Ahmet Doğan - UTED Dergi
Transkript
Ahmet Doğan - UTED Dergi
268 AYLIK HAVACILIK DERGİSİ 2146-6394 MART 2014 YIL:23 www.uted.com.tr THY İkram Başkanı Ahmet Doğan ile söyleşi APU KONTROL MEKANİZMASI 1968 UÇAK Rİ YENLE TEKNİS EĞİ DERN Ümit Sayıl Uçak Teknisyenleri Derneği Başkanı Aircraft Technicians Association President [email protected] Sevgili okurlar, değerli meslektaşlarım, Dear colleagues and readers, Sizlere yeni çıkacak olan lisan genelgesinden bahsetmek istiyorum. Edindiğim izlenime göre sivil havacılık otoritemiz SHGM her verdiği kararda EASA’ya uyum konusunda çok hassas davranmaktadır. Fakat 15 Şubat itibariyle yürürlüğe giren yönetmeliği incelediğimizde Yükseköğretim Kurulu’nun kıstaslarının birçoğunun kabul edilmiş olduğu görülmektedir. Dil yeterliği konusunda uluslararası dil yeterlik standardı sınavlarının kabul edilmemesi için bir uğraş içerisinde olunduğu anlaşılmaktadır. Her konuda EASA kriterlerini baz alıyoruz denilen sistemde yabancı dil konusu neden baz alınmıyor, bu da düşündürücüdür. Tekrar üzerine tekrar yazıyor, konuşuyor ve görüş bildiriyoruz ama birlikte düşünüp en doğruyu yapmak konusunda bir türlü buluşamıyoruz. Sizlere buna benzer bir örnek vermek istiyorum; geçen sene meslek standartları tanımlamalarının belirlenmesi için meslek temsilcisi dernekler olarak toplantılara çağrılmıştık. Daha önceden yapılan çalışmalarda Bulgaristan menşeli bir uzmana taslaklar yaptırılmış ve bizlere incelememiz için süre verilmişti. Sonra yapılan toplantıya katılanlar fikirlerini iletmişti; bu şekilde düzenlenecek ve üç gün içerisinde Ankara’da toplanıp kabul edilecekti. Dernek olarak meslektaşlarımızı doğrudan ilgilendiren bu konuda, sanırım fikirlerimizi ilettiğimiz için toplantılara bir daha çağrılmadık. Geçenlerde bir arkadaşımız olayın şekillendiğini üç gün içerisinde yasallaşacağını bize bildirdi. Şunu anlamakta güçlük çekmekteyim; neden bizleri çağırıp fikrimizi almak istiyorsunuz, madem kendi istekleriniz doğrultusunda yasallaştıracaktınız, geçen sene bizleri çağırmadan bunu daha hızlı yasallaştırabilirdiniz. Önemli olan bir şeyleri yapmak değil; etkin, verimli ve yararlı olacak şekilde yapmak değil midir? Sayın ilgililer; neden konuşarak, tartışarak doğruyu bulmak varken her seferinde hemen yapalım sonra düzeltiriz düşüncesindeyiz? Gelin, önce uzun uzun düşünelim, bu konuda bağlayıcılığı olan kişi ve kurumların en iyi istifade edeceği şekilde uygulamalar planlayalım ve yıllar geçtikçe de buna göre revize yapalım. Hangi konuda olursa olsun, bu düşünce şeklini bırakmalıyız, imrendiğimiz sistemleri kuranlarla aramızdaki tek farkın bu olduğunu düşünüyorum. Yazıma burada son verirken 3 Mart 2013 tarihinde kaybettiğimiz Şentürk Çavuş arkadaşımıza Allah’tan rahmet, ailesine de sabırlar dilerim. Günlerinizin mutlu, sağlık dolu geçmesi dileğiyle... I would like to comment on the foreign language notice in the pipeline. As far as our observations so far, the DGCA, the civil aviation authority, is sensitive about coherence with the European Aviation Safety Agency, or EASA, in every measure it takes. However, examining the new regulation released on Feb. 15, we can see that criteria of the High Education Board were largely adopted instead. We can also see additional efforts not to accept the internationally approved language tests for language proficiency. It is concerning that language issue overlooked in a system that is so-called fidel to the EASA criteria. We have brought the matter to the agenda repeatedly and have delivered our opinion, but could not find a middle ground in terms of doing the right thing. I would also like to present a similar situation. Last year, we as the representatives of the sector associations were called on to join a meeting on the definitions of the standards in the profession. In a preliminary phase, a draft had been prepared with the contribution of a specialist from Bulgaria and we had been offered some time to study on it. Then, those who attended the meeting delivered their opinions. This was the method agreed upon to develop the draft before it was adopted at an Ankara meeting three days later. However, we were not invited to the further meetings and I think this was because we had openly expressed our opinion at a meeting that directly concerns of colleagues. It is very recently that a friend informed us that the draft would become code in three days. Now this is what I find hard to understand: why had they asked our opinion then? They could have adopted the code much faster last year if their intention was to prepare it in fully accordance with their own view. Does taking a perfunctory “participatory” stance or doing it in an effective and fruitful way count? Dear officials, why do you always chose an “implement first, correct later” attitude while it is possible to discuss first and find the right way. I sincerely suggest to discuss deeply first and make long term plans that all the related individuals and institutions will benefit before revising them in time when needed. We should quit the reverse in every field and I think such an approach makes the difference for the systems that we admire. Before putting an end, I would like to expand my condolences to the family of our colleague Şentürk Çavuş, who passed away on March 3, 2013. God crest him in peace. I wish you all happy and healthful days... 3 28 UTED HABOM'DA BİR GÜN İstanbul Cad. Üstoğlu Apt. No: 24, Kat: 5 Daire: 8 Bakırköy/İstanbul Tel: 0212 542 13 00/543 29 74 Faks: 0212 542 13 71 www.uted.com.tr www.uteddergi.com www.uted.org [email protected] 16 ve ı İkram r ava Yolla aşkanı Türk H Ürünler B çi Uçak İ İmtiyaz Sahibi Uçak Teknisyenleri Derneği Adına Ümit Sayıl oğan D Ahmet Genel Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Sefa İnan / [email protected] Basın-Yayın Sekreterliği İsmet Şahin / [email protected] Elif Aydemir /[email protected] 06 Yazı Kurulu Kıvanç Bayezit, Arif Şankaya, Volkan Kamar, İsmet Şahin, Elif Aydemir, Dr. Handan Diker 54 22 Katkıda Bulunanlar Şebnem Bayezit, Mehmet Ertek, Ercüment Tarhan, Alperen Doğru, Selcen Kadakal YAPIM Tarih, sanat ve fındıkkıran: NÜRNBERG ELEZ" EN GÜZEL "M Umar İletişim Hizmetleri Ltd. Şti. Harman Sok. No: 31/1 34153 Florya - İstanbul Tel: 0212 573 15 65 [email protected] www.umariletisim.com BASKI Elma Basım Yayın ve İletişim Hizmetleri San. Tic. Ltd. Şti. Halkalı Cad. No:164 B-4 Blok Sefaköy - Küçükçekmece İstanbul Tel: 0 212 697 30 30 Yayın Türü: Aylık, süreli, yaygın UTED’E ABONE OLABİLİRSİNİZ Dergimize abone olmak için yıllık abone ücretini banka hesabımıza yatırdıktan sonra dekontu bize fakslamanız yeterli. Uted dergisi her ay adresinize gönderilecektir. Lütfen ayrıntılı bilgi için derneğimizle irtibata geçiniz. 4 UTED dergİsİnİn geçmİş sayılarına web sİtemİzden ulaşabİlİrsİnİz. "FREKANSA TİYATRO KARIŞTI" 34 Haberler 12 KADINLAR GÜNÜ 14 Ajanda 38 DIRTY DOZEN 6: PRESSURE-BASKI 40 TEKNİK: OTOKLAV KALIPLAMA İLE KOMPOZİT ÜRETİMİ 42 SÖYLEŞİ: GÖKHAN YAVAŞ 44 KAZA ARAŞTIRMA 46 TEKNİK: BOEING 777 HİDROLİK SİSTEMİ 50 TARİH 52 TEKNİK: APU KONTROL MEKANİZMASI 56 SPOR: SNOOKER 60 ÇOCUKLAR İÇİN: OKUSUN DA BÜYÜSÜN 62 SAĞLIK 64 GURME: BALKANLARIN LEZZETLİ SOFRASINDA 66 BULMACA 5 Haberler / NEWS Türk yapımı ilk uçak koltuğu güvertede! Türk Hava Yolları, THY Teknik ve Assan HanIl ortaklığında kurulan TurkIsh Seats IndustrIes (TSI), tasarımı Türk mühendisler tarafından yapılan ilk yerli uçak koltuğunu üretti. BoeIng ilk “Barış Kartalı”nı teslim etti ürkiye üst üste gelen ertelemelerin ardından Boeing’in “Barış Kartalı” projesi kapsamında ürettiği ilk erken hava uyarı ve kontrol (AEW&C) uçağını 21 Şubat’ta düzenlenen bir törenle teslim aldı. Böylece Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), gelişmiş havadan izleme ve muharebe yönetiminin yanı sıra havada ve denizde eşzamanlı hedef takip yeteneklerine sahip oldu. Türkiye’nin toplamda dört adet alacağı uçakların teslimatının 2015 yılında tamamlanması planlanıyor. Boeing’in bu yıl içinde iki teslimat daha yapması bekleniyor. Konya’da düzenlenen törende konuşan Boeing Barış Kartalı Program Müdürü Mark Ellis, “Barış Kartalı Programı, Türk hükümeti ve TAI, Havelsan, THY ve MİKES gibi Türk sanayiinden mükemmel takım arkadaşlarımızla olan harika ortak çalışmanın bir örneği oldu. Bunun yanı sıra, görev sistem operatörlerinin, bakım ekiplerinin ve pilotların ilk eğitimlerinin tamamlanmış olması nedeniyle uçak hemen kullanılabilecek durumda” ifadelerini kullandı. Türkiye ve Boeing 1.6 milyar doların üzerindeki AEW&C anlaşmasını 2003 yılında imzalamıştı. İlk anlaşmaya göre Boeing’in teslimatı 2008’de tamamlaması gerekiyordu. AEW&C uçaklarının geliştirilmesinde Boeing 737-700 uçakları kullanıldı. Barış Kartalı, Boeing uçakların yanı sıra, görev mürettebat eğitimi, görev desteği ve sistem bakımına yönelik yer destek birimlerini de içeren dev bir projeyi kapsıyor. 6 BoeIng delIvers fIrst AEW&C to Turkey Boeing delivered the first airborne early-warning and control (AEW&C) aircraft to Turkey under the “Project Peace Eagle”, following several delays, at a ceremony on Feb. 21. Thus, the Turkish military has gained developed simultaneous air and sea search capacity along with watch and combat from air method. The delivery of the sum of four planes is projected to be finalized by 2015. Boeing is expected to deliver two more planes later this year. Speaking at a ceremony held in the central Anatolian province of Koyna, Mark Ellis, head of Boeing’s Peace Eagle, said that the Project was a good example of a perfect cooperation with the Turkish government and sector companies such as TAI, Havelsan, Turkish Airlines ve MİKES. Since the system operators and the maintenance staff have finalized their work and pilots have finished the first phase trainings, the debut plane was ready to operate, he also said. Turkey and Boeign had undersigned the deal for the more than $1.6 project on July 23, 2003 and the U.S. producer was expected to deliver the four planes by 2008. Boeing 737-700 jets were delivered to develop the AEW&C airfcraft. Peace Eagle is the name for a large project that also induces task staff training, task support and system maintenance along with ground support. ürk Hava Yolları, Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. ve Kibar Holding’in Güney Koreli Hanil E-HWA ile mevcut işbirliğinin bir iştiraki olan Assan Hanil ortaklığında 5 milyon dolarlık bir yatırımla kurulan Uçak Koltuk Üretimi Sanayii ve Ticaret A.Ş. (Turkish Seats Industries – TSI), ilk yerli tasarım uçak koltuğunu üretti. Türk Hava Yolları’nın ev sahipliğinde, Atatürk Havalimanı 2. Hangar’da gerçekleşen, TSI tasarımı uçak koltuklarının ilk kez monte edildiği Boeing B737-800 tipi uçağın tanıtım toplantısına Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu, Türk Hava Yolları Genel Müdürü Doç. Dr. Temel Kotil, TSI Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. İsmail Demir, TSI Genel Müdürü Fahri Bayır, Hanil E-HWA Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Yang Seok RYU, Kibar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kibar ve Assan Hanil Genel Müdürü Okan Gedik katıldı. İlk yerli uçak koltuklarının tanıtım toplantısında konuşan Bakan Şimşek, “Koltuk deyip geçmeyin. Çok ciddi sertifikasyon isteyen bir emektir. Bu çok önemli bir adım. Kendi uçağımızın üretimi için bir yerden başlamak gerekiyor” dedi. Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu, “TSI’ın temel vizyonu uçak yolcu koltuğu sektöründe konfor, estetik, güvenlik ve lojistik konularında en iyi çözümleri sunmak. Bu iştirakimiz ilk meyvesini verdi” dedi. 2011 Eylül ayında İzmit’te kurulan tesislerde koltuk tasarımına başlayan şirket, uçak koltuklarının otomasyon ve yazılım dahil konsept geliştirme ve tasarlama aşamalarının tamamını Türkiye’de gerçekleştirdi. İlk aşamada Boeing 737-800 ve hemen ardından Airbus A319-320 ve 321 tipi uçaklarda ekonomik ömrünü tamamlayan koltuklar, yerli tasarımlarla yenilenecek. Yıllık 10 bin koltuk kapasiteli üretim hattının 2024 yılında 50 bin adede çıkarılması planlanıyor. FIrst domestIc seats on board! TurkIsh Seats IndustrIes, a joInt company by TurkIsh AIrlInes, TurkIsh TechnIc, and Assan HanIl, produces the country’s fIrst aIrcraft seat developed by local engIneers. Turkish Seats Industries, or TSI, the $5 million dollar investment by Turkish Airlines, Turkish Tehcnic, Assan Hanil, has produced the first domestically developed plane seat. Assan Hanil is a joint venture by Turkish Kibar Holding and South Korean E-HWA. The product was introduced to public at a press event at Hangar 2 of the Atatürk International Airport, where the debut seats were assembled on a Boeing B737-800, as Finance Minister Mehmet Şimşek, Turkish Airlines Chairman Hamdi Topçu, Turkish Airlines CEO Temel Kotil, TSI Chairman İsmail Demir, TSI General Manager Fahri Bayır, Hanil E-HWA Chairman Yang Seok RYU, Kibar Holding Chairman Ali Kibar and Assan Hanil General Manager Okan Gedik also participated. Speaking at the ceremony, Minister Şimşek said the airplane seat production required a high level of certification. “This is a very important step forward,” he said. “We had to start at a point for the production of a local plane.” “The core vision of TSI is offering the best solutions to the aircraft seat sector in terms of comfort, esthetics, safety and logistics. And this is the initial fruit from our enterprise,” said Topçu. Founded in September 2011 in the Northwestern province of Kocaeli, the company materialized every phase of seat production, including automation and software, in Turkey. As a first step, worn-up seats on Boeing 737-800 jets will be renewed with the new designs, before the Airbus A319-320 and 321s will be included in the process. The venture also plans to increase annual capacity to 50,000 items by 2024 from the current 10,000. 7 Haberler / NEWS GÜRCAN Mantı yeniden seçildi aptan Pilot Gürcan Mantı, geçtiğimiz ay yapılan Türkiye Havayolu Pilotları Derneği (TALPA) genel kurulunda 210 oy alarak ikinci kez başkan seçildi. Mantı, üç yarı listenin yarıştığı TALPA seçimlerinde iki sene önceki oydan daha fazla oy alarak güven tazelediklerini söyledi. Seçim sonuçlarından sonra bir konuşma yapan Mantı, “Katılım güzel oldu. İnşallah önümüzdeki dönemlerde daha da artar. Bu benim son dönemim. Ondan sonraki dönem bırakmayı düşünüyorum. Yarım kalan projelerimizi devam ettireceğiz” dedi. Mantı ve arkadaşlarına yeni dönemlerinde başarılar dileriz. Mantı reelected as TALPA head Pilot Gurcan Manti was elected for a second term as the head of the Turkiye Airline Pilots’ Association (TALPA) at the general assembly in February. Mantı said at a speech after the election that he restored confidence, rising the number of his votes from the previous general assembly. “The participation was good. I hope it will even increase in the forthcoming elections,” he said. “This is my last term, then I am planning to quit. We will continue our incomplete projects.” We wish success to Mantı and his team in this new term. Deutsche Lufthansa AG’nin yeni CEO’su Carsten Spohr ufthansa Denetim Kurulu 7 Şubat’ta düzenlediği toplantıda Carsten Spohr’u Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO olarak atadı. Halihazırda yönetim kurulu üyesi sıfatıyla Lufthansa Passage bölümünün başında bulunan 47 yaşındaki Spohr, yeni görevine 1 Mayıs 2014’te başlayacak. Endüstri mühendisliği bölümünden mezun olduktan sonra Lufthansa Uçuş Eğitimi Okulundan ticari havayolları pilotu lisansı alan Carsten Spohr aynı zamanda Lufthansa kaptanlık lisansı sahibi. Carsten Spohr 1 Ocak 2011’den bu yana Lufthansa AG Yönetim Kurulu Üyesi ve Lufthansa Passage bölümü CEO’su görevlerini sürdürmekte. Carsten Spohr şirketin konuyla ilgili basın açıklamasında şöyle dedi: “Doğma büyüme bir Lufthansa’lı olarak, yeni CEO olarak atanmamı hem bir onur, hem de sorumluluk olarak görüyorum. Bu önemli göreve başlamayı iple çekiyorum ve firmanın doğru yönde ilerlediğine inanıyorum. Gelecekteki başarımızın altyapısını oluşturacak her şey mevcut. Birlikte, zorlukları güvenle aşacağız, değişimi kucaklayacağız ve firmamızı 2015 ve sonrası için dayanıklı ve geleceğe hazır hale getirecek olan stratejimizi uygulamaya koyacağız.” Lufthansa apponIts Carsten Spohr as new CEO The Supervisory Board of Deutsche Lufthansa AG has appointed Carsten Spohr as the future Chairman of the Executive Board & Chief Executive Officer during today’s meeting. The 47-year-old, who currently oversees the business segment Lufthansa Passenger Airlines in his capacity as board member, will assume his new role effective 1 May 2014. After graduating with a degree in industrial engineering, Carsten Spohr qualified for a commercial airline pilot’s license from the Lufthansa Flight Training School. He also holds the Lufthansa captains license. Carsten Spohr has been a member of the Executive Board of Lufthansa AG and CEO of the Lufthansa Passenger business since 1 January 2011. The position of CEO of Lufthansa Passenger Airlines will be refilled when Carsten Spohr assumes responsibility as CEO of the Group. This decision will be taken by the Supervisory Board until the end of April 2014. “As a Lufthansa man ‘born and bred’, I view the appointment as the new CEO as both an honour and an obligation. I look very much forward to this important task and I am convinced that the company is on the right track,” Carsten Spohr said in a statement. The cornerstones for the future success are in place. Together, we will meet the challenges confidently, willing to embrace change and prepared to deliver on our strategy in order to make our company resilient and ready for the future also beyond 2015.” 8 Rolls-Royce ve Lockheed MartIn’den 1 milyar dolarlık MOTOR anlaşmaSI olls-Royce ve Lockheed Martin arasında imzalanan 1 milyar dolarlık anlaşmaya göre motor üreticisi, Lockheed’in geliştireceği 600 adet C-130J Super Hercules uçağı için AE2100 turboprop motor üretecek. Rolls-Royce yönetimi, 12 Şubat’ta yaptığı bir açıklamayla bu anlaşmanın hem ABD hükümetinin hem de yabancı müşterilerin 2018’e kadar olan taleplerinin karşılanacağını söyledi. Rolls-Royce, Lockheed MartIn Ink $1 bIllIon deal Rolls-Royce and Lockheed Martin have signed a deal worth up to $1 billion for the 600 AE2100 turboprops that the engine maker will provide for the variants of the latter’s C-130J Super Hercules aircraft. “The engine agreement will service U.S. government and international contract requirements between 2014 and 2018,” Rolls-Royce said in a statement on Feb. 12. The contract defines the AE2100 as “the engine of choice for all C-130J variants through 2025,” it said. Gençlerden havacılık spor kulübüne büyük ilgi cak ayının son günlerinde açılan Büyükçekmece Sportif Havacılık Kulübü, sportif havacılığa merak duyan gençlere ücretsiz havacılık kursları veriyor. Kurslar, Büyükçekmece Belediye Başkanı Dr. Hasan Akgün’ün Büyükçekmece sahilindeki 1942 model Douglas tipi C47 uçağını, içinde uçuş dersleri verilmesi için tahsis etmesiyle faaliyete geçmiş oldu. Faaliyetlerine dernek olarak başlayan girişim, faaliyet gösterdiği yaklaşık 4 aylık süre içerisinde 300 üyeli bir kulüp haline geldi. Youth show Interest In avIatIon club Büyükçekmece Sportif Havacılık Kulübü, a local aviation club opened in late January, is providing free aviation lessons to especially young people who are keen on the sport. The project was launched after the Büyükçekmece Mayor Dr. Hasan Akgün allocated an idle 1942 model Douglas C47 to the course to be used training. The enterprise started its activities as an association and gained some 300 members in four months before becoming a sports club. 9 Haberler / NEWS Yeni THY uçaklarına Thales sistemleri ürk Hava Yolları, yeni satın alınan tek koridorlu uçak filosunun uçak içi eğlendirici sistemlerinde Thales’in ‘TopSeries AVANT” ürününü tercih etti. Sistem Türk Hava Yolları filosuna katılacak 25 adet Airbus A321 ve 20 adet Boeing B737 uçakta kullanılacak. Sistemin tasarımı, kabin koltuklarının altında yer alan elektronik kutuyu ortadan kaldırıyor ve ölçeklendirilebilir tasarımıyla ekonomi ve business sınıflarına farklı ürünler sunma imkanı tanıyor. Türk Hava Yolları, 2015 yılının Mart ayında A321 filosunu, 2016 yılının Ocak ayında ise B737 filosunu teslim almaya başlayacak. TurkIsh AIrlInes, Thales shake hands for InflIght entertaInment systems Turkish Airlines has picked Thales’ ‘TopSeries AVANT” inflight entertainment products for the new single-isle aircraft to join its fleet. The products will be used on 25 Airbus A321 planes that the airliner will start delivering in March and 20 Boeing B737 jets starting from January, 2016. The design allows removal of the electronic boxes under tne seats and lets the airliner offer diversified entertainment services to business and economy classes due to a “scalable” establishment. Fırtına kapıdaki uçağı yan yatırdı er Arann Avions de Transport’a ait ATR-42-300 uçağı 11 Şubat tarihinde Birmingham seferinden dönerek İrlanda’nın Shannon Havalimanı’nda park halindeydi. 12 Şubat günü ise saatte 80 knot civarında esen ve öğleden sonra 86 knot'u bulan rüzgar ve fırtına sebebiyle havalimanından seferler iptal edildi. İşte bu fırtına sırasında, Aer Arann Avions de Transport uçağı kapıdan ayrılarak yan yattı. Sol kanat ucuna yaslanan uçağın ana sağ ve burun iniş takımı hasar gördü. Arann AT42 plane at gate lIfted off due to storm An Aer Arann Avions de Transport Regional ATR-42-300 was parked at the gate at the Shannon Airport in Ireland for the night after having arrived from Birmingham, on Feb. 11. Flights out and into Shannon were cancelled on Feb. 12 due to heavy storms with gusts in excess of 80 knots. Shannon Airport recorded a maximum gust of 86 knots at about 2:30 p.m. On Feb. 12, the gusts caused the aircraft to become airborne at the gate and fall down onto the ground again. The left main gear collapsed in that process, the aircraft sustained substantial damage when it came to rest on left wing tip, right main gear and nose gear. 10 Cezayir’de kaza: 77 ölü ezayir’in son 10 yılda yaşadığı en büyük uçak kazasında, askeri bir kargo uçağının düşmesi sonucu 77 kişi hayatını kaybetti. Asker ve asker yakını taşıyan uçak, ülkenin batısındaki Ouled Gacem köyü yakınlarında yere çakıldı. Konu ile ilgili olarak resmi haber ajansı APS’ye bir açıklama yapan Albay Lahmadi Bouguern, düşen C-130 Hercules’te 99 yolcu ve dört mürettebat bulunduğunu söyledi. Uçak güneydeki Tamanrasset eyaletinden Constantine kentine gitmekteydi. Yetkililerin yaptığı ilk açıklamalara göre düşüşe kötü hava koşulları neden oldu. 77 dead In AlgerIan crash A total of 77 people were killed in a military transport plane crash in Algeria, the worst in the country in a decade. The plane carrying soldiers and their relatives crashed near the village of Ouled Gacem in eastern Algeria. Colonel Lahmadi Bouguern told the APS state news agency that 99 passengers and four crew were on board the C-130 Hercules, which was on its route from the southern Tamanrasset province to Constantine. The crash was most likely due to bad weather, according to initial statement. THY uçağında yerli galley ürk Hava Yolları’nın ABD’li üretici Boeing şirketinden sipariş ettiği yolcu uçağında ilk kez yerli yapım galley kullanıldı. THY, TC-JHV kuyruk tescilli yeni uçağını geçtiğimiz ay Boeing’den teslim aldı. Ticari uçaklardaki galley’ler, yiyecek ve içecek saklama üniteleriyle birlikte kabin ekibi için katlanır koltuklar, acil durum ekipmanları ve mürettebatın ihtiyaç duyabileceği diğer malzemeleri barındırıyor. THY BoeIng contaIns Turkey-made galley A Turkey-made galley was used in a Boeing 737 plane ordered by Turkish Airlines to the U.S. plane builder, a debut for the local industry. The TC-JHV taiL-registered plane was delivered by the national flag carrier last month. Galleys on commercial airlines typically include not only facilities to serve and store food and beverages, but also contain flight attendant jump seats, emergency equipment storage, as well as anything else flight attendants may need during the flight. Uçuş ekibine mobil, tablet, laptop yasak BD’nin Ulusal Havacılık Yönetimi (FAA), geçtiğimiz ay yayınladığı bir kararla uçak personelinin operasyon sırasında kişisel amaçlarla kablosuz iletişim cihazlarını ya da dizüstü bilgisayarlarını kullanmalarının yasaklanmasını istedi. Kurumun 1981 yılında yayınladığı “steril kokpit” kararıyla pilotlarının iniş ve kalkış sırasında ve uçuşun diğer kritik aşamalarında dikkat dağıtıcı işlerle uğraşmasını yasaklıyordu. FAA yetkilileri, yeni kararın 60 gün içinde uygulamaya konacağını söylediler. US body bars flIght staff from goIng onlIne The U.S. Federal Aviation Administration, or FAA, issued last mont a final rule reinforcing that flight crews are prohibited from using personal wireless communications devices or laptop computers for personal reasons during all aircraft operations. The agency’s 1981 “sterile cockpit” rule already forbids pilots to engage in distracting behavior during critical phases of flight, including take-off and landing. The new rule takes effect in 60 days, the FAA said. 11 KADINlar günü Kadın derken? “Kadın kadınlığını bilecek.” “Saçı uzun aklı kısa.” “Kadın erkeğin çarığıdır.” “Kızını dövmeyen dizini döver.” “Her başarılı erkeğin ardında bir kadın vardır.” 8 Mart Önce bunları ve burada yinelemekten imtina ettiğimiz benzer, hatta daha vahim klişeleri dilimizden, belleğimizden silip atmadan, o özlenen kadın erkek eşitliği çok ama çok uzak bir rüya olarak kalacak. Adına namussuzca “namus cinayeti” denen cinayetler, şiddet, çalışma koşullarındaki resmi ya da sosyal eşitsizlikler, sömürüler, cinsel istismarlar, düşük siyasi temsil sürecek. Şimdi tüm bu zehirli sözlerin yerine tek bir bakış açısı önermenin, o bakışa sıkı sıkı tutunmanın zamanı: Tek kanatlı bir kuş uçamaz. Uçamaz çünkü aksi doğanın kanununa aykırı. Uçamaz çünkü toplumun yarısını diğer yarısından üstün tutmanın hiçbir ahlaki nedeni olamaz. Uçamaz çünkü kadınların mutsuz olduğu topraklarda erkekler de mutlu olamaz. Uçamaz çünkü kadınların esir olduğu topraklarda erkekler de özgür olamaz. Tam 129 kadın öldü, 8 Mart 1957’de. New York’taki bir dokuma fabrikasına kadın oldukları için alınmışlardı, daha düşük paraya çalışacakları için... İtiraz ettiler. Greve polis saldırdı, bir fabrika yandı, 12 129 kadını da boğarak. Onlardan yadigar Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun. Umalım ki kadın hakları ileri bir noktaya gelsin, bu günün de acı hatıraları anmaktan başka bir anlamı kalmasın. Haberler vİzyona gİrecekler 300: Bir İmparatorluğun Yükselişi (7 Mart) İlhan Şeşen'den Esme’nin öyküsü Limon Dance Company’den iki muhteşem gösteri Modern dansın en önemli temsilcilerinden olan grup, 7-8 Mart tarihlerinde İş Sanat Kültür Merkezi’nde izleyiciye iki farklı muhteşem gösteri sunacak. 7 Mart’ta “Mazurkas,” “The Moor’s Pavane,” “Come with Me” ile sahne alacak ekip, 8 Mart’ta da repetuvarlarındaki klasik yapıtları çağdaş koreografilerle dengeledikleri nefes kesen görsel bir şölen sunacak. Başrollerini İlhan Şeşen, Aydan Şener’in paylaştığı müzikal oyun Bana Esme’yi Anlat, 25 Mart akşamı Yunus Emre Kültür Merkezi’nde sahnede. Ludwig Fulda’ın “Das Verlorene Paradies” adlı oyununun uyarlaması olan müzikalde uzun yıllar önce hayatının aşkını kaybetmiş müzisyen olan Sonat’ın hikayesi anlatılıyor. Sonat’ı bir akşam barda dinleyen genç ve güzel Esme ona ilk görüşte aşık olur ancak Esme’nin güçlü, güzel ve ünlü bir ressam olan annesi Gönül, Sonat’ın mazideki büyük aşkıdır. Geçmişle kesişen bugünün ihtirasları ortaya saçılır. Ayfer Tunç'un Dünya Ağrısı Edebiyat kariyerinin 25. yılını kutlayan Ayfer Tunç, Dünya Ağrısı ile okurlarının zihnine bir kez daha kazınıyor. Babasından miras otelin işletmecisi Mürşit’in oteline sığınan Madenci’yle kurduğu dostluğun ışığında okur, Türkiye tarihindeki utanç sayfalarına göz gezdiriyor. Mürşit’in babası ve oğluyla arasında kurduğu köprülerden toplumsal facialara, kitlesel cinnet hikayelerine bakan Dünya Ağrısı sarsıcı ve sorgulayıcı bir roman. Picasso’nun doğduğu evden gravürler ve seramikler Picasso bu kez gravürleri ve seramik çalışmalarıyla İstanbul’da. Büyük üstadın İspanya’da doğduğu evde yer alan Museo Casa Natal Koleksiyonu’ndan derlenen seçki, 20 Nisan’a kadar Suna İnan Kıraç Vakfı’na ait Pera Müzesi’nde görülebilir. Picasso’nun sanat anlayışını yansıtan 56 gravürün yanı sıra sekiz seramik ve sanatçının bebeklik gömleği, patikleri ve kurşun askerleri gibi kişisel eşyaları da sergilenecek. 14 Leonidas ve cesur askerlerinin Pers Kralı Xerxes’e karşı verdikleri onurlu mücadeleyi izlediğimiz “300 Spartalı”nın devamı niteliğindeki filmde bu kez Atinalı savaşçı Themistocles, ordunun başına geçiyor ve tarihin en büyük savaşlarından Artemis Savaşı’na kumandanlık ediyor. Filmin yönetmeni Noam Murro, başrollerini ise Sullivan Stapleton, Rodrigo Santoro ve 300 Spartalı’da da izlediğimiz Eva Green paylaşıyor. Sınırsızlar Kulübü (7 Mart) En iyi film dalında Oscar adayı gösterilen filmin başrollerinde McConaughey, Jennifer Garner, Jared Leto’nun yer alıyor, yönetmen koltuğunda ise Jean-Marc Vallée var. Uyuşturucu bağımlısı ve HIV taşıyıcısı Ron Woodroof’a AIDS teşhisi konur ve bir aylık ömrü kaldığı söylenir. Yasal onaylı tek ilacı almaya başlayan Ron, ABD’de yasal olmayan ama dünyanın dört bir yanında bulunan, doğal ilaçlara başvurur. Bu ilaçlar sayesinde hayatta kalmayı başaran Ron, farkında olmadan çevresindeki hastalar için de bir iletişim ve satış ağı olan “Dallas Buyers Club”ı kurar. Nuh: Büyük Tufan (3 Nisan) Türkiye ve Çevresinden "Kel Alaka!" Güncel Anlatılar Bir yetenek yarışmasıyla yıldızı parlayan komedyen Atalay Demirci, Kel Alaka adlı stand-up gösterisiyle 28 Mart’ta Büyükçekmece Belediyesi Atatürk Kültür Merkezi’nde. Kel Alaka’yla Türkiye’yi karış karış dolaşan komedyen, 80’den fazla gösteriyle 100.000’i aşkın izleyiciyle buluştu. Yaratıcı esprileri ve ilginç hikayeleriyle izleyenlere kahkaha dolu bir akşam yaşatacak. Büyük tufan öncesi Hz. Nuh’un yaşadıklarına ve gemiyi inşa edişine tanık olacağımız filmde birbirinden ünlü oyuncular rol alıyor. Muhteşem efektleri ve kadrosuyla dikkat çeken filmde Nuh’u canlandıran Russell Crowe’a, Emma Watson, Logan Lerman, Jennifer Connelly ve de Anthony Hopkins eşlik ediyor. 15 röportaj / ıntervıew Türk Hava Yolları İkram ve Uçak İçi Ürünler Başkanı THY In-FlIght CaterIng and Products PresIdent Ahmet Doğan REKABETİN GÜÇLÜ SİLAHI: İKRAM Havacılık sektöründe hizmet üretimi anlamında trendlerin sıklıkla değiştiğini belirten Türk Hava Yolları İkram ve Uçak İçi Ürünler Başkanı Ahmet Doğan’la, şirketin bugün bulunduğu noktayı ve geleceğin trendlerini tasarlama hedefini konuştuk. CaterIng: strong hand In competItIon TURKISH AIRLINES CATERING AND IN-FLIGHT PRODUCTS CHIEF AHMET DOĞAN, who hıghlıghts that trends ın servıces ın the avıatıon sector are ın a constant change, COMMENTS ON THE CURRENT POSITIONING OF THE COMPANY AND ITS FUTURE GOALS. 16 ncelikle biraz sizi tanıyabilir miyiz? 1959 yılında Erzincan’da dünyaya geldikten sonra, 1961-1977 yılları arasında Ankara’da yaşadım. İlk ve orta öğrenimimi Ankara’da tamamladıktan sonra üniversite eğitimi için İstanbul’a geldim. Marmara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi bölümünden mezun oldum. Evli ve biri kız, diğeri erkek iki çocuk sahibiyim. ould you tell us about yourself? I was born in the Eastern Anatolian province of Erzincan in 1959, before my family moved to Ankara in 1961. I lived in the capital city until 1977, graduating from the primary and middle school there, and moved to İstanbul, where I studied public administration at the Political Sciences Faculty of Marmara University. I am married and have a son and a daughter. Bugünkü konumunuza kadar olan kariyerinizden söz eder misiniz? Üniversite öğrenciliğimle birlikte başlayan iş hayatımda Türk Hava Yolları’ndan önce önemli bir basın kuruluşunda satınalma müdür yardımcısı olarak çalışırken, 1991 yılının ilk günü THY’de göreve başladım. Ağustos 2004 tarihine kadar genel satınalma müdürü olarak görev yaptıktan sonra bu tarih itibarıyla ikram başkanlığı görevini yürütmekteyim. 2006 yılında, ikram firmamız olan Turkish Do&Co’nun kurulmasında etkin rol aldım. How about your career until the current position? My professional life began at the university years and I had worked at the purchasing department of a leading press company as a vice manager. On the first day of 1991, I began working at Turkish Airlines, where I was hired as the general purchasing manager until 2004. Since then, I have headed the catering department. In 2006, I took active role in the foundation of Turkish Do&Co, our treatment company. Türk Hava Yolları ikram hizmetinde diğer şirketlerden nasıl farklılaşıyor? Uçak yolculuğuna gösterilen rağbet ve artan yolcu potansiyeli ile gelişen havacılık sektörü, havayolları arasında uçak içi ikram How does Turkish Airlines differ from others in catering services? In-flight catering services have turned into a field of competition among airliners due to the developments in the sector with more interest in air freight and increase in the number of passengers. Our company has always attached a great importance to 17 röportaj / ıntervıew hizmetlerini rekabet unsuru haline getirmiştir. Ortaklığımız uçak içi ikram konusuna her dönemde önemli derecede yer veren bir havayolu olmuştur. Yolcularımıza her zaman uçak içinde servis vermeyi, bir ev sahibi - misafir ilişkisi içinde sürdürmeyi alışkanlık ve hedef haline getirmiştir. Dünya devleri arasında olmayı hedeflemiş bir havayolu olarak; damak zevki ile göze hitap etmenin en etkin rekabet aracı olduğuna inanıyoruz. Bu nedenle emniyetli ve konforlu bir uçuşta uçak içinde verdiğimiz ikram hizmetlerine de ağırlık vererek ön plana çıkarmaya çalışıyoruz. Bunu yaparken de asgari müşterek zevkleri dikkate almakla beraber her bir yolcu ve kabin geri bildirimini de değerlendiriyoruz. En büyük fark ise uçak yemeği olarak tabir edilen tadı değil en taze hammaddeler ile hazırlanan el emeği ürünleri kullanarak lezzet sunuyoruz. Havayolu ikram sektörü, yerdeki hizmetlerden temel olarak nasıl ayrışıyor? En temel zorluklar neler? Öncelikle çok geniş bir kitleye ve beğeniye hitap ediyoruz. Kişisel zevkler de sunduğunuz hizmete gelen yorumlar da çok geniş bir yelpazede oluyor. Yani bir kısım yolcumuz bir ürünü çok beğenirken bir kısmının damak tadına hitap etmeyebiliyor. Hizmet sektörü yoruma çok açıktır. Uçuş psikolojisi, yolcularda farklı tepkilere neden olabilir. Uçak içi ikram, yolcunun uçuş stresinden kurtulmasını, düşüncelerin başka yöne çevrilmesiyle rahatlamasını, arzu ettiği ve keyif aldığı menü ve servislerle iyi vakit geçirmesini sağlar. Bunu sağlayabilmek içinse, uçak içi servislerinde zamanın koşullarıyla yolcu talep ve ihtiyaçlarına göre gelişimler üzerinde sürekli çalışıyoruz. Servis sektörünün de bir modası olduğu düşünülürse; “trend”leri yani akımları, eğilimleri takip etmek bizim için kesinlikle çok önemli. Yiyecek içecek kültürü ve beslenme alışkanlıkları kadar, sunum şekilleri de son derece önemli. Lezzetle beraber fark yaratmanın en çarpıcı şekli sunumu nasıl yaptığınızdır. Do&Co ile çalışmanın Türk Hava Yolları’na rekabette avantaj sağladığını söyleyebilir miyiz? Turkish Do&Co İkram Hizmetleri A.Ş. ile çalışmaya başladığımızdan beri yaratılan farkı sürekli dinamik tutmak ve geliştirmek adına koordineli olarak çalışıyoruz. Lüks bir restoran kalitesinin ötesinde yolcuların bulutların üzerinde lezzeti keşfetmelerini sağlamayı her zaman hedefliyoruz. Yolcularımızı, uçak ikramının çok ötesinde bir sunumla lezzet yolculuğuna çıkarıyoruz. Bir THY reklamından / From a Turkish Airlines ad. 18 Sadece Türkiye’de aylık yaklaşık olarak 4,5 milyon yemek üretimi yapılmaktadır. Dünyada bu ölçekte tek merkezde üretim yapan başka bir havayolu ikram firması bulunmamaktadır. The company produces around 4.5 million meals annually only in Turkey. In other words, there are no other airline catering companies in the world that produce such a large amount food at one center. cabin interior treats. Carrying out a guest-host relation with passengers has always been a target, a behavior pattern for us. As an airliner that aims at a spot among world leaders, we believe that addressing both tastes and visual pleasures of the customers is an effective tool in competition. Thus, we highlight in-flight treats along with safety and comfort. In a bid to do so, we care for the least common pleasures, but we also consider feedback from every individual or cabin. Our main difference is that we prefer hand-made fresh food to the ordinary “plane dish” taste. How do air catering sector and the traditional one differentiate? What are the basic challenges? First, we address a very broad mass with diversified tastes, which also varies the feedback. This means some really like our products, some do not. The service industry is open to all kinds of criticism. The flight psychology also plays role in responds. In-flight treats help passengers forget about the flight stress, direct their thoughts to other focuses, and offer them enjoyable time with menus and services they would fancy. We work non-stop to develop these services in line with the demands from the customers, their needs and present conditions. Considering that there are trends also in the service industry, following these trends and spotting the tendencies is very important. Presentation is important along with the culinary culture and 19 röportaj / ıntervıew THY’nin ikram kapasitesinden söz eder misiniz? Yılda kaç öğün yemek ikram ediyorsunuz? Diğer ikramlarda durum nasıl? Sadece Türkiye’de aylık yaklaşık olarak 4,5 milyon yemek üretimi yapılmaktadır. Dünya çapında bu rakamlara çıkan başka bir mutfak olmadığı fikrine ise yurtdışı firmalarla görüşmelerimizde bu rakamı telaffuz ettiğimizde aldığımız geri bildirimler neticesinde kapılıyoruz. Diğer bir ifadeyle dünyada bu ölçekte tek merkezde üretim yapan başka bir havayolu ikram firması bulunmamaktadır. Havacılıktaki büyüme doğal olarak ikram alanına da sirayet ediyor. Önümüzdeki dönem için nasıl bir büyüme ve gelişim bekliyorsunuz? Ortaklığımızın hızlı büyüme temposuna bizlerin de paralel olarak uyması zorunludur. Operasyonumuzu gerek bina genişlemeleri gerekse üretim kapasitesini artırmak yönünde hazırlıklar yapıyoruz. Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Buraya kadar hep yiyecek içecekten bahsettik ama Başkanlığımızın sorumluluğunda olan başka konularımız da var. Yolcularımızın uçak içinde konforlu bir seyahat yapabilmeleri için ihtiyaç duyulan battaniye, yastık, yorgan, terlik, yolcu seyahat kitleri, lavabolarda kullanılan tüm hijyen ürünleri ile tüm uçak içi eğlence sistemlerinin yönetimi, gazete ve dergi servisleri de tarafımızca takip edilmektedir. 20 nutritional habits. Not only taste but also presentation paves the way to the most striking ways of making a difference. Does Turkish Do&Co cooperation provide competitive advantages for Turkish Airlines? Since we have started cooperating, we have worked in coordination to keep the differences we create live and dynamic, and improve them. Our aim is to offer the passengers a chance to discover a taste beyond the standards of a luxurious restaurant and do this above the clouds. This is a voyage to savor, far beyond the ordinary aircraft treats. How about the capacity? How many meals do you serve annualy? How about the other treats? The company produces around 4.5 million meals annually only in Turkey. Feedback from other leading companies about this figure makes us think that there isn’t such a large kitchen abroad. In other words, there are no other airline catering companies in the world that produce such a large amount food at one center. The growth in the aviation sector has reflections on catering also. What sort of a growth do you project for the sector in the upcoming days? We have to keep in pace with the rapid growth of the partnership. We have preparations to develop our operation with expansion in buildings and increase in capacity. Bir THY reklamından / From a Turkish Airlines ad. Yolcularımıza verdiğimiz seyahat kitleri de geçtiğimiz yıl uluslararası değerlendirme kuruluşlarınca “business sınıfında en iyi unisex çanta” ve hac yolcularımıza sunmakta olduğumuz çanta da “en yaratıcı çanta” ödüllerine layık bulundu. Bu setlerde her yıl farklı bir marka, tasarım, renk ile yolcularımıza farklı seçenekler sunmaya gayret gösteriyoruz. Uçak içi eğlendirici sistemlerde de binlerce seçenekten oluşan film, TV program ve müzik albümleriyle de yolcularımızın seyahatlerinin keyifli geçmesine gayret gösteriyoruz. Bu hizmetimiz de 2013 Skytrax yolcu değerlendirmesinde dünyada en iyi dördüncü havayolu oldu. 2014 yılında ise amacımız farklı kültürlerin de tanıtılarak bu hizmette dünya lideri olmak. Ayrıca konfor ürünlerimizde de bu yıl çok önemli projelere imza atacağız. Özellikle uzun menzilli seferlerimizde yolcularımızın uçuş deneyimini daha konforlu hale getirecek çok önemli bir projemizi yakın bir zamanda yolcularımızın beğenisine sunacağız. Havacılık sektörü hizmet üretimi anlamında sürekli kendini yenileyen ve trendlerin sıklıkla değiştiği bir alan. Bu nedenle önemli olan sadece bugün bulunduğunuz nokta değil, aynı zamanda önümüzdeki yıllarda da hep en iyi konumunda bulunacağımız trendleri de bugünden tasarlamak. Bu anlamda ortaklığımızın dünyadaki en iddialı havayollarından biri olması sebebiyle yeni projeler üretmek işimizin ayrılmaz bir parçası. Anything else you would like to add? So far, we have spoken on food and drinks only but the department’s responsibilities cover some other fields also. We provide blankets pillows, quilts, slippers, travel kits, hygienic materials for the rest rooms, newspapers and magazines and we manage the in-flight entertainment systems to offer a comfortable voyage to the passengers. International institutions named our travel kits as the “best unisex kit in business class” and marked the ones we provide for hajj pilgrims as “the most creative kit.” We try to change these sets in design and color every year. We also mind offering thousands of movies, and many TV channels and albums for an enjoyable flight. 2013 Skytrax evaluation ranked Turkish Airlines fourth in in-flight entertainment. Our 2014 is becoming the top airline in this field, presenting various cultures. We have large-scale plans for flight comfort. We will soon launch some important projects particularly for long-range flights. The services in the aviation sector are renewed so rapidly and trends change so fast. This is why planning the future trends is also as important as today’s moves. As our partner is one of the most assertive airlines in the world, developing new projects is a part of our business. 21 GEZİ/DESTINATION Tarih, History, arts and sanat ve nutcracker: fındıkkıran: NUREMBERG 22 Nürnberg 23 GEZİ/DESTINATION ürnberg Belediye Meclis Başkanı Herr Stahlabaum’un ilk kez bir yılbaşı ağacı süslenen evidir burası. Eşi, kızları Clara yılbaşı ağacının etrafında toplanmışlar. Clara’ya amcası oyuncak asker şeklinde garip bir fındıkkıran oyuncağı getirmiştir. Clara oyuncağı çok sevmiştir ve bırakmak istememektedir. Fakat diğer çocuklar Clara ile kavgaya tutuşurlar ve çekişmeler sırasında oyuncak kırılır. Amcası oyuncağı tamir eder ve parti biter. İşte olaylar bundan sonra başlayacak ve düşsel bir yolculuğa doğru sürükleneceksinizdir. Ve uykusu kaçan Clara, fındıkkırana sarılarak derin bir uykuya dalar. İşte, Çaykovski’nin ünlü fındıkkıran balesinin öyküsü kısaca böyledir. Hikâye Aleksander Dumas’nın “Nutcraker of Nuremberg” adlı masalından alınmıştır. Nürnberg demek, fındıkkıran oyuncak askeri ile bütünleşmiş bir şehir demek. İnanın her yerde her an karşınıza bu sevimli oyuncak çıkıyor. Ben de daha size kenti anlatmaya başlamadan bu oyuncağı ve onun öyküsünü anlatmak istedim. Nürnberg şehrin bizim söylediğimiz, bilinen adı. Ama Almanya’da Nüremberg olarak anılıyor. Nürnberg dediğinizde anlamıyorlar. Ben THY ile rahat bir yolculuktan sonra Nürnberg’e indiğimde daha havaalanında kentten çok etkileneceğimi anlamıştım. 24 hink that you are at an opera house! Just close your eyes and dream on. This is what you will see: It is the hall of a house in Nuremberg on Christmas eve, 1850. Mayor Herr Stahlabaum owns the house, where a Christmas tree is being decorated for the first time. His wife and daughter Clara stand around the tree. Clara is quite happy because of the nutcracker, a toy soldier that his uncle gave him as a present and she does not want to unhand it. Still, other kids start grappling with her, and the nutcracker breaks. However, the uncle repairs it and the party is over. It is all ready to begin now and you will be dragged into a visionary voyage as Clara also fells into the arms of sleep with the toy in her hand. The plot above is taken from the “Nutcraker of Nuremberg,” a tale by Alexander Dumas and nutcrackers are now a symbol for the city. This pretty little toy was everywhere so I picked telling about this special toy and its story before I start presenting Nuremberg. I arrived in Nuremberg, or Nürnberg as we call it in Turkish, via a comfortable Turkish Airlines flight and it was open that I would get a stuck on the city starting from the first step at the airport. History, culture and nature are the ornaments of Nuremberg. It is highly possible that you will come across a festival here since Nürnberg bir tarih, kültür ve doğa kenti. Sık sık düzenlenen festivaller kentle o kadar bütünleşmiş ki her an burada bir festival ya da bir etkinliğe denk gelmeniz olası. Nitekim ben gittiğimde Türk-Alman film festivali vardı. Şehirde çok sayıda, yaklaşık 50 bin civarında, Türk bulunduğu söyleniyor. Dolayısıyla hiç yabancılık çekmiyorsunuz. İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI'NIN İZLERİ Nürnberg, Almanya’nın Bavyera eyaletinin önemli bir kenti durumunda. İkinci Dünya Savaşı öncesi Nazi mitinglerinin yapıldığı yerler günümüzde müze olarak geziliyor. İkinci Dünya Savaşı’nda, 2 Ocak 1945 günü, İngiliz Kraliyet Hava Kuvvetleri tarafından bombalanan şehir adeta yeniden inşa edilmiş. Sokaklarında gezinirken bu yeniden yapılandırılan kentin başından geçenleri hiç anlamıyorsunuz. Ama yaşanmışlıkları ve tarihin o gizemli günlerini soluyorsunuz. Ve hep o günleri düşünüyorsunuz. they are very frequent. During my visit, the city was hosting a Turkish-German movie festival. There are many Turks living in the city, some 50,000 they say. This is why I never felt a stranger there. FOOTPRINTS OF WORLD WAR II Nuremberg is an important city of Germany’s Bavaria state. The venues, which hosted the Nazi meetings before the World War II are re-organized as museums today. After being leveled to the ground by the Royal Air Force of Britain on Jan. 2, 1945, the city was totally re-erected. Walking on its streets you cannot catch a sign of such a reconstruction. Still, you can breathe in the mysterious history. One cannot stop thinking about those days in Nuremberg. At least, this was how felt there. Another historical role that Nuremberg had played was hosting the famous hearings of war crimes. 25 GEZİ/DESTINATION İşte Nürnberg bende böyle bir izlenim bıraktı. Ayrıca Nürnberg ile bütünleşen bir başka tarihsel geçmiş de savaş suçlularının yargılandığı Nürnberg mahkemeleri. Anmadan geçemiyorsunuz. DURER'İN EVİ Müzelerine gelince; burası müzeler kenti adeta. Ulusal Müze bir kültür tarihi müzesi durumunda. Kale Müzesi, Oyuncak Müzesi ve Albrecht Durer’in evi de önemli müzeler. Size Albert Durer’den bahsetmek isterim. 1471-1528 yılları arasında yaşamış ünlü Alman ressam. Nürnberg’le özdeşleşmiş bir kişi. Ressamlığının yanı sıra, bakır ve ağaç oyma baskıları da ünlü olan Durer, yıllarını Nürnberg’de geçirmiş bir ressam, grafiker ve bir sanat teorisyenidir. Durer’in evi Tiergarten Meydanı’na yakın. 1509 yılında satın aldığı bu beş katlı muhteşem ev, Nürnberg için oldukça gösterişli ve şık bir bina. Ev günümüzde müze haline getirilmiş ve oldukça çok sayıda turist çekiyor. Bence Durer’in ünlü olmasını sağlayan şey, kuzey ve güney yarımkürenin ilk yıldız haritasını çizmiş olması. Evin girişinde ressamın yaşamı anlatılıyor ve özel eşyaları sergileniyor. Kentte beni en etkileyen yer Kaiserburg Kalesi olarak adlandırılan ve şehre tepeden azametle bakan o muazzam yapı oldu. Tırmanırken özellikle dikkatimi çeken şey, kalenin muhteşem ve çok güçlü duran duvarları oldu. Düşündüm de sanki kalenin içine girersem müthiş bir korunma duygusu ve güvenle 26 DURER HOUSE The city is home for numbers of museums, in deed. At the National Museum, examples of the history of culture are displayed. The Castle Museum, Toy Museum and Albrecht Durer Museum are the other important facilities. I would like to tell about Albrecht Dürer, the famous German painter who lived between 1471 and 1528. He has become an icon for Nuremberg, where he spent his years. He is also known for his copper-plate and wood engravings, along with being a painter, a graphic designer and an arts doctrinaire. His house is very close to the Tiergarten Square. This magnificent five-storey house that Durer bought in 1509 is very flamboyant and chic when compared with other buildings in the city. It is now a museum that attracts tourists. I think that the most significant thing about Durer is that he was the first one to sketch the celestial maps of both hemispheres. The life of the painter is detailed at the entrance of the house, where you would also find his personal belongings. What touched me the most in Nuremberg was the enormous Kaiserburg Castle that overlooks the city from high above. When climbing up to the castle you will notice the large and strong walls, which would make you feel real safe and dolaşabilirim. Kaiserburg Kalesi daha Roma İmparatorluğu döneminde, yani 1050-1571 yılları arasında kralın ikametgahı olarak kullanılmış. Oldukça gizemli ve müthiş sağlam duran kalede silahlar ve bazı eşyalar sergileniyor. Kalenin eteklerinde kurulan Noel pazarı ile burada yer alan küçük inanılmaz şık hediyelik eşya satan dükkanlar sizi bambaşka dünyalara doğru götürüyor. GÜZELLİK ÇEŞMESİ Nürnberg’in tam ortası bence Hauptmarket Meydanı. Eskiden beri ticaret merkezi olan bu meydan, günümüzde sebze, meyve ve çiçek satılan bir pazar yeri görünümünde. Bence dünyanın en şık hediyelikleri bu dükkanlarda sergileniyor. İşte buradan kendime bir fındıkkıran tahta asker oyuncağı aldım. Evimde başköşede sakladığım bu oyuncak ona her baktığımda beni Nürnberg’e götürüyor. Onunla birlikte tekrar tekrar kenti geziyorum, kaleye çıkıyorum. Tıpkı Clara’nın düşü gibi. Meydanda ayrıca ünlü Frauen Kilisesi bulunuyor. Bir diğer köşede de etrafı demir parmaklıklarla çevrili olan ve siz halkaları çevirirseniz dileğinizin olacağına inanılan “Güzellik Çeşmesi” bulunuyor. Ayrıca burası dünyanın en önemli oyuncak üretim merkezi durumunda olan bir şehir. İşte size Nürnberg, Pegnitz nehrinin iki yakasına kurulmuş bir şirin Alman kenti. Son gezilerimde dolaştığım kentler hep beni masal diyarlarına sürükledi. Çok etkilendim, adeta büyülendim. Nürnberg’de de kurşun asker fındıkkıranla tanıştım. Tıpkı Clara gibi gözlerimi kapattım ve bir düşe daldım. Neden mi? Çünkü Nürnberg’i unutmak istemedim. Düşlerime Nürnberg’i hapsetmek ve belleğime yerleştirmek istedim. Nürnberg’e mutlaka gidin. Kurşun askerlerle tanışın, tarihi koklayın, belki siz de benim gibi büyülü güzel bir düşe dalar hiç uyanmak istemezsiniz. Uyanınca da yaşadıklarınızı bir rüya gibi anımsarsınız. Güzel değil mi? well-protected inside the castle. The castle was used as the residence of the king between 1050 and 1571 during the Roman Empire era. Armament and some equipment are displayed in the steady castle that gives confidence. On the outskirts of the hill, a Christmas market and small shops that sell souvenirs line up to take you to a totally different world. FOUNTAIN OF BEAUTY Hauptmarket Square is the center of Nuremberg for me. The place, a trade center in the past, still serves as a marketplace where vegetables, fruits and flowers are traded. I think the most beautiful gift shops of the world are also here and I bought a nutcracker from one of those stores. I keep it at a special corner in my house and occasionally it takes me back to Nuremberg. I wander across to city with it, we climb up to the castle. Just like Clara’s dream. The famous Frauen Church is also on this square. At another corner stands the Fountain of Beauty. It is surrounded by grates and locals believe that your wish will come true if you spin a link on it. The city is also famous for its toy output. And this was the story of Nuremberg, the pretty German city located on the two banks of the River Pegnitz. The cities I visited recently took me to the dream lands. I was impressed, fascinated. I was introduced to the little soldier nutcracker in Nuremberg. Just like Clara did, I closed my eyes and dreamed. And you ask why? Because, I did not want to forget anything about Nurenberg. I wanted to lock it up in my dreams. I really advise you to visit Nuremberg, where you will probably slip into a beautiful and magical dream that you would not want to awake from. Or remember the city as it is dreams. Isn’t it beautiful? 27 proje / project A day at Turkish HABOM the TurkIsh HABOM unIt at Sabiha Gökçen AIrport has yet started servIng for narrow-body jets. As the number of operatIons at the maIntenance and repaIr facIlIty Increases every day, both socIal and technIcal opportunItIes keep developIng also. HABOM’DA BİR GÜN Geçtiğimiz aylarda faaliyete geçen Sabiha Gökçen Havalimanı’nda kurulu Havacılık Bakım Onarım ve Modifikasyon Merkezi’nde (HABOM) dar gövdeli uçak hangarı, bakımını tamamladığı çok sayıda uçağı yolcu etti bile. Günden güne kurulum süreci tamamlanan tesiste çalışmalar son süratle devam ediyor. TED olarak uçak bakım sektörümüzün en genç ve dinamik oyuncularından Sabiha Gökçen Havalimanı HABOM’da teknisyen arkadaşlarımızla bir gün geçirerek tesisi yakından inceleme şansını yakaladık. Henüz inşaatı devam eden ikinci pist ve yakında faaliyete geçecek binaların arasından geçerek hangarlara doğru yol aldık. Oldukça büyük ve modern bir tesisle karşılaştık burada. HABOM projesi Faz 1 ve Faz 2 olmak üzere iki bölümden oluşuyor. Faz 1’de dar gövde hangarı, sosyal merkez, atölyeler binası ve eğitim binaları; Faz 2’de ise geniş gövdeli hangar ve boya atölyesi mevcut. 28 THY HABOM A.Ş. Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Can Şaşmaz’dan aldığımız bilgilere göre tamamen yeşil bir tesis olarak planlanan HABOM’da, arıtmalar, güneş enerjisi sistemi, doğalgazdan elektrik üretimi, toprak altından alınan ısı pompaları bulunuyor. Amaç, THY Teknik ve THY HABOM atölyelerinin neredeyse tamamını Sabiha Gökçen’e taşımak ve THY ve diğer şirketlere ait dar ve geniş gövdeli uçakların bakımlarının büyük kısmını orada yapmak. Tesisin tamamı faaliyete geçtiğinde toplam 28 atölyeyle aynı anda 11 dar gövdeli, üç geniş gövdeli uçak bakıma alınabilecek. SOSYAL OLANAKLAR Buradaki personel, tamamen yeni bir tesiste çalışıyor ve bunun getirdiği bir motivasyon var. Giyinme alanlarının operasyon sahasının dışında olması bir avantaj. Atölye binasının üzerinde spor yapılabilecek açık ve kapalı alanlar yakında faal olacak, futbol ve basketbol sahası ise açılmış bile. Henüz vardiya sistemine geçilmediğinden 07.00-17.00 çalışılıyor. 16.00-24.00 arası uçakları temizleyen personelin çalıştığı bir servis var. “Sabiha Gökçen Havalimanı civarı gelişmekte olan bir bölge olduğundan kalınabilecek kirası düşük pek çok yer var. Günden güne değeri artıyor, kiralar yükseliyor. HABOM’un bunda büyük visit to the new, dynamic Sabiha Gökçen Airpot branch of Turkish HABOM, the line and heavy maintenance, component and training services, offered us a chance to know the facility better and spend a day with colleagues. We passed through the construction of a second runway and some other units, which will to become operative soon, and headed toward the HABOM hangar. What we saw was a huge and very modern facility. The HABOM project is consist of two phaces with the first one including being the narrow-body hangar, social center, ateliers, and education as the second phase is planned to host a widebody hangar and a paint shop. Can Şaşmaz, the Turkish HABOM executive vice president responsible of Sabiha Gökçen operation, said the facility there is a green one thanks to the purifying unit, solar energy system, a natural gas-burning energy generator and the under-soil heat pumps. The main goal is to carry the majority of the Turkish Technic and Turkish Airlines ateliers to the Sabiha Gökçen Airport and provide maintenance services to most of the narrow and widebody jets of both Turkish Airlines and other firms there, he also noted. Once finished, 11 narrow-body and three wide-body jets will be offered services at a time at 28 planned ateliers there. SocIal facIlItIes The staff at Sabiha Gökçen is working at an entirely new facility, which is quite motivating. The dressing unit is cleverly located outside the operation field. Executives have said that the in-door and out-door sports facilities above the ateliers’ building will soon become active as the football and basketball pitches are already open. Shift system is not on yet and the working hours are 7 am to 5 pm. A staff that cleans the planes works between 4 pm and midnight. “Since the environs of the Sabiha Gökçen Airport is newlydeveloping, there are many cheap houses to let in the area. However, the neighborhood is becoming more valuable every day, which pushes the rents up. HABOM facility also had an impact,” Şaşmaz said. He said the new facility offers young technicians a great 29 proje / project Can Şaşmaz ilk uçak tamamlanan en'de bakımı biha Gökçen. kç Gö ha bi Sa at HABOM Sa es ic rv HABOM se ed that receiv The first plane CAFER DEDE - TEKNİSYEN “Türk Hava Yolları’na 1985’te girdim. 28 sene sonra burada Sabiha Gökçen HABOM’da görev aldık. Tesis olarak burası THY’nin geleceği. Yeni nesiller için burada bulunmak gerekiyor. Tesis çok büyük, altyapıda ufak tefek eksiklikler var ama zamanla bunlar da giderilecektir. Sosyal imkanları gayet iyi; zamanla insanlarla, personelle ve uçaklarla dolacak.” CAFER DEDE - TECHNICIAN etkisi oldu” diyen Şaşmaz’a göre genç teknisyenlerin kendilerini HABOM Sabiha Gökçen’de geliştirmeleri daha kolay: “HABOM Sabiha Gökçen tarafında teknisyen arkadaşlarımızın sayısı daha az olduğundan orada genç arkadaşlarımız kısmi yetkilendirme prosedürüyle kendilerine uçak bakımında daha fazla yer bulabiliyorlar.” EKİPMAN AVANTAJLARI Tesiste dört aktif dock bulunuyor. Bu dock’lar 737Classic, 737 NG ve 320 ailesine uyum sağlayabiliyor. Hidrolik bir dock var. Ekipman sorunu ise takımhane ve depo yardımıyla çözülüyor. Sivil Havacılık’tan 145 yetkisi bulunan dar gövdeli hangarı, Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan opere edilen uçuşlarda uçağın bakımı için burası iyi bir destinasyon. Şu anda Bermuda Sivil Havacılık’ın onayladığı bir yetkinin eğitimi sürüyor. Ukrayna Sivil Havacılık ve Güney Afrika’nın onayladığı yetkilerle en önemlisi FAA’in onayladığı yetkiler var. Yaklaşık üç ay önce açılan HABOM’un teknik altyapısının kurulmasında görev alan Uçak Bakım Başkanı Zeki Yılmaz Abdurrahmanoğlu, tesisin çok sayıda denetleme geçirdiğini söylüyor. Yılmaz Abdurrahmanoğlu, “Arkadaşlarımıza her zaman denetleme olabileceğini belirtiyoruz, onlar da bu konuda özen 30 Gezimizde bize rehberlik eden Uçak Bakım Mühendisleri Yunus Emre Kulhan (sol) ve Ali Aytekin'e UTED olarak teşekkür ederiz. We would like to thank Yunus Emre Kulhan (L) and Ali Aytekin for their support and gudiance during our visit to HABOM Sabiha Gökçen. “I started working at Turkish Airlines in 1985. After 28 years, now I take part at Sabiha Gökçen HABOM. I think this facility here is the future of Turkish Airlines. The new generation should be here. It is a very large facility and there are some tiny shorts in infrastructure, but they will be covered in time. Social opportunities are great and it is waiting for more people and more planes.” opportunity to develop themselves. “Since the number of the staff here is today limited, our younger colleagues can find more space due to the partial authorization procedure.” Up-to-date equIpment There are four active docks at the facility and they are capable of providing services for the 737Classic, 737 NG and 320 families. There is a hydraulic dock also. Equipments are available at both tool room and a depot. The narrow-body hangar with the item 145 authorization from the Directorate-Generale of Civil Aviation and it is a good spot to serve planes operating at the Sabiha Gökçen. Another training program continues for an authorization approved by Bermuda Civil Aviation. Some authorizations by Ukraine, South Africa and on the top of all the FAA of the U.S. are covered. The facility became operative only three months ago and it has already received numbers of inspections, said Zeki Yılmaz Abdurrahmanoğlu, the head of plane maintenance. “We remind our colleagues that an inspection might be held every now and then, and they are already very attentive,” he said. 31 proje / project gösteriyorlar zaten” diyor. Hangar dışında yaklaşık 100 kişinin görev alabileceği büyüklükte ofisler var. Planlama ve mühendislik birimleri ve kalite personeli burada görev yapıyor. “Çok elemana ihtiyaç var, planlama olarak daha hızlı bir biçimde kurslarla, iş üstünde çalışmalarla arkadaşlarımızı yetiştirmeye çalışıyoruz” diyen Şaşmaz, tesisin Türkiye’ye katma değer sağlayacak bir kuruluş olduğunu belirtirken teknikten gelen kazancın da artırılmasını sağlayacağını belirtiyor: “3-4 saatlik uçuşlarda dar gövde ile Avrupa’nın tamamını, Rusya’nın belirli bir kısmını, Ortadoğu’yla Afrika’nın yarısından çoğunu bakıma getirtebilecek durumdayız. Tesisin çok büyük olması bizim de sorumluluk alanımızı genişletiyor, bu konuda elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Dünyanın en iyi şirketlerinden birinde çalışmak ve zincirin halkalarından olmak güzel.” EĞİTİMLER THY HABOM’dan Caner Şentürk ise Eğitim Başkanlığı’nın hem AHL’de hem de Sabiha Gökçen’de yapılaşması olduğunu söylüyor. 147 alanında iki tane tip kursunun sürdüğünü anlatan Şentürk, “Airbus A330 Boeing 777 tip kursları ve Part 145’le ilgili eğitimlerimiz de başladı. İlerleyen zamanlarda kurs sayılarını artıracağız. Şu anda 15 sınıf, üç amfi ve 132 kişilik büyük bir konferans salonu var. Günlük yaklaşık 500 öğrenciye eğitim verilebilecek bir kapasite var burada” diyor. Şentürk, “Fiziksel olarak burada bize çok iyi bir tesis verilmiş durumda. Avrupa’da ve Amerika’daki buna benzer tesisleri kıyasladığınızda hepsinde bulunan ve daha üstün konfigürasyonda fiziksel özellikleri taşıyor. Biz bu tesisi eğitimler ve iyileştirmelerle havacılık eğitimleri alanında dünyada adından söz ettiren bir yapıya taşımayı hedefliyoruz” şeklinde konuştu. THY HABOM Uçak Bakım Başkanı (SAW) Levent Kodakoğlu’na hem misafirperverliği hem de verdiği bilgiler için çok teşekkür ederiz. We would like to thank Turkish HABOM Aircraft Maintenance Director Levent Kodakoğlu for his hospitality and the information he has provided. The offices outside the hangar have a capacity at around 100. Planning and engineering units and quality control staff works here. “We need more people here as the planning unit endeavors to raise new workmates with courses and direct practices,” said Şaşmaz, adding that the facility would generate added value and increase income from technical services. “We are at a stage that we can provide services for all narrow-body planes from Europe, some of those from Russia and more than half of those from the Middle East and Africa for three-or-four-hour flights. A large facility also broadens the field of responsibility and we are doing all that we can to cover it. It feels great to work at one of the best companies of the world and become a part of the ring.” TraInIngs Caner Şentürk 32 THY HABOM’s Caner Şentürk said the Education Board is structured in both Atatürk and Sabiha Gökçen airports. There are two type courses for 147, Şentürk said. “Airbus A330 and Boeing 777 type courses and training on Part 145 have started. The number of courses will increase in time. There are 15 classes, three lecture halls and a conference hall for 132. This is a capacity that can host 500 students on a daily basis.” The facility is in a very good shape physically, he also said: “It holds the same configuration even a better one when compared with its equivalents in Europe or the U.S. What we aim is to build world-wide approved facility with trainings and improvements.” 33 SANAT Nasıl bir ekipsiniz? Göreviniz nedir, ne kadar süredir çalışıyorsunuz? Yedi kişiden oluşan oyuncu kadromuzun hepsi hava trafik kontrolörü. Muratcan Tüzer arkadaşımız kule kontrolörü; Özlem Keleş, Derya Özdemir, Süleyman Özkömürcüler, Serkan Seyrekoğlu, İlker Özcan, Saliha Ünsal radar kontrolörü. Yaş ortalamamız 28 olmakla birlikte içimizdeki en eski kontrolör sekiz yıldır, en yenisi de iki yıldır çalışıyor. Oldukça genç bir ekibiz yani. FREKANSA KARIŞMA SIRASI “Frekansa Tiyatro Karıştı - Kuleci Misin Vay Vay, Radarcı Mısın Vay Vay” oyunundan biraz bahseder misiniz? Oyunda kimler yer alıyor? Oyunumuzu, her sene 20 Ekim’de kutlanan Dünya Hava Trafik Kontrolörleri gününde sahnelemek üzere hazırladık. Oyunumuzun içeriğini çalışma hayatımızda yaşadığımız durumlar, ilişkiler, sorunlar, eğlenceli hikayeler oluşturuyor. Yaşadıklarımızı hicvederek, güldürürken düşündüren bir oyun çıkarmayı hedefledik. “Frekansa Tiyatro Karıştı” adlı tiyatro oyunlarıyla beğeni toplayan maceracı hava kontrolörleriyle oyunlarının ortaya çıkış serüvenini ve yaşamlarına kattıkları üzerine sıcak bir sohbet gerçekleştirdik. Oyunun senaryosunu kim yazdı? Nasıl bir üretim süreciydi bu? Üç skeçten oluşan oyunumuzun birinci skeci BKM’nin “Oscar” skecinden uyarladık ve diğer ikisini hep beraber yazdık. Tiyatro geçmişimiz seyirci olmakla sınırlıydı. Bu anlamda daha önce bir eğitim almamıştık. Gruptaki arkadaşlarımızla oyunun yazımından sahnelenmesine kadar her aşamasını birlikte gerçekleştirdik. Yönetmen arkadaşımız Nuri Görsev de bize oyunun sergilenmesi ve temel tiyatro eğitimi konusunda yardımcı oldu. Oyun sahneleme fikrini ortaya atmamızla birlikte tüm Fotoğraflar: Selcen Kadakal TEKNİSYENLERDE! 34 35 SANAT meslektaşlarımıza bu tür bir çalışmanın yapılacağını duyurduk ve katılmak isteyenlerle geçtiğimiz nisan ayında çalışmalara başladık. Yaptığımız drama çalışmaları ve oyunculuk çalışmalarıyla birlikte yavaş yavaş oyunun metnini hazırlamaya başladık. Bunun için ekiplerdeki arkadaşlarımızdan yaşadıkları hikayeleri topladık. Arkadaşlarımızla sohbetler ettik ve metni hazırladık. İlk olarak hangi tarihte oyunu sahnelediniz? Nerelerde oynadınız? İlk kez 26 Ekim 2013’te Dünya Hava Trafik Kontrolörleri günü etkinlikleri kapsamında Yunus Emre Kültür Merkezi’nde sahneledik. İstanbul’da aynı yerde üç kere daha oynadığımız oyunu aynı zamanda turne kapsamında Antalya, Ankara ve İzmir’de de sahneleme fırsatı bulduk. 36 Oyun sahnelenmeye devam ediyor, sizi nerede, ne zaman izleyebileceğiz? İlgi beklediğimizden çok daha yoğun oldu ve bu bizi oldukça memnun etti. Turne ile birlikte altı kez oynadığımız oyunu mart ayında İstanbul’da tekrar sahneleyeceğiz. Yine Yunus Emre Kültür Merkezi’nde yapılacak olan gösterimimizin henüz tarihi netleşmedi ama tarih netleşir netleşmez duyurusunu yapacağız. Ayrıca Anadolu Üniversitesi’nde Sivil Havacılık Bölümü öğrencileriyle oyunumuzu nisan ayında buluşturacağız. Mart ayında Kıbrıs’ta bir gösterimimiz olacak. Havacılık ve tiyatroculuk birbirinden bağımsız iki disiplin. Oyuna nasıl adapte oldunuz, zorlukları var mıydı? Tiyatronun ve mesleğimizin oldukça önemli bir ortak yanı ekip çalışmasına dayanması. Bizler ekipler halinde çalışıyoruz ve çalışma saatlerimiz oldukça uzun olduğundan bir arada geçirdiğimiz zaman da oldukça fazla. Ekip çalışmasının önemi tiyatroda da çok büyük. Her aşamasını kolektif bir şekilde hazırladığımız oyunumuzda bize gelen yorumlardan biri de bu ekip çalışmasının sahneye de çokça güzel taşınmış olduğu yönüyleydi. Çok zorluk yaşamadık diyebilirim çünkü biz zaten yaşantımızı sahneye taşıdık. Her gün hayatta oynadığımızı biraz estetize ederek ve kendimizle, ilişkilerimizle dalga geçerek sahneye taşıdık. İlerleyen dönemler için ekip olarak yeni projeleriniz var mı? Bu süreç hem bizi çokça geliştirdi hem de kendi meslektaşlarımızla ve sektördeki diğer çalışan arkadaşlarımızla bir bağ kurmamızı sağladı. Bu tattan vazgeçebileceğimizi sanmıyorum. Yeni projelerimiz olacak. Bu anlamda çalışmalarımıza da başlayacağız. Oyuna nasıl tepkiler aldınız? En güzel tepki pilotundan mühendisine itfaiyesinden büro çalışanına kadar havaalanında farklı bölümlerde çalışan arkadaşlarımızın oyunda buluşması oldu. Oyunumuzda kimi mesleğe özel terimler geçse de aslında yaşantılarımız, özlemlerimiz, sıkıntılarımız bir olduğundan sadece kendi meslektaşlarımızdan değil her bölümden arkadaşlardan güzel tepkiler aldık. İhtiyaca karşılık gelmenin yeni ihtiyaçlar yaratmanın mutluluğu içerindeyiz. Uçak teknisyenlerine vermek istediğiniz bir mesaj var mı? Bir dahaki oyuna bekliyoruz. Birlikte yeni oyunları çıkarmak dileğiyle... 37 HAVACILIK PRESSURE-BASKI Yazı: Şebnem Bayezit Ticari ve Yer Hizmetleri Eğitmeni dozen-6 irty Dozen’da Pressure yani Baskı konusu nedir? Baskıya sebep olan şeyler nelerdir? Çalışanlarda baskıya sebep iki ana konu olduğu tespit edilmiştir. 1. Zaman Baskısı: Çalışanların belli bir zaman aralığında yapabileceğinden daha fazla görevi tamamlaması için yapılan psikolojik baskı. 2. Meslektaş Baskısı: Çalışanların görevini tamamlarken meslektaşı ile iyi geçinmeye çalışması. Çalışanlar arasındaki baskı, Dirty Dozen Normlar konusuna da dahil olacağı için bunu, Normlar yani Yazılı Olmayan Kurallar konusunda işleyeceğim. Bu sayıda baskı konusunu anlatırken, havacılıkta personelin yarış halinde olma sebeplerinden birisi olan “Zaman Baskısı” üzerinde detaylı durmayı daha uygun gördüm. Bir çalışana zaman baskısı nasıl ve neden yapılır? Verilecek görevi zamanında tamamlayacak personel sayısından daha az personel ile planlanma yapmak, yani yetersiz sayıda personel çalıştırmak; Yöneticinin çalışandan, belli bir zaman diliminde tamamlanması gereken bir işi daha az bir sürede tamamlamasını istemesi; Tamamlanması gereken görevle ilgili yeterli tecrübe ve yetkisi olmayan personelin görevlendirilmesi; İşlerin tamamlanması ile ilgili öncelik sıralamasının doğru yapılmaması; Malzeme, yedek parça, araç gereç, doküman eksikliği durumlarında işi zamanında bitirip bitirmeme endişesi; Çalışanın kişisel yapısı. Havacılıkta rötardan kaçmak için personel üzerinde aşırı bir baskı vardır. Dirty Dozen’da işlenen bazı konuların temel nedeninin rötarı engellemek olduğu düşülünce, belli birimlerde çalışan personel zaman baskısı altında kalacaktır. Ancak çalışanın insan olduğu hiçbir zaman unutulmamalı. İnsanın bir konuyu algılamak için önce belli bir zamana ihtiyacı olduğu gerçeği atlanmamalı. Gözünüzün önünden geçen bir resmi düşünün. Bu resmin ne olduğunu anlamak için önce görüp tespit edeceğiniz zamana ihtiyacınız olur. Ne kadar dikkatli bir yapınız olursa olsun, ne kadar zeki olursanız olun görmediğiniz ya da dokunmadığınız veya duymadığınız bir şeyin ne olduğunu bilemezsiniz. Eğer 38 size gösterilen bir şey varsa önce göreceğiniz zamana, daha sonra gördüğünüz şeyi önceki bilgilerinizle eşleştirebileceğiniz ikinci bir zaman dilimine ihtiyaç duyarsınız. Sonuç olarak tanımlarsınız ya da hiç bilmediğiniz bir şey ise tanımlayamazsınız. İnsan beş duyu organı ile herhangi bir şeyi tespit eder, yorum yapar. Buna kısaca algılamak denir. Algılama süresi kişiden kişiye hatta aynı kişinin uykulu olup olmamasına, iyi beslenmesine, sağlık sorunlarına, duygusal durumuna göre de değişmektedir. Ayrıca algılamada algılanan şeylere göre bilincimiz şekillenir. Düşüncelerimiz de algılarımızı etkiler. Bugünkü algılamamızın geçmişte öğrendiklerimizle de ilişkisi vardır. Havacılıkta vardiya düzeninde çalışan personel, bir sorunu ya da arızayı tespit etmek ve daha sonra sorunu gidermek için zamana ihtiyaç duyar. Eğer personel üzerinde “hadi işleri çabuk yap” baskısı kurulursa işler daha çözülmez bir hal alabilir. Bazı yöneticiler işleri tamamlatmak için personele baskı kurulmasından yanadır ki işlerin nasıl tamamlandığı değil sadece tamamlanıp tamamlanmaması onlar için önemlidir. Bu durum tozları halı altına süpürüp tozlardan kurtulmadan evi temizmiş gibi göstermeye benzer. Alerjik astıma sebep olabilecek halı altında biriken bu tozlar insan canının önemli olduğu havacılık sektöründe istenmeyen sonuçlar doğurabilir ki bu da daha sonra geri dönüşü olmayan bir hasara, kazaya ya da istenmeyen acı bir olaya sebep olabilir. Peki zaman baskısını nasıl kaldırabiliriz? Tabii ki doğru planlama yaparak. Hangi işin önce bitirilmesi gerektiğinin doğru planlamasını yapmak, eğitimli personel çalıştırmak, çalışan personelin çalışma ortamında ihtiyaç duyacağı alet edevat, gerekli doküman, yedek parçalara en kısa zamanda ulaşmasını sağlamak, tecrübeli ve yetkili personel sayısının her ekipte eşit sayıda olmasını sağlamak gibi olmazsa olmazlar sağlanmalı, çalışanlar olumlu motive edilmeli. Bunlar sağlandıktan sonra işlerin yoğunluğu ve zamanla yarışma mefhumu bir baskı değil motive unsuru olarak değişecektir. Personele işini severek yapması için gereken altyapı sağlandığında, çalışanlar algılama sürelerini aşmamak kaydı ile gerektiğinde zamanla yarışmaktan hoşnut olabileceklerdir. Güvenli çalışma ortamı ve emniyetli uçuşlar dilerim. 39 TEKNİK OTOKLAV KALIPLAMA İLE KOMPOZİT ÜRETİMİ Yazı: Alperen Doğru ompozit malzeme, iki veya daha fazla elemanın bir yapı içinde birleşmesiyle kendisini oluşturan elemanların sağlayamadıkları avantaj ve gelişmeleri sağlayan ürün olarak tanımlanabilir. Kompozit Malzemelerin Avantajları • Hafiflik • Paslanmaya /korozyona dayanıklı • Asit ve alkali malzemeye dayanıklı • Kırılmaya dayanıklı • Az işleme ihtiyacı • Kolay tamirat • Kolay montaj • Düşük iletkenlik (Elektrik, ısı, gürültü...) • Fiberlerin istenilen mukavemet/sertlik oranlarına göre oryantasyonu • Zor ve karmaşık şekilli parçaların üretim kolaylığı • Cıvata /perçin gibi bağlama elemanlarına az ihtiyaç duyulması Kompozit Malzemelerin Dezavantajları • Pahalı /temini zor ham malzeme • Pahalı ve karmaşık kalite kontrol metotları • Tecrübeli eleman gereksinimi Kompozit malzemelerin imalatında farklı yöntemler kullanılır. Bunlardan bazıları; pres kalıplama, fılaman sarma, reçine transfer kalıplama, el yatırma, pultruzyon, vakum reçine transfer, otoklav kalıplama, püskürtme vb. Havacılık sektöründe kullanılan kompozit malzemelerin imalatında, fılaman sarma, reçine transfer kalıplama ve otoklav kalıplama yöntemleri tercih edilmektedir. Hava araçlarının kaportalarının seri imalatını kolaylaşması açısından otoklav kalıplama yöntemi tercih edilmektedir. Otoklav kalıplama yöntemi daha çok, az sayıda ve yüksek kalitede ürün gerektiren Uzay ve Havacılık Sanayi’nde kullanılmaktadır. Kompozit malzemeler reçine emdirilmiş kumaş, bant ve iplik formlarında bulunmaktadır. Otoklav kalıplama yönteminde reçine emdirilmiş kumaşlar kullanılarak imalat gerçekleştirilir. Bu kumaşlar; fiberglas, karbon fiber ve kevlar takviye malzemelerinden ve epoxy, phenolic gibi bağlayıcı reçinelerden meydana gelmektedir. Reçine emdirilmiş malzemeler -18 C0 sıcaklıktaki soğutucularda saklanırlar ve raf ömürlü malzemelerdir. Raf ömürleri üretici veya tasarımcılar tarafından belirlenir ve genellikle 6-12 ay arasında değişir. Ömrü biten malzemelerin ilgili dokümanlarca tanımlanan testler yapılarak 1-6 ay arasında raf ömrü uzatılabilir. Kompozit malzemeler sadece reçine emdirilmiş kumaşlardan oluşuyorsa “laminate,” ara katmanlarda “balpeteği yapılar” var ise “sandwich yapı” olarak isimlendirilirler. 40 Soğutucularda saklanan reçine emdirilmiş kumaşlar, temiz odadaki serim işlemlerinden önce üretilecek kalıba uygun olarak bilgisayar kontrollü ply cutting tezgahlarında uygun ölçülerde kesilerek hazırlanırlar. Bu kesim işlemlerinde ölçü, açı ve sayı dikkate alınır. Kumaşlar en az fireyle uygun ölçülerde kesilerek serime hazır hale getirilir. Üretilecek parça balpeteği yapı içeriyorsa, bu yapı özel şablonlar yardımıyla kesme tezgahlarında uygun ölçülerde kesilerek serime hazır hale getirilir. Serim yapılmadan önce kalıplar, temiz odaya gönderilmeden önce toz, reçine gibi yapışma kalitesini olumsuz etkileyebilecek olan etkenlerden ve yüzey kalitesini etkileyecek derin çizimlerden temizlenmelidir. Bu işlemler uygun kumdaki zımpara ve sonrasında Methly Ethyl Ketone solventi ile yapılır. Son olarak kompozit kumaşların kalıptan kolayca ayrılmasını sağlamak için release agent (kalıp ayırıcı) uygulaması yapılır. Temiz oda içerisinde, hazırlanmış olan kalıplar üzerine uygun ölçülerde kesilmiş olan reçine emdirilmiş kumaşlar ve balpeteklerinin serim işlemleri ilgili imalat resimlerinde belirtilen ölçü, sıra, açı ve pozisyonlarda gerçekleştirilir. Serim işlemleri sırasında kumaşların aralarında olası süreksizliklerin oluşmasını engellemek için ara vakum işlemleri uygulanır. Sandwich yapılarda 250 mmhg, laminate yapılarda ise 500 mmhg vakum uygulanır. Son kumaşın serilmesinin ardından final vakum işlemi yapılarak, parça kür işlemi için otoklava gönderilir. Bu yöntem ile kompozit parça imalatında genellikle elle serim yapılmaktadır. Kalıp üzerine serilen kumaşlar vakum torbaları ile hazır hale getirildikten sonra kür işlemi için otoklava gönderilir. Parçalar önceden belirlenen sürelerde kür işlemine tabi tutulur. Parçalar otoklav içerisinde yaklaşık 7 bar bir basınç, 500 mmhg vakum ve 180 derece sıcaklıkta dokümanda belirtilen süre kadar kür işlemine tabi tutulur. Kür işleminin adından, otoklavdan çıkan parçalar kalıptan ayrılırlar ve kenar kesim işlemine gönderilirler. Bu aşamada, kompozit parçaların teknik resmine uygun olarak kesim işlemleri gerçekleştirilir. 41 söylEŞİ Gökhan Yavaş: hareketliydi. Sonrasında şu an evlendirmiş bulunduğum yakın arkadaşım Okan ile 15 günlük bir Amerika seyahati yaptık. Bu gezide önce Miami ve Orlando'ya gittik. Orlando eğlence bakımından kusursuz bir yer. Miami bir tatil merkezi zaten. Ama son durağımız New York’tu ve burası beni resmen büyüledi. New York’ ta beş gün geçirdik, her sokağını adım adım gezdim diyebilirim. Devasa gökdelenler, ışıl ışıl sokaklar büyüleyiciydi. Bir daha gitmek için sabırsızlanıyorum. ‘İş temposu adımlarımı dahi hızlandırdı’ Başbakanımızın gittiği uçakta sen de vardın sanırım. Mete Bey ile söyleşi yapmıştık ama bize bundan hiç bahsetmemişti. Aslında o uçakta sizin de emekleriniz vardı; yolculuk nasıl geçti? Evet başbakanımızın Arjantin’e gittiği uçakta teknik ekipten biri de bendim. Mete Çaylak ve Ünal Yerlikaya diğer ekip arkadaşlarım ve abilerimdi. Buradan hareketimiz ilk olarak St. Petersburg’a oldu. Havalimanı küçük bir yerleşkeydi ve sanırım ilk defa B777 görüyorlardı. Herkes fotoğraf çektirmeye çalışıyordu. Hatta görevlilere 135 ton yakıt alacağımızı söylediğimizde inanamayıp birkaç kez tekrar etmek zorunda bıraktılar bizi. Başbakanımızı St. Petersburg’dan aldıktan sonra rekor uçuşa başlamış olduk. Havada geçen on altı saat gerçekten herkes için çok uzun olacaktı. Hazırlıkların en üst düzey de olduğu uçuşumuzu sorunsuz tamamlamış olmak bizim için de ayrıca moral oldu. Yolculuğumuz sonunda Olimpiyatları alamamış olsak da benim için hafızadan silinmesi kolay olmayan, güzel bir görev oldu. Söyleşi: Elif Aydemir THY Hat Bakım Başkanlığı’nın IFE Sistemleri Bölümünde çalışan Gökhan Yavaş, analogdan dijital makineye transfer olan fotoğrafçı meslektaşlarımızdan. Fotoğraf gezilerine birlikte çıktığı bir ekibi de var... ynı dönemde işe girdiğimiz için ben seni tanıyorum ama kısaca kendini tanıtır mısın? 3 Ekim 1989, Elazığ Karakoçan doğumluyum. 2008 yılında Bursa Hürriyet Anadolu Teknik Lisesi Uçak Elektroniği Bölümü’nden mezun oldum. 2008-2009 yılları arasında Mytechnic MRO’da çalışarak havacılık macerama başlamış oldum. 2010 yılında teknisyen yetiştirme programı ile THY Hat Bakım Başkanlığı’nda çalışmaya başladım. Şu anda da IFE şefliğinde çalışmaya devam ediyorum. Fotoğraf çekmek haricinde bir hobin var mı? Yeni nesil gençlerin tutkusu olan bilgisayar oyunlarını ben de yakından takip ederim. Boş zamanımı çok çalar. Fakat bu kadar çok zamanımı çalmasına rağmen hızına yetişemediğim zamanlar oluyor. Fotoğrafçılığa ilgin ne zaman başladı? Fotoğrafçılığa ilgim küçük yaşlarda başladı. Filmli Kodak makineleri kullanırdım. Şu anda Canon 600D kullanıyorum. Çok profesyonel olmasam da elimden geldiğince vakit ayırıyorum fotoğraf çekmek için. Fotoğraf çekmek için özel geziler düzenleniyor genelde. Sen bu tür organizasyonlara katılıyor musun? Bizim “Anadolu Gezginleri” isimli bir grubumuz var. Fotoğraf çekimleri için gruptaki arkadaşlarla çeşitli geziler yapıyoruz. İstanbul içi ve İstanbul dışında birçok gezi düzenleniyor. Fırsat buldukça ben de bu gezileri kaçırmamaya çalışıyorum. Hat bakım bölümünde çalışıyorsun ve işler genellikle yoğun. Bu tempoya alışmak senin için çok zor olmasa gerek... Hat bakım bölümünde tempo çok yüksek. Filomuzdaki uçak sayısı her geçen gün arttığı için tempo da paralel olarak artıyor. Aslında zor gibi gözükse de insan farkına varmadan bu tempoya ayak uydurmuş oluyor. Hatta bu tempo günlük yaşamımızı bile etkileyebiliyor. Bunun en basit örneği, yürüyüşe çıktığınızda bile adım hızınızın arttığını görebiliyorsunuz. Üzerinde oluşan zaman baskısı işlerin gidişatını çok etkiliyor mu? Zaman bizim için önemli bir etken. Zamanla yarış yapmak işimizin, bölümümüzün prensibi haline geldi. Seri ve doğru çözümler üretmek zorundayız. Herhangi bir yanlış tespit ya da yavaş hareketin en az külfeti uçağın gecikmeye girmesi anlamına geliyor. Bu bizi zorlasa da işimizi aksatmadan yapmaya gayret gösteriyoruz. 42 Havacılık sektöründe çalışma fikri sana mı aitti yoksa aileden gelen bir istek var mı? Küçüklüğümden beri matematik öğretmeni olmak istemiştim. Çalışmalarım hep bu hedef üzerinde olmuştur. Fakat bizim zamanımızda lise sınavlarından önce tercih yapılırdı. O zamanlar yeterli bilgim olmamasına rağmen tercihlerimin arasına uçak bakım bölümünü de yazmıştım. Bu bölüm uzun bir lise hayatı yaşamamı mecbur kıldı. Sonuç olarak kendi tercihimle buraya gelmiş oldum ve neticesi de güzel oldu. Aslında sektör için daha yolun başlarındayız ama yine de buradan çalışan arkadaşlarımıza iletmek istediğin bir şey var mı? Bilmiyorum kader mi kısmet mi ama bu sektörde çalıştığım için kendimi çok şanslı hissediyorum. Eminim birçok arkadaşım da benim gibi düşünüyordur. Sektör büyük ve önü çok açık. Bazen zorluklarla karşılaşsak da hemen pes etmemelerini öneriyorum. Gezdiğin ülkelerden en çok hangisi ilgini çekti? Şu ana kadar Amerika, Tayland, İtalya ve Arjantin’i gezdim. Bu ülkelerden her birinin kendine göre güzel yanları vardı. Tayland ucuz, okyanus kenarı, bize göre değişik ve kendine has kokusu olan bir yerdi. İtalya tarih yoğunluğuna, lezzetli bir mutfağa ve düzen olarak biz Türklere ters olmayan bir yapıya sahipti. Arjantin’e görev üzerine gittim, çok kalamadım fakat gözümüzü biraz korkuttukları için çok güvenli hissederek gezemedim. Yine de bifteğinin lezzetini unutabilmiş değilim. Amerika’dan bahsedecek olursak, benim için ayrı bir güzelliği var. İlk olarak Los Angeles eyaletine gittim. Sırt çantamı alıp, gidiyorum ben diyerek yola çıktım. Tek başıma olmanın getirdiği hafif tedirginlikle beş gün geçirdim. Bu yolculuğum sorunsuz ve bir o kadar gizemliydi. Kumsalı, güneşi, eğlencesi... Burası oldukça 43 KAZA ARAŞTIRMA Bakımdan taviz verince... laska Havayolları’na ait MD 83 tipi uçak 31 Ocak 2000’de 261 sefer sayılı uçuşla Puerto Vallarta Meksika’dan önce San Fancisco, Califonia ve ardından Seattle ve Washington’a planlı uçuşunu gerçekleştirmek üzere havalanmıştı. MD 83’ün kokpitinde bulunan, kaptan Ted Thompson ve 2. Pilot William Bill Tansky’nin bu tip uçaklarda binlerce saatlik tecrübeleri bulunuyordu ve uçağa oldukça hakimdiler. MD 83’ler kuyruktan motorlu, başarılı ticari uçaklardan biriydi. Uçuşlara başladığı 80’lerden beri dünya çapında 1100’den fazlası, havayolu şirketlerine teslim edilmişti. Pilotlar kalkış için kontrollerini yaparlarken uçağın kuyruğunda gizli bulunan kritik sorundan habersizlerdi. Kalkıştan kısa süre sonra Kaptan Thompson ve 2. Pilot Tansky arızanın ilk belirtilerini fark ettiler, uçağın kuyruğundaki yatay stabilizer hareket etmiyordu. Pilotlar standart kontrollerini yapmalarına rağmen arızanın sebebini bulamıyorlardı. MD 83’lerdeki yatay stabilizer 12 metre genişliğindeydi ve dikey stabilizer üzerinde bulunuyordu. Yatay stabilizer arka ucuna bağlı bulunan elevator ile birlikte uçağın irtifasını ayarlamak 44 için kullanılır. Yatay stabilizer sıkışmıştı. 2. pilot, hareket etmesini sağlayan elektrik motorunda bir arıza olduğunu düşündü. Pilotlar büyük bir tehlike altında olduklarından habersiz, problemi çözeceklerine inanıyorlardı ve rotalarından sapmadan uçuşa devam ettiler. Fakat bu arada sürekli olarak yatay stabilizer’ı kontrol eden iki kumanda vasıtası ile hareket ettirmeyi deniyorlardı. Hareket etmeyen yatay stabilizer sonucu pilotlar ellerinde bulunan kılavuzdaki (Quick Referance Hand Book) yönlendirmeler gereği oto pilotu devre dışı bırakarak uçağı manuel olarak uçurmaya başladılar. Sıkışmış yatay stabilizer uçağın burnunu aşağı doğru itiyordu. Pilotlar elevator’ı kullanarak uçağın burnunu yedi dakika boyunca yukarıda tutarak 10.000 metre irtifaya ulaştıklarında Alaska Havayolları bakım merkezi ve uçuş harekat birimleri ile haberleşerek Los Angeles’a yönelerek acil iniş yapmaya karar verdiler ve uçuş harekattan tecrübeli bir pilot eğitmeninin kendilerine yardım etmek üzere yönlendirilmesini istediler. Ekibin uçağı kontrol edebilmek için alçalma ve iniş sırasında uçağın tepkilerini kestirmeye ihtiyacı vardı. Pilotlar istedikleri desteğe dakikalar geçmesine rağmen ulaşamamışlar ve uçaktaki sorun daha da kötü bir hal almıştı. Uçuş ekibi 10.000 metre irtifada yatay stabilizer’ı kontrol eden iki elektrik motorunu birlikte devreye almak için kumanda verdikleri anda uçak neredeyse dik bir açıyla dalışa geçti. Dakikalar süren uğraş sunucu uçağı dalıştan çıkarsalar da irtifayı korumak, sıkışmış bir stabilizer ile oldukça zordu. Pilotlar yatay stabilizer’ın yarattığı burun aşağı etkiyi elevator’ı kullanarak ortadan kaldırmaya çalışıyorlardı. 8000 metre irtifada ve acil iniş gerçekleştirmek için Los Anlgeles’a yaklaşıyorlardı. Tekrar yaşanabilecek ani bir irtifa kaybına karşı trafik kontrolü bilgilendirerek altlarında kalan hava trafiğinin uzaklaştırılmasını sağladılar. Yatay stabilizer’ın kontrolünü sağlamak için birkaç deneme daha yapan ekip durum daha da kötüleşince problemin elektrik kaynaklı değil mekanik olduğunu düşünmeye başlamıştı. Ekip uçağı yavaşlatmayı deneyerek tekrar bakım merkezinden yardım almayı denediyse de onları bu sorundan kurtaracak bir cevap alamadılar. Uçak acil iniş için Los Angeles’a yaklaşırken oluşabilecek bir felaketten yerdeki insanları korumak için trafik kontrol kulesinden okyanus üzerinden piste yaklaşma talep ettiler. Pilotlar uçağın kontrolünü kaybetmeden hızlarını iniş için uygun bir seviyeye düşürmeye çalışırken aniden kuyrukta bir şeyler kırıldı. Tekrar ve öncekinden daha da kötü bir şekilde 5.200 metre irtifadan dalışa geçtiler. Olası bir çarpışmayı önlemek için daha önceden trafik kontrol kulesi tarafından uyarılan yakınlardaki uçaklar 261 sefer sayılı uçağın ani bir dalışa geçtiğini ve ters dönerek tamamen kontrolden çıktığını kuleye rapor ettiler ve nihayet MD 83 Los Angeles açıklarında suya çarptı. Kaza araştırması acilen başlatılmıştı fakat enkaz yüzlerce metre derinlikte bulunuyordu. NTSB (Amerikan Ulaştırma Güvenlik Bürosu) sonar ve insansız denizaltılar kullanarak CVR (kokpit ses kayıt cihazı) ve FDR (uçuş verileri kayıt cihazı) enkazdan çıkarıldı. FDR ve CVR’dan elde edilen bilgiler kaza araştırma ekibini kuyruk kontrollerindeki probleme yönlendirdi. MD 83’lerde yatay stabilizer’ın kontrolü iki farklı motor kontrolünde bulunan (jack screw) büyük bir vida ve bu vida üzerinde stabilizer’a entegre edilmiş büyük bir (nut) somun vasıtası ile sağlanıyordu. Jack screw ve nut enkazdan çıkarıldığında birbirinden tamamen ayrıldığı, dişlerinin aşırı bir şeklilde aşındığını ve pas içinde olduğunu gördüler. Pilotlar yatay stabilizer sıkıştıktan sonra verdikleri her kumandada durumu daha kötüleştirmiş her iki motor devreye aldıklarında ise jack screw dişleri tamamen aşınarak hareket etmiş ve screw ucunda bulunan retainer nut’a dayanmıştı. Sonunda aşırı yük altında zorlanan yapının parçalanmasıyla yatay stabilizer kontrol edilemez bir hal almış ve uçak kurtarılamaz bir dalışa geçerek suya çarpmıştı. Araştırmacıların kazaya sebebiyet veren jack screw ve nut üzerinde hiç gres yağı bulamaması onları alarma geçirdi. FAA (Fereral Havacılık Otoritesi) aracılığı ile Amerika’daki tüm MD 83’ler hızlı bir şekilde kontrole alındı. Şaşırtıcı bir şekilde Alaska Havayolları’nın 34 uçaklık MD 83 filosundaki 6 uçağında jack screw mekanizmalarının yetersiz yağlama ve aşınma sonucu değiştirilmesi gerekecek kadar hasarlı olduğu görüldü. Alaska Havayolları’nın bakım programında yapılan incelemeler ve çalışanlarla yapılan görüşmeler sonrası şirket yönetiminin uçakları daha fazla süre havada tutmak için çalışanları baskı altına aldığı anlaşıldı. Birçok bakım faaliyeti kayıtlarda yapılmış gibi gösterilse de aslında yapılmıyordu. Bütün bunlara ek olarak bakım planları uygun olmayan bir şekilde değiştirilmişti. Alaska Havayolları’nda 8 yıldan fazla çalışmış bir mekanik teknisyen, bakımlardan verilen bu tavizlerden dolayı kazadan 15 ay önce Alaska Havayolları’nı Amerikan Ulaştırma Bakanlığı'na şikayet etmişti. Şikayet üzerine 1999’un Aralık ayında FAA ve Ulaştırma Bakanlığı görevlileri Alaska Havayolları’na giderek son 3 yıl içindeki binlerce bakım kaydını incelemeye aldı. İnceleme sonucu FAA’in Alaska Havayolları’ndan bakım prosedürlerini iyileştirmesini istemesi ve bazı yöneticilerin yetkilerini askıya almasına rağmen filodaki tüm uçaklar zamanında güvenli hale getirilemedi ve kısa süre sonra da kaza gerçekleşti. Şikayette bulunduktan sonra maaşı ödenmeye devam etmesine rağmen işten uzaklaştırılan mekanik teknisyenin kişisel kayıtları ve şirketteki kayıtları incelendiğinde kaza geçiren uçaktaki jack screw’un iki yıl önce yapılan kontrollerde değişmesi gerektiği yazılmasına rağmen bir sonraki vardiya tarafından sağlammış gibi kayıt altına alınarak uçağın servise verildiği anlaşıldı. Araştırmacılar Alaska Havayolları’nın bakım programını incelerken uçakları havada tutmak için bakım ve kontrol aralıklarını uzatıldığını gördüler. Uçaklarda kullanılan parçalar dizayn edildiklerinde ne kadar zaman aralıkları ile bakım yapılması ve değiştirmesi gerektiği belirlenir. Alaska Havayolları 1996’da MD 83’lerin yatay stabilizer jack screw mekanizmasının kontrol ve bakım aralıklarının 4 kat uzatmış olduğu görüldü. 1996’dan önce kontrollerin her 600 saatte bir olmasına rağmen 1996’dan sonra 2500 saate uzatılmıştı. NTSB 261 sefer sayılı uçağın kaza sebebini yetersiz yağlama ve uzatılmış bakım aralıkları olarak rapor etti. Aynı kazanın tekrarlanmaması için, Jack screw’un tasarımının fail safe (hata önleyici) olmadığı sebebiyle, (mekanizmanı yedeği bulunmadığı için) bakım ve kontrol aralıklarının kısaltılmasına karar verildi. 45 TEKNİK Yazı: Ercüment Tarhan BOEING 777 HİDROLİK SİSTEMİ idrolik kelimesi, Yunanca ‘su’ kelimesinden türetilmiş olup sıvıların durgun ve hareketli ortamlardaki davranışlarını inceleyen bir fizik dalıdır. Havacılıkta hidrolik sistemlerin kullanımı yeni değildir. Hidroliğin kullanıldığı ilk sistem fren sistemleriydi. Ancak uçaklar daha karmaşık bir hal aldıkça hidrolik sistemlerin uçaklarda kullanım alanı genişledi. Günümüzün en gelişmiş uçaklarından biri olan Boeing 777 uçağında kullanılan hidrolik sistemler; hidroliğin havacılıktaki kullanımı açısından önemli bir örnektir. Boeing 777 uçaklarında üç adet hidrolik sistem bulunmaktadır. Bunlar left, right ve center sistem olarak üçe ayrılmıştır. Bu sistemler; uçuş kumandaları, flap, slat kumandası, iniş takım sistemleri, fren sistemi, thrust reverser sistemi, burun ve ana steering sistemine ihtiyaç duyduğu hidrolik gücü üretir. Uçakta kullanılan hidrolik sistemler iki ana bölüm altında incelenir. • • • 1) MaIn (Ana) HydraulIc System Left, Right ve Center sistemler ve bunlara bağlı olan komponentlerin oluşturduğu yapı Main Hydraulic System (Ana Hidrolik Sistem) olarak adlandırılır. Left ve right sistemlerde kullanılan komponentler birbirinin aynı olup ürettikleri hidrolik gücün beslediği sistemler yönünden farklılık göstermektedirler. Sistem komponentleri left sistem için sol pylon’da, right sistem içinde sağ pylon’da bulunmaktadır. Center sistem komponentleri ise sağ ana iniş takım yuvasındadır. Bu komponentler şunlardır: • 46 EDP (Engine Driven Pump): Her motorda birer adet bulunmaktadır. Left ve right sistemler için ana güç kaynağıdır. Sistemlerin ihtiyaç duyduğu 3000 PSI’lık basıncı motorun dişli kutusundan aldıkları hareket vasıtasıyla üretirler. • ACMP (Alternate Current Motor Pump): Left ve right sistemler için birer adet bulunan ACMP’ler bu sistemler için Demand pompa olarak kullanılmaktadır. Center sistem içinse iki adet bulunmaktadır ve ana güç kaynağıdır. Üç fazlı, 115/200 VAC, 400 Hz’lik elektrik akımıyla çalışırlar. ADP (Air Driven Pump): Sol ana iniş takımı arka tarafında, gövde içinde bulunan iki adet ADP, center sistem için gerekli olan 3000 PSI’lık hidrolik basıncı; motorlardan ya da APU’dan gelen basınçlı havayla üretirler. ADP’ler center sistem için demand pompa konumundadır. Hydraulic Reservoir : Hidrolik sıvısının depolandığı ve hidroliğin pompalara gönderilmesi için hava ile basınçlandırılmış tanklardır. Aynı zamanda uçak sistemleri tarafından kullanılan hidrolik, tekrar bu tanklara dönerek sistem hidroliğinin sirkülasyonunu sağlar. Left ve right sistem tankları kapasite bakımından aynı olup üzerlerinde tanktaki hidrolik seviyesini gösteren sight glass’lar bulunmaktadır. Center sistem tankı, sağ ana iniş takım yuvasında bulunmaktadır ve diğerlerine göre kapasite yönünden farklılık göstermektedir. Heat Exchangers: Sistemde dolaşan hidrolik ısınmaya başlar. Isınan hidrolik ilgili sistem pompasının hasarlanmasına sebep vereceğinden soğutulması gerekmektedir. Bu nedenle kullanılan hidroliğin bir bölümü (case drain), uçağın yakıt tanklarında bulunan heat exchanger’lardan geçirilir. Tanktaki soğuk yakıtla sıcak olan hidroliğin, heat exchanger’lar aracılığıyla ısı alışverişi yapması sağlanarak hidrolik soğutulur. Soğutulan • • bu hidrolik, pompalar üzerinden dolaştırılarak pompanın da soğutulması sağlanmış olur. Bu nedenle uçağa hidrolik tazyik verilmeden önce yakıt tanklarındaki yakıt seviyesinin kontrol edilmesi önemlidir. Örneğin tüm hidrolik sistemlerde çalışma yapılacaksa, sol kanatta minimum 2267 kg, sağ kanatta minimum 3313 kg yakıt bulunmalıdır. Şekil 2 : RAT (Ram Air Turbine) Hydraulic Accumulators: Uçağın kuyruğundaki uçuş kumanda yüzeylerindeki PCU (Power Control Unit)’lara giden hidrolik basınçtaki dalgalanmaların abzorbe edilmesi için kullanılırlar. Her bir sistem için bir adet Hydraulic Accumulator bulunmaktadır. Şekil 3 : HYD/RAT Control Panel HYDIM (Hydraulic Interface Module) Cards : Dört adet HYDIM kart, hidrolik sistem ile ilgili gereken indikasyon, kontrol ve diğer sistemlerle olan bağlantıları sağlar. 2) Ram AIr TurbIne (RAT) System Her üç hidrolik sisteminde kaybedilmesi durumunda uçuş kumanda yüzeylerine hidrolik sağlamak amacıyla havada otomatik olarak RAT açılır. Boeing 777’de kullanılan RAT aynı zamanda komple elektrik kaybı durumunda da auto olarak açılarak elektrik güç sağlamaktadır. RAT’ın auto operasyonlarını, hidrolik arızası durumunda HYDIM, elektrik arızası durumunda ise ELMS (Electrical Load Management System) kontrol etmektedir. Otomatik açılma gerçekleşmezse manuel olarak da RAT açılması sağlanabilir. SİSTEM KUMANDASI VE GÖSTERGELERİ Kokpit baş üstü panelde (P5) bulunan Hydraulic/RAT kontrol paneli kullanılarak sistem kumanda edilir. 47 TEKNİK Şekil 4 : EICAS STATUS Display 1==> RAT Switch: Switch’e basıldığında RAT açılır. 2==> RAT PRESS Light: Yeşil renkli PRESS lambası, RAT açılıp 1500 PSI üstünde basınç üretmeye başladığında yanar. 3==> RAT Unlocked (UNLKD) Light: Amber renklidir. RAT’ın açılması yada tam olarak toplu olmadığı durumlarda yanar. 4==> Left / Right Engine Primary Pump Switches 5==> C1 / C2 Electrical (C1 / C2 ELEC) Pump Switches 6==> Primary Pump FAULT Lights: Amber renklidir. • Pompa basıncı 1500 PSI’ın altına düştüğünde, • Pompa aşırı ısındığında (Overheat) • Pompa OFF konumuna alındığında yanar. 7==> Demand Pump Selectors: • ON konumunda pompa sürekli çalışır. (Her iki ADP ON konumuna alınırsa sadece biri devereye girer.) • AUTO konumunda HYDIM kartların kontrolünde ihtiyaç duyulduğunda devreye girer. • OFF konumunda pompa çalışmaz. 8==> Demand Pump FAULT Lights: • Amber renklidir. • Pompa basıncı 1500 PSI’ın altına düştüğünde, • Pompa aşırı ısındığında (Overheat) • Pompa OFF konumuna alındığında yanar. EICAS STATUS DIsplay Burada hidrolik sistemlerin seviyeleri ve sistem basınçlarını görmemizin yanında bazı ikazlarıda görebilmekteyiz. Bu ikazlar: LO (LOW): Hidrolik miktarı aşırı miktarda düştüğünde görüntülenir. Amber renklidir. RF (REFILL): Hidrolik miktarı % 75’in altına düştüğünde görüntülenir. İkmal yapılması gerekmektedir. OF (OVERFILL): Hidrolik miktarı % 120’nin üstüne çıkarsa görüntülenir. Hidroliğin boşaltılmasını gerektirir. 48 Şekil 5 : Synoptic Display SynoptIc DIsplay Bu göstergede ise pompaların ve valflerin konumları (açık, kapalı yada arızalı) ile hidroliğin hangi sistemleri beslediğini görebilmekteyiz. TARİH 18 MART 1915: ÇANAKKALE SAVAŞLARI VE MUSTAFA KEMAL “Dur Yolcu, bilmeden gelip bastığın Bu toprak, bir devrin battığı yerdir. Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın, Bir vatan kalbinin attığı yerdir.” 50 N ecmettin Halil Onan’a ait Dur Yolcu isimli şiiri hepimiz çok iyi biliriz. Beni her Çanakkale’den geçişimde etkileyen o muhteşem duyguların ifadesi olan bu dizeler, Çanakkale Savaşlarını en güzel ifade eden başyapıttır. Hazin, buruk ve yoğun duygulanımların ifadesi, bu şiirde kendini bulur. Çanakkale’de yaşananlar bir ağıt olup yazılmıştır. Çanakkale Savaşlarına gelince, 1915 yılının 18 Mart’ında Birleşik Krallık ve Fransız gemilerinden oluşan bir donanma Boğaz’dan geçme girişiminde bulunmuştur. Ancak bu girişimde ağır kayıplara uğrayarak deniz harekatından vazgeçmek zorunda kalmışlardır. Bu proje İngiliz Donanma Bakanı olan Winston Churchill’e aitti. Amaç Çanakkale Boğazı’ndan geçip, İstanbul’u ele geçirmek ve Osmanlı Devleti’ni saf dışı bırakarak Rusya’ya yardım etmekti. İngiltere, dünyanın en güçlü donanmasına sahip devletti. Ancak 18 Mart 1915 günü yapılan Boğaz’ı geçme girişimi sonuçsuz kaldı. Denizde başarılı olamayınca bu kez kara harekatı ile Çanakkale Boğazı’nı ele geçirmek istediler. 25 Nisan 1915’te İngiliz ve Fransız kuvvetleri Gelibolu yarımadasının güneyine asker çıkarttı. Çanakkale Savaşları büyük bir başarıdır. Burada özellikle kara savaşlarında Mustafa Kemal’in gösterdiği başarı çok önemlidir. Mustafa Kemal’in elde ettiği bu başarı onun uluslararası alanda tanınmasına neden olmuştur. Bu savaştan sonra rütbesi albaylığa yükseltilmiştir. Çanakkale kara savaşları 265 gün sürmüş ve çok sayıda kayıp verilmiştir. Osmanlı Genelkurmayı'nın verdiği rakamlara göre kayıplar şöyledir: Savaşa katılan 310.000 askerin, 55.177’si şehit, 100.177’si yaralı, 10.067’si kayboldu, 21.498’i hastalıktan dolayı vefat etti, 54.440 asker hastalıktan dolayı hava değişimi aldı. Toplamda 251.359 asker kaybedildi. Çanakkale Savaşları Türkiye için bir dönüm noktasıdır. Artık Osmanlı Devleti yıkılmıştır. Dağılan bir imparatorluğun ardından, yeni bir Türk devleti doğacaktır. Ayrıca bu savaşla birlikte Türk milleti bir lidere ve öndere kavuşmuştur: Mustafa Kemal’e. Mustafa Kemal, Çanakkale Savaşları ile kendisini dünyaya tanıtmış, büyük bir lider olarak doğmuştur. O büyük bir liderdir, önderdir. Ancak 13 Mart 1926’da söylediği büyüklük ile ilgili sözleri çok önemlidir. Bu sözler onun kişilik yapısı ile tam tamına örtüşmektedir. Yazımı onun bu etkileyici sözleri ile bitirmek isterim. “Büyüklük odur ki hiç kimseye yaranmayacaksın, hiç kimseyi aldatmayacaksın, yurtiçinde gerçek ülkü ne ise onu görecek o hedefe yürüyeceksin. Herkes sana karşı olacaktır. Herkes seni yolundan çevirmeye çalışacaktır. İşte sen bunda direneceksin. Önüne, sayısız engeller yığacaklardır. Kendini büyük değil küçük, zayıf, araçsız bir hiç sayarak, kimseden yardım gelmeyeceğine de inanarak bu engelleri aşacaksın. Ondan sonra sana büyüksün derlerse, bunu diyenlere güleceksin.” 51 TEKNİK APU KONTROL MEKANİZMASI Yazı: Mehmet Ertek G eçen ay APU’dan bahsetmiştik. Biraz da kontrol mekanizmasından söz edelim. Kontrol mekanizması APU için gerekli olan bir mekanizmadır. APU’nun kontrolü bu ünite kullanılarak yapılmaktadır. START butonuna basıldığında air inlet flapları açılır. Air inlet flapları full olarak açılır açılmaz ECAM’da bir mesaj belirir ancak bu mesajdan sonra START butonuna basılabilir. Air inlet flapları açıldığında START tuşuna basılabilir. Devir yüzde yediye geldiğinde ateşleme devreye girer. Yüzde 50’ye geldiğinde ateşleme devreden çıkar. Yüzde 95’e geldiğinde ise MASTER switch’indeki ON ve START switch’indeki AVAIL ışığı yeşil olarak yanar ve ECAM’da APU sayfası belirir. MASTER SWITCH Bu buton APU’ya gönderilen enerjiyi kontrol eder. FAULT - Air inlet flapları kapalı olduğunda - Aşırı ısınmada - Fazla veya az yağ basıncında - Aşırı hız ve düşük hızlarda - Olası bir yangında (sadece yerde) - DC enerji kaybında FAULT ikazı ECAM ikazıyla birlikte kırmızı olarak belirir. ON/R air inlet flapı açıldığında ve yakıt izolasyonu açıldığında mavi olarak belirir. OFF Bu dizi içerisinde manuel olarak kapatmaya izin verir. Basıldığında AVAIL ışığından 15 saniye sonra ON/R ışığı söner. START butonu APU’yu çalıştırır. Bu da demek oluyor ki APU ilk MASTER ve peşinden START butonuna basılarak çalıştırılabilir. Bu olay APU’nun çalışmaya başlamasında oluşabilecek herhangi bir kazayı önler. Bu düzen tamamen otomatiktir. 52 ON Bu sıralı düzen başladığında mavi ışıkla yanar. AVAIL yüzde 95’e ulaştığında yeşil olarak belirir. Bu durumda APU uçağa enerji sağlayabilir. Esen kalın... 53 TEKNOLOJİ EN GÜZEL “MELEZ” “Otomotiv sektörü üreticileri teknolojide bilgisayar üreticileri kadar hızlı gitmiş olsaydı bugün 1.000 beygir gücündeki otomobilleri 25 dolara sürüyor olurduk” diyen BIll Gates’in haklılık payı tartışılır ama otomotivi yüz yıl önce icat edilen hibrite geri döndüren nedir? ilim ve sanatın birçok disiplininde kullanılan hibrit (melez) terimi, iki türün birleşmesinden ortaya çıkan eser, ürün ve canlıları adlandırmada kullanılırken, bugün hibrit dendiğinde aklımıza ilk gelen, otomobiller oluyor. Günlük yaşamın vazgeçilmez aracı otomobiller, değişen dünyaya ayak uydururken dizaynından yakıtına kadar pek çok gelişim gösterdi. 1902’de Ferdinand Porsche’nin icat ettiği, istenildiğinde benzinli istenildiğinde elektrik motoruyla ilerleyebilen ilk hibrit aracın yüz yıl sonra yeniden yollarda yerini alması tesadüf değil. Günden güne azalan petrol rezervleri, otomobil üreticisini ve kullanıcısını yeni yakıt arayışlarına itiyor. Buna yüksek karbon salınımının neden olduğu küresel ısınma da eklendiğinde benzinli otomobillerde sonun yaklaştığı açıkça görülüyor. Sadece elektrikle yol alacak şarjlı otomobiller ise henüz emekleme aşamasında. Bu sebeple petrol desteğini tamamen devre dışı bırakmayan ama akaryakıt tüketimini ve karbon salınımını azaltan hibrit otomobiller uzun süredir piyasada ve otomotiv devlerinin yeni rekabet alanını oluşturuyorlar. Çevre duyarlılığının artması, akaryakıt fiyatlarının yükselmesi gibi pek çok etmen bu araçları yollarda her gün daha fazla sayıda görmemizi sağlıyor ve yeni üretilen neredeyse tüm modeller, hibrit seçeneğiyle birlikte piyasaya sürülüyor. NASIL ÇALIŞIYOR? Hibritler, birden çok enerji kaynağı kullanan veya birden çok motor konseptini bir araya getiren otomobiller. Genellikle 54 elektrik motoru ve içten yanmalı motorla çalışırken hidrojen ve dizel motorlu hibritler de üretimde. Hibrit otomobillerin temel amacı benzin sarfiyatını azaltmak olduğundan sıkışık trafikte, düşük hızlarda benzin motoru yerine elektrik motorunu kullanıyor ve bu süreçte karbon salınımını neredeyse sıfıra indiriyor. Elektrik motorunun çalışması için gerekli enerji benzin motoru çalıştırıldığı zamanlarda akülerde şarj edildiğinden bu otomobillerin elektrikli otomobillere benzer şekilde şarj gereksinimi bulunmuyor. BAHİSLER AÇILDI! Pek çok araştırmacıya göre önümüzdeki 10 yıl içinde benzinli otomobillerin yerini alacak olan hibritler, günden güne piyasanın hakimi konumuna gelecek. Ancak yöndeki görüşler de yabana atılacak cinsten değil. Aynı model arabanın benzinli ve hibrit versiyonlarının fiyatları arasındaki uçurum bu nedenlerin başında geliyor. Bunun yanı sıra hibritin sağladığı yakıt tasarrufunun sürüş tarzına bağlı olduğunu savunanlar da var. Hibritlerin şehir içi dur kalk sayısı fazla ağır ilerleyen trafikte avantaj sağlarken şehirlerarası yollarda yüksek hızda düşük performans gösterdiği konuşuluyor. Daha ileriye yönelik görüşler ise geleceğin teknolojisinin elektrikli otomobiller olacağı, hibrit otomobillerin sıçrama tahtası rolü oynayacağı yönünde. Gelecek dönemin hangi rekabete sahne olacağı merak konusu. Hibrit ve elektrikli otomobillerin rekabetini mi, mevcut lider benzinli otomobiller mi, yoksa bunların tamamına savaş açan yepyeni teknolojiler mi? SPOR r e k o o Sn Ronald Antonio “Ronnie” O’Sullivan Yelekli bazı adamların akıl almaz sporu: Birtakım yelekli, ilginç adamlar, kocaman bir masanın etrafında ruhsal, fiziksel ve zihinsel bir mücadele verirken, bir yandan da ihtiraslarını gizlemeye çalışıyor. Ama nereye kadar? İşte snooker’ın en başarılı, en ilginç bazı isimleri... Bilardonun pek çok alanı popülerliğini yitirirken, delikli dev yeşil çuha giderek daha çok ilgi görüyor. Bu biraz da sporu domine eden, çok başarılı ve bir o kadar da ilginç karakterli yıldızlar sayesinde. Sporun en başarılı isimlerinden bazılarının ilginç öykülerini sizin için derledik. Biliyoruz, atladığımız çok isim var. Belki de sizin en sevdiğiniz yıldıza bile yer veremedik. Ama başarı-yaşam öyküsü denkleminde böyle bir liste oluştu. Sürç-i lisans ettiysek affola. 56 Doğum Tarihi: 5 Aralık 1975 Ülkesi: İngiltere Lakabı: Roket, Sihirbaz En belirgin özelliği: Gerçekten istediğinde kazanır R oket, pek çoklarına göre bu oyunun gelmiş geçmiş en iyisi. İstatistikler itibarıyla konu tartışmalı olsa da modern zamanların en renkli ve ışıltılı snooker oyuncusunun O’Sullivan olduğunu söyleyebiliriz. Bugüne dek defalarca ara verdi ya da oyunu bıraktı. Her seferinde hayranlarına muhteşem geri dönüşlerin heyecanını yaşattı. Tek seferde 147 sayı, yani maksimum seri, bir snooker oyununda tam puana denk gelir ve eşine nadir rastlanır, turnuvalarda kazanan dışında olur da bunu başaran sporcu olursa özel para ödülüne layık görülür. O’Sullivan bunu tam 11 kez başardı. Bunun dışında tek istekada 100 sayı ve üzeri de özel övgüye tabidir ki O’Sullivan bunu hayranlarından hiç esirgemiyor. Ona “Roket” denmesinin sebebi, çok ama çok hızlı karar vererek oynaması. Ancak sanmayın ki taktiği arka planda bir oyuncu. En büyük zaafı, geriye düştüğü bazı oyunlarda demoralize olması ve klasına yakışmayan performanslarla arka arkaya oyun kaybetmesi. Öyle dört başı mamur yıldızlardan değil, O’Sullivan. Üstelik pek “temiz” biri de değil... Salonun dışından yeşil çuhaya taşıdığı, hatta şaşırtıcı bir biçimde çoğu kez taşımadığı pek çok kötü huyu, daha önemlisi zorlu bir kişisel geçmişi var. Babası, 1992’de cinayetten hapse girmiş. Bu, O’Sullivan’ın ilk kez Dünya Şampiyonası’na katılmaya hak kazandığı, yani profesyonel hayatının başladığı yıl. Klinik depresyon, öpücük hastalığı adıyla da bilinen rahatsızlığı, uyuşturucu sorunları, onu sık sık oyundan uzaklaştırdı. Ama hep geri döndü. Kimi zaman bir yıl boyunca bir domuz çiftliğinde çalışıp. Budizm, hızlı arabalar ve Arsenal futbol takımı, en büyük tutkuları. Bir de koşmak. Otobiyografisinde bu konuda şöyle diyor. “Eskiden hayata devam etmek için içki ve uyuşturuculara yaslanırdım, şimdi ise en sağlıklı bağımlılığa sahibim: Koşmak.” Kilometrelerce koşuyor. Koşmanın kendisini “şeytanlarından uzak tuttuğunu” ve an itibariyle beş dünya şampiyonluğu almasına olanak tanıdığını söylüyor. Son bir not: O’Sullivan şeytanlarını yenerse kazanır. Daha hiç dünya ya da Avrupa şampiyonluğu finali kaybetmedi. 57 SPOR Ding Junhui Stephen Maguire Doğum Tarihi: 1 Nisan 1987 Ülkesi: Çin Lakabı: Doğu’nun yıldızı En belirgin özelliği: Poker surat Doğum Tarihi: 13 Mart 1981 Ülkesi: İskoçya Lakabı: Ateşte En belirgin özelliği: İstikrar abidesi “S nooker masasında daha önce hiç böyle bir şey görmemiştim.” 2004-2005 sezonunda İngiltere Açık’ta Maguire ile karşılaşan ve 6-1’lik bir mağlubiyet alan Ronnie O’Sullivian, rakibini böyle övüyordu. Daha bir yıl kadar önce Roket’e farklı yenilmişti. 1998’de yarı profesyonel olan bir sporcunun bu maça gelene kadarki bir iki yılı gerçekten baş döndüren bir gelişimle geçmişti. Bugüne kadar kariyerinde iki adet 147’si bulunan “Maggi” birkaç yıl sonra genellikle ilk on arasında bulunmayı başardı. İlerlemiş kariyerine rağmen onun için “başarılı” bir sporcu demekten çok “yetenekli” bir sporcu demek yerinde olur. (Tabii bu sınıflamada kriter, en iyiler). Henüz dünya şampiyonluğu yok. Kimileri bunu biraz da duygularını saklayamayan karakterine bağlıyor. Ancak hayranları hala o büyük patlamayı bekliyor. D aha çok genç yaşta edindiği başarılarla, O’Sullivan’a benzetilen oyun stiliyle, şimdiden yaptığı 300 kadar yüzlük seri, beş çarpıcı maksimum seri yani 147'yle, hayat hikayesiyle ve sporun hayranlarına vaat ettikleriyle tam bir Çin Devrimi o. Spora daha 9 yaşında babasının teşvikiyle başlamış. Aynı baba, anneyi de oğullarının snooker’a devam edebilmesi için evlerini satmaya ikna etmiş. Oğluna güvenen baba, bugün Çin’de dev bir snooker salonu işletiyor. Daha ilk “piyasaya” çıktığı 2004 yılında çok can yakacağını göstermişti. 18 yaşında Çin Açık’ı alırken büyük yıldızları eledi. Kısa sürede İngiltere Şampiyonluğu’na da ulaştı. Onun yaşamından etkilenen ve utangaç bir çocuğun bir snooker yıldızına dönüşmesini anlatan bir çizgi film serisi daha 2010’da yayınlandı. Kısacası, bu “çocuğu” daha çok izleyeceğiz gibi Neil Robertson Doğum Tarihi: 11 Şubat 1982 Ülkesi: Avustralya Lakabı: Güneyin Gök Gürültüsü, Melbourne Makinesi En belirgin özelliği: Geri dönüş Stephen Hendry Doğum Tarihi: 13 Ocak 1969 Ülkesi: İskoçya Lakabı: Crucible Kralı, Buz Adam, Altın Çocuk En belirgin özelliği: Kendi icadı vuruş ve taktikler A vustralya’nın bu güzel oyuna armağanı. Soğuk görünümüne rağmen, sporun en espritüel oyuncularından biri. Daha 17 yaşındayken Dünya Şampiyonası’nda boy gösterdi. Edindiği önemli başarılara rağmen ülkesinde snooker’ın yeterli ilgi görmemesinden şikayetçi. Hatta son röportajlarına bakılırsa bu konuda umudunu yitirmiş. Geçen sene örneğin, “Eğer altı kez üst üste yüzlük seri yaparsam, ülkemdeki gazetelerde belki küçük bir yer bulabilirim, tabii o günlerde başka neler olduğuna da bağlı olarak” diyordu. Hayatını ikiye bölmüş, turnuva zamanları İngiltere’de Cambridge’de yaşıyor. Maçlara ta Avustralya’dan gelmiyor yani ama kendisinin de kabul ettiği üzere, oyuna en çok geç kalan oyuncular arasında. Sadece iki 147’si ama bir dünya şampiyonluğu var. 58 Ş imdi sakin görünümlü, hatta neredeyse bebek yüzlü bir çılgın düşünün. 2003’te bir snooker turnuvasından dönerken istekası kırılıyor. Ve buna çok üzülüyor. Çünkü, daha 14 yaşında ve 40 pound gibi bir paraya aldığı bu basit istekayla 7 dünya şampiyonluğu kazanmış! Kariyerinde tam 11 tane 147’lik seri var. 100’lükleri ise 775’in üzerinde. 2012’de vatandaşı Maguire’a yenildikten sonra emekliye ayrıldığını ilan etti. Başladığı yerde, Crucible’da bıraktı ve geri dönmeyeceğini söylüyor. Ancak büyük sporcuların ne yapacağı belli olmaz. Her ne kadar eleştirmenler artık uzun vuruşlarda biraz zayıfladığını ve çok başarılı olduğu agresyon kontrolünde biraz gerilediğini düşünse de. Dönmese dahi, aktif oyuncuların hemen hepsi onun emekliliğin keyfini çıkaracak kadar çok başarı elde ettiği görüşünde. 1990’ları o domine etti. 2000’lerde de başarılı sporcular arasındaydı... Bugün efsaneler arasında. 59 ÇOCUKLAR İÇİN elimelerin büyülü dünyasını keşfetmeden önce nesne olarak kitaba alışkın çocuklar yetiştirmek hem onun hem de sizin gelecek yaşamınıza fark katabilir. Çocuğu kitapla tanıştırmak için beklenmesi gereken özel bir zaman aralığı yoktur. Üçüncü ayından itibaren benliğinin bilincine varmaya başlayan çocuk, renklerle ve seslerle çevresini ayırt etmeye başlar. Ona kitap okumak, her yaşta, her zaman, her yerde yapılabilecek, kolay ve eğlenceli aktivitelerden biri. Annenin ya da babanın sesinden ritmik ve uyaklı şekilde dinlenen metin ve çocuğun dikkatini çekerken; rengarenk, büyük resimli, sayfalarını kavrayıp çevirebileceği, dokunarak keşfedeceği, hatta sesli kitaplar onun kütüphaneye atacağı ilk adımı oluşturur. Teknoloji çağında binlerce uyarıcı içerisinde ona kitabı sevdirmekse ailenin görevi. Yaşına ve ilgisine uygun kitaplarla dikkatini çekebilir, kendiniz de onun görebileceği ortamlarda kitap okuyarak onun bu konuda alışkanlık kazanmasına ön ayak olabilirsiniz. Çocuğa kitabı sevdirmede atılacak önemli adımlardan biri çocuğun kendi başına, seveceği, ilgisini çeken kitapları seçmesini sağlamak. “Onu değil bunu al” şeklindeki yönlendirmeler çocuğu kitaptan uzaklaştıracaktır. Zaman içinde konuşmayı öğrenen çocuk, büyük ölçüde ne istediğini anlatırken, henüz konuşamayan çocuklar da kendi istediklerini anlatabiliyor. Çocuk oyuncağıyla değil, televizyon kumandasıyla oynamak istediğini ailesine işaretleriyle anlatırken, hangi kitabı istediğini de aynı şekilde gösterebiliyor. Eline kitap almayı alışkanlık haline getiren çocuk, önceleri benzer türde, hatta bazen “hep aynı” kitapları seçerken zamanla bu ilgiyi genişletecek ve daha çeşitli kitaplar seçmeye başlayacak. Hevesini kırmadan, onu kitaptan soğutmadan sizi şaşırtmasına izin verin. ADIM ADIM: 0-3 YAŞ OKUSUN DA BÜYÜSÜN... Etrafımız çocuğunun eline kitap almadığından yakınan ailelerle dolu. Okul için mecburen okuduğu kitapları ona sevdirebilir, hatta okul çağından çok daha önce atacağınız adımlarla bu sorunun ortaya çıkmasını önleyebilirsiniz. 60 • Bu yaş dönemi kitapla ilk bağların kurulduğu dönemdir. Bu dönemde dokunarak ve dinleyerek öğrenen bebek, size bakarak sayfaları çevirmeyi, yazıları takip etmeyi keşfeder. Ona kitap okuduğunuz sırada duyduğu sesler ve kelimeler ise konuşma becerisinin gelişimine katkı sağlar. • 0-3 yaş döneminde keşfetmeye çalıştığı her şey gibi kitabını da ağzına sokacak, sağa sola fırlatacak. Bu yüzden kitabın çabuk dağılmayan, kendine zarar veremeyeceği malzemeden üretilmesi gerekiyor. • Bebeğin kitabı günlük hayatta gördüğü basit objelerin, renkli ve parlak çok sayıda resmini içermeli. • Basınca ses çıkaran düğmeler olan ve içi boşaltılabilen aksesuarlı kitaplar da ilgisini çekecektir. Kitaptaki resimleri parmağınızla işaret ederek ne olduklarını söylediğinizde rahatlıkla yeni kelimeler öğrenir. • Kitap okurken çocuğunuzu kucağınızda tutmak aranızdaki bağı güçlendirir. • Çocuklar basit tekerlemeleri ve şarkıları severler. Okuduğunuz kitabın kafiyeli olmasından keyif alacaktır. Okurken çok abartılı olmamak kaydıyla yapılan tonlama ve jestlerle dikkatinin dağılmamasını sağlayabilirsiniz. • Devamlı aynı kitabı okumanızı istiyorsa, sabırla okumaya devam edin. OKULA ISINMA TURLARI: 3-6 YAŞ • Bu evrede okula ve okuma yazmaya hazırlandığından bazı harf ve rakamları tanıyabilir. Siz ona kitap okurken seçebildiği harfler ve onlarla bağlantılı sesler hafızasında daha çok yer edecektir. Az yazılı ve büyük harfli metinleri olan kitapların seçilmesi gerekir. • Resimleri ayrıntılarıyla anlaşılır biçimde resmedilmiş kitaplarda, kendi yaşamından bildiği olgular bulunmalıdır. Kitapta ilk kez gördüğü ayrıntılar, özenle açıklayıcı bir şekilde anlatılmalıdır. • Hikayenin kahramanı ve konusu, kısaca özetlenebilecek şekilde belirgin olmalıdır. İçinde geçen nesneleri çocuk kolayca sınıflandırabilmelidir. • Hikayenin ortasında durup çocuğa daha sonra ne olacağıyla ilgili tahmini sorularak, hayal kurması sağlanabilir. Dinlediği kendisinin de anlatmasını isteyebilirsiniz. • Onu kütüphanelere ve kitapçılara götürün, kitap alışverişinde kısıtlama olmadan istediği kitabı inceleyip, istediğini almasına izin verin. Çocuk okula başlayıp okumayı öğrendikten sonra kitapların keyfini kendi başına çıkarmaya başlıyor. Aktif bir okur olmayı, sürekli düşünmeyi ve sorgulamayı öğrenirken önceki bilgileriyle yeni bilgiler arasında bağlantı kuruyor. Sekiz yaşından sonra gerçek öykülerle karşılıklı sesli okumalar yapabilir, öyküleri neden sonuç ilişkisi içinde derinlemesine irdeleyebilirsiniz. Ona okumaya devam etmesi, alışkanlığını bırakmaması için telkinde bulunmaya devam etmek faydalı olacaktır. Örneğin bir yolculuğa çıkarken yolda okuması için yanında mutlaka bir kitap bulundurmasını sağlamalısınız. Okudukça kendine yeni dünyaların kapısını aralayan çocuk, düşünen, sorgulayan, yaratıcı bir birey olma yolunda adımlar atmaya başlayacaktır. SAĞLIK ı z ı m r ı k z ı n ı r a l k Aya veriyor m r a l a ve ağırlık hissi ortaya çıkar. Gün sonuna doğru giderek artan bu rahatsızlıklar, ayakkabının sıkıyor olduğunu düşündürebilir. Bu sıkıntılar kadınlarda adet dönemlerinde belirgin olarak artar. İlerleyen dönemde varis sonucu özellikle ayak bileğinin iç tarafında şişme ve siyaha yakın renk değişikliğiyle gelen kaşıntı ve ayakkabı vurması gibi küçük sorunlar ve yaralar oluşabilir. Genellikle geniş, ancak derin olamayan bu yaraların dipleri canlı kırmızı renktedir ve tedavileri güçtür. Tedavi edilmeyen varislerde gelişebilecek bir diğer tehlike enfeksiyondur. Kanın toplandığı alanlar olan varisler, mikroplar için ideal beslenme ve çoğalma ortamıdır. Varisin enfeksiyon kapması durumunda kızarıklık, bölgesel ısı artışı, hassasiyet ve şişlik oluşur ve antibiyotik tedavisiyle kontrol altına alınır. KORUNMA Genellikle meslek hastalığı olarak ortaya çıkan varislerde uzun süre hareketsiz şekilde ayakta kalmanın ya da aynı yerde saatlerce oturmanın etkisi tartışılmaz. Genetik faktörleri ve mesleği değiştirmenin çok mümkün olmadığını kabul ettiğimizde varisten hayat boyu korunmak maalesef mümkün değil. Ancak alınacak bazı küçük önlemlerle varis oluşumunu azaltmak ya da ilerlemeyi geciktirmek mümkün. Her fırsatta hareket etmek ve düzenli egzersiz varisle mücadelede en etkin yöntem. Bunun yanı sıra dinlenme vakitlerinde ve uyurken ayakları yükseltmek de çözümler arasında. Toplardamarların daha da genişlemesini önlemek için çok sıcak suyla duş almamak, yazın kızgın kuma basmamak gerekiyor. Soğuk suyla yapılan duş ve masaj damarların daralmasına yardımcı oluyor. Uzun süre çok dar kıyafetler ve topuklu ayakkabı giymek varislerde artışa neden oluyor. Varis çorapları ise gündelik olarak olarak kullanılmaya devam ediyor. AMELİYATSIZ TEDAVİ Meslek hastalığı olarak bilinen varis, sadece ayakta çalışanları ya da yaşlıları değil, her yaştan insanı ve masa başındakileri de vuruyor. Önemsenmediği takdirde günden güne ilerleyen varisler yeni tedavi yöntemleriyle sorun olmaktan çıkıyor. ayatta olduğumuzu gösteren kalp atışları sayesinde vücudumuzdaki temiz kan, atardamarlar yoluyla tüm organlara dağılır ve toplardamar sayesinde kirli kan olarak geri taşınır. Bu devridaim yoluyla kan temizlenerek vücuda tekrar pompalanır. Kirli kanın kalbe geri dönüşü bir nehrin tersine akmasına benzeyen zorlu bir süreçtir. Kanın kalbe geri gönderilmesini sağlayan toplardamarın içindeki kapakçıkların bozulması ve işlevini yitirmesiyle varisler ortaya çıkar. Toplardamar büyür, şişer ve 62 kıvrımlı bir şekilde deri üzerinden görülür hale gelir. Özellikle vücudun tüm yükünü taşıyan, yoğun baskı altındaki alt bacakta görülen bu rahatsızlık, doğada sadece insanlara özgüdür. Genetik yatkınlık, damar hastalıkları, uzun süre ayakta kalmak, yaşlılık, hamilelik, hormon değişimleri gibi pek çok nedene dayanan varis, bacaklarda görülür ölçüde şişliklere, morluklara ilerleyen safhalarda yaralara neden olabilir. VARİSİN DERECELERİ Çapı bir milimetre civarında olan kılcal varisler genelde görüntü bozukluğu dışında bir soruna yol açmazken çapı üç-dört milimetre üzerindeki varislerde buna ek olarak uzun süre ayakta kalma sonrası dinlenmeyle geçmeyen ağrı, şişme, hassasiyet Varis tedavisinde uzun süredir uygulanan çeşitli yöntemler sayesinde ameliyat olmadan kısa sürede sonuç almak mümkün. Örneğin skleroterapi yöntemiyle bozukluk olan damarlara kimyasal bir ilaç enjekte ediliyor. İlaçla damar duvarları birbirine yapışarak kapanan bölge artık kanla dolmuyor. Normalde bu damar yoluyla kalbe dönen kan, diğer damarları kullanırken, vücut zamanla kullanılmayan damarları yok ediyor. Üç dört milimetreye kadarki varisler, doktorun uygun görmesi durumunda cilt yüzeyine lazer uygulanarak tedavi edilebiliyor. Daha büyük çaptaki varislerde damar içi lazer uygulaması da yapılabiliyor. Varis tedavisinde en yeni yöntemlerden biri ise buharla tedavi. Damar içine steril sıcak su buharı püskürtülerek uygulanan yöntem, klasik tekniklerin yan etkilerinden de koruyor. Buhar tedavisi yarım saat gibi kısa bir sürede uygulanıyor ve büyük ölçüde başarı sağlanıyor. Yaşla birlikte varisler daha da ilerliyor. 60 yaş üstü hastalarda yapılan ameliyatlar hasta için daha da zorlu geçeceğinden varisin ameliyat gerektirecek boyuta ulaşmadan tıbbın yeni nimetlerinden faydalanılarak kısa sürede tedavi edilmesi önemli avantajlar sağlıyor. 63 GURME i l t e z z e l n ı r a l n a k Bal a d n ı s a sofr PİLEŞKA KAÇAMAK Malzemeler: Malzemeler: 1 tavuk göğsü 2 çorba kaşığı un 2-3 çorba kaşığı tereyağı 1 avuç tel şehriye 1 yumurta sarısı 2-3 çorba kaşığı yoğurt 1 diş sarımsak 4-5 bardak su 8 bardak su Aldığı kadar mısır unu 2 dolu yemek kaşığı tereyağı Tuz Lor peyniri Pekmez ya da kavurma Hazırlanışı: Tavuk göğsünü suda haşlayın ve suyunu ayırın. Tencerede un ve yağı kavurup yavaş yavaş tavuk suyunu sürekli karıştırarak ilave edin. Tüm suyu koyduktan sonra içine tel şehriyeleri tel tel ayırdığınız tavukla birlikte ezdiğiniz sarımsağı ekleyin. Şehriyeler pişerken bir kenarda yumurta sarısıyla yoğurdu güzelce çırpıp artık pişmiş olan çorbanın suyundan bir miktar alarak karıştırıp çorbayı terbiyeleyin. Bir taşım kaynadıktan sonra soğumaya bırakabilirsiniz. Servis için isteğe göre üzerine nane, karabiber ve kırmızı biber serpilebilir. Hazırlanışı: Tuz ekip tencerede kaynattığınız suya ağır ağır mısır ununu ilave ederek karıştırın. Pişme süresince devamlı karıştırarak dibinin tutmasını engelleyin. Karışım kek kıvamına gelince birkaç yerinden tahta kaşıkla delerek göz göz pişmesini ve iyice suyunu çekmesini bekleyin. Tamamen katışlaştığında tepsiye alıp, erittiğiniz tereyağını gezdirin ve ekmeğin tamamının yağı emmesini sağlayın. Üzerine lor peyniri dökerek birkaç dakika da fırına sürebilirsiniz. Geleneksel bir Pomak yemeği olan kaçamak orta kısmına pekmez konarak ya da bayram sabahları kavurmayla birlikte yenir. SİRENE TATLISI Malzemeler: vrupa kıtasının “heyecanlı” yarımadası Balkanlar, pek çok kültürün buluşma noktası. Bambaşka dillerin, inanışların, geleneklerin yüzyıllar içinde birbirine eklenmesiyle, harmanlanmasıyla ortaya çıkan renk cümbüşü ve bereketli tabiat, burada eşsiz bir yemek kültürünün doğmasını sağlamış. Her şeyden önce Akdeniz mutfağından ilham alıyor Balkanlar. Yunan ve Makedon kültürlerinin etkisi açık. Osmanlı da bu yerleşik yemek kültürlerine önemli katkılarda bulunmuş, gerek saray gerekse avamın damak tadının 64 göçlerle bölgeye taşınması sonucu. Lezzetli yemeklerine ve tatlılarına imzasını yumurta ve lor peyniriyle atan Balkan mutfağı, özellikle hamur işleriyle müsemma. Aşina olduğumuz sebzeli börekler dışında, sulu yemeklerde de sıkça hamura rastlamak mümkün. Büyük çoğunluğu fırında pişirilen Balkan yemekleri oldukça hafif, sağlıklı ve besleyici nitelikte. Dağlık bölgelerde ise et ağırlıklı sofralar çıkıyor karşımıza. Etle hamur, etle sebze, Balkan mutfağının önemli sırlarından. Yoğurt ve kaymağı da unutmama gerek tabii. Rumeli’nin türküleri gibi sımsıcak ve capcanlı lezzetlerden birkaç örneği sizin için derledik. “Afiyetle” okumanızı dileriz. 250 gram lor peyniri 2 yumurta, 1 su bardağı un 1 su bardağı irmik 1 çay kaşığı limon suyu 1 paket kabartma tozu 4 su bardağı şeker 5 bardak su Hazırlanışı: Şeker eklediğiniz suyu şurup kıvamına gelene kadar kaynatın. İçine lor peynirini ufalayın. Geniş bir kapta yumurta, un, irmik, limon suyu ve kabartma tozu ile iyice yoğurarak yumuşak bir hamur yapın. Hamurdan ceviz iriliğinde parçalar koparıp yuvarlayıp üzerini yassı hale getirin. Yassı hamura kurabiye kalıplarıyla şekil verebilir üzerine çatal izi süslemesi yapabilirsiniz. Yağlanmış tepsiye dizdiğiniz hamur parçalarını 180 derecelik fırında hafifçe kızartın. Soğuduktan sonra üzerine kaynar şerbeti döküp çektirin. Kaymak ya da dondurmayla servis edebilirsiniz. 65 bulmaca saat yönünde Yuvarlakları öyle pozitif sayılarla doldurun ki her biri ortada verili sayı ile çarpıldığında ya saat yönünde bir sonraki sayıyı versin ya da bir basamak eksiğini. ÖRNEk: SORU: 48 24 2x 6 96 2x 12 3x 11 6 çarpım patikası Her bir boş kare ve yuvarlağı öyle sayılarla doldurun ki birbirine bağlı her yuvarlağın çarpımı karelerin içindeki iki basamaklı sayıları versin. ÖRNEK: SORU: 4 2 2 7 5 4 2 4 6 2 0 5 2 7 8 5 6 5 13 6 7 9 3 9 3 9 5 7 66 9 4 6 4 7 SUDOKU Sudoku bulmacamızı doğru cevaplandırarak [email protected] adresine ya da posta ile derneğimize gönderen 5 okurumuz, elektronik çerçeve kazanacak. 8 3 6 3 2 4 5 2 2 4 4 3 26 1 8 5 Talihliler, 20 Mart'a kadar doğru cevabı gönderen okurlarımız arasında yapılacak çekilişle belirlenecektir. Geçen ayın sudoku talihlileri: İsa Kuş, Emre Sevik, Sabri Emre Baklacıoğlu, Mehmet Emin Yalçın, Ziya Ündar