim için çok kötü bir göstergedir. Türk evleri çok güzel evlerdir, felsefesi olan evlerdir, estetiği olan evlerdir. Zamanımızda restorasyon tekniği çok ilerledi, parası olan varlıklı bir ailenin eski evini mükemmelen tamir ettirip, içine bütün modern konforu koyup, ısıtma sistemini modernleştirip orada oturması gerekmez mi? Heyhat!.. Bizim çok büyük kültürümüz medeniyetimiz, sanatımız, mimarlığımız, tarihimiz var ve şu anda hiçbir güzelliği hiçbir orijinalitesi olmayan berbat apartman veya rezidans dairelerinde, yahut da bağımsız müstakil ev olsa bile hiçbir sanatı olmayan dubleks, tripleks çirkin şahsiyetsiz villalarda oturuyoruz. İnsan için mesken çok önemli bir şeydir. Mimar Cengiz Bektaş bir kitabında'Mal mı yuva mı?" diye soruyor. EskiTürkler için evleri birer yuvaydı, bugün mal haline gelmiştir. Mal mı yuva mı? İki kelime ama manası çok derin... Bugün evlerimizin yuva olmaktan çıkıp, mal haline gelmesi dehşetli bir inkılap ve yabancılaşmadır. Eski insanlar zaruret olmadıkça evlerini satmazlardı; o yuvalarda büyükanneleri büyükbabaları yaşamış, babaları, anneleri yaşamış, sahipleri doğmuşlar, onların çocukları doğmuş... Evlerin kendilerine mahsus bir kutsallığı, ruhaniyeti, ruhu vardı, bunları yitirmiş vaziyetteyiz. 20-25 sene bir evde yaşayan bir aile hiç acımadan günün birinde o evi satıp gidiyor. Halbuki o evde 25 senenin birikimi ve hatırası vardır, insan oradan ayrılırken, kaybettiği bir dostundan veya yakınından yahut emektar kedisinden ayrılıyormuş gibi üzülüp ağlamalıdır. Avrupa'da yeni yapılan binaların %95'i bahçeli evlerdir. AvrupalIlar artık rezidanslarda oturmuyor. Fransa'da 6o'lı yıllardan kalan dökülmüş apartmanların dairelerinde göçmenler, yabancı işçiler oturuyor. AvrupalIlar, Amerikalılar işinden sonra biniyor otomobiline yahut toplu taşıma vasıtasına, bahçeli evine gidiyor. Bahçeli ev insana kişilik, bağımsızlık, hürriyet, mutluluk, huzur kazandırır. Okullarımızda ailelerde bu terbiye verilmiyor. Toplumumuz geleneksel adetlerini, örflerini, kültürünü, kimliğini, kişiliğini kaybetmiş, yabancılaşmıştır. İyi ki eski padişahlar camiler yaptırmışlar... İstanbul'un geniş bir resmini çektirin, photoshop ile camileri kaldırın, geriye kalan manzara dehşet verici bir beton yığınıdır. SOHBET I MEHMET ŞEVKET EYGİ © Hayli zengin ve çeşitli konularda ve dillerde kitaplardan oluşan şahsî bir kütüphaneniz, evinizi dekore edecek kadar hüsn-i hat koleksiyonunuz varmış. Geleneksel sanatlara olan ilginizi biliyoruz. Turing bünyesinde bulunan Cedit Mehmet Efendi Medresesindeki el sanatları çarşısını gezme fırsatınız oldu mu? Burası benim evime çok yakındır, sık sık buraya gelirim, bazen Yeşil Ev'in bahçesinde oturup çay içiyorum, oradaki sanatkarlarla görüşüyorum. Ayasofya'nın arka tarafında Mimar Sinan'ın yaptığı Cafer Ağa Medresesi var. Orada eski sanatlarımızın öğretildiği ve üretildiği kurslar, atölyeler var. Bendeniz böyle mekanları İstanbul Büyük Sahrası'nın kültür ve sanat vahaları olarak görüyorum. İnsan buralara geldiği vakit günlük sıkıntılardan, dedikodulardan, aptalca kavgalardan uzaklaşmış ve arınmış oluyor. Keşke İstanbul'da en az 300 tane böyle yer olsa. Yüksek sanat ve kültür, seçkinlere mahsustur ama halkın da mutlaka yeterli miktarda sanatı, kültürü olmalıdır. Sanat ve kültür; ilim, irfan, mimarlık, iktisat ve ticaret kadar önemli konulardır. Kültür ve sanatla da iş bitmez. Ahlak, fazilet, doğruluk, dürüstlük de olmalıdır. Benim koleksiyonuma ve kütüphaneme gelince; Evimdeki hüsn-i hat levhalarına koleksiyon diyemem. Mütevazı imkanlarımla yıllar boyunca alıp biriktirdiğim bazısı kıymetli levhalarımdır. İmkanı olan, fırsat bulmuş olan her okuryazar vatandaşın hüsn-i hat levhaları olmalıdır. Elli bin kadarda kitabım olduğunu sanıyorum. Bendeniz gibi millî İslâmî kültüre bağlı bir okuryazarın böyle levhalarla zengin bir kütüphanesi olması normaldir. Ziyalı bir insan, icabında yemesinden içmesinden keser, kitap ve sanat eşyası alır... Çok pahalı antikalar, sanat eserleri alamam ama gittiğim her ülkeden ve şehirden el sanatı ürünleri alırım. Bir şehre gittiğim vakit orada üretilen el sanatından bir tane almam onu yapan sanatkâra destek olur. Ben almazsam öteki almazsa kime satacaklar? Mesela evde hiç kullanmadığım Devrek bastonlarım var, tekrar gitsem Devrek'e bir baston daha alırım. Çünkü onu yapan bastoncunun da sanatıyla ekmek yemesi lazım. Diyelim ki sanat boyutu olan bir çömlek aldınız, evde koyacak yeryok, onu ilk fırsatta anlayan, kültüre âşinâ birine hediye edebilirsiniz. SOHBET I MEHMET ŞEVKET EYGİ 0 Son olarak tarihi ve kültürel öğeleri üzerinden yapmasını istediğiniz ve Turing kurumuna tavsiyeleriniz nelerdir? Turing köklü bir ve herkesin saygı duyduğu bir müessesedir. Kültür Bakanlığı'ndan istemek, belediyeden istemek şartıyla İstanbul'a kültür ve sanat vahaları, nefes alacak yerler kazandırması lazım. Şu anda oturup konuştuğumuz Yeşil Ev zarif bir mekandır. Fransız cumhurbaşkanlarından Mitterrand şehrimize geldiği vakit bu otelde kalmıştı. Buradaki sanat faaliyetleri yoğunlaştırılmalıdır. Bir ara burada da kurslar açılıyordu. Bu faaliyetler tekrar başlatılmalıdır... Yapılabilirse, genç nesillere, öğrencilere hitap eden; İstanbul kültürü ile İstanbul sanatlarıyla ilgili ucuz kitapçıklar yayınlansa ne iyi olur. Mesela taşradan, küçük bir ilçeden gelmiş bir öğrenci Turing Kurumu'nun yayınladığı kitaplardan İstanbul kültürünü, görgüsünü, medeniyetini öğrenebilse... Hukuk fakültesinde veya iktisat fakültesinde okuyan birgencimiz, uzmanlıktahsiline paralel olarak bizim milli sanatlarımızdan birini de hobi olarak veya ikinci uzmanlık olarak öğrense hem onun için, hem de memleket ve toplum için ne iyi olur. Bin kişide bir kişiye millî geleneksel sanatlarımızı öğretebilsek beş on sene içinde sanatlı birTürkiye manzarası belirir.Turing Kurumu bugünkü haliyle elit bir kurum, elitist bir felsefesi var gibi görünüyor. Popülist olmamak şartıyla halka ve gençliğe inebilmeli... Eskiden kahvehanelerin, çayhanelerin bile bir kültürü vardı. İstanbul Beyazıt'taki Marmara Kıraathanesi'ni duymuşunuzdur. Orası birtür akademi, encümen gibiydi.Turing Kurumu keşke önce Suriçi İstanbul'unda kültür yönü olan, dekorasyonu ile örnek teşkil eden, seçkin ve ziyalı kişilerin devam ettiği, gençlerin gelip bir şeyler öğrendiği kültür kıraathaneleri açsa ne iyi olur. 0 ULUSLARARASI EHLİYET ULUSLARARASI SÜRÜCÜ BELGESİ NEDİR? Yazı: Ragip Karagöz/ [email protected] Uluslararası Sürücü Belgesi (IDP-International Driving Permit) uluslararası trafikte taşıtınızla sorunsuz seyahat edebilmenizi sağlayan ve uluslararası tanınırlığa sahip bir sürüş iznidir. Belge, Birleşmiş Milletler nezdinde, 1949'da Cenevre ve ıg68'de Viyana'da Uluslararası Karayolları Sözleşmeleri'ne taraf, Türkiye'nin de aralarında olduğu 2oo'e yakın ülke tarafından imzalanan uluslararası sözleşmelere göre düzenlenmektedir. Bu iki anlaşmanın herhangi birine taraf olan bir ülke, kendi karayollarında diğer taraf ülkelerin düzenlediği Uluslararası Sürücü Belgelerini tanımaktadır. 2 3 tCr^ - ^ ^ ET g_ .Ne 254144 im U e l E h tty e tn o m e s i B e y n e lm ıle l 9 E y lû U !W 9 B e y V e r ild i yer t n 4 6 ? e » tioB8İ n j^ î& U L ....................... - - . ' j A N .2014 _..............f l | l . II IH IV SelâhiyetV. «nakamm mühür ve imza* Oul'ewP,einlc du pouce ULUSLARARASI EHLİYET © TürkTrafik Kanunu'nun 38. Maddesi'nde; "İki veya çok taraflı anlaşmalar uyarınca, sınıflarına göre araç kullananlara, belirli bir süre ile verilen belgedir." diye tanımlanan Uluslararası Sürücü Belgesi, BM'in resmi dilleri olan İngilizce, İspanyolca, Rusça, Fransızca, Arapça ve Çince'ye ilaveten Almanca ve İtalyanca tercüme içerir. Belgenin temel amacı, farklı ülkelerin, farklı dil ve standartlarda düzenledikleri yerel sürücü belgelerinin, uluslararası trafikte karşılaşılan herhangi bir kontrol/kaza vb. durumlarında, kolaylıkla tanınabilmesini sağlamaktır. Uluslararası Sürücü Belgesi'ni kim düzenler? Belge, bütün dünyada, çoğunlukla devleti tarafından yetkilendirilmiş ve Uluslararası Otomobil Federasyonu'na (FIA) üye, özerk nitelikteki otomobil kurumlan tarafından ve Uluslararası anlaşmaların tarif ettiği standart ve içerikte düzenlenmektedir. Belgenin ülkemizdeki düzenleme yetkisi; 18.10.1983 tarih ve 18195 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan, 2918 sayılı Trafik Kanunu 38/son maddesi ve bu kanuna istinaden çıkarılmış, 18.07.1997 tarih ve 23053 Mük. Resmi Gazete'de yayınlanan KarayollarıTrafikYönetmeliği'nin 80. Maddesi'ne göreTürkiyeTuring ve Otomobil Kurumu'na verilmiştir. Uluslararası Sürücü Belgesi'ne kimlerin ihtiyacı vardır? Tatil amaçlı olarak yurtdışına seyahat edecekler, ticari maksatlı yolcu ve yük taşımacılığı yapan sürücüler, geçici bir süre için ikamet edecekleri yabancı ülkede araç kullanmak durumunda olanlar ile özellikle; Rusça, Çince, Japonca, Arapça, Farsça vb. gibi Latin alfabesinden farklı alfabeler kullanılan ülkelere seyahat edeceklerin Uluslararası Sürücü Belgesi almaları tavsiye edilir. Uluslararası Sürücü Belgesi Nasıl Alınır? Uluslararası Sürücü Belgesi için,Turing bürolarından birine 2 fotoğraf, Türk Sürücü Belgesi veT.C. Kimlik Numarası ile müracaat edilmesi yeterlidir. Birkaç dakika içinde teslim alınabilecek belgenin harç ücretlerinin ödemesi kredi kartıyla da yapılabilmektedir. Sahte Belgelere Dikkat! Uluslararası Otomobil Federasyonu (FIA), güvenlik açısından internet üzerinden ve posta yoluyla Uluslararası Sürücü Belgesi düzenlenmesini yasaklamıştır. Ancak bazı illegal yapılanmalar (özellikle A.B.D. tabanlı bazı web siteleri) internet üzerinden hiçbir geçerliliği olmayan sahte belgeler düzenlemektedir. Konu hakkında yeterli bilgiye sahip olmayan kullanıcılar, maddi boyutuyla zarara uğramakla birlikte uluslararası trafikte zor duruma düşmektedir. FIA, hem yol güvenliği hem de kullanıcıların kişisel güvenlikleri açısından sahte belgelere karşı çeşitli tedbirler alınmasını desteklemektedir. Bu doğrultuda birçok ülkede olduğu gibi Türkiye'de de Uluslararası Sürücü Belgeleri hologram, sıcak laminasyon ve soğuk mühür gibi bazı güvenlik önlemleri ile düzenlenmeye başlanmıştır. Önemle hatırlatmak isteriz ki;TürkTrafik Yönetmeliği'nin 80. Maddesi'nde de tanımlandığı üzere, Uluslararası sürücü belgeleri, ülkemizde sadece "TürkiyeTuring ve Otomobil Kurumu" tarafından verilmektedir. Detaylı bilgi için; Turing Genel Merkezi'ne ve Turing web sitesinden (www.turing.org.tr) Uluslararası Sürücü Belgesi ile ilgili bölümüne ulaşabilirsiniz veya [email protected] üzerinden mail atabilirsiniz. O TEST SÜRÜŞÜ AUDI A3 SEDAN AUDI YE BAŞLAMAK İÇİN MÜKEMMEL BİR SEÇİM Kırmızı bir Audi A3 Sedan. Audi, esas Audi hepAz/ten başlarmış gibi gelirdi bana. A3 sanki ucundan tadımlık birAudi'ymiş gibi. A3 Sedan işte bu fikri tamamen değiştirdi kafamda. Bu kırmızı keyifli otomobille maceralarıma geçmeden önce, atalarından biraz bahsetmek istiyorum. Audi A3 ilk kez 1996 yılında üretildi. A3'ün ilk 2jenerasyonu AudiTT,Volkswagen Golf, Caddy,Touran, Seat Leon veToledo ve Skoda Octavia ile aynı platformu paylaşıyordu. Audi A3 Sedan'ı ise A3'ün 17 yıllık tarihinde sadece 1 yıl önce tanıdık. İlk kez 2013 NewYork Otomobil Fuarı'nda görücüye çıktı. 1996'dan bugüne de dünyada 3 milyona yaklaşan A3 satışlarına önemli bir katkıda bulunmaya başladı. Yazı: Burcu Çetinkaya / [email protected] Fotoğraf: Alican Ateş TEST SÜRÜŞÜ A3 Sedan'ın en önemli özelliklerinden biri sadece bir kompakt-sedan değil, hafif de coupe ve spor bir otomobil görünümüne de sahip olması. İç tasarımına baktığımda ise çok değil ama yeterince lüks, özellikle medya sistemi çok kullanışlı ve kaliteli olan, keyifli ve rahat bir otomobille karşılaştım. Bagaj hacmi olarak da 425 litrelik, yeterince kullanışlı bir alana sahip. Şimdi sıra tatlıya geldi. Audi sürüş keyfi, A3 Sedan'da özellikle de test ettiğimiz 1.4TFSI motorda, hem direk yakıt enjeksiyonu sayesinde, hem de turboşarjlı, ısı ayarlayıcılı son teknolojiye sahip motoru sayesinde gaza bastığınızda hissettiğiniz duygu, mükemmel. Otobana çıktığınızda, yanınızdan büyük araçlar geçmeye başladığında bence esas Audi farkı orada meydana çıkıyor. Dış sesi içeriye almaması, rüzgar ve dış etkenlerden etkilenmeyen güven veren yapısı, gücü ve yol tutuşu A3 Sedan'ın en önemli avantajlarından. Fakat birtarafta bu teknolojiyi ve ismi görünce insanın beklentileri artmaya başlıyor, kapı içlerindeki malzemelerin sadeliği, saklama bölmelerinin azlığı, koltuk ayarlamanın manuel olması gibi detaylar biraz hayal kırılığı oluşturuyor. Audi motorlarının en önemli avantajlarından biri de yakıt tüketimindeki başarıları. Audi'nin tüketim değerlerindeki başarısını ise gerek olmadığı durumlarda 4 silindirden ikisini kapatarak ya kıt tasarrufu sağlayan sisteme bağlayabiliriz. COD (Cylinderon Demand: İstenildiğinde kullanılan silindir) isimli sistem, bu otomobildeki öne çıkan önemli teknolojilerden birtanesi. Sonuçta en önemli artısı, teknolojisi, dış görünüşü, imajı ve sürüş keyfi bence A3 Sedan'ın. En göze batan eksisi de fiyatına göre donanım seviyesindeki bazı ufak eksiklikler. (Navigasyon, otomatik koltuk ayarlama vs gibi) Alınır mı ? Bence alınır... En önemlisi gönül rahatlığıyla uzun sürede kullanılır. Audi'nin tüketim değerlerindeki başarısını ise gerek olmadığı durumlarda 4 silindirden ikisini kapatarak yakıt tasarrufu sağlayan sisteme bağlayabiliriz. @ TEST SÜRÜŞÜ HANIMLARA ÖZEL: Biz hanımlar biraz daha farklıyız otomobil konusunda. Kim ne derse desin dikkat ettiğimiz özellikler, sevdiğimiz renkler, otomobil kullanma şekillerimiz bile farklı. Tabii ki istisnalar var ama kaideyi bozmuyorlar işte. Mesela bu kırmızı A3 Sedan erkeklerden çok hanımlara yakışacak bir otomobil. Bu parlak kırmızı rengi tabii ki bir erkek de kullanabilir ama bir hanıma daha çok yakışacağı aşikar. Mesela otomobile oturur oturmaz biz hemen güneşlik aynasını bir açar bakarız, oysa erkeklerin henüz böyle bir şey yaptığına şahit olmadım. O bakımdan A3 Sedan'ı hanım gözüyle bir ek değerlendirmeye tabi tuttum. Park etmek konusunda arka görüş alanı çok rahat, fakat aynalar biraz nazik ve ufaktasarımlı, adapte olmak başlangıçta biraz zor oluyor. İç mekanda arkaya çantanızı attığınızda sonra çantanızdan bir şey gerekip tekrar trafikte arkaya uzanmaya çalıştığınızda iki koltuk arası genişlik buna izin verecek müsaitlikte. Daha da abartıp yolcu koltuğunda oturduğunuz sırada, bagajda unuttuğunuz çantanıza ulaşmaya çalışırsanız arka koltuğa geçip, sırtlıkları yatırıp, bagaja ulaşmak da mümkün. Bardaklıkların olduğu yer biz hanımların sürekli elinin altında ihtiyaç duyduğu, cep telefonu, gözlük, makyaj malzemeleri, ev anahtarları gibi ıvır zıvır eşyaları koymak için biraz dar bir alan. A3Sedan'ın ince narin ve kaliteli hatları ise bir hanımın kendisine yakıştıracağı bir otomobil olmasını sağlıyor. Ayrıca park etmek, dar sokaklarda manevra yapmak gibi konularda, hem uygun boyutları hem de hafif olan direksiyonu sayesinde kullanım kolaylığı sağlıyor. Hani biz hanımlar bazen park yerinden çıkıp direksiyonu çevirirken yandan geçen otomobilleri bekleriz. Hele otomobilimizin direksiyonu sertse bu bekleme süresi artabilir. İşte A3 Sedan bu konuda da sınıfı fazlasıyla geçiyor. TEST SÜRÜŞÜ @ BİZCE EN BÜYÜK RAKİBİ: MERCEDES CLA 200 TEKNİK KART ve FİYAT BİLGİSİ: A3 Sedan 1.4TFSI 140 beygir: Attraction donanımlı, 1395 cc, 100.447TL Ortalama yakıt tüketimi: 4.7 litre/100 km 0-100 km hızlanma süresi: 8.4 saniye Önden çekişli ve 7 ileri STronic şanzımana sahip A3 Sedan 1.6TDI 105 beygir: Attraction donanımlı, 1598 cc, 104.255TL Ortalama yakıt tüketimi: 3.9 litre/100 km 0-100 km hızlanma süresi: 10.9 saniye Önden çekişli ve 7 ileri STronic şanzımana sahip S3 Sedan 1.0TFSI 280 beygir: 1984 cc, 203.659TL Ortalama yakıt tüketimi: 6.9 litre/100 km 0-100 km hızlanma süresi: 4.9 saniye Önden çekişli ve 7 ileri STronic şanzımana sahip Aş SEDAN'AYAKIŞTIRDIĞIM İNSAN PROFİLLERİ: Bu tabi çok göreceli bir kavram ve ben sadece içimdeki hissiyatı tarif edeceğim, ne olur bunu bir kaide olarak almayın. Şöyle takım elbise giymiş elinde çantası ama dinamik görünümlü, kararlı ama aynı zamanda da sportif bir hanımla, orta yaşlarda, yarı sportif yarı resmi giyinimli, belki ayağında spor ayakkabılar bile olabilecek bir beyefendiye yakıştırdım ben Audi A3 Sedan'ı. FEDERATION INTERNATIONALE DEL’AUTOMOBILE Yazı: İrfan B ıy ık /iı[email protected] FIA GENEL KURULU Dünyanın farklı köşelerinden çok sayıda delege, Uluslararası Otomobil Federasyonu (FIA) Genel Kurul Toplantısı için Paris'te bir araya geldi. Karşısına rakip çıkmayan Jean Todt FIA başkanlığına kaldığı yerden bu dönem de devam ediyor. İngiliz David VVard'un çekilmesiyle rakipsiz girdiği FIA başkanlık seçiminin galibi 2. dönemde de Jean Todt oldu. Paris Intercontinental Hotel'de gerçekleşen oylamada salondaki delegelerden yoğun destek gören Todt, o dönemdeki Finli rakibi Ari Vatanen'i oylamada geçerek, 19 yıl FlA'ya başkanlık yapmış olan Max Mosley'den 200g'da koltuğu devralmıştı. Genel KuruPun kapanış konuşmasında Todt, 2. dönemde ekibiyle beraber rutin çalışmalarının yanı sıra yeni kaynaklar bularak hem kurumu mali açıdan daha güçlü hale getireceklerini hem de dünyanın farklı bölgelerinde kampanyalar düzenleyerek özellikle trafik kazalarının en aza indirilmesi konusunda çalışma yapacaklarını söyledi. 2 - 6 Aralık 2013 tarihleri arasında yapılan ve TürkiyeTuring ve Otomobil Kurumu'nuTurizm ve Dış İlişkiler Müdürü İrfan Bıyık'ın temsil ettiği Genel Kurulda, kurumun içtüzüğünden güvenli sürüş tekniklerine, Suriye ve Mısır'da cereyan eden çatışmaların FlA'ya etkisinden, sürücülerin çok yakında pazarda yerini alacak internet bağlantılı, seyahat ederken ihtiyaç duyabileceği her türlü yol ve servis bilgisine kolaylıkla erişip bilgi paylaşabileceği ya da sinyal gönderebileceği yeni nesil araba teknolojisine ve çevre bilincinin yaygınlaştırılması çalışmalarına kadar birçok konu görüşüldü. Genel Kurul Haftası 6 Aralık akşamı düzenlenen ve sezonun şampiyon pilotlarına ödüllerinin de verildiği gala yemeğiyle sona erdi. IN TERN ATIO N ALE D E L ’AUTOM OBILE Bunları biliyor muydunuz? (FİA Genel KurulToplatısmotlanndan derlenmiştir.) • Her sene ı milyon 240 bin kişinin trafikte can verdiğini, bunlardan %59'unun 15 ile 44 yaş aralığında olduğunu, • Trafik kazalarının %92'sinin düşük ve orta gelirli ülkelerde meydana geldiğini, • Bu kazaların %5o'sine yaya, bisiklet ve motorsiklet kullanıcılarının karıştığını, • Dünyada sadece 59 ülkenin kilometre hız sınırına uyulması için sıkı kurallar belirlediğini ve uyguladığını, mesela mesken mahalinde en fazla 50 km hızla gidildiğinde bir yerin kaza istatistiğinde %3o'luk düşüş görüldüğünü, • Limitin üzerinde alınan binde 5 gibi çok az zannedilen alkol miktarının ölümlü trafik kazalarının oluşmasında büyük rol oynadığını, U • Kaliteli bir kaskın kaza esnasında ölüm riskini bir anda yarı yarıya düşürdüğünü, • Sürüş esnasında bağlanan emniyet kemerinin özellikle ön koltukta oturanların ölüm riskini bir anda %40 ile %6s, arka koltukta oturanların ise %25 ile %75 oranında düşürdüğünü, • Arabada seyahat eden çocuklar için emniyet koltuğunun dünyada %50'nin üzerindeki ülkede kanuni bir zorunluluk olduğunu ve kaza esnasında ölüm riskini %54 ile %8o oranında düşürdüğünü, • Dünyada sadece 59 ülkenin ambulans hizmeti verdiğini, hızlı ve donanımlı bir ambulansın hayati önem taşıdığını, • 2007'den beri verilen eğitimler, kanuni düzenlemeler ve yaptırımlar sonucu 88 ülkede trafik kazalarının büyük oranda azaldığını, .biliyor muydunuz? © KÜTÜPHANE Yazı: Tülay Taşdemir / [email protected] Fotoğraf: OrhanYıllar TURİNG MERKEZ KÜTÜPHANESİ HİZMETE GİRDİ Cumhuriyet'in ilanından sadece ı hafta sonra kurulup, kültür, turizm, sanat ve eğitim gibi konularda öncülük yaparak alanında ilklere imza atmış köklü bir kurum olan Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu, bu alanlardaki etkinliğini ve sürekliliğini gerek yayımladığı kitaplarla gerekse bugün Seyrantepe'deki genel merkezinde bulunan kütüphanesiyle devam ettirmektedir. Kurum kütüphanesinin oluşmasının temelinde kuşkusuz kurucusu Reşit Saffet Atabinen'in bağışladığı 3.000 civarındaki kitap oldukça önemlidir. 1946 yılındaTTOK (TürkiyeTuring ve Otomobil Kurumu) tarafından Karaköy'de, Kemankeş Mustafa Paşa Camii avlusunda yer alan Taş Mektebi'n Vakıflar İdaresi'nden kiralanarak, restorasyonu yapılmış ve bu mekânda, kurumun ilk kitaplığı hayat bulmuştur. Günümüzde ise Kurum merkezinin yer aldığı Seyrantepe yerleşkesinde bulunan Turing Merkez Kütüphanesi; 15.000 adeti aşan zengin bir kitap koleksiyonu ile okuyucularına hizmet vermektedir. Turing Merkez Kütüphanesi'nde 23.08.2011 tarihinde başlayan kataloglama çalışmaları, 2 yıl süren bir emeğin ardından 21.08.2013 tarihinde tamamlanmıştır. Kataloglama çalışmalarının yazımında "FilemakerTabanlıYordam" programı (versiyon 11) kullanılmış olup, bu program ile okuyuculara erişim için web ara yüzü oluşturulması ve ödünç kayıtlarının gerçek zamanlı olarak tutulması sağlanmaktadır. Koleksiyondaki kitap, dergi, rehber, harita vb. kaynaklara hatasız ve doğru bir şekilde ulaşılması amacı ileTürkiyeTuring ve Otomobil Kurumu Kütüphanesindeki bilgi kaynakları uluslararası standartlardaki sistemlere göre kataloglanmış ve Devvey Onlu Sınıflama Sistemi'ne göre sınıflandırılmıştır. Kataloglanan kitapların demirbaşları ve sırt etiketleri kitapların üzerine yapıştırılarak, okuyucuların kitaplara daha rahat ulaşabilmesi ve kitabın demirbaş kaydının olduğunun anlaşılması amaçlanmıştır. Okuyucular kütüphanemizde hangi kitapların bulunduğunu, katalog taraması yaparak Kurumumuza ait www.turing.org.tr internet adresinden ulaşabilirler. KÜTÜPHANE 0 Turing Merkez Kütüphanesi'nde Referans Kitapları (broşür, genel konular ve ansiklopediler), Turizm,Toplum Bilimleri, Güzel Sanatlar, Edebiyat ve Retorik, Coğrafya, Felsefe, Psikoloji, Din Bilimleri, Dil ve Dilbilim, Doğa Bilimleri, Matematik,Teknoloji, Hukuk, Ekonomi konulu kitaplar ile süreli yayınlar bulunmaktadır. Bu eserlerin dili başta Fransızca olmak üzere Türkçe, İngilizce, Almanca ve Osmanlıca'dır. Koleksiyonda çok sayıda yazar tarafından imzalanmış kitaplar da yer almaktadır. Kurum kütüphanesinde 750 adet Osmanlıca olmak üzere çeşitli dil, yayın yılı ve cilt özelliklerine göre belirlenmiş nadir eser statüsünde toplam 2.235 adet kitap bulunmaktadır. Tasnif çalışmaları sırasında kondisyonu iyi olmayan mevcut nadir kitaplardan 207 adetinin restorasyonları (fümigasyon, kağıt tümleme, cilt yenileme gibi işlemler) kurum bünyesinde yer alan İstanbul El Sanatları Çarşısı'ndaki cilt atölyesinde ilgili uzmanlarca titiz bir çalışma sonucunda gerçekleştirilmiştir. Dewey Onlu Sınıflama Sistemi'ne göre kitaplann statistikîdağılımı: (Adet) ooo/GENEL KONULAR: 100/FELSEFE-PSİKOLOJİ: 200/DİN: 300/TOPLUM BİLİMLERİ: 400/DİL ve DİLBİLİM: 500/DOĞA BİLİMLERİ ve MATEMATİK: 600/TEKNOLOJİ (UYGULAMALI BİLİMLER): 700/SANATLAR: 800/EDEBİYATVE RETORİK: 900/COĞRAFYA, TARİH ve YARDIMCI DİSİPLİNLER HARİTA: 1.097 321 309 2.313 231 129 326 914 4.119 5.167 113 Turing Merkez Kütüphanesi'nin yapacağı çalışmalar arasında birçok söyleşi panel ve imza günleri olup, okuyucuların değerli yazar, şair ve akademisyenlerle buluşturulması hedeflenmektedir. Bu çalışmalar kurum web sitesinde duyurulacaktır. Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu birçok alanda olduğu gibi kültür alanında da üzerine düşen sorumluluğun bilinciyle; çalışmalarına yön vermektedir.Turing Merkez Kütüphanesi siz değerli okuyucularımıza hizmet vermek amacıyla Yönetim Kurulu Üyeleri Bülent Katkak, Ahmet Emre Bilgili, Özdemir İçin, Seyid Ali Demirer, Denetim Kurulu Üyesi Çelil Güngör ve üye Beste Gürsu'nun katıldığı törenle 21 Aralık 2013 tarihinde açılmıştır. Kütüphanemiz hafta içi 5 gün, 08:30-17:00 saatleri arasında kitapseverleri beklemektedir. © TURİNG HABERLER Hazırlayan: BurcuTezcan / [email protected] İstanbul'da "Turizm Merkezlerinin Çeşitlendirilmesi Projesi" T.C Kalkınma Bakanlığı İstanbul Kalkınma Ajansı tarafından desteklenen, Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu'nun turizmin gelişmesine yönelik bir çalışması olan "İstanbul'da Turizm Merkezlerinin Çeşitlendirilmesi Projesinin tanıtım toplantısı, ı ı Aralık 2013 Çarşamba günü yapıldı. TC Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul İl Müdürlüğü'nün Beyoğlu Atlas binası olarak bilinen 1870li yıllarda yapılmış tarihi Hagop Koçeyan konağının muhteşem salonunda gerçekleşen toplantıda projenin sunumunu Koordinatör Dr. Ayşe Ergüven ile Editör Mehmet Ata Tansuğ yaptı. Daha sonra Başkanımız Dr. Bülent Katkak Kurumumuz hakkında ve projenin önemi üzerine bir konuşma gerçekleştirdi. Proje yürütücüsü Turing Başkanvekili Prof. Dr. Ahmet Emre Bilgili'nin yaptığı tanıtımın ardından toplantı, İstanbul Vali Yardımcısı Kazım Tekin'in konuşmasıyla sona erdi. Toplantıya çok sayıda davetli katıldı. Turing Genel Merkez ve Tesislerimizde Risk Değerlendirmesi Çalışmaları 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nun 10. Maddesi'ne göre "Risk Değerlendirmesi" yaptırmak, işverenler için 01.01.2013 tarihinden itibaren yasal bir zorunluluk haline gelmiştir. İşyerine ilişkin risklerin değerlendirilmesi ile alınması gerekli tedbirlerin listelenerek iş kazaların, yaralanmaların ve sağlık bozulmalarının asgari seviyelere indirilmesini sağlamaya çalışılmaktadır.Turing olarak işyerlerimizde, "Risk Değerlendirme" çalışmaları yapılmış ve raporlar düzenlenmiştir. Değerlendirme sonuçlarına göre riskli ve tehlikeli görülen durumların düzenlenmesine, teknik periyodik kontrollerin yapılmasına ve personellerimize eğitimler verilmesine başlanmıştır. İş Güvenliği Danışmanımız GüzideYılmaz, Mart ayından itibaren sınır kapılarında bulunan bürolarımıza seyahatler gerçekleştirerek Risk Analizi çalışmalarımız tamamlanacaktır. Eski Durum TURİNG HABERLER @ Turing Merkez Kütüphanesi'nin Hizmete Açılışı / 21 Aralık 2013 Kütüphane ve Envanter Müdürlüğümüz tarafından 2 yıldan fazla süredirtasnif ve değerlendirme çalışmaları yapılan Turing Merkez Kütüphanesi; yönetim kurulu üyeleri Bülent Katkak, Ahmet Emre Bilgili, Özdemir İçin, Seyid Ali Demirer, denetim kurulu üyesi Çelil Güngör ve üye Beste Gürsu'nun katıldığı bir törenle 21 Aralık 2013 Cumartesi günü hizmete açıldı. Kütüphanemizde 15.166 cilt kitap ve 294 farklı dergi, kitapseverlerin hizmetine sunuldu. Kitapseverler, hafta içi 8:30-17:00 saatlerinde kütüphanemizi ziyaret edebileceklerdir. Turing Çalışanları ile Tiyatro Gecesi / 20 Aralık 2013 TürkiyeTuring ve Otomobil Kurumu İnsan Kaynakları Müdürlüğü olarak Başkanımız Bülent Katkak'ın da katılımıyla 20Aralık 2013 tarihinde personellerimize bir etkinlik düzenlendi. Gecede İstanbul Büyükşehir Belediyesi ŞehirTiyatroları tarafından Kağıthane Sadabad Sahnesi'nde sergilenen Haldun Taner'in "Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım" adlı oyun izlendi. Tiyatro öncesinde etkinliğe katılan bütün personel, Kağıthane Nurtepe Sosyal Tesisleri'nde akşam yemeğinde bir araya geldi. $ ) TURİNG HABERLER Müzikli Maarif Takvimi - Şanssız Aylar 3 - Ağustos Kültür veTurizm Bakanlığı Cumhurbaşkanlığı KlasikTürk Müziği Korosu Müdürü Mehmet Güntekin'in hazırlayıp, nadide arşiv fotoğrafları gösterimiyle sunduğu Müzikli MaarifTakvimi'nin üçüncü bölümünde Şansız Aylar 3 - Ağustos programı, Türk Sanat Müziği severlerle genel merkez salonumuzda, 21 Aralık 2013 tarihinde buluştu. Programda kanun üstadı Ahmet Meter ile genç ses yıldızlarımız Yaprak Sayar ve Hamide Uysal, dünya tarihinin yönlendirdiği bir repertuarı popüler tarih belgeseli tadında gerçekleştirdi. Programımızın repertuarını ise her bölümde olduğu gibi Türkiye'de ve dünyada meydana gelen olaylar ve Ağustos ayında doğan veya kaybettiğimiz müzisyenlerimiz belirlemiştir. Sürprizlerin hiç bitmediği program boyunca ağustos ayında dünyaya gelmiş Cumhurbaşkanlığı Korosu ses sanatçılarımızdan Münip Utandı, Galib Çolakoğlu, Haki Numanoğlu, Hülya Kocabalkan konuk sanatçı olarak programa katıldı. i şife' /*-M Türkiye Radyo ve Televizyonlarının genç ve başarılı solistlerinden Alp Arslan, 28 Aralık 2013 Cumartesi günü, saat ıs:oo'de genel merkez salonumuzda Türk Sanat Müziğinin seçkin eserlerinden en güzel örneklerini dinleyicilere sundu. Sanatçıya Murat Aydemir (tambur), Haşan Esen (kemençe)veVolkanYılmaz (ney) eşlik etti. 2 3 1 S 8 3 B İ 5 o Si S İ İ İ İ 3 İM H İ! sssr h 1 TURİNG HABERLER BursiyerlerToplantısı TürkiyeTuring ve Otomobil Kurumumuzun 90. Kuruluş Yıldönümü'nde "90 başarılı öğrenciye burs" sloganıyla başlattığı sosyal sorumluluk projesi, müracaatta bulunan binlerce başarılı öğrenciden 15/sine burs verilmesiyle neticelendi. Kummumuzun Seyrantepe'deki merkezinde 18 Ocak 2014 tarihinde bursiyerler ile tanışma toplantısı düzenlendi. Çok sayıda bursiyerin katıldığı toplantıdaYönetim Kurulu Başkanımız Dr. Bülent Katkak açılış konuşması ile kurumumuz hakkında bilgilendirme yaptı. Daha sonra Yönetim Kurulu Başkan Vekilimiz Prof. Dr. Ahmet Emre BilgiliTuring'in burs faaliyetini sadece ekonomik bir olay olarak görmeyip, bursiyerlerimizin kendilerini sosyal, kültürel, eğitim ve sanat alanlarında ufku geniş insanlar olarakyetiştirmesi gerektiği ile ilgili bir konuşma yaptı. Son olarakYönetim Kurulu Üyemiz Özdemir İçin, okulda, işyerinde, Turing toplantılarımızda yani hayatımızın her alanında kontrol altında tutmamız gereken "ZamanYönetimi" konusunda tavsiyelerde bulundu.Yönetim Kurulu ÜyemizYüksek Mimar İsmail Büyükseçgin de toplantıda bulundu. Toplantı sonunda öğrenciler ileTuring Yönetimi arasında şehir içi, yurt içi ve yurt dışı geziler, çeşitli kurslar, konserler ile kültür sanat ve spor etkinlikler düzenlenmesi konusunda fikir birliğine varıldı. Bursiyerler ile faaliyetlerimizi facebook ve tvvitter üzerinden aşağıda belirtilen sayfalardan takip edebilirsiniz. Facebook: https://www.facebook.com/turinggenclik Twitter: https://twitter.com/TuringGenclik Müzikli Maarif Takvimi Şanssız Aylar 4 - Eylül Mehmet Güntekin'in hazırlayıp sunduğu Müzikli MaarifTakvimi'nin dördüncü bölümünde Şansız Aylar 4 - Eylül programı 25 Ocak 2014 tarihinde Türk Sanat Müziği severlerle buluştu. Programın daimi sanatçıları Ahmet Meter,YaprakSayarve Hamide Uysal dinleyicilere musikimizin nadide örneklerinden bir demet sundu. Sanatçılarımızdan Hamide Uysal'ın doğum günü olması sebebiyle programa katılan misafirlerimizle birlikte sürpriz doğum günü töreni yapıldı ve sanatçılarımızaTuring yayınlarımızdan oluşan hediye kitaplarımız takdim edildi. Programa Eylül ayında doğmuş olan Tarihi Türk Müziği Topluluğu Ney Sanatçısı Hakan Alvan katıldı. © TURİNG HABERLER İlkYardım Eğitimleri Turing Merkez ve İktisadi İşletmelerimize bağlı olarak çalışan personelimize Sağlık Bakanlığı'ndan onaylı İlkyardım eğitimlerinin İkincisi, Yeşil Ev Otelimizin eğitim salonunda düzenlendi. Çalışma birimlerimizde meydana gelebilecek muhtemel acil durumlarda personelin bu eğitimle panik durumunu engellemek ve hayati önem taşıyan müdahaleleri en hızlı şekilde yapabilmelerini sağlamak amaçlandı. Bu 2 günlük eğitim sonucunda Turing'de 10 personelimiz daha İlkYardım Sertifikası almaya hak kazandı. TürkiyeTuring ve Otomobil KurumuTürk Musikisi Vakfı ile birlikte yeni bir projeye imza attı: "Seyrantepe'de Fasıl Meclisi". İstanbul Fasıl Topluluğu tarafından gerçekleştirilen 15 Şubat 2014 tarihinde gerçekleştirilen ilk programda müzikseverler Hicaz Fasılı ile buluştu. Serhanende Mehmet Güntekin (def) yönetimindeki saz sanatçıları Ahmet Meter (kanun), LütfiyeÖzer (kemençe), Aziz Şükrü Özoğuz (keman), Bekir Baloğlu (ud), Volkan Ertem (viyolonsel) ile ses sanatçıları Bekir Ünlüataer, AlperAyorak, İlhanYazıcı, Esra Başbuğ, Emel Güntekin veYaprak Sayar dinleyicilere unutulmaz bir saat yaşattılar. Müzikli MaarifTakvimi - Şubat Kültür ve Turizm Bakanlığı Cumhurbaşkanlığı KlasikTürk Müziği Korosu Müdürü Mehmet Güntekin'in hazırlayıp, nadide arşiv fotoğrafları gösterimiyle sunduğu Müzikli MaarifTakvimi -Şubat programı Türk Sanat Müziği severlerle genel merkez salonumuzda, 22 Şubat 2014 tarihinde buluştu. Programda kanun üstadı Ahmet Meter ile genç ses yıldızlarımız Yaprak Sayar ve Hamide Uysal, dünya tarihinin yönlendirdiği bir repertuarı popüler tarih belgeseli tadında gerçekleştirdi. Programımızın repertuarını ise her bölümde olduğu gibi Türkiye'de ve dünyada meydana gelen olaylar ve Şubat ayında doğan veya kaybettiğimiz müzisyenlerimiz belirledi. Programın sürpriz konuk sanatçıları ise Şubat ayında dünyaya gelen Kemani İhsan Aslan, Tanburi Özata Ayan ile Ses Sanatçısı Aytaç Ergen olmuşlardır. Misafir olarak dinleyiciler arasında bulunan şair Feyzi Halıcı'nın güftesini yazdığı CinuçenTanrıkorur'un "Günaydınım, Narçiçeğim, Sevgilim" şarkısı Hamide Uysal tarafından seslendirilirken duygusal anlar yaşandı. TURİNG ETKİNLİKLERİ ® Hazırlayan: BurcuTezcan / [email protected] Seyrantepe'de Fasıl Meclisi Türk Musikisi Vakfı ile Turing'in birlikte düzenlediği "Seyrantepe'de Fasıl Meclisi" programlarında İstanbul FasılTopluluğu 22 Mart'ta kürdîlihicazkâr, 5 Nisan'da şehnaz ve ıo Mayıs'ta karcığar fasıllarını icra edecektir. Seyrantepe Genel Merkez salonumuzdaki programlar Cumartesi günleri saati5:oo'de başlayacaktır. Müzikli Maarif Takvimi T.C. KültürTurizm Bakanlığı, Cumhurbaşkanlığı Türk Müziği Korosu Şef Yardımcısı Mehmet Güntekin'in her ay hazırlayıp sunduğu programlarımızdan "Müzikli Marif Takvimi" daimi sanatçı kadrosu Ahmet Meter, Yaprak Sayar ve Hamide Uysal'ın katılımıyla 29 Mart, 19 Nisan ve 24 Mayıs Cumartesi günleri saat 15.00'de Seyrantepe'deki Genel Merkez Salonumuz'da misafirlerimizle buluşmaya devam edecektir. 80 Dakikada Dünya Turu Türkiye Turing ve Otomobil Kurumumuzun kültür ve sanat etkinlikleri önümüzdeki günlerde de yoğun olarak devam edecektir. Bu kapsamda 15 Mart Cumartesi saat ıs:oo'de belgesel yapımcısı, gezi yazarı ve profesyonel turist rehberi olan Özge Ersu'nun hazırlayıp sunacağı "80 Dakikada Dünya Turu" programında farklı ülkelerin mimarisi, tarihi, coğrafyası ve sosyal yaşamı görüntülerle tanıtılacaktır. söyleşi • seminer • dinleti • sunum konferans Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu Kültür ve Sanat Etkinlikleri 30KSEN DAKİKADA DÜNYA URU etimoloji mi mar i tarih coğrafya sosyal yaşam sunan ÖZGE ERSU belgesel yapımcısı & gezi yazarı & profesyonel turist rehberi Turing Seyrantepe Genel Merkez Salonu Seyrantepe YoLu, Sanayi Mahallesi İstanbul 0212 283 05 05 15 Mart 2014 Cumartesi 15:00 - 15:40 & 16 :0 0 - 16:40 Kapalı İki Oturum g ) TURİNG I S U M M A R Y Page 1 I PRESENTATION Page 4 I COVER Dr. Bülent Katkak TTOK President Safranbolu andThe Havuzlu Asmazlar Mansion Dear Members, DearReaders Time runsfast and it's alreadyş months since we last met. Having been the pioneer ofcountless social services, since ı 923, in variousfields such as tourism, culture, education andsports, we, asTouring and Automobile Club ofTurkey (TTOK), are pleased to deliver the377th issue ofourTuring Magazine. As we did in our last issue, we are this time introducing anotherTTOK'sfacility; Safranbolu Asmazlar Mansion. The mansion serving as a lovely boutique hotel has been under restorationsfor quite some time and will start welcoming its guests as of April 1 2024. As mentioned in our previous issue, following our announcements on ourdecision to award scholarship to 90 selected students in honour ofTTOK's goth anniversary, thousands of applications poured in. After weeks ofcareful evaluation and with the resolution of the committee the number of students receiving scholarship increasedfrom 90 to 157. Furthermore, personal developmentseminars have already begun andTTOK will soon be offering these students a range of workshops and training events such as photography, web designing, photoshop, English and Creative drama. Also, the diversification of tourism centers in İstanbul project worked on throughout the year of 2013 by the Turkish Development Ministry's İstanbul Development Agency has been completed. The project called İstanbul within İstanbul was introduced recently and evaluated as a model project. Nevertheless, after a 2 yearperiod of classification and grouping task, the library in our headquarter in Seyrantepe hasfinally opened and is ready to welcomeyou ali to see its great collection consisting of 15166 volumes and 294 various magazines. i wish you a pleasant reading! Sincerely Under Ottoman handsfor the last 800 years, Safranbolu offers a timeless picture ofwhat Ottoman life and culture used to look like. Located in the çenter of trade routes, the townhouses and mansions reflect the rich past of the settlement. TURİNG was thefirst to invest and advertise the cultural heritage of this town, eventually transforming the largest Ottoman house into a traditionalAnatolian hotel. Windows open to a world where nature and a bustling Street life converge harmoniously. Haşan Çavuşoğlu Hüseyin Ağa was thefirst owner of this mansion which was later bought by the Asmazlar family. This is where the mansion gets its name. The date of construction is inscribed on the entrance door: 1830. The living quarters contain the storage facilities and cooking premises. The hotel has transformed this area into a restaurant. The lower story is where the svvimming pool is located. This area has a veryrestful atmosphere; the sound ofrunning waterfrom the Ottoman-stylefaucets creates a serene environment. The guest rooms contain built-in Turkish seating along the edges of the wall, wooden wardrobes, and the bathrooms have bathing cubicles. Traditional window shutters called "kara kapak" offer protection against the elements. A side building called the Cevizli Mansion was rented in 1998 and restored, eventually adding 6 more rooms to the hotel. Along with its brass bedsteads, the mansion truly provides a royal treatment, a little havenfrom the past. İn 1988, the hotel obtained the honor of being Anatolia'sfirst traditional boutique hotel. TURİNG I SUMMARY © Page 12 I İSTANBUL Page 18 I TURKEY Spring İn İstanbul Is Special... Mudurnu The buddingJudas trees and red-rosed horse chestnuts draping overthe Bosphorus remindyou of the privilege it is to experience spring in a city like İstanbul. The har-binger of spring is the snowdrop, which silentlyflowers in the countryside, the high places, and in the mountains; giving thefirst signs that spring has arrived. Beginning in February one begins noticing the yellov/jasmines, the hyacinths, narcissus, and the mimosasflowering in the city. April is the month of the tulip. May bringsforth the lilacs, vvisterias, red and whiteflowering horse chestnuts and, ofcourse, let's notfor-get the roses. Artists and writers longfor these days to not miss the opportunity to express theirfeelings. TheJudas tree (Lat. Cercis Siliquastrum) is a mystical tree named after the disciple that betrayedJesus Christ, only to end up committing suicide byhanging on its branches. Highly prized in the Byzantine period, Ottomans too love this tree and several sultans ordered them to be planted throughout the city. Today it continues to line the shores of the Bosphorus. The purple wisteria is a type ofivy that attaches itselfto many buildings, walls, and roofs in the city. The red horse chestnuts is one of the showcase plants in the month of May. Though difficult tofind, sometimes itflowers in defiance among the vvisteria. Lilacs are quite the opposite, easy tofind throughout the city- unless, ofcourse, you are lookingfor the white ones. The Turing-owned Fenerbahçe Romantika Park, where ali of these mentionedflowers are present, served as inspiration forone ofTurkey's mostfamous poets, Yahya Kemal. As he used to say, Fenerbahçe rises "like ajewel" and is the bestgift of spring in the city of İstanbul. Located in the Western Black Sea region Mudurnu has remained untouched through the ages. North of this historical town lies theAbant mountains, and scatteredaroundit lie theAbant, Karamurat, Sülüklügöl lakesfamedfor the medicinal properties. A creek parts the settlement in two. With its two-story wooden houses and narrow streets the city's history actually dates back to 4,000 years ago. Majör roads such as the Silk Road passed through here once, as it was an important çenter of commerce. The town boasts of a rich culture. The best example of this is the 600 year-old tradition named Ahilik. Fridays after worship in the mosque, artisans meet in the downtownforjoint prayer under the guide of an imam. Another tradition passed down by our ancestors are the Birikme nights. These are spontaneous traditionalfolk games that teach morals and the rules ofsocial life. Mudurnu women arefamousfor their handcraft, embroidery, doll-making, scarves, and hand-woven cloths made oflinen. These industrious skills are passedfrom generation to generation through the instruction of grandmotherlyfigures. The Dibekhanı neighborhood is where you vvillfind exemplars of Mudurnu'sfamous Saray (Palace) halva, so called because it was served in palaces. The town is also knowfor its many other delicacies, especiallyfor its numerous and varied pastries. İn the Demirciler bazaaryou mayfind the time-defying shop of Mehmet Usta. Here you vvillfind ali things copper: jugs, braziers, trays, pots, pans, horseshoes, shovels, and manymore. ^ TURİNG I SUMMARY Page 24 I PROJECT Page 32 I PRESIDENT The İstanbul Within İstanbul Mahmut Nedim Gündüzalp (1892-1989) İt used to be that when sailingfrom Üsküdar to the Old City, one would say that he or she was going to İstanbul. Now only those who comefrom other cities use that phrase. The things we do not knowabout this enormous cityfar outnumber the thing we do know...and we say this as localsITruly, there is an İstanbul within İstanbul. With the support of the İstanbul DevelopmentAgency, Touring's İstanbul Tourism Diversification Project plans to unlock the full potential and wealth of this city, and make it accessible to the public. We invite you to explore the unknownfacets of the city through 10 new half-day walking routes that visit 23 sites scattered throughout the city. The walking routes are as follows: (1) Zeytinburnu, Yeşilköy, Bakırköy and Florya, where old and new converge; (2) Üsküdar, where sights of the Old City and the Maiden's Tower combine with visits to the historic neighborhoods; (3) The Kadıköy, Bostancı, Pendik andTuzla rail route, ojfering you sites oftheAsian side; (4) The Prince islands, a harmony offaiths and cultures located in the middle of the sea; (s) The Golden Horn and Eyüp Sultan, where you can appreciate Ottoman civil and religious architecturefrom Pierre Loti hill; (6) Sarıyer and Rumeli Kavağı, with its breathtaking sites at the mouth of the Bosphorus; (7) Çatalca and Silivri, with its the Roman and Ottoman monuments waiting to befound in the middle of nature; (8) Şile veAğva, ojfering you a change to enjoy the Black Sea coast; (9) The Asian Bosphorus and Beykoz Kavağı, where you can enjoy Yoros castle among other archaeological sites; and (10) The European Bosphorus and the Beşiktaş-Sarıyer route, where you will enjoy sites of the Bosphorus and take a break at the Rumeli Castle. Born in Totrakan-Bulgaria in 1892, Gündüzalp completed the Totraku Islamia School (1905), the Edirne Civil Highschool (1911) and the İstanbul Universityfaculty ofLaw in 1919. He worked as a teacher, afinance and customs inspector, a customs undersecretary and after representing Edirne as a member of parliament, he was the Ministerof Finance in 1947-48. He had a good level ofFrench and was an enthusiast of literary and political articles. He was a member of theTurkish Society, the Galatasaray Sports Club, the İstanbul French Cultural Society and also the 3sth member of theTurkish Language Association as well as the Touring and Automobile Association. Serving in the Central Committee ofTurkey'sTouring and Automobile Association in Ankara 1937, Gündüzalp became the vice chairman during the presidency of thefounder Reşit Saffet Atabinen. He also served as the acting headfollowing Atabinen's death on February 2,1965. Eventuallyhe was elected as the second president of the institution by the General Assembly on 12 May 1965. Gündüzalp remained in this important position until May 6, 1966. During his presidency Gündüzalp lead many important projects. İt was under his leadership that guidebooksfor the Hagia Sophia, Topkapi Palace, Chora, and Painting andSculpture museums were published. He was also the one responsiblefor Touring's magazine (then called Belleten); which issued itsfirst number after Saffet Atabinen's death in memory of thefounder and historic president. During this periodTouring's Headquarters moved to the district of Şişli. TURİNG I SUMMARY ^ Page 36 I LAW Page 38 IARCHITECTURE Flight Cancellation İskender Baba Lodge (Kaymakçı Lodge) Aflight cancellation is a "failure to proceed in aflight that was booked andplannedin advance."İn case of a cancellation, passenger rights are asfollows: a) According to Article 9 of the Regulation on the Rights ofAirline Passengers, travelers have the right for afull refund, the rightfor a passage to the destination in question or another close destination byboarding anotherflight. Additionally, several services must be offered in case ofdelays: İn 2-3 hour delays, passengers have the right to hot and cold drinksfree ofcharge; in 3-5 hour delays also include the right to a mealfree ofcharge; and in delays lastingformore than 5 hours, passengers have the additional rights to two phone calls and the use of faxand email servicefree ofcharge. Ifthe alternate flight in place of the cancelled one leaves on another day, passengers have a right to an accommodation and transportation to andfrom the airportfree of charge. The İskender Baba Lodge is located in theAhmediye neighbourhood of the Üsküdar district. The lodge lies between the İsmail Ağa Mosque and the Ağa Turkish Bath, where Gündoğumu Avenue meets with Dönme Dolap Street. This avenue is the beginning of the road that leads to Damascus, Baghdad, and the Mecca. Therefore, the avenue is also home to many other Ottoman era buildings. The İskender Baba Lodge was originally built as a small mosque by Mehmed Efendi in 1539 after he acquired permissionfrom the Assembly of Masters. Later, in the middle of the ı8th century, the building was transformed into a lodge by Kaymakçızade Mehmed Efendi and connected to the Central Lodge of Aziz Mahmut Hudayive, one of the great spiritualfigures of Üsküdar. The lodge remained active until 1925. During the era of the Republic, it was once again used as a small mosque. Eventually the lodgefell to ruin due to lack of use and sometime after 1944 it was demolished. When we began the restoration project in 2006, what was left of the lodge was the İskender Baba tomb, thefountain adjacent to it, the shrines infront, a well in the garden, two graves, and two un-inscribed gravestones in a separate section separated by a wall, as well as some remainingfoundations of the demolished areas. The restitution and restoration project was approved by the Conservation Board on June 17, 2008. The restoration project started in No-vember 2011 with the support of the Üsküdar Municipality, and was completed in June 2013 by the H.C. Ünal Construction company. Following the restoration work, the plan is to use the buildingfor social and cultural activities as a traditional crafts çenter, calligraphy-illumination çenter, or the like. The entrancefloor is conceptualizedfor a reception desk and exhibit hail. The secondfloor is designed to house workshops and executive rooms. Restored entirelyfrom original material, the tomb walls were madefrom rubble stone, while the other walls were formed with the usage oftimberframes. b) Passengers are entitled to compensation according to Article 8 of the Regulation. Accordingly, airlines must compensate passengers traveling on domestic flights with theTurkish Lira equivalent 0/100 Euros. For internationalflights, passengers traveling distances less than 1,500 km are entitled to the Turkish Ura equivalent of 250 Euros; distances between 1,500 km and3,500 km, theTurkish Lira equivalent 0/400 Euros; andfor distances exceeding 3,500 km, theTurkish Lira equivalent of 600 Euros. Compensation is not offered if passengers are informed about the cancellation up to two weeks in advance and are offered alternateflights and routes to reach their destination. Airlines are required to inform passengers with cancelledflights alternatives to reach their chosen destination. İn some cases, airlines mayfree themselvesfrom having to pay compensation. Such cases include: ifthe airline can prove beyond doubt thatflight cancellation was the last resort despite ali efforts; if passengers do not provide or provide wrong contact information; or if the airline can prove that they contacted the passenger within the specified time limit concerning the cancelledflight. TURİNG I SUMMARY Page 44 I EARTH Page 58 I LICENSE Akçahisar International Driving Permit Kruja lies 20 km north of Central Albania. Thanks to the newly built roads, it takes 10 minutes to reach the foot of the mountains where the town is located. The town gets its namefrom the springs that bear the same name. Fatih en Route to Kruja İskender Bey, raised as an Ottoman devshirme, was sent back to Albania as an administrator. in 1443, after his return to Christianity, he conquered Kruja. The citadel, with walls measuring 800 meters, became the symbol ofAlbanian defiance against the Ottomans. Despite Sultan Fatih's siege 0/1466, İskender Bey refused to surrender. The tide turned after his death in 1468 and eventually Kruja was conquered in 1478. The İDP-international Driving Permit- is a permit recognized internationally that allows you to travel abroad without experiencing majör problems. The permit is prepared in accordance to the UNs 2949 Geneva and 1968 Vienna Conventions on International Road signed by 200 countries, including Turkey. Any country who is participant in this convention recognizes the İDP issued by another country that has also signed the same convention. İDPs are issued in the offıcial languages of the UN, which include: English, Spanish, Russian, French, Arabic, Chinese, German and italian. The main purpose of the document is to provide easily recognizable identification in case of a control check or accident in an international setting. Who issues the İDPs? Documents are issued in accordance to internationally prescribed standards and content by autonomous automobile institutions that are generally authorized by their respective national governments and are also members of the International Automobile Federation (FIA). According to article38 ofTrajficAct 2918 and the 8oth article of the Road andTraffic Regulations, the privilege of issuing and editing the permit in Turkey belongs to the Touring Automobile Association. Who needs an İDP? Those who will travel abroadfor leisure; commercial drivers who transport passengers and cargo; those vvhofora temporary period will reşide in aforeign country, especially those who will use a vehicle in countries that do not use the Latin alphabet- as is the case of Russian, Chinese, Japanese, Arabic, Persian, and so on. Fatih's Mosque Close to Disappearing One of thefirst buildings to be seen upon entering Kruja and before reaching the castle is the Murad Bey Mosque, built by the commander of the castle in 1553. The mosque is stili active today and its latest restoration datesfrom 1837. The cobblestone Street located by the mosque stretches out into the heart of the town. Both sides of the Street house beautiful wooden shops that remind us of a typical Turkish-style bazaar. Once inside the castle, an unfortu-nate sight awaits. Onlythefoundation and parts of a minaret survive of the mosque that was built by Sultan Fatih. Further ahead lies an Ottoman bath house. İt was probably built around the same time as the mosque and is definitely in better condition. TÜRKİYE CUM HURİYET Beynelmilel Motörlii Trafik B- .N? 254144 B e y n e lm ile l Ş o fö r E h liy e tn a m e si Permis de Conduire International Imilel Karayolu T n İS TANBUL tarihinden itibaren bir yıl muteberdir. Sıgnalufe Ou EXClUSIONS UJUttl Selâhiyetli makamın mühür ve imzası TURİNG I SUMMARY Page 60 1TEST DRIVE Page 64 1FIA A Great Choice To Start With Audi... FİA General Assembly A redAudiAj Sedan. I always thought that the Audi series began with theA^. TheA3 Sedan has completely changed this notion in my mind. Before we talk about this delighlful red car, I want to mention some of his ancestors. The Audi A3 was produced in 1996. Itsfirst two generations shared the same platform as theAudiTT, Volkswagen Golf, Caddy, Touran, Seat Leon andToledo and Skoda Octavia. AudiA3 sedan was showcasedfor thefirst time at the 2013 NewYorkAuto Show. The new sedan has already begun to make significant contribution to sales oftheA3. As the host city this year, Paris welcomed delegates from various parts of the world at the FIA General Assembly. With no opposition, Jean Todt has been unanimously re-elected to serve as Presidentfor a second term. With he Frenchman's main rival, David Ward ofBritain, pulling out of the race last month because of a lack ofbacking, Jean Todt starts serving his second term as head of motorsport's governing body. İn the elections held in the grand room of the Intercontinental Hotel, Todt received big supportfrom the delegates. Joining the elections with his Finnish opponentAvi Vatanen, Jean Todt had succeeded Max Mosley as FIA president at the end of 2009. İn his speechfollowing the elections, Todtsaid, besides their routine works, one of their plansfor his next term would be theformation of a Resource Allocation Working Group and that it will be their task to determine together how best to use the new resources arisingfrom new activities. During the assembly held between Dec 2 and Dec 6, various topics including connected car technology, thefuture business plan of the FlA's mobilityarm and road safety were discussed. One of the most importantfeatures oftheA3 Sedan is that it has the slight appearance of a coupe or sports car. The interior design is decent, the media system is especially very useful and the luggage compartment volüme is of 425 liters. The driving experience, in particular with the 2.4 TFSI engine, is excellent. İt lets in almost no outside sound at ali, and has a very strong grip. Hovvever, one must say that details like the simplicity of the materials used inside, the small number of storage compartments, and the manual seat adjustments leave something to be desiredfor. One of the majör advantages ofAudi engines are their achievements infuel consumption. The fuel-saving system can close two of the cylinders in the 4-cytinder structure. This is called the COD (Cylinderon Demand). Ultimately the most important plus of this car is its appearance and driving pleasure A3 Sedan think. The drawbacks are the lack of hardwarefor the price point (Navigation, automatic seat adjustment, ete.) Is it worth it? I think it is. Most importantly, you will be able to use itfor a long time with total peace of mind. ( J ) TURİNG I SUMMARY Page 66 I LIBRARY Page 68 I TURİNG NEWS Touring Central Library Diversification Project Of Tourism Centers İn İstanbul (u December2oı3) Turkey'sTouring and Automobile Association- a pioneer institution in diverse areas such as culture, tourism, arts, and education- was establishedjust one week after the declaration of the Turkish Republic. Today, it continues to serve society by publishing books as well as housing a library in its General Headquarters located in Seyrantepe. The library owes itsformation to the 3000 books donated byfounder Reşit Saffet Atabinen. in 1946, TTOK (Turkey's Touring and Automobile Association) established its library by renting the stone building located in the courtyard Kemankeş Mustafa Pasha Mosque in Karaköyfrom the Administration of Foundations. Following a restoration project, thefirst library came alive. Today, the Central Library is located in Seyrantepe and offers the reader a rich collection of 15,000 books to choosefrom. Cataloging work in the Turing Central Library started on 23.08.2011, and after twoyears ofwork, it was completed on 21.08.2013. Cataloging was completed with Filemaker (version 11), which provides real-time record keeping as readers borrow booksfrom a web interface. The library collection includes books, magazines, guides, maps, and much more, ali accurately and correctly cataloged according to international standards and the DeweyDecimal Classification System. Book labels help readersfind their desired books and are intended to show that they are registered in the inventory record. Readers may searchfor books in our library catalog directly from: [email protected] Turkey's Touring and Automobile Association's (TTOK) Diversification Project o f Tourism Centers in İstanbul is supported by the İstanbul Development Agency o f the National Ministry of Development. The introductory meeting was held in the magnificent hail ofBeyoğlu's historic Hagop Koçeyan Mansion on December 11, 2013. Page 72 I TURİNG EVENTS Fasıl Assembly in Seyrantepe İn the upcoming Seyrantepe Fasıl Assemblies, which are jointly being arranged with the Turkish Classical Music Foundation, the İstanbul Fasıl Community will be performing the kürdilihicazkar süite on March 22nd; the şehnaz süite onApril ıgth; and the karzıgar süite on May24th. Musical Agenda Our next installments o f Musical Agenda will continue on Saturday March 2g, April 19, and May 24 at 15:00 in our Seyrantepe headquarters. TÜRKİYE Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarındaTuring'in turizm tanıtım afişlerinden biri