İşçi - Köylü

Transkript

İşçi - Köylü
POL‹T‹K-GÜNDEM
Kürdü görme, yoksulu dilendir!
POL‹T‹K-GÜNDEM
Almanya’da ›rkç› sald›r›lar
ENTERNASYONAL
ecek, sald›rganl›k sürecek
Baflflk
kan de¤iflfle
Türkiye Kürdistan›’nda yaflanan
yoksulluk, Kürt ulusal hareketinin mücadele seyrine ba¤l› olarak kimi dönem
daha fazla kimi dönem daha az gündemlefltirilir. Çünkü “terör yoksulluktan besleniyor” denir. ❐Sayfa 9
Tüm dünyada yükselifle geçen
›rkç›-faflist dalga, “demokrasinin
befli¤i” oldu¤u iddia edilen çok say›da Avrupa ülkesinde de had safhaya ç›km›fl bulunuyor. ❐Sayfa 8
ABD’de 4 Kas›m 2008’de
yap›lacak baflkanl›k seçiminin
tüm dünyay› etkileyece¤i düflünüldü¤ü için, daha flimdiden ilgiyle takip edilmekte. ❐Sayfa 10
iflflççi-köylü
Demokratik Halk ‹ktidar› ‹çin
ÇIKTI
www.iscikoylu.org
[email protected]
Say›: 11
*Y›l:1 *22 fiubat-6 Mart 2008 *Fiyat›: 1 YTL *ISSN: 1307-878X
Halk›n kendi gündemine
müdahale vakti!
Yörsan iflçileri;
667.
gün de olsa
direnece¤iz!
Egemen s›n›flar, türban tart›flmalar› sürdürürken, ezilen emekçiler kendi gündemleri etraf›nda eylemler yap›yor. TEKEL’in özellefltirilmesine, SSGSS Yasa Tasar›s›na, ifl cinayetlerine
karfl› seslerini yükseltiyorlar.
Siyasi istismar arac›
Ortak hareketi örgütle
ürban sorunu, hangi tutumu tak›n›rsa tak›ns›n
hakim s›n›f partilerinin
tümü aç›s›ndan siyasi istismar
konusu olarak kullan›lmaktad›r.
Bundan dolay›d›r ki hepsi bu konunun kendisi aç›s›ndan makul
bir süre gündemde kalmas›ndan
yanad›r.
gemenlerin oyunlar›n›
bozmak için do¤ru bir
yönelimle yol alacak kitle mücadelelerine ihtiyaç vard›r.
Bu mücadelelere yön verme bak›m›ndan ezilenlerin haklar›n› savunan tüm kesimlerle ortak hareketi örgütlemek, her zamankinden önemlidir.
E
T
15 fiubat’ta devlet terörü
Abdullah Öcalan’›n 15 fiubat
1999 y›l›nda Türkiye’ye getiriliflinin y›ldönümünde yap›lan eylemler devlet terörüne sahne oldu.
Devletin azg›nca sald›rd›¤› eylemlerde kitlenin üzerine atefl
aç›ld›, panzerler sürüldü. Bu olaylar s›ras›nda Cizre’de Yahya Menekfle ad›ndaki bir genç panzer alt›nda kalarak yaflam›n› yitirdi. Aileyi ziyarete giden Emniyet
Müdür Yard›mc›s› da kitlenin öfkesinden nasibini ald›
❐Sayfa 6
Hak ihlalleri sürüyor!
Derinleflen ekonomik kriz ve Türkiye’nin durumu
üm dünyay› dalga dalga saran bu
kriz içerisinde Türkiye’nin siyasi
yetkilileri “bize bir fley olmaz” demeyi sürdürmektedirler. Ama TÜS‹AD’›n, çeflitli sanayi ve ticaret odalar›n›n sert
tonda yap›lan aç›klamalar›, pefl pefle aç›klanan ve
kötüye gidifli aç›kça belirten ekonomik veriler sonucu geçti¤imiz hafta hükümet, ekonomi konusunu gündemine ald›. Emperyalist ülkelere göbe¤inden ba¤l› olan yar›-sömürge ülkelerin efendilerinden ba¤›ms›z kararlar alabilmeleri ve bunlar› yafla-
T
ma geçirebilmeleri mümkün de¤ildir. Ve daha da
önemlisi emperyalist ülkelerde yaflanan krizlerin
faturas›n›n bizim gibi ülkelerden tahsis edildi¤ini biliyoruz. Yani Türkiye’deki “yetkililerin” alabilecekleri önlemler bu tahsilatlar›n en rahat flekilde yap›labilmesiyle ilgili olacakt›r. Sa¤l›¤›n, e¤itimin piyasalaflt›r›lmas›, ücretlerin düflürülmesi, k›dem tazminatlar›n›n kald›r›lmas›vb. gibi önlemlerdir söz konusu olan. TÜS‹AD ve di¤er ifl çevrelerinin flikayeti iflte bu “reformlar›n” yaflama geçmesinin yavafllam›fl olmas› ile ilgilidir.
❐Sayfa 3
8 Mart, 12 Mart,16
Mart, 20 Mart ve 21 Mart
tarihleri önümüzdeki süreçte
hareketlenmenin en yo¤un ya-
flanaca¤› gündemler aras›nda.
Bu günleri takvimsel eylemliliklerin ötesinde devletin,
emekçilere yönelik sald›r›lar›n›n teflhirinin yap›ld›¤› bir süreç olarak alg›lamak anlaml›
olacakt›r.
❐ Sayfa 2
Üretici köylüler
Tüm-Köy Sen’i
tart›fl›yor
2 Mart’ta Ankara’da buluflal›m!
‹HD ‹stanbul fiubesi, son dönemlerde hapishanelerde artan hak ihlallerine iliflkin 14 fiubat günü Galatasaray Lisesi önünde bir aç›klama yapt›. Aç›klamada tutsaklar üzerinde
artan bask›lara dikkat çekildi. Hapishanelerde yaflanan sorunlar›n h›z›ndan birfley kaybetmeden devam etti¤ini gösteren
mektuplar›n okunmas›yla devam eden aç›klaman›n yan›s›ra
Buca K›r›klar F Tipi’nde bir tutsa¤›n elini cebinden ç›karmad›¤› için gardiyanlar taraf›ndan dövüldü¤ü ve Diyarbak›r E Tipi Hapishanesi’nde tutulan Aynur Epli isimli tutsa¤›n kanser
teflhisi konulmas›na ra¤men tedavi edilme¤i gelen haberler
aras›nda.
❐Sayfa 7
‹flçi köylü’den
Bal›kesir’in Susurluk ilçesinde faaliyet yürüten Yörsan
G›da Mamulleri Afi’de 12 ile
16 saate kadar kölece çal›flt›r›lan Yörsan iflçileri, bu koflullara
dur demek ve sosyal haklar›n›
almak için Tek G›da-‹fl Sendikas›’nda örgütlendiler. Ancak patron, sendikal örgütlülü¤ün bu
kölece çal›flt›rmay› engelleyece¤ini bildi¤i için 400 iflçiyi iflten
att›.
❐Sayfa 4
Yeni Demokrat Gençlik yasaks›z,
korkusuz, tehditsiz konuflmak için
2 Mart’ta Ankara’da bulufluyor!
Umudumuzun sonsuzlu¤unda, el ele mücadele etmek, bu süreci birlikte omuzlamak
ve sesimizi tüm ezilmifl, yok say›lm›fl; iflçi kad›nlar›m›z›n, analar›m›z›n, genç kad›n yoldafllar›m›z›n ad›na duyurmak için; gö¤ün yar›s›
olan kad›nlar›m›zla 2 Mart’ta Ankara’da buluflal›m!
❐Sayfa 12
Üretici ve tar›m iflçileriyle
yapt›¤›m›z söyleflilerde ortaya ç›kan yak›c› sorunlardan bir tanesi
son zamanlardaki so¤uk havalar
oluyor. So¤uklar ve don olay›n›n
hem üretici aç›s›ndan hem de tar›m iflçileri aç›s›ndan yaratt›¤› bir
tak›m s›k›nt›lar söz konusu.
❐Sayfa 5
S›n›fsal Yaklaflfl››m
Emekçinin Gündemi
Pusula
Evrensel Bak›fl
Halk›n kendi gündemine
müdahale vakti
D‹SK Genel Kurulu
üzerine...
De¤ifltirmek de¤iflmeyle,
“Güvenlik politikalar›”
e¤itim pratikle bafllar!
güvensizli¤i art›r›yor!
Sayfa 3
Sayfa 4
Sayfa 11
Sayfa 13
İşçi-köylü 2
Yaşamın İçinden
22 Şubat-6 Mart 2008
işçi-köylü’den
8-15 fiubat 2008 tarihleri aras›nda Devrimci 78’liler Federasyonu taraf›ndan “Mamak Zindan› Kad›nlar
Ko¤uflu’ndan 26 Y›l Sonra Sahibini Arayan Mektuplar” ad›yla düzenlenen sergi, 12 Eylül faflizminin hüküm
sürdü¤ü y›llarda Mamak Hapishanesi’nde 1. ve 2. Ko¤ufl’ta bulunan tutsak kad›nlar›n hapishane yönetimi taraf›ndan
imha edilmek amac›yla el konulan Kas›m-Aral›k 1982 tarihli mektuplar›n›n
sahiplerine ulaflmas›n› sa¤lad›. ‹nflaat
Mühendisleri Odas›’nda sergiye aç›lan
40 mektup dönemin iflkencecisi Mamak Komutan› Albay Raci Tetik taraf›ndan yok edilmesi için askeri bir görevliye verilmifl. Bu görevlinin mektuplar› saklay›p 26 y›l sonra “vicdan›na yenik düflmesi” 12 Eylül AFC’sinde siyasi
tutsaklar›n gördükleri iflkenceleri yans›t›yor ve içerde-d›flar›da tecrit uygulamas›n›n ülkemizdeki tarihinin asl›nda
çok eski oldu¤unu da gösteriyor.
O günün koflullar›nda tutsaklar›n
ailelerine yazd›klar› kartlarda “umut,
özlem, yar›n, özgürlük, mücadele, dik durmak, onur ya da onursuzluk” vb. birçok kelimenin geçmesi
yasaklar için neden gösterilirken, bugün, merhaba diye bafllayan mektuplarda sadece hoflçakal kelimesinin d›flar› ç›kmas›na izin veriliyor. Moral verebilir endiflesiyle renkli k⤛tlara “yasakland›” damgas› basanlar, gagas›nda
zeytin dal› tafl›yan ve güneflin do¤uflunu kanatlar›n› özgürce ç›rparak kutlayan güvercin resimlerini 26 y›l boyunca tutsak edenlerle ayn› zihniyetin
temsilcileri olarak yaflamaya devam
ediyor. Yaz›l› ka¤›tlar› yok ederken o
ka¤›tlarda kimi zaman kalemlerle, kimi
zaman bez parçalar›yla, kimi zaman
kurutulmufl çiçeklerle resmedilen özgürlük düflünün ve inanc›n›n asla yok
edilemez oldu¤unu hesaba katmam›fllard› kuflkusuz. Vars›n umudu tüketip
düflleri tutsak etti¤ini düflünsünler sömürü sisteminin gözü dönmüfl bekçileri. 26 y›l önce bilinmezli¤e do¤ru sürüklenen mektuplarda yaz›lanlar 26 y›l
sonra da ayn› direngenlik ve kararl›l›kla, ayn› coflkuyla eski ve yeni sahiplerine ulaflmaya devam ediyorsa sergideki
bir kartta yazd›¤› gibi “Umut yenildi
ise demircilerin dövdükleri nedir
örslerde hâlâ” diye sormak gerekmez mi bugün de?
Mektuplar
sahiplerine kavuflflttu
Devrimci 78’liler Federasyonu sergi bafllamadan önce ad› ve soyad› bilinen tutsaklara ulaflarak onlar› bir araya
getirdi. Tecrit duvarlar› aras›nda sevdalar›n› ortaklaflt›ranlar›n 26 y›l sonra
yeniden buluflmas› duygulu anlara sahne olurken 12 Eylül karanl›¤›n› ayd›nlatan mektuplardaki resimlerin hikayeleri de ortaya ç›kt›. Her birinde direniflin
farkl› bir rengini içeren mektuplardan
en dikkat çekeni kurutulmufl çiçeklerle
yap›lan notalard›. Alt›nda ufak bir not
“En güzel flark›lar henüz söylemediklerimizdir.” Sürekli iflkence
alt›nda düflüncelerinden soyutlanmak
istenen, iflbirlikçilik ve ajanl›k dayat›lan
Mamak tutsaklar›n›n pek ço¤undan istedi¤ini alamayan 12 Eylül faflizmi, onlar›n bir arada durmas›n› sa¤layan birçok fleyi yasaklar. En baflta flark› söylemenin hücre cezas›yla
karfl›land›¤› yasaklar zincirini “biz de flark›lar›m›z› böyle söyleriz”
diyerek k›ran tutsaklardan Ferihan Duygu
kendi yazd›¤› mektuplar›yla yeniden karfl›lafl›nca o
günleri yeniden yaflad›¤›
gözlerinden anlafl›l›yordu.
Duygu “fiu iki sat›r o günkü
iflkencelere beni tekrar götürdü” sözleriyle yaflad›¤›
duygular›n yo¤unlu¤unu anlatmaya çal›flt›.
tamda görmekten çok duyguland›¤›n›
anlatt›. Ayr›k otu görülseler de bu duygu ve düflüncelerinin her zaman yaflayaca¤›na inanc›n› dile getirdi.
A Blok 1’inci Ko¤ufl’ta ismi bulunan
Ayten Saç›k da heyecanla listede ismini gösterirken, bu ko¤uflun neden
“Az›l›lar Ko¤uflu” diye adland›r›ld›¤›n›
anlatt›. Devletin devrimci tutsaklar›
teslim alma sald›r›lar›na karfl› her daim
bafl› dik ve sonsuz bir inançla her an›
direnifl saati gören kad›nlar, erkekler
ko¤uflu taraf›ndan da örnek al›n›rm›fl.
Hal böyle olunca hapishane yönetimi
için “Az›l›lar Ko¤uflu” olarak kalm›fl 1.
Ko¤ufl’un ad›.
“Az›l›lar Ko¤uflu”nda kalan Meral
Bekar, birlikte kald›¤› bir arkadafl›n›n
yapt›¤› etaminden gül önünde durarak;
“gurur duydu¤umuz direngenli¤imizi,
gelece¤e dair umudumuzu, inanc›m›z›
hat›rlatt›. ‹nsanl›k d›fl› uygulamalara
karfl› askeri cezaevinde el ele,
omuz
omuza
verdi¤imiz mücadeleyi ve bafl a -
“Benim
mektubum
nerede?”
‹zmir’den k›z› ve annesi ile
birlikte gelerek sergi salonunda üç kufla¤› buluflturan Ferihan, kartlara bakarken adeta
26 y›l öncesini yeniden yaflad›. Ferihan,
ablas›, kardefli ile do¤um yapt›rd›¤› kuzeninin o¤lu Can Özgür’e ‘ebeannen’
imzas›yla yazd›¤› kartlar› gösterdi.
Az›l›lar ko¤uflfluu
Ayfle Bakkalc› da 1’inci Ko¤ufl’ta
ad›n› gördü. Bafl›ndaki rakam k›rm›z›
kalemle yuvarlak içine al›nan o dönem
soyad› “Pekdemir” olan Ayfle Bakkalc›,
hapishanede birlikte yatt›¤› arkadafllar›n› 26 y›l sonra yeniden, böyle bir or-
r›s›n› hat›rlatt›. Bizi bizden almaya çal›flt›lar ama biz buna izin vermedik. Bize,
kad›nlar ko¤ufluna istediklerini yapt›ramad›lar” diyor.
“Kap›lar› kapad›lar”
26 y›l sonra; sahipleri ülkenin, belki
de dünyan›n dört bir yan›na da¤›lm›fl
olan kad›n tutuklulara ait kartlar... Kiminde imza var, kimisi “dost...” diye
bafll›yor; imzas›z... Hepsinden de özgürlü¤e, güzel bir dünyaya duyulan özlem yans›yor.
Tel örgüleri sar›p sarmalayan sarmafl›klar alt›nda “Kap›lar› Kapad›lar”
notuyla birleflip görüflü engellenen bir
tutsa¤›n kaleminden duvarlar› y›karak
ç›km›fl ortaya. Bir baflkas› topra¤a serpilen tohumlar›n nas›rl› ellerde filizlenmesini resmetmifl bugünlere tafl›naca¤›na olan sonsuz inanc›yla.
Sahibi ‹sviçre’de olan
kartlar...
Sahibini arayan mektuplar Mersin’de!
Yap›lan bu serginin bir benzerini Devrimci 78’liler Federasyonu Mersin’de düzenledi. Yap›lan sergiyle ilgili konuflan Dernek Baflkan›, yapt›¤›
aç›klamada “bu sergi, en insani ihtiyaç ve duygularla yaz›lan mektuplar› bile engelleyen ’80 AFC’sinin zulmünü göstermesi aç›s›ndan önemlidir” fleklinde konufltu. 16 fiubat’ta bafllayan sergi, 23 fiubat’ta
sona erecek.
(Mersin)
Gönderdi¤i kartlar›n sahiplerine
ulaflmad›¤›n› ‹sviçre’de ö¤renen, ancak
Türkiye’ye gelemeyen Banu Asena
Torun, mesaj› ile kat›ld› serginin kapan›fl etkinli¤ine. Meral Bekar’›n okudu¤u
mesaj›nda Banu, haberi ald›¤›nda adeta
çocuklaflt›¤›n›, ne yapaca¤›n› flafl›rd›¤›n›
anlat›rken, duygular›n› en güzel ifade
eden sözcükler; “Sevindim, o günlerde
kaybolmufl bir parçam› bulmufl gibi oldum” oldu. ‹sviçre’den tesadüfen geldi¤i Ankara’da sergiyi ö¤renen; iletilme-
yen mektuplar›n›, kartlar›n› bulan Güler Koç ise “o dönem yaflad›¤›m
öfkemi, sevinçlerimi, dostlar›m›,
her fleyi yo¤un bir flekilde yeniden
yaflad›m” dedi.
Erdal Eren’in idam›n› protesto
ederken gözalt›na al›nd›¤› emniyette,
Erdal’dan iki gün sonra 15 Aral›k
1980’de iflkence ile öldürülen Ercan
Koca’n›n ablas› Rezzan Koca, arkadafl› Banu’nun kendisine gönderdi¤i
kart› al›rken, gözyafllar›na hâkim olamad›. Kardeflinin iflkence ile öldürüldü¤ü tarihte Mamak Hapishanesi’nde
olan Rezzan Koca, yaflad›klar›n›
“Haberi al›nca yan›mdaki anneler çok
a¤lad›, üzüldü, ‘‹flkence ile nas›l öldürürler’ diye tepki gösterdiler. Ben
kendi üzüntümü bile b›rak›p onlar› teselli ederken dayak yedim. Bizi, 14 kifliyi bir hücreye hapsettiler, tuvalet bile yok. Birbirimizi teselli etmemiz bile
yasakt›” diye anlatt›.
O günün koflullar›nda en temel ihtiyaçlar› karfl›lanmayan tutsaklar›n haz›rl›klar›n› yaparak bekledi¤i bir gün var ki
o da elbiselerini y›kamak ve banyo yapmak için suyun verildi¤i günler. Mektuplar›nda “burada suyu bile yasakl›yor” demenin yasaklanmas›
kelimelerin kullan›lmas›n›n önünü
kapat›rken resimler sessizce ifade
ediyor d›flar›ya içeriyi. Çiçeklerle bezenmifl upuzun saçlar›n› tararken
resmetmifl kendisini kad›n tutsaklardan biri. “Kirletmeye” çal›flt›klar› bedenlerinin devrimci de¤erleri savunurken karfl›laflt›klar› her sald›r›ya karfl› amans›z bir öfke ve direniflle cevap
vermesiyle temiz kalaca¤›n› bilemez
zindan bekçileri.
Sergiyi dolaflanlar›n karfl›laflt›klar›
en önemli gerçeklerden biri de12 Eylül
faflizmi koflullar›nda yaflanan sald›r›lar›n
bugünkü sald›r›larla ne kadar benzerlik
gösterdi¤i idi. O günlerde sular verilmezken bugün F Tiplerinde haftan›n
belli günlerinde su verilmesi en tan›d›k
uygulamalardan. Görüfl günü hapishane
kap›s›na gelip evlatlar›n› görmek isteyen analara “o¤lunun/k›z›n›n görüflü yasakland›” cevab› bugün de hücre tipi
hapishanelerin kap›s›nda ise “hücre cezas› ald›, göremezsin”e dönüflüyor. 12
Eylül tutsaklar›na, yaratmak istedikleri
dünyay› sürekli okuyarak ve tart›flarak
bugünden zenginlefltirmeye çal›flanlara
verilen kitap, dergi, gazete yasaklar› bugün de yo¤un biçimde yaflan›yor. Asl›nda 12 Eylül öncesi 12 Eylül sonras› diye
adland›r›labilecek bir dönemin olmad›¤›
aç›kça görülebilir sergiyi gezerken.
Mamak Türküsü
söyleniyor yeniden
“Emel’den Gülgün’e
Adresini kaybetmifltim, onun için
mektup yazamad›m. Kart›n gelifli iyi oldu... Ac›lara ra¤men onurumuzla yafl›yoruz ve yar›nlara da onurumuzla bafl›m›z dimdik varaca¤›z.
Umut ile seni yan yana koyuyorum... Yüre¤imi sana gönderiyorum...”
Ve yine bir baflkas› kendi saç›ndan bir
tutam ekledi¤i köylü k›z›n› hasretini
çekti¤i köye do¤ru yollarken yüre¤ini
de o zarfa koyup da¤ esintisiyle türkülerini buluflturman›n tarif edilemedi¤i
y›llar sonras› buluflman›n getirdi¤i heyecan sararken herkesi bu ana tan›k olanlar hep birlikte Mamak Türküsü’nü
söylüyorlar son olarak. Ve yine hep bir
a¤›zdan ayn› sözler yine dökülüyor tereddütsüz: “En güzel flark›lar henüz
söylemediklerimizdir!” (Ankara)
Merhaba
Türban gündeminin yeniden ›s›t›larak önümüze getirildi¤i bir süreci yafl›yoruz. AKP yerel seçimlerin yaklaflmas›
ile birlikte yeniden taban›na oynamaya bafllad›. Elbette bunun en önemli arac› türban tart›flmalar›n› yeniden alevlendirmek ve türban›n üniversitelerde giyilmesini engelleyen
yasal düzenlemelerde de¤ifliklik yapmakt›. AKP ve MHP’nin
karfl›l›kl› paslaflt›¤›, DTP’nin yedeklenmeye çal›flt›¤› ve
CHP’nin de muhalefete oynad›¤› bu sürecin sonunda düzenleme son olarak Cumhurbaflkan› Abdullah Gül’ün masas›nda. “Demokratl›k”, “özgürlük” ad›na gericili¤i ve
kad›n›n örtünün alt›na hapsolmas›n› onaylayan ve destekleyenler de bu süreçte en çok konuflanlardand›. Kamuoyuna
yans›yan tart›flmalarda bask›n görüfl Gül’ün düzenlemeyi
onaylamayaca¤› yönünde. Düzenleme onaylansa bile üniversitelerde yaflanan tart›flmalar ve rektörlerin ç›k›fl› düzenlemenin çok da yaflam bulmayaca¤›na iflaret ediyor.
K›sacas› sürecin sonunda türban meselesinde ciddi anlamda de¤ifliklik olmad›.
Düzen partileri türban meselesini yine her zamanki oy
kayg›lar› ve tabana oynama siyaseti üzerinden de¤erlendirdi. CHP Cumhuriyet mitinglerinde oldu¤u gibi halka laikli¤e sahip ç›kma ça¤r›s› yaparak alanlar› doldurdu. AKP yine
ma¤duru oynayarak taban›na türban sorununu çözmek için
mücadele etti¤i mesaj›n› gönderdi. MHP de bu oyundan pay›na düfleni almak için sert aç›klamalarda bulunmaktan geri durmad›. Bu tart›flmalar yap›l›rken bas›na, kamuoyuna
yans›yan gerçekler türban›n hiç de toplumun önemli bir
kesiminin sorunu olmad›¤›n› gösteriyordu. Yap›lan araflt›rmalar k›z ö¤rencilerin üniversite okuyamamas›n›n önündeki engeller s›ralamas›nda türban›n oldukça gerilerde oldu¤unu gösterdi. Yoksulluk, yeterli alt yap›n›n olmamas› ve ailelerin k›z çocuklar›n› okutmamas› listenin bafl›n› çekenler
aras›ndayd›. Milyonlarca insan yoksulluk ve açl›k s›n›r›n›n
alt›nda yaflam kavgas› verirken düzen partileri türban tart›flmalar›yla hem halk›n duygular›n› sömürmeyi hem de sorunlar›n üzerini kapatmay› tercih edeceklerdi pek tabi ki…
Tart›flmalar›n bir yan›n› bunlar olufltururken öte yan›nda ise baflka hesaplar yap›l›yor. Türban gündeminin alevlendi¤i bir süreçte tüm dünyadan kriz 盤l›klar› yükseliyordu.
Ekonomistler dünyay› sarsacak bir kriz dalgas›n›n patlamak
üzere oldu¤unu duyururken egemenler türban› tart›flt›r›yor ve tart›flt›r›yor. Emekçilerin en temel sa¤l›k ve sosyal
güvenlik haklar› ellerinden al›n›rken gazete ve televizyonlarda türban›n ba¤lanma flekli üzerine nutuklar at›l›yor. K›dem tazminat›n›n kald›r›lmas› meclis alt komisyonunda tart›fl›l›rken, TEKEL iflçileri geleceklerine sahip ç›kmak için
meydanlar› doldururken medya, üniversite önlerinde bekleyen ö¤rencileri gösteriyor.
Halk›n, emekçilerin gündemi yo¤un bir kand›rmacaya
maruz kal›rken milyonlarca insan› açl›k ve sefalete sürükleyecek ABD emperyalizminin laboratuarlar›nda haz›rlanan
talimatlar›n ayr›nt›lar› tart›fl›l›yor. ABD Adalet Bakan› Michael Mukasey ve ABD Genelkurmay ‹kinci Baflkan› James
Cartwright Ortado¤u ve PKK sorununu görüflmek üzere
Türkiye’yi ziyaret ediyor. Kuflkusuz bu görüflmeler Ortado¤u’da yeni katliamlar›n da habercisi. Türkiye’nin bu katliam, iflgal ve sald›r›larda önemli bir yeri oldu¤u da tart›fl›lmaz bir gerçek.
Emekçilerin hak ve özgürlükleri için böylesine büyük
bir çaba sarf eden egemenler gerçekte emekçilerin yaflam
hakk›n›, ifl güvenli¤ini, sa¤l›¤›n› yok saymakta ve katliamlara
davetiye ç›karmaktad›r. Tuzla tersanelerinde yaflanan cehennem koflullar›na ve hemen her hafta yaflanan ölümle sonuçlanan ifl cinayetlerine bir göz atmak bunu anlamak için
yeterli. ‹flçiler hiçbir güvenlik önlemi olmadan tamamen ilkel koflullarda ve sefalet ücretine çal›flmak zorunda b›rak›l›yor. ‹fl cinayetlerine her yeni gün bir can veren iflçilerin
öfkeli feryatlar› yükseliyor.
‹flçiler bu insanl›k d›fl› koflullara isyan ediyor. Son olarak
D‹SK Genel Kurulu’nda Çal›flma ve Sosyal Güvenlik Bakan›’n› protesto ederek konuflmas›n› engelleyen iflçilerin bu
ç›k›fl› büyük bir anlam tafl›yor.
Son günlerde baz istasyonlar›na, alt›n arama çal›flmalar›na ve yaflam alanlar›n›n çöplük haline getirilmesine karfl›
köylülerin yapt›klar› eylemleri de sürece birer dipnot olarak kaydetmek gerekiyor.
Egemenlerin sömürü ve zulmü toplumun tüm kesimlerine yöneliyor. 15 fiubat’›n y›ldönümünde yap›lan eylemlerde devlet terörü yafland›. Halk›n üzerine atefl açan, panzerler süren egemenlerin kolluk güçleri Cizre’de bir kifliyi katletti. Yaflananlar Kürt halk›n›n imha ve inkâra karfl› sessiz
kalmayaca¤›na iflaret ediyor.
Mart ay› ile birlikte s›n›r ötesi operasyonlar› özellikle
kara harekât›n› dillendiren egemenlerin bu politikalar› elbette yan›ts›z kalmayacak. Kürt halk› t›pk› 15 fiubat’ta oldu¤u gibi direnifli yükseltecek. Bu anlam›yla gündem daha
da ›s›nacak.
8 Mart, 12 Mart,16 Mart, 20 Mart ve 21 Mart tarihleri önümüzdeki süreçte hareketlenmenin en yo¤un yaflanaca¤› gündemler aras›nda. Bu günleri takvimsel eylemliliklerin ötesinde devletin, emekçilere yönelik ç›kard›¤› yasalar›n, hak ve özgürlüklere yönelik sald›r›lar›n teflhirinin yap›ld›¤›, bilinçlendirme faaliyetinin yürütüldü¤ü bir süreç olarak alg›lamak anlaml› olacakt›r.
İşçi-köylü 3
22 Şubat-6 Mart 2008
Politika gündem
Derinleflfle
en ekonomik kriz ve Türkiye’nin durumu
2001’deki krizden ç›kmak için izlenen; piyasaya bol likidite verme politikas› iflas çanlar›n› 2006’da çalmaya
bafllam›flt›. Son halkalardan birisi ve
en önemlisi ise 2007 A¤ustos’unda
patlayan mortgage kriziydi.
Balon ilk patlad›¤›nda; bunun sadece emlak sektöründe, az miktarda
kredinin ödenmemesiyle ilgili bir sorun oldu¤u ve sadece ABD’de etkisini gösterece¤i söylendi. Fakat çok k›sa bir sürede AB’deki çeflitli yat›r›m
bankalar› da zarar aç›klamaya bafllad›.
‹lk baflta 100 milyar dolarl›k bir bat›kla kapat›laca¤› iddia edilen kriz; hem
FED (ABD Merkez Bankas›), hem de
AB Merkez Bankas› (ECB) piyasalara
yar›m trilyon dolar likidite pompalad›klar› halde, bitmedi. Bu aflamada
sorunun sadece emlak sektöründe
olmad›¤›, likidite sorunu oldu¤u ama
al›nan önlemlerle çözülece¤i savunulmaya bafllan›ld›. FED, Kanada Merkez
Bankas›, ECB, ‹ngiltere Merkez Bankas› (BOE), ‹sviçre Merkez Bankas›
bu aflamadan sonra birlikte hareket
etme karar› ald›lar. Buna göre, fonlanma bask›s›n› azaltacak flekilde, uygun vadelerle 20 milyar dolara varan
ihaleler yapacaklar›n› aç›klad›lar. Ayn›
günlerde Bush yeni bir plan daha
aç›klad›. ABD’de flu an taksitlerini
ödeyebilen ama, 2009 sonras›nda
sözleflme gere¤i faiz ödemelerini art›rmak zorunda kalacak konut sahiplerinin ödemelerini befl y›l süreyle sabitleyerek, kat›l›mc›lar› ödeme zorlu¤una düflürmemek üzerine kurulu bir
plan aç›klad›lar. (13.12.07-Dünya
Gazetesi) Yani hâlihaz›rda ev borcunu ödeyemeyenler için, “en alttakiler” için bir fley yap›lm›yordu…
Büyük umutlarla aç›klanan bu
plan da piyasalar› hareketlendiremedi. Tüketim ç›lg›nl›klar›n›n had safhaya vard›¤› Noel ve y›lbafl› harcamalar›nda da istenen hareketlilik yaflanmad›. “Likidite darl›¤›” söylentisinin
yerini “durgunluk”, “resesyon” almaya bafllad›.
Ocak ay›n›n ortalar›nda, Çin Merkez Bankas› Çin Bankalar›nda mortgage’a dayal› yat›r›mlardaki zararlar›n› bilançolar›na yans›tmalar›n› isteyince Shangay Borsas› % 7.2 geriledi.
Dünyan›n birçok borsas›nda rekor
düflüfller oldu.
Bu düflüflten sonra, ABD’de tüm
kongrenin destekledi¤i bir “acil eylem plan›” daha aç›kland›. Buna göre vergi iadesi yoluyla ek sat›n alma
gücü yarat›lacak, böylece 100-125
milyar dolarl›k bir talep yarat›l›p, piyasa canland›r›lacakt›. (21.01.08, T.
Güngör, Dünya) Fakat bu planla ayn›
günlerde ABD’nin 2007 son çeyre¤indeki büyümesinde sert bir düflüfl
yaflanarak % 0.6’da kald›¤› aç›kland›.
Ayr›ca 2003 A¤ustos’undan beri ilk
kez istihdamda düflme (17 bin kifli)
oldu. FED bu geliflmelerden sonra 10
gün içerisinde 1,25 puanl›k faiz indirimi yapt›. Ama bat›k-zarar haberleri,
iflten ç›kartma haberleri (Citigrup,
BMW iflçi ç›karacaklar›n› aç›klad›lar) gelmeye devam etti.
2007 A¤ustos’undan bu yana
krizin genel seyri böyleyken; küreselleflmenin geldi¤i boyut, teknolojinin h›zl› geliflimi, al›nan önlemler gibi nedenler dolay›s›yla “eskisi gibi”
(biz bunu “kapitalizmin afl›r› üretim
krizi” diye okuyal›m) krizlerin yaflamas›n›n mümkün olmad›¤› tezleri
ortal›kta uçufltu! Yaflanan zaten sadece “basit” bir likidite krizi oldu¤undan; Çin-Japonya gibi cari fazla
veren ülkelerle, petro-dolarlarla büyük fonlar kuran ülkelerin paras›n›n
devreye girmesiyle, bu “sorun çözülebilir”, en savunulan fikirler aras›ndayd›. Bu fonlar›n devreye girmesi
muhakkak ki kriz üzerinde bir etkide
bulunacakt›r. Ama bu t›pk› ölümcül
bir hastay› serumla, ac›lar içerisinde
sadece soluk al›p-vermek için yaflatmakla ayn›d›r. Ki bu fonlar›n “devlet
fonlar›” olmalar› nedeniyle baflta
ABD ve Almanya olmak üzere kullan›lmalar› konusunda temkinli yaklafl›ld›¤›n› geçerken belirtelim. Bu önerilerin hiçbiri mevcut çeliflkileri çözücü
nitelikte de¤ildir ve sistemin özelliklerinden dolay› olamaz da!
Burada k›saca fluna vurgu yapmak
Halk›n kendi gündemine
müdahale vakti
Türban sorunu, hangi tutumu
tak›n›rsa tak›ns›n hakim s›n›f partilerinin tümü aç›s›ndan siyasi istismar konusu olarak kullan›lmaktad›r. Bundan dolay›d›r ki hepsi bu
konunun kendisi aç›s›ndan makul
bir süre gündemde kalmas›ndan
yanad›r. Bu süre, örne¤in AKP aç›s›ndan yerel seçimler öncesine kadarsa CHP için daha da ötesidir.
Kald› ki bu sorun hiçbir zaman
tam olarak çözülmemekte, dönem dönem ›s›t›l›p piyasaya servis
Türkiye’nin makro
ekonomik dengelerinin
dengesizli¤i
önlemler bu tahsilatlar›n en rahat flekilde yap›labilmesiyle ilgili olacakt›r.
Sa¤l›¤›n, e¤itimin piyasalaflt›r›lmas›,
ücretlerin düflürülmesi, k›dem tazminatlar›n›n kald›r›lmas›, elde kalan son
maddi de¤erlerin özellefltirme ad› alt›nda peflkefl çekilmesi, finansal sektörden al›nan vergilerin afla¤› çekilmesi, tar›m sektöründe piyasa mekanizmalar›n›n iflleyiflinin sa¤lanmas›,
vb. gibi önlemlerdir söz konusu olan.
TÜS‹AD ve di¤er ifl çevrelerinin flikayeti iflte bu “reformlar›n” yaflama
geçmesinin yavafllam›fl olmas› ile ilgilidir.
Kompradorlar›n eteklerinin
tutuflmas›n›n nedeni; Türkiye’nin
S›n›rl› kalaca¤›
iddia edilen kriz,
derinleflerek yay›l›yor!
S›n›fsal Yaklafl›m
Türban sorunu, Tayyip Erdo¤an
ile Baykal aras›nda idam gömle¤i, alt
kadrolar› düzeyinde ise beyinsizlik
at›flmalar› ile k›z›flt›r›ladursun, di¤er
yandan medya sataflma ve körüklemeleri, üniversite ve yarg› dünyas›ndaki yank›lar›yla büyütülerek ifllevine uygun bir konumda tutulmaya çal›fl›lsa da s›n›f mücadelesinin
tansiyonu düflmemekte, temel sorunlar gölgelenememektedir. Her
ne kadar önümüzdeki aflamada bu
sorun üzerinden kopar›lacak f›rt›nalar için daha çok olanak ve f›rsatlar ortaya ç›kacaksa da, bütün bunlar da yine politik atmosferin girdab›na dayanamayacakt›r.
gerekiyor; kapitalist sistemde krizlerin ilk görüngüleri mallar›n sat›lamamas›ndan dolay› ödenemeyen borçlar›n yaratt›¤› likidite s›k›nt›s›d›r, kredi
alma-verme zorlu¤udur. Sonras›nda
piyasalara olan güvensizlik artt›kça,
likidite s›k›nt›s› had safhaya var›r. Fakat iflin özünde afl›r›-üretim vard›r;
üretilenlerin yani metalar›n tekrar
paraya çevrilememesi, üretim sürecinde t›kanman›n yaflanmas› vard›r.
Son krizin de özü budur.
edilebilmektedir. Nitekim, ilk ve
ortaö¤retim, kamusal alan, resmi
alan, hizmet alan-veren boyutlar›yla
ileride yine gündemleflecektir.
AKP’nin MHP deste¤iyle gelifltirdi¤i türban hamlesini “fleriat devletini infla” ad›m› olarak de¤erlendirenler, büyük bir yan›lg›ya düflmektedir. Ülkemizin sosyo-ekonomik
gerçekli¤i ve devlet yap›lanmas›;
herhangi bir hakim s›n›f partisinin
tek bafl›na hükümet oluflturmas›
halinde dahi devletin karakteristik
flekillenifli üzerinde “de¤ifltirici”
türden hamlelerde bulunabilmesine
izin vermeyecek mekanizmalara sahiptir. Kald› ki, bu mekanizmalar
böylesi bir partinin oluflum, geliflim
ve hükümet kurma aflamalar›na
müdahale noktalar›nda da devrededir. AKP, bütün bu aflamalar› geçip de hükümet olabilmiflse “tehlike” arz etmiyor demektir ve bu
tasarruflar›n› imaj› ve taban›yla uygun ad›mlar olarak de¤erlendirmek
gerekmektedir.
AKP’nin nas›l vücuda getirildi¤i,
ülkemizin emperyalizme ba¤›ml›l›k
konumu, ABD’nin oynad›¤› rol ve
rak 1.5 milyona ulaflm›fl durumda!
Kriz süresince yaflanan dalgalanmalarda hemen kurlar›n yükseldi¤i düflünülürse; krizin daha derinleflti¤i zamanlarda bilançonun ne olabilece¤ini,
iflsizli¤in nas›l boyutlanaca¤›n› tahmin
etmek zor de¤ildir!! Türkiye’de
YTL’nin de¤erli oluflu tamamen spekülatif dengelerin “dengesizli¤ini”
görmek için 1997 Asya krizine k›saca
bakmak yeterli olur. Asya Kaplanlar›
diye geçen ülkelerde düflük kur politikas› uygulanm›fl, d›flar›dan dövizle
borç al›nm›fl, özellikle gayri-menkul
sektöründeki fliflkinlik artm›flt›. Ta ki
bir gün, birdenbire (!) anlafl›lamayan
(!) bir nedenle dolar›n fiyat› h›zl› bir
flekilde yükselene dek! Aradan 10 y›l
geçmesine ra¤men bu ülkeler, halen
eski üretim seviyesini yakalayabilmifl
de¤illerdir.
“Ekonominin hep iyiye
gitti¤i” yalan›n›
büyüyen iflsizler
ordusu ortaya
ç›kar›yor...
Tüm dünyay› dalga dalga saran bu
kriz içerisinde Türkiye’nin siyasi yetkilileri “bize bir fley olmaz” demeyi
sürdürmektedirler. Ama TÜS‹AD’›n,
çeflitli sanayi ve ticaret odalar›n›n
sert tonda yap›lan aç›klamalar›, pefl
pefle aç›klanan ve kötüye gidifli aç›kça
belirten ekonomik veriler sonucu
geçti¤imiz hafta hükümet, ekonomi
konusunu gündemine ald›. Emperyalist ülkelere göbe¤inden ba¤l› olan
yar›-sömürge ülkelerin efendilerinden ba¤›ms›z kararlar alabilmeleri ve
bunlar› yaflama geçirebilmeleri mümkün de¤ildir. Ve daha da önemlisi
emperyalist ülkelerde yaflanan krizlerin faturas›n›n bizim gibi ülkelerden
tahsis edildi¤ini biliyoruz. Yani Türkiye’deki “yetkililerin” alabilecekleri
cari aç›k ve döviz borçlar›n›n çevrilemez aflamalara h›zla yaklafl›yor olmas›d›r. Faiz oranlar› Türkiye’ye göre
daha düflük oldu¤undan ve aradaki
kur fark›ndan dolay› bu son befl y›l
içinde özel sektör dövizle ve ülke d›fl›ndan borçlanmay› tercih etti. Türkiye’nin d›fl borç stoku 250 milyar dolara yaklafl›yor, bunun % 63’ü özel
kesimin, Merkez Bankas›n›n Aral›k
ay›nda yay›mlad›¤› “Finansal istikrar”
raporu verilerine göre % 10’luk bir
kur art›fl› ticari kredilerde takibe
geçme oran›n› (yani borcunu ödeyememe oran›n›) % 1 art›racak.
(6.12.07, T. Belli Dünya Gazetesi) Ki
9 fiubat’ta ayn› gazetede ç›kan haberlere göre 2007’de protesto edilen
senet say›s› 2006’ya göre % 25 arta-
AB emperyalistlerinin deste¤i hesaba kat›lmadan yap›lacak yorumlar
bofla gidecektir. “Il›ml› ‹slam” modeli diye verilen görüntü, bir flablondan ibarettir. Nitekim Türk
devleti de sunulan flekliyle laik de¤il, kuruluflundan itibaren Sünni ‹slam›n egemenli¤indeki gerici, faflist
bir diktatörlüktür.
cephesinin di¤er taraf›n› oluflturan
laikçi Kemalist kesimler ise MHP ve
TSK ile ittifaktan kopmufl olmakla,
kimi ilerici, demokrat çevreler ile
yurtsever güçler nezdinde “müttefik” konumuna yükseltilmifllerdir. Böylelikle hakim s›n›flar›n hanesine yeni puanlar yaz›lmakta, düzen,
risk oran›n›n artmas›na izin vermeksizin iflleyiflini sürdürmektedir.
Bafl düflman ilan edilen AKP ya da
kimine göre fleriat tehlikesi, yan› s›ra AB projesinin tehlikeye düflmesi,
kimisine göre yaln›zca ABD ve iflbirlikçilerinden ibaret olan düflmanlara karfl› bir cephe oluflturulmas› vb. nedenlerle, Kemalistler
“dost” haline getirilmifltir.
AKP’ye AB eliyle demokratik
devrim yapt›rmaya kalkan liberal
solcular ve reformistler ise iki
senedir AB’nin makyaj kutusuna
dahi elini uzatmayan, insan haklar›
karnesi hayli bozulan, sosyal haklar
alan›nda “maskesi düflen”, Kürt sorunu’nda F-16’lara sar›lan ve nihayet “anayasa reformu”nu türbana
kurban eden AKP’nin bir de MHP
ile ittifaka girmesi üzerine ay›lmaya
bafllam›fllar, yavafl yavafl AKP’ye
cephe alan bir tutum gelifltirmeye
bafllam›fllard›r.
Bu aymazlar cephesine Kürt
yurtsever güçleri de dahildir. Tayyip Erdo¤an’›n Diyarbak›r’da “Kürt
sorunu benim de sorunumdur”
demesine tav olarak AKP’ten beklenti içerisine giren Ulusal Hareket
ve DTP’nin izledi¤i politikalar son
derece yanl›fl flekillenmifltir. Benzer
yanl›fllara geçmifl dönemlerde hakim s›n›f temsilcilerinin ayn› içerikteki manevralar›nda da düflen yurtsever güçlerin, durum bu kadar
a盤a serilmiflken, örne¤in türban
sorununda AKP-MHP ittifak›na
destek vermesi izah edilebilir gibi
de¤ildir.
Bu tablo sonucunda, türban
Görüldü¤ü gibi politik gündemin maniple edilmesi, kartlar›n kar›lmas›, yön ve hedef flafl›rtma faaliyetinde, hakim s›n›flar yaln›z de¤ildir. Onlar›n gönüllü ya da gönülsüz,
bilinçli veya bilinçsiz biçimde oyununa gelen, halk içi dinamikler üzerinde küçümsenmeyecek boyutlarda söz sahibi çevre ve odaklar da
ayn› kulvara girmektedir. Bu kesimlerin çeflitli vesilelerle devrimci
çevrelere dahil olan birlik ve platformlar içerisinde k›sa dönemli etkinlik ve aktiviteler gelifltiriyor olmas› meselenin esas yönünü de¤ifltirmemektedir. Bu çember k›r›lmad›¤›, bu abluka da¤›t›lmad›¤›, bu
örtü kald›r›lmad›¤› sürece s›n›f mücadelesinin ivmesini yükseltme
flans› bulunmamaktad›r.
Oysa, halk›n, emekçi s›n›flar›n,
devrimci mücadelenin gündemi
Sömürünün,
yoksullaflman›n artaca¤›
günlere, donan›ml›
girelim!
2008’de 40 milyar dolar› aflmas›
beklenen cari aç›k, makro ekonomik
dengelerde ikinci sorundur. Cari
aç›k, d›flar›dan gelen parayla kapat›lmaktad›r. Siyasetçilerin iddias›; “kriz
olsa bile” Türkiye’ye bu para ak›m›n›n devam edece¤idir. Arap ülkelerinde petro-dolarla sayesinde oluflan
fonlar ne güne duruyordu? “Uygun
ortam” sa¤land› m›, Türkiye’ye kofla
kofla gelecekler!! Kaz›n aya¤›n›n hiç
de böyle olmad›¤›n› Türkiyeli “yetkililer” d›fl›nda herkes biliyor olmal›:
17.09.07’deki köfle yaz›s›nda Ergin
Y›ld›zo¤lu; Wall Street Journal’›n
baflyaz›s›na de¤inmifl ve WSJ’nin “geliflmekte” olan ülkelerin aflil topukla-
kendisini özel hiçbir “çaba” gerektirmeksizin dayatmaktad›r: Faflist diktatörlük Kürt ulusuna yönelik bask›lar›n›, yok etme ve sindirme harekat›n› sistemli biçimde
sürdürüyor. Can almaya, terör estirmeye devam ediyor. Bütün demokratik giriflimlerine, hak ve özgürlük alanlar›na yöneliyor. Faflist
diktatörlük iflçi s›n›f›na ve emekçilere yönelik daha da yoksullaflt›rma, güvencesiz ve geleceksiz k›lma
yolunda planlad›¤› ad›mlar› at›yor.
Özellefltirmelere h›z veriyor, tafleronlaflt›rmay› meflru k›l›yor, a盤a
serilen bir zeminde sistemini kay›t d›fl›l›k üzerinden kurmakta ›srar
ediyor. Faflist diktatörlük, sefaletin
büyüdü¤ü, zulmün koyulaflt›¤›, yoksunlu¤un derinleflti¤i bir Türkiye
tablosu çizmeye devam ediyor.
Faflist diktatörlük, bütün bunlara
karfl› sesini bir biçimde ç›karmaya
çal›flan, tepkisini çeflitli tarzlarda
ortaya koymak isteyen, direnifl ve
mücadelesini farkl› alanlarda yükselten komünist, devrimci, demokrat bütün güçlere her türlü fliddet
ve bask› arac›yla yükleniyor…
Sistem, kaçak atölyelerde, merdiven altlar›nda çocuk iflçilerin beyninde patl›yor. Gün afl›r› tersane
cehenneminde bir iflçiyi kendine
kurban seçiyor. Ülke çap›nda her 5
dakikada bir ifl kazas› oluyor, her 6
saatte bir iflçi can veriyor. Bingöl’de flehit düflen PKK gerillalar›n›n bedenleri parçalan›yor, Cizre’de çocuklar panzerlerle eziliyor…
r›n›n Türkiye, Macaristan gibi tasarruf etti¤inden çok harcayan ülkeler
oldu¤u belirlemelerini köflesine tafl›m›flt›. Yine ayn› yaz›da Standard and
Poors’un Türkiye, Letonya, Bulgaristan ve Romanya’y› en riskli ve yat›r›m
çekemeyecek ülkeler olarak sayd›¤›;
Londra’da Schöreder yat›r›m bankas›n›n benzer nedenlerle Türkiye’deki
pozisyonunu azaltaca¤› aç›klamas›na
yer veriyor. Yine 7.02.08 tarihli
Cumhuriyet gazetesinde uluslararas›
kredi derecelendirme kuruluflu Moody’s’in “k›r›lganl›k” konusunda en
önde gelen ülkelerden birinin Türkiye oldu¤u haberi yer al›yordu.
Borsan›n % 72’sine, bankalar›n %
42’sine yabanc›lar (özellikle ABD ve
AB sermayesi) hâkimdir. En büyük
bat›¤› verenlerden Citigroup ve BNP
Paripas’›n az›msanmayacak paylar›
var Türkiye’de. Tüm bunlar orta yerde dururken, krizin daha da derinleflti¤i koflullardan Türkiye’nin para çekmeye devam edece¤ini iddia etmenin,
kitleleri kand›rmaya çal›flmak d›fl›nda
bir anlam› yoktur.
Türkiye zaten yar›-sömürge, olmas› nedeniyle sömürünün had safhada oldu¤u, emperyalistlerin ç›karlar› do¤rultusunda politikalar›n flekillendi¤i bir ülkedir. Kâr›n azami ölçüde d›flar›ya transfer edilebilmesi için
kitleler üzerindeki bask› süreklidir.
Bununla birlikte sömürünün daha derinleflti¤i, bask›n›n daha da katmerleflti¤i, iflsizli¤in kat kat artt›¤›, koyulaflt›¤› dönemler vard›r! Geçen y›l
mortgage kriziyle gün yüzüne ç›kan
krizin Türkiye’deki etkisinin 2001
krizinden bile fazla olaca¤›, Türkiye’deki yetkililer d›fl›nda hemen tüm
ekonomi çevrelerinin art›k ifade etmek zorunda kald›klar› bir gerçektir.
“Laik-fleriatç›, milliyetçilik-bölücülük” tart›flmalar›yla kitleler ezen s›n›flar›n ç›karlar› do¤rultusunda kullan›lmaya çal›fl›lmaktad›r. Krizin etkisi
derinlefltikçe, kitleler kendi esas gündemlerine daha çok döneceklerdir.
Devrimci ve komünistlerin kriz sürecinde kitlelere daha çok ulafl›labileceklerini bilerek çal›flmalar›n› h›zland›rmalar› zorunludur!
Rejim, kendini savunma ve
onarma konusunda san›ld›¤› kadar
güçlü de¤ildir. Kitle/halk deste¤i
diye döne döne alt› çizilen husus
yan›lsamal› bir duruma karfl›l›k
geliyor. Bunun içindir ki halk sürekli yalanlarla, yönlendirilmelerle,
flovenist kampanyalarla oyalanmaya, uyutulmaya çal›fl›l›yor. Bu yüzden faflist yasa ve düzenlemelere
yenileri ekleniyor, fliddet ve bask›lar›n dozu sürekli art›r›l›yor. Efendileri de krizde ve daha fazla kâr
için onlardan beklentileri artarak
devam ediyor. Bu nedenle istihdam
paketlerinin birisi devreye girmeden yenisini haz›rl›yor, bütün
“risk”lerine ra¤men özellefltirme
programlar›ndan vazgeçemiyorlar.
Bu durum, birçok noktada
sistemin dikifllerini att›rmakta, difllilerini ö¤ütüp iflleyiflini
bozmaktad›r. Bunu daha fazla zorlamak, siyasal ve toplumsal “kriz” boyutuna tafl›mak için, do¤ru bir yönelimle
yol alacak kitle mücadelelerine ihtiyaç vard›r. Baflta iflçi s›n›f› olmak üzere çeflitli alanlar üzerinden geliflecek kitlesel hareketlere yön verme
bak›m›ndan, yaflanan örgütsel/kurumsal bunal›m ve kaosu gidermek ad›na at›lan
ad›mlar, gösterilen çabalar ve
oluflturulan platform ve birliklerin (bölgesel, yerel, mesleki, s›n›fsal vd.) güçlendirilmesi ve yaflat›lmas› için ›srarl› olunmal›d›r.
İşçi-köylü 4
İşçi/köylü
22 Şubat-6 Mart 2008
Yörsan iflçileri; 667. gün de olsa direnece¤iz!
Bal›kesir’in Susurluk ilçesinde
faaliyet yürüten Yörsan G›da Mamulleri Afi’de 12 ile 16 saate kadar
kölece çal›flt›r›lan Yörsan iflçileri, bu
koflullara dur demek ve sosyal haklar›n› almak için Tek G›da-‹fl Sendikas›’nda örgütlendiler. Ancak patron,
sendikal örgütlülü¤ün bu kölece çal›flt›rmay› engelleyece¤ini bildi¤i için 400
iflçiyi iflten att›.
Yörsan patronunun bu sald›rganl›¤a karfl› kar, k›fl, so¤uk demeden direnifle geçen iflçiler, eylemlerinde 70’li
günleri geride b›rak›rken, hala ilk günkü gibi kararl› ve dirençliler. ‹flçilerin
bu direniflinin yan›nda içerde üretimin
devam etmesi ve 60’a yak›n eski iflçinin sendikaya üye oldu¤u halde üretimin en önemli k›s›mlar›nda çal›flmalar›, direniflin uzamas›n› getirmekte ve
kazan›mlar›n sa¤lanmas›n› zorlaflt›rmaktad›r.
Yörsan iflçilerinin bu onurlu direniflinin 67. gününde, 10 fiubat günü
Bursa Sendikalar Birli¤i bileflenleri iflçileri ziyaret ederek desteklerini
sundu. Ziyaret esnas›nda konuflma
yapan Tek G›da-‹fl Genel Baflkan Yar-
d›mc›s› Gürsel Köse, Yörsan patronu direniflimizi k›rmak için ilk günden
beri her türlü afla¤›l›¤› yapt›. Ama gücü yetmedi. Biz hakl›y›z, Yörsan iflçileriyle direne direne kazanaca¤›z” dedi.
Bursa Sendikalar Birli¤i ad›na E¤itim-Sen fiube Baflkan› Kemalettin
Y›ld›z da bir konuflma yaparak, “türban sorunu denilen suni bir gündem
yarat›larak, emekçilerin esas gündemlerinin üstü örtülmek istenmektedir”
dedi. Eylemde ayr›ca TÜMT‹S fiube
Baflkan› Ahmet Gülün, Birleflik Metal-‹fl fiube Baflkan› Ayhan Ekinci ve
Petrol-‹fl fiube Baflkan› Nuri Han da
iflçileri selamlayarak, dayan›flma duygular›n› ifade etti.
“Gücümüzden
korkuyorlar”
Eylemden sonra görüfllerini ald›¤›m›z iflçilerden Cemil Avc›; “6 y›ld›r
burada çal›flmaktay›m, bu süre zarf›nda bize yap›lan haks›zl›klara ve zulme
“Direnen ifl
flç
çi yenilmez”
iflçileri eylemlerine sat›fl›n yap›laca¤› Özellefltirme
Dairesi önünde 18 fiubat Pazartesi günü yapt›klar›
mitingle devam ettiler. So¤uk havaya ra¤men yurdun
de¤iflik yerlerinden gelen TEKEL iflçileri Ankara’da
Kurtulufl Park›’nda açt›klar› pankartlarda TEKEL’in
sat›fl›na izin vermeyeceklerine dair sloganlar yer ald›.
Polisin ola¤anüstü önlem ald›¤› görülen eylem saat
14.00’te bafllad›. Eylemde iflçilerin etraf›nda yo¤un
bir polis y›¤›na¤›n›n olmas› dikkat çekti. ‹flçiler özellefltirme dairesini göstererek “‹flte buras› hainlerin yuvas›” diye sloganlar atmaya devam etti.
Mitinge kat›l›m›n düflük oldu¤u gözlendi.
(Ankara)
TEKEL iflçilerinin, fabrikalar›n›n özellefltirilmesine
karfl› yükselttikleri mücadele giderek büyüyor. Cevizli TEKEL Fabrikas› iflçileri, 15 fiubat Cuma günü saat
16:00’da, Tek G›da-‹fl öncülü¤ünde gerçeklefltirdikleri eylemde özellefltirmeye geçit vermeyeceklerini
hayk›rd›. Bu eylem ayn› zamanda iflçilerin, Ankara’ya
hareket edecekleri Pazar akflam›na kadar kendilerini
fabrikaya kilitlemeden önce gerçeklefltirdikleri bir eylemdi. Vardiyadan ç›kan ve vardiyaya gelen iflçiler, saat 16.00’da fabrika bahçesinde biraraya geldiler. Polisin, eylem öncesinde fabrikan›n içinde ve etraf›nda y›¤›nak yapt›¤› gözlenirken, aç›klamaya kat›lmak isteyen
bas›na, bas›n›n içeri al›nmama karar› oldu¤u söylendi.
Ço¤unlu¤u devrimci bas›ndan olan bas›n emekçileri,
polis ve güvenlikle yapt›klar› tart›flmalar sonucu, aç›klaman›n yap›laca¤› alana girmeyi baflard›.
TEKEL iflçilerinin genifl bir kat›l›m sa¤lad›¤› ve E¤itim-Sen, Deri-‹fl Tuzla fiubesi, Tez Koop-‹fl U‹DDER gibi kurumlar›n da kat›larak, destek verdi¤i aç›klamada metni, Tek G›da-‹fl 2 No’lu fiube Baflkan› Yunus Durdu okudu.
Aç›klaman›n bitiminden sonra, davul zurna eflli¤inde halaya duruldu ve iflçiler Pazar akflam›na kadar
kald›klar› fabrikaya girdiler.
(Kartal)
Ankara’da miting
an
Ad›yam
13 fiubat Çarflamba günü TEKEL Müdürlü¤ü önünde toplanan yaklafl›k 500 iflçi, Demokrasi Park›’na kadar yürüyerek bir bas›n
aç›klamas› yapt›.
AKP’nin özellefltirme uygulamalar›n› protesto eden iflçiler, yürüyüfl s›ras›nda s›k s›k
“AKP IMF’nin orta¤›d›r” vb. sloganlar hayk›rd›. KESK Ad›yaman fiubeler Platformu, Petrol-‹fl ve DTP’nin de destek verdi¤i eylemde
konuflan Tek G›da-‹fl Sendikas› Ad›yaman fiube
Baflkan› Mehmet Yoldafl, TEKEL’in özellefltirilmesi ile Ad›yaman’da 800 kiflinin iflsiz kalaca¤›n› dile getirdi.
(H.Merkezi)
TEKEL’in özellefltirilmesine karfl› direnen TEKEL
Emekçinin Gündemi
D‹SK GENEL KURULU ÜZER‹NE...
D‹SK Genel Kurulu 15-16-17 fiubat
tarihlerinde Caddebostan Kültür Merkezi’nde yap›ld›. Özellikle Türk-‹fl’in daha geri bir yönetimle ifle koyulmas› ve
neo-liberal sald›r›lar›n artt›¤› güncel süreçte beklendi¤i gibi Genel Kurul’a ilginin oldukça yo¤un oldu¤u gözlendi.
40’›n üzerinde ülkeden gelen sendikac›lar›n kat›ld›¤› Genel Kurul, bu ilgi ve
beklentiyi D‹SK gerçe¤ini unutarak
abartanlar› haliyle hayal k›r›kl›¤›na u¤ratarak sona erdi.
Önümüzdeki 4 y›ll›k periyotta yeni
yönetim ve politikalar›n› oluflturmas› gereken Genel Kurul’un en büyük hamlesi,
s›n›f mücadelesinin en acil sorunu olan
üye say›s›n›n azald›¤› koflullarda tüzük
de¤iflikli¤i ile yönetimini 7’den 9’a ç›karmas› oldu. Geçmifl y›llara göre muhalefetin çok c›l›z olmas›, ayak oyunlar› ve ent-
rikalar› azaltm›fl gibi gözükse de kapal›
kap›lar ard›ndaki anlaflmalar sonucu bürokratik yap›lanmas›n› daha da güçlendirerek yeni yönetim seç(tir)ildi. “10 Aral›k Hareketi” ile ilgili Süleyman Çelebi
ve flürekas›n›n günah ç›karma seans›yla
adeta Sivil Toplum Örgütü haline getirilen Genel Kurul ne yaz›k ki “tüzük gere¤i, yapmak için yap›lan” bir Genel Kurul’dan öteye sadece yurtd›fl›ndan misafir sendikac›lar›n ve birkaç devrimci sendika temsilcilerinin konuflmalar›yla ileri
bir mecraya kayd›r›lmaya çal›fl›ld›ysa da
devrimci sendikac›lar›n nicelik sorunu
nedeni ile baflar›l› olunamad›.
Özellikle yurtd›fl›ndan gelen sendika
temsilcileri kapitalizmin sald›r›lar› karfl›s›nda ortak mücadele edilmesi gerekti¤i
üzerinde özel vurgular yapt›lar. Kapitalizmin yeniden yap›lanma sürecinde sen-
dayanamay›p, anayasadan do¤an hakk›m›z› kullan›p, sendikaya üye olduk.
Sendikaya üye olduktan sonra Yörsan
patronu bizi kap›n›n önüne koydu. fiu
an direniflimizin 67. günündeyiz, 67
de¤il 667 gün de geçse direne direne
kazanaca¤›z.” dedi. “Patron sendikal› olman›z› neden istemiyor?”
sorumuza yan›t› da “Sendikal› olursak
her istedi¤ini yapamaz, istedi¤ini kap›
önüne koyamaz. Sendikal› olmak örgütlülüktür, örgütlü gücümüzden korkuyorlar” diyerek yan›t verdi.
Ad›n›n aç›klanmas›n› istemeyen
bir iflçi de “67 gündür burada kar,
ya¤mur, so¤uk demeden direniyoruz.
Ben buradan Ankara’dakilere seslenmek istiyorum; türban meselesi ile
u¤raflacaklar›na iflçinin, emekçinin, iflsizin sorunlar› ile u¤rafls›nlar” fleklinde konuflarak emekçilerin türban meselesine bak›fl›n› özetledi.
Baflka bir iflçi de yine Ankara’ya
seslenerek “seçim döneminde gelip
birçok vaade bulunuyorlar. Biz onlar›n dostumuz mu, düflman›m›z m› olduklar›n› flimdi görece¤iz!” dedi.
(Bursa)
Davutpafla’daki patlaman›n
sorumlular› yarg›lans›n!
Davutpafla’da yaflanan ve 23 kiflinin hayat›n› kaybetti¤i patlama çeflitli DKÖ ve sendikalar taraf›ndan yap›lan bir eylemle protesto edildi.
6 fiubat günü bir araya gelen
KESK, D‹SK, TMMOB ve ‹stanbul
Meslek Odalar› Koordinasyonu Davutpafla’da patlaman›n oldu¤u iflyerinin önünde bir bas›n aç›klamas› yapt›.
Arçelik iflçilerinin de destek verdi¤i eylemde konuflan Meslek Oda-
Halk› katleden AKP’nin rüflvet çark›d›r!
Davutpafla’daki ifl cinayetini
protesto etmek için 7 fiubat günü bir
araya gelen ESP, HÖC, Mersin LÖB
ve Partizan bir bas›n aç›klamas›yla
“Davutpafla’daki patlaman›n sorumlusu devlettir. Sorumlular›
yarg›lans›n” dedi. Eylem s›ras›nda
kitle s›k s›k “Katiller halka hesap
verecek!”, “Yine ihmal yine ölüm!”,
“AKP halka hesap verecek” vb. sloganlar› att›.
(Mersin)
Tersanelerden pefl
flp
pefl
fle
e
kara tabutlar ç›k›yor
Tersaneler insan ö¤ütme makinesi ifllevini
sürdürüyor. Son birkaç y›l içinde ifl cinayetlerine kurban gitti¤i tespit edilebilen iflçi say›s›
flu ana kadar 80. Bu y›l›n bafl›ndan itibaren
gerçekleflen ölüm say›s› ise 4.
Sedef Tersanesi’nde 14 Ocak günü Onur
Bayo¤lu, 4 fiubat günü fiahin Çelik’te Metin
Turan ve yaln›zca sekiz gün sonra, 12 fiubat’ta
da Dearsan Tersanesi’nde Cevat Toy yaflamlar›n› yitirdiler. Ard›ndan 16 fiubat’ta Mikail
Kavak isimli iflçinin yaflam›n› yitirmesi tersanelerde yaflanan sorunlar›n ne kadar boyutlu
oldu¤unu bir kez daha gözler önüne sermektedir.
Di¤er ifl cinayetlerinde oldu¤u gibi, bu son
yaflanan cinayetlere karfl› da birçok kesimden
tepki gelmekte gecikmedi. Bunlardan biri de
Limter-‹fl Sendikas› oldu. Limter-‹fl Sendikas›,
4 fiubat’ta yaflam›n› yitiren Metin Turan’la ilgili, 6 fiubat günü fiahin Çelik Tersanesi önünde, 12 fiubat’ta yaflam›n› yitiren Cevat Toy’la
ilgili de 14 fiubat günü, Dearsan Tersanesi
önünde birer aç›klama yaparak, bu son ifl cinayetlerini protesto etti. Dearsan Tersanesi
önünde sabah 8 civar›nda yap›lan aç›klamaya
ayn› saatlerde ifl bafl› yapan iflçilerin büyük bölümü içeri girmeyerek kat›l›rken, çok say›da
kurum temsilcisinin de destek amaçl› geldi¤i
gözlendi. ‹fl cinayetlerine ve tersanelerdeki
koflullara dikkat çeken birçok dövizin aç›ld›¤›
aç›klamada ayr›ca temsili bir siyah tabut tafl›narak, “Art›k ölmek istemiyoruz” sloganlar›
eflli¤inde, Dearsan Tersanesi önüne b›rak›ld›.
Son günlerde yaflam›n› yitiren iflçilerden
Cevat Toy’un cesedinin ancak üç saat sonra,
Metin Duran’›n cesedinin ise, kald›¤› eve gelmemesi sonucunda aramaya ç›kan arkadafllar›n›n çabalar›yla, ertesi sabah bulunabilmesi ve
dikal hareketin de buna karfl› kendisini
konumland›rmamas› ve etkili bir anlay›fl
gelifltirilmemesi durumunda (ki bugün
görülmemekte) giderek artan sald›r›lar›n
geri püskürtülemeyece¤i aç›kt›r. Baflta
Filipinler’den KMU (1 May›s Sendikas›)
olmak üzere kat›l›mc›lardan baz›lar› da
içerisinden geçti¤imiz dönemde mücadeleyi yaln›zca ekonomik haklarla s›n›rlamamak gerekti¤inin, mücadelenin ayn›
zamanda anti-kapitalist bir mücadele
hatt› üzerine oturmazsa bugünkü sald›r›lar› püskürtmenin mümkün olmad›¤›n›n
alt›n› çizdiler.
Türk-‹fl’in son Genel Kurul’da Hak‹fl’leflmesi sürecinden sonra emekçilerin
önemli bir kesiminin daha iyi bir D‹SK
için yo¤unlaflmas›na ra¤men D‹SK yönetimi ile D‹SK içinde bulunan baz› sendikalardaki devrimciler ve demokrat kesimler Genel Kurul’da “her fley sendika ile çözülür” anlay›fl›na s›k›flt›lar. Bu
sakat bir anlay›fl›n tezahürüdür. Yani
devrimciler aç›s›ndan sendikalardaki çal›flma hiç kuflkusuz çok önemlidir. Ancak
bunu s›n›f›n ihtiyaçlar› için kullanabilirsek
böylelikle ölümlerinden bile haberdar olunmamas›, iflçilerin hangi koflullarda çal›flt›r›ld›klar›n›n da somut kan›t› olmakta.
Yap›lan eylemler arac›l›¤›yla verilen tepkilerin yan› s›ra, 8 fiubat günü, Limter-‹fl’in, tersane iflverenler birli¤i G‹SB‹R’in ve Çal›flma
Bakan›’n›n kat›ld›¤› bir toplant› gerçeklefltirildi. G‹SB‹R Baflkan› Murat Bayrak bu toplant›da “Tüm önlemleri al›yoruz” iddias›nda bulunurken, sadece birkaç gün sonra yeni ölümlerin meydana gelmesi, bu iddian›n gerçe¤i yans›tmad›¤›n› göstermeye yetiyordu. Çünkü, 12
fiubat’ta yaflam›n› yitiren Cevat Toy’un ölümüyle ilgili tepkilerin sürdü¤ü günlerde, 16
fiubat tarihinde bir iflçi daha yaflam›n› yitirdi
ve tersanelerden bir kara tabut daha ç›kt›.
Desan Tersanesi’ne ba¤l› Gemkur adl› taflerona ba¤l› çal›flan Mikail Kavak isimli iflçi
elektrik çarpmas› sonucu yaflam›n› yitirdi. Bu
son ölüm tersanedeki ölümlere iliflkin tepkilerin daha da boyutlu hal almas›n› getirdi.
Tersane iflçileri bu son ölümün ard›ndan da
yine eylemler gerçeklefltirerek, “art›k yeter!” dediler.
(Kartal)
bir anlam kazan›r, aksi takdirde s›n›ftan
kopmam›z› sa¤layan birer sivil toplum
örgütlülüklerine dönüflür. Bugün de böyle bir süreçten geçmekteyiz.
Genel Kurul’un eksik b›rakt›¤› en
önemli meselelerden biri de emperyalist
ve onun sömürü a¤›ndaki ülkelerdeki
araçlar›ndan olan ve ülkemizde önemli
bir sald›r› aya¤›n› oluflturan flovenizmden hiç bahsedilmemesiydi. Ayr›ca bugün Kürt ulusuna yönelik bask›, asimilasyon ve s›n›r ötesi operasyonlara karfl›
birkaç devrimci sendikac› hariç (Genel-‹fl
3-No’lu fiube, Limter-‹fl) söz söylenmedi. DDSB’li arkadafl “sendikal hareketin yaflad›¤› t›kan›kl›¤›n çözüm yolunun s›n›f sendikac›l›¤›” anlay›fl›nda
geçti¤inin, art›k “dokuz befl sendikac›l›¤›ndan” vazgeçilmesi gerekti¤inin ve
iflçinin tüm yaflamsal alanlar›na girilmesinin öneminin alt›n› çizdi.
fiüphesiz D‹SK’i bugüne getiren ve
bugünkü durumunu sa¤layan koflullar
sa¤l›kl› analiz edilmeden çözüm yollar› da
bulunamayacakt›r. Yüzünü s›n›fa dönen,
devrimci sendikalar›n ortak mücadelesi
lar› Koordinasyonu Baflkan› Kaz›m
Mermer, pek çok iflyerinin ruhsats›z olarak çal›flt›¤›n›, ‹çiflleri ve Çal›flma Bakanl›¤›’n›n yaflanan kurals›zl›klara göz yumdu¤unu dile getirdi.
Yetkililerin timsah gözyafl› döktü¤ünü dile getiren sendika temsilcileri, kay›t d›fl› çal›flma ve can güvenli¤i konusunda yap›lan uyar›lar›n dikkate al›nmad›¤›n›n, bunun da ifl cinayetlerine davetiye ç›kard›¤›n›n alt›n›
çizdiler.
(‹stanbul)
olmadan her Genel Kurul’un bu denli
acil ihtiyaçlara cevap vermesi mümkün
de¤ildir. Bu gerçeklik D‹SK’in son Genel
Kurulu’nda da tüm yak›c›l›¤› ile kendini
hissettirmifltir. D‹SK’in içerisinde (her
ne kadar yönetiminden kaynakl› statükocu-iflbirlikçi ve sar› sendikal anlay›fl a¤›r
bassa da) devrimci nüveleri bar›nd›ran ve
ayn› zamanda devrimci s›n›f sendikac›l›¤›n› rehber edinenlerin etraf›nda do¤ru
politika ve yönelimlerle toplanabilece¤i
ciddi bir potansiyel tafl›maktad›r. Öyle
ki tersanede güvensiz çal›flma koflullar›ndan kaynakl› ifl cinayetlerine dur diyebilecek, TEKEL iflçilerinin üzerine k›flta k›yamette ac›madan tazyikli su s›kanlardan
hesab›n› soracak, ekonomik-demokratik
ve sosyal haklara sald›r›lara karfl› kararl›
bir flekilde durabilecek olan bu örgütlülüklerin ortak mücadelesidir.
Ertelenen Kurultay sürecimizi bu
minvalde her DDSB’linin de¤erlendirmesi ve daha fazla omuz vermesi gerekmektedir. Ancak ilkelerimize daha s›k› sar›larak ve daha fazla çabayla, daha fazla iflçinin sesini Genel Kurullara tafl›yabiliriz.
Tafleron sa¤l›k
iflçileri yürüdü!
Kocaeli Üniversitesi Hastanesi’nde tafleronda çal›flan sa¤l›k
emekçileri, 6 fiubat’ta, hastanenin
bulundu¤u Umuttepe’den 9 km.
ötedeki flehir merkezine yaklafl›k 2
saat süren bir yürüyüfl yapt›lar. Eylemciler yürüyüflün sonunda, hangi
iflte çal›flt›klar›n›n ve as›l patronlar›n›n rektörlük oldu¤unun tespit edilmesi için toplad›klar› 250 dilekçeyi,
Bölge Çal›flma Müdürlü¤ü’ne verdiler.
Yap›lan bas›n aç›klamas›nda,
sa¤l›kta tafleron ortadan kald›r›l›ncaya, kadrolu, güvenceli çal›fl›ncaya
ve de insanca yaflam koflullar›na kavufluncaya kadar mücadele edilece¤i vurguland›.
(Kartal)
Arçelik iflçileri
TÜS‹AD önünde!
Sendikalaflt›klar› için iflten at›lan
Arçelik iflçileri, TÜS‹AD önünde bir
eylem gerçeklefltirdi. 6 fiubat günü
ö¤len saatlerinde TÜS‹AD’›n Tepebafl›’nda bulunan binas› önünde bir
araya gelen ve direnifllerinin 35. gününde olan iflçiler Koç Holding’i
protesto etti.
Arçelik Çay›rova tesisinde lojistik iflinde çal›flan iflçiler, 2007’nin ilk
aylar›nda D‹SK’e ba¤l› Nakliyat ‹fl’te
örgütlendiler. Mart ay›nda yetki ald›lar ve Haziran ay›nda Arçelik’in
tafleron firmas› Y›ld›ran Lojistik ile
toplu ifl sözleflmesi imzalad›lar. ‹flçiler, bu tarihten itibaren patron taraf›ndan bask›ya maruz kald›klar›n›,
zorla Türk-Metal Sendikas›’na üye
yap›lmak istendiklerini ve son olarak 2 Ocak 2008’de tafleron firma
ve iflçilerin sözleflmesine son verildi¤ini ve iflçilerin iflten ç›kar›ld›¤›n›
dile getiriyor.
(‹stanbul)
Sendikalardan
güç birli¤i!
Egemenlerin emek cephesine
yönelik sald›r›lar›na karfl›, Bursa’daki
sendikalar bir güç birli¤i oluflturdular. 6 fiubat günü Petrol-‹fl Sendika
fiube binas›nda bir araya gelen KESK
Bursa fiubeler Platformu, D‹SK’e
ba¤l› Birleflik Metal-‹fl, Tekstil-‹fl,
Oley-‹fl, Emekli-Sen; Türk-‹fl’e ba¤l›
Petrol-‹fl, Tezkoop-‹fl, Tümtis,
Tar›m-‹fl Bursa fiubeleri ve Batis
Bursa Sendikalar Birli¤i ad› alt›nda güç birli¤i oluflturdular.
Düzenlenen toplant›da “Bursa
Sendikalar Birli¤i” ad›na konuflan
Petrol-‹fl fiube Baflkan› Nuri Han,
yapt›¤› aç›klamada ülke gündemine
de¤inerek bu sald›r›lara karfl› koyman›n tek tek de¤il birlikte ve güçlü
olmas› gerekti¤inin alt›n› çizdi.
(Bursa)
İşçi-köylü 5
22 Şubat-6 Mart 2008
Sinan köylüleri
eylemlerine devam ediyor!
A¤a Reflit Sinanl› taraf›ndan topraklar› gasp edilen Sinan köylüleri, seslerini
kamuoyuna duyurmak amac›yla daha önce de birçok eylem ve etkinlik düzenlemifl ve sorunun çözülmesi için yetkililere
ça¤r› yapm›fllard›.
A¤an›n zulmüne karfl› son olarak Kad›köy ‹skelesi’nde bir bas›n aç›klamas›
yapan Sinan köylüleri, adalet istediklerini dile getirdiler. Köylülerin Kad›köy Adliyesi önünde yapmak istedikleri aç›klamaya polis taraf›ndan izin verilmedi. Bunun üzerine köylüler, aç›klamay› ‹skele
Meydan›’nda yapt›lar. 5 y›ld›r devam
eden davadan kayg›l› olduklar›n› dile getiren Sinan köylüleri “Hükümet göreve, topraklar›m›z› vermeye”, “Topraklar›m›z bize verilsin” sloganlar›n›
hayk›rd›. Sinan köylüleri yetkililerin sorunun çözümüne dair verdikleri sözü
tutmad›¤›n› ifade ettiler.
(‹stanbul)
Köylüler
belediye binas›n› bast›!
7 fiubat günü gerçekleflen eylemde
Afyonkarahisar Beyyaz› beldesinde yap›lmak istenen baz istasyonuna tepki
gösteren köylüler Belediye binas›na yürüdü.
Belediye Baflkan› Ahmet Ünal’›n
tarlas›na baz istasyonu kurulmas›na izin
vermesine tepki gösteren köylüler, ellerindeki sopa ve küreklerle Belediye binas›n› iflgal etti. Belediye Baflkan› ile tart›flan köylüleri jandarma binadan ç›kard›.
Köylüler istasyonun sa¤l›¤a uygun olup
olmad›¤›na dair bir araflt›rman›n yap›lmas› için Valilik’e dilekçe vermeye haz›rlan›yor.
(H. Merkezi)
Bahad›r köylüleri
suyuna sahip ç›k›yor!
Uflak’›n Banaz ilçesi Bahad›r köyünde sular›n özellefltirilmek istenmesi
köylülerin tepkisine neden oldu.
5 fiubat günü ‹l Özel ‹daresi binas›
önünde toplanan köylüler ‹l Genel Meclis gündeminde tart›fl›lan özellefltirmeyi
protesto etti. Att›klar› sloganlarla tepkilerini dile getiren köylüler, daha sonra toplant›ya al›nd›. Uflak ‹l Genel Meclisi Baflkan› Mehmet Pehlivan saniyede 48 litre suyun kaynaktan akt›¤›n› bu
suyun saniyede 8 litrelik k›sm›n›n kiralanaca¤›n›, kalan 40 litrenin köylüler taraf›ndan kullan›labilece¤ini söyledi. Bu konuflmaya tepki gösteren köylüler suyun
köye yetmedi¤ini ve kurakl›k çektiklerini dile getirdi. Tart›flman›n ard›ndan
köylüler alk›fllarla salonu terk ettiler.
(H Merkezi)
Köylerimizin çöplük
olmas›n› istemiyoruz!
Köylerinin yak›n›na kurulmas› düflünülen çöp alan›n› istemeyen Edirne Eskikad›n köylüleri, 7 fiubat günü Kap›kule yolunu kapatarak eylem yapt›lar.
Daha önce köylerinin yak›nlar›na
çöplük alan› yap›laca¤› söylentileri üzerine Edirne Valili¤i’ne toplad›klar› 500 imzal› dilekçeyi veren Eskikad›n köyü halk›, bu kez Kap›kule S›n›r Kap›s›’na ulafl›m› sa¤layan yolu trafi¤e kapatarak, köylerinin yak›n›na çöp alan› kurulmas›n›
protesto ettiler.
Köy meydan›nda toplanan yaklafl›k
250 kifli, köyle Kap›kule S›n›r Kap›s› aras›ndaki 2 kilometrelik yolu, “Çöplük
istemiyoruz, temiz toprak, temiz
tar›m, ölmek istemiyoruz” sloganlar› atarak yürüdüler. (H. Merkezi)
İşçi/köylü
TEGA Mühendislik iflçileri sendika hakk› için grevde
Sincan Organize Sanayi Bölgesi’nde Birleflik Metal-‹fl Sendikas›’na
üye olan TEGA Mühendislik iflçileri,
iflten at›ld›lar. Temel bir hak olan sendikal örgütlülü¤ü yok etmeye çal›flan
patronun bu tutumu üzerine 120 iflçi,
iflyerleri önünde bafllatt›klar› grevle
hükümete sesleniyor. Sincan Organize Sanayi Bölgesi’nde kuruluflundan
itibaren ilk defa ve üstelik kitlesel bir
direnifl bafllamas› bölgedeki bütün patronlar›n korkulu günler yaflamaya
bafllamas›na neden oldu.
TEGA iflçileri flu an bu süreçle
karfl› karfl›ya. Patronlar›n da organize
olarak çal›flt›¤› Sincan’da kolluk kuvvetleri de devreye girerek direniflin
di¤er fabrikalardan destek görmesine,
bölgede bulunan binlerce iflçinin de
haklar›n› elde etmek için örgütlenmesine engel olmaya çal›fl›yorlar. Direnifl
bafllayal› henüz 1 ay bile olmad›. Ancak iflçilerin karfl›laflt›¤› sald›r›lar daha
bafl›ndan çok azg›n bir biçimde devam
ediyor. Fabrikaya grev k›r›c›lar›n› jandarma korumas› eflli¤inde sokan patron, iflçileri bölücü, kazand›¤› ekme¤e
ihanet eden, fabrika önünde iflgalci
durumunda göstermeye çal›fl›yor.
‹flçilerle görüflmeye
jandarma engeli
Bizler de ‹flçi Köylü gazetesi olarak direnifli yerinde görerek iflçilerle
sohbet etmek için Sincan Organize
Sanayi Bölgesi’ne gittik ve bu sald›r›lardan flimdilik pay›m›za düfleni ald›k.
Grevde bulunan iflçilerle sohbet etmeyi, fabrikan›n ve fabrika önünde
bekleyen iflçilerin foto¤raf›n› çekmeyi
bizlere yasaklayan jandarma, grevin
sürdü¤ü alana girmemize de izin vermedi. Nöbet yerinde bekleyen iflçilerden biriyle yapt›¤›m›z sohbet ise yine
jandarman›n engellemesi sonucu oldukça k›sa sürdü ancak bu geliflme bile TEGA iflçilerinin direniflinin ne kadar kritik bir noktada oldu¤unu bizlere göstermeye yetti. Sanayi ifl kolunda
çal›flan büyük fabrikalar›n oldu¤u bir
bölge olmas› itibariyle en küçük bir
hak k›r›nt›s›n›n dahi verilmek istenmeyece¤i önemli bir yerdir Sincan’daki
direnifl. Bütün bunlar› bir arada dü-
flündü¤ümüzde daha çetin ve zor bir
döneme girecek gibi görünüyor. TEGA iflçileri de durumun fark›nda olduklar› için “bizim direnifl di¤erlerinden daha uzun sürecek, onu
biliyoruz” diyorlar.
Grevin 8. gününde iflçilere yapt›¤›m›z ziyarette konufltu¤umuz direniflçi
Ferhat, grevin henüz üçüncü gününde
46 iflçinin gözalt›na al›nd›¤›n›, iflçilerin
üzerine araba sürülerek korkutulma-
Üretici köylüler Tüm Köy-Sen’i tart›fl›yor
4 fiubat 2008 tarihinde saat
11.30’da Türkiye Ziraat Odalar› Birli¤i Malkara fiubesinin toplant› salonunda Tüm Köy-Sen Malkara
fiubesinin, köy muhtarlar› ve kooperatif baflkanlar›n›n ça¤r›ld›¤› bilgilendirme toplant›s› yap›ld›. Malkara
ilçesi 78 köyüyle ülkenin en fazla köyü olan ilçelerinden biridir. Malkara’n›n flehir içi nüfusunun da % 30’u
tar›m ve hayvanc›l›kla u¤raflmaktad›r.
Sanayisi de tar›ma dayal›d›r. Malkara’da üretici köylüler tar›m ve hayvanc›l›kta ülkede yaflanan sorunlar›n
tümünü yaflamaktad›r. Girdi (tohum,
gübre, mazot) maliyetlerindeki pahal›l›k, ürünlerin ucuza sat›lmas›, taban
fiyat›nda kendilerinin belirleyici olamamas›, hükümetin istedi¤i gibi fiyat
uygulamas› veya tefecinin, tüccar›n
insaf›na b›rak›lmas› gibi… Bu durum
hayvanc›l›k için de geçerlidir. Köylüler esas olarak ulusal tar›m politikalar›n›n de¤il; DTÖ, IMF, DB ve AB
tar›m politikalar›n›n uygulanmas›ndan dolay› bu duruma geldiklerini biliyorlar. Bunun yan› s›ra var olan
üretici örgütlerinin sorunlara ciddi
yaklaflmamas›, demokratik haklar›n›
kullanamamalar› veya zaman zaman
üretici köylülerden gelen tepkiyi,
tansiyonu düflürmek için lokal olarak
mitingler (TZOB’un Ordu ve Manisa
mitingleri gibi) yapmas› sorunlar› büyütmektedir.
Malkara’da yap›lan toplant›n›n
ana konusu da iflte burada bafllad›.
Malkara fiube Baflkan› Ruhi Gündo¤an, Tüm Köy-Sen’i neden kurduklar›n›, sendikaya neden ihtiyaç oldu¤unu, tek tek köylere gidip sendikay› anlatt›klar›n›, olumlu ve olumsuz
elefltiriler ald›klar›n› ve sendikan›n
ihtiyaç oldu¤unu söyledi. Gündo¤an
ayr›ca, bundan sonraki çal›flmalar›n-
da üye kayd›n›n ve köy temsilcilerinin belirlenece¤ini ve sendikan›n hedeflerinin neler olmas› gerekti¤ini,
özellikle taban fiyatlar›nda taraf olmas›n›, bunun için de ilk önce sendikal› olmak gerekti¤ini ifade etti. Bu
hedeflere ulaflmak için ise birli¤i, beraberli¤i yakalayarak köylülü¤ün bir
güç oldu¤unu göstermek gerekti¤i
aç›kt›r.
Daha sonra söz alan Tüm KöySen Genel Baflkan› fievki Konur,
sendikan›n genel faaliyetlerini,
2001’den itibaren kurulufl sürecini
ve üretici köylülerin somut sorunlar›n› ortaya koydu. Sendikan›n ülkenin çeflitli yerlerinde somut çözümler üretti¤ini ve bunun da üretici
köylünün Tüm Köy-Sen’e duydu¤u
güveni gösterdi¤ini söyledi. fievki
Konur, somut çözümlere örnek olarak; borcundan dolay› Ziraat Bankas›’n›n traktörlerine el konulan üyelerinin traktörlerinin geri verilmesini,
sel felaketinden zarar görenlere yap›lacak yard›m›n h›zland›r›lmas›n›
verdi.
Toplant›n›n tart›flma bölümünde
ise özellikle TZOB Malkara fiube
SSGSS protestolar› sürüyor
Baflkan›, sendika yöneticilerini hedef
alarak, her konuflmac›n›n sözünü keserek sendikan›n varl›¤›ndan duydu¤u rahats›zl›¤› sergiledi. Kiflisel sald›r› da yaparak üretici köylülerin lüks
içinde yaflad›¤›n›, üreticilerin her çocu¤unda birer cep telefonu oldu¤unu, üretici köylülerin çal›flmad›¤›n›
söyledi. Tabi üreticilerin tepkisi bu
söylemlere karfl› sert oldu ve sözlü
olarak uyard›lar: “Biz üretmiyor
muyuz, yat›yor muyuz, tarlalar›
kim ekiyor, hayvanlara kim bak›yor” fleklinde tepkilerini ifade
ettiler. Böyle bir konuflman›n
üretici örgütünün bafl›nda olan
birisine uygun olmad›¤› aç›kt›.
Toplant›da bir baflka yönetici
arkadafl, “Yedi¤imiz ekme¤e,
içti¤imiz suya ve özgürlü¤ümüze sahip ç›kmam›z gerekti¤ini” söylerken, bir üretici köylü, sendikan›n üyelerinin
hakk›n› koruyan, onlar›n mücadelesini veren bir kurulufl oldu¤unu ifade etti. Bir di¤eri ise
hayvanc›l›¤›n bilimsel olarak bilinçli olarak yap›lmas›n›, yoksa
yok olaca¤›m›z›, bir baflkas›, sendikan›n bültenlerle, broflürlerle beslenmesi gerekti¤ini söyledi.
Olumlu ya da olumsuz tüm elefltiri ve görüfllerin ortaya konulmas›
tart›flma ortam›n›n sendikay› ileriye
götürece¤inin göstergesi olmufltur.
Çünkü bir sendika tart›fl›l›yorsa,
sorgulan›yorsa o sendikan›n
önü aç›kt›r. ‹nan›yoruz ki, üretici
köylüler sendikalar› Tüm Köy-Sen’e
sahip ç›kacaklar, yol gösterecekler
ve ö¤reteceklerdir. Yeter ki biz üretici köylülerin içinde ve yan›nda olmas›n› bilelim.
(Tekirda¤’dan Tüm Köy-Sen
üyesi bir ‹K okuru)
ci “Bu gayr› vicdani, gayri ahlaki, gayri insani giriflimi durdural›m” dedi.
Esenler
‹stanbul/Bahçelievler
Herkese Sa¤l›k Güvenli Gelecek Platformu, yapt›¤› bir eylemle SSGSS’yi protesto etti. 10 fiubat Pazar günü Bahçelievler AKP
önünde bir araya gelen platform bileflenleri emekçileri yasaya karfl› mücadele etmeye ça¤›rd›. Kitle Platform ad›na okunan bas›n aç›klamas›ndan sonra sloganlarla fiirinevler
Meydan›’na kadar yürüdü.
Band›rma
Band›rma Demokrasi Platformu
8 fiubat günü bir eylem yaparak
SSGSS’yi protesto etti. Cumhuriyet
Meydan›’nda düzenlenen eylemde
konuflan Petrol-‹fl fiube Baflkan› Re-
cep Gökdeniz, yasan›n tüm emekçileri ilgilendirdi¤ini ve herkesin yasaya karfl› eyleme geçmesi gerekti¤ini dile getirdi.
Bursa
SSGSS’ye karfl› oluflturulan merkezi platformun yerel ayaklar›ndan
biri olarak Bursa’da oluflturulan platform taraf›ndan yap›lan ça¤r› üzerine
7 fiubat günü Fomara Meydan›’n›nda biraraya gelen kitle “Herkese sa¤l›k güvenli gelecek” ve
“Bursa Sendikalar Birli¤i” pankartlar› arkas›nda bir bas›n aç›klamas› yapt›.
Aç›klamay› kurumlar ad›na Birleflik Metal-‹fl Sendikas› Bursa fiube
Baflkan› Ayhan Ekinci okudu. Ekin-
Esenler’de demokratik kitle örgütlere taraf›ndan örgütlenen bir
toplant› ile önümüzdeki süreçte
Esenler özgülünde SSGSS yasas›na
karfl› bir dizi eylem karar› ald›k.
ESP, DHP, HKM, SODAP ve biz
Partizan okurlar›n›n oldu¤u kurumlar, ozalit, bildiri da¤›t›m› ve son
olarak panel etkinli¤iyle hedefledi¤imiz pratik çal›flmalar›n ön ad›m›n›
atm›fl olduk. 17 fiubat Pazar günü
Esenler Halk Kültür Merkezi’nde
yap›lan Türk Tabipler Birli¤i’nden
Bora ‹nce kat›l›m sa¤lad›. Bora ‹nce yapt›¤› konuflmada emekçilere
yönelik bu sald›r›n›n esasta sa¤l›k
kurumlar›n›n özellefltirilmesinin bir
yan›n› oluflturdu¤unu vurgulad›.
Esenler Partizan
ya çal›fl›ld›¤›n› ve silahlarla tehdit edildiklerini anlatt›. 3’er kiflilik ekipler halinde 8 saat nöbet tutan iflçilerden
Ferhat, ilk nöbet gününde bizlere yaflanan geliflmeleri yolda yürürken aktard›.
Telekom grevini örnek ald›k
“Biz bu greve 120 kifli bafllad›k, bu
Sincan’daki ilk grev. Biz de grev konusunda deneyimsiziz. Ama sonuna ka-
dar direnece¤iz. Patronun ve jandarman›n çok bask›s› oldu. ‹lk günlerde
sald›r›ya u¤rad›k. Bugün de Ankara’dan üst düzey komutanlar geldi.
Patronla yeni sald›r›lar› görüflüyorlard›r. Zaten gözalt›na al›nan arkadafllara
soruflturma aç›ld›. Grevin bu kadar
uzayaca¤›n› düflünmüyorduk, hemen
kazan›r, patronla anlafl›r›z diye düflünüyorduk. Ama olmad›. Çünkü içerde
kaçak iflçi çal›flt›r›yorlar. Bölgedeki di¤er fabrikalardan iflçi getiriyorlar. Bizden çal›flan kimse yok. Herkes dayan›flma içinde, ama di¤er fabrikadan gelen iflçiler çal›fl›yor. Bu grev bölge aç›s›ndan çok önemli bir deneyim olacak” diyen Ferhat sözlerini flöyle noktalad›.
“Bizler bu greve ç›kmadan önce
hepimiz ailelerimizle görüfltük ve onlar›n tam deste¤ini alarak ç›kt›k yola.
Ve kazanana kadar da yan›m›zda olacaklar›n› söylediler. Telekom grevi bizim aç›m›zdan iyi bir örnek. Onlar da
aileleriyle direndiler ve kazand›lar. Biz
de direnece¤iz ve kazanaca¤›z.”
(Ankara)
Sahipsiz köylü, mecburi ifl!
Üretici ve tar›m iflçileriyle yapt›¤›m›z söyleflilerde ortaya ç›kan yak›c› sorunlardan bir tanesi son zamanlardaki so¤uk havalar oluyor.
So¤uklar ve don olay›n›n hem üretici aç›s›ndan hem de tar›m iflçileri
aç›s›ndan yaratt›¤› bir tak›m s›k›nt›lar söz konusu. Üreticiler, don
sonucu hasara u¤rayan ürünün sat›m›nda zorluk yaflad›klar›n›, kimseden yard›m gelmedi¤ini belirtirken;
tar›m iflçileri ise çal›flma koflullar›n›n daha da zorlaflt›¤›n›, sa¤l›ks›z
koflullarda çal›flt›klar›n› ve de ücretlerin yetersiz oldu¤unu söylüyor.
So¤uk hava ve don olaylar›nda
köylülerin ve tar›m iflçilerinin bu
denli zorluk içinde kalmas›nda devletin tar›m politikalar›n›n etkisi büyüktür. Devlet cüzi miktarda don
olay›na maruz kalan üreticinin ürününün belli bir yüzdelik dilimini
karfl›lamaktad›r. Bu cüzi ücret ise
sadece tar›m iflçilerinin ücretlerini
karfl›lamaktad›r. Fakat sorun tar›m
iflçisi aç›s›ndan sadece bu kadarla
s›n›rl› de¤ildir. Çünkü devletin verdi¤i cüzi ücret iflçilerin ücreti olarak verilmemekte; iflçilere daha
çok g›da yard›m› yap›lmaktad›r.
Üreticiler ürün mevsiminde
zorlanmamak için ve sürekli tarlayla ilgilenmek için “ayl›kç›” diye tabir edilen bir sistem kurmufllar. Bu
ayl›kç›lar hemen tarlan›n yan› bafl›nda gecekondu tarz›nda bir yap› yap›larak ürün mevsimi bitinceye kadar orada kalmakta. Bu sistem sayesinde olas› bir acil durumda tarlaya hem iflçi haz›r bulunmufl olacak, hem de tarla sahibi iflçileri ba¤layacak ve bir yere gidemeyecekler.
Ayr›ca ürün so¤u¤a ve dona
karfl› güçsüz oldu¤u için bir tak›m
çal›flmalar ve haz›rl›klar yapmak gerekmektedir. Tarlan›n çevresinde
gece boyunca atefller yak›l›p beklemek gerekebilmektedir. Çünkü
ateflin da¤›lmas› ürüne ve tarlaya
zarar verebilecektir. Hava flartlar›na karfl› önlem olarak sera alt›nda
yetiflen ürünler için seran›n içine
sobalar korulur, ›s›tma sistemine
geçilir ve sürekli olarak kontrol
edilir. Seran›n üstüne bir sulama
dam›tma sistemi yap›l›r ve seran›n
üstüne su ak›t›l›r, akan su don olay›n› engelledi¤i için bu sistem uygulan›r.
Dolay›s›yla k›fl aylar› hem üretici
hem de tar›m iflçileri aç›s›ndan zorlu bir süreç olarak geçmekteir. Üreticiler bu zorluklar içinde rahat gibi
görülseler de onlar aç›s›ndan da süreç zorluklarla doludur. Devlet deste¤inin az olmas› ve ürünün döneminde yetiflmemesi üreticileri zora
sokmaktad›r. Zora girdikleri dönemde de komisyoncular vb. arac›lardan ürün karfl›l›¤› olarak para almakta olup ve faiz iflletilmektedir.
(Mersin)
Sebze fiyatlar›ndaki art›fl
iklimden de¤il ranttan!
Türkiye Ziraatç›lar Derne¤i
Genel Baflkan› ‹brahim Yetkin
son günlerde sebze ve meyve fiyatlar›nda görülen art›fllar›n hava
koflullar›ndan kaynaklanmad›¤›n› dile getirdi.
10 fiubat günü dernek binas›nda bir bas›n aç›klamas› yapan Yetkin, k›fl sebzelerinde hal fiyatlar› ile
tüketicinin ödedi¤i fiyatlar aras›nda
en 3 kat oldu¤unu dile getirdi. Yetkin kay›t d›fl› pazarlama yoluyla
haks›z kazanç elde edildi¤ini, bunun
da hem üreticiyi hem de tüketiciyi vurdu¤unu söyledi.
Mevcut hal yasas›nda de¤iflikliklere gidilmesi gerekti¤inin alt›n› çizen Yetkin, üreticileri destekleyen
ve koruyan yasalara ihtiyaç oldu¤u-
nu, üretici birliklerinin kooperatifleflmesi gerekti¤ini aktard›. Yetkin,
Tar›m Bakanl›¤› taraf›ndan kooperatiflerin dan›flmanl›k ile desteklenmesini istedi.
F›r›nc›lar Odas›’n›n “Ekme¤e
zam yapabiliriz” aç›klamas›n› da
de¤erlendiren Yetkin, bu¤day ve
una yap›lan zam gerekçe gösterilerek ekme¤e zam yap›lmas›n›n do¤ru olmad›¤›n› da sözlerine ekledi.
Ekme¤in maliyetinde unun pay›n›n
yüzde 30 oldu¤unu, un fiyatlar›ndaki yüzde 11’lik art›fl›n ekmek maliyeti üzerinde yüzde 3.3 olmas› gerekti¤ini söyleyen Yetkin F›r›nc›lar
Odas›’n›n zam yapmas› halinde bu
karar› yarg›ya tafl›yacaklar›n› dile
getirdi.
(H. Merkezi)
İşçi-köylü 6
Dengê azadî
TEDAfi,
Belediye’nin su
aboneli¤ini
tan›mad›
Mersin’in Çay Mahallesi’ndeki tapulu
araziye 4 y›l önce yerleflen 20 aile, Belediye’ye her ay su faturas› ödedi¤i halde,
elektrik için yapt›klar› abonelik baflvurular› TEDAfi taraf›ndan “imar plan›
yok” denilerek geri çevrildi. Halk mahallede altyap›, kanalizasyon, kald›r›m ve
temizlik hizmeti olmad›¤› halde, su paras› yat›rd›klar›n› ve çöp vergisi verdiklerini belirterek, “‹mar plan› yoksa neden
su aboneli¤i yap›l›yor da elektrik aboneli¤i yap›lm›yor?” diyerek tepki gösterdi.
Zor durumda kalan aileler direkten
elektrik çekince bu kez kaçak elektrik
kulland›klar› gerekçesiyle cezalara maruz kal›yor.
Akdeniz Belediyesi’nin altyap› hizmeti de vermedi¤i mahalle sakinleri mahalle muhtarl›¤›, belediye ve TEDAfi’a
defalarca baflvurduklar›n›, ancak sorunlar›na çözüm bulunmad›¤›ndan yak›nd›.
Çay Mahallesi Muhtar› Mustafa Do¤an ise yurttafllar›n talepleri ve sorunlar› üzerine defalarca belediye yetkilileri
ile görüfltüklerini söyledi. Do¤an, “Her
defas›nda belediyeye gitti¤im zaman ‘tamam ilgileniriz’ diyorlar ancak flimdiye kadar mahalleye hizmet getirilmedi”
dedi.
(Mersin)
1 May›s
Mahallesi’nde
ortak etkinlik
22 Şubat-6 Mart 2008
15 fiubat eylemlerinde devlet terörü!
Abdullah Öcalan’›n 15 fiubat
1999 y›l›nda Türkiye’ye getiriliflinin y›ldönümünde yap›lan eylemler devlet terörüne sahne oldu.
S›n›r ötesi operasyonlar ile
köyleri bombalanan, kendilerini
ifade etme haklar› ellerinden al›nmak istenen Kürt halk›, 15 fiubat’ta ortaya koydu¤u eylemler
ile direniflten vazgeçmeyece¤ini
bir kez daha ilan etti.
Devletin azg›nca sald›rd›¤›
eylemlerde kitlenin üzerine
atefl aç›ld›, panzerler sürüldü.
Bunun sonucunda Cizre’de bir
kifli yaflam›n› yitirdi. Devletin
her daim inkâr politikalar› ile
yüz yüze kalan Kürt halk›, son
dönemlerde artan bask›lara
karfl› güçlü bir yan›t verdi. Milliyetçili¤in körüklenmesi ve
medyan›n deste¤i ile Kürt halk›na yönelik düflmanl›¤› artt›ran
devlet Kürt halk›n› teslim almak
için birçok yöntem gelifltirdi.
Yerel seçimlerin yaklaflmas› ile
birlikte dinci yap›lanmalar› bölgeye sokarak, kömür erzak da¤›tarak yurtsever duygular› zay›flatmak isteyen devlete yan›t
Cizre’de, Hakkâri’de, Batman’da verildi. Tüm oyunlara
ra¤men Kürt halk› alanlara ç›karak zulme sessiz kalmayaca¤›n›
hayk›rd›. Kürt halk›n›n direniflini
k›rmaya çal›flan devletin yerel seçimler öncesinde bölgede güçlendirmeye çal›flt›¤› AKP’nin gerçek
yüzü de ortaya ç›km›fl oldu.
Cizre’de bir kifli
katledildi!
fi›rnak’›n Cizre ilçesinde 15 fiubat’› protesto etmek amac›yla eylem yapan kitle polisin sald›r›s› ile
karfl›laflt›. Sloganlarla yürüyüfle geçen kitleye panzer ve gaz bomba-
lar› ile sald›ran polis, halk›n üzerine atefl açt›. fiehrin birçok bölgesinde polisle çat›flan kitle, Kürt
halk›n›n imha ve inkâr›na karfl› sessiz kalmayaca¤›n› yüksek sesle hayk›rd›. Yaflanan çat›flmalarda onlar-
ca insan polisin s›kt›¤› kurflunlarla
yaralan›rken 16 yafl›ndaki Yahya
Menekfle panzerin alt›nda kald›.
Hastaneye kald›r›lan Menekfle’nin
yaflam›n› yitirmesi ile kitlenin öfkesi daha da büyüdü. Polisin bu katliam›na karfl› on binlerce insan sokaklara döküldü.
16 fiubat günü hastaneden
al›narak Nur Mahallesi’ne getirilen Menekfle’nin cenazesi
buradan Cizre Asri Mezarl›¤›’na götürüldü. Menekfleyi
sahiplenen on binlerce insan
ana yollar› kapatarak yürüdü.
Esnaf›n kepenk kapatt›¤›, hayat›n durdu¤u yürüyüfl boyunca kitle devlete ve AKP’ye
olan öfkesini dile getirdi.
“Botan AKP’ye mezar
olacak”, “fiehit Namirin”,
“Vali istifa” sloganlar›n› hayk›ran halk Menekfle’nin tabutunu sar› k›rm›z› yeflil flal ve
PKK bayra¤›na sard›.
Cenazenin ard›ndan AKP
binas›na do¤ru yürüyüfle geçen kitle polisin sald›r›s›na u¤rad›. Gaz bombalar› ile halka
sald›ran polis kitleyi da¤›tamad›. Polise direnen kitle barikat
kurarak saatlerce polisle çat›flt›. Kitlenin direnifli karfl›s›nda aciz kalan polis, çevre illerden
yard›m istedi. Eylemlerin sona ermesinden sonra Menekfle’nin ailesini ziyaret eden fi›rnak Emniyet
Müdür Yard›mc›s› halk taraf›ndan
protesto edilerek, taflland›.
Her yer eylem alan›!
Siirt Çakmak Mahallesi’ndeki
eylemde yürüyüfle geçen kitle polisin sald›r›s›na karfl› barikat kurarak
çat›flt›.
Mardin’in Nusaybin ilçesinde
DTP il örgütü önünde bir araya gelen kitle, buradan Bar›fl Park›’na
do¤ru yürüyüfle geçti. “‹mral› cezaevi kapat›ls›n” pankart›n›n aç›ld›¤› eylemde Öcalan sloganlar› at›ld›. Parkta bir konuflma yapan DTP
il baflkan› fiehabettin Güler devletin Cizre’de halka sald›rmas›n›
protesto ederek Kürt halk›n›n öldürülmekle bitirilemeyece¤ini söyledi. Bas›n aç›klamas›nda ayn› güzergâhtan dönen kitleye polis sald›rd›. Barikatlar›n kurulmas› ile mahallelere yay›lan çat›flmalar saatlerce sürdü.
Adana’da fiakirpafla, Gülbahçesi, Da¤l›o¤lu ve Karasu mahallelerinde yap›lan eylemlerde halk›n
üzerine atefl açan polis birçok kifliyi yaralad›. Kitle yolu trafi¤e kapatarak saatlerce polisle çat›flt›.
Hakkâri’de yap›lan eylemlere
azg›nca sald›ran polis onlarca insan›
yaralad›. Kitlenin belediye binas›na,
dershanelere s›¤›nmas› üzerine binalar›n içine gaz bombas› at›ld›.
Yüzlerce kifli gazdan etkilenerek
hastaneye kald›r›ld›, onlarca insan
gözalt›na al›nd›.
Batman’da 15 fiubat günü bafllayan eylemler 17 fiubat’a kadar devam etti. Batman Demokratik
Halk ‹nisiyatifi taraf›ndan düzen-
lenen yürüyüfle Petrolkent’te polis
sald›rd›. Yavuzselim ve ‹pragaz mahallerinde yap›lan eylemlere polis,
panzer ve gaz bombalar› ile sald›rd›. Kitle polisin sald›r›s›na karfl› barikat kurarak tafllarla karfl›l›k verdi.
Diyarbak›r’›n Silvan ilçesinde
yaklafl›k 400 kifli DTP ‹lçe binas›nda
bir araya gelerek 15 fiubat’› protesto etti. Buradan Sellahattin Eyubi
Cami’ne kadar yürüyüfl düzenleyen
kitle s›k s›k “fiehit namirin” slogan›n› hayk›rd›. fi›rnak’›n Cizre ‹lçesi’nde yap›lan eylemler s›ras›nda
polis panzerinin ezmesi sonucu yaflam›n› yitiren Yahya Menekfle için
“Cizre flehidimizi unutmayaca¤›z” yaz›l› döviz aç›ld›.
Eylemler ertesi gün de
devam etti
15 fiubat’ta gün boyu devam
eden çat›flmalar 16 fiubat günü de
devam etti. Polis onlarca insan› gözalt›na ald›. ‹stanbul’da Gazi Mahallesinde ‹smetpafla ve Fevzi Çakmak
Mahallelerinde 15 fiubat’› protesto
eden esnaf kepenk kapatt›. Polis ve
özel harekât timlerinin gün boyunca devreye gezdi¤i mahallede akflam saatlerinde eylem yap›ld›. Beyo¤lu, Kanarya ve Sefaköy’de de 15
fiubat protesto edildi.
15 fiubat’› protesto eden Kürt
halk› devletin s›n›r ötesi operasyonlar›na savafl 盤›rtkanl›¤›na imha
ve inkara karfl› kepenk indirerek
sokaklara ç›kmayarak anlaml› bir
yan›t verdi.
“Onlara hiç tatmad›klar› tarifsiz ac›lar yaflataca¤›z!”
1 May›s Mahallesi’nde 9 fiubat günü
operasyonlara, SSGSS yasas›na ve zamlara karfl› forum düzenlendi. Forum öncesi sesli ajitasyon eflli¤inde bildiri da¤›t›m› yap›ld›. Saat 18:00’de Dayan›flma
Evi’nde gerçekleflen etkinlikte söz alan
konuflmac›lar, a¤›rl›kl› olarak SSGSS ve
s›n›r ötesi operasyona yönelik düflüncelerini belirttiler. Sald›r›lara karfl› dayan›flman›n önemi de vurguland›. Forum bölümü bittikten sonra Grup May›s’›n k›sa bir dinletisiyle etkinlik sona
erdi. Etkinli¤e yaklafl›k 80 kifli kat›ld›.
Etkinlik Partizan, DTP, ESP, Özgür
Yurttafl Hareketi, Köz, SDP, SODAP
ve EMEP taraf›ndan ortak düzenlendi.
(1 May›s Mahallesi ‹K okurlar›)
Mersin’de
Partizan’dan
DTP ziyareti
Mersin’de Partizan taraf›ndan 8
fiubat Cuma günü Demokratik Toplum
Partisi’ne (DTP) bir ziyaret gerçeklefltirildi. Bu ziyaretin nedeni, son günlerde
DTP’ye yönelik artan bask›lar, s›n›r içis›n›r d›fl› operasyonlara karfl› Partizan’›n Kürt halk›n›n yan›nda oldu¤unun
belirtilmesi idi.
Ziyarette ayr›ca DTP’nin gerçeklefltirdi¤i “canl› kalkan eylemi” hakk›nda da bilgi al›nd›. Yap›lan görüflmede
DTP yetkilileri de olumlu elefltirilerde
bulunarak, Partizan’›n deste¤inin sürekli olaca¤› yönünde hiçbir kayg› tafl›mad›klar›n› belirttiler. Son olarak Partizan’›n tüm sald›r›larda Kürt halk› ile
birlikte olaca¤›n›n belirtilmesi ile ziyaret sona erdi.
(Mersin)
Büyük bir gürültüyle s›n›r ötesi
operasyon yapan devletin sald›r›lar›
sürüyor. Televizyonlardan canl› yay›nlanan ilk s›n›r ötesi operasyonun ard›ndan kamuoyuna yans›mayan onlarca operasyon düzenleyen devlet Kürt
halk›na her alanda yo¤un bir bask› uyguluyor. Yaflar Büyükan›t’›n “onlara
hiç tatmad›klar› tarifsiz ac›lar
yaflataca¤›z” sözlerinden sonra 15
Ocak günü gerçekleflen operasyonlarda devlet tamamen bilinçli bir flekilde flehitlikleri bombalad›. Kürt halk›n›n de¤erlerini hedef tahtas›na koyan
devlet, her türlü savafl kural›n› ihlal
ederek mezarl›klar› bombalad›.
Bu, devletin Kürt halk›na yönelik
bir güç gösterisi, meydan okuma ve
teslim alma giriflimidir. Kürt halk›n›n
faflist devlete karfl› yürüttü¤ü onurlu
savafl›nda topra¤a düflenlerin, boyun
e¤meyen ve kavga bayra¤›n› yükseltenlerin flehitli¤ine yap›lan sald›r› ayn›
zamanda itaat ça¤r›s›d›r. Son dönemlerde yükseltilen milliyetçilikle birlikte
sald›r›lar›n dozunu iyice art›ran devle-
tin zulmü s›n›r tan›m›yor. Arkas›na ald›¤› rüzgarla demokratik hak ve özgürlükleri ihlal eden devlet, köyleri
bombal›yor, gerilla cenazelerine iflkence yap›yor, bas›n yay›n özgürlü¤ünü k›s›tl›yor. Kürt halk›n›n haber alma
hakk›n› engelliyor. Ancak Kürt halk›
20 y›l› aflk›n bir süredir yürüttü¤ü bu
savaflta zalimlere asla boyun e¤medi.
Devlet bir yandan gerillaya sald›r›rken öte yandan Kürt ulusunun demokratik mücadelesini sürdüren
DTP’yi k›skaca almak istiyor. Gerillay›
tasfiye etmek için efendileri ile görüflmelerini de sürdüren devlet ABD’li
yetkililerle PKK’nin tasfiyesi üzerine
temaslarda bulunuyor.
Bingöl’de 10 flehit
TC ordusunun Bingöl k›rsal›nda
yapt›¤› operasyon s›ras›nda 3 fiubat
günü ç›kan çat›flmada 10 HPG gerillas› hayat›n› kaybetti. 4 fiubat günü Bingöl devlet hastanesi morguna getirilen gerilla cenazeleri yer olmad›¤› gerekçesiyle üst üste at›ld›.
Bursa Tuncelililer Kültür ve
Dayan›flma Derne¤i
Baflkan›’na gözalt› terörü
TC devleti kendisine muhalif
olan kurum ve kiflilere yönelik faflist politikalar› ile bask›, fliddet, gözalt› ve tutuklama terörü ile gözda¤› vermek ve sindirmek istemektedir. Bu faflist sald›r›lardan
Bursa Tunceliler Derne¤i de
nasibini almaktad›r. Dernek kuruldu¤undan beri üye ve yöneticilerine yönelik derne¤e girifl ç›k›fllar›nda kimlik kontrolleri, kamera çekimleri, ev bask›nlar›, gözalt› ve tutuklama terörü ile karfl›laflmaktad›r. Son olarak Dernek Baflkan›
Özkan Arslan Tunceli Dernekleri Federasyonu toplant›s›na kat›lmak için gitti¤i ‹stanbul’dan Bursa’ya dönüflünde, 15 fiubat günü
Bursa Terminali’nde jandarma ve
J‹TEM elemanlar› taraf›ndan “araman var” denilerek zorla gözalt›na al›nm›flt›r.
Bu gözalt› terörü 16 fiubat gü-
nü Adliye önünde yap›lan bir bas›n
aç›klamas› ile protesto edilmifl,
Dernek Baflkan›’n›n derhal serbest
b›rak›lmas› istenmifltir. Aç›klamay›
okuyan Baflkan Yard›mc›s› Gökhan Tabak jandarmadan ald›klar›
bilgiye göre Arslan’›n “suçu ve suçluyu övmek” iddias› nedeniyle gözalt›na al›nd›¤›n› belirterek, “baflkan›m›z›n yap›lan bir suçlamayla ilgili
ifade vermesi gerekiyorsa, savc›l›ktan yap›lacak bir ça¤r›yla gidip ifade
verebilece¤i halde, bu flekilde antidemokratik bir uygulamaya maruz
b›rak›lm›flt›r” dedi. Kitle de “Bask›lar bizi y›ld›ramaz”, “Gözalt› terörüne son”, “Özkan Arslan yaln›z
de¤ildir” vb. sloganlara aç›klamaya
destek verdi. Aç›klamaya Partizan, ESP, SDP, DHP, Teleferik
Kültür Merkezi ve ‹HD de destek
verdi. Özkan Arslan ayn› gün saat
16.00’da serbest b›rak›ld›. (Bursa)
Bingöl Valisi ‹rfan Balkanl›o¤lu
“‹çlerinden baz›lar› sünnetsiz”
sözleri ile gerilla cenazelerini afla¤›lamaya çal›flt›. Valinin aç›klamas›na tepki gösteren DTP ‹l Baflkan› Ömer Faruk Ersöz, valili¤in halktan özür dilemesini istedi. ‹HD Bingöl fiubesi de
yaflananlar›n insanl›k suçu oldu¤unu
dile getirdi.
Diyarbak›r Lice do¤umlu 24 yafl›ndaki Sedat Gültekin’in cenazesi,
ailesi taraf›ndan teflhis edildi. Batman’›n Sason ilçesinden Bingöl’e gelen Enver Çakac›, savc›l›¤a baflvurarak, gerillalardan birinin kendi çocu¤u olabilece¤ini söyledi. Polis Çakac›’ya yaflam›n› yitiren HPG’lilerin foto¤raflar›n› göstererek, teflhis istedi.
Foto¤raflardan teflhis yapamayan Çakac›, morga giderek cenazelere bakt›. Cenazeleri de teflhis edemeyen
Çakac›, parçalanan cenazelerin teflhisinin zor oldu¤unu belirterek, hastaneden ayr›ld›.
Cenazelerin kol ve bacaklar›n›n
parçaland›¤›, kafa ve kar›n bölgelerinde iflkence izleri görüldü. Devlet,
Kürt halk›na duydu¤u düflmanl›¤› onlar›n onurlu birer savaflç›s› olan gerillalardan ç›karmaktad›r. Cenazelere iflkence yaparak tan›nmaz hale getiren
devlet kara siciline bir yenisini daha
eklemifl oldu. HPG, cenazeleri sahiplenme ça¤r›s›nda bulundu.
Munzur köy dernekleri;
“Hakk›m›z› istiyoruz!”
Munzur köy dernekleri, köylerinin boflalt›lmas› ile do¤an zararlar›n›n karfl›lanmas›n› istiyor.
Yöre dernekleri 17 fiubat Pazar
günü saat12.30’da Odakule önünde
biraraya gelerek, köylerine geri
dönmek istediklerini dile getirdi.
“Onurlu ve insanca yaflmay› do¤du¤umuz topraklarda
ö¤rendik” yaz›l› ve “Tunceli (Dersim) halk›” imzal› bir pankart açan
Munzur vadisi yöre dernekleri, Galatasaray Lisesi’ne kadar yürüyerek
bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdi.
Köyleri yak›larak zorla göç ettirilen Dersimlilerin yöresel k›yafetleri ile kat›ld›¤› bas›n aç›klamas›nda,
zararlar›n karfl›lanmas› istendi. Ka-
Korucu çocuklar›na
s›navs›z kadro!
Devletin T. Kürdistan›’nda geliflen gerilla savafl›na karfl› gelifltirdi¤i
koruculuk sisteminde, her gün yeni
bir yolsuzluk ve çifte standart ortaya ç›k›yor.
Emekçilerin açl›k ve sefalet koflullar›nda yaflam mücadelesi sürdü¤ü, e¤itim sa¤l›k hakk›ndan yoksun
kald›¤› bölgede hizmet, asker ve
koruculara götürülüyor.
‹mha ve inkâr politikalar›na milyonlarca dolar ak›tan devlet, Kürt
halk›n›n temel gereksinimleri için
hiçbir fley yapm›yor. Geçti¤imiz y›l
Bingöl’de yaflanan sel felaketi s›ras›nda ortaya ç›kan tablo bunun çok
aç›k bir örne¤i oldu. Devlet ihbarc›l›¤› gelifltirmek ve Kürt halk›n›
teslim almak için hiçbir masraftan
kaç›nm›yor. Bölgedeki en etkin
araçlar›ndan biri olan korucular da
hizmetten nasiplenenlerden. Batman’da köy korucular›n›n çocuklar›na hizmet götüren devlet KPSS
s›navlar›na girmeden memur kadrolar›na at›yor. AKP’li Batman milletvekili M. Emin Ekmen’in “Onlar
da bizim insan›m›z. Batman-
ratafl Köyü Sosyal Yard›mlaflma
Derne¤i Baflkan› Ercan K›rm›z›tafl’›n okudu¤u aç›klamada 1994 y›l›nda devletin köylerini yakmas› ile
zorla büyük flehirleri göç ettirilerek
topraklar›ndan kopar›ld›klar›n› dile
getiren Dersimliler A‹HM’e açt›klar› davay› kazand›klar›n› ve devletin
zararlar›n› ödemesi gerekti¤ini ifade ettiler.
Cevizlidere, E¤rip›nar, Hanufla¤›
Sö¤ütlü Topuzlu, Karatafl, Mercan
vadisi Yar›mkaya, Yenikonak, Ziyaret köy dernekleri ile Munzur Çevre Derne¤i taraf›ndan örgütlenen
köylülerin ilgi gösterdi¤i, coflkulu
geçen bas›n aç›klamas› sloganlarla
sona erdi.
(‹stanbul)
’da bu y›l toplam 12 korucu
çocu¤u ifle yerlefltirildi” aç›klamas› ayn› zamanda çifte standart›n
itiraf› anlam›na da geliyor. Maliye,
Sa¤l›k ve Nüfus Müdürlükleri’ne
yerlefltirilen korucu çocuklar›n›n
20 yafl›n› bile doldurmad›¤› da a盤a
ç›kan bilgiler aras›nda.
1 milyon insan› KPSS yar›fl›na
sokan egemenler, iflbirli¤i ve ihbarc›l›k yapan, gerillaya kurflun s›kan
koruculara oldukça cömert davran›yor. Bu uygulama ayn› zamanda
Anayasada yer alan eflitlik ilkesine
de ayk›r›. Bu hukuksuz uygulama,
bölgede ihbarc›l›¤›n gelifltirilmesi
ve devletle iflbirli¤i yapan›n ödüllendirildi¤ini göstermek amac›yla
da yap›l›yor.
(H. Merkezi)
İşçi-köylü 7
22 Şubat-6 Mart 2008
Çoban atefli
gazetesi toplat›ld›!
Antep’te yay›nlanan Çoban
Atefli gazetesi Kürtçe yaz›lar› gerekçe gösterilerek toplat›ld›. Gazetede yay›mlanan “Tarihte bir y›l
MEHABAD”, “Kürt dili ve edebiyat›” ve “Ahmed Arif” bafll›kl›
yaz›lar TCK’n›n 222. maddesine
muhalefet etti¤i gerekçesiyle toplat›ld›.
Kararla birlikte gazete bürosuna
gelen polisler, gazetelere el koyarak Yaz› ‹flleri Müdürü Yasin Yetiflgen’in Emniyet Müdürlü¤ü’ne
gelerek ifade vermesini istedi.
Gazetenin 40. say›s› da ayn› gerekçe ile toplat›lm›flt›. Kürtçe yay›n
beyan› olmas›na ra¤men gazete
“Türk harflerinin kabulü ve
tatbiki hakk›nda kanun ve
TCK’n›n 222. maddesine muhalefetten” yani Kürtçe alfabenin
X ve W harflerinin kullan›lmas›ndan dolay› toplat›lm›flt›.
(H. Merkezi)
Sar›gazi’de
bombal› pankart
Elimize e-mail yoluyla ulaflan
bir habere göre TKP/ML militanlar› 2 fiubat günü Sar›gazi’de
Demokrasi Caddesi’nde bulunan bir dükkan›n kepenklerine
bomba süsü verilmifl bir pankart
asm›fllard›r.
Parti ve devrim flehitlerini
selamlamak için gerçeklefltirildi¤i ifade edilen eylemin ard›ndan havaya atefl aç›larak eylem
etrafa duyuruldu¤una yer verildi.
Sabaha karfl› as›lan pankart, sabah 10.00 civar›nda jandarma taraf›ndan indirilmifltir. Ayr›ca
TKP/ML imzal› bildiriler ayn›
günlerde militanlar taraf›ndan
kahvelerde da¤›t›lm›flt›r.
(Mersin)
1 May›s
Mahallesi’nde
polis terörü
1 fiubat Cuma günü mahallemizde bulunan Özgür Yaflam
Derne¤i’nin üyelerinden 3 kifli
ayr› zamanlarda, silah kullan›larak sivil polisler taraf›ndan gözalt›na al›nm›fllard›r. Geçti¤imiz hafta ise yine ayn› dernekten iki arkadafl gözalt›na al›nd›lar.
Mahallemizde estirilen bu
polis terörüne karfl› 2 fiubat Cumartesi günü saat 14:00’de bir
bas›n aç›klamas› gerçeklefltirildi.
Polis ablukas› alt›nda yaklafl›k 80
kiflinin kat›ld›¤› bas›n aç›klamas›na DTP, Partizan, Güzellefltirme
Derne¤i, Köz ve May›sta Yaflam
Kooperatifi de destek verdi.
Bas›n aç›klamas› bittikten
sonra polis derne¤i basarak 4 kifliyi daha gözalt›na ald›. Dernek
bask›n›nda gözalt›na al›nanlar
serbest b›rak›l›rken, daha önce
gözalt›na al›nanlar tutukland›.
(1 May›s Mahallesi ‹K
okurlar›)
‹HD ‹stanbul fiubesi hapishanelerdeki
hak ihlallerini aç›klad›
‹HD ‹stanbul fiubesi, son dönemlerde hapishanelerde artan hak ihlallerine
iliflkin 14 fiubat günü Galatasaray
Lisesi önünde bir aç›klama yapt›. Kitle
ad›na aç›klamay› okuyan Sevim Kalman, tutsaklar üzerinde artan bask›lara dikkat çekti. Yaflanan uygulamalar›n
insan haklar› aç›s›ndan kabul edilemez
oldu¤unu ifade eden Kalman, tutsaklar
için insan haklar›na uygun bir infaz anlay›fl›n›n ve uygulamas›n›n acilen gelifltiril-
mesi gerekti¤ini belirtti. Çeflitli hapishanelerdeki tutsaklar›n ‹HD’ye gönderdikleri mektuplardan bölümler okuyan
Kalman, hak ihlallerinin devam etti¤ini
vurgulad›.
Yaflanan hak ihlallerine dikkat çeken
Kalman, Tekirda¤ 1 No’lu, Kand›ra 2
No’lu ve Edirne F Tipi hapishanelerinden gelen mektuplarda Bolu Hapishanesi’ne gönderilen tutsaklar›n sevkleri
s›ras›nda ç›r›lç›plak soyularak onur k›r›-
c› aramalara tabi tutuldu¤unun görüldü¤ünü belirtti. Uygulamaya karfl› ç›kan
tutsaklar›n iflkenceye tabi tutuldu¤unu
söyleyen Kalman “Tekirda¤ F Tipi Hapishanesi’nde hükümlü bulunan Menderes Leyla hapishanede yaflanan hak
ihlallerine iliflkin yazd›¤› dilekçeye cevap
alamad›¤›ndan dolay› açl›k grevine girdi.
Di¤er hapishanelerde yaflanan ihlaller
nedeniyle açl›k grevine giren tutuklular
hakk›nda soruflturma aç›lm›flt›r” dedi
Yaflanan hak ihlallerine iliflkin duyarl›l›k ça¤r›s›nda bulunan Kalman sözlerini flöyle noktalad›: “Baflta yaflam hakk›,
iflkence ve gayri insani muamele yasa¤›
hakk›, bilgilenme ve kendini gelifltirme
hakk› olmak üzere, tüm temel hak ve
özgürlüklerinin korunmas› ve yaflama
geçirilmesi gerekir.”
(‹stanbul)
Ankara Tabip Odas› Cezaevi ‹nceleme Raporu
ATO ‹nsan Haklar› Komisyonu,
Sincan F Tipi Hapishanesi’ne yapt›¤› ziyaretin ard›ndan haz›rlad›¤› raporu 6 fiubat tarihinde aç›klad›. Bas›n toplant›s›nda; ATO, ÇHD, D‹SK
Ankara Bölge Temsilcili¤i, KESK Ankara fiubeler Platformu ve TMMOB
‹l Koordinasyonu Kurulu’nun ortak yapt›klar› bas›n aç›klamas› okundu. Raporu aç›klayan ATO ‹nsan
Haklar› Komisyonu Baflkan› Ça¤r›
Temuçin, “Ankara Tabip Odas›’na,
hapishanelerde sa¤l›k alan›nda yaflanan sorunlar ile ilgili gerek tutsaklardan gerek ise aile ve avukatlardan çok
say›da flikâyet baflvurusu yap›lmaktad›r. Bu kapsamda, Tabip Odam›z taraf›ndan, Adalet Bakanl›¤›’na, 19 Kas›m 2007 tarihinde Sincan Hapishane-
si’ni ziyaret etmek için baflvuru yap›lm›fl ve verilen izin do¤rultusunda
odam›za kay›tl› hekimlerden oluflan
bir heyet ile Sincan Hapishanesi ziyaret edilmifltir” dedi. Sincan Hapishanesi kampüsünün tümünü ziyaret etmek istemelerine ra¤men F1 ve L1
hapishaneleri için kendilerine izin verilmedi¤ini, ancak baflvurular›n›n büyük k›sm›n›n F1’den geldi¤ini belirten
Temuçin, ziyaret amaçlar›ndan birinin
yerine getirilemedi¤ini vurgulad›.
Aç›klaman›n devam›nda “Sincan F Tipi Kapal› Cezaevi’nde tek ve üç kiflilik
ünitelerdeki günlük yaflam alan› k›sm›n›n, insan beden ve ruh sa¤l›¤› aç›s›ndan son derece yetersiz oldu¤unu,
bedensel, ruhsal ve sosyal tecride yol
açt›¤›n›” söyledi.
(Ankara)
Halkın gündemi
Hasta tutsaklar tedavi edilmiyor!
Devletin
hapishanelerdeki
hasta tutsaklar› ölüme terk etme
anlay›fl› yeni örneklerle devam
ediyor. Bu duruma son örnek
1994 y›l›nda ç›kan bir çat›flmada
yaral› olarak yakalanan Aynur
Epli. Epli, 3 ay önce kanser hastal›¤›na yakaland›, ancak hapishane
idaresi tedaviyi engelleyerek Epli’yi ölüme terk ediyor. PKK davas›ndan müebbet hapis alan ve 14
y›ld›r Diyarbak›r 1 No’lu E Tipi
Hapishanesi’nde kalan Aynur Epli’ye Dicle Üniversitesi T›p Fakültesi Araflt›rma Hastanesi’nde yap›lan muayene ve kontrollerinden
sonra ba¤›rsak kanseri teflhisi konuldu. Kal›n ba¤›rsa¤›nda bir kitlenin olufltu¤u teflhisinden sonra tedavi cihaz›n›n bulundu¤u tek hastane olan Ankara ‹htisas Hastanesi’ne sevk edilmesine ra¤men, hapishane idaresi ve Adalet Bakanl›¤› taraf›ndan tedavi için hiçbir
ad›m atm›yor. Sevk yap›lm›yor.
Doktorlar›n kal›n ba¤›rsa¤›nda
“Elini cebinden ç›karmad›n” daya¤›!
Buca K›r›klar 2 No’lu F Tipi’nde PKK davas›ndan tutuklu
bulunan Kemal Yi¤it, ‹HD ‹zmir
fiubesine baflvurarak gardiyanlar›n sald›r›s›na u¤rad›¤›n› dile getirdi.
Avukat› arac›l›¤› ile yaflad›klar›n› dile getiren Yi¤it’in anlatt›klar› devletin hapishanelerde ne kadar pervas›zlaflt›¤›n› da gözler
önüne seriyor.
Sohbet hakk›n› kullanmak
üzere koridora ç›kan Yi¤it, ellerinin cebinde oldu¤unu, bunun
kendilerine yap›lm›fl bir sayg›s›zl›k
oldu¤unu söyleyen gardiyanlar›n
kendisine “elini cebinden ç›-
Hrant Dink’in duruflmas› görüldü; Katiller devrimci tutsaklara sald›rd›!
Agos Gazetesi Genel Yay›n Yönetmeni Hrant Dink’in katledilmesine iliflkin davan›n üçüncü duruflmas›
görüldü.
19 Ocak 2007 tarihinde Agos
gazetesi önünde kurflunlanarak öldürülen Hrant’›n duruflmas›, devletin
katilleri bir kez daha sahiplenmesine
tan›k oldu.
11 fiubat Pazartesi günü Befliktafl
14. A¤›r Ceza Mahkemesi’nde görülen duruflmada Hrant’›n katilleri Rakel Dink’i de tehdit etti.
Duruflman›n oldu¤u gün devrimci tutsaklar da mahkemeye getirilirip
çetecilerin bulundu¤u ko¤ufla konuldu. Devrimci tutsaklar›n “Hepimiz
Ermeniyiz” slogan›n› hayk›rmas›
üzerine yaflanan arbedede, çeteciler
jandarman›n gözü önünde devrimci
tutsaklara sald›rd›.
Duruflma Salonu’nda ise azmettirici oldu¤u iddias› ile yarg›lanan Erhan Tuncel, Dink’in öldürülece¤ini
önceden bildirdi¤ini söyledi. Tuncel
Nevflehir Üniversite’sinde linç giriflimi
Son y›llar›n gözde sald›r› biçimlerinden linç giriflimleri yurtsever, devrimci, demokratik kifli
ve kurumlara yönelik olarak gündeme geliyor. Trabzon’dan Sakarya’ya, ‹stanbul’a kadar birçok ilde,
sivil faflist gruplar sald›r›lar›n› devletin direkt yönlendirmesi ile gerçeklefltirirken, “olay yerine” gelen polisler ise sald›rganlar›n güvenli¤ini almaktan ve sald›r›ya u¤rayan kiflileri gözalt›na almaktan
baflka bir müdahalede bulunmuyor.
Nevflehir’de 11 fiubat 2008
tarihinde saat 15.00-15.30 sular›nda Üniversitenin Merkez Kafeteryas›’nda Yeni Demokrat Gençlik üyesi U¤ur Do¤an adl› ‹ktisat
Fakültesi 4. s›n›f ö¤rencisine 1520 kiflilik faflist bir grup taraf›ndan
linç sald›r›s› düzenlendi. Faflist
grup, Do¤an’› darp ederek yaralanmas›na neden oldu. Grubun
bafl›n› Ahmet Turan ve Erdal
Y›ld›z gibi Ülkü Oca¤› üyelerinin
çekti¤i ö¤renilirken, bu olay Nevflehir Üniversite’sinde son 3 ayd›r
Ülkü Ocaklar› üyelerinin estirdi¤i
4. terör olay› olmufltur. Do¤an’a
sald›ran faflistler, okul içinde polislerle kol kola gezmektedirler.
Ayn› sald›rganlarla ilgili Ticaret ve
Turizm E¤itim Fakültesi Dekanl›¤›’na defalarca flikayette bulunulmas›na karfl›n Fakülte’nin Dekan›
aymazca flikayetçileri yalan söylemekle suçlam›flt›.
Sivil faflistlerin sald›r›lar›n bu
olayla bitmeyece¤ini bizler biliyoruz. Çünkü bu sald›r›lar direkt
devletin besledi¤i ve devrimci, demokrat insanlar›n üzerine sald›¤›
bugüne kadar defalarca kez kan›tlanm›flt›r. Ve bugüne kadar bu sald›rganlar›n hiçbiri yarg›lanarak ceza almam›flt›r. Ancak bu sald›r›lar›n devrimci, demokratik, ilerici
hareketi ve kiflileri durduramayaca¤› da aç›kt›r. (Nevflehir YDG)
duruflmada haz›r bulunan Hrant’›n
efli Rakel Dink’e sözlü sataflmalarda
bulundu.
Tutuklu yarg›lanan ülkücü faflistlerin rahat davran›fllar› dikkat çeker-
ken Ergenekon operasyonu s›ras›nda
gözalt›na al›nan Yasin Hayal’in avukat› Fuat Turgut duruflmay› izlemeye
gelen kurum temsilcilerine hakaret
etti.
Mahkeme bir öncekinde oldu¤u
gibi bu duruflmada da “delilleri” araflt›rd›. Davan›n flu ana kadar devam
eden seyri, devletin katillerine t›pk›
Zirve Kitapevi Katliam› davas›nda oldu¤u gibi sahip ç›kaca¤›na iflaret ediyor.
Hrant’›n duruflmas› devam ederken Adliye binas› önünde biraya gelen kitle “Hrant için adalet için”
yaz›l› pankart açarak cinayetin ayd›nlat›lmas›n› istedi. Kitle “Katil devlet
hesap verecek”, “Faflizme inat
kardeflimsin Hrant” sloganlar›n›
hayk›rd›.
(‹stanbul)
Adana’da yoksulluk manzaras›…
Adana’n›n Seyhan ilçesine ba¤l› 100 bin nüfuslu Gülbahçesi Mahallesi’nde ucuz ekmek satan Büyükflehir Belediyesi’ne ait tek ekmek büfesinin önünde halk sabah›n erken saatlerinden itibaren
uzun kuyruklar oluflturuyor. Mahallede tek büfenin olmas›ndan
kaynakl› baz› insanlar, yaklafl›k bir
kilometre uzakl›ktan ucuz ekmek
almak için yollara düflüyor. Halk
belediyenin mahalleye bir büfe
daha yapt›rmas› halinde bu ekmek
sorununun çözülece¤ini söylüyor.
Büfe görevlisi, mahallede yaflayanlar›n ço¤unun göç ma¤duru
oldu¤unu ve gelir düzeyinin
düflük oldu¤unu belirterek,
halk›n bakkaldan tanesini 30 kurufla ald›¤› ekme¤in çiftini 30 kurufla büfeden almay› tercih etti¤ini söyledi. Mahallede bir büfeye
daha ihtiyaç oldu¤unu belirten
büfe görevlisi; “yeni bir büfe ya-
oluflan kitlenin hemen al›nmas› gerekti¤ini belirtti¤i Epli, devlet taraf›ndan sessizce ölüme terk ediliyor.
Öte yandan Kürkçüler F Tipi
Hapishanesi’nde PKK davas›ndan
tutuklu bulunan Divali Kaya’n›n
da yaklafl›k 3 ayd›r devam eden
sa¤l›k sorunlar›n›n, Adana Numune Hastanesi’ne sürekli götürülüp
getirilmesine ra¤men teflhis edilemedi¤i ve durumunun günden güne kötüleflti¤i biliniyor.
Adana Numune Hastanesi’nde
yap›lan tahlil ve röntgen sonuçlar›n›n da Kaya’ya aktar›lmaz iken
hastal›¤›n teflhisi ile ilgili hapishane
idaresi hiçbir ad›m atm›yor.
Tutsaklar› teslim almak için
her yolu kullanan devlet, teslim
alamad›¤› tutsaklar›n tedavi olmas›n› engelleyerek ölüme terk ediyor. Devlet hukuksuz bir flekilde
tutsaklar›n tedavi hakk›n› gasp
ederek siyasi tutsaklardan da intikam al›yor.
(H. Merkezi)
p›lmas› için hem halk, hem de mahalle muhtar› belediyeye baflvurdu. Ama belediye bitiflik mahallede baflka bir büfe oldu¤u gerekçesiyle talepleri geri çevirdi” dedi.
Mahallelilerden 80 yafllar›nda bir kad›n, emekli maafl›yla
geçinmek zorunda oldu¤u için
ekonomik durumunun olmad›¤›n›
belirterek, “Bir gün bu kuyruklarda ölece¤im” dedi. 11 yafl›nda ‹lkö¤retim Okulu 4’üncü s›n›fta
okuyan bir ö¤renci ise sabahlar›
okula gitti¤ini, ö¤le saatlerinde ise
2 saatini 6 ekmek alabilmek için
kuyrukta geçirdi¤ini dile getirdi.
Kalabal›k bir aile için ise günlük
16, bazen daha fazla ekmek almak
zorunda olduklar› için belediye
ekme¤ini tercih edenler; ekmek
almak isteyenlerin fazla olmas›
nedeniyle bazen ekmek alamadan
gidenlerin oldu¤unu söylediler.
(Mersin)
kar, aksi takdirde görüfl yapamazs›n” dedi¤ini aktar›yor.
Anlat›mlara göre di¤er tutsaklar›n da Yi¤it’le beraber tav›r almas› üzerine gardiyanlar, di¤er tutsaklar› ç›kard›ktan sonra Yi¤it’e
koridorda sald›rarak, darp ediyor.
Tüm bu yaflananlar gösteriyor
ki, hapishanelerde askeri kurallar›
yaflama geçirmeye çal›flan devlet,
tutsaklar üzerindeki bask›lar›n› giderek art›r›yor. Ancak bu iste¤in
devrimci tutsaklar taraf›ndan kabul görmeyece¤i de yine görülen
ve bilinen bir gerçek olmaya devam ediyor.
(H. Merkezi)
Tecrite hay›r!
‹zmir Cezaevi ‹nisiyatifi (‹C‹)
üyeleri, son dönemlerde hapishanelerde artan hak ihlallerini
protesto ederek, bu tür uygulamalara karfl› duyarl›l›k istedi.
Konak Postanesi önünde bir
araya gelen kitle “Hapishanelerde bask›, sald›r› ve tecrite
son” pankart› açarak, “Tecrite
hay›r”, “‹çerde, d›flarda hücreleri parçala”, “Devrimci tutsaklar onurumuzdur” sloganlar›n› att›.
Kitle ad›na bas›n aç›klamas›n›
okuyan Selma Topçuo¤lu,
son dönemlerde yaflanan hak ihlallerinde art›fl görüldü¤ünü dile
getirerek, sa¤l›ks›z yaflam koflullar›, tecrit ve tredman uygulamalar› ile tutsaklar›n bask› alt›na
al›nmaya çal›fl›ld›¤›n› söyledi.
(‹zmir)
Tekirda¤ 1 Nolu
F Tipi’nden zorla
sevk!
Tekirda¤ 1 No’lu F Tipi’nden
dokuz adli, iki PKK ve bir
TDP dava tutsa¤› olmak üzere
toplam 12 tutsak zorla sevk edildi. Tutsaklar zorla sevkleri protesto etmek amac›yla 4-6 fiubat
tarihleri aras›nda 3 günlük açl›k
grevi yapt›. Açl›k grevi yapan
tutsaklara disiplin soruflturmas›
aç›l›rken, sevklerin nereye yap›ld›¤› ise halen bilinmiyor.
(H. Merkezi)
İşçi-köylü 8
Politik gündem
22 Şubat-6 Mart 2008
Türban özgürlü¤ün de¤il, politik islam›n simgesidir!
Türk hakim s›n›f klikleri aras›nda
süren iktidara daha çok sahip olma mücadelesi türban ve “laiklik” tart›flmalar›yla giderek fliddetlenmeye devam ediyor. Kemalist klik ile AKP’in temsil etti¤i sermaye kli¤i aras›ndaki “laiklik”
veya “Cumhuriyetin kazan›mlar›
tehlikededir” vb. bafll›kl› tart›flmalar
yeni de¤ildir. Dolay›s›yla biz geçmifl tart›flmalara yeniden derinlemesine bir
vurgu yapmayaca¤›z. Daha çok yak›n tarih, yani Cumhurbaflkanl›¤› seçiminden
sonra k›smen sönen, ama son günlerde
tekrar alevlenen dönemi de¤erlendirmeye çal›flaca¤›z. Asl›nda süreçler farkl› da olsa, aktörler de¤iflse de yap›lan
tart›flmalar her zaman perde arkas›nda
süren pastadan daha çok pay kapma yar›fl›na hizmet etmektedir. Hakim s›n›f kliklerinin yapt›klar› tüm “özgürlük”, “demokrasi” demagojileri bu
gerçe¤i perdelemeye ve genifl y›¤›nlar›n
deste¤ini kazanmaya dönük haince bir
çabadan baflka bir fley de¤ildir.
Bilindi¤i gibi “‹slamc›” denilen sermaye kesiminin politik temsilcili¤ine soyunan AKP, Kemalist kli¤in kurdu¤u
tüm barikatlara ra¤men, Cumhurbaflkanl›¤› seçimini kazand›. Kemalist kli¤in
militarist ve hukuksal kurumlar›n› harekete geçirmelerine ra¤men böyle bir
sonucun ortaya ç›kmas›, en baflta sermaye ordusunun genelkurmay› olmak
üzere tüm klik temsilcilerinin can›n› oldukça s›kt›. Parlamentodaki figüranlar›n›n “Cumhuriyet kazan›mlar› elden gidiyor” 盤l›¤›na yol açt›.
AKP’nin politik temsilcili¤ini yapt›¤›
klik her ne kadar emperyalist efendileri ABD ve AB’li emperyalist güçlerden
bir tepki almasalar da, içte oluflan tepkileri dikkate alarak bir dönem bu ve
benzeri konularda daha sessiz bir pratik izlediler. Daha çok emekçilere, Kürt
ulusuna karfl› ortaklaflt›klar› hainlik politikalar› üzerinde yo¤unlaflt›lar. ‹çte ve
d›flta sürdürülen askeri operasyonlar,
özellefltirme furyas›, sosyal haklar› budama, zamlar, AKP’nin dönemsel politikas›n› oluflturdu. Özellikle, IMF politikalar›n› uygulamadaki ›srar, efendisi
ABD’nin takdirini kazanmak için sergiledikleri onursuz durufl, uflak AKP’ye
d›flta var olan deste¤in daha da artmas›na yol açt›. D›flta artan destek, 22
Temmuz seçim sonuçlar›n›n verdi¤i güvenden hareketle, geçici olarak rafa kal-
d›r›lan “türban” tart›flmas› yeniden gündemlefltirildi. Bu tart›flman›n Kürt
ulusuna dönük sürdürülen çok
yönlü ve kapsaml› sald›r›lar›n yan›
s›ra, ekonomik alanda yaflanan
krizin yaratt›¤› s›k›nt›lar›n giderek
artt›¤› bir dönemde gündeme gelmesi bir rastlant› de¤ildir. Dahas›
yaklaflan yerel seçimler tarihini de dikkate ald›¤›m›zda kitlelerin dikkatini ana
sorunlardan uzaklaflt›r›p “simge” haline
gelen baz› konular üzerinde yo¤unlaflt›rman›n egemen s›n›f kliklerinin ç›karlar›na her bak›mdan uygun oldu¤u aç›kt›r. Yap›lan ve yap›lmaya çal›fl›lan da budur.
Tarihi tecrübeler defalarca bize
göstermifltir ki; bu tür tart›flmalar sonucunda hep kazanan egemen s›n›flar
olmufltur. Halk›n hiçbir ç›kar› olmam›flt›r. “Demokrasi”, “özgürlük” yalanlar›yla yürütülen bu tart›flmalarda ne bu topraklara demokrasi
ne de özgürlük gelmifltir. Örne¤in,
bugün türban›, “özgürlük”, “insan haklar›” inanç eksenine oturtmaya çal›flan
AKP, “tek devlet, tek dil, tek bayrak”
›rkç› slogan›n› hayk›rmaktan da geri
durmuyor. Yani Kürt ulusunu ve di¤er
az›nl›k milliyetleri yok say›yor. Ayn›
AKP, Alevilere düflmanl›k yapmaya, onlar› birbirine düflman etmeye çal›fl›rken
her türlü entrikaya baflvurmakta s›n›r
tan›m›yor. Ama sorun “türban” olunca
bu kesimlerin dilinden “özgürlük” söylemi düflmüyor. Her söz her a¤za
yak›flmaz, do¤rusu demokrasi ve
özgürlük kavramlar› bu kesimlerin a¤z›nda kirleniyor. Çünkü özgürlük karanl›¤› ayd›nlatan ›fl›k gibidir.
Oysa bu kesimler, kendisi gibi düflünmeyenleri diri diri yakacak kadar karanl›k ruhludurlar.
TC devleti hiçbir zaman
laik olmad›!
Osmanl› ‹mparatorlu¤u y›k›nt›lar›
üzerinde kurulan TC, hiçbir zaman laik
olmad›. Tam tersine TC’nin ilk kurulufl
döneminde, dinin ve din adamlar›n›n
önemli bir rolü oldu. Kemalistler iktidarlar›n› iyice sa¤lamlaflt›rd›ktan sonra
da dini siyasi iktidarlar› için vazgeçilmez
bir araca dönüfltürdüler. Ve bu ülkede
devlet ve din iflleri hiçbir zaman birbirinden ayr›lmad›. Yap›lan; din kurumlar›n›n denetim alt›na al›nmas›yd›. Kemalistlerin kontrol alt›na al›nm›fl
bir dinle hiçbir zaman problemleri olmam›flt›r. Problem, din ve din
kurumlar›n›n onlar›n ç›karlar› için bir
tehlike oluflturduklar› anda ortaya ç›kmaya bafllam›flt›r. Bu durum yaln›zca bu
sürece has bir sorun olmam›flt›r. fiöyle
yak›n tarihimize bakal›m: laikli¤in teminat› olarak gösterilen ordunun ve ayn›
zamanda 12 Eylül Askeri Faflist Darbe’nin bafl› olan Kenan Evren, miting
alanlar›nda Kuran’dan ayetler okuyarak
kitlelere propaganda yap›yordu. Yine
orta ö¤renimde zorunlu din dersleri
konulmas›, Alevi mezhebine mensup
halk›m›z›n yaflad›¤› kimi yerleflim alanlar›na camilerin yapt›r›lmas›n›n hangi dönemlere tekabül etti¤ini halk›m›z çok iyi
biliyor. Dolay›s›yla “laiklik” ad›na darbe
盤›rtkanl›¤› yapanlar›n dertleri laiklik
de¤il, temsil etti¤i kli¤in ç›karlar› oldu¤u
aç›kt›r. Bu konuda faflist Kemalist diktatörlü¤ün sürdürdü¤ü ikiyüzlü politika,
daha sonra Kemalist klik taraf›ndan sistemli bir tarzda yürütülmüfltür.
Bilindi¤i gibi 12 Eylül öncesi egemen
s›n›flar ve tüm faflist kurumlar›, devrimcilere, komünistlere, yurtseverlere karfl› din olgusunu kendi ç›karlar›na uygun
olarak yayg›n bir flekilde kulland›lar.
Geri kitleleri etkilemek için yaln›z bu
propagandayla yetinmediler, ayn› zamanda mezhepsel çat›flmalar yaratmak
için her türlü provokasyon eylemlerine
de baflvurdular. Yukar›da da alt›n›
çizdi¤imiz gibi, 12 Eylül sonras›nda, cuntac›lar din olgusunu sosyal
ve ulusal kurtulufl savafllar›na karfl› kitleleri uyutman›n, uyuflturman›n bir arac› olarak kullanmak için
tam bir seferberlik ilan ettiler. Bugün seksen binleri aflan din görevlisi,
Diyanetin üç bakanl›¤›n bütçesine eflit
bütçesi, yo¤unlaflan din dersleri vb. tüm
icraatlar›n temelleri bu dönemlerde daha bir sa¤lamlaflt›r›ld›. Tabi ki tüm bu faaliyetleri emperyalistlerin Ortado¤u’ya
iliflkin öngördükleri politikalardan ba¤›ms›z olarak ele alamay›z. Emperyalistler taraf›ndan 1980 sonras› bölgede öngörülen “yeflil kuflak” projesi veya
son dönemin moda söylemi ile “›l›ml›
‹slam” projelerinin TC’nin iç politikas›nda yaratt›¤› etkileri hiç kimse göz ard› edemez. Emperyalistlerin bölgesel
politikalar› ve dönemsel olarak egemen
s›n›flar›n ç›karlar› bu konuda da önemli
oranda çak›flm›flt›r.
Demokrasi
düflmanlar›ndan
demokrasi ata¤›
Bugün “laiklik”ten dem vuran Kemalist diktatörlük, Türkiye Kürdistan›’nda Kürt Ulusal Hareketi’ne karfl›
yaln›z a¤al›k sistemini de¤il, fl›hl›k-fleyh-
lik, imam vb. dinsel kurumlar›, flahsiyetleri kendi ç›karlar› için kullanm›flt›r. Bu
tür kurumlar vas›tas›yla geri kitleleri etkilemek için her türlü imkan› sunmufltur. Dahas›, bu dinsel yap›lanmalar›n etkisiyle, y›llarca burjuva partileri Meclis’e
milletvekili tafl›m›fllard›r. K›sacas› dün
de bugün de egemen klikler aras›nda
yaflanan laiklik tart›flmas› bofl bir tart›flmad›r. Bu tart›flmaya taraf olmak egemen s›n›flar›n de¤irmenine su tafl›maktan baflka anlam ifade etmez. Bugün
türban sorunundan dolay› “özgürlük”
nutuklar› atanlar, oruç tutmayan ya da
kendi inançlar›na uygun olarak oruç tutan insanlar sokaklarda sald›r›lara maruz kal›rken, okullarda d›fllanarak psikolojik bask›larla yüz yüze kal›rken neredeydiler? Tabi ki, tüm bunlar yaflan›rken türban eksenli “inanç özgürlü¤ü”
flampiyonlu¤unu elden b›rakmayanlar
sessizliklerini korumaya devam ettiler.
Çünkü bu politikan›n suç ortaklar›yd›lar. Onlar için özgürlük, kendi mahalleleriyle s›n›rl› olan, kendi ç›karlar›na hizmet eden bir olgudur. Dolay›s›yla
baflkalar›n›n özgürlüklerini ortadan kald›rmak, s›n›rlamak onlar›n
varl›k gerekçesidir. Tayyip ve flürekâs›n›n Kürt ulusal-demokratik taleplere, di¤er mezheplerin taleplerine, iflçi
ve emekçilerin hakl› ve meflru demokratik talep ve istemlerine karfl› sald›rgan ve ikiyüzlüce bir politika izlemesi
tesadüf olabilir mi? Elbetteki olamaz.
Onu bu prati¤e yönelten demokrasi ve
özgürlüklere olan düflmanl›¤›d›r. Bu
gerçekleri göremeyen baz› “ayd›n” ve
“ilericiler” Tayyip ve flürekas›n›n “özgürlük” nutuklar›na direkt ve dolayl›
olarak destek sunanlar, niyetleri ne
olursa olsun objektif olarak bu karfl›
devrimci ikiyüzlü icraatlara destek sun-
maktad›rlar.
Sonuç olarak; bizler esas olarak
hiç kimsenin k›l›k k›yafet sorununu gündem yapmay›z. Ama bugün özgürlük
meselesini türban sorunuyla s›n›rlay›p,
halk›n gerçek sorunlar›n›, taleplerini bu
ve benzeri sorunlarla gölgelemeye-örtbas etmeye çal›flan egemen s›n›f›n kliklerinin ikiyüzlülü¤ünü a盤a ç›kar›p teflhir etmeyi de bir görev olarak kabul
ederiz. Yap›lmas› gereken de budur.
Zaten türban meselesinin gündeme geldi¤i süreçten bu güne kadar yap›lan bir
tak›m eylemlere bak›ld›¤›nda halk›m›z›n
da as›l sorununun türban olmad›¤›n›
vurgulad›¤› görülecektir. TEKEL iflçilerinden, Yörsan’a, TEGA’ya kadar bir dizi eylemde vurgu yap›lan ve do¤ru olan
nokta buras›d›r.
Yine bugün türban eksenli özgürlük
k›yametini koparmaya çal›flan kesimlerin iflkenceye karfl›, hapishanelerde yap›lan katliamlar karfl›s›nda, ulusal demokratik talepler karfl›s›ndaki tutumlar›nda, iflçi ve emekçilerin sorunlar›na
yaklafl›mda nerede durduklar› herkesçe
bilinmektedir. Mazlum-Der’in baz› flubelerinin kimi sorunlar karfl›s›ndaki tutumu bu genel tabloyu de¤ifltirmiyor.
Bugün “laiklik” ve “özgürlükler” eksenli tart›flmalar yürüten egemen s›n›flar›n her iki kli¤i de emperyalizme hizmet etmekte, Kürt ulusuna ve di¤er
az›nl›klara, iflçi ve emekçilere düflmanl›k
yapmakta ortaklar. Ama gerçek olan flu
ki, bu eksenli yarat›lan tart›flmalar iflçilerin, emekçilerin, tüm ezilenlerin birli¤ine darbe vurmaktad›r. Bu da egemen
s›n›flar›n ç›karlar›na hizmet etmektedir.
Dolay›s›yla tüm emekçilerin ve ezilenlerin birli¤ini sa¤lamak için bu tart›flmalar›n alt›nda yatan gerçekleri kitlelere anlatma görevi ile yüz yüzeyiz.
Mersin’de türban tart›flmalar›na iliflkin YDG eylemi
Mersin’de Yeni Demokrat Geçlik
(YDG) olarak suni gündemleri esas
gündem haline getirip halk›n esas
gündemlerden uzaklaflmas›n› sa¤layan
türban yasas›na iliflkin 11 fiubat Pazartesi günü saat 13.00’de Tafl Bina
önünde bas›n aç›klamas› gerçeklefltirildi. Bas›n metnini okuyan Duygu
Ergen; “Ülkede derinleflmekte olan
gelir adaletsizli¤i, e¤itimin kalitesizli¤i,
üniversitelerin büyük bir keflmekeflli¤e itilerek bilim üreten kurumlar olmaktan ç›kar›lmas› AKP hükümeti
döneminde de son h›zla devam etmektedir... Bunun yan›nda türban
gündemi ile yüz binlerce iflçi ve köylü
ailesini dolays›z bir biçimde ilgilendiren TEKEL’in özellefltirilmesine karfl›
verilen mücadele, Tarsus’ta Turbo iflçilerinin mevsimleri eskiten grevlerinin üstü kapat›lmaya çal›fl›lmaktad›r...
Emekçi halk›m›z›n onlarca gerçek sorunu aras›nda ‘inanç özgürlü¤ü’ k›l›f›
ile gündeme getirilen fleriat-laiklik
tart›flmalar› halk›m›z›n as›l sorunlar›
yan›nda bir anlam ifade etmemektedir” dedi.
(Mersin)
Yak›lanlar›n hesab›n›, sicilleri katliamlarla dolu olanlar soramaz!
Tüm dünyada yükselifle geçen ›rkç›faflist dalga, “demokrasinin befli¤i” oldu¤u iddia edilen çok say›da Avrupa ülkesinde de had safhaya ç›km›fl bulunuyor.
Örne¤in faflist lider Sarkozy, ayr›mc›-›rkç› politikalar alt›nda bask› gören,
göçmenlerin s›kça baflkald›r›lar gerçeklefltirdi¤i bir dönemde Cumhurbaflkanl›¤›na geldi. Bunun akabinde do¤rudan
göçmenleri hedef gösteren yasalar›n ç›kar›lmas›na h›z verildi.
‹sviçre’de birkaç ay önce yap›lan seçimler s›ras›nda, buradaki yabanc›lar
“kara koyun” olarak resmedildi, göçmen ve mültecilere dönük hak gasplar›nda, burada da belirgin bir art›fl yafland›/yaflan›yor.
Nazi (Hitler) faflizmini yaflam›fl/yaflatm›fl bir ülke olarak, ›rkç›-faflist geçmifli en karanl›k Avrupa ülkesi olan Almanya ise, uzunca zamand›r bu karanl›k geçmifline geri dönüflün sinyallerini veriyor.
Merkel gibi, eski Do¤u Almanya kökenli olan ve burada daha gençlik y›llar›ndan itibaren az›l› bir anti-komünist ve
halk düflman› olarak yetifltirilen bir kiflili¤in baflbakanl›k yapt›¤› bu dönem, ayn›
zamanda eski Nazi art›klar›n›n ve bunlar›n örgütlenmelerinin devlet eliyle güçlendirildi¤i bir dönem olmakta.
Birçok vesile ile dile getirildi¤i gibi,
baflta ABD ve Avrupa olmak üzere,
dünyan›n birçok ülkesinde, egemenlerin
en faflist kifliliklerinin ifl bafl›na getirmeleri tesadüf de¤ildir. Bu yönelim çok
aç›kt›r ki, emperyalist-kapitalist sistemin
bugün içinde bulundu¤u krizin ve bunu
aflma çabalar›n›n ürünüdür. Kriz dö-
nemleri, krizden en çok etkilenen, yoksullu¤u, sefaleti, açl›¤› ve iflsizli¤i had safhada yaflamaya bafllayan ezilen genifl y›¤›nlar›n sisteme karfl› hoflnutsuzlu¤unun da artt›¤› dönemlerdir. Ve
egemen s›n›flar, bu hoflnutsuzlu¤u bask›
alt›na alman›n, sindirmenin yolunu, buna
uygun politikalar› en iyi hayata geçirebilecek kifli ve kesimleri iflbafl›na getirmekte bulurlar.
Irkç›-faflist politikalar
eflli¤inde sosyal y›k›m
Avrupal› emekçi s›n›flar› h›zla yoksullaflt›ran sosyal y›k›m politikalar›n›n
hayata geçirildi¤i bu süreç, temel hak ve
özgürlükleri k›s›tlamaya, hatta ortadan
kald›rmaya dönük ç›kar›lan yasalar eflli¤inde gerçekleflmektedir. Bu özgürlükleri ortadan kald›rmaya dönük yasalar
ise, esas olarak bu ülkelerde yaflayan
göçmen ve mültecileri hedef almaktad›r.
Özüne bak›ld›¤›nda ›rkç›-faflist yan› aç›kça görülen bu yasalarla birlikte, sosyal
y›k›m›n faturas› bu kesimlere y›k›lmaya,
günah keçisi olarak bunlar gösterilmeye
çal›fl›lmaktad›r.
Geçti¤imiz haftalarda, Almanya’n›n
Ludwigshafen kentinde yaflanan bir
yang›nda, ço¤unlu¤unu çocuklar›n oluflturdu¤u 10 Türkiyeli göçmenin yanarak
can vermesi, sonraki günlerde ise, birkaç farkl› yerde daha, yine Türkiyeli
göçmenlerin oturdu¤u evlerde benzer,
kundaklama flüphesi a¤›rl›k kazanan yang›nlar›n ç›kmas› Almanya’da izlenen ›rkç›-faflist yönelimin geldi¤i/getirildi¤i boyutu göstermektedir.
Bu yang›nlar› ç›kard›klar› flüphesiyle
aranan veya gözalt›na al›nanlar›n ortak
yanlar›na bak›ld›¤›nda, bu kiflilerin ›rkç›/faflist eylemlere kar›flt›klar› ve bu yönlü faaliyetler kapsam›nda kundaklama gibi sicillerinin oldu¤u görülmektedir.
Bunun içindir ki, son yang›nlar›n ve
birçok yerde göçmen ve mültecilere
dönük, neo-Nazi gibi faflist güruhlarca
gerçeklefltirilen çeflitli fiili sald›r›lar›n,
söz konusu ›rkç›-faflist yönelimle yak›ndan alakal› oldu¤u noktas›nda flüphe
yoktur.
Bu ›rkç›-faflist yönelimin yükseliflindeki zamanlaman›n, Avrupa’n›n birçok
emperyalist ülkesinde oldu¤u gibi, Almanya’da da sosyal y›k›m politikalar›n›n sonucu olarak ortaya ç›kan grev
vb. iflçi-emekçi direnifllerinin yükselifle
geçti¤i, bu eylemlerin Almanya’y› sarst›¤› s›ralara denk gelmesi de tesadüf olmasa gerek.
Benzerleri daha önceki y›llarda Solingen, Mölln, Rostock gibi yerlerde
de yaflanm›fl olan, yang›n vb. sald›r›lar,
iflçi-emekçi y›¤›nlar›n dikkatini, bu eylemlerden uzaklaflt›rarak, farkl› bir yöne
kayd›rm›fl, ülke gündeminin merkezine
oturmufltur.
Egemenlerin timsah
gözyafllar›
Yurtd›fl›nda yaflayan vatandafllar›na
on y›llardan beri “döviz makinesi” gözüyle bakan faflist TC egemen s›n›flar›,
bu yang›nlarla birlikte, “durumdan vazife ç›kararak”, sadece Almanya’daki
say›lar› 2.5 milyon olan Türkiyelilerin
“hakk›n› arama” telafl›na düfltüler.
Ayn› günlerde yap›lacak olan NATO
Zirvesi’ne kat›lmak üzere Almanya’ya
gelen Erdo¤an, yang›nla ve yang›n›n
ma¤durlar›yla yak›ndan ilgileniyor izlenimi yaratmaya özen gösterdi. Hatta sa-
dece bu konuyla de¤il, bu ba¤lamda, burada yaflayan Türkiyelilerin sorunlar›na
“e¤ildi”. Ancak bunlar› yaparken Almanya ile “dostlu¤u bozmamaya” oldukça
özen gösterdi¤i de gözlerden kaçmad›.
Bu k›sa ziyaret s›ras›nda yeri geldi
“sert aç›klamalar” yapt›, yeri geldi
“hepimiz insan›z” dedi. Ve son dönemde ülkede yapt›¤› en bildik ç›k›fllar›ndan birini yaparak, bir kez daha medyay› hedef gösterdi. Her iki ülkenin
medyas›n› da olaylara iliflkin “spekülasyon” yapmakla suçlad›!
Gerçi flunu da görmek gerekmekte
ki, yang›n her iki ülkenin faflist hükümetlerini harekete geçirdi¤i kadar, yine her
iki ülkedeki ›rkç›-faflist yönelimli medyay› da harekete geçirmiflti. Bunlar›n ayn›
günlerde yang›n özgülünde yapt›klar› yay›nlara damgas›n› vuran da, emekçi halk
y›¤›nlar›n› karfl› karfl›ya getirmeye dönük
›rkç›-floven söylemler oluyordu.
Erdo¤an bu süreçte bol bol timsah
gözyafl› döktü. Ancak siyasi flova dönüfltürdü¤ü gösteriler s›ras›nda, ayn› timsah
gözyafllar› içindeki Alman emperyalizminin temsilcileri ile burada yaflayan Türkiyeli emekçiler üzerinden hesaplar yapmay› ihmal etmedi.
Erdo¤an’›n burada sarf etti¤i söylemler içinde, üzerinde durmay› gerektiren en önemli söylem, san›r›z buradaki
vatandafllar›n “asimile edildi¤i” yönlü
yaklafl›m olmal›. Hele de bu söylemin,
on y›llard›r imha-inkar- asimilasyon politikalar›na maruz kalan Kürt ulusuna dönük bu yönlü sald›r›lar›n artt›¤› bir döneme denk gelmesi, yine ülkedeki Erme-
ni, Rum vd. milliyetlerden halka yönelik
TC’nin kuruluflundan beri ayn› politikalar›n uygulanmas›, faflist TC egemenlerinin ve temsilcilerinin, ikiyüzlü olmalar›ndan da öte bir durumdur.
Irkç›-faflist sald›r›lar›
durduracak olanlar
emekçi y›¤›nlard›r
Yak›lan vatandafllar› için timsah gözyafllar› döken Erdo¤an ve di¤er ülke
egemenlerinin bu tür yang›nlara yabanc›
olmamas› da meselenin bir di¤er boyutudur. Sicilleri, Marafl, Sivas, Gazi gibi,
insanlar›n yak›larak, kurflunlanarak, bedenleri parçalanarak katledildi¤i çok say›da katliamlarla doludur. Ve katliamlara
u¤rayanlar t›pk› Almanya’da yak›lanlar
gibi “öteki” olduklar› için katledilmifllerdir. Hem de devletin her düzeyde
temsilcisinin ve onlar›n faflist kolluk güçlerinin gözleri önünde. Bunun içindir ki
Erdo¤an yang›nla ilgili Almanya’da hesap
sorma bilinciyle de¤il, gerçekte egemenlerin ç›karlar› do¤rultusunda hareket etmifl, katledilenler üzerinden ekonomik/siyasal kâr hesaplar› gütmüfltür. Ve
yang›nda yaflam›n› yitirenlere dönük
“üzüntüleri” de olsa olsa, 9 kifliden gelecek dövizin eksilmifl olmas›ndan kaynakl› bir “üzüntü” olabilir!
‹nsanl›¤›n ortak düflmanlar› olan ›rkç›l›¤›n, faflizmin ve her türden gericili¤in
sahiplerinden hesap soracak olanlar, bu
halk düflman› politikalara ve bunlar›n uygulay›c›lar›na karfl› mücadeleyi yükseltmekte gecikmeyecek olan iflçi-emekçi
y›¤›nlar olacakt›r!
İşçi-köylü 9
22 Şubat-6 Mart 2008
Politik gündem
Kürdü görme, yoksulu dilendir!
ürkiye Kürdistan›’nda yaflanan yoksulluk, Kürt ulusal hareketinin mücadele seyrine ba¤l› olarak kimi dönem daha fazla kimi dönem daha az gündemlefltirilir, “do¤u-güneydo¤u
kalk›nma hamleleri”nden, “terörün belinin k›r›lmas› için yoksullu¤un bitirilece¤i”nden
dem vurulur.
T
Hakkari’de Da¤l›ca Karakolu’na
yap›lan sald›r›da ölen askerlerden birinin çocuklar›n›n “içler ac›s›” durumlar›n› burjuva-feodal medya bizlere göze parmak sokar gibi gösterip
ayaklar›nda de¤il ayakkab›, bir çorap
bile olmay›fl›n› ne kadar yoksul olduklar›n›n göstergesi olarak anlat›rken, bunun gerçek nedenlerini ortaya koymaktan uzak duruyordu. Hemen ard›ndan yap›lan yard›m kampanyalar›n›, ölen babalar›n›n diyeti gibi, onlar›n yoksullu¤unu dram dolu
haber ve foto¤raflarla süsleyerek sunuyordu. Süslenerek sunulan yard›m
kampanyalar› haberlerinde “babalar› niçin ölmüfltü?”, “u¤runa
öldü¤ü fleyler yoksulluklar›n›n,
çocuklar›n›n ayaklar› ç›plak halde cenazesine gelmesinin nedenleri miydi?” sorular› yan›t bulmuyordu. Onlar yoksuldu, yard›m
edenler de hay›rsever(!) Babalar›n›n
ölümü, onlar›n durumu ve yaflad›klar› bundan ibaretti. Yoksul olana yard›m etmek her hay›rseverin göreviydi, ama yard›m edilecek olan yürüttü¤ü bir savaflta “kurban” olmuflsa
bu daha farkl› bir hale büründürülerek, gerçekler gizlenerek, üstü örtülerek sunulurdu. Bilmemelilerdi;
yoksulluklar›na neden olanlar›n
ç›karlar› u¤runa öldü¤ünü babalar›n›n... Bilmemelilerdi; babalar›n›n
u¤runa öldü¤ü fleylerin yoksulluklar›n›n devam› anlam›na geldi¤ini... Ezilen bir ulusa mensup olduklar›n›, bu
yüzden (yüz) y›llarca yaflamad›klar›
ac› kalmad›¤›n›... Ç›plak ayaklar›yla
babalar›n›n cenazesinde döktükleri
gözyafllar›n›, tirajlar›n› yükseltmek
için kullanan burjuva-feodal medyan›n, yaflad›klar› ac›lardaki önemli rolünü bilmemelilerdi... Daha flimdiden
her fley onlardan gizlenmeli, gerçekler örtbas edilmeliydi ya da daha iyisi gerçeklere “süslü” gömlekler giydirilmeliydi!
Yoksul
Türkiye Kürdistan›
Türkiye Kürdistan›’nda yaflanan
yoksulluk, Kürt ulusal hareketinin
mücadele seyrine ba¤l› olarak kimi
dönem daha fazla kimi dönem daha
az gündemlefltirilir, “do¤u-güneydo¤u kalk›nma hamleleri”nden,
“terörün belinin k›r›lmas› için
yoksullu¤un bitirilece¤i”nden
dem vurulur. Çünkü “terör yoksulluktan besleniyor” denir. Kimin yoksulluktan beslendi¤inin anlafl›lmas› için asgari ücrete yap›lan zam
Sosyal sorunlar ile ulusal sorunu karfl› karfl›ya getirme politikas›n›n di¤er aya¤› asimilasyonu derinlefltirmektir. Bu aç›dan 1960 darbecilerinin 1961 tarihli “Do¤u Raporu”ndaki (22.01.08 Milliyet) bir
madde dikkat çekicidir. “Planlanan
bölge okullar›, köy okullar› ve meslek okullar›n›n faaliyete geçirilmesi... K›z ve erkek misyoner yetifltirilmesi ve bunun için hususi müessese kurulmas›... Bölge halk›ndan
kabiliyetli ve küçükten asimile edilen gençlere yüksek tahsil imkanlar› sa¤lanmas›”... Aradan 47 y›l geçtikten sonra devletin Kürt Ulusal
Sorunu’nda bir yaklafl›m fark›n›n olmad›¤›, büyük sermaye gruplar›n›n
destekleriyle sürdürülen “Kardelenler”, “Baba beni okula gönder”, “Haydi k›zlar okula”
kampanyalar›n›n asimilasyon politikas›n›n bir parças› olarak hayata
geçirildi¤i böylece kan›tlanmaktad›r.
Üstelik bu kampanya yürütülür-
oran›na, SSGSS yasa tasar›s›na, elektrik, do¤algaz ve halk›n temel yaflam
ihtiyaçlar› olan ürünlere yap›lan zamlara, üniversitelerin paral› hale getirilmek istenmesine, yoksul halk›n evlerinin bafllar›na y›k›lmas›na vb. daha
birçok fleye bak›labilir elbet. Ancak
hakim s›n›flar›n aksini propaganda
etmeleri anlafl›lmaz de¤ildir. Üstelik
bu tüm halk›m›za dönük süre¤en bir
faaliyettir. Di¤er yandan halk› yoksullu¤a, açl›¤a mahkum edenlerin
“yoksullu¤u bitirece¤iz” demagojileri halk› aldatma çabalar› Türkiye
Kürdistan›’nda ikili bir karakter tafl›r.
Birincisi milliyetine bak›lmaks›z›n
halk›n sistemden umudunu kesmemesini sa¤lamak, ikincisi Kürt ulusunun, ulusal taleplerini perdelemek,
saklamak. Bu aç›dan Türkiye Kürdistan›’nda yaflanan yoksullu¤un nas›l
daha da boyutland›r›ld›¤›na ve kullan›ld›¤›na bakmaya çal›flal›m.
Sarmafl›k Yoksullukla
Mücadele Ve Sürdürülebilir Kalk›nma Derne¤i Ve
Diyarbak›r Yerel Gündem
21’in
ortak
çal›flmas›yla
Amed’in en yoksul olan befl
mahallesinde yap›lan araflt›rma
Türkiye Kürdistan› hakk›nda
bize önemli fikirler verebilir.
(29.09.07 Milliyet) Zira Amed
Türkiye Kürdistan›’n›n en “geliflmifl” kentlerinden biridir.
Buna ra¤men ortaya ç›kan tablo vahimdir. Hanelerin yüzde
61.6’s› ayl›k 350 YTL ve alt› gelirle, yüzde 83.6’s› 500 YTL ve
alt›nda gelirle yaflamaktad›r. 10
bin gecekonduda 80 bin kiflinin
yaflad›¤› belirtilen araflt›rmaya
göre hane bafl›na 8 nüfus düflmektedir. 30 bin çocu¤un sokakta çal›flt›¤› Amed’de 28 bin
çal›flana karfl›l›k 312 bin kifli ifl
aramakta, iflsizlik oran› yüzde
70’e ulaflmaktad›r. Türkiye Kürdistan›’nda yaflanan yoksullu¤u çarp›c› flekilde ortaya koyacak daha birçok veri olmas›na karfl›l›k yaz›m›z› veriye
bo¤ma niyetinde de¤iliz. Kuflkusuz
halk›m›z milliyetine bak›lmaks›z›n
yoksuldur. Bu tablodan tüm halk›m›z
etkilenmekteyken Türkiye Kürdistan›’nda bu tablonun yan›nda halk›
yoksullaflt›ran, yoksunlaflt›ran daha
farkl› dinamikler de vard›r.
Örne¤in genel bütçeden T. Kürdistan› için 2006 y›l›nda aktar›lan
kayna¤›n yüzde 18’i, “kamu düzeni”
ve “güvenlik”, yüzde 11’i “savunma”
olmak üzere toplam yüzde 29’unun
ken okula gidemeyen çocuklar›n
anas›-babas› suçlan›r, çocu¤unu
okula göndermeyene para cezas›
verilece¤i söylenir. Kampanyalar
süslenerek sunulur ama iflin gerçek
taraf› çocu¤unu okula göndermeyen “suçlu” ana-baba de¤ildir. Anababa suçlanarak asimilasyon politikas› gizlenmek ve halk›n gözünde
bir “meflruluk” yarat›lmak istenmektedir ki bunda baflar›l› olundu¤u da söylenebilir. E¤itime bu kadar
“düflkün” bir devletin, üniversiteleri paral› hale getirmek istemesi, 2
y›ld›r 40 kadar okul yapt›racak paran›n Diyarbak›r Milli E¤itim Müdürlü¤ü’nün kasas›nda beklemesi
(29.01.08 Evrensel) gibi örnekler
ise gerçek derdinin e¤itim olmad›¤›n› görmemiz aç›s›ndan kayda de¤er bir durumdur.
Sosyal sorunlar›n ve hareketin
aleyhine kullan›lmas›n›n yan›nda din
olgusu da önemli bir silaha dönüfltürülmektedir. Kürt Ulusal Hareketi’ne karfl› devlet taraf›ndan kul-
“asker, polis harcamas›”na gitti¤i, bu
oran›n Tunceli’de yüzde 64, Diyarbak›r’da yüzde 30, Hakkari’de yüzde
43 düzeyine ç›kt›¤›n› iktisatç› Mustafa Sönmez’in haz›rlad›¤› raporunda
görülmektedir. (24.10.07 Birgün)
Köylülü¤ün emperyalist politikalar›n sonucu üretti¤iyle yaflayamaz
hale gelmesi T. Kürdistan› aç›s›ndan
da bir gerçeklikken konulan merayayla yasaklar›, insans›zlaflt›r›lan “güvenlik bölgeleri” Kürt köylülerinin
sorunlar›n› katmerli hale getirmektedir. Nitekim 1990-2000 y›llar› aras›nda köylerinden Amed’e göç eden
2 bin 77 hanenin yüzde 51.6’s› temel
göç sebebi olarak “bölgedeki çat›flma dönemi”ni gösterirken bunu yüzde 30.5’le “ekonomik sebepler”,
yüzde 14.6 ile de “e¤itim” takip etmektedir. “Çat›flma dönemi” olarak
ifade edilenin köy yakma, boflaltma,
zorla göz ettirmeler oldu¤u, “eko-
nomik sebepler” olarak gösterilenlerin de tar›m alan›nda gelifltirilen politikalarla birlikte mera, yayla yasaklar› sonucu oluflan durum oldu¤u bilinmektedir. Yine Mustafa Sönmez’in
raporunda belirtildi¤i üzere 20022006 döneminde T. Kürdistan›’na
yap›lan yat›r›m›n, genel yat›r›m›n sadece yüzde 4.44’ü oldu¤u belirtilirken ayn› dönemde yat›r›mdan ‹stanbul tek bafl›na yüzde 25 dolay›nda
pay alm›fl, bunun en çok pay alan iller olarak Kocaeli, Bursa, Tekirda¤
izlemifltir. T. Kürdistan›’n›n yoksul
olmas›n›n, geri kalm›fll›¤›n›n nedeni
olarak Ulusal Hareket olarak göste-
rilir. Bunun üzerinden yoksullu¤un
gerçek nedenleri gizlenmeye çal›fl›l›r.
Yard›m paketi de¤il,
gözba¤›!
T. Kürdistan›’nda halk›n içinde
bulundu¤u durumu anlayabilmek için
ortaya koydu¤umuz veriler yoksullu¤un nas›l yarat›ld›¤›n› göstermesi aç›s›ndan önemlidir. Bu iflin bir yan›yken yoksullu¤un nas›l kullan›ld›¤› di¤er yan›d›r. Amed’de 2007 y›l›nda 35
bin 847 aile g›da, 29 bin aile giyecek,
20 bin aile kömür ve bin aile bar›nma
yard›m›yla yaflamlar›n› zorlukla sürdürürken 2000 y›l› verilerine göre
nüfusu 1 milyon 362 bin olan kentte
14 Ocak 2008 itibariyle 498 bin 238
kifli yeflil kart kullanarak ayakta durmaya çal›fl›yor. AKP’nin genel seçimlerde T. Kürdistan›’nda ald›¤› oylar›
bir “baflar›n›n” göstergesi olarak sunanlar bu “baflar›n›n” yarat›lan
yoksullu¤un kullan›larak halk
düflkünlefltirilmeye çal›fl›larak
“kazan›ld›¤›n›” dolayl› yollardan
da olsa övünerek anlatmakta, yap›lan yard›mlar› iyi niyet göstergesi olarak sunmaya çal›flmaktad›rlar. “Halk yoksuldur, temel g›da ihtiyaçlar›n› karfl›layamamaktad›r. Biz de yard›m elimizi uzatmaktay›z”
demektedirler. Genel bütçeden
kaynaklar›n daha çok nelere ayr›ld›¤›n›, neler için kullan›ld›¤›n›
bir kez daha hat›rlayal›m. Evleri
yak›lan, köyleri boflalt›lan, zorla
göç ettirilen, konulan mera-yayla
yasaklar›yla, “güvenlik bölgesi” uygulamas›yla insanlar›n yaflam olanaklar›n› daraltan “insans›z bölgeler” yaratarak halk›n yaflam›n› devam ettirememesine neden olanlar› bir kere daha
hat›rlayal›m. Halk› önce yoksullaflt›r›p ard›ndan da yoksullu¤un
nedenlerini “terör” diye gösterenlerin, gerçekleri giyecek-yakacak vb.
malzemeler da¤›tarak, insanlar› düflkünlefltiremeye çal›flarak gizlemek
istemeleri anlafl›lmaz de¤ildir. Da¤›t›lan bu yard›mlar insanlar›n bir sürelik ihtiyaçlar›n› karfl›layabilir. Ama bu
öte yandan insanlar›n üretim sürecinden kopuk, asalak bir flekilde yaflamas›n› da getirir ki insanlar “muhtaç” bir flekilde yaflamlar›n› nereye
kadar sürdürebileceklerdir? Bu gerçekli¤e ra¤men “kimse yok mu?”,
“Deniz Feneri” gibi ad› yolsuzluklarla da an›lan milyon dolarl›k bütçeli
“yard›m” kurulufllar› (kendi ifadele-
Ve di¤er enstrümanlar…
lan›lan Hizbullah’›n bugün T. Kürdistan›’nda dernekler alt›nda örgütlendi¤i, halk› g›da vb. yard›mlar›yla,
din propagandas›yla örgütlemeye
çal›flt›¤› dile getiriliyor. F. Gülen cemaatinin bölgeye ilgisini yo¤unlafl-
t›rd›¤›ndan, AKP’nin de ‹slamc› tandansl› olmas› nedeniyle bölgede
potansiyel bulmas›n›n kolay oldu¤undan bahsedilerek ‹slamc› bir geliflimden söz ediliyor. Bu yönelim
devletin her zaman dini kulland›¤›,
riyle) bizzat cumhurbaflkan› A.
Gül’ün “ricas›yla” bölgeye özel
önem verdiklerini söylemektedir.
Söz konusu “yard›m” kurulufllar›n›n
çeflitli cemaatlerle ba¤›, bu cemaatlerin örgütlenme arac› olduklar› oldukça alenidir. Böyle olmasa dahi (ki
s›rf “iyi niyetle” yard›m faaliyetinde olan kifli ve kurumlar da
olabilir) sosyal sorunlar› ve bunun
çözümünü gündemlefltirme perspektifi olmayan her “yard›m” faaliyeti
devlet politikalar›n›n de¤irmenine su
tafl›yacakt›r. Öyle ki sosyal sorunlar›
ve bunlar›n çözümlerini dillendirmeden yoksulluk ve yoksunlu¤u sürdürülebilir k›lmaktan baflka anlam tafl›mayan yard›mlar, eme¤i ile daha fazlas›n› hak eden halk›m›za talan ve
ya¤ma politikalar› karfl›s›nda “flükürcülü¤e”, “düflkünleflmeye” itecektir.
Üstelik bizzat devlet eliyle Newroz
etkinli¤ine kat›lanlar› yeflil kartlar›n›
iptal etmekle tehdit etmek gibi uygulamalarla “düflkünlük”, “muhtaçl›k”
desteklenmektedir.
Düflkünlefltirme
derinlefltiriliyor…
Yeflil kart yoksul olan ailelere verildi¤inden insanlar çal›flt›klar› yerlerde sosyal güvencelerinin sa¤lanmas›n› istemek yerine bu kart›n elinden al›nmamas› için sosyal güvencelerini bir kenara itebilmektedir. Örne¤in nüfus oran›na göre yüzde
27.72’si yeflil kartl› olan Bitlis’te Best
fiekerleme Fabrikas› Genel Müdürü’nün flu söyledikleri bu bak›mdan
önemlidir. “... Yeflil kartla sadece ücretsiz sa¤l›k yard›m›ndan yararlan›lm›yor, o kartla para, g›da, yakacak
yard›m› da al›yor. ‘Yeflil kart›m var,
sigorta yapma’ diyor. Emeklili¤i de¤il
günü kurtarmay› düflünüyor. Kalorifer kazan› ateflleyicisi ar›yordum,
550 YTL ücret, 3 ö¤ün yemek ve
200 kilo kömür verecektim. Bir genç
geldi, ‘sigorta yaparsan ifle girmem,
yeflil kartl›y›m, sigorta primini maafl›ma ekle’ dedi.”
Türk hakim s›n›flar›n›n temsilcisi
din kardeflli¤i vb. söylemlerle halk›
uyutmaya çal›flt›¤›yla ba¤lant›l› olarak düflünüldü¤ünde flafl›rt›c› de¤ildir. Hakim s›n›flar›n temsilcisi
AKP’nin ‹slam kökenli oldu¤u da bu
durumdan rahatl›kla yararlanmas›n›
getirmektedir. Devletin Ermenilere, Yahudilere, Rumlara kar›fl izledi¤i politikalarda Kürtlerin saf tutmas›n› sa¤lamak için “‹slam kardeflli¤i” gibi söylemlerin kullan›ld›¤› bilinmektedir. Bugün izlenen Kürt
ulusal mücadelesini bo¤mak, ulusal
hareketi tasfiye etme planlar›n› hayata geçirirken de din kardeflli¤i
söylemi öne ç›kar›lmaktad›r. Böylece Kürtlerin birli¤ini da¤›tmak, zay›flatmak amaçlan›rken kimilerinin
de devletin yürüttü¤ü politikalara
eklemlenmesi isteniyor.
Kuflkusuz devletin dini kullanarak bu kadar güçlü bir etkinlik sa¤layabilmesinde ulusal hareketin bu
konudaki yaklafl›m›n›n da etkisi bulunmaktad›r. Bu sorun ile alabildi¤ine kaç›nman›n hatta uzlaflman›n
AKP bu yoksullu¤u kullanarak oylar›n› art›rabilir ama uflakl›¤›n› yapt›¤› s›n›flar›n bu yoksullu¤un oluflmas›ndaki sorumlulu¤unu ortadan kald›rmaz.
Yarat›lan bu yoksulluk ayn› zamanda
Kürt Ulusal Hareketi’ne karfl› izlenen tasfiye politikas›na ba¤l› olarak
kullan›lmaktad›r. 2007 genel seçimlerinde T. Kürdistan›’nda DTP’lilere
oy verdikleri için halk›n kimi yapt›r›mlarla cezaland›r›lmaya çal›fl›ld›¤›n›
biliyoruz.
Örne¤in Siirt’te böylesi bir durum yaflanm›flt›r. Eruh ilçesine ba¤l›
Erenkaya köylüleri DTP’li adaya oy
vermemeleri yönlü tehdit edilmifl, oy
verdikten sonra da sular› kesilerek
“cezaland›r›lm›fllard›r.” (23.08.07
Gündem) Kürt ulusuna mensup iflçi
ve emekçilerin sosyal sorunlar› ulusal taleplerini yok sayman›n gerekçesi k›l›nmaktad›r.
Hat›rlanaca¤› üzere 22 Temmuz
seçimlerinin ard›ndan bölgede
AKP’nin oy oran›n› ciddi bir flekilde
art›rm›fl olmas› “bölgenin sorunu
siyasi de¤il, ekonomiktir” yorumlar›na da neden olmufltu. Kuflkusuz “siyasi” sorundan kas›t Kürt ulusunun ulusal temelli talepleridir.
AKP veya herhangi bir düzen partisinin Kürt iflçi ve emekçilerinin sosyal
sorunlar›n› çözmek bir yana daha da
derinlefltirece¤i gerçe¤ini not ederek; sosyal sorun ve taleplerin ulusal
sorun ve talepleri yok sayman›n gerekçesi k›lmak tek kelimeyle ikiyüzlülüktür. “Kürt sorunu benim de
sorunumdur” pragmatik ç›k›fl›ndan
sonra baflbakan›n “tek millet” nutku
da bu ikiyüzlülü¤ün belgesidir. Kuruluflundan bu yana inkar siyaseti izleyen devletin verili durumu çarp›tma
çabas› anlafl›l›r olmakla birlikte gerçekte Kürt iflçi ve emekçilerinin ulusal ve sosyal sorun ve talepleri karfl›
karfl›ya konamaz. Nitekim Ulusal
Hareket’in “halktan kopuk” de¤erlendirmesi de “sosyal taleplerden
uzaklaflt›k” olarak anlafl›lmal›d›r. Ne
var ki, ideolojik yap›s› gere¤i Ulusal
Hareket sosyal sorunlar› nihai olarak
çözmeye muktedir de¤ildir.
do¤al bir sonucudur. Fakat bu devletin dini kulland›¤› gerçe¤ini de¤ifltirmez. Üstelik bu yeni bir politika
da say›lamaz. Bugün “‹slama do¤ru kay›yoruz” yaygaralar› kopartanlar “laik, anti-laik” kay›kç›
dövüflü yürütenler dün el ele Sivas’ta Çorum’da Marafl’ta ve daha
baflka yerlerde Alevilerin ayd›nlar›n, devrimcilerin katledilmesinde
oynad›klar› rolleri halk›n unuttu¤unu sanmaktad›rlar. Ki “dinin” politikaya alet edilmemesi 盤›rtkanl›¤›
ile güya T. Kürdistan›’nda dinin kullan›lmas›na muhalefet ediyorlar.
Oysa biliyoruz ki, bizzat M. Kemal
“yerinde ve zaman›nda” (yani ç›karlar gerekti¤inde) “hadislere”
“ayetlere” baflvurmaktan çekinmemifltir. “Misak-› Milli” diye an›lan s›n›rlar ulusal temelde de¤il “Müslüman bölgeler” anlay›fl›yla oluflturulmufltur. Bizzat “Diyanet ‹flleri” gibi
bir kurum dahi dinin devlet flemsiyesi alt›nda bir araca dönüfltürüldü¤ünün kan›t›d›r.
İşçi-köylü 10
Enternasyonal
22 Şubat-6 Mart 2008
Baflkan de¤iflecek, emperyalist sald›rganl›k sürecek!
ABD’de 4 Kas›m 2008’de yap›lacak baflkanl›k seçiminin tüm dünyay› etkileyece¤i düflünüldü¤ü için,
daha flimdiden ilgiyle takip edilmekte.
Bu seçimlerle birlikte 100 üyeli
Senato’nun üçte biri ve 435 üyeli
Temsilciler Meclisi’nin tamam› yenilenecek. Ancak baflkanl›k sisteminin
hâkim olmas› ve baflkan›n genifl yetkilerinin bulunmas›, gözleri ve ilginin
oda¤›n› baflkan›n kim olaca¤›na çevirmifl bulunmakta. ABD’nin birçok
eyaletinde baflkan aday› ön seçimle
belirleniyor. Kesin adaylar› belirlemeye dönük haz›rl›klar, yani ön seçimler ise 3 Ocak’ta Iowa Eyaleti’nde bafllad›.
ABD Baflkan› 4 y›l süreyle görev
yap›yor ve sadece iki kez göreve gelebiliyor. 4 y›l süreyle görev yapan
baflkan, do¤rudan seçimle belirlenmiyor. Baflkan seçmenlerin do¤rudan oyuyla de¤il, Seçiciler Kurulu
taraf›ndan seçiliyor. Bu kurulda yer
alan delege say›s› ise 538.
ABD’li seçmenler Kas›m ay›nda
yap›lacak olan seçimle birlikte, sadece Seçiciler Kurulu’nu de¤il, ayn›
zamanda Kongre’nin üst kanad›
olan, Senato’nun üçte birini ve alt
kanad›n›, Temsilciler Meclisi’nin tamam›n› seçecekler. Temsilciler
Meclisi üyeleri ise iki y›ll›¤›na seçildiklerinden, seçmen deste¤ine daha
s›k baflvurmak zorunda kalmaktalar.
Seçim maratonu
bafllad›
ABD’de 4 Kas›m 2008 günü
yap›lacak baflkanl›k seçimi için,
Cumhuriyetçi ve Demokrat partilerin adaylar›n› belirlemek amac›yla
eyaletlerde yerel üyelerine düzenletti¤i ön seçimler olanca h›z›yla sürerken, baflkanl›k seçimlerinin adaylar›n›, Demokrat Parti’den 8; Cumhuriyetçi’lerden ise 7 aday oluflturuyor. Bunlara aday aday› demek
daha do¤ru. ABD Kongresi’nde
a¤›rl›¤› oluflturan ve Kas›m ay›nda
seçilecek olan baflkan›n saflar›ndan
ç›kmas›na kesin gözüyle bak›lan kesim ise Demokrat Parti. Demokrat
Parti’nin kazanma ihtimali en yüksek gözüyle bak›lan aday›, ABD eski
Baflkan› Bill Clinton’›n senatör efli
Hillary Clinton. Clinton’un seçilmesi durumunda Kennedy ve Bush
“hanedanl›¤›”ndan sonra, Clinton
hanedanl›¤› döneminin bafllayaca¤›
yorumlar› yap›l›yor. Ancak Clin-
ton’›n Iowa’l› aday aday› Barack
Obama’ya karfl› oldukça zorland›¤›
kesin. Ayn› zamanda Senato’daki
tek siyah senatör olan Obama’n›n
bafll›ca dezavantaj› ise, Müslüman
kökenli bir siyahî olmas›. Seçim
kampanyas›n› da sanki bu kendine
dezavantaj sa¤layan kökenini unutturma üzerine oturtmufl gibi görünüyor.
Cumhuriyetçi Parti cephesi ise
seçim maratonuna, George W.
Bush’u iktidara tafl›yan en önemli
kesim olan Evangelistlerin deste¤indeki Baptist vaiz Mike Huckebee ile
Mormon tarikat› üyesi Mitt Romney gibi isimlerle bafllad›. Her ikisi
de eski vali olan bu isimler, seçim
propagandalar›nda, kamu harcamalar›, yasad›fl› göçmenler ve kürtaj
politikalar› gibi meseleleri öne ç›karmaktalar. Son y›llardaki ABD
politikalar›nda oldukça etkili biçimde kullan›lan din ise, her iki kesiminde öne ç›kard›¤› nokta olma
özelli¤i tafl›yor.
Seçimlere adaylar›n
yalanlar› damgas›n›
vuruyor
Seçimlerin sonucu ne olursa olsun, kesin olan bir fley var ki, o da,
ABD emperyalizminin son y›llarda
eskisinden daha yo¤un bir biçimde
hayata geçirme çabas›nda oldu¤u iflgal vb. askeri sald›rganl›k politikalar›nda, belki küçük nüanslar d›fl›nda,
de¤iflen hiçbir fleyin olmayaca¤›. fiu
an iktidarda olan cumhuriyetçilerden bu yönlü bir de¤ifliklik beklemek zaten abesle ifltigal anlam›na
gelirken, Demokrat Parti’nin kongre seçimleri öncesi izledi¤i sözde iflgal karfl›t› tutumda ne kadar samimi
oldu¤u da, yine bu süreçte net biçimde ortaya ç›km›fl bulunmakta.
Demokrat Parti’nin favori aday›
Clinton’›n aç›k iflgal yanl›s› tutumuna bak›ld›¤›nda da, böylesi bir politikalar›n›n olmad›¤›/olamayaca¤› anlafl›l›r olacakt›r. Temsil ettikleri kesimler de böylesi bir yönelime zaten izin vermeyecektir. Çünkü onlar›n arkas›ndaki güçler de, t›pk›
Cumhuriyetçilerin ve ayn› zamanda
Bush’un ard›ndaki, ABD emperyalist tekellerinden baflkalar› de¤ildir.
Seçimlere girildi¤i bu sürecin
ABD’deki ekonomik/siyasal krizin
giderek boyutland›¤› bir döneme
denk gelmesi ise meselenin bir di¤er önemli yan›n› oluflturmaktad›r.
Seçimlerin merkezinde de asl›nda
giderek büyüyen bu kriz ve içinden
nas›l ç›k›laca¤› hesaplar› yatmakta.
Giderek tüm dünyay› etkisi alt›na alan krizin büyümesi engellenemedi¤i takdirde, hem ABD’de hem
de etki alan›ndaki çok say›da ülkede
büyük siyasal/ekonomik patlamalar›
beraberinde getirmesinin beklendi¤i
ve hatta 1930’lardaki bunal›m benzeri bir sürecin yaflanmas›ndan korkuldu¤u da art›k bir s›r de¤il.
Baflkanl›k koltu¤unda son günlerini yaflayan Bush, koltu¤u b›rakmadan önceki bu son aylar›nda, bir
yandan hem kendi halk›na hem de
dünya halklar›na dönük bildik yalanlar›n› yinelerken, di¤er yandan da
sald›rganl›k politikalar›n› daha da k›z›flt›racak pratiklerden geri durmamakta. Giderayak temsilcisi oldu¤u
silah ve petrol tekkelerinin kârlar›n›
katlama hesaplar›n› da içinde bar›nd›ran pratiklerinin en önemli aya¤›n›
ise Ortado¤u turlar› oluflturmakta.
Bölgedeki yang›n› körükleme denebilecek bu turlar›n en k›sa sürede
meyvesini verdi¤ini ise, sadece Filistin’e dönük Siyonist sald›r›lar›n geldi¤i boyuta, Lübnan’›n iç savafl›n efli-
¤ine gelmesine, ‹ran’a dönük tehditlerin artmas›na bak›ld›¤›nda bile
görmek mümkün. Afrika’n›n, baflta
Sudan, Kenya, Çad gibi ülkeleri olmak üzere, büyük bölümünde savafl
çanlar›n›n çalmas› da, yang›n› daha
genifl bir alana yaymaya dönük, ayn›
çabalar›n ürünü olarak karfl›m›za
ç›kmaktad›r.
Özünde ya¤ma ve talan› geniflletme, yeni iflgaller gerçeklefltirerek, halklar› katletme yatan bu son
çabalarda yine, “Terörle Mücadele”
ad› alt›nda ve de halklara “bar›fl”,
“özgürlük, “demokrasi” götürme
yalanlar› eflli¤inde devam ettirilmektedir.
Bush’tan sonra gelecek olan
her kim olursa olsun, hem kendi halk›n› hem de dünya halklar›n› aldatmaya, yalanlara sar›lmaya devam edece¤ine daha
flimdiden kesin gözüyle bak›labilir. Zaten adaylar daha flimdiden
adeta birer yalan makinesine dönüflmüfl durumdalar.
Yalanlar› hemen a盤a ç›kanlardan biri, Cumhuriyetçi Parti’nin Lowa’daki aday› Huckabee. Huckabee’nin ilk yalan›, Benazir Butto suikast› ba¤lant›l› olarak getirdi¤i iddiayla birlikte ortaya ç›kt›. ABD’ye yasad›fl› yollardan giren en büyük ikinci grubun Pakistanl›lar oldu¤unu id-
dia etmesinin ard›ndan, ABD bas›n›,
ABD’ye kaçak giren Pakistanl› say›s›n›n, Kanadal›lar, Filipinliler ve Polonyal›lardan çok daha az oldu¤unu,
hem de s›n›r istatistikleri eflli¤inde
ortaya serdiler.
Cumhuriyetçilerin di¤er iddial›
aday› Mitt Romney, eski Michigan
valisi olan babas›n›n, ülkedeki siyahlar›n eflitlik savafl›n›n ölümsüz ismi
Martin L. King’le el ele yürüdü¤ünü
söyledi. Yap›lan araflt›rmalarla, bunun do¤ru olmad›¤› kan›tland›.
Seçim çal›flmalar› s›ras›nda s›k
s›k “gözyafllar›na bo¤ulan” Hillary Clinton’a gelince, eflinin baflkanl›k döneminde edindi¤i “deneyimler” ›fl›¤›nda hareket ediyor. Bu
“deneyimler”in ise yalanda ustalaflma deneyimi oldu¤u kesin!
Afganistan iflgalini savunan ve
göreve gelirse buradaki askeri y›¤›na¤› art›raca¤›n› gizlemeyen Demokrat aday Barack Obama’n›n,
üniversitelerdeki genç siyah erkek
say›s›n›n, hapishanelerdekinden fazla oldu¤u yalan› Yarg› ‹statistikleri
Dairesi’nden al›nan resmi rakamlarla çürütüldü.
Çok ciddi de¤ilmifl gibi, basit,
küçük görünen bu yalanlar ise, bunlardan hangisi seçilirse seçilsin, ilerde söyleyece¤i daha büyük yalanlar›n teminat› olmaktad›r.
Gidiflat Demokratlar› iflaret etse de, de¤iflen bir fley olmayacak
Ön seçim sürecinde daha flimdiden ortaya ç›kan tablo, Bush’un
Cumhuriyetçi Parti’sinin seçimi
kaybedece¤ine, sadece iki partinin
yar›flt›¤› seçimlerdeki halefin, do¤al olarak Demokrat Parti’den
olaca¤›na iflaret etmekte. Bunun
bir di¤er anlam›, ABD emperyalist
silah ve petrol tekellerinin siyaset
sahnesindeki temsilcilerinin de¤iflece¤idir. Bu de¤iflimle birlikte,
baflta Ortado¤u halklar› olmak
üzere, dünyan›n mazlum halklar›n›
teslim almay› ve kölelefltirmeyi
hedefleyen, iflgal, katliam ve sosyal
y›k›m politikalar›, bir partiden di¤erine geçecek, ancak bunlar›n
uygulanmas› ortadan kalkmayacakt›r.
Bunun içindir ki, bir sonraki
baflkan›n ilk kad›n baflkan ya da
ilk siyahî baflkan olmas› halklara
bir yarar sa¤lamayacakt›r.
Çünkü gerek emperyalist-ka-
pitalist sistemin hüküm sürdü¤ü
gerekse bu sisteme flu veya bu
ba¤larla ba¤l› ülkelerde yöneticilerin de¤iflmesi, sistem varl›¤›n› sürdürdü¤ü sürece emekçi y›¤›nlara
de¤il, bunlar›n temsil etti¤i sermaye kesimlerinin ç›karlar›na hizmet
edecektir.
Tüm baflkan adaylar›n›n seçim
söylemlerine bak›ld›¤›nda, bu daha
net görülecektir. Her fleyden önce, tüm adaylar, t›pk› Bush gibi d›fl
politika konusunda “terörle
mücadele” konseptine uygun
söylemlere sar›lmakta, “ulusal
güvenlik” noktas›ndaki tutumlar›
iflgal vb. emperyalist sald›rganl›¤›n
bundan böyle de sürece¤ine iflaret
etmektedir. Böyle de olmak zorundad›r! Çünkü bunlar›n tümünün ard›nda bunlar› finanse eden
flu veya bu emperyalist tekel bulunmaktad›r. Bunlar, ç›karlar›n›
garanti etmeden, adaylar›n mil-
yonlarca Dolarl›k seçim kampanyas›n› üstlenmezlerdi. Bunun
içindir ki, hiçbir aday iflgallerde katledilen halklardan söz
etmemekte, bunlar›n sona
erece¤i vb. vaatlerde bulunmaktan imtina etmektedir.
Hiçbiri ABD Ordusu’nun bugüne
kadar iflledi¤i insanl›k suçlar›n› a¤z›na almamaktad›r.
Milyarlarca Dolar harcanan bu
seçim panay›r› daha aylarca sürecek. Bu süre içinde, hem ABD’nin
hem de dünyan›n gündemini meflgul edecek.
Ancak ne seçim sürecinde ne
de sonras›nda emperyalizmin öncü gücü olan ABD’nin sald›rganl›¤›
azalmayacak. Çünkü bu seçimler
ne iflgallerde girilen bataktan ç›kmaya ne de giderek derinleflen
ekonomik/siyasal krizi aflmaya
yetmeyecek, aksine krizi daha da
derinlefltirecektir. Seçimler en
fazla ABD’nin çürümüfl sistemine pansuman ifllevi görecek, bir makyaj oluflturacak,
ama bu makyaj da yine öncekiler gibi k›sa sürede ak›p gidecektir.
ABD’deki ezilen y›¤›nlar, kendilerine seçim sürecinde birçok
aday taraf›ndan vaat edilen “de¤iflim”in, sosyal y›k›m politikalar› alt›nda giderek yoksullaflan yaflamlar›n› de¤ifltirmeye dönük olmad›¤›n›, de¤iflimin sadece sömürüyü,
ya¤may›, talan› ve halklara dönük
azg›nca sald›r›lar› hayata geçiren
kesimler özgülünde gerçekleflti¤ini göreceklerdir. Yani “de¤iflim”in
bunlar aras›ndaki bir el de¤ifltirme
oldu¤unu en k›sa sürede kavrayacaklard›r.
Bunu kavrad›klar› oranda, kurtulufllar›n›n ezilen halkalar›n ortak
mücadelesinden geçti¤ini kavramalar› da mümkün olacakt›r.
Aç›klama; Elimize e-posta yoluyla ulaflan bildiriyi haber de¤eri tafl›d›¤› için oldu¤u gibi yay›nl›yoruz.
DR. GEORGE HABBAfi
fi’’I SAYGIYLA ANIYORUZ!
F‹L‹ST‹N HALKI KAZANACAK! ZAFERE KADAR DEVR‹M!
Filistin halk›n›n, emperyalist-siyonist iflgale karfl› yürüttü¤ü amans›z savafl ve direnifl tarihinin en büyük liderlerinden biri ölümsüzlü¤e
u¤urland›. Filistin Halk Kurtulufl
Cephesi (FHKC)’nin Kurucusu ve
Onursal Baflkan› Dr. George Habbafl (El Hakim); tarihi sürecin bafl›ndan itibaren, emperyalist-Siyonist
ittifaka karfl› uzlaflmaz bir çizgide
hareket etmeyi seçmifl, silahl› mücadelede ›srar› benimsemifl, halk›na
ba¤l›l›kta kusurlu davranmam›fl devrimci bir önder ve gerilla komutan›
olarak simgeleflmiflti.
1950’li y›llarda Arap Ulusal Hareketi’ni kuran George Habbafl,
1967’de FHKC’nin kurulufluna önderlik ederek mücadeleyi daha ileri
bir aflamaya tafl›d›. 82 y›ll›k ömrünü
kesintisiz biçimde halk›n›n davas›na
ve Filistin devrimine adayan Habbafl;
devrimci dinamizmi köreltmek iste-
Enternasyonal Proletaryaya, Filistin Halk›na, Çeflitli Milliyetlerden Halk›m›za,
yenlere karfl› yürüttü¤ü uzlaflmaz
savafl›m ve silahl› mücadele gelene¤ini sürdürme do¤rultusundaki ›srarl› çabalar›yla, Filistin devrim ve
direnifl ruhunun sürekli canl› kalmas›nda bafll›ca rolü oynad›.
Dr. George Habbafl, Filistin halk›n›n kurtuluflu için yürütülen ba¤›ms›zl›k mücadelesini, devrim sorunu ile temellendirerek çözmeyi
esas alan bir anlay›flla yola koyuldu.
‹flgale son verme ve geri dönüfl hakk›n›n kazan›lmas› sorunlar›n› bu
strateji ile iliflkilendiren bir perspektifi benimsedi. Filistin devrimi silahl›
mücadele yürütülmeksizin baflar›lamayacak, düflman›n ak›l almaz boyutlarda uygulad›¤› zulüm ve katliama baflka biçimlerde yan›t verilemeyecekti…
O, FHKC’nin bir dönem için
seyrekleflen askeri eylemleri üzerine kendisine yöneltilen, “FHKC flimdilik tüm askeri eylemlerini b›rakmaya
m› karar verdi?” sorusunu flöyle yan›tlam›flt›: “Hay›r, FHKC’nin askeri eylemleri durdurmak gibi bir
karar› yoktur. Filistin topraklar›
üzerinde iflgal oldu¤u müddetçe
bu gibi kararlar olamaz. Silahl›
mücadele yolu ne bir tak›m bireysel arzular›n ifadesidir ne de
sadece idari bir komitenin kararlar›n›n sonucudur. Silahl› mücadele düflman›n karakteri taraf›ndan belirlenen çat›flman›n do¤as›n› ve de Filistin halk›n›n amaçlar›n› yans›t›r.” (Free Arab Voice,
2000)
Habbafl, Filistin halk›n›n davas›n›
diyalog ve uzlaflma yoluyla, diplomasi ve ayak oyunlar›yla çözmeye çal›fl›rken emperyalizmin teslimiyet ve
icazet k›skac›na giren, di¤er yandan
kendine bahfledilen yönetiminde
hem halk›na yönelen hem de yolsuzluklara gömülen Arafat gibi bir
önder de¤ildi. Emperyalizme ve Siyonizme karfl› kesintisiz, kararl› ve
uzlaflmaz bir mücadelenin gere¤ini,
halk›n›n gücüne inanan ve güvenen
bir temelde flekillendiriyordu.
Filistin halk›n›n direnifli, onun gibi önderleri sayesinde bugünlere tafl›nd›. Mücadele bayra¤›, nice flehitler pahas›na ve büyük bedeller u¤runa yere düflmedi. ABD emperyalizminin son 40 y›l içerisinde 100
milyar dolar› aflk›n yard›m ile dünya
çap›nda benzersiz bir ölüm makine-
si haline getirdi¤i yapay askeri üsdevlet ‹srail’in insanl›k tarihinde
rastlanabilecek her türlü alçakl›¤a
baflvurarak düzenledi¤i sald›r›, iflkence ve zulme karfl› direnilebildi.
Emperyalist-Siyonist zorbalar,
a¤›r bask› ve sald›r›, abluka ve iflgal
koflullar›nda, iflbirlikçi ve teslimiyetçilerin deste¤ine karfl›n amaçlar›na
ulaflam›yorlarsa, bu durum, ony›llard›r süregelen direnifl ve mücadelenin Filistin halk› taraf›ndan geleneksel bir çizgiye oturtulmufl olmas›ndan ötürüdür. Anti-emperyalist anti-Siyonist bir temelde flekillenen ve
örgütlülü¤ü esas alan bu tarz, ileri
düzeyde birlik ve dayan›flma anlay›fl›yla yüklü Filistin direniflinin karakteristik çizgisini oluflturmaktad›r.
Filistin halk›n›n kurtulufl savafl›,
Dr. George Habbafl gibi devrimci
önderlerin yaratt›¤› silahl› mücadele
ve direnifl zemini üzerinden yol almaya devam edecek; Filistin Devrimi, bu eksen üzerinden geliflecek s›n›f mücadelesi neticesinde mutlaka
muzaffer olacakt›r!
DR. GEORGE HABBAfi
ÖLÜMSÜZDÜR!
YAfiASIN KAHRAMAN F‹L‹ST‹N HALKININ D‹REN‹fi
VE MÜCADELES‹!
YAfiASIN F‹L‹ST‹N DEVR‹M‹! ZAFERE KADAR DEVR‹M!
KAHROLSUN EMPERYAL‹ZM, FAfi‹ZM VE S‹YON‹ZM!
YAfiASIN PROLETARYA
ENTERNASYONAL‹ZM‹!
YAfiASIN HALK SAVAfiI!
TKP/ML MK SB
Ocak 2008
İşçi-köylü 11
22 Şubat-6 Mart 2008
Kavga okulu
Emperyalistlerin yüre¤inde KORKU,
halklar›n yüre¤inde umuttur; STAL‹N…
Baz› kifliliklerin ve önderlerin tarihte oynad›klar› roller ve iflçi s›n›f›n›n ideolojisine katt›klar› ile özel ve
ayr› bir yere sahip oldu¤u bir gerçektir. Ki bu katk›lar›yla onlara “usta”
demekte ve sadece dün de¤il, bugün
ve yar›n da yolumuzu ayd›nlatt›klar›n›
ifade etmekteyiz. Bu, somut koflullar›n somut tahlili dedi¤imiz bilginin
pratik süreçten do¤du¤unu yads›mak
ya da dogmatizm de¤il; aksine öncekileri de deneyim hazinesine kat›p,
yolu daha sa¤lam ad›mlarla yürümektir.
‹flte Marksist-Leninist-Maoist
bilimin 4. k›l›c› Stalin de, bugüne ›fl›k
tutan ustalardan biridir. O, Bolflevik
Parti’de örgütlenmesinden 5 Mart
1953’te yaflam›n› adad›¤› iflçi s›n›f›na
veda etti¤i güne kadar Leninist çizgiden ayr›lmad›. Hatalar yapt›, yanl›fl
tespitlerde bulundu¤u oldu… Ama
bunlar›n hiçbiri O’nun usta olmas›n›n
önünde engel olmad›. Lenin, Devrim’den k›sa denebilecek bir süre
sonra yaflama veda etti¤inde, Stalin
hem d›flta emperyalizmin tehditlerine, hem içerde ve d›flar›da sa¤ ve sol
oportünizme karfl› kararl› bir mücadele verdi. Sadece emperyalizmin de¤il, O yaflarken a¤z›n› açamayanlar,
dost görünenler de ölümünün ard›ndan O’nun flahs›nda sosyalizme sald›r›lar›n› art›rd›lar. Stalin’in hatalar›na
karfl› her zaman aç›kça mücadele etmifl olan Baflkan Mao, ölümünün ard›ndan Stalin flahs›nda sosyalizme yönelik sald›r›lar karfl›s›nda kararl› bir
flekilde Stalin’i ve sosyalizmi revizyonizme karfl› savunan kifli olmufltur.
K›saca bu de¤erli ustan›n yaflam›na bakarsak, nas›l pratik mücadele
içinde geliflti¤ini ve devrime önderlik
etti¤ini görebiliriz:
As›l ad› Ioseb Vissarionovich
Cugaflvili olan Josef Stalin, 18
Aral›k 1879’da Gürcistan’a ba¤l›
Gori flehrinde do¤du. Babas› bir
ayakkab› zanaatkâr›, annesi çamafl›r-
c›l›k yapan bir emekçiydi. 1894’te Tiflis’teki bir papaz okulunda ilahiyat
e¤itimine bafllad›. Rusça’y› da burada
ö¤rendi. O dönemde Tiflis’te iflçi
grevleri ve ö¤renci boykotlar› oldukça yo¤un bir flekilde yaflanmaktayd›.
Bu sosyal olaylardan etkilenen Stalin,
Marksist düflünceleri ö¤renmeye ve
benimsemeye bafllad›. 1899’da Marksist gruplarla olan çal›flmalar›ndan
ötürü okuldan uzaklaflt›r›ld›. Okuldan
lanmalar›n artt›¤› bir süreçten geçiyordu ve Stalin böyle bir süreçte Bolflevik Komitesi’nin bafl›na geçti.
RSD‹P’nin 1905’te Finlandiya’da yap›lan Tammersfors Konferans›’na
konferans delegesi olarak kat›ld›. Lenin’le ilk bu konferansta karfl›laflt›lar.
25 Mart 1908’de Bakü’deki petrol
iflçileri ile yürüttü¤ü grev çal›flmalar›
nedeniyle tutuklan›p Vologda Eyaleti’ne sürgüne gönderildi. Bir y›l sonra
“‹pek eldivenlerle
devrim yapamazs›n›z”
at›lmas›n›n ard›ndan iflçilik yapmaya
bafllad›. Bu arada, Pravda paralelinde Gürcüce yay›n yapan “Brdzolu” adl› illegal bir dergi ç›kart›yordu.
Ayn› y›l (1901) bir iflçi gösterisine önderlik etmekten polis taraf›ndan
aranmaya bafllay›nca Batum’a gitti.
1903’te Rus Sosyal Demokrat
‹flçi Partisi’nin Kafkas Birli¤i 1.
Kongresi düzenlendi¤i esnada hapiste olmas›na karfl›n Stalin, Kafkas Birli¤i Komitesi’ne seçildi. Stalin, bir y›l
hapis yatt›ktan sonra Sibirya’daki Novaya Uda’ya sürüldü. 1904’te buradan firar ederek Londra’ya gitti. Ayn›
y›l, parti Bolflevik ve Menflevik grup-
firar edip tekrar Bakü’ye döndü¤ünde Stalin, illegaliteye daha fazla önem
vermek zorunda kald›. Buna ra¤men,
yeni grev örgütleme haz›rl›klar› içindeyken 23 Mart 1910’da yeniden tutukland›. Alt› ay hapsedildikten sonra
sürgüne gönderildi. Stalin ayn› y›l partinin Merkez Komite temsilcisi olarak atand›.
Uzun y›llar sürgünde kalmas›n›n
ard›ndan 1917 fiubat Devrimi’yle birlikte Rusya’ya geri döndü. Ayn› dönemde ‹sviçre’den sürgünden dönen
Lenin’le birlikte çal›flmaya bafllad›.
1917 Temmuz ay›nda Lenin’in tekrar
Finlandiya’ya sürgüne gitmek zorun-
Anti-faflist direniflin kalesi; Stalingrad
bu bir kilometreyi bir türlü geçemiyoruz. Bu bir km için yap›lan
savafl, tüm Fransa’n›n ele geçirilmesi için yap›lan savafltan daha
uzun sürdü.”
Almanlar bunun üzerine kenti havadan bombalamaya bafllad›. Herkes
böylesi sald›r›lara maruz kalan Stalingrad’da canl› hiçbir varl›k olamayaca¤›n›
düflünüyordu. Ancak Stalingrad hem
yafl›yor hem de savafl›yordu. Hitler;
kent sokaklar›ndaki hayaletlerin k›sa
zamanda temizlenece¤ini söylerken
her y›k›nt›n›n ard›ndan atefl eden bir
savunmac› ona cevap oluyordu. Nazi
Ordusu ve K›z›l Ordu aras›nda geçen
21 A¤ustos 1942 ile 2 fiubat 1943
tarihleri aras›nda meydana gelen Stalingrad Savafl›, II. Emperyalist Savafl›
için bir dönüm noktas› oldu. Hitler önderli¤indeki Nazi ordusu 1942 bahar›nda Kafkasya’y› ele geçirmek için sald›rd›. Petrol kaynaklar› ele geçirilerek
Sovyet ordusu yak›ts›z, dolay›s›yla da
hareketsiz b›rak›lmak isteniyordu. 17
Temmuz 1942’de bu amac› gerçeklefltirmede son engeli kald›rmak için Stalingrad’a sald›r› bafllad›. Ama Nazi
ordular› umdu¤unu bulamad›.
Oraya kadar “rahatça” girenler bir
türlü ilerleyemedi. Stalingrad’› savunmada iflçiler ve Komsomol
üyeleri askeri birlikler ile birlikte
çarp›flt›. Alman ordusu Eylül ortalar›nda flehrin bir bölgesine girmeyi baflard› ve bu sokak çarp›flmalar›n›n bafllang›c› oldu. Genç-yafll›, kad›n-erkek
bütün Stalingrad halk› çarp›flmaya kat›ld›. Çok a¤›r kay›plar vermifl olmas›na ra¤men Naziler ancak 3-5
km ilerleyebildiler. Bir Alman subay› yazd›¤› mektupta bunu flu flekilde kaleme ald›; “Volga’ya ulaflmam›za
yaln›zca bir kilometre var fakat
Pusula
De¤ifltirmek de¤iflmeyle,
e¤itim pratikle bafllar!
Devrimcilik de¤ifltirme eylemidir. Ve dünyay› de¤ifltirmeye
kalkanlar, önce kendilerini de¤ifltirmelidirler. Çünkü; devrimciler de içinde yaflad›¤›m›z bu toplumun ürünüdürler. Bu demektir ki;
düflman yaln›z d›flar›da de¤ildir. Düflman›n ideolojik etkileri üzerimizdedir. Hem onlarla yafl›yor, hem onlarla savafl›yoruz. Ve bu savafltan zaferle ç›kmak için, yeni yaflam›, yeni düflünüfl tarz›n› içsellefltirmemiz gerekir. Asla ve asla üzerimizde etkileri
olan düflman›n bu al›flkanl›k ve yaflam
biçimlerine karfl› mücadele etmeyi
elden b›rakmamam›z gerekir. Bu konudaki her zaafl› durufl, içimizdeki
düflman›n giderek güç kazanmas›na
da kalmas› üzerine, Sverdlov’la birlikte partinin yönetimini üstlendi. Ekim
Devrimi’nden sonra Lenin’in baflkanl›¤›ndaki Sovyet hükümetinde Milliyetler Halk Komiseri oldu.
Sosyalist Ekim Devrimi’nden sonraki iç savafllarda ve savunmas›n› üstlendi¤i (daha sonra Stalingrad
ad›n› alan) Çariçin kentindeki üstün
baflar›lar› ile devrime ve halka gösterdi¤i büyük yararl›l›klardan ötürü Stalin’e Kas›m 1919’da K›z›l Bayrak ödülü verildi. RSD‹P ismi de¤ifltirilerek,
Sovyetler Birli¤i Komünist Partisi oldu¤unda Stalin, SBKP’nin Nisan
1922’de yap›lan XI. Kongresi’nde MK
sekreterli¤ine seçildi. Ayn› y›l›n fiubat
ay›nda Tsuyurupa ile birlikte bir grup
bilim adam›n›n Sovyet s›n›rlar› içerisinde çal›flmalar›na devam edebilmesi
için enstitüler aç›lmas›n› sa¤lad›. Ayn›
dönem K›z›l Ordunun Gürcistan kolunun güçlenmesi için çal›flmalar düzenledi.
yol açar.
Bu durumu tersine çevirmek s›n›f mücadelesinin yasalar›n›n kavranmas› ile olacakt›r. Ancak flu da bir
gerçektir ki, s›n›f mücadelesi d›fl›nda bir bilgi, s›n›f mücadelesi
d›fl›nda devrimci e¤itim de olmaz. Tüm bunlar›n sa¤l›kl› bir tarzda ifllemesi, teorik bir bilgiyi, tarihsel
tecrübeyi, özet olarak tarihin motoru olan s›n›f mücadelesinin yasalar›n›
do¤ru bir tarzda kavramay›-içsellefltirmeyi flart koflar. Bundan yoksun
olanlar, böylesi zor süreçlerde ya
yolunu flafl›r›rlar ya da süreci tersine
çevirmenin aktif militan› de¤il, peflinde sürüklenen olurlar. Çünkü var
olan bu geri durum, bu devrimcilerin
umudunu sarsar, moral ve motivasyonunu bozar. Yarat›c› yanlar›n› zay›flat›r. Hal böyle olunca, görev ve
sorumluluklar›n› yerine getirme pratikleri de zay›flay›p sakatlan›r.
Böylesi durumlarda bu devrimciler hakk›nda de¤erlendirme yaparken genel durumu asla gözden kaç›rmamak gerekir. Ama kiflilerde yaflanan ideolojik k›r›lmalara da mutlaka
dikkat çekilmelidir. Her fleyi d›fltaki
geliflmelerle aç›klamak do¤ru bir
yaklafl›m de¤ildir. Soruna böyle yaklaflmak, her fleyden önce bireyin s›n›f
mücadelesi içindeki tarihsel rolünü,
özne olma gerçe¤ini siliklefltirir. Her
fleyi d›fl›nda arayan, d›fl geliflmelere
ba¤layan anlay›fllara karfl› mücadele
ederek, bireylerin oynamas› gereken, ama oynamad›klar› rollerinin alt›nda yatan ideolojik, örgütsel, siyasi
zay›fl›klar› birer birer ortaya koymal›y›z.
Her koflul alt›nda iflini yapanla
yapmayan› ay›rmal›y›z. Emek verenle
vermeyen aras›ndaki fark silikleflti¤i
anda devrimci hukuk, devrimci
Lenin’in ölümünün ard›ndan parti
içinde baz› bölünmeler meydana gelmeye bafllad›. Troçkizm ve Stalinizm
ak›mlar› ortaya ç›kt›. Stalin, 19201930 aras› sa¤ ve sol ideolojik mücadele s›ras›nda suçland›. Bu mücadelelerde binlerce insan sürgüne gönderildi veya görevden al›nd›. Bu konuyla ilintili olarak Stalin “‹pek eldivenlerle devrim yapamazs›n›z” demifltir. Lenin’in ölümünün ard›ndan
yap›lan ilk SBKP Kongresi’nde Stalin’in sekreterlik görevini sürdürmesi
karar alt›na al›nd›. Stalin, planl› ekonomi, kolektivizasyon ve endüstrileflme uygulamalar› ile 1928-1936 y›llar›
aras›nda Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birli¤i’nde köklü dönüflümlerin
gerçeklefltirilmesini sa¤lad›. II. Emperyalist Paylafl›m Savafl› bafllad›¤› esnada Stalin, partideki liderli¤ini devam ettiriyordu. Ayn› anda hem hübu kanl› savafl Sovyet Rusya’n›n galibiyetiyle sonuçland›. Stalin’in önderli¤inde Stalingrad 140 gün çarp›flt› ve direndi. “Stalingrad” ad› dünyadaki tüm
anti-faflistler için “direnifl” ile efl anlaml› kullan›lmaya bafllad›. Nazi Ordusu ve
K›z›l Ordu aras›nda geçen bu kanl› savafl Sovyet Rusya’n›n galibiyetiyle sonuçland›. Temmuz’dan Kas›m’a kadar
süren savunmada Alman kuvvetleri
kentte 700 bin asker, 1000 tank ve
1400 uçak kaybetti. Stalingrad’da Sovyetler’e teslim olan 6. Ordu mevcudunun 95 bin dolay›nda oldu¤u kabul edilir. 235 bin kiflilik koskoca bir ordudan
geriye kalanlard›r bunlar.
adalet anlay›fl› yara al›r. Buna azami
ölçüde dikkat etmek, neden görevlerin yerine getirilmedi¤i sorusuna e¤itici bir tarzda yan›t vermek bireyin
geliflimine daha çok hizmet edecektir.
Koflullar teorisinin arkas›na s›¤›narak enerjisinin önemli bir bölümünü mazeret teorileri üretmeye ay›rmak, devrimci militanlar›n ifli olamaz.
Devrimci militan görev insan›d›r. Bu
konuda Baflkan Mao’nun flu söylemine kulak vermeliyiz: “Bir devrimci,
halk›n kendisine gereksinim
duydu¤u yerde halka hizmet etmelidir.” Peki, partinin kendisinden
bekledi¤i görevleri yeteri kadar yerine getirmeyen bir militan, Mao’nun
dedi¤ini yapabilir mi? Tabi ki yapamaz. Derin bir halk sevgisine sahip
olmayan bir militan, halk›n ve partinin sorunlar›n› çözmek için gereken
özveride bulunamaz. Bunun için derin bir halk sevgisi, iki s›n›f aras›ndaki çat›flmada proletaryan›n sad›k militan›, y›lmaz savaflç›s› olmak önkofluldur.
kümet baflkanl›¤›n› hem de ordu baflkomutanl›¤›n› yürütüyordu. 19 A¤ustos 1939’da Stalin, Nazi Almanyas› ile
Molotov-Ribbentrop Antlaflmas›n›
imzalad›. Bu anlaflmaya göre ülkeler
aras›nda karfl›l›kl› savunma ve tarafs›zl›k ilkeleri tespit edildi. 1941 y›l›nda Hitler’in sald›rmas› sonucunda
Sovyet Rusya bu sefer müttefiklerin
yan›nda yer ald›. “Sovyet ordusunda geri çekilmek ileri gitmekten
daha çok yürek ister” diyen Stalin’in önderli¤indeki Sovyetler Birli¤i
Kuvvetleri, müttefikler aras›nda en
çok kay›p veren (yaklafl›k 25 milyon
kifli) olmas›na ra¤men Nazi Almanya’s›na karfl› zafer kazand›. Bu s›ralar
ABD ise sald›r›ya u¤ramad›kça savafla
kat›lmama karar›n› titizlikle uygulamaktayd›. Ne zaman ki Sovyet direnifli Nazizmi bertaraf eder iflte o zaman
ABD için savafl bafllam›flt›r! Ne yap›p
edip Avrupa Sovyet K›z›l Ordusu’ndan daha önce “kurtar›lmal›d›r”...
Emperyalist güçlerin tarihten
bu yana Stalin’e karfl› yürüttükleri karalama politikalar›n›n da
temelde bu sebebe dayand›¤›
çok aç›kt›r. Nazilere karfl› verilen
direnifl savafl› içinde güçlü Nazi ordular› alt edilirken, cephe geniflletme ve
Nazileri yaln›z b›rakma çabas›yla Stalin, 4-11 fiubat 1945 tarihlerinde
ABD baflkan› Roosevelt ve ‹ngiltere
Baflbakan› Churchill ile Yalta Anlaflmas›’n› imzalad›. Stalin, 1945’ten sonra Orta ve Do¤u Avrupa ülkelerinde
komünist rejimler kurdurdu. (Daha
sonra bu ülkelerin dünyadan izole
edilmesi Churchill taraf›ndan “demir
perde” diye an›lacak ve bu kavram
yayg›nlaflacakt›r.) A¤ustos 1945’te
Postdam Konferans’›na kat›lan Stalin,
Nisan 1948’de Finlandiya sorununa
getirdi¤i çözümle s›n›f bilincine sahip
dünya proletaryas›na ulusal sorunun
farkl› bir biçiminde de ö¤retmenlik
yap›yordu.
Dünya proletaryas›n›n befl büyük
ö¤retmeninden dördüncüsü olan Stalin,1 Mart 1953 günü rahats›zland› ve
vücudunun sa¤ taraf›na felç geldi. 5
Mart 1953 tarihinde 74 yafl›ndayken
beyin kanamas› geçirerek hayata gözlerini yumdu. 9 Mart’ta gerçekleflen
cenaze töreninde büyük bir kalabal›k
toplanm›fl ve izdiham yaflanm›flt›r. O,
Rusya’y› tahta sabanlarla çal›fl›yorken buldu ve atomik pillerle
donatt›ktan sonra ayr›ld›. “Kapitalistleri ast›¤›m›zda, halatlar› bize onlar satacaklar” diyen Stalin; ulusal sorun, felsefe, ekonomi vb. konulardaki
teorik ve pratik çözümleriyle ça¤›m›z›n sonuna dek proletaryan›n s›n›f bilincinin yarat›c› ve ö¤retici ustas›/ö¤retmeni olarak yaflayacakt›r.
Bugün devrimci ve komünist hareket için koflullar›n zor oldu¤u bir
gerçektir. Di¤er bir gerçek ise; bu
zor koflullarda savaflma yetene¤ine
sahip olan kadro ve militan sorununda yaflanan problemlerdir. Bu problem do¤ru bir tarzda çözülmedikçe
sorunlar›n a¤›rl›¤›, çözümsüzlü¤ü artarak devam eder.
Bu demektir ki; devrimci hareket
ikili bir görevle karfl› karfl›yad›r. Bir
yanda bugünkü nesnel durumu do¤ru bir tarzda analiz etmek ve bu temelde örgütlü güçlerini e¤iterek somut görevler belirlemek… Di¤er
yanda bu görevleri yerine getirecek
yani zor koflullarda savaflma yetene¤ini gösterecek kadro ve militanlar
yetifltirmek…
Bu iki noktada sa¤lanacak her geliflme, yeni baflar›lar›n zeminini haz›rlar. Her fleyden önce toplumu tan›ma, kendi gücümüzü görme ve sürekli bir aray›fl içinde olma, ç›k›fl
noktalar›na yönelme özgüvenini kazanma, süreç içinde kitlelere ulaflman›n teminat›d›r da. Kitleler, tarihsel
KAVGADA
ÖLÜMSÜZLEfi
fiE
ENLER
Niyazi
Sezgin: Dersim Mazgirt ‹bimahmut köyünde dünyaya
gelen Niyazi
Sezgin, Dersim Babaoco¤›
köyü Tülük mezras›nda 24 fiubat 1988’de ç›kan çat›flmada flehit düfltü.
Kader Özgül K›l›ç: 1974
Dersim Hozat
Türktaner köyünde do¤du.
1993’te gerillaya kat›ld›. Da¤lar›n Y›ld›z’› 1
Mart 1994’te Dersim Çemiflgezek’te TC güçleri ile girdi¤i çat›flmada flehit düfltü.
K e n a n
Demir: 2 Mart
1970’de Erzincan’da do¤du.
1984 y›l›nda ailesiyle birlikte
‹sviçre’ye gitti.
1989’da Proletarya Partisi ile
iliflkiye geçti. Basel kentinde dürüstlü¤ü ve çal›flkanl›¤›yla tan›n›yordu. 5 Mart 1998’de ‹sviçre’de görev için gitti¤i bir alanda
karfl› devrimci-asalak bir çetenin
silahl› sald›r›s› sonucu flehit düfltü. Faaliyetin Mehmet Ali’si, ‹sviçre’nin Özgür’ü, düzenin kendine sundu¤u imkanlara karfl›
verdi¤i amans›z mücadele ile öne
ç›k›yordu.
Feda Eylemi fiehitleri:
Muharrem Karademir 28 fiubat 2004’te, Günay Ö¤rener 2
Mart 2004’te, Kaz›m Gülba¤
25 Nisan 2001’de tecrite ve F Tipi Hapishanelere karfl› bedenlerini tutuflturarak ölümsüzlefltiler.
Orhan Keskin: DevrimciYol’un Diyarbak›r ‹l Komitesi
içinde yeral›r. 1980 May›s’›nda
polisle girdi¤i çat›flmada yaral›
olarak tutsak düfler. Diyarbak›r
zindan›nda yarat›lan direniflin öznesi olmufltur. 14 Ocak 1984’te
bafllatt›¤› Ölüm Orucu’nun 48.
gününde 3 Mart 1984’te ölümsüzleflmifltir.
olarak zulme baflkald›ranlar›n hemen
arkas›nda saf tutmam›flt›r. Ama bu
tarihsel kalk›flmalara da sonuçta kay›ts›z kalmam›flt›r. Dahas› bu baflkald›r›ya öncülük yapanlar›, hep sayg›yla anmay› da bilmifltir.
Bugün nereden ne ad alt›nda
gelirse gelsin, devrimci umudu
de¤il, umutsuzlu¤u, çaresizli¤i,
kavgas›zl›¤› ö¤ütleyenlerle aram›za net bir çizgi çizmek zorunday›z. Bu düflünüfl tarz›yla bar›fl›k yaflamak, mücadeleyi imkâns›zlaflt›r›r. Ve süreç içinde ayr›m çizgileri
de silikleflir. Dahas› bu anlay›flla savaflmayanlar, bu anlay›fltan beslenmekten kendilerini kurtaramazlar.
Bu ve benzeri konularda bugün
daha çok tart›flmaya, daha çok devrimci e¤itime ihtiyaç vard›r.Tasfiyecili¤in, sa¤ oportünizmin güç kazand›¤› dönemlerde devrimci militan
çizgide ›srar etmek, ilkeli yaflam noktas›nda net ve tavizsiz olmak, kazanmak için olmazsa olmazd›r. Proletarya davas›na sadakatin anlam› da budur iflte!
İşçi-köylü 12
Göğün yarısı
22 Şubat-6 Mart 2008
Yasaks›z, korkusuz, tehditsiz konuflflm
mak için 2 Mart’ta Ankara’ya! Yorumsuz...
Yaflam›n her alan›nda hak gasplar›n›n, sömürünün, eflitsizli¤in, zulmün gitgide pekiflti¤i günümüzde, bizlerin
önünde duran gerçeklik, mücadeleyi
yaflam›n her alan›na yaymaktad›r. Her
türden eflitsizli¤e, ezilmiflli¤e var gücümüzle karfl› koymal›y›z. ‹ster demokratikleflme olsun, ister kad›n haklar› olsun, ister sosyal haklar olsun; ezilenler,
sömürülenler lehine biçimlenecek her
durum, bizlerin örgütlü gücüne ve mücadelesine ba¤l›d›r. Önümüzdeki süreçte YDG Genç Kad›n Buluflmas›’n›n
bulunmas›n›n etkisiyle de kad›n sorunlar›n›n teflhirinin önemi büyüktür.
Sistemin içinde iki kez ezilmiflli¤i,
sömürüyü yaflayan kad›nlar›n; mutfak,
yatak odas›, çocuk üçgenine s›k›flm›fl,
daralt›lm›fl hayatlar›; di¤er yandan üretime kat›lma zorunluluklar› maruz kald›klar› sömürüyü katmerlefltirmektedir. Kad›n›n günümüzdeki portresi (dayat›lan portresi) evinden ç›kmayan,
“han›m han›m” dizini k›r›p oturan,
hizmet etmekle yükümlü oldu¤u kiflilere kölece bitmez tükenmez bir emek
sarf eden, okumas› hala gereksiz görülen, okuyorsa lütuf say›lan bir portredir. Tüm bu tabloyu birkaç özelde
özetlemek gerekirse;
Çal›flan kad›n; biraz önce de söz
etti¤imiz gibi sistemin emekçi halk üzerindeki sömürüsünün yan› s›ra cinsiyetinden ötürü bir kez daha sömürülmektedir. Evde çocuklar›yla ilgilenen
fakat onlarla ilgili al›nacak kararlarda
dahi söz hakk› ikinci planda kalan, tüm
ev ifllerini tek bafl›na s›rtlayan; ifl haya-
t›nda bir kez daha ikinci plana itilen, ço¤u zaman üretici kimli¤iyle de¤il de cinsel kimli¤iyle görülen, hatta tacize ve fiziksel, psikolojik fliddete u¤rayan kad›nlard›r. Birçok çal›flma alan›nda ifle al›n›rken evli-bekar, çocuklu-çocuksuz
ayr›m› yap›lmakta, hamile ya da küçük çocu¤u olan kad›nlar ifle al›nmamakta hatta iflten at›lmaktad›r. Ola
ki bu durumlarda da ifle girmesine ya da
ifline devam etmesine izin verilirse, bu
kez de ifl yerlerinde emzirme odalar›,
ücretsiz krefller olmad›¤› için kendisi iflten ayr›lmak durumunda kalmaktad›r.
Ö¤renci genç kad›n ise, binbir zorluklarla okumakta, geneldeki o tüm eziyeti, külfeti yaflamakta; bunun yan› s›ra
kad›n oluflunun etkisiyle istekleri yok
say›lmaktad›r. Zorlu lise hayat›n›n ard›ndan s›ra okunacak üniversite ve
meslek seçimlerine gelebilirse durum o
kadar da “zor” olmamaktad›r. Çünkü;
seçimini kad›nlar için “uygun” görülen
(ö¤retmenlik, hemflirelik, masa
bafl› vb.) bir avuç meslek aras›ndan
yapmak zorunda b›rak›lmaktad›r. Ailesinin uza¤›ndaki bir üniversiteye gitmesiyle de büyük tepkilerle karfl›laflmaktad›r. Tüm bunlar› yaflay›p üniversite hayat›na bafllayan ve yurtlarda bar›nan
genç kad›nlar›, yine baflka bir koldan fakat ayn› temelden bask›lar kuflatmaktad›r. Yurt girifl-ç›k›fl saatlerinin kat›l›¤›,
yaflanan cinsel tacizler, bekaret kontrolleri bunlar aras›ndan sadece bir kaç›d›r. Semtlerde üretime kat›lmay›p
ev kad›n› olan kad›nlar›m›zsa; hayat›n birçok sosyal yönünden mahrum
‹ran’da bir recm cinayeti
karar› daha…
r›n çokça oldu¤u günümüz erkek
egemen sisteminde bu cezan›n daha
çok kad›na uygulanmas› flafl›rt›c› de¤il pek tabi ki. Ortaça¤’da cad›l›kla
suçlanarak yak›lan kad›nlar›n üzerindeki atefl hala yan›yor… Ayn›
“suçu” iflledi¤i söylenen kiflilerden
erkek olan›, ço¤u zaman 100 k›rbaçla kendini kurtarabiliyorken, kad›n “insanca” bir ölüm için yalvart›l›r hale getiriliyor.
Zohreh ve Azar’a
recm cezas›
Tafllanarak öldürme anlam›na
gelen recm cezas› “zina” gerekçesiyle daha çok da kad›nlara yönelik
uygulanan bir ceza. Bugün esas olarak ‹slami fleriat taraf›ndan yönetilen ülkelerde uygulanmas›ndan kaynakl› sadece Kuran’da geçti¤i san›lmakla birlikte tüm dinlerde bu hüküm bir flekilde yer almaktad›r. Örne¤in ‹ncil ve Tevrat’ta da aleni
bir flekilde recm cezas› mevcuttur.
Bu cinayet biçimi daha önce de örne¤in baflka bir erkekten çocu¤u oldu¤u gerekçesiyle Emine Laval’a,
kuaför salonu açt›¤› için Amira’ya 8
yafl›nda fahiflelik yapmaya zorlanan
zekâ özürlü Leyla’ya, tecavüze u¤rayan 16 yafl›ndaki At›fe Recebi’ye… on binlerce kad›na uyguland›. Hala da 21. yüzy›lda bu cezaland›rma yöntemi sürüyor. Topra¤a dikine gömerek tafllamak, üzerine tafltan bir duvar devirmek ve yüksek
bir yerden tafllar›n üzerine atmak
flekillerinde uygulanan bu cinayetin
en dehflet verici yan› ise s›radan insanlara uygulat›lmas›, yani bir nevi
“cellats›z idam” olmas›. Recmi
anlatan bir kiflinin “iri tafllar›n isabet etti¤i yerde bir kan lekesi
büyümeye bafll›yor... Leke büyüdükçe insanl›k küçülüyor”
sözleri bu cinayeti en iyi anlatan ifade… Recm, toplumsal vicdan›n en
yerlerde sürünen hali olsa gerek…
Ahlak bekçili¤i yapan ahlaks›zla-
Bugüne kadar on binlerce kad›n›n ve hem de kendi hemcinslerinin
de içinde bulundu¤u kalabal›k taraf›ndan, toplumsal histeri gibi katledildi¤i ‹ran’da uluslararas› tüm tepkilere ra¤men iki kad›n daha bu cezaya mahkum oldu.
2002’deki moratoryuma ra¤men iki kardefl Zoreh ve Azar
Kabiri-niat, “zina” suçlamas›yla
recme mahkum oldu.
27 ve 28 yafllar›ndaki iki kad›n›n
bir di¤er kardefli ve onlar›n eflleri, 4
fiubat 2007’de Zohreh Kabiri-niat’›n
kocas›n›n flikayeti üzerine tutuklanm›flt›.
Befl kifli Mart’ta görülen davada
“yasak iliflkide bulunmak” suçlamas›yla k›rbaç cezas›na mahkum oldu.
Fakat bu cezan›n infaz›n›n ard›ndan
iki kad›na “zina” suçlamas› da yöneltildi. Her ikisi de bu suçlaman›n sonucunda ölüm cezas›na mahkum oldu.
Aral›k 2002’de Adalet Bakan›
Ayetullah fiahrudi’nin recm cezas›na
yönelik bir moratoryum ilan etti¤ini
hat›rlatan Uluslararas› Af Örgütü,
buna ra¤men mahkemelerin ölüm
cezas› vermeye devam etti¤ini söyledi. Bugün ‹ran’da halen 11 kad›n
ve iki erkek ald›klar› recm cezas›n
infaz edilmesini bekliyor.
2006’da bir grup ‹ranl› hak savunucusu “Recmi Sonsuza Dek
Durdurun”
(www.stop-stoning.org) bafll›kl› bir kampanya bafllatt›. Kampanya sayesinde bu güne
kadar befl mahkûmun ölüm cezas›ndan kurtuldu¤u biliniyor.
kalmaktad›rlar. Tüm bu imkâns›zl›klarda çal›flmaktan ümidini yitirmifl, efline
ba¤›ml› yaflamak zorunda olan kad›nlar…
Bu tabloya yak›ndan bak›ld›¤›nda
kad›nlar›n kimliksizlefltirildi¤i görmek
hiç de zor olmayacakt›r. Tüm bu sistem
çeliflkilerinin uzant›s› olan kad›n sorunu
için mücadele etmenin önemi oldukça
aç›kt›r. Her türden hakimiyet ve sömürü iliflkisinin yok edildi¤i yeni bir dünya
düzeni kurmak, bu iliflkilerin ma¤durlar›n›n örgütlü müdahaleleriyle, baflka bir
flekilde ifade edersek; bu hayat› biçimlendirme sürecine kat›lmalar›yla mümkün olabilecektir. Bu ma¤duriyetin nedenlerinin hangi temellere dayand›¤›n›
ve mücadele yöntemlerini belirleyip,
mücadelenin bu yönelimlerle uygulanmas›n›n önemi büyüktür. Bu yönde,
sosyalist düzenin kad›nlar›n›nki de dahil
her türlü sömürünün, her türlü ezmeezilme iliflkisinin ortadan kald›r›laca¤›
bir toplumsal eflitlik düzeni oldu¤u gerçektir. Ancak bizler, bunun kendili¤inden geliflece¤i ya da kad›nlar›n mücadelesinin s›n›f mücadelesini böldü¤ü veya
gereksizli¤i düflüncesindeysek, bu gerçek d›fl›d›r. Bizler her türden hak müca-
delesinin öncüleri olmay› baflarmal›y›z.
Bu hak mücadelelerinin aras›nda kad›n
sorunu ise anlatt›¤›m›z gibi tüm aç›kl›¤›
ve ç›plakl›¤›yla karfl›m›zda durmaktad›r.
Bu sorunlar geçti¤imiz Kas›m ay›
sonunda gerçekleflen 2. YDG Konferans›’nda gündeme gelmifl olsa da yeterince irdelenememifltir. Tüm bu gerçekliklerin do¤urdu¤u gereksinim önümüzdeki sürece YDG Genç Kad›n
Buluflmas›’n› getirmifltir. Bu buluflmada tüm bu sorunlar üzerinde ‹flçi Kad›n, Ö¤renci Kad›n, Örgütlü Ka-
d›n gibi bafll›klar alt›nda sunumlarla
desteklenerek tart›fl›lacak ve çözüm
üretilmeye çal›fl›lacakt›r. Ayn› zamanda
bu buluflma YDG içinde somut anlamda yeni oluflmaya bafllayan Kad›n Komisyonlar›’n›n hareketlili¤i aç›s›ndan
da önemli bir yerde durmaktad›r. Buluflmada kad›n komisyonlar›n›n çal›flma
ilkeleri ve yönelimleri de tart›flmalarla
belirlenecektir. Bununla birlikte bu buluflman›n var olan, fakat aktif durumda
olmayan kad›n komisyonlar›n› ifllevsel
hale getirmesine, aktif olanlar›n hareketlili¤inin ve bilefliminin artmas›na, olmayan yerlerde yeni komisyonlar›n kurulmas›na da hizmet etmesi beklentilerimiz aras›ndad›r. Tüm bunlar göz
önünde bulunduruldu¤unda, bu buluflman›n örgütlenmesinin önemi, gereklili¤i herkesçe aflikard›r. 2 Mart günü yap›lacak olan buluflma kad›n sorunlar›n›n
teflhirini yaparak, temellerini vurgulayacak ve verilmesi gereken mücadelenin
fleklini ortaya koyacakt›r. Bizler sorunlara bak›fl›n s›n›f bilinciyle yo¤rulmas›n›n
önemini bir kez daha vurguluyoruz. Bunun bilinciyle ezilen, sömürülen, zulme
u¤rat›lan kad›nlar›m›za 2 Mart Yeni
Demokrat Gençlik Genç Kad›n
Buluflmas›’nda buluflma ça¤r›s›n› yap›yoruz! Umudumuzun sonsuzlu¤unda, el
ele mücadele etmek, bu süreci birlikte
omuzlamak ve sesimizi tüm ezilmifl,
yok say›lm›fl; iflçi kad›nlar›m›z›n, analar›m›z›n, genç kad›n yoldafllar›m›z›n ad›na
duyurmak için; gö¤ün yar›s› olan kad›nlar›m›zla 2 Mart’ta Ankara’da buluflal›m!
(‹stanbul’dan bir YDG’li)
17 y›l süren iflflkkencenin sonucunda
5 kurflfluunla yaflflaama veda etti
Erken ve zorla evlendirilme, baflta
T. Kürdistan› olmak üzere yar›-feodal
ülkenin her yerinde görülen ve kad›n›n
iradesini, düflüncelerini yani varl›¤›n› hiçe sayan bir sorun olmaya devam ediyor. Daha kendini bilmez yafllarda kad›nlara “kaderine raz› gelmek” ö¤retildi¤i için, hay›r demek dahi imkans›z
hale gelir. Hay›r demek bir cesaret iflidir ayn› zamanda. Çünkü toplumdan ve
aileden d›fllanmaktan töre cinayetlerine kadar yolu vard›r konunun…
Yine bir kad›n dram› yafland› Van’›n
Bostaniçi Beldesi’nde. 35 yafl›nda ve 5
çocuk annesi olan Beyaz Alkan, kocas› Ömer Alkan taraf›ndan 17 y›ll›k iflkence ile dolu evlili¤in ard›ndan 5 kurflunla katledildi. Beyaz, 1991 y›l›nda 18
yafl›ndayken ayn› köyde yaflad›¤› Ömer
Alkan ve yak›nlar› taraf›ndan silah zoruyla kaç›r›lm›fl ve “töre” gere¤i dü¤ün
de yap›lmaks›z›n nikahlanm›flt›.
Evlili¤inin ilk aylar›ndan itibaren fliddet görmeye bafllayan Beyaz’a destek
olacak kimsesi yoktu. Beyaz gurbetin
ve yoksullu¤un yan›nda, kocas› taraf›ndan aç b›rak›lma, ayakta bekletme ve
dayak gibi sistemli iflkenceler yaflad›.
Ailesinin yan›na s›¤›nmak istedi ama feodal zincirler buna da izin vermedi, ailesi taraf›ndan “ikna edilerek” geri gönderildi.
Kocas›n›n
evinden
A¤ustos
2007’de ikinci kez ayr›larak ailesinin yan›na s›¤›nd›¤›nda Ömer Alkan’›n bir turist kad›na tecavüzden yarg›lanmas› da
aile taraf›ndan yeterli gerekçe olarak
kabul edilmedi. Boflanma davas› da açm›fl olmas›na ra¤men bir kez daha ›srarla kaderine terk edercesine ölüme
gönderildi Beyaz…
20 gün daha yaflflaayabilseydi…
20 gün daha yaflayabilseydi Beyaz,
25 fiubat’ta büyük ihtimalle boflanm›fl
olacakt›. 20 gün daha yaflayabilseydi,
duruflmas›nda Ömer Alkan’›n bir yafl›ndaki o¤lunu da tekmeleyerek öldürdü¤ünü söyleyebilecekti belki.
fifiaan olsun 8 Mart’› yaratanlara
Elimize e-posta kanal›yla gelen bir habere göre
TKP/ML militanlar›, yaklaflmakta olan 8 Mart’› ve flehit düflen devrimci kad›nlar› selamlamak için yaz›lama
eylemi gerçeklefltirdiler.
Militanlar, konu ile ilgili
gönderdikleri bildiride flu
cümlelere yer verdiler: “8
Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Gününü selamlamak
için Esenler Kaz›m Karabekir ve Birlik Mahallelerinde emekçi kad›nlar› Parti saflar›nda mücadeleye ça¤›rmak ve Proletar-
ya Partisi içerisinde flehit
düflmüfl kad›n yoldafllar›m›z› anmak üzere TKP/ML
militanlar› olarak 15 fiubat
akflam› gerçeklefltirdi¤imiz
yaz›lama eylemiyle duvarlara ‘fian olsun 8 Mart’›
yaratanlara’, ‘Kad›nlar
Partiye, Parti ile devrime’,
‘Ayfer Celep yoldafl
ölümsüzdür’ vb. sloganlar› yazd›k. Bizler Ayfer
Celep yoldafl›m›z›n fedakârl›¤›n›, Dilek Polat yoldafl›m›z›n cüretini unutmad›¤›m›z› ve sonsuza dek yaflataca¤›m›za ant içiyoruz”.
Ama 6 fiubat’ta yaflama veda etti
Beyaz. Ömer Alkan, Beyaz’›, o¤lunu öldürdü¤ünü mahkemeye söylemesini
engellemek için katletti. Annesinden 4
gün önce ölen o¤lu kay›tlara normal
ölüm olarak geçmiflti. Beyaz, kocas›na
karfl› dava açaca¤›n› söylemiflti. Ama bu
hiç gerçekleflmedi. Ölümünden sonra
Beyaz’›n a¤abeyi kendi suçlar›n› da itiraf ediyordu; “Bu olaydan sadece
kocas› de¤il, bütün aile sorumludur” sözleriyle.
Ömer Alkan, Beyaz’› “namusu” için
öldürdü¤ünü söylüyormufl. Tecavüzden yarg›lanan bir “insan›n” bunu söyleyebilmesi için akl›ndan zoru olmas›
gerekiyor. Ya da feodal kültürün ve kurallar›n çok güçlü olmas›. Zira onun s›¤›nabilece¤i tek yer bu kültürdür. Bu
kültürde kad›n›n ad› olmad›¤› için mahkemelerde “tahrik unsuru” dikkate al›narak cezas›nda indirim olmamas› için
hiçbir neden yoktur çünkü.
Feodal bask›, devletin zorla göç ettirme, yoksulluk, koca daya¤› içinde geçen 35 y›ll›k yaflam özellikle T. Kürdistan›’nda yüz binlerce kad›n›n ortak
yazg›s›. Ama yazg›lar› yapan da bozan
da insan›n kendisidir. Kürt, Türk çeflitli milliyetlerden emekçi kad›nlar bu
yazg›y› bozmak için birleflerek güçlenebilirler. Daha fazla fiemseler, Beyazlar,
Gülistanlar ölmesin diye…
8 milyon kad›n güvencesiz
K›sa ad› KASOS olan
Kad›n›n Sosyal Sorumlulu¤u Platformu
aktif olarak çal›flan 8 milyon kad›n›n sosyal güvenceden yoksun oldu¤unu
aç›klad›
Platform, “Kad›n›n ‹fl
Hayat›ndaki Yerinin
Önemsenmesi” bafll›kl›
araflt›rmas›nda, Türkiye’de aktif olarak çal›flan
toplam kad›n say›s›n›n 12
milyon 112 bin olarak belirlendi¤i ve bu kad›nlar›n
yüzde 65’inin sosyal güvenceden yoksun oldu¤u-
nu aç›klad›. Araflt›rmada,
sigortas›z çal›flt›r›lan kad›nlar›n bafl›nda, yüzde 48
ile okuma-yazma bilmeyen, okur-yazar ve ilkö¤retim mezunu kad›nlar›n
geldi¤i ifade edilirken, bu
grubu yüzde 38 ile orta
ve lise dengi okul mezunu
kad›nlar›n izledi¤i kaydedildi. Araflt›rmada, yüksek
okul ve fakülte mezunu
kad›nlar›n dahi yüzde
14’ünün sigortas›z olarak
çal›flt›r›lmalar›n›n “kayg›
verici” oldu¤u vurguland›.
(H. Merkezi)
✔ Bir çocuk annesi
evinde ölü bulundu: Diyadin’e ba¤l› Ketanp›nar (Kaniketan) Mahallesi’nde oturan
bir y›ll›k evli Sacide Atl›,
evinde, av tüfe¤i ile kafas›ndan
vurulmufl halde ölü bulundu.
Ailesinin haber vermesi üzerine olay yerine gelen polisin
yapt›¤› incelemenin ard›ndan
cenaze, otopsi için Diyadin
Devlet Hastanesi’ne götürüldü. Burada yap›lan ilk incelemenin ard›ndan Atl›’n›n kesin
ölüm nedeninin belirlenmesi
için cenazesi, Trabzon Adli
T›p Kurumu’na gönderildi.
Yak›nlar› Atl›’n›n intihar etti¤ini ileri sürerken, olayla ilgili
soruflturma bafllat›ld›.
✔ Türkan Aytifl cinayeti Meclis’e tafl›nd›: DTP
Van Milletvekili Fatma Kurtulan, Van’›n Ercifl ‹lçesi’ne ba¤l› fierefli (Panê) Köyü’nde silahla intihar etti¤i öne sürülen
Türkan Ayt›fl’›n efli taraf›ndan
öldürüldü¤ü iddialar›n› Meclis
gündemine tafl›d›. Ercifl’te aile
büyüklerinin iste¤i üzerine 3
y›l önce kendisinden 14 yafl
büyük Veli ‹fller ile evlendirilen Türkan Ayt›fl’›n 23 Temmuz 2007 tarihinde silahla intihar etti¤i öne sürülmüfltü.
✔ Kocas›n› dire¤e ba¤lay›p döve döve öldürdü:
Manisa’n›n Turgutlu ‹lçesi’nde, 3 çocuk annesi 40 yafl›ndaki Fatma Demir, çal›flt›klar› besi çiftli¤inde, kendisine
sürekli döven ayn› yafltaki efli
Adnan Demir’i dire¤e ba¤lad›ktan sonra sopayla döverek
öldürdü¤ü iddias›yla tutukland›. Fatma Demir, “Eflim, uzun
zamand›r beni ve çocuklar›m›
feci flekilde dövüyordu. Ayr›lmak istedim. Ancak bir türlü
olmad›… Cezam› çekmeye
raz›y›m” dedi.
✔ ‹mza kampanyas›
Afganl› genci idamdan
kurtard›: Afganistan’da internetten kad›n haklar› ile ilgili bir raporu indirip arkadafllar›na da¤›tt›¤› için idama mahkûm olan gazetecilik ö¤rencisi 23 yafl›ndaki Said Pervez
Kambas, ‹ngiliz The Independent Gazetesi’nin öncülü¤ündeki dünya genelindeki
kampanyan›n sonuç vermesi
üzerine idamdan kurtuldu.
Kambas’›n bu kez hangi yasa
uyar›nca yarg›lanaca¤› henüz
belli de¤il.
✔ ‹ran’da maça giden
k›z gözalt›na al›nd›: ‹ran’›n
Abadan kentinde yerel bir
futbol maç›n› izleyen 16 yafl›ndaki k›z çocu¤u gözalt›na
al›nd›. Erkek k›l›¤›na girerek
yerel futbol maç›n› izleyen k›z
çocu¤unun sesi di¤er izleyiciler taraf›ndan fark edilince
stadyumdaki polise ihbar edildi. K›z ve erkek arkadafl› hemen polisler taraf›ndan gözalt›na al›nd›. ‹ran’da kad›nlar›n
stadyumlarda maç izlemesi
yasak.
İşçi-köylü 13
22 Şubat-6 Mart 2008
Dünya
Vietnam
Tutuklu
grev önderleriyle
dayan›flflm
ma
Bangladeflli tekstil iflçilerinin
Ocak ay› bafl›ndan bu yana sürdürdükleri eylemler kitleselleflerek sürüyor. En son 1 fiubat tarihinde gerçekleflen kitlesel protesto eyleminde polisin sald›r›s› sonucu çok say›da
iflçi yaraland›. Ayr›ca eylemlerin bafllamas›ndan bu yana üç iflçi patronun
grev k›r›c› çeteleri taraf›ndan katledildi. Say›s›z mücadele önderi ise,
ola¤anüstü hal yasas›na karfl› ç›kmak
suçlamas›yla tutukland›.
Tutuklu önderlerle dayan›flma
ise giderek büyüyor. 7 fiubat’ta bir
bas›n aç›klamas› yapan Bangladefl ‹flçi Partisi “Tekstil ve endüstri iflçilerini korumak için ulusal
cephe” oluflturma ça¤r›s› yapt›. Yap›lan ça¤r›da ayr›ca, iflçi önderlerine
aç›lan davalar›n geri çekilmesi ve tutuklu önderlerin serbest b›rak›lmas›
talep edildi. fiu s›ralar hakim olan
huzursuzlu¤un ard›nda ise, patronlar›n 2006 y›l›nda kazan›lm›fl bir hak
olan “Üç Parti Anlaflmas›”na uymamalar› yatmakta. Bu anlaflmayla birlikte asgari ücret 1.662 Taka (Bangladefl para birimi) olarak belirlenmiflti. Ancak 145’in üzerindeki ifl yerinde bu anlaflmaya uyulmamakta, hatta baz› iflyerlerinde hiç ücret ödenmemekte. Bangladefl’te 2.4 milyon
tekstil iflçisi bulunuyor. Hükümetin
kayg›s› ise, bu iflçilerin mücadeleyi
ortaklaflt›rarak, sermaye tekellerini
ciddi biçimde zora sokacak, sermayenin üzerinde bir güç oluflturmas›.
Köylüler baflflk
kenti iflflg
gal etti
Meksikal› köylülerin ülke çap›na
yay›lan eylemleri sürüyor. Kat›l›mc›
say›s› yüz binlerle ifade edilen en son
eylem ise baflkentte gerçekleflti.
Neo-liberal politikalar›n getirdi¤i
ekonomik-sosyal y›k›ma karfl› harekete geçen yüz binlerce Meksikal›
köylü baflkenti iflgal etti.
Meksika’n›n baflkenti Meksiko’da
toplanan yüz binlerce köylü Kuzey
Amerika Serbest Ticaret Anlaflmas›’n› (NAFTA) protesto etmeyi
sürdürdü. NAFTA’n›n 1 Ocak’ta yürürlü¤e giren son aflamas› m›s›r, fasulye ve süt üzerindeki gümrük engellerinin tamamen kald›r›lmas›n› öngörüyor. Ülkenin dört bir yan›ndan
yola ç›kan köylüler, kentin ana meydan›nda görkemli bir miting düzenlediler. Baflkentin sokaklar› m›s›r ve fasulye üreticilerine ait traktörler ve
süt üreticilerinin inekleriyle doldu.
Meksika’daki yoksullar›n günlük protein ihtiyac›n›n yaklafl›k yar›s›n› karfl›layan M›s›r’›n Meksika için ekonomik
öneminin yan› s›ra kültürel önemine
de dikkat çeken köylüler “M›s›rs›z
ülke var olamaz” fleklinde sloganlar att›lar.
Protestolar
tüm Meksika’ya yay›ld›
Meksika’da ekmek olarak kullan›-
ve PAME’nin ça¤r›s›yla örgütlenen
ve ülke genelindeki kamu sektörü
ve özel sektör çal›flanlar›n›n kat›ld›¤› genel grev ülkedeki yaflam› felç
etti.
Genel greve kat›l›m›n oldukça
yüksek oldu¤u bildiriliyor. Birçok
özel iflletme ve özellikle de kamu
daireleri, okullar ve mahkemeler
genel grev boyunca kapal› kald›.
Medya sektöründekilerin büyük
bölümünün de greve kat›lmas›yla
birlikte, radyolar, televizyonlar ve
Yunanistan 2 ay içinde gerçekleflen ikinci genel grevle bir kez daha
sars›ld›.
Gerici Yunan hükümetinin, AB
yasalar›na uyum çerçevesinde, k›l
pay› ço¤unlukla (300 sandalyeden
152’si) yasalaflt›rmaya çal›flt›¤›
“emeklilik reformu” ad› alt›ndaki
sald›r›ya karfl› protestolar geniflleyerek sürüyor. Yunanistan’da, geçti¤imiz y›l, 13 Aral›k’ta gerçeklefltirilen genel grevin yank›lar› sürerken, emekçiler 13 fiubat’ta yapt›klar› yeni bir genel grevle, sosyal y›k›m
sald›r›lar›n› geri püskürtmeye dönük kararl›l›klar›n› bir kez daha sergilediler. Yunanistan ‹flçi Sendikalar› Konfederasyonu, ‹flçi Merkezleri
Evrensel Bak›fl
“Güvenlik politikalar›” güvensizli¤i art›r›yor!
Emperyalist güçlerin öncülü¤ündeki
son NATO toplant›s›, geçti¤imiz günlerde
Münih’te, “Güvenlik Politikas›” ad› alt›nda gerçekleflti. Gerçekte bir “NATOSavafl Stratejisi Toplant›s›” olan bu toplant›da da yine, halklar› kölelefltirmeye dönük
bir dizi proje ele al›nd›. Ancak, ad›na “Güvenlik Toplant›s›” denilen bu toplant›, bir
kez daha emperyalistlerin kendilerini giderek ne kadar güvensiz hissettiklerini, tüm
“güvenlik politikalar›”n›n, asl›nda güvensizliklerini art›rmaya hizmet etti¤ini ortaya
koydu. Bunda çok da haks›z say›lmazlard›!
Çünkü bu zirve niteli¤indeki toplant› da yine di¤erleri gibi, daha bafllamadan binlerce
kiflinin kat›ld›¤› protesto gösterilerine ve
bunlar› engellemeye dönük “güvenlik önlemleri”ne sahne oldu.
8-10 fiubat tarihleri aras›nda toplanan 44. “Güvenlik Politikas› Konferan-
lan, m›s›rdan yap›lan tortilla fiyatlar›n›n son 3 ayda % 40 oran›nda artmas›n›n ülkede zaten had safhada
olan yoksullu¤u daha da a¤›rlaflt›raca¤› görüflü a¤›rl›k kazan›yor. Ayr›ca,
yoksullu¤un artmas›n›n 250 bin kadar Meksikal›y› ifl aramak için
ABD’ye gitmeye zorlama ihtimali de
oldukça yüksek
Öte yandan neo-liberal politikalar›n Meksika’da uygulanmas› yönlü
çabalar›n› olanca h›z›yla sürdüren
Devlet Baflkan› Felipe Calderon’un devlet petrol flirketi PEMEX’i
özellefltirme giriflimi, yak›t fiyatlar›n›n
artmas›n› ve köylülerin durumunun
daha da zora girmesini getirebilir.
Bu politikalara karfl› ç›kan yüz
binlerce köylü baflkentte toplan›rken, ülkenin dört bir yan›nda da çok
say›da protesto gösterisi gerçeklefltirildi. Nuevo Leon eyaletindeki Tar›m Bakanl›¤› binas›, köylerden gelerek yollar› kapatan 1.000 kadar köylü taraf›ndan iflgal edilirken, Toluca’da da m›s›r üreticileri kentin meydan›na ak›n etti. Zacatecas’taki Tar›m Bakanl›¤› binas› da fasulye üreticileri taraf›ndan iflgal edildi ve binan›n önündeki anayol trafi¤e kapat›ld›.
Baz› eyaletlerde ise, köylüler traktör
yakarak tar›mdaki y›k›m› protesto
ettiler.
Arjantin
Neo-liberal politikalar
yeni zenginler yaratt›
Meksika’n›n NAFTA’ya girmesinin ard›ndan, giderek yabanc› flirketlerin egemenli¤i alt›na girdi¤ini resmi
veriler de kan›tl›yor. Meksika Merkez Bankas› ve Ulusal ‹statistik Enstitüsü’nce aç›klanan rakamlar NAFTA
anlaflmas›n›n imzaland›¤› 1994’ten bu
yana yabanc› flirketlerin 295 milyar
dolarl›k yat›r›mla Meksika’y› neredeyse tamamen kontrolleri alt›na ald›¤›n› gösteriyor. Veriler söz konusu
yat›r›m›n büyük bölümünün yeni sanayi tesisleri ve iflletmelerin kurulmas›na de¤il, neo-liberal politikalar›
hayata geçiren hükümetler taraf›ndan özellefltirmeye aç›lan devlet iflletmelerinin sat›n al›nmas›na ve iç
borç senetlerine akt›¤›n› ortaya koyuyor.
D›fl yat›r›mlar›n ekonomik büyümeye de¤il, ülke ekonomisinin d›fla
ba¤›ml› hale gelmesine hizmet etti¤i
ortaya ç›karken, Meksika’da NAFTA’yla beraber ülkeye giren ithal
mallar yaln›zca sanayi sektöründe
200 milyar dolarl›k d›fl ticaret a盤›
yaflanmas›na neden oldu.
Bu süreç ayn› zamanda baz›lar›n›n
h›zla zenginleflmesini de beraberinde
getirmifl bulunuyor. Ancak bu yeni
zenginler, kendi ülkelerine yat›r›m
yapmak yerine, talandan elde ettikleri afl›r› kârlar› Meksika d›fl›na kaç›rmay› tercih ediyorlar. Bunlar›n yurtd›fl›ndaki banka hesaplar›n›n 60 milyar dolar› buldu¤u düflünülüyor.
Yunanistan emekçileri hayat› durdurdu!
NATO’ya karflfl››
yürüyüflfl!!
8–10 fiubat tarihleri aras›nda Almanya’n›n Münih kentinde gerçeklefltirilen NATO Güvenlik Zirvesi’ni binlerce kifli protesto etti.
Almanya’n›n ev sahipli¤i yapt›¤›
Güvenlik Zirvesi, 9 fiubat günü Münih “Marienplatz”da biraraya gelen
çeflitli devrimci ve demokratik kurumlar›n da aralar›nda bulundu¤u
yaklafl›k 10 bin kiflinin kat›ld›¤› görkemli bir eylemle protesto edildi.
Saat 16.00’da mitingle bafllayan etkinlik, saat 18.00’de kitlelerin kortejler eflli¤inde yürüyüfle geçmesiyle
adeta bir insan seline dönüfltü. Yürüyüfl boyunca kitlenin canl›l›¤› dikkat çekiciydi.
Türkiyeli devrimci kurumlar›n
da kat›ld›¤› etkinlikte bizler de AT‹K
Yeni Demokratik Gençlik pankart›
ile yerimizi ald›k. Ayr›ca YDG ve
AT‹GF’in ç›karm›fl olduklar› bildiriler genifl bir flekilde da¤›t›ld›. Emperyalist iflgal ve sald›rganl›¤›n protesto
edildi¤i yürüyüfl baflbakanl›k binas›
önünde yap›lan konuflmalar›n ard›ndan sona erdi.
(AT‹K YDG)
Vietnam’›n Da Nang kentinde
bulunan bir oyuncak fabrikas›nda
çal›flan yaklafl›k 10 bin iflçi, daha
yüksek ücret talebiyle greve ç›kt›.
Hongkonglu firma Keyhinge
Toy’da çal›flan iflçiler ayr›ca daha
yüksek ikramiye ve yeni y›l tatilinin
uzat›lmas›n› talep ediyorlar. Vietnam flu s›ralar grev dalgas›yla sars›lmakta. Çünkü ülkedeki enflasyon %
10’lar›n üzerine ç›km›fl durumda.
s›”na büyük bölümü NATO üyesi ülkelerden, yaklafl›k 250 silahlanma uzman›
kat›ld›. Bu y›l “De¤iflen güç dengeleriyetersiz stratejiler ve düzensiz bir
dünya” bafll›¤›n›n öne ç›kart›ld›¤› konferans›n arka plan›n› oluflturan gerçek, emperyalist politikalar sonucu tüm dünyada
gelinen istikrars›z durumdu. ABD’nin (ve
de müttefiklerinin) iflgal yönelimi Afganistan ve Irak’ta iflas etmifl durumda. Afganistan’daki Alman askeri say›s›n›n art›r›lmas›na dönük giriflimlerin ard›nda da yine, buradaki iflgal güçlerinin bu iflas›n getirdi¤i ve giderek artan boyutta sorunlarla yüz yüze kalmas› yat›yor.
Emperyalistlerin içine girdi¤i tüm bu
ç›kmaz nedeniyledir ki, konferansta tart›fl›lan konulara a¤›rl›kl› olarak, ABD ve
AB’nin Rusya’ya karfl› ortak bir tutum
içinde olmas›, ‹ran’a karfl› daha sert bir
ayr›ca internet a¤› üzerinden haber
ak›fl› sa¤lanamad›. Çok say›da gazetecinin greve kat›lmas›yla birlikte,
ertesi günün gazeteleri büyük ölçüde ç›kamad›.
Grev nedeniyle tüm ülkede eylemler gerçekleflti. ‹ki çat› sendikas› Atina ve Selanik gibi iki büyük
kentte yürüyüfl örgütledi. Ülke çap›nda ise toplam 63 ilde eylemler
gerçeklefltirildi.
Tüm AB ülkelerinde hayata geçirilmeye çal›fl›lan ve özellikle de
emeklilik hakk›n›n gasp›n› içeren
“sosyal güvenlik reformu” ile
birlikte, 155 emeklilik fonu 5 fonun
çat›s› alt›nda toplanmak isteniyor.
Emekli maafllar› düflürülmek, emeklilik sigortas› kesintileri art›r›lmak
ve de emeklilik yafl› hem kad›nlar
da hem de erkeklerde, yukar› çekilmek isteniyor.
Hükümet bu son grevle birlikte
“huzursuz” oldu¤unu aç›klad› ve taleplere iliflkin diyaloga aç›k olduklar›n› belirtti.
Bhutanl› Maoistler silahl› mücadeleyi baflflllatt›!
Uzun bir süredir silahl› mücadelenin haz›rl›klar›n› yapan Bhutan Komünist Partisi-Marksist Leninist
Maoist (BKP-MLM) silahl› mücadeleyi bafllatt›klar›n› ilan etti. Maoistler, 3 fiubat günü yapt›klar› aç›klamayla Samchi’nin güney bölgesindeki
bombalama eylemlerinin sorumlulu¤unu üstlendiler. Aç›klamada bu
bombalama eyleminin amac›n›n hükümetin burada bulunan seçim dokümanlar›n› tahrip etmek oldu¤u söylendi.
Yaklafl›k on ay önce, Parti, Druk
hükümetine 13 maddelik bir muht›ra
politika izlenmesi gibi konular damgas›n›
vurdu. ‹ki büyük emperyalist güç olan
Rusya ve ABD aras›nda giderek derinleflen çeliflkiler ise konferansa damgas›n› vuran di¤er bir önemli nokta oldu. Her iki
güç de birbirini kendine karfl› silahlanmakla suçlad›!
Nisan ay›nda yap›lacak olan resmi zirve öncesi yap›lan bu konferansta tart›fl›lan
bir di¤er konu ise, NATO’nun yeniden
yap›land›r›lmas› oldu. Bunun anlam› ise,
NATO’nun emperyalist iflgal savafllar›na
uygun olarak, iflgal birlikleri tarz›nda yeniden düzenlenmesi. Bu düzenlemenin özü,
NATO üzerinden, halk ayaklanmalar›na
karfl› yeni bir örgütlenme tarz› yaratmak.
Zirvedeki en önemli tart›flmalardan
biri de, ABD, AB ve Kanada aras›nda gerçekleflen, NATO içinde “yükün adil
paylafl›m›” yönlü tart›flmalard›. Ancak
“yükün adil paylafl›m›’ meselesinin özüne
bak›ld›¤›nda, iflgallerin mimar› ABD emperyalizminin iflgallerde girdi¤i ç›kmaz›n
ve bu ç›kmaz›n ülke ekonomi ve siyasetine afl›lmas› giderek zorlaflan bir kriz olarak yans›mas›n›n yükünü, di¤er emperyalist güçlere paylaflt›rmaya çal›flt›¤› görül-
göndererek kraliyet otokrasisinin yerine çok partili demokrasinin kurulmas›, Bhutanl› mültecilerin geri getirilmesi ve toprak reformunu uygulanmas› gibi çeflitli taleplerini iletmiflti.
3 fiubat tarihli aç›klamada BKPMLM “Hitler rejimini and›ran
Wangchuk monarfli sistemini
ortadan kald›rmak ve yeni bir
Bhutan’› kurmak amac›yla Halk
Savafl›’n› bafllat›yoruz. Bhutan
hükümeti, 13 maddelik talebimize tatmin edici yan›tlar vermek yerine, zorba yöntemlere
baflvurarak ve yalanc› bir seçim
mektedir.
AB emperyalistlerine gelince; onlar›n
ABD’nin giderek güçsüzleflen pozisyonundan, iflgallerde girdi¤i ç›kmazdan olabildi¤ince yararlanma derdinde olduklar› kesin.
Avrupal› güçlerin etki alanlar›n› geniflletmeye dönük son dönem çabalar›nda,
önemli bir yer tutan mesele ise, eski Yugoslavya’y› parçalama sürecini sürdürmeleri. AB’nin eski Do¤u Bloku ülkelerini
bünyesine dahil etme politikas› çerçevesinde gerçekleflen son parçalama giriflimi,
Kosova’n›n S›rbistan’dan kopar›lmas› biçiminde yaflan›yor.
Kosova bölgesi, 1999 y›l›ndan bu yana
fiilen BM’nin denetiminde. Bölgedeki etnik
farkl›l›klar›n, 1990’l› y›llarda Avrupal› emperyalist güçler, özellikle de Almanya taraf›ndan k›flk›rt›lmas› ile bafllayan kardefl
kavgas›n›n sonucunda, amaçlar›na ulaflan
emperyalistler, bölgeyi BM’nin denetimine
sokmufl, bölgenin sorumlulu¤unu geçici
olarak BM devralm›flt›. Kosova, gerek
S›rplar›n gerekse Arnavutlar›n kültürel
kimlikleri aç›s›ndan büyük önem verdikleri bir bölge. Hem Kosova’da hem de S›rbistan’da, her iki etnik nüfus kar›fl›k yafl›-
tezgahlayarak bizi silahl› mücadeleye zorlam›flt›r” dedi. Parti ayr›ca Wangchuk hükümeti ortadan
kald›r›l›ncaya kadar Bhutan’da gerçek
bir demokrasinin imkans›z oldu¤una
karar verdiklerini söyledi.
Parti program›n›n ilk safhas›na göre, Parti özel askeri operasyon bafllatacak, “feodal unsurlara” karfl› eylem
düzenleyecek ve k›rsal bölgelerde hükümetin fiziksel altyap›s›n› tahrip edecek. Ayr›ca Bhutan halk›n›n topraklar›n› iflgal eden yerleflimcilerin buralardan çekilmesinin sa¤lanaca¤› da aç›klamada yer alan bilgiler aras›nda.
yor ve her iki bölgede yaflayan halk ayr›l›¤a karfl› ç›k›yor. Ayr›l›¤›n etnik k›flk›rtmalar› tekrar t›rmand›rma, her iki halk› yine
karfl› karfl›ya getirme riski ise oldukça yüksek. Ba¤›ms›zl›k sürecine Rusya, o da kendi ç›karlar› gere¤i, destek vermiyor. Tüm
eski Do¤u Bloku ülkelerine dönük yaklafl›mda oldu¤u gibi, buras› da Avrupal› büyük emperyalist güçler aç›s›ndan, en baflta
da ucuz ifl gücü ve ilerde oluflturulmas›
planlanan Avrupa Ordusu için asker potansiyeli tafl›yor. ABD’nin de destekledi¤i
“Kosova’n›n ba¤›ms›zl›¤›” çabalar›n›n
özünde yatan da bu vb. ç›kar hesaplar› zaten.
Ayn› ç›kar hesaplar›n›n son y›llarda
dünyan›n olabildi¤ince genifl bir alan›na yay›ld›¤› malum. Bu hesaplar gere¤idir ki, Filistin halk›na dönük emperyalist-siyonist
kuflatma giderek art›yor. Daha da ötesinde, Ortado¤u’daki iflgal yang›n›n›n, tüm
bölgeyi içine alacak biçimde geniflletilmesi
yönlü çabalar h›z›n› kesmeden sürüyor.
Lübnan’›n, geçti¤imiz günlerde Hizbullah’›n lider kadrolar›ndan birine dönük
gerçeklefltirilen suikast›n ard›ndan, iç savafl›n efli¤ine gelmesi de yine ayn› çabalar›n
Arjantin’deki Acindar Çelik
Atölyesi’nin kazan dairesinde çal›flan 8 iflçi bir patlama sonucu a¤›r
yaralanan›nca, fabrikadaki tüm iflçiler 24 saatlik greve gittiler. ‹flçiler
ifl güvenli¤inin en üst düzeye çekilmesini talep etmekteler. Söz konusu çelik iflletmesi, dünyan›n en büyük çelik tekeli olan ArcelorMittal’a ait.
Bu firman›n Kazakistan’da bulunan maden oca¤›nda, 11 Ocak’ta
meydana gelen bir maden kazas›nda, 30 maden iflçisi yaflam›n› yitirmiflti.
Endonezya
Yaklafl›k befl bin elektrik idaresi çal›flan› devletin elektrik iflletmesini bölme giriflimlerini protesto
etmek amac›yla kitlesel bir eylem
gerçeklefltirdi. Bölünmenin, üretim, flebeke a¤› ve da¤›t›m olarak
gerçeklefltirilmesi planlanmakta.
Böylesi bir bölünmenin, özellefltirmenin önünü açarak, ifl güvenli¤ini
de ortadan kald›raca¤›n› belirten
çal›flanlar, devletin bu politikas›n›
bofla ç›karmak için, en son yap›lan
kitlesel eylemin yan› s›ra, bir dizi
eylem gerçeklefltirmeye devam
ediyorlar.
Nepal
Nepal’deki United Telecom
Limited (UTL) çal›flanlar› süresiz
olarak greve ç›kt›lar. UTL Nepal’in
ilk özel telefon flirketi olma özelli¤ine sahip. Grev karar›n› alan sendikan›n talepleri ise flunlar: En az
240 günü kapsayan, süresiz ifl anlaflmas›, hastal›k sigortas›, hayat ve
kaza sigortas›.
Bahreyn
Asya kökenli yaklafl›k 700 iflçinin % 40’l›k ücret art›fl› talebiyle
bafllatt›¤› grev sürüyor.
Büyük bölümü Hindistan, Pakistan ve Bangladefl gibi ülkelerden gelen iflçiler, iflverenin grevin
ilk günü yapt›¤› % 14’lük art›fl› ret
ettiler. ‹flçilerin flu an ald›klar› ücret 60 ile 85 Bahreyn Dolar› (108154 Euro) aras›nda de¤ifliyor.
ürünüdür. ABD’nin Pakistan’a dönük askeri müdahale tehditlerini her f›rsatta yinelemesi, ‹ran’a sald›r› haz›rl›klar›n›n hala
geçerli olmas› vb. geliflmeler bölgede sular›n durulmak bir yana, giderek daha dalgal› bir hal ald›¤›n› göstermektedir. Savafl
çanlar› çalan bölgelere, Sudan, Kongo,
Kenya ve en son olarak da Çad’› içine alacak biçimde, Afrika’n›n da eklenmesi,
halklara dönük hesaplar›n çap›n› geniflletmekte.
Ancak güvensizlikleri giderek artan
emperyalistlerin, daha çok da bu güvensizli¤in sonucu olarak, halklar› kölelefltirmek
üzerinden yükselttikleri yeni-eski tüm hesaplar›, nas›l ki iflgal bölgelerindeki halklar
karfl›s›nda tutmad›ysa; gerek Afrika’da gerek Balkanlarda gerekse üzerinde hesaplar yap›lan di¤er bölgelerdeki halklar karfl›s›nda da tutmayacakt›r. Bu bölgelerdeki
halklar da, t›pk› Ortado¤u, Asya ve dünyan›n birçok bölgesindeki halklar gibi, emperyalizmin sald›r›lar› artt›kça, silkinerek,
üzerindeki ölü topra¤›n› atmaya bafllayacak, emperyalistlere karfl› isyan bayra¤›n›
yükseltecek ve üzerlerinde yap›lan hesaplar› bofla ç›karacakt›r!
İşçi-köylü 14
Tarihten sayfalar
22 Şubat-6 Mart 2008
Halka ve devrimcilere karfl› ifllenen suçlar cezas›z kalmam›flt›r; dün de bugün de...
5 Mart 1999’da Çank›r›’da, Vali Ayhan Çevik’e düzenlenen eylemde patlayan Partizan öfkesi halka ve devrimcilere karfl› ifllenen suçlar›n hesab›n›n sorulaca¤›n›n bir garantisiydi...
Hesap sorucu eylemler yapmak
devrimci mücadelenin sadece bir parças› olsa da, özel bir yeri vard›r devrimciler için. Hesap sorman›n, bedel ödetmenin en yal›n biçimidir.
Yar›nlara yürüyüflün zorlu yolculu¤unda düflenlerin, bedel ödeyenlerin hesab›n› sorman›n, kitlelerle birlikte ve onlar için yüründü¤ünün somut ifadelerinden biridir.
Düflenlerin hesab›n› sormak, u¤runa flehit düfltükleri davay› gelifltirip büyütülece¤ine verilen sözdür. Onlar ki
eflitli¤in, özgürlü¤ün hakim oldu¤u bir
dünya için bedel ödemekten çekinmediler. Da¤ bafllar›nda son mermisine
kadar çat›fl›rken; dar a¤açlar›nda cel-
latlar›n surat›na özgürlük sloganlar›
hayk›r›rken; ölüm oruçlar›nda bedenlerini hesaps›zca ölüme yat›r›rken, zindanlarda, iflkencehanelerde s›r vermeyip ser verirken; faflizmin yüzü gibi karanl›k dehlizlerde “kaybedilirken” yaflamaya devam edeceklerini çok iyi biliyorlard›. Ölerek yaflamak ve yaflatmak onlara özgüydü çünkü. Ölen sadece bedenleriydi. U¤runa flehit düfltükleri düflüncenin tohumlar› boy vermeye devam ediyor her yandan.
Savafl›n ihtiyaçlar›na yan›t olmak,
zorlu süreçleri omuzlamak, devrimci
ideolojiden al›nan güçle zorluklar›n
üzerine gitmek, hesap sorma bilinciyle
düflmana darbeler vurmak… Bunlar
devrim flehitlerine lay›k olman›n somut göstergeleridir. T›pk› Sinan Cemgillerin ihbarc›s›n› cezaland›ran ‹brahim gibi, Denizlerin idam›n› engellemek için ‹srail Baflkonsolosu’nu kaç›ran Mahir ve yoldafllar› gibi…
Ayhan Çevik’e bomba…
1999 y›l›n›n Mart aylar›. A. Öcalan’›n da kendilerine teslim edilmesiyle
egemenlerin zafer naralar› att›¤› bir
dönem. Böyle bir ortamda 5 Mart
1999’da Çank›r›’da, Vali Ayhan Çevik’e düzenlenen eylemde patlayan
Partizan öfkesi “zafer” ortam›n›n sarhofllu¤unu darmada¤›n eder. Bu ilk de¤ildir, daha önce de Tokat Valili¤i’ne,
Emniyet Müdürlü¤ü’ne, Sivas katillerine yönelik benzer eylemler yap›lm›flt›r.
Ayhan Çevik… Ad›n›n köylülere
yapt›¤› zulümlerle, iflkenceyle, katliamla an›ld›¤› bir faflist. Ayhan Çevik’e düzenlenen bu eylem, halka ve devrimcilere karfl› ifllenen suçlar›n hesab›n›n
sorulaca¤›n›n bir garantisidir.
Faflist devlet beyninde patlayan
Partizan öfkelerinden sonra görülmemifl bir karfl› sald›r›ya geçer, ülke çap›nda TKP/ML-T‹KKO alarm› veren
devlet güçleri, kap›ld›klar› korku ve
panikle 8 Mart 1999 tarihinde Tokat’›n
Çöre¤ibüyük köyünde gerilla güçlerini
pusuya düflürerek, Ayfer Celep,
Münire Sa¤d›ç ve Kemal Tutufl’u
katleder. Ayfer… Özgür Kemal Karabulut’un ihbarc›s›n› Bak›fl’›n (Özgür’ün) kendi silah›yla cezaland›ran yi¤it savaflç›. fiimdi de o flehit düflmüfltü,
er ya da geç akan kan›n›n hesab›n›n sorulaca¤›ndan emin olarak. Savafl›n kanunu bu galiba, mücadele büyüdükçe
ödenen bedeller de büyüyor, a¤›rlafl›yor.
Ne ilkti ne de son olacak!
Egemenlerin sald›r›lar› kuflkusuz
sadece yoldafllara, devrimci dostlara
de¤il, devrimci düflünceye, halka karfl›d›r. Bu sald›rganl›¤a, bu pervas›zl›¤a
dur demek devrimci bir sorumluluktur. Devrim flehitlerinin u¤runa can›n›
verdikleri davaya, düflünceye sald›r›l›rken militan bir ruhla karfl› koyman›n
flehitleri anman›n en güzel biçimlerinden biri oldu¤u kesindir. Proletarya
Partisi’nin tarihi de bunun gibi çeflitli
örneklerle doludur.
Proletarya Partisi militanlar› onlarca y›ll›k tarihi boyunca flehitlerinin kan›n› döken faflistlerden namlular›yla
hesap sormufltur. ‹brahim Kaypakkaya’n›n katledilmesinde büyük rol oynayan S›k›yönetim Savc›s› Yaflar De¤erli’nin arabas›na bomba koyan Ali Y›lmaz’› unutabilir miyiz?… Ya da Komünist önder ‹brahim Kaypakkaya’n›n
ölüm y›ldönümünde Parti karar› gere¤i cezaland›r›lmas› gereken bir polis
komiserini cezaland›rmak için gitti¤i
Elaz›¤ Karakoçan’da kurulan pusu so-
nucu flehit düflen Armenak Bak›r’›… Ve daha yüzlercesini…
Halka ve devrimcilere zarar
veren faflizme karfl› hesap sorma
bilinci tarihte kalm›fl bir fley de¤ildir. Onlarca y›ll›k deneyim ve
kültürle Proletarya Partisi hesap
sormaya bugün de devam ediyor.
Geçti¤imiz y›llarda düflman›n Kürt
halk›na yönelik imha, iflkence, zorla
göç ettirme, gözalt›nda kaybetme, tecavüz; neredeyse yüzy›l› bulacak inkar,
yok sayma, asimilasyon, k›sacas› bir
halk› hem fiziksel hem de manevi olarak yok etme politikalar›n›n uygulama
merkezleri ve uygulay›c›lar›ndan olan
Malatya Valili¤i T‹KKO’cular›n hedefleri aras›nda olmufltu. Proletarya Partisi militanlar› Malatya Valili¤i’ne atanan, sistemin gedikli bürokratlar›ndan,
‹brahim Daflöz’e “karfl›lama töreni” için haz›rlam›fllard› bombalar›n›…
Trabzon, “hassas vatandafl›n
hassas flehri”. Devletin, PKK’ye karfl› savafl›nda asker kayna¤› olan Karadeniz’in yi¤itleriyle de ünlü kenti Trabzon halk›, linç kültürüyle yo¤rulmaya
çal›fl›l›yor. Hem de Mustafa Suphi ve
yoldafllar›na yönelik linç girifliminde
bulunulan 1921’den bu yana... Yak›n
zamanda bildiri da¤›tan TAYAD’l› devrimciler, önde faflist MHP’liler, arkada
milliyetçi faflist duygular› devlet taraf›ndan provokasyonlarla, yalan-dolanla
sürekli canl› tutulmufl “hassas vatandafllar” olmak üzere ve devletin kolluk
kuvvetlerinin de gözü önünde linç
edilmek istendi. Tüm bu olaylarda baflrol, birçok olayda oldu¤u gibi devlet
taraf›ndan beslenen MHP’li sivil faflistlerindi. Bu sald›r›lar›n hiçbirinde failler
ne yaz›k ki “bulunamam›flt›”. Ama
devrimci dayan›flma ve irade onlar›n,
as›l suçlular›n cezas›n› vermiflti.
Yine Trabzon’da oldu¤u gibi, Rize’de de mezar anmas› yapan devrimciler dönüflte sivil faflistlerin sald›r›s›na
u¤ram›fl ve linç girifliminin ard›ndan Rize Belediye Baflkan› Halil Bak›rc› a¤z›ndan köpükler saçarak linççilere aç›kça
destek verirken flöyle demiflti: “E¤er
onlar oldu¤unu bilsem inip ben de vururdum…. Bir daha buraya gelmeye
cesaret edemezler. Gelirlerse çok
farkl› olur.” tescilli faflistin de ifade etti¤i gibi bu defa çok farkl› olmufltu…
Ayn› y›l bir bomba da Merzifon
Kaymakaml›¤›’nda patlam›flt›. Merzifon, Kürdistan flehirlerini and›r›yordu.
‹ti-miti, askeri-polisiyle ilçeyi adeta iflgal etmiflti devletin kolluk kuvvetleri.
5. Ana Jet Üs Komutanl›¤› bu ilçeye
konuflland›r›lm›flt›. Bu seçimin tesadüf
olmad›¤›n›, bütünlüklü bir stratejinin
parças› oldu¤unu hat›rlatmaya gerek
yok bile. Donan›m› için hiçbir “fedakârl›ktan” kaç›n›lmam›fl olan Merzifon
Mekanize Birli¤i de yine burada bulunuyor. Kendilerince önemli gördükleri
operasyonlarda özellikle de Türkiye
Kürdistan›’na yönelik harekâtlarda buradaki gücü kullan›yor egemenler.
Halktan ald›klar› vergilerle yine halk›n
üzerine -özellikle de Kürt halk›n›nölüm kusmak için ne kadar çok “çal›flt›klar›” zaten biliniyor. Y›llard›r bu bölgede halk›n eme¤ini sömüren, devrimcilerin kan›na girenlere hesap gününün
yaklaflt›¤› hat›rlat›lm›flt› bu eylemle.
Faflizme, bitiremeyecekleri bir düflmanla karfl› karfl›ya olduklar›n› korkusuzca gösterir eylemleriyle devrimciler…
Bu kavgada kazanan›n savaflanlar
oldu¤unu tarih kan›tlad›. Bunun bilinciyle dün oldu¤u gibi bugün de yar›nlara yürünüyor ve faflizmden hesap sormaya devam ediliyor.
Topra¤›n cemresidir f›s›lt›n gerilla…
“Devrimimizin Latin Amerika’da cisimlefltirdi¤i örnekle, bütün
flablon teorilerinin de¤erini hiçe indiren ö¤retisiyle kararl›, halk›n destekledi¤i, ölümden korkmayan küçük bir grup adam›n disiplinli ve düzenli ordu karfl›s›na ç›kabilece¤ini ve onu yenebilece¤ini kan›tlad›k. Bu temel derstir.”
Küba Devrimi, 12 kifli ve 9 tüfekle yarat›lan bir zaferdir. Çünkü
82 kiflilik gerilla grubu, Küba topraklar›na ayak bast›klar› anda sald›r›ya u¤ram›fllar ve geriye iflte bunlar
kalm›flt›r: 12 kifli ve 9 tüfek!
Fakat, 12 kifli ve 9 tüfe¤in cesur
buluflmas› Küba topraklar›nda 1956
sonunda gerilla savafl›n› bafllatm›flt›r.
Mucizevi bir biçimde, küçük bir insan kolu, onu destekleyen büyük
halk güçlerinin silahl› öncüsü, kararl›l›kla bir ideali gerçeklefltirmek için,
yeni bir toplum kurmak, eskimifl yap›lar› y›kmak için ve nihayet toplumsal adaleti gerçeklefltirmek için cesurca savafl›r.
Gerilla savaflç›s›n›n esinlendi¤i
amac›n büyüklü¤ü onlar› hakl› ç›kar›r. Bu savaflç› tutum, bu korkusuz
tutum, son hedefin büyük sorunlar›yla mücadele etme kararl›l›¤›, gerilla savaflç›s›n›n büyüklü¤üdür. Gerilla savafl› devrimin bar›flç›l geliflmesine karfl› kurulan bir barikat, zafer
de ard›llar›na sunulan bir çözüm reçetesiydi.
Küba halk›n›n, Batista diktatörlü¤üne karfl› silahl› zaferi, sadece,
tüm dünya gazetelerinin yazd›¤› gibi
destans› bir zafer olmakla kalmam›flt›r. Bu devrim bir halk›n, gerilla savafl›yla, kendisini ezen bir yönetimden kurtulabilece¤ini elle tutulur,
gözle görülür biçimde kan›tlam›flt›r.
Hem de yaln›z on y›llar öncesi için
de¤il…
Mussolini’nin faflist ordusu: Kara Gömlekliler
Mussolini ‹talyas›’n›n faflist örgütü, Hitler’in SA’lar›n› and›ran “Black
Shirts” yani Kara Gömlekliler’dir.
“Kara Gömlekliler, Benito Mussolini’nin emrindeki silahl› Faflist ‹talyan birlikleridir. ‹lk birlikler Mart
1919’da Swuodre d’Azrone ad›yla
sosyalistlere karfl› kuruldu. 1920’nin
sonunda sadece sosyalistleri de¤il,
Cumhuriyetçileri ve faflizme karfl›
olan herkesi yok etmeye bafllad›lar.
Faflist birliklerin say›lar› artt›kça yüz-
lerce kifliyi de öldürdüler. 24 Ekim
1922’de, Napoli’deki Kongre’de,
Mussolini’yi bafla getiren meflhur Roma’ya yürüyüfl için bütün ülkeden silahlanm›fl Kara Gömlekliler topland›.
Bir sonraki y›l›n bafl›nda, 1 fiubat
1923’de, özel Kara Gömlekliler resmi olarak ulusal milise çevrildi.” Diktatörlü¤ün muhaf›zlar› olan bu silahl›
faflist birliklere “Kara Gömlekliler”
denmesinin sebebi Mussolini taraf›ndan belirlenen siyah üniformalar› giymeleridir. Siyah, masonlar için özel
anlamlar tafl›yan bir renktir. Localar›n iç dekorasyonlar›nda yo¤un olarak kullan›lan siyah renk, masonik felsefede ölüm ritüellerini ve ölümü
temsil etmektedir.
Mussolini “Kara Gömlekliler” vas›tas›yla sadece kendi ülkesinde fliddet uygulamakla kalmam›fl, bu idealini gerçeklefltirmek için di¤er ülkeleri
de iflgal etme yoluna gitmifltir. 1935
y›l›nda Etiyopya’y› iflgal etmifl ve 1941
y›l›na kadar 15 bin kiflinin katledilmesine neden olmufltur.
Kültür -Sanat
Kapitalizmin kâr h›rs›n›n bir arac› olarak tüketim ç›lg›nl›¤›...
Üretim araçlar›n›n son derece geliflti¤i bir ça¤da yafl›yoruz. Ancak bu
muazzam geliflmeye ra¤men insanlar›n
büyük ço¤unlu¤u temel ihtiyaçlar›n›
karfl›layabilecek olanaklardan mahrum
b›rak›lm›fl durumda. Çünkü sistemin
amac› insanlar›n ihtiyaçlar›n› karfl›lanmas› de¤il, kâr elde etmektir. Bunun
için meta üretmektir. Egemenler üretti¤i metay› satabildi¤i oranda kâr elde
eder, sermayesini büyütür. Bu amac›na
ulaflmak için devaml› mevcut Pazar
alanlar›n› geniflletmeyi ve pazarlara hakim olmay› hedefler. Çünkü onun için
her yeni Pazar, meta üretiminin geliflmesi için afl›lmas› gereken bir s›n›rd›r.
Afl›r› meta üretimine çözüm olarak yeni pazarlarla birlikte, yeni ihtiyaçlar da
yarat›r. Göz al›c› bir biçimsellik ve çeflitlilik görüntüsüyle toplumun her kesimine bir fleyler sunar. Bunu yaparken insanlar›n gerçek istem ve ihtiyaçlar›ndan yola ç›kmaz, onun
için önemli olan daha çok kâr elde edece¤i metalar›n sat›lmas›d›r. Bunun için insanlar›n istem ve ihtiyaçlar›n› da flekillendirir.
Bu hedefine daha fazla ulaflmak için
her türlü araç ve yöntemi kullan›r.
Toplumda bulunan tüm farkl›l›klar›
kendisi için bir f›rsat olarak görür. Kad›nlara, erkeklere, çocuklara yönelik
ayr› ayr› yöntemleri devreye sokar. Bu
yetmez; bu gruplar› kendi aras›nda yafl
gruplar›na ay›r›r, bu da yetmez, yaflad›klar› bölgelere göre farkl› yöntemler
kullan›r, bu da yetmez e¤itim durumlar›na, boylar›na, kilolar›na, gelir durumlar›na, ten renklerine, dinsel inançlar›na göre s›n›fland›r›r. Böylece her gruba
yönelik arzular›n› k›flk›rt›r, yapay heyecanlar sunar, cazibe tuzaklar› kurar. Bu
tuzaklar› harekete geçirmek için en etkili yöntem olarak reklamlar› kullan›r.
Reklamlar, egemenlerin üretti¤i
metay› kitlelere pazarlamada önemli
bir silaht›r. Reklamlar› yaparken
temel amaç kitleleri tüketime,
savurgan bir tüketime yöneltmektir. Bunun için insanlar›n reklam›
yap›lan metaya ihtiyac› oldu¤u empoze
edilir. Günümüzde tv, radyo, gazete,
internet vb.nin geliflkinli¤i ve yayg›nl›¤›
dikkate al›nd›¤›nda reklamlar arac›l›¤›y-
la neredeyse ulafl›lamayan bir alan›n
kalmad›¤› ortaya ç›kar. Egemenlerin bu
alana yapt›klar› yat›r›mlar ve harcamalar da göz önüne al›nd›¤›nda reklamlar›n önemi daha iyi anlafl›l›r. Önceleri
lüks say›lan ve pahal› olmas› nedeniyle
belli bir kesim taraf›ndan al›nan buzdolab›, çamafl›r makinesi, bulafl›k makinesi, bilgisayar, DVD, cep telefonu vb.
egemenlerin daha çok kâr etmek
amac›yla toplumun genelinin almas›n› sa¤layacak bir düzeye getirilmifltir.
Bunda üretim maliyetlerinin düflmesinin pay› olmakla birlikte esasta bu
ürünleri
daha ge-
nifl bir kitleye satarak daha çok kâr elde etmek iste¤i esast›r. Bu ve benzeri
ürünlerde çok genifl bir ürün yelpazesi
oluflturan egemenler böylece farkl› gelir gruplar›n› hedefliyorlar.
Sistem metas›n› satt›kça kâr elde
etti¤i için; tüketim iste¤ini devaml›
canl› tutmak zorundad›r. Bu yüzden
yeni, geliflmifl ürünleri pazara sürmek
zorundad›r. Öyle ki herhangi bir beyaz
eflya, elektronik eflya almak için evinden ç›kan birisi bu ürünlerden birini
ma¤azadan al›p evine getirdi¤i andan
itibaren, ald›¤› ürünün daha yeni ve geliflmifl bir modelini alman›n hayalini
kurmaya bafllar. Ald›¤› ürün daha hiç
kullan›lmadan onun gözünde eskimeye
bafllam›flt›r.
Egemenler, daha geliflmifl ürünler,
modeller gelifltirmek için Araflt›rmaGelifltirme (AR-GE) bölümleri kurmufllard›r. Burada yapt›klar› yat›r›mlarla kendilerine pazarda daha çok avantaj
ve kâr sa¤layacak ürünler gelifltirmektedir. AR-GE bugün art›k bafll› bafl›na
bir sektör haline gelmifltir. Buralarda
gelifltirilen ürünler üretilerek, reklamlar, kampanyalar farkl› pazarlama yöntemleri ile kitleler bu sat›fla sunulan
ürünlere ihtiyac› oldu¤una inand›r›l›r
ve böylece Pazar devaml› canl› tutulur.
Egemenler azami kâr h›rs›yla s›n›r-
s›zca üretime devam etseler de ne s›n›rs›z bir Pazar vard›r ne de s›n›rs›z bir
tüketim talebi. Her fleyden önce çal›flan kitlelerin tüketim s›n›r›, ald›klar›
ücretle s›n›rl›d›r. Ama bu egemenlerin
kâr h›rs›n› gemlemez. Kitlelerin sadece
bugününü de¤il, gelece¤ini de ipotek
alt›na almak isterler. Bunun bir örne¤i
de ülkemizde son y›llarda muazzam
derecede artan kredi kart› kullan›c›s›na gelirinin 4-5 kat› harcama yapma
olana¤› vermeleridir. Bu kartlarla egemenler kârlar›n› alabildi¤ince art›r›rken
kitleler borç da¤lar› içinde daha da
yoksullafl›r, geleceksizleflir.
Egemenler her geçen gün kârlar›n›
art›r›rken, büyük kitleler daha da yoksullaflmakta, yaflamlar›n› sürdürecek
asgari temel ihtiyaçlar›na dahi ulaflamamaktad›r. Bu çeliflki ayn› zamanda sistemin sonunu getirecek zeminin de
kendisidir. Her zamanki gibi onlar elde
ettikleri muazzam kârlar›n› ve ellerinde
tuttuklar› pazarlar› büyütme hesaplar›
yap›yorlar ve bu hedeflerine ulaflmak
için toplumsal, kültürel ve etik de¤eri
önemsemiyorlar.
İşçi-köylü 15
22 Şubat-6 Mart 2008
Kim
“terörist”?
?
Merhaba dostlar;
Bugünkü gündem farkl› ama, biraz geçmifl y›llarda yaflanan-yaflat›lanlara, devrimcilere ve hapishane
süreçlerine iliflkin yazmak istiyorum. ABD ve yerli uflaklar› taraf›ndan, devrimcilere hiç yak›flmayan
bir cümle kullan›l›yor: “Terörist.”
Emperyalist-kapitalist sistemin
yerli uflaklar›n›n kurduklar› bu düzen, bu sistem bir gün ama bir gün
mutlaka y›k›lacakt›r!
Onlar da biliyorlar ki, devrimci
irade teslim al›namaz. Bunun örnekleri tarihimize ›fl›k tutuyor. ‹dam
sehpalar›nda, Diyarbak›r Zindanlar›’nda, iflkencehanelerde, s›r vermeyip, mücadelelerini sürdüren devrimciler, devrim yolunda canlar›n›
verdiler ve bu u¤urda nice can
dostlar›m›z› yitirdik. Ve onlar onur-
lu, boyun e¤meyen devrimci duruflu tarihe alt›n harflerle yazd›rd›lar.
ABD emperyalizmi ve yerli
uflaklar› çareler arad›lar, nas›l bu
yükselen devrimci dalgay› yok ederiz diye. 80’li y›llar›n cuntas›, binlerce insan› iflkenceden geçirdi. “Asmayal›m da, besleyelim mi” diyerek,
yüzlerce devrimciyi katletti. Birçok
insan› hapishanelere koydular o y›llarda. Hapishanelerde adli suçlular
da vard›. H›rs›zlar, yani her suçtan
insanlar vard›. Bu süreç içinde devrimciler oradaki adli suçlular› da gelifltirdi. Adliler devrimcilere sayg›
duymaya bafllad›lar.
Ancak ABD uflaklar› bundan da
rahats›z oldular. “Bunlar yine muhalefet bize” dediler, tuttular ko¤ufllar› siyasiler-adliler diye ay›rd›lar. Bu
böyle devam ederken, onlar çareler
arad›lar. Devrimciler Türkiye’nin
önünde engelmifl, yani onlar yüzünden geliflemiyormufluz!
ABD’nin de iste¤i üzerine, zaman›n Adalet Bakan› bir TV konuflmas›nda “F Tipleri bizim eserimiz” diyordu 1991’de. “Ben gittim gördüm, bizim projemiz
insanl›¤a büyük bir fley kazand›rm›fl” edas›yla konufluyordu.
fiimdiki hücre sistemini kendileri
getirmifl, oysa bu insana yak›flmayan, insanl›¤a zulmeden, insan› yok
eden bir bulufltur. Yani tecrit! Kimse arkadafl›n› görmesin, insan beyni
zarar görsün diye yap›lm›fl hücreler!
Evet, ne yapt›lar? 90’l› y›llarda F
Tiplerinin temellerini att›lar ve
2000’li y›llarda F Tiplerinin aç›l›fl›n›
yapt›lar. Ama ne yaz›k ki, hayat› yok
eden, diri diri yakan bir katliam yaparak, devrimcileri F Tipine götürdüler. Bir de ne dediler zaman›n
yetkilileri? “Biz çok zayiat bekli-
yorduk, fakat az oldu”. Onlarca
devrimcinin kan›na girdiler. Onca
zulüm, onca iflkence. Bunun hesab›
yok. Türkiye halk›n›n çocuklar›n›
yok etmeye çal›flt›lar ve hala da çal›fl›yorlar F Tiplerinde. Ama olmuyor, tutmuyor, devrimci irade teslim al›nam›yor! Her türlü çareye
baflvuruyorlar. Bir de halk›n gözünde nas›l küçük düflürürüz, bunun
hesab›n› yap›yorlar.
90’l› y›llara kadar “siyasi tutuklular” veya “siyasiler” deniyordu. En
fazla söylenen ise “anarflist” deyimiydi. fiimdi ne diyorlar dostlar?
Terörist! Terör!
Yani devrimcilere hiç yak›flmayan, asla yak›ndan-uzaktan alakas›
olmayan bir cümle kullan›yorlar.
Hedefi olmayan, fliddet yaratan,
korku salan anlam›na gelen bir tan›mlamad›r bu ve devimci insanlar›
hiç mi hiç ifade etmemektedir.
Çünkü devrimciler, halk›m›z›n
Okur
çocuklar›d›rlar. Onlar, halk›n sorunlar›n› dinleyen, sömürüye, zulme, haks›zl›¤a karfl› ç›kan, zulme sömürüye bafl e¤meyen, din dil, ›rk
gözetmeksizin, insanca bir yaflam ve
özgürlük için mücadele eden, gerekti¤inde halk› için can›n› feda
eden insanlard›r. Bir flekilde verilen
mücadelenin neferleridir onlar.
“Engeldir” dedi¤iniz devrimcileri F
Tiplerine koyunca, Türkiye’yi
ABD’nin boyunduru¤undan ç›kard›n›z m›? ‹flsizlere ifl buldunuz mu?
Halk›m›za ne verdiniz? Açl›k, yokluk, zam, zulüm! Daha do¤mam›fl
bebeler ABD’ye 3 bin Dolar borçlu.
ABD, askerlerinizin kafas›na çuval
geçirdi. Siz ne yapabildiniz? Efendinize bir fley diyebildiniz mi? fiu anda
Güneydo¤u da¤lar›na bombalar ya¤›yor. 25 milyon Dolar gitti. Çözüm
oldu mu? 24 operasyon yap›lm›flt›,
bu 25. oldu. Bu da yetmiyor, özellefltirme ad›na satt›n›z parça parça
memleketi. Eski bakan konufluyor.
“Bu para Türkiye’nin gelece¤i
için kullan›lacak, yat›r›mlar yap›lacak” diyordu. Bu para da flimdi
harcand›. Üstüne üstlük efendiniz
Ortado¤u Projesini gündeme koymufl. Ne diyor: “Il›ml› ‹slam”! Ad› da
Türban! Din ad›na dayat›lan bir simge! ‹nsanlar “Biz aç›z!” diyor. Evet, ABD uflaklar›, insanlar böyle diyor! ABD Afganistan’› ne hale getirdi.
Irak’ta 1 milyon insan yok edildi. Kim terörist? Buna halk›m›z,
halklar karar versin!
(Bir ‹K okuru)
Bunlar›
biliyor musunuz?
✔ Geçen 3 500 y›l›n sadece 230 y›l›n›n
bar›fl içinde geçti¤ini,
✔ AB’deki her inek için verilen günlük
2.50 dolarl›k sübvansiyonun, Afrika’n›n
yüzde 75’inin günlük geçiminden daha
fazla oldu¤unu,
✔ Hindistan’da 44 milyon çocuk iflçi
oldu¤unu,
✔ Dünyadaki yasad›fl› uyuflturucu pazar› 400 milyar dolar oldu¤unu,
✔ Amerikal› siyah erkeklerin hapse girme ihtimalinin, yüzde 33 oldu¤unu,
✔ ABD’nin, “haydut devlet” diye ilan
etti¤i 7 ülkeden 33 kat daha fazla askeri harcama yapt›¤›n›,
✔ Dünyada bugün hala 27 milyon köle
oldu¤unu,
✔ S›radan bir ‹ngiliz’in, günde yaklafl›k
300 defa kameraya yakaland›¤›n›
Biliyor musunuz?
Direnenlere…
Yüzümüz hep direnifle dönük olsun!
Merhaba,
Yaflad›¤›m›z ülke ve dünyada
milyonlarca, milyarlarca emekçi insan demiri söküyor, bu¤day›, pirinci
ekiyor, makineyi çal›flt›r›yor. Yani
üretiyor, yarat›yor, yaflam› var
ediyor. Oysa gerçekte onlar›n olan
güzellikler, zenginlikler bir avuç kan
emici taraf›ndan ellerinden al›n›yor,
çal›n›yor, talan ediliyor... Açl›¤a,
yoksullu¤a, çileye, zulme mahkum
edilen, soygunlara, vurgunlara kurban giden, sömürülen, yaflam›n gerçek yarat›c›lar› sahibi olan bu halk;
yerinden-yurdundan dilinden, kültüründen kopart›lan katledilen de bu
halk... Oysa ne açl›k ne zulüm, ne
yoksulluk ne ölüm bu halka reva de¤il. Bu halk›m›z›n “kader”i de de¤il.
Biz de halk›m›za reva olmayan bu
zulme dur demeli, hayk›rmal›, aya¤a
kalkmal›, isyan edip bu “yazg›”y› de¤ifltirmeliyiz.
Her fley üretenin yaratan›n hakk› olsa da; elbette ki bu zulmün sahibi egemenler ellerindeki çald›klar›n› kolayca geri vermeyecek. ‹flçinin, köylünün, emekçinin al›nteri
üzerinden yaratt›klar› zevk-sefa içindeki yaflant›lar›n›n, saltanatlar›n›n
bozulmas›n›
istemeyeceklerdir.
Tam tersi daha fazla soymak, daha
fazla sömürmek istemektedirler.
Bunun için her alanda azg›nca sald›rmaktad›rlar. Bunun için emekçilerin
üzerlerine coplar, bombalar ya¤makta, panzerler sürülmektedir.
Mu¤la’da stant›m›za
tahammülsüzlük
Mu¤la’n›n Milas ilçesinde 17
fiubat Pazar günü Pir Sultan Abdal Derne¤i’nin düzenlemifl oldu¤u geleneksel aflure etkinli¤inde
stant açan 2 YDG’li gözalt›na
al›nd›.
Etkinli¤e kat›l›mdan 45 dakika
sonra stantta satt›¤›m›z kitaplardan özellikle ‹brahim Kaypakkaya
Seçme Yaz›lar› ve Tohum’un yasak oldu¤u gerekçesiyle 2 arkadafl›m›z jandarma taraf›ndan Milas Jandarma Karakolu’na götürüldü. Arkadafllar›m›z yaklafl›k 4
saat al›konulmufl, 8 kitaba ve 2
Partizan dergisine ve Partizan’›n
kartpostallar›na el konularak
Bunun için en demokratik aray›fllara, eylemlere dahi tahammülsüzlükleri... Bunun için gözalt›, tutuklama,
katliamlar. Bunun için kitlelerin yozlaflt›r›lmak, kand›r›lmak istenmesi.
Düzenleri bozulmas›n diye. Uyuyan
dev uyanmas›n, derin uykuda kals›n
diye... Uyumayanlar› ise askeriyle,
polisiyle, zindanlar›yla, katliamlar›yla
susturmaya çal›flmakta.
Bugün kitleler açl›¤›n›n, yoksullu¤unun, sömürüldü¤ünün fark›nda
olmasa da, fark›nda olanlar da bunlar›n çözüm yol ve yöntemlerinin bilincinde yeterince olmasa da, bunlar› gören, bilen, bilmeyenlerin bir
ad›m önünde olan devrimciler ve
“yasak yay›n bulundurmak
ve satmak” gerekçeleriyle haklar›nda ifllem bafllat›ld›ktan sonra
karakoldan serbest b›rak›lm›fllard›r.
Arkadafllar›m›z›n gözalt›na
al›nmas› esnas›nda stanttan yay›n
alan ve stantta arkadafllar›m›za
yard›mc› olan gençler, jandarma
taraf›ndan taciz edilerek üst aramas› yap›lmaya çal›fl›lm›fl ve GBT
kontrolü yap›lm›flt›r. Etkinli¤e kat›l›m›n zay›f olmas› ve bu tarz
olumsuzluklara ra¤men 45 dakika
gibi k›sa bir süre de olsa kitaplar›m›z›n ve yay›nlar›m›z›n kitleye
ulaflt›r›lmas› ve kitle taraf›nda kitap dergi ve gazetelerimizin sat›n
al›narak sahiplenilmesi oldukça
olumluydu
.Mu¤la YDG
komünistler var. Ve her fleyden
önce insan olman›n gere¤i kendine,
gördükleri, bildikleri de¤erlere sorumluluklar› gere¤i uyuyan› uyand›rmal›, aya¤a kald›rmal›d›rlar. Bir insan açl›¤›, yoksullu¤u, sömürüyü,
zulmü görüyor, buna karfl› örgütlü
mücadele etmek, dur demek gerekti¤ini biliyor da susuyorsa, kendi kabu¤un çekiliyorsa, bu insan asl›nda
yaflayan bir ölüdür. Mücadele etmek, kendin, sevdiklerin, halk›n,
inand›klar›n için mücadele etmek insan olman›n gere¤idir. Kifli böyle
görüyorsa ancak o zaman kendini
s›n›rs›z bir davaya adayabilir. Ancak o zaman mücadeledeki zorluk-
Merhaba
Ben Sar›gazi’de Tekstil iflçisi
bir bayan›m ve yeni bir ‹K oku-
lara karfl› pes etmez, amans›z bir
kavgaya tutuflur. Ancak o zaman
kavgan›n ac›s›n› ve tatl›s›n› yüre¤inde, bilincinde harmanlamas›n› bilir.
Ancak o zaman olumsuzluklar onu
yolundan al›koymaz. Yenilgiler de
kay›plar da olsa kendine, davas›na,
halk›na güvensizlikler yaflamaz ve
kendini kayg›s›zca kavgan›n engin
denizine b›rakabilir.
Engin denizlere dal›nd›¤›nda da
bilinmeli ve görülmeli ki, denize günefl de vuruyor, ya¤mur da, f›rt›na
da. Deniz kabar›yor da alçal›yor da
ama mutlaka denizler okyanuslara
ulafl›yor. Bu onurlu gelece¤i infla etme kavgas›nda baflar›lar da var kay›plar da, yenilgiler de var, flehit
düflmek de, tutsak düflmek de var.
Mücadelenin önemli mevzilerinden birisi de zindanlard›r. Bu mekanlar›n egemenler için önemini,
egemenlerin muhaliflerini sindirmek, imha etmek, halk kitlelerinin
öncüsüyle buluflmas›n› engellemek
oldu¤unu hepimiz biliyoruz. Öyleyse biz bu mekanlara karfl› da haz›rl›kl› olmal›y›z. Bilincimiz donat›l›p silahland›r›lmal› bu mekanlara karfl›.
T›pk› Peru Komünist Partisi’nin kurucular›ndan Jose Carlos Mariateque’nin ifade etti¤i gibi “bir
devrimci için tutuklanma basit
bir ifl kazas›d›r. Sürgünleri, hapisleri iflkenceleri göze alacak
kararl› insanlara sahip olmadan
siyasal düzeni de¤ifltiremeyiz”
anlay›fl›yla ele almal›y›z. Evet, kimse
tutsak düflmeyi istemez. Ama hakl›
bir davan›n sürdürücüsüysek tutsak
düflmeyi de göze almak gerekiyor.
Ve bilinmeli ki bu tutsakl›k büyük
mücadelenin içinde “yol üzerinde
bir büküntü”den ibaret. Nas›l ki
yol üzerinde inifller, ç›k›fllar, büküntüler varsa ve yol yine de hedefine
ulafl›yorsa, bizim tutsakl›¤›m›z da
belki aksamalara neden olsa da kavga devam ediyor, durmuyor.
Di¤er bilince ç›kar›lmas› gereken nokta ise buralar›n da mücadelenin bir baflka mevzisi, bütünün
parçalar›ndan biri oldu¤u gerçe¤idir.
Hem de büyük çat›flmalar›n, büyük
direnifllerin yafland›¤› önemli bir
mevzisi. Mücadele, çat›flma, direnifl
d›flar›da oldu¤u gibi içeride de devam ediyor. Yani d›flar›n›n emeklili¤i
de¤il hapishaneler. Sadece mekan
de¤ifliyor, kullan›lacak silahlar farkl›lafl›yor. Kolektif katk›n›n flekli de¤ifliyor.
Bu bilinç ve yaklafl›mda olundu¤unda tutsak da düflülse umutsuzlu¤a düflülmez. Bilinir ki umutsuzluk
umududur düflman›d›r. Ve tutsak
düflüp girildi¤inde içeri, beyinde bilinç, yürekte inanç tazeli¤ini korudu¤unda her daim, “içeri girersek
ne yapaca¤›z, ne olacak” sorusunun
cevab› da haz›rd›r. O zaman bilinir
ki yönümüz, yüzümüz hep direnifle
dönük olmal›.
(Bir tutsak Partizan)
ruyum.
Sizlere yaflad›klar›m› anlatmak
istiyorum. Geç saatlere kadar çal›fl›yoruz. Karfl›l›¤›n› da alam›yo-
ruz. 6 ayd›r mesailerimizi vermiyorlar. Cumartesileri mesai de¤il,
mecburi çal›fl›yoruz. Sadece Pazar
günü tatil, o da yetmiyor. Ailelerimizle görüflemiyoruz. Hiçbir sosyal güvencemiz yok. Sigorta istedi¤imizde maafltan kesiyorlar. Maafllar›m›z çok düflük. Senede bir
kez zam yap›yorlar. Patronlar›m›za yalakal›k yapan iflçiler var.
Elektrik gitti¤inde bizden kesiyorlar. ‹fl olmad›¤›nda da bizden kesiliyor. Hep sömürülüyoruz. Bu sistemin de¤iflmesini istiyoruz. Ama
birkaç kifliyle olmuyor. Herkesin
hakk›n› aramas› laz›m.
Sayfan›zda yer ay›rd›¤›n›z için
teflekkür ederiz.
(Sar›gazi’den bir ‹K okuru)
Konuflmay›n
Susun, susun
Kabuk ba¤layan yaram›
deflmeyin
Ben as›rlardan beri
Süngülenen çocuklar›n,
yak›lan canlar›n
Ç›¤l›klar›yla büyümüflüm.
Bombalanm›fl köylerim
Yak›lm›fl y›k›lm›fl, viran olmufl…
Kan akard› nehirleri Dersim’in
Kesik bafllar yaral› canlar
Köylerde, derelerde, tepelerde
K›zg›n güneflin alt›nda
da¤ bafllar›nda
Kurda kufla yem olmuflum
Kaç kez ölmüfl
kaç kez dirilmiflim
Sonra
Tren vagonlar›na bindirilip
Hiç bilmedi¤im diyarlara
sürülmüflüm
Ben ac›lar ve 盤l›klarla
büyümüflüm
Zulme ve zalime boyun
e¤memifl
Da¤lar› mekân tutmuflum
Partizan olmuflum
Vartinik’te, Munzur’da,
Kaçkarlarda, Toroslarda
Zalimlerle savaflm›fl›m
Vurmufl, vurulmuflum
Nice canlar vermifl
Tutsak düflmüflüm zalimin eline
‹flkence tezgahlar›ndan
geçmiflim
Yak›lm›fl, bo¤azlanm›fl›m
Soysuzlaflmam›fl,
teslim olmam›fl›m
‹nad›na inad›na
Yeniden kavgaya sar›lm›fl›m
(Gebze’den bir ‹K okuru)
iflçi-köylü
Demokratik Halk ‹ktidar› ‹çin
www.iscikoylu.org
B‹Z HALKIZ GELECEK ELLER‹M‹ZDED‹R
UMUT YAYIMCILIK VE BASIM SANAY‹ LTD. fiT‹
Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mah.
‹mam Murat Sok. No:8/1
Aksaray-Fatih/‹STANBUL
Tel: (0212) 521 34 30 FAKS: (0212) 621 61 33
Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Çilem ÖNSEL
Bask›: Gün Matbaac›l›k Beflyol Mah. Telsizler Mevkii
Akasya Sk. No:23/A K.Çekmece/‹stanbul Tel: 0212 426
63 30-580 63 80
e-mail: [email protected]
BÜROLAR
KARTAL: ‹STASYON CAD. DÖRTLER APT. NO: 4/2 KARTAL, TELEFAKS: (0216) 306 16 02 Cep: 0 537 270 75 60
ANKARA: TUNA CAD. ÇANAKÇI ‹fiHANI NO:11 KAT: 3 DA‹RE: 32 ÇANKAYA TEL: (0312) 430 67 65 Cep: 0 535 562 33 72
‹ZM‹R: 856 SOKAK, NO:48/203 KEMERALTI KONAK, TEL: (0232) 446 78 07 Cep: 0 555 561 04 03
MALATYA: ‹SMET‹YE MAH. N‹YAZ‹ M‹SR‹ CADDES‹ ERSOY APT. NO:9 TEL: (0422) 325 78 13 Cep: 0 542 216 48 00
ERZ‹NCAN: ORDU CAD. ORDU ‹fiHANI KAT:3 TEL: (0446) 223 67 18 CEP: 0 536 697 94 19
BURSA: SELÇUK HATUN MAH. ÜNLÜ CAD. SÖNMEZ ‹fi SARAYI KAT: 2 NO: 185 HEYKEL, TEL: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 613 81 98
MERS‹N: S‹L‹FKE CAD. ÇAVDARO⁄LU ‹fiHANI KAT: 3 NO: 118 MERS‹N Cep: 0545 685 25 27
AVRUPA MERKEZ BÜRO: WESELER STR 93 47169 AS-DRUCK DUISBURG-ALMANYA TEL: 0049 203 40 60 958 FAKS: 0049 203 40 60 959
Emekçi kad›nlar›n yakt›¤› meflale, yolumuzu ayd›nlatmaya devam ediyor
Kökeni özel mülkiyetin ç›k›fl›na
kadar uzanan kad›n sorunu, ezenler ve ezilenler aras›nda süren mücadelede, hala en önemli toplumsal sorunlardan biri olma özelli¤ini
korumaktad›r. Ezilen s›n›f›n kad›n›, s›n›flar mücadelesinin tarihi boyunca hep en fazla ezilen olmufl, katmerli bir sömürüyle yüz yüze kalm›flt›r.
Kad›n›n, köleci ve feodal toplumda yaflad›¤› ezilmifllik, sömürü
v e
her türden bask›, kapitalist toplumda daha azg›nca bir bask› ve
sömürüye dönüflmüfltür.
Kapitalizmin geliflmesine paralel ortaya ç›kan a¤›r sömürü koflullar›, kad›n›n bu ezilmiflli¤e ve
katmerli sömürüye baflkald›r›s›nda
da bir s›çrama yaratm›flt›r. Bu baflkald›r› ise giderek örgütlü bir hal
almakta gecikmemifltir.
S›n›f mücadelelerinin hayli yüksek bir seyir izledi¤i 1800’lü y›llar,
kad›n emekçilerin
çal›flma ve
y a fl a m a
koflullar›n›n düzeltilmesi
için verdikleri mücadelelerde
de yans›mas›n› bulmufltur. Bu yans›man›n en somut
göstergesi ise, New
Yorklu kad›n tekstil iflçilerinin, 1857’de gerçeklefltirdikleri direnifltir.
Bu direniflin patron taraf›ndan sald›r›ya u¤ramas› ve ç›kar›lan
yang›nda
100’den fazla emekçi kad›n›n yaflam›n›
yitirmesi, kad›n›n
toplumsal kurtulufl
mücadelesindeki
önemine dair mi-
henk tafl› olmufltur. ‹flte bunun
içindir ki, 1910’dan bu yana, tekstil iflçisi kad›nlar›n an›s›na düzenlenen 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü, ezilen kad›n›n kurtuluflu için verilen bir mücadele
günü oldu¤u kadar, kad›n-erkek
tüm ezilenlerin, her türden ezilmiflli¤e, bask›ya ve sömürüye baflkald›r› günüdür.
Sald›r›lar egemenlerin
korkusunun ürünüdür
On y›llarca baflkald›r›n›n ve isyan›n, mücadelede bedel ödemenin an›s›na sahip ç›kman›n günü
olarak yaflat›lan, s›n›fsal özüne uygun biçimde gündemlefltirilen 8
Mart, egemen s›n›flar›n sald›r›s›na
u¤ramakta gecikmedi. Bu sald›r›lar
bir yandan s›n›fsal özüne uygun ele
al›nan 8 Mart etkinlik ve faaliyetlerine, di¤er yandan 8 Mart’›n içini
boflaltmaya dönük, ideolojik sald›r›lar olarak gündeme geldi. ‹deolojik sald›r›lar›n en kapsaml›s›,
BM’nin 1977’de ald›¤› bir kararla 8
Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü’nü, “Dünya Kad›nlar Günü” ilan etmesiyle gerçekleflti.
Bu ideolojik sald›r› çok aç›k ki,
egemenlerin s›n›f mücadelesinden
duydu¤u korkuya ba¤l› olarak, kad›n›n bu mücadele içinde aktif rol
almas›ndan duyduklar› korkunun
ürünüydü. Bundaki temel amaç,
ezilen s›n›f›n kad›n›n› kendi s›n›f›n›n erke¤i arac›l›¤›yla bask› alt›na
almak ve sisteme karfl› mücadele-
ye kat›lmas›n› engellemektir.
Çünkü toplumun yar›s›n› oluflturan kad›n›n mücadeleye kat›lmas›
demek, egemen s›n›flara karfl› verilen mücadeleye kat›lanlar›n say›s›n›n iki misline ç›kmas› demektir
her fleyden önce.
Meflalenin ateflini
harlayal›m
Önümüzdeki 8 Mart Dünya
Emekçi Kad›nlar Günü, New
Yorklu kad›n iflçilerin canlar› pahas›na yakt›klar› meflalenin 152. y›l›
ayn› zamanda.
Bir buçuk as›rl›k bu süre içinde
emek ve sermaye aras›ndaki çeliflkiler daha da derinleflmifl, sömürü,
ya¤ma ve talan daha da boyutlanm›flt›r.
Özellikle de ezilen s›n›f›n kad›n› üzerindeki sömürü, bask›, ayr›mc›l›k ve her türden zulüm daha
da katmerleflerek günümüze kadar gelmifltir.
Emekçi kad›nlar, bugün hala
fabrikada patron bask›s›na, evde
erkek egemen, gelenek-görenek,
örf-adetler ve dinsel inançlar›n
bask›s›na maruz kalmaktad›r. Kad›n› toplumdan d›fllamaya dönük
anlay›fl›n sonucu olarak ortaya ç›kan çok yönlü bask›, kad›n› dün oldu¤u gibi bugün de ezmekte, horlamaktad›r. Dahas›, kad›n dün oldu¤u gibi, bugün de bir cinsel obje
ve meta olarak görülmektedir.
Emperyalist paylafl›m, iflgal vb. savafllarda tecavüze ve cinsel tacize
u¤rayan, en fazla zulüm ve bask›y›
yaflayan hep kad›nlar olmufltur.
Emperyalist iflgallerin, ya¤ma ve
talan›n giderek yayg›nlaflt›¤› günümüzde, bu durumdan en fazla etkilenenler de yine bu bölgelerdeki
ezilen kesimin kad›nlar› olmaktad›r. ‹flgallerde halklar›n bafllar›na
ya¤d›r›lan bombalar, kullan›lan
kimyasal-nükleer vb. silahlar nedeniyle iflgal topraklar›ndaki kad›nlar›n do¤urdu¤u özürlü çocuk say›s›nda bile büyük bir art›fl yaflanmakta, say›s›z kad›n iflgalcilerin tecavüzüne u¤ramakta, vahflice katledilmektedir.
Gerek sosyal y›k›m sald›r›lar›na
paralel olarak üzerindeki sömürü,
yoksulluk ve toplum içindeki her
türden ayr›mc›l›k artan kad›nlar,
gerekse iflgallerde tecavüze u¤rayan, katledilen kad›nlar, hepsi de
ezilen s›n›f›n, yani emekçi s›n›f›n
kad›nlar›d›r. Yani egemen s›n›f›n,
hemcinsini sömürerek yaflayan ve
“hak arama” derken, asl›nda tüm
bu bask›y›, zulmü ve sömürüyü daha da katmerlefltirmeyi hedefleyen
kad›nlar› de¤ildir! 8 Mart en baflta da bu nedenle tüm kad›nlar›n de¤il, emekçi kad›nlar›n,
ezilen s›n›f›n kad›nlar›n›n günüdür!
Böylesi bir süreçte girece¤imiz
bu 8 Mart’ta da, 8 Mart’›n “tüm
kad›nlar›n günü” olmas›n› savunan
feminist anlay›fl, yine sistemden ald›¤› güçle, kad›n sorununu kad›nerkek sorununa indirgeme yaklafl›m›n› sürdürmektedir. Bu yaklafl›m
uzunca zamand›r en somut olarak,
erkeksiz 8 Mart eylem ve etkinlikler örgütleme çabalar›nda kendini
d›fla vurmaktad›r. Kad›n›n mevcut
sistem içinde, kad›n olmaktan kaynakl› yaflad›¤› sorunlara karfl› elbette kay›ts›z kal›namaz. Ancak
bunlar sisteme karfl› mücadeleden kopuk da ele al›namaz!
Sisteme karfl› mücadele ise kad›nerkek omuz omuza yükseltilecek
bir mücadele olmadan, baflar›ya
ulaflamaz!
8 Mart sömürü sistemine karfl›
mücadelenin ürünü olarak, emekçi kad›nlar›n ölümüne direniflleriyle ortaya ç›km›flt›r. 8 Mart temelinde harcanacak çaba, kad›n ve
erke¤i karfl› karfl›ya getirmeye dönük de¤il, emekçi kesimlerin kad›n›n› mücadeleye, ancak erkek s›n›fdafllar›yla ortak bir mücadeleye
kanalize etmeye dönük ele al›nmak durumundad›r. Tekstil iflçisi
kad›nlar›n bundan 152 y›l önce yak›lan ve yolumuzu ayd›nlatmaya
devam eden meflalenin ateflini harland›rmak, Ekim Devrimi’ndeki,
Büyük Proleter Kültür Devrimi’ndeki, Hindistan, Filipinler, Nepal devrim mücadelesindeki kad›nlar›, Clara Zetkin, Rosa Lüksemburg, Krupskaya, Kollontai gibi
devrimci kad›n önderleri, ülkemizdeki Meral’leri, Barbara’ lar›, Nergiz’ leri, Sabahat’lar›, Zilan’lar› ve
daha isimlerini sayamayaca¤›m›z
nice mücadeleci kad›n› anmak ve
yaflatmak da ancak böyle mümkün
olacakt›r!
Yaflas›n flehit ve tutsak ailelerinin örgütlü mücadelesi!
Parti ve Devrim fiehitlerini and›¤›m›z Ocak ay›, bizler aç›s›ndan
yo¤un bir faaliyet süreci olarak
geçti.
Bu dönem Kas›m ay› içerisinde
gerçeklefltirdi¤imiz aile toplant›s›yla birlikte çal›flmalar›m›z›n start›n› vermifl olduk. fiehit ve tutsak
ailelerinin sahiplenmelerinin ve
sürecimize kat›l›m›n›n önemi üzerinde durularak, ailelerimizin bizlerden beklentilerinin neler oldu¤unun anlafl›lmas›na ve bizlerin
beklentilerinin ortaya konulmas›na çal›fl›ld›. Her y›l Sar›gazi’de flehitlerimizin mezar› bafl›nda gerçeklefltirdi¤imiz ve yine her y›l düzenledi¤imiz kitlesel anma etkinli¤i yo¤unlaflt›¤›m›z iki temel çal›flma olarak planland›. Bu süreç ayn› zamanda uzun bir süredir a¤›r
aksak ilerleyen ve yeterince politik bir içeri¤e büründürülemeyen
aile ziyaretlerinin yeniden düzenlenmesinin ve iliflkilerimizin politik bir zeminde sistemlefltirilmesinin ad›mlar›n›n at›lmas› olarak tasarland›.
mesi ekseninde ele al›nmaya, faaliyetimizin yaflad›¤› s›n›rl›l›klar› aflman›n araçlar› olarak de¤erlendirilmeye çal›fl›ld›. Özellikle ailelerimize yaklafl›mda prati¤imizde ortaya ç›kan geri yanlar›n, politik içerikten yoksunlu¤un, onlar›n ziyaret edilmesi gereken insanlar ve
bizlerin de ziyaret etmesi gerekenler olarak düflünülmesinin sa¤l›kl› bir iliflki görünümü oluflturmad›¤› üzerinde durularak bunun
afl›lmas›n›n gereklili¤i anlat›ld›. Bu
görünümü aflan, sahiplenmeyi ve
dayan›flmay›, sorunlar›m›z özgülünde harekete geçmeyi içeren bir
iliflki tarz›n›n oluflturulmas›, flehit
ve tutsak ailelerinin mücadelesine,
geliflimine katk› sunaca¤› üzerinde
duruldu.
Aile ziyaretlerinin yaflad›¤› k›s›rl›klar›n afl›lmas›na dönük kimi
ad›mlar bu dönem içerisinde at›labilmifltir. At›lan bu küçük ad›mlar›n anlay›fl olarak sistemlileflmesi,
süreklileflmesi,
gelifltirilmesi
önemli bir yerde durmaktad›r.
Mezar anmas›…
Toplant›lar›n önemi
ve aile ziyaretleri
Olanaklar› bulunan yerlerde
öncelikli olarak toplant›lar›n örgütlenmesi ve en genifl kat›l›mla
gerçeklefltirilmesi bu süreç boyunca izledi¤imiz pratik hat oldu.
Ailelerin tan›flma ve kaynaflmalar›na, ayn› ac›lar› ve benzer sorunlar› yaflayan insanlar›n varl›¤›n› görmelerine hizmet eden toplant›lar
tecrübe ve deneyim aktar›m›, dayan›flma ve ortak çözüm aray›fl›
konusunda önemli olanaklar yaratmakta ve yararl› olmaktad›r.
Toplant›lar ve aile ziyaretleri
zay›flayan ba¤lar›m›z›n güçlendiril-
Anmam›z› her y›l oldu¤u gibi
yo¤unlaflm›fl bir kitle faaliyetinin
üzerine oturtma düflüncesiyle hareket ettik. Özellikle flehit ailelerimizin anmaya tafl›nmas›n›n anlam›
bizler aç›s›ndan ayr› bir yerde durmaktad›r. fiehit ve tutsak ailelerinin anmalar›m›zda kendini ifade
eden pankart›yla sahiplenme iradesini göstermesi oldukça önemlidir. Anmaya kat›l›m gösteren ailelerimizin oran›n› yeterli bulmasak
da geçen y›la oranla daha olumlu
oldu¤unu söyleyebiliriz.
Gece çal›flmas›…
Bütün bir ay boyunca yürüttü-
¤ümüz faaliyetin pekifltirilmesi, daha genifl bir kesime propagandas›n›n yap›lmas› amac›yla her y›l Partizan fiehit ve Tutsak Aileleri olarak düzenledi¤imiz anma etkinli¤i
bir dizi yetersizliklerine ra¤men
olumlu bir flekilde gerçekleflti.
Haz›rl›k sürecinde etkinli¤i
yapmay› düflündü¤ümüz salonun
netlefltirilmesinde yaflad›¤›m›z za-
man kayb› çal›flman›n dar bir alana
s›k›flmas›na, böylelikle etkinlik tarihinin de¤iflmesine ve programda
yer almas›n› istedi¤imiz sanatç›lar›n bir k›sm›n›n program d›fl›nda
kalmas›na neden oldu. Zay›flayan
program takviye edilmifl ancak nitelik sorununun önüne geçilememifltir. Kitlemiz taraf›ndan bu durum hakl› olarak elefltiri konusu
yap›lm›flt›r. Bunun etkinli¤imize
emek veren herkes taraf›ndan de¤erlendirilmesi ve görünen nedenlerin ötesinde a盤a ç›kar›lmas› gerekmektedir. Etkinli¤imize flehit
ve tutsak ailelerinin yo¤un kat›l›m›
sa¤lanm›fl ve geceye rengini veren
bir atmosferin oluflmas›na hizmet
etmifltir. Tutsak Partizanlar›n flehit
yoldafllar›m›z›n ailelerine verilmek
üzere haz›rlad›klar› künyelerin
ulaflt›r›lmas› etkinli¤e ayr› bir anlam katm›flt›r.
Yine Tutsak Partizanlar›n tecrit
koflullar›nda, bütün olanaks›zl›klara ra¤men haz›rlad›klar› el ürünleriyle flehit ve tutsak ailelerinin mücadelesine katk› sunmalar› oldukça anlaml›d›r. Tutsak yoldafllar›m›z›n bu özverili çabas› geceye kat›lan kitlemiz taraf›ndanda sahiplenilmifl ve onure edilmifltir.
Geçirdi¤imiz faaliyet süreci bizler aç›s›ndan ayn› zamanda birer
ö¤renme süreci olarak tarif edilebilir. Sürecin flekillendirilmesi ve
Umudun; bilinç ve yürek ustalar›na…
Partizan fiehit ve Tutsak Aileleri
10 fiubat günü Salon Figaro’da gerçeklefltirdikleri anma ile devrim yürüyüflünde kararl›l›¤›n, erdemin ve
onurun temsilcileri flehitlerimizin
an›lar›n› ve düfllerini yaflatmaya bir
kez daha ant içti. Etkinlik, Parti ve
devrim flehitleri için yap›lan bir dakikal›k sayg› duruflu ile bafllad›. Ard›ndan PfiTA ad›na bir konuflma yap›ld›.
Konuflmada devrim flehitlerinin an›lar›na ve mücadelesine sahip ç›kman›n gereklili¤i üzerinde duruldu. Konuflmadan hemen sonra ölüm orucundan kaynakl› kal›c› rahats›zl›klar›
olmas›na ra¤men tedavisi yap›lmayan ve F tipinde tutulan ve burada
bir gözünü kaybeden Savafl Kör alk›fllarla sahneye ç›kt› ve kitleyi selamlad›.
Aynur Haflhafl, P›nar Sa¤,
Mehmet Ekici, Grup Keops ve
Sad›k Gürbüz türkü ve ezgilerini
ailelerle paylaflt›. Temel Demirer ise
yapt›¤› coflkulu konuflma ile devrim
flehitlerin and› ve emekçileri mücadele etmeye ça¤›rd›.
“S›n›rl› bir yaflam› s›n›rs›z bir
davaya adayanlara ölüm yok”
yaz›l› PfiTA pankart› sahneyi süsler-
ken aileler, Tutsak Partizanlar›n hapishanelerden gönderdi¤i ürünlerini
stantta sergiledi. Sincan, Malatya,
Uflak, Gebze, Tekirda¤ 1 ve 2 no’lu
F tipi hapishanelerden Tutsak Partizanlar›n umut, direnç ve kavga yüklü mesajlar› alk›fllar eflli¤inde okundu. Okmeydan›, Esenler, Alt›nflehir,
Gazi, ‹kitelli Partizan okurlar› ve ‹ngiltere TKM, YDG ve Partizan, gönderdikleri mesajlarla devrim flehitlerinin kavga bayra¤›n› daima yükseklerde dalgaland›rma sözü verdi.
Medine Akbafl’›n sahneledi¤i,
Kemal Özer taraf›ndan yaz›lan
devam ettirilmesinde ailelerimizin
dile getirdi¤i öneri ve elefltiriler,
k›zg›nl›k ve tepkiler, verdikleri
emek ve çabalar dayan›flmaya ve
mücadeleye davetleri önemli bir
yerde durmaktad›r. Geçirdikleri
sanc›l› günlerin direncini tafl›yan
ailelerimiz içinden geçti¤imiz zorlu
sürece de direnç katacaklard›r.
Kendi gerçekli¤imizin tersyüz
edilebilmesi; eski al›flkanl›klar›n
terk edilmesi ve kitle faaliyetine
yo¤unlafl›lmas›yla mümkün olacakt›r.
fiehit ve Tutsak Ailelerinin örgütlü ve iradi mücadelesi ancak ve
ancak flehit ve tutsak ailelerinin
sorunlar›na çözüm içermektedir.
Bu nedenle tüm flehit ve tutsak ailelerini Partizan fiehit Ve Tutsak
Ailelerinin çat›s› alt›da buluflmaya
ve komünizm ve devrim flehitlerine ba¤l›l›klar›n› pratiklefltirmeye
davet ediyoruz.
(Partizan fiehit ve Tutsak
Aileleri)
“O¤ullar› öldürülen analar”
isimli tiyatro analar›n be¤enisini toplad›.
Sincan F Tipi Hapishanesi’nden
Tutsak Partizanlar›n flehit ailelerine
verilmek üzere gönderdi¤i bileklikleri k›rm›z› karanfiller eflli¤inde almak üzere ailelerin sahneye ç›kmas›
kitle taraf›ndan uzun süre ayakta alk›flland›. Coflkunun doru¤a ç›kt›¤› bu
bölümde flehit yak›nlar›, analar›, babalar› çocuklar›na dair duygular›n›
dile getirdi. Ailelerin yo¤un kat›l›m
gösterdi¤i ve gözyafllar›na hâkim
olamad›¤› konuflmalar s›ras›nda kitle
“Devrim flehitleri ölümsüzdür”
slogan›n› hayk›rd›.
(‹stanbul)

Benzer belgeler