Şubat 2006

Transkript

Şubat 2006
31.01.2006
09:27
Seite 1
Geç kalmadan
Bayraðým tanýðýmsýn
Bütün sanatlarýn birleþtiði
Düþüncelerimiz veya inandýkla-
sinemaya bir süre geç kaldým.
Bir obur gibi geçtim ekranýn karþýsýna.
FÝKRET AYDEMÝR
7
rýmýz görüþümüzü etkilediði gibi
yaþam içindeki nesneleri de algýlama þeklimizi de etkiler.
MEHMET AYDOÐDU
17
Eski köye yeni gazete
Kýçýnda fonu olmayan 3-5 entel
dantel, yaratýcýlýðýna ve bilgisine
güvenerek yola çýktýlar. Hiç de iyi
etmediler...
18
HAYDAR ABÝ
www.binfikir.be
Sayfa 1.qxp
Okuyun, bir fikir edinin
Sayý 4 - Þubat 2006
Ýstifa çözüm deðil
Bazý Türk kökenli Liberal siyasetçilerimizin þu anki durumu
bana Çelik’in “Ateþteyim ben
ateþte!” þarkýsýný anýmsatýyor.
ERDÝNÇ UTKU
19
Aylýk ücretsiz olarak
daðýttýðýmýz gazetemizi
bulabileceðiniz ‘bölge
bölge Binfikir noktalarý’
için sayfa 5’e
bakýnýz
Belçika diken üstünde
Tanýnmayan ünlüler Binfikir’de
O bir Belçikalý melez:
Adý Aylin
A
vrupa’da gençlik ayaklanmalarýnýn olduðu 1968 yýlýnda Brüksel’de Türk bir baba ve Belçikalý
bir anneden dünyaya geliyor. Babaannesi, ismini Aylin koyuyor.
“Tanýmadýðýmýz ünlüler”den sizlere
tanýtmayý düþündüðümüz bir Belçikalý
Türk melezi, ödüllü sinema ve tiyatro oyuncusu Aylin Yay ile söyleþtik. Aylin
Türk basýnýnda ilk kez Binfikir’e konuþtu.
Belçikalý yönetmenlerden Benoît Mariage ve Dardennes kardeþleri beðeniyor.
Aylin, “Fatih Akýn’ýn bir projesinde olmak beni mest eder” diyor.
Leyla Ertorun’un söyleþisi 12-13’te
‘Evde ve Evden Uzakta’
editör’den
uþ gribi mi, tavuk kýran
mý derken, geliþmekte
olan ülkemiz üzerinde oynanan politik oyunlara kadar gelmiþtik ki, geliþmiþ Belçika’da
da dioksin krizi patlak verdi.
Hem de ikinci kez….
3’te
K
azeteci Rik Van Puymbroeck ve fotoðraf
sanatçýsý Luc Daelemans ortak çalýþmalarý “Thuis en Ver van Huis” (Evde ve
Evden Uzakta) adlý kitaplarýný yayýnladý.
Kitapla ilgili bir de sergi açan gazeteciler,
Limburg’da oturan Türk kökenli Belçikalý iki ailenin yaþamýný bir yýl boyunca izlemiþ, birlikte
Türkiye’ye seyahat etmiþ, doðum, ölüm, düðün
merasimlerini gözleyerek yazmýþ ve fotoðraflamýþlar. Sergide, ayný evde oturur gibi yakýnken,
baþka bir evde oturur gibi de uzak olan Türk asýllý Belçikalýlarla yerli Belçikalýlarýn tanýþmasý belkiný hedefliyor.
10’da
G
Türkiye kuþ gribiyle, Belçika dioxin
kriziyle mücadele ediyor
elçika’da 1999 yýlýnda ortaya çýkan dioksin
krizi yeniden gündemde. Saðlýk Bakanlýðý 300
çifliðe geçici mühür vurdu. Halk, kümes hayvanlarý ve domuzlarda görülen bir çeþit hastalýk olan
dioksin nedeniyle daha önce satýn aldýðý etlerden tedirgin. Belçika’da olaðan dýþý hal ilan eden Saðlýk Bakaný
Rudy Demotte, gerekli bütün önlemlerin alýndýðý belirtti.
Tessenderlo Kimya’nýn filitrelerinde 6 - 28 Ekim 2005
tarihleri arasýnda meydana gelen arýza nedeniyle ortaya
çýkan sýzýntý ikinci dioksin krizine yol açtý. Uzmanlar saðlýk bakanlýðýnda durum deðerlendirmesi yapýp, alýnacak
önlemleri görüþtü. Federal Saðlýk Ajansý geniþ çaplý araþtýrma baþlattý.
Fikret Aydemir’in haberi 4’te
B
Sayfa 2.qxp
31.01.2006
07:54
Seite 1
Þubat 2006
GÜNDEM
2
Gül üreten çocuklarýmýz
Sesimiz Tiyatro Grubu, Küba Çocuk Tiyatro Festivali’nde ikinci
seçildikleri Nazým Hikmet’in “Sevdalý Bulut” eserinden iki yýl
sonra yine bir çocuk oyunuyla ‘perde’ dedi.
Fikret Aydemir
esimiz Tiyatro Grubu’nun küçük sanatçýlarý,
Lütfi Kaleli’nin “Gül
Üreten Kýz” masalýndan uyarlanan, Flamanca “Het Bloemenmeisje” oyunuyla Anvers’te seyirci karþýsýna çýktý.
Tiyatroseverler genç oyuncularý uzun süre ayakta alkýþladý.
Anvers Sint-Andries Kültür
Merkezi’nde “Gül Üreten Kýz”
oyununun galasýný yapan genç
ve yetenekli oyuncular, doðu
motifleriyle iþlenen masalý,
Anadolu seyir oyunlarýndaki
S
‘Bay Murtaza’ya yoðun ilgi
Haber Merkezi
Anadol yararýna Kardeþlik Tiyatrosu’nun Heusden Zolder’da
Muze Cafe’de sahnelediði ve Ayhan
Aliustaoðlu’nun yazýp yönettiði “Tuvaletler Müdürü Bay Murtaza” yoðun ilgi
gördü. 380 kiþilik salonu dolduran tiyatroseverler arasýnda T.C. Brüksel Büyükelçisi
FC
Fuat Tanlay ve SP.a senatörü Fatma
Pehlivan’ýn yanýnda çok sayýda dernek
yöneticisi de vardý.
3. kez sahnelenen oyunun gençlerden
oluþan oyuncu kadrosu ayakta alkýþlandý.
Türk medyasýna ince göndermelerin
yapýldýðý oyun, seyircileri kahkahaya
boðdu. Bilet bulamayanlar oyunu ayakta
izlemek zorunda kaldýlar. Amatör bir tiyatro grubu olan Kardeþlik Tiyatro’su
kalabalýk bir oyuncu kadrosu ile günümüz medyasýný “Bay Murtaza” adlý oyunla eleþtirdi.
Teknik alt yapýnýn güçlü olduðu oyunda oyuncular da sahne içindeki rahatlýklarý ve performanslarý ile dikkat çektiler.
Oyunu yazan ve yöneten Ayhan
Aliustaoðlu, Bay Murtaza rolü ile baþarýlý
bir performans sergilerken, diðer oyuncular da rolleri, dekor ve diðer teknik
destekleri ile “Bay Murtaza” oyununun
baþarýyla sergilenmesine katkýda bulundular.
Vazgeçilemez bir tutku tiyatro
Nihat Çetinkaya
(22, Heusden-Zolder, Ýþçi)
Aypek Gel
(18, Hasselt, Öðrenci)
Küçüklüðümden beri istiyordum. Zolder’da 6 yýl önce
Belçikalýlarla tiyatroya baþladým. Bir daha da býrakamadým.
Elvan Turhan
(24, Heusden-Zolder, Sekreter)
Uzun süredir oynamak
istiyordum. Kardeþlik tiyatrosuna katýlmayý tercih
ettim.
Hobim deðildi ama 14 aydýr
oldu. Vazgeçilemez bir tutku
tiyatro benim için.
deve geleneðiyle süsleyip,
Belçikada yaþayan çocuklarýn
modern katkýlarýyla özgün bir
oyun ortaya çýkarttýlar.
Berdan Gümüþ, Olgun
Mercan, Alican Aygül, Özge
Gündüz, Duygu Deniz, Özde
Avcu, Özge Þalvarlýoðlu, Sofie
Vandezande, Seline Caymaz,
Sibelle
Caymaz,
Julie
Yacquemijn, Sadýk Aygül,
Özgür Gümüþ ve Fethi
Gümüþ’un rol aldýðý tiyatro
oyununda, iç güzellik ile dýþ
güzellik arasýndaki güç mücadelesi baþarýyla sahnelendi.
Gül Üreten Kýz oyununun
galasýnda kýsa bir konuþma
yapan yönetmen Hasan Çakmak, “Bu çocuklar sahnenin
tozunu bir kere kaptý. Çok
baþarýlý oyun ortaya çýkarttýlar.
Velilere sesleniyorum, çocuklarýnýza mutlaka destek olun”
dedi.
Aydoðdu’dan bir ilk
Ýlk kez bir Türk sanatçýnýn retrospektif sergisi
Avrupa’da bir müzede.
Serpil Aygün
16 Þubat – 02 Nisan tarihleri arasýnda Ressam Mehmet Aydoðdu’nun retrospektif sergisi Liege’de
bulunan Modern ve Çaðdaþ
Sanatlar Müzesi’nde sergilenecek.
“Mehmet Vous Dýt Bonjour
(Mehmet size “merhaba” diyor)
baþlýklý iki yýllýk bir projenin devamý olan bu sergi, dünyada bir ilk
olma özelliði gösteriyor.
Mehmet Aydoðdu, 1980-2005 yýllarý arasýnda yapmýþ olduðu eserlerinden bir kesit olarak sunulan bu
sergi ile eserleri retrospektif (geriye
dönük) olarak bir müzede sergilenen ilk Türk sanatçý olma ünvanýný
kazanýyor. Retrospektif sergiler,
genellikle sanatçýnýn öldükten
sonra hayatý boyunca yapmýþ olduðu eserlerinden örneklerin sunulduðu sergilerdir. Ancak Ressam
Mehmet Aydoðdu’nun henüz hayattayken, 1980 yýlýndan 2005 yýlýna
kadar yaptýðý eserlerinden örneklerin sunulmasý, sanatçýnýn çalýþmalarýna verilen deðerin simgesi olarak
büyük önem taþýyor.
Eserleri iki yýl boyunca 3 kýtada,
5 ayrý ülkede 7 defa sergilenecek
olan sanatçý Mehmet Aydoðdu, bu
projenin sanatçý olarak yapmýþ
olduðu yolculuðun, geliþmenin
neden ve nasýl olduðunu gösteren
bir proje olduðunu söyledi. Ayrýca
projede izleyiciye Fransýzca “merhaba” diyerek Türk kökenli Frankofon biri olarak, “insanýn coðrafik
olarak yaþadýðý yerle oluþturduðu
bütünlüðün” mesajýný vermek istediðini belirtti.
2005 yýlý Mart ve Nisan aylarýnda
Ankara Devlet resim ve Heykel
Müzesi, Mayýs-haziran aylarýnda
Karaman Arkeoloji Müzesi’nde sergilen proje 16 Þubat- 2 Nisan 2006
tarihleri arasýnda Liege Modern ve
Çaðdaþ Sanatlar Müzesi’nde sergilenecek. Sanatçýnýn kolekyoncularýn elinde bulunan eserlerinin de
yer aldýðý, bu sergi daha sonra
Türkiye, Bosna-Hersek, Yunanistan ve Amerika’da da sergilenecek.
Sayfa 3.qxp
31.01.2006
08:44
Seite 1
Þubat 2006
YORUM
‘Ermeni Soykýrýmý
uluslararasý bir yalan’
Türkiye Brüksel Büyükelçiliði görevine yeni
baþlayan Fuat Tanlay’ýn Belçika Fransýz
Topluluðu Meclis Baþkaný Jean-François
Istasse’a (PS) gönderdiði mektup
büyük yanký uyandýrdý.
Haber Merkezi
“Ermeni soykýrýmýnýn, Fransýz
Topluluðu’na baðlý okullarda
ders olarak öðretilmesini öngören yasa tasarýsýný üzüntüyle”
karþýladýðýný belirten Tanlay,
mektubunda “tarihçiler tarafýndan henüz kesin bir karara baðlanmamýþ olan bu konunun
okullarda okutulmasýnýn, yeni
nesil Belçikalýlarda Türklere
karþý önyargý ve kin doðurmasýndan” endiþelendiðini belirtti.
Bu yasa tasarýsýnýn meclis tarafýndan onaylanmamasýný talep
eden Tanlay’a cevap veren Ýstasse, “tasarýnýn yönetmeliklere
uygun þekilde hazýrlandýðýný ve
Meclis’in, baðýmsýz þekilde karar
alacaðýný ve bu konuda yetkili
olduðunu” yazdý.
Ýstasse’ýn cevap mektubu
diplomatik nezaket çerçevesinde
yazýldýysa da, Tanlay’ýn bu giriþimi, tasarýyý sunan Christine
Defraigne (MR) tarafýndan “içiþlerine müdahale” olarak nitelendirildi. Mektubun basýna sýzmasýyla olay büyüdü ve Tanlay’ýn
diplomatik sýnýrlarý aþýp aþmadýðý tartýþýldý. Olayýn Belçika basýnýnda yayýmlanmasýnýn ardýndan tepkilerini gösteren Türk
dernekleri de çoðunlukla Büyükelçi’yi desteklediklerini açýkladýlar.
“Soykýrým iddialarý
uluslararasý bir yalandýr”
Belçika Türk Platformu adýna
baþkan Rýza Özen, Mehmet
Perinçek’in konuþmacý olarak
katýldiðý “Soykýrým Ýddialarý,
Rusya-Ermenistan Devlet Arþivleri ve Gerçekler” konulu konferans öncesinde yaptýðý açýklamada, “Belçikalý siyasetçilere sesle-
Yasa kabul edilirse ne olacak?
MR’li Christine Defraigne ve
François Roelants du Vivier’nin
önerdiði yasa tasarýsý, 1998’de
Federal Senato tarafýndan tanýnan
Ermeni Soykýrýmý’nýn resmi yaptýrýmlarla öðretilmesini öngörüyor.
Kabul edildiði takdirde “Ders kitaplarýna Ermeni Soykýrýmý’na iliþkin
bir bölüm katýlmasý”; “üniversite
araþtýrma programlarýnda Ermeni
Soykýrýmý’nýn da göz önünde
bulundurulmasý”; “Fransýz Topluluðu ve yurtdýþýnda konuyla ilgili
yazýlý ve sözlü kaynaklarýn karþýlaþtýrýlmasýný saðlayacak önlemlerin
alýnmasýnýn” yaný sýra tasarý,
“Fransýz Topluluðunda düzenlenen
geçmiþi anma etkinliklerine Ermeni
Soykýrýmý’nýn eklenmesini” de saðlayacak.
nerek yerel seçimlerde oy kullanacak olan 100 bin Türk’ün soykýrým tasarýsýna destek verenleri
iyi karþýlamayacaðý” vurgulanarak, Büyükelçi Tanlay’ý desteklediklerini bildirdi. Belçika Türk
Platformu’nun, Atatatürk Kültür
Merkezi’nde düzenlediði konferansta sözalan Mehmet Perinçek
ise “Soykýrým iddialarýnýn uluslararasý bir yalan olduðunu, yaþanan olaylarýn karþýlýklý kýyým olarak nitelendirilebileceðini” söyledi. Perinçek konuþmasýný
Rusya-Ermenistan Devlet Arþivlerini tarayarak yaptýðý saptamalara dayandýrdý.
Belçikalý tarihçiler de
bildiri yayýmladý
Belçika’da son zamanlarda
benzer konularýn sýkça gündeme
gelmesinden rahatsýz olan 100’e
yakýn Belçikalý tarihçi, toplumsal
hafýzanýn önemli olduðunu fakat
bunlarý siyasete alet etmemek
gerektiðini savunan bir bildiri
yayýnlayýp, Meclis’in tarih yazmak yerine tarihçilerin araþtýrma
þartlarýný düzeltmesini istedi.
Mehmet Perinçek, soykýrým iddialarýný
Ermeni kaynaklarla yalanladý
Soykýrým tartýþmasýnýn Belçika’da yeniden alevlendiði günlerde Belçika Atatürkçü Düþünce Derneði’nde konferansa
katýlan Ýstanbul Üniversitesi Tarih Enstitüsü araþtýrma
görevlisi Mehmet Perinçek, Rusya Devlet arþivlerinden ulaþtýðý Ermeni belgeleri dayanak göstererek, soykýrýmý yalanladý. Perinçek, Ruslar tarafýndan Osmanlý’ya karþý kýþkýrtýlan
Ermeni halkýnýn, milliyetçi Taþnaksütyun hareketince kandýrýlýp ve Müslümanlara zulüm uyguladýðýný savundu.
Dönemin Çarlýk Askeri Mahkemeleri’nin, “Müslüman sivil
halkýna dokunmayýn” talimatýna uymayan birçok Taþnak
askerini yargýladýðýný söyleyen Perinçek, Ermeni subaylarýn
kendi kalemlerinden Türk ve Kürt halkýný nasýl katlettiklerinin yazýldýðý arþivler okudu. Ayrýca Taþnak yönetiminin ilk
lideri Kaçaznuni’nin Ermenistan’da yasaklanan itiraf kitabýndan geçitler sunan Perinçek, Rusça’sýný bulduðu bu kitabý
Türkçe ve 5 ayrý dile daha çevirip yayýmlayacaklarýný açýkladý. Perinçek son olarak, Rus arþivlerinde “Kýrmýzý Kitap” diye
muhafaza edilen ve Taþnaklarýn faaliyetlerini detaylý biçimde
aktaran 76 sayfalýk bir belge de sundu.
Ýmtiyaz Sahibi OPEN WINGS BVBA Genel Yayýn Yönetmeni Serpil Aygün
Genel Yayýn Koordinatörü Erdem Resne Haber Koordinatörü Fikret Aydemir
Yayýn Kurulu Ýlknur Cengiz, Leyla Ertorun, Serpil Aygün, Erdem Resne, Erdinç Utku,
Fethi Gümüþ, Fikret Aydemir Lay-out Deniz Aydýn
REKLAM [email protected] ADRES Max Roosstr. 39, 1030 Brussel
TEL 0032 2 242 01 53 e-mail [email protected] WEB www.binfikir.be
3
editör’den
[email protected]
Yeni bir sayý,
yine bir telaþ
Serpil Aygün
uþ gribi mi, tavuk kýran mý derken, geliþmekte
olan ülkemiz üzerinde oynanan politik oyunlara kadar gelmiþtik ki, geliþmiþ Belçika’da da dioksin
krizi patlak verdi. Hem de ikinci kez… Bundan 7 yýl
önce yaþanan dioksin krizi dönemin hükümetini iktidarýndan etmiþti. Bu defa yaþanacak geliþmeleri önümüzdeki günlerde göreceðiz ama þu anda görünen
bir gerçek te þu ki; geliþmiþ ülkeler kirlettikleri doðanýn intikamý ile karþý karþýya. Tessenderlo’da bulunan
bir kimya fabrikasýnda geçtiðimiz Ekim
ayýnda oluþan sýzýntý
Bundan 7 yýl önce
sebebiyle
dioksin
yaþanan dioksin krizi
alarmý ancak
bu
dönemin hükümetini
günlerde verilebildi.
Seçimlere bir yýliktidarýndan etmiþti.
dan az bir zaman
Bu defa yaþanacak
kala siyasi alanda
geliþmeleri önümüzyaþanan geliþmeler
de Belçika Türk
deki günlerde görecePlatformunu alarma
ðiz ama þu anda
geçirdi. Türkiye Bügörünen bir gerçek de
yükleçisi Fuat Tanlay’ýn geçen hafta
þu ki; geliþmiþ ülkeler
“Ermeni soykýrýmýnýn
kirlettikleri doðanýn
Frankofon okullarda
intikamý ile karþý
ders olarak verilmesini öngören yasa tasakarþýya.
rýsý” ile ilgili hassasiyetini bildirmesi,
diplomatik krize yolaçtý. Büyükelçi Tanlay’a desteklerini ileten Türk platformu konuyu düzenledikleri bir
konferansla detaylý olarak tartýþtý. Yasa tasarýsýný gündeme getiren Valon Liberal Partisi MR’e üye Türk
kökenli siyasetçiler zor bir süreçten geçerken, bu
politikacýlarýn istifasý Brüksel’de yaþayan Türk toplumunun gündemine taþýnýyor.
Belçika’nýn gündemini ve Binfikir’in ön sayfalarýný
bu haberler doldururken, orta sayfada ise sanat
dünyasýndan hiç bilmediðimiz bir isme yer verdik.
Belçikalýlarýn tanýdýðý ama çoðumuzun Binfikir’de
keþfedeceði, Türk toplumunda henüz tanýmamýþ bir
ünlü, oyuncu Aylin Yay’la yazarýmýz Leyla Ertorun
söyleþti. “Thomas est amoureux” filmindeki baþrolüyle Paris Film Festivali’nde en iyi kadýn oyuncu ödülüne layýk görülen Aylin Yay, ilk defa Türkçe yayýn
yapan bir yayýn organýnýn konuðu oldu.
Kültür sanat etkinlikleriyle yoðun geçecek olan
þubat ayý boyunca sergilenecek tiyatro, sinema ve
konser duyurularýný Artfikir’de bulabilirsiniz. Bu ayýn
etkinlikleri arasýnda iki farklý bölgede iki farklý tiyatro
izleyicilerle buluþtu. Anvers’te Belçikalý ve Türk
kökenli çocuklarýn birlikte oynadýklarý “Gül üreten
kýz” seyircilerin beðenisini toplarken, HeusdenZolder’de de Kardeþlik tiyatrosu üçüncü kez sahne
aldý. FC Anadol kulubü yararýna sahnelenen oyunun
yazarý Ali Ustaoðlu ile yaptýðýmýz sohbeti de yine
Artfikir sayfasýnda okuyabilirsiniz.
Aramýza yeni katýlan çizerimiz Ýsmail Doðan’ýn karikatürlerini de mizah sayfamýzda yerini aldý.
Belçika’nýn Gazetesi olma iddiasýyla çýktýðýmýz bu yolculukta hem içerik olarak hem de reklam ve daðýtým
gibi temel konularda edindiðimiz yeni deneyimlerle
güçlenerek yolumuza devam ediyoruz.
Tekrar buluþmak üzere…
K
Sayfa 4.qxp
31.01.2006
08:50
Seite 1
Þubat 2006
GÜNDEM
4
Kabus geri mi döndü?
Dioksin krizi
[email protected]
Belçika’da Hýristiyan Demokrat partilen 45 yýllýk kesintisiz iktidarlýðýna 1999 seçimlerinde son veren dioksin krizi yeniden ortaya çýktý. Tüketici, kümes hayvanlarý ve domuzlarda görülen hastalýk nedeniyle tedirginlik yaþýyor.
Radyomu istiyorum
Fikret Aydemir
eçen gün radyoda FM kýsa dalgada bir
program arýyordum. Üç ayrý frekansta
Türkçe yayýna rastgeldim. FM 95.8, 100.3 ve 107.
Birisi, frekans giriþiminde bulunan Pasha
Radyo’nun yayýný, diðer ikisinden birisinin Gold
Radyo olabileceðini öðrendik, üçüncünün de baþka
yayýn mý olduðunu yoksa bir diðerinin tekrarý mý
olduðunu anlayamadýk. Tekrar dinlemeye çalýþtýðýmýz da ise alamadýk.
Geçen yýl da, Arap frekansýnda yayýn yapan
Türk FM’den arkadaþlar
da daha fazla yayýn
Frekanslarýn
yapabilecekleri baþka
bir frekansa geçtiler.
tekrar gözden
Ama onlara bu olasýlýðý
geçirilmesi ve yeni
saðlayan frekans yasal
frekanslar için
deðildi
ve bir süre
sonra bitti.
herhangi bir
Radyo ve televizyonkarar alýnmadý.
dan sorumlu Frankofon
Bakan Fadila Laanan
Bu yasal beklenti
göreve gelir gelmez bu
esnasýnda yayýn
karmaþaya bir son veryaparak durumlaeceklerini ve geçen
eylül ayýnda frekans
rýný meþrulaþtýrdaðýtýmýný nihayetlendimaya çalýþan
receklerini söyledi.
Ama henüz hiçbir
deðiþik Türkçe
þey sonuçlanmadý. Hâla
yayýnlar da var.
bazý radyolar, sadece
Türkler deðil, boþ bulduklarý yerden yayýn yapýyorlar ya da mevcut
radyolar yayýn gücünü yükselterek diðerlerinin
parazitli yayýn yapmasýna neden oluyorlar. Brüksel
Flaman Bölgesi’nde olduðundan, özellikle bölgeye
yakýn Flaman radyolarý bu yüzden Radyo
Televizyon Yüksek Kurulu’na sýk sýk þikayette bulunuyorlar.
Bildiðimiz kadarýyla frekanslarýn tekrar gözden
geçirilmesi ve yeni frekanslar için herhangi bir karar
alýnmadý. Bu yasal beklenti esnasýnda yayýn yaparak durumlarýný meþrulaþtýrmaya çalýþan deðiþik
Türkçe yayýnlar da var. Ancak eðer öyle bir olasýlýk
var ise bile, bu bir tane Türkçe frekans için mümkün olacak. Bir birlik ve konsensus oluþturarak bir
frekans baþvurusu yapmak yerine herkes «kendi
çöplüðünde kral olmayý» tercih ediyor. Halbuki bu
kargaþayý bahane ederek otoritelerin kendilerini o
tek olasýlýktan da mahrum edebileceklerini düþünmüyorlar. Nitekim ilk Körfez Krizi’nde Arapça frekanstan taraflý yayýnlar yapýlýyor diye bayaðý sýkýntýlar yaþanmýþtý ve politikacýlarýn desteði ile bir alternatif grup bile ortaya çýkmýþtý. Ve, bu olay taa
Danýþtay’a kadar gitmiþti.
Bütün bu radyocular bir tek þey de haklýlar, o da
«radyomu istiyorum» demekte. Hatta bu ifade özgürlüðü aracý için çok geç bile kalýndý. Ama herkes bir
þeyi de anlamalý. Bir pastayý paylaþmayý ve konsensüs ülkesi Belçika’da baþka türlü olamayacaðýný.
Paylaþacaðýz, birbirimize tahammül edeceðiz,
hoþgörülü davranacaðýz ve yayýný reklamla kirletmeyeceðiz.
Bu yazýmýn ilk bölümünü sitedeki köþemden
okuyabilirsiniz: «Bizim Radyo»
G
erel seçimlerin yapýlacaðý yýlda yeniden
dioksin krizinin ortaya
çýkmasý siyasileri de tedirgin etti.
300 çifliðe geçici bir süre için
mühür vuran Belçika diken
üstünde, krizin sonuçlarýný
bekliyor. Federal Saðlýk Ajansý
geniþ çaplý araþtýrma baþlattý.
Saðlýk bakanlýðý olaðan dýþý
durum ilan etti. Halk saðlýðý açýsýndan çok büyük tehlike oluþturmadýðýný belirten Saðlýk
Bakaný Rudy Demotte (PS),
“Uzmanlarýn
bakanlýðýmýzda
Y
yaptýðý toplantýda olayý bütün
detaylarýyla ele aldýk. Uzmanlar
ve bilim adamlarýmýz gerekli
bütün önlemler üzerinde çalýþmaktalar. Arýzanýn çok büyük
olmadýðýný tesbit ettik. Dioksin
halk saðlýðý bakýmýndan çok
büyük bir tehlike oluþturmuyor.
Ancak, önce kriz havasýndan
kurtulmanýn yollarýný aramalýyýz” dedi.
Tessenderlo Chemie’nin filitrelerinde 6 - 28 Ekim 2005 tarihleri arasýnda meydana gelen arýza
nedeniyle ortaya çýkan sýzýntý
ikinci dioksin krizine yol açtý.
Uzmanlar saðlýk bakanlýðýnda
durum deðerlendirmesi yapýp,
alýnacak önlemleri görüþtü.
Tessenderlo Group ve PB
Gelatins þirketleri yaptýklarý açýklamalarda, þimdiki durumun
1999 krizinde ortaya çýkan sýzýntýdan 45 kat daha az olduðunu
ifade etti. Gavere’de Leroy,
Zulte’de Algoet ve Deinze’de
Profat þirketlerinin faaliyetleri de
durduruldu.
Piyasada bulunan mallarýn
geri çekilmesinin þimdilik söz
konusu olmadýðýný açýklayan
Federal Saðlýk Ajansý (FAVV),
geniþ çaplý araþtýrma baþlattýðýný
duyurdu. Federal Saðlýk Ajansý,
300 çifliðin geçici önlem kapsamýnda kapatýldýðýný, uzmanlarýn ilk belirlemelerine göre halk
saðlýðýnýn þimdilik tehlikede
olmadýðýný belirtti.
Kuþ gribinin ilacý Belçika’dan
Türkiye’nin
bir aydýr
mücadele
ettiði kuþ
gribinin ilacý
Belçika’dan
Haber Merkezi
uþ gribiyle mücadele
için kullanýlan ‘dezenfekte ilacý’ný üreten
Belçikalý
firma,
kapýlarýný
BÝNFÝKÝR’e açtý. Fransa sýnýrýndaki Ýeper kasabasýnda bulunan
kimya fabrikasý CID Lines Genel
Müdürü Koen Brutsaert, Türkiye’ye 150 bin ton ilaç gönderdiklerini belirtti.
Yýlda 5 milyon litre ilaç üreten
CID Lines Genel Müdürü
Brutsaert, “2004 yýlýnda Asya’yý
kavuran kuþgribi, 2006 yýlýnda
Türkiye’yi vurdu. Dünyada 70
ülkeye ilaç gönderiyoruz. Türkiye ile de 9 yýldýr çalýþýyoruz.
Hem özel sektörle hem de
devlet kurumlarý için ilaç üre-
K
tiyoruz. Preventif önlemler
almak çok önemli. Sadece
hastalýktan ölen veya göç eden
kuþlarýn kendisi deðil, göçmen
kuþlarýn dýþkýlarý da tehlike yaratýyor. Bu dýþkýlara basýp kümese
giren insanlar, hastalýðýnda taþýyýcýsý oluyorlar” dedi. Hastalýðýn büyükbaþ hayvanlarda çýkmamasýnýn Türkiye açýsýndan
büyük bir þans olduðunu belirten Genel Müdür Brutsaert,
hastalýðýn kümes hayvanlarýnda
rastlanmasýnýn ekonomik açýdan
yine de olumlu karþýlanabileceðini ifade etti.
Türkiye’nin kuþgribi ile giriþtiði mücadelede çok baþarýlý olduðunu ifade eden Ortadoðu
Sorumlusu
Richard
Alasri,
“Hastalýðýn ortaya çýkmasýyla
birlikte hem Türk yetkililer hem
de halk çok soðuk kanlý ve duyarlý davrandý. Akdeniz ve
Ortadoðu ülkelerinde bu tür
davranýþlarý malesef çok fazla
göremiyoruz” diye konuþtu.
Ýlaç þirketi tarafýndan Belçika’da 6 Þubat tarihinde ‘kuþ
gribi konferansý’ düzenlenecek.
CID Lines þirketi Genel Müdür
Koen Brutsaert, 15 ülkeden katýlýmcýnýn konferansta bulunacaðýný belirtti. Türkiye’den Dr. Ali
Taþ’ýn da katýlacaðý konferansta
kuþgribi ile daha etkin mücadelenin yollarý aranacak.
Kitapçýklar hazýr
Kuþ gribiyle mücadele etmek
için Türkiye’ye ilaç gönderen
Belçikalý þirket bir de kitapçýk
hazýrladý. Kuþ gribine karþý alýnacak önlemlerin ve salgýn
hastalýk kontrollerinin (mücadelenin) sade bir dille anlatýldýðý
kitapçýk önümüzdeki hafta
Türkçe’ye çevriliyor. Toplam 20
sayfadan oluþan kitapçýðýn
Türkiye genelinde ücretsiz olarak daðýtýlacaðý belirtildi.
Sayfa 5.qxp
31.01.2006
08:57
Seite 1
Þubat 2006
GÜNDEM
ehriye Erdal ve DHKP-C’li 9 sanýðýn daha yargý süreci baþladý.
Belçika ile Türkiye arasýnda sýcak
temaslara neden olan bu davanýn ötesinde bence kayda deðer bir “insanlýk”
unsuru var. Örgüt yanlýlarýnýn, ilk
duruþmaya birkaç gün kala yayýmladýklarý bildirileri okuyunca dehþete düþtüm. Demokrasi savaþý verdiðini iddia
eden bir kiþi veya kuruluþ, silahlý çatýþmayý ne derecede göze alýr? Ýnsan
haklarý diye haykýranlarýn gözünde
teröre kurban gidenlerin ne kadar
“insan” deðeri var?
Erdal’ýn tahliyesini talep eden bildiride, “DHKP-C’nin, Türkiye dýþýnda
silahlý eylem yapmadýðý ve yasalarýn
dýþýna çýkmadýðý, açýkça bellidir (...) Bu
baðlamda Belçika toplumu için bir tehlike oluþturmuyor” deniyor. Eþitlik ilkesini savunduðunu iddia eden bir örgütün, böyle bir sav kullanmaya hakký
yoktur. Suç, her yerde suçtur. Devlete
karþý çýkabilirsiniz. Bazý konularda haklý
da olabilirsiniz. Ancak karþý çýktýðýnýz
devletin masum vatandaþlarýný maðdur
etmek, her yerde insanlýk suçu olarak
sayýlýr. Hiç bir zararýnýz olmadýðý ülkelerde bile. Kaldý ki, yasal çerçevelerde
eylem düzenlemekle övünen davalýlarýn, yargýlandýklarý ve savcý tarafýndan
sýralanan suçlarýna bakarsanýz, duru-
5
F
ANVERS
1-ANADOLU C.V.B.A
Van Kerckhovenstraat, 39
2060 Anvers
2- ALGÜL MARKET-FIRIN
Sint-Bernardsesteenweg
338, 2020 Anvers
3- BIG DEAL
SUPPERMARKET
KESTENOGLU NV
Statiestraat 111-113
2600 Berchem
4- BERCHEM BAKKERIJ
Statiestraat, 12
2600 Berchem
5- LORIN FIRINI
Bredorodestraat, 135
2018 Anvers
6- MILENIUM BVBA
Gillisplaats, 6
2000 Anvers
7- ÖZYILDIZ FIRINI
Klamperstraat 1,
2060 Anvers
8- RAMADA FIRINI
Statiestraat 42,
2600 Berchem
9- RABUN BVBA
Dambruggestraat, 222
2060 Anvers
10- ULUSOY KASABI
Cuylitsstraat 2,
2018 Anvers
BRÜKSEL
[email protected]
Ýnsanlýk suçunun
siyasi rengi olmaz
Bu davada Belçika yargýsýnýn, Türkiye devleti veya buna karþýt
kuruluþlara iliþkin fikir beyan etmesi söz konusu deðildir. Söz
konusu olan, kayýtsýz þartsýz “insanlýðýn” korunmasý, ve zanlýlarýn
bir suçtan dolayý cezalandýrýlmalarý veya aklanmalarýdýr.
mun yasallýkla pek alakasý olmadýðýný
görürsünüz: çete kurma, terörizm, sahte
belge kullanma, ruhsatsýz silah taþýma,
silah ve uyuþturucu kaçakçýlýðý, cinayet,
haraç toplama ve adam kaçýrma. Örgütün, Batý Avrupa'da da suç ve cinayetler iþlediðini bildiren Savcý Delmulle,
örgüt planlarý arasýnda bir ABD baþkonsolosluðuna
karþý
sabotaj,
Türkiye'de aralarýnda bir generalin de
bulunduðu subaylara ve bir bakana
yönelik suikast eylem hazýrlýklarýnýn da
yer aldýðýný ifade etti. DHKP-C’nin 1314 Haziran 1991’de, Brüksel’de THY ve
Halk Bankasý temsilciliklerine yönelik
saldýrýlarýný da hatýrlatan Federal Savcý,
terör örgütü PKK ile iþbirliði içindeki
DHKP-C'nin eylemlerini Türkiye dýþýna
taþýdýðýný söyledi.
Goldman’ýn “1917’de Leidenstadt’ta
doðsaydým, o insanlardan daha mý iyi
olurdum?” sözleri geldi aklýma: silahlý
çatýþmada iþlenen suçlarý aklamasam da
bir nebze anlarým; peki ya terör ve
uyuþturucu kaçakçýlýðý, insanlýða ne
kadar sýðar?
Bildiride ayrýca “Belçika, sadece
Türkiye’yi ilgilendiren bir konuda söz
söyleme hakkýna sahip deðildir” deniyor. Bak sen! Avrupalýlar, Türk hapisanelerine karýþtýklarýnda, Türkiye’yi ilgilendiren bir konu deðil miydi? Neden
desteklerini kabul ettiniz? Bu sözlerden
çýkarýlacak önemli sonuçlar var: kendiniz için istediklerinizi baþkalarý için de
savunmazsanýz, “kendinize Müslüman”
olursanýz, insan haklarý ve eþitlik adýna
konuþamazsýnýz. Bir ideolojiyle beyinleri yýkanýlýp, o ideolojinin “insanlýk”
özünü bilmeyen veya unutan þahýslar,
asla kahraman diye geçinemezler. Bu
davada Belçika yargýsýnýn, Türkiye
devleti veya buna karþýt kuruluþlara iliþkin fikir beyan etmesi söz konusu
deðildir. Söz konusu olan, kayýtsýz þartsýz “insanlýðýn” korunmasý, ve zanlýlarýn
bir suçtan dolayý cezalandýrýlmalarý
veya aklanmalarýdýr. Ne kör milliyetçilik
yapmanýn, ne de özgürlük mücahidi
diye geçinmenin anlamý yoktur.
Binfikir elinizin altýnda
Aþaðýdaki noktalardan gazetemizi her ay ücretsiz temin edebilirsiniz.
Chaussée de Helmet, 222
1030 Schaerbeek
3-Cado Center TOPUZ
Place de la Reine, 28
1030 Schaerbeek
4- DÝDEM MARKET
Boulevard Lambermont 45,
1030 Schaerbeek
5-GEMLÝK Patisserie
Avenue Rogier, 27
1030 Schaerbeek
6-LÝBRARÝE ERSAN
Place Liedts, 4
1030 Schaerbeek
7-LAS VEGAS
Avenue Rogier, 135
1030 Schaerbeek
8-LÝBRAÝRÝE CEM
Avenue Rogier, 2
1030 Schaerbeek
9-LÝBRAÝRÝE LE
PRÝNTEMPS
Place Pogge 339
1030 Schaerbeek
10-VÝZYON NIGHT SHOP
Chaussée de Haecht, 92
1030 Schaerbeek
11-SÖYÜTLER SÜPER
MARKET
Rue Marie -Christine, 109
1020 Laken
1- AU GOURMET SPRL
Place de la Reine 50,
1030 Schaerbeek
12- BOULANGERÝE EL’VAN
Rue Ribaucourt 70,
1080 Molenbeek
2-B.A.V.S. SUPERMARCHE
13- RABÝHA
BOULANGERÝE-
PATÝSSERÝE
Chaussee de Merctem 2,
1080 Molenbeek
14- ÝLKNUR FIRINI
Chausse de Anvers 349,
1000 Brüksel
15-LÝBRARÝE LE PETÝT
BOTANIQUE SPRL
Rue Royal 178,
1210 Brüksel
BERÝNGEN
1.GÜL BAKERÝJ
Stationstaraat 21
3582 Beringen
CHARLEROI
1- TÝMPAÞ ANADOLU
Route De Mons, 7
6030 Marchienne AU.
PONT
2- TÝMPAÞ ANADOLU
Rue Leon Dubois, 348
6030 Marchienne- Bocherie
3- ALÝMENTS INTER II sprl
Rue Turenne, 36
6000 Charleroi
FARCÝENNES
1.KAR DENÝZ MARKET
97, Rue J. Bolle
6210 Farciennes
2-SHOP EXPRESS
Grande place 65,
6240 Farciennes
GENK
1- EYÜP MARKET
Sledderlo 54A
3600 Genk
2- ÞENOVA TÜRK FIRINI
Sledderlo 40
3600 Genk
3. ELÝF MARKET
Stalenstraat 29,
3600 Genk
4-GÜLER TÜRK FIRINI
Stalenstraat 67,
3600 Genk
GENT
1- TURKUAZ CENTER
Dendermondsesteenweg
68, 9000 Gent
2- SULTAN KASABI
Dendermondsesteenweg
123, 9000 Gent
3- RABOT FIRINI
Wondelgem straat, 22
9000 Gent
4- 'T FRUIT HOEKJE
Wondelgem straat, 152
9000 Gent
5- AYDIN MÜZÝK
Wondelgem straat, 79
9000 Gent
6- BAYRAMPAÞA FIRINI
Bevrijdingslaan, 128
9000 Gent
7- A.C.I. Bakkerij
Bevrijdingslaan, 30
9000 Gent
8- DAYI Boekhandel
Damportstraat, 109
9000 Gent
9- ANKA Müzik
Damportstraat, 52
9000 Gent
10- DE STER
Drongensesteenweg 3
9000 Gent
11- SULTAN KASABI
Sleepstraat 208,
9000 Gent
HEUSDEN-ZOLDER
1.HILAL MARKET
Waterleidingstraat ,6
3550 Heusden-Zolder
2.KRÝSTAL VÝDEO
Waterleidingstraat , 1/4
3550 Heusden-Zolder
3.ANADOLU BAKKERÝJ
Koolmijnlaan 61
3550 Heusden-Zolder
LEUVEN
1- EFES DÖNER KEBAB
Tiensestraat 23,
3000 Leuven
LIEGE
1- AYHAN MARKET
Rue Saint-Nicolas 464,
4000 Liege
2- ACER MARKET
Rue Saint Severin 75-81,
4000 Liege
3- NUR SPRL
Rue saint Leonard 169,
4000 Liege
4- MERKEZ SPRL
Rue Saint Walburge 40,
4000 Liege
5- PÝTA CATHEDRALE
Rue Cathedrale 53,
4000 Liege
6- CHEZ ÝBO
Rue Hoyoux 149,
4040 Herstal
LOKEREN
1-YILDIZ FIRINI
ZAND 7,9160 Lokeren
NAMUR
1. BOULANGERÝE SÝBEL
Rue St Nikolas 30
5000 Namur
Maasmechelen
1- ÖZTANK MARKET
Oude Baan 168
3630 Maasmechelen
2- AHÝ FIRINI
Oudebaan 14,
3630 Maasmechelen
Sint-Niklaas
1- AYYILDIZ BAKKERÝJ
Hazezindstraat 63,
9100 Sint-Niklaas
Willebroek
1-ÖZ HARPUT FIRINI
Louýs de Naeyerplein 2,
2830 Willebroek
Sayfa 6.qxp
31.01.2006
08:07
Seite 1
BÝZLENÝM
6
er ne kadar zaman zaman,
hatta çoðu zaman, Avrupa
Birliði’ne kýzsak ve bizi her eleþtirdiklerinde “Türklük kalkanýmýzý” devreye
soksak da bazý konularda yerden göðe
kadar haklý olduklarýný da kabul etmek
gerekir. Son bir aydýr yargý alanýnda
yaþananlara bakýn… Avrupa kriterlerine uygun davranýyorum diyen, demokratik ve hukuk düzeninin hakim olduðu hangi ülkede bu tür olaylara rastlarsýnýz. Orhan Pamuk davasýný elimize
yüzümüze bulaþtýrdýðýmýz yetmiyormuþ
gibi üstüne tuz biber olarak Mehmet
Ali Aðca vakasýný yaþadýk. Bu iki örnek
bile yargýnýn elden geçmesi gereðini
net bir þekilde ortaya koyuyor. Her
þeyden önce yargý alanýnda görev
yapan yetkililerin “yorum” kabiliyetlerini geliþtirmeleri yaþamsal bir önem
taþýyor.
AB, yýllardýr Türkiye’den taleplerini
içeren belgeler yayýmlar durur. Bunlara
kýsa bir þekilde bile göz atmak, yargýnýn iþleyiþinin düzeltilmesiyle ilgili olan
taleplerin ilk sýralarda yer aldýðýný görmek için yeterli olur. Gelinen aþamada
Türkiye yargý alanýnda kaðýt üstünde
bir çok unsuru Avrupa standartlarýna
yükseltmeyi baþardý. Ama sýra “kafalarýn deðiþmesine” ya da “kurala uygun
uygulamaya” geldiðinde ayný baþarýdan
bahsetmek oldukça zor. Yargý adamla-
H
[email protected]
Yargýmýz yorum özürlü
Yargý adamlarýmýzýn önemli bir kýsmýnýn maalesef hâlâ
“yorum özürlü” olmalarý da sistemin iþleyiþinin içeride
ve dýþarýda alay konusu haline gelmesine çanak tutuyor.
rýmýzýn önemli bir kýsmýnýn maalesef
hâlâ “yorum özürlü” olmalarý da sistemin iþleyiþinin içeride ve dýþarýda alay
konusu haline gelmesine çanak tutuyor.
Son dönemde Türk Ceza Yasasý’nýn
“en önemli maddesi” haline gelen
301’in deðiþmesi için yoðun baskýlar,
gözden kaçabilecek düzeyi çoktan
aþmýþ durumda. Aslýnda bu boþ bir tar-
týþma olmanýn ötesine geçecek bir
boyuta sahip deðil. Sadece 301. maddenin deðiþmesinin hiçbir anlamý yok.
Asýl deðiþmesi gereken, bu ve benzeri
maddeleri yorumlayanlarýn bakýþ açýlarý ve görüþleri. Özellikle düþünce ve
ifade özgürlüðü alanlarýnda, ki bu ikisi
Avrupa’da en temel özgürlüklerin baþýný çeker, modern dünyadaki anlayýþ ve
görüþten uzak olduðumuz görüntüsü
Þubat 2006
veriyoruz.
Bu görüntünün aþýlabilmesini en
kýsa zamanda ve etkin bir biçimde saðlayacak uygulama ise, Avrupa Ýnsan
Haklarý Mahkemesi kararlarýna bakmak
olacaktýr. Düþünce ve ifade özgürlüðü
alanlarýnda yapýlacak inceleme ve
soruþturmalarýn bu kararlar ýþýðýnda
titizlikle yapýlmasý, Türkiye’nin baþýnýn
gereksiz yere derde girmesinin önüne
geçilmesine katký saðlayacaktýr.
Tabii iþ bununla da bitmiyor.
Yargýnýn mali kaynak ve kadro sýkýntýsýnýn giderilmesi, yargý mensuplarýnýn
eðitimlerinin sürekli ve etkin kýlýnmasý
da sistemin saðlýklý iþleyebilmesi açýsýndan olmazsa olmaz unsurlar arasýnda
yer alýyor. Anayasa Mahkemesi
Baþkaný Tülay Tuðcu’nun, AÝHM’nin
adli yýl açýlýþýnda yaptýðý konuþmada
sarfettiði “AÝHM’yi yorum otoritesi olarak görüyoruz. Mahkemelerimiz kararlarý takip için büyük çaba harcýyor.
Genel yargý mahkemeleri artýk kararlarýný sözleþmelere uygun vermeye mecburdur” sözleri gelecek için umut
veriyor. Dileðimiz, Türk yargýsýnýn en
tepesinde yer alan isim olan, insan
haklarýna önem veren bir mahkemenin
baþkaný olduðunu Avrupalý meslektaþlarýna hissettiren Tuðcu’nun sözlerinin
yargýnýn alt kademelerinde de “doðru”
yorumlanmasý.
Orada bir Türk var uzakta
Gamze Rastgeldi
Anadolu Ajansý
Dýþ Haberler
Muhabiri
A
yrýmcýlýktan bahsederken, sadece
göçmenleri hedef alan ve hatta artýk
resmi olarak da tanýmlanan "Ýslamofobi"den konuþmamak, manzarayý eksik
býrakýr. Belçika'daki küçük Türkiye'nin
sokaklarýnda, "Alevi, Kürt, Ermeni,
Arap, Belçikalý, Avrupalý, Gavur" düþmanlýðý, fýrsat bulunduðunda baþka
türlü bir ayrýmcýlýða dönüþüyor.
Belçika'da doðup büyüyen, yüksek
öðrenim görmüþ, sosyal bir iþte
çalýþan, baðýmsýz,
akýllý bir kadýnýn aðzýndan,
"Kýzýmý asla
Belçikalýyla
evlendirmem"
cümlesi dökülüveriyor. "Ýthal
gelinlerin" hikayelerini dinlediðimizde ise, erkek egemen kültürümüze
"ithal" edilmiþ, cinsiyet ayrýmcýlýðýnda yeni bir boyutla
tanýþýyoruz. Dil bilmeyen, yol yordam
bilmeyen, evlere kapatýlan bu kadýnlarý, Belçika'nýn sosyal sistemi bile
koruyamýyor. Bir iþyeri sahibi, yasalar
nedeniyle "vergi kaçýramadýðýndan"
yakýnýyor, Türkiye'ye özeniyor. Yine
doðma büyüme Belçikalý bir baþkasý,
"Belçikalýlar aptal, iþi bilmiyorlar. Ben,
þomaj alýyorum, kaçak da çalýþýyorum,
çekiyorum iki ayda Mercedes'i, onlar
aval aval bakýyorlar" diye övünüyor.
Sonra ekliyor, "Seviyorum bu ülkeyi,
kimseye de düþman deðilim."
Farklý dernek, örgüt ya da yapýlardan konuþtuðumuz her "yetkili", bizi
"diðerlerine" karþý uyarýyor: "Onlar
þöyle þöyledir, þunu þunu yaparlar,
biraz þeydirler..." Bir süre sonra bunu
bir oyuna çevirip, herkese bir önce
konuþtuðumuz kiþi hakkýnda soru sormaya baþlýyoruz, olumlu konuþaný
bulamadan yurda dönüyoruz.
Ülkenin dönemsel
ekonomik önceliklerine göre, göçmen
politikasýný sürekli
deðiþtiren, “yabancýlarýn” aslýnda
geri dönmeyeceðini oldukça geç
anlayan Belçika
hükümetinin,
hala gerekli
sosyal politikalarý geliþtiremediði açýk.
Özellikle genç kuþaðýn dil ve eðitim sorunlarýnýn çözülemiyor olmasý
nedeniyle, Fransa’dan farklý olarak, bu
kez kentin en merkezi yerinde, farklý
bir “getto” kültürü hüküm sürüyor.
Türkiye’nin gerçek anlamda çaðdaþ,
demokratik ve barýþ içinde bir ülke
olmasýnýn önünde engel olan ne
varsa, Brüksel’de, iki adýmlýk mesafede karþýmýza çýkýyor.
Avrupa’daki bu minyatür
Türkiye’lerin vatandaþlarý, Türk hükümetlerinden en az gerçeðindekiler
kadar þikayetçi. Yýllar önce kendi
“güçlü kuvvetli” vatandaþlarýný, birer
“armaðan” gibi uzak memleketlere
gönderen iktidarlar, ancak uzun yýllar
sonra “yurtdýþýndaki yurttaþlarýmýzýn”
hem tehdit hem de nimet olabileceklerini anlayýp, onlarla hiç de “dürüst”
olmayan bir iliþki kurdu. Bu süreç,
resmi devlet ideolojisini yurtdýþýnda
canlý tutacak örgütlenmelerin desteklenmesi, inanç temelli kimliðin öne
çýkarýlmasý, “vatandaþlýk” konusunda
ekonomik çýkarlarý koruyacak yaklaþýmlarýn benimsenmesi, yabancý ülkelerde çalýþan iþçilere, öncelikle “ayaklý
döviz makineleri” olarak bakýlmasý
gibi unsurlarý içeriyor. Türk göçmenler, yurtdýþýnda görev yapan diplomatlarýn ve yetkililerin, “halktan kopuk”
tavýrlarý ve uygulamalarýyla da beslenen bir kýzgýnlýk içindeler. Bu kýzgýnlýk, en net biçimiyle þu sözlerle açýða
çýkýyor: “Artýk, Türkiye’den beklediðimiz hiçbir þey yok, biz burada mutluyuz, gölge etmesinler yeter!”.
Belçika, gerçek bir “çok kültürlü”
ülke olma çabasýnda samimiyse, farklý kültürleri ve geçmiþleri olan insanlar arasýndaki önyargýlarý kýracak pro-
gramlara, onlara adil ve eþit fýrsatlar
tanýyacak, kendilerini “gerçekleþtirmelerinin” önündeki engelleri kaldýracak
düzenlemelere öncelik vermesi gerekiyor. Belçika “gelir gelmez bizi ocaklara indirdiler, Belçika’yý ancak yirmi
yýl sonra, madenin karanlýðýndan çýktýðýmda gördüm” diyen ilk kuþak göçmenlere ve onlarýn yakýnlarýna bunu
borçlu. “Avrupa’nýn kalbi” yeterince
saðlamsa, krizleri atlatacak ve “yaþlý
kýtanýn” insani deðerlerini yaþatacak
gücü kendinde bulmalý.
Özellikle, Paris’teki deneyimden
sonra, politikacý, sosyolog, sosyal
uzman ve gazeteciler gibi, köþe baþlarýndaki kanaat önderlerinin de kendilerine sormasý gereken bir soru var:
“Biz, diðerlerinin görüþlerini gerçekten
objektif biçimde yansýtýyor muyuz,
yoksa sürekli onlarýn adýna mý konuþuyoruz?” Belki bu soru, modern toplumlarýn aþamadýðý ekonomik ve sosyal krizlerde, sürekli “maðdur” konumuna düþen her kesimin, kendisini
aracýsýz ifade edebilmesi ve “kendi
adýna konuþmasý” için gerekli zeminin
yaratýlmasýna ilham verebilir.
BÝTTÝ
Sayfa 7.qxp
31.01.2006
07:59
Seite 1
Þubat 2006
.beMLEKETTEN
7
Sabahlarý ilkokul,
akþamlarý sanat akademisi
[email protected]
Pekçok Türk çocuðunun öðrenim gördüðü
Joseph Delclef Ýlköðretim Okulu, akþamlarý
da bir güzel sanatlar
okuluna dönüþüyor.
Ece Ayaydýn
cadémie des BeauxArts de Saint-Josseten-Noode, Saint-Josse Belediyesi’ne baðlý bir sanat
okulu. Yalnýzca akþamlarý eðitim veren bu okul sabahlarý
Ecole Joseph Delcef adý ile ilkokul olarak hizmet veriyor. Bir
çok kiþinin akademi olarak tanýmadýðý bu binada bir çok dalda
her yaþ gurubuna sanat eðitimi
veriliyor. Okulun verdiði disiplinler arasýnda; seramik, resim, desen, heykel, iç mimarlýk,
reklam, 12-18 yaþ grubu gençler
için bütün disiplinlerin karma
eðitimi yanýnda 6-11 yaþ grubu
için de resim, heykel eðitimleri
veriliyor. Ortalama 300 kiþinin
eðitim gördüðü okula kayýt
olmak isteyenler sýnavsýz ve ön
koþulsuz olarak baþvuru yapabiliyorlar. Okul kayýt ücreti yýllýk 144 euro. Atölyeler hafta
içleri 18:00-21:00 arasýnda, hafta
sonlarý gün boyunca olmak
üzere haftanýn yedi günü kullanýlabiliyor. Her sene sonunda
yapýlan jüriyle öðrencinin baþa-
A
rýsý belirlenip bir sonraki yýla
devam edip edemeyeceði karar
veriliyor. Üç sene sonunda
isteyenler diplomalarýný alabiliyor. Eðitimine devam etmek
isteyenler üç sene daha çalýþmalarýný sürdürerek okulda öðretmenlik yapmalarý için gerekli
diplomayý alýyorlar. Geçtiðimiz
yýl Aralýk ayýnda okulun açmýþ
olduðu sergide eseri olanlar arasýnda bir de Türk öðrenci vardý.
Ýki senedir okulun öðrencisi
olan Sabit Karahisarlý Türklerin
bu kadar yoðun yaþadýðý bu
bölgede kendinden baþka okulda hiç Türk öðrenci olmadýðýndan dolayý üzüntü duyduðunu
belirterek, ‘Seramik sanatýyla bir
sergide tanýþtým, inþaatlarda
çalýþtýðým için malzemeyle yakýnlýðým vardý ama bir türlü
nereden baþlayacaðýmý bilemiyordum. Okula girdikten sonra
sanatsýz geçirdiðim zamana acýr
oldum. Þu anda hem çalýþýyorum hem de bu okula devam
ediyorum. Haftanýn dört günü
burada seramik çalýþýyorum.
Hedefim üç sene seramik okuduktan sonra üç senede heykel
okumak. Çünkü bence biz
Türklerin kültüründe topraða
bu yakýnlýk her zaman var ve
bizim kültürümüzü sanatsal
alanlarda yaþatmamýz gerekiyor.
Artýk Türkiye’ye gittiðimde hatýra fotoðraflarý deðil camilerdeki
seramiklerin fotoðraflarýný çekiyorum. Ve burada seramiklerimde o desenlerden yararlanýyorum’ dedi.
Adres: Rue Potagére 52,
1210 Bruxelles
Tel: 02 220 27 61
Belçikalý baþbakandan bayram ziyareti
Ben herkesin baþbakanýyým
Haber Merkezi
elçika’nýn Flaman Hükümeti Baþbakaný Yves
Leterme, Kurban Bayramý’nda bir Türk ailesini ziyaret
etti. Belçika’da bir ilke imza atan
Baþbakan Leterme, Anvers kentinde oturan Mustafa Kaymak’ýn
evine iki saatlik bayram ziyaretinde bulundu.
Flaman Baþbakaný Yves
Leterme, Belçika’da yaþayan
Müslümanlarýn da baþbakaný
olduðunu ifade etti. Belçika’da
Müslümanlar’ýn ýrkçýlýk olaylarýna
maruz kalmalarýndan rahatsýzlýk
duyduðunu belirten Baþbakan
B
Leterme, her dinden insanýn
barýþ içinde ve birarada yaþayabilmeleri için birbirlerinin kutsal
saydýðý þeylere saygý göstermeleri gerektiðini söyledi. Leterme,
“Kurban Bayramý'nda Türk ve
Müslüman bir aileyi ziyaret ederek bu mesajý en güçlü þekilde
vermek istedim” dedi.
Türk yemeklerinin de tadýna
bakan Flaman Baþbakan Yves
Leterme, ikram edilen baklava,
dolma ve elma suyunu geri çevirmedi. Mustafa Kaymak ile uzun
uzun sohbet eden Flaman
Baþbakan Leterme, yabancýlarýn
sorunlarýný ilk aðýzdan dinleme
fýrsatýný da bulduðunu belirtti.
Geç kalmadan
ütün sanatlarýn birleþtiði sinemaya bir süre geç
kaldým.
Bir obur gibi geçtim ekranýn karþýsýna.
Hayatýn bize ‘armaðanlarý’ný gördüm Uður Yücel’in
“Yazý Tura”sýnda.
Yavuz Turgul’un “Gönül Yarasý”nda çakýldým bulunduðum koltuða.
‘Gönül yaralarý’m kanadý.
Dünyayý kurtarmak isteyen bizlerin kendi geleceðimizden vazgeçiþlerimizi,
Ýnsanlýða hizmet için kendi çocuklarýmýzý kurban
ediþlerimizi yaþadým.
Baba Nazým’ýn (Þener Þen) yerinde olmayý asla istemem, kýzý Piraye’nin geçip karþýsýna,
“Onlarý bizden daha çok korudun sevdin.
Sana olan nefretimi dizginlemeye çalýþýrken, hep
þöyle derdim: ‘ama onu hayat böyle yaptý.’
Babasý egitim gönüllüsü, Halk Partili bir solcu, öyle
ki oðlunun adýný bile bir þairden almýþ. Nazým bey
vurmuþ Anadolu yollarýna, kendini insanlýða adamýþ.
Bütün bunlarý anlayabiliDünyayý kurtaryordum da anlayamadýðý,
mak istedik;
nasýl oluyor da böylesine
kendi geleceðimiz- sevgi dolu bir insan evlatlarýna ilgisiz kalabiliyordu.
den vazgeçerek.
Hatýrla baba...
Ýnsanlýða hizmet
Dünyanýn öbür ucunda bir
köydeydik, hastaneye gitetmek istedik;
kendi çocuklarýmý- memiz gerekiyordu. Çünkü
o lanet köye hiçbir doktor
zý kurban vererek. gelmiyordu.
Ama sen sevgili öðrencilerinin karne notlarý yüzünden beni þehre götürmedin.
Aðrýlarýmý önemsemedin, erteledin.
Annemle ortalarda kaldýk baba.
Aðrýlarým bana bir armaðan verdi baba.
Çocuklarýn seni terk etti diye sakýn suçlama baba.
Ýdeallerin ailemizin mahvýna neden oldu.
Baba sen bizi hiç sevmedin.
Sevgini öðrencilerine o kadar çok veriyordun ki, eve
geldiðin zaman verecek hiçbir þey kalmýyordu.
Ben de çocuklarý çok seviyorum baba,
Hiç doðmayacak olan çocuklarýmý çok seviyorum”
dediði zaman,
Verecek cevabýmýz olmaz ona.
Olamaz...
Siyasi koþturmalardan yorgun düþtük,
Sevgi maratonuna baþlayamadýk bile.
Çocuðumuz uyumadan önce baþýnda masal bile
okumaya zamanýmýz kalmadý.
Kendimize masallar anlatmaktan.
Beþ yönetmenin beþ ünlü masalý günümüz Ýstanbul’una uyarlamalarý “Anlat Ýstanbul”undan sonra
baþka bir masalý, Anvers’te kendi çocuklarýmýzýn
oynadýðý “Gül Üreten Kýz”ý izledim.
Sesimiz Tiyatro Grubu’nun sahnelediði Gül Üreten
Kýz oyununda fakir ve iyi yürekli çobaný canlandýran Oðluþum’u izlerken gururlandým.
Sonra dikildiði zaman oðlum/kýzým karþýma, verecek cevabým olsun isterim.
Ben sinemaya,
biz hayata hep geç kaldýk...
B
Sayfa 8.qxp
31.01.2006
08:10
Seite 1
Þubat 2006
SÝZbize
8
Kuþ gribini abartýyorlar
Liege, Namur ve Mons’ta yaþayan vatandaþlarýmýz
kuþ gribi ile ilgili görüþlerini Binfikir’e anlattý
[email protected]
Beþir Ayhan
Kör ve saðýr iliþkiler
uralarda insaný karþýlarken “hoþgeldiniz”
demek, unutulmuþ. Kýsa, soðuk, aðýz alýþkanlýðýndan doðan bir “merhaba” veya “selam” alýrsan, öp
de baþýna koy. “Heeey, haaay, huuuy” gibi kýsa, fazla
anlam taþýmayan çýðlýklarla selamlanýrsýn. Buralarda
“biz” sözcüðü fazla anlam taþýmýyor artýk. Dünyada
bizler yaþamýyoruz, buralar “ben-ler” dünyasý.
Oysa buralarda “sizler” sözcüðü gün geçtikçe daha
sýk kullanýlmakta. Özellikle yerli deðilsen “siz” olursun. “Siz” diye hitap eden, kendine gelince “ben-leri”
yaþar fakat sana “sen” olma hakkýný pek tanýmaz.
“Nasýlsýnýz, iyi misiniz?” sorusunu, temkin ve dikkatle sormak zorundasýn.
Sorduðunda belli belirsiz bir dudak bükmesi, bir kaþ
kýmýldamasý görür gibi olursun. Söylenmese de, sessiz
ama kaþla dudak arasý hissedilir bir “fazla özel soru
sormayýn” veya “sana ne” yanýtý almýþ gibi olursun.
Karþýlanýrken git gide daha sýk duyulan soru “eee ...
44 - Esnaf / Liege
B
Buralarda “biz” sözcüðü fazla anlam taþýmýyor artýk. Dünyada bizler yaþamýyoruz, buralar “ben-ler” dünyasý.
ne yapýyorsun?”
Ne yapýyorsun derken, genellikle hangi iþlerle meþgul olduðun merak edilir. Hal, hatýr sorma alýþ veriþi
artýk bit pazarlarýna kalacak demek.
“Hoþça-kal”, “güle güle” gibi insaný ýsýtan sözlerden
uzak, uzaklaþýyoruz, vedalaþýyoruz artýk. Ayrýlýrken
“byee”, “haydi ...” diyerek uðurlanýnca, insan kendine
soruyor: “ ne haydisi?” diye. Bana “haydi git artýk” mý,
... “defol” mu dendi þimdi ... sessiz ve kaþla dudak
arasý?
Buralarda garip buluþmalar yaþýyoruz.
- “Heeey! Uzun süredir görüþmedik. Nerelerdesin?
Eeeh? Anlat bakiiim ne yapýyorsun?”
Sen de bir “haay, huuy” çekip nerelerde olduðunu,
(aslýnda o kadar da uzaklarda deðildin) hangi iþi yaptýðýný anlatýrsýn. Anlatmaz olaydýn, çünkü laf bundan
sonra senin ve onun iþi ekseninde döner. Aslýnda ne
kendi iþinden ne de onun iþinden fazla konuþmak
istemezdin. Onun halini sormak istersin, iyi, mutlu,
saðlýklý olmasýný dilerken, sorsam mý sormasam mý,
diye gidip gelirsin. Sormamaya karar verirsin.
Ýþ ve para sohbetleri kýsa bir süre sonra iki tarafý da
sýkar ve sonra “nasýl kýsa keseriz” kaygýlarý baþlar.
O, benliðini merkeze alýr, senden bahsederken seni
yavaþ yavaþ unutur, seni “sizlere” sýðdýrmalara kayar.
Vedalaþma aný gelir: “ Haydi ... görüþürüz belki,
byee” der. Kafanda 20 saniye üç kelime uçuþup kalýr:
“haydi, byee” ve ... “belki”. Ya bir daha görüþmek
istersin ya da istemezsin deðil mi? “Belki” ne demek?
“Kendi tercihimle seninle bir daha görüþmek istemem,
ama olur ya belki, bir gün yine tesadüfen” falan.
Olur ya, belki, tesadüfen bir gün yine karþýlaþýrsak,
az önceki gibi nezaket gereði “haay, huuy” dedikten
sonra, ayak üstü, birbirimize katlanarak “bla bla bla”
yaparýz.
Almayayým, saðolun, ben yokum bu iliþkilerde.
Burda Anadolu’nun
deðiþik bölgelerinden
gelen pek çok insan
yaþýyor. Hangisine
sorarsanýz sorun ”eskiden bizim tavuklarýn
100’ünden 90’ý ölürdü”
derler. Ama biz ölmedik. Tabii ki önlem alýnmalý ama bu yeni bir
olay deðil. Maalesef
basýn abartýyor.
Ýnsan saðlýðýný etkil- Ýbrahim Kavuncu
dediði için önemli
35 - Esnaf / Liege
bir konu. 2-3 sene
önce Belçika’da da
domuzlarda ve tavuklarda hastalýk çýkmýþtý.
Satýþlarda düþüþ olmuþtu. Belçikalýlar biraz
abartýyorlar bu durumu.
Türkiye’ye seyahat edilmesinde bence bir
sakýnca yok.
Kuþ gribi ile ilgili geliþmeler, politik de olabilir
gerçek de olabilir. Ama Türkiye ile ilgili her
þey abartýlýyor. Örneðin son günlerde
Esnaf / Liege
Türkiye’deki kar yaðýþý abartýlýyor. Sanki
Türkiye’den baþka bir yerde kar yaðmýyor. Kuþ gribine gelince; hastalýk
yeni olduðu için hükümet de bilinçli deðil. Erkenden uyarý yapacak
altyapýya da sahip deðil.
M. Kemal Doðan
Komþu
ülkelerde
34 - Esnaf / Liege
bu hastalýðýn çýkmamasý beni
þüphelendiriyor.
Türkiye’ye
yapýlan bir
sabotaj gibi
sanki.
Türkiye
turizmini
kýrmak için
yapýlan bir oyun bu. Kuþlarýn
göç ettiði yollardaki ülkelerde
neden kuþ gribi yok? Kuþ bize
gelene kadar Avrupa’dan birileri
bu kuþ gribini bulaþtýrdý.
Türkiye bu konuda iyi çalýþtý.
Ölümler az oldu.
Yusuf Özkan
Yýlmaz Kahya
Mustafa Altýntaþ
Eskiden
çocuklar
42 - Ýþsiz / Namur
ölürdü,
bilen
yoktu
neden
öldüklerini. Tavuk
kýran vardý
bir de.
Kimse bilmiyordu
iþin aslý
neydi,
‘tavuk kýran’ denirdi adýna. Þimdi
kuþ gribi oldu. Bu Türkiye’de de
olur Amerika’da da. Yaban
kuþlardan geliyor bu hastalýk.
Türkiye kuþ gribinden kýrýlýyor
deseler yine gideriz, abartacak bir
þey yok. Irak’ta günde kaç tane
adam ölüyor, yine de insanlar
oraya gidiyor.
40 - Ýþadamý / Liege
Kuþ gribi sadece Türkiye’de
yok, medya abartýyor. Bundan
6-7 ay önce kuþ gribinden bahsedildi ama hiç bir önlem de
alýnmadý. Kuþ gribi olsa da
Türkiye’ye giderim.
Niyazi Ýmaret
65 - Emekli / Namur
Kuþ gribi bir politikadýr, büyük
tavuk üreticilerinin davasýdýr.
Küçük üreticiyi yok ediyorlar,
büyük üreticiler büyük satýþlar
yapacaklar. Bu kuþ gribi önce
Van’da çýktý ertesi gün Ýstanbul’a sýçradý. Ne kadar çabuk oldu bu.
Nihat Ümit
Mevlüt Þevik
56 - Ýþçi / Namur
56 - Esnaf / Namur
Türkiye’ye nerden
geldi bu kuþ gribi?
Rusyasý var
Ermenistaný var.
Belçika Hükümeti
anons yaptý,
“Türkiye’ye seyahat
edebilirsiniz” diye.
Türkiye Hükümeti
niye bu kadar abartýyor? Bunda bir iþ var.
Böyle bir hastalýk çýktý,
Türkiye de yeterince önlem
alýyor. Belçika’da yaþadýðým
için çekinmeden tavuk
yiyorum, Türkiye’de olsa
yiyemezdik. Türkiye’nin her
tarafýnda kuþ gribi olsa da
önlemimi alýr yine giderim.
70 derecede piþen tavukta
sorun yok. Abartmaya da
gerek yok, önlemler alýnmýþ
durumda.
Sayfa 9.qxp
31.01.2006
08:18
Seite 1
Þubat 2006
Cengiz Taþkýn
39 - Mimar / Mons
SÝZbize
2 yaþýndan beri
Belçika’dayým.
Fransýzca medyayý
takip ediyorum.
Türk medyasý
konularý biraz abartýyor. Buradaki
medya abartmadan
konunun özünü
veriyor. Fransýzca
radyodan dinlediðim kadarýyla
Türkiye’de turizm,
kuþ gribinden etkilendi. %20-30
düþüþ var.
Eskiden tavuk
Yücel Karadurmuþ
kýran vardý. Bu
49 - Ýþsiz / Mons-Ath
iþ danýþýklý
dövüþ olabilir.
Gerçekten bir kuþ
gribi var mý, yok mu,
onu da bilmiyoruz.
Belki de bir kýran
geldi gitti. Çok uluslu
þirketler de bu iþin
içinde olabilir.
Hükümet gerçekten
iktidar olsaydý, böyle
küçük bir olayda fýrtýna koparýlmasýna
izin vermezdi.
Kuþ gribi diye bir hastalýk var ve kuþlardan geçtiði söyleniyor. Türkiye’de hükü49 - Ýþçi / Mons-Cuasmes metin yeterli önlem aldýðýný düþünmüyorum. Halký yeterince bilgilendirmediler.
Kuþ gribi ilk olarak Manyas’ta çýktý. O bölgede tavuklarla ilgi bir
enstitü varmýþ ve onu kapatmýþlar. Bu enstitü çalýþtýrýlýp, olay orada
sonlandýrýlabilirdi. Bu hükümetin yeterli bilgiye sahip olduðunu sanmýyorum.
Kadir Akoðlu
Bedi Karataþ
45 - Esnaf / Mons
Bu konu politikayý
aþtý. Türkiye gevþek
davrandý. Kuþ gribi
6 ay, 1 sene önceden biliniyordu,
ancak ölümler olunca konuyla ilgilenilmeye baþlandý. Ýnsandan insana geçmemesi iyi. Büyük
bir salgýný önlüyor.
Belçikalýlarýn bu
durumdan etkilenip
Türkiye’ye tatile gitmemesi normal.
PKK bombasý gibi
turizmi etkiliyor.
Avrupa’da basýnla
hükümetler birbirine yakýn çalýþýyorlar. Bu tür
olaylarý çok fazla
ön plana çýkarmýyorlar. Ama
Türkiye’de basýn
ya bir hükümeti
destekliyor ya da
karalamaya çalýþýyor. Bunun için
olaylar abartýlýyor.
Mesela Fransa’daki
olaylar Türk basýnýnda Fransa’dan
daha çok çýktý.
Ýbrahim Postal
50 - Dernek yöneticisi
Mons-Cuasmes
Kuþ gribi büyük oranda abartýlýyor.
Türkiye turistik ve ekonomik olarak
geliþme döneminde. Bunu engellemek
35 - Ýþadamý / Liege
için Türkiye üzerinde komplo kuruluyor. Daha önce Romanya’da falan da vardý ama bu kadar büyütülmedi. Tv kanallarýnda Türkiye ile ilgili olumsuz örnekler ön plana çýkarýlýyor. Müslüman bir ülke olarak AB’ye aday olduðumuz için yapýlýyor, bunlar.
Tacettin Yüksek
Türkiye’den 10
gün önce geldim.
44 - Ýþçi / Liege
Kuþ gribi medyaya
fazlaca yansýdý.
Türkiye olumsuz
gösterildi. Bir
gazeteci yazdý;
Yugoslavya’da 56
kiþi kuþ gribine
yakalandý diye
ama baþka kimse
bunu yazmadý.
Baþka ülkelerde
olaylar kapatýlýyor,
bizde abartýlýyor. Kuþ gribine yakalanma olasýlýðý trafik kazasýndan ölme
olasýlýðýndan daha az. Bu ölenleri kuþ
gribi deðil, bilgisizlik öldürdü.
Ufuk Doðan
Musa Kart
9
[email protected]
Ayrýmcýlýk maddesi
erhangi bir iþyerinde karþýlaþabileceðimiz,
hoþ olmayan ve ayrýmcýlýðý körükleyen
olaylar: iþveren veya meslektaþlarýmýz tarafýndan
sizlere karþý uygunsuz davranýþlar, sataþmalar, aþaðýlýyýcý seks içeren ‘sözde’ anlatýlan fýkralar, ýrkçý
söylemler veya ayrýmcýlýðý teþvik eden propagandalar.
Bu tür olaylara karþý
bir þeyler yapabilir
Hak ve özgürlüklermiyiz?
den yararlanma,
Evet! Belçika Ceza
cinsiyet, ýrk, renk,
Kanunu’nda bulunun
ýrkçýlýðý yasaklayan
dil, din, siyasal veya
maddeden alýntý yapýdiðer kanaatler, ulularak, her iþyerinde
bulunmasý gereken ve
sal veya sosyal
iþyeri
kurallarýnýn
köken, ulusal bir
yazýldýðý
Ýþyeri
azýnlýða mensupluk,
Yönetmeli’ðine ilave
edilebilir.
servet, doðum, simYönetmeliðe ilave
diki veya gelecekteki
edilecek maddenin
saðlýk durumu, fiziiçeriði: Hak ve özgürlüklerden yararlanma,
ki durumu, maluliyecinsiyet, ýrk, renk, dil,
tinden dolayý veya
din, siyasal veya diðer
herhangi baþka bir
kanaatler, ulusal veya
sosyal köken, ulusal
durumdan dolayý
bir azýnlýða mensuphiçbir þekilde ayýluk, servet, doðum,
simdiki veya gelecekrýmcýlýk yapýlmamasý
teki saðlýk durumu,
saðlanýr.
fiziki durumu, maluliyetinden dolayý veya
herhangi baþka bir durumdan dolayý hiçbir þekilde
ayýrýmcýlýk yapýlmamasý saðlanýr.
Böylece iþveren ve iþçiler karþýlýklý olarak bu
kurallara hem kendi aralarýnda hem de müþterileri ve misafirleri içinde uyacaklarýný taahhüt ederler.
Bu maddenin sadece kaðýt üzerinde kalmamasý
için iþverenin, eþit haklarýn korunmasý (iþe alýnmalarda, meslek eðitimi vs..) gerekli çabayý ve özeni
göstermesi zorunludur.
Tabii ki burada sendika delegelerine ve militanlarýna büyük görevler düþüyor. Çalýþmakta olduðunuz iþyerinin yönetmeliðinde bu madde yoksa
sendika yaptýrým gücünü kullanarak bu maddenin
ilave edilmesini saðlayabilir. Bu madde bir yerde
bir iþçinin iþten atýlmamasýný güvence altýna alýr.
Ýþyerlerine yeni iþçi alýmýnda daha eþit davranýlmasýný saðlar. Genelde iþverenler bu maddeyi Ýþyeri
Yönetmeliði’ne ilave etmeyi istemezler, gerekçe
olarak da “bizim iþyerimizde ýrkçýlýk yoktur ve herkese ayný ve eþitlikte davranýyoruz” derler ama
yaþanýlan deneyimler gerçeðin hiç de öyle olmadýðýný gösteriyor. Herhangi, bir iþyerinde çalýþan
okuyucularýmýz, çalýþmakta olduklarý iþyerinin
yönetmeliðinde bu maddenin olup olmadýðýný
kontrol edip, yok ise, sendika temsilcileriyle
konuyu tartýþmaya açabilirler. Böylece hem kendileri hem de diðer çalýþanlar için gerekli katkýyý saðlayabilirler.
H
Sayfa 10.qxp
31.01.2006
07:48
Seite 1
Þubat 2006
GÜNDEM
10
Evde ve evden uzakta
Göçmenler
sandýk
baþýna
Ayný evde oturur gibi yakýnken, baþka bir evde oturur gibi de uzak olan Türk asýllý Belçikalýlarla yerli
Belçikalýlarýn tanýþmasý kitaba ve sergiye konu oldu.
Serpil Aygün
azeteci Rik Van
Puymbroeck ve Fotoðraf Sanatçýsý Luc
Daelemans’ýn ortak çalýþmalarý olan “Thuis en Ver van Huis
–Evde ve evden uzakta” adlý
fotoðraf sergisi 5 Þubat’a
kadar Heusden Zolder Muze
Cafe’de (Dekenstraat 40) gezilebilir.
Sergi aslýnda Gazeteci Rik
G
Van Puymbroeck’un yazmýþ
olduðu “Thuis en Ver van
Huis” adlý kitabýn fotoðraflarýndan oluþuyor. Gazeteci
Puymbroeck ve Fotograf Sanatçýsý Daelemans, Heusden
Zolder’da oturan Türk kökenli Belçikalý iki ailenin yaþamýný bir yýl boyunca izlemiþ,
birlikte Türkiye’ye seyahat
etmiþ, doðum, ölüm, düðün
merasimlerini gözleyerek yazmýþ ve fotoðraflamýþlar.
Haber Merkezi
elçika’da ilk defa
yasal olarak belirli bir
süre oturum hakký
olan herkes önümüzdeki yerel
seçimlerde oy kullanabilecekler.
Schaerbeek ve St- Josse’da
yoðun faaliyetlerde bulunan
“Bouillon De Cultures” Derneði 21 Ocak’ta Emir Kýr ve
Tamimount Essaidi’nin katýldýðý bir bilgilendirme toplantýsý
düzenledi.
3 Ekim’de yapýlacak olan
B
Van Puymbroeck’un ilk
kitabý olan “ Thuis en Ver van
Huis – Evde ve evden uzakta”
serginin açýlýþ günü olan 15
Ocak’ta yayýnlanmýþ. Kitap
Heusden Zolder’da oturan
Ergül-Yýldýz Özcan ailesi ile
Orhan-Tülin Çakar ailesinin
yaþamlarýnýn gözlemi ve kaydýyla aslýnda bir Belçikalýnýn
kapý komþusu olan Türkleri
tanýma çabasý. Sergi, ayný
evde oturur gibi yakýnken,
baþka bir evde oturur gibi de
uzak
olan
Türk
asýllý
Belçikalýlarla yerli Belçikalýlarýn tanýþmasý belki de…
belediye seçimlerinde ilk defa
oy kullanacak olan yabancýlarýn seçim hakký ile ilgili bilgilendirme ve duyarlýlýðý artýrmayý amaçlayan bu toplantýda
yetkilier, yasal düzenlemelerin
hala hazýrlanma aþamasýnda
olduðunu söylediler. Bunun
yanýnda 5 yýllýk resmi oturumu
olanlarýn seçme hakkýna sahip
olacaklarýný belirtilirken, bu
vatandaþlarýn oy kullanmak
istemeleri
halinde baðlý bulunduklarý
belediyeye
bildirmeleri gerektiði
vurgulandý.
Geçtiðimiz yýl Avrupa Birliði ülkeleri vatandaþlarý
önceden
bildirmek kaydýyla oy
kullanma hakkýný elde etmiþlerdi.
2>12 SUBAT 2006 - Anvers
müzik - tiyatro - dans - film - görsel sanatlar
tiyatro
konser
dans Dervish in Progress + Momentum
Waalse Kaai 14, 200 Antwerpen
rezervasyon: 03/248 01 00
tiyatro Playback
6 ve 8 subat 2006 20:30 Monty
dans Solum
8 subat 2006 21:30 Monty
Montignystraat 3, 2018 Antwerpen
rezervasyon: 03/238 91 81
diger programlar ve ayrintili bilgi icin
Sayfa 11.qxp
30.01.2006
22:53
Seite 1
Sayfa 12.qxp
31.01.2006
09:37
Seite 1
12
SÖYLEÞTÝK
Þubat 2006
Leyla Ertorun
u sayýmýzda “tanýmadýðýmýz
ünlüler”den sizlere tanýtmayý
düþündüðümüz bir Belçikalý
Türk melezi, ödüllü sinema ve tiyatro
oyuncusu Aylin YAY’la söyleþtik.
Brükselli oyuncu hakkýnda yazan ilk
Türk ya da türkofon medyayýz.
Sinema tutkunlarýnýn kitlelerin
Pierre Paul Reynders’in Thomas est
amoureux filmi ile tanýdýðý Aylin Yay,
sinemaya 1998 yýlýnda kýsa metrajlý
bir filmle ayak atýyor. O ana kadar da
Shakespeare’den, Tennessee William’sa, Valérie Lemaître’den Philippe
Blasband’a kadar birçok oyunda yer
aldý.
Belçikalý yönetmenlerden Benoît
Mariage ve Dardennes kardeþleri beðeniyor Fatih Akýn’ýn bir projesinde
olmak beni mest eder diyor.
Avrupa’da gençlik ayaklanmalarýnýn olduðu 1968 yýlýnda Brüksel’de
Türk bir baba ve Belçikalý bir anneden
dünyaya geliyor. Babaannesi, ismini
Aylin koyuyor.
Türkçem pek iyi deðil dediðinden
röportajý Fransýzca yapmayý planlarken her iki dilde de konuþuyoruz. Bir
oyuncu diksiyonu ile konuþmasa da
kendini oldukça iyi ifade ediyor.
Çocukluðunda bir dönem, 2 - 5 yaþ
arasý Ýstanbul’da yaþýyor. Konservatuardan sonra da hem bir üniversite
diplomam olsun hem de diðer kökenimle ilgili eðitim alayým diye Þark tarihi ve
dilleri eðitimi görüyor.
B
Aylin Yay, biz sizi birkaç yýl önce
Thomas est amoureux filminin afiþinde
gördüðümüzde keþfettik. Ýsminizden
T ü rk k ö k e n li o la b ile c e ð in iz i ta h min
ettik.
Evet babam Türk, annem Belçikalý.
Fiziðim itibariyle bazen “pek Türk’e
benzemiyorsun” diyorlar. Halbuki
renkli gözlü ve sarýþýn olmama raðmen
yüz hatlarýmda Türk’e benzediðim
anlaþýlýyor.
(Ben de daha dikkatli bakýyor ve evet
özellikle elmacýk kemikleriniz sizi ele
veriyor diyorum.)
Thomas est amoureux filminde aþkýn
bile sanal alemde yaþandýðý anlatýlýyor.
Siz de bir fahiþe rolünü oynuyorsunuz,
öyle deðil mi?
‘Thomas est amoureux’ filminin ödüllü baþrol oyuncu Aylin Yay ilk defa bir Türk Medyasýnda!
Sanat her dilde konuþur
“Thomas internet aracýlýðýyla dört farklý kadýnla iliþki kurmaya çalýþýyor.
Ben de bunlardan sanal alemde fahiþelik yapan kadýný oynadým.”
Thomas internet aracýlýðýyla dört
farklý kadýnla iliþki kurmaya çalýþýyor.
Ben de bunlardan sanal alemde fahiþelik yapan kadýný oynadým.
Bu film sizin sinemada önünüzü açtý
diyebilir miyiz?
Ben daha önce kýsa metrajlý bir filmde de oynamýþtým. Ama bu filmin festivallere katýlmasý ve Paris Film Festivali
ile Amiens’de ödüle layýk görülmesi
ses getirdi. En iyi kadýn oyuncu ödülünü aldým.
Çalýþmalarýnýza baktýðýmýzda iki isme
sýk sýk rastlýyoruz. Pierre Paul Reynders
ve Philippe Blasband. Hatta Pierre
Blasband’ýn eþiniz olduðunu öðrendik.
Genellikle birlikte çalýþtýðýmýz arkadaþlar, ya konservatuardan ya sinema
okulu Insans’tan tanýdýðýmýz bildiðimiz
insanlar.
Eþim Philippe’le de ben konservatuarda oyunculuk o da Insas’ta sinema
okurken arkadaþtýk zaten. Ýkimiz de
ayný alanda çalýþtýðýmýz için ortak
yapýmlarda olmamýz doðal.
Þu anda da birlikte bir film çalýþma nýz var, öyle deðil mi? Zor olmuyor mu
yönetmenle oyuncunun evli olmasý?
Hayýr olmuyor. Ýkimiz de profesyoneliz. Film çekerken yönetmen ve
oyuncuyuz. Evdeki olabilecek sorunlarý karýþtýrmýyoruz. Küçük tartýþmalarýmýz olmuyor mu, oluyor ama her çiftin
arasýnda olduðu gibi bunu evde
yapýyoruz.
Eþiniz Philippe Blasband’ýn çalýþma larýna baktýðýmýzda çok geniþ bir filmografisi ve metin ve senaryo yazarlýðýný keþfettik. Hatta çok aþina olduðu muz filmlerin ya senaryosunu yazdýðý
ya da yönetmenliðini yaptýðýný farkettik.
Kendisi hem tiyatro hem de sinema
için üretiyor. Hatta biz de önümüzdeki
hafta böyle bir çalýþma için Ýstanbul’a
gidiyoruz.
Eþimin yazdýðý bir tiyatro oyunu
Nathalie ilk kez Belçika dýþýnda, yani
premier mondial olarak Türkiye’de 9
Þubatta Yýldýz Kenter Tiyatrosunda
sahnelenecek. Benim Tilbe Saray ile
irtibatým sonucu böyle bir þeyin ger-
çekleþtirilmesi
mümkün
oldu.
Baþrollerini Zuhal Olcay ve Tilbe Saray
oynayacaklar.
En çok beðendiginiz, filminde oyna mak istediðiniz Belçikalý sinemacýyý
sorarsak, ne dersiniz?
Benoît Mariage ile çalýþmak isterdim.
Bir de Dardennes kardeþlerle, kim istemez ki.
Sayfa 13.qxp
31.01.2006
09:42
Seite 1
13
Þubat 2006
Bizimle yaptýðýnýz bu söyleþi sizi Türk toplumuna da tanýtacaktýr. Türk sinemasýnda da
ortak yapým yapma çabalarý
var. Kimbilir bir Türk yönetmen, bir Fatih Akýn sizinle bir
þeyler yapmak isteyebilir.
Ah keþke, çok isterim. Ben
bütün önerilere açýðým. Hatta
çocuklar olmasa birkaç ay
Türkiye’ye gidip bir tiyatro
çalýþmasý yapmayý çok isterdim. Ama çocuklar olunca
belli bir aile düzeniniz olmasý
gerekiyor.
Fatih Akýn’a gelince çok
beðeniyorum. Özellikle o
Alman disipliniyle Þark bakýþý
duyarlýlýðýný harmanlamasýný
çok zekice buluyorum.
Tiyatro mu, sinema mý?
Ayrým yapmak istemem.
Ýkisi de birbirini besleyen dallar. Yapabilsem ikisini bir
arada götürmek isterim. Ama
aile hayatýný da sürdürebilmek
için dönüþümlü olarak her iki
alanda da çalýþýyorum.
Hatta bir ara sinemada çok
ilginç bir rol teklif edildi ama
tiyatroda bir oyunum olduðu
için reddetmek zorunda kaldým.
Bazýlarý ikisinin çok farklý
alanlar olduðunu iddia ediyorlar, oyunculuðun bile farklý
olduðunu iddia edenler var.
Teknikler farklý tabii ki.
Tiyatroda bir solukta oynayýp
çýkýyorsunuz, oyunun ritmini
düþürmemeniz, o “gerçeði”
yansýtmanýz gerekiyor. Ama
esasýnda bu sinemada da öyle.
Ayný gerçeði yansýtmanýz
gerekiyor. Yalnýz fragmanlar
çekilip duraksayýp ya da durdurulup tekrar oyunun içine
girmeniz gerekiyor.
iyi tepkiler aldý ve 6 Mart’ta
Arenberg sinemasýnda gösterime girecek.
Þu anda da Coquelicot’yu
(Gelincik) çekiyoruz.
Esasýnda Avrupa’nýn birçok
yerinde olduðu gibi Belçika’da
da olanaklar kýsýtlý. Yoksa bir
çok proje gerçekleþtirilebilir.
Yoksa
oyunculuðunuzda
farklý bir þey olmuyor, ayný
derinlikle oynama çabasý
gösteriyorsunuz. Sinema piyasasýndan önce epey tiyatro
oyununda yer aldýnýz, hatta o
alanda da bir ödülünüz var
öyle deðil mi?
Ben oyunculuða lisedeyken
baþlamýþtým. Brüksel akademisinde oyunculuk dersleri alýyordum. Sonra Konservatuara
girdim.
Bu konuyu iþlemenizin özel
bir nedeni var sanýrým. Eðer
çok özelinize girmezsek, bu
konuyla ilgili bir þey sorabilir
miyim?
Ne soracaðýmý tahmin ediyor ve tabii sorun diyor.
Anýmsadýðýma göre anneniz
sizi bu kursa utangaçlýðýnýzý
yenesiniz diye yazdýrmýþ galiba?
Evet öyle bir þey var ama
utangaçlýðýmý hala yenemedim. Hala bir çekingenlik, bir
korkuyla sahneye çýkarým.
Birçok oyunda rol aldým.
Bunlardan (Ikili) Macbeth (à
2)’de bütün karakterleri biz iki
oyuncu oynadýk. Bu oyunla
2003’te Tiyatro ödülü aldýk.
Þu anda bir fim çeviriyorsu nuz ve geçen yýl çektiðiniz bir
Couleur des mots filminde
bir rahatsýzlýðý, hastalýðý olan
bir çocuðun hikayesi mi iþleniyor?
Daha doðrusu afiþteki kadýnýn bir rahatsýzlýðý var. Doðuþtan “dyshasie* ” denen bir
rahatsýzlýðý, bir “engeli” var. O
kadýnýn birgün içinde yaþadýklarýný anlatýyor.
filminiz de gösterime girecek.
Biraz bahseder misiniz?
Couleur
des
mots
(Sözcüklerin rengi)’yu geçen
yýl klasik film yöntemiyle deðil
de, DV kamera yöntemiyle
çektik. Olanaklar kýsýtlý olduðundan bu yöntemi kullandýk.
Film bir çok festivali dolaþtý,
Eþinizin sitesine girdiðimizde týklayabileceðimiz baþlýklar
arasýnda ”dyshasie” ile ilgili bir
baþlýk var. Sanýrým çocuklarýnýzdan birisinin böyle bir
rahatsýzlýðý var ve insanlarý bu
konuda bilgilendirmeye çalýþýyorsunuz.
Doðru anlamýþsýnýz. Büyük
oðlum bu rahatsýzlýkla doðdu,
daha doðrusu bu bir “engel”.
Biz de konuya duyarlýlýðý arttýrmak için bunu internet sitemize koyduk. Böylece bu
engelle yaþamak zorunda olanlara destek saðlamýþ oluyoruz.
Couleur des mots filminde
de konuyu iþledik ama her þey
bir kurgudan ibaret.
Sanýyorum eþinizde sizin
gibi bir melez, Ortadoðu kökenli?
Evet. Onun da babasý
Belçikalý, annesi Ýranlý. Bu
farklý ama bir o kadar da birbirine yakýn kökenlerimiz birbirimizi daha iyi anlamamýzý
saðlýyor ve bakýþ açýmýzý daha
geniþ kýlýyor.
Bu deðiþik kökenlerimizin
bizi daha zengin kýldýðýnýn farkýndayýz.
Türk sinemasýndan bildiðiniz, izlediðiniz sinemacýlar var
mý?
Belçika’da iki yýlda bir gerçekleþtirilen Akdeniz Film
Festivalinde ödül alan Nuri
Bilge Ceylan’ýn filmi Uzak’ý
çok beðenmiþtim.
k* Nörolojik bir rahatsýzlýktan
meydana gelen bir konuþma
zorluðu, özürlülüðüuri
Thomas Est Amoureux - Thomas Aþýk Oldu
Thomas agorofob, yani
açýk alan korkusu olan
genç bir adamdýr. Yýllar
önce iþinden ayrýlýp kendini bütün parasýný yatýrdýðý apartman dairesine
kapatmýþtýr.
Kimse ile hiç bir iliþkisi yoktur ve diðer insanlarla ancak bilgisayar
yolu ile iletiþim kurmaktadýr. Thomas bu hayatýndan mutlu olmakla
birlikte yalnýzlýk çekmektedir. Terapistinin
önerisi üzerine internet’teki bir randevu sitesine üye olur.
Umduðundan fazla kadýn ilgi duyduklarýný belirtirler. Dört
ayrý kadýnla sanal alemde görüþmektedir. Bunlardan bir
tanesi sanal alemdem ona asýlan bir fahiþedir.
Sayfa 14.qxp
30.01.2006
08:59
Seite 1
Sayfa 15.qxp
31.01.2006
09:17
Seite 1
Sayfa 16.qxp
31.01.2006
08:27
Seite 1
Þubat 2006
ARTfikir
16
‘Medya çok kýsa sürede kendi
kalitesiz starlarýný yetiþtiriyor’
Buradaki, hayatýnda hiç tiyatro seyretmemiþ çocuklarla
çalýþmak, onlarý oyun oynarken sahnede görmek bana
zevk veriyor. Bunu parayla satýn alamazsýnýz.
[email protected]
Konuþ onunla
stanbul’da bir tuvaletler
zincirine sahip olan Bay
Murtaza’nýn iþlettiði tuvaletlerin
birinde, toplumun her kesiminden tuvalete gelen müþteriler ve
Bay Murtaza’nýn zekice kurduðu diyaloglarla günümüz
medyasý ve yarattýðý insan tipi
eleþtiriliyor. Oyunu yazan ve
yöneten Ayhan Aliustaoðlu, Bay
Murtaza rolü ile baþarýlý bir performans sergiliyor.
Ý
Türkçe ve özellikle de Türkiye
gündemini ele alan, medyatik
yaþam biçimini eleþtirel bir
yaklaþýmla sunan bir oyun, ilk
oyununuz Tuvaletler Müdürü
Bay Murtaza”. Niçin böyle bir
konu seçtiniz, Belçikalý Türklerin yeterince konusu yok mu?
Önce kendimi tanýtayým. Ben
Ayhan Aliustaoðlu. 17 yýldýr
Belçika’dayým, 3 çocuk babasý
bir tiyatro yönetmeni adayýyým.
Türkiye AB’ye giriþ aþamasýnda bir ülke. Bu konuda yapýlan
çok çeþitli çalýþmalar var.
Türkiye AB’ye giremez diye bir
düþünce oluþtu. Yaklaþýk 5 ay
TV baþýna oturdum.
Türk televizyonlarýnýn mý?
Evet Türk Tv’leri.
Niçin böyle bir þey yapma
gereði duydunuz?
Türkiye’de iyi gitmeyen þeyler
vardý. Türkiye yurtdýþýnda kendi
gerçekleriyle algýlanmýyor. Çaðdaþ, demokrat Türkiye bilinmiyor. Bunun nedeni Avrupalý
Türkler arasýnda okuma seviyemizin düþük olmasý.
Bu iþkenceye 5 ay nasýl dayandýnýz?
Türkiye’deki tutarsýzlýklarý insanlarýnýza göstermek zorundaydým. Birey olarak bunun göre-
vim olduðunu düþündüm.
Bu “birey görevini” aþmýþ,
altýnda “aydýn sorumluluðu”
olmasýn?
Tv’yi açtýðýnýz zaman çolukçocuk TV seyrediyoruz. Medya
çok kýsa sürede kendi kalitesiz
starlarýný yetiþtiriyor. Yýllardýr
kültür sanata emek verenler
kenara itilmiþ durumda.
Ama bu oyunu sonuçta,
Belçika’daki Türkler izliyor.
Türk medyasýnýn yöneticilerine
bu oyunla etki yapmak zor olsa
gerek?
Hiç de zor deðil. Sizin gibi,
basýn aracýlýðýyla mesajým dolaylý da olsa ulaþýyor.
Niçin tiyatro gibi boþ(!) iþlerle
zaman öldürüyorsun? Sapasaðlam adamsýn, tiyatro yapacaðýna, çalýþsana!
Buna katýlmýyorum. Günde
13-14 saat çalýþýyorum. Tiyatro
benim hobim. Burada hayatýnda
hiç tiyatro seyretmemiþ çocuklarla çalýþmak, onlarý oyun
oynarken sahnede görmek bana
zevk veriyor. Bunu parayla satýn
alamazsýnýz. Çünkü tiyatro,
yaþanan gerçeði, canlý olarak,
bire bir seyirciyle paylaþma
sanatýdýr. Bu da her babayiðidin
harcý deðildir.
Limburg bölgesinde faaliyet
gösteren diðer tiyatro gruplarý
ile iþbirliði projeniz var galiba?
Belçika Türk Dernekler Birliði’nin (BTDB) hazýrladýðý proje
kapsamýnda, Türk Gençlik
Tiyatrosu (TGT), Turkse Spotlights ve Kardeþlik Tiyatrosu
ortaklaþa bir Flamanca Türkçe
senaryo çalýþmasý yapýyoruz.
Oyunu da birlikte sergileyeceðiz. Türkiye’den Ahmet Yenilmez gelip, bizi bir hafta çalýþtýracak. Belçika’dan da yine bir profesyonel tiyatrocu ile çalýþacaðýz.
14-15 saat aðýr sayýlabilecek
bir iþte çalýþtýktan sonra, tiyatro
için zaman ayýrýyorsun. Tiyatro
bu kadar çekici mi?
Türkiye’de okul yýllarýmda
hep tiyatro kollarýndaydým. Halk
Eðitim Merkezleri’nde tiyatro
yaptým. Sahnenin havasýný teneffüs edip de tiyatroyu sevmemek, hayatýn yanlýþlýklarýndan
biridir.
odo sobre mi madre' ( Annem Hakkýnda
Her þey) ile uluslararasý zafer alayýndan
sonra, 'Habla Con Ella' (Konuþ Onunla) ile deðiþiklik yaparak artýk kadýn portresi deðil, erkek
portresi çizen aykýrý Ýspanyol yönetmen Pedro
Almodovar, bence tahmin ettiðinden de baþarýlý
oldu. Çünkü bu film besteci Alberto Iglesias'ýn, ki
Almodovar ile ilk çalýþmasý deðil, müziðiyle daha
da ateþli ve duygusal bir hava estiriyor.
Hable Con Ella veya
Konuþ
Onunla, dramatik,
Habla Con Ella,
duygusal, acý ve aþk dolu bir
koma halinde
müzikten oluþuyor. Geneli
yaylý çalgýlardan oluþan bir
hastanede
yatan iki kadýn ekip çalýþmasý olduðu içinde
klasik müzik özellikleri aðýr
ve onlara aþýk
basýyor. Ýspanyol gitari ve
olan iki adamýn kemanýn birleþimi seyirciyi
adeta koltuðundan koparýp,
hikayesini
hikayenin içine çekiyor.
anlatýyor.
Iglesias diðer film müzikleriyle de bu dalda kendini
ispatlamýþ bir müzisyen. O kadar sade ve duygulu
ki, etkilenmemek için kalpsiz olmak lazým.
Habla Con Ella, koma halinde hastanede yatan
iki kadýn ve onlara aþýk olan iki adamýn hikayesini anlatýyor.
Sevdiðinin yanýnda nöbet bekleyen iki adam.
Film ilginç bir tiyatro sahnesiyle baþlýyor. Genç
kýzýn özel hemþireliðini yapan Benigno, onunla
her þeyi duyacakmýþ gibi konuþup, sohbet ediyor.
Bir gün Benigno Lydia'nin (Rosario Flores) yataðýnýn baþýnda oturan Marco ile tanýþýr (Dario
Grandinetti), seyahatname yazarý. Benigno bu adamýn tiyatro gösterisinde yanýnda oturan, aðlayan
adam olduðunu hatýrlar. Marco, Benigno'ya nazaran, duygusal bir yapýa sahip deðil. Çünkü o bitkisel hayattaki insanlarla konuþmanýn çok anlamsýz
olduðunu duüþünüyor. Marco'nun bu düþüncesi
Benigno'yu üzer. Onlarýn her þeyi duyduðunu ve
onunla konuþmasý gerektiðini söyler (Hable Con
Ella).
Filmde bu iki adamýn geçmiþinden bilgilerle
hikayedeki þimdiye nasýl gelindiðini de görüyoruz.
Dolayýsýyla Benigno'nun baktýðý kýza olan umutsuz aþký ve onunla kazadan önce aralarýnda geçen,
'önemsiz' kýsa bir konuþmaya da eþlik etmiþ oluyoruz. Alicia'ya duyduðu aþkýn düþüncesi zihnine o
kadar musallat oluyor ki kendini Alicia'nin içine
girmiþ gibi hissediyor. Aslýnda Alicia'nýn geçirdiði
kaza da ona bir lütuf oluyor çünkü böylece ona
daha yakýn olma imkaný olacaktýr. Ona kendi elleriyle bakacaktýr. Marco'nun durumu ise çok farklýdýr. Onun sevgilisi bir matadordur ve onlar evlenmeye karar vermiþlerdir. Ama bir boða buna
beklenmedik, erken bir son getirir.
Almodovar yine hep yaptýðý gibi burada da ölüm
ve yaþamla/kayýp ve eriþilmez zor aþklarla oynuyor. Gerçek ve zor duygularý ele alarak, sizi sizden
koparýp, yüreðinizle yüzleþtiren görüntüler ve
müzikle baþ baþa býrakýyor.
‘T
Erdinç Utku
Sayfa 17.qxp
31.01.2006
08:04
Seite 1
Þubat 2006
ARTfikir
Özellikle Flaman Bölgesi’nde
tiyatronun Türk gençlerini
sosyo-kültürel etkinliklere çek mek gibi bir iþlevi var. Kýzlýerkekli genç bir grup ile çalýþýyorsunuz. Türk toplumu sizi
yeterince destekliyor mu?
Yeni kurulduðumuz için þimdiye kadar oyunumuzu sadece
iki kez sahneleyebildik ve 950
kiþiye ulaþtýk. Bugün 3. kez sahnedeydik ve 380 kiþilik salon
doldu. Bilet bulamayanlar geri
dönmek zorunda kaldýlar.
Kardeþlik Tiyatrosu ve Ayhan
Yazacaðýnýz yeni oyunla ilgili
bazý ipuçlarý verir misiniz?
Belçika’daki Türklerin yaþamlarý konu ediliyor.
Yine komedi mi?
Hayýr bu sefer dram olacak
galiba.
Aliustaoðlu’nun yeni projeleri?
Öncelikle
BTDB’nin
Flamanca-Türkçe oyun projesi
var. Daha sonra ben yeni bir
oyun yazacaðým.
Belçika’da tiyatro yapmanýn,
Türkiye’de tiyatro yapmaktan
farký var mý?
Ek olarak içinde yaþadýðýmýz
Flaman toplumuna, Türk gençlerinin sanatsal çalýþmalarýný
gösterme kaygýsý var.
E
S
K
Ý
Þarapçýlarýn umudu
“Þarap Sarayý”
Erdem Resne
rüksel’in kalkýnma aþamasýndaki Marolles semtinde gezinenlerin dikkatini
geçen yýldan beri yepyeni bir
bina çekiyor. Parlak sarýmtrak
taþlar, demir çerçeveli camlar ve
B
17
þaþaalý armalarla süslenen bu
sanayi binasý, sanýlanýn aksine
yeni deðil, yüzyýllýk geçmiþi
bulunan ve Art Nouveau stilinde
inþa edilmiþ bir “Þarap Sarayý”.
Kraliyet’e pasta, çikolata ve
þarap satan ünlü tüccar Ernest
Catteau’nun sahibi olduðu 1892
yapýmý bu han, iþlerin büyümesiyle mimar F. Symons tarafýndan geniþletilir ve þarap alýþveriþ merkezine dönüþür. Ön
cephesindeki güzel motif ve
armalar, ayný zamanda þarap
ticaretinin reklamýný yapmak
amacýyla bu geniþleme sürecinde
tasarlanýr.
Aralarýnda
Portekiz’den Porto, Almanya’dan Koblenz ve Fransa’dan
Cognac’ýn da bulunduðu, 20.
yüzyýl’ýn baþýnda þarap ve likörleriyle ün salmýþ þehirlerin armalarý, bu ön cepheyi süslüyor. 2.
y
a
þ
a
m
l
a
r
E
S
K
Ý
m
e
k
a
n
l
a
r
Dünya savaþýna biraz kala,
Þarap Sarayý (Palais du Vin) diye
adlandýrýlan bina, 90’lara kadar
yoðun ticari faaliyetlere merkez
olur, ardýndan da terkedilir.
Bugünlerde ise mimari deðeri yüksek bu yapýt, uzun bir
restorasyon sürecinin ardýndan
Brüksel Belediyesi ve Sosyal
Yardým Kurumu (CPAS –
OCMW) tarafýndan tekrar canlandýrýlýyor. Sosyal amaçlý þirketlere destek veren bir merkez
olarak düþünülen bina, semtin
sosyal ve ekonomik kalkýnmasýna katký saðlamakla birlikte, ikamet iþlevi görecek. Kentin en
eski ve popüler semtlerinden
Marolles, belki de Þarap Sarayý
sayesinde, “Þarapçýlar Semti”
imajýndan da kurtulur...
Adres: Rue des Tanneurs –
Huidevettersstraat /1000 Brüksel
kü l t ü r s a n a t
etkinlik takvimi
Sesimiz Tiyatrosu: “GÜL ÜRETEN KIZ”
- 02-02-05 Pazar, saat 15.00 Zuiderspershuis, Waalse Kaai 14, Antwerpen
- 18-02-05 Cumartesi, saat 20.00 De Centrale, Kraankinderstraat 2, Gent
- 26-02-05 Pazar, saat 15.00 St. Andries, st.- Andriesplaats 1, Antwerpen
0090 Sanat Festivali/ Anvers 2-12 Þubat programý
- Crossing the bridge / Fatih Akýn, 04/02/2006, saat 20.00, Muhka Cinema
- Dervish in progress / Ziya Azazi, 04/02/2006, saat 20.00, Zuiderpershuis
- Momentum / Aydýn Teker, 04/02/2006, saat 20.00, Zuiderpershuis
- Baba Zula in Zuiderpershuis, 04/02/2006, saat 21.30, Zuiderpershuis
- Het Bloemenmeisje / Sesimiz, 05/02/2006, saat 15.00, Zuiderpershuis
- Fratricide / Yýlmaz Arslan, 05/02/2006, saat 20.00, Muhka Cinema
- Parallel / Þafak Uysal ve Burge Öztürk, 05/02/2006, saat 20.30, Zuiderpershuis
- Ýki Genç Kýz / Kutlu Ataman, 06/02/2006, saat 20.00, Muhka Cinema
- Frozen, 06/02/2006, saat 20.30, Monty
- Tired 2 / Ýlyas Odman, 07/02/2006, saat 20.30, Monty
- Dolap / Taldans, 07/02/2006, saat 21.30, Monty
- Performans / Meryem Bayram, 08/02/2006, Monty
- Playback/ Ve diðer þeyler topluluðu, 08/02/2006, saat 20.30, Monty
- Solum Teldans, 08/02/2006, saat 23.00, Monty
- Umut / Yýlmaz Güney, 09/02/2006, saat 20.00, Muhka Cinema
- Sürü / Zeki Ökten, 10/02/2006, saat 20.00, Muhka Cinema
- Yol / Þerif Gören, 11/02/2006, saat 20.00, Muhka Cinema
- Duvar / Yýlmaz Güney, 12/02/2006, saat 20.00, Muhka Cinema
Türk Gençlik Tiyatrosu
‘SON TUZAK”
Birinci Gösteri:
Tarih: 18/02/2006
Saat: 20:00
Yer: Casino Meulenberg
Varenstraat 22,
3530 Houthalen
/Helchteren
Ýkinci Gösteri:
Tarih: 24/02/2006
Saat: 18:00
Yer: Dilsen-Stokkem
Kültür Merkezi Rijksweg
460, Dilsen-Stokkem
[email protected]
Söyle bayraðým
tanýðýmsýn
evgili meslektaþým Ýsmail Doðan’ýn, çizdiði
“Türkiye kuþ gribinden ölen çocuklara aðlýyor”
konulu karikatürü için tehdit edildiðini hep birlikte
öðrendik. Üzüntüyle öðrendik. Anlamsýz ve yersiz bu
tür tehdidi kaleme alanlarý vicdanlarýyla baþ baþa býrakmak isterim. Çünkü, baþkalarýyla polemik yapmak,
uyduruk takýlmalar yapmak çok kolaydýr. Ama, vicdaný
ile hesaplaþmak çok zordur. Ayný bir kitabý tutuþturan
rüzgarlarla savrulan ve ruhunuzda þavkýyan bir suç
dizesiyle hesaplaþmak gibi.
Düþüncelerimiz
Herkes istediðini söyveya inandýklarýleyebilir veya çizebilir varmýz görüþümüzü
sayalým. Ben bu üzücü
olayý baþka bir yönüyle ele
etkilediði gibi
almak isterim. Görme, algýyaþam içindeki
lama ve eleþtiri bazýnda.
Biliyor musunuz görme
nesneleri de algýkonuþmadan önce gelmiþlama þeklimizi de
tir. Çocuk konuþmaya
etkiler.
baþlamadan önce bakýp
tanýmayý öðrenir. Bir bakýma görme iþlevi kelimelerden her zaman önce gelmiþtir. Kýsaca, yaþamýmýzý ve
deðerlerimizi sözcüklerle anlatýrýz ama ifadelerimiz
varolan gerçeði hiçbir zaman deðiþtiremez. Ay’ý yalnýzca
geceleri, yani karanlýkta gördüðümüzü, varlýðýnýn kosmoz içinde sürekli olduðunu biliriz. Ne var ki bu bilgi,
gördüklerimizle baðdaþmaz hiçbir zaman. Ýnsan karakter yapýsýndaki farklýlýklar sonucu nesneler ve kelimeler
arasýnda daima bir uçurum vardýr.
Düþüncelerimiz veya inandýklarýmýz görüþümüzü
etkilediði gibi yaþam içindeki nesneleri de algýlama
þeklimizi de etkiler. Ýnsanoðlu, yalnýzca baktýðý þeyleri
görür. Bakmak bir seçme edimidir. Bu edimin sonucu
olarak gördüðümüz her nesne konu olabilir. Böylelikle,
insanýn bir veya birkaç þeyi görmesi, dokunmasý
demek, kendisini o þeyle iliþkili kýlmasý demektir.
Ýþte Ýsmail Doðan’ýn çizgilerini besleyen gerçek
budur. Aðlayan bir Türk bayraðýný çizmekle herhangi
bir saygýsýzlýkta bulunmamýþtýr. Ýnsani deðerlerin ne
kadar önemli ve vazgeçilmez olduðunu vurgulamak
istemiþtir. Yeryüzündeki birçok þey, imgeler insan yapýsýdýr demek istiyor. O bir sanatçý olarak, tek bir nesneye
deðil de nesnelerle aramýzdaki iliþkilere daha olgunca
bakmamýzý teþvik etmektedir. Çünkü, insanýn görüþü
sürekli olarak canlýdýr, hareketlidir, deðiþkendir ve her
þeyi kendisine en yakýn çevresinde tutmaya çalýþýr.
Kýsaca, karþýdaki köyü gördüðümüzü kabul edersek, o
köyde görüldüðümüzü de kabul etmeliyiz demek istemektedir.
Bence, görüþün iki yanlýlýðý, algýlamanýn iki yanlýlýðý
olabilir veya olmalýdýr. Ama eleþtirinin, verimli ve yerinde olabilmesi için, bu ifade aynen geçerli deðildir.
Ýsteyerek veya istemeyerek bazý eleþtiri dozunu aþarak
tehdide dönüþerek, bir nehrin denize ulaþamadan
kuruyuþuna dönüþüverir. Verimsiz ve kýsýr.
Ve ölüp giden o küçücük vücutlar içimizde yanan
sularýn bir türlü kabuk baðlatamayacaðý yara olarak
kalacaktýr. Hiçbirimizin üzerinden bulutlar geçmesin,
yaðmursuz ve öylece gideceðiz dünyanýn beklediði
günlere.
S
Sayfa 18.qxp
31.01.2006
09:44
Seite 1
Þubat 2006
18
Hayt Huyt
Park Haydar
Abi
“Delikanlý adamýn köþesi...
Lightlar ve yumuþaklar okumasýn!”
Evrimini tamamlayamayýp magandalýkla delikanlýlýk arasýnda
kalmýþ, harbi yazarýnýz Haydar abi AB-T.C. iliþkilerinden
kadýn-erkek iliþkilerine; þomaj – dop basýmýndan sahte para
basýmýna; gerdek gecesinden Kadir gecesine; beyaz ticaretinden beyaz kadýn ticaretine; BABArazziden külüstür-sanata;
silahlý çatýþmadan kuþak çatýþmasýna aklýnýza gelebilecek her
konuda engin birikim ve deneyimlerini sizlerle paylaþýyor.
Eski köye yeni gazete
Binfikir deyim yerindeyse yýrtýk dondan çýkar gibi çýktý. Kýçýnda fonu
olmayan 3-5 entel dantel, yaratýcýlýðýna ve bilgisine güvenerek yola çýktýlar. Hiç de iyi etmediler. Ne güzel oturmuþ bir düzenimiz vardý, geldiler hepisini alt-üst ettiler. “Post modern köylülük” diye yazýp AB’nin
baþkentinde nasýl gazetecilik yapýlmalý onu anlattýlar. Bazý site ve gazetelerle köy bülteni diye alay ettiler. Düðün, niþan, askere gitme ve þirket açýlýþý haberlerine dil uzattýlar. Neymiþ efendim gazetecilik etiðiymiþ. Yok daha neler! Bir de tutmuþ gazetecilik ilkelerinden bahsediyorlar. Serpil midir Merpil midir, bir genel Yayýn Yönetmeni var, bir terane tutturmuþ gidiyor. Reklam ayrýymýþ, haber ayrýymýþ... Þimdiye kadar
gazete ve dergi çýkaranlar gazeteci deðil miydi? Onlar gazete ve dergilerine yarým sayfa þirket ya da esnaf haberi, yarým sayfa da reklam
koyarken kötü mü ettiler yani. Parayý veren düdüðü çalar, reklamý ve
parayý kim verirse onun haberini ve röportajýný yapacaksýn, reklamý
kapacaksýn! Eski köye yeni adet getirmeyin, alýþkanlýklarýmýzý deðiþtirmeye kalkýþmayýn. (Haa bu arada bi de itirafta bulunayým; Helal olsun
bu kýza, haber ve röportaj karþýlýðý reklam almayý reddetmesine raðmen sayfalarý dolduruyor. Aldýðým istihbarata göre sayfa sayýsýný arttýrmayý düþünüyorlarmýþ... Demek ki bu iþte iyi para var.)
Ben de gazete çýkaracaðým
Binfikirle aramýzda kan uyuþmazlýðý var. Burada kendimi sýðýntý gibi
hissediyorum. Neymiþ efendim herkes ikinci adammýþ. Birinci adam
yokmuþ. Sen onu külaðýma anlat. Bu gazetenin en birinci adamý
Haydar Abi’dir bu böyle biline. Çýkýn sokaða bir yoklama yapýn, sonucu anýnda göreceksiniz. Ne yazýk ki bu Binfikirciler benim kýymetimi
bilmiyor. Ben de kendime bir kanka bulup gazete çýkaracaðým. Daðýtým
iþi kolay. Bizim çocuklar cýkaracaðým gazeteyi Belçika’daki kahvehanelerde en çok okunan gazete yapmazsa þerefsizim. “Bir numarasý olmayan bir numara” olmaktansa numaracý bir gazete olmak daha iyidir.
Bizim gazetede her numara olacak. Parayý bastýrana haberi yapacagýz,
reklamý ya da fonu kapacaðýz. Þomajdan aldýðým ve etraftan kaçak
kopardýðým 3-5 centi bu iþe yatýrýyorum. Parayý bastýrýp, bir haným kýzýmýzý da Haber Dairesi Baþkaný yapacaðým. Tek þartým var. Etik yerine
etek daha önemli bizde. Anlarsýnýz ya! Aaa yeni aklýma geldi; yoksa
gazete çýkarmadan önce Binfikircilerin yaptýðý gibi site mi açsam
Büyükelçim hoþgeldin
Kendisini bizim Tayyip Erdoðan’ýn yanýnda görürdüm. (Tayyipciðim
bana “Abi” diye hitap eder) Fuat Tanlay Brüksel’e elçi olunca iyi
dedim, fena biri deðil. Buradan kendisine hoþgeldin diyorum. Her
türlü danýþmanlýða hazýrým. Ýstesin istediði raporu yazayým. O da artýk
örtülüden benim çýkaracaðým yeni gazeteyi destekler. Why not icabýnda. (Adým aþýrý milliyetciye çýkmasýn diye açýktan yazamýyorum ama
sonuna kadar yanýndayým.) Bu Belçikalýlar gitsinler kendi sömürge
tarihine baksýnlar. Atalarý milyonlarca Afrikalýyý öldürenler, cellat
çocuklarý olmuyor da biz oluyoruz ha. Ulan var mý öyle yaðma.
Kýzdýrmayýn Haydar Abi’nizi, açtýrmayýn bayramlýk aðzýný... Oyarým
valla! Geçen konferansta bizim Mehmet(Bana hep Haydar Amca der –
babasý Doðu iyi arkadaþýmdýr) de söyledi. Bu sokýrým iddialarý uluslararasý bir yalandýr. Tarihte yaþananlar karþýlýklý kýyýmdýr. Çocuk gitmiþ
taa Rusyalara bu iþi araþtýrmýþ. Helal ulan sana Mehmet, sen bu yolda
devam et. Eskiden koministler Moskova’ya giderdi, þimdi araþtýrmacýlarýmýzý gönderiyoruz. Gurur duydum kendisiyle þahsen...
Sayfa 19.qxp
31.01.2006
09:52
Seite 1
Þubat 2006
19
Odak yeri
MUSTAFA ÖZTÜRK
Schaerbeek Belediyesi
Meclis Üyesi
ürk kökenli politikacýlarýn,
‘‘çalýþmalarýnýzda Türkiye’ye odaklanmalý mýsýnýz?’’ gibi
bir soru’ya muhatap olduklarý
zaman, verecekleri cevabýn hayýr
olmasý gerektiðini hepimiz biliriz. «Türkiye’yi unutmalý mý?»
sorusuna da cevap hayýr olacaðýna göre, ne yapýlmalý?
Bundan da önemlisi, politikacý’nýn politika yapmaya hazýr
olup olmadýðýdýr. Yeterli bilgilere
sahip olmasý ve neden politika
yaptýðýný bilmesi gereklidir.
Her devletin kendi iç problemleri olduðu gibi Türkiye’nin, kâh
coðrafi kâh politik ve tarihsel
nedenlerden dolayý iç ve dýþ problemleri mevcuttur. Bir zamanlar
dünyaya hükmetmiþ, asýrlarca üç
kýtada mevcudiyetini sürdürmüþ
Osmanlý
Ýmparatorluðu’nun
T
varisleri tarafýndan kurulmuþ
olan Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlý’dan günümüze kadar süregelen bazý problemleri hâlâ yaþamaktadýr.
Bu açýdan baktýðýmýzda, yukarýdaki soruya cevap bulabilmek
için Türk kökenli politikacýlarý
Türkiye’de eðitim almýþ olanlar
ve almamýþ olanlar diye iki gruba
ayýrmakta yarar vardýr.
Çok küçük yaþlarda gelenler
ile burada doðup tahsillerini
bulunduklarý ülkede tamamlayanlar, tabii ki Türkiye’nin tarihi
konusunda birinci gruptakiler
kadar bilgili olamayacaklardýr.
Böylece, ikinci gruptaki politikacýlar her ne kadar Türkiye’ye
odaklanmak isteseler de odaklanamazlar.
Birinci gruptakiler için durum
farklý: Türkiye’de tartýþýlan beynelmilel
diyebileceðimiz herhangi bir sorun, eðer yaþadýklarý
ülkede de tartýþýlýyorsa ve bu
konuda bilgileri varsa, üstelik
bazý politik yanlýþlýklarý görebilmiþlerse, onlar da birer politikacý
olarak objektif ve dürüst olmak
kaydýyla konuya odaklanabilirler. Bu, «Türkiye’ye odaklanmak»
demek deðildir. Türkiye’nin,
uluslararasý problemlerinden birisini durup dururken ele almanýn da ne kadar yanlýþ bir iþ olacaðýný burada vurgulamakta
yarar görüyorum.
Türk kökenli politikacýlarýn,
asýl yapmasý gereken iþ, seçildikleri yerde verimli olmalarýdýr. Bu
yerel, bölgesel veya Federal olabilir. Hizmet, bulunduklarý bölgede bütün insanlarý kapsamalý.
Üstlenilen görevi layýkýyla yerine
getirme azminde olunmalýdýr.
Ikinci vatan olarak seçilmiþ bir
ülkede politika yapan bir kiþi
için, Türkiye’ye odaklanma, söz
konusu dahi olmamalýdýr.
Zira tarihe baktýðýmýzda en
büyük meziyetlerinin devlet kurmak olduðunu gördüðümüz
Türklerin (Türkler tarihte 16
Ýmparatorluk
kurmuþlardýr),
Türkiye Cumhuriyeti’nde 550
milletvekili vardýr ve ikinci vatanlarýnda politika yapan Türk
kökenlilere ihtiyaçlarý yoktur.
Eðer
odaklanýlacak
ise,
Belçika’daki Türk kökenli politikacýlar için, seçildikleri seçim
bölgesine odaklanmalarý en
doðrusu ve faydalýsýdýr.
Biz tüm Belçikalýlarýn
siyasetçisiyiz
ERGÜN TOP
Anvers Belediyesi
Meclis Üyesi
iyaset genellikle toplumsal
sorunlarý çözmek adýna
yapýlýr. Bu geniþ çizgide ait olduðunuz toplumsal grubun sorunlarý elbette kendiliðinden ön
plana çýkar. Örneðin bir çiftçi
ailenin çocuðu iseniz, ister istemez çiftçilerin sorunlarý sizin de
önceliðiniz olur. Eðer göçmen
bir ailenin çocuðuysanýz hem
çevreniz, hem aileniz, hem de
karþýlaþtýðýnýz sorunlar doðal
olarak sizi göçmenlerin sorunlarýna öncelik tanýyan bir politikacý haline getirir.
Belçika’da yaþayan vatandaþlarýmýz uzun yýllar Türkiye
endeksli bir yaþam tarzý sergilediler. Siyasette de böyle bir eðilim var. Bunu þahsen doðru bir
yaklaþým olarak görmüyorum.
Aslýnda toplumu temsil eden
tüm sivil toplum temsilcileri ve
siyasetçilerin birinci önceliði
burada yaþayan insanlarýmýzýn
ve birlikte yaþadýðýmýz diðer in-
S
sanlarýn sorunlarýný çözmek
olmalýdýr.
Bizler Türk kökenli siyasetçiler
olarak bu ülkede yaþayan toplumun bir parçasýyýz ve bu toplumun sesi olmak zorundayýz. Bu
nedenle Türk kökenli siyasetçiler olarak insanlarýmýzýn yaþadýðý
sorunlarý çok iyi takip edip, bunlarý siyasi arenaya taþýyýp çözümler aramalýyýz.
Belçika ve Türkiye arasýndaki
Avrupa Birliði, Ermeni meselesi
gibi sorunlarý ise mümkün olduðu kadar Belçika siyasetinin
gündemine getirmemeliyiz, diye
düþünüyorum. Ayrýca Türk
kökenli Belçika’lý siyasetçiler
olarak
kendimizi
Türkiye
Cumhuriyeti’nin siyasi veya
resmi temsilcileri gibi de göstermemeliyiz. Bu önemli konular
gündeme geldiðinde, konularý
derinlemesine bilen uzman kiþiler söz almalý ve Belçika
kamuoyu doðru bir þekilde bilgilendirilmelidir. Siyaset yapmak
isteyen insanlarýmýz öncelikle
kendilerini bu önemli konularda
da eðitmeli, bilinçli hale gelmelidirler. Aksi takdirde yanlýþ bir
beyan hem anavatanýmýza hem
de burada yaþayan insanlarýmýza
zarar verebilir.
Artýk biz Türk kökenli siyasetçiler olarak, bu tür önemli konularda partiler üstü bir siyaset
anlayýþý geliþtirmeliyiz.
Bir diðer önemli konu ise
genel anlamda sergilememiz
gereken siyasetçi tarzýdýr. Elbette
ait olduðumuz toplumu ve bizleri destekleyen insanlarýmýzý
unutmamalýyýz.Fakat
bunlarý
yaparken diðer yandan da bir
Belçika vatandaþý olarak birlikte
siyaset yaptýðýmýz insanlarla bu
ülkede birlikte yaþadýðýmýz tüm
diðer vatandaþlarýn sorunlarýna
da azami dikkati göstermeliyiz.
Toplumumuzun sesi olurken
ayný zamanda Belçika’da yaþadýðýmýzý unutmamalýyýz Sadece
Türk toplumunun sýkýntýlarý ile
deðil, yaþadýðýmýz ülkenin tüm
sorunlarý ile ilgilenmeliyiz.
Bu ülkede yaþayan Türk
kökenli bir doktor ‘ben sadece
Türkleri muayene ederim’ diyemez veya bir bakkal ‘ben sadece
Türklere satýþ yaparým’ demez.
Siyaset de öyledir.
[email protected]
Ýstifa çözüm deðil
azý Türk kökenli liberal siyasetçilerimizin þu
anki durumu bana Çelik’in bir þarkýsýný
anýmsatýyor; “Gitsem gidemem , kalsam kalamam,
ateþteyim ben ateþte!”
Ortalýk kýzýþýnca en çok da MR(Reform Hareketi)
çatýsý altýndaki Türklerin tansiyonu yükseliyor. Hatta
bu siyasetçilerimiz ve parti üyeleri istifa etmeye
davet ediliyor. Sorunlu partinin Ermeni sorununa
kafayý takan milletvekili
Christine
Defraigne
ve
Ermeni sorunu yasa tasarýsý
hakkýndaki haberi arkadaþlaTüm siyasilerirýmýz farklý bir bakýþ açýsýyla
mizi istifaya
sayfalarýmýza taþýdýlar.
Gelelim biz asýl konumudeðil ama
za; sanki diðer partilerde
“maskelerini
konuya farklý bakýlýyormuþ
kaldýrýp, oldukda olaylarý “soykýrým” olarak
deðerlendiren bir tek MR varlarý gibi görünmýþ gibi bir hava estiriliyor.
meye” çaðýSosyalistlerin ve Yeþillerin
rýyorum.
olaylara “soykýrým” olarak
bakmadýðýný
söyleyebilir
misiniz? Pireye kýzýp, yorganý
terketme
zamaný
deðil.
Zaman partide kalýp, sonuna kadar mücadele etmek
ve önyargýlý olmadan, partide kanat oluþturup,
denge saðlamak zamanýdýr. Bu, tüm üyelerin ve
siyasilerin partiden istifa etmesinden çok daha zor
ama etkili ve yararlý bir yöntemdir. Konuyla ilgili
olarak görüþtüðümüz Türk kökenli Liberal siyasetçimiz Sait Köse, partideki mücadeleyi býrakmaya hiç
de niyetli olmadýðýný, Mustafa Öztürk ile birlikte
dayanabildikleri kadar partide kalýp, MR’in tutumunu deðiþtirmeye çalýþacaðýný söyledi. Kimse partisine göbek baðý ile baðlý deðil. Siyasetçi yeri geldiðinde “inceldiði yerden kopsun” deyip, istifa da edebilmeli. Ama her þeyin bir sýrasý var. Zaten görüþtüðümüz Türk Sivil Toplum Örgütü temsilcileri de Türk
kökenli siyasetçilerimizin partilerinde kalýp, mücadele etmelerinden yana tavýr sergiliyorlar.
Seçimlere daha çok var ama ortalýkta çeþitli
senaryolar dolaþmaya baþladý bile. Fehriye Erdal’ý
Belçika Yerel Seçimleri öncesinde Türkiye’ye iade
edecek olan Sosyalist Parti’nin (PS) atacaðý son
dakika golünden tutun da, MR’e sadece Nasrettin
Hoca’nýn eþeðinin kalacaðý ve MR’in özellikle
Schaerbeek’te nal toplayacaðý, konuþulanlar arasýnda. Ýþi daha da ileri götürenler, farklý partilerde
önemli konumlardaki adaylarýn yerel seçimlerde
elaltýndan birbirlerini destekleyeceklerini iddia ediyorlar. Doðrusu artýk kimin eli kimin oyunda belli
deðil.
“Türk kökenli politikacýlar olarak partiler üstü
bir siyaset anlayýþý geliþtirelim” diyen siyasilerimiz, iþ
baþa düþünce gerçekten partiler üstü mü davranacaklar, yoksa partilerinin altýnda kalýp ezilecekler mi
hep birlikte göreceðiz.
Tüm siyasilerimizi istifaya deðil ama “maskelerini kaldýrýp, olduklarý gibi görünmeye” çaðýrýyorum.
Lütfen kendimizi ve halkýmýzý aldatmayalým!
B
Sayfa 20.qxp
31.01.2006
09:56
Seite 1
Þubat 2006
Sivil Toplum
20
Çaðdaþ Dernekler Federasyonu
“Seçimlerde ille de Türk adaylara deðil, görüþlerine katýldýðýnýz insanlara oy verin”
[email protected]
Erdem Resne
Aslýnda insanlýðý
kurtaracak Ýslam’dýr
usya’nýn da daðýlmasýndan sonra kapitalizmin
düþmaný Ýslam olmuþtur. Ýnsanlarý sömürmek
ve silah sanayiinin iþlemesi için kapitalizme yeni bir
düþman gerekti, o düþman da Ýslam oldu. Ýslam’ý
düþman seçip kötülemekle yetinmeyip binbir bahaneyle Müslümanlarýn üzerine gidildi: savaþ yarattýlar
Afganistan, Çeçenistan, Irak, Keþmir’deki gibi; bunlarý da insanlýk uðruna yaptýlar. Bu ne biçim insanlýk: yüz binlerce insaný öldüreceksin; çoluk çocuðu
aç, ilaçsýz býrakacaksýn; evleri yerle bir edeceksin
ve böyle yapmakla insanlýðý kurtardýðýný söyleyeceksin! Ýnsanlýk öyle kurtarýlmaz, kurtarýcý Ýslamdýr
çünkü Ýslam:
- sevgi, þefkat, merhamet kaynaðýdýr;
- fakiri elinden tutar, zengine meþru ölçüler içinde huzur verir;
- iman, ibadet, ilim ve ahlak getirir;
R
1994’te kurulan Çaðdaþ
Dernekler Federasyonu (ÇDF)’nun kurucularý arasýnda bulunan ve baþkanlýk dahil birçok
görev almýþ olan Genel Koordinatör Okyay Karataþ’la derneðin geçmiþi, amaçlarý, ve projeleri hakkýnda konuþtuk.
Flaman Hükümeti’nin 1994’te
dernekler yasasýna iliþkin yürürlüðe koyduðu yönetmelik doðrultusunda 10 dernek tarafýndan
kurulan
Çaðdaþ
Dernekler
Federasyonu, baþta sadece Türk
derneklerine yönelse de, zamanla diðer göçmen topluluk derneklerine de kapýsýný açmýþ.
Okyay Karataþ, ilkelerine uygun
her derneðin, Federasyona üye
olabileceðini söylüyor: “ilkelerimiz; ilericilik, laiklik, çaðdaþlýk
ve ýrkçýlýk karþýtlýðý. Her türlü
ýrkçýlýða karþý çýkýyoruz. 2000
53 derneði temsil ediyor.
Laiklik ilkesini geniþ olarak
algýlayan ÇDF’de, dini çalýþma
yapan hiçbir dernek bulunmuyor: “Cami derneklerinin bile
görevlerini farklý görüyoruz ve
kendimizle baðdaþtýrmýyoruz.
Biz daha çok kültür-sanatla ilgileniyoruz ve dini faaliyeti gerekli
kurumlara býrakýyoruz.” Karataþ,
yýlýna kadar ortalama 20 dernek
aktif olarak bünyemizde barýnmýþtýr. Ama buradaki Türk derneklerin sayýsý ve gücü belli. Bu
yüzden 2000’de benim de önerimle diðer göçmen derneklerin
de girebilmesi için tüzük deðiþikliðine gittik.” 2003’e kadar
tabana fazla yayýlamadýklarýný
anlatan Karataþ, bu tarihten
sonra hazýrlanan yeni yönetmeliklerle durumun deðiþtiðini söylüyor: “o yýl dernek yasasý yine
deðiþti ve ödeneklerin derneklere deðil sadece federasyonlara
verilmesi kararlaþtýrýldý. Bizim de
rolümüz büyüdü, artýk üye derneklere ödenekleri biz aktaracaktýk. O yüzden derneklerle
iliþkimiz büyüdü. Bazý dernekler
karþý çýkýp fesih kararý aldý, bazýlarý da bizden ayrýldý fakat ayrýlan 12 dernekten bugün sadece
ikisi ayakta”. ÇDF, bugün itibariyle Doðu Felemenk, Anvers,
Limburg ve Felemenk Brabant’ta
kendilerini hiçbir partiye baðlamadýklarýný ama genel olarak
sol’a yakýn olduklarýný açýklýyor.
ÇDF, etkinliklerini de ilkeleri
doðrultusunda planlýyor: “hedefimiz, çaðdaþ Türk kültürünü
Avrupalýlara, Avrupa kültürünü
de buradaki Türklere tanýtýp
kaynaþma yaratmak. Mesela 5-6
yýldýr Gent’teki Uluslararasý Film
Festivali’ne katkýda bulunuyoruz: Türk filmlerinin seçimi ve
vizyona girmesine yardýmcý
oluyoruz. Kendimiz de Türk
Film Festivali düzenledik. Edebiyat geceleri, gençliðin karþýlaþtýðý sorunlar hakkýnda paneller gerçekleþtirdik. Saz kurslarý
ve konserler programlýyoruz.”
Okyay Karataþ, derneklerin
sadece kendi yapabileceklerine
yönelmeleri ve boþ enerji harcamamalarý gerektiðine inanýyor:
“mesela eðitim projelerine fazla
yer vermiyoruz, çünkü bu denli
önemli bir konu profesyoneller
Oktay Karataþ
Ýnsanlarý sömürmek ve silah sanayiinin
iþlemesi için kapitalizme yeni bir düþman gerekti, o düþman da Ýslam oldu.
- kadýný, moda ve endam gösterme hastalýðýndan
Kur’an-ý Kerim’in gerçek medeniyeti ve analýk haysiyeti sayesinde kurtarýr;
- baba’yý dumanlý köþelerden alýp evine ve ailesine baðlar;
- cehaletin yerine ilmi; silah yerine kitabý; nefretin yerine hürmeti; felaketin yerine huzuru; zulmün
yerine adaleti hâkim kýlar.
Kadýn ve erkeði, amir ve memuru, iþçi ve patronu, fakir ve zengini birlik ve beraberlik içinde yaþatacak, herkesin mutlu olduðu bir ortam kuracak,
dünya ve ahiret saadetine eriþtirecek olan din,
Ýslamdýr.
Kurtarýcý Ýslam’dýr çünkü içkiyi, kumarý, zinayý,
eroini, rüþveti, haksýzlýðý, faizi, yalaný, dedikoduyu,
iftirayý, kibiri yasaklar ve bunlarý önler.
Dünyadaki yeraltý ve yerüstü kaynaklarý, hiçbir
istismara firsat vermeden adil ölçülerde bütün
insanlýða baðýþlayacak olan yine Ýslam’dýr.
Delil:
Ýslam’dan önce Ortadoðu’ya baktýðýmýzda, insanlýða sýðmayacak tüm kötülükler orada görüyoruz
(kölelik, diktatörlük, çocuklarý canlý gömme, kadýnlara hiçbir hak vermeme,...). Ýslam’ýn gelmesiyle bu
kötülüklerin hepsi ortadan kalktý, insanlar huzur ve
saadete kavuþtu, çoðu ülkeler kendileri Ýslam’ý seçtiler.
Peki þimdi neden böyle deðil? Deðiþik nedenler
var, ben ikisini söyleyeyim: Ýslam’a karþý olanlarýn
her þeyi büyüterek negatif haberler yayýmlamalarý
ve bundan da önemlisi, Müslümanlarýn mümin
olmamalarý, yani Ýslam’ý yaþamamalarý (maalesef
Ýslam kurallarýna uymayan Müslümanlar çoðunlukta).
Ýnsanlýða örnek olacak Ýslami bir hayat yaþamamýz umudu ile...
tarafýndan ele alýnmalý. Herkes
bu kapasitede olamaz.”
ÇDF, Belçika sýnýrlarýný da
aþýp uluslararasý çalýþmalar yürütüyor: “2002 yýlýnda Avrupa
gençlik projesini yürüttük. Dört
ülkeden Türk kökenli gençleri
bir araya getirdik. Ýlk ayak
Hamburg’da gerçekleþti, ardýndan biz Gent’te aðýrladýk tüm
gençleri, sonra da Strasburg’a
gidildi. Rotterdam da planlanmýþtý ancak teknik nedenlerden
dolayý son seyahat gerçekleþmedi. Bu projenin amacý ayný
kökenden gençlerin, farklý ülkelerde karþýlaþtýklarý sorunlarý,
yaþadýklarý hayatý karþýlaþtýrmaktý. Böylece bilgi alýþ-veriþi kurup
farklý insanlarýn birbirlerine örnek olmasýný amaçladýk.”
Temsil ettiði göçmen toplumlarýn Belçika yaþamýna uymasýný
isteyen ÇDF, Türk dernekleriyle
deðil, daha çok Belçikalý oluþumlarla ortak proje üretmek
istiyor. “Gent Þenlikleri’ne bu
yüzden katýlýyoruz. Buradaki
siyasi ve sosyal yaþama ayak
uydurmak lazým. O yüzden
Federal Parlamento’ya ziyaret
düzenleyip, üyelerimize Belçika
devlet yapýsý hakkýnda bilgi vermeyi amaçlýyoruz. Bilinçli ve
duyarlý vatandaþlar projesi yürütüyoruz. Ýnsanlarýn kendi toplumlarýna kapanmalarýný istemiyoruz. Mesela seçimlerde
Türklerin ille de Türk adaylara
deðil, görüþlerine katýldýklarý insanlara oy verilmelerini istiyoruz, hangi parti ve köken olursa
olsun. Evrenselliðe bakýyoruz.”
Karataþ, entegrasyon konusunda hem Belçika’nýn, hem
Türklerin hatasý olduðunu söylüyor: “biz ‘pozitif ayýrýmcýlýk’
istemiyoruz. Sadece eþit haklar
istiyoruz. Dil konusunda yeni
gelen insanlara olanak sunulmasýný istiyoruz. Ama göçmen toplumlarýn da bazý yaptýrýmlarý
kabul etmesi lazým. Zorunlu dil
kursu varsa gideceksin, meslek
eðitimi alacaksýn. Bizim kültürümüz böyle diye kahvede oturup
kaðýt oynamakla yetinmeyeceksin. Yani suçu sadece bir tarafta,
Belçikalýlarda aramamak lazým.
Sonuçta burada kültürümüzü de,
dini inançlarýmýzý da yaþatabiliyoruz, onlarýn arkasýna sýðýnýp
her þeye karþý çýkmamak lazým.”
Gelecek sayýmýzda,
Belçika Türk
Federasyonu’nu
konuk edeceðiz
Sayfa 21.qxp
31.01.2006
10:02
Seite 1
Þubat 2006
SPOR
21
Belçika’nýn ilk Türk takýmý FC Anadol
yaþýyordu baþkan Kumaþ.
FC Anadol yararýna bir tiya tro gösterisi fikri nasýl oluþtu?
Kulüp kantinimizi tiyatro
çalýþmalarýný yapmalarý için
vermiþtik. Gece düzenlediklerinde de kantinimizi karþýlýksýz
verdik. Onlar da FC Anadol
yararýna oyun oynuyorlar. FC
Anadol etkinliði olunca Büyükelçi, Senatör Pehlivan ve
dernek yöneticileri katýldýlar.
Binfikir
Anadol
yararýna
Kardeþlik Tiyatrosu
gösterisi baþlamadan önce
baþkan Ýsmail Kumaþ ile kýsa
bir söyleþi yaptýk. Statie Zolder
karþýsýndaki maçý Yener ve
Polat’ýn ikinci yarýda attýðý gollerle 2-0 almanýn ve baþarýlý bir
kültür sanat etkinliði organize
etmenin sevincini birlikte
FC
FC Anadol nasýl gidiyor?
Ýki sene önce devraldýðýmýzda Anadol kapanmak üzereydi. Biz yönetime geldik takýmý kapanmaktan kurtardýk.
Irkçýlýðý kaldýrdýk.
Ne gibi bir ýrkçýlýk vardý?
Beringen Belediye Baþkaný
Anadol’u kapatmak istiyordu.
Beringen Pal taraftarýydý.
Beringel Pal takýmýyla bir
elçikalý tenisteciler kortlarda yine fýrtýna gibi esmeye
baþladý. Bayanlarda 35
ülkede yýlda yaklaþýk 63 turnuva
düzenleyen WTA'nýn, Avustralya
Açýk’ýn ardýndan açýkladýðý sýralamada, Kim Clijsters yeniden 1
numaraya yükseldi. Finalde sakatlanarak maçý yarýn býrakmak zorunda
kalan Justine Henin-Hardenne de
dünya sýralamasýnda bir basamak
yükselerek 5. sýrada yer aldý.
Yarý final maçýnda sakatlanarak
kortu terk eden iki numaralý seribaþý Kim Clijsters, finale çýkamadý ama
3 bin 478 puanla ilk sýraya yükseldi.
Çeyrek finalde Justine HeninHardenne’e yenilerek elenen ABD’li
B
Kim Clijsters (Belçika),
Ameile Mauresmo (Fransa),
Lindsay Davenport (ABD),
Maria Sharapova (Rusya),
Justine Henin-Hardenne
(Belçika),
Siz Belçika’nýn ilk Türk spor
kulübüsünüz?
Hayýr, sadece Belçika’nýn
deðil, Avrupa’daki ilk takýmýz.
1968 yýlýnda kurulduk.
Binfikir aracýlýðýyla iletmek
iste d ið in iz b ir me sa j ýn ýz v a r
mý?
Tüm Türkleri ve sporseverleri Anadol çatýsý altýnda birlik
ve beraberliðe davet ediyoruz.
Takýmýmýzý maddi ve manevi
olarak desteklemeye çaðýrýyoruz.
Nasýl aþtýnýz ýrkçýlýðý?
Herkese sýcak, hoþgörülü
yaklaþýp, geçmiþi unutup, yeni
bir sayfa açtýk. Brüksel’deki
mahkeme de zaten Anadol’u
aklayýcý bir karar verdi. Bizi
haklý buldu.
Ya bundan sonrasý?
Takýmýmýzýn durumu iyi. 6.
sýrada. Maalesef bizim kendi
vatandaþlarýmýzdan
maddi
manevi hiçbir destek gör-
Lindsay Davenport ise liderliði
Clijsters’a kaptýrarak, iki basamak
birden geriledi.
4. tur, yarý final ve finalde þans
eseri üç rakibi de sakatlanan ve
rahat bir þekilde ilk ‘grand slam’
þampiyonluða
ulaþan
Fransýz
Amelie Mauresmo, bir basamak
yükselerek ikinciliðe çýktý. Final
müsabakasýnda midesinden rahatsýzlanarak kortu terk eden Justine
Henin-Hardenne, 2 bin 578 puanla
altýncý sýradan beþinciliðe yükseldi.
Avustralya'da geçtiðimiz yýlýn þampiyonu olan Serena Williams, bu yýl
üçüncü turda elenerek büyük bir
düþüþ yaþadý. Serana Williams, 537
puanla 15. sýradan 39'uncu sýraya
gerileyerek, 24 basamak birden
düþtü.
WTA bayanlar ilk 10'u
12345-
Gelir kaynaklarýnýz neler?
Kantin gelirleri ve baþkanýn
cebi...
maçýmýzda karþýlýklý itiþ-kakýþ
oldu ama suç Anadol’a
yüklendi. Türk takýmý olduðu
için. Biz sadece Türk takýmý
deðiliz, Belçika liginde oynayan bir Belçika takýmýyýz.
Kim Clijsters yeniden 1 numara
Haber Merkezi
müyoruz. Buna esnaf ve ticaret erbabý da dahil. Kendi
yaðýmýzla kavruluyoruz.
“Biz sadece Türk takýmý
deðiliz, Belçika liginde
oynayan bir Belçika
takýmýyýz.”
6- Mary Pierce (Fransa),
7- Nadia Petrova (Rusya),
8- Patty Schnyder (Ýsviçre),
9- Elena Dementieva (Rusya),
10-Venus Williams (ABD).
Altýn ayak Conceiçao
005 yýlýnýn altýn
ayakkabýsý’ olarak
Standard’ýn 31 yaþýndaki Portekizli futbolcusu Sergio Conceiçaou seçildi. Anderlecht’in ve Belçika Milli Takýmý’nýn yýldýzý
Vincent Kompany ve
Christian Wilhelmsson’un
önünde yarýþý tamamlayan
Sergio Conceiçao, 2005
yýlýnýn en baþarýlý futbolcusu olarak taçlandýrýldý.
Oostende’de yapýlan görkemli törenle altýn ayakkabý ve altýn 11 belli oldu.
‘2
Belçika 1. liginin lideri
Standard’ýn kaptaný
Sergio Conceiçao altýn
ayakkabýnýn sahibi
oldu.
Galatasaray Teknik Direktörü Eric Gerets ile 1983
yýlýnda ‘altýn ayakkabý’ya
sahip olan Standard, 23 yýl
sonra ilk kez bir baþka
oyuncu Sergio Conceiçao
ile ayný baþarýyý yakaladý.
Ýþte altýn 11
Belçika 1. liginde top
koþturan 270 futbolcu arasýnda yapýlan seçimde ilk
11 belli oldu. Ýþte
Belçika’nýn altýn 11’i:
Kaleci:
Vedran Runje (Standard)
Defans:
Anthony Vanden Borre
(RSC Anderlecht)
Oguchi Onyewu
(Standard)
Vincent Kompany
(Anderlecht)
Joao Carlos (Lokeren)
Orta saha:
Mbark Boussoufa (AA
Gent)
Karel Geraerts (Standard)
Chris Janssens (Westerlo)
Forvet:
Christian Wilhelmsson
(Anderlecht)
Meme Tchité (Standard)
Sergio Conceiçao
(Standard)
Sayfa 22.qxp
31.01.2006
10:05
Seite 1
Þubat 2006
GÜLEN FÝKÝR GÜLEN ÇOCUK
22
Filiz
TOSYALI
Gençler
özgür olmalý
TV'nin olumsuz etkilerinden sýk sýk söz ediliyor.
Ama bir þey yapýlmýyor. Yayýn dünyasý da televizyona karþý çok sessiz. Gazeteler, dergiler ve
yazarlar. Çocuk yayýnlarý en büyük darbeyi
vuruyor.
Hiç kimse yaþadýðý çaða isim veremedi. Her çað
adýný kendinden çok sonra aldý. O çað insanlarý
hangi isimle anýldýklarýný bile bilmediler. Biz bu
gün yaþadýðýmýz çaða isim vermeye kalkýþsak
herhalde bisiklet çaðý veya televizyon çaðý; ya
da bilgisayar çaðý diyemeyiz. Aramýzda uzun ve
yorucu tartýþmalar çýkar. O zaman yaþadýðýmýz
çaða bu yazýyý okurken isim verelim, bunun hiç
de zor olmadýðýný hep beraber görelim.
Çaðýmýz kitle iletiþim çaðýdýr. Biliyorum, siz de
kabul ettiniz; ama biz ailelerimizle ya da kendimizle iletiþim kurabiliyor muyuz? Biz böylesine
ciddi bir gazete hazýrlarken çocuk sayfasý ve
çocuklar ilk planýmýzda vardý. Çocuklarýn ve
çocukluðun önemini bilen kiþilerle çalýþýyorduk,
yola çýkýyorduk. Bir de çocuklarýn ve çocukluðun sevimliliðini buna eklerseniz, ne kadar
zevkli ve yararlý bir iþe kalkýþtýðýmýzý anlayabilirsiniz.
Çocuklar için yayýnlar yetersiz, büyüklerle aralarýnda iletiþim saðlayamadýðýný kabul etmek
zorundayýz. Vurdulu kýrdýlý filmler, diziler yaþamýmýzýn doðal bir parçasý sanki. Bunda en
önemli etken gerçek dýþý olaylarla hep çocuklarýmýzýn karþýsýna çýkmamýz. Dünya ile kopmalarýna çaba sarf etmemiz. Çocuðun ciddiye alýnmasý, önemsenmesi için çocuða ve daha da
önemlisi gence düþen görev var: Okumak. Çok
okumak, öðrenmek, doðru öðrenmek, bilgilenmek, bilinçli ve mantýklý bir yolla bilgiye ulaþmak. Yobazlýktan ve gericilikten uzak kalmak.
Yetmiþli yýllarda otoriter eðitim sisteminin kaldýrýlmasý, çocuðun ciddiye alýnmasý, önemsenmesini getirdi. 2000li yýllarda da çocuk ve genç
kendi önemini deðerini öðrenmek zorunda.
"Özgür insan okuyan insandýr. Çünkü okuma,
bilgisizliði ve kör inançlarý yenen tek güçtür."
Thomas Jefferson
Fýkralar
KONUÞUYOR
-Nasýl Kemal senin kardeþin konuþmayý öðrendi mi?
Kemal arkadaþýna cevap verdi,
-Ah, hem de nasýl öðrendi! Þimdi susmayý öðretmeye
çalýþýyoruz.
BEN YAPMADIM
Annesi çocuðu yanýna çaðýrdý,
-Biraz önce çocuklardan biri kedinin kuyruðuna teneke baðlamýþ. O yaramaz sen deðilsin, sen baðlamadýn deðil mi? diye sorar.
Çocuk,
-Ben baðlamadým anne. O yaramaz ben deðilim.
Onlar baðlarken sadece ben kediyi tuttum.
SÝZE HÝÇ YOK
Annesi, eli yüzü kirlenmiþ çocuðu mutfaktan çýkarken
gördü. Çocuðun yeni piþirdiði tatlýdan yediðini anlayýnca;
-Artýk sana akþam yemeðinden sonra sütlaç yok,
dedi.
Çocuk annesini yanýtladý,
-Olsun size de yok. Ben hepsini yedim.
Fýkýr fýkýr bilmeceler
- Pijama giymiþ eþeðe ne denir?
- Ýyi geceler
FÝKÝRCÝKLER
- Bilmece bildirmece, el üstünde
kaydýrmaca
- Sabun
- Limomun yarýsý ne yapar?
- Limbeþ
- Hangi baðda üzüm yetiþmez?
- Ayakkabý baðýnda
- 4 fil bir otomobile nasýl biner?
- Ýkisi öne ikisi arkaya
Özlem / BRÜKSEL (11)
Batuhan/ANVERS (8)
BÝLMECEBÝLDÝRMECE
Ýlayra/ANVERS (7)
- Çarþýdan aldým bir tane
eve geldim bin tane
E...
Y
A
K
HÝ
-Nar
Bugün kar yaðdý. Babamla kartopu oynamaya
çýktýk. Babam kartopu atarken düþtü, çok güldüm.
Kartoplarýndan eli üþüdü.
“Odun sobasý olsaydý ýsýtýrdým” dedi. Sobanýn
ne olduðunu bilmiyorumdum ben. Babama sordum. “Köydeyken gürül gürül yanan odun sobalarýmýz vardý. Evimiz bir tek sobayla ýsýnýrdý” dedi.
Sobanýn ne olduðunu öðrendim.
Ýbrahim/Brüksel
Ýlay/ANVERS (11)
Aslý / BRÜKSEL (9)
Sevgili çocuklar!
Bu sayfada
yayýnlanmasýný istediðiniz resim, þiir,
öykü ve yazýlarýnýzý
Rue Max Roos 39, 1030 Schaerbeek/
Bruxelles posta adresine ya da
[email protected]
e-posta adresine gönderebilirsiniz.
Sayfa 23.qxp
30.01.2006
02:06
Seite 1
Sayfa 24OK.qxp
29.01.2006
23:18
Seite 1

Benzer belgeler

Şubat 2007

Şubat 2007 bizler Belçika’da yayýn yapan yerel medya temsilcileri olarak kendi sorumluluðumuzu üstlenip, kalemlerimizi dünyanýn ve büyük medyanýn kirliliðinden arýndýrýp kendi içimizdeki sorunlarý da bu anlam...

Detaylı

Mart 2006 - Binfikir

Mart 2006 - Binfikir muhafaza edilen ve Taþnaklarýn faaliyetlerini detaylý biçimde aktaran 76 sayfalýk bir belge de sundu.

Detaylı

Aralık 2005

Aralık 2005 Türkçe ve 5 ayrý dile daha çevirip yayýmlayacaklarýný açýkladý. Perinçek son olarak, Rus arþivlerinde “Kýrmýzý Kitap” diye muhafaza edilen ve Taþnaklarýn faaliyetlerini detaylý biçimde aktaran 76 s...

Detaylı