Ekim 2007 - Binfikir

Transkript

Ekim 2007 - Binfikir
Sayfa 1xx.qxp
10.10.2007
11:38
Seite 1
www.binfikir.be
www.binfikir.be yenilendi!
Okuyun, bir fikir edinin
“Belçika’nýn Hyde Park’ý çok yakýnda tasarýmýný yeniliyor” ilanýyla gazetemiz aracýlýðla duyurduðumuz çalýþmamýzý DAHA FAZLA BEKLEMEDEN sizinle paylaþmaya karar verdik. Sürekli yenilenen ve kendini yenileyen Binfikir sitesinde de bir deðiþiklik yapmanýn zamaný çoktan gelmiþti. Amacýmýz “Belçika’nýn Türkçe gündemi”ni size daha çekici bir þekilde sunmak.
Manþet” ve
Haberi öne çýkaran ancak yorumlarý da önemseyen bir anlayýþla tasarlandý haber-yorum sitemiz; “M
“Son Haberler” aracýlýðýyla Belçika’nýn
nabzý sitemizde atacak. Gündem bölümünde ise gündeme damgasýný vuran konulardaki haber ve yorumlara
yer verecegiz. Binfikir, “Düþünce Dünyasý” aracýlýðýyla ise yazarlarýmýzýn
yorum ve izlenimlerini size daha derli
toplu sunacak. Ana menü ve alt gruplarýný da daha iþlevsel ve kullanýcý
dostu bir hale getirdik. Bunu zaten sitemizi kullanýrken farkedeceksiniz.
Sayý 22 - Ekim 2007
KAÇAKLARA AF YOK
lasý bir TuruncuMavi hükümetin
ortaklarý, kriz
içinde tekrar baþlayan müzakerelerde ilk sonucu elde ettiler. Göç, aile birleþimi, kaçaklar ve Belçika
vatandaþlýðý dosyalarýnda
sert önlemler konusunda
anlaþan MR, CD&V/N-VA,
Open VLD ve CDH, seçim
sandýklarýndan çýkan «saða kayma» eðiliminin ilk
somut örneðini sergilediler: Kaçaklara af yok, vatandaþlýk için dil þartý ve
ekonomik göç için «Green Card» sistemi geliyor.
O
4-5’te
Köþe yazarlarýmýz
Erdinç UTKU
Fuat Çapa
Binfikir’e konuþtu
Ramazan
coþkulu geçti
4
Erdem RESNE
5
Özgür BALCI
6
Leyla ERTORUN
7
Fuat Çapa 5
maç süren kýsa
Gençlerbirliði
macerasýný Binfikir’e anlattý.
Mustafa KÖR
9
23’te
Ýlknur CENGÝZ
16
Mehmet AYDOÐDU
17
Haydar ABÝ
18
Kenan GÖRGÜN
19
Nihat DURSUN
21
editör’den
Belçika’da iftar yemekleri ve
çadýrlarý ile dolu dolu geçen
koca bir ayý geride býraktýk...
3’te
Ay boyunca çeþitli
kentlerde iftarlar ve rildi.
14-15 ’te
‘Ayrý odalarda
yaþamaktansa
taþýnmayý tercih
ederim’
Valon Ekonomi ve
Çalýþma Bakaný JeanClaude Marcourt i l e
röportaj
12-13 ’te
Tüm okurlarýmýzýn Ramazan Bayramýný kutlarýz.
Sayfa 3.qxp
10.10.2007
10:49
Seite 1
Ekim 2007
GÜNDEM
Gazeteler en önemli ve etkili iletiþim aracý
Haber Merkezi
cripta adýna TNS Media’nýn yaptýðý kamuoyu
araþtýrmasýna göre gazeteler toplumsal yaþamda hala
çok önemli rol oynuyor. Bilgilendirme ve sosyal iþlevi açýsýndan baþka hiçbir iletiþim aracý
gazeteler kadar yoðun tüketilmiyor ve etkili ve kalýcý deðil. Bu
nedenle de gazeteler hala hem
okur hem de reklam verenler
arasýnda ayrýcalýklý yerini koruyor. Araþtýrmacýlara göre gazeteler sadece geleneksel medyada
deðil, internet ve cep telefonu
gibi yeni iletiþim araçlarý karþýsýnda önemli bir konuma sahip.
Bilgi verme ve reklam aracý
S
olarak gazeteler, iletiþim araçlarý
arasýnda modern medya tüketicisinin çok, görev tutumunun
olumsuz etkilerinden de en az
pay alan bir araç olarak öne çýkýyor.
Belgian Advertisers's Communication Executive Association
(ACE) yemeðinde medya ve iþ
dünyasýna sunulan araþtýrma sonuçlarýna göre bilgi bombardýmanýna tutulan tüketici tercihini
gazeteden yana yapýyor. Gazete
okumak yoðunlaþma isteyen bir
uðraþ. Gazete okuyanlarýn sadece yüzde 5’i gazete okurken
baþka bir þey için daha fazla ilgi
gösteriyor. Dergilerde bu oran
yüzde 10, televizyon izlerken
yüzde 13, radyo dinlerken ise
yüzde 68.
Bilgilendirme konusunda da
gazeteler önde. En güçlü rakipleri internet ve dergilerin iki katý daha etkili. Sohbet konusu yaratarak sosyal bir iþlevi yerine
getirme konusunda da gazeteler
önde. Bu konuda sadece gazeteler sinemadan daha etkili. Diðer iletiþim araçlarý sinemanýn
gerisinde kalýyor.
Reklama olumsuz tepki konusunda televizyon reklamlarý en
önde. Katýlýmcýlarýn yüzde 54’ü
TV reklamlarýna olumsuz tepki
verdi. Gazeteler bu olumsuzluktan en az etkilenen iletiþim aracý
olarak dikkat çekti. Olumlu etki
konusunda ise gazeteler birinci
sýrayý aldý.
Uyum kursuna gitmeyene 5000 Avro ceza
laman Bölgesi’ne gelen yabancýlardan
yurttaþlaþtýrma kurslarýna gitmeyi reddedenlere 50 Avro’dan 5 000 Avro’ya
kadar ceza verilecek. Ceza miktarý reddetmenin boyutuna göre ayarlanacak. Flaman Uyum
Bakaný Marino Keulen (Open VLD) düzenlemenin 2008 yýlý baþýnda uygulanmaya baþlanacaðýný belirtti. Bakan Keulen “Ýnsanlarýn çoðu yurttaþlaþtýrma kurslarýný izlemek için çok
çaba harcýyorlar ancak aralarýndan yurttaþlaþtýrma ödevlerini yerine getirmek istemeyen istisnalar çýkýyor” þeklinde konuþtu.
Bakan Keulen “Ceza miktarýný insanlarýn ce-
F
za nasýl olsa az, kursa devam etmem cezayý
öderim diyememesi için arttýrdýklarýný” ifade
etti.
Halen uyum-yurttaþlaþtýrma kurslarýný reddedenlerden 125 Avro ceza alýnmasý gerekiyor.
Ancak þimdiye kadarki uygulamada ceza dosyasý savcýlýða sevkediliyor ve dosya iþleme
konmadan savcýlýkta kalýyor.
Halen Flaman bölgesinde 8000 yabancý kökenli uyum-yurttaþlaþtýrma kurslarýný izliyor.
Bu rakamýn 2008 sonunda 28 000’e çýkmasý
bekleniyor.
Anvers’te ýrkçýlar protestosu,
Genk’te iftar çadýrýna saldýrý
Serpil Aygün
nvers’te 3 gün süren
Ramazan þenliklerinin
ikinci günü ýrkçý parti
Vlaams Belang’a yakýnlýðýyla bilinen Flaman Milliyetcisi Voorpost oluþumu taraftarý 300 kiþi
Anvers’te Groenplaats’da gösteri yaptý. Flaman kentlerinin ve
belediyelerinin islamlaþmasýný
ve Anvers Belediyesi’nin Ramazan Þenlikleri’ni desteklemesini
protesto ettiler.
Genk’te Belediyenin desteði
ile kurulan iftar çadýrý da kimliði belirsiz kiþi ya da kiþilerce
kundaklandý. Dört yerinden ateþe verilen çadýrda maddi zarar
oluþurken, çadýr organizatörü
Genk Türk Dernekler Birliði
Baþkaný Ali Çaðlar, Genk bölgesinin çokkülütrlü özelliðine dikkat çekerek,”kendini bilmez kiþi
A
ya da kiþilerce gerçekleþtirilen
bu saldýrýnýn da yine Genkliler
olarak birlikte üstesinden geleceðiz” dedi.
3
editör’den
[email protected]
Serpil Aygün
Bayrama karamsar
giriyoruz
elçika’da iftar yemekleri ve çadýrlarý ile dolu dolu
geçen koca bir ayý geride býraktýk. Hemen hemen
her bölgede derneklerle örgütlenmiþ Türk toplumu düzenlediði bir organizasyonla iftar sofrasýný, mahallesindeki bir Belçikalýyla, bir Faslýyla, bir Polonyalý ile,... bir yabancý ile paylaþtý. Bir taraftan kendi toplumumuza Türkiye’deki Ramazanlarý, eski Ramazanlarý bir parça da olsa
tattýrmak gayreti ile yapýlan etkinlikler diðer taraftan yaþadýðýmýz ülke içindeki Belçikalý ve diðer yabancý topluluklara kendi kültürümüzden olumlu örnekleri sunma gayretini de
Ne yazýk ki zaman
taþýrken, bizler de bu
Binfikir’i haklý çýkardý
çabalarý takdirle karþýladýk. Ancak ýrkçýlarýn kave Hristiyan Demoklesi sayýlan bir kentte
rat- Liberal koalisyon
çadýr organizasyonunu
partileri hükümet kudestekleyen Belediyeyi,
ýrkçýlarýn karþýsýnda zor
rarlarsa, aile birleþiduruma düþürecek sahmini zorlaþtýran, hýzlý
neler de yaþandý. ÇokBelçikalý olma yasakültürlü etkinlikler adý
altýnda farklý etnik grupsýnda kýsýtlamalara
larýn da katýldýðý çadýr
giden önlemler konuorganizasyonlarýnda biraz fazlaca Türk kimliðisunda uzlaþtýlar.
ni öne çýkrarak, diðer
kimliklerin rahatsýz olmasýna varan sonuçlar doðurmamalýydýk. Umarým bu tarz
hatalarý yapan kuruluþlar gelecek dönem için olumlu
dersler çýkarýp, tamamen olumlu amaçlarla yola çýkýlan
bu etkinliklerde hem artan Ýslam karþýtlýðýna raðmen organizasyonu destekleme cesaretini gösteren belediyeleri
zor durumda býrakmaz hem de mesajlarýný yanlýþ anlamaya fýrsat vermeden ileten çalýþmalar yaparlar.
Belçika’da 10 Haziran Federal seçimlerinden beri kurulamayan Federal Hükümet geçtiðimiz günlerde önemli anlaþmalara vararak, hükümetin yakýnda kurulacaðýna
dair sinyaller verdiler. Ancak üç aydan fazla bir zamandýr hiçbir konuda uzlaþma saðlayamayan turuncu-mavi
koalisyon partilerinin vardýklarý ilk uzlaþma ise ne yazýk
ki ülkede yaþayan yabancýlarý sýkýntýlý günlere sürükleyecek, göç, sýðýnma ve vatandaþlýk konularýnda oldu.
Hatýrlayacaksýnýz, seçimlerden sonraki Temmuz sayýmýzda Binfikir’in manþeti, “Belçika da saða kaydý” olmuþtu. Bu haberde Almanya, Fransa ve Hollanda gibi
ülkelerden sonra Belçika’da da sað partilerin iktidara
geldiðini ve bu durumun önümüzdeki günlerde yabancýlar için sýkýntýlý günler yaratacaðýnýn haberini vermiþtik. Ne yazýk ki zaman Binfikir’i haklý çýkardý ve Hristiyan Demokrat- Liberal koalisyon partileri hükümet kurarlarsa, aile birleþimini zorlaþtýran, hýzlý Belçikalý olma
yasasýnda kýsýtlamalara giden önlemler konusunda uzlaþtýlar. Ayrýca af için bekleyen yüzbinlerce kaçak için
herhangi bir genel affýn söz konusunu olmayacaðýný kesinleþtirdiler.
www.binfikir.be yeni tasarýmýyla Belçika’nýn nabzýný
tutmaya devam ediyor. Umarým yeni çalýþmamýzý beðenirsiniz. Dinamik Binfikir ekibi gazetemizi daha çekici
hale getirmek için çalýþmalarýný sürdürüyor. Bizi izleme
devam edin!
Hepinize iyi bayramlar.
B
Sayfa 4x.qxp
10.10.2007
10:51
Seite 1
Ekim 2007
GÜNDEM
4
Sýnýrlar kalkmýþtý,
dil ve para sýnýrý geldi
[email protected]
‘Yüzyýllýk göçmenlik’ ya da
‘öteki dünyadaki öteki’
abareci/yazar Nilgün Yerli Anvers’te Öteki Kitap Fuarý’ndaki söyleþide “Yüzyýllýk göçmenlik”ten býktýðýný söyledi. Yerli, Belçikalý ve Hollandalýlara “bizi yabancý kökenli olarak görmeyin, oyuncu
ya da yazar olarak görün” diye seslendi. “Bizi köþede bir yerde yabancý kökenli sanatçý olarak tutup, bize yakýþtýrdýklarý rolü oynamamýzý bekliyorlar. Hollanda gazetelerine genel konularda yazý yollayýnca
yayýnlamýyorlar, bizden beklenen hep yabancý kökenlilerle ilgili konularda yazmamýz. Yabancý kökenliyi insan olarak görün, önyargýlarýnýzýn gerçek olduðuna inanmayýn” çaðrýsýnda bulundu. Beklentiler, kliþeler ve önyargýlar kafesine kapatýldýðýnýzý farkettiðinizde siz de “yüzyýllýk göçmenlik”ten nefret etmiyor
musunuz?
K
Hans Van Themsche’nin
Beklentiler, kliþearkadaþlarýna ara sýra Hitler ve önyargýlar
ler selamý verdiði ve ýrkçý
fýkralar anlattýðý ortaya çýkkafesine kapatýltý. Van Themsche bunu yadýðýnýzý farkettiðiparken amacýnýn ýrkçýlýk
olmadýðýný söyledi. Irkçýlýnizde siz de
ðýn “þakasý” olur mu? Dün“yüzyýllýk göçyanýn gözü önünde devam
menlik”ten nefret
eden bu davada neredeyse
etmiyor musunuz? Van Themsche’nin kendisinin kurban olduðuna
inandýracaklar bizi. Yani
adam utanmasa “abi ya iþte kafam biraz bulanýktý, çýkýp birkaç yabancý kökenli avlayayým rahatlarým diye
düþündüm” diyecek ve bizim psikiyatrlar da “evet
evet, ne yaptýðýný bilmiyordu” þeklinde rapor verecek!
Flamanca yayýn yapan Belçika Devlet Televizyonu
VRT’nin saygýn programlarýndan Panorama 23 Eylül’de yayýnlanan 45 dakikalýk bölümünde evlilik göçünü ele aldý. Havaalanýnda býrakýlan, getirildikten 23 ay sonra geri gönderilen ya da yaþamý boyunca “40
metre kare” Belçika’da köleler gibi yaþayan ithal gelinlerin baþlýk parasý yerine aldýklarý Belçika vizesi
her zaman cennetin kapýlarýný açmaya yetmiyor, bazen yaþamlarýný cehenneme çeviriyor. Türk toplumunda tepki çeken programda ya bir de bu konulara deðinilseydi ne olurdu!
Hepimiz insanýz, din dil, ýrk mýrk ayrýmý yapýlmýyor
denmesine bakmayýn siz. Düpedüz ölürken bile “öteki” olarak ölüyoruz. Ben bunu iliklerime kadar hissettim Schaerbeek Mezarlýðý'nda. O gün, Schaerbeek
Mezarlýðý'nda ölen Türk ve Fas kökenlilerin öteki
dünyaya “öteki” olarak yolcu edildiðine gözlerimle
þahit oldum. Ve o gün ben, Ýsmail’in kardeþi Çetin
Doðan’ý beyaz güvercinle uðurlamasaydý, oracýkta
aðlayacaktým. Mezarlýktaki soðuk, duygusuz, madeni
havaya sevimli güvercin birazcýk da olsa umut kattý.
Hala kendime soruyorum; sahi öteki dünyada “öteki”
var mý? Tüm insanlarýn sadece insan olduklarýnýn dikkate alýndýðý bir dünyadan umudumu kestim, umarým
öteki dünyada buna ulaþýrýz.
Almanya, Hollanda, Fransa gibi ülkelerden sonra Belçika’da da aile birleþimi, kaçaklar
ve Belçika vatandaþlýðý konularýnda sert önlemler alýnýyor. 10 Haziran seçimlerinde saða teslim olan ülkede uzun süredir hiçbir konuda anlaþamayan Hristiyan Demokrat, Hümanist ve Liberal partiler sýðýnma ve göç konularýnda kolay sayýlabilecek þekilde anlaþtýlar. Turuncu-Mavi hükümet kurulduðu takdirde göç yasasý deðiþtirilip ülkeye göç zorlaþtýrýlacak. 3 partiye karþý CDH, kaçaklara genel af isteminde direnmedi.
ne göre deðiþse de 21 yaþ ve üstü bir birey için Brüt asgari ücret
1.258,88 Euro. Bu kural eskiye
göre sertleþme ifade ediyor. Eski
düzenlemelere göre iþsizlik yardýmý alanlar da aile bireyini getirebiliyordu. Aile birleþimi konusunda alýnan bu kararlar 18 yaþýndan küçük çocuklarýn Belçika’ya getirlmesinde geçerli deðil.
Haber Merkezi
alý sabahý saat 03.00’de sýðýnma ve göç konularýnda anlaþmaya varan Turuncu-Mavi partiler, böylece 120
gün sonra nihayet bir konuda
görüþ birliðine varabildiler. Baþbakan adayý Yves Leterme
(CD&V) anlaþmayý, “hassas bir
konuda önemli bir anlaþma”
þeklinde deðerlendirdi.
S
Vatandaþlýða dil þartý
Kaçaklara af yok
Yaklaþýk bir yýldýr Belçika’nýn
gündemini iþgal eden kaçaklar
ya da kaðýtsýzlar olarak ifade edilen Belçika’da resmi bir oturum
izni olmayan yabancýlara yönelik
genel bir af söz konusu deðil.
Koalisyon’un Frankofon Hristiyan Demokrat kanadý CDH kaçaklara genel af isteðini uzlaþma
uðruna ertelemek zorunda kaldý,
fakat kaçaklarýn çalýþmalarý halinde oturum hakký kazanabilmelerini saðladý. Üzerinde anlaþýlan yeni yasaya göre sýðýnma
istemleri hýzlý bir þekilde sonuçlandýrýlacak. Sýnýrdýþý etme politikasý daha sýký hale getirilecek.
Sýðýnmacýlar Belçika’ya daðýtýlacak ve baþvurudan 6 ay sonra
çalýþmalarýna izin verilecek. Sý-
ðýnma konusunda bir bakan görevlendirilecek.
Aile birleþimi zorlaþýyor
Anlaþmada aile birleþimi konusunda katý kurallar yer alýyor.
Özellikle sahte evliliklerle mücadele etmek amacýyla aile birleþimi sadece Belçika’da iþi ve geliri
olanlar için mümkün olacak.
Belçika’ya aile bireyini getirmek
isteyen kiþiler asgari ücretin yüzde 125’i kadar gelir beyan etmek
zorunda kalacak. Belçika’da asgari ücret yaþ ve çalýþma süresi-
Vatandaþlýða geçiþin kolay sayýlabileceði Belçika’da bu yasa
da deðiþecek. Snel-Belg Wet olarak adlandýrýlan “hýzlý Belçika
vatandaþý olma yasasý” gözden
geçirilerek Belçika yurttaþlýðýna
baþvuranlardan kesintisiz 5 yýl
Belçika’da oturmalarý ve ülke
resmi dillerinden en az birini bilmeleri istenecek. Eski yasaya göre 3 yýl Belçika’da bulunuyor olmak yeterliydi.
Yeni uygulama:
Ekonomik göç
Liberal partilerin istemesiyle
Belçika’ya da Amerika’daki Green Card uygulamasý getirilecek
ve “ekonomik göç”e izin verilecek. Eðer bazý iþler için Belçika
ya da AB ülkelerinden eleman
bulunamazsa AB dýþýndaki ülke
yurttaþlarýna Green Cards verilecek. Kaçak olarak Belçika’da yaþayanlar da eðer uygun özelliklere sahiplerse Green Card’a baþvurabilecek.
Muhtemel iktidar
ortaklarý memnun
120 gün sonra bir konuda anlaþabilen Turuncu-Mavi partiler,
zor bir konuda anlaþmaya varmýþ olmaktan memnunlar. Seçim
zamaný göç konusundaki görüþ
ayrýlýklarý hatýrlanýrsa, partilerin
belirgin bir anlaþmaya mý vardýklarý, yoksa herkesin istediðini görebileceði muðlak bir anlaþma
mý olduðu, merak konusu. Liberaller, ekonomik göç ve genel
affýn reddini kabul ettirerek istediklerini elde ettiler. MR Baþkaný
Didier Reynders, yeni anlaþmayý
eski hükümetin çalýþmasýnýn devamý olarak gördüðünü açýkladý.
Sayfa 5x.qxp
10.10.2007
10:54
Seite 1
Ekim 2007
GÜNDEM
ir yönetmen senaryo yazarken
mutlaka günlük hayatýndaki
olaylardan esinlenir, tipleme yaratýrken
etrafýndaki insanlarý bir nebze karikatürize eder. Yine de “bu kadarý da olmaz” dedirtecek kadar absürt ve komik
sahneler vardýr ki, günlük hayatta benzerleriyle karþýlaþýnca “acaba filmden
etkilenip þaka mý yapýyor, yoksa gerçekten mi anormal?” diye sorabiliyorsunuz kendinize.
Niyahet geçen gün bir internet sitesinde haber okurken Yýlmaz Erdoðan’ýn Vizontele için Belçika Türklerinden esinlendiðine karar verdim.
Vizontele Tuuba filmini izleyenler
hatýrlarlar. Filmin bir sahnesinde Demokrat Parti Ýlçe teþkilatý, dönemin
Baþbakaný Süleyman Demirel’i aðýrlayacak. Teþkilat yetkilileri son hazýrlýklarý yaparken, teþkilat baþkaný, masada
duran ve partiyi simgeleyen altýn rengindeki at heykelini eline alýr. Atýn penisi gözüktüðü için yandaþlarýndan bunu törpülemelerini ister. Yýlmaz Erdoðan bu sahneyle yobazlýðý ve boyalý
saygý hareketleriyle yapýlan yalakalýðý
güzel ti’ye almýþtý.
Þimdi 2007 yýlýnda Avrupa’nýn baþkenti Brüksel’de yayýmlanan bir haberi
okuyayým size. Söz konusu haber,
UETD’nin düzenlediði iftar yemeðiyle
5
B
CDH ise genel af konusunda direnemese de, Baþkan Joelle Milquet, “çalýþmalarý halinde kaçaklara kaðýt verilecek olmasýný” kabul ettirdiklerini belirtti. CD&V
ise Liberaller gibi göçün zorlaþmasýný elde etmekten memnun,
fakat “iyi yönetim” üzerine kampanya yapan Yves Leterme, göç
konusunda vaad ettiði “açýk ve
objektif kriter”leri henüz belirleyemedi. Olasý bir Turuncu-Mavi
hükümet, bu anlaþmayý yasalaþtýrmaya baþlarken kriterlerin ne
olacaðý netlik kazanabilir fakat
muhalefet de, kaçak ve insan
haklarý örgütleri de belirsizliðin
ve keyfi durumlarýn sürmesinden
endiþeleniyor.
Muhalefet ve
sivil toplum tepkili
PS’te Elio Di Rupo, göç konusundaki anlaþma hakkýnda endiþeli olduðunu belirtti. Di Rupo,
ekonomik göçe izin verilmesini
þöyle deðerlendirdi: “sýnýrlarýn
açýlmasý beni endiþelendiriyor,
Brüksel ve Valonya’daki iþsiz
Belçikalýlara öncelik tanýnmasý
gerektiðini düþünüyordum.” Laurette Onkelinx ise, “kendi iþsizlerimizi iþe almak yerine, dýþ ülkelerden iþçi almaya gidiyoruz ve
böylece þirketler üzerindeki baskýyý, bilhassa formasyon konusunda, azaltýyoruz.” Kaçaklara
kaðýt verilmesi konusunda ise yeterince ileri gidilmediðini belirten
Onkelinx, “açýk bir yasa çerçevesinde, hakimlerden oluþan bir
komisyon istemiþtik. Bunlarýn
hiçbiri yok” dedi.
Groen! Milletvekili Tinne Van
erdem resne
[email protected]
Vizontele Belçika
Yýlmaz Erdoðan’ýn “Vizontele” adlý film serisinin üçüncüsü vizyona
girdi. 40 yýldan beri gösterimde olan Vizontele Belçika, günün her
saatinde Türk toplumunun çeþitli kahvehane, bakkal-çakkal ve derneklerinde bedava izlenebilir. Yönetmeni ve senaryosu olmayan,
doðaçlama oynanan bu komediye hepinizi davet ederiz...
ilgili. Tüm konular irdelenmiþ ve iþte
muhteþem saptama: “Ýftarýn verildiði
ortamda müstehcen heykeller göz kamaþtýrýyordu. Çýplak heykelleri örtmek
kimsenin aklýna gelmedi. Türkiye´de
olsa mutlaka, bu heykellerin üzeri çarþafla kapatýlýrdý.”
Ýþte Vizontele Belçika. Kahkahalar
der Straeten, CD&V’ye yüklendi.
Hristiyan-Demokratlarýn seçimlerden önce açýk kriterler taþýyan
bir yasa ve dosyalarý inceleyecek
bir kurum vaad ettiklerini hatýrlatan Van der Straeten, sözlerin tutulmadýðýný vurguladý: “sorunu
çözmenin tek yolu, istediklerimizi yasaya açýkça yazmaktýr. Ama
bu anlaþma yine avukatlara tüm
yollarý deneme imkaný verecek.
Bu yasama dönemi, açlýk grevleri dönemi olacak.”
Ýnternet sitelerinde bildiri yayýnlayan Ecolo Federal sekreterleri Jean-Michel Javaux ve Ýsabelle Durant, Liberal ve HristiyanDemokratlarýn “açýk ve objektif
kriterlere dayanan, baðýmsýz bir
komisyon tarafýndan uygulanan
bir göç politikasna karþý olduklarýný gördüklerini” belirttiler. “Eski
hükümetin keyfi af politikasýnýn
devamý olacak” dedikleri anlaþma, Ecolo’ya göre insan ticaretinin de artmasýna neden olacak.
Çocuklarýn özgürlüklerinin ellerinden alýnmaya devam edeceðini savunan Ecolo, “Turuncu-Mavililer, çocuklarýn “daha iyi hapsedileceðini” belirterek iki yüzlülük yapýyor” diye görüþ bildirdi.
“Bu anlaþmayla, kaðýtsýzlar ve
af konularýna dokunulmadan geçilecek” diyen Ýnsan Haklarý derneði, “uzun prosedür kriterleri
eskisi gibi devam edecek ve siyasetin bu konudaki etkisi hala büyük” diyerek, keyfi kararlarýn devam edeceði görüþünde. Dernek,
Ekonomik göç kavramýnýn “gereklilik görüþü” olduðunu vurguladý ve iþverenlerin diktasýný eleþtirdi.
atarak seyrettiðim ve “yok olmaz abi”
dediðim bu sahne meðer gerçekmiþ.
Bunun þaka olmadýðýný farkettiðimde
Türk toplumu hakkýndaki son umutlarýmý da feleðin müstehcen yerlerine
gömdüm. Bu toplumda hâlâ betondan
bir pipi göremeyecek kafa yapýsýnda
insanlar var mýdýr? Üç kuruþa gece-
gündüz demeyip gazete hazýrlýyoruz,
neredeyse bin kilometre (evet, evet,
1000 KM) katedip daðýtýyoruz da böyle
vakalar olunca “acaba boþuna mý uðraþýyoruz?” diye soruyorum kendime. Birileri kendi çýkarlarý adýna bu toplumu
yobazlýða sürükleyip enayi yerine mi
koyuyor, yoksa bu toplum gerçekten
bu mu? Deðilse neden böyle insanlar
prim yapýyor? Ýnanýn toplumumuzla ilgili tüm çalýþmalarýma ve topluma yakýnlýðýma raðmen bu sorunun cevabýný
bulamýyorum.
Vizontele Belçika’nýn asýl korkunç yaný nedir biliyor musunuz? Karakterlerin
KARAKTERSÝZ olmalarý. Yani bir filmin
senaryosunda bir tipleme sürekli kendine sadýk kalýr. “Tipleme” böyle doðar.
Korkak korkaktýr, psikopat psikopattýr.
Ama Vizontele Belçika’da korkak da,
psikopat da YAÐCI’dýr. Neden mi? Bahsettiðim haberin baþlýðý, “UETD Ýftar yemeðine AKP iktidarý gölgesi düþtü” þeklindeydi. Eh arkadaþ, o kadar AKP karþýtý, laik ve aydýn olacaksak, beton pipilerden mi korkalým? Asýl o heykeller örtülseydi bu sefer “iþte yobaz AKP bir
cinsel organa bile tahammül edemiyor”
denecekti. Milliyetçi mercimek çorbasý
tayfasýnda iþte böyle kafa yapýlarý laikliði ve aydýnlýðý savunuyor. Ýþte Vizontele Belçika. Ýyi seyirler.
Yabancý kökenli gençlerde iþsizlik azalýyor
imburg’da geçen yýl iþsizlik yüzde
25 azaldý. Özellikle gençler ve
specifik olarak da yabancý kökenli
gençler bu eðilimden yararlanýyorlar. Het
Belang Van Limburg gazetesinin haberine
göre iþ bulma konusunda Limburg, Flaman Bölgesi’nin en iyisi.
Geçtiðimiz yýl (Eylül 2006- Eylül 2007)
iþsizlik Flaman Bölgesi’nde yüzde 20.8
azaldý ve iþsiz sayýsý 182 516’ya düþtü.
Limburg’da ise iþsizlikdeki azalma yüzde
L
AB’nin göbeði kaçak iþçi dolu
Grand Place yakýnlarýndaki restoranlarda
yapýlan denetlemelerde yüzde 60’dan fazlasýnýn kaçak eleman çalýþtýrdýðý ortaya çýktý. Kaçak çalýþanlarýn çoðunun iþsizlik ödeneðinden yararlandýðý anlaþýldý. Temmuz
ve Aðustos aylarýnda yapýlan denetlemelerde 28 soruþturma dosyasý açýldý ve her yasa ihlali için 15 bin Avro’ya varan cezalar
kesildi. Brüksel’in diðer semtlerinde yapýlan denetlemelerde daha az yasa ihlaline
rastlandý.
Brüksel Hükümeti sýký denetimlerle þehir
merkezinin imajýný düzeltmek istiyor.
24.5 olarak gerçekleþti. Bu geliþmeden
özellikle gençler yararlandý. 25 yaþýndan
küçük iþsiz sayýsý Flaman Bölgesi’nde
yüzde 25.7 azalýrken bu oran Limburg’da
yüzde 30 olarak gerçekleþti. Yabancý kökenli genç iþsiz sayýsý Flaman Bölgesi’nde
yüzde 19.4 azalýrken, Limburg’da bu oran
yüzde 27.7 olarak gerçekleþti.
Yabancý kökenli iþsiz sayýsýnýn azalmasý
özellikle þu belediyelerde dikkat çekti.
Beringen - % 44.1, Genk - %27.4, Houthalen-Helchteren – % 43.7, Heusden-Zolder - % 49,7.
Bu rakamlar özellikle yabancý kökenlilerin çalýþmak istemedikleri yönündeki
önyargýlý söylemleri de çürütmüþ oluyor.
Her türlü ayrýmcý yaklaþýmlara karþýn yabancý kökenli gençlerin iþsizlik oranlarýndaki azalma bu yargýyý onaylýyor. Uzmanlar yabancý kökenliler arasýnda iþsizlik
oranlarýnýn zaten çok yüksek olmasýnýn
da önemli bir rol oynadýðýný kaydettiler.
AB yolunda can verdiler
Ýtalyan Fortress Europe kuruluþu istatistiklerine göre bu yýlýn baþýndan bu yana 1096
göçmen Avrupa Birliði’ne kaçak olarak girmeye çalýþýrken can verdi. Avrupa medyasýnda çýkan haberleri kaynak alarak rakamlarý hesaplayan kuruluþ, sadece Eylül ayýnda
99 kiþinin Avrupa’ya kaçak olarak girmeyi
baþaramadan yaþamýný yitirdiðini açýkladý.
Bunlarýn yaklaþýk yarýsý Kanarya adalarýna
ulaþmaya çalýþýrken canýndan oldu.
Fortress Europe’a göre 1988 yýlýndan bu
yana en az 10335 kiþi umuda yolculukta,
AB’ye ulaþamadan can verdi.
Sayfa 6x.qxp
10.10.2007
08:48
Seite 1
Ekim 2007
GÜNDEM
6
Geçenlerde Panorama programýnda
evlilik göçü konulu bir belgesel izledim. Program yapýmcýlarý bizlere Belçika’da yaþayan birçok genç kýz ve erkeðin Türkiye’den evlenmeyi tercih ettiklerini gösterdiler. Nedenine gelince: erkeklere göre buradaki genç kýzlar örf
ve adetlere uymuyorlarmýþ ve klasik
erkek-kadýn dengelerini bozuyorlarmýþ. Kýzlara göre Belçika’da doðup büyüyen gençlerde –üzülmeyin arkadaþlar buna ben de dâhilim- maço tavýrlar
hâkimmiþ ve eþlerine ikinci sýnýf muamelesi yapýyorlarmýþ. Vay vay vay…
Oradan buraya gelmek isteyenlerin nedeni de –belgeselde bir gencin dile getirdiði gibi- para, yaþam, hayatmýþ. Üstelik fazla çalýþmak gerekmiyormuþ, zaten devlet bize bakýyormuþ. Bilmiyorum fark ettiniz mi ama olaya çok basit
yaklaþtýlar gençlerimiz. Her þeyden önce, hem Belçika’dan giden gençlerimiz
hem de orada bulunan gençlerimiz,
son derecede önyargýlýydýlar.
Oradaki gençlere seslenmek isterdim: Belçika para, yaþam ve hayat’la
baðdaþtýrýlacak bir ülke deðil. Köyünüzde gördüðünüz Belçika plakalý son
model arabalara aldanmayýn. O arabalar bu ülkenin yaþam þartlarýný göz
önüne sermez. O simgeler anlýk görüntülerdir. Öyle ki, sizlere o anlýk görüntüleri sergilemek için buralarda bazen
[email protected]
Para. Yaþam. Hayat
Belçika para, yaþam ve hayat’la baðdaþtýrýlacak bir ülke deðil.
Köyünüzde gördüðünüz Belçika plakalý son model arabalara aldanmayýn. O arabalar bu ülkenin yaþam þartlarýný göz önüne sermez. O
simgeler anlýk görüntülerdir.
düþülen kötü durumlarý belki de anlatsam inanmazsýnýz. Ýzine gitmek için
krediyle lüks bir araba alýp, gelince
tekrar satanlarý mý anlatayým, yoksa
Ferrari alýp tüp taktýrmak isteyenleri
mi? Kýsacasý, o birkaç haftada sizlere
sergilediðimiz hayat tarzý ve lüks tüketim, gerçeðe uymayan dýþ görüntüdür.
Burada ne kentleþtik, ne de sürekli bir
biçimde ekonomik ya da siyasi arenada bir yerlere gelebildik. Bu bir.
Sledderlo’da Türkçe
dersleri baþladý
Ýki. Mantýklý evlilik göçüne karþý deðilim ama erken yaþta evlenenlere karþýyým. Çocuðunu Türkiye’den evlendirerek bir aile dostuna sözde yardýmda
bulunmak isteyenlere de karþýyým.
Uçak dönüþ biletim yanmasýn diye üç
gün içinde birisiyle tanýþýp evlenenlere
zaten tamamen karþýyým. Güçlü bir
duygusal baða dayalý olmayan bu evlilikler yüzünden boþanmalar çoðalýyor
ve aileler parçalanýyor. Boþanmalar ai-
Gent’te bayram
konseri
Sertap Erener Brüksel’de
Gent’te farklý kültürel etkinliklere imza atan De Centrale Kültür Merkezi, Ramazan bayramý nedeniyle 13 Ekim Cumartesi saat 20.00’de bir bayram konseri düzenliyor. Baðlama Blues, Türkülerimiz & Halaylarýmýz adý altýnda verilecek olan konserde Mahir Tezerdi, Deniz Güneþ ve Sibel Güneþ müzikseverlerin karþýsýna çýkýyor.
Deniz Güneþ - baðlama, vokal
Mahir Tezerdi – baðlama , vokal
Sibel Güneþ – vokal
Murtaza Tunç – mey, kaval, zurna
Hasan Týrpan – davul
Haber Merkezi
elçika'nýn Genk þehri Sledderlo yerleþim birimindeki Yunus Emre Camii’nde
2007-2008 Ögretim Yýlý'nda Eylül ayýndan itibaren Kur’an-ý Kerim ve Türkçe dersleri
46’sý kýz, 43’ü erkek öðrenci olmak üzere 89 öðrenciyle baþladý. Derslerin Camii bünyesinde cumartesi günleri simdilik 1.5 saat olarak verildiði
bildirildi. Dersler T.C. Brüksel Eðitim Müþavirliðinin görevlendirdiði öðretmenler Ahmet Ergen,
Ahmet Kýrdað ve Ýnci Dilek Ergun ile çoþkulu
bir þekilde yürütülüyor. Camii Derneði yöneticileri “Çocuklarýmýzýn anadili eðitimi ve kültürlerini ögrenmeleri konusunda her türlü çabayý göstererek faaliyetlerimizi sürdürüyoruz” dediler.
Söz konusu dersler Camimiz bünyesinde cumartesileri þimdilik 1.5 saat olarak verilmektedir.
Fotoðrafta Camii din görevlisi Abdurrahman
Yýldýz, Dernek Baþkaný Ahmet Ýclek, öðretmenler ve öðrenciler görülüyor.
B
lelerin özel yaþamlarý içinde bir durum
olarak deðerlendirilmeli, ama toplumsal zararlarýnýn çok olduðu da açýkça
görülmekte. Sadece ekonomik anlamda deðil, toplumda aile, evlilik ve boþanma karþýsýndaki deðiþen tutumlar
anlamýnda da. Toplumda boþanmalar
çoðalýnca, boþanmak normal görülür
hale geldi ve grip salgýný gibi daha da
çoðaldý. O yüzden, sonucu baþlamadan belli olan, mantýksýz evlilikleri kanunlarla durdurmak gerekir.
Son olarak belgesel yapýmcýlarýna
deðinmek istiyorum. Bu konu hakkýnda yaptýklarý belgesel için tabii ki teþekkür ederiz. Bazý gerçekleri göz önüne serdiler, ama bunu yaparken olaya
objektif yaklaþmadýlar. Eðer konu evlilik göçüyse olayýn bir de diðer tarafýna,
burada birbirleriye evlenmeyi tercih
edenlere bakmalarý gerekirdi. Ancak o
zaman izleyiciye her þeyi içeren bir
belgesel sunabilirsiniz. Sonuçta insanlar birbirlerine benzemez. Ayný konular
hakkýnda farklý fikirleri olabilir. Ama
deve kendi kamburunu deðil, arkadaþýnýn kamburunu görürmüþ. Belçika’da
Türkler hakkýnda var olan ön yargýlarý
doðrularcasýna, belgesel formatýna
uyan kiþileri seçmiþler. Ele aldýðýnýz
konu evlilik göçüyse, Filipinler’de evlenen Belçikalýlardan da bahsetmeniz gerekmez miydi?
Ayrýntýlý bilgi:
De Centrale Kraankindersstraat 2,
9000 Gent www.decentrale.be
09/265.98.26
Biletler 5,-euro, õyeler 3,-euro
2003 Eurovision
birincisi Sertab ERENER ve ünlü Besteci
ve Yapýmcý Demir
DEMÝRKAN tarafýndan hazýrlanan PAINTED ON WATER
adlý projenin konserlerinin GALASI, 29
Ekim 2007 Pazartesi
günü BOZAR’da yapýlýyor. Galada Sertab Erener (Vokal),
Demir
Demirkan
(Gitar), Alan Pasqua
(Piyano), Kai Eckhardt (Bas), Sabri
Tuluð Týrpan (Piyano), Thomas Lang
(Davul) ve Trilok
Gurtu (Perküsyon)
müzik severlerle buluþacak.
Beringen’de bayram
kutlamasý
Genk’te Cumhuriyet
Bayramý coþkusu
Belçika Türk Dernekler Birliði FC Turkse,
Fatih Camii, Music Club iþbirliði içinde 14
Ekim Pazar günü Stationsstraat’ta þeker bayramý kutluyor. Türklerin yoðun olarak yaþadýðý
bu sokakta Türkiye’dekilere benzer bir bayram
ortamý yaratýlacaðý öðrenildi. Ayrýntýlý bilginin
011/454141 nolu telefondan alýnabileceði bildirildi.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluþunun 84. yýl
dönümü saat 16.00’da Genk Kültür Merkezi’nde kutlanacak. Okul Aile Birliði ve Belçika
Dernekler Birliði’nin Türk Dili ve Kültürü öðretmenleriyle düzenlediði Cumhuriyet Bayramý’na tüm Türklerin katýlmasý istendi.
Sayfa 7x.qxp
10.10.2007
08:43
Seite 1
Ekim 2007
GÜNDEM
7
Anadolu Ateþi Belçika
turnesine çýkýyor
[email protected]
Daha önce Brüksel’de,
geçtiðimiz yýllarda da iki
kez Hasselt’ta sahne alarak büyük beðeni toplayan Mustafa Erdoðan yönetimindeki Anadolu Ateþi
Aralýk ayý baþýnda Brüksel, Gent, Charleroi ve
Anvers’te Belçika turnesine
çýkýyor.
Haber Merkezi
rganizasyonlarý gerçekleþtiren Kültür Sanat Vakfý Baþkaný Ali
Baðseven konuyla ilgili olarak
“Yeni sezonun ilk bölümünde
“Beyaz Melek” ve “Kabadayý”
filmlerinin gösterimi ve Anadolu
Ateþi'nin Belçika turnesini düzenliyoruz. Mahsun Kýrmýzýgül'ün yazýp, yönettiði, Yýldýz
Kenter, Mahsun Kýrmýzýgül, Nejat Uygur, Sarp Apak, Arif Erkin,
Ali Sürmeli, Yavuz Bingöl, Emel
Sayýn vs. oynadýðý melodram
Beyaz Melek 15 Kasým’dan itibaren, Yavuz Turgul'un yazdýðý,
Ömer Vargý'nýn yönettiði ve Þener Þen ve Kenan Imirzalýoðlu'nun oynadýðý aksiyon/drama,
Kabadayý ise 12 Aralýk’tan itiba-
O
Kültürel
çeþitliliðe
duyarlý
iþ fuarý
Kültürler arasý çalýþmalar yapan Kif Kif, 27 Ekim Pazartesi
günü Anvers Üniversitesi þehir
kampüsünde Kültürlerarasý Ýþ
Fuarý düzenliyor. Grote Kauwenberg 2, 2000 Antwerpen
adresinde gerçekleþtirilecek
olan iþ fuarýna çeþitlilik konusunda duyarlý þirketler katýlýyor. Etkinliðin öðleden önceki
bölümünde kamu ve özel sektörden konuþmacýlar yer alýyor. Dünya mutfaðýndan yemeklerin sunulacaðý öðle yemeðinden sonra ise stand-up
komedi gösterisi var. Etkinlik
bir resepsiyonla sona erecek.
Bilgi
ve
katýlým
için:
www.jobs.kifkif.be
ren Belçika sinemalarýnda gösterime girecek.
Artýk bir dünya markasý olup
Türkiye'yi tüm dünyada tanýtan
Anadolu Ateþi dans topluluðunun, görenlerin tekrar tekrar izleyip, izlemeye doyamadýðý
muhteþem dans gösterisi 4-8
Aralýk tarihleri arasýnda Belçi-
ka’da olacak. Brüksel'de yapýlan etkiniklere halkýmýzýn uzak
bularak katýlamadýklarý yönündeki þikayetlerini de gözönünde bulundurarak, bu olaðanüstü gösteriyi görebilmeleri için 4
ayrý þehirde sahneleyeceðiz.
Genellikle etkinliklerimiz Türk
seyircileri hedeflediði için Belçikalý dostlarýný davet edemeyenler için de bu ayrý bir fýrsat
oluþturmaktadýr. Organizasyon
maliyetinin yüksekliðinden kaçýnmadan, ilk defa bir Türk grubunun gösterisini Belçika gibi
kuçuk bir ülkede turne halinde
4 ayrý þehirde Türklerle buluþturuyoruz. Bu vesileyle, tüm
iþadamlarýmýza, derneklerimize
ve halkýmýza katký ve katýlýmlarýndan dolayý teþekkür ederiz.”
dedi.
TURNE PROGRAMI
- 04.12.2007 saat 20.00:
BRÜKSEL- BOZAR, 02.507 82 00 www.bozar.be
- 05.12.2007 saat 20.00:
GENT- CAPITOLE, 077 37 38 39 www.gentcapitole.be
- 06.12.2007 saat 20.00:
CHARLEROI- PBA, 071 31 12 12 www.pba.be
- 08.12.2007 saat 20.00:
ANVERS- K. ELISABETHZAAL; www.fccc.be
Biletler salon ve internet sitelerinde ve www.sherpa.be’de ön
satýþa sunulmuþtur.
AP’de Çerkez günü
vrupalý Çerkezler
Federasyonu(AÇF)
15 Ekim 2007'de
Avrupa Parlamentosu Yeþiller Grubu milletvekili Cem
Özdemir ile ortaklaþa Brüksel’de Avrupa Parlamentosunda bir Çerkez Günü düzenliyor. Çerkez Günü’nde
Çerkez Kültürünün tanýtýlacaðý öðrenildi.
A
Sabah saat 09.00’da baþlayacak olan programda Avrupa Parlamentosu gezisi, Çerkez Folklör gösterisi, Çerkezler hakkýnda bir belgesel
film gösterimi, Çerkez üyelerin Avrupa Parlamentosu
milletvekilleriyle görüþmesi,
Parlamento’ya kitap ve Çerkez Bayraðý hediye edilmesi
gibi etkinlikler yeralýyor.
Avrupa’ya 20 milyon
seçilmiþ göçmen
azetemizde de bu ay yayýnlanan bir haber þöyle
diyor: «Ýtalyan Fortress Europe kuruluþunun istatistiklerine göre bu yýlýn baþýndan bu yana 1096 göçmen Avrupa Birliði (A.B.)’ne kaçak olarak girmeye çalýþýrken can verdi.»
Bu arada A.B.’nin geliþmiþ ülkelerinin kamuoyunda
yabancý düsmanlýðý, ýrkçýlýk artarken þu söylemin arkasýna sýðýnýlýyor «dünyanýn bütün sefilliðini biz toplamak
zorunda deðiliz». Ancak diðer yandan da eskiden de olduðu gibi Avrupa toplumlarýnda artmakta olan yaþlanma, yeni genç iþgücünü gerektirmekte. Hatta Polonya
gibi bir yeni üye, göç verici ülkeler bile yaþlanma ve
nüfusun azalmasýndan payýný almakta. Yani hemen hemen bütün Avrupa ülkeleri kontrollü bir göçe kapýlarýný açmak durumunda.
A.B. Adaletten sorumlu Komiser Frattini’nin de geçtiðimiz günlerde bu yönde
bir açýklamasý oldu. Frattini’ye göre önümüzdeki
Önümüzdeki yirmi
yirmi yýl içinde A.B. ülyýl içinde A.B. ülkekelerinde 20 milyon göçlerinde 20 milyon
men iþgücüne ihtiyaç
var. Göçü bir tehlike gibi
göçmen iþgücüne
görmekten vazgeçip, buihtiyaç var. Göçü
nun planmasýný yapmak
gerektiðini ve önlenebir tehlike gibi görmez bir geliþme, ayný zamekten vazgeçip,
manda bir zenginlik olabunun planmasýný
rak deðerlendirmek gerekiyor diyor.
yapmak gerektiðini
Bu arada Batý’ya akýn
ve önlenemez bir
eden vasýflý göçmenlerin
Amerika Birleþik Devletgeliþme, ayný zaleri (ABD)’ni tercih ettikmanda bir zenginleri de gözden kaçmýyor.
lik olarak deðerlenAvrupa basýnýna göre vasýflý iþgücünün % 55’i
dirmek gerekiyor.
ABD’ye giderken bunlarýn sadece %5’i AB ülkelerini tercih ediyor. Halbuki vasýfsýz isçilerin %5’i
ABD’ye giderken %85’i AB ülkelerine gidiyor.
Peki A.B. ülkeleri yeni iþgücünü nasýl ve hangi þartlarda alacak? Bütün A.B. ülkelerinde geçerli olacak tek
bir prosedüre göre iþlem yapýlacak. ABD’deki göçmenlere oturma ve çalýþma izni saðlayan yeþil kart (green
card) gibi, A.B.’nin mavi kart’ý olacak. Böyle bir kart vasýflý göçmenlere iki yýllýk oturma ve çalýþma izni verecek. Bu kart uzatýlabilecek ve eðer ayný ülkede beþ yýl
kalýnýrsa, sürekli oturum iznine hak kazanýlacak.
Ancak bu düzenleme kaçak geliþleri azaltmayacak
büyük bir ihtimalle. Çünkü yasal yoldan giriþ yapamayanlar, soðuk sularda ölme pahasýna geliþmiþ Avrupa
ülkelerine girmeye çalýþacaklar. 1998’den beri en az
10.335 kiþinin bu yolda hayatýný kaybettiðini unutmamak lazým.
Bunu bir ölçüde telafi etmek üzere, asgari sosyal
standartlar belirleyerek göçmen iþgücüne baþvuran AB
ülkelerinin vasýfsýz iþgücü de almalarý saðlanacak.
Avrupa Birliði Komisyonu þu anda Mali’de bir danýþma merkezi açýyor. Bu merkez aracýlýðýyla göçmen çalýþanlar Fransa ve Ýspanya’ya gidebilmek için baþvurularýný yapabilecekler.
G
Sayfa 8x.qxp
10.10.2007
11:01
Seite 1
Speakers
Corner
8
Belçika’daki camilerimiz
kültürlerarasý barýþ ve
hoþgörünün sembolüdür
Her yýl Ekim ayýnýn ilk haftasý, yurt içinde ve yurt dýþýnda
“Camiler ve Din görevlileri Haftasý” olarak kutlanmaktadýr.
Arapça, ‘toplayan, bir araya
getiren’ anlamýna gelen cami,
ibadet dünyasýnýn merkezlerinden biridir. Saygý duymak, boyun eðmek, alný yere koymak
anlamýna gelen “sucud” kelimesinden türeyen mescid secde
yapýlan yer anlamýndadýr.
Kur’an’da yaklaþýk yüz yerde
geçmektedir.
Her mü’min þöyle bir soruyu
kendisine sorsun: Cami benim
için bir ihtiyaç mý? Cevap evet
ise bu ihtiyaç ne derece gideriliyor? Ýnsanoðlu iki yönlü bir
yaratýktýr. Biri beden, diðeri
ruhtur. Bedenin ihtiyaçlarýný temin için güzelim yurdumuzu
terk ettik, namerde muhtaç olmamak ve onurlu yaþam için
yollara koyulduk. Dönüþ mü?
Sadece Allah bilir. Ne zaman,
nasýl… Aziz milletimizin ruhun
gýdasýnýn temini olarak düþünüp ihya ettiði bu güzelim mabetler, yapýlýþý aþamasýndaki o
heyecan maalesef yapýldýktan
sonra kayboluyor. Neden? Bu
mabetler kime ne yaptý? Bu ma-
mýzla geliyoruz, gördüklerimize
selam veriyoruz, hal hatýr soruyoruz, üzüntülü bir haber veya
cenaze haberi almýþsak ya kýlýyoruz ya da taziyeleþiyoruz. Sevindirici bir haber veya düðün
haberi almýþsak düðüne icabet
ediyor, göz aydýnlýðýnda bulunuyoruz. Dertli insanla konuþup kendisine yaþama sevinci
veriyoruz. Saymakla bitiremediðimiz birçok faydalara bu mabetlerde ulaþabiliyoruz. Kýsacasý, Allah (cc) birbirimizle ne kadar alakadar olursak o kadar
bizden razý oluyor ve bize o
oranda mükafat ihsan ediyor.
Camilerimizin kültürler arasý
barýþýn temsili olduðu noktasýndaki gerçeði, içinde ibadet yaptýðýmýz bu camide bu hakikati
her gün yaþýyoruz. Yýllýk 6 bin
resmi ziyaretciyi aðýrlayarak
komþularýmýzýn bizi medyanýn
yanlý tarifi ile deðil bizzat bizi
camimize gelerek tanýyorlar.
Hala “ biz gelmeden burada
Müslümanlarýn toplandýðý, bizi
taciz edeceði, taþlayacaðý” þeklindeki düþüncelerini itiraf eden
ziyaretcilerle karþýlaþýyoruz. Bu
þekilde düþünen insanlarýn sayýsý azýmsanamayacak kadar çok.
Ekim 2007
Türkiyemiz’e neler oluyor?
Zamanýnda “Türkiye
laiktir, laik kalacak”
ve “Türkiye Ýran olmayacak” diye baðýrýyorduk. Doðru, Türkiye Ýran olmadý. Türkiye’mizi Malezya’ya çeviriyorlar. Yavaþ, yavaþ. Hem de hiç hissettirmeden. Mahalle
baskýsýyla, ihale baskýsýyla, politik baskýyla,
ekonomik baskýyla,
ellerinden geleni yapýyorlar. Anavatanýmýzý
yöneten basiretsiz zihniyetin terör odaklarýyla kolkola meclise
girenlerle muhabbetini hepimiz biliyoruz. A milli takýmý gibi 2. Cumhuriyet takýmýnýn ilk 11’i sahaya
sürülüyor. Kalemlerini yüce Atamýzýn eseri, Cumhuriyet’i içten yýkmak için silah
olarak kullanan AB ve ABD mandacýsý gürüh þimdi de AKP iktidarý ile sivil anayasa teranesi ile Cumhuriyetimizin ve birliðimizin altýný oymaya çalýþýyorlar. Þehitlerin dökülen kanlarý umrunda bile deðil bunlarýn. Her þehit haberiyle bizler de burada, ülkemizden uzaklarda yüreðimizden vuruluyoruz. Mehmetciðe sýkýlan her
kurþun bir kez de bize sýkýlýyor, tam kalbimizin ortasýndan vuruyor bizi. BOPcu
Tayyip Erdoðan sýnýr ötesine adým atmaya cesaret edemiyor, aða-babalarý
ABD’den icazet bekliyor. Sinir ötesi bir durum bu. Anayasa tartýþmalarýyla gündemi gereksiz yere meþgul edip, Cumhuriyetimizin altýný oyanlar, teröre karþý biçare,
SAM amcalarýndan medet umuyorlar.
Ilýmlý islamýn suyu iyice ýsýndý. Ýslamýn ýlýmlýsý falan olmaz. Anadolu Ýslamý hoþgörü ve hümanizm temeline kurulmuþtur. Anadoluda yaþayan tüm insanlar birbirlerine insanlýk baðýyla baðlanmýþlardýr, kardeþlerdir. Türk-Kürt kardeþtir, vataný bölen kalleþtir. Þehitler ölmez, vatan bölünmez. Türkiye’yi Ýran yapmak isteyenler ise
eninde sonunda kendi kazdýklarý kuyuya düþecekler.
Cumhuriyet’imizin 84. yýldönümüne yaklaþýrken takýyyeci güruha hatýrlatmakta
yarar görüyorum: Uþaklara efendileri bile saygý duymazlar. ABD ve AB kapýsýnda
uþaklýk yapmak yerine Atamýzýn zamanýnda uyguladýðý dýþ politikalarý örnek alsýnlar da, ABD’nin Ortadoðu taþeronu olmaktan kurtulsunlar.
Ahmet Canol - Brüksel
Ya gelirsen
betlerden neden uzaklaþýyoruz?
Halbuki hem kendimizi hem
çocuklarýmýzý bu mabetlerden
azami faydalandýrmamýz gerekiyor.
Camideki mü’minin durumunu peygamberimiz(sav) sudaki
balýðýn durumuna benzetiyor.
Demek ki caminin havasý bizim
yaþam kaynaðýmýz. Camisiz yaparým diyen kiþinin durumu,
suyun bana lüzumu yok deyip
sudan çýkan ve kýsa bir süre
sonra ölen balýðýn haline benzer.
Bu mabetler Allah’ýn evidir.
Gelenler Allah’a misafir geliyor.
Allah (cc) kulunu hiç karþýlýksýz
gönderir mi? Bu mabetler, sayýsýz melaikenin uðraðýdýr. Kabe’nin birer þubeleridir. Sahi,
hiç düþündünüz mü? Cemaatle
kýlýnan namaz neden evde kýldýðýmýz namazdan yirmiyedi derece efdal? Çünkü, evden gelene kadar yürüyoruz veya araba-
“Camiler ve Din Görevlileri
Haftasý” kutlamasý muvacehesinde siz, maddi ve manevi yardýmlarýný esirgemeyenleri, halen
camilerin bakým, onarým ve layýk olduðu þekilde hizmet sunumu ile ilgilenen hizmet erlerini hiçbir zaman unutmuyoruz. Dualarýn kabul edildiði mübarek zaman diliminde onlarý
hep rahmet ve selametle anýyoruz.
Camiler haftanýzý tebrik ediyor, hepinize mabediyle ve mabuduyla barýþýk bir yaþam dileyerek yazýma ayeti kerime meali ile son vermek istiyorum.
“Allah’ýn mescidlerini ancak Allah’a ve ahiret gününe iman
eden, namaz kýlýp zekat veren
ve sadece Allah’dan korkan
kimseler imar eder. (Tevbe:18)
Abdurrahman Yýldýz
(Genk)
Beynim tutuldu
Yüreðim kanadý
Sen giderken
Bulutlar aðladý
Beynim tutuldu
Yüreðim kanadý
Sen giderken
Bulutlar aðladý
Türkçe gözyaþlarýma
Fransýz kaldýn
Sen gittin
Beni de götürdün sende
Senin bir nüshan da
Kaldý bende!
Kanatma, deþme yaramý Süreyya
Çýk artýk beynimden
Bitsin bu umutsuz rüya
Ýnan
Ben aðlamadým
Brüksel aðladý
Geceleri ýþýklandýrýlmýþ yollarda
Aydýnlýk tutulmasý kesti önümü
Kör etti gözümü
Aþkýndan sonra
Ýkinci kez kör oldum
Gözümü parýltýn almýþtý
Þimdi de ýþýklar
Gittiðini biliyorum da
Ya gelirsen
Ya seversen
Ya özlersen
Ya tutarsa
Hüseyin T. / Liège
Sayfa 9x.qxp
10.10.2007
10:32
Seite 1
Ekim 2007
SÝZbize
9
‘Eski ramazanlar
bir baþkaydý’
Bu yýl Ramazan ayý Belçika’nýn hemen hemen her yerinde kurulan iftar çadýrlarý ile çadýrlarda gerçekleþtirilen çeþitli etkinliklerle geçti. Hemen hemen her
organizatör, bir þekilde insanlarý biraya getirmeye, Türkiye’de ve geçmiþte býrakýlan eski Ramazanlarda yaþanan duygularý yaþatmaya çalýþtýlar. Kimileri
Karagöz-Hacivat’la kimileri Nasrettin Hoca ile özlenen Ramazanlarý yaþatmaya çalýþtýlar. Arkadaþýmýz Nihat Dursun da Charleroi Bölgesi’ndeki vatandaþlarýmýzla eski ramazanlarý konuþtu.
Faruk Aydoðan / Ýþçi
Nerede kaldý o eski Ramazanlar, insanlar arasýndaki paylaþma, büyük küçük arasýndaki sevgi-saygý, yürekten yapýlan ikramlar, hoþgörü, ikramda kusur etmemek için bir kaç gün önceden yapýlan hazýrlýklar, …
Akraba ve komþular arasýnda her gün sahur ve iftarda davetler olurdu, iftar vaktini bildiren top atýþlarý, ezanlar, … þimdi hepsinin yerini teknoloji dediðimiz telefon, televizyon aldý; vatandaþ iftarýný açmak için telefonun alarmýný kuruyor.
Safiye Karaca / Ev kadýný
Eski Ramazanlarda insanlar daha sýk birbirlerine gider gelirlerdi, yemekler hazýrlanýp davetler verilirdi. Bu ayda insanlar diðer aylara
nazaran daha sevinçli, daha hoþgörülü olurdu. Bayram hazýrlýklarý
yapýlýr, yeni elbiseler giyilirdi. Ramazan temizliði, bayram temizliði
yapýlýr, ellerimize kýna yakardýk, … ne güzeldi o günler. Þimdi herkes koþturuyor :” iþ, ev, ne bileyim oðlum herkes bir yol tutturmuþ,
ha bire koþturuyor.”
Selma Tek / Memur
Ramazan deyince akla ilk gelen özenle hazýrlanan tatlýlar, yemekler,
Ramazan çadýrlarýnýn kurulmasý, insanlarýn hayýr iþlerine koþturmasý
olurdu. Akraba ve dostlarý, komþularý iftara davet etmek, bayramýn
geliþini kutlamak, hazýrlýklar yapmak, küskünleri barýþtýrmak, … güzeldi o günler. O güzelliklerin unutulmamasý, kaybolmamasý için örf
–adetlerimizi yaþatalým.
Þimdiden herkesin Bayramýný kutlarým.
Erdoðan Mýsýrlý / Emekli
Geçmiþ yýllara kýyasla þimdiki Ramazanlar canlý geçmiyor. Dayanýþma, komþuluk iliþkileri, davetler gitgide kayboluyor. Bilemiyorum,
belki de maddi imkanlar, olanaklar azaldýkça, insanlarýn refah düzeyi geriledikçe biraz evvel saydýðýmýz deðerler geri planda kalýyor. Eskiden Ramazan’da sokaklar dolar, bayram havasý yaþanýrdý,
insanlar ufak þeylerden memnun olurdu; ya þimdi ? Bayramlarda
temiz elbiseler, yeni giysiler giyilir, bundan da mutlu olunurdu.
Þimdiki yaþamýn getirdiði stres, yeni nesillerin aile içinden çok dýþarýdan etkilenmeleri, vs. gelenek ve görenekleri unutturuyor.
[email protected]
Pencere
eçen gün baþladýlar, tek tek düþmeye. Güz
yapraklarý.
Bugünkü manzaram: gökleri okþayan Kanada
kavaklarý, etekleri aralarýna nokta nokta yayýlmýþ;
sanki otladýklarý, gün geçtikçe seyrekleþen çimenmiþ
duyusuna sahip kuzular. Bahçemin yanýbaþýnda çatýsý yosun tutmuþ ince uzun ahýr, üzerinde iki karga
dedi kodu ediyor. Ama halleri her zamankinden
baþka. Geçen haftadýr göç eden kazlar kanatlarýyla
veda sallarken yeni bir dönemi anons ettiler canlý
cansýza. Güzün hüznü var havada.
G
Hüzün mü dedim:
Dünyanýn bir köþesinde bu küçük köyde olta atmýþ
hayatým. Çeyrek asýrdýr seyrediyorum hayat penceremden. Kavaklarýn hýþýrtýsý, kuzularýn huzuru, manzaranýn resamlýk zenginliði, doðanýn eriþilmez ahengi ve çocukluk hatýralarý uyandýran melankoli. Her
þairin mutlak böyle bir penceresi, buna benzer
görüntüsü olmalý ki billur suyu bulsun, oltasý boþ
çýkmasýn hayat denizlerinden, köfenleri derya
mücevherleri dolup taþsýn.
Þair mi dedim:
Önce bir yaprak düþtü aðaçlarýn birinden,
Sonra baþkalarý onu takip etti.
Peþ peþe döküldü bütün yapraklar,
Vakti gelen ya topraðýn altýna girdi,
Ya bir suya sevdaya savruldu gitti.
Sevda mý dedim:
Müzik! En ulu sanat. Ruhun sýcak çorbasý, M üzi K.
Baþlangýcým ve sonum. Ud çalan Tunus incisi tasavvufçu. Tek kýskandýðým insan. Neredeydin onca
zaman, þafaðýmý belirten adam? Titreyen zihin tellerim, batan gözlerim, dolu kazan kafam, uluortada
sessiz nutuklar parçalayan kalbim. Hepsi aþk kölesi,
her nefesin omür boyu nostalji. Helal sana tuttuðum
nöbet, orucumun iftarý yarim.
Nostalji mi dedim:
Ýçimdeki suflör sordurtur bana, suallerin sýrrýný çözmek isterim. Sebep ve nedenler ararým, dönen çarkýn, rüyanýn, cihanýn efendisini, gönlümde yatan
aslaný vuran avcýyý, eline kýna süremediðim gelini.
Gün gece takkesini giydiðinde binbir fikre ararým
fakir, falcý; binbir sözümdeki kör düðüme sih, sihirbaz.
Sordum aya. Sonsuzluða tek gidiþ bileti nerde satýlýr acaba bu sonbahar istasyonunda. Yükün aðýr dedi
nur yüzlü dede, dolu bavulumu kime emanet býraksam.
Sonsuzluk mu dedim:
Doðarken kankýrmýzý seher vakti, bulut renkli
muhafaza meleklerinin hangisi bu? Belki de ölüm
döþeðimden hayatý yudumladýðým penceremden
ziyaret edecek beni, ta ki ben kanat çýrparak aþkýmdan dostumdan anam babamdan öðretmenim bahçem kuzularým ve beyaz pencereli kýr evimden…
Elveda mý dedim?
Nihat Dursun
Sayfa 10x.qxp
10.10.2007
10:35
Seite 1
Ekim 2007
GÜNDEM
10
MARCHÝENNE’DE TÜRK VE FASLILAR HUZURSUZ
‘Türk-Arap çatýþmasý yaratýlmaya çalaþýlýyor’
Belçika’nýn Charleroi kentine baðlý Marchienne yerleþim biriminde artan uyuþturucu satýþý bölgede yaþanan sorunlarý da artýrýrken, Türk ve Faslý
sivil toplum örgütleri Belediye Baþkaný ve Emniyet Genel Müdürü’nün de katýldýðý bir toplantýyla sorun ve taleplerini dile getirdiler.
Serpil Aygün
Marchienne halký
huzursuz
Marchienne’de son yýllarda
artan uyuþturucu trafiði nedeniyle bölgede yaþayan halk sýkýntýlý günler yaþýyor. Bölgede
cadde ve sokaklarda uyuþturucunun açýktan satýlýr hale gelmesi ve hatta uyuþturucu kullanmayanlarýn da uyuþturucu
satýnalmaya ya da haraç vermeye zorlanmasý bölge halkýný çileden çýkardý. 2 Eylül günü bu
olaya tepki gösteren bir Türk
genci, uyuþturucu satan bir Faslý’yý öldürmüþ ve bu olayýn arkasýndan bölgede gerginlik da-
Marchienne Kültür Ocaðý Baþkaný Emin Karadeniz, Merkez Diyanet Cami Derneði Baþkaný Fikret Karaman ve Dostlar Derneði
Baþkaný M.Ali Göcen
ha da artmýþtý. Faslý gençler
Türk gençlerini tehdit ederek,
onlrýn da Türklerden iki kiþiyi
öldüreceði tehditlerini savurmuþlardý. Bunun üzerine araya
giren Türk ve Faslý sivil toplum
örgütleri þimdilik gençleri sakinleþtirebildiler ancak gelecek
için kaygýlarý devam ediyor.
Türk Dernek temsilcileri
ortak bir bildiri ile sorun
ve taleplerini bildirdiler
Bölgede bir Türk Arap çatýþmasý istemediklerini belirten
Türk ve Faslý sivil toplum örgüt
temsilcileri biraraya gelerek,
Belediye Baþkaný ve Emniyet
yetkililerine sorunlarýný ve taleplerini ilettiler. Marchienne
Türk Diyanet Vakfý Derneði Lokali’nde gerçekleþen toplantýya
Charleroi Belediye Baþkaný
Paraya mı
ihtiyacınız var ?
“Bölgede bir Türk-Arap çatýþmasý yaratýlmaya çalýþýlýyor. Bizim burada en son
çatýþma yaþayacaðýmýz halk
Araplardýr. Ancak bölgedeki yerel basýn olayý Türk-fas
çatýþmasý gibi göstermeye
çalýþýyor ve biz bundan çok
rahatsýzýz. Asýl sorun burada uyuþturucu satýþý ve bölge halký bu durumdan çok
rahatsýz. Bu konulardaki
sorunlarýmýzý dinlemek
üzere Belediye Baþkaný’nýn
buraya gelmesi halk açýsýndan önemli bir gösterge. “
Jean-Jacques Viseur, Charleroi
Emniyet Genel Müdürü Francine Bio ve yardýmcýsý, Eðitimden
sorumlu encümen Latifa Gaouchoi katýlýrken, Türk, Faslý ve
Belçikalý vatandaþlar da katýldý.
Marchienne Türk Kültür Ocaðý,
Marchienne Diyanet Vakfý,
Dostlar Derneði, Charleroi Diyanet Vakfý ve Marchienne Milli Görüþ olmak üzere 6 sivil toplum örgütü ortak olarak hazýrladýklarý bildiride, 2 Eylül günü
yaþanan olayý hatýrlatarak, bu
olaydan duduklarý üzüntüyü dile getirdiler. Bölgede sorunlarýn
asýl kaynaðý olan uyuþturucu satýþýnýn artýk açýktan yapýlýyor
oluþu ve hatta bölge halkýnýn
da haraca zorlanmasý konusunda polisin yetersizliðini ifade
eden Türk Dernek yetkilileri,
son zamanlarda artan güvenlik
sorunlarýný da dile getirdiler.
Bölgedeki Türk dernek, cami
ve kültür merkezi gibi alanlarda
güvenlik önlemlerinin artýrýlmasýný isteyen yetkililer, tüm bu
sorunlarýn kaynaðý olan uyuþturucu satýþýnýn önlenmesini talep
ettiler. Sivil Toplum temsilcileri
ayrýca önümüzdeki günlerde
bölge halký olarak Belçika’daki
uyuþturucu sorununa hassasiyetlerini dile getirmek üzere bir
yürüyüþ planladýklarýný da söylediler.
Belediye Baþkaný’ndan
güvenliðin artýrýlmasý için
yeni önlemler sözü
Belediye Baþkaný Jean-Jacques Viseur (CDH), bölgedeki
uyuþturucu sorunu konusunda
emniyet yetkililerinin gereken
çalýþmayý yaptýklarýný ancak sorunun yargý ve yabancýlar polisinde düðümlendiðini ifade etti.
Baþkan Viseur, “bölgede uyuþturucu satýþý daha çok burada illegal olarak kalan kiþiler üzerinden gerçekleþtiriliyor. Bunlar da
yakalandýktan bir süre sonra
serbest býrakýlýyorlar. Ülkelerine
geri gönderilmesi üzerinde bir
takým sorunlar olan bu kiþiler
bu trafiðin asýl sorumlularý tarafýndan kullanýlýyorlar” diyerek
sorununun baþka boyutlarýna
dikkat çekerken, bölgede çalýþan sivil polislerin yaný sýra arabalý ve üniformalý yeni devriyelerin ekleneceðini söyledi.
Kısa Vadeli Kredi şartları ile deǧerlendirilir1
Sonradan pişmanlık duymadan kredi mi almak istiyorsunuz ? O zaman
doǧru adrestesiniz.Citibanka geldiǧinizde istediǧiniz miktar ne olursa
olsun,kredi sebebiniz ne olursa olsun,her zaman en iyi hizmetle ve
konunun uzmanları ile karşılaşacaksınız.
Detaylı bilgi için ;
• 0800 24 023 numarayı arayın,
• Cep telefonunuzdan 3102’ye ücretsiz olarak (hazırım) mesajınızı
gönderin,
• www.citibank.be internet üzerinden hemen başvurun (Fransızca
veya Flamence),
• Citibank satış noktalarımıza gelin,yetkililerimizle görüşün
Simdi dövizle askerlik hizmeti için
de sizlere 5,5%2 gibi çok uygun
oranla kredi veriyoruz !!! Gurur
duyarak alabileceǧiniz kredi !!!!
1 Kısa Vadeli Kredi, banka kriterlerine göre deǧerlendirildikten sonra,banka ve
müşteri tarafından karşılıklı olarak kabul edildikten sonra, imzalanip onaylanır.
2 Bu oran yıllık maliyet yüzdesi ile hesaplanmış olup, sadece dövizle askerlik
hizmeti için,en fazla 36 ay vade ve en fazla 7.500€ için geçerli olacaktır.
Yetkili Kişi : M. De Bolle – Yetkili Kurum : Citibank Belçika SA, Boulevard General Jacques 263g,1050 Brüksel, Vergi No; BE 0401.517.147 RPM Brüksel, C.B. 954-5462261-42.
Kredilerde en iyi hizmet,
en hızlı hizmet !
Charleroi Belediyesi Meclis üyesi
Serdar Kýlýç
“Belediyemizde uyuþturucu ile ilgili hep
kullanýcýlar üzerinde çalýþmalar yapýldý, uyuþturucuyu satanlar üzerinde hiçbir çalýþma yapýlmadý. Ben bu konuda Belediye Meclisi’nde
öneride bulunmuþtum. Liege ve Anvers bölgeleri uyuþturucu satýcýlarý üzerine yaptýklarý
çalýþmalarda çok baþarýlýlar. Onlarýn çalýþmalarý örnek alýnarak buradaki sorun üzerinde
nasýl bir yöntem izleneceði belirlenebilir.”
Charleroi Belediyesi Meclis üyesi
Mahmut Doðru
“Bu toplantýyý yetersiz buluyorum. Sanki
burada böyle konuþulunca her þey çözülecekmiþ gibi görünüyor. Bu toplantýnýn yapýlmasý için bile bir kurban vermemiz gerekti.
Belediye Baþkaný bize “korkmayýn” diyor.
Bence býrakýn korkmayý bu bölgede sokaða
çýkmak için cesaret lazým. Bölgede güvenlik
önlemi kesinlikle artýrýlmalý ve uyuþturucu satýþý önlenmeli.”
Sayfa 11x.qxp
10.10.2007
08:33
Seite 1
Ekim 2007
GÜNDEM
11
Türk ve Faslýlar saðlýksýz besleniyor
Belçika’nýn Limburg Bölgesi’nde yapýlan bir araþtýrmanýn sonuçlarýna göre
Türk ve Faslýlar Limburg
Bölgesi’nde yaþayan Belçikalýlara ve Hollandalýlara göre daha saðlýksýz
besleniyor. Þeker hastalýðý Türk ve Faslýlarda dört
kat daha fazla görülürken, kalp ve damar hastalýlarý Türklerde diðer
gruplara oranla iki kat
daha fazla.
Serpil Aygün
et Belang Van Limburg gazetesinin haberine göre Flaman
Bölgesi’nde ve Hollanda’da
yapýlan araþtýrmalar bazý hastalýklarýn yabancý kökenlilerde
daha sýk rastlandýðýný ortaya
çýkardý. Belçikalýlardan farklý
bir beslenme kültürü olan
H
Türkler ve Faslýlarýn özellikle
þekerli ve yaðlý yiyecekleri tercih etmesi bu grupta þeker
hastalýðýnýn artmasýna neden
oluyor. Þeker hastalýðý Türk ve
Faslýlarda 4 kat daha fazla rastlanýyor. Türklerde ise kalp ve
damar hastalýklarý diðer insanlardan 2 kat daha fazla. Limburg yerel Halk Saðlýðý Merkezi’nden Doktor Ellen Stoffelen bu verilerin henüz kesin
sonuçlar olmadýðýný ancak bir
gösterge olarak dikkate alýnabileceðini ifade etti. Diðer taraftan Brüksel’de bir klinikte
hizmet veren ve çoðunlukla
Türk ve Faslý hastalarýn tercih
ettiði doktor Nuran Býçak da
araþtýrma ile ilgili olarak, verilerin kendi deneyimlerini doðruladýðýný ancak þeker hastalýðýna yakalanma oranýnýn 4 kat
olmasýný abartýlý bulduðunu
ifade etti. Doktor Býçak, “
Türk ve Faslýlar beslenme alýþkanlýklarý anlamýnda Belçikalýlardan farklýlar. Daha þekerli
ve yaðlý besinler tüketiyorlar.
Bu da þeker hastalýðýna yakalanma risklerini artýrýyor tabii
ki. Türk ve Faslýlarýn Belçikalýlardan 4 kat fazla þeker hasatalýðýna yakalandýklarý bilgisi
ise biraz abartýlý geldi bana”
derken Türklerin kahvaltýda
her gün çok miktarda zeytin
tükettiklerini ve bunun da hareketsiz kalan kiþiler için çok
fazla olduðunu ifade etti.
Araþtýrmalarda
Türklerin
Faslýlara ve Hollandalýlara göre
çok daha fazla sigara içtiði ve
bunun kalp ve damar hastalýklarý riskini arttýrdýðý belirtildi.
Doktor Býçak bu konuda ise
araþtýrma verilerini desteklerken eðilimlerin deðiþtiðini de
vurguladý “Türkler Belçikalýlardan olduðu gibi Faslýlardan
da daha çok sigara içiyor. Ýlk
gelen Faslýlar az sigara içiyorlardý. Ancak son yýllarda Faslý
gençlerde sigara kullanýmý artýyor. Diðer taraftan Türk erkeklerde sigara içme oraný azalýrken, Türk kadýnlarýnda artýyor.
Bu durumda Türk Faslý toplumlarýn farklý kesimlerinde sigara içme alýþkanlýðý ile ilgili
eðilimler deðiþiyor ama hala
Türklerin diðer gruplardan da-
ha çok sigara içiyor olmasý
muhtemel” diyen doktor Býçak
araþtýrmanýn Türk ve Faslýlarda
depresyonun Belçikalýlara ve
diðer yabancý kökenlilere
oranla oldukça yüksek olarak
gözlemlenmesi konusunda ise
þunlarý söyledi:” Türklerde bulunduðu ülkenin dilini konuþamama büyük sorun doðuruyor. Kendi dilinde iletiþim kuramadýðý gibi bulunduðu ülkenin dilinde de iletiþim kuramýyor bu da sýkýntýlarýný artýrýyor.
Ayrýca Türk ve Faslýlarda özellikle kadýnlarda eþe baðýmlýk,
maddi sýkýntýlar depresyona
neden olabiliyor” dedi.
Araþtýrma sonuçlarý da dikkate alýnarak Limburg Bölgesi’nde Türk ve Fas kökenliler
için bir de özel saðlýklý beslenme pramidi tasarlandý. Erika Thijs tarafýndan sunulan
beslenme pramidinde saðlýklý
beslenmek için gerekenler
gösteriliyor. Türk ve Faslýlar
için tasarlanan beslenme pramidi için Flaman beslenme
pramidi temel alýnmýþ ancak
çay, incir ve patlýcan gibi bazý
Dr. Nuran Býçak
ürünler eklenmiþ. Türkçe ve
Arapça’ya çevrilen saðlýklý beslenme pramidi diyetisyenlere
ve saðlýk hizmeti saðlayan kuruluþlara daðýtýldý. Bu beslenme piramidi ile ilgili olarak ise
doktor Nuran Býçak, giriþimi
çok olumlu bulduðunu ifade
etti.
Sayfa 12x.qxp
10.10.2007
10:57
Seite 1
12
SÖYLEÞTÝK
Ekim 2007
‘Ayrý odalarda yaþamaktansa
taþýnmayý tercih ederim’
Hükümet krizi yaþayan Belçika’da Flaman-Valon gerginliði artýnca eski defterler tekrar açýldý. O denli ki Fransýz Topluluðu bayramýnda ilk kez Frankofonlar da “baðýmsýzlýk halinde senaryo yazýlmasý gerektiðini” söylediler. Her zamanki gibi varlýk dengesizliði ve Valonya’nýn ekonomik durgunluðu bilhassa Flaman medyasýnda yer buldu. Buna karþýlýk Frankofon gazeteler olayýn abartýldýðýný açýklayan araþtýrmalar yayýnladý. Peki Valonya’nýn durumu nedir? Ekonomi sanýldýðý kadar kötü mü? Ve en önemlisi: baðýmsýz bir Valonya ayakta durabilir mi? Tüm bunlarý Valon Ekonomi ve Çalýþma Bakaný Jean-Claude Marcourt’a (PS) sorduk. (Not: bu röportajýn bir
benzerini Flaman Ekonomi Bakaný Fientje Moerman ile yapýp, iki tarafýn görüþlerini birlikte, yanyana vermeyi planlamýþtýk ancak ilgili Bakanýn istifasý nedeniyle karþýlaþtýrmalý röportaj düþüncemiz gerçekleþemedi.)
testine sokmadý. Ýþçi lazýmdý, iþçileri kabul ettik. Tabii ki bugünkü iþ dünyasýnda iletiþim önemli ve iyi konuþabilmek
gerekiyor. Bu yüzden Flaman Çalýþma
ve Eðitim Bakaný Frank Vandenbroucke ile bir proje geliþtirdik ve Valon iþsizlerin Flaman iþ ilanlarýna yönelmesini istiyoruz. Bunun için iki þart var: önce bu insanlarý orada çalýþmaya ikna etmek ve bunun için þirketleri de biraz
özveride bulunmaya zorlamak. Dil bakýmýndan iþ kurumlarý bu Valon iþçilere
Flamanca kursu vermeli fakat þirketler
de bunu desteklemeli ve dil konusunda
anlayýþlý olup kolaylýk saðlamalý. Prensip anlaþmasýna vardýk ve proje baþladý.
Dil sýnýrýnýn “Berlin duvarý” olmamasý
için de önemli bir proje.
Erdem Resne/Mehmet Aydoðdu
Valonya’nýn ekonomik olarak geri
kaldýðý söyleniyor. Valonya’nýn ekonomik durumu nedir? Hem ekonomik hareketlilik hem de Valon Bölgesi’nin finansal durumu dendiði gibi kötü müdür?
Þunu hatýrlamak gerekir ki Valonya
geçmiþte dünya çapýnda bir ekonomik
güç olmuþtur. Endüstriyel devrim öncelikle Ýngiltere ve Belçika’da doðdu.
Ve en büyük endüstriyel toplum 19.
yy’da Valonya’da inþa edildi. Yani Avrupa’nýn endüstriyel beþiði Valon bölgesiydi. Ýkinci Dünya Savaþý, Valon endüstrisinin sonunu hazýrladý. Neden?
Öncelikle bazý madeni zenginlikler sona erdi. Ardýndan Flaman Bölgesi’ndeki yeni endüstri’nin büyüme oraný Valonya’ya göre fazlaydý. Valonya için
“ekonomik gerileme”den bahsettiðimizde, bunu soyutlamak lazým. Diðerlerinin ekonomik büyümesi bizden
hýzlý geliþtiði için, gerilemeden bahsediliyor. Fakat zenginlik açýsýndan deðiþiklik yok. Dünya geneline göre Valonya yine zengin bir bölge olarak kabul
edilebilir. Sadece etrafýndaki diðer zengin bölgelere göre daha fakir. Flaman
Bölgesi Batý Avrupa’nýn en saðlýklý 5-6
ekonomik bölgesinden biri, onlara göre gerideyiz. Fakat Orta Avrupa ve Akdeniz’e göre bile daha zenginiz. Fransa’daki birçok bölgeye nazaran daha
iyi performans sergiliyoruz. O yüzden
her þeyi çerçevesine göre deðerlendirmek lazým. Belçika genelindeyse hedefimiz, toplumumuzun hayat sandartlarýný yukarý çekmek ve bunu baþarmak
için Flaman Bölgesi’yle olan ekonomik
açýðýmýzý kapatmak. Dediðim gibi ekonomimizin büyüme oraný düþüktü.
Çünkü zaten en yüksek noktaya gelmiþtik. Þimdi ise daha hýzlý büyüyecek
yeni sektörlere yönelmemiz lazým,
Marshall planýnýn hedefi de bu: Valonya’nýn genel zenginliðini yükseltmek.
Bir zorluðumuz var, diðer bölgelere
göre iþsizlik oranýmýz yüksek. Bunun
iki sebebi var. Ýlki: Belçika endüstrisinin yüksek verimlilikle çalýþmasý. Verimlilik yüksek olduðu için ayný iþi
yapmak için daha az insan çalýþtýrýyoruz. Ýkincisi: tarihi endüstrimiz (baþta
madencilik) yeniden yapýlandýðýnda
birçok insan iþini kaybetti ve onlarý
tekrar yönlendiremedik. Marshall planýnýn hedefi bu geçmiþe sünger çekip
yeni sektörlere yönelmek. Özellikle
hizmet sektörüne yönelmeliyiz. Valonya, Batý Avrupa’nýn lojistik açýsýndan
en iyi bölgesi, ki Batý Avrupa da dünyanýn en zengin merkezlerinden biri.
Bu alanda 9 üniversite merkezimiz ve
dolayýsýyla da araþtýrma gibi birçok kozumuz var. Durum zaten yavaþ yavaþ
iyiye gidiyor. Daha çok ekonomik faaliyet ve daha çok istihdam sayesinde
yabancý sermayeyi çekme imkanýmýz
var. Bugün Japonya ve Amerika’dan
gelen yatýrýmcý sayýsýnda artýþ var.
Ýþsizlik’ten bahsettiniz ve nedenlerini
açýkladýnýz. Fakat Valonlarýn çalýþmak
istemediði gibi bir izlenim de var. Me sela Brüksel’e çalýþmaya gelen Flaman lar Valonlardan daha fazla. Flaman bölgesiyle sýnýrda olan Mouscron ve Tour nai gibi þehirlerde Flaman iþ bulma ku -
rumuyla anlaþmalar yapýldý ama yine
de Valonlar istenilen düzeyde Flaman
piyasasýnda iþ bulmuyor...
Bu önyargýlara katýlmýyorum. Flaman
bölgesinde çalýþan Valon sayýsý 40.000
civarýnda. Bu ülkede 10 milyon insan
var. Bunlarýn 3,2 milyonu Valonya’da.
Oranlara bakarsanýz, Valonlarýn mobil
olduðu görülür. Kaldý ki geçmiþteki tarihi nedenlerden dolayý (not: Frankofonlarýn elit olmasý ve Fransýzcanýn piyasa ve resmiyette daha yaygýn olasý)
Flamanlar Fransýzcayý da kolayca öðreniyordu. Valonlarýn Flamanca öðrenmesinden daha kolay ve yaygýn bir durumdu. Ama bugün bu durum tersine
dönüyor, Frankofonlar artýk daha kolay
Flamanca öðreniyor, Flamanlar ise
Fransýzca yerine Ýngilizce’yi tercih ediyor. Bu geçmiþ durum Flamanlara
avantaj saðladý ama artýk durum öyle
deðil. Korkularý yenmek lazým, 40-50
yýl önce Flamanlar sürüyle Valonya’da
çalýþmaya geldiklerinde kimse onlarý dil
Dolaylý olarak Flaman dil politikasýný
eleþtirdiniz. Flaman Bölgesi’nde Sosyal
lojman için kurs mecburiyeti var, bazý
þirketler iþçilerin kendi aralarýnda bile
Flamanca’dan baþka dil konuþmasýný
yasakladýlar. Diðer yandan Valon iþçilerin gelmemsinden yakýnýyorlar. Fla man bölgesinin iþ ve dil politikalarýný
çeliþkili buluyor musunuz?
Kýsaca lojman için dil bilme þartýna
biz Frankofonlar olarak mahkemelerde
karþý çýktýk. Valonlarýn ne haddine denebilir ama insani açýdan zor þartlarda
bulunan kiþilerin dýþlanmasýný doðru
bulmuyoruz. Ýþ konusunda ise Flaman
Bölgesi’nde bir yasa var, iþ yerlerinde
Flamanca konuþma mecburiyeti öngörüyor. Bu yasa herhalde çok kötü uygulanýyordur zira birçok firmada Ýngilizce konuþuluyor ve bazý yöneticiler
Flamanca bilmiyor. Bu yasa açýkça öncelikle Fransýzca’yý engellemeyi amaçlýyor ve kurumsal kriz yaþadýðýmýz bu
günlerde bunu belki anlayabiliriz. Flaman Bölgesi’nde Fransýzca’dan korkuluyor. Ama Flaman Bölgesi bu kadar iþ
gücüne muhtaçken, Flamanca’yý tam
bilmeyen iþçilere tahammül etmeleri
gerekir. Valonlarýn Flaman bölgesini lisan bakýmýndan istila etme gibi bir niyetleri yok, bunu asla yapmadýlar. Hiçbir Valon, Flaman Bölgesi’nde “biz burada Fransýzca’yý yaymak istiyoruz” gibi bir tutum sergilemedi. Ýnsanlarýn
pratik sorunlarýna çözüm bulmamýz lazým. Flaman ve Valon firmalarýnýn iþçiye ihtiyaçlarý var, bizler de iþçileri bu
istihdama yönlendirmeliyiz.
Sayfa 13x.qxp
10.10.2007
10:59
Seite 1
13
Ekim 2007
Marshall planýnýn iyi gittiðinden bahsettiniz. Birçok kiþi henüz somut bir et ki görememekten þikayetçi. Ýnsanlar
bunun ne olduðunu bile anlamýyor.
Somut olarak Marshall’dan ne umuyorsunuz?
En büyük sorun, Marshall’ýn sosyoekonomik bir plan olmasý ve bu planlar genelde halký ilgilendirmiyor. Halk
plan istemiyor, iþ istiyor. Bir ülkenin
ekonomik yapýsýný deðiþtirmek bir gecede olan bir iþ deðil. “Yarýn maaþlara
zam yapýyorum” derseniz, insanlar bunu anlar. “Makro-ekonomik çerçeveleri
deðiþtirip endüstriyel zenginlik yaratacaðým” derseniz, zamana ihtiyacýnýz
var, en az 5-10 sene gerekiyor. Marshall planý Ocak 2006’da baþladý ve 20
aylýk bir plan. Bugün itibariyle bazý deðiþiklikler hissediliyor. Çocuk-bakým
sektöründe 1000 kiþilik istihdam yaratýldý, ki bu sorun bizim toplumumuzun
en büyük sorunlarýndan biri. Daðýnýk
aile düzenlerinde iþ piyasasýna iþçi bulmak için çocuklarý emanet edecek yer
bulmak lazým, bilhassa kadýnlar açýsýndan. Birçok kadýn bakýcý bulamadýðý
için çalýþamýyor. Birçok insan iþ hayatýný, yaþlanan anne-babaya feda ediyor.
Burada da düzen kuruyoruz. Marshall
planýnýn en zayýf tarafý, halk tarafýndan
anlaþýlamamasý ama biz bunu baþtan
kabul ettik. Þimdi ilk semerelerini aldýðýmýz için Marshall’ý halka anlatabileceðiz, yapacaklarýmýzý deðil, yaptýklarýmýzý aktaracaðýz. Patronlar da sendikalar
da Marshall planýnýn devamýna inanýyor, artýk halka yaymamýz lazým ve
baþlayacaðýz.
Patron ve sendikalardan laf açýlmýþ ken... Valonya, endüstriyel devrimden
beri sendika mücadelesini en çok yaþa yan bölgelerden biri. Valonya uzun za mandýr sendikal ve sosyalist geçmiþi
olan bir bölge. Küresel dünyada eko nomik kalkýnma istiyorsunuz, böyle bir
geçmiþi olan bir yerde bu yapýlabilir
mi?
Tabii ki yapýlabilir. Sendikalar güçlü
olduysa, endüstriyel devrim sayesinde
güçlü oldular. Sosyal güvenliði kim
saðlýyor? Patronlar deðil, iþçilerin grev
kasalarý. Sendikalar iþlevi olan kurumlar, hatta gerekli kurumlar çünkü zayýf-
larý koruyorlar. Ýþ piyasasýnda hep iþveren güçlü ve iþçileri korumak lazým.
Ýyiye gidebilmek için eski sendika modelini muhafaza etmek mi lazým? Deðiþen bir dünyada her zaman temel noktalarla detaylarý ayýrmayý bilmek gerekiyor. Tabii ki küreselleþen dünyada
sendikalar sorgulanýyor ve sorgulanmalý. Bu psikolojik deðiþim yavaþ yavaþ gerçekleþiyor, kafalar deðiþiyor. Fakat sendikalar bazen fazla eleþtiriliyor.
Ýþçiler adeta provoke ediliyor ve asýl
sendikalarýn olmadýðý yerde aþýrýlarýn
olduðunu gözlüyoruz. O yüzden eleþtirileri üsluplu yapmak lazým, sendikalar
belki deðiþmeli fakat varlýklarý tartýþýlmamalý. Küreselleþmeyle ekonomik
model globalleþti fakat iþ dünyasý halen bölünmüþ durumda, rekabet herkesi sardý: “benim iþim var mutluyum, sen
iþini kaybettin baþýnýn çaresine bak.”
Bu durum halledilmesi gereken en büyük sorun. Rekabet bu kadar küreselleþmiþken toplu refahý düþünecek sistemleri nasýl kurabiliriz, bunu düþünmek lazým.
Ýstihdamda ayýrýmcýlýktan sürekli þikayet ediliyor. Bilhassa yabancýlar dertli. Bu konuda çalýþmalarýnýz var mý?
Yabancý asýllý topluluklarýn iþ dünyasýna entegre olmasý için çalýþmalar yürütüyoruz. Valonya ve genel olarak
Belçika, bir hoþgörü topraðýdýr. Büyük
göçler yaþadýk ve hepsini büyük badire olmadan atlattýk (ki belki en son büyük göç, Flaman iþçilerin gelmesiydi!).
Bu ülkeye Fas, Ýtalya ve Türkiye’den
önemli sayýda iþçi geldi. Tabii ki baþlangýçta bazý sosyal sorunlar yaþanýyor,
benim gençliðimde Ýtalyanlar hor görülüyordu, ama entegrasyonu zamanla
baþarýyoruz. Ayýrýmcýlýk sorunu sürekli
bir sorun deðil. Mesela bir firmada ilk
kez oruç tutulmasýyla sürekli oruç tutulmasý arasýnda fark var, farklýlýklar
korku yaratýr ve bunlar zamanla aþýlýyor. Tabii ki sektöre göre, iþe göre
farklýlýklar gözlemliyoruz. Yapýlan iþ,
müþteriyle iletiþim olup olmamasý gibi
etkenler, yabancýlarýn bazý sektörlerde
gözükmemesini maalesef açýklýyor. Buna karþýlýk bir firma özellikle Müslümanlara bir ürün pazarlayacaksa, Müslüman birini çalýþtýrmayý daha sempatik
bulabiliyor. Patronlarla birlikte iþ piyasasýnda farklýlýðý kabullenme ve iyi niyet projesi yürüttüm. Kota sistemini
sevmiyorum çünkü bir insaný kapasite
dýþý nedenlerle iþe almayý veya dýþlamayý doðru bulmuyorum. Ama þunu
diyorum: eðer tüm önlemlere raðmen
yabancýlarýn istihdamýný arttýramýyorsak, o zaman zorlayýcý kotalar koymak
gerekebilir. Sosyal olarak daha düþük
düzeyli semtlerde bir çalýþamamýz var.
Fakir semtlerde genelde yabancýlar
oturduðu için bu semtlerde baþarýlý olmuþ insanlarýn örnek alýnmasýný saðlamak istiyoruz. Bazý yabancýlar “gereken her þeyi yaptýk ama yine de bize
þans tanýnmadý” diyorlar, bu psikolojiyi
kýrmak için baþarmýþ insanlarý onlara
örnek olarak sunmak lazým ki bu semtlerde eðitim artsýn.
Topluluklar arasý para aktarmalarýndan hep bahsediliyor. Türlü rakamlar
öne sürülüyor. Valonlar Flamanlara ne
kadara mal oluyor?
Valonlar, toplumdaki oranlarýna göre
çok mu ödenek alýyor? Hayýr. Belçika
halkýnýn %33’ünü oluþturuyoruz, devlet
bütçesinin %39’unu alýyoruz. Yani büyük bir dengesizlik yok. Ýþsizlikten
bahsediyorlar. Ama iþsizlerin yaný sýra
Valonlar “baðýmsýzlýðý göze
alalým” deyince bazýlarý bunu “baðýmsýzlýk istiyorlar”
diye yorumluyorlar. Ben bugün “tüm ihtimaller düþünülmeli” desem, bazýlarý
“Marcourt baðýmsýzlýða karþý
deðil” diye çarpýtýr.
emeklileri, geçici iþten ayrýlmalarý sayarsak, Valonya’nýn Federal giderlerden aldýðý pay yine %35. Yani hakkýmýzdan çok fazlasýný almýyoruz. Ama
tabii ki sadece iþsizlik sayýlýrsa daha
çok harcama yapýyoruz. Daha fakir olduðumuz için saðlýk harcamalarýmýz da
fazla, çünkü gelir düzeyine göre saðlýk
durumunun da deðiþtiði kanýtlanmýþ
bir gerçek. Buna karþýlýk emeklilik gibi
konularda Flamanlar bizden daha uzun
yaþadýklarý ve daha yaþlý olduklarý için
daha çok harcama yapýyorlar.
Üstelik Flaman ekonomisinin en büyük pazarý, Valonyadýr. Fransa ve Almanya’da da bazý bölgeler diðerlerini
ayakta tutuyor. Almanya’daki en fakir
ile en zengin bölgeler arasýndaki farka
bakarsanýz, Valonya – Flaman Bölgesi
farkýndan daha büyük olduðunu görürsünüz.
Flamanlar sürekli baðýmsýzlýðý göze
alýyor. Bu yýl ilk kez Fransýz Topluluðu
bayramýnda bu olasýlýk düþünüldü.
MR’den bazý isimler baðýmsýzlýk halinde senaryolar üretmek gerektiðini belirtti. Baðýmsýz bir Valonya ekonomik
olarak ayakta durabilir mi?
Ýyi bir soru ama bu senaryolarý biz
neden göze almýyoruz? Çünkü Valonlar
“baðýmsýzlýðý göze alalým” deyince bazýlarý bunu “baðýmsýzlýk istiyorlar” diye
yorumluyorlar. Ben bugün “tüm ihtimaller düþünülmeli” desem, bazýlarý
“Marcourt baðýmsýzlýða karþý deðil” diye çarpýtýr. Doðruyu söylemek gerekirse ben Çalýþma Bakaný olarak bir uzmanlar grubundan rapor istedim. “Flamanlar baðýmsýz olursa ne olur?” konulu bir çalýþma. “Hayýr, bu çalýþmayý
yapmamak gerekir” dendi, çünkü bunun Flamanlara cesaret vereceðini düþünüyorlar. Bence bu yanlýþ. Valonlar,
“gelecek projemiz nedir?” diye kendilerine sormalý. Bunun cevabý “birlikte yaþamak istiyoruz” olsa bile bir fikir üretmek gerekiyor ve korkmamak gerekiyor. Ama bir þeye karþýyým: konfederalizm. Bence konfederalizm, ayný evi
paylaþýp “mutfaða, banyoya ve bodruma girmek yasak, kendi odanda kal”
demek gibi bir þey. Bu durumda taþýnmak daha iyi.
Sayfa 14x.qxp
10.10.2007
14
rs
e
v
An
09:53
Seite 1
Belçika’daRAMAZAN
Ekim 2007
l
e
s
k
rü
B
Belçika Türk Federasyonu Baþkaný
Zeki Yarol, federasyona baðlý dernek baþkanlarýný eþleriyle birlikte,
Brüksel’de Diyanet Vakfý lokalinde
verdiði iftara davet etti.
l
e
s
k
ü
Br
Anvers’in Berchem semtinde faaliyet gösteren Türk-Belçika Dostluk
Derneði Baþkaný Yýlmaz Karaca, dernek lokalinde verdiði iftar yemeðinde dostluk ve dayanýþma mesajlarý verdi.
BETIAD, iftar yemeðinde
Flaman Giriþimciler Derneði
Unizo ile iþbirliði anlaþmasý
imzaladý.
rs
e
Anv
Avrupalý Türk Demokratlar Birliði
UETD’nin Brüksel’de verdiði iftar
yemeðinde UETD’nin faalyetlerini
anlatan sinevizyon gösterisi yapýldý.
oi
ler
r
a
h
C
Merkezi Anvers’te bulunan
Türk Dernekler Birliði SintJansens Plein’de 22-24 Eylül
tarihleri arasýnda Ramazan þenlikleri düzenledi. Konuklarý
Nasrettin Hoca karþýladý.
Marchienne Türk Kültür
Ocaðý bölgedeki Belçikalý
dostlarýný aðýrladý.
Baþkan Emin Karadeniz,
yemekte yaptýðý konuþmada
iki toplum arasýnda birlik ve
dayanýþmanýn önemini vurguladý.
VEFAT
VE
BAÞSAÐLIÐI
Çizerimiz Ýsmail Doðan’ýn
kardeþi Çetin Doðan genç
yaþta aramýzdan ayrýlmýþ týr. Doðan ailesine baþ saðlýðý dileriz.
BÝNFÝKÝR
Sayfa 15x.qxp
10.10.2007
09:54
Seite 1
Ekim 2007
Belçika’daRAMAZAN
k
Gen
15
e
Lièg
Türk Dernekler Birliði’nin kurduðu Ramazan çadýrýnda her
akþam iftar verildi. Müslüman olan olmayan tüm topluma
açýk olan çadýrda belirli bir program çerçevesinde her gün
farklý konuklar davet edildi. Birliðe baðlý derneklerin baþkanlarýnýn davet edildiði gecede konuklar arasýnda Belediye
Baþkaný Jef Gabriels de vardý.
r
lde
o
Z
n
de
Liège Merkez Camii Derneði her
gün iftar yemeði verdi. Bunun yanýsýra bir günlük çadýr kuran Merkez
Camii yöneticileri, amaçlarýnýn farklý
kültürlerin biraraya geldiði bir
buluþma ortamý yaratmak olduðunu
vurguladý.
t
n
e
G
Kültürlerarasý Platform Derneði’nin
Liège þubesince Kongreler
Sarayý’nda verilen iftar yemeðine
Ýtalya Baskonsolosu Marco Riccardo
Rusconi ile Liège Belediye Meclis
üyesi Mehmet Aydoðdu da katýldý.
s
ier
v
r
e
V
Heus
Heusden-Zolder
Belediyesi Encümeni
Selahattin Özer’in inisiyatifi ve bölgede
bulunan esnaf ve iþadamlarýnýn katkýlarýyla 600 kiþilik iftar
çadýrý kuruldu.
Öz Dernekler Federasyonu
(FZOVL), iki hafta boyunca iftar
çadýrý kurdu. Çadýrýn ikincisi
Wondelgemstraat’taki kilisenin
bahçesinde hizmet verdi.
Verviers Türk Kültür Ocaðý, dernek lokalinde geniþ katýlýmlý bir
iftar yemeði verdi. Aileleri ile birlikte olmaya özen gösteren ülkücüler, bu iftarda da eþleri ile birlikte yeraldýlar.
Sayfa 16x.qxp
10.10.2007
10:40
Seite 1
16
[email protected]
Zamanýn dijital hýzý
aman teknoloji zamaný, anladýk. Fakat dünyayý
kalkýndýralým derken bize neler oluyor acaba,
bu dijital iliþkilerin hýzýnda? Neler yaþýyoruz hiç durmadan koþarken. Yarýný düþünerek, bugünden alakasýzken.
Tanýmadýðýmýz bir hayata söz vermiþcesine, getirilerini bilmediðimiz yarýna harcýyoruz kendimizi. Verdiðimiz sözlerin kurbanýyýz, mola vermeden koþarken. Ve teknoloji her yeni gün zamanýn hýzlanmasý
için çalýþadursun, bizler tuþlarýn hýzýnda nefes alarak,
onun kölesi oluyoruz.
Ýnsanlýðýn kendi yarattýðý teknolojinin kölesi
O, kitaplarýn yaolacaðýný Ýngiliz yazar
saklanmaya gerek
Aldous Huxley, henüz
1932 yýlýnda bize anlatduyulmayacaðýnmaya çalýþmýþtý. Fakat o
dan, çünkü artýk
dönemlerde gözleri kör
kitap okumak isteadamýn gelecek hakkýndaki bu kararlý konuþmayecek kimsenin
larý kimseye inandýrýcý
kalmayacaðýndan
gelmemiþti.
korkuyordu. DoðDaha 1930’lu yýllarda,
ileri
teknolojik çaðýn çok
rularýn ve adaletin
baþýnda kimsenin tahmin
umursamazlýk deetmediði kehanetler ortanizinde boðulmaya atýyordu, bu genç
sýndan korkuyordu. adam. Gözleri neredeyse
görmüyordu. Geçirdigi
bir hastalýktan dolayý fiziksel görme yetisi zayýflamýþtý. Ve yine de o, geleceðin dönüþümünü, insanlarýn tüketimin altýnda ezileceðini, üstlerindeki baskýdan zamanla hoþlanmaya
baþlýyacaklarýný, düþünme yetilerini tembelleþtiren
teknolojiyi yüceltmeye çalýþacaklarýný öngörüyordu.
Kitaplarýn yasaklanmasýndan ya da düþünce özgürlüðünden korkmuyordu.
Ýnsanlarýn bilgisiz ve yetkisiz býrakýlmalarýndan
korkmuyordu. Gerçeðin insanlardan gizlenmesinden
de korkmuyordu. O, kitaplarýn yasaklanmaya gerek
duyulmayacaðýndan çünkü artýk kitap okumak isteyecek kimsenin kalmayacaðýndan korkuyordu. Doðrularýn ve adaletin umursamazlýk denizinde boðulmasýndan korkuyordu.
Ýnsanoðlunun artýk tepkisizleþmesinden, tepki ihtiyacý duymamasýndan korkuyordu. Bunun asýl sebebi
kiþinin doyumsuzluðu sonucu kendisinden sýkýlmasý
olabilir. Veya aþinalýðýn yarattýðý býkkýnlýk.
Dünyayý algýlama yetilerimiz üretici bir yapýdan
çok eleyici bir iþleyiþe sahiptir. Fakat bizler küçük
dünyacýklar oluþturarak ýþýðýn gösterdiðinden daha
fazlasýný görmek için çaba harcamýyor aksine görmediðimiz þeyler hakkýnda hikayeler duymaktan her zaman hoþlanýyoruzdur. Büyük hikayelerin bir parçasý
olmak gibi hatalarda bulunmayýz zaten. Çünkü suçlu
bir baþkasýdýr. Bilgiye kolay yoldan ulaþmak dururken, neden elimizde kitapla anti tezlere yer verelim?
Elimizde ne olursa olsun, sonuçta Huxley’in korktuðu bizim baþýmýza geldi: ‘insanlar pasifliðe ve egoizme sürüklenecek kadar fazla ‘dijital’ bilgi yaðmuruna tutuldular’. Ve böylesi çabuk geliþmeler aklýn aldýðý her þeyi birer meta olarak algýlamamýza neden
olur.
Z
Ekim 2007
ARTfikir
‘Ne artizim ne
sanatçýyým,
ben aþýk biriyim’
Avrupalýlar onu “Anadolu
müzik geleneði ve sufizm
etkisi ile kültürel ve etnik
miras temelinde Türkiye ve
Mezopotamya müziði yapýyor” diye tanýtýyorlar
konser duyurularýnda.
Uzun yýllardýr Avrupa’da
epeydir de Belçika’da yaþayan Tanar Çatalpýnar’ý
birlikte tanýmaya ne dersiniz?
Erdinç Utku
“Ne artizim ne sanatçý. Ben
aþýk biriyim” diyerek ozan olduðunu özellikle vurgulama gereði
duyuyor Çatalpýnar. Artiz ve sanatçý(!)dan geçilmeyen bir ortamda haksýz da sayýlmaz. “Halk
müziði, benim temelim. Halk
müziðini kendime göre yapýyorum. Kulaðýma giren diðer farklý
müzikler de yüreðime girdi. Blues, caz, pop... Her müzik, her
müziðe ait. Bütün müzikler kardeþtir. Çünkü bütün insanlar kardeþ. Avrupa müzik kültürünün
büyük bölümü keltlere ait. Tarým
aletleri gibi müzik aletleri de onlar sayesinde gelmiþ. Galler, Ýrlanda ve Breton(Fransa) danslarý
halaylarý, Mezopotamya danslarý
gibi. Sufizm denince Mevlevi ya
da Alevi sufizmi kalýplarýnda algýlamýyorum. Sufizmden ben
Zerdüþtlerin filozofu Zarathustra
anlýyorum” diyerek Batýlýlarýn
müziði ile ilgili tanýmlamalarý açma gereði duyuyor.
Halkevleri geleneðini tatmýþ
olan Çatalpýnar, sanatýn çeþitli
dallarýnda yer almýþ. Kabare ve
çocuk tiyatrolarýnda oynamýþ.
Tanar Çatalpýnar
1943 yýlýnda Ankara’da doðmuþ ama babasý Elazýðlý olduðu için
kendisini “Elazýðlý” olarak nitelendiriyor. Babasý evde akordion ve
saz çalarmýþ. Amcasý Radyo evinde saz sanatçýsýymýþ. Ninesi ise
tek elini kulaðýna atýp türkü çýðýrýrmýþ. Evde klasik müzik, Fas,
Arap, Yunan müziði, sinemada Elvis dinlemiþ. Dedelerinden hoþgörü ve evrensellik miras kalmýþ. Hafýz Burhan, Muharrem Ertaþ,
Aþýk Veysel dinlemiþ.
Avrupa macerasý 1973 yýlýnda baþlýyor. Bir arkadaþý ile birlikte
Rotterdam’a gelmiþ. Amacý oradan Ýngiltere’ye sonra da Güney
Amerika’ya gitmekmiþ. Evdeki hesap (ortak) pazara uymamýþ. Roterdam’da kulüplerde çalmýþ, kaçak olarak fabrikalarda ve gemilerde temizlik yapmýþ. 1974 yýlýnda evlenmiþ. Ýþsiz kaldýðý zamanlar Halkevlerinde küçüklere müzik dersleri vermiþ. Rotterdam’da Mozaik TV adýndaki bir televizyonda 10 yýl teknik sorumlu olarak çalýþmýþ. Bu arada 3 yýllýk bir plak stüdyosu denemesi
var. Belçika ile buluþmasý 1992 yýlýndan itibaren Liege’de yaþayan
ikinci hayat arkadaþý nedeniyle olmuþ. 2000 yýlýnda ise Brüksel’e
taþýnmýþ Çatalpýnar. Türkiye’den geliyor, Belçika’da yaþýyor, resmen Hollandalý ama kendini dünya yurttaþý olarak görüyor: “ Ben
hem Hristiyaným hem Yahudiyim hem Müslümaným. Ýsmim insan.
Mecbur kaldýðým için pasaport taþýyorum, hiçbir pasaportun meraklýsý deðilim”
Hatta 1994 yýlýnda “Hartverschewend” adlý Hollanda yapýmý
filmde oynamýþ. Ýlk kez 1970 yýlýnda Fikret Kýzýlok ve Aþýk Veysel gibi ustalarla birlikte TRT’de
televizyona çýkmýþ. Ýlk 45’liði
1972 yýlýnda çýkmýþ.
Soprano saksafon, saz, gitar,
mýzýka, perküsyon (vurmalý çalgý) çalýyor. Hepsini de kendi
kendine öðrenmiþ. “Saz çalýþýma
saz çalýyor, gitar çalýþýma gitar
çalýyor demezler. Ben kendime
göre çalýyorum” diyen ozanýn
en iyi hükmedebildiði enstrüman ses, en önemli entrüman
da o zaten.
Tanar Çatalpýnar demek, “Turqoise”, “East meets West”, “Anadolu&Andalucia”, Acha ve Tan
müzik gruplarý demek. Ya da
tam tersi, bu gruplar demek Tanar Çatalpýnar demek.
Çatalpýnar þu günlerde kendini tamamen 6 ve 20 aylýk 2 küçük çocuðuna vermiþ durumda.
Çoçuklarýna bakmaktan, onlarý
kendisi yetiþtirmekten zevk alýyor. Müzik çalýþmalarýný da fýrsat
buldukça sürdürüyor. TANAR
olarak konserler veriyor, orkestra isterlerse de TANAR ve arkadaþlarý olarak sahne alýyor.
Düzenleme ve bestelere katký
anlamýnda belirleyici olduðu
içinde yer aldýðý gruplarla ilgili
olarak “Gruba deðiþik insanlar
girdikçe kendi katkýlarýný kendi
anladýklarý þekilde yapýyorlar.
Kiþilerin karakteri, müziðin rengini, kokusunu deðiþtiriyor. Temel ama hep ayný: Biz, hepimiz
kardeþiz” diyerek farklý insanlar
ve farklý týnýlarýn füzyonuyla “insan”a doðru yaptýklarý yolculuðu
anlatýyor.
Turqoise: 1987 yýlýnda Rotterdam’da Türk ve Hollandalý sanatçýlarla kurulmuþ. Caz-Rock, etnik
otantik caz yapan grup 1990’da sona ermiþ.
East meets West: “Pop-blues-otantik” füzyonu müzik yapan grup 1990 yýlýnda kurulmuþ. 20’yi aþkýn televizyon programýna, Ýngiltere, Almanya, Fransa turnelerine, Anvers, Gent vb. festivallerine çýkmýþlar. Grup 1995 yýlýnda sona ermiþ.
Anadolu&Andalucia: Ýstanbul Festivali’nin yapýldýðý ilk yýl kurulmuþ. Ýki flamenko gitar, iki saz. Ýspanya’daki 700 yýllýk Endülüs kültürünü kökeniyle buluþturan bir arayýþ, yolculuk.
Acha: 1996 yýlýnda Lahey’de yaþayan Aþok Pathak ile birlikte kurmuþlar. Hint aþýk geleneði ile Anadolu müziði buluþmuþ. Buna Hollandalýlar da katýlýnca kendine özgü yeni bir tür çýkmýþ ortaya. Acha, hala senede bir konserle devam ediyor.
Tan: 2001 yýlýnda bir gecede Belçikalý Kemancý, Ýsrailli Bascý ile Tanar’ýn sazý ve sesi birleþince çok
olumlu tepki alýnmýþ. Grup olarak 2006 yýlýna kadar devam etmiþler.
Sayfa 17x.qxp
10.10.2007
10:45
Seite 1
Ekim 2007
ARTfikir
17
‘Öteki kitap’ fuarýna yoðun ilgi
Erdinç Utku
lternatif bir kitap fuarý
olarak baþlayan yýllýk
“ÖTEKÝ KÝTAP” etkinliðinin 31.si 6-7 Ekim tarihlerinde
Anvers’te Zuiderpershuis Dünya
Kültürleri Merkezi’nde gerçekleþtirildi. Öteki Kitap Fuarý’ný
4000 kitapseverin ziyaret ettiði
açýklandý.
Het Andere Boek Derneði’nin,
Oxfam-Wereldwinkel Antwerpen ve Wereldculturencentrum
Zuiderpershuis ile birlikte düzenlediði bir etkinlikti bu. Etkinlik Belçika’da ve yurtdýþýnda çýkan kitaplarý okuyucularla buluþtururken, söyleþi, edebi tartýþ-
A
ma ve kitap okuma etkinlikleriyle yazarlarý da kitapseverlere tanýtýyor.
Ermeni kökenli Antonia Arslan’ýn atalarýnýn Anadolu’dan
Ýtalya’ya göçünü anlattýðý ve
1915 olaylarýna vurgu yaptýðý romaný ve Erdal Balcý’nýn De kinderen van Attila (Atilla’nýn Çocuklarý) kitaplarý 6 Ekim’de “Aile kronolojisinde ve Tarihte ermeni Soykýrýmý” konulu tartýþmada VRT’den Lukas de Vos’un
yönetiminde tanýtýldý.
7 Ekim’de ise de Hollanda’da
yabancý kökenli kabareci olarak
ünlendikten sonra önyargýlar ve
kendi yaþam öyküsü temelinde
kitaplar yazan Nilgün Yerli ile
gazeteci Nadia Dala söyleþti.
2006 yýlýnda Bangbang oyununu ünlü Carre Tiyatro Salonu’nda kapalý giþe oynayan kabareci “Yüzyýllýk göçmenlik”ten
býktýðýný söyledi. Yerli, bizi yabancý kökenli olarak görmeyin,
oyuncu ya da yazar olarak görün dedi.
Yazarýn kendi özyaþam öyküsünü anlattýðý “De Garnalenpelster” adlý kitabýnýn filme çekileceði açýklandý.
Sezonun hasatý konulu edebi
etkinlikte Annelies Verbeke,
Mustafa Kör ve Chika Unigwe
kitaplarýndan parçalar okundu,
yazarlar ve kitaplarý okuyuculara tanýtýldý. Mustafa Kör, "De
Lammeren -Kuzular" adlý romanýndan pasajlar okuyup, sorularý yanýtladý. Kör daha sonra diðer yazarlarla birlikte kitaplarýný
imzaladý.
Kenan Görgün kitaplarýný imzaladý
Serpil Aygün
ransýzca yazdýðý
romanlarla Fransa ve Belçika'da
adýndan sözettiren Belçikalý Türk Yazar Kenan
Görgün,
Brüksel’de
üçüncü romaný “Toplu
Mezar (Fosse Commune)
“ýn imza gününde okuyucularý ile söyleþti.
Yazarýn imza günü ve
söyleþisi Filigranes Kita-
F
bevi’nde düzenlendi. Kitaplarý Fransa ve Belçika’da ilgiyle karþýlanan
yazarýn son romaný, babasý meçhul olan bir
uyuþturucu baðýmlýsý,
Randall Hollister’in hikayesini anlatýyor. Hayatýndan býkan Hollister,
1961’de yok olmuþ bir
þehrin sokaklarýnda gezerken kendini aniden
bu çaðda buluyor.
KASIM 2005...
EKÝM 2007...
22 sayýdýr
yine ayný
heyecanla
10 BÝN ADET
Binfikir’i tam
zamanýnda
çýkartýp
tüm Belçika’ya
daðýtýyoruz
Reklam vermek
için:
0484 / 528 902
[email protected]
Maymunlar neden
ülser olmaz?
Ekim’de Anvers Ceza Mahkemesi’nce baþlanan
Hans Van Themsche davasý basit bir yabancý
düþmanlýðý veya ýrkçýlýk olayý deðildir. Bugün Belçika Federal Hükümeti’ni kurmaya çalýþan partilerden
en kuvvetlisinin, Vlaams Belang’ýn siyasi emelleriyle ayný çizgide olduðu açýkça bellidir. Tabii ki bu
parti silahý ateþleyip kurþun sýkmadý. Ama yýllarca
özgürlük bahanesiyle yavaþca yaydýðý görüþlerinin
meyvesi olan bu kin, bu yabancý düþmanlýðý iki kiþiyi öldürdü ve de Türk vatandaþý Songül Koç’u yaraladý.
Bu olay bizleri, kin denilen þeyi derin ve kalýn
noktalarýna kadar sorgulamaya zorluyor. Ýçinde
yaþanan sistem genelde
Belçika’da yýllardoðrusal olmayan düþündýr tecimsel ve
celer uyarýnca iþlediðinanamalcý deðerden dolayý kin ne insan,
ne din, ne dil, ne kimlik
ler kuramýna verine de sebep arýyor. Önce
len yoðun siyasi
sessiz ve haince kiþileri
desteðin çok azýkuþatýr sonra toplum adýna sinsi ve þiddetli bir zený insanlara verhire dönüþtüðü için farkme cömertliðinde
lýlýk taþýyan insan ve þeyleri birer tehlike unsuru
bulunulursa insaolarak görüverir.
noðlu yeni bir çaFlaman toplumunun
ða girebilir.
devlet olma rüyasý bir akýl
tutulmasýna benzer. Toplum öðretmenliði kavramý
içinde tarihin ilerletici unsurlarý ve eleþtirel akýl anlayýþýndan yoksun olarak yola çýkmasý kötü bir serüven baþlangýcýna benzer.
Yaþamdaki her þey gibi siyaset de dahil olarak insaný etkenlemesi, içinde yaþanýlan toplumsal koþullarla ilintilidir. Dolayýsiyle bir birincil ve yerel anlayýþ, bir de ikinci-düzen ve yabancý anlayýþ ortaya çýkar. Aradaki tek fark ise, ikinci-düzen ve yabancý
eklem anlayýþý bir gelenek olmadýðý için eleþtirel ve
tartýþmacý bir tutumdur. Bu nokta bizlerin, yani yabancý kökenli Belçikalýlarýn doðal yeridir. Dünyanýn
bütün yoksul ülkelerinin, hatta Türkiye’nin temel çýkarlarýnýn Batý toplumlarýnýn çýkarlarýyla zýt bir karakter taþýdýðýndan yola çýkarak sosyolojik bilimlerin
evrensel olmadýðýný ileri sürenlerin bir mayýn tarlasý
üzerinde olduklarýndan haberleri bile yok gibi. Belçika’da yýllardýr tecimsel ve anamalcý deðerler kuramýna verilen yoðun siyasi desteðin çok azýný insanlara verme cömertliðinde bulunulursa insanoðlu yeni bir çaða girebilir. Hepimiz bunu yanlýzca umut etmekle kalmayýp, talep etmek durumundayýz. Yaþamýn daha çok itelemesi ile bazý deðerler kaybedilir.
Fakat para veya tazminat ile yaþam satýn alýnarak
huzura kavuþulmaz.
Ýþte bütün bunlara dayanarak Hans Van Themsche davasýnýn sonucu bir örnek teþkil etmelidir. Deðilse neden maymunlarýn ülser olmadýklarý bir soru
olarak kalýr. Her birimizin dehþet uyandýrabilecek
bir yönü olduðunu biliyor ve ürküyorum.
1
Sayfa 18x.qxp
10.10.2007
09:50
Seite 1
Ekim 2007
18
Hayt Huyt
Park Haydar
Abi
“Delikanlý adamýn köþesi...
Lightlar ve yumuþaklar okumasýn!”
BÝR ÞEY BÝLÝYORUZ DA SUSUYORUZ!
Þimdi www.binfikir.be sitesini günlük olarak izleyenler, ‘Haydar Abi
niçin susuyor, önemli geliþmeler oluyor ama o hala suskun, onun engin görüþ ve deneyimlerinden yararlanmak istiyoruz’ diye soruyorlarmýþ. Biz susuyorsak bir þey biliyoruz da susuyoruz. Haydar Abi’niz öyle kolay kolay susmaz. Onu susturmaya da zaten kimsenin gücü yetmez. Daha fazla konuþmak için susuyorum dersem ne dersiniz? Kendi radyo ve televizyon programlarýma baþlayacaðým. Radyolardan Ramazan, Selahattin ve Ünal zaten epeydir Haydar Abi sadece kapýmýz
deðil mikrofonlarýmýz da sonuna kadar sana açýk, gel, halkýmýzý bizzat
radyodan bilgilendir diyorlardý. Nihayetinde toplumumuzun benim gibi biri tarafýndan eðitilmesi, bilgilendirilmesi ve yönlendirilmesi lazým.
Ulusal kanallardan da canlý program yapmamý isteyenler var, o mevzuyu da benim koçlarla deðerlendiriyoruz. Haydar Abiniz yaparsa delikanlý program yapar. Öyle kýytýrýk iþlerle uðraþmaz.
HÜKÜMETÝ KURAMAZLARSA EL KOYACAÐIM
Daha önce yazmýþ mýydým bilmiyorum ama artýk kabak tadý verdiler. 121 gün oldu ortada hala hükümet yok. Geçen gün Yves’i bir kenara çekip kulaðýný çektim. “Bak Yves’ciðim bu ikinci ve son denemen, baþardýn baþardýn, baþaramazsan hükümete el koyacaðým ona
göre ha” deyince bizimki panikledi. Apar-topar gidip hemen iltica ve
göç konularýnda anlaþmýþlar. Vatandaþlýk, aile birleþimi ve iltica zorlaþtýrýlmýþ. Bizim koçlar “abi yanlýþ yaptýn, Yves Leterme’yi korkutmayacaktýn. Bak aceleyle anlaþýp, iþimizi zorlaþtýrdýlar. Halbuki biz
Joelle Milquet’den kaçaklara genel af bekliyorduk” diye bana yakýndýlar. Laf aramýzda bizimkiler arasýnda da bayaðý turist var. Hatta birinin aklýný çelmiþler Binfikir’e Turisti mahlasýyla þiirler falan yazýyor.
Günlerdir hiçbir konuda doðru dürüst anlaþamayan koalisyon partileri yabancýlara karþý nasýl jet hýzýyla birleþti ben de anlamadým!
FUAT’A AYIP ETTÝLER
Fuat iyi çocuktur. Hatta Cavcav’la da ben tanýþtýrdým. Ama Cavcav
biraz Civciv çýktý ve bizim Fuat Çapa’ya yamukluk yaptý. 5 Maçta futbolcu daha oyuna ýsýnamýyor be adam! Dayamýþsýn çocuðun eline 89 sakatý ve uyumsuz teknik ekibi sonra Fuat’tan supermanlik bekliyorsun. Yok deve!
BINFIKIR.BE YENÝLENMÝÞ!
Yav kardeþim, oynamayýn þu milletin beyniyle yaa. Eskisi ne güzeldi öyle. Sýrala haber, yazý ve karikatürleri alt alta, olsun bitsin. Eþþek kadar fotoðrafý koyup, ekranda yeri niye boþuna harcýyorsunuz?
Ben oraya 4-5 tane haber sýðdýrýrým. Hem niye gidip öyle farklý bir
tasarým seçip Belçika sanal aleminin raconunu bozarsýnýz! Ayrýca yamuk çizer Ýsmail’e köþe vermenize de alýndým þahsen! www.binfikir.be adresine girerseniz bana hak vereceksiniz sevgili okurlar.
KREDÝ KARTI – ÝNTERNET
Bu ülkede kredi kartýný kaybetmek, kredi kartýyla internet üzerinden alýþ-veriþ yapmaktan ya da internet bankacýlýðýndan daha az zararlý. Hiç deðilse kartý kaybettiðini farkedince bloke ettirebiliyorsun.
Ya diðerlerinde öyle mi! Sen farkýnda olmadan adamlar sövüþlemeye devam ediyor. Taa ki aylar sonra gazetelere haber olunca fark
ediyorsun kaz gibi yolunduðunu!
DÝREKT ESKÝÞEHÝR!
Aydýncýðýmý severim. Ýyi çocuktur, saygýda kusur etmez. Daha önce direkt uçuþlar direkten dönmüþtü. Helal olsun çocuða sonunda
direkt Eskiþehir uçuþlarýný gerçekleþtirdi. Sadýk Köksal’ý da kaparak
iyi bir iþ yaptý. Desti’den çocuklar beni de ilk uçuþa davet ettiler, hatta daha sonra Aydýncýðým bizzat aradý ama çok istememe karþýn ben
gidemiyorum.
Sayfa 19x.qxp
10.10.2007
08:54
Seite 1
Ekim 2007
EÐÝTÝM
19
Çocuðunuzu duygularýndan
dolayý suçlamayýn
Kardeþ kýskançlýðý, tüm çocuklarda görülebilecek bir
durum. Uzmanlar, Anne
babalarýn, bu durumu anlayýþla karþýlamasý gerektiðini, çocuðun endiþelerinin
farkýnda olarak, onun ne
hissettiðini anlamanýn birlikte çözüm yolu bulmak açýsýndan önemli olduðunu
söylüyorlar.
Emel Kýlýç
ocuklarda yeni doðacak
kardeþinin kýskanýlmasý
oldukça sýk gözleniyor.
Hatta uzmanlara göre; kardeþini
kýskanan çocukta okul baþarýsýnýn
düþmesi, küçük yaþ özelliklerine
geri dönme, anne ve babaya aþýrý
baðlanma, hýrçýnlýk da zaman zaman görülüyor. Uzmanlar, ''Çocuðunuza onu anladýðýnýzý hissettirin, onu duygularýndan dolayý
suçlamayýn'' önerisinde bulunuyorlar. Günce Danýþmanlýk Merkezi'nden Uzman Psikolojik Danýþman Seçil Akaygün Cüntay ile
'kardeþ kýskançlýðý ile ilgili görüþtük. Cüntay, konuyla ilgili sorularýmýzý þöyle yanýtladý:
Ç
BÝNFÝKÝR:: Çocuklarda kardeþ
kýskançlýðý olduðunu ebeveyn nasýl farkeder?
CÜNTAY: Kardeþini kýskanmak
tüm çocuklar için karþýlaþýlabilecek bir durum olduðundan, kýskançlýðýn çocuðun hayatýndaki
ifadesi durumun ciddiyeti hakkýnda anne babaya bilgi verebilir. Kimi çocuk kardeþi olduktan sonra,
daha küçük yaþlara ait, alt ýslatma,
emzik isteme gibi davranýþlarda
bulunurken, kimisi anne ve babasýna daha çok baðýmlý hale gelir.
Kardeþine fiziksel zarar vermek,
onun hakkýnda kötü konuþmak,
düþmanca tavýrlar sergilemek anne babalarý kýzdýran durumlar da
olsa, bunlarý çocuðun yeni durumla baþ etmekte zorlandýðýnýn
sinyali olarak yorumlamak gerekir. Eðer çocuk yeni durumu kabul etmekte zorlanýyor, zaman
geçmesine raðmen, duygularýný
yönetmekte güçlük yaþýyor ve
kardeþi ile olan iliþkisinde rekabet
çok aðýrlýklý gidiyorsa, kardeþ kýskançlýðýndan bahsedebiliriz.
BÝNFÝKÝR: Çocuklarý, kýskançlýk
nasýl etkiler? Kýskançlýk sonrasý
çocuklarda neler gözlenebilir?
CÜNTAY: Kýskanma insan do-
ðasýna ait bir duygu olduðu için,
hepimizin kýskandýðý durumlar
veya kiþiler olabilir. Ancak eðer
bu kýskançlýðýn dozu, bizim taþýyamayacaðýmýz, iç dünyamýzda
dengeye oturtamadýðýmýz, bizi
zorlayan, hatta öfkelendiren bir
hale dönüþüyorsa, bu durumdan
olumsuz etkilenmeye baþlarýz.
Çocuklar da bu durumu yönetmekte zorlanýrlarsa, küçük yaþ
özelliklerine geri dönme, parmak
emme, alt ýslatma, uyku düzeninde deðiþiklik, akademik baþarýda
düþme, okulda dikkatini toparlamada güçlük, anne ve babaya aþýrý baðlanma, hýrçýnlýk gibi tepkiler
gösterebilirler.
BÝNFÝKÝR: Yeni doðan bebeðin
diðer çocuk tarafýndan kýskanýlmasý durumunda, anne babalar
çocuða nasýl davranmalý?
CÜNTAY: Yeni doðan kardeþin
kýskanýlmasý normal bir durumdur. Her çocuk, yeni doðan kardeþini kýskanabilir. Doðumdan
sonra yaþanan kýskançlýklarda ise
en önemli ilke, bu tür duygularýndan dolayý çocuðu suçlamak, kýzmak, ayýplamak yerine, hislerini
anlamaya çalýþmak ve gerekirse
üst üste güvence vermektir. “Sanýrým kardeþinin aramýza katýlmasýyla ilgili duygularýn biraz karýþýk,
onu hem çok severken, bazen de
kýzýyor olabilirsin” diyerek hem
onun hislerinden bahsetmeniz,
hem de anlayýþ gösterdiðinizi bilmesi oldukça önemlidir. Güvence
vereceðiniz alanlar ise, onun hala
sizin için çok özel ve deðerli olduðu, onu çok sevdiðiniz, onunla
zaman geçirmekten çok hoþlandýðýnýz olmalýdýr.
BÝNFÝKÝR: Boþanmýþ ailelerin
çocuklarýndaki ‘kardeþ kýskançlýðý’
ile ilgili önerileriniz neler olur?
CÜNTAY: Boþanmýþ anne veya
babanýn ikinci bir bebeðinin olmasý durumunda çocuklar yaþlarýna ve geliþim düzeylerine göre
farklý tepkiler verebilirler. Tepkilerin altýnda, yine eskisi gibi sevilip
sevilmeyeceði, anne ve babasýnýn
yeni doðacak bebeði daha çok seveceði, kendisiyle ilgilenilmeyeceði, anne veya babasý ile olan iliþkisinin bozulacaðý gibi endiþeler
vardýr. Bu endiþelerin farkýnda olmak, çocuðun ne hissettiðini anlamak, birlikte çözüm yolu bulmak
açýsýndan çok önemlidir. Diðer
anne ve babanýn da sürece olumlu katkýlarýnýn olmasý, “aile” kavramýna yeni eklenen bireyle ilgili
farklýlaþan durumun çocuðun bakýþ açýsýndan deðerlendirilmesi
yararlý olacaktýr.
kenangörgü[email protected]
Uzman Psikolojik Danýþman Ece Akýn Bakanay
ise çocuklar arasýnda rekabet ve kýskançlýðý
azaltmak için ailelere
önerilerini söyle sýraladý:
- Çocuklarýn bireysel
özelliklerini fark etmeye
ve desteklemeye özen
gösterin, her birinin sahip
olduðu güçlü yanlarý ve
becerilerini ortaya çýkarmalarý için destek olun.
- Davranýþlarýný eleþtirirken birbirlerini örnek
olarak göstermeyin ya da
kýyaslamayýn.
- Her bir çocuðunuzla
kýsa da olsa bireysel zaman geçirmeye çalýþýn.
Eþinizden bu konuda yardým alarak anne-çocuk
ve baba-çocuk birlikte
eðlenceli zaman geçirin.
- Çocuklarýn kavgalarýnda taraf tutmayýn, eðer
mümkünse (çok ciddi durumlar dýþýnda-fiziksel zarar verme gibi) tartýþmalarýna karýþmadan kendilerinin çözüm yolu bulmalarýný destekleyin.
- Kardeþ olmalarý birbirlerinden her zaman
hoþlanmalarý anlamýna
gelmez, birbirlerine karþý
olan olumsuz duygularýný
uygun þekilde ifade etmeleri için fýrsat verin.
- Ýstenmeyen davranýþlara (kavga ve tartýþmalara) odaklanmayýn, bunun
yerine birbirleri ile iyi geçindikleri olumlu davranýþlarý fark edip ödüllendirin.
- Aile içi paylaþýma ve
birliðe önem verin.
- Aile kurallarý belirleyin. Ev ortamýnda genel
olarak geçerli olan birkaç
temel kural belirleyin.
Her duruma o anda çözüm üretmeye çalýþmaktansa genel düzenlemeler
yapmak daha etkin bir
yöntemdir.
- Kardeþlerin iþbirliði
kurabileceði dayanýþma
kurabilecekleri ortamlar
yaratýn.
- Sorunlarý birlikte çözümlemeye çalýþýn, çocuklarý da bu sürece dahil edin. Çocuklar gerektiðinde özür dilemeyi, fedakarlýkta bulunmayý, uzlaþmayý anne-babadan
öðreneceklerdir.
Beyaz Gece’nin
siyah perdesi
Eylül Cumartesi’ni 30 Eylül Pazar’a baðlayan
gece, Brüksel halkýnýn bir kýsmý uyumadý,
öbür kýsmý uyumayanlardan þikayetçi oldu. O gece
dünyanýn sayýlý büyük þehirlerinde düzenlendiði gibi
Brüksel’de baþlýðý «Beyaz Gece» olan þenlikler sokaklarý, barlarý, kulüpleri mekan saydý. Sanatçýlar/performansçýlar halký sabahlara kadar eðlendirme amacýyla
haftalar önce hazýrlýða baþladýlar. Peki ama amaca ulaþýldý mý?
Önce iki detayý aradan çýkaralým: «eðlenmek sübjektif bir konsept». Ben eðlenirken etrafýmda surat asaný
çok gördüm; tersine, insanlarýn beðenisini toplayan
bazý þeyler, bende dünya haritasýný kapýp nereye kaçacaðýmý arama hissi yarattý. Bunlar olur: insan kaçmaya karar verdiyse kaçar. Ýþ hayatýnda da öyle, aþkta da...Ama bu ayrý bir konu gibi geldi bana…AslýnÜç yýldýr bu Geda o kadar da ayrý deðil,
ce’de yolumu biþimdi anlayacaksýnýz. Ýkinci
detayýn objektifliði ise tartýlinçli bir þekilde
þýlmaz: «gece ne zaman
kaybettiðim için
baþlar ve biter?» Güneþ batýnca baþlar, doðunca yatar
þunu söyleyeyim:
(yani, geceye iþaret ettim
Beyaz Gece’yi
burda, «güneþ doðunca yaakýllýca deðertar» cümlesinin zaten bir
anlamý yok.)
lendirmek güç.
Gerçek problem þimdi
baþlýyor, demedi demeyin,
deseniz de dinlemem.
Beyaz Gece gece 22.00 ile 23.00 arasý baþladý, sabah
04.00 olunca þehrin adeta bütün etkinlik kapýlarý kapandý. Buna Orta Þeker Gece demek gerekirdi (“Hatta
biraz da demsiz olmuþ“). Üç yýldýr bu Gece’de yolumu
bilinçli bir þekilde kaybettiðim için sunu söyleyeyim:
Beyaz Gece’yi akýllýca deðerlendirmek güç. Ya bir mekan seçip programýn sonunu getirenler var – ki bunu
her hafta sonu yapýyorsa Gece’nin özelliði kalmýyor; ya
da bu gece benim gecem deyip sokaklarda mekik dokuyan, sabah hiç bir þeyin tadýný dolu dolu çýkaramadan eve dönenler. Hesaba bir de gece’nin yarým gece
olduðunu katarsak, insanlarýn önemli bir kýsmý garip
bir duruma düþüyor: ne pahasýna olursa olsun eðlenmek, hayatýn normal gün/gece düzeninden biraz olsun
kaçmak istiyorum diyen var (kaçmak demiþtik, nasýl
baðladým konuyu!) Ve iþte o insan, resmi eðlence sürecinde yaptýðýný sonra daha da yoðunlaþtýrýyor, hatta baþ
uðraþ haline getiriyor: “içki“. Madem eðlenemiyorum,
eve küp gibi sarhoþ olmadan dönmek yakýþmaz!
Hadi devir koçum, sabah üstüme üstüme geliyor, alkolsüz yakalamasýn!
Sabah geldiðinde Place de la Monnaie adlý merkez
meydanýn kýzýla büründüðünü gördük: kan kýzýlý yerleri kaplamýþ, on kadar Latin Amerikali gencin yüzleri, boðazlarý, gövdelerinin þekil deðiþtirdiðini gördük.
Polis, ambulans, kelepçeli eller, yerde yatan, mahvolmuþ kafa tasýný bir havluya sarýp þaþkýnlýkla etrafýna
bakan gençleri gördük.
Beyaz Gece’nin zindana dönüþtüðü o yerde ufak ve
sübjektif detaylarýn ne kadar önemli olduðunu bir kez
daha anladým.
29
Sayfa 20x.qxp
10.10.2007
08:51
Seite 1
20
Ekim 2007
Sivil Toplum
Baþkan ANAZ:
[email protected]
‘Oku, oku, oku’
u yýl akademi yýlýnýn açýlýsýnda yine göründü ki
yabancý çocuklar üniversitede yok denecek kadar az. Belçika’nýn en büyük üniversitelerinden Katolik
Leuven Üniversitesi’nde akademi yýlýnýn açýlýþýnda “üniversitelerimiz beyazlarýn kalesinden oluþuyor, yabancýlarý üniversitelere çekmek gerekiyor” denildi ve yapacaklarýný anlattýlar;
- özel programlarla zayýf olan ön eðitimi düzeltmek
- belediye ile beraber çalýþmak
- yabancýlarýn yoðun olduðu okullar ile iþbirliði yapmak
- Türkçe, Arapça broþürler bastýrmak
- Velilerine ulaþýp çocuklarýný üniversiteye göndermeleri için ikna etmek
- Türk ve Faslý derneklerle
beraber çalýþmak
Belçika’da ekmek
Belçika’da ilk ve orta eðiartýk aslanýn aðtim ücretsiz, üstelik çocuk
parasý veriliyor. Ortaöðrezýnda. Ýyi bir iþ
nimde eðitim katký parasý dibulmak için okuye ödenek veriliyor. CLB demak gerekiyor.
nen kurumlar hem velilere
hem öðrencilere danýþmanlýk
Okumamak için
yapýyor. Liseyi bitirince sýde neden yok.
navsýz üniversiteye kayýt oluDevlet elinden
nabiliyor. Üniversite okuyanlara burs veya eðitim katký
geleni yapýyor,
parasý diye ödenek veriliyor.
okullar ve CLBler
Dinimizin ilk ayeti IKRA,
size yardým etoku ile baþlýyor, çeþitli hadismek için bekliyor. lerde peygamberimiz okumayý teþvik ediyor. Okuma
yazma öðreten esirler serbest
býrakýlýyordu. Çok sayýda Müslüman ilim adamý vardý.
Dinimiz okumayý emrediyorsa, devlet elinden geleni
yapýyorsa, okullar ve üniversiteler gayret ediyorsa, çocuklarýmýz niçin okumuyor? Sorumlular kim?
Bence veliler çünkü çocuklarýnýn eðitimi hakkýnda ilgisizler, okulu derslerini arkadaþlarýný takip etmiyorlar.
Çocuklar okumalarý için yeterince motive edilmedikleri için okuldan soðuyorlar.
Çocuðunuzun gittiði okulu, hangi sýnýfta olduðunu,
öðretmeninin ismini bilmiyorsanýz, okul aile birliðine
gitmiyorsanýz, çocuklarýnýzýn ajandasýný günlük okumuyorsanýz, ilkokuldaki çocuðunuza günde en az bir
saat yanýnda durarak dersini takip etmiyorsanýz, ortaokula giden çocuðunuzun dersleri için günde iki saat
zaman ayýrmýyorsanýz, çocuðunuzun hobisini paylaþmýyorsanýz demek ki sizin çocuðunuz da okumayacak!
Eðer çocuðunuzun okumasýný istiyorsanýz çocuðunuza zaman ayýracaksýnýz, ilgilenecek ve takip edeceksiniz. Tabii çocuklarýn da sorunlarý var. Yanlýþ çevreye
çýkma, yanlýþ arkadaþ edinme. Hollandaca veya Fransýzca’yý iyi bilmemek, derslere okula ilgi göstermemek
bunun yan sýra bence çok olmasa da araya dýþlanma da
girince çocuk okumak için motive olmuyor ve okumuyor.
Belçika’da ekmek artýk aslanýn aðzýnda. Ýyi bir iþ bulmak için okumak gerekiyor. Okumamak için de neden
yok. Devlet elinden geleni yapýyor, okullar ve CLBler
size yardým etmek için bekliyor. Bu fýrsatlarý deðerlendirip çocuklarýmýz, neslimiz ve toplumumuzun geleceði için çocuklarýmýzý okutmamýz lazým.
B
“Ýlk amacýmýz buradaki
iþadamlarýmýzý
Belçika’ya
entegre etmek”
2004 Yýlýnda yedi kiþi ile
kurulan Aktif Giriþimciler
Birliði’nin þu anda Anvers
ve çevresinden 400 üyesi
var. Birlik Baþkaný Ali
Anaz UNACO’yu Binfikir’e
anlattý.
Binfikir
nvers’te bir iþadamlarý
derneði olmadýðýný düþünen 7 Anversli iþadamý 2004 yýlýnda bir araya gelip
Aktif Giriþimciler Birliði UNACO’yu kurmaya karar vermiþler.
“Yýllardýr Anvers’te iþ yaptýklarý
halde bilmediðimiz iþadamlarý ve
esnaflara rastlýyorduk. Bir derneðimiz olsa, tanýþsak, birbirimize
yardým etsek düþüncesiyle iþyerlerini dolaþtýk. Tüm iþadamlarýný
çatýmýzda toplayalým diye bir iddiamýz yoktu ama ilgi yoðun oldu” þeklinde özetledi kuruluþ öyküsünü Baþkan Ali Anaz. Þu anda Anvers ve çevresinden 400
üyesi var derneðin. “Beklentimizin çok üzerinde katýlým oldu,
ilerleme de öyle” diyor Baþkan.
Ýlk etkinlik olarak birlikte Çin’e
iþ gezisine gitmiþler. Zaten daha
önce Çinle iþ yapanlar dernek
kurulduktan sonra birlikte gitmeye baþlamýþlar. Bunu Bosna, Cezayir ve Kazakistan izlemiþ. Gelecek vadeden ve iþ potansiyeli
gördükleri ülkelere 15-20 kiþilik
gruplar halinde gitmeye baþlamýþlar. Bu gezilerden sonuç da
almýþlar. Örneðin Cezayir gezisinden sonra bir üyeleri otomobil ticareti yapmaya baþlamýþ.
Dernek kurulduktan 5-6 ay
sonra büyük bir ofise taþýnmýþ. Ýþ
gezileri yanýnda üyelerine ticari
sigortalar, ticari krediler v.b. konularda seminerler verdirtmiþler.
Üyelerinin birlikte iþ yaptýklarý
Flaman iþadamlarýnýn biraraya
gelmelerini, tanýþýp kaynaþmalarýný saðlamak amacýyla yýl sonu
resepsiyonlarý ve Ramazan’da iftarlar düzenlemiþler. ITO ve
TUSCON baþkanlarýnýn da aralarýnda bulunduðu Türkiye’den iþ
dünyasýndan gelen konuklarý
aðýrlamýþlar, kendi üyeleriyle bu-
A
luþturmuþlar. Örneðin son olarak
Gümrükler Birliði Baþkanýný misafir etmiþler ve Türkiye ile iþ yapan üyelerini bazý sorunlarý dile
getirilmiþ ve hýzlý bir þekilde çözülmüþ.
Baþkan Anaz “Ýlk amacýmýz
buradaki iþadamlarýmýzý Belçika’ya entegre etmek. Bölük pörçükler ve ödeneklerden, teþviklerden habersizler. Mali plan, yatýrým planý ve bütçeleme konusunda yetersizler” diyerek en
önemli hedeflerini açýklýyor.
Dernek etkinliklerine diðer yabancýlar ve Belçikalýlar da katýlýyor. Baþkan “Belki ileride diðer
yabancý kökenlilerle iþbirliði yapabiliriz. Derneðimiz Belçika’da
ticaret yapan herkesi kapsýyor”
diyerek geleceðe dönük sinyaller
Ali Anaz
veriyor. UNACO ofisinin kiralandýðý ev sahibi Türkiye ile ticaret
yapmak istiyormuþ, derneðe üye
olmak istediðini söylemiþ.
Flaman giriþimciler örgütü Unizo ile Unaco iliþkileri 2005 yýlýnda baþlamýþ. 1 Ekim’de baþkanlar
Karel Van Eetvelt ve Ali Anaz iþbirliði anlaþmasý imzaladý. Þimdilik iþbirliði proje bazýnda yapýlacak. “Peterschap-aðabeylik” projesinde UNACO katýlýmcýlar ve
deneyimli aðabeyleri Unizo ise
uzman ve logistik destek saðlayacak ve kendi aðýný Unaco’ya
açacak. Her iki kurumda diðerinin temsili yönünde de uygun
yöntem arayýþlarý sürüyor.
Üyelerini bilgilendirmeye, bilgi
birikimlerini birbirlerine aktarmaya yönelik önemli bir proje
bu. Anadolu’nun usta-çýrak gele-
neði gibi olmasa da iþadamlarýnýn deneyimlerini paylaþacaklarý,
eskilerin yenilere yol göstereceði
bir tür aðabeylik yapacaðý bir
program hazýrlanýyor. Flamanlarýn “Peterschap” dediði bizim ise
aðabey-ablalýk ya da kirvelik diyebileceðimiz bir yönlendirme
aktivitesi bu. 60 iþadamý 20’þer
kiþilik gruplar halinde ayda bir
Pazar günü kahvaltýda biraraya
gelecek. Her grupta bir deneyimli iþadamý aðabeylik yapacak.
Gruplar hep ayný kiþilerden oluþacak, bilgi ve deneyimlerini
paylaþacaklar. Bu gruplara UNIZO ile iþbirliði içinde ayda bir seminer verilecek. “Finansal destek
nasýl saðlanýr?”, “Vergi”, “Avrupa
fonlarý” gibi konularýn bulunduðu seçenekler ilk toplantýda katýlýmcýlara sunulacak, katýlýmcýlar
bu konular hakkýnda tercihlerini
bildirecekler, isterlerse de kendileri de yeni önerilerde bulunabilecekler. Bu doðrultuda yol haritasý çýkacak. Flamancasý eksik
olanlar için tercüman olacak. Seminerler alanýnda isim yapmýþ
uzmanlar tarafýndan verilecek.
Etkinliði çekici hale getirmek
istediklerini belirten UNACO yöneticileri, “ud ve ney ile dinlendirici canlý müzik eþliðinde mükemmel bir kahvaltý ve mükemmel bir servis ile rahatlatýcý bir
ortam oluþturacaðýz. Üyeler kendi aralarýnda sohbet edecekler.
Amacýmýz Pazar sabahlarýndaki
etkinliði çekici hale getirip, bir
sonraki buluþmayý iple çekmelerini saðlamak” diyerek iþadamlarýnýn devam sorununu aþmak
için özel çaba harcadýklarýný hissettiriyorlar. Üstelik maaliyetin
yarýsý hizmet çekleri ile ödenirken, diðer yarýsýný iþadamlarý
vergiden düþebilecekler. Proje
27 Ekim’de baþlýyor.
Baþkan Anaz kendilerini artýk
Belçika’daki yabancý kökenli iþadamlarýnýn temsilcisi olarak gördüklerini söylüyor. “2 yýl önce
UNIZO bizi dikkate bile almýyordu, þimdi yabancýlarla ilgili iþ kanunlarýnýn görüþüldüðü toplantýlara bizden de temsilci çaðrýlýyor”diyerek de gelinen aþamayý
özetliyor. UNACO’nun kapýsý
tüm Türklere, Belçikalýlar, hatta
diðer yabancý kökenlilere açýk.
Sayfa 21x.qxp
10.10.2007
08:32
Seite 1
Ekim 2007
YAÞAM
21
Boþanma ile ilgili 1 Eylül 2007
itibariyle yürürlüðe giren 27 Nisan
tarihli yasa ve ilgili deðiþiklikler
SOSYAL
REHBER
[email protected]
evgili okurlar, boþanmanýn hýzla
yaygýnlaþtýðý günümüzde önümüzdeki birkaç sayýyý deðiþen
boþanma yasasýna ayýrýyoruz. Bu yazý dizisinin ilkinde boþanma ile ilgi bazý verilerle birlikte yasadaki bazý deðiþiklikleri
ele alacaðým.
S
Belçika’da boþanma ile ilgili birkaç
rakam:
Belçika’da iki bin altý yýlýnda boþanma
sayýsýnýn 29.183 olduðu belirtilmektedir.
Bu sayý 2005 yýlýnda 30.884 olarak belirtiliyor. Bölgelere göre boþanma oranýndaki düþüþ Flaman Bölgesinde % 7,7,
Walon Bölgesinde %5,8 oranýnda. Brüksel bölgesine gelince, boþanma sayýsý
çok az da olsa artmýþ olup 5 690 dan 5
773’e yükselmiþtir.
Diðer taraftan 2006 yýlýndaki boþanma
oranýnýn 2001 – 2005 yýllarýndaki boþanma oranýna kýyasla daha az olduðu belirtilmektedir.
Boþanmak istiyorsunuz ve kanunun
öngördüðü imkanlar:
1. Yeni yasadan önceki durum:
Daha evvel yargý, boþanmak için eþlere resmi olarak üç imkan vermekteydi.
1) Ýki tarafýn rýzasýyla boþanma: Eþlerin
karþýlýklý olarak özellikle çocuklarýn bakýmý, nafaka, ortak mal-mülk ve gayrimenkullerin paylaþýmý, … konusunda
anlaþmalarý istenmekteydi. Bu þartla boþanma yeni yasa içerisinde bazý deðiþikliklerle tekrar kabul edildi.
2) “Nedene dayalý boþanma – halk
arasýnda “ hataya dayalý boþanma”: Yeni
yasa tarafýndan iptal edilen bu boþanma
prosedürü boþanmak isteyen taraftan
eþinin evliliðin gereklerini yerine getirmediðini ( zina, þiddet uygulama, aþaðýlayýcý-küfürlü davranýþ, aile ile ilgili maddi sorumluluklarý yerine getirmeme, ...)
ispatlamasý isteniyordu.
3) Ýki yýldan fazla ayrý yaþam sonrasý
boþanma: Eski haliyle iptal edilen bu
boþanma prosedüründe eþlerin iki yýlý
aþkýn bir süredir ayrý yaþadýklarýnýn ispatlanmasý gerekiyordu. Boþanma
imkânlarý bu üç yargýlama usulü ile sýnýrlýydý.
Bu üç yargýlama usulüyle sýnýrlanan
boþanma prosedürü, anlaþamazlýk durumlarý farklý da olsa mecburen bu yargýlama usulünden birini seçmek zorunda kalýyorlardý.
Örneðin eþler boþanmak istiyor, fakat:
• boþanmak için anlaþmaya varamýyorlar - anlaþmalý boþanma imkânsýz;
• iki yýlý aþkýn bir süredir ayrý yaþamýyorlar - iki yýldan fazla ayrý kalmayýnca
yasa sonrasý boþanma olmuyor;
Boþanmak için tek yol “hataya dayalý”
boþanma kalýyor ki bu durumda karþýlýklý þikayet veya hata arama, yalan veya
gerçek olmayan senaryolara kadar varabiliyordu.
Bu veya benzer durumlarda boþanmayý kolaylaþtýrmak, hýzlandýrmak ve boþanma sürecindeki anlaþmazlýklarý gidermek amacýyla Yasama Kurullarý tarafýndan boþanma yasasýnda reformlar yapýlmýþ ve yeni yasa 1 Eylül tarihinden itibaren uygulanmaya baþlanmýþtýr.
Yeni yasa (1 Eylül 2007 tarihinden itibaren yürürlüðe giren 27 Nisan 2007 tarihli yasa)
1 Eylül 2007 tarihinden beri sadece iki
boþanma prosedürü vardýr:
1) Yeni yasada tekrar iþleme konulan
iki tarafýn rýzasýyla boþanma
2) Yeni yasadaki önemli deðiþiklik
“çaresizlik sonucu ayrýlma nedeniyle boþanma”
1. Ýki tarafýn rýzasýyla boþanma::
Yasayla ilgili yenilikten önce, iki tarafýn rýzasýyla boþanmada, eþlerin en az 20
yaþýnda ve en az iki yýldýr evli olmalarý
gerekiyordu. Yeni yasa bu iki þartý kaldýrýp, esþerin istedikleri takdirde anlaþarak
boþanmalarýný kolaylaþtýrýyor.
Bu boþanma þeklinde temel prensip;
boþanacak eþlerin, boþanmak için karþýlýklý anlaþmalarýnýn yanýnda, boþanmanýn getireceði tüm sonuç ve sorumluluklarý da kabul etmeleridir.
Ýki tarafýn rýzasýyla boþanmanýn yargýlama evreleri bir kaç etap gerektirmektedir.
A. Eþler arasýnda yapýlan anlaþmanýn
resmi olarak kaleme alýnmasý “boþanma
kontratý”:
Boþanmaya karar veren eþlerin anlaþarak boþandýðýný içeren ve boþanmayla
ilgili tüm sorunlarýn çözümlü olarak yazýldýðý sözleþmedir. Bu sözleþme hangi
sorunlarý içerir?:
- Çocuklarýn bakýmý: Çocuklarýn “esas”
bakýmýný kim alacak? Çocuklarýn bakýmý
eþit olarak mý üstlenilecek ( bir hafta baba, bir hafta anne? ) Eþlerden birisi diðerine nafaka ödeyecek mi? Çocuklarýn
Nihat Dursun
eðitimiyle ilgili veya diðer önemli kararlarla ilgili anlaþmalar, vs.
- Ortak mal-mülk paylaþýmý: Evlilik
döneminde alýnan gayrimenkulün ( ev,
arsa, ...) paylaþýmýnda evi alan diðerine
ödeme yapacak mý? Kredi borcunu kim
ödeyecek? Ev satýlýp eþler arasýnda mý
paylaþtýrýlacak, boþanma prosedürü süresinde eþlerden biri vefat ettiðinde diðeri vefat edenin mirasýna sahip olacak
mý (prensip olarak hala resmi olarak evli olduklarýndan bu mirasa sahip olmalýdýr, fakat yasaya göre reddedilebilinir)?
Mobilya, banka hesaplarýndaki yekünlerin paylaþýmý, vs.
B. Bu sözleþme-“boþanma kontratýnýn”
hazýrlanmasý için baþvurulacak yetkili
merciler:
Eðer boþanacak eþlerin ortak gayrimenkulleri varsa düzenlenecek sözleþme-“Boþanma kontratýnýn” noter tarafýndan yapýlmasý mecburidir. Gayrimenkul
yok ise bir notere, avukata veya baþka
bir hukukçuya müracaat edilebilinir.
Hazýrlanan sözleþme imzalandýktan
sonra boþanma kararý için eþler veya
avukatlarý tarafýndan bir dilekçe eþliðinde, çocuk yoksa sözleþmenin aslý ve bir
kopyasý, çocuk varsa sözleþmenin aslý
ve iki örneði Asliye Mahkeme kalemine
býrakýlacaktýr (*). Dosya býrakýldýðýnda
ayrýca kayýt için 52 Euro istenmektedir.
Devam edecek
(*) genellikle eþler boþanmak için ikamet
ettikleri bölge mahkemesine baþvurmaktalar
ancak, yeni yasa baþka bölge mahkemelerine baþvurma hakkýný da vermektedir.
Ýmtiyaz Sahibi OPEN WINGS BVBA Genel Yayýn Yönetmeni Serpil Aygün Genel Koordinatör Erdinç Utku
Haber Koordinatörü Erdem Resne Yayýn Kurulu Ýlknur Cengiz, Leyla Ertorun, Serpil Aygün, Erdem Resne, Erdinç Utku, Nihat Dursun,
Mehmet Aydoðdu, TASARIM Openwings REKLAM 0484 528 902 [email protected] ADRES 44, rue des Palais bte 1, 1030 Bruxelles
TEL 0032 2 242 01 53 e-mail [email protected] WEB www.binfikir.be
Sayfa 22x.qxp
10.10.2007
08:29
Seite 1
22
Ekim 2007
SPOR
Rusy Wandruzienne baþarýya koþuyor
Bilal Çakýr
iège’de Ýkinci Dünya
Savaþý içinde, yani
1943 yýlýnýn mart ayýnda kurulan RUSJ WANDRUZÝENNE takýmý savaþ bitiminde bu bölgede ayakta kalabilmiþ ender þeylerden biri olarak sembolik bir önem taþýyor. Kurulduðu günden itibaren baþarýlý veya üzüntülü
maçlar gerçekleþtirerek çeþitli
bölge liglerinde top koþturarak bu günlere kadar gelebilmiþ. Hatta 1970 yýllarýnda
Türk maden iþçilerinden bile
oyuncusu olmuþ. Ama 60 yýl
gibi uzun bir geçmiþin yaný
sýra zamanla borçlu bir taký-
L
ma dönüþmüþ olduðu için bir
grup yönetici takýmýn sahalardan silinmesini içlerine
sindiremeyip Liege þehri Cheratte semti Türkleri ile Adnan
CEYLAN’a bir teklif götürerek
Anderlecht ve
Galatasaray’ýn
rakipleri belli
oldu
takýmý 2003 yýlýnda onlara
devretmeyi baþarmýþlar. Borçlarýn tamamýndan kurtulamamýþ olan takým çok mütevazi
olanaklarla yaþadýðý halde yeþil sahalarda muthiþ, örnek ve
sportif mücadeleler vermeyi
baþarmaktadýr.
Olivier Claes ve Adnan
Ceylan yönetimindeki RUSJ
Wandruzienne takýmýný Alain DAVID çalýþtýrýyor.
Belçika Futbol Federasyonu Liege Bölgesi 4.cü liginde
oynayan RUSJ WANDRUZÝENNE takýmý Halit Kýlýç, Ludoic Stroz, Mustafa Karadað,
Adnan Karabayýr, Hakan Karalýk, Mehmet Özer, Önder
Çetin, Mehmet Yavuz, Mehmet Erdal, Servet Karadað,
Ýbrahim Aydýn, Hasan Varlýk,
Bekir Akyol ve Kasým Akbulut onbiriyle sahaya çýkýyor.
RUSJ WANDRUZÝENNE takýmý 15 puanla lig 2.si.
Gruplara kalan Anderlecht ile Galatasaray'ýn UEFA Kupasý’ndaki rakipleri belli
oldu. Anderlecht (G) Galatasaray (H) Grubu'nda mücadele edecek. Gruplarda
ilk üç sýrayý alan ekipler 3. tura adýný yazdýracak. Maçlar 25 Ekim, 8 Kasým, 29
Kasým, 5-6 Aralýk ve 19-20 Aralýk tarihlerinde oynanacak. Anderlecht’in grubunda Tottenham, CF Getafe, Hapoel Tel Aviv ve
Aalborg, Galatasarayýn grubunda ise Bordeaux, A.Wien, Panionios ve
Helsinburg yer alýyor.
Verviers’te sayokan
ve karate dersleri
1.5 yýldýr Verviers Türk Kültür Ocaðý bünyesinde verilen
sayokan derslerinin yanýsýra
kýz çocuklarý için bir de karate
kursu düzenlenmesine karar
verildi.
Türkiye’de 5 yýl eðitim görüp
geleneksel Türk sporu sayokanda siyah kuþak almýþ olan
Selim Demir yönetiminde sürdürülen sayokan derslerine 814 yaþlarý arasýnda 14 öðrenci
katýlýyor. Ramazan dolayýsýyla
ara verilen derslerin 15 Ekim’de
tekrar baþlayacaðý öðrenildi.
Dersler sadece dernek üyelerine deðil tüm çocuklara açýk. Salý, Perþembe ve Cuma günleri
okul sonrasý verilen derslerde 2
öðrenci 2. kuþaða ulaþtý. Sýký bir
disiplin uygulanýyor ve 3 kez
derslere katýlmayan atýlýyor.
Öðrenciler ilk gösterilerini geçen yýl Charleroi’da düzenlenen
Nevruz kutlamalarýnda yaptýlar.
Çalýþmalar Verviers Belediyesi’nin katkýlarýyla Dernek binasýnýn birinci katýndaki spor salonunda yürütülüyor.
Yakýnda baþlayacak olan karate kurslarýna ise 8 kýz öðrencinin kayýt yaptýrdýðý öðrenildi.
Sayfa 23x.qxp
10.10.2007
08:26
Seite 1
Ekim 2007
SPOR
23
‘Türk futbolunun Avrupa vizyonuna ihtiyacý var’
PRO Lisans diplomasýna sahip
dünyadaki tek Türk teknik adamý
Fuat Çapa 5 maç süren kýsa
Gençlerbirliði macerasýný Binfikir’e anlattý. Avrupa ve Türk futbol anlayýþlarýný karþýlaþtýrdý. Ýstifa konusuna açýklýk getirdi.
Serpil Aygün
azý kaynaklarýn isteyerek istifa
etmediðini, istifaya zorlandýðýný ileri sürdüðü Çapa Binfikir’e
“Ýstifamý kendim sundum. Gençlerbirliði isteklerimi yerine getirmek için çaba
harcadý. Teknik kadroya Belçika’dan 4
yeni eleman alýnmasýný istedim. Taleplerim gerçekleþmedi ve süreç uzayýnca
istifam kesinleþti” dedi. Çapa þimdiki
teknik kadronun kendi vizyonunu paylaþmadýðýný, o nedenle deðiþtirilmesini
istediðini vurguladý.
Sezona talihsizliklerle baþlayan Çapa,
Gençlerbirliði’nde yeni transferler, 9-10
oyuncunun ayný anda sakatlýðý gibi sorunlarýn yanýnda hem futbolcularla ile
hem de teknik kadro ile anlayýþ farký
yaþamýþ. Futbolcunun kendisini Avrupalý’dan daha aþaðýda gördüðünü ve
bunun üzücü olduðunu belirten Çapa,
kendi teknik kadrosunu da beraberinde götüremeyince karþýlýklý üzülmemek açýsýndan istifasýný verdiðini, dile
getirdi. Gençlerbirliði ile kýrgýn ayrýlmadýðýný, yönetimin kendisini baþarýlý
bulduðunu ancak kendi çevresini oluþturamayýnca uyum sorunlarý yaþadýðýný
ve yönetimin bu durumu anladýðýný
vurgulayan Çapa, “gelecekte tekrar çalýþma olanaðý olabilir, taleplerimin gerçekleþmesi konusunda süreç uzayýnca
karþýlýklý fazla üzülmemek açýsýndan istifa ettim” dedi.
Çapa, futbolcu “hocam bana Avrupalý gibi davranma , ben Avrupalý deðilim” diyor. Kültürü zengin, geleneði ve
göreneði dünya çapýnda bir toplumuz
ama o þekilde kendilerini küçük görmeleri üzücü, dedi.
“Avrupa en iyisini bilir, daha iyisini
yapar, biz gerideyiz demek yanlýþ. O
iþin en kolayý. Bazý þeyleri kabullenip,
zaten olmaz, zaten yapamayýz, biz bu
iþi beceremeyiz dediðin zaman» maðlup olmuþsun demektir. O zaman bazý
þeyleri deðiþtirme þansýn yok. Belli bir
düzen oturmuþtur, onu deðiþtiremezsin
» diyerek Türkiye’de futbolcunun ruh
halini anlatan Fuat Çapa, sözlerine þöyle devam etti: « Türk futbolcusunun
kendisini Avrupa’dakilerden kalite ve
profesyonellik olarak daha aþaðýda
görmemesi lazým. Bunlar önemli þeyler
ve deðiþmedikleri sürece Türk futbolcusunun Avrupa’da oynama þansý çok
az. Türkiye’deki futbolcular buradakilere göre çok daha yetenekliler ama
düþünce, kafa yapýsý deðiþik olduðu
için baþarýlý olamýyorlar, kimi zaman
ayaklarý yere basmýyor, uçuyorlar, kimi
B
Fuat Çapa
zaman kendilerini küçük görüp düþüyorlar. Sonuçta ne uçmaya ne düþmeye
gerek var, sadece yere saðlam basýp
yürümeliler. »
Türk futbolcusunun profesyonelliðnden de bahseden Çapa, « Futbolcular
tam profesyonelce yaþamýyor. Oysa
bilmeleri lazým ki Türkiye’de ekonomik þartlar zor ve onlar iyi para kazanýyorlar, bu paradan da sadece kendileri
deðil, aileleri, akrabalarý da faydalanýyor . Türk futbolcusu ailesine yakýnýna
yardým konusunda çok duyarlý. Bu çok
güzel bir þey. Bu yüzden iþlerine daha
sýký sarýlmalarý lazým. Profesyonel olup
iþlerine konsantre olmalarý lazým. Bazý
futbolcular oynayacaðýmýz rakibin kim
olduðunu bilmiyordu, burada böyle bir
þey mümkün deðil, maçlar bir hafta önceden hazýrlanýr. Karþýndaki oyuncularýn kim olduðunu, onu nasýl yenebileceðini bilmen gerekir» dedi.
Yaþadýklarýnýn sadece anlayýþ farkýndan kaynaklanan sorunlar olmadýðýný
da belirten Çapa, « Mentalite farký tabii
ki çok büyük handikaptý. Ama Baþkan
basýna yaptýðý açýklamasýnda çok doðru bir tespitte bulunmuþ benim için «
çevresi olsaydý daha çabuk uyum saðlar, baþarýlý olurdu »demiþ. Bu sadece
Türkiye’de deðil, dünyada öyle. Türkiye’de çevresi olsa, kendisine uyumlu
bir ekip kurabilse kesinlikle daha baþarýlý olunacak. Baþkan zaten bazý þeyleri
gördü. Hissetti. Yoksa bir kulüpten ayrýldýðýnda hiçbir kulüp baþkaný bu þekilde olumlu demeç vermez.
Kendisine baþaka kulüplerden teklif
yapýldýðýný döðrulayan Çapa «Tabii,
teklifler var ama sezon ortasýnda da
bir kulübe gitmek çok doðru bir þey
deðil. Oluþmuþ bir kadro var, siz geldiðinizde bazý þeyleri deðiþtirmeniz gerekecek ama fazla zamanýnýz olmayacak
oysa sezon baþý hazýrlýk kampýnda
bunlarý yapmak daha kolay. Sezon ortasýnda hemen sýnava çýkýyorsunuz»
þeklinde konuþtu.
Türkiye’ye büyük hedeflerle gittiðini
anlatan Fuat Çapa, Gençlerbirliði’ndeki
çalýþmalarý ile Türk Futboluna katkýda
bulunmayý hedeflediðini belirtiyor.
«Ben Türkiye’ye büyük hedeflerle gittim, hazýrlýklar yaptým. Gitmeden PSV
ve Club Brugge yöneticileriyle görüþtüm, Gençlerbirliði bu kulüplerle birlikte çalýþacaktý, altyapý hocalarý buraya
gelip çalýþmalarý takip edecekti, ayný
þekilde bu kulüpler de Türkiye’ye gi-
dip karþýlýklý alýþveriþ yapýlacaktý. Ama
bir kulübün yapmasý yetmiyor, birçok
kulübün böyle çalýþma yapmasý lazým
ki bir þeyler deðiþsin. Gerçi yönetimler
burada takýmlarýn nasýl iþlediklerini biliyorlar ama altyapý hocalarýnýn da bilmeleri lazým, çünkü eðitim altyapýdan
baþlar. Ama Türkiye’de yönetimlerin
de sýk sýk deðiþmesi sorun yaratýyor.
Bir yönetim geliyor, öðreniyor, bir þeyler uygulamaya baþlayacakken baþka
yönetim seçiliyor. Sonra tekrar araþtýrmalarý gerekiyor. Futbolcular ve hocalar kadar yönetimlerin de yeri garanti
deðil Türk futbolunda. Ayrýca Türk hocalara olan yaklaþýmýn da deðiþmesi lazým. Neden bir Avrupalý hoca kolay
gönderilemiyor da Türk hocalar sürekli deðiþiyor. Avrupalý gelince buradaki
gibi anlaþmalar yapýyor, tazminat ve
türlü þartlar koþuyor ama Türk hocalarýn bunu yapma þanslarý yok. Yöneticilere saygý olduðu için bir þey diyemiyorlar» diyen Fuat Çapa’nýn kontratý
tam bir Avrupalý Türk kontratý olmuþ ;
«biraz Avrupalý biraz Türk kontratý».
Türkiye’deki futbolun bireysel çabalar ve sonuca yönelik olduðunu belirten Çapa, futbolda ekip çalýþmasýnýn,
oyun kurmanýn bir maçta galip gelmekten daha çok uzun vadeli olarak
profesyonel oynamanýn önemini vurguluyor. Fenerbahçe, Galatasaray, Beþiktaþ gibi büyük kulüpleri bu eleþtiriler dýþýnta tutan Çapa, «bir oyuncu kötü oynasa da gol atýnca iyi oynamýþ sayýlýyor, takým kötü oynayýp galip gelirse iyi sayýlýyor. Oysa kötü oyunla gelen
galibiyetler kalýcý olmaz. 3-4 haftadan
sonra biter» þeklinde konuþtu.
18 Eylül’de basýnda “Turkcell Süper Lig'e kötü bir
baþlangýç yapan Gençlerbirliði'nin teknik direktörü Fuat Çapa görevinden istifa etti” haberini
gördük. Fuat Çapa Gençlerbirliði'nin baþýnda
sadece beþ maç kalabilmiþti. 16 Haziran’da verilen transfer haberi 18 Eylül’de istifa haberine
dönüþtü. Kulüpten yapýlan resmi açýklamada
yönetim kurulunun 17 Eylül’de tesislerde yaptýðý
toplantýda Çapa'nýn istifasýný sunduðu ve bunun
kabul edildiði bildirildi. Türk medyasý Fuat
Çapa'nýn istifa etmediði, istifaya zorlandýðýný
yazdý. Bu karar sonrasýnda Çapa'nýn yardýmcýlýklarýný yapan Mustafa Kaplan ve Özcan Bizati de
görevlerinden ayrýldý. Gençlerbirliði Kulübü
Baþkaný Ýlhan Cavcav da sezon baþýnda teknik
direktör Fuat Çapa ile anlaþtýktan sonra
Gençlerbirliði Kulübü'nün dergisinde ''yeni
sezon yeni umut'' baþlýðý altýndaki bölümünde,
''Bence bu sezon en büyük transferimiz Fuat
Çapa'dýr. Kendisi 5 dil bilen FIFA ve UEFA'nýn 5
yýl içinde dünyadaki tüm takýmlarda bulunmasý
zorunlu PRO Lisans diplomasýna sahip dünyadaki tek Türk teknik adamdýr. Kendisi Belçika'da 17 yýl görev yapýp rüþtünü kanýtlamýþ biridir. Çapa'dan, Gençlerbirliði ve
Türk futbolunun çok þey kazanacaðýný umut ediyorum'' diyerek görüþlerini açýklamýþtý. Anvers’te yaþamýný sürdüren
Çapa geçtiðimiz sezon VW Hamme’nin çalýþtýrýcýsýydý ve bu yýl da kalabilecekti.
Fuat Çapa Belçika’da 8 sezon 3. ve 2. lig takýmlarýnda antrenörlük yaptý. Çapa Turnhout, Patro Eisen, Heusden Zolder,
Geel ve Hamme takýmlarýný çalýþtýrdý.
Sayfa 24.qxp
29.01.2007
08:36
Page 1

Benzer belgeler

Eylül 2008

Eylül 2008 Frankofon Hýristiyan Demokratlarý CDH ve Frankofon Sosyalisleri PS diðer koalisyon partilerinden farklý bir çizgide. CDH ve PS sýðýnma konusunda genel bir düzenlemeden yanalar. Belçika’daki kaçakla...

Detaylı

Ocak 2007 - Binfikir

Ocak 2007 - Binfikir Genk Türk Dernekler Birliði Baþkaný Ali Çaðlar, Genk bölgesinin çokkülütrlü özelliðine dikkat çekerek,”kendini bilmez kiþi

Detaylı

Şubat 2006

Şubat 2006 MEHMET AYDOÐDU

Detaylı

Mart 2008 - Binfikir

Mart 2008 - Binfikir Gennez’nin (SP.a) geçen ay Binfikir’e verdiði sert demeçlere Didier Reynders’ten (MR) yanýt gecikmedi. Gennez için “Onlarýn durumu da zor, Flaman Sosyalistler önemli bir seçim bozgununun ardýndan y...

Detaylı

Ocak 2008 - Binfikir

Ocak 2008 - Binfikir ortaklarý, kriz içinde tekrar baþlayan müzakerelerde ilk sonucu elde ettiler. Göç, aile birleþimi, kaçaklar ve Belçika vatandaþlýðý dosyalarýnda sert önlemler konusunda anlaþan MR, CD&V/N-VA, Open ...

Detaylı