Mart 2006 - Binfikir

Transkript

Mart 2006 - Binfikir
28.02.2006
06:56
Seite 1
Ýnsan...
Kurtlar Vadisi Irak
Brüksel’deki Amazone Derne-
Sonunda “Ýnsanlýðý kurtaracak
Kurtlar Vadisi Irak mý yoksa Ame-
Leyla ERTORUN
4
yine ‘insan’dýr” görüþünde birleþtik...
Fikret AYDEMÝR
11
kı 4.
’la ak 2
dız h en
Yıl ma em .
Ay a ara çin h akın
v i b
da k a
be etme ayfay
e s
ði’nin kuruluþu sanýrým 10 yýl kadar önceydi...
eld
Casablanca Günlüðü
rika mý bilinmez ama bu filmden en
çok gocunanlar Amerikalýlar ve yanlýlarý oldu.
16
Ýlknur CENGÝZ
Gazetemize
her ay ulaþabileceðiniz
noktalarýn adresleri sayfa
5’te
Belçikalý Türk yazar
Kenan Görgün’le söyleþtik
www.binfikir.be
Sayfa 1.qxp
ç kitaplý,
iki dilli
yazar Kenan
Görgün, “Yazar
olmasaydým,
önümde iki seçenek vardý. Ya
kamyon þoförü
olmak ya da
Türkiye’de askeri
okula gitmekti’
diyor.
Ü
Okuyun, bir fikir edinin
Sayý 5 - Mart 2006
Vergi denetimine zaman yok
Leyla Ertorun’un röportajý 12-13’te
Karikatür deyip geçmeyin
Kötü adamlara iyi
haber: Belçika
Vergi Ýdaresi’nin
iþ yükü nedeniyle
beyannameleri
yeterince denetleyemeyeceði
ortaya çýktý.
animarka'nýn ardýndan
diðer Avrupa ülkelerinde de Hz. Muhammed karikatürlerinin yayýmlanmasý ve bunun Müslüman dünyasýnda yarattýðý öfke 50’den fazla kiþinin
canýna mal oldu. Belçika’dan
ise farklý sesler yükseldi.
D
7’de
u yýl denetimler sadece rastgele
örneklem yöntemiyle yapýlabilecek. Vergi Ýdaresi vergi denetiminden daha ziyade vergi toplamaya
yoðunlaþacak. Bu yýldan itibaren beyannameler taranarak bilgisayara yüklenecek
ve elektronik olarak iþlenecekti ancak bu
yöntem 810 bin beyannamede hatalý doldurulmalarý nedeniyle kullanýlamadý. Bu
nedenle tüm bu beyannamelerin elle
iþlenmesi gerekiyor. Bu da vergicilerin
B
den
editör’
Geçtiðimiz ay, Danimarka’da
Jllands Posten Gazetesi’nde yayýnlanan karikatürler ve bu karikatürlere verilen tepkilerle dolu
yoðun bir gündem vardý...
3’te
zamanýnýn büyük bölümünü alacaða benziyor.
Zaten her geçen gün problemler yaþanýyor. Daha önce Vergi Ýdaresi 3000
dosyada hata yaptýðýný kabul etmiþti.
Buna ek olarak 4000 serbest meslek sahibine, peþin ödedikleri vergiler dikkate
alýnmadýðý için hatalý vergi deðerlendirme
sonuçlarý gönderildi.
8’de
Yeni dönemde Türkiye’den
kadýn göçü: GELÝNLER
a Louviere Yabancýlar Uyum Merkezi Koordinatörü
Psikolog Ertuðrul Taþ, Dünya Kadýnlar Günü nedeniyle, 2003’ten beri devam eden bir alan çalýþmasý ve
klinik gözlemler ýþýðýnda Binfikir’e yazdý.
L
6’da
Sayfa 2.qxp
25.02.2006
14:03
Seite 1
Sayfa 3.qxp
28.02.2006
07:08
Seite 1
Mart 2006
GÜNDEM
Türk Köyü Faymonville’de
karnaval
Avrupa'nýn merkezi bölgelerinde Türklerle birlikte pek çok yabancý göçmenin önyargýlara maruz kaldýðý bir süreçte, Türklere böylesine sempatiyle yaklaþan ve doðruluðu
belli olmayan birtakým anlatýmlarla da olsa kendilerinin Türk olarak adlandýrýlmasýndan rahatsýz olmayan, hatta bundan gurur duyan bir topluluðun olmasý sevindirici.
Haber Merkezi
editör’den
[email protected]
‘Binfikir’
olmanýn
sorumluluðu
K
Belçika’daki köyümüz
Türk damgasý yemiþler
akin, huzur verici küçük bir
Belçika köyü, 550
metre yükseklikteki Arden
platosunda bulunan Faymonville. 1701'de yapýlan bir
de sevimli kilisesi var köyün.
Ýkinci Dünya Savaþý'nda binalarýn yüzde 80'den fazlasý yerle
bir olmuþ. Köyün doðusunda
bir de altýn madeni keþfedilmiþ.
1886'dan 1906'ya kadar altýn
çýkarýlmýþ bu köyde. Tüm bunlarý yerinde görmeye, “Au Vieux
Sultan'' (Yaþlý Sultan'ýn Yeri) adlý minik otelinde kalmaya ya da kayak yapmaya gitmedik
Faymonville'e. 1786 yýlýndan kalma gazetelerde Faymonville'in Türk köyü olarak anýldýðý
yazýlýyor. Aslýnda bu öykü daha eskilere
gidiyor. Ancak ilk kez 60'lý yýllarda TRT'nin
yayýnýyla haberdar olmuþ Türkler, ''Belçika'da
böyle bir Türk köyünün varlýðýndan.''
ürk olarak adlandýrýlan bu köylülerin
aslýnda Türk olmakla bir
ilgileri yok. Anlatýlanlara
göre 17. ve 18. yüzyýlda
Türk iþgalinden zarar
gören bölgelere yardým
amacýyla para toplanýrken Faymonville kasabasý sakinleri para vermeyi reddetmiþ ve bu
sebeple ''Barbar Türklerin
dostu ve Hýristiyan toplumunun düþmaný''
olarak anýlmýþlar. Kendilerini cezalandýran
Liege Prensi'ne kýzan köylüler, kilise çanlarýný susturup dua çaðrýsýný ezan takliti yaparak
gerçekleþtirmeye baþlamýþlar. Köyün tanýtým
belgelerine göre ise 716 yýlýnda Faymonville
köylüleri Haçlý seferlerine katýlmayý reddettikleri için tarafsýz kalmalarýnýn bedelini
“Türk'' damgasý yiyerek ödemiþler.
T
Türkiye’den evlenme teklifi
ürk bayraðýný simge olarak sahiplenen, ''Turkenblut'' (Türk kaný) adýnda likör üretilen,
gençlerinin derneklerine ''Genç Birleþmiþ Türkler'' adýný verdiði, Atatürk' e saygý duyan ve
ay-yýldýzlý formasýyla ''Turkania'' isimli bir futbol takýmýna sahip olan köyün þu an kütüphane
olarak kullanýlan eski belediye binasýnda çok sayýda Türk Bayraðý, Atatürk posteri, Türkiye'den
(Ýstanbul Üniversitesi, Denizli Belediye Baþkaný, Ankara Anadolu Lisesi vb.) ve Belçikalý
Türklerden gelen hediyeler, eski flamalar var.
Türkiye'den gönderilen yüzlerce mektup çekti ilgizi. Köyle ilgili Türk medyasýnda çýkan
haberler ve televizyon programlarýndan sonra Türkiye'den yüzlerce mektup gelmiþ Faymonville
sakinlerine. Birçoðu ''evlenme teklifi''!.
T
Ýmtiyaz Sahibi OPEN WINGS BVBA Genel Yayýn Yönetmeni Serpil Aygün
Genel Yayýn Koordinatörü Erdem Resne Haber Koordinatörü Fikret Aydemir
Yayýn Kurulu Ýlknur Cengiz, Leyla Ertorun, Serpil Aygün, Erdem Resne, Erdinç Utku,
Fikret Aydemir Lay-out Deniz Aydýn
REKLAM [email protected] ADRES Max Roosstr. 39, 1030 Brussel
TEL 0032 2 242 01 53 e-mail [email protected] WEB www.binfikir.be
Serpil Aygün
eçtiðimiz ay, Danimarka’da Jllands Posten
Gazetesi’nde yayýnlanan karikatürler ve bu
karikatürlere verilen tepkilerle dolu yoðun bir gündem vardý. Dünya basýný, yayýn özgürlüðü ve toplumlarýn hassasiyetleri üzerinde tartýþtý. Bu konu Binfikir
sayfalarýnda geniþ yer buldu, bu nedenle benim burada anlatmak istediðim karikatür krizi ve onun yansýmalarý deðil. Ancak
tabii ki bu konu
Binfikir’in gazetecilik
“Binfikir” olabilmenin
ve yayýn ilkeleri ile
önemli ilkelerinden
yakýndan ilgili bir
konu. Binfikir; her
birisi daha da belirtürlü görüþe açýk, birginleþerek, kendisini
birinden farklý hatta
dayatýyor; “bir rengi
birbirine zýt görüþleri
ayný gazete sayfalaön plana çýkarýrken,
rýnda barýndýrabildiðer renkleri yok
meyi hedefleyen bir
saymamak, onlarý
yayýn organý.
Binfikir konseptini
aþaðýlamamak,
oluþtururken de bu
onurlarýný rencide
anlayýþtan yola çýkaetmemek.”
rak, “Belçika’da yaþayan herkesin görüþlerini özgürce ifade
edebileceði bir platform yaratmayý” amaçladýk. Ancak
bu anlayýþýn hayata geçirilmesi, yazýldýðý ya da söylendiði kadar kolay deðil, ne yazýk ki. “Binfikir”
olmak, “Belçika’nýn Hyde Parký” olmak bazý görev ve
sorumluluklarý yüklüyor. Tüm toplumu kucaklamayý
hedeflemiþsen; her kesimin görüþlerine kapýný açýk
tutmak, hatta onlarýn görüþlerinin Binfikir sayfalarýnda temsil edilmesini teþvik etmek göreviyle karþý karþýyasýn, demektir. Bu nedenle Binfikir, sayfalarýnda
farklý fikirleri yayýnlama çabasýný sürdürüyor ve farklý
fikirlerden yazarlar arayýþýna giriyor. Ancak burada
böylesi geniþ bir yelpazede yayýn yapmanýn yüklediði sorumluluðu da gözden kaçýrmamak gerekiyor; bu
yelpaze içinde yer alan kesimlerin aþaðýlanmasýna izin
vermeme sorumluluðu.
Düþüncelerin özgürce ifadesi, bir yazarýn köþesinde, kendi düþüncelerini özgürce ifade etme adýna,
toplumun baþka bir kesiminin veya baþka bir grubun
düþünce ve inançlarýna saygýsýzca davranmasý, anlamýna gelmiyor. Bu nedenle “Binfikir” olabilmenin
önemli ilkelerinden birisi daha da belirginleþerek,
kendisini dayatýyor; “bir rengi ön plana çýkarýrken,
diðer renkleri yok saymamak, onlarý aþaðýlamamak,
onurlarýný rencide etmemek.” Bu ilkelere uymayan
yazýlar, “binfikir olmanýn dayanýlmaz hafifliði” ile bu
sayfalarda yer almamalý, bunun adý sansür olmamalý,
bunun adý özgürlüðün kýsýtlanmasý, olmamalý. Bu
nedenle Binfikir köþe yazarlarý koro halinde yazmýyor. Bu nedenle Binfikir yazarlarýndan biri bir görüþü
savunurken, diðeri onu eleþtirebiliyor, ama saygýyla
ama kýrmadan, incitmeden…Binfikir bu sorumluluðu
yerine getirebilmenin yoðun çabasýný veriyor. Binfikir,
bunlarý yaþýyor, tartýþýyor ve geliþiyor.
Hep birlikte daha hoþgörülü bir dünya yaratmak
için“hemfikir“ ancak farklýlýðýmýzý zenginlik olarak
deðerlendirip “Binfikir” olalým.
G
endilerini Türk olarak adlandýran köylüler,
27 Þubat’ta karnaval kapsamýnda yapýlan
geçit törenine, her yýl olduðu gibi bu sene de
at üstünde Türk bayraðý taþýyan erkekler ve mehter
ekibini andýran kýyafet ve yürüyüþ düzeni ile kadýn,
erkek ve çocuklardan oluþan bir ekiple katýldýlar.
Belçika Türk Dernekler Birliði(BTDB) ve Turkish
Lady Kadýnlar Derneði otobüslerle Türkleri karnavala
taþýdýlar. Artýk Waimes belediyesine baðlanan
Faymonville'in son belediye baþkaný Joseph Herman’ýn kiþisel çabalarýyla son iki yýldýr büyük bir heyetle karnavala katýlan Türk temsilcilerinin bu yýl
davet edilmediði belirlendi.
S
3
Sayfa 4.qxp
28.02.2006
07:42
Seite 1
Mart 2006
KADIN
4
KADINLAR
[email protected]
KAZABLANKA GÜNLÜÐÜ
Haber Merkezi
Fas Kraliyetin’de
kadýn olmak.
ubat ayýnýn ilk günlerinde Fas’ýn Kazablanka
þehrinde Belçikalý, Faslý, Ýranlý ve Türkiyeli
kadýnlar bir araya geldiler. Bu buluþma
“Kadýnlar ve Geçiþ Dönemindeki Toplumlar” projesinin ilk ayaðýydý. Adalet Bakaný danýþmaný Simone
Susskind’in önerdiði, Bakanlýðýn desteklediði bu projenin organizasyonunu “Amazone Derneði” üstlenmiþ
durumda.
Adalet Bakaný Laurette Onckelinkx’in açýlýþýný yaptýðý Kazablanka’daki seminere Türkiye, Ýran ve
Belçika’dan politikacý, hukukçu, akademisyen ve
sivil toplum örgütlerini temsil eden kadýnlar katýldýlar. Ýlk günkü konferansta her ülkeden gelen uzmanlar konuþmalar yaptýlar. Türkiye’yi temsilen kadýn
hareketinin duayeni, sosyolog ve siyaset bilimci Þirin
Tekeli, Pazartesi Dergisi editörü gazeteci Ayþe
Düzkan, Türk Medeni Kanunu ve Türk Ceza
Kanunu’ndaki deðiþiklikler için yýllardýr mücadele
rüksel’deki Amazone derneðinin kuruluþu
sanýrým 10 yýl kadar önceydi. Dönemin bakanlarýndan Miet Smets’in çabasýyla bütün kadýn derneklerine ayný çatýda toplanma imkaný saðlamayý
amaçlýyordu. Bir kütüphanesi ve bir restoraný olan
derneðin çatýsý altýnda birçok dernek ve federasyon
barýnýyor. Bazý derneklerin sadece bir posta kutusu
var ama isterlerse toplantý salonu gibi ortak kullaným
alanlarýndan daha uygun bir fiyata yararlanabiliyorlar.
Amazone Derneði’nin yeni bir giriþimi de 3 deðiþik Müslüman toplumlu ülkede kadýnýn statüsünü
tartýþmak. Projenin baþlýðý «Kadýnlar ve geçiþ dönemindeki toplumlar.»
Ben de bir yýldýr
Avrupa’nýn deðiþik þeAmazone
hirlerine gidip kâh TRA.B. iliþkilerini, kâh
Derneði’nin yeni
Belçika’daki Türk topbir giriþimi de 3
lumunu ve kadýn sorundeðiþik Müslüman
larýný anlatýyorum. Geçtiðimiz Ocak ayýnda da
toplumlu ülkede
Paris’e ACORT dernekadýnýn statüsünü
ðinin Fransýz Meclisi’nde düzenlediði bir
tartýþmak...
konferansa konusmacý
olarak katýldým. Dönüþümde de Frankofon Kadýnlar Konseyi’nin Türk
kadýný ile ilgili düzenlemek istediði konferansa yardýmcý olmaya çalýþýrken Amazone’nun projesine
davet edildim. Türk kadýnýnýn konumunu Belçika’da
yaþayan Türk kadýnlarý ile parallellik kurarak ele
almam istendi.
Projenin ilk toplantýsý Fas’ýn Kasablanka þehrinde
yapýldý. Yeni Kral VI. Mohammed’in yapmak istediði deðiþiklikler arasýnda en fazla konuþulaný
Mudavana, yani yeni medeni kanun. Belçika’da da
geçen yýldan beri nerdeyse her ay bu konuyla ilgili
bir konferans düzenleniyor. Belçika’da yaþayan
önemli bir Fas kökenli topluluk olduðu için konuyu
anlamak için bu toplantýlara ben de gitmiþtim.
Ancak bilgilerimiz, Kazablanka’da görüþünü alabildiðimiz farklý düþüncelerde hukukçular, toplumbilimciler sayesinde daha da pekiþti. Pek çok entellektüelin katýldýðý ilk günkü konferansta Mudavana’nýn
bir þeyler getirdiði konusunda bir çok kiþi hemfikirdi ama uygulama konusunda pekçok endiþe vardý.
Bir de sýk sýk bu konularda referansýn/dayanaðýn
islami mi evrensel mi olmasý yönündeydi. Bazýlarý
bu deðerlerin birbiriyle çatýþmadýðýný söylerken
bazýlarý da aksine dikkati çekiyordu.
Türk Kadýný heyetinden Prof. Þirin Tekeli, gazeteci Ayþe Düzkan, avukat Hülya Gülbahar ve benim
en çok þaþýrdýðýmýz nokta da bu konuþulan geliþmelerin bir poligamiyi (çokeþlilik) bile yasaklamadýðý,
sadece bir yargýçýn iznine býrakýldýðýydý.
Arkadaþlarýmýz bu konuyla ilgili olarak ayrýntýlý
bir haber yaptýlar. Ben de Kazablanka Günlüðü
baþlýðý altýnda, sitedeki köþemden yazmaya devam
edeceðim.
B
ve
geçiþ dönemindeki
toplumlar
Þ
Dünya, Kadýnlar
Günü’nü kutlamaya
hazýrlanýyor
Belçika’nýn çeþitli kentlerinde faaliyet gösteren Türk kadýn örgütleri
8 Mart Dünya Kadýnlar Günü’nü
etkinliklerle kutlamaya hazýrlanýyor.
Haber Merkezi
imburg Bölgesinde faaliyet
gösteren Doðuþ Engelliler Vakfý,
3 Mart Cuma günü engelliler
yararýna “Kadýnlar Eðlencesi” düzenliyor.Daha önce de engelli araçlarý satýnalmak üzere çeþitli etkinlikler düzenleyen
Doðuþ Vakfý, bu etkinliðin gelirlerini de
engellilere araç almak üzere deðerlendireceðini açýkladý.
Doðuþ Orkestra’sý ile canlý müzik
sunulacak olan eðlencede tombala
çekiliþi de yapýlacak. (Bilgi: ZEVNE
Þükriye 0484 07 39 55)
L
Belçika Türk Dernekleri Birliði
(BTDB), kadýnlar günü nedeniyle çeþitli dallarda baþarýlý Türk kadýnlarýna
ödül verecek. 7 Mart Salý günü Casino
Beringen’de gerçekleþtirilecek etkinlikte tiyatro gösterisi, baþarýlý Türk kadýnlarýna ödül töreni ve Ýkbal Gürpýnar’ýn
sunacaðý þiir dinletisi yer alacak. (Bilgi –
Bilet : 011 45 41 41 / 011 45 38 38)
Charleroi’de faaliyet gösteren AÝME
Türk Kadýnlar Derneði, "8 Mart Dünya
Kadinlar Günü" nedeniyle 8 Mart 2006
Çarþamba günü Huri Sapan, Ali Seven,
Zafer Özen, Þehnaz Dilan ve Ayca’nýn
katýlacaðý bir konser düzenliyor.
Giriþin ücretsiz olduduðu konser için
davetiyelerin AÝME Derneði’nden
(Esma Caner o475/65 87 40) edinilebileceði açýklandý.
veren avukat Hülya Gülbahar ve hepinizin tanýdýðý
Binfikir Gazetesi yazarlarýndan Sosyolog Leyla
Ertorun katýldýlar. Fas’taki yeni Aile Kanunu’nun
(Mudavana)
uzantýsý
olarak
kurulan
Aile
Mahkemelerini, kadýn derneklerini ziyaret eden
heyet Fas’taki kadýnýn konumunu anlamaya çalýþýrken, daha sonrasý için beklentileri de konuþtu.
Proje koordinatörlerinden Handan Öz, “Bu proje,
Müslümanlýðýn ve kadýnlýðýn çok farklý yaþandýðý,
ama dikkatli bakýldýðýnda çok da ortak noktanýn
yakalandýðý bu ülkelerdeki kadýnlarýn biraraya gelip
deneyimlerini paylaþýp birbirlerine destek olmak
üzere bir að oluþturmalarýný hedefliyor. Bunun yanýnda Belçika’da yaþayan çok sayýdaki yabancý asýllý
kadýna, geldikleri ülkelerdeki kadýnlýk durumunu,
yasal haklarýný anlamak üzere bir pencere açmaya
çalýþýyor” dedi.
Seminer dizisinin ikincisi 25-28 Mayýs tarihlerinde
Ýstanbul’da gerçekleþecek. Türkiyeli kadýnlarýn yanýsýra yine diðer ülkelerden kadýnlarýn katýlacaðý seminer ve atölye çalýþmalarýnýn ana eksenini kadýn hareketleri, kazanýmlarý, engelleri ve hedefleri oluþturacak.
25 Mart 2006 cumartesi günü Conseil
des Femmes Francophones-Frankofon
Kadýnlar Konseyi Türk kadýnýnýn konumunu inceleyen bir konferans düzenliyor.
ULB-Brüksel Hür Üniversitesi 'nde
gerçekleþtirilecek konferansa Türkiye'den Prof. Þirin TEKELÝ ile Ka-der
Derneði eski baþkaný Ayþe Bilge
DÝCLELÝ katýlýyor.
Daha fazla bilgi ve çalýþma grubuna
katýlmak için Tel.: 0479.66.90.80 ya da
www.cffb.be
Charleroi kentinde, 8 Mart kadýnlar
günü nedeniyle düzenlenen aktivitelere
katýlan kadýnlar, 9 Mart Perþembe günü
saat 10:00-13:00 arasý Belediye’ye ait bir
salonda (Chaussée de Nivelles, 177
Gosseleis adresinde) toplanýp günün
önemiyle ilgili konuþmalar ve görüþ alýþ
veriþinden sonra düzenlenecek olan
eðlenceye katýlacaklar.
Sayfa 5.qxp
28.02.2006
07:55
Seite 1
Mart 2006
GÜNDEM
u yazýyý kaleme alma ihtiyacý,
Fas asýllý müzisyen Mousta
Largo’nun konserini izledikten sonra
doðdu.
Salonun
yüzde
90’ý
Maðriplilerle doluydu. Sanatçý da durumu bildiði için izleyicilerle samimi
diyaloglara girdi. Ancak her þarký bitiminde bir hikaye anlatan Largo, sözünü dinlemeyen gençlere nasihat ederken hiç de hoþuma gitmeyen bir öðüt
faslýna girdi: “biz yabancýlarý hep etiketliyorlar ama görüyorsunuz ben
müzisyen olmak istedim ve baþardým.
Sizler de kýrýp dökeceðinize, hayallerinize inanýn; baþkalarýnýn sizlere etiket
yapýþtýrmalarýna çanak tutacak davranýþlarda bulunmayýn.” Ýçeriðine katýlsam bile konuþma beni rahatsýz etti.
Birincisi, “iþte ben baþardým, siz de
yapabilirsiniz” demek, kaynaþma
beklediðiniz insanlarýn yüzüne farklýlýklarýný þamar gibi vurmak demektir.
Yabancý olarak baþarmak ne demek?
Eþit deðil miyiz zaten? Ýkincisi,
Maðripliler’de olduðu gibi Türkler’de
sýk rastlanan “aðabeyliðe” hiç gelemiyorum: ayný sözleri haklý olarak bir
Belçikalý söylese, o salon alt-üst olurdu. O yüzden sosyal amaçlý böyle konserlere hep soydaþlar getirtilip palyaçoluk yaptýrýlýyor, entegrasyon diye avuntu yaratýlýyor. “Kendi halimizden ancak
5
B
Anvers
1-ANADOLU C.V.B.A
Van Kerckhovenstraat, 39
2060 Anvers
2- ALGÜL MARKET-FIRIN
Sint-Bernardsesteenweg
338, 2020 Anvers
3- BIG DEAL
SUPPERMARKET
KESTENOGLU NV
Statiestraat 111-113
2600 Berchem
4- BERCHEM BAKKERIJ
Statiestraat, 12
2600 Berchem
5- LORIN FIRINI
Bredorodestraat, 135
2018 Anvers
6- MILENIUM BVBA
Gillisplaats, 6
2000 Anvers
7- ÖZYILDIZ FIRINI
Klamperstraat 1,
2060 Anvers
8- RAMADA FIRINI
Statiestraat 42,
2600 Berchem
[email protected]
Þiddetin yabancý olaný
Bir yabancýya uygulanacak en büyük ÞÝDDET, farklýlýðýnýn yüzüne
vurulmasýdýr. Ayrýmcýlýk ortadan kalksa da, bu “psikolojik þiddet”
hep mevcut.
kendimiz anlarýz” zihniyeti bile, o salonu dolduran gençlerde kaynaþma
deðil, farklýlýk duygusu uyandýrdý. Bir
yabancýya uygulanacak en büyük
ÞÝDDET, farklýlýðýnýn yüzüne vurulmasýdýr. Ayrýmcýlýk ortadan kalksa da, bu
“psikolojik þiddet” hep mevcut, ve
bunda iki tarafýn da sorumluluðu var.
Çünkü bu örnekte anlattýðým gibi,
bazen kendi farklýlýðýmýzý ve dýþlanmýþlýðýmýzý, kendimizi acýndýrarak körük-
Binfikir elinizin altýnda
Gazetemiz Binfikir’i her ay dernekler, cami lokalleri, kültür merkezleri, Anvers ve Brüksel
Konsolosluklarý ve Demir Halk Bank þubelerinde bulabilirsiniz. Bunlarýn yanýnda gazetemizi
ay boyunca sürekli olarak bulabileceðiniz noktalarý aþaðýda görebilirisiniz.
6-LÝBRARÝE ERSAN
Place Liedts, 4
1030 Schaerbeek
18- G.C. MEDÝ-AVÝA
Rue de josaphat 1,
1030 Scaherbeek
7-LAS VEGAS
Avenue Rogier, 135
1030 Schaerbeek
19- MET FIRINI
Avenue De La Reine 155,
1030 Schaerbeek
8-LÝBRAÝRÝE CEM
Avenue Rogier, 2
1030 Schaerbeek
9-LÝBRAÝRÝE LE
PRÝNTEMPS
Place Pogge 339
1030 Schaerbeek
10-VÝZYON NIGHT SHOP
Chaussée de Haecht, 92
1030 Schaerbeek
9- RABUN BVBA
Dambruggestraat, 222
2060 Anvers
11-SÖYÜTLER SÜPER
MARKET
Rue Marie -Christine, 109
1020 Laken
10- ULUSOY KASABI
Cuylitsstraat 2,
2018 Anvers
12- BOULANGERÝE EL’VAN
Rue Ribaucourt 70,
1080 Molenbeek
Brüksel
1- AU GOURMET SPRL
Place de la Reine 50,
1030 Schaerbeek
2-B.A.V.S. SUPERMARCHE
Chaussée de Helmet, 222
1030 Schaerbeek
3-Cado Center TOPUZ
Place de la Reine, 28
1030 Schaerbeek
4- DÝDEM MARKET
Boulevard Lambermont 45,
1030 Schaerbeek
5-GEMLÝK Patisserie
Avenue Rogier, 27
1030 Schaerbeek
lüyoruz.
O konserden birkaç gün önce ünlü
ressam Mehmet Aydoðdu’nun kariyerini ele alan serginin açýlýþýndaydým.
Mehmet Bey ile kucaklaþtýktan sonra
kendisi, beni sergi komiseri Francine
Dawans’la tanýþtýrýp “Türkçe bir gazete
için yazýyor” dedi. Konuþmamýz sýrasýnda Madam Dawans bana “Türk
müsünüz? Hayret, hiç aksansýz
Fransýzca konuþuyorsunuz” deyince
yine bu bahsettiðim “psikolojik þiddet”i
yaþamýþ hissettim kendimi. Onlardan
iyi Fransýzca konuþsam da sonuçta
ben, bir “yabancý”ydým.
Basýn toplantýsý sýrasýnda Mehmet
Aydoðdu, eserlerini ve sanatsal yaklaþýmýný anlattý. Söz, müze görevlilerine
gelince yine o þiddet belirdi. “Mehmet
Aydoðdu, sanatçýlýðýnýn yaný sýra entegrasyona örnek temsil etmesiyle de...”
O, benim için ne bir entegrasyon örneði, ne de bir yabancýydý. O, baþlý baþýna bir insan ve deðerli bir sanatçýydý.
Ve ben o farklýlýk þiddetini hissetmeden bir insaný, bir sanatçýyý dinlemeye
gelmiþtim.
Kötü niyetli olunmasa da her
konuþmada entegrasyon ve örnek kelimelerini kullanmak, farklýlýklarý hatýrlatýyor, dolayýsýyla da “yabancýlýðý”. Evet,
ben farklýyým ve bu farklýlýðýmla gurur
duyuyorum. Ancak bu unsurla bana
yaklaþýlmasýndan sýkýldým. “Yabancý
olmama raðmen baþarmamýn” da olaðanüstü bir olay gibi görülmesinden
sýkýldým.
Bu psikolojik þiddeti yaþamamak
için bizlere de görev düþüyor. Mousta
Largo konserinde olduðu gibi kendimizi acýndýracak söylemlere girmeyip,
birey ve insan olduðumuzu hatýrlamakta yarar var.
13- RABÝHA
BOULANGERÝEPATÝSSERÝE
Chaussee de Merctem 2,
1080 Molenbeek
14- ÝLKNUR FIRINI
Chausse de Anvers 349,
1000 Brüksel
20- CHEZ TONTON
NIGHT
Place Pogge 349
1030 Schaerbeek
Beringen
1.GÜL BAKERÝJ
Stationstaraat 21
3582 Beringen
Charleroi
2- ÞENOVA TÜRK FIRINI
Sledderlo 40
3600 Genk
3. ELÝF MARKET
Stalenstraat 29,
3600 Genk
4-GÜLER TÜRK FIRINI
Stalenstraat 67,
3600 Genk
5- DÜDEMSA
SÜPERMARKET VE KASAP
Vennestraat 66, 3600 Genk
Gent
1- TURKUAZ CENTER
Dendermondsesteenweg
68, 9000 Gent
1- TÝMPAÞ ANADOLU
Route De Mons, 7
6030 Marchienne AU.
PONT
2- SULTAN KASABI
Dendermondsesteenweg
123, 9000 Gent
2- TÝMPAÞ ANADOLU
Rue Leon Dubois, 348
6030 Marchienne- Bocherie
3- RABOT FIRINI
Wondelgem straat, 22
9000 Gent
3- ALÝMENTS INTER II sprl
Rue Turenne, 36
6000 Charleroi
4- 'T FRUIT HOEKJE
Wondelgem straat, 152
9000 Gent
Farciennes
5- AYDIN MÜZÝK
Wondelgem straat, 79
9000 Gent
15-LÝBRARÝE LE PETÝT
BOTANIQUE SPRL
Rue Royal 178,
1210 Brüksel
1- KAR DENÝZ MARKET
97, Rue J. Bolle
6210 Farciennes
16- 12- NÝMET FIRINI
Rue Marie -Christine, 70
1020 Laken
2-SHOP EXPRESS
Grande place 65,
6240 Farciennes
17- LÝBRARÝE AZRA
Rue du Meridien 58,
1210 Saint-Josse TenNoode
3600 Genk
Genk
1- EYÜP MARKET
Sledderlo 54A
6- BAYRAMPAÞA FIRINI
Bevrijdingslaan, 128
9000 Gent
7- A.C.I. Bakkerij
Bevrijdingslaan, 30
9000 Gent
8- DAYI Boekhandel
Damportstraat, 109
9000 Gent
9- ANKA Müzik
Damportstraat, 52
9000 Gent
10- DE STER
Drongensesteenweg 3
9000 Gent
11- SULTAN KASABI
Sleepstraat 208,
9000 Gent
12- LEZZETLÝ FIRINI
Phoenixstraat 119,
B-9000 Gent
Heusden-Zolder
1- HILAL MARKET
Waterleidingstraat ,6
3550 Heusden-Zolder
2- KRÝSTAL VÝDEO
Waterleidingstraat , 1/4
3550 Heusden-Zolder
3- ANADOLU BAKKERÝJ
Koolmijnlaan 61
3550 Heusden-Zolder
Leuven
1- EFES DÖNER KEBAB
Tiensestraat 23,
3000 Leuven
Liege
1- AYHAN MARKET
Rue Saint-Nicolas 464,
4000 Liege
2- ACER MARKET
Rue Saint Severin 75-81,
4000 Liege
3- NUR SPRL
Rue saint Leonard 169,
4000 Liege
4- MERKEZ SPRL
Rue Saint Walburge 40,
4000 Liege
5- PÝTA CATHEDRALE
Rue Cathedrale 53,
4000 Liege
6- CHEZ ÝBO
Rue Hoyoux 149,
4040 Herstal
7- MELÝH FIRINI
Rue Saint-Nicolas 295,
4000 Liege
8- BÝJOUTERÝE HAREM
Place du Marche 10,
10 Liege
Lokeren
1-YILDIZ FIRINI
ZAND 7,9160 Lokeren
Maasmechelen
1- ÖZTANK MARKET
Oude Baan 168
3630 Maasmechelen
2- AHÝ FIRINI
Oudebaan 14,
3630 Maasmechelen
Mons
1- OSMAN'IN YERÝ
Rue Paul Pasteur 18,
7390 Quaregnon
Namur
1. BOULANGERÝE SÝBEL
Rue St Nikolas 30
5000 Namur
Sint-Niklaas
1- AYYILDIZ BAKKERÝJ
Hazezindstraat 63,
9100 Sint-Niklaas
Willebroek
1-ÖZ HARPUT FIRINI
Louýs de Naeyerplein 2,
2830 Willebroek
Sayfa 6.qxp
28.02.2006
08:12
Seite 1
Mart 2006
GÜNDEM
6
çinde bulunduðumuz dönem ve
yaþanan dinamikler Türkiye’nin
dýþ politikada çok akýlcý adýmlar atmasýný zorunlu kýlýyor. Bir yandan jeopolitik öneminin hakkýný veren diðer yandan uluslararasý iliþkilerde þu ana kadar
oturttuðu dengeleri sarsmayan, tutarlý,
aceleden kaçýnan ve geleceði görebilen bir dýþ politika yürütülmesi ülkenin
geleceði açýsýndan gerçekten çok
önemli. Bu baðlamda Hamas’ýn ziyaretini olumlu bir adým olarak gösterebilmek oldukça güç. Bunun nedeni ise
ziyaretin gerek ulusal çýkarlar, gerek
terörle mücadele, gerekse AB ve
ABD’yle iliþkiler açýsýndan ciddi sorunlar yaratma potansiyeli taþýyor olmasý.
Her þeyden önce Hamas’ýn hem
ABD’nin hem de AB’nin terörist örgütler listesinde yer alan bir örgüt olduðunu unutmamak gerek. Bu listeler
Türkiye’nin PKK, DHKP-C ve ÝBDA-C
gibi örgütleri sokturmak için yýllarca
uðraþ
verdiði
listeler.
Türkiye
Hamas’ýn, özellikle de siyasi kanadýnýn,
listeye alýnmasýndan memnun olmadýðýný daha baþýndan hissettirmiþti. AB,
listesini güncelleþtirip Hamas’ýn siyasi
kanadýný da terörist örgüt olarak sayýnca, diðer aday ülkelerle birlikte
Ankara’nýn da kapýsýný çalýp listeyle
mutabýk olup olmadýðýný sordu. Gelen
Ý
[email protected]
Evdeki hesap çarþýya uymayýnca
Umarýz ileride Türkiye açýsýndan “hassas” konular gündeme
geldiðinde Halid Meþal’in meþhur ziyaretine yönelik “can
sýkýcý hatýrlatmalarla” karþý karþýya kalmayýz.
ilk yanýt olumsuzdu. Ancak gecikmeyle de olsa Ankara listeyle mutabýk
olduðunu Brüksel’e iletti. Dolayýsýyla
Türkiye, 25 AB üyesi, aday ülkeler ve
ABD’yle ayný çizgide olduðunu gösterdi. Durum böyleyken mücadelesini
terör zeminine oturtan bir örgütün,
“Kimden ve ne için gelirse gelsin terör
terördür, terörün dini imaný yoktur”
tezini markalaþtýrmaya çalýþan Ankara
tarafýndan aðýrlanmasý pek hoþ bir
görüntü yaratmadý.
Ankara, Hamas’ýn davet edilmesinin
amacýný “doðru zamanda doðru
mesajlarýn verilmesi” olarak yansýtmaya
çalýþtý. Ancak zamanýn doðruluðu da
tartýþýlýr nitelikte. Henüz kurulmamýþ
bir hükümet, açýklanmamýþ bir program ve uluslararasý toplumun beklentilerine uyup uymayacaðý belli olmayan
Yeni dönemde Türkiye’de kadýn göçü
Ertuðrul Taþ / Psikolog
La Louvière Yabancýlar
Uyum Merkezi Koordinatörü
elçika Türk toplumunda
yetiþmiþ gençlerin üçte ikisi
evliliklerinde eþlerini Türkiye’den seçmekteler. Son zamanlarda buna baðlý olarak Belçika’ya
gelen farklý bir kadýn grubu dikkatimizi çekmektedir: “Gelinler“.
“Gelinler” olarak da nitelendirilen
yeni göçmen kadýnlarýn profillerinin
birinci kuþak kadýnlara benzediklerini görüyoruz. Bu grubun üçte ikisi
taþradan gelmektedir. Çoðunluk
ancak ilkokul diplomasýna sahip.
Buraya gelmeden önce çok azý lise
diplomasý ve sürücü belgesi alabilmiþ. Ýçlerinde üniversite mezunu
olanlar da var. Belçika’da ise çoðunluðu ev hanýmý olup, herhangi bir
iþte çalýþmýyor. Dolayýsýyla ekonomik ve sosyal olarak eþlerine ve
eþlerinin ailelerine baðýmlý kalýyorlar. Aile içi ve sosyal alandaki rolü
genellikle eþ ve onun ailesi tarafýndan belirlenen «genç gelinin» çalýþmasý çoðu zaman öngörülmüyor.
Çalýþma arzusu olsa da dil bilmeme,
ailevi sorumluluklar ya da dönemsel
faktörler bu bayanlarýn iþ piyasasýnda aktif yer almalarýný engelliyor.
Fransýzcayý öðrenmek isteseler de
fazla baþarýlý olamýyorlar. Toplumsal
B
Bu makalede verilen bilgiler 2003 yýlýndan beri devam
eden bir alan çalýþmasýna ve klinik gözlemlere dayanmaktadýr.
baðlarýný yeniden oluþtursalar da
içinde yaþadýklarý ailenin veya Türk
toplumunun dýþýna çýkmakta zorlanýyorlar. Yaþanýlan bölgenin dilini
konuþamama, dini ve kültürel faklýlýklar Belçika toplumunu oluþturan
diðer unsurlarla kurulacak iliþkileri
sýnýrlýyor. Bu alanda toplumsal
hareket alanýnýn daralmasýndan
hatta toplumsallaþma sürecinde bir
gerilemeden bahsedebiliriz.
Bu bayanlarda bütün evliliklerde
gözlemlediðimiz duygularýn yanýsýra
baþka bir ülkeye, bilinmeyene gitmenin ve memleketini terk etmenin
verdiði derin bir kaygýyý da gözlemliyoruz. Kýsa bir süre sonra içine
geldikleri aile ve Türk toplumunun
yaþam tarzýna uyum saðlamanýn
ötesinde geldikleri yeni ülkeye de
bir Hamas… Bu tür eleþtirileri savuþturmak için de “Bize gelmeseydi Ýran’a
gidecekti” denildi. Bize geldi de ne
oldu? Ýran’a gitmedi mi? Hamas’a
Ankara’da Ýsrail’in var olma hakkýný
tanýmasý, terörü desteklememesi, þiddetten vazgeçmesi, Ortadoðu barýþý
için çizilen yol haritasýnýn gereklerini
yerine getirmesi yönünde mesajlar verildi. Bu mesajlarý Ankara mý keþfetti?
Hamas bu mesajlarý ilk kez mi duyuyor? Bu mesajlarýn Ankara tarafýndan
verilmesi bir þey deðiþtirdi mi? Tüm bu
sorulara verilecek tek yanýt ise “Hayýr”.
Dünyanýn
içinde
bulunduðu
durum, dýþ politika ve uluslararasý iliþkilerde “kimseden icazet almayýz” tezinin modasýnýn çoktan geçtiðini saniyeler içinde kanýtlayacak bir çok örnekle
dolu. Özellikle dünyanýn en sýcak bölgelerinden birinde bulunan Türkiye
gibi bir ülkenin adýmlarýný atarken bu
adýmlarýn sonuçlarýný enine boyuna ve
en ince detayýna kadar hesaplamasý
gerekiyor. Þimdilik tüm veriler
Ankara’nýn hesabýnýn þaþtýðýný gösterir
nitelikte. Umarýz ileride Türkiye açýsýndan “hassas” konular gündeme geldiðinde Halid Meþal’in meþhur ziyaretine
yönelik “can sýkýcý hatýrlatmalarla” karþý
karþýya kalmayýz.
GELÝNLER
uyum saðlamak zorunda olduklarýnýn farkýna varýyorlar. Ýklim, ekonomik zorluklar, giyim, gençlerin davranýþlarý gibi konular bu kadýnlarý
þaþýrtýyor. Bazýlarý kendilerinin Türk
tolumunda zaman zaman aþaðýlandýklarýný belirtiyor ve bazen de
Belçika’da yetiþmiþ genç kýzlarýn
kendilerini dýþladýklarýný söylüyorlar. Kendilerine hizmet için buraya
getirilmiþ gelinler olarak bakýlmasý
kendilerini üzen konular arasýnda.
Evliliðe baðlý bu göç türünde
beklentiler bir kadýndan diðerine,
Belçika’daki ailelerden Türkiye’deki
ailelere göre farklýlaþýyor. Bu kadýnlar ve Türkiye’deki aileleri için refah
düzeyi ve baðýmsýzlaþma, Belçika’daki aileler için ise kültür,
deðerler ve geleneklere olan saygý
ön plana çýkýyor. Bu kadýnlar
evlendikleri gençlerin ve gelecek
kuþaklarýn kültürel ve dini kimliklerinin korunmasý gibi onemli bir rolü
de üstleniyorlar. Kültürel deðerleri
beslemek, kimlik ve kültür erozyonuna karþý gelebilmek için «taze
kan» taþýyorlar. Belçika’da yaþayan
birinci kuþaktan ebeveynlerle yaptýðýmýz çalýþmalar bunu destekler
yönde.
Sayfa 7.qxp
28.02.2006
08:10
Seite 1
Mart 2006
GÜNDEM
7
Belçika’dan farklý sesler yükseldi
Karikatür deyip geçmeyin, uðruna 50’den fazla kiþi can verdi.Olay, Danimarka gazetesi Jllands Posten'in kültür editörü Fleming Rose' un, güya Ýslama iliþkin, tabularý ve
otosansürü yýkmak amacýyla karikatür sipariþ etmesiyle baþladý. Karikatürlerin Eylül
2005'te yayýmlanmasýndan bu yana, Ýslam aleminde gösteriler, protestolar, boykot
çaðrýlarý birbirini izledi, hatta ölüm tehditleri bile yapýldý.
Bir yanlýþ baþka
bir yanlýþla düzelmez
Haber Merkezi
rkçýlar hariç Belçikalý politikacýlar bir taraftan ifade
özgürlüðünü destekleyici
mesajlar verirken diðer taraftan
karikatürlerin
müslümanlarý
rencide ettiði görüþünde birleþtiler.
Belçika basýnýnda ifade özgürlüðü konusunda farklý yaklaþýmlar sergilendi. Het Nieuwsblad ve Het Volk gazeteleri Flaman çizerlere karikatür krizi
konusunda görüþlerini sordu.
De Standaard tartýþýlan karikatürleri yayýnladý.
La Libre Belgique ifade özgürlüðüne kesinlikle saygý duyulmalý ancak baþkalarýnýn inançlarýna da ayný saygý gösterilmeli
diye yazdý ve medeniyetler
çatýþmasý korkusunu dile getirdi. La Derniere Heure’de gazetenin çizeri Frederic duBus karikatürleri kýþkýrtma olarak nite-
I
nsanlýða doðru ve güzeli, iyi ve faydalýyý, adalet ve insan haklarýný en kamil manada vermeye ve anlatmaya çalýþan insanlarýn baþýnda
Peygamberler gelir. Onun için de kendini bilen
seviyeli hiçbir insan, Peygamberlerin hangisi olursa
olsun hakaret içeren bir söz ve davranýþta bulunmaz ve bulunamaz.
Buna hiçbir þekilde hakký yoktur. Fikir hürriyeti
diyerek Peygamberlere her türlü hakareti yapan
saldýrýlarda bulunmak veya bu tür yaklaþýmlarýn da
Peygamber Efendimizin yüce þahsiyetine ve deðerine bir zarar veremeyeceði de kesindir ama o peygamberimize baðlý insanlarý namaz kýlmasalar,
oruç tutmasalar dahi yaralar, küstürür ve onarýlmasý zor olan yaralar açar.
Ýmanýn þartý olan kelime-i þahadet getirirken;
Biz Efendimiz
“Allah’tan baþka ilah
(as)'ýn resminin
yoktur ve Muhammed
onun kulu ve elçisidir”
yapýlmasýna bile
diyoruz. Biz Efendimiz
tahammül ede(as)'ýn resminin yapýlmasýna bile tahammül edemezken, hakaretmezken, hakaretvari kavari karikatürleririkatürlerinin çizilmesine
nin çizilmesine
kesinlikle razý olamayýz.
Peygamberimizin,
kesinlikle razý
zamanýnda inanmayanlar
olamayýz..
tarafýndan peygamberimizin alaya alýndýðýný,
iþkence gördüðünü, küçük düþürüldüðünü,
Kabe’ye giderken taþlandýðýný, kaynaklardan biliyoruz. Fakat peygamberimiz “ne yaptýklarýný bilmiyorlar” diyerek sabýr göstermiþ ve Mekke’nin fethinden
sonra da intikam almamýþtýr.
Tabii bizler peygamber deðiliz. O kadar da sabrýmýz yok. Tepki gösterme hakkýmýz da var. Ancak
tepkilerimizi ortaya koymakta son derece dikkatli
olmak durumundayýz.
Ölenler, Müslüman. Kýrýlanlar Müslüman. Bu
olaylara sevinenler ise karikatürü yapanlardýr.
Çünkü olaylar Müslüman ülkelerde oluyor, zararý
da Müslümanlar görüyor.
Tepkilerimizi vurmadan, kýrmadan bizim üzüldüðümüz gibi onlarý da üzecek tepkiler olmalý.
Onlarýn en çok deðer verdikleri paradýr. Eðer siz
onlarýn paralarýna dokunursanýz çok üzülürler.
Nasýl dokunuruz mallarýna? Boykot ederek, almayarak, tüketmeyerek...
Müslümanlar, OPEC ülkeleri özür dilemezse,
petrol vermeyiz deseydi, görürdük ne kadar çabuk
özür dilediklerini.
Müslümanlar; özgürlüðün kýymetini bildiðimizi
ve bu sebeple basýn, sanat, düþünce ve din özgürlüklerini ortadan kaldýrmak gibi bir düþünceye
sahip olmadýðýmýzý, ancak mukaddes deðerlerimize
karþý saygýlý ve hoþgörülü olunmasýný isteyip, fikir
hürriyeti hakaretle olmaz, diyor. Herkesi mukaddeslere saygýlý ve hoþgörülü olmaya davet ediyorum.
Ý
lendirdi. Dini çizmenin daha
baþka ve etkili yöntemleri olduðunu vurgulayan çizer “Aslanýn
kýçýna vurursan ve kolunu kaptýrýrsan sýzlanamazsýn” dedi. Le
Soir’da Tariq Ramadan “ifade
özgürlüðü altýnda her þeyi yapmak mümkün deðil” diye yazdý.
De Gentenaar konunun karikatür tartýþmasýný aþtýðýný vurguladý. Irkçý parti Vlaams Belang
yangýna körükle gidip Anvers’te
tartýþmalý karikatürlerin pankartlara çizildiði bir protesto eylemi
düzenleyerek ifade özgürlüðünü savundu. Baþta Brüksel
olmak üzere Belçika’nýn çeþitli
kentlerinde müslümanlar karikatürleri protesto eylemleri
düzenleyerek kýnadýlar.
Çizerimiz Ýsmail Doðan da
çeþitli radyo ve televizyon programlarýna konuk olarak konuyla ilgili tartýþmalara katýldý.
T.C. Brüksel Büyükelçisi Fuat Tanlay :
“Eleþtiri ile hakaret arasýnda çok ince bir çizgi var”
Eleþtiri ile hakaret arasýndaki çizgi o kadar incedir ki, jelatin gibidir. Tabii ki
basýn hürriyetine saygýlýyýz. Fikir özgürlüðü þampiyonluðunu yapar hale geldik. Ama ne olursa olsun, her toplumun, her kültürün ince duyarlýlýklarý
vardýr. Bunu aþmamak lazým. Dikkatli olmamýz, tahriklere kapýlmamamýz
gerekir. Sokaklara dökülmeyelim.
ÝSMAÝL
DOÐAN
[email protected]
“Karikatürler iþ kazasý ama
gösterilen tepkiler de dinimizle baðdaþmýyor”
Bu konuda hassas olmam doðaldýr. Babasý
ünlü “Ziverbey Köþkü”nde aðýr iþkencelerden
geçirilmiþ ve Selimiye Kýþlasý’nda idamla yargýlanmýþ ve en sonunda Belçika’ya iltica etmeye
zorlanmýþ, ifade özgürlüðü kýsýtlanmýþ bir babanýn oðlu
olarak, hassasiyetim daha
da anlam taþýmaktadýr.
Bugün, yýllar sonra, gene
bir sansür olayýyla karþý karþýyayýz. “Onu çizemezsin bir
tehdit! Bunu çizemezsin,
yoksa baþýna gelecekleri gör!”
Bu kabul edilemez bir durum.
Tabii ki, bu çizgiler ne
kadar aþýrý ise, böylesi tepkiler
de bir o kadar aþýrýdýr. “Aþýrý
çizgileri, aþýrý sansüre tercih ederim!” O yapýlan tatsýz karikatürler de bir nevi iþ kazasý sayýlýr. Ben çizer olarak iþimi yaparým, iyi veya
kötü, herkes de bilmediði anlamadýðý iþe bur-
nunu sokmamalý.
Bu yakýp yýkanlarýn, o karikatürleri bile
görmeden Ýslam adýna manipüle edilmesi, tam
50 kiþinin ölümüne neden
olmasý çok acý verici ve ayný
zamanda çok düþündürücüdür.
Kendi dinimize saygý bekliyorsak diðer dinlere saygýmýz
sözde kalmamalý.
Size “Ýnsanlýða inanmýyorum” diyen ve seni boðazlamakla cennete gideceðine
inanmýþ (beyni yýkanmýþ)
birisine ne cevap verirsiniz?
Benim dinim barýþçýdýr!
Benim dinim adýna yapýlanlar barbarlýktýr,
islam dinimizle ilgisi yoktur. Önyargýlarýn ve
tabularýn yýkýlmasý, insanca ve medeni bir
yaþam için, barýþçýl bir dünya için, elele verilmesi arzularýmla, bir çizer olarak, güler düþüncenin silahý ile çizmeye devam diyorum.
Sayfa 8.qxp
28.02.2006
08:18
Seite 1
Mart 2006
GÜNDEM
8
Vergi denetimine
zaman yok
Erdinç Utku
[email protected]
Dini büyütecek olan da
batýracak olan da insandýr
nsanlýðý avutacak Ýslamdýr, Hýristiyanlýktýr, … dindir.
Dini yaratan insandýr.
Öyleyse dini büyütecek de, batýracak olan da insandýr.
Bir sayý önce Adnan Yýldýz “… insanlýðý kurtaracak
dindir” yazmýyor, “… Ýslamdýr”, yazýyor. Önemli bir
nüans. Yani diðer dinler insanlýðý kurtaramaz. Kesinlikle
katýlmýyorum.
Katýlmýyorum. Dinin insanlýðý
kurtaracaðýna inanmýyorum.
Zaman zaman
Katýlmýyorum. Diðer dinlere
fikirler çatýþakarþý saygýsýz ve ayrýmcý buldum.
bilir, çatýþabilKatýlmýyorum. Toplum idaremeli de. Ayný
sinin dinden baðýmsýz olmasýyayýn organýnna, laïkliðe aykýrý buldum.
da bir fikre
Katýlmýyorum. Demokrasiye
inanýyorum
ve din demokratik
karþý zýt bir
olamaz, olsa da özüyle çeliþir.
fikir varsa ne
Katýlmýyorum. Tarihte, dinin
mutlu bize.
insanlýðý kurtaran hiç bir örneðiyle karþýlaþmadým.
Katýlmýyorum. Araþtýrdým ve dinsiz olmaya karar verdim. Kuraný, Tevratý, Ýncili ve bir nevi uzak doðu dini
kitaplarý inceledim, kýyasladým ve her dinin toplum ve
bireysel psikoloji açýsýndan önemli olduðunu gördüm.
Spiritüel bir rahatlama, iç huzur ve avuntu gibi gereksinimlerden, insanýn din yaratmasýnýn kaçýnýlmaz olduðunu anladým ve kabullendim. Dini, ana babadan kalma,
genetik bir hücre gibi, miras almak istemedim.
Bilinçli ve kendi tercihimle müslüman olmak isterken,
dinsiz oldum çýktým.
Yazýsýnda “delil” diye sunduðu örneklerde, savýnýn
kanýtýný göremedim, insanlýðý kurtaracak “delillerini”
inandýrýcý bulmuyorum. Ýslam, zamanýnda önemli ve
olumlu geliþmelere öncü olmuþtur. Bunu her din için
söylemek mümkün. Semavi dinlerin oluþtuðu Orta
Doðu’da diktatörlükler bitti mi? Kadýnlara eþit deðer verildi mi? Hiç bir semavi din kadýný erkekle eþ deðerde
göremez. Kitaplarýnda önce erkekler ve sonra kadýnlar
gelir. Bu böyledir. Din ve kadýn konusunda, binbir
argümanlarla, yanýldýðýmý anlatmaya çalýþtýlar ... nafile,
hepsi demagojik kýlýf uydurmalar.
Din insanlýðý kurtaracak yüce güce sahipse ve o kurtuluþun delilleri varsa, o yüce güç kurtuluþtan tekrar çöküþü niye önleyemedi?
Politika farklý silahlarla yapýlan bir savaþtýr. Din aktif
politikaya soyunursa, savaþmak da zorundadýr. Savaþ, bir
kulun diðer kula kýymasý demektir, küçük ve büyük cihaddýr. Cihadlarýn insanlýðý kurtaracaðýna inanmak,
insanlýktan uzaklaþmak demektir. Satýr aralarýnda misyonerliði, cihadý çaðrýþtýran demeçler, Binfikir’in çizgisiyle
çeliþmez. Zaman zaman fikirler çatýþabilir, çatýþabilmeli
de. Ayný yayýn organýnda bir fikire karþý zýt bir fikir varsa
ne mutlu bize.
Diyalog içinde özgür ifade budur iþte. Ýfade özgürlüðü
önemli bir temel deðerdir.
Dini ideolojiden farklý bir ideolojinin eseri olan bu
deðerin, ufacýk “delili” de benden.
Belki insanlýðý deðil ama insaný kurtaracak nitelikte.
Ý
elçika Vergi Ýdaresi’nin bu sene vergi
denetiminden daha
ziyade
vergi
toplamaya
yoðunlaþacaðý bildirildi. 30
Haziran’a kadar herkese vergi
deðerlendirme
sonuçlarýný
göndermek istediklerini belirten Jean-Marc
Delporte sistematik denetim
için zaman kalmadýðýný açýkladý.
Bilgisayarlar vergi
beyannamelerini
kontrol edip, vergicileri olasý vergi
kaçýrmaya karþý uyarýyor. Ancak bu yýl
bu denetimler sadece rastgele
örneklem yöntemiyle yapýlabilecek. Bu yýldan itibaren
beyannameler taranarak bilgisayara yüklenecek ve elektronik olarak iþlenecek. Bu yöntem 810 bin beyannamede
hatalý doldurulmalarý nedeniyle kullanýlamadý. Bu nedenle
B
tüm bu beyannamelerin elle
iþlenmesi gerekiyor. Bu da
vergicilerin zamanýnýn büyük
bölümünü alacaða benziyor.
Problemler
Daha önce Vergi Ýdaresi
3000 dosyada hata yaptýðýný
kabul etmiþti. Buna ek olarak
4000
serbest
meslek sahibine, peþin ödedikleri vergiler
dikkate alýnmadýðý için
hatalý vergi
deðerlendirme sonuçlarý gönderildi.
E-beyannamede
sorun yok
Bu sene Belçika’da isteyenler vergi beyannamelerini
internet üzerinden doldurabilmiþlerdi. 590 bin kiþi bu olanaktan yararlandý. Bu e-beyannamelerde herhangi bir
problem yaþanmadý.
Belçika Türk
Ýslam Diyanet
Vakfý (BTÝDV)
Etkinlikleri
Leyla Ertorun
elçika Türk Ýslam
Diyanet
Vakfý
(BTÝDV) 24-30 Mart
tarihleri arasýnda Ýstanbul ve
Çanakkale’ye gezi düzenliyor.
Gezinin bedeli ulaþým, konaklama ve sabah kahvaltýlarý
dahil 350 Euro.
BTÝDV’de Salý günleri taký
kurslarý, Pazartesi günleri
yemek kurslarý ve haftada 4
gün 35 kadýnýn katýldýðý
okuma yazma kuslarý düzenleniyor. Ayrýca Pazartesi ve
Çarþamba akþamlarý Fransýzca
veriliyor.
Cumartesi, Pazar ve Çarþamba öðleden sonralaru öðrencilere Kuraný Kerim, Din Bilgizi,
Türkçe ve Türk Kültürü dersleri devam ediyor.
B
BTÝDV: 02/2185755
Müþavirlik: 02/513 59 35
GSM: 0484 527679
Belçika’yý karýþtýran Türk!
Dualarýný Latince yaparak, “Doðan her Müslüman Batý dünyasýna yönelik bir bombadýr”
diyen Papaz Samuel Özdemir, bazý insanlarý ‘sihirli elleriyle kanserden kurtardýðý’
iddialarýný yaydý.
Haber Merkezi
elçika’yý karýþtýran Papaz Türk çýktý. Charleroi kentine baðlý Tournai kasabasýnda papazlýk yapan
Papaz Samuel Özdemir, hakkýnda ‘halký ýrk ayrýmýna ve yabancý düþmanlýðýna teþvik ettiði’ için
dava açýldý. Karar 23 Mart’ta
verilecek.
Fýrsat Eþitliði ve Irkçýlýkla
Mücadele Merkezi’nin açtýðý
dava Charleroi Asliye Mahkemesi’nde görüldü. Charleroi Asliye
Mahkemesi’ndeki duruþmadan
sonra Papaz Samuel, “Avrupalý
çocuklarýn Ýngiltere metrosunda
ezilerek ölmelerini istemiyorum.
Günün birinde hepimiz Ýslam
dininin zulmüne uðrayacaðýz”
dedi. Ömür boyu hapse mahkum olan sübyancý Mark
Dutroux’nun 6 yýl boyunca avukatlýðýný da yapmýþ olan Julien
Pierre þimdi de Papaz Samuel’in
avukatlýðýný yapýyor.
Güneydoðu Anadolu bölgesinde 1942’de doðan Samuel
Özdemir, kendisinin ‘Mezopo-
B
tamyalý’ olduðunu, babasýnýn
Hz. Ýsa’nýn dili olan Süryanice
konuþtuðunu, Hz. Ýsa gibi hayvanlar arasýnda, bir ahýrda doðduðunu’ ileri süren Papaz
Samuel Özdemir, altý yaþýnda
rüyasýnda gördüðü bir meleðin
kendisine “Bastonunu al. Hayvanlara ve insanlara çobanlýk
yap” dediðini, 1967 yýlýnda
papaz olduðunu, aralarýnda
Ýstanbul'un da bulunduðu 10
kadar kentte görev yaptýðýný
belirtti.
Belçika’da siyasi sýðýnma
hakký elde etmek için 1975 yýlýnda Türkiye'de baský gördüðünü
öne süren Papaz Samuel Özdemir, kendisini eleþtiren diðer
papazlarý “Marksist, alkolik, dinsiz ve kürtaj taraftarý” yanlýsý
olmakla suçladý. Tournai Piskoposluðu’ndan uzaklaþtýrýlan
Papaz Samuel Özdemir’in,
Charleroi kenti yakýnlarýndaki
Montignies-Sur-Sambre bölgesinde 400 bin Euro’ya bir kilise
satýn aldýðý belirtildi. Satýn aldýðý
kilisede Vatikan'a karþý tavýr
aldýðý ifade edildi.
Dualarýný Latince yaparak,
“Doðan her Müslüman Batý
dünyasýna yönelik bir bombadýr” diyen Papaz Samuel, bazý
insanlarý ‘sihirli elleriyle kanserden kurtardýðý’ iddialarýný yaydý.
“Bana saldýran herkes ölür”
diyerek etrafýna korku salan,
konuþmalarýnda Ýslam dinini ve
Müslümanlarý hedef alan Papaz
Samuel’in insanlardan topladýðý
‘baðýþlarla’ büyük paralar kazandýðý konuþuluyor.
Sayfa 9.qxp
28.02.2006
08:55
Seite 1
Mart 2006
SÝZbize
9
Karnavallar toplumun sevinç günleri
Binfikir, Türk Köyü olarak bilinen Faymonville’deki karnavaldaydý.
Karnavala katýmak üzere Belçika’nýn deðiþik bölgelerinden Faymonville’e
gelen vatandaþlarýmýza “Belçika’daki karnavallarý” sorduk.
Kemal Topçu
50 - Din Görevlisi / Liege
Konuyla direkt
ilgili olmadýðým
için çok fazla bilmiyorum ama bu
karnavallarýn toplumlarýn kültürlerinin bir parçasý
olduðunu düþünüyorum. Karnavallarla kültürlerini
baþkalarýna aktarýyorlar. Bunlar toplumun sevinç günleri. Bu vesileyle
insanlar biraraya geliyor. Batý’da
bireysellik yoðun ama karnavallar
birlikteliði pekiþtiriyor.
30 - Ev Hanýmý / Beringen
Karnavallar
eðlenceli ve
güzel. Hele
böyle Türk
Köyü olunca
kendimizi daha
da içinde hissediyoruz. Daha
önce Fransa’da
da karnavala
katýlmýþtým ama bu Türk
Köyü’ndekini daha çok beðendim.
Havva Elbiz
38 - Dernek Yöneticisi / Beringen
Karnavallar
gibi her milletin kendine
özgü bir
bayramý var.
Kendilerini
ifade etmek
anlamýnda
hoþ bir þey.
Birlik beraberlik anlamýnda güzel
bir olay. Özellikle de Belçika’da
bize onlarýn geleneklerini tanýmak
için fýrsat oluyor ve bunlarý paylaþmak güzel bir duygu.
RVA/ONEM
ve iþsizler
Hüseyin Ersöz
38 - Din Görevlisi / Bilzen
Her milletin kendine göre bir kültürü var.
Karnavallar gibi
bizim de bayramlarýmýz var.
Bunlar halk arasýnda diyaloðu
saðlýyor. Bunlar
kültürün içinde olan unsurlar, koparýlýrsa kültür yaþamaz.
Figen Ýþçi
37 - Hemþire / Brüksel
Karanfil Tetik
[email protected]
Karnavallarýn
hepsi çok güzel
ama bu karnaval
farklý tabii ki.
Türk kültürünü
de tanýttýðý için
bizim için ayrý
bir önemi var.
Genel olarak
karnavallar kültürün bir parçasý ve kültürleri de
tanýtýyor. Belçikalýlarýn Türk
Köyü’ndeki bu karnavala katýlmasý
bizi onurlandýrýyor. Toplumlarý birbirine yaklaþtýrýyor.
Reþit Yýldýrým
31 - Eðitimci / Liege
Bu karnavallar
Avrupalýlarýn
bayramý ve bir
kaynaþma
günü. Bizim
kültürümüzden farklý bir
þekilde cereyan ediyor.
Hep birlikte
yapýlýyor. Eðlenceli bir tarzda
yapýyorlar. Senede bir defa yaptýklarý için görüntüye aðýrlýk veriyorlar. Bizde bayramlar bire bir yapýlýyor. Sonuçta kaynaþmayý saðlýyor.
Serpil Aygün
þsizlerin RVA/FORUM tarafýndan kontrolü ve iþ
aramada rehberlik ile ilgili federal hükümetin 2004
yýlýnda almýþ olduðu kararýn 2006 yýlýnýn baþýndaki
sonuçlarýný ele alacaðým bu yazýmda.
2004 yýlýnda alýnan karara göre:
2004 yýlýnýn
Haziran ayýnda baþlayarak,
Haziran 2005’e kadar devam eden: 25 yaþýndan küçük
olup ve en az 15 aydýr iþsiz olanlar ile 25 ile 30 yaþ arasýnda olup da en az 21 aydýr iþsiz olanlar çaðrýlmýþtýr.
Temmuz 2005’ten Haziran 2006 yýlýna kadar:
40 yaþýndan küçük olup ve en az 15 ile 21 aydýr iþsiz
olanlar þimdi çaðrýlmaktadýr.
Temmuz 2006’dan Haziran 2007 yýlýný kadar
ise: 50 yaþýndan küçük olup en az 15 ile 21 aydýr iþsiz
olanlar çaðrýlacaklardýr.
Ý
•
15 ile 21 aydýr tamamen
iþsiz
olanlar
ve
Ýþsizin ciddi
dop/somaj basanlar iþe çaðrýþekilde iþ aralabilirler.
masý ve delil
•
50 yaþ üzerinde olanlar, tam iþgünü çalýþmayanlar,
sunmasý veya
%33 oranýnda iþ göremezliklemeslek eðitimi
ri olanlar ve doptan sosyal ve
takip etmesi
ailevi nedenlerden dolayý izinli olanlar bu çaðrýdan muaftýr.
þarttýr.
•
RVA iþsizi davet edip
iþsizin, iþ aramada ne kadar
çapa sarf ettiðini araþtýrýr ve sorgulayabilir (iþsizin deliller sunmasýný isteyebilir). Ýlk görüþmeden RVA tatmin
olmadýðýnda, ikinci veya üçüncü görüþme isteyebilir.
Sonraki görüþmelerde RVA, iþsizin iþ aramada olumlu geliþme kaydedip etmediðini gözetler. Bilinmesi
gereken bu görüþmelerde iþsizin sendikasýndan refakatçi isteme hakkýna sahip olmasý.
Çaba sarfetmek demek, iþsizin, ille de iþ bulmasý
demek deðildir. Ýþsizin ciddi þekilde iþ aramasý ve delil
sunmasý veya meslek eðitimi takip etmesi þarttýr.
Bilinmesi gereken ciddi þekilde iþ aradýðýný ispat
edemeyen iþsiz, iþsizlik maaþýnýn bir kýsmýný veya
tamamýný yitirebilir. Ve son rakamlara göre
RVA/FORUM ile olumsuz görüþmesinin sonucunda
aþaðý yukarý 800 kiþinin iþsizlik parasý kesildi. Özellikle
bu rakamý etnik kökeni Türk ve Faslý olanlar oluþturuyor.
Öncelikle sunu belirtmemiz lazým. Belçika’da Sosyal
Güvenlik Sigortasýndan yararlanmak zamana tabi deðil
ve süreklidir. Bu sistem emsalsizdir ve böyle kalmasýný
da hepimiz istiyoruz. Bundan dolayý da Sosyal
Güvenlik Sigortasýndan yararlananlarýn kontrol edilmesine kimsenin itirazý yoktur. Kontroller olmadýðý
zaman, bu emsalsiz sistemin zayýflamasýna neden olunur. Ama iþsizlerin kontrolü adil olmalý ve geliþigüzel
olmamalý. Ýþsizlerin yeniden iþ bulmada rehberlik
yapýlmasý ve desteklenmesi (FOREM/VDAB tarafýndan) iyileþtirilmelidir. Ýþsizler, iþsiz olduklarýndan
dolayý cezalandýrýlmaz. Bir Ýþsizin cezalandýrýlmasý
sadece teklif ve uygun olan bir iþi reddetmesinde veya
iþ aramada gerekli gayreti göstermediðinden dolayý
kabul edilebilir.
Sayfa 10.qxp
28.02.2006
00:11
Seite 1
Sayfa 11.qxp
28.02.2006
09:02
Seite 1
Mart 2006
GÜNDEM
“Kainatýn aynasýyým mademki ben
bir insaným,
Hak’kýn varlýk deryasýyým mademki
ben bir insaným,
Ýnsan Hak’ta Hak insanda ne arar
san var insanda,
Çok marifet var insanda mademki
ben bir insaným...”
Geçen yüzyýlýn sonlarýnda, okul
bitirme tezimin teþekkür bölümünde
geçen yüzyýlýn baþýnda yaþamýþ olan
bir halk ozanýnýn dizelerine yer verdim.
Aþýk Daimi’nin yukarýdaki dizeleri
belki de benim diploma almama vesile oldu.
Tez savunmamda sadece ‘Ýnsan’
dizelerini ve anlamýný tartýþtýk hocalarýmla uzun uzun.
Sonunda “Ýnsanlýðý kurtaracak yine
Ýnsan’dýr” görüþünde birleþtik.
Aradan geçen yýllar, geçen yüzyýllar da olduðu gibi deðiþen hiçbir þey
olmadý.
Binlerce yýldýr olduðu gibi,
Yine ayný tartýþmalara kafa yorduk.
Yine ayný tartýþmalarda gebe kaldýk.
Birimiz “Ýnsanlýðý kurtaracak
Ýslam’dýr” dedi.
Bir diðerimiz “Ýnsanlýðý avutacak
[email protected]
Ýnsanlýðý kurtaracak yine ‘insan’dýr
Sonunda, “Ýnsanlýðý kurtaracak yine ‘insan’dýr”
görüþünde birleþtik...
Ýslam’dýr” diye yazdý.
Ýkisinin arasýnda kalan biz olduk.
Bir yanda ilkeler ve felsefemiz,
diðer yanda insanlarý incitmeme duyarlýlýðý.
Binfikir yelpazesinde elbette her
iki görüþe de yer var.
Ama kýrmadan, dökmeden ve
incitmeden.
Çünkü her kýrýlýþta, her dökülüþte
ve her incitiliþte kaybeden yine insan
ve insanlýk olmamasý kaçýnýlmaz.
Ýki kiþinin kaleminden çýkan iki
çizgi 60 kiþinin canýna mal oldu.
‘Son Tuzak’a yoðun ilgi
Hakan Beldað
imburg bölgesinde çalýþmalarýný yürüten Türk Gençlik
Tiyatrosu “Son Tuzak”la sahnelere merhaba dedi.
“Son Tuzak”, konusu itibariyle de
kendi güncelliðinden söz ettirecek bir
oyun. Evet belki güçlü oyuncu kadrosu yok, profesyonel anlayýþta bazý
eksiklikler mevcut fakat inanýlmaz bir
inanç ve amatör bir ruh var bu grupta.
Kar, kýþ, soðuk demeden imkansýzlýklar içinde imkaný var etmeye çalýþýyorlar ve bunda da oldukça baþarýlýlar.
Bütün aksiliklere raðmen hep bir
aðýzdan þu sözü söylüyorlar: ‘tiyatro
bizler için hayata karþý bir duruþtur’.
Çaðýn gençlik adýna önemli bir rahatsýzlýðý yani uyuþturucu sorununu konu
L
alan ve Veli Tayfun’un yazýp yönettiði
‘Son Tuzak’ oyununa ilgi büyüktü.
Yönetmen Veli Tayfun yaptýðý açýklamada “Aslýnda amacýmýz gerçekten
bu konuda madur olmuþ bireyleri
veya aileleri oyuna çekebilmek fakat
gelin görün ki salonda bu konuda
maðdur olan aileleri veya bireyleri
görmek çok zor. Hele hele bu bir Türk
ailesi veya bireyi ise imkansýz. Çünkü
biz Türkler bu konularý konuþmaktan
ve yardým istemekten utanýyoruz.
Oysa ki unutulmamasý gereken tek þey
eðer böyle bir rahatsýzlýðýnýz söz
konusu ise, yani madde baðýmlýsý iseniz mutlak süretle bilimsel yardým
almanýzýn þart olduðudur. Aksi halde
hayatýnýzý sonlandýrabiliyorsunuz” diyerek tüm anne babalardan çocuklarýyla konuþmalarýný istedi.
Kim haklý kim haksýzý bir yana
býrakýp, kaybedenin yine insan olduðunu görmemek için hem kör hem
saðýr hem de akýlsýz olmak gerekir.
Ýnsanlýðý katledenin de, insanlýðý
kurtaracak olanýn da yine insan olduðu gerçeðini görmemezlikten gelemiyoruz,
Ne acý...
Yeryüzündeki canlýlarýn en tehlikelisi; hemcinsleri de dahil karþýsýna
çýkan herþeyi yok etmek için çýrpýnan
insan.
11
Zevk almaktan korkan güzel olan
her þeyi kendine yasaklayan insan...
Zamana, mekana ve yaþama anlam
karan insan.
Descartes “düþünen canlýdýr”,
Andre Gide “hissedendir”, Durkheim;
“insan sosyaldir”, Camus “isyan eden
canlýdýr” Karl Marx ise “alet kulanan
hayvandýr” diye betimler insaný.
Kendini keþfetmemiþken kendi
dýþýndaki herþeyi keþfetmek isteyen
insan.
Yaþadýkça, gördükçe, öðrendikçe
en çok da sevdikçe güzelleþen insan.
Ýnsan dediðin derya misali; üstünde milyonlarca dalga, içinde kýyametler kopmalý. insan dediðin derya
misali; ucsuz bucaksýz olmalý...
Yine insandýr insaný güzel kýlan.
Atom bombasýný üreten insandý,
Ýnsanlýðý kahreden.
Elektriði icat eden de insandý,
Ýnsanlýðý aydýnlatan.
Bir halký yok eden Hitler de,
Bin halka öncülük eden Mustafa
Kemal de insandý.
Ýnsanlýðý katledenin de, insanlýðý
kurtaracak olan da yine insandýr.
Bir yaþýndaki Oðulcan’ýma, bir
fidan diktim bahçemize.
Cansuyu tuttuk beraber, ‘insanlýk’la birlikte yeþersin diye…
Sayfa 12.qxp
28.02.2006
08:40
Seite 1
12
SÖYLEÞTÝK
Leyla Ertorun
u sene Brüksel’deki kitap fuarýna gidememiþtim ama Türk
isimli bir yazar olduðunu
duymuþtum. Genç roman yazarlarý ile
duyurulan Kenan Görgün, okurlarýn
karþýsýna bir roman ve bir öykü kitabý
ile çýkýyordu.
Küçük bir araþtýrmadan sonra kendisine ulaþýyorum ve röportaj için randevulaþýyoruz. Buluþacaðýmýz yer
kapalý olduðundan, mekan deðiþtirirken bana «siz bana hiç yabancý gelmediniz diyor». Ben de «sizin de isminiz
bana öyle geldi» diyorum.
B
Ait olmamak
seçenek sunar size
Yazma þevki nereden geldi? Kim aþýladý? Okuma zevki yazmaya itmiþ ola bilir mi?
Bir kere lisede verilen ödevler haricinde elime hiç kitap almamýþtým. Üstelik lisedeki ödevleri kitabý okumadan
kütüphanedeki okuma fiþlerini kullanarak yapardým.
Öyle yazar olayým þuna benzeyeyim
buna benzeyeyim gibi örnek yoktu bildiðim ya da okuduðum. Zaten ya
kamyon þöförü olacaktým ya da babam
beni Türkiye’ye askeri okula gönderecekti.
Ýnanýlýr gibi deðil, hiç kitap okuma dan yazar olmak?
Ortaokul 3. sýnýfta bize bir ödev verilmiþti. 5. Cavalier diye bir kitabý
okuyacaktýk. Ýlk üç sayfasýný okuyabildim. Ancak o seneki Fransýzca
öðretmenimin benim üzerinde büyük
bir etkisi oldu. Bir kompozisyon yazmam gerekiyordu. Bir gece epey
uðraþtým, sonra sayfalarca yazdým.
Öðretmen çok beðendi ve benim kelimelerle iyi oynadýðýmý söyleyip, beni
bu yolda cesaretlendirdi. Böylece
okuma ve yazma hevesini ayný anda
keþfettim. Ve O Fransýzca öðretmenimle tanýþmam benim için «kaderimle
tanýþmak gibi oldu». Kendisini çok ara-
Ýlk yazdýðým dönemler pek bunu
düþünerek yazmýyordum. Hatta þimdi
romanýmý yayýnlayan yayýncý Luce
Wilquin 13 yýl önce dört yazarla
Palais des Beaux Arts’da yayýnevini
lanse ediyordu. Ben de gittim oturdum. Hayrandým oradaki insanlara ve
yayýncý ile tanýþmak, kendi yazdýklarýmdan bahsetmek istiyordum. Sonra
kendi kendime «sen kim, yazar olmak
kim» dedim ve çektim gittim.
Kendini lâyýk görmedin mi o orta ma?
Öyle de diyebiliriz. Benim yaþadýðým çevreyle çok farklý bir çevreydi.
Ben sokaklarda yaþamýþ her türlü
kötülüðü görmüþtüm. Zaten belki de
yazma tutkusu beni bazý kötü alýþkanlýklardan korudu.
Bu arada arkadaþlarla kendi kendimize kameraya bir þeyler çekip, kendi
kendimize seyrediyorduk.
Þu anda bir kaç senaryo çalýþmam
da var.
Kenan Görgün Kimdir ?
Ben 1977 yýlýnda Belçika’da doðdum.
Lise eðitimimi yaparken okulu býraktým. Kötü bir öðrenci deðildim ama eðitim sistemi falan okulda vakit kaybediyorum gibi geliyordu. Ortaokul 1.
sýnýfý evimize yakýn bir okulda okudum. Sonra... Yaa bir dakika (bana
daha dikkatle bakarak) “siz orada
benim Türkçe öðretmenim deðil miydiniz ?” diyor ve dikkatle bakýnca ben de
O’nu hatýrlýyorum. Ana dil ve kültürü
eðitimi pilot projesinde ki öðrencilerimden ergen-çocuk þirin bir yüz, þimdi
yaðýz bir delikanlý.
Peki sonra hangi okula devam ettin?
2. sýnýfý da evimizin yanýndaki bir
okulda okuduktan sonra 3. sýnýfta
Ixelles’de ki Charles Janssens Lisesi’ne
baþladým. Derslerimde kötü bir öðrenci
olmamama raðmen okulla çok barýþýk
deðildim. Ancak 5. sýnýfa kadar gayret
edebildim.
Mart 2006
Kendini o edebiyat ortamýna lâyýk
görmemekle birlikte, kitap yazýyorsun, senaryo yazýyorsun ve Paris’teki
yayýnevlerine kitaplarýný yolluyorsun.
Doðru. Bir yerlerden baþlamak
gerekiyordu ve kabul görmeyi bekliyordum tabii. Kitabým basýlsýn okunsun istiyordum.
Belçikalý Türk yazar Kenan Görgün, 1977 yýlýnda Belçika’nýn
Gent þehrinde Emirdað ilçesinin Güveççi Köyü’nden bir ailenin
çocuðu olarak dünyaya geldi. Brüksel’de büyüdü. Yazma ateþi
lise çaðlarýnda Fransýzca öðretmeninin teþvikiyle doðdu.
Halbuki o zamana kadar doðru dürüst bir kitap bile okumamýþtý. Yazabilme kapasitesini kendisi de keþfedince yazmaya, yazmaya ve hiç durmadan yazmaya baþladý. Arkadaþlarýyla kýsa
filmler çekip kendi kendilerine seyrettiler.
Sokaklarla tanýþtý. Korkunç sokak gerçeklerini gördü. Ya
batarým ya çýkarým dedi ve yazma tutkusu O’nu diðerlerinden
þanslý kýldý.
dým. Bulamadým. Emekli olmuþtu.
Ondan sonraki Fransýzca öðretmenlerimle yýldýzým pek barýþmadý. Zaten
okulu lise ikide býraktým.
Okulu býrakýnca ailen karþý çýkmadý
mý? Ne yaparým neyle geçinirim diye
düþünmedin mi?
Tabii ki istemediler. Abim çok karþý
çýktý, liseyi bitir diye.
Pazarda çalýþmaya baþladým. Bu
arada yazýyordum, okuyordum. Özellikle bazý edebiyat çevrelerinin raðbet
etmediði popüler yazarlar ilgimi çekmeye baþlamýþtý.
Okulu býrakmadan önce kendi kendime «tahsilime devam edersem ne
seçeyim, belki üniversitede edebiyat
okuyabilirim» diye düþünmüþtüm. Ama
söylediðim gibi okulda zaman kaybediyorum gibime geliyordu, o sistemin
içinde olmayý pek sevmiyordum. Üstelik beni yazmaya teþvik eden öðretmenim «sende yetenek var, sen yazmana
bak. Üniversiteye gidersen bu yeteðin
kýrýlabilir» demiþti.
Peki insan niye yazar, birileri okusun
diye deðil mi? Takdir edilmeyi, tanýn mayý beklemez mi?
Ne gibi tepkiler geldi yayýnevlerin den?
Bir roman yazarý için henüz çok
gençsiniz diyenler oldu ama eminim
bir çoðu da o kadar çok proje geliyor
ki okumuyorlar bile.
Brüksel’de Baðýmsýz Türk Filmleri
Festivali düzenlenmiþti. Orada gönüllü olarak görev aldým.
Organizatörlerden Robert Malengreau Kitap Fuarýnýn basýn danýþmanlarýndan ve bir derginin sinema eleþtirmeniydi. O benim dergiye film eleþtirmeni olarak yazmamý istedi. Ben
yazýyordum o düzeltiyordu. Böyle
böyle
yazarken
yayýncý
Luce
Wilquin’le tanýþtým. Onlarýn üç ayda
bir çýkardýðý bir dergi olan
Marginal’de öykülerim yayýnlanmaya
baþladý.
Ve geçtiðimiz günlerde kitap fuarýnda tanýttýðýmýz ilk romaným «L’ogre,
c’est mon enfant-Bu canavar, benim
çocuðum» Luce Wilquin tarafýndan
yayýnlandý.
Halbuki bu ilk kitabýn degil? Bir þiir,
bir de öykü kitabýn var?
Evet roman bu yayýnevine daha
uygundu. Öykü kitabým «L’enfer est à
nous-Bizim cehennemimiz» de iki ay
önce Quadrature’den çýktý.
Halbuki ilk önce «Mémoire d’un cen drier sale-Kirli bir küllüðün hafýzasý»
baþlýklý bir þiir kitabýyla çýktýn ortaya.
Þiir yazmayý da seviyorum ve biraz
asi bir tavýr takýnarak yazmayý seviyorum.
Sayfa 13.qxp
28.02.2006
08:32
Seite 1
13
Mart 2006
biliyorum. Bir de Kemal Tahir’i keþfettim.
Türk asýllý bir yazar olarak tanýnmak
seni rahatsýz eder mi? Örneðin kitapla rýnda kökenini çaðrýþtýran bir þey yok?
Hayýr tam tersine.Türklerin ilgisiyle
karþýlaþtým ve bu beni çok memnun
etti. Ýtiraf etmeliyim ki, daha önce yaþadýðým iki dünyayý tamamen ayýrýyordum. Hatta bir yere ait olmak istemiyordum. Ama bir yere ait olmamak size
nereye ait olmak istiyorsanýz o seçeneði sunuyor. Ben de þimdi bütün bunlarý harmanlayarak yaþamak istiyorum.
Yeni projeler neler?
Bir kelime oyunu yaparak réévolutionnaire’lerden olduðunu söylüyor.
Révolution devrim demekse réévolution’u da tekrar geliþme diye tercüme
edebiliriz.
Üzerindeki tiþörtte de ‘réévolution naire-tekrar geliþme’ yazýlý.
Nâzým Hikmet’i biliyor musun? Hangi
yazarlarý ve þairleri beðeniyorsun?
Nâzým Hikmet’i herkes beðeniyor
tabii.
Belçika’ya
DAMAT
geldi
Adres: Frankrijklei 36
2000 Antwerpen
Tel: +32 3 231 41 39
Nâzým’ýn eserlerinin bir dönem yasak
olduðunu söylüyorum. Çok þaþýrýyor.
Ben Baudelaire’in þiirlerini beðenerim, Victor Hugo’yu beðenirim. Onlar
da zamanlarýna karþý durmuþ, horlanmýþ insanlar esasýnda. Kýymetleri sonradan bilinmiþ.
Türk yazarlar hakkýnda ne düþünüyorsun?
Yaþar Kemal’i, Orhan Pamuk’u
Toplam altý roman yazdým. Bunlardan ikisi yayýnlanýr durumdaydý, biri
yayýnlandý, ikincisi de yayýna hazýr.
2002’de bir senaryo yazmýþtým, sinema yarýþmasý Cinéquest’te ödül aldý.
Filmi çekilecek.
Yazmak gerçekten uzaklaþmanýn bir yolu. Kaçmak bir
çözüm deðil.
Þimdi bir senaryo da yapýmcý Taylan
Barman için yazýyorum. Sosyal realizm
içerikli bir senaryo. Belçika Fransa
ortak yapýmý olacak, Saga film ile 1001
Production gerçekleþtirecekler.
Ve yazmaya devam edeceðim.
Yazmak gerçekten uzaklaþmanýn bir
yolu. Kaçmak bir çözüm deðil. Ait
olmamak seçenek sunar size. Nereye
ait olacaðýnýza siz karar verirsiniz.
Sayfa 14.qxp
28.02.2006
09:09
Seite 1
Mart 2006
GÜNDEM
14
Ruanda’dan Belçika’ya uçak resti
Baþ misafir ÝP Genel Baþkaný Doðu Perinçek:
‘Türk güneþi tüm insanlýðý ýsýtacak’
Haber Merkezi
eltürk’ün 4. yaþgünü kutlamasýnýn onur konuðu Ýþçi Partisi
Genel Baþkaný Dr. Doðu
Perinçek oldu. Kutlamaya Dünya
Azerbaycanlýlar Kongre Baþkaný Cavat
Dezekti, Baþkan Yardýmcýsý Rahim
Haydaroðlu ve Avrupa ülkelerinden,
Azerbaycan’dan ve Belçika´dan gelen
konuklar katýldý.
Ulusalcýlarýn buluþtuðu gecede bir
konuþma yapan Ýþçi Partisi Genel
Baþkaný Dr. Doðu Perinçek “Atlantik
ötesinde hazýrlanan tüm projeler Türk
dünyasýný hedef almaktadýr. 200 yýldýr
insanlýðýn ön cephesinde emperyalizme karþý savaþan bizlere büyük görevler düþüyor. Ýþte baðrýndan büyük
Atatürk´ü çýkaran bu millet, bugünde
onurlu bir savaþ için hazýrdýr. Çünkü
hepimiz birer Atatürküz. Bugün yurt
dýþýnda 10 milyonu aþkýn Türk var.
Artýk bizler de mücadeleyi onlarýn
bulunduðu yerden baþlatacaðýz. Bunu
Lozan´da gösterdik Þimdi Berlin için
hazýrlýklarýmýz sürüyor. Bizlere zorla
sözde Ermeni soykýrým iddialarýný
kabul etmemiz için baský yapanlara
gereken cevabý Berlin´de vermeliyiz.
Artýk Atlantik ötesi uygarlýðýn çöküþ
sinyalleri geliyor. Önümüzdeki yüzyýla
B
Haber Merkezi
uanda’nýn baþkenti Kigali’de
üç gün bekletildikten sonra
uçuþuna izin verilen SN
Brussels
Airlines
uçaðý
Brüksel havalimanýna indi.
Ruandalý yetkililer bu
gecikmeyi ilk olarak
idari sebeplere baðlasa
da Belçikalýlarýn araþtýrmalarý, olayýn küçük bir
diplomatik kriz olduðunu
ortaya çýkardý.
Üç gün boyunca gerekçe
göstermeden SN uçaðýný havalimanýnda rehin tutan Ruandalýlarýn bu
tavýrlarý, baþta endiþe yaratmýþtý. 63
yolcu da durum hakkýnda hiçbir bilgiye ulaþamýyordu. Yetkililer uçuþla
R
ilgili formalitelerin doldurulmadýðýný
ve idari sorunlarýn bulunduðunu öne
sürmüþlerdi. Fakat Belçikalýlar durumu
anlamakta
gecikmedi:
Ruanda
Silverback þirketine ait DC-8 modeli
bir uçaðýn 6 aydýr Brüksel
havalimanýnda bekletilmesine kýzan Ruandalýlar,
Belçika’ya karþýlýk vermek istemiþ. Silverback
þirketi, geçen seneki
facialardan sonra kara
listeye alýnan þirketler
arasýnda bulunduðu için
Belçikalýlar tarafýndan uçuþ izni alamýyor.
Bu olaya tepki gösteren Belçika
hükümeti, sebepsiz yere kalkýþ izni
verilmemesinin uluslararasý hukuka
aykýrý olduðunu savundu.
Asya uygarlýklarý damgasýný vuracaklar.
Bu yeni uygarlýklarýn öncüsü Türkler
olacaktýr. Türk güneþi tüm insanlýðý ýsýtacak. Mazlumlarýn umudu olacaðýz.
Bizler fazla þey istemiyoruz.Yalan
býraksýnlar. Karabað´da iþgale son versinler. Kýbrýs´ta oyunu býraksýnlar, pancar,tütün, pamuk ekmemize karýþmasýnlar, yeter. Biz Brüksel´den yöneltilmek istemiyoruz. Buralarda hepiniz
birer bekçi kulesinin erleri olmalýsýnýz”
dedi.
Liège Üniversitesi’nden Türk bilim adamýna ünvan
iège Üniversitesi, 30 Mart 2006
tarihinde Bilim Dünyasýndan 8
þahsiyete, "Honoris Causa"
ünvaný verecek. Söz konusu þahsiyetler arasýnda 1966 yýlýnda ODTÜ
Yüksek Onur Diplomasý, New York
Üniversitesi Elektrik Mühendisliði ve
Paris VI üniversitesi Matematik
Bilimleri Doktorasý sahibi Profesör
Sami Erol Gelenbe de bulunuyor.
L
Prof. Gelenbe, 1996 yýlýnda Roma
Üniversitesi, 2004 yýlýnda Ýstanbul
Boðaziçi Üniversitesi’nde "Honoris
Causa" ünvanlarýna, 1992 ve 2001 yýllarýnda Fransa'da "Ordre National du
Mérite" ve 2003 yýlýnda "Palmes
Académiques", 15 Þubat 2006 kararýyla Ýtalya'da "Commendatore al
Merito della Reppublica" ödüllerine
layýk görüldü.
Belçika’da
‘Türk toplumunu etkilemenin en
etkili yolu’
Binfikir gazetesine ilan
vermektir!
Amacýmýz
‘siyasi çizgi’
deðil, nitelikli bir
‘yayýn çizgisi’
www.binfikir.be
Belçika’nýn
‘Türkçe’ gündemi
DHB163-250x350-Tk.pdf
27/02/06
14:06:23
Brüksel’den Afyon’a
yol epey uzun!
C
M
J
CM
MJ
CJ
CMJ
N
Ama merak etmeyin, “DHB seyahat destek paketi” Avrupa’da ve Türkiye’de,
Anadolu’nun her kö≤esine kadar size yolda≤lık etmek için hazır.
Tasasız ve huzur içinde tatile çıkmak her ailenin rüyasıdır. Ama maalesef,
Üstelik “DHB seyahat destek paketi”, baska paketlerin aksine aracınızın
bazen yolda ba≤ınıza hesapta olmayan problemler gelebilir. Böyle
Anadolu’da kar≤ıla≤abilece∑i problemlerde de yanıba≤ınızda. Bu Belçika’da
durumlarda pani∑e kapılmanıza artık hiç gerek yok! Dünyanın neresinde
bir ilk! Bize danı≤madan yola çıkmayın! Daha fazla bilgi için:
olursanız olun Inter Partner Assistance’ın DHB Bank mü≤terileri için özel
Brüksel ≤ubesi
tel. 02 221 04 67
olarak hazıladı∑ı “DHB seyahat destek paketi” hemen yardımınıza ko≤uyor.
Anvers ≤ubesi
tel. 03 229 19 30
Ipa Inter Partner Assistance NV/SA, compagnie d'assurance agréée
sous le numéro de code 0487 pour pratiquer les assurances voyage.
Numéro d’entreprise TVA BE 0415.591.055 RMR Bruxelles
Avenue Louise 166 B1 - 1050 Bruxelles
tél: +32(0)255 04 00 • www.ip-assistance.be
CBFA 61143, TVA BE 0464.655.437, RPM Bruxelles
www.dhbbank.be
Sayfa 16.qxp
28.02.2006
09:17
Seite 1
Mart 2006
ARTfikir
16
Anvers’ten bir festival geçti
0090 Sanat Festivali on gün boyunca güncel Türk sanatýndan kesitler sundu.
[email protected]
Kurtlar Vadisi IRAK
urtlar Vadisi Irak mý yoksa Amerika mý bilinmez ama bu filmden en çok gocunanlar
Amerikalýlar ve yanlýlarý oldu nedense. Savaþ insanoðluna hep ilham olmuþtur. Sinemacýlar da dramayý kullanmada profesyonel olduklarýndan önlerine sunulan bu firsatý neden kullanmasýnlar?
Kurtlar Vadisi Irak, bu konularý ele alan bir ilk
deðil. Film tarihinde en acýmasýz filmler,
Hollywood'dan çýkmýþtýr. Kaldý ki bu filme yabancý düþmanlýðýný savunuyor, diyenlere de sesleniyorum: Yabancý düþmanlýðýný savunan filmler en çok
Amerika'da yapýlmýþtýr ki, buna masum görünen ve
ucu intaharlara kadar
varan çizgi filmler de
dahil. Hollywood'un yýlNazi yanlýsý filmlardýr yaptýðý savaþ filmlerin hiçbirine
lerinin çocuklar için özel
yasak koymayan
oyunlarý, tiþörtleri ve
Almanya, bu filme okul eþyalarý dahi çýkýnca kimse tepki gösterkoyduðu tepkiyi
miyor
ama
film
gerçekten arkasýn- Türkiye'de yapýlýnca, artý
Amerika'nýn iþine gelda durarak savumeyince herkes söz
nabilir mi, bilhakký istemeye baþlýyor.
Ben Amerika dýþýndan
miyorum.
gelen bütün tepkilerin
yine Amerika'nýn baskýsý
doðrultusunda olduðuna inanýyorum. Yoksa savaþýn
veya korkunun ilk yansýdýðý film deðil, Kurtlar
Vadisi Irak.
Nazi yanlýsý filmlerin hiçbirine yasak koymayan
Almanya, bu filme koyduðu tepkiyi gerçekten arkasýnda durarak savunabilir mi, bilmiyorum. Bunu
Kurtlar Vadisi Irak'tan sonraki filmler gösterecek.
Bu filme aðýr tepkiler veren Amerika'nýn film tarihine þöyle bir gözattýðýmýzda, ilk savaþ filmleri
Amerikalýlarýn kendilerine aittir ki bunlarýn genelinde de yabancý düþmanlýðý ön planda ve önemsenerek görüntüleniyor. Örneðin, 1898'de çekilen ilk
savaþ filmi, 90 saniyelik kýsa metrajlý 'Tearing Down
the Spanish Flag' (J. Stuart Blackton ve Albert E.
Smith). Amerika-Ýspanya savaþý sýrasýnda yapýlan
film, Küba/Havana'daki hükümet binasýnýn
Amerikan birliði tarafýndan yeniden ele geçirilmesini görüntülüyor. Yabancý düþmanlýðýný savunan
ikinci savaþ filmi, yine Amerikalýlara ait, D.W.
Griffith’in klasikler arasýnda bulunan 'The Birth Of
A Nation' (1915). Ve Griffith aþýrý saðý açýk açýk
savunmasýna raðmen döneminde Amerika'nýn en
çok destek alan baþarýlý ve önde gelen yönetmeni
olarak görülüyordu.
Kurtlar Vadisi Irak, bence Türk Sinemasý’nda sinema formatýnda yapýlan en iyi birkaç filmden biri.
Ýçeriðine gelince, çok da anormal ve gündeme
yabancý bir konu deðil. Geçen hafta Amerikan
askerlerinin yaptýklarý vahþetin fotoðraflarý
Avustralya medyasý tarafindan bütün dünyaya daðýtýldý. Fotoðraflarý görünce, Kurtlar Vadisi Irak'taki
görüntüler yine de gerçeklerin yanýnda çok hafif
kalýyor. Ve bence filmin yönetmeni Serdar Akar
bütün bunlara raðmen Amerikan gerçeklerine çok
insaflý davranmýþ.
K
ans, müzik, tiyatro,
görsel sanatlar ve sinema’dan oluþan program, sanatsal açýdan muhteþemdi. Anadolu Tiyatro Grubu’ndan
tanýnan Mesut Arslan ve Aliye
Kurumlu’nun, iki sene gibi kýsa
bir süre içinde yakaladýklarý bu
baþarý daha da pekiþtirilebilir:
Flaman Kültür Bakalýðý’ndan
sürekli ödenek almaya hak
kazanan 0090’ýn, organizasyon
açýsýndan da gitgide profesyonelleþeceðine inanýyorum.
Yýllardýr “kendimizi tanýtamýyoruz” diye yakýnýrken Bel-
festival tam uyuþmuyor. Yani
ailece “haydi bu akþam festivale
gidelim” denecek bir festival
deðil, bu doðru. Bu anlamda
Türklere tam olarak ulaþamamak, baþarýsýzlýk deðil, fakat
Türk toplumunu önemsemiyoruz diye de bir þey yok.” Mesut
Arslan da Belçikalýlara ulaþmanýn daha kolay olduðunu anlatýyor: “Flamanlar için birkaç afiþ
ve flyer yapýyoruz, astýrýyoruz,
ve bunlarýn ulaþmalarý gereken
yere ulaþtýklarýný biliyoruz.
Türklerin ilgisini çekmek için
çok daha fazla çaba harcadýk.
Türk medyasýndan daha fazla
ilgi bekliyoruz açýkçasý. Binfikir
luða sürükledi. Gerçek prova
sayýlabilecek çalýþmalar sadece
bir hafta sürmesine raðmen
ortaya güzel bir konser çýkmýþ.
0090’a özel bir baika kreasyon
da Kassandra adlý oyundu. Tek
kiþilik olduðu için baþta ýsýnamadýðým oyun ilerledikçe,
Övül Avkýran’ýn performansý
“baþka oyuncu fazlalýk olurdu”
diye düþünecek kadar fikrimi
deðiþtirdi.
Yetkililerin en çok yadýrgadýklarýný söyledikleri Playback
adlý oyunu da genel olarak
baþarýlý buldum. Gerçekle sanal
arasýnda ince bir çizgide geliþen
hikayelerin sayýsý fazlaydý, ama
çika’nýn ikinci kenti olan
Anvers’in kültür takviminde
artýk her sene bir Türk Festivali
yer alýyor. Diðer faaliyetlerin tersine bu Festival, “Türklerin
Türklere düzenlediði” bir etkinlik deðil. Belçikalýlara güncel
Türk sanatýný tanýtmaya yönelik.
Zaten 0090’ýn çýkýþ noktasýný da
Aliye ve Mesut þöyle özetliyorlar: “Bizler daha önce Flaman
sanat merkezlerine gidince Çek,
Rus, Ýspanyol sanatçýlar izleyebiliyorduk. Kendimize sorduk:
neden Türk sanatçýlardan kimseyi göremiyoruz? Yani hep
kendimize gösteriler düzenliyoruz. Ali Baðseven film getiriyor,
konser düzenliyor. Ama sürekli
olarak Belçikalýlara da bizim
sanatýmýzý tanýma imkaný sunmak lazým.”
Belki de bu yüzden tek zayýf
noktasý, Türk kökenli izleyicilerin bazý gösterilere az raðbet
göstermeleri. Aliye Kurumlu bu
konuda çok enerji harcadýklarýný
belirtiyor: “Türklere nasýl ulaþýrýz sorusuna cevap arýyoruz. Bu
sene bir hayli yoðunlaþtýk:
Binfikir’le ortak çalýþma, eðlence.be’ye yöneldik. Ama aslýnda
Türk toplumunun buradaki profiliyle bizim yapmak istediðimiz
ve Cumhuriyet’ten Zeynep Oral
hariç, Türk medyasýndan kimse
doðru düzgün ilgi göstermedi.
Yahu Brüksel’de o kadar Türk
gazeteci var, bunlar iþleri için
bile olmasa kendileri için hiç mi
sinemaya, dansa ve tiyatroya gitmez?”
Her þeye raðmen benim izlediðim 6 gösteride salon, beklediðimden çok daha kalabalýktý.
Ve Türk seyirci oraný azýmsanmayacak düzeydeydi.
Alýþtýðýmýz gösterilerin dýþýnda
bir format ve içerik olsa da,
hatta “buradaki Türklerin profiline uymuyor” dense de –ki
doðruluk payý var,– bence bu
oraný yükseltmek mümkün,
çünkü sanatta seviye ne olursa
olsun, herkes kendince bir þeyler hissedebilir ve gördüðüm
temsillerin tümü herkesi etkileyebilecek güzellikteydi. Alternatif sanatýn, deneysel çalýþmalarýn da sunulduðu bu festivale
bilhassa gençlerin çok daha
fazla ilgi gösterebileceklerine
inanýyorum.
Açýlýþ
konserinde
Sema
Moritz’in tangoyla kanto arasýnda dolaþan sesiyle söylediði
Ýstanbul þarkýlarý, izleyicileri
eskiye doðru büyülü bir yolcu-
teknik olarak ulaþýlmak istenen
seviye, oyunculuðu çok zor
kýlýyordu ve az sayýdaki pürüze
raðmen oyuncular belli bir
seviye tutturmayý baþardýlar.
Doruk noktasý ise bence Ziya
Azizi’nin Dervish in Progress
adlý dans sunumuydu. Sema
gösterilerinin özündeki tüm
unsurlarý koruyarak günümüze
bu denli baþarýlý þekilde uyarlamasý, duygusal olarak çok güçlü
bir performans doðurdu.
Aydýn Teker’ýn Momentum
adlý dans gösterisi, belki Ziya
Azizi’den hemen sonra programlanmasa çok daha etkili
olurdu. Gördüklerim arasýnda
en “deneysel” gösteri buydu
diyebilirim.
Sonuçta organizasyon olarak
eleþtirilecek yönler yok deðil.
Ama festivalin sanatsal deðeri ve
Belçikalýlara güncel Türk sanatýný tanýtmadaki rolü çok yüksek.
Tek temennim, bu giriþimin
Belçika’da yaþayan ve sanatla
ilgilenen Türkleri çalýþmalarýnda
ilerlemek için kamçýlamasýdýr.
Çünkü çalýþmalarýný sunmak için
baþvurabilecekleri ve seyirciyle
buluþabilecekleri bir platform
var artýk.
Erdem Resne
D
Sayfa 17.qxp
28.02.2006
09:29
Seite 1
Mart 2006
ARTfikir
17
kü l t ü r s a n a t
etkinlik takvimi
Haluk Levent konseri
sadece Gent’te
Gent Belediyesi Kültür Merkezi " De
Centrale " 2 Nisan Pazar günü Haluk
Levent konseri düzenliyor. Haluk
Levent'in Belcika'da verecegi tek konser
olan bu etkinlik Kültür Merkezi'nin
Kraankindersstraat 2, 9000 Gent
adresindeki salonunda gerçekleþecek.
Tarih: 2 Nisan Pazar
Saat: 20.00
Yer: Kraankindersstraat 2, 9000 Gent
Bilgi- rezervasyon: 09/265.98.26
[email protected]
www.decentrale.be
E
S
K
Ý
y
a
þ
a
m
l
a
r
E
S
K
Ý
m
e
k
a
n
l
a
r
Belçikalý müzisyenlerden
Türk müziði konseri
Çoðunluðunu
Belçikalý müzisyenlerin oluþturduðu Kybele
topluluðu, türküleri kendi
yorum ve
düzenlemeleriyle sahneye taþýyan ve yedi müzisyenden oluþan bir
grup. Grubun tek Türk kökenli müzisyeni ise baðlama sanatçýsý Cumali Bulduk. Grupta Cumali Bulduk
baðlama, Dieter De Mits basgitar, Sammy Daese
flüt, John Snauwaert saxafon ve klarnet, Johan De
Baets vurmalý çalgýlar Tine Vandenbussche akordeon
ve grubun solisti Hilde De Clercg darbuka ve davul
çalýyor. Kybele'nin konseri De Centrale Kültür
Merkezi'nde gerçekleþecek.
Tarih: 16 Aralýk Cuma
Saat: 20:00
Yer: DE CENTRALE KÜLTÜR MERKEZÝ
Kraankindersstraat 2, 9000 Gent
(turbinezaal)
Fiyat : 7,-euro (üyeler ücretsiz)
Bilgi ve reservasyon: 09/265.98.2 6
Attila Bakiroglu
[email protected] / www.decentrale.be
‘Dostlarýn mapushanesi’
rüksel’in kuþkusuz
en ilginç sokaklarýndan biri, ayný
zamanda en lüks otelinin
bulunduðu sokaktýr. Belediye
Sarayý’nýn tam arkasýndaki
Otel Amigo olarak bilinen
mekân, ismini bulunduðu
sokaktan alýyor. Ýspanyollar
16. yy’da Engizisyon savaþlarý
sýrasýnda Flaman topraklarýný
ele geçirdiklerinde, Brüksellilerin konuþtuklarý Flamanca
þiveyi bilmiyorlardý. Sokaðýn
adý olan Vrunt kelimesini,
Vriend ile karýþtýrmýþ, ve dolayýsýyla Ýspanyolca
arkadaþ anlamýna gelen “Amigo” olarak çevirmiþlerdi. Oysa Vrunt, “hapishane” demekti.
Amigo kelimesi, zamanla Brüksel þivesinde
“hapis” anlamýný kazandý. Çünkü bugün o þaþaalý
otelin bulunduðu bina, ortaçaðda küçük suçlar
iþleyenlerin, sarhoþ ve varoþlarýn hapsedildiði ve
o zamanlar için bir hayli “rahat” sayýlabilecek bir
cezaevini barýndýrýyordu. Ayrýca Engizisyon’un ilk
B
yýllarýnda Ýspanyollara direnen Protestanlar da burada hapsedildi ve rivayete göre
onlar da arkadaþlýklarýný simgelemek için
ironik olarak bu
cezaevine Amigo ismini vermiþler. Amigo, evsiz barksýzlarýn,
eþleriyle kavga etmiþ
ve evden kovulmuþ
erkeklerin de üç geceyi aþmamak þartýyla
kalabilecekleri
bir
yerdi. Tesadüfler gereði gerçekten de ismi gibi
“dostane” bir hapisti bu. Amigo’da geceleyenler
arasýnda, Fransýz edebiyatýnýn en büyük ve tutkulu “dostluk” hikayesine ortak olan Verlaine de
bulunuyor. Verlaine, 10 Temmuz 1873’te tartýþtýðý
þair sevgilisi Rimbaud’ya place Rouppe yakýnlarýnda ateþ etmiþ ve cezalandýrýlmýþtý.
Erdem Resne
[email protected]
Maydanoz terapiler
eçenlerde birkaç kiþi son yazýlarýmý eleþtirerek, beni Belçika’yý daha iyi tanýmaya davet
etti. Özelliklede “Yaðmur taþý ve yitik Belçýka”baþlýklý
yazýmý yanlýþ bulmuþlar. Olabilir. Ben beðeni çabasýyla deðil, insaný düþünerek yazarým. Belki bu fark
anlaþýlamamýþ olabilir.
Söz konusu yazýmda, Belçika’da yaþanan son
siyasi geliþmeleri deðerlendirerek, ülkeyi sahte hýrsýz
Valonlar ile Flaman kovboylarýn kol gezdiði bir yere
benzetmiþtim. Yobazlaþan
toplum ile soysuzlaþan siyaYobazlaþan
set arenasýnda olup bitenleri dikkate alarak yazdýðým
toplum ile soybu yazýma, yeni örnekler
suzlaþan siyaset
vererek kaldýðým yerden
arenasýnda olup devam edeceðim:
1- Liege’de kuyumcubitenleri dikkate
luk yapan ve çifte tabiiyetli
alarak yazdýðým Feridun ile Yýldýrým Kaynak
bu yazýma, yeni adlý kardeþlerin bir gün teleörnekler vererek fonlarý çalar. Kendisini
Meuse nehri aþaðý bölgesi
kaldýðým yerden Federal Polis Karakol’unda
görevli bir komiser olarak
devam
tanýtan kiþi, birkaç gün önce
edeceðim...
çalýnan bir banka kartý üzerine yaptýðý araþtýrmadan
bahseder. Önyargýlý, ima
dolu sözlerinden biri “Eðer dürüst bir yabancýysanýz,
bu banka kartý ile sizden alýþ veriþ yapan kiþiyi veya
kiþileri ele verirsiniz” olur.
2Yine Liege’de, dönercilik yapan ve çifte
tabiiyetli Murat Boða, her yýl olduðu gibi ocak ayýnda Avusturalya’daki akrabalarýný ziyaret etmek üzere
bu ülkenin Brüksel Baþkonsolosluðuna vize isteminde bulunur. Ancak, Avusturalya’nýn yeni terör yasasý
sonucu “Türkiye Adana” doðumlu olduðu için otomatik vize isteði reddedilmiþtirr ...
3Belçika Patronlar Federasyonu diyebileceðimiz FEB Baþkaný’nýn resmen kabul etmiþ olduðu gibi
eþgalleri veya adlarý yabancý olanlarýn, iþverenler tarafýnca maruz býrakýldýklarý yabancý düþmanlýðý ise
utanç verici bir baþka örnektir.
Belçika’da yaþadýðýmýza göre bunlar da yazýlmalýdýr. Toplum içindeki sorumlulukta bize düþeni yaparak, olumsuzluklarý ve haksýzlýklarý azaltmaya çalýþmalýyýz. Ateþi söndürmek için bir kuþun gagasýnda
taþýdýðý bir damla su gibi, her birimiz, kendi gücü
oranýnda bir damla katkýda bulunduðu zaman, toplum olarak ne denli büyük bir güç ve çözüm kaynaðý olduðumuzun farkýna vararak, eþit ve özgür bir
insan olmanýn gücünü ve güzelliðini yaþayacaðýz.
Kardeþliðe, barýþa ve huzura giden yol, her birimizden katký ve fedakarlýk gerektirir. Belçikalý, Japon
veya Türk olalým, ne deðiþir ki. Her zaman suni hayat
bildiðini okumamalý.
Her ülke yöneticisi veya insanlar toplumu olarak
“Maydanoz terapilare” son verilmelidir. Artýk, zaman
yola koyulma zamanýdýr.
Onun için deðer üreten, yaþantýnýz olsun dilerim.
Deðilse, bol maydanozlu köfteleriniz afiyet olsun
derim.
G
Sayfa 18.qxp
28.02.2006
09:31
Seite 1
Mart 2006
18
Hayt Huyt
Park Haydar
Abi
“Delikanlý adamýn köþesi...
Lightlar ve yumuþaklar okumasýn!”
Belçika’yý Eurovision’da Hadise temsil etsin
Mayýs ayýnda yapýlacak olan Eurovizyon þarký yarýþmasýnda Kate
Ryan Belçika’yý temsil edecek. Fransýzca bir cümle var içinde, þarký
Ýngilizce. Böyle yaparak puan toplayacaklarýný sanýyor açýkgöz
Belçikalýlar. Aha buraya yazýyom. Yine nal toplayacaklar. Halbuki
Hadise’den içinde Türkçe metinler bulunan Ýngilizce bir parça
Belçika’ya tavan yaptýrýrdý. Bu çýtýr kýzýmýzýn seksi sesi ve görüntüsü
izleyenlerin aðzýný sulandýrýyor. Avrupa’daki Türklerin SMS mesajlarý
yeterdi de artardý bile þerefsizim. Bu kez olmadý ama gelecek sene
Hadise’yi göndermeleri için bizim Guy ile (Verhofstadt – kendisi
baþbakan ve yakýn arkadaþým olur) konuþacaðým.
Toplu olarak elçilik duvarýna iþeme eylemi yapacaðýz
Dandik Danimarka, basýn özgürlüðü ile hakaret arasýndaki farký
anlasýn diye tüm bu olaylarýn yaþanmasý mý gerekiyordu. Bu konuda yorum yapmayacaðým. Açarsam aðzýma baþka konulara yer kalmayacak. Yine de Müslüman mahallesinde salyangoz karikatürü
çizerek cami duvarýna iþeyen Danimarka’yý protesto etmek için
bizim çocuklarla Danimarka elçiliðine gidip toplu olarak elçilik
duvarýna iþeme eylemi yapacaðýz.
Binfikir “Kurtlar Vadisi Irak” afiþi versin
Daha filmin galasý yapýlmadan, daha hiçbir yerlerde gösterilmeden “Kurtlar Vadisi Irak” filmini bana, Brüksel’e getirdiler. Þahsen
çok beðendim. Yapýmcý çocuklara daha o zaman demiþtim bu filmin rekor kýracaðýný. Dizisini de hiç kaçýrmam. Aynen bizim alemin
TV’ye uyarlanmasý. Belçika’ya geldik kahve köþelerine týkandýk kaldýk. Bazen þeytan diyo ,”git Türkiye’ye, topla eski ekibini, dal
Irak’a”anasýný satayým. “Yankee go home” yaz jiletle tüm iþgalcilerin
vücuduna. Belçikalýlar 16 yaþýndan küçükleri almýyorlarmýþ filme.
Maksat izleyen sayýsýný azaltmak. Savaþa da almasanýz ya 16 yaþýndan küçükleri. Irak da ölen çocukarýn hesabýný verin siz önce.
Filmde olsa da Türk’ün gücünü, þahlanýþýný görmek güzel.
Hepinizin filme gitmesini öneririm þahsen. Tövbe tövbe, kafamýn
tasýný attýrýp (konumuz kafatascýlýk deðil) yine bana ciddi yazdýrdýlar. Afiþ olayýna gelince; söyleye söyleye dilimde tüy bitti. Bence
sadece afiþ deðil, Kurtlar Vadisi eki versin Binfikir her sayýsýnda.
Ben böyle medeniyetin...
Hollanda'da kendini yalnýz hisseden yaþlýlar, Brabant kentinde
"DGM Yaþlýlara Hizmet Servisi" adýyla açýlan þirketten saati 28
Euro'ya, sohbet etmek, beraber dolaþmak yani sosyal iliþki kurmak
için "arkadaþ" kiralayabileceklermiþ. Bak sen þu medeniyet dediðin
tek diþi kalmýþ canavarýn iþine. Medeniyetin kalbi de kalmamýþ birader. Sadece parasý olan yararlanmasýn, madem yapýyosunuz bu iþi
adam gibi yapýn. Bu hizmet için verilen para “sosyal terapi” masrafý olarak mütüvelden çekilebilsin. Parasý olmayan yalnýzlara Haydar
abiniz kucaðýný açýyor. Gelin istediðiniz kadar sohbet edelim.
Kahvede iki el de okey atarýz. Bu hizmetim bedava, çaylarýnýz da
Haydar Abi’nizden!
9 Mart da “Erkekler Günü” olarak kutlansýn
Eþitliðinizi sevsinler sizin. Madem eþitlik istiyorsunuz, 8 Mart
Kadýnlar Günü var da neden Erkekler Günü olmuyor? Hadi göreyim
feministliðinizi. Bakalým destekleyecek misiniz bu önerimi. Bana
kalsa kadýnlara “Çamaþýr Günü” yeter de artar bile. Haa unutmadan
yazayým; “Erkekler Günü” dediysek bu “Light Erkekler Günü”
olmayacak. Sadece delikanlýlar kutlayacak bu günümüzü.
Çýkaracaðým gazeteye isim arýyorum.
Gazete çýkaracaðýmý geçen sayýda yazmýþtým. Þimdi gazeteye isim
arýyoruz. Arkadaþýn biri HAYDARÝ adýný önerdi. Sizlerin de önerilerini bekliyorum.
Sayfa 19.qxp
28.02.2006
06:17
Seite 1
Mart 2006
19
Türkçe yayýnlarla Türkiye’ye
özlem gideriyoruz
SEVÝM MURAT
Heusden-Zolder Belediye
Meclis Üyesi (CD&V)
yýlýnda Mommeplas mahallesinde
eðitim üzerine çalýþmalar yapmakla görevlendirilmiþtim. Ýki
haftada bir annelere eðitim ile
ilgili, bilgi günleri düzenlemek ve
herhangi bir durumda destek
olmaktý, fakat gösterdiðimiz
çabaya karþýn çok az anne toplantýlara katýlýrdý.
Çanak anten üzerinden yayýnlarýn baþladýðý dönemde, sürekli
annelerin Türk programlarý hakkýnda sohbetlerine þahit oluyordum ve neden bu konunun
anneler için bu kadar önemli
olduðunu anlamak için bir toplantý yapmaya karar verdim.O
gün lokalimiz dolup taþtý ve o
zaman çanak üzerinden Türkçe
yayýnlarýn, anneler için ne kadar
önemli oldugunun farkýna vardým. Çanak antenle Türkçe ya-
1997
yýnlarý neden bu kadar önemli
bulduklarýný sorduðumuz zaman
verilen cevap: “Flamancamýz
yeterli olmadýðý için Belçika TV
kanallarýný izleyemiyoruz, bizim
kültürümüz (adet, örf) ve dinimiz hakkýnda hiçbir program
yok. Türkçe, biz ve çocuklarýmýz
için çok önemli. Bizler halen
Türküz ve Türkiye’yi özlüyoruz
ve bu yayýnlarla Türkiye özlemimizi gideriyoruz.”
2006 yýlýný yaþadýðýmýz þu günlerde de hala çanak yayýnlarýnýn
Türk ailelerinde önemli yeri var.
Genelde birinci, ikinci kuþak
ve Türkiye’den yeni gelen gelin
ve damatlarýmýzýn dil sorunu
olduðu için Türkçe yayýnlar tercih ediliyor. Buna da olumsuz
bakmamak lazým. Türkçe yayýnlarda da çok güzel eðitici programlar oluyor ve bunu etrafýmdaki kiþilerden duyuyorum. Bazý
görüþler ve konular (politika, eðitim, din, kadýn ve erkek farký
vs…) hakkýnda tartýþýlabiliyor.
Bildiðiniz gibi Türkiye’de yaþayan insanlar ve burada yaþayan
insanlar arasýnda çok fark var,
Televizyonlar, burada yaþayan
insanlara Türkiye’de yaþayan toplum hakkýnda olumlu ya da
olumsuz örnekler sunabiliyor.
Burada önemli bir noktaya
deðinmek isterim. Biz Belçika’da
yaþýyoruz. Türkiye bizi nasýl ilgilendiriyorsa, Belçika’nýn da bizi
ilgilendirmesi gerekiyor. Çünkü
senenin 10 ayýný Belçika’da
yaþýyoruz. Belçika’da okula
gidiyoruz, Belçika’da çalýþýyoruz
vs… Belçika, eðitim, politika,
kanunlar
vs.
alanlarýnda
Türkiye’den farlýlýklar gösteriyor.
Biz Türk toplumu olarak bu
konular hakkýnda kendimizi bilgilendirmeliyiz. Belçika’da olup
bitenleri de takip etmeliyiz.
Örneðin Belçika’nýn yabancýlar
hakkýndaki politikalarý nelerdir,
bizim bu toplumda yerimiz nedir,
eðitim konusundaki sorumluluklarýmýz, vs… Bu memlekette
yaþadýðýmýz süreçte Türkiye’ye
olan ilgi ve sorumluluðumuzu da
göstermeyi ihmal etmemek gerekiyor.
Köþe baþýna dönerci açar
gibi TV kanalý açýlýyor
SÜLEYMAN ÖZDEMÝR
Schaerbeek Belediye
Meclis Üyesi (Ecolu)
anak antenler aracýlýðýyla
Türk Televizyonlarý’nýn
tüm dünyaya yayýn yapmasý ilk
baþta çok umut vericiydi.
Türkçe’yi sadece Türkiye’nin
Sesi Radyosu ya da sýnýrlý sayýdaki yabancý radyo ve TV’lerin
programlarýndan izlerken, birden çok sayýda TV kanalýna
ulaþmak sevindiriciydi. Özellikle
Türkiye’deki özel TV‘ler, resmi
televizyon imajýný kýrabilmek
için sinema dünyasýnýn en marjinal ve klasikleþmiþ filmlerini
yayýnlýyorlardý ancak bunun
devamýný
getiremediler.
Sorgulanýp, iyi algýlanýlsaydý,
aslýnda bizler için, özellikle de
öz kültürünü, anadilini ve
dünyada olup bitenleri anlamak
(Ýyi Fransýzca ve Flamanca bilmeyenler için) amacýyla kullanýlabilecek araçlar haline getirilebilirdi TV’ler. Türkçe olsun ya
da baþka dilde olsun, TV’ler
Ç
günümüzde insanlarý sorgulamadan kabul eden, ezberci, pasif
“program tüketicisi” haline çeviriyor. Eski Türk filmlerindeki
hayatlar yeni dizilerle tekrardan
ýsýtýlýp “sanki yeniymiþ gibi” önümüze getiriliyor. Televolevari
yayýncýlýk sonucu hem toplum
uyutuluyor, hem de dünyanýn
gerçek gündeminden uzaklaþtýrýlýyor. Yoksa köþe baþýna dönerci
açar gibi 100’ün üzerinde Türkçe
yayýn yapan televizyon mantar
gibi ortaya çýkmazdý. Bunlara
Avrupa merkezli gecekondu
TV’ler de eklendi. Bir güzel
örnek olsaydý, düzeyli bir yayýn
çizgisi tuttursaydý, diðerleri de
onu izleyebilirdi. Ancak þu anda
TRT dýþýnda maalesef örnek alýnabilecek TV yok. Aslýnda
Belçika devlet TV’leri örnek alýnabilir. Ticari kaygýlardan arýndýrýlmýþ, yeterince mali desteðe
sahip oluþumlar Türk insanýna
daha yararlý olabilir. TRT’de kýsmen de olsa bunu görebiliyoruz.
Her TV’nin bir de Avrupa’ya
dönük yayýný ya da kanalý var.
Bunlar Avrupa Türklerinin
ihtiyaçlarýna göre deðil, reklam
pazarýndan pay alabilmek için
acelece ortaya çýkarýlan programlardan oluþuyor. Avrupa
Türklerinin tepki göstererek bu
kanallardan kendilerine yakýþan,
düzeyli yayýnlar yapmalarýný
istemeleri gerekir. TV’lerin
kolaycýlýðý ve uyuþturucu etkisi,
kitap okumak, sinemaya ya da
tiyatroya gitmek gibi deðerleri
teker teker yok ediyor. Ýçinde
bulunduðumuz ülkede kaliteli
TV örnekleri varken bizler gidip,
hemþehri TV’leri izler olduk.
(Konya TV, Bursa TV, Ege TV
v.b.) Birbirinin kopyasý TV’ler,
birbirinin kopyasý insanlar yetiþtiriyor. Halbuki böylesi geliþmiþ
bir teknoloji ürünü, insanýmýzý
geliþtirmek için de kullanýlabilirdi. Ayný cep telefonunda ve
internette olduðu gibi biz teknolojiden “sadece tüketici” olarak
yararlanýyoruz.
Böyle laflar ediyorum ama
inþallah, seçim zamaný, ben de
diðer politikacýlar gibi, Türk
TV’lerine çýkýp seçmenlerime
ulaþmak için araya adam sokmak zorunda kalmam!
[email protected]
Karþýlýklý kýþkýrtma:
KAKArikatür!
azetecilikte düþünce özgürlüðü insanlar arasýnda kin, nefret ve düþmanlýðý kýþkýrtacak
biçimde kullanýlamaz. Karikatürün Osmanlý'ya giriþi
Avrupa’dan yüzyýlý aþkýn bir süre sonradýr ama Ýlhan
Selçuk’un sýkça vurguladýðý gibi “Ýslam dünyasýnda
mizah, Aydýnlanma'dan önceki Hýristiyanlýk coðrafyasýnda geçerli mizahtan kat kat daha özgürdür,
Bektaþi Babasý'nýn eþi menendi Avrupa'da yok!..”
Batý’da ifade özgürlüklerinin sýnýrý hep olmuþtur.
Söz konusu sýnýrlar, yasalar ve toplumsal uzlaþmayla çizilir. Yasalar ýrkçýlýðý yasaklar örneðin. Yasal bir
engel olmamasýna karþýn hiçbir büyük gazete engelliler, eþcinseller, Çingenelerle dalga geçen karikatürlere yer vermemeye özen gösterir.
Batý emperyalizminin
silahlý iþgaline boyun eðen
Müslümanlarýn, simgelere
Anadolu gülmegösterdiði tepkinin, tarihce geleneðimizsel, siyasal ve toplumsal
deki ''hiciv'' ile
nedenlerini ve çeliþkileri
sorgulamalýyýz. Senaryo''küçümseme'' yi
sunu Amerikalý profesör
ayýran bilgeliði
Samuel P. Huntington'un
ne yazýk ki tartýþ- yazdýðý ''Uygarlýklar Çatýþmasý'' oyunu mu sahneleýlan karikatürlerniyor yoksa? Amerika'ya
de göremiyorum. göre çok daha laik ve
demokratik bir yapý taþýyan AB, yine Amerika'nýn
etkisi ve yönlendirmesiyle Müslümanlarý rencide
eden Hz. Muhammed hakkýndaki çizimlerin yol açtýðý son karikatür krizi dolayýsýyla, ''Uygarlýklar Çatýþmasý'' senaryosunda kendisine biçilen Ýslam karþýtý
ve Amerika'nýn dünya egemenliði oyununa uygun
olan yeni bir rolü kabul etmemeli.
Hazreti Ýsa'nýn, Batý basýnýnda film, karikatür,
piyes ve müzikallerde, hiçbir gerçek Müslümanýn
bile tüyleri ürpermeden izleyemeyeceði biçimde
eleþtirildiði veya mizah konusu yapýldýðýný yadsýyamayýz. Ancak, Ali Sirmen’in net bir þekilde ifade ettiði gibi, “bütün bu eleþtirilerin, kendi toplumlarýnda
yüzyýllar sürmüþ bir baþkaldýrýnýn ifadesi olmakla
birlikte, diðer dinlere yönelik eleþtirilerin veya mizahýn, mizah sýnýrlarýný aþarak bir ötekini küçümsemeyi, horlamayý içerir görünüm verdiðini de görmezden gelemeyiz”. Anadolu gülmece geleneðimizdeki ''hiciv'' ile ''küçümseme'' yi ayýran bilgeliði ne
yazýk ki tartýþýlan karikatürlerde göremiyorum. Kriz
yüzünden 50’den fazla insanýn can verdiðini duyunca KAKArikatür demek geliyor içimden.
Krizi kýþkýrtan ve kullanan aþýrý uç Ýslami gruplar
''Müslümanlar özgürlük deðerlerimizi anlamýyor; o
deðerleri paylaþmýyor'' naralarýyla Ýslam’ý dýþlamak
ve Ýslam’a karþý blok oluþturmak isteyenlerin ekmeðine yað sürüyor. Arasýndan Yunuslarý, Mevlanalarý
çýkaran, Bektaþi fýkralarýna gülen, yeri gelince kendisiyle dalga geçmesini bilen Nasrettin Hoca’nýn
torunlarý Anadolu insanlarý olarak, senaryosunu kendimizin yazmadýðý hiçbir oyunda “baþrol” bile verilse oynamamalýyýz.
G
Sayfa 20.qxp
28.02.2006
09:37
Seite 1
Mart 2006
Sivil Toplum
20
Belçika Türk Federasyonu
‘Meydaný boþ býrakýnca çakallar ortada döner’
Hüseyin Þahin
“Belçika’da yaþayan Türkler olarak uyanýk davranmalý, tahriklere kapýlmamalý ve eðitime önem vermeliyiz. Ben olmayý býrakýp, biz olmalýyýz.”
Belçikalý Türk Ýþadamlarý
Derneði (BETÝAD) Baþkaný
elçika Türk Federasyonu’nda (BTF) genel
muhasebe iþleri, cenaze hizmetleri ve baþkan yardýmcýlýðý gibi görevleri üstlenmiþ ve
iki yýldýr da Federasyon
Baþkanlýðý görevini yürüten
Zeki Yarol’a Federasyon’un
amaçlarý, faaliyetleri ve gelecek
planlarýný sorduk. BTF Gençlik
Kollarý Baþkaný Hüseyin Çiçek
ile BTF Gençlik Sorumlusu
Hanifi Saðlam’ýn da katýldýðý
sohbette Belçika’da ýrkçýlýðý da
konuþtuk.
BTF, Belçika’da yaþayan
Türk toplumunda ve özellikle
Türk gençleri arasýnda Türk kültürünü yaþatmak amacýyla çeþitli
kültürel, sportif ve eðitim faaliyetleri düzenliyor. Federasyona,
Belçika’nýn deðiþik bölgelerine
yayýlmýþ 11 adet dernek baðlý.
Siyasetle hiçbir þekilde ilgilenmediklerini belirtiyor. Amaçlarýný, Türk kültürünü gençlere
aktarmak ve asimile olmamak
için ellerinden gelen her þeyi
gibi bayramlarý da kutladýklarýný
belirten Baþkan Yarol, “Nevruz,
Türklerin Ergenekon’dan çýkýþýnýn kutlandýðý bir bahar bayramýdýr. Türklerin dünyaya açýlýþýnýn bayramýdýr. Bunu Kürtler,
Aleviler vs. bizimdir diye sahiplendi ama bu tüm Türklerin bayramýdýr” þeklinde açýklýyor. Son
günlerde
tekrar
alevlenen
Ermeni soykýrýmý tartýþmalarý ile
iliþkili olarak da konferanslar
düzenlediklerini
söyleyen
Baþkan, Diyanet’te yapýlan
Ermeni soykýrýmý ile ilgili toplantýyý biz organize ettik, diyor.
Ermeni soykýrýmý konusunda
aslýnda üniversitelerde okuyan
Türk gençlerine ulaþmak istediklerini ancak henüz bunu gerçekleþtirmediklerini anlatýyor.
Türk toplumuna karþý dürüst
ve Atatürkçü olan herkesle iþbirliði yapabileceklerini söyleyen
Baþkan, “Alevi-Sünni fark etmez,
Türk olduktan sonra herkesle
çalýþýrýz” diyor. Federasyon’un
Gençlik Kollarý Baþkaný Hüseyin
Çiçek ise, Gençlik kollarý olarak
amaçlarýnýn diðer gençlik kollarý
ile birlikte çalýþarak, gençlere
sorunlarýnda yardýmcý olmak
yapmak olarak ifade ediyorlar.
Ayrýca Belçika yasalarýna da saygýlý davranýlmasý gerektiðini vurguluyorlar. Þimdiye kadar yapýlan etkinlikler arasýnda; müzik
ve eðlence, saz ve folklor kurslarý, din ve kültür dersleri ile
Türkçe derslerinin de verildiði
Federasyon’a baðlý tüm teþkilatlarda uyuþturucuya karþý da faaliyetler yapýlýyor. Baþkan Zeki
Yarol, uyuþturucuya karþý mücadele
kapsamýnda,
EYADEmirdað
Yardýmlaþma
ve
Dayanýþma Derneði ile birlikte
Cüneyt Arkýn’ý Belçika’ya getirdiklerini
belirtiyor.
Ayrýca
Çanakkale Zaferi, 30 Aðustos
Cumhuriyet Bayramý ve Nevruz
olduðunu söylerken, “Türküm
diyen herkese açýðýz” diyor
“Topluma uyum saðlarsanýz,
Belçika’da ýrkçýlýk görmüyorum”
diyen Baþkan Yarol, “ben Valon
bölgesinde ýrkçý bir yaklaþým
görmedim. Bizim Ýtalyan ve
Yunan arkadaþlarýmýz evimizde
yatardý” þeklinde deneyimlerini
ifade ediyor. Gençlik Sorumlusu
Hanifi Saðlam ise bu konuda
görüþlerini þöyle ifade etti;
“Belçikalýlar bizi Araplarla karýþtýrýyorlardý. Bizi de onlar gibi
sanýyorlardý. Þimdi bizim konukseverliðimizi gördüler, artýk
bizim farkýmýzý ayýrt ediyorlar”
diyerek gözlemlerini anlatýyor.
Bazý federasyonlarýn geçmiþ-
Serpil Aygün
Bugünün Belçikalý
Ýþadamlarý ve BETÝAD
ugünlerde 40 yýlý aþkýn bir serüvenin, geri
dönüþü olmayan bir noktasýndayýz. Herkesin
malumudur ki asýl sýkýntýlarý yaþayan birinci nesil
buralara “yaban eller “ diyerek, köyündeki ailesine
daha iyi bakabilmek gayesiyle gelmiþti.Ýþte o serüvenin seyri bugün çok farklý mecralara ulaþtý.
Nasýl ki bir zamanlar “Rumeli “ dediði yerleri Ahi
Evranlarýyla, Alperenleriyle, Hacý Bektaþi Veli’siyle,
Mevlana’sýyla vatan bildi ise , bugün de bir çift
“inek parasý” için çýkýp geldiði yerleri kendisine
yurt edinmesini bildi. Bunu yaparken dün, ticarette
Ahi Evran’ý, kalplerin gönüllerin egitilmesinde de
Hacý Bektaþi Veli’si , Mevlana’sý vardý belki; bugün
ise azimli, kararlý, cesur ve atýlgan insanlarý, iþadamlarý, ticaret erbabý, eðitim gönüllüleri oldu.
Küresel ekonomi
ve globalleþen bir
Dün ticarette Ahi
dünyada, yukarýda
sayýlan
deðerler
Evrân’ý, kalplerin
belki küçük ve
gönüllerin egitilmesin- ehemniyetsiz gibi
gözükebilir, fakat
de de Hacý Bektaþi
unutulmamalýdýr ki
Veli’si, Mevlana’sý
gölgesi altýnda yüzvardý belki; bugün ise
lerce kiþinin serinlediði koca çýnarlar
azimli, kararlý, cesur
da dün, küçük bir
ve atýlgan insanlarý,
tohumdu. O küçük
tohumdan olur, ne
iþadamlarý, ticaret
olursa. Az demeerbabý, eðitim
den çalýþmak, býkgönüllüleri oldu.
madan usanmadan
çalýþmak,
önüne
engeller konsa da
çalýþmak, yapýlmasý gereken sadece bu. Belçikalý
Türklere bu mesajý en net ifadelerle iletebilmeliyiz.
Burada özellikle iþ dünyasý sayesinde her kesimden insanla yakýn iliþkileri olan bizlerin, ‘buralýlýðýmýzý’ her firsatta dile getirmemiz gerekiyor.
Yapýlacak tüm gelecek planlarý bu gerçeklik üzerine kurulmalý. Her alanda çalýþmak ve üretmek
bizim Belçika’daki kimliðimiz olmalý. Bunca sýkýntýnýn yaþandýðý Avrupa Baþkenti’nde, sorun kaynaðý
deðil çözümün bir parçasý olmalýyýz.
Geçici iþçiler olarak gelinen Belçika, Belçikalý
Türklerin, kendisine doðrudan katkýsýný hissetmelidir. Devletimizin sunduðu eðitim fýrsatlarýndan
çocuklarýmýz olabildiðince faydalanmalý, gençlerimiz çalýþmalý hatta mümkünse iþ kurmalý, devletimizin sýrtýnda iþsizlik sigortasýna umut baðlayan
yükler olmamalýdýr. Bugün biz Belçikalý Türk Ýþadamlarý Derneði (Betiad) olarak, çalýþkan Belçikalý
Türklere bir çatý, ihtiyaç sahipleri için gerekli altyapýyý kurmuþ ve bu bilinçle harekete geçecek gençlere, mevcut dinamik ekipleriyle yardýmcý olma
azmini taþýyoruz.
B
Buralýlýðýn bilincinde olmak ve bu ülkeye katký
saðlama, dileklerimle...
B
Zeki Yarol
te kendilerini ülkücü olduklarý
gerekçesiyle dýþladýklarýný anlatan Baþkan Yarol, birlik ve beraberlik
mesajlarý
veriyor.
“Belçikalý Türkler olarak birlik
ve beraberlik içinde olmalýyýz”
diyen Baþkan Yarol, Türk milletinin çýkarlarý için herkesle iþ
yaparýz, diyor. 11 Mart’ta 8 Mart
Dünya Kadýnlar Günü çerçevesinde
etkinlik
düzenleyen
Belçika Türk Federasyonu,
Belçika Atatürkçü Düþünce
Derneði ve Turkish Lady gibi
derneklere ortak çalýþma önerisinde bulunmuþ.
Belçika’da yaþayan Türk toplumunun en önemli sorununun
eðitim
olduðunu
belirten
Baþkan, “bilgi ile hareket
etmiyoruz, bilgisizce hareket
edip doðru iþleri de mahvediyoruz” diyor. Belçika’da yaþayan
Türk toplumuna, uyanýk davranma, tahriklere kapýlmama, eðitime önem verme mesajlarýný iletirken “ben olmayý býrakýp biz
olmalýyýz” diyen Baþkan Zeki
Yarol, “BTF tek baþýna hiçbir
þeydir, birlikte davranýrsak gelecekte büyük iþlere imza atabiliriz” þeklinde birlikte çalýþmanýn
önemini bir kez daha vurguladý.
“Mesela biz, Ermeni soykýrýmý
olmadý, diyoruz. Bunu tüm
Türkler bir araya gelip söylersek,
sesimizi tüm Belçika’ya duyururuz”.
Son
günlerde
MR
(Frankofon Liberal Partisi)’den
Türk politikacýlarýnýn, MR’in
Ermeni soykýrýmý konusundaki
tavýrlarý nedeniyle istifasýnýn
istenmesine de karþý çýkan
Baþkan Yarol, partide kalýp
mücadele vermeliler, meydaný
boþ býrakmamalýlar derken
“meydaný boþ býrakýnca çakallar
ortada döner” dedi.
Gelecek sayýmýzda
Belçika’daki Atatürkçü
Düþünce Dernekleri’ni
tanýtacaðýz.
Sayfa 21.qxp
28.02.2006
09:45
Seite 1
Mart 2006
SPOR
21
Birlik96 liderliði garantilemek üzere
ABSSA (Royale Association Belge des Sports du Samedi) 4d grubunda mücadele eden Futbol Kulübümüz Birlik96, 18 maçtan 17’sini
aldý. 84 gol atmasýna karþýn sadece 27 gol yedi. ABSSA’da 51 puanla en çok puan toplayan takým olma ünvanýný elinde bulunduran
Birlik96’nýn (Union Schaerbeek), izleyen rakibi ile arasýnda 14 puan fark var. 11 yaþýnda futbol oynamaya baþlayan ve kuruluþundan
bu yana kulüp baþkaný olan Erol Savaþ ve Balkan kökenli olmasýna karþýn “Emirdaðlý Ramis” olarak çaðrýlan deneyimli antrenör Ramis
Nalbant Binfikir’e çalýþmalarý hakkýnda bilgi verdiler.
Baþarýnýzý nasýl
açýklýyorsunuz?
Futbol’un bir spor olduðunu
oyuncularýmýza
anlattýk.
Oyuncular, antrenör ve yöneticiler yakýn temas halindeler.
Sürekli olarak hatalarýmýzý birlikte belirleyip, bir sonraki
maçta daha aza indiriyoruz.
Haber Merkezi
Neden bir futbol takýmý
kurma gereði duydunuz?
1974 yýlýnda Belçika takýmýnda oynuyordum. Parklardan
topladýðým Türk gençleri ile
Ýngilizlerle dostluk maçý yaptýk
ve maçý kazandýk. Oynadýðým
takýmýn yöneticileri bu Türk
gençlerini de 1975-76 sezonunda takýma çaðýrdýlar. 1976
yýlýndan 1993 yýlýna kadar
Ýstanbul76’da antrenörlük yap-
tým. Rahatsýzlanýnca 3 yýl ara
vermek zorunda kaldým. Özellikle de varolan Türk takýmlarýnda yer bulamayan ama futbol oynamak isteyen Türk
gençlerinin isteði doðrultusunda 1996 yýlýnda Birlik96’yý kurduk. Ben de kuruluþundan bu
yana bu takýmýn antrenörlüðünü yapýyorum. 2 yýl önce 4.
gruba çýktýk ve halen lideriz.
2-3 maç daha alýrsak grup lideri olarak 3. gruba çýkmamýz
kesinleþecek.
Kadronuz kaç oyuncudan
oluþuyor? Minikler ve çocuk
takýmlarýnýz var mý?
22 kiþilik bir takým kadromuz var. Biz de çocuk takýmýmýz olsun isteriz ama þu an
maddi imkanlarýmýz el vermiyor. Hiçbir ödenek almadan,
sadece kendi yaðýmýzla kavruluyoruz.
Gelecek için
projeleriniz neler?
Diðer takýmlarýmýza da özellikle futbolun spor olduðunu
ve kavga, dövüþ ve þiddetin
futbolla
baðdaþmayacaðý
konusunda örnek olmak
istiyoruz.
Baþkan
Erol Savaþ:
Baþarýmýzý saygý, sevgi ve
karþýlýklý anlayýþa borçlu
yuz. Birlik96 bir ekip
çalýþmasý ürünüdür.
Kulübümüzün asýl mimarý
yýllarýn spor adamý büyüðümüz Ramis Nalbant’týr.
Binfikir aracýlýðýyla ekleye cekleriniz veya gençlere vermek istediðiniz bir mesajýnýz
var mý?
Gençler kavgadan ve uyuþ-
Çarþý Belgium’un hayalleri gerçek oluyor
Ece Ayaydýn
ernek Baþkaný olan Cemalettin Demirkol
“gittiðimiz bir þampiyonlar ligi maçýnda aklýmýza böyle bir dernek fikri geldi. Sonrasýnda
neler yapabileceðimizi, nasýl bir dernek olacaðýmýzý
tartýþtýk. Zaten her zaman Ýstanbul Çarþý’ya özenirdik.
Ve en sonunda Ýstanbul Çarþý’nýn da izniyle, Çarþý
Belgium’u kurduk. Mart ayýnda güzel bir organizasyonla derneðimizin resmi açýlýþýný da yapacaðýz.”
dedi.
12’si yönetim kurulu olmak üzere, 150 üyesi bulunan Çarþý Belgium’un amacý, tüm Avrupa’daki
D
Resmi olarak mart ayýnda açýlacak olan
Çarþý Belgium adlý derneðin hayalleri iki yýl
öncesine dayanýyor.
Beþiktaþlýlarý bir araya toplamak. Bunu yaparken de
holiganizmi ortadan kaldýrýp ezeli rakiplerin nasýl yan
yana maç seyredebileceðini kanýtlamak. Belçika ile
Türkiye arasýnda bir çeþit köprü kurmak, Belçika’da
yaþayan Türk gençlerini spora ve kültürel faaliyetlere
yöneltmek, Türkiye hakkýnda daha fazla bilgi sahibi
olmalarýný saðlamaya çalýþmak ve Beþiktaþ’ý
Avrupa’da ve Türkiye’de en iyi biçimde temsil etmek
var.
Daha önce Türk Kültür Federasyonu’nda da görev
yapmýþ olan Baþkan Demirkol “Önceki çalýþmalarýmdan edindiðim tecrübeleri de kullanýp kültür ve sporu
bir arada götüreceðiz. Siyasetle hiçbir ilgimiz olmayacak. Biz her türlü fikre açýðýz. Spor kardeþliktir ve
bunu ön plana koyup diðer kulüplerle de ortak çalýþmalar yapmak istiyoruz. Yakýnda bir futbol takýmý da
kuracaðýz ve umudumuz bu takýmdan yetenekli
çocuklarý keþfedip Beþiktaþ’a yeni futbolcular kazandýrmak. Ayrýca 45 yaþ üstü kabuðuna çekilmiþ
Beþiktaþlýlar için de bir üyelik kategorisi açmak istiyoruz” diye ekliyor Baþkan Demirkol.
Þu an Anvers, Valon Bölgesi, Gent, Limburg ve
Brüksel’de faaliyetlerini sürdüren Dernek, ilk olarak
Gent‘te daha sonra da Brüksel’de lokaller açmayý
planlýyor.Üyelikler 18, 18-25 ve 25+ olmak üzere üç
kategoride yapýlýyor.
Antrenör
Ramis Nalbant:
Emir Kýr Ýstanbul76’da
10 yýl yanýmda oynadý.
Sað-iç ve sað-açýk
oynuyordu, süratliydi.
turucudan uzak dursunlar.
Yaþadýklarý ülkeye adapte
olsunlar ama kendi benliklerini de unutmasýnlar.
Atatürk Kupasý heyecaný baþladý
Haber Merkezi
u yýl 11’incisi organize edilecek olan
Atatürk Kupasý kuralarý Brüksel’de çekildi. BTSF’ye (Belçika Türk Spor
Federasyonu) baðlý kulüp yöneticileri, BTSF
Yönetim Kurulu üyeleri ve Türkiye Cumhuriyeti
Brüksel Eðitim Müþaviri Tolga Yaðýzatlý’nýn katýldýðý toplantýda BTSF tüzüðünde yapýlan deðiþiklikler
ve kulüplerin yaþadýðý sorunlarýn tartýþýlmasýndan
sonra 2006 Atatürk Kupasý kura çekiliþleri yapýldý.
Kura çekiliþlerine göre seri baþý olan kulüpler
þunlar: Fc Anadol Heusden, Beringen Türk Gücü,
Houthalen Türk, Turkse Rangers Genk, Türk Spor
Antwerpen, Fc Avrasya Gent, Jeunesse Turque
Charleroi, Ýstanbul 76 Brüksel.
Ýkinci torbada ilk üç sýrayý ise Zele
Gençlerbirliði, Anatolia 95 Brüksel ve Liege karmasý aldý.
Tunuvaya katýlacak diðer 5 takým ise 1 Mayýs
2005 de yapýlacak ön eleme maçlarýnda belli olacak. Konuyla ilgili olarak BTSF Baþkaný Hüseyin
Dönmez Binfikir’e «ön eleme maçlarýna þu ana
kadar 6 takýmýn müracaat ettiðini ve Atatürk
Kupasýna katýlmak isteyen diðer aday futbol
takýmlarýnýn 15 Nisan 2006 tarihinden önce kulüpleri hakkýnda ön bilgileri BTSF’e ulaþtýrmalarý
gerektiðini» bildirdi.
2006 Atatürk Kupasý bu yýl Genk þehrinde aktif
olan Turkse Rangers kulübünün tesislerinde yapýlacak.
B
Sayfa 22.qxp
28.02.2006
09:49
Seite 1
GÜLEN FÝKÝR GÜLEN ÇOCUK
22
alanlarýn, yollarýn, pazaryerlerinin ya da tapýnaklarýn gerçekte nasýl göründüklerini, kimler tarafýndan, nasýl kullanýldýðýný anlatan kitap, Serdar G.
Sönmez’in karakalem resimleri ve özenli baskýsýyla
armaðan niteliði kazanan, hem çocuklar hem yetiþkinler için kültür tarihimizin önemli bir dönemini
aydýnlatan deðerli bir rehber niteliðinde.
Filiz
TOSYALI
Arkeoloji
çocuklarýn elinde
“ALA ÇOCUK YOLLARDA”
(Gün Iþýðý Kitaplýðý Yayýnlarý)
Arkeolog, yazar Mine Soysal’ýn dört
kitaptan oluþan “Ala Kitaplarý” dizisi
yeni baskýsýnda gözden geçirilerek
“Ala Çocuk Yollarda” adýyla tek kitapta toplandý. Soysal’ýn, Antik Çað’da
Anadolu’nun Ege kýyýlarýný bir çocuðun
gözünden þiirsel bir dille anlattýðý öyküler, bilimsel verilerin ýþýðýnda kaleme
alýndý. Anadolu’nun her yanýnda kalýntýlarýna rastlanan eski kentlerin, kutsal
Ýlk öykü “Ala”da tanýdýðýmýz Ala çocuk, Anadolu
ülkesini bulutlarýn arasýndaki Gökkuþaðý Evi’nden
izleyen meraklý bir çocuktur. Günün birinde dostlarý Bilge Yaðmur ve Deli Rüzgâr’a Anadolu’ya gitmek istediðini söyler. Ýkinci öykü “Mermer Kent
Priene”de Ala, 2500 yýl öncelerindeki Priene kentini, bir Demeter rahibesi olan Nikeso’dan dinleyecek, kentin yaðmurla yýkanan sokaklarýnda
yürüyecektir. Üçüncü öykü “Daðlardaki Tanrýlar,
Labraynda”da Ala’nýn yolu Anadolu’nun en eski
kutsal alanlarýndan olan Labraynda’ya düþer. Milas
Ovasý’na bakan daðlardaki Zeus Tapýnaðý’na giden
Ala, fildiþi keçi Pani’den yapýlan törenleri ve inançlarý dinler. Son öykü
“Mavi Zamanlar, Halikarnassos”taysa
Ala, tarih biliminin babasý olarak
kabul edilen araþtýrmacý-yazar
Herodotos’la karþýlaþýr. Ala, bir zamanlar günümüzün eðlence merkezi
Bodrum’un yerinde yükselen
Halikarnassos kentinin ve
Dünyanýn Yedi Harikasý’ndan biri
olan Mausoleum’un öyküsünü bu
kentte doðup büyüyen
Herodotos’un aðzýndan dinler.
Mart 2006
Mine Soysal
Ýstanbul’da doðan Soysal, Ýstanbul Üniversitesi
Edebiyat Fakültesi, Eski Önasya Dilleri ve
Kültürleri Bölümü’nden 1981’de mezun oldu.
1994 yýlýna dek Ýstanbul Arkeoloji Müzeleri’nde
arkeolog-araþtýrmacý olarak çalýþtý, kazý ve yüzey
araþtýrmalarýna katýldý. Müzedeki görevinden
ayrýldýktan sonra, 1996 yýlýnda Günýþýðý
Kitaplýðý’ný kurdu. Çocuklar ve gençler için pek
çok kitap hazýrladý; her yaþtan okuyucu için
bütünüyle canlandýrmaya dayalý “Ýstanbul
Masalý” (1. baský: 2003, 2. baský: 2004) adlý anlatýyý, “Eylül’de Aþklar” (1. baský: 2001, 2. baský:
2003) adlý gençlik romanýný yazdý. Halen
Günýþýðý Kitaplýðý’nýn yayýn yönetmenliðini sürdürüyor
FÝKÝRCÝKLER
Ýzel / ANKARA (10)
Sevgili çocuklar!
Beyza / ANTALYA (6)
Burçin / ÇORUM (8)
Bu sayfada
yayýnlanmasýný
istediðiniz resim,
þiir, öykü ve
yazýlarýnýzý
Rue Max Roos
39, 1030
Schaerbeek/
Bruxelles posta
adresine ya da
[email protected]
e-posta adresine
gönderebilirsiniz.
Sayfa 23.qxp
28.02.2006
09:56
Seite 1
Mart 2006
HABER
Büyükelçi Tanlay uyardý
ürk Dernekler Birliði Baþkaný
Rýfat Can, düzenledikleri buluþmalar aracýlýðýyla sorumluluklarý olan kiþilerle Sivil Toplum
Örgütleri temsilcilerini bir araya getirdiklerini söyledi.
T
Büyükelçi Fuat Tanlay da toplantýda
yaptýðý konuþmada vatandaþlarýn
sorunlarýna deðinerek karikatür krizi
ve Ermeni soykýrým iddialarý konusunda Türk toplumunun duyarlý olduðunu, Avrupalýlarýn bu duyarlýlýklara
özen göstermeleri gerektiðini vurguladý ve Türkleri aþýrý gruplarýn kýþkýrtmalarýna karþý uyararak, saðduyulu
olmaya çaðýrdý. Daha sonra Büyükelçi
Tanlay, Eðitim Müþaviri Tolga
Yaðýzatlý ve Anvers Konsolosu Füsun
Aramaz katýlýmcýlarýn sorularýný yanýtladýlar.
23
Sessizliðin ressamý Mehmet Aydoðdu
Ünlü ressamýn 1980’den
2005’e kadar ürettiði eserleri Liège’de sergileniyor.
Erdem Resne
erçeküstücülük
(sürrealizm) ile baþlayan
kariyeri, yýllar geçtikçe
soyut ve güncel bir Çaðdaþlýða
doðru yöneliyor. “Eserlerimde sessizliði yansýtýyorum. Ama sessizlik,
kendi baþýna bir dil oluþturmaya
yeter”, diyordu sanatçý. Açýlýþta
bulunan davetlilere de ayný yaklaþýmý tavsiye etti: “200’e yakýn eserim
sizleri bekliyor. Konuþun onlarla,
anlatacak çok þeyleri var, duymasýný bilenlere. Siz konuþursanýz,
kendilerince cevap verirler.” Sergi,
sanatçýnýn geçirdiði evrimleri de
izleyiciye anlatmayý hedefliyor.
Aydoðdu’nun eserlerine bakýnca,
yalýnlýk göze çarpýyor. Çok sade
maddeler (çarþaf, un, toprak,...), az
renkle karýþýp güçlü bir ifadeye ulaþabiliyor. Bu ifadede Anadolu kültürünün mecazi anlatýmý da kuþkusuz büyük rol oynuyor. Çaðdaþ ve
Avrupalý
olmasýna
raðmen
Aydoðdu, yetiþtiði Anadolu kültürünü de taþýyan evrensel bir sanat
G
kurguluyor. “Bizde çarþafla doðulup, çarþafla ölünüyor. Yani bu
kumaþ parçasýnýn yaþamla güçlü bir
baðý var. Ve araþtýrýnca, aslýnda birçok kültürde bunun böyle olduðunu görüyorsunuz. Ben o yüzden
çarþaf kullanmayý seviyorum.”
Bir de nesnelere verdiði anlamla
dikkat çekiyor Aydoðdu. “Bazen
paket geliyor, dünyanýn bir ucundaki bir dosttan. Ýçinde de bir
nesne:
anahtarlýk,
Afrika’dan
adak,... Bunlardan yola çýkýp sanat
eseri üretebiliyorsunuz, çünkü o
nesnelerin bir deðeri var sizin için.
Bir eserimde Afrika analarýnýn
gözyaþlarýný, o kýtadan gelen unla
canlandýrýyorum.”
Belçika’daki telekom çözümünüz
Türkiye’yi
aramanın dakikası
sadece
0
35
10
Ayda
€
€
.
ile başlayan fiyatlarla
Ay Yıldız Faturalı Hat
artık hizmetinizde !
Ay Yıldız ve BASE
7
müşterileriyle
müşterileriyle
saate
varan
bedava
konuşma hakkı !
Kampanya uzatıldı. Fırsatı kaçırmadınız !
Mutlu Yıllar ! Ay Yıldız 2006’da da sürprizleriyle sizi şaşırtmaya devam edecek. Siz de büyük Ay Yıldız ailesine katılmak ister misiniz ? Öyleyse
30 nisan 2006 tarihinden önce Ay Yıldız Faturalı Hat müşterisi olun, Ay Yıldız veya BASE müşterileriyle ayda 1 saatten 7 saate varan bedava yurt içi
konuşma hakkı kazanın. Üstelik Ay Yıldız’ın avantajlı tarifeleriyle günün her saati, istediğiniz operatörü sabit ücretle arayabilirsiniz. Her aramada
ağa bağlantı için sadece 0,07 cent bağlantı ücreti tahsil edilir. Bu kampanya özel kullanımla sınırlı olup diğer kampanyalarla birlikte kullanılamaz.
Daha ayrıntılı bilgi için size en yakın BASE-shop’a gidin.
www.ayyildiz.be

Benzer belgeler

Şubat 2007

Şubat 2007 çevirdiler; yakýnda maske takmayanlarý hayata...

Detaylı

Şubat 2006

Şubat 2006 muhafaza edilen ve Taþnaklarýn faaliyetlerini detaylý biçimde aktaran 76 sayfalýk bir belge de sundu.

Detaylı

Temmuz 2006

Temmuz 2006 www.cffb.be Charleroi kentinde, 8 Mart kadýnlar günü nedeniyle düzenlenen aktivitelere katýlan kadýnlar, 9 Mart Perþembe günü saat 10:00-13:00 arasý Belediye’ye ait bir salonda (Chaussée de Nivelle...

Detaylı

Kasım 2005

Kasım 2005 olarak kullanýlan eski belediye binasýnda çok sayýda Türk Bayraðý, Atatürk posteri, Türkiye'den (Ýstanbul Üniversitesi, Denizli Belediye Baþkaný, Ankara Anadolu Lisesi vb.) ve Belçikalý Türklerden ...

Detaylı

Aralık 2005

Aralık 2005 geçen yýldan beri nerdeyse her ay bu konuyla ilgili bir konferans düzenleniyor. Belçika’da yaþayan önemli bir Fas kökenli topluluk olduðu için konuyu anlamak için bu toplantýlara ben de gitmiþtim. ...

Detaylı

Nisan 2006

Nisan 2006 Herde 2000 yerel seçimlerinde Belediye Baþkaný listesini oluþturan Duriau’ya sýrt çevirip kendi listelerini oluþturmuþlardý. MR’in ýlýmlý ortaðý olan FDF’in üçlüsü artýk yok. Schaerbeek Belediye Ba...

Detaylı

Mayıs 2007

Mayıs 2007 tartýþmaya açan “leilaenali” kampanyasý, web sitesinde Türkçe ve Flamanca forum 7’de düzenliyor.

Detaylı

Eylül 2008

Eylül 2008 roman yapýlmasý düþünülüyor. Oyun- Dinçer, oyunla ilgili olarak çok heydaki þarkýlarý Tanar Çatalpýnar beste- canladýðýný belirterek þunlarý ifade etti: lerken, rap bölümü ile Belçika’daki “oyunla ...

Detaylı

Haziran 2007

Haziran 2007 noktalarýn adresleri sayfa

Detaylı