sayi 37 k - Sağlik Ve insan Dergisi

Transkript

sayi 37 k - Sağlik Ve insan Dergisi
YAYIN DANIŞMA KURULUMUZ
Prof. Dr. Ahmet Oğul ARAMAN
İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dekanı
Prof. Dr. Ahmet SERPER
Hacettepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı
Prof. Dr. Ali İhsan DOKUCU Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi
Çocuk Cerrahisi ve Çocuk Ürolojisi Klinik Başkanı
Bülent AKARCALI
Eski Sağlık ve Sosyal Güvenlik Bakanı Eski Turizm Bakanı
Prof. Dr. Bülent ZÜLFIKAR
İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü Pediatrik HematolojiOnkoloji Bilim Dalı Başkanı / Türkiye Hemofili Derneği Başkanı
Prof. Dr. Cevdet ERDÖL
Ankara Milletvekili
Prof. Dr. Haydar SUR
Biruni Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı
Prof. Dr. İskender PALA
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Yönetim Kurulu Üyesi
Prof. Dr. Metin DOĞAN
Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Rektörü
Prof. Dr. M. İhsan KARAMAN
Türkiye Yeşilay Cemiyeti Başkanı, Medeniyet Üniversitesi Rektörü
Prof. Dr. Murat TUNCER
Hacettepe Üniversitesi Rektörü
Prof. Dr. Mustafa SOLAK
Afyon Kocatepe Üniversitesi Rektörü
Prof. Dr. Necdet ÜNÜVAR
TBBM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşleri Komisyonu Başkanı
Adana Milletvekili
Osman GÜZELGÖZ
Sağlık Bakanlığı İletişim Koordinatörü
Öznur ÇALIK
TBMM Nüfus ve Kalkınma Grubu Başkanı
Malatya Milletvekili
Prof. Dr. Sabahattin AYDIN
Medipol Üniversitesi Rektörü
Prof. Dr. Tevfik ÖZLÜ
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Farabi Hastanesi Başhekimi,
Hasta Hakları ve Sağlıklı Yaşam Derneği (HAKSAY) Başkanı
Prof. Dr. Tuncay DELİBAŞI
Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi Klinik Şefi
Prof. Dr. Uğur DİLMEN
Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi
Prof. Dr. Yunus SÖYLET
İstanbul Üniversitesi Rektörü Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Üyesi
Üniversite Hastaneleri Birliği Derneği Başkanı
EDİTÖRDEN
3 Yılın Ardından…
Sağlık ve İnsan Dergimiz elinizdeki Ocak 2015 (37.) sayısı ile 3 yılı geride
bırakıyor ve 4. yılımıza adım atıyor. 2012 yılının Ocak ayında yola çıkarken
“İnsanın Sağlığı ve Sağlığın İnsanı İçin” süreli bir yayın gerçekleştirecek
olmanın zorluğunu biliyor ama kendimizi bu sorumluluğu üstlenmeye
hazır hissediyorduk. Hepimiz için “her şeyin başı sağlık” diyebilmek ve
bunun gereğini yerine getirebilmek önemliydi. Geriye dönüp baktığımızda
bu anlamda önemli mesafeler kat ettiğimizi, ciddi ve istikrarlı bir dergiyi
özenle büyüttüğümüzü gördük. Bu hepimizi fazlasıyla mutlu kılıyor ve
heyecanımızı canlı tutuyor.
Geride bıraktığımız 3 yılda “sağlık” alanında yine çok ciddi ve önemli
değişikler yaşandı. Şüphesiz ki bunlardan en önemlisi Sağlık Bakanlığındaki
nöbet değişimi oldu. Prof. Dr. Recep Akdağ’dan nöbeti devralan yeni
Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu ile bütün bakanlık bünyesinde
önemli değişiklikler yaşandı. Bakan Müezzinoğlu bir yandan Sağlıkta
Dönüşüm Programı’nı kararlılıkla sürdürürken diğer yandan bazı yenilikleri
uygulamaya koydu. Sağlık Bakanlığı bürokrasisindeki değişimler de bu
çerçevede gerçekleştirildi.
Sağlık ve İnsan olarak biz, geride bıraktığımız bu 3 yıl içerisinde kendi
alanımızın en itibarlı, tutarlı, ciddi ve istikrarlı PRESTİJ dergisi olarak kabul
edildik. Sektörün bütün paydaşlarının bunu samimiyetle dile getirmeleri
hepimizi sevindirirken sorumluluğumuzun arttığının da bilincindeyiz.
Kapak konularımız, dosya çalışmalarımız, portrelerimiz, röportajlarımız,
film, kitap, hayatın içinden, kampus ve gezi yazılarımız, uzmanlarımızın
sizler için kaleme aldıkları makaleler, araştırmalar, sektör haberlerimiz ve
Sağlık Bakanlığının katkıları ile sunduğumuz bütün çalışmalar her zaman
daha iyisini yapabilme heyecanımızın izlerini taşıyor. 2015 yılında da
aynı anlayışla yolumuza devam edecek ve her sayısı bir öncekinden daha
mükemmel bir dergiyi sizlere ulaştıracağız.
Ocak 2015 sayımızda 2014 yılı ile ilgili kalıcı ve detaylı değerlendirmeleri
dikkatinize sunuyoruz. Sağlık Bakanlığının 2014 faaliyet ve etkinlikleri,
2014 yılının sağlık haberleri değerlendirmeleri ve dergimizin 2014 yılı kapak
konularından derlenen çalışmayı bu kapsamda değerlendirebilirsiniz.
Sağlık Bakanımız Dr. Mehmet Müezzinoğlu’nun TBMM’ye bütçe
sunumunda yaptığı önemli açıklamaları da bu sayımızda bulabileceksiniz.
2015’in bu ilk sayısında çok sayıda makaleye yer vermemiz de dikkatinizden
kaçmayacaktır.
2015 yılının hepimiz için sağlık, huzur ve mutluluk yılı olmasını temenni
ediyor, daha güzel sayılarda yeniden birlikte olmayı diliyoruz.
Ayşe Aydın
Sevgi ve Saygılarımızla…
AYLIK SAĞLIK VE YAŞAM DERGİSİ
Yıl: 4 Sayı: 37 • OCAK 2015 ®ISSN: 2146-829X ÜCRETSİZDİR.
EsasMedya Ltd. Şti. adına
/saglikinsandrg
/saglikveinsandergisi
www.saglikveinsandergisi.com
www.saglikveinsandergisi.com
[email protected]
Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü: M. Suat GÜZELGÖZ Genel Yayın Koordinatörü: Ayşe AYDIN Yayın Editörü: Esra ÖZ Hukuk Danışmanı:
Av. Bekir EREN Kurumsal İletişim ve Reklam: Ensar ÜSTÜN Görsel Yönetmen Mustafa HORUŞ Grafik Tasarım: EsasMedya Tasarım
Yayın İdare Merkezi: Aşağı Öveçler 1328. Sokak 15/3 Çankaya / Ankara Tel : 0312 472 44 63 Faks: 0312 472 44 83
Yayın Türü: Yaygın Süreli Basım Yeri: Şen Matbaa Özveren Sok. 25/B Demirtepe/ANKARA Tel : 0312 229 64 54
Basım Tarihi: Ocak 2015, ANKARA
Kaynak gösterilmeden yazılar iktibas edilemez, alıntı yapılamaz. Yazılar yayınlansın, yayınlanmasın yazarlarına iade edilmez. Yazılarda kısaltma yapılabilir.
Hukuki sorumluluk yazarlarına aittir. Yayınlanan reklamların hukuki sorumluluğu reklamverenlere aittir.
2015 Bütçesini TBMM Genel Kurulu’na Sunan
04 Müezzinoğlu’ndan Önemli Açıklamalar
06 Dünyada ve Türkiye’de Verem Hastalığı
SAĞLIKTA
2014
11
50
Sağlıkta 2014
56 Şef Seatle’dan Günümüze
Azmin Zaferi
74
Yeni Doğan Bebeklerde Sünnet
76
Parise Yolculuk
haber
2015 BÜTÇESİNİ TBMM GENEL KURULU’NA SUNAN
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU’NDAN ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR:
“TÜRKİYE’DEKİ SEZARYEN ORANLARI DÜNYA BİLİM
ÇEVRELERİNDE BAŞIMIZI ÖNE EĞDİRECEK DÜZEYDE!”
Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu, bakanlığının 2015 bütçesinin
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu ile
TBMM Genel Kurulunda sunumu
sırasında önemli açıklamalar yaptı.
Sağlık Bakanlığının yürüttüğü çalışmalar ve gündemdeki önemli sağlık
konuları hakkında konuşan Bakan
Müezzinoğlu Türkiye’deki sezaryen
oranlarının dünya bilim çevrelerinde
başımızı öne eğdirecek düzeyde olduğuna dikkat çekerek “gereksiz yere
sezaryen yapılmasını önleme kararlılığındayız” dedi.
Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu, bütçede sağlık çalışanlarına
yeterli pay ayrılmadığı iddiasıyla
Meclis önünde gerçekleştirilen oturma eylemine ilişkin olarak, “Bizim kapılarımız, her zaman açık; asla kapalı
olmadı. Meclis önüne gelmek yerine
Bakanlığın sıcak mekânlarında onları ağırlamak isteriz. Olmamasını temenni ederdim” dedi.
Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu, Sağlık Bakanlığı verilerine,
SSK dâhil kamudan devralınan sağlık
tesisleri donanım ve personel sayılarının da dâhil edildiğini söyledi ve
2015 yılına ait sağlık hizmet sunumu
verilerinin hedef olarak değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti.
Sağlık Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarına hizmet sunumu için ayrılan finans4
SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015
manla ilgili olarak merkez yönetim
bütçesinin, 2014 yılı için 18 milyon
647 bin TL ve 2015 için 20 milyon 378
bin TL olduğunu dile getiren Müezzinoğlu, döner sermaye bütçesinin
2014 için 21 bin 443 bin TL, 2015 yılı
için 22 milyon 732 bin TL olarak belirlendiğini bildirdi.
Sağlık Bakanı Dr. Müezzinoğlu, Sağlıkta Dönüşüm Programının 11. yılına
geldiğini ve bu süre içinde önemli
çalışmalar yapıldığını ifade ederek,
aşılama hizmetleri hakkında da bilgi
verdi. Türkiye’nin en geniş aşılama
programı uygulayan ülkeler arasında
yer aldığını vurgulayan Müezzinoğlu, aşılama hizmetlerinin tamamen
ücretsiz yapıldığını, erişkin aşılama
programlarının geliştirildiğini, dünyada ilk kez karekod destekli elektronik aşı takip ve soğuk zincir izleme
sistemini uyguladıklarını söyledi.
Bakan Müezzinoğlu, yeni doğan ve
doğuştan kalça çıkığı tarama programını, koruyucu ağız ve diş sağlığı hizmetlerini genişlettiklerini belirterek,
işitme taramasını okul çağı çocuklarında yaygınlaştırdıklarını anlattı.
Bakan Müezzinoğlu, bu yıl 5,6 milyon
ilköğretim öğrencisine ve 2 milyon
yetişkine diş bakım seti dağıttıklarını kaydetti. Müezzinoğlu, toplam 72
ilde 238 sağlık tesisinde 986 yatakla Anne Oteli hizmeti verildiğini de
anımsattı.
Türkiye’de Doğumların Yaklaşık Yarıya
Yakının Sezaryen ile Yapılıyor
Türkiye’de sezaryen oranlarının yüksek olduğunu dile getiren Müezzinoğlu, “Sağlık açısından mahcup
olduğumuz, dünya bilim çevrelerinde de bizim başımızı öne eğdiren
sezaryende sosyal endikasyon, risk
oluşturuyor. Türkiye’de doğumların
yaklaşık yarıya yakını sezaryen ile yapılıyor. Sezaryen ile doğum, sonraki
doğumlarda sezaryen ihtiyacını artırıyor. Primer sezaryen olarak adlandırılan ilk sezaryenin kadının sağlığını
riske sokacak şekilde gereksiz yere
yapılmasını önleme kararlılığındayız.
Buna yönelik projelerin alt yapısını
oluşturmaya çalıştık, önümüzdeki yıl
da uygulamaya geçeceğiz” dedi.
Aile Hekimi Sayısı 2014 Yılında
22 Bin 497’e Ulaştı…
Bakan Müezzinoğlu, aile hekimi sayısının 2014 yılında 22 bin 497’e ulaştığını ve aile hekimi başına düşen nüfusu 2017 yılına kadar 3 binin altına
indirmeyi hedeflediklerini belirterek,
aile hekimliğinde yaşa özel periyodik
muayeneleri hazırladıklarını söyledi.
Aile hekimliği hizmetlerinin aile hekimliği uzmanlarınca verilmesi için
uzmanlık eğitimini teşvik ettiklerine
kaydeden Müezzinoğlu, görüntüleme hizmetlerinin verilmesini yaygın-
laştırdıklarını, aile hekimlerini diyetisyen, psikolog, sosyal çalışmacı, çocuk
gelişimcisi gibi personel ile desteklemeyi planladıklarını bildirdi.
Müezzinoğlu, birinci basamak sağlık
tesislerini de yenilediklerini vurgulayarak, aile hekimlerine çalışacakları
yere ilişkin fiziki şartları içeren çeşitli
sorumluluklar verildiğini hatırlattı. Burada standart sağlanmasında
çok ciddi sorunlar ile karşılaşıldığını
belirten Müezzinoğlu, şunları söyledi: “Burada üç farklı yapı oluştu. Bir
kısmını yerel yönetimler, bir kısmını
bazı bölgesel dinamikler, bir kısmını
da aile hekimleri kendi dinamikleri
ile şekillendirmeye çalışıyor. Burada,
kamu adına saygın bir standardımızın olmasını arzu ediyoruz. O nedenle önümüzdeki iki yılın içinde büyük
oranda, toplum sağlığı ya da aile sağlığı merkezleri şeklinde üçlü-dörtlübeşli aile hekimlerimizin olduğu ve
diğer yardımcı sağlık hizmetlerini de
verebileceğimiz, örneğin diş muayenesinin de yapılabileceği saygın birimlerin oluşmasını hedefliyoruz.”
Aile hekimlerinin mesai saatleri ve
nöbetlerinin çok tartışıldığını anımsatan Bakan Müezzinoğlu, “Aile hekimlerini, toplumun karşısına daha
geniş bir muhataplıka taşımak istiyoruz. Onun için hafta arası günlerde sabah 08.00-akşam 20.00 gibi;
cumartesileri de yine aynı saatleri
içeren nöbetlerle istiyoruz ki, aile hekimlerimiz daha dinamik olsun” diye
konuştu.
81 İlde Hafta Sonu Yerel Yönetimlerin
Desteğiyle Yürüyüşler Yapıldı
Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu sağlıklı yaşam programları
konusunda destek beklediklerini
vurgulayarak, sağlıklı beslenme ve
yeterli fiziksel aktiviteye ağırlık verilmesi gerektiğini kaydetti. Öncelikle
sağlıklı bir yaşam kültürünün geliştirilmesi gerektiğine işaret eden Müezzinoğlu, bu yıl 81 ilde hafta sonu
yerel yönetimlerin desteğiyle yürüyüşler yapıldığını söyledi.
Bu kapsamda Obezite ile Mücadele
Programı, Diyabet Önleme ve Kontrol
Programı, Tütünle Mücadele Programı, Kalp ve Damar Hastalıklarını Önleme ve Kontrol Programı, Solunum
Yolu Hastalıklarına Karşı Küresel İttifak
ile Ruh Sağlığı Kontrol Programı’nın
yapıldığını anlatan Müezzinoğlu, “Kabaca toplumumuzun üçte biri normal
kilolu, üçte biri fazla kilolu ve üçte biri
de obez. Bizim, en az yarısını, normal
kilolu noktaya taşıyacak projeleri birlikte başarabilme hedefimiz var. 2017
yılına kadar obez nüfus oranını yüzde
25’e indirmeyi hedefliyoruz” açıklamasında bulundu.
Hazır Gıdalarda Trans Yağların
Kullanılmasını Engellemeyi Planlıyoruz
Sağlıklı Beslenme ve Obezite Danışma Birimleri ile 130 bin kişiye
ulaşıldığını belirten Müezzinoğlu,
fiziksel aktivite rehberlerini hazırladıklarını söyledi. Ekmekte kepek
oranının daha da artırılması ve tam
buğday ekmeğin yaygınlaştırılması
için çalıştıklarını vurgulayan Müezzinoğlu, “Hazır gıdalarda trans yağların
kullanılmasını engellemeyi planlıyoruz. Toplu yemek tüketilen yerlerde
sağlık menü uygulamalarını yaygınlaştırıyoruz. Çocuklarımıza okullarda
sağlıklı beslenme bilinci oluşturuyoruz. Yüksek enerjili gıdaların tüketiminin azaltılması için çalışıyoruz”
diye konuştu.
Sağlık Bakanı Dr. Müezzinoğlu,
Türkiye’de günlük tuz tüketiminin
DSÖ tavsiyelerinin üç katı olduğuna
dikkati çekerek, daha az tuz tüketimi
sağlamak için Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile yeni uygulamalara
geçileceğini bildirdi. Yüksek enerjili
gıdaların tüketiminin azaltılmasını
amaçladıklarını dile getiren Müezzinoğlu, özellikle sağlıklı beslenme fiziksel aktivite konusunda medyadan
destek istediklerini kaydetti.
Türkiye Diyabet Önleme ve Kontrol
Programı’nı tüm paydaşlarla birlikte
uyguladıklarının altını çizen Müezzinoğlu, tütünle mücadelenin aynı
ciddiyet ve kararlılıkla süreceğini ifade etti. Sağlık Bakanı Müezzinoğlu,
“Şu anda yerel yöneticilere genelge
ile açık alan, kafeteryalar, açık alan
restoranlar, AVM’ler, hastaneler ve
cami avlularındaki yeni düzenlemeleri de gönderdik. Önümüzdeki
dönemde yapılacak düzenlemede,
kapalı alanlarda sigara içimine verilen cezaların, bu tür düzenleme
alanlarına da yansıtılmasıyla ilgili bir
çalışmayı TBMM’ye getirmeyi düşünüyoruz” dedi.
Çocuğun Psiko-Sosyal Gelişiminin
Desteklenmesi Programı
Yaygınlaştırılacak
Çocuğun Psiko-Sosyal Gelişimin
Desteklenmesi Programı’nı yaygınlaştırarak ruhsal bozukluklara erken
müdahale edileceğini ifade eden
Müezzinoğlu, intiharların önlenmesi için krize müdahale birimlerinin
yaygınlaştırılacağını da vurguladı.
Bakan Müezzinoğlu, afetlerde Psiko-Sosyal Destek Programları’nın da
geliştirileceğini aktardı. Müezzinoğlu, çocuğa yönelik istismarla etkin
mücadelenin bir parçası olan Çocuk
İzlem Merkezleri’nin aktif olarak kullanılmaya devam edileceğini söyledi.
Bağımlılıkla mücadele kapsamında,
bilimsel danışma kurulları oluşturduklarını anlatan Müezzinoğlu, hedef
gruplara yönelik farkındalık eğitimleri düzenlediklerini; tütün, alkol, uyuşturucu ve diğer madde kullanımlarını
azaltmak için risk faktörleri ile mücadeleye devam ettiklerini söyledi. Müezzinoğlu, bağımlılıkla mücadelede
eğitim kurumlarına yönelik tedbirleri
artırdıklarını, hükümet olarak Türkiye
Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi’ni kurduklarını
bildirdi.
Meme, Rahim Ağzı ve Kalınbağırsak
Kanserlerine Yönelik
Yaygın Taramalara Başlıyoruz
Müezzinoğlu, 81 ilde aktif kanser kayıtçılığı yöntemiyle veri toplandığını
belirterek, “En sık görülen meme,
rahim ağzı ve kalınbağırsak kanserlerine yönelik yaygın taramalara başlıyoruz. Meme kanseri taraması için
mobil araçlarla vatandaşlarımızın
ayağına gidiyoruz. Kanser konusunda araştırmaların ve her türlü ilerlemelerin destekleneceği bir yapı oluşturuyoruz” diye konuştu.
Evde sağlık hizmetlerinin çerçevesinin yeniden gözden geçirileceğini
de ifade eden Müezzinoğlu, “Bunu
yeniden gözden geçirerek, yol haritasını ve uygulama genelgesini önümüzdeki iki üç ay içerisinde yeniden
oluşturacağız” dedi.
SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015
5
haber
68. Verem Eğitim ve Propaganda Haftasında
DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE
VEREM HASTALIĞI
Prof. Dr. Seçil ÖZKAN
Sağlık Bakanlığı
Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkanı
Verem (tüberküloz) hastalığı, “M.
tuberculosis” basili tarafından oluşturulan ve hava yolu ile bulaşan bir
hastalıktır. Ülkemizde verem hastalığı ile ilgili toplumun bilgilendirilmesi ve bu hastalığa karşı toplumun
bütün kesimlerinin dikkatinin çekilmesi amacıyla her yıl Ocak ayının ilk
Pazar günü ile başlayan hafta Verem
Eğitim ve Propaganda Haftası olarak
belirlenmiştir. Bu yıl da 04-10 Ocak
2015 tarihleri arasında gerçekleştirilen “68. Verem Eğitim ve Propaganda
Haftası” çerçevesinde yurt genelinde
çeşitli etkinlikler düzenlendi. Bu çerçevede biz de bu yazımızda Dünyada
ve Türkiye’de Verem Hastalığını ele
aldık.
Dünyada ve Türkiye’de Verem Hastalığı
Tüberküloz (TB), insanlık tarihi kadar
eski bir hastalık olmasına rağmen
halen tüm dünyada bir halk sağlığı
sorunu olarak önemini korumaktadır.
6
SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) “Küresel
Tüberküloz 2014 Raporu”na göre
dünya genelinde tüberküloz insidans, prevalans ve mortalite hızları
düşmektedir. Buna rağmen küresel
tüberküloz yükü halen çok yüksektir. 2013 yılında dünya genelinde 9
milyon yeni vaka ve 1,5 milyon tüberkülozdan ölüm olduğu tahmin
edilmektedir.
Türkiye’de Verem Hastalığı
Türkiye genelinde 2005-2006 yıllarında yaklaşık 21.000 tüberküloz vakası
varken,2013 yılında verem savaşı dispanserlerine kayıtlı toplam TB vaka
sayısı 13.409’a düşmüştür. Yeni tespit
edilen tüberküloz hasta sayısı her yıl
yaklaşık %6-7 oranında azalmaktadır.
Tüberküloz vakalarının özellikle de
bulaştırıcılığı en fazla olan yayma (+)
akciğer tüberkülozu vakalarının (balgamında verem mikrobu tespit edilmiş vakalar) başarı ile tedavi edilmesi
tüberküloz kontrolünde en önemli
hususlardan birisidir.
Verem Hastalığının Belirtileri
Verem hastalığının genel belirtile-
ri arasında; halsizlik, iştahsızlık, kilo
kaybı, ateş, gece terlemesi ve çocuklarda kilo alamama bulunmaktadır.
Akciğer tüberkülozunda; öksürük,
balgam, öksürükle kan tükürme,
göğüs-sırt-yan ağrısı ve nefes darlığı
şikâyetleri görülebilmektedir. İki-üç
haftadan uzun süren öksürüğün olması durumunda veremden şüphelenmek gerekir. Bu şikayetlere başka
bir çok hastalıkta da rastlanılabilmesi
nedeniyle, bu tür şikâyetleri olanların
en yakın sağlık kuruluşuna müracaat
etmesi gerekmektedir.
Veremden Korunma
Çocukları veremden korumak için
doğumdan 2 ay sonra BCG aşısı uygulanmaktadır. Verem aşısı Aile Sağlığı
Merkezleri ve Toplum Sağlığı Merkezi
Verem Savaşı Dispanseri Birimlerinde
(VSD) ücretsiz olarak yapılmaktadır.
Toplumu veremden korumanın en
etkili yolu ise, bulaştırıcı verem hastalarının erkenden bulunması ve tedavi
edilmesidir.
Verem hastalığına yakalananların aileleri ve diğer temaslıları da VSD’lere
davet edilerek kontrol edilmektedir.
Bulaştırıcı olan hastaların yakın çevresindekilere koruyucu ilaç verilmek-
te olup hasta olduğu tespit edilenlere ise tedavi başlanmaktadır.
Tüberküloz Kontrol Hizmetleri
Dünyada tüberküloz kontrolü için
Dünya Sağlık Örgütü tarafından küresel bir kontrol programı, ülkemizde
ise aynı standartlarda ve paralelde
bir ulusal tüberküloz kontrol programı uygulanmaktadır. Ülkemizde
başarıyla uyguladığımız “Sağlıkta
Dönüşüm Programı” kapsamında Bakanlığımız ulusal ve uluslararası kuruluşlarla işbirliği içerisinde tüberküloz
kontrol hizmetlerini sürdürmektedir.
Ulusal Tüberküloz Kontrol Programı
çalışmaları “Tüberkülozsuz Bir Dünya” oluşturmak amacıyla kurulan
Doğrudan Gözetimli Tedavi Stratejisi
(DGTS) ve Stop TB stratejisi çerçevesinde kamunun yanında özel sektör,
sivil toplum örgütleri ve gönüllü kuruluşlarla birlikte yürütülmektedir.
Tüberküloz kontrol hizmetleri Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Tüberküloz
Daire Başkanlığı tarafından koordine
edilmektedir. Toplum sağlığı merkezlerine bağlı birimler olarak faaliyet
gösteren verem savaşı dispanserleri
de veremle mücadele hizmetlerinin
en önemli unsurlarından birini oluşturmaktadır. Bakanlığımız bugün itibariyle her ilde en az bir tane olan 179
Toplum Sağlığı Merkezi Verem Savaşı
Dispanseri Birimi, 22 bölge tüberküloz laboratuvarı ve diğer bütün birinci, ikinci ve üçüncü basamak sağlık
kurum ve kuruluşları ile verem kontrolü hizmetlerini sürdürmektedir.
Teşhis ve Tedavi
Ülkemizde verem hastalığının teşhis ve tedavisi ücretsiz olarak yapılmaktadır. Tüberküloz ve dirençli
tüberküloz hastalarının tedavisinde
kullanılan birinci ve ikinci seçenek tü-
berküloz ilaçları, Bakanlığımızca temin edilerek ücretsiz olarak hastalara
verilmek üzere sağlık kuruluşlarına
dağıtılmaktadır.
Ülkemizde verem hastalarının tedavilerinin düzenli yürütülmesini sağlamak amacıyla hasta odaklı Doğrudan
Gözetimli Tedavi (DGT) uygulanmaktadır. Doğrudan Gözetimli Tedavi
uygulamasında hasta tüm tedavi
süresince ilaçlarının her dozunu bir
görevlinin ya da sorumlunun gözetiminde içer ve bu durum kayıt altına
alınarak tedavinin başarıyla sonuçlanması sağlanır.
Türkiye’de Tüberkülozu Durduruyoruz
DSÖ, TB olgu hızı yüz binde 20’nin
altında olan ve son 5 yılda olgu hızı
düşme trendinde olan ülkelerin tüberküloz eliminasyon fazında olduğunu kabul etmektedir. Ülkemizin
2013 yılı tüberküloz olgu hızı yüz binde 17,5 ve son 5 yılda olgu hızı düşme trendinde olduğundan eliminasyon fazına girilmiş durumdadır. Bu
kapsamda önümüzdeki yıllarda ülkemizde yürütülen tüberküloz kontrol
programı tüberküloz eliminasyonunu hedefleyecek şekilde güçlendirilerek sürdürülecektir.
Özetle;
ortamı havalandırmaya özen gösteriniz.
• Verem hastalığının belirtilerini hissettiğinizde en yakın sağlık kuruluşuna başvurunuz.
• İki-üç
haftadan uzun süren öksürükle birlikte balgam, kan tükürme, nefes darlığı, halsizlik,
iştahsızlık, kilo kaybı, ateş, gece
terlemesi şikâyetleri olan kişilerin
verem açısından da kontrollerinin
yapılabilmesi için en yakın sağlık
kuruluşuna müracaat etmesi gerekmektedir.
• Düzenli ilaç kullanımı ile veremi
durdurabilir ve sevdiklerinize bulaşmasını önleyebilirsiniz.
Verem tedavisi gören bir kişi, ilaçlarını belirli bir süre düzenli olarak
kullandığında hastalığın bulaştırıcılığı ortadan kalkar. Düzenli tedavi
olmayan hastalar ilaca dirençli hale
gelir ve hastalığı ilaca dirençli olarak
bulaştırırlar.
• Verem tedavisinde kullanılan tüm
ilaçlar ücretsizdir.
• Verem
tedavisi gören hastaların
tedavisinde kullanılan bütün tüberküloz ilaçları, Bakanlığımızca
temin edilerek ücretsiz olarak hastalara ulaştırılmaktadır.
• Verem hava yoluyla bulaşan, önle- • Verem
nebilir ve tedavi edilebilir bir hastalıktır.
• Erken tanı, doğru ve etkin tedavi
ile hastalıktan korunmak mümkündür.
• Verem hastalığından korunmak ve
sevdiklerimizi korumak için bazı
kurallara dikkat etmemiz gerekir.
• Öksürürken mutlaka ağzınızı ka-
patınız. Kullandığınız mendilleri
çöp kutusuna atınız. Ellerinizi sabunla yıkayınız. Bulunduğunuz
hastalığının tedavisinde
tam başarı için, ilaçlarınızı Doğrudan Gözetimli Tedavi ile kullanınız.
Doğrudan Gözetimli Tedavi, verem
hastalığında tedavi başarısını arttırmak için, tüberkülozlu hastaların her
doz ilacının her gün bir sağlık çalışanı
veya eğitilmiş bir gönüllü tarafından
içirtilmesi esasına dayanır. Böylece
doğru ilaçları, uygun zamanda ve
gerektiği sürede kullanmanız sağlanmaktadır.
“Hedefimiz Veremsiz Bir Türkiye”
SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015
7
haber
HEALTH EXPO FUAR VE KONGRESİ
İSTANBUL’DA YAPILDI
Health Expo Sağlık Turizmi, Medikal Teknolojiler, Tıbbi Uzmanlık Fuarı ve Kongresi’nin açılış
konuşmasını yapan Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu, Türkiye’nin sağlık turizminde önemli
bir merkez olacağını belirterek, “Bütün bu coğrafyaya bakıldığında Türkiye’nin sağlık hizmeti
sunumunda bölgenin merkezi olabilecek tecrübe birikimi var” dedi.
İstanbul’da, 10-13 Aralık’ta düzenlenen ‘’Health Expo Sağlık Turizmi,
Medikal Teknolojiler, Tıbbi Uzmanlık
Fuarı ve Kongresi’’nin tanıtım toplantısı yapıldı.
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu,
İstanbul Fuar Merkezi’nde düzenlenen “İstanbul Health Expo-Sağlık
Turizmi, Medikal Teknolojileri Tıbbi
Uzmanlık Fuarı ve Kongresi”nin açılışını yaptı.
Bakan Dr. Mehmet Müezzinoğlu yaptığı konuşmada, Türkiye’de son 10
yılda sağlık alanında yaşanan gelişmelere değinerek, sağlık hizmetlerini
gelişimin merkezine aldığını belirterek, sağlığa ulaşımın önünün açıldığını söyledi.
Sağlığın sadece hizmet sunumu olmadığını hatırlatan Müezzinoğlu, “Bu
sunumu daha iyi noktaya getirmek
için de bilimsel gelişmeleri takip etmek, yeni teknolojileri sağlık hizmeti sunumuna katmak gerekir. Bu da
daha çok teknoloji, laboratuvar, ilaç,
tedavi için yeni yeni argümanlar demektir. Yalnız hizmeti sunma anlayışıyla devam etme, başarıyı bir noktada sınırlandırıyor” diye konuştu.
Müezzinoğlu, sağlık turizminde yeni
vizyon belirlenmesinin kaçınılmaz olduğunu ifade ederek, ileriki süreçte
en çok önem verilecek konulardan
birinin de sağlık turizmi olduğunu
söyledi.
Sağlık turizminin Türkiye’nin güçlenebileceği alanlardan biri olduğuna
işaret eden Müezzinoğlu, şöyle devam etti: “77 milyon ülke insanına
dünya standartlarında tecrübe birikimi olan hekimlerimizle sağlık hizmeti sunuyoruz. Şimdi bunu yakın
coğrafyamızdaki 1,5 milyar insana,
yani 3 saatlik bir uçuş mesafesinde
Türkiye’nin hitap ettiği coğrafya 1,5
8
SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015
milyar nüfusu kapsıyor. Bütün bu
coğrafyaya bakıldığında Türkiye’nin
sağlık hizmeti sunumunda bölgenin
merkezi olabilecek tecrübe birikimi
var. İnsan altyapısı ve organizasyon
kabiliyeti var. Fiziki mekan altyapısı
imkanları var. Önümüzdeki süreçte
2017-2018’e kadar fiziki mekanlardaki altyapımızı ve tıbbi teknolojilerdeki altyapımızı çok daha iyi noktalara
taşıyacağız. 2018’den sonraki süreçte
de inanıyorum ki dünyada marka değeri olan sağlık hizmeti sunumu yapan güçlü merkezlerimiz olacak.”
Şehir Hastaneleri
Müezzinoğlu, kamu özel işbirliğiyle
yapılan 26 bin kapasiteli şehir hastanelerinin tamamına yakınının 20162017’de hizmete girmiş olacağını
söyledi. Gelecek yıl yapılacak yaklaşık
24 bin yatak kapasiteli şehir hastanelerinin en geç 2018’de hizmete açılacağını dile getiren Müezzinoğlu, şunları söyledi: “Özel sektör bir taraftan,
üniversitelerimiz bir taraftan yaklaşık
90 bin yatak kapasiteli hastaneler
ve bunların altyapısını önümüzdeki
4 yılda sıfırdan çok ileri teknolojiyle yapacak ve donatacağız. Türkiye,
dünyanın bu anlamda fiziki mekanlarını ve tıbbi teknolojilerini son 5 yılda
yenilemiş tek ülkesi olacak. Bu bize
farklı avantajlar ve sunum zenginlikleri sağlayacak.”
Müezzinoğlu, sağlık endüstrilerinde
yasal altyapıların tamamlandığını
anlatarak, önümüzdeki dönemde de
kurumsal altyapıların tamamlanacağını kaydetti.
Bakan Sayın Dr. Müezzinoğlu, konuşmasının ardından fuarın açılışını gerçekleştirerek, stantları gezdi.
Fuarın açılışına, Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Eyüp Gümüş, Türkiye
Kamu Hastaneleri Kurumu Başkanı
Uzm.Dr. Zafer Çukurova ile Sağlık Bakanlığı Sağlığın Geliştirilmesi Genel
Müdürü Yard.Doç.Dr. Ömer Tontuş’
da katıldı.
Kongrede Sağlıkla İlgili
Birçok Konu Ele Alındı
İstanbul Health Expo; Medikal Ürün,
Hastane Donanımları, Sağlık Bilişim
ve Teknolojileri, Laboratuvar Sistemleri, Evde Bakım Ürünleri ve Sağlık Turizmi Fuarı, sağlıkta uygulanan yeni
teknolojileri tanıtmayı amaçlıyor.
Fuar kapsamında düzenlenen Sağlık
Turizmi, Medikal Teknolojiler, Tıbbi
Uzmanlık Kongresi’nde, küresel sağlık turizmi ve Türkiye’nin sağlık turizmi politikaları, Türkiye’de yaşlı ve
engelli turizmi, estetik cerrahisi, saç
ekiminin püf noktaları gibi konular
ele alındı.
haber
KANSER AĞRISI
Prof. Dr. Emine Nur TOZAN
Kanser Ağrısı Nedir?
İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi
Algoloji Bilim Dalı
Tanı alan hastalarımızın %90’ında
“AĞRI” şikayeti vardır. Hastalarımız
tanı aldıktan sonra, önce hastalığın
varlığını ve ardından tedavisinin ne
olacağı konusunda aşırı endişe duydukları için var olan ağrılarını ifade
etmekten çekinirler. Ancak ağrı konusunda şikayet ederler ise, tanılarının
tedavilerini ya da gidişatını erteleyip
ihmal edebileceklerini düşünürler.
Bu nedenle “kanserde ağrı tedavisi”
hep ihmal edilen bir konudur.
Ağrı, vücutta bir doku hasarı olsun
ya da olmasın, vücudun herhangi bir
yerinden kaynaklanan, kişinin geçmişteki deneyimlerini de içine alan,
hoş olmayan subjektif bir duygudur.
Tarihi insanlığın varlığı ile eşzamanlıdır. Algoloji (Ağrı Bilimi)’nin varlığı ülkemizde 30 yıllık bir geçmişe sahiptir.
Akut ağrı vücudun bir habercisi ya da
acil bir durumun klinik belirtisi olabilirken, kronik ağrı; bir hastalıktır.
Dolayısı ile kişi “Ağrı” ile ilgili ne ifade
eder ise doktor bu ifadeye itibar edip,
hastaya inanmak zorundadır.
Kanserde Ağrı üç neden ile vardır: Birincisi var olan kitlenin yarattığı ağrı.
İkincisi bu kitlenin dışındaki başka
bir yerde, o bölgede bulunduğu noktada sıkıştırdığı sinirler, kaslar ve kemiklere ait ağrı. Üçüncüsü ise radyoterapi/ kemoterapi/ cerrahi tedavisi
sırasında ortaya çıkan ağrıdır. Üç ağrının tedavisi de birbirinden farklıdır.
Tedavi En Başından
Sonuna Kadar Nasıl Yapılır?
Tedavide “ağrı basamak tedavisi” uygulanır.
Prof. Dr. Emine Nur TOZAN
10
SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015
İki tedavi yönteminden %70-75 oranında, özellikle ağızdan kullanılan
ilaçlardan yararlanılır. % 25-30 oranında da girişimsel yöntemlerden
faydalanırız. Her zaman ilk tercihimiz
ilaçların ağızdan kullanılmasıdır. Ama
asla iğne değil. Hastaya “Bundan
sonra sizinle ilgili bilgi için yakınınız
hastaneye gelecek” deriz. Çünkü hastalarımızın hastaneye gelip gitmesi
transferi çok zahmetli olur. Hastalarımızın yakınları belli periyodlarda bize
gelir. Tedavinin gidişatını; 1’den 10’a
kadar derecelendirme ile yaparız.
Bize geldiğinde “10 üzerinden 9 olan
ağrısı kaç oldu?” diye sorulur. Amacımız ağrı değerinin 4 ve altına düşmesidir ki günlük “yaşam kalitesi” devam
edebilsin.
Ağrının şiddetine göre, ilaçların dozları ya da çeşitleri değiştirilir. En büyük korku “bağımlılık” tır. Ağrısı olan
hastanın ilaçlara bağımlılığı olmaz.
Medikal tedavide, “kırmızı” ve “yeşil”
reçeteli ilaçların yazılması ve tekrar
edilmesi ile ilgili sorunlar yaşanmakta ve bu konuda hasta, hasta yakınları mağduriyet yaşamaktadırlar.
Girişimsel yöntemlerden en çok epidural yada spinal port pompa sistemleri kullanılır ki, ağrıdan alınan
ilaç dozları düşürülür ve hastanın bu
ilaçlara bağlı yan etkileri minimalize
edilir. Tüm tedaviyi uygulayan ekip
başı Algoloji uzmanlarıdır. Şu an tüm
Türkiye’de, Tıp Fakültelerinin hemen
hemen hepsinde “Algoloji (Ağrı) Bilim Dalı” ya da Eğitim ve Araştırma
Hastanelerinde “Ağrı Polikiniği Veya
Ünitesi” bulunmaktadır.
Ağrı Çekmek Kader Değildir!
SAĞLIKTA
2014
SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015
11
Sağlıkta2014
BAŞARIYLA GEÇEN BİR YILIN ARDINDAN...
2014 YILINDA SAĞLIK BAKANLIĞI
Sağlık Bakanlığı
Sağlığın Geliştirilmesi Genel Müdürlüğü
Ocak...
• Sayın Bakanımız Dr. Mehmet Mü-
ezzinoğlu yılın ilk bebeğini İstanbul Kanuni Sultan Süleyman
Eğitim Araştırma Hastanesinde
ziyaret etti.
• 2014 Sağlıklı Yaşam ve Hareket Yılı
İlan Edildi.
• Organ
Bağışı konusunda Sayın
Bakanımızın katılımıyla kamuoyu
bilincinin artırılması amacıyla din
görevlileri ve mahalli idare temsilcilerine yönelik toplantı gerçekleştirildi.
“Organ Bağışına Destek Mektubu”
ile ilgili açıklamalar yapıldı.
• Tıpta
• Bakanımız
Dr. Mehmet Müezzinoğlu Tacikistan Sağlık Bakanı ile
görüştü.
Uzmanlık Eğitiminde Yeni
Kriterler Belirlendi.
• Bakanımız
natif Tıp Uygulamaları Yönetmeliği ilgilerin görüş ve önerilerine
açıldı.
• Bakanımız 600 yataklı Afyonkara-
Uygulamaya geçilmesi tanıtıldı.
• Bakanımızı Kuveyt Sağlık Bakanı
• Geleneksel, Tamamlayıcı ve Alter-
• İlaç Takip Sisteminde (İTS) Mobil
• Tam Gün tasarısı olarak bilinen,
Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Torba Yasa Kabul
Edildi.
Şubat…
Edirne’de 400 yataklı
hastane inşaatında incelemelerde
bulundu.
hisar’daki Devlet Hastanesinin açılış törenine katıldı.
Dr. Ali Saad Al-Obaidi ve beraberindeki heyet ziyaret etti.
• Bakanımız
Eskişehir’de Yunus
Emre Eğitim ve Araştırma Hastanesinin Temel Atma Törenine katıldı.
• Türkiye’de Kan Tedarik Sisteminin
Güçlendirilmesi projesi kapanış
toplantısı gerçekleştirildi.
• Kırşehir’de Ağız ve Diş Sağlığı Mer- • 4 Şubat Dünya Kanser Günü çerçe- • TİKA tarafından inşa edilen 150 yakezi açılışı gerçekleştirildi.
• Bakanımız
Dr. Mehmet Müezzinoğlu, Ankara OSTİM ve İvedik
Organize Sanayi Bölgesi’nde medikal sektöründe faaliyet gösteren
sanayiciler ile bir araya geldi.
• Sağlık Bakanlığı ve Diyanet İşeri
Başkanlığı ile birlikte gönderilen
12
SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015
vesinde açıklama yapıldı.
• Sağlık Bakanlığı ile Gençlik ve Spor
Bakanlığı arasında gerçekleşecek
olan “Yükseköğrenim Kredi ve
Yurtlar Kurumu Yurtlarında Kalan
Öğrencilere Sağlık Taraması Yapılmasına Dair Protokolün İmza Törenine” gerçekleştirildi.
taklı Nyala Sudan-Türkiye Eğitim
ve Araştırma Hastanesinin açılış
töreni gerçekleştirildi.
Mart…
• Bakanımız Antalya Kepez Devlet
Hastanesinin Temel Atma Törenine katıldı.
• Toplum Sağlığı Merkezlerinde İş
Sağlığı ve Güvenliği Hizmetleri
Modelleme Çalıştayı düzenlendi.
• Balıkesir
Mayıs…
• Yeni doğan Tarama Programı hayata geçirildi.
• Sağlıklı Yaşam Yürüyüşü ve Dünya
Tütünsüz Günü Etkinlikleri Sayın
Bakanımız Dr. Mehmet Müezzinoğlu ve DSÖ Avrupa Bölge Direktör Zsuzanna Jakab’un katılımı ile
gerçekleştirildi.
Şehir Hastanesi Temel
Atma Töreni ve Gönen Devlet Hastanesi Yeni Blok Açılışı gerçekleştirildi.
• Hasta Hakları Yönetmeliğinde ya-
Ulus Kadın ve Çocuk
Hastanesi’nde Sağlık Çalışanlarına
İşaret Dili ve Eğitimi verildi.
Arayışı Türkiye Raporu 2014 Toplantısı gerçekleştirildi.
• Eczaneler ile ilgili yeni yönetmelik
sıyla etkinlikler yapıldı.
• Beyoğlu
pılan düzenlemeler kamuoyuna
açıldı.
• Sami
• Sürdürülebilir Sağlık İçin Çözüm
• Kolon Kanserine Karşı farkındalık
• Hemşireler ve Ebeler Günü dolayı-
oluşturmak adına etkinlik gerçekleştirildi.
• Kamu-Özel Ortaklığı Kanunu kabul edildi.
• 14
Mart Tıp Bayramı Kutlama
Programına Bakanımız İstanbul’da
katıldı.
• Bakanımız
Edirne Uzunköprü’de
huzurevi ziyareti gerçekleştirdi.
• Özel
Hastaneler Yönetmeliğinde
değişiklikler yapıldı.
• Sayın Başbakanımız Recep Tayyip
Erdoğan’ın katılımı ile “Sağlık Çalışanları Türkiye Buluşması ve Ebeler, Hemşireler ve Anneler Günü
Programı” düzenlendi.
• Sağlık Bakanlığı’nda Müsteşar de-
ğişikliği. Prof. Dr. Eyüp Gümüş T.C.
Sağlık Bakanlığı Müsteşarı olarak
atandı.
• Soma’da meydana gelen maden
• Kırgızistan
Sağlık Bakanı Dinara
Sahinbaeva ile görüşüldü.
uygulamaları eğitim toplantıları
başlatıldı.
Sağlıklı Yaşam İçin Yürüyor Projesi kapsamında Sayın
Bakanımızın Katılımı ile “Beyoğlu
Sağlığa Yürüyor Etkinliği” gerçekleştirildi.
• Türkiye Çocukluk Çağı Şişmanlık
Araştırması Sonuçlarının açıklandığı toplantı yapıldı.
• Bakanımız Ankara Üniversitesi Tıp
Fakültesi Çocuk Hastanesi Açılış
Töreni’ne katıldı.
• Ankara Çocuk Sağlığı ve Hastalık• Kanserle Savaş Haftası etkinlikleri • Bakanımız 350 yataklı Ağrı Devlet ları Hematoloji Onkoloji Eğitim ve
Araştırma Hastanesi’nde Çocuk
düzenlendi.
Hastanesinin inşaatında inceleYoğun Bakım ve Çocuk Yanık Bakı• Damacana Sulara Çipli Takip Siste- melerde bulundu.
mı Ünitelerinin Açılışı gerçekleşti.
mi getirildi.
• Türk Kızılay’ı ile Kan Tedarik Sistetedavisi gören çocuklar
• Acil Sağlık Hizmetlerinde Yeşil mi ve Plazma Temini ile ilgili pro- • Lösemi
Bakanımızın elinden karnelerini
Alan Uygulaması hayata geçirildi.
Nisan…
• Ulusal Kanser Haftası Sempozyu-
kazası hepimizi yürekten sarstı.
Bakanlık olarak oradaydık.
tokol imzalanması toplantısı gerçekleştirildi.
• Interpol ile ortak yürütülen Pan-
• Sağlıkta 2023 Vizyonu çerçevesin-
• Soma’da psiko-sosyal destek faali-
• Beslenme
Dostu Okul Programı
kapsamında Denetçilerin Eğitimi
Programı gerçekleştirildi.
yetleri yürütüldü.
• Sağlık Meslek Mensupları ile Sağ-
lık Hizmetlerinde Çalışan Diğer
Meslek Mensuplarının Görev Yetki
ve Sorumluluklarına Dair Yönetmelik yenilendi.
• Hayata geçirilen Gebe Okulları ile • Sağlıklı Beslenme Önerileri için el
ilgili olarak kamuoyuna bilgilendirmeler yapıldı.
broşürü hazırlandı.
Devlet Hastanesi Açılış Tö• Prematüre Bebeklere Yönelik Ey- • Tosya
reni Sayın Bakanımızın katılımıyla
lem Planı hayata geçirildi.
• Sağlıklı Kentler İçin Sağlığa Yürüyoruz Projesi kapsamındaki etkinlikler tüm yurtta yapıldı.
Hasta Destek Birimi
Karma Ekonomik Komisyonu Toplantısı yapıldı.
si hazırlandı.
ve Eczacılık Hakkında
Yönetmelik yenilendi.
kuruldu.
• Gümrüklere Sahte, Kaçak ve Sağ-
• Türkiye-Gambiya
• Eczaneler
• Uluslararası
gea 7 sahte ilaç operasyonları gerçekleştirildi.
mu Bakanımızın katılımlarıyla gerçekleştirildi.
• Bebeğim Yolda Ben Hazırım Proje-
aldı.
gerçekleştirildi.
Haziran…
lıklı Ürün Eğitimleri verildi.
de “Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı ve Türkiye Sağlık Bilimleri
Üniversitesi” projelerinin detaylarının anlatıldığı basın bilgilendirme toplantısı gerçekleştirildi.
• 81
ilden gelen ekiplere “Sosyal
Medya Eğitimi” düzenlendi.
Temmuz…
• Ayakta Teşhis
ve Tedavi Yapılan
Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında
Yönetmelik’te Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik yayınlandı.
• Sağlık Beyanlı Ürün Satış Yönetmeliği yayınlandı
başlangıcı ile birlikte sık- • Uyuşturucu ile Mücadele Üst Ku• 2014 yılı ilk çeyreğinde yürütülen • Yazın
rulu toplandı.
ça kullanılmaya başlayan yüzme
tıbbi cihaz piyasa gözetimi ve dehavuzları ile ilgili “Yüzme Havuzu • Yeni Uygulanacak Eczacı Yerleştirnetimi faaliyetleri sonucu açıklandı.
Analiz Sonuçları” açıklandı.
me Sistemi (EYS) açıklandı.
SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015
13
Sağlıkta2014
• İyi
Farmakovijilans Uygulamaları
Kılavuzu yayınlandı..
• Yerli morfin üretiminde son du-
• Bakanımız
Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma
Hastanesi’nde Gazzeli yaralıları ziyaret etti.
rum ve rakamlar kamuoyu ile paylaşıldı.
• Karabük
üçgen uygulaması hayata geçirildi.
• Başbakan Prof. Dr. Ahmet Davu-
• İlaç yan etki bildirimi ve siyah ters
Ağustos…
Eğitim ve Araştırma
Hastanesi’nin Açılış Töreni gerçekleştirildi.
ği düzenlendi.
• Sağlık Turizmi, Medikal Teknolojiler, Tıbbi Uzmanlık Fuarı ve Kongresinin lansman toplantısı gerçekleştirildi.
• “Biz Yanınızdayız “ sloganıyla Diya-
toğlu Sağlık Bakanlığını ziyaret
etti. Brifing aldı.
bet Posterleri Projesi Ödül Töreni
ve Dünya Diyabet Günü Etkinlikleri gerçekleştirildi.
ve “ Fiziksel Aktivite İnternet Sitesi
Tanıtım Toplantısı” gerçekleştirildi.
Burak Hastanesi’nde
Prematüre Doğum Günü ve Patik Asma Töreni ile Anne-Bebek
Uyum Servisi Açılış Töreni yapıldı.
• Ebola
• “ Türkiye Fiziksel Aktivite Rehberi” • Zekai Tahir
• Deniz
Nakil Araçlarının Hizmete
Katılım Töreni ile 112’ler daha da
güçlenerek yola devam ediyor.
• Okul
• Sağlık
Teknolojileri Değerlendirme Raporu yayınlandı.
• “2014 Sağlıklı Yaşam ve Hareket
Hemorajik Ateşi hastalığı
haberleri…
• Türkiye Sağlıklı Beslenme ve Hareketli Hayat Programı’nın tanıtım
etkinliği yapıldı..
• Ebola ile ilgili tedbirler alındı ve
bunlar kamuoyu ile paylaşıldı.
• Ambalajlı Su Satış Yerleri ile Amba-
lajlı Su Nakil Araçlarının tabi olacağı usul ve esaslar hakkında tebliğ
yayınlandı.
• Gazze’den ilk yaralılar UMKE ekiplerimiz ile ülkemize getirildi.
Kantinlerinde sağlıklı ürün
satışı ile ilgili yeni düzenlemeler
yapıldı.
Yılı” etkinlikleri kapsamında “Yüreğinize Sağlık” temalı Bakanımızın
da katıldığı yürüyüş yapıldı.
• Bulaşıcı Olmayan Hastalıklara Yö-
nelik Daha İyi Sonuçlar için Sağlık
Sistemi Zorlukları ve Fırsatları konulu toplantı yapıldı.
• Kişisel Sağlık Verilerinin İşlenmesi
ve Mahremiyetinin Sağlaması Yönetmeliği yayınlandı.
Ekim…
• Müsteşarımız Prof. Dr. Eyüp Gü-
müş, İstanbul Ümraniye Eğitim ve
Araştırma Hastanesi’nde Dünya
Prematüre Günü Etkinliğine katıldı.
• 18 Kasım Antibiyotik Farkındalık
Günü’ne Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Eyüp Gümüş katıldı.
• 5. Uluslararası Sağlıkta Performans
ve Kalite Kongresi Sağlık Bakanlığı
Müsteşarı Prof. Dr. Eyüp Gümüş
katılımıyla gerçekleşti.
• Uyuşturucu
ile Mücadele Şurası
Ankara’da toplandı.
• Sağlık Personeline Lisans Tamam-
• Filistinli yaralılar Türkiye’ye tedavi
• Alanya’da “Kansere Derinden Kar-
• Gazzeli
• Obezite Eğitici Eğitimi verildi.
• 2. Türkiye Sağlık Mezunları Kurul• Bakanımız, İran Tedavi ve Tıp Eğiti- tayı yapıldı.
mi Bakanı ile görüştü.
• Health Expo Fuarı ve Kongresi ger• Türk Anesteziyoloji Derneğinin çekleştirildi.
yürüttüğü ve Sağlık Bakanlığının
desteklediği “Hayata El Projesi” • Romanya Büyükelçiliği’nden Ba-
için UMKE ekiplerimizin eşliğinde
ayak bastı.
yaralıları Bakanımız Yenimahalle Eğitim ve Araştırma
Hastanesi’nde ziyaret etti.
• Sosyal Medya üzerinden Sahte İlaç
Satışını Engelleme Faaliyetleri gerçekleştirildi.
• Acil Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü katılımıyla Ambulans
Uçakla Gazzeli yaralılar getirildi.
şıyız” sloganı ile kanser hastalarına
moral etkinliği düzenlendi.
gerçekleştirildi.
li Testlerin Nasıl Yapılacağına Dair
Genelge yayınlandı.
• Türkiye Ruh Sağlığı Verileri açıklandı.
Eylül…
• Halk Sağlığı Haftası kapsamında
etkinlikler düzenlendi.
• Uyuşturucu ile Mücadele Acil Eylem Planı Taslağı hazırlandı.
SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015
lama hakkı getirildi.
Aralık…
kanımıza ödül verildi.
2015 bütçe görüşmeleri
• MERS virüsü Bilim Kurulu Çalışma- • TBMM
yapıldı. Sayın Bakanımız Plan ve
ları açıklandı.
• Alkol ve Madde Bağımlılığı ile İlgi- • Bakanlık Tek Şeker Uygulamasına
14
• Her Bağış Yeni Bir Umuttur Etkinli-
geçiş yaptı.
• Bakanımızın
katıldığı Akdeniz’de
Sağlık Konferansı düzenlendi.
• Bakanımız
Türk Tıp Kurultayı’na
katıldı.
Kasım…
• Sağlık Yöneticilerine verilen Eği-
tim Programı çerçevesinde sertifika töreni yapıldı.
Bütçe Komisyonunda komisyon
üyelerine sunum yaptı. Sağlık
Bakanlığı 2015 Bütçesi Bakanımızın Genel Kurula sunumu ile
TBMM’nde görüşüldü ve kabul
edildi.
• Adana Entegre Sağlık Kampüsü Finansal Anlaşması imzalandı.
• TÜSEB Çalıştayı yapıldı.
• Geleneksel ve Tamamlayıcı
Tıp
Uygulamaları Yönetmeliği (GTAT)
yayınlandı.
7.09 .1984
12. 09. 20 14
Geleceği birlikte güvenle
büyütüyoruz.
Sağlıkta2014
SAĞLIK HABERLERİNDE 2014
Esra ÖZ
Yeni bir yıla girerken, o yılın muhasebesini yaparım. Benzer bir muhasebenin sağlık alanında da yapılmasının yaşadıklarımızı hatırlamak adına
önemli olduğunu düşündüm ve 2014
yılında sağlık alanında neler olduğunu sizler için gözden geçirdim.
Öncesinde haberleri incelerken
edindiğim gözlemlerimi aktarmak
istiyorum. Öncelikle hatalı sağlık
haberlerini gördükçe, bu alanda uzmanlaşmanın en acil şekilde yapılması gerektiğini bir kez daha anlamış
oldum. İnsanların dikkatini çekmek
için korkuyu kullanan haberciler, bir
şeyi gözden kaçırıyor, korku sosyokültürel yapısı yüksek insanları etkilerken, düşük olanlarda korkutmanın
etkisinin olmadığı araştırmalarla gösterilmiştir. Ancak, sağlık haberlerinde
ya felaket şeklinde insanları korkutan ya da mucize şeklinde boşuna
umutlandıran haberler yapılıyor.
OCAK
2014
Peki, bunun yerine doğru, etik ve objektif şekilde bilgilendirme kuralları
olsa neler olur? En çok öldüren, en
önemli hastalık, en can alan hastalık
kalıplarından kurtulup, haberler gerçek verilerle işlense, sağlıkta şiddet
haberlerinde olduğu gibi okunma
oranlarını artırmaya yönelik değil de
daha çözüm odaklı haberler yayınlansa neler olur? Sağlık okuryazarlığının da gelişmesiyle, bilgi seviyesi
yükselmiş bir toplum haline geliriz.
Bu ise hem bilinçlenmeyi hem sağlık
habercilerinin uzmanlaşmasını hem
de sözde uzmanlardan korunmamızı
beraberinde getirir.
Bu yıl sağlık alanında en çok konuşulan konular denildiğinde ilk akla
gelenler arasında; sağlık çalışanlarına
verilecek olan yıpranma payı, ebola
ve sıtma salgını, Angeline Jolie ile
gündeme gelen BRCA1-2 gen mutasyonu, sağlık turizmi, kürtaj, sezaryen, sağlıkta şiddet, ALS hastalığına
dikkat çekmek için buzlu kovaları başından aşağı dökenler, rahim nakliyle
doğan ilk bebek, 3D printerların sağlık endüstrisinde kullanılmaya baş-
Bakan Müezzinoğlu’ndan
iki müjde
Popular Science dergisi Prof. Dr. Aydoğan
Özcan’ı dünyanın en parlak 10 bilim insanı
arasında gösterdi. California Üniversitesi’nde
görevli Prof. Özcan’ın geliştirdiği ‘kan tahlili yapan cep telefonu’, bilimin zirvesinden inmiyor.
ABD’nin California Üniversitesi’nde (UCLA) görevli 32 yaşındaki Prof. Dr. Aydoğan Özcan, kendi
laboratuvarında geliştirdiği kan tahlili
yapan cep telefonu
sayesinde ABD’nin
en çok okunan dergilerinden Popular
Science’ın Ekim 2012
sayısında, “tüm dünyada 2012 yılının en
parlak 10 bilim insanı”
arasında gösterildi.
Sağlık Bakanı Mehmet
16
SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015
lanması yer alıyor. Ayrıca koruyucu
sağlık hizmetlerine yönelik haberler
de gündeme sık sık geldi. Bunun dışında alternatif tıp adı altında bitkisel
ilaçlar ve bu anlamda önerilen karışımlar da maalesef haberler arasında
yayınladı.
Peki, en çok haber yapılan konular neler? Medya Takip Ajansı Interpress’in
2014 yılında basında yer alan 335 bini
aşkın genel sağlık haberini kapsayan
araştırmasına göre, en çok diyet, kanser ve şeker konularının gündeme
geldi. Astım, Alzheimer ve prostat ise
en çok yükseliş gösteren konuların
başında yer aldı. Interpress’in araştırmasına göre, 65 bini geçen sayı ile en
çok ‘beslenme’ konusu üzerine haber
yayınlandığı ortaya çıktı. Beslenme
konusunun içinde ‘diyet’ ve ‘obezite’
başlığı altında ise toplam 48 binden
fazla haber yayınlandığı belirlendi.
Detaylı olarak 2014 yılının analizine
geçmeden önce unutmamalıyız ki
bilinçli okur olmak, özellikle sağlık ve
bilim haberlerini okurken eleştirel ve
şüpheci olmak çok önemlidir.
Müezzinoğlu, Balkanlarda sosyal güvencesi olmayan veya
Türkiye’de tedavi olmak isteyip imkânı bulunmayan soydaşlarımızın ücretsiz olarak tedavi edilebilmesi için hazırlanan
maddenin meclisten geçtiğini belirtti.
Hemen indirin, sahtesini görün!
Sağlık Bakanlığı, ilaçların üzerindeki karekodların, akıllı telefonlar yardımı ile okutularak sahte ya da piyasadan toplatılmış ilaçların tespit edilebileceğini açıkladı.
Tamamlayıcı sağlık sigortası yaygınlaşacak
Önümüzdeki dönemde SGK’lıların daha çok talep edeceği
tamamlayıcı sağlık sigortalarının yaygınlaşacağını belirten
Ray Sigorta Genel Müdürü Levent Şişmanoğlu, bu sistemin
müşteriler için ayrıcalıklı bir hizmet olacağını belirtti.
ABD’de Obama’nın sağlık reformu yürürlükte
ABD Başkanı Barack Obama’nın adıyla anılan sağlık hizmeti
reformunun yürürlüğe girmesiyle milyonlarca Amerikalı ilk
defa sağlık sigortası kapsamına alınıyor.
“Sağlık sektöründe dünya birinciliğinin yolu Rusya’dan geçiyor”
Rusya’da sağlık turizmi için yurtdışına çıkan kişi sayısı geçen
yıla oranla %47 artmış durumda. Rusya’da sağlık turizmi
için yurtdışına çıkan kişi sayısı geçen yıla oranla %47 artmış
durumda. Yaklaşık olarak her yıl 70.000 Rus, tedavi amaçlı
yurt dışına çıkıyor ve 1 milyar doları aşan harcama yapıyor.
Gül’den Torba Yasa’ya onay
Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül, 2
Ocak’ta TBMM Genel
Kurulu’nda kabul
edilen, kamuoyunda
“Tam gün yasası”
olarak adlandırılan
sağlıkla ilgili bazı
kanunlarda değişiklik yapılmasına dair
kanunu onayladı.
Engellilere
“Sağlık Kurulu” raporunda kolaylık
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı İslam, engellilere verilen
sağlık kurulu raporuyla ilgili yönetmeliğin değiştirilerek, her
kurum için ayrı engelli raporu alma durumunun ortadan
kaldırılacağını bildirdi.
Sağlık Bakanı H3N2 virüsünü anlattı!
Sağlık Bakanı Müezzinoğlu, Bakan Müezzinoğlu, H3N2 virüsünün korkulacak bir virüs olmadığını, bu hastalığın bir
salgın olmadığını belirtti. Fakat yeni gribin bilinen gripten
daha uzun sürdüğüne dikkat çeken Müezzinoğlu, “Normalde günlük ilaç kullanımı 7 gün sürerken bu yıl ortalama 10
güne uzuyor” dedi.
Torba Yasa neler getiriyor?
Kanuna göre, memur, subay, astsubay ve askeri öğrenciler;
ofis, büro ve muayenehane açamayacak, vakıf yükseköğretim kurumlarında çalışamayacak. Ancak memurların insani ve sosyal amaçlı gönüllü çalışmaları bu yasaklamanın
dışında olacak- Sağlık personeli, mesai saatleri dışında da
hastane ya da sağlık kuruluşuna çağrılabilecek- Mesai saatleri dışında yükseköğretim kurumlarından başka yerlerde
çalışan öğretim üyeleri, bu düzenlemenin yayım tarihinden
itibaren 3 ay içerisinde faaliyetlerini sona erdirmezse üniversiteyle ilişikleri kesilecek- GATA’da da sözleşmeli profesör ve
doçent çalıştırılabilecek- Sünnet ameliyatını sadece tabipler
yapacak. Bu düzenlemenin yayımı tarihinde sünnetçilik yapanlar, 31 Aralık 2014’e kadar faaliyetlerini sürdürebilecekHemşire yardımcısı, ebe yardımcısı, sağlık bakım teknisyeni
adıyla üç yeni “yardımcı sağlık mesleği” geliyor.
Türkiye’yi saran virüste
ilk 48 saat çok önemli
Yaklaşık son bir aydır herkeste benzer belirtiler, ağır bir grip
salgını var. Acaba virüs domuz gribi mi sorularının ardından
Sağlık Bakanlığı dün Hürriyet’e bir açıklama yaparak bu virüsün domuz gribi değil H3N2 virüsü olduğunu açıkladı. Uz-
manlar virüs konusunda önemli uyarılarda bulundu: Hasta
olanlar kesinlikle işe, okula gitmesin, toplum içine çıkmasın.
Salgın git gide yayılabilir. Kronik hastalığı olanlar ve yaşlılar
ise kesinlikle aşı yaptırsın. Ayrıca grip bir virüs olduğu için
antibiyotikler işe yaramaz. Antibiyotik kullanmayın. İlk 48
saate dikkat edin. Geç kalmayın. Sağlık Bakanı ise hürriyet.
com.tr’nin haberi üzerine grip salgınıyla ilgili gazetecilere
açıklama yaptı: Her sene kış aylarında yaşanıyor. Olağanüstü bir durum yok. dedi.
‘Hasta memnun, sağlık çalışanı mutsuz’
Son 10 yılda hasta memnuniyetinde artış olduğu ancak
sağlık çalışanlarının mutlu olmadığı belirtildi. Sağlık-Sen’in
anketine göre, sağlık çalışanlarının yüzde 65’i ‘imkânım olsaydı ben bu mesleği değiştirirdim’ diyor
Obeziteyle mücadele için yürüdüler
Ankara’da görev yapan sağlık çalışanları “obeziteyle mücadele” için yürüdü.
Sağlık ve Üretim İstihdamda Rekora Koşuyor
Kariyer.net tarafından hazırlanan istihdam raporuna göre
% 44 artışla Sağlık ve % 33 artışla Üretim sektörleri Aralık
ayını rekorla kapattı. Kariyer.net tarafından hazırlanan istihdam raporuna göre % 44 artışla Sağlık ve % 33 artışla
Üretim sektörleri Aralık ayını rekorla kapattı. Ticaret sektörü
ise geçen yılın aynı ayına göre % 24’lük artışla yıldızı parlayan sektörler arasında.
Anjiyo ve sezaryen ile ilgili flaş gelişme
Gereksiz yere anjiyo ve sezeryan yapan doktora ceza yağacak. Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, gereksiz yere anjiyo ve sezeryan yapan doktora ceza verilmesinin gündemde
olduğunu açıkladı. Müezzinoğlu, 2014’te durumun değerlendirileceğini ve 2015 yılının planlamasının yapılacağını
bildirdi.
Türkiye Birinci Sırada!
Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre Türkiye’de en çok görülen hastalığın hipertansiyon olduğu belirlendi. Dolaşım
sistemi hastalıkları ise yüzde 37,92 ile birinci ölüm nedeni...
Sağlık Bakanlığı hazırladığı raporda, Türkiye’de görülen
hastalıkların profilini çıkardı. Rapora göre, yüzde 13,2 ile 15
yaş üstü bireylerde en fazla görülen hastalığın hipertansiyon olduğu belirlendi.
Google’dan bu kez sağlık alanında bir buluş!
Google’ın yeni teknolojik buluşu sağlık alanında çığır açacak
gibi görünüyor. Google’ın ürettiği akıllı kontak lensler gözyaşından glukoz seviyesini ölçüyor. Lens sayesinde parmaktan
kan alarak glukoz seviyesini ölçmek tarihe karışacak.
2014 Sağlıklı Yaşam
ve Hareket Yılı İlan Edildi.
Tıpta Uzmanlık Eğitiminde
Yeni Kriterler Belirlendi.
SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015
17
Sağlıkta2014
ŞUBAT
2014
Sağlık Çalışanlarını Umutlandıran
Açıklama
Sağlık çalışanlarının en önemli taleplerinden
fiili hizmet süresi zammı, tekrar gündeme geldi. Sağlık-Sen’in gerçekleştirdiği toplantıda
gündeme gelen fiili hizmet süresi zammı talebine, Bakan
Yardımcısı Agah Kafkas’ın, ‘Sağlık çalışanları da yıpranma
payını hak ediyor’ açıklaması sağlık çalışanlarının umudunu artırdı.
Dünya Sağlık Örgütü: Dünya ‘Kanser
Dalgasıyla’ Karşı Karşıya
Dünya Sağlık Örgütü (WHO), dünyanın
‘kanser
dalgasıyla
karşı karşıya olduğu’
uyarısında bulunup,
alkol ve şeker tüketiminin azaltılması gerektiğini söyledi.
3D Printerların Sağlık Endüstrisinde
Kullanılmaya Başlandı
Dünyada her gün 18 kişinin organ nakli için beklerken hayatını kaybettiği bir dönemde, 3D printerlar, sağlık sektöründe bir çığır açma potansiyeline sahip.
Sağlık Bakanlığı’ndan Kürtaj Açıklaması
Sağlık Bakanlığı, tüm hastanelerde 10 haftaya kadar gebeliklerde kürtajın ailenin isteği ve sağlık durumu gözetilerek
yapıldığını, Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumunca yasal
süre içinde kürtaj yapmadığı iddia edilen hastanelerle ilgili
inceleme başlatıldığını bildirdi.
Sağlık Bakanlığı Sağlıksız Kozmetik
ve Tıbbi Cihazların Listesini Açıkladı
Sağlık
Bakanlığı
kozmetikte ve tıbbı
cihazlarda ‘güvenli
olmayan’ ürünleri
açıkladı. Sağlık Bakanlığı kozmetikte
ve tıbbı cihazlarda
‘güvenli olmayan’
ürünleri açıkladı.
Kolonyadan
saç
renklendiriciye, oksijen maskesinden
dezenfektana 820
güvensiz ürün tespit edildi. Yarım milyon liranın üzerinde
para cezası uygulandı.
18
SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015
Türk Sağlık Sistemine Yabancı İlgisi
Sağlıkta son yıllardaki büyük değişim dünyanın ilgisini
Türkiye’ye çekti. Sağlıkta son yıllardaki büyük değişim ve
dönüşüm, Avrupa’nın ve dünyanın çeşitli ülkelerinden sağlıkçıların ilgisini Türkiye’ye çekti. Dünyanın çeşitli ülkelerinden İzmir’e gelen doktorlar, Urla ilçesindeki Sağlık Bakanlığı
Eğitim Merkezi, Narlıdere’deki İzmir Ambulans Servisi ve 112
Komuta Kontrol Merkezi’nde eğitim görüyor.
Türkiye Sağlık Turizminden
10 Milyar Dolar Hedefliyor
Sağlık Bakanlığı Sağlığın Geliştirilmesi Genel Müdürü Ömer
Tontuş, Türkiye’nin 2018 yılına kadar sağlık turizminden 10
milyar dolar gelir elde etmeyi hedeflediğini söyledi.
Aile Hekimine Gitmeyenlere Uyarı!
Sağlık Bakanlığı aile hekimine gitmeyen nüfusa ulaşmak
amacıyla harekete geçti.
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’nun imzasıyla aile hekimine hiç gitmediği tespit edilen hanelere mektup gönderilerek, vatandaşın bir sağlık sorunuyla karşılaştığında önce
aile hekimine gitmesi sağlanacak.
Yanıltıcı Bitkisel İlaç Reklamlarına
5 Yıl Hapis Cezası
Sağlık
Bakanlığı
internette ve programlarda sağlık beyanıyla tanıtım ve
satışı yapılan gıda
takviyesi ve bitkisel
ürünlere karşı ilgilileri son kez uyardı.
ABD’de
Çocuklarda Obezite Oranı Düştü
ABD genelinde yapılan bir federal sağlık anketinde, tıp uzmanlarını sevindiren bir sonuç elde edildi. Ankette, son 10
yılda çocuklardaki obezite oranında yüzde 43’e varan düşüş
görüldüğü bildirildi.
Türk Doktorun Büyük Başarısı!
Gaziantep Üniversitesi
Tıp Fakültesi Cerrahi
Bilimler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mehmet
Mutaf, bebekken feci
şekilde yanarak yüzünü tamamen kaybeden kadına, sadece
kendi
vücudunda
bulunan
dokuları
kullanarak yeni bir
yüz yaptı.
MART
2014
Sağlık Alanında
Sessiz Devrim Gerçekleştirdik
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Çekmeköy Devlet Hastanesi’nin temel atma ve 11
sağlık merkezinin
toplu açılış töreninin yanı sıra,
Bağcılar Engelliler
Sarayı, Aile Sağlığı Merkezi ve 112
Acil Yardım ve Kurtarma istasyonlarının da aralarında
bulunduğu 6 tesisin açılış törenine
katıldı.
Angelina Mutasyonu
Angelina Jolie’de bulunduktan sonra meşhur olan BRCA1-2
gen mutasyonu (bozukluğu), Türkiye’deki meme ve yumurtalık kanseri hastası her 100 kadından 11’inde saptandı.
Yurt Dışındaki Hekimlere “Dön” Çağrısı
Sağlık Bakanlığı, yurt dışında çalışan yaklaşık 2 bin 500 Türk
hekime, üç yıl Türkiye’de çalışma koşuluyla mecburi hizmetten muaf tutulacaklarını belirten, bilgilendirme maili atarak, “Türkiye’ye dönün” çağrısı yaptı.
NİSAN
2014
‘ABD’de Sağlık Sistemi Başarısız’
Bakanlıktan ‘Az Tuz Tüketin’ Uyarısı
Sağlık Bakanlığı, aşırı
miktarda tüketilen
tuzun, kan basıncında artış ile kalp, damar, böbrek, pankreas hastalıklarına
neden olduğunu ve
kemik sağlığını bozduğunu bildirdi.
Üç Boyutlu
Yazıcıyla Yeni
Yüz Yaratıldı
İngiltere’de motosiklet kazasında yaralanan bir gencin
yüzü, 3D teknolojisiyle yani üç boyutlu yazıcı kullanılarak
yeniden yapıldı.
Türkiye’de Bir Doktora 590 Kişi Düşüyor
Türk Sağlık-Sen’in araştırmasına göre, Türkiye’de 130 bin
doktor görev yapıyor ve bir doktora 590 kişi düşüyor.
Özel Hastaneler Yönetmeliğinde
değişiklikler yapıldı.
Damacana Sulara
Çipli Takip Sistemi getirildi.
ABD Sağlık Bakanı Sebelius istifa etti
Amerika, dünyanın en pahalı sağlık sistemine
sahip. Ancak bu sistem, yeterince verimli değil.
Amerikalı hastalar, paralarının karşılığında iyi
hizmet alamıyor. Amerikan sağlık sistemini inceleyen iki araştırma bu sonuçları verdi.
ABD’de sağlık reformu kapsamında uygulamaya konulan
sigorta sistemiyle ilgili eleştirilerin odağındaki isim olan
Sağlık Bakanı Kathleen Sebelius istifa etti.
Sağlık Bakanlığı 718 Ürünü Toplatıyor
Sağlık Bakanlığı, antidiyabetik “Matofin 500mg XR Tablet”
isimli ilacın bazı serilerinin depo, hastane, eczane ve hasta
düzeyinde toplatılmasına karar verdi.
Toplatılan kozmetiklerden sahte ve
taklit parfüm, şampuan ve tüy dökücü
krem, tıbbi cihazlardan da kan basıncını düzenleyici
bileklik, Hepatit B
testi ve cerrahi iplik
dikkat çekiyor
Sağlık
Bakanlığı Acil Servise Trafik Işığı
Kriterleri Getirdi
Sağlık Bakanlığı acil servislerdeki yoğunluğu, vakaları kırmızı-sarı-yeşil alan uygulamasıyla aşacak. Buna göre acile her
başvuru yine tedavi edilecek ancak acil sayılmayan ve yeşil
alana dahil olanlardan tedavi masrafları talep edilecek.
Sağlık Bakanlığı Bazı İlaçları Toplatıyor
Sağlık Bakanlığı: Nargile 50 Sigaraya Denk
Mantar gibi türeyen nargile kafelere
yaptırım kararı alan
Sağlık
Bakanlığı,
nargilenin
yapısı
konusunda rapor
hazırladı.
Sağlık
Bakanlığı
‘Tam Gün’
Genelgesini Yayınladı
SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015
19
Sağlıkta2014
Aile Hekimlerine Acilde ‘Yeşil Alan’ Nöbeti
İlaçların Yan Etkileri Yakın Takipte
Aile hekimi ve aile sağlığı elemanı, hastanelerin acil servisleri ile bu hastanelerin semt polikliniklerinde ve 112 acilde
ayda asgari 8 saat nöbet tutacak.
Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, “İlaçla-
Türkök İlik Bulma Kampanyalarına
Son Verecek
Sağlık Bakanlığı ile
Kızılay’ın işbirliği
yaparak yürüteceği
Türkök Projesi,
kemik iliği (kök
hücre) bekleyen
hastaların yüzünü
güldürecek.
Önümüzdeki
Temmuz ayından
itibaren Kızılay’a
kan bağışı yapanlar
istemeleri halinde kök hücre doku bankasının da gönüllü
vericisi olabilecek. Türkök Projesi ile hedef 250 bin kök
hücre vericisi kaydına ulaşmak. Böylece artık kişiye özel
kampanyalara gerek kalmayacak, Türkiye’den verici
bulmak çok kolaylaşacak.
MAYIS
2014
Başbakan Erdoğan’dan Sağlık
Çalışanlarına Müjde
Başbakan Erdoğan, sağlık çalışanlarının yıpranma payına ilişkin “Arkadaşlarıma talimatı vereceğim. 5 yıl hizmeti olanın bir yıl yıpranması olacak”
dedi.
Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Tosun İstifa Etti
Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Nihat Tosun’un görevinden ayrıldığı bildirildi. Tosun’un yerine ise Ümraniye Eğitim Araştırma Hastanesi Üroloji Kliniği Sorumlusu Dr. Eyüp Gümüş’ün
geleceği öğrenildi.
Genel Sekreter Müsteşar Yardımcısı Oldu
İstanbul Anadolu Kuzey Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Dr. Şuayıp Birinci müsteşar yardımcısı olarak atandı.
67. Dünya Sağlık Asamblesi Başladı
Dünya sağlığına ilişkin birçok konunun tartışılacağı Dünya
Sağlık Asamblesi’nin 67’nci toplantısı Cenevre’de başladı.
Sağlık Sektörüne Yeni Başkanlık Geliyor
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, sağlık sektörüne yeni
başkanlık sistemi getireceklerini söyledi. Müezzinoğlu,
Türkiye’de tıbbı araştırmalar, ilaç üretimine verilecek destek
ve tıbbi teknoloji konularında sağlanacak kaynaklar gibi
konularda çatı görevi yapacak 5 bakandan oluşan Sağlık
Bilimleri Yüksek Teknoloji Başkanlığı adıyla yeni bir düzenleme yapılacağını belirtti.
20
SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015
rın Güvenliliği Hakkında Yönetmelik” ile ilaçların yan etkilerini yakın takip altına aldı.
Bebeğim Yolda
Ben Hazırım Projesi hazırlandı.
Eczaneler ve Eczacılık Hakkında
Yönetmelik yenilendi.
Prematüre Bebeklere Yönelik
Eylem Planı hayata geçirildi.
Kanser Araştırmalarında
ABD ile Türkiye İşbirliği Başlıyor
Kanser haftası nedeni ile çeşitli etkinliklerle gündeme getirilen çalışmalara bir yenisi eklendi. ABD Ulusal Kanser Enstitisü (National Cancer Institute) ile Türkiye’den bir üniversite ile
işbirliği için protokol imzaladı.
Sağlık Tesisleri Ortak Kullanılacak
Sağlık ve eğitim hizmetlerinin daha verimli ve etkin sunulabilmesi amacıyla sağlık tesislerinin birlikte kullanılması
esasları yeniden düzenlendi. Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarına Ait Sağlık Tesisleri ve Üniversitelere Ait İlgili Birimlerin Birlikte Kullanımı ve İşbirliği Usul ve Esasları Hakkında
Yönetmelik, Resmi Gazete’de yayımlandı.
Sağlık Kurumlarında ‘Beyaz Kod’
Uygulaması Başlatıldı
Bakan Müezzinoğlu, 2 yıl süresince 20 bin 159 sağlıkçıya
şiddet başvurusu geldiğini söyledi. Sağlık Bakanı Mehmet
Müezzinoğlu, sağlık kurumlarında şiddet olaylarının takibi
ve hukuksal destek sağlamak amacıyla ‘Beyaz Kod’ uygulamasını başlattıklarını belirterek, “Şiddete uğrayan sağlık çalışanlarının veya kurum yöneticilerinin ulaşabilecekleri ‘Alo
113’ hattını kurduk. 14 Mayıs 2012 tarihi itibariyle ‘Beyaz
Kod’ uygulamasının başlamasıyla şiddet vakalarının kayıtları ve istatistikleri merkezi kayıt sistemiyle tutulmaya başlanmıştır. ‘Beyaz Kod’ birimine 1 Haziran 2012 ile 20 Mayıs
2014 tarihleri arasında gelen toplam şiddet başvuru sayısı
20 bin 159’dur” dedi.
Sağlık Çalışanlarına Mesai Düzenlemesi
Mesai dışı çalışma kapsamında ek ödemeler, Nisan ayı dahil, geri alınmayacak. Sağlık Bakanlığı Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu Başkanı Ali İhsan Dokucu, Türk Tabipler Birliği
ve Türk Diş Hekimleri Birliği’nin Danıştay’a açtığı dava sonucunda, kuruma bağlı sağlık tesislerinde görevli personele ek
ödeme yapılmasına dair yönetmeliğin, mesai dışı çalışmaya
ilişkin tanımlar, mesai dışı çalışan personelin net performans puanının hesaplanmasına ilişkin formüller, mesai dışı
çalışan personelin net ek ödeme tutarının hesaplanması,
inceleme heyetinin yapısının belirlenmesinin de aralarında
bulunduğu bazı hükümlerinin yürütmesinin durdurulması
üzerine genelge yayımladı.
Dünya Sağlık Örgütü’nden
“Çocuk Felci” Alarmı!
Dünya Sağlık
Örgütü, çocuk felci
konusunda alarm
verdi. Vakalarda “olağanüstü
artış” yaşandığını duyurdu.
Çocuk felcinin en
fazla görüldüğü
ülkeler arasında
Türkiye’nin komşuları Suriye ve
Irak da var.
Yabancı Vatandaşlar Da Yararlanabilecek
Sağlık protokolleri bulunmayan yabancı ülke vatandaşlarına da sağlık hizmeti verilecek
Sağlık Bakanlığı’ndan Soruşturma
Sağlık Bakanlığı, bazı haberlerde “özel hastanenin acil servisinde hasta yakınından para istendiği ve belge imzalattırıldığı” iddiaları üzerine müfettiş gönderildiğini ve soruşturma
başlatıldığını bildirdi.
MERS Virüsü Dünya Sağlık Örgütü’nü
Harekete Geçirdi
Dünya Sağlık Örgütü, MERS vakalarının artması üzerine acil
bir toplantı yaptı. Toplantıda virüse karşı alınacak önlemler
tartışıldı.
Sağlık Bakanlığı’ndan
Dehşete Düşüren Rapor
Sağlık Bakanlığı, sağlığı tehdit eder nitelikteki kolonyalı, ıslak mendil ve havlularla ilgili ağır yaptırımlar uygulayacak
Sağlık Bakanlığı’nın verileri son 8 yılda uyuşturucu bağımlılığındaki dehşeti gözler önüne serdi. 2005 yılında 17 bin 211
kişi zehirden kurtulmak için AMATEM’e giderken bu sayı her
yıl katlandı. 3 bin 377 bağımlının çocuk olduğu ortaya çıktı.
2015’te 236 Ruh Sağlığı Merkezi Açılacak
Sağlık Bakanlığı Müsteşarlığına
Son dönemde artış gösteren çocuk ve kadın cinayetlerinin
ardından başlayan “canilik ve psikopatlık” tartışmaları Sağlık Bakanlığı raporlarına da yansımıştı. Bakanlık çalışmasında Türkiye’de nüfusun yüzde 18’inin hayatı boyunca en
az bir ruhsal hastalık geçirdiği tespit edilmişti. Bu oranların
ardından bakanlık harekete geçerek ruh sağlığı bozukluğu
teşhisi konulan hastaların tedavi edildiği merkezlerin sayısını artırma kararı aldı. 2015 yılına kadar 81 ilde 236 ruh sağlığı merkezi açılacak. Merkezlerde ruh sağlığı ve hastalıkları
uzmanı, sosyal çalışmacı, psikolog, hemşire, uğraş terapisti
hizmet verecek. Bakanlık, ağır ruhsal bozukluğu olan şizofreni, psikotik bozukluk, duygudurum bozukluğu olan hastaları gerektiğinde evde tedavi edecek.
Eyüp Gümüş Getirildi
Sağlık Bakanlığından “İlik Nakli” Açıklaması
hayata geçirildi.
Sağlık Bakanlığı, 55 yaş üstü hastalara ilik nakli yapılamayacağına ilişkin haberlerin gerçeği yansıtmadığını belirterek, böyle bir yasaklamanın söz konusu olmadığını bildirdi.
Hasta Hakları Yönetmeliğinde yapılan
Sağlık Bakanlığı’ndan Islak Mendil Kararı
Dünya Sağlık Örgütü’nden Uyarı
12 Mayıs Pazartesi günü 6 yıldır yürüttüğü Sağlık Bakanlığı
Müsteşarlığından ayrılan Prof. Dr. Nihat Tosun, görevi Prof.
Dr. Eyüp Gümüş’e devretti.
Sağlık Bakanlığı ile Kızılay Arasında
İki Protokol
Sağlık Bakanlığı ile Türk Kızılayı arasında “Kan Tedarik Sistemi” ve “Plazma Temini” ile ilgili iki ayrı protokol imzalandı
Yeni doğan Tarama Programı
düzenlemeler kamuoyuna açıldı.
BM raporuna göre 1990’lı yıllardan buyana temiz içme suyu
sağlama çalışmalarında büyük ilerleme kaydedildi; iki milyar kişi temel sıhhi koşullara sahip olurken, 2.3 milyar kişi
de temiz ve güvenli içme suyuna kavuştu. Bu rakamın 1.6
milyarı ilk kez evlerinde su tesisatına sahip oldu.
Sürdürülebilir Sağlık İçin Çözüm
Dünya Sağlık Örgütü: Antibiyotiklere
Direnç Küresel Tehdit
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımı
Dünya Sağlık Örgütü (WHO), antibiyotiklere karşı vücut direncinin artmasının “büyük bir küresel tehdit” oluşturduğu
uyarısında bulundu.
ve Ebeler, Hemşireler ve Anneler Günü
Arayışı Türkiye Raporu 2014 Toplantısı
gerçekleştirildi.
ile “Sağlık Çalışanları Türkiye Buluşması
Programı” düzenlendi.
SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015
21
Sağlıkta2014
HAZİRAN
2014
Türkiye Sağlık Enstitüleri
Başkanlığı Kuruluyor
Sağlık Bakanı: Ankara’da Özel Sektöre Yeni
Yatak Kapasitesi Açılmayacak
Merkezi İstanbul olan Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı kurulmasını öngören tasarı,
TBMM Sağlık Komisyonu’nda kabul edildi.
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Hastanesi’nin açılışına katılan Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, daha
sonra katıldığı bir özel hastane açılışında, “Ankara’daki özel
sektör payı yüzde 30’lardayken 5. ve 6. bölgede özel sektör
payı yüzde 5-6’lardaysa biz artık o yüzde 5’ler yüzde 10’ları
geçmediği sürece Ankara, İstanbul, İzmir, Bursa, Konya’daki
özel sektöre yeni yatak kapasitesi veya kadro açamayacağımızı buradan bilmelerini isteriz” diye konuştu.
Sağlık Bakanlığı 6 Ay İçinde
2 Enstitü Kuracak
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, 2023 vizyonu olan
Türkiye’nin, sağlıkta, gerek tıbbi teknolojide gerekse ilaçta
tüketici bir ülke konumunda devam etmesini artık doğru
bulmadıklarını belirterek, bu kapsamda şehir hastaneleri ile
Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı ve Türkiye Sağlık Bilimleri Üniversitesi’nin kurulacağını söyledi.
İşte Türkiye’nin 2023 Sağlık Vizyonu
Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu, Türkiye’nin sağlık
alanında hizmet sunumu, teknoloji, ilaç sanayi ve yetişmiş
insan gücü açısından dünyanın en gelişmiş ülkeleri arasında yer almasını hedeflediklerini söyledi.
TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu, Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı kurulması ile bazı kanun ve
KHK’lerde değişiklik yapan yasa tasarısını alt komisyonda
yapılan değişlikler üzerinden görüşüyor.
Sağlık Bakanlığı: İnsan Sağlığına En Yararlı Su Tunceli’de
Sağlık Bakanlığı’nın, Gıda Güvenliği Hareketi’ne yaptırdığı analizlerde, 294 kaynak su arasında Tunceli’nin Ovacık
İlçesi’nden çıkan suyun, Türkiye’de insan sağlığına en yararlı
su olduğu açıklandı.
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı kurulacağını belirterek “İlk aşamada 6
enstitü kuracağız. Bu yıl sonuna kadar Türkiye Kanser Enstitüsünü ve Türkiye Sağlık Akreditasyon Enstitüsünü kurmuş
olacağız” dedi.
Dünyada ilk kez Türkiye’de
Sağlık Bakanlığı bünyesinde hizmet veren Uluslararası Hasta Destek Birimi hem asayişin hem sağlığın 6 dili oldu.
‘Ülke olarak fazla kuşkucuyuz’
Dünya Şema Terapi Örgütü tarafından 3 bin kişinin katılımıyla yapılan araştırmaya göre, kendine güvenmeyen kişiler terk edilme korkusu yaşarken, evhamlılar da aşını vicdan
yapıyor.
Tıp fakülteleri Fiilen
Sağlık Bakanlığına Bağlanıyor!
Sağlık Bakanlığı’ndan
Çocuk Felci Aşı Uygulaması
Akademik alan ve sağlık sektörüyle ilgili YÖK ve Sağlık
Bakanlığı’na çok geniş yetkiler veren bir tasarı hazırlandı.
5 yaşın altındaki çocuklara aşı uygulaması başlatan Bakanlık yetkilileri ev ev geziyor.
Obama’nın Sağlık Reformuna Darbe
İlaç Bulamayan
Hastalara
Müjde!
ABD Anayasa Mahkemesi’nden kritik doğum kontrol kararı. ABD Anayasa Mahkemesi, şirketlerin dini görüşleri doğrultusunda, yeni sağlık reformunun koşullarından biri olan
çalışanların doğum kontrol masraflarının karşılanmasına
itiraz edebileceği yönünde karar verdi.
Yıpranma payı hangi mesleklerde var?
Nasıl kazanılır?
Türkiye’de 18 meslekte yıpranma payı bulunuyor. Yıpranma
payı ile çalışma koşulları ağır olan mesleklerden daha çabuk emekli olunması amaçlanıyor. Mayıs ayında Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan sağlık çalışanlarına bu hakkın verileceğini açıklamıştı. Ardından da maden işçilerinin yıpranma
payı hakkında düzenleme planlandığını söyledi. Yıpranma
payı isteyen birçok çalışan var, denizciler, hakimler, savcılar,
öğretmenler bunlardan bazıları…
Sağlık Bakanlığı’ndan Çok Önemli Uyarı!
Sağlık Bakanlığı, internet üzerinden satışı yapılan ve son dönemde kullanımı hızla artan tıbbi bitkiler konusunda uyardı.
22
‘Türkiye Sağlık Enstitüleri
Başkanlığını Kuruyoruz’
SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015
SGK, en az üç yıl olmak üzere bütçeye
yük getiren ilaçlarla
ilgili olarak firmalarıyla direkt olarak
sözleşme masasına
oturacak.
Yazın başlangıcı ile birlikte sıkça
kullanılmaya başlayan yüzme havuzları
ile ilgili “Yüzme Havuzu Analiz Sonuçları”
açıklandı.
Türkiye Çocukluk Çağı Şişmanlık
Araştırması Sonuçlarının açıklandığı
toplantı yapıldı.
TEMMUZ
2014
Sağlık Bakanlığı Personel Alacak
Ama Bir Şartla!
Sağlık Bakanlığı, tütün ve tütün ürünlerinin
tüketiminin azaltılması amacıyla yürüttüğü
çalışmalarla personel alımında bir ilke imza
atıyor. Bakanlık, 81 ildeki 88 kamu hastanesine sigara kullanmayan klinik destek personeli alacak.
Torba Yasa Sağlık Alanında
Hangi Yenilikleri Getiriyor?
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kabul edilen “torba
tasarıya” göre, uluslararası denizyolu ve havayolu taşımacılığı yapan araçların seyrüsefer hallerinde İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu uygulanmayacak.
‘Sağlık Haberciliğinin
Etik Kuralları Belirlenmeli’
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Ana Bilim Dalı
tarafından düzenlenen Prof. Dr. Nesrin Çobanoğlu’nun Moderatörlüğünde “Sağlık Haberciliği ve Etik” başlığı altında
Gazeteci Esra Öz konuşma yaptı. 650 katılımcının dinlediği
sunumda medya ve etik konusunda önemli noktalar vurgulanırken hekimlere yönelik davranış tüyoları da verildi.
Sağlık Bakanlığı’ndan Ürküten Bonzai
Raporu
Bilinçsiz ilaç kullanımı ciddi zararlara yol açıyor. Sağlık Bakanlığınca büyüme hormonları, antibiyotikler, antihistaminikler ve antidepresanların reçetesiz bilinçsizce ve amacı
dışında kullanımının önlenmesine yönelik denetimlerin yapılması için illere uyarıda bulunulduğu bildirildi.
Gençlerin yeni düşmanı, ölüme götüren
zehir bonzainin KKTC,
ABD, Çin, Almanya
ve İspanya’dan
ithal edildiği ortaya
çıktı. Bakanlık yeni
nesil zehirin 2010’da
Türkiye’ye giriş yaptığını açıkladı.
Sağlık Bakanlığı TV Kurdu
Suriyelilerin Sağlık Gideri 209 Milyon TL
En fazla görülen 40 hastalığı belirleyen Sağlık Bakanlığı,
bunların önlenmesi ve tedavisiyle ilgili tüm merak edilenleri
önce internet daha sonra uydudan yayın yapacak televizyonda anlatacak
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Suriyeli hasta sayısının
11 bin 656, sağlık giderinin 208 milyon 869 bin 200 TL olduğunu açıkladı.
Sağlık Bakanlığından Uyarı
Sağlık Bakanı’ndan Bonzai Açıklaması
Bakan Müezzinoğlu, ‘Bonzai’ adlı uyuşturucu maddeyle mücadele konusunda yeni bir yol haritası hazırlandığı söyledi
Sağlık Bakanlığı’ndan Sitcom
Sağlık Bakanlığı Sağlığın Geliştirilmesi Genel Müdürlüğü
tarafından, sağlık konusunda insanların hayatını kolaylaştıracak bilgiler içeren komedi ağırlıklı dizi film hazırlandı.
Sağlıkçılardan Nöbet Eylemi
Sağlık Bakanlığı
Başasistanlık Sınavı Yapacak
Eğitim ve Araştırma Hastanelerine Sınavla Başasistan Ataması Yapılacaktır.
Sağlık Bakanlığı Bonzaiyi Masaya Yatırıyor
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu İçişleri, Adalet, Aile,
Çalışma, Mili Eğitim ve Gençlik Spor Bakanlığı ile Türkiye’nin
baş belası haline gelen bonzai ve diğer uyuşturucular konusunu masaya yatırıyor.
İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü önünde bir araya gelen sendikalar, Aile Sağlığı Merkezi (ASM) çalışanlarına hastane
acilleri ve 112 istasyonlarına ek olarak Toplum Sağlığı
Merkezi’nde (TSM) en az sekiz saat zorunlu nöbet uygulaması ile 112 çalışanlarına 12-36 çalışma sisteminin gündeme getirilmesini protesto ettiler.
Gebe TV Geliyor
Açık Havada da Sigara İçme Yasağı Geliyor
‘Türkiye’nin Sağlık Okur-Yazarlığı Haritası’
Çıkarılıyor
Sağlık
Bakanlığı,
bu yılın sonundan
itibaren sigara yasağını açık alanlara
doğru genişletme
kararı aldı. Alışveriş
merkezleri, sinema,
tiyatro gibi yerlerin bina girişleri ile
çocuk parklarında
sigara içmek yasak
olacak.
Sağlık Bakanlığı’nın projesiyle hamilelikle ilgili merak edilen
her konunun işleneceği “Gebe TV” yayına başlayacak. Baba
adaylarına da hitap etmesi planlanan ‘Gebe TV’de, gebeliğe
hazırlık ve anne karnındaki bebekteki gelişmeler hafta hafta işlenecek.
Sağlık Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve
Sağlık-Sen iş birliğinde, toplumun sağlık okur-yazarlığı konusunda çalışma yürütüldüğü, bu kapsamda ilk etapta 23
ilde 5 bin vatandaşla anket yapıldığı bildirildi.
İnternetten ‹Her Derde Deva’ İlaç Satanlara
Hapis Cezası
“Zayıflatıcı, gençleştirici, hastalıkları tedavi edici” olduğu
iddiasıyla çeşitli ürünler satan internet siteleri Sağlık Bakanlığı kararıyla kapatılabilecek.
SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015
23
Sağlıkta2014
Sağlık Bakanı’ndan ‘Gazze’ye Doktor’
Açıklaması
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Gazze’ye Türkiye’den
doktor gönderilmesine ilişkin ‘STK ve yeryüzü doktorları bu
anlamda güçlü bir kampanya yapabilirler. Biz de ona destek
verebiliriz’ dedi.
Sağlık Harcamaları 2008’de 25 Milyar İken
2013 Yılında 50 Milyara Ulaştı
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çelik: “SGK’nın 2008’deki
açığı 25,9 milyar iken 2013’te 19,6 milyardır. SGK’da gelirlerin giderleri karşılama oranı 2008’de yüzde 72,2, 2013 yılında ise bu oran yüzde 89,2’ye ulaşmıştır”
Sağlık Bakanlığı’nın aldığı kararla artık eczaneler vitrinlerine ilaç, kozmetik gibi ürünlerin ilanlarını asamayacak
DSÖ: Salgın Durdurulabilir
Dünya Sağlık Örgütü, Batı Afrika’daki Ebola salgınının durdurulabileceğini açıkladı.
Yeni Uygulanacak Eczacı Yerleştirme Sistemi
(EYS) açıklandı.
İyi Farmakovijilans Uygulamaları Kılavuzu
yayınlandı.
Bakan Müezzinoğlu Açıkladı: Açık Havada
Sigara Yasağı 1 Ekim’de Başlıyor
Yerli morfin üretiminde son durum ve
rakamlar kamuoyu ile paylaşıldı.
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu: Açık havada sigara yasağı 1 Ekim’de başlıyor. Sigara paketi kararacak, marka ismi
kodlanacak.
İlaç yan etki bildirimi ve siyah ters üçgen
uygulaması hayata geçirildi.
AĞUSTOS
2014
Ebola Nedeniyle 120 Sağlık
Personeli Öldü!
Dünya Sağlık Örgütü’nün açıklamasına göre
Batı Afrika’da patlak veren ebola salgınında
hastalığa yakalanan sağlık personelinin yarısı öldü.
Ölenlerin arasında
ülkelerinde çok iyi
tanınan doktorlar
da vardı. Ebola nedeniyle üç Afrika
ülkesinde yaklaşık 1
milyon kişi karantinada....
Sağlık Hizmetlerinden Memnuniyet
Yüzde 73
Türkiye genelinde sağlık hizmetlerinden memnuniyetin
2003 yılında yüzde 39 olduğu, bu oranın 2013’de yüzde 73’e
yükseldiği belirtildi.
Dünya Sağlık Örgütü Kırmızı Alarm Verdi:
Ebola Artık Tüm Dünyanın Sorunu
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Ebola virüsü salgını boyutlarının uluslararası aciliyete ulaştığını açıkladı.
Sağlık Bakanlığı’ndan Ebola Açıklaması
Sağlık Bakanlığı, Nijerya Lagos’tan sabah saatlerinde
İstanbul’a gelen Türk Hava Yolları uçağında, yüksek ateş ve
kusma şikayeti bulunan Afrikalı kadın yolcunun, çocuğuyla
beraber sağlık kuruluşuna sevk edilmesiyle ilgili açıklama
yaptı. Açıklamada, hastanın muayene ve tetkiklerinin de24
Eczanelere Reklam Yasağı
SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015
vam ettiği belirtilerek, “Söz konusu hastada şu an için Ebola
virüsünün bulunduğunu söylemek mümkün olmamakla
birlikte, geldiği ülkenin Nijerya olması sebebiyle Sağlık Bakanlığı olarak en küçük bulguyu dahi dikkatle değerlendirmeye almaktayız” denildi.
Adalılar Sesini Duyurdu Büyükada’ya
Hastane Yapılacak
Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne bağlı olarak
Büyükada’da inşa edilecek ek hizmet binasının inşaatında
incelemelerde bulunan Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, burada çalışmalarla ilgili olarak basın mensuplarına
açıklamalarda bulundu.
Yeni Düzenleme Getirildi
Ambalajlı su satış yerleri ve ambalajlı su nakil araçlarının
tabi olacağı esaslar belirlendi.
ALS için ‘Bir Kova Buz’
ALS’ye dikkat çekmek ve farkındalık yaratmak için hazırlanan ‘bir kova buz’ kampanyası kısa süre içerisinde sosyal
medyada ‘trend’ oldu. Birçok ünlü isim kampanyaya çektiği
videolarla destek veriyor.
Sosyal Medya Üzerinden Sahte İlaç Satılıyor
Türk Eczacıları Birliği (TEB), maddi değeri yüksek kanser ilaçlarının, umut tacirlerinin sahte “facebook” hesabı açarak,
kendini eczacı olarak gösteren kişiler aracılığıyla satıldığını
belirledi.
Alkol ve Madde Bağımlılığı ile İlgili Testlerin
Nasıl Yapılacağına Dair Genelge yayınlandı.
Türkiye Ruh Sağlığı Verileri açıklandı.
EYLÜL
2014
Sağlık Bilimleri Üniversitesi
Kuruluyor
İnsanlığa Örnek Sağlık Hizmetleri
Sunuyoruz
Sağlık Bakanlığı tarafından kurulacak üniversitede akademisyen yetiştirilecek.
Sağlık Bakanı Müezzinoğlu, “(Filistin’deki
yaralıların Türkiye’ye
getirilmesi) Türkiye
Cumhuriyeti Devleti
ve Sağlık Bakanlığı
olarak bu millete
yakışır ve insanlığa
örnek olacak sağlık
hizmetleri sunuyoruz” dedi.
Sağlık Bakan Yardımcısı Belli Oldu!
Sağlık Bakanlığında bir süreden beri boş olan Bakan Yardımcılığı pozisyonuna atama yapılacak. Yeni Sağlık Bakan
yardımcısı Erkan Kandemir oldu.
Sağlık Çalışanına Yıpranma Payı Bu Yıl
Sonuna Bitecek
Türkiye sağlıkta büyümeye devam ediyor. Dünyanın en
önemli sağlık merkezi olma yolunda önemli adımlar atan
Türkiye’de, Sağlık Enstitüleri kurulacak. Tıbbi alanda oluşturulacak AR-GE merkezleriyle ilaç araştırmaları yapılacak.
Sağlık çalışanlarının yıpranma payı haklarıyla ilgili düzenleme ise yılsonuna kadar yapılacak.
Sağlık Bakanı Müezzinoğlu, Uyuşturucu ve
Sigara Önlemlerini Açıkladı
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu uyuşturucu ve sigara
ile ilgili alınacak yeni önlemleri açıkladı. Buna göre artık çocuk parkları da sigara yasağı kapsamına alınacak. Yetişkin
parklarının da sadece bir bölümünde içilebilecek.
Sağlık Turizminde Hedef
20 Milyar Dolar Gelir
Sağlık alanında
yapılan yatırımlar önümüzdeki
yıllar için büyük
bir avantaj olarak
değerlendiren
TÜRSAB Başkanı
Başaran Ulusoy,
turizm sektörü,
Sağlık Bakanlığı
ve özel sağlık
kuruluşları birlikte
adım atması ve ortak
bir program belirlemesine işaret ederek, “Doğru adımlar
atılırsa 2023 yılı için hedeflenen 2 milyon uluslararası hasta
ve 20 milyar dolar sağlık turizmi gelirine çok önceden ulaşmak mümkün” dedi.
Meclis Açılır Açılmaz Yıpranma Payı!
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, sağlık ortamındaki
genel gündemi değerlendirdiği açıklamalarında, sağlıkta
şiddetten yıpranma payına kadar birçok konuya değindi.
Müezzinoğlu, Ekim ayında Meclis açılır açılmaz Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile çalışarak yıpranma payı konusundaki düzenlemenin yapılacağını kaydetti
İşte Yeni Hükümet’in Sağlık Politikası
62. Hükümet Programı’nda, 2002 yılı sonunda 618 olan tam
donanımlı 112 ambulans sayısının 3 bin 858’e ulaştığı, ancak bu sayının 2015 yılında 4 bin 600’e ulaşacağı belirtildi.
Sağlığı Tehdit Eden
Tıbbi Cihazlara Sıkı Takip
Sağlık Bakanlığı, cihazlarla ilgili “olumsuz” nitelendirilen
durumların mutlaka kuruma bildirilmesini istedi
Bakanlıktan Fiziksel Aktivite Rehberi ve
İnternet Sitesi
Sağlık Bakanlığı, sağlıklı yaşamın ön koşulu olarak gösterilen yeterli fiziksel aktivite yapılmasına yönelik toplumda
farkındalığı artırmak amacıyla “Fiziksel Aktivite Rehberi ve
İnternet Sitesi” hazırladı.
Aile Hekimlikleri de Acil Gibi Olacak
Acil hastalar artık sadece hastane acillerine değil aile sağlığı
merkezlerine de gidebilecek, mesai saatleri dışında ve hafta
sonları da açık olacak yerlerde hasta bakacak aile hekimleri
nöbet ücreti alacak.
Dünya Sağlık Örgütü’nden Uyarı!
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Batı Afrika’daki Ebola virüsünün yayılmasını önleyecek önlemler alınmadığı takdirde, 2
Kasım 2014 tarihine kadar virüs bulaşan insan sayısının 20
bini aşacağı öngörüsünde bulundu.
Ebolada B Planı Hazır
Dünya Sağlık Örgütü’ne (WHO) göre Ebola’da vaka sayısının 5 bin 843’e ve ölümlerin 2 bin 803’e ulaştığını söylendi. Türkiye Hudut Sahiller Sağlık Genel Müdürü Hüsem
Hatipoğlu, “Ülkemizde bugüne kadar herhangi bir Ebola
vakası yoktur. Olası bir durum için de Sağlık Bakanlığımız
tarafından B planı olarak 45 referans hastane belirlenmiştir” dedi.
Sağlık Bakanlığı’ndan SGK Primi Açıklaması
Sağlık Bakanlığı, maddi durumu el vermeyen vatandaşların
SGK primlerinin devlet tarafından karşılandığını açıkladı.
Sağlık Bakanlığı, Antibiyotik Tüketimini Mercek Altına Alıyor
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, uyuşturucuyla mücadelede imam, muhtar ve esnafın devreye sokulacağını belirterek, bakanlık olarak antibiyotik kullanımı ve bilinçli ilaç
tüketimi üzerinde çalıştıklarını söyledi
SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015
25
Sağlıkta2014
Sağlık Bakanlığı’ndan
O İlaçla İlgili Açıklama
Sağlık Bakanlığı, “Naproksen sodyum” etken maddeli ilaçla
ilgili iddialar üzerine, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’nun
ruhsatlandırılmış tüm tıbbi ürünlerin piyasa kullanım takiplerini yaparak kayıt altına aldığını ve global ölçekte paylaştığını belirterek, söz konusu ilaca ilişkin Bakanlığa hiçbir
yan etki iletilmediğini bildirdi.
Sağlık Bakanlığı’ndan “İlaç” Müjdesi
Sağlık Bakanlığı, başta kanser olmak üzere antibiyotikler
gibi çok fazla para harcanan ilaçları Türkiye’de üretmek
üzere kolları sıvadı.
Sağlık Bakanlığı’ndan Eczacılar İçin
“Kılavuz”
Dünya Sağlık Örgütü’ne Göre Ebola
Son 40 Yılın En Büyük Salgını
Sağlık Bakanlığının
hazırladığı kılavuza
göre, iyi bir hizmet
için eczacının tüm
hastalarına eşit
davranması, hizmeti bilfiil sunması, meslektaşlarını
rakip görmemesi
ve haksız rekabete
neden olacak
davranışlarda bulunmaması gerekiyor.
Ebola virüsü ürkütücü şekilde yayılmaya devam ederken salgını önlemeye dönük bilimsel araştırmalar da sürüyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) salgının yayılmasını önlemek
amacıyla insanlar üzerinde de aşı denemeleri yapılmasına
izin vermesi sonrasında özellikle İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri merkezli laboratuarlarda çalışmalar yoğun bir
şekilde devam ediyor. Üçüncü bir tür aşı için test aşamasına
geçilirken. DSÖ Genel Müdürü Margaret Chan salgının önlenenemesi üzerine birçok ülkeden bilim adamı ve araştırmacıyı Cenevre’de toplantıya davet ettiklerini duyurdu.
Sağlık Bakanlığı’ndan
Alternatif Tıpa Yönetmelik
Uyuşturucu ile Mücadele Acil Eylem Planı
Taslağı hazırlandı.
Geçmişte Anadolu’da akıl hastalarının tedavisinde kullanılan müzikle terapi, yaraları iyileştiren sineklerle yapılan “lar-
Okul Kantinlerinde
yeni düzenlemeler yapıldı.
EKİM
Sağlık Sigortasına ‘Yabancı’ Dopingi
2014
İsveç’in Gündemi
Yakışıklı Sağlık Bakanı
Türkiye Kobani, IŞİD ve PKK gibi gündem
maddeleriyle uğraşırken, İsveç’in gündeminde ise çok farklı bir konu var. İsveç bugünlerde 29 yaşındaki yeni Sağlık Bakanı Gabriel Wikström’ün
yakışıklılığını konuşuyor.
Belçika’da Yeni Sağlık Bakanı Tartışma Yarattı
Belçika’da 127 kilo ağırlığındaki siyasetçi Maggie De
Block’un Sağlık Bakanlığı görevine getirilmesi tartışma yarattı.
Donörden Alınan Nakil Rahimden
Yapılan İlk Doğum
İsveç’te tıp tarihinde ilk kez rahim nakli yapılan bir kadın
doğurdu. Gothenburg Üniversitesi ve Stockholm Tüp Bebek
Ünitesi’nde görevli doktor Mats Brannstrom liderliğindeki
ekibin rahim nakli yaptığı 36 yaşındaki kadın, geçen ay bir
erkek çocuk dünyaya getirdi.
Sağlık Bakanı Müezzinoğlu’ndan Ebola
Açıklaması
Dünyayı saran tehdit konusunda Türkiye’de
alınan önlemler açıklandı
26
va uygulaması”, kirli kanı emen sülüklerin kullanıldığı “sülük
tedavisi” bundan böyle bazı hastalıklarda “tamamlayıcı”
tedavi olarak uygulanabilecek
SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015
Türkiye’de ‘ikamet izni’ alan yabancılar, artık özel sağlık sigortası yaptırmak zorunda. Geçen yıl 2.4 milyar TL sağlık
prim üreten sektöre yabancılardan yaklaşık 1.5 milyar TL’lik
ek prim gelmesi bekleniyor.
‘Sağlık Bakanlığı Adını mı Değiştirsek?’
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu ‘Ben bazen diyorum
ki ‘acaba bizim adımızı değiştirsek?’ diyorum. Hastalık Bakanlığı mı yapsak? Adımız Sağlık Bakanlığı ama daha çok
hastalık konuşuyoruz. O nedenle de bir çelişkiyi de vurgulayarak bir algıya da fırsat vermemek veya yeni bir algının
oluşmasına da katkı sağlamamız lazım’ dedi’
‘Ebola, AIDS’den Bu Yana ki En Büyük Sağlık
Sorunu’
ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri başkanı Thomas Frieden, HIV/
AIDS’in ortaya çıkmasından bu yana
Batı
Afrika’daki
Ebola salgını kadar büyük sağlık
sorunu görülmediğini söyledi.
Aile Hekimliklerinde
Rapor Ücreti Alınmayacak
Sağlık Bakanlığı’ndan ‘Muayenehane’
Düzenlemesi
Sağlık Bakanlığı’na
bağlı birinci basamak sağlık hizmet
sunucularında
düzenlenen raporlar için ücret talep
edilmeyecek. Türk
Silahlı Kuvvetleri
(TSK) ve Emniyet
Genel Müdürlüğüne bağlı kurumlara
alınacak öğrenci, subay, astsubay, uzman jandarma ve
uzman erbaş ile sözleşmeli er/erbaş adaylarına sağlık
raporları da hastanelerden ücretsiz verilecek.
Sağlık Bakanlığı,
Danıştay’a açılan
davada iptal kararı
verilmesi üzerine
muayenehanelerle
ilgili düzenlemeye
gitti. Muayenehane açmak isteyen
doktorlar gerekli
belgelerle il sağlık
müdürlüğüne
başvuracak, uygun şartları taşıyanların Özel Sağlık Kuruluşları Yönetim
Sistemi’ne kaydı yapılacak
Sağlık Çalışanlarına Yeni Ebola Kuralları
Amerikan Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi Ebola hastalarına bakan sağlık çalışanlarının izlemesi gereken sıkı
kuralları belirledi. Yeni kurallar, hastalara bakan sağlık çalışanlarının giyeceği koruyucu kıyafetleri belirliyor.
Sağlık Bakanlığı’ndan Ebola
ve MERS raporu
“Havalimanlarına
termal kameralar
kurulacak” Sağlık
Bakanlığı, Ebola ve
MERS-CoV hastalıkları ile ilgili ülke
genelinde yapılan
çalışmalar ve
alınması gereken
önlemlerle ilgili
bir rapor hazırladı. Rapora göre,
Afrika’dan gelen tüm yolcuların termal kameradan
geçirilmesi planlanıyor.
Ebola Sağlık Sisteminde Krize Yol Açtı
Amerika Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü uzmanı Anthony
Fauci’ye göre, her hastanenin Ebola hastalarını tedavi
edecek altyapıya sahip olmasını beklemek mümkün değil.
Ancak her sağlık kurumunun Ebola hastalarını özel tedavi
merkezlerine aktarmaya hazır olması gerekiyor
Sağlık Bakanlığı: Sarı Tozda Biyolojik Harp
Maddesi Yok
Sağlık Bakanlığı Türkiye’de bazı konsolosluklara gönderilen zarflardan çıkan sarı tozda biyolojik savaş maddelerine
rastlanmadığını açıkladı.
Sigara Tiryakilerine Önemli Haber
Resmi Gazete’de bugün yayınlanan Bakanlar Kurulu kararına göre sigara bırakmaya çalışan ve bu konuda tedavi gören hastalara ilaçları ücretsiz verilecek.
Türkiye Dünya Sağlık Örgütü’nden Kötü
Rapor Aldı
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından hazırlanan raporda, Türkiye’de bazı hastalıkların önlenmesinde zorluklar olduğu belirtildi
İngiltere’de Sağlık Çalışanları Grevde
İngiltere’de hemşire ve ambulans görevlileri hükümetten
talep ettikleri zam konusundaki anlaşmazlıklar nedeniyle
greve gitti.
Mers İçin 49 Hastane Belirlendi
Sağlık Bakanlığı MERS için 36 ilde 49 hastane belirledi.
Sağlık Üniversitesi TBMM Gündeminde
Meclis, hem yaz tatili hem de bayram tatili dolayısıyla ara
verdiği çalışmalarına yeni haftayla birlikte başlayacak.
Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı kuruluyor. Teklifin bu
hafta içinde yasalaşması halinde Türkiye Sağlık Enstitüleri
Başkanlığı Kurulması ile Bazı Kanun ve KHK’lerde Değişiklik
Yapan Tasarı’nın görüşmelerine geçilecek.
Devlet Vatandaşın E-Nabzını Tutacak
Sağlıkta devrim
yaratacak ‘nabız’
uygulamasıyla
hastanın verileri
elektronik ortama
aktarılıyor. Kilo,
kolesterol gibi risklerde hastaya SMS
gelecek. Verilere
kimin ulaşabileceği
ise vatandaşın inisiyatifinde olacak
SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015
27
Sağlıkta2014
KASIM
2014
Sağlık Bakanlığı Tıp Fakültesi
Kurmaktan Vazgeçti!
Sağlık Bakanlığı’ndan “Tam Gün Yasası” İle
İlgili Açıklama
TBMM Genel Kurulu’nda, Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı kurulmasını öngören tasarı kabul edildi.
Sağlık Bakanlığı, Anayasa Mahkemesi’nin Tam Gün Yasası
kararına ilişkin açıklama yaptı
SGK’da Genel Sağlık Sigortası Affı Kolaylığı
Torba yasa ile birlikte GSS borcu olmak üzere Genel Sağlık
Sigortası prim borcu ve GSS affı gibi konularda bir takım düzenlemeler yapıldı. SGK sitesi üzerinden TC Kimlik no ile GSS
borç sorgulama, Genel Sağlık Sigortası prim borcu ve GSS
affı işlemleri yapılabiliyor.
Aile Sağlığı Merkezleri’ne Cumartesi Mesaisi
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, aile hekimlerinin çalışma düzenleriyle ile ilgili yapacakları değişikliği, cumartesi
günleri nöbet, diğer günler ise esnek mesai olarak özetledi.
Sağlık Çalışanlarına Lisans Tamamlama
Geliyor
Sağlık bilimleri alanında ön lisans mezunu 130 bin civarındaki sağlık personeline lisans tamamlama fırsatı verildi. “Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı ve 6569 Sayılı Kanun” kapsamında yer alan düzenleme önceki gün Resmi
Gazete’de yayınlandı.
Üniversite ve Sağlık Alanında Yeni Dönem
Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB) kurulmasını
öngören ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından onaylanan kanun Resmi Gazete’de yayımlandı. Yasa
hem sağlık çalışanlarını hem de üniversite öğrencilerini yakından ilgilendiriyor.
İspanya Sağlık Bakanı İstifa Etti
Yolsuzluk soruşturmasında adı geçen Bakan Ana Mato, istifa ettiğini açıkladı.
Şehir
Hastaneleri
Projesi
Türkiye’nin
Yüz Akı
Sağlık Bakan Yardımcısı Erkan Kandemir, Şehir Hastaneleri Projesi’nin
Türkiye’nin yüz akı
projelerinden biri
olduğunu söyleyerek, “Proje, 2023 vizyonuna uygundur” dedi.
Sağlık Harcamaları Arttı
2013 yılında sağlık harcamaları bir önceki yıla göre yüzde
13,8 artarak 84 milyar 390 milyon lira oldu. Kişi başı bağlık harcaması bin 110 lira olurken harcamaların yüzde 78,
5’nin devlet karşıladı.
28
SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015
‘İnsan Odaklı Sağlık Politikası Uyguladık’
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın doktoru Prof. Dr.
Cevdet Erdöl, Türkiye’nin sağlık politikasını Akit’e anlattı. Aynı
zamanda AK Parti Ankara Milletvekili de olan Erdöl, bir dönem hastane kapılarında kuyruklar olan, eczanesinde ilaç
bulunamayan Türkiye’nin son on yılda çok büyük adımlar attığını, hem sağlığa erişilebilirliği hem de sürdürülebilirliği kısa
sürede başarabilen nadir ülkelerden birisi olduğunu kaydetti.
Mersin Entegre Sağlık Kampüsü Projesi
Sağlık Bakanı Müezzinoğlu: “77 milyon için sağlık hizmetlerindeki standardı çok daha iyi noktaya taşımayı beklerken,
diğer taraftan 3 saatlik uçuş mesafesinde, yaklaşık 1,5 milyar insanın yaşadığı coğrafyada da Türkiye’yi bu bölgenin
sağlık merkezi yapabilecek tıbbi birikimin, hekimleri dünyayla yarışabilecek mesleki birikimleri olan bir ülkenin de
zenginliğini yaşıyoruz.”
Yeni 2014 Yılı Sağlık Uygulama Tebliği
Toplantısı
Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürü Köksal: “Kişilerin kazandığı parada SGK ve devletin gözü yok. 2008 öncesi ve sonrası
özel sektöre çok ciddi bir destek var. Devlet, kişinin kazandığı
parayı fazla görseydi, zaten özel sektörü desteklemezdi”
Sahte Hapı Yuttuk!
Sağlık Bakanlığı’nın araştırması 2005’ten bu yana ele geçirilen sahte ilaçların yüzde 400 arttığını ortaya koydu. 2013’te
51 bin 596 adet ve 7 bin 348 kutu sahte ilaç yakalanırken,
ele geçirilemeyen haplar ise tehlikenin büyüklüğünü ortaya
koyuyor.
Sağlık Bakanlığı ‘Sezaryen Haritası’ Çıkardı
Sağlık Bakanlığı, Türkiye’nin sezaryen haritasını çıkardı. Doğumların 173 bin 231’i yani yüzde 36,4’lük kısmı sezaryen.
Sezaryen oranlarında ilk sırada Tunceli yer aldı.
Harcamaların Sorumlusu Diyabet!
Halk arasında şeker hastalığı olarak bilinen diyabet, sağlık harcamalarının dörtte birinden sorumlu. SGK verilerine
göre, diyabet ve diyabete bağlı komplikasyonların sağlık
harcamaları yüzde 23’lük orana sahip.
Almanya’da Dev Sağlık Taraması
İki yüz bin kişinin katılacağı, 2042 yılına kadar sürecek dev
projeyle Almanya’nın sağlık haritası çıkarılacak.
Yaşam Şansı Olmayan Hastaların Hayatlarına Son Verebilmesi
Yaşam şansı olmayan hastaların hayatlarına son verebilmeyi yasal kılan Oregon eyaletinde yasal (Death with Dignity Act) olarak doktor yardımlı intihar (physician assisted
suicide) yöntemi ile 29 yaşındaki bir hastanın hayatına son
vermesi.
Sağlık Bakanı: ‘İlaç Domates Değil’
Sağlık Bakanı Müezzinoğlu, aşırı ilaç tüketimini “İlaç bir
torba domates değil, bilinçli tüketmek gerekiyor” sözleriyle
değerlendirdi.
Türkiye Kanser Enstitüsü 6 Ay İçinde
Kurulacak
Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Eyüp Gümüş, 6 ay içinde Türkiye
Kanser Enstitüsünün kurulacağını söyledi.
Uyuşturucu
ile Mücadele
Şurası
Toplandı
TBMM Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal
İşler Komisyon Başkanı Necdet Ünüvar, “Uyuşturucu
ARALIK
2014
Sağlık Çalışanlarına
Maaş Müjdesi
275 bin sağlık çalışanına yıllık 475 TL, 5 yılda
2 bin 375 TL maaş promosyonu verilecek.
Sağlık Personeline Yıllık 475 Lira
Promosyon Verilecek
ile mücadelenin yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları ve
diğer paydaşlar ile tam bir işbirliği içerisinde yürütülmesi gerekmektedir” dedi.
Sağlık Haberciliğinde Uzmanlaşma Ve
Branşlaşmaya Gidilmeli!
Sağlık ve Sosyal Yardım Vakfı tarafından düzenlenen “Sağlıkta Sektörlerarası İşbirliği Sempozyumu” bildirisinde, “Habercilikte uzmanlaşma ve branşlaşmaya gidilmeli, sağlık
haberciliği de bir uzmanlaşma dalı olarak ele alınmalı” görüşünde birleşildi.
Dizi Setlerinden
Organ Bağışına Tam Destek!
Sağlık Bakanlığı ve AB’nin ortaklaşa yürüttüğü “Organ Bağışında Uyum İçin Teknik Yardım Projesi” kapsamında, “Ulan
İstanbul”, “Arka Sokaklar”, “Kaçak”, “Hayat Yolunda” ve “Kocamın Ailesi” setlerinde Türkiye’deki organ bağışı ve nakillere ilişkin bilgi verilerek ziyaret edildi.
Sağlık Bakanlığı’ndan “Kızamık” Açıklaması
Sağlık Bakanlığı, “kızamık vakalarında artış olduğu” haberleriyle ilgili, “Riskli tüm bölgelerde yürütülen müdahale çalışmalarıyla vaka artışı büyük ölçüde kontrol altına alındı”
açıklamasında bulundu.
Sıtma, Ebola’dan Daha Çok Can Alıyor
Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu Banka Promosyon ihalesi sonucunu açıkladı.
Afrika’nın en büyük sağlık proplemlerinden sıtma Ebola virüsünden daha çok can alıyor.
Sağlık Çalışanına Şiddet Uygulayana Ceza
Müezzinoğlu: Kronik Hastalıklar Yükü
Artıyor
Sağlık çalışanlarına yönelik şiddet
olaylarının artarak
devam ettiğini
belirten SağlıkSen Aydın Şube
Başkanı A. Baki
Karaer, sağlık çalışanlarına şiddet
uygulayanların 6
ay boyunca SGK
imkânlarından
yararlanmamasını
ve sağlık harcamalarını cebinden karşılamasını Çalışma Bakanlığına
önerdiklerini belirtti.
Sağlık Bakanlığı’ndan Devrim Gibi Yenilik
Sağlık Bakanlığı sahte ve sağlıksız kozmetik ürünlerine savaş açtı.
Bakanlık ilaçta olduğu gibi kozmetik satışında da ‘karekod’
takip sistemini devreye sokuyor.
Sağlık Bakanı Müezzinoğlu, önümüzdeki süreçte obezite,
diyabet, kanser gibi temel hastalıklarla daha fazla boğuşacağımızı gösteriyor” dedi.
OECD’nin “Bir Bakışta Sağlık: Avrupa 2014”
Adlı Raporu
Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütünün araştırması
Türkiye’ye ilişkin çarpıcı veriler ortaya koydu. 35 Avrupa ülkesini kapsayan araştırmaya göre Türkiye, bebek ölümlerinde ve hava kirliliğinde birinci; ortalama yaşam süresinde ise
32’inci sırada yer alıyor.
Sokağa Çıkacak Aile Hekimlerine Sağlık
Bakanı’ndan Uyarı
Yeni yürürlüğe giren nöbet sistemine karşı aile hekimleri
yarın sokağa çıkıyor. Sağlık Bakanı eyleme tepki gösterip
“’Ayda bir gün 8 saat ben nöbet tutmuyorum’ diyen bir hekimlik olmaz. Böyle bir duruşta olan sağlık hizmeti sunumu
olmaz” dedi.
SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015
29
Sağlıkta2014
Aile Hekimlerini Pas Geçtik
Kan İlaçları Türkiye’de Üretilecek
Türkiye’de, birinci basamak sağlık kuruluşları olan aile hekimliği, toplum sağlığı merkezleri, dispanserler ve özel polikliniklere başvuru sayısı, 2 ve 3. basamak sağlık kuruluşu
niteliğindeki hastanelere yapılan müracaatların çok altında
kaldı.
Türk Kızılayı, Sağlık
Bakanlığıyla yürüttüğü Plazma Fraksinasyonu Projesi
kapsamında yerli
kan ilacı üreterek
ülkeyi dışa bağımlılıktan kurtarmayı
hedefliyor.
Sağlık Politikaları Yüksek Konseyi Kuruldu
Başbakan Davutoğlu’nun Resmi Gazete’de yayımladığı, 13
bakandan oluşan “Çok Paydaşlı Sağlık Politikaları Yüksek
Konseyi” kuruldu.
Sağlık Bakanlığından “Damacana Su”
Açıklaması
Sağlık
Bakanlığı,
uygunsuzluk tespit
edilmiş damacana
suların vatandaşlara
dağıtımının
“kesinlikle mümkün olmadığını”
bildirdi.
Artık Böyle
Muayene
Olacağız!
Sağlık Bakanlığı, uzaktan hasta takibini sağlayacak yeni bir
sistem üzerinde çalışıyor
Avrupa Birliği projesi olarak ilk kez Almanya ve Türkiye’de
uygulanacak “Empower” isimli sistemle, doktor ve hasta
mail’le haberleşecek. Hastalar şeker, tansiyon, ateş gibi
ölçümleri yaparak doktora e-mail gönderecek. Doktor da
hastayı görmeden ilaç dozunu ayarlayabilecek. Hastanelerde hasta yükünü azaltacak ve doktora adım adım hasta
takip imkânı sunacak sistem, sağlık sektöründe yeni bir döneme kapı aralayacak.
Sağlık
Bakanı: “Dünyanın Tek Ülkesi
Olacak Türkiye
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu : “Önümüzde ki bir yıl
içerisinde kamu olarak 10 bin yatak ve kamu-özel işbirliğiyle 24 bin yatak kapasiteli hastanelerin yapım ihalelerini de
başlatmış durumdayız, Şu anda tıbbi donanımlarını yüzde
75-80’ inini sıfırdan yeniden yenileyen dünyada bir başka
ülke yok” dedi.”
Dünya Sağlık Örgütü’nün Sıtma Raporu
Rapordan: ‘Dünyada yaklaşık 584 bin kişi geçen yıl sıtma
yüzünden öldü ve bunnların yüzde 90’ı Afrika ülkelerinden’
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), geçen yıl dünyada 584 bin can
alan sıtmaya, 97 ülkede halen yaklaşık 3,2 milyar insanın
yakalanma riski taşıdığı uyarısında bulundu.
Ebola Aşısının Denemeleri Durduruldu
Batı Afrika’da 6 binden fazla kişinin ölümüne neden olan
Ebola virüsüne karşı geliştirilme aşamasında olan aşının
denemelerinin durdurulduğu açıklandı.
Sağlık İçin Hangi Ülke Ne Kadar Harcadı?
Dünyada kişi başına düşen yıllık sağlık harcamasını en yüksek 9 bin 55 dolarla Norveç, en az ise 15 dolarla Kongo Demokratik Cumhuriyeti ve Eritre yaptı.
Aile Hekimleri Greve Gidiyor
Sağlık Bakanlığı’nın aile hekimliği üzerinde geliştirdiği uygulamaların aile hekimliğine darbe vurduğunu söylenerek
greve gidiyorlar.
Akredite Olmayanlar
Sağlık Turizmi Yapmayacak
Bakan Müezzinoğlu, “Bugün 17 Aralık, bu ülkenin milli iradesine, sandık hukukuna, istikrarlı yönetimine, kuzu postuna bürünmüş kurtların tuzak kurduğu bir gün, birinci yıl
dönümü’’ dedi.
180 Bin Kişi Kuduz Şüphesi Yüzünden Doktora Gidiyor
Sağlık Bakanlığı, Türkiye’de her yıl 180 bin civarında riskli temasın bildirildiği kuduzla mücadele ve alınacak önlemlerle
ilgili düzenlemeye gitti.
30
SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015
Health Expo Fuarı ve Kongresi
İstanbul’da Yapıldı
Health Expo Sağlık Turizmi, Medikal Teknolojiler, Tıbbi Uzmanlık Fuarı ve Kongresi’nin açılış konuşmasını yapan
Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu, Türkiye’nin sağlık
turizminde önemli bir merkez olacağını belirterek, “Bütün
bu coğrafyaya bakıldığında Türkiye’nin sağlık hizmeti sunumunda bölgenin merkezi olabilecek tecrübe birikimi var”
dedi.
2. Türkiye Sağlık Mezunları Kurultayı Yapıldı
Sağlıkta2014
2014 KAPAK
KONULARI
OCAK
2014 Ocak sayısıyla 3. yaşına adım atan Sağlık ve İnsan Dergisi, 2012 yılının Ocak
ayında “insanın sağlığı ve sağlığın insanı için” sloganını yayın anlayışının merkezine alıp sizlerle buluşmaya başladı.
1.000’den fazla molekül, 60’dan fazla ülkede faaliyet
46.000 çalışanımız ile merkezi sinir sistemi, onkoloji, multipl skleroz,
solunum alanlarında eşdeğer ve yenilikçi ilaçlar sunuyoruz.
AYLIK SAĞLIK VE YAŞAM DERGİSİ / SAYI 25 / OCAK 2014
• SAĞLIKBAKANLIĞINDANÖBETDEĞİŞİMİ
Çünkü,
Sağlığın 2013 yılı, 2002 yılı Kasım ayında başlayıp 10 yıl boyunca Sağlık Bakanlığı görevini yürüten Prof. Dr. Recep Akdağ’ın, görevini şimdiki Sağlık Bakanımız
Dr. Mehmet Müezzinoğlu’na devretmesiyle başladı. Yoğun başlayan 2013 yılı yine
aynı şekilde devam etti ve başarılı çalışmalara imza atıldı.
• KAMUÖZELİŞBİRLİĞİMODELİİLEHAYATAGEÇENDEVŞEHİRHASTANELERİ
• OBEZİTE,TÜTÜNKULLANIMI,ALKOLVEMADDEBAĞIMLILIĞIİLEMÜCADELE
Siz değerlisiniz. Biz önemseriz.
• ORGANNAKLİVEORGANBAĞIŞINDAATILANÖNEMLİADIMLAR
SAYI 25
· OCAK 2014
Kamu Özel İşbirliği modeli ile Dev Şehir Hastaneleri projesine start verilmesi geçtiğimiz yılın en dikkat çeken olaylarındandı.
Tuna’nın Göz Bebeği
BUDAPEŞTE
Sağlık ve İnsan Dergisi olarak; takdir gören, beğenilen bir dergi hazırlıyor olmaktan duyduğumuz gurur ve mutlulukla 2014 yılında da yine objektif, başarılı, kararlı
bir çizgi yürütmeyi amaç edineceğiz.
Kampus
TRAKYAÜNİVERSİTESİ
2014 YILININ İNSANIMIZIN SAĞLIĞI VE SAĞLIĞIN İNSANLARI İÇİN
HUZUR, MUTLULUK VE BAŞARI GETİRMESİNİ DİLİYOR, YENİ YILINIZI KUTLUYORUZ
ŞUBAT
AKILCI İLAÇ KULLANIMI
Sahte ilaç, “mucize” diye sunulan bitkisel ilaçlar gibi konularla mücadele eden Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2010 yılında faaliyete geçen ve geçtiğimiz aydan
itibaren “mobil” olarak da hizmet veren İlaç Takip sistemi (İTS)Sizile
de ilaç piyasasıdeğerlisiniz. Biz önemseriz.
nın daha güvenilir olmasına ve dolayısıyla da vatandaşın güvenli ilaca ulaşmasına
katkı sağlıyor.
1.000’den fazla molekül, 60’dan fazla ülkede faaliyet
46.000 çalışanımız ile merkezi sinir sistemi, onkoloji, multipl skleroz,
solunum alanlarında eşdeğer ve yenilikçi ilaçlar sunuyoruz.
AYLIK SAĞLIK VE YAŞAM DERGİSİ / SAYI 26 / ŞUBAT 2014
AKILCI İLAÇ KULLANIMI
Çünkü,
AKILCI OLMAYAN İLAÇ KULLANIMININ NEDENLERİ
AKILCI İLAÇ KULLANIMINDA ECZACININ ROLÜ
SAYI 26
· ŞUBAT 2014
Bu alanda önem verilen bir diğer konu ise “Akılcı İlaç Kullanımı”. Sağlık Bakanlığı ve
Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu tarafından, vatandaşları bilinçlendirerek ilaçları
“akılcı”, bir diğer söyleyişle “gerektiği gibi” kullanılma alışkanlığı kazandırmak amacıyla bilgilendirme çalışmaları yapıyor, kampanyalar düzenleniyor.
AKILCI İLAÇ KULLANIMI NEDEN BU KADAR ÖNEMLİDİR?
Biz de bu çalışmalara katkı sağlamak amacıyla Şubat sayımızda dosya konumuzu
“Akılcı İlaç Kullanımı” olarak belirledik ve dikkatle okuyacağınız, kapsamlı bir dosya hazırladık.
Röportaj
DR. SAİM KERMAN
Yeşilırmak’a Yansıyan Şehir
İLAÇ VE TIBBİ CİHAZ KURUMU BAŞKANI
Bu sayımızın ilginizi çekeceğini düşündüğümüz bir diğer çalışması ise İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Başkanı Dr.
Saim Kerman ile yaptığımız söyleşi oldu.
MART
14 MART TIP BAYRAMI
1.000’den fazla molekül, 60’dan fazla ülkede faaliyet
46.000 çalışanımız ile merkezi sinir sistemi, onkoloji, multipl skleroz,
solunum alanlarında eşdeğer ve yenilikçi ilaçlar sunuyoruz.
Daha önceki yıllarda olduğu gibi bu yıl da Mart sayımızda “14 Mart Tıp Bayramı”
dosyası hazırladık. Tıp Bayramının tarihçesini ve ülkemizde Tıp
Bayramını
Siz değerlisiniz.
Biz önemseriz. ilk kez
kutlayan “Mustafa Behçet Efendi”nin hayatına yer verdiğimiz portre çalışmamızı
ilgiyle okuyacağınızı umuyoruz. ANKAHED Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Akif Emre
Eker’in “Tıp Bayramında Aile Hekimliği Uygulamasının Dünü ve Bugünü” başlıklı
yazısı da dosyamızda yer alan bir diğer çalışma.
AYLIK SAĞLIK VE YAŞAM DERGİSİ / SAYI 27 / MART 2014
14 MART TIP BAYRAMI
Çünkü,
32
SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015
• AİLEHEKİMLİĞİUYGULAMASININDÜNÜVEBUGÜNÜ
· MART 2014
Birkaç ay önce “Kamu-Özel İşbirliği Modeli” ile startı verilen Dev Şehir Hastaneleri
Projesi de bu anlamda atılan en önemli adımlardan biri olmuştu. Projede yer alan
• PORTRE:MUSTAFABEHÇETEFENDİ
SAYI 27
Sağlık Bakanlığı, vatandaşın sağlık hizmetlerine daha kolay ulaşmasını sağlamak,
hizmet sunumunu daha kaliteli hale getirmek ve sağlıkta memnuniyeti artırmak
için başarılı projelere imza atmaya devam ediyor.
• TARİHTE14MART
• YENİHASTANELERİNTEMELLERİATILDI
• YEŞİLAYHAFTASIETKİNLİKLERLEKUTLANDI
• HASTANELERİMİZ:ANKARANUMUNEEĞİTİMVEARAŞTIRMAHASTANESİ
Kültürleri Buluşturan Masum Şehir:
SARAYBOSNA
HEKİMLERİMİZİN VE BÜTÜN SAĞLIK ÇALIŞANLARIMIZIN 14 MART TIP BAYRAMI KUTLU OLSUN...
17 hastanenin en büyüğü ve en görkemli kampüse sahip olan Başakşehir İkitelli Şehir Hastanesinin temel atma
töreni geçtiğimiz günlerde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu ve çok sayıda bürokratın katılımıyla gerçekleştirildi.
Temel atma töreninin ayrıntılarına yer verdiğimiz haber çalışmamızı sayfalarımızda bulabileceksiniz.
Bu sayımızla birlikte dergimizde yeni bir bölümü daha beğeninize sunduk. “Hastanelerimiz” başlığıyla Ülkemizde hizmet veren hastanelerimize yer vereceğimiz bu bölüme, en köklü sağlık kuruluşlarımızdan olan “Ankara
Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesini” tanıtarak başladık.
NİSAN
LACTAMIL_ILAN_21x29.pdf
1
11.03.2014
13:14
KANSER
AYLIK SAĞLIK VE YAŞAM DERGİSİ / SAYI 28 / NİSAN 2014
SAYI 28
Tüm dünya için önemli bir sağlık problemi haline gelen kanser, ülkemizde de en
çok mücadele edilen hastalıklardan… Değişen yaşam koşullarıyla birlikte ortaya
çıkan stres, hareketsiz yaşam, sağlıksız beslenme, alkol ve sigara kullanımı da kanser vakalarının artışında oldukça önemli bir yer tutuyor.
C
Y
Ülkemizde son yıllarda toplum sağlığını tehdit eden birçok sağlık problemiyle
mücadelede önemli mesafeler kat edildi. Bu anlamda, Sağlık Bakanlığı Türkiye
Halk Sağlığı Kurumu bünyesinde yer alan Kanser Daire Başkanlığınca yürütülen
kanserle mücadele çalışmaları da başarıyla sürdürülüyor.
· NİSAN 2014
M
CM
MY
• ULUSALKANSERHAFTASISEMPOZYUMUANKARA’DAGERÇEKLEŞTİRİLDİ
• TÜRKİYE’DEVEDÜNYADAKANSER
• TARİHTE14MART
• PORTRE:MUSTAFABEHÇETEFENDİ
• KANSERKONUSUNDA10YANLIŞİNANIŞ
• KOLONKANSERİTARAMALARI81İLDEBAŞLADI
CY
• AİLEHEKİMLİĞİUYGULAMASININDÜNÜVEBU
CMY
K
Emziren anne,
hem kendi vücut besin depolarını dengede tutmak
hem de bebeği için gerekli sütü üretebilmek için
yeterli ve dengeli beslenmelidir.
• TIBBİCİHAZVESAĞLIKTEKNOLOJİLERİNİNDEĞERLENDİRİLMESİ
• TIBBİCİHAZSEKTÖRÜ2023HEDEFLERİNEKOŞARKEN
Lactamil,
Kanser hakkında önyargıları ortadan kaldırmak ve kanserdenvitamin
korunmak
adına
bive mineral içeriği ile emziren annelerin,
vücut besin depolarını güçlendirmeye ve
linçlendirme çalışmaları yapılıyor; Türkiye’nin dört bir yanında
KETEM’ler
(Kanser
kaliteli bir emzirme dönemi geçirmelerine yardımcı olur.
Erken Teşhis Tarama ve Eğitim Merkezi) aracılığıyla kanser tarama hizmetleri veriliyor.
Tarihi Hissettiren
EFES ANTİK KENTİ
Samur G. Gebelik ve Emziklilik Döneminde Beslenme. TC SB Temel Sağlık Hizmetleri GM 2006.
Bu sayımızda kapsamlı bir “Kanser “ dosyası hazırladık. Kanser Daire Başkanlığının hazırladığı dünyada ve ülkemizde kanserin görülme sıklığı, Türkiye’nin kanserle mücadelesi yazıları ve kanserden korunmak için alabileceğimiz önlemleri anlatan bilgilendirici çalışmaları dosyamızda bulabileceksiniz.
1-7 Nisan Kanser Haftası nedeniyle programlanan “Ulusal Kanser Sempozyumu” Sağlık Bakanı Dr. Mehmet
Müezzinoğlu’nun katılımıyla gerçekleşti.
Bu sayımızda ele aldığımız bir başka konu ise “tıbbi cihaz” oldu. Tıbbi cihaz sektörünün Türkiye’deki durumunu,
hedeflerini ve medikal sektörünün sağlık teknolojileriyle ilişkilerini anlatan yazıları ilgiyle okuyacağınızı düşünüyoruz.
MAYIS
SAĞLIKLI BESLENME VE HAREKETLİ YAŞAM
Günümüzün en büyük sorunlarından biri olarak kabul edilen hareketsizlik ve sağlıksız beslenme gibi sonuçlar doğuran bu yaşam tarzı birçok hastalığa davetiye
Siz değerlisiniz. Biz önemseriz.
çıkarıyor ve sağlığımızı tehdit eden unsurların başında geliyor.
1.000’den fazla molekül, 60’dan fazla ülkede faaliyet
46.000 çalışanımız ile merkezi sinir sistemi, onkoloji, multipl skleroz,
solunum alanlarında eşdeğer ve yenilikçi ilaçlar sunuyoruz.
AYLIK SAĞLIK VE YAŞAM DERGİSİ / SAYI 29 / MAYIS 2014
Çünkü,
· MAYIS 2014
Sağlık Bakanlığı ve Türkiye Halk Sağlığı Kurumu tarafından yürütülen “Türkiye
Sağlıklı Beslenme ve Hareketli Hayat Programı” kapsamında geçtiğimiz yıllarda
gerçekleştirilen “yürüyüş ve fiziksel aktivite” etkinlikleri, 2014 yılının “Sağlıklı Yaşam İçin Hareket Yılı” ilan edilmesiyle bu yıl daha da hız kazandı. Sağlık Bakanı
Mehmet Müezzinoğlu’nun ailesiyle birlikte yer aldığı etkinlikler halkın da yoğun
katılımıyla gerçekleştirildi.
SAYI 29
Tüm bunları düşününce sağlıksız beslenme ve hareketsizlikle mücadele etmek, yaşam kalitemizi yükseltmek ve sağlıklı bir geleceğe sahip olmak için büyük önem arz
ediyor. Bu nedenle Sağlık Bakanlığı sağlığı tehdit eden diğer alanlarda olduğu gibi,
sağlıksız beslenme ve hareketsiz yaşama karşı da büyük bir mücadele sergiliyor.
• OBEZİTEYLEMÜCADELEEDİYORUZ”,
• “TÜRKİYESAĞLIKLIBESLENMEVEHAREKETLİHAYATPROGRAMI2014-2017”
• “II.BESLENMEVESAĞLIKLIYAŞAMZİRVESİ”
• “ÇOCUKVEADÖLESANLARDABESLENMEVESAĞLIK
• ÇÖLYAKHASTALIĞIHAKKINDABİLİNMESİGEREKENLER
Baltık’ın Sakin Şehri:
Tallinn
Mayıs sayımızda hazırladığımız “sağlıklı beslenme ve hareketli yaşam” dosyamızda “yürüyüş ve fiziksel aktivite”
etkinliklerinin ayrıntılı haberlerini, “Türkiye Sağlıklı Beslenme ve Hareketli Hayat Programının” detaylarını, “Obezite ile Mücadele” konusunda yürütülen bilinçlendirme çalışmalarını ve sağlıklı beslenme hakkında bilmemiz
gerekenleri aktaran yazıları bulabileceksiniz.
SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015
33
Sağlıkta2014
HAZİRAN
DUMANSIZ HAVA SAHASI
Sağlık Bakanlığınca ülkemizde başarıyla yürütülen tütünle mücadele çalışmaları
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından örnek gösterilmeye devam ediyor. 2008
yılında “Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanun”
ile hayatımıza giren “Dumansız Hava Sahası Uygulaması” daha temiz ve daha
Siz değerlisiniz. Biz önemseriz.
sağlıklı bir ortamda yaşamamız adına atılan en önemli adımlardan
birisiydi. Sigara içenlerin ve içilen ortamlarda sigaradan etkilenenlerin sayısındaki düşüşle
de “Dumansız Hava Sahası” uygulamasının başarısı bir kez daha ortaya kondu.
1.000’den fazla molekül, 60’dan fazla ülkede faaliyet
46.000 çalışanımız ile merkezi sinir sistemi, onkoloji, multipl skleroz,
solunum alanlarında eşdeğer ve yenilikçi ilaçlar sunuyoruz.
AYLIK SAĞLIK VE YAŞAM DERGİSİ / SAYI 30 / HAZİRAN 2014
Çünkü,
SAYI 30
· HAZİRAN 2014
Geçtiğimiz günlerde Sağlık Bakanlığı, Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu (TAPDK) ve Türkiye Yeşilay Cemiyeti işbirliğiyle Ankara’da “Dünya Tütünsüz
Günü” etkinliği düzenlendi. Ülkemizdeki tütünle mücadele çalışmalarının ve
önümüzdeki dönemlerde atılması planlanan adımların konu olduğu etkinlik sabah saatlerinde Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu’nun da katıldığı “sağlıklı
yaşam yürüyüşü” ile başladı.
• ULUSALTÜTÜNKONTROLPROGRAMIVEEYLEMPLANI2014-2018
• TÜTÜNVEKANSERİLİŞKİSİ
• DSÖAVRUPABÖLGESİNDETÜTÜNKONTROLÜ
SOMA’DA HAYATINI KAYBEDEN MADENCİLERİMİZE ALLAH’TAN RAHMET YAKINLARINA BAŞSAĞLIĞI DİLERİZ
Bu yılki Dünya Tütünsüz Günü Programında üzerinde durulan konulardan biri
de “nargile” oldu. Sigaradan sonra, en az sigara kadar zararlı olan ve ölümcül hastalıklara yol açabilen nargile
de tütünle mücadele kapsamına alındı. Sağlık Bakanlığı ve Türkiye Yeşilay Cemiyetinin çabalarıyla sürdürülen
çalışmalarda birçok kişinin “masum” olarak bildiği nargilenin zararları çarpıcı bir biçimde anlatılmaya başlandı.
Biz de bu sayımızın kapak dosyasını Türkiye’nin dünyaya örnek gösterilen tütünle mücadele sürecine ayırdık.
Dünya Tütünsüz Günü etkinliği ile ilgili geniş haber çalışmamızı, Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu ve Türkiye Yeşilay Cemiyeti Başkanı Prof. Dr. İhsan Karaman’ın bu etkinlikteki açılış konuşmalarını dosyamızda bulabileceksiniz.
Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkanı Prof. Dr. Seçil Özkan’ın sunduğu “Ulusal Tütün Kontrol Programı ve Eylem Planı” ve Türkiye’nin tütünsüzlükle mücadelesini ortaya koyan yazılar da kapak dosyamızda dikkatinizi çekeceğini düşündüğümüz diğer çalışmalar.
TEMMUZ
BİYOTEKNOLOJİ
Günümüzde adını sıkça duyduğumuz bir terim olan “biyoteknoloji”, gelişen teknoloji ile doğa bilimlerini harmanlayarak ortaya çıkan gelişmeleri modern yaşamda uygulamayı hedefliyor. Bu anlamda biyoteknoloji, ilaç endüstrisinde de
kullanılabilir olmasıyla sağlık alanı için de vazgeçilemez bir unsur haline geliyor.
1.000’den fazla molekül, 60’dan fazla ülkede faaliyet
46.000 çalışanımız ile merkezi sinir sistemi, onkoloji, multipl skleroz,
solunum alanlarında eşdeğer ve yenilikçi ilaçlar sunuyoruz.
AYLIK SAĞLIK VE YAŞAM DERGİSİ / SAYI 31 / TEMMUZ 2014
Çünkü,
· TEMMUZ 2014
OECD2013
RİLE
VE
Rİ P E N
C
DE
ESİN N
ER
Bu yıl Haziran ayında gerçekleşen BİO Konferansına Kalkınma Bakanı Cevdet
Yılmaz beraberinde Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Başkanı
Saim Kerman ve ilaç endüstrisi temsilcilerinden oluşan bir heyetle katıldı.
SAYI 31
Son yıllarda ortaya çıkan biyoteknolojik gelişmeler ülkemizde
de ilgi
ve dikkatle
Siz değerlisiniz.
Biz önemseriz.
takip ediliyor. Amerika Birleşik Devletleri’nde yerleşik biyoteknolojik sanayi kuruluşlarının üye olduğu BİO tarafından (Uluslararası Biyoteknoloji Sanayi Organizasyonu) her yıl düzenlenen BİO Konferansına Türkiye de 2012 yılından bu yana
katılım sağlıyor.
TÜRKİYE’NİN
SAĞLIK
DURUMU
• İLAÇTAİNOVASYONVEBİYOTEKNOLOJİ
• BİYOFARMASÖTİKLERDEYANETKİVEETKİLİLİKÇALIŞMALARI
Biz de bu gündemden yola çıkarak kapak dosyamızı Biyoteknolojiye ayırdık. BİO
Konferansının ayrıntılı haberini ilgi çekici ve bilgilendirici içeriklerle hazırladığımız kapak dosyamızda sizlere sunduk.
• BİYOTEKNOLOJİVEBİYOBENZERÜRÜNLER
RAMAZAN BAYRAMINIZI TEBRİK EDİYOR, SAĞLIKLI BİR YAŞAM DİLİYORUZ.
Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu’nun, Türkiye’nin biyoteknolojik gelişmelere bakışını değerlendirdiği
açıklamasını, İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Başkanı Saim Kerman’ın “İnovasyon ve Biyoteknoloji” konulu yazısını,
biyoteknolojik ürünler hakkında hazırlanan bilgilendirici çalışmaları ve ilaç endüstrisinin biyoteknoloji konusunda görüşlerini içeren yazıları da “biyoteknoloji” kapak dosyamızda bulabileceksiniz.
34
SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015
AĞUSTOS
SAĞLIKTA KALİTE VE AKREDİTASYON
Ülkemizde 2003 yılında uygulanmaya konulan ve başarıyla sürdürülen “Sağlıkta Dönüşüm Programı” ile hedeflenen en önemli noktalardan biri de “sağlıkta
kalite ve akreditasyon”du. Sağlık hizmetlerinin en iyi şekilde, nitelikli sunumu
ve sunulan hizmetlerin sağlıklı bir biçimde sürdürülmesi için Sağlık Bakanlığı
Siz değerlisiniz.
Biz önemseriz.
harekete geçti ve bu kapsamda Strateji Geliştirme Başkanlığı
bünyesinde
Performans Yönetimi ve Kalite Geliştirme Daire Başkanlığı kuruldu.
1.000’den fazla molekül, 60’dan fazla ülkede faaliyet
46.000 çalışanımız ile merkezi sinir sistemi, onkoloji, multipl skleroz,
solunum alanlarında eşdeğer ve yenilikçi ilaçlar sunuyoruz.
AYLIK SAĞLIK VE YAŞAM DERGİSİ / SAYI 32 / AĞUSTOS 2014
Çünkü,
SAYI 32
RİLE
VE
Rİ P E N
C
DE
ESİN N
ER
OECD 2013
· AĞUSTOS 2014
Daha sonra yeni yapılanmayla Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü bünyesinde yeniden oluşturulan ve “Sağlıkta Kalite ve Akreditasyon Daire
Başkanlığı” adını alan birim sağlıkta kalite standartlarını yükseltme, geliştirme
ve sağlık kurumlarının akreditasyonları faaliyetlerini başarıyla sürdürüyor.
Sağlıkta en temel adımlardan olan hizmet sunumu hem sağlığın insanlarını
hem de insanımızın sağlığını yakından ilgilendiren bir konu. Bu nedenle “Kalite
ve Akreditasyon” her geçen gün daha fazla önem kazanıyor. Buradan yola çıkarak biz de Ağustos sayımızda kapak konumuzu “Sağlıkta Kalite ve Akreditasyon”
olarak belirledik ve Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğünden konunun uzmanlarıyla birlikte hazırladığımız kapsamlı dosyamızı sizlere sunduk.
• SAĞLIKTA KALİTENİN HASTA GÜVENLİĞİNE KATKILARI
• SAĞLIKTA KALİTE VE PERFORMANS
• DÜNYADAN ÖRNEKLERLE SAĞLIKTA ULUSAL KALİTE SİSTEMLERİ
• TÜRKİYE İÇİN SAĞLIKTA KALİTE VE GELECEK
• AKREDİTASYON VE TÜRKİYE SAĞLIK AKREDİTASYON SİSTEMİ
Bu sayımızda hazırladığımız bir diğer dosyamız da “sağlıklı beslenme” oldu. Bilgilendirici yazılarla sizlere sunduğumuz dosyamızda özellikle içinde bulunduğumuz yaz aylarında daha fazla dikkat çeken sağlıklı beslenme
konusunda merak ettiklerinizi bulabileceksiniz.
EYLÜL
112 ACİL SAĞLIK HİZMETLERİ
“Acil Hizmetler” sağlık alanının olmazsa olmazlarından, en önemli ve en temel
hizmetlerinden biri. Bilindiği gibi, ülkemizde bu hizmetler Sağlık Bakanlığı Acil
Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından yürütülüyor. Afet veya olağan
dışı durumlarda önce ulusal ve daha sonra uluslararası düzeyde en etkin sağlık
Siz değerlisiniz. Biz önemseriz.
hizmetini sunmayı görev edinen “Acil Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü” başarılı ekipleri ve tam donanımlı ekipmanlarıyla önemli başarılara imza atıyor.
1.000’den fazla molekül, 60’dan fazla ülkede faaliyet
46.000 çalışanımız ile merkezi sinir sistemi, onkoloji, multipl skleroz,
solunum alanlarında eşdeğer ve yenilikçi ilaçlar sunuyoruz.
AYLIK SAĞLIK VE YAŞAM DERGİSİ / SAYI 33 / EYLÜL 2014
Çünkü,
SAYI 33
RİLE
VE
Rİ P E N
C
DE
ESİN N
ER
OECD 2013
· EYLÜL 2014
• ÜLKEMİZDE ACİL SAĞLIK HİZMETLERİNDE GELİNEN SON NOKTA
• 112 ACİL SAĞLIK VE AMBULANS HİZMETLERİ
• ULUSAL MEDİKAL KURTARMA EKİPLERİ (UMKE)
• AMBULANS HELİKOPTER HİZMETİ
• DÜNYANIN İLK GEMİ HASTANESİ TÜRKİYE’DE YAPILACAK
AĞIZ VE
Dİ
Ş S A ĞLI
A
SY
DO
ĞI
112 Acil Sağlık Hizmetleri kara ambulansları, deniz ambulansları, ambulans helikopterler ve ambulans uçaklarla hizmet kalitesini arttırarak toplumun her kesimine ulaşıyor. Biz de Eylül sayımızda kapak dosyamızı “Acil Sağlık Hizmetlerine” ayırdık. Acil Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Doç. Dr. Osman Arıkan Nacar’ın
ülkemizde acil hizmetlerde gelinen noktayı ve yürütülen çalışmaları anlattığı
yazısını dosyamızda bulabileceksiniz. Acil Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü
tarafından son yıllarda yapılan hizmetleri, müdahale edilen afet ve acil durumların ayrıntılarını aktaran yazılar da “Acil Sağlık Hizmetleri” dosyamızda yer alan
diğer çalışmalardan…
Eylül sayımızın bir diğer dosya konusu da Sağlık Bakanlığının da üzerinde durduğu ve kampanyalar yürüttüğü
“ağız ve diş sağlığı” oldu. Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu tarafından hazırlanan “Çocuklarda Diş
Sağlığı” başlıklı bilgilendirme yazısı ve “ağız ve diş sağlığı” hakkında bilinmesi gerekenleri anlatan çalışmalarla
hazırladığımız dosyamızı ilgiyle okuyacağınızı umuyoruz.
SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015
35
Sağlıkta2014
EKİM
HALK SAĞLIĞI
Sağlık Bakanlığı, sağlıkta hizmet sunum kalitesini artırma, koruyucu sağlık hizmetleri gibi toplumun ve gelecek nesillerin sağlığını ön planda tutan plan ve projeleri başarıyla sürdürüyor. Bakanlığın sağlıklı yaşamı desteklemek için yürüttüğü
bu çalışmalar 2011 yılında Sağlık Bakanlığı ve bağlı teşkilatların yeniden yapılanSiz değerlisiniz. Biz önemseriz.
dırılması ile kurulan Türkiye Halk Sağlığı Kurumu tarafından yönetiliyor.
1.000’den fazla molekül, 60’dan fazla ülkede faaliyet
46.000 çalışanımız ile merkezi sinir sistemi, onkoloji, multipl skleroz,
solunum alanlarında eşdeğer ve yenilikçi ilaçlar sunuyoruz.
AYLIK SAĞLIK VE YAŞAM DERGİSİ / SAYI 34 / EKİM 2014
Çünkü,
SAYI 34
· EKİM 2014
İnsan merkezli yaklaşımla, birey ve toplum sağlığını korumak ve geliştirmek,
sağlık için risk oluşturan faktörlerle mücadele etmek, halkın yaşam kalitesini
yükseltmek ve halk sağlığını tehdit eden konularda gerekli önlemlerin alınması
misyonuyla kurulan Türkiye Halk Sağlığı Kurumu bu misyonuna uygun program
ve projeler geliştiriyor.
Ekim sayımızın kapak konusunu, daire başkanlıkları, başkan yardımcılıkları ve
diğer birimleriyle sayfalarımızda sık sık yer verdiğimiz, sağlık alanında önemli
hizmetlere imza atan Türkiye Halk Sağlığı Kurumuna ve “halk sağlığına” ayırdık.
• TÜRKİYE’DE “ÇOCUK VE ERGEN SAĞLIĞI” ÇALIŞMALARI
• TÜTÜN VE DİĞER BAĞIMLILIK YAPICI MADDELERLE MÜCADELE
• “YÜREĞİNİZE SAĞLIK” YÜRÜYÜŞÜ İSTANBUL’DA GERÇEKLEŞTİRİLDİ
• KANSERİN EN İYİ VE ETKİLİ TEDAVİSİ ERKEN TANI VE KORUNMA
RÖPORTAJ:
KAMPÜS
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkanı
PROF. DR. SEÇİL ÖZKAN
KASIM
ORGAN BAĞIŞI VE ORGAN NAKLİ
1.000’den fazla molekül, 60’dan fazla ülkede faaliyet
46.000 çalışanımız ile merkezi sinir sistemi, onkoloji, multipl skleroz,
solunum alanlarında eşdeğer ve yenilikçi ilaçlar sunuyoruz.
Ülkemizde “organ bağışı” konusuna birkaç yıl öncesine kadar çoğu kimse önyargıyla yaklaşırken, Sağlık Bakanlığınca gerçekleştirilen etkinlikler, sağlık personeSiz değerlisiniz. Biz önemseriz.
lini bilinçlendirmek ve kamuoyundaki duyarlılığı artırmak için
yapılan hizmetlerle bu önyargılar yavaş yavaş kırılmaya başladı. Organ bağışındaki artışla birlikte
“organ nakli” alanındaki başarılı operasyonlarla ülkemizde birçok gelişmiş ülkeye
kıyasla çok önemli aşamalar kaydedildi.
AYLIK SAĞLIK VE YAŞAM DERGİSİ / SAYI 35 / KASIM 2014
Çünkü,
SAYI 35
· KASIM 2014
Her yıl 3-9 Kasım tarihlerinde kutlanan “Organ Bağışı Haftası” dolayısıyla biz de
Kasım sayımızın kapak dosyasını “Organ Bağışı ve Organ Nakli” olarak belirledik.
• TÜRKİYE’DE ORGAN BAĞIŞI VE ORGAN NAKLİ
• BAĞIŞLAYIN… HAYAT DEVAM ETSİN
• HEDEF, % 50 KADAVRADAN, % 50 CANLIDAN BÖBREK NAKLİ!
• YÜZ, EKSTREMİTE VE KOMPOZİT DOKU NAKİLLERİ
• BÖBREK NAKLİNDE YENİ TEKNİKLER YAŞAM SÜRESİNİ UZATIYOR
Z
DİŞ SA
Ğ
LU M AĞI
OP
ĞI HAFTAS
I
T
2-8 KASIM
LÖSEMİLİ ÇOCUKLAR HAFTASI
VE
LI
Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdür Yardımcısı Uzm. Dr. Arif
Kapuağası’nın bu alanda dünden bugüne atılan bütün adımları, günümüzdeki
durumu ve gerçekleştirilmesi planlanan projeleri ayrıntılı bir biçimde aktardığı
“Türkiye’de Organ Bağışı ve Organ Nakli” başlıklı yazısı, alanında uzman hocaların
hazırladığı makale ve bilgilendirici yazılarla sizler için kapsamlı ve dikkat çekici bir dosya hazırladık.
DOSYA
Kasım sayımızın bir diğer kapak dosyası da “ağız ve diş sağlığı” oldu. “19-25 Kasım Toplum Ağız ve Diş Sağlığı Haftası” vesilesiyle hazırladığımız dosyamızda çocuklarda diş sağlığı, diş hastalıkları ve diş hekimliği konularındaki
yazıları sizlere sunduk.
ARALIK
SAĞLIK TURİZMİ VE GELECEĞİ
“Sağlık Turizmi” dünyada ve ülkemizde özellikle son yıllarda en çok dikkat çeken
hizmet sektörlerinden biri haline geldi. Türkiye, sağlık turizminde sahip olduğu
zengin kaynaklar ve potansiyeli açısından bu alanda en önemli destinasyonlardan biri olarak ilk sıralarda yer alıyor.
Siz değerlisiniz. Biz önemseriz.
1.000’den fazla molekül, 60’dan fazla ülkede faaliyet
46.000 çalışanımız ile merkezi sinir sistemi, onkoloji, multipl skleroz,
solunum alanlarında eşdeğer ve yenilikçi ilaçlar sunuyoruz.
AYLIK SAĞLIK VE YAŞAM DERGİSİ / SAYI 36 / ARALIK 2014
Çünkü,
36
SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015
· ARALIK 2014
Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu’nun “Sağlık turizmi artık bir devlet politikasıdır” diyerek üzerinde durduğu bu konuyu biz de Aralık sayımızın kapak
dosyası olarak belirledik, kapsamlı ve bilgilendirici bir dosya hazırladık. Sayın Bakanın Türkiye’de sağlık turizminin gelişimini ve atılacak adımları aktardığı özel
haber çalışmamızı, alanında uzman isimlerin kaleme aldığı Türkiye’de ve dünyada sağlık turizminin durumunu ayrıntılı bir biçimde anlatan yazı ve makaleleri
“sağlık turizmi” dosyasında bulabileceksiniz.
SAYI 36
Dünyadan ve Avrupa’dan “sağlık turizmi” alanında her geçen yıl daha fazla ziyaretçi çeken ülkemizi bu konuda daha ileri seviyelere taşımak için yeni projeler
üretilmeye ve uygulanmaya devam ediliyor.
• SAĞLIK TURİZMİ VE GELECEĞİ
• TERMAL SAĞLIK TURİZMİNDE TÜRKİYE VE AFYONKARAHİSAR ÖRNEĞİ
• AVRUPA BİRLİĞİ’NDE HASTALARIN SERBEST DOLAŞIMI
• TÜRKİYE’DE SAĞLIK TURİZMİ
DİZİ SETLERİNDEN
ORGAN BAĞIŞINA TAM DESTEK
DOSYA
DİYABET
KONTROLÜ
Sağlıkta2014
2014’TE
ÖNE ÇIKAN KONULAR
OCAK
ŞUBAT
DOKTORLAR 32 FARKLI SENARYO
İLE KALP KRİZİ VAKALARINA HAZIRLANACAK
4 YILDA 90 BİN YATAK YENİLENECEK
Sağlık Bakanlığı, Türkiye’deki en önemli ölüm nedenleri
arasında yer alan kalp damar hastalıklarının tedavisinde önemli bir projeye start verdi. Kalp krizinden ölüm
riskini azaltmaya yönelik “Girişimsel Kardiyoloji Simülasyon Eğitim Projesi”, Ankara Atatürk Eğitim ve Araştırma
Hastanesi’nde düzenlenen basın toplantısıyla tanıtıldı.
Proje ile bir yıl içinde 1000 doktora eğitim verilecek. Proje, kardiyoloji alanındaki eğitim ihtiyacından doğdu. Kalp
krizi, en önde gelen ölüm nedeni. Teknolojideki ilerlemeler ise, gerçeğe son derece yakın simülasyonlar sayesinde, kalp krizi vakalarına hekimlerin çok daha hazırlıklı
olmasını sağlıyor. Özellikle zaman kaybetmeden hekim
müdahalesini gerektiren ve hastanın sevk edilemeyeceği
vakalar için, bu tarz bir simülasyon eğitimi projesi yaşamsal önem taşıyor.
Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu, OSTİM ve İvedik
Organize Sanayi Bölgesi’nde (OSB) medikal sektöründe
üretim yapan temsilcilerle bir araya geldi. Burada konuşan Bakan Müezzinoğlu, Türkiye’deki hastane yatağı kapasitesinin 122 bin olduğunu belirterek, bunun 90 bininin önümüzdeki 4 yıl içinde yenileceğini açıkladı.
Yaklaşık 50 bin yatak kapasiteli kamu özel işbirliği ile yapılacak hastanelerin 4 yıl içinde tamamlanacağını anlatan
Müezzinoğlu, şunları söyledi: “24 bin yatağın imzası atıldı,
ihaleleri bitti ve sözleşmeleri yapılıyor. Yine 24-25 bin yatak kapasiteli yeni şehir hastanelerinin kamu özel işbirliği
ile 1 yıl içinde ihale sürecini tamamlamayı hedefliyoruz.
Bu şekilde 2018 yılında 45-50 bin yatak arasında yenilenmiş, nitelikli, ileri teknolojili hastane ve hastane donanımlarını tamamlayacağız. Ülke genelinde hastane yatak
kapasitemiz toplam 122 bin civarında bunu 130 binlere
çıkarmayı hedefliyoruz. 130 bin yatak kapasitesinin 90
bini önümüzdeki 4 yıl içinde sıfırdan yenilenmiş ileri teknolojili hastaneler konumuna dönüşecek.” “SAĞLIKLI YAŞAM VE HAREKET YILI” ETKİNLİKLERİ
“SÜRDÜRÜLEBİLİR SAĞLIK PROJESİ”
Sağlık Bakanı Dr. Müezzinoğlu, Bakanlık binasında düzenlenen “Sürdürülebilir Sağlık Projesi” konulu toplantıya
katıldı. Burada bir konuşma yapan Bakan Müezzinoğlu,
günün teknolojik imkânları ve bilimsel çalışmalardan
yararlandıklarını belirterek, “Sağlıklı gelecek adına asıl
önemli olan ‘sağlıklı yaşam felsefesinin’ gereğini yerine
getirerek ‘sağlıklı yaşamı’, kültür haline getirmeliyiz” dedi.
SAĞLIK BAKANLIĞI KIŞI HAZIRLIKLI KARŞILADI
Sağlık Bakanlığı, kış aylarının gelmesiyle birlikte harekete
geçti. Yağışın yoğun olduğu bölgelerde yolların kapanmasına karşı bakanlık imkânlarını seferber etti.
Evde sağlık hizmeti, misafir anne uygulaması, gezici sağlık hizmeti, mobil eczane uygulaması, acil sağlık hizmetleri gibi anlık sağlık hizmet alanlarında ülke genelinde kış
hazırlıklarını tamamladı. Yerinde ve zamanında gerekli
sağlık hizmeti sunmayı hedefleyen bakanlık, bu kapsamda sağlık personeli başta olmak üzere kara, deniz ve hava
ulaşım filosunu da gözden geçirdi. İllerdeki koordinasyon
merkezleri sayesinde olası acil bir durum karşısında olaya
anında müdahale edilecek. Uzmanların nezaretinde de
helikopter ve uçak ambulansların yanı sıra paletli acil müdahale araçlarıyla hastalar taşınabilecek.
38
SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015
Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu, “Sağlıklı Yaşam
ve Hareket Yılı” etkinlikleri kapsamında, Kocaeli’nde düzenlenen “Sağlık Çalışanları Sağlık İçin Yürüyor” etkinliğine katıldı. Sağlık çalışanı ve vatandaşlarla birlikte uzun
bir yürüyüş yapan Bakan Müezzinoğlu, daha sonra İzmit
Belediyesinin bisiklet dağıtım törenine katıldı. Burada,
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘vatandaşların sağlık
hizmeti alma noktasında hiçbir engel bırakmayacaksınız’
sözlerini hatırlatan Müezzinoğlu, bütün sağlık kuruluşlarında hizmet alabilmenin yollarını açtıklarını vurguladı.
Sağlık koşuları nedeniyle hastanelere ulaşamayanlara
evde bakım hizmeti verdiklerini belirten Bakan Müezzinoğlu, “Sağlık hizmetlerinin sunumunda bundan 10-11
yıl önce rüyamızda görsek inanamayacaklarımızı milletimizin hizmetine sunduk. Rabbime şükrediyorum ama
milletimize de teşekkür ediyoruz. Hizmetlerin en iyisine
layık millete mensubuz. Rabbim bu milletin yarınlarını
bugünden daha güzel eylesin” diye konuştu.
MART
400 YATAKLI ÇANAKKALE DEVLET HASTANESİ’NİN TEMELİ ATILDI
İKİTELLİ ŞEHİR HASTANESİNİN TEMELİ ATILDI
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Çanakkale Devlet
Hastanesinin temel atma töreninde yaptığı konuşmada, Türkiye’de hastane koşullarının son derece çağdaş ve
modern hale getirildiğini bildirdi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan: “17 projenin en büyüğü
olan en görkemli hastane kampusu olan Başakşehir Şehir
Hastanesinin temelini atıyoruz”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Başakşehir’de İkitelli
Şehir Hastanesinin temel atma töreninde yaptığı konuşmada, temelini atacakları İkitelli Entegre Sağlık Kampusunun yani Başakşehir Şehir Hastanesinin İstanbul için
hayırlı olması temennisinde bulunarak sözlerine başladı.
Sözleşmesi imzalanan 17 şehir hastanesi projesinden
bugün en önemlisini, İstanbul’daki şehir hastanesinin temelini attıklarını dile getiren Erdoğan, konuşmasını şöyle
sürdürdü:
“Ankara’da Bilkent ve Etlik şehir hastanelerimizin temelini
attık. Ardından Adana’da yapacağımız şehir hastanemizin
de temelini attık. Şimdi de 17 projenin en büyüğü olan en
görkemli hastane kampusu olan Başakşehir Şehir Hastanesinin temelini atıyoruz. 790 bin metrekare alan üzerine
kuracağımız bu büyük hastanede 2 bin 682 adet hasta
yatağı olacak. Kampusun bir bölümünü dev bir teşhis ve
tedavi kütlesi ve buna bağlı 6 hastane binası inşa ediyoruz. Kampusun diğer bölümünde ise psikiyatri hastanesi
bulunacak ayrıca buraya bir de spor hastanesi kuruyoruz.
Bildiğiniz gibi Olimpiyat Stadı burada, bir spor hastanesi
ve yine burada İstanbul Büyükşehir Belediyemizin yapmakta olduğu stat var dolayısıyla büyükşehir spor kulübünün bir stadının da olması tüm bu çevrede tüm illerde
böyle bir spor hastanesinin ilk defa yapılacak olması da
buraya ayrı bir önem kazandırıyor.”
Son yıllarda sağlıktaki değişim ve dönüşüme değinen
Müezzinoğlu, şöyle devam etti: “Hastaneler ve odaları artık ‘5 yıldızlı’ tabirinden ‘7 yıldızlı’ tabirine döndü. Bir hasta başına düşen kapalı mekan, ortalama 200 metrekare
civarında. 200 metrekare, belki de bir ailenin oturduğu
daireden çok daha geniş. Ailelerin oturduğu daireler ortalama 100-125 metrekare. Dünya standartlarındaki laboratuarlarıyla hele hekim tecrübesinde yakaladığımız
standartla dünyayla yarışabilen ve dünyanın neresinde
olursa olsun yapılabilen bütün tetkiklerin ve tedavilerin
başarılabildiği bir ülke haline geldik. Bundan sonra yeni
hedeflere koşma dönemi geliyor. İnşallah önümüzdeki
süreçte şehir hastanelerimiz ve modern hastanelerle yalnız 76 milyon insanımıza sağlık hizmeti sunan değil, yakın
coğrafyamızdaki 1 milyar komşumuza sağlık turizmiyle
de sağlık imkânı sunabilecek bir ülkeyiz.”
NİSAN
ULUSAL KANSER HAFTASI SEMPOZYUMU
ANKARA’DA GERÇEKLEŞTİRİLDİ
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Kanser Haftası dolayısıyla düzenlenen “Ulusal Kanser Haftası
Sempozyumu”na katıldı. 40 ülkeden temsilcilerin katılımıyla gerçekleştirilen Sempozyum’da Türkiye’de kanserle
mücadelede gelinen nokta ve gelecek planları konusunda sunumlar yapıldı. Sempozyumda konuşan Bakan Müezzinoğlu, birçok hastalığın temeline bakıldığında tütün,
tütün ürünleri, alkol ve alkollü içecekler, kötü beslenme
obezite ve hareketsiz yaşamın geldiğini kaydetti. Bu
dört ana unsur konusunda çok önemli ve güçlü adımlar
atılması gerektiğini ifade eden Bakan Müezzinoğlu’nun
Sempozyum konuşmasını sizler için derledik.
İLAÇLAR DOĞRU KULLANILMADIĞINDA
CIDDI ZARARLAR VEREBILIR
Halk arasında ilaç kullanımının yaygın olduğunu, antibiyotik yazmayan doktora kötü gözle bakıldığını ifade eden
Sağlık Bakanı Müezzinoğlu uyarılarda bulundu. İlaçların
birer kimyasal olduğuna dikkat çeken Bakan Müezzinoğlu, ilaçların faydası kadar doğru kullanılmadığı takdirde
zararı da olabileceğine dikkat çekti.
600 YATAKLI YUNUS EMRE HASTANESİ’NİN TEMELİ ATILDI
Eskişehir Yunus Emre Devlet Hastanesi’nin yanında bulunan araziye yapılacak olan 600 yataklı yeni Devlet
Hastanesi’nin temel atma töreni yapıldı. Sağlık Bakanı Dr.
Mehmet Müezzinoğlu ve Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı tarafından temeli atılan hastane, TOKİ tarafından yapılacak.
Hastane, 400 yatak genel, 200 yatak kadın doğum ve çocuk hastalıkları bölümlerinden oluşacak.
KANSER TEDAVİLERİNDE ‘YERLİ İLAÇ’ HEDEFİ
Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Kanser Daire Başkanı Doç.
Dr. Murat Gültekin: ‘’2018 yılına kadar kanser alanında
kullanılan ilaçların büyük bir bölümünün, yerli üretimini
gerçekleştirmiş olmayı planlıyoruz.
Türkiye’de kullanılan ilaçların yüzde 70’inin yerli üretimini
gerçekleştirmeyi hedefliyoruz’’
SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015
39
Sağlıkta2014
EXPOMED MEDİKAL SEKTÖRÜN ÜRETİCİLERİNİ BİR ARAYA GETİRDİ
“2. BESLENME VE SAĞLIKLI YAŞAM ZİRVESİ”
İSTANBUL’DA GERÇEKLEŞTİRİLDİ
Sabri Ülker Gıda Araştırmaları Enstitüsü Vakfı (SÜGAV) tarafından 7 Mayıs 2014 Çarşamba günü Swissotel’de düzenlenen “ 2. Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Zirvesi”, dünyaca ünlü bilim insanlarını bir araya getirdi.
Medikal sektörün üreticilerini bir araya getiren “Uluslararası ExpoMed Fuarı” 3-6 Nisan tarihlerinde TÜYAP Beylikdüzü Kongre Merkezi’nde gerçekleşti.
İstanbul’da gerçekleşen Expomed Fuarının açılışına Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, KKTC Sağlık Bakanı Ahmet Gülle, Esenyurt Belediye Başkanı Necmi Kadıoğlu ve
sağlık sektöründen yöneticiler katıldı. Açılışta bir konuşma yapan Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, sağlığın,
bireyler, toplum ve gelecek için önemli olduğunu söyledi. Bilimsel gelişmelerin en hızlı olduğu alanlardan birinin sağlık alanı olduğunu aktaran Müezzinoğlu, “Bilimsel
gelişmelerin dinamiklerini iyi takip eden, buna öncülük
yapan bir anlayışı ve vizyonu yakalamak bizlerin sorumluluğu. Türkiye, bu anlamda önemli bir süreci geride bıraktı”
dedi.
MAYIS
“SAĞLIKLI KENTLER İÇİN SAĞLIĞA YÜRÜYORUZ”
Sağlık Bakanı Müezzinoğlu: “Sağlık varsa umut var, geleceğe ait plan ve hayal var. Bu nedenle en önemli görevimiz; toplumsal kültürü yeniden güçlü hale getirmek.”
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanı Kadir Topbaş, AK Parti İstanbul İl Başkanı
Aziz Babuşcu, bazı ilçe belediye başkanları ile Florya Sahilinde, “2014 Sağlıklı Yaşam ve Hareket Yılı” kapsamında 81
ilde düzenlenen “Sağlıklı Kentler İçin Sağlığa Yürüyoruz”
etkinliğine katıldı.
Zirvenin bu seneki teması, “Her şey daha iyi bir yaşam için”
olarak belirlenirken, toplantının ilk bölümü Sağlık Bakanı
Mehmet Müezzinoğlu’nun açılış konuşmasıyla başladı.
Konuşmasında sağlıklı beslenmenin önemini vurgulayan
Bakan Mehmet Müezzinoğlu, yaz aylarının gelmesiyle beraber yapılan yanlışlara değindi. Bakan Müezzinoğlu, sağlıklı yaşam ile birlikte mevsimsel birçok konunun gündeme
geldiğini belirterek, “Sağlıklı beslenmede son yılda bizim
ülkemizle beraber gelişmiş ülkelerde de mevsimsel birçok
konu gündeme geliyor. Mevsime ait bir diyet uygulanıyor.
Yaz geliyor kilolarımı vermem lazım, yaz bitti rahata geçmem lazım. Sağlıklı beslenme değil sağlıklı görünme arzusu. Bence sağlıklı görünme arzusu sağlıklı beslenme arzusunun önüne geçerse o bizi yanlışlara götürür. Hayatın her
boyutunda her yaş grubunda sağlıklı beslenmeyi bir kültür
bir hayat felsefesi haline getirmeliyiz” dedi.
HAZİRAN
SAĞLIKLI YAŞAM YÜRÜYÜŞÜ VE DÜNYA TÜTÜNSÜZ GÜNÜ
Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu, ‘Sağlıklı Yaşam
Yürüyüşü ve Dünya Tütünsüz Günü Etkinliğine’ katıldı. Bakan Müezzinoğlu eşi Faize Müezzinoğlu, Bakanlık yetkilileri, öğrenciler ve vatandaşlarla birlikte etkinlik kapsamında, Saklıbahçe’de yürüyüş yaptı. Yürüyüşe Türkiye Halk
Sağlığı Kurumu Başkanı Seçil Özkan ve Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölge Diktatörü Zsuzsanna Jakap’ da katıldı.
Gazetecilerin de sorularını cevaplayan Bakan Müezzinoğlu, sigara kullanımı yanında nargile ile mücadelenin de
başladığını belirterek, “Bugün gündemlerimizden önemli
ayaklarından bir tanesi de nargile ile mücadele olacak.
Çocuklardaki sigara alışkanlığı konusunda rahatsız olduğumuz konu daha çok uyuşturucu kullanımı. Onunla ilgili
İçişleri Bakanlığı ve Aile Sosyal Politikalar Bakanlığı yeni
bir altyapı oluşturmaya gayret ediyoruz” dedi.
BEYOĞLU SAĞLIĞA PEDAL ÇEVİRDİ
“Beyoğlu Sağlığa Yürüyor” etkinliğine katılan Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu önce yürüyüş yaptı, ardından
bisiklete binerek pedal çevirdi.
Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müzezzinoğlu, Beyoğlu Belediyesi tarafından düzenlenen “Beyoğlu Sağlığa Yürüyor” etkinliğine katıldı. Etkinliğe 9 yaşındaki torunu Yusuf Selim
Sobacı ile katılan Müezzinoğlu, Haliç sahilinde yürüyüş
yaptı. Yürüyüş ardından bisiklete binen Bakan Müzzinoğlu, sağlık yaşam için pedal çevirdi. Etkinlik kapsamında
yağ ve kas oranını ölçtüren Müezzinoğlu’nun sağlıklı olduğu görüldü. Müezzinoğlu’nun yapılan ölçümlerinde 78
kilo olduğu, vücudunda yüzde 24 oranında yağ olduğu
ve metabolik yaşının 35 olduğu anlaşıldı.
40
SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015
TEMMUZ
SAĞLIK BAKANI DR. MEHMET MÜEZZİNOĞLU
TÜRKİYE’NİN 2023 SAĞLIK VİZYONUNU ANLATTI
GÜVENLI KAN TEMİNİ TÜRK KIZILAYI’NA EMANET
Sağlık Bakanlığı ile Türk Kızılayı arasında Plazma Temini
Protokolü ile Kan Tedarik Sistemi Protokolü imzalandı. Protokollerle güvenli kan temini Türk Kızılayı’na emanet edildi.
Sağlık Bakanlığı ve Türk Kızılayı arasında kan tedarik sisteminin yürütülmesine ilişkin protokol, Kızılay Orta Anadolu Kan Merkezi’nde düzenlenen törenle imzalandı. Törene
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Türk Kızılayı Genel
Başkanı Ahmet Lütfi Akar ve Yönetim Kurulu üyeleri katıldı. Kan temini ve plazmadan elde edilecek ilaçlar konusunda imzalanan protokoller sayesinde hastaların ihtiyaç
duyduğu plazma ürünü ilaçların önemli bir bölümü yurt
içinde elde edilebilecek. Hastalar kesintisiz, güvenli ve
nispeten daha ekonomik ilaç temini garanti altına alınacak. Ayrıca Türkiye’de kan ürünleri ve ‘Plazma Fraksinasyonu’ imal eden fabrika kurulacak.
BAKAN MÜEZZİNOĞLU LÖSEMİLİ ÇOCUKLARA KARNELERİNİ VERDİ
Ankara Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hematoloji Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde Lösemi tedavisi
gören çocuklar, karnelerini Sağlık Bakanı Dr. Mehmet
Müezzinoğlu’ndan aldı.
Bakan Müezzinoğlu, geldiği hastanede ‘Çocuk Yoğun Bakım ve Çocuk Yanık Yoğun Bakım Ünitelerin açılışını da
yaptı. Bakan Müezzinoğlu ve beraberindekiler, daha sonra karne dağıtım törenine katıldı. Hastanenin konferans
salonunda düzenlenen etkinlikte, tedavi gören çocuklar
şiirler ile hemşire ve doktorlar için kaleme aldıkları eserleri okudu. Ardından Bakan Müezzinoğlu, çocuklara karneleri ile birlikte hediyeler verdi. Çocuklarla sohbet eden
Müezzinoğlu, onlara ‘hangi mesleği seçeceklerini’, ‘hangi
takımı tuttuklarını’ sordu. Müezzinoğlu, günün anısına
çocuklarla toplu fotoğraf çektirdi.
Sağlık Bakanlığının ‘Sağlıkta 2023 Vizyonu’ çerçevesinde geliştirilen ‘Sağlık Enstitüleri, Türkiye Sağlık Bilimleri
Üniversitesi ve Şehir Hastaneleri’ projelerini düzenlediği bir basın toplantısı ile açıklayan Bakan Müezzinoğlu ‘
Bu projeleri tamamladığımızda Türkiye bilimsel ve sağlık
eğitimi bakımından dünya standartlarını belirleyecek seviye gelecektir. Ülkemizin hızlı gelişimine paralel olarak
sağlık alanında üniversiteler başta olmak üzere ilaç sanayi ve tıbbi teknoloji araştırmalarının mükemmeliyet
merkezlerinde daha geniş olanaklarla yapılmasına imkân
sağlayacak Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı’nı hayata
geçiriyoruz. İlk aşamada 6 enstitü kuracağız. Bu yılsonuna
kadar Kanser Enstitüsü ve Sağlık Akreditasyon Enstitüsü
hayata geçecektir’ dedi. Bakan Müezzinoğlu geliştirdikleri projeler ile 2023 yılında kendi ürünü ilacı olan, teknolojik gelişmelere öncülük eden ve çeşitli hastalıklarda tedavi yöntemlerini bulup uygulayan 10 güçlü ülke arasında
olacaklarını da kaydetti.
2014 BIO ULUSLARARASI KONFERANS VE FUARI
Türkiye’nin, T.C. Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım
Ajansı koordinasyonunda bu yıl 3. kez katıldığı fuarda
Türk heyetine Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz başkanlık
etti. Fuara Türkiye’den kamu ve özel sektörden 70’in üzerinde temsilci katıldı. Bu yıl 24-26 Haziran 2014 tarihleri
arasında ABD’nin Kaliforniya eyaletinin San Diego şehrinde gerçekleşen 2014 BIO Uluslararası Konferans ve Fuarı
(BIO International Convention), dünyada biyoteknoloji
alanında düzenlenen en büyük uluslararası fuar olarak
kabul edilmektedir. 1993 yılından beri düzenlenen bu
organizasyonda, değişik ülkelerden 19.000’in üzerinde
firma temsilcisi biyoteknoloji alanındaki gelişmeleri paylaşmak, stratejik ortaklıkların ilk adımlarını atabilmek ve
yüzlerce eğitim paneline katılmak amacıyla bir araya gelmektedir.
Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu
“HERKES İÇIN SAĞLIKLI BİR GELECEK HEDEFLİYORUZ”
31 Mayıs Dünya Tütünsüz Günü dolayısıyla bir araya geldiğimiz bugünde sigarasız bir güne hareketle başlayalım
istedik ve buraya gelirken keyifli bir yürüyüş yaptık. Özel
bir zamana, özel bir kıyafete ve hiçbir maliyete ihtiyaç
duymadan bir etkinlik gerçekleştirdik. Aslında “sağlıklı
yaşam” adına amacımızı da ifade eden bir etkinlik oldu.
Sağlıklı kalabilmek için sadece kilo vermeyi hedefleyen
şok diyetler, özel zaman dilimlerinde yapılan sporlar yerine sağlıklı davranışları yaşam biçimi haline getirmeliyiz.
SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015
41
Sağlıkta2014
Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu:
“TÜRKİYE BİYOTEKNOLOJİK GELİŞMELERE VE YATIRIMLARA HAZIR”
Günümüzde artık ilaç pazarı egemenliğinin, kimyasal
ürünlerden organizmalar ve canlı sistemlerden üretilen
biyolojik ürünlere geçmekte olduğunu belirten Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu; Türkiye’nin biyoteknolojik
gelişmeleri hassasiyetle izlediğini ve bu konuda yapılacak
her türlü yatırıma hazır olduğunu ifade etti.
BONZAİ İLE MÜCADELE İÇİN ÖNEMLI ADIMLAR ATILIYOR:
İLGİLİ BAKANLAR BONZAİ İÇİN TOPLANDI
Hükümet Bonzai isimli sentetik uyuşturucu ile mücadelede yeni ve önemli adımlar atıyor. İlgili Bakanların bir araya
geldiği toplantıda, her hafta bir gencin ölümüne sebep
olan Bonzai adlı uyuşturucuya karşı alınabilecek tedbirler
değerlendirildi.
Türkiye’de ilk kez 2011’de görülen Bonzai’nin bir içimlik
dozu 1-2 liraya kadar düşünce tek içişte bile bağımlılık
yapan bu madde gençler arasında korkutucu düzeyde
yayıldı. Her hafta bir gencin canını alan bu sentetik esrara karşı hükümet harekete geçti. Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan’ın talimatı ile ilgili bakanlar bir araya gelerek konuyu değerlendirdi
TÜRKİYE UYUŞTURUCUYLA MÜCADELE EDİYOR
Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu “26 Haziran
Uluslararası Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığı ile Mücadele Günü” dolayısıyla Türkiye’nin uyuşturucu ile mücadelesinde izlediği yol haritasını anlatan bir açıklama
yayınladı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 1987 yılında uyuşturucusuz temiz bir toplum hedefine ulaşma ve uluslararası alanda eylem ve işbirliğini güçlendirmek amacıyla 26
Haziran’ı “Uluslararası Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığı ile Mücadele Günü” olarak belirlemiştir.
Madde kullanımı insan sağlığı için ciddi bir tehdittir ve
madde bağımlılığı, tüm dünyada önemli halk sağlığı
sorunlarından biridir. Madde bağımlılığı, sadece sağlık
boyutu olan tek yönlü bir konu değil, kamusal, sosyal,
hukuki ve idari yönleri de olan bir sorundur. Bu nedenle,
madde ile mücadele faaliyetlerini de çok yönlü olarak ele
almak gerekir.
AĞUSTOS
İLAÇTA HEDEF % 60 YERLİ ÜRETİM
Başbakan Erdoğan, bilim ve teknoloji alanında treni kaçırmaya niyetleri olmadığını belirterek, “İlaç ihtiyacının %
60’ını yerli üretimle karşılamayı hedefliyoruz” dedi
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Bilim Teknoloji Yüksek
Kurulu’na (BTYK) başkanlık etti. Toplantının gündeminin
“Ulusal yenilik sistemi ve medikal biyoteknoloji” olduğunu belirten Erdoğan, ilaç sektörünü yüksek katma değerli
ürün üreten rekabetçi bir yapıya kavuşturmayı hedeflediklerini dile getirdi. Erdoğan, “Bunun için de yurtiçi
tıbbi cihaz ve malzeme ihtiyacının yüzde 20’sini, yurtiçi
ilaç ihtiyacının ise yüzde 60’ını yerli üretimle karşılamayı
hedefliyoruz” diye konuştu. “Bilim ve teknoloji alanında
treni kaçırmaya asla niyetimiz yok” ifadelerini kullanan
Erdoğan, “12 yıl öncesinin Türkiye’si değiliz. Bilim ve teknoloji alanında da tarihi bir atılım içindeyiz” dedi. 2000’de
3.4 milyar lira olan Ar-Ge harcamalarının 2012’de 13 milyarın üzerine çıktığını belirten Başbakan Erdoğan, şöyle
konuştu: “Bunun GSYİH’ya oranı 2000’de yüzde 0.48 iken,
2012’de 0.92’ye yükseldi. Yeterli mi, değil. Özel sektörün
Ar-Ge harcaması da 5 kat arttı.”
SAHTE İLAÇLA MÜCADELEDE YENİ STRATEJİ
Halkın sağlığıyla oynayan sahte ilaçlarla mücadelede yeni
stratejileri devreye sokma kararı alan Sağlık Bakanlığı,
sahte ilaçlara ilişkin oluşturulacak linkten güncel bilgileri
halka ulaştıracak.
Halkın sağlığıyla oynayan sahte ilaçla mücadelede yeni
stratejileri devreye sokma kararı alan Sağlık Bakanlığı,
sahte ilaçlara ilişkin oluşturulacak linkten güncel bilgileri halka ulaştıracak, şüphe durumunda hazırlanacak bir
format doğrultusunda direkt başvuru yapılmasını sağlayacak.
Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumunca
hazırlanan 2014 yılı Kurumsal Mali Durum ve Beklentiler
Raporu’nun temmuz-aralık döneminde yürütülecek faaliyetler arasında birçok yeni uygulamanın hayata geçirilmesi planlanıyor.
42
SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015
KAN ÜRÜNLERİ TÜRKİYE’DE ÜRETİLECEK
2014 YILI SAĞLIK HEDEFLERİ BELİRLENDİ
Türk Kızılayı ile birlikte yürütülen AB Projesi’nin tamamlanmasıyla birlikte, güvenilir, izlenebilir kan plazması temin sürecini tamamlayan Sağlık Bakanlığı, dışa bağımlı
olunan kan ürünlerinin de Türkiye’de üretilebilmesi için
ihaleye çıkacak.
Hükümetin pek çok başlığı bir arada toplayan “2014 Yılı
Programı”nda sağlık hedefleri belirlendi. Programda,
Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın en çok konuşulan konularından olan performans sisteminden sağlık çalışanlarının bölgelere eşit olarak dağıtılmasına, tamamlayıcı tıbbın üniversitelerde okutulmasından randevu sisteminin
yaygınlaştırılmasına kadar birçok başlık bulunuyor.
Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı İrfan Şencan, yaptığı açıklamada, Türkiye’de artık kan ve kan bileşenlerinin
Türk Kızılayı tarafından temin edildiğini belirterek, kandan plazmanın, trombositin ve lökositin ayrıştırıldığını
söyledi.
SAĞLIK HİZMETLERİNDEN MEMNUNİYET YÜZDE 73
Türkiye genelinde sağlık hizmetlerinden memnuniyetin
2003 yılında yüzde 39 olduğu, bu oranın 2013’de yüzde
73’e yükseldiği belirtildi.
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Başkan Yardımcısı Murat
Yazıcı, son 12 yılda Türkiye’de çok büyük değişimler ve
ilerlemeler kaydedildiğini ifade ederek, “Gerçekleştirilen
Sosyal Güvenlik Reformu bunların belki de en zoru ve ülkemizin geleceği açısından en önemlilerinden birisidir.”
dedi.
TÜRKİYE CUMHURBAŞKANINI SEÇTİ
Seçmen ilk kez doğrudan cumhurbaşkanı seçmek için
sandık başındaydı. Seçim sonucunda Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan ilk turda Türkiye’nin 12. Cumhurbaşkanı
olarak seçildi. Türkiye, Köşk’ün yeni sahibini belirlemek
için 10 Ağustos günü sandık başına gitti. AK Parti’nin adayı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP ve MHP’nin ortak
adayı olan Ekmeleddin İhsanoğlu ve HDP’nin adayı Selahaddin Demirtaş’ın katıldığı seçim yurt genelinde sakin
geçti.
SAĞLIK BAKANLIĞI DİYABETE KARŞI EYLEM PLANI HAZIRLADI
Türkiye’de yılda 60 bin can alan diyabete karşı Sağlık Bakanlığı 5 yıllık eylem planı hazırladı. Buna göre hastalar,
acil durumlarda erken müdahale edilmesi için özel diyabet kimlik kartı taşıyacak. Sağlık Bakanlığı, Türkiye’de
sayısı 7 milyon 43 bine ulaşan diyabet hastası için 20152020 Eylem Planı hazırladı. Türkiye’de her yıl 60 bine yakın
ölümün yaşandığı diyabeti önlemek için önemli projeler
hayata geçirilecek. Hayati riski bulunan diyabet hastalarına acil müdahale edilmesi için ‘Diyabet Kimlik Kartı’ hazırlanacak.
İKİ DENİZ NAKİL ARACI HİZMETE ALINDI
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Adalar’da hizmete
alınan deniz nakil araçlarının en büyük özelliğinin sarsmaması olduğunu ifade ederek, “İki sedye, iki hastayı aynı
anda taşıyabiliyor. Acil müdahale edilebilecek ekipmanları var. 24 saat devamlı hizmet verebiliyoruz” dedi.
KANSERLE MÜCADELE İÇİN ‘MOBİL KETEM’ UYGULAMASI GELİYOR
Sağlık Bakanlığı verilerine göre kansere bağlı ölüm oranı
2012 yılında yüzde 21’e ulaştı. Kanser Erken Teşhis Tarama
ve Eğitim Merkezi (KETEM) sayısını 134’e çıkaran bakanlık,
kanserle mücadele için özellikle kırsal bölgelerde gezici
cihazlar ile ‘Mobil KETEM’ uygulaması başlatmaya hazırlanıyor. Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Dünya Sağlık
Örgütü tahminlerine göre 2015 yılından itibaren dünya
genelinde en önemli ve birinci sırada ölüm sebebinin
kanser olacağına dikkat çekti. ORGAN NAKLİNDE SEVİNDİRİCİ ARTIŞ
Türkiye’de organ nakilleri arttı. Geçen yıl 7 bin 188 nakil
yapıldı. 2014’ün yarısında bu sayı 4 bin 317’ye çıktı. Yılsonuna dek sayının 8 bin 500’ü bulması bekleniyor. Nakiller
daha çok canlı vericilerden yapılıyor.
Türkiye’de 28 bin 278 hasta organ nakli bekliyor. Bu yılın
ilk altı ayında 4 bin 317 nakil gerçekleşti. Geçen yıl 7 bin
188 nakilin, 3 bin 365’ü nakil canlı bağıştan, 379 nakil ise
kadavradan gerçekleşti.
BİR NARGİLE 50 SİGARAYA EŞDEĞER
Sağlık Bakanı Müezzinoğlu, nargilenin en az sigara kadar
zararlı olduğunu, bir nargilenin en az 50 sigaraya bedel
olduğunu belirterek “Tütünle ilgili tüm yasaklar nargile
için de geçerli” dedi.
Tütün ürünü olarak kabul edilen ve sigara ile benzer
olumsuz etkilere sahip nargile konusunda başta farkındalık artırıcı kamu spotları, eğitim faaliyetleri olmak üzere
gerekli yasal düzenlemelerle insan sağlığını korumak için
mücadele devam ediyor. “Ucunda Ölüm Var” sloganıyla,
nargilenin zararlarına ilişkin farkındalık artırmaya yönelik
kamu spotları televizyonlarda yayımlanırken; bir yandan
da konunun tüm paydaşları her türlü seminer, oturum ve
konferans gibi etkinliklerle halkı bilgilendirmeye çalışıyor.
Sağlıkta2014
EYLÜL
ÇOCUĞUNUZU MELANOMDAN KORUYUN
Sağlık Bakanlığı Kanser Savaş Daire Başkanı Murat Gültekin, Türkiye’de yılda yaklaşık 735 erkeğe ve 560 kadına
melanom teşhisi konulduğunu belirtti.
Sağlık Bakanlığı Kanser Savaş Daire Başkanlığı, Türk Onkoloji Vakfı, Türk Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi
Derneği, Türk Onkoloji Grubu Derneği, Kanserle Dans
Derneği tarafından bir deri kanseri türü olan melanomla
ilgili farkındalık oluşturma amacıyla düzenlenen “Çocuğunuzu Melanomdan Koruyun” adlı sosyal sorumluluk
projesi tanıtıldı.
SAĞLIK BAKANLIĞINDAN “AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI” ATAĞI
KIZILAY ARTIK İLİK TOPLAYACAK
Türk Kızılayı, Sağlık Bakanlığı ile imzaladığı protokol çerçevesinde, ailesinde vericisi olmayan kan kanseri hastaları
için umut olacak TÜRKKÖK Projesi kapsamında yürüttüğü
pilot uygulamayla kan toplamaya başladı Sağlık Bakanı
Mehmet Müezzinoğlu’nun başlatacağı projeyle isteyen
kan bağışçıları, bundan böyle TÜRKKÖK için ilik bağışçısı
da olabilecek.
Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji
Billim Dalı Öğretim Üyesi ve Türk Kızılayı Kan Hizmetleri
Sorumlusu Prof. Dr. Gülsüm Özet, verici bulamayan kan
kanseri hastaları için düzenlenen kampanyalarla zaman
zaman kamuoyunun gündemine gelen kemik iliği bağışının bundan böyle TÜRKKÖK Projesi ileTürk Kızılayı tarafından toplanacağını söyledi.
Bakanlar Kurulundan 10 milyon adet diş macunu ve fırçası dağıtma izni alan Sağlık Bakanlığı, ilk olarak satın aldığı
2 milyon diş fırçasını farklı illere gönderecek.
Sağlık Bakanlığı Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumundan
il genel sekreterliklerine gönderilen genelgede, önemli
bir halk sağlığı sorunu olan ve önlenebilir hastalıklar grubuna giren diş ve diş eti hastalıklarının yaygınlık ve şiddetinin azaltılması, ağız ve diş sağlığı hakkında toplumda
farkındalığın artırılarak sağlığı korumaya yönelik bilincin
oluşması, doğru tutum ve davranışlar edinilmesinin teşviki amacıyla Bakanlık hastanelerine başvuran hastalara
diş macunu ve fırçası dağıtımının planlandığı anımsatıldı.
UYUŞTURUCUYLA TOPYEKÛN SAVAŞILACAK
112 ACİL SAĞLIK VE AMBULANS HİZMETLERİ
Eylem planına göre okul çevrelerine erken uyarı sistemlerinin konacağını, ihbar hattı kurulacağını ve ödül sistemi
uygulanacağını belirten Müezzinoğlu, “Buradaki hadise
toplumu da bu mücadelenin içine koyabilmek. Mesela
okul aile birliklerini plana koyduk” dedi.
Acil Sağlık Hizmetleri, toplum sağlığını yakından ilgilendiren önemli bir konudur. Cumhuriyetin ilk kurulduğu
yıllardan günümüze kadar ülkemizde uygulanan sağlık
politikaları temel değişim ve gelişim dönemleri geçirmiştir. Özellikle son yıllarda, sağlık alanındaki gelişmelerde en fazla değişime uğrayan 112 Acil Sağlık Hizmetleri
olmuştur. Gerek acil çağrıların alınması, gerekse bunlara
en kısa zamanda tıbbi danışmanlık yoluyla ya da Ambulans Hizmetleri yoluyla verilen hizmetlerin kalitesi ve
hızlı olması açısından ciddi aşamalar kat edilmiştir. 2002
yılında 617 ambulans ile hizmet verilirken bugün bu sayı
Temmuz 2014 itibariyle 3.858 ‘e ulaşmıştır. İnsan gücünde de ciddi atılımlar olmuş yetişmiş personel sayısı bugün 28.667 olmuştur.
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, 7 bakanlığın ortak çalışması ile hazırlanan ve pazartesi günü Bakanlar
Kurulu’na sunulacak olan taslak “bonzai” eylem planının
ayrıntılarını anlattı. Ekim’de uyuşturucu ile ilgili cezaların
yeniden düzenleneceğini kaydeden Müezzinoğlu, özellikle gençlerin bonzai batağına sürüklenmemesi için koruyucu ve önleyici tedbirleri alınacağını söyledi.
TÜRKİYE’DE ŞİFA BULUP YURTLARINA DÖNDÜLER…
İsrail’in saldırılarında yaralandılar, tedavi için Türkiye’ye
getirildiler. Sağlık Bakanlığı, Gazzeli yaralıların sağlıklarına kavuşmaları için tüm imkanları seferber etti. Tedavileri
tamamlananlar evlerine dönmeye başladı.
Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma
Hastanesi’nde tedavileri tamamlanarak taburcu edilen 4’ü
çocuk 6 Gazzeli, refakatçileriyle birlikte ülkelerine döndü.
Tel-Aviv’e gitmek istemeyen Gazzeliler kendi istekleri üzerine, İstanbul Atatürk Havalimanı’ndan kalkan Mısır uçağıyla Kahire’ye uğurlandı. (TİKA ile işbirliği yapılarak)
44
SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015
DÜNYANIN İLK GEMI HASTANESI TÜRKİYE’DE YAPILACAK
PALANTE PROJESİ
2015’in ilk çeyreğinde gemi hastane projesi ihaleye çıkılacak
ve projenin yapımına İstanbul’da başlanacak.
Sağlık Bakanlığı, “Sağlık hizmet sunumunun izlenmesi,
değerlendirilmesi ve kanıta dayalı karar almak için sağlık
bilgi sistemlerinin geliştirilmesi” hedefine yönelik olarak
Türkiye’den iki ortağın daha katılımıyla PALANTE Projesini
yürütüyor.
Gemi Hastanesi Projesi için harekete geçildi. 200 yataklı
bir gemi hastanesi limanda bulunacak. Gemi hastanesinin özellikle sahil şeridinde bulunan illerde olağanüstü
durumlar ve afetlerde kullanılması planlanıyor. Gemi hastanin ipalesi ise 2015 yılının ilk çeyreğinde gerçekleştirilecek.
ABD, Çin ve İspanya gibi ülkelerin sahip oldukları gemi
hastaneler genellikle yük gemisi ve tankerlerden dönüştürülürken Türkiye’nin üreteceği gemi hastane herhangi
bir gemiden dönüştürülmeden dünyada bu amaç için
inşa edilen ilk gemi hastane olma özelliği taşıyacak.
VAN DEPREMİ
Van’da 23 Ekim 2011’de meydana gelen 7,2 büyüklüğündeki deprem Hakkari, Ağrı, Iğdır, Erzurum, Kars, Muş, Bitlis, Siirt, Batman, Mardin, Diyarbakır, Şanlıurfa gibi çevre
illerin yanı sıra İran ve Kuzey Irak’ta da hissedildi.
PALANTE Projesi’nin temel hedefi hastaları kendi hastalıkları konusunda yetkilendirmek, bu sayede kendi sağlıkları
hakkında karar vermelerini ve kendi bakımlarında aktif rol
almalarını sağlamak ve aynı zamanda bilgi ve iletişim teknolojileri sayesinde sağlık uzmanlarıyla etkin bir şekilde işbirliği yapmalarına yardımcı olmaktır.
PALANTE (PAtient Leading and mANaging their healThcare through EHealth) Projesi Avrupa Birliği 7. Çerçeve
Programı kapsamında desteklenmektedir. 1 Şubat 2012
tarihinde başlayan proje şu an hala devam etmektedir ve
31 Ocak 2015 tarihinde sona erecektir.
EKİM
Depremde Acil Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü olarak SAKOM aracılığı ile koordinasyon sağlanarak, Erciş’teki mevcut 3 adet 112 acil ambulans hemen yaralılara
müdahale etmeye başlamıştır. İlk 30 dakika içinde Erciş
Devlet Hastanesi personelinin tamamına yakını hastane
bahçesinde hazır olarak, yaralılara müdahale etmeye başlamıştır. Seyir halinde olan Adilcevaz ilçesinde görevli acil
yardım ambulansı Erciş’e yönlendirilmiş ve ilk 15 dakikada Erciş’e ulaşmıştır.
Ayrıca Tatvan, Muradiye, Patnos, Doğubeyazıt, Iğdır ambulansları ilk 20 dakika ile 1 saat arasında peyderpey olay
yerine ulaşmıştır. Van UMKE ekibi ise hemen yola çıkmış
ve Erciş’e kısa sürede ulaşmıştır, saat 15.00’da enkazdan 4 çocuğu sağ olarak çıkarmışlardır.
SAĞLIK BAKANI DR. MEHMET MÜEZZİNOĞLU ÖĞRENCİLERE DiŞ
SAĞLIĞI SETİ DAĞITTI
Sağlık Bakanlığı, topluma ağız ve diş sağlığı bilinci kazandırmak için kolları sıvadı. Sağlık Bakanı Dr. Mehmet
Müezzinoğlu, ‘Günde 2 kez 2 dakika’ sloganıyla başlatılan
kampanya kapsamında ilköğretim öğrencilerine içinde
fırça ve macun bulunan ağız ve diş sağlığı seti dağıttı.
Sağlık Bakanlığı, ağız ve diş sağlığı seferberliği başlattı.
Topluma diş sağlığı bilinci kazandırmak için başlatılan
kampanya kapsamında ilk olarak 5 milyon 650 bin öğrenciye diş fırçası ve diş macununu dağıtılacak. Kampanya “Günde 2 kez 2 dakika” sloganıyla Başkent
Ankara’dan başlatıldı. Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu Batıkent Refika Aksoy İlköğretim Okulu öğrencilerine içinde diş fırçası ve diş macunu bulunan ağız ve diş
sağlığı seti dağıttı.
SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015
45
Sağlıkta2014
“YÜREĞINİZE SAĞLIK” YÜRÜYÜŞÜ İSTANBUL’DA GERÇEKLEŞTİRİLDİ
“2014 Sağlıklı Yaşam ve Hareket Yılı” etkinlikleri kapsamında, Dünya Kalp Günü dolayısıyla Küçükçekmece Gölü
kenarında, Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu’nun da
katılımıyla “Yüreğinize Sağlık” temalı yürüyüş düzenlendi.
Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu, “Bizim için önemli
olan tabii ki hasta olan vatandaşımızı tedavi etmek. Ama
ondan da önemli olan, sağlıklı vatandaşlarımızın sağlıklı
bir yaşam sürmelerine katkı sağlamak. Onun için bir kültür,
yaşam felsefesi oluşturmalıyız. Bu nedenle 2014’ü, Sağlıklı
Yaşam ve Hareket Yılı olarak ilan ettik” dedi.
TIBBIN DUAYENLERI İSTANBUL’DA BULUŞTU
Önemli çalışmalara imza atan dünyaca ünlü Türk bilim insanları, Sağlık Bakanlığının düzenlediği Türk Tıp Dünyası
Kurultayı›nda bir araya geldi.
AVRUPA BİRLİĞİ TÜTÜN ÜRÜNLERİNE YENİ KURALLAR GETİRİYOR
Avrupa Birliği (AB) Komisyonunca sürdürülen çalışmalar
sonucunda 3 Nisan 2014 tarihinde 2014/40/EU Sayılı ‘AB
Tütün Ürünleri Direktifi’ yayımlandı. Bu Direktif ile 2001
yılından beri yürürlükte olan kurallar, belirlenen geçiş süreleri sonrasında değişmiş olacak. AB, yolla özellikle henüz bir düzenlemeye tabi olmayan elektronik sigara gibi
ürünler için de bir düzenlemeye gitmeyi ve genç nüfusta
sigara kullanımın azaltılmasını hedefliyor.
Tecrübe paylaşımının hedeflendiği kurultaya Prof. Dr.
Gazi Yaşargil, Prof. Dr. Münci Kalaycıoğlu, Prof. Dr. Özgür
Harmanlı, Prof. Dr. Banu Onaral, Dr. Utkan Demirci, Prof.
Dr. Ömer Özkan, Prof. Dr. Selim Arcasoy, Prof. Dr. Fahri Saatçioğlu, Prof. Dr. Cengizhan Öztürk, Prof. Dr. Ömer Baki
Denkbaş, Prof. Dr. Murat Tuzcu, Prof. Dr. Şükrü Emre, Prof.
Dr. Sezai Yılmaz, Prof. Dr. Murat Tuncer, Doç. Dr. Ferit Saraçoğlu, Dr. Süreyya Savaşan gibi tıp dünyasının ünlü isimleri katıldı. Kurultayda, Türkiye’nin, yurt içi ve dışı sağlık
politikalarıyla güncel mevzuat uygulamaları konusunda
bilgiler sunuldu, görüş alışverişinde bulunuldu. Katılımcılar, kurultayda Sağlık Bakanlığına yönelik talep ve önerilerini en üst düzeyde dile getirme imkânı da buldu.
KASIM
“AKDENİZ’DE SAĞLIK” KONFERANSI ROMA’DA DÜZENLENDİ
“Sağlık ve Göç, Yaşam Tarzı, Antimikrobiyal Direnç ve
Uluslararası Sağlık Tüzüğü” konuları çerçevesinde Akdeniz ülkelerinin ortak sağlık sorunlarının ele alındığı konferansta Türkiye’yi Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu
temsil etti. Bakan Müezzinoğlu toplantıda “Göç ve Sağlık”
ile “Yaşam Tarzı” konularında konuşma yaptı. Sağlık Bakanı Müezzinoğlu “Göç ve Sağlık” konusundaki
konuşmasında, teknolojide yaşanan baş döndürücü gelişmeler nedeniyle ülkelerin birbirine yaklaştığına dikkati
çekerek, bu gelişmelerin insanların sık seyahat etmesini kolaylaştırdığını, kalıcı olarak yer değiştirmelerin kolaylaştığını, bunun da beraberinde barınma, beslenme,
sosyal entegrasyon, iletişim, sağlık sorunlarını getirdiğini
ifade etti.
46
SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015
ARALIK
UYUŞTURUCU İLE MÜCADELE ŞURASI
GENİŞ KATILIMLA GERÇEKLEŞTİ
Ankara’da 1. Uyuşturucu ile Mücadele Şurası toplandı.
Toplantıda, Başbakan Ahmet Davutoğlu ile Sağlık Bakanı
Mehmet Müezzinoğlu başta olmak üzere, TBMM Sağlık,
Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanı Necdet
Ünüvar, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç Türkiye’nin
uyuşturu ile eylem planına dair bilgileri açıkladı.
1. UYUŞTURUCU İLE MÜCADELE ŞURASI
SONUÇ BİLDİRGESİ AÇIKLANDI
ve “Kocamın Ailesi” setlerinde Türkiye’deki organ bağışı
ve nakillere ilişkin bilgi verilerek ziyaret edildi.
“1. Uyuşturucu ile Mücadele Şurası” kapsamında, ATO
Congresium’da yapılan 15 ayrı çalıştay tamamlandı.
Uyuşturucu ile mücadele konusundaki yasal mevzuatın,
bütünleşik bir anlayışla gözden geçirilerek gerekli düzenlemelerin yapılması ve Ruh Sağlığı Kanunu çalışmalarının
hayata geçirilmesi gerektiği bildirildi.
Sağlık Bakanlığı ve Avrupa Birliği (AB) tarafından ortaklaşa yürütülen “Organ Bağışında Uyum için Teknik Yardım
Projesi” kapsamında dizi setlerine yapılan ziyaretlerde,
yapımcı, yönetmen ve oyuncularla bir araya gelindi.
TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanı Necdet Ünüvar, çalıştayların ardından hazırlanan “1.
Uyuşturucu ile Mücadele Şurası Sonuç Bildirgesi”ni açıkladı.
TÜRKİYE MEZUNU DOKTOR
VE SAĞLIK YÖNETİİLERİ İSTANBUL’DA BULUŞTU
DİYABET KONTROLÜ İLE
24 MİLYAR EURO TASARRUF SAĞLANABİLİR
Önümüzdeki yirmi yıl içerisinde diyabetin kontrol edilmesiyle birlikte sağlık bütçesinde 24 milyar Euro tasarruf
sağlanabilir.
Dünya Diyabet Günü kapsamında 17 Kasım 2014, Pazartesi günü, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ev sahipliğinde
TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in de katılımlarıyla “Türkiye’de
Diyabetle Mücadele’nin Dünü, Bugünü ve Geleceği” konulu bir panel düzenlendi.
2. Uluslararası Türkiye Sağlık Mezunları Kurultayı
İstanbul’da gerçekleşti. Türkiye’de sağlık eğitimi almış,
350 yabancı uyruklu sağlık yöneticisi, doktor, diş hekimi,
eczacıdan oluşan alım heyeti Türkiye sağlık sektörü ile
işbirliği yapmak üzere 3-7 Aralık 2014 tarihleri arasında
İstanbul’da bir araya geldi. Resmi olmayan verilere göre
bugüne kadar Türkiye’de sağlık eğitimi almış 10 bin civarında yabancı insan olduğu ifade edilmekte. TÜMSİAD
(Tüm Sanayici ve İşadamları Derneği), sağlık sektörü için
büyük bir potansiyel olan bu kitleyi harekete geçirmek
için 2013 yılında birincisi olmak üzere bu yıl 2.Uluslararası
Türkiye Sağlık Mezunları Kurultayı’nı gerçekleştirdi. Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu ve yurtdışından da
birçok bakanın katılımıyla gerçekleşen kurultayda Bakan
Müezzinoğlu önemli açıklamalarda bulundu.
DİZİ SETLERİNDEN ORGAN BAĞIŞINA TAM DESTEK!
Sağlık Bakanlığı ve AB’nin ortaklaşa yürüttüğü “Organ
Bağışında Uyum İçin Teknik Yardım Projesi” kapsamında,
“Ulan İstanbul”, “Arka Sokaklar”, “Kaçak”, “Hayat Yolunda”
SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015
47
Sağlıkta2014
DİJİTAL GÜLÜMSEME
DİZAYNI
Aslı ERCANLI
Diş Hekimi
Yediden yetmişe herkesin ortak dileği mükemmel bir gülümseme.
Fotoğraf çektirmeye meraklı bir toplum olduğumuzu göz alına alırsak
gülümsememizin flaşlar altında kaybolup gitmesini istemeyiz. İşte bu
noktada açıklayabileceğimiz trend
bir uygulama var. Dijital gülümseme
tasarımıdır.
Dişlerimizin diğer dişlerle, dudağımızla ve diş etlerimizle uyumlu olduğunu hatta dişlerimizin kendilerine has boyut ve şekilleri olduğunu
yazmıştım. Gülümsememizin mükemmelliğini sağlayan işte bu un-
48
SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015
surlardır. Bu etkilerden en az birinin
kusurlu olması bu mükemmelliğin
gölgelenmesi için yeterli.
Son dönemlerde selfiler oldukça
moda ve bizler de selfie çekimlerine
hiç zorlanmadan ayak uyduruyoruz.
Bu çekimlerde bazılarımız ağız dolusu gülümserken bazılarımız kaçamak
gülümsemelerle geçiştirmeye çalışıyor. Gülümseme sorunlarına estetik
diş hekimliği uygulamalarından uygulanarak mükemmel gülümsemeler amaçlanıyor. Oysa zaman zaman
estetik uygulamalar hastaların ve biz
doktorların istemeyeceği sürpriz sonuçlara neden olabiliyor. Bu uygulama sayesinde sürpriz sonuçlar artık
rafa kalkıyor.
Peki, doyasıya gülümseyebilmek için
yazımın başında söylediğim Dijital
gülümseme tasarımı nedir? Gelelim
ayrıntılarına. Dijital Gülümseme tasarımı adını verdiğimiz uygulama hastaya olağanüstü avantajlar sağlayan
çok amaçlı bir uygulamadır. hastalar
için daha iyi bir görsel bir algı ve motivasyon sağlayarak ekip üyeleri arasında iletişimi arttırır.
Dijital gülümseme dizaynı görselleştirmeyi sağlayarak kabul edilmenizi
sağlayarak hem geçmiş hem de
gelecek tedavilerin anlaşılmasını sağlıyor. Yazımızı
okuyan
hastalarımızın
“Bu uygulama benim
lirleniyor ve mükemmel bir gülümseme için, hareketli olarak gülümseme
hattınız kesinleşiyor. Uzmanınız gülümsemenizin nasıl olması gerektiğini açıklayacak.
Aslı ERCANLI
için uygun mu?” sorusunun akıllarını kurcalamış olabileceğini düşünüyorum. Bu sorunun yanıtını vermek
gerekirse gülümsemesini hissetmek
isteyen herkes uygulanabilir. Bugün
maddiyatçı dünya, sağlık ve güzellik
çok daha fazla önem kazandırır.
Gelelim uygulamanın nasıl uygulandığı aşamalarına. Birinci aşamada
uygulama öncesi hazırlık olacağı için,
herhangi bir uygulama olmadan hazırlık yapılıyor. Önce farklı açılardan
fotoğraflarınız çekiliyor. Fotoğraflarınızda gülümsemeniz, ağzınız ve
dişleriniz fotoğraflanıyor. Daha sonra
gülümsemeniz Dijital Gülümseme
Dizaynınız oluşturularak en iyi sonuçların alınması için tedavi planlanıyor.
İkinci aşamada ağzınızın ve dişlerinizin biçimleri, duruş şekillerinin fotoğrafı çekiliyor. Daha sonra gülüşünüz,
gülümseme çizgisine bağlı olarak be-
Üçüncü aşamada bilgisayarda bulunan dijital gülümseme dizaynı uygulamasıyla dişin dışında kalan tüm
etmenler dışlanarak sadece dişler
görüntülenir. Bu sayede gülümseme
hattı oluşturulurken dış etmenler
sıfıra indirilir ve en etkin sonuçlar
elde edilemeye başlanır. Bu aşamada uygulamanın ardından dişlerin,
gülümsemenin nasıl görüleceği belirleniyor.
Dördüncü aşamada ise artık model
balmumundan hazırdır ve son aşamadan sonra fiziksel olarak uygulanır.
hemen bütün hastalar tedavinin hemen tamamlanmasını isteyerek nihai
sonuca varmak istiyorlar. Tedavileri
tamamlanan çok sayıda hasta tecrübelerini duygusal olarak veriyor ve
sevinçten deyim yerindeyse havalara
uçuyor.
Siz de gülümsemenizin sizi yansıtmadığını düşünüyor. çekilen fotoğraflarda gülümsemenize odaklanarak
mutsuz oluyorsanız yeni uygulamaların başında gelen Dijital Gülümseme Dizaynı uygulamasını tercih
ederek mutluluğa gülümsemenizle
erişebilirsiniz.
Gülüşünüz avantajınız olsun...
Tedavinin son aşaması beşinci aşamada uygulanan model ağza uygulanır. daha sonra son kez fotoğraflar
ve videolar çekilir. Gülümsemenin
nasıl göründüğü, sizi yansıtıp yansıtmadığını göreceksiniz. Eğer en ufak
bir pürüz dahi yoksa yapılacak son
restorasyon ile mükemmel gülümsemenize kavuşacaksınız.
Hastalar uygulamanın sonunda yeni
gülümsemelerini ilk defa gördükleri
zaman tanımlamaları şiddetli bir şekilde değişiyor. çoğu hasta duygusal
olarak şaşkına dönüyor ve bu mükemmel gülümsemelerinin kendilerine ait olduklarına inanamıyorlar.
Tüm aşamaların ardından hemen
SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015
49
hayatıniçinden
Azmin Zaferi
Hemşire Sema Efe
Ankara Numune Eğitim Araştırma Hastanesi
Bundan 16 sene evvel bir meme
kanseri geçirdim ve duygularını dışa
vurabilen biri değildim. Doktorum
bir hormonun çok yüksek çıktığını
ve bunun stresten kaynaklı olabileceğini, bir hobi edinmem gerektiğini, böylelikle duygularımı rahat bir
biçimde dışa akratabileceğimi ve
stresimin azalacağını söyledi. Ben
de doktoruma resim yapmayı çok
istediğimi ve içimde ukde kaldığını
söyleyince doktorum benden habersiz beni bir resim kursuna yazdırmış.
Bana ‘Sema Hanım resim kursuna
başlıyorsunuz’ dediğinde çok sevindim, dünyalar benim oldu. Resim
kursuna terapi amaçlı başladım fakat
resimlerimi gören ünlü ressamlardan
Derya Saatçioğlu, Lütfü Günay ve Sezai Kara, ‘sen 20 yıldır resim yapıyor
gibisin bu işin peşini bırakmamalısın’
diyerek beni motive ettiler. Tabi benim terapi amaçlı başladığım resim
sanatı zamanla profesyonel bir hobi
olmaya doğru yol almaya başladı.
50
SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015
2006 yılında Başbakan Tayyip Erdoğan, Dünya Hemşireler Günü’nde,
Leyla Gencer Kültür Merkezi’nde
bana sergi açmamı teklif ettiler ve
sergi açtım. Başbakanımız ve Sağlık
Bakanımız da sergiye geldiler ve resimleri çok beğendiklerini söylediler.
Daha sonra başhekimimiz Mahmut
Koç bana hastanede, hastane personeline resim kursu vermeyi teklif etti
ve hatta sonradan kendisi de öğrencim oldu. Sonrasında hastane personeline, doktorlara ve hemşirelere
resim kursu vermeye başladım. Bir
süre sonra insanların çok mutlu olduklarını gördük, hatta bazıları depresyonunun geçtiğini ve iyileştiğini
söylediler. Boynuma sarılıp ağlayanlar bile oldu. Çok ciddi bir sorumluluk
aldığımın farkındaydım, ben de resmi büyük bir özenle onlara aktarmaya çalıştım.
2011 yılında Paris Kültür Merkezi’ne
kabul edildik ve 53 kişilik bir grupla
Paris’e gittik. Orada Sağlıkçı Ressam-
lar olarak öğrencilerimle birlikte bir
sergi açtık. Büyükelçimiz bizi evinde
ağırladı. Bir ilk’i başardığımı, daha
önce hastalara yönelik böyle projelerin olduğunu fakat personele yönelik olarak dünya genelinde ilk olduğunu söyledi. O akşam İngiltere’ye,
Almanya’ya, Avusturya’ya ve Kırbıs’a
da sergi açmak için davet edildik.
Daha sonra da 2012 Kasım ayında
Viyana ‘ya davet edildik, 40’ı ressam
toplam 103 kişi Viyana’ya gittik ve
sergi açılışımızı Avusturya Sağlık Bakanı yaptı. Bunun yanı sıra büyükelçimiz Ayşe Sezgin, AB müsteşarımız Dr.
Fatih Hasdemir, yeni başhekimimiz
Prof. Dr. Nurullah Zengin’de bize eşlik etti ve kendisi de bizi motive eden
isimlerden biri oldu. Viyana’dan çok
olumlu geri dönüşler aldık. Avusturya Sağlık Bakanı da daha önce böyle bir proje duymadığını, bunu çok
ilginç ve aynı zamanda da çok hoş
bulduğunu, kendilerinin de böyle bir
projeyi hayata geçirmeyi planladıklarını söyledi. Viyana’da sergi açtıktan
sonra Türkiye’ye döndük ve aslında
bu uluslararası bir sergi oldu. Yani
serginin açılışını sağlık bakanının
yapması, bizim için kokteyl hazırlanması, bütün sokaklara afişlerimizin
asılmış olması çok hoştu. Gördüğümüz her afişin önünde fotoğraf çektirdik. Bu durum oradaki Türk kardeşlerimizi de çok mutlu etti. Sergimizi
büyük bir memnuniyetle açtık ve geldik. Viyana’dan döndükten sonra
Kıbrıs’tan da davet aldık, 35 öğrencim ile sağlıkçı ressamların fırçalarıyla
Anadolu’nun kültürünü yansıtan resimlerle sergi açtık. Sağlıkçı ressamlarla 54. sergimiz oldu. Başhekimimiz
Prof. Dr. Nurullah Zengin bana kendi
kuruluşumuzun kemoterapi ünitesinde eğitim hemşireliğinin yanında
hastalarımıza da resim dersleri vermeyi teklif etti ve 3 yıldır burada bir
çalışma yapıyoruz. Buradaki hastalara resim öğretiyorum ve gerçekten
çok mutlu oluyorlar, çok güzel geri
dönüşler alıyoruz. Hatta internette iki
tane hastamın haberini gördüm. Bu
uygulamayı çok övmüşler ve bunu
bütün illere yayılması gerektiğini
söylemişler. Hastalarımız kemoterapi alırken resim yapıyorlar ve kemoterapinin yan etkilerini hatırı sayılır
oranda hissetmiyorlar. Kemoterapi
bittiğinde, “Neden bitti? Resmimi henüz bitirmedim.” diyenler bile var. Bir
hobi edinmekten dolayı çok mutlular. Bu şekilde çalışmalarımız devam
ediyor, tabi bizi çok destekleyen Prof.
Dr. Nurullah Zengin’e çok teşekkür
ediyorum ve bunu ayrıca belirtmek
istiyorum. Bütün güzellikleri, bizleri
de motive ederek destekliyor. Hastalarımızla 3 tane Hamam Önü Sanat
Galerisi’nde sergimiz oldu.
Geçen yıl tıp bayramında
AnkaMall’de ressam arkadaşlarımla, sağlıkçı ressamlar olarak sergi açtık.
Bu duruma Türk halkı da
şaşırıyor. ‘Hem bu kadar
yoğun çalışıp, geceleri
nöbetler tutup, hem de
mesai sonrası bu resimleri
mi yapıyorlar bu nasıl olur?
Nasıl zaman buluyorsunuz
?’ diyerek. Gerçekten halkımız
bundan pozitif yönde etkileniyor bunu söyleyebilirim.
Resme Başladığımdan Bu Yana
Hayatımda İnanılmaz Değişimler Oldu
Resme başladığımdan bu yana
hayatımda inanılmaz değişimler oldu. Birincisi; insanları resme teşvik ederek
onların mutlu olmalarına
vesile oluyorum. Öğrencilerimin mutlu olmaları beni daha da mutlu
ediyor. İkincisi; çocukluğumdan beri kurduğum
hayalimi gerçekleştirmeme resimlerim vesile oldu.
Hep yurt dışına çıkmayı hayal ederdim. Başka ülkeler gezmeyi, şimdi hem yurt dışına çıkıyorum hem de sergiler açıyorum. 9
yıldır resim dersleri veriyorum.
Resme ilk başladığım gün yaşlı bir
bayan yanıma geldi ve ‘bir gün sergi
açacak, ressam olacak tek kişi sensin
bu grupta’ dedi. Bunun benim için
imkansız bir şey olduğunu söylediğimde ‘Ben 75 yasında sergi açtım ve
sergimin parasıyla Amerika’ya gez-
meye gittim’ dedi. O kadar uzak bir
hayal gibi geliyordu ki bu bana, neredeyse imkansız birşeydi benim için
ama sonra hayalim 2006 yılında gerçekleşti ve sergimin parasıyla ben de
Avrupa’ya gezmeye gittim. İmkansız
diye bir şey yok.
SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015
51
haber
SAĞLIK SEKTÖRÜ
MAKTU VERGİDEN YANA…
Dünya Sağlık Örgütü Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesi (TKÇS) 6. Taraflar Konferansı (COP6) 13-18 Ekim
2014 tarihlerinde Moskova’da gerçekleştirildi. 6. Taraflar Konferansı’na
ülkemiz adına Sağlık Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve
Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme
Kurulundan oluşan bir heyet katılım
sağladı. 6. Taraflar Konferansında tütün talebini azaltmaya yönelik fiyat
ve vergilendirme önlemlerini içeren
rehber ilkeler kabul edilerek yayımlandı. TKÇS’nin maddelerinin en iyi
şekilde uygulanması için rehber ilkeler Konferansın tüm taraflarınca
(177 ülke ve AB) müzakere edilerek
kabul edilmektedir. Bu rehber ilkeler ülkeler açısından bağlayıcı olmamak ile birlikte referans noktası
teşkil ediyor.
Framework Convention Alliance
(FCA- Çerçeve Sözleşme İttifakı) 100’ü
aşkın ülkede 500 kuruluşun üyeliği
ile 1999’da kuruldu. FCA, TKÇS’nin
geliştirilmesi, değişik ülkelerce onaylanması ve uygulanması konusunda
çalışmalar yapmakta. Bununla birlikte, uluslararası sağlık ve kalkınma çerçevesinde TKÇS ve tütün kontrolü konuları da dâhil olmak üzere öncü bir
savunucudur. FCA, COP6 sonrasında
yayımladığı makalede hükümetlerce
iyi tütün vergisi politikalarının nasıl
olması gerektiği konusunda önerilerini ana hatları ile vermektedir.
Hâlihazırda değişik ülkelerde tütün
ve tütün mamullerine ÖTV, KDV, ithal vergisi gibi çeşitli vergiler uygulanmakta. 6. Taraflar Konferansı’nda
“Vergi ve Fiyatlandırma”ya ilişkin 6.
Maddeye yönelik alınan kararlar tütün ve tütün ürünlerindeki ÖTV’ye
odaklanıyor.
Tütün sektöründe mevcut durumda
maktu ve nispi olarak iki tür ÖTV uygulanıyor.
Maktu ÖTV, belirli miktarda tütün
ürününe (adet veya gram) belirli tutarda vergi uygulanması anlamına
geliyor. Rehber ilkeler, maktu vergilerin tüm sigara çeşitleri için yeknesak,
yani sigara fiyatına göre değişiklik
göstermeyecek şekilde uygulanmasının önemini vurguluyor.
Nispi ÖTV ise, belirli adet veya gram
sigara üzerinden belirli oranda alınan
vergi. Bu vergi türünde, daha pahalı
sigaralardan daha çok vergi alınıyor.
6. Taraflar Konferansı Kararları da
Hükümetlere Maktu Vergiyi öneriyor
6. Taraflar Konferansı Kararları Rehber İlkelerinde, yönetsel bakış açısı
ile maktu vergilerin hükümetler için
“Taraflar ulusal koşulları göz önünde bulundurarak kamu sağlığı ve maliyesi ihtiyaçlarına yönelik en
basit ve etkin sistemi uygulamaya koymalıdır. Taraflar maktu veya asgari maktu vergi bulunan karma
sistemleri uygulamayı değerlendirmelidir, zira bu sistemler tamamen nispi sistemlere göre kayda
değer ölçüde avantaj sağlamaktadır.”
52
SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015
tercih sebebi olduğu belirtilmekte.
Maktu vergileri hesaplarken ne kadar
sigara satıldığının bilinmesi yeterli.
Bu da, verginin denetimini kolaylaştıran bir unsur. Nispi vergi hesaplamasında ise hangi oranın hangi fiyata
uygulanacağı belirlenmeli (farklı ülkelerde değişik oranlarda uygulanabilmekte) ve hangi fiyattan ne kadar
sigara satıldığı takip edilmeli.
Maktu vergiler daha düşük fiyatlı
tütün ürünlerinin fiyatını artırırken
tütün ürünleri için bir taban fiyat
oluşturuyor. Zira orta vadede ürünlerin vergilerden daha düşük piyasa
satış fiyatı olması sürdürülebilir bir
uygulama değil. Nispi vergiler ise
fiyat rekabetini körükleyerek fiyat
düşüşlerine neden oluyor. Ürünlerin
fiyatı düştükçe ödenecek vergi tutarı
da düşüyor.
Enflasyonist ortamlarda maktu vergiler reel olarak gittikçe daha düşük
vergi ödenmesi olarak algılanabilir.
Ancak, belirli dönemlerde maktu verginin enflasyona endekslenmesi ile
bu sorun ortadan kaldırılabilir.
Taraflar Konferansının Önerileri
Nispi ve maktu ÖTV’nin ve karma
sistemlerin artı ve eksileri 6. Taraflar
Konferansı sırasında vergi ve fiyat-
landırmaya yönelik en fazla tartışılan
konulardan biri oldu. Bu kapsamda
rehber ilkelerde aşağıdaki hususlar
yer aldı:
• Daha basit sistemler karmaşık sistemlere göre daha yararlıdır;
• Maktu ÖTV, nispi ÖTV’den daha
iyidir;
• Eğer sistem nispi ÖTV üzerine kurulmuşsa, en azından maktu bir
bileşen, ya da asgari maktu vergiyle fiyat tabanı ilave edilerek vergi
sistemi iyileştirilebilir.
Uygulanacak Vergi Oranları
Vergi oranları oluşturulması fikri her
ne kadar “Vergi ve Fiyat Politikaları”na
ilişkin maddenin müzakereleri sırasında tartışılmış olsa da, biri politik,
biri de uygulamaya yönelik iki önemli
engele takıldı.
Politik engel, küresel bazda fikir olarak karşı olmasalar dahi, ülkelerin
kendi vergi politikasını belirleme
hakkından feragat etmeye direnç
göstermesi.
Uygulamaya yönelik engel ise, farklı
ekonomik koşulları bulunan çok çeşitli ülkelere uygulanabilecek ideal
bir vergi seviyesinin bulunmasının
zorluğudur.
Çözüm çok zor değil
Bu sorunun çözümlerinden biri vergi
oranına bakmak. Her iki ülkede toplam vergi oranı piyasa satış fiyatının
% 80’ine denk geliyorsa iki ülkenin
karşılaştırılabilir vergi politikaları uyguladığını söylemek mümkün.
Rehber İlkeler ise farklı bir yol izliyor.
Vergi oranlarının karşılaştırılmasından ilkeler içerisinde bahsediliyor.
Dünya Sağlık Örgütü’nün ÖTV’nin
perakende satış fiyatının %70’i olmasına yönelik önerisine de dipnotta
yer veriliyor. Ancak, asıl öneri, Tarafların kendi hedeflerini kendilerinin
belirlemesi yönünde. Bu öneride herhangi bir hedefe, ya da seviyeye ise
yer verilmemiş.
Tütün Kontrolü Fonları
2013 Küresel Tütün Kontrolü Raporu
verilerine göre her 145 dolarlık tütün vergisinin sadece bir doları tütün
kontrolüne harcanıyor. Tütün kontrolüne aktarılan bütçenin bu denli az
olması nedeniyle tütün kontrolü savunucuları bu yönde siyasi irade, ya
da yasal zorunluluk oluşturarak daha
fazla bütçe yaratılmasını sağlamaya
çalışıyor. Ancak, özellikle ülkelerin
Maliye Bakanları tütün kontrolü fonu
oluşturulmasına karşı.
SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015
53
Bu konu 6. Taraflar Konferansının
en fazla tartışılan konularından biri
oldu. İki tarafın savları ve 6. Taraflar
Konferansı Kararlarında kabul edilen
öneriler aşağıdadır:
karşılaşıldığında katı fon yapıları bütçe aktarımlarındaki esnekliği kısıtlayacaktır.
1. Tütün Kontrolü Fonlarını destekleyen kişiler ise:
“Taraflar, kamu sağlığı ve maliyesine yönelik hedeflerine
ulaşmak üzere, tütün vergilerinin yapılandırılmasına ilişkin uzun
vadeli tutarlı politikalar belirleyecek ve vergi oranı hedefleri de
dâhil olmak üzere düzenli bir şekilde denetleyecektir.
Vergi oranları imkân dâhilinde yıllık olarak, ya da düzenli bir
şekilde, tütün ürünleri tüketimini azaltmak üzere, enflasyon ve
gelir artışı gelişmeleri göz önüne bulundurularak gözlemlenmeli,
artırılmalı ya da ayarlanmalıdır.”
Tütün Kontrolü Fonu oluşturmamak
için nedenler:
1.Belirli harcama kalemlerini gelir
kalemlerine bağlamak bütçe süreçlerini karmaşıklaştırır.
Tütün vergilerinin bir kısmının
tütün kontrolü faaliyetlerine harcanmasını yasal olarak zorunlu kılmak,
benzer şekilde akaryakıttan alınan
vergilerin yolların tamiri veya
alkol ürünlerinden alınan vergilerin alkolizmin tedavisi
için kullanılması gibi örneklerle çoğaltılarak Maliye Bakanlığı’nın gelir
esnekliğinin elinden
alınmasına ve diğer
faaliyetlere daha az
bütçe ayrılmasına
neden olabilir.
Tütün kontrolü harcamaları daha
yüksek tütün vergilerinin sosyal olarak kabul edilebilirliğini artırmakta.
Yaygın kanı, hükümetlerin tütün vergilerinden belirli bir seviyede gelir
elde ettiği için sigara içilme oranının
yüksek kalmasını tercih ettiği yönünde. Ancak tütün kontrolü harcamaları bu savın gerçek olmadığını ve yüksek vergilerin
sebebinin sigara
Belirli bir verginin belirli bir harcama
kalemine gittiğini görmek insanların
kamu hakkındaki algılarını olumlu
yönde etkiliyor.
6. Taraflar Konferansı kararlarında
bazı ülkelerde tütün kontrolüne ilişkin mekanizmaların var olmasından
da hareketle, Tarafların arzu ettikleri
takdirde tütün kontrolü mekanizmaları kurmayı değerlendirebilecekleri
ifade edildi.
Türkiye’deki Durum
Ülkemizde vergi oranı TKÇS’de belirlenen
hedeflerin
üstündedir.
Türkiye’de sigarada toplam vergi
yükü %80’den fazladır. Ancak Framework Convention Alliance raporunda
yer alan ve özellikle maktu vergilendirmeyi öneren modelin aksine
ülkemizde ağırlıklı olarak nispi vergilendirme söz konusudur. Avrupa Birliği Bakanlığınca yayımlanan “Avrupa
Birliği’ne Katılım İçin Ulusal Eylem
Planı II. Aşama Haziran 2015-Haziran
2019”da bu konuya atıfta bulunulmuş ve 2002/10/AT ve 2011/64/AB
sayılı Direktifleri işlenmiş tütün üzerinden alınan ÖTV’nin yapısı
ve maktu vergi tutarlarının
uyumlaştırılmasına ilişkin uyum
2.Bütçeleri öncelikler yönlendirir.
Kısıtlı kaynaklar içerisinde önceliklendirmede, herhangi belirli bir
vergi/fon diğer ihtiyaçlara
bakılmaksızın bütçenin belirli
konulara tahsis edilmesine neden
olabilir. Yeni bir virüs veya doğal afet
gibi acil bütçe gerektiren hususlar ile
içilmesinin azaltılması
olduğunu göstermekte.
2. Çoğu ülkede insanlar vergilerinin karşılığını almadıklarını düşünmekte.
sağlanması öngörülen
AB mevzuatı olarak belirlenmiştir. Bu kapsamda vergi
yükü sabitken vergi modelini değiştirmek mümkün bulunmaktadır.
“Taraflar, DSÖ TKÇS’nin 26.2. maddesini göz önünde bulundurarak ulusal mevzuat doğrultusunda,
farkındalık yaratma, sağlığı destekleme ve hastalıktan korunma, sigarayı bırakma hizmetleri,
alternatif ürünleri destekleme ve tütün kontrolü için uygun yapıların finansmanı gibi tütün kontrolü
programlarına gelir aktarmayı değerlendirebileceklerdir.”
54
SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015
haber
ŞEF SEATLE’DAN GÜNÜMÜZE
Prof. Dr. Recep AKDUR
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi
Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi
Amerika’ya uygarlığı Avrupa’dan göçenlerin götürdüğünü sananların sayısı çoktur. Oysaki orada Avrupalılar
göçmeden önce de yerli bir uygarlık
vardır. Bazı tarihçiler buna Kolomb
öncesi uygarlık diyor.
Amerika’daki yerli uygarlığın başlangıcı, Kristof Kolomb’un kıtaya ayak
56
SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015
basmasından çok önceye, eski taş çağına kadar gidiyor. Sona ermesi ise,
Avrupa’dan gelenlerin yerli egemenliğine son verilmesi iledir.
Arkeolojik çalışmalar, Amerika’da
Kolomb öncesinde çok büyük uygarlıklar kurulduğunu göstermektedir. Olmek, Toltek, Teotihuacan, Zapotek, Mixtec, Aztek, Maya ve İnka,
Moche, Chibcha, Canaris bunlardan
bazılarıdır. Bu uygarlıklar, tarım,
astronomi ve matematik çok ileri
gitmiş, kalıcı konutlar, önemli mimari yapılar inşa etmiş ve görkemli
şehirler kurmuşlardır. Örneğin, Aztekler tarafından kurulan ve günümüzdeki Meksiko City’nin öncülü
olan Tenochtitlan kenti o zaman için
dünyadaki en göz alıcı kentlerden
biridir. Nüfusunun 200 binden fazla
olduğu tahmin edilen kent, suyun
üzerine inşa edilmiş mükemmel bir
mühendislik harikasıdır.
Avrupalılar tarafından işgal 1492 yılında Kristof Kolomb’un kıtaya ayak
basması ile başladı. İşgalciler yerli
halka “Kızılderili” adını verdi ve onları
insan olarak kabul etmeyerek üç yol-
la yok etti; 1)İşgale direnenleri ateşli
silahlarla, 2)Teslim olanları, toplama
kamplarında (Rezervasyon) işkence
ve hastalıklarla, 3) Savaşmadan köleliği kabul edenleri ise ağır kölelik
koşulları altında yoksulluk ve yoksunluklar yanında. Avrupa’dan getirdikleri bulaşıcı hastalıklarla.
Bu sürecin bir diliminde; zamanın
ABD Başkanı Franklin Pierca, Kızılderili kabile şeflerine bir mektup
yazar(1854).Onlardan
topraklarını
satarak boşaltmalarını, boşalan bu
yerlere Avrupa’dan gelen beyaz göçmenleri yerleştireceğini, bu isteği
kabul eden Kızılderililerin toplama
kamplarına yerleştirilerek rahatlarının sağlanacağını bildirir.
O tarihlerde, ABD’nin kuzeybatı
ucundaki King County bölgesinde
Duwamish ve Suquamish kabileleri
yaşıyordu. Bunların Seattle (17861866) adında zeki cesur ve savaşçı bir şefi vardı. Başkanın isteği Şef
Seattle’de iletilir. Şef Seattle valinin
bu amaçla yaptığı toplantıda bir konuşma yaparak bu isteğe yanıt verir.
Daha sonra bu konuşma yazılı metin
haline getirilerek Başkan Franklin
Pierca’ya da gönderilir.
İnsan ve doğa diyalektiğini, çevre
duyarlılığı bağlamında felsefeyi ya
da çevreye ilişkin felsefeler arasındaki farklılığı çok yalın ve güzel bir
dile ifade eden bu mektuptaki sözler
günümüz insanına öğüt ve 160 yıl
öncesine dayanan bir öngörü niteliğindedir.
“Washington’daki Büyük Şef, topraklarımızı satmamızı istemiş. Aynı
zamanda dostluk ve iyi niyetten söz
etmiş. Bu çok nazik bir hareket çünkü
onun, bizim dostluğumuza gereksinimi olmadığını biliyoruz. Biz önerisini düşüneceğiz. Çünkü biliyoruz ki;
eğer satmaz isek silahlarla gelip zorla
alabilir.”
“Toprağımızı satma önerisini düşüneceğiz. Ama bu bizim için hiç de
kolay olmayacak. Çünkü bu topraklar
bizim için kutsaldır. Eğer topraklarımızı satmayı kabul edersek, bizim
de bir koşulumuz var: Beyaz Adam
bu topraklar üzerinde yaşayan bütün
canlılara saygı göstersin, kardeşleri
gibi davransın.” Beyaz adam annesi
olan toprağa ve kardeşi olan gökyüzüne, alıp satılacak, işlenecek,
yağmalanacak bir şey gözüyle bakar. Onun ihtirası dünyayı saracak,
yiyip bitirecek ve ardında çölden
başka bir şey kalmayacak.
Gökyüzünü, toprakların sıcaklığını,
koşan antilopların çabukluğunu nasıl
satın alabilirsiniz? Ya da satabilirsiniz?
Bu düşünce bize garip gelir ve bizler
için anlamak çok zor. Havanın taze
kokusuna, suların pırıltısına sahip
değilsek, bunları nasıl satabiliriz size?
Son Bufalo da öldüğünde onları yeniden satın alabilir misiniz?
Bilmiyorum; bizim yollarımız sizinkinden farklı. Beyaz adamın kurduğu kentleri de anlayamayız biz. Sizin
kentlerinizin görünümü Kızılderililerin gözlerine acı verir. Bu kentlerde
huzur ve barış yoktur. Oralarda
çiçeklerin açarken çıkardığı sesler
ve kelebeğin kanat sesleri duyulamaz. Gürültü, patırtı kulaklarda uğuldar. Belki bir vahşi olduğum için anlayamıyorum ama, benim ve halkım
için önemli olan şeyler oldukça başka. İnsan bir su birikintisinin etrafındaki kurbağaların, ağaçlardaki kuşların yani doğanın seslerini duymaz ise,
yaşamın ne değeri var ki?
“Biz bu toprakların, oda bizim bir
parçamızdır. Güzel kokan çiçekler
bizim kız kardeşlerimizdir; geyik,
at, büyük kartal ise bizim erkek kardeşlerimiz. Yüksek kayalıklar, ıslak
yeşil çayırlar, sıcak vücutlu taylar ve
insanlar hepsi bizim ailemizdir. Washington’daki Büyük Beyaz Şef bizden
toprak almak isteyince, bütün bunları da istiyor. Eğer topraklarımızı satarsak, onu bizim sevdiğimiz gibi sevin,
ilgilendiğimiz gibi ilgilenin. Onları
bugün bulduğun gibi hatırla ve onu
bütün gücünle, bütün aklınla, bütün
ruhunla çocukların için koru ve aldığın zamanki gibi sakla.”
Seattle’n yaptığı konuşmadaki/yazdığı mektuptaki bu görüşler zaman
içinde genel kabul görerek bir efsane
(myth) haline gelir. Çevrenin korun-
masından yana olanlar, Şef Seattle’ın
mektubuna atfen ve “Şef Seattle
Mektubu” adı altında birçok metin
üretmişlerdir. Bu metinlerden birisi
UNEP tarafından dünyadaki çevre
üzerine yazılmış en güzel ve en içten anlatım olarak kabul edilerek bir
UNEP metni olarak yayımlanmıştır.
Kızılderililerin atalarının, o zamanlarda su altında olmayan Bering Boğazı
bölgesinden geçerek Amerika’ya yerleşen Asyalılar olduğunu öne sürülür.
Genetik çalışmalar yapan bazı Rus
ve Amerikalı Antropologların Kızılderililer ile Güney Altay bölgesinde
yaşayan yerlilerin aynı genetik özelliklere sahip olduğunu göstermesi
bu düşünceyi desteklemektedir. Buradan yola çıkıldığında Şef Seattle ile
Anadolu’ya Asya’dan göçenler akrabadır. Gerek Asya’daki kökleri gerekse
Kızılderili akrabaları titiz birer çevreci
olan bu insanlar, başta Ankara’nın 72
deresi olmak üzere Anadolu’nun birçok deresini yok etmiştir. Bir zamanlar tamamen ormanla kaplı olan topraklarda yok etme sırası zeytinliklere
gelmiştir. Bu topraklarda Avrupa’nın
en kirli havası solunmaktadır.
Sonuç ortada. Artık Anadolu insanı,
akrabası Seattle’n dediği gibi havanın taze kokusuna, suların pırıltısına
sahip değildir ve satacak bir şeyi kalmamak üzeredir. Son Anadolu Karası
öldüğünde, son Ayaş Domatesi bittiğinde onları yeniden satın alamayacaktır.! Alabildikleri de onların yerini
tutmayacaktır.
Prof. Dr. Recep AKDUR
SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015
57
haber
KOKU
“Tek Bir Koku Zihnimizde Birçok Görüntü Canlandırabilir”
Sibel ÖRSAN
Diş Hekimi
Her insanın belleğinde kalıcı bir yer
edinen ve unutulmayan birçok hoş
ve kötü koku bulunmaktadır. Hatta
bu kokulardan bazılarını bir anlığına
düşünmek bile, insanların o kokuyla
bağlantılı anılarını tazelemeye yardımcı olur. Koku algısı, insanda hoş
duygular uyandırmasının yanı sıra,
bazen uyarıcı olarak da görev yapar.
Koku algılamada bir diğer nokta ise
“koku hafızası” denilen bir kavramdır. Algılanan her türlü koku, özel bir
kodlamayla beynimizdeki koku belleğinde arşivlenmektedir. İyi bilinen
bir gerçek ise kokuya ait bilgilerin
görsel ve işitsel hafızaya göre daha
kalıcı olmasıdır.
Dünya nüfusunun dörtte biri ağız
kokusu problemi yaşamaktadır. Toplumun büyük bir kısmı için ortak bir
sosyal durumunu temsil etmektedir.
Çoğumuzu korkutan ama en yakınımıza bile sormaya çekindiğimiz ağız
kokusu nedir nasıl tedavi edilir?
Ağızda oluşan ve çoğunlukla çevrenin
de hissettiği kötü koku(HALİTOZİS)
ağız kokusudur. Ağız kokusu tek başına hastalık değildir. Çoğunlukla bir
hastalığın bulgusudur. Son yıllarda
ağız kokusu sınıflandırılması şöyledir: Dünya nüfusunun dörtte biri ağız
kokusu problemi yaşamaktadır. Toplumun büyük bir kısmı için ortak bir
sosyal durumunu temsil etmektedir.
Çoğumuzu korkutan ama en yakınımıza bile sormaya çekindiğimiz ağız
kokusu nedir nasıl tedavi edilir?
Ağızda oluşan ve çoğunlukla çevrenin
de hissettiği kötü koku(HALİTOZİS)
58
SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015
ağız kokusudur. Ağız kokusu tek başına hastalık değildir. Çoğunlukla bir
hastalığın bulgusudur. Son yıllarda
ağız kokusu sınıflandırılması şöyledir:
PATOLOJİK AĞIZ KOKUSU
Ağız kokusu olmadığı halde ağzı koktuğuna inananlar: Her türlü kontrolden sonra koku olmadığı söylense de
ağız kokusu hissederler ki psikolojik
bir durumdur. Bu kişilerin psikolojik
destek almaları gerekebilmektedir.
%80-90 oranında sebep ağız kaynaklıdır. Bu durumları sıralamak gerekirse; diş eti hastalıkları, diş çürükleri,
implant çevresi iltihaplar, kırık diş ve
kökler, eski kırık ve bozulmuş dolgular, kenarları açılmış diş eti çekilmiş
köprüler, eski protezler, yarısı gömülü yirmi yaş dişleri, apseler, ağız yaraları ve tükürük azlığı.
İkinci grup kişiler ağız kokusu olduğu
halde bunu kabul etmeyen kişilerdir.
Ağız Kokusunun Tedavisi
Üçüncü grup sosyal olarak da fark
edilen ağız kokusuna sahip olan
gruptur.
Ağız kokusu çoğunlukla ağız kaynaklı
olduğu için diş hekimine başvurmak
doğru olanıdır.
Ağız kokusu oluşumu iki grup olarak
belirlenir ve bazen ikisi bir arada olabilir.
Ağız içi problemler tedavi olduktan
sonra koku olmaması hastanın ağız
bakımını doğru ve düzenli yapması
ile sağlanır. Diş hekiminin tedavisi
çoğunlukla kokuyu iyileştirir.
FİZYOLOJİK AĞIZ KOKUSU
Bir grupta çoğunlukla kokulu gıdaların, alkol-sigara kullanımının yarattığı
kokulardır. Akşam yenilen özellikle
soğan, sarımsak gibi kokulu gıdalar
sindirim sistemindeki gazları sebebiyle kötü kokuya sebep olabilir. Kişi
sabah kalktığında ağızda kötü tat ve
koku vardır. Bu durumda özellikle
uzun süren diş fırçalama, kokuya yönelik çinko içeren gargara kullanımı
ve dil yüzeyinin çok iyi temizlenmesi
etkili olur. Yinede bu gıdaların gazları yaklaşık 72 saat boyunca sindirim
sisteminde kalır. Aynı şekilde içki ve
sigarada koku sebebidir. Bu durum
hastalık değildir. Ama sosyal ortamlar için büyük sıkıntı yaratır. Doğru
macun ve gargaralar işe yarayabilir.
Kadınların mensturasyon dönemlerindeki hormonal değişiklikler de
ağız kokusu yapabilir. Bu durumda
da özellikle fırçalama ve uygun gargaralar etkilidir.
Kişinin ağız kokusunu farketmesi,
bununla yüzleşmesi zordur. Burada
eşlere, aileye yakın dostlara da görev
düşer. Psikolojik durumu düşünerek
sorunu belli etmek ve paylaşmak çözüm için şarttır.
Ağız kokusu genetik değildir. Tedavi
edilir ve bunu ihmal etmemek ve kabul etmek en doğru ilk adımdır.
Sibel ÖRSAN
Hastanelerinizin
daha etkin
yönetimi ve
verimliliği için...
SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015
59
haber
DUDAK DAMAK YARIKLARI TEDAVİSİ
Prof. Dr. Figen ÖZGÜR
Dudak Damak Yarıkları Derneği Başkanı
Dudak-damak yarıkları baş-boyun
bölgesinin en çok görülen doğumsal
anomalisidir. Doğumsal şekil bozukluklarının yüzde 90’ını dudak damak
yarıkları oluşturmaktadır. Dünyaya
gelen 700-100 bebekten biri dudak
damak yarıklıdır.
Türkiye istatistik kurumu verilerine göre 2013 yılında Türkiye’de
1.283.062 canlı doğum olmuştur. Bu
durum 2013 yılında yaklaşık 1500
bebek dudak-damak yarıklı doğmuş
demektir.
Anne karnında organların ve yüzün
oluşumu sırasında bütün bebekler
yarık dudaklıdır. Bebek yüzü anne
karnında üç ana parçanın birleşmesi
ile oluşur; orta parça ve iki yandaki
parçaların birleşmesi ile önce sırasıyla alt ve üst dudaklar, daha sonra
damak şekillenir. Bazen bu birleşme
tam olmaz ve çeşitli şekillerde yarıklar oluşur. Eğer parçalar ağız çevresinde hiç birleşmemişse tam dudak–
damak yarığı, bir yanda ve kısmen
birleşmemişse kısmi yani tek taraflı
dudak yarığı veya sadece damak ya60
SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015
rığı oluşur. Damak yarığı, kızlarda sık
olmasına rağmen iki veya tek taraflı
dudak yarığı, erkek bebeklerde daha
sık görülmektedir. Genellikle böyle
bir sorunla karşılaşılan bebeklerin
ailelerinde de dudak-damak yarıklı
bireyler olabilir yani bu oluşum hatasının genetik (kalıtımsal) özelliği
de vardır ve bazen başka hatalarla
birlikte görülebilir. Genetik nedenlerin yanı sıra gebeliğin ilk 3 ayında
annenin maruz kaldığı radyasyondan, geçirdiği psikolojik travmaya,
ilaç kullanımı, vitamin eksikliği ve
fazlalığına kadar çok sayıda etken bu
soruna buna neden olabilir. Yüzdeki
yarıklar sadece dudak ve damak çevresiyle sınırlı olmayabilir. Daha nadir
olsa da yüzün ortasından yana doğru
belli hatlarda çok sayıda yarık oluşabilir yani yüz bu hatlarda da birleşemeyerek deforme bir şekil alabilir.
Bunların da cerrahi olarak onarımları
mümkündür.
Dudak damak yarıklarının tedavisi; bu
iş için uzmanlaşmış farklı disiplinlerin
uzmanlarından oluşan takımın birlikte ve uyumlu çalışması ile başarılı
olmaktadır. Bu bebekler henüz anne
karnında fark edildiği anda takımın
işi başlar ve erişkin yaşa kadar, hatta
bazen ömür boyu devam eder. Bu
uzun soluklu tedavi süresince farklı
disiplinler aynı veya farklı zamanlarda
hasta ile daha çok ilgilenerek tedaviyi
sürdürürler. Plastik Rekonstrüktif ve
Estetik Cerrahi, Ortodonti, Konuşma
terapisi-Odyoloji bu disiplinler içerisinde en çok rol üstlenen birimlerdir.
Doğal olarak bebeğin dudak-damak
yarıklı olduğunu ilk fark eden KadınDoğum uzmanlarının aileyi yönlendirmesi ile Plastik Rekonstrüktif Cerrahi devreye girer.
Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi uzmanları mutlaka gebelik sırasında anneyi görmek ve bilgilendirmek
ister. Anneler bebek için çok kıymetlidir ve onları hamilelikten itibaren
tedavi ile ilgili bilgilendirmek, rahatlatmak ve üzerlerindeki baskıyı azaltmak son derece önemlidir. Annenin
Prof. Dr. Figen ÖZGÜR
kendisine iyi bakmasını, mutlu olmasını sağlamalıyız ki, bebek sağlıklı
doğsun ve büyüsün. Gebeliğin olması gereken süresi dolana kadar geçen
zaman içerisinde anne ne kadar huzurlu olursa bebek bunu hissedecek
mutlu olacak ve zamanında normal
kiloda doğacaktır. Psikolojik açıdan
bu durumun önemi tartışmasızdır.
Aynı zamanda zamanında ve normal
kiloda doğan bir bebeğin dudak-damak yarıklı olsa bile beslenmesi kolay
olacaktır. Aksi halde erken ve düşük
kilolu doğan bebeğin bakımında yoğun bakım üniteleri devreye girmek
zorunda kalacak ve aile için sıkıntılı
ve günler başlayacak, tedavi karmaşık bir hal alacaktır. Bu bebekler de
annelerini emebilirler. Ancak basınç
kaybedecekleri için çok kısa sürede
yorulurlar, üstelik beslenme sırasında
hava da yutacakları için aldıkları azıcık süt ile doymuş gibi olup bu gazı
çıkartılmazsa kendisi çıkartmaya çalışırken kusacak ve kustuğu ağzından
burnundan gelecektir. Aslında kusması da çok korkutucu olmamalıdır
ancak kusmuk ciğerlerine kaçarsa
enfeksiyona yol açıp zorlu günler
yaşanmasına neden olacaktır. Bebekleri mümkün olduğunca dik ve kısa
aralarla beslemek iyi olacaktır. Ama
kısa aralar dediğimiz süreler birbi-
rine çok yakın olursa bebek bütün
enerjisini emmeye harcadığı için kilo
alamayacaktır. Diğer taraftan bebeğe emme sırasında memenin veya
emziğin sıkılması şeklinde mutlaka
yardımcı olunmalıdır.
Tedavi edecek takım aileyi ve bebeği doğumdan sonraki ilk 7-10 gün
içinde görmek isterler. İlk takım muayenesinde bebeğin ameliyat öncesi ortodontik tedaviye ihtiyacı olup
olmadığına karar verilir. Beslenmesi
konusunda tekrar gerekli önerilerde
bulunulur. İşitme testinin ilk ay içinde yapılması sağlanır. Bebek kayıt
ve kontrol altına alınır. Gerekli görülürse ortodontik tedavi süreci başlar.
Bu süreç bebekteki deformitenin
durumuna göre değişmekle birlikte
ortalama 2-3 ay sürecektir, ortodonti bölümü bebeği çok sık görecek
ve ameliyata hazırlayacaktır. Aileler
bebeğin ağzına uygulanan aperey
ile bazen daha rahat beslemekte
ve böylece bebeklerin beslenmesi
sırasında mamanın akciğere kaçışı
önlenebilmektedir ama bazen de
bu apereyi rahat kullanamamakta
veya hiçbir aperey kullanmadan bebeklerini besleyebilmektedirler. Ortodontik tedaviye ihtiyacı olmayan
bebekler 2.aydan sonra kiloları iyi ve
sağlıklı iseler ameliyat olabilirler. Er-
ken yenidoğan döneminde ameliyat
henüz tüm sistemleri tam oturmamış
bebeğe çok gereksiz bir risk yüklemekte, üstelik bariz bir avantaj da
sağlamamaktadır.
Damak yarığı onarımının asıl amacı,
olması gereken anatomi ve fizyolojinin de sağlanması ve sesin normal
çıkarak konuşmanın iyi olmasının
sağlanmasıdır. Bu onarım bebek konuşmaya başlamadan yapılmalıdır
ki, yanlış öğrenme olmadan doğru
konuşmayı öğrenebilsin. Ameliyat
çok doğru olsa bile bebeklerin ameliyattan sonra konuşma eğitimi almaları gereklidir. Dolayısıyla bu şekilde
doğmuş bebeklerin cerrahi tedavisi
zamanında yapılmalı ve hastanın ilk
şansının en önemli olduğunu unutmadan bu şans iyi kullanılmalıdır.
Dudak-damak yarıklı bebeklerin tedavisi boyunca bir çok disiplin tedaviye destek verecektir. Bazı zamanlar
birisi diğerinin önüne geçecek, bazen birlikte işbirliği içerisinde tedaviyi devam ettireceklerdir. Bu disiplinler arasında Plastik Rekonstrüktif ve
Estetik Cerrahi, Ortodonti, Konuşma
Terapisi, Odyoloji uzmanlarının yanısıra Çocuk Hastalıkları Uzmanları,
Yeni-Doğan Uzmanları, Hemşireler,
Beslenme Uzmanları, Genetik Uzmanları, Çocuk Kardiyolojisi UzmanSAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015
61
ları, Çocuk Nörolojisi Uzmanları, Ses
Gelişimi Uzmanları, Çocuk Psikolojisi
ve Psikiatri Uzmanları, Kulak Burun
Boğaz Hastalıkları Uzmanları, Anestezi ve Reanimasyon Uzmanları, Yoğun Bakım Uzmanları, Diş Hekimliği
Pedodonti ve Protez Uzmanlarından
oluşan ekibe deformitenin ve ek anomalilerin varlığına göre daha farklı
disiplinler de eklenecektir. Ancak bu
şekilde bir takım çalışması sayesinde
dudak-damak yarıklı çocukların tüm
sorunlarının giderilmesi mümkün olmakta ve onların sağlıklı birer erişkin
olarak toplumda yerlerini almaları
başarılmaktadır. Günümüzde teknolojinin giderek mükemmelleştirdiği
görüntüleme yöntemleri artık bu
hastalığın çocuk doğmadan önce tanınmasına olanak sağlamaktadır. Ancak gebelikte dudak-damak yarıkları
olduğunun fark edilmesi, gebeliğin
sonlandırılarak bebeğin alınmasına
neden olacak bir durum asla değildir.
Çünkü çocuklar ameliyatla normale
yakın hale gelirler, sonra aile ve takımın işbirliği içinde çalışması, sabırla
bebeklerini kontrollere getirmeleri,
iyi takip edilmeleri ve ebeveynlerin
onlarla bol oyun oynamaları ile tamamen normal bireyler haline gelmeleri
mümkündür.
Dudak ve damak yarıklarının cerrahi
onarımı bu konuda deneyimli, üç boyutlu anatomiyi yaratıcılığı ile pekiştirebilecek bir Plastik Rekonstrüktif
ve Estetik Cerrah tarafından gerçekleştirilirse bu sayede olabilecek en iyi
sonuca ulaşmak mümkündür. Cerrahın bu konuda deneyimi kadar, bir
gece öncesinden uykusunu iyi alması, bebeğin resimlerini değerlendirip
ameliyat planlamasını yapmış olması
önemlidir. Bebeğin uyutulmasından,
pozisyon verilmesine, ameliyatın en
iyi şekilde yapılmasına ve bantlarn
yapıştırılmasından bebek ayılma
odasına çıkana kadar her aşamasına özen gösterilmelidir. Bebeklerin
genel durumları saniyelerle değişebilir, dokular ve organlar çok küçük
oldukları için kullanılacak ilaç miktarlarından, entübasyon tüplerinin özelliğine, bebek ısıtma battaniyeleri,
cerrahi aletlerin küçüklüğüne kadar
her şey çok özel olmalı ve azami titizlik gösterilmelidir. Bu konuda tecrübeli anestezist cerrahın işini çok kolaylaştırır ve dolayısıyla bebek için de
62
SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015
çok önemlidir. Aynı şekilde konusunda uzmanlaşmış hemşireler de ameliyatın sorunsuz sürmesini sağlarlar.
Her ameliyatta olduğu gibi bu cerrahide de karşılaşılabilecek çeşitli riskler ve komplikasyonlar da mevcuttur.
Dudak yarığı onarımı sonrasında en
sık görülen problem, dudağın her iki
yanındaki simetrinin sağlanamaması
ve dudakta yer alan izlerdir. Dudak
onarımındaki temel amaç yarığın tek
bir ameliyatla kapatılmasıdır. Burada da yanlış yapışan kasları ayırarak
fonksiyonel anatomiyi sağlamak çok
önemlidir. Ancak çocuk büyüdükçe
tekrar cerrahiler gerekli olabilmektedir. Damak yarığı onarımındaki temel
amaç ise damaktaki açıklığın kapatılarak çocuğun beslenmesini ve düzgün konuşmasını sağlamaktır. Ancak
daha sonra oluşacak çeşitli iyileşme
problemleri ve konuşma bozuklukları nedeniyle tekrarlayan cerrahiler
gerekebilmektedir.
Dudak yarığı operasyonu sonrasında
hasta ameliyat olduğu gün ve aynı
gece hastanede yatarak takip edilir.
Bebeklerin beslenmesi ilk birkaç gün
kaşıkla ve oturur pozisyona yakın
şekilde olacak şekilde yapılmalıdır.
Bebeklerin yüzlerini bir yere çarpmaması ve ellerini ağzına götürmelerinin önlenmesi önemlidir. Yaranın
kuru ve temiz tutulması iyi olacaktır.
Ameliyattan 1 hafta sonra dikişler
alınabilir veya düşmesi beklenir. Zaten 1 hafta sonra bebek beslenme ve
bakım açısından eski haline dönmüş
olarak kabul edilmelidir.
Damak yarığı operasyonu sonrası
bakım, dudak yarığı operasyonundan sonra yapılan bakıma göre daha
özellikli ve zordur. Ameliyat sonrasında ağız içinden sızıntı şeklinde
kanamalar olabilir, ameliyatta konan
minik tamponlar sarkabilir; bunlar
boğulmaya neden olabileceği için
dikkatle takip edilmelidir. Gene dilin
şişmesi sonucunda dil geriye doğru
kaçarak veya hava yolunun şişmesi
boğulmalara neden olabilir. Bu nedenle bu bölgedeki değişikliklere
dikkat edilmelidir. İlk 24 saat boyunca bebeğin besleneceği gıdaların tanecik içermemesi gerekmektedir ve
gıdanın berrak olması tercih edilir. İlk
24 saatten sonra süt ve berrak olmayan sıvı gıdalar da verilmeye başlanır.
Yaklaşık bir hafta sonra süzgeçten
geçirilmiş gıdalar verilmeye başlanır.
Damak yarığı ameliyatından sonra
2-3 hafta boyunca bebeğin elini ağzına götürmemesi için önlem alınması
gerekmektedir. Ameliyat sonrasında
bebek birkaç gün biberonla beslenmeyecek, kaşık ile veya bardakla beslenmeye geçilecektir. Ayrıca yalancı
memenin de birkaç gün kullanılmaması önerilmektedir.
Damak yarığı ameliyatından önce
bebeğin kulakları mutlaka muayene
edilmeli ve eğer orta kulakta sıvı birikimi varsa ameliyatta drenaj ve tüp
tatbiki yapılmalıdır.
Damak yarığı ameliyatından yaklaşık
bir iki ay sonrasından itibaren ses gelişimi ve konuşma uzmanları bebekleri takibe alırlar. KBB muayeneleri
gereken sıklıklarla yapılmalı ve işitme
testleri 1. 2. 3. yaşlarda tekrarlanmalıdır.
Çocukların hiç sorunları olmasa bile
6 ay aralarla takipleri, uygun yüz, diş
gelişimi açısından da çok önemlidir.
Çocukların süt dişleri döneminde de
sağlıklı dişlere sahip olması gereklidir. Bu dönemde uygun diş bakımı
anlatılıp 5-6 yaşlar civarında ise ortodontik tedavi başlayacaktır. Bu da
uzunca belki yıllarca sürecek bir ortodontik tedavi sürecidir.
Çocuklar okula başlamadan varsa
yüz görünümlerindeki bozuklukları
ve konuşma-işitmelerini çok iyi hale
getirmek iyi olacaktır. Okul çağındaki
çocukların acımasız olduğunu unutmayarak cerrahi olarak yapılabilecekler varsa yapılmalıdır. Diğer taraftan
ortodontik tedavi devam etmektedir
ve bu süreçte köpek dişi sürerken kemik eksiği olan alana kemik koymak
uygun olacaktır.
Sonrasında gene ortodontik tedaviler devam edecek, üst çenenin durumuna göre birtakım müdahalelerin
yapılması gerekebilecektir.
Erişkin yaşa ulaşıp kemik gelişimi tamamlandıktan sonra, üst çene kemiğinin öne alınması veya burun ameliyatları gibi ameliyatlar da yapıldıktan
sonra bu çocukların takipleri azaltılabilir. Ancak estetik açıdan veya ortodontik açıdan tedaviler hastanın ihtiyacı olduğu sürece devam edecektir.
SLOGANIMIZ: Güller ve dudaklar,
Güldür Çocuklar, Gülsün Onlar..
haber
BİZ KİMİZ ASLINDA ?
NEDEN HATA YAPIYORUZ?
NEDEN SUÇ İŞLİYORUZ?
Dr. Kıvılcım KAYABALI
mız, dünyaya geldiğimiz koşullar ve
karşılaştığımız olaylar çok farklı. Aynı
olay karşısında çok farklı tepkiler verebiliyoruz.
Beyin kuşkusuz evrende bilinen en
karmaşık, en gizemli yapı. Nörobilim
çalışmalarının altın çağının yaşandığı
bu dönemde beyinle ilgili keşfedilecek daha çok şey var. İçerdiği milyarlarca nöron, nörotransmitterler, diğer
vücut sistemleriyle sürekli iletişimi ile
beyin ve sinir sistemi vücudumuzun
kontrol merkezidir. Davranışlarımız,
düşüncelerimiz, deneyimlerimiz kimyasal, elektriksel bir sinir sistemi ağı
içinde ortaya çıkar. Bize yabancı gibi
gözüken bu yapı aslında kendimizden başka birşey değil.
Nörobilim, insanların kararlarını nasıl verdiklerini ve kararlarını verirken
gerçek anlamda ‘özgür’ olup olmadıklarını araştırıyor. İnsan hareketlerinde özgür iradenin rolü de eski bir
tartışma konusu.
Peki hareketlerimizin ne kadarının
bilinçli olarak farkındayız? Aslında
yaptıklarımızın, düşündüklerimizin,
hissettiklerimizin ve verdiğimiz kararların çoğu bilincimizin kontrolü
dışında geçekleşir. Beynin içindeki en
küçük rol bilince ait olandır. Bilinçli
‘biz’ gerçekliğimiz üzerinde sandığımızdan çok az söz hakkına sahip.
Sağlıklı seçimler yapmak konusunda
benzer özelliklere mi sahibiz? Çoğumuz öyle olduğunu düşünüyoruz
ama eşit doğmuyoruz. Genetik yapı-
Nörobilim ile ilgili çalışmalar
bize beyin kimyasında ortaya
çıkan çok küçük değişikliklerin davranışta çok büyük
değişimlerle sonuçlanabileceğini gösteriyor. İncelenen sayısız örnek
toplumsal olarak kabul edilebilir seçimler yapmada belki
de herkesin aynı
ölçüde ‘özgür’ olmadığını ortaya
koyuyor. Kim olduğumuz geniş ve
oldukça karmaşık
biyolojik ağlarla
belirlenmiş olabilir ve karar anında
bilinçli ‘biz’in ne
kadar etkili olduğunu kestirmek
zordur.
Carl Jung’un ifadesiyle ‘her birimizin içinde
tanımadığımız bir ben
daha var.’
Dr. Kıvılcım KAYABALI
64
SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015
İncognito kitabının yazarı ve aynı zamanda Baylor
Tıp Fakültesinde ‘Nörobilim ve
Hukuk Girişimi’ni başlatan David
Eagleman’a göre ‘davranışlarımızı
yöneten biz değiliz, en azından tahmin ettiğimiz ölçüde... Nasıl bir kişi
olacağımız ile ilgili olasılıklar çocukluğumuzdan çok öncesine, varoluş
Kimiz Bu Karmaşık Dünyada
Mevlana
anımıza kadar uzanıyor, bizler aslında erişilmez mikroskobik tarihimizin
birer ürünüyüz.
Uzun yıllar suçluların beyin ve genetik yapısını inceleyen nörobilim
uzmanları suç işleme eğilimini etkileyen üç faktör üzerinde duruyor; genler, beyin hasarı ve çevresel koşullar.
Düşünecek olursak bu üç faktörde
aslında bizim seçimimiz değil.
Eğer bilinçli bir seçimin olup olmadığını tartışıyorsak insanları farklı davranışları için ne ölçüde ve nasıl suçlu
sayabiliriz ?
Yapılan araştırmalar belirli bir gen
grubuna sahip bireylerin suç işleme
olasılığının %82 daha fazla olduğunu
gösteriyor. Ağır ceza alan mahkumlarda bu genler %94 oranında görülüyor.
Bunun dışında beyinde meydana
gelen biyolojik bozukluklar ve fiziksel hasarlar, örneğin tümörler kişinin
davranışlarında dramatik değişiklere
neden olabiliyor.
Beyindeki fiziksel hasarların kişiliği ve
davranışları çarpıcı bir şekilde etkileyebileceğini ortaya koyan ilk örneklerden biri hiç kuşkusuz Phineas Cage
vakasıdır. Phineas Gage vakası beyinle ilgili 19. yüzyılın ortalarında yürütülen tartışmaları etkilemiş, fizyolojik
doktrinleri tamamen değiştirmiştir.
13 Eylül 1848’de Phineas Gage adlı
Amerikalı demir yolu inşaat ustası bir
kaza geçirir ve büyük bir demir parçası sol frontal lobunu parçalar. Demir
çubuk, Gage’in çene kemiğinin hemen üzerinden sol yanağından girer, sol gözünü parçalar ve kafatasını delerek dışarı çıkar. Genç
adamın beyninin sol ön kısmı
ve prefrontal korteks büyük
hasar görür.
Phineas Gage, yaralanma
nedeniyle ortaya çıkan
enfeksiyon ve kan kaybına rağmen hayatta
kalır ve 13 yıl daha
yaşar. Ancak bambaşka biri olarak...Bu
yaralanma kişiliğinde
ve
davranışlarında
çarpıcı
değişikliklere yol açar. Öyle ciddi
değişiklikler olmuştur
ki, arkadaşları artık onu
tanıyamamaktadırlar.
Kazadan önce duyarlı,
zeki ve saygılı bir adam
olarak tanınan Gage, saldırgan, kavgacı, düşüncesiz
ve kaba bir insana dönüşür,
tüm değerlerini kaybeder, yalan söylemeğe ve aldatmaya
başlar, öfkesini kontrol edemez. Bu
arada sol gözünü kaybetmesine rağmen diğer gözüyle görmeye devam
eder, hissetme ve duyma fonksiyonları yerindedir, yürümesinde, ellerini
kullanmasında ve konuşmasında herhangi bir bozukluk yoktur.
Gage kazadan sonra demiryolunda
iş bulamaz, at çiftliklerinde çalışır, panayırlara katılır ve demir çubuğu ile
sergilendiği bir müzede yer alır. Şili’de
bir süre yaşadıktan sonra 1860 yılında
San Fransisco’ya döndüğünde epilepsi nöbetleri başlar, 38 yaşında ölür
ve yanından hiç ayırmadığı demir çubuğu ile birlikte gömülür.
Cage günümüzde beynindeki büyük
hasara rağmen şaşırıcı bir şekilde
hayatta kalabilen ve bilim dünyasında çok güçlü etkiler bırakan bir kişi
olarak tanınıyor. Gage’in geçirdiği bu
talihsiz kaza insan davranışlarının biyolojik temelleriyle ilgili araştırmalar
açısından tarihsel bir başlangıç olmuş
ve 150 yıl boyunca önemini korumaya devam etmiştir.
Gage’in hasarlı kafatası bugün Harvard Üniversitesi’nin müzesinde
bulunuyor. Gage olayı uzun yıllar
araştırılmış ve dünyanın önde gelen
nörobilimcilerinin bazı konular üzerine derinlemesine düşünmesine neden olmuştur. Gage’in yaşamı neden
bu kadar kötüleşmişti? İyi özellikleriyle tanınan birinin kişiliği nasıl bu
kadar bozulmuştu? Bütün bunlara
beynindeki hasar mı neden olmuştu?
Eğer öyleyse, insan beyninde, ahlaki
değerler için biyolojik bir merkez mi
bulunmaktaydı? Bir kişinin iyi ya da
kötü davranıp davranmayacağını bu
merkez mi belirliyordu?
Uzun araştırmalardan sonra Harvard
üniversitesindeki bilim adamları
Gage’in kazayla birlikte beynindeki
önemli insani özelliklerden sorumlu
bölümlerin hasar gördüğü şeklinde
fikir birliğine vardılar. Düşünme, geleceği öngörme ve bunu sosyal bir çevreye uygun olarak planlama gibi yeteneklerden sorumlu olan beyin alanı
ve “ventromedial prefrontal korteks”
in fonksiyonları bozulmuştur. Peki
ventromedial bölgenin, ahlaki kararların yönetildiği bir merkez olduğu
söylenebilir miydi? İnsan beyninde,
ahlaktan sorumlu biyolojik bir merkez mi keşfedilmişti? Bir kişinin iyi ya
da kötü davranıp davranmayacağını
bu merkez mi belirliyordu?
Bugün nörobilim uzmanları, ahlaki
kararlardan ve davranışlardan, birçok farklı beyin bölgesinin sorumlu
olduğunu ve sürecin tam olarak nasıl işlediğini anlamanın oldukça zor
olduğunu biliyorlar. Beyinde ahlaki
duygulardan sorumlu tek bir özel
merkez olduğu düşünülmüyor, çeşitli
SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015
65
haber
alanların oluşturduğu oldukça karmaşık bir ağ olduğu tahmin ediliyor.
Diğer ilginç bir hikaye ise kariyerinin
önemli bir bölümünü suça eğilimli
kişilerin ve seri katillerin beyin yapılarını incelemeye adamış olan nörobilimci James Fallon’a ait.
2005 yılında Fallon, bir araştırma
projesi için UC Irvine’deki ofisinde
psikopatik eğilimlere neden olan
beyin patolojilerini saptamak üzere
masasındaki yüzlerce beyin tomografisini incelemektedir. Beyin tomografilerinin bir kısmı şizofrenik, bir kısmı
depresif veya başka bozuklukları olan
hastalara aittir. Fallon aynı zamanda
Alzheimer ile ilgili farklı bir araştırma
da yürütmektedir ve bu nedenle kendisininki de dahil olmak üzere tüm
ailenin beyin görüntüleri masanın
diğer tarafında durmaktadır. Önündeki bir beyin taramasına baktığında,
bunun tamamen patolojik (anormal)
olduğunu görür. Frontal ve temporal lobun empati, ahlak ve dürtüleri
kontrol ile ilgili bölümlerinde belirgin
olarak düşük aktivite vardır. Görüntünün aile bireylerinden birine ait
olduğunu bildiği için teknisyeni ile
birlikte laboratuvardaki görüntüleme
cihazınında bir sorun olup olmadığını
kontrol eder. Herhangi bir sorun bulamaz. Daha sonra kuralları çiğneyerek filmin kime ait olduğunu görmek
üzere gizli kalması gereken isim kodunu açar; psikopatik beyin görüntüsü kendine aittir. Normal şartlarda
böyle bir gerçekle karşılaşan kişinin
toplum içerisinde düşeceği durumu
düşünerek bunu kimseyle paylaşmaması beklenir. Ancak Fallon bu durumu tüm meslektaşlarına anlattığı
gibi, dergilere röportajlar verir ve hatta TED Talk’ta konuşur. Daha sonra ise
konuyla ilgili kısa bir süre önce yayınlanan bir kitap yazar: İçimdeki Psikopat (The Psychopath Inside).
Bu kitapta Fallon kendisi gibi iyi giden bir evliliği ve mutlu bir hayatı
olan bir nörobilimcinin nasıl patolojik
bir beyin yapısına sahip olabileceğini
anlatır. Hayatında hiç suç işlememiş,
toplumu rahatsız edici bir davranışta
bulunmamıştır. Nasıl olur da beyni,
bir seri katilin beyin yapısıyla aynı
özellikleri göstermektedir? Belki de
beyin patolojileri ve suç eğilimi arasındaki ilişki hipotezi yanlıştır.
Fakat daha detaylı incelemeler ya-
66
SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015
pıldığında alınan sonuçlar hiç içaçıcı
değildir. Genetik analizde agresivite,
şiddet, düşük empati ile ilgili yüksek
risk taşıyan tüm gen gruplarına sahip
olduğu saptanır. Kendisinde psikopati ile ilgili daha detaylı nörolojik
ve davranışsal araştırmalar yapıldıktan sonra aslında psikopat olduğuna karar verir (pro-social-psyhopath
olarak adlandırılabilecek türden). Bu
sınıflandırmaya giren kişilerin diğerlerine karşı gerçekten empati hissetmesi zordur, ancak sosyal olarak
kabul edilebilir düzeyde ilişkilerini
yürütürler. Aslında derinlemesine
düşündüğünde tüm bu bulgular onu
çok şaşırtmaz. Hayatı boyunca güçle
motive olan ve başkalarını manupile
etmekten hoşlanan biri olmuştur, torunlarıyla oynarken kaybetmeye tahammül edemez, çevresindekiler için
zor bir insan olduğunun farkındadır.
Bunlardan çok daha çarpıcı olan nokta ise annesinden ataları ile ilgili öğrendikleri olur. Soyacağı NewYork’a
ilk yerleşen Cornell ailesine kadar
uzaman Dr.Fallon’un ailesinde 1892
yılında anne ve babasını balta ile öldüren Lizzie Borden’da dahil olmak
üzere toplam yedi katil bulunmaktdır.
Psikopati, tabii ki bir çok semptomu
içeren çok genel bir kavram ve tüm
psikopatlar katil değildir. Fallon’un
davranışlarını kontrol edebilmesini
kolaylaştıran, ancak benzer genetik
ve beyin yapısına sahip kişilerin vahşi
bir katil olarak hayatlarının hapishanede sonlanmasına neden olan nedir
? Fallon’daki serotonin transporter
alleli çok karmaşık mekanizmalar
sonucunda ventromedial prefrontal
korteks’i (psikopatlarda beyinde özellikle düşük aktivite gösteren bölüm)
dış olaylara daha duyarlı hale getiriyor. Bu noktada ise çocukluk çağında karşılaşılan olumlu veya olumsuz
koşulların çok büyük önemi var. Fallon bu açıdan şanslı, çünkü çocukluğu oldukça sevgi dolu bir ortamda
geçmişti. Kendisi ile ilgili gerçekleri
öğrenmesi ve tüm bu yaşadıklarında
sonra Falcon daha iyi bir insan olmaya özen gösterir, bazı olumsuz hareketlerini engellemeye çalışır.
Frontal kortekste uzun dönemde
yavaş ilerleyen bazı hasarların kişilik
değişimlerine yol açtığı, saldırganlık,
sekse aşırı düşkünlük, toplumsal ve
ahlaki değerleri hiçe sayma gibi dav-
ranışlara neden olduğunu biliyoruz.
Kokain gibi narkotik maddeler beyindeki ödül sistemi ile ilgili reseptörlere
bağlanarak çok farklı davranışlar sergilenmesine neden olabiliyor. Dışarıdan dopamin türevi bir madde ile
tedavi edilen Parkinson hastalarında
kumara aşırı düşkünlük ortaya çıkıyor. Epilepsi (sara) nöbeti temporal
lobun belirli bir bölgesinden kaynaklanıyorsa hastalar motor nöbet geçirmiyorlar ve daha farklı bir klinik tablo
görülüyor. Kognitif (bilişsel) nöbet
dediğimiz bu durum kişilik değişimleri ile kendini gösteriyor, bu kişilerde
güven çok yükseliyor ve özel bir varlık
oldukları yanılgısına kapılıyorlar.
Beyin hasarları, sinir sistemini etkileyen birçok hastalık, kullanılan ilaçlar,
çevresel faktörlerinde uygun olduğu
durumlarda beyin biyokimyasını değiştirerek bizleri toplum kurallarına
uymayan, empati yoksunu, suça eğilimli bireyler yapabilir.
Tüm bunları bilerek davranış bozuklukları olan kişileri veya suçluları değerlendirmeğe başladığımızda belki
bizim de yargılarımız değişecek. Beyni anlamak gelecekte bizi cezalandırma, rehabilitasyon ve belki de suçu
önleme konusunda bambaşka bir
boyuta taşıyabilir ve nörobilim çalışmaları bir şekilde hukuk sistemini de
etkileyebilir. Günümüzde bazı hukukçular insanların nasıl davranmalarını
istediğimizi değil, neden bu şekilde
davrandıklarını da açıklayan etkili
davranışssal modellere gerekisinim
duyduklarını belirtiyorlar. Bu nedenle
kanıta dayalı hukuk sistemimiz devam etse de, ceza gerekçelerimiz ve
rehabilitasyon koşullarımız değişebilir. Hukuk sisteminin nörobilim araştırmalarını gözardı edemeyeceği bir
gerçektir.
Yüzyıllardır temel bir soruya cevap
arıyoruz: biyolojimizden ayrı olarak
bir ruh taşıyor muyuz, yoksa hayallerimizi arzularımızı, tutkularımızı mekanik bir şekilde üreten karmaşık bir biyolojik ağdan mı oluşuyoruz? Bunun
cevabını henüz bilmiyoruz. Özgür iradenin rolü tartışılamaz, ancak bugün
nörobilim ile ilgili araştırmalar ve yeni
teknolojilerin sunduğu görüntüleme
yöntemleri, davranışlarımızı yönetme
konusunda bilinçli ‘biz’in tahmin ettiğimiz ölçüde etkili olmadığını gösteriyor.
haber
EVLİLİKLER NEDEN SARSILIR?
Op.Dr. Gökçen ERDOĞAN
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı
‘Kimse boşanmak için evlenmez’ derler, doğru. Her evlilik bin bir umutla
ve hayalle kuruluyor; sevmeden evlenenler günün birinde yavaş yavaş
da olsa sevmeyi ve sevilmeyi, severek
evlenenler bir ömür boyunca her gün
daha çok sevmeyi ve sevilmeyi umut
ve hayal ediyorlar. Evliliği ayakta tutan yalnızca sevgi olsaydı şüphesiz
ki daha fazla evlilik, ayakta kalırdı.
Ancak evlilik, flörtten, ilişkiden
farklı olarak daha fazla öğenin
‘olmazsa olmaz’ bir hal alması
üzerine kuruludur. Örneğin saygı,
sadakat, hoşgörü, anlayış ve sıkça
duyulur, klişe gibi görünür ama
son derece önemlidir; empati.
Kendini karşındakinin yerine koyup hissedebileceklerini hesaplayıp ona göre davranma ve ölçü
belirlemedir, empati. Empati,
doğru pek çok davranış ve konuşma biçimini de beraberinde
getirir.
Evliliklerin sarsılmaması
için gerekli unsurlar,
içlerinde daima biraz
empati barındırır ve
elbette çokça saygı.
Peki nedir onlar? Tüm
evli çiftlere gönül
rahatlığıyla önerebileceğimiz, hatta dünyada kabul görmüş
bu davranış biçimleri,
düzeltilmesi gereken
bu yanlışlar nelerdir?
Hep birlikte okurken
düşünsek keşke, kendi evliliğimiz ve kendi
davranışlarımız üzerine.
Geçmişi Hatırlatma Hatası
İnsanoğlunun kötü anları aklından çıkarması daha zordur. Ancak
bununla mücadelesi de
evliliği diri tutar. Evlilik
hayatınız boyunca, eşinize geçmişte yaşadığınız
68
SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015
olumsuz anları hatırlatmanız yapabileceğiniz en büyük hatalardan biridir.
Isıtıp ısıtıp önüne götürmek, fayda
değil zarar getirir. Çünkü harika olmasa da bir an, başka kötü bir an için
kaçırılmamalıdır. Ayrıca eski sevgili
ve eşlerden söz etmek de onların
hatıralarına saygı değil, onları araya
sokmak halini alacağından önerdiğimiz bir şey değildir, bundan kaçınılmalıdır. Her ilişki, içindeki iki kişinin
meselesidir ve tüm üçüncü kişiler
bunun dışında kalmalıdır.
Akıl Okuma Hatası
Kavgalarda ve tartışmalarda
karakterlerimiz
arasındaki farklar, bir
tarafın daha baskın
olmasına ve diyaloğun yavaşça tek taraflı
hale gelmesine neden olur. Bu da araya istenmeyen bir mesafe ve genelde
erkeğin kendi dünyasına çekilmesiyle
sonuçlanır. Sürekli iğneleme, kavga,
atışma içinde olan diyalog ve hatta
monologlar, kadınla erkeği ringin birer ucuna atıverir. Zamanla konuşmaz
ama bolca fikir yürütür, rol biçer oluruz. Her hareketten bir anlam çıkarma, haksız yere suçlama ve ‘ ben seni
bilmez miyim, ne demek istediğini
anlamadım mı sanıyorsun, ben senin
bakışından ne düşündüğünü anlarım’
gibi cümlelerle haksız bir akıl okuma
başlar, çoğu zaman da çıldırtıcı olur.
Bundan uzak durmakta fayda var.
Meseleden Uzaklaşma
ve Başa Kakma Hatası
İkisi apayrı şeyler gibi görünse de
genelde aynı sorunda buluşurlar.
Eşlerden biri, siz ya da o, diğerinin
bir hatasını fark eder ve bir şekilde
eşinden bağımsız biçimde onu fark
eder ya da düzeltirse, diğer eşten
‘çok sevindim’ yerine ‘ben sana demiştim beni dinlemedin, bak lafıma
geldin mi’ gibi cümleler duyarlar. Bu
sizi, meselenin özünden ve olumlu
sonucundan uzaklaştırıp aranızda
bir üstünlük savaşı başlatır. İyiliği, fedakarlığı, hiçbir üstünlüğü başa kakmamalı, göze sokmamalı ve sonucun
fayda ve zararına odaklanmalısınız,
tüm çiftler için geçerlidir bu.
Kişiliğe Ağır Eleştiride Bulunma Hatası
Severek, isteyerek evlendiğiniz
kişinin tüm kusurlarını konuşmaya meraklıysanız ya da her
sinir anında o kusurun farkında olduğunuzu hatırlatma
gereksinimi duyuyorsanız
kendinizi zamanla doldur-
muşsunuz demektir. Herkes farklı karakter ve yeteneklerdedir. Evliliklerde
en güzel şeylerden biri de eşlerin
birbirlerini tamamlamalarıdır zaten,
tıpatıp aynı olmaları değil. Dolayısıyla eksikleri gedikleri yüze vurmak,
eşinizde mevcut olmayan bir kişilik
özelliği için suçlamada ve sitemde
bulunmak hiç de hoş değil. Çünkü
unutmayın ki bunun karşınızdakinde
mutlaka bir karşılığı var. Eleştiri, hayatın her anında ve her ilişki biçiminde sağlıklıdır. Ancak yapıcı olmakta
ve üslup konusunda titizlenmek de
bunun olmazsa olmazı.
Genellemede Bulunma Hatası
Eşinize, ufacık bir hatasında ‘hep böylesin, beni hiç
düşünmedin, hiçbir şey
yapmadın’
Op.Dr. Gökçen ERDOĞAN
demek o an için kalbinizi soğutup
içinizi rahatlatabilir. Ancak bu tür
genellemeler, beklentisi içinde olduğunuz güzel şeyler için yüreklendirici
ya da yönlendirici olmaz. Eşinizi başkalarının davranışlarını örnek göstererek ve genellemeler içine sokup
bireysel özelliklerini yok sayarak kırmanız, onun sizin için bir şey yapma,
değişme, özür dileme isteğini de alır
götürür.
İletişimde Kavgacı Davranma
Hatası
İletişimde en önemli noktalardan biri, konuşan insanı
sonuna kadar dinlemek,
çok gerekliyse ya da
bizden istenirse araya saygıyla girmektir.
Tartışmanın
üslubunu
belirleyen ve onu anlamlı
kılan da budur. Kaldı ki tartışmaların önemli bir kısmı
da konuşarak çözülebilecek
bir sorunun, tam da bahsettiğimiz biçimde konuşulması
nedeniyle başlar. Sakin kalmak, karşımızdakini dinlemek, konuşurken hakaretten,
suçlamadan imtina etmek,
konuşmayı
anlamlı
kılar.
Kendisini Uzman
Belleme Hatası
Haklılığımıza inandığımız noktalarda, eşimizin karakterine dair
katı
saptamalarımız
varsa ve daima haklı olduğumuza inanıyorsak
bir süre sonra uzman
olduğumuzu ve eşimizin
SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015
69
haber
ruhsal sorunlarını tespit etme yetisini
kendimizde görür hale geliriz. ‘Ben
senin hastalığını biliyorum, zayıfsın
çünkü çocukluğun şöyle geçmiş, zaten hep böyleymişsin de bastırmışsın’ gibi saptamalarla suçlamak, kendini uzman yerine koymak ve bilirkişi
konuşmaları yapmak hem itici hem
de saygısızcadır. Eşinize olduğu kadar, bu işin gerçek uzmanlarına. Ayrıca bunun en büyük sakıncalarından
biri, insanın kendisine çok sık söylenen bir rahatsızlığı bir süre sonra içselleştirmesi tehlikesidir,
Kendini Hep Haklı Görme Hatası
Hatalar, yanlışlıklar genelde karşılıklı
doğar ve yaşanır. Biri daha hatalı olsa
dahi, onun hatasını doğuran etkenlerin karşı tarafta bulunma olasılığı
daima saklıdır. Dolayısıyla da hatayı
kendimizde arama, gerekliliklerin en
büyüklerindendir. Hep haklı olduğumuza inanırsak hep hata ederiz ve
ilişkimizi hep çıkmaza sokarız.
Evliliklerde Uzman Yardımı
Neden Gerekli?
Evliliği sarsan nedenlerden biri, eşlerden birinin kendini uzman bellemesidir, bundan bahsettik. Evliliklerde
uzman yardımının neden gerekli olduğuna ve değerinin, gerekliliğinin
neden son yıllarda daha fazla anlaşıldığına değinmek isterim.
Her şeyden önce, evlilikler tarafsız
birinin bakış açısına ihtiyaç duyar ve
hiçbir yakınımız bu konuda tarafsızlığa sahip değildir, tarafsızlığa sahip
bir yakınımız olsa dahi işinin ilişkiler
olmadığını unutmamak gerekir. Davranış bilimlerine hakim, psikoloji üze-
70
SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015
rine yetkinlik sahibi ve insan olmayı
bırakın çift olmanın tabiatına dair
eğitim almış birinden destek almak
şart. Ayrıca kadın ve erkek fizyolojisine hakim bir uzmanla çalışmak, evliliğin en önemli kısmı olan yatak odası
sorunlarına da daha sağlıklı eğilmeyi
beraberinde getirir.
Aile, akrabalar, arkadaşlar, hocamız,
kuaförümüz, terzimiz… O kadar çok
ve farklı karakterde, dünyaya bakışı
apayrı insanlarla iletişim içindeyiz ki
herhangi bir konuda görüş alacak olsak şüphesiz ki eğrisiyle doğrusuyla
yüzlerce fikir duyarız. Hangisini uygulayacağımız, hayatımıza adapte
edeceğimize dair seçimlerimiz de
bireysel görüşlerimizle onların ortak
kümelerine dayanır. Dolayısıyla doğruluk payından asla emin olamayacağımız önerilerdir bunlar. Ve herkes
kendini yaşam deneyimlerinden yola
çıkarak uzman sayar, yardımcı olmaya çalışır, ikna etmeye uğraşır. Bu işin
en doğrusu, işin uzmanına danışmak
ve onu kendimizi kapatmadan dinlemek, kendimizi eleştirmek ve sonucun olumlu olması isteği duymaktır.
Her kafadan çıkan sese kafa yormak,
bir evlilikte yapılabilecek en büyük
hatalardan biridir.
Su borusu çatırdayıp su sızdıracak
olursa müdahale etmek isteyen birine
‘sen ne anlarsın, bir tesisatçı çağıralım,
işin uzmanı yapsın, sen karışıp daha
beter etme’ deriz ama bir evlilik çatırdayınca sormadığımız, çağırmadığımız, akıl almadığımız kimse kalmaz.
Sizce, evliliğiniz su tesisatından önemsiz midir? Aynı hassasiyeti hak etmez
mi? Bunu bir düşünmek gerekir.
Dünya, yepyeni anlayışların ve akımların peşinde giderek gelişiyor. İnsanın kendini eğitmesinin sonu yok
artık. Dolayısıyla da evlilik, cinsellik
ve çift terapisinde uzman kişilerin
de kendilerine güncel eğitimlerle
yeni yetkinlikler katmaları mümkün.
Siz de tercihinizi yaparken, uzmanın
eğitim ve geçmişini sorgulayabilir,
sizi nitelikleriyle en tatmin edenle,
her şeyden önemlisi tavrından, iletişim biçiminden en etkilendiğinizle
görüşmeye başlayabilir, kendinizi ve
evliliğinizi ona açabilirsiniz. Bu uzman sizin için, en doğru yol gösterici
ve en tarafsız hakemdir. Evliliğinize,
eşinizle el ele dışarıdan bakmanızı ve
onunla yüzleşmenizi sağlar.
Yukarıda saydığımız hataların, doğru
ele alınması, varsa diğer sorunların
ve nedenlerinin saptanması uzman
desteğiyle mümkündür. Evlilikler için
en tehlikeli şeyse, eşlerin birbirlerine
olan zaaflarından dolayı sorunları kalıcı olarak çözemeden hasıraltı etmek,
biriktirmek ve sonrasında patlamak,
bu patlamalarla ilişkiyi yıpratmaktır.
İşte uzman gözünün sağladığı şey
budur; barışma değil kalıcı ve gerçek
çözüm. Bu çözüm, evliliğin bitmesi
de olabilir, kurtarılması da. Çünkü uzman desteğinin nihai amacı, sanıldığının aksine tüm evlilikleri değil, kişilerin huzurla sürdürebileceği sağlıklı
yürümesi mümkün evlilikleri kurtarmaktır. Elbette eşlerin arzusu burada
en önemli etkendir. Çürümüş bir evlilik dahi, iki tarafın da sonsuz isteği ve
çabası varsa yeniden inşa edilebilir.
Ancak sağlıksız durumlarda, bireyleri
mutsuz edecek evliliklerin bitmesi de
doğru çözümlerden biridir.
Siz siz olun, eşinizle paylaşımınız zayıflamışsa, sorunları çözmede yetersiz kalıyorsanız, cinsel yaşamınızda
aksamalar varsa ve tekrarlanıyorsa
bir uzmana danışın.
SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015
71
ÖFKEYİ ANLAMAK
Yrd. Doç. Dr. Mehmet ŞAKİROĞLU
Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
Psikoloji bölümü öğretim üyesi
ve Klinik Psikolog
İnsan sürekli şikayet eder yaşantısının
sıradanlığından. Bir yandan sıradan
yaşamından şikayet eder, bir yandan
da öngörülebilir, kontrollü yani sıradan bir hayata ulaşmaya çalışır. Düzenden hoşlanmaz, ama sürekli bir
balans arar. Monoton hayatına isyan
eder, ama alışkanlıklarını sürdürür.
İşe yetişmemiz gerekir erkenden, şi72
SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015
kayet ederek gideriz 7000 keresinde
de gönülsüz ve yorgun. Duygulardan
uzak, kurulmuş makineler gibi geçiririz günlerimizi. Meraktan, tutkudan,
aşktan, kıskançlıktan, korkudan, en
önemlisi de öfkeden uzak kupkuru
hayatlar yaşarız...
Sadece günümüzde ve yaşadığımız
topraklarda değil, tüm Dünya’da ve
tüm zamanlarda büyük sorunlara yol
açabilen öfke, uygun biçimde ifade
edildiğinde bireyin benliğini ve sınırlarını koruyan bir zırh gibi işlev görür. Burada hatırlanması gereken en
önemli gerçek engellenmesi ve uzak
durulması gerekenin öfke değil de
şiddet olduğudur. Öfke, yıkıcı, küçük
düşürücü, zarar verici de olabilir; yapıcı, koruyucu ve olumlu da. Yeter ki
öfkelendiğiniz an öfkenizi ifade edeceğiniz davranış tercihini yapabilme
becerisini geliştirin.
Normalleşmekten korkun, öfkenize
sahip çıkın…
Öfkelenin!
Bize öfkemizi bastırmayı, yok saymayı, görmezden gelmeyi ve daha da
kötüsü öfkenin kötü bir duygu olduğunu söyleyen eski öğretileri unutup,
öfkemize sahip çıkmayı ve bu büyük
enerjiyi kullanmayı öğrenmeliyiz.
Yok etmemiz gereken öfke duygusu değil, saldırganlık ve şiddettir. İşe
öfkemizi yok saymamızı, onu bastırmamızı, hayatımızdan tamamen
çıkarmamızı öğütleyen kişilere öfkelenerek başlayalım. Zira öfke, tutku,
merak, kıskançlık, korku gibi duygulardan uzak kurgulanan hayatlar sizi
bir insan olmaktan çıkarıp, bir makineye dönüştürür. Duygusuz bir makine. İyi bir nedenimiz varsa, birisi bizi
haksızlığa uğrattıysa, bir yerde bir
zulüm varsa öfkelenelim ve öfkemizi
doğru yoldan ifade edelim. Bu bizi
nesneleşmekten ve normaller arasında sıradanlaşıp, kaybolup gitmekten
korur. Neden Öfkeleniyoruz?
• Engellenmişlik ve Haksızlığa Uğrama Algısı
Öfke ile ilgili yapılan çalışmaların
gösterdiği net bulgulardan bir tanesi, engellenmişlik hissi ve haksızlığa
uğradım algısının öfkeye yol açmasıdır. Bir sürücünün arabasında trafik
sıkıştığında yaşadığı öfke ya da dışarı çıkmak isteyen bir çocuğun annebabasından izin alamadığı için evde
oturmak zorunda kalınca yaşadığı
öfke engellenmişlik hissindendir. İnsanoğlunun doğası isteklerine ulaşması engellendiğinde öfkeyi ortaya
çıkarıp, güç ve motivasyonu artırıp,
engeli ortadan kaldırmak amaçlı
hareket eder. Öte yandan haksızlığa
uğradım algısı evrensel olarak tüm
in- sanlarda öfke duygusunu tetikler. Buradaki amaç kişinin hakkını
almak için öfke enerjisine duyduğu
ihtiyaçtır.
√ Bizim takım maç kaybetmez
√ Kimse beni sollayamaz
√ Erkek adam saç uzatmaz, küpe takmaz
Yukarıdaki örneklerin ne kadar tehlikeli olduğunu tahmin edebilirsiniz.
Takımının maçı kaybedemeyeceğini
düşünen bir taraftar, takımı gol yiyince hemen oturduğu tribün koltuğunu kırmaya meylediyor. Oysaki ne yenilmez bir takım var dünyada ne de
asla gol yemeyen bir kaleci. Diğer iki
örnek için de durum benzer.
Öfkesini olumlu kullanmak isteyen
herkesin kendi kural ve kabullerini
tespit edip, bunların işlevsel olup
olmadığını gözden geçirmesi gerekir. Mahmut Bey “Mahmut Bey
kuralları”nı, Münevver Hanım “Münevver Hanım kuralları”nı bilip ortaya çıkarır ve bunları yeniden gözden
geçirirse bunlarla ilişkili zararlı öfkelerine de engel olabilirler.
Öfkeyi Anlamak
• Kişisel Kanun ve Kurallarımız
Öfkenin görünen tarafı, içinde bulunduğumuz öfke yaratan durum ve
öfkelendikten sonra yaptığımız davranışlardır. Öfkelendiren durum (takımının gol yemesi) ve öfke davranışını
(tribünü kırmak) görür ve biliriz. Ama
içinde bulunduğumuz öfke yaratan
durum ve öfkelendikten sonra yaptığımız davranışlar arasında, içinde
bulunduğumuz durumun yarattığı
duygular da vardır. Yani içinde bulunduğumuz durumun bizde öfke yaratması için, bu durumda haksızlığa
uğradığımızı veya engellendiğimizi
hissettirecek bir düşüncemizin (bizim
takım maç kaybetmez) bulunması
gereklidir. Böylece içinde bulunduğumuz durum ve öfke duygusu arasında da düşünce vardır ki, esas öfke
kontrolü de bu düşünce boyutunda
gerçekleşir. Tribünü kırdırtan takımımızın gol yemesi değil, bizim bu
gole verdiğimiz olumsuz anlam, yani
negatif düşüncemizdir. Bu düşünceyi
bulmak ve değiştirmek olumsuz öfke
ile baş etmenin anahtarıdır.
Öfkelenme nedenlerimizden bir tanesi de kanun ve kurallarımızın çiğnenmesidir. Bu durum engellenme
ve haksızlığa uğrama algısı yaratır.
Kurallara bir-iki örnek verelim:
Öfkeyle baş etme yolculuğunda cevabını arayacağınız ilk soru “sizi en
çok öfkelendiren durumların neler
olduğu” dur. Hemen listeyi yapmaya başlayın. Listeyi bitirdikten sonra
• -Meli, -Malı’larımız:
Kişisel kurallarımız ve olmazsa olmaz
kabullerimiz çiğnediğinde saldırıya
uğradığımızı hissedip öfkeleniriz.
Herkes bana saygı göstermeli, herkes
beni sevmeli, herkes söylediklerimi
kabul etmeli türünden -meli –malı’larımız, herkes bunlara uymak zorunda
olmadığı için büyük öfke mayınları
olarak ortaya çıkar.
ikinci aşamada yapmanız gereken
yukarıda belirttiğiniz öfke durumlarında aklınızdan geçenlerin ve o durumla ilgili düşüncelerinizin farkına
varmanızdır. Üçüncü aşamada ise
yapmanız gereken bu düşüncelere
alternatif açıklamalar bulmanız ve
öfkelenmenize neden olan duruma dair açıklamanıza alternatifler
geliştirmektir. Sonraki aşamada ise
belirlediğiniz öfke durumlarında
nasıl davranmanız gerektiğine dair
karar vermenizdir. Bu kararları, öfke
durumunda otomatik olarak devreye giren saldırganlık davranışlarının
yerine yerleştirmek, öfkeyi kontrol
altına alma sürecinin en önemli bölümüdür.
Kullanılan klinik yaklaşımlarda bireylerin baş etme becerilerinin geliştirilmesi ve problemli davranışlarının
değiştirilmesi için düşünce yapıları
gözden geçirilmekte ve yeni düşünce ve davranış yapıları kazandırılmaktadır. Bu yöntem psikoterapi içerisinde ele alındığında, bilgi vererek
farkındalığı arttırma, danışanla onun
öfke yaşantılarının yoğun olduğu
durumları belirleme, öfke sonrası
olumsuz davranışları çıkarma, yeniden bilişsel yapılanma (alternatif düşüncelerin geliştirilmesi), gevşeme
eğitimi, problem çözme becerilerinin öğretilmesi, tercih edilen olumlu
öfke davranışlarının günlük hayatta
denenmesi ve otomatikleştirilmesi
gibi yöntemleri içermektedir.
Öfkelenmeden yaşamak mümkün
değil ise, öfkeyi işlevsel kullanarak
hayatımıza biraz renk katmak bizim
ellerimizde !
Kaynaklar:
Alschuler, C. F., ve Alschuler, A. S. (1984). Developing healty responses to anger: the
counselor’s role. Journal of Counseling and
Development, 63, 34–42.
Besley, K. (2000). Anger management: immediate in- tervention by counselor coach.
Professional School Counse- ling, 3(2), 8190.
Faupel, A., Herrick, E., & Sharp, P. (2011). Anger Mana- gement: a practical guide. New
York, Routledge.
Howells, K., ve Day, A. (2003). Readiness for anger ma- nagement: clinical and theoretical
issue. Clinical Psychology Review, 23, 319337. SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015
73
haber
YENİDOĞAN BEBEKLERDE
SÜNNET
Prof. Dr. Y. Tarkan SOYGÜR
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi
Çocuk Üroloji Anabilim Dalı
ile olsun, ideal olan uygulama, tüm
sünnetlerin ameliyathane şartlarında
yapılmasıdır. Bu şekilde hem enfeksiyon riski çok azalır, hem de kanama
gibi istenmeyen problemler ile neredeyse hiç karşılaşılmaz.
Tıbbi nedenler dışında yapılan sünnet için uygun olan dönemlerden bir
tanesi de erken bebeklik dönemidir.
Sünnetin hangi yöntemle yapılacağı ise, sünnetin yapacak doktorun
tecrübesine ve alışkanlıklarına bağlı
olarak değişebilmektedir. Doğru ve
bilinçli bir şekilde yapıldıktan sonra, klasik cerrahi sünnet ya da metal
veya plastik klempler kullanılarak
yapılan sünnet tekniklerinin birbirlerine üstünlükleri yoktur.
Günümüzde, hemen doğumu takip
eden saatlerdeki çok erken sünnet
uygulamaları artık uygun görülmemektedir.
Bebeğin doğum sonrası çevreye
adaptasyonu, annenin bebeğe adaptasyonu ve süt vermeye başlaması,
göbek bağının düşmesi ve doğum
sonrası sarılık gibi problemlerin tamamen ortadan kalkması beklenerek sünnetin daha sonra yapılması
önerilmektedir. Ayrıca, geçmiş yıllarda, yeni doğmuş bebeklerin hiç
ağrı hissetmediği şeklindeki bilgi ile,
lokal anestezi kullanılmadan yapılan
sünnet uygulamaları da, bebeklerin
bu dönemde de ağrı hissettiklerinin
ortaya konması ile artık kesinlikle yapılmamaktadır.
Günümüzde en doğru kabul edilen
uygulama, bebek 1 aylık olduktan
sonra lokal anestezi uygulayarak yapılan sünnet işlemidir. Sünnet, 1-4 ay
arasındaki bebeklerde, genel anesteziye gerek kalmaksızın, sadece lokal
anestezi ile, rahatlıkla yapılabilmektedir. Lokal anestezi ile yapılan sünnetin
avantajları, bebeğin genel anestezi
almaması, anestezi için aç kalmasına
gerek kalmaması ve genel anestezi
açısından öncesinde kan tahlili gibi
girişimlere ihtiyaç duyulmamasıdır.
Ancak ister lokal ister genel anestezi
74
SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015
SÜNNET ÖNCESİ YAPILMASI GEREKENLER
Sünnet öncesi bebeklerin mutlaka bir
uzman tarafından muayene edilmesi
gerekir. Bu muayenede bebeğin pipisinde, peygamber sünneti (hipospadias), eğrilik ya da dönüklük gibi
sorunlar tespit edilirse, sünnetinin
kesinlikle yapılmaması ve ertelenmesi gerekir. Biraz daha büyük aylarda,
bebek 6-7 aylık olunca, genel anestezi altında bir çocuk ürolojisi uzmanı
tarafından yapılacak düzeltici cerrahi
ile birlikte hem altta yatan sorun çözülür hem de sünnet yapılmış olur.
Ayrıca, sünnet öncesi muayenede,
pipinin sünnet sonrası gömülü kalabilme olasılığı olduğu anlaşılırsa, yani
pipi gömülü kalmaya yatkınsa, bu durumda da sünneti biraz daha büyük
aylara ertelemek ve genel anestezi
altında sünnet ile birlikte gömüklüğü
de düzeltmek gerekir. Böylece sünnet
sonrası ortaya çıkabilecek telafisi güç
problemler, sünnet öncesi yapılan
kısa bir muayene ile ortaya konup önlenmiş olacaktır.
SÜNNET SONRASI BAKIM
Erken bebeklik döneminde yapılan
sünnetlerin iyileşmeleri daha hızlı
olmakta ve sünnet sonrası bakımları
da, bebek henüz bezli olduğu için,
çok daha kolay yapılmaktadır.
Sünnetten hemen sonra bezin kapatılmasında bir sakınca yoktur.
Tercihan pipi açık bırakılır, bazen
çıkarması çok kolay ince bir bant
yapıştırılır. Pansumanı açmak da bebeklerin oldukça keyfini kaçıran ve
ağrılı bir işlem olduğu için mümkünse çok sıkı bir pansuman yapmamak
gerekir.
Sünnet sonrası 4-5 saat kadar lokal
anestezinin etkisi devam ettiği için
bu dönemde bebek hiç ağrı hissetmeyecektir. Ancak sünnet sırasında
hareketsiz kaldıkları için bebeklerin
çoğu sünnet sırasında ve sonrasında
bir süre ağlayabilirler. Bu bebeğin ağrısı olduğu anlamına gelmez.
İlk gün gerekirse popodan fitil tarzında 1-2 kez ağrı kesici uygulanabilir.
Genellikle ağızdan antibiyotiği gerek
olmaz ama pipi üzerine 3-4 gün süre
ile antibiyotikli kremler sürülebilir.
Doktorun görüşü alınarak, sünnet
sonrası 2-3. günlerde ılık suya oturtma şeklinde banyolara başlanabilir.
Bir süre banyo sırasında o bölgeye
sabun ya da şampuan gelmemesine
dikkat etmek gerekir.
Bir hafta sonra bir kontrol yapılır.
Sünnet sonrası pipide, şişlik, kızarıklık, pipi başında kabuklanma ya da
morluklar gibi sorunlar olabilir. Bunlar haftalar içerisinde giderek azalır.
gezelimgörelim
Paris’e Yolculuk
Şubat 2013 tarihinde aşk ile bütünleşmiş şehre, Paris’e eşim ile birlikte gittim. Bu gezide dikkatimi
çeken önemli noktaları ve Paris ile ilgili önerilerimi sizlerle paylaşmak istedim.
Uzm.Dr.Erdinç NAYIR
İç Hastalıkları ve Tıbbi Onkoloji Uzmanı
Şubat ayında bir delilik yaparak
Paris’e gittim. Delilikti, çünkü hava
buz gibiydi, iliklerime kadar donmama rağmen yine de Paris güzeldi.
Öncelikle Paris’e turizm şirketlerinin yapmış olduğu turlar ile gitmeyin. Yurt dışı seyahatleri için
deneyimli bir turizm şirketine gidin,
güzel bir otel ayarlayın, uçak biletlerini de alın ve direk Paris…
Otel mutlaka merkeze yakın olmalı diye düşünüyorum. Eğer tur ile
gitmiyorsanız, kendi ulaşımını kendiniz yapacaksanız kesinlikle şehir
merkezine yakın otelleri öneririm.
Şehir merkezinde çok lüks olmasa
da gayet güzel, kaliteli, rahatlıkla
kalacağınız oteller mevcut.
Şimdi siz şunu soracaksınız:
Otel nereye yakın olmalı? Tabiki
Champs-Élysées Caddesi’ne yakın
olmalı…
Biz Champs-Élysées’ye 5 dakika yü-
rüme mesafesinde olan bir otelde
kaldık. Tüm gezilecek yerler için
merkezi bir yerdi, o sebeple buraya
yakın otelleri tercih edin.
Paris’te metro hattı çok güzel planlanmış. Paris’e indiğimde hemen şehir planını ve gezilecek yerleri gösteren bir harita temin ettim. Oteller
de size böyle bir harita verebiliyor.
Demin dediğim gibi metro hattı,
çok güzel planlanmış ve harita ile
çok kolay anlaşılabilir bir tarzı vardı. Tatilimiz boyunca hep metroyu
kullandık, çok rahattı, fakat Paris’in
adına yakışmayacak bir bakımsızlığı
vardı ve temiz değildi.
Champs-Élysées’ye yakın bir yerde kalırsanız yürüme mesafesinde
olan, mutlaka görülmesi gereken bir
yere çok çabuk ulaşabilirsiniz. O yer
Charles de Gaulle Meydanı’nın ortasında bulunan Arc de Triomphe’dir.
Zafer Takı adı verilen, 12 caddenin
birleştiği bir noktada olan Arc de
Triomphe, Napolyon tarafından
yaptırılmış. Bu anıtın üzerine çıkılmalı ve Paris’in en güzel caddeleri
seyredilmelidir.
Paris’i Seine Nehri ikiye ayırmaktadır. Bu nehirde gezi tekneleri mevcut, güzel bir şehir turu yapmak
isteyen tercih edebilir. Zaman bulamadığımdan dolayı bu güzel turu
yapamadım, içimde kaldı diyebilirim.
Champs-Élysées, Champs-Élysées,
Champs-Élysées… Paris’te en çok
keyif aldığım yerdi. Paris’in kalbi
burada atıyor diyebilirim. Gündüz ayrı, gece ayrı atmosferi olan
Champs-Élysées’de çok şık kafeler, en pahalı markaların bulunduğu mağazalar caddeyi adeta
süslüyordu. Champs-Élysées’de
dolaşırken şunu hissettim, en
tanınmış, en lüks markaların
reklam yeri, evet reklam yeri di-
76
SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015
yorum çünkü lüks otomobillerden
tutunda dünyaca tanınmış spor takımlarının mağazaları yer alıyordu.
Lüks mağazalarda gezmekten sıkıldınız diyelim, kadınlar sıkılmaz da,
hadi ben demiş olayım, müze gezmek isterseniz dünyanın en büyük
müzesi ve en değerli müzelerinden
biri olan Louvre Müzesi’ne mutlaka gitmelisiniz. Müzenin içi adeta
farklı bir dünya, çok farklı medeniyetlerin değerli eserlerini barındırıyor. Osmanlı eserlerinin de bulunduğu bu müzede gözlemlediğim,
herkes bir salona ulaşmak istiyordu.
Hangi salon mu? Ünlü tablo Mona
Lisa’nın bulunduğu salon! Mona
Lisa tablosunun sergilendiği salonu
bulmak epey bir zamanınızı alıyor.
Çok yoğun ve kalabalık bir alan olacağını da tahmin ediyorsunuzdur.
Ayrıca müzeye gidip müzenin girişinde bulunan modern cam piramit
önünde fotoğraf çektirmeyen yoktur sanırım.
Şimdi sırada Paris’in sembolü var.
Sembolü dediğimde aklınıza ilk neresi geliyor? Eiffel Kulesi. Paris’e gelip Eiffel Kulesi’ne çıkmamak olmaz.
Gustave Eiffel tarafından Fransız
Devrimi’nin 100.yıl kutlamaları nedeniyle yapılan kule tam 324 metredir. Bu kulede 3 adet seyir terası
bulunmaktadır. Bu seyir teraslarına
merdiven veya asansör ile çıkabiliyorsunuz. Aman diyeyim merdivenleri tercih etmeyin. Eğer yükseklik
korkunuz yoksa size tavsiyem, çıkmışken en üst kademeye çıkmanız
ve oradan şehri seyretmenizdir. Eiffel Kulesi’ni gezerken şaşırdığım bir
hikaye, zamanında bu kule şehrin
görüntüsünü bozuyor diye yıkmak
istemişler. Şimdi ise turistlerin ve o
bölge halkının en sevdiği yerlerden
biri ve Paris’in sembolüdür.
Bence Paris, tarih kokan bir şehirdir.
Tarihi yapılarını çok güzel korumuş-
lar ve bunları sergiliyorlar. Görkemi ile insanları büyüleyen bir tarihi
yapı ise, Avrupa’nın en büyük sarayı
olarak kabul edilen Versailles Saray’ıdır. Unesco Dünya Mirası listesinde yer alan bu sarayın her yerini
gezmek hem yorucu hem de kısıtlı
bir zaman diliminde Paris’teyseniz
çok zor diye düşünüyorum, ama
mutlaka görmelisiniz.
Hadi tarihi bir kenara bırakalım,
çocuklar gibi eğlenelim derseniz,
Paris’te gidilecek yer belli ‘Disneyland Paris’
Geniş
bir
alana
kurulmuş
Disneyland’da adeta çocuk tarafınız ortaya çıkıyor. Etrafta daha çok
çocuklu aileler olsa da emin olun ki
oraya giden her yetişkin çok zevk
alıyor. Çocukken televizyonda izlediğim karakterlerin evinde, merkezinde dolaşmak çok keyifliydi.
Mickey Mouse, Pluto, Donald Duck
gibi Disney karakterlerinin geçit
töreni, Mickey Mouse ile fotoğraf
çektirmek ve animasyon gösterileri
izlemek çok eğlenceliydi. Disneyland içerisinde alışveriş yapabileceğiniz birçok mağaza var, eminim
o mağazaları gördüğünüzde evinize, kendinize, dostlarınıza hatıra
amaçlı çok güzel Disney ürünleri
almak isteyeceksiniz. Tabi ki böyle
bir ortamda çocukluğuma döndüm
hem alışveriş yaptım hem de Disney
ürünleriyle eğlendim.
Gelelim biz Türkler için önemli bir
noktaya, yemek!
Yemek tarzları bizlerden çok farklı
olduğunu gördüm. Paris’e geçirdiğimiz ilk gün otelimizde kahvaltı
yaptık, tabi ki Türkiye’deki gibi bir
kahvaltı beklemeyin. Ben her sabah
kahvaltıdan aç kalkıyordum ve en
çok çaya hasret kaldım. İlk gün çıktık dışarı, güzel bir öğlen yemeği yiyelim diye. Nereye gitsek kafelerde
bize göre hep aperatif şeyler vardı.
Daha sonra merak ettik, burada insanlar öğlen yemeklerinde ne yiyor
diye. Ufak bir araştırma sonucunda
öğrendik ki ‘sandwich’. Evet çoğunlukla Paris’de insanlar, öğlen yemeğini sandwich ile geçiştiriyorlar.
Bizde onlara uyduk, her öğlen sandwich yedik. Türkiye’ye döndüğü-
müzde bir süre sandwich görmek
istemiyorduk, düşünün ne kadar
tükettiğimizi.
Paris’de insanlar için akşam yemeğinin çok önemli olduğunu öğrendik.
En güzel kafeler, en güzel menüleriyle size sadece akşam hizmet veriyorlar. Akşam yemeklerinde keyif
yapmayı, eş dost ile sohbet etmeyi çok seviyorlar. Eğer giderseniz
Champs-Élysées’de çok keyifli kafeler mevcut, aşk ile, sohbet ile güzel
bir akşam yemeği yiyebilirsiniz.
Paris’de dikkatimizi çeken bir diğer
durum ise biz Türkiye’de yaşayanlara göre çok ters gelen kafe ve
restaurantlardaki masalar. Şimdi
diyebilirsiniz, ne farkı vardır ki diye.
Biz Türkiye’de geniş geniş masalara,
koltuklara alışmışız. Paris’de küçücük masalar, sandalyeler de yemek yiyorsunuz. Birçok kafe dışarıya masalarını koymuş, küçücük,
herkes iç içe ve tüm sandalyeler
sokağa doğru bir şekilde sıralanmış şekildeydi.
Bir akşam yemeği için ChampsÉlysées’de bulunan İtalyan lokantasına gittik, amacımız tam bir İtalyan
lezzetinde makarna yemekti. Biz
Türkiye’de olduğu gibi manzaralı,
cam kenarı güzel bir masa beğendik ve tam oturacaktık ki, hemen
garson bizi yakaladı. Oraya oturamayacağımızı söyledi. Biz anlam
veremedik ama bizim suçumuz 2
kişi olmaktı. Paris’de 4 kişilik bir masaya 2 kişi oturulamayacağını da
öğrettiler, yani rahat rahat geniş bir
masada yemek yiyemedik. Tabi ki
bunlar işin espirisi. Masalar alışmış
olduğumuz gibi değildi ama ortamın atmosferi, yemeklerin lezzeti
çok güzeldi.
Paris’e gitmişken oranın ünlü macaronlarından yememek olmaz. Renk
renk macaronlar, sizi vitrine çekiyor,
dışı çıtır çıtır, içi ise sizi alıp götürüyor. Ardından bir tane daha yemek
istiyorsunuz.
Paris’de eşim ile birlikte günlerin
nasıl geçtiğini bilmedik. Tarih, aşk
kokan bu şehir mutlaka görülmeli
diye düşünüyorum.
Herkese güzel geziler, güzel keyifler…
SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015
77
film
THE EXORCIST:
SEYTAN
Uzm. Psikolog Evren HOŞRİK
Şeytan çıkarma (exorcism), toplumumuzdaki adıyla “cin çıkarma” fenomeni ortaçağda tarihe gömülmüştü;
ta ki, 1973 yılında, ödüllü THE EXORCIST filmi çekilene kadar. Öncesinde
kitap olarak yayınlanan bu film sanki uyuyan bir canavarı uyandırmıştı:
Kimi insanların psikolojik sorunlarını
dışsallaştırmalarına fırsat verecek bir
malzemeyi. Yani şeytanı…
Film, 14 yaşında bir erkek çocuğunun
gerçek hikâyesine dayandığı iddia
edilerek beyaz perdeye aktarılmış ve
defalarca belgesellere konu olmuştur. Şüphesiz, en iyi ve etkili korku
filmlerinden biri olarak görülen The
Exorcist, bir kız çocuğunun yaşadığı kişilik gelişimi krizini olağanüstü
olaylarla açıklamaktadır. Filmde; yoğun çalışan, aktivist, güçlü bir kadının, kızında ortaya çıkan sorunlarla
mücadelesi anlatılırken; öncelikle
fizyolojik ve psikolojik tetkiklere başvurmasıyla rasyonalist bir bakış açısı
sunulmuş. Sorunlara yönelik bir teşhis ve tedavi bulunamayıp hekimlerin de çözüm bulamadıklarını ilan
etmesiyle birlikte, çaresiz kalındığı
durumda tıbbi olmayan bir yola baş-
vurmak zorunda kalınabileceğine
dikkat çekilmiştir. Yapıldığı yıla göre
filmin üst düzey efektlerle süslenerek, işlenen dramın yanında ürkütücü korku öğeleri içermesi filmde
sunulan olaya karşı izleyicide güçlü
bir “inanma isteği” oluşturmuştur.
Böylece, aslında filmin başrolünü
oynayan ve içindeki “şeytan” ile mücadele eden Regan’da (Linda Blair)
ortaya çıkan psikolojik belirtiler, plasebo etkisi ortaya çıkararak filmi izleyenlere bile bulaşmıştır.
Yayına girdikten sonra, filmin izleyicilerdeki ilk ve kısa süreli psikolojik
“yan etkileri” bunalım, mide bulantısı,
kusma, baş dönmesi, titreme olarak
kayda geçmiştir. Bir süre sonraysa,
kiliselere hiç olmadığı kadar telefon
yağmaya başlamış ve film, “İçimdeki
şeytanı çıkarın!” diyen bir kitle oluşmasına neden olmuştur. Vatikan, bu
duruma kayıtsız kalmayarak kendi
bünyesinde şeytan kovma konusunda dersler açmaya ve “şeytan çıkarıcılar” yetiştirmeye başlamış. Filmin kitleler üzerindeki etkisi o kadar büyük
olmuştur ki, yayına girdiği 1973 yılından günümüze kadar yapılan şeytan
çıkarma ayini ortaçağdakinden daha
fazla sayıya ulaşmıştır. Hatta o yıllarda satanizmin güçlenmesinde bile
bu filmin etkilerinden söz edilmektedir.
Peki, filmde “şeytanın işi” olarak tanımlanan ve daha sonrasında izleyicilere de sıçrayan belirtiler aslında ne
söylemektedir? Filmi izleyene kadar
kendilerine hiç bulaşmamış “şeytan”
artık harekete mi geçmiştir, yoksa
olup bitenler psikolojik midir?
Uzm. Psikolog Evren HOŞRİK
78
SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015
Filmde vurgulanan “bir varlık tarafından ele geçirilmiş (possession)”
bir kız çocuğuna atfedilen temel psikolojik belirtiler; titreme, alt ıslatma,
yaşından büyük davranma ve yetişkin dili kullanma; eski adıyla histeri,
günümüzdeki adıyla ise konversiyon
belirtilerine çok benzemektedir. İlk
olarak Freud tarafından tanımlanan
konversiyon, bireyin ruhsal sorunlarını bilinçsiz bir şekilde beden diliyle
ifade etmesi demektir. Konversiyon
belirtilerinin ana nedeni tam olarak
bilinmese de, bireyin çevresiyle iletişim kuramamasına bağlı olduğu
düşünülmektedir. Klinik olgulara
bakıldığında, altta yatan fizyolojik
hiçbir neden olmaksızın ortaya çıkan
felç, bayılma, duyu kaybı, ses kısıklığı,
epilepsi benzeri nöbet, idrar yapma
güçlüğü hatta yalancı gebelik gibi
konversiyon belirtileriyle sıklıkla karşılaşılır. Halk dilinde, Antik Yunan’daki
gibi, “histeri” olarak adlandırılan bu
rahatsızlığı yaşayanlar ve çevrelerindeki kişiler sorunun psikolojik değil,
fizyolojik olduğunu sanırlar. Oysa bu
sorunu yaşayan birey, aslında ruhsal
olarak oldukça sıkıntı yaşadığını ve
kendisine ilgi gösterilmesini istediğini, sağlıklı bir iletişim yoluyla değil de
bayılarak, ağlayarak, kısık sesle konuşarak ya da titreyerek ifade etmektedir. İlginçtir ki gelişmiş toplumlarda
bu sorunları yaşayanların oranı % 1-3
arasında, diğerlerinde ise % 10 civarındadır. Büyük olasılıkla bu farkın
nedenlerinden biri, gelişmiş ülkelerde baskı görmeyen bireyin duygu,
düşünce ve arzularını bastırmaya
gerek duymada dile getirebilme özgürlüğüyle ilgilidir. Yine ilginçtir ki
“şeytan çıkarma” konulu filmlerde
“şeytanın” çoğunlukla kadınları ele
geçiriyormuş gibi gösterilmesi bana,
konversiyon bozukluğunun yıllarca
hep kadınlarla ilişkilendirilmiş olması
yanılgısını hatırlatır. Belki de bunun
nedeni çok basittir: Baskılanan ve
kontrol edilmek istenenin çoğunlukla kadınlar olmasıdır. Şüphesiz,
duygu ve düşüncelerini özgürce ve
sağlıklı bir biçimde ifade edemeyen
bireyler hangi cinsiyetten olursa olsun konversiyon belirtileri sergileyebilirler.
Nevrotik Savunma mekanizmalarından biri olan “dışsallaştırma”, konver-
siyon belirtileri yaşayan birey için ya
da durumdan habersiz yakın çevre
için belirsizliği ortadan kaldıran, bilinçdışında sarılınan bir can simidi
olur. Bireyin sıradan koşullarda kendi içsel denetimi altında olan dürtü, duygulanım, düşünme tarzı ve
davranış biçimlerini dış etmenlere
bağlaması, dışsal bir denetiminde
ve kontrolde hissetmesi durumunu
tanımlayan “dışsallaştırma” savunmasıyla birey, “şeytana uydum!” hissiyle
işlediği suçları, diğer gündelik basit
hatalarını kendi benliğinden bağımsızmış gibi görebilmekte, hatta gösterebilmektedir. Dahası, bilinçdışında, ulaşmayı arzuladığı bir amaç için
kendi kendine yarattığı psikolojik ve
fizyolojik sorunların sorumluluğunu
kendisini kontrol ettiğine inandığı bir
cin ya da şeytana atfedip vicdani bir
rahatlama da elde eder. Şüphesiz,
birey bu yanılgıya bilinçli bir şekilde düşmemekte, buna içten inanmaktadır. Özellikle psikolojik sü-
reçlerden habersiz olanlar için tuhaf
görünen olaylar çoğu zaman büyü,
cin, ya da şeytanın musallat olmasıyla açıklanır.
Konversiyon bozukluğu gibi şeytan
tarafından ele geçirilme sanrısının
bir başka bilimsel açıklaması, tiklerle
kendini gösteren, kalıtsal, nörolojik
bir hareket hastalığı olan Tourette
Sendromu olabilir. Göz kırpma, kol
sallama, omuz silkme, tekme atma,
homurdanma, başkalarının söylediğini tekrarlama vb. belirtilerle kendini gösteren bu sendromu yaşayan
bireyler kaba ve çirkin sözler söyleme
dürtüsüne karşı koyamadığı söylerler. Teşhisi hemen her zaman 18 yaş
altından konan Tourette Sendromu
olan bazı çocukların, oldukça daha
tiz sesleri olduğu, bir kız çocuğunun da kendini ateşin üzerine attığı kaydedilen vakalar arasındadır.
The EXORCIST filminde de başrole
homurdanan, kaba ve çirkin sözler
söyleyen ve kendine zarar veren bir
çocuğun yerleştirilmesi manidardır.
Tıpkı konversiyon bozukluğunun aslında çocuklarda da görüldüğü gibi,
Tıpkı filmimi başrolündeki karakter
Regan’ın çocuk olması gibi…
Sonuç olarak, yayınlandığı günden
bugüne izleyicilerini etkisi altına alan
THE EXORCIST, bir yandan bilinçsiz izleyicilerde gerçeklik sanrısına neden
olup psikolojik sorun belirtilerine
neden olurken, diğer yandan tartışmalı bir korku filmi olarak 40 yıllık
bir başarıya imza atmıştır. Ruh sağlığı profesyonellerine ise bireylerin ve
toplumun “şeytana” yönelik algılarını,
beklentilerini, inançlarını, yanılsamalarını gözlemleme şansı verir.
Yazarın Notu: Burada ele alınan, şeytan çıkarma ritüeli ve psikoloji arasındaki ilişkiyi farklı bir bakış açısıyla kurguladığımız ve izleyici korkutmaktan
çok düşündürecek kısa filmimiz “ESİLA” çok yakında… evrenhosrik.com
SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015
79
kitap
SAĞLIK OKURYAZARLIĞI
Sağlık okuryazarlığı bireyin, kendisi ve yakınları ile ilgili etkin ve uygun sağlık kararları
verebilmesi için sağlık bilgilerini okuma, anlama ve kullanma yeteneğidir. Sağlık sisteminin nasıl kullanılabileceğinin ve bu sistemden nasıl yararlanılabileceğinin bilinmesi
de bu tanımın içinde yer almaktadır. Tanımdan da anlaşılabileceği gibi sadece okuma
ve anlama değil, sağlıkla ilgili karar verebilmeyi sağlayacak kadar sağlık bilgisine sahip olmak da önemlidir. Sağlık eğitimi genel olarak bireylerin kendi sağlıklarını nasıl
koruyabilecekleri ve sağlık hizmetlerini uygun bir biçimde nasıl kullanabilecekleri konusunda bilgilendirilmelerini, olumlu davranışlar kazanabilmeleri için yapılan düzenli,
bilimsel ve planlı çabaları içermektedir. Sağlık eğitimi aynı zamanda bireylere, kendi
sağlıklarından sorumlu oldukları bilincini kazandırmayı da hedeflemektedir. Sağlık
okuryazarlığını geliştirmenin ve yaygınlaştırmanın en önemli aracı ise sağlık iletişimidir. Özetle, sağlık iletişimi bir iletişim stratejisidir.
Editör: Yrd. Doç. Dr. Filiz
Yıldırım, Dr. Dyt. Alev
Keser
Yayınevi: Ankara
Üniversitesi
Sayfa sayısı: 140
Baskı Yılı: 2015
Dili : Türkçe
Elinizdeki bu kitap Fakültemiz öğretim elemanlarından Yrd.Doç.Dr. Filiz Yıldırım ve Dr.
Alev Keser tarafından editörlüğü yapılarak ve sağlığın geliştirilmesi kavramının içerdiği
ruha uygun bir anlayışla, dayanışma içinde hazırlanmıştır. Kitap, hem sağlık okuryazarlığı dersleri için gerekli olan güncel bilgi, kuram ve uygulama örneklerini içermesi
hem de sağlık ve sosyal bilimler alanında ülkemizde fark yaratan başarılı isimleri biraraya getirmesi nedeniyle büyük bir katkı sağlayacaktır.
Prof. Dr. Şengül HABLEMİTOĞLU
Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı
“BÖRÜLCE’NİN GÜNLÜĞÜ”
Kod adı Börülce. Günlüğününki ise Bamya. Bamya’yla dertleşiyor Börülce. Ona içini
açıyor. Üzülüyor, seviniyor, pişman oluyor, korkuyor, ağlıyor, gülüyor; ne hissederse
kâğıda döküyor. Yaşadıkları bisiklet kazasında nasıl korktuğunu, kardeşine kurduğu
tuzağın başına ne işler açtığını, annesinin inci kolyesinin başına neler geldiğini, kumandayı nereye sakladığını, arkadaşlarına neden küstüğünü, her şeyi tüm açıklığıyla anlatıyor. Sırlar veriyor sevgili günlüğüne. Baştan da sıkı sıkı tembihlemeyi ihmal
etmiyor: “Sana anlattıklarımı kimseye söylemek yok. Ben anlatayım, sen dinle. Eğer
bir şekilde yakalanırsan arkana bakmadan kaç!”
Yazan: Dr. Arzu Çallıoğlu Eren
Resimleyen: Ferit Avcı
Yayınevi: Hayykitap - 268
Sayfa sayısı: 88
Birinci baskı: Eylül 2014
Arzu Çallıoğlu Eren, bir abla kardeşin maceralarını birinci ağızdan aktarıyor okurlara. Günlük tutan Börülce neler yaşıyor, kardeşiyle ve ailesiyle kurduğu ilişkide neler
hissediyor, ne zaman üzülüp ne zaman seviniyor, neler ona zor neler eğlenceli geliyor, hepsini samimi bir dille ortaya koyuyor. Her sayfasına kardeş çekişmesi, kavgası,
dayanışması, sevgisi nüfuz eden Börülce’nin Günlüğü Ferit Avcı’nın güzel resimleri,
içten ve sıcak kahramanlarıyla, sırlarını paylaşacağı okurlarını bekliyor.
BİLİŞSEL DAVRANIŞÇI TERAPİDE VAKA FORMÜLASYONU
Zorlayıcı ve Karmaşık Vakaların Tedavisi
“Vaka formülasyonu, modern psikoterapilerin temel bir özelliğidir. Bu kitaptaki bölümler, bireylerin sorunlarının nasıl kavramsallaştırıldığının ve buna bağlı olarak
uygun psikoterapi tekniklerinin ve izlemlerinin bir vakaya özgü nasıl uygulandığının ana hatlarını açık şekilde ortaya koymaktadır. Tüm psikoterapistlerin okumasını öneririm.”
Prof. Dr. Aaron T. Beck.
Psikiyatri Bölümü, Pennsylvania Üniversitesi
Yazar: Nicholas TARRIER
Sayfa Sayısı: 400
Baskı Yılı: Ocak, 2015
Yayınevi: NOBEL Akademik
Yayıncılık
80
80
SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015
SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015
Kitaptaki konular;
- Vaka formülasyonunun utanç duygusuna odaklı biyopsikososyal gelişimi ve evrimi,
- Karmaşık TSSB örüntüsünde vaka kavramsallaştırılması,
- Karmaşık yeme bozukluklarında bilişsel davranışçı vaka formülasyonu.

Benzer belgeler