Ahmet Doğan - UTED Dergi

Transkript

Ahmet Doğan - UTED Dergi
268
AYLIK HAVACILIK DERGİSİ
2146-6394
MART 2014 YIL:23 www.uted.com.tr
THY İkram Başkanı
Ahmet Doğan
ile söyleşi
APU KONTROL
MEKANİZMASI
1968
UÇAK
Rİ
YENLE
TEKNİS EĞİ
DERN
Ümit Sayıl
Uçak Teknisyenleri
Derneği Başkanı
Aircraft Technicians
Association President
[email protected]
Sevgili okurlar,
değerli meslektaşlarım,
Dear colleagues
and readers,
Sizlere yeni çıkacak olan lisan genelgesinden bahsetmek
istiyorum. Edindiğim izlenime göre sivil havacılık otoritemiz
SHGM her verdiği kararda EASA’ya uyum konusunda çok
hassas davranmaktadır. Fakat 15 Şubat itibariyle yürürlüğe
giren yönetmeliği incelediğimizde Yükseköğretim Kurulu’nun
kıstaslarının birçoğunun kabul edilmiş olduğu görülmektedir.
Dil yeterliği konusunda uluslararası dil yeterlik standardı
sınavlarının kabul edilmemesi için bir uğraş içerisinde olunduğu
anlaşılmaktadır. Her konuda EASA kriterlerini baz alıyoruz
denilen sistemde yabancı dil konusu neden baz alınmıyor, bu da
düşündürücüdür.
Tekrar üzerine tekrar yazıyor, konuşuyor ve görüş bildiriyoruz
ama birlikte düşünüp en doğruyu yapmak konusunda bir türlü
buluşamıyoruz.
Sizlere buna benzer bir örnek vermek istiyorum; geçen sene
meslek standartları tanımlamalarının belirlenmesi için meslek
temsilcisi dernekler olarak toplantılara çağrılmıştık. Daha
önceden yapılan çalışmalarda Bulgaristan menşeli bir uzmana
taslaklar yaptırılmış ve bizlere incelememiz için süre verilmişti.
Sonra yapılan toplantıya katılanlar fikirlerini iletmişti; bu şekilde
düzenlenecek ve üç gün içerisinde Ankara’da toplanıp kabul
edilecekti.
Dernek olarak meslektaşlarımızı doğrudan ilgilendiren bu
konuda, sanırım fikirlerimizi ilettiğimiz için toplantılara bir daha
çağrılmadık. Geçenlerde bir arkadaşımız olayın şekillendiğini
üç gün içerisinde yasallaşacağını bize bildirdi. Şunu anlamakta
güçlük çekmekteyim; neden bizleri çağırıp fikrimizi almak
istiyorsunuz, madem kendi istekleriniz doğrultusunda
yasallaştıracaktınız, geçen sene bizleri çağırmadan bunu daha
hızlı yasallaştırabilirdiniz. Önemli olan bir şeyleri yapmak değil;
etkin, verimli ve yararlı olacak şekilde yapmak değil midir?
Sayın ilgililer; neden konuşarak, tartışarak doğruyu bulmak
varken her seferinde hemen yapalım sonra düzeltiriz
düşüncesindeyiz? Gelin, önce uzun uzun düşünelim, bu konuda
bağlayıcılığı olan kişi ve kurumların en iyi istifade edeceği
şekilde uygulamalar planlayalım ve yıllar geçtikçe de buna göre
revize yapalım. Hangi konuda olursa olsun, bu düşünce şeklini
bırakmalıyız, imrendiğimiz sistemleri kuranlarla aramızdaki tek
farkın bu olduğunu düşünüyorum. Yazıma burada son verirken 3
Mart 2013 tarihinde kaybettiğimiz Şentürk Çavuş arkadaşımıza
Allah’tan rahmet, ailesine de sabırlar dilerim.
Günlerinizin mutlu, sağlık dolu geçmesi dileğiyle...
I would like to comment on the foreign language notice in
the pipeline. As far as our observations so far, the DGCA, the
civil aviation authority, is sensitive about coherence with the
European Aviation Safety Agency, or EASA, in every measure it
takes. However, examining the new regulation released on Feb.
15, we can see that criteria of the High Education Board were
largely adopted instead. We can also see additional efforts not to
accept the internationally approved language tests for language
proficiency. It is concerning that language issue overlooked in
a system that is so-called fidel to the EASA criteria. We have
brought the matter to the agenda repeatedly and have delivered
our opinion, but could not find a middle ground in terms of doing
the right thing.
I would also like to present a similar situation. Last year, we
as the representatives of the sector associations were called
on to join a meeting on the definitions of the standards in the
profession. In a preliminary phase, a draft had been prepared
with the contribution of a specialist from Bulgaria and we
had been offered some time to study on it. Then, those who
attended the meeting delivered their opinions. This was the
method agreed upon to develop the draft before it was adopted
at an Ankara meeting three days later. However, we were not
invited to the further meetings and I think this was because we
had openly expressed our opinion at a meeting that directly
concerns of colleagues.
It is very recently that a friend informed us that the draft would
become code in three days. Now this is what I find hard to
understand: why had they asked our opinion then? They could
have adopted the code much faster last year if their intention
was to prepare it in fully accordance with their own view. Does
taking a perfunctory “participatory” stance or doing it in an
effective and fruitful way count?
Dear officials, why do you always chose an “implement first,
correct later” attitude while it is possible to discuss first and
find the right way. I sincerely suggest to discuss deeply first
and make long term plans that all the related individuals and
institutions will benefit before revising them in time when
needed. We should quit the reverse in every field and I think
such an approach makes the difference for the systems that we
admire.
Before putting an end, I would like to expand my condolences to
the family of our colleague Şentürk Çavuş, who passed away on
March 3, 2013. God crest him in peace.
I wish you all happy and healthful days...
3
28
UTED
HABOM'DA BİR GÜN
İstanbul Cad. Üstoğlu Apt.
No: 24, Kat: 5 Daire: 8
Bakırköy/İstanbul
Tel: 0212 542 13 00/543 29 74
Faks: 0212 542 13 71
www.uted.com.tr
www.uteddergi.com
www.uted.org
[email protected]
16
ve
ı İkram
r
ava Yolla aşkanı
Türk H Ürünler B
çi
Uçak İ
İmtiyaz Sahibi
Uçak Teknisyenleri Derneği Adına
Ümit Sayıl
oğan
D
Ahmet
Genel Yayın Yönetmeni ve
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Sefa İnan / [email protected]
Basın-Yayın Sekreterliği
İsmet Şahin / [email protected]
Elif Aydemir /[email protected]
06
Yazı Kurulu
Kıvanç Bayezit, Arif Şankaya, Volkan Kamar,
İsmet Şahin, Elif Aydemir, Dr. Handan Diker
54
22
Katkıda Bulunanlar
Şebnem Bayezit, Mehmet Ertek, Ercüment Tarhan,
Alperen Doğru, Selcen Kadakal
YAPIM
Tarih, sanat ve fındıkkıran: NÜRNBERG
ELEZ"
EN GÜZEL "M
Umar İletişim Hizmetleri Ltd. Şti.
Harman Sok. No: 31/1
34153 Florya - İstanbul
Tel: 0212 573 15 65
[email protected]
www.umariletisim.com
BASKI
Elma Basım Yayın ve İletişim Hizmetleri San. Tic.
Ltd. Şti.
Halkalı Cad. No:164 B-4 Blok
Sefaköy - Küçükçekmece İstanbul
Tel: 0 212 697 30 30
Yayın Türü: Aylık, süreli, yaygın
UTED’E ABONE OLABİLİRSİNİZ
Dergimize abone olmak için yıllık abone ücretini banka
hesabımıza yatırdıktan sonra dekontu bize fakslamanız yeterli.
Uted dergisi her ay adresinize gönderilecektir. Lütfen
ayrıntılı bilgi için derneğimizle irtibata geçiniz.
4
UTED dergİsİnİn geçmİş
sayılarına web sİtemİzden
ulaşabİlİrsİnİz.
"FREKANSA
TİYATRO KARIŞTI"
34
Haberler
12
KADINLAR GÜNÜ
14
Ajanda
38
DIRTY DOZEN 6:
PRESSURE-BASKI
40
TEKNİK:
OTOKLAV KALIPLAMA İLE
KOMPOZİT ÜRETİMİ
42
SÖYLEŞİ:
GÖKHAN YAVAŞ
44
KAZA ARAŞTIRMA
46
TEKNİK:
BOEING 777 HİDROLİK SİSTEMİ
50
TARİH
52
TEKNİK:
APU KONTROL MEKANİZMASI
56
SPOR:
SNOOKER
60
ÇOCUKLAR İÇİN:
OKUSUN DA BÜYÜSÜN
62
SAĞLIK
64
GURME:
BALKANLARIN LEZZETLİ
SOFRASINDA
66
BULMACA
5
Haberler / NEWS
Türk yapımı ilk uçak koltuğu
güvertede!
Türk Hava Yolları, THY Teknik ve Assan
HanIl ortaklığında kurulan TurkIsh Seats
IndustrIes (TSI), tasarımı Türk mühendisler
tarafından yapılan ilk yerli uçak
koltuğunu üretti.
BoeIng ilk “Barış
Kartalı”nı teslim etti
ürkiye üst üste gelen ertelemelerin ardından
Boeing’in “Barış Kartalı” projesi kapsamında
ürettiği ilk erken hava uyarı ve kontrol
(AEW&C) uçağını 21 Şubat’ta düzenlenen bir
törenle teslim aldı.
Böylece Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), gelişmiş havadan izleme
ve muharebe yönetiminin yanı sıra havada ve denizde eşzamanlı
hedef takip yeteneklerine sahip oldu.
Türkiye’nin toplamda dört adet alacağı uçakların teslimatının
2015 yılında tamamlanması planlanıyor. Boeing’in bu yıl içinde iki
teslimat daha yapması bekleniyor.
Konya’da düzenlenen törende konuşan Boeing Barış Kartalı
Program Müdürü Mark Ellis, “Barış Kartalı Programı, Türk
hükümeti ve TAI, Havelsan, THY ve MİKES gibi Türk sanayiinden
mükemmel takım arkadaşlarımızla olan harika ortak çalışmanın
bir örneği oldu. Bunun yanı sıra, görev sistem operatörlerinin,
bakım ekiplerinin ve pilotların ilk eğitimlerinin tamamlanmış
olması nedeniyle uçak hemen kullanılabilecek durumda”
ifadelerini kullandı. Türkiye ve Boeing 1.6 milyar doların üzerindeki AEW&C
anlaşmasını 2003 yılında imzalamıştı. İlk anlaşmaya göre
Boeing’in teslimatı 2008’de tamamlaması gerekiyordu.
AEW&C uçaklarının geliştirilmesinde Boeing 737-700 uçakları
kullanıldı.
Barış Kartalı, Boeing uçakların yanı sıra, görev mürettebat
eğitimi, görev desteği ve sistem bakımına yönelik yer destek
birimlerini de içeren dev bir projeyi kapsıyor. 6
BoeIng delIvers fIrst
AEW&C to Turkey
Boeing delivered the first airborne early-warning and control
(AEW&C) aircraft to Turkey under the “Project Peace Eagle”,
following several delays, at a ceremony on Feb. 21.
Thus, the Turkish military has gained developed simultaneous
air and sea search capacity along with watch and combat from
air method.
The delivery of the sum of four planes is projected to be
finalized by 2015. Boeing is expected to deliver two more
planes later this year.
Speaking at a ceremony held in the central Anatolian province
of Koyna, Mark Ellis, head of Boeing’s Peace Eagle, said that
the Project was a good example of a perfect cooperation
with the Turkish government and sector companies such as
TAI, Havelsan, Turkish Airlines ve MİKES. Since the system
operators and the maintenance staff have finalized their work
and pilots have finished the first phase trainings, the debut
plane was ready to operate, he also said.
Turkey and Boeign had undersigned the deal for the more
than $1.6 project on July 23, 2003 and the U.S. producer was
expected to deliver the four planes by 2008.
Boeing 737-700 jets were delivered to develop the AEW&C
airfcraft.
Peace Eagle is the name for a large project that also induces
task staff training, task support and system maintenance along
with ground support.
ürk Hava Yolları, Türk Hava Yolları Teknik A.Ş.
ve Kibar Holding’in Güney Koreli Hanil E-HWA ile
mevcut işbirliğinin bir iştiraki olan Assan Hanil
ortaklığında 5 milyon dolarlık bir yatırımla kurulan
Uçak Koltuk Üretimi Sanayii ve Ticaret A.Ş. (Turkish
Seats Industries – TSI), ilk yerli tasarım uçak koltuğunu üretti.
Türk Hava Yolları’nın ev sahipliğinde, Atatürk Havalimanı 2.
Hangar’da gerçekleşen, TSI tasarımı uçak koltuklarının ilk kez
monte edildiği Boeing B737-800 tipi uçağın tanıtım toplantısına
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu
Başkanı Hamdi Topçu, Türk Hava Yolları Genel Müdürü Doç. Dr.
Temel Kotil, TSI Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. İsmail Demir, TSI
Genel Müdürü Fahri Bayır, Hanil E-HWA Yönetim Kurulu Başkanı
Dr. Yang Seok RYU, Kibar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ali
Kibar ve Assan Hanil Genel Müdürü Okan Gedik katıldı. İlk yerli uçak koltuklarının tanıtım toplantısında konuşan Bakan
Şimşek, “Koltuk deyip geçmeyin. Çok ciddi sertifikasyon isteyen
bir emektir. Bu çok önemli bir adım. Kendi uçağımızın üretimi için
bir yerden başlamak gerekiyor” dedi. Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu, “TSI’ın
temel vizyonu uçak yolcu koltuğu sektöründe konfor, estetik,
güvenlik ve lojistik konularında en iyi çözümleri sunmak. Bu
iştirakimiz ilk meyvesini verdi” dedi. 2011 Eylül ayında İzmit’te kurulan tesislerde koltuk tasarımına
başlayan şirket, uçak koltuklarının otomasyon ve yazılım
dahil konsept geliştirme ve tasarlama aşamalarının tamamını
Türkiye’de gerçekleştirdi.
İlk aşamada Boeing 737-800 ve hemen ardından Airbus A319-320
ve 321 tipi uçaklarda ekonomik ömrünü tamamlayan koltuklar,
yerli tasarımlarla yenilenecek. Yıllık 10 bin koltuk kapasiteli üretim
hattının 2024 yılında 50 bin adede çıkarılması planlanıyor.
FIrst domestIc seats on board!
TurkIsh Seats IndustrIes, a joInt company
by TurkIsh AIrlInes, TurkIsh TechnIc, and
Assan HanIl, produces the country’s fIrst
aIrcraft seat developed by local engIneers.
Turkish Seats Industries, or TSI, the $5 million dollar investment
by Turkish Airlines, Turkish Tehcnic, Assan Hanil, has produced
the first domestically developed plane seat.
Assan Hanil is a joint venture by Turkish Kibar Holding and South
Korean E-HWA.
The product was introduced to public at a press event at Hangar 2
of the Atatürk International Airport, where the debut seats were
assembled on a Boeing B737-800, as Finance Minister Mehmet
Şimşek, Turkish Airlines Chairman Hamdi Topçu, Turkish Airlines
CEO Temel Kotil, TSI Chairman İsmail Demir, TSI General Manager
Fahri Bayır, Hanil E-HWA Chairman Yang Seok RYU, Kibar Holding
Chairman Ali Kibar and Assan Hanil General Manager Okan Gedik
also participated.
Speaking at the ceremony, Minister Şimşek said the airplane seat
production required a high level of certification. “This is a very
important step forward,” he said. “We had to start at a point for
the production of a local plane.”
“The core vision of TSI is offering the best solutions to the aircraft
seat sector in terms of comfort, esthetics, safety and logistics.
And this is the initial fruit from our enterprise,” said Topçu.
Founded in September 2011 in the Northwestern province
of Kocaeli, the company materialized every phase of seat
production, including automation and software, in Turkey.
As a first step, worn-up seats on Boeing 737-800 jets will be
renewed with the new designs, before the Airbus A319-320 and
321s will be included in the process.
The venture also plans to increase annual capacity to 50,000
items by 2024 from the current 10,000.
7
Haberler / NEWS
GÜRCAN Mantı yeniden seçildi
aptan Pilot Gürcan Mantı, geçtiğimiz ay yapılan Türkiye Havayolu Pilotları Derneği (TALPA)
genel kurulunda 210 oy alarak ikinci kez başkan seçildi. Mantı, üç yarı listenin yarıştığı TALPA seçimlerinde iki sene önceki oydan daha fazla oy alarak
güven tazelediklerini söyledi. Seçim sonuçlarından sonra bir konuşma yapan Mantı, “Katılım
güzel oldu. İnşallah önümüzdeki dönemlerde daha da artar. Bu benim son dönemim. Ondan
sonraki dönem bırakmayı düşünüyorum. Yarım kalan projelerimizi devam ettireceğiz” dedi.
Mantı ve arkadaşlarına yeni dönemlerinde başarılar dileriz.
Mantı reelected as TALPA head
Pilot Gurcan Manti was elected for a second term as the head of the Turkiye Airline Pilots’ Association (TALPA) at the general assembly in
February. Mantı said at a speech after the election that he restored confidence, rising the number of his votes from the previous general
assembly. “The participation was good. I hope it will even increase in the forthcoming elections,” he said. “This is my last term, then I am
planning to quit. We will continue our incomplete projects.” We wish success to Mantı and his team in this new term.
Deutsche Lufthansa AG’nin
yeni CEO’su Carsten Spohr
ufthansa Denetim Kurulu 7 Şubat’ta düzenlediği toplantıda
Carsten Spohr’u Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO olarak
atadı. Halihazırda yönetim kurulu üyesi sıfatıyla Lufthansa
Passage bölümünün başında bulunan 47 yaşındaki Spohr, yeni
görevine 1 Mayıs 2014’te başlayacak.
Endüstri mühendisliği bölümünden mezun olduktan sonra Lufthansa Uçuş
Eğitimi Okulundan ticari havayolları pilotu lisansı alan Carsten Spohr aynı
zamanda Lufthansa kaptanlık lisansı sahibi. Carsten Spohr 1 Ocak 2011’den bu yana Lufthansa AG Yönetim Kurulu
Üyesi ve Lufthansa Passage bölümü CEO’su görevlerini sürdürmekte.
Carsten Spohr şirketin konuyla ilgili basın açıklamasında şöyle dedi:
“Doğma büyüme bir Lufthansa’lı olarak, yeni CEO olarak atanmamı
hem bir onur, hem de sorumluluk olarak görüyorum. Bu önemli
göreve başlamayı iple çekiyorum ve firmanın doğru yönde ilerlediğine
inanıyorum. Gelecekteki başarımızın altyapısını oluşturacak her şey
mevcut. Birlikte, zorlukları güvenle aşacağız, değişimi kucaklayacağız ve
firmamızı 2015 ve sonrası için dayanıklı ve geleceğe hazır hale getirecek
olan stratejimizi uygulamaya koyacağız.”
Lufthansa apponIts Carsten Spohr as new CEO
The Supervisory Board of Deutsche Lufthansa AG has appointed Carsten Spohr as the future Chairman of the Executive Board & Chief
Executive Officer during today’s meeting. The 47-year-old, who currently oversees the business segment Lufthansa Passenger Airlines
in his capacity as board member, will assume his new role effective 1 May 2014.
After graduating with a degree in industrial engineering, Carsten Spohr qualified for a commercial airline pilot’s license from the
Lufthansa Flight Training School. He also holds the Lufthansa captains license.
Carsten Spohr has been a member of the Executive Board of Lufthansa AG and CEO of the Lufthansa Passenger business since 1
January 2011. The position of CEO of Lufthansa Passenger Airlines will be refilled when Carsten Spohr assumes responsibility as CEO of the Group.
This decision will be taken by the Supervisory Board until the end of April 2014.
“As a Lufthansa man ‘born and bred’, I view the appointment as the new CEO as both an honour and an obligation. I look very much
forward to this important task and I am convinced that the company is on the right track,” Carsten Spohr said in a statement.
The cornerstones for the future success are in place. Together, we will meet the challenges confidently, willing to embrace change and
prepared to deliver on our strategy in order to make our company resilient and ready for the future also beyond 2015.”
8
Rolls-Royce ve Lockheed MartIn’den 1 milyar
dolarlık MOTOR anlaşmaSI
olls-Royce ve Lockheed Martin arasında imzalanan 1 milyar dolarlık anlaşmaya göre motor üreticisi, Lockheed’in geliştireceği
600 adet C-130J Super Hercules uçağı için AE2100 turboprop motor üretecek.
Rolls-Royce yönetimi, 12 Şubat’ta yaptığı bir açıklamayla bu anlaşmanın hem ABD hükümetinin hem de yabancı müşterilerin
2018’e kadar olan taleplerinin karşılanacağını söyledi.
Rolls-Royce, Lockheed MartIn Ink $1 bIllIon deal
Rolls-Royce and Lockheed Martin have signed a deal worth up to $1 billion for the 600 AE2100 turboprops that the engine maker will
provide for the variants of the latter’s C-130J Super Hercules aircraft.
“The engine agreement will service U.S. government and international contract requirements between 2014 and 2018,” Rolls-Royce said in
a statement on Feb. 12. The contract defines the AE2100 as “the engine of choice for all C-130J variants through 2025,” it said.
Gençlerden havacılık spor kulübüne büyük ilgi
cak ayının son günlerinde açılan Büyükçekmece Sportif Havacılık Kulübü,
sportif havacılığa merak duyan gençlere ücretsiz havacılık kursları
veriyor. Kurslar, Büyükçekmece Belediye Başkanı Dr. Hasan Akgün’ün
Büyükçekmece sahilindeki 1942 model Douglas tipi C47 uçağını, içinde
uçuş dersleri verilmesi için tahsis etmesiyle faaliyete geçmiş oldu.
Faaliyetlerine dernek olarak başlayan girişim, faaliyet gösterdiği yaklaşık 4 aylık süre
içerisinde 300 üyeli bir kulüp haline geldi.
Youth show Interest In avIatIon club
Büyükçekmece Sportif Havacılık Kulübü, a local aviation club opened in late January, is providing free
aviation lessons to especially young people who are keen on the sport. The project was launched after
the Büyükçekmece Mayor Dr. Hasan Akgün allocated an idle 1942 model Douglas C47 to the course to
be used training. The enterprise started its activities as an association and gained some 300 members in
four months before becoming a sports club.
9
Haberler / NEWS
Yeni THY uçaklarına Thales sistemleri
ürk Hava Yolları, yeni satın alınan tek koridorlu
uçak filosunun uçak içi eğlendirici sistemlerinde
Thales’in ‘TopSeries AVANT” ürününü tercih etti.
Sistem Türk Hava Yolları filosuna katılacak 25
adet Airbus A321 ve 20 adet Boeing B737 uçakta
kullanılacak.
Sistemin tasarımı, kabin koltuklarının altında yer alan elektronik
kutuyu ortadan kaldırıyor ve ölçeklendirilebilir tasarımıyla
ekonomi ve business sınıflarına farklı ürünler sunma imkanı
tanıyor.
Türk Hava Yolları, 2015 yılının Mart ayında A321 filosunu, 2016
yılının Ocak ayında ise B737 filosunu teslim almaya başlayacak.
TurkIsh AIrlInes,
Thales shake hands
for InflIght entertaInment systems
Turkish Airlines has picked Thales’ ‘TopSeries AVANT” inflight entertainment products for the new single-isle aircraft to join its fleet.
The products will be used on 25 Airbus A321 planes that the airliner will start delivering in March and 20 Boeing B737 jets starting from
January, 2016.
The design allows removal of the electronic boxes under tne seats and lets the airliner offer diversified entertainment services to
business and economy classes due to a “scalable” establishment.
Fırtına kapıdaki uçağı yan yatırdı
er Arann Avions de Transport’a ait ATR-42-300 uçağı 11 Şubat tarihinde Birmingham seferinden dönerek İrlanda’nın
Shannon Havalimanı’nda park halindeydi.
12 Şubat günü ise saatte 80 knot civarında esen ve öğleden sonra 86 knot'u bulan rüzgar ve fırtına sebebiyle
havalimanından seferler iptal edildi. İşte bu fırtına sırasında, Aer Arann Avions de Transport uçağı kapıdan ayrılarak yan
yattı. Sol kanat ucuna yaslanan uçağın ana sağ ve burun iniş takımı hasar gördü.
Arann AT42
plane at gate
lIfted off due
to storm
An Aer Arann Avions de Transport Regional
ATR-42-300 was parked at the gate at the
Shannon Airport in Ireland for the night
after having arrived from Birmingham, on
Feb. 11.
Flights out and into Shannon were cancelled
on Feb. 12 due to heavy storms with gusts
in excess of 80 knots. Shannon Airport
recorded a maximum gust of 86 knots at
about 2:30 p.m.
On Feb. 12, the gusts caused the aircraft to
become airborne at the gate and fall down
onto the ground again. The left main gear
collapsed in that process, the aircraft sustained substantial damage when it came to rest on left wing tip, right main gear and nose gear.
10
Cezayir’de kaza: 77 ölü
ezayir’in son 10 yılda yaşadığı en büyük uçak kazasında, askeri bir kargo uçağının düşmesi sonucu 77 kişi hayatını kaybetti.
Asker ve asker yakını taşıyan uçak, ülkenin batısındaki Ouled Gacem köyü yakınlarında yere çakıldı. Konu ile ilgili olarak
resmi haber ajansı APS’ye bir açıklama yapan Albay Lahmadi Bouguern, düşen C-130 Hercules’te 99 yolcu ve dört
mürettebat bulunduğunu söyledi. Uçak güneydeki Tamanrasset eyaletinden Constantine kentine gitmekteydi. Yetkililerin
yaptığı ilk açıklamalara göre düşüşe kötü hava koşulları neden oldu.
77 dead In AlgerIan crash
A total of 77 people were killed in a military transport plane crash in Algeria, the worst in the country in a decade. The plane carrying
soldiers and their relatives crashed near the village of Ouled Gacem in eastern Algeria. Colonel Lahmadi Bouguern told the APS state
news agency that 99 passengers and four crew were on board the C-130 Hercules, which was on its route from the southern Tamanrasset
province to Constantine. The crash was most likely due to bad weather, according to initial statement.
THY uçağında yerli galley
ürk Hava Yolları’nın ABD’li üretici Boeing şirketinden sipariş
ettiği yolcu uçağında ilk kez yerli yapım galley kullanıldı.
THY, TC-JHV kuyruk tescilli yeni uçağını geçtiğimiz ay
Boeing’den teslim aldı.
Ticari uçaklardaki galley’ler, yiyecek ve içecek saklama
üniteleriyle birlikte kabin ekibi için katlanır koltuklar, acil durum ekipmanları
ve mürettebatın ihtiyaç duyabileceği diğer malzemeleri barındırıyor.
THY BoeIng contaIns
Turkey-made galley
A Turkey-made galley was used in a Boeing 737 plane ordered by Turkish
Airlines to the U.S. plane builder, a debut for the local industry. The TC-JHV
taiL-registered plane was delivered by the national flag carrier last month.
Galleys on commercial airlines typically include not only facilities to serve
and store food and beverages, but also contain flight attendant jump seats, emergency equipment storage, as well as anything else flight
attendants may need during the flight.
Uçuş ekibine mobil, tablet, laptop yasak
BD’nin Ulusal Havacılık Yönetimi (FAA), geçtiğimiz ay yayınladığı bir kararla
uçak personelinin operasyon sırasında kişisel amaçlarla kablosuz iletişim
cihazlarını ya da dizüstü bilgisayarlarını kullanmalarının yasaklanmasını
istedi. Kurumun 1981 yılında yayınladığı “steril kokpit” kararıyla pilotlarının
iniş ve kalkış sırasında ve uçuşun diğer kritik aşamalarında dikkat dağıtıcı
işlerle uğraşmasını yasaklıyordu. FAA yetkilileri, yeni kararın 60 gün içinde uygulamaya
konacağını söylediler.
US body bars flIght staff from
goIng onlIne
The U.S. Federal Aviation Administration, or FAA, issued last mont a final rule reinforcing that flight crews are prohibited from using
personal wireless communications devices or laptop computers for personal reasons during all aircraft operations.
The agency’s 1981 “sterile cockpit” rule already forbids pilots to engage in distracting behavior during critical phases of flight, including
take-off and landing. The new rule takes effect in 60 days, the FAA said.
11
KADINlar günü
Kadın derken?
“Kadın kadınlığını bilecek.”
“Saçı uzun aklı kısa.”
“Kadın erkeğin çarığıdır.”
“Kızını dövmeyen dizini döver.”
“Her başarılı erkeğin ardında bir kadın vardır.”
8
Mart
Önce bunları ve burada yinelemekten imtina ettiğimiz benzer, hatta
daha vahim klişeleri dilimizden, belleğimizden silip atmadan, o
özlenen kadın erkek eşitliği çok ama çok uzak bir rüya olarak kalacak.
Adına namussuzca “namus cinayeti” denen cinayetler, şiddet,
çalışma koşullarındaki resmi ya da sosyal eşitsizlikler, sömürüler,
cinsel istismarlar, düşük siyasi temsil sürecek.
Şimdi tüm bu zehirli sözlerin yerine tek bir bakış açısı önermenin, o
bakışa sıkı sıkı tutunmanın zamanı: Tek kanatlı bir kuş uçamaz.
Uçamaz çünkü aksi doğanın kanununa aykırı.
Uçamaz çünkü toplumun yarısını diğer yarısından üstün tutmanın
hiçbir ahlaki nedeni olamaz.
Uçamaz çünkü kadınların mutsuz olduğu topraklarda erkekler de
mutlu olamaz.
Uçamaz çünkü kadınların esir olduğu topraklarda erkekler de özgür
olamaz.
Tam 129 kadın öldü, 8 Mart 1957’de. New York’taki bir dokuma
fabrikasına kadın oldukları için alınmışlardı, daha düşük paraya
çalışacakları için... İtiraz ettiler. Greve polis saldırdı, bir fabrika yandı,
12
129 kadını da boğarak. Onlardan yadigar Dünya Kadınlar Günü
kutlu olsun. Umalım ki kadın hakları ileri bir noktaya gelsin, bu
günün de acı hatıraları anmaktan başka bir anlamı kalmasın.
Haberler
vİzyona
gİrecekler
300:
Bir İmparatorluğun
Yükselişi (7 Mart)
İlhan Şeşen'den Esme’nin öyküsü
Limon Dance Company’den
iki muhteşem gösteri
Modern dansın en önemli temsilcilerinden olan grup, 7-8 Mart
tarihlerinde İş Sanat Kültür Merkezi’nde izleyiciye iki farklı
muhteşem gösteri sunacak. 7 Mart’ta “Mazurkas,” “The Moor’s
Pavane,” “Come with Me” ile sahne alacak ekip, 8 Mart’ta
da repetuvarlarındaki klasik yapıtları çağdaş koreografilerle
dengeledikleri nefes kesen görsel bir şölen sunacak.
Başrollerini İlhan Şeşen, Aydan Şener’in paylaştığı müzikal oyun Bana Esme’yi
Anlat, 25 Mart akşamı Yunus Emre Kültür Merkezi’nde sahnede. Ludwig Fulda’ın
“Das Verlorene Paradies” adlı oyununun uyarlaması olan müzikalde uzun yıllar önce
hayatının aşkını kaybetmiş müzisyen olan Sonat’ın hikayesi anlatılıyor. Sonat’ı bir
akşam barda dinleyen genç ve güzel Esme ona ilk görüşte aşık olur ancak Esme’nin
güçlü, güzel ve ünlü bir ressam olan annesi Gönül, Sonat’ın mazideki büyük aşkıdır.
Geçmişle kesişen bugünün ihtirasları ortaya saçılır.
Ayfer Tunç'un
Dünya Ağrısı
Edebiyat kariyerinin 25. yılını kutlayan Ayfer Tunç, Dünya Ağrısı
ile okurlarının zihnine bir kez daha kazınıyor. Babasından miras
otelin işletmecisi Mürşit’in oteline sığınan Madenci’yle kurduğu
dostluğun ışığında okur, Türkiye tarihindeki utanç sayfalarına
göz gezdiriyor. Mürşit’in babası ve oğluyla arasında kurduğu
köprülerden toplumsal facialara, kitlesel cinnet hikayelerine
bakan Dünya Ağrısı sarsıcı ve sorgulayıcı bir roman.
Picasso’nun doğduğu
evden gravürler ve
seramikler
Picasso bu kez gravürleri ve seramik çalışmalarıyla
İstanbul’da. Büyük üstadın İspanya’da doğduğu evde
yer alan Museo Casa Natal Koleksiyonu’ndan derlenen
seçki, 20 Nisan’a kadar Suna İnan Kıraç Vakfı’na
ait Pera Müzesi’nde görülebilir. Picasso’nun sanat
anlayışını yansıtan 56 gravürün yanı sıra sekiz seramik
ve sanatçının bebeklik gömleği, patikleri ve kurşun
askerleri gibi kişisel eşyaları da sergilenecek.
14
Leonidas ve cesur askerlerinin
Pers Kralı Xerxes’e karşı verdikleri
onurlu mücadeleyi izlediğimiz “300
Spartalı”nın devamı niteliğindeki filmde
bu kez Atinalı savaşçı Themistocles,
ordunun başına geçiyor ve tarihin en
büyük savaşlarından Artemis Savaşı’na
kumandanlık ediyor. Filmin yönetmeni
Noam Murro, başrollerini ise Sullivan
Stapleton, Rodrigo Santoro ve 300
Spartalı’da da izlediğimiz Eva Green
paylaşıyor.
Sınırsızlar Kulübü
(7 Mart)
En iyi film dalında Oscar adayı
gösterilen filmin başrollerinde
McConaughey, Jennifer Garner,
Jared Leto’nun yer alıyor, yönetmen
koltuğunda ise Jean-Marc Vallée var.
Uyuşturucu bağımlısı ve HIV taşıyıcısı
Ron Woodroof’a AIDS teşhisi konur ve
bir aylık ömrü kaldığı söylenir. Yasal
onaylı tek ilacı almaya başlayan Ron,
ABD’de yasal olmayan ama dünyanın
dört bir yanında bulunan, doğal ilaçlara
başvurur. Bu ilaçlar sayesinde hayatta
kalmayı başaran Ron, farkında olmadan
çevresindeki hastalar için de bir iletişim
ve satış ağı olan “Dallas Buyers Club”ı
kurar.
Nuh: Büyük Tufan
(3 Nisan)
Türkiye ve Çevresinden "Kel Alaka!"
Güncel Anlatılar
Bir yetenek yarışmasıyla yıldızı parlayan komedyen Atalay Demirci, Kel Alaka
adlı stand-up gösterisiyle 28 Mart’ta Büyükçekmece Belediyesi Atatürk Kültür
Merkezi’nde. Kel Alaka’yla Türkiye’yi karış karış dolaşan komedyen, 80’den fazla
gösteriyle 100.000’i aşkın izleyiciyle buluştu. Yaratıcı esprileri ve ilginç hikayeleriyle
izleyenlere kahkaha dolu bir akşam yaşatacak.
Büyük tufan öncesi Hz. Nuh’un
yaşadıklarına ve gemiyi inşa edişine
tanık olacağımız filmde birbirinden ünlü
oyuncular rol alıyor. Muhteşem efektleri
ve kadrosuyla dikkat çeken filmde
Nuh’u canlandıran Russell Crowe’a,
Emma Watson, Logan Lerman, Jennifer
Connelly ve de Anthony Hopkins eşlik
ediyor.
15
röportaj / ıntervıew
Türk Hava Yolları İkram ve Uçak
İçi Ürünler Başkanı
THY In-FlIght CaterIng and
Products PresIdent
Ahmet Doğan
REKABETİN
GÜÇLÜ SİLAHI:
İKRAM
Havacılık sektöründe hizmet üretimi
anlamında trendlerin sıklıkla
değiştiğini belirten Türk Hava Yolları
İkram ve Uçak İçi Ürünler Başkanı Ahmet
Doğan’la, şirketin bugün bulunduğu
noktayı ve geleceğin trendlerini
tasarlama hedefini konuştuk.
CaterIng:
strong hand
In competItIon
TURKISH AIRLINES CATERING AND IN-FLIGHT
PRODUCTS CHIEF AHMET DOĞAN, who
hıghlıghts that trends ın servıces ın the
avıatıon sector are ın a constant change,
COMMENTS ON THE CURRENT POSITIONING OF
THE COMPANY AND ITS FUTURE GOALS.
16
ncelikle biraz sizi tanıyabilir miyiz?
1959 yılında Erzincan’da dünyaya geldikten sonra,
1961-1977 yılları arasında Ankara’da yaşadım. İlk ve
orta öğrenimimi Ankara’da tamamladıktan sonra
üniversite eğitimi için İstanbul’a geldim. Marmara
Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi
bölümünden mezun oldum. Evli ve biri kız, diğeri erkek iki çocuk
sahibiyim.
ould you tell us about yourself?
I was born in the Eastern Anatolian province of
Erzincan in 1959, before my family moved to Ankara
in 1961. I lived in the capital city until 1977, graduating
from the primary and middle school there, and moved
to İstanbul, where I studied public administration at the Political
Sciences Faculty of Marmara University. I am married and have a
son and a daughter.
Bugünkü konumunuza kadar olan kariyerinizden söz eder
misiniz?
Üniversite öğrenciliğimle birlikte başlayan iş hayatımda Türk
Hava Yolları’ndan önce önemli bir basın kuruluşunda satınalma
müdür yardımcısı olarak çalışırken, 1991 yılının ilk günü THY’de
göreve başladım. Ağustos 2004 tarihine kadar genel satınalma
müdürü olarak görev yaptıktan sonra bu tarih itibarıyla ikram
başkanlığı görevini yürütmekteyim.
2006 yılında, ikram firmamız olan Turkish Do&Co’nun
kurulmasında etkin rol aldım.
How about your career until the current position?
My professional life began at the university years and I had
worked at the purchasing department of a leading press company
as a vice manager. On the first day of 1991, I began working at
Turkish Airlines, where I was hired as the general purchasing
manager until 2004. Since then, I have headed the catering
department. In 2006, I took active role in the foundation of
Turkish Do&Co, our treatment company.
Türk Hava Yolları ikram hizmetinde diğer şirketlerden nasıl
farklılaşıyor?
Uçak yolculuğuna gösterilen rağbet ve artan yolcu potansiyeli
ile gelişen havacılık sektörü, havayolları arasında uçak içi ikram
How does Turkish Airlines differ from others in catering
services?
In-flight catering services have turned into a field of competition
among airliners due to the developments in the sector with more
interest in air freight and increase in the number of passengers.
Our company has always attached a great importance to
17
röportaj / ıntervıew
hizmetlerini rekabet unsuru haline getirmiştir. Ortaklığımız uçak
içi ikram konusuna her dönemde önemli derecede yer veren
bir havayolu olmuştur. Yolcularımıza her zaman uçak içinde
servis vermeyi, bir ev sahibi - misafir ilişkisi içinde sürdürmeyi
alışkanlık ve hedef haline getirmiştir. Dünya devleri arasında
olmayı hedeflemiş bir havayolu olarak; damak zevki ile göze
hitap etmenin en etkin rekabet aracı olduğuna inanıyoruz. Bu
nedenle emniyetli ve konforlu bir uçuşta uçak içinde verdiğimiz
ikram hizmetlerine de ağırlık vererek ön plana çıkarmaya
çalışıyoruz. Bunu yaparken de asgari müşterek zevkleri dikkate
almakla beraber her bir yolcu ve kabin geri bildirimini de
değerlendiriyoruz. En büyük fark ise uçak yemeği olarak tabir
edilen tadı değil en taze hammaddeler ile hazırlanan el emeği
ürünleri kullanarak lezzet sunuyoruz.
Havayolu ikram sektörü, yerdeki hizmetlerden temel olarak
nasıl ayrışıyor? En temel zorluklar neler?
Öncelikle çok geniş bir kitleye ve beğeniye hitap ediyoruz.
Kişisel zevkler de sunduğunuz hizmete gelen yorumlar da çok
geniş bir yelpazede oluyor. Yani bir kısım yolcumuz bir ürünü
çok beğenirken bir kısmının damak tadına hitap etmeyebiliyor.
Hizmet sektörü yoruma çok açıktır.
Uçuş psikolojisi, yolcularda farklı tepkilere neden olabilir. Uçak
içi ikram, yolcunun uçuş stresinden kurtulmasını, düşüncelerin
başka yöne çevrilmesiyle rahatlamasını, arzu ettiği ve
keyif aldığı menü ve servislerle iyi vakit geçirmesini sağlar.
Bunu sağlayabilmek içinse, uçak içi servislerinde zamanın
koşullarıyla yolcu talep ve ihtiyaçlarına göre gelişimler üzerinde
sürekli çalışıyoruz. Servis sektörünün de bir modası olduğu
düşünülürse; “trend”leri yani akımları, eğilimleri takip etmek
bizim için kesinlikle çok önemli. Yiyecek içecek kültürü ve
beslenme alışkanlıkları kadar, sunum şekilleri de son derece
önemli. Lezzetle beraber fark yaratmanın en çarpıcı şekli
sunumu nasıl yaptığınızdır.
Do&Co ile çalışmanın Türk Hava Yolları’na rekabette avantaj
sağladığını söyleyebilir miyiz?
Turkish Do&Co İkram Hizmetleri A.Ş. ile çalışmaya
başladığımızdan beri yaratılan farkı sürekli dinamik tutmak ve
geliştirmek adına koordineli olarak çalışıyoruz.
Lüks bir restoran kalitesinin ötesinde yolcuların bulutların
üzerinde lezzeti keşfetmelerini sağlamayı her zaman
hedefliyoruz. Yolcularımızı, uçak ikramının çok ötesinde bir
sunumla lezzet yolculuğuna çıkarıyoruz.
Bir THY reklamından / From a Turkish Airlines ad.
18
Sadece Türkiye’de aylık yaklaşık olarak 4,5 milyon yemek
üretimi yapılmaktadır. Dünyada bu ölçekte tek merkezde üretim
yapan başka bir havayolu ikram firması bulunmamaktadır.
The company produces around 4.5 million meals
annually only in Turkey. In other words, there are no
other airline catering companies in the world that
produce such a large amount food at one center.
cabin interior treats. Carrying out a guest-host relation with
passengers has always been a target, a behavior pattern for
us. As an airliner that aims at a spot among world leaders,
we believe that addressing both tastes and visual pleasures
of the customers is an effective tool in competition. Thus, we
highlight in-flight treats along with safety and comfort. In a
bid to do so, we care for the least common pleasures, but we
also consider feedback from every individual or cabin. Our
main difference is that we prefer hand-made fresh food to the
ordinary “plane dish” taste.
How do air catering sector and the traditional one
differentiate? What are the basic challenges?
First, we address a very broad mass with diversified tastes,
which also varies the feedback. This means some really like our
products, some do not. The service industry is open to all kinds
of criticism.
The flight psychology also plays role in responds. In-flight
treats help passengers forget about the flight stress, direct
their thoughts to other focuses, and offer them enjoyable time
with menus and services they would fancy. We work non-stop
to develop these services in line with the demands from the
customers, their needs and present conditions. Considering
that there are trends also in the service industry, following
these trends and spotting the tendencies is very important.
Presentation is important along with the culinary culture and
19
röportaj / ıntervıew
THY’nin ikram kapasitesinden söz eder misiniz? Yılda kaç
öğün yemek ikram ediyorsunuz? Diğer ikramlarda durum
nasıl?
Sadece Türkiye’de aylık yaklaşık olarak 4,5 milyon yemek üretimi
yapılmaktadır.
Dünya çapında bu rakamlara çıkan başka bir mutfak olmadığı
fikrine ise yurtdışı firmalarla görüşmelerimizde bu rakamı
telaffuz ettiğimizde aldığımız geri bildirimler neticesinde
kapılıyoruz. Diğer bir ifadeyle dünyada bu ölçekte tek merkezde
üretim yapan başka bir havayolu ikram firması bulunmamaktadır.
Havacılıktaki büyüme doğal olarak ikram alanına da sirayet
ediyor. Önümüzdeki dönem için nasıl bir büyüme ve gelişim
bekliyorsunuz?
Ortaklığımızın hızlı büyüme temposuna bizlerin de paralel olarak
uyması zorunludur.
Operasyonumuzu gerek bina genişlemeleri gerekse üretim
kapasitesini artırmak yönünde hazırlıklar yapıyoruz.
Eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Buraya kadar hep yiyecek içecekten bahsettik ama
Başkanlığımızın sorumluluğunda olan başka konularımız da var.
Yolcularımızın uçak içinde konforlu bir seyahat yapabilmeleri için
ihtiyaç duyulan battaniye, yastık, yorgan, terlik, yolcu seyahat
kitleri, lavabolarda kullanılan tüm hijyen ürünleri ile tüm uçak
içi eğlence sistemlerinin yönetimi, gazete ve dergi servisleri de
tarafımızca takip edilmektedir.
20
nutritional habits. Not only taste but also presentation paves
the way to the most striking ways of making a difference.
Does Turkish Do&Co cooperation provide competitive
advantages for Turkish Airlines?
Since we have started cooperating, we have worked in
coordination to keep the differences we create live and
dynamic, and improve them. Our aim is to offer the passengers
a chance to discover a taste beyond the standards of a
luxurious restaurant and do this above the clouds. This is a
voyage to savor, far beyond the ordinary aircraft treats.
How about the capacity? How many meals do you serve
annualy? How about the other treats?
The company produces around 4.5 million meals annually
only in Turkey. Feedback from other leading companies about
this figure makes us think that there isn’t such a large kitchen
abroad. In other words, there are no other airline catering
companies in the world that produce such a large amount food
at one center.
The growth in the aviation sector has reflections on
catering also. What sort of a growth do you project for the
sector in the upcoming days?
We have to keep in pace with the rapid growth of the
partnership. We have preparations to develop our operation
with expansion in buildings and increase in capacity.
Bir THY reklamından / From a Turkish Airlines ad.
Yolcularımıza verdiğimiz seyahat kitleri de geçtiğimiz yıl
uluslararası değerlendirme kuruluşlarınca “business sınıfında
en iyi unisex çanta” ve hac yolcularımıza sunmakta olduğumuz
çanta da “en yaratıcı çanta” ödüllerine layık bulundu. Bu setlerde
her yıl farklı bir marka, tasarım, renk ile yolcularımıza farklı
seçenekler sunmaya gayret gösteriyoruz.
Uçak içi eğlendirici sistemlerde de binlerce seçenekten oluşan
film, TV program ve müzik albümleriyle de yolcularımızın
seyahatlerinin keyifli geçmesine gayret gösteriyoruz. Bu
hizmetimiz de 2013 Skytrax yolcu değerlendirmesinde dünyada
en iyi dördüncü havayolu oldu. 2014 yılında ise amacımız farklı
kültürlerin de tanıtılarak bu hizmette dünya lideri olmak.
Ayrıca konfor ürünlerimizde de bu yıl çok önemli projelere imza
atacağız. Özellikle uzun menzilli seferlerimizde yolcularımızın
uçuş deneyimini daha konforlu hale getirecek çok önemli
bir projemizi yakın bir zamanda yolcularımızın beğenisine
sunacağız.
Havacılık sektörü hizmet üretimi anlamında sürekli kendini
yenileyen ve trendlerin sıklıkla değiştiği bir alan. Bu nedenle
önemli olan sadece bugün bulunduğunuz nokta değil, aynı
zamanda önümüzdeki yıllarda da hep en iyi konumunda
bulunacağımız trendleri de bugünden tasarlamak. Bu anlamda
ortaklığımızın dünyadaki en iddialı havayollarından biri olması
sebebiyle yeni projeler üretmek işimizin ayrılmaz bir parçası.
Anything else you would like to add?
So far, we have spoken on food and drinks only but the
department’s responsibilities cover some other fields also. We
provide blankets pillows, quilts, slippers, travel kits, hygienic
materials for the rest rooms, newspapers and magazines and
we manage the in-flight entertainment systems to offer a
comfortable voyage to the passengers.
International institutions named our travel kits as the “best
unisex kit in business class” and marked the ones we provide
for hajj pilgrims as “the most creative kit.” We try to change
these sets in design and color every year.
We also mind offering thousands of movies, and many TV
channels and albums for an enjoyable flight. 2013 Skytrax
evaluation ranked Turkish Airlines fourth in in-flight
entertainment. Our 2014 is becoming the top airline in this
field, presenting various cultures.
We have large-scale plans for flight comfort. We will soon
launch some important projects particularly for long-range
flights.
The services in the aviation sector are renewed so rapidly and
trends change so fast. This is why planning the future trends
is also as important as today’s moves. As our partner is one
of the most assertive airlines in the world, developing new
projects is a part of our business.
21
GEZİ/DESTINATION
Tarih, History, arts and
sanat ve nutcracker:
fındıkkıran: NUREMBERG
22
Nürnberg
23
GEZİ/DESTINATION
ürnberg Belediye Meclis Başkanı Herr
Stahlabaum’un ilk kez bir yılbaşı ağacı süslenen
evidir burası. Eşi, kızları Clara yılbaşı ağacının
etrafında toplanmışlar. Clara’ya amcası oyuncak
asker şeklinde garip bir fındıkkıran oyuncağı
getirmiştir. Clara oyuncağı çok sevmiştir ve
bırakmak istememektedir. Fakat diğer çocuklar
Clara ile kavgaya tutuşurlar ve çekişmeler sırasında
oyuncak kırılır. Amcası oyuncağı tamir eder ve parti biter. İşte
olaylar bundan sonra başlayacak ve düşsel bir yolculuğa doğru
sürükleneceksinizdir. Ve uykusu kaçan Clara, fındıkkırana
sarılarak derin bir uykuya dalar. İşte, Çaykovski’nin ünlü
fındıkkıran balesinin öyküsü kısaca böyledir. Hikâye Aleksander
Dumas’nın “Nutcraker of Nuremberg” adlı masalından alınmıştır.
Nürnberg demek, fındıkkıran oyuncak askeri ile bütünleşmiş
bir şehir demek. İnanın her yerde her an karşınıza bu sevimli
oyuncak çıkıyor. Ben de daha size kenti anlatmaya başlamadan
bu oyuncağı ve onun öyküsünü anlatmak istedim.
Nürnberg şehrin bizim söylediğimiz, bilinen adı. Ama Almanya’da
Nüremberg olarak anılıyor. Nürnberg dediğinizde anlamıyorlar.
Ben THY ile rahat bir yolculuktan sonra Nürnberg’e indiğimde
daha havaalanında kentten çok etkileneceğimi anlamıştım.
24
hink that you are at an opera house! Just close
your eyes and dream on. This is what you will
see: It is the hall of a house in Nuremberg on Christmas
eve, 1850. Mayor Herr Stahlabaum owns the house, where
a Christmas tree is being decorated for the first time. His
wife and daughter Clara stand around the tree. Clara is quite
happy because of the nutcracker, a toy soldier that his uncle
gave him as a present and she does not want to unhand it. Still,
other kids start grappling with her, and the nutcracker breaks.
However, the uncle repairs it and the party is over. It is all ready
to begin now and you will be dragged into a visionary voyage as
Clara also fells into the arms of sleep with the toy in her hand.
The plot above is taken from the “Nutcraker of Nuremberg,” a tale
by Alexander Dumas and nutcrackers are now a symbol for the
city. This pretty little toy was everywhere so I picked telling about
this special toy and its story before I start presenting Nuremberg.
I arrived in Nuremberg, or Nürnberg as we call it in Turkish, via a
comfortable Turkish Airlines flight and it was open that I would
get a stuck on the city starting from the first step at the airport.
History, culture and nature are the ornaments of Nuremberg. It
is highly possible that you will come across a festival here since
Nürnberg bir tarih, kültür ve doğa kenti. Sık sık düzenlenen
festivaller kentle o kadar bütünleşmiş ki her an burada bir festival
ya da bir etkinliğe denk gelmeniz olası. Nitekim ben gittiğimde
Türk-Alman film festivali vardı. Şehirde çok sayıda, yaklaşık 50 bin
civarında, Türk bulunduğu söyleniyor. Dolayısıyla hiç yabancılık
çekmiyorsunuz.
İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI'NIN İZLERİ
Nürnberg, Almanya’nın Bavyera eyaletinin önemli bir kenti
durumunda. İkinci Dünya Savaşı öncesi Nazi mitinglerinin yapıldığı
yerler günümüzde müze olarak
geziliyor. İkinci Dünya Savaşı’nda,
2 Ocak 1945 günü, İngiliz Kraliyet
Hava Kuvvetleri tarafından
bombalanan şehir adeta yeniden
inşa edilmiş. Sokaklarında
gezinirken bu yeniden
yapılandırılan kentin başından
geçenleri hiç anlamıyorsunuz.
Ama yaşanmışlıkları ve tarihin o
gizemli günlerini soluyorsunuz.
Ve hep o günleri düşünüyorsunuz.
they are very frequent. During my visit, the city was hosting a
Turkish-German movie festival. There are many Turks living in
the city, some 50,000 they say. This is why I never felt a stranger
there.
FOOTPRINTS OF WORLD WAR II
Nuremberg is an important city of Germany’s Bavaria state. The
venues, which hosted the Nazi meetings before the World War
II are re-organized as museums today. After being leveled to
the ground by the Royal Air Force of
Britain on Jan. 2, 1945, the city was
totally re-erected. Walking on its
streets you cannot catch a sign of
such a reconstruction. Still, you can
breathe in the mysterious history.
One cannot stop thinking about
those days in Nuremberg. At least,
this was how felt there. Another
historical role that Nuremberg had
played was hosting the famous
hearings of war crimes.
25
GEZİ/DESTINATION
İşte Nürnberg bende böyle bir izlenim bıraktı. Ayrıca Nürnberg
ile bütünleşen bir başka tarihsel geçmiş de savaş suçlularının
yargılandığı Nürnberg mahkemeleri. Anmadan geçemiyorsunuz.
DURER'İN EVİ
Müzelerine gelince; burası müzeler kenti adeta. Ulusal Müze
bir kültür tarihi müzesi durumunda. Kale Müzesi, Oyuncak
Müzesi ve Albrecht Durer’in evi de önemli müzeler. Size
Albert Durer’den bahsetmek isterim. 1471-1528 yılları arasında
yaşamış ünlü Alman ressam. Nürnberg’le özdeşleşmiş bir
kişi. Ressamlığının yanı sıra, bakır ve ağaç oyma baskıları da
ünlü olan Durer, yıllarını Nürnberg’de geçirmiş bir ressam,
grafiker ve bir sanat teorisyenidir. Durer’in evi Tiergarten
Meydanı’na yakın. 1509 yılında satın aldığı bu beş katlı
muhteşem ev, Nürnberg için oldukça gösterişli ve şık
bir bina. Ev günümüzde müze haline getirilmiş ve
oldukça çok sayıda turist çekiyor. Bence Durer’in
ünlü olmasını sağlayan şey, kuzey ve güney
yarımkürenin ilk yıldız haritasını çizmiş olması.
Evin girişinde ressamın yaşamı anlatılıyor
ve özel eşyaları sergileniyor.
Kentte beni en etkileyen yer
Kaiserburg Kalesi olarak
adlandırılan ve şehre tepeden
azametle bakan o muazzam
yapı oldu. Tırmanırken
özellikle dikkatimi çeken
şey, kalenin muhteşem ve
çok güçlü duran duvarları
oldu. Düşündüm de sanki
kalenin içine girersem
müthiş bir korunma
duygusu ve güvenle
26
DURER HOUSE
The city is home for numbers of museums, in deed. At the
National Museum, examples of the history of culture are
displayed. The Castle Museum, Toy Museum and Albrecht
Durer Museum are the other important facilities.
I would like to tell about Albrecht Dürer, the famous German
painter who lived between 1471 and 1528. He has become an
icon for Nuremberg, where he spent his years. He is also
known for his copper-plate and wood engravings, along
with being a painter, a graphic designer and an arts
doctrinaire. His house is very close to the Tiergarten
Square. This magnificent five-storey house that Durer
bought in 1509 is very flamboyant and chic when
compared with other buildings in the city. It is now
a museum that attracts tourists. I think that the
most significant thing about Durer is that he was
the first one to sketch the celestial maps of
both hemispheres. The life of the painter is
detailed at the entrance of the house,
where you would also find his personal
belongings.
What touched me the most
in Nuremberg was the
enormous Kaiserburg Castle
that overlooks the city
from high above. When
climbing up to the castle
you will notice the
large and strong walls,
which would make
you feel real safe and
dolaşabilirim. Kaiserburg Kalesi daha Roma İmparatorluğu
döneminde, yani 1050-1571 yılları arasında kralın ikametgahı
olarak kullanılmış. Oldukça gizemli ve müthiş sağlam duran
kalede silahlar ve bazı eşyalar sergileniyor. Kalenin eteklerinde
kurulan Noel pazarı ile burada yer alan küçük inanılmaz şık
hediyelik eşya satan dükkanlar sizi bambaşka dünyalara doğru
götürüyor.
GÜZELLİK ÇEŞMESİ
Nürnberg’in tam ortası bence Hauptmarket Meydanı. Eskiden
beri ticaret merkezi olan bu meydan, günümüzde sebze,
meyve ve çiçek satılan bir pazar yeri görünümünde. Bence
dünyanın en şık hediyelikleri bu dükkanlarda sergileniyor. İşte
buradan kendime bir fındıkkıran tahta asker oyuncağı aldım.
Evimde başköşede sakladığım bu oyuncak ona her baktığımda
beni Nürnberg’e götürüyor. Onunla birlikte tekrar tekrar kenti
geziyorum, kaleye çıkıyorum. Tıpkı Clara’nın düşü gibi.
Meydanda ayrıca ünlü Frauen Kilisesi bulunuyor. Bir diğer
köşede de etrafı demir parmaklıklarla çevrili olan ve siz halkaları
çevirirseniz dileğinizin olacağına inanılan “Güzellik Çeşmesi”
bulunuyor. Ayrıca burası dünyanın en önemli oyuncak üretim
merkezi durumunda olan bir şehir.
İşte size Nürnberg, Pegnitz nehrinin iki yakasına kurulmuş
bir şirin Alman kenti. Son gezilerimde dolaştığım kentler
hep beni masal diyarlarına sürükledi. Çok etkilendim, adeta
büyülendim. Nürnberg’de de kurşun asker fındıkkıranla
tanıştım. Tıpkı Clara gibi gözlerimi kapattım ve bir düşe daldım.
Neden mi? Çünkü Nürnberg’i unutmak istemedim. Düşlerime
Nürnberg’i hapsetmek ve belleğime yerleştirmek istedim.
Nürnberg’e mutlaka gidin. Kurşun askerlerle tanışın, tarihi
koklayın, belki siz de benim gibi büyülü güzel bir düşe dalar hiç
uyanmak istemezsiniz. Uyanınca da yaşadıklarınızı bir rüya gibi
anımsarsınız. Güzel değil mi?
well-protected inside the castle. The castle was used as the
residence of the king between 1050 and 1571 during the Roman
Empire era. Armament and some equipment are displayed in
the steady castle that gives confidence. On the outskirts of the
hill, a Christmas market and small shops that sell souvenirs line
up to take you to a totally different world.
FOUNTAIN OF BEAUTY
Hauptmarket Square is the center of Nuremberg for me. The
place, a trade center in the past, still serves as a marketplace
where vegetables, fruits and flowers are traded. I think the
most beautiful gift shops of the world are also here and I
bought a nutcracker from one of those stores. I keep it at a
special corner in my house and occasionally it takes me back to
Nuremberg. I wander across to city with it, we climb up to the
castle. Just like Clara’s dream.
The famous Frauen Church is also on this square. At another
corner stands the Fountain of Beauty. It is surrounded by
grates and locals believe that your wish will come true if you
spin a link on it. The city is also famous for its toy output.
And this was the story of Nuremberg, the pretty German city
located on the two banks of the River Pegnitz.
The cities I visited recently took me to the dream lands. I was
impressed, fascinated. I was introduced to the little soldier
nutcracker in Nuremberg. Just like Clara did, I closed my eyes
and dreamed. And you ask why? Because, I did not want to
forget anything about Nurenberg. I wanted to lock it up in
my dreams. I really advise you to visit Nuremberg, where you
will probably slip into a beautiful and magical dream that you
would not want to awake from. Or remember the city as it is
dreams. Isn’t it beautiful?
27
proje / project
A day at Turkish HABOM
the TurkIsh HABOM unIt at Sabiha Gökçen AIrport has yet started
servIng for narrow-body jets. As the number of operatIons at the
maIntenance and repaIr facIlIty Increases every day, both socIal
and technIcal opportunItIes keep developIng also.
HABOM’DA BİR GÜN
Geçtiğimiz aylarda faaliyete geçen Sabiha Gökçen Havalimanı’nda kurulu Havacılık
Bakım Onarım ve Modifikasyon Merkezi’nde (HABOM) dar gövdeli uçak hangarı, bakımını
tamamladığı çok sayıda uçağı yolcu etti bile. Günden güne kurulum süreci tamamlanan
tesiste çalışmalar son süratle devam ediyor.
TED olarak uçak bakım sektörümüzün en genç ve
dinamik oyuncularından Sabiha Gökçen Havalimanı
HABOM’da teknisyen arkadaşlarımızla bir gün
geçirerek tesisi yakından inceleme şansını yakaladık.
Henüz inşaatı devam eden ikinci pist ve yakında
faaliyete geçecek binaların arasından geçerek hangarlara doğru
yol aldık. Oldukça büyük ve modern bir tesisle karşılaştık burada.
HABOM projesi Faz 1 ve Faz 2 olmak üzere iki bölümden oluşuyor.
Faz 1’de dar gövde hangarı, sosyal merkez, atölyeler binası ve
eğitim binaları; Faz 2’de ise geniş gövdeli hangar ve boya atölyesi
mevcut.
28
THY HABOM A.Ş. Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan Sorumlu
Genel Müdür Yardımcısı Can Şaşmaz’dan aldığımız bilgilere göre
tamamen yeşil bir tesis olarak planlanan HABOM’da, arıtmalar,
güneş enerjisi sistemi, doğalgazdan elektrik üretimi, toprak
altından alınan ısı pompaları bulunuyor. Amaç, THY Teknik ve
THY HABOM atölyelerinin neredeyse tamamını Sabiha Gökçen’e
taşımak ve THY ve diğer şirketlere ait dar ve geniş gövdeli
uçakların bakımlarının büyük kısmını orada yapmak. Tesisin
tamamı faaliyete geçtiğinde toplam 28 atölyeyle aynı anda 11 dar
gövdeli, üç geniş gövdeli uçak bakıma alınabilecek.
SOSYAL OLANAKLAR
Buradaki personel, tamamen yeni bir tesiste çalışıyor ve bunun
getirdiği bir motivasyon var. Giyinme alanlarının operasyon
sahasının dışında olması bir avantaj. Atölye binasının üzerinde
spor yapılabilecek açık ve kapalı alanlar yakında faal olacak,
futbol ve basketbol sahası ise açılmış bile. Henüz vardiya
sistemine geçilmediğinden 07.00-17.00 çalışılıyor. 16.00-24.00
arası uçakları temizleyen personelin çalıştığı bir servis var.
“Sabiha Gökçen Havalimanı civarı gelişmekte olan bir bölge
olduğundan kalınabilecek kirası düşük pek çok yer var. Günden
güne değeri artıyor, kiralar yükseliyor. HABOM’un bunda büyük
visit to the new, dynamic Sabiha Gökçen Airpot branch
of Turkish HABOM, the line and heavy maintenance,
component and training services, offered us a chance
to know the facility better and spend a day with
colleagues.
We passed through the construction of a second runway and
some other units, which will to become operative soon, and
headed toward the HABOM hangar. What we saw was a huge and
very modern facility.
The HABOM project is consist of two phaces with the first one
including being the narrow-body hangar, social center, ateliers,
and education as the second phase is planned to host a widebody hangar and a paint shop.
Can Şaşmaz, the Turkish HABOM executive vice president
responsible of Sabiha Gökçen operation, said the facility there
is a green one thanks to the purifying unit, solar energy system,
a natural gas-burning energy generator and the under-soil heat
pumps.
The main goal is to carry the majority of the Turkish Technic
and Turkish Airlines ateliers to the Sabiha Gökçen Airport and
provide maintenance services to most of the narrow and widebody jets of both Turkish Airlines and other firms there, he also
noted. Once finished, 11 narrow-body and three wide-body jets
will be offered services at a time at 28 planned ateliers there.
SocIal facIlItIes
The staff at Sabiha Gökçen is working at an entirely new facility,
which is quite motivating. The dressing unit is cleverly located
outside the operation field. Executives have said that the in-door
and out-door sports facilities above the ateliers’ building will
soon become active as the football and basketball pitches are
already open. Shift system is not on yet and the working hours
are 7 am to 5 pm. A staff that cleans the planes works between
4 pm and midnight.
“Since the environs of the Sabiha Gökçen Airport is newlydeveloping, there are many cheap houses to let in the area.
However, the neighborhood is becoming more valuable every
day, which pushes the rents up. HABOM facility also had an
impact,” Şaşmaz said.
He said the new facility offers young technicians a great
29
proje / project
Can Şaşmaz
ilk uçak
tamamlanan
en'de bakımı
biha Gökçen.
kç
Gö
ha
bi
Sa
at HABOM Sa
es
ic
rv
HABOM
se
ed
that receiv
The first plane
CAFER DEDE - TEKNİSYEN
“Türk Hava Yolları’na 1985’te girdim. 28 sene
sonra burada Sabiha Gökçen HABOM’da görev
aldık. Tesis olarak burası THY’nin geleceği. Yeni
nesiller için burada bulunmak gerekiyor. Tesis çok
büyük, altyapıda ufak tefek eksiklikler var ama
zamanla bunlar da giderilecektir. Sosyal imkanları
gayet iyi; zamanla insanlarla, personelle ve
uçaklarla dolacak.”
CAFER DEDE - TECHNICIAN
etkisi oldu” diyen Şaşmaz’a göre genç teknisyenlerin kendilerini
HABOM Sabiha Gökçen’de geliştirmeleri daha kolay: “HABOM
Sabiha Gökçen tarafında teknisyen arkadaşlarımızın sayısı daha
az olduğundan orada genç arkadaşlarımız kısmi yetkilendirme
prosedürüyle kendilerine uçak bakımında daha fazla yer
bulabiliyorlar.”
EKİPMAN AVANTAJLARI
Tesiste dört aktif dock bulunuyor. Bu dock’lar 737Classic, 737
NG ve 320 ailesine uyum sağlayabiliyor. Hidrolik bir dock var.
Ekipman sorunu ise takımhane ve depo yardımıyla çözülüyor.
Sivil Havacılık’tan 145 yetkisi bulunan dar gövdeli hangarı, Sabiha
Gökçen Havalimanı’ndan opere edilen uçuşlarda uçağın bakımı
için burası iyi bir destinasyon. Şu anda Bermuda Sivil Havacılık’ın
onayladığı bir yetkinin eğitimi sürüyor. Ukrayna Sivil Havacılık
ve Güney Afrika’nın onayladığı yetkilerle en önemlisi FAA’in
onayladığı yetkiler var.
Yaklaşık üç ay önce açılan HABOM’un teknik altyapısının
kurulmasında görev alan Uçak Bakım Başkanı Zeki Yılmaz
Abdurrahmanoğlu, tesisin çok sayıda denetleme geçirdiğini
söylüyor. Yılmaz Abdurrahmanoğlu, “Arkadaşlarımıza her zaman
denetleme olabileceğini belirtiyoruz, onlar da bu konuda özen
30
Gezimizde bize rehberlik eden Uçak Bakım Mühendisleri Yunus Emre
Kulhan (sol) ve Ali Aytekin'e UTED olarak teşekkür ederiz.
We would like to thank Yunus Emre Kulhan (L) and Ali Aytekin for their
support and gudiance during our visit to HABOM Sabiha Gökçen.
“I started working at Turkish Airlines in 1985.
After 28 years, now I take part at Sabiha Gökçen
HABOM. I think this facility here is the future of
Turkish Airlines. The new generation should be
here. It is a very large facility and there are some
tiny shorts in infrastructure, but they will be
covered in time. Social opportunities are great and
it is waiting for more people and more planes.”
opportunity to develop themselves. “Since the number of the
staff here is today limited, our younger colleagues can find more
space due to the partial authorization procedure.”
Up-to-date equIpment
There are four active docks at the facility and they are capable
of providing services for the 737Classic, 737 NG and 320 families.
There is a hydraulic dock also. Equipments are available at both
tool room and a depot.
The narrow-body hangar with the item 145 authorization from
the Directorate-Generale of Civil Aviation and it is a good spot to
serve planes operating at the Sabiha Gökçen. Another training
program continues for an authorization approved by Bermuda
Civil Aviation. Some authorizations by Ukraine, South Africa and
on the top of all the FAA of the U.S. are covered.
The facility became operative only three months ago and it
has already received numbers of inspections, said Zeki Yılmaz
Abdurrahmanoğlu, the head of plane maintenance.
“We remind our colleagues that an inspection might be held
every now and then, and they are already very attentive,” he
said.
31
proje / project
gösteriyorlar zaten” diyor. Hangar dışında yaklaşık 100 kişinin
görev alabileceği büyüklükte ofisler var. Planlama ve mühendislik
birimleri ve kalite personeli burada görev yapıyor.
“Çok elemana ihtiyaç var, planlama olarak daha hızlı bir biçimde
kurslarla, iş üstünde çalışmalarla arkadaşlarımızı yetiştirmeye
çalışıyoruz” diyen Şaşmaz, tesisin Türkiye’ye katma değer
sağlayacak bir kuruluş olduğunu belirtirken teknikten gelen
kazancın da artırılmasını sağlayacağını belirtiyor: “3-4 saatlik
uçuşlarda dar gövde ile Avrupa’nın tamamını, Rusya’nın belirli
bir kısmını, Ortadoğu’yla Afrika’nın yarısından çoğunu bakıma
getirtebilecek durumdayız. Tesisin çok büyük olması bizim de
sorumluluk alanımızı genişletiyor, bu konuda elimizden geleni
yapmaya çalışıyoruz. Dünyanın en iyi şirketlerinden birinde
çalışmak ve zincirin halkalarından olmak güzel.”
EĞİTİMLER
THY HABOM’dan Caner Şentürk ise Eğitim Başkanlığı’nın
hem AHL’de hem de Sabiha Gökçen’de yapılaşması olduğunu
söylüyor. 147 alanında iki tane tip kursunun sürdüğünü anlatan
Şentürk, “Airbus A330 Boeing 777 tip kursları ve Part 145’le ilgili
eğitimlerimiz de başladı. İlerleyen zamanlarda kurs sayılarını
artıracağız. Şu anda 15 sınıf, üç amfi ve 132 kişilik büyük bir
konferans salonu var. Günlük yaklaşık 500 öğrenciye eğitim
verilebilecek bir kapasite var burada” diyor.
Şentürk, “Fiziksel olarak burada bize çok iyi bir tesis
verilmiş durumda. Avrupa’da ve Amerika’daki buna benzer
tesisleri kıyasladığınızda hepsinde bulunan ve daha üstün
konfigürasyonda fiziksel özellikleri taşıyor. Biz bu tesisi eğitimler
ve iyileştirmelerle havacılık eğitimleri alanında dünyada adından
söz ettiren bir yapıya taşımayı hedefliyoruz” şeklinde konuştu.
THY HABOM Uçak Bakım Başkanı
(SAW) Levent Kodakoğlu’na hem
misafirperverliği hem de verdiği
bilgiler için çok teşekkür ederiz.
We would like to thank Turkish HABOM
Aircraft Maintenance Director Levent
Kodakoğlu for his hospitality and the
information he has provided.
The offices outside the hangar have a capacity at around 100.
Planning and engineering units and quality control staff works
here.
“We need more people here as the planning unit endeavors to
raise new workmates with courses and direct practices,” said
Şaşmaz, adding that the facility would generate added value and
increase income from technical services. “We are at a stage that
we can provide services for all narrow-body planes from Europe,
some of those from Russia and more than half of those from
the Middle East and Africa for three-or-four-hour flights. A large
facility also broadens the field of responsibility and we are doing
all that we can to cover it. It feels great to work at one of the
best companies of the world and become a part of the ring.”
TraInIngs
Caner
Şentürk
32
THY HABOM’s Caner Şentürk said the Education Board is
structured in both Atatürk and Sabiha Gökçen airports. There
are two type courses for 147, Şentürk said.
“Airbus A330 and Boeing 777 type courses and training on Part
145 have started. The number of courses will increase in time.
There are 15 classes, three lecture halls and a conference hall
for 132. This is a capacity that can host 500 students on a daily
basis.”
The facility is in a very good shape physically, he also said: “It
holds the same configuration even a better one when compared
with its equivalents in Europe or the U.S. What we aim is to build
world-wide approved facility with trainings and improvements.”
33
SANAT
Nasıl bir ekipsiniz? Göreviniz nedir, ne kadar süredir çalışıyorsunuz?
Yedi kişiden oluşan oyuncu kadromuzun hepsi hava trafik kontrolörü.
Muratcan Tüzer arkadaşımız kule kontrolörü; Özlem Keleş, Derya
Özdemir, Süleyman Özkömürcüler, Serkan Seyrekoğlu, İlker Özcan,
Saliha Ünsal radar kontrolörü. Yaş ortalamamız 28 olmakla birlikte
içimizdeki en eski kontrolör sekiz yıldır, en yenisi de iki yıldır çalışıyor.
Oldukça genç bir ekibiz yani.
FREKANSA KARIŞMA SIRASI
“Frekansa Tiyatro Karıştı - Kuleci Misin Vay Vay, Radarcı Mısın Vay Vay”
oyunundan biraz bahseder misiniz? Oyunda kimler yer alıyor?
Oyunumuzu, her sene 20 Ekim’de kutlanan Dünya Hava Trafik
Kontrolörleri gününde sahnelemek üzere hazırladık. Oyunumuzun
içeriğini çalışma hayatımızda yaşadığımız durumlar, ilişkiler, sorunlar,
eğlenceli hikayeler oluşturuyor. Yaşadıklarımızı hicvederek, güldürürken
düşündüren bir oyun çıkarmayı hedefledik.
“Frekansa Tiyatro Karıştı” adlı tiyatro oyunlarıyla beğeni toplayan maceracı
hava kontrolörleriyle oyunlarının ortaya çıkış serüvenini ve yaşamlarına
kattıkları üzerine sıcak bir sohbet gerçekleştirdik.
Oyunun senaryosunu kim yazdı? Nasıl bir üretim süreciydi bu?
Üç skeçten oluşan oyunumuzun birinci skeci BKM’nin “Oscar” skecinden
uyarladık ve diğer ikisini hep beraber yazdık. Tiyatro geçmişimiz seyirci
olmakla sınırlıydı. Bu anlamda daha önce bir eğitim almamıştık.
Gruptaki arkadaşlarımızla oyunun yazımından sahnelenmesine kadar
her aşamasını birlikte gerçekleştirdik. Yönetmen arkadaşımız Nuri
Görsev de bize oyunun sergilenmesi ve temel tiyatro eğitimi konusunda
yardımcı oldu. Oyun sahneleme fikrini ortaya atmamızla birlikte tüm
Fotoğraflar: Selcen Kadakal
TEKNİSYENLERDE!
34
35
SANAT
meslektaşlarımıza bu tür bir çalışmanın
yapılacağını duyurduk ve katılmak
isteyenlerle geçtiğimiz nisan ayında çalışmalara
başladık. Yaptığımız drama çalışmaları ve
oyunculuk çalışmalarıyla birlikte yavaş
yavaş oyunun metnini hazırlamaya başladık.
Bunun için ekiplerdeki arkadaşlarımızdan
yaşadıkları hikayeleri topladık.
Arkadaşlarımızla sohbetler ettik ve metni
hazırladık.
İlk olarak hangi tarihte oyunu sahnelediniz?
Nerelerde oynadınız?
İlk kez 26 Ekim 2013’te Dünya Hava Trafik
Kontrolörleri günü etkinlikleri kapsamında
Yunus Emre Kültür Merkezi’nde sahneledik.
İstanbul’da aynı yerde üç kere daha oynadığımız
oyunu aynı zamanda turne kapsamında
Antalya, Ankara ve İzmir’de de sahneleme
fırsatı bulduk.
36
Oyun sahnelenmeye devam ediyor, sizi nerede,
ne zaman izleyebileceğiz?
İlgi beklediğimizden çok daha yoğun oldu ve bu
bizi oldukça memnun etti. Turne ile birlikte altı
kez oynadığımız oyunu mart ayında İstanbul’da
tekrar sahneleyeceğiz. Yine Yunus Emre Kültür
Merkezi’nde yapılacak olan gösterimimizin
henüz tarihi netleşmedi ama tarih netleşir
netleşmez duyurusunu yapacağız. Ayrıca
Anadolu Üniversitesi’nde Sivil Havacılık
Bölümü öğrencileriyle oyunumuzu nisan ayında
buluşturacağız. Mart ayında Kıbrıs’ta bir
gösterimimiz olacak.
Havacılık ve tiyatroculuk birbirinden bağımsız
iki disiplin. Oyuna nasıl adapte oldunuz,
zorlukları var mıydı?
Tiyatronun ve mesleğimizin oldukça önemli
bir ortak yanı ekip çalışmasına dayanması.
Bizler ekipler halinde çalışıyoruz ve çalışma
saatlerimiz oldukça uzun olduğundan bir arada
geçirdiğimiz zaman da oldukça fazla. Ekip çalışmasının
önemi tiyatroda da çok büyük.
Her aşamasını kolektif bir şekilde hazırladığımız
oyunumuzda bize gelen yorumlardan biri de bu ekip
çalışmasının sahneye de çokça güzel taşınmış olduğu
yönüyleydi. Çok zorluk yaşamadık diyebilirim çünkü biz
zaten yaşantımızı sahneye taşıdık.
Her gün hayatta oynadığımızı biraz estetize ederek ve
kendimizle, ilişkilerimizle dalga geçerek sahneye taşıdık.
İlerleyen dönemler için ekip olarak yeni projeleriniz var mı?
Bu süreç hem bizi çokça geliştirdi hem de kendi
meslektaşlarımızla ve sektördeki diğer çalışan
arkadaşlarımızla bir bağ kurmamızı sağladı. Bu tattan
vazgeçebileceğimizi sanmıyorum. Yeni projelerimiz
olacak. Bu anlamda çalışmalarımıza da başlayacağız.
Oyuna nasıl tepkiler aldınız?
En güzel tepki pilotundan mühendisine itfaiyesinden
büro çalışanına kadar havaalanında farklı bölümlerde
çalışan arkadaşlarımızın oyunda buluşması oldu.
Oyunumuzda kimi mesleğe özel terimler geçse de
aslında yaşantılarımız, özlemlerimiz, sıkıntılarımız bir
olduğundan sadece kendi meslektaşlarımızdan değil her
bölümden arkadaşlardan güzel tepkiler aldık. İhtiyaca
karşılık gelmenin yeni ihtiyaçlar yaratmanın mutluluğu
içerindeyiz.
Uçak teknisyenlerine vermek istediğiniz bir mesaj var mı?
Bir dahaki oyuna bekliyoruz. Birlikte yeni oyunları
çıkarmak dileğiyle...
37
HAVACILIK
PRESSURE-BASKI
Yazı: Şebnem Bayezit
Ticari ve Yer Hizmetleri Eğitmeni
dozen-6
irty Dozen’da Pressure yani Baskı konusu nedir?
Baskıya sebep olan şeyler nelerdir? Çalışanlarda
baskıya sebep iki ana konu olduğu tespit edilmiştir.
1. Zaman Baskısı: Çalışanların belli bir zaman aralığında
yapabileceğinden daha fazla görevi tamamlaması için yapılan
psikolojik baskı.
2. Meslektaş Baskısı: Çalışanların görevini tamamlarken
meslektaşı ile iyi geçinmeye çalışması.
Çalışanlar arasındaki baskı, Dirty Dozen Normlar konusuna da
dahil olacağı için bunu, Normlar yani Yazılı Olmayan Kurallar
konusunda işleyeceğim.
Bu sayıda baskı konusunu anlatırken, havacılıkta personelin yarış
halinde olma sebeplerinden birisi olan “Zaman Baskısı” üzerinde
detaylı durmayı daha uygun gördüm.
Bir çalışana zaman baskısı nasıl ve neden yapılır?
Verilecek görevi zamanında tamamlayacak personel sayısından
daha az personel ile planlanma yapmak, yani yetersiz sayıda
personel çalıştırmak;
Yöneticinin çalışandan, belli bir zaman diliminde tamamlanması
gereken bir işi daha az bir sürede tamamlamasını istemesi;
Tamamlanması gereken görevle ilgili yeterli tecrübe ve yetkisi
olmayan personelin görevlendirilmesi;
İşlerin tamamlanması ile ilgili öncelik sıralamasının doğru
yapılmaması;
Malzeme, yedek parça, araç gereç, doküman eksikliği durumlarında
işi zamanında bitirip bitirmeme endişesi;
Çalışanın kişisel yapısı.
Havacılıkta rötardan kaçmak için personel üzerinde aşırı bir baskı
vardır. Dirty Dozen’da işlenen bazı konuların temel nedeninin rötarı
engellemek olduğu düşülünce, belli birimlerde çalışan personel
zaman baskısı altında kalacaktır. Ancak çalışanın insan olduğu
hiçbir zaman unutulmamalı. İnsanın bir konuyu algılamak için önce
belli bir zamana ihtiyacı olduğu gerçeği atlanmamalı.
Gözünüzün önünden geçen bir resmi düşünün. Bu resmin ne
olduğunu anlamak için önce görüp tespit edeceğiniz zamana
ihtiyacınız olur. Ne kadar dikkatli bir yapınız olursa olsun, ne
kadar zeki olursanız olun görmediğiniz ya da dokunmadığınız
veya duymadığınız bir şeyin ne olduğunu bilemezsiniz. Eğer
38
size gösterilen bir şey varsa önce göreceğiniz zamana, daha
sonra gördüğünüz şeyi önceki bilgilerinizle eşleştirebileceğiniz
ikinci bir zaman dilimine ihtiyaç duyarsınız. Sonuç
olarak tanımlarsınız ya da hiç bilmediğiniz bir şey ise
tanımlayamazsınız.
İnsan beş duyu organı ile herhangi bir şeyi tespit eder, yorum
yapar. Buna kısaca algılamak denir. Algılama süresi kişiden kişiye
hatta aynı kişinin uykulu olup olmamasına, iyi beslenmesine,
sağlık sorunlarına, duygusal durumuna göre de değişmektedir.
Ayrıca algılamada algılanan şeylere göre bilincimiz şekillenir.
Düşüncelerimiz de algılarımızı etkiler. Bugünkü algılamamızın
geçmişte öğrendiklerimizle de ilişkisi vardır.
Havacılıkta vardiya düzeninde çalışan personel, bir sorunu
ya da arızayı tespit etmek ve daha sonra sorunu gidermek
için zamana ihtiyaç duyar. Eğer personel üzerinde “hadi işleri
çabuk yap” baskısı kurulursa işler daha çözülmez bir hal
alabilir. Bazı yöneticiler işleri tamamlatmak için personele baskı
kurulmasından yanadır ki işlerin nasıl tamamlandığı değil sadece
tamamlanıp tamamlanmaması onlar için önemlidir. Bu durum
tozları halı altına süpürüp tozlardan kurtulmadan evi temizmiş
gibi göstermeye benzer. Alerjik astıma sebep olabilecek halı
altında biriken bu tozlar insan canının önemli olduğu havacılık
sektöründe istenmeyen sonuçlar doğurabilir ki bu da daha sonra
geri dönüşü olmayan bir hasara, kazaya ya da istenmeyen acı bir
olaya sebep olabilir.
Peki zaman baskısını nasıl kaldırabiliriz? Tabii ki doğru
planlama yaparak. Hangi işin önce bitirilmesi gerektiğinin doğru
planlamasını yapmak, eğitimli personel çalıştırmak, çalışan
personelin çalışma ortamında ihtiyaç duyacağı alet edevat,
gerekli doküman, yedek parçalara en kısa zamanda ulaşmasını
sağlamak, tecrübeli ve yetkili personel sayısının her ekipte eşit
sayıda olmasını sağlamak gibi olmazsa olmazlar sağlanmalı,
çalışanlar olumlu motive edilmeli.
Bunlar sağlandıktan sonra işlerin yoğunluğu ve zamanla yarışma
mefhumu bir baskı değil motive unsuru olarak değişecektir.
Personele işini severek yapması için gereken altyapı
sağlandığında, çalışanlar algılama sürelerini aşmamak kaydı ile
gerektiğinde zamanla yarışmaktan hoşnut olabileceklerdir.
Güvenli çalışma ortamı ve emniyetli uçuşlar dilerim.
39
TEKNİK
OTOKLAV KALIPLAMA
İLE KOMPOZİT ÜRETİMİ
Yazı: Alperen Doğru
ompozit malzeme, iki veya daha fazla elemanın
bir yapı içinde birleşmesiyle kendisini oluşturan
elemanların sağlayamadıkları avantaj ve gelişmeleri
sağlayan ürün olarak tanımlanabilir.
Kompozit Malzemelerin Avantajları
• Hafiflik
• Paslanmaya /korozyona dayanıklı
• Asit ve alkali malzemeye dayanıklı
• Kırılmaya dayanıklı
• Az işleme ihtiyacı
• Kolay tamirat
• Kolay montaj
• Düşük iletkenlik (Elektrik, ısı, gürültü...)
• Fiberlerin istenilen mukavemet/sertlik oranlarına göre
oryantasyonu
• Zor ve karmaşık şekilli parçaların üretim kolaylığı
• Cıvata /perçin gibi bağlama elemanlarına az ihtiyaç duyulması
Kompozit Malzemelerin Dezavantajları
• Pahalı /temini zor ham malzeme
• Pahalı ve karmaşık kalite kontrol metotları
• Tecrübeli eleman gereksinimi
Kompozit malzemelerin imalatında farklı yöntemler kullanılır.
Bunlardan bazıları; pres kalıplama, fılaman sarma, reçine
transfer kalıplama, el yatırma, pultruzyon, vakum reçine transfer,
otoklav kalıplama, püskürtme vb.
Havacılık sektöründe kullanılan kompozit malzemelerin
imalatında, fılaman sarma, reçine transfer kalıplama ve otoklav
kalıplama yöntemleri tercih edilmektedir. Hava araçlarının
kaportalarının seri imalatını kolaylaşması açısından otoklav
kalıplama yöntemi tercih edilmektedir. Otoklav kalıplama
yöntemi daha çok, az sayıda ve yüksek kalitede ürün gerektiren
Uzay ve Havacılık Sanayi’nde kullanılmaktadır.
Kompozit malzemeler reçine emdirilmiş kumaş, bant ve iplik
formlarında bulunmaktadır. Otoklav kalıplama yönteminde
reçine emdirilmiş kumaşlar kullanılarak imalat gerçekleştirilir.
Bu kumaşlar; fiberglas, karbon fiber ve kevlar takviye
malzemelerinden ve epoxy, phenolic gibi bağlayıcı reçinelerden
meydana gelmektedir.
Reçine emdirilmiş malzemeler -18 C0 sıcaklıktaki soğutucularda
saklanırlar ve raf ömürlü malzemelerdir. Raf ömürleri üretici
veya tasarımcılar tarafından belirlenir ve genellikle 6-12 ay
arasında değişir. Ömrü biten malzemelerin ilgili dokümanlarca
tanımlanan testler yapılarak 1-6 ay arasında raf ömrü uzatılabilir.
Kompozit malzemeler sadece reçine emdirilmiş kumaşlardan
oluşuyorsa “laminate,” ara katmanlarda “balpeteği yapılar” var
ise “sandwich yapı” olarak isimlendirilirler.
40
Soğutucularda saklanan reçine emdirilmiş kumaşlar, temiz
odadaki serim işlemlerinden önce üretilecek kalıba uygun
olarak bilgisayar kontrollü ply cutting tezgahlarında uygun
ölçülerde kesilerek hazırlanırlar. Bu kesim işlemlerinde ölçü, açı
ve sayı dikkate alınır. Kumaşlar en az fireyle uygun ölçülerde
kesilerek serime hazır hale getirilir. Üretilecek parça balpeteği
yapı içeriyorsa, bu yapı özel şablonlar yardımıyla kesme
tezgahlarında uygun ölçülerde kesilerek serime hazır hale
getirilir.
Serim yapılmadan önce kalıplar, temiz odaya gönderilmeden
önce toz, reçine gibi yapışma kalitesini olumsuz etkileyebilecek
olan etkenlerden ve yüzey kalitesini etkileyecek derin
çizimlerden temizlenmelidir. Bu işlemler uygun kumdaki zımpara
ve sonrasında Methly Ethyl Ketone solventi ile yapılır. Son olarak
kompozit kumaşların kalıptan kolayca ayrılmasını sağlamak için
release agent (kalıp ayırıcı) uygulaması yapılır.
Temiz oda içerisinde, hazırlanmış olan kalıplar üzerine
uygun ölçülerde kesilmiş olan reçine emdirilmiş kumaşlar ve
balpeteklerinin serim işlemleri ilgili imalat resimlerinde belirtilen
ölçü, sıra, açı ve pozisyonlarda gerçekleştirilir. Serim işlemleri
sırasında kumaşların aralarında olası süreksizliklerin oluşmasını
engellemek için ara vakum işlemleri uygulanır. Sandwich
yapılarda 250 mmhg, laminate yapılarda ise 500 mmhg vakum
uygulanır. Son kumaşın serilmesinin ardından final vakum işlemi
yapılarak, parça kür işlemi için otoklava gönderilir. Bu yöntem ile
kompozit parça imalatında genellikle elle serim yapılmaktadır.
Kalıp üzerine serilen kumaşlar vakum torbaları ile hazır hale
getirildikten sonra kür işlemi için otoklava gönderilir. Parçalar
önceden belirlenen sürelerde kür işlemine tabi tutulur. Parçalar
otoklav içerisinde yaklaşık 7 bar bir basınç, 500 mmhg vakum
ve 180 derece sıcaklıkta dokümanda belirtilen süre kadar kür
işlemine tabi tutulur.
Kür işleminin adından, otoklavdan çıkan parçalar kalıptan
ayrılırlar ve kenar kesim işlemine gönderilirler. Bu aşamada,
kompozit parçaların teknik resmine uygun olarak kesim işlemleri
gerçekleştirilir.
41
söylEŞİ
Gökhan Yavaş:
hareketliydi. Sonrasında şu an evlendirmiş bulunduğum yakın
arkadaşım Okan ile 15 günlük bir Amerika seyahati yaptık.
Bu gezide önce Miami ve Orlando'ya gittik. Orlando eğlence
bakımından kusursuz bir yer. Miami bir tatil merkezi zaten. Ama
son durağımız New York’tu ve burası beni resmen büyüledi.
New York’ ta beş gün geçirdik, her sokağını adım adım gezdim
diyebilirim. Devasa gökdelenler, ışıl ışıl sokaklar büyüleyiciydi.
Bir daha gitmek için sabırsızlanıyorum.
‘İş temposu adımlarımı dahi hızlandırdı’
Başbakanımızın gittiği uçakta sen de vardın sanırım.
Mete Bey ile söyleşi yapmıştık ama bize bundan hiç
bahsetmemişti. Aslında o uçakta sizin de emekleriniz vardı;
yolculuk nasıl geçti?
Evet başbakanımızın Arjantin’e gittiği uçakta teknik ekipten
biri de bendim. Mete Çaylak ve Ünal Yerlikaya diğer ekip
arkadaşlarım ve abilerimdi. Buradan hareketimiz ilk olarak
St. Petersburg’a oldu. Havalimanı küçük bir yerleşkeydi ve
sanırım ilk defa B777 görüyorlardı. Herkes fotoğraf çektirmeye
çalışıyordu. Hatta görevlilere 135 ton yakıt alacağımızı
söylediğimizde inanamayıp birkaç kez tekrar etmek zorunda
bıraktılar bizi. Başbakanımızı St. Petersburg’dan aldıktan
sonra rekor uçuşa başlamış olduk. Havada geçen on altı saat
gerçekten herkes için çok uzun olacaktı. Hazırlıkların en üst
düzey de olduğu uçuşumuzu sorunsuz tamamlamış olmak bizim
için de ayrıca moral oldu. Yolculuğumuz sonunda Olimpiyatları
alamamış olsak da benim için hafızadan silinmesi kolay olmayan,
güzel bir görev oldu.
Söyleşi: Elif Aydemir
THY Hat Bakım Başkanlığı’nın IFE Sistemleri
Bölümünde çalışan Gökhan Yavaş,
analogdan dijital makineye transfer olan
fotoğrafçı meslektaşlarımızdan. Fotoğraf
gezilerine birlikte çıktığı bir ekibi de var...
ynı dönemde işe girdiğimiz için ben seni tanıyorum
ama kısaca kendini tanıtır mısın?
3 Ekim 1989, Elazığ Karakoçan doğumluyum. 2008
yılında Bursa Hürriyet Anadolu Teknik Lisesi Uçak
Elektroniği Bölümü’nden mezun oldum. 2008-2009 yılları
arasında Mytechnic MRO’da çalışarak havacılık macerama
başlamış oldum. 2010 yılında teknisyen yetiştirme programı ile
THY Hat Bakım Başkanlığı’nda çalışmaya başladım. Şu anda da
IFE şefliğinde çalışmaya devam ediyorum.
Fotoğraf çekmek haricinde bir hobin var mı?
Yeni nesil gençlerin tutkusu olan bilgisayar oyunlarını ben de
yakından takip ederim. Boş zamanımı çok çalar. Fakat bu kadar
çok zamanımı çalmasına rağmen hızına yetişemediğim zamanlar
oluyor.
Fotoğrafçılığa ilgin ne zaman başladı?
Fotoğrafçılığa ilgim küçük yaşlarda başladı. Filmli Kodak
makineleri kullanırdım. Şu anda Canon 600D kullanıyorum. Çok
profesyonel olmasam da elimden geldiğince vakit ayırıyorum
fotoğraf çekmek için.
Fotoğraf çekmek için özel geziler düzenleniyor genelde. Sen
bu tür organizasyonlara katılıyor musun?
Bizim “Anadolu Gezginleri” isimli bir grubumuz var. Fotoğraf
çekimleri için gruptaki arkadaşlarla çeşitli geziler yapıyoruz.
İstanbul içi ve İstanbul dışında birçok gezi düzenleniyor. Fırsat
buldukça ben de bu gezileri kaçırmamaya çalışıyorum.
Hat bakım bölümünde çalışıyorsun ve işler genellikle yoğun.
Bu tempoya alışmak senin için çok zor olmasa gerek...
Hat bakım bölümünde tempo çok yüksek. Filomuzdaki uçak
sayısı her geçen gün arttığı için tempo da paralel olarak artıyor.
Aslında zor gibi gözükse de insan farkına varmadan bu tempoya
ayak uydurmuş oluyor. Hatta bu tempo günlük yaşamımızı bile
etkileyebiliyor. Bunun en basit örneği, yürüyüşe çıktığınızda bile
adım hızınızın arttığını görebiliyorsunuz.
Üzerinde oluşan zaman baskısı işlerin gidişatını çok
etkiliyor mu?
Zaman bizim için önemli bir etken. Zamanla yarış yapmak
işimizin, bölümümüzün prensibi haline geldi. Seri ve doğru
çözümler üretmek zorundayız. Herhangi bir yanlış tespit ya da
yavaş hareketin en az külfeti uçağın gecikmeye girmesi anlamına
geliyor. Bu bizi zorlasa da işimizi aksatmadan yapmaya gayret
gösteriyoruz.
42
Havacılık sektöründe çalışma fikri sana mı aitti yoksa aileden
gelen bir istek var mı?
Küçüklüğümden beri matematik öğretmeni olmak istemiştim.
Çalışmalarım hep bu hedef üzerinde olmuştur. Fakat bizim
zamanımızda lise sınavlarından önce tercih yapılırdı. O zamanlar
yeterli bilgim olmamasına rağmen tercihlerimin arasına uçak
bakım bölümünü de yazmıştım. Bu bölüm uzun bir lise hayatı
yaşamamı mecbur kıldı. Sonuç olarak kendi tercihimle buraya
gelmiş oldum ve neticesi de güzel oldu.
Aslında sektör için daha yolun başlarındayız ama yine de
buradan çalışan arkadaşlarımıza iletmek istediğin bir şey var
mı?
Bilmiyorum kader mi kısmet mi ama bu sektörde çalıştığım için
kendimi çok şanslı hissediyorum. Eminim birçok arkadaşım da
benim gibi düşünüyordur. Sektör büyük ve önü çok açık. Bazen
zorluklarla karşılaşsak da hemen pes etmemelerini öneriyorum.
Gezdiğin ülkelerden en çok hangisi ilgini çekti?
Şu ana kadar Amerika, Tayland, İtalya ve Arjantin’i gezdim. Bu
ülkelerden her birinin kendine göre güzel yanları vardı. Tayland
ucuz, okyanus kenarı, bize göre değişik ve kendine has kokusu
olan bir yerdi.
İtalya tarih yoğunluğuna, lezzetli bir mutfağa ve düzen olarak biz
Türklere ters olmayan bir yapıya sahipti.
Arjantin’e görev üzerine gittim, çok kalamadım fakat gözümüzü
biraz korkuttukları için çok güvenli hissederek gezemedim.
Yine de bifteğinin lezzetini unutabilmiş değilim. Amerika’dan
bahsedecek olursak, benim için ayrı bir güzelliği var. İlk olarak
Los Angeles eyaletine gittim. Sırt çantamı alıp, gidiyorum
ben diyerek yola çıktım. Tek başıma olmanın getirdiği hafif
tedirginlikle beş gün geçirdim. Bu yolculuğum sorunsuz ve bir
o kadar gizemliydi. Kumsalı, güneşi, eğlencesi... Burası oldukça
43
KAZA ARAŞTIRMA
Bakımdan taviz verince...
laska Havayolları’na ait MD 83 tipi uçak 31 Ocak
2000’de 261 sefer sayılı uçuşla Puerto Vallarta
Meksika’dan önce San Fancisco, Califonia ve
ardından Seattle ve Washington’a planlı uçuşunu
gerçekleştirmek üzere havalanmıştı. MD 83’ün
kokpitinde bulunan, kaptan Ted Thompson ve 2. Pilot William
Bill Tansky’nin bu tip uçaklarda binlerce saatlik tecrübeleri
bulunuyordu ve uçağa oldukça hakimdiler. MD 83’ler kuyruktan
motorlu, başarılı ticari uçaklardan biriydi. Uçuşlara başladığı
80’lerden beri dünya çapında 1100’den fazlası, havayolu
şirketlerine teslim edilmişti.
Pilotlar kalkış için kontrollerini yaparlarken uçağın kuyruğunda
gizli bulunan kritik sorundan habersizlerdi. Kalkıştan kısa
süre sonra Kaptan Thompson ve 2. Pilot Tansky arızanın ilk
belirtilerini fark ettiler, uçağın kuyruğundaki yatay stabilizer
hareket etmiyordu. Pilotlar standart kontrollerini yapmalarına
rağmen arızanın sebebini bulamıyorlardı.
MD 83’lerdeki yatay stabilizer 12 metre genişliğindeydi ve dikey
stabilizer üzerinde bulunuyordu. Yatay stabilizer arka ucuna
bağlı bulunan elevator ile birlikte uçağın irtifasını ayarlamak
44
için kullanılır. Yatay stabilizer sıkışmıştı. 2. pilot, hareket
etmesini sağlayan elektrik motorunda bir arıza olduğunu
düşündü. Pilotlar büyük bir tehlike altında olduklarından
habersiz, problemi çözeceklerine inanıyorlardı ve rotalarından
sapmadan uçuşa devam ettiler. Fakat bu arada sürekli olarak
yatay stabilizer’ı kontrol eden iki kumanda vasıtası ile hareket
ettirmeyi deniyorlardı. Hareket etmeyen yatay stabilizer sonucu
pilotlar ellerinde bulunan kılavuzdaki (Quick Referance Hand
Book) yönlendirmeler gereği oto pilotu devre dışı bırakarak
uçağı manuel olarak uçurmaya başladılar. Sıkışmış yatay
stabilizer uçağın burnunu aşağı doğru itiyordu. Pilotlar elevator’ı
kullanarak uçağın burnunu yedi dakika boyunca yukarıda tutarak
10.000 metre irtifaya ulaştıklarında Alaska Havayolları bakım
merkezi ve uçuş harekat birimleri ile haberleşerek Los Angeles’a
yönelerek acil iniş yapmaya karar verdiler ve uçuş harekattan
tecrübeli bir pilot eğitmeninin kendilerine yardım etmek üzere
yönlendirilmesini istediler. Ekibin uçağı kontrol edebilmek için
alçalma ve iniş sırasında uçağın tepkilerini kestirmeye ihtiyacı
vardı. Pilotlar istedikleri desteğe dakikalar geçmesine rağmen
ulaşamamışlar ve uçaktaki sorun daha da kötü bir hal almıştı.
Uçuş ekibi 10.000 metre irtifada yatay stabilizer’ı kontrol eden
iki elektrik motorunu birlikte devreye almak için kumanda
verdikleri anda uçak neredeyse dik bir açıyla dalışa geçti.
Dakikalar süren uğraş sunucu uçağı dalıştan çıkarsalar da irtifayı
korumak, sıkışmış bir stabilizer ile oldukça zordu. Pilotlar yatay
stabilizer’ın yarattığı burun aşağı etkiyi elevator’ı kullanarak
ortadan kaldırmaya çalışıyorlardı. 8000 metre irtifada ve
acil iniş gerçekleştirmek için Los Anlgeles’a yaklaşıyorlardı.
Tekrar yaşanabilecek ani bir irtifa kaybına karşı trafik kontrolü
bilgilendirerek altlarında kalan hava trafiğinin uzaklaştırılmasını
sağladılar.
Yatay stabilizer’ın kontrolünü sağlamak için birkaç deneme
daha yapan ekip durum daha da kötüleşince problemin elektrik
kaynaklı değil mekanik olduğunu düşünmeye başlamıştı. Ekip
uçağı yavaşlatmayı deneyerek tekrar bakım merkezinden
yardım almayı denediyse de onları bu sorundan kurtaracak bir
cevap alamadılar. Uçak acil iniş için Los Angeles’a yaklaşırken
oluşabilecek bir felaketten yerdeki insanları korumak için trafik
kontrol kulesinden okyanus üzerinden piste yaklaşma talep
ettiler.
Pilotlar uçağın kontrolünü kaybetmeden hızlarını iniş için uygun
bir seviyeye düşürmeye çalışırken aniden kuyrukta bir şeyler
kırıldı. Tekrar ve öncekinden daha da kötü bir şekilde 5.200
metre irtifadan dalışa geçtiler. Olası bir çarpışmayı önlemek
için daha önceden trafik kontrol kulesi tarafından uyarılan
yakınlardaki uçaklar 261 sefer sayılı uçağın ani bir dalışa geçtiğini
ve ters dönerek tamamen kontrolden çıktığını kuleye rapor
ettiler ve nihayet MD 83 Los Angeles açıklarında suya çarptı.
Kaza araştırması acilen başlatılmıştı fakat enkaz yüzlerce metre
derinlikte bulunuyordu. NTSB (Amerikan Ulaştırma Güvenlik
Bürosu) sonar ve insansız denizaltılar kullanarak CVR (kokpit ses
kayıt cihazı) ve FDR (uçuş verileri kayıt cihazı) enkazdan çıkarıldı.
FDR ve CVR’dan elde edilen bilgiler kaza araştırma ekibini
kuyruk kontrollerindeki probleme yönlendirdi. MD 83’lerde yatay
stabilizer’ın kontrolü iki farklı motor kontrolünde bulunan (jack
screw) büyük bir vida ve bu vida üzerinde stabilizer’a entegre
edilmiş büyük bir (nut) somun vasıtası ile sağlanıyordu. Jack
screw ve nut enkazdan çıkarıldığında birbirinden tamamen
ayrıldığı, dişlerinin aşırı bir şeklilde aşındığını ve pas içinde
olduğunu gördüler. Pilotlar yatay stabilizer sıkıştıktan sonra
verdikleri her kumandada durumu daha kötüleştirmiş her iki
motor devreye aldıklarında ise jack screw dişleri tamamen
aşınarak hareket etmiş ve screw ucunda bulunan retainer
nut’a dayanmıştı. Sonunda aşırı yük altında zorlanan yapının
parçalanmasıyla yatay stabilizer kontrol edilemez bir hal almış
ve uçak kurtarılamaz bir dalışa geçerek suya çarpmıştı.
Araştırmacıların kazaya sebebiyet veren jack screw ve nut
üzerinde hiç gres yağı bulamaması onları alarma geçirdi. FAA
(Fereral Havacılık Otoritesi) aracılığı ile Amerika’daki tüm MD
83’ler hızlı bir şekilde kontrole alındı. Şaşırtıcı bir şekilde Alaska
Havayolları’nın 34 uçaklık MD 83 filosundaki 6 uçağında jack
screw mekanizmalarının yetersiz yağlama ve aşınma sonucu
değiştirilmesi gerekecek kadar hasarlı olduğu görüldü. Alaska
Havayolları’nın bakım programında yapılan incelemeler ve
çalışanlarla yapılan görüşmeler sonrası şirket yönetiminin
uçakları daha fazla süre havada tutmak için çalışanları baskı
altına aldığı anlaşıldı. Birçok bakım faaliyeti kayıtlarda yapılmış
gibi gösterilse de aslında yapılmıyordu. Bütün bunlara ek olarak
bakım planları uygun olmayan bir şekilde değiştirilmişti. Alaska
Havayolları’nda 8 yıldan fazla çalışmış bir mekanik teknisyen,
bakımlardan verilen bu tavizlerden dolayı kazadan 15 ay önce
Alaska Havayolları’nı Amerikan Ulaştırma Bakanlığı'na şikayet
etmişti. Şikayet üzerine 1999’un Aralık ayında FAA ve Ulaştırma
Bakanlığı görevlileri Alaska Havayolları’na giderek son 3 yıl
içindeki binlerce bakım kaydını incelemeye aldı.
İnceleme sonucu FAA’in Alaska Havayolları’ndan bakım
prosedürlerini iyileştirmesini istemesi ve bazı yöneticilerin
yetkilerini askıya almasına rağmen filodaki tüm uçaklar
zamanında güvenli hale getirilemedi ve kısa süre sonra da kaza
gerçekleşti. Şikayette bulunduktan sonra maaşı ödenmeye
devam etmesine rağmen işten uzaklaştırılan mekanik
teknisyenin kişisel kayıtları ve şirketteki kayıtları incelendiğinde
kaza geçiren uçaktaki jack screw’un iki yıl önce yapılan
kontrollerde değişmesi gerektiği yazılmasına rağmen bir sonraki
vardiya tarafından sağlammış gibi kayıt altına alınarak uçağın
servise verildiği anlaşıldı.
Araştırmacılar Alaska Havayolları’nın bakım programını
incelerken uçakları havada tutmak için bakım ve kontrol
aralıklarını uzatıldığını gördüler. Uçaklarda kullanılan parçalar
dizayn edildiklerinde ne kadar zaman aralıkları ile bakım
yapılması ve değiştirmesi gerektiği belirlenir. Alaska Havayolları
1996’da MD 83’lerin yatay stabilizer jack screw mekanizmasının
kontrol ve bakım aralıklarının 4 kat uzatmış olduğu görüldü.
1996’dan önce kontrollerin her 600 saatte bir olmasına rağmen
1996’dan sonra 2500 saate uzatılmıştı.
NTSB 261 sefer sayılı uçağın kaza sebebini yetersiz yağlama
ve uzatılmış bakım aralıkları olarak rapor etti. Aynı kazanın
tekrarlanmaması için, Jack screw’un tasarımının fail safe (hata
önleyici) olmadığı sebebiyle, (mekanizmanı yedeği bulunmadığı
için) bakım ve kontrol aralıklarının kısaltılmasına karar verildi.
45
TEKNİK
Yazı: Ercüment Tarhan
BOEING 777 HİDROLİK SİSTEMİ
idrolik kelimesi, Yunanca ‘su’ kelimesinden türetilmiş
olup sıvıların durgun ve hareketli ortamlardaki
davranışlarını inceleyen bir fizik dalıdır. Havacılıkta
hidrolik sistemlerin kullanımı yeni değildir. Hidroliğin
kullanıldığı ilk sistem fren sistemleriydi. Ancak uçaklar daha
karmaşık bir hal aldıkça hidrolik sistemlerin uçaklarda kullanım
alanı genişledi. Günümüzün en gelişmiş uçaklarından biri olan
Boeing 777 uçağında kullanılan hidrolik sistemler; hidroliğin
havacılıktaki kullanımı açısından önemli bir örnektir.
Boeing 777 uçaklarında üç adet hidrolik sistem bulunmaktadır.
Bunlar left, right ve center sistem olarak üçe ayrılmıştır. Bu
sistemler; uçuş kumandaları, flap, slat kumandası, iniş takım
sistemleri, fren sistemi, thrust reverser sistemi, burun ve ana
steering sistemine ihtiyaç duyduğu hidrolik gücü üretir. Uçakta
kullanılan hidrolik sistemler iki ana bölüm altında incelenir.
•
•
•
1) MaIn (Ana) HydraulIc System
Left, Right ve Center sistemler ve bunlara bağlı olan
komponentlerin oluşturduğu yapı Main Hydraulic System (Ana
Hidrolik Sistem) olarak adlandırılır. Left ve right sistemlerde
kullanılan komponentler birbirinin aynı olup ürettikleri hidrolik
gücün beslediği sistemler yönünden farklılık göstermektedirler.
Sistem komponentleri left sistem için sol pylon’da, right sistem
içinde sağ pylon’da bulunmaktadır. Center sistem komponentleri
ise sağ ana iniş takım yuvasındadır. Bu komponentler şunlardır:
•
46
EDP (Engine Driven Pump): Her motorda birer adet
bulunmaktadır. Left ve right sistemler için ana güç kaynağıdır.
Sistemlerin ihtiyaç duyduğu 3000 PSI’lık basıncı motorun
dişli kutusundan aldıkları hareket vasıtasıyla üretirler.
•
ACMP (Alternate Current Motor Pump): Left ve right
sistemler için birer adet bulunan ACMP’ler bu sistemler
için Demand pompa olarak kullanılmaktadır. Center sistem
içinse iki adet bulunmaktadır ve ana güç kaynağıdır. Üç fazlı,
115/200 VAC, 400 Hz’lik elektrik akımıyla çalışırlar.
ADP (Air Driven Pump): Sol ana iniş takımı arka tarafında,
gövde içinde bulunan iki adet ADP, center sistem için
gerekli olan 3000 PSI’lık hidrolik basıncı; motorlardan ya
da APU’dan gelen basınçlı havayla üretirler. ADP’ler center
sistem için demand pompa konumundadır.
Hydraulic Reservoir : Hidrolik sıvısının depolandığı
ve hidroliğin pompalara gönderilmesi için hava ile
basınçlandırılmış tanklardır. Aynı zamanda uçak sistemleri
tarafından kullanılan hidrolik, tekrar bu tanklara dönerek
sistem hidroliğinin sirkülasyonunu sağlar. Left ve right
sistem tankları kapasite bakımından aynı olup üzerlerinde
tanktaki hidrolik seviyesini gösteren sight glass’lar
bulunmaktadır. Center sistem tankı, sağ ana iniş takım
yuvasında bulunmaktadır ve diğerlerine göre kapasite
yönünden farklılık göstermektedir.
Heat Exchangers: Sistemde dolaşan hidrolik
ısınmaya başlar. Isınan hidrolik ilgili sistem pompasının
hasarlanmasına sebep vereceğinden soğutulması
gerekmektedir. Bu nedenle kullanılan hidroliğin bir
bölümü (case drain), uçağın yakıt tanklarında bulunan
heat exchanger’lardan geçirilir. Tanktaki soğuk yakıtla
sıcak olan hidroliğin, heat exchanger’lar aracılığıyla ısı
alışverişi yapması sağlanarak hidrolik soğutulur. Soğutulan
•
•
bu hidrolik, pompalar üzerinden dolaştırılarak pompanın da
soğutulması sağlanmış olur. Bu nedenle uçağa hidrolik tazyik
verilmeden önce yakıt tanklarındaki yakıt seviyesinin kontrol
edilmesi önemlidir. Örneğin tüm hidrolik sistemlerde çalışma
yapılacaksa, sol kanatta minimum 2267 kg, sağ kanatta
minimum 3313 kg yakıt bulunmalıdır.
Şekil 2 : RAT (Ram Air Turbine)
Hydraulic Accumulators: Uçağın kuyruğundaki uçuş
kumanda yüzeylerindeki PCU (Power Control Unit)’lara giden
hidrolik basınçtaki dalgalanmaların abzorbe edilmesi için
kullanılırlar. Her bir sistem için bir adet Hydraulic Accumulator
bulunmaktadır.
Şekil 3 : HYD/RAT Control Panel
HYDIM (Hydraulic Interface Module) Cards : Dört adet HYDIM
kart, hidrolik sistem ile ilgili gereken indikasyon, kontrol ve diğer
sistemlerle olan bağlantıları sağlar.
2) Ram AIr TurbIne (RAT) System
Her üç hidrolik sisteminde kaybedilmesi durumunda uçuş kumanda
yüzeylerine hidrolik sağlamak amacıyla havada otomatik olarak RAT
açılır. Boeing 777’de kullanılan RAT aynı zamanda komple elektrik
kaybı durumunda da auto olarak açılarak elektrik güç sağlamaktadır.
RAT’ın auto operasyonlarını, hidrolik arızası durumunda HYDIM,
elektrik arızası durumunda ise ELMS (Electrical Load Management
System) kontrol etmektedir. Otomatik açılma gerçekleşmezse manuel
olarak da RAT açılması sağlanabilir.
SİSTEM KUMANDASI VE GÖSTERGELERİ
Kokpit baş üstü panelde (P5) bulunan Hydraulic/RAT kontrol paneli
kullanılarak sistem kumanda edilir.
47
TEKNİK
Şekil 4 : EICAS STATUS Display
1==> RAT Switch: Switch’e
basıldığında RAT açılır.
2==> RAT PRESS Light: Yeşil renkli
PRESS lambası, RAT açılıp 1500
PSI üstünde basınç üretmeye
başladığında yanar.
3==> RAT Unlocked (UNLKD) Light:
Amber renklidir. RAT’ın açılması
yada tam olarak toplu olmadığı
durumlarda yanar.
4==> Left / Right Engine Primary
Pump Switches
5==> C1 / C2 Electrical (C1 / C2 ELEC)
Pump Switches
6==> Primary Pump FAULT Lights:
Amber renklidir.
• Pompa basıncı 1500 PSI’ın
altına düştüğünde,
• Pompa aşırı ısındığında
(Overheat)
• Pompa OFF konumuna
alındığında yanar.
7==> Demand Pump Selectors:
• ON konumunda pompa
sürekli çalışır. (Her iki ADP
ON konumuna alınırsa
sadece biri devereye girer.)
• AUTO konumunda HYDIM
kartların kontrolünde ihtiyaç duyulduğunda devreye
girer.
• OFF konumunda pompa çalışmaz.
8==> Demand Pump FAULT Lights:
• Amber renklidir.
• Pompa basıncı 1500 PSI’ın altına düştüğünde,
• Pompa aşırı ısındığında (Overheat)
• Pompa OFF konumuna alındığında yanar.
EICAS STATUS DIsplay
Burada hidrolik sistemlerin seviyeleri ve sistem basınçlarını
görmemizin yanında bazı ikazlarıda görebilmekteyiz. Bu ikazlar:
LO (LOW): Hidrolik miktarı aşırı miktarda düştüğünde
görüntülenir. Amber renklidir.
RF (REFILL): Hidrolik miktarı % 75’in altına düştüğünde
görüntülenir. İkmal yapılması gerekmektedir.
OF (OVERFILL): Hidrolik miktarı % 120’nin üstüne çıkarsa
görüntülenir. Hidroliğin boşaltılmasını gerektirir.
48
Şekil 5 : Synoptic Display
SynoptIc DIsplay
Bu göstergede ise pompaların ve valflerin konumları (açık,
kapalı yada arızalı) ile hidroliğin hangi sistemleri beslediğini
görebilmekteyiz.
TARİH
18 MART 1915:
ÇANAKKALE SAVAŞLARI VE
MUSTAFA KEMAL
“Dur Yolcu, bilmeden gelip bastığın
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın,
Bir vatan kalbinin attığı yerdir.”
50
N
ecmettin Halil Onan’a ait Dur Yolcu isimli şiiri
hepimiz çok iyi biliriz. Beni her Çanakkale’den
geçişimde etkileyen o muhteşem duyguların
ifadesi olan bu dizeler, Çanakkale Savaşlarını
en güzel ifade eden başyapıttır. Hazin, buruk
ve yoğun duygulanımların ifadesi, bu şiirde kendini bulur.
Çanakkale’de yaşananlar bir ağıt olup yazılmıştır. Çanakkale
Savaşlarına gelince, 1915 yılının 18 Mart’ında Birleşik Krallık ve
Fransız gemilerinden oluşan bir donanma Boğaz’dan geçme
girişiminde bulunmuştur. Ancak bu girişimde ağır kayıplara
uğrayarak deniz harekatından vazgeçmek zorunda kalmışlardır.
Bu proje İngiliz Donanma Bakanı olan Winston Churchill’e aitti.
Amaç Çanakkale Boğazı’ndan geçip, İstanbul’u ele geçirmek ve
Osmanlı Devleti’ni saf dışı bırakarak Rusya’ya yardım etmekti.
İngiltere, dünyanın en güçlü donanmasına sahip devletti. Ancak
18 Mart 1915 günü yapılan Boğaz’ı geçme girişimi sonuçsuz kaldı.
Denizde başarılı olamayınca bu kez kara harekatı ile Çanakkale
Boğazı’nı ele geçirmek istediler. 25 Nisan 1915’te İngiliz ve
Fransız kuvvetleri Gelibolu yarımadasının güneyine asker çıkarttı.
Çanakkale Savaşları büyük bir başarıdır. Burada özellikle kara
savaşlarında Mustafa Kemal’in gösterdiği başarı çok önemlidir.
Mustafa Kemal’in elde ettiği bu başarı onun uluslararası alanda
tanınmasına neden olmuştur. Bu savaştan sonra rütbesi albaylığa
yükseltilmiştir. Çanakkale kara savaşları 265 gün sürmüş ve
çok sayıda kayıp verilmiştir. Osmanlı Genelkurmayı'nın verdiği
rakamlara göre kayıplar şöyledir: Savaşa katılan 310.000 askerin,
55.177’si şehit, 100.177’si yaralı, 10.067’si kayboldu, 21.498’i
hastalıktan dolayı vefat etti, 54.440 asker hastalıktan dolayı hava
değişimi aldı. Toplamda 251.359 asker kaybedildi.
Çanakkale Savaşları Türkiye için bir dönüm noktasıdır. Artık
Osmanlı Devleti yıkılmıştır. Dağılan bir imparatorluğun ardından,
yeni bir Türk devleti doğacaktır. Ayrıca bu savaşla birlikte Türk
milleti bir lidere ve öndere kavuşmuştur: Mustafa Kemal’e.
Mustafa Kemal, Çanakkale Savaşları ile kendisini dünyaya
tanıtmış, büyük bir lider olarak doğmuştur. O büyük bir liderdir,
önderdir. Ancak 13 Mart 1926’da söylediği büyüklük ile ilgili
sözleri çok önemlidir. Bu sözler onun kişilik yapısı ile tam tamına
örtüşmektedir. Yazımı onun bu etkileyici sözleri ile bitirmek
isterim. “Büyüklük odur ki hiç kimseye yaranmayacaksın, hiç
kimseyi aldatmayacaksın, yurtiçinde gerçek ülkü ne ise onu
görecek o hedefe yürüyeceksin. Herkes sana karşı olacaktır.
Herkes seni yolundan çevirmeye çalışacaktır. İşte sen bunda
direneceksin. Önüne, sayısız engeller yığacaklardır. Kendini
büyük değil küçük, zayıf, araçsız bir hiç sayarak, kimseden yardım
gelmeyeceğine de inanarak bu engelleri aşacaksın. Ondan sonra
sana büyüksün derlerse, bunu diyenlere güleceksin.”
51
TEKNİK
APU KONTROL
MEKANİZMASI
Yazı: Mehmet Ertek
G
eçen ay APU’dan bahsetmiştik. Biraz da kontrol
mekanizmasından söz edelim.
Kontrol mekanizması APU için gerekli olan
bir mekanizmadır. APU’nun kontrolü bu ünite
kullanılarak yapılmaktadır. START butonuna
basıldığında air inlet flapları açılır. Air inlet flapları full olarak
açılır açılmaz ECAM’da bir mesaj belirir ancak bu mesajdan sonra
START butonuna basılabilir.
Air inlet flapları açıldığında START tuşuna basılabilir. Devir
yüzde yediye geldiğinde ateşleme devreye girer. Yüzde 50’ye
geldiğinde ateşleme devreden çıkar. Yüzde 95’e geldiğinde ise
MASTER switch’indeki ON ve START switch’indeki AVAIL ışığı
yeşil olarak yanar ve ECAM’da APU sayfası belirir.
MASTER SWITCH
Bu buton APU’ya gönderilen enerjiyi kontrol eder.
FAULT
- Air inlet flapları kapalı olduğunda
- Aşırı ısınmada
- Fazla veya az yağ basıncında
- Aşırı hız ve düşük hızlarda
- Olası bir yangında (sadece yerde)
- DC enerji kaybında FAULT ikazı ECAM ikazıyla birlikte kırmızı
olarak belirir. ON/R air inlet flapı açıldığında ve yakıt izolasyonu
açıldığında mavi olarak belirir.
OFF
Bu dizi içerisinde manuel olarak kapatmaya izin verir.
Basıldığında AVAIL ışığından 15 saniye sonra ON/R ışığı söner.
START butonu APU’yu çalıştırır.
Bu da demek oluyor ki APU ilk MASTER ve peşinden START
butonuna basılarak çalıştırılabilir. Bu olay APU’nun çalışmaya
başlamasında oluşabilecek herhangi bir kazayı önler. Bu düzen
tamamen otomatiktir.
52
ON
Bu sıralı düzen başladığında mavi ışıkla yanar. AVAIL yüzde 95’e
ulaştığında yeşil olarak belirir. Bu durumda APU uçağa enerji
sağlayabilir.
Esen kalın...
53
TEKNOLOJİ
EN GÜZEL “MELEZ”
“Otomotiv sektörü üreticileri teknolojide bilgisayar üreticileri kadar hızlı gitmiş olsaydı
bugün 1.000 beygir gücündeki otomobilleri 25 dolara sürüyor olurduk” diyen BIll Gates’in
haklılık payı tartışılır ama otomotivi yüz yıl önce icat edilen hibrite geri döndüren nedir?
ilim ve sanatın birçok disiplininde kullanılan
hibrit (melez) terimi, iki türün birleşmesinden
ortaya çıkan eser, ürün ve canlıları adlandırmada
kullanılırken, bugün hibrit dendiğinde aklımıza ilk
gelen, otomobiller oluyor.
Günlük yaşamın vazgeçilmez aracı otomobiller, değişen dünyaya
ayak uydururken dizaynından yakıtına kadar pek çok gelişim
gösterdi. 1902’de Ferdinand Porsche’nin icat ettiği, istenildiğinde
benzinli istenildiğinde elektrik motoruyla ilerleyebilen ilk hibrit
aracın yüz yıl sonra yeniden yollarda yerini alması tesadüf değil.
Günden güne azalan petrol rezervleri, otomobil üreticisini ve
kullanıcısını yeni yakıt arayışlarına itiyor. Buna yüksek karbon
salınımının neden olduğu küresel ısınma da eklendiğinde benzinli
otomobillerde sonun yaklaştığı açıkça görülüyor.
Sadece elektrikle yol alacak şarjlı otomobiller ise henüz
emekleme aşamasında. Bu sebeple petrol desteğini tamamen
devre dışı bırakmayan ama akaryakıt tüketimini ve karbon
salınımını azaltan hibrit otomobiller uzun süredir piyasada ve
otomotiv devlerinin yeni rekabet alanını oluşturuyorlar. Çevre
duyarlılığının artması, akaryakıt fiyatlarının yükselmesi gibi
pek çok etmen bu araçları yollarda her gün daha fazla sayıda
görmemizi sağlıyor ve yeni üretilen neredeyse tüm modeller,
hibrit seçeneğiyle birlikte piyasaya sürülüyor.
NASIL ÇALIŞIYOR?
Hibritler, birden çok enerji kaynağı kullanan veya birden çok
motor konseptini bir araya getiren otomobiller. Genellikle
54
elektrik motoru ve içten yanmalı motorla çalışırken hidrojen
ve dizel motorlu hibritler de üretimde. Hibrit otomobillerin
temel amacı benzin sarfiyatını azaltmak olduğundan sıkışık
trafikte, düşük hızlarda benzin motoru yerine elektrik motorunu
kullanıyor ve bu süreçte karbon salınımını neredeyse sıfıra
indiriyor. Elektrik motorunun çalışması için gerekli enerji benzin
motoru çalıştırıldığı zamanlarda akülerde şarj edildiğinden
bu otomobillerin elektrikli otomobillere benzer şekilde şarj
gereksinimi bulunmuyor.
BAHİSLER AÇILDI!
Pek çok araştırmacıya göre önümüzdeki 10 yıl içinde benzinli
otomobillerin yerini alacak olan hibritler, günden güne piyasanın
hakimi konumuna gelecek. Ancak yöndeki görüşler de yabana
atılacak cinsten değil. Aynı model arabanın benzinli ve hibrit
versiyonlarının fiyatları arasındaki uçurum bu nedenlerin
başında geliyor. Bunun yanı sıra hibritin sağladığı yakıt
tasarrufunun sürüş tarzına bağlı olduğunu savunanlar da var.
Hibritlerin şehir içi dur kalk sayısı fazla ağır ilerleyen trafikte
avantaj sağlarken şehirlerarası yollarda yüksek hızda düşük
performans gösterdiği konuşuluyor. Daha ileriye yönelik görüşler
ise geleceğin teknolojisinin elektrikli otomobiller olacağı, hibrit
otomobillerin sıçrama tahtası rolü oynayacağı yönünde. Gelecek
dönemin hangi rekabete sahne olacağı merak konusu. Hibrit
ve elektrikli otomobillerin rekabetini mi, mevcut lider benzinli
otomobiller mi, yoksa bunların tamamına savaş açan yepyeni
teknolojiler mi?
SPOR
r
e
k
o
o
Sn
Ronald Antonio “Ronnie” O’Sullivan
Yelekli bazı adamların
akıl almaz sporu:
Birtakım yelekli, ilginç adamlar, kocaman bir
masanın etrafında ruhsal, fiziksel ve zihinsel bir
mücadele verirken, bir yandan da ihtiraslarını
gizlemeye çalışıyor. Ama nereye kadar? İşte
snooker’ın en başarılı, en ilginç bazı isimleri...
Bilardonun pek çok alanı popülerliğini yitirirken, delikli dev yeşil çuha giderek
daha çok ilgi görüyor. Bu biraz da sporu domine eden, çok başarılı ve bir o
kadar da ilginç karakterli yıldızlar sayesinde. Sporun en başarılı isimlerinden
bazılarının ilginç öykülerini sizin için derledik. Biliyoruz, atladığımız çok isim
var. Belki de sizin en sevdiğiniz yıldıza bile yer veremedik. Ama başarı-yaşam
öyküsü denkleminde böyle bir liste oluştu. Sürç-i lisans ettiysek affola.
56
Doğum Tarihi: 5 Aralık 1975
Ülkesi: İngiltere
Lakabı: Roket, Sihirbaz
En belirgin özelliği: Gerçekten istediğinde kazanır
R
oket, pek çoklarına göre bu oyunun gelmiş
geçmiş en iyisi. İstatistikler itibarıyla konu
tartışmalı olsa da modern zamanların en renkli
ve ışıltılı snooker oyuncusunun O’Sullivan
olduğunu söyleyebiliriz. Bugüne dek defalarca ara verdi ya
da oyunu bıraktı. Her seferinde hayranlarına muhteşem
geri dönüşlerin heyecanını yaşattı. Tek seferde 147 sayı,
yani maksimum seri, bir snooker oyununda tam puana
denk gelir ve eşine nadir rastlanır, turnuvalarda kazanan
dışında olur da bunu başaran sporcu olursa özel para
ödülüne layık görülür. O’Sullivan bunu tam 11 kez başardı.
Bunun dışında tek istekada 100 sayı ve üzeri de özel övgüye
tabidir ki O’Sullivan bunu hayranlarından hiç esirgemiyor.
Ona “Roket” denmesinin sebebi, çok ama çok hızlı karar
vererek oynaması. Ancak sanmayın ki taktiği arka planda
bir oyuncu.
En büyük zaafı, geriye düştüğü bazı oyunlarda demoralize
olması ve klasına yakışmayan performanslarla arka arkaya
oyun kaybetmesi.
Öyle dört başı mamur yıldızlardan değil, O’Sullivan. Üstelik
pek “temiz” biri de değil...
Salonun dışından yeşil çuhaya taşıdığı, hatta şaşırtıcı bir
biçimde çoğu kez taşımadığı pek çok kötü huyu, daha
önemlisi zorlu bir kişisel geçmişi var.
Babası, 1992’de cinayetten hapse girmiş. Bu,
O’Sullivan’ın ilk kez Dünya Şampiyonası’na katılmaya
hak kazandığı, yani profesyonel hayatının başladığı yıl.
Klinik depresyon, öpücük hastalığı adıyla da bilinen
rahatsızlığı, uyuşturucu sorunları, onu sık sık oyundan
uzaklaştırdı. Ama hep geri döndü. Kimi zaman bir yıl
boyunca bir domuz çiftliğinde çalışıp. Budizm, hızlı
arabalar ve Arsenal futbol takımı, en büyük tutkuları. Bir
de koşmak. Otobiyografisinde bu konuda şöyle diyor.
“Eskiden hayata devam etmek için içki ve
uyuşturuculara yaslanırdım, şimdi ise en sağlıklı
bağımlılığa sahibim: Koşmak.”
Kilometrelerce koşuyor. Koşmanın kendisini
“şeytanlarından uzak tuttuğunu” ve an itibariyle
beş dünya şampiyonluğu almasına olanak tanıdığını
söylüyor. Son bir not: O’Sullivan şeytanlarını yenerse
kazanır. Daha hiç dünya ya da Avrupa şampiyonluğu
finali kaybetmedi.
57
SPOR
Ding
Junhui Stephen
Maguire Doğum Tarihi: 1 Nisan 1987
Ülkesi: Çin
Lakabı: Doğu’nun yıldızı
En belirgin özelliği: Poker surat
Doğum Tarihi: 13 Mart 1981
Ülkesi: İskoçya
Lakabı: Ateşte
En belirgin özelliği: İstikrar abidesi
“S
nooker masasında daha önce hiç böyle bir şey görmemiştim.” 2004-2005 sezonunda İngiltere Açık’ta Maguire ile
karşılaşan ve 6-1’lik bir mağlubiyet alan Ronnie O’Sullivian, rakibini böyle övüyordu. Daha bir yıl kadar önce Roket’e farklı
yenilmişti. 1998’de yarı profesyonel olan bir sporcunun bu maça gelene kadarki bir iki yılı gerçekten baş döndüren bir
gelişimle geçmişti. Bugüne kadar kariyerinde iki adet 147’si bulunan “Maggi” birkaç yıl sonra genellikle ilk on arasında
bulunmayı başardı. İlerlemiş kariyerine rağmen onun için “başarılı” bir sporcu demekten çok “yetenekli” bir sporcu demek yerinde olur.
(Tabii bu sınıflamada kriter, en iyiler). Henüz dünya şampiyonluğu yok. Kimileri bunu biraz da duygularını saklayamayan karakterine
bağlıyor. Ancak hayranları hala o büyük patlamayı bekliyor.
D
aha çok genç yaşta edindiği başarılarla, O’Sullivan’a benzetilen oyun stiliyle, şimdiden yaptığı 300 kadar yüzlük seri, beş çarpıcı
maksimum seri yani 147'yle, hayat hikayesiyle ve sporun hayranlarına vaat ettikleriyle tam bir Çin Devrimi o.
Spora daha 9 yaşında babasının teşvikiyle başlamış. Aynı baba, anneyi de oğullarının snooker’a devam edebilmesi için evlerini
satmaya ikna etmiş. Oğluna güvenen baba, bugün Çin’de dev bir snooker salonu işletiyor.
Daha ilk “piyasaya” çıktığı 2004 yılında çok can yakacağını göstermişti. 18 yaşında Çin Açık’ı alırken büyük yıldızları eledi. Kısa sürede
İngiltere Şampiyonluğu’na da ulaştı. Onun yaşamından etkilenen ve utangaç bir çocuğun bir snooker yıldızına dönüşmesini anlatan bir çizgi
film serisi daha 2010’da yayınlandı. Kısacası, bu “çocuğu” daha çok izleyeceğiz gibi
Neil
Robertson Doğum Tarihi: 11 Şubat 1982
Ülkesi: Avustralya
Lakabı: Güneyin Gök Gürültüsü,
Melbourne Makinesi
En belirgin özelliği: Geri dönüş
Stephen
Hendry Doğum Tarihi: 13 Ocak 1969
Ülkesi: İskoçya
Lakabı: Crucible Kralı, Buz
Adam, Altın Çocuk
En belirgin özelliği: Kendi
icadı vuruş ve taktikler
A
vustralya’nın bu güzel oyuna armağanı. Soğuk görünümüne rağmen, sporun en espritüel oyuncularından biri. Daha 17
yaşındayken Dünya Şampiyonası’nda boy gösterdi. Edindiği önemli başarılara rağmen ülkesinde snooker’ın yeterli ilgi
görmemesinden şikayetçi. Hatta son röportajlarına bakılırsa bu konuda umudunu yitirmiş. Geçen sene örneğin, “Eğer altı kez
üst üste yüzlük seri yaparsam, ülkemdeki gazetelerde belki küçük bir yer bulabilirim, tabii o günlerde başka neler olduğuna da
bağlı olarak” diyordu. Hayatını ikiye bölmüş, turnuva zamanları İngiltere’de Cambridge’de yaşıyor. Maçlara ta Avustralya’dan gelmiyor yani
ama kendisinin de kabul ettiği üzere, oyuna en çok geç kalan oyuncular arasında. Sadece iki 147’si ama bir dünya şampiyonluğu var.
58
Ş
imdi sakin görünümlü, hatta neredeyse bebek yüzlü bir çılgın düşünün. 2003’te bir snooker turnuvasından dönerken istekası
kırılıyor. Ve buna çok üzülüyor. Çünkü, daha 14 yaşında ve 40 pound gibi bir paraya aldığı bu basit istekayla 7 dünya şampiyonluğu
kazanmış! Kariyerinde tam 11 tane 147’lik seri var. 100’lükleri ise 775’in üzerinde. 2012’de vatandaşı Maguire’a yenildikten sonra
emekliye ayrıldığını ilan etti. Başladığı yerde, Crucible’da bıraktı ve geri dönmeyeceğini söylüyor. Ancak büyük sporcuların ne yapacağı belli olmaz. Her ne kadar eleştirmenler artık uzun vuruşlarda biraz zayıfladığını ve çok başarılı olduğu agresyon
kontrolünde biraz gerilediğini düşünse de. Dönmese dahi, aktif oyuncuların hemen hepsi onun emekliliğin keyfini çıkaracak kadar çok
başarı elde ettiği görüşünde. 1990’ları o domine etti. 2000’lerde de başarılı sporcular arasındaydı... Bugün efsaneler arasında.
59
ÇOCUKLAR İÇİN
elimelerin büyülü dünyasını keşfetmeden
önce nesne olarak kitaba alışkın çocuklar
yetiştirmek hem onun hem de sizin gelecek
yaşamınıza fark katabilir.
Çocuğu kitapla tanıştırmak için beklenmesi
gereken özel bir zaman aralığı yoktur. Üçüncü
ayından itibaren benliğinin bilincine varmaya
başlayan çocuk, renklerle ve seslerle çevresini
ayırt etmeye başlar. Ona kitap okumak, her
yaşta, her zaman, her yerde yapılabilecek,
kolay ve eğlenceli aktivitelerden biri.
Annenin ya da babanın sesinden ritmik ve
uyaklı şekilde dinlenen metin ve çocuğun dikkatini çekerken;
rengarenk, büyük resimli, sayfalarını kavrayıp çevirebileceği,
dokunarak keşfedeceği, hatta sesli kitaplar onun kütüphaneye
atacağı ilk adımı oluşturur. Teknoloji çağında binlerce uyarıcı
içerisinde ona kitabı sevdirmekse ailenin görevi. Yaşına ve
ilgisine uygun kitaplarla dikkatini çekebilir, kendiniz de onun
görebileceği ortamlarda kitap okuyarak onun bu konuda
alışkanlık kazanmasına ön ayak olabilirsiniz. Çocuğa kitabı
sevdirmede atılacak önemli adımlardan biri çocuğun kendi
başına, seveceği, ilgisini çeken kitapları seçmesini sağlamak.
“Onu değil bunu al” şeklindeki yönlendirmeler çocuğu kitaptan
uzaklaştıracaktır. Zaman içinde konuşmayı öğrenen çocuk, büyük
ölçüde ne istediğini anlatırken, henüz konuşamayan çocuklar
da kendi istediklerini anlatabiliyor. Çocuk oyuncağıyla değil,
televizyon kumandasıyla oynamak istediğini ailesine işaretleriyle
anlatırken, hangi kitabı istediğini de aynı şekilde gösterebiliyor.
Eline kitap almayı alışkanlık haline getiren çocuk, önceleri benzer
türde, hatta bazen “hep aynı” kitapları seçerken zamanla bu
ilgiyi genişletecek ve daha çeşitli kitaplar seçmeye başlayacak.
Hevesini kırmadan, onu kitaptan soğutmadan sizi şaşırtmasına
izin verin.
ADIM ADIM: 0-3 YAŞ
OKUSUN DA BÜYÜSÜN...
Etrafımız çocuğunun eline kitap almadığından yakınan ailelerle dolu. Okul için
mecburen okuduğu kitapları ona sevdirebilir, hatta okul çağından çok daha önce
atacağınız adımlarla bu sorunun ortaya çıkmasını önleyebilirsiniz.
60
• Bu yaş dönemi kitapla ilk bağların kurulduğu dönemdir. Bu
dönemde dokunarak ve dinleyerek öğrenen bebek, size bakarak
sayfaları çevirmeyi, yazıları takip etmeyi keşfeder. Ona kitap
okuduğunuz sırada duyduğu sesler ve kelimeler ise konuşma
becerisinin gelişimine katkı sağlar.
• 0-3 yaş döneminde keşfetmeye çalıştığı her şey gibi kitabını da
ağzına sokacak, sağa sola fırlatacak. Bu yüzden kitabın çabuk
dağılmayan, kendine zarar veremeyeceği malzemeden
üretilmesi gerekiyor.
• Bebeğin kitabı günlük hayatta gördüğü basit objelerin,
renkli ve parlak çok sayıda resmini içermeli.
• Basınca ses çıkaran düğmeler olan ve içi boşaltılabilen
aksesuarlı kitaplar da ilgisini çekecektir. Kitaptaki
resimleri parmağınızla işaret ederek ne olduklarını
söylediğinizde rahatlıkla yeni kelimeler öğrenir.
• Kitap okurken çocuğunuzu kucağınızda tutmak aranızdaki
bağı güçlendirir.
• Çocuklar basit tekerlemeleri ve şarkıları severler.
Okuduğunuz kitabın kafiyeli olmasından keyif alacaktır.
Okurken çok abartılı olmamak kaydıyla yapılan tonlama ve
jestlerle dikkatinin dağılmamasını sağlayabilirsiniz.
• Devamlı aynı kitabı okumanızı istiyorsa, sabırla okumaya
devam edin.
OKULA ISINMA TURLARI: 3-6 YAŞ
• Bu evrede okula ve okuma yazmaya hazırlandığından bazı harf
ve rakamları tanıyabilir. Siz ona kitap okurken seçebildiği harfler
ve onlarla bağlantılı sesler hafızasında daha çok yer edecektir.
Az yazılı ve büyük harfli metinleri olan kitapların seçilmesi
gerekir.
• Resimleri ayrıntılarıyla anlaşılır biçimde resmedilmiş kitaplarda,
kendi yaşamından bildiği olgular bulunmalıdır. Kitapta ilk kez
gördüğü ayrıntılar, özenle açıklayıcı bir şekilde anlatılmalıdır.
• Hikayenin kahramanı ve konusu, kısaca özetlenebilecek
şekilde belirgin olmalıdır. İçinde geçen nesneleri çocuk kolayca
sınıflandırabilmelidir.
• Hikayenin ortasında durup çocuğa daha sonra ne olacağıyla
ilgili tahmini sorularak, hayal kurması sağlanabilir. Dinlediği
kendisinin de anlatmasını isteyebilirsiniz.
• Onu kütüphanelere ve kitapçılara götürün, kitap alışverişinde
kısıtlama olmadan istediği kitabı inceleyip, istediğini almasına
izin verin.
Çocuk okula başlayıp okumayı öğrendikten sonra kitapların
keyfini kendi başına çıkarmaya başlıyor. Aktif bir okur olmayı,
sürekli düşünmeyi ve sorgulamayı öğrenirken önceki bilgileriyle
yeni bilgiler arasında bağlantı kuruyor. Sekiz yaşından sonra
gerçek öykülerle karşılıklı sesli okumalar
yapabilir, öyküleri neden sonuç ilişkisi
içinde derinlemesine irdeleyebilirsiniz.
Ona okumaya devam etmesi,
alışkanlığını bırakmaması için
telkinde bulunmaya devam etmek
faydalı olacaktır. Örneğin bir
yolculuğa çıkarken yolda okuması
için yanında mutlaka bir kitap
bulundurmasını sağlamalısınız.
Okudukça kendine yeni dünyaların
kapısını aralayan çocuk, düşünen,
sorgulayan, yaratıcı bir birey olma
yolunda adımlar atmaya başlayacaktır.
SAĞLIK
ı
z
ı
m
r
ı
k
z
ı
n
ı
r
a
l
k
Aya veriyor
m
r
a
l
a
ve ağırlık hissi ortaya çıkar. Gün sonuna doğru giderek
artan bu rahatsızlıklar, ayakkabının sıkıyor olduğunu
düşündürebilir. Bu sıkıntılar kadınlarda adet dönemlerinde
belirgin olarak artar.
İlerleyen dönemde varis sonucu özellikle ayak bileğinin iç
tarafında şişme ve siyaha yakın renk değişikliğiyle gelen
kaşıntı ve ayakkabı vurması gibi küçük sorunlar ve yaralar
oluşabilir. Genellikle geniş, ancak derin olamayan bu
yaraların dipleri canlı kırmızı renktedir ve tedavileri güçtür.
Tedavi edilmeyen varislerde gelişebilecek bir diğer tehlike
enfeksiyondur. Kanın toplandığı alanlar olan varisler,
mikroplar için ideal beslenme ve çoğalma ortamıdır.
Varisin enfeksiyon kapması durumunda kızarıklık,
bölgesel ısı artışı, hassasiyet ve şişlik oluşur ve antibiyotik
tedavisiyle kontrol altına alınır.
KORUNMA
Genellikle meslek hastalığı olarak ortaya çıkan varislerde
uzun süre hareketsiz şekilde ayakta kalmanın ya da aynı
yerde saatlerce oturmanın etkisi tartışılmaz. Genetik
faktörleri ve mesleği değiştirmenin çok mümkün
olmadığını kabul ettiğimizde varisten hayat boyu
korunmak maalesef mümkün değil. Ancak alınacak
bazı küçük önlemlerle varis oluşumunu azaltmak ya da
ilerlemeyi geciktirmek mümkün. Her fırsatta hareket
etmek ve düzenli egzersiz varisle mücadelede en etkin
yöntem. Bunun yanı sıra dinlenme vakitlerinde ve
uyurken ayakları yükseltmek de çözümler arasında.
Toplardamarların daha da genişlemesini önlemek için çok
sıcak suyla duş almamak, yazın kızgın kuma basmamak
gerekiyor. Soğuk suyla yapılan duş ve masaj damarların
daralmasına yardımcı oluyor. Uzun süre çok dar kıyafetler
ve topuklu ayakkabı giymek varislerde artışa neden oluyor.
Varis çorapları ise gündelik olarak olarak kullanılmaya
devam ediyor.
AMELİYATSIZ TEDAVİ
Meslek hastalığı olarak bilinen
varis, sadece ayakta çalışanları ya
da yaşlıları değil, her yaştan insanı
ve masa başındakileri de vuruyor.
Önemsenmediği takdirde günden
güne ilerleyen varisler yeni tedavi
yöntemleriyle sorun olmaktan çıkıyor.
ayatta olduğumuzu gösteren kalp
atışları sayesinde vücudumuzdaki
temiz kan, atardamarlar yoluyla tüm
organlara dağılır ve toplardamar
sayesinde kirli kan olarak geri
taşınır. Bu devridaim yoluyla
kan temizlenerek vücuda
tekrar pompalanır. Kirli kanın kalbe
geri dönüşü bir nehrin tersine akmasına
benzeyen zorlu bir süreçtir. Kanın kalbe geri
gönderilmesini sağlayan toplardamarın içindeki
kapakçıkların bozulması ve işlevini yitirmesiyle
varisler ortaya çıkar. Toplardamar büyür, şişer ve
62
kıvrımlı bir şekilde deri üzerinden görülür hale gelir. Özellikle
vücudun tüm yükünü taşıyan, yoğun baskı altındaki alt bacakta
görülen bu rahatsızlık, doğada sadece insanlara özgüdür.
Genetik yatkınlık, damar hastalıkları, uzun süre ayakta kalmak,
yaşlılık, hamilelik, hormon değişimleri gibi pek çok nedene
dayanan varis, bacaklarda görülür ölçüde şişliklere, morluklara
ilerleyen safhalarda yaralara neden olabilir.
VARİSİN DERECELERİ
Çapı bir milimetre civarında olan kılcal varisler genelde görüntü
bozukluğu dışında bir soruna yol açmazken çapı üç-dört
milimetre üzerindeki varislerde buna ek olarak uzun süre ayakta
kalma sonrası dinlenmeyle geçmeyen ağrı, şişme, hassasiyet
Varis tedavisinde uzun süredir uygulanan çeşitli yöntemler
sayesinde ameliyat olmadan kısa sürede sonuç almak
mümkün. Örneğin skleroterapi yöntemiyle bozukluk olan
damarlara kimyasal bir ilaç enjekte ediliyor. İlaçla damar
duvarları birbirine yapışarak kapanan bölge artık kanla
dolmuyor. Normalde bu damar yoluyla kalbe dönen kan,
diğer damarları kullanırken, vücut zamanla kullanılmayan
damarları yok ediyor.
Üç dört milimetreye kadarki varisler, doktorun uygun
görmesi durumunda cilt yüzeyine lazer uygulanarak tedavi
edilebiliyor. Daha büyük çaptaki varislerde damar içi lazer
uygulaması da yapılabiliyor.
Varis tedavisinde en yeni yöntemlerden biri
ise buharla tedavi. Damar içine steril sıcak
su buharı püskürtülerek uygulanan yöntem,
klasik tekniklerin yan etkilerinden de koruyor.
Buhar tedavisi yarım saat gibi kısa bir sürede
uygulanıyor ve büyük ölçüde başarı sağlanıyor.
Yaşla birlikte varisler daha da ilerliyor. 60 yaş
üstü hastalarda yapılan ameliyatlar hasta için
daha da zorlu geçeceğinden varisin ameliyat
gerektirecek boyuta ulaşmadan tıbbın yeni
nimetlerinden faydalanılarak kısa sürede tedavi
edilmesi önemli avantajlar sağlıyor.
63
GURME
i
l
t
e
z
z
e
l
n
ı
r
a
l
n
a
k
Bal
a
d
n
ı
s
a
sofr
PİLEŞKA
KAÇAMAK
Malzemeler:
Malzemeler:
1 tavuk göğsü
2 çorba kaşığı un
2-3 çorba kaşığı tereyağı
1 avuç tel şehriye
1 yumurta sarısı
2-3 çorba kaşığı yoğurt
1 diş sarımsak
4-5 bardak su
8 bardak su
Aldığı kadar mısır unu
2 dolu yemek kaşığı tereyağı
Tuz
Lor peyniri
Pekmez ya da kavurma
Hazırlanışı:
Tavuk göğsünü suda haşlayın ve suyunu ayırın. Tencerede un
ve yağı kavurup yavaş yavaş tavuk suyunu sürekli karıştırarak
ilave edin. Tüm suyu koyduktan sonra içine tel şehriyeleri
tel tel ayırdığınız tavukla birlikte ezdiğiniz sarımsağı ekleyin.
Şehriyeler pişerken bir kenarda yumurta sarısıyla yoğurdu
güzelce çırpıp artık pişmiş olan çorbanın suyundan bir miktar
alarak karıştırıp çorbayı terbiyeleyin. Bir taşım kaynadıktan
sonra soğumaya bırakabilirsiniz. Servis için isteğe göre üzerine
nane, karabiber ve kırmızı biber serpilebilir.
Hazırlanışı:
Tuz ekip tencerede kaynattığınız suya ağır ağır mısır ununu
ilave ederek karıştırın. Pişme süresince devamlı karıştırarak
dibinin tutmasını engelleyin. Karışım kek kıvamına gelince
birkaç yerinden tahta kaşıkla delerek göz göz pişmesini ve iyice
suyunu çekmesini bekleyin. Tamamen katışlaştığında tepsiye
alıp, erittiğiniz tereyağını gezdirin ve ekmeğin tamamının yağı
emmesini sağlayın. Üzerine lor peyniri dökerek birkaç dakika
da fırına sürebilirsiniz.
Geleneksel bir Pomak yemeği olan kaçamak orta kısmına
pekmez konarak ya da bayram sabahları kavurmayla birlikte
yenir.
SİRENE TATLISI
Malzemeler:
vrupa kıtasının “heyecanlı” yarımadası
Balkanlar, pek çok kültürün buluşma noktası.
Bambaşka dillerin, inanışların, geleneklerin
yüzyıllar içinde birbirine eklenmesiyle,
harmanlanmasıyla ortaya çıkan renk cümbüşü
ve bereketli tabiat, burada eşsiz bir yemek
kültürünün doğmasını sağlamış. Her şeyden
önce Akdeniz mutfağından ilham alıyor Balkanlar.
Yunan ve Makedon kültürlerinin etkisi açık. Osmanlı
da bu yerleşik yemek kültürlerine önemli katkılarda
bulunmuş, gerek saray gerekse avamın damak tadının
64
göçlerle bölgeye taşınması sonucu.
Lezzetli yemeklerine ve tatlılarına imzasını yumurta ve lor
peyniriyle atan Balkan mutfağı, özellikle hamur işleriyle müsemma.
Aşina olduğumuz sebzeli börekler dışında, sulu yemeklerde de
sıkça hamura rastlamak mümkün. Büyük çoğunluğu fırında pişirilen
Balkan yemekleri oldukça hafif, sağlıklı ve besleyici nitelikte. Dağlık
bölgelerde ise et ağırlıklı sofralar çıkıyor karşımıza. Etle hamur, etle
sebze, Balkan mutfağının önemli sırlarından. Yoğurt ve kaymağı da
unutmama gerek tabii. Rumeli’nin türküleri gibi sımsıcak ve capcanlı
lezzetlerden birkaç örneği sizin için derledik. “Afiyetle” okumanızı
dileriz.
250 gram lor peyniri
2 yumurta,
1 su bardağı un
1 su bardağı irmik
1 çay kaşığı limon suyu
1 paket kabartma tozu
4 su bardağı şeker
5 bardak su
Hazırlanışı:
Şeker eklediğiniz suyu şurup kıvamına
gelene kadar kaynatın. İçine lor peynirini
ufalayın. Geniş bir kapta yumurta, un,
irmik, limon suyu ve kabartma tozu ile
iyice yoğurarak yumuşak bir hamur yapın.
Hamurdan ceviz iriliğinde parçalar koparıp
yuvarlayıp üzerini yassı hale getirin. Yassı
hamura kurabiye kalıplarıyla şekil verebilir
üzerine çatal izi süslemesi yapabilirsiniz.
Yağlanmış tepsiye dizdiğiniz hamur
parçalarını 180 derecelik fırında hafifçe
kızartın. Soğuduktan sonra üzerine kaynar
şerbeti döküp çektirin. Kaymak ya da
dondurmayla servis edebilirsiniz.
65
bulmaca
saat yönünde
Yuvarlakları öyle pozitif sayılarla doldurun ki her biri ortada verili sayı ile çarpıldığında ya saat yönünde bir sonraki
sayıyı versin ya da bir basamak eksiğini.
ÖRNEk:
SORU:
48
24
2x
6
96
2x
12
3x
11
6
çarpım patikası
Her bir boş kare ve yuvarlağı öyle sayılarla doldurun ki birbirine bağlı her yuvarlağın çarpımı karelerin içindeki
iki basamaklı sayıları versin.
ÖRNEK:
SORU:
4
2
2
7
5
4
2 4
6
2 0
5 2
7 8
5
6 5
13
6
7
9
3
9
3
9
5
7
66
9
4
6
4
7
SUDOKU
Sudoku bulmacamızı doğru
cevaplandırarak
[email protected]
adresine ya da posta ile
derneğimize gönderen
5 okurumuz, elektronik
çerçeve kazanacak.
8
3
6
3
2
4
5
2
2
4
4
3
26
1
8
5
Talihliler, 20 Mart'a kadar doğru cevabı gönderen okurlarımız
arasında yapılacak çekilişle belirlenecektir.
Geçen ayın sudoku talihlileri: İsa Kuş, Emre Sevik, Sabri Emre
Baklacıoğlu, Mehmet Emin Yalçın, Ziya Ündar

Benzer belgeler