12. Kurultay kitabı 2014

Transkript

12. Kurultay kitabı 2014
YENİ KIBRIS PARTİSİ
KURULTAYI
OLAĞAN ONİKİNCİ TOPLANTISI
8 Kasım 2014, KTOEÖS, Lefkoşa
Yeni Kıbrıs Partisi (YKP) Kurultayı Olağan Onikinci Toplantısı, 8 Kasım 2014, Lefkoşa | 1
PARTİ MECLİSİ RAPORU
1989 yılında kurulan Yeni Kıbrıs Partisi bu yıl 25. yılını kutluyor, mücadele dolu 25 yıl!
Kıbrıs’ın birleşmesi için, özgürlükçü ve eşitlikçi bir sosyalizm için, yeni bir Kıbrıs için mücadeleyle
geçen 25!
YKP, sosyalizmi hedef olarak belirlerken, hem eşitlikçi, hem de özgürlükçü bir sosyalizm için mücadeleyi
bugünden yükseltir. YKP’nin sosyalizm mücadelesi emekten yanadır; toplumsal cinsiyet eşitlikçi ve
özgürlükçüdür; anti-militaristtir; ekolojisttir.
YKP, sınırsız, silahsız, garantörsüz birleşik sosyalist Kıbrıs için 25 yıldır mücadele etmektedir.
YKP’nin kuruluşu
“1974 sonrası, demokratik kurallar Kıbrıs sorununu Kıbrıslı Türklerin haklarını ileri sürebilmek için
uygulanmaya başlanmış gibiydi. Tüm göstergeler partilere ajanlar sokulduğunu, egemen çevrelere
yarananların ödüllendirildiğini, polis asker ve etkili yerlerdeki memurların muhalifleri düşman görmelerinin
sağlandığı ve okulların muhalefetin politikalarının düşmana yaradığını öğrettiğini gösteriyordu. Demokratik
organlar oluşturulacak ama Türkiye destekli iktidar bunların işe yaramamalarını sağlamak için gerekli
önlemleri alacaktı. 1970’ler demokratik görünen ama demokrasinin bir sonuç yaratmaması için gizli açık
önlemlerin alındığı bir uygulama ile geçti.” (YKP 1. Kurultayı, Parti Meclisi Raporu, 16 Haziran 1991)
Demokratik yeterliliğe ulaşılamayacağının ortaya çıktığı 1975-1983 yılları arasında yaşanan gerçekler
üzerine YKP gibi bir partinin ortaya çıkması ve rejimle temelden kopuşu ortaya koyan politikaların
konuşulması kaçınılmaz olmuştu.
1980’lerin sonundaki bu sürece, mevcut siyasal partilerden memnun olmayan, büyük çoğunluğu HALKDER’e ve benzeri demokratik kitle örgütlerine de üye olan veya sempati duyan gençlik kuşağı da katıldı.
Bunun yanında, KKTC’nin ilanı ile demokratik bir hukuk devletinin kurulamayacağına, Kıbrıslıların mevcut
yapı içinde kaderlerine sahip çıkamayacaklarına inananlar da bir arayış içine girmişlerdi.
Seçildiği halde 1981 yılında hükümet kurmasına izin verilmeyen ve üstüne basılıp “KKTC” ilanına oy vermesi
sağlanan Toplumcu Kurtuluş Partisi (TKP) içinde bu tarihten itibaren özellikle 1983-1986 yıllarında partiyi
parçalayan hareketlerin de başlatılması ile daha sonra YKP’nin kurucuları arasında yer alacaklar için
TKP’den ayrılık vakti hızla yaklaşmaktaydı. TKP içindeki operasyon, Türkiye’nin kulu ve o zamanlar Kıbrıslı
Türkler’in lideri rolüne atanmış olan R.R. Denktaş tarafından anılarında “TKP içindeki hücrelerimizi harekete
geçirmiştik” diye anlatılmıştı.
O dönemde TKP’de yaşanan değişim YKP’nin 1. Kurultayı Parti Meclisi Raporunda ortaya konmuştu:
“TKP, kendi içinde maceracı sol ve Rumcu unsurlar keşfetti ve partinin eski yönetici kadrolarının önemli bir
kısmını tasfiye etti. Artık yöneticiler, akıllı ve gerçekçi politikalar uygulayacaklar ve “Anavatanla” kardeşçe
ilişkiler kuracaklardı. Bunun için de “Anavatanı” rahatsız eden CTP ile ilişkiler kesilmeli idi. TKP, birleşme
görüşmesi yaptığı CTP’yi tekkeci davranıp CTP’yi kapatarak birleşmek istemiyor diye suçladıktan sonra,
KKTC’yi kabul ettiğini açıklamaya zorladı. Sonra da KKTC haini, Rumcu diye saldırıya geçti. TKP’nin,
şovenizmle oy toplamaya çalışması Kıbrıslılar Dayanışma Derneği hareketini doğurdu. Bu dernek, form ve
konferanslarla siyasal yaşamın tabularını yıkmaya başladı. Anavatanın Kıbrıs olduğunu gösterdi, garantiler
ve garantörleri sorguladı, Türkiye’nin yardımının gereksizliğini kanıtladı ve egemenlik hakkının olmamasının
yozlaşma, ucuz işgücü ve ucuz mal rekabeti ve göç nedeni olduğunu tartıştırdı.” (YKP 1. Kurultayı, Parti
Meclisi Raporu)
1989 yılı içinde kurulan Kıbrıslılar Dayanışma Derneği’nin çalışmaları da YKP’nin kuruluşuna katkıda
bulunmuştu.
Sonuçta farklı kesimlerin katılımı ile YKP’nin kurulması kararlaştırılmış ve 30 Ekim 1989’da aşağıdaki
temel amaçlarla YKP kurulduğu ilan edilmişti:
— Evrensel değerlere bağlı olarak, Kıbrıs’ın bağımsızlığına ve toprak bütünlüğüne sahip çıkarak el birliği ile
yurdunda, Avrupa’da ve dünyada barış, demokrasi, eşitlik ve sosyal adalet için,
— TC sivil -asker yönetimlerinin ve yerli işbirlikçilerinin Kıbrıslıların varlığına yönelik, her alana devam eden
her türlü müdahalelerini geriletmek ve ortadan kaldırmak için,
— Uluslararası dayanışmayla, temel insan hak ve özgürlüklerine, Kıbrıs’ta ve dünyada şovenizmin
geriletilmesine, paylaşım kavgası ve sömürüye karşı adil bir zenginlik dağıtımı için ve emekten yana,
— İnsanın ve emeğin iyi bir gelecek, özgürlükçü bir ortam ve adaletli bir düzene ulaşacağı devrimci
dönüşümleri gerçekleştirmek için,
Yeni Kıbrıs Partisi (YKP) Kurultayı Olağan Onikinci Toplantısı, 8 Kasım 2014, Lefkoşa | 2
— Tüm Kıbrıs’ın emekçi ve katmanlarını (işçi, köylü, esnaf- zanaatkâr, küçük üretici, memur, öğretmen ve
emeği ile geçinen tüm beyaz yakalıları) kucaklayarak, emeğin küreselleşmesi için başta Avrupa’daki sol ve
ilericiler olmak üzere tüm dünyadaki sol, sosyalist güçlerle işbirliği yaparak, insanlığının geleceğinin
sosyalizmde olduğunun bilinciyle, savaşsız ve sömürüsüz bir dünya için mücadele etmek.
30 Ekim 1989 yılında hem sol, hem de Kıbrıs sorunu açısından sorunlu bir dönemde kurulan YKP, 19982004 yılları arasında Yurtsever Birlik Hareketi ismi ile mücadelesini sürdürdü.
YKP, 30 Ekim 2004’te toplanan 8. Olağan Kurultayı ile hem programını güncellemiş, hem de tüzük değişikliği
yaparak çalışmalarına yeniden Yeni Kıbrıs Partisi (YKP) olarak devam etme kararı almıştı. Program
değişikliği ile sol, sosyalist talepler netleştirilirken, Kıbrıs sorununda gelinen güncel durumla ilgili programda
güncelleştirmeler yapıldı.
Kuruluşundan bugüne mücadele dolu 25 yıl geçiren YKP, Kıbrıs’ın birleşmesi için mücadele eden eşitlikçi,
özgürlükçü sosyalist parti olarak yola devam etmektedir.
Yeni Kıbrıs Partisi (YKP) Kurultayı Olağan Onikinci Toplantısı, 8 Kasım 2014, Lefkoşa | 3
SON DÖNEMDEKİ GELİŞMELER
7 Nisan 2012’de toplanan 11. Kurultaydan bugüne farklı politik alanlarda birçok gelişme yaşandı.
Bu iki buçuk sene içinde YKP üyeleri, kimi zaman yalnız, kimi zaman da diğer örgüt ve sendika üyeleri ile
birlikte birçok kez polis şiddeti ile karşı karşıya kaldı. Polis tamamen keyfi olarak, 1974 ortaya çıkan işgal
koşullarının oluşturduğu düzenin korunması için gösteri ve toplanma hakkını engelledi. Birçok kez
eylemcilerin taşıdığı pankartlara saldırıp zorla almaya çalıştı, kimi zaman başarılı oldu, kimi zaman
direnenler kazandı. Savcılar polislerin bu şiddet gösterileri karışışında tuhaf şekilde polisin görevinin
engellendiği, pankartların reklam unsuru olduğu iddiaları ile davalar açtı, YKP’liler olarak defalarca mahkeme
salonlarına taşındık!
Bu süreçte Lefkoşa’da iki yerel seçim yapıldı, ülke genelindeyse bir yerel seçim, bir de erken genel seçim
ayrıca bir de referandum gerçekleşti. Bunun yanında Avrupa Parlamentosu için de bazı Kıbrıslı Türkler oy
kullandı. YKP olarak tüm seçimlerde taraftık; Lefkoşa’da sürdürdüğümüz çalışmalar sonucunda, sokaktan
iktidara giden yolumuzdaki siyasal çalışmalarımızın parçası olarak, Lefkoşa’daki yerel seçimlere 22 adayla
katıldık ve Lefkoşa Belediye Meclisi’nde bir temsiliyet elde ettik… Genel seçimlere boykot kampanyası ile
dâhil olduk, hızla düşen katılım oranı seçimlere katılan diğer yapılardakilerini üzerken, bizler katıldığımız
seçimlerde dâhil katılım oranın düşüne dikkat çektik… Avrupa Parlamentosu seçimlerinde ise iki yandaki
statükonun ayrımcı dayatmalarını kırmak için katılımın artırılması yönünde YKP olarak çağrılar yaptık.
Anayasa değişikliği referandumunda ise hayır kampanyası düzenlendi, bu kampanyayı düzenleyen diğer
örgütler birlikte YKP olarak faaliyetler gerçekleştik.
Emek, ekoloji, anti-militarizm ve toplumsal cinsiyet eşitliği temelli eylemlerimiz, etkinliklerimiz devam etti.
Kıbrıs’ın güneyi ve uluslararası alanda da birçok çalışmanın parçası olduk, etkinlikler düzenledik.
Emek örgütleri ile de dayanışarak insanca, hakça, adil bir asgari ücret, yasalara ve uluslararası sözleşmelere
uygun olarak 40 saat çalışma süreli, sosyal güvenceli, toplu sözleşmeli, sendikalı çalışma yaşamı için
etkinlikler, eylemler yaptık, yapılan eylemlere katıldık…
Ekoloji mücadelesinde hem güncel sorunlara tepki verdik, var olan tepkileri örgütlemeye çalıştık, hem de
“eko-sosyalizm, eko-feminizm ve pratik mücadeleler” alt başlığı ile Eylül 2012’den beri her yıl Eylül ayında üç
kez Ekoloji Forumu’nu topladık… Nükleer karşıtı mücadelede son üç yıldır olduğu gibi Çernobil’in
yıldönümünde iki toplumlu etkinlik düzenledik. Yeni geçirilmeye çalışılan tohumculuk yasasına karşıysa
eylem hazırlıklarımız sürüyor…
Anti-militarizm mücadelesinde Askersiz Lefkoşa için bu yıl 9. kez, Anti-militarist Barış Harekâtı içinse 5. kez
sokaktaydık… Vicdani ret hakkının kazanılması için de desteklerimiz sürdü. Askerde intihar olaylarının
üzerine gittik, adanın Ortadoğu halklarına karşı savaş üssü olarak kullanılmasına karşı da eylemlerimiz
oldu…
Toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesinde ise YKPfem’in çalışmaları tüm yoğunluğu ile birçok alanda sürdü.
Seks köleliğine, bu alanda yaşanan cinayetleri, LGBTTİ bireylerin hakları, kadına yönelik şiddet ve her türlü
ayrımcılığa karşı çeşitli eylem ve etkinlikler düzenlendi, düzenlenen etkinliklere katkı kondu, katılındı…
Yurtdışı faaliyetleri açısında da yoğun geçen bir yıldı, Avrupa Sol Partisi ile olan ilişkiler kurumsallaşmaya
başladı, Türkiye’deki örgütlerle olan ilişkilerimiz ise önemli bir noktaya geldi.
Bunca siyasi kirlenmenin yaşandığı koşullarda özü ve sözü bir siyasal hattımızı koruyarak mücadele etmeye
devam ediyoruz.
Nisan 2012 – Ekim 2013 parti çalışma programı
7 Nisan 2012 tarihindeki 11. Olağan Genel Kurul’un ardından seçilen Parti Meclisi ilk toplantısını 8 Mayıs’ta
yapmış ve 7 kişilik Yürütme Kurulu’nu belirlemişti. Yeni Yürütme Kurulu’nda Parti Yürütme Kurulu Sekreteri
Celal Devrim Önen, Örgütlenme Sekreteri Murat Kanatlı, Dış İlişkiler Sekreteri Nevzat Hami, Eğitim Sekreteri
Faika Deniz Paşa, Sosyal İlişkiler Sekreteri Tolga Yücedal, Basın, Yayın Halkla İlişkiler Sekreteri Didem
Gürdür, Mali İşler Sekreteri Sezer Kaşer olarak belirlenmişti.
30 Temmuz 2013 Yeni Kıbrıs Partisi Yürütme Kurulu yeniden görev bölümü yaptı. Parti Yürütme Kurulu
Sekreteri Celal Devrim Önen, Örgütlenme Sekreteri Murat Kanatlı, Dış İlişkiler Sekreteri Didem Gürdür,
Eğitim Sekreteri Faika Deniz Paşa, Sosyal İlişkiler Sekreteri Nevzat Hami, Basın, Yayın Halkla İlişkiler
Sekreteri Haluk Selam Tufanlı, Mali İşler Sekreteri Tolga Yücedal olarak belirlendi.
11. Kurultay sonrasında YKP Parti Meclisi Üyeleri şu isimlerden oluşmuştu; Adnan Ertay, Alpay
Durduran, Celal Devrim Önen, Cevdet Beysoydan, Çağla Konuloğlu, Didem Gürdür, Emir Taşcıoğlu, Enver
Ballı, Erdinç Selasiye, Ergün Emiroğulları, Faika Deniz Paşa, Gülay Kaşer, Halil Paşa, Hamit Aygün, Kemal
Yeni Kıbrıs Partisi (YKP) Kurultayı Olağan Onikinci Toplantısı, 8 Kasım 2014, Lefkoşa | 4
Aktunç, Kutman Tayaz, Murat Kanatlı, Nevzat Hami, Osman Ercüment, Özkan Varoğlu, Rasıh Keskiner,
Sezer Kaşer, Tolga Yücedal, Yaşar Karakaş, Yılmaz Parlan.
Bu dönemde Parti Meclisi üyeliğimizi yapmış Arif Hasan Tahsin’i ve Çağla Konuloğlu’nu kaybettik…
Parti Meclisi toplantılarına çeşitli nedenlerle katılamayan ve üyelikleri düşenlerin yerine Gizem Kaşer, Tegiye
Birey, Halil Karapaşaoğlu, Hazal Yolga, Münevver Özakalın ve Tuğçe Koruoğlu Parti Meclisi kararı ile Parti
Meclisi üyeliklerine atandılar.
YKP, bu dönemde hem kendi coğrafyasına yönelik, hem de özellikle Avrupa coğrafyası olmak üzere
yurtdışında birçok önemli çalışmalar yaptı…
Eğitim ve Örgütlenme çalışmaları:
Örgütlenme çalışmaları çerçevesinde bölgelerde birçok toplantı düzenlendi. Bu dönemde özellikle
Değirmenlik ve Omorfo’daki örgütlenme çalışmalarının canlandırılmasına yönelik çeşitli girişim ve toplantılar
ortaya kondu.
Çeşitli tarihlerde partide düzenlenen toplantılarla birçok konu değerlendirildi, görüş alış verişinde bulunuldu.
Örneğin 24 Eylül 2012 tarihinde “Demokrasi varsa çare neden yok?”, 28 Kasım 2011 tarihinde “Kıbrıs
sorununun çözümü için başka bir yol mümkün mü?”, 12 ve 26 Aralık 2011 tarihinde “Kıbrıs sorunu - AB
müktesebatın uygulanması”, 27 Temmuz 2011 tarihinde ise “Acquis Communautairein kısmen askıdan
indirilmesi talebi” başlıkları üzerine toplantılar yapıldı.
Türkolog – Araştırmacı – Kathimerini Kıbrıs – Türkiye – Kuzey Kıbrıs Masası Editörü Dr. Niko Stelya’nın
katılımı ile Yunanistan’daki seçimler sonrası son durum, Yunanistan’da neler oluyor üzerine 21 Mayıs 2012
tarihinde bir sohbet toplantısı gerçekleştirildi.
18 Eylül 2013 tarihinde Alpay Durduran’ın konuşmacı olduğu, Kıbrıs’ın konusunda yoğun bir trafiğin
yaşanmaya başlayacağının izlerinin hissedildiği bu dönemde YKP, Kıbrıs konusundaki bugüne kadarki
gelişmeler, antlaşma parametreleri nelerdi, antlaşma konuları ne anlamı gidiyor, iki kesimlilik nedir, ne
değildir gibi konuların irdelendiği, YKP’nin Kıbrıs sorununa yönelik çözüm önerilerinin yeniden
değerlendirileceği bir kitle toplantısı düzenlendi.
Yerel yönetim seçimleri
Lefkoşa’da Belediye Başkanı ve 15 Belediye Meclis üyesinin istifası ile 7 Nisan 2013 tarihinde Lefkoşa’da
erken yerel yönetim seçimi yapılması kararı verildi.
YKP konuyu çeşitli düzeylerde ele alarak, 4 ve 18 Şubat 2013 tarihlerinde yapılan Parti Meclisi
toplantılarındaki değerlendirmeler sonucu karar alarak Parti Yürütme Kurulu’nu son karar için çalışma
yapması için görevlendirdi. Bu çerçevede, 21 Şubat tarihinde Lefkoşa’da genel üye toplantısı gerçekleştirilip
üyelerin konuyla ilgili eğilimleri belirlendi. Tüm bu çalışmalar çerçevesinde 25 Şubat’ta yeniden toplanan
Parti Meclisi oy çokluğu ile Parti Yürütme Kurulu’nun seçimlere katılma önerisini karara bağladı ve
sonucunda adayları tespit etti.
Adaylar ve seçimlere yönelik düşünceler 28 Şubat 2013 tarihinde Surlariçinde Büyük Han yanındaki Lefke
Hanında yapılan kitlesel basın toplantısında kamuoyu ile paylaşıldı.
7 Nisan 2013 tarihine kadar seçim kampanyası süresince basın yayın organları kullanılarak kamuoyuna
partinin görüşleri aktarıldı. Bu süreçte sendikalar, sivil toplum örgütleri ziyaret edildi, eğitim çalışmaları
yapıldı, yerel yönetimlerle ilgili belgesel gösterimleri yapıldı, bildiri dağıtımları gerçekleşti.
YKP’nin ‘Başka Bir Lefkoşa Mümkün!’ sloganıyla yola çıktığı yerel yönetim seçimleri bağlamında 28 Mart
2013 tarihinde Ghetto Restaurant’da adayların ve kampanyayı destekleyenlerin buluşması gerçekleşti. 16
YKP adayı kısaca kendilerini tanıttıkları ve düşledikleri Lefkoşa’ya ulaşmanın aslında ne kadar da mümkün
olduğunu ortaya koydukları konuşmalar yapıldı, Caravan Blue da müzikleriyle buluşmaya katkı koydu.
7 Nisan 2013 Lefkoşa Belediyesi ara seçimlerinde Belediye Başkanlığında 35,531 kayıtlı seçmenden 20,833
seçmen oy kullandı, geçerli toplam oy ise 20,196. YKP Belediye Başkan adayı 325 oy aldı, %1.61…
Belediye Meclisinde geçerli oy toplamı 266,808 idi. Yeni Kıbrıs Partisi’nin 15 adayı toplam 9,458 yani % 3,54
oy aldı.
Seçim süresince YKP, kendi üyelerinin, sempatizanlarının katkısı olan 5000 TL ile seçim kampanyasını
tamamlandı.
YKP Yürütme Kurulu, 22 Nisan 2013 tarihinde gerçekleştirdiği toplantısında, 7 Nisan’daki Lefkoşa Belediyesi
için yapılan ara seçiminde aday olan 16 kişinin doğal üyesi olacağı, YKP Lefkoşa Belediye Meclisi İzleme
Yeni Kıbrıs Partisi (YKP) Kurultayı Olağan Onikinci Toplantısı, 8 Kasım 2014, Lefkoşa | 5
Komisyonu’nun oluşturulmasının kararını verdi. YKP Lefkoşa Belediye Meclisi İzleme Komisyonu eş
koordinatörleri Tegiye Birey ve Murat Kanatlı oldu.
23 Nisan 2013 tarihinde eş koordinatörler imzası ile ilk açıklama yapıldı ve “takipteyiz” mesajı verildi.
Komisyon Nisan 2014 tarihinde kadar “takipteyiz”, “yerel yönetimlerde özelleştirmeye ve taşeronlaştırmaya
hayır!”, “su yaşamdır, ticari meta değil!”, “Lefkoşa Belediyesi çalışanlarının hakları ne oldu?”, “Hesap
soracaktınız, ne oldu?”, “Lefkoşa Belediyesi 2013 ve 2014 bütçesi nerde?”, “Randevuya gerek yok!”, “YKP
Lefkoşa Belediye Meclisi İzleme Komisyonu 2014 bütçesi nerde?”, “Fellahoğlu başarısız!”, “Tercih meselesi!”
başlıkları ile 10 açıklama yaptı.
21 Nisan 2014 tarihinde Belediye Başkanı’nın bir yıl ile ilgili açıklamasının olduğu KTMMOB önünde Lefkoşa
Belediyesindeki son durum ve Kadri Fellahoğlu’nun başarısızlıkları ile ilgili basın toplantısı düzenledi.
Yeni seçimlerin yapılacağı Haziran 2014 tarihine kadar da mümkün olduğunca fazla üye ile Lefkoşa Belediye
Meclisi toplantıları takip edildi.
Haziran 2014 yerel yönetim seçimleri sürecine nasıl katılınacağı üzerine Ocak ayından başlayarak çeşitli
düzeylerde çalışmalar yapıldı.
6 Ocak 2014 tarihinde toplanan Parti Meclisinde iş ve güç birliği ve seçim ittifakı konuları ele alındı. Konu ile
ilgili hazırlık yapması için Yürütme Kurulu görevlendirildi. Yürütme Kurulu konu ile ilgili çalışma yapması için
2 kişi Yürütme Kurulu Üyesi, 3 kişi de Parti Meclisi üyesi 5 kişilik bir komiteyi çeşitli birey ve örgütlerle temas
yapması için oluşturma kararı verdi.
5 Şubat 2014 toplanan Parti Meclisi toplantısında Lefkoşa’da kendi ismi ile Belediye Meclisine aday
göstermesine ve Lefkoşa Belediye Meclisi adayları ve çeşitli yerlerde belediye başkanlığı adaylıkları
konusunda YKP’nin yerel seçimlerdeki ilkeleri çerçevesinde örgütlerle görüşerek adayların belirlenmesi için
Parti Yürütme Kurulu ve Parti Meclisi üyesi Hamit Aygün, Halil Paşa, Ergün Emiroğulları’nın
yetkilendirilmesine ve parti dışı isimlerin 19 Şubat toplanacak Parti Meclisinin onayına sunulmasına karar
verildi. Bu karar çerçevesinde Komite çalışmalarını yaptı ve Parti Meclisi yeniden 26 Şubat’ta toplandı. Parti
Meclisinde yapılan değerlendirmede oluşturulan Komitenin çalışmalar yapmaya devam etmesine karar
verildi.
Parti Meclisi yeninden 12 Mart 2014 toplandı ve toplantıda “Lefkoşa belediye başkanlığı için bağımsız veya
YKP’li adayın desteklenmesine; Lefkoşa dışında, desteklenebilecek bağımsız belediye başkan adayları
varsa desteklenmesine; Lefkoşa Belediye Meclisi Üyelikleri için, YKP, ortak çalışma yaptığı siyasi parti,
sendika, demokratik kitle örgütleri ve bireyler ile birlikte ortak bir liste oluşturmaya ve listede yer alacak
olanların isimlerinin 2 Nisan 2014 tarihine kadar belirlenmesine; Bu çalışmaları yapmak için mevcut
komitenin ve Yürütme Kurulu’nun görevlendirilmesine” kararı verildi.
Yapılan onlarca toplantı ve bir araya gelmelerin sonunda rejime karşı mücadele için YKP, Devrimci Komünist
Birlik (DKB), ÇAĞ-SEN ve bağımsız birey olarak çeşitli kesimden sendikacıların, aktivistlerin bir araya
gelerek oluşturdukları Ortak Muhalefet Alanının, YKP adıyla, 29 Haziran 2014 tarihinde Lefkoşa Belediyesi
katılınmasına karar verildi.
Ortak Muhalefet Alanı, muhalefet için güç birliği ilkelerini 22 Mart 2014 tarihinde KTÖS’te gerçekleşen basın
toplantısında açıklandı…
Ocak-Mart 2014 tarihleri arasında TDP, BKP, KSP, bazı sendikalar, sivil toplum örgütleri, aktivist, sendikacı
ve aydınlarla çeşitli düzeylerde ortak veya tek tek onlarca toplantı gerçekleşti.
Ortak Muhalefet Alanı çerçevesinde oluşturulan Ortak Komite 31 Mart 2014 Belediye Emekçileri Sendikası
(BES) ile belediyelerde çalışanların sorunları ve belediyelerdeki durumları değerlendirmek ve görüş alışverişinde bulunmak için ziyaret etti.
YKP listesinden seçime katılan Ortak Muhalefet Alanı’nın “Başka Bir Lefkoşa Mümkün!” sloganıyla yola
çıktığı yerel yönetim seçimleri bağlamında 9 Haziran 2014 tarihinde 1984 Bahçe’de adayların ve kampanyayı
destekleyenlerin buluşması gerçekleşti.
7 Nisan 2013 Lefkoşa ara seçimi ile kıyaslandığında 29 Haziran seçim çalışmalarında basın yayın daha
kısıtlı kullanılabildi. Bunda tüm bölgelerde seçim olması yanında, basın yayın organlarının “iddialı” aday
tercihleri de etkili oldu… Bazı adaylar mali gücünü de kullanarak kendilerine has program ayarladılar. Böylesi
bir ortamda YKP listesinden aday olanların özellikle televizyonu kullanması çok kısıtlı oldu, yalnız Lefkoşa
Belediye başkan adayı çok kısıtlı olarak televizyon programlarına katılabildi.
4 Nisan 2014 tarihinde resmen başlattığımız seçim çalışmaları sürecinde de eğitim çalışmaları ve bildiri
dağıtımları gerçekleşti. 2013 yılındaki seçim kampanyasından farklı olarak ev ve bölge ziyaretlerine ağırlık
verildi.
Yeni Kıbrıs Partisi (YKP) Kurultayı Olağan Onikinci Toplantısı, 8 Kasım 2014, Lefkoşa | 6
Seçim süreci başlamadan başlanılan ve seçim sürecinde de devam eden toplam beş Mahalle Formu
gerçekleşti. Mahalle Forumlarında istenilen katılım sağlanamadı ama tartışmanın mahalleler düzeyinde
sürdürülebilmesi açısından önemliydi.
30 Haziran 2014 tarihindeki Lefkoşa Belediyesi seçimlerinde Belediye Başkanlığında 34,968 kayıtlı
seçmenden 18,106 seçmen oy kullandı, geçerli toplam oy ise 17,315. YKP Belediye Başkan adayı 201 oy
aldı, %1.16…
Belediye Meclisinde geçerli oy toplamı 330,757 idi. YKP’nin 22 adayı toplam 14,870 yani % 4,5 oy aldı, bir
üye ile Belediye Meclisinde temsil edilme hakkı kazandı.
YKP tarafından yapılan değerlendirmede “Başka Bir Lefkoşa Mümkün!” sloganıyla YKP listesinden seçime
katılan Ortak Muhalefet Alanı’nın seçimde aldığı yüzde 4,5 oy oranı emekten yana, toplumsal cinsiyet
eşitlikçi, ekolojist, anti-militarist düşünceleri harmanlayan sosyalist bir harekete verilen desteği göstermesi
açısından çok önemlidir. Böylelikle, YKP Yürütme Kurulu üyesi Murat Kanatlı, Lefkoşa Belediye Meclisi’ne
seçildi. Belediye Meclisi’nde emekten ve ekolojiden yana, anti-militarist ve toplumsal cinsiyet eşitliğini
savunan bir toplumsal muhalefetin savunucusu olacağız” denildi.
Seçimin ardından YKP Yürütme Kurulu, 30 Haziran 2014 tarihinde gerçekleşen toplantısında, Lefkoşa
Belediyesi seçiminde belediye meclisi adayı olan 23 kişinin doğal üyesi olacağı YKP Lefkoşa Belediye
Meclisi İzleme Komisyonu’nun yeniden oluşturulması kararını verdi.
YKP Lefkoşa Belediye Meclisi İzleme Komisyonu eş koordinatörleri Halil Karapaşaoğlu ve Haluk Selam
Tufanlı olarak belirlendi. Komisyon, Belediye Meclisi toplantılarını takip etmeye ve mahalle ve bölge
çalışmalarını yürütmeye devam etmektedir.
YKP halen daha Lefkoşa Belediye Meclisinde bir üye ile temsil edilmektedir.
Lefkoşa dışında da Belediye Meclisi İzleme Komisyonların oluşturulması çalışmaları devam etmektedir. Bu
çerçevede Değirmenlik Belediye Meclisi İzleme Komisyonu oluşturuldu ve çalışmalarına başladı. Diğer
bölgelerdeki çalışmalar devam ediyor.
Boykot çalışmaları
10 Haziran 2013 tarihinde toplanan YKP Parti Meclisi, İlçe toplantılarından gelen görüşler çerçevesinde
somut koşulları değerlendirerek, Yürütme Kurulu’nun önerisi ile kitlelere acenta seçimine taraf olmadıklarını
gösterebilmeleri yönünde seçenek yaratılmasına ve sandığa gitmeyerek aktif şekilde tepkilerini göstermek
için siyasal boykot kampanyası yapılmasına karar verdi. Bu çerçevede çalışmaları yürütmesi için Boykot
Eylem Komitesi oluşturuldu. Koordinasyonu Celal Devrim Önen ve Rasıh Keskiner’in yaptı.
Kampanya çerçevesinde 11 Temmuz 2013 tarihinde Lefkoşa’da, boykot çağrısını içeren pankartlar tutuldu,
bildiriler dağıtıldı…
Kampanya çerçevesinde YKP, 17 Temmuz’da Girne’de, 20 Temmuz’da Omorfo’da, 24 Temmuz’da, Gönyeli
Çemberinde, 25 Temmuz’da, Hamitköy Çemberinde pankartlar tutuldu, bildiriler dağıtıldı… Ayrıca, 19
Temmuz günü eski Pronto çemberinde buluşulup, Kuğulu Parka şenlikli yürüyüş düzenlendi.
13 Temmuz 2013 tarihinde ise boykot kampanyası çerçevesinde İncirli Köyü ziyaret edildi.
Boykot çalışmaları çerçevesinde Mağusa bölgesindeki YKP üyeleri, sempazitanları ve dostları 18
Temmuz’da yapılan dayanışma yemeğinde bir araya geldiler…
Anayasa değişikliğine Hayır
20 Haziran 2014 tarihinde Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) binasında bir araya gelen 8 örgüt,
“KKTC” Anayasası’nı adada “ayrılıkçı siyasi yapı” yarattığı için kabullenmediklerini açıkladı. YKP ve BKP
başta olmak üzere KTÖS, Çağ-Sen, Kıbrıs Türk Taşeronlar Birliği, DKB, Kıbrıs Pir Sultan Abdal Kültür
Derneği, Baraka tarafından düzenlenen ortak basın toplantısında okunan basın açıklamasında, bu örgütlerin
Anayasa’da öngörülen değişikliklerle beraber 1985 yılında geçen Anayasa’yı da reddettikleri belirtildi,
anayasa değişikliğinin halk tarafından reddedilmesi çağrısı yapıldı.
Anayasa referandumundan değişikliklere hayır kararı çıktı.
YKP Yürütme Kurulu 3 Temmuz’da yayınladığı basın açıklamasında “29 Haziran’da gerçekleşen
referandumda anayasa değişikliğine HAYIR denmesi, statükocuları ciddi bir meşruluk sorunu ile karşı
karşıya bırakmıştır. Mecliste temsil edilen partiler TDP, CTP, UBP ve DP, anayasa değişikliğini oybirliğiyle
törenlerle onaylamalarına rağmen yükselen toplumsal muhalefet karşısında bu değişiklikleri savunacak bir
taban bulamadılar” değerlendirmesinde bulundu.
Yeni Kıbrıs Partisi (YKP) Kurultayı Olağan Onikinci Toplantısı, 8 Kasım 2014, Lefkoşa | 7
Ekoloji
14-16 Eylül 2012, 20-22 Eylül 2013 ve 12-14 Eylül 2014 tarihlerinde ilki Davlos (Kaplıca), son ikisi de
Limnidi’de (Yeşilırmak) Ekoloji Forumu gerçekleşti.
2012 yılında Türkiye’den ÖDP Parti Meclisi üyesi Murat Kaya, Derelerin Kardeşliği Platformu’ndan Yaşar
Aydın, Ekoloji Kolektifinden Stefo Benlisoy, Ecehan Balta ve Fevzi Özlüer katılarak sunumlar yaptı…
2013 yılında ise Yunanistan’dan Nikos Poulantzas Enstitüsü adına da çalışmalar yapan Tasos Hovardas,
Türkiye’den Ekolojik Yaşam Derneği Başkanı ve Ekoloji Kolektifi Derneği aktivisti Arca Atay ile Karadeniz
İsyandadır Platformu aktivisti ve Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Sivil Toplum Kuruluşları ile İlişkiler
Komisyonu üyesi Özlem Yeniay katıldı.
2014 yılında ise “Siyasal bir duruş olarak eko-sosyalizm”, “YKP ve Ekoloji Mücadelesi üzerine 3 soru ne,
nasıl, ne zaman yapmalı?” başlıkları ile forumlar düzenlendi, konuk olarak Kaplumbağaları Koruma
Cemiyeti’nden Robin Snape ve Slow Food Salamis Birliği’nden Umut Kurşun katıldı.
Ekoloji alanında çeşitli eylemlere destek verildi, çeşitli eylemlerin düzenlenmesine katkı sağlandı. Özellikle
Karpaz’da yeni yol konusunda eylemin organizasyonunda yer alındı, düzenlenen bir eylemde YKP olarak
“vali elini burnumuzdan çek” pankartı açıldı, polisin saldırısı ile pankarta yasadışı şekilde el konuldu.
2012 yılından başlayarak her yıl Çernobil kazasının yıl dönümünde Nisan ayında Ledra (Lokmacı) geçiş
noktasında AKEL ve Yeşiller Partisinin de katılımı ile nükleer karşıtı iki toplumlu eylem gerçekleştirildi.
YKP-fem
Nefret Cinayeti Mağduru Trans Bireyleri Anma Gününde YKP-fem ve Kuir Kıbrıs bir dizi etkinlikler
gerçekleştirdi. 17 Kasım 2012, Atatürk Kültür Merkezi, Lefkoşa’da “Ben, Sen, O” belgeseli gösterimi ve
yönetmen Zeynep Oral, Esmeray, Voltrans Aktivistleri Aligül Arıkan ve İlksen Gürsoy ve diğer trans
aktivistlerin konuşmacı olduğu panel gerçekleşti. 18 Kasım Pazar günü de Gönyeli Belediyesi Konferans
Salonu’nda, Esmeray’ın tek kişilik yeni oyunu “Yırtık Bohça” izleyicilerle buluştu.
2013 ve 2014 yılında YKP-fem, 8 Mart Platformu’nun parçası olarak, Dünya Emekçi Kadınlar Günü
Yürüyüşü’nü gerçekleştirdi.
YKP-fem, Diyarbakır Bağlar Belediyesi işbirliği ile 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kapsamında
“Feminizm Ve Yerel Yönetimler” paneli düzenledi. Panel, 1 Nisan 2013 tarihinde KTOEÖS lokalinde
gerçekleşti. Panelde Diyarbakır Bağlar Belediye Başkan Yardımcısı Sema Koç “Yerel Yönetimlerde
Toplumsal Cinsiyet Özgürlükçü Model” ve Diyarbakır Bağlar Belediye Başkan Yardımcısı Yüksel Aslan Acer
da “Deneyim paylaşımı” başlıkları ile sunum yaptılar.
Demokratik Özgür Kadın Hareketi, 31 Mayıs, 1-2 Haziran 2013 tarihinde Diyarbakır’da çok sayıda ülkeden
kadınların katılımıyla “Ortadoğu Kadın Konferansı” düzenledi, Konferansa Kıbrıs’ın kuzeyinden YKP-fem
adına Faika Deniz Paşa katıldı.
YKP-fem Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü dolayısıyla 25 Kasım 2013 tarihinde Hamitköy
Çemberi’nde heykelli bir eylem gerçekleştirdi. Kıbrıs’ın kuzeyinde erkek şiddetine maruz kalıp öldürülen
kadınları temsilen hazırlanan heykeller çember etrafında tutulurken, “Kız kardeşlerimizi unutmadık”, “Kadın
Cinayetlerine Son”, “Dövemezsin, Tecavüz Edemezsin, Öldüremezsin” yazan pankartlar da eylemde yer
aldı. YKP-fem aynı zamanda konuyla ilgili bir de bildiri de dağıttı. Bu tarihte diğer örgütlerin ortak
gerçekleştirdiği bildiri dağıtma ve billboard eylemine de destek verdi.
7 Kasım 2013 tarihinde 1984 Restaurant& Bar da YKP-fem ve Kuir Kıbrıs Derneği LGBTK (Lezbiyen, Gey
Biseksüel, Trans ve Kuir) bireylerin özgürlük arayışları ve mücadeleleriyle ilgili Türkiye’den KAOS GL’nin de
katıldı bir söyleşi gerçekleşti.
7 Ocak 2014 tarihinde, Meclis, Hukuk ve Siyasi İşler Komitesi’nin Taslak Ceza Yasası Değişiklik Önerisi ile
ilgili düzenlediği sivil toplum ile istişare toplantısına YKP-fem adına Faika Deniz Paşa katıldı ve YKP-fem’in
görüşlerini toplantıda iletti.
2014 yılı Ocak ve Ağustos aylarında, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği (TCE) Dairesi Yasa Tasarısı hakkında,
siyasi partiler, örgütler ve sendikaların çağrıldığı istişare ve komite toplantılarına YKP-fem adına Faika Deniz
Paşa katıldı.
2013 ve 2014 yılında 14 Şubat’ta YKP-fem aşkın metalaştırılması, tektipleştirilmesi ve kadına yönelik şiddeti
meşrulaştırmasına karşı Lefkoşa’da eylem düzenledi.
2 Nisan 2014 tarihinde, KTÖS Lefkoşa Lokali’nde YKP-fem, KTÖS ve Kuir Kıbrıs Derneği ‘Dikkat Okulda
Trans Var’ Belgesel Gösterimi ve Söyleşi düzenledi.
Yeni Kıbrıs Partisi (YKP) Kurultayı Olağan Onikinci Toplantısı, 8 Kasım 2014, Lefkoşa | 8
17 Mayıs 2014 tarihinde Uluslararası Homofobi, Bifobi ve Transfobi Karşıtı Gün nedeniyle Kuir Kıbrıs
Derneği tarafından Lefkoşa’da düzenlenen ve SOMA’da yaşanan felaketin ardından renkleri ellerinden
alınmış ve yaşamları karartılmış tüm bireylere adanan Gökkuşağı Yürüyüşü’ne katıldı.
YKP Gençlik:
İlki 2010’da yapılan ve her yıl 14 Ağustos gerçekleşen Anti-Militarist Barış Harekâtı eylemcesi düzenlenmeye
devam etti. 2012’de Sarayönü, 2013 ve 2014 yılında ise Lefkeliler Hanı’nda gerçekleşti.
Bu yıl 5. kez, gerçekleşen Anti-Militarist Barış Harekâtı, YKP Gençlik ve bağımsız birçok aktivistin katkıları ile
düzenlendi. Gecede Bandista, Grup Hayal, Sazlı Sözlü şarkıları, dans grubu Studio 21 de performansları ile
sahne aldı… Geceye ÖDP dayanışma mesajı gönderdi.
7 Ocak 2014 tarihinde, Cumhuriyet Meclisi, Hukuk ve Siyasi İşler Komitesi’nin Askerlik (Değişiklik) Yasa
Önerisi ile ilgili düzenlediği istişare toplantısına YKP-Gençlik katıldı, görüşlerini iletti.
Askersiz Lefkoşa Kampanyası: YKP, Kıbrıs’ta bir andlaşmayı ve adanın tümünün askersizleştirilmesini
savunmaktadır. Tamamen askersizleştirmeye giden yolda, Kıbrıslılar arasında güvenin artırılması için
atılması gereken adımlar olmalıdır. Buradan hareketle YKP, daha 2004 yılının Mart ayında, referandum
öncesi düzenlediği bir eylemle, Ledra Caddesi barikatının, oradaki duvarın yıkılması için mücadeleyi
başlatmıştı. Egemenler bundan hoşlanmamış olacaklar ki, her zaman YKP’ye yaptıkları saldırılara bir
yenisini ekleyerek parti binasının giriş kapısını yakmışlardı.
YKP, askersizleştirme ile ilgili, bir ileri adım olarak Şubat 2006’da “askersiz Lefkoşa” kampanyasını
başlatmıştı. “Askersiz Lefkoşa” kampanyası Şubat 2006 yılında beri sürmektedir…
2 Şubat 2013, saat 14:00’da Ledra Palace trafik ışıklarında buluşulup Yiğitler Burcu’ndaki ateş-kes hattına
yüründü… Eylemin paralelinde Lefkoşa’nın güneyinde de Ledra Caddesinde buluşulup Baf Kapısı
yakınındaki ateş-kes hattının diğer yanına yürüyüş yapıldı.
Saat 14:30 civarında Baf Kapısı yakınında toplanan eylemciler bir süre karşılıklı olarak anti-militarist ve
Kıbrıs’ta barışı talep eden sloganlar attı.
Hedef olarak kuzeyden gelenlerin Yiğitler Burcu içinde ve güneyden gelenlerin Baf Kapısı önünde buluşması
ve geçen yıl olduğu gibi birbirini görerek karşılıklı eylem gerçekleştirme amacı polisin bu sene anlamsızca
parkın girişini kapatması nedeni ile mümkün olmadı. Onlarca polisi park girişine yığan polis teşkilatı ile karşı
karşıya gelmeyen eylemciler paraleldeki şimdiki Salahi Şevket eski ismi ile Victorya Caddesine doğru
yürüdüler. Buradan Ermeni Kilisesi yanından geçerek, Arabahmet Kültürevi arkasında Latin Kilisesi’nin ara
bölgeye açılan kapısının olduğu yere gelerek burada basın açıklaması yaptılar. Burada ilk açıklamayı yapan
YKP’den Murat Kanatlı polisin anlamsızca gerginliği yükselttiğini ama kendilerinin şiddetsiz, sivil, antimilitarist eylem yapmakta kararlı olduklarını vurguladı. Kanatlı, 7. Yılında eylemin geleneksel olarak ateşkes
hattı, duvarın önünde olması geleneği olduğunu, polisin bunu engellemeye yönelik anlamsız çabasına
rağmen bir kez daha Kıbrıs’ı ayıran bir ayrım duvarı önünde olduklarını, duvarın diğer yanında da aktivistler
olduğunu, bu mücadeleyi sürdürmeye kararlı olduklarını vurguladı. Daha sonra YKP Gençlik’ten Haluk
Selam Tufanlı basın açıklaması metnini okudu. Basın açıklamalarından sonra eylemin başladığı yere dönen
eylemciler buradan dağıldılar.
15 Şubat 2014, Cumartesi saat 14:00’da Ledra Palace trafik ışıklarında buluşulup Yiğitler Burcu’ndaki ateşkes hattına yüründü… Eylemin paralelinde Lefkoşa’nın güneyinde de Ledra Caddesi’nde buluşulup Baf
Kapısı yakınındaki ateş-kes hattının diğer yanına yürüyüş yapıldı.
Saat 14:30 civarında Baf Kapısı yakınında toplanan eylemciler bir süre karşılıklı olarak anti-militarist ve
Kıbrıs’ta barışı talep eden sloganlar attı.
Hedef olarak kuzeyden gelenlerin Yiğitler Burcu içinde ve güneyden gelenlerin Baf Kapısı önünde buluşması
ve geçen yıllarda olduğu gibi birbirini görerek karşılıklı eylem gerçekleştirme amacı polisin bu sene de
anlamsızca Yiğitler Parkı girişini kapatması nedeni ile mümkün olmadı.
Eylemciler, parkın yanındaki askeri birliğin kapısının olduğu yere gelerek burada basın açıklaması yaptılar.
Kanatlı, 8. yılında eylemin geleneksel olarak ateşkes hattı duvarının önünde olması geleneği olduğunu,
polisin bunu engellemeye yönelik anlamsız çabasına rağmen bir kez daha Kıbrıs’ı ayıran bir hattının önünde
olduklarını, duvarın diğer tarafında da aktivistler olduğunu, bu mücadeleyi sürdürmeye kararlı olduklarını
vurguladı. Kanatlı daha sonra açıklama metnini okudu.
Eylemde balondan bir tank da askeri üniforma giymiş palyaçolar tarafından taşındı, basın açıklaması sonrası
orda bulunan çocuklar tarafında askersizleştirmenin sembolü olarak balondan yapılmış olan tank patlatıldı…
Yeni Kıbrıs Partisi (YKP) Kurultayı Olağan Onikinci Toplantısı, 8 Kasım 2014, Lefkoşa | 9
Basın açıklamasından sonra eylemin başladığı yere dönen eylemcilerden bir kısmı buradan dağıldılar.
Eylemcilerin bir kısmı ise sembolik olarak Ledra (Lokmacı) geçiş noktasından geçerek ara bölgede diğer
eylemcilerle buluşmak için yürüdü. Eylemcilerin ara bölgeye geçişine BM’nin talebi doğrultusunda Kıbrıslı
Rum polisin izin vermemesinin ardından Kıbrıslı Türk eylemciler de güneye geçti, burada “askersiz Kıbrıs,
askersiz Lefkoşa” sloganları Rumca, İngilizce ve Türkçe dillerinde atıldı… Yapılan açıklamalarda gelecek yıl
Kıbrıs’ın askersizleşme süreci başlaması ve eylem yapılma zorunda olunmaması talepleri dile getirildi.
Kıbrıs’ın güneyindeki siyasi yapılarla ilişkiler, ortak eylemler
18 Mayıs 2012 tarihinde YKP, AKEL, BKP, DEV-İŞ, KTÖS, KTOEÖS, KTAMS ve PEO, “Bölgemizde Yeni
Savaşlara Karşı Ortak Mücadele” temalı NATO karşıtı ortak yürüyüş ve eylem düzenledi. Ledra Caddesi’nin
sonundaki Barış salonu önünde toplanan örgütler, buradan PEO binasına doğru yürüyüş gerçekleştirdi.
Yürüyüşün sonunda PEO Binası’nda gerçekleşen toplantıda, AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu ve
KTOEÖS Genel Başkanı Tahir Gökçebel birer konuşma yaptılar. Katılımcı örgütler yayınladıkları Ortak
Deklarasyon ile NATO’ya ve savaş politikalarına karşı olduklarının altını çizdiler.
19 Eylül 2013 tarihinde YKP ile Yeni Kıbrıs Derneği bir araya gelerek çeşitli konularda görüş alışverişinde
bulundular.
18 Ekim 2013 tarihinde Birleşik Demokratlar (EDİ), 20 Kasım 2013 tarihinde Yeşiller, 22 Kasım 2013
tarihinde AKEL’i ve 17 Aralık 2013 tarihinde EDEK’i ziyaret eden YKP, Kıbrıs sorunundaki son gelişmeleri ve
Kıbrıs sorununun çözümüyle ilgili beklentileri ile son yürürlüğe giren sağlık yasası üzerine görüş alışverişinde
bulundu.
Yeni Kıbrıs Derneği’nin düzenlediği Kıbrıs konusunda yeni gelişmeler konulu panel 3 Nisan 2014 tarihinde
Limasol’da Kıbrıs Teknoloji Üniversitesi’nde gerçekleşti. “Kıbrıs konusunda yeni gelişmeler, Güven Artırıcı
Önlemler ve pozitif sonuç için sivil toplumun katkısı” başlıklı panelde, YKP Parti Meclisi üyesi Alpay
Durduran, AKEL Milletvekili Yiannos Lamaris ve DİSİ Milletvekili Andreas Michaelides konuşmacı olarak
katıldı, paneli Yeni Kıbrıs Derneğinden Christos Neokleous yönetti.
Ledra Palas Toplantıları:
Bazı Kıbrıslı Türk ve Rum siyasi partilerin ara bölgede gerçekleştirdiği rutin toplantılara devam edildi.
YKP, 24 Ekim 2012 tarihinde “Görüşme süreci ve görüşme masasında ne eksik?” ve 19 Haziran 2013
tarihinde “halk müzakere sürecine dâhil edilsin” başlıklarını seçerek toplantılara ev sahipliği yaptı.
Slovakya’nın Kıbrıs Büyükelçiliği görevine yeni atanan Oksana Tomova 2 Mayıs 2013 tarihinde YKP’yi
ziyaret etti.
Ortak etkinlikler:
6 Aralık 2013 tarihinde Aralarında YKP’nin de olduğu siyasi partiler, onlarca sendika ve örgüt yapılan zamları
protesto etmek amacıyla eylem ve yürüyüş düzenledi. Batırılmış KTHY binası önünde toplanan eylemciler bir
süre Ankara ve onun işbirlikçisi hükümetler aleyhine sloganlar attı. Eylemciler adına mücadelelerin devam
edeceğini belirten konuşmalar yapıldı. YKP eyleme kendi korteji ile katıldı… “İsyanımız işgale” ve “zamlar,
yıkım paketleri, göç yasaları, acentaların kısır döngüsü kader değil” pankartları, TC hükümetlerinin
acentalarını temsil eden yeşil ve turuncu boyalı kuklaları ile YKP korteji dikkat çekiciydi… YKP korteji geceye
boyunca çeşitli sloganlar yanında “yeşil kukla, yeşil kukla kuklacın nerede? – utanmam yok, sıkılmam yok,
ortağım işgale!” şeklinde CTP-DP hükümetinin ekonomik yıkım paketine yönelik uygulamalarını esprili bir
dille protesto ettiler… Eylem TC elçiliği önünde bir süre oturma eylemi yapıldıktan sonra sona erdi…
Avrupa Sol Partisi ile ilişkiler:
Avrupa Sol Partisi’nin (EL) 13-15 Aralık 2013 tarihleri arasında Madrid’de 4. Kongresi yapıldı. Ana sloganı
“Avrupa’yı değiştirelim” olan “Avrupa’da sol bir alternatif için birlik” başlıklı kongre dokümanın da karara
bağlandığı, birçok konuda önemli kararların alındığı, Avrupa çeşitli yerlerinden 300 delegenin katıldığı
Avrupa Sol Parti 4. Kongresi 13 Aralık Cuma günü akşamüzeri başladı ve 15 Aralık, Pazar günü sona erdi.
YKP Yürütme Kurulu üyesi Murat Kanatlı, Kongrede yaptığı konuşmada, Kıbrıs’taki gelişmeleri aktardı.
Kanatlı 2014 yılının Türkiye’nin işgalinin 40. yılı olacağını hatırlatarak, 40 yıldır Türkiye’nin Kıbrıs’ın üçte birini
kontrol ettiğini vurguladı. Kanatlı, kontrolün yalnız askeri güçle sağlanmadığını bu nedenle YKP olarak
Kongrenin politik dökümanında değişiklik önerisi sunduklarını, değişiklik önerisinde Türkiye’nin sürekli
şeklide nüfus aktararak demografik yapıyı da değiştirdiğinin de eklendiğini konuşmasında belirtti.
Yeni Kıbrıs Partisi (YKP) Kurultayı Olağan Onikinci Toplantısı, 8 Kasım 2014, Lefkoşa | 10
EL ExBoard (Avrupa Sol Partisi Yürütme Kurulu) toplantıları 21-22 Nisan 2012’de Madrid, 14-15 Temmuz
2012’de Atina, 17-18 Kasım 2012’de Kopenhag, 11-13 Ocak 2013’de Berlin, 19-21 Nisan 2013’de Sofya, 6-7
Temmuz 2013’de Porto, 8-9 Şubat 2014’de Roma’da gerçekleşti.
Avrupa Sol Partisi Yaz Üniversitesi ise 17-22 Temmuz 2012 Portaria, 3-7 Temmuz 2013 tarihlerinde gerçekleşti.
5-7 Ekim 2012 Sicilya’da Solun Akdeniz Konferansı düzenlendi.
Avrupa Sol Partisi’nin desteği ile “Tasarruf önlemleri demokrasiyi yıkmadan; tasarruf önlemlerini tesirsiz hale
getirelim” (roll back austerity… before austerity destroys democracy) sloganı ile tüm Avrupa’dan 150
sendika, siyasi parti ve örgütün birlikte altersummit adıyla organize ettiği eylem ve toplantılar 7-8 Haziran
2013 tarihlerinde Atina’da gerçekleşti.
Avrupa Sol Partisi (EL) ve Transform! Europe Teorik dergisi birlikte 10 Nisan 2014 tarihinde Brüksel’de
“birlikte, borçlanma ve kemer sıkma politikalarını Avrupa’da sonlandırabiliriz” başlıklı konferans Brüksel’deki
Uluslararası Sendikalar Evinde düzenledi.
Yukarda bahsedilen toplantılara YKP temsilcileri de katıldı.
Uluslararası toplantılar:
GUE/NGL’nin Lefkoşa’da 3 Ekim 2012 tarihinde düzenlediği “Kıbrıs'ın demografik yapısındaki değişiklikler”
başlıklı oturuma YKP Yürütme Kurulu üyesi Murat Kanatlı konuşmacı olarak katıldı.
GUE/NGL ‘nin Lefkoşa’da 23 Nisan 2014 tarihinde düzenlediği “Kıbrıs’ta ve AB’de Kadınlar için Politikalar”
başlıklı oturuma YKP Yürütme Kurulu üyesi ve YKPfem aktivisti Didem Gürdür ve YKPfem aktivisti Tegiye
Birey katıldı.
Türkiye coğrafyasındaki örgütlerle ilişkiler
12 -13 Mayıs 2012 HDP Kongresi, 9-10 Haziran 2012 ÖDP Kongresi, 13-14 Ekim 2012 BDP Olağanüstü
Kongresi, 9 Aralık 2012 SDP Kongresine katılındı.
YKP, ÖDP ve HDK Bileşenleri 11 Haziran 2012 tarihinde, Ankara’da Mülkiyeliler Birliği’nde basın toplantısı
düzenledi. YKP, Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) ve Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Bileşenleri,
ortak yayınladıkları metinle, Kıbrıs’ın acil olarak askersizleştirilmesi gerektiğini söylediler, “Kıbrıs’ı Kıbrıslılar
yönetsin” çağrısında bulundular
Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) tarafından Newroz 21 Mart’ta tarihinde Diyarbakır’da 3 Milyon kişi hedefi
ile kutlandı… Kutlamalara katılmak için YKP Yürütme Kurulu üyesi Murat Kanatlı 20-22 Mart 2013
tarihlerinde Diyarbakır’da (Amed) gitti. Ziyarette ayrıca 22 Mart Cuma günü saat 10:30’da Bağlar Belediye
Başkanı Yüksel Baran, saat 12:00’de Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş ve saat 13:30 Diyarbakır
Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir’i ziyaret etti, yerel yönetim deneyimleri üzerine görüş
alışverişinde bulundu.
20 Nisan 2014 tarihinde “Marksizm 2014” çerçevesinde İstanbul’da Taxim Hill Otel’de “İşgalin 40. Yılında
Kıbrıs’ta Özgürlük Mücadelesi” başlıklı seminerde YKP Yürütme Kurulu üyesi Murat Kanatlı, Niyazi
Kızılyürek ve DSİP Merkez Komite üyesi Volkan Akyıldırım konuşmacı olarak katıldı…
6 Aralık 2012’de ÖDP Eşbaşkanı Alper Taş YKP’yi ziyareti etti.
4 Ekim 2013’de ÖDP’den Parti Meclis üyeleri Yaşar Aydın ve Deniz Bulunmaz ile Kıbrıs Çalışma Grubu
Koordinatörü Yılmaz Eren YKP’yi ziyaret etti.
1 Mayıs ve 1 Eylül: YKP, geçmiş yıllarda da olduğu gibi 1 Mayıs ve 1 Eylül etkinliklerine kendi pankartı ve
kendi korteji ile katılma sürecini devam ettirdi.
Yeniçağ Gazetesi:
Uzun süre ekonomik sıkıntılara direnen haftalık Yeniçağ Gazetesinin basılı yayın hayatına son vermek
zorunda kalındı. Online olarak internet üzerinden ise www.yenicag.com.cy adresinden yayınlarına devam
ediyor.
Yeni Kıbrıs Partisi (YKP) Kurultayı Olağan Onikinci Toplantısı, 8 Kasım 2014, Lefkoşa | 11
Sosyal etkinlikler:
YKP, 30 Ekim 2012, 1 Kasım 2013 tarihlerinde dayanışma yemeği düzenlendi.
Mağusa İlçe Örgütünün koordinasyonunda yapılan piknik 17 Haziran 2012 tarihinde, Bedis Piknik alanında
yapıldı.
YKP dayanışma pikniği 14 Nisan 2013 tarihinde Kırnı’da (Pınarbaşı) Çınar Restaurant gerçekleşti.
Davalar
19 Temmuz 2011 tarihinde TC Başbakanı Erdoğan’ın ziyareti sırası yapılan eylemler sırasındaki polis
saldırganlığı AİHM’e taşındı…
YKP ve KTÖS AİHM’de konu ile ilgili dava dosyalamıştı.
İkinci YKP vs Türkiye AİHM davasının başvuru numarası 13213/12, davayı açan ise Avukat Öncel Polili,
YKP daha önce de Türkiye’ye karşı nüfus konusundan AİHM’de dava etmişti.
YKP, Avrupa İnsan Hakları sözleşmesinin 11. maddesindeki Örgütlenme ve toplantı özgürlüğü, 13.
maddesindeki Etkili başvuru hakkı, 14. maddedeki Ayırımcılık yasağı başlıklarında anlatılan insan hak ve
özgürlüklerinin 19 Temmuz’da polis şiddeti ile ihlal edildiğini belirterek, Strasburg’taki Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinde Türkiye’nin yerel bir alt idaresi olan kuzeydeki idarenin de yaptırımlarından Türkiye’nin
sorumluğu olduğunu belirten daha önceki AİHM kararlarına dayanarak Türkiye’yi dava etti.
Kasım 2012’de açlık grevleri ile ilgili dayanışma eylemi sırasında yapılan basın açıklamasında asılan
pankartla ilgili Reklamların Teşhiri yasasına aykırı hareketten aralarında YKP Yürütme Kurulu Sekreteri Celal
Devrim Önen ve Yürütme Kurulu üyesi Faika Deniz Paşa’nın da olduğu 9 kişi hakkında dava açılmış ve
bugüne kadar davalıların sadece üçüne tebliği yapılmıştı. YKP olarak bu davanın kabul edilemez hatta
gülünç olduğunu söylemiş ve reklam ile siyasi bir partinin pankart asması arasında ilişki kurmanın ne
reklamın ne de siyasi partinin ne olduğunu bilmemektir demiştik.
Ama Başsavcılık gene de bu siyasi davayı ileriye götürmeye karar verdi. Mahkeme kararında Avukat Öncel
Polili’nin ithamnamenin iptali için başvurusu kabul edildi.
26 Aralık 2013 tarihinde okunan mahkeme kararında Türkiye’deki açlık grevleriyle ile dayanışma amacı ile
asılan pankartın reklam Reklamların Teşhiri yasasında tasvir edildiği şekli ve kelime anlamı olarak reklam
teşkil etmediği nedeni ile reklam teşhir yasası altında herhangi bir suç teşkil etmediği ve herhangi bir tadilatla
da edemeyeceğinden ötürü ithamnamenin tüm sanıklar için reddedildiği belirtildi.
Davalar sürerken 21 Ekim 2013 tarihinde, Doğu Akdeniz Üniversitesi’nin (DAÜ) üniversite öncesi eğitim
kurumlarının özele devri sırasında yaşanan olaylar nedeniyle haklarında dava açılan DAÜ-SEN, DAÜ BİRSEN ve KTOEÖS ile YKP Mağusa İlçe binası önünde basın açıklaması için geçici pankart asılmasından
dolayı reklamcılık teşhir yasasına aykırı hareketten dava açılan YKP üyelerinin katılımıyla, duruşmalar
öncesi Mağusa Kaza Mahkemesi önünde eylem gerçekleştirildi. Davaların siyasi olduğu vurgulanan protesto
eylemine, KTAMS, Güç-Sen, Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği, KTÖS da destek verdi.
3 yıla yakındır duruşması devam eden 19 Temmuz 2011’de Tayyip Erdoğan’a karşı KTHY önünde
gerçekleştirilen protestolar sonucu haklarında dava açılan aralarında YKP Yürütme Kurulu üyesi Nevzat
Hami’nin de olduğu 6 eylemcinin yargılandığı davada mahkeme 8 Eylül 2014 tarihinde beraat kararı verdi.
Genel değerlendirme
YKP geçen bu iki yıl içerisinde toplumun gündemine gelen hemen hemen her konuda basın bildirileri ve
basın toplantıları ile görüşlerini aktarmayı sürdürdü. Zaman zaman katılma olanağı bulduğumuz radyo ve
televizyon programlarında da parti politikalarımızın halka ulaştırılması sürdü. Ancak bildirilerimizin önemli bir
bölümü yine basın yayın organlarında yer almadı.
Geçmiş yıllardaki olumsuzluklar bir miktar iyileşerek de olsa devam etmiştir. Bir süredir devam ettiği şekli ile
partinin başaramadığı en önemli husus örgütlenme ile ilgili olmuştur. Mevcut üyeler içerisinde belli sayıda bir
kesimi aktif halde tutabildiği, yeni üye kayıtlarında yetersiz kaldığı gerçeğini de belirtmek durumundayız.
Elbette ki YKP’ye aktif olarak katılmak, mücadele sürdürmek ülkenin içine sürüklendiği bu koşullarda epey
zorlaşmıştır. Buna rağmen toplumda açık, net ve gerçekten barış ve birleşik bir Kıbrıs isteyen unsurların
partiye katılması için çalışmalar sürdürülmelidir.
Yeni Kıbrıs Partisi (YKP) Kurultayı Olağan Onikinci Toplantısı, 8 Kasım 2014, Lefkoşa | 12
Sonuç
29 Ekim 1989’dan bu yana 25 yıl geçti. Kuruluşunun daha ilk günü, Kıbrıs’ta YKP’nin kurulduğu duyulmadan,
TC Dışişlerinin “ Kıbrıs’ta TC karşıtı bir siyasal parti kuruldu, ama halk bunlara gereken dersi verecek”
saldırısı ile doğan siyasi hareket, her türlü baskı ve tehditler, bombalar ve kurşunlar arasında mücadele ede
ede bugünlere geldi.
Bugün 25 yaşını doldurmuş olan YKP, işgal altındaki bu ülkenin kuzeyinde, çok zor koşullarda, kuruluşunda
belirlediği hedefler doğrultusunda mücadelesini sürdürmüş, sürdürmeye devam etmektedir. Bu mücadele
Kıbrıs’ın birleştirilmesi, TC asker- sivil yönetimlerinin Kıbrıslıları her şeyleri ile yok etme müdahalelerinin
geriletilmesi ve ortadan kaldırılması, geleceğin, gelecek kuşakların mücadelesidir…
Gelecek kuşaklara birleşik, sosyalist bağımsız Kıbrıs sözümüz var…
Mücadelemizi gelecek kuşakların sınırsız, silahsız, garantörsüz, birleşik bir Kıbrıs’ta yaşaması için
sürdürmeye kararlıyız...
Yeni Kıbrıs Partisi (YKP) Kurultayı Olağan Onikinci Toplantısı, 8 Kasım 2014, Lefkoşa | 13
MALİ RAPOR
01.03.2012 - 30.09.2014 DÖNEMİ MALİ RAPORU
TL
Bankada mevcut
TL
203,07
Geçmiş yıl gelirleri
1.184,95
GELİRLER
Aidat
50.312,57
Bağış
7.305,00
Gazete Gelirleri
14.080,70
Faiz Geliri
3,69
Reklam Geliri
7.000,00
Sosyal Etkinlik Gelirleri
31.391,55
Diğer Gelirler
57,56
GİDERLER
Sosyal Etkinlik Gideri
24.660,00
Kira Gideri
28.600,00
Su-Elektrik-Telefon Gideri
Gazete Gideri
6.154,46
28.278,00
Kırtasiye-Büro vs. Gideri
8.397,50
Reklam Gideri
2.828,00
Seyahat Gideri
2.968,34
Propaganda Giderleri
270,00
Banka Masrafları
3.208,00
Kurultay Giderleri
606,70
İzaz İkram Gideri
1.690,00
Temizlik Gideri
4.993,95
Diğer Giderler
150,00
113.288,02
113.288,02
Yeni Kıbrıs Partisi (YKP) Kurultayı Olağan Onikinci Toplantısı, 8 Kasım 2014, Lefkoşa | 14
Kurultay Kararı: 1
Kıbrıs ortak yurdumuzdur, YKP Birleşik Kıbrıs için mücadelesini sürdürür
Kıbrıs sorunun bir dünya sorunu olduğu IŞİD terörü ve Kırım’ın ilhakı yüzünden gene gündemine almasıyla
ortaya çıkmıştır.
YKP kurulduğu günden itibaren Kıbrıs sorununu dünya barışı bağlamında ele almış ve başka ne olursa olsun
çözümünün dünya barışına katkı yapacağını tespit etmiştir.
Kıbrıs siyasetinin ise iki toplum ortasında bir sorun olarak kabul edilip başka şeylerle karıştırılmaması Türkiye
ve buradaki yönetim tarafından sağlanmaya çalışılmıştır. Halka ne düşüneceğini telkin etmekle görevli yeraltı
güçleri başarılı olmuştur. Siyasetçiler ve usta müzakereciler bunu benimsemişlerdir. Sureta dünya barışına
ilişkin sözler etmekten çekinmezler ama esas görevlerini değiştirmezler Sadece bununla da kalınmaz. İki
toplum arasında demek onlara göre Kıbrıs’ın insanları için daha iyi yönetim sağlamak ve refah ve huzur
getirmek de değildir. Hiçbir zaman iki toplumluluğun yönetime yansızlığı, şeffaflığı ve yozlaşmaya karşı
savaşımı güçlendireceğini söylemezler, irdelemezler.
Bu çerçevede Kıbrıs sorununa yanaşmak çözüm aramak değildir. Çözümü sorunu yaratanlara, çözümü
bulamayanlara ve Kıbrıs için bir çözümü, Kıbrıslı Rum ve Türklere göre çözümü değil onlara göre bir çözümü
desteklemek demektir.
Bu durumun varlığını Kıbrıs’a yapılan ziyaretlerde ve ulusal günlerin anılması için yapılan törenlere bakanlar
hemen görebilirler. Onun için Kıbrıs’ta çözüm arayışları Kıbrıs ve dünya barışı için dış güçlerin rolleri dikkate
alınarak değerlendirilmelidir.
Örneğin İkinci Dünya Savaşının sonuna doğru Yalta’da Sovyetler Birliği, ABD ve İngiltere temsilcilerinin
toplandığını ve üç günde dünyayı aralarında paylaşacak kadar yani Kıbrıs’tan çok daha karmaşık bir sorunu
antlaşmaya bağladıklarını anımsamalıyız.
Kıbrıs için antlaşma sağlayacak olan masaya bile taraf olarak adlandırılan Türkiye, Yunanistan ve İngiltere
arasında ve onların bağlaşıkları arasında yani AB ve BM arasında çözüm için antlaşma sağlamak ve ona
göre görüşmelere devam etmek şarttır.
Onların antlaşması için Kıbrıslılar tüm güçlerini kullanmalıdır.
YKP, kendi çözüm değerlendirmesinde onları aralarında antlaşmaya zorlayacak değerleri saptamıştır.
YKP, yabancıların kendi başka çıkarları için Kıbrıs’ı kullanmalarına izin vermemek için Kıbrıslıların, Kıbrıs
için ve Kıbrıs’ın bağımsızlığı için hareket edileceğini göstermenin temel olduğunu karara bağlamıştır.
Askersizleştirilmesini ve insanlarının Kıbrıs’ın özgün çıkarlarından başka şeyden medet ummamaları
gerektiğini ilke olarak sürekli vurgulamıştır. Kıbrıs’ın dünya barışı için tehlikeli olan amaçlarla ülkesinin
istismarına izin vermeyeceğini kanıtlamalıdır görüşündedir.
İçte ulusalcılığın tuzağına düşmemek için hukukun üstünlüğünün kimin bir yönetim makamında bulunmasının
değil, hukukun egemen olmasının kabulü ile elde edileceğini unutmamak gerektiğini ilke olarak kabul eden
YKP, görüşmelerde hukukun üstünlüğünün sağlanmasına önem verilmesini ve duvara vuran görüşmelerin
yolunun açılmasını istemektedir.
Avrupa Birliği Kıbrıs’la ilgili bir politika sahibidir. Bilindiği kadar bu politika çözüme engel değildir. Onun için
Kıbrıs AB’nin bölge ve Kıbrıs politikasına destek olmalıdır.
Kıbrıs uluslararası gözetim altındadır. Onun için hala Kıbrıs’taki statüko yasal hale getirilememiştir. Bu halin
korunması Kıbrıs’ın kendi gücüne dayanmamaktadır. Statükoyu değiştirip Kıbrıslıların kendileri için bir
yeniden birleşmeyi sağlamaya da gücü bugüne kadar izlenen politikayla sağlanamayacaktır.
Statükodan bıkanları devreye sokup Kıbrıs’ın taksiminin veya ayni anlamda Türkiye’ye ilhakını sağlamanın
yolu hep düşülmüştür. 1980’lerin ortasında Türkiye’nin önerdiği ve Yunanistan Dışişleri bakanının görüşmeyi
kabul etme anlamında öneriniz nedir diye sorduğu bilinmektedir. Yani Türkiye “ummadığınız kadar size
toprak tavizi verelim, siz de kuzeyi unutun” dediği öğrenilmiştir. Yunanistan Dışişleri’nin bunu reddetmediği
duyulunca kopan fırtına ile ileri gidilmemiştir ancak geçen zaman içinde böyle bir teklife açık olanların ve
“onlar o yanda biz bu yanda” diyenlerin sayısı artmıştır. Dikkat gereklidir çünkü böyle bir başlangıçla açılacak
pazarlıkta bugüne kadar çözüme fırsat tanımayanlar aralarında antlaşmış olarak etrafta bulunacaklardır.
YKP, böyle bir pazarlığa değil Kıbrıslıların öz gücüne dayanan uzlaşmaya varılmasını, bunun da halkımızın
desteğinin sağlanmasını amaçlamaktadır.
Ortak Kıbrıs’ımız bizim yurdumuzdur, YKP onun için mücadelesini sürdürecektir.
Yeni Kıbrıs Partisi (YKP) Kurultayı Olağan Onikinci Toplantısı, 8 Kasım 2014, Lefkoşa | 15
Görüşme süreci bir yere gitmiyor!
Bugün yaşadığımız problemlerin en önemli kaynağı olan Kıbrıs sorununa çözüm bulma adına yürütülen
çabalar, bu iki buçuk yılda da daha da kötüleşti, taraflar oyalama taktiğini ve suçlama oyununu sürdürdü.
Bugün herkesin var dediği Kıbrıs sorununda krizin net şekilde ortaya çıktığını Mayıs 2012’de YKP bir bildiri
ile ortaya koymuştu:
“Kıbrıs sorununda kriz artık ayyuka çıktı. Eroğlu gibi birine güvenip, ona kerhen de olsa seçildikten günümüze uzun
süre destek veren CTP ve TDP özeleştiri vermesi gerekirken aniden sessiz sedasız muhalefet saflarına katıldılar. Eroğlu
özellikle Kıbrıs dışındaki liderler görüşmelerine giderken saray toplantıları düzenler ve bu toplantılar sonrası yabancı
basın dahil, medyaya Kıbrıs Türk toplumunun geniş desteğini aldığı açıklardı. Bu destek CTP ve TDP’yi de
kapsamaktaydı. Ancak CTP ve TDP aniden destek vermediklerini hatırladılar ve Eroğlu’nu görüşmeleri tıkamakla
suçlamaya başladılar.
Eroğlu, Annan Planı görüşmelerinde her ne söylüyorsaydı, kelimesi kelimesine aynisi söylemeye devam etti ama tek fark
Talat’ın bıraktığı yerden de devam ettiğini belirtmesiydi. Sürekli kamuoyunu yanıltan açıklamalar yaptı, BM temsilcilerinin
önerilerini çok beğendiğini söyleyip durdu ama BM yetkilileri bunları hiçbir zaman doğrulamadı. Tersine iki liderin de
isteksizliğine sürekli vurgu yapan dolaylı veya dolaysız açıklamalar oldu. Bizim medya bunları sakladı, Eroğlu’nun BM
yetkilileri ağzı ile açıklamalarını, korsan açıklamaları manşete çekti. Korsan açıklamalar, kamuoyunu yanıltıcı açıklamalar
yapılmaktaydı ama kimse üstüne gitmedi. Hatta günlerce mülk konusunun çözümü ile ilgili TOKİ önerisini bile
kamuoyuna tartıştırdılar, BM’nin hayran kaldığını söylediler ama bugün öneriyi hatırlayan bile yok!
(…)
Kıbrıs sorununda yaşanan kriz yapısaldır, ‘şu lider gitsin, başkası gelsin’ ile çözülemez!
Bu nedenle bir çerçeve antlaşması ve bunun temelinde iki toplumlu yönetim mekanizmaları ortaya çıkararak, kalan
sorunları Kıbrıslıların farklı kesimlerinden gelecek temsilcilerin oluşturacağı yönetim mekanizması alternatiftir. Bunun
çalışan detaylarını Kuzey İrlanda’da bulmak mümkündür. Bu nedenle tıkanan sisteme müdahale etme ve alternatif
metotları hayata geçirme zamanıdır, diğer türlü bölünme hızla kalıcılaşmaktadır.”
Talat ile başlayan Kıbrıs sorununda alttan altta kriz halleri Eroğlu seçildiğinden sonra daha da derinleşti. Şubat 2014’te
YKP yayınladığı bildiri ile bu duruma dikkat çekmişti:
“Referandumdan beri komadan çıkamayan Kıbrıs sorunundaki görüşme sürecinde iki taraf da on yılda üçer lider
değiştirdi!
Kıbrıslı Rum liderliği önce referandumda hayır demenin yarattığı kötü imajı ortadan kaldırmak için uğraş verdi ama Mari
patlamasından beri de ekonomik sorunlarla boğuşmakta…
Kıbrıslı Türk liderliği ise evet demenin avantajlarını kullandı, şımarık çocuk döneminden eşit derece sorumlu tutulan
pozisyona geldi, şimdi ise bunu kamuoyundan saklamaya çalışıyor. Evet demenin yarattığı ortam içinde ekonomik kimi
göstergeler dönemsel olarak yükseldi ama bunun kalıcı olmayacağı belli idi ki öyle oldu, Kıbrıslı Türk liderliği de aslında
ciddi bir ekonomik krizle uğraşmakta…
Özellikle 2010’da Eroğlu’nun seçilmesi ile çok ciddi komaya giren müzakereler, Anastasiadis’in seçilmesi ile tamamen
kopmuştu.”
Yani özetlersek görüşmeler yine BM gözetiminde birbiriyle kavga halinde olan iki toplumun liderlerinin
buluşmasıyla yapılmaktadır. Liderlerin ne konuştuklarının bilinmediğini, onların ise bilgi verdik ve vermekteyiz
iddialarını işitmekteyiz. Kuzeyde tutanakların hemen herkese açık olduğu ilan edilirken meclis partilerinin
bilgisizlikten şikâyet ettikleri de duyuluyor. Üstelik liderin partisinin mebusları da benzer şikâyetler
yapmaktadırlar. Çünkü durum değişmemiştir. Türkiye’nin sürekli izleme denetimiyle hareket edilmekte ve
lider dahi ne olacağını bilmemektedir. Sıkışınca “Türkiye istemeseydi görüşme masasına dahi gidemezdim”
diye açıklamasıyla lider de aslında lider değil, oraya Türkiye’nin tam desteği ile seçilmiş ve onun memuru
veya amiyane tabiri ile acentası olduğunu ifşa etmektedir. YKP bu gerçeği halktan gizlemek değil ortaya
sermek için çalışmış ve herkesin görmesini sağlamıştır.
YKP’nin önerisi
YKP, TC’nin birçok alandaki dayatmaları ile çözüm olasılığını ortadan kaldıracak oldubittiler yaratıldığının
altını bir kez daha çizer ve önce bunun durdurulması ve giderilmesi gerektiğini vurgular. Bu kabul edilip,
Türkiye’ye elini Kıbrıs’tan çekmesi söylenmelidir.
Görüşmelerdeki ilerlemelerden yararlanılması gerektiği için bir durum saptaması yapılıp bunların bir ortak
yönetim kurulmasına yettiği gösterilmeli ve ortak yönetimin kurulması için yetecek bir çerçeve antlaşmasının
yapılması istenmelidir. Çözülmesi için gerek duyulan sorunlar ve uzlaşmaya henüz varılamamış hususlar için
ortak yönetim çalışırken görüşmeler yapılmalı ve ortak yönetimin bunu çözebileceğine güvenilmelidir.
Ortak yönetim kurulduktan sonra geriye kalacak garantiler ve güvenlik gibi sorunlar hepsinin katılacağı
konferansta ele alınmalı ve Kıbrıs ortak yönetimle toplantıya katılmaya çağrılmalıdır.
Yeni Kıbrıs Partisi (YKP) Kurultayı Olağan Onikinci Toplantısı, 8 Kasım 2014, Lefkoşa | 16
Esas konuları bir kenara bırakarak sözde kolay denilenlerle ilerleme raporlarına olanak vermek çıkmaz
yoldu, paket antlaşmanın yaralı olabilecek niteliği işe yaramamıştır. Yararı ancak taraflara ileri geri gitme
olanağı vermesiydi. Ama her manevra karşı tarafa saldırma amacıyla kullanılmıştır, onun için bu tutumartık
terk edilmelidir. Uzlaşılan konuların yürürlüğe konmasına izin verilmelidir.
Kurultay Kararı: 2
YKP, Türkiye’de AKP Yönetiminin Türkiye halklarına dayattığı radikal İslam yaşam
biçiminin Kıbrıs’ın kuzeyine taşınmasını reddeder ve buna karşı içte mücadele dışta
uluslararası dayanışma çağrısı yapar
TC asker-sivil Yönetimlerinin Kıbrıs’ın kuzeyinde bilinçli ve planlı bir şekilde, yaşamın her alanına egemen
olma süreci, her geçen yıl şekil değiştirerek sürmektedir.
TC yönetimleri, adanın kuzeyinde siyasi ve ekonomik kontrolü ellerinde tutmak için, bir yandan nüfus taşıyıp,
diğer yandan yurttaşlık dağıtarak, ülkenin kuzeyindeki demografik yapıyı değiştirmekle başladıkları işi, artan
bir ivmeyle sürdürmektedir.
Son yıllarda TC’de iş başında olan AKP yönetimi, TC de radikal İslamcılığı adım adım ülkesine bir yaşam
tarzı olarak dayatmakta ve birçok şehir, köy ve kasabada Sünni kültürünü yerleştirmeye çalışmaktadır. “Yeni
Türkiye” diye diye Osmanlı zamanındakine benzer uygulamaları geri getirme projeleri, Türkiye’nin çok daha
gerici ve dinci rejimlere sürüklenmesine yol açmaya başlamıştır. TC deki bu gelişmeler ülkemizin kuzeyine
de taşınmış, her alandaki fetihçi zihniyete, radikal İslamcılık da eklenerek, alt yapıda eğitim kurumları
kurulmaya başlanmıştır.
Kuran kursları artırılarak, külliye inşaatlarına girişilerek, Üniversitelerde ilahiyat bölümlerinin açılışı teşvik
edilerek, köy ve kasabaların siluetlerini bozan ikinci camiler inşa edilerek, tüm yüksek eğitim kurumlarına AK
Partinin simgesi AK renkli çift minareli ve çift şerefeli camiler ve mescitler de inşa edilmek suretiyle yoğun bir
biçimde zoraki radikal İslamcılık uygulamaları devreye sokulmuştur.
TC Yönetimleri, Kıbrıslılık kültürünü hatırlatacak ne varsa yok etmek için ellerinden geleni, planlı bir şekilde
uygulamaya koydukları bu 40 yılda, her zaman yanlarında yerli işbirlikçileri de bulmuşlardır.
YKP, Kıbrıslıların yıllardır sahip olduğu laik ve bu anlamda hoşgörülü kültür yapısının planlı bir şekilde
değiştirilerek yok edilmesine karşı olup, TC’nin bu asimilasyon uygulamalarını reddetmektedir. YKP Kıbrıslı
kültürünün yok etmeye çalışıp neo-liberal, faşist, gerici, dinci yapıyı bertaraf etmek için, içte mücadele, dışta
uluslararası dayanışma çağrısı yapar.
Kurultay Kararı: 3
YKP, yokoluş teolojilerinin karşısında ekososyalist siyasetin, geleceğin yaşamını
bugünden inşa etmek için çaba gösterir
Canlı yaşamının devamının sağlanması global ölçekte bu ve önümüzdeki yüzyılların en önemli siyasal
sorunudur. Canlılığın devam etmesi bir yandan biyolojik çeşitliliğin diğer yandan ise kültürel çeşitliliğin
korunması, geliştirilmesi ve iyileştirilmesine bağlıdır. Çeşitliliğin önündeki en büyük engel ise yaşamı
tektipleştiren kapitalist üretim tarzıdır.
Kapitalist üretim, bir yandan emeği, diğer yandan ise doğayı sömüren, baskı ve tahakküm altına alır ve tüm
varlığını bu sömürüye borçludur. İnsanı doğadan, doğayı da toplumsal bedeninden kopartan bu eril üretim ve
tüketim biçimi, rekabeti, yok etmeyi ve şiddeti tetikleyen, yok ederek birikim sağlayabilen bir büyüme
modelidir. Bu büyüme modeli, toplumu erilleştirirken, cinslerin çeşitliliğini yok etmekte, piyasanın birer malı
haline gelen tüm doğa varlıklarını ve emek gücünün pazarlanabilmesi için de kültürleri tektipleştirmektedir.
Tektipleştirilen toplumsal yaratıcı güç, piyasada bir emek gücüne, doğa ise bir hammaddeye dönüşmektedir.
Bunun sonucunda da üretim insani olandan kopmakta, doğanın sınırlarını hiçe saymaktadır. Bu büyümenin
bir an için tehlikeye gireceğinden duyulan kaygı toplumu atomize edecek tüm kültürel, iktisadi ve sosyal
pratiklerin hayata geçmesine yönelik maskülen, baskıcı bir dili her daim canlı tutmaktadır. Ataerkil figürlerden
beslenen, milliyetçi ve faşizan söylemlere kapı aralayan bu yeni kapitalist uygarlık sonunu getirmek pahasına
varlığını sürdürebilmektedir. Bir yandan muazzam bir toplumsallaşma yaşanırken, devlet aygıtının elindeki
şiddet tekelini bile kullanmaya yüzü dönük bir militaristleştirme hayata geçirilirken, dünya yurttaşlarına
kapitalistlerin önerdiği ise dünden daha farklı değildir: bireysel kurtuluş. Kapitalizmin geldiği bu yıkıcı aşama,
kendi varlık zeminini tehdit ederken; suyun, havanın, toprağın bir hammadde olarak dahi tükendiğinin uzun
süredir farkındayız. Kapitalistler Roma Klübü raporundan, sürdürülebilir kalkınma zirvelerinden beri dünyanın
bir felakete sürüklendiğini biliyor. Önerebildikleri tek yol ise ekolojik bu krizin piyasa yollarıyla çözülmesidir.
Ekonomik krizi de içerip aşan bu ekolojik kriz çağına piyasa toplumu ve kapitalizm yanıt üretemez. Buna
Yeni Kıbrıs Partisi (YKP) Kurultayı Olağan Onikinci Toplantısı, 8 Kasım 2014, Lefkoşa | 17
yanıt üretecek, sorumluluk hukukunu kapitalistler 2. Dünya savaşında atom bombası kullanarak çoktan
vazgeçtiler. Birikim için faşizmin toplumsallaşmasını, kültürlerin yok olmasını, kıtaların yağmalanmasına göz
yuman bir gelenek ve kültür biriktirdiler. Burjuva ahlakı bu anlamıyla çözüldü ve buna uygun da bir iktisat,
siyaset ve yaşam biçimi örgütledi. Toplumlar, kapitalizmin sınırlarının farkında. Farkında olmamız gereken
ise bu yaşamın bir zorunluluk olmadığıdır.
YKP kapitalist yaşamın tek ve zorunlu bir yaşam biçimi olmadığını bildiği gibi, emek sürecinde doğanın ve
insanın birlikteliğini görmezden gelen kalkınmacı siyasetlerin de kapitalistleşiğinin farkındadır. Bu nedenle,
emek ile doğa arasındaki yarılmayı aşan, emek sürecinde doğanın sınırlarını tanıyan, büyümeyi değil,
doğayla uyumlu bir sürdürülebilirliği esas alan siyasal yaşamın ekososyalist bir program olduğunu tespitini
yapar.
YKP, sınıfsal farklılaşmaları aşan, uygarlığın eril diline karşı bedenin çoğul dilini eksen alan, kültürel ve
biyolojik çeşitliliği korumak için ekososyalizm ekseninde mücadele eder. Ekososyalizm, bedeni, toplumsal ve
doğal varoluşuyla sahiplenen; insanı doğadan koparmayan; türlerin ve cinslerin çeşitliğini tanıyan; emeğin
özgürleşmesini, doğanın, türlerin ve cinslerin özgürleşmesiyle eş anlı gören; rekabeti değil uyumu,
dayanışmayı, karşılıklı yardımlaşmayı esas alan; şehir ve kırsal arasındaki çelişkiyi aşmayı önüne koyan;
milliyetçi, militarist, tekçi uluslaşmaya karşı çoğulluğa dayalı enternasyonalizmi savunan bir yaşama fikridir.
Ekososyalist bu fikriyat, dünyanın farklı coğrafyalarında filizlenmekte, toplumsal hareketlerin içinden,
sokaklardan iktidarı toplumsallaştıracak pratiklerini ve düşünsel zenginliğini sunmaktadır.
Coğrafyamızda, kontrolsüzce büyüyen inşaat sektörü doğayı sınırsız bir hammadde olarak algılayıp kâr
amacıyla dağları delmekte, oralardaki ekosistemleri yok etmektedirler. Yerel tohumların sonunu getirmek için
yasa çalışmaları yapılmakta, su gibi en temel ihtiyaçların sağlanması için doğayla harmoni içinde olacak
çözümler bulunmazken özelleştirileceği tartışılan suyun doğa talan edilerek Türkiye’den Kıbrıs’a
taşınmasının hazırlıkları yapılmaya çalışılmaktadır. Uzun vadede, insan da doğanın parçası olduğundan,
doğaya zararlı olanın insana da zararlı olduğu anlaşılacaktır.
YKP, içinde yaşadığımız coğrafyada, ekososyalizm ilkeleri çerçevesinde mücadeleyi yükseltecektir.
Kurultay Kararı: 4
Solda birlik meselesini toplumsal mücadeleler içerisinde ortak birleşik eylem
alanları oluşturulması temelinde ele alınması gerekir
YKP programında da belirtildiği gibi hiçbir durumu önceden reddetmeden, her koşulu kendi içinde
değerlendirerek kararlar alır.
İş ve güç birlikleri de bu ilke çerçevesinde değerlendirilir.
Kıbrıs’ın kuzeyinde bir süredir kendini hissettiren sorun, birliğin gerçekleşmesinin ana hedef haline getirilmesi
ve birliğin hedefinin ne olduğu sorusunun unutulmasıdır.
YKP herhangi bir dönemdeki seçimi, bu seçimlerin doğuracağı koşulları ve seçim dönemindeki mücadeleyi
ve bu mücadelenin kimlerle yapılacağını yine içinde bulunulan somut koşulların somut değerlendirmesi
sonucu, tüm organlarında tartışarak karar verir.
YKP, seçimlere katılmak için ittifak yapılıp yapılmayacağına da kendi somut koşulların somut tahlili
çerçevesinde kararlar verir. Ancak iş ve güç birliklerini seçim ittifakına indirgemez.
Maalesef, Kıbrıs’ın kuzeyinde birlik tartışmalarında genel yaklaşım sadece örgüt üst kademeleri nezdinde ve
esas itibariyle de seçimleri gözeten bir biçimde ele alınmaya devam ediyor.
Solda birlik ya da iş ve güç birliği ya da bir araya gelme sürecinin “aşağıdan” örgütlenmesi, “tabanı” hem de
sadece mevcut örgütlerin tabanını değil, halihazırda varolan yapılarda yer bulamamış birey ve kesimleri de
sürece dahil edilmesi ile gerçekten hedefine ulaşabilecektir.
“Meclise girip yapılacak büyük siyaset sahnesinde” değil de öncelikle “sokakta”, yani toplumsal direniş ve
mücadeleler içerisinde yaratılacak ortak eylem zeminleri aracılığıyla gerçekleşek birlik ya da bir araya
gelmeler rejime karşı gerçek bir alternatif oluşturacaktır.
Çeşitli yapılar, örgütler, inisiyatifler, toplumsal mücadeleler içerisinde biraraya gelmemiş, birlikte yürümemiş
ve bilgi alış verişinde bulunmamış ise, toplumsal hareketler içerisinde yan yana gelmek mümkün
olamamışsa, yalnız seçimler için ittifaka gitmek, ittifaka katılanların dahi çok da ciddiye almadıkları, “adet
yerini bulsun” diye ya da “gündeme gelmek için” söz konusu edilen bir tercih olarak kaldığını defalarca
yaşayıp gördük.
Yeni Kıbrıs Partisi (YKP) Kurultayı Olağan Onikinci Toplantısı, 8 Kasım 2014, Lefkoşa | 18
Kıbrıs’ın her iki yanındaki toplumsal hareketin yenilenebilmesi, yeniden anlamlı ve etkili bir siyasal aktör
halini alabilmesinin koşullarından biri, sokakta ortak eyleme kapasitesinin, değiştirebilme güveninin ve ona
olan inancının gündelik mücadeleler içerisinde hayata geçirilmesi ile mümkündür.
YKP, insan hak ve özgürlüklerinin geliştirilmesi amacıyla, anti-militarist, ekolojist, toplumsal cinsiyet eşitliği ve
emek mücadelelerini merkezine alarak, Kıbrıs sorunun çözümüne de odaklanan, emekçilerin ve tüm
ezilenlerin acil güncel sorunlarına çözümler için solda birlik meselesini toplumsal mücadeleler içerisinde
ortak birleşik eylem alanları oluşturulması temelinde ele alınması gerektiğini vurgular.
Kurultay Kararı 5:
YKP Kıbrıs’ta yaşanan işgali ve fetih sürecini reddeder ve bu durumu bertaraf etmek
için içte mücadele dışta uluslararası dayanışma çağrısı yapar
Kıbrıs’ta bozulan Anayasal Düzeni yeniden kurma iddiası ile 1974’te Kıbrıs’a askeri müdahalede bulunan
Türkiye, askeri müdahalenin hemen arkasından, Cenevre konvansiyonlarına aykırı olarak adanın kuzeyine
kendi nüfusunu taşımıştır. Kıbrıslı Rumlardan kalan evler, bahçeler, tarlalar ve arsalar bir “savaş ganimeti”
olarak dağıtılmıştır.
TC Devleti, aradan geçen kırk yılda, adada bozulan anayasal düzeni yeniden kurmak bir yana, işgalini
perçinleyecek ne gerekiyorsa onu yaptı.
12 Eylül faşist cuntası döneminde, cuntanın başı Kenan Evren, BM ve Uluslararası hukukun tüm uyarılarına
rağmen, Denktaş’ın daha uzun süre lider kalması için göstermelik “KKTC” ilanına da onay verdi.
TC ve işbirlikçileri, TC’nin adadaki askeri ve sivil varlığını garantiye alacak şekilde, adanın kuzeyinde
kendisine bağımlı bir siyasal ve ekonomik yapı inşa edildi.
Anayasal düzeni kurmak yerine, adanın kuzeyinde yeni ve modern askeri tesisler inşa ederek pek çok
toprağı telleyerek, duvarlarla çevreleyerek, askeri tesis, yasak bölge ilan edildi.
Adadaki sivil ve askeri varlığını koruyup kollayacak, kendine bağımlı “şükrancı hükümetler” ve “anavatancı
liderler” lehinde seçimlere müdahale edildi.
Adada barış lafını ağzına alan, Kıbrıslı Rum barışçılarla görüşen Kıbrıslı Türkler anında “hainlik ve ihanet” ile
suçladı ve Türkiye medyası dâhil Kıbrıs’taki yandaş gazetelerinde kişileri hedef gösterildiler.
Bir devletin vatandaşına vereceği en hayati kaynaklar ne ise, şimdi onlara da el atılmaktadır…
Türkiye’nin son on yıldır siyasi iktidar erki olan AKP ve başkanı RTE, bu çerçevede en başta elektrik, su,
telefon gibi kaynakların üretimi ve dağıtımını kısmen ele geçirmiştir. Yakın zamanda sonra da geriye
kalanını, getireceği suyun ve yanı sıra getirmeyi tasarladığı elektriğini kontrollerini, kendisinin belirleyeceği
bir kurulu yetkili kılarak, kısmen de özelleştirerek tamamlayacaktır.
Bu arada Kıbrıslılara ait mülklerin TC ve yandaş sermayeye peşkeş çekilmesine, kıyıların ve ormanlık
arazilerin betonlaşması ile sona eren devasa otel inşaatlarına, Türkiye’de izin verilen kumarhane izinleriyle
donatıldı.
Kıbrıslılara ait küçük işletmeler, çarşı-esnaf el değiştirirken, gündelik yaşam da yabancılaştı, Kıbrıslılar
üretimden koparıldı.
Yol ve sair altyapı inşaatlarında TC’den gelen firmalar cirit atmakta, kaçak işçilik ve iş cinayetleri
sıradanlaşmaktadır. 1974’de adada anayasal düzeni tesis etmenin yanı sıra, “Barış ve Özgürlük” de
taşıyacağı iddiasıyla yapılan TC işgalinin aradan geçen kırk yılda, ne yazık ki Maraş gibi bir hayalet şehir
geriye kalmıştır. Kapalı Maraş, adamızda, 40 yıl önce gerçekleşmiş işgalin, artık resmen ve cismen fetihe
dönüştüğü bir utanç tablosu gibi yıllardır orada durmaktadır.
Aradan geçen kırk yıl, işgalin bir sonucu olarak ortaya çıkan ganimetçi zihniyetin, buna karşı yükselen hem
Elen ve hem de Türk Milliyetçi tepkileri, Kıbrıs’ta ve Kıbrıslılar arasında, birleşmenin değil ayrılığın, barışın
değil karşılıklı güvensizliğin kaynağı olmuştur.
Bu çerçevede YKP, Kıbrıs’ın kuzeyindeki bu işgal ve fetih durumunu reddeder ve bu durumun bertaraf
edilmesi için içte mücadele, dışta sol ve barış güçleriyle uluslararası dayanışma çağrısında bulunur.
Yeni Kıbrıs Partisi (YKP) Kurultayı Olağan Onikinci Toplantısı, 8 Kasım 2014, Lefkoşa | 19

Benzer belgeler

11. Kurultay kitabı 2012

11. Kurultay kitabı 2012 vermesi sağlanan TKP içinde partiyi parçalayan hareketler başlamış ve o zamanın Türkiye’nin kulu ve Kıbrıslı Türklerin lideri rolüne atanmış olan R.R. Denktaş tarafından anılarında “TKP içindeki hü...

Detaylı

1. Olağanüstü Kurultay kitabı 2009

1. Olağanüstü Kurultay kitabı 2009 Birey, Halil Karapaşaoğlu, Hazal Yolga, Münevver Özakalın ve Tuğçe Koruoğlu Parti Meclisi kararı ile Parti Meclisi üyeliklerine atandılar. YKP, bu dönemde hem kendi coğrafyasına yönelik, hem de öze...

Detaylı