Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı Gençlik Komitesi Katılımcılar ne

Transkript

Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı Gençlik Komitesi Katılımcılar ne
Türkiye’nin İlk Madencilik Dergisi
Yıl 2015, Sayı: 54 Ocak, Şubat, Mart
MARBLE 2015
DÜNYA LİDERLİĞİNİ
HEDEFLİYOR
MADEN KANUNU’NDAKİ
DEĞİŞİKLİKLER ÜZERİNE
KROMDA NELER OLUYOR?
DÜNYADA İLK KEZ
ENERJİ HAMMADDELERİ ZİRVESİ
DÜZENLENİYOR
www.sektormadendergisi.com.com
Ocak-Şubat-Mart 2015
5
Türkiye'nin İlk Madencilik Dergisi
Ocak, Şubat, Mart 2015 sayı: 54
Yayın Türü : Yaygın Süreli
YÖNETİM
İmtiyaz Sahibi: YMGV adına Prof. Dr. Güven ÖNAL
YMGV YÖNETİM KURULU
Prof. Dr. Güven Önal (Başkan) Prof. Dr. Işık Özpeker (Bşk.Yad.)
Murat Turan (Genel Sekreter), Alp Gürkan (Muhasip Üye),
Selçuk Buyurgan (Üye), Prof. Dr. Erdoğan Yüzer (Üye),
Dr. Nijat Gürsoy (Üye), İsmet Sivrioğlu (Üye), Cevdet Özçelik (Üye)
DENETİM KURULU
Dr. Dündar Renda, Günaydın Yirmibeşoğlu, Özer Altay
YMGV MÜTEVELLİ HEYETİ TÜZEL KİŞİLER
Altın Madencileri Derneği, MTA, Eti Bakır A.Ş., TKİ,
Eti Maden, TTK, İTÜ Maden Fakültesi, Tümmer, Migem, Türkiye
Maden İşçileri Sendikası, Maden Müh. Odası,
Türkiye Madenciler Derneği
YMGV MÜTEVELİ HEYETİ GERÇEK KİŞİLER
Abdullah Mısırlıoğlu
Ali Erguvanlı
Ali Türkoğlu
Alp Gürkan
Antony Caouki
Atılgan Sökmen
Behçet Süleymanoğlu
Caner Zanbak
Cemil Ökten
Dündar Ergunalp
Dündar Renda
Ekrem Yüce
Enver Erdoğan
Erdoğan Yüzer
Gülhan Özbayoğlu
Günaydın Yirmibeşoğlu
Güngör Tuncer
Güven Önal
Halil Köse
Halim Demirel
Hayrettin Elmas
Işık Özpeker
İbrahim Halil Kırşan
İlgin Kurşun
İlhami Tezcan
İsmail Hakkı Arslan
İsmet Kasapoğlu
İsmet Sivrioğlu
Lütfi Çallı
Mahir Vardar
Melih Turhan
Metin Balıbey
Mevlüt Kemal
Murat Dedeman
Murat Turan
Mustafa Sönmez
Necati Kurmel
Nedret Durukan
Nijat Gürsoy
Nizamettin Çoban
Oktar Kızılsencer
Ömer Yenel
Özer Altay
Rıfat Kont
Sabri Karahan
Sadrettin Alpan
Selahaddin Anaç
Selçuk Buyurgan
Selim Çiçek
Senai Saltoğlu
Suat Sarısoy
Şeyda Çağlayan
Taşkın Akdeniz
Tolga Yalçın
Tuğrul Erkin
Ümit Akdur
Yener Cander
Yüceer Göver
Zeki Doğan
Zeki Yavuztürk
YÖNETİM YERİ
Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı
Cumhuriyet Cad.No.179/5, Daire: 10 Harbiye –İSTANBUL
Tel.: 0212.246 20 81 Fax: 0212.247 51 11
e-posta: [email protected] www.ymgv.org.tr
YAYIN YÖNETİM
Yazı İşleri Müdürü: Prof.Dr. Işık Özpeker
Yayın Koordinatörü: Mad. Yük. Müh. Dündar Ergunalp
Yayın Kurulu: Mad. Yük. Müh. Dündar Ergunalp,Mad. Yük. Müh. Murat Turan
Reklam Sorumlusu: Gülseren Koçer - [email protected]
Grafik Tasarım: Tarkan Özdemir - [email protected]
BASKI-CİLT
Karakter Color Matbaası A.Ş.
100. Yıl Mah. Massit 3. Cadde No: 200 Bağcılar / İstanbul
Tel: 0 212 432 30 01 Faks: 0 212 628 95 65
SEKTÖRMADEN DERGİSİ YURT MADENCİLİĞİNİ GELİŞTİRME VAKFI TARAFINDAN
5680 SAYILI BASIN KANUNUN 9/2 MADDESİ GEREĞİNCE İSTANBUL VALİLİĞİNE
BEYANNAME VERİLEREK AYNI KANUNUN 9.MADDESİNE GÖRE TANZİM EDİLEN
04.04.2003 TARİHLİ İZİNLE ULUSAL GAYRİ SİYASİ VE YAYGIN SÜRELİ TÜRÜNDE
3 AYDA BİR YAYINLANMAKTADIR. SEKTÖRMADEN DERGİSİ ABONELERİNE
DAĞITILMAKTADIR. DERGİYE GÖNDERİLEN YAZILAR VE FOTOĞRAFLAR
GERİ İADE EDİLMEZ. YAYINLANMASI İSE YAYIMCININ KARARINA BAĞLIDIR.
YAYINLANAN YAZI VE FOTOĞRAFLARIN SORUMLULUĞU YAZARINA AİTTİR.
KAYNAK GÖSTERİLEREK ALINTI YAPILABİLİR.
6
Ocak-Şubat-Mart 2015
İÇİNDEKİLER
8 INERMA Enerji Zirvesi
9 7.Uluslararası Maden Türkiye Fuarı
10 YMGV Mütevelliler Toplantısı
14 Türkiye’den Haberler
18 Endüstriyel Mineral Haberleri
22 Sektörün Sorunları ve Çözüm Arayışları
20 Dünyadan Haberler
24 Teknolojinin Nimetleri
26 Marble 2015 Dünya Liderliğini Hedefliyor
28 Kromda Neler Oluyor?
30 Tungsten
32 Agrega Sektörünün Önü Açık
34 Şen Plastik
38 Feldspat
42 DBC Makina
46 Yeni Maden Kanunu
52 Maden Hukukumuzun Geçmişi
REKLAM INDEX
ERAY BAZALT MAD.İNŞ.LTD.ŞTİ ÖN KAPAK İÇİ
ETİ BAKIR A.Ş.
ARKA KAPAK İÇİ
AK-SA MAGNET SAN.TİC.A.Ş.
ARKA KAPAK
ERSEL AĞIR MAKİNE SAN.TİC.A.Ş.
3
ÇAYELİ BAKIR İŞL.A.Ş. 6
SIEMAG TECBERG GmbH 7
KOZA ALTIN İL. A.Ş. 12
REMAS REDÜKTÖR SAN.A.Ş13
SATILIK KÖMÜR İŞLETMESİ17
TÜFEKÇİOĞLU KAUÇUK 27
ADG MADENCİLİK İNŞ. MÜH.31
CİNER GROUP 45
MATEL HAMMADDE. SAN.TİC.A.Ş. 51
AYDIN LİNYİT LTD.ŞTİ.
55
ERSENCER MÜHENDİSLİK
59
ANT GROUP 61
ANAGOLD MADENCİLİK SAN.A.Ş. 65
TÜPRAG MET. MAD. SAN.TİC.A.Ş.66
www.sektormadendergisi.com.com
www.sektormadendergisi.com.com
Ocak-Şubat-Mart 2015
7
Esas Holding, Ali Sabancı
YMGV'den
Haber Esas Holding,
Ali Sabancı
7. Uluslararası Maden Türkiye Fuarı 2016’da yapılacak
DÜNYADA İLK KEZ ENERJİ HAMMADDELERİ
ZİRVESİ DÜZENLENİYOR
Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı ve Clarion Events Türkiye, İstanbul Teknik Üniversitesi’nin işbirliği
ile 1-3 Ekim 2015 tarihlerinde, İstanbul Hilton Kongre ve Sergi Merkezinde, INERMA “Uluslararası Enerji
Hammaddeleri ve Enerji” isimli bilimsel ve teknolojik bir zirve düzenleyecekler.
Türkiye’de ve Dünyada bir ilk olarak düzenlenecek bu Uluslararası Zirvede bilimsel araştırmaları içeren bildirilerin yanı sıra endüstriyel uygulamaların yer aldığı sunumlar da yapılacak. Ayrıca, enerji teknolojileri ile
makine ve teçhizatlarının tanıtılacağı bir sergi de bulunacak.
Dünyada, Türkiye’de Enerji ve Enerji Stratejileri, Enerji Hammaddeleri, Kömür, Petrol, Doğalgaz, Kaya
Gazı, Hidroelektrik, Nükleer Hammadder, Jeotermal, Bioyakıt Teknolojileri, Güneş, Rüzgar ve Hidrojen
Enerjisi gibi konuların mercek altına alınacağı Zirvenin Bilim Kurulu ve Uluslararası Danışma Kurulu şu
isimlerden oluşuyor:
Bilim Kurulu:
Prof. Dr. Fatma Arslan (İTÜ), Prof. Dr. Altuğ Şişman (İTÜ Enerji Enstitüsü), Prof. Dr. Gülçin Özürlan Ağaçgözgü (İTÜ), Prof. Dr. Ahmet Tuğrul Başokur (Ankara Üniversitesi), Prof. Dr. Ali Nezihi Bilge (İstanbul
Bilgi Üniversitesi), Prof. Dr. Mehmet Sabri Çelik (İTÜ), Prof. Dr. Üner Çolak (İTÜ Enerji Enstitüsü), Prof.
Dr. Filiz Karaosmanoğlu (İTÜ), Prof. Dr. Sezai Kırıkoğlu (İTÜ), Prof. Dr. Orhan Kural (İTÜ), Prof. Dr. Hasancan Okutan (İTÜ), Prof. Dr. Sadriye Küçükbayrak Oskay (İTÜ), Prof. Dr. Bihrat Önöz (İTÜ), Prof. Dr.
Gülhan Özbayoğlu (Atılım Üniversitesi), Prof. Dr. Abdurrahman Satman (İTÜ), Prof. Dr. Mete Şen (İTÜ),
Prof. Dr. Ayşe Kaşlılar Şişman (İTÜ), Prof. Dr. Raşit Turan (ODTÜ), Yrd. Doç. Dr. Mahmut Faruk Akşit
(Sabancı Üniversitesi), Yrd. Doç. Dr. Burak Barutçu (İTÜ Enerji Enstitüsü), Yrd. Doç. Dr. Şule Ergün (Hacettepe Üniversitesi), Yrd. Doç. Dr. Tahsin Perek (İTÜ)
Uluslararası Danışma Kurulu:
Prof. Dr. Robin J. Batterham (Avustralya), Prof. Dr. Roberto C. Vilas Bôas (Brezilya), Prof. Dr. Rolf Bracke
(Almanya), Dr. Johan van Dyk (Güney Afrika), Prof. Dr. Eric Forssberg (İsveç), Prof. Dr. James Hendrix
(ABD), Prof. Dr.-Ing. Halit Z. Kuyumcu (Almanya), Francis Lau (ABD), Prof. Badie I. Morsi (ABD), Prof.
Dr. Ivan Nishkov (Bulgaristan), Prof. Dr. Cyril T. O’Connor (Güney Afrika), Prof. Dr. Vladko Panayotov
(Bulgaristan), Dr. Pradip (Hindistan), Dr. Luis Sobral (Brezilya)
INERMA Uluslararası Enerji Hammaddeleri ve Enerji Zirvesi ile ilgili ayrıntılı bilgilere www.inerma.com
web sitesinden ulaşılabilir.
10 Ocak-Şubat-Mart 2015
www.sektormadendergisi.com.com
Maden sektörünün Avrasya coğrafyasında düzenlenen en kapsamlı fuarı
olan, Maden Türkiye Uluslararası Madencilik, Tünelcilik, Makine Ekipmanları ve İş Makineleri Fuarı 2016, maden
arama, üretim, zenginleştirme, değerlendirme teknoloji ve hizmetlerini 7.
kez bir araya getiriyor.
Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı
ve TÜYAP işbirliğiyle düzenlenen Maden Türkiye Fuarı yıllar itibariyle yüzde
100 büyüme ve son olarak 2014 yılında
kaydettiği katılımcı sayısında yüzde 30,
ziyaretçi sayısında da yüzde 47 artış ile
madencilik dünyasının cazibe merkezi
olduğunu gösterdi.
24-27 Kasım 2016 tarihleri arasında Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde, sektör
profesyonellerine kapılarını açacak. Maden Türkiye 2016, 7. Uluslararası Madencilik, Tünelcilik, Makine Ekipmanları ve İş Makineleri Fuarı Türkiye’den ve tüm dünyadan lider
firmaların katıldığı, sektörün üretim gücünün ve yeteneklerinin sergilendiği, uluslararası satış ve pazarlama platformu
olma özelliğini koruyacak. Yıllar içinde kaydettiği büyüme
ve gelişmeye paralel olarak kapsamı da genişleyen Maden
Türkiye Fuarı 2016 yılında yeni ürün ve hizmet gruplarına
da kapısını açıyor. 7. Uluslararası Maden Türkiye Fuarı'nın
kapsamına alınan yeni konular şunlar:
Tünel Açma Makineleri ve Ekipmanları
Beton Makineleri ve Ekipmanları
Asfalt Yapım Makineleri ve Ekipmanları
Tünel Scada Yönetim Sistemleri
Taklitlerinden sakınınız
Maden Türkiye Fuarı'nın yarattığı bu büyük etki ve prestij
pek çoklarına ilham verirken elbette öykünme ve taklit girişimlerine de yol açıyor. Bu anlamda, benzer bir isim altında
düzenlenen ve 2015 yılında yapılacağı duyurulan Fuar ile ilgili yanılgı ve karışıklığı engellemek üzere Maden Türkiye
www.sektormadendergisi.com.com
Fuarı'nın düzenleyicisi olan Yurt Madenciliğini Geliştirme
Vakfı bir açıklama yayınlayarak 7. Maden Türkiye Fuarı'nın
2016 yılında yapılacağını bir kez daha hatırlattı. Açıklama
şöyle:
Değerli Madenciler, Maden ve İş Makineleri üreticileri.
Bilindiği gibi Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı, TÜYAP
fuarcılık şirketi ile birlikte “Maden Türkiye” adı altında
Uluslararası bir fuarı 15 yıldan bu yana iki yılda bir düzenlemektedir. Son fuar 27 – 30 Kasım 2014 tarihinde büyük
bir başarı ile gerçekleştirilmiş ve madencilik kamuoyunun
takdirini kazanmıştır. Gelecek fuar 24 – 27 Kasım 2016’da
yapılacaktır. Son günlerde duyurulan ve 2015 yılında yapılacağı belirtilen fuarla Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı
ve TÜYAP’ın ilişkisi olmadığını, Ülkemizde başarılı ve güzel her şeyin taklit edilebileceğini de anımsatarak, geleneksel Maden ve Maden Makineleri Uluslararası fuarının 2016
yılında yapılacağını, yanılgıları önlemek amacıyla, Değerli
Madencilik kamuoyunun bilgisine sunmayı görev sayıyoruz.
Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı Yönetim Kurulu
Ocak-Şubat-Mart 2015
11
YMGV'den
Mütevelliler Yeni Yönetimi Seçti
Mütevelliler Toplantısında Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı'nın 2015
Yılı çalışma programı da kurula sunuldu. Prof. Dr. Güven Önal'ın yaptığı sunumda, Vakfın rutin faaliyetleri
olan toplantı, eğitim seminerleri, teknik
geziler, tanıtım, burs, dergi basımı ve
benzeri çalışmaların devam edeceği belirtildi. Bu çalışmalar kapsamında özellikle maden mevzuatı ile iş sağlığı ve
güvenliği konularına önem verileceği
vurgulandı. Konu ile ilgili yurt genelinde 14 il merkezinde, 1 günlük “Madencilik Sektörü Yönetici, Teknik ve İdari
Personel, İş Sağlığı ve Güvenliği Eği-
tim Programı” konulu seminerleri ile
ilgili çalışmaların devam ettiğini ifade
eden Prof. Önal, ayrıca 1-3 Ekim 2015
tarihlerinde gerçekleştirilecek, INERMA “Enerji Hammadeleri ve Enerji
Zirvesi” hakkında da Mütevellilere bilgi verdi.
60. Mütevelliler Toplantısında üç yıllık görev süreleri dolan Vakıf Yönetim
Kurulu Başkan ve üyeleri ile Denetim
Kurulu üyelerinin seçimi de yapıldı.
Seçim sonucunda Yurt Madenciliğini
Geliştirme Vakfı'nın yeni Yönetim ve
Denetim organları şöyle oluştu:
YMGV Gençlik
Komitesi kuruldu
"Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı'nın 20 Aralık 2014'te yapılan 60. Mütevelliler Toplantısında üç yıllık
görev süreleri dolan Vakıf Yönetim Kurulu Başkan ve üyeleri ile Denetim Kurulu üyelerinin seçimi yapıldı."
Y
urt Madenciliğini Geliştirme Vakfı’nın 60. Mütevelliler Toplantısı 20 Aralık
2014 tarihinde İTÜ Maçka
Sosyal Tesislerinde yapıldı. YMGV
Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Güven Önal'ın yaptığı açılış konuşması ve
saygı duruşuyla başlayan toplantıda,
Divan Başkanlığına Zeki Yavuztürk,
Başkan Yardımcılığına Doç. Dr. Tolga
Yalçın, Kâtip Üyeliğe Doç. Dr. İlgin
Kurşun seçildiler.
Kömür İşletmesi ile Termik Santraline
ve Balya Kuşun-Çinko Madeni ile Cevher Hazırlama Tesisi’ne teknik inceleme gezileri gerçekleştirildi. 31.Vakıflar
Haftası kapsamında “Madencilik ve
Yerbilimlerinde İş Olanakları” konulu
bir panel düzenlendi; Madenciliğin ve
Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı'nın kamuoyuna tanıtımını amaçlayan
“Madenciler Dünyası” isimli TV programı iki haftada bir ve birer saatlik olmak üzere, Cem TV’de yayınlandı.
Vakfın 2014 yılı Ocak-Kasım dönemi
faaliyetleri ile ilgili bilgilendirme Prof.
Dr. Güven Önal tarafından yapıldı.
Prof. Önal'ın verdiği bilgilere göre,
“Madencilik Ana Planı” ve “Kömür
Konseyi” çalışmaları devam etti; özel
ve kamu kurumlarından 200 kişinin katılımı ile 6 adet eğitim semineri yapıldı.
Beypazarı Trona ve Çayırhan Yeraltı
Dokuz Eylül Üniversitesi Maden Mühendisliği Bölümü ile birlikte, XIV.
IMPS Uluslararası Cevher Hazırlama
Sempozyumu ve Sergisi; Güney Amerika (Şili, Brezilya ve Arjantin) Teknik
İnceleme Gezisi gerçekleştirildi.
12 Ocak-Şubat-Mart 2015
Ankara Temsilciliği etkin duruma getirildi, yayınlanan Cevher Hazırlama El
Kitabı (1000 adet) ve Kömür ve Enerji
broşürünün (2000 adet) yanı sıra Sektörmaden Dergisinin de üç sayısı çıkarıldı. Ayrıca, bu dönemde başlayan
“Madencinin Kılavuzu” kitabının yayın
hazırlıkları devam ediyor.
Vakfın Gelir-Gider durumu ile ilgili de
Mütevellilere bilgi veren Prof. Dr. Güven Önal, 2014 Ocak-Kasım döneminde gerek Yurt Madenciliğini Geliştirme
Vakfı'nın gerekse de İktisadi İşletmenin
gelirlerinin Kasım ayı sonu itibarı ile
tahmin edilenin üzerinde gerçekleştiğini belirtti.
Yapılan bilgi sunumunun ardından söz
konusu dönem faaliyetleri ile ilgili denetçi raporu Vakfın denetim kurulu
üyeleri Dr. Dündar Renda ve Günaydın
Yirmibeşoğlu tarafından okundu ve oy
birliği ile kabul edildi.
www.sektormadendergisi.com.com
Yönetim Kurulu:
Prof. Dr. Güven Önal (Başkan)
Prof. Dr. Işık Özpeker (B.Yardımcısı)
Murat Turan (Genel Sekreter)
Alp Gürkan (Muhasip Üye)
Selçuk Buyurgan
Prof. Dr. Erdoğan Yüzer
Dr. Nijat Gürsoy
İsmet Sivrioğlu
Cevdet Özçelik
Yedek Üyeler :
Mustafa Sönmez, Dr. Sehehaddin
Anaç, Doç. Dr. Ekrem Yüce
Denetim Kurulu: Özer Altay, Dündar
Renda, Günaydın Yirmibeşoğlu.
Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı bünyesinde bir
Gençlik Komitesi oluşturmak üzere yapılan çalışmalarda
sona gelindi. Çalışmalar kapsamında, 7 Mart 2015 tarihinde İTÜ Maçka Sosyal Tesislerinde gerçekleştirilen
toplantıya İstanbul Teknik Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi'nin maden, cevher hazırlama, jeoloji ve jeofizik
mühendislikleri bölümlerinden 4'ü Vakıf bursiyeri olmak
üzere toplam 32 öğrencinin katıldığı bir toplantı gerçekleştirildi.
Vakıf Başkanı Prof. Dr. Güven Önal'ın başkanlığında
yapılan toplantıya öğrencilerin yanı sıra Vakıf Yönetiminden Prof. Dr. Erdoğan Yüzer, Murat Turhan, Doç.
www.sektormadendergisi.com.com
Dr. Ekrem Yüce, Mütevelli Heyet üyesi Doç. Dr. İlgin
Kurşun ve Maden Yük. Müh. Ayşe Koç da katıldı. Toplantıda, katılımcı öğrencilerin Vakıf faaliyetleri hakkında
bilgilendirilmesinin yanı sıra öğrencilerin Vakıf’tan beklentileri ve oluşacak Gençlik Komitesinin gerçekleştireceği faaliyetler ve Vakfa sunacağı katkılar üzerine yapılan
konuşmaların ardından, YMGV Gençlik Komitesi Genel
Kurulunu oluşturacak üyeler belirlendi. 32 kişiden oluşan
Genel Kurul kendi içinde yaptığı seçimle Gençlik Komitesi Yönetim Kurulu üyelerini belirledi. Belirlenen Yönetim Kurulu da daha sonra toplanarak kendi içinde görev
dağılımını yaptı.
Buna göre YMGV Gençlik Komitesi Yönetim Kurulu ve
görev dağılımı şöyle oluştu:
Şahan Gül (Başkan) ( İTÜ Cevher Haz. 4. Sınıf ),
Kıymet Batmaz (2. Başkan) ( İ.Ü. Maden 3. Sınıf ),
Ender Cevak (Genel Sekreter), (İTÜ Jeofizik2. Sınıf),
Akın Değişmiş (İ.Ü. Maden 2. Sınıf),
Cem Ali Çelik (İTÜ Maden 1. Sınıf),
Fatih Keklik (İ.Ü. Maden 3. Sınıf),
Serpil Karakaya (İTÜ Jeoloji 1. Sınıf)
Ocak-Şubat-Mart 2015
13
www.sektormadendergisi.com.com
Ocak-Şubat-Mart 2015
15
Türkiye'den Haberler
KISA KISA
Enerjide büyük fırsat: Toryum
“Türkiye Enerji Vakfının toryumla ilgili hazırladığı raporda, milli
toryum teknolojisine sahip olunmasının Türkiye’ye 4 büyük fırsat”
sunacağı belirtildi.
Türkiye Enerji Vakfı (TENVA) “Türkiye’de
Toryum: Enerji, Ekonomi ve Siyasette Fırsatlar” başlıklı bir rapor yayınladı.
Toryum rezervi bakımından dünyada ikinci
sırada yer alan ülkemizin milli toryum teknolojisine sahip olması halinde çok önemli fırsatlar yakalayacağı belirtilen raporda
“Milli bir toryum teknolojisine sahip olunması sayesinde Türkiye, yakın gelecekte
gerçek bir uluslararası enerji merkezine ve
teknoloji ihraç ülkesine dönüşebilir” denildi.
TENVA’nın raporuna göre, Türkiye, toryum
reaktörleri sayesinde, elektrik üretiminde
dışa bağımlılıktan kurtulabilecek, daha gü-
venli, temiz, ucuz elektrik üretme
imkânına kavuşacak ve böylece
yüksek enerji ithalatı faturasını
azaltabilecek. Ankara merkezli ve
resmi dili Türkçe olan bir Uluslararası Toryum Ajansı’nın kurulmasına
öncülük edilebilecek. Toryum teknolojisinin
ticarileşmesiyle yüksek teknolojili ürün ve
hizmet ihracından kazanç elde edilebilecek. Toryum reaktörlerinin devreye
girmesiyle daha çevreci bir elektrik
üretim altyapısına sahip olunabilecek ve böylece fosil kaynak kullanımı
azaltılabilecek.
Ne yapmalı?
Türkiye’nin toryum stratejisi geliştirmesi için önerilere de yer verilen raporda, idari,
beşeri ve fiziki alanlarda toryum kabiliyetlerinin geliştirilmesi gerektiği vurgulanarak
Türkiye Toryum Enstitüsü’nün kurulması ve
toryum varlıklarının tam ve kesin bir şekilde
raporlanması gerektiği belirtildi. Raporda
ayrıca, Ar-Ge projelerini yürütecek insan gücünün yetiştirilmesi ve Türkiye’nin toryum stratejisinin barışçıl bir
nükleer Ar-Ge faaliyeti olarak mevcut
nükleer stratejiye entegre edilmesi gereği de ifade edildi.
Raporda Türkiye’nin Toryum rezervlerine ilişkin olarak da şu bilgilere yer verildi:
“Türkiye’deki rezervlerin tam ve kesin
miktarının belirlenmesi için henüz yeterince çalışma yapılmamıştır. MTA’ya
göre Türkiye’deki kanıtlanmış toryum rezervi 380.000 tondur. OECD ve UAEA’ya
göre ise Türkiye’deki toryum rezervi asgari
744.000 ton olup Türkiye, Hindistan’dan
sonra ikinci büyük toryum rezervine sahiptir. Türkiye’deki rezervler, Eskişehir-Sivrihisar, Isparta-Aksu ve Malatya-Hekimhan
bölgelerinde yoğunlaşmaktadır.”
(Kaynak: AA)
1-2-3 EKİM
2015
OCTOBER
ULUSLARARASI ENERJİ HAMMADDELERİ ve ENERJİ ZİRVE & SERGİSİ
INTERNATIONAL ENERGY RAW MATERIALS and ENERGY CONFEX
ISTANBUL HILTON
CONVENTION CENTER
İsmet Kasapoğlu
onurlandırıldı
Ü
XVIII. Uluslararası Kömür Hazırlama
Kongresi Rusya’da yapılacak
1950 yılından beri üç-dört yılda bir gerçekleştirilen Uluslararası Kömür Hazırlama Kongreleri’nin 18.’si olan XVIII.ICPC, 28 Haziran 01-Temmuz tarihleri
arasında Rusya’nın St.Petersburg kentinde gerçekleştirilecek.
Uluslararası Organizasyon Komitesi ve Rusya Federasyonu Enerji Bakanlığı
tarafından düzenlenen ve dört gün sürecek Kongrede kömür hazırlamada karşılaşılan probemler, gelişmeler ve yeniliklerin tartışılacağı teknik oturumların
yanısıra kömür hazırlama makine-teçhizat ve kimyasallarının tanıtılacağı bir
sergi de yer alacak.
1979’da SSCB’nde yapılan VIII. ICPC şimdiki Ukrayna’nın Donetsk şehrinde gerçekleştirildiği için, XVIII.ICPC Rusya Federasyonu’nda yapılacak ilk
kongre olarak kabul ediliyor. Kongre’nin yapılacağı St.Petersburg, sarayları,
katedralleri, köprüleri, heykelleri, parkları, bahçeleri, anıtları ve meydanları ile
dünyanın en güzel şehirlerinden birisi olarak kabul ediliyor.
Bilindiği üzere XVII.ICPC 1-6 Ekim 2013 tarihinde Türkiye’de ilk defa yapılmış ve İstanbul Grand Cevahir Hotel ve Kongre Merkezi’ndeki gerçekleşti.
Kongreye dünyanın 25 ülkesinden 525 delege katılmış ve kongrede 120 bildiri
sunulmuştu. Kongrede ayrıca kömür hazırlama ve teçhizatlarının tanıtıldığı bir
fuar da yer almıştı.
Yoğun talep üzerine,
Özetlerin Teslim Tarihi
uzatılmıştır.
16 Ocak-Şubat-Mart 2015
Kongreye bildiri özeti yollamak için son tarih: 10 Mayıs 2015
Kabul edilen bildirilerin tam metninin son gönderilme tarihi: 15 Kasım 2015
30 Nisan 2015
Kongrenin e-mail adresi:
[email protected]
www.inerma.com
www.sektormadendergisi.com.com
www.sektormadendergisi.com.com
lkemiz madencilik camiasının en önemli duayenlerinden, İsmet Kasapoğlu onuruna
bir yemek düzenlendi. Kasapoğlu’nun 19 yıl başkanlığını yaptığı Türkiye Madenciler Derneği
(TMD) tarafından düzenlenen
geceye, TMD Yönetim Kurulu
Başkanı Atılgan Sökmen, Yurt
Madenciliğini Geliştirme Vakfı
Başkanı Prof. Dr. Güven Önal,
Eski Milli Savunma Bakanlarından Zeki Yavuztürk, Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı
Müsteşar Yardımcısı Nevzat Kavaklı, Koza Altın Genel Müdürü
İsmet Sivrioğlu gibi isimlerin de
aralarında bulunduğu pek çok
davetli katıldı.
Gecede konuşan TMD Genel
Başkanı Atılgan Sökmen, derneğin sektörün en eski kuruluşu
olduğuna dikkat çekerek İsmet
Kasapoğlu’nun da sektörün gelişmesine büyük katkılar sunduğunu dile getirdi. İsmet Kasapoğlu ise yaptığı konuşmada
ülke ekonomisi için büyük öneme sahip madencilik sektörüne
hizmet vermiş olmaktan gurur
duyduğunu söyledi.
Ocak-Şubat-Mart 2015
17
Tarihin İlk Maden Ruhsatı Niğde’de
Niğde’nin Ulukışla İlçesi’ne bağlı Maden Köyü’nde,
Geç Hitit Dönemi’ne ait olan ve dünyada bilinen ilk maden ruhsatı olduğu belirtilen yazıt, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından tescillenip koruma altına alındı.
Bolkar Dağları’nda bir kaya üzerinde yer alan ve yaklaşık 3 bin yıllık olduğu belirtilen yazıt 1973 yılında arkeolog Mustafa Kalaç tarafından bulunmuş ve içeriği kısmen okunarak bir çeşit maden ruhsatı olduğu tespit edilmişti. 2014 yılı sonunda Niğde Valisinin girişimleriyle
Kültür ve Turizm Bakanlığı uzmanlarınca tescillenip
koruma altına alındı. Yaklaşık 3 bin yıllık olduğu tahmin
edilen yazıt, çalışma sonucunda mumyalama tekniğiyle
kopyalanarak Niğde Müzesi’nde sergilenecek. Orijinali
ise koruma altına alınarak bulunduğu yerde sergilenecek.
Hitit dilinde yazılmış yazıtın günümüze ulaşabilen ve
okunup tercüme edilmiş kısmı şöyle (Okunamayan kısımlar (?) ile gösterilmiştir):
Ben Tarhunazi, Prens Tarhuwartanun oğlu, Kral Warpalawanın kahramanı, vazal hizmetkarıyım
Ve beyim Kral Warpalawaya iyi hizmet ettim
Ve o bana tanrı Muti Dağını verdi
Tanrı Tarhu ve Kubaba beni zaten (önceden) (?) diler
Ve onları (?) ettim
Ve beyim Kral Warpalawayı iyi şekilde yükselttim
Fakat o bana süratli (?) katırlar verdi (?)
Ve Tarhunazi bu tanrılara her yıl kurban eder
Ve ona Muti Dağı tanrıları iyi gelirler
Bu yazıyı kim kazırsa silerse parçalarsa
Bu kimseyi fırtına tanrısı ve tanrılar sürsünler
Ve ay tanrısı onu yakalasın
Ve tanrı Nikaruha onu yesin
Tanrı Kupapa onu (?)sin
SATILIK KÖMÜR İŞLETMESİ
BUGÜN DEVİR, YARIN ÜRETİM
İLETİŞİM
Balıkesir-Dursunbey
Tel: 0533 660 44 53
TMMOB 3. jeotermal Kongresi Ankara’da yapılacak
TMMOB 3. Jeotermal Kongresi ve Sergisi
14-15 Ekim 2015 tarihlerinde Ankara Bilkent
Otel`de gerçekleştirilecek. İlki 2007, ikincisi
2009 yıllarında yapılan TMMOB Jeotermal
Kongresi ve Sergisi, Türkiye Jeotermal
sektörünün en önemli etkinliği olarak sahip
olduğu üstün bilimsel ve teknik niteliği
ile jeotermal sektörünün tüm paydaşlarını
bir araya getiriyor. Jeotermal kaynakların
aranmasından nihai kullanımına kadar olan
tüm süreçleri kapsayan Kongrede jeotermal
sektöründeki bilimsel ve teknik son gelişmelerin aktarılması,
jeotermal kaynakların geliştirilmesinde ve kullanılmasında
karşılaşılan sorunların tartışılması, jeotermal gelişim için çözüm
önerilerinin üretilmesi ve sektör temsilcilerinin bir araya
getirilmesi amaçlanıyor. Uluslararası katılıma da
açık olan Kongre süresince, Bilim Kurulu`nca
kabul edilen bildiri sunumlarının yanında,
poster sunumları ile Dünya`da ve ülkemizde
jeotermal enerji konusunda otorite kabul
edilen uzmanların çağrılı sunumlarına da
yer verilecek. Kongre kapsamında jeotermal
bilim ve teknolojisindeki son gelişmelerin ve
ürünlerin tanıtılacağı bir sergi de düzenlenecek.
18 Ocak-Şubat-Mart 2015
Turkey Stone Antalya Fuarı
kapılarını açıyor
Endüstriyel Hammaddeler
Sempozyumu İzmir’de
TMMOB Maden Mühendisleri
Odası İzmir Şubesi ve Dokuz Eylül
Üniversitesi Mühendislik Fakültesi
Maden Mühendisliği Bölümü işbirliği ile düzenlenecek olan 9. Uluslararası Endüstriyel Hammaddeler
Sempozyumu 14-15 Mayıs 2015
tarihlerinde İzmir’de MINEX 2015
Fuarı ile birlikte gerçekleştirilecek.
Sempozyum hakkında ayrıntılı
bilgi için:
[email protected]
www.sektormadendergisi.com.com
Dünya'nın en büyük mermer ve doğal taş
ihracatçılarından biri olan Türkiye'de sektörün ulusal ve uluslararası oyuncularını buluşturacak yeni fuar, Turkey Stone Antalya
Mermer ve Doğaltaş Ürünleri Fuarı 28-31
Mayıs tarihlerinde Antalya'da yapılacak.
2004-2013 yılları arasında mermer ve doğaltaş ihracatını yüzde 211’lik artış ile ve 2.7 milyon tondan 8.4
milyon tona çıkaran ve alanında dünyanın en önemli
bir kaç ülkesinden biri olan Türkiye'de sektörün ulusal
ve uluslararası oyuncularını buluşturacak bir fuar daha
Antalya'da kapılarını açmaya hazırlanıyor. 28-31 Mayıs
tarihlerinde Antalya Fuar Merkezi'nde yapılacak olan
Turkey Stone Antalya Mermer ve Doğaltaş Ürünleri
Fuarı Pyramids Fuarcılık'ın organizasyonu ve Antalya
Büyükşehir Belediyesi, İstanbul Maden İhracatçılar
Birliği, Antalya Ticaret ve Sanayi Odası, Batı Akdeniz İhracatçılar Birliği, İstanbul Doğal Taş Dernekleri
Federasyonu, Marmara Mermerciler ve Madenciler İş
Adamları Derneği ve ANFAŞ'ın destekleriyle gerçekleştirilecek.
www.sektormadendergisi.com.com
AGÜB yönetiminde nöbet değişimi
Agrega Üreticileri Birliği Derneği'nin
(AGÜB) 13. Olağan Genel Kurul Toplantısı 28 Mart 2015 tarihinde derneğin İstanbul’daki merkezinde yapıldı.
Genel Kurulda yapılan seçim sonucunda
Beşir Kemal Ustaoğlu Dernek Başkanlığı
görevini Barbaros Onulay'dan devir aldı.
Derneğin yeni Yönetim Kurulunda Ustaoğlu'nun birlikte çalışacağı isimler ise
şöyle:
G. Şevket Koruç (Başkan Yardımcısı), Mesut Uzal, Cüneyt
Ertuğrul, Cem Sürek, Barbaros Onulay, Melih Çelikkol,
Kağan Eren ve Barış Karahüseyin. Yeni Başkan Ustaoğlu, Genel Kurulda yaptığı konuşmada agrega sektörünün yıllık 454
milyon ton üretim, 25 binden fazla istihdam ve 3.5 milyar
liralık büyüklüğü ile ülkemizin en önemli madencilik faaliyetlerinden birisi olduğunu ifade ederek “ İnşaat sektörü ekonominin lokomotifi, Agrega madenciliği de bu lokomotifin motorudur" şeklinde konuştu.
Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı ve Sektörmaden Dergisi
olarak Agrega Üreticileri Birliği Derneği'nin yeni yönetimine
çalışmalarında başarılar diliyoruz.
Ocak-Şubat-Mart 2015
19
Endüstriyel Mineral Haberleri
Kısa Kısa
Baritte standart 4'e doğru
Ocak ayında Abu Dhabi’de yapılan Orta Doğu Petrol Sondajı Mineralleri Konferansında delegeler
sondaj çamurunda kullanılan barit
için halen asgari yoğunluk kabul
edilen 4.1 in daha aşağı çekilmesi
yönünde görüşlerini dile getirdiler. Halen sadece ABD ve Kanada
yoğunluğu 4.1 olan bariti standartlarında kabul ediyor, ancak
Arjantin, Peru, Meksika, Ekvador
ve Venezuela’nın da 4.1 yoğunlukta barit kullandığı bilinmekte.
Orta Doğu ülkeleri 4.2 yoğunluktan henüz vazgeçmiş değil, ABD
deki uygulamalarda ise 4.2 daha
ziyade denizde yapılan sondajlarda tercih ediliyor. Geçmişte M-I
Swaco’nun 4.2 standartı gevşetilmezse ABD'deki barit rezervlerinin 20 yıllık ömrünün kaldığını
açıklamasının ardından, API 2008
yılında 4.1 yoğunlukta bariti standart olarak kabul etmişti. Bugün
de benzer gerekçelerle standartın
4'e çekilmesine ihtiyaç olduğu
dillendirilmekte. M-I Swaco’nun
testlerine göre sondaj çamurunda
4.2 yoğunlukta baritle elde edilen
performansı 4.1 yoğunlukta baritle elde etmek için sadece % 1,1
ilave barit kullanmak gerekiyor.
Imerys’in 2014 performansı sektöre moral verdi
Dünyanın en büyük ve en çeşitli endüstriyel mineral üreticisi olan Imerys’in performansı endüstriyel mineraller piyasasında turnusol testi gibidir.
Şirketin 2014 gelirleri 2013'e göre % 3
artışla 4,2 milyar Dolar oldu ki bu da
piyasalarda geleneksel pazarlara olan talebin güçlendiği yönünde yorumlanıyor.
Imerys performansını sadece hacimsel
büyüklüğü ile değil, yaratıcılığa yaptığı
yatırımlarla da destekliyor. Bu yıl şirket
piyasalara gene pek çok yenilik sunuyor;
Plastik atıkları geri kazanılabilir hale getiren mineral katkı (Imerplast), ilaç üretiminde protein elde edilmesi için kullanılan mineral solüsyon (CelPure), yeni
kuşak kurşunlu akülere karbon katkısı
(CyPbrid), Li-ion pillerin elektrodları
için saf sentetik grafit, otomotiv plastik
aksamı için yüksek saflıkta talk, hayvan
yemi katkısı olarak yüksek saflıkta diatomit.
Türkiye maden yatırımcılarına
cazibesini yitirmeye başladı
Mart ayında Fraser Enstitüsü 2014 yılı madencilik araştırmasını yayınladı. Bu yıl Dünyanın dört bir tarafında madenci veya madenle ilgili konularda iştigal eden 4,200 firmaya
anket yollandı ve 122 ülke ve eyaletin madencilik sektörü
değerlendirildi. Çalışma jeolojik veri tabanı, terörizm, kanunlar, rüşvet gibi pek çok parametre hakkında her ülkenin
reytingini hesaplamakta. Bunlar içinde en önemlisi Yatırım
Cazibesi Endeksi kabul edilmekte. Türkiye bu sıralamada
2013 yılında 112 ülke arasında 29 uncu iken, 2014 yılında
122 ülke arasında 78 inci konuma geriledi. Rating sıralamasına bakınca bizimki kadar büyük düşüş yaşayan bir kaç ülke
daha olduğu gözüküyor; Kenya, Etopya, Madagaskar, Eritre.
Bu sonuç pek çoğumuz için malumun ilanı sayılır. Bu sıralarda Afrika’ya açılmaya özenen yatırımcıların listenin son
sıralarına göz atmasında çok fayda var.
(www.fraserinstitute.org )
Esan'da Genel Müdür Serpil Demirel
Dunkin’ Donuts şekerine ayar çekti
ABD de aktivist grup As You Saw’un
Dunkin’ Donuts’ın pudra şekerini beyazlatmak için kullandığı Titanyum
Dioksite karşı başlattığı kampanya
sonuç verdi ve firma artık ürünlerinde
TiO2 kullanmadığını açıkladı. Her ne
kadar TiO2 ağırlıklı olarak boya, plastik ve kağıt sektöründe kullanılmaktaysa da, global üretimin %1 kadarı da
gıda ve ecza sektöründe kullanılmakta.
TiO2'nin gıdada ağırlıkça %1'i aşmayacak oranda kullanılması ABD Gıda
ve İlaç İdaresi (FDA) tarafından zarar20 Ocak-Şubat-Mart 2015
sız kabul edilmekte. Ancak karşı düşüncede olanlar, bu değerlendirmenin
nanoparçacıklar esas alınarak yapılmadığını, nano boyuttaki parçacıkların
da değişen özelliklerinden dolayı zararlı olabileceklerini savunuyor. Dunkin’ Donuts konuyla ilgili yaptığı açıklamada yatırımcılarının önceliğinin
şirketin sürdürülebilirliği olduğunu,
paydaşlarının hassasiyetlerini anladığını ve yapıcı katkılara açık olduğunu
ifade ederek bu konuda örnek bir tavır
sergiledi.
www.sektormadendergisi.com.com
Toprakta kükürt eksikliği tarımsal
minerallerde yeni fırsatlar doğuruyor
EuroChem’den edinilen bilgilere göre hayvan gübresi, tekli süper fosfat ve kömür kullanımının azalması, bacalardan atılan kükürtün filtre edilmesi gibi
etkenlerden dolayı topraklarda kükürt eksikliği görülmeye başlandı.
Bu gelişme Tata Chemicals, HJ Baker, Sirius gibi
firmaların da dikkatinden kaçmadı. HJ Baker 4 kükürte 1 bentonit oranında hazırlanan kapsül şeklindeki gübresini bu yıl piyasaya sürdü. EuroChem
kükürt eksikliğinin en çok görüldüğü Karadeniz sahillerindeki ülkelerde 20:20:13,5 oranlarında azot:
fosfat : kükürt içeren bir gübre sunmakta. Sirius’un
kükürt takviyesi daha mineral bazlı: polihalit.
Bir çeşit potasyum, kalsiyum, magnezyum sülfatı
olan bu tuz bugüne kadar sadece Israel Chemicals
Ltd. tarafından üretilmekteydi. Bu şirket 70.000 ton
olan yıllık kapasitesini 600.000 e çıkaracağını ilan
etti. Sirius ise İngiltere, Yorkshire’daki tuz madeninden yılda 6,5 milyon ton polihalit üretmek için izin
bekliyor. Sirius’un ürünü %14 potasyum oksit, %19
kükürt, %6 magnezyum oksit ve %17 kalsiyum oksit
içeren, %90 saf polihalit.
Ülkemizin endüstriyel mineraller sektöründe faaliyet gösteren önemli madencilik kuruluşlarından biri olan Esan Eczacıbaşı Endüstriyel Hammaddeler Sanayi
ve Ticaret A.Ş.’nin Genel Müdürlüğüne
Serpil Demirel getirildi. ODTÜ Metalurji Mühendisliği bölümü mezunu olan Demirel bu göreve getirilmeden önce yine
Esan’da Pazarlama ve Satış Direktörü ve
Genel Müdür Yardımcısı olarak görev
almıştı.
Baker Hughes tarafından yayınlanan son verilere göre
ABD de yıllık 895 olan yatay sondaj sayısı 2010’dan
beri en düşük seviyeyi işaret ediyor. Daha çok kaya
gazı çalışmaları ile ilintili görülen bu veri 2013-14
yıllarındaki iyimser ortamda 1,930 ile zirve yapmıştı.
Sektörmaden Dergisi olarak Serpil Demirel’i yeni görevinden dolayı
kutluyor, ülkemiz madenciliğine katkı sunacak çalışmalarında başarılar diliyoruz.
Bu gelişme sondajda kullanılan silis kumu, proppan
boksit, bentonite, barit, kalsit gibi pek çok endüstriyel
mineral üreticisi tarafından yakından takip edilmekte.
www.sektormadendergisi.com.com
Düşen petrol fiyatı kaya gazı aramalarını da frenledi
Ocak-Şubat-Mart 2015
21
Dünyadan Haberler
Kısa Kısa
Çin kömürde işçi
ölümlerini azaltıyor
Çin, kömür madenlerinde yaşanan can
kayıplarında rekor seviyede bir düşüş
olduğunu açıkladı. Açıklamaya göre,
geçen yıl ülkedeki kömür madenlerinde
yalnızca 931 can kaybı yaşandı. Bu 7
binden fazla işçinin hayatını kaybettiği
2002 yılına göre yüzde 87'lik bir azalmaya işerat ediyor. Açıklamaya kuşkuyla
yaklaşan kimi uzmanlar, ülkede pek çok
kaza ve can kaybının istatistiklere yansımadığı ve gerçek rakamın çok daha
yüksek olduğu yolundaki iddiaları dile
getirse de, Çin son yıllarda iş güvenliği
konusunda çok sıkı tedbirler aldı ve bu
çerçevede birlerce küçük ölçekli ve düşük iş güvenliği standardına sahip kömür
madeni kapandı.
Hindistan madenlerini açık
arttırmaya çıkarıyor
Hindistan maden kaynaklarını açık arttırmaya çıkarıyor. Hindistan Hükümeti ülkenin demir cevheri, manganez ve boksit
gibi maden kaynaklarının işletme haklarını açık arttırmaya çıkarmaya hazırlanıyor. Mevcut imtiyaz uygulamalarının
keyfiliğe, yolsuzluklara ve verimsizliğe
yol açtığını düşünen Hükümet bu soruna çözüm getirecek bir hukuki çerçeve üzerinde çalışıyor. Tasarlanan yeni düzenlemeye muhalefet eden Hindistan madencilik sektörü ise bu planın sektörün ölüm fermanı olduğunu savunuyor. Hükümet
yetkilileri, hazırlanan düzenlemenin yasalaşmasıyla ülkenin maden kaynaklarının
Rio Tinto, BHP Biliton gibi büyük uluslararası maden şirketlerine açılacağını, yapılacak yatırımlar sayesinde de ülke madenciliğinin büyük bir atılım yapacağını
savunuyor. Mevcut uygulamada, ülkedeki maden kaynakları ya kamu teşebbüsleri
tarafından işletiliyor, ya da merkezi ve yerel hükümetlerin ihtiyari olarak imtiyaz
verdiği özel şirketlerce.
Bu plana karşı çıkan Hindistan Maden Üreticileri Birliği (FIMI) hükümetin bu
planı hazırlarken bu işlerin Dünyanın geri kalanında nasıl yürüdüğünden haberdar
olmadığını iddia ediyor. FIMI plana karşı çıkma gerekçesini şöyle özetliyor: Planlanan düzenlemeni yasalaşması halinde ihalelerde en fazla parayı veren imtiyazlara
sahip olacak. Yatırımcılar sadece yüksek tenörlü ve büyük kar getirecek madenlerle ilgilenecek, bu da, düşük tenörlü madenlerin etkin bir şekilde ekonomiye kazandırılmasına sekte vuracak.
Ras al Khair'de ilk
alumina üretildi
Robotlar geliyor
Bununla yetinmeyen Çinliler önümüzdeki yıllarda madenlerdeki can kayıplarını
daha da aşağıya çekecek uygulamaların
hazırlıklarını yapıyor. Çin Ulusal İş Güvenliği Kurumu Başkanı Yang Dongliang uzun vadedeki hedeflerinin kömür
madenlerinde otomasyon ve robot kullanımının esas hale gelmesi olduğunu
söylüyor. Hali hazırda ülkenin büyük
kömür üreticileri robotik ekipman teknolojilerinin kullanımı konusunda hayli yol
almış durumda. Fakat, kömür üretiminde önemli yer tutan orta ve küçük ölçekli
işletmelerde üretimin yükü hala işçilerin
sırtında. Dahası, bu işletmeler çoğunlukla kar maksimizasyonunu iş güvenliği
önlemlerine tercih ediyorlar. Dünyanın
en büyük kömür üreticisi olan Çin'de kömür madenlerinde çalışan işçi ayısının
5.8 milyon olduğu tahmin ediliyor.
22 Ocak-Şubat-Mart 2015
Suudi Arabistan Madencilik Şirketi
(Ma’aden) ile Alcoa'nın ortak girişimi
olan Ma’aden Aluminium, Ras Al Khair'de bulunan alüminyum üretim kompleksindeki rafineride alumina üretimine
Aralık 2014'te başladı. Al Ba’itha'daki
boksit madeni, ile Ras Al Khair'de bulunan alüminyum izabe ve haddeleme tesisi
ve alumina rafinerisini kapsayan entegre
alüminyum tedarik zinciri geliştirme projesi için 10.8 milyar dolar yatırım yapılmıştı.
Yıllık 4 milyon ton boksit üretim kapasitesine sahip olan Al Ba’itha madeninde çıkarılan cevher demiryolu ile Ras Al
Khair alumina rafinerisine taşınıyor. Ras
Al Khair aluminyum tesisinde ilk sıcak
metal üretimi 2012 Aralık ayında ger-
çekleşmişti. Tesiste, o zamandan bu yana
ithal alumina kullanılıyordu ve kompleks
dahilindeki rafinerinin üretime geçmesi
dört gözle bekleniyordu. Tam kapasite
çalışmaya başlaması halinde rafineride
yıllık 1.8 milyon ton alumina üretilecek
ve üretilen alumina aynı kompleks içindeki aluminyum döküm tesisine konveyör
ile beslenecek. Bu tesiste de yıllık 740 bin
ton alüminyum metal üretilecek. Haddeleme tesisinin yıllık üretim kapasitesi ise
yılda 380 bin ton.
Ras Al Khair kompleksinin diğer bileşenleri arasında enerji, buhar ve su üretecek
bir tesis de bulunuyor. Deniz suyunu arıtan ve enerji üreten tesis 2.400 MW gücünde ve günlük 1.025 milyon m3 küp su
üretim kapasitesine sahip. Üretilen enerjinin 1350 MW'ı ve suyun 25,000 m3'ü
tesiste kullanılırken geri kalan elektrik ve
su sivil kullanıma besleniyor.
www.sektormadendergisi.com.com
Potas üreticisi
fiyat artışı bekliyor
Dünyanın en büyük potas tüketicisi konumundaki Çin gübre olarak kullanılan
potasa bu sene daha iyi fiyat verecek
gibi görünüyor.
Dünyanın en büyük potas üreticisi olan
Rus Uralkali ve Amerikalı Canpotex
gibi önde gelen diğer üreticiler fiyat artışı talep ederken Çin ise fiyatta indirim
için bastırıyor.
Her sene Ocak, en geç Şubat aylarında
sonuçlanan pazarlıkların bu sene Mart
ortasında hala sonuçlanmamış olması
sektörde anlaşmanın ne zaman ve hangi fiyattan sağlanacağına yönelik spekülasyonları da beraberinde getiriyor.
Çoklarının öngörüsü Çinli ithalatçıların pes edeceği ve pazarlıkların bir fiyat
artışı ile sonuçlanacağı yönünde. Kimileri yüzde 10'luk bir yükseliş öngörüyor fakat bu fazla iyimser bir öngörü.
Uzmanlar rekor büyüklükteki stokla-
rın ve potas üreticilerinin ortak hareket edememesinin Çin'in elini nispeten
güçlendirdiğini belirtiyorlar. Anlaşmanın Nisan ortasına hatta Mayıs ayına
sarkabileceğini belirten uzmanlar, fiyatın 320$/ton civarında olacağını belirtiyorlar. Geçen yılki fiyat 305 $/ton
seviyesinde idi. Ayrıca, bu yıl ticaret
hacminin de geçen yıla nazaran yüzde
10-15 civarında düşmesi bekleniyor.
Dünya potas talebi geçen yıl rekor bir
seviyeye ulaşarak 62 milyon ton olmuştu. Bunda, Brezilya, Çin ve Kuzey
Amerikalı çiftçilerin artan tüketiminin
büyük etkisi var. Fakat ekonomilerdeki yavaşlama ile birlikte Çin limanlarındaki potas stokları da hızla artıyor.
Çin'in bu yıl 6 milyon ton potas ithal
etmesi bekleniyor. Ülkenin limanlarında bekleyen stoklar ise 1.6 milyon ton'a
kadar çıkabilir
Puslu hava dağılmıyor
Global madencilik piyasalarında
bir süredir yasanan ve sektörün
üzerine kara bulutlar gibi çöken
durgunluk, 2015'in ilk iki ayında
da bir düzelme emaresi göstermedi. SNL Metals & Mining tarafından Mart ayında yayınlanan
rapora göre yalıtık bazı sektörlerde yaşanan olumlu gelişmelere rağmen, bakır, altın, gümüş,
kobalt, molibden, nikel, platin ve
çinko gibi kilit sektörlerde büyük
www.sektormadendergisi.com.com
düşüşler yaşanmaya devam etti.
Kötü haberler bununla da sınırlı
değil. Rapora göre, sektörün bu
düşüş trendinin devam edeceğini
gösteren işaretler de var.
Altın fiyatı 2030'da
İkiye katlanacak
Altının ounce fiyatının 2030 yılında
2,400 $'a kadar çıkacağı tahmin ediliyor. Bu tahmini dile getiren New
Zealand Banking Group (ANZ) yayınladığı raporda bu artışın iki temel sebebe dayanacağını belirtiyor:
Asya ülkelerinde yaşanan ekonomik
liberalizasyon ve halkın zenginleşmesi. Özellikle Çin ve Hindistan'da
geliri artan insanlarır ziynet eşyasına iştahları daha da kabaracak, böylelikle altına olan talep artacak ve
fiyatlar ikiye katlanacak.
“East to El Dorado: Asya ve Altının
Geleceği” başlıklı rapora göre Asya'da değerli madenlere olan tüketici ve yatırımcı talebi önümüzdeki 15
yıl içinde 5.000 tona kadar çıkabilir. Raporu hazırlayan Yeni Zelanda
Bankası söz konusu Asya ülkelerini
"A10" olarak adlandırmış: Çin, Hindistan, Endonezya, Japonya, Güney
Kore, Malezya, Filipinler, Singapur,
Tayland ve Vietnam. Bankanın Baş
Ekonomisti Warren Hogan, altının
bir yatırım aracı olarak önümüzdeki yıllarda daha da önemli bir hale
geleceğine vurgu yapıyor.
Ocak-Şubat-Mart 2015
23
Makale
Haber Sektörün sorunlar
de teşvik edilmesi gerekmektedir.
Maden aramacılığı aslında ciddi miktarda bir risk sermayesi harcanmasını
gerektirmektedir. Kimse ciddi miktarlarlarda risk sermayesi harcamadan
madencilikte başarıyı yakalayamaz.
İstatistiki veriler ülkemizde maden
aramalarına harcanan risk sermayesinin çok düşük olduğunu göstermektedir.
Maden aramacılığı aslında
ciddi miktarda bir risk
sermayesi harcanmasını
gerektirmektedir.
Kimse ciddi miktarlarlarda
risk sermayesi harcamadan
madencilikte başarıyı
yakalayamaz. İstatistiki
veriler ülkemizde maden
aramalarına harcanan risk
sermayesinin çok düşük
olduğunu göstermektedir.
Ümit AKDUR
Madencilik Sektörü Başkanlar Konseyi
Birliği Yönetim Kurulu Başkanı
SEKTÖR GENELGE VE ORMAN İZİN BEDELLERİ
KONUSUNDA ÇÖZÜM ARAYIŞINDA
Orman bedelleri madenciliği imkânsız hale getiriyor
Ülkemizde 1 hektar alan için Orman
İdaresine ödenen bedel karşılığında,
aynı bölgede orman olmayan özel
mülkiyete tabi olan alanda 1 hektarlık
alan satın alınabilmektedir.
20 yıllık bir orman izni süresince aynı
alanı 20 kez satın alacak para ödenmektedir. Madenler ancak bulundukları yerde işletilebileceği için madencini daha ucuz olan özel mülkiyette
çalışması imkânı olmadığı için ya
madencilik yapmaktan vazgeçmekte ya da eğer mümkün ise cevherin
zengin kısmını işleyip daha az tenörlü olan cevheri pasa olarak ayırmakta ve işlememektedir. Bu durum yer
altı kaynaklarımızın heba edilmesi
24 Ocak-Şubat-Mart 2015
anlamına gelmekte ve ülkeye büyük
zararlar vermektedir. Dünyanın en
önemli madencilik ülkelerinden biri
olan Kanada’da ise durum tamamen
farklıdır.
Kanada’nın Ontario Bölgesinde yapılan gezi sırasında edindiğimiz bilgilere göre, ülkenin en büyük gelir kaynağı olan madencilik ve orman sanayinin çok akılcı bir yönetim ile birbirine
zarar vermeden gelişmesini sağladığı
net olarak görülmüştür. Orman İdaresi maden aramacılığını teşvik etmek
için, arama ruhsat döneminde madenciden hiçbir ücret talep etmemektedir.
İşte bu nedenle Kanada dünyada en
çok arama ve sondaj yapılan ülkelerinden birisidir. İşletme ruhsat döneminde ise, kesilen ağaç için talep
edilen bedel ise son derece makuldür.
1m3 ağaç için sadece 8 Kanada Doları bedel alınmakta ve ağaç, maden
şirketinin malı olmaktadır. Bizde ise
kesilen ağaç Orman İdaresi’nin malı
olmaktadır. Yine işletme ruhsat döneminde Orman İdaresi hektar başına
sadece 4 Kanada Doları bedel talep
etmektedir.
Orman İşletmesinin almakta olduğu
bedelleri yeniden gözden geçirerek
ülke yararına olan hale getireceğine
olan inancımız sürmektedir.
Maden aramacılığı teşvik edilmeli
Maden aramacılığı madenciliğin en
riskli kısmını oluşturmaktadır. Maden
bulmadan madencilik yapamayacağınıza göre madenciliği geliştirmek için
maden aramacılığının ciddi bir şekil-
www.sektormadendergisi.com.com
Dünyada son 10 yılda demir dışı metal aramalarına harcanan risk sermayesi yaklaşık 124 milyar dolardır. Bir
başka ifade ile dünyada demir dışı
metal aramalarına yılda yaklaşık 12,4
milyar dolar harcanmaktadır. Ülkemizde ise ne yazık ki demir dışı metal
aramalarına harcanan risk sermayesi
yılda 80-100 milyon dolar seviyesindedir. Dünya demir dışı metal aramalarındaki payımız binde 6-8 arasında
değişmektedir.
Enerji ve metal madenciliğinde yaşanan sorunun temelinde maden arama
projelerine yeterli kaynağın (risk sermayesinin) bulunamaması yatmaktadır.
Enerji ve metal madeni aramalarında
yatırımcı, arama döneminde 10-15
yıl hiç para kazanmadan, sürekli para
harcayarak arama projelerini yürütmek zorundadır. Bu nedenle gelişmiş
madencilik ülkeleri madencilikte en
riskli dönem olan, maden aramalarını teşvik etmek için yüksek orman
veya arazi izin bedelleri veya yüksek
ruhsat bedelleri yerine düşük bedeller
alarak maden aramacılığını teşvik etmektedirler.
Biz ise madenciliği daha arama safhasında ağır bedeller ödemek durumunda bırakarak zorlaştırmakta ve
www.sektormadendergisi.com.com
sanayimizin ihtiyacı olan mineral ve
metalleri kendi kaynaklarımızdan
üretme yerine, her sene milyarlarca
dolar ödeyerek ithal etmeye devam
etmekteyiz.
Arama için gereken kaynak izin
bedellerine gidiyor
Özellikle metal madenciliğinde yüzlerce arama ruhsatında yapılan maden
arama harcamalarının %99’u yeterli
rezerv bulunamadığı için geri dönüşü olmamaktadır. Yüzlerce maden
arama ruhsatından bir veya iki tanesi
belki madene dönüşebilmektedir.
Yüzlerce arama ruhsatı için bakanlıklara izin adı altında ödenen bedeller
aslında madencinin aramalara harcayacağı risk sermayesinin devlet eliyle
önemli ölçüde erimesine neden olmaktadır.
Maden arama dönemi madencinin
yerin derinliklerinde ne olduğunu bilmediği bir yerde para harcadığı dönemdir. Yeni bir maden keşfedip onu
üretime geçirmeden yüksek ruhsat
bedelleri veya izin bedelleri almanın
madenciliğin gelişmesine ne kadar
zarar verdiğini görmemiz gerekir.
Yüksek izin bedelleri, vergiler ve
metal fiyatlarındaki ciddi düşüşler
madencin işletilebilir minimum tenör
değerini doğrudan etkilemektedir.
Aşırı vergi yükü ve izin bedelleri maden yatağının fakir kısımlarının ekonomiye kazandırılmasını imkânını
ortadan kaldırmakta ve daha zengin
kısımlarının değerlendirilmesine neden olmaktadır.
Örneğin daha düşük işletme maliyetlerinde, 1 tonda 1 gram altın olan
kayalar ekonomik olarak işletilebi-
lirken; yüksek vergiler, yüksek izin
bedelleri veya ciddi fiyat düşüşleri
neticesinde tonunda 1 gram altın olan
kayalar yerine; tonunda 1,5 -2 gram
veya daha yüksek değerde altın içeren
kayaların ekonomik olarak işletilmesi
mümkün olabilmektedir.
Çeşitli Bakanlıkların uygulamakta oldukları yüksek izin bedelleri ve vergi
politikaları ekonomik olarak işletilebilecek olan kaynaklarımızın ekonomiye kazandırılması yerine heba olmasına neden olmaktadır.
Başbakanlık genelgesi
2012 yılında yürürlüğe giren Başbakanlık Genelgesi nedeniyle ülkemizde yerleşmiş olan yabancı sermayeli
şirketlerden 7 tanesi maalesef orman
izinlerini ve maden ruhsatlarını alamadıkları için ülkemizdeki faaliyetlerine son vererek madenciliğin daha iyi
şartlarda yapılacağını düşündükleri
ülkelere yönelmişlerdir. Bu durumun
devamı halinde ülkemizde yabancı
sermayeli arama ve işletme firmalarının faaliyetlerine devam etme imkânı
zor görünmektedir.
Dünyada mineral ve metal fiyatlarının
düşüşe geçtiği, maliyetlerin önemli ölçüde arttığı bir ortamda; ruhsat
ve orman izin bedellerinin ve devlet
haklarının ciddi oranda arttırılmasının
yeni yatırım ve üretim projeleri için
ne kadar büyük bir olumsuz etki yaratacağı madencilikte sürdürülebilirliği
ortadan kaldıracağını sektör dışındaki
karar vericiler bilmiyor olabilirler.
Ancak sektördeki karar vericiler bu
konuda daha dirayetli olup bu tür kararların ülkemizi için ne kadar vahim
sonuçlar doğuracağını anlatabilmenin
bir yolunu bulabilmelidir.
Ocak-Şubat-Mart 2015
25
Teknolojinin
Nimetleri
Isıya dayanıklı, cırcırlı
kafa bantlı baret
MPS Centurion S22 serisi yüksek
ısıya ve darbeye dayanıklı baretlerini
cırcırlı kafa bandı ile donattı.
Yeni cırcırlı kafa bantları tek elle ve
kolayca ayarlanabilmesinin yanı sıra
son derece hafif ve esnek.
Bu kafa bantlarının birlikte kullanılabileceği mevcut S22 serisi darbeye
dayanıklı sert baretler aynı zamanda
500 santigrat dereceye kadar radyan
sıcaklığa da dayanabiliyor. Yani, termik santraller, döküm tesisleri veya
kimya fabrikaları gibi yerler için ideal. MPC Centurion, baretlerin yanı
sıra maskeler boyun koruyucular gibi
pek çok başka aksesuar da üretiyor.
Boyu küçük işlevi büyük
Yeraltında personel ve araç takibi
GPS teknolojisi açık alanlarda konum
belirleme ve takip konusunda çok başarılı sonuçlar verse de kapalı alanlarda
ne yazık ki pek işe yaramıyor. Personel,
araç ve malzeme takip sistemleri üreten
iknaia bu soruna bir çözüm bulmak
amacıyla bir kapalı alan konum belirleme sistemi (IPS-Indoor Positioning
System) geliştirdi. Bluetooth kablosuz
iletişim teknolojisinden yararlanılan bu
sistemle, kapalı alanlarda ve hatta yer
altındaki personel, araç, ekipman ve
malzemenin konum tespiti ve takibi yapılabiliyor. Sistem, telsiz veya telefon,
tablet gibi diğer Bluetooth cihazları
üzerinden çalışıyor. Personelin üzerinde taşıdığı veya araçlarda bulunan
Bluetooth cihazları ayrı ayrı kimliklendirilerek sisteme bağlanıyor. Böylelikle
her bir cihazın, dolayısıyla da personel
veya aracın konumu hakkında anlık
olarak bilgi akışı sağlanıyor.
Sahadaki belli noktalara yerleştirilen
Bluetooth dedektörleri her bir cihazdan aldığı sinyalleri merkez sunucuya
gönderiyor ve sunucu da bu cihazların
konumlarını hesaplayıp gerçek zamanlı
olarak web yönetim konsoluna gönderiyor. Sistem bir kez kurulduktan sonra
istenildiği kadar bluetooth cihazı sisteme tanıtılarak entegre edilebiliyor.
IPS hakkında ayrıntılı bilgi için:
[email protected]
26 Ocak-Şubat-Mart 2015
Fluid Components International tarafından piyasaya sunulan
ST50 ve ST100 hava/gaz akış ölçer flotasyonda köpük üretiminin kontrolü için kesin ölçüm imkanı sağlıyor.
len etek boşluk bırakmayacak ve kaçağa izin vermeyecek şekilde kendi
kendini ayarlıyor ve bantta akan malzemenin hacmi ve boyutu ne olursa
olsun kaçağa izin vermiyor. Bu sistemde, eteğin üst kısmına monte edilen sıkıştırma plakasına bağlı bir baskı kolu kullanılmış. Etek alttan aşınsa
da üstten gelen baskı ile sızdırmazlık
korunmuş oluyor.
ST50 ve ST100 köpük ölçüm cihazları, sahip oldukları termal dispersiyon akış sensörleri ve dayanıklı gövdeleri ile kirli endüstriyel alanlarda kullanım için biçilmiş kaftan. Özel
olarak basınçlı hava ve nitrojen kütle akış uygulamaları için
tasarlanmış ST50 iki standard kalibrasyonla geliyor ama isteğe göre kalibrasyon da mümkün. Cihazın tamamı paslanmaz çelikten gövdesi ve Hastelloy-C uçları boru içindeki
yıpratıcı ortama karşı yüksek koruma ve uzun ömür sağlıyor.
ST100 ise yüksek otomasyonlu madencilik uygulamalarında
kütle akış kontrolü için ideal. Cihazın veri iletimi ise 4-20
mA analog, frekans/atım sistemi veya HART, Foundation
Fieldbus, Profibus PA ya da Modbus RS485 gibi onaylı dijital veriyolu iletişimi ile sağlanıyor. Ayrıca, ST100'de bulunan aydınlatmalı grafik LCD gösterge paneli sayesinde
prosese ilişkin ölçümler ile alarm durumu ve servis diagnostikleri ile ilgili veriler anlık olarak izlenebiliyor. ST100'de 5
ayrı kalibrasyon yapılıp kaydedilebiliyor.
Bu kendinden ayarlı eteğin montajı
için bantın kenarında 33 mm'lik bir
boş alan bulunması yeterli, kenarlarında oluklar olan bantlar ise ideal.
Kendinden ayarlı etek 30 metreye
kadar eksiz parçalar halinde tedarik
edilebiliyor.
www.sektormadendergisi.com.com
mesafede çalışmasına imkan sağlayarak iş
güvenliğine katkıda bulunuyor. Brook 100
ünitesi yalnızca 114 cm boyunda (kolları ve
sabitleyici ayakları katlandığında sadece 80
cm) ve 1.8 metre yüksekliğindeki bir alanda
rahatlıkla çalışabiliyor. Sadece 60 cm boyundaki TE160 ise ailenin en küçüğü. Ama
bu boyuna rağmen dakikada 5-6 bin darbe
seviyesinde 50 ila 80 Nm enervi üretiyor.
Maksimum 135 Nm tork üreten matkap 250
rpm devire kadar çıkabiliyor.
Terex'ten modüler
yatay elek
Flotasyon köpüğü ölçüm cihazı
Konveyörlerde malzeme kaçağına son
Konveyörlerde en sık karşılaşılan
sorunlardan biri taşınan malzemenin
bant üzerinden dökülmesidir.
Standart konveyör etek sistemlerinde
bant hareketinin yarattığı sürtünme
eteğin bantla birleştiği yerlerde aşınmaya ve malzeme kaçağına neden
olduğu için, işçilerin sık sık makineyi durdurup eteği her seferinde elle
tekrar ayarlamaları gerekiyor. Bu
yapılmadığı takdirde kaçak malzeme
rulmanların ve diğer makine parçaların içine kaçarak önemli zararlara yol
açabiliyor, makinenin atıl kalması da
cabası. Martin Mühendislik tarafından geliştirilen kendinden ayarlı etek
bu soruna kalıcı bir çözüm getiriyor.
Konveyör bantın kenarına monte edi-
TEI Rock Drills tarafından üretilen TE160
hidrolik drifter kaya matkabı, dev bir delme
gücünü nispeten minik bir ambalajda sunuyor. Brokk 100 veya Brokk 160 taşıyıcı üzerine monte edilebilen bu yeni delme sistemi
maden veya tünel gibi dar alanlarda kullanım için üretilmiş. Bu Brokk/TEI bileşimi
büyük ve hantal makinelerin kullanımının
yol açtığı yorgunluk ve yıpranmayı ortadan
kaldırıyor, delme işlenminde hataları en aza
indiriyor ve operatörün delme alanından bir
www.sektormadendergisi.com.com
Terex Maden Hazırlama Sistemleri bugüne
kadarki en büyük modüler elek ünitesi olan
MHS8203 yatay elek modülünü piyasaya sundu. MHS8203 elek modülünde, El-Jay oval
strok hareketli yeni Terex Cedarapids LJ-TSV
8 x 20-ft (1,438 x 6,096-mm) elek bulunuyor.
Modülün harmanlama kapak sistemi ve döner
savak mekanizması sayesinde tam ürün kontrolü sağlanabiliyor.
Elek modülünün diğer özellikleri arasında, ilave bir ağır hizmet I-profil çerçeve ve
sağlamlaştırıcı diagonal kiriş de bulunuyor.
Elek modülü, merdivenleri ve korkulukları
da dahil tamamen galvanizli çelikten mamul.
MHS8203 ayrıca taşıma kolaylığı da düşünülerek tasarlanmış ve standard taşıma konteynerine sığabiliyor.
Terex’in modüler ürün hattı bir dizi statik ve
yarı statik 'tak-çalıştır' kırma ve eleme modülünü kapsıyor. Modüler ürünlerin basit tasarımı, hızlı kurulum ve kolay işletim avantajı
sağlıyor. Modüller değişik şekillerde bir araya
getirilip çalıştırılabiliyor.
Ocak-Şubat-Mart 2015 27
Haber Marble 2015 fuarı
MARBLE 2015
Dünya Liderliğini Hedefliyor
T
ürkiye'nin en büyük ihtisas
fuarı olan MARBLE 201521. Uluslararası Doğaltaş ve
Teknolojileri Fuarı, Dünyanın
mermer ve doğaltaş sektörünü İzmir de
buluşturdu. Farın açılışına Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı adına Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Erdoğan
Yüzer de katıldı. İlk kez 1995 yılında
2 bin 600 metrekare alanda 47 firma
ile düzenlenen MARBLE Fuarı, bu yıl
alan olarak yüzde 168, katılımcı sayısı
olarak yüzde 31 ve stant sayısı olarak
yüzde 64 oranında büyüdü.
İzmir Fuarcılık Hizmetleri A.Ş. (İZFAŞ) tarafından düzenlenen Uluslararası Doğaltaş ve Teknolojileri Fuarı’nda, 27 ülkeden 373’ü yabancı olmak
üzere toplam 1562 katılımcı ürünlerini
sergiledi. Toplam 119 bin metrekare
alan üzerinde düzenlenen fuarda mermer ve doğaltaş, fabrika makineleri,
ocak ve iş makine ve ekipmanları ile
sarf malzemeleri yer alıyor. Fuarda,
ağırlıkları 10 ile 30 ton arasında değişen işlenmiş, yarı işlenmiş ve ham olmak üzere, toplam ağırlığı 15 bin tonu
bulan 784 adet blok sergilendi.
Türkiye’nin dört bir yanından gelen
doğal taşların sergilendiği Marble 2015
28 Ocak-Şubat-Mart 2015
Fuarı'nın Uluslararası katılımcıları
şu ülkelerden oldu: Almanya, ABD,
Avustralya, Belçika, Birleşik Arap
Emirlikleri, Çek Cumhuriyeti, Çin, Danimarka, Endonezya, Fransa, Güney
Kore, Hindistan, İngiliz Virgin Adaları,
İngiltere, İran, İspanya, İtalya, Mauritus, Mısır, Polonya, Romanya, Rusya,
San Marino, Suudi Arabistan, Ukrayna
ve Yunanistan.
Hedef birincilik
Fuarı'ın ev sahiplerinden olan Ege Maden İhracatçıları Birliği'nin Başkanı
Mevlüt Kaya yaptığı değerlendirmede,
son dönem gerçekleştirilen ve dünyanın
en büyük fuarları arasında yer alan Verona ve Xiamen fuarları ile karşılaştırıldığında Marble'ın bu yıl en yüksek katılımcı memnuniyet oranını yakaladığını
belirtti. Türk mermer sektörünün esasen yaklaşık 25 yıllık çok genç bir sekör olduğunu belirten Kaya bu kısacık
sürede çok büyük başarılara imza attıklarını, Türkiye'nin mermer ve doğaltaş
alanında dünya piyasalarında parlayan
bir yıldız haline geldiğini ifade etti. Bu
yıl 21. yaşını kutlayan Marble fuarının
alanında dünyanın en önemli üç fuarından biri haline geldiğini vurgulayan
Kaya, “Biz dünyanın üç fuarından biriyiz. İddia ediyoruz, ikinci ve birinci
"Ege Maden
İhracatçıları
Birliği’nin
desteği ile İZFAŞ
tarafından
düzenlenen 21.
Marble Fuarı,
dünyanın lider
üreticileri ile Türk
mermer sektörünü
bir araya getirdi.
Marble Fuarı 21
yıllık tarihinde
bin 500’ün
üzerinde katılımcı
firma ve 110 bin
metrekareyi aşan
alanı ile bir rekora
imza attı."
olacağız. 25 yıllık yol haritamızda 5
milyon dolardan 2,5 milyar dolarlara
geldiysek, neden birinci olmayalım?
Bu hayal değil”, şeklinde konuştu.
Mevlüt Kaya fuarların mermer sektörü
açısından çok önemli olduğuna dikkat
çekerek şunları söyledi: “Mermer dokunarak, görerek ticareti yapılan bir
ürün. Mermeri sanal alemde resimlerle
kataloglarla satamayız. Ürün çok pahalı
olduğu için de büyük miktarda numune
göndermek hem maddi hem de lojistik
olarak mümkün değil.
İşte tam bu noktada ‘fuar’ kavramı çıkıyor karşımıza. Dünya çapındaki fuarların hacim olarak bu kadar büyük
olmasının sebebi de zaten bu. Burada
yaklaşık 110 bin metrekarelik fuar alanının net 58 bin metrekaresi tümüyle
sergi alanına ayrılmış durumda. Yeni
trendler, yeni taşlar, yeni türler çoğaldıkça herkesin her ürününü sergileme
ihtiyacı da doğal olarak arttı ve fuarların büyümesi gerekliliği de ortaya çıktı.
Fuarlarda uluslararası boyutta alıcı ve
satıcılar aynı ortamda bir araya gelebiliyor ve büyük ticari anlaşmalar fuar
ortamlarında sonuca bağlanıyor” diyerek fuarların sektör açısından önemine
de değindi.
www.sektormadendergisi.com.com
Makale Kromda Neler Oluyor?
Mehveş Özer,
Norecom Ltd. Türkiye Sorumlusu
Dünya parça krom
piyasasında düşük stok
seviyelerine rağmen
fiyatlar da düşük
seyretmekte ve ilginç
bir şekilde, bu düşük
fiyatlara rağmen
talepte bir canlanma
görülmemektedir.
İlk defa Türkiye krom
satışlarında ciddi bir
depresyon adir.
Parça fiyatlarının
düşmeye devam edeceği
dile getirilmektedir.
KROMDA
NELER
OLUYOR
2
014 yılının son çeyreğinden itibaren, Krom sektöründe hem
Çin’de hem tedarikçi ülkelerde
çok sakin bir seyir izlenmektedir.
Yüklemeler ve satışlar azalmıştır. Çin’de
stoklar 1.650.000 ton seviyesindedir. Çok
küçük tonajlarda yüklemeler yapılmaktadır.
Son 2 yılda aşırı ölçüde gerileyen demir
fiyatları nedeni ile en zor duruma düşen
demir cevheri sektörü iken, buna karşılık
?
krom sektöründe fiyatlar göreceli olarak
daha stabil kalmıştır. Paslanmaz çelik
sektöründe son 50 yıllık tüketim trendinde
her yıl ortalama yüzde 6-7’lik bir büyüme,
krom tüketiminde istikrarı sağlamıştır.
Paslanmaz çelik sektörü, ferrokrom üretimine yön verirken, ferrokrom üretimi de
krom madenciliğineyön vermektedir. Bu
sebeple krom madenciliğinde her zaman
umut vardır. Mart ayında yüksek karbonlu Ferrokrom kapasite kullanım oranı
Çin’de ortalama yüzde 50 seviyesinde ol-
muştur. Çin Halk Cumhuriyeti’nin, Güney Afrika konsantresine olan talebi çok
ciddidir ve vazgeçilmez boyuttadır. Ocak
2015 yılında Çin, 532 bin ton G. Afrika
menşeili krom cevheri ithal etmiştir.
Bir önceki yılın aynı ayına göre bu rakamda yüzde 15’lik bir artış, bir önceki
aya göre de yüzde3’lük bir artış gözlenmiştir. Güney Afrika’nın, Çin’in krom
ithalatındaki payı 2013 yılında yüzde 55
iken, bu oran 2014 yılında yüzde 61.34’e
yükselmiştir.
Hareket görmeyen dar hacimli ferrokrom pazarında parça kroma talep hiç
yok denecek kadar az olmakla birlikte,
parça fiyatları yavaş yavaş düşmeye devam etmektedir.
Buna karşılık Güney Afrika konsantresine olan talepten dolayı, G. Afrika
konsantre fiyatları hem uluslararası pazarlarda hem de spotda Çin limanlarında
artmıştır. Çin’deki ferrokrom tesislerinin
Güney Afrika konsantresine vazgeçilmez
bir talepleri oluşmuştur. Güney Afrika’nın Çin’in krom ithalatında pazar payı
yüzde 62’lere çıkarken Türkiye’nin payı
yüzde 13’lere gerilemiştir. Buna karşılık
İran ve Arnavutluk’un her birinin payları yüzde 5’in üstüne çıkmış, yüzde 6’lara
yaklaşmıştır. Umman da pazar payını koruyarak yüzde 5’lerde kalmıştır.
Ummanlı krom ihracatçıları fiyatlarında indirime gitmedikleri için Çinli ithalatçılar bu ülkeden alımlarını durdurdular. Çinliler’in teklif ettikleri fiyatlar yüzde 38 - 36 parça için 190 usd/dmt CFR
Çin, yüzde 32 – 30 için 135 usd/dmt CFR
Çin şeklindedir. Umman’daki büyük üreticiler, parçaya olan talebin azalması ile
fiyatların düşmeye devam etmesi durumunda üretimlerini durdurmayı düşündüklerini dile getirmektedirler.
Ayrıca Umman’da yeni ferrokrom tesislerinin yatırımı gündemdedir ve bu tesislerin 2017 yılının ortalarında devreye
30 Ocak-Şubat-Mart 2015
www.sektormadendergisi.com.com
www.sektormadendergisi.com.com
girmesi beklenmektedir. Gelecek yeni
kapasitenin 165.000 ton olacağı beklenmektedir. Böyle bir kapasite yatırımı için
bu tesislerin 400 bin ton ilave krom cevherine ihtiyacı doğmaktadır. Bu sebeple
Ummanlı krom üreticileri üretim yapmak
yerine, rezervlerini gelecek kapasiteler
için saklamayı tercih etmektedirler.
DÜŞÜK FİYATLAR TÜRK
ÜRETİCİYİ ZORLUYOR
Türk krom konsantresi satışları Güney
Afrika konsantre satışları gibi düzgün
gitmektedir. İhracatçılar Güney Afrika
konsantre satış fiyatlarını artırmaya çalışırken, alıcıları Türk krom konsantresi
almaya itebilirler. Ancak bu riske rağmen Çin’deki Jiangsu ve Zhejiang bölgesindeki ferrokrom tesisleri Türk krom
konsantresi kullanımını tamamen durdurduklarını, maliyetlerini düşürmek amacı
ile bu kararı aldıklarını belirtmektedirler.
Bu bölgede bazı tesisler Türk konsantresi yerine daha uygun fiyata Madagaskar
konsantresi kullandıklarını ifade etmektedirler.
Çin tarafından Türkiye’den özellikle
yüksek rasyolu konsantre talep edilmeye
başlanmıştır. Türk üreticiler 2.3/1 min.
rasyolu yüzde 48-46 konsantreyi Çin
teslim 260 usd/dmt teklif etmektedirler.
Ancak 255 usd/dmt fiyattan alıcı bulabilmektedirler. Büyük üreticiler teklif
vermekte çok istekli davranmamaktadırlar. Bazı üreticiler düşen pazar yüzünden
üretimlerini iyileştirme planlarını ertelemişlerdir.
2014 yılından itibaren, İran parçasına
artan talebe rağmen, parça pazarındaki
durgunluktan dolayı, İran parça fiyatları da yavaş yavaş gerilemektedir. Düşük
tenörlü parça krom fiyatları stabil kalırken, yüksek tönörlü parça fiyatları düşen
talepten dolayı gerilemektedir. 2.5/1 min
rasyolu yüzde 42-40 Çin teslim İran orijinli parça fiyatı 220 usd/dmt seviyesin-
dedir. İran limanlarında yüksek miktarda
stok olması, fiyatların biraz daha düşeceği sinyalini vermektedir.
Çin yılbaşısından sonra Çinli ferrokrom üreticileri maalesef beklenen
kapasite artışı ile dönmediler. Yüksek
karbonlu ferrokrom üretcileri üretim yapmak için fiyatların hala çok düşük olduğunu dile getirmektedirler. TISCO’nun
yüzde 50 bazlı yüksek karbonlu FeCr
alım fiyatında, Mart ayında 50RMB artış yapması, Güney Afrika’da konsantre
fiyatlarına hafif de olsa yukarı yönde bir
destek sağlamıştır. Ferrokrom fiyatındaki
az miktardaki artış, stokların hala düşük
seviyede olması yine de krom fiyatlarının
yükselmesine yol açmamıştır.
Ana limanlarda parça krom stokları düşük olmala beraber sadece birkaç tüccarın
elinde, Zhanjiang ve Shanghai limanlarında parça stokları bulunmaktadır. Artık
tesisler için yüksek kaliteli parça krom
kullanmak çok gerekli olmadığından,
parça satışı düşmüştür. Çin’deki stoklarda tüccarlar , İran parçalarını düşük
fiyata teklif ederken, Türkiye, Pakistan
ve Arnavutluk parçalarını fiyatlarından
dolayı daha az teklif etmektedirler. İran
parçasının kullanım oranı artarken, Türkiye ve Arnavutluk parçasının pazar payı
almıştır.
Düşük stoklara rağmen, düşük fiyatların olması ve buna rağmen talep olmaması, parça krom piyasasındaki anlaşılmaz durumun bir süre daha devam
edeceği sinyalini vermektedir. Fiyatların
düşüşü talebi canlandırmamaktadır. İlk
defa Türkiye krom satışlarında ciddi bir
depresyon dönemi geçirmektedir. Parça
fiyatlarının düşmeye devam edeceği dile
getirilmektedir.
Güney Afrika konsantre fiyatlarının ise
Çinli kullanıcıların kullanım oranlarını
artırmasından ve Hindistan ve Umman
gibi pazarlardan da talebin artması ile artacağı yönde ifade edilmektedir.
Ocak-Şubat-Mart 2015 31
Makale Tungsten
Dündar Ergunalp
Maden Yük. Mühendisi
Tungsten önemi gözardı edilebilecek veya
kolayca ikame edilebilir bir metal değil.
Tungsten
B
u kelime bazılarına yabancı
gelebilir çünkü biz Türkçe’de
bu metali volfram olarak adlandırıyoruz. Tungsten, İsveç
dilinde Tung (ağır) ve Sten (taş) kelimelerinden türetilmiş. Bu, metalin Anglo-Sakson kültüründe tercih edilen ismi.
En büyük özelliği ise bütün elementler
arasında en yüksek ergime noktasına
sahip olması: 3.422o C.
Tungsten 2012 de British Geological
Survey’in hazırladığı gelecekte tedariki riskli metaller sıralamasında nadir
topraklardan sonra ikinci sıradaydı.
Maalesef Tungsten önemi gözardı edilebilecek veya yerine farklı bir metalin
ikame edilebileceği bir metal değil. Biz
madencilerin en aşina olduğu kullanımı
delici tabancalarda ve sondajda kullanılan, bazılarımızın “vidya kron” dediği,
uçlar. Silah sanayii içinse tungsten zırh
delici mermi imalatının vazgeçilmezi.
Tungsteni bu derece önemli yapan nadir olması değil. Yeraltında 3,5 milyon
ton tungsten olduğu tahmin ediliyor.
Sıkıntı bunun üretiminin yüzde 75’inin
Çin’den geliyor olmasında. Yıllık
71,000 ton üretimin 60,000 tonu Çin
32 Ocak-Şubat-Mart 2015
menşeli. Durumu daha da kötüleştiren
Çin dışındaki en büyük üretime sahip,
Kanada’daki Cantung madeni 2017’de
tükeniyor olması.
Kısa dönemde devreye girecek bir iki
proje var. Mesela Devon, İngiltere’de
50 yıl kadar önce çalışmış olan Hemerdon madeninin bu yılın son çeyreğinde
devreye girmesi bekleniyor. 10 -15 yıllık ömrü olacağı tahmin edilen maden
yılda 3.500 ton kapasiteli olacak.
Roskill’e göre Cantung’dan doğacak
boşluğu doldurması beklenen diğer bir
maden de Vietnam’daki Nui Phao proje-
DÜNYA TUNGSTEN ÜRETİMİ
Çin
Rusya
Kanada
Bolivya
Avusturya
Portekiz
Diğer (yaklaşık)
Toplam (yaklaşık)
60.000
2.500
2.200
1.200
800
800
3.700
71.000
Biz madencilerin en
aşina olduğu kullanımı delici tabancalarda
ve sondajda kullanılan, bazılarımızın
“vidya kron” dediği,
uçlar. Silah sanayii
içinse tungsten zırh
delici mermi imalatının vazgeçilmezi.
si: Yılda 6.500 ton kapasiteli madenin
beklenen ömrü 16 yıl. Uzun dönemde
Çin’in tungsteni ihraç etmekten ziyade kendi ihtiyaçları için kullanması
bekleniyor. Ayrıca 2013’de Metal
Pages tarafından yayınlanan Dünya
Tungsten Raporuna göre Çin’de her
yer tungsten kaynamıyor. Çin’li madenciler düşen tenörler ve yatırımsız
geçen yılların ardından biraz da çaresiz görünüyor. Dolayısıyla ortada çok
ciddi bir arz sorunu var.
Sonuç olarak madencilerin şimdilik
delici uçların veya sondaj bitlerinin fiyatlarını merak etmeleri için bir neden
yok ancak birkaç yıl içinde oluşacak
aşırı fiyatlara hazırlıklı olmakta fayda
var. Bu durum Uludağ madeninin de
artık devreye girmesinin zamanı geldiğine işaret ediyor.
www.sektormadendergisi.com.com
Haber Sempozyum
Eray Bazalt Madencilik, Maden Müh. Genel Koordinatör Ercüment AYDIN
Katılımcılar ne dedi?
AGREGA SEKTÖRÜNÜN ÖNÜ AÇIK
Eray Bazalt Madencilik Ltd. Şti
olarak 2008 yılından beri kırma eleme
üzerine faaliyet gösteren EskişehirKütahya arasında Ilıca Bazalt İşletmelerimiz bulunmaktadır. Tesislerimizde
TCDD Hızlı Tren projelerine Balast
(30-60 mm) üretiyoruz. Zira Bazalt,
aşınma Kaybı, su emme ve don kaybı parametreleri açısından Hızlı Tren
Teknik Şartnamesi koşullarını sağlayan en uygun volkanik kayaçtır.
Hazırlayan: Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı Gençlik Komitesi
Agrega Üreticileri Birliği, Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği ve Türkiye
Hazır Beton Birliği’nin de destekleriyle
gerçekleştirilen ve "Agrega (Beton-Asfalt) Çimento Hammaddeleri Madenciliği" teması ile yapılan Sempozyuma
39 bildiri sunuldu ve 200’ün üzerinde
katılım sağlandı. Eş zamanlı olarak ger-
çekleştirilen Sergide de sektörden 11
firma ürün ve hizmetlerinin tanıtımını
yaptı. Agrega Üreticileri Birliği Genel
Sekreterliği ve Maden Mühendisleri
Odası İstanbul Şube Yönetim Kurulu
üyesi Mesut Erkan dergimize yaptığı
açıklamada, Sempozyumun amacının
kırmataş ve agrega sektörü ile ilgili
üreticileri, bu sektöre tedarik sağlayan
firmaları, yine bu konuda uzmanlaşmış
akademisyenleri bir araya getirerek
sektörle ilgili sorunların, yeniliklerin
tartışılacağı bir ortamı yaratmak olduğunu ifade etti. Erkan şöyle konuştu:
“Agrega sektörü çok kısa sürede çok
ciddi üretim artışları gösteren bir sektör. Bugün özellikle ciddi anlamdaki
mega projelerin hammaddesi olarak
üretilen bir kaynak. Bu nedenle üretim
rakamları her geçen gün artıyor.
Bundan 5-6 yıl öncesinde ülke genelinde yaklaşık 200 milyon ton yıllık üretim varken bugün bu rakam 450-500
milyon seviyelerine çıkmış. Önümüzdeki dönemdi altyapı ve inşaat yatırımlarının devam etmesi agrega talebini
daha da arttıracak. Yani, agrega sektörünün önü açık.”
Katılımcılar ne dedi?
Dizel Turbo, Maden Mühendisi Barış ONUR
Dizel Turbo olarak, kurulduğumuz
1989 yılından beri madencilik ve inşaat
sektörlerine yönelik olarak kırma eleme ve yıkama sistemleri üreten uluslararası firmaların Türkiye temsilciliğini
yapıyoruz. Sektörde Uluslar arası bili34 Ocak-Şubat-Mart 2015
nirliği olan Astec firmasının
temsilciliğini yapıyoruz. Dizel
Turbo olarak biz mühendislik
firmasıyız.
Biz müşterilerimizin sorunlarına ekonomik ve sürdürülebilir çözümler sunmak
için çalışıyoruz.. Ürün yelpazemizdeki en uygun makinalarımızı müşterimizin sorunlarına en uygun şekilde hizmet
edecek şekilde seçip, bunları sunuyoruz. Türkiye’de agrega ve madencilik
sektörü ülkenin ekonomik ve politik
sorunları doğrultusunda talepleri sürekli değişen ve yatırımların inişleri ve
çıkışları olan bir sektör. Dizel Turbo
büyük kırma eleme ve yıkama tesisleri
konusunda sektörde ilerlemiş bir firma.
Son zamanlarda sektörün ihtiyacı olan
kaliteli ve temiz ürün konusunda müşterilerimizin istekleri değişti. Şartlar
zor, çevresel şartlar bizi ve müşterilerimizi zorluyor.
Biz de bu zorlukların üstesinden gelebilmek için, müşterilerimizin ihtiyaç
duyduğu yenilikçi çözüm ve ekipmanları sağlamaya çalışıyoruz.
Zaten küçük bir sektörümüz var. Bizim sektörümüz ve meslektaşlarımız
ile buluştuğumuz birkaç tane fuar ve
sempozyumlarımız oluyor. Yıllardır da
bunlara düzenli olarak katılıyoruz.
www.sektormadendergisi.com.com
Özellikle bemiryolu balast konusunda, balast verimliliğini arttırmak
için makine yatırım dizayn ve bununla ilgili bilgiler noktasında çok önemli
yenilikler yaptık ve bunları da sürekli
geliştiriyoruz.
Fakat ne yazık ki bazalt, özellikle agrega ve
kırma taş sektöründe şu
anda hak ettiği yeri tam
bulmuş değildir. Hâlbuki
bu malzeme, beton yapı elemanlarında, yüksek dayanımlı beton yapımında, kumlama kumunda, taş yünü imalatında, yapı kimyasallarında, özellikle
karayollarında çok uzun ömürlü ve
çok daha ekonomik anlamda kullanılabilecek bir malzeme olup ulaştırmanın
temel taşı niteliğindedir. Bu anlamda
bazalt ve onun türevleriyle ilgili yaptığımız çalışmalarda geliştirdiğimiz bir
takım yenilikler var.
Kendi meslek kuruluşum olan Maden Mühendisleri Odası’nın düzenlediği bu sempozyuma sektöre destek
olmak için katılıyoruz. Eray Bazalt
Madencilik olarak aynı zamanda bu etkinliğin sponsorlarından biriyiz. Kendi
birikimlerimizi ve sektörde karşılaştığımız sorunları da bu tür sempozyumlarda, panellerde, toplantılarda ortaya
koyup, konuşmak, tartışmak ve bilgi
alış verişinde bulunup ortaklaşa çözümler üretmeyi önemsiyoruz. Sektörde bu tür etkinlikler hem ürünlerimizi
hem ürün kalitemizi hem de firmamızı
tanıtma açısından da imkân sağlıyor.
METEK Madencilik, Proje Geliştirme Müdürü Erdem ÖNAL
Katılımcılar ne dedi?
T
MMOB Maden Mühendisleri
Odası İstanbul Şubesi tarafından düzenlenen 7. Ulusal Kırmataş Sempozyumu 5-6 Mart
tarihlerinde İstanbul’da gerçekleştirildi.
Bazalt ayrıca Karayolları BSK Aşınma tabakasında ve yüksek dayanımlı
beton üretiminde kullanılan çok önemli bir agrega
kaynağıdır.
yata geçmiş pek çok projesi mevcuttur. Hali hazırda
bu saydığım faaliyetlerin yanı sıra, Metek Madencilik olarak maden zenginleştirme tesislerinin makina
teçhizat tedariklerini ve kurulumlarını da üstlenerek
anahtar teslim hizmet vermeye de devam etmekteyiz.
Metek Madencilik 2007 yılından beri, madencilik sektöründe maden arama, maden işletme ve cevher hazırlama
konularında uzman bir kuruluş olarak yer almakta olup, etüd,
proje, fizibilite çalışmaları ve uygulamaları yapmakta ve danışmanlık hizmeti sunmaktadır.
Alman ticari ortağı ile birlikte yürüttüğü Kuyu İhraç Sistemleri konusunda devlet kuruluşlarında ve özel sektörde ha-
www.sektormadendergisi.com.com
Türkiye madenciliği geçtiğimiz 2014 senesinde
maalesef ciddi yaralar aldı. Soma ve Ermenek’te
yaşanan elim kazalar milletimizi ve sektörümüzü
derinden sarsmıştır. Maden ruhsatlarının Başbakanlık onayına bağlanması da Türk madencisini zor
durumda bırakmıştır. Ancak, umuyoruz ki 2015’in
ikinci yarısından itibaren madencilik tekrar canlanacak ve yatırımlar da güçlü bir şekilde geri gelecektir.
Agrega sektörüyle son 6 aydır yakından ilgilenmekteyiz. Geliştirmiş olduğumuz ‘Kum Zenginleştirme ve
Atık Su Geri Kazanım Tesisleri’ projemizle agrega üreticilerine yenilikçi çözümler sunmaktayız. Türk madencilerine,
özellikle de agrega konusunda faaliyet gösteren firmalara
çok büyük faydalar sağlayacağını düşündüğümüz bu projemizi sektöre tanıtmak için 7. Kırmataş Sempozyumu’na katılmaya karar verdik.
Ocak-Şubat-Mart 2015
35
Röportaj Şen Plastik
1983 yılında İstanbul
Bayrampaşa’da
Hüseyin Şen tarafından
kurulan Şen Plastik,
1990 yılından
bu yana yalnızca
madencilik sektörü
için patlayıcı madde
yardımcı malzemeleri
ve iş güvenliği
ekipmanlarının üretimi
ve pazarlaması üzerine
faaliyet gösteriyor.
ŞEN PLASTIK:PATLATMAYA
YARDIMCI ÇÖZÜMLER
Ş
en Plastik, 1983 yılında İstanbul
Bayrampaşa’da plastik deterjan şişeleri üretmek amacıyla kurulmuş bir
firma.
biri olarak hizmet vermeye devam ediyor. Firma, delme-patlatma uygulamaları başta olmak üzere iş güvenliği, işçi
sağlığı ve verimlilik konusunda sahip
olduğu devasa deneyim ve uzmanlığını
geniş Ar-Ge olanakları ile birleştirerek
müşteri talepleri doğrultusunda ihtiyaca özel ürünler tasarlayıp üretiyor.
Firmanın, kendisi de madenci kökenden gelen kurucusu Hüseyin Şen, 1990
yılından itibaren sadece madencilik
sektörüne yönelik ürünler üzerine yoğunlaşma kararı almış, ve o tarihten bu
yana da Şen Plastik madencilik sektörü için çok geniş bir yelpazede patlayıcı madde yardımcı malzemeleri ile
güvenliği ekipmanlarının üretimi ve
pazarlaması alanında faaliyetlerini sürdürüyor.
Yer altı maden ocaklarında, yer üstü
maden ocaklarında, HES projelerinde,
yol, tünel, baraj inşaatları gibi patlayıcı
madde kullanılan bütün alanlarda firmaların ihtiyaç duyduğu patlayıcı madde yardımcı malzemeleri ve güvenlik
gereçlerini tedarik ediyor.
Madencilik sektöründe 25 yıla dayanan
tecrübe ve birikimi ile Şen Plastik bugün ülkemiz madencilik sektörünün tanınmış ve önde gelen tedarikçilerinden
Şen Plastik ayrıca alanında dünyada
kendini kanıtlamış ve yaygın olarak
kullanılan ürünlerin de Türkiye distribütörlüğünü yapıyor.
36 Ocak-Şubat-Mart 2015
Bilindiği gibi yer altı madenciliğinde
en ciddi faaliyetlerden birisi de patlayıcı madde kullanımıdır. Bu bakımdan
patlayıcı madde kullanımının taşıdığı
büyük önem ile bu konudaki maliyet,
işci sağlığı, iş güvenliği ve verimlilik
ile ilgili hususlarda, patlayıcı maddenin
deliğe itilmesinden arkasının sıkılanması, delik dibine yerleştirilmesi, kapsül tellerinin izole edilmesi ve deliğe itmek için kullanılan çubuğa kadar hepsinin ayrı ayrı büyük önemi bulunuyor.
Şen Plastik tarafından üretilen patlayıcı madde yardımcı malzemeleri
anti-statik ve alev geciktiricilik gibi
belirleyici özelliklere sahip. Dinamit
patlatılarak çalışan bütün mekanlarda,
tozun, dumanın bastırılmasında, patla-
yıcı maddenin performansının arttırılmasında, muhtelif gazların ve kömür
tozunun alev alması veya patlamasının
kesinlikle önlenmesinde kullanılıyor.
Söz konusu malzemeler Avrupa ve
Amerika gibi gelişmiş ülkelerde
1960’lardan beri kullanıla geliyor ve
bu bakımdan iş verimi ve güvenliğine
yaptıkları katkılar kanıtlanmış.
Şen Plastik, bu malzemelerin Türkiye’de üretimine geçmeden önce hem
dünyanın gelişmiş ülkelerindeki uygulamaları ayrıntılı olarak incelemiş hem
de ülkemizin önemli madencilik kuruluşlarının ihtiyaçlarını tespit edip fikir
ve düşüncelerini almış ve 1990 yılında
üretime geçilmiş. Sektörü ve teknoloji-
yi yakından takip eden Firma, dünyada
ortaya çıkan yenilikler, teknolojik gelişmeler ve değişen müşteri ihtiyaçları
doğrultusunda ürünlerini geliştirmeye,
yenilikleri Türk madencilerinin hizmetine sunmaya devam ediyor.
Şen Plastik kendisi imal ederek madencilik ve inşaat sektörüne sunduğu pek
çok ürünün yanı sıra iki önemli uluslararası ürünün de Türkiye distribütörlüğünü yapıyor: Yangın ve kızışma ile
mücadelede kullanılan One Seven Mining basınçlı hava köpüğü sistemi ve
DOKS WATA kapalı su çantaları. Bu
iki ürün ve sundukları avantajlar hakkındaki sorularımızı Firmanın kurucusu Hüseyin Şen’e yönelttik.
İşte aldığımız yanıtlar:
Tam güvenli ve verimli patlatma
Şen Plastik’in tedarik ettiği plastik sulu
sıkılama kartuşu, (PSSK), su bariyerleri, plastik kaval kemiği koruyucu,
plastik dinamit sandıkları, dinamit delme pensi gibi ürünler delme-patlatma
uygulamalarının yapıldığı alanlarda iş
güvenliği ve işçi sağlığının korunması
konusunda büyük katkılar sağlıyor.
Yer altı ocaklarında dayanıklı, anti-statik, eklenebilir plastik dinamit sıkılama
çubukları, plastik örümcek, plastik dinamit kılıfları, anfo kullanan işletmelerde anfo poşetleri, anfo şarj hunisi,
anfo şarj boruları, plastik delik tıkacı,
plastik anfo tutucu şemsiye ve benzeri
malzemelerin kullanımı, zaman kaybını ve olası problemleri ortadan kaldırarak iş verimliliğinin arttırılmasına
katkıda bulunuyor.
www.sektormadendergisi.com.com
www.sektormadendergisi.com.com
Ocak-Şubat-Mart 2015
37
ONE SEVEN MINING SİSTEMİ
Mümessili olduğunuz One Seven
Mining 6000’in özelliklerini anlatabilir misiniz?
Bizim köpüğümüz yangının üzerine de
sıkılıyor ve çok hızlı hararet düşürme
özelliği sayesinde yangını söndürebiliyor. Bunun örneği Amasra’da yaşandı,
bizim her yerde referans olarak gösterdiğimiz bir söndürme çalışması bu.
Peki bu araç daha çok kömür madenciliği için mi?
One Seven Mining bir makina, bir
pompa’da diyebiliriz. Su ve kimyasalı
birbiriyle orantılı şekilde karıştıran bir
makina One Seven Mining 6000. Belli
bir tazyikte, sadece 2 bar veya üzerinde
hava lazım, bir de su bağlantısı lazım.
Bazı yerlerde azot gazı bağlantısı da
yapıyorlar ama biz azota gerek duymuyoruz, Amasra’da kullananlar ihtiyaç
duymamışlar. Bir tankına su koyuyorsunuz, bir tankına 1’e 7 (One Seven)
diye tabir ettiğimiz kimyasal köpük
konsantresini koyuyorsunuz, onu orantılı biçimde karıştırıyor makina. Uygulama hortumunu 200 metreye kadar
uzatabiliyorsunuz.
ıslıyorsunuz bu kimyasalla. Herhangi
bir engelleyici etkeni yok, kaymaya yol
açmıyor. Bildiğiniz sabun köpüğü gibi
bir kimyasal. Üretimde kızışabilecek
noktalara sıkılıyor veya üretim sonrası
terk edilmiş yerlerde kullanılıyor. Bugün yeraltında oksijenle buluşan veya
yer üstünde atıklarla buluşan kömür
kendi kendine kızışıyor. Bunun soğukla, sıcakla alakası yok, oksijenle alakası
var. Bu köpük sayesinde kızışmayı engelleyebiliyorsunuz.
One-Seven Mining 6000 zaruri bir
şey değil mi yeraltı madenciliği için?
Diğer söndürme köpüklerinden farkı nedir peki?
Tabi yeraltı kömür madenciliğinde olması gereken bir araç. Kömür tozunun
veya kömürün kızışmasını engellemek
için hazırlanmış bir konsantre köpük.
İmalat öncesi yapılan hazırlıklarda oksijenle buluşacak kömürü suluyorsunuz,
Yeraltında kullanılan köpüklerin hiçbiri buna benzemiyor. Yeraltında kullanılan köpükler daha çok oksijeni kesmek,
dolgu yapmak, boşluk bırakmamak için
kullanılıyor. Halihazırda kullanılan köpükler yangının üzerine sıkılamıyor.
Sistem dışardaki bütün yangınlarda
kullanılıyor, hava alanlarında, itfaiye
operasyonlarında kullanılıyor. Bizim
Mining 6000 yeraltı ocaklarında kullanılmaya elverişli olarak tasarlanmış,
kömür madenleri için geliştirilmiş.
Piyasada bunun muadili bir başka
araç var mı peki?
Bunun muadili yok. Bu köpüğün muadili bir köpük yok. Bu makinayı seyyar
gezdirebiliyorsunuz. Bir işletmeden diğerine götürülebiliyor, mesela Zonguldak’la Amasra, Ereğli, Armutçuk arasında kaç kere gidip geldi. Oradaki riski
gören ‚hemen burayı sulayalım’ diyor,
kamyona yükleyip hemen götürülüyor.
Peki özellikleri nelerdir?
Toplam ağırlığı 1600 kilo kadar. Ölçüleri broşürlerde var. Kullanma tarifleri
orada yazıyor. Zaten herhangi bir zorluğu yok kullanımıyla ilgili. Biz gerektiğinde alıcıya kullanma eğitimide veriyoruz. Zaten sistemin ilk kurulumunu
kendimiz yapıyoruz. Köpük konsantresini talebe göre sağlıyoruz. Mesela en
son TTK 22 ton aldı.
DOKS WATA SU ÇANTALARI
Wata’yı tanıtabilir misiniz?
Wata’nın yaratıcısı Dr. Schulte Almanya’da yeraltı ekipmanları üreten bir firma. Ben Dr. Schulte’yle tanışma fırsatı
buldum 2002’de, firmasına gittim ziyaret ettim. Dr. Schulte yeraltı madenlerine gidip iş güvenliğiyle ilgili, iş sağlığıyla ilgili ne yapılabilir, hangi ürün
neyle daha iyi olmak üzere değiştirilebilir konularında çok gezen, yeraltı madenlerini ziyaret eden bir madenciydi.
Plastik su bariyerlerinin yoğun bir şekilde kullanıldığını görüyor ‘bunları
torba yapalım, stoklaması daha kolay
olur’ diyor.
Epey araştırma yapılıyor plastik firmalarıyla, hammade üreticileriyle, aleve
dayanıklı, anti statik, kırılganlığı ve saçılma özelliğiyle üretimi başarıyorlar.
Bunu Çin’e , Macaristan’a, Çek Cumhuriyeti’ne, Güney Afrika’ya, dünyaya
satmaya başlıyorlar. Çünkü bu ürünün
vaat edilen özelliklere sahip olduğunu,
herhangi bir sıradan plastik olmadığını
belgelemeyi başarıyorlar. Diğer plastikten yapılma torbalar saçılmıyor ve
parçalanmıyor. Dolayısıyla suyun eşit
şekilde saçılmasını sağlayamıyor.
Bu özelliği sebebiyle biz bunu Türkiye’de pazarlıyoruz. Kullandırmaya
çalışıyoruz. Stoklaması kolay, yer kaplamıyor, nakliyede kırılacak, dökülecek
riski yok. Mesela şu anda 20 bin tane
torba geliyor. 20 bin tane su bariyeri
almış olsaydım ben, en az 20 tıra yüklemem gerekirdi. Şimdi ise 4 paletle geliyor 20 bin torba. Kullanıcı müşteri için
1000 tane sipariş verebiliyor, çünkü
koyacak yeri var, aralarında patlayan
çatlayan olursa askıda, işçiler delerlerse
bilinçsiz şekilde, onu değiştirmek için
stoklayabiliyor. Bu su bariyerlerden
daha ucuz. Bunların tek dezavantajı torbaların içi doldurulduğu zaman, aşağıya su bariyerinden daha fazla sarkması.
Su bariyerleri 90 litreliği 27 santim derinlikte oysa su torbasının sarkma boyutu 51 santim. Bir dezavantaj budur,
ben bunu her zaman anlatıyorum çünkü
Türkiye’de özel sektör galerileri dar,
bunu iyi görmeleri açısından. Galerinin
yan taraflarına asabiliyorsunuz torbaları, çalışanlara engel olmayacak şekilde.
Tek dezavantajı fazla sarkması galeri
içinde. Öbür türlü bir dezavantajı yok,
her yönden avantajlı.
Bunun su bariyerlerine göre en
önemli özelliği titreşimle patlıyor olması galiba?
dolayı sürekli takviye edilmesi gerekiyor, suların sürekli doldurulması gerekiyor. Kurulum masrafı oldukça düşük
diğer kutulara göre.
Tavana bir tane 30’a 30 profil demir
asıyoruz, profil demirin üstüne su torbasının ağzından tutturup, iki tur sarıyoruz profil demire, kendi kendine
tutuyor. Tek profil demire asıldığı için
su bariyerlerini iki konsol üzerine koymak, asmak durumundasınız, bu noktada bir tasarrufu var.
Teşekkürler. Eklemek istediğiniz
bir şey var mı?
Türkiye’de kömür madenciliğinde kazaların önlenebilmesi için ne yapılabilir sorusunun cevabının peşindeyiz Şen
Plastik olarak. Fikir alışverişi yapıyoruz bu konuda piyasayla. Bu konuda iş
kazalarını önleyebilecek, iş güvenliğini
geliştirecek çalışmalarımız devam edecek.
Bu zaten olması gereken bir özelliği ve
şart. Metan, grizu patlamalarında oluşan basınç bunları parçalıyor, içindeki
su pulverize şekilde saçılıp, çevredeki
kömür tozunu suluyor ve toz patlamasını engellemiş oluyor bu şekilde.
Çok önemli bir özelliği daha var. Su
barajlarında ve su bariyerlerinde buharlaşmadan ötürü su eksiliyor sürekli ama
bunda küçük bir delik var, 30 milim
çapında Kapak var deliğin üstüde, o kapağın üstünü küçük bir bantla kapattığınızda buharlaşma sıfıra yakın oluyor.
En büyük avantajlarından birisi bu,
çünkü diğer kutularda buharlaşmadan
Peki makinanın diğer yangın söndürme araçlarına göre üstünlüğü
nedir?
Yeraltı madenciliği için özel üretilmiş
bir makina bu, ayrıcalığı o zaten. Diğer
yerüstünde kullanılanlardan bu anlamda üstün.
38 Ocak-Şubat-Mart 2015
www.sektormadendergisi.com.com
www.sektormadendergisi.com.com
Ocak-Şubat-Mart 2015
39
Makale
Feldspat
eriyerek, onların arasındaki gözenekleri
doldurup, mukavemetli ve yoğun bir kütle oluşmasını sağlarlar.
Farklı seramik bünyelerin pişme dereceleri de farklı olduğundan, kullanılacak
eritici miktarı da değişkendir.
"Ülkemiz, ÇineMilas-YatağanBozdoğan arasında
kalan bölgede çok
zengin ve kaliteli
sodyum feldspat –
albit yataklarına
sahip olup, yıllık
10 milyon ton
civarındaki üretim
ve 5 milyon tona
yaklaşan ihracat
rakamları ile dünya
sıralamasında
en önde yer
almaktadır."
FELDSPAT
MADENCİLİĞİMİZ
Ali İŞCAN
Jeoloji Yük.Mühendisi
M
aden Kanunu kapsamına
ancak, 1985 yılında 3213
Sayılı Maden Kanunu’nun
çıkmasıyla giren feldspat,
seramik sektöründeki hızlı gelişimle birlikte ciddi madencilik faaliyetlerine konu
olmuştur. Son yıllarda, maden ihracatımızda, endüstriyel hammaddeler içinde
bor minerallerinden sonra ikinci sırayı
feldspat almaktadır.
Feldspat, Na, K ve Ca elementleri içeren
susuz alümina silikat minerallerinin oluşturduğu grubun adıdır. Feldspatlar, yüzde
60 oranıyla mağmatik kayaçları oluşturan
en önemli minerallerdir. Sodyum ve potasyum oksit içermeleri nedeniyle düşük
erime sıcaklığı gösterirler. Bu nedenle
seramik ve cam sanayinde kullanım alanı bulurlar. Bünyedeki alümina içeriği
de üründe dayanım ve mukavemeti artı40 Ocak-Şubat-Mart 2015
rır. Ticari değere sahip başlıca feldspat
kaynakları arasında Pegmatitler, Aplitler,
Nefelinli Siyenit ve Siyenitler bulunmaktadır. Bu kayaçların dışında, feldspatik
kumlar, altere granitler, arkozik kumtaşları, gnayslar ve albitik şistler de birer
feldspat kaynağı olarak değerlendirilebilmektedir.
Feldspat kaynaklarının çeşitli ve yaygın
olması, spektlerin çok geniş bir aralık
içinde kalması gibi nedenler, literatürlerde rezerve yönelik bilgi verilmesini
zorlaştırmaktadır. Bu nedenle, ülkelerin
kaynakları tam bilinmemektedir. Jeolojik
veriler, mevcut kaynakların, dünya talebini düzenli bir şekilde karşılayacağını
düşündürmektedir.
U.S.G.S., Min. Com. Sum.’ın değişik
yıllardaki verilerine göre:1990 yılında
6 milyon ton olan dünya üretimi, 2000
yılında 9,5 milyon ve 2014 yılında 22,5
milyon tona ulaşmıştır. 2014 yılı rakamlarına göre Türkiye 5 milyon ton üretimle ilk sırada yer alırken, İtalya 4,7, Çin
2 ve Tayland bir milyon üretimle diğer
önemli ülkeler olarak öne çıkmaktadır.
Fakat gerek Türkiye’nin gerekse de diğer
ülkelerin üretim rakamlarının gerçekçiliği şüphelidir. Zira, Türkiye’nin 2013 ve
2014 yıllarında 4 milyon tonun üzerinde
feldspat ihracatı söz konusudur.
KULLANIM ALANLARI
Feldspatın en önemli iki kullanım alanı,
seramik ve cam sanayileridir. Dünyada
üretilen feldspatın yaklaşık yüzde 60‘ı
seramik, yüzde 35‘i cam sanayii ve geri
kalan yüzde 5‘i kaynak elektrotu, kauçuk,
plastik ve boya sanayilerinde dolgu malzemesi olarak kullanılmaktadır.
Feldspatlar, seramik reçetelerde, pişme
işlemi sırasında sıvı oluşumunu sağlama ve pişme sıcaklığının düşürülmesini
sağlayan eritici (flaks) bileşen olarak yer
alırlar. 1150-1250o C arası erime derecesine sahip sodyum ve potasyum feldspatlar, kil ve kuvars gibi daha yüksek sıcaklıklarda eriyen hammaddelerden önce
www.sektormadendergisi.com.com
Örneğin; düşük ısıda pişirilmiş yumuşak
porselenlerde yüzde 25-40, sofra eşyasında yüzde 18-30, beyaz ürün, fayans, sıhhi
tesisat ürünlerinde yüzde 15-30, granit
yer karosunda yüzde 50, seramik sırında
ise yüzde 30-50 arasında kullanılır.
Genel olarak, sofra eşyası, elektro porselen ve seramik sır yapımında potasyum
feldspat, diğer seramik bünyelerde ise
sodyum feldspat albit kullanımı yaygındır.
Feldspatlar, eritici özelliği olan alkali oksit içermesinin yanında, çarpma, bükülme ve termal şoklara karşı mukavament
sağlayan, saydamlık veren bir bileşen
olan alümina içeriğinin de yüksek olması
nedenleriyle cam üretiminde kullanılan
bir hammaddedir. Cam sanayinde, diğer
alkali ve alümina kaynaklarının temin kolaylığı ve ekonomik parametreler tercihte
etkili olmaktadır.
Genellikle konteyner ve düz cam üretiminde yüzde 8’e yakın, cam elyafında
(fiberglass) yüzde 18’e yakın oranda feldspat kullanılmaktadır. Düz camlar için
yüzde 0,04’den daha düşük olan demir
içeriği, renkli camlarda biraz daha yukarı çıkabilir. Cam elyafında ise yüzde
0,1 gibi demir oranları kabul edilmektedir. Ayrıca, feldspatın alümina içeriğinin
yüzde 18’den , Na2O içeriğinin de yüzde
10’dan az olmaması istenir.
ABD’de 2014 yılı feldspat tüketiminin
yüzde 60’ı cam, geri kalan yüzde 40’ı ise
seramik ve diğer alanlar olmuştur .
Cam sanayinde, kalsine alümina, alümina
hidrat, yüksek fırın cürufu, geri dönüşüm
camları ve kaolin feldspatın ikame hammaddeleridir.
www.sektormadendergisi.com.com
Feldspatın yuvarlak tane şekli, 6-6,5
(mohs )arasındaki sertliği , kırılma indeksi(1,53), kimyasal olarak inert olması, stabil Ph değeri, yağ emmesinin düşük olması (19-23lbs/100lb), iyi dağılma
özelliği, ince tane boyutuna (4-12 mikron) öğütülebilmesi gibi fiziksel özellikleri, bir çok kimyasal üründe doldu
olarak kullanımına olanak sağlamaktadır.
Feldspat, dolgu olarak boya, plastik, kauçuk, izolasyon malzemesi üretiminde
kullanılmaktadır. Barit, kalsit, kaolin,
mika, perlit, pirofillit, mikrokristalin kuvars gibi hammaddeler, boya ve plastik
üretiminde ikame hammaddelerdir.
Feldspatlar, eritici özelliği ile kaynak
elektrotları üretiminde de kullanılmakdır.
"Türkiye’de, üretim, seramik
ve cam fabrikalarının
gereksinimleri ile yurtdışı
talebe bağlı olarak
yapılmaktadır. Delme–
patlatma yöntemi ile üretim
yapılan ocaklarda, çıkarılan
albitler kalitesine göre
ayrılarak ya doğrudan
kullanım için kırma
tesislerine, ya da manyetik
separasyon veya flotasyon
için zenginleştirme tesislerine
gönderilmektedir."
TÜRKİYE’DE DURUM
Feldspatın ana kaynağı olan asidik karekterli mağmatik kayaçlar, ülkemizin
birçok yöresinde bulunmaktadır. Ancak,
feldspat kaynağı olabilecek mağmatik
kayaçlar yeterince araştırılmış değildir.
MTA Genel Müdürlüğü çalışmalarına
göre, Batı Anadolu’da Menderes Masifi, Orta Anadolu’da Ankara, Aksaray,
Kırşehir ve Yozgat illerindeki granit,
monzonit, siyenit bileşimli mağmatikler,
Bilecik Bozüyük ve Söğüt çevresindeki
granitler ve içindeki aplit ve pegmatit damarları, Istaranca Masifindeki pegmatit
damarları, Doğu Anadolu’daki masifler
ticari üretime uygun feldspatik oluşumlar
bulundurmaktadır.
Menderes Masifi iki tür feldspatın bulunduğu ve yaygın olarak madencilik faaliyetinin sürdürüldüğü en önemli bölgedir.
Çine asmasifinde 250’den fazla albit filonu bulunmakta olup filonlar birkaç metreden 40-50 metre kalınlığa, yer yer 1000
metreyi aşan uzunluğa sahiptirler. Filonlarda ana mineral albit olup, kuvars ikinci
bollukta olan mineraldir. Birçok filonda
sınırlı olarak bulanan potasyumlu feldspat, birkaç yatakta yüzde 50’lere varan
oranlarda bulunabilmektedir.
Bu ana minerallerin dışında, safszlık
olarak biotit, muskovit, rutil, sfen, apatit, ve zirkon mineralleri izlenmektedir.
Çine asmasifindeki albit potansiyeli tam
olarak bilinmemektedir. Maden sahalarının tümü ruhsatlandırılmış olup, arama çalışmaları ancak ruhsat sahiplerince
yapılabilmekte ve elde edilen sonuçlar
doğal olarak paylaşılmamaktadır. Masifin albit potansiyeli, MTA kaynaklarına
göre 197,5 milyon ton, bazı özel sektör
verilerine göre de 400 milyon tonun üzerindedir. Masifteki madencilik faaliyeti
ve jeolojik veriler dikkate alındığında,
gerçek potansiyelin bu rakamların daha
da üstünde olması beklenmektedir.
Menderes masifinin kuzeyinde, özellikle
Manisa Gördes ve Demirci ile Kütahya
Simav çevrelerinde ise potasyum feldspatca zengin pegmatit damarları veya
mix feldspat damarları görülür. Uzun
yıllardan beri üretim faaliyetinin sürdürüldüğü bu damarlar, genelde küçük boyutlu olup rezervleri oldukça sınırlıdır.
Mikroklin veya pertitik yapılı ortoklasların yanında, albit ve iri kuvars minerali de
içermeketdir. Muskovit, biotit, turmalin
gibi istenmeyen minerallerin eşlik ettiği
bu damarlardan küçük ölçekli madencilik
faaliyeti ile üretim yapılmakta, tuvenan
ürün el triyajından sonra fabrikalara sevk
Ocak-Şubat-Mart 2015
41
edilmektedir. Bölgedeki pegmatit damarlarının potasyum feldspat potansiyeli tam
bilinmemekle beraber, önemli bir düzeyde olmadığı açıktır.
Bilecik bölgesinde bazı aplit ve pegmatit
damarları, Çanakkale-Biga’ da alkali içeriği yüksek granitler, Bursa-Orhaneli’ndeki siyenitler gibi mağmatik kayaçlar,
nakliye avantajlarına bağlı olarak seramik massede kullanılmaktadır
Kırşehir çevresindeki siyenitler ve Aksaray ve Kırıkkale Balışeyh çevresindeki
altere granitler, K2O içeriği yüksek kayaçlardır. Ancak, bu tür kayaçların doğrudan kullanımları söz konusu değildir.
MTA ve üniversiteler tarafından çok sayıda zenginleştirme çalışmasına konu
olmuşlardır. Kırşehir Buzluk Dağı siyenitleri, kısa süre önce devreye giren manyetik separasyon ve flotasyon tesislerinde
zenginleştirilmektedir.
"Sodyum feldspat ihracatında dünyanın sayılı
ülkesi olmamıza rağmen,
potasyum feldspat açısından tam tersi bir durum
söz konusudur. Düşük
kalite yerli üretim iç talebi
karşılamadığından potasyum feldspat ithal edilmektedir."
Delme–patlatma yöntemi ile üretim yapılan ocaklarda, çıkarılan albitler kalitesine
göre ayrılarak ya doğrudan kullanım için
kırma tesislerine, yada manyetik separasyon veya flotasyon için zenginlleştirme
tesislerine gönderilmektedir. Son beş on
yıla kadar yirmi den fazla şirket albit üretimi yaparken, son yıllarda şirket satınalmalar veya ruhsat devirleri sonucu üretici
sayısında azalma olmuştur.
Doğrudan kullanım imkanı olmayan demir ve titan içeriği yüksek albitlerin değerlendirilmesi için, bazı firmalar manyetik zenginleştirme ve flotasyon tesisleri
kurmuştur. Kurulu feldspat zenginleştirme tesislerinin kapasitesi Tablo-1’de görülmektedir. (Kaynak:Feldspat Raporu,
2010)
ÜRETİM
Dünyanın en kaliteli albitlerine sahip
Türkiye’de, üretim, seramik ve cam fabrikalarının gereksinimleri ile yurtdışı talebe bağlı olarak gerçekleştirilmektedir.
Albit yataklarının bulunduğu Aydın ve
Muğla illerine bağlı Çine, Karpuzlu, Yatağan, Milas, Bozdoğan ilçelerini içine
alan geniş bir bölgede çok sayıda madencilik şirketi tarafından albit üretimi yapılmaktadır.
42 Ocak-Şubat-Mart 2015
Son yıllarda, manyetik zenginleştirme
uygulamalarında, kuru sistem yanında
yaş manyetik sistemler yaygınlaşmaya
başlamış olup, bir kısmı flotasyon tesislerine entegre, bir kısmı da bağımsız üniteler olarak çalışmaktadır.
Tablo-2’de, MİGEM verilerine göre,
feldspat üretiminin yıllara göre değişimi
görülmektedir. Üretilen feldspatın tamama yakını, sodyum feldspattır. Potasyum
feldspat üretim miktarı, tam bilinmemekle beraber 20-30 bin ton arası olacağı düşünülmektedir.
TÜKETİM VE TİCARET
Feldspat kullanan sektörlerin tüketim
miktarları tam bilinmemektedir. Ülkemizde üretilen feldspatın çok büyük bir
kısmı seramik sektöründe tüketilmektedir. Cam sektöründeki tüketim ise daha
düşüktür. Boya ve plastik sanayinde ise
seramik ve cam sektörlerine göre çok
daha düşük miktarlarda feldspat kullanılmaktadır. Yıllık üretim miktarından
ihrcat düşüldükten sonra kalan kısım, iç
piyasada tüketilmektedir.
Türkiye, bir numaralı feldspat satıcısı
olan bir ülkedir. Ürünler, iç piyasaya olduğu gibi, dış piyasaya da tuvenan kırılmış (-10mm), flote ve öğütülmüş olarak
satılmaktadır. Son 5 yıllık sürede, toplam
feldspat ihracatımız içindeki işlenmiş
ürün payı yüzde 17-21 arasında değişmektedir. Bu pay, kurulu zenginleştirme
tesis kapasitesinin oldukça altında kalmaktadır.
İhracat yapılan ülkelerin başında Avrupa
ülkeleri gelmektedir. 2014 yılı ihracatımızın yüzde 41’i İtalya, yüzde 22’si İspanya, yüzde 9’u Rusya, yüzde 3 Bulgaristan, yüzde 3 Mısır’a ve geri kalanı da
çok sayıda ülkeye gerçekleşmiştir. 20102014 yıllarında toplam maden ihracatımız içinde feldspatın payı yüzde 2,8-3,7
arasında değişmektedir.
Sodyum feldspat ihracatında dünyanın
sayılı ülkesi olmamıza rağmen, potasyum
feldspat açısından tam tersi bir durum söz
konusudur. Düşük kalite yerli üretim iç
talebi karşılamadığından potasyum feldspat ithal edilmektedir. Yıllık ithalat, 3550 bin ton arasındadır. Ağırlıklı olarak
Hindistan ve İspanya’dan gerçekleşen
ithalatın 2014 yılı miktarı 43.875 ton
olup parasal değeri 5,1 milyon USD dır
(TUİK).
mekte, diğer üretim giderlerinin artmasıyla birlikte birim üretim maliyetlerinde
ciddi artışlar yaşanmaktadır.
Yurt dışı satışlarımızın FOB fiyatları;
2010 yılında, kırılmış tuvenan ürün 20-24
USD, öğütülmüş ürün 70-80 USD ve flote ürün 40-60 USD arasında kalmaktaydı.
2014 yılında kırılmış tuvenan ürün 2428 USD, öğütülmüş ürün 75-90 USD ve
flote ürünler de 60-70 USD (TUİK) arasındadır. Yurt dışından ithal edilen potasyum feldspat fiyatı, Güllük liman teslimi
85-95USD civarındadır.
açmaktadır. Bu durumun bir nedeni de
maden sahalarında arama çalışmalarının
yeteri kadar yapılmamış olması ve işletme projelerinin maden yatağının bütünü
göre hazırlanmamasıdır. Bu tür işletmecilik, ciddi bir rezerv kaybına neden olmakta, doğa fazladan tahrip edilmektedir.
Son zamanlarda, mali ve teknik yeterliliğe sahip şirketlerde arama faaliyetleri
artırılmıştır. Tüm şirketler, nitelikli ve
yeterli teknik kadrolar istihdam etmeli,
arama faaliyetine başlamalı ve bütünsel
yaklaşımla hazırlanmış uzun dönemli
projelerle maden işletmeciliğini sürdürmelidir. Yurtdışı albit satışlarımızın yüzde 80’i tuvenan üründür. Bu durum, iyi
kalite, doğrudan kullanılabilir hammadde
rezervlerimizin hızla azalmasına yol aç-
Önde gelen ihracatcı bir ülke olmamıza
rağmen, rekabetci anlayışla hareket edilmesi nedeniyle feldspat satışında fiyat
politikası oluşturulamamakta, yurt dışı
satışlarında düşük kar marjlarıyla çalışılmaktadır. Buna karşılık, her geçen yıl
ocaklarda ciddi dekapaj artışları görül-
www.sektormadendergisi.com.com
maktadır. Şirketlerimizin ve ülkemizin
yararına olmayan bu olumsuz durumdan
kurtulmak için, acilen yurt dışı satışlarımızda işlenmiş ürün miktarının artırılması yolları bulunmalıdır. Böylece, hem
katma değer yaratılmış, hem de düşük
kaliteli kaynaklarımız devreye sokulmuş
olacaktır.
Ülkemiz, yıllık 3,5 milyon ton cam üretim
kapasitesi ile Avrupa üretiminden yaklaşık yüzde 10 pay almaktadır. Seramik
sektöründe ise 2012 yılında 280 milyon
m2 seramik kaplama malzemesi üretimi
ile Avrupa’da 3. sırada bulunmaktayız.
Her iki sektörün feldspat talebinin uzun
"İhracatımızın 80’i tuvenan üründür ve bu durum
kaliteli rezervlerimizin
hızla azalmasına yol açmaktadır. Acilen yurt dışı
satışlarımızda işlenmiş
ürün miktarının artırılması yolları bulunmalıdır.
Böylece, hem katma değer
yaratılmış, hem de düşük
kaliteli kaynaklarımız devreye sokulmuş olacaktır."
dönemde düzenli bir şekilde karşılanması
ve ihracat liderliğimizi koruyabilmemiz
için, feldspat potansiyelimizin önemi
kavranmalı, şirketlerimiz kurumsallaşarak teknik ve mali güclerini artırmalı ve
birbirleriyle ilişkilerinde rekabetci anlayış yerine uzun dönemli geleceklerini göz
önünde bulundurmalıdır.
SONUÇ
Ülkemiz, Çine-Milas-Yatağan-Bozdoğan arasında kalan bölgede çok
zengin ve kaliteli sodyum feldspat –
albit yataklarına sahip olup, yıllık 10
milyon ton civarındaki üretim ve 5
milyon tona yaklaşan ihracat rakamları ile dünya sıralamasında en önde
yer almaktadır.
Bilinen sodyum feldspat kaynakları,
nitelik ve nicelik olarak tanımlanmamış olup toplam potansiyelimiz bilinmemektedir. Bu kaynaklardan en iyi
şekilde faydalanmamız, uzun dönemli madencilik stratejileri geliştirebilmemiz için, en kısa zamanda detay
maden arama çalışmaları başlatılmalı
ve toplam potansiyelimiz belirlenmelidir.
Şu an işletilmekte olan potasyum
feldspat kaynakları ise gerek kalite
ve gerekse büyüklük açısından yetersizdir. Ancak, başta Ankara-Aksaray-Kırşehir-Kırıkkale bölgesi olmak
üzere Anadolu’nun değişik yörelerinde potasyum içeriği yüksek granitik
ve siyenitik kayaçlardan, sanayinin
taleplerine uygun spektlerde potasyum feldspat konsantreleri kazanılmasına yönelik zenginleştirme çalışmaları üniversiteler, MTA ve özel
şirketler tarafından sistematik olarak
sürdürülmelidir.
Bir çok üretici, üretim maliyetini
düşürmek için dekapaj oranı düşük
ve kaliteli hammaddenin bulunduğu
alanlarda üretim yaptıktan sonra bir
başka yerde ocak
www.sektormadendergisi.com.com
Ocak-Şubat-Mart 2015
43
Röportaj DBC makine
Etkin arama için en başta bu işe
uygun, gerekli teknoloji ile donatılmış
makine ve ekipman gerekiyor. Bu noktada DBC Makine’yi benzerlerinden
ayıran ürün ve çözümleriniz var mı?
SONDAJ TEKNOLOJİSİNDE DÜNYA MARKASI
DBC Makina karotlu sondaj makine ve
ekipmanları üretiminde
etkinliği ve ünü Türkiye
sınırlarınırlarını aşmış
bir firma. Sondaj piyasasındaki en gelişmiş makine ve ekipmanları Türk
mühendisi ve işçisinin
emeği ile üreten firmanın
kurucusu ve Genel Müdürü Feridun Ertürk ile
DBC Makine’yi ve maden
aramacılığımızı konuştuk.
DBC MAKİNA
Öncelikle kendinizi tanıtıp, DBC
Makina hakkında bilgi verir misiniz?
İsmim M. Feridun Ertürk, DBC Makina şirketinin kurucusu ve Genel Müdürüyüm. DBC Makina 1991 senesinde
Diamant Boart Craelius şirketinin ana
distribütörü olarak kuruldu. Günümüzde “Tüm karotlu Sondaj Teknolojisini"
kendi imalatı olarak sunabilen Dünya’daki çok az sayıdaki firmadan biriyiz.
Dilovası’nda 7000 m2 kapalı alana sahip fabrikamızda 6’sı mühendis 28 çalışanımızla üretim yapmaktayız. Ürünlerimizin tasarım ve üretim süreçlerinde
en son teknolojiye sahip yazılım ve makineler kullanılmaktadır. Şu anda ürettiğimiz sondaj makinalarının tamamına
yakınını yutdışına ihraç etmekteyiz.
Maden aramacılığına yönelik makine ve ekipman üreten bir firma olarak,
Türkiye’nin maden arama konusundaki durumunu nasıl görüyorsunuz?
Yeterli ve etkin arama yapılıyor mu?
Maden arama konusunda Dünya’da büyük bir kriz var. 2012 senesinde 22 Milyar USD düzeyinde olan toplam arama
harcamalarının gitgide düşerek 2015
senesinde 10 Milyar USD’a inmesi
bekleniyor. Türkiye’de global madencilik krizinden olumsuz olarak etkileniyor ve ilave olarak sondaj izinlerinin
alınmasındaki gecikmeler sektörü son
44 Ocak-Şubat-Mart 2015
derece olumsuz olarak etkiliyor. 2012
senesinde
2 Milyon metreye ulaştığını tahmin ettiğimiz sondaj miktarının 2015 senesinde ancak 300-400,000 m civarında
olacağını tahmin ediyoruz. İletişimde
olduğumuz firmaların çoğu ancak yüzde 20-25 kapasiteyle çalıştıklarını belirtiyorlar.
Maden rezervlerimizin olması gerektiği şekilde tespit edilmesi için kimlere ne görevler düşüyor? Devletin ve
maden girişimcilerinin yapmaları gerekenler neler?
Maden arama çok zahmetli, uzun süreli ve maliyetli bir iş. Bu işi Dünya’da
en başarılı olarak daha girişken ve risk
almaya istekli olan Junior şirketler yapıyor. Daha sonra bu tür şirketler geliştirdikleri sahaları daha büyük maden
şirketlerine üretim için devrediyorlar.
DBC Makina olarak tüm “Karotlu
Sondaj Teknolojisini” müşterilerimize
sunabiliyoruz. Böylece sadece sondaj
matkabı, makinası veya herhangi bir
malzeme tedarikçisi olmanın ötesinde
müşterimizin gerçekleştirmeyi planladığı delgi işinde performanstan da sorumlu iş ortağı olarak yer alıyoruz.
FASTDRILL markası altında üretip pazarladığımız matkaplar Türkiye’deki en
önemli sondaj ve madencilik firmaları
tarafından kullanılırken aynı zamanda
30’dan fazla ülkeye de ihraç ediliyor.
Standart matkaplar ile birlikte müşterilerimizin isteğine uygun özel matkaplar
da üretebiliyoruz. Mevcut arazi şartlarına en uygun delme hızını ve matkap
ömrünü sağlayacak özellikteki matkabı
müşterimizle birlikte geliştirebiliriz.
Mevcut stok düzeyi ile her türlü matkap ihtiyacını aynı gün karşılayabiliriz.
Oluşturulmuş olan geniş imalat kapasitesi ile büyük miktadaki siparişler veya
özel matkap istekleri en fazla 1 hafta
içinde sağlanabilir. Böylece en uzun
matkap ömrünü en uygun delme hızı ile
sağlayarak, kullanıcıların delme ve stok
maliyetlerini en aza indirerek ve gerektiğinde sondaj şartlarına en uygun özel
matkap en kısa sürede üretilebilir. Tüm
hassas ve kritik parçalar kendi fabrikamızda ürettiğimiz için kalite üzerinde
de tam bir kontrolümüz var.
DBC Makina olarak sondaj piyasasındaki en gelişmiş sondaj makinalarını üretiyoruz. Makina tasarımlarında
kendi tecrübemizi, müşterilerden gelen
talep ve istekleri kullanarak son derece
gelişmiş, arazi şartlarına uygun, arıza
çıkarmayan , ergonomik, gerekli emniyet önlemlerini fazlasıyla karşılayan
ve gerektiğinde kolaylıkla bakım yapılabilen sondaj makina modelleri geliştiriyoruz.
Sondaj makinalarında operasyonu daha
verimli ve emniyetli kılmak için bir çok
yenilik yaptık; İş emniyetini ve verimliliğini arttırmak için özel tij kaldırma
sistemi, teleskopik kule, çok daha sessiz ve verimli çalışan yana hidrolik olarak kayabilen rotasyon üniteleri, hassas kule kaydırma sistemi, senkronize
olarak çalışabilen sondaj makinaları,
tij ekleme-sökme için robot kollar gibi
pek çok çözüm geliştirdik.
Maden aramasında teknoloji kullanımının öneminden bahsetmiştik.
DBC Makine’nin ArGe ile arası nasıldır? Bu konudaki çalışmalarınızdan
bahseder misiniz?
DBC Makina olarak tüm Dünya’da
tanınan ve tercih edilen bir kuruluş olmak istiyoruz ve bu amaçla tasarım ve
üretim süreçlerimizde bilim ve teknolojiden azami ölçüde yararlanıyoruz. Şirketimiz bünyesinde yer alan malzeme
laboratuarında her türlü malzemenin
kimyasal ve mekanik testleri ile hidrolik komponentlerin testlerini yapabilmek için gerekli olan her türlü ekipman
ve uzmanlığa sahibiz.
Tabii ki yaptığımız pek çok ArGe çalışmaları da var. Bunlardan iki tanesi
TÜBİTAK tarafından da desteklendi.
Birincisi “Tam otomatik ve senkronize
çalışan bir sondaj makinasının ve tij ekleme-sökme için bir robot kolun geliştirilmesi” projesiydi.
Sondaj işleminde en fazla kaza tij ekleme-sökme esnasında meydana gelir
ve bu işlemi el değmeden yapabilecek
bir sisteme büyük ihtiyaç duyulmaktadır.Bu ihtiyaca yönelik geliştirdiğimiz “robot kol” sektörde büyük ilgiyle
karşılanmıştır. İkinci TÜBİTAK projemiz “ 2500 m kapasiteli senkronize
çalışabilen sondaj makinası” olmuştur.
Genelde bu kapasitedeki makinalarda
senkronizasyon yoktur ve Dünya’da ilk
defa DBC Makina tarafından gerçekleştirilmiştir.
Maden aramaları konusunda Devletin
destek ve teşvikleri de kuşkusuz çok
önemli. Madencilikte ileri olan Kanada,
Avustralya gibi ülkelerin arama faaliyetlerini desteklemek için ilave teşvikler sağladıklarını görüyoruz.
Bunun yanı sıra, izin, ruhsat gibi bürokratik süreçlerin şeffaf, hızlı ve organize bir şekilde yürütülmesi, bürokratik
kuralların azaltılıp basitleştirilmesi ve
yatırımcının önünü açacak düzenlemelerin yapılması da çok önemli.
www.sektormadendergisi.com.com
www.sektormadendergisi.com.com
Ocak-Şubat-Mart 2015
45
Bunların yanı sıra, sondaj çalışmalarında çok önemli yer tutan tijler ile ilgili
olarak bilgisayar kontrollu olarak çalışan bir ısıl işlem sistemi geliştirilmiştir. Sondaj tijlerindeki diş kapmalarını
önlemek üzere özel bir diş profili tasarlanmış ve ilave bir ısıl işlem prosesi ile
son derece yüksek yüzey sertlikleri elde
edilerek diş ömrü önemli ölçüde arttırılmıştır. İlgilendiğimiz diğer bir konu
ise mermer kesmede kullanılan kollu
kesicilerde PCD kullanımıdır. Yaklaşık
4 seneden bu proje kapsamında sayısız
arazi deneyi yapılmış ve sonuçta kesme
maliyetini en az yarıya düşüren ürünler
geliştirilmiştir.
Yapılan buluşlar ile ilgili olarak 8 adet
patent başvurusu yapılmış ve birçok
faydalı model alınmıştır.
“En iyilerden de iyi”
Ayrıca tüm modellerde aşağıdaki ortak özellikler mevcuttur;
Ürettiğiniz sondaj makineleri ile
ilgili bilgi verir misiniz?
CE belgesi. Sondaj makinalarında
bulunması gereken emniyet şartları
ile ilgili AB tarafından çeşitli standartlar yayınlamış olup bu standartlar
TSE tarafından da kabul edilmiştir.
DBC Makina olarak iki farklı tasarımda sondaj makinaları üretiyoruz.
1. Senkronize sondaj makinaları.
Bu tip sondaj makinalarında tij freni ve morset çenelerinin arasında bir
otomasyon sistemi oluşturulmuştur.
Takım inme-çekme veya sondaj esnasında senkronizasyon sağlanmıştır
ve 4-5 tij/dakikalık manevra hızına
ulaşmak mümkün olmaktadır. Sözkonusu makinalar Dünya piyasasındaki
en gelişmiş olarak bilinen modellerin
taşıdığı özellikleri ilaveten şu özellikleri de taşımaktadır
3.4m uzunluğunda kızak besleme
mesafesi
Gerektiğinde döndürme torkunu 3-4
kat arttırmak için özel dişli grupları
Kuyu ağzını açmak için patentli rotasyon ünitesini yana kaydırma sistemi
Takım çekme veya ağırlık kaldırma
için hidrolik ana sondaj vinci
Gerekli kullanma, bakım ve yedek
parça kitapları. Tüm üretilen modeller
için gerekli kullanma bakım ve yedek
parça kitapları ilgili standartta belirtilen şartların çok daha kapsamlı olarak
hazırlanmaktadır.
DBC Makina tarafından maksimum
çalışma basıncından en az %25 daha
yüksek basınca dayanıklı hidrolik
komponentler kullanılmaktadır.
İsteğe bağlı “Sayısal Delme Paketi”
(Net ilerleme hızı, kule açısı, makinayı dengelemek için su terazisi, dönüş
hız, çamur pompası debi, dizel motora ait tüm bilgiler, vs için göstergeler
içerir)
Yüzey makinaları için özel patentli
“Tij Dengeleme Sistemi”.
Hidrolik tahrikli FMC çamur pompası,
Paslanmaz çelikten üretilmiş hidrolik yağ tankı
Üstün kaliteli dikişsiz çelik profil
kullanımı
Hidrolik motorlu ve istendiğinde
otomatik halat sarmalı wireline vinçleri
Tüm modellerde yüke duyarlı hidrolik sistem
Hidrolik motorlu Braden sondaj
vinçleri
Taşıyıcı palet grubu (istenirse uzaktan kumandalı) ,
Zincirsiz baskı kızakları. Yeraltı
uygulamaları için teleskopik baskı
silindiri ve yerüstü uygulamaları için
patentli teleskopik sondaj kule sistemi
2. Yüzey sondajları için tamamiyle
hidrolik makinalar. Bu tip makinalarda senkronizasyon yoktur ancak tüm
sondaj işlemleri hidrolik olarak gerçekleştirilmektedir. Özellikle derin
sondajlar için kullanılmaktadır. Rotasyon ünitelerinde standart olarak bir
dişli grubu vardır.
46 Ocak-Şubat-Mart 2015
www.sektormadendergisi.com.com
Araştırma Maden kanunu
Ön Arama Dönemi hakkındaki 17. maddenin ilk fıkrasından önce prospeksiyon
çalışmalarına yer verilerek bu süreç ve
tarafların yükümlülük ile sorumlulukları
açıklanabilir idi.
Kanun metninin pek çok maddesinde
geçtiği halde “Madencilik Faaliyetleri”
kavramı da Tanımlar içerisinde yer almamıştır. Ne yazık ki Maden Kanunu’nda
ifade edilmemiş oldukları için diğer Bakanlıklar bu kavramlara kendi anlayışları
doğrultusunda, madencilik gerçeğinden
uzak bir açıklama getirmekte ve madenciler zaman zaman ilgili kurumlar ile bu
konularda sıkıntıya düşmektedirler.
MADEN KANUNU’NDAKİ
DEĞİŞİKLİKLER ÜZERİNE
Dr. A. Vedat Oygür,
Jeoloji Mühendisi
Maden Kanununda yapılan
ve 18 Şubat 2015 tarihinde
yürürlüğe giren değişiklikler ile madencilik rejiminde
esastan bazı düzenlemeler
yapıldı. Bu yazıda değişikliklerin, anlamı ve amacı
irdelenmeye, metindeki eksik veya yanlış olduğu düşünülen hususlar açıklanmaya
ve Kanun’da yer bulamayan
madenciliğimizin geleceği
açısından önemli görülen
konular belirtilmeye çalışılacaktır.
48 Ocak-Şubat-Mart 2015
U
zun zamandır üzerinde çalışılan Maden Kanunu’ndaki değişiklikler, 29271 sayılı ve 18
Şubat 2015 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 6592 sayılı Kanun ile
yürürlüğe girdi. Yeni yürürlüğe giren Kanun ile madencilik rejiminde esastan bazı
düzenlemeler yapılmaktadır.
Bu değişikliklerin hayat bulması için Uygulama Yönetmeliği’nde de yeni düzenlemeler yapılması gerekmektedir.
Kanun’daki değişiklikler, MİGEM’in
uzun zamandır üzerinde çalışarak hazırladığı taslağın neredeyse aynen kabulüyle
gerçekleşmiştir. Hem uzun bir hazırlık
dönemi hem de görece uzun bir yasalaşma süreci geçmesine rağmen MİGEM’in,
bu yeniliklere göre kendisini hazırlamadığı madencilerin yaptığı başvuruların karşılıksız kalmasından anlaşılmaktadır.
Bu yazıda; Maden Kanunu’ndaki yeni değişikliklerin, özet olarak, anlamı ile amacı
irdelenmeye, metindeki eksik veya yanlış
olduğu düşünülen hususlar açıklanmaya
ve Kanun’da yer bulamayan madenciliğimizin geleceği açısından önemli görülen
konular belirtilmeye çalışılacaktır.
Değişiklikler Ne Getiriyor?
Mevcut Kanun’un neredeyse her maddesinde geçen ‘teminat iradı’ ve ‘ruhsat
iptali’ yerine idari para cezası getirilmesi
madencilik sektörü açısından çok olumlu
bir sonuçtur.
Tanımlar maddesinde; “Görünür Rezerv”, “Proje”, “Ön Arama Faaliyet Raporu”, “Genel Arama Faaliyet Raporu”,
“Detay Arama Faaliyet Raporu” ve “Kaynak” tanımları değiştirilerek uluslararası standartlara ve madencilik gerçeğine
uygun hale getirilmişlerdir. Ne yazık ki
yanlışlık yapılarak ‘Rezerv’ ve ‘Görünür
Rezerv’ kavramlarının açıklamaları Tanımlar maddesindeki metinde birbirlerine
karıştırılmıştır. Kanun maddelerinde yapılan değişikliklere uygun olarak “İşletme
Faaliyet Raporu”, “Rezerv”, “Muhtemel
Rezerv”, “Ruhsat Bedeli”, “Yetkilendirilmiş Tüzel Kişiler”, “Fizibilite Dönemi”,
“Fizibilite Raporu”, “İşletme Projesi Uygulama Raporu” ve “Daimi Nezaretçi”
tanımları eklenmiştir.
Bunlara karşın, “Prospeksiyon” kavramı
Tanımlar maddesinde yer aldığı halde
Kanun metninde ifadesini bulamamıştır.
www.sektormadendergisi.com.com
Ruhsatların devrinde, ruhsat bedelinin
iki katı tutarında devir bedeli alınacağı hükümü getirilmiştir. Başlangıçta bir
değeri olmayan “arama ruhsatı”, yapılan
yoğun “arama çalışmaları” sonucunda bir
değer kazanarak yatırıma yol açacak bir
“işletme ruhsatı”na dönüşebilmektedir.
Ne kadar çok arama yapılır ise, ileride, o
kadar fazla maden işletmesine sahip olunacağı da çok açık bir gerçektir. Bunun
temel koşulu da, en azından Detay Arama
Dönemi’ne kadar, arama ruhsatı almanın
ve süreci yürütmenin kolaylaştırılmasıdır. Bu bakımlardan arama ruhsatlarından
devir bedeli alınmamasının, eğer mutlaka alınacak ise işletme ruhsatlarının devir bedeli ile aynı oranda olmaması daha
doğru olacaktır.
Ruhsat devir işlemlerine Bakan onayı
getirilmesi bürokrasiyi artıracak ve farklı
uygulamalara yol açabilecek olumsuz bir
gelişmedir. Onay işleminin hangi koşullara bağlı olduğunun önceden mevzuat
kapsamında belirlenmemiş olması yapılan her işlem hakkında sürekli bir kuşkuya neden olacaktır.
Kanundaki proje, rapor gibi teknik belgeleri hazırlayacak kişiler için, diğer bakanlıklardakilere benzer bir uygulama ile
getirilen “Yetkilendirilmiş Tüzel Kişiler”
kavramı da mevcut sistemi düzenlemesi ve disiplin altına alması bakımından
olumludur.
Ancak “Yetkilendirilmiş Tüzel Kişiler”
uygulaması MİGEM’e verilen proje ve
raporların niteliğinin yükseltilmesi konusunda kesin bir çözüm olmayacaktır. Bu
konuda, sık sık dile getirilen “MİGEM’e
verilen rapor ve projeler ile gerçeğinin
farklı oldukları” yakınmasının temelinde
madenciler ile idare arasında bir güven
www.sektormadendergisi.com.com
tesis edilememiş olması yatmaktadır. Bu
teknik belgelerin niteliğinin yükseltilmesi
sadece idarenin talebi olmayıp, özellikle
banka kredisi başvurusunda uluslararası
piyasanın şart koştuğu “Ekvator İlkelerine” (Equator Principles) uygunluk aranması ile de zorlanmaktadır.
Bu bakımdan sadece raporu hazırlayacak
kişi/kişilerin statülerinin düzenlenmesi yeterli olmayacak ve bunun yanında,
Kanun’da eksik kalmış olan teknik standartlar ve uluslararası prensiplere uygun
şartlar da ayrı bir mevzuat çalışması ile
oluşturulmalıdır. Ne yazık ki bu yaklaşım, madencilik sektörünün genelinde
“akreditasyon” adlandırmasıyla yanlış
olarak kullanılmaktadır. Bu koşullar yerine getirildiği takdirde, sektörün yıllardır sıkıntısını çektiği banka kredileri
için ruhsata konu olan cevherleşmenin
teminat olarak gösterilmesi sağlanabilmiş
olacaktır. Diğer taraftan idareye verilen
belgelerde rapor edilen kaynak ve rezerv
bilgilerinin güvenilirliği sorununun da
önüne geçilmesi mümkün olabilecektir.
“Ruhsat Bedeli” altında getirilen yeni
kavram ve Devlet Hakkı’nın yükseltilmesi madencilik sektörünü fazlasıyla
etkileyecektir. İlk bakışta, madenciliği
yönlendirmek, geliştirmek ve yürütmek
ile görevli kurumun bütün amacının sanki
‘çok fazla kazanan madenciden’ daha çok
pay almak olduğunu düşündürmektedir.
Ayrıca, ruhsat bedeli adı altında yapılan
yeni düzenleme ile, özellikle işletme döneminde, ruhsat sahibine önemli bir mali
yük getirildiğinden belirli bir ekonomik
güce sahip büyük madencilik firmaları
ruhsatları ele geçirir iken gücü yetmeyenler sektörden silinecektir.
Devlet Hakkı, bir maden sahasının işletilmesi için Devletin mülk sahibi olarak
bu hakkını devretmesi nedeniyle, yani
bir nevi kiralama işi karşılığında aldığı
bedeldir. Madencinin yatırım yapmak
için harcayacağı sermaye izin bedellerine
gittiği için madenci yatırım yapamaz hale
gelmektedir. Bunun en çarpıcı örneği,
bu yıl başından itibaren ölçüsüz oranda
artırılan orman izin bedelleridir. Çoğu
yerde, orman idaresine ödenen bir yıllık
izin bedeli ile aynı yerde orman dışı bir
arazi rahatlıkla satın alınabilmektedir. Bu
durumda maden kaynakları ekonomik olmaktan çıkıp işletilemez bir noktaya gitmektedir.
Bir maden sahası için ilk müracaat ve
ruhsatlandırma maddesinde temelden bir
değişiklik yapılarak “II. Grup (b) bendi
ve IV. Grup madenler dışındaki” sahalar
için başvuru yapılarak arama ve işletme
ruhsatı alınması usulü kaldırılarak ruhsatların ihale yolu ile verilmesi yöntemi
getirilmiştir. Böylesine esastan bir değişiklik yapıldığı halde, Kanun metninde
ihalenin nasıl yapılacağı açıklanmadığı
gibi bir Yönetmelik ile ihalenin usul ve
esaslarının düzenleneceği de belirtilmemiştir.
Ruhsat birleştirmelerine yeni kriter getirilerek bir işletme ruhsatındaki görünür
maden rezervinin mücavir ruhsat alanları
ile bir bütünlük teşkil etmesi, ortak işletme yapılmasının zorunlu veya üretimin
entegre tesisi beslemeye yönelik olması
halinde alan kısıtlaması aranmayacağı
hükme bağlanmıştır. Eğer mevcut işletme
ruhsat alanında, tesis veya alt yapı tesisi kurmak için uygun ve yeterli yer yok
ise bitişik alandaki ruhsat sahası ile safhasına bakılmaksızın ve alan sınırlaması
aranmaksızın birleştirme yapılarak işletme ruhsatı düzenlenmesi de sağlanmıştır.
Aramalarda; rezerv kavramının sadece
cevherleşmenin boyutuyla değil işletilebilirligi ve günün ekonomik koşullarıyla da ilgili olması ve ancak bir fizibilite
Ruhsat devir işlemlerine
Bakan onayı getirilmesi bürokrasiyi artıracak ve farklı
uygulamalara yol açabilecek olumsuz bir gelişmedir. Onay işleminin hangi
koşullara bağlı olduğunun
önceden mevzuat kapsamında belirlenmemiş olması
yapılan her işlem hakkında
sürekli bir kuşkuya neden
olacaktır.
çalışmasından sonra hesaplanabileceği
gerçeği ile Ön ve Genel Arama Dönemi
raporlarından rezervin çıkarılarak sadece
kaynak raporu istenecek olması aramanın
gerçeğine uygundur.
Ancak, bu yaklaşım sadece IV. Grup bazı
madenlerde geçerli olabilecek iken, Detay Arama Faaliyet Raporu tanımından
rezerv raporunun çıkarılarak IV. ve VI.
Ocak-Şubat-Mart 2015
49
Grup Madenlerin tamamına yaygınlaştırılması bir hatadır. Bu gruplardaki fizibilite çalışmasına ihtiyaç duymayacak maden ruhsatları için tanımın ‘rezerv veya
görünür kaynak raporu’ biçiminde olması
gerekir idi.
Dördüncü Grup Madenlerin detay arama
dönemi sonrasında, yapılan başvurunun
uygun bulunması halinde iki yıllık bir
fizibilite hazırlanması döneminin eklenmesi, kuşkusuz, madenciliği rahatlatacak
ve süreci kolaylaştıracak çok olumlu değişikliklerdendir. Ancak bu amaçla MİGEM’e yapılacak başvurunun hangi koşullarda uygun bulunmayacağının belirtilmemiş olması ileride sıkıntı yaratacak
bir olumsuzluktur.
İşletme Ruhsatlarında Esaslı Değişiklikler
Kanun’un madencilik faaliyetlerini düzenleyen çeşitli maddelerinde, MİGEM’e
verilen rapor ve belgelerin uygun bulunmaması durumunda idari para cezası verileceği belirtilmektedir. Fakat bu teknik
belgelerin hangi koşullarda uygun bulunmayacağına metinde bir açıklık getirilmediğinden, hiç kuşkusuz, yapılacak
işlemlerde bir keyfilik söz konusu olabilecektir.
İşletme faaliyeti maddesinde; mevcut Kanun’da 60 yıl olan toplam işletme ruhsat
süresi I. Grup madenlerde 30, II. Grup
madenlerde 40 ve diğer grup madenlerde
ise 50 yıl olarak değiştirilmiştir. Belirlenen sürenin uzatılmasına I. ve II. Grup
madenler için Bakan, diğer grup madenlerde ise Bakanlar Kurulu yetkili olacaktır.
likeli olduğunun tespit edilmesi halinde
süre verilmeksizin tehlikeli durum giderilinceye kadar üretim faaliyetleri doğrudan durdurulacaktır.
işletme faaliyetlerinin “havza madenciliği” esasında ortak bir proje çerçevesinde
yapılmasının gerekli olduğuna karar verilmiştir.
Yine Kanun’daki bir eksiklik olarak, işletme açısından hangi türden faaliyetlerin
tekniğine uygun olarak yapılmaması veya
eksik yapılmasının tehlikeli olduğunun,
keyfi işlemlere yol açmamak açısından,
Kanun metninde mutlaka belirtilmiş olması gerekmektedir.
Bu durumda ruhsat sahiplerinin rızasının
olması halinde Genel Müdürlük, ruhsat
sahiplerinin rızasının olmaması halinde
ise Bakan kararı ile işletme izin alanlarının yeniden düzenlenmesi yoluna gidilecektir. Ancak Kanun’da belirtilmemiş
bir eksiklik olarak, bu olumlu yaklaşımın
keyfi uygulamalara maruz kalmaması
için “Havza Madenciliği” işlemlerinin
ilkeleri ve nasıl yürütüleceği mutlaka bir
yönetmelik ile belirginlik kazanmalıdır.
“Kanun’da, MİGEM’e verilen
rapor ve belgelerin uygun
bulunmaması durumunda
idari para cezası verileceği
belirtilmekte, fakat bu teknik
belgelerin hangi koşullarda
uygun bulunmayacağına
metinde bir açıklık
getirilmemektedir. Bu durum,
yapılacak işlemlerde bir
keyfiliğe yol açabilir.”
Yine bir esastan değişiklik olarak, birbirine mücavir birden fazla ruhsatın bulunduğu sahalarda bir bütün oluşturan maden rezervinin verimli bir şekilde değerlendirilmesi ve iş güvenliği tedbirlerinin
birlikte alınması amacıyla bu sahalardaki
Bir başka değişiklik ile I. ve II. Grup (a)
bendi madenlere ait mevcut ruhsatlı sahaların yerleşim yerlerinin yakınında bulunması durumunda, hem ruhsat hakkının
hem de yörede yaşayanların haklarının
korunması hedeflenerek başka bir yerde
maden hakkı verilmesi yoluna gidilmiştir. Yine Kanun’da, diğerlerinde olduğu
gibi, bu konunun ucu açık bırakılmış ve
bu hayati konuya kimler tarafından ve
nasıl karar verileceğinin yöntemi belirtilmemiştir.
İhale sürecinde; “ara ve uç ürün üretme” koşulu ile maden ruhsat sahasının
özellikleri dikkate alınarak “özel şartnameler” ile ruhsat ihaleleri yapılacağı
belirtilmiştir. Bu amaçla yapılacak olan
ihalelerin kamuya açık bir yönetmelik
yerine “özel şartnamelere bağlanmasının,
önceden bilinmeyen farklı uygulamalara
“Teknik Nezaret” yeniden düzenlenerek
artık günümüz koşullarına uymayan teknik nezaret uygulamasından vaz geçilmiştir. Kaynak tuzlaları hariç olmak üzere, işletme yöntem ve büyüklüğüne bağlı
olmaksızın bütün maden işletmelerinde
en az bir maden mühendisinin “Daimi
Nezaretçi” olarak istihdam edilmesi zorunluğu getirilmiştir. Ayrıca, işletme tekniği, büyüklüğü ve yapısal durumu göz
önüne alınarak diğer meslek disiplinlerinden mühendisler de istihdam edilecektir.
Terk edilen sahalarda; çevre ile uyum
planı esaslarına uygun olarak rehabilitasyon çalışmalarında kullanılmak üzere alınan ruhsat bedelinin % 30’u oranındaki
kaynağın kullanım esasları belirlenmiştir.
Yine diğer maddelerde üzerinde durduğumuz gibi, keyfi, yanlış ve kötü kullanımları önlemek üzere, çevre uyum planı
ve bu amaçla toplanan kaynağın kullanılması konusunda ayrıntıları belirleyen bir
yönetmelik gerekmektedir. Maden kapatma ve rehabilitasyon konusunda çevre mevzuatının da yaptırımlar getirmesi
madenciyi bir ikilemde bırakmaktadır.
Rehabilitasyondan sonra çevre mevzuatı
maden ocakları için 10 yıl ve maden tesisleri için de 30 yıl ruhsat sahibi tarafından
izleme ve gerekir ise müdahale yapılması
koşulunu getirmekte; maden mevzuatına
göre de rehabilitasyondan sonra ruhsatın
terki gerekmektedir. Bu çelişki giderilerek ruhsatı veren olduğuna göre, madeni
kapatmanın tek ve yegâne sorumlusu MİGEM olmalıdır.
Kanunun 46. maddesinde yapılan değişiklik ile işletme için ihtiyaç duyulan
alt yapı hizmetlerinin ruhsat sahasının
dışından getirilmesinde ruhsat sahibinin
başvurusu üzerine irtifak ve/veya intifa
hakkı tesisi talebine olanak sağlanmıştır.
Mevcut Kanun’daki 7. madde hükümlerine göre, işletme ruhsatı yürürlük tarihinden itibaren üç yıl içinde alınması
gerekli olan diğer kurumlara ait izinlerin
alınmaması durumunda ruhsatın iptal edileceği hükmü yerine her yıl için 50.000
TL idari para cezası getirilmiş ve izinlerin
alınmaması durumunda ruhsat süresinin
uzatılmayacağı hükme bağlanmıştır. Bunun yanı sıra, bütün madencileri sıkıntıya
sokan beş yıllık sürede üç yıldan fazla
üretim yapılmayan ruhsatların teminatlarının irad kaydedilerek iptal edilmesi
yerine idari para cezası getirilmesi de
sektörün boğazındaki ilmeği biraz olsun
gevşetmiştir.
Yeraltı kömür işletmelerinde özel sektör
madencilerinin üçüncü kişilerle rödövans
sözleşmesi yapmaları engellenir iken
kamu madencilerine hiçbir kısıtlama getirilmemesi bir çifte standart olması bakımından son derece olumsuzdur. Eğer
bir maden işletmesinde rödövans riskli ve
tehlikeli ise bu ruhsat sahibinin kimliğine göre nitelik değiştirmez. Hem hukuki
hem de teknik açıdan ruhsat sahiplerine
tanınan hakların birbirinden farksız olması gerekir. Öte yandan, ne yazık ki
İşletme faaliyeti döneminde, projeye aykırı faaliyetlerin işletme açısından teh50 Ocak-Şubat-Mart 2015
ve dolayısıyla verilecek kararın her zaman tartışılacak olmasına yol açacağı düşünülmektedir.
www.sektormadendergisi.com.com
son yıllarda yaşanan büyük maden kazalarının çoğu kamu kurumları tarafından
rödövans ile verilmiş kömür sahalarında
meydana gelmiştir.
Nasıl bir Maden Kanunu olmalıydı?
6592 sayılı Kanun ile, 54 maddelik Maden Kanunu’nun 22 maddesinde değişiklik yapılmış ve dokuzu geçici madde
olmak üzere yeni 10 madde eklenmiş
olmaktadır. Böylece 3213 sayılı Maden
Kanunu’nun yarısından fazlasını kapsayan bir değişim ile karşı karşıya kalmış
durumdayız. Üstelik, mevcut Kanun’daki teminat iradı ve ruhsat iptali, ruhsat
harcı ve ruhsat teminatı, ilk müracaat ve
ruhsatlandırma, arama faaliyeti, işletme
ruhsatı ve madenin işletilmesi, işletme faaliyeti, ihale, teknik nezaret, irtifak intifa
hakkı ve kamulaştırma ile rödövans sözleşmesi maddelerinde esastan değişiklik
yapılarak 3213 sayılı Kanun’daki sistemin bir kısmı yerine yenisi getirilmiştir.
Devlet, madenciliğe bütçe
açıklarını kapatmak için bir
gelir yolu olarak değil de
olabildiğince fazla üretim
yapılması ve istihdamın
artırılması yönünde yaklaşmalıdır. Başbakanlık
Genelgesi nedeniyle zaten
durma noktasına gelmiş olan
madencilik sektörünün kaldıramayacağı ölçüde parasal
yükler getirilmesi olumsuz
bir durumdur.
Mevzuatın ruhuna etki edecek şekilde
yapılan eklemeler ve değişiklikler her zaman “parçalı” bir görüntü yaratmakta ve
bazen maddeler arasında uyumsuzluklar
da sonradan fark edilebilmektedir. Bu durumda, madenciliğimizin tüm sorunlarını
çözmeye yönelik olarak tüm paydaşların
katılacağı bütünsel bir yaklaşımla baştan
yeni bir Maden Kanunu hazırlanması
acaba daha iyi olmaz mıydı diye düşünmeden de konu geçiştirilemiyor.
Mevcut sistemi temelinden sarsacak kadar önemli değişiklikler yapılmadan önce
sektörün durumunun da dikkate alınması
gerekir idi. Pek çok sayıda maden ruhsat
sahibi ve işletmecisi, mevcut mevzuata
güvenerek milyonlarca Dolarlık yatırımlar gerçekleştirmiş ve sözleşmeler yapmıştır. Yapılan bu değişikliklerden sonra
işletmelerin uğrayacağı maddi kayıplar
sadece kendilerine değil aynı zamanda
ülkemizin ekonomisine de yansıyacak,
hatta firmalar bazında yok oluşlar da yaşanabilecektir.
Bu Kanun ile getirilen köklü bazı değişiklikler için dikkat çeken bir konu da bu değişikliklerin nasıl uygulanacağını açıklamak üzere yönetmelikler hazırlanmasına
Kanun’da atıfta bulunulmamasıdır. Nasıl
yürütülecekleri belirsiz olan ilk müracaat
ve ruhsatlandırmada ihale yapılması, havza madenciliği için ruhsatların birleştirilmesi, yerleşim yerlerinin yakınında bulunan I. ve II. Grup (a) bendi madenlere ait
mevcut ruhsatlı sahaların başka yere taşınması, çevre uyum planı amacıyla toplanan kaynağın kullanılmasının usul ve
esaslarını belirleyecek olan yönetmeliklerin hazırlanmasına mutlak surette gerek
vardır. Ayrıca, ruhsatlara yönelik işlemlerde keyfi uygulamalara yol açılmaması
için Kanun metninde belirtilen her talep
veya red konusunun koşulları mutlaka
açıkça belirtilmiş olmalı idi.
Devlet, madenciliğe bütçe açıklarını kapatmak için bir gelir yolu olarak değil de
olabildiğince fazla üretim yapılması ve
istihdamın artırılması yönünde yaklaşmalıdır. Başbakanlık Genelgesi nedeniyle
zaten durma noktasına gelmiş olan madencilik sektörünün kaldıramayacağı ölçüde parasal yükler getirilmesi olumsuz
bir durumdur. Madencilik yapan gelişmiş
ülkelerde vergilendirme konusunda yürütülen incelemeler, madencilik sektöründe
vergi ve harçların düşürülerek yaygınlaştırılması sonucunda hem maden üretiminin hem de hazineye toplanan vergi gelirinin arttığını göstermektedir.
Bir sahada arama yapabilmek için gereken orman iznini alamayan ve sektörü
bunaltan diğer izinler ve özellikle Başbakanlık genelgesi nedeniyle çok sayıda yabancı sermayeli firma (Chesser
Resources, Rubicon Minerals, Global
Resources, Gold Resource, Aegean Metals ve Kefi Minerals) faaliyetlerini sonlandırarak Türkiye’yi terk etme kararını
almıştır. Madencilik ile ilgili izinler Genelge kapsamından çıkarılmaz ise Maden
Kanunu değişikliği sektördeki küçülmeye
çare olmayacaktır.
Ocak-Şubat-Mart 2015
51
Ulusal madencilik stratejisi geliştirilmelidir
Oysaki madenciliğimizi geliştirmek ve
layık olduğu yere getirebilmek için ruhsat bedellerini ve devlet hakkını artırmak
dışında da yapılacak çok iş vardır. Ülke
madenciliğinin durumu ve ihtiyaçları
saptanmadan sadece bazı Kanun maddeleri üzerinde günü kurtarmak amacıyla
yapılan bu düzenlemelerin madenciliğin
önünü açmak ve ona yeni bir yön vermek
için çok da yararlı olmayacağı düşünülmektedir. Madenciliğin mevcut durumu
ve ihtiyaçlarının belirlenmesi ile sorunlarının çözümü için sektörün paydaşları
olan kamu kurumlarının, mühendis oda-
Ülkemizin ihtiyacı olan
öncelikli hammaddelerin
belirlenmesi ve bu doğrultuda arama politikalarının oluşturularak yerli
kaynakların ekonomiye
kazandırılabilmesi için
ivedilikle Ulusal Madencilik Arama Politikası
oluşturulmalıdır. Bu doğrultuda arama çalışmalarına detek verilmeli, buna
özel teşvik teşvik sistemi
getirilmelidir.
birbirlerinden farklı arama süreçlerine
konu olurlar. Dolayısıyla mevcut Maden Kanunu’nda olduğu gibi, bütün cevherleşmeleri tek bir sepete koyup arama
ruhsat alanının büyüklüğü, arama süresi
ve şartlarında aynı reçeteyi uygulamak
doğru sonuç vermemektedir. Aynen ÇED
projelerinde olduğu gibi, en azından IV.
Grup Madenlerde, her bir cevherleşme
için önerilen arama projesi üzerinden değerlendirme yapılmasının ve arama şartlarının belirlenmesinin ülke madenciliği
açısından daha yararlı sonuçlar vereceği
açıktır. Bunu gerçekleştirmek için, arama
ruhsatını aldıktan sonra ilk yılın sonunda
ruhsat sahibi tarafından MİGEM’e verilecek “Arama Proje Teklifi” taraflardan
oluşan bir Komisyon toplantısında tartışılarak sonuca bağlanabilir.
Aramalara kaynak yaratmak amacıyla,
sektörde sermaye birikimi sağlanana kadar, madencilik şirketlerinin kârının bir
bölümünün Rezerv Tüketim Payı olarak
ayrılması ve ayrılan payın vergi matrahından indirilmesi, bu payın madenci
tarafından bir başka ruhsatındaki arama
faaliyetleri için kullanılabilmesi şirketlerin daha fazla arama faaliyeti yapmasını
sağlayacaktır.
larının, sendikaların, madenci STK’ların,
şirketlerin ve üniversitelerin katılımıyla
periyodik çalışma toplantıları yapılmalıdır. Her bir konu hakkında bir toplantı
düzenlenmeli ve mutlaka sonuca varılması sağlanmalıdır.
MİGEM, kuruluş kanununda açıkça kendisine verilen görevi yerine getirerek
ülke madenciliğinin gelişimini amaçlayan stratejik çalışmalar yapmaya başlamalı, ülkemizdeki madenciliğin durumunu ortaya koyan ayrıntılı istatistik bilgileri zamanında yayınlamalı ve mevzuatta
yer alan teknik konular ile ilgili olarak
madencileri bilgilendirmek ve yardımcı
olmak amacıyla teknik kılavuzlar yayımlamalıdır.
Ülkemizin ihtiyacı olan öncelikli hammaddelerin belirlenmesi ve bu doğrultuda arama politikalarının oluşturularak yerli kaynakların ekonomiye kazandırılabilmesi için ivedilikle
Ulusal Madencilik Arama Politikası
oluşturulmalıdır. Ulusal Madencilik
52 Ocak-Şubat-Mart 2015
Arama Politikası çerçevesinde, sanayi
sektöründeki hammadde açığının kapatılabilmesi için maden üretimimizin artırılması hedef olmalıdır. Bu doğrultuda
arama çalışmalarına hız ve destek verilmesini sağlamak için Ulusal Madencilik
Arama Politikası ile belirlenen konulara
özel teşvik sistemi getirilmelidir.
Halen tartışılmakta olan konular sadece
günü kurtarmakla sınırlı olup madenciliğin geleceğini inşa edecek bir vizyon değişikliğine gerek vardır. Ülkemizde halen
yüzey madenciliği yapılmakta olup, arama derinliği 1000 metreyi geçmemiştir.
Madenciliğin gelişmesi daha derinlerin
etüt edilmesi ile mümkündür. Derinlerdeki büyük boyutlu cevherleşmeleri ortaya
koyabilmek için Kanun’daki arama faaliyetleri ve arama sürecini belirleyen şartlar mevcut duruma göre değil de geleceğe
dönük olarak düzenlenmelidir.
Coğrafi konumu, oluşum tipi, mineralojik özellikleri ve boyutu ile derinliği
gibi özellikleri nedeniyle cevherleşmeler
Sektördeki büyük kurumsal şirketler ile
küçük madencilerin, aile tipi şirketlerin
aynı kanun kapsamında değerlendirilmesinden kaynaklanan sorunlar vardır. Çok
doğaldır ki bu iki grubun kendi doğaları
nedeniyle mevzuat koşullarına ve yaptırımlara aynı ölçüler içerisinde uymaları
mümkün değildir ve bu da sürekli olarak
mevzuatın uygulanmasında bir çelişkiyi
doğurmaktadır. Bu bakımdan öncelikle
küçük ölçekli madenciliğin büyüklük ve
üretim miktarı bakımından tanımlanmasının ardından küçük madencilerin ayrı
bir “Küçük Ölçekli Madencilik Maden
Kanunu” kapsamında faaliyet göstermelerinin sağlanması mevzuattaki sıkışıklığı bir ölçüde çözebilecektir. Madenciliğimizin bu ikili yapısı ülkemizin maden
yataklarının önemli bir kısmının ancak
küçük ölçekte çalışacak bir işletmeye
elverişli olmasından ileri gelmektedir.
Yukarıda da açıkladığımız gibi Kanun’da
yapılan değişiklik ile ruhsat bedeli sistemine geçilmesi küçük madencilerden vaz
geçilmesi anlamına gelmektedir. Bu ise,
yöre ekonomisine katkı sağlayan ve az da
olsa yörede bir istihdam yaratan küçük
ölçekli maden yataklarının işletilmesinden de vaz geçmek demek olacaktır.
www.sektormadendergisi.com.com
Araştırma Maden tarihi
MADEN
HUKUKUMUZUN
GEÇMİŞİ
Bu yazı, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’nden Yrd.
Doç. Dr. Özkan Keskin’in “Osmanlı Devleti’nde Maden Hukukunun Tekâmülü” başlıklı makalesinin kısaltılmış halidir. Makalenin orijinali OTAM (Ankara Üniversitesi Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Dergisi) 29/Bahar 2011 sayısında yayınlanmıştır.
İlk
Maden
Nizamnamesi
-
1861
Doç. Dr. Özkan Keskin Osmanlı madenleri emaneten, iltizaÇanakkale Onsekiz Mart Üniv. men ve ihale yöntemleri ile işletiliyordu.
Fen-Edebiyat Fak. Tarih Bölümü Emanet usulünde Maden Emini sıfatıy-
Alman ve Balkan deneyiminden yararlanan Osmanlı
madenciliği, XV. Ve XVI.
yüzyıllarda Avrupa ile rekabet edebilecek bir seviyede olmasın rağmen, XVIII.
yüzyıldan itibaren gelişmelere ayak uyduramamış ve
gerilemeye başlamıştır. Bu
nedenle XIX. yüzyıl başlarından itibaren zarar eden
madenleri verimli ve kârlı
hale getirebilmek amacıyla
Avrupa’dan madencilik
bilgisi yüksek mühendisler
getirildi ve bu uygulama
yüzyıl boyunca devam
etti. 1861, 1869, 1887 ve
1906’da hazırlanan ve
maden üretim esaslarını
tespit eden nizamnâmelerle
de madenciliğin
hukukî alt yapısı
oluşturuldu.
54 Ocak-Şubat-Mart 2015
la devletin tayin ettiği bir görevli belli
bir ücret karşılığında madeni yönetirdi.
İltizam yöntemi ise maden ocağı gelirlerinin peşin ücret karşılığında ve belli
bir süre mültezimlere verilmesi esasına
dayanıyordu. Devlet arazilerinin maden
aranması ve çıkarılması için uzun süreliğine şahıslara veya şirketlere kiraya
verilmesine ise ihale yöntemi deniyordu.
XIX. yüzyıl ortalarına gelindiğinde şahısların maden imtiyazlarına olan ilgisi
artmasına karşın maden üretimini belirleyen kapsamlı bir metin bulunmuyordu. Ayrıca işletilmekte olan madenlerin
çoğu usulsüzlükler, yakacak planlamasının yapılmaması ve madenin bulunduğu
yöre halkının ocaklarda zorla çalıştırılması gibi nedenlerden dolayı verimliliklerini kaybetmişlerdi. İşte bu ihtiyaca
cevap vermek üzere hazırlanan Osmanlı
Devleti’nin ilk Maden Nizamnâmesi 28
Mayıs 1861 tarihinde yürürlüğe girdi.
Beş bölüm ve elli dört maddeden oluşan
nizamnâmenin girişinde madenler iki
sınıfa ayrılıyordu. Gerek yüzeyde gerekse yer altında bulunan altın, gümüş,
kurşun, bakır, kalay, nikel, cıva, çinko,
manganez, krom, kükürt, kobalt, zımpara, şap, maden kömürü ve kaya tuzu
Mevadd-ı Madeniye olarak adlandırılan ilk grubu oluşturuyordu. Mermer,
çakmak ve alçı taşı, kireç, porselen toprağı, kum, kil, lüle yapımında kullanılan topraklar ve taş çeşitleri Mevadd-ı
Gayr-ı Madeniye olarak tanımlanmıştı.
Nizamnâmenin ilk on bir maddesi maden arama ve keşif çalışmalarını tarif
ediyordu. Nizamnâme, Osmanlı tebaasından olanların tek başlarına veya ortaklık suretiyle imtiyaz alabilmelerine
fırsat veriyordu. Bu ortaklıklara yabancılar da hissedâr olarak katılabilecekti.
1861 düzenlemesi vergi ve harçları üç
başlık altında topluyordu. Çıkarılan cevher üzerinden alınacak vergi miktarı devlet ile imtiyaz talep eden arasında yapılacak görüşmeler yoluyla belirlenirken, hafriyyât için tahsis edilen arazi karşılığında
alınacak vergi ise dönüm başına bir kuruş
olarak tespit edilmişti. Ayrıca, İmtiyazlar
saraydan verilen irâde ile resmiyet kazandığından ilgililerin bir defaya mahsus
“Ferman Harcı” ödemesi gerekiyordu.
1861 Maden Nizamnâmesi’nin en
önemli noktalarından biri yabancılara
ilk defa maden ihalelerine hissedâr olarak katılabilme imkanını tanımasıdır.
Avrupalıların Osmanlı madenlerine olan
ilgisi Kırım Savaşı’ndan sonra ani ve yoğun bir şekilde arttı. Kefalet akçesi alınması henüz mecburi olmadığından “sürü
halinde gelen muhtekirler” yerli ortaklar
üzerinden çok sayıda imtiyaz talebinde
www.sektormadendergisi.com.com
bulunmuşlardı. Mukavelelerden bazıları
amacına uygun olarak alınsa da büyük
kısmı tatbik edilmiyordu. Çünkü adı geçen grup imtiyazını aldıkları madeni işletmekten ziyade haklarını başkalarına
devrederek veya bir kanuni boşluktan
istifade ederek devletten fesih tazminatı koparmaya çalışıyorlardı. Bu nedenle
1861 Maden Nizamnâmesi ile yabancı
müteşebbislere ortaklık yoluyla imtiyaz
hakkı verilerek sorumlulukları bildiriliyor ve takipleri sağlanmaya çalışılıyordu.
1869, 1887 ve 1906 Maden
Nizamnâmeleri
Yaklaşık sekiz yıl uygulamada kalan
1861 Nizamnâmesi ile maden işletmeciliğinde elde edilen tecrübelerden sonra
ve bilhassa 1867’de yabancıların Osmanlı coğrafyasında toprak almalarına
izin verilmesinin de etkisiyle 1869’da
yeni bir maden nizamnâmesi hazırlandı. 1810 Fransız Maden Kanunu esas
alınarak kaleme alınan 1869 nizamnâmesinin önceki metne göre daha kapsamlı olduğu doksan maddeye çıkan
hacmiyle de ilk bakışta görülmektedir.
Yeni nizamnâmenin ilk göze çarpan
noktası, 1861’de“müddet-i münâsibe”
ifadesiyle muğlak şekilde bırakılan imtiyaz süresini doksan dokuz yıl olarak
belirlemesidir. Çünkü diğer ticarî faaliyetler ile mukayese edildiğinde madencilikten kısa vadede kazanç elde edilebilmesi -günümüzde olduğu gibi- mümkün
değildi. Bu nedenle Bâbıâlî’nin imtiyaz
süresini doksan dokuz yıla çıkarması
gerçek maden yatırımcısının önünü açacak bir gelişmeydi. Yine aynı çerçevede
yabancılara tek başlarına ve kendi adlarına ihalelere girebilme hakkı verilmesi,
imtiyaz hakkının diğer mal ve eşyalar
gibi başkalarına satılabilmesine veya varislere intikaline imkan tanınması mülkiyet açısından önemli yeniliklerdendi.
Bu arada ilk defa madenlerin güvenliği ve
sağlık koşulları üzerinde durularak madenlerde bir doktor ve eczane bulundurulması zorunlu hale getirilmiştir. Ayrıca
kazazede işçilerin ailelerine mahkemenin
tayin edeceği tazminatın ödenmesi öngörülmüş, kazayı zamanında haber vermeyenlere veya teknik eksiklikten meydana
gelen kazaların sorumlularına da para
cezaları verileceği karara bağlanmıştır.
Her yeni hukukî düzenleme yaşanan so-
www.sektormadendergisi.com.com
runları ortadan kaldırıyordu. Fakat elde
edilen tecrübeler, değişen üretim teknikleri ve madencilikteki gelişmeler yeni
çalışmaların yapılmasını kaçınılmaz kılıyordu. Bu yaklaşımla yapılan hazırlık
çalışmalarının ardından Osmanlı Devleti’nin üçüncü maden nizamnâmesi 7 Eylül 1887 tarihinde resmen yürürlüğe girdi.
Dokuz bölüm ve doksan iki maddeden
oluşan nizamnâmenin ilk bölümünde madenlerin tasnifi ve buna göre imtiyaz süreleri belirleniyordu. Yapılan yeniliklerden
biri maden imalatının devamlılığını sağlamak üzere üretimde kullanılan hayvan,
her türlü araç gereç ve bir senelik levazımâtın demirbaş kabul edilerek bunların
borç mukabili hacizlerine izin verilmemesi hükmüdür. 1887 Nizamnâmesi mültezimlerin ödeyecekleri vergilere ve madenin kötü idaresinden ve teknik aksaklıktan
meydana gelecek kazalar sebebiyle alınacak para cezalarına da artış getiriyordu.
Osmanlı Devleti’nde maden mevzuatını
ele alan ve köklü değişiklikler getiren
son düzenleme 1906’da yapıldı. Özellikle yabancı maden mültezimlerinin talepleri sonucunda çalışmalarına başlanan
1906 Maden Nizamnâmesi başta İngiltere olmak üzere Batılı devletlerle yürütülen bir dizi görüşme, pazarlık ve hatta
restleşmenin ardından son halini aldı.
Yeni metinde en büyük değişiklik arama
ruhsatlarının verilişi ve keşif bölümlerinde yapıldı. Arama ruhsatı verme yetkisi
daha önceki düzenlemelerde olduğu gibi
1906’da da madenin bulunduğu vilayet
valiliklerine bırakılmıştı. Ancak yeni
nizamnâme ile arama ruhsatının uygun
görülmemesi halinde mültezim veya maden şirketine Bâbıâlî’ye müracaat etme
hakkı tanınıyordu. Yabancı mültezimlerin, çalıştırmaları muhtemel yabancı
işçilerle maden civarındaki nüfus yoğunluğunun değişmesine neden olacaklarının altı çizilerek -1887 nizamnâmesinde
olduğu gibi- yeni metinde de mühendis
ve ustabaşı dışındaki maden çalışanlarının Osmanlı tebaasından ve yöre
ahalisinden seçilmesi hükme bağlandı.
Dikkat çeken bir başka hüküm ise mültezimlerin maden arazisi üzerinde başka
haklarının olmadığını ifade eden maddedir. Buna göre imtiyaz sahibi arazi dahilinde madencilik dışında başka
bir üretim faaliyeti yürütemeyecekti.
Nizamnâmelerin uygulanması
Maden Arama Ruhsatları: Arama ruhsatları, mültezim adaylarının bir yerde
maden bulunup bulunmadığını tespit
etmek için belli bir süre zarfında keşif kazıları yapmalarına izin verildiğini gösteren belgelerdi. Taharrî Ruhsatı
olarak adlandırılan bu belgeler maden
imtiyazı alabilmenin ilk adımını oluşturuyordu. Arama ruhsatı, imtiyaz fermanı
verilmesi sırasında belgeyi alana öncelik
sağladığı gibi ruhsat süresi içinde madenin işletilmesine de imkan veriyordu.
Aynı arazi sınırlarında farklı cins maden için yeniden arama ruhsatı alınması
gerekiyordu. Arama ruhsatlarının süresi
bir yıldı. Mültezimin yazılı talebi halinde önce altı ay, 1887 Maden Nizamnâmesi ile bir yıllık ek süre verilebiliyordu. Nizamnâmeler gereğince ruhsatların
alındığı tarihten itibaren altı ay içinde
arama çalışmalarına başlanması gerekiyordu. Süresi içinde hafriyyâta başlamayan veya üretimde devamlılık göstermeyenlerin mazeretleri kabul edilmezse
ruhsat iptal edilirdi. Ruhsatlar vilayet
idare meclislerinin kararı ve ilgili valinin izni olmadıkça devredilemez veya
satılamazdı. Devletin resmen onaylamadığı ortaklıklar da tanınmazdı. Arama
ruhsatlarının uygulamaya girmesiyle bu
konuda yaşanan belirsizlikler kısa zamanda ortadan kalktığı gibi çizilen yasal
çerçeve devleti mültezimlere karşı daha
güçlü hale getiriyordu. Devlet artık ruhsatta yer alan hükümlere dayanarak yükümlülüklerini yerine getirmeyenlerin
izinlerini kolaylıkla feshedebiliyordu.
Maden Mukavelenâmeleri: Maden nizamnâmelerindeki esaslara uygun olarak
hazırlanan mukavelenâmeler taraflar arasında yapılmış resmi bir sözleşme niteliğindeydi. Bu belgelerde maden arazisinin vilayet, sancak, kaza olarak konumu
ile imtiyaz talebinde bulunan kişilerin
veya şirketlerin isimleri tabiiyetleri, unvanları, madenin cinsi ve imtiyaz süresi
belirtilirdi. Maden arazisi, ileriki tarihlerde yaşanabilecek bir ihtilafa meydan
vermemek için dört ana yön üzerinden
dere, tepe, değirmen ve mezarlık gibi
özel coğrafi noktaların zikredilmesiyle
netleştirilmeye çalışılırdı. Ayrıca madenin cinsine ve verimine göre belirlenen
vergiler de mukavelenâmede belirtilirdi.
Maden Şartnâmeleri: İmtiyaz ferma-
Ocak-Şubat-Mart 2015
55
nına zeyl olarak hazırlanan ve teknik
bir belge olan şartnâmelere göre mültezimler maden bölgesini ayrıntılarıyla gösteren 1/5000 ölçeğinde üç nüsha
harita yaptırırlar, haritada belirtilen hudutların arazide tespiti yapılır ve sınır
noktalarına maden mühendisi ve mülki
idarecilerin gözetiminde özel işaretler
konurdu. Bu işlemler için yapılan tüm
masraflar mültezimlerce karşılanırdı.
Madenin civarında bulunan binaların
altında kazı yapmak gerekirse doğacak zararın tazmini için mültezimler
kefalete bağlanırdı. Halkın güvenliğini tehdit eden bir durumla karşılaşılırsa
devletin kazıyı durdurma yetkisi vardı.
Mültezimler maden üretimini gösteren
iki ayrı defter tutmakla mükelleftiler.
Üretim miktarını eksik göstererek devleti gelir kaybına uğratanlardan ödemeleri gereken vergi iki kat tahsil edilirdi.
Madenden çıkarılan cevher gerek eritilmiş gerekse ham olarak gümrük vergisi
ödendikten ve mürûr tezkiresi verildikten sonra istenilen yere nakledilebilirdi. Aksi durumda ele geçirilen cevhere
kaçak muamelesi yapılarak el konurdu.
Bütün bu prosedür tamamlandıktan
sonra mukavelenâme ve şartnâmeler
saraya takdim edilir ve irâdesinin çıkmasıyla imtiyaz süreci tamamlanırdı.
İmtiyazlardan alınan vergi ve harçlar
Resm-i Mukarrer ve Resmi-i Nisbiyye:
İmtiyaz fermanı alanların maden imalatı
ile doğrudan ilgili beş çeşit vergi ödemeleri gerekiyordu. Bunlardan Resm-i
Mukarrer, üretime tahsis edilen araziye
karşılık olmak üzere dönüm veya cerib
başına tespit edilirdi. Resm-i Nisbiyye
ise madende bir senelik hasılat üzerinden
hesaplanıyordu. Vergi miktarı önceleri
devlet ile mültezim arasındaki pazarlığa
tabi iken, 1869 Nizamnâmesi ile madenin
servetine göre % 1-5 olarak belirlenmişti. Miktarın tam olarak tespitinde maden
üretiminin zorluk derecesi, iskeleye olan
uzaklığı, madenin cinsi ve serveti etkiliydi.
Ferman Harcı: İmtiyazın padişah irâdesiyle resmiyet kazanmasından sonra
mültezimlerden alınan Ferman Harcı bir
defaya mahsus olarak madenin önemi
ve serveti göz önüne alınarak hesaplanırdı. 1861’de bu rakam 1000-1500 kuruşken, 1869 ve sonrası düzenlemelerde
56 Ocak-Şubat-Mart 2015
50-200 Osmanlı altını olarak belirlendi.
Tahlil Harcı: Cevherin saflığının tespiti amacıyla Maden İdaresi’nde yapılan
tahlil ve hazırlanan rapor için mültezimden madenin cinsine göre azamî 5 liraya
kadar çıkabilen bir ücret talep edilirdi.
Keşf-i Askerî Harcı: Maden imalatına
ayrılan arazinin askerî açıdan bir sakınca yaratıp yaratmadığını belirlemek için
Seraskerlikten gönderilen bir subayın
araziyi bizzat kontrol etmesi karşılığında mültezimlerden 25 lira alınırdı.
Diğer Harç ve İaneler: Bunlar maden
üretimi ile doğrudan ilgilisi olmayan
ve daha çok çeşitli kurum veya toplulukları mali olarak desteklemeyi hedefleyen kesintilerdi. Bâbıâlî Teshilât
Sandığı İanesi, İskân-ı Muhacirîn İanesi, Hicaz Demiryolu ve Teçhizât-ı
Askeriye İanesi gibi harçların tahsilinin
mültezimlerin çekilmesine ve madenlerin âtıl kalmasına neden olabileceği
gerekçesiyle bu tür kesintiler zaman
içinde kaldırıldı ve yatırımcılar önemli bir mali yükten kurtulmuş oldular.
Mali yükümlülüklerin yıldan yıla artmasına rağmen yerli ve yabancı mültezimlerin
madencilik sektörüne olan ilgisi XX. yüzyıl başında gözle görülür şekilde artmıştır.
Nitekim 1870-1899 yılları arasında 144
imtiyaz verilmişken, asıl artış 1900-1911
yılları arasında olmuş ve 138 imtiyaz verilmiştir. Bu artış üretime de yansımış
ve 600 bin tonluk üretim yeni yüz yılın
ilk on yılında 1,2 milyon tona ulaşmıştır.
Sonuç
Osmanlı madenleri, klasik dönem boyunca askerî ve malî öncelikler nedeniyle
devletin tekelinde işletilmiştir. Bilhassa imparatorluktaki bilgi, teknoloji ve
sermaye eksikliği XIX. yüzyılın ikinci
yarısından sonra madenleri Avrupalı yatırımcıların ilgi odağı haline getirmiştir.
Fakat yerli-yabancı müteşebbislerin faaliyet göstermesine imkan verecek ya
da üretimin sınırlarını çizecek ayrıntılı hukukî bir metnin olmaması, devleti
müstakil maden nizamnâmesi hazırlamaya sevk etmiştir. Böylece ilk defa
1861’de ve daha sonra 1869, 1887 ve
1906’da yeni maden nizamnâmeleri
hazırlanarak maden hukuku alanında-
ki boşluk doldurulmaya çalışılmıştır.
Her yeni metin bir öncekinden elde
edilen tecrübelerin de izini taşımaktadır. Nitekim artan madde sayısı ve
hükümlerdeki ayrıntılar, gelişen üretim tekniklerinin, tecrübelerin ve sanayileşmenin getirdiği zorunluluklar
olarak
nizamnâmelere
yansımıştır.
Madenler, üzerinde bulunan toprağın
mülkiyeti ile alakalı görüldüğünden yabancıların 1869’daki düzenleme ile kendi
adlarına imtiyaz almalarının önü açılmıştır. Yine aynı tarihte madenler üzerindeki tasarruf hakkı genişletilmiş ve
mültezimlere imtiyazlarını miras bırakabilme ve devredebilme hakkı tanınmıştır.
Devlet açısından önemli olan madenin
işletilmesi ve vergi akışının devamı olduğundan, mültezimlerden kaynaklanabilecek sorunlar nakit para cezasından imtiyazın iptaline kadar uzanan yaptırımlarla
ortadan kaldırılmaya çalışılmıştır. Aynı
doğrultuda maden imalatı ile doğrudan
ilgili araç gerecin borç mukabili haczine
izin verilmemiştir. Diğer taraftan devlet
ve halka ait yapılar için tehlike oluşturulabilecek kazılara sınırlamalar getirilmiştir.
Yine 1869 düzenlemesi ile imtiyaz süreleri doksan dokuz yıl olarak belirlenirken, 1887’de üretimdeki zorluklar
dikkate alınarak madenin cinsine göre
imtiyaz sürelerinde ayrıma gidilmiştir.
1887’den itibaren Resmi-i Mukarrer,
Resm-i Nisbî ve Ferman Harcı’nda ciddi
artışlar yaşanmış, hatta madencilikle ilgisi olmayan Teçhizât-ı Askeriye, İskân-ı
Muhacirin gibi iane ve harçlarla mültezimlerin mali yükleri de ağırlaşmıştır.
Maden ocaklarında doktor ve eczane bulundurulmasının kararlaştırılması
ise meseleye sadece üretim açısından
yaklaşılmadığını, 1869 sonrasında sağlık koşullarının ve iş yeri güvenliğinin de gözetildiğini göstermektedir.
Hukukî haklarını satmayı alışkanlık haline getiren mültezimlerin varlığı bilinmektedir. Bununla birlikte 1870-1899 yılları
arasında yerli ve yabancı mültezimlere
yüz kırk dört imtiyaz verilmiştir. 19001911 yılları arasında ise üretim iki katına
çıkarken, önceki dönemin imtiyaz fermanı sayısal bakımından da yakalanmıştır.
www.sektormadendergisi.com.com
LONDRA METAL BORSASI
ALTIN 1 YILLIK
BAKIR 1 YILLIK
FEROKROM 1 YILLIK
ALUMİNYUM 1 YILLIK
KOBALT 1 YILLIK
KURŞUN 1 YILLIK
ÇİNKO 1 YILLIK
MOLİBDEN 1 YILLIK
PLATİN 1 YILLIK
GÜMÜŞ1 YILLIK
TERMAL KÖMÜR 1 YILLIK
TOZ DEMİR 1 YILLIK
Endüstriyel Mineral Fiyatları
MİNERAL
TİP/KALİTE
ÖZELLİKLER
FİYAT
ALUMİNA
Kalsine
öğütülmüş, %98.5-99.5 Al2O3, dökme, fob ABD
ALUMİNA
Tipik
%99,5 Sb2O3, 5 tonluk lotlar,cif Antwerp
BARİT
Sondajlık
Sondajlık
Kimyasal Kalite
OCMA/API, s.g.4.20,öğütülmüş,1.5t torbalı,fob Türkiye
OCMA/API, s.g.4.10, parça dökme, fob Çin
Çin menşeli, cif Meksika körfezi
152-157 $/t
110-125 $/t
161-180 $/t
BOKSİT
Refrakter
Aşındırıcı
Çin menşeli, 0-25mm, 85 Al2O3/1,8 Fe2O3,Fob Xingang
Çin menşeli, fob Zhanjiang
320-335 $/t
335-350 $/t
BENTONİT
IOP
Ocma/Döküm
Ham, dökme, Wyoming işletmede
ham, kurutulmuş,dökme, Fob Milos
BORLAR
Kolemanit
Uleksit
Borik Asit
40–42 B2O3, Ögütülmüş, torbalı, Fob Arjantin
%46–48 B2O3, Fob Lima,
Fob Buenos Aires
KALSİT
3 mikron
1 mikron
fob ABD
stearat kaplı, fob ABD
SELESTİT
Konsantre
asgari %96 Sr2SO4, fob İskenderun
KROMİT
Kimyasal
Refrakter
Metalürjik
%46 Cr2O3 , Dökme, fob G.Afrika
%46 Cr2O3, dökme, fob G.Afrika
%40 konsantre, fob G.Afrika
185-250 $/t
300-330 $/t
155-180 $/t
DİATOMİT
Kalsine
filtrasyon kalitesi, ABD tesiste
605-670 $/t
Na-FELSPAT
Ham
Flote
- 10mm dökme, fob Güllük
-150 mikron, torbalı, fob Güllük
FLORİT
Asit
Metalürjik
Çin menşeli, yaş, fob Çin
Çin menşeli, asgari %85 CaF2, cif Rotterdam
290-310 $/t
290-310 $/t
GRAFİT
Amorf
Kristal
toz, %80-85 C, çin menşeli, Avrupa’da teslim
%85-87 C,100-80 meş, cif Avrupa limanı
430-480 $/t
700-800 $/t
İLMENİT
Konsantre
asgari %54 TiO2, dökme, fob Avustralya
150-165 $/t
755-850$/t
7700-7800$/t
68-72 $/t
65-75 €/t
630-690 $/t
675-720 $/t
620-1000 $/t
188-205 $/t
300-441 $/t
90-100 $/t
22-23 $/t
53-55 $/t
İYODİN
Kristal
asgari %99,5 varilde, spot
DEMİR OKSİT
Kızıl tip 130
% 90 Fe2O3, torbalı, fob Çin
KAOLİN
Kağıt kaplama
1 no, Georgia tesiste
137-190 $/t
KYANİT
Ham
%55-60 Al2O3, ABD fabrikada teslim
224-320 $/t
LİTYUM
Konsantre
Spodumen
%56,5-57,5 LiOH, Çin menşeli, torbalı, Avrupa’da teslim
%5 Li2O konsantre, cif Avrupa
7-8 $/kg
450-500 $/t
MANYEZİT
„dead-burned”
Kalsine
Ergimiş
parça, %90 MgO, fob Çin
% 90-92% MgO, parça, fob Çin
%96 MgO, parça, fob Çin
270-290 $/t
275-320 $/t
600-630 $/t
600-900 $/t
MİKA
Öğütülmüş
Hint menşeli, yaş, cif Avrupa
OLİVİN
Refrakter
dökme, ABD tesiste
31-35 $/kg
1435-1640 $/t
75-150 $/t
PERLİT
Ham
kırılmış, dökme, fob Türkiye
NADİR TOPRAK
MİNERALLERİ
Cerium oksit
Europium oksit
Neodimiyum oksit
asgari %99, fob Çin
asgari %99, fob Çin
asgari %99, fob Çin
4.3-5.2 $/kg
700-780 $/kg
58-68 $/kg
RUTİL
Konsantre
asgari % 95, fob Avustralya, torbalı
840-1000 $/t
85-90 $/t
SİLİS KUMU
Cam
konteynerde, ABD tesiste
SODA KÜLÜ
Sentetik
Doğal
ağır ve hafif, fob Çin
fob Wyoming
TİTAN DİOKSİT
Pigment
cif kuzey Avrupa
VERMİKÜLİT
Konsantre
G.Afrika menşeli, dökme, Antwerp teslimi
315-715 $/t
VOLASTONİT
Asiküler
-200meş, ABD tesiste
210-240 $/t
ZİRKON
Seramik
Mikronize
dökme, fob G. Afrika
% 99,5 -4 mikron, c&f Asya,
27-30 $/t
190-205 $/t
300-330 $/t
2320-2550 €/t
1100-1300 $/t
1500-1750 $/t
B
U
L
M
A
C
A
Hazırlayan: Mad. Yük. Müh. Dündar Ergunalp
Soldan sağa
1. Su molekülü içeren ve ultraviyole ışıkta
parlayan çinko karbonat minerali
4. Jipsin şeffaf plakamsı kristalli hali
5. Granat minerallerinin en serti, yüksek tazyikli
suyla mermer kesmeye kullanılır
6. Ultraviole ışıkta parlayan tungsten minerali
7. Doğal gümüşlü altın
11. Lityum kaynağı piroksen minerali
12. Kaya tuzu minerali
14. Genleştirildikten sonra sıva alçısında
kullanılır
16. Başlıca stronsiyum minerali
17. İğnemsi kristalleri olan kalsiyum karbonat
18. Mikron boyutlarında fosilleşmis canlılardan
meydana gelir, kiselgur da denir
20. Mavi bakır minerali
21. Sfaleritin demirli hali
22. Başlıca cıva minerali
23. Demir sülfürün manyetik hali
Yukarıdan aşağıya
2. Başlıca kalay minerali
3. Isıtılınca yaprakları akordeon gibi açılan
biyotit
6. Çinko karbonat minerali
8. Adını Bandırma'dan alan bor minerali
9. Kırmızı bakır oksit
10. Daha çok kedi kumu ve sondaj çamuru
viskozite ayarlayıcısı olarak kullanılan kil
13. En yaygın fosfat minerali
15. En çok sondaj çamuruna yoğunluk vermek
icin kullanılır
16. Demir karbonat minerali
19. Kuarzın mor hali, yarı kıymetli taş
Cevap
2015 Türkiye Kış Açık Takımlar Şampiyonası 192 takımın katılımıyla 28 Şubat – 7 Mart tarihleri arasında Bursa’da yapıldı.
Eleme etabında gruplarında ilk dört sırayı alan takımlar nakavt karşılaşmalarıyla devam etti. 8 günün sonunda dereceye giren
takımlar ve kadroları şöyle :
BIG CHEF : Nafiz Zorlu – Levent Özgül – Ali Uçar – Berkay Kapusuz – Anıl Altındağ – Tolga Ergen
JEOFİZİK : Soner Çubukçu – Sevil Nuhoğlu- İlker Çubukçu – Erdal Çalışkan – Enver Köksoy – Ahmet Kahraman
YILANKIRAN : Süleyman Kolata – İsmail Kandemir – Okay Gür – Gökhan Yılmaz – Mehmet Sırıklıoğlu – Salim Yılankıran
Tüm bu turnuvalarda dereceye girenleri tebrik eder, spor hayatlarında başarılar dileriz.
Elimiz Çin'in Sanya kentinde düzenlenen Dünya Şampiyonasından
Mixed ikilide şampiyon olan Sanborn-Zhao çiftinden 3 NT kontratı
V86
1064
R54
1093
Hazırlayan : Süleyman KOLATA
[email protected]
97
ARD8
A863
D87
2015 Güney Marmara İkili Şampiyonası bu sene 14-15 Şubat tarihlerinde
Bursa’da düzenlendi. 75 çiftin katılımıyla gerçekleşen turnuvada dereceye
girenler şöyle :
64 Ocak-Şubat-Mart 2015
A1096
D103
93
A653
2015 Özgecan Aslan Kış Kadın Takımlar
Şampiyonası birincisi ECE TAKIMI
V42
RV9752
V875
-
2015 Özgecan Aslan Kış Kadın Takımlar Şampiyonası 18-22 Şubat tarihleri
arasında 29 takımın eleme etabında yarışıp, 12 etabın final karşılaşmalarıyla
Bodrum’da yapıldı. Turnuvada dereceye giren takımlar ve kadroları şöyle:
ECE Takımı : Mey Zaim – Belis Atalay – Vera Adut – Dilek Yavaş – Oya
Bayülkem - Jülide Yardımcı Toplam: 183.31 VP
RÜYA Takımı : İrem Özbay – Özlem Öymen- Gizem Engin - Aytuğ
Özaltın – Sedef Sergici- Başak Oruç Orhan Toplam :
135.66 VP
AYDA Takımı : Zeynep Yücer – Aliye Uğur – Nazlı Metin – Arzum
Demirbilek – Güler Uyanık – Canan Adıgüzel Toplam : 126.63 VP
SANBORN
BATI KUZEY DOĞU GÜNEY
PAS
1NT
PAS
2
PAS
2
PAS
3NT
PAS
PAS
PAS
V8
106
109
Bu yılın son NABC turnuvası 27 Kasım - 8 Aralık tarihleri arasinda oynandı.
Final günü SCHWARTZ takımı NIKEL takımını 3,21 farkla geçerek turnuvayı kazandı. Takımların kadroları şu şekildey idi:
SCHWARTZ Richard (Kap), Alan Graves, Ron Schwartz, Lotan Fisher, Espen Lindqvist,Boye Brogeland
NICKEL Nick (Kapt), Steve Weinstein, Bobby Levin, Jeff Meckstroth, Erik Rodwell,
Ralph Katz ve Koçları Eric Kokish
% 57.466
% 57.113
% 56.699
% 52.168
% 57.455
% 56.233
% 55.795
% 54.311
% 51.317
Elden ucuz bir şekilde alan Zhao ufak
karo oynadı, kuzey hata yapip ruasını
alınca mükemmel bir durum ortaya
çıktı. Pik dönüşünü aldı ve karo valesini çevirdi, damı as ile alıp trefl rua empasını attı. Daha sonra karo 10 sunu
çekerek şu duruma ulaştı
Trefl valesini çeken Zhao önce majör renklerde Güneyi sıkıştırdı, Güney piki
terkedince bu kez elden ARD körü çektiğinde Kuzey siyah renklede sıkışmıştı.
2015 Doğu Akdeniz İkili Şampiyonası 21-22 Şubat tarihlerinde Adana’da
düzenlendi. 85 çiftin katılımıyla gerçekleşen turnuvada dereceye girenler
şöyle :
Cengiz Şeker - Fikret Ak
Nevzat Aydoğdu – Tufan Köse
Olgu Şeker - Berkay Kapusuz
Senyör 1.ler : Ali Bozduman – Serhan Özmen
Karışık 1.ler : Mehmet Sait Karakuş – Fatma Özgür
AR32
9
V972
AV65
D1054
V7532
D10
42
TURNUVA SONUÇLARI
Faruk Garipağaoğlu – Haldun Vahapoğlu
Mehmet Tevfik Uslu – Ünsal İlkay
Ali Kumkale – Hasan Hüseyin Dolmacı
Karışık 1.ler : Ömer Kızılok – Emre Yanıkkerem
ZHAO
Kuzey trefl 3'lüsünü atak eder.
2015 Türkiye Kış Açık Takımlar Şampiyonası
birincisi BIG CHEF TAKIMI
www.sektormadendergisi.com.com
A32
9
V6
D10
V753
-
Final etabında bir el
RODWELL ROSENBERG MECKSTORTH
RD
A8
A64
RV9874
8753
64
RD102
Q102
9
ARD8
7
BATI
2
3
PAS
KUZEY
PAS
PAS
PAS
DOĞU
2NT
4
WILLENKEN
GÜNEY
PAS
PAS
PAS
Rodwell'in 3 trefl deklaresi artifiyeldi. Rosenberg Kuzeyden küçük treflisini atak etti. Yerden ruayı girmeyen Rodwell elden çaktı
ve pik oynadı. Rosenberg aldı ama koz oynayamıyordu, o da pik oynadı. Bir treflle daha çakan Rodwell pik valesine yerden bir
karo attıktan sonra karo asını çekip yerin son karosu ile çıktı. Ancak Chriss Willenken löveyi kazandığında koz dönmesi gerektiğini biliyordu. Kozu yerden as ile alan Rodwell bir trefle daha çakıp yere bir karo çaktırmaya giderken Rosenberg dam kozu
ile çakıp son kozunu oynayarak ortağına bir karo lövesi kazandırdı. Bu defans ile kontrat bir batırılmıştı. Diğer masada Levin ve
Weinstein bu defansı yapmayınca Chip Martel 4 körü yaptı.
www.sektormadendergisi.com.com
Ocak-Şubat-Mart 2015 65
AJANDA
NİSAN 2015
AĞUSTOS 2015
Nisan, 14-17 IMCET 2015 - Türkiye
24.Uluslararası Madencilik Kongresi ve Sergisi, Antalya
www.imcet.org.tr/
Ağustos10-12 12th International Congress for Applied
Mineralogy (ICAM), Uygulamalı Mineraloji Kongresi/İTÜ
SDK Merkezi/İSTANBUL http://icam2015.org/
Nisan, 22-24 2nd Congo International Mining
Conference & Exhibition Brazzaville, Republic of Congo
www.ciemcongo.com
Ağustos,11-13 Heavy Minerals Conference 2015, Sun
City, Güney Afrika Camielah Jardine camielah@saimm.
co.za
MAYIS 2015
Ağustos 17-20 Australian Mine Rehabilitation 2015, Adelaide, Australia [email protected]
Mayıs, 11-12 Precious Metals ‘15, Falmouth,
İngiltere [email protected]
EYLÜL 2015
Mayıs, 13-14 Nickel Processing ‘15, Falmouth,
İngiltere
Eylül, 3-5 Mühjeo 2015, Ulusal Mühendislik Jeolojisi
Sempozyumu Trabzon
Mayıs, 14-15 9 Uluslararası Endüstriyel Hammaddeler
Sempozyumu
Eylül 14-17 Conference Of Mineral Engineering 2015 MEC 2015, Szczawnica, Poland www.muhjeoder.org.tr/
[email protected]
Mayıs, 14-16 MINEX 5. Madencilik, Doğal Kaynaklar ve
Teknolojileri Fuarı, İzmir [email protected]
http://www.maden.org.tr/etkinlikler/ehs/
Mayıs, 23-30 ALTA 2015 Nickel- Cobalt-Copper, Uranium-REE and Gold-Precious Metals http://www.izfas.com.
tr/tr/fuarlar/fuar-takvimi/ Conference & Expo, Perth, Avustralya Allison Taylor [email protected]
HAZİRAN 2015
Haziran 4-6 19th Conference on Environment and
Mineral Processing and Workshop
Critical Raw Materials for the EU, Ostrava, Czech Republic [email protected]
Haziran 11-12 Africa Australia Technical Mining Conference 2015, Adelaide, Australia
[email protected]/[email protected]
Haziran, 16-19 XVI Balkan Mineral Processing Congresses (XVI BMPC)/Belgrad Sırbistan
TEMMUZ 2015
Temmuz, 6-8 Copper Cobalt Africa - 8th Base Metals Conference 2015, Victoria Falls
www.bmpc2015.com
Temmuz, 6-8 12th International Council for Applied Mineralogy Congress, Istanbul,
Livingstone, Zambia
Raymond van der Berg, Email: [email protected]
Turkiye [email protected]
Temmuz 13-15 Iron Ore 2015, Perth, Western Australia
Belinda Martin, [email protected]
Temmuz 27-28 Tailings and Mine Waste Management for
the 21st Century, Sydney, Australia
Sienna Deano, [email protected]
Eylül.29-Ekim 1 World Gold 2015, Misty Hills, South Africa Raymond van der Berg :[email protected]
EKİM 2015
Ekim, 1-3 INERMA “Uluslararası Enerji Hammaddeleri ve
Enerji Zirvesi” İstanbul Hilton
Ekim 4-9 Sustainable Industrial Processing Summit, Antalya, Turkiye Kongre ve Sergi Merkezi
http://inerma.com/ [email protected]
www.flogen.org/ShechtmanSymposium//symposiums@
flogen.org
Ekim 5-8 The 2015 Pittsburgh Coal Conference Pittsburgh, PA, USA
Ekim, 5-9 21st International Biohydrometallurgy Symposium (IBS 2015), Bali, Endonezya
www.engineering.pitt.edu/pcc/
Ekim, 18-22 XXVI Brazilian Meeting on Mineral Processing and Extractive Metallurgy [email protected]
(ENTMME) 2015, Minas Gerais,
[email protected]
KASIM 2015
Kasım, 16-19 Flotation ‘15, Cape Town, Güney Afrika
[email protected]
KASIM 2016
24-27 Kasım Maden Türkiye 2016
(7.Uluslararası Madencilik, Maden Makine ve Ekipmanları,İş Makineleri Fuarı)Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi/
İSTANBUL http://www.madenturkiyefuari.com/ [email protected]
www.sektormadendergisi.com.com
Ocak-Şubat-Mart 2015
69

Benzer belgeler

YIL 2012, SaYI: 45 EKİM, KaSIM, aRaLIK

YIL 2012, SaYI: 45 EKİM, KaSIM, aRaLIK Abdullah Mısırlıoğlu Ali Erguvanlı Ali Türkoğlu Alp Gürkan Antony Caouki Atılgan Sökmen Behçet Süleymanoğlu Caner Zanbak Cemil Ökten Dündar Ergunalp Dündar Renda Ekrem Yüce Enver Erdoğan Erdoğan Yü...

Detaylı

malar devam ediyor. XX. Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Kongre

malar devam ediyor. XX. Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Kongre Özer Altay Rıfat Kont Sabri Karahan Sadrettin Alpan Selahaddin Anaç Selçuk Buyurgan Selim Çiçek Senai Saltoğlu Suat Sarısoy Şeyda Çağlayan Taşkın Akdeniz Tolga Yalçın Tuğrul Erkin Ümit Akdur Yener ...

Detaylı

YIL 2012, SaYI - Sektörmaden Dergisi | Anasayfa

YIL 2012, SaYI - Sektörmaden Dergisi | Anasayfa Dündar Ergunalp Dündar Renda Ekrem Yüce Enver Erdoğan Erdoğan Yüzer Gülhan Özbayoğlu Günaydın Yirmibeşoğlu Güngör Tuncer Güven Önal Halil Köse Halim Demirel

Detaylı

madencilikte önemli bazı ülkelerde maden hukuku ile ilgili mevzuat

madencilikte önemli bazı ülkelerde maden hukuku ile ilgili mevzuat Uluslararası Organizasyon Komitesi ve Rusya Federasyonu Enerji Bakanlığı tarafından düzenlenen ve dört gün sürecek Kongrede kömür hazırlamada karşılaşılan probemler, gelişmeler ve yeniliklerin tart...

Detaylı