eti soda a.ş türkiye`de bir ilk trona üzerinde çözelti madenciliği eti

Transkript

eti soda a.ş türkiye`de bir ilk trona üzerinde çözelti madenciliği eti
Y U R T
M A D E N C I L I Ğ I N I
G E L I Ş T I R M E
Y I L 1 0 S AY I 3 9 2 . S AY I 2 0 1 1 Y I L D A 4 S AY I
YAY I N L A N I R . T Ü R Ü YAYG I N S Ü R E L İ
2011 YILI 2. SAYI
ETİ SODA A.Ş
TÜRKİYE’DE BİR İLK
TRONA ÜZERİNDE ÇÖZELTİ MADENCİLİĞİ
Eti Bakır Cumhuriyet Tarihinde Bir İlke İmza Attı...
V A K F I
İÇİNDEKİLER
“Türk maden sektörünün en yüksek tirajl› dergisi”
OCAK, SUBAT, MART
2011, Y›l: 10 Say›: 38
Yay›n Türü: Yayg›n, Süreli
YURT MADENC‹L‹⁄‹N‹ GEL‹ST‹RME VAKFI, Ad›na SAH‹B‹: Prof. Dr. GÜVEN ÖNAL,
Sorumlu Müdür : Prof Dr. IS›k Özpeker
YAYIN KURULU
Prof Dr.IS›k Özpeker, Prof Dr. ErdoGan Yüzer, Yüksek Mühendis Murat Turan, Yüksek Mühendis Selçuk Buyurgan, Yüksek Mühendis Dündar Ergunalp
YMGV YÖNET‹M KURULU
BaSkan
Siyanür her kimyasal gibi, sadece
iş güvenliği denetimi altında
kullanılması gerekli bir maddedir.
Prof. Dr. GÜVEN ÖNAL
Baskan Yard›mc›s›: Prof Dr. IS›k ÖZPEKER,
Genel Sekreter: Murat Turan
Sayman Üye: DÜNDAR ERGÜNALP
Üyeler: Selçuk BUYURGAN, Prof. Dr. ErdoGan YÜZER, Murat TURAN, Alp GÜRKAN, AL‹ TÜRKO⁄LU, Nijat Gürsoy
Halkla ‹liskiler: GÜLSEREN KOÇER
DENET‹M KURULU
GÜNAYDIN Y‹RM‹BESO⁄LU, ÖZER ALTAY, DÜNDAR RENDA
YMGV MÜTEVELL‹ HEYET‹ ÜYELER‹ / GERÇEK K‹S‹LER
ABDULLAH MISIRLIO⁄LU, AL‹ ERGUVANLI, A. EKREM YÜCE, At›lgan Sökmen, ALP GÜRKAN, AL‹ TÜRKO⁄LU, BEHÇET SÜLEYMANO⁄LU,
CEM‹L ÖKTEN, DÜNDAR RENDA, DÜNDAR ERGÜNALP, ENVER ERDO⁄AN, ERDO⁄AN YÜZER, GÜVEN ÖNAL, GÜLHAN ÖZBAYO⁄LU,
GÜNAYDIN Y‹RM‹BESO⁄LU, GÜNGÖR TUNCER, HAYRETT‹N ELMAS, HAL‹M DEM‹REL, ISIK ÖZPEKER, ‹smail Hakk› ARSLAN, ‹LHAM‹ TEZCAN,
‹SMET KASAPO⁄LU, Kemal Y›ld›r›m, LÜTF‹ ÇALLI, MET‹N BALIBEY, MURAT DEDEMAN, MURAT TURAN, Mustafa Sönmez, MEL‹H TURHAN,
MAH‹R VARDAR, MEVLÜT KEMAL, Necati Kurmel, N‹JAT GÜRSOY, N‹ZAMETT‹N ÇOBAN, ÖMER YENEL,
ÖZER ALTAY, RIFAT KONT, Sadrettin ALPAN, SABR‹ KARAHAN, SEL‹M Ç‹ÇEK, SENA‹ SALTO⁄LU, Oktar K›z›lsencer, SELÇUK BUYURGAN,
TaSk›n AKDEN‹Z, TU⁄RUL ERK‹N, YENER CANDER, YÜCEER GÖVER, ZEK‹ DO⁄AN, ZEK‹ YAVUZTÜRK,
YMGV MÜTEVELL‹ Heyeti ÜYELER‹ TÜZEL K‹s‹LER
Alt›n madencileri dernegi, TÜMMER, ‹TÜ MADEN FAKÜLTES‹, MADEN TEtk‹K ARAMA,
ET‹ MADEN ‹sLETMELER‹ TK‹ GENEL MÜDÜRLÜ⁄Ü, JEOF‹Z‹K MÜHEND‹SLER‹ ODASI, TÜRK‹YE MADEN ‹sÇ‹LER‹ SEND‹KASI,
TTK GENEL MÜDÜRLÜ⁄Ü, GENEL MADEN ‹s SEND‹KASI, MADEN MÜHEND‹SLER‹ ODASI, MADEN ‹sLER‹ GENEL MÜDÜRLÜ⁄Ü,
TÜRK‹YE MADENC‹LER DERNE⁄‹
YAYIMLAYAN
YAYINA HAZIRLAYAN
BASILAN MATBAA
HARB‹YE, CUMHUR‹YET CADDES‹ 179/5
S‹SL‹ 34367 ‹STANBUL TÜRK‹YE
Telefonlar:
Banka Hesap NumarASI
VAKIFLAR BANKASI
OSMANBEY SUBESI/ISTANBUL
IBAN: TR 030.001.500.158.007.285.379.664
HALK BANKASI
ELMADAG GIRISIMCI SUBESI/ISTANBUL
IBAN: TR 84 0.001.200.975.100.016.003.041
10 MINEX FUARI
Maden Sektörü İzmir’de buluştu...
12 YMGV ÇEVREYE DUYARLI
ENERJİ PANELİ
Çevreye Duyarlı Enerji konulu panel 13
Mayıs, 2011 tarihinde, İTÜ Maden Fakültesi İhsan Ketin Konferans salonunda
gerçekleştirildi.
14 YMGV MÜTEVELLİ HEYETİ
28 Mayıs 2011 Tarihlerinde İTÜ Maçka
Sosyal Tesislerinde Yapıldı.
17 ATTİLA YALÇIN SONDAJ
31 Ekim-2 Kasım tarihleri arasında gerçekleştirilecektir.
POSTA ADRES‹
WEBS‹TE
www.ymgv.org.tr
EPOSTA
[email protected]
Bardağımızdaki suyu güvenle içebilmek için analiz yaptırsaydık
siyanür oranı ne kadar olurdu? “Siyanürün kullanımı gerçekten
nasıl, sağlığa zararlı etkileri var mı ve tehlike ne boyutta?” Gibi
güncel haberlerden sonra kafamıza takılan soruların cevabı var
mı?
ÇALIŞTAYI
YURT MADENC‹L‹⁄‹N‹ GEL‹sT‹RME VAKFI
+90 212 246 2 081
+90 212 230 5 632
Faks:
+90 212 247 5 111
KÜTAHYA’DA NELER OLDU syf.26
ardıçlı form kagıtçılık mAtbaacılık
ımç 5. blok arkası
n0: 42
unkapanı - ıstanbul
S‹MURG F‹LM YAPIM
HABER MERKEZ‹
özlem tuna
GRAF‹K TASARIM
ÖZGE ULUSOY
E-POSTA
[email protected]
Telefon:
+90 212 512 16 31 pbx
YURTTAN HABERLER
06 • TTK Atıl Kömür Sahalarını Kiralayacak
• Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği
• Kocaeli’de Taşocakları Organize Sanayi Bölgesi Çalışmaları
• Kastamonu’da Maden Sahaları Rehabilite Ediliyor
DÜNYADAN HABERLER
08 • Dünya Bu Elementlerin Peşinde...
• Dünya’nın En Büyük Uranyum Yatağı Hindistan’da Bulundu...
• Hindistan Merkezli Ruia Gurup...
• Arcelormittal, Kuzey Kutup Dairesi’nde Demir Cevheri
• Çin’de Maden Kazası
Dünyanın En Büyük İkinci Trona Cevheri Yatağı
Eti Soda Tarafından İşletilmektedir.
ETİ SODA SÖYLEŞİ
syf.20
Trona üretimi konusunda başarılı bir model olacak olan işletme
hakkında, Eti Soda A.Ş ile Ciner Grubuyla olan ortaklığı konusunun yanında Trona üretiminde Ciner Grup sonrasında nasıl gelişmeler yaşandı?
18 AVUSTURALYA MADENCİLİK FİRMALARI TİCARİ HEYETİ
TOPLANTISI
10 Mayıs, 2011 tarihinde İstanbul’da
yapıldı...
30 NÜKLÜER SANTRAL YAKITI
YOZGAT’TAN
Türkiye’de kurulması planlanan
nüklüer enerji santrallerinin yakıtı
Yozgat’tan karşılanacak...
34 MTA MADENCİLİK MÜZESİ
1935 yılında Atatürk’ün emri ile kurulan MTA Tabiat Tarihi ve Madencilik
Müzesi , 24 Mayıs, 2011 tarihinde
yeniden ziyaretçilere açıldı.
42 14. BALKAN CEVHER
HAZIRLAMA KONGRESİ
14. Balkan Cevher Hazırlama Kongresi Bosna-Hersek’in Tuzla kentinde
14-15 Haziran 2011 tarihleri arasında
gerçekleştirilmiştir.
44 ETİ BAKIR
CUMHURİYET TARİHİNDE
BİR İLKE İMZA ATTI
Eti bakır yılda 750 milyon dolar
ithalat yapılan katot bakırı, üreterek bu
üretimdeki dışa bağımlılığımızı sona
erdiriyor.
46 KONGRE
22. Dünya Madencilik Kongresi,
11-16 Eylül 2011 tarihlerinde
İstanbul’da Lütfi Kırdar Kongre
ve Sergi Salonlarında gerçekleştirilecek.
47 ANILAR
Öğrencilik Yılları Hatıralarım...
49 SON RESİM
Madencilik sektörünün sembolü,
“MADENCİ HEYKELİ” de eserleri arasında yer alan , Neş’e önal
Anısına, 20-24 Haziran tarihleri
arasında Macka Milli Reasurans
Sanat Galerisinde “Son Resim“
Resim Sergisi Düzenlendi.
50 MAKALE
Madencilik Sektöründe Proje Şirketlerinin Kurulmasının Önemi
52 ARAŞTIRMA
Madenler Diyarı Karadeniz.
Osmanlı’nın 100 yıl önceden
işletmeye açtığı madenler...
ANDAÇ.......................57
DIŞ SATIM TABLOSU...58
BORSA.......................60
SİNEMA......................62
SEKTÖRMADEN DERGİSİ YURT MADENCİLİĞİNİ GELŞTİRME VAKFI TARAFINDAN 5680 SAYILI BASIN KANUNUN 9/2 MADDESİ GEREĞİNCE İSTANBUL VALİLİĞİNE BEYANNAME VERİLEREK AYNI KANUNUN 9.
MADDESİNE GÖRE TANZİM EDİLEN 04.04.2003 TARİHLİ İZİNLE ULUSAL GAYRİ SIYASI VE YAYGIN SÜRELI TÜRÜNDE 3 AYDA BIR YAYINLANMAKTADIR. SEKTÖRMADEN DERGISI ABONELERINE DAĞITILMAKTADIR.
DERGİYE GÖNDERİLEN YAZILAR VE FOTOĞRAFLAR GERİ İADE EDİLMEZ. YAYINLANMASI İSE YAYIMCININ KARARINA BAĞLIDIR. YAYINLANAN YAZI VE FOTOĞRAFLARIN SORUMLULUĞU YAZARINA AİTTİR.
KAYNAK GÖSTERİLEREK ALINTI YAPILABILIR.
ÖNSÖZ
Değerli Okuyucular
Yaz tatilinin başladığı bu günlerde, Yurt Madenciliğini
Geliştirme Vakfı’nın faaliyetleri hızla devam ediyor. 13-19
Haziran 2011 tarihleri arasında 35 kişinin katılımı ile gerçekleştirilen Bosna – Hersek ve Sırbistan teknik inceleme
gezisi, 14. Balkan Cevher Hazırlama Kongresine katılım ve
maden ziyaretlerini kapsayarak, başarı ile tamamlandı. Yurt
Madenciliğini Geliştirme Vakfı meslek içi eğitim seminerlerine ek olarak, iş güvenliği konusunda, TKI için düzenlenen
seminerleri, tüm madencilere yaymayı planlamaktadır.
61. T.C. hükümetini kutluyor, madenciliğin geliştirilmesi
için önemli atılımlar yapacağından emin olarak, başarılar
diliyoruz. Ayrıca, milletvekili seçilen meslektaşlarımızı kutluyor, madencilik konusunda yapacakları çalışmalara, her
türlü desteği sağlayacağımızı belirtmek istiyoruz.
Sağlıcakla Kalınız
Prof. Dr. Güven ÖNAL
YMGV Başkanı
Yurttan
HABERLER
TTK Atıl Kömür
Sahalarını
Kiralayacak
Türkiye Taşkömürü Kurumu
(TTK) Genel Müdürü Burhan
İnan, ‘’Kurumun atıl durumdaki
maden sahalarının rödevans
karşılığı işletmeye verilmesine
yönelik çalışmalar yapıyoruz’’
dedi.
Inan, yaptığı açıklamada, kuruma
ait 28 taş kömürü ve 3 kuvars sahasının özel sektör tarafından işletildiğini, atıl durumdaki madenlerden, üretim karşılığında TTK’nın
kira payı aldığını söyledi.
‘’Kuruma ait Çakmakkaya ocağı
olarak bilinen TTK Kozlu Müessese Müdürlüğündeki K-2 taş
kömürü sahasını rödevans (kira
bedeli) karşılığı işletmeye vereceğiz. Alanın ihalesi 26 Temmuzda
açık ihale usulü gerçekleştirilecek.
Saha 10 yıl süreyle kiralanacak.
Burası rahatsız edici oranda kaçakçıların uğrak yerleri arasında yer
alıyor. Sahadaki üretimi yasal hale
getirmek, kurumun çıkarlarını korumak ve üretilen kömür oranında
bedel almak için ihaleyi yapıyoruz.
Böylece muhatabımız olacağı gibi
devletin kaybı da engellenecek.
Kurumun diğer atıl durumdaki
maden sahalarının rödevans karşılığı işletmeye verilmesine yönelik
çalışmalar yapıyoruz. TTK’nın
verimsiz bulduğu ocakları özel
işletmelerin çalıştırmasıyla yer altı
zenginliklerimiz değerlendirilmiş
oluyor.’’
Inan, özel kömür işletmelerinin
sözleşme hükümlerine uymaması
durumunda yaptırımlar uygulayabildiklerini, kurumun çıkarlarını
Türkiye Çimento
Müstahsilleri Birliği
Çimento Sektöründe Dünya Lideri
Çin İle İşbirliği Belgesi İmzaladı.
Türkiye Çimento Müstahsilleri
Birliği,(TÇMB) Arap Çimento ve
Yapı Malzemeleri Birliği’nden sonra
Çin Çimento Birliği ile de işbirliğine
giderek Işbirliği Belgesi imzaladı.
14 Nisan 2011 tarihinde Çin’in Pekin
kentinde bir araya gelen Çin Çimento
Birliğinden Başkan Prof.Lei Qian zhi,
Genel Sekreter Kong Xiangzhong,
Genel Sekreter Yardımcısı Wang Yutao, ile Türkiye Çimento Müstahsilleri
Birliği’nden Yönetim Kurulu Başkanı
Adnan Iğnebekçili, Genel Koordinatör
Oğuz Tezmen ve Eğitim ve Değerlendirme Müdürü Çağlan Becan’ın
düzenlenen toplantıda Işbirliği Belgesi
imzalamaya karar verdi; ve nihayetinde Çin Çimento Birliği ile Türkiye
Çimento Müstahsilleri Birliği arasında
yapılan çeşitli müzakereler sonrasında
Mayıs ayı sonunda Işbirliği Belgesi
imzalandı. TÇMB Genel Koordinatörü Oğuz Tezmen, imzalanan Işbirliği
Belgesinin, çimento üretiminde dünya
lideri Çin ile ilişkilerin gelişmesinde
önemli bir başlangıç oluşturarak yeni
işbirliklerine kapılar açacağı noktasının
altını çizdi. Tezmen yaptığı açıklamada
‘’ TÇMB olarak Türk ekonomisine ve
çimento sektörüne yaptığımız hizmetler çerçevesinde sektörde söz sahibi
olmuş ve lider ülkelerin birlikleriyle
yaptığımız işbirliklerine bir yenisini
ekledik. Çimento üretim ve satışında dünya lideri Çin ile imzalanan bu
anlaşmanın Türk şirketlerinin global
faaliyetlerinin artmasına katkı sağlayacağını düşünüyoruz.’’ dedi.
Kocaeli’de Taşocakları Organize Sanayi
Bölgesi Çalışmaları...
Kocaeli Valisi Ercan Topaca, 54 taş,
kireç ve kum ocağının faaliyet gösterdiği Kocaeli’de Taşocakları Organize Sanayi Bölgesi kurulması için yer
arayışında olduklarını bildirdi.
Kocaeli Valiliği 100. Yıl Toplantı salonunda, kentte faaliyet gösteren taş,
kireç ve kum ocağı sahipleri ve temsilcileriyle düzenlenen toplantıda konuşan
Topaca, kentte sorun olarak görülen
konularla ilgili çeşitli toplantılar gerçekleştirdiklerini söyledi.
Maden ocaklarının bulunduğu yerlerle ilgili düzenleme çalışması içinde
olduklarını ifade eden Topaca, “Düzenlemeyi tek taraflı yapmak değil, sektörün temsilcilerinin görüşlerini de alarak
yapmak istiyoruz” dedi.
Ortak sorunları tespit ederek Mahalli Çevre Kurulu kararı çıkarmayı
planladıklarına işaret eden Topaca,
Kocaeli Valiliği olarak sektörün sorunlarını bildiklerini, bu amaçla toplantı
gerçekleştirdiklerini kaydetti.
Topaca, şöyle konuştu:
“Sektörle ilgili bizi rahatsız eden
sorunlar var. Bunların başında da
ruhsatsız çalışmalar geliyor. Herkesin ruhsatı var gibi gözüküyor ama
ruhsat alanlarının dışına taşan, izin
alınmadan ve belli bir alan için alınan
iznin dışına taşmış ya da ruhsatı iptal
olmasına rağmen faaliyetin sürdüğünü tespit ettik. İzin alınan konuların
dışında imalat yapıldığını gördük.
Taş veya kireç ocağı ruhsatı alınmış
fakat eleme yıkama tesisi ve kireç
fabrikası kurulmuş... Bu gibi konularla karşılaştık. Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporunda uyulmayan
Çin Çimento Birliği Başkanı Prof.Lei
Qian Zhi ise, Türkiye ile işbirliğinin her
açıdan çok önemli ve şart olduğunu
söyledi. Gelecek dönemler için de
TÇMB’nin tecrübelerinden yararlanmak istediklerini belirten Lei Qian Zhi
bu protokolle birlikte oluşacak işbirliğinden, iki birlik açısından da çok
yararlı sonuçlar çıkacağını umduğunu
kaydetti. Ilk Işbirliği 11. TÇMB Teknik
Seminer Programında olacak.
Çin Çimento Birliği imzalanan iyi
niyet anlaşması çerçevesinde TÇMB
tarafından 11-14 Ekim 2011 tarihleri
arasında Izmir’de düzenlenecek olan
11. Teknik Semineri’ne katılacak. Çin
Çimento Birliği ile birlikte çimento
sektörüne çeşitli konular iş yapan
birçok Çin firması da Teknik Seminer
çerçevesinde düzenlenen sergide
stant açacak ve teknik sunumda
bulunacak. 11. TÇMB Teknik Seminer
çerçevesinde Türkiye’de ve Çin’de
çimento sektörüne hizmet veren
şirketlerinin tanıtımlarının da yapıldığı
özel bir katalog da hazırlanacak.
faaliyetler olduğunu gözlemledik.
Bu konularda ruhsatta ne yazıyorsa
bizim için önemli olan o faaliyetin
yapılmasıdır. Ruhsatta olmayan bir
faaliyetin o alanda yapılması mümkün değildir. “
SEKTÖRÜN YARATTIĞI SIKINTILAR
ÇED raporlarında taahhüt edilen
çevrenin tozlanması konusuna dikkat
edilmediğini vurgulayan Topaca,
şöyle devam etti:
“Maden ocaklarında çevreye zarar
veren tozlanmalar aşırı derecede var.
Çevreyi rahatsız eden taşımadan tutun da çalışma şekli ve patlatma gibi
sorunlar mevcut. Bazı maden ocaklarının emisyon izinleri yok. Bu konuda
sıkıntımız var. Kamyonlarda taşınan
malzemelerde tonaj aşımı olmasından dolayı karayollarında tahripler
başladı. Denetimleri artırarak tonaj
aşımlarına müsaade etmeyeceğiz.
Maden ocaklarında yüklenen malzemeler kamyonet kasalarında açık
İŞBİRLİĞİ BELGESİ’NİN
KAPSADIKLARI
• Gelecekte yapılacak olan faaliyetlerin planlanması ve gerçekleştirilmesinde, çalışma grupları oluşturarak,
tarafların etkili iletişim ağını kurmaya
çalışmak,
Tarafların yararı gözetilerek;
• Eğitim,
• Sempozyum, seminer, teknik
çalışma turları gibi alanlarda karşılıklı
iş birliği çerçevesinde uluslararası
organizasyonlar düzenlemek,
• Tarafların mevcut laboratuar faaliyetlerinde Ar-Ge uzmanlarının değişimi konularında işbirliği yapmak,
• Tarafların üretim, tüketim, nakliye,
standartlar, enerji ve diğer ilgili alanlara ait dönemsel ekonomik istatistikî
veri paylaşımlarını geliştirmek,
• Taraflar arasındaki işbirliğinin geliştirilmesi adına, her iki taraf da, diğer
kuruluşça düzenlenen faaliyetleri
desteklemek üzere çaba gösterecektir.(Kaynak TÇMB)
olarak taşınıyor. Bundan sonra buna
müsaade etmeyeceğiz. Herkesin kamyonunun kasasında branda olacak.
Çalışması biten maden sahalarının
rehabilitasyonunun yapılmasını
istiyoruz.
Taş ocaklarının yerleşim yerlerine
yakın olduğunu ve orada yaşayan vatandaşların rahatsız olduğu yönünde
şikayetler geldi. Bununla ilgili ortak
bir konuda buluşmak istiyoruz. İlimizde 54 taş, kireç ve kum ocağı faaliyet gösteriyor, bu nedenle Taşocakları
Organize Sanayi Bölgesi kurmak için
alan araştırması yapıyoruz. “
Kastamonu’da
Maden Sahaları
Rehabilite Ediliyor
Kastamonu Orman Bölge Müdürlüğünde maden işletme faaliyeti
sona eren sahalarda rehabilitasyon çalışmaları devam ediyor.
Küre Orman İşletme Müdürlüğünde maden işletme faaliyeti sona
erdikten sonra Eti Bakır Şirketince
Kastamonu Orman Bölge Müdürlğüne teslim edilen sahalarda, önceki yıllarda başlayıp devam eden
rehabilitasyon çalışmaları Kastamonu Orman Bölge Müdürü Ahmet
Sırrı BEŞEL ile beraberindeki heyet
tarafından yerinde incelendi. İncelemelere Silvikültür Şube Müdürü
Rüknettin TEKDEMİR, Kadastro
ve Mülkiyet Şube Müdürü Rıza
GÜLEÇ’in de katıldığı çalışmaların
seyri hakkında Küre Orman İşletme
Müdürü İlhan GENÇ ve İşletme şefi
Hüseyin ERGÜL’ den bilgi alındı.
KÜREDE BULUNAN ESKİ MADEN
GALERİLERİ VE ALETLER BİZANS
DÖNEMİNDE DE MADENLERİN
İŞLETİLDİĞİNİ GÖSTERMEKTEDİR
Kürede bulunan eski maden galerileri ve aletler Bizans döneminde
de madenlerin işletildiğini göstermektedir. Fatih Sultan Mehmet
in İstanbul un fethinde kullandığı
topların bakırı Küre den gitmiştir. Bu gün İstanbul un değişik
yerlerinde sergilenen topların bir
kısmında Küre-i Nühas adı okunmaktadır. Küre-i Nühas Osmanlıca
Bakır ocağı anlamına gelmektedir
(Küre=ocak Nühas=bakır) İlçenin
bugünkü ismi de buradan gelmektedir.
Eti Bakır Şirketinin Genel Müdürü Ahmet TEZCAN; devam eden
madencilik faaliyetleri konusunda
bilgi verdikten sonra, Eti Bakır
Şirketince de rehabilitasyon çalışmaları konusunda desteklerinin
süreceğini ifade ettiler.
Dünyadan
HABERLER
Arcelormittal, Kuzey Kutup Dairesi’nde
Demir Cevheri Üretmeyi Planlıyor
Dünya Bu Elementlerin
Peşinde...
Nadir toprak elementleri olarak
adlandırılan 17 çeşit madene
sahip olan Cin ihracatı kısıtlamasıyla birlikte dünya ülkelerini
kaygıya düşürdü. Dünyada söz
konusu elementlere yönelik talebin arttığının farkında olan Çin
yönetiminin ihracatı kısıtlaması
Batılı ülkelerde kaygıya neden
oluyor.
Nadir toprak elementleri olarak
adlandırılan 17 çeşit maden var
olmasaydı ne bilgisayar ya da
güçlü akülere sahip olur ne de
rüzgâr tribünleri inşa edebilirdik.
1980’li yıllara kadar ABD, en büyük
nadir toprak elementleri üreticisiydi. Ancak Amerikalılar daha sonra
üretimi büyük oranda durdurdu.
Çünkü maden ve mineralleri
Çin’den çok daha ucuz fiyatlara
satın alabiliyorlardı.
“Nadir toprak elementleri“, kısa
bir süre öncesine kadar Batı dünyasında pek fazla dikkat edilmeyen
bir kavramdı. Çinliler ise ellerindeki hazinenin değerinin farkında.
Şanghay’daki Teknik Üniversite
Ekonomi Enstitüsü’nden Guo Yu,
“Biz Çinliler, nadir elementlere
çok değer veriyoruz. Ekonomide
önemli reformlara imza atan Deng
Şiaoping’in ünlü bir sözü akıllardadır: Ortadoğu’nun petrolü, Çin’in
ise nadir elementleri var” diyor.
Dünya genelinde bu değerli
hammaddelerin üretiminin neredeyse yüzde 97’si Çin’in tekelinde,
1990’lı yıllarda diğer ülkeler nadir
toprak elementleri üretimini büyük
oranda durdurdu. Nadir toprak
elementleri yüksek teknolojinin
vazgeçilmez bir parçası. Örneğin
seryum, katalizatör ve petrol rafinelerinde kullanılırken, neodyum
bilgisayar belleklerindeki mıknatıslarda, itriyum ise lazer teknolojisinde kullanılıyor.
The Times of India Gazetesi, Temmuz 2011
Dünya’nın En Büyük Uranyum Yatağı Hindistan’da Bulundu...
Hindistan’ın güney doğusundaki
Andhra-Pradesh eyaletinde yaklaşık
49 bin ton uranyum rezervine sahip
maden bulunduğu bildirildi. Yetkililer,
yatağın dünyanın en büyük uranyum
rezervi olabileceğini ifade etti.
The Times of İndia gazetesinin haberine göre, Hindistan Atom Enerjisi
Komisyonundan yapılan açıklamada,
büyük rezerve sahip uranyum yatağı
bulunduğu bildirildi. Atom Enerjisi
Komisyonu Başkanı Shrikumar Banerjee, Araştırmalarımız devam ediyor. İlk
bulgulara göre 49 bin tonluk bir rezerve
ulaştık. Fakat elimizdeki bulgular bu
rakamın kesin olmamakla birlikte 3 kat
daha artabileceğini gösteriyor dedi.
49 BİN TONLUK REZERV BULUNDU
Nükleer enerjinin hammaddesi olarak
kabul edilen uranyum, bugün dünyanın
en büyük enerji kaynaklarından birisi
sayılıyor. Nükleer enerji üreten ülkelerden birisi olan Hindistan daha önce
uranyum ihtiyacını başka ülkelerden
karşılıyordu.
Küresel çelik devi
ArcelorMittal’ın sahibi Lakshmi
Mittal, Kuzey Kutup Dairesi’nde
21 milyar $ değerinde bir açık
ocak demir cevheri madeni inşa
etmeyi planlıyor. Mittal, Çin ve
Hindistan’daki talebin artmasıyla değeri iki katına çıkan bu
ham maddeden fayda sağlamak
istediğini söyledi. İngiliz gazetesi Guardian’ın haberine göre,
proje, 150 km’lik demiryolu
ve iki yeni liman yapımını da
içerecek.
planlarının STK’lar, hükümetler
ve bireyler tarafından incelemeye
açık olduğunu belirtti. World Wildlife Fund (WWF), projenin, doğal
hayatı koruma açısından hassas
bir şekilde yürütülmesini istiyor.
WWF, ArcelorMittal’ın maden gelişiminde çok temkinli ilerlemesini
talep ederken, maden inşaatına
tamamen karşı olmadıklarını da
belirtti.
POSChrome’dan da yılda 60.000
24 köprü, yol, liman ve altyapı inşaatını içerecek projede,
2000’den fazla kişi çalışacak. Demiryolu inşaatının dört yıl sürmesi
bekleniyor.ArcelorMittal, projenin
şu an çevresel değerlendirme
sürecinde olduğunu, şirketin
Hindistan Merkezli Ruia Gurup, Yatırımlarına Madencilik, Enerji ve Metal Sektörleriyle Devam Edecek...
İSTANBUL- Otomotiv yan sanayi
üreticisi, Hindistan merkezli Ruia
Group’un Yönetim Kurulu Başkanı
Pawan K. Ruia, Türkiye’nin, yatırımlarında öncelikli ülke olduğunu
belirterek, “Standard Profil ile ilk
adımı attık. Yeni yatırım hedefimiz
madencilik, enerji ve metal sektörleri” dedi. Otomotiv sektörü
için sızdırmazlık profilleri üreten
Standard Profil’i satın alarak,
Türkiye pazarına giren Ruia Group,
İstanbul’da düzenlenen basın toplantısında, Türkiye’deki yeni yatırım
hedeflerini açıkladı.
Pawan K. Ruia, toplantıda yaptığı
konuşmada, 180 milyon avro büyüklüğündeki Standard Profil’i satın
almasının, Grubun, dünya liderliği
hedefleri doğrultusunda alınmış
önemli ve stratejik bir karar olduğunu belirterek, “Standart Profil bizim
için çok şey ifade ediyor. Dünya liderliğimiz açısından stratejik bir önemi var” dedi. Ruia, dünya otomotiv
yan sanayisinde faaliyet gösterdikleri
sızdırmazlık segmentindeki Avrupa
birinciliklerini, Standard Profil’in gücü
ve başarılı performansıyla “dünya
liderliğine” daha hızlı taşımayı planladıklarını ifade ederek, “Türkiye, yatırımlarımızda öncelikli ülke. Standard
Profil ile ilk adımı attık. Yeni yatırım
hedefimiz madencilik, enerji ve metal
sektörleri” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin, politik ve ekonomik
açıdan proaktif tavrı, potansiyeli ve
lojistik avantajlarıyla sadece kendileri için değil, pek çok yabancı yatırımcı için büyük fırsatlar vaat ettiğini
dile getiSadece otomotiv sektörü,
2011’in ilk çeyreğinde yüzde 18’lik
büyüme gösterdi. Böyle bir potansiyel karşısında planımız, diğer
ülkelerdeki tesislerimizi buraya kaydırmak değil, ileri teknoloji kabiliyeti
olan Türkiye dışı şirketlerimizin bu
gücünü, Türkiye’de kuracağımız ek
üretim tesisleriyle birleştirip yeni istihdam alanı yaratmak, yeni ve daha
yüksek ekonomik değer üretmektir.”
NEGATİF ALIP POZİTİFE
ÇEVİRECEK
Standart Profil gibi üretim ve finansal performansı güçlü bir şirket
satın almış olmalarına karşın, Ruia
Group’un genel stratejisinin, negatif
pozisyondaki şirketleri satın alarak
onları yeniden ayağa kaldırmak olduğunu belirten Ruia, Türkiye’de de
bazı bankalar ve finans kuruluşlarıyla yeni fırsat ve yatırımlar konusunda
görüşmeler yapmakta olduklarını
bildirdi. Ruia, “Türkiye gibi büyüme odaklı bir pazara girdiğimiz
için heyecan duyuyoruz. Standard
Profil, Türkiye pazarına attığımız ilk
adımdır. Yeni ve öncelikli yatırım
hedeflerimiz, metal, madencilik
ve enerji sektörleri olacak. Fikren,
özelleştirme süreçlerinde de yer
almayı benimsiyoruz. Verilen bilgiye
göre, 1993 yılında kurulan ve 1,5
milyar dolar büyüklüğe sahip Ruia
Group, 9 bin kişilik istihdam gücü ile
merkez üssü Kolkata olmak üzere,
Ingiltere (Londra), ABD (New York),
Malezya (Kuala Lumpur), Singapur
ve Çin’de faaliyet gösteriyor.
Çin’de Maden Kazası
İki ayrı maden kazasında 42 işçi
mahsur kaldı...
Çin’in güneyindeki Guangşi Cuang
Özerk Bölgesi ve Guicou eyaletinde
su basan iki ayrı madenin göçmesi
sonucu 42 işçi mahsur kaldı. Ulusal
basındaki haberlere göre, her iki
madende de arama kurtarma çalışmalarının sürdüğü, Guangşi’deki
madende mahsur kalan 19 işçinin
yerin 390 metre altında olduğu
kaydedildi. Kaza sırasında madende
71 işçi olduğu, bunlardan 49’unun
kaçmayı başardığı belirtilirken, 3
kişinin hayatını kaybettiği kaydedildi. Yetkililer, bu madende yüksek
oranda patlayıcı gaz nedeniyle kurtarma çalışmalarının hızlı ilerlemediğini belirtti. Öte yandan Guicou
eyaletinde başka bir madenin de
aynı nedenle göçmesi sonucu 23 işçi
mahsur kaldı.
Bugün Gazetesi, Temmuz 2011
Pasifik Okyanusu’nda
Nadir Toprak Metalleri
Keşfedildi
Ingiltere merkezli Nature Geoscience online portal’ında yayımlanan rapora göre, Tokyo Üniversitesi’nden
doçent doktor Ho Tai Kato önderliğindeki araştırma takımı, Pasifik
Okyanusu’nun orta ve güneydoğu
kısımlarında yer alan 3,500-6,000
m derinliklerindeki deniz yatağı
çamurunun çok sayıda nadir maden
kaynağı içerdiğini keşfetti.Hibrid
otomobiller ve yüksek teknoloji
ürünlerde nadir maden kaynaklarına ihtiyaç duyulmasıyla birlikte,
nadir maden kaynaklarına yönelik
küresel talebin daha da artması
bekleniyor. Tüm dünyada, karada
bulunan nadir maden kaynaklarının
110 milyon mt olduğu varsayılırken,
Çin’de yer alan kaynaklar bu miktarın %90’nını oluşturuyor.
MINEX FUARI
Minex Fuarı ve Maden Makinaları Sempozyumu Yapıldı
İ
İZFAŞ ve Maden Mühendisleri
Odası tarafından, 129 firmanın
katılımıyla 4’üncüsü düzenlenen
MINEX Fuarının açılış töreninde konuşan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden İşleri
Genel Müdürü Mehmet Hamdi
Yıldırım, madenciliğin devlet
politikaları içinde özel bir öneminin bulunduğunu, GSMH’ye
oranla bakıldığında sektörün
ülkenin büyüme hızına ayak uyduran bir performans sergilediğinin görüleceğini dile getirdi.
DEVLET POLİTİKALARI
Sektör içinde 15 yılda ihracatını 60 kat artıran mermer gibi çok başarılı alt sektörler
olmasına rağmen genelinde böyle bir oluşum sergilenemediğini söyleyen Yıldırım,
bu alandaki yerli girişimlerin ETİ’ye bağlı
işletmelerin özelleştirmesi sonrası uzmanlaşmaya başladıklarını, Türkiye’de faaliyet
gösteren yabancı sermayenin ise daha ciddi
faaliyetlerinin bulunduğunu söyledi. Yabancı sermayenin ülkeye katkı sunduğu, bilgi ve
teknoloji getirdiği sürece desteklenmesi gerektiğini ifade eden Yıldırım, yerli firmaların
son yıllardaki gelişim hızının ise memnuniyet verici olduğunu söyledi.
YENİ TEKNOLOJİLER
Yıldırım, “Sektörde sermayesi yüksek yerli
girişimci sayısının artması bizleri sevindiriyor. Bu girişimlerle doğru bir üretim tarzı
yakalarsak çok yakında sadece Türkiye’de
değil dünyanın değişik yerlerinde adından
söz ettiren bir madencilik sektörümüzün
olacağından şüphemiz yok” dedi.
İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Sırrı Aydoğan ise madencilerle, sivil toplum örgütlerinin ve belediyelerin arasının
genelde iyi olmadığını, bunun madencilikte
kullanılan teknolojilerin kamuoyunda yeteri kadar bilinmemesinden kaynaklandığını
söyledi. Aydoğan, madenciliğin yeni teknolojilerle ilerlemesi gerektiğini de kaydetti.
Maden Sektörü İzmir’de Buluştu
İZFAŞ tarafından TMMOB Maden
Mühendisleri Odası’nın desteğiyle
düzenlenen MINEX-4. Madencilik,
Doğal Kaynaklar ve Teknolojileri
Fuarı ve 3. Maden Makinaları Sempozyumu İzmir Uluslararası Fuar
Alanı’nda başladı. 129 firmanın katıldığı MINEX 2011, 5-7 Mayıs 2011
tarihlerinde gerçekleştirildi. 129 firmanın katıldığı fuara bu yıl maden
makinaları sektörünün ilgisi önemli ölçüde arttı. MINEX
Fuarı, bir öncekine
oranla düzenlenme
alanı bakımından
yüzde 50 büyüyerek yaklaşık 5 bin
500 metrekarelik
büyüklüğüne ulaştı.
İspanya, Polonya,
Almanya, İngiltere
ve Çin’den firmaların katıldığı fuara
Azerbaycan, İran, Irak, Mısır, Bulgaristan, Polonya ve Rusya başta
olmak üzere çeşitli ülkelerden profesyonel ziyaretçiler geldi.
3 gün süren MINEX 2011’de
sergilenen ürün grupları ise şunlar: Metalik madenler, endüstriyel
hammaddeler, kimyasal sanayi
hammaddeleri, gübre sanayi hammaddeleri, seramik reflaktör cam
sanayi hammaddeleri, çimento
hammaddeleri ve yapı malzemeleri,
enerji hammaddeleri, kıymetli taşlar, prokspeksiyon, maden işletme
makinaları ve ekipmanları, sondaj
makina ve ekipmanları, cevher hazırlama ve zenginleştirme makina
ve ekipmanları, yardımcı makina
ve techizatlar, işyeri
sağlığı ve güvenlik
malzemeleri.
MINEX Fuarı ile birlikte TMMOB Maden
Mühendisleri Odası
tarafından 5-6 Mayıs tarihlerinde düzenlenen 3. Maden
Makinaları Sempozyumu ile de Türkiye’
de çeşitli sektörlerde
kullanılmakta olan maden makinalarının kullanıcıya aktarılması,
verimliliklerinin ve ekonomiye katkılarının araştırılması, bu alandaki
teknik ve bilimsel gelişmelerin ilgili
çevrelere aktarılması, araştırmacı,
işletmeci, imalatçı, firma temsilcisi ve yöneticilerin aynı platformda
buluşturuldu.
Y M G V Ç E V R E Y E D U YA R L I E N E R J İ P A N E L İ
YMGV Çevreye Duyarlı Enerji Paneli
İTÜ MADEN FAKÜLTESİ VE YURT MADENCİLİĞİNİ GELİŞTİRME VAKFI
İŞBİRLİĞİ İLE, 28. VAKIFLAR HAFTASI ETKİNLİKLERİ KAPSAMINDA DÜZENLENEN
“ÇEVREYE DUYARLI ENERJİ” KONULU PANEL 13 MAYIS, 2011 TARİHİNDE,
İTÜ MADEN FAKÜLTESİ İHSAN KETİN KONFERANS SALONUNDA GERÇEKLEŞTİRİLDİ.
P
anelin başlangıcında, Prof. Dr. Erdoğan YÜZER, yer yuvarımızın
canlı barındıran ortamları (atmosfer, hidrosfer, litosfer, biyosfer)
bu ortamların oluşturduğu ve ‘kendiliğinden yaratılan varlıkların
bütünü ve bunları içeren yasalar’ olarak tanımlanan ‘Yaşam Ortamı’, başka bir deyişle ‘Doğa’nın kısa bir açıklamasını yaptı. Bu arada Doğanın insana sunduğu nimetler arasında yer alan ‘Doğal Kaynaklar’
içindeki madenlerin işletilmesine ilişkin olarak son günlerde belirli çevrelerce geliştirilen ve gerçeklerle bağdaşmayan yaklaşımların kamuoyunda
yarattığı olumsuzluklar üzerinde duruldu ve Yurt Madenciliği Geliştirme
Vakfınca yürütülen bilinçlendirme çalışmaları vurgulandı.
3 saat süren panel sonunda konuşmacılara, İTÜ Maden Fakültesi Dekanı
Prof. Dr. Sn. İlyas ÇAĞLAR ve Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Sn. Güven ÖNAL tarafından teşekkür belgesi
ve plaketi takdim edildi.
PANELDE ANA ÇİZGİLERİ İLE;
• Türkiye’nin Bugünkü Enerji Görünümü ve Dünyadaki Yeri,
• Kullanılan Enerji Kaynakları, özellikle ithal enerji bağımlılığı,
• Türkiye’nin yerli enerji kaynakları içinde kömürün önemi,
• Yakın geleceğin enerji kaynakları,
• Enerji kaynaklarının devreye sokulması sırasında ortaya çıkan
ve ‘Ekonomi-Ekoloji’ ikilemi şeklinde özetlenen çevreye ilişkin
sorunların çözümü için geliştirilen öneriler,
• Doğada hammadde üretimi sırasında yapılan girişimlerin ‘doğaya rağmen değil, doğayla birlikte’ de yapılabileceği,
Konuları işlendi ve tartışmaya açıldı.
Prof. Dr Erdoğan Yüzer
YMGV 53. MÜTEVELLİ HEYETİ TOPLANTISI
YMGV 53. Mütevelli Heyeti
ve 48. Danışma Kurulu Toplantısı Yapıldı
Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı 53.Mütevelli Heyet ve 48.Danışma Kurulu Toplantıları 28 Mayıs 2011 tarihlerinde İTÜ Maçka
Sosyal Tesislerinde gerçekleştirildi.
A
çılış ve saygı duruşunun ardından başkanlık divanı secimi
yapıldı. Secilen divana
toplantı tutanağı için gerekli
olan imza yetkisi verildikten
sonra, gecen yıl yapılmış olan
Mütevelli Heyeti toplantısının
tutanağı okundu ve onaylandı.2010 yılında gerçekleştirilen
faaliyetler ile ilgili ayrıntılı
değerlendirmenin yapıldığı
toplantı da yine 2010 yılı gelir
gider durumu ve bilanco ile
ilgili bilgilendirme sunumu
yapıldı. 22.Dunya madencilik kongresinin de geniş yer
bulduğu toplantı gündemi ma-
denciliğin genel sorunları ve
çözümleri üzerinde görüşmeler
yapıldı. Attila Yalcın Sondaj
Calıştayı hakkında değerlendirmelerde bulunuldu. Yılda
iki kere toplanan Danışma
Kurulu’nun 48.toplantısında
Prof. Dr. Erdoğan Yüzer’in
başkanlığında
Turkiye’nin madencilik sorunları tartışıldı. Prof. Dr. Guven
Onal 2010 faaliyetleri hakkında bilgi verdi, Danışma Kurulu
Toplantısı’nda da; 2010 yılı faaliyetleri ile ilgili bilgi sunumu
yapıldı. Madenciliğin genel
sorunları görüşüldü ve Atilla
Yalcın Sondaj Calıştayı hakkın-
AT T İ L A YA L Ç I N S O N D A J Ç A L I Ş T A Y I
31 EKİM-2 KASIM TARİHLERİ ARASINDA YAPILACAK OLAN “ATTİLA YALÇIN SONDAJ ÇALIŞTAYI”,
MESLEK YAŞAMININ BÜYÜK BİR BÖLÜMÜNÜ YURDUMUZDA SONDAJ UYGULAMALARINA,
SONDAJCILIĞIN GELİŞMESİNE VE EĞİTİMİNE ADAYAN MADEN YÜKSEK MÜHENDİSİ ATTİLA YALÇIN
ANISINA DÜZENLENMEKTEDİR.
Attila Yalçın Sondaj Çalıştayı
B
u çalıştay, sondaj yöntemlerindeki yenilikleri ve sondajlardan elde edilen verilerin
değerlendirilmesi gibi konularda meslektaşların karşılıklı bilgi alışverişini amaçlamaktadır.
Attila YALÇIN, kendisinin sondaj ile
ilgili yaptığı çalışmaları en güzel kendi kitabı olan “Sondaj Yöntemleri ve
Uygulamaları”nın Önsöz kısmında
anlatmıştır. İTÜ Maden Fakültesinden mezuniyeti sonrası, DSİ’de önce
Erzurum Bölgesi’nde ve Ankara’da
Yeraltısuları Dairesinde görev yapmıştır. Devlet Su İşleri tarafından,
akademik AID bursu ile yeraltısuyu
ve sondaj mühendisliği öğrenimi görmek üzere gönderildiği ABD’den 1965
yılı sonlarında dönmüştür. Dönüşünde kendisine DSİ Yeraltısuları Dairesinde Sondaj Fen Heyeti Müdürlüğü
görevi verilmiştir. DSİ’de ilk defa işletme sondajları çalışmalarını Kayseri Sarımsaklı Ovası’nda başlatmış ve
bunu izleyen safhada
“İstihsal Kuyusu İnşasının Esasları” adlı kitapçığı çıkarmış ve bu
kitapçık sonradan DSİ
talimatı olarak işleme
konulmuştur. Yetersiz
olan DSİ sondaj makina parkına sondaj makinası alımı için yeni
teknik şartnameyi ve
ardından “Sondaj Mekaniği” adlı kitapçığı
çıkartmıştır. Bu arada sondör yetiştirme
kurslarında ders kitabı
olarak kullanılmak üzere “Rotari Sondaj Tekniği” ve sondaj şantiyelerinde
çalışan arkadaşlarına iş başında kullanmak üzere “Yeraltısuyu Hidroliği
ve Yeraltısuyu Sondajları İçin Lüzumlu Formül, Cetvel ve Kritik Değerler”
adlı el kitabını yayınlamış ve bu kitap
iç yayını olarak teşkilata dağıtılmıştır.
1968 yılında DSİ Yeraltısuları Dairesinde Başkan Yardımcılığı görevine
terfi etmiştir. 167 sayılı Yeraltısuları
Yasası ile ilgili “Yeraltısuları Yönetmeliği” taslağını hazırlamıştır.
1970 yılında özel sektörde çalışmaya başlamıştır. Yurt dışında iş yapan ilk Türk
firması olarak deneyimlerini arttırmıştır.
Yazdığı “Sondaj Yöntemleri ve Uygulamaları” kitabı 20 yılı aşkın
deneyimleri ile ortaya
çıkmıştır.
1986 ile 1998 yılları arası İTÜ Maden
Fakültesi’nde ve yaklaşık 2000 yılından
vefatına kadar İÜ Mühendislik
Fakültesi
Maden
Mühendisliği
Bölümünde “Sondaj Tekniği” dersini
büyük bir zevk ve fedakarlıkla vererek yüzlerce öğrencinin yetişmesinde
katkısı olmuştur. Çok az kişiye nasip
olacak şekilde iki oğlu, bir gelini ve
iki yeğeni aynı mesleğin mensupları
olmuşlardır.
YER
Istanbul Teknik Üniversitesi Maden
Fakültesi Ihsan Ketin Konferans
Salonu
Ayazağa Yerleşkesi Maslak - Istanbul
DIL
Çalıştay’ın resmi dili Türkçe’dir.
DAVETLI KONUŞMACILAR
Akedemisyenler, uygulamada görev
alanmühendisler ve yöneticilerin
birikimleri ile çalıştay katkı
sağlamaları hedeflenmektedir.
ÇALIŞTAY KONULARI
Su Sondajları
Jeoteknik Amaçlı Sondajlar
(Tünel, Metro, Ankraj, Zemin)
Enerji Amaçlı Sondajlar
(Petrol, Doğalgaz, Jeotermal,
Kömür)
Sondaj Plan laması ve Hazırlık Çalışmaları
Endüstriyel Hammadde Araştırma
Sondajları
Sondajcılıkta Yeni Yöntem ve Ileri Teknolojiler
Sondajcılıkta Karşılaşılan Sorunlar ve Çözüm Önerileri (Panel)
TİCARİ HEYETİ TOPLANTISI
Avusturalya Madencilik Firmaları
Ticari Heyeti Toplantısı
10 Mayıs, 2011 Tarihinde İstanbul’da Yapıldı >>>
A
vustralya Konsolosluğuna
bağlı olarak çalışan Austrade (Avustralya Ticaret
Ataşeliği) tarafından
düzenlenen Avustralya
Madencilik Firmaları Ticari Heyeti
toplantısı 10 Mayıs 2011 tarihinde,
Grand Hyatt Hotel İstanbul’da yapıldı.
Türkiye’den çok sayıda kamu ve
özel sektör madencilerinin de
katıldığı toplantıda,
Avusturalya Başkonsolosu’nun hoş
geldiniz konuşmasının ardından;
Avustralya Büyükelçisi Ian Biggs açılış
konuşması yaptı. Büyükelçi konuşmasında; Avusturalya ve Türkiye ilişkilerinden ve ülkesindeki Türklerin 3000
kişilik okullara sahip olduğunu, vize
alımındaki kolaylıklardan bahsetti.
Avusturalya Madencilik Firmaları Ticareti Heyeti toplantısında
konuşan, Yurt Madenciliğini
Geliştirme Vakfı Yönetim Kurulu
Üyesi; Dr. Nijat Gürsoy’da;
Ülkemizin dünya bor rezervinin
% 70’ini, zeolit rezervinin % 7’sini
ve pomza rezervinin % 60’ını elinde
bulundurarak, dünyada birinci sırada
olduğunu, bu mineraller ardından
nadir toprak elementlerinde % 12,
toryumda % 10, trona’da % 8, profillitte de % 7’lik rakamlarla yine dünyada
çok önemli bir yerde olduğumuz
üzerinde durdu.
Yıllık 14 milyar USD olan üretim
rakamımızın, 1,7 milyar USD’lik
kısmının ihraç edildiğini ve yapılacak
yatırımların ardından ülkemizin yıllık
yaklaşık 15 milyar USD’lik ihracat
potansiyeli olduğunu belirtti.
Toplantıda konuşma yapan Türkiye
Madenciler Derneği Başkanı Mustafa Sönmez de, ülkemizin sorunları
ve Avustralya ile olan ilişkilerinden
bahsetti.
MUSTAFA SÖNMEZ
TMD Başkanı
AVUSTURALYA MADENCİLERİ
Konuşmaların ardından, Avustralyalı şirketler katılımcılara;
• Jeolojik Bilgi Yönetimi Çözümleri, :
• Maden işletmecileri için modüler dolgu tesisleri temini ve mühendisliği,
• Madencilik sektörü için iş güvenliği ve maden kurtarma eğitimi uzmanlığı,
• Enerji projeleri geliştirme ve yer altı kömür gazlaştırma işlemi konusunda uzmanlık,
• Titreşimli elekler, besleyiciler, santrifüjler, siklonlar ve suya dayanıklı malzemeler,
• Vulcan, I-Site, MineSuite yazılımları ile birlikte profesyonel jeolojik modelleme,
maden tasarımı ve maden planlama servisleri,
• Vargel (Dragline) ve Kepçe (Shovel) gözlemleme sistemleri uzmanlığı ve
• Maden izleme sistemleri.
Konularında sunumlarını yaptılar.
ETİ SODA
SÖYLEŞİ
Dünyanın En Büyük İkinci Trona Cevheri Yatağı Eti Soda Tarafından İşletilmektedir
T
ETİ SODA A.Ş TRONA ÜZERİNE ÇÖZELTİ MADENCİLİĞİ
Trona, tabiatta doğal olarak bulunan suda çok kolay eridiği için tabiatta
mostra vermeyen, genç Tersiyer havzalarında bulunabilen soda minerallerinden en yaygın olanıdır. İlk Trona minerali ABD (Wyoming) de petrol
sondajları yapılırken bulunmuştur. Ülkemizde ise MTA kömür arama çalışmaları sırasında bulunmuş olan Trona, 1980 yılında başlayan etütlerde
23 050 m sondaj yapılarak dünyanın bilinen ikinci büyük trona yatağı olmuştur. Madenin çıkartılıp, işletilmesi ve ekonomiye kazandırılması maksadıyla 1998 yılında ETİ SODA A.Ş. kurulmuştur. Soda Külü üretiminde
kullanılan Trona üretimi ülkemizde; Cam Sanayi, Tekstil Sanayi, Sabun,
deterjan ve temizlik maddeleri, Kağıt Sanayi, Fiberglas ve Seramik, Yiyecek ve İlaç Sanayi, Deri Sanayi, Yem Sanayii’nde kullanılmaktadır.
DENİZ ÇETİNER’İN HABERİ
rona üretimi konusunda başarılı bir model olacak olan
işletme hakkında, Eti Soda A.Ş ile Ciner Grubuyla olan
ortaklığı konusunun yanında Trona üretiminde Ciner
Grup sonrasında nasıl gelişmeler yaşandı, bundan sonraki gelişmeler ne yönde olacak konusunda bilgi aldık.
250 milyon dolar ihracat yapılacağı açıklanan 1500 kişiye
istihdam yaratacak olan Eti Maden İşletmeleri Ciner Grup
ortaklığından sonra ne gibi gelişmeler oldu?
Ankara Beypazarı bölgesinde, 1979 yılında kömür sondajı çalışmaları sırasında varlığı tespit edilen tronanın arama çalışmalarına devam
edilip bulunan sahalar Etibank’a devrediliyor. 1990 yıllarda uzunayak yöntemi ile arama izni çıkartan Eti Bank çalışmalara başlıyor.
Sahanın işletme hakkı Ciner Grup ortaklığında kurulan ETİ SODA
AŞ’ye veriliyor. Daha sonra sahanın işletme hakkı Eti Maden İşletmeleri ve Ciner Grup ortaklığında kurulan ETİ SODA A.Ş.’ye veriliyor. Ancak, yer altı madenciliği ile madenin işletilmesi teknik ve
ekonomik bakımdan uygun olmadığına yönelik bulgulara erişilmesi
ile çözelti madenciliği bir alternatif olarak değerlendirilmeye alınıyor. 2003 yılının sonunda sondaj kuyuları açılarak test ünitesi 2004
yılının başlarında devreye alındı. Test ünitesinden sağlanan veriler
ışığında buradaki tasarım süreçleri gelişti ve nihayetinde Türkiye’de
çözelti madenciliği trona üzerinde bir ilk olarak uygulanmaya başlanıyor. 2004 yılının sonlarında üretim kuyuları planlanarak sondajlara başlandı. O dönem 29 ünite planlandı. Ünite başına iki kuyu
üzerinden 58 tane kuyu açıldı. 2008’in sonlarına doğru da 30 ünite
tamamen faaliyete geçti. Daha sonraki yıllarda ünite sayısı 55’e çıkarılarak yıllık 1.000.000 ton ağır soda kulu ve 100,000 ton rafine
sodyum bikarbonat üretimine başlandı. 55 adet ünitede toplam 120
kuyu yer almaktadır. Sahada, iki, üç hatta altı kuyudan oluşan üniteler bulunmaktadır. Bu şekilde üretime devam ediyoruz. Bir ünite
en az bir yatay ve bir adet dik kuyulardan meydana gelmektedir. Genel olarak yatay kuyulardan enjeksiyon yapıyoruz, dik kuyulardan
da yer altındaki tronayı çözündürerek çözelti halinde yeryüzüne çıkarıyoruz. Tamamen dış ortama kapalı bir sistem. Dünyada çözelti
madenciliği ilk olarak 1950’li yıllarda kaya tuzunda (halit) uygulanmaya başlamış. Bizdeyse yeni uygulanmaya başlayan bir madencilik
yöntemi.
Soda Minerallerinden en önemlilerinden bir tanesi olan
tronayı yer altından çıkarırken hangi teknik yöntemleri
uygulamaktasınız?
Trona mineralini yer altında çözündürdükten sonra yeryüzüne çıkarma esasına dayanarak çıkarıyoruz. Trona minerali, kimyasal adı sodyum seskikarbonat olan bir bileşiktir ve Na2CO3+NaHCO3+2H2O
molekülünden oluşmaktadır. Doğada bu şekilde bulunuyor. Trona
tabii soda minerallerinden bir tanesi ve hatta en önemlisidir. Bizim
maden sahamız tronanın yoğun olarak cökeldiği, biriktiği eski bir
gölsel havzadır. Yaklaşık 8 kilometre karelik bir alanda çökelim göstermiş olup bunun şu anda iki kilometre karelik bir alanında kuyularımızı inşa etmiş bulunmaktayız. Daha sonraki yıllarda diğer böl
ETİ SODA
SÖYLEŞİ
gelerde de kuyularımızı açacağız. Teknik
olarak, yeraltına pompalarla enjekte edeceğimiz ve belli özelliklerde olması gereken çözücülerimizi hazırladıktan sonra,
tronayı yeraltında sağlıklı bir şekilde çözündürüp yeryüzüne çıkarmak için yüksek sıcaklıkta bir çözünürlük kullanmak
gereklidir ve üretim prosesine uygun olması gerekmektedir. Oluşan kondensat
(yoğuşmuş ve suya donuşmuş buhar),
porcten (atık çözelti) ve ham besi suyundan yararlanılır ve böylece %3-%5 toplam
alkaliniteye (eşdeğer sodyum karbonat
içeriğine) sahip ve 65-70 Cº sıcaklıkta çözücü hazırlanır. Çözücü tanklarında hazırlanan çözücüyü, enjeksiyon pompaları
vasıtasıyla yeraltına enjekte edilir Yeraltında bu çözücü tronayı çözündürüyor ve
%15’lik toplam alkali niteye sahip trona
çözeltisi yeryüzüne çıkarılıyor.
jeksiyon yapmışız ve ne kadar çözelti elde
etmişiz, bizim için önemli bir konudur.
Biz olması gereken süreçlerin hepsinin
düzgün bir şekilde takip edebilmek için
bilgisayar ortamından faydalanıyoruz.
DCS adını verdiğimiz modern bir otomasyon sistemimiz mevcut. Kuyuya giren
ve çıkan malzemeye ait özelliklerin tamamını kontrol altında tutarak gözlemleyebiliyoruz. Otomatik kontrol sistemiyle
sahaya çıkmadan kuyuların debilerini
ayarlayabiliyoruz. Kuyu ile ilgili bütün
verileri (debi, toplam miktar, sıcaklık ve
basınç) kayıt altına alıyoruz. Her bir ünite
için hesaplamalar yapıyoruz. Her madencilikte olduğu gibi bu yer altı kaynağının
da bir miktarı yani ömrü var, bunun için
gerekli bütün hesaplamaları yapmaktayız
ve elde ettiğimiz verilere göre yol ve yöntemler belirlemekteyiz.
Tronayı yeraltından sağlıklı bir şekilde çözündürüp yeryüzüne çıkarabilmek için yüksek sıcaklıkta bir
çözücü kullanmanız gerekli olduğunu söylüyorsunuz. Bütün bu süreçte kontrol nasıl sağlanıyor?
Bu önemli bir soru, çünkü ne kadar en-
Wyoming’deki
(Vayoming-ABD)
Trona yataklarından sonra Beypazarı Trona Yatağı’nın dünyada ikinci olduğunu biliyoruz. Buradaki
trona yataklarının ömrü ne kadardır?
Türkiye, Ankara yakınlarındaki Beypa-
Yeraltı madenciliği ile madenin işletilmesi teknik ve ekonomik bakımdan
uygun olmadığına yönelik bulgulara
erişilmesi ile çözelti madenciliğinin
bir alternatif olarak değerlendirilmeye alındığını ve uyguladığınızı söylediniz, bunu maliyet yönünden bir
avantajı var mı ve Tronayı, yeraltı
madenciliği yöntemleri ile çıkarmanın dezevanjları nelerdir?
Normal yeraltı yöntemiyle madeni aldığınızda bunu zenginleştirmeniz gerekir.
Bizim kullandığımız çözelti madeniciliği
yönteminde bir bakıma cevheri zenginleşmiş olarak çıkartıyoruz yeryüzüne.
Normal mekanik kazı yöntemiyle cevheri aldığınızda onu yer üstündeki tesislerde bir şekilde işlemeniz gerekir.
Biz bunu yeraltında gerçekleştiriyoruz.
Yeraltına su enjeksiyonu yapıyoruz
ve buradan sadece trona mineralini
çözündürüp yeryüzüne çıkartıyoruz.
Geriye kalan çözünmeyen nitelikteki
pasanın hemen hemen tamamı yeraltında kalıyor. Dolayısıyla zenginleşmiş
bir şekilde yeryüzüne çıkıyor. Onun için
ekstra bir tesis kurmanıza gerek yok.
Yeraltı madenciliği kullanmadığımız için
on eritme, on çözündürme ve büyük filtrasyon işlemlerine gerek kalmıyor.
Yeraltı madenciliğinde ise ilk önce çıkan tuvenan cevheri bünyesindeki yan
kayaçları ile tanklarda çözündürüp, filtre ederek oradan tesise pompalamanız
gerekiyor.
Çözelti madenciliğinin yapılmasının sebebi de daha ekonomik olması.
Ayrıca çözelti madenciliği cevherden
arta kalan pasanın (işe yaramayan yan
kayaç malzemesinin) de yeraltında kalmasına olanak sağlıyor.
Bu yönüyle çevreyle dost bir karaktere sahip. Çözelti madeni işletmeciliğinde çok daha az personelle çalışıyorsunuz. Toplam 28 kişilik bir personelle
yıllık 2 milyon ton tuvenan cevhere eşdeğer bir çıkarım yapılabiliyor.
Bu sahada geçmişte yer altı madenciliği yapılması amacıyla faaliyetlere de
başlanmış.
zarı ilçesindeki yaklaşık 250 milyon ton rezerv
ile dünyadaki en büyük ikinci trona rezervine
sahiptir. Sahada 12 tane işletilebilir özelliklere
sahip damarımız var. İki seri ve her biri altışar
damardan oluşuyor. Cevherli zonun toplam
kalınlığı 80 metre civarında. İki damar serisi
arasında yaklaşık 25 metrelik steril (boş) bir
zonumuz var. Bunun belirli bir kısmını işletebilirsiniz. Dolayısıyla her bir kuyunun, her bir
ünitenin belirli bir ömrü var. Tahminen 30-40
sene işlenebilecek bir rezerv olduğu biliniyor.
Madenden çıkartılan trona cevherlerinin işlendiği tesis
aynı zamanda elektriğin bir kısmını kendi üretiyor
Trona, tabiatta doğal
olarak bulunan suda çok
kolay eridiği için tabiatta
mostra vermeyen, genç
tersiyer havzalarında
bulunabilen soda minerallerinden en yaygın olanıdır.
Avrupa’nın En büyük trona rezervi
Beypazarı’nda, bu madenin kullanım
alanları nelerdir?
Türkiye, Ankara yakınlarındaki Beypazarı ilçesindeki yaklaşık 250 milyon ton rezerv ile dünyadaki en büyük ikinci trona rezervine sahiptir.
Dolayısıyla Avrupa’nın en büyük rezervi ülkemizdedir.
Kullanım alanı oldukça geniş bir madendir.
Cam, kimya, gıda, ilaç sanayinde, deterjan yapımında ve ısı yalıtımında kullanabiliyorsunuz.
Ama ağırlıklı olarak kullanıldığı alanın cam üretimi olduğunu söyleyebiliriz. Soda kulu, toplamda 120’ye yakın kimyasal maddenin üretiminde
de girdi olarak kullanılmaktadır.
Tronayı, yeraltı madenciliği yöntemleri ile
çıkarmanın dezevanjları nelerdir?
Günümüz şartlarında yeraltı yöntemiyle tronayı derinlerden yeryü züne çıkarmak bu sahada
ekonomik değil. Bir de yeraltı madenciliğinde
öngöremediğiniz problemlerle karşılaşabiliyorsunuz. Burada da öyle problemler yaşanmış başlarda. Örneğin yeraltında ilerlerken
birtakım fosil salamura kapanlarıyla karşılaşma riski yüksek. Çözelti madenciliğinde yeraltı
madenciliğinin doğasında olan problemlerle
karşılaşma olasılığınız yok. Bunların hepsini
değerlendirdiğinizde ve yeraltında çalıştıracağınız personel sayısının yerüstü işletmeciliğinde çalıştıracağınız personel sayısından kat be
kat fazla olduğunu düşünürsek çözelti madenciliğinin çok daha ekonomik olduğu ortada.
Burada maden sahası, kuyuların inşasında
çalışan personeli saymazsak 28 kişilik bir personelle işletiliyor. Yeraltı madenciliği yapılsaydı burada yüzlerce kişinin yeraltında çalışması
gerekecekti. Dolayısıyla çok çok ekonomik bir
yöntem. Ayrıca burada iş güvenliği acısından
çok daha güvenli bir ortamda çalışıyoruz. Madencilik acısından değerlendirdiğimizde hemen hemen sıfır riskle çalışılır burada.
ETİ SODA SÖYLEŞİ
Hedeflediğiniz ürün kapasitesine ulaşıyor musunuz, yurt dışına
ihracat yapıyor musunuz?
Yılda toplam 1.100.000 ton. Bunun
100,000 tonu NaHCO3 (Rafine Sodyum Bikarbonat) yani gıda sektöründe bolca kullanılan yemek sodası,
1.000.000 tonu da Na2CO3 (ağır soda
kulu) diğer sektörlerde hammadde
olarak kullanılmak üzere üretim hedefleniyor. Burada 24 saat üç vardiya
şeklinde çalışmalar sürdürülüyor, şu
anda hedeflediğimiz üretim kapasitesini gerçekleştiriyoruz. Neredeyse yok
satıyoruz diyebiliriz. Satışlarımızın,
%95 oranında ihracata gönderiyoruz.
Ürun, buradan silobaslarla dökme
şekilde veya paketli urun şeklinde tırlarla Derince Limanı’na naklediliyor.
Oradan da gemilerle taşınması gerçekleştiriliyor.
Maden üretimi konusunda çevreye verilen zararlar ve atıklar
konusunda çevresel denetimler
var ve çevre; maden aramaları
konusuna büyük bir etkisi olan
Soda kulu haline getirilebilmesi için
basit fakat belli aşamalardan geçmesi gerekiyor. Ilk önce çözeltinin filtrasyondan geçmesi gerekiyor. Sonra
kaynatılarak yoğunlaştırılması gerekiyor. Belirli bir yoğunluğa gelen ve
kristalizasyon aşamasında doygunluğa ulaşan çözeltide sodyum karbonat monohidrat kristalleri gelişiyor.
Kristaller susuzlaştırılarak (santrifujleme) belli bir serbest nem düzeyine
ulaşılıyor. En son olarak da kurutmaya gönderiliyor, kurutmadan sonra
da dökme veya paketli olarak pazara sunuluyor Çözeltiyi kaynatmak ve
suyu buharlaştırarak yoğunluğunu
arttırmak için yüksek miktarda ısı
enerjisine dolayısıyla buhara ihtiyaç
var. Buhar kojenerasyon ünitemizde
üretiliyor. Bu buharı üretmek icin burada linyit kömürü kullanılıyor. Kullanılan kazanlar tam dolaşımlı akışkan
yataklı tipte ve temiz teknolojiye sahip
ayrıca baca çıkışında çok gelişmiş bir
filtreleme sistemi var. Akışkan yataklı tipte bir kazan olduğu için kömür-
konudur. Peki, trona madenciliği çevre ile barışık mıdır? Ayrıca
maden üretimleri sırasında kimyasal madde kullanımını nasıl
gerçekleştiriyorsunuz?
Biz madencilik faaliyetlerimizi gerçekleştirirken kapalı bir sistem ile ça-
lışmaktayız. Yer altına kurduğumuz
boru hatları ile ulaşıyoruz ve eldelerimizi de boru hatları ile sağlamaktayız.
Bu demektir ki dışarıya herhangi bir
atık bırakmamaktayız. Aynı zamanda
çözdürme için kullandığımız madde
su bazlı bir maddedir ve kimyasal bir
le birlikte kireçtaşı kullanıyorlar ve
atmosfere atılacak atık gazlar kazan
içinde absorbe ederek hava kirliliğini önlüyorlar. Özetleyecek olursak
burası, maden ve kimya sektörünün
birlikte çalıştığı ileri teknolojiyle çevreye zarar vermeden kapalı sistemle
madencilik yapılan bir tesis.
tarafından kuruldu. Tabii kurulurken
yabancılardan da danışmanlık ve hizmet alımı da yapıldı. Geleneksel yöntemlerden çok farklı olduğu için Türkiye de bir ilktir. Benzersiz bir yöntem
olduğu için maden fakültelerinden
araştırma yapmak üzere gelen çok
sayıda teknik heyetler oluyor. Hacettepe, ODTU ve ITÜ’yü bunlara örnek
verebiliriz.
Maden sahası, üretim miktarı ve
maden işletmesinin sağladığı istihdam hakkında sizden bilgi alabilir
miyiz?
Sadece üretim alanında 400 kişiye
istihdam sağlıyoruz. Bunun dışında
çalışanların yakınları, taşeron firmalarının çalışılanları, nakliye ve malzeme
sağlayan firmaları da düşünürsek bu
çok daha büyük sayılara ulaşmaktadır.
Madende kullanılan teknolojinin
hazırlanmasında kimlerden faydalanıldı?
Tesisin temel tasarımı ve konsept
yaklaşımları tamamen Türk bir ekip
Ankara Kazan’da yeni bir maden
yatağının bulunduğunu biliyoruz.
Bu maden yatağındaki çalışmaları
kim yürütmektedir ve çalışmalar
şu anda hangi aşamada bulunmaktadır?
Evet, bu doğru bir tespit, Ankara
Kazan da bir rezerv daha bulundu.
Çalışmaları Ciner Grubu yürütmektedir. Şuanda sahada etüt ve fizibilite
çalışmaları devam ediyor. Çözelti test
kuyuları acılıyor ve biri faaliyete geçti.
Kuyu şu anda geliştirme aşamasında
iken diğer kuyular da açılma aşamasındadır. Orası şu anda Beypazarı
içeriği bulunmamaktadır. Yüze 96 su kalanı da soda olan çözücüyü kullanmaktayız.
Sahaya çıktığınızda hem köylülerin hem de
işletmemizin ekmiş olduğu üzüm bağlarını
göreceksiniz. Burada doğal hayat devam
ediyor. Sonuçta tronayı çözündürüyorsunuz. Sonuçta yüksek konsantrasyona sahip bir çözeltiniz oluyor. Yüksek konsantrasyondaki bir çözeltiyi doğaya serbest
şekilde verirseniz tabii ki zarar verirsiniz.
Ama biz burada tamamen kapalı devre bir
sistemle çalışıyoruz. Dolayısıyla doğaya bir
zarar vermiyoruz. Sızıntı olma riskine karşı kuyularımızı devamlı kontrol altında tutuyoruz. Olası bir kotu senaryo için de, eğitilmiş özel müdahale ekiplerimizle derhal
müdahale etme şansına sahibiz. Burada
çözelti madenciliğinin yanı sıra ana proses
tesisimiz var, lojistik tesislerimiz var bir
de kojenarasyon ünitemiz var. Şimdi kojenarasyon ünitesinde ne yapıyoruz. Proses
aşamasında, yani çözeltiyi yeraltından çıkartıp ondan sonra üretim aşamasına gönderiyoruz. Üretim aşamasında bizim yeraltından çıkardığımız o çözelti urun (soda
kulu ve bikarbonat) haline getiriliyor. Yani
ağır soda kulu dediğimiz urun haline getiriliyor.
sahasının 2003-2004 yılındaki halinde diyebiliriz.
Beypazarı’nda maden çalışmaları
dışında sosyal anlamda çalışmalarınız
var mı?
Ciner Grubu’nun tarihi Beypazarı evleri
restorasyon çalışmalarında yaptığı önemli katkıların yanı sıra, grup olarak mesleki
eğitim veriyoruz. Ayrıca işletmenin olduğu bu bölge eskiden mücavir alan değildi. Sonradan buralar mücavir alan olarak
ilan edildi. Mücavir alan bir şehrin gelişmesi bakımından gerekli görüldüğünde
kullanılabilecek olan belediye sınırlarına
komşu alan demektir. Buradan çıkartılan
trona cevherinin bedelinin belirli bir oranını yasal olarak belediyeye vermek zorundasınız. Dolayısıyla buradan çıkartılan
cevherden ve üretilen üründen Beypazarı
ve yakın çevresi faydalanıyor. Bir de tabii
buranın yarattığı ciddi bir ticaret hacmi
de var Beypazarı esnafı için. Işletmenin
Beypazarı’nda bulunması, yöre halkına
dolaylı olarak hatırı sayılır bir ekonomik
girdi sağlıyor.
22. ULUSLARARASI MADENCİLİK KONGRESİ
Ülkemizde ve dünyada madencilik sorunlarının incelenmesi ve tartışılması, bilimsel - teknik gelişmelerin ve uygulamalarının geniş
kitlelere aktarılması, araştırmacılar, işletmeciler ve yöneticiler
arasında yakın bir iletişimin sağlanması amacıyla, 11-13 Mayıs 2011
tarihleri arasında Ankara’da düzenlenen Türkiye 22. Uluslararası
Madencilik Kongresinde 103 yerli ve yabancı bildiri sunulmuştur.
15 ülkeden 500 delegenin
takip ettiği Kongrenin 2. günü
“Madenlerde Işçi Sağlığı
ve Iş Güvenliği” konulu bir
panel düzenlenmiştir. Kongre
kapsamında Beypazarı trona
madenine teknik gezi gerçekleştirilmiştir. Kongre süresince
açık tutulan sergide 24 firma
ürünlerini sergilemiştir.
Üç gün süren Kongre’de dile
getirilen görüş ve önerilerin
bazıları şöyledir:
• Ülkemiz, doğal Kaynaklar
açısından önemli bir potansiyel taşımaktadır. Ancak ülke
ekonomisinde madenciliğin
önemli bir yeri olduğu söylenemez. Sektörün, GSMH
içindeki payı % 1.5 dolayındadır. Oysa bu oran pek çok
gelişmiş ülkede daha yüksek
rakamlardadır.
• Madencilikte en önemli politikamız, ülkemizi hammadde
üretip satan bir ülke olmaktan
çıkarıp, katma değeri yüksek
nihai ürünlerde söz sahibi
bir ülke konumuna getirmek
olmalıdır.
• Madencilik sektörüne gereken önemin verilmesi için
Madencilik Bakanlığı kurulmalıdır.
• Uzun, orta ve kısa vadeli
stratejilerin belirlenmesi amacıyla tüm tarafların katılacağı
Madencilik Şurası toplanmalıdır.
• Iş Güvenliği Yasası ve Iş
Güvenliği Mühendisliği Yönetmeliği, meslek odalarının
da görüşleri dikkate alınarak
ETİ GÜMÜŞ SİYANÜR
KÜTAHYA’DA
NELER OLDU?
Bardağımızdaki suyu güvenle içebilmek için analiz yaptırsaydık siyanür oranı ne kadar olurdu? “Siyanürün
kullanımı gerçekten nasıl, sağlığa zararlı etkileri var mı
ve tehlike ne boyutta?” Gibi güncel haberlerden sonra
kafamıza takılan soruların cevabı var mı? Siyanürün ne
işe yaradığından, nasıl kullanıldığına ve çok yakın zamanda meydana gelen Kütahya’daki Gümüş Madeninde Atık Barajı iç setlerinin çökmesi ile ilgili haberden
sonra konu ile ilgili uzmanların yaptıkları açıklamalar,
sağlık tehdidi altında olduğunu düşünen Türk insanının kafasındaki birçok soruya cevap verici niteliktedir.
ECE ŞAHİN’İN HABERİ
T
Siyanür her kimyasal gibi,
sadece iş güvenliği denetimi
altında kullanılması
gerekli bir maddedir.
ürkiye’de siyanürün kullanımı ve Kütahya’da gümüş
üretimi ve yakın zamanda
meydana gelen gelişmelere
bir mercek uzatılırsa, atık
barajı iç setlerinin çökmesiyle oluşan kamuoyu nasıl bir boyuta gelecek. Öldürücü olduğunu düşündüğümüz
maden kazasına daha ayrıntılarıyla değinmeden önce siyanürü daha yakından tanımak gerek.
Öldürücü bir madde olarak algılanan
ve madencilik sektöründe kullanılan siyanür altın ve gümüş üretiminde kullanım
zorunluluğu olan bir kimyasaldır. Siyanür üretim amaçlı kullanılıp sulu ortamda altın ve gümüşün çözünmesini sağlar.
Madencilikte, siyanürün %01.01-0.05
arasındaki seyreltik çözeltileri kullanılır. Burada kullanılan Sodyum Siyanür
(NaCN) çevrecilerin endişelendiği gibi
kalıcı değildir. Havaya veya diğer oksitleyicilere maruz kalınca oksitlenir, bozunur
ve kalıcı olmaz. Yeterince yüksek dozda
alındığında öldürücü bir zehir olmakla
beraber, düşük konsantrasyonlarda alındığında kronik sağlık veya çevre sorunlarına yol açmamaktadır.
Gerek kimya sanayi ve gerekse madencilik sektöründe, siyanürü kullananlar belli
kurallar doğrultusunda üretim yapmakta, siyanür kullanımından kaynaklanan
tehlikeyi önlemek için, sıkı risk yönetimi
sistemlerini kullanmaktadırlar. Madencilikle ilgili çözeltilerdeki siyanür, içindeki
altın alındıktan sonra ya tesise geri gönderilmekte ya da imha edilmektedir.
Siyanürün ortama salıverilme ihtimalini azaltmak ve önlemek için, siyanürün
kullanımı ile ilgili risklerin yönetimi, uygun mühendislik, dikkatli izleme ve iyi yönetim uygulamalarını gerektirmektedir.
ETİ GÜMÜŞ
S İ YA N Ü R
Siyanür Gerçeği
Tarih;7 Mayıs 2011 Yer; Kütahya… Merkeze 34 km uzaklıktaki Gümüş Madeninde bulunan siyanür barajındaki setlerden birinci setin çökmesiyle ikinci sete karışan siyanür miktarı konusunda endişeler oluştu. 1985 yılında, yapılan ve 1987 yılından bu yana kullanılan
baraj 25 milyon metreküp kapasiteye sahiptir.
PEKİ, ETİ GÜMÜŞ A.Ş’ DE YAŞANAN
KAZANIN SİYANÜR TEHLİKESİ NE İDİ
VE ARAŞTIRMALAR NASIL
SONUÇLANDI?
ti Gümüş AŞ. nin Genel Müdürü
Ergün Kılıç, bu konu hakkında
yaptığı şu açıklama ile bir tehlikenin olmadığını gerekli tedbirlerin alındığını vurgulamıştı.
E
ETİ GÜMÜŞ’ÜN ÇEVRE KONUSUNDAKİ YAPILAN DENETLEMELERİ
YILDIZLAR SSS HOLDİNG ÇEVRE
ETKİ DEĞERLENDİRME (ÇED)
GRUP BAŞKANI SERTAÇ NURİ
GÜCÜYENER AÇIKLADI.
Ç
evre ve Orman Bakanlığı’nca
belirlenen kuruluşlarca yapılan
denetlemeler yapıldı. Kütahya,
termal turizm kaynakları bakımından gelişmiş bir ilimiz. Tesisimizdeki olay kullanılarak Kütahya’daki
termal turizm baltalanmak istenmek-
Kılıç:“Tesisimizde herhangi bir şekilde çevreye siyanürlü su sızmamıştır.
Devletin ve kendi şirketimizin çevredeki köylerde yapmış olduğu düzenli
ölçümler sonunda alınan numunede
siyanür miktarının normalden 40 kat
fazla olduğu yönündeki bilgilerin yanlış olduğu ortaya çıkmıştır.Bilgi aktarımıyla ilgili yasal haklarımızı kullanacağız” şeklinde konuştu.
Kütahya Hilton Garden Inn Otel’de
düzenledikleri basın toplantısında konuşan Ergün Kılıç, barajın yıkılmasıyla
ikinci havuzdaki suyun yüzde üçünün
üçüncü havuza aktığını ve çevreye herhangi bir bulaşma olmadığını açıkladı.
Yetkilinin açıklamalarından çıkan so-
tedir. Kütahya halkı, yer altı ve yer
üstü zenginliklerinin farkında olan,
çevresel açıdan bilinçli bir halktır.
Bilimsel ve teknik çalışmalardan
uzak, halkın huzurunu ve kamu düzenini bozmaya yönelik bir tehlike
söz konusudur.
Buna halkımızın itibar etmeyeceğine inanıyoruz. Çevre Mühendisleri
Odası, Greenpeace üyelerinin aldığı
su numunelerini akredite olmuş laboratuvarda analiz ettirdiğini iddia
ediyor, ancak bu laboratuvarın ismini veremiyor.
Çevre ve Orman Bakanlığı ise
’Ben bu numuneleri alıyorum, analiz
ettiriyorum’ diyerek, akredite olan laboratuvarın adını veriyor.
Akredite olan laboratuvarın ismini
veremeyen ve bu konuda provokatif açıklamalar yapanların ifadeleri
halkımıza inandırıcı gelmiyor. Bunun
ispat edilebilmesi için numunelerin
şahitler huzurunda alınıp değerlendirilmesi lazım.”
nuçlara göre, yıkılmanın ardından olay
yerine incelemelere gelen uzman ekiplerin hazırladığı rapora göre, çevreye
herhangi bir siyanürlü bulaşma olmamış, yıkılma sonucunda üç önemli önlem alınmıştır. İlk önce fabrikada üretim durdurulmuş, ocak ayında ODTÜ
heyetinin barajda yaptığı incelemeler
sonucu oluşturulan ve 9 Mayısta iletilen rapora göre, birinci set ve diğer
yerlerdeki güçlendirme çalışmaları yapılmış.
Şu andaki yırtılma sebebiyle çalışmaları hızlandırılarak, üçüncü önlem
olan ’5’inci havuz’ projesi yüzde 90
oranında bitmiş ve fiili olarak çalıştırılmaya başlanacak.
YURT MADENCİLİĞİNİ GELİŞTİRME
VAKFI YÖNETİM KURULU BAŞKANI
PROF. DR. GÜVEN ÖNAL İSE,
zellikle son dönemde gümüş fiyatlarının artması nedeniyle daha
fazla üretim yapan firmanın, kapasiteden fazla atık çıkardığını
ve atık havuzunun da taşıyamayacağı
kadar yüklendiğini belirtti:
Tesisten dışarıya siyanür sızıntısının meydana gelmesi için barajın en
son kademesinin çökmesi gerektiğini
söyledi. Önal “Oysa buradaki çökme
Ö
İÇME SUYUNA GERÇEKTEN
SİYANÜR KARIŞTI MI?
ETİ GÜMÜŞ BUNDAN SONRA
NASIL HAREKET EDECEK?
Köprüören köyündeki suya siyanür
karıştı iddialarına cevap veren Genel Müdür Ergün Kılıç, “12 Mayıs’ta
Köprüören’den alınan numunelerde
devlet tarafından yapılan analizlerde
sonuç 0,010 un altında elde edilmiştir. Türk Standartları’nda kabul edilen
sudaki siyanür değeri litrede 0.050
miligramdır Buna göre suda siyanür
oranı normal değerlerin bile çok çok
altındadır. ( 5 kat daha az)” açıklamasında bulunduktan sonra kendi laboratuvarlarında da bu sonuçlara yakın sonuçları aldıklarını ve yanlış raporlara
karşı da yasal haklarını arayacaklarını
belirtti. Dünyadaki gümüş üretiminin
yüzde 1,7’sini Eti Gümüş’ün karşıladığını belirten Kılıç, sadece geçe yıl 356
ton gümüş ürettiklerini, şu anda, bir
ay boyunca üretimin durdurulması ile
atık barajının iç kademelerinde, yani
ara kademede yaşandı” diye konuştu. Önal, “Çevredeki sulara bulaşması söz konusu olamaz çünkü dışarıya
sızma ya da akma yok. Bütün olay
atık barajı alanında olmuş. ‘Şurada bu
kadar siyanür var, dışarı sızdı’ şeklindeki açıklamalar tamamen spekülasyon, çevreye bir tehlike arz etmesi
söz konusu değil’’ dedi.
Prof. Dr. Güven Önal, siyanürün
havaya karışması için belli şartların
oluşması, yani havadaki hidrojen iyonu konsantrasyonunun çok düşmesi
veya OH konsantrasyonunun artması
gerektiğini ifade ederek, dolayısıyla
havaya siyanür buharının çıkması işinin özel bir asit işlemi olduğunu, durup dururken havaya karışması gibi
maliyetin 25 milyon dolar olduğunu,
bununda ülkemiz için zarar olduğunu söyledi. Eti Gümüş A.Ş.’nin 2004
yılında özelleştirildiğini ifade eden
Kılıç, yıllık üretimi 90 tondan 356
tona çıkardıklarını söyledi. Kılıç, 220
milyon dolar yatırım yapıldığını belirterek, “Türkiye’de 2004’te 265 ton
gümüş ithalatı yapılırken, geçen yıl sadece 5 ton ithalat yapılmıştır. 2004’te
çalışan sayımız 356 iken, şu anda 900’e
yaklaşmıştır” dedi.
RİSK DEĞERLENDİRMELERİ
Sadece halka etkilere değil, aynı zamanda belirli bir sahadaki işçiler gibi
tehlikeye maruz kalması en çok muhtemel kişilere etkilere de hitap eder.
Sodyum siyanür briketlerinin tesise
gelişi, boşaltılması, taşınması ve ambarlanması sırasında işçilerin siyanürle temas ihtimali bulunmaktadır.
İşçilerin, havadan gelmesi muhtemel
tehlikelere karşı solunum koruyu-
bir olayın yaşanmayacağını bildirdi.
Önal, ‘’Atık barajına gelen siyanür güneş ışınlarıyla bozuşuyor. Böylece sudaki siyanür oranı devamlı düşüyor’’
diye konuştu.
Prof. Dr. Güven Önal, Eti Gümüş
AŞ’nin 25 yıldır faaliyette olduğunu
hatırlatarak ‘’Eğer son set çöküp de
çevreye bu çamur ve siyanürlü sular
gitseydi o zaman başkaydı. Ama şu
anda hiçbir şekilde çevreyi etkileyecek bir şey yoktur, 25 yıldır nasılsa
şimdi de öyledir’’ diye konuştu.
Prof. Dr. Önal siyanürün altın aramada değil, üretiminde kullanıldığını,
Türkiye’de kullanılan siyanürün yüzde
1’inin, yani yılda 3 bin tonunun madencilikte kullanıldığını ifade ederek
şunları söyledi: ‘’Geri kalan 300 bin
Özellikle son dönemde gümüş fiyatlarının artması nedeniyle
daha fazla üretim yapan firmanın, kapasiteden fazla atık
çıkardığını ve atık havuzunun da taşıyamayacağı kadar
yüklendiğini belirtti
cu teçhizat kullanmaları zorunludur.
Söz konusu teçhizatın uyarlanması,
kullanımı ve denenmesi şirket sağlık
ve güvenlik prosedürleri içinde yer
almaktadır. Modern maden işletmelerinde, HCN gazının bulunabileceği
kapalı mekânlarda söz konusu gazın
bulunması halinde alarm veren HCN
gaz detektörleri vardır. İnsanların
çoğu, sağlık için tehlikeli olabilecek
konsantrasyonların altındaki hidrojen
siyanür gazının kokusunun (acı badem
kokusunu andıran) farkına varabilmektedirler. Zararlı maddeler sadece
insanları değil ekolojik alıcıları da etkilerler. Madencilik ortamlarında üç
ekolojik veya çevresel alıcı grubu kaygı
konusudur: memeliler, sürüngenler ve
amfibianlar; kuşlar; balıklar ve diğer
ton siyanür elyaf sanayinden tutun da
fotoğrafçılığa, metal sanayine, eczacılığa kadar çok sayıda alanda kullanılıyor.
SİYANÜR BASINA YANSIDIĞI GİBİ
TEHLİKELİ Mİ VE ÇEVRE BUNDAN
ZARAR GÖRDÜ MÜ?
Tüm yönleri ile siyanür irdelenirse,
Gerek kimya sanayi ve gerekse madencilik sektöründeki sorumluluğunun bilincinde olan şirketler, siyanür
kullanımından kaynaklanan zarar ve
ziyanı önlemek için sıkı risk yönetimi
sistemlerini kullanmaktadırlar. Madencilikle ilgili çözeltilerdeki siyanür,
içindeki altın alındıktan sonra ya tesise geri gönderilmekte ya da imha
edilmektedir. Siyanürün ortama salıverilme ihtimalini azaltmak ve önlemek için siyanürün kullanımı ile ilgili
risklerin yönetimi, uygun mühendislik,
dikkatli izleme ve iyi yönetim uygulamalarını gerektirmektedir.
NÜKLEER SANTRAL
Nükleer Santral Yakıtı Yozgat’tan
TÜRKİYE’DE KURULMASI
PLANLANAN NÜKLEER
ENERJİ SANTRALLERİNİN
YAKITI YOZGAT’TAN
KARŞILANACAK.
Türkiye’de iki ayrı yerde nükleer enerji santrali kurulmasının gündeme gelmesinden sonra önemi artan uranyum madeni için Sorgun ilçesinde rezerv araştırma çalışmaları başladı. MTA tarafından 1980’li yıllarda Mehmetbeyli, Temrezli ve Akkoluk köylerinde açılan
507 sondaj kuyusunda yeniden rezerv araştırmaları başlatıldı.
T
ürkiye’de belirlenen uranyum madeni rezervinin yarısının Sorgun ilçesinde bulduğu tahmin edilirken, Dur
Madencilik MTA tarafından açılan sondaj kuyularında çalışmalarını sürdürüyor. Dur Madencilik Proje Müdürü Koray Kiriş, daha önce MTA tarafından
yapılan araştırma ve açılan sondaj kuyularındaki verilerin
doğrulunun tespiti için kendilerinin de sondaj yaptıklarını
belirterek, “Geçen yıl başladığımız çalışmaları bu yıl da sürdürüyoruz. Bugüne kadar 32 sondaj yapıldı, veriler toplandı
ve halen çalışmalarımız sürüyor” dedi.
Türkiye’deki uranyum madeni rezervinin yarısının Sorgun ilçesinde olduğu tahmin edildiğini ifade eden Kiriş,
“Sorgun ilçesinde yaklaşık 4 bin ton uranyum olduğu bilinmektedir. Biz de bunu kanıtlamak için çalışıyoruz. Yapılan
çalışmalarla elde edilen veriler doğrultusunda doğaya zarar
vermeden yerinde çıkarım yapılıp uranyum madeni çıkarılacak” ifadelerini kullandı.
Uranyum madeninin Türkiye’de çıkartılmasının nükleer enerji santralleri kuruduğunda dışa bağımlılığı azaltacağına değinen Kiriş, “Sorgun ilçesinde yapılan araştırmalar
tamamlandıktan sonra Şefaatli ilçesinde de bir çalışma ya-
pılması planlanmaktadır. İnşallah umduğumuzun üzerinde
bir uranyum rezervi ile karşılaşırız” diye konuştu.
M TA M A D E N C İ L İ K M Ü Z E S İ
K
onu ile ilgili ayrıntıları,
MTA, Anadolu Madencilik Tarihi Birim Yöneticisi Selma Kaya ile görüştük.
Sorularımızı net ve bilgilendirici bir şekilde cevaplayan
Selma Kaya ziyarete açılan bu müze
hakkındaki açıklamalarının yanı sıra
okuyucularımız için madencilik tarihi
konusunda aydınlatıcı cevaplar verdi.
Tabiat ve Madencilik Tarihi Müzesi Ziyaretçilere Açıldı
MTA madencilik tarihi ile madenin ilk keşfinden günümüze kadar madenciliğin tarihsel
gelişimini gözler önüne seren Müze 24 Mayıs 2011 tarihinde yeniden ziyaretçilere açıldı.
Müzede, yer bilimlerinin tüm evrelerine ait her türde materyal bulunuyor. MTA’nın jeolojik, mineralojik, paleontolojik araştırma ve çalışmaların yanı sıra fakültelerin yer bilimleri ile ilgili bölümlerinin yaptığı bilimsel ve teknik araştırmalarda toplanan materyaller de teşhirde sergileniyor. MTA Tabiat Tarihi ve Madencilik Müzesi’nde Türkiye’den
ve Dünya’nın çeşitli yerlerinden yaklaşık olarak 2.000 adet mineral ve kayaç örneği ayrı
bölümler halinde sergilenmektedir. Bunlar; Sistematik Mineraloji, Kayaçlar, EvaporitlerDekoratif Mineraller ve Süs taşları ile Türkiye Yeraltı Kaynakları Bölümü ve Türkiye Madencilik Tarihi Bölümlülerinden oluşmakta.
MTA Genel Müdürlüğü’nün,
maden araştırmaları
sırasında ele geçen eski
madenciliğe ait bulgular
eski madencilik faaliyetleri bölümün oluşmasına
neden olmuştur.
Serginin önemi büyük ve sergilenen maden ve mineraller gerçekten etkileyici. Bu malzemeler
nasıl biraraya getirildi ve çalışmalar sırasında kimlerle beraber çalışıldı, bu gibi konuları
okuyucularımız mutlaka merak
edecektir. Bu konu hakkında sizden bilgi alabilirmiyiz?
Eserlerin büyük bir çoğunluğu, neredeyse yüzde 95’i MTA’nın arazi araştırmalarında elde edilen ve müzeye
getirilen malzemelerdir. Bir kısmı yabancı müzelerden hediye olarak geldi
ve değiş tokuş yoluyla getirildi. Bir
kısmı da, özellikle mineraller, satın
alma yoluyla müzeye kazandırıldı.
Arkeolog olduğum için ağız alışkanlığından dolayı eser diyorum ama esasen bu malzemelere mineral, maden
ya da örnek demek daha doğru olur.
Bunlar, özellikle paleontolojik malzemenin çoğunluğu araştırmalar sırasında, kömür ararken, petrol ararken,
yani tamamen jeolojik ortamlarda bulunmuş fosillerdir.
Bu malzemeler ne zamandan
beri toplanmaya başlamış ve
toplanan malzemelerin sergilenmesine nasıl karar verilmiştir?
1935 ten beri toplanan ve depolarda
biriktirilen malzemelerin sergilenmesi fikri geniş bir ufka sahip olan engin
görüşlü Donemin Genel Müdürü Sadrettin Alpan’a ait ve onun girişimleri
ile hayata geçirilen müzenin ilk kadın
müdürü Amerika da eğitim almış olan
Sehavet Mersinlioğludur. Burası yaz
mevsimlerinde uzun sureler arazide
çalışan MTA personeli için bir kampus olarak tasarlanmış ve farklı bir
bakış acısıyla, çalışanlar araziye, yeşil
alanlara alışıktır, burada kendilerini
sıkışmış hissetmesinler diye düşünülerek özellikle geniş, yeşil bir mekan
olarak yapılmış, kreşinden, dinlenme
alanlarına gerçekten son derece rahat
bir tesistir.
Müze kurulduğundan beri
bu kompleks içindemiydi?
Evet, ama bu binada değildi. Önceden
Genel Müdürlük binasının alt katında
idi. Bina 2004 yılında açıldıktan sonra
malzemenin çoğu buraya taşındı ama
orada da hala belli başlı bazı parçalar
duruyor. Müzenin ilk kuruluşunun oldukça güzel bir hikâyesi var. Nostaljik
fotoğraflarımızın bulunduğu albümde
de görülecektir.
Müzenin ilk kuruluşu sırasında
insanlar büyük bir heves ve özveri
ile kümes telinden tuvalet kâğıdına
kadar pek çok malzemeyi evlerinden
getirerek bu müzeyi adeta yoktan var
etmişler. Bu fedakârlık şimdiki kuşakta hiç olmayan bir şey olduğu için bu
hikâye beni çok etkilemişti.
O eski fotoğraflara baktığımızda
insanların yüzlerinde başka türlü bir
ışık, başka türlü bir heyecan var, artık
olmayan bir şey bu.
Müze ilk kurulduğunda o zamana kadar araştırmaları yapılmış
ve bulunmuş olan mevcut malzemeler vardı ve onlar sergilenmeye başlandı. Ya şimdiki çalışmalarınızı nasıl yapıyorsunuz, yani
arazi çalışmalarında karşılaştığınız bulgular hangi süreçlerle
müzeye getiriliyor ve bununla
ilgili bir ekip hazırladınız mı?
Bizim arazi çalışmalarımız zaten projelerle yapılıyor. Jeoloji dairesi sürekli
olarak jeolojik harita çıkarmaya yönelik projeler üzerinde çalışıyor. Yılın
altı ayı arazide çalışma yapıyorlar. Bu
çalışmalar sırasında bulunan bütün
malzemeler derleniyor ve müzeye
konulmaya değer malzemeler buraya
getiriliyor. Zaten onların pek çok malzemesi de bizim depolarımızda muhafaza ediliyor.
Tabii o malzemenin hepsini sergileyemiyoruz. Şu anda elimizdeki 100
binden fazla sayıdaki materyalin ancak 5 bin kadarı sergileniyor.
M TA M A D E N C İ L İ K M Ü Z E S İ
Tabiat Tarihi Müzesinin görme engelli vatandaşlarımız için hazırlanan bölümünde, görme engelli vatandaşlar sandıkların içinde sergilenen eserlere dokunarak tanıyabiliyorlar. Aynı zamanda eserler hakkında Braille (Görme engelliler
için alfabe) alfabesi ile hazırlanmış bilgilere de ulaşabiliyorlar
Peki, bu malzemeler sergilenirken dönemlere göre mi sınıflandırılıp düzenleniyor?
Malzemeleri sergilemek için birçok bölüm oluşturuldu. Örneğin müzenin giriş katında meteor ve ay taşı gibi dünya
dışından malzemelerin sergilendiği
güneş sistemi bölümü var. Birinci katta omurgalı ve omurgasız fosillerin
sergilendiği bölüm ile doldurulmuş
hayvanların sergilendiği bir bölüm var.
En üst katta da mineraller ve kayaçlar
bölümü ile madencilik tarihi bölümü
bulunuyor. Hangi dönemler olduğu
da kronolojik bir düzenleme içerisinde
ayrıca belirtiliyor.
MTA Tabiat Tarihi ve Madencilik
Müzesi’nde Türkiye’den ve Dünya’nın
çeşitli yerlerinden yaklaşık olarak
2.000 adet mineral ve kayaç örneği
ayrı bölümler halinde sergilenmektedir. Bunlar; Sistematik Mineraloji,
Kayaçlar, Evaporitler-Dekoratif Mineraller ve Süs taşları ile Türkiye Yeraltı
Kaynakları bölümü ve Türkiye Madencilik Tarihi bölümlerinden oluşmaktadır.
Müze bünyesinde maden konusunda eğitim çalışmaları yapılıyor mu?
Bünyemizde eğitimi verilmek üzere
planlanmış çeşitli çalışmalarımız var.
Eğitim bölümünce hazırlanmış çocuklara yönelik bir eğitim mekânımız var
Daha çok okul öncesi ve ilkokulun ilk
dönemindeki çocuklara yönelik bir
mekân. Burası çeşitli maket ve oyuncakların bulunduğu, çocukların boyama faaliyetleri yapabilecekleri, oyun
oynarken öğrenebilecekleri bir alandır.
Bunun dışında video ve film gösterimlerinin yapılacağı bir alanımız mevcut.
Yeni dönemde bu alanları da faaliyete
sokacağız. Şimdilik daha çok kişisel ziyaretleri kabul ediyoruz ama bu alanların faaliyete geçmesiyle grup ziyaretlerini de kabul edebileceğiz. Şimdilik
özellikle çocuk ziyaretçilere bir rehberlik hizmeti veremiyoruz, daha çok
öğretmenlerine düşüyor bu görev fakat
önümüzdeki dönemde bu konuda da
ilerleme kaydedeceğiz. Çeşitli eğitim
programları hazırlamayı planlıyoruz.
Çocukların ilgisini çekecek oyuncaklar, küçük eğlenceli bilgi kitapçıkları
ya da kartpostallar gibi materyaller
de hazırlıyoruz. Çocukların küçük alcı
heykeller yaparak yanlarında götürebilecekleri bir alan ile maden bulmanın
heyecanını yaşayabilecekleri bir kum
havuzu alanımız da var.
Müzede en fazla öne çıkan, en
çok ilgi gören parça hangisidir?
Bana göre buradaki en nadide ve en
önemli örnek 13.000 yıl öncesine ait
insan ayak izidir. 1985 yılında MTA’nın
uranyum aramaları sırasında Manisa,
Kula’da bulunmuş.
Dünyada bu tür örnekten dört adet
var ve bizdeki bunların en ilgincidir.
Volkanik bir patlamanın ardından ya-
ğan yağmur ile tüfler çamur haline geliyor, insan bu çamura basıyor ve ayak
izi çıkıyor. Ardından volkan tekrar patlıyor ve bu izlerin üzeri lavlarla örtülüyor. Adeta fırında pişirilmiş seramik
gibi bugüne kadar geliyor. Yani, jeolojik oluşumu bakımından dünyadaki
en ilginç örnek bizde bulunmaktadır.
Bunun dışında, Anadolu’nun dinozoru
diyebileceğimiz ve en büyük kara memelisi olan Baluchiterium fosili müzemizde bulunuyor. Bununla ilgili hali
hazırda yürüyen bir proje çalışmamız
da var. Şu anda paleontolog arkadaşlar
arazide araştırmalara devam ediyorlar
ve bu Baluchiterium’un en büyük kemiklerini buldular.
Bunların dışında, 3500 yıl öncesine ait Kahramanmaraş fili kalıntısı,
2002’de Adana Yumurtalık sahiline
vurmuş olan 11 metre boyunda bir
uzun balina, çeşitli endemik bitkiler,
nesli tükenmekte olan kelaynak kuşu,
caretta carettalar var müzede. Bana
dünyanın en güzel mermeri olarak görünen muhteşem bir
mermer örneği var. Dinozorun aslı yok ama en az aslı kadar
ilginç birebir tıpkı kopyası var, Anadolu’da geçmişte kullanılmış paleontik aletler var. Prehistoria bölümünde çeşitli tablolar var ki bunlar, Kars
Kağızman’daki asıllarının birebir kopyalarıdır. Asıllarının üzerleri zaman içinde doğal nedenlerle kapanmış. Bunların eskizleri
1965’lerde Işın Yalcınkaya hocamız tarafından yapılmış. Müzede daha önce madencilik
tarihi bölümü yoktu. Hâlbuki uygarlıkların
gelişimi acısından madencilik çok önemli
bir faaliyettir. Biz de mutlaka böyle bir bölümümüz olması gerektiğini düşündük ve bu
bölümü açtık.
yapıldığını biliyoruz. Ama ilk işlenen maden bakır ve M.Ö.
2000’de Cayonu ve Elazığ Maden’de işlenmeye başlanıyor.
Müzede bu işleme sürecinin canlandırması var. Bakırı önce
döverek inceltiyorlar, vurdukça maden şekil
alıyor fakat çok incelttiklerinde de kırılmalar, kopmalar başlıyor. Sonra ısıyla işlemeye başlıyorlar. Isıyla madene akışkanlık
kazandırıyorlar, kalıp ve döküm devreye
giriyor. Bunu daha sağlam ve dayanıklı
hale getirmek için kalay katıyorlar. Bizim
‘Geçmişten Günümüze Anadolu Madenciliği’ adlı jeoarkeolojik bir projemiz var. Bu
projeyi Bochum Bergbau Müzesiyle birlikte yürütüyoruz. Orada hocalık yapan ve
madencilik üzerine çalışan Profesör Ünsal
Yalcın ile birlikte araziye çıkıyoruz. Mesela
Gümüşhacıköy’e gittik. Cürufların analizini
yaparak ne kadar yüksek ısıda işlem yaptıklarını ve dolayısıyla ne kadar kaliteli maden
elde ettiklerini tespit etmeye çalışıyoruz.
Örneğin demiri işlerken oldukça yüksek ısılarda çalışmışlar,
ısıyı korumak için fırınlar yapmışlar, içine kuvars katmışlar… Yani cürufların analiziyle pek çok bilgiye ulaşa
MTA Tabiat Tarihi ve
Madencilik Müzesi’de
Türkiye’den ve
Dünya’nın çeşitli
yerlerinden yaklaşık
olarak 2.000 adet
mineral ve kayaç
örneği ayrı bölümler
halinde sergilenmek-
Anadolu Coğrafyasında bilinen en eski
madencilik faaliyeti ne zaman ve nerede yapılmış?
M.Ö. 2000 yıllarına denk geliyor ama aslına
bakarsanız bunun hazırlık aşamaları M.Ö. 4000-4500’lere
kadar giriyor. Malzemeyi olduğu gibi kullanma prehistorik
dönemlerde var, boncuk, olta, hamak ipi gibi materyallerin
M TA M A D E N C İ L İ K M Ü Z E S İ
biliyoruz. Bu çalışmalar üzerinden bir Türkiye envanteri oluşturmaya çalışıyoruz.
Projenin amaçlarından biri
de bu cüruflardaki malzemeleri tespit ederek tekrar ülke
ekonomisine kazandırmak.
Hatta bunun uygulaması da
başlamış, örneğin Kastamonu Cozoğlu’ndaki cüruflardan değerli malzeme çıkarma
işini Fransızlar almışlar.
cevher
zenginleştirmede
kullanılan taş aletler var.
Eski metalürjiye ait cüruflar da bulunmaktadır.
Eski Metalürjiye ait
buluntular konusunu
daha ayrıntılı bir biçimde açıklayabilirmisiniz? Örneğin Cüruf
nedir?
Cüruf; Cevher içerisindeki
metali ayırıp elde edebilmek için, cevherin ısıtılarak
Tarih boyunca yapılan
ergitilmesi sonucunda ortamaden işleme teknikleri
ya çıkan odun kömürü, kül,
hakkında
araştırmalar
silis ve cevher karışımından
yaptınız mı?
oluşan atıklardır. CüruflarElbette bunları da tespit etda izlenen ve bal peteğimeye çalışıyoruz. Mesela
ne benzeyen gözenekler,
M.O. 2000’li yıllarda kullanılan ahşap küreklerle tipo- Madenin bilinçli olarak alet ve silah yapımında kullanıl- cevherin ergitilmesindeki
lojisiyle Osmanlı döneminde ması insanın en önemli buluşlarından birisidir. Böylece reaksiyon sırasında oluinsan hem yeni bir hammadde ile tanıştı hem de bu hamşan çeşitli gazların, açığa
kullanılanların tipolojilerinin
maddeyi işlemek için ilk defa ısıdan yararlandı. Bu yeni
çıkan cüruflarda bıraktığı
birbirinden farklı olduğunu
yaratıcı buluşla toplumların gelişmesinde en önemli etşekillerdir. Eski Anadolu
gördük. Madenlerin galeri kenlerden biri olan madenciliğin temeli atılmış.
Metalürjisine ait en önemli
içinden dışarıya çıkarılması
merkezlerden biri Amasbazı yerlerde oluklar vasıtaya, Gümüşhacıköy Gümüş
sıyla yapılmış ve o oluğun içihakkında genel bir bilgi aldık.
ne girebilecek kürekler kullanılmış, kı- Madencilik Tarihi Bölümünü beldesindeki cüruf birikimleri, uzun
rılmayı önlemek için ahşaplar genelde bize detaylı bir şekilde anlatabi- süreçli madenciliğin kalıntılarıdır. Yüz
binlerce ton cüruf kurşun ergitmesiyle
dikey kullanılmış. Bu küreklerin yapıl- lirmisinz?
dığı ağaçların cinsini ve yaşını da tes- Bu bölümdeki asıl amacımız, adından oluşan atıklardır. Eski dönemlere ait
pit ediyoruz, dolayısıyla o dönemdeki da anlaşılacağı gibi madenlerin ilk yüzlerce maden cürufu deposu vardır.
bitki örtüsü konusunda da bulgulara bulunmasından ve işletilmeye başlan- Bu cüruf birikimleri bakır, kurşun, güulaşmış oluyoruz. Tane iriliğini belirle- masından beri süregelen teknik an- müş ve demir metalürjisine ait kalınmek için neler yapıldığı, ne tur taşıma lamdaki gelişmelerin araştırmalarını tılardır. Halit (Kaya Tuzu) NaCI, Jips
kapları ve potalar kullanıldığı gibi so- yapmak ve bulunan örnekleri sergile- CaSO42H2O, Kolemanit Ca2B6Orulara da yanıtlar bulmaya çalışıyoruz. mektir. Maden araştırmaları sırasında 115H2O, Kuvars SiO2, Obsidiyen evaTabii bu araştırma faaliyetlerinde esas ele geçen eski bulgular kronolojik dü- poritler, dekoratif mineraller ve süsolarak laboratuar olanakları gibi kü- zenlemeleri ile bilgilendirilerek 164 ör- taşları örnekleridir.
tüphane gibi işin mutfağı diyebilece- nek sergilenmekte ve bakır madeninin
ğimiz kısım son derece önemli. Elbette nasıl işlendiğini gösteren canlandırma Biraz da Osmanlı Döneminde yapılan madencilik hakkında bizi
sunum ve görünüm de çok önemli ama bulunmaktadır.
bilgilendirebilirmisiniz?
mutfak iyi olmazsa sunum ve gösterim
de kötü olur. Bu anlamda, MTA’nın Bu bölümde sergilenen malzeme- Osmanlı’da son derece gelişmiş bir
kütüphanesi son derece zengin özel- lerden örnekler verebilirmisiniz? madencilik faaliyeti var. Genelde gaylikle jeoloji konusunda bulamayacağı- Meşale ve kandiller gibi basit aydınlat- rimüslim nüfusun bu işle ilgilendiğini
nız eser yok,1600’lü 1800’lu yıllara ait ma araçlarının yanı sıra, çabuk kırıl- görüyoruz.
Osmanlıda bulunan madenlerin
kaynaklar bile bulunabiliyor. Labora- mayan ahşaptan yapılmış madenci kütuar konusunda da İstanbul Üniversi- rekleri, madenci kazmaları ve cevher toprak sahibinde kalması ilkesi vardı.
tesinin laboratuarlarıyla çalışmak için taşıma tekneleri bulunmuştur. Günü- Anadolu ya da Rumeli’de maden bugirişimlerimiz sürüyor.
müzde kullanılan kırıcıların yerine Yü- lunduğu öğrenilince maden incelenir,
zeyden toplanan veya yer altı maden- işletmeye değer ise işletmeye açılmasıGelelim madencilik tarihi bö- ciliğinden elde edilen metalik maden na karar verilirdi.
lümüne... Şimdiye kadar müze cevherinin metalürjiye hazırlanması,
Madencilik Tarihi Vitrinlerinde Sergilenen Örneklerden Bazıları
>>> AYDINLATMA ARAÇLARI
T
arihsel gelişim içinde, aydınlatma araçlarının, ihtiyaçlar doğrultusunda, gözlem
ve deneylerle, yani deneme
yanılma yöntemiyle geliştiği düşünülmektedir. Böylece en basit aydınlatma aracı olan meşaleden
sonra karşımıza kandiller çıkar.
Kandil kullanımı Erken Paleolitik
Çağa kadar inmektedir. Bu dönemin
kandilleri taştan yapılmıştır. M.Ö.
8000-6000 lerde ise deniz kabukları da kandil olarak kullanılmıştır.
Pişmiş toprak kandiller, erken dönemlerde elle şekillendirilmişlerdir.
Çömlekçi çarkının bulunmasıyla
çark yapımı kandiller görülmeye
başlanmış ve M.Ö. 6. yy.dan sonra
çarkla kandil yapımı yaygınlaşmıştır.
Zaman içerisinde bu araçlar yerlerini
modern madenci lambalarına bırakmışlardır
>>> ESKİ MADEN
ARAÇ VE GEREÇLERİ
KANDİL - DÖNEM: 14. yy.
Selçuklu kurşun çinko antik madengalerisi
içiden bulunmuştur
Görgü Köyü-Yeşilyurt-Malatya
E
ski yer altı maden galerilerinde, ahsaptan yapılmış
madenci kürekleri, madenci kazmaları ve cevher taşıma tekneleri ele geçmiştir. Antik
madenci küreklerinde, ağacın yaş
halkaları küreklerde enine gelecek
şekildeoyularak-yontularak
yapıldığı gözlenmiştir.
KANDİL - DÖNEM: Osmanlı Dönemi
18-19. yy.
Suluca Ova Köyü-Tekneli Çamardı-Niğde
>>> ESKİ CEVHER ZENGİNLEŞTİRME ALETLERİ
Y
üzeyden toplanan veya yer
altı madenciliğinden elde
edilen metalik maden cevherinin metalurjiye hazırlanması, cevher zenginleştirmede
kullanılan taş aletler sayesinde olmuştur. Cevherin içerisindeki metal
içeren minerali, metalsiz kısmından
ayırıp metalürjiye hazır duruma ge-
KIRMA ALETLERİ: (havan-el taşı-öğütme
aleti) Antik maden galerisi girişinde
insitu durumda bulunmuştur.
DÖNEM : M.S.2.yy.
Aktepe Madeni Gümüşköy-Kütahya
tiren işlemler topluluğuna “cevher
zenginleştirme” denir, Eski Anadolu madencilerine ait çok sayıda ele
geçen taş havanlar ile el taşlarından
olan aletler, kırma-ezme ve öğütmede kullanılan taş aletler, günümüz
tesislerinde kullanılan kırıcıların
prototipi sayılırlar.
CEVHER ZENGİNLEŞTİRME TAŞI: Göltepe mevkii-Celaller Çamardı-Niğde
Üzerinde altı adet çukur bulunmaktadır. Cevher kırma ve öğütme işleminde
kullanılmıştır.
Aktepe Madeni Gümüşköy-Kütahya
AHŞAP MADENCİ KÜREĞİ DÖNEM:
19.yy.
Maden-Elazığ
Sarıçam (Pinus Silvestris)’ ağacından
oyularak yapılmıştır. Ezik zonda bulunan ufalanmış cevher için kullanıldığı
düşünülmektedir.
AHŞAP MADENCİ KÜREĞİ DÖNEM:
M.S. 836±70
LOKASYON : Sulucadere Mevkii
Bolkardağ-Niğde
Karaçam (Pinus nigra Arnold)
ağacından yapılmıştır.
Eski maden galerisinde bulunmuştur.
M TA M A D E N C İ L İ K M Ü Z E S İ
Metalurjinin Doğuşu
Y
eryüzünde bulunan metalik ve diğer hammaddelerle eski çağ insanlarının
ilk uğraşları ve sonradan
yarattıkları teknoloji daha
çok tesadüfen ve deneysel olarak kazanılmış bir olgudur. Bu olgu ateşle
başlamış olmalıdır. Eski çağ insanlarının ateşe olan hakimiyeti paleolitik devirlerden itibaren başlamıştır. Çanak çömleksiz dönemlerde
nabit bakır ısıtılarak,dövülerek şekillendirilmiştir. Daha sonra seramik üretiminin getirdiği uzun de-
İSİM : KÜLÇE DÖKÜM KALIBI
DÖNEM : 19.yy. Osmanlı Dönemi
Gümüş Bucağı-Gümüşhacıköy- Amasya
Demirden yapılmış, 66kg. ağırlığında
cürufların üst seviyesinden bulunmuştur.
Üç farklı ağırlıkta döküm yapılmıştır.
neyimler sonunda cevherden metal
ergitilmeye başlanmıştır. Ergitmesi
yapılan ilk metalik maden,bakırdı.
Zengin ve çeşitli maden kaynaklarına sahip Anadolu’da, bakır madenlerinin işletilerek
bakır
cevherlerinin ergitilmesi
sonucunda elde
edilen bakır külçelerin, yeniden
döküm
yoluyla
işlenmesi ya da
çeşitli alaşımlar
yapılarak, çağın
teknik koşullarına
göre, gereksinimi
karşılayacak materyallerin üretiminde kullanılmış olmaları, binlerce yıl öncesine
değin uzanmaktadır
ÜFLEC
DÖNEM : M.Ö. 1887
Subaşı Mevkii-Büklüce köyü
Merzifon-Amasya
>>> ESKİ METALURJİYE
AİT BULGULAR
C
üruf; Cevher içerisindeki
metali ayırıp elde edebilmek
için, cevherin ısıtılarak ergitilmesi sonucunda ortaya çıkan odun kömürü, kül, silis ve cevher
karışımından oluşan atıklardır.
Cüruflarda izlenen ve bal peteğine
benzeyen gözenekler, cevherin ergitilmesindeki reaksiyon sırasında oluşan
çeşitli gazların, açığa çıkan cüruflarda bıraktığı şekillerdir. Eski Anadolu
Metalurjisine ait en önemli merkezlerden biri Amasya, Gümüşhacıköy
Gümüş beldesindeki cüruf birikimleri, uzun süreçli madenciliğin kalıntılarıdır. Yüzbinlerce ton cüruf kurşun
ergitmesiyle oluşan atıklardır. Eski
dönemlere ait yüzlerce maden cürufu
deposu vardır. Bu cüruf birikimleri
bakır,kurşun, gümüş ve demir metalürjisine ait kalıntılardır.
KURŞUN CÜRUFU
DÖNEM : M.Ö.1.bin
Gümüşbucağı Mevkii
Gümüşhacıköy-Amasya
BAKIR CÜRUFLU FIRIN TABANI
DÖNEM : M.Ö. 539 - M.S. 85
Subaşı Mevkii-Büklüce Köyü
Merzifon-Amasya
14. BALKAN CEVHER HAZIRLAMA KONGRESİ
14. Balkan Cevher Hazırlama Kongresi ve Teknik İnceleme Gezisi
14.BALKAN CEVHER HAZIRLAMA KONGRESİ
BOSNA-HERSEK TUZLA KENTİNDE 14-15 HAZİRAN
TARİHLERİ ARASINDA GERÇEKLEŞTİRİLMİŞTİR. >>>
90 bildirinin sunulduğu kongreye kayıtlı olarak 120
katılım oldu. Katılımda 40 kişi ve bu civarda da bildiri
ile Türkiye en başta yer aldı. Türkiye’yi, Bulgaristan,
Sırbistan, Bosna-Hersek, Arnavutluk, ABD, Rusya,
Almanya, Romanya, Güney Afrika, Çek Cumhuriyeti
v.s. gibi ülkeler izledi. Kongre sonrası Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı’nın düzenlediği Teknik İnceleme Gezisi, 28 kişinin katılımı ile, Bosna-Hersek’te,
tuz ve kömür madenleri ile Termik santral ziyareti,
Sırbistan’da bakır maden ve tesis ziyaretleri ile devam edildi.
Y
üzyıllardır önemli bir
tuz madeni olarak çalışan Tuzla madeni günümüzde çözelti madenciliği yöntemi ile üretim
yapmaktadır. Çapı 250
mm, olan kuyuda iç içe iki boru bulunmaktadır. İçte bulunan borudan
su basılmakta, dıştaki borudan ise,
tuzlu su alınmaktadır. Çözeltideki
tuz miktarı 320-360 g/lt’dir. Çözelti
fabrikaya, 30 km uzunluğunda ki
boru hattı ile gönderilmektedir. Yıllık
üretim 1.5 milyon ton’dur. Üretilen
tuz, iç tüketimde kullanılmakta ve
ihraç edilmektedir.
800 mw gücündeki kömür yakan
enerji santralı ziyaret edilmiştir.
İnceleme sırasında santralde çevrim
verimini arttırmak üzere yapılan
rehabilitasyon çalışmalar dikkat çekmiştir. Bosna-Hersek kömür rezervleri 3 milyar ton olup, yıllık üretim 3
milyon ton civarındadır. Kömürler,
linyit türünde olup ortalama ısıl
değerleri 4.200 kkal/kg ve kükürt
içeriği % 1’in altındadır. Üretilen
kömürün % 90’ı enerji santrallerinde
yakıt olarak kullanılmaktadır. Kömür
üretimi açık ocak ve yer altı olarak
yapılmakta olup, üretim ve zenginleştirmede oldukça geri, eski teknolojilerin kullanıldığı görülmüştür.
Sırbistan’ın doğusundaki Bor
şehrinde yer alan Veliki Krivilej
bakır madeni, açık ocak yöntemi ile
üretilmekte, cevher % 0.2 cu içermektedir. Yıllık üretim 8.500.000
ton olup, flotasyon tesisinde, 24.000
ton/gün cevher işletilmektedir. Bor
dolum izabe tesisinde 30.000 ton/yıl
bakır, 1 ton/yıl altın üretilmektedir.
30.000 ton bakırın 22.000 tonu bordan, 8.000 tonu ise Maydanpek’den
sağlanmaktadır. Tesislerde, rehabilitasyon devam etmekte olup, izabe
de flash sistemine geçilmek üzere,
yatırım planlanmaktadır.
ETİ BAKIR
K AT O T B A K I R I
Eti Bakır
Cumhuriyet Tarihinde
Bir İlke İmza Attı...
E
ti bakır yılda 750 milyon dolar ithalat yapılan katot bakırı, üreterek bu üretimdeki dışa bağımlılığımızı sona erdiriyor. Küre Kastamonu ve Murgul
Artvin tesislerinde bakır madenciliği işletmeciliği,
Samsun’daki tesislerde de bakır izabe fabrikaları işletmeciliği yapan Eti Bakır’ın 2004 yılında özelleştirilerek
Cengiz Holding bünyesine girmesinden sonra yapılan ilave
yatırımlarla hamle niteliğindeki Katot Bakır üretimi artık
ithalata son verecek. 43 yıl önce kamu işletmesi olarak kurulan Eti Bakır şu anda modern bir elektroliz tesisi kurarak
yıllık 75 bin ton kapasiteli katot üretimi için kolları sıvadı.
Samsun İzabe Tesislerine Konsantre Bakır temin eden tesisin 30 milyon dolarlık yatırımıyla katot bakır üretiminde
artık rahat bir nefes alacak.
ECE ŞAHİN’İN HABERİ
KATOT BAKIR’DA %90 DIŞA BAĞIMLI
OLAN TÜRKİYE’DE 500 BİN TON KATOT
BAKIR TÜKETİRKEN 150 BİN TON KATOT BAKIR ÜRETİYOR
39 yıldan bu yana bakır sektöründe
görev yapan Eti Bakır İşletme Müdürü
Ahmet Özden, yüzde 90 yurt dışından
ithal edilen bu metalin bu günkü LME
değeriyle yaklaşık 750 milyon doların
yurt dışına gitmesinin engelleneceğini
belirtti. “Öncelikli hedefimiz yurt içi.
Ancak, ihracata da lojistik maliyetler
ölçüsünde sıcak bakıyoruz” diyen Özden cevherden üretim gerçekleştiren
ilk firma olduklarını kaydetti. Özelleştirme sürecinden sonraki yaşanan
gelişmelerin olumlu ve gurur verici
olduğunu belirten Ahmet Özden, şirketin özelleştirmeden önce yılı 28 milyon lira zararla kapattığını ama şimdi
üretimin artan bir şekilde ilerlediğini
açıkladı.
“Üretim, özelleştirildikten sonra 45-50
bin ton bakır üretecek duruma geldi.
Hızla yenilenme ve modernleşme çalışmaları gerçekleştirildi. Kendi elemanlarımızın bilgi ve çabalarıyla, 30
milyon dolarlık ilave yatırımla elektroliz tesisleri kuruldu.
Eğer bu yatırımı yabancılar yapsaydı, inanın bunun maliyeti 70-80 milyon doları bulurdu. Gerek bakırda gerekse yan ürün sülfürik asidin üretim
bazında büyük aşama kaydettik. Günde 300-350 ton asist yaparken bunu
800 tona çıkardık” dedi.
Çevreye Yönelik Çalışmaları Olan Tesis, Baca Gazlarını Arıtarak Gübre Elde Etmeyi De Planlıyor.
Tüvenan Bakır Cevheri, Bakır Konsantresi, Pirit Konsantresi, katot bakır üreten tesis bu yatırımların yanında anot üretimi kurmuş durumda ve
günde 140 ton anot üretilmektedir.
Son 7 yıllık süreç içerisinde, izabe,
asit ve özellikle çevreye yönelik yapılan yatırımların tutarı 50 milyon dolar
iken Cengiz Holding’in sadece Samsun bakır tesislerine yaptığı toplam
yatırımın 80 milyon doları bulduğunu
kaydeden Özden, “Tesisler ayağa
kalktı, dünya ölçeğinde bir tesis haline gelecek.
Önümüzdeki süreçte ise, baca
gazlarının arıtılması ve asidin değerlendirilmesi ile yılda 250 bin ton
amonyum sülfat gübresi üretilmeyi
planlıyoruz” dedi.
TÜRKİYE’DE İŞ ADAMLARI GENEL PROFİLİNDE BİR İYİLEŞME VAR VE YENİ
NESİL ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYUYOR
Eti Bakır İşletmeleri Genel Müdürü Ahmet özden Türk iş adamlarının
profilinde genel bir iyileşme olduğunu ve başarılı sanayicilerin temelinde
mutlaka madenciliğin bulunduğunun
altını çizdi. Dünya genelinde de durumun böyle olduğunu ABD, Almanya ve
Japonya’daki önemli sanayicilerinin
hepsinin metalden diğer endüstriyel
kollara, sonra otomobil, buzdolabı gibi
üretim çeşitlerine sıçradıklarını ve temellerinin madencilikten geldiğini belirtti.
Ülkemizde ise durum tamamen farklı gelişmiştir. Öncelikle ticaret yapılmış
daha sonra da imalata geçilmiş. Fakat
son 20–30 yıldaki sanayileşmedeki
nesil madencilik üzerine daha fazla yoğunlaşmışlardır. Klasik bir laf var ‘elini
taşın altına koymak’ diye. Bence yeni
nesil ellerinin haricinde, gövdelerini de
taşın altına koyuyor. Bu da övünülecek
bir durum. Geleceğe daha güvenli bakmamızı sağlıyor” değerlendirmesini
yapıyor.
D Ü N YA M A D E N C İ L İ K K O N G R E S İ
ANILAR
Doç.Dr. SADRETTİN ALPAN
RIFAT KONT
WMC Türk Milli Komitesi Başkanı
TÜRKİYE DÜNYA MADENCİLİĞİNE
EV SAHİPLİĞİ YAPACAK...
Dünya Madencilik Kongresi’nin 22 ncisi, 11-16
Eylül 2011 tarihlerinde İstanbul’da Lütfi Kırdar
Kongre ve Sergi Salonlarında gerçekleştirilecek.
D
ünya Madencilik Kongresi’ nin 22 ncisi, 11-16
Eylül 2011 tarihlerinde
İstanbul’ da Lütfi Kırdar
Kongre ve Sergi Salonlarında gerçekleştirilecek.
Türkiye 22. Dünya Madencilik
Kongresi nedeniyle 60 ülkeye ev
sahipliği yapacak. Madencilikteki
gelişmelerin ele alınacağı kongrede özellikle 2003 yılından bu
yana enerji ve metal fiyatlarında
yaşanan fiyat artışlarının nedenleri ve madencilikte bozulan
arz-talep dengesinin gelişmiş ve
gelişmekte olan ülkelerin ekonomileri üzerinde yaratacağı etkiler
kongreye katılacak uzmanlarca
ele alınacaktır. Önümüzdeki yıllarda enerji ve metal fiyatlarındaki artış eğiliminin devam edeceği
tahmin edilmektedir. Yükse fiyat
artışlarına rağmen bu gün için
parası olan ülkeler petrol veya
doğalgaz temin edebilmektedirler, ancak önümüzdeki süreçte
paranız olsa bile enerji temininde
ciddi sıkıntıların yaşanabileceği
bir döneme girildiğini görüyoruz. Türkiye hızla artan enerji,
hammadde ve ara mal ihtiyacını
kendi kaynaklarından karşılamakta yetersiz kaldığı için, bu
alanda her geçen yıl daha fazla
dışa bağımlı hale gelmektedir.
Sanayimizin enerji, hammadde ve ara mal ihtiyacını kendi
kaynaklarımızdan sağlanabilmesi
için ülkemizde madencilik yatırımlarının arttırılması gerekmektedir. Türkiye’deki Madencilik
yatırımlarına baktığımızda sanayimizin ihtiyaçını karşılamaktan
çok uzakta olduğu görülmektedir. Kullandığımız enerji, maden
ve mineralleri her yıl artan
ölçülerde daha fazla bedel ödeyerek ithal etmek yerine, MTA’yı
güçlendirerek maden arama
ve işletme faaliyetlerini teşvik
ederek kendi yeraltı zenginliklerimizden karşılayabiliriz. Kendi
coğrafyamızın ve kıta sahanlığımızın derinliklerinde gömülü
yeraltı zenginliklerini araştırmak
için harcadığımız para (risk
sermayesi) ve keşfedilen yeraltı
zenginliklerini üretime dönüştürmemiz ne kadar artarsa enerji,
hammmadde, ara mal ithalatımız
da o oranda azalacaktır..
Öğrencilik Yılları
Hatıralarım...
Mesleğimde 63 yılı tamamladıktan sonra öğrenci ve yeni mezun
genç meslektaşlarıma belki faydalı
olur düşüncesi ile bazı madencilik
hayatımın hatıralarını yazmaya
karar verdim. Hatıralarımın bir
kısmı “Hizmet Biter Mi?” başlıklı
kitabımda ve başka yerlerde basılmış olmasına karşılık birçok genç
meslektaşlarım için ilk olabileceğini düşündüm.
Corwall-Geevor Kalay Madeni(1945)
1942 yılında Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü Genel Direktörlüğü (MTA)’nın açtığı Devlet
İmtihanını kazanarak 6 öğrenci 1943 yılında
harp içerisinde İngiltere ye gönderildik. 6 öğrenciden birisi Münir Tanyeloğlu(Eski Etibank
Genel Müdürü) elektrik Mühendisliğine geçti Mancheste’a gitti. Öğrencilerden biri geri
döndü. Dördümüz: Prof.Dr. Zeki Doğan, Prof.
Dr. Mehmet Dizioğlu, Senih Gürel ve Ben 1944
yılında Birmingham Üniversitesinde Maden
Mühendisliği eğitimine başladık. İlk yılsonu
1945’de staj için Cornwall’a gönderildik.
Mehmet Dizioğlu ve Zeki Doğan Penzance
şehrinin doğusunda South Crofty Kalay madenine, Senih Gürel ve Ben Penzance şehrinin
kuzeyinde Geevor kalay madeninde çalışmaya
başladık.
Bu madenler iptidai zor şartlar altında çalışmak lazım dediler. Senih Gürel ve Ben maden ocağına otobüsle takriben bir saatte gidip
hemen elbisemizi değiştirip sabahleyin saat
05.00’te kuyu başında oluyorduk. Gecikirsek
kuyuya indirmiyorlar.
İnsan yerine maden çıkarıyorlardı. Bu
nedenle her gece saat:03.00’de kalkıyorduk. Sabah 05.00’te bizi yeraltına indiriyorlardı. Saat: 14.00’e kadar
yeraltında çalıştıktan sonra yukarıya
çıkıyor temizleniyor üstümüzü değiştirip otobüsle evimize gelinceye kadar
Saat:17.00 oluyordu. Saat:18.00’de
ev sahibi bize yemek veriyordu. Saat:
21.00 civarında yatıyorduk. Gece yarısından sonra 03.00’de kalktığımıza
göre her gece 6 saat uyuyorduk. Galeriler karanlık ve asitli çamur içerisinde
kilometrelerle yürüyüş yaparak çalışmaya başladık. Saat:10-10.30 arası yemek zamanı, yeraltına inmeden evvel
sipariş ettiğimiz “Gornısh Pastry” takriben 15 cm uzunluğunda kayık şeklinde içi et dolu ekmek geliyor. Yemek tatilinde şapkalardaki lambalar sönüyor,
her yer karanlık, çamur içinde oturup
Biz Cornısh Pastry’mizi, işçilerde getirdikleri yiyecekleri yiyorlar. Her taraf
karanlık ve sessizlik içerisinde yarım
saat sonra maden şapkalarındaki lambalar yakılıyor ve faaliyet başlıyor.
Senih maden ocağının bir yerinde
ben başka bir tarafta çalışıyoruz. Bir
gün ayna’da delik açıp dinamit, kapsül
ve fitili takip ateşliyoruz, kırılan cevheri vagonlara doldurup iterek bir yere
taşıyor ve boşluğa boşaltıp dönüyoruz.
Başka bir gün merdiven şeklinde basamaklarda delik açıp dinamit, kapsül ve
fitili takıp ateşleyerek basamaklardan
çıkıp galeriye çıkıyor ve koşup kaçıyoruz. Cevher parçalanınca gürültüyle
bir boşluğa dökülüyor, basamaklarda
çalışırken ayak bir kayarsa boşluğa
yuvarlanıp düşme tehlikesi var. İşçi
bana heyecanlanma kâfi zaman var
dikkatli çık basamakları diyor. Bir defasında ayağım kaydı işçi hemen kolumdan yakaladı çekti. Diğer bir gün
tavan’a 10 metrelik bacalar açıyoruz.
Tavana demir zincir merdivenlere çıkıp bir platform üzerine çıkarak tavanda delikler açıp çalışarak tavana açıp
dinamit kapsül ve fitili takıp ateşliyor
ve acele zincir merdivenle inip galeriye girip kaçıyoruz. İşçi korkma fitilleri
daha uzun ayarlıyorum, Vaktimiz var.
Tavan üstümüze göçmeden inip kaçabiliriz diyor. Bazen kuyu açıyoruz., bu
defa , kuyu tabanında delikleri açıp
ateşledikten sonra zincirli merdivenle
tırmanıp yukarı galeriye çıkıyor ve ka- Bir ay daha maden ocaklarında staçıyoruz.
jımıza devam ettik. Bu arada cevher
Kısacası karanlık asitli çamur içeri- yeryüzüne çıkarıldıktan sonra ne olusinde, delikleri açarken toz içerisinde, yor öğrenmek istedik ve yeryüzünde
dinamitleri ateşledikten sonra kaçmak de birkaç gün çalıştık. Cevherin sırası
çok zor fakat heyecanlı farklı ilginç bir ile kırıldığını, ögütüldüğünü, flotasyon
hayat. İlk günlerin birinde Senih ile dahil çeşitli metotlarla zenginleştirilbana dinamit ve kapsül kutularını ver- diğini gördük. Artık kendimize göre
diler galeride çalışan işçilere götürün cevherin yeraltında nasıl işletiliyor,
dediler. Elimizde kapsüller ve dinamit yeryüzüne çıkartılıyor, zenginleştiriligaleride karanlık içinde biraz yürüdük. yor anladık.
Aniden karşımıza birisi çıktı bize “Ne
Üniversiteye dönen her öğrenci staj
bunlar siz nasıl dinamit ve kapsülle- esnasında neler öğrendiğini şekiller ile
ri beraber taşırsınız, siz kimsiniz diye beraber bir rapor hazırlayarak vermekızgın kızgın bağırdı. O bir “Mine ye mecbur idi. Senih Gürel’in resim
Safety Inspector”ü yani Güvenlik Mü- kabiliyeti çok iyi idi, Onun hazırladığı
fettişi imiş. Gelip madenleri kontrol rapor maden bölümünün bütün sınıfederlermiş. Tam da bize rastladı. Biz ları arasında en iyi olarak seçildi. Bu
de “Öğrenciyiz, yeni staja geldik” de- da bizim maden işletme konusunu iyi
yince “ Bu yaptığınız yasak, bu defa sizi anladığımızı gösterdi. Geevor kalay
affediyorum bir daha
madeninde çalışıryaparsanız sizi burada
ken Mayıs 1945’te
Geevor Kalay madeçalıştırmam dedi. Biz de
bir gün sabahleyin
ninde yaptığımız çahayatımızın ilk maden
saat: 10 civarında
lışma neticesi olarak herkes yeryüzüne çıemniyeti dersini almış
olduk.
kacak bu gün çalışma
ben madencilik ne
Akşamları evde ye- kadar zor ve ne kadar yok dediler. 2.200
mekten sonra 19-21
tehlikeli olursa olsun ft (takriben 700m)
arası gözlerimiz kapanderinlikte yer altı
daha madeni ilk defa karanlığından yermaya başlayıncaya kadar, hayatımız ilk defa görmeme rağmen ma- yüzüne çıktık. Bize
gördüğümüz bir maden
Almanların
teslim
denciliği sevdim.
ocağında henüz maden
olduğunu Avrupa’da
işletme derslerini almaharbin bittiğini VEdan galeri, kuyu baca ve basamaklar- ay Vıctory Over Europe (zafer günü)
da yapılan çalışmalar, kırılan cevherin ilan edilmiş ve kutlamalar başlamış.
vagonlarla bir dökülmesini konuşup Tabii Bizde sevindik “Bu gün Cornısh
bu faaliyetlerin birbiri ile ilgisi ne, iş- Pastry’imizi karanlık galeride değil
letmenin hangi safhası, boşluga dö- yeryüzünde temiz havada yiyeceğiz
külen cevher ne oluyor, cevher nasıl diye düşündük, sevindik. Dağ başında
toparlanıp yeryüzüne çıkartılıyor an- Atlas Okyanusuna bakarak Cornısh
lamaya çalışıyor, bağlantı kurup ma- Pastry’mizi yemeğe başladık. Bir de ne
den işletme metodunu çözmek için görelim harp zamanı ekmeğin içine etaramızda tartışıyorduk. Biz işçilerle ten başka her şey sinir yağ koymuşlar.
çalışıyoruz, yöneticiler bize hiçbir bilgi İştahımızı hemen kaybettik. Karanlıkta
vermiyorlar. Bir aylık bir çalışmadan zevkle yediğimiz Cornısh Pastry’i attık
sonra diğer madende çalışan Zeki Do- ve bir daha da yemedik. Geevor Kalay
ğan ve Mehmet Dizioğlu ile bir Pazar madeninde yaptığımız çalışma neticegünü buluşup görüşmeye karar verdik. si olarak ben madencilik ne kadar zor
Penzance7da dört arkadaş buluştuk. ve ne kadar tehlikeli olursa olsun daha
Her birimiz görüşlerimizi bildirerek madeni ilk defa görmeme rağmen maetraflıca konuştuk. Neticede maden denciliği sevdim. Bütün hayatımca
mühendislini beğendiğimizi, çalışma- sevdim hala da seviyorum. Yer altına
ya devam edeceğimizi ve mesleğimizi inince zevk alıyorum. İşte madencili
değiştirmeye teşebbüs etmemeye ka- ve madencileri sevmek böyle o zaman
rar verdik.
başladı ve böylece devam ediyor.
SON RESİM
N E Ş E Ö N A L’ I N A N I S I N A
“SON RESİM”
RESSAM VE HEYKELTRAŞ
NEŞ’E ÖNAL ANISINA
RESİM SERGİSİ DÜZENLENDİ
Madencilik sektörünün sembolü, “MADENCİ HEYKELİ” de eserleri arasında
yer alan , Neş’e önal Anısına, 20-24 Haziran tarihleri arasında Macka Milli Reasurans Sanat Galerisinde “Son Resim“
Resim Sergisi Düzenlendi.
NEŞ’E ÖNAL KİMDİR?
Neş’e Önal, 16 Haziran 1941 yılında İstanbul’da doğdu. Öğrenimini Işık Lisesi ve Notre Dame
de Sion’da tamamladı. 1968 yılında Güven Önal ile evlendi.
İTÜ Maden Fakültesi öğretim üyesi ve halen Yurt Madenciliğini
Geliştirme Vakfı Başkanlığını yürütmekte olan Prof. Dr. Güven
Önal’ın, İTÜ Vakfı Genel Sekreterliğini yaptığı dönemde, İTÜ
Vakfı Sosyal ve Kültürel Hizmetler Komitesi’nin 1988 yılında
ilk temellerinin atılmasında ve kuruluşunda rol oynayarak, 23
yıl boyunca üye sıfatı ile gönüllü ve özverili desteğini sürdürdü.
Bu çerçevede, temel amacı İTÜ öğrencilerinin barınma ve eğitim sorunlarına çözüm için destek sağlamak olan Komite’nin,
Kız Öğrenci Yurdu Organizasyon Komitesi, Defile Düzenleme
Komitesi, Konser Organizasyon Komitesi ve Resim Sergisi Organizasyon Komitesi’nde görev aldı.
Diğer taraftan, 20 yılı aşkın süredir sanatsal çalışmalar yürüten Neş’e Önal, çamur ve form üzerine seramik atölyelerinde
ve meslek okullarında çalışmalar yaptı. Heykeltıraş Şermin
Güner’den uzun yıllar desen ve heykel dersleri alarak, bu süre
zarfında çok sayıda eser üretti. Madencilik sektöründe verilmekte olan en önemli ödüllerden Türkiye Madencilik Ödülü’nü
somutlaştırdığı “Madenci Heykeli” de Önal’ın eserleri arasında
yer alıyor. Genellikle figüratif formlardan oluşan heykel çalışmaları İMKB, Taksim Sanat Galerisi, Ankara Atatürk Kültür
Merkezi’nde ve İTÜ Mustafa İnan Kütüphanesi’nde sergilendi.
Sanatsal çalışmalarını 2002’den itibaren İTÜ Vakfı Sosyal ve
Kültürel Hizmetler Komitesi bünyesinde eğitmen ve ressam
Sevgi Kadıoğlu ile yürütmeye başlayan Neş’e Önal, bu süreçte
peyzaj, natürmort ve soyut resim çalışmaları da yaptı. Resim
çalışmaları farklı yıllarda İTÜ Vakfı Sosyal Tesisleri ile İTÜ
Vakfı Vakıftepe’de açılan karma sergilerde yer aldı.
İki erkek çocuk ve iki erkek torun sahibi Neş’e Önal, 5 Nisan
2011’de aramızdan ayrıldı.
..................................................................................................................................................................................................................................................................................................
MAKALE
M
Mehmet UTKAN
İstanbul Üniversitesi Maden
Mühendisliği Kulübü Başkanı
ühendislik hedeflenen üretimin günün
ekonomik koşulları
altında minimum
riskle optimum kalitede ve
maksimum kazanç sağlayacak şekilde tasarlanmasıdır.
Bir üretim sisteminin bu
özelliklere sahip olması da
o sistemin önce iyi bir proje
hazırlama ve daha sonra iyi
bir proje yönetimi süreçlerinden geçmesi ile sağlanır.
Madencilik Sektöründe Proje
Şirketlerinin Kurulmasının Önemi
Maden projelerinin
proje hazırlama
şirketlerince yapılması madenciliği
kumar olmaktan
çıkarıp rasyonelleştirecek ayrıca ülke
ekonomisinin beklenmedik bir anda
kapanan maden
işletmeleri yüzünden zarar görmesini
engelleyecektir.
Madencilik projeleri gibi gerek ekonomik gerekse teknik
olarak oldukça riskli olan
projelerin sağlıklı sonuçlanması için profesyonel proje
hazırlayacıları tarafından
hazırlanması gerekir.
Madencilik projeleride diğer
projeler gibi amaçlarına
göre yeni yatırım projeleri,
tesisin üretim kapasitesini
arttırmaya yönelik genişletici tevsii projeleri ve tesisi
tamamlayıcı-modernize
edici projeler olmak üzere üç
gruba ayrılır. Yazıda geçen
proje hazırlama kavramından kastımız özellikle ilk
yatırım projeleridir.
Bu tür riskli projeleri
sağlıklı kılacak olan projelendirmenin üretimden
önce, hertürlü parametreyi
iyi bir öngörü ile hesaplayabilecek deneyimde insanlar
tarafından yapılmasıdır.
Ancak ülkemizde bu durum
pek de olması gerektiği gibi
değildir. Ülkemizde madencilik projeleri çoğunlukla
iyi bir pazar araştırması
yapılmadan, sağlam öngörülerden uzak, teknik detaylara
boğulmuş ve devlet kurum-
larının istediği şablonlara
uydurulmaya çalışılarak
yapılmakta, en önemlisi projeyi hazırlayanın deneyim
sahibi mühendisler olması
gerekirken bu projeler üretimde çalıştırılmak istenen
mühendislere yaptırılmaktadır. Ülkemizde pek çok
yatırımcı maliyetleri kısmak
için işe aldığı mühendislerde
birbirinden oldukça bağımsız kriterler aramakta, proje
hazırlama işini (mühendisleri yetkinlik derecesine göre
ayırmayıp) az maaş alacak
ve projenin aksaması durumunda muhasebeye gönderebileceği ya da olası bir iş
kazasında savcının karşısına
çıkarabileceği, işsiz kalma
korkusuyla buyunduruk
altında olan mühendislere
yıkmaktadır.
Ancak burada uzun vadede çözüm yatırımcıyı bir maden projesini işin ehli proje
şirketlerine yönlendirecek
bilinçlendirme faaliyetleri
olsada esas köklü tedbir kanunlarla madencilik projelerinin yapılması işini bağımsız ,denetleyici yetkiye sahip
proje şirketlerine devretmek
ve bunun için yaptırımlar
getirmektir.Peki proje hazırlamanın proje şirketlerine
yaptırılması ne gibi faydalar
sağlar ; bunları bilmek için
öncelikle sektörde görülen
bu eksikliğin doğurduğu tehlikeleri ve zayıflıkları incelemek gerekir. Öncelikle şunu
bilmek gerekir ki cevherin
tekni parametreleri özellikle arama teknolojilerinin
ilerlemesi sonucu üretilen
karar destek araçları ve yazılımlarla ekonomik sınırlarda
kalan hata paylarıyla tahmin
edilebilmektedir. Üretimin
projelendirilmesi pazarın
koşullarını ve geleceğini iyi
okuyabilen mühendislerin
yapacağı üretim planlamasıdır aslında. Bu sebeple
proje hazırlanırken dikkat
edilmesi gereken faktörler
teknik faktörlerden çok
ekonomik faktörlerdir ve
bunlarda sürekli değiştiği
için madencilikte piyasa ve
pazar koşullarını bilmek ayrı
bir uzmanlık alanı yaratmaktadır. Projeyi yönetecek
mühendisin teknik yeterlilik
dışında ekonomik etkenlerede uzmanlık derecesinde
hakim olmasını beklemek
büyük bir risk doğurur.
Günümüz teknolojisinde madencilik projelerinin
hazırlanmasında en önemli
kısım doğru bir üretim ve
satış planlaması yapmak
daha sonra çevresel faktörleri içeren atık yönetimi için
bir kılavuz sunmak ve sosyal
faktörleri içeren iş sağlığı ve
güvenliği tedbirlerini almak,
toplumun bilgilendirilmesi gibi faaliyetleri yaparak
proje yöneticilerine engelsiz
bir yol çizmektir. Sözü edilen
bu yetiler ayrı bir uzmanlık
gerektirip işletmede çalışan
bir vardiya mühendisinden
yaptığı işe ek bir sorumluluk
olarak yüklenmesi işletme ve
çevre için bir tehdit oluşturur. Üretimde bulunacak
vardiya mühendislerinin
görevi projenin gösterdiği
şekilde üretimi gerçekleştirmek, projenin herhangi bir
teknik yada mali sorununda
bu krizi yönetebilmek , işletmedeki prosesleri istatistiksel olarak kontrol etmek
ve işçiler arasında koordinasyon sağlayarak istenen
üretimi yapmaktadır. Bu da
projenin zamana bağlı veriminin artmasına engel teşkil
eder. Şurası kesindir ki ülkemizde serbest rekabet ruhu
hayatımızın her alanına girmektedir buna madencilikde dahildir. Sektörümüzde
en küçük işletme birimleri
içinde dahi rekabet artmakta daha iyi ve daha
profesyonel bir madencilik
anlayışı bu rekabet sonucu
doğmaktadır. Bilgisinin ve
yeterliliğin sınırlarını bilen,
kendini belli bir konuda
uzmanlaştıran mühendis
aranan mühendis olacak,
heralanda çalıştırılan ancak
bunların herbirinde bilgi ve
yeterliliği sınırlı olan mühendis safdışı kalacaktır.
Bu sonuç kaçınılmazdır. Ve
yine proje hazırlayan mühendisle projeyi uygulayan
mühendis ayrımını yaparak
kurumsallaşmanın ilk adımını atacak olan işletmeler
ayakta kalacak, diğerleri
ise yüksek maliyetler ve
beklenmedik sürprizlerle
uygulama hataları veya
proje hatalarından ötürü
zayıflayacak, küçüleceklerdir. Madencilik sektöründe
proje şirketlerinin olmaması yada yatırımcı tarafından
tercih edilmemesi günümüz koşullarında ülkemiz
madenciliği için bir zayıflık
olsada bugünkü yerli maden şirketlerinin gelecekte
kapanması veya kurumsallaşamaması sonucunda
projecilik kültürünü benimsemiş yabancı yatırımcılar
sektörümüzde daha baskın
olacaktır bu da ülkemiz
için bir tehlikedir.
Madencilik projelerinin
proje şirketlerince
hazırlanmasın
faydalarını sıralayacak
olursak:
• Öncelikle üretim yöntemini ve sürecini belirleyen
bu projeler uzmanlık alanı
salt bu konu olan şirketler
tarafından yapılacak ve
projenin sağlıklı olması
sağlanacaktır.
• Maden projelerinin
profesyonel şirketlerce
hazırlanması bir yasa ile zorunlu hale getirilirse yeni iş
kolları doğacak ve sektörümüzde projecilik kavramı
tam olarak oturacak, bu
konuda yeni bilimsel faaliyetler başlayacaktır.
• Projecilik şirketlerinin
kurulması sektörde
istihdam edilecek maden
mühendislerinin sayısını
arttıracak, üstelik projecilik
işinin gereği olarak maden
mühendisi çoğunlukla
girişimci konumunda
olacak ve sektör canlılık
kazanacaktır.
• Proje şirketlerinin
kurulması aynı zamanda yatırımcının
projeyi hazırlayan üzerindeki yaptırımlarını
kısıtladığından, yapılacak
projelerin çevreyle barışık
olmasına dikkat edilecek
ve üretimi biten alanının
rekreasyonu için gerekli masrafları optimum
miktarda olacak şekilde
projede belirtilecek, ayrıca
işçilerin çalışma koşullarını
ve yöre halkının huzurunu
azami derecede gözeten
projeler ortaya çıkacak,
sürdürülebilir madencilik
kavramı gelişecektir.
• Devletimiz kanuni
zorunluluk getirmese
dahi yatırımcılara finansman sağlayan kuruluşlar
veya bankaların böyle
bir zorunluluk getirmesi
projelerin mali risklerinide
düşürecektir.
Öneriler: Burada ilk
olarak yatırımcılara
önerilerim olacaktır.
Öncelikle hedefinizi
proje bazlı görmeli, üretime başlamadan önce
madenin tüm parametrelerini araştırarak yatırım
kararı almalısınız, bunları
yapmadan önce muhakkak profesyonel proje
şirketlerinden destek alınız.
İkinci önerim yeni mezun meslektaşlarıma
olacaktır; madenciliğin
en önemli faktörü olan
riskleri paylaşmak her
ne kadar yetkilerinizi
olacaktır. Lütfen sadece
uzman olduğunuz ve uzman olmak istediğiniz
alanlarda çalışınız
yoksa aldığınız risklerin
sonuçları en fazla sizleri
etkileyecektir. İlk yatırım
projelerinin bağımsız ve
denetleme yetkilerine sahip
kuruluşlarca yapılması
demek; sosyal, ekonomik
ve çevresel riskleri en az
olan madencilik projelerinin yapılması demektir.
Dünyada buna benzer bir
zorunluluk Ekvator Pren-
Ayrıca bir projeyi hazırlayan ve uygulayanın aynı kişi
yada kişiler olması o projenin denetlenebilirliğini ve
ikincil kişiler ya da ekipler tarafından tetkik edilmesini
ve içerisindeki hataların gözlemlenmesini engeller, en
büyük tehlikelerden biride budur.
sınırlayacak gibi görünsede
sorumluluklarınızıda
aynı nispette azaltacak ve
sizlere daha sağlıklı çalışma
koşulları sunacaktır.
Bunun sonucu olarak
işinizde uzmanlaşacak,
alanınızda aranan insanlar
olacaksınız. Bilgisine ve
tecrübesine güvenen ve bu
bilgiyi rekabet ortamında
test edebilecek derecede
kendinden emin, tecrübeli
meslektaşlarıma da proje
şirketi kurmalarını öneririm. Diğer bir önerimde
hem projeyi hazırlamaya
çalışan hem de uygulamada
zorlanan ve yaptığı işlere
şüpheyle bakan üretim
mühendisi arkadaşlarıma
sipleri olarak bazı bankalar
tarafından kabul edilmiş
ve yatırımcılara projenin
sosyal ve çevresel risklerini
azaltmaları için bazı
yaptırımlar getirmiştir.
Bankaların ve kurumların
profesyonel şirketlerce
yapılmış projeler
karşılığında kaynak
sağlaması ve üretim izinlerini vermesi; bankalar
için verilen kredilerin en
az riskle geri dönmesini
sağlayacak, devlet için ise
istihdam edilen personelin işsiz kalması riskini
azaltacak, her şey projede
belirtilen vadelerde, minimum risklerle yürütülecektir.
...................................................................................................................................................................................................................................................................................................
................. ...................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................
......................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................
ARAŞTIRMA
Madenler Diyarı
Karadeniz
OSMANLI’NIN 100 YIL ÖNCEDEN İŞLETMEYE AÇTIĞI MADENLER
Vasilaki Yuvanidi ve ortağı Vasilaki Serakyoni ile Hacı
Molla oğlu Ali ile Yahya oğlu Mesut Efendiler bundan 90
sene evvel Mapavri’ye bağlı Latom (Madenköy) köyünde
madencilik yapıyorlardı. Yıllık üretimleri biner tondan
ikibin tondu. Darülaceze’ye varıncaya kadar pek çok yerlere vergi, harç ve bağış veriyorlardı. Bu iki maden ocaklarından birinin alanı 142 dönüm diğenin alanı ise 598
dönümden ibaretti.
u yazı kaleme alındığı sırada
Türk yazılı ve görsel medyası kamuoyunu şu haberle
aydınlatıyordu(!): “Güney
Afrika Cumhuriyeti’ne ait
olan dünyanın en uzun pastası rekoru Alanya’da kırıldı. Alanyalı aşçılar
2.710 metre uzunluğundaki pastaları
ile Guinness rekorlar kitabına girmeye hak kazandılar!..”
Oysa siz bu yazıyı okurken
Türkiye’nin yeraltı ve yerüstü kaynaklarının tamamının tespiti yapılmıştır. Biz kahvede oyunumuzu
oynayalım, mevsimi geliyor, atmacacılıkla ilgili hazırlıklarımızı yapalım!
Yani gözümüzü Afrikalıların kırdıkları rekorlara dikmişiz. Çünkü
modern ve çağdaş ülkelerin teknolojik buluşları bizleri ilgilendirmiyor!
Ben de sizlere memleketi kurtaracağım diye Osmanlı’da madencilikle
ilgili bilgi vermenin telaşına düşmüşüm. Boşuna heves ya! “Bir iyilik yap
denize at, balık bilmezse Halık (Allah) bilir!..”
Karadenizle ilgili en eski anonim
kitaplarla seyahatnameler ve bu bölge ile ilgili olarak kaleme alınan eski
eserlerin tamamında zengin maden
yataklarının varlığından sözedilir.
Bu bilgiler Mahmut Goloğlu’nun
“Türkün Milli Devleti Pontus” ve
Mehmet Bilgin’in “Sürmene Tarihi”
ve “Doğu Karadeniz Tarih, İnsan,
Kültür” adlı eserlerinde kapsamlı
olarak ele alınmıştır. Bu bilgilerden
çıkan ilk sonuç, MÖ. 2000 yıllarında Anadolu’da varlıklarını sürdüren
Etilerin demir çelik ihtiyaçlarının
Trabzon taraflarından karşılandığı
şeklindedir. Yani Karadeniz’de 4.000
seneden beri madencilik vardır ve
dahası madencilik yapılmaktadır.
Doğu Karadeniz bölgesinde 72
metalik maden, 33 endüstriyel hammadde ve 3 enerji hammadde yatağı
bulunduğu bilinmektedir. Bunların
ekonomiye kazandırılmaları durumunda ülke ekonomisine katkılarının rezerv itibariyle 100 milyar doların üzerinde olduğu hesaplanmıştır.
(Biz Senegalliler gibi, Kenyalılar gibi,
Hindistanlılar gibi yağmur çamur demeden çay toplayalım. Bu kadar para
bize çok gelir. Para değil mi, adamı
şaşırtır, Allah korusun... Nene gerek
yüz milyar dolar? Sahi hükümet bu
sene çaya kaç kuruş verecek acaba?)
Uydu fotoğraflarının çözümlenmesi sonucunda da bölgede bilinen madenler olan bakır, çinko ve bentonit
dışında altın ve uranyum yatakları da
bulunduğu belirlenmiştir. Ordu’nun
Ünye ve Ulubey, Giresun’un Görele
ilçelerinde altın damarları tespit edi-
lirken yine Giresun’un Şebinkarahisar
ilçesi sahasında da uranyuma rastlanmıştır. Çayeli’ndeki bakır yataklarında
çinko ile karışık olarak altın madeninin
de bulunduğu bilinmektedir.
Efsanevi olsa da bazı bilgiler bunları doğrulamaktadır. Eski kitaplarda
seyyahların anlattıkları söylentiler ve
bazen da eski coğrafyacıların verdikleri bilgilere göre, daha İstanbul boğazı
oluşmadan ve Karadeniz’in suları taşıp
da Marmara’ya akmadığı zamanlarda
Karadeniz’in sular o kadar yüksekmiş
ki, bugünkü küçük dağ tepebaşlarına
kadar çıkıyormuş. Gemilerle ta iç kesimlere kadar girilebiliyormuş. 1800’lü
yıllarda bile bugünkü coğrafyanın oldukça farklı bir hali olduğu buraları ziyaret edenlerin eserlerinde anlatılmaktadır. Dağ ve tepebaşlarında veya bazen
da iç kesimlerde görülen gemi halat
bağlama yerleri ile demirci ve madenci artıkları ve kalıntıları olarak tahmin
edilen bulguların, buraları ziyarete ve
daha doğrusu talan etmeye gelen gemicilerin gemilerini bağladıkları yerler
ve maden alışverişi yaptıkları mahaller
oldukları kuvvetle tahmin edilmektedir.
Her ne kadar geçmişe dönmek niyetinde değilsek de vakıa şudur ki, bölgemiz
oldukça zengin doğal kaynaklara sahiptir. Günümüzde daha tam manasıyla ve yeteri düzeyde işlenmeyen yeraltı
zenginliklerimizi gözardı etmememiz
gerekmektedir.
OSMANLI DÖNEMİNDE ÇAYELİ’NDE
MADENCİLİK
Çok önceden, 1999 senesinde elde ettiğim ve halen bende olan bir belge
beni hep meşgul etmiştir. Mapavri’nin
Latom köyündeki bakır ve çinko madeninin işletmesinin 99 yıllığına Vasilaki Yuvanidi ve ortağına verildiğinden
bahsediyordu bu belge. Haritası bile
vardı. Isırlık tepesi, Mezarlık tepesi,
İlya’nın evi, Düz tepe gibi haritada bugünkü yerler bulunmaktaydı. Şimdiki
madenin topografik bir çizimiydi. 142
dönümlük bir alanı kaplıyordu bu imtiyaz.
BAŞMİMAR VASİLAKİ
YUVANİDİ EFENDİ
Evet. Vasilaki Yuvanidi diye birisine
1898 yılında tanzim edilen bir harita-
da belirtilen yerde faaliyet göstermek
üzere 99 yıllığına maden imtiyazı verildiğine dair belgeler dikkatimizi çekmişti. Biraz araştırma yapınca Vasilaki
Yuvanidi’nin oldukça itibarli bir saray
mimarı olduğunu öğrendik. “Vasilaki
Kalfa (1821-1903), tersane başmimarlığı ile II. Abdülhamid’in başmimarlığını yapmıştır. Dedelerinden çoğu da
tersanede görev almıştı. Abdülhamit’in
kızlarının saraylarıyla, Yıldız sarayında
pekçok yapının inşaatını ve tamiratını
üstlenmiştir. Abdülhamit nezdinde
önemli bir kalfaydı, bu sebeple padişah tarafından bir çok kez çalışmaları
karşılığında nişanla ödüllendirilmiştir.
Oğlu Yanko ile birlikte bazı inşaat işlerini birlikte yapmaktaydılar. Yanko da
II. Abdülhamit’in mimarıydı. Her ikisi
de Beyoğlu’nda ikamet ediyorlardı.”
Ortağı Vasilaki Serakyoni ile birlikte
Trabzon vilayeti dahilinde Rize kazasına bağlı Latom (Madenköy) köyünde
arama sonucunda buldukları Bakır ve
Çinko madenini, Vasilaki Yuvanidi’nin
vefatıyla ortağı ile mirasçıları arasında
taksim edilmiştir. Bu paylaşım sonucunda madenin yarısı eşi Dimitri kızı
İbrato, oğlu Yanko, diğer oğlu Yuvanidi, kızları Artemisya, Marika ve Potimya ile diğer yarısı da ortağı Vasilaki Serakyoni’ye
olmak üzere verilmiştir.
Darülaceze’ye bile pay
verilmektedir. Madenden çıkartılan cevherin
miktarına göre ölçeklendirilmek suretiyle Gümrük İhracat Vergisi ile
İstanbul Teshilat Sandığı, Askeriye, Darülaceze,
Hicaz Demiryolu, Muhacir İskan Komisyonu
ve Ziraat Mektebi vergilerinin de verildiğini
görüyoruz (ŞD. 537/4).
Tarih 1906.
Ruhsatın 1893 senesinde verildiğinden bahseden aynı tarihli belgenin ilavesi olan Şura-yı
Devlet (Danıştay) kararında maden arama
ve çıkarma işlemlerinin
Moruç ova deresi, Büyükdere İzlik (Isırlık)
Tepesi ile Mapavri tarafındaki deniz
ile sınırlı olduğu yazmaktadır. Vasilaki
Serakyoni tarafından yapılan müracaat
üzerine Trabzon vilayeti Fenni Heyet
raporu ile Madenler Bakanlığının Fenni Heyeti tarafından düzenlenen mazbatada maden işletme ile ilgili safhalar
uzun uzun anlatılmaktadır. Bütün formalitelerin tamamlanmasından sonra
kesinleşen sınırları ile maden ruhsatı
verilen yer şöyle tarif edilmektedir:
VASILAKA’NIN MADENİNİN YERİ
Kuzeyden Mezarlık tepesinden başlayarak İlya’nın (veya İlyas’ın) hanesinden devam ederek Mese (veya Meşe)
tepesi arasında kırılan bir hat ile ve doğudan Mezarlık tepesinden başlayarak
Isırlık tepesi arasında düz bir hat ile
ve güneyden yine zikrolunan tepeden
Atamak (veya Asamak) tepesi arasında düz bir hat ile ve batıdan zikredilen
tepeden başlayarak Düz tepe’den geçerek sınırın başlangıç noktası olan Mezarlık tepesi arasında kırılan bir çizgi
ile çevrili arazinin miktarı 142 dönümden ibarettir.
ARAŞTIRMA
HACI MOLLOĞLU ALİ VE HACI YAHYAOĞLU
MESUT EFENDİLER
2001 senesinden beri Hacı Mollaoğlu Ali ile Hacı Yahya oğlu
Mesut Efendilerin çocuklarını veya torunlarını arıyorum.
Gezmediğim kahve oturmadığım kayve kalmadı, bulamadım!
Adamlar zamanında çok büyük bir girişimcilik yapmışlar ve
herkesin unuttuğu bir alana 90 sene öncesinden bir kenar mahalle Türkü olmalarına rağmen atılmışlardır. Biri nahiye müdürlüğünde memurmuş, diğeri de Nahiye Meclis Üyesi imiş.
Sıradan bir adam değiller hani. Ancak bu adamların çocuklarının veya torunlarının izine rastlayamadım. Vasilaki Kalfa’nın
ailesi Yunanistan’da, ama bizim ‘komşumuzun’ nerde olduğu
belli değil. Yaşasın boş vermişlik, vurdumduymazlık!.. Adamlar 598 dönümlük bir alanda madencilik yapmışlar. Çayeli hatta Rize tarihi için, belki de Türkiye madencilik tarihi için bu
büyük bir husustur. Fakat ortalıkta hiç bir izleri yok. Demekki,
para, ticaret, zenginlik yetmiyor. Soyluluk, asillik, asilzadelik
gerekiyor.
MADEN ÇEŞİTLERİ
Burada bulunan madenler yüzde iki küsür bakırla karışık
çinko olarak zikredilmektedir. Toplam 1790 Osmanlı altını
peşin vergi olmak üzere hasılatından yukarıda zikredilen
kurumlara belirli oranlarda pay verilmesi de sözleşmeye
madde olarak konulmuştur. 1906 senesinden itibaren, madenin damar halinde bulunmasından ötürü 99 yıllığına Vasilaki Yuvanidi varisleri ile Vasilaki Serakyoni’ye ihale edildiği karara bağlanmıştır.
SENEDE BİN TON MADEN CEVHERİ İÇİN
AKIL ALMAZ MÜCADELE
Tahmini çıkartılması düşünülen bir yıllık maden miktarının 1000 ton olduğu ve bunun için her türlü sihhi ve teknik
önlemin alındığı da Orman Bakanlığı’nın izni ile tayin edilmiştir.
Madenin işletilmesi işlemlerinin serian bitirilmesi için
işletmecilerin ard arda yaptıkları ısrarlı müracaatları neticesinde Orman ve Madenler Bakanı ile Sadrazam Damat
Ferit Paşa’nın pek çok kez yazı ile padişahtan bu konuda ferman buyurması istirhamlarına şahit oluyoruz. Sahiplerinin
saraya yakınlıklarından ötürü bu derece ısrarlı ve üst düzey
temasla bu madene tahil olmaları bugün bile düşündürücüdür. Buradaki maden öyle küçük ve dikkate alınmayacak
kadar minicik bir imtiyaz hadisesi değildir.
Şartname Maddeleri
LATOMLULAR MADENİ BASIYOR!
MADEN ARTIK ÜRETİME GİRMİŞTİR
“Para basmaktadır.” O zamanki maden nizamnamesine
göre maden çıkartılan bölgeye işletmeciler belirli katkıları
sağlamak zorundadırlar. Yöre halkı bunu bekliyor. Normal
hayatın bütün cilveleri burada da karşımıza çıkmaktadır.
Mapavri henüz nahiyedir. Belediye teşkilatı kurulmamıştır.
Jandarma sayısı oldukça azdır. Madenin çıkartıldığı Latom
köyü, yani bugünkü Madenli oldukça uzaktadır. Güvenlik
ihmal edilmiştir. Buradaki maden ocağına ve işletmesine
etraftan saldırılar olmuş ve çevredekiler tarafından zarar(!)
İmtiyazın verilmesinden sonra düzenlenen
şartname maddeleri şu başlıklar altında özetlenebilir:
1. Rize kazası Latom köyündeki Bakır ve Çinko
madeni 99 yıllığına Vasilaki Yuvanidi ile Vasilaki
Serakyoni uhdesine verilmiştir.
2. Maden için 142 dönüm arazi tahsis edilmiştir.
3. Yukarıda sıralandığı üzere gerekli yerlere
gerekli vergi ve harçlar yatırılmıştır.
4. Bakır ve Çinko madeninden başka maden
çıkarsa bunlarda işletmecilerin hakkı olmayacaktır.
5. 142 dönümlük arazi sadece maden işletme için
tahsis edilmiştir.
6. Madenden çıkartılacak cevherden Askeriyye, Ziraat
Mektebi’ne belirli oranda vergi verilecektir.
verilmiştir. Maden sahipleri olayı direkt İstanbul’daki
İçişleri Bakanlığı’na iletmişlerdir. Bakanlığın sıcak ve seri
takibi sonucunda müesseseye zarar verenler adına köylüden tazmin edilen para ile madencilerin zararları karşılanmıştır.
KATRİNE HANIMA KÖYLÜDEN 12 LİRA TAZMİNAT
Katrine Serakyoni ve Yanko Yuvanidi adlı maden işletmecisi iki ortak bu konuda oldukça girişimcidirler. İçişleri
Bakanlığı’nı devreye sokarak zararları karşılığı köylüden
aldıkları para on iki liradır. Bu paranın madenin amele başısına verildiğini Trabzon Vali Vekili Ömer Fevzi’nin 1913
tarihli ve DH.İD. 105-2/41 numaralı belgesinden öğreni7. Maden iki yıl içinde işletmeye açılmak zorundadır.
Açılmazsa ihalesi fesih edilecektir.
8. Belirlenen bedellerin ödenmemesi durumunda
faiz işletilecektir. Bir defaya mahsus olmak üzere
yurdışından maden çıkartmak için getirtilecek alet ve
edevattan gümrük vergisi alınmayacaktır.
9. Madenin belirlenen vergileri ve harçları ferman
çıktığı anda ödenecektir.
10. İşletmeciler Osmanlı devleti kanun ve nizamlarına
harfiyyen uyarak maden çıkartma işini yürüteceklerdir.
11. Hangi sınıfa ait ise o sınıfın Patent Vergisi’ni de
ödemek zorundadır.
12. İşletmeciler, madenin ihracı esnasında ödemekle
yükümlü oldukları paraların ödenmesi esnasında
Darülaceze ve Ziraat Mektebi vergilerini de beraber
ödeyeceklerdir.
yoruz. Köylüye katkı sağlayacaklarına eşkiyanın vaki
saldırısının bedelini onlardan tahsil ediyor. Tarihte
asla değişen bir durum yoktur.Devlet Arşivleri Genel
Müdürlüğü Cumhuriyet Arşivi’ndeki bir belgede de bu
madenin 1910 ve 1925 senelerinde de işletildiğini dair
bilgileri görüyoruz.
Özel Madde: İşletme sahipleri, askeri amaçlı
olarak maden üzerinde veya civarında veyahutta
bacalar etrafında mağaralar, yollar yapılması gibi
her türlü inşaattan ötürü bir tazminat talebinde
bulunamayacaklardır. Bundan sonra bu maddeleri genişçe ele alan ve ilave takviye maddelerin
bulunduğu teknik şartnamenin bulunduğu belge
gelmektedir. Bu belge de elimizdedir.Sadrazam
Damat Ferit Paşa’nın 1907 ve 1908 senelerindeki
maden hakkındaki fermanın verilmesi yolundaki
başvurularından sonra faaliyete başlayan Çayeli
Bakır ve Çinko madeni işletmesi rutin üretime
geçmiştir.
Bu yıllar Osmanlı İmparatorluğu’nun yönetim buhranı yaşadığı dönemlerdir. İttihat ve
Terakki’nin II. Abdülhamit’i alaşağı etmek istediği
en hararetli senelerdir.
HACI MOLLAZADE ALİ VE HACI YAHYAOĞLU
MESUT EFENDİLERİN MADENİ
“Trabzon vilayeti dahilinde Rize’nin Mapavri nahiyesindeki
Latom (Madenköy) ve Aytoroz (Kaptanpaşa) köylerindeki Çinko ve Manganez madeni 99 seneliğine şartları dahilinde Hacı
Mollaoğlu Ali ve Hacı Yahya oğlu Mesut Efendilerin uhdelerine Şura-yı Devlet (Danıştay) kararı ile ihale edilmiştir.” Padişah olarak altındaki mühür Sultan Mehmet Reşad’ındır. II.
Abdülhamit gitmiştir. Yerine Mehmet Reşat çıkmıştır. Kararın
detayında Ali Efendi’nin Nahiye Belediye memuru ve Mesut
Efendi’nin de Nahiye İdare Meclisi azası olduğundan bahsetmektedir. Bu iki Türk ortağın madendeki komşuları olan Vasilaki Serakyoni ve Vasilaki Yuvanidi varisleri tarafından şiddetle
itiraza uğradıklarını görmekteyiz. İtirazlardan birisi de maden
komşularının kendilerine zarar verebilecekleri noktasıdır.
Daha sonra bu iki kişinin haklarındaki iddialar sonucunda görevlerinden istifa etmişler ve yukarıda anlatılan uzun uzadıya
prosedürleri yerine getirerek imtiyaz hakkını elde etmişlerdir.
KENDİLERİNE VERİLEN YER HARİTA GÖSTERİLMEKLE
BİRLİKTE ŞÖYLE TARİF EDİLMEKTEDİR.
MADEN ALANININ SINIRLARI
Kuzeyden Latom köyü camii mevkiinden başlayarak Andonlu
tepesine düz bir hat ile, doğudan zikredilen tepeden başlayarak
Kirazlık Irmağıyla Latom deresinin kavuşma noktasına doğru
düz bir çizgi ile, güneyden zikredilen noktadan başlayarak Isırlık ve Meşe tepeleriyle İlya’nın hanesi mevkiinden geçerek Mezarlık tepesine kırılan bir hat ile, batıdan zikredilen tepeden
başlayarak başlangıç hududu olan Latom köyü camii mevkiine
düz bir çizgi ile sınırlı 598 dönümlük alanı kapsar. Bunlardan
da aynı vergiler tahsil edilmektedir.
Şartnameleri ve sözleşmeleri o zamanki diğerleri gibi standart maddeleri içermektedir.Tarihi ve doğal güzellik ve zenginliklere sahip olan yöremizin bu “Allah vergisi” nimetlerinden
yine yöremizin ve yurdumuzun insanlarının yararlanmasını
diliyorum.
Kaynak: Muhammet Safi
Başbakanlık Osmanlı Arşivi Uzmanı
[email protected]
NE ZAMAN
NEREDE
22. Dünya Madencilik Kongresi ve Fuarı
11-16 Eylül 2011
Istanbul
SEMPOZYUM
NE ZAMAN
NEREDE
Uluslararası Bor Içerikli Malzemeler Sempozyumu
FUAR
11-17 Eylül 2011
NE ZAMAN
Istanbul
NEREDE
Uluslararası Pittsburgh Kömür Konferansı 12-15 Eylül 2011
Istanbul
SEMPOZYUM
NE ZAMAN
NEREDE
Ulusal Su Mühendisliği Sempozyumu
12-16 Eylül 2011
Istanbul
SEMPOZYUM
NE ZAMAN
NEREDE
6. Ulusal Kırmataş Sempozyumu
06-07 Ekim 2011
Sivas
SEMINER
NE ZAMAN
NEREDE
Türkiye Çimento Müstahsilleri Bir. 11.Teknik Seminer
11-14 Ekim 2011
Izmir
SEMPOZYUM
NE ZAMAN
NEREDE
E K İ M
6.Ulusal Kırmataş Sempozyumu
20-21 Ekim 2011
Sivas
SEMPOZYUM
NE ZAMAN
NEREDE
6.Ulusal Kırmataş Sempozyumu
20-21 Ekim 2011
Sivas
SEMPOZYUM
NE ZAMAN
NEREDE
Mpt-2011
20-22 Ekim 2011
Hindistan
SEMPOZYUM
NE ZAMAN
NEREDE
Attila Yalçın Sondaj Çalıştayı
31 Ekim 2 Kasım 2011
Istanbul
FUAR
NE ZAMAN
NEREDE
8.uluslararası Mermer, Doğal Taş Ürünleri ve
Teknolojileri Fuarı-Natural Stone2011
27-30 Ekim 2011
Istanbul
SEMINER
NE ZAMAN
NEREDE
4.Uluslararası Madencilik Stratejik ve Taktiksel
Yaklaşımlar Semineri
09-11 Kasım 2011
Istanbul
FUAR
NE ZAMAN
NEREDE
Flotasyon 11(Flotation 11) Cape Town 14-17 Kasım 2011
Güney Afrika
SEMPOZYUM
NE ZAMAN
NEREDE
EXPOMINER
11-13 Kasım 2011
Fira de Barcelona
SEMPOZYUM
NE ZAMAN
NEREDE
BAUSTEIN 11-13 Kasım 2011
MVK - International
SEMPOZYUM
NE ZAMAN
NEREDE
MARBRE EXPO
16-19 Kasım 2011
Sogéfoires Internati
SEMPOZYUM
NE ZAMAN
NEREDE
Maden Işletmelerinde Işçi Sağlığı veIş Güvenliği 2011
24-25 Kasım 2011
Maden Mühendisleri Odası
KASIM KASIM KASIM
E K İ M
E K İ M
E YLÜL
E YLÜ L
KONGRE
E K İ M
ANDAÇ
Yayına hazırlayan: Selçuk Buyurgan sizde bu sayfada yayınlanmısını istediğiniz duyurularınızı: info@sektörmaden.com’ a gönderiniz.
İSTANBUL MADEN İHRACATÇILARI BİRLİĞİ (TÜRKİYE GENELİ)
ÜRÜN GURUBU
İSTANBUL MADEN İHRACATÇILARI BİRLİĞİ (TÜRKİYE GENELİ)
2010
2011
DEĞİŞİM
US $
US $
(%)
ÜRÜN GURUBU
2010
2011
DEĞİŞİM
US $
US $
(%)
3.164.286,34
18.362.286,60
480,30
İNŞAATA ELVERİŞLİ DİĞER İŞLENMİŞ TAŞLAR
2.147.143,38
3.731.401,86
73,78
0
0
100,00
KAYAĞAN TAŞI - İŞLENMİŞ
580.660,00
361.982,34
-37,66
285.801,17
482.662,91
68,88
TABİİ TAŞLARDAN KALDIRIM VE DÖŞEME TAŞL.
194.222,00
536.813,36
176,39
198,5
0
-100,00
TABİ TAŞLARDAN KARO,RANÜL,PARÇA VE TOZLA
771.402,50
1.589.425,30
106,04
3.887.400,97
4.957.171,26
27,52
183.606.821,61
197.833.072,68
7,75
322.307,10
59.304,15
-81,60
269.732,71
913.078,36
238,51
3.559.286,88
6.770.132,94
90,21
TOPLAM
238,51
397.372,80
508.819,40
28,05
FERRO KROM
2.534,61
64.095,20
2.428,80
3.301.381,50
3.168.955,90
-4,01
882.842,80
19.966,95
-97,74
1.710.430,09
1.560.159,97
-8,79
ZIMPARA VE DİĞER TABİİ AŞINDIRICILAR
445.319,84
610.116,00
DOLOMİT
258.092,21
TUZ
KAVRULMAMIŞ DEMİR PİRİTLERİ
KÜKÜRT
GRAFİT
KUVARS,KUVARZİT
KAOLİN VE KAOLİNLİ KİLLER
BENTONİT
DİĞER KİLLER
TABİİ KALSİYUM FOSFATLAR
BARİT,WHİTHERİT
TOPLAM
MİNERAL YAKITLAR
DİĞER FERRO ALAŞIMLAR
DİĞER - (MADEN)
269.732,71
913.078,36
14.882.235,98
15.386.192,88
3,39
3.086.614,11
3.906.496,24
26,56
49.525,81
43.144,45
-12,88
18.018.375,90
19.335.833,57
7,31
DOĞAL VE YAPAY AŞINDIRICI TOZ,KAUÇUK
3.910.388,64
4.073.422,87
4,17
37,01
CÜRUF YÜNÜ;KAYA YÜNÜ;VB MİNERAL YÜNLER;
2.705.731,10
2.910.609,29
7,57
238.199,14
-7,71
İŞLENMİŞ MİKA VE MİKADAN EŞYA
54.272,42
40.295,27
-25,75
12.143.789,25
14.558.893,48
19,89
DİĞER TAŞ VE MİNERALLERDEN EŞYA
1.730.029,36
4.924.348,68
184,64
7.242.467,34
7.111.223,64
-1,81
TOPLAM
8.400.421,52
11.948.676,11
42,24
41,73
0
-100,00
TOPLAM
473.147.257,86
526.893.330,91
11,36
MİKA
27.785,06
71.630,78
157,80
TABİİ STEATİT,TALK
54.499,24
129.338,31
137,32
TABİİ KRİOLİT VE SİOLİT
54.563,60
38.205,84
-29,98
TABİİ BORATLAR VE KONSANTRELERİ
24.072.910,16
19.384.962,43
-19,47
FELDSPAT
13.189.124,30
19.554.604,82
48,26
2.084.841,03
2.511.611,84
20,47
0
116,1
100,00
TOPRAK BOYALAR VE MİKALI TABİİ DEMİR OKS
34.255,55
18.291,28
-46,60
LÜLE TAŞI
11.910,56
0
-100,00
-100,00
SİLİSLİ FOSİL UNLARI,SİLİSLİ TOPRAKLARI
POMZA
MANYEZİT
ALÇI TAŞI, ALÇILAR
AMYANT
PERLİT
TABİİ MAGNEZYUM SÜLFATLAR
SELESTİN
DİĞER MİNERAL MADDELER
TOPLAM
738
0
4.285.420,77
4.117.240,38
-3,92
81.419.601,40
104.297.989,32
28,10
0
1.830.007,54
100,00
704.790,63
2.614.039,17
270,90
BAKIR CEVHERLERİ
82.012.154,16
55.218.961,93
-32,67
NİKEL CEVHERLERİ
834.101,98
3.140.850,00
276,55
DEMİR CEVHERLERİ
MANGANEZ CEVHERLERİ
92,6
0
-100,00
ALÜMİNYUM CEVHERLERİ
1.475.942,13
885.198,40
-40,02
KURŞUN CEVHERLERİ
4.343.548,25
6.113.932,32
40,76
ÇİNKO CEVHERLERİ
27.614.045,74
25.217.318,79
-8,68
KROM CEVHERLERİ
61.257.202,92
89.164.059,01
45,56
791.037,40
0
-100,00
16.900,00
0
-100,00
0
0
100,00
69.843,20
15.123,15
-78,35
1.684.149,34
4.177.091,50
148,02
KOBALT CEVHERLERİ
MOLİBDEN CEVHERLERİ
TUNGSTEN,URANYUM,TORYUM VE TİTANYUM CEVH
ZİRKONYUM,NİOBYUM,TANTALYUM,VANADYUM CEV
KIYMETLİ METAL CEVH.(ALTIN,GÜMÜŞ,PLATİN)
ANTİMUAN CEVHERLERİ
32,36
116.449,20
359.755,38
GRANÜLE CURUF VE DÖKÜNTÜLER
290.242,82
2.971.748,06
923,88
METAL KÜL VE KALINTILARI
254.092,40
1.099.901,80
332,87
84.128,79
0
-100,00
181.432.304,72
192.564.680,87
6,14
6.243,22
279.464,22
4.376,28
45.290.892,95
37.558.778,21
-17,07
37.776,74
17.347,41
-54,08
601.369,46
1.293.752,61
115,13
MERMER - TRAVERTEN YARI İŞLENMİŞ
24.672.016,72
48.717.395,18
97,46
İŞLENMİŞ MERMER
87.926.643,69
76.166.203,87
-13,38
İŞLENMİŞ TRAVERTEN
19.277.091,24
25.943.199,41
34,58
2.101.359,71
1.637.308,91
-22,08
KALAY CEVHERLERİ
DİĞER CÜRUF VE KÜLLER
TOPLAM
GRANİT HAM BLOK
MERMER - TRAVERTEN HAM BLOK
KAYAĞAN TAŞI - HAM BLOK
GRANİT YARI İŞLENMİŞ
İŞLENMİŞ GRANİT
TOPLAM
MADEN NEDİR
Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı
tarafından hazırlanan ve madenciliği konu alan “Maden Nedir” isimli
boyama kitabından temin ederek,
Işletmelerinizin civarındaki il, ilçe
ve köy ilköğretim okullarına dağıtabilir ve küçük yaştan itibaren madenciliğe ilgi çekilmesini sağlayabilirsiniz.
LONDRA BORSASI METAL FİYATLARI
SON 30 GÜN FİYATLARI
SON 5 YIL FİYATLARI
ALÜMİNYUM (USD/TON)
ÇİNKO (USD/TON)
BAKIR (USD/TON)
KALAY (USD/TON)
KURŞUN (USD/TON)
ALTIN (USD/TROY OZ)
NİKEL (USD/TON)
PLATINYUM (USD/TROY OZ)
S
Gösterimdekiler
ULTRA MEGA KAHRAMAN
Yönetmen: Leon Ford Leon
Ford
Oyuncular: Ryan Kwanten,
Anthony Phelan, Maeve Dermody, Andy Minh Trieu, Chan
Griffin, Çiğdem Sarıhan,
Film Türü: Dram. Komedi
Konu:
Gündüzleri sıradan bir ofiste
çalışan Griff, geceleri süper
kahraman kimliğine bürünür.
Kendini masum ve savunmasız
insanları karanlık sokakların
kötülüklerinden korumaya
adamış bir Ultra Mega Süper
Kahraman’dır. Griff’in
giderek tuhaflaşan davranışları
karşısında endişelenen
abisi onu, Melody ile tanıştırır.
Melody, Griff’e aşık olur. Griff
sıradan dünyanın gerçekleriyle
boğuşurken, onu kurtarma
görevi de Melody’ye düşer.
KARA BÜĞÜ
İYİ GÜNDE KÖTÜ GÜNDE
Yönetmen: John V. Soto
Oyuncular: Michael Dorman,
Ben Mendelsohn, Jane Badler,
Jessica Marais, Tahyna Tozzi,
John Jarratt, Travis Fimmel
Film Türü: Dram, Gerilim,
Gizem, Korku
Yönetmen: Dermot Mulroney
Oyuncular: Kellan Lutz, Mandy
Moore, Jessica Szohr, Michael
Weston, Jane Seymour, Blythe
Danner, James Brolin
Film Türü: Komedi, Romantik
Konu:
Christine bir ev kredisi
uzmanıdır. Esrarengiz görünümlü Bayan Ganush’un aldığı konut
kredisinin vadesinin uzatılması
için bankaya gelişine kadar
hayatı normaldir. Christine,
borcuna karşılık evden tahliye
edilmesi için talimatı verince
Bayan Ganush zor durumda
kalır. İntikam hırsına kapılan
yaşlı kadın Christine’ye çok
güçlü bir büyü yapar. Christine’in
başvurduğu kâhin, büyüyü tersine çevirecek bir süreç başlatır.
Konu:
Evlilik danışmanı olan Ava’nın
hayatı, hiç beklemediği bir anda
anne ve babasının boşanma
haberini alarak altüst olur.
Kendi düğünün üzerinden
çok az bir vakit geçmişken,
henüz “cicim ayları”ndayken ve
anne-babasının evliliklerinin 30.
yılı şerefine bir davet vermek
üzereyken, yaşanan bu gelişme
tüm planları mahvedecektir.
Fakat Ava engel tanımayacaktır.
Ne yapıp edip bu evliliği
kurtaracaktır. Ava’nın çabaları
başarıya ulaşmasını sağlayacak
mıdır yoksa hem kariyeri hem de
kendi evliliği tehlike altında mı
kalacaktır?
Sinema
AŞKIN SESSİZLİĞİ
KAZANANLAR KULÜBÜ
AKILALMAZ
RUHLAR KASABASI
ANNELER GÜNÜ
İMKANSIZIN ŞARKISI
YAŞAMIN RİTMİ
Konu:
15 yaşındaki kızı Irina ve anarşist
kardeşi Luigi ile aynı apartman
dairesinde yaşayan Alessandro,
Strasbourg Üniversitesi’nde
müzikoloji öğretmenidir. Ayrıca
hastanelerde gönüllü olarak
hastalara kitap okumaktadır.
Alessandro için hayat her
zaman güllük gülistanlık
değildir. Herşeyden önce eşini
kaybetmiştir ve bunu hiçbir
zaman atlatamamıştır. Kardeşi,
asla bir işe yaramayan asalağın
tekidir. Kendini yakın gördüğü
tek varlık kızı İrina ise gün
geçtikçe büyümekte ve karakteri
değişmektedir.
Konu:
Mike, banliyöde yaşayan, iyi bir
koca, baba ve arkadaş olmak
isteyen bir avukattır. Bir lisede
gönüllü olarak güreş koçluğu
yapmaktadır. Ailesine destek
olmak üzere giriştiği bir davada
çok yetenekli bir güreşçiyle
yolları kesişir. Bu iş tam bütün
arzularının gerçekleşmesini
sağlayacakken, güreşçinin
uyuşturucu tedavisi gören annesi beş kuruşsuz halde ortaya
çıkar.
Konu:
Henry, görevi Amerika’nın ulusal
güvenliğini tehdit edebilecek
teröristleri sorgulamak olan
bir ajandır. Helen ise FBI’ın
gözbebeği ajanlarından biridir.
Her iki ajan bu sefer birlikte
çalışmak zorundadırlar. Arap
kökenli bir Amerikan vatandaşı
olan Steven, istedikleri
yapılmazsa üç A.B.D. eyaletini
havaya uçurmakla tehdit eder.
Steven çok kısa sürede
yakalanmalıdır
Konu:
Bir grup arkadaş hafta sonu tatili
için arabayla yola koyulurlar.
Arabaları bozulduğunda yardım
almak için yakındaki kasabaya
giderler. Kasaba geçmişten
kalan ruhlar tarafından ele
geçirilmiştir. Gençler ıssız
kasabada hiç ummadıkları
korkutucu olaylar yaşarlar.
Konu:
Kötü sonuçlanan bir banka
soygunundan sonra eve dönen
3 kardeş annelerinin evi haciz
yüzünden kaybettiğini öğrenir.
Bir gece, yeni ev sahipleri
ve misafirleri doğum günü
partisi için bir araya gelmişlerdir.
Evdekiler habersiz şekilde 3
kardeşin rehinesi olmuştur ve
onları kötü bir doğum günü
partisi beklemektedir.
Konu:
Watanebe’nin karmaşık, depresif, ölüme yakın hayatı Midori
ile tanışmasıyla değişim sancısı
içine giriyor. Beatles’ın şarkısı
kadar melankoli dolu filmin
görselliği de en az hikayesi kadar
etkileyici.
Konu:
Polis memuru Amadeus
Warnebring sonunda çılgınlığın
pençesine mi düşmüştür, yoksa
dünyanın geri kalanı kesin olarak
delirmiş midir? Warnebring
kariyerinin en zor vakasıyla,
müzikal bir soruşturmayla karşı
karşıyadır: Şehri orkestra olarak
kullanan ve müzikal bir kıyamet
“çalan” altı eylemci davulcudan
oluşan, ele avuca sığmaz bir
çete. Bu vaka müzikten nefret
eden kahramanımız için bir
işkencedir; ancak son görevi
kardeşinin konserini bu ses
teröristlerinden kurtarmak
olacaktır.
Yönetmen: Philippe Claudel
Oyuncular: Stefano Accorsi,
Anouk Aimee, Clotilde Courau,
Maëlle Poesy-guichard, Neri
Emilie Gavois-kahn
Film Türü: Komedi
Yönetmen: Thomas Mccarthy
Oyuncular: Paul Giamatti,
Amy Ryan, Melanie Lynskey,
Burt Young, Bobby Cannavale,
Amy Landecker
Film Türü: Dram, Komedi
Yönetmen: Gregor Jordan
Oyuncular: Samuel L. Jackson,
Carrie-Anne Moss, Michael
Sheen, Brandon Routh, Austin
Nichols, Gil Bellows
Film Türü: Aksiyon, Dram,
Gerilim
Yönetmen: Fouad Benhammou
Oyuncular: Bárbara Goenaga,
Ariane Aggiage, Axel Kiener,
Christa Theret, Cyrille Thouvenin, Fabrice Josso
Film Türü: Fantastik, Gerilim,
Gizem, Korku
Yönetmen: Darren Lynn
Bousman
Oyuncular: Briana Evigan,
Jaime King, Shawn Ashmore,
Alexa Vega, Deborah Ann Woll,
Patrick Flueger
Film Türü: Gerilim, Korku, Suç
Yönetmen: Anh Hung Tran
Oyuncular: Rinko Kikuchi,
Ken’ichi Matsuyama, Tetsuji
Tamayama, Eriko Hatsune,
Haruomi Hosono, Kengo Kora
Film Türü: Dram, Romantik
Yönetmen: Ola Simonsson
Oyuncular: Anders Vestergard,
Anders Jansson, Bengt Nilsson,
Björn Granath, Dag Malmberg,
David Wiberg,
Film Türü: Dram, Komedi

Benzer belgeler

Avustralya`da Madencilik ve Metal Kazanımı (Mining and Metal

Avustralya`da Madencilik ve Metal Kazanımı (Mining and Metal • Sempozyum, seminer, teknik çalışma turları gibi alanlarda karşılıklı iş birliği çerçevesinde uluslararası organizasyonlar düzenlemek, • Tarafların mevcut laboratuar faaliyetlerinde Ar-Ge uzmanlar...

Detaylı

malar devam ediyor. XX. Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Kongre

malar devam ediyor. XX. Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Kongre SEKTÖRMADEN DERGİSİ YURT MADENCİLİĞİNİ GELŞTİRME VAKFI TARAFINDAN 5680 SAYILI BASIN KANUNUN 9/2 MADDESİ GEREĞİNCE İSTANBUL VALİLİĞİNE BEYANNAME VERİLEREK AYNI KANUNUN 9. MADDESİNE GÖRE TANZİM EDİLE...

Detaylı

Kömür madeninde geçmişe yolculuk

Kömür madeninde geçmişe yolculuk ait 28 taş kömürü ve 3 kuvars sahasının özel sektör tarafından işletildiğini, atıl durumdaki madenlerden, üretim karşılığında TTK’nın

Detaylı