Ocak 2007 - Binfikir

Transkript

Ocak 2007 - Binfikir
04.01.2007
05:46
Seite 1
Halka raðmen
halk için medya
Kayýp yýl riski
Türk’ü kötülemek
Türk’e kaldý
yürütülen müzakereler en seçme filmleri bile aratmayacak bir boyut kazanmýþ durumda. Süreçte ne ararsanýz
var...
Sahi ya, biz yabancý kökenliler de
Öneriler bir bir geliyor. Artýk Tür-
Güven ÖZALP
Erdinç UTKU
Avrupa Birliði’yle Türkiye arasýnda
Binfikir’in düzenlediði “Belçika’da
Türkçe basýnýn sorunlarý” panelinde en
dikkat çekici nokta siyasetçi Mustafa
Öztürk’ün yorumuydu...
Erdem RESNE
Belçika birliðini Türk
ve Faslýlara borçlu
5
6
olmasak, n’olacak bu Belçika’nýn hali?
8
www.binfikir.be
Sayfa 1.qxp
kiye’den biriyle evlenmek zor olacak
gibi görünüyor...
Adnan YILDIZ
20
YENÝ YILDA YENÝ
UYGULAMALAR
4’te
Okuyun, bir fikir edinin
Sayý 14 - Ocak 2007
2006’DA TÜRKLERÝ
ETKÝLEYEN OLAYLAR
14 ’te
den
Binfikir’e halkýmýzýn
gösterdiði yoðun ilgi
tüccarlarýn aðzýný sulandýrýyor
Binfikir olarak uzun zamandýr polemiðe girmiyoruz. Gazeteciliði ilkeli yapmaya karar veren herkesi,
görüþü ne olursa olsun, saygýyla karþýlayýp rakip olarak görmekten sakýndýk. Bu nedenle Türkçe medya
paneli bile düzenledik ve HERKESÝ davet ettik. Meslek
ilkelerine, dayanýþmaya ve çalýþma þartlarýnýn düzelmesine sahip çýktýk. Ancak temel etik kurallarýný ihlal
edenlerle dayanýþma içinde olmamýz düþünülemez.
Çünkü bunu yaparsak bu ilkesizliðe alet olmuþ
sayýlýrýz.
EuroTürk gazetesinin sahibiyle “iþ” iliþkisinde olan
bir zat-ý muhterem, ürününü daðýtmakla görevli olduðu bir Lüksemburg þirketi aracýlýðýyla Binfikir ve
Beltürk Gazeteleri’nin Belçika, Hollanda ve
Lüksemburg’ta isim ve kullaným hakkýna el koyma giriþiminde bulundu. Bu, düpedüz bir saldýrý ve susturma
giriþimidir.
Bildiðiniz gibi, bahsi geçen gazetenin temel basýn
ilkelerini ihlal edip siyasi destek karþýlýðýnda Sait
Köse’den para istediði haberleri, yine Köse’nin aðzýndan Binfikir ve Beltürk sitelerinde yayýmlanmýþtý. Hatta
o zamanlar EuroTürk gazetesinin sahibi ve iddialarýn
muhatabý Ethem Kýþlalý’yý arayan arkadaþýmýz Serpil
Aygün, herhangi bir açýklama alamamakla birlikte
haberin yayýmlanmasýný engellemek için tehdit edildi.
Nezaketen bu tehdit olayýndan söz bile etmedik. Fakat
bu kadar sinsice yürütülen bir susturma operasyonuna
sessiz kalmamýz düþünülemez. Yayýncýlýðý ticari bir
çýkar kapýsý olarak görenlerin ilk icraatý deðil bu. Ýlkeli yayýncýlýk ve Binfikir’e halkýmýzýn gösterdiði yoðun
ilgi, bazý tüccarlarýn aðzýný sulandýrýyor. Baþýna geçirdiði gazete maskesiyle umduðu rantý alamayanlar, gecegündüz çalýþarak oluþturduðumuz imajýmýzý, Binfikir
ismini çalýp ün yapmayý umuyorlar. Hukuki alanda
hakkýmýzý aramakla birlikte Belçika’da yayýmlanan tüm
gazetelere, gazeteci dernekleri ve medyayla uðraþan
Belçika kurumlarýna da etiðe aykýrý bu olayý duyurmayý görev biliyoruz.
Bu tür olaylara son vermenin tek yolu düzenlediðimiz panelde de ortaya çýktýðý gibi Belçika’da yerel
medyanýn içdenetimini saðlayacak mekanizmalarý
oluþturma yönünde örgütlenmesidir.
Avrupa’ya
örnek gösterildik
elçika’da yayýn yapan Binfikir gazetesinin, Avrupa
Türk Gazeteciler Birliði
(ATGB) ile birlikte düzenlediði “Belçika’daki Türkçe yerel medyanýn sorunlarý” konulu panel, yoðun bir
katýlýma sahne oldu. Belçika’da yayýncýlýk yapan tüm kesimler ilk defa bir araya gelerek kavgasýz, gürültüsüz bir þekilde ortak sorunlarýný dile getirdiler.
ATGB Baþkaný Gürsel Köksal, bu toplantýdan, diðer Avrupa ülkelerinde de
zaman kaybetmeden benzer etkinlikler
düzenlenmesine yönelik bir mesaj çýktýðýný belirterek, “Artýk ortak enerjiyi Avrupa’daki Türkçe medyanýn, Türkçe iletiþimin geleceðine yöneltmek gerekiyor”
dedi ve böylece panelimizi diðer Avrupa ülkelerine örnek olarak gösterdi.
B
Sayfa 11’de
Okurlarýmýzýn Kurban Bayramý
ve yeni yýlýný kutlarýz
Sayfa 2.qxp
04.01.2007
00:41
Seite 1
Sayfa 3.qxp
04.01.2007
06:39
Seite 1
Ocak 2007
GÜNDEM
Binfikir ajanslara
haber kaynaðý oluyor
3
editör’den
[email protected]
Haber Merkezi
aha önce Belçika basýnýnýn ilginç bulduðu ve tanýtým amacýyla konu aldýðý site ve gazetemiz Binfikir, artýk haber konusu deðil,
haber kaynaðý oluyor.
Serpil Aygün’ün “ýrkçýlýk maðduru
Türk” haberi, Türkiye’de yayýn yapan birçok internet sitesi ve haber ajansý tarafýndan Binfikir kaynaklý olarak okuyuculara
sunuldu. Binfikir geçen sene de Paris’te
düzenlenmesi gereken Ermeni Soykýrým
yasalarýný protesto yürüyüþünün iptali
haberiyle Türk medyasýnýn ilgi odaðý olmuþtu.
Türk medyasýný aþýp Belçika gazetelerine de sýzan Binfikir haberleri, La Libre
Belgique gazetesinin seçim öncesi hazýrladýðý iki sayfalýk Türk toplumu sunuþunda kaynak olarak kullanýlmýþtý. Ardýndan
Le Soir gazetesi, Emir Kýr’ýn baþkanlýk hedefi hakkýnda yine Binfikir’den yararlanmýþtý. Son olarak da UETD’nin düzenlediði toplantýyý “Malaise Ottoman à l’ULB”
baþlýklý makalede haber yapan Le Soir,
derneðin tanýtýmý için gazetemizde yayýmlanan Sivil Toplum Örgütleri söyleþisinden yararlandý.
Binfikir, kuruluþundan bu yana Brussel
Deze Week, Le Journal du Mardi, FM
Brussel ve Het Belang van Limburg tarafýndan özel röportajlarla Belçikalýlara tanýtýldý.
D
Yeni yýlda
yeni umutlarla
laman Sosyalist Sendikasý
ABVV, bir kez daha Flaman Sosyalist Parti SP.a
ile anlaþmazlýða düþtü. Kurumsal
reformlar kapasamýnda SP.a’nýn
da, diðer partiler gibi çalýþma
sektörünü tamamen bölmek istemesi, sendika tarafýndan kabul
edilemez bir durum olarak deðerlendiriliyor.
Belçika’da genellikle kurumsal
reform ve federalleþme derken,
kabaca ayrýmcý Flamanlar ve karþý gelen Valonlar imajý oluþuyor-
F
du. Sadece bir konuda bu saflaþma Flaman-Valon tartýþmasýný
aþýp, ideolojik bir hale geliyordu:
çaliþma ve sosyal sigorta. Bu konuda genellikle Sosyalistler, ulusal dayanýþmaya sahip çýkýp bölünmeye karþý geliyordu. Fakat
Flaman Sosyalist Partisi SP.a, artýk bu sektörün de bölgeler arasýnda paylaþýlmasýný talep ediyor.
ABVV’ye göre, bu istek fazla.
Çalýþma ve iþsizlik meselelerini
federalleþtirmenin tehlikeli olduðunu savunan sendika, bunun
zamanla sosyal sigorta’yý tamamen çökerteceði görüþünde. Genel kanýnýn aksine iki bölge arasýnda çok büyük fark olmadýðýný
söyleyen sendika yetkilileri, saðlýk ve emeklilik masraflarýnýn
hem Flaman, hem Valon Bölgesi’nde ayný olduðunu, sadece iþsizlere verilen ödeneklerin Valon
Bölgesi’nde daha yüksek olduðunu açýklýyor. Bunun da Valon
Bölgesi’ndeki genel iþsizlik sorunundan kaynaklandýðýnýn üzerinde duruluyor.
2006’da Resmi Gazete’de
76 bin 486 sayfa yasa yayýmlandý
uç iþleyip mahkemeye
çýkarýlan ve yasalarý bilmediðini açýklayanlara
Belçika’da genellikle þu hukuk
sözü hatýrlatýlýr: “Herkesin yasalarý bilmesi gerektiði varsayýlýr”.
Sadece varsayým. Çünkü Belçika’da sadece 2006 yýlýnda resmi
gazete’de yayýmlanan yasalar,
tam 76.486 sayfayý kapsýyor! Ya-
S
ni her vatandaþýn, günlük 200
sayfa yasayý ezberlemesi lazým.
Bu sayý bir rekor deðil. 2005
yýlýna nazaran 20.000 sayfa fazla basýlmýþ, fakat 2004’teki yasa
sayfa sayýsý tam 87.755’miþ. Bu
sayý aslýnda sadece federal yasalarý deðil, bölge yasa ve kanunlarýný, genelgeleri ve yönetmelikleri de kapsýyor.
eni yýl, bayram kutlamalarý derken, 2007’deki ilk
sayýmýzý çýkarmanýn heyecanýný yaþýyorduk ki,
bazý sahtekarlarýn paravan þirketler aracýlýðýyla, yirmiye
aþkýn insanýn alýnteriyle oluþturduðu ve halkýmýzýn beðenisini kazanan Gazetemiz Binfikir’in ismini gaspetmeye çalýþtýklarýný öðrendik. Gazeteciliði ticari amaçlarý için araç olarak kullananlara gereken yanýtý birinci
sayfamýzda verdik.
Binfikir Gazetesi olarak Avrupa Türk Gazeteciler Birliði ile birlikte düzenlediðimiz panelin gerekliliði de bu
geliþme ile bir kez de
ortaya çýkmýþ oldu.
Önümüzeki günlerde
Binfikir olarak yaptýðýbu konudaki çalýþmamýz haberlerin hem
larýmýz devam edecek
Belçika hem de Türk
ancak bu sayýmýzda
panelle ilgili geliþmemedyasýnda kaynak
leri okuyabilirsiniz.
olarak gösterilmesi
Ayrýca Binfikir olabizleri mutlu ederken,
rak yaptýðýmýz haberlerin hem Belçika hem
siz okuyucularýmýzla
de Türk medyasýnda
da bu bilgileri paylaþkaynak olarak gösterilmesi bizleri mutlu
mak istedik.
ederken, siz okuyucularýmýzla da bu bilgileri paylaþmak istedik. Binfikir web sitemiz hýzlý ve doðru haberleriyle ulusal Türk basýnýna hatta ajanslara kaynak oluyor. Diðer taraftan gazetemizde yeralan haber
ve röportajlar da Belçika medyasýnda yeraldý. Konuyla
ilgili haberi üçüncü sayfamýzda okuyabilirsiniz.
Yeni yýlýn bu ilk sayýsýnda geçtiðimiz ayýn önemli geliþmelerini haber, yorum ve röportajlarla bulacaksýnýz.
Bunun yanýnda 2007 yýlýndaki yeni geliþmeleri de sizler için derledik.
Frankofon Radyo Televizyon Kurumu RTBF’in yaptýðý kurgu haberin perde arkasýný arkadaþýmýz Erdem
Resne’nin, programýn sunucusu François de Brigode ile
yaptýðý röportajýnýn yeraldýðý orta sayfada aralayabilirsiniz. Bu sayýnýn diðer bir önemli röportajýnda geleneksel Türkçe müziði farklý kültürlerden sanatçýlarla, farklý tarzlarla yorumlayan sanatçý Sibel’i, grubunu ve çalýþmalarýný arkadaþýmýz Erdinç Utku’nun kaleminden sizlere sunuyoruz.
Halkýn Nabzý’nda arkadaþýmýz Ece Ayaydýn, Gent sokaklarýnda vatandaþlarýn Kurban Bayramý ve yeni yýlla
ilgili görüþlerini aldý. Sivil Toplum Örgütleri tanýtýmýnda bu ay Liege Türk Dernekleri Federasyonu ile görüþtük. Baþkan Ýbrahim Kaya ve Federasyon yönetim kurulu üyeleri örgütlenmelerini tanýtýrken, Liege’deki siyasi faaliyetleri hakkýnda da önemli açýklamalarda bulundular.
Çocuk sayfamýzýn yeni konuðu sevimli köpek Pati,
Belçika’nýn önemli merkezlerini çocuklarýmýz için dolaþýp, onlar için anlattý. Pati bundan sonra her ay bizimle olacak. Çocuklarýmýzýn kendi resim , yazý ve þiirlerini de bu sayfada yayýnlamaya devam ediyoruz.
Yeni yýlda yeni umutlarla ve yayýnlarla birlikte olmak
dileðiyle tüm okuyucularýmýzýn yeni yýlýný ve kurban
bayramýný kutluyorum.
Y
SP.A ve ABVV arasýnda yine fikir ayrýlýðý
Belçika’nýn federal yapýya bürünmesiyle artan sayfa sayýsý,
yetkililere göre gelecek senelerde düþüþe geçecek. Yayýmlanan
yasalrýn çoðunlukla yeni yasa
olmadýðý ve eski yasalarýn eksikliklerini tamamlamak veya
gereksiz bazý yasalarý kaldýrmak
amacýyla yayýmlandýðý söyleniyor.
Serpil Aygün
Sayfa 4x.qxp
04.01.2007
02:02
Seite 1
Ocak 2007
GÜNDEM
4
Belçika’da yeni yýlda
yeni uygulamalar
[email protected]
Mafya’nýn
saðý solu olmaz
ir zamanlar, sað ve sol politik kutuplarýn daha belirgin olduðu dönemlerde yeraltý dünyasýný yönlendirenlerin bile saðcýsý solcusu olduðu söylenirdi. Hatta 1980 darbesi öncesi ünlü babalar vardý
ki solcu baba olarak ün salmýþlardý.
Ýsimleri telaffuz etmek istemiyorum. Yanlýþ hatýrlayabiliyor olabilirim, bir de konu þahýslar deðil.
Geçenlerde de Belçika’yý iyi bilen bir kaç tanýdýkla sohbet ederken Türk asýllý bir iþadamýndan bahsedildi. Aramýzdan birisi ne iþadamý ya, mafya O dedi.
Bir diðeri savunmaya çalýþtý “ama O solcu” dedi. Daha sonra baþka biri “solcu mafya babalarý yok mu
abi, O da öyle” dedi. Bir ara kim bu adamý yeriyor
kim kayýrýyor, þaþýrdým. Benim aklým bu konuda hep karýþýr. Yaa arkadaþlar dedim
Hem mahallemafya illegal bir çýkar grubu
nin kýzýnýn
deðil midir? Öyle ise mafyanamusunu
nýn solcusu olur mu? Ya da
solcu olan adam mafya olur
koruyup hem
mu?
de fuhuþ yaYa da Robin Hood gibi solpanlardan hacu mafya elemanlarý zenginden alýp fakire mi verir? Bazý
raç kesilmez.
eski Türk filmlerinde öyledir
Böyle olursa
ya. Örneðin, baba ölünce büyük abi küçük yaþýna raðmen
mahallenizin
evi geçindirmek için tahsili
kýzlarý daha
býrakýr. Gayesi diðer kardeþçoook batakla- lerini okutmak ve evi geçindirmektir. Ama su satarak,
ra düþerler.
boyacýlýk yaparak bunun altýndan kalkamaz ve racon
neyse yolu ona göre çizilir. Küçük suçlardan büyük
suçlara, kodese girip çýkmalara derken kendini organize suç örgütlerinin içinde serpilmiþ bir delikanlý
olarak bulur. Ama kötü kalpli biri olmadýðýndan ve
kaderin aðýna takýldýðýndan bütün bunlarý yapmaktadýr. Ve topladýklarý haraçtan aldýklarýnýn bir kýsmýný
eski mahallesinin fakir insanlarýna daðýtmaktadýr.
Ve yine, bu Türk filmlerinde, ahlaki deðerlerimiz
böyle þeyleri kabul edemediðinden, su testisi su yolunda kýrýlýr. Hatta böyle filmlerin acýklý sonunda
mafya aðabeyin okuttuðu kardeþ komser ya da savcý olmuþtur ve bu Robin Hood’larýn ölümü bu kardeþlerin elinden olur.
Bana soracak olursanýz, solun, saðýn biraz karýþtýðý, deðerlerin biraz deðerinden yitirdiði þu günlerde
mafyanýn saðcýsý solcusu olmaz. (Saðý-solu da olmaz) Zaten solcu olunursa mafya olunmaz. Hem
mahallenin kýzýnýn namusunu koruyup hem de fuhuþ yapanlardan haraç kesilmez. Böyle olursa mahallenizin kýzlarý daha çoook bataklara düþerler.
Küreselleþme rüzgarýnda 80 öncesinin anlamýnda
ne sað kaldý ortada ne de sol. Ne gariptir ki bu süreç en çok da sosyalizm bayraðýný yere düþüren eski Doðu Bloku ülkelerinde yaþandý. Böyle olunca da
ortalýk mafyaya kaldý.Sosyal adaletin iyi düzenlenmediði ülkelerde meydan yasadýþý oluþumlara kalýyor.
B
Yeni yýlla birlikte Belçika’da bazý alanlarda yaþamýmýzý çok yakýndan etkileyecek yeni uygulamalar geliyor.
Serpil Aygün
* Yeni yýlda tüm mali pullar
uygulamadan
kaldýrýlýyor.
Resmi belgelere mali pul yapýþtýrýlmasý gerekmeyecek.
* Sigara fiyatlarý 50 cent
zamlanacak. Fiyat artýþý sigaraya eklenen vergilerin yükseltilmesinden kaynaklanýyor.
* 1 Ocak 2007 tarihinden
itibaren lokantalarda sigara
yasaðý uygulamasý baþlatýlýyor. Bu tarihten sonra sadece
lokantalarýn özellikle sigara
içmeye ayrýlmýþ kapalý odalarýnda sigara içilebilecek. Lokantalarýn yasaða uymamasý
tespit edildiðinde ilk kez uyarýlýp, yasa hakkýnda bilgi verilecek. Tekrarlanmasý durumunda ise denetimciler 150
ila 1650 euro ceza kesebilecek. Belçika’da sigara yasaðý
ilk olarak 1976 yýlýnda otobüslerde baþladý, daha sonra
da 1987 yýlýnda kamuya açýk
yerlerde uygulandý. Uçaklarda 1998, trenlerde 2004 ve iþyerlerinde ise 2006 yýlýnda
yasak uygulamasý baþladý.
*2007 yýlýnda elektrik için
uygulanan ucuz gece tarifesi
hafta sonlarý da geçerli olacak. Ucuz tarifeden yararlanabilmek için geceleri çamaþýr ve bulaþýk yýkama ve ütü
yapma alýþkanlýðý da böylece
sona erecek. Bu iþler hafta
sonlarý ayný ucuz tarifeden
yararlanýlarak gündüz de yapýlabilecek.
*Ulusal telekomünikasyon
þirketi Belgacom yurtiçi sabit
telefonla telefon etme fiyatlarýný % 2 artýracak. Sabit telefondan diðer sabit telefonlara
ya da cep telefonlarýna yapýlan görüþmeler % 2 zamlanýyor.
* Yol çalýþmalarý nedeniyle
müþterisi azalan esnaf 1
Ocak’tan itibaren tazminat isteyebilecek. Çalýþmalar nedeniyle iþyerini en az 14 gün
kapatmak zorunda kalan esnaflar kapalý kaldýðý her gün
için 44,20 Euro alacak.
*2 yaþýnýn altýndaki çocuklarda menenjite karþý yapýlan
aþý masrafý geri alýnabilecek.
Bu aþý çocuk baþýna 273,08
Euro’ya mal oluyor.
*1 Ocaktan itibaren rahim
kanseri aþýsý(Gardasil) maliyetinin bir kýsmý hastalýk sigortasý tarafýndan geri ödenecek. 3 kez yapýlmasý gereken
bu aþý toplam 412,20 Euro’ya
maloluyor. Hastalýk sigortalarý bu masrafýn 50 Euro – 150
Euro’luk bölümünü geri ödeyecek. Belçika’da yýlda 270
kadýn rahim kanseri nedeniyle yaþamýný yitiriyor.
* Gerekmediði halde hastanelerin acil servislerine baþvuran hastalar yeni yýlda 18
Euro ödeyecekler. Uygulama
Acil Servisleri gereksiz yere
meþgul edilmesinin önüne
geçilmek amacýyla baþlatýlýyor. Ev doktorunun gönderdiði ya da ambulansla gerçekten acil olduðu icin acil
servisten yararlananlar ise sadece 4 Euro ödeyecekler.
* 1 Ocak 2007’den itibaren
Brüksel’de musluk suyu fiayatlarý artýyor. Fiyat artýþý 19.
yüzyýldan kalma su altyapýsýný modernize etmek amacýyla
uygulanacak. Suyun fiyatý
metre küp baþýna 0,25 Euro’dan (25 cent) 0,43 Euro’ya
(43 cent) çýkýyor.
* 1 Ocak 2007 tarihinden
itibaren Flaman Bölgesinde
eþini kaybedenler, oturduklarý evin yarýsýný üzerine geçirmek için veraset ve intikal
vergisi ödemeyecek. Uygulama evliler ve birlikte yaþayanlar için geçerli. 3 yýldan
fazla ayný çatý altýnda yaþayan
kardeþler de bu uygulamadan yararlanabilecek.
* Flaman Bölgesinde 10 bin
Euro’nun üzerinde tamirat/inþaat iþi yapanlar 1 Ocak
2007’den itibaren Flaman
Toplumu’ndan tamir primi
alabilecekler. Bu pirim masrafýn en fazla % 30’u olacak
ve 10000 Euro’yu geçemeyecek. Küçük inþaat iþlerini
kendi yapanlar da bu primden yararlanabilecek.
Sayfa 5x.qxp
04.01.2007
02:41
Seite 1
Ocak 2007
GÜNDEM
infikir’in düzenlediði “Belçika’da
Türkçe basýnýn sorunlarý” panelinde en dikkat çekici nokta siyasetçi
Mustafa Öztürk’ün yorumuydu: “fazla vitamin, bünyeye zarar. Binfikir kalitesini
düþürüp halka inmeli”. Eleþtirel bile olsa
kalitemizin kabul görmesi bizi gururlandýrdý. Konunun özüne dönmek gerekirse; medyanýn ve kamuoyunu yönlendirici kesimin (sanatçý, düþünür, vs...) topluma olumlu yönde katký yapma sorumluluðu elbette var. Fakat “halka inmek”
kavramý bizce yanlýþ. Neden?
1- Bir insan bir eser ürettiðinde elbette bunun faydasý görülür. Ama sanatçý,
düþünür, gazeteci, faydalý olmak gibi bir
dayatmaya boyun eðmez. Doðrularýna
göre üretir-yazar-çizer ve bu üretim yetkililer ve halk tarafýndan kullanýlýr. Faydalý olmak sonuç olabilir, ama amaç deðildir. Faydalý olma amacýný güden ve
gütmesi gereken sadece siyasetçidir, yetkilidir.
2- Halk-aydýn ikilemi olduðunu düþünmek ilginç bir yanýlgý. Aydýn denen
kiþi gökten zembille inmiyor. Yaþamýnýn
belirli dönemlerinde halkla ters düþse ve
ondan kopsa bile, aydýn da halktan gelip
toplum sorunlarýna kafa yoran bireydir.
3- “Halktan kopsa bile” derken, yazar Özdemir Ýnce’nin bu konuda karaladýðý birkaç satýrý aktarýyoruz:
“Toplumun her katmanýnda 'Ay-
5
B
[email protected]
Halka raðmen halk için medya
“Halka inmek gerek” diyenlerin, yani bir þekilde halký cahil sananlarýn, ayný zamanda en halkçý geçinen insanlar olmalarý sizce
ilginç deðil mi? Buna halký düþünmek deðil, popülizm deniyor.
dýn'ýn Görev ve Sorumluluklarý' konusunda deðiþik yanýlsamalar var. Biri:
“Aydýn, halký aydýnlatmakla görevlidir!”
[Bu görüþe] ülkemizde bir katký bile yapýldý: 'Aydýn, halký anlamak için onun
ayaðýna gitmelidir!' [Aydýn] elbette toplumunu, sýnýfýný tanýmak ve anlamak zorunda. Ancak, sadece Türk halký deðil,
hiçbir halk, 'aydýn'ý kendinden saymaz.
Hatta sevmez. Ama baþý sýkýþtýkça, yaþadýðý bunalýmýn faturasýný ona gönder-
mekten zevk alýr. Bu nedenle, aydýn ile
halk arasýnda iletiþim eksikliði bizim
topluma özgü bir durum deðil, evrensel.
Savaþ gibi hayatî bunalýmlarýn dýþýnda,
halk ile aydýnýn ayný amaç ve gündelik
kaygýlarý paylaþtýklarý pek görülmez.
Halk, statükodan uzaklaþmaktan tedirgin olur; arzu ettiði ve kendi lehine olmasýný dilediði deðiþikliklerin statüko ortamýnda gerçekleþmesini ister. 'Aydýn' ise
statükonun tartýþýldýðý yerde ve onu tar-
týþmak için söz alýr. Durum böyle iken
aydýný her þeyden sorumlu toplum çobanýna dönüþtürmek yanýlsama olmuyor
mu?” (15/04/2001)
“Evet, halktan kopmadan aydýn olmanýn, halka yararlý aydýn olmanýn
olanaðý yoktur!” (31/08/2003)
Bu sözleri söylemeye çok az insan
cesaret edebiliyor, çünkü halktan tepki
almaktan korkuyor. Oysa burada halktan kopma denen þey, halký küçümsemek deðil. Tam tersi: “halka inmek gerek” diyenlerin, yani bir þekilde halký cahil sananlarýn (burada sayýn Öztürk’ü
eleþtirmiyoruz, genel bir tanýmdýr), ayný
zamanda en halkçý geçinen insanlar olmalarý sizce ilginç deðil mi? Buna halký
düþünmek deðil, popülizm deniyor. Yakýn Türk tarihinde ibret alýnacak yeterince aydýn var: Aziz Nesin ve Nazim Hikmet gibi. Bunlar ne halka karþý, ne halkýn yanýnda idi. Sadece bazen halka raðmen halk için savaþtýlar.
Binfikir ekibi zaten en geniþ kitleye
uzanabilmek için sürekli bu seviye konularýný tartýþýyor. Ama “halk anlamýyor”
mazeretine sýðýnsaydýk hiçbir þey yazmamamýz, sadece eðlencelik bir gazete
çýkarmamýz gerekirdi. Bu yüzden Binfikir, halka inmeyi deðil, halký yükseltmeyi amaçlýyor. Ýnsanlara “muhtaç çocuk”
gözüyle deðil, “sorumlu yetiþkin” gözüyle bakýyor.
Türk siyasetçiler yerel göreve baþladý
Erdem Resne
on olarak 2 Ocak’ta Flaman bölge belediyelerinde meclis üyelerinin yemin etmesiyle Belçika
genelindeki 80’e yakýn Türk siyasetçi,
yerel yönetimde göreve baþladý.
Gent’teki yemin töreninde encümen
olarak mazbata alan Fatma Pehlivan
(SP.a), bu þehirde ilk Türk kökenli encümen oldu. Schaerbeek’te Sait Köse
(MR), Saint-Josse’ta Hava Ardýçlýk (PS –
Emir Kýr’a vekaleten) ve Nezahat Namlý (PS), Beringen’de Selahattin Koçak
(SP.a) ve Ahmet Koç, (SP.a), Genk’te
Ali Çaðlar (CD&V), Heusden-Zolder’de
Gökay Elkýlýç (Nieuw-SP.a) da encü-
S
Fatma
Pehlivan
menliðe hak kazandýlar.
Seçilen diðer Türkler de belediye
meclis üyesi olarak yerlerini aldýlar.
Mahinur
Özdemir
Bunlarýn arasýnda Binfikir ekibinden
Ýlknur Cengiz (Gent – Spirit) ve Mehmet Aydoðdu (PS - Liège) da bulunuyor.
Kampanya sýrasýnda baþlayan çekiþme ve spekülasyonlar seçim sonrasý da
gündemi meþgul etti. Schaerbeek’te seçilen iki türbalý Türk adaydan Mahinur
Özdemir, turbanla yemin ederken,
Derya Alýç baþörtüsünü çýkarýp dikkat
çekti. Parti baskýsýna boyun eðdiði söylenen Alýç, Binfikir’den Fikret Aydemir’e kampanya sýrasýnda “gerekirse
Merve oluruz” demesine raðmen resmi
alanda türbandan vazgeçti. Saint-Josse’ta ise engelli encümen Emir Kýr’ýn
yerine, Polis teþkilatýndan istifa eden
Hava Ardýçlýk geldi. Ýstifa edip etmeyeceði merak konusu olan fakat Emir Kýr
tarafýndan desteklenen Ardýçlýk, Kýr’ýn
bölge bakanlýðý süresince 1. encümen
olarak görev yapacak.
Gent’te ise siyasetin aðýr toplarý buluþtu. Baþbakan Guy Verhofstadt ve
Derya
Alýç
Bakan Freya Van den Bossche’un bakanlýk görevlerinin yaný sýra belediye
meclisine de girmeleri eleþtirildi. Vakit
bulamayacaklarý yönünde eleþtirilen iki
ünlü siyasetçi, tüm oturumlara katýlacaklarýna dair güvence verdi. Ayný þekilde senatör olan Fatma Pehlivan’ýn
da, encümenliðe baþladýktan sonra
yaklaþan genel seçimlerde senato için
tekrar aday olup olmayacaðý merak
ediliyor.
Ýlknur Cengiz
Sayfa 6x.qxp
04.01.2007
05:55
Seite 1
Ocak 2007
GÜNDEM
6
’in gerçekleþtirdiði
son kurgu haberi
2007 için Türkiye-Avrupa Birliði iliþkilerine uyarlasak karþýmýza þöyle bir senaryo çýkardý herhalde… Brüksel, Türkiye’nin tüm Kopenhag kriterlerini yerine getirdiðine karar verir ve Ýlerleme
Raporu’nda yer alan tüm taleplerini geri çeker. Ek Protokol dayatmasýndan da
vazgeçtiði için askýya alýnan baþlýklarýn
hepsi normale döner hatta AB bununla
da yetinmeyip 35 müzakere baþlýðýnýn
en az 25’ini 2007’de açýp kapatacaðýný
açýklar. AB Komisyonu, Türkiye üye
olmadan baþka bir ülkenin üye olarak
alýnmayacaðýný duyurur. Fransa, Türkiye’nin üyeliði için düzenlemeyi düþündüðü referandumu anayasasýndan çýkarýp Ankara’dan resmen özür diler. Rum
lideri Tassos Papadopulos koltuðunu
Mehmet Ali Talat’a býrakarak emeklilik
günlerini KKTC’deki villasýnda geçirme
kararý alýr. Eurobarometre tarafýndan
düzenlenen kamuoyu yoklamalarý AB
ülkelerinde Türkiye’nin üyeliðine verilen desteðin oranýný yüzde 99,99 olarak
açýklar…
Maalesef durum bu senaryodan oldukça farklý. Avrupa Birliði’yle Türkiye
arasýnda yürütülen müzakereler en seçme filmleri bile aratmayacak bir boyut
kazanmýþ durumda. Süreçte ne ararsanýz var. Entrika, komplo, ihanet, hayal
RTBF
[email protected]
Kayýp yýl riski
Avrupa Birliði’yle Türkiye arasýnda yürütülen müzakereler en seçme
filmleri bile aratmayacak bir boyut kazanmýþ durumda. Süreçte ne
ararsanýz var. Entrika, komplo, ihanet, hayal kýrýklýðý...
kýrýklýðý... Son dönemde yüzde 30’lara
düþen AB þevkine ve aslýnda teknik nitelikli olmasý gerekirken baþtan aþaðýya
siyaset kokan bir sürece tanýk oluyoruz. Bu ortamda AB’nin bin dereden su
getirten tutumuna Türkiye’nin günü
kurtarma amaçlý politikalarý eklenince
2007 için ister istemez soru iþaretleri
oluþuyor.
Müzakerelere baþlamadan önce
hatta müzakerelerin ilk aylarýnda
AB’den gelen açýklamalara ya da Brük-
Belçika’da banka kartýyla
ödeme tehlikede
Haber Merkezi
Belçika Bancontact/MrCash sisteminden Uluslar arasý Maestro aðýna
geçilmesi banka kartlarýyla yapýlan
ödemelerin geleceðini tehlikeye sokuyor. Esnaf Örgütü NSZ tarafýndan
yapýlan bir araþtýrmaya göre dükkan
ve maðaza sahiplerinin % 31’i Maestro aðýnda ödeme maliyetlerinin
artmasý nedeniyle sadece nakit ödeme kabul edeceklerini söylediler.
Esnafýn yarýdan fazlasý banka kartýyla ödemelerin sadece büyük miktarlar için yapýlmasýndan yana tavýr
sergilediler ve bu durumda bile tüketicinin maliyetin bir kýsmýný ödemesini istediler. NSZ, Belçika’nýn
Maestro’yla birlikte geri adým attýðýný ve elektronik ödeme alýþkanlýðýný
tehlikeye soktuðunu ifade etti.
1 Ocaktan itibaren Maestro sistemini kullanacak olan bankalar,
kartla ödemeler için esnaftan iþlem
baþýna 0.05 euro ve iþlem miktarýnýn % 0.20’sini maliyet olarak alacaklar. Esnaflar Birliði Unizo’nun
yaptýðý hespalamalara göre yeni
system 105 milyon Euro ek maliyet
getirecek.
sel tarafýndan yayýmlanan belgelere
baktýðýmýzda geleneksel bir yaklaþýmla
karþý karþýya kalýyorduk. Temel haklar,
dini özgürlükler, azýnlýk haklarý, Kürt
sorunu gibi konular Türkiye’nin alýþýk
olduðu bir þekilde gündemdeydi. Aslýnda bu durumun yadýrganacak bir
boyutu da yoktu. Son bir kaç aya baktýðýmýzda ise önceliklerin deðiþtiðini ve
sürecin Ek Protokol’ün esiri olduðunu
görüyoruz. AB’nin aðzýndan dökülen
her iki kelimeden biri mutlaka bu bel-
geyle iliþkili. Bu da zaten topallayarak
ilerlemeye çalýþan süreci sürünme aþamasýna getirme sonucunu doðuruyor.
11 Aralýk’ta AB dýþiþleri bakanlarý
tarafýndan alýnan ve 14-15 Aralýk tarihindeki zirvede onaylanan kararlar
2007’nin, belki de sonrasýnýn, Türkiye
açýsýndan kolay geçmeyeceðinin somut
kanýtlarýdýr. Rahatlýkla söylenebilecek
tek þey 2007’nin, Türkiye-AB iliþkileri
açýsýndan “kayýp yýl” olma riskinin çok
yüksek olduðudur.
Türkiye-AB iliþkilerindeki þartlarda
bir þekilde iyileþtirme saðlansa bile iþler yolunda gitmekte zorlanacaktýr. Bunun belli baþlý nedenleri ise AB’yi bir
kez ele geçiren Rum Kesimi’nin sonuna kadar direnmekten vazgeçmeyecek
olmasý, Almanya’nýn altý ay boyunca
AB dönem baþkanlýðý koltuðunda oturacak olmasý, Fransa’daki seçimler ve
tabii ki Türkiye’deki seçimler olarak sýralanabilir.
2007’de “AB filminin geleneksel çizgilerle” devam edeceðinden kimsenin
þüphesi olmamalý. Türkiye’nin iç politika malzemesi olarak kullanýlmaya devam edileceði, Bizans oyunlarýnýn her
çeþidini göreceðimiz, çileden çýkaran
raporlarýn yayýmlanacaðý, provokatif
açýklamalarýn yapýlacaðý ve Ankara’nýn
rayda kalmaya çalýþacaðý bir yýl olacak
2007.
‘Yýlýn adamý’ Yves Leterme
De Standaard gazetesinin web sitesinde düzenlenen “yýlýn adamý” oylamasýnda Flaman baþbakaný Yves Leterme birinci geldi. Oylarýn %19’unu alan
Leterme’i, küresel ýsýnmayý ele alan filmiyle Al Gore izliyor. Üçüncülüðü ise,
ýrkçýlýða karþý “0110 konserleri”ni düzenleyen Tom Barman aldý.
Yves Leterme ayný zamanda “yýlýn siyasetçisi” yarýþmasýný da önde bitirdi.
2007 genel seçimleri öncesi Flaman
bölgesinde CD&V’nin yükseliþi böylece bir kez daha ortaya çýktý.
“Yýlýn kadýný” yarýþmasýna ise sporcular damga vurdu. Yüksek atlama’da
Avrupa þampiyonasýnda altýn madalya
kazanan Tia Hellebaut ilk sýrayý alýrken, atlet Kim Gevaert ve tenisçi Justine Henin onu izlediler.
Sayfa 7x.qxp
03.01.2007
19:39
Seite 1
Ocak 2007
GÜNDEM
7
Belçika deðil,
kamuoyu bölündü!
Haber Merkezi
Aralýk akþamý saat
20:20
sularýnda
RTBF’in yayýn akýþý
kesildi. Aniden ekrana çýkan haber ekipleri “Flamanlar baðýmsýzlýklarýný ilan etti” diye 90 dakikalýk bir program yaptýlar. Programýn þaka olduðunu anlatmak
için birkaç sembol kullanýldý.
Yetmedi. Telefon merkezine yoðun olarak danýþan halkýn paniði üzerine
RTBF, 30 dakika gecikmeyle bunun bir kurgu
olduðunu altyazýyla bildirdi. Ve günlerce süren
tepkiler...
Halkýn ilk tepkisi çok
aðýrdý. Ýnternette dolaþan
eleþtiriler ardýndan imza
kampanyalarýna kadar vardý.
Fakat bir gün aradan sonra
tepkiler duruldu. Kanalýn cesaretli davrandýðý yönünde yorumlar da yapýldý, önemli bir soruna ilgi çekildiði için kutlandý.
Yine de iþin kurgu tarafý birçok
soru iþareti uyandýrdý. Gazetecilerin, meslek kurallarýný ihlal ettikleri söylendi. Son olarak yapýlan araþtýrmaya göre Frankofonlarýn % 54’ü programýn sorumsuz olduðunu düþünüyor ama
sadece programý izleyenler baz
alýnýrsa, fikirler deðiþiyor: izleyenlerin % 87’si, gerçek bir soruna iþaret edildiðini; % 91’i de bu
programýn, Frankofonlarý konuya daha duyarlý kýldýðýný düþünüyor.
13
SÝYASÝLER VE YAPTIRIMLAR
Tüm Frankofon siyasetçiler
sanki anlaþmýþ gibi tek bir eleþtiri getirdiler: “sorumsuzluk”. Oysa RTBF’in böyle bir program yapacaðýný bazý isimler biliyordu.
Sadece þekil belirsizdi. Kanalýn
Genel Yönetmeni Jean-Paul Philippot, yönetim kurulu tarafýndan dinlendi. Ardýndan sorumlu
bakan Fadila Laanan (PS) tarafýndan. Ýki toplantýdan da ne ceza,
ne de istifa çýktý.
Bu kararýn arkasýnda biraz da
halk tepkisinin deðiþip yumuþamasý vardý. Ama Laanan, olasý bir
ceza için Radyo Televizyon Üst
Kurulu’na dosya aktarýldýðýný
açýkladý: “hatalar kabul edildi
ama ihlal yoktu. Benim ceza vermem sansür veya siyasi etki olarak yorumlanabilir, zaten böyle
bir yetkim yok. RTÜK bu konuda yetkili ve kararýný verecek.”
Yönetim kurulunun raporunda
izleyicilerden özür dilendi ve iç
denetim olarak RTBF’in dýþýndan
uzmanlarýn bulunacaðý bir etik
komitesi kurulmasý istendi. Ekibe güven tazeleyen yönetim kurulu, en büyük hatanýn kurgu
olayýný yeterince iyi belirtmemek
olduðunu açýkladý fakat programýn gerekli olduðunu ve
RTBF’in yine kamu görevi doðrultusunda böyle konulara dikkat çekeceðini açýkladý.
ETÝK KONSEYÝ
Uzun yýllardan beri ülkenin
Frankofon tarafýnda eksikliði hissedilen Etik Konseyi, bu programla birlikte tekrar gündeme
geldi. Profesyonel Gazeteciler
Derneði (AJP)’nin 4 yýldýr üzerinde çalýþtýðý yasa tasarýsý için
Fadila Laanan’dan en yakýn
zamanda gündeme getirileceðine dair söz alýndý. Flaman bölgesinde böyle bir
konsey mevcut ve gazetecilere karþý yaptýrýmlarý da
mümkün.
FLAMAN TEPKÝSÝ
Kuzey basýnýný en çok
meþgul eden konular, gazetecilerin etik kurallarýyla oynamalarý
ve programýn Flamanlar hakkýnda sunduðu kliþeler oldu. Kýyaslama olarak VRT’nin, böyle bir
programý iç tüzük gereði yapamayacaðý söylendi. Zira gazetecilerin uymasý gereken kurallar
en ufak kurgu sapmasýný bile engelliyor. Ýçerik konusunda ise
birçok Flaman gazetesi, ayýrýmcý
Flaman imajýndan rahatsýz oldu.
Ayrýca Frankofonlarýn da, Flamanlarýn istedikleri her devlet
reformuna “ayýrýmcýlýk” gözüyle
baktýðýný yazan gazeteler, Valonlarý “paranoyak” olmakla suçladý.
De Standaard’ýn web sitesindeki
ankete katýlanlarýn neredeyse yarýsý, RTBF’in fazla ileri gittiðini
düþünüyor.
YENÝ ÝNANÇ MEDYA
Erdem Resne
RTBF’in haber-kurgu progamý bir kez daha þunu kanýtladý: televizyonun beyinlerdeki etkisi
çok güçlü. Programýn baþýndaki “bu bir kurgu olmayabilir” anonsu, altyazýlar, yani yanlýþa iþaret
eden tüm belirtilere raðmen toplum, programa kandý. Çünkü tüm bilgilere raðmen insan her þeyden önce bir “inanç” makinasý. Bilgilerimiz genellikle duyum ve inançlardan ibaret. Haber bülteni izlerken herkesin ortak inancý, spikerin doðru söyleme niyetinde olduðu yönünde – en azýndan niyet olarak. Bu nedenle sürekli ve açýk biçimde kurgu yapýldýðýný belirten bir iþaret olmadýkça, gösterilenler ne kadar saçma olursa olsun, izleyici gazetecinin söylediðine kanýyor. Programýn baþýnda spikerin kullandýðý telefon çaðdýþý. Kral’ýn Kongo’ya kaçtýðý söyleniyor, oysa eski
sömürge ülkesine kaçmasý mantýksýz. Sorgulama alýþkanlýðýndan gitgide yoksun býrakýlan bir toplum iþte bu yüzden her gördüðüne inanýr, gösterilen saçma olsa bile.
Peki gazetecilerin hiç mi suçu yok? Elbette var. Olayýn karikatür yönü kesinlikle daha net belirtilmeliydi. Fakat yine bu kýsýr döngüye baðlanýyoruz: toplum kendini ilgilendiren haberler izlemek yerine Popstar’ý tercih ederse ve tüm iletiþim araçlarý sorgusuz eðlenceye dayanýrsa, gazetecilerin de magazin yöntemine baþvurmasý ne yazýk ki doðal. Medya, yeni çaðýn yeni inancý.
Her inanç gibi kötüye kullanýldýðýnda yobazlaþýyor. RTBF’in programý en azýndan ilgisizliðimizi
yüzümüze vurdu, bu yönü bile takdire deðer.
[email protected]
Yeni’den
Ýnsanýn yaþam kaynaðý hep yeni’ye baðlanan umutlar oldu.
Yeni bir umut,
Yeni bir beklenti,
Yeni bir dost,
Yeni bir aþk,
Yeni bir yýl...
Eskittiðimiz bir yýlýn son demlerini yaþadýk, 2007 yýlýna yine yeni umutlarla ‘merhaba’ demeye hazýrlanýrken.
Savaþlarýn bir türlü bitmek bilmediði günümüzde
milyonlarca insan yeni yýldan “sevgi ve barýþ” beklentilerini dile getirecek, belki de boþuna çýrpýnýþlarla.
Artýk, ‘sevgi ve barýþ’ isteyemez oldum,
Türkiye’den
‘Sevgi ve barýþ’a olan inancýmý
hala kaybetmemek
kalkýp umuda
için...
yolculukta
Belçika’da mola
veren bizler,
yine yenilerle
tanýþtýk
2006’da.
Yerel seçimlerde yarýþan yüzlerce Türk kökenli adaylardan 78’i yemin
ederek görevlerine baþladýlar.
Türkiye’den kalkýp umuda
yolculukta Belçika’da mola
veren bizler, yine yenilerle
tanýþtýk 2006’da.
Yerel seçimlerde yarýþan
yüzlerce Türk kökenli adaylardan 78’i yemin ederek görevlerine baþladýlar.
Seçimlerle, türbaný ihraç
ettik Belçika’ya.
Schaerbeek Belediye Meclisi’ne seçilen Belçika’nýn
Merve’leri, yemin töreninin
odaðýnda oldular.
Türbanlý Mahinur Özdemir, maðrur bir edayla seyrederken etrafýný.
Son dakikada baþýný açan
Derya Alýç, mahçup ve ‘yalancý gülücükler’ saçmaya çalýþtý, baþý önünde.
Gülücüklere, kendisi dahil kimse inanmadý...
Belçika’da 1 Agustos 1965 tarihinde çýkan ilk Türkçe yerel gazete ‘Emek’e yenileri eklendi, aradan geçen 42 yýlda.
Yerel medyanýn sayýsý 5 gazete, 6 radyo ve 10 internet sitesine ulaþtý.
Binfikir ve Avrupa Türk Gazeteciler Birliði’nin
(atgb) organizasyonunda ilk kez bir araya geldi, Belçika Türk yerel basýn organlarý.
Avrupa Birliði’nin 14-15 Aralýk Zirvesi’nde ‘beklemeye alýnsa’ da AB-Türkiye iliþkileri, Avrupalý Türkler kýrk yýldýr ilerliyor kendi kulvarlarýnda.
40 yýlda bir arpa boyu yol alamadýðýmýz AB-Türkiye iliþkilerinin en haraketli yýllarýndan birini geride
býraktýk 2006 yýlýnda. AB’nin baþkenti Brüksel’de görev yapan biz Türk gazeteciler yorucu ve iliþkilerde
baþdöndürücü hýzda bir yýl geçirdik.
Biz umutlandýk. Onlar oyaladýlar.
Ve umut 2007’ye kaldý.
yine de,
herþeye raðmen,
(u)mutlu yýllara...
Sayfa 8.qxp
04.01.2007
06:04
Page 1
Speakers
Corner
8
Ocak 2007
Anvers’teki
Küçük Köy
[email protected]
Belçika, birliðini
Türk ve Faslýlara borçlu!
’te yayýmlanan “Belçika’nýn Flaman
Bölgesi’nin baðýmsýzlýðýný ilan ettiði”
kurgu haberini protesto etmek ve Belçika Devleti’nin
üniter yapýsýný desteklemek amacýyla yapýlan gösteriye
Belçika’nýn birliði için katýlan ve “Yaþasýn Kral, yaþasýn
Belçika” diye baðýranlar arasýnda yabancýlar da vardý.
Bunlar arasýnda Türk kökenli politikacý Halis Kökten
dikkat çekti. Kökten yürüyüþ öncesi “Belçikalý Türkler
olarak ülkenin birliðine sahip çýkalým. Belçika’nýn birliði
hepimizin birliði sayýlýr. Gelin birlikte yürüyelim.” çaðrýsýnda bulunmuþtu.
Flamanlar Valonlarý sýrtlarýnda yük olarak görüyor, Valonlar ise neredeySahi ya, biz yabancý kökenliler de se tüm Flamanlarýn ýrkçý
Vlaams Belang partisini
olmasak, n’olacak
desteklediðini sanýyor. Gariban Belçika’nýn üniter
bu Belçika’nýn hayapýsýný korumak da yali? Belçika’yý tek
bancý kökenli Kraliyet aibir ülke olarak gölesiyle Halis Kökten gibi
diðer yabancý kökenlilere
ren “federal yayýn
kalýyor. Belçika'daki sineorganlarý”ný biz
malarda Dünyayý Kurtaran
Adamýn Oðlu filminin gösçýkarýrýz, birliðine
terildiði günlerde Halis
biz sahip çýkarýz
Kökten gibi Dünyayý Kurama yine de yarataran Adamýn akrabalarý
da Belçika'yý kurtarýyor.
namayýz bir türlü!
Ýkinci kitabýmdan uyarladýðým “Akýntýya Yürek
Çekmek – Üçüncü Viyana Kuþatmasý” komedide de
Belçika’nýn birliðini aslýnda Türk ve Faslýlara borçlu olduðunu anlatan replikler var. Ýþte sosyetik ve bilgiç bir
kadýnýn saf görünümlü ama akýllý bir temzilikçi kadýnla konuþtuðu sahneden alýnan ilgili bölüm;
“ - Belçika’da yaþayan yabancýlarýn hepsinin ülkelerine geri gönderildiðini bir düþün. Bu durum en çok
ýrkçýlara zarar verecektir. Yabancýsýz bir ülkede ýrkçý
kendini nasýl tatmin edecek? Kimi dýþlayacak?
- Haa(þaþkýn bakar, biþey söylemez)
- Valonlar Türklere ve Faslýlara dua etsinler... Türkler
ve Faslýlar olmasaydý Flaman ýrkçýlarý Valonlarý daha da
aþaðýlayacaklardý... Yabancýlar, Valonlarý Flaman ýrkçýlarýndan kurtarýyor!
- Nasý yani? (þaþkýn bakar)
- Türkler ve Faslýlar olmasa Belçika þimdiye çoktan
bölünmüþtü. Zaten Bugüne kadar Belçika hala bölünmediyse, ALMAN ASILLI Kraliyet’e falan deðil, Belçika’daki yabancýlara borçlu... Valonlar Güney’e, Flamanlar Kuzey’e gidecek... bizi ne yapacaklarýný daha
tam olarak kararlaþtýramadýlar! Hiçbiri bizi istemiyor ki!
- Valonlar güneye, Flamanlar kuzeye gitsin; Brüksel’i
de Türklerle Faslýlara býraksýnlar. Zaten aralarýnda paylaþamýyorlar. Sayemizde Belçika’nýn bir sorunu daha
çözülmüþ olur.”
Sahi ya, biz yabancý kökenliler de olmasak, n’olacak
bu Belçika’nýn hali? Belçika’yý tek bir ülke olarak gören “federal yayýn organlarý”ný biz çýkarýrýz, birliðine
biz sahip çýkarýz ama yine de yaranamayýz bir türlü!
RTBF
u þehrin kalbindeki büyük
köy çok aldatýcý. Ýlk geldiðiniz anda biraz çekici ve hareketli görünüyor. Ancak yaþam
dinamiðinde yerinizi aldýðýnýzda
bir hafta geçmiyor, sýkýlýyorsunuz. Kim ne derse desin, deðiþik
katmanlarda ve farklý boyutlarda
ýrkçýlýk, eski Berlin yeni Amerika-Meksika ve Ýsrail-Filistin duvarlarý gibi tüm utanmaz ve arsýzlýðýyla karþýnýza çýkýyor. Gelin
bir hafta misafirim olun ben sizlere ýrkçýlýk türlerini takdim edeyim.
Son seçim sonuçlarýna göre
ýrkçýlýkla mücadele konusunda
hiçbir geliþme yok. Zafer çýðlýklarý atýldý ama neden? Irkçý karþýtý oylarda patlama olduðu için
deðil, ýrkçý parti fazla oy alamadý diye sevinildi. (ölenler vurulanlar hikaye oldu tabii ki) Yani
ortada baþarý, zafer vb. þeyler
yok. Biz Türkler burada tam ke-
B
limeyle alemiz. Havanda su dövüyoruz. Gerçekleri görsek de
sevmiyoruz. Herkes bir þeyleri
görüyor, rahatsýz oluyor ama kesinlikle üstüne gitmiyor. Birkaç
idealist uðraþýyor, çabuk pes
ediyor. Çünkü yoðun bir dernek
enflasyonu var ama üretim, katýlým ve paylaþýmda deflasyon
var. Hepimizin kafalarý devekuþu misali kuma gömülü.
Gençlerimizin hepsi cin gibi
ama ümitsiz vaka. Okula bir türlü yatkýn deðiller. Deðerli zamanlarýný deðerlendiremiyorlar.
Þimdiden potansiyel suç torbalarý olmuþlar. Kendilerine güvenleri az veya hiç yok.Türkçeleri
kötü. Türkiye’yi tanýmýyorlar,
ama övüp övünüyorlar (ah bir
de tanýsalar bir de uyanacak...)
Köylümcülük, kasabacýlýk, dernekçilik, tarikatçýlýk, mezhepçilik burada oldukça etkili. Ýnsanlar çok deðiþken. Kendi içinde
ýrkçý,ayrýmcý ve çok katý. Seçimlerde ise ýrkçýlara karþý!!! Küfürbaz bir toplum oluþmuþ halde
(hayýr diyen sanýrým olmaz).
Bunlarý neden yazdým? Bu bir
imdat çaðrýsý, bir yardým anonsudur. Evet büyük harfle ÝMDAT... Devletten, milletten, aklý
olan, vicdan sahibi, insanýný ülkesini seven insanlarýn Anvers’te
dernek, cemaat, örgüt, aþiret, tarikat vb. oluþumlar üstü yeniden
bir hareketi oluþturup gençlerimizi daha aydýnlýk ve uygar çizgilerde Avrupa velilerinin karþýsýna çýkarmak için herkesi ellerini taþýn altýna koyup kollarý sývamaya çaðýrýyorum. Yapýlmazsa da ýrkçýlýða potansiyel suçlu
görülmeye, kara kafa makak
olarak anýlmaya sesimizi çýkarmayalým. Çünkü birileri bir gün
çýkar pekala sen payýnca ne
yaptýn deyiverir...
Gürkan Kurt
Rüstem Özata
ÖZENME AVRUPA’YA EY ARKADAÞ
ÖZÜN SÖZÜN DOÐRU OLSUN CAN
Eski iþ sahasý kalmamýþ bitiyor
Özenme Avrupa’ya sen arkadaþ
Euro’ya geçeli fiyatlar artýyor
Özenme Avrupa’ya sen arkadaþ
DOSTUM
Doðruluktur ancak insanlýðýn temeli,
Yalandan hayýr gelmez insan bilmeli,
Zarar da olsa insan doðruyu demeli,
Özün sözün doðru olsun can dostum.
Bir aylýk maaþ artýk zor yetiyor
Vergiler fiyatlar devamlý artýyor
Ýþsizlik günden güne çoðalýyor
Özenme Avrupa’ya sen arkadaþ
Yalan insaný hep kötülüðe götürür,
Kötülük de insaný cehenneme götürür,
Doðruluk, iyilik de cennete götürür,
Özün sözün doðru olsun can dostum.
Avrupa’nýn cazibesi kalmýyor
Gelenler pek memnun olmuyor
Parayý bulsa da huzur bulmuyor
Özenme Avrupa’ya sen arkadaþ
Bakýnýz atalarýmýz bize neler diyor,
Bir gün yalancýnýn evi yanýyor,
Ýmdat diyor ama ona kimse inanmýyor,
Özün sözün doðru olsun can dostum.
Ýyi bir iþ bulmak çok zor oluyor
Paranýn alým gücü ise azalýyor
Yüksek ücretli iþler de azalýyor
Özenme Avrupa’ya sen arkadaþ
Olgun bir müslüman yalancý olmaz,
Yalancý günahtan baþka þey alamaz,
Dünyada ve ahirette huzur bulamaz,
Özün sözün doðru olsun can dostum.
Vatandaþ izine bile zor gidiyor
Bazýsý gitmekten mahrum oluyor
Avrupa’nýn ahý gitmiþ vahý kalýyor
Özenme Avrupa’ya sen arkadaþ
Þeytan yalan ile havva’yý kandýrdý,
Adem ve Havvayý cennetten indirdi,
Yalan büyük günahtýr Allah bildirdi,
Özün sözün doðru olsun can dostum.
Belki de Avrupa’nýn sonu geliyor
Burada yaþayanlar bunu biliyor
Uzaktan manzara çok hoþ geliyor
Özenme Avrupa’ya sen arkadaþ
Çok kötülük yalandan meydana gelir,
Olgun mümünler yalandan uzak kalýr,
Kurtuluþu ancak o doðrulukta bilir,
Sözün özün doðru olsun can dostum.
Ben Rüstem iþte bunlarý yazýyor
Avrupa’nýn raporunu size veriyor
Yaþayanlar bu gerçeði görüyor
Özenme Avrupa’ya sen arkadaþ
Rüstem derki yalandan uzak duralým,
Her zaman doðrularla beraber olalým,
Gelin kurtuluþu doðrulukta bulalým,
Özümüz sözümüz doðru olsun can dostum.
Sayfa 9x.qxp
04.01.2007
03:08
Page 1
Ocak 2007
SÝZbize
9
“Bayramýn farklý tarihlerde kutlanmasý
sorun deðil”
Kurban bayramý ve yeni yýlý bir arada kutlarken, Binfikir olarak Gent’te Dendermondsesteenweg üzerindeki esnaflarla, kurban bayramý tarihi konusunda yaþanan karmaþa, kurban kesimi, yýlbaþý ve bayram kutlamalarýný konuþtuk.
Resul Karakaya
21 - ÝÞÇÝ
Yýlbaþýný deðil ama bayramý
ailemizle kutladýk. Kurbaný
hem burada hem Türkiye’de
kestik. Kurban kesimine ben
gitmedim ama babam bir sorun yaþamadan kesimi yaptýrmýþ. Ben farklý tarihlerde
bayramýn baþlamasýný yadýrgamýyorum. Sonuç olarak bu
bayrama zarar vermiyor. Her
ulus kendi ülkesinin kararlaþtýrdýðý tarihte kutlar. Bu tarihler uygun görüldüyse bunu
sorgulamanýn önemi yok.
Öner Kabak
26 - ESNAF
Yýlbaþýnda da bayram
boyunca da çalýþýyoruz.
Sadece aile ziyaretlerine
vakit ayýrabiliyoruz.
Araplarla farklý tarihlerde kutlamamýzýn bence
hiçbir önemi yok. Zaten
bildiðim kadarýyla bu
olay sadece bu sene
olan bir olay deðil. Ramazan baþlangýcýnda da
bu þekilde oluyor.
Serdar Kartal
33 - ESNAF
Þahin Kýnýk
23 - ESNAF
Bu sene iki bayramý beraber kutladýk; gündüz bayram, gece yýlbaþý. Kurbanýmýzý Türkiye’de kestirdik. On senedir buradayým yalnýzca bir kere burada kurban kestim. Bence
burada kesmek mantýklý olmuyor. Ya hayýr
kurumuna baðýþ yapýlmalý ya da Türkiye’ye
yollanmalý. Zaten yýlbaþýna denk gelmesi nedeniyle kesimlerde aksaklýklar çýkmýþ. Kurban kesimleri çok rahat olmamýþ. Önceden
bir araþtýrma yapýp Türkiye’nin belirlediði tarihi daha doðru bulmuþlardý. Bildiðim kadarýyla bu 3-4 sene bu þekilde gitti. Fakat yine
tarihler deðiþti. Bence elbette ki tarihlerin
ayný olmasý gerekir.
Celal Solmaz
39 - ESNAF
Bu sene kurbanýmýzý kesilmesi için Türkiye’ye
gönderdik. Bir tane de burada kestik. Geçen
yýl Afrika’ya yollamýþtýk. Kurban bayramýnýn
Müslümanlýk aleminin içinde ayrý zamanlarda
kutlanmasýný yadýrgýyorum. Nasýl Hýristiyanlar
tüm dünyada ayný anda yýlbaþýný kutluyorsa
biz de tüm dünyada ayný anda kutlamalýyýz.
Bu tarihe Arabistan’ýn karar vermesi lazým, Hac
zamanýnda da karýþýklýk çýkmaz böylece. Ben
yýlbaþýný deðil bayramý kutlamayý tercih ettim,
ama çocuklar kendilerince yeni yýlý da kutladýlar.
Ben hem kurbanýmý kestim hem yýlbaþýný
kutladým. Bayram tatilimiz fazla uzun
sürmedi, herkes bayram týraþý için geliyor o nedenle dükkaný açtýk. Kurbanýmýzý burada bir hayýr kurumuna verdik.
Onlar da bizim için Tanzanya’da kurbanýmýzý kestiler. Bir de Türkiye’ye para
yolluyorum. Bence tarihlerin ayrý olmasý
sorun yaratmýyor. Önemli olan bir þekilde bayramlarýn yaþanýlmasý. Böyle günlerde ailelerimizi ve maddi sýkýntýdaki insanlar unutulmamalý.
Ece Ayaydýn
Sayfa 10.qxp
04.01.2007
06:21
Seite 1
GÜNDEM
10
TURKSE RANGERS FUTBOL KULÜBÜ’NDEN ÇAÐRI
Kulübümüze sahip çýkalým
Turkse Rangers Futbol Kulübü
Baþkaný Cabbar Alkan kulübün
yönetim kurulu adýna yaptýðý ve
son günlerde Belçika Futbol Federasyonu ile yaþadýklarý sýkýntýlarý anlatan açýklamasýnda Turkse Rangers’e sahip çýkýlmasýný
istedi.
Haber Merkezi
“Yapýlanarak baþladýðýmýz yeni sezonda sportif açýdan da oldukça baþarýlý bir çizgi yakaladýk. Þu anda sezonun ilk yarýsýný 1. sýrada tamamlamýþ
bulunmaktayýz. Fakat ne yazýk ki, hiç
beklenmedik þekilde bu baþarýmýz gölgelenmek istenmekte ve hatta belkide
bir daha kendimizi toparlayamayacak
þekilde imha edilmek istenmekteyiz.
Söz konusu olay bir oyuncumuzun
kaydýnýn haberimiz dýþýnda silinerek aldýðýmýz puanlarýn bir çýrpýda silinmek
istenmesidir.” ifadeleriyle baþlayan
açýklamasýný þöyle sürdürdü;
“Yavuz Akçin isimli oyuncu bundan
3 yýl önce Turkse Rangers klübüne böl-
gesel liglerde oynamak üzere kayýt
yaptýrmýþtýr.
Turkse Rangers A takýmý sezonun ilk
yarýsýný klasmanda 1. olarak bitirdi.
Grubumuzun iddialý ekiplerinden Peer
takýmýnda bir sarý kart alan oyuncumuz
Yavuz Akçin’in Federasyona kayýt iþlemlerinin bir kopyasýnýn istenmesinden sonra durumdan þüphelenerek
yaptýðýmýz araþtýrmada Futbol Federasyonu tarafýndan oyuncumuz Yavuz Akçin’in hiç kimseye haber vermeden lisansýnýn ve federasyona olan kayýtlarýnýn silindiðini gördük.
Kýsaca büyük uðraþýlar sonucu Turkse Rangers takýmýný tekrar Belçika’da
yaþayan Türk toplumunun gururu haline getirdiðimiz bu günlerde hiç de
haketmediðimiz bir komplo ile karþý
karþýyayýz. Belçika Futbol Federasyonu sezon baþýndan beri aldýðýmýz puanlarýn önemli bir bölümünü silmeye
hazýrlanýyor. Aldýðýmýz bilgiye göre
toplam 28 puanýmýz silinmek isteniyor.
Bu þekilde klasmanda son sýraya düþüyoruz.
Sonuç olarak Turkse Rangers bir imha hareketi ile karþý karþýya kalmýþtýr.
Belçika’da yaþayan ve Turkse Rangers’a sempati ile bakan tüm sporseverlere bir çaðrý yaparak bizlere sahip
çýkmalarýný istiyoruz.”
Ocak 2007
2006 yýlýnda
62 bin yeni
þirket kuruldu
Esnaflar Birliði Unizo son 10
yýlda gözlemlenen en yüksek
yeni þirket kuruluþunun 2006
yýlýnda yaþandýðýný bildirdi.
2006 yýlýnda kurulan 62 bin
þirkete en büyük katký þirket
kurulmasýnda % 10 artýþ tespit
edilen Brüksel’den geldi. Bunu % 8 ile Flaman Bölgesi izliyor.Þirket kurulmasýndaki artýþýn, kolaylaþtýrýlan þirket idaresi ve eðitim ve medyanýn giriþimciliðe dikkat çekmesinden kaynaklandýðý ifade edildi.
Sayfa 11x.qxp
03.01.2007
22:35
Seite 1
Ocak 2007
11
GÜNDEM
Belçika Türk medyasý ilk kez biraraya geldi
Basýn yayýn ilkeleri ve etik deðerlere uymayan kiþilerin sektörden soyutlanmasý için yerel medyada iç denetim ve örgütlenme gerekliliðinin vurgulandýðý konuþmalarda bu toplantýlarýn devam ettirilmesi istendi.
Haber Merkezi
Aralýk pazar günü
Brüksel Hotel Villa
Royale’da gerçekleþtirilen toplantýya, Ethem Kýþlalý’nýn çýkardýðý ve adý basýn
yayýn ilkelerine aykýrý iddialara
karýþan EuroTurk dýþýnda Belçika’da yerel olarak basýlý ve
internet yayýncýlýðý yapan tüm
yayýn organlarý ve radyo temsilcileri birer konuþmacý gönderdi.
Panele ayrýca, Brüksel Bölge
Milletvekili Emin Özkara (PS),
Schaerbeek Belediye Meclis
üyeleri Mustafa Öztürk (MR),
Sadýk Köksal (MR), Halis Kökten (CDH) ve Mahinur Özdemir (CDH), Emirdaðlýlar Yardýmlaþma Derneði (EYAD)
Baþkaný Metin Edeer, Belçika
10
Atatürkçü Düþünce Derneði
(BADD) Baþkaný Ýsmail Sönmez, Avrupa Türk Akademisyenler Birliði’nden (EATA)
Hülya Ertorun, Anadolu Kültür
Derneði (Anatolia) Baþkaný
Abdullah Yiðit, Belçikalý Türk
Ýþadamlarý Derneði (BETÝAD)
Sekreteri Alper Uyanýk, Anvers
Türk Dernekleri Birliði Baþkaný
Sedat Kaya, kültür, sanat ve diðer alanlarda çalýþan çeþitli kurumlarýn temsilcileri katýldý.
Belçika’da yayýncýlýk yapan
tüm kesimlerin ilk defa bir araya gelerek kavgasýz, gürültüsüz ortak sorunlarýný dile getirdiklerine dikkat çeken Binfikir
Genel Yayýn Yönetmeni Serpil
Aygün þöyle konuþtu:
“Son dönemlerde yerel yayýn
organlarýnýn artýþý biz yayýncýlarýn sorun ve sorumluluklarýný
Gazetemiz öncülüðünde medya yöneticileri sorunlarýný tartýþýp çözüm aradýlar.
da arttýrdý. Bu nedenle bu sorun
ve sorumluluklarýmýzý konuþmak üzere bu toplantýyý düzenledik. Toplantý davetini yaparken bazý davetlilerin aramýzda
kavga edeceðimiz endiþesi içinde olduklarýný üzülerek gözlemledim. Bu panelde ortak sorunlarýmýzý yanlýþlarýmýzý konu-
‘Belçika’daki Türk yayýncýlýðýnýn enerjisi sevindiriyor’
ATGB Baþkaný Gürsel Köksal, toplantýyý þöyle deðerlendirdi:
“Binfikir gazetesinin birinci yýlýnda düzenlenen bu toplantý çok baþarýlýydý. Belçika’da yayýnlanan Türkçe yayýn organlarýnýn hemen hemen hepsi,
Belçika’da aktif politika yapan çok sayýda Türk kökenli politikacýyla, çok sayýda kitle örgütünün temsilcileri katýldý. Sadece sorunlarýn ele alýnmasý, durum analizleri ya da yayýn organlarýnýn tanýtýmýyla yetinmedik, gazeteciler
arasýndaki bazý anlaþmazlýklar da, eleþtiriler de gayet saygýlý bir atmosferde
ele alýndý. Türkçe medyanýn Belçika’daki ve Avrupa’daki geleceði açýsýndan
öneriler, yeni perspektifler de dile getirildi. Türkçenin gelecekte iletiþim dili
olarak yaþatabilmek için, basýn yayýn çalýþanlarýnýn Avrupa çapýnda örgütlenmesinin gerekliliði, gazeteciliðin evrensel ilkelerinin esas olacaðý, gönüllülük
temelinde iþleyecek etik denetim süreçlerine gereksinim vurgulandý. Elbette
bir toplantýyla sorunlar çözülmez. Kimsenin de öyle bir beklentisi yoktu zaten. Ama orada yakýn gelecekte bu çerçevede ve sonuç almaya yönelik yeni giriþimlerin önü açýldý. Bence, Avrupa’nýn diðer ülkelerinde de hiç zaman
kaybetmeden benzer etkinlikler düzenleyip, bütün bu süreçlerin ortak enerjisini ‘Avrupa’daki Türkçe medyanýn, Türkçe iletiþimin geleceðine yöneltmek’ gerekiyor.”
þacaðýz.”
Belçika’da Türkçe yerel medyanýn tarihsel geliþimini anlatmak üzere söz alan Sabah Gazetesi Belçika Temsilcisi ve Binfikir Gazetesi Haber Koordinatörü Fikret Aydemir’den sonra
söz alan ATGB Baþkaný Gürsel
Köksal (Milliyet), baþkanlýðýný
yürüttüðü dernekle ilgili bilgi
verdi. Tüm Avrupa çapýnda etkin olmayý, çeþitli Avrupa ülkelerinde çalýþan Türk basýn – yayýn çalýþanlarýný bir çatý altýnda
birleþtirmeyi hedeflediklerini
vurguladý. Oturumun baþkanlýðýný da üstlenen Köksal, panele
gösterilen ilgiyi de övdü.
Avrupa’da Türkçe yayýncýlýðýn devlet sorumluluðu üstlenen politikacýlarca zaman zaman medyasýna “entegrasyona
engel” olarak görüldüðüne dikkat çeken Köksal,“Bir basýn ya
da yayýn organýndan entegrasyon hedefiyle ortaya çýkmasý
beklenmemeli. Entegrasyon,
gazetecilik çalýþmalarý için hedef deðildir, ancak sonuçtur.
Ýyi, doðru, ilginç ve çabuk habercilik peþindeki gazetecinin
mesleðinin evrensel ilkelerine
uyarak hazýrladýðý haberleri, so-
nuçta entegrasyon süreçlerine
olumlu katkýda bulunur” dedi.
Binfikir Genel Koordinatörü
Erdinç Utku ise “Binfikir”in internet sitesi olarak yayýn hayatýna baþladýðý kuruluþ yýllarýndan
bahsederek, “O gün olduðu gibi bugün de Avrupa’nýn baþkentinde yaþayýp kasabada yaþar gibi yayýncýlýk yapýlmayacaðýný düþünüyoruz” dedi. Binfikir’i kurma sebebi olarak “postmodern köy” hayatýndan çýkma
isteðini gösteren Utku, “Binfikir’den önce bizbize düðün
dernek haberleri yapýp dýþarýdaki toplumdan kopup yaþýyorduk. Bu yüzden Fransýzca -Flamanca konuþamayan insanlara
Türkçe Belçika haberi vermeyi
kararlaþtýrdýk” dedi.
Diðer konuþmacýlar hem kendi yayýn organlarýný kýsaca tanýttýlar hem de oturum baþkaný
Gürsel Köksal’ýn yönelttiði sorulara cevap verdiler. Basýn yayýn ilkeleri ve etik deðerlere uymayan kiþilerin sektörden soyutlanmasý için yerel medyada
iç denetimin ve örgütlenmenin
gerekliliðinin vurgulandýðý konuþmalarda bu toplantýlarýn devam ettirilmesi istendi.
Sayfa 12x.qxp
03.01.2007
19:06
Seite 1
12
/
SÖYLEÞTÝK
Ocak 2007
Gerekirse
yine yaparým
mek ne kadar zorsa, programa ilgi çekmek de o kadar zor. Dünyanýn en güzel Rubens’i iyi aydýnlatýlmazsa, kimse
bakmaz.
“Bu söyleþi bir kurgu olabilir...
Ýyi günler sayýn Binfikir okuyucularý, RTBF’in ünlü spikeri
François De Brigode, meslek
kurallarýný ihlal ettiði için görevinden alýndý...” Siz bu satýrlarý
okurken belki bu kurgu gerçeðe
dönüþebilir, ama þu an öyle bir
þey söz konusu deðil. De Brigode’la söyleþimizin nedeni belli:
Frankofon devlet kanalýnýn,
“Flamanlar baðýmsýzlýðýný ilan
etti” diye baþlayýp ülkeyi ayaða
kaldýran haber-kurgu yayýný. Ýþte
tiyatrocu-gazeteci François De
Brigode.
Bir gazetecinin görevi, bu programda
olduðu gibi “tiyatroculuk” olabilir mi?
Amacýnýz neydi?
Kamu þirketinde çalýþan bir gazetecinin öncelikli görevi, olan-biteni anlatmaktýr. Bu programda bunu yapmaya
çalýþtýk ve sanýrým belirli yerlerde baþardýk. Þu nedenle baþardýk: seyircilere
varolan bir tartýþmayý açýk seçik sunduk. Belçika’nýn bölünmesi sadece bir
varsayým deðil, bazý Flaman siyasilerin
bile, aklýnda – hatta söylemlerinde –
olan bir gerçek. Frankofonlarýn bu konuda tavýr koymasý da bu tartýþmanýn
varolduðunu kanýtlýyor...
Bu yüzden mi kurgu olduðunu açýk ça belirtmediniz? Bu yeterli bir açýkla ma mý?
Biraz akýllý bir insan, yaptýðýndan
ders çýkarýr. Ve yaptýklarýnýzýn arkasýnda dursanýz bile, kusursuz olmadýðýný
kabul etmeniz lazým. Bu programý tekrar yapmak gerekseydi, yine yapardým.
Ama baþka türlü. Mesela kurgu yönünü
daha anlaþýlýr bir çerçevede yapardým.
Baþta “bu bir kurgu deðildir” diye mesaj yazmanýn; artýk kullanýlmayan eski
telefon kullanmanýn; “Tüm bunlar
Kongo’yu geri getirmez” adlý programýmýzýn logosunu göstermenin yeterli
olacaðýný sandýk. Biz bu kadar etkili
olacaðýmýzý düþünmedik. Yani bizler
de deli kovboy deðiliz, bu denli etki
yapacaðýmýzý bilseydik, tabii ki kendimizi kýsýtlardýk.
Borsa faciasý gibi bir þey olabilir mi
bu? Herkes bir þirketin batacaðýný söy lerse batacaðý yoksa bile herkes panik leyip senetlerini elinden çýkarýr ve þir ket batar. Flamanlarýn özerkliðini “as lýnda olabilirmiþ” diye körüklemediniz
mi?
Hayýr, hayýr, üç kere hayýr! Dediðim
gibi bu tartýþma zaten var ve hiç de gizli yürütülmüyor. Biz bir sorunun farkedilmesini saðladýk ve bir bakýma da siyasetçilerin çözüm bulmasýna katkýda
bulunduk. Bugün tüm Frankofon partilerin baþkanlarý birleþip Belçika’nýn geleceðini tartýþýyor.
Bu program, Frankofonlarýn Flaman lar hakkýndaki kliþe fikirlerini kullandý
mý? Kullandýysa bilerek mi oldu bu?
Hayýr. Bu program bir kurguydu.
Kurgunun kullanýldýðý her eserde biraz
“karikatür”elbette vardýr. Biz de bazý
yerleri abarttýk. Fakat ben asla “tüm
Flamanlar” veya “tüm Valonlar, tüm
Brükselliler” demem. Herkes farklýdýr
ve genelleme yapmak yanlýþ.
Normal haber bültenlerinde de “kur gu” var mý?
Bir gün biri bana, haber bültenleri
için “konularýn, gösteri yoluyla pedagojisi” tanýmýný yaptý. Bunu kullanacak
kadar ileri gidemem ama kesinlikle
sahneleniþiyle, kameranýn spikere doðru zoom yapmasýyla, ýþýk oyunlarýyla,
siyasi olsun, dramatik olsun, bir haberin veriliþ tarzýyla, mimikleriyle, bir haber bülteni biraz kurgu içeriyor. Ama
þekil olarak, içerik olarak deðil.
Bu programdaki “kurgu”yu abartarak
kendinizin ve normal haber bülteninizin güvenirliðini sarsmadýnýz mý?
Hayýr kesinlikle. Bunu söyleyenler,
“geleneksel bir tartýþma programý yapabilirdiniz” diyorlar, fakat öyle olsa insanlar bu kadar seyretmezdi. Programý
geçtim, onu izleyen “Mise au Point”
tartýþma programý, izlenmesi zor bir ya-
yýn ama gecenin onikisinde beklenmedik bir izlenme oranýna ulaþtý...
Sýrf izlenmek için bunu yapmaya deðer mi? Çalýþma þartlarýnýn zorluðundan
yakýnan kamu televizyonu bunu yapa bilir mi? Özel kanal RTL’in haber mü dürü, “biz yapsaydýk, kimse tartýþmaya
olan katkýmýzý görmez, herkes bizi rey ting uðruna gazeteciliði hiçe sayan ka nal olarak gösterirdi” dedi. Haksýz da
deðil...
Biz bu programý sadece reyting için
yapmadýk. Bir kere programýn anonsunu bile yapmadýk, aniden yayýn akýþýný
kestik, toplum yavaþ yavaþ izlemeye
koyuldu, yani reytingi körükleyecek
bir tavrýmýz yoktu. Peki deðer miydi?
Yazýlý basýn ezelden beri okurun ilgisini; þaþýrtan, nötr olmayan baþlýklarla
çekiyor: soru iþaretleri, provokatif fotoðraflar... Yani durup dururken kurallarý silip süpürmedik. Þimdi RTL’in verdiði derse gelirsek, ben herkesin fikrini
dinlerim ama onlar bu programý yapmadýysa, bunun iki nedeni var: birincisi, akýl edemediler (gülümseme)... yani, bunu kabul edelim! Ýkincisi, genelde duygular üzerinden reyting yapan
bir kanal varsa o da RTL’dir, yeni bir
þey yapmalarýna gerek yok. Ýki kanal
da kendine göre mantýk yürütüyor.
Ama insanlarýn ilgisini bir tabloya çek-
Siyasetçiler dediniz. Frankofon siya siler Flamanlarý hep milliyetçi popülizmle suçluyor. Bu programdan sonra
size karþý sergiledikleri tavrý, eleþtirilerini, nasýl karþýlýyorsunuz?
Bence öncelikle “bu program insanlarý ürkütüyor” diye düþündüler. Çünkü ilk veriler ve tepkiler öyleydi. “Madem ürkütüyor, demek ki kötü program” bu refleks herkeste var, normaldir
bu. Ama durulunca durum deðiþiyor,
þimdi bakýyorum, RTBF’i destekleyen
imza kampanyasýnda – ki bizden çýkmadý bu – þu ana kadar 60 bin imza
toplanmýþ. Yani tabii ki ilk tepkileri sert
oldu. Ve bu tepkiler yetkili insanlardan
geldiði için yadýrgayamayýz...
“Ürkütüyor” dediniz, Valonlarýn Fla manlar hakkýndaki “bölücü” kliþesi ka dar, Flamanlarýn Valonlar için sarf etti ði “paranoyak” kliþesi de geçerli mi?
Çünkü bu konularda Frankofonlar hep
savunmaya çekiliyor, oysa programda
o kadar komik yerler vardý ki gerçek
olmasý zaten mümkün deðildi...
Evet, Frankofonlarýn da bazý özelliklerini abarttýk. Çünkü kurgu yapsak bile gerçek bir sorunu tartýþýyoruz ve bu
konuda Frankofonlarýn da bazen komik tavýrlarý olabiliyor. Ama tabii hepsi
böyle deðil. Bizim amacýmýz toplumlarý kliþelerle sunmak deðildi. Sadece bölücülüðün “röntgen”ini çektik. Baðýmsýzlýk ilan edilirse neler olur diye düþündük.
Sayfa 13x.qxp
03.01.2007
19:14
Seite 1
13
Ocak 2007
Programla ilgili ceza veya yaptýrým dan çekiniyor musunuz? Sonuçta kamu
görevlisisiniz...
Bir gazete, “ceza, kültürün Stalinleþmesidir” demiþ, iyi demiþ. Dramatik bir
þey yapmadýk, suç iþlemedik. Ama hatalarýmýzý kabul ediyoruz. Toplumu bu
kadar ilgilendiren bir meslekte eleþtiriye açýk olmazsanýz, tutunamazsýnýz zaten.
Vlaams Belang’a söz hakký vermek
aðýr deðil mi?
Vlaams Belang’la ilgili tutumu bozmadýk, en azýndan RTBF mantýðý dahilinde. Bizde ýrkçýlara canlý yayýnda,
kontrol edemeyeceðimiz durumlarda
söz verme yasaðý var. Ama aþýrý sað konusunda her zaman yayýn yapýyoruz,
son olarak Jean-Claude Defossé son
derece eleþtirel hatta militan bir belgesel hazýrlamýþtý. Ayrýca Flaman baðýmsýzlýðýný konu alan bir programda Vlaams Belang’ýn görüþlerini de halka bildirmemek, gerçeküstü bir durum olurdu. Açýk olmak gerekirse baþta programýn tüm ayrýntýlarýný bilmiyordum ama
Filip Dewinter gibi iðrenç bir insanla irtibata geçmek beni de rahatsýz etti.
Belçika gibi rahat bir ülkede deðil
de, Fransa, hatta Türkiye’de olsaydýnýz,
bölücülüðü gündeme getirmek için bu
yöntemi kullanmaya cesaret edebilir
miydiniz?
Bunu sormanýz ilginç, ben zaten Canal+ (Fransýz televizyonu) gazetecileriyle konuþtum, programý nasýl algýladýklarýný sordum, onlar da “biz burada
Korsika’nýn baðýmsýzlýðýný ilan etsek
herkes bayram ederdi” dediler. Ha,
belki Fransýzlar Korsika’dan sýkýlmýþ olduklarý için böyle düþünüyorlardýr.
Ama bilmiyorum. Fransa’da bizi eleþtirenlere, zamanýnda onlarýn meslek kurallarýný zorlayan tavrýlarýný hatýrlatabilirim sadece. Bizim programla ilgili eði-
Biz zaten VRT ile yakýn iliþki içindeyiz. Her gün görüþüp, görüntü alýþveriþi yapýyoruz. Karþýlýklý olarak bültenlerimizde neler var neler yok diye masaya yatýrýyoruz. Ve birbirimize haberler
konusunda yardýmcý oluyoruz, telif
haklarý da cüzi þekilde hallediliyor. Flaman gazetecilerle sürekli görüþüyorum...
Bu görüþmeler sýrasýnda “farklý dünyalar” hissi uyanýyor mu? Flamanlar sizden farklý mý? Bakýþ açýnýz deðiþik mi?
Asýl sorun, herkesin kendi topluluðuna yönelmesi. Ve ne yazýk ki teknik
olarak da bir televizyon haber bültenine her þeyi sýðdýrmak mümkün deðil.
32 ila 35 dakikalýk bir zamanýmýz var.
Flaman bölgesiyle ne zaman ilgileniyoruz? Genelde siyasi sorunlar patlak verince – ki çoðu zaman bu sorunlar
Frankofonlarý ilgilendiriyor. Mesela Jean-Marie Dedecker gibi Frankofonlar
hakkýnda her gün sert ifadeler kullanan
kiþiler gündeme oturuyor. Bunun haricinde ilgisizlik var.
Birçok mektup aldým. Hiç
kimse “Flamanlar veya
Valonlar sizin gösterdiðiniz gibi deðil” demedi,
yani karikatürü abarttýðýmýzý zannetmiyorum.
Ama teþekkür edenler
çok, hatta “varlýðýndan
habersiz olduðumuz bir
kurumsal sorunu bize anlattýðýnýz için saðolun” diyenler bile var! O zaman
bu programýn gerekliliði
hakkýnda deðil ama günlük gazetecilik çalýþmalarýmdan kuþku duymam
gerekiyor!
tici, azarlayýcý tavýrlardan pek hoþlanmýyorum.
Bu programý yaptýktan sonra “Flamanlarý tanýmýyormuþuz” diye düþün dünüz mü? RTBF Flaman gündemiyle
yeterince ilgileniyor mu? Ýki toplum
birbirini tanýmýyorsa bu biraz haber ek sikliðinden kaynaklanmýyor mu?
Tabii ki. Bu programýn en büyük
derslerinden biri, bizim dýþýmýzda, birkaç kilometre ötemizde geliþen olaylara daha açýk olmamýz gerektiði yönünde. Sadece anekdot haberi yapmak de-
ðil. Bu, biz habercilerin gerçekleri veya
düþündükleri deðil. Halk da bunu söylüyor ve biz bu tepkileri daha programdan çok evvel almaya baþladýk. Eskiden “Flaman bakýþý” programýmýz vardý, gerçi biraz ironikti ama bilgi aktarýyordu. Böyle programlarý mutlaka yapmamýz gerekiyor artýk.
Peki Flaman kanallarýyla iþbirliðiniz
olacak mý? Ýki toplumu da hedefleyen
yapýmlar olabilir mi? Mesela Binfikir gibi! Biz RTBF’ten daha ulusalýz, üç bölge’ye de daðýtýlýyoruz!
Dedecker gibi kiþileri programa katýlmaya nasýl ikna ettiniz? Söylevleri
(“evet, baðýmsýzlýðýmýzý uzun zamandýr
bekliyorduk”) kurgu muydu, gerçek
mi?
Birçoðu söylediklerini gerçekten düþünüyordu. Ýkna etmek için sadece
programýn amacýný anlattýk ve kabul ettiler. Ama þunu da söylemek gerekir:
Valonlardan da pek anormal tepki gelmedi programa. Yani onlarýn beyninde
de Flamanlarýn baðýmsýzlýðý gerçekten
olabilirmiþ gibi doðal bir his var. Programýn bir bölümünde Valonya’nýn
Fransa’ya baðlanmasýný isteyen bir
grupla röportaj vardý, ki bu gerçek röportajdý. Aralarýndan biri de “Keþke
Flamanlar bunu yapsa da biz de rahatlasak” diyor. Bir Flaman meslektaþým
bana, “sizin programýnýz Flaman bölgesinde hiç ilgi çekmezdi” dedi, çünkü
düþünüldüðü kadar sert ve yoðun olmasa bile yaygýn bir ayýrýmcýlýk var.
Belçika size göre yaþayacak mý?
Benim iki cevabým var bu konuda. Ýlki: ben Avrupalýlýða bile ikna olmadým,
çokkültürlüyüm. Charleroi’da doðup
okudum, Brüksel’de çalýþýp, yaþýyorum. Köken adamý deðilim, her yerde
yaþayabilirim. Her þeyden önce “belediyeciyim”, “yerel yönetim” insanýyým,
siyasi yakýnlýðýn gücüne inanýyorum,
ama bunun þartý tabii güçlü bir üst yapý. Sosyal sigorta sorununuzu, adalet
meselelerinizi bir belediye çözemez.
Ani bir bölünme olacaðýný zannetmiyorum ama geliþim yavaþ yavaþ sürecek
gibi. Bölge ve Topluluklarýn özerkliði
artacak. Ama çokkültürlülüðe inanýyorum. 2. Nesil Ýtalyanlarýn geldiði bir
okulda eðitim gördüm, iþçi Türk ailelerin cocuklarýný tanýdým, Faslýlarý... Yani
asla Belçikalýlýk duygusu hissetmedim.
Ben Valonya veya Brüksel’de yaþadýðýmý hissetmiyorum, þu an Brüksel olan,
Avrupa ve Belçika’nýn baþkenti olan ve
birçok insanla karþýlaþtýðým bir þehirde
yaþýyorum sadece. Ama her yerde geçerli olan bir kavgam var, o da aþýrýlýða
karþý.
Sayfa 14.qxp
04.01.2007
04:54
Seite 1
Ocak 2007
GÜNDEM
14
2006’da Belçika’da
Türk toplumunu etkileyen olaylar
Serpil Aygün
EMÝR KIR’A GENSORU
GÜNDEME ALINMADI
Brüksel Bölge Parlamentosu’nda MR(Frankofon Liberal
parti)’li vekiller Ermeni soykýrýmý ile ilgili imza kampanyasý
konusunda Kýr’a gensoru istedi
ancak gensoru talebi, iç tüzüðe
uymamasý nedeniyle gündeme
alýnmadý.
AALST’TA BÝR TÜRK POLÝS
TARAFINDAN VURULDU
Belçikalý Luna’yý öldürürken, o
sýrada parkta kitap okuyan baþörtülü Songül Koç’u da aðýr yaraladý. Songül Koç uzun süren
tedaviden sonra iyileþerek hastaneden çýktý.
OKULA BAÞLAMA PRÝMÝ
Ýlk kez bu yýl ilkokul, ortaokul ve liseye gidenlere Eylül
ayýnda okula baþlama primi –
yardýmý yapýldý. Bu yardým ortaokul ve liseliler için önümüzdeki yýllarda da devam edecek.
FEHRÝYE ERDAL KAÇTI
Sabancý suikastý faillerinden
Fehriye Erdal, 28 Þubat’ta kayboldu. Erdal için uluslararasý
arama emri çýkarýldý. Erdal hala aranýyor.
8 EKÝM SEÇÝMLERÝNDE
80 TÜRK BELEDÝYE
MECLÝSLERÝNE GÝRDÝ
Belçika’nýn Aalst kentinde 16
Haziran gecesi polis Ceylan Ardýçlar adlý bir Türkü vurdu. 38
yaþýndaki Ardýçlar kaldýrýldýðý
hastanede bir hafta sonra vefat
etti.
ne katýldýlar.
SOSYAL KONUTLARI
KÝRALAMAK ÝÇÝN
DÝL ZORUNLULUÐU
Belçika’nýn Flaman Bölgesi’nde sosyal konutlara baþvuran kiþilere asgari düzeyde Flamanca bilme zorunluluðu getirildi. Flamanca bilmiyorsa dahi
öðrenme isteði bu evleri kiralamada þart koþuldu.
NASRETTÝN HOCA HEYKELÝ
BRÜKSEL’E DÝKÝLDÝ
SONRA DA KUYRUÐU
KOPARILDI
Uzun süren tartýþmalara neden olan Nasrettin Hoca heykeli 23 Eylül 2006’da Brüksel’de
Türklerin yoðun olarak yaþadýðý
Schaerbeek’te Gallait Sokaðý’na
dikildi. Ancak heykel bir türlü
rahat edemedi, son olarak da
Nasrettin Hoca heykelinin kuyruðu koparýldý.
ANVERS’TE IRKÇI SALDIRI–
TÜRK KADINI
ÖLÜMDEN DÖNDÜ
18 yaþýndaki Hans Van
Themsche adlý bir genç 11 Mayýs günü Anvers sokaklarýnda
dehþet saçtý. Hans Van Themsche, bir zenci kadýn ile bakmakta olduðu 2,5 yaþýndaki
Her yýl Aralýk ayýnda Hollanda’nýn Den Haag kentinde gerçekleþtirilen “Büyük Hollandaca Dil Yarýþmasý”na 10 kiþilik tanýnmýþ Flamanlar grubu arasýnda Türk Politikacý Selahattin
Koçak da katýldý. 20 Aralýk
2006’da Belçika ve Hollanda’nýn resmi kanallarýnda yayýnlanan yarýþmada ilk kez bir
Türk de yeraldý. Yarýþmayý daha
önce dokuz kez kazanan Belçika bu kez yenildi.
MEHMET AYDOÐDU’NUN
LÝEGE SERGÝSÝ, YAÞARKEN
YAPILAN ÝLKLERDEN
Dünyada ilk kez yaþayan bir
sanatçýnýn eserleri geriye dönük
olarak (Retrospektif) sergilendi.
Belçika’da yaþayan Avrupa’nýn
tanýnmýþ ressamý Mehmet Aydoðdu’nun eserlerinden oluþan
retrospektif sergisi Liège Mo-
BÜYÜK ÖDÜL
ERGÜL AKTAÞ’IN
BRÜKSEL’ÝN MERKEZÝNDE
TÜRK GÜNÜ
GERÇEKLEÞTÝRÝLDÝ,
MANNEKEN PÝS FOLKLORÝK
ÇANKIRI KIYAFETÝ GÝYDÝ
ÝLTÝCA KANUNU’NDA YENÝ
DÜZENLEMELER
ONAYLANDI
Belçika’da aylardýr kiliseleri
iþgal eden, açlýk grevleri ve yürüyüþler düzenleyen kaçaklara
raðmen Federal Meclis, onayladýðý yeni Ýltica Kanunu’nda herhangi bir toplu yasal düzenlemeye gitmedi. Çoðunluðun kararýyla onaylanan yeni yasada
sadece iltica prosedürünün süresi kýsaltýrýlýrken, aile birleþimi
de zorlaþtýrýldý.
SELAHATTÝN KOÇAK
DÝKTE YARIÞMASINA
BELÇÝKA ADINA KATILDI
Belçika’da 2006 yýlýnda ilk defa AB ülkeleri dýþýndan gelen ve
Belçikalý da olmayan yabancýlar
yerel seçimlerde oy kullandýlar.
Emir Kýr aldýðý 1635 oyla Saint Josse’de Belediye baþkanýndan 44 oy daha fazla alarak Belediye’de ikinci adam oldu.
Emir Kýr birinci encümen olarak
yerine vekalet edecek kiþi olarak partisinden Havva Ardýçlýk’ý
seçti.
Federal Hükümet’te senatör
Fatma Pehlivan da Gent Belediyesi’nde katýldýðý seçimlerde aldýðý yüksek oylarla Gent Belediyesi’nin ilk yabancý encümeni
oldu.
Irkçýlarýn Kalesi Anvers’te Flaman Sosyalist Partisi SP.a birinci oldu. Türk kýzý Güler Turan
rekor oy aldý.
8 Ekim yerel seçimlerine
Türkler damgasýný vururken
Flaman, Valon ve Brüksel bölgelerinde 80 Türk belediyelere
girmeyi baþardý. Bunlardan bir
kýsmý encümen olurken diðerleri de meclis üyesi olarak bulunduklarý belediyelerin yönetimi-
dern ve Çaðdaþ Sanatlar Müzesi’nde sergilendi. “Mehmet Vous Dit Bonjour (Mehmet size
“merhaba” diyor) baþlýklý iki yýllýk bir projenin devamý olan bu
sergi, 16 Þubat – 02 Nisan 2006
tarihleri arasýnda gezildi.
Belçika Hristiyan Sosyal Sigorta Kurumu’nun (Christelijke
Mutualiteit/ Mutualitè Chretienne) “Dayanýþma ve yardýmlaþma” konulu uluslararasý Karikatür Yarýþmasý’nda Büyük Ödül
Türk çizer Ergül Aktaþ’a verildi.
9-10-11 Haziran tarihlerinde
Brüksel’in iki büyük meydaný
olan Grand Place ve Place de la
Monnaie’de “Türk Günü” gerçekleþtirildi. Belçika Türk Dernekler Birliði’nin organize ettiði
Türk Günü etkinlikleri ilk kez
Brüksel’in merkezine çekilirken, Brüksel’in turistik bir simgesi olan Manneken-Pis (iþeyen
çocuk) heykeli ilk kez Türk
folklorik kýyafeti giydi. Brüksel’in büyük meydaný Grand
Place yakýnlarýnda bulunan ve
749 çeþit kýyafete sahip olan,
simge heykele Çankýrý yerel kýyafeti giydirildi.
"SOYKIRIM" ÝSTÝFASI
Belçika’da 8 Ekim’de yapýlacak yerel seçimlerde Brüksel’de
Türklerin yoðun olarak yaþadýðý
Saint- Josse Belediye Meclisi’ne
MR listesinden 2. sýradan aday
gösterilen Derya Bulduk, Ermeni soykýrýmýný tanýmadýðý için istifa ettirildi. Bulduk, “Ermeni
soykýrýmýný kabul etmemi ve
susmamý istediler. Susmadým,
adaylýktan çekildim” dedi.
OKULLARDA HELAL YEMEK
Schaerbeek belediyesi Eðitim
encümeni Mohamed Lahlali’nin
(PS) okullarda helal yemek daðýtma projesi, iktidarý ikiye böldü. MR’li encümen Georges
Verzin, belediye okullarýnda laiklik ilkesinin böyle projeleri
kaldýramayacaðýný savundu.
FLAMAN TOPLU TAÞIMA
KURUMU YABANCI VE
KADIN ELEMAN
KOTASI KOYDU
Flaman Toplu Taþýma Kurumu De Lijn, Kurumun toplumu
daha iyi yansýtmasý gerektiðini
düþünerek personel çeþitliliðini
artýrmak için çalýþýyor. Bu nedenle yabancý ve kadýn kotasý
belirleyen De Lijn personelinin
þu anda %2,9’u yabancýlardan
oluþuyor.
ÝKÝNCÝ EL OTOMOBÝLLERE
ZORUNLU EK KONTROL
Belçika’da 15 Kasým 2006’dan
itibaren, plaka baþvurusu yapýlan her ikinci el araç için teknik
kontrol belgesinin yanýnda bir
de ikinci el araç özel kontrolü
istenecek. Ýkinci el araba özel
kontrolü 76 kontrol noktasýnda
gerçekleþtirilecek.
BELÇÝKA’DA OKULLARDA
BAÞÖRTÜSÜ YASAÐI
Fransýz Topluluðu Baþbakan
ve Eðitimden Sorumlu Bakaný
Marie Arena’nýn (PS), baþörtüsünü yasaklayan iki okulun iç
disiplin yönetmeliðini onaylamasýyla baþörtüsü sorunsalý tekrar alevlendi. Chaerleroi ve Anvers’te de bazý okullarda baþörtüsü konusunda problemler yaþanýrken, son olarak Anvers Belediyesi’nde giþelerde çalýþan
personelin baþörtüsü takmasý
yasaklandý. Yapýlan açýklamada
giþelerde çalýþan personelin
nötral olmasý gerektiði bildirilirken, iç bölümlerde çalýþan personel baçörtüsü ile çalýþabilecek.
Sayfa 15.qxp
04.01.2007
05:02
Seite 1
Ocak 2007
GÜNDEM
15
Birinci kuþak Türklerin dramý: ASBEST
Erdem Resne
nvers’te kurulan Dolor adlý dernek, þu sýralar asbest (amyant)
maddesinden ötürü akciðer
kanserine yakalanan hastalar
ve yakýnlarýyla dayanýþma projesi üzerinde çalýþýyor. Ýnþaat
ve madencilik sektörlerinde
sýkça kullanýlan asbest maddesi, bu sektörlerde yoðun olarak çalýþmýþ olan veya halen
çalýþan Türkleri de tehdit ediyor.
Hükümet ve sosyal sigortanýn iþ hastalýðý olarak kabul etmediði akciðer kanser tedavisi
pahalý ve devlet tarafýndan tamamen karþýlanmýyor.
Kütahyalý Aksaplý ailesi, asbestten dolayý akciðer kanserine bir kurban vermiþ ve bir
ikinci kanser vakasýyla uðraþýyor. Nihat Aksaplý (48), “1987
ile 1998 arasýnda izolasyon þirketi için çalýþtým. 1,5 sene önce akciðer kanseri teþhisi kondu. Böbrek ve kemiklere vuran hastalýk þimdi de saç de-
A
rimde yaralara neden oluyor.
Babam da bu hastalýða yakalanýp bir yýl içinde öldü, ben ise
kemoterapiyle ayakta duruyorum” diyor. Nihat Aksaplý’nýn
aylýk ilaç masraflarý 250 avro’yu buluyor. Bu miktara
doktor ve hastane masraflarý
dahil deðil. Nihat’ýn kardeþi
Naci (39) de ayný sektörde çalýþmýþ; þu an hastalýk teþhisi olmayan Naci, nefes darlýðý çekmeye baþlamýþ bile.
Sadece hastalara deðil, vefat
edenlerin yakýnlarýna da destek olan derneðe bu çerçevede
baþvuran bir diðer Türk, Abdullah Aydemir. Babasýný 2000
yýlýnda kaybeden Aydemir,
“23-24 yaþlarýndayken büyük
çocuk olarak aileye sahip çýkmak zorunda kaldým. Benim
için zor günler baþlamýþtý. Gelecekte böyle dramlarýn artýk
yaþanmamasý için hakkýmý arayacaðým” diye yakýnýyor.
Yasal olarak asbest kullanýmý 1989’dan beri yasak olsa
da, bazý þirketler yurt dýþýndan
mal aldýklarý için asbest dene-
timi yapýlamýyor. Doðu ülkelerinin çoðunda asbest yasaðý
yok ve bu ülkelerdeki cüzi fiyatlar, birçok þirketi oradan
mal almaya itiyor.
Dolor dernek baþkaný Hendrik Boonen, geçmiþte asbestle çalýþýp iþçilerin hayatýný tehlikeye atan þirketlerin, oluþturulacak yardým fonuna katýlmalarýný ve sorumluluklarýný
üstlenmelerini talep ediyor.
Boonen ayrýca bu þirketlerin
çoðu kez kaçak iþçi çalýþtýrdýklarý için, iþçilerin haklarýný arayamadýklarýný söylüyor. Kendilerini ele vermek istemeyen iþçiler, gidip de “ben þu kadar
yýl þu þirkette asbestle çalýþtým”
diyemiyor. Boonen bu yüzden
kaçak olarak çalýþmýþ ama iþ
yüzünden hasta düþmüþ insanlar için af istiyor.
Asbest sorunu bununla da
sýnýrlý deðil. Halen birçok ev
ve bina’da asbest bulunduðu-
nu ve bunun temizlenmediðini
vurgulayan Hendrik Boonen,
“bir yasayla ev satan insanlarýn, satýþ anýnda asbest olmadýðýna dair belge sunma zorunluluðu getirilmeli. Pahalý olan
bu iþlemleri de devlet ve firmalarýn katýlacaðý yardým fonu
üstlenmeli ki bina sahipleri
teþvik edilsin” diyor.
Derneðin Türk sorumlusu
Bülent Öztürk, ilk kuþak Türklerin asbest ve benzeri hastalýklardan çok çektiklerini belirtti ve Türk toplumunun artýk
bu soruna duyarlý olmasý geretiðinin altýný çizdi.
Hükümet, seçimlerden önce
asbest sorununu da kapsayabilecek olan “toplu zararlarý karþýlama” yasasý vaad etmiþti, fakat böyle bir yasa hala geçmedi. 2007 bütçesinde de zaten
þu an bu zararlara iliþkin bir
kaynak bulunmuyor. Dolor
dernek yöneticileri, hükümetin
geç kalmasýna içerleyip sivil
güçleri harekete geçirmeye ve
baský oluþturmaya karar vermiþ.
Sayfa 16x.qxp
03.01.2007
19:29
Seite 1
Ocak 2007
ARTfikir
16
[email protected]
Yeni yýlda yeni vicdan
eni yýla girdik, gireceðiz derken yýlýn ilk günlerinde vicdanýna giden yoldaki çöpleri temizleme
cüretini gösterse keþke þu “aklý baþýnda” dünyalýlar.
“Savaþa Hayýr” ve “Barýþ” þarkýlarý da artýk etkisiz
kaldýðýna göre...biz en iyisi mi yeni yýlda kendimizi
kurtarmaya bakalým ve elimizi vicdanýmýza koyalým.
Kaç fýlm izledik, esas kýz veya oðlan yerinde olmayý
düþlediðimiz? Veya kaç aþk parçasý yazýldý bizim uðrumuza, tam da bizim ayrýlýðýmýzý anlatan...
Binlerce dansöz varken biz Dondurmamýzý Gaymaktan yaparak kendimizi Kurtlar Vadisinden kurtarmaya
çalýþtýk.
Zaman geçtikçe atýlan her adýmýn faturasý önceden
kesilmiþ gibi umutsuzca buruþturuluyor biten her sigara ve onun paketi.
Özgürlük için savaþanlar
birey olmanýn sýkýntýlarýný
Geçen yýlý anlayaþýyorlar. Halbuki “yabancý” olmak, yalnýz kalmak ve
ma zahmetinde
ölüm karþýsýndaki çaresizlikbulunmayalým,
ler hayatýn insancýl anlarýdýr.
Yaþanacaktýr.
çünkü yaþamýþ
Þöyle bir bakarsak, öyküolduðumuz yýlý
lerimiz almýþ baþýný gidiyor.
Yaþanmalýdýr.
anlamak için birYaþamak cesaret gerektikaç yýla ihtiyacýrir, karda kalýp, aþýk olmak
mýz olacak.
da.
Yeni yýl, genelde karlý kýþa
denk gelir, býrakýn iþe yaramayan kýrýntýlar karýn altýnda kalsýn. Siz yarým kalmýþ
olsanýz bile kendinizi tamamlamanýz için önünüze koca bir yeni yýl sunuluyor. Tamamlanýn.
Geçen yýlý anlama zahmetinde bulunmayalým, çünkü yaþamýþ olduðumuz yýlý anlamak için birkaç yýla ihtiyacýmýz olacak.
Yeni yýlda yapamadýklarýmýzý yapmaya calýþsak. Mesela üzerinde yoðunlaþtýðýmýz þeylerin dünyalarýný tanýmaya yönelsek, olduklarý gibi görüp, gördüklerimizi
sevebilsek. Hatalarla dolu hayatýmýzda büyük sözler
söylemek yerine hayatýmýzýn ayrýntýlarýna özen göstersek, tekrar düþmemek için…
“Bütün dünya buna inansa, Hayat bayram olsa” demeyeceðim fakat “keþke” demekten de kendimi alamýyorum.
Yeni yilda deðiþecek bir diðer gerçek de, yaþýmýz.
Bulunduðumuz yaþýmýza da “Hoþçakal” demeye hazýrlanmalýyýz girdiðimiz bu yeni senede.
Aslýnda þu bulunduðumuz yaþýn geriye býraktýðý kýrýntýlarý bir araya toparlayarak adam gibi adam çýkarabilsek. Keþke.
Bir yýldan bir diðerine geçerken, biz kendimizle, artý bir “bizle” gümrükten geçiyoruz, ruhsatsýzlarý geride
býrakarak. Ayrýlarak.
Yaþanýlan bu ayrýlýklarýn yanýnda yýllardýr yanýmýzdan ayýramadýðýmýz tek þey ise, çocukluðumuzun birkaç sahnesidir aslýnda. Çünkü o sahneler masum sahnelerdir, saf kalan tek karelerdir.
O sahneler yeni yýlýmýzda nostalji olsalar da gelen
her yeni ve yabancý yýlda banktaki yaþlýlarýn huzurunu paylaþmayý da öðreniyoruz, artýlarýmýzla.
Nice artýlý yýllara.
Y
SÝBEL DÝNÇER:
Türk müzigine ilgim
Belçika’da depreþti
Erdinç Utku
elçikalý’nýn World music/dünya müziði algýlamasý da kliþelerle dolu.
Deneysel çabalara yeterince
açýk deðiller, baþka kökenli sanatçýlardan genellikle otantik
parçalar bekliyorlar. Ama yine
de «melez sound»lar ve farklý
arayýþlar tüm önyargýlara karþýn
ayakta kalabilmeyi baþarýyor.
Bu farklý çalýþmalara imza
B
atanlardan biri de Sibel Dinçer
öncülüðünde kurulan ve çalýþmalarýný sürdüren «Sibel» grubu.
Bu grup dýþýnda Gavur Gelinler
gibi ilginç bir çalýþmaya daha
imza atan Sibel Dinçer ayrýca
Belçikalý müzisyenlerden oluþan
ve World Jazz yapan TürlüTurþu
grubunda konuk solist olarak
Türkçe þarkýlar söylüyor. Dinçer’in Türk müziðine ilgisi Belçika’da depreþmiþ. Yurt özlemiyle
kendi kendine türküler mýrýl-
Rock’tan Türkü’ye
uzun ince bir yolculuk
Müzisyen anne-baba’nýn kýzý olan Sibel Dinçer 7 yaþýnda
piyano dersleri almaya baþlamýþ, müziðe ilgisini Ýstanbul
Belediye Konservatuarý’nda keman eðitimi alarak sürdürmüþ. Liseyi Saint-Benoit Fransýz Lisesi’nde okumuþ. Mimar
Sinan Üniversitesi Ýstanbul Devlet Konservatuarý’nda 4 sene Obua öðrenmiþ. Liseyi bitirdikten sonra MSÜ Devlet
konservatuarý Opera Þan Bölümüne baþlamýþ. Bu arada
bir rock grubunda þarký söylemiþ. Ancak tiyatoya her zaman özel bir ilgisi ve heyacaný varmýþ Sibel Dinçer’in.
1990 yýlýnda Belçika’da bulunan dayýsýný ziyaret ettiðinde
Belçika’daki tiyatro okullarýný araþtýrmýþ. Ayný yýl Belçika’da, Ýnstitut des Arts de Diffusion’da (IAD) tiyatro eðitimine baþlamýþ. Tiyatro eðitimine devam ederken Belçika
Dünya Müziði – Melez Müzik gruplarýnda Fransýzca þarký
söylemiþ.
2000 yýlýnda, tek baþýna geleneksel Türk müziði örneklerini harmonize ederek söylemeye baþlamýþ ve Sibel Grubu’na giden yolda ilk adýmý atmýþ. Daha sonra ise diðer 3
müzisyen arkadaþý katýlmýþ ve 2002 yýlýnda þimdiki grup
oluþmuþ. Sibel Grubu’nun repartuarýnýn büyük kýsmý
Türkçe ancak birkaç parçanýn bazý bölümlerini Türkçe bilmeyenlere metinle de ulaþabilmek için Ýngilizce, Fransýzca
ve Flamanca’ya cevirip söylüyorlar. (Uzun Ýnce Ýngilizce,
Çökertme Fransýzca, Kýzýlcýklar Fransýzca ve Yenge Kýzý
Fransýzca ve Flamanca)
danmaya ve piyanoda çalmaya
baþlamýþ. Fransýz/Belçikalý, Lüksemburglu ve Guyanalý/Belçikalý olmak üzere dört farklý kültüre ait sanatçýyla birlikte Geleneksel Türkçe müziðinin deðiþik
yörelere ait örneklerini farklý bir
tarz ile yorumlayan Sibel, yaptýðý müziði bir çeþit ”füzyon” olarak nitelendiriyor.
Þarkýlarýn özü korunmakla birlikte batý enstrümanlarý kullanýlarak yapýlan müzik, caz esintileri taþýyor. Sibel ve arkadaþlarý,
Aþýk Veysel’den Pir Sultan Abdal’a, Çanakkale Türküsü’nden
Yüksek Yüksek Tepelere Türkiye’nin düþünsel dünyasý ve yöresel müzik kültürü hakkýnda
bir kesit sunuyor, izleyenlere.
Türkçe bilmeyen grup üyelerinin bazý þarkýlarda Türkçe olarak Sibel’e eþlik etmeleri þarkýlara ayrý bir keyif katýyor. Yine bazý þarkýlarda Fransýzca ve Ýngilizce bölümler Türkçe sözler içinde son derece uyumlu kullanýlýyor. Türkiye’de müzik eðitimi
almýþ olan Sibel, 13 yýldýr tiyatro
eðitimi için geldiði Belçika’da
yaþýyor. Türkiye’de rock müziði
ile ilgilenen Sibel Belçika’ya geldikten sonra Geleneksel Türk
Müziðiyle ilgilenmeye baþlamýþ.
2002
yýlýnda
arkadaþlarý
Bénédicte Chabot (Belçika-keman), Daniel Vincke (Guyana/Belçika-saz) ve Claude Hoffmann (Lüksembur-bateri) ile
birlikte Sibel grubunu kurmuþ.
Sibel Dinçer her ne kadar 3
ayda bir Ýstanbul halüsinasyonlarý görse de Belçika’daki halinden memnun. Mutlu olduðu sürece de Belçika’da kalmayý düþünüyor. Kendisini çok þanslý
Sayfa 17x.qxp
03.01.2007
19:35
Seite 1
Ocak 2007
görüyor; çokkültürlü bir çevrede
yaþýyor ve çevresinde çok açýk fikirli ve iyi niyetli insanlar olduðuna inanýyor. Bu insanlardan
çok þey öðrendiðini söylüyor.
Zaten Sibel Dinçer aþýrý hýrslý biri
deðil; “Star olayým, adým manþetlerde görünsün, yatým, katým olsun derdinde deðilim. Benim
için önemli olan sevdiðim iþi
yapmak, çevremdekilerle bunu
paylaþmak” diyen Sibel Dinçer,
“Sanatýmdan uzaklaþmamak için
politikadan uzak duruyorum.
Benim görevim politika deðil,
politikayý meslek edinenler var.
Tabii ki benim de görüþlerim ve
insanlýðýn geleceði konusunda
kaygýlarým var ama ben müziðe
yoðunlaþmak istiyorum. Görüþlerimiz zaten müziðimize de yansýyor” diye ekliyor.
FÜZYON OLUÞTURDUK
“Batý entrümanlarý kullanýyoruz. Sazý da baðlama deðil, gitar
ekolüyle çalýyoruz. Türküleri
baþta sadece ben harmonize
ediyordum, gittikçe arkadaþlar
da katký yapmaya baþladý. Füzyon oluþturduk.”
Sibel Grubu’nun en etkili olduðu alan konserler. Belçika’nýn
belli baþlý kültür merkezlerinde
(Centre Culturel Jacques Franck,
Espace Senghor v.b.) ve festivallerinde (Akdeniz Sinema Festi-
ARTfikir
vali, Roots Rally Festival vs) sahneye çýktýlar. Fransýz Toplumu
Eðitim Bakanlýðý’nýn, öðrencilerin farklý dillere ve kültürlere
duyarlýlýðýný geliþtirmek gibi pedagojik bir amaçla çýkardýðý
“Dillere Uyanýþ – Eveil aux Langes” CD’sinde Sibel Grubu’nun
“Yüksek Yüksek Tepelere” Türküsü yer almýþ.
Ýlk albümleri grubun adýný taþýyan “Sibel”i 2005 yýlýnda kendi
prodüksiyonlarý olarak çýkarmýþlar. Verdikleri konserlerde satýyorlar, bazen de grubun web sitesi aracýlýðýyla müzik severlere
ulaþtýrýlýyor. Albüm çýkarma gerekçelerini Sibel Dinçer’den dinleyelim isterseniz;
“2002 yýlýnda bir demo yapmýþtýk. Evde kendi olanaklarýmýzla kaydetmiþtik bunu. 3 yýl
sonra birbirimizi tanýdýkça tarzýmýz da geliþerek deðiþti. Tarzýmýz daha fazla deðiþmeden çalýþmalarýmýzý o anki halleriyle
bir araya toplamak istedik.”
TÜRKÝYE’DE “TÝCARÝ
DEÐÝL”, BELÇÝKA’DA
“OTANTÝK DEÐÝL”
DÝYORLAR
Albüm, Türk ve Belçikalý müzik adamlarýndan, müzisyenlerden ve müzik severlerden olumlu tepkiler almýþ. Türkler böyle
bir þeyi hiç duymadýk, alýþýk ol-
duðumuzdan çok farklý derken,
Belçikalýlardan “Hayatýmda duyduðum en güzel müziklerden
biri” þeklinde duygu ve düþüncelerini ifade edenler olmuþ. En
ilginç tepki ise Dünya Müziði
konusunda uzmanlaþmýþ Belçikalý bir plak þirketi sahibinden
gelmiþ: “Otantik deðil”.
“Ben batý müziði eðitiminden
gelen birisi olarak, içinde doðup
büyüdüðüm müziði icra etmeye
çalýþýyorum.Türk müziðine ilgim
Belçika’da depreþti. Yurt özlemiyle kendi kendime Türküler
mýrýldanmaya ve piyanoda çalmaya baþladým. Piyanoda bu türküleri çalarken, Türk müziðinin
keþfetmediðimiz baþka yeni zenginlikleri olduðunu fark ettim.
Türküleri severek söylüyorum”
SÝBEL GRUBU’NUN
YENÝ PROJELERÝ
Sibel Grubu Saint-Josse’ta La
Patagonia Caz Kulübünde Ocak
ayý boyunca Pazar günleri saat
20.00’den itibaren sahne alacak.
Türkiye’de müzik yapýmcýlarý
Sibel Grubu’nun yaptýðý müziði
ticari olmadýðý için tercih etmiyor ama onlar ilk albümlerini
Türkiye’de de piyasaya sunmak
için uðraþýyorlar. Bir daðýtýmcý
ile anlaþmak üzereler. Ýkinci albumleri için ise henüz hazýrlýk
aþamasýndalar.
Gavur Gelinler
Fas ve Türk kökenli Müslüman kapalý ailelerdeki kadýnlarýn müzik yapabilmeleri için 2005
yýlýnda bir bayanlar grubu kurmaya karar vermiþ Sibel Dinçer. Bu kadýnlarý ev iþleri dýþýnda
sosyal yaþama çekmekmiþ amacý. Baþlangýçta
sadece Belçikalý kadýnlar ilgi göstermiþ. Sibel,
bu amatör grubu tamamen kendisi yetiþtirmiþ.
Ortaya bir kumbara koymuþlar, parasý olan Sibel’in öðretmenliði karþýlýðý kumbaraya para atmýþ, olmayanlar ise bedavaya yararlanmýþ bu
olanaktan. Zamanla kulaktan kulaða yayýlmýþ.
Konserler vermeye baþlamýþlar. Bu konserlerde
Türk kadýnlar da grupla ilgilenip, Gavur Gelinler’e katýlmýþlar. Þu an 10-12 kadýn var grupta.
Bunun yarýsý Türk yarýsý Belçikalý. Ancak Sibel,
grubu kuruþ amacýna hala ulaþamamýþ. Çünkü
gruba katýlan Türkler eðitimli ve zaten sosyal
yaþamýn içindeki kadýnlardan oluþuyor.
Gavur Gelinler grubunun repartuarý da yine
Türkülerden oluþuyor. Sibel Grubu’nun söylediði Türkülerden farklý Türküler seçilmiþ. Zaten
tarz da tamamen farklý. Enstrümansýz, eþliksiz,
sadece sesle (Akapella) Türkü söylüyor bu kadýnlar grubu. Gruptaki Belçikalý kadýnlar da
Türkçe söylüyor.
“Grubun en eski elemanlarýndan biri Türkle
evli bir Belçikalý. Bu Belçikalý gelinin Türkiye’deki kayýnvalidesi Türkiye’ye gittiklerinde
Belçikalý gelinine “Gavur Gelin” diye hitap ediyormuþ. Bundan yola çýkarak grubun adýný Gavur Gelinler koyduk. Herkes ötekine göre gavur. O yüzden gavur dedik. ” diyor Sibel Dinçer. “Herkese açýðýz, kimseyi dýþlamýyoruz” mesajý vermek istemiþler.
17
[email protected]
Bilgi çaðý ve
hep ayný masallar
on yýllarda biraz kendimizi aldatmak, biraz da
kültürlü görünmek için “yazmaktan ve okumaktan daha çok sözle öðrenmekten hazzeder olduk” diyerek avunuyoruz. Hatta hariçten gazel okumak da
diyebiliriz. Kýsa kesilen sazlý havalarýmýz ve bir türlü
bitmeyen uzun havalarýmýz da vardýr. Bilen okur, bilmeyen baþkasýnýn yardýmýyla okur. Yüzeysel çarelerin çok olduðu kadar verimsiz olduðunu hiç düþünmeyiz. Bir çoðumuz yaþamýmýz içinde cereyan eden
olaylar ve nesneleri okumaktan ve yazmaktan özürlüyüzdür, onlarý bilinçle öðrenmekte geç kalýrýz ve
her zaman vaktimiz var diye
bunlarý, öðrenmiþ birinden
Bilginin fiziksel
dinleyerek öðrenmeyi tercih
ederiz.
bir olgu olarak
Yaþanan son RTBF kurgu
maddi evrenin
haber olayýna bakýlýrsa duyasalarýnýn
rum aydýn-la-týcý olmaktan
daha çok sorumsuz bir özetkisi altýnda
gürlük kargaþasýný andýrýyor.
olduðu bilinci
Belçika’da herkesin yýllardýr
bildiði bir þeyi RTBF kanalýçoðumuz taranýn yapay haber programý
fýndan kabul
olarak sunmasý her þeyi alt
görmüþtür.
üst etti. Ülke toplumsal bir
polemik ayinine dönüþtüðü
RTBF programý
halde hiçbir fýrsatý kaçýrmabu yüzden
yan siyasetçiler ucuz seçim
malzemelerinin en verimlisiyasetçilerin
sinden birine dokunulduðu
tepkisini çekti.
için çok kýzdýlar, gerçek enformasyona ulaþmaya çalýþan
gazetecilere karþý retorik ve sansürcü bir davranýþ
gösterdiler.
Enformasyon ve bilginin fiziksel yapýsýnýn daha iyi
anlaþýlmasý için bilginin toplanmasý, saklanmasý, iþlenmesi ve sonra kullanmak üzere geri alýnmasý çok
önemlidir. Enformasyonun düzenlenmesi, bilginin
yongalara sýkýþtýrýlmasý, eriþilir olmasý, kolay algýlanabilmesi demektir. RTBF çalýþanlarý yanlýzca yapay bir
haber programý deðil, ayný anda gerçekten zamanýn
siyasi ve sosyolojik bir raporunu yayýnladýlar. Enformasyon ve bilgi gücünde çaðdaþ rehberliðin ender örneklerinden birini sundular. Akredite yazar, akredite
gazeteci, akredite aydýn veya akredite baþkan olmadýlar. Programlarýyla düþünce ürettiler. Düþünce üretmek, geliþtirici, açýklayýcý, yönlendirici yorumlarla toplumsal yaþantýya katkýlar sunmaktýr. RTBF çalýþanlarý
Belçika için, bütün toplumlar için birey ve insan için
daha dengeli bir enformasyon ve bilgi kaynaðý olma
amacý uðruna çalýþmýþlar. Ýnþallah, bir gün olur da
böylesi çalýþmalardan toplumumuz da nasibi alýr.
Ýþte bundan ders almalýyýz. Günümüz insaný davul
sesini kaðýt hýþýrtýsýna tercih etmektedir. Yaþamýmýzda
bilinç iki hiçlik arasýnda gerili bir boþluða benzemektedir. Hepimiz yaþamýmýzla enine boyuna hesap vereceðiz. Yaþam sermayemiz sürekli bir denkleþme ve
hesaplaþma içinde olmalýdýr, deðilse bilançonuz “iflas”týr. Sonuçta, her yenilik, güzel görünse de bir
doðruyu engeller. Yaþamýnýzý okumadan, öðrenmeden, yaþamadan harcamayýn.
S
Sayfa 18.qxp
04.01.2007
02:56
Page 1
Ocak 2007
18
Hayt Huyt
Park Haydar
Abi
“Delikanlý adamýn köþesi...
Lightlar ve yumuþaklar okumasýn!”
KORKMAYIN! BEN VARKEN BELÇÝKA BÖLÜNMEZ
Öyle RTBF’den kýytýrýk birkaç televizyoncunun kurgu haberiyle
Belçika’yý böldüreceksem, bana da Haydar Abi demesinler. Biz
Brüksel’de bostan korkuluðu muyuz? Olaydan sonra Karal Albert’i
aradým, Albertciðim kaygýlanma ben varken Belçika ve sana bir
þey olmaz dedim. Saðolsun kendisi de “Yok be Haydarcýðým, sen
ve adamlarýn Brüksel’deyken benim gönlüm rahat. Krallar gibi yaþýyorum” þeklinde konuþtu. Zaten Halis Kökten de benim gibi düþünüp Belçika’nýn birliðine sahip çýktý. Gerekirse Halisciðim ile birlikte CD’li kampanya yapar, Belçika’nýn bütünlüðünü koruruz.
Baktýk bu etkili olmuyor, güzellikten anlamýyorlar, bi güzel okþarým kendilerini.
YENÝ YIL
Çocuklar geldi, Abi herkes yeni yýl mesajý veriyor, sen de bir
þeyler yazmayacak mýsýn, diye uyardý. Önce dalgayý çakmadým, galiba yeni bir gazete çýktý da benden yazý yazmamý istiyorlar sandým. Malum, eski gazeteler adýna “yeni” lafýný ekliyor, yeni çýkan
gazeteler de yenili isimler buluyor. Yakýnda ortalýk Hece Kondu
gazete dolacak. Neyse bu mevzu derin mevzu. Bizim entel-dantel
takýmýna býrakalým.
Ýþte benim yeni yýl dileklerimden bazýlarý;
-Yeni yýlda çýkacak gazeteler “yeni” ile baþlamayan isimler bulsunlar ve gerçekten de “yeni” þeyler yapsýnlar!
-M.K - E.K davasý sonuçlansýn. Emir Kýr “Belge”seli’ne bir son
verilsin.
-Müslüm abimiz Brüksel’de bir konser versin.
-Þöyle çok rakamlý bir transfer teklifi alayým ve Binfikir’den kurtulayým.
-Ýsmail Doðan artizi Binfikir’den kovulsun.
-Avrupa Harbi Türk Delikanlýlar Birliði’ni kurup, baþkan olayým.
-Yengeniz bizim dalgalarý hala çakmasýn, yeni Belçikalý çýtýrlar
ayarlayabileyim.
-Fenerbahçe þampiyon olsun.
...
40 YILIN GAZETECÝSÝ HAYDAR ABÝNÝZE
ETÝK DERSÝ VERMEYE YELTENMEYÝN
Benden daha büyük gazeteci mi var Brüksel’de. Gerekirse düzmece röportaj yayýnlar, istersem biyerimden haber uydururum. Size mi soracaðým?
“Belçika Türkçe Yerel Medya Konseyi” kurup akýllarýnca gazetecilik dýþýna çýkanlarý bu konseye þikayet edeceklermiþ. Yesinler.
Haydar Abi bu alemin kralýdýr ve kimse kýlýna bile dokunamaz. Eski küresel köye yeni gazetecilik adetleri getirip, keyfimizi bozmayýn. Ýþ takibi de yaparým, parayla haber de, tehditle reklam da toplarým, gerekirse yargýsýz infaz da yaparým. Ýcabýnda anýnda terörist
damgasý vurur, cevap hakký bile vermem. Kolay mý, biz gazeteciyiz, boru deðil. Bugün bir Haydar Abi kolay yetiþmiyor? Haa bu
arada ayrým falan yaptýðým yoktur biline. Hiçbir partiyi kayýrmam.
Desteðim tamamen verilecek paraya endekslidir.
HADÝSE KIZIM, BAK BÝZÝ MUDARA EDÝYORSUN
Bizim çocuklar TMF müzik kanalýnda kýzýmýzýn yeni bir “hadise”sini yakalamýþlar. TMF`nin ödül gecesinde sahneye çýkan Hadise`nin üzerinde önce tüylü mini eteði varmýþ ancak þarkýsýný söylerken bir ara dansçý kýzlarýn arkasýna geçip eteðini çýkarývermiþ.
Sahnede iç çamaþýrýyla kalan Hadise, þarkýsýný bu þekilde söylemeye devam etmiþ.
Hadise bak yavrucuðum. Ayýp ediyorsun. Biz Eurovision yarýþmasýnda Türkiye’yi temsil edesin diye çaba harcarken sen bizi
donla sahneye çýkýp mudara ediyorsun. Ayýptýr kýzým yapma. Hoþgörü sýnýrlarýmý zorlama. Mahallenin ve Belçikalý Türklerin Haydar
Abisi olarak seni son kez uyarýyorum. Bi daha seni öyle açýk saçýk
görürsem, 24 saat Ajdan iþkencesine tabi tutacaðým.
Sayfa 19.qxp
04.01.2007
03:12
Seite 1
Ocak 2007
HABER
19
‘Defedin þunu gitsin!’
Serpil Aygün
vergem’de oturan
34 yaþýndaki Murat
Çalýþkan, Euro Lock
isimli hýrsýzlýk ve yangýna
karþý güvenlik sistemleri satan bir kuruluþa iþ baþvurusu yaptý. Yönetici Yves Delgouffe, Murat Çalýþkan’a
kibar bir red cevabý gönderirken, bu konuyla ile ilgili
olarak sekreteri ile yaptýðý
iç yazýþmayý da yanlýþlýkla
Murat Çalýþkan’a gönderdi.
Bu iç yazýþmada (maille yapýlan yazýþma) Yves Delgouffe, sekreterine “Defet þunu gitsin. Bir yabancýnýn
güvenlik sistemleri sattýðý
nerde görülmüþ” þeklinde
Murat Çalýþkan’ýn reddedilmesini isterken, böylece
Çalýþkan’ýn iþ baþvurusunun reddinin gerçek nedeni de ortaya çýkmýþ oldu.
Sendikasý ile görüþen Çalýþkan, Irkçýlýkla Mücadele ve
Irkçýlýk suç olmaktan çýkacak mý?
E
E
S
K
Ý
y
a
þ
a
m
l
a
r
E
S
K
Ý
m
e
k
a
n
l
a
r
Erdem Resne
Eþit Haklar Merkezine baþvurdu. Önümüzdeki günlerde olayýn mahkemeye
intikal etmesi beklenirken,
Euro Lock ile çalýþan bazý
firmalar da iliþkilerini askýya aldýlar.
Belçika Eþit Haklar bakaný Christian Dupont,
Parlamento’ya ayrýmcýlýkla mücadele yasalarýný
derleyen bir tasarý sundu. Tüm ayrýmcýlýklarýn
(ýrk, din, yaþ, cinsel tercih, cinsiyet,...) ayný kefede deðerlendirilmesini öngören yasa, ýrkçýlýk
konusunda mevcut yasalara göre gerileme getiriyor. Sivil mahkemelerde ýrkçýlýk suçlarýný daha
yüksek tazminatla cezalandýrmayý öngören yasa,
buna karþýlýk aðýr ceza konusunda sýnýfta kalýyor. Mal ve hizmetlere ulaþýmda ýrkçý ayrýmcýlýk
(ýrkçýlýða teþvik hariç), yeni yasaya göre devlet
tarafýndan ele alýnmayacak, yani hapis cezasý ve
toplum yararýna savcýlýk tarafýndan yürütülen
sorgular yürürlükten kalkacak. Irkçý muamele
gören kiþi, sivil mahkemede hakkýný aramak zorunda kalacak. Somut olarak maddi imkaný bulunmayan insanlar devlete yaslanamayacak, dava açmaktan baþka çareleri kalmayacak. Gazetemizde yer alan ve Murat Çalýþkan’ýn maðdur olduðu gibi vakalarda eþit haklar merkezi, ýrkçýlýkla mücadele dernekleri de bu çerçevede etkili
olamayacak. Yasa ayrýca “testing” denen kanýt
Sosyal düzen de tehlikede
Bahsi geçen ayýrýmcýlýkla mücadele yasa tasarýsý, yaþa baðlý ayrýmcýlýklarý da ortadan kaldýracak. Fakat iþyerlerinde genellikle yaþlý elemanlar
daha fazla maaþ alýp, daha yüksek vergi ödeyip
sosyal sigortaya da katkýda bulunuyor. Binfikir’e
ulaþan bilgilere göre çalýþma bakanlýðýndan sendikalara gönderilen bir mektupta, yaþ ayrýmcýlýðý yapýlmamasý isteniyor. Hükümeti iþveren birliklerinin baskýsý altýnda olmakla suçlayan sendikalar, bu isteðin kabul edilemez olduðunu fakat
bu yasayla birlikte hükümetin bu amaca ulaþmak istediðini vurguluyor.
Irkçýlýk ve çalýþma alanlarýný etkileyecek olan
yasa, bu ay Parlamento’da tartýþýlacak. Yasa üzerinde çalýþmalardan dýþlanan ýrkçýlýkla mücadele
derneði ve sendikalar, parlamento’da söz almayý talep edecekler.
Tarih “kurban”ý
Müslümanlar
Kilise
duvarýna
iþemek
ilenler bilir, Türkçemizdeki anlamlý deyimlerden biridir “eceline susayan it, cami
duvarýna iþermiþ”. Brüksel’deki duruma
bakýlýrsa bu durum kilise için geçerli deðil, zira 19.
yy’a kadar doðal ihtiyaçlarýn sokakta giderildiði
Brüksel þehrinin son umumi tuvaleti, SainteCatherine kilisesinin duvarý! Tanrý da bu durumu
kabullenmiþ olacak ki iþedikten sonra ne baþýnýza
yýldýrým düþüyor, ne de etraftakilerden tepki alýyorsunuz.
Bugün bütün büyük þehirlerde tartýþma yaratan
umumi tuvalet meselesi eskiden pek sorun yaratmýyordu. Ýnsanlýðýn ilk tuvaleti, tahmin edileceði
gibi doða idi. Ardýndan þehirleþmeyle birlikte
sokakta giderilen ihtiyaçlar, temizlik sorunu yaratmaya baþladý. Ýlk özel tuvaletler, “lazýmlýklý sandalye” de denilen taþýnabilir delikli kutulardý. Gözden
ýrak kalýnacak odalar da yoktu. Mesela Kral 14.
Louis’ye kadar önemli insanlar bile sandalye üzerinde “görevdeyken” (!) saray ahalisiyle sohbete
devam ediyordu! Halk ise sokakta iþini görmeye
devam ediyordu. Ta ki hijyen düzenlemeleriyle
evlere özel tuvaletler yerleþtirilene kadar.
Sainte-Catherine kilisesi 19. yy’da inþa edilse de,
bulunduðu semtin eski liman ve ticaret faaliyeti itibariyle kuytu köþe ziyaretçileri (!) de pek fazlaydý.
Umumi tuvalet yerleþtirme fikri de bundan ibaret.
Kilise duvarýna iþemek caiz olsa da siz siz olun,
cami duvarýndan sakýnýn...
yöntemini de bir genelge’yle sýnýrlandýrýyor fakat 4 yýldýr yayýmlanmayan genelge’nin, gelecek
yýllarda da sunulmasý beklenmiyor. Böylece ýrkçý ayrýmcýlýk maðdurlarý, haklýlýklarýný kanýtlamakta da zorlanacak.
Haber Merkezi
üslüman Temsil Kurulu’nun
(MTK) Fetva konseyi önerisiyle
resmi kurban bayram tarihini
30 Aralýk olarak açýklamasý, yine Müslümanlarý böldü. Diyanet’e baðlý Türk camilerinin yaný sýra birçok belediye de hazýrlýklarýný 31 Aralýk’a göre planlamýþtý. Kim
haklý tartýþmalarýnýn ötesinde pratik sorunlarýn yaþanacaðý endiþesi yayýlmýþtý fakat korkulduðu gibi kargaþa olmadý.
MTK’nýn kararýný bekleyen ve 30 Aralýk’ta
kesim yapan Brüksel merkez belediyesinin kurduðu mezbahaya sadece 190 kiþi
gelebildi. Ertesi gün bayramý kutlayan
Türkler özel mezbahalara gitmek zorunda kaldý. Ayný durum, Anvers ve OostVlaanderen illerindeki 6 belediye’de de
yaþandý ve Türkler belediye mezbahalarýndan yararlanamadý. Buna karþýlýk Schaerbeek belediyesi 31 Aralýk’ta kesim düzenleyip tüm Müslümanlara adak imkâný
sundu, 350 ila 400 kiþiyi aðýrladý.
MTK’nýn son anda deðiþik tarih vererek
Müslümanlar arasýnda fitneye yol açtýðýný
iddia eden Türk Dernekler Birliði baþkaný Sedat Kaya, “gelecek senenin tarihini
daha þimdiden belirlemeleri gerekir, aksi
takdirde yine gerginlik yaþanacak” derken, cevap veren MTK baþkaný Coþkun
Beyazgül, fetva konseyiyle çalýþmalarýnýn
hukuki bir zorunluluk olduðunu vurguladý ve tarihin, Hac sýrasýnda ay’ýn görünmesiyle ilgili olduðunu açýkladý.
M
B
Erdem Resne
Sayfa 20x.qxp
03.01.2007
22:39
Seite 1
20
Ocak 2007
Sivil Toplum
Liège Türk Dernekler Federasyonu (FLAT):
‘Amacýmýz etkili lobicilik’
Erdem Resne
[email protected]
Türk’ü kötülemek
Türk’e kaldý
neriler bir bir geliyor. Artýk Türkiye’den biriyle
evlenmek zor olacak gibi görünüyor. Geçenlerde haftanýn güncel konularýný iþleyen “De Zevende
Dag” programýný izliyordum. Temalardan biri de her
zaman olduðu gibi “Belçika’ya uyum saðlamak ve zorunlu evlilik”ti. Tartýþmacýlar arasýnda sosyal sektör görevlisi bir Türk ve Faslý bayan siyasetçi Nahima Lanjeri vardý. Konu uyumdan
sahte ve zorunlu evliliklere
kayýnca, yardým kuruluþu
Evlilik yoluyla geçalýþanlarý, herkesi ayný kelen Türkler uyum
feye koymadan sorunlarla
saðlayamadýklarý
ilgilenmek gerektiðini söylediler. . Nahima Lanjeri de
için yaþ sýnýrý 25’e
partisi CD&V’nin yeni yasa
çekilmeliymiþ; buönerilerini anlattý. Önerilen
yasaya göre Belçika’ya evrada yaþayýp yurt
lilik yoluyla gelmek istedýþýndan eþ getiryenlerin en az 21 yaþýnda
mek isteyenlerin
olmalarý gerekiyor. Bunun,
zorunlu evliliði önleyeceði
standartlarýn üzeve uyumu kolaylaþtýracaðý
rinde iþ ve geliri
düþünülüyor. Bizim Türk
olmasýný mecbur
de söz alýp sorunlarý sýralakýlan yasa olmalýy- dý ve kendince (!) cevaplar
getirdi: evlilik yoluyla gemýþ. Öneriye bak!
len Türkler uyum saðlayamadýklarý için yaþ sýnýrý
Türkten baþkasýnýn
25’e çekilmeliymiþ; burada
aklýna gelmezdi!
yaþayýp yurt dýþýndan eþ
getirmek isteyenlerin standartlarýn üzerinde iþ ve geliri olmasýný mecbur kýlan yasa olmalýymýþ. Öneriye
bak! Türk’ten baþkasýnýn aklýna gelmezdi! Sunucu da
soruyor: “peki bu yasalar buraya yerleþmeyi imkansýz
hale getirmez mi?” Bizimki de zaten bu önerileri o
amaçla yaptýðýný, böylece Türklerin Türkiye’den eþ almasýný engellemiþ olup uyuma katkýda bulunacaðýný
söylüyor. Bu ne perhiz bu ne lahana turþusu? Bu ne
biçim öneridir? Birincisi, insan haklarýna aykýrý. Çokbilmiþ bu efendimiz bu öneriyi Belçikalýlara sunsun da
görelim. Ýkincisi, böyle bir yasa Hollanda’da kabul
edildi de hangi sorun çözüldü? Üçüncüsü, yeni gelen
Türklerin hepsi sorunlu deðil. Benim gördüðüm Türk
esnafý yeni gelenlerden oluþuyor, okuyup da gelen ve
buradaki topluma öncülük edenler de var. Dördüncüsü, yurt dýþýndan gelen Türklerin boþanma oraný daha
yüksek deðil. Belçikalýlar yurt dýþýndan deðil buradan
insanlarla evleniyorlar, onlarýn da boþanma oraný ayný!
Anlayacaðýnýz, bu öneri insan haklarý ihlalinden baþka
bir þey deðil. Oysa Flaman bölgesi yurttaþlýk yasasýný
çýkardý ve eminim ki yakýnda uyum alanýnda bu yasa
meyvelerini verecek (gelecek yazýmda bu yasayý ele
alacaðým). Kendi insanýmýzýn toplumumuzu kötülemesine dayanamýyorum. Ama bir deli kuyuya taþ atar, 40
akýllý çýkaramazmýþ misali Belçika da, Hollanda’nýn yolunu izleyip yabancýlarýn yerleþmesini zorlaþtýrýcý yasalar çýkaracak. Akrabalarý getirmek bile imkansýz olacak. Umarým Türk politikacýlarýmýz bu yasalarýn önüne geçer. Mübarek Kurban bayramýnýzý kutlar, yeni yýl
için en iyi dileklerimi sunarým.
Ö
esmi olarak 2006’da kurulan FLAT (Liège Türk
Dernekler Federasyonu), Liège ilindeki 9 derneði çatýsý altýnda barýndýrýyor. Þu ana
kadar tüm derneklerin cami dernekleri olmasý, federasyonun da
dini bir federasyon olduðu yönünde bir imaj yaratmýþ ama yetkililer bu imajdan þikayetçi. Federasyon Baþkaný Ýbrahim Kaya,
“9 dernek var, hepsi Diyanet’e
baðlý. Ama sadece cami derneklerini kapsamak istemiyoruz. Bu
iþleri baþlatan bizler, ayný zamanda cami dernek baþkanlarýydýk ama bu demek deðildir ki
içimize baþka dernekler girmeyecek. Þu an henüz yeniyiz ve
kendimizi tanýtmaya ihtiyacýmýz
var” diyor. Federasyona üye
olan Herstal Türk Kültür Merkezi baþkaný Ayhan Aktürk, herkese açýk olduklarýný, Liège’deki
cami derneklerinin sadece dini
iþlerle uðraþmadýðýný düþünüyor:
“biz Cami dernekleri federasyonu deðiliz. Liège Türk Dernekler
Federasyonu’yuz. Zaten Executif’in kararýna göre yakýnda camiler derneklerden ayrýlacak. Bizim imkanlarýmýz vardý da camiler dýþýnda dernek kuramadýk
mý? Bugün Flaman bölgesindeki
bazý federasyonlara bakýyorsunuz, spor kulübü, okul aile birliði gibi dernekler var bünyelerinde. Biz daha bunu yakalayamadýk çünkü yeniyiz. Herstal’da
baþkaný olduðum dernek zaten
cami dýþýnda birçok iþ yapýyor:
spor kulübümüz var, kadýnlara
çalýþmamýz var. Reflets diye dergi de çýkarýyoruz, tiyatro grubu
var, yani içimizde 5 dernek kuracak faaliyetimiz var. Buraya göçen Türler sadece iki þeyle geldi:
boþ olan ceketleri ve kafalarýndaki dinleri. Bu yüzden camiler
kuruldu ama dernek faaliyetini
de üstlenmek zorunda kaldý.”
Liège’deki Türklerin halen çoðunlukla iþçi olduklarýný, kopuk
olarak yaþadýklarýný ve diðer bölgelerdeki duruma karþýlýk etkili
biçimde örgütlenemediklerini
söyleyen Federasyon Baþkaný
Ýbrahim Kaya, amacýný saklamýyor: “birleþimin saðlanamadýðý
tek bölge Liege’di, herkes kendi
çapýnda bayramlarda veya özel
günlerde bir þeyler yapýyordu ve
hoþ olmayan sonuçlar ortaya çýkýyordu. Herkesi birleþtirip büyük bir STÖ kurmak amacýndayýz. Ýsteðimiz, toplumu lobileþtirme. Üç sene önce Malmedy’de
ilk toplantýmýzý yaptýk. Bazýlarýna
göre bu birleþim gereksizdi fakat
bu görüþe raðmen biz toplum
R
Soldan saða: Ýbrahim Kaya, Yakup Öndeþ, Ayhan Aktürk, Ömer Koçyiðit
Ayaktaki: Bilal Çakýr
adýna sonuçlarý tarttýk ve pozitif
olacaðýný düþündük.”
Kaya, bu amaca iki kez ulaþabildiklerini söylüyor ve seçimleri örnek gösteriyor. Müslüman
Temsil Kurulu seçimlerinde
Liège’deki 5 Türk adayý da seçtirmeyi baþardýklarýný anlatan
Kaya, 2006 yerel seçimlerinde
de etkili olduklarýný savunuyor.
Bölge’de Türk adaylarýn seçime
katýldýðý her belediye’de (St-Nicolas hariç) en az bir Türk adayýn seçilmesi, federasyon yetkililerini memnun etmiþ.
Siyasi olarak toplumu çýkarlarýna göre bir partiye yönlendirebildikleri anda baþarýlý olacaklarýný savunan federasyon yetkilileri, þartlara göre partilere yakýnlýk gösterdiklerini fakat zamanla
bu yakýnlýklarýn deðiþebileceðini
söylüyorlar. Kaya, “herkesin görüþleri var ama Türk toplumunun çýkarý olunca tek sesten konuþabilmeliyiz” diyor. Ayhan
Aktürk ise olayý þöyle özetliyor:
“siyasi yelpazede Türk toplumunun çýkarlarýnýn olduðu yerdeyiz. Þimdilik bu PS gibi gözüküyor, ama zamanla cdH ve Ecolo
da olabilir. Þu an liberaller en
uzak parti gibi duruyor.”
Federasyona üye olmak için
derneklere koþulan þartlar çok
genel. Ayhan Aktürk, “Türk toplumuna hitap etmeye çalýþan insanlar olarak bir araya geldik.
Kriterimiz budur. Haklar ve toplumun sosyal çýkarlarý doðrultusunda baský yaratmak istiyoruz.
Ay-yýldýzlý bayraða, Türk toplumuna, Türk toplumunun haklarýna sahip çýkan ve onurlu bir
yaþam güden herkese açýðýz”
demekle yetiniyor.
Toplumlararasý dostluða inandýklarýný söyleyen Liège Merkez
Cami Baþkaný Bilal Çakýr, “bizim
lokalimize baþka milletlerden
çok insan geliyor: Zenciler, Bosnalýlar, vs... Faslýlarýn camii ileride ama orada sadece namaz kýlýp burada vakit geçiriyorlar. Aidatýný ödeyen Bosnalý ve Pakistanlý üyemiz bile var” diyor.
Þu ana kadar kendi yapýlanmasýyla uðraþan federasyon, siyaset dýþýnda pek faaliyette bulunamamýþ fakat projeler yok
deðil. 23 Nisan bayramýnýn Belçika’da kurumsal olarak düzenlenmesi ve yerel halka tanýtýlmasý için çalýþan federasyon, ilköðretim okullarýnýn da projeye katýlýp tam bir festival havasý oluþmasýný umuyor. Bu yönde çeþitli belediyelerin yetkilileriyle temas kuruluyor. Festival düzenlenebilirse bölge’deki 10 Türkçe
öðretmeni ve çeþitli folklor
gruplarý da faaliyete geçecek.
Federasyon yetkilileri, Liège’deki Türklerin en önemli sorunlarý olarak eðitimi, iþsizliði ve
sosyal alanda toplantýlara katýlmayýp haklarýný arayamamalarýný gösteriyorlar. Baþkan Ýbrahim
Kaya, bunun göç faktörüne baðlý olduðunu söylüyor: “ilk kuþak
buraya sahipsiz geldi ve ikinci
kuþak bunu derleme aþamasýnda. Bu dertlerle uðraþýrken yeni
kuþaklara da gelecek yaratmamýz lazým. Ýyi eðitilmiþ insan gerekli. Sokaklarda iþsiz ve sorunlu geçlik istemiyoruz. Oysa bu
bölgede sorunlar çok. Bunu inkar etmek olmaz, düzeltmek
için sevecen bir yapýyla ve güleryüzle, gerçekleri anlatarak
gençlere yanaþmak lazým. Müslüman kimliðimizle birlikte þu
an zorluklar yaþýyoruz. Bunlara
karþý gelmek için her alanda ehil
insan lazým.”
Sayfa 21.qxp
04.01.2007
03:18
Seite 1
Ocak 2007
YAÞAM
Aile birleþimi nedir,
kimleri kapsýyor, yapýlacak iþlemler,
Belçika’daki prosedür ve yasal yenilikler
21
SOSYAL
REHBER
(2)
… Verilen D modeli vize, vize sahibine Belçika'ya ulaþmak için, Schengen
(Þengen) ülkelerini (Belçika, Danimarka, Almanya, Finlandiya, Fransa, Yunanistan, Ýzlanda, Ýtalya, Lüksemburg,
Hollanda, Norveç, Portekiz, Ýspanya,
Avustralya ve Ýsveç) geçmek amacýyla
beþ günlük bir süre vermektedir. Bazý
durumlarda D modeli vizeyle birlikte C
Bu madde kapsamýnda Belçika kimliðine veya pasaportuna sahip her vatandaþ bu hakka sahip olup, anne ve babalarý, yasanýn öngördüðü resmi prosedür yerine getirildiði taktirde bu haktan
faydalanabilmektedirler.
Bu resmi prosedürü iki baþlýkta toparlayabiliriz. Birincisi bu yasa çerçevesinde yükümlülüðünü alacaðýnýz kiþinin ebeveyniniz olduðunu resmi belgelerle kanýtlamanýz; ikinci olarak da
bu kiþinin yükümlülüðünün sizde olmasýný ve bu sorumluluk için yeterli
gelirinizin olduðunu ispatlamanýz istenmektedir.
Belçika'da aile birlesimi (A.B.) müracaatinda yasal prosedürün özeti
40. Madde kapsamýnda
istenilen resmi belgeler:
modeli vize de verilmektedir. Bu durumda vize sahibi Belçika'ya gelmeden
önce, vize tarihini geçirmemek þartýyla,
Schengen ülkelerinde 3 ay kalabilme
hakkýna sahiptir.
Aile birleþimi çerçevesinde
ebeveynler (ascendants-ouders)
için yapýlacak vize müracaatý ve
Belçika'da oturum hakký:
Bu hak, bir önceki yazýmýzda konu
aldýðýmýz 15 Aralýk 1980 tarihli yasanýn
40. maddesi kapsamýnda verilmektedir.
Ýstek yapan yükümlüden istenilen
belgeler
-kimlik kartýnýn fotokopisi
-istek müracaatýndan önce altý ay süresince gönderilen para ile ilgili kanýt
(banka koçaný, …)
-son üç ayýn maaþ bordrosu
-belediyeden alýnacak "yükümlülük
kabul belgesi" (certificat de prise en
charge)
Yükümlülüðü alýnacak kiþi ile ilgili
Türkiye'den alýnacak belgeler
-kimlik kartýnýn fotokopisi
-doðum kayýt örneði (A modeli)
-nüfus kayýt örneði
-ikametgah il muhabiri (resimli)
-en yakýn resmi merciden alýnan "bakima muhtaç" veya "fakirlik belgesi"
-adli sicil belgesi
-özel durumlarda boþanma kararý,
ölüm il muhabiri, vs.
Ýstenilen belgeler tamamlandýktan
sonra Belçika Büyükelçiliði'ne baþvurulacaktýr. Herhangi bir amaçla Belçika'da bulunan ebeveynler için yapýlacak aile birleþimi çerçevesindeki oturum istemi ise yukarda belirtilen belgelerle birlikte baðlý bulunduðunuz belediyeye müracaat etmeniz gerekmektedir.
Bir sonraki sayýda nisan
2007 tarihinden itibaren
yürürlüðe girecek yasal
yenilikler
19 BLD d’Anvers
1000 Bruxelles
Tel: (0032) 2 218 17 37
Ýmtiyaz Sahibi OPEN WINGS BVBA Genel Yayýn Yönetmeni Serpil Aygün Genel Koordinatör Erdinç Utku
Haber Koordinatörü Fikret Aydemir Yayýn Kurulu Ýlknur Cengiz, Leyla Ertorun, Serpil Aygün, Erdem Resne, Erdinç Utku,
Fikret Aydemir Görsel Yönetmen Ece Ayaydýn REKLAM 0484 528 902 [email protected] ADRES 44, rue des Palais bte 1,
1030 Bruxelles TEL 0032 2 242 01 53 e-mail [email protected] WEB www.binfikir.be
Sayfa 22x.qxp
04.01.2007
04:08
Page 1
Ocak 2007
GÜLEN FÝKÝR GÜLEN ÇOCUK
22
den ayrý yaþama olaylarý da
ayrý bir baþlýk altýnda incelenebilir. Bu da sevgisiz olduklarýný
göstermez. Bunda kariyer yapamayacaðýnýn yaný sýra, boþanma gibi korkular da yatmaktadýr.
Filiz
TOSYALI
ÇOCUKLAR YAÞLILIK
BASTONU DEÐÝLDÝR
Türkiye'de aile denilince akla
çocuk gelir. Hemen hemen hiç
kimse çocuksuz bir aile düþünemez. Bazý aileler çocuklarýna
kendi güvenceleri gibi bakarlar. Çocuklarýndan beklentisi
olan aile oranýnýn yüzde yedilerde olduðu Amerika ve Avrupa'daki aileler, bizim Türk toplumumuzda sevginin oluþmadýðý aileler gibi deðerlendirilir.
Avrupalý kadýn tek çocuk sahibi
olmak istemektedir, doðrudur.
Bu olay sevgisiz olduklarýný
göstermez. Evden ayrýlma, aile-
ÇOCUKLARIMIZ HER ÞEYÝMÝZ
Çocuklarýmýzý onlar için yetiþtirmeliyiz. Onlar için vermeli, yaþamlarýný
onlar için güzelleþtirmeliyiz. Onlarýn
mutluluðu için deðerlerine deðer katmalýyýz. Kendi olanaklarýmýzý zorlayarak onlara verdiklerimizin beklentisi
içinde olursak, hem çocuklarýmýzý
hem de kendimizi mutsuz ederiz.
Çocuklarýn baston olduðu düþüncesi
çok gerilerde kaldý. Gezmemize, yaþamamýza, eþimizle beraber planlar
yapmamýza engel görülmemeli çocuklarýmýz. Bütün zevkimizi, eðlencemizi onlar büyürken biz de yaþamalýyýz. Büyüsünler diye zamanýn bir an
önce geçmesini beklemek yerine,
onlarla yaþamanýn, çocuklarmýzla olmanýn keyfini sürmeliyiz. Hiçbir arzu
ve isteðimizi sonraya býrakmamalýyýz.
Katýla katýla gülmek, doyasýya eðlenmek, dostluklar edinmek için engel
deðil çocuklarýmýz. Mutlu bir aile olmak istiyorsak eþimizle birlikte büyütüp birlikte gururlanmalýyýz. Zaman
su gibi akýp geçerken, elimizdeki en
büyük zevki kaçýrarak aptallýk etmemeliyiz. Onlar bizim kanýmýzdan canýmýzdan, sadece onlara; giysi almak,
para vermek, oyuncak getirmekle iþimiz bitmez. Elini tutmalý, saçýný okþamalý, onun kendisi için mutluluðu
yakalamasý için elimizden ne gelirse
yapmalýyýz. Bize bakacak bir huzurlu
ortam, yaþlýlýðýmýzda nasýlsa bulunacaktýr. Bize düþen; çocuklarýmýzý suçlamaktansa zamanýnda neyi yapýp
neyi yapamayacaðýmýzý, neye olanak
bulup neye bulamayacaðýmýzý görmeliyiz. Bakabileceðimiz kadar çocuk sahibi olmak çocuk haklarý açýsýndan ne kadar önemliyse, bizim
kendi haklarýmýz açýsýndan da o kadar önemli.
DERLEME FIKRALAR
FÝL
Öðretmen küçük Nermin'e sordu,
-Söyle bakalým kýzým fil nerelerde bulunur
-Filler o kadar büyüktür ki öðretmenim hiç
kaybolmaz, kimse de onlarý bulmaz.
ESKÝ ARABALAR
Küçük çocuk annesine sordu,
-Anneciðim arabalar eskiyince
arabalarý ne yaparlar?
-Ne yapacaklar oðlum,
akýllýnýn biri gelir babana satar
KONUÞMA ve ANLAMA
1- Suratý asýk, baðýrýyor. Sesi
uzaklardan duyuluyor. Etrafýna
zarar veriyor
Söyle bakalým, bu neye binmiþ?
2- Ne tatlý! Tatlý tatlý konuþuyor, bir þeyler anlatýyor. Acaba
bunun dili nasýl?
3- Ne güzel gülüyor. Nerede
görsem gülerek bakýyor. Acaba
bu nasýl yüzlü?
4- Herkese yardým ediyor, yardýmý seviyor. Oradan oraya
yardým için koþuyor. Söyle bakalým, bu nasýl biri?
5- Nasýl da çalýþýyor... Arýlara
benziyor. Durmadan uðraþýyor.
Söyle bakalým, bu ne gibi çalýþýyor?
6- Ne kadar ince! Kýsa boylu,
ufak tefek. Üstelik de þirin...
CEV
Nasýl biri?
APL
AR
4- Yardýmsever
1- Küplere binmiþ
2- Tatlý dilli
5- Arý gibi
3- Güler yüzlü
6- Çýtý pýtý
FÝKÝRCÝKLER
Na
(8)
zif
e
Lie
ge
Sin
em
/Br
ük
se
l (5
)
Sevgili çocuklar!
Bu sayfada
yayýnlanmasýný
istediðiniz resim,
þiir, öykü ve
yazýlarýnýzý
Paleizenstraat
Önümüzdeki ay yeni yerleri keþfetmeye
hepinizi bekliyorum.
44, 1030
Schaerbeek/
Bruxelles posta
adresine ya da
[email protected]
e-posta adresine
gönderebilirsiniz.
Sayfa 23.qxp
04.01.2007
01:11
Seite 1
Sayfa 24OK.qxp
30.10.2006
21:38
Seite 1

Benzer belgeler

Ekim 2007 - Binfikir

Ekim 2007 - Binfikir elçika’da yayýn yapan Binfikir gazetesinin, Avrupa Türk Gazeteciler Birliði (ATGB) ile birlikte düzenlediði “Belçika’daki Türkçe yerel medyanýn sorunlarý” konulu panel, yoðun bir katýlýma sahne old...

Detaylı

Şubat 2007

Şubat 2007 kabaca ayrýmcý Flamanlar ve karþý gelen Valonlar imajý oluþuyor-

Detaylı