mümtaz 79 cevap

Transkript

mümtaz 79 cevap
1-Velayet-i Fakihin müessesesi neden çok önemlidir?
“İslam Cumhuriyeti nizamı ve Velayet-i Fakih İmam
Humeyni‟nin en önemli mirasıdır. İmam‟ın yolunun
korunmasının yegane yolu Velayet-i Fakih‟i
korumaktır. İslam İnkılabı‟nın sürmesi Veliyyi
Fakih‟e sarılmakla olur. Bir kez daha ilan ediyoruz ki
İmam hattını Rehberliğin fikirlerinde ve gidişatında
bulmak mümkündür yalnızca. Fasl-ül hitap
Rehberlik makamıdır ve Rehberliğin yolundan ve
duruşundan yapılacak olan her türlü inhiraf devrimin
hedeflerinden ve İmam Humeyni‟nin asil çizgisinden
sapmak anlamına gelir” (Rehberlik Şurası
Bildirisinden)
“Biz İslami Şura Meclisi Üyeleri, onuncu devre
cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sonrasında meydana
gelen hadiselerin ardından ve özellikle de geçen hafta
meydana gelen olaylardan dolayı bir kez daha
merhum İmam‟ın hedeflerini tahakkuk ettirmek için
hazır olduğumuzu ilan etmenin zımnında, bunun
sadece o bilge rehberin (İmam Hamenei) emirlerinin
yerine getirilmesiyle gerçekleşeceğine inandığımızı ve
önderimiz ile biatımızı yenilediğimizi buradan ilan
ediyoruz.” (İslami Şura Meclisi Bildirisinden)
2-Ġran‟daki muhaliflerin söylem ve amaçları nelerdir?
Firavun rejimi dıĢiĢleri bakanı Ahmet Ebul Geyt‟in Ġmam
Hamanei‟nin Mısır halkının devrimi ile dayanıĢma
amacıyla okuduğu hutbesine verdiği cevapta “yakında
İran‟da ne olduğunu göreceksiniz” sözünün, Musevi ve
Kerrubi‟nin ağzından bir “çağrı”ya dönüĢtü.
Ġran‟ın sahip olduğu imkanların Filistin ve Lübnan‟a
harcamasını yani Ġran‟ın petrol gelirlerinin Filistin ve
Lübnan‟a aktarılmasından yakınıyorlar.
“Yeşil akım” : Mir Hüseyin Musevi, inkılapçı
Müslümanları hayal kırıklığına uğratan bir söylemle
Ġran‟da çirkin bir çığırın sökün etmesine öncülük etmiĢti.
O, seçim konuĢmaları sırasında, “bizim için öncelikli
olan ne Lübnan, ne de Gazze‟dir, bizim önceliğimiz
İran‟dır” diyerek, hem Ġmam Humeyni‟nin Hizbullah ve
Filistin Ġslami direniĢine verdiği önem ve önceliği
çiğnemiĢ, hem de, yine “muhalefet” adı altında Kudüs
Günü‟nde düzenlenen bir protesto gösterisinde “Ne
Lübnan ne Gazze” gibi tamamiyle karĢı-devrimci olan
sloganların atılmasının önünü açmıĢtı…
“Ne Gazze, ne Lübnan, Canım Feda İran‟a”
“İranlı olmayanların derdinden bize ne..?”
HaĢimi Rafsancani‟nin siyasi grubu
olan “Karguzaran” (Ülkeyi Yeniden Kalkındırma)
hareketinin önemli isimlerinden Atrifanyer “Ben şurada
itiraf ediyorum ki, Velayet-i Fakih sistemini ortadan
kaldırmak isteyenler, bu nizamın manevi tarafını yok
etmeyi amaçlamışlardı"
Atrifanyer :
“Biz, Velayet-i Fakih'e karşı bir açı oluşturduğumuz
için bir nevi nifaka düştük ve söylediklerimizle
yaptıklarımız birbiriyle çelişti"
Muhammed Ali Ebtehi ise bir baĢka bombayı patlatmada
gecikmedi:
“Kargaşalar yaratmak ve halkı sokağa dökmek için
seçimlerde hile yapıldı diye bir plan ortaya atıldı ve
bu bağlamda, Musevi'nin seçimlerde hile yapıldığına
dair şikayet sunması ve belgeler vermesi söz konusu
edildi. Ayrıca, halkın geniş bir şekilde sokaklara ve
caddelere çekilmesini sağlamak için facebook, sms ve
bazı internet siteleriyle haberleşmeye çalıştık”
Ebtehi ve Atrifanyer verdi:”Siz İran halkını geri zekalı
mı sanıyorsunuz?”
- Ġmam Humeyni bir konuĢmasında Ģöyle
diyordu: “Hükümet-i İslami‟ye kail olmayanın kıldığı
namaz da makbul değildir.”
Ġmam‟ın bu sözü Ģu anlama gelmekte:
“Bir müslümanın İslam Devleti‟nin tesis etme gibi bir
inancı, iradesi, azmi ve mücadelesi olmazsa, onun
namazı da kabul olmaz.”
Bu sözün ikinci anlamı da Ģudur:
“Bir İslam devleti olduğunda onu korumak,
kollamak, savunmak da en büyük ibadettir.” Yine
Ġmam‟ın deyimiyle “İslam devletini korumak
Namaz‟dan da önemlidir.”
3-İran‟ın Ortadoğudaki stratejisi nedir?İran-SuriyeHizbullah-Hamas arasındaki ilişki ne düzeyde ve
bunların amaçları nedir ?
Londra‟da yayın yapan El Quds el Arabi gazetesi
baĢyazarı Abdulbari Atvan, Ahmedinejad‟ın ġam
ziyaretini ve direniĢ hareketleri liderleri ile
görüĢmesini“İsrail‟e Karşı Savaş Konseyi” Ģeklinde
tanımlayarak Ģöyle diyor:
“Şam‟da düzenlenen ve Suriye Devlet Başkanı Beşşar
Esad ile Mahmud Ahmedinejad‟ı ve bunun yanı sıra
Hizbullah lideri Hasan Nasrallah‟ı bir araya getiren
üçlü zirve, İsrail‟in taraflardan birine ya da hepsine
birden saldırı düzenlemesi durumunda rol ve
görevlerin dağılımı ile gelişmiş planlar yapmak için
toplanmış bir savaş konseyi görünümündeydi. Aynı
çerçevede burada Başkan Ahmedinejad ile Filistinli
grupların liderleri arasında da kapsamlı bir buluşma
gerçekleştirildiğini unutmuyoruz.”
Atvan değerlendirmesini Ģöyle bitiriyor:
“Ahmedinejad‟ın Beşşar Esad‟la düzenlediği basın
toplantısının başında sarf ettiği “Suriye, İran,
Lübnan, Filistin ve Irak halkları ilerleyen günlerde
İsrail‟e ve onun saldırılarına karşı çıkacaktır”
sözlerin dil sürçmesi olduğunu düşünmüyoruz.
Washington Irak‟taki yenilgisini ve bu alanda 800
milyar dolardan fazla para harcadığını tekit eden bu
dil sürçmesini duydu mu? İlerleyen günler
sürprizlerle dolu. Umut ederiz ki bu sürprizler
Araplar ve Müslümanlar için sevindirici olur.”
Abdulbari Atvan yukarıda alıntıladığımız yazısında, Ġran,
Suriye, Hizbullah, Hamas ve Ġslami Cihad arasında ortak
bir savaĢ konseyin oluĢtuğuna dikkat çekerken, aynı
zamanda bu cepheye karĢı ABD ve Ġsrail‟in yanında
duran bir Arap cephesinden de söz ederek Ģunları
söylüyor:
“Biz gelecek dönemde daha tehlikeli bir olguya tanık
olabiliriz. O da Arapların Suriye-İran ittifakı ve onun
dallarına karşı Amerikan-İsrail cephesinde yer
almasıdır.”
4-Hamas-Hizbullah ve bunlara müttefik direniĢ bloku
arasında ne tür bir yardımlaĢma-iliĢki bulunmaktadır?
Halid Meşal‟in Tahran‟dan ayrılmadan önce
hatırlattığı bir gerçeğe dikkatlerinizi çekmek
istiyorum. Şöyle diyor Meşal:
“Biz, bir ceset gibiyiz. Araplar ve Müslümanlar, bir
ceset gibidir. Biz, ortak düşmana karşı aynı saftayız.
Fakat herkes, kendi cephesinde savaşıyor. Herkes
kendi cephesinde savaşıyor. Herkes, kendisini
savunmak için ortak düşmana karşı yardımlaşıyor.
Nasıl yardımlaştığımız mevzusu ise İran‟daki,
Hizbullah‟taki, Suriye‟deki ve bölgedeki diğer direniş
hareketleriyle aramızda kalsın.Biz bu konuda diyalog
halindeyiz, istişarelerimizi yapıyoruz. Fakat herkes
gücü ölçüsünde ve kendi meydanında çalışıyor.”
5-Ġran ,Hamas için ne ifade etmektedir?
Hamas lideri Halid MeĢal, Gazze zaferinin ardından
Tahran'a giderek "Gazze'de kazandığımız zaferde en
büyük pey İran'ındır" derken, Filistin Ġslami Cihad
Hareketi "Eğer İran olmasaydı İsrail'e bir füze dahi
atamazdık"dedi.
Hamas lideri Halid MeĢal son Tahran ziyareti sırasında
Üniversite öğrencilerine yaptığı konuĢmada “vefa”ya
dikkat çekerek Ģunları söylüyor:
Hamas‟taki, Batı Şeria‟daki Gazze‟deki ve
Filistin‟deki kardeşleriniz, İran‟ın desteğini takdir
etmektedir. Filistin halkı, asil bir halktır. Yanında
duranları ve destekleyenleri asla unutmaz. Vefalı
adamlar, vefalı olmaları gerekenlere karşı
vefalıdırlar. Biz, İran‟a karşı vefalıyız. Biz, tüm
ümmetimize karşı vefalıyız. Arap ve İslam
ülkelerinden kim yanımızda durduysa ona karşı
vefalıyız. Yardımını ve desteğini bizlerden
esirgemeyen bu yüce ümmete karşı vefalıyız.”
6- Aksa Ġntifadası nasıl baĢladı?
Duvar dibinde babasının kucağında Ģehid olan
Muhammed Durra ile birlikte“Aksa
İntifadası” baĢlamıĢ, ancak Ģehadet sevdalısı Filistinli
kardeĢlerimizin yiğitçe direniĢleri sonucunda Gazze‟nin
özgürlüğü ve siyonistlerin ağır yenilgileri ardı sıra
gelmiĢti…
7-Hamas‟ın nihai amaçı nedir?
Hamas‟ın kuruluĢ bildirgesinden bazı pasajlara kısaca bir
göz atmakta yarar vardır:
“Onun gayesi Allah, modeli Rasulullah, anayasası
Kuran, yolu cihad ve Allah rızası için ölmek en yüce
arzusudur.”
“İslami Direniş Hareketi (HAMAS), Yaratıcı‟nın
rızası yolunda çabalama rolünü yerine getirmek için
ortaya çıkmış, silahları da Filistin‟in Özgürlüğü için
çarpışan savaşçıların elindedir. HAMAS
savaşçılarının ruhu bugüne kadar, Peygamber‟in
(s.a.v) yoldaşları tarafından fethedildiğinden beri,
Filistin‟in toprağı üzerinde hayatını feda eden
savaşçıların ruhlarıyla karşılaşmaktadır.”
“İslami Direniş Hareketi‟nin temel yapısını, Allah‟a
sadık ve O‟na dosdoğru ibadet eden – Ben insanları
ve cinleri ancak bana ibadet etsinler diye yarattım-,
birbirlerine, ailelerine ve vatanlarına karşı görev ve
sorumluluklarını bilen Müslümanlar teşkil eder.
Bunlar Allah‟tan korkarak cihad bayrağını, zalim ve
müstekbirlerin yüzüne doğru yükseltip toprağı ve
insanlarını, kirlerinden, aşağılanmadan ve
kötülüklerinden temizlerler.”
“İslami Direniş Hareketi‟nin Dayandığı Geçmiş:
İslam‟ı bir yaşam biçimi olarak kabul etmekle
Hareket‟in geçmişi, İslami mesajın doğum zamanına
kadar geriye gider ki onun gayesi Allah, Örneği
Rasulullah ve hayat yasası Kur‟an‟dır. Onun
mücadele alanı, dünyanın her yerinde İslam‟ı
kendisine bir yaşam biçimi olarak seçen
Müslümanların yaşadığı her yerdir. Bu da
yeryüzünün derinliklerinden başlayıp gökyüzünün
derinliklerine dek uzanır.”
“İslami Direniş Hareketi (HAMAS), bağlılığı Allah‟a
ve yaşam biçimi İslam olan insanların oluşturduğu
seçkin Filistinlilerin hareketidir. O, İslam‟ın kanatları
altında farklı dinlere mensup olan bütün insanların
yaşamlarının, mallarının ve haklarının gözetildiği
güven ve emniyetin tesis edildiği bir yer olması için
Filistin‟in her karış toprağında Allah‟ın Kelimesi‟ni
yükseltmek için mücadele eder. İslam‟ın hüküm
sürmediği bir yerde anarşi ve kötülük yaygınlaşacak”
“Amaç olarak: Onlar batılla savaşmaktadırlar, onu
bozguna uğratacak ve mağlup edecekler. Böylece
adalet tekrar egemen olacak, anavatanlar geri
alınacak ve cami müezzinleri “İslam Devleti tesis
edilmiştir.” nidasıyla ortaya çıkacaktır. Böylece
insanlar ve eşyalar bulunmaları gereken yere
dönerler ve Allah bizim yardımcımızdır.”
“İslami Direniş Hareketi, diğer İslami Hareketlere
saygı duyar ve onları takdir eder. Eğer onlarla
aralarında bir noktada ya da düşüncede uyuşmazlık
varsa, diğer bütün nokta ve düşüncelerde mutabakat
vardır. İslami Direniş Hareketi (HAMAS), Onların iyi
niyetlerini açığa çıkarıp Allah yolunda olduklarını
göstermesi durumunda, onları İslami Dairenin içinde
yeralan ve bu yolda büyük bir çaba sarfeden
hareketlerin kategorisinde görür. Onların her aktif
insanı da bizim için aynıdır. İslami Direniş Hareketi,
bütün bu hareketleri kendi yararına kurulmuş gibi
görür. HAMAS, onlara yardımda bulunulması ve
doğru yolda kalmaları için Allah‟a yalvarır, vahdetin
bayrağını yükseltmek ve Kur‟an‟a ve Hz.
Peygamber‟in direktiflerine uygun olarak daima
vahdeti gerçekleştirmek için büyük bir çaba
sarfeder.”
8-11 Kasım Lübnan‟da “Şehidler Günü” olarak
anılmaktadır.Neden 11 Kasım?
Siyonistler 1980'inbaĢlarında Lübnan‟ı iĢgal ettiğinde
önüne çıkan her Ģeyi ezip geçiyorlardı; ta ki “Beyrut
Kasabı” olarak bilinen Ariel ġaron‟un komutasındaki
Yahudi teröristler savunmasız kalan Filistin mülteci
kamplarına girerek binlercesini bir anda katledebiliyordu;
artık Sabra ġatila kampından ocakların dumanları değil,
bombaların, kurĢunların, barutların kokuları
yükseliyordu…
Kimdi bu Siyonistleri durduracak? Kimlerdi bu ümmetin
hakkını, onurunu, Ģerefini savunacak? Kimlerdi, kan
kusan Siyonist ölüm çetelerini geri püskürtecek kutlu bir
direniĢi kuĢanacak?
ĠĢte böyle bir zamanda "Ahmed Kasir" adındaki genç
bir yiğit, Lübnan'ın güneyinde Sur Ģehrinde 11.11.1982
tarihinde bomba yüklü bir araçla siyonist iĢgal güçlerinin
arasına dalarak gerçekleĢtirdiği istiĢhad operasyonuyla
140 siyonist askeri öldürmüĢ, siyonist rejim bu
operasyondan sonra 3 gün yas ilan etmiĢti.
9-Siyonistlerin Kudüs‟ü ele geçirme planlarının mazisi
nedir?
Yüzyıllar boyu Kudüs‟ü ele geçirmenin hesabını yapan
Siyonistler dini bayramlarında bir araya gelip
ayrılırlarken birbirlerine “bir daha ki sefere Kudüs‟te
buluşmak üzere” derlerdi.
10-Siyonistleri ne tür bir akıbet beklemektedir?
Bin geceden daha hayırlı Kadir gecesinde nazil olan
hayatımızın rehberi Kur‟an-ı Kerim Ġsra süresinde bu
Siyonistlerin son bir bozgunla ortadan kalkacağını beyan
ederken Hz. Resul-i Ekrem (s.a.v) de Müslümanlarla
Yahudiler arasında çıkacak bir savaĢta Yahudilerin taĢlar
ve ağaçlar arkasına gizleneceklerini, ancak Ġslam
Ümmeti‟nin erleri karĢısında büyük bir hezimetle
yenilgiye uğrayacaklarını müjdeliyor.
11-Müslümanların Siyonistleri ortadan kaldırma güçleri
var mıdır?
Ġmam Humeyni :“Her müslüman bir kova su dökse
İsrail‟I sel alır”
Seyyid Nasrallah: “And olsun Allah‟a! İsrail bir
örümcek yuvasından daha zayıftır!”
12- Arap Birliği Filistine yardım ediyor mu?Hamas ElFetih gerginliğinin ana sebebi nedir?Hamas,ABD‟nin
bölge uĢaklarıyla iyi iliĢki temeline dayalı siyasetinin
nedeni nedir?
-Yardım etmediği gibi yardım edenlerden de rahatsızdır.
Destekten çok köstek olmaktır amaçları.
Arap Birliği‟nin son toplantısında, özellikle de Suudi
Arabistan DıĢiĢleri Bakanının açıklamalarında doğrudan
Ġran‟a yönelik suçlamalar dile getirilip “Filistin‟in bir
Arab meselesi olduğu, Arap olmayanların bu işe
karışmaması gerektiği” vurgulanmıĢtı. Bundan da öte,
Ġran‟a karĢı “ortak Arab cebhesi” kurulması önerisi de
gündeme getirilmiĢti.
Bu suçlamalara karĢı Hamas liderliğinin verdiği cevap
çok anlamlıydı: “İran bizi destekliyor, biz bundan
memnunluk duyuyoruz. İsterdik ki Arap rejimleri de
İran gibi bizim arkamızda olsun”
- Filistin‟de baĢlayan 1987 intifadası ile birlikte aĢina
olmaya baĢladığımız Filistin Ġslami DireniĢ Hareketi
Hamas vardır. Hamas hareketi“intifada” ile birlikte,
kendi varlığını, mücadele ve direniĢini ortaya
koyduğunda, aynı zamanda Filistin davası simgesi haline
getirilen bir de Yaser Arafat ve onun liderliğindeki El
Fetih hareketi bulunmaktadır.
Yaser Arafat laik, ulusalcı ve Batı destekli bir lider
olduğu halde, özellikle, onun liderliği altındaki El Fetih
güvenlik güçleri, Gazze‟de, Filistinli mücahidleri
zindanlara doldurup kurĢuna dizdiği halde, Hamas
hareketi El Fetih ile“dostane” iliĢkileri bozmamıĢtır.
Zira, o dönemlerde El Fetih ile çatıĢmalara girmek, her
Ģeyden önce hem Hamas Hareketi‟nin gücüne darbe
indirecek, hem de Filistin halkının
nezdinde, “kardeşleriyle savaşan” bir örgüt durumuna
düĢecektir. El Fetih‟in Gazze ve Batı ġeria‟da Filistin
Ġslami direniĢ mücahidlerine yönelik baskı ve zulümleri
Arafat döneminden baĢlamıĢ günümüze kadar gelmiĢtir.
Ta ki El Fetih içindeki ABD-Ġsrail destekli Muhammed
Dahlan çeteleri, Hamas hareketine karĢı büyük bir
komplo içine girip birçok mücahidi katlettikten sonra
baĢbakan Ġsmail Heniyye‟nin evine roket atma noktasına
ulaĢınca, Hamas hareketi, Gazze‟deki El Fetih sultasını
deviren büyük bir askeri operasyon baĢlatmıĢtı.
El Fetih Hareketi‟nin Gazze‟deki bütün yönetim
binalarına ve güvenlik merkezlerine giren Hamas
mücahidleri, El Fetih‟in ofis ve karargahlarındaki Arafat
çerçevelerini de yerlere atarak parçalamıĢtı.
Burada Hamas hareketi, “stratejik gerekçeler”le El
Fetih‟in ihanetlerine sabretmiĢ, yöneticileri ile mudaraa
yapmıĢ ve ama bir noktaya geldikten sonra da
yumruğunu masaya vurmuĢtu. Demek ki, Hamas
açısından El Fetih ile çatıĢmaya girmek
önceleri “maslahat”a uygun değildi, bir takım “stratejik
gerekçeler”le onlarla mudaraa etmek gerekiyordu. Fakat
aynı Hamas, bu kez baĢka “stratejik gerekçeler”le hem
riskli hem de kritik bir karar alarak, El Fetih Hareketi‟nin
Gazze‟deki sultasını alaĢağı etmiĢti.
- Hamas hareketi, 2006 seçimlerinden zaferle çıktıktan
sonra, "İsrail" adlı gayri meĢru yapının varlığını
tanımayacağını ve Filistin özgürleĢinceye kadar
da“direniş”i bırakmayacağını ortaya koyunca; siyonist
Ġsrail rejimi, küresel emperyalizmin ve bölgesel
müttefiklerinin de desteğiyle Gazze‟ye yönelik insanlık
dıĢı ve barbarca bir ablukaya baĢladı. Bu ablukanın bir
tarafında siyonist rejim varken, diğer tarafında da Hüsnü
Mübarek rejimi vardı.
Mübarek rejimi sadece Gazze ambargosuna destek
vermekle kalmıyor, Filistinli mücahidleri tutuklayıp
zindanlara atıyor, iĢkence altında Ģehid ediyordu. ġehid
edilen Filistinlilerden biri de, Hamas hareketi sözcüsü
Sami Ebu Zuhri‟nin kardeĢi idi. Mısır zindanlarında
onlarca Filistinli mücahid bulunuyordu. Nitekim
Mübarek devrilince, Mısırlı devrimcilerin de yardımıyla
zindanlardaki Filistinliler özgürlüklerine kavuĢarak
Gazze‟ye dönmüĢlerdi.
Fakat Hamas hareketi, Hüsnü Mübarek devrilinceye
kadar Mısır yönetimi ile çatıĢmaktan sürekli kaçındı.
Çünkü, Mısır Filistin Ġslami direniĢ hareketi
için,“zorunlu” bir vasıta ve köprü idi. Bu köprüye
vurmak, aynı zamanda kendi ayağına sıkmak anlamına
geliyordu.
Mısır‟da Hüsnü Mübarek rejimi ve bu rejimin istihbarat
bakanı Ömer Süleyman, Hamas liderliğinin katıldığı bir
çok toplantıda baĢkanlık ve arabuluculuk yapıyordu, ama
aynı Ömer Süleyman‟ın iĢkencecileri de zindanlardaki
Filistinlileri katlediyordu.
Hamas bu iĢkenceci katil Ömer Süleyman‟ın ellerini
sıkarken, elbette haz almıyordu, ama bunu yapmaktan
baĢka da çaresi yoktu. Çünkü bir taraftan hareketin
esenliği, diğer taraftan da ambargo altında inim inim
inleyen Filistin halkının esenliği adına buna katlanmak
zorunda kalıyordu.Hamas‟ın firavun Mübarek rejimi ve
siyonizmin yeminli iĢbirlikçisi iĢkence Ģefi Ömer
Süleyman ile sürdürdüğü iliĢkiler “stratejik gerekçeler”e
dayanmıyordu. Eğer ortada “gerekçemerekçe” olmasaydı, bu gülümsemeler, kucaklaĢmayan,
tokalaĢmalar farklı anlama gelirdi.
Ama Hamas hiçbir zaman sırtını bu keferelere dayamadı
ve hedeflerinden taviz vermedi.V e bu devletlerde sadece
kendi tebalarını kandırmak-gazını almak için kuĢkusuz
bunları yapıyordu.Amaçları Hamas‟a silah
bırakmak,Ġsrail‟in varlığını tanımalarını sağlamaktı.
13-Ġran Ġsrail ile savaĢmakta mıdır?
Vurana değil vurdurana bakmak gerekir.Ġster hayır da
isterse de Ģerde olsun bu önemli bir kaidedir.Ġran ile
Ġsrail arasında bir bakıma karĢılıklı, “açıktan ve örtülü
bir savaş" var.Siyonist medyada yayınlanan birçok
analizde, Filistin‟deki Hamas ve Ġslami Cihad
hareketleri “İran‟ın Filistin‟deki vekilleri” Ģeklinde
tanımlanarak, Ġran‟ın bu Ģekilde Gazze ve güney Lübnan
üzerinden Ġsrail‟i çevrelediği ileri sürülüyor.
Mısır askeri mahkemelerinde yargılanmaları süren ve
ağır iĢkenceler sonucu sakat kalan “Hizbullah‟ın Mısır
hücresi” diye takdim edilen Müslümanların suçu
da “Gazze‟ye silah girmesini sağlamak, Gazze
direnişine lojistik destek sunmak”tı. Nitekim Seyyid
Hasan Nasrallah bunu açıkça kabul etmiĢti.
Örneğin, siyonist rejim baĢbakanı Benyamin Netenyahu,
bu yılın Mart ayı ortalarında Filistin Ġslami Cihad
mücahidlerinin siyonist rejime yönelik sürdürdüğü sarsıcı
füze operasyonları dolayısıyla yaptığı konuĢmada “Bu
İran meselesi. Eğer İran olmasaydı, bu aşırılar bu
silahlara sahip olamayacaktı, gereken eğitim ve
lojistik desteği bulamayacaklardı. Son günlerde
güneyimize yoğun bir füze saldırısı düzenleyen İslami
Cihad tamamen İran tarafından silahlandırıldı ve
destekleniyor” demiĢ, siyonist rejim dıĢiĢleri bakanı
Avigdor Lieberman da, Buenos Aires‟te Ġsrail elçiliğinin
bombalanmasının 20. Yıldönümü dolayısıyla yaptığı
konuĢmada “Eğer İran‟ın verdiği destek olmasaydı,
Gazze‟deki terör örgütlerinin geleceği tartışmalı
olurdu. İran, Hamas ve diğer terör örgütlerine verdiği
destek ve silahlarla bunların oksijeni oldu” ifadelerini
kullanmıĢtı.
14-Selefilerin Filistin versiyonu neye hizmet
ediyordu?ABD‟ye göre Esad mı Selefiler mi ehven-i
Ģerdir?
-Kendilerini “Cünd el Ensarullah” olarak tanımlayan
bir grubun Gazze‟de “İslam Emirliği” ilan ederek
Hamas hareketine baĢkaldırması üzerine çıkan
çatıĢmalar, varlığını tarih boyu sürdüren “fitne”nin her
zaman ve her yerde umulmadık bir Ģekilde karĢımıza
çıkabileceğini bir kez daha göstermiĢ oldu.
- Diğer yandan siyonist rejim Amerikan büyükelçisi
Ġsrail‟in Washington‟daki büyükelçisi Michael Oren,
Amerika‟da Fox News televizyonuna yaptığı açıklamada,
Suriye krizinin Ġsrail‟e büyük menfaat sağladığını ve Tel
Aviv‟in "Cihatçılar" diye tanımladığı gurupları BeĢĢar
Esat‟a tercih ettiğini belirtiyor.
Ġsrailin BeĢĢar Esat yönetiminin devrilmesini çok
arzuladığını söyleyen Oren, Siyonist rejimin bu talebinin
çok eski olduğunu ve bunu Amerikalı yetkililere
defalarca iletildiğini belirterek Ģunları söylüyor:
"Suriye Cumhurbaşkanının devrilmesi ve düşmanca
eylemlerinin önlenmesi için uzun zamandan beri
gayret sarf ettik ve Amerikan idaresine Beşşar‟ın
pervasız olduğunu ve gitmesi gerektiğini söyledik.
Zira Esad yönetimi bütün bölge için tehdit
unsurudur. Beşşar‟ın gitmesini olumlu buluyoruz
çünkü o İran ve Hizbullah‟la müttefik, biz
cihatçıların Suriye‟ye gelmelerini hoş görmüyoruz
ancak şimdikinden daha kötü olacağını
düşünmüyoruz.”
Siyonist rejim eski genelkurmay baĢkanı Gabi Ashkenazi
ne söylüyor:
“Beşar Esad‟ın devrilmesi İsrail‟in stratejik
durumunu güçlendirecek. Esad‟ın yerine Sünni bir
rejim kurulsa bile. Eninde sonunda Esad‟ın
devrilmesi bizim durumumuzu iyileştirecek.”
Nehravan savaĢında haricilerin ağır bir yenilgi almasının
ardından, biri gelip Hz. Ali‟ye der: “Elhamdülillah,
kurtulduk bu haricilerden!” Hz. Ali ise ona Ģöyle
cevap verir: “Hayır, bu bir zihniyettir ki, ümmete her
zaman musallat olacak. Bunlar babalarının
sülbündedirler…!”
15- Dünya Kudüs Günü ne zamandır ve kim bu günü
ilan etmiştir?Rahmetli Ġmam Humeyni tarafından
mübarek Ramazan ayının son cuması Dünya Kudüs
Günü olarak ilan edilmiĢtir. Kudüs gününün amacını İslam
İnkilabı Rehberi Ayetullah Hamanei şöyle izah
etmektedir:"İmam Humeyni, bu günü "Dünya Kudüs Günü"
olarak ilan etmekle Filistin meselesini insanların vicdanlarında
canlı tuttu ve tüm feryatları siyonizme karşı organize etti."
16- Kudüs Günü
kutlanmaktadır?
Nijerya‟da
hangi
Ģartlarda
Her yıl Nijerya‟nın birçok ilinde milyonluk "Kudüs
Günü" yürüyüĢleri düzenleyen Nijerya Ġslami Hareketi,
siyonist rejim ve Amerika ile iĢbirliğine giren rejim
güçlerinin bu yıl Kudüs Günü yürüyüĢlerine saldırmasını
önceden bekliyordu. Bundan da öte, Ġslami Hareketin
lideri ġeyh Ġbrahim Zekzeki‟nin evinin bombalanarak
ortadan kaldırılacağı haberleri de gündeme düĢüyordu…
Bu apaçık tehdit ve Ģantajlara Nijerya Ġslami Hareketi‟nin
verdiği cevap açıktı:
“Filistin, Kudüs ve Mescid-i Aksa için kurban olmaya
hazırız; Kudüs Günü‟nde her zamanki gibi
meydanlara çıkıp siyonist düşmana karşı
feryadlarımızı yükselteceğiz..!”
Ġslami Hareket lideri ġeyh Zekzeki kendisine yönelik
suikast tehditleri, Kudüs Günü‟ne yönelik saldırı planları
üzerine yaptığı açklamada, Ģehadete hazır olduklarını, her
ne pahasına olursa olsun Kudüs Günü‟nü tüm azametiyle
gerçekleĢtireceklerini ilan etmiĢti…
17-Ümmetin zalimlere karşı tavrı nasıl olmalıdır?
Ali ġeriati:
„‟Gidenler Hüseyni bir iĢ yaptılar, kalanlar Zeyneb‟in
yaptığını yapsınlar, ikisini de yapmayanlar -Yezid‟e
uyduğunu bilsinler.‟‟
18-Müslüman yöneticiler Filistin davasına neden
duyarsız?Neden somut adımlar atılmıyor veya neden
herşey söylemde kalıyor?
Osmanlı imparatorluğunun yıkılması ve hilafetin ortadan
kaldırılmasıyla, emperyalist haçlılar ve Siyonistler Ġslam
Ümmeti‟ne en ağır darbeleri indirmeye baĢlayarak Ġslam
vatanlarını iĢgal etmiĢler, bilahare buralara kendilerinin
yetiĢtirdiği hainleri lider olarak yerleĢtirmiĢlerdir.
ġehid Seyyid Kutub‟un “Beyaz İngilizler gitti, yerine
esmer İngilizler kaldı” ġehid Seyyid Kutub‟un
deyimiyle “Amerikan stili Müslümanlık” bunlar
Müslümanları yönetmektedir.
Örneğin:
Rus iĢbirlikçisi Ramzan Kadirov yönetimi, Çeçenistan‟da
neredeyse Ġslami bir yönetim ilan ettiğini ileri sürüyor.
Ramzan kadirov camilerde namaz kılıyor, tarikatlarda
zikir meclislerine katılıyor, Kafkasya‟nın en büyük
camilerini inĢa ettiriyor.
Sözde ülkede Ġslam'ın hükümlerine uygulamaya baĢladı
ya, var mı bundan daha iyisi? Daha ne istiyorsunuz? Alın
size müslüman bir lider, sakalı da var, takkesi de. Hem
tekkelere gidip zikir çeken bir sofi o. Bundan iyisini mi
bulacaksınız..?!!
19-Hamas-Hizbullah ve İslami Cihad gibi direniş
guruplarına her türlü desteği esirgemeyen
Suriye,Amerikanın bölge işbirlikçileri tarafından
niçin karışıklıklar çıkarılmaktadır?
Hizbullah-Hamas‟ı yalnızlaştırma, yıpratma ve
itibarsızlaştırma savaşı verilmektedir.
Siyonist rejim daha dün, iĢgal altında tuttuğu Golan
tepeleri için, Suriye ile “el öptürme” Ģartıyla
görüĢebileceğini söylüyordu. Bugün ise, yalvararak,
Rusya‟yı da araya sokarak “Golan‟dan çekileceğim,
ama sen de düşmanlarıma karşı verdiğin lojistik
desteği çekmelisin” teklifinde bulunmuĢlardı.
Tarihi bir kindir baĢını alıp gidiyor.Ne 33 günlük savaĢ
ne de 22 günlük savaĢ unutulmadı.Her gün kendi özleri
olan Ġsrail eriyip yok olmakta.Yani Bedir‟in açısını
bunlar unutamamıĢlar.
Hind:
“Muhammed ve arkadaşlarından öç almadıkça içim
rahatlamayacak, Muhammed‟le savaş yapmadıkça
koku sürünmek bana haram olsun. Sevdiklerimin
intikamının alındığını gözümle görmedikçe bana
sevinmek yok"
Ġmam Hüseyin'in baĢı ġam Sarayı'na götürüldüğünde,
Yezid nasıl da sevinçle"Keşke şimdi atalarım sağ
olsaydı da bu durumu görseydi", “Bedr‟in intikamını
aldık” demiĢti.
“Hz. Hamza‟ya karşı öylesine intikam hırsına
bürünenler ile, Kerbela‟da Hz. Hüseyn‟in
katledilmesi sonrası intikam sevinci taşıyanların,
sonuçta, Hz. Resulüllah ve onun mukaddes risalatine
karşı bir savaş" ydiler.
Hüseyin Hatemi hocanın “Hüseyn‟in kanı Kur‟an‟ın
tefsiridir” diyor.
Merhum Mehmed Akif‟in deyimiyle “İbret alınsaydı
eğer tarih tekerrür eder miydi?”
20-Rehberimiz kimdir ?
8 yıl süren savaĢ sırasında cephelerden cephelere koĢan,
Kendisinin de ifade ettiği üzere, ġehid Nevvab
Safevi'nin "İslam Fedaileri"hareketinden ilhamla
mücadeleye atılan, Ġnkılab mücadelesi döneminde de
özellikle Tevhid ve kur'an üzerine kitaplar yazan, ġehid
Seyyid Kutub'un Fizilal'il Kur'an tefsirine verdiği
değerden dolayı onu Farsçaya çevirmeye baĢlayan,
özellikle Kur'ani kimliğin oluĢmasını önceleyip gençleri
bu hedefe yönlendiren, en büyük çabası olarak, gasıp
siyonist rejimin ortadan kaldırılması, Filistin'in bütünüyle
özgürleĢmesi için tüm güç ve imkanları seferber eden,
Lübnan'daki 33 gün savaĢı sırasında sabahlara kadar dua
edip bizatihi cepheyi yöneten, Gazze'deki 22 gün
savaĢında geceli gündüzlü gözyaĢı döken, Gazze'nin
savunulması için verilecek bir mücadelede Ģehid
olanların Bedir ve Uhud Ģehidleriyle birlikte sayılacağını
beyan eden, Hizbullah, Hamas ve Ġslami Cihad gibi
ümmetin gözbebeği direniĢ hareketlerine en büyük
dayanak ve moral kaynağı olan bir Ġmam',
Çocukluğundan bu yaĢına kadar Ġslam‟a, inkılaba ve
ümmete adanmıĢlıktan baĢka hiçbir hesabı bulunmayan
ve rehberlik döneminde de ortaya koyduğu dirayet ile
birçok zaferlerin kapısını aralayan, emperyalizm,
siyonizm ve tağut iktidarların karĢısında Ġmam
Humeyni‟nin çizgisini cesurca ve izzetli bir Ģekilde
devam ettiren, bunun için de Hizbullah lideri Seyyid
Hasan Nasrallah‟ın tarifiyle“arif, müdebbir, müdir,
cesaretli, fakih bir İmam” Ģeklinde tanımlanan bu
rehber,(Ġ.Hamaney)
21- Ayetullah Muntezeri rehberliğe layık mıydı?
Ġmam Humeyni‟nin gam ve acı dolu bir yürekle
Ayetullah Muntezeri‟ye yazdığı mektup :
Sadece Ģurasını hatırlatmakta yarar vardır ki;
mektubuna “Allah‟tan dileğim odur ki aziz İran
halkının bu pir dedesine sabır ve tahammül inayet
etsin ve onu bu dünyadan bağışlanmış olarak alsın, ta
ki dost ihanetinin acısını bundan daha fazla
tatmasın” ifadeleriyle son veren Ġmam Humeyni, iki ay
kadar sonra Rabbine hicret etti. Ġmam‟ın bu acı dola
sözleri “Rabbim, katlimin işini çabuklaştır” diyen
Mihrab ġehidi‟nin “Kabe‟nin Rabbine and olsun ki
kurtuldum” sözünü hatırlattı bize…
Ayetullah Muntezeri‟nin Rehberlik Makamı
vekilliğinden azledilmesi ile ilgili olarak, “ben başından
beri buna karşı idim ancak Rehberlik Şurası‟nın
kararına saygı duymak zorundaydım”
Ayetullah Hamanei‟nin "merce-i taklid"olmaması ise,
Ġmam Humeyni zamanında yapılan anayasa değiĢikliği
ile bu madde kaldırılmıĢ, yerine “içtihad edebilecek
seviyede bir fakih” Ģartı getirilmiĢti.
22-Ayetullah Muntezeri İmam Humeyni‟nin
vefatından sonra neden İmam Hamaney‟e ve inkılaba
her seferinde sözlü saldırılarda bulunmuştur?
Rahmetli Ġmam der ki; "Kendileri yukarılara
çıkamayanlar, yukarıdakileri aşağı çekerler"(Ġmam
Humeyni‟nin “Nefis tezkiyesi” adlı kitabı)
23- Merhum İmam Humeyni niçin kıyam etti?
Merhum Ġmam Humeyni diyordu ki: “Ya Rabbi, hiç
kimse bilmese bile, sen biliyorsun ki biz senin dinin
için, Resulünün yolunu devam ettirmek için kıyam
ettik. Çektiğimiz acılar, verdiğimiz kurbanlar da hep
bunun içindir. Ya Rabbi, senden başka kimimiz
kimsemiz yok, bin parçaya da ayırsalar bedenimizi bu
yoldan yine dönmeyeceğiz. Küfür ve şirk var oldukça
biz de var olacak, biz var oldukça da mücadelemiz
devam edecektir..!”
24-Zeyneb‟in zühdü nasıldı?
Ġki oğlunu alıp Kerbela‟ya gelen Hz. Zeyneb oğullarının
kanlı naĢı önüne geldiğinde sükünetini koruyor, ama Hz.
Hüseyin‟in oğlu Ekber‟in kanlı bedenini görünce kendini
kaybedercesine ağlıyordu. Acaba bu ananın oğullarının
acısı sinesini yakmamıĢ, ciğerlerini dağlamamıĢ mıydı?
ġehid Cuma Ġmamı Destigayb Hz. Zeyneb‟in Kerbela‟da
sergilediği fedakarlığı anlatırken, iki oğlunu Kerbela‟ya
getirip de oğullarının Ģehadetini sabır ve sükünetle
karĢılayan Hz. Zeyneb‟in bu tavrını “zühd” olarak
açıklıyor. Hz. Zeyneb iki oğlunu Allah yolunda kurban
sunmakla iftihar ediyor ve bundan dolayı da acısını gam
ve kader dolu sinesine gömüyor. Hz. Zeyneb kana
bulanmıĢ oğullarının acısını hiç dile getirmezken,
Ģehidlerin yetimlerinin çektikleri acıyı dindirmek için
çırpınıp duruyor. Merhum Destigayb, “bu Zeyneb‟in
zühdüydü”diyor…
25- Ashab-ı Uhdud günümüzde Filistin halkını mı
sembolize etmektedir?
Yoldaki İşaretler‟de Şehid öğretmen Buruc
Süresi‟deki “Ashab-ı Uhdud”un anlamını, bu
yaĢanılanlar için “her yerde ve her kuşakta insanları
Allah‟a davet eden mü‟minlerin üzerinde durup
düşünmesi gereken önemli bir hakikattir” diyerek
öğretmiĢti:
“Uhdud ashabı, Rab‟lerine inanmış ve imanlarını her
şeyden yüce tutmuş bir cemaatin öyküsüdür. Bu
müminler, „hakk‟a ve aziz, hamid olan Allah‟a
inanma özgürlüklerini insanların kendi onurları ile
yaşama haklarını gasp eden; insanın Allah katındaki
üstünlüğünü alaya alan, insanlara ettikleri
dayanılmaz işkencelerle eğlenen, insanlar alevler
içerisinde kıvrandığı sırada onların bu durumuna
bakıp zevk alan sadist zalim, hain düşmanların
baskıları ve işkenceleri ile karşılaştılar.
Bu kalplerdeki iman, o işkence ve baskılar üzerine
yükseldi, kalplerdeki iman yaşamaya karşı zafer
kazandı. Tağuti diktatörlerin tehditlerine aldırmadı,
dinlerinden dönmeye yanaşmadılar. İmanları uğruna
ateşte yandı ve öldüler...
Bu Ashab‟ı Uhdud olayında müminlerin ruhu bütün
korkulara, bütün tüm dünyevi acılara karşı;
dünyanın ve dünya hayatının bütün albenilerine
karşı; imtihana, işkencelere karşı, bütün çağlarda,
topyekün insanlığın şeref duyacağı türden bir zafer
kazanmışlardır. İşte asıl zafer budur...”
ġehid Öğretmen zafer kazanan müminleri böyle
tanımlarken, herkesin böyle bir zafer kazanamayacağını
da söyler:
“Nedenler farklı da olsa insanların tümü eninde
sonunda ölür. Fakat insanların hepsi böylesi bir zafer
kazanamaz; böylesi bir yüceliğe ulaşamaz; böylesi
bütün dünyevi bağlardan tamamen kurtulup mutlak
özgürlüğü kazanamaz; böylesi yücelere, doruklara
kanatlanamaz.”
26- Siyonist rejimin ortadan kalkıĢını görecek miyiz?
Zaman İsrail‟den Yana mı?
"Gidin İsraillilere söyleyin, biz Muhammed
Ordusuyuz, Geri döndük ve kudüs yolunda
ilerliyoruz" Abbas Musavi'
Tahran‟da yapılan "Filistin Direniş Hareketleri
Zirvesi"nde, direniĢ liderlerine hitaben bir konuĢma
yapan Ġslam Ġnkılabı Rehberi Ġmam Hamenei kesin bir
dille Ģunu söyledi:
“Siyonist rejimin ortadan kalkması yakındır ve siz
buna şahit olacaksınız…!
Ġran Ġslam Cumhuriyeti CumhurbaĢkanı Dr. Mahmud
Ahmedinejad: “Amerika ve İsrail‟siz bir
Ortadoğu‟nun kurulmasına az kaldı”
Seyyid Hasan Nasrullah “İslam Ümmeti için yenilgi
dönemi kapanmıştır”
Ġsrailliler ise “bize düşen sığınak kazmak” diyorlar.
Siyonist rejim güvenlik uzmanlarından Prof. Alex
Mintz tarafından hazırlanan“stratejik bir
sunum”Siyonist rejim güvenlik ve strateji enstitüsü
Herzliya‟da 6 ġubat 2011 tarihinde 11. Herzliya
Konferansı‟nda “Ulusal Güvenlik Dengesi: Zaman
İsrail‟den Yana mı?” baĢlığı altında grafiklerle birlikte
sunulan bu sunumda, siyonist rejimin 1948‟de
kuruluĢundan bu yana geçirdiği evreleri ortaya
konuluyor.
İŞTE RAPORDA BELİRTİLEN TEMEL
NOKTALAR
1- Uzun yıllar boyu zaman hep Ġsrail‟den yanaydı. 6 Gün
savaĢlarında Ġsrail topraklarını geniĢletti. Arap
devletlerine karĢı askeri açıdan nitelikli bir üstünlük
kazandı. Birbirlerine karĢı rakip olan Arap liderler 1973
savaĢında Ġsrail‟e karĢı sürpriz yapmıĢ olsalar da, savaĢ
alanında Ġsrail‟e galip gelemeyeceklerini anladılar.
2- ġimdi ise tarih Ġsrail‟in aleyhinde döndü.
Bunun için Ortdadoğu‟daki güçler dengesine bakmamız
lazım:
a- Ilımlılar Kampı
b- Radikaller ekseni: Ġran, Suriye, Hizbullah, Filistin
3- Ġran‟daki Ġslam devrimi ile birlikte stratejik bir
değiĢim yaĢayan Ortadoğu‟da radikaller kampının
oluĢmasıyla birlikte, Ġsrail‟i savunmasız bırakan “füze
dönemi” baĢladı. Ġsrail‟i gayri meĢru gösteren bir
kampanya baĢlatıldı. Amerika Afganistan ve Irak‟ta
baĢarısız oldu. Artık “Amerika sonrası dünya”
konuĢulmaya baĢlandı.
4- Önceden Araplar ittifak kursalar bile Ġsrail‟i yenilgiye
uğratmaya imkan yoktu. ġimdi ise bizi yenebileceklerini
düĢünüyorlar. Bu radikal değiĢimin baĢını çeken ve
yürüten Ġran‟dır.
5- Bu gidiĢatı durduracak olan da ġii-Sünni ayrımıdır.
6- Ġkinci Lübnan savaĢında (Temmuz 2006) radikal
eksenin füze saldırıları Ġsrail‟in güvenlik açığını ortaya
koydu. DüĢmanın elinde Ġsrail‟in her noktasını vuracak
on binlerce füze var.
7- Caydırıcı askeri gücüne rağmen, alan bakımından ufak
ve dar olduğu için Ġsrail savunmasız durumda.
8- Bu kötü gidiĢatı durdurmak için öncelikle yapılması
gereken jeo-stratejik bir tazyik ile düĢmanın temel
sütununu hedef almaktır.
a- Ġran‟ın nükleer programını durdurmak için mümkün
olan her Ģey yapılmalıdır
b- Suriye bu radikal eksenin dıĢına çıkartılmalıdır, aksi
halde çok geç kalınmıĢ olunacak ve geri dönülmez bir hal
alacak.
c- Ġsrail ile Türkiye arasındaki iliĢkileri bir süre önceki
doğal konumuna döndürmek için büyük çaba harcamak.
Ġspanya BaĢbakanı Jose Maria Aznar‟ın, Tel Aviv‟deki
bir Siyonist merkezde gazetecilere ve diplomatlara
hitaben yaptığı konuĢması:
“İran‟ın vizyonu, İsrail‟in tamamıyla yok edilmesi,
bitirilmesi, ortadan kaldırılıp İsrail tarihinin
kapanmasıdır.”
27-Ahirinler kimlerdir?313 sayısı tarihte kimler için
geçerlidir?
Resul olan Peygamberler, Talut‟un askerleri, Bedir
savaĢındaki Ġslam askerleri, Hz. Mehdi‟nin ashabı.
Ahirinler Hz.Mehdinin ashabı veya ashablarının
ashabıdırlar.
28- NATOnun İslam ülkelerindeki ortakları ile
işbirliği noktasında geliştirdikleri yeni Stratejik
Konsept nedir?Medya‟ya biçilen yeni rol nedir?
NATO ile İsrail ilşkileri ne düzeydedir?
NATO Genel sekreteri 29 Ekim 2009 yılında NATOKörfez Ülkeleri Toplantısı dolayısıyla gittiği BirleĢik
Arap Emirlikleri‟nde Ģöyle dile getiriyor:
Rasmussen diyor ki:
“NATO‟nun geçmişte yapmadığı yeni bir şeyi
yapıyoruz şimdi. NATO ortaya çıkan yeni güvenlik
durumları karşısında kendi rol ve sorumlulukların
daha iyi tanımlamak için yeni bir Stratejik Konsept
üzerinde çalışıyor. Bu çalışma geliştirdiğimiz stratejik
ortaklık noktasında yepyeni bir süreçtir. Bu stratejik
ortaklık Think Tank uzmanları ve yetkilileri,
akademisyenler, gazetecilerden oluşuyor. Geçmişte
hiç olmadığı üzere, tüm yollarla medyayı kullanarak
bu yeni stratejimizi uygulayacağız.”
Rasmussen‟in “NATO ile İsrail‟in kaderi ortaktır;
karşı karşıya kaldığımız tehditler de aynı tehditlerdir.
Bu tehdit ve tehlikeleri ortadan kaldırmak için
Lizbon toplantısında kararlar aldık. İsrail‟in geleceği
bizim geleceğimizdir”( NATO Genel Sekreteri
Rasmussen‟in siyonist rejim strateji ve güvenlik merkezi
Herzliya‟da yaptığı konuĢma)
Atasoy Müftüoğlu :
“NATO‟nun kuruluş gerekçesinin yıllar önce ortadan
kalktığını biliyorsunuz. Önce NATO zorbalıklarını
sürdürebilmek için yeni gerekçeler bulmakta bir
takım yalanlarla, bir takım spekülasyonlarla, bir
takım sahte gerekçelerle yeni zorbalıklar için bir
takım gerekçeler oluşturmayı başarmıştır.
NATO, küresel emperyalizmin Amerikan
emperyalizmin ve militarizminin bir parçası
halindedir. Şunu unutmamak ve hatırlamak
gerekiyor: NATO „nun yeni stratejisi birincisi,
bölgede hiçbir ülkenin İsrail‟den daha güçlü olmasına
geçit vermemek. İkincisi, yine bölgede siyasal İslam‟ın
bir şekilde etkisiz hale getirilmeye sağlamaya
yöneliktir. Bütün bu stratejiler dünya kamuoyunun
bilgisi altında cereyan ediyorken toplumlarımızın bu
şekilde sessiz kalmalarının mazur görülebilir,
anlayışla karşılanabilir bir gerekçesi yoktur.
Bütün bunlar neyi düşüneceğimize nasıl
düşüneceğimize neye muhalefet ve neye muvafakat
edeceğimize bizim kendi irademizle değil, emperyal
bir iradenin kararıyla ve medya uyuşturucuları
yoluyla buna karar veriliyor olmasıdır. Dolayısıyla
bizim kendi inançlarımız doğrultusunda tercihler
yapma özgürlüğünü kazanmamız gerekiyor.
NATO her gün bizim bir tarafımızı öldürüyor,
katliamlara tabi tutuyor İnsansız hava uçaklarının
Afganistan‟da, Pakistan‟da ve diğer pek çok yerde ne
tür katliamlar işlediğini biliyorsunuz, bütün bunlara
karşı kayıtsız kalan bir vicdana “Vâ hayfâ” “vâ
esefâ” yani “yazıklar olsun” diyorum. Bizim sürekli
olarak bir evrensel bilinci ve ufku ve tavrı ve tarzı
ayakta tutmamız gerekiyor…‟‟
29- İslam inkılabı rehberinin üç kırmızı çizgisi nedir?
Ġslam inkılabı rehberinin üç kırmızı çizgisi
vardır; “İmam Humeyni‟nin hattı, Ümmet ve Vahdet
bilinci, emperyalizm ve siyonizme karşı direniş”
"Ġmam"ın hattı” belli bir mezhebe mensup olanların
değil, Muhammedi Ġslam kimliğ"ini kuĢanan bütün
Müslümanların hattıdır.
Ruhullah Musavi (r.a), Ġslam inkılâbını mealen Ģöyle tarif
etmiĢtir;
“Bizim devrimimiz ne bir milliyet ne de bir mezhep
devrimidir. Ġslam inkılâbı, Ġran‟ın ya da ġiilerin devrimi
değildir. Ġslam inkılâbı; Ġslam ümmetinin, Ġslam
coğrafyasının bir bölümünde kurtarılmıĢ bir kale
edinmesidir.”
Rehberlik makamı da, "Filistin davası ümmetin
eksenidir; her müslümanın Gazze'yi savunmak için
elinden gelen her şeyi yapması vaciptir. Bu uğurda
ölenler Bedir ve Uhud şehidleri ile birlikte kabul
olacaktır" demiĢti..!
Ġmam Hamenei geçen yıl Ekim ayında düzenlenen, Halid
MeĢal, Ramazan Abdullah ġallah ve diğer direniĢ
liderlerinin de hazır bulunduğu Uluslar arası Filistin
Konferansı‟nda belirttiği üzere, “Denizden nehire kadar
bütün Filistin‟in özgürleşmesi bizim kırmızı
çizgimizdir. Biz bu konuda gereken her şeyi
yapacağız” ifadesini kullanmıĢtır.
30- Şehitlerin veya şehitliğin önemi nedir?
Üstad Bediüzzaman‟ın “Benim ölümüm başınızda bir
bomba gibi patlayacaktır” sözü ve aynı Ģekilde “Benim
ölümüm hayatımdan daha ziyade İslam'a hizmet
edecektir”
Seyyid Nasrallah bu günde yaptığı konuĢmada Ģehidleri
selamlayarak “eğer bu topraklar siyonist işgalcilerden
kurtulduysa, bu şehidlerin kanlarının
bereketiyledir” diyor.
Seyyid Nasrallah Ģehidleri anma programında yaptığı
konuĢmada Ģöyle diyor:
“Lübnan ve ümmet için şehid olan herkesi,
şehidlerimiz olarak kabul etmekteyiz. Ümmetin bir
parçası olarak biz, sadece Hizbullah'ın şehidlerini
değil tüm ümmetin şehidlerini anmaktayız. Şehidleri
gözlerimizin önünde canlandırarak, çocuklarımızın ve
torunlarımızın gözlerinde canlandırıyoruz, isimlerini
anıyoruz, fotoğraflarını taşıyoruz. Bunu, onların bize
ihtiyacı olduğu için değil, bizim onlara ihtiyacımız
olduğu için yapıyoruz.”
Ġmam Hüseyin: “Kanım dökülmeden ayakta
durmayacaksa ceddim Muhammed‟in dini, ey kılıçlar
gelin alın beni, parçalayın, parça parça edin bedenimi”
“İSLAM‟IN GEMİSİ NE ZAMAN KARAYA
OTURMAYA YÜZ TUTSA,KANLARINI ALTINA
POMPALAYARAK ONU YÜZDÜRECEK
ŞEHİDLER HEP VAR OLACAKTIR” .
Ali Şeriati:
„‟Ölümleri seçme yürekliliğinde bulunanlar,yalnızca
büyük bir seçimde bulunmuşlardır…Oysa onlardan
geriye kalanların işi,güç ve ağırdır.‟‟
„‟Herkes ya kan ya da mesajı…Ya Huseyn ya da
Zeynep olmayı…Ya öyle bir ölümü,ya da böyle bir
kalımı…Seçmesi gerektiğini bilmelidir…‟‟
Hasan el-Benna:
„‟…Biz ölümü tehlikelerle dolu bir hayattan ebedi
nimet ve saadetlerle dolu gerçek bir hayata geçiş
köprüsü olduğunu biliyoruz…O halde ölümden nasıl
korkarız.‟‟
M.Hüseyin Beheştî:
„‟…Biz aşk ehliyiz,akıl ehli değil!..Sırf akıl ehli
olanlar davaları için sadece tedbir peşinde
olurlar…Aşk ehli olanlar ise davaları için önce
kendilerini feda etmeyi göze alırlar…‟‟
İzzeddin Kassam:
„‟…Siz,tavşanlardan oluşmuş bir
topluluksunuz!..Ölümden,idamdan
korkuyorsunuz…Şunu bilin ki kurtuluşumuz sadece
kendi elerimizledir…‟‟
Malcom X:
„‟…Bir Müslüman olarak yeryüzünde Allah‟ın
huzurunda secde etmeyen tek fert kalmayıncaya
kadar islamın hakim kılınması yolunda kendimi
görevli hissetmekteyim…‟‟
Metin Yüksel:
„‟…Şahadet bir çağrıdır tüm nesillere ve çağlara!.‟‟
Muhammed Bakır es-Sadr:
„‟…Siz aziz gençlere ilan ediyorum ki ben şehit
olmağa karar verdim.Belki de benden en son
duyacağınız söz,bu olacaktır…‟‟
Mustafa Çamran:
„‟…Allah‟ım! Sana şükrediyorum;şahadet sırrını
bana gösterdin.Ta ki tehlike döneminde ölümden
korkmayayım,aşkla tehlike denizine dalayım!..‟‟
Nevvab Safevî:
„‟Biz er ya da geç öldürüleceğimizi biliyoruz…Fakat
kanımız ve şahadetimiz İslam‟ı tekrar canlandıracak
ve onun yeniden dirilişine vesile olacaktır!..‟‟
Ömer Muhtar:
„‟Hüküm yalnız Allah‟ındır.Sizin alcak hükmünüzün
hiçbir değeri yoktur.Biz Allah‟a aidiz ve ona
dönücüyüz.‟‟
Şeyh Said:
„‟…Beni değersiz dallarda asmanıza karşı pervam
yoktur.Muhakkak ki yolum İslam ve Allah içindir…‟‟
Seyyid Kutup:
„‟…Biz fikirlerimiz ve sözlerimiz uğruna ölsek de,o
fikir ve sözler ruhlu birer vücud olarak kalacak…‟‟
Fethi Şikâkî:
„‟Lideri şehid olmuş bir hareket kesinlkle yenilmez.‟‟
„‟Düşmanın zilleti altındaki rahattan,cihad altındaki
meşakkat daha şereflidir.‟‟
Yahya Ayyaş‟ın Annesi:
„‟Hepiniz bir Yahya‟sınız…Allah hepinizi ve bütün
gençlerimizi korusun…Şehitlikten daha güzel bir şey
mi var.‟‟
Muhammed Seyfullah adlı Kafkasyalı bir mücahid
annesine yazdığı mektupta“Her şey için sizden helallik
diliyorum, ama bu yolu seçtiğim için pişman değilim.
Bilakis beni Firdevs Cennetlerine sevk edecek bir
ödül beklemekteyim Allah‟tan. Beni kendi yolunda
cihada yönelttiği için Allah‟a şükrediyorum! Allah
kulları arasından en iyilerini seçer ve onları
Müslüman kılar! Müslümanlar arasından da en
iyilerini seçer ve onları mücahid yapar! Mücahidlerin
en iyileri de şehid olurlar!” diyor.
En güzelini söyledi; Allah kulları arasından en iyilerini
Müslüman, Müslümanların arasından en iyilerini
mücahid yapar, mücahidler arasından en iyileri de Ģehid
olurlar..
O mücahid kardeĢimiz mektubunun sonunda annesine
Ģöyle seslenir:
“Anneciğim, Allah‟tan dile ki oğlun şehid olsun ve
beni Firdevs bahçelerine alsın. Allah‟a dua etki
bizlerin neslini hak yolda yürüyenlerden eylesin, bizi
kendi yolunda güçlendirsin ve bizlere şehadeti nasip
etsin.
Anneciğim, bu yolu izlemek ve bu şekilde hareket
etmenin sizler için ne denli zor olduğunu biliyorum,
fakat Allah‟ın ecri çok yücedir. Allah‟ın oğluna
şehadeti nasip ettiğini işittiğinde Kur‟an‟ın şu ayetini
hatırlayasın: “Şüphesiz ki bizler Allah‟a aidiz ve
dönüşümüz de O‟nadır”
Allah‟ın selam ve bereketi üzerine olsun anneceğim;
cennete gitmek için acele ediyorum, inşallah seninle
cennette buluşacağız…”
Hz. SeyyidüĢĢüheda Ġmam Hüseyin‟in Kerbela‟ya
vardıklarında okuduğu hutbe:
“İşte başımıza gelen olayı görmektesiniz. Gerçekten
dünyanın durumları değişmiş, kötülükleri aşikar
olmuş, iyilik ve faziletleri ortadan kalkmıştır. İnsanî
faziletlerden ancak kabın dibinde kalan su
damlacıkları kadar pek az bir şey kalmıştır... Halklar
zillet ve utanç dolu bir hayat sürdürmektedirler. Hak
üzere amel edilmediğini ve batıldan kaçınılmadığını
görmüyor musunuz? Böyle bir durumda mü'min,
Allah'a kavuşmayı (şehid olmayı) istemekte haklıdır.
Ben böyle bir ortamda ölümü saadet, zalimlerle
yaşamayı ise alçaklık biliyorum. İnsanlar dünya
kuludur, din ise dillerinde dolaşır, dinin sayesinde
geçimleri iyi olduğu müddetçe onu savunurlar,
zorluklarla imtihan edildiklerinde ise dindarlar
azalır."
31-Müslümanların gündemi ne olmalıdır?
Kufeli‟nin Hasan-ı Basri‟ye gelip sinek öldürmenin caiz
olup olmadığını sorduklarında, Hasan-ı Basri‟nin “siz
Peygamberin oğlu öldürülürken caiz midir, değil
midir diye sormuyorsunuz da, sineğin öldülmesinin
caiz olup olmadığını soruyorsunuz” Ģeklindeki cevabı
gayretsiz, sorumsuz ve gamsız Müslümanların
değiĢmeyen sünneti olarak tarihte yerini alacak, masum
ve savunmasız müslümanlar barbarca katledilirken
birileri de basit ve seviyesiz gündemlerin ardında
koĢacaktı…
32-Filistinliler ümmete neyi haykırmaktalar?
Kudüs Müessesi BaĢkanı ġeyh Raid Salah bu
sempozyumda yaptığı konuĢmada dünya Müslümanlarını
Mescid-i Aksa için seferber olmaya çağırarak Ģöyle
seslenmiĢti:
“Ey dünya Müslümanları! Kudüs Tehlikededir,
Mescid-i Aksa tehlikededir, ey dünya Müslümanları
birleşin Kudüs‟ün Mescid-i Aksa‟nın yardımına
koşun, seferberlik ilan edin!
Siyonist rejim Kudüs‟ü işgal ettiğinden bu yana
Kudüs‟ü yıkma konumuna özenle sahip çıkıp İslami
eserleri kaldırmak istemiştir. Bu bağlamda Osmanlı
tarihi eserlerini de kaldırmaya çalışmıştır. İsrail
birçok yıkımlar yaparak birçok Osmanlı Mescidini
hürmetini ayaklar altına almıştır. İsrail buraya kendi
Yahudi kimliğini vurmaya çalışıyor. İsrail işgal
güçleri buradaki bütün İslami eserleri yıkmaya
çalışıyor, özellikle Mescid-i Aksa‟nın etrafındaki
bütün tarihi eserleri ortadan kaldırmak istiyor.
Değerli kardeşlerim, mübarek Kudüs ve Mescid-i
Aksa davası, kadın erkek dünyadaki bütün
Müslümanların davasıdır. Bizler Müslümanlar
olarak, Ömer el Faruk‟un torunları olarak,
Selahaddin Eyyubi‟nin torunları olarak, Sultan
Abdulhamid‟in torunları olarak bu davaya sahip
çıkmamız gerekiyor.
Bütün bu açıdan herkesi Kudüs etrafında
toplanmaya, Kudüs için seferber olmaya davet
ediyorum. İnşaallah yakında Kudüs‟te, Mescid-i
Aksa‟da buluşacağız.”
Filistin baĢ kadısı Teysir Temimi:
“Arap ve Müslümanların utanç verici sessizliği
İsrail‟i, Kudüs‟ü esir tutmaya, Yahudileştirmeye,
Kudüslülerin evlerini yıkmaya, Kudüs‟teki tüm
İslami eserleri yok etmeye teşvik etti. Mescid-i
Aksa‟nın altında kazılar devam ediyor. Mescid-i Aksa
neredeyse yıkılacak. Mescid-i Aksa‟nın temelleri
tamamen oyulduktan sonra yıkılması için deprem
beklenecek. Ve Sonra da Süleyman mabedini inşa
edecekler.
Siyonist projeler, Mescid-i Aksa‟yı yıkmak ve
Kudüs‟ü Yahudileştirmek için uygulanırken, Siyonist
projeye karşı mücadele edecek hiçbir İslami ve Arap
proje yok. Üzülerek söylemeliyim ki İslam dünyasının
ne Aksa ne de İslam‟la bir alakası kalmamış. Vakit
çok geç olmadan İslam dünyasının harekete geçmesi
gerekiyor. Müslümanların volkan olup patlaması
gerekiyor.
Nerede İslam dünyası? İslam Konferansı Örgütü
içerisine 57 ülke var. Arap Birliği‟nin 23 üyesi var.
Neredeler? 1.5 milyar Müslüman var. Neredeler?
Artık İslam dünyasının ayağa kalkması gerekiyor.”
33-Ġran, Suriye kanalıyla Lübnan va Filistin‟e yardım
etmeseydi nasıl bir tabloyla karĢılaĢırdık?
Tarih 17 ġubat 1987. Fadlallah yeni bir fetva vermiĢ:
“İnsanların ölü insan eti yemesi caizdir.”
O sırada Beyrut‟ta neler olup bittiğini bilmeyenler için
sadece “Höö?” denip geçilecek bir haber. Oysa gerisinde
derin bir trajedi var. Kamplardaki insanlar yeraltında
yaĢamaya baĢlamıĢlar. Açlık çok fena. Kedi ve köpek eti
yemeye baĢlıyorlar. Bir süre sonra onlar da tükenince
vurulup düĢen arkadaĢlarını... Hizbullah, Filistinlilere
destek veriyor o dönemde. Filistinliler açlıktan ölmesin
diye Fadlallah böyle bir fetva yayınlıyor.
Ġran,Suriye köprüsünü kullanarak böylesi kötü bir
durumda olan direniĢ guruplarını yardımlarıyla zaferler
kazandıran-izzetli,Ġsrail‟in ise örümcek gibi etrafına
duvarlar örmesini-mezarını hazırlayan-zelil bir konuma
getirdi.ġimdi bu köprünün yıkılarak Lübnan ve Filistin‟in
eski haline dönmesi için bölge iĢbirlikçilerinin
yardımıyla büyük bir komplo tertiplenmektedir.Kan ile
abdest alanlar kuranları mızraklara takmış,kanlı
gömlekleri ellerine almış timsah gözyaşları
döküyorlar.Ama Allah‟ın ahirinlere olan özel
yardımıyla kendi tebalarını ne yapsalarda harekete
geçiremiyorlar.Kalpler Allah‟ın elindedir,kendilerinin
değil!Suriye hakkında her gün medyada o kadar çok
yalan haber servis edilmektedir ki ak kara kara ak olarak
dünya halklarının zihnine yerleĢtirilmeye çabası
içindedirler.Tıpkı Ģu misal gibi:
Muaviye bu iĢte o kadar ileri gitmiĢ, o kadar baĢarılı
olmuĢtu ki, hatta, Hz. Ali (a.s)‟ın Kufe Camiinde Ģehit
edildiğini duyan ġam halkı; “Onun camide ne iĢi vardı?!
O namaz kılar mıydı?!” gibi sözler sarf etmeye baĢlamıĢ
ve bu iĢe bir türlü akıl sır erdirememiĢlerdi… (Müruc‟üzZeheb, c.3, s.38)
34-Bir ülke hem ABD hem de Ġran müteffiki-dostu
olabilir mi?
Allah Resulü Hz. Ali a.s'a buyurdu ki: EY ALĠ BĠR KĠġĠ
KALKIP SENĠ SEVDĠĞĠNĠ SÖYLESE VE O KĠġĠ
SENĠN DÜġMANINIDA SEVĠYOR ĠSE O KĠġĠYĠ
YALANLA, ÇÜNKÜ O YALAN KONUġMAKTADIR.
Ve yalan-nifak müminlerin özellikleri değildir.Kafirden
dost-müttefik-sırdaĢ-yoldaĢ, domuzdan post olmaz!Bir
kalbe Ģeytan girse oraya Allah girmez-nuru tecelli
etmez.Karanlık ile aydınlık hak ile batıl yan yana
olmaz.Kafirin sesine aĢık olan kendisine tapar!Anlayana
sivrisinek saz anlamayana davul zurna az.
35-Bosna savaĢında, Türkiye mi Ġran‟ın mı Bosnalılara
nasıl yardım etmiĢtir?
Avrupa‟nın desteğini arkasına alan Sırplar Bosna‟da
büyük katliamlar gerçekleĢtirirken, Bosnalı
Müslümanların kendilerini ve vatanlarını savunmaları
için ihtiyaç duydukları silahı ulaĢmasının da önü
alınıyordu.
Deniz kuvvetlerinde görev yapmıĢ bir askerimizin
anlattığı Ģu örnek buna yeter sanırım:
Askerimiz diyor ki,
“Türk deniz kuvvetlerine bağlı Piri Reis ve Turgut
Reis firkateynleriyle Bosna‟ya silah götüren İran
gemilerini Adriyatik‟te durdurduk! Bosna‟nın
silahlanmasına karşı NATO olarak biz de görev
üslendik”
Bizim deyimimizle buna “köpekleri salmışlar, taşları
bağlamışlar” denir.
Bosna Hersek‟in karĢılaĢtığı bu insanlık dıĢı soykırımlar
üzerine Ġmam Hamenei, siyasi baĢ danıĢmanını Ali Ekber
Velayeti‟ye, “Bosna‟da yaşanan hadiseler belimi kırdı.
Bosna‟nın savunulması için askeri, ekonomik, siyasi,
insani her yoldan gereken her şey yapılsın!” diyor
Ġmam Hamenei‟nin bu talimatı üzerine Ġslam
Cumhuriyeti‟nin askeri ve siyasi erkanı Bosna-Hersek
için seferber oluyor. KuĢkusuz ki, Bosna‟ya yapılacak ilk
yardım da “askeri yardım” olacaktı. Bunun için Ġslam
Cumhuriyeti‟nin en tecrübeli savaĢçıları, komutanları
Bosna‟ya gönderilerek, hem askeri danıĢmanlık, hem
eğitim, hem de operasyonel olarak cephelere intikal
ettiriliyordu. Bosna cephesine silah ve cephane sevkiyatı
yapılıyor ve bu süreçte Ġslam devriminin en gözde
savaĢçıları Bosna cephesinde Ģehid oluyordu.
36- NATO Füze kalkanı niçin kuruldu-tehdit olarak
algılanan ülke kim?
NATO Genel sekreteri Anders Fogh Rasmussen büyük
sevinç içerisinde:
“Rusya ile gerilimli dönemler artık geride kaldı, artık
Rusya ile NATO birlikte hareket edecek”
Fransa CumhurbaĢkanı Sarkozy:
“Biz kediye kedi deriz, her ne kadar isim
zikredilmemiş olsa da, füze kalkanının hedefi
İran‟dır”
Fransa CumhurbaĢkanı, anlaĢmanın mürekkebi
kurumadan açıklamayı yaptı zaten:“NATO tarafından
kamuoyuna açıklanan belgelerde herhangi bir isim
verilmiyor, fakat gelin bunu dobra dobra konuşalım:
bugünün füze tehdidi İran‟dır.”
Savunma bakanı Leon Panetta‟nın “bu kalkan İran‟dan
kaynaklanan füze tehdidine karşı İsrail‟i korumayı
amaçlıyor” Panetta bu açıklamayı NATO ülkeleri
savunma bakanları ile görüĢmesinin ardından yapıyor.
Yani Türkiye‟nin savunma bakanı da orada var.
ġunu mu demek istiyorlar;
“Biz her ne kadar Filistin halkının haklarını
savunuyorsak da, biz her ne kadar Gazze‟ye
uygulanan ambargonun kaldırılmasını istiyorsak da,
İsrail‟e yönelik tehditleri önlemek için elimizden
geleni yapıyoruz. Bunun için de ülkemizde İsrail‟i
koruyacak NATO füze savunma sistemlerini
kuruyoruz…!”
“Bu ne perhiz ne lahana turşusu”
Mevlana‟nın dediği gibi; “Ya olduğun gibi görün; ya
da göründüğün gibi ol!”
ABD DıĢiĢleri Bakanı Kerry, siyonist rejim baĢbakanı
Netenyahu‟nun Türkiye‟den Mavi Marmara özrü
dilemesinin ardından, normalleĢme yoluna giren TürkiyeĠsrail iliĢkilerinin önemi ve ABD‟nin bölge politikaları
ile ilgisi üzerine Ģunları söylüyor:
“Türkiye bir NATO ülkesidir ve bir NATO ülkesi
olan Türkiye‟nin bölge barışındaki katkısının büyük
bir önemi vardır. Türkiye sınırına Patriot füze
bataryalarını yerleştirmemizin nedenlerinden biri de
bu ilişkidir. Açıkçası, birbiriyle farklılıkları olan
müttefikler bu ayrılıkları bir kenara koyduklarında
daha güçlü bir ittifaka sahip olursunuz. Aynı şekilde
karşılaştığınız kaygı verici durumlara ve müşterek
tehditler karşısında güçlü bir mesaj vermiş olursunuz.
Söz konusu müşterek tehditlerden biri de İran. Hiç
kuşkusuz ki, bu dostluk ve uzlaşma, İran nükleer
programının sonuçları karşısında ayrılığa düşmemizi
önler. Bizim Türkiye, İsrail ve Amerika olarak çok
büyük ortak çıkarlarımız bulunmaktadır.
(Türkiye-İsrail) ilişkilerinin normalleşmesinin
getireceği faydalar noktasından bu sürecin en kısa
zamanda tamamlanması hepimizin stratejik çıkarları
için gerekli bir durumdur.”
37-ABD‟nin İran‟a düşmanlığının asıl nedeni nedir?
Amerikalı Noam Chomsky geçenlerde yaptığı bir
açıklamada Ģöyle demiĢti:
“İran‟ın suçu Amerika‟ya itaat etmemektir. İran,
ABD‟nin emirlerine uymadığı için tehdit olarak
algılanıyor.”
38-Seyyid Hasan Nasrallah‟ı niçin sevmeliyiz?
Filistinli yazar Dr. Fayız Ebu ġamala, "Nasrallah! Seni
Sevmiyoruz" baĢlığı altında yazdığı yazıda diyor ki:
"Nasrallah seni sevmiyoruz!
Çünkü sen bizi kıĢkırtıyorsun, bizim durulmasına
çalıĢtığımız Ģeyleri harekete geçiriyorsun, bizi
hayatımızın normal ritminden çıkarıyor, sessizliğimizi
bozuyor, bizi sığındığımızı sığınaktan uzağa çekmeye
çalıĢıyor ve Ģöyle diyorsun: Araplar, Ġsrail‟le
savaĢabilecek güçtedir.
Bundan daha kötüsü sen sözle söylediğini fiilen de yerine
getiriyorsun, Ġbrani devletine açıkça meydan okuyor,
böylece bizi kendi kendimizin karĢısında güç duruma
düĢürüyorsun.
Biz ise korkuya inanan, dünyayı Ġsrail ordusunun
yenilmez olduğuna ve büyük bir demokratik devlet
olması nedeniyle Ġsrail‟in varlığını devam ettirmek için
var olduğuna inandıran kiĢileriz.
Oysa sen bizim safımızın dıĢındasın, Ġsrail‟e karĢı
takındığın inatçı tavır direniĢi teĢvik ediyor. Arap Birliği
Genel Sekreteri Amr Musa bile Ġsrail ordusunun
yenilmez olduğu zamanlar geride kaldı diyor.
Sayın Nasrallah!
Biz, Ġsrail‟le müzakere ediyoruz, biz müzakere
yaptığımız müddetçe varız. Ona güç yetiremediğimiz
bahanesiyle Ġsrail‟le iliĢki kuruyoruz. Boyun eğmeye
alıĢtık, kendimize bahaneler bulduk, bulduğumuz
bahanelere razı olduk. Biz Ġsrail ve onun müttefiki ABD
ile savaĢamayacağımızı tekrarlıyoruz. Neden Ġbrani
devletinin ayıbını ortaya dökerek bizim sahtekârlığımızı
gözler önüne serdin?
Seni affetmeyeceğiz Sayın Nasrallah!
Halk hikâyesinde kahraman Nasrallah olmana izin
vermeyeceğiz. Çünkü sen bizi zor duruma düĢürdün,
zayıflığımıza, yalvarmaya, boyun eğmeye ve ayaklar
altında ezilmeye alıĢmıĢ nefsimize acımadın. Bir de
baktık ki kükrüyorsun, Tel Aviv‟i bombalamakla tehdit
ediyorsun. Biliyor musun bu ne demektir? Sen Ġbrani
devletinin üzerine kurulu olduğu temeli yıkmakla tehdit
ediyorsun. Dava sahibi biz Filistinliler hakkında neler
söylenecek?
Bizler ki; yerleĢim birimine ateĢ açmayı planlayanları
tutukluyoruz. Hayal kırıklığına uğradık be adam! Biz ki;
kendi ellerimizle Aksa‟yı yıkma ve yerine sözde heykeli
dikme çağrısında bulunanlara karĢı direnen bütün
Filistinlileri öldürüyoruz.
Çünkü senden nefret ediyoruz, sana kin besliyoruz,
senden korkuyor, sessizliğimizi bozan ve etrafımızda
onurun sesini ayağa kaldıran sesini duymak istemiyoruz,
gevĢemiĢ pantolon ve gömleklerimize, uçan
çarĢaflarımıza yaptıklarından ötürü emniyette olmanı
istemiyoruz.
Sen, özellikle de çocukça politikasını ve stratejik
yenilgisini göstermek için kan emicilerin liderlerimizin
arkasını soymasından sonra bize ayıplarımızı örtecek bir
Ģey bırakmadın.
39-Ġran‟da Ġsrail Büyükelçiliği var mı?
11 Ģubat 1979‟da Ġran‟da Ġslam Ġnkılabı‟nın
gerçekleĢmesinin ardından siyonist rejim elçiliğinin
kapatılarak Filistinlilere teslim edildi.
Siyonist rejim güçleri Gazze‟ye yönelik katliamlarını
baĢlattığında, Venezzuella yakın iliĢkiler içinde olduğu
Ġran Ġslam Cumhuriyeti‟nin çağrısı üzerine
Venezzuella‟nın devlet baĢkanı Hugo Chavez,
ülkesindeki siyonist rejim elçiliğini kapatıp elçiyi de
kovmuĢtur.
40-Ġrak‟ın Ġran‟a savaĢ açma nedeni nedir?
Saddam‟ın ikinci adamı olan Tarık Aziz, "El
Cumhuriye" adlı bir Irak gazetesine verdiği
demeçte, "Savaşın asıl amacının İran‟daki İslam
Cumhuriyeti‟ni yıkarak, İran‟ın beş parçaya
ayrılmasını sağlamak"diyordu.
41-Rus-Afgan savaşında İranın konumu nasıldı?
Afgan halkı ,Rus iĢgaline karĢı bir direniĢ baĢlatılırken
yüz binlerce Afganlı da Ġran‟a kaçıyordu. Afganistan
halkının büyük bir kısmı Ġran ve Pakistan‟a akmıĢtı. Ġran
bir taraftan ülkesine sığınan Afganlıları
bur “muhacir”olarak barındırmak, diğer taraftan da Rus
iĢgaline karĢı direnen Afganlı mücahidlere lojistik destek
sağlama durumundaydı.
Ġran-Rusya iliĢkileri, Kızılordu‟nun Afganistan‟ı iĢgal
etmesiyle birlikte, neredeyse bir savaĢın eĢiğine
gelinmiĢti.
Bu dönemde Moskova‟nın Ġran Ġslam Cumhuriyeti‟ne bir
teklifi olmuĢtu: Eğer Ġran Afgan Ġslami direniĢine desteği
çekerse, Rusya Afganistan‟ın ġii nüfusunun yaĢadığı
bölgeleri Ġran‟a bırakacaktı. Böylece parçalanmıĢ
Afganistan‟ın bir kısmı Ġran topraklarıyla birleĢirken,
diğer kesimleri de Rusların egemenliği altında kalacaktı.
Bu teklif karĢısında, Ġmam Humeyni‟nin verdiği karĢılık
ise,“Afganistan bütünüyle özgürleşinceye kadar
direnişin yanında yer almak, Afgan halkı arasında
Şii-Sünni ayrımına fırsat vermemek” Ģeklinde olacaktı.
42-Ġmam Humeyni‟nin Ġsrail‟e karĢı duruĢu nasıldı?
Daha kıyama kalktığı ilk günlerde “İsrail
yıkılmalıdır” diyen Ġmam Humeyni, Ġslam Ġnkılabı‟nın
zaferinin hemen ardından “Amerika‟nın İran‟daki
ayaklarını kırdık; şimdi sıra İsrail‟i ortadan
kaldırmaya geldi”
43-Filistinlilerin istekleri nedir?
Filistin‟in MeĢru BaĢbakanı Ġsmail Heniyye, Hamas
Ġslami DireniĢ Hareketi‟nin kuruluĢunun yıldönümünde
Gazze‟de yüz binlerce Filistinliye hitaben yaptığı son
konuĢmasında Ģunu demiĢti:
“Kardeşlerim, bacılarım sizi temin ederim ki, siyonist
işgal Filistin topraklarında daha fazla kalamayacak.
“Filistin toprakları” dediğimde, sadece Batı Şeria,
Gazze ve Kudüs‟ü kastetmiyorum. “Filistin
topraklarındaki siyonist işgal sona erecek” dediğimde
“denizden nehire” (Akdeniz‟den Ürdün Nehri‟ne)
Rosh Hanikra‟dan Refah‟a siyonist işgal bu
topraklarda asla kalmayacak” diyorum.”
Hamas'ın Gazze komutanı Ahmed Ceberi:
"Siyonistlerin önünde sadece iki seçenek vardır: Ya
öldürülmek, ya da Filistin'den çıkıp geldikleri yere
defolup gitmek"
"Sabah yakın değil mi?" (Hud 81)
44- Seyyid Abbas‟ın en büyük arzusu neydi?
Seyyid Abbas gece vakitlerinde yaptığı duasında
sıklıkla “Ya Rabbi! Beni şehadetle rızıklandır, beni
dostlarının yanına al!”
"Gidin İsraillilere söyleyin, biz Muhammed
Ordusu'yuz ve Kudüs yolunda ilerliyoruz! Biz
direnişiz, direnişi başlattık, işgal altındaki İslam
toprakları kurtuluncaya kadar da direniş olarak
kalacağız"
Seyyid Abbas‟ın Ģehid olduğu yönünde bir haber ailesine
ulaĢtığında hanımı Ummu Yasir‟in ağzından çıkan ilk
söz “hayır o şehid olmamıştır, zira biz sürekli birlikte
şehid olmak için Allah‟a yalvarıyorduk!”olmuĢtu…
45- Beni Sadr koltuğunu niçin terk etti?
Beni Sadr, Ġslami ġura meclisinde, Ġslam Ceza hukuku ile
ilgili görüĢmelerin yapılması üzerine, “İran‟da orman
yasalarının uygulanmasına izin vermeyeceğim” gibi
küstahça bir açıklama yapmasının ardından Ġmam
Humeyni‟nin gösterdiği sert tepki üzerine halk sokaklara
dökülmüĢ, “beni sadr, seni öldreceğiz” Ģeklinde sloganlar
atması üzerine, Beni Sadr kadın kılığına girerek Ġran‟dan
Fransa‟ya kaçmak zorunda kalmıĢtı.
46-Kerbela günümüzün Filistin‟i midir?
Üstad ġehid Mutahhari “Hüseyni Hamaset” adıyla
kitaplaĢan Muharrem konuĢmalarında “eğer gerçekten
Hüseyn‟e değer veriyor ve onun yolunu izlemek
istiyorsanız, o bu zamanda yaşasaydı ne yapardı, onu
düşünün ve ona göre hareket edin. Eğer Hüseyn
bugün yaşasaydı, onun şiarı Filistin olurdu” diyor.
Onun içindir ki Seyyid Hasan Nasrullah “günümüzün
Kerbelası Filistin‟dir”diyor.
- Ġmam Hüseyn 73 kiĢiyle Kerbela‟ya vardığında,
dostlarının sadakatine, ihlas ve samimiyetine Ģehadette
bulunduktan sonra, kendilerinden razı olarak onlardan
geri dönmelerine izin vermiĢ, ama onlar Ġmam
Hüseyn‟e “Ey Hüseyn! Bu hayat ebedi olsa, bizler de
bu hayatta ebedi yaşayacak olsak, seninle bir dakika
bulunmayı o ebedi hayata tercih ederiz” “Bin kere
öldürülsek ve yeniden doğsak ve yeniden bin defa
öldürülsek seni asla terketmeyeceğiz” Ģeklinde karĢılık
vermiĢlerdi.
47- Esad yönetiminin yıkılması için Türkiye hangi
ülke ile birlikte çalışmaktadır?
ABD DıĢiĢleri Bakanı Hillary Clinton‟un Türkiye‟ye
yaptığı son ziyaret sırasında “Suriye‟deki Esad
yönetiminin yıkılması için Türkiye ile birlikte hareket
ediyoruz”
Siyonist Jerusalem Post gazetesinin internet sitesinde,
Clinton‟un Türkiye ziyareti ile ilgili atılan baĢlık Ģöyle:
“Clinton: US, Turkey 'preparing for fall of Assad
(Clinton: Amerika ve Türkiye Esad‟ın Düşüşünü
Hazırlıyor.)
Haber, “Clinton: Amerika ve Türkiye Esad‟ın
Düşüşünü Hazırlıyor” baĢlığı altında Ģunları yazıyor:
“Amerikan dışişleri bakanı Clinton Türk liderler ve
Suriyeli muhaliflerle buluşarak, riskli tüm
hazırlıkları planladıklarını söyledi. Cumartesi sabahı
Türkiye‟ye inen Clinton, Türkiye ve Amerika
temsilcileri toplantısında Suriye Başkanı Beşar
Esad‟ın devrilmesi planını görüştüler. Clinton Türk
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile birlikte öğleden
sonra düzenlediği ortam basın toplantısında
gazetecilere “yoğun operasyonel planları üzerimize
aldık. Bu noktada çok yakın bir şekilde koordineli
olarak hareket etmekteyiz. Şimdi ise operasyon
planlarının detaylarını ele alma durumundayız.
İstihbarat servislerimiz ve ordumuzun oynadığı çok
önemli rol ve sorumluğu var.”
48- Seyyid Nasrullah göre Ġmam Musa Sadr‟ı konumu
nasıldır?
Seyyid Nasrullah Ģunları söylemiĢti:
“İmam Musa es-Sadr direnişin imamıdır. Bu husus,
Hizbullah ile Emel Hareketinin üzerinde anlaştıkları
noktalardan biridir. Hepimiz Musa es-Sadr‟a
direnişin imamı, kurucusu ve hepimizin babası ve
lideri olarak bakıyoruz. Bizleri yola koyan, güzel
gözleri ve eliyle bize Kudüs‟ü işaret eden, Kudüs‟e
nasıl âşık olacağımızı, onu nasıl seveceğimizi, nasıl
savaşacağımızı, Kudüs yolunda nasıl savaşıp şehit
olacağımızı bize öğreten odur.”
Ġmam Musa Sadr‟ı en özlü ve güzel bir Ģekilde
tanımlayan ifadeler bunlar olsa gerek;
“Bizleri yola koyan, güzel gözleri ve eliyle bize
Kudüs‟ü işaret eden, Kudüs‟e nasıl âşık olacağımızı,
onu nasıl seveceğimizi, nasıl savaşacağımızı, Kudüs
yolunda nasıl savaşıp şehit olacağımızı bize öğreten
bir İmam…”
ġehid Seyyid Kutub “İslam ümmeti uyanmıştır bir
daha uyamamak üzere; İslam Ümmeti dirilmiştir bir
daha ölmemek üzere!” “Gücünü hayy ve lâyemut olan
Allah‟tan alan bir gücü hiçbir güç yenilgiye
uğratamaz!”
49- Ġran‟lı hacılar Mekke‟de niçin katliama uğradılar?
Ġbrahimî ve Ġsmailî çağrıya “Lebbeyk”diyerek Allah‟ın
evini ziyarete giden ve Beytullah‟ın yanıbaĢında
müĢriklerden teberri edip “Amerika‟ya ölüm olsun”
“İsrail‟e ölüm olsun” “Rusya‟ya ölüm olsun” diye.
Bunun için Mekke‟de düzenlenen "müĢriklerden beraet"
yürüyüĢlerinden birinde, 1987 yılının Temmuz ayında
Amerikan destekli Suud rejim güçlerinin “Kahrolsun
Amerika” “Kahrolsun Rusya” “Kahrolsun Ġsrail”
Ģeklinde slogan atan Müslümanların üzerine yağdırdığı
kurĢunlarla, çoğunluğunu Ġranlıların oluĢturduğu 400‟den
fazla hacı katledildiğinde, Allah‟ın “müĢriklerden teberi”
çağrısına “Lebbeyk” diyenlerin nasıl kana bulandıklarına
tanık olmuĢtuk.
“Diller, sayfalar, satırlar, Ebu Leheb öldü diyorlar.
Ebu Leheb ölmedi Ya Muhammed, Ebu Cehil kıtalar
dolaşıyor” diyor Ģairimiz.
Kimdir, ellerinde kutsal kitap taĢıyıp Müslüman kanı
dökülmesi için fetva yağdıranlar? Kimdir Kabe‟nin
iĢgalcileri, Kimdir Medine‟nin tahripçileri? Kimdir,
Kimdir Kudüs iĢgalcisi siyonistlerle kucaklaĢıp anlaĢma
imzalayanlar, ġaron‟larla, Rabinler‟le, ġamir‟lerle kadeh
tokuĢtaran, Olmert‟lere, Netehyahu‟lara, Barak‟lara dost
ve yoldaĢ olanlar? Kimdir ġerm el ġeyh'lerde toplanıp
Kudüs'ün özgürük savaĢçılarını "terörist" ilan edenler?
Siyonist rejim Tel Aviv Üniversitesi‟nin "Suudi
Arabistan krallığı" ile ilgili son olarak yayınladığı rapor :
Zionism Press‟te yayınlanan bu rapor, Suud krallık
rejiminin siyonist Ġsrail rejimi için bir "can
simidi"olduğunu belirtiyor.
Bakınız, siyonistler diyorlar ki; “İran bizim için büyük
bir tehlike. Varlığımız ve çıkarlarımızı ağır tehdit
altında. Bizim bu tehditten kurtulabilmemiz Suud
rejiminin çabalarına ve başarısına bağlı. Yolumuz da
bir, çıkarlarımız da bir.”
50-Ġslami grupların-mezheplerin birbirlerine yaklaĢımı
nasıl olmalıdır?
Hz. Resulüllah:
“Müslümanların dertleriyle ilgilenmeden sabahlayan;
yardım edin ey Müslümanlar diye feryad eden
kardeşinin çağrısına koşmayan benden değildir.”
ġehid Ġmam Hasan El Benna, müslümanlar arasındaki
görüĢ ve inanç farklılıkları konusunda “İttifak ettiğimiz
hususlarda birbirimizle ittifak edelim; ihtilaf ettiğimiz
hususlarda ise birbirimizi mazur görelim”
Üstad Bediüzzaman‟ın “Biz muhabbet fedaileriyiz,
husumete vaktimiz yok” sözünü bizim Ģiarımızdır.
51- Mısır halkının Amerikan emperyalizminin Ģeytani
tuzaklarına düĢmeme noktasında yeterince bilinç, basiret
ve dirayete sahip midir?Tahrir‟in alt yapısı-temeli ne
zaman hazırlandı?
“Biz istiyoruz ki mustazaflara lütfedelim, onları
yeryüzünde önderler ve varisler kılalım” (Kasas 5)
- Bu noktada Ġmam Hamenei‟nin Ģu sözleri bizim için
ufuk açıcıdır.
“„Mısır‟daki çok önemli gelişmeler, İslami uyanışın
yanı sıra, anlayışlı ve uygarlık sahibi Mısır halkının
yıllardır aşağılanmasından kaynaklanmıştır. Büyük
sosyal hareketler uzun yıllar içerisinde şekillense de,
birdenbire ve ansızın kendini gösterebilir. Geçen
yıllar boyunca Mısır devletinin Amerika ve siyonist
rejime bağımlılığı dolayısıyla halka dayattığı zillet ve
alçalış, sonunda Mısır halkı ve gençliğini bıktırmış ve
işte böyle ansızın ortaya çıkmıştır. Mısır‟daki hareket
gençlerin öncülüğünde, camilerden ve Cuma
namazlarından başlayarak, geniş bir harekete
dönüşmüştür.
Amerika‟lılar, halk desteğinden yoksun devletlere
rahatlıkla baskı uygulayabilirler ve her ne zaman
kuklalarına ihtiyaçları kalmadığında da onları tıpkı
Muhammed Rıza Pehlevi ve Bin Ali gibi fırlatıp
atabilirler. Ancak, halkın sahneyi doldurması
durumunda, onların yılmaz azmi karşısında
yapabilecekleri bir şey yoktur. Bu önemli olguyu
bugün Mısır‟da gözlemlemekteyiz. Amerika, Mısır
halkının hareketini saptırmak ve onları bazı cüz‟i
tavizlerle yatıştırarak evlerine döndürmek
uğraşındadır. Ancak, bu tür entrikaların, artık
uyanan ve tesir gücünü algılayan bir halk karşısında
sonuç vermesi çok uzak bir ihtimaldir.”
- ġehid Seyyid Kutub, -şimdi ruhu nasıl da şad
oluyordur- aynen Ģunları söylemiĢti ümmetimizin en
zorlu dönemlerinde, yıllar öncesinden:
“Eğer bu ümmetin yenilgisi mukadder olsaydı,
Müslümanların en zayıf olduğu, emperyalistlerin her
tarafı işgal ettiği zamanlarda olurdu. Ama şimdi
ümmetimizin gençleri serkeş bir delikanlı gibi ayağa
kalkıp zincirlerini parçalıyor, zalimlerin karşısında
korkusuzca cihad meydanlarına atılıyor.
Ümmetimizin gücü akidesindendir; akidesinin
kaynağı ise “hay” ve “lâyemut” olan Allah‟tır. İslam
Ümmeti uyanmıştır bir daha uyumamak üzere, İslam
Ümmeti dirilmiştir bir daha ölmemek üzere..!”
- Necip Fazıl'dan "Zindan" mektubu:
"Mehmedim sevinin baĢlar yüksekte
Ölsek de sevinin eve dönsek de
Sanma bu tekerlek kalır tümsekte
Yarın elbet elbet bizimdir
Gün doğmuĢ gün batmıĢ ebed bizimdir."
-30 yıl öncesinde Mısır Firavunu Enver Sedat‟ı Filistin
davasına ihanetinden dolayı bir askeri tören sırasında
infaz eden ġehid Halid el Ġslambuli‟nin 83 yaĢındaki
annesi Kadriye Ġslambuli‟nin devrimi desteklemek için
Tahrir meydanına inerek, oradaki devrimci gençleri
bağrına basması ve onlara hitaben yaptığı
konuĢmada “Mısır‟ın emperyalistlerin pençelerinden
ve zorbaların zincirlerinden kurtulması için dua
ediyorum” demesi, yüreğinde zerre kadar vicdan ve
sorumluluk duygusu taĢıyan herkese ibret olmalıdır...!
52-İsrail‟in Mısır devrimi ile ilgili kaygısını nedir?
siyonist rejim baĢbakanı Netenyahu, Amerikan Yahudi
Konferansı‟nda yaptığı konuĢmada Mısır devrimi ile
ilgili kaygısını son olarak Ģöyle dile getirmiĢti:
"Avrupa‟daki Demir Perde‟yi çökerten 1989
devriminin statükoyu olumlu yönde değiştirdiği kabul
ediyoruz. Ancak aynı şey 1917 Rus devrimi ve 1979
İran devrimi için söylenemez. Bundan daha da ötesi
dünyanın büyük bir kısmı Lübnan‟daki 2005
devrimini (bir Suikast sonucu öldürülen Refik
Hariri‟nin başbakan oluşunu) alkışlamıştı, ancak
insan haklarına hiç saygısı olmayan terör örgütü
Hizbullah birkaç yıl sonrasında Lübnan‟ın
kontrolünü ele aldı. Mısırlılar da sonunda kendi
kaderlerine kendileri belirleyecek. Ancak İsrail‟in
burada tarafsız durduğunu söyleyemez. Çünkü biz
her şeyden önce gelecekteki Mısır yönetiminin İsrail
ile yapılan anlaşmalara bağlı kalmasını istiyoruz.”
53- İslam Siyaset Fıkhı‟nda Ġslami olmayan devletlere
yaklaĢım-bakıĢ açısı nasıldır?
İslam Siyaset Fıkhı‟nda Ġslami olmayan devletler iki
gruba ayrılırlar: birincisi “harbi devletler” ikincisi
“kendileriyle anlaĢma yapılan devletler”
Enfal süresinin 72. ayetinde beyan edilmiĢtir. Bu hükmün
Hz. Resulüllah (s.a.v)‟in sünnetindeki karĢılığı
ise “Hudeybiye anlaşması"dır.
ġöyle ki, Allah Tebareke ve Teala Kur‟an-ı Kerim‟de bu
hususu Ģöyle beyan etmektedir:
"Gerçek şu ki, iman edenler, hicret edenler ve Allah
yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenler ile
(hicret edenleri) barındıranlar ve yardım edenler, işte
birbirlerinin velisi olanlar bunlardır. İman edip hicret
etmeyenler, onlar hicret edinceye kadar sizin onlara
hiçbir şeyle velayetiniz yoktur. Ama din konusunda
sizden yardım isterlerse, yardım üzerinizde bir
yükümlülüktür. Ancak, sizlerle onlar arasında
anlaşma bulunan bir topluluğun aleyhinde
değil.Allah, yapmakta olduklarınızı görendir."
TEFHİMU‟L KUR‟AN‟DAN:
Bu ayet, Ġslam anayasasının çok önemli bir maddesini
içermekte ve müslümanlar arasında "velayet" iliĢkisinin
Ģartlarını ortaya koymaktadır.
“Ġslam'ın dıĢ politikada takındığı bu tavır, genellikle bir
çok uluslararası sorunun nedenini oluĢturan bu tür
tartıĢmalara kökten bir çözüm getirmektedir.”
“Bir önceki ayette Ġslam devleti sınırları dıĢında yaĢayan
müslümanlar, devletin siyasal korumasından hariç
tutulmuĢlardı ama bu durum onların iman kardeĢliği
iliĢkisi içinde olmasını engellemez. Bu nedenle, eğer
yardım isterlerse ezilmiĢ ve haksızlığa uğramıĢ
kardeĢlerine yardım etmek, Ġslam devletinin ve
vatandaĢlarının en büyük görevidir. Fakat bu durumda da
Ġslam devleti, uluslararası hukuka ve kabul edilen
evrensel hukuk kurallarına riayet etmelidir. Eğer Darü'lKüfr ile bir anlaĢma yapmıĢsa bu anlaĢmaya aykırı
olduğu müddetçe Darü'l-Ġslam müslümanlarının Darü'lKüfr'de zulüm gören müslümanlara yardım etmeleri
yasaktır.
Bu ayette "velayet" kelimesi anlaĢma için kullanılmıĢtır.
Saldırmazlık kararından açık olarak bahsedilsin veya
bahsedilmesin, ilgili taraflara barıĢ garantisi verildiğini
ifade eder.
Bunun yanı sıra metindeki "...ki onlarla sizin aranızda bir
anlaĢma vardır..." sözleri, Ġslam devleti ile küfür devleti
arasında yapılan bir anlaĢmanın sadece iki devlet
arasında yapılmıĢ bir anlaĢma değil, aynı zamanda iki
millet arasında da yapılmıĢ bir anlaĢma olduğunu
göstermektedir. Bu nedenle anlaĢma hem Ġslam devleti
hem de Ġslam devletinde yaĢayan müslümanlar için
bağlayıcıdır. Ġslam hukuku, müslüman vatandaĢların
Ġslam devletinin baĢka ülke veya milletlerle yaptığı
anlaĢmalarda sorumlu olmaması gibi bir duruma
müsamaha göstermez. Elbette anlaĢma yapan devletin
sınırları dıĢında yaĢayan müslümanların anlaĢmaya uyma
gibi bir zorunlulukları yoktur. ĠĢte bundan dolayı, Hz.
Peygamber'in (s.a) , Mekke müĢrikleriyle yaptığı
Hudeybiye antlaĢması Darü'l-Ġslam'ın vatandaĢlarından
olmayan Ebu Busayr, Ebu Cendel gibi müslümanlar için
bağlayıcı değildi.
FİZİLALİ‟L KUR‟AN‟DAN
“Medine'ye göç etmeyenlere gelince, bunlar göç
etmedikçe kendilerine karĢı hiçbir ya aĢlık, koruyuculuk
yükümlülüğünüz yoktur. Eğer böyleleri sizden, aranızda
saldırmazlık antlaĢması bulunmayan bir topluma karĢı
din konusunda yardım isterlerse kendilerine yardım
etmekle yükümlüsünüz."
“Fakat bu yardım, müslümanların karĢı taraflarla
imzaladıkları antlaĢmaları ihlal etmeme Ģartına bağlı
olarak gerçekleĢmelidir. Bu fertlere, dinleri ve inançları
açısından haksızlık eden taraf, bu antlaĢmalı taraf dahi
olsa, durum değiĢmeyecektir. Çünkü asıl korunması
gereken müslüman toplumun çıkarıdır, hareket
stratejisidir ve bunların gerektirdiği iliĢkiler ve
antlaĢmalardır. Öncelikle korunup gözetilmesi gereken
bunlardır iĢte.”
54- Amerikan emperyalizminin Ortadoğu‟daki hangi
ülkede hangi üssü var? Ne kadar donanma, filo ve asker
bulunduruyor?
İşte küçük bir tablo:
Katar: El Udeyd Hava üssü: 4.000 ile 10.000 arasında
Amerikan Askeri, 120 savaĢ uçağı bu üste bulunuyor.
Irak ve Afganistan‟daki hava bombardımanlarına katılan
savaĢ uçakları bu üstten kalkıyor. Burası ayın zamanda
Amerika‟nın körfezdeki askeri varlığının komuta merkezi
Bahreyn: Amerikan 5. Filosu bu üste bulunuyor. Bu üste
ikisi uçak gemisi olmak üzere 30 savaĢ gemisi ve
4.000‟den fazla Amerikan askeri bulunuyor. Uçak
gemilerinden kalkan savaĢ uçakları Afganistan
bombardımanına katılıyor.Birleşik Arap
Emirlikleri: BaĢkent Abu Dabi‟nin yakınlarındaki El
Zafra hava üssünde iki uçak filosu ve 300 Amerikan
askeri bulunuyor.
Kuveyt: Ahmed el Cebir Hava Üssünde Amerikan F 16
savaĢ uçakları ve 1.400 Amerikan askeri bulunuyor.
Suudi Arabistan: Taif, Dahran, Hamis MuĢayt ve
Cidde‟de Amerikan Askeri Eğitim merkezleri, hava
üsleri ve binlerce askeri bulunuyor.
Amerika,Ortadoğudaki soykırım saldırılarını Katar,
Bahreyn ve Kuveyt‟teki üs ve donanmalarından
yönetiyordu; ABD‟nin Irak ve Afganistan iĢgallerinin, o
yüz binlerce Müslüman kardeĢimizi katleden
bombardımanların komuta edildiği ABD Merkez
Komutanlığı‟nın üssü Katar, 5. Filosunun üssü ise
Bahreyn‟di.Diğer yandan Amerikan kara güçlerinin
Irak‟a giriĢ kapısı da Kuveyt idi.Irak savaĢında ABD ,
Ġncirlik`i kullandı ve buradan 4 bin 990 sorti
gerçekleĢtirdi.
Üstad Bediüzzaman‟ın: “Zalimler için yaşasın
cehennem” sözü bunların baĢında bir bomba misali
patlasın.Muhakkak bunların ömürleri efendilerinin ömrü
kadardır.
55- İsrail için kabus dolu günler ne zaman başladı?
Dönemin siyonist rejim baĢbakanı Menahem Begin:
11 ġubat‟da Ġslam Ġnkılabı zafere ulaĢtığında “İsrail için
kabus dolu günler başladı”
Yeni başbakan Netenyahu “hayatımın en sıkıntılı
anlarını yaşıyorum” diyor.
56-11 ġubat‟ın önemi nedir?
Ġslam Ġnkılabı önderi Merhum Ġmam Humeyni “11
Şubat”ı “Allah‟ın günü”yani “yevmullah” olarak
tanımlamıĢtı.
Ne güzel söylemiĢti ġair:
Surda bir gedik açtık mukaddes mi mukaddes
Ey kahpe rüzgar artık ne yandan esersen es...
32 yıl sonrasında yine bir 11 ġubat günü, Emperyalizmin
ve siyonizmin Ġslam dünyasındaki en azılı iĢbirlikçisi
Firavun Hüsnü Mübarek devrildi.
57- İran neden durdurulmalıdır?
1- Siyonist rejim dışişleri bakanı Aivgdor Lieberman
diyor ki:
“Dünya güçleri uluslar arası kararlara itaat etmesini
sağlamak için Ġran üzerindeki baskılarını artırmalı ve
Ġran‟ı durdurmalı” (Haaretz 21.08.2010)
Eski ABD Başkanı George Bush diyor ki:
“Dünya barıĢının önündeki en büyük tehdit Ġran‟dır.”
(Usa Today 13.11.2006)
İsrail eski başbakanı Ehud Olmert diyor ki:
“Ġran sadece Ġsrail için değil, bütün dünya için bir
tehdittir” Usa Today 13.11.2006)
İsrail Cumhurbaşkanı Shimon Peres diyor ki:
“Eğer dünya uyanıp Ġran‟ı zamanında durdurmazsa,
dünyanın geleceği tehlike altına girecektir.” (Jerusalem
Post 32.09.2008)
ABD‟nin İsrail büyükelçisi Jeremy Issacharoff diyor
ki:
“Ġran tehdidinin kapsamı sadece Ġsrail ile sınırlı değil.
Nükleer askeri kapasiteye sahip bir Ġra‟ın teröre verdiği
destekle ılımlı Arap rejimlerini de tehdit etmekte, bu
tehdit bütün bölgeyi kapsam alanına almaktadır. Ġran‟ın
Hamas‟a verdiği destek, onun Gazze‟nin kontrolünü ele
almasına yol açtı, Ġsrail‟e karĢı kullanmak üzere füzelerle
donattı. Aynı Ģekilde Lübnan‟da, 2006 savaĢından beri
Hizbullah‟ı uzun menzilli füzelerle donattı. Böylelikle
Hamas Ġsrail‟i güneyden Hizbullah ise Kuzey‟den tehdit
ediyor.” (Washington post 09.02.2009)
ABD Başkanı Barack Obama diyor ki:
“Biz Ġran‟ı izole etme çabalarımızı sürdüreceğiz”
İsrail Başbakanı Benyamin Netenyahu diyor ki:
“Ġsrail‟in ve dünyanın karĢı karĢıya olduğu en büyük
tehlike Ġran‟dır. Ġran Ġsrail‟i ortadan kaldırmakla tehdit
ediyor. Holocaust‟u reddediyor. Terörü destekliyor.
Afganistan ve Irak‟ta Amerika ile savaĢıyor. Lübnan ve
Gazze‟yi kontrol altında tutuyor. Arabistan ve Afrika‟da
köprübaĢları kuruyor. Dünya Ġran‟a karĢı harekete
geçmeli, Ġran durdurulmalı. Ġran‟a karĢı askeri seçenek
masada durmalı.” (Onejerusalem 01.03.2011)
“Ġran Ġsrail devleti, Ortadoğu ve bütün dünyaya bir
tehdittir. Bugün önümüzde duran en büyük tehdit
Ġran‟dır. Radikal unsurları harekete geçirih bölgenin
istikrarını bozuyor.” (Ġnternational Free News Agency
16.08.2011)
“Ġsrail‟in tarihinde karĢılaĢtığı en büyük tehdit ve meydan
okuma Ġran‟dan kaynaklanıyor” (CNN 21.02.2009)
“Ġran lideri Hamenei global güvenlik için en büyük
tehdittir. O ülkeye hükmekmekte ve fanatizmi
aĢılamaktadır. Eğer Ġran rejimi atom silahına kavuĢursa
tarihi değiĢtirecektir. Dünyanın ve ortadoğunun geleceği
kesinlikle buna bağlı” (The Jewish Chronicle
05.05.2011)
“Ġsrail Ġran‟ı, nükleer programı ve balistik füzeleri
dolayısıyla en büyük tehdit olarak görmektedir. Ġsrail‟in
yok edilmesinden söz eden Ġran füzelerine nükleer baĢlık
takabilir. Belki bazılarınız Ġran rejiminin sadece
Yahudileri tehdit ettiğini düĢünüyor. Eğer böyle
düĢünüyorsanız, çok yanlıĢ düĢünüyorsunuz, kesinlikle
çok yanlıĢ düĢünüyorsunuz.” (Msnbc 24.09.2009)
İsrailli General Ephraim Sneh diyor ki:
“Amerika tarafından terörist örgüt olarak tanımlanan
Hizbullah Güney Lübnan‟dan Ġsrail‟e saldırdı. Onun
silahları da Suriye üzerinden Ġran‟dan geldi. Ġran
terörizmi desteklemekte ilk sırada yer alıyor.”
(Washington Post 07.11.2011)
ABD Eski Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice diyor ki:
“Amerika‟nın ortadoğu‟daki çıkarlarına en büyük tehdit
Ġran‟dır. Bunda hiçbir Ģüphe yok. Ortadoğu‟daki
çıkarlarımıza yönelik en büyük meydan okuma Ġran‟dan
kaynaklanıyor. Görmek istediğimiz Ortadoğu‟ya yönelik
en büyük tehdit yine Ġran‟dır.” (BBC 31.06.2007)
Fransa Dışişleri Bakanı Douste-Blazy diyor ki:
“Bugün bizim üzerinde durduğumuz iki anahtar kelime:
Ġran‟a karĢı birleĢme ve uluslar arası toplumun
kararlığıdır. Bu konuda uluslar arası toplumun birlik
içinde olmamasından daha kötü bir Ģey yoktur.” (China
Daily 17.05.2006)
Amerikalı Cumhuriyetçi Senator Wasserman Schultz
diyor ki:
“Washington ile Ġsral arasındaki iliĢkiler Ġran karĢısında
güçlük bir Ģekilde ve birlik içinde olunmalıdır. Ġsrail‟in
karĢı karĢıya kaldığı en ciddi tehdit Amerikalı ve Ġsrailli
yetkililerin sıkça vurguladığı üzere, Ġran‟dır. Ġran bölge
için ölümcül bir tehdit olarak durmaktadır.”
(Wassermanschultzhouse 29.04.2010)
Amerika Siyonist Kongresi temsilcisi Wasserman
Schultz diyor ki:
“Yahudi devleti teröristlerden ve Ġran gibi düĢman
devletlerden büyük acı çekmektedir.”
(Wassermanschultzhouse 29.04.2010)
Siyonistler yine Ġran'a yükleniyor: "İran Hamas'ı yeni
füzelerle donattı...!"
Gazze zaferinin üzerinden günler geçmeden Hamas lideri
Halid MeĢal, Tahran'a, Ġmam Hamenei'nin yanına
gidip "kazanılan zafer için" Ģüklanlarını sundukton
sonra "kazandığımız bu zaferde asıl pay
sizindir" diyor.
58-Suud-Katar-Ürdün-Kuvvet-B.A.E-Katar değil de
neden Suriye?Suriye yönetimi ile batı Ģer odakları
arasındaki sıkıntı nedir?
“Mazlumun dini sorulmaz”
1- ShimonPeres (Siyonist Rejim Cumhurbaşkanı)
Lübnan al Safir gazetesinin haberine göre, Siyonist rejim
cumhurbaĢkanı BeĢar Esad‟a, Rusya Devlet BaĢkanı
Dimitry Medvedev vasıtası ile bir mesaj gönderiyor:
Peres Mesajında, “İran ve Hizbullah ile bağlarını
kesersen seninle doğrudan görüşmelere
başlayabiliriz” diyor. Medvedev bu mesajı ġam‟a
yaptığı resmi ziyaret sırasında BeĢĢar Esad‟a iletiyor.
Bu mesajın anlamı çok açık: Bizim Suriye yönetimi ile
olan temel problemimiz, Suriye yönetiminin Ġran ve
Hizbullah ile olan bağlarıdır. Bu bağların kopması
durumunda Suriye yönetimi ile anlaĢmamak için bir
neden yoktur.
ġallah orada “Batı, Suriye‟yi direniş cephesinden
çıkartmak istiyor. Çünkü Suriye, bölgedeki direnişin
merkezidir” diyor. (Ġslami Cihad lideri Halid MeĢal‟in,
Ġslami Cihad liderleriyle bilikte Ġmam Hamanei‟yi ziyaret
esnasında yaptığı konuĢma)
2- Ehud Barak: (Siyonist Rejim Savaş bakanı)
Siyonist rejim savaĢ bakanı Ehud Barak, 1967 savaĢının
yıldrönümü Nekse gününde Golan Tepelerinden iĢgal
altındaki Filistin topraklarına girme teĢebbüslerine dikkat
çekerek Suriye rejiminin Suriye-Ġsrail sınırında kargaĢa
çıkarma giriĢimlerinin rejiminin yıkılıĢını
önleyemeyeceğini söyledi.
Barak konuĢmasında, “benim düşünceme göre Esad
eninde sonunda devrilecektir. Esad tüm meşruiyetini
kaybetmiştir. Belki altı ya da dokuz ay daha ayakta
durabilir. Esad rejiminin devrilmesi durumunda
İsrail‟in telaşlanmasına gerek yok. Ortadoğu‟daki bu
süreç, uzun vadede çocuklarımız ve torunlarımız için
büyük bir umut ve ilham olacaktır” dedi.
3- Meid Dagan: (Siyonist Rejim eski MOSSAD şefi)
Siyonist rejim eski Mossad ġefi Meir Dagan Time
dergisinde yayınlanan bir haberde, Suriye‟de Sünni
unsurların “karanlık Ġran hegemonyası”na karĢı yönetimi
ele almasının Ġsrail‟in iĢine geleceğini ileri sürerek,
bunun Suriye‟yi Ġsrail‟e yaklaĢtıracağını söyledi.
Suriye ile Ġran arasındaki ittifakın, Hizbullah‟ı
silahlandırdığını, bunun sonucu olarak 40 bin füzenin
Lübnan‟dan Ġsrail hedeflerine yöneldiğini söyleyen
Dagan konuĢmasını Ģöyle sürdürdü:
“Suriye‟deki Sünniler İsrail‟in dostları
olmayabilirler. Fakat, Suriye yönetiminin
devrilmesinin Hizbullah‟a zarar vereceğine, onu
zayıflatacağına, Suriye‟den aldığı stratejik desteğinin
kesileceğine, İran‟ın bölgedeki nüfuzunu en aza
indirerek onun yerine Suudi Arabistan ve körfez
ülkelerinin nüfuzunun artacağına, bunun da sonuçta
Batı için bir şans olacağına bir kuşku yoktur.”
4- Avigdor Liebarman: (Siyonist Rejim Dışişleri
bakanı)
Haaretz gazetesinin haberine göre, Lieberman Almanya
DıĢiĢleri Bakanı ile yaptığı ortak basın toplantısında batılı
ülkelerin Suriye‟deki elçilerini geri çekmelerini
isteyerek, Suriyelilere Esad yönetimini yıkma çağrısında
bulundu.
“Suriye‟deki rejime karşı somut adımların atılmasını
diliyorum. Avrupa Birliği ülkeleri Suriye‟deki
elçilerini Şam‟dan çekmelidir. Esad en erkan
zamanda istifa etmelidir. Her normal bir insan
Suriye‟deki gelişmelerden kaygı duymaktadır” diyen
Liebarman BM Güvenlik Konseyi‟nden yeni bir karar
çıkartılmasına gerek olmadan, Avrupa birliği ülkelerinin
Suriye‟deki rejime aktif olarak harekete geçmesini
istedi.
Tel Aviv‟de at Bar-Ilan Üniversitesinde yaptığı
konuĢmada, Suriye‟nin Ġsrail ile bir savaĢa girmesi
durumunda ağır bir yenilgiye uğrayacağını söyleyen
Lieberman Suriye yönetimini “Suriye göz ardı
edemeyceğimiz kırmızı çizgiyi geçti. Bizim Esad‟a
mesajımız çok açık: gelecek bir savaşta sadece
kaybetmeyeceksiniz, sen ve ailen iktidarı da
kaybedecektir.” Ģeklinde tehdit etti.
5- Amos Yadlin: (Siyonist Rejim Eski Askeri
İstihbarat Şefi)
Siyonist rejim askeri istihbarat Ģefi Yadlin Washington
Institute For Near East Policy‟de yayınlanan
makalesinde, Suriye rejiminin Ġran ile müttefik olmayı
seçtiğini belirterek Ģunları belirtiyor:
“Suriye‟nin İran ile ittifakı Batı‟nın bölgedeki
çıkarlarına en büyük düşmanlığı yansıtıyor. Bölgesel
bir güç Batı ve Amerikan karşıtı, barış koalisyonu
karşı veyıkıcı terörist ideolojiyi ihraç ediyor.
Suriye‟nin İran‟la suç ortaklığındaki stratejisi açıktır:
Şam yönetimi Irak ve Lübnan‟da Amerikan
askerlerinin öldürülmesinde seve seve bir rol üslendi,
Hizbullah ve Hamas‟ı, İsrail, Lübnan ve Batılı
ülkelere karşı terörist operasyonları silahlandırdı.
Bunun yanı sıra Esad rejimi kimyasal silahlar
gelişmeyi sürdürdü. Son olarak, dışarıda tehlikeli
olduğu gibi kendi evinde de Esad‟ın zalimliği görüldü.
Silahsız sivillerin öldürülmesine yetki verdi,
yüzlercesi öldürüldü, binlercesi yaralandı.”
Siyonist rejim eski askeri istihbarat Ģefi Amos Yadlin,
Knesset‟te yaptığı konuĢmada Suriye‟deki yönetimin
yıkılıĢının Ġsrail‟in güvenliği açısından pozitif bir geliĢme
olacağını belirterek Suriye‟deki son geliĢmelerin Ġsrail
için iyi haber olduğunu ve Suriye‟nin önünde beĢ
seçenek bulunduğunu söylüyor.
Yadlin bu beĢ seçenekle ilgili olarak Ģunları söylüyor:
“Bir; Esad Türkiye ve İsrail karşıtlığından geri
durarak Rusya‟nın korumasında varlığını
sürdürebilir. İki; iç savaş sürekli bir hal alabilir. Üç;
Suriye Alevi, Sünni ve Kürt olmak üzere üç parçaya
ayrılabilir. Dört; büyük bir Sünni devlet ortaya
çıkabilir. Beş, tamamen dağılarak Somali gibi yapıya
dönüşebilir. Bunlardan hangisi olursa olsun, sonuçta
iki yıl öncesine nisbetle İsrail‟i en az tehdit eden bir
Suriye ortaya çıkar.”
Bu tür açıklamaların, siyonist rejimin Suriye‟deki
geliĢmelerle ilgisini ortaya çıkaracağını düĢünen siyonist
rejim baĢbakanı Benyamin Netanyahu ise, Ġsrailli
bakanların Suriye‟deki geliĢmelerle ilgili açıklama
yapmaktan kaçınmasını istedi…
59- Peki nedir bu Barada TV?
ABD DıĢiĢleri Bakanlığının parasal desteği ile kurulup
2009 yılında yayınına baĢlayan Suriye muhalifi
televizyon.
Peki bu iddia yalan mı, iftira mı?
“WikiLeaks: U.S. secretly backed Syrian opposition
groups. The U.S. State Department has secretly
financed Syrian political opposition groups and related
projects, including a satellite TV channel that beams
anti-government programming into the country,
according to previously undisclosed diplomatic cables.
The London-based satellite channel, Barada TV, began
broadcasting in April 2009 but has ramped up
operations to cover the mass protests in Syria as part of
a long-standing campaign to overthrow the country’s
autocratic leader, Bashar al-Assad.”
Barada TV is closely affiliated with the Movement for
Justice and Development, a London-based network of
Syrian exiles. Classified U.S. diplomatic cables show
that the State Department has funneled as much as $6
million to the group since 2006 to operate the satellite
channel and finance other activities inside Syria.”
Yukarıdaki Ġngilizce metnin çevirisini:
“WikiLeaks: ABD Suriye muhalif grupları gizlice
destekliyor. Ortaya çıkan diplomatik kriptolara göre,
Amerikan Dışişleri Bakanlığı Suriye muhalif
gruplarını, içinde rejim karşıtı programları
yayınlamak üzere bir uydu televizyon kanalının
kurulması da olan ilgili projeleri gizlice finanse etti.
Londra merkezli uydu kanalı Barada TV, Nisan 2009
tarihinde yayınlarına başladı. Uzun zamandır hesap
edildiği üzere, Suriye‟deki despot Beşar Esad rejimin
yıkılması için ülkedeki kitlesel protestoların yayınına
hız verdi.
Barada TV, Londra‟da üslenen sürgündeki Suriye
muhaliflerinden “Adalet ve İnşa Hareketi” ile
bağlantılı. Tasnif edilen Amerikan kriptoları ABD
Dışişleri bakanlığı bu gruba 2006 yılından beri bir
uydu televizyonunun kurulması ve Suriye‟deki diğer
faaliyetler için 6 milyon dolar verdiğini gösteriyor.”
60-Amerika ve iĢbirlikçileri mazlumların hamisi ise niçin
Bahreyn‟de kaliam yapmakta veya bu katliama-zulme
göz yummaktalar?
“Dinime dahleden bari müselman olsa”
BarıĢçıl gösteriler-protestolarına rağmen Bahreyn
halkının sesi, zindan-katlim-cinayet ile bastırılmaya
çalıĢılıyor. Bahreyn halkının özgürlük
mücadelesini “mezhep kavgası”Ģeklinde tanımlayıp,
Suriye‟deki rejimin Sünnileri ezen azınlık rejimi
olduğunu söyleyenler, ellerinde nasıl bir terazi
bulunduruyorlar? Bu terazi birini bir yerde zalim, baĢka
bir yerde "masum" mu gösteriyor? Bu terazi bir yerde
dökülen kanları baĢka yerde "su" olarak mı gösteriyor?
Bu terazi bir yerdeki zindanları baĢka bir
yerde "dinlenme merkezi" olarak mı gösteriyor? Bir
yerdeki diktatörler "katli vacip" olurken diğer
yerde "sempatik" mi oluyor?
61-Amerika veya batı Ģer ekseni Suriye‟ye özgürlük mü
getirecekler?
ġehid Seyyid Kutub :
"Batılılardan nefret ediyorum, Amerika'dan nefret
ediyorum; ama daha çok Amerika'nın vicdanına
sığınan müslümanlardan nefret ediyorum."
62-Gerçek dindar kimdir?
Hz. SeyyidüĢĢüheda:
“Din insanların ağzındadır; zor zamanlarda ise
gerçek dindarların sayısı azalır.” Bir baĢka
deyiĢle “gerçek dindar er meydanında belli olur,
onların sayısı da azdır.”
63- Suriye ihvanı Baas karĢıtı mıdır?
1985 yılında, Suriye ihvan liderliği tarafından Bağdat‟ta
Saddam Hüseyin rejimini desteklemek için “uluslar
arası Müslüman Alimler Kongresi”nin nasıl
düzenlenmiĢ olduğunu ve bu toplantıda Suriye Ġhvan
lideri Said Havva‟nın Saddam Hüseyin ve Irak Baas
rejimini, “İslam dünyasının kahramanı” olarak nasıl
ilan ettiğini ve Said Havva‟nın kendi deyimiyle, Saddam
Hüseyin‟i bile ağlatacak kadar, Irak basçılarına nasıl
destek çıktıklarını onların samimiyetlerinin-gönüldaĢ
olduklarının ifadesidir.
Bir taraftan Irak, batı Ģer odakları ve bölge iĢbirlikçi
rejimlerinden aldıkları destekle Ġran‟a savaĢ
açarken,diğer taraftan Ġran‟a lojistik destek sağlayan
Suriye‟de karıĢıklıkların çıkarılması Saddam ile ihvanın
aynı hedefe kurĢun attıklarının göstergesidir.
Bizim baas iyi-kahraman-dost diğer baas kötü diye bir
anlayıĢ niyetlerin iç yüzünü göstermektedir.Diğer basın
demekki suçu var o da yıkılmak özere olan Ġran‟a lojistik
destek sağlayan tek ülke olmasıdır.
“Bu ne perhiz ne lahana turşusu” ey Suriye İhvanı!
64-Ġran‟ı bekleyen iki büyük tehlike nedir?
Siyonist rejim baĢbakanı Benyamin Netenyahu “Arab
Baharı‟nın İran kışına dönüştürülmesi” çağrısında
bulunmuĢtu.
Ġran‟daki cumhurbaĢkanlığı seçimleri sonrasında
çıkartılan fitnenin“büyük bir imtihan” olduğunu
belirten Ġmam Hamenei‟nin, yanındakilere “asıl imtihan
bundan sonra geliyor” dediğini aktarmıĢtı.
Siyonist rejim ve uluslararası destekçilerine göre “İran
kışı” iki boyutlu olabilirdi; bunlardan birincisi, Ġran‟da
Ġslam Cumhuriyeti nizamına karĢı içten bir ayaklanma
çıkartmak, ikincisi ise Suriye‟deki yönetimin
yıkılmasıyla bölgedeki “direniş ekseni”nin kırılmasını
sağlamak.
65- Ġslam inkılabı hangi aĢamadadır?
Ġslam Ġnkılabı Rehberi Ġmam Hamenei, Ġran Ġslam
Cumhuriyeti‟ne yönelik çok yönlü saldırı ve komplolara
karĢı Ġslam inkılabının bulunduğu aĢamayı
tanımlarken“Şib-i Ebi talib‟de değiliz; Bedir ve
Hayber”deyiz.
Tahran‟da düzenlenen, aralarında Hamas, Ġslami
Cihad‟ın da bulunduğu ondan fazla Filistin direniĢ
hareketi liderlerine hitaben bir konuĢma yapan Ġmam
Hamenei, “Sizler yakında Siyonist rejimin ortadan
kalktığını gözlerinizle göreceksiniz” deyince, Hamas
lideri Halid MeĢal, Ġmam‟ın bu beyanı karĢısında sevinç
ve Ģükranını dile getirerek “Artık bu sözden sonra
başka konuşmaya gerek yok; kalkıp siperlerimize geri
dönelim” demiĢti.
66-Kara eylül olayları ne zaman ve niçin baĢladı?
-"7 Haziran 1970: Ürdün Kralı Hüseyin İsrail ve
ABD‟den aldığı destekle Filistin mülteci kamplarını
yoğun top ateşine tuttu. Kral Hüseyin‟e bağlı “Bedevi
Milisleri“ tarafından gerçekleştirilen bu katliam,
Kara Eylül“ olarak nitelendirildi. Bu katliam
sırasında on binlerce Filistinli hayatını kaybetti.”
Kara Eylül olaylarının, diğer bir ifadeyle, Ürdün
rejiminin Filistinlilere saldırısının asli sebebi, Filistinli
gerillaların siyonist rejime yönelik saldırılarını önlemek,
Ürdün sınırını, Siyonist rejim için güvenli hale
getirmekti. Ayrıca bu saldırılar Amerika‟nın
direktifleriyle gerçekleĢtirilmiĢti.
“Ürdün, gerillaları tamamen imha etme veya Ürdün
topraklarından silip atma amacına yönelik
hazırlıklarını da ABD'nin desteğiyle yoğun bir şekilde
sürdürüyordu. Kral Hüseyin, bu hazırlıkları
sürdürdüğü sırada ABD'deki yahudi lobisinin ileri
gelenlerinden olan ve bir ara ABD dışişleri bakanlığı
yapan Henry Kissenger'le yoğun temas içindeydi.
Filistinli gerillaların Ürdün'den çıkarılmasıyla
İsrail'in işgal altında tuttuğu toprakların doğu sınırı
güvenceye alınmış olacaktı. Derken 13 Temmuz
1971'de Ürdün yönetimi Filistinli gerillalara karşı
geniş çaplı bir askeri operasyon başlattı. Birkaç gün
süren operasyonda Filistinli gerillalardan ve
sivillerden toplam 3000 kişi öldürüldü. Filistinli
mültecilerin kaldığı kamplar tamamen yerle bir
edildi. Sağ kalabilen gerillaların tamamı da Ürdün'ü
terk ederek Suriye veya Lübnan'a gitmek zorunda
bırakıldılar. Ürdün yönetiminin siyonist işgalcilerin
bile yapamayacağı bu imhâ harekâtı Arap
dünyasında geniş tepkilere yol açtı.
Görünüşte bu harekat Ürdün'le Filistinli gerillalar
arasında çıkan muhalefetin doğurduğu bir harekattı.
Ancak işin gerçeğinde İsrail, Filistinli gerillaları
Ürdün topraklarından uzaklaştırmak ve kendini
güvenceye almak istiyordu. İşte bu amacını da Ürdün
kralı Hüseyin vasıtasıyla gerçekleştirmeyi başarmıştı.
Bu durum da Kral Hüseyin'in siyonist işgal devletiyle
görünüşte "savaş hali" ilan etmiş olmasına rağmen
gerçekte sıkı bir dostluk ilişkisi ve gizli temas içinde
olduğunu gözler önüne seriyordu.”
Ürdün Kralı Abdullah da, siyonist rejimin güvenliği için
geceli gündüzlü çalıĢmalarını sürdürür. Üslendiği en
büyük rol de, "siyonist rejimin güvenliği"dir. Onun
için, Ürdün aslında "siyonist rejim için bir ileri
karakol"durumundadır.
67-- “Yeni Osmanlı” Siyonistleri niçin bu kadar
sevindiriyor? Türkiye‟nin güçlenmesi mi, yoksa "ABD
Patentli Yeni Osmanlı Projesi"nin hayata geçirilmesi
mi?
Siyonistlerin alkıĢ tuttuğu “stratejik bir derinlik” ile
ümmetimize örnek ve model olacağız, öyle mi?
Barak Ģöyle diyor: “Esad ailesi düĢtüğünde Ġran‟ın baĢını
çektiği radikal eksen büyük bir darbe alacak. Ġran‟ı
zayıflatacak, Hizbullah‟ı zayıflatacak ve Hamas‟a
sağlanan desteği zayıflatacak. Ġranlıları Arap
dünyasındaki gerçek bir kalesinden mahrum bırakacak.
Bu durum aynı zamanda Ġran‟ın yayılmacı niyetlerine
karĢı doğal bir rakip olan Türkiye‟yi güçlendirecek. ĠĢte
bunlar Ġsrail açısından olumlu olan Ģeylerdir.” (Time
Türk sitesinde de yayınlanan haber)
Amerikan atına binip Osmanlı kılıcı sallamak”la
olmaz!
68- Yusuf el Karadavi‟nin, Suriye‟ye yönelik dıĢ
müdahaleye cevaz veren fetvası içeriği nedir?
“Arap devletleri, Suriye'deki sivil katliamı
durduramazsa, Suriyelilerin Birleşmiş Milletler'in
müdahalesini isteme hakkı olacaktır.”
(Financial Times) göre, tartışmalara yol açan
NATO'nun Libya saldırısı, Kardavi'nin desteğiyle
meşrulaştı. Kardavi ayrıca Suriye rejimine yönelik
saldırılarıyla Arap Devletleri'nin Şam'a baskı
uygulamasına katkı sağladı. Şimdi o "Arap Devletleri,
sivil katliamı durduramazsa, Suriyelilerin Birleşmiş
Milletler'den müdahale haklarının olacağını"
söylemekte…"
Sadi ġirazi'nin dediği gibi:
"Ey yolcu! Sen Kabe'ye gitmek istersin ama, gittiğin
yol Türkistan'a(ABD‟‟ye) çıkar, Kabe'ye değil."
Bu fetvalarla(saray mollalarının) "Katil Amerika
Ortadoğu'den defol" sloganı,"Dostum Amerika
Ortadoğu'ya gel..!" sloganına dönüĢtü.
Adamın biri sürekli pencereye çıkıp gelen
geçene “şerefsizler!” “şerefsizler!”diye bağırıyormuĢ.
Bu böyle devam edince, hanımı sormuĢ; “ne diye her
gün pencereye çıkıp böyle bağırıyorsun?” Adam da
cevap vermiĢ; “benden önce bana aynısını dememeleri
için!”
Ġmam Humeyni: “Molla olmak kolaydır ama adam
olmak zordur”diyor.
Bugün Ortadoğu‟da iki eksen vardır; birincisi
emperyalizm ve siyonizmi bölgeden atmaya
dayalı "direniş ekseni", ikincisi ise, baĢını ABD-Ġsrail
ve bölgesel müttefiklerinin çektiği “yıkım ekseni”.
ġimdilerde bu ikinci eksenin yanına üçüncü bir eksen
eklendi; “ABD-NATO saldırılarını meşrulaştırmaya
çalışan İslamcılar ekseni.”
Dr. ġeriati‟nin deyimiyle “eskiden hendek vardı,
insanları hendeğin o tarafındakiler ve bu tarafındakiler
diye ayırabiliyorduk; Ģimdi ise hendek aradan kalktı,
herkes birbirine karıĢtı.”
Arada hendek olmayınca, "Amerika‟nın sakallı
Ģövalyeleri"ni, "Muhammed askeri" veya "Peygamber
varisi" gibi görme yanlıĢlığından da kurtulamıyoruz.
Hz. Resul-i Ekrem‟in Ģu hadis-i Ģerifi tüm tarihlere ve
nesillere unutulmayacak temel bir uyarıdır:
“Fakihler dünyaya dalmadıkları ve sultana
uymadıkları müddetçe peygamberlerin
güvenilir(varis)leridirler. Ancak bunu yaparlarsa o
zaman onlardan sakının.”
Hz. SeyyidüĢĢüheda, Kerbela‟da Yezid ibn-i
Muaviye‟nin Peygamber ehl-i beytinin kanına susamıĢ
askerlerine “Ey Ebu Sufyan‟ın oğullarına
uyanlar(Kardavi gibiler..)! Eğer Allah‟tan
korkmuyor, ahrete inanmıyorsanız, bari hür insanlar
olun!”
Hz. Resulüllah (s.a.v) karĢısında da diklenenler çıkmıĢ,
Resulüllah'ın karĢısına geçerek “adil ol ey Muhammed”
diyebilen “Müslüman”ların varlığını tarih kaydetmiĢtir…
Özgür Suriye Ordusu adlı silahlı grubun lideri olan Albay
Riyad el Esad Lübnan‟da Hariri cenahının internet
sitesine verdiği röportajda aynen Ģunları söylüyordu:
“Vatanın alt yapısını yıkma ya da egemenliğine
dokunulmasına sebep olmayacak kontrollü ve
mekanizmalı olması şartıyla NATO‟nun Suriye‟ye
askeri müdahalesini olumlu karşılamaktayız. Açıkça
şunu söylemek istiyorum; NATO‟nun belli hedeflere
hava saldırıları düzenlemelerini istiyoruz. Geri
kalanları Özgür Suriye Ordusu ile dikkatli ve ciddi
bir şekilde koordine edilerek hal olunabilir.”
Merhum Ġkbal‟in “Kalk ey yaralı arslan! Çiğnemeye
kıyamadığın o nazenin topraklarda çakallar dolaşıyor
şimdi” diyor biz doğu-müslüman halklarına!Ve bazıları
açı ne kadar da biz doğuluyuz dese de hep ibreleri batıyı
gösteriyor.
69- Suriye Ulusal Konseyi neye hizmet etmektedir?
Suriye Ulusal Konseyi BaĢkanı Burhan Ghalyor:
By JAY SOLOMON and NOUR MALAS
PARIS—A Syrian government run by the country's main
opposition group would cut Damascus's military
relationship to Iran and end arms supplies to Middle East
militant groups such as Hezbollah and Hamas, the
group's leader said,( Wall Street Journal)
Tercümesi:
Suriye'nin ana muhalefeti, iktidara gelmeleri
durumunda Şam'ın İran ile askeri ilişkilerini
keseceğini, Ortadoğudaki Hizbullah ve Hamas gibi
militan gruplara silah desteğine son vereceğini
söyledi."( Wall Street Journal)
Suriye Ġhvan lideri Riyad Al-Shakfa:
“Suriye‟deki devrimin başarısı bütün bölgede ciddi
değişikliklere yol açacaktır. Bu sayede İran, Irak,
Suriye üzerindeki Hizbullah ittifakının beli kırılacak
ve bölge böyle bir beladan kurtulmuş olacaktır”
Suriye Ġhvan lideri Riyad ġefka, hiç arlanmadan
Ankara‟da Müslümanların gözünün içine baka
baka, “Suriye‟den sonra sıra İran‟a ve Hizbullah‟a
gelecek. Böylelikle bölge İran ve Hizbullah belasından
kurtulacak” demiĢti
Amerikanın bölge Ģibirlikçileri“fırsat bu
fırsattır”deyip "İran, Hizbullah ve Hamas‟ın
kalesine gol atma" , "İslam inkılabı ve Hizbullah
misyonun İslam dünyasındaki tezahürlerini nötralize
etme"hevesindeler.
70-Amerika neden Irak-Afganistan‟a yaptığı gibi
Surye‟ye de askeri müdahalede bulunmuyor?
Amerika, Irak ve Afganistan hezimetinden sonra Ģunu iyi
anladı ki bölge halklarının yabancı unsurlara tahammülü
yoktur.
-"Suriye Ulusal Konseyi"baĢkanı Burhan Ghalyon The
Wall Street Journal‟a verdiği röportajda, Amerika‟nın
Suriye üzerindeki rolünü tanımlarken, çok yerinde bir
tespitte bulunuyor: “Amerika, arka planda çalışıyor,
doğrusu iyi de yapıyor!”
Diyor ki: "olup bitenlerden çok uzak değiller. Batılı,
Avrupalı, Arap ve Türk kamuoyunu oluşturmaya
katkıda bulunuyorlar. Bu iyi bir stratejidir."
Evet güzel bir tanımlama; “perde arkası çalışma” ya
da “kendisini geri planda tutarak, çizdiği senaryonun
başkaları eliyle gerçekleşmesini sağlama”
71-Kardavi Amerikancı Bahreyn diktatörü‟ne karĢı
ayaklanan Mustazafları nasıl niteliyor.
ġeyh Kardavi‟nin “Birileri bana Tunus Devrimi
diyorsun, Mısır Devrimi diyorsun, Libya Devrimi
diyorsun, Yemen Devrimi diyorsun da niçin Bahreyn
devrimi demiyorsun?” diye soruyor. Ben de onlara
dedim ki, Bahreyn‟de olan mezhepçiliktir,
Bahreyn‟de bütün Şiiler bütün Sünnilere
karşıdır” diyerek, sözümona “Sünnilik” adına diktatör
Al-i Halife rejiminin ve Bahreyn‟e girerek katliam yapan
Suud rejiminin arkasında duruyor.Halbuki mazlumun
mezhebi-dini sorulmaz.
Seyyid Ali Hamaney :
‟‟Her nerede istikbar karĢı, Siyonizm‟e karĢı, Amerika‟ya
karĢı bir hareket varsa bu hareket bizim için makbuldür;
onu destekler ve onaylarız.‟‟(2011)
Ya da:
„‟Amerika ve Siyonizm karĢıtı hareketler özgün ve halkçı
hareketlerdir.Eğer sloganlar Amerika ve Siyonizm‟in
çıkarınaysa o sapık bir harekettir‟‟(Haziran 2011)
Ġslam Devrimi lideri Ġmam Hamenei‟nin “Emperyalizm
ve siyonizmin müdahil olduğu hareketlerin
karşısındayız; emperyalizm ve siyonizme karşı olan
hareketlerin yanındayız”
Seyyid Ali Hamaney :
„‟Ġran, Arapların ĠranlaĢtırmanın veya diğer
Müslümanları ġiileĢtirmenin peĢinde değildir. Ġran,
Kur‟an‟ı müdafaanın ,Peygamber (s) ve Ehl-i Beyt‟inin
(a) sünnetini savunmanın ve Ġslam ümmetini ihya
etmenin peĢindedir. Ehl-i Sünnet‟ten Hamas ve Cihad
mücahitlerine,ġia‟dan Hizbullah ve Emel mücahitlerine
yardım Ġslam Devrimi için aynı hizada Ģer‟i bir farzdır ve
görev duygusudur.
Ġran milleti ve hükümeti yüksek ve kararlı bir sesle
ilan ediyor: Milletlerin kıyamına (teröre değil) , Ġslamî
vahdete (mezheplerin galebe çalması ve çatıĢmasına
değil), Müslümanların kardeĢliğe (kavmî ve etnik
üstünlüğe değil) ,Ġslamî cihada (günahsızlara karĢı
Ģiddete değil) Allah‟ın izniyle inanmakta ve bunu gerekli
görmektedir.‟‟
-3 ġubat 2012 Cuma günü Tahran72-Mısır güvenlik güçleri, Hizbullah mensuplarını
hapsetme gerekçesi neydi?
Tahrir devrimcilerinin alaĢağı ettiği Hüsnü Mübarek
rejimi“güvenliğimizi tehdit eden Hizbullah mensubu
Lübnanlı teröristleri yakaladık” derken, Seyyid Hasan
Nasrullah bu açıklamaya “Mısır güvenlik güçlerinin
hapsettiği kişiler, Gazze‟ye silah sevkiyatıyla görevli
olan kardeşlerimizdir. Bundan da gurur
duyuyoruz” derken baĢta Hamas ve Ġslami Cihad olmak
üzere Filistin direniĢ hareketleri Hizbullah‟ın direniĢe
sağladığı lojistik ve askeri destekten dolayı iftihar
ettiklerini belirttiler.
73-Amerika ne zaman yıkılacak?Ġsrail ne zaman
haritadan silinecek?Kudüs‟ün özgürlüğü ne zaman?Ya da
zaferi geciktiren sebepler nelerdir?
- Ġslam Ġnkılabı Ġmam Hamenei, devletin önde gelen
siyasi ve askeri ricaline hitaben yaptığı konuĢmada:
“Hatalarımız ve zaaflarımız oldu. Bazı problemleri
aşamadık. Bu bir gerçektir. Hatta direkt olarak
düşmanın dayattığı tehditler karşısında darbe
yemişsek, kendi hatamız yüzündendir. Yetersizliğimiz
ve yanlışlarımızdan kaynaklanmaktadır. Bir yerlerde
görevimizi yerine getirmedik, gerektiği şekilde
denetlemede bulunmadık. Kaçınılması, uzak
durulması gereken konularla meşgul olduk: Siyasi
çekişmeler, kapışmalar... Bunlar zaaf noktalarıdır.
Refah ve konfor peşine düştük, saraylılara özendik,
cihad ve fedakarlık ruhunu gaflet içerisinde yitirdik.
Düşmanın kültürel saldırısı karşısında gaflet,
düşmanın pusuya yattığı konusunda gaflet, medya
atmosferine düşmanın sızması karşısında
gaflet...” diyerek Ġslam Cumhuriyeti yönetiminde ortaya
çıkan birtakım hataları sıralıyor.
74-Ġslam dünyası açısından Suriye olaylarının en büyük
faydası ne olmuĢtur?
Yazar-çizer-fikir adamı kim varsa bu olaylarla safınıkıblesini açıkça ifade etti-belirtti.
"Keser döner sap döner, bir gün gelir hesap döner"
O zaman onlardan özür kabul edilmeyecek.Bin piĢman
da olsalar nafile!Siyonist rejimi ayakta tutmak için herkes
kendini deĢifre etti.Ve Suriye‟de aldıkları her yenilgi ile
daha da çılgına dönüyorlar,daha bir saldırıyorlar.
Evet,belki son seçenek NATO‟yu da yardıma
çağıracaklar ama sonuç hüsran olacak!Tarih bize bunları
gösterecek.NATO hadi bataklığa gel,gel gel de Ġsrail‟ini
kurtar yada inkılabiler gemilerle ABD‟nin kapısına
gelecek.
75-Ġslamı tehdit eden akımlar nelerdir?
Ġmam Hamenei:
“Bugün Ġslam‟ın yüzünü üç akım tehdit ediyor;
tekfircilik, ifrat ve mütehaccirler(Açıklama:Ümmetin
içinde bulunduğu hassas duruma dikkat etmeyip
birtakım ihtilaflı konuları sürekli gündeme
taşımaktadırlar. Bunu yaparken de hakkın hizmetinde
olduklarını, gerçekleri anlatıp yazdıklarını, hakikatlerin
anlaşılmasına çalıştıklarını ileri sürerler. Onlara göre,
“gerçekler” gizlenemez, örtülemez ve "vahdet" adı
altında bu gerçeklere göz kapanamaz.Bunlar,
Düşmanların yaktığı ateşe odun taşıyan dostlardır.)
Bunlar topluma tanıtılması ve ifĢa edilmeli.”
(Uluslar arası Ġslami Radyo ve Televizyonlar Birliği‟nin
6. Genel Kurul toplantısı, Tahran)
76- Kardavi ne oldu da birden bire böylesine değiĢti?
Suriye‟ye yaptığınız ziyaret sırasında “sevgili ve kardeş
ülke Suriye‟ye yaptığımız bu ziyaret ilk durağımız.
Suriye‟ye yaptığımız bu ziyaretin amacı, tehlikelerle
karşı karşıya kalan Gazze‟deki kardeşlerimizin
durumunu Sayın Beşar Esed ile görüşüp ümmetin
liderlerinin Gazze‟deki kardeşlerine karşı
sorumluluklarını yerine getirmeleri içindir. Bizim
Suriye‟ye yaptığımız bu ziyaret çok doğal bir
durumdur, özellikle de bu zamanda. Suriye halkına,
Suriye lideri Beşşar Esed‟e tebrik ve takdirlerimizi
sunuyoruz, hükümet ve herkese saygılarımızı
sunuyoruz”diyen siz değil miydiniz?
Ve yine Suriye ziyaretiniz sırasında sarf ettiğiniz Ģu
sözler size ait değil mi?
“Bu sevgili ülkeyi ve halkını görmemizi nasip eden
Allah‟a hamd olsun. Suriye halkı bizi samimiyetle bir
sevgiye boğdu. Nereye gitsem etrafımdaki insanlar bu
sevgilerini gösterdiler. Ben hiçbir mal, mülk ve
makama sahip değilim. Suriye‟nin en üst düzey
yetkililerinden bütün halk kitlesine kadar ziyaretlerde
bulundum. Lider Beşşar Esad ile görüştük. Bize
göğsünü açtı, kalbini açtı. Geniş bir ufka ve akla
sahip. Kendisiyle iki saat kadar ümmeti ilgilendiren
meseleleri görüştük. Sanki bir aile ortamında
muhabbet eder gibiydi. Ben Şam‟a, liderine,
hükümetine, halkına hürmetlerimi sunarım.
Allah‟tan Suriye‟nin ayaklarını sabit kılmasını niyaz
ediyorum. Birleşmiş Milletler‟de çok güzel bir duruş
sergiledi, Irak olayında güzel bir duruş sergiledi ve
birçok konuda dik duruşlar sergiledi. Özellikle de
gücünü ümmete dayatmaya çalışan Ameri
karşısındaki duruşu. Bu duruş ki, Amerika ümmetin
bakış açısını ve değerlerini değiştirmeye ve istediği
yöne sürüklemeye çalışıyor. Suriye dik durmayı
başarıp “hayır” demesini becerebilen bir ülkedir. O
yüzden Suriye‟yi cezalandırmak ve onu terbiye etmek
için kanunlar çıkarıyorlar. İnşaallah Suriye başı dik
ve temelli güçlü kalacaktır.”
Çünkü Amerika Katar Emiri‟ne Suriye konusunda
stratejik bir görev vermiĢti. Katar Emiri‟nin bu görevi
baĢarıyla yerine getirebilmesi için de, ġeyh Kardavi‟nin
Katar Emiri‟ne lojistik bir destek sunması gerekiyordu.
77-Ġran bölge ülkelerinin hangisine mudahalede
bulunmuĢtur?
Ġran Ġslam Cumhuriyeti‟nin Bahreyn‟e müdahale ettiğini
ileri sürenlere cevaben“biz Bahreyn‟e müdahale
etmiyoruz; Biz Lübnan‟a ve Gazze‟ye müdahale ettik;
sonuçları ise zafer oldu” derken, Lübnan Ġslami
direniĢinin 18 yıllık savaĢı, Temmuz 2006‟daki 33 Gün
savaĢı ile, Gazze‟deki Furkan savaĢı döneminde Ġran‟ın
müdahalasine iĢaret etmiĢti.
Bugün bütün direniĢ liderleri ve komutanlarının ittifakla
belirttikleri üzere, siyonist düĢman karĢısında o büyük
zaferin belirleyici gücü olan Fecr 5 füzelerinin Gazze‟ye
ulaĢtırılması, bundan da öte, Ġran‟ın ileri füze
teknolojisinin Gazze‟ye transfer edilmesi talimatını veren
bizzat Ġmam Hamenei‟nin kendisidir….
ĠĢte bundan dolayıdır ki; bugün Halid MeĢal‟inden
Ramazan Abdullah ġallah‟ına, Ġsmail Heniyye‟sinden,
Kassam ve Kudüs Seriyyeleri komutanlarına kadar
herkes, Ġran Ġslam Cumhuriyeti‟ne olan Ģükranlarını
sunuyorlar. Onun içindir ki,“bizim bu zaferi
kazanmamızda, siyonist düşmanı yenilgiye
uğratmamız ve yeni bir güç dengesi oluşturmamızda
en büyük pay İran‟ın silahlarına aittir” diyorlar. Onun
içindir ki, siyonist düĢmanın kalbini vurma, stratejik
hedeflerini füze yağmuruna tutma cüret ve iradesini
gösterebiliyor ve onun içindir ki, Gazze‟ye yönelik iĢgal
tehditleri karĢısında bütün dünyayı ĢaĢırtan bir azim ve
kararlılıkla kendilerinde bir özgüven bulabiliyorlar.
Filistin Ġslami Cihad Hareketi‟nin resmi sitesinde,
Filistinli bir yürek Hasan Asfur, “İran‟a teşekkür ve
fazlası” baĢlığı altında kaleme aldığı yazısında Ġslam
Cumhuriyeti‟nin bu büyük zaferde nasıl büyük bir rol
üslendiğini Ģöyle dile getiriyor:
“2002 yılında Şaron‟un Batı Şeria ve Gazze‟ye yaptığı
saldırılarda, Gazze‟yi tam anlamıyla enkaza
dönüştürdüğü sırada Gazze‟nin elinde atacak bir
füzesi yoktu. Şimdi ise Gazze savaşında temel olarak
İran‟ın askeri, güvenlik ve mali yardımlarına
teşekkürlerimizi birborç biliriz. Aynı zamanda bu
yardımların bir kısmı Suriye‟den, bir kısmının da
Hizbullah‟tan olduğunu itiraf etmemiz gerekir. Fakat
asıl destek İran‟dandı. Böyle olmasaydı, siyonist
rejimin kalbi Tel Aviv‟e füzeler ulaşıp Siyonistler
sıçanlar gibi kaçıp sığınmak için kendilerine delik
arama durumunda kalmayacaklardı. Bu durum,
Siyonistlerin zihninden hiçbir zaman silinmeyecek bir
andır. Bu aynı zamanda İsrail seçimlerinde de sürekli
konuşulacak ve seçim kavgalarına sebep olacak bir
durum. Bunun yanı sıra bu durum Filistinlilerin de
her zaman hatırlayacağı bir durum olacaktır. Hiç
kimsenin hesap etmediği, bu füzeler Kudüs‟e kadar
ulaştı.
Daha önce olmadığı bir şekilde, direnişin savunma
gücünü yükselten, Tel Aviv ve Kudüs‟e kadar ulaşan
bu füzeleri daha önce görmemiş bir nesil şimdi bu
füzelere isimler takarak şarkılar besteliyor. Hatta
Hizbullah‟ın 2006‟da Hayfa‟ya ulaşan füzelerive
Eyüp keşif uçağıyla ilgili yazılanları da aştı bu
besteler. Zira, Filistinlilerin füze kapasitelerini
geliştirmeleri, savunma alanında büyük bir ilerleme
olarak kabul ediliyor. Daha önce sahip olunan bütün
askeri imkanların çok ilerisine geçildi.
Elbette bu,düşmana karşı denk olacak bir güç değil,
ancak Siyonistler bunu ileride göz önünde
bulundururlar. Bu durum belki Filistin‟i çok konuşan
devletlere iyi bir ders olur. Çünkü güç çok fazla
hazırlık gerektirmez. Biraz imkan, büyük bir irade ve
kararlılık gerektirir. Bu da, Arap ülkelerinin
karasından körfezine kadar ne tarihinde ne de
şimdiki durumunda olmayan bir durum.
Şimdi övünç ve gurur kaynağı olan bu silahların
tamamı değilse de çok büyük bir kısmının İran‟dan
olduğunu herkesin hatırlaması ve herkesten önce
İran‟ın teşekkürü hak ettiğini bilmesi gerekir. İşin
garip ve kötü tarafı kendisinin büyük bir alim olarak
kabul edildiği bir yaşlı, Katar‟ın Gazze‟de Filistin
halkının yanında saldırıya karşı duruşuna teşekkür
etmekte ancak, düşmanın saldırısına karşı asıl
yardımı yapan İran‟ı ise görmemezlikten gelmekte.
Evet, gerçeği bu denli saptıran ve görmemezlikten
gelen sözden daha söz olabilir miydi? Hamas‟a maddi
desteğinden dolayı Katar‟a teşekkür edebilirsin, ama
kalkıp saldırıya karşı Filistin‟in yanında yer aldığını
söylemek, “Guinness”e girecek en büyük saptırmadır.
İran‟ın politikalarına yönelik yapılabilecek
eleştirilerin hiçbiri İran‟ın Filistin‟in şimdiki
savunma gücüne olan katkısını görmemize engel
değildir. Fecr füzeleri, füze savarlar, anti tank
füzeleri ve daha bir çok silah ve askeri ve güvenlikle
ilgili eğitimde İran‟ın rolü çok büyük.
İran, işgalcilerin hedefine fırlatılan ve işgal liderlerini
vatandaşlarından önce kaçmaya ve saklanmaya
zorlayan her füzede büyük bir teşekkürü hak ediyor.”
78-Demokratlar ile Cumhuriyetçilerin Suriye‟ye bakıĢ
açıları nasıldır?Ġsrail‟in güvenliği için yapılan tatbikat
için Obama ne dedi?
ABD BaĢkanı Obama'nın baĢkanlık seçimlerindeki
Rakibi Romney‟in birlikte çıktıkları tartıĢma programı:
Obama özetle Ģunları söylemiĢti o programda:
“Bizim Suriye konusunda yaptığımız, “Esed gitmeli”
diyerek uluslar arası toplumu organize etmektir. Biz
Suriye yönetimine karşı yaptırımları harekete
geçirdik. Muhalefetin örgütlenmesine yardımcı olduk,
özelde de, Suriye içinde de ılımlı güçleri harekete
geçiriyoruz. Bunun için bölgesel ortaklarımızla
koordineli hareket ediyoruz; İsrail de bunun içinde.
Zira Suriye‟deki gelişmeler açıkça İsrail‟in çıkarları
açısından büyük önem taşıyor. Türkiye ve diğer
bölgesel ülkelerle koordineli hareket ediyoruz. Zira
bu ülkelerin de bunda büyük çıkarları var. Bundan
dolayı da her şeyi yapıyor ve muhalefete yardım
ediyoruz. Biz Suriye konusunda lider rolünü
oynuyoruz. “Suriye Dostları”nı biz organize ettik.
Suriye muhalefetine destek için insani yardımları
organize ediyoruz. Bugün Suriye‟de destekleyip
yardımcı olduklarımızın uzun vadede bölgedeki
dostlarımız ve müttefiklerimiz olacak.”
Romney ise Ģunları söylemiĢti:
"Takip edilmesi gereken en doğru yol, ortaklarımızla
birlikte hareket etmek, Suriye içindeki sorumlu
grupları onları organize etmek onları bir araya
getirmek ve Suriye‟yi yönetecek bir konsey
oluşturmak. Bunun için müttefiklerimizle, özellikle de
İsrail ile koordineli bir şekilde hareket etmek. Suud,
Katar ve Türkiye de bu konuda oldukça kaygılılar.
Onların bizimle çalışma iradesi var. Suriye‟de çok
etkili bir liderlik çalışmasına ihtiyacımız var.
Suriye‟de bir dostumuza, dost bir Suriye‟ye ve
Ortadoğu‟da sorumlu bir güce ihtiyacımız var. Bu
Amerika için kritik bir fırsattır. Belirttiğim gibi,
bizim gayemiz Suriye‟de Esed‟i yıkıp yerine bize dost
olacak sorumlu kişilerin eliyle yeni bir yönetim
kurmaktır.”
ABD BaĢkanı Obama baĢkanlık seçimleri arefesinde
rakibi Romney ile tartıĢması sırasında bu tatbikatla ilgili
olarak Ģunları söylüyor:
"Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, İsrail bizim gerçek
dostumuz ve bölgedeki en büyük müttefikimizdir.
İsrail bir saldırıya uğrayacak olursa, Amerika
İsrail‟in yanında yer alacaktır. Bunu başkanlığım
boyunca açıkça dile getirdim. Evet, bir saldırıya
uğraması durumunda İsrail‟in yanında duracağım,
İsrail ile birlikte çalışmamızın nedeni de budur zaten.
Tarihte en ileri düzeyde her iki ülke arasında en güçlü
askeri ve istihbarat işbirliğine girdik. Bu hafta, İsral
ile tarihin en büyük ortak askeri tatbikatını
yapıyoruz. İranlılar, İsrail‟i haritadan silmek
istediklerini de açıkça söylüyorlar.”
Amerika Hava Kuvvetleri Komutanı ise Ġran Ġslam
Cumhuriyeti'ni Ġsrail'e saldırmaması konusunda uyararak
Ģunları söylüyor:
"Yanlış yapmaya kalkma, Amerika İsrail‟in
güvenliğini sağlamaya yüzde yüz bağlıdır. İşte bu
tatbikat bu taahhüdü gösteriyor.”
79-Amerikanın bölge jandarması zalim-gaddarsiyonist Suud hanedanına karşı gösteri-protesto
yapmak caiz mi?ABD askerlerinin Suud bölgesinde
kalması caiz mi?
Suud rejiminin baĢkadılarından Salih Bin Fevzan el
Fevzan‟a soruyorlar:
“Biz güvenlik biriminde çalışan bir grup insan olarak
size sormak istiyoruz: Biz güvenlik güçlerine
saldırmayı ve yönetime karşı isyanı planlayan bir
grubu ortaya çıkarma görevi aldık. Fakat bazılarının
bu kişilere karşı savaşmanın caiz olmadığını, zira
onların Allah yolunda savaştıklarını, İslam
memleketlerindeki kafirleri kovmak istediklerini
söylediğini işittik. Bu konuda doğru olan görüş
nedir?”
Salih Bin Fevzan el Fevzan bu soruya Ģu Ģekilde karĢılık
veriyor:
“Allah size yardım etsin. Sizin bu işi yapmakla cihad
ediyorsunuz. Siz halkın onurunu, hayatını, esenliğini
sağlama niyetindesiniz. Allah sizi mücahidlerin
ecriyle ecirlendirsin. Zira siz Müslümanların emirine
itaat etmektesiniz. Sizin bu yaptığınız kutsaldır,
bunda hiçbir şüphe yoktur. Onların yaptığını cihad
olarak diyenler kim? Makbul alimlerden bunu diyen
var mı? Asla. Bu yalandır. Onların yaptığı Müslüman
kanı dökmek ve yönetime isyan etmektir. Bu ise en
büyük günahlardandır. Buna cihad denmez. Bu Allah
yolunda bir amel değil, şeytan yolunda bir ameldir.
Kafirlerin ülkeden çıkarılması sizi ilgilendirmez,
bunu yapacak tek kişi yöneticidir. Melik onlara
güvenlik garantisi vermiştir. Süreleri dolduğunda da
onları Emir çıkartır. Peygamberimiz (s.a.v)
buyurmuştur: “Müşrikleri Arab yarımadasından
çıkarınız.” (Buhari 2888 ve Müslim 1637)
Bu mesaj doğrudan yöneticilere yöneliktir. Onları ilk
çıkartan Ömer (r.a)dır. Bunu diğer vatandaşlar
yapmamışlardır. Onları getirecek de çıkartacak da
sadece Emir‟dir. Onlar buraya diplomasi ve ticaret
için gelmişlerdir. Müslümanlar onları kendi
menfaatleri için buraya getirmişlerdir. Onlar buraya
geldiklerinde de eman almışlardır. Peygamberimiz
buyuruyor ki; “kendisiyle anlaşma yapılmış bir kafiri
kim öldürürse cennetin kokusunu alamaz.” (Buhari
3166) Bu büyük bir tehdittir.”
Görüldüğü üzere, Suud baĢkadısı Salih Bin Fevzan el
Fevzan‟ın bu fetvası, Hicaz Ġslam topraklarındaki
Amerikan varlığını hedef alan mücahidlere yöneliktir.
BaĢkadıya göre, Amerikalılar ve diğer
Batılılar Müslümanların yararına Hicaz topraklarına
gelmiĢlerdir ve Suud kralının koruması altındadır. Onları
getiren Suud kralı olduğu gibi, vakti gelince çıkaracak
olan da yine kendisidir.
Bir başka fetva:
Suud baĢ müftüsü Abdulaziz el eĢ ġeyh‟e soruyorlar:
“Peygamberin şöyle bir hadisi var mıdır? “Sizi
sırtınızdan kırbaçlasa ve mülkünüze el koysa da
yöneticilerinizi işitin ve onlara itaat edin.” Bu sadece
bireysel davalara mı uygulanır yoksa bütün
haksızlıklara mı?
ġeyh Abdulaziz bu soruya Ģöyle cevap veriyor:
“Bu geneldir. Günahkar da olsalar yöneticilere itaat
etmek farzdır. Yöneticilere itaatsizlik ve isyan
olduğunda nasıl sıkıntılar çıktığını Allah biliyor. Arap
baharı diye adlandırılan bazı İslam ülkelerindeki
isyanların nasıl sıkıntılara yol açtığından ders almak
gerekiyor. Bu sıkıntılar kendilerinden kaynaklandı.
Ey kardeşlerim, mutlu bir hayat, güvenlik, selamet ve
istikrara ulaşmanın yolu yöneticileri işitip onlara itaat
etmekten geçer. Biz yöneticilere itaat etmekle, onların
yanında durmakla ve onları savunmakla
yükümlüyüz. Biz Kur‟an ve Sünnet üzerine sadakat
sözü verdik.”
Suud baĢ müftüsünün bu fetvası, Kuzey Afrika ve
Ortadoğu ülkelerindeki halk ayaklanmalarının Suudi
Arabistan‟a sıçramasından duyduğu kaygıyı dile
getiriyor. Müftü ayrıca, zalim ve fasık yönetimlere itaat
etmenin farz olduğunu da Hz. Resulüllah‟a dayandırmaya
kalkıyor.
Bir başka fetva:
Suudi Arabistan BaĢkadısı Salih bin Muhammed el
Luheydan‟a soruyorlar:
“Ortaya çıkıp gösteri yapma davetten sayılabilir mi?”
BaĢkadı Luheydan bu soruya Ģu cevabı veriyor:
“Hayır, bu yeryüzünde fesat çıkarmaktır.”
Bir başka fetva:
Yukarıdaki sorunun bir benzeri Abdulaziz Bin Abdulaziz
Bin Baz‟a soruluyor:
“Gösteri ve grev cihaddan sayılır mı?”
Cevap:
“Hayır, bu yanlıştır. Bu bir fitnedir. Bu bir şerdir.
Doğru değildir.”
Bir başka fetva:
Suud ġeyhulislamı Abdulaziz bin Abdullah bin Baz‟a
soruyorlar:
“Minberlerden yöneticilerin hatalarını dile getirmek
Selefin usulüne uygun mudur? Selefin usulüne gore
bu nasıl yapılmalıdır?”
ġeyh bin Baz bu soruya Ģöyle cevap veriyor:
“Bu soruyla değişik defalar karşılaştım.
Minberlerden yöneticilerin kusurlarını dile getirmek
selefin usulüne uygun değildir. Bu isyanlara yol açar.
Bu halkı itaatten sakındırır. Bunun hiç bir hayrı da
yoktur, zarardan başka bir şey vermez. Selefin takip
ettiği usül yöneticilere tenha bir yerde nasihatta
bulunmak, onlara mektup yazmaktır.”
Suud baĢkadısı ġeyh el Fevzan‟a da benzer bir soru
soruluyor:
“Yöneticileri açıktan eleştirmenin yasak olduğuna
dair bir ittifak ya da ihtilaf var mı?”
ġeyh El Fevzan bu soruya Ģöyle cevap veriyor:
“Bu konuda hiç bir ihtilaf yoktur. Biz Peygamber
(s.a.v)‟in şu buyruğuna tabiyiz: “Müslüman
yöneticileri işitin ve onlara itaat edin, velev ki zalim
olsalar bile.” Zira yöneticilere karşı isyan çok daha
büyük fesatlara yol açar. Müslüman oldukları sürece,
onların zulümlerine karşı sabırlı olmalıyız. Allah
“kendinizi kendi ellerinizle tehlikeye atmayın
buyuruyor.”
Başka bir fetva:
Suud müftülerinden Muhammed BinSalih bin Useymin
Suudi Arabistan hükümeti ve krallığını hakkında Ģunları
söylüyor:
“Kraliyet hükümetine,özellikle de kral çok teşekkür
ediyorum. Allah ona başarılar inayet buyursun ve
onu hayırla ecirlendirsin ki hayırlı amellerini
sürdürsün. Onun büyük projelerini saymakla
bitiremeyiz. Onun amelleri zaten konuşuyor. Onun
tüm kardeşlerine de teşekkür ediyoruz. Allah‟tan
onlara hayırlar lütfetmesini niyaz ediyoruz. Allah‟a
kasem olsun ki, onların omuzlarında çok büyük bir
sorumluluk var. Bazılarımız küçük bir aileyi bile
yönetemeyiz. Bir kişinin büyük bir milletten sorumlu
olmasına ne denir ki?
Suud Müftüsü Salih Bin Fevzan el Fevzan‟a soruyorlar:
“Emiri İşitin ve ona itaat edin, velev ki sırtınızı
kamçılasa ve mülkünüze el koysa da” hadisinin
sıhhati nedir?
ġeyh el Fevzan Ģöyle cevap veriyor:
“Bu hadis sahihtir. Zalim de olsa Müslüman bir
yöneticiye sabredilmesi gerek. Zira bunda güvenlik ve
birlik gibi büyük bir maslahat vardır. Bu hem
yöneticinin hem de müslümanların yararınadır.”
Suud baĢkadısı Muhammed Bin Salih bin Useymin Suudi
Arabistan krallığını Ģöyle değerlendiriyor:
“Biliyorsunuz ki bu ülke şeriatla yönetilen bir
ülkedir. Hakimler İslam şeriatına göre hükmeder.
Oruç ve hacc, ikame edilir, camilerde hutbeler irad
olunur. Buna karşı kim yanlış yaparsa büyük bir
fitneye yol açar. Fitneciler önlenmelidir.
Memleketimize bir bakalım; ne mezarlar üzerine
yapılmış binalar, ne de mezarlarının etrafında yapılan
tavaflar görmeyiz.
Bununla birlikte her ülkede fesat örneklerine
rastlanır. Eğer Suudi Arabistan dışındaki ülkelerle
bir mukayese yapacak olursak, arada büyük farklar
görürüz. Alkollü içecekler dükkanlarda açıkça satılır.
Lokantalar Ramazanda gün boyu açık olur. İsteyen
yer, içer. Açıkça fuhuş yapılır. Bu ülkelere seyahat
edenler bana dediler ki, “hava alanına vardıklarında
kendilerine şöyle deniliyor:”oğlanlarımız ve
kızlarımız var, hangisini istersiniz” Bunlar açıkça
olan şeyler.”
Başka bir fetva:
Suud Ģeyhulislamı Abdülaziz bin Abdullah Bin Baz diyor
ki:
“Bu ülkeye düşmanlık hakka ve tevhide düşmanlıktır.
Bugün hangi ülke tevhidin devamlılığını sağlıyor?
Komşularımızdan Mısır, Şam, Irak gibi ülkelerin
hangisi bunu yapıyor? Tevhide çağıran ve İslam
şeriatını tatbik eden kimdir? Allah‟ın dışında ibadet
edilen kabirleri yıkan kimdir? Kim ve nerededirler?
Bu ülkeden başka bunları yapan başka bir ülke var
mı?
Suud BaĢkadısı Salih Bin Fevzan el Fevzan‟a
“vahhabilik” konusunda bir soru soru soruluyor:
“Şeyh Muhammed Bin Abdulvahhab‟tan bu yana
niçin tevhid çağrısında bulunanlar “Vehhabiler”
şeklinde tanımlanıyor? Bu sözden dolayı birçok insan
tevhide çağıranlardan ürküyor.”
ġeyh el Fevzan bu soruya Ģöyle cevap veriyor:
“Hayır, kesinlikle bundan ürkülmez. Biz, birilerinin
tevhide çağıran kişileri “vahhabi” şeklinde
tanımlamasından iftihar eder, bundan dolayı da
Allah‟a hamd ederiz. Peki Şirke çağranlar nasıl
tanımlanır:”cahilî”
Biz bundan gurur duyuyoruz, bırakın “vehhabi”
desinler. Onların kendileri şahittir ki Vehhabilik
çağrısı bir tevhid çağrısıdır. “El Lenca” yazarı (r.h)
şöyle der:
“Biri Ahmed‟i takip ederse o bir vehabidir. O halde
insanlar ve cinler şahit olsun ki ben bir vehabiyim.”
Burada Ahmed, peygamber (s.a.v)dir. (Ben de onu
diyorum:) “Kim Ahmed‟i takip ederse o bir
vehabidir. O halde, insanlar ve cinler şahit olsun ki,
ben bir vehabiyim.”
Ġslam dünyasının en Ģerlileri kralları, melikleri ve
sultanları ”kendilerine itaat edilmesi farz olan
yöneticiler” olarak sunan bu saray mollalarıdır.
Vahabi Şeyhini Donduran Cevap!
Bismillahirrahmanirrahim
Bilindiği üzere Vahabi zihniyeti mezar ziyaretini,
Peygamberlere ve Allah dostlarına tevessül etmeği,
onlardan şefaat beklemeyi şirk biliyor...
Müslümanların Resulullahın (saa) kabrini ziyaret ettiği
bir günde orada bulunan Vahhabi şeyhlerinden biri,
insanları güya şirkten (!) alıkoymak için çabalarken,
onları bu yaptıklarının yanlış ve faydasız olduğuna
inandırmak için
bir kalem göstererek adamın birine "Ey adam al
kalemi, al kalemi " diye seslenmiş.. Adam da kalemi
almış.
Ardından Resulullahın (saa) kabrine dönerek "Ey
Muhammed, al kalemi, al kalemi .." diye seslenmiş.
Hiç bir şey olmayınca insanlara dönerek:
"Bakın bu diriydi, kalemi uzattım ve aldı, ama bu
ölüdür ve kalemi alamadı. O zaman hiç bir kimseye bir
şey yapamayacak olan bir ölüye neden
yöneliyorsunuz?!" gibi küstahça sözler sarfetmiş...
Oracıkta bulunan Sudanlı bir müslüman ayağa kalkıp
elindeki kalemini havaya kaldırmış ve:
"Ey Allah (cc) al kalemi, al kalemi" diye seslenmiş ve
biraz bekledikten sonra:
"Ey şeyh, bak Allah da kalemi almadı; senin mantığına
göre demek ki Allah da diri değil veya bir şey yapmaya
muktedir değil; o halde Allah'tan (c.c) da bir şey
istememeliyiz!!!" diyince adam donup kalmış, Hz.
İbrahim' (a.s) ile Nemrud arasındaki konuşmayı
hatırlayın...
Vesselam...