II. Dünya Savaşı Yıllarında Ekim Seferberliği

Transkript

II. Dünya Savaşı Yıllarında Ekim Seferberliği
II. Dünya Savaşı Yıllarında
Ekim Seferberliği
Sevilay ÖZER
Cumhuriyet Üniversitesi
ÖZER, Sevilay, II. Dünya Savaşı Yıllarında Ekim Seferberliği. CTAD, Yıl 8, Sayı 15
(Bahar 2012), 31-49.
II. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla savaşı sınırlarından uzak tutmak isteyen Türkiye,
seferberlik ilan etmiştir. Bu durum, sadece dış tehditleri engelleyici bir milli müdafaa
tedbiri olarak değerlendirilse de sonuçları itibariyle aslında karşımıza bir iaşe meselesi
olarak çıkmıştır. Seferberlikle birlikte zirai kesimde çalışan üretici kitlenin önemli bir
kısmının askere alınmış olması iaşe sorununu, sadece askerin beslenmesi sorunu
olmaktan çıkararak, ülkenin iaşe meselesi haline getirmiştir. Tabii ki bu noktada
uluslararası ekonomik koşulların da etkisi olduğu hatırlatılmalıdır. İşte görülen bu
gerçek üzerine hükümet ülkedeki iaşe sorununu çözmek için büyük bir ekim
seferberliği başlatmıştır. “En Az İki Misli Ürün” parolasıyla hareket edilen bu
dönemde ekim seferberliği kapsamında alınan tedbirlerle arazilerin boş bırakılmasının
önüne geçilerek maksimum seviyede ürün elde edilmek istenmiştir. Milli Korunma
Kanunu ile hükümete, ekonomiye müdahale edebilmek için çok geniş yetki ve
görevler verilmesi de bu hususta yapılan çalışmalara büyük katkı sağlamıştır.
Anahtar Sözcükler: Ekim Seferberliği, Ziraat, İaşe, Hububat, Zirai Kombinalar
ÖZER, Sevilay, Mobilization of Cultivation During the Years of World War 2.
CTAD, Year 8, Issue 15 (Spring 2012), 31-49.
By the beginning of the Second World War, Turkey deterred from the war and
declared mobilization. This decision was taken not only due to concerns of national
security against external threats but also due to a subsistence question. The
recruitment of the productive masses in agricultural sector caused the emergence of
this subsistence question in the entire country rather than the subsistence of the
army. Besides, it should be reminded that the international economic conditions had
also influence on this question. This is owing to the reason that the government
started a mobilization of cultivation in order to solve the problem. With the motto
“At least double the amount of product” measures were taken in order to obtain the
maximum amount of product. Moreover the National Law of Preservation, that
32
Cumhuriyet Tarihi Araştırmaları Dergisi Yıl 8 Sayı 15 (Bahar 2012)
authorized the government for direct intervention to the economy made serious
contributions to this mobilization of cultivation.
Keywords: Mobilization of Cultivation, Agriculture, Food, Cereals, Agricultural
Combines
Giriş
II. Dünya Savaşı’nın başlarından itibaren harbe girmeyen diğer milletler gibi
Türkiye de savaşı sınırlarından uzak tutmak için kuvvetli ve büyük bir ordu
beslemek durumunda kalmıştır.1 Savaşın memleket içindeki en büyük tesiri iaşe
konusunda olmuştur. Ahmet Hamdi Başar bu durumu şu sözleriyle özetlemiştir;
“İaşe davasının doğuşu çok enteresandır. Birdenbire duvara çarptıktan sonra karanlıkta
yürüdüğünü anlayan insan gibi iaşe davası önümüze gelinceye kadar ne halkımızın öteden
beri beslenemediğinden ve ekonomik kifayetsizliğinden, ne de harp halinin çıkışından sonra
mal yetiştirme ve harcama muvazenesini bozan şartlar dolayısıyla mal yokluğundan ve
istihlâk çokluğundan dolayı bir buhrana savaş yıllarında düşeceğimizden haberdar
olmadık.” 2 Bu dönemde askere almaların artması, çift hayvanlarına ordu
tarafından el konması gibi nedenlerden dolayı üretim azalmış, bunun sonucu
olarak da hububata olan talep oldukça artmıştır. Ahmet Emin Yalman, Vatan
gazetesindeki yazısında durumu şöyle değerlendirmiştir; “Harbin yarattığı umumî
buhran: darlıklar, vasıtasızlıklar, zorluklarla doludur. Memleketi korumak için ihtiyat
tedbirleri almak ihtiyacını duyduk. Bu yüzden de birtakım müstahsiller askere giderek
müstehlik oldu. Zaten bol olmayan istihsal ve nakil vasıtalarından da bir kısmı askerî
maksatlara ayrıldı. Yem noksanı yüzünden hayvan mevcudumuz kırıldı.”3
Aslında daha 1940 yılında iaşe durumunun hiç de iyi olmadığı anlaşılmıştır.
Toprak Mahsulleri Ofisi, bulundurmak zorunda olduğu stok miktarında
sıkıntıya düşmüştür. Bu durum daha çok Ofis’in yeterli ürünü üreticilerden satın
alamamasından kaynaklanmıştır. 4 1939 ve 1940 yıllarındaki buğday üretimi
1 Benol, “Ekim Seferberliği”, Köye Doğru, Cilt 3, Sayı 4, 15 Eylül 1942, s. 10; Nadir Nadi, Perde
Aralığından, Çağdaş Yayınları, İstanbul, 1991, s. 234.
2 Ahmet Hamdi Başar, Davalarımız, Ankara, 1943, s. 171. Ragıp Ziya Mağden o günleri şöyle
anlatmıştır; “Herkes hatırlayacaktır ki, 1939 senesini atlatıp ta 1940 senesine girildiği zaman, vaziyetin
ağırlığı gittikçe artmağa yüz tutmuştu. Bir yandan halkının, öbür taraftan, mevcudu gittikçe artmaya başlayan
ordunun iaşe ve ibatesiyle mükellef bulunan memleketimizin vaziyeti gittikçe ağırlaşıyordu. Hububat, günden güne
serbest piyasadan çekiliyor; bütün gıda maddeleri inanılmaz fiyatlarla satılıyor; konulan tayin usulleri geniş
sızıltıları mucip oluyor ve kimseyi memnun edemiyordu… Fakat… Her şeye ve her şeye rağmen, memleket,
ordusunu ve halkını aç bırakmamak ve beslemek mevkiinde ve mecburiyetinde idi.” Ragıp Ziya Mağden, Zirai
Kombinalar, Ankara, 1949, s. 9.
3 Ahmet Emin Yalman, “Hükümet Hayırlı Bir Taarruza Geçti”, Vatan, 17 Temmuz 1942.
4 Şevket Pamuk, “İkinci Dünya Savaşı Yıllarında Devlet, Tarımsal Yapılar ve Bölüşüm”,
Türkiye’de Tarımsal Yapılar, Yurt Yayınları, Ankara, 1988, s. 102.
Sevilay ÖZER, II. Dünya Savaşı Yıllarında Ekim Seferberliği
arasında büyük fark bulunmamasına karşın5 Toprak Mahsulleri Ofisi’nin 1940
yılında üreticiden aldığı buğday miktarının 1939 yılından daha az olması dikkat
çekicidir. Çünkü bu süreçte hem üretici, hem de tüccar ürünlerini farklı
beklentiler içinde stoklama gayreti içine girmiştir. 6 Şevket Süreyya Aydemir
yaşanan hububat sıkıntısının ne derece vahim olduğunu şu sözleriyle dile
getirmiştir;
…Hiç durmadan, şu validen, ertesi gün halka
dağıtılacak hububat kalmadığını, şu ordu donatım veya
yönetim bakımından, hayvanların yemsiz, asker erzakının
yetersiz, vasıtaların atıl hâle geldiğine ilişkin haberler
alıyorduk. Mesela İzmir’de palamudun, küspenin una
karıştırılmasını gerektiren tedbirler alınmak zorunda
kalınıyordu. İzmir valisi bir gün bana, İzmir’de kasasını
açarak -İşte dün fırınlardan çıkan bu! Bir tanesini hatıra
olarak saklayacağım!- diyerek taşla moloz arası kara bir
hamur, daha doğrusu çamur parçası göstermişti. Hulasa
öyle olmuştu ki her gün en az, 1000 ton halk ve 1000 ton
ordu ihtiyacı için hububat ve yem maddelerinin ambarlara
girmesi lazım gelirken, her akşam elimize gelen tedarik
cetvelleri, bir gün ve bütün yurtta ancak 2 tonluk bir tedarik
yapılabildiğini gösteriyordu.7
1941 yılı Şubat ayında hükümet, üreticilerin, ürettikleri hububattan geçimlik,
tohumluk ve hayvan yemi için belirli bir miktar ayırdıktan sonra kalanını Toprak
Savaş yıllarında buğday ekiliş ve istihsali şöyledir:
Sene
Hektar
Ton
1939
3.937.133
4.204.170
1940
4.381.420
4.067.950
1941
4.394.073
3.483.147
1942
4.369.455
4.263.282
1943
3.502.204
3.509.507
1944
3.740.452
3.148.369
1945
3.742.000 2.189.000. Vamık Tayşi, “Buğday İstihsalinin Son Senelerdeki
Durumu ve Geleceği”, Çiftçi, Yıl 3, Cilt 3, Sayı 33-35, Haziran-Ağustos 1948, s. 11. Ayrıca savaş
yıllarındaki hububat ekim alanı ve istihsali için bkz. Zirai İstatistik Özetleri 1940-1961, Devlet
İstatistik Enstitüsü, Ankara, 1962, s. 4.
6 Sefer Şener, “İkinci Dünya Savaşı Yıllarında Türkiye’de Tarım Politikası Arayışları”, Kocaeli
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı 7, 2004/1, s. 79. Nazmi Topçuoğlu, savaş yıllarında
görülen hububat sıkıntısının en büyük sebebi olarak, maliyet ve fiyat unsurları göz önünde
tutularak memleket çapında bir buğday fiyat politikasının kurulamamasına bağlamıştır. Nazmi
Topçuoğlu, “İaşe Durumumuz”, İktisadi Yürüyüş, Cilt 5, Sayı 59, 16 Mayıs 1942, s. 23.
7 Şevket Süreyya Aydemir, İkinci Adam 1938-1950, Cilt II, Remzi Kitabevi, 2000, s. 203-204.
5
33
34
Cumhuriyet Tarihi Araştırmaları Dergisi Yıl 8 Sayı 15 (Bahar 2012)
Mahsulleri Ofisi’ne satmasını karara bağlamıştır. 1941 yılı itibariyle hükümetin
ürünlere verdiği fiyatlar, piyasa fiyatlarının çok altında olmamakla birlikte
zamanla bu fiyatlar arasında keskin farkların oluştuğu gözlenmiştir. Önce 17 ilde
başlatılan, sonrasında 15 Mayıs 1942 tarihli kararname ile 63 ile yayılan söz
konusu uygulama 8 , köylülerin geniş kesimi tarafından tepkiyle karşılanmıştır.
Büyük ve küçük üretici, mevcut durum karşısında devlet temsilcilerine daha az
ürün teslim etme çabası içine girmiştir.
Devletin payını üreticiden almak için köye gelen subaşıların köyün
zenginlerinin ya da toprak ağasının evinde misafir edilmesi, ürünlere el koyma
işleminde bu kişilerin kayrılmasına yol açmıştır. Sonuç olarak bu uygulamadan
en çok küçük ve orta üretici etkilenmiştir. Büyük üretici sakladığı ürününü daha
sonra karaborsada yüksek fiyatlara satmıştır. 9 Feridun Osman, Cumhuriyet
gazetesindeki yazısında stoklama yapan köylünün büyük köylü olduğunu şu
sözleriyle dikkat çekmiştir; “Kışın ve ilkbaharda stoklarımız azaldığı zaman, köylünün
mahsul sakladığı kanaatine takılıp kalanlarımız çok oldu. Köylü denince bizim hatırımıza,
bir çift öküzle hepsi hepsi 40-50 dönüm çeşitli ziraat yapabilen milyonlarca fakir çiftçi gelir
ki, yıllık borcunu ödemek için ekseriyetle mahsulünü harman yerinde alacaklıya devretmek
mecburiyetinde olan bu adamların, bütün bir sene mahsul saklayabileceğini düşünmek milli
bünyemizi bilmemekten ileri gelen yalnız bir zehabdır ki vatana gözünü kırpmadan varını
yoğunu (asker, mekkâre ve erzak) veren hamiyet ve feragat sahibi koca bir kütleye karşı
haksız bir töhmet teşkil ettiği gibi, asılsızlığı da tecrübelerle anlaşılmıştır. Buna mukabil
büyük çiftçi veya mutavassıt tüccar pekâlâ zahire stoklamış olacak ki hala karaborsa da
ateş pahasına mal satmaktadırlar.”10
Hububatın piyasadan çekilişiyle beraber bütün gıda maddelerinin alım
gücünü aşan boyutlarda satışa sunulması halkı çok zor durumda bırakmıştır.11
Savaş yıllarının hububat yetersizliğinin bir sonucu olarak ekmek sıkıntısı baş
göstermiştir. Bu nedenle tek tip ekmek çıkarılmasına karar verilmiştir. Alınan
önlemlerin de yetersiz kalması üzerine 9 Ocak 1942 tarihinde hükümetin yaptığı
açıklama ile karne uygulaması başlatılmıştır. Bu uygulamaya göre herkesin bir
karnesi mevcut olacaktır. Karneler büyükler, küçükler ve işçiler olmak üzere üç
ayrı gruba ayrılmıştır. 7 yaşına kadar olan çocuklara günde 187,5 gram, 7
yaşından büyük olanlara 375 gram, ağır işte çalışanlara da 750 gram ekmek
verilmesi uygun görülmüştür.12 Lokantalar bile karne uygulaması dâhilinde sade
Pamuk, age., s. 102-103. “1942 Mahsulü İçin Mühim Bir Tedbir”, Vatan, 16 Mayıs 1942.
Pamuk, age., s. 103. Köylünün ürününü sakladığına ilişkin bkz. “Müstahsiller Toprak
Mahsulleri Vergisi İle Mükellef Tutulmalıdır”, Tan, 1 Ekim 1942.
10 Feridun Osman, “Ekim Vaziyetimiz ve Mahsul Fiyatları”, Cumhuriyet, 15 Temmuz 1942.
11 Mağden, age., s. 9.
12 Erdoğan Öztürk, “İkinci Dünya Savaşı Yıllarında İzmir'de Beslenme Sorunu”, Çağdaş Türkiye
Tarihi Araştırmaları Dergisi, Cilt 4, Sayı 11, s. 151. 14 Ocak’ta İstanbul’da başlayan karne uygulaması
(Ulus 14 Sonkanun 1942; Cumhuriyet, 14 İkincikanun 1942), Ankara’da 17 Ocak 1942 tarihinde
8
9
Sevilay ÖZER, II. Dünya Savaşı Yıllarında Ekim Seferberliği
katık satan müesseseler olarak kabul edilmişlerdir. Seyahat edenler için ise
seyahat fişleri hazırlanarak bu fişle gündelik ekmeklerini almaları sağlanmıştır.13
Şehirlerde daha fazla ekmek almak isteyenlerin karneler üzerinde tahrifat
yaptıkları ya da başkalarına ait karneleri kullanmak istedikleri gözlenmiştir.
Bunun önüne geçebilmek için bu suçları işleyenlere üç yıla kadar hapis cezası
verileceği açıklanmıştır. Köylerde bir kişinin günlük ekmek istihkakı 300 gram
olarak belirlenmiş olmakla birlikte, uygulandığına dair bir bilgi
kaydedilememiştir. 14 13 Nisan 1942’de günlük ekmek istihkakı 7 yaşından
büyükler için 175 gr’a inmiş Mayıs ayında ise 150 gr’a düşmüştür.15
Metin Toker o günleri şöyle anlatmıştır; “Evlerde ekmek kavgaları eksik
olmazdı. Kim daha çok yedi, kim daha az yedi tartışmaları eksik olmazdı. Ağır işçi
karneleri, sözüm ona kollarıyla çalışanların karınlarını biraz daha iyi doyurmak içindi;
ama bunlar karaborsada bol bol satılmaktaydı. Hatta francala bile bulmak, bedelini
ödedikten sonra, pekâlâ kabildi.”16
Bu dönemde ekmeklik ve yemeklik hububatla bunlardan yapılmış un da
beyannameye tabi tutulmuştur. Ekmeği karne ile alan vatandaş evinde veya
başka bir yerde bulundurduğu buğday, çavdar, mısır gibi ekmeklik ve yemeklik
hububatla bunlardan yapılmış olan unu yaşadıkları yerin en büyük mülkiye
amirliğine bildirmek zorundadır. Nüfus başına sadece bir kilo un beyannameye
tabi değildir. Yanlış bilgi verenlerin 1000 liraya17 kadar ağır para cezası ve bir
seneye kadar da ağır hapis cezası ile cezalandırılacakları belirtilmiştir.18
İşte bu ortamda alınan diğer tedbirlerle birlikte, iaşe sorununun
çözümlenmesinde en büyük adım ekim seferberliği başlatılarak atılmıştır. Asım
Us, zirai üretimin savaş yıllarındaki önemini şu sözleriyle anlatmıştır; “Harp
zamanında gıda maddelerinin ehemmiyeti harp malzemeleri tedarikinden geri kalmadığına
göre zirai istihsal işini de Milli Müdafaa tedbirleri sırasında saymaktan başka çare
yoktur.” 19 Yunus Nadi de durumun vahametini şöyle ortaya koymuştur;
“Memlekette seferberliğin bizzarure eksilttiği kolların yokluğu elbette ziraatte dahi
başlamıştır. Ulus, 17 Sonkanun 1942. Karne uygulamasına ilişkin diğer haberler için bkz. “Ekmek Karneleri
Hazırlanıyor”, Cumhuriyet, 11 İkincikanun 1942; “Karne ile Ekmek Tevziatı”, Cumhuriyet, 13
İkincikanun 1942.
13 “Karne İle Ekmek Tevziatı”, Cumhuriyet, 13 İkincikanun 1942. Hayvanlara dahi iaşe
karneleri verileceği basında haber olarak yer almıştır. Akşam, 30 Mayıs 1942.
14 Cemil Koçak, Türkiye’de Milli Şef Dönemi (1938-1945), İletişim Yayınları, İstanbul, 1996, s.
410.
15 Cemil Koçak, “Karneli Yıllar”, Tarih ve Toplum, Cilt 3, Sayı 25, Ocak 1986, s. 26-27.
16 Koçak, Türkiye’de Milli Şef Dönemi…, s. 442.
17 O günün koşullarında 1000 liranın satın alma gücü hakkında bir fikir verebilmesi açısından
750 gram ekmeğin 12 kuruşa satıldığını belirtmekte yarar vardır. “Şehrimizde Ekmek Karne ile
Verilecek”, Ulus, 17 Sonkanun 1942.
18 “Nüfus Başına Bir Kilo Un Beyannameye Tabi Değildir”, Vatan, 12 Şubat 1942.
19 Asım Us, “Zirai Devlet İşletmelerinde Teşkilatın Rolü”, Vakit, 4 Birincikânun 1942.
35
36
Cumhuriyet Tarihi Araştırmaları Dergisi Yıl 8 Sayı 15 (Bahar 2012)
kendilerini hissettirmekten hâli kalmıyacaklardır. Kaldı ki geçirilen zamanın güçlüklerinden
dolayı fazla ziraat yapmaya ancak her zorluğu yenmeye çalışan olağanüstü gayretlerle
varılabilir. Ezcümle yalnız kol değil, hayvan eksikliği de vardır ve yer yer mevcut
hayvanların kudreti kâfi gıda alamamak yüzünden az çok eksilmiştir.”20
Ekim Seferberliği İçin Yayınlanan Tamimler
Ülkedeki iaşe sıkıntısının önüne geçebilmek amacıyla Başvekil Refik
Saydam, daha 6 Temmuz 1940 tarihinde umumi müfettişlerin ve valilerin alması
gereken önlemleri I051/3085 sayılı bir tamimle bildirmiştir.
Tamimde; Avrupa’daki zirai vaziyetin iyi olmadığından bahisle toprak
mahsullerinin önemine değinilerek, Türk çiftçisinin mahsulünü zarara
uğratmadan vakti zamanında ürününü kaldırmasının gerekliliğine vurgu
yapılmıştır. II. Dünya Savaşı nedeniyle memleket müdafaası bakımından silâh
altına alınan er sayısının artırıldığı ve aynı zamanda hayvan ve nakil vasıtalarının
satın alınmaya mecbur olduğu bu dönemde, kol ve hayvan gücünün
eksikliğinden dolayı işlerin aksatılmaması istenmiştir. Aynı köyde gerekirse de
yakın köyler arasında işbirliğine gitmek suretiyle işlerin yapılmasının gerekli
olduğuna yer verilmiştir. Ayrıca bazı vilayetlerde hasat ve harman için bütün
yardımların hükümetten beklendiği, bu nedenle de Ziraat Vekâleti’nin tüm
vasıtaları bu işe tahsis ettiği, hatta ihtiyacı karşılayabilmek için ABD’ye sipariş
edilmiş olan hasat ve harman makinelerinin gelmiş olduğu belirtilerek,
makineleri iyi kullanmanın önemine de işaret edilmiştir. Bu dönemde
makinelerin mümkünse ekipman halinde çalıştırılması, makinelerin kontrol ve
idareyi güçleştirecek surette dağıtılmaması, fuzuli gidip gelmelerin önlenmesi, işi
iyi sıralayıp beklemelerle vakit geçirilmemesinin ne derece gerekli olduğu
hatırlatılmıştır.21
Başbakan Refik Saydam, 6 Ocak 1941 tarihinde ülkenin iç ve dış siyaseti
hakkında verdiği beyanatta bu konuya da temas etmiştir; “Arkadaşlarım, gezerken
ve tetkikler yaparken, Türk köylüsünden çok amma pek çok mahsul istediğimizi bir defa da
sizlerin lisanından işitmelerini rica ederim. Görüyorsunuz ki, bazen bir sel afeti yahut tam
istihsale yakın bir zamanda fena bir hava vaziyeti, umduğumuz mahsulden bizi mahrum
ediyor. Hükümetin çok ekim tavsiyesinin normal zamandan daha fazla, şimdi kıymeti
olduğunu Türk köylüsü duymuş ve yapmaktadır.”22 Cumhurbaşkanı İsmet İnönü de 1
Kasım 1941 tarihinde meclisin altıncı devre, üçüncü toplantı yılının açılış
konuşmasında “Memleketin ve ordunun ihtiyaçlarının karşılanması için istihsalâtı
“Ziraatı Teşvik”, Cumhuriyet, 5 Ağustos 1942.
Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi (BCA) 30. 1/ 184/ 268/ 2. Tamimin tebliğ edildiği iller; Ağrı,
Bingöl, Bitlis, Çoruh, Kars, Muş, Rize, Siirt, Tunceli, Van, Trabzon, Giresun, Ordu, Gümüşhane,
Mardin, Urfa, Çanakkale, Muğla, Denizli, Antalya, Sinop ve Hakkâri’dir. BCA 30. 1/ 184/ 268/ 2.
22 Türkiye Büyük Millet Meclisi Zabıt Ceridesi (TBMM ZC), Devre 6, Cilt 15, İçtima 2, 25. İnikat
(6. 1. 1941), s. 314.
20
21
Sevilay ÖZER, II. Dünya Savaşı Yıllarında Ekim Seferberliği
[üretimi] artırmaya daha çok ehemmiyet vermek zorundayız. Türk köylüsünden bu gayreti
bekleriz” demiş ve tüketim konusunda da gereken hassasiyetin gösterilmesini
istemiştir.23
Tüm bu alınan tedbirlerle birlikte 1942 yılına gelindiğinde ülkenin hububat
sıkıntısının önüne geçilememesi üzerine hükümet, 1942 yılı yazlık ekimini iki
misline çıkarmak için bir seferberlik havası yaratmıştır.24 Ahmet Emin Yalman
ekim seferberliği için “Bugünkü harp asıl orduların değil, bütün milletlerin harbi ise
ekim işini de çiftçi işi değil, millet işi haline koyacak bir hava yaratmamız lazımdır”
demiştir.25 Şevket Raşit Hatipoğlu26 o günleri şöyle anlatmaktadır;
…Sene 1942. Cihan Harbi, Türkiye’de bir buğday ve
hububat sıkıntısı yarattı. Türkiye o sırada, öyle bir vaziyette idi
ki, eğer kâfi derecede yağmur yağar, sel taşmaları olmaz,
böcekler zarar yapmazsa, bütün memleket kendi yiyeceğini
ancak tedarik edebilir; Lakin ortalık bir kurağa çekecek olur
veyahutta herhangi bir afet ve musibet olursa, Anadolu’nun o
meşum kıtlık felaketi bütün dehşeti ile karşımıza dikilebilirdi?
Şehir halkının ve büyük bir ordunun iaşesi, günün en çetin
meselesi olarak karşımıza dikilmiş bulunuyordu. Bu vaziyet
karşısında bir taraftan istihsal kampanyası tertip edildi ve
birçok kimseler yurdun muhtelif yerlerine giderek istihsalin,
büyük kıymet ve ehemmiyetini nazarlarda canlandırdılar…27
23 “Ziraat İşlerimiz”, Ülkü Milli Kültür, Cilt 1, Sayı 4, 16 İkinci teşrin 1941, s. 4-5. İsmet İnönü
Ekim seferberliğine ilişkin bir başka konuşmayı İzmir’de, 17 Mart 1942’de yapmıştır. “Günün diğer
esaslı bir işi de geniş ölçüde ekim meselesidir. Bazı yerlerde sert kışın yaptığı tesirleri gördüm ve acı duydum. Bu
durumu yurttaşlarımın cesur yürekle karşıladıklarını görmek insana teselli ve kuvvet veriyor. Yeni ekim yılı için
hükümetin hazırladığı ve bu bakımdan halka yaptığı geniş davet her yerde iyi kabul görmüştür. Kış ekimi her
yerde geniş ölçüdedir. Ve ümit kuvvetlidir. İzmir ve dolaylarında da büyük ölçüde mahsul almaya çalışmak
arzusu insanı memnun edecek surette göze çarpıyor…" Benol, agm., s. 11.
24 “Zirai İstihsal Seferberliği”, Cumhuriyet, 8 Şubat 1942; “Yeni Ekim Tedbirleri”, Cumhuriyet,
11 Şubat 1942; “Ekim Seferberliği”, Akşam, 9 Şubat 1942. Yunus Nadi daha 1940 yılının
sonlarında zirai seferberlik arifesinde olunduğunu işaret etmiştir. Yunus Nadi, “Harb Ekonomisi”,
Cumhuriyet, 7 Birinci kanun 1940. 1942 yılında ülkenin ekim haritası için bkz. “Zirai Seferberlik İyi
Bir Netice Verdi”, İstiklâl, 5 Nisan 1942.
25 Ahmet Emin Yalman, “Ekim Seferberliği”, Vatan, 12 Şubat 1942.
26 Şevket Raşit Hatipoğlu 9 Temmuz 1942 tarihi itibariyle önceki Ziraat Vekili Muhlis
Erkmen’in yerine göreve gelmiştir. Kazım Öztürk, Türkiye Cumhuriyetleri ve Programları, Ak
Yayınları, İstanbul 1968, s. 245. Yunus Nadi, Ziraat Vekili Şevket Raşit Hatipoğlu’nun alanındaki
uzman kişiliğine şu sözleriyle dikkat çekmek istemiştir; “Memlekette yeni kararlardan herkes memnun
oldu. Fakat acaba en çok memnun olan biri var mıdır ve varsa o kimdir diye bir sual sorulsa biz böyle birinin
var olduğunu ve onun da bizzat Ziraat Vekili olacağını tereddütsüz beyan ederiz. Mesleğinin hem aşığı, hem
âlimi bir adamı çiftçiye ve çiftçiliğe faydalı hareketler kadar hangi iş memnun ve mes’ud edebilir? Bu böyle olduğu
için Ziraat Vekilimizin önümüzdeki yıl zeriyatı iyi ve daha çok yapabilmek için azami gayret sarf edeceğini de
şüphesiz sayabiliriz.” Yunus Nadi, “İktisadi Meselemiz: İstihsali Artırmak”, Cumhuriyet, 30 Temmuz
1942.
27 Aktaran Mağden, age., s. 11-12.
37
38
Cumhuriyet Tarihi Araştırmaları Dergisi Yıl 8 Sayı 15 (Bahar 2012)
7 Şubat 1942’de Başvekil Refik Saydam, Parti Genel Sekreteri Fikri Tüzer,
Ticaret Vekili Mümtaz Ökmen, Ziraat Vekili Muhlis Erkmen, İktisat Vekili Sırrı
Day, CHP Umumi İdare Heyeti azası Afyon milletvekili Şevket Raşit Hatipoğlu,
Zonguldak milletvekili Hazım Atıf Kuyucak, Toprak Mahsulleri Ofisi müdürü
Ahsen Bengi’nin katıldığı bir toplantı yapılarak ekim seferberliğine ilişkin
kararlar alınmıştır.28 Alınan bu kararlar dâhilinde içinde bulunulan darboğazdan
çıkmak, yazlık ekimin iki misline çıkarılmasını sağlamak adına bütün vilayetlere
Şubat 1942’de bir tamim gönderilmiştir. Bu tamimde şu hususlara yer
verilmiştir;
1- Yazlık ekimin artırılması ve en aşağı iki katına çıkarılması Başvekilin
7.2.1942 tarihli ve 1/169 sayılı tebliğleri ile emir buyurulmuş, bunun için
koordinasyon sermayesinden 2 milyon 600 bin lira ayrılmıştır.
2- Vilayetlerdeki mısır, akdarı, kumdarı, patates istihsalinin iki katına
çıkarılması için yeterli miktarda mısır, akdarı, kumdarı, patates tohumluğu tahsis
edilmiştir. Bu tohumluklardan vilayetlere düşen tahsisat Ziraat Bankası Umum
Müdürlüğü tarafından mahalli ajanslara gönderilecektir. Yine vilayetlerde
belirtilen miktarlardan daha fazla ekim yapılması mümkün görülüyorsa, istenilen
miktarda tohumluğun tahsis edilebileceği belirtilmiştir. Bu mahsullerde ilk
planda özellikle mısır ekimine önem verileceği üzerinde durulmuştur.
3- Bu tohumlukların taşıma külfetini azaltmak, iklim uygunluğunu temin
etmek, zamandan kazanmak ve diğer vilayetlerin tohumluk durumlarını
darlaştırmamak bakımından vilayetler dâhilinde tedarikin şart olduğu
belirtilmiştir.
4- Tohumlukların tedarikine ilişkin açıklamalara da yer verilmiştir. Bu
tohumluklardan patates ve darıların vilayetçe tayin edilecek usul dâhilinde ve
kabul edilecek fiyatlar karşılığında mahalli Ziraat Bankaları vasıtasıyla piyasadan
satın alınması uygun görülmüştür. Tohumlukların satın alınmaları, muhafaza
edilmeleri, nakilleri ve dağıtılmaları hususunda yapılacak tüm masrafların
vilayetlere ayrılmış olan tohumluk tahsisatından ödeneceği ve tohumluk
bedellerine zam yapılmayacağı belirtilmiştir.
5- Mısır tohumluklarının Toprak Mahsulleri Ofisi’nden temin olunacağı
ifade edilerek, bu hususta Toprak Mahsulleri Ofisi ile yapılacak işbirliğine
değinilmiştir. Geçirilen şiddetli kış dolayısıyla patates tohumluklarının donuk
olmamasına ve dağıtılıncaya kadar muhafazalarına gerekli itinanın
gösterilmesinin önemine dikkat çekilmiştir. Darı ve mısır tohumluklarının da
28 “Ziraat Seferberliği”, İkdam, 9 Şubat 1942; “Başvekilin Reisliğinde Büyük Bir Toplantı
Yapıldı”, Son Telgraf, 8 Şubat 1942; “Ziraat Seferberliği”, Akşam Postası, 8 Şubat 1942; “Zirai
İstihsal Seferberliği”, Cumhuriyet, 8 Şubat 1942.
Sevilay ÖZER, II. Dünya Savaşı Yıllarında Ekim Seferberliği
yeni sene mahsulü ve sağlam olmasına, küf kokulu olmamasına ayrıca
ehemmiyet gösterilmesi gerektiği üzerinde durulmuştur.
6- Bunların yanı sıra tohumluk ve avans dağıtımına ilişkin ayrıntılara da
değinilmeden geçilmemiştir. Tohumluklar hasat zamanı aynen geri alınmak
üzere çiftçiye avans olarak verilecektir. Tohumluk isteyeceklerin köy ihtiyar
heyetlerine veya mahalle mümessillerine müracaat ederek, tohum istek ve borç
cetvellerinin gerekli bölümlerini doldurarak, müracaat etmeleri istenmiştir. Bu
cetveller ihtiyar heyetleri veya mahalle mümessillikleri tarafından tasdik edilerek
vilayetlerde valilere, kazalarda kaymakamlara sunulacaktır. Vali ve kaymakamlar,
bu cetvelleri inceleyerek verebilecekleri tohumluk ve avans miktarlarını cetvele
yazdırarak tasdikini yaptıktan sonra Ziraat Bankası’na tevdi edeceklerdir. Ziraat
Bankası bu cetvelleri aldıktan sonra sıra numarasına göre tohumlukları
verecektir. Ofis teşkilatı bulunan yerlerde mısır tohumlukları için Ofis ile
işbirliği yapılacağı da hatırlatılmıştır.
7- Son olarak istihsal kredisi ve prim verilmesi konusuna da açıklık
getirilmiştir. Mısır, ak ve kumdarı ziraatı ile bunlardan başka fazla ekim
yapacaklara bankalara borçları olsa dahi bu borçlar gözetilmeksizin çevirme
kredisi verilecektir. Patates ekenlere en az bir dekar olmak üzere dekar başına 2
lira prim verilecektir. 29 Bu primler geri alınmayacaktır. Çiftçiye avans olarak
verilen mısır, darı, patates tohumlukları ve tohumluk tedarik etmek için verilen
para avansları aynen, yani mahsule göre alınacaktır. Elde edilecek mahsulden
aile ihtiyacı ve tohumluk çıkarıldıktan sonra fazlası 157 ve 245 sayılı
kararnamelere göre devletçe tayin edilecek fiyat üzerinden Ofisçe satın
alınacaktır. İstihsali artırmak bakımından Ziraat Bankası da üreticiye gereken
kolaylıkları gösterecektir. Çiftçilere verilecek 500 liraya kadar kredilerden
alınacak faiz 1.1.1942 tarihinden itibaren %8,5’den %6’ya indirilmiştir. Ayrıca
belirtilen bu tarihten itibaren çiftçiye ayrılan kredi miktarı %50 artırılmıştır.30
Bütün vilayetlere gönderilen bu tamim dolayısıyla iller bazında da
çalışmalara hız verilmiştir. İstanbul ili bunların başında gelmektedir. İstanbul’da
valinin başkanlığında 12 Şubat 1942’de bir toplantı düzenlenmiştir. Toplantıda
29 Hükümet tarafından alınan tedbirler neticesinde o güne kadar patates ekilmeyen
mıntıkalarda da patates ekilmesi sağlanmaya çalışılmıştır. Patates ekilecek bu alanların en az
tahminen 300 bin dönüm olacağı belirtilmiştir. Hâlbuki önceki yıllarda 150 bin dönüm patates
ekilmekte ve 250 bin ton mahsul alınmaktaydı. “Devlete Ait Bütün Çiftlikler Ekiliyor”, Akşam
Postası, 12 Şubat 1942; “İstihsali Artırmak İçin Yeni Tedbirler”, Vatan, 12 Şubat 1943. Bu
dönemde patates ve pirinç fiyatlarında görülen yükseliş nedeniyle bu ürünlerin pasta imalatında
kullanılması yasaklanmıştır. Çünkü bazı pastanelerde bu amaçla söz konusu ürünlerin stoklandığı
görülmüştür. “Patates ve Pirinç Fiyatlarında Yükseliş”, İkdam, 17 İkincikânun 1942. Hükümet
pirinç ekimini artırmak için de yeni tedbirler almıştır. Pirinç fiyatlarına 10 kuruş zam yaptığı gibi
ekim için belirlenen müracaat tarihlerini de uzatmıştır. “Pirinç Ekimi”, İkdam, 20 Şubat 1942.
30 “Ziraat Vekilinin Vilayetlere Mühim Bir Tamimi”, Akşam Postası, 14 Şubat 1942. Ayrıca
bkz. “Vilayete Mühim Bir Tamim Gönderildi”, Son Telgraf, 14 Şubat 1942; “Ekim Seferberliği”,
İkdam, 14 Şubat 1942; “Çiftçiye Müjde”, Cumhuriyet, 14 Şubat 1942.
39
40
Cumhuriyet Tarihi Araştırmaları Dergisi Yıl 8 Sayı 15 (Bahar 2012)
ekim seferberliğinin başarıya ulaşması için köylerde ziraat heyetleri kurulacağı
dile getirilmiştir. 31 Kaymakamların da hazır bulunduğu toplantıda vali, ekim
işlerinde; toprağı hazırlamak, tohumu vaktinde ekmek gibi belirli zamanlarda
yapılması icap eden gerekliliklerin olduğundan hareketle, zirai faaliyet için
kırtasiye merasiminden mümkün olduğu kadar uzak durulmasının lüzumunu
anlatmıştır.32 Ayrıca İstanbul’un ihtiyacı olan 25 ton patates tohumu ile 180 ton
mısırın mevcut olduğu açıklanmıştır. Tüm bu çalışmaların yanı sıra sebze
ekiminin artırılması için de sebzecilik yapmaya imkânı olan üreticilere para
yardımında bulunacağı belirtilmiştir.33
Başvekilin emir ve direktifleri doğrultusunda İstanbul içinde çalışmalara
başlamış bulunduklarını dile getiren ve halkın da bu mevzuya karşı gösterdiği
büyük alakanın kendilerini çok sevindirdiğini söyleyen İstanbul Ziraat Müdürü
Tahsin Dilek34, bu hususta yapılan çalışmalarla ilgili olarak şu beyanatı vermiştir;
“Şehrimiz hudutları dâhilinde hususi bahçe ve tarlalarda yetiştirilecek sebze ve hububat
önemli bir yekûn tutabilir ve edeceğimiz istifade o nispette fazlalaşır. Bazı semtlerde çilek
yerine patates, mısır yetiştirmeye başlanmış, bu kısımda hazırlıklara devam edilmektedir.
Halk için lazım olan tohumları vermekteyiz, fideleri ise ilkbahara vermeyi düşünüyoruz. Bu
mevsimde yetiştirilebilecek en iyi sebze patatestir.”35 Dilek, bir başka konuşmasında da
ekim seferberliğine ilişkin görüşünü şöyle dile getirmiştir; “Son günlerde sık sık
telefonlar, mektuplar almaya başladık. Vatandaşlar hangi sebzenin nasıl, ne vakit ve
nerelerde yetiştirileceğine dair bize birçok sualler soruyorlar. Kendilerine icap ettiği şekilde
cevap veriyoruz. Yaz zeriyatının geçen senenin aynı mevsiminde yapılan zeriyatın en az iki
misline çıkarılabileceği ümidindeyiz.”36 Seferberlik kapsamında halka tohum ve fide
dağıtılmaya başlanmış, gazetelerde konunun önemine ilişkin yazılar
yayınlanmaya çalışılmıştır.37
Başvekilin yazlık ekimin en aşağı iki misline çıkarılması hakkındaki
yayınladığı tamim üzerine İstanbul’dan sonra Ankara’ya bağlı kaymakamlar da
vilayet merkezinde toplantı yapmıştır. Valinin başkanlığında toplanan
“İstanbul’da Ekim Seferberliği Hazırlandı”, Akşam Postası, 13 Şubat 1942.
Feridun Osman da Cumhuriyet gazetesindeki yazısında konu ile ilgili görüşünü şöyle
aktarmıştır; “Ziraat Vekâleti kadroları ayağındaki kırtasiye bukağılarından kurtarılır ve teşkilat saçak
altlarından güneşin altına çıkarılabilirse, hükümet, ancak ondan sonra memleket ziraatı hakkında bir fikir
edinmek imkânlarına kavuşacaktır.” Feridun Osman, “Ekim Vaziyetimiz ve Mahsul Fiyatları”,
Cumhuriyet, 15 Temmuz 1942.
33 “Ziraat Seferberliği”, İkdam, 27 Şubat 1942.
34 “Yeni Ekim Tedbirleri”, Cumhuriyet, 11 Şubat 1942.
35 “Patates, Mısır Ekimi”, İkdam, 6 Şubat 942.
36 “Yeni Ekim Tedbirleri”, Cumhuriyet, 11 Şubat 1942.
37 “En az İki Misli Ekim”, Akşam Postası, 10 Şubat 1942. Ragıp Ziya Mağden İstanbul’da
yaptıkları çalışmalara ilişkin “İstihsal Seferberliği denilen o kampanya sırasında, İstanbul ilinde ve ilçelerinde
vazife almış bir insan sıfatıyla, o sıralarda, çiftçiyi hububat, mısır ve fasulye v.s. gibi yiyecek istihsaline teşvik
hususunda ne kadar sıkıntıya düştüğümüzü daima üzülerek hatırlamaktayız” demiştir. Magden, age., s. 17.
31
32
Sevilay ÖZER, II. Dünya Savaşı Yıllarında Ekim Seferberliği
komisyonda, Çubuk Barajı’ndan çok ucuz bedelle su vermek suretiyle Ankara
çevresindeki sebze bahçelerinin ekilmesi teşvik edilmiştir. Aynı zamanda hususi
ev bahçelerinde sebze yetiştirmek isteyenlere de kolaylık sağlanması kararı
alınmıştır. 38 Bunun yanı sıra Çubuk Barajı civarındaki Sular Umum
Müdürlüğü’ne ait fidanlıklarda sebze yetiştirilmesi kararlaştırılmıştır.39
Milli Korunma Kanunu ile Alınan Tedbirler
Savaş yılları uygulamalarının genel olarak dayanak noktası olan 3780 sayılı
Milli Korunma Kanunu, 18 Ocak 1940 tarihinde kabul edilmiştir. Bu kanun ile
hükümete, ekonomiye müdahale edebilmesi için çok geniş yetki ve görevler
verilmiştir.40 Söz konusu kanunun 37. ile 42. maddelerinde kırsal nüfusa yönelik
olan hükümlere yer verilmiştir. 37. maddeye göre; hükümet ihtiyaç halinde tarım
alanında çalışabilir her vatandaşı, kendi ziraat işi yüzüstü kalmamak şartı ile
oturdukları yerden en çok 15 km. uzaklıkta, devlete ya da şahıslara ait ziraat
işletmelerinde ücretli olarak çalıştırılabilecekti. Kadınlar ise ancak köy, kasaba ve
şehir sınırları içinde çalıştırılabileceklerdi. Hükümet zirai iş yükümlülüğü
uygulanan bölgelerde şahsa ait olan, ancak sahibine gerekli olmayan her çeşit
tarım alet ve makineleri kira karşılığı kullanabilecekti.41
38. maddede hükümetin gerekli gördüğü bölgelerde ziraatın cins, çeşit ve
miktarını belirleyebileceğine, 39. maddede ise hükümetin üzerinde ziraat
yapılmayan ve 500 hektardan büyük olan araziyi bir bedel karşılığında
işletebileceğine yer verilmiştir. Bir diğer madde olan 40. maddede de, hükümetin
sekiz hektardan daha geniş arazisi olanları bu arazinin yarısı kadar hububat
ekmeye mecbur tutabileceği, 41. maddede ise ekilen her dört hektar (40 dönüm)
arazi için bir çift öküzün millî savunma yükümlülüğünden istisna edilebileceği
belirtilmekteydi. Ziraat alanında alınmış son karar, hükümetin her türlü ziraat
aletlerini, makinelerini ve vasıtalarını zirai ilaçları ve tohumları lüzumuna göre
parasız ve ariyet veya ödünç veyahut bir kira bedeli olarak ihtiyacı bulunanlara
tevzi edebilmesine ve çiftçiyi desteklemek amacıyla gerektiğinde ödünç para
verilebilmesine olanak sağlayan 42. maddedir.42
“Devlete Ait Bütün Çiftlikler Ekiliyor”, Akşam Postası, 12 Şubat 1942.
“İaşe İşlerini Nasıl Sadeleştirebiliriz”, Cumhuriyet, 15 Şubat 1942.
40 Resmi Gazete, 26.1.1940, Sayı. 4417; Düstur, 3.Tertip, Cilt 21, s. 274-284; TBMM Kavânin
Mecmuası, Devre 6, Cilt 21, İçtima 1, 1 Teşrinsani 1940, s. 167-175. Milli Korunma Kanunu’nun
meclis görüşmeleri için bkz. TBMM ZC., Devre 6, Cilt 8, İçtima 1, 27. İnikat, (18.1.1940), s. 138158. “Milli korunma Kanunu Derhal Tatbik Edilecek”, Son Posta, 19 İkincikanun 1940.
41 Milli Korunma Kanunu’nda yer alan zirai iş mükellefiyetinin de zirai istihsali artırmak için
alınmış bir tedbir olarak değerlendirilebileceği basında da yer almıştır. “Ziraat Seferberliğine Dair
Yeni Kararlar”, Akşam, 3 Mart 1942.
42 TBMM ZC., Devre 6, Cilt 8, İçtima 1, 27. İnikat, (18.1.1940), s. 150-154. Ayrıca bkz. Samet
Ağaoğlu, “Milli Korunma Kanunu Tatbikatı-IV Ziraat Sahasında”, Siyasi İlimler, Yıl 10, Sayı 116,
İkinciteşrin 1940, s. 406-407; Koçak, age., 376-377.
38
39
41
42
Cumhuriyet Tarihi Araştırmaları Dergisi Yıl 8 Sayı 15 (Bahar 2012)
4 Şubat 1942 tarihinde yürürlüğe giren koordinasyon kararı ile muhtaç
çiftçiye ziraat aleti verilmesi için Ziraat Vekâleti’ne yarım milyon lira tahsis
olunmuştur. Vekâlet, bu para ile fakir çiftçiye saban, saban demiri ve diğer ziraat
alet ve vasıtaları dağıtacaktır. Diğer taraftan Toprak Mahsulleri Ofisi’nin
sermayesi 30 milyon liraya çıkarılmıştır. 43 Hükümetin patates ekenlere dekar
başına 2 lira prim verme kararı alması üzerine de Ziraat Vekâleti emrine
1.320.000 lira tahsis olunmuştur.44
1941 Nisan’ında Amerika’ya sipariş edilen 5 milyon liralık ziraat makine ve
yedek aksamının 4,5 milyon lira kıymetindeki en büyük kısmı 1942 baharında
ülkeye girmiştir. 45 Ziraat Vekâleti köylüye tohumluk ve muhtelif bölgelerde
ziraat makineleri dağıtımından sonra daha geniş ölçüde ziraat aletleri dağıtımı
için çalışmalar başlatmıştır. 46 Ekim seferberliği kapsamında Adapazarı demir
fabrikasının senede 10 bin pulluğu üreticilerin hizmetine sunacağı belirtilerek47,
Karabük fabrikasında da pulluk ve uç demiri imalatının hızlandırılması yönünde
çalışmaların başlatıldığına yer verilmiştir.48
Ekim Seferberliğinde Zirai Kombinaların İşlevi
Toprağın işlenmesinden mahsul alınıncaya kadar yapılan işleri ve kullanılan
vasıtaların bütününü ifade eden49 Zirai Kombina Teşkilatı, 12 Şubat 1937 tarih
ve 3130 sayılı kanunla Tarım Bakanlığı bünyesinde oluşturulmuştur. Bu
uygulamayla traktör ve tarım makineleri bir araya getirilerek makine parkları
oluşturulmuş ve çiftçinin hizmetine sunulmuş, bunun yanı sıra yeni ziraat
usulleri çiftçiye öğretilmeye çalışılarak, tarlasından daha fazla verim alması
sağlanmak istenmiştir. 50 İlk dönem olarak tabir edilen 1937-1940 yılları
arasındaki bu dönemde kombinaların bünyesindeki ziraat alet ve makinelerin
sayısı artırılmaya çalışılmıştır. Zirai Kombina Teşkilatı’nın genişletilmesi
amacıyla satın alınacak olan ziraat aletleri ile yedek parçaların memleketin zirai
şartlarına ve hazine menfaatine uygun şekilde kliringli (takas) memleketlerden
43
“Toprak Mahsulleri Ofisi Sermayesi 30 Milyon Liraya Çıkarıldı, Akşam Postası, 4 Şubat
1942.
“Ekimi Genişletmek Üzere Yeni Kararlar”, Cumhuriyet, 28 Ağustos 1942.
“Ziraat Seferberliği”, Akşam Postası, 9 Şubat 1942.
46 “Muhtaç Bütün Çiftçilere Sapan ve Sapan Demiri Dağıtılıyor”, İkdam, 4 Şubat 1942; “Ziraat
Seferberliği Başladı”, Akşam Postası, 13 Sonkânun 1942.
47 “Ekim Faaliyeti”, Akşam Postası, 27 Şubat 1942.
48 “İstihsali En az İki Misli Çıkarmak İçin Tedbirler Alındı”, İkdam, 21 İkincikânun 1942.
49 Sait Tahsin Tekeli, “Zirai Kombina”, Ziraat Dergisi, Sayı 53-54, Haziran-Temmuz 1944, s. 4.
50 Mağden, age., s. 8.
44
45
Sevilay ÖZER, II. Dünya Savaşı Yıllarında Ekim Seferberliği
satın alınması hususunda 4 Eylül 1939 tarihli kararname çıkarılmıştır.51 Ancak
gerekli ziraat aletlerinin (harman makinesi, traktör, biçerdöver makineleri ile
pamuk mibzerleri) kliring yolu ile tedariki mümkün olmadığından 6 Mart 1940
tarihli kararname ile 1940 yılı döviz tahsisatından iki buçuk milyon liralık döviz
ayrılarak, söz konusu makinelerin ABD’den alınmasına karar verilmiştir.52 1942
yılına gelindiğinde Amerika’dan 300 kombinaya yetecek kadar traktör, traktör
pulluğu, kültivatör, biçerdöver ve harman makineleri getirtildiği görülmüştür.53
Bu alanda yapılan çalışmalara karşın 1937 ile 1940 yılları arasında Zirai
Kombinaların yaptığı çalışmalarda beklenen gelişme kaydedilememiştir.
Kombinaların çok cazip fiyatla tarlayı sürme, ekme ve biçme işlemi yapması
çiftçilerin birbiriyle anlaşmazlığa düşmesine neden olmuştur. Reşat Aktan bu
durumu şöyle özetlemiştir; “Çiftçiye yardım usulünün kısa zamanda yozlaştırıldığı,
hakiki ihtiyacı olanlar yerine köy ağalarının ve nüfuzlu kimselerin bu yardımlardan istifade
etmeye başladığı anlaşılmaktadır. Bu yüzden yer yer anlaşmazlık çıkmakta, Vekâlete
mütemadiyen şikâyetler gelmekte idi. Bir taraftan da makinelerin kendi bölgelerine
gönderilmesi için muhtelif bölgelerin çiftçileri ve mebusları taleplerde bulunmakta ve Vekâleti
tazyik etmekte idiler. Öte yandan az bir ücretle devlet makinelerinden faydalanan kimseler
bu kolaylığa alışmakta, ziraat işlerinin görülmesi için her zaman bu yardıma güvenerek
tembelliğe temayül etmekte idiler.” 54 Kombinalar yoluyla köylünün modern alet ve
makine satın alması teşvik edilmek istenmişse de başarılı olunamamıştır. Çiftçiye
teknik bilgi ve işletme usulleri bakımından büyük bir şey kazandırılamamıştır.
Bunların yanı sıra idare makinelerinin seyyar olması, daima yer değiştirmek
zorunda kalması zaman kaybına yol açtığı gibi aynı zamanda makinelerin
vaktinden evvel harap olmalarına da sebep olmuştur.55
Bu üç yıllık dönemde edinilen tecrübelerden hareketle, savaş şartlarının da
etkisiyle kombinalara devlet adına ziraat yaptırılma çabası içine girilmiştir. 56
Keza Asım Us bu devreyi şöyle değerlendirmiştir; “İşte hükümet bu şekilde bir
tecrübe devresi geçirdikten sonra Ziraat Vekâleti emrindeki kombinaları halk hesabına
çalıştırmaktan ise devlet hesabına ziraat yapmaya ve istihsal edilecek mahsulât ile ordu
ihtiyacını temin etmeye karar vermiştir… Hulasa devlet vasıtaları ile şimdiye kadar
51 BCA., 30.18.1.2/ 88/85/10. Hatta bu kararnameden daha önce 1 Nisan 1939 tarihinde
Alman Gebruder Röber fabrikasından 500 adet selektör makinesinin 1.250.000 lira tutmakta olan
bedelinin yine kliring yolu ile ödenmesine karar verilmiştir. BCA., 30.18.1.2/ 86/ 28/11.
52 BCA., 30.18.1.2/ 90/ 20/ 18.
53 Necati Turgay, “Zirai Kombinalar”, Ülkü Milli Kültür, Cilt 1, Sayı 7, 1 İkincikanun 1942, s.
12-13.
54 Aktaran Doğan Avcıoğlu, Türkiye’nin Düzeni Dün-Bugün-Yarın, Birinci Kitap, Tekin
Yayınevi, İstanbul, 1984, s. 487.
55 “Devlet Çiftlikleri”, Ziraat Dergisi, Yıl 4, Sayı 44-45, Eylül 1943, s. 7.
56 “Devlet Çiftlikleri”, agm., s. 7; “Kombinalar Vasıtası ile Ziraat” Son Posta, 25 Temmuz 1944.
43
44
Cumhuriyet Tarihi Araştırmaları Dergisi Yıl 8 Sayı 15 (Bahar 2012)
memleketimizin işlenmeyen topraklarında harp ziraatı yapmak Cumhuriyet hükümetinin
milli iktisat hayatına getirdiği en feyizli hareketlerden biridir. Bundan sonra devlet ordunun
yiyecek ihtiyaçlarını mümkün olduğu nispette kendi vasıtaları ile istihsal edecektir ve ileride
harp ziraatinde ordu vasıtalarından da faydalanılacaktır.”57
Zirai Kombinalar Kurumu elinde bulunan 300 traktörlük makine parkına
ilaveten 3780 sayılı Milli Korunma Kanunu kredisinden alınan 10.000.000 liralık
kredi ile genellikle kurak olduğu için boş olan 1.674.150 dönümlük arazide 1942
ile 1945 yılları arasında 13 işletme kurmuştur. Bu işletmeler Ankara’da (Polatlı
ve Bala), Konya’da (Altınova, Başkuyu, Gözlü ve Özden), Kırşehir’de (Malya ve
Çiçekdağı), Sivas’da (Ulaş), Amasya’da (Gökhöyük), Samsun’da (Gelemen),
Niğde’de (Kocaş) ve Urfa’da (Ceylanpınarı) bulunan çiftliklerdir.58 Ragıp Ziya
Mağden savaş yıllarında Zirai Kombinaların çalışmasının özellikle hububat
ihtiyacının karşılanmasında büyük katkı sağladığını şu sözleriyle ortaya
koymuştur; “…Bu devre esnasında çiftçilerimizin ofise senelik teslimatı 300.000.000
kiloyu ancak buluyordu. Buna karşılık Zirai Kombinaların, tek başlarına Toprak
Mahsulleri Ofisine olan teslimatı 100-150.000.000 kiloya yaklaşmış bulunmakta idi.
Yani, Zirai Kombinalar kendi başlarına memleket istihlâkinin üçte birini temin etmek
durumuna geçebilmişlerdi.”59
Ekim Seferberliğine Yönelik Diğer Faaliyetler
Hükümet zirai istihsalin hızla artırılmasını sağlamak, halkı bu konuda
bilgilendirmek amacıyla profesör, doçent ve Ziraat Vekâleti uzmanlarının 30
ayrı ilde konferanslar düzenlemesi kararını almıştır. Bu konferanslar her
vilayetin ortalama üç kazasında olmak üzere 90 kazada verilmiştir. 60 Diğer
taraftan Ziraat Vekâleti tarafından bu mevzu üzerinde köylüyü ve şehirliyi
bilgilendirecek broşürler de hazırlatılmıştır.61
Asım Us, “Türkiye Çiftçi Memleket”, Vakit, 28 Mart 1943.
İlhan Tekeli ve Selim İlkin, “Devletçilik Dönemi Tarım Politikaları”, Türkiye’de Tarımsal
Yapılar (1923-2000), Yurt Yayınları, Ankara, 1988, s. 49-50. Devlet çiftliklerinin kurulması zirai
seferberliğin başarıya ulaşmasında önemli bir adım olarak görülmüştür. “Ziraat Seferberliği
Başladı”, Akşam Postası, 13 Sonkânun 1942.
59 Mağden, age., s. 12-13.
60 Bu konferanslarda görev alan akademisyen ve uzmanların isimleri ile konferans verdikleri
yerlerin isimleri için bkz. “Cumhuriyet Halk Partisi Otuz Vilayette Konferanslar Tertip Etti”, Son
Telgraf, 3 Mart 1942. Ziraat seferberliğinde halkın ve köylünün yapması ve dikkat etmesi gereken
noktaları anlatmak için İstanbul’da bir seri konferans verdirilmesi kararlaştırılmıştır. Bu
konferansların halkevinde yapılacağı duyurulmuştur. “Şehrimizde Verilecek Konferanslara Bu
Hafta Başlanacak”, İkdam, 14 Mart 1942. Lütfi Arif Kenber de Tan gazetesindeki yazısında ekim
seferberliği için oluşturulacak propaganda teşkilatının ne denli önemli olduğunu dile getirmiştir.
Lütfi Arif Kenber, “Umumi Bir Ziraat Seferberliği Lazımdır”, Tan, 23 Nisan 1943.
61 “İaşe İşlerini Nasıl Sadeleştirebiliriz”, Cumhuriyet, 15 Şubat 1942.
57
58
Sevilay ÖZER, II. Dünya Savaşı Yıllarında Ekim Seferberliği
Ekim seferberliği kapsamında okullardan da yararlanılma gayreti içine
girilmiştir. Maarif Vekâleti tarafından okullara gönderilen emir üzerine, müdür
ve başöğretmenlerin başkanlığında toplantılar yapılarak, zirai iş programı
oluşturulması kararı alınmıştır. Diğer taraftan Maarif Vekâleti köy okulları ile
köy enstitülerinde kümes hayvanı, etlik hayvanlar, damızlık hayvanlar, koşum ve
hizmet hayvanları ile balık yetiştirilmesini ve buralardaki yatılı talebelerin kendi
yiyeceklerini kendilerinin ekip biçmesini kararlaştırmıştır. 62 Söz konusu karar
üzerine okul idarecileri kazma, kürek, çapa gibi aletleri öğrenci velilerinden
temin yoluna gittikleri gibi talebelerin de ekilecek okul bahçelerini
hazırlamalarını sağlamışlardır. 63 Tüm bunların yanı sıra Maarif Vekâleti
seferberlik kapsamında okullarda ziraat dersleri okutmaya karar vermiştir.64
Bu süreçte mümkün olduğu kadar geniş arazide ekim yapılabilmesi için bazı
ek tedbirlerin de alındığı görülmüştür. Belediye ve hususi idarelerle Ziraat
Bankası’na ait çiftlik ve arazilerin satışa çıkarılması veya bu mümkün olmadığı
takdirde belirlenen müddet zarfında kiraya verilerek işletilebilmesinin temini için
çalışmalar başlatılmıştır. Böylece ekilecek toprak nispeti mümkün olduğu kadar
artırılmış olacaktır.65
Hükümet köylünün kumaş ve lüzumlu manifatura eşyasını temin için yaptığı
hazırlıklarla da yeni bir düzenlemeye gitmiş, köylüye ve müstahsile verilecek
kumaş yerine alıcıdan para alınmayacak, sadece buğday ve diğer bazı hububat
kabul edilecektir. Böylelikle hem müstahsil ve köylü ihtiyaçlarını karşılamış
olacak, hem de memleketin buğday ve sair hububat ihtiyacının karşılanmasına
katkı sağlanmış olacaktır.66
Hükümetin zirai istihsali iki misline çıkarmak için hazırladığı plana milli
bankalar da dâhil edilmiştir. Milli bankalar arasında bir sermaye ve işbirliğine
gidilmesi kararı alınmıştır. Özellikle Ziraat Bankası köylünün en büyük derdi
olan ürün teslimine el atmış, bankaca satın alınacak olan zirai mahsullerin
mahallinde teslim edilmesine ilişkin çalışma başlatmıştır.67
Ekim seferberliğinde iş alacaklara ağır işçi ekmek kartı verilmesi
kararlaştırılmıştır. Bahçıvanlar ve çiçek bahçelerinde çalışanlar da bu hükme
dâhil edilmiştir.68 Hükümet ekim seferberliğinden en verimli sonucu alabilmek
için mahsulün mahallinde kontrol edilmesi, zamanında kaldırılması ve istihlâk
62 “Yatılı Köy Okulları ve Enstitülerde Talebe Kendi Yiyeceğini Kendi Ekip Biçecek”, Son
Telgraf, 26 Şubat 1942.
63 “Mekteplerde Ekim Hazırlığı”, İkdam, 9 Mart 1942.
64 “Ziraat Dersleri Programı”, Akşam Postası, 19 Şubat 1942.
65 “Ekimi Artırmak İçin Tedbirler”, Akşam Postası, 6 Şubat 1942.
66 “Köylüye Hububat Karşılığında Kumaş Verilecek”, Vakit, 5 Birincikânun 1942.
67 “Ekim Seferberliği Başladı, Akşam Postası, 11 Şubat 1942.
68 “Samandıra Köyünde Tetkikler Yapıldı”, Akşam Postası, 14 Şubat 1942.
45
46
Cumhuriyet Tarihi Araştırmaları Dergisi Yıl 8 Sayı 15 (Bahar 2012)
merkezlerine hızla sevk edilebilmesi için yeni uygulamalar da yürürlüğe
koymuştur. Üretim alanlarında bilhassa tarlaları kontrol edecek ve mahsul
kaldırılıncaya kadar işin başından ayrılmayacak kontrolörler bulundurulacaktır.
Söz konusu kontrolörler, mahsule iyi bakılmasını, zamanında kaldırılmasını ve
her hangi bir suretle ziyana uğramamasını sağlayacaklardır. Bu teşkilat
gerektiğinde zabıtadan da yardım görecektir. Diğer taraftan mahsulünü daha
erken kaldırmış olan küçük tarla sahipleri, komşuları bulunan büyük tarla
sahiplerinin mahsulünü kaldırması için yardım etmekle mükellef kılınmışlardır.
Yalnız bu suretle başkalarının tarlalarında çalışacak olanlara mahalli şartlar
dikkate alınarak tespit edilecek bir ücret verilecektir. Ayrıca hükümet, mahsulün
istihlâk merkezlerine veya değirmenlere nakli sırasında ve icap eden yerlerde
ücretli iş mükellefiyeti tatbik edileceği gibi, icap eden yerlerde de ordu nakil
vasıtalarından da istifade edilebileceğini bildirmiştir.69
Sonuç
II. Dünya Savaşı yıllarında Türkiye oldukça zorlu bir dönem geçirmiştir.
Ekonominin ciddi yara alması üzerine hükümet harekete geçmiş ve savaşın
sınırlarımız içindeki olumsuz etkisini olabildiğince azaltabilmek adına birtakım
tedbirler almak durumunda kalmıştır. Milli Korunma Kanunu bu tedbirler
arasında ilk akla gelendir. Bu kanunla hükümete, ekonomiye müdahale
edebilmesi için çok geniş yetki ve görevler verilmiştir.
Savaşın ülke insanı üzerindeki en büyük dayatması, hem ordunun, hem de
vatandaşın iaşe hususunda çektiği sıkıntı ile kendini göstermiştir. İaşe sadece
ordunun değil, tüm halkın sorunu haline gelmiştir. Savaş şartlarının ülkedeki en
ağır yansıması olarak görülen iaşe meselesinin halk üzerindeki etkisinin daha da
vahim bir düzeye gelmeden çözülebilmesi için hükümet ülke çapında ekim
seferberliği başlatmıştır.
Söz konusu bu seferberlikle, üretim kapasitesinin iki misline çıkarılması
amaçlanmıştır. Ekim seferberliğiyle hedeflenen üretim miktarına ulaşmak için
hükümet üreticiye tohumluk, zirai alet ve makine yardımında bulunmuş,
üreticinin kredi ihtiyacını büyük oranda karşılamak için kolaylıklar sağlamıştır.
Mevcutta verilen kredi miktarında da artış yapılarak faiz oranları düşürülmüştür.
Bunların yanı sıra ülke topraklarının mümkün olduğu kadarıyla boş
bırakılmaması sağlanmaya çalışıldığı için Ziraat Vekâletine boş devlet arazileri
üzerinde devlet adına tarım yapabilme yetkisi verilmiştir. Bu süreçte kurulan 13
devlet çiftliği ile ülkenin iaşesine katkıda bulunulmak istenmiştir. Tüm bu
çalışmaların dışında hükümet, mahsulün ekiminden, kaldırılmasına kadar geçen
süreçte, tarlaları kontrol altında bulunduracak kontrolörler devreye sokmuş,
69
“Ziraat Seferberliğinde Yeni Tedbirler”, İstiklâl, 11 Nisan 1942.
Sevilay ÖZER, II. Dünya Savaşı Yıllarında Ekim Seferberliği
üreticinin ürün tesliminde çektiği sıkıntıların önüne geçebilmek için zirai
mahsullerin mahallinde teslim edilmesine yönelik çalışmalar başlatmıştır.
Halkın bilinçlendirilmesine de en az diğer çalışmalar kadar önem verilmiş ve
90 ayrı kazada işin uzmanı olan kişiler tarafından konferanslar düzenlenmiştir.
Okullar da ekim seferberliğinde faaliyet göstermiş, özellikle köy enstitülerinden
hayvan yetiştirilmesi ve kendi yiyeceklerini kendilerinin ekip biçmesi noktasında
destek alınmıştır.
Kaynaklar
Arşiv Belgeleri
BCA 30.18.1.2/ 88/ 85/ 10.
BCA 30.18.1.2/ 86/ 28/ 11.
BCA 30.18.1.27/ 90/ 20/18.
BCA 30. 1/ 184/ 268/ 2.
Kitap ve Makaleler
AĞAOĞLU Samet (1940) Milli Korunma Kanunu Tatbikatı-IV Ziraat Sahasında, Siyasi
İlimler, Yıl 10, Sayı 116, s. 406-408.
Akşam gazetesi (1942).
Akşam Postası gazetesi (1942).
AVCIOĞLU Doğan (1984) Türkiye’nin Düzeni Dün-Bugün-Yarın, Birinci Kitap, Tekin
Yayınevi, İstanbul.
AYDEMİR Şevket Süreyya (2000) İkinci Adam 1938-1950, Cilt II, Remzi Kitabevi.
BAŞAR Ahmet Hamdi (1943) Davalarımız, Ankara.
Benol (1942) Ekim Seferberliği, Köye Doğru, Cilt 3, Sayı 4, s. 10-11.
Cumhuriyet gazetesi (1942).
Devlet Çiftlikleri (1943) Ziraat Dergisi, Yıl 4, Sayı 44-45, s. 5-8.
Düstur, 3.Tertip, Cilt 21, Ankara.
İkdam gazetesi (1942).
İstiklâl gazetesi (1942).
KOÇAK Cemil (1986) Karneli Yıllar, Tarih ve Toplum, Cilt 3, Sayı 25, s. 25-35.
KOÇAK Cemil (1996) Türkiye’de Milli Şef Dönemi (1938-1945), İletişim Yayınları,
İstanbul.
MAĞDEN Ragıp Ziya (1949) Zirai Kombinalar, Ankara.
NADİ Nadir (1991) Perde Aralığından, Çağdaş Yayınları, İstanbul.
ÖZTÜRK Erdoğan (2004/2005) İkinci Dünya Savaşı Yıllarında İzmir'de Beslenme
Sorunu, Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi, Cilt 4, Sayı 11, s. 145-158.
ÖZTÜRK Kazım (1968) Türkiye Cumhuriyetleri ve Programları, Ak Yayınları, İstanbul.
PAMUK Şevket (1988) İkinci Dünya Savaşı Yıllarında Devlet, Tarımsal Yapılar ve
Bölüşüm, Türkiye’de Tarımsal Yapılar, Yurt Yayınları, Ankara, s. 91-108.
47
48
Cumhuriyet Tarihi Araştırmaları Dergisi Yıl 8 Sayı 15 (Bahar 2012)
Resmi Gazete, Sayı. 4417.
Son Posta gazetesi (1942).
Son Telgraf gazetesi (1942).
ŞENER Sefer (2004) İkinci Dünya Savaşı Yıllarında Türkiye’de Tarım Politikası
Arayışları, Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı 7, s. 73-92.
Tan gazetesi (1942-1943).
TAYŞİ Vamık (1948) Buğday İstihsalinin Son Senelerdeki Durumu ve Geleceği, Çiftçi,
Yıl 3, Cilt 3, Sayı 33-35, s. 10-16.
TBMM Kavânin Mecmuası, (1940) Devre 6, Cilt 21, İçtima 1, Ankara.
TBMM Zabıt Ceridesi, (1940) Devre 6, Cilt 8, İçtima 1, 27. İnikat, Ankara; (1941) Devre
6, Cilt 15, İçtima 2, 25. İnikat, Ankara.
TEKELİ İlhan, İLKİN Selim (1988) Devletçilik Dönemi Tarım Politikaları, Türkiye’de
Tarımsal Yapılar (1923-2000), Yurt Yayınları, Ankara.
TEKELİ Sait Tahsin (1944) Zirai Kombina, Ziraat Dergisi, Sayı 53-54, s. 4-6.
TOPÇUOĞLU Nazmi (1942) İaşe Durumumuz, İktisadi Yürüyüş, Cilt 5, Sayı 59, s. 3,
18-19, 23.
TURGAY Necati (1942) Zirai Kombinalar, Ülkü Milli Kültür, Cilt 1, Sayı 7, s. 12-13.
Ulus gazetesi (1942).
Vakit gazetesi (1943).
Vatan gazetesi (1942).
Ziraat İşlerimiz (1941) Ülkü Milli Kültür, Cilt 1, Sayı 4, s. 4-5.
Zirai İstatistik Özetleri 1940-1961(1962) Devlet İstatistik Enstitüsü, Ankara.
Ek: 1942 Yılında Ekim Seferberliği Kapsamında Ülkemizde Düzenlenen
Konferanslar70
Konferansı Veren
Verildiği Yerler
Şeyda Kerestecioğlu
Afyon, Bolvadin, Dinar, Sandıklı
Semin Ziya
Antalya, Manavgat, Elmalı, Korkuteli
Hüdai Ekerman
Balıkesir, Susurluk, Sındırgı, Manyas,
Bandırma
Suphi Doğukan
Bolu, Düzce, Akçakoca, Mudurnu
Ekrem Rüştü İzmen
Bursa, İnegöl, Karacabey, Yenişehir, M.
Kemalpaşa
Zühtü Kurtulmuş
Çoruh, Artvin, Hopa
Hüseyin Aykut,
Çorum, İskilip, Sungurlu
Osman Tosun
Denizli, Sarayköy, Çal, Çivril, Acıpayam
Lütfi Eker
Diyarbakır, Bismil, Ergani, Çermik
70
1942.
“Cumhuriyet Halk Partisi Otuz Vilayette Konferanslar Tertip Etti”, Son Telgraf, 3 Mart
Sevilay ÖZER, II. Dünya Savaşı Yıllarında Ekim Seferberliği
Tevfik Eşberk
Harun Onuk
Remzi Ayözger
İsfendiyar Kadaster
Sait Tahsin Tekeli
Fuat Kurşuncu
Ragıp Ziya Mağden
Halit Ev..lyar(?)
Torbalı
Kazım Rıza Köylü
Fikri Karesmen
Nejat Berkman
Şevket Birand
Beyşehir, Akşehir
Baki Tümer
Vamık Tayşi
Cemil Çalgüner
Necmi Yücer
Asım Alp
Kerim Ömer Çağlar
Rahmi Öke
Şerif Oğankulu
Fikret Çağlar
Edirne, Keşan, Uzunköprü
Elazığ, Maden, Palu
Erzurum, Karayazı, Oltu
Eskişehir, Seyitgazi, Sivrihisar
İskenderun, Antakya, Reyhanîye
Mersin, Silifke, Tarsus, Anamur
İstanbul, Çatalca, Silivri
İzmir, Bergama, Menemen, Ödemiş,
Kastamonu, Tosya, Taşköprü, İnebolu
Kayseri, Bünyan, Develi, İncesu
İzmit, Adapazarı, Hendek
Konya, Çumra, Karaman, Ereğli,
Kütahya, Uşak, Simav, Emet
Manisa, Akhisar, Soma, Salihli
Muğla, Köyceğiz, Milas, Fethiye
Ordu, Fatsa, Mesudiye, Ünye
Samsun, Çarşamba, Bafra, Terme
Seyhan, Kadirli, Ceyhan, Kozan
Sivas, Hafik, Şarkışla, Divriği
Tekirdağ, Çorlu, Hayrabolu, Malkara
Trabzon, Vakfıkebir, Of
49

Benzer belgeler

1942: `A`dan Z`ye Bozuk Devlet`in Yeniden Yapılanması

1942: `A`dan Z`ye Bozuk Devlet`in Yeniden Yapılanması edilmiştir. “1940-1945 döneminin en önemli iktisadi kanunu şüphesiz ki Milli Korunma Kanunu’dur. Bu Kanuna dayanılarak çıkarılan kararnameler savaş yılları iktisat politikasının ana unsurlarını olu...

Detaylı