Röportaj / Haluk Yanık

Transkript

Röportaj / Haluk Yanık
Proje / St. Petersburg Havalimanı / Pulkova
Röportaj / Haluk Yanık - EEC
Seyyahname / Chicago
> editörden
Necmi YILDIZ
Bu sayı dergimizin 5. yılını doldurduğumuzu müjdeledi bana. Halbuki daha
dün gibi aklımda acemice ilk yazıları
yazışımız, dile getirmesek de “acaba ne
kadar başarılı olacağız?” kaygıları... Bu
24. editör yazısı, şirket personelimiz ve
değerli partnerlerimizin amatör katkılarıyla beslenen AE Magazin’in ilk günkü
heyecanı ve azminden hiçbir şey kaybetmediğini gösteriyor. Bu vesile ile emeği
geçenlere Yönetim Kurulu adına bir kez
daha teşekkür ediyorum.
2013’e merhaba derken, CEO’muz
Demir ÖZKAYA ve CFO’muz Hasan
GÜL imzalı “2013 Yılı Hedeflerimiz”
manifestosu yayımlandı. Tamamını “kısa
kısa” bölümümüzde okuyabileceğiniz
bu bildiride yeni sektörlere gireceğimizin müjdesi var. Bu yeni sektörlerden
biri de İş Geliştirme Müdürümüz Burak
KIZILHAN’ın yazısında belirttiği gibi:
Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın 2014 yılı
sonuna kadar yapmayı planladığı 3,1
milyar TL bütçeli spor tesisleri yatırımları kapsamındaki futbol stadyumları.
Ortağı olduğumuz Imtech’in bu alanda
Avrupa’daki bilgi birikimi ve tecrübesini
AE Arma Elektropanç’ın dimamizmi ile
birleştirerek yeni stadyumlarda biz de
varız diyeceğiz.
Bu sayımızda yine çok renkli bir içerikle
sizlerin karşısındayız. Proje’de St. Petersburg’da yapımını sürdürdüğümüz Pulkova Havalimanı Projesinin detaylarını
okuyabilir, ropörtajda ise yangın güvenliğinde Türkiye’nin duayenlerinden, EEC
Entegre Bina Sistemleri’nin Yön. Kur.
Başkanı Sn. Haluk YANIK’la yaptığımız
içten sohbeti okuyabilirsiniz.
Son sözü yine “2013 hedeflerimiz” bildirgesinden bir alıntıyla tamamlamak istiyorum: “Mükemmel olmak bir hedeftir
ve bu hedef hep değişim içindedir. Hiçbir zaman mükemmele ulaşamayız ama
yaptıklarımızla, faaliyetlerimizle hep
ona bir adım daha yaklaşırız. Bu sonsuz
yolculukta hepinize iyi yolculuklar diliyorum.
Saygılarımla,
1
Ekim - Kasım - Aralık
Zamanın ne kadar hızlı aktığı gerçeğini,
kimimiz doğum günü ve yılbaşı partileri
gibi yıl dönümü kutlamalarında; kimimiz
de berber koltuğuna her oturduğunda
önlük üzerine düşen siyah ve beyaz saç
oranındaki değişimleri izleyerek idrak
eder.
Müdür
Satın Alma & Lojistik
Departmanı
içindekiler
10
Kapak Fotoğrafı: St. Petersburg Havalimanı
Pulkova
Dergi Adı: AE Magazin
İmtiyaz Sahibi
AE Arma-Elektropanç A.Ş. adına
Demir Özkaya
Sorumlu Genel Yayın Yönetmeni ve
Yazı İşleri Müdürü
Necmi Yıldız
Yayın Kurulu
Necmi Yıldız, Burak Kızılhan, Turgay Ertan,
Hakkı Önem, Merve Çıkrıkçıoğlu, Burcu Kızılhan
Yönetim Yeri
Fulya Mah. Vefa Deresi Sok. No.11 34394
Şişli / İSTANBUL
T: +90 212 275 54 84 (pbx) • F: +90 212 274 06 41
[email protected]
Proje / St. Petersburg Havalimanı
Fırat Yıldırım
Rusya Federasyonu Temsilcisi
Suat Önder Yıldız
T: +7 495 775 01 49
[email protected]
Birleşik Arap Emirlikleri Temsilcisi
Yavuz Güvener
T: +971 2 628 22 40
[email protected]
Görsel Yönetmen
Atakan Naçar
Basım
İkon Yay. ve Matbaacılık San. ve Tic. Ltd. Şti.
Çoban Çeşme Cad. No:14
Kağıthane / İSTANBUL
T: 0212 294 23 31 • F: 0212 294 46 32
Ekim - Kasım - Aralık
Yayın Türü
Yerel süreli yayın. Üç ayda bir yayınlanır.
2
Basım Tarihi
Aralık 2012
22
Röportaj / Haluk Yanık - EEC
Necmi Yıldız
18
Global Bakış / IMF
Turgay Ertan
Sektörden / Türkiye Stadyum’a Dönüşecek
Burak Kızılhan
32
30
Hukuk Penceresi / Yönetim Kurulu Toplantıları
Merve Çıkrıkçıoğlu
38
Edebi Köşe / Joseph Brodsky
Hakkı Önem
1 Başlarken / Editör
Necmi Yıldız
4 CEO & CFO Mesajı
6 Kısa Kısa
10Proje / St. Petersburg Havalimanı
Fırat Yıldırım
16Global Bakış / IMF
Turgay Ertan
18Sektörden / Türkiye Stadyum’a Dönüşecek
Burak Kızılhan
22Röportaj / Haluk Yanık - EEC
Necmi Yıldız
28Teknoloji / Galvanizli Saclar ve Galvanizli
Ürünlerin Stoklanması Süresince Korunması
Mehmet Ateş
Seyyahname / Amerika’da Balayı
Tamer Sevinç & Şanel Şan Sevinç
40
Yelken Dünyası
Eser İnce
30Hukuk Penceresi / Yönetim Kurulu Toplantıları
Merve Çıkrıkçıoğlu
32Seyyahname / Amerika’da Balayı
Tamer Sevinç & Şanel Şan Sevinç
38Edebi Köşe / Joseph Brodsky
Hakkı Önem
40Yelken Dünyası / TOKA Yelken Ekibi ile MATmazel çok canlar yakacak! Eser İnce
44Basında Biz
46AE Ailesi’nden
3
Ekim - Kasım - Aralık
16
> CEO & CFO Mesajı
2013 Hedeflerimiz
Değerli Arkadaşlarımız,
New York’ta şehir merkezinde her yılın sonunda halk bir buluşma tertipliyor. Herkes bir önceki yılda kendisi
için kötü geçen bir olayı, kötü bir alışkanlığını, kurtulmuk istediği rahatsızlık veren bir düşünceyi bir kağıda yazıyor ve sonra orada bulunan bir çöp
tenekesine atıyor. Tenekeye atılanlar
imha ediliyor. Böylece eskinin geçmiş
kötü olaylarından, alışkanlıklarından
kurtulmaya doğru ilk adımlarını atıyorlar.
Ekim - Kasım - Aralık
Bizler de bu yeni yılın ilk iş gününde tekrar birlikteyiz. Artık hepimiz
geçmişte yaşadıklarımızdan, yaptıklarımızdan ziyade ileriye, yeniye
bakmalıyız. Değişen dünyaya ayak
uydurmalıyız. Neyi, nasıl daha iyi
yapabileceğimize
odaklanmalıyız.
Kendimizi sürekli değişen ve gelişen
bireyler haline getirmeliyiz. Çünkü
şirketimiz, en büyük kaynağı olan
4
sizlerin değişime ve yeniliğe açıklığı
ve bunların itici gücü olmanız halinde ancak daha iyiye ve mükemmele
doğru yol alır.
•
2012 yılında tüm ülkeler bazında
yaklaşık 130 milyon USD ciro elde
ettik. Ama 2013 yılı için hedefimiz
daha büyük, 196 milyon USD ciro
hedefliyoruz
•
•
Avrupa’nın kriz içinde bulunduğu,
Türk inşaat sektöründeki büyümenin
azaldığı, uzak doğudan özellikle de
Çin’den ucuz işgücü ve malzeme kaynaklı müteahhitlik firmalarının Orta
Doğu, Afrika, Rusya’ya yayılmakta
olduğu, Rusya’da inşaat sektöründe
teknolojinin ağırlık kazandığı bir yılda hedeflerimizi gerçekleştirmek için
bazı stratejik kararlar aldık. Bunlar,
kısmen orta vadeli olmak üzere hemen başlanılacak şekilde;
•
•
•
•
•
Teknoloji firması olacağız, rakiplerimizde olmayan teknolojik
çözümleri sunar hale geleceğiz,
mühendisliğimizi ön plana çıkartacağız
Endüstriyel sektöre odaklanacağız
Her türlü nitelikli binada enerji
verimliliği çözümleri sunar hale
geleceğiz
Imtech ile birlikte petrol ve gaz
sektörüne gireceğiz
Çöp değerlendirme, atık su işleme
gibi konularda partnerlerimizle
birlikte innovative çözümleri sunar hale geleceğiz
Özellikle endüstrinin ihtiyacı için
enerji santralları yapımında pay
alacağız
Binaların tüm yaşamsal sürecinde
müşteri yanında olmak için teknik
bakım işlerine gireceğiz
Müşteri portföyümüzü genişleteceğiz
CEO & CFO mesajı <
•
Operasyon ve proseslerimizi daha
etkin ve verimli hale getireceğiz
Bütçe disiplinini yaygınlaştıracağız ve maliyetlerimizden tasarrufa
gideceğiz.
•
Tüm bu hedeflere erişmek için hepimize büyük görevler düşüyor. Artık
kriterlerimiz dünya firması ölçeğinde.
‘’Mükemmel olmak’’ bir hedeftir ve
bu hedef hep değişim içindedir. Hiçbir zaman mükemmele ulaşamayız
ama yaptıklarımızla, faaliyetlerimizle
hep ona bir adım daha yaklaşırız. Bu
sonsuz yolculukta sizlere düşenler
•
•
•
•
Değişime açık olun, genç yaşlı olmayın, bir işi hep yapmış olmak o
yapım metodunun en iyisi olduğu
anlamına gelmez
Araştırıcı olun, tekniğinizi geliştirin, bulunduğunuz ülkenin lisanını sokak lisanı olarak değil, ede-
•
•
biyat dili olarak öğrenin, konuşun
Komünikasyon yapın, problemlerin kaynağı genellikle iletişim sorunlarından kaynaklanır, mail yazmak yerine bir araya gelin, grup
çalışmasına önem verin
Empati kurun; olaylara, çalışma
arkadaşlarınızın, müşterilerinizin,
tedarikçilerinizin gözüyle de bakmaya çalışın
Ben değil biz deyin, hiçbir şey tek
başına yapılmaz, herkesin katkısı
vardır. Kendi katkınızı artırmak
için yaptığınız işi en iyi şekilde yapın, öyleki; başkası tekrar kontrol
etmek zorunda kalmasın
Bilgilerin paşlaştıkça değer kazanacağının bilincinde olarak bölüm
içi, bölümler arası bilgi akışını sağ
lamaya çalışın
Üstünüze bir problem getirirken,
çözüm önerilerinizle birlikte gelin, problem yaratıyorsanız onun
bir parçasının da siz olduğunuzu
aklınızda tutun
Değerli Arkadaşlarım, sizlere şirket
hedefleri konusunda bilgiler vermeye çalıştım ve bunlara ulaşabilmemiz
için yapmamız gerekenlerle ilgili bazı
önerilerde bulundum. Kişisel tecrübelerin herkesin kendi yaşamıyla ilgili olduğunu ve kazanılan tecrübenin
başkasına aktarılamayacağını biliyoruz. Ancak bu durum şirketler için
geçerli olmamalı. Şirketler, kazanılan
tecrübeyi yeni kaynak yaratmada ve
proses ve operasyonlarını düzeltmede kullanamaz ise hayatta kalmaları
zorlaşır.
Hep birlikte daha iyiye doğru yolculuğumuzda Sizlere 2013’te neşe, sağlık,
huzur, sevgi ve bol kazanç diliyoruz...
Demir Özkaya
CEO
Hasan Ali Gül
CFO
5
Ekim - Kasım - Aralık
•
> kısa kısa
Kaleidescope Projesi Sona Erdi
119.432 m2 kapalı alana sahip olan ve Moskova’da yapımı tamamlanan Kaleidoscope iş, alışveriş ve eğlence merkezi Ekim 2012 itibariyle açıldı. Proje bünyesinde; 758 araç kapasiteli kapalo otopark, 4200 m2 alana sahip 8 salonlu
sinema, 10.500 m2 alana sahip ofis kompleksi, 2200 m2 alana sahip supermarket bulunuyor. Ayrıca restaurantlar, fast
foodlar, buz pistini de içeren 160 mağaza bulunmaktadır.
Ekim - Kasım - Aralık
AE Arma-Elektropanç kontrat bedeli 10.1 Milyon USD olan bu işte, teknik müteahhit olarak kuvvetli ve zayıf akım elektrik sistemleri kapsamında, BMS, aydınlatma otomasyonu vb. onlarca sistemi tamamlamıştır.
6
7
Ekim - Kasım - Aralık
kısa kısa <
> kısa kısa
Çırağan Palace AE’ye Emanet
Ekim - Kasım - Aralık
Çırağan Palace Kempinski Istanbul elektrik odalarının elektrik ve mekanik sistemlerini yenilemek üzere Türkiye’nin en
güçlü teknik müteahhitlik şirketi AE Arma-Elektropanç’ı tercih etti.
8
kısa kısa <
White Garden ve Aquapark’ta Sona Yaklaşılıyor
İki blok, beş katlı 960 araç kapasiteli otopark ve toplamda yaklaşık 105.000 m2’lik kapalı alandan oluşan ve göz
kamaştıracak bahçelere sahip olacak White Garden ile; 500 kişilik havuz, 55.000 m2 kapalı alan ve içerisinde restaurant,
bowling, su oyunları, spor ve sağlık merkezi bulunduracak eğlence merkezi Aquapark’ın montaj işleri sona doğru hızla
yaklaşıyor.
9
Ekim - Kasım - Aralık
Elektrik ve elektronik sistemlerinin yanında, mekanik işler kapsamında; sıhhi tesisat, ısıtma ve soğutma tesisatı, havalandırma tesisatı, yangın söndürme tesisatı gibi işlerini yaptığımız Aquapark ile, elektrik ve elektronik tesisat işlerini
yaptığımız White Garden, çok yakın zamanda AE Arma-Elektropanç imzasını taşıyan yapılar kervanına katılacaklar.
> proje : St. Petersburg Pulkova Uluslararası Havaalanı
Ekim - Kasım - Aralık
Fırat Yıldırım
Koordinatör
Elektrik İşleri - Rusya
Proje Yönetim Departmanı
10
proje : St. Petersburg Pulkova Uluslararası Havaalanı <
St. Petersburg Pulkova
Uluslararası Havaalanı
Bu ayki sayımızda Rusya’nın 2. ve Avrupa’nın 4. büyük şehri olan Sankt Petersburg ve yapımı devam eden Pulkova
uluslararası havaalanı bilgilerini sizlerle paylaşmak istiyoruz.
Mayıs 1703’te Rus Çarlığı’nın Avrupa’ya açılan kapısı olması amacıyla
kurulan şehir, 200 yıl Rus Çarlığı’nın
başkentliğini yapmış ve (1914–1924)
yılları arasında yani Rus İç Savaşı sırasında Petrograd, (1924–1991) yılları arasında yani Sovyetler Birliği döneminde Leningrad olarak anılmıştır.
1991 yılında Sovyetler Birliğinin dağılmasının ardından Sankt Petersburg
olarak değiştirmiştir. Şehir, Almanlar
tarafından 30 Ağustos 1941 tarihinde
kuşatılmış ve 900 gün kuşatma altında kalmıştır.
11
Ekim - Kasım - Aralık
Sankt Petersburg, St. Petersburg Moskova’nın 715 km kuzeybatısında bulunan, Rusya’nın 2., Avrupa’nın 4.
büyük şehridir. Kültürel merkez oluşunun yanı sıra zarif binalarıyla da
bilinir. Baltık Denizi kıyısında Neva
Nehri üzerindeki 42 ada üzerine yayılmıştır. Çar I. Petro tarafından 16
> proje : St. Petersburg Pulkova Uluslararası Havaalanı
Peterhuf Park
ı
lesi
Peter ve Paul Ka
Ekim - Kasım - Aralık
Şehirin çok kuzeyde olması dolayısıyla kışın günler çok kısa sürer ve buna
karşılık Haziran-Temmuz arasında en
uzun gündüzler yaşanır ve yaklaşık 2
hafta güneş neredeyse hiç batmaz. Bu
duruma “beyaz geceler” adı verilmiştir.
12
Bir Doğu şehri sayılan Moskova’nın
aksine Sankt Petersburg, 5 milyonluk
nüfusuyla daha Avrupaidir ve kuruluş
amacı olan “Avrupa’ya açılan kapı”
olma amacını gerçekleştirmiştir. Ayrıca bir rivayete göre kurulduğu zaman
Venedik ve Roma’nın bir sentezi olarak düşünülmüştür. Geniş bulvarları,
dingin suları, köprüleri ve çarlık mimarisinin bazı örnekleri, şehrin Kuzey’in Venedik’i olarak anılmasına
sebep olmuştur.
St.Petersburg şehrinin bu kadar turist
çekmesinin başlıca özelliklerinden
bir tanesi de dünyanın en çok müze
proje : St. Petersburg Pulkova Uluslararası Havaalanı <
itage) Müzesi
Ermitaj (Herm
Ermitaj (Herm
itage) Müzes
Rus sentezi ve Avrupa tirentlerinin
birleşmesiyle St.Petersburg’un güzel
ve görkemli bina ve köprüleri ortaya
çıkmıştır. Gezilmesi gereken başlıca
müzeleri ve parkları; Ermitaj müzesi,
Peterhof parkı, Rusya Devlet Müzesi, Peter and Paul kalesi. Gerçek bir
müze şehrinde yaşayan Petersburg-
lular haklı olarak “Rusya’nın en kültürlü insanları” sayılmaktadır. En büyük caddelerinden biri olan Nevskiy
caddesinde birçok alış-veriş merkezi,
park, cafe ve restorantlar bulunmaktadır.
13
Ekim - Kasım - Aralık
bulunduran şehri olmasıdır. Dünyaca
ünlü Ermitaj (Hermitage) müzesi içinde yaklaşık 3 milyon eser bulundurmaktadır. 2. Dünya savaşı döneminde
eserlerinin bir bölümü trenlerle Moskova devlet müzesine kaçırılmıştır.
Şehir inşa edilirken birçok Avrupa
ülkesinden mimarlar getirtilmiştir.
i
> proje : St. Petersburg Pulkova Uluslararası Havaalanı
Ekim - Kasım - Aralık
St.Petersburg şehrinin bu kadar turist çekmesinin
başlıca özelliklerinden bir tanesi de dünyanın en çok
müze bulunduran şehri olmasıdır. Dünyaca ünlü Ermitaj (Hermitage) müzesi içinde yaklaşık 3 milyon
eser bulundurmaktadır. 2. Dünya savaşı döneminde
eserlerinin bir bölümü trenlerle Moskova devlet müzesine kaçırılmıştır. Şehir inşa edilirken birçok Avrupa ülkesinden mimarlar getirtilmiştir. Rus sentezi ve
Avrupa tirentlerinin birleşmesiyle St.Petersburg’un
güzel ve görkemli bina ve köprüleri ortaya çıkmıştır. Gezilmesi gereken başlıca müzeleri ve parkları;
Ermitaj müzesi, Peterhof parkı, Rusya Devlet Müzesi, Peter and Paul kalesi. Gerçek bir müze şehrinde
yaşayan Petersburglular haklı olarak “Rusya’nın en
kültürlü insanları” sayılmaktadır. En büyük caddelerinden biri olan Nevskiy caddesinde birçok alış-veriş
merkezi, park, cafe ve restorantlar bulunmaktadır.
14
proje : St. Petersburg Pulkova Uluslararası Havaalanı <
Proje kapsamında; Mevcut Rusya iç
hat uçuşlarında kullanılan Pulkova-1
Terminal binasının revizyonu, 95.475
m2 lik alan üzerine inşa edilen Yeni
Terminal binası ve Airside alanlarında
bulunan yönetim binalarının elektrik
işlerini anahtar teslimi olarak yapmaktadır. Ana Müteahhitliği İtalyan
inşaat grubu Astaldi ve Türk inşaat firması IC İçtaş ortak girişimi tarafından
yapılmaktadır.
Proje, havalimanı yönetiminde uluslararası düzeyde lider olan Fraport’un
da bir parçası olduğu uluslararası
konsorsiyum Northern Capital Gateway (NCG) tarafından hayata geçiriliyor.
Projeye destek veren diğer kuruluşlar arasında ise Rusya’nın ikinci en
büyük kredi kuruluşu VTB Grup’un
bir alt kuruluşu olan VTB Capital ve
sanayi/teknoloji sektörlerinde uluslararası düzeyde aktif bir iş geliştirme
firması olan Copelouzos Group yer
alıyor.
NCG’nin desteklediği ve proje için
kredi sağlayan ana bankalar arasında
Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası,
Uluslar arası Finans Kuruluşu (IFC),
Rus Vnesheconombank, İskandinavya Yatırım Bankası (NIB), Karadeniz
Ticaret ve Kalkınma Bankası ve Avrupa Ekonomik Kalkınma Bankası (EDB)
bulunuyor.
Yeni terminal, North Pier ve Pulkova-1 Binalarında 8 adet 1600 kVA, 6
adet 1250 kVA, 4 adet 1000 kVA kuru
tip Transförmatör Sistemi Tesis edilecektir.
Ayrıca Yeni Terminal binasında 2 adet
1100 kVA Jeneratör ve 4 adet toplam
830 kVA gücünde UPS’ler bulunacak-
tır. CCTV ve Güvenlik Sistemi; 500
ad. kamera ve yaklaşık 3 bin güvenlik
noktası bulunmaktadır.
Aydınlatma Otomasyonu ve BMS;
Yeni Terminal binasında 4700 Noktalı otomasyon sistemi bulunacaktır.
O.G Dağıtım sistemi, 0.4 kV Dağıtım
Panoları-Enerji kabloları, Aydınlatma-Priz sistemleri, Güvenlik sistemleri, Tel-Data Sistemleri, Aydınlatma-BMS otomasyonu vb. sistemler
gibi onlarca Elektrik-Elektronik sistem
AE Arma-Elektropanç tarafından yapılmaktadır.
Bu projeler tamamlandığında havalimanı yılda 14 milyon yolcu kapasitesine ulaşacak. Pulkovo Havalimanı,
proje sayesinde Uluslararası Hava
Taşımacılığı Birliği (IATA) tarafından
belirlenmiş olan, iyi servis kalitesi
anlamına gelen “C” seviyesine yükselecek ve Baltık Bölgesi’nin en önemli
havalimanı konumuna ulaşacak.
15
Ekim - Kasım - Aralık
AE Arma-Elektropanç, Pulkova Uluslararası Havaalanının Genişletilmesi
projesine ait elektrik tesisat işlerinin
teknik müteahhitliğini yapıyor.
> global bakış : IMF
Turgay Ertan
İş Geliştirme Departmanı
IMF (International
Monetary Fund)
Kıymetli Okurlarım,
Ekim - Kasım - Aralık
Bu sayımızda, ülkemizin ekonomi ve
mali yapısını son yirmi sene çok meşgul eden ve yaşam şartlarımızı daha
üst seviyelere çıkarabilmek için borç
olarak mali destek aldığımız “Uluslar Arası Para Fonu”, kısaca, IMF’ten
bahsetmek istiyorum.
IMF, 1944 yılında ABD’nin New
Hampshire eyaletindeki Bretton Woods’da kurulmuş olup, küresel finansal düzeni takip etmek, borsa, döviz
kurları, ödeme planları gibi konularda
denetim ve organizasyon yapmak,
aynı zamanda teknik ve finansal destek sağlamak gibi görevleri bulunan
16
uluslararası bir organizasyondur. 1-22
Temmuz 1942 tarihleri arasında Türkiye’nin de içerisinde bulunduğu 45
ülkenin katılımı ile düzenlenen ‘Bretton Woods Konferansı’nda imzalanan
ana sözleşme ile kurulmuş olup, 1
Mart 1947 ‘de finansal operasyonlarına başlamıştır.
Halen merkezi Washington’dadır ve
üye ülke sayısı da 186’dır. Uluslararası Para Fonu’nun kuruluş aşamasında
belirlenen 6 temel amacı şunlardır:
1. Uluslararası parasal işbirliğinin
geliştirilmesini sağlamak.
2. Uluslararası ticaretin dengeli bir
şekilde gelişmesine yardımcı olmak.
3. Döviz kurlarında istikrarın teşvik
edilmesi ve üyelerin rekabetçi
devalüasyonlara başvurmalarına
engel olunması.
4. Üye ülkelerin ödemeler bilançosunda yer alan cari işlemler kalemlerine uygulanan döviz kontrollerinin kaldırılması ve üyeler
arasında çok taraflı bir ödemeler
sisteminin oluşturulması.
5. Dış ödeme güçlükleri ile karşılaşan üye ülkelere gerekli kaynak
yardımında bulunmak.
global bakış : IMF <
özel
çekme
hakkına göre
hesaplanır. Her
ülkenin % 25’i
altın, % 75’i
ulusal paradan
oluşan kotası,
kredi sınırlarını
belirler.
6. Üye ülkelerin ödemeler bilançosu
açıklarının azaltılmasına yardımcı olunması (dış ticaret dengesizliklerinin ortadan kaldırılması)
şeklindedir.
IMF’in organizasyon şemasına göre
yönetimdeki en önemli üç kurul şunlardır :
1. Guvernörler Kurulu
2. İcra Direktörleri Kurulu (Yönetim
Kurulu)
3. Yönetim Kurulu Başkanı
Türkiye’nin kotası olan 1.191
milyon
SDR
Dolar cinsinden 1.872 Milyar Dolardır.
Türkiye isterse özel çekme hakkını
kullanarak kotasının 6 katı kadar borç
alabilir, yani bir defada 11.232 Milyar
Dolar kredi kullanabilir.
Türkiye - IMF İlişkileri:
Türkiye IMF’e 14 Şubat 1947 tarihinde katılmıştır. Türkiye’yi IMF ile
ilişkilerde Hazine Müsteşarlığı temsil
etmektedir.
edilmektedir. Türkiye 22 Mart 1990
tarihinde IMF’ye uluslararası cari
işlemlere sınırlamalar getirmekten
kaçınmayı ve üye ülkelerin elinde
bulunan Türk Liralarını o ülkenin isteği halinde satın alacağını taahhüt etmiştir. Böylelikle TL konvertible para
olmuştur.
Türkiye nin İMF ile ilk kredi ilişkisi ilk
stand-by anlaşmasının yapıldığı tarih
olan 1 Ocak 1961 yılında başlamıştır. Bu ilk anlaşma bir yıl süreli olup,
31Aralık 1961’de sona ermiştir.
Türkiye 1961 yılından 1970’ e kadar
her yıl bir stand-by anlaşması gerçekleştirdi.
Uluslararası Para Fonu IMF ile bu
güne kadar 19 kez stand-by anlaşması yapan Türkiye, bunlardan sadece
son ikisini başarıyla tamamladı. 1961
yılında başlayan ilişkiler sonucu IMF,
Türkiye’ye 48 yılda 50 Milyar Dolarlık kredi gelmesini sağladı.
Turgay Ertan
İş Geliştirme Departmanı
Türkiye Yönetim Kurulunda da temsil
IMF’in Finansal Politikaları ve İmkanları; IMF’in izlediği finansal politikalar 4 grupta toplanır.
1.
2.
3.
4.
Rezerv dilimi politikaları.
Kredi Dilimi politikaları
Acil Durum Destek Politikalar
Borç ve Borç Servisi düşürme politikaları.
Ağır borç yükü altındaki ülkeler açısından en önemlisi borç ve borç servisi düşürme politikasıdır.
Bir ülkeye IMF’e üye olduğunda ekonomisi diğer üye ülkeler ile mukayeseli olarak bir kota verilmektedir.
Kotalar belirlenirken, ülkelerin cari
işlemleri GSYİH ve resmi düzeyi gibi
faktörler dikkate alınmaktadır.
Üye ülkelerin IMF’e verdikleri kaynaklardan meydana gelen kotalar,
17
Ekim - Kasım - Aralık
2008 Eylül ayı itibariyle IMF’in toplam kotası 217.314 Milyon SDR(Özel
Çekme Hakkı) olup, Türkiye’nin kotası da 1.191 Milyon SDR’dir. Bir SDR
yaklaşık 1.57 Amerikan Dolarıdır.
> sektörden : Türkiye Stadyum’a Dönüşecek
Burak Kızılhan
BEng (Hons), MSc
Müdür
İş Geliştirme Departmanı
Ekim - Kasım - Aralık
Türkiye Stadyuma
Dönüşecek
18
sektörden : Türkiye Stadyum’a Dönüşecek <
Gençlik ve Spor Bakanlığı, 2014 yılı sonuna
kadar yaklaşık 3 milyar 100 milyon TL’lik
yatırım yapacak.
Türkiye’nin çeşitli illerinde yapılacak
spor tesisleri içinde farklı projeler
dikkat çekiyor. Bu proje kapsamında,
30 adet yüzme havuzu, 124 sentetik
futbol sahası, 78 gençlik merkezi,
129 spor salonu, 13 atletizm pisti
ve 31 tane de diğer spor tesisi Türki-
ye’ye kazandırılacak. Bu projelerden
215’inin yapımı halen sürüyor. Bu yatırım için yaklaşık 600 milyon TL’lik
bütçe ayrıldı.
24 ilde stat yapımı
Gençlik ve Spor Bakanlığı, 24 ilde ise
stat yapımı için yaklaşık 2,5 milyar TL
bütçe ayırdı.
Türkiye Toplu Konut İdaresi (TOKİ) ile
yürütülen stat projeleri içinde, Ada-
na, Afyonkarahisar, Ankara, Antalya,
Batman, Diyarbakır, Edirne, Eskişehir,
Gaziantep, Hatay, İzmir (2 adet), Kocaeli, Malatya, Mersin, Sakarya, Samsun, Sivas ve Trabzon illeri bulunuyor.
Ayrıca belediye protokolü ile Bursa,
Çorum, Konya ve Manisa’da (2 tane)
stat yapımı gerçekleştirilecek.
Belirtilen bu projelerde toplam 200
bin kişinin de istihdam edileceği bildirildi.
19
Ekim - Kasım - Aralık
Bakanlık tarafından cumhuriyet tarihinin en büyük spor yatırımı olarak
nitelendirilen yatırım kapsamında,
405 adet spor tesisi, 24 adet stat inşası bulunuyor.
> sektörden : Türkiye Stadyum’a Dönüşecek
Ekim - Kasım - Aralık
İşte Türkiye’nin Yeni Stadları
20
Adana
(Kapasite: 33 Bin Kişi)
Antalya
(Kapasite: 33 Bin Kişi)
Bursa
(Kapasite: 45 Bin Kişi)
Çorum
(Kapasite: 15 Bin Kişi)
Eskişehir
(Kapasite: 33 Bin Kişi)
Gaziantep
(Kapasite: 30 Bin Kişi)
Hatay
(Kapasite: 25 Bin Kişi)
Kocaeli
(Kapasite: 33 Bin Kişi)
Konya
(Kapasite: 42 Bin Kişi)
Malatya
(Kapasite: 25 Bin Kişi)
Mersin
(Kapasite: 25 Bin Kişi)
Sakarya
(Kapasite: 33 Bin Kişi)
Samsun
(Kapasite: 33 Bin Kişi)
Sivas
(Kapasite: 25 Bin Kişi)
Trabzon
(Kapasite: 40 Bin Kişi)
sektörden : Türkiye Stadyum’a Dönüşecek <
AE Arma-Elektropanç yeni stadyumlar için iddialı
Aynen yeni yapılacak olan İstanbul 3. Havalimanı projesinde olduğu gibi, 2014 yılına kadar yapılacak olan yeni stadyumlar için de AE arkasına Imtech’in de finansal gücünü alarak, piyasanın en iddialı oyuncularından biri olacak. AE’nin
hedefi, yapılacak olan 24 yeni stadyumdan en az 5 tanesini kontrata bağlamak.
Avrupa’daki Stadyumlara IMTECH İmzası
5.1 milyar Euro 2011 yılı cirosu ve yaklaşık 28 bin çalışanı ile Avrupa’nın en büyük teknik müteahhitlik firmalarından
biri olan Imtech, Avrupa’daki bir çok prestijli stadyum projesinde başrolde yer almış konumda. Hatta Hamburg Futbol
takımının maçlarını oynadığı stadyuma da ismini vermiş durumda. Imtech Arena adlı bu stadyum, 57 bin kişilik kapasiteyle Alman liginin iddialı takımlarından Hamburg’un iç saha maçlarını oynadığı mabedi.
Allianz Arena / Munih / Almanya
(Kapasite: 66 Bin Kişi)
Euroborg Arena / Groningen / Hollanda
(Kapasite: 23 Bin Kişi)
Imtech Arena / Hamburg / Almanya
(Kapasite: 56 Bin Kişi)
ISS Dome Arena / Dusseldorf / Almanya
(Kapasite: 25 Bin Kişi)
London Olympic Stadium / Londra / Ingiltere
(Kapasite: 80 Bin Kişi)
Mercedes-Benz Arena / Stuttgart / Almanya
(Kapasite: 60 Bin Kişi)
PGE Arena / Gdansk / Polonya
(Kapasite: 45 Bin Kişi)
Polish National Stadium / Varsova / Polonya
(Kapasite: 60 Bin Kişi)
Auf Arena / Schalke / Almanya
(Kapasite: 60 Bin Kişi)
Burak Kızılhan
BEng (Hons), MSc
21
Ekim - Kasım - Aralık
Müdür
İş Geliştirme Departmanı
> röportaj : Haluk Yanık
Necmi Yıldız
Müdür
Satın Alma & Lojistik Departmanı
Haluk Yanık
EEC Entegre Bina Kontrol Sistemleri
Yönetim Kurulu Başkanı
Ekim - Kasım - Aralık
1. Haluk Bey, bizi kırmayarak vakit
ayırdığınız ve konuğumuz olduğunuz
için teşekkür ediyoruz. Sizi sektörümüzde tanımayan yoktur ama okuyucularımız için kendinizi bir kez daha
tanıtır mısınız?
Ortaokul ve liseyi şimdiki adı Kadıköy Anadolu Lisesi olan Kadıköy
Maarif Koleji’nde okuduktan sonra
İstanbul Teknik Üniversitesi Elektrik
Fakültesi Elektronik ve Haberleşme
bölümünü bitirdim. Son sınıfı okurken çalışmaya başladığım Madak
Elektrofizik firmasında profesyonel
elektronik cihaz tasarımı ve üretimi
ile geçirdiğim 2 yıldan sonra askerlik
22
görevimi Deniz Kuvvetlerinde Taşkızak Tersanesinin Elektronik Dizayn
Bölümünde yaptım. Askerlik sonrasında o dönemin önde gelen elektrik
malzemeleri üretim ve taahhüt gruplarından EMİ grubunun da katılımıyla
Madak firması EEC Elektronik A.Ş.’ne
dönüştü. Ben de kurucu ortaklardan
biri olarak önce Teknik Müdür ve kısa
bir süre sonra da Genel Müdür olarak
EEC’nin yönetimine katıldım. 80’lerin
sonunda diğer hisseleri de devralarak
EEC’nin hakim ortağı oldum ve Yönetim Kurulu Başkanlığını da üstlendim.
Bunu izleyen yıllarda EEC Elektronik’te başlattığımız yangın algılama
ve kontrol cihazları üretiminin yanı
sıra dünyanın önde gelen üreticileriyle distribütörlük anlaşmaları yaparak,
EEC’nin üst düzey yangın, güvenlik ve
bina otomasyonu sistemleri kurulumu
ve bunların entegrasyonu alanındaki
gelişimini hızlandırdım.
Bugün zayıf akım sistemleri entegrasyonu ana işimiz haline geldi ve bu
alandaki faaliyetlerimiz EEC Entegre
Bina Kontrol Sistemleri A.Ş. tarafından yürütülüyor. 2009 yılında kurduğumuz dağıtım firmamız AVEKA
Algılama ve Kontrol Teknolojileri
A.Ş. yalnızca profesyonel yangın ve
güvenlik firmalarına malzeme satışı
yapıyor. Serbest Bölgede faaliyet gös-
röportaj : Haluk Yanık <
teren EEC Dış Ticaret ile birlikte dört
firmamız bina zayıf akım sistemleri
sektörüne hizmet veriyor. Bu yıl 30.
yılımızı kutladığımız EEC’de, başladığımdan bu yana mühendis ve yönetici olarak çalışıyorum.
2. Çevrenizdekiler sizi hep çok çalışan, hatta boş vakit bulamayacak
kadar çok çalışan biri olarak tanımlıyorlar. Gençliğinizden kalma yüzme
ve basketbola olan ilginizi de biliyoruz. Şimdilerde bu hobilerinize yer
ayırabiliyor musunuz?
Bizim mesleğimizde bildiklerinizi başkalarıyla
paylaşmak, öğrenmenin en iyi yoludur.
rınızlaysa, ekibinizde ilerlemeyi ve
yetkinleşmeyi de hızlandırır. EEC’de
bildiklerini ve öğrendiklerini yeni gelenlere aktarmak şirket kültürümüzün
en önemli öğelerinden biridir. Sizin
bildiklerinizi uygulayacak yeniler
olmadıkça yeni bilgilere yelken açamazsınız. Düzenli şirket içi eğitimlerimize ben de eğitimci ve bazen de
öğrenci olarak katılıyorum.
4. “Artık çok geç! dememek için erken algılama” sloganınızla yola çıkacak olursak, yurdumuzda yangından
korunmanın önemi sizce yeterince
önemseniyor ve biliniyor mu?
Hayır, yeterince bilinmiyor ve önem-
Çalışmayı gerçekten seviyorum. Mühendislik yapmayı çok seviyorum.
Bu nedenle işim zamanla benim için,
içinde hobiler yarattığım ve keyifle
yaptığım bir meşgale haline geldi. Şirketlerimize doğrudan katkısı olmayan
standart ve yönetmelik çalışmaları,
yangın algılama alanındaki son gelişmelerin takibi, üyesi olduğum ulusal
ve uluslararası yangından korunma
ve güvenlik teknolojisi dernek ve birliklerinin çalışmalarına zevkle zaman
ayırıyorum.
Lisanslı yarışma sporcusu olarak
yüzmeye başladığım 11 yaşımdan
bu yana düzenli olarak spor yapıyorum. Yüzücü ve sutopu oyuncusu
olarak çok sayıda İstanbul ve Türkiye
şampiyonlukları yaşadım, genç milli oldum. Basketbol da çok sevdiğim
bir spor; lisede okul takımının oyun
kuruculuğunu yaptım. Bugün de EEC
çalışanlarıyla birlikte haftada bir gün
basket oynuyoruz. Ben her hafta gidemiyorum ama bu biraz da artık yaşım
gereği gençlerin temposunu düşürmemek istediğim için. Zaten birlikte
oynadığımızda onlar da bana iltimas
geçip pek savunma yapmıyorlar.
Akademisyen olmayı çok isterdim. İyi
bir akademisyen de olurdum diye düşünüyorum. Ama mühendisliğin pratiğini yapmak isteği daha ağır bastı.
Hemen, hatta okulun bitmesini beklemeden iş hayatına atıldım.
Hele bu paylaşım birlikte çalıştıkla-
23
Ekim - Kasım - Aralık
3. Sizi çok yakından tanıyan bir çalışma arkadaşınız, sizin bildiklerinizi
öğretmeyi çok sevdiğinizi ve aslında
çok iyi bir akademisyen olabileceğinizi söyledi. Bu görüşe siz de katılır
mısınız?
> röportaj : Haluk Yanık
senmiyor. Hala, yeni projelerin pek
çoğunda yangından korunma, adet
yerini bulsun diye, yasak savmak için
yapılıyor. Bunların arasında ne yazık
ki büyük ölçekli projeler ve hatta yüksek binalar da var.
Ekim - Kasım - Aralık
Erken yangın algılamanın ve özellikle
duman algılamanın binalarda can güvenliği için önemi dünyada artık çok
iyi anlaşılmış durumda. Büyük projelerde giderek daha büyük oranda performans bazlı tasarım yapılıyor. Bu
amaçla bilgisayar simülasyon yazılımları kullanılarak bir yangın durumunda dumanın binada nasıl yayılacağı
tahmin ediliyor, gerekirse gerçek duman testleriyle doğrulanarak binaya
özel yangın algılama sistemleri tasarlanıyor, acil durum tahliye stratejileri
planlanıyor. Bizde ise henüz bu düzeyde bir tasarım çalışması gündeme
bile gelmezken, geleneksel standart
ve kod bazlı yangın algılama tasarımı
bile gerektiği gibi yapılmıyor. Bunun
en önemli nedeni Türk insanının mühendisliğe ve teknik uzmanlığa para
harcamak istememesi. Bu yalnızca
yangından korunma sektörüne özgü
değil. İnşaat sektörümüzde mühendis
ve mimara projelerde sadece imzası
gerektiği için yer vermek çok yaygın
24
bir alışkanlık.
Kendi gözlemlerime dayanarak söyleyebilirim ki, bugün ülkemizde yeni
yapılan binalarda bile yangın algılama
ve alarm sistemlerinin büyük çoğunluğu %50-%80 oranında çalışır vaziyette hizmete alınıyor. Ya da alınmış
gibi yapılıyor. Hâlbuki bu sistemlerin
tasarımı, kablo tesisatının yapılması
ve kontrolü, testleri ve hizmete alma
süreçleri, zorunlu bir Türk Standardı
durumunda olan TS CEN/TS 54-14’de
ayrıntılı bir şekilde yer alıyor. Yani,
sorun eksik mühendislik bilgisi ya da
deneyiminden kaynaklanmıyor. Asıl
neden, yasal zorunluluk ve yükümlülüklere rağmen bu eksik ve kusurlu
sistemlerin binalara ruhsat alınırken
göz ardı edilebilmesini de kapsayan
zihniyet.
Tasarım aşamasından başlayarak bağımsız veya tam yetkili kontrol mühendislerinin görevlendirildiği projelerde böyle bir zaaf oluşmuyor. Ama
en kaliteli ürünler kullanılarak, doğru
tasarlanmış ve eksiksiz hizmete alınmış bir yangın algılama ve alarm
sisteminin dahi ayakta kalması için
periyodik bakım ve testlerin yapılması gerekir. Bu gereksinim de özellikle
kamu sektöründe dikkate alınmıyor.
Hem bu işler için bütçe ayrılmıyo
hem de yaptırım uygulanmıyor.
5. Yangın Algılama santral ve dedektörü ile acil aydınlatma armatürü imalatlarını yerli olarak yapmaya
cesaret edecek kadar gözü kara ve
atılımcı bir sanayici yanınız da var.
Bu sahalardaki deneyimlerinizden
bahsedebilir misiniz biraz da?
Yangın kontrol panelleri ve dedektörlerinin tasarım ve üretimine 80’lerin başlarında başladık. O dönemde
Türkiye’de gerçek bir yangın alarm
sistemleri pazarından söz etmek pek
mümkün değildi. Bu açıdan bakarsanız o günlerde bu alanda üretime
girişmenin ve uzun süre devam ettirmenin biraz gözü karalık olduğunu
söyleyebiliriz. Türkiye’de bu ürünler için uyulması gereken standartlar yoktu. Buna rağmen iç pazardaki
rakiplerimizin ürünlerinden daha
pahalıya mal etmeyi göze alarak o
zaman dünyada en fazla tanınan, bilinen firmalarla aynı düzeyde onların
standardında ürünler üretmeye yöneldik. Ama bütün dünyada yangın
alarm üretim sektörünün esas sürükleyicisi olan yasal zorunluluk ülke-
röportaj : Haluk Yanık <
6. EEC olarak Yangın Algılamanın yanında güvenlik ve bina otomasyonu
konusunda da ülkemizin lider firmalarından birisiniz. Taahhüdünü bizim
yaptığımız ve sizin de çözüm ortağı
olduğunuz Mardan Palace projesi
buna en güzel örneklerden birisi. Bu
alandaki çalışmalarınız hakkında neler söylemek istersiniz?
EEC olarak yangın alarm sistemleri
sektörünün öncülerinden olduğumuz için bu alanla özdeşleşmiş gibi
algılanıyoruz. Gerçekten de bugün
EEC bünyesinde her biri ayrı bir yangın alarm sistemleri firmasını ayakta
tutacak 4 ayrı dünya çapında markanın ürünlerini uyguluyor ve destekliyoruz. Satışlarımızın yarısından
fazlası hala yangın algılama ve alarm
sistemlerinden geliyor. Bu alanda
Türkiye’de en geniş ürün portföyüne
ve uygulama deneyimine sahip sistem entegratörüyüz. Bununla birlikte
özellikle 2000’lerin başından itibaren
güvenlik, geçiş kontrol, CCTV, bina
otomasyon alanlarındaki tedarikçi
bağlantılarımızı ve uygulama kadromuzu genişleterek en yeni teknolojileri büyük ölçekli projelerde uyguluyoruz. Bugün EEC Entegre Bina
Kontrol Sistemleri 25 mühendis, 25
tekniker / teknisyen içeren 75 kişilik
kadrosuyla Türkiye ve Rusya, Azerbaycan, Kazakistan gibi çevre ülkelerde komple zayıf akım projeleri üstlenen güçlü bir akıllı bina teknolojileri
uygulayıcısı durumunda. Tüm zayıf
akım sistemlerinde 2-3 farklı ürünü
destekler durumdayız. Böylece tek bir
ürüne bağlı kalmaksızın, her projeye
en uygun entegrasyon çözümlerini
oluşturabiliyoruz.
kadaşlarımız için öğretici ve geliştirici
oldu diye düşünüyorum.
Arma-Elektropanç’ın çözüm ortağı
olduğumuz Mardan Palace projesi
de bu yetkinliğimizin öne çıktığı bir
proje oldu. Bu projenin en önemli
özellikleri, büyüklüğü (560 süit oda,
170.000m2 kapalı alan) ve yatırımcısının sınır tanımayan işlevsellik ve kalite istekleriydi. Biz bu projede yangın algılama ve alarm sistemleri ile
duman kontrol sistemlerinin yanı sıra
otel için en önemli sistemlerden biri
olan oda otomasyon sistemlerini gerçekleştirdik. Bu projenin benim için
iki keyifli yanı oldu. Birincisi tamamen mimari projelerden başlayarak
konseptini ve işletme özelliklerini belirleyip uyguladığımız bir ‘’Design&
Build’’ çalışması olması, ikincisi de
bu mühendislik çalışmalarının içinde
başından itibaren kurucularınızdan
Sayın Medih Ertan ile birlikte bulunmamız oldu. Medih Bey ile aramızda,
okuduğumuz üniversiteden iş hayatımızın başlangıç ve gelişme aşamalarına kadar, benzeşen çok unsur var.
İkimiz de üst düzey yöneticiliğin sorumluluk ve yükümlülüklerinin ağırlığına rağmen mühendislik yapma
sevdamızdan vazgeçmiyoruz. Bütün
zorluklarına rağmen bu çalışma gerek
Medih Bey ve benim için, gerekse AE
ve EEC tarafında çalışan mühendis ar-
Mardan Palace Oda Otomasyon Sisteminin benzer sistemlerden farklı
pek çok özellikleri var. Bunların hepsini burada saymak mümkün değil,
en önde gelenlerini aktarabilirim.
En önemlisi tüm odalardaki kontrol
elemanlarının otomasyon merkezinden izlenebilir, kontrol edilebilir ve
yeniden konfigüre edilebilir olması.
Bunu sağlamak için LON tabanlı ve IP
network üzerinden izlenen ve kontrol
edilebilen bir kontrol platformu seçtik. Bu platformun diğer bir önemli
özelliği açık protokollü olması ve
diğer sistemlere entegre edilebilmesiydi. Örneğin otelin rezervasyon ve
back-office yönetim yazılımıyla yaptığımız entegrasyon sayesinde herhangi
bir oda için bir rezervasyon yapıldığında odanın konfor şartlarının konuk
için hazırlanması, konuğu karşılaması
ve konuk ayrıldıktan sonra bekleme
durumuna alınması, belirlenmiş senaryolara göre otomatik olarak yapılıyor. Benzer şekilde odalardan gelen
herhangi bir şikâyet otomasyon merkezinden bilgisayar ekranında değerlendirilebiliyor; sorunun bir arızadan
mı, yoksa kullanıcı hatasından mı
kaynaklandığı odaya gitmeden anlaşılabiliyor. Tüm otomasyon senaryoları
merkezden değiştirilerek odalara git-
25
Ekim - Kasım - Aralık
mizde uzun zaman gündeme gelmedi. Bildiğiniz gibi bu kapsamda ülke
çapında ilk yönetmelik 2002 yılında
yürürlüğe girdi. İç pazarın küçüklüğü
ve uluslararası pazarlara çıkmanın
gerektirdiği sertifikasyon maliyetinin
yüksekliği nedeniyle 90’ların sonuna
doğru yangın alarm sistemleri alanındaki ar-ge faaliyetlerimizi durdurduk.
Üretimi kesmedik ama adreslenebilir
sistemlere de girmedik. O dönemden
başlayarak ar-ge çalışmalarımızı acil
durum aydınlatma ve yönlendirme
ürünlerine kaydırdık. Üretim firmamız EEC Elektronik bu alanda bugün
40’a yakın ülkeye ihracat yapan ve
Türkiye’nin öncü ve pazar lideri kabul edilen bir firması durumunda.
> röportaj : Haluk Yanık
meden oda kontrol ünitelerine yüklenebiliyor. Bu ve benzer işletme kolaylıkları bu büyüklükte bir otel için çok
önemli avantajlar sağlıyor.
Projenin çözümü en zor olan unsurlarından biri de kullanıcı ara yüzünün
nasıl olacağı idi. Açık protokollü sistemimiz sayesinde pek çok alternatifi
yatırımcı ve işletme ekibiyle birlikte
değerlendirdik ve özel bir uzaktan
kumanda ünitesine Mardan için hazırlattığımız özel yazılımı yükleterek
en uygun çözümü oluşturduk.
7. Kendisini tamamen yangın ve güvenlik sektörüne hizmet etmeye adamış bir işveren olarak GESİDER-Güvenlik Endüstrisi Sanayicileri ve
İşadamları Derneği ve TÜYAK- Türkiye Yangından Korunma ve Eğitim
Vakfı’nda kurucu üyelik ve yöneticilikleriniz var. Bu vakıf ve derneklerdeki amaç ve faaliyetlerinizden de
biraz bahsedebilir misiniz?
Ekim - Kasım - Aralık
TÜYAK ve GESİDER‘in ortak özellikleri kendi sektörlerinde birer çatı
26
organizasyon niteliği taşımaları. Bu,
özellikle yangından korunma ve yangınla mücadele sektörlerine hitap
eden TÜYAK için geçerli. Bu sektörlerde mimarlık, elektrik ve elektronik
mühendisliği, makine mühendisliği,
inşaat mühendisliği, kimya mühendisliği ve itfaiye gibi çok çeşitli mühendislik dalları ve disiplinler ayrı
ayrı veya birbirileriyle etkileşim halinde rol oynuyorlar. TÜYAK üyeleri
arasında bütün bu meslek dallarından
gelen şirket temsilcileri, mimar ve
mühendisler, öğretim üyeleri ve itfaiyeciler var. Dolayısıyla yangınla ilgili
tüm alanlarda uzmanların görüş alış
verişi yapabildiği, sektörün gelişimi
için her türlü ticari kaygılardan uzak,
tamamen gönüllü olarak katkı verilen
bir üst kurum niteliği taşıyor.
GESIDER de elektronik güvenlik sistemleri alanında faaliyet gösteren bir
sektör kuruluşu özelliği taşıyor. Güvenlik sektörünün, insanlı güvenlik
hizmetleri ve özel dedektiflik alanlarında faaliyet gösteren kesimlerinin
benzer sektörel kuruluşları ile birlikte
geçen yıl kurulan ÖGF Özel Güvenlik Federasyonu içinde GESIDER de
yer aldı. Böylece tüm özel güvenlik
sektörlerini kapsayan çatı kuruluş
oluşumu federasyon düzeyinde gerçekleştirildi.
Gerek TÜYAK’ta, gerekse GESİDER’de görev almak ve çalışmalarına katılmak ticari faaliyetlerinde
birbirlerine doğrudan rakip olan kişi
ve firmaların bile ortak bir amaç için
bir araya gelmelerini, birbirlerini tanımalarını ve anlamalarını sağlıyor.
Bu iki dernekte de henüz profesyonel
kadroları finansa edebilecek bir mali
yapı oluşmadığı için faaliyetler, üye
aidatları ve diğer gelirler yetmediğinde, zaman zaman yönetim kurulu
üyelerinin bağışlarıyla sürdürülebiliyor. Bazen kendi ticari çıkarlarınızla çelişen bir girişim için bile maddi
destek vermeniz gerekiyor ve bunu
herkes bir takım ruhuyla yapıyor.
Bence hem TÜYAK, hem de GESİDER yangın ve güvenlik sektörlerinin
gelişimi için çok önemli. Hem üyeler
arasında kaynaşmayı sağlıyorlar, hem
röportaj : Haluk Yanık <
EEC Entegre Bina Kontrol Sistemleri’nin uluslararası düzeyde tanınan ve
tercih edilen bir zayıf akım sistemleri entegratörü olması için çalışıyoruz.
8. Sizin de katkı ve çabalarınızla
yürürlüğe girmiş olan Türkiye Yangından Korunma Sektörünün Yeni
Anayasası adıyla da anılan Binaların
Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik uygulamada başarılı oldu
mu? Bu konudaki görüş ve önerileriniz nelerdir?
Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik, 2002 yılında yayınlandığından bu yana, yapılan yeni
binalarda yangından korunma önlemlerinin projelerde yer alması ve özellikle yapısal gereksinimlerin yerine
getirilmesi açısından büyük bir ilerleme sağladı. Bu çok önemlidir. Çünkü
yangına dayanıklılık, kaçış yollarının
uygunluğu gibi unsurlar bir bina yapılırken düşünülmemişse, sonradan
düzeltmek çok pahalı ya da olanaksız
olabilir.
Yangın algılama ve alarm, otomatik
yangın söndürme, duman kontrol ve
tahliye sistemleri gibi tasarım, uygulama ve kontrolü daha fazla uzman
mühendislik gerektiren teknolojik uygulamalarda ise daha önce başka bir
sorunuza yanıt verirken değindiğim
gibi alınacak çok yol var. Bu konuda
ilerleme sağlanmasının önündeki en
önemli engeller, yaptırım uygulaması gerekenlerin bakış açışı ve hukuki
takibatın yetersizliği. Yönetmeliğin
gereği gibi uygulanmaması nedeniyle, yangın alarm sistemi çalışmadığı
için can kaybı da dâhil çok ciddi sonuçlara yol açan yangın olaylarında
bile, yakın zamanda sonuçlanan bir
davada tüm suçun bir bekçi ile bir alt
düzey bir yöneticiye yüklendiğini görünce yönetmeliğin bu eski hastalığımıza çare olmadığı belli oluyor.
Bu aşamada TÜYAK ve Mühendis
Odalarının belediyeler ve itfaiyelerle
işbirliği yaparak bu sistemlerin projelendirme ve hizmete alınma aşamalarında daha sıkı kontrol sağlanması
için bir kampanya yürütmeleri çare
olabilir. Hukuki yaptırımın, daha
uzunca bir zaman için, işlevsel ve
caydırıcı olmayacağını kabul etmek,
yatırımcıyı, bina sahibini ve kullanıcıyı bilinçlendirerek, ikna ederek,
bu sistemlerin gerçekten çalışacak
ve işleyecek şekilde tesis edilmesi ve
bakımları yaptırılarak çalışır durumda tutulmasını sağlamak tek çıkar yol
gibi görünüyor. Özellikle özel sektörde bilinçli yatırımcı ve kullanıcı bunu
zaten yapıyor.
9. EEC Entegre Bina Kontrol Sistemleri Yönetim Kurulu Başkanı olarak
gelecekteki hedefleriniz nelerdir?
EEC Entegre Bina Kontrol Sistemleri’nin uluslararası düzeyde tanınan ve
tercih edilen bir zayıf akım sistemleri
entegratörü olması için çalışıyoruz.
Bu amaçla daha şimdiden prosedür,
talimat ve eğitim dokümanlarımızı
Türkçenin yanı sıra İngilizce olarak
da oluşturmaya başladık. Yurt dışındaki ofislerimiz ve şantiyelerimizde
görev yapan yabancı uyruklu çalışanlarımızın eğitimini ve onlarla iletişimimizi İngilizce yapıyoruz.
Benim kişisel hedefim EEC Entegre
Bina Kontrol Sistemleri’nde başlattığımız kurumsallaşma çalışmalarımızı
önümüzdeki üç yıl içinde tamamlamak ve firmanın ben liderliği devrettikten sonra da varlığını ve gelişmesini sürdürmesini sağlamak. Eğer bunu
başarabilirsem araştırmaya, yazmaya
ve sektör derneklerinde çalışmaya
daha fazla zaman ayırmak, danışman
ve eğitimci olarak sektöre hizmet
vermeye devam etmeyi düşlüyorum.
Emeklilik planı hiç yapmadım. Sağlığım elverdiği sürece ömrümün sonuna kadar çalışmaya devam etmek
istiyorum.
Necmi Yıldız
Müdür
Satın Alma & Lojistik Departmanı
27
Ekim - Kasım - Aralık
de birer sivil toplum kuruluşu olarak
kamuoyunda ve devlet yönetiminde
gördükleri saygınlıklarıyla sektörün
sorunlarının çözümünde önemli işlevleri oluyor. Ben hem kişisel olarak,
hem de firmalarımı ve çalışanlarımı
da katarak bu derneklerin gelişiminde
rol almayı bir görev sayıyorum.
> teknoloji : Galvanizli Saclar ve Galvanizli Ürünlerin Stoklanması Süresince Korunması
Mehmet Ateş
Kalite Müdürü
EAE Elektrik A.Ş.
Galvanizli Saclar ve
Galvanizli Ürünlerin
Stoklanması Süresince Korunması
Bilindiği gibi galvanizli saclar, yapı itibariyle özellikle asidik karakterli malzemeler ile kirletilmiş havaya,suya ve
belirli oranda rölatif rutubete karşı
hassastır. Kirletilmiş havanın yoğun
olduğu endüstri bölgelerinde galvanizli sacın ömrü azalmaktadır.
Ekim - Kasım - Aralık
Atmosferik kirlilik için en önemli
hava kirliliği kükürt dioksittir.
28
C + H + S + O2
CO2 + H 2O + SO2
SO2 + ½ O2
SO3
SO2 + H2 O
H2 SO3
SO3 + H2 O
H2 SO4
Çeşitli oranlarda oluşan sülfit asit ve
sülfirik asit, çinko ile tepkimeye girerek galvaniz tabakasında korozyona neden olur. Atmosfer kirliliğinin
kişisel olarak azaltılması veya sıfıra
indirilmesi imkânsızdır. Stoklamada
hava kirliliğinden dolayı olabilecek
galvaniz korozyonunun önlenebilmesi ancak iyi korunmuş depolarda malzemenin stoklanabilmesi ile mümkündür.
minimize edilir, hatta tamamen önlenebilir.
Stoklama esnasında oluşan ve galvanizli saclarda en çok şikâyete sebep
olan konu, beyaz pas olarak nitelendirilen sac yüzeyindeki beyaz lekelerdir. Alınacak uygun tedbirler ile
Beyaz pas olayı galvanizli sacların
stoklanması esnasında yukarıda bahsedilen parametrelerin bir arada bulunması ile büyük oranda istif halindeki saclarda oluşur. Bu olayın nedeni
Beyaz pas çinko ile havadaki karbondioksit, oksijen ve su veya rutubet
arasındaki kimyasal reaksiyondur.
C + O2
CO2
Zn + ½ O2
ZnO
4Zn + 3H2 O + CO2
ZnCO3 .3Zn(OH)2
teknoloji : Galvanizli Saclar ve Galvanizli Ürünlerin Stoklanması Süresince Korunması <
•
İstif halindeki sacları oluşacak beyaz
pasa karşı çok uzun süre olmasa da
belirli bir süre koruyabilmek amacıyla üretim esnasında pasivasyon işlemi yapılır. Galvanizli sac yüzeyinde
kimyasal reaksiyon ile koruyucu bir
film teşekkül ettirilir. Bu film tabakası
galvanizli sacı beyaz pas olayına karşı
belirli bir süre korur.
•
Bu korumayı yapabilmek için de aşağıda sıralanan şartlara kesinlikle uyulması gerekir.
•
İstif halindeki saclar kesinlikle su
ile temas ettirilmemelidir.
•
•
•
•
•
Stoklandığı yerlerde sürekli hava
sirkülâsyonu sağlayacak aralık olmalıdır.
İstifler arasında yeterli hava sirkülasyonu sağlayacak aralık olmalıdır. (İki istif arasında min. 300
mm.)
Stoklama yerlerinde sıcaklık farkı
az olmalıdır. (5-10 °C arasında)
Stoklama yerlerinde %70’den
fazla rölatif rutubet olmamalıdır.
Hava kirliliği olan yerlerde stoklanmamalıdır.
Uzun süre stokta bekleyecek istif
halindeki saclar periyodik olarak
tek tek elden geçirilmeli ve yüzeylerde oluşabilecek su damlacıkları silinerek saclar kurutulmalıdır.
İstifler, zeminle teması kesilecek
şekilde muhakkak surette paletler
veya takozlar üzerinde yapılmalıdır.
Böylelikle çeşitli nedenlerle oluşabilecek beyaz pas olayının daha az
seviyede tutulması sağlanacağı gibi
hava sirkülasyonu için de imkan sağlanmış olur.
Yağmur ya da başka nedenlerden dolayı ıslanmış istif halindeki galvanizli
saclar derhal birbirlerinden ayrılmalı
ve acilen kurutulmalıdır. Bu işlem yapılırsa beyaz pas oluşumu engellenmiş olur.
Ayrıca beyaz pas oluşmuş galvanizli saclarda bu beyaz pası gidermek
için bazı metotlar uygulanmaktadır.
Beyaz renkli pas görünümündeki
kimyasal madde bir çinko karbonat /
hidroksit bileşikleri karışımıdır. Estetik
açıdan olumsuz bir durum oluşturan
bu madde, kimyasal yapısı itibari ile
asidik karakteri dikkatlice ayarlanmış
bir çözelti ile giderilebilir. Ancak çözeltinin gereğinden fazla asidik olması ya da uygulama süresinin uzun
tutulması, yüzeyde bulunan koruyucu
çinko oksit tabakasını, hatta saf çinko
katmanını çözerek kaplamaya zarar
verebileceğinden temizleme işlemi
dikkatle yapılmalıdır.
Mehmet Ateş
Kalite Müdürü
EAE Elektrik A.Ş.
29
Ekim - Kasım - Aralık
yüksek oranda nem ihtiva eden hava,
istif halindeki saclar arasında sıkışır,
sıcaklık farklılığı çiğlenme noktasına
(dew point) ulaşılmasına neden olur
ve levhalar üzerinde su damlacıkları
oluşur. Böylece su içerisinde çözelmiş
olan oksijen çinko hidroksidi meydana getirir. Havadaki karbondioksidin
de reaksiyona girmesiyle karbonat
oluşur. Bu şekilde beyaz pas denilen
çinko karbonat çinko hidroksit meydana gelmiş olur.
> hukuk penceresinden : Yönetim Kurulu Toplantıları
Merve Çıkrıkçıoğlu
Avukat
Yüksel Karkın Küçük Avukatlık Ortaklığı
Yönetim Kurulu
Toplantıları
Değerli Okurlar,
Ekim - Kasım - Aralık
Bildiğiniz gibi, yeni Ticaret Kanunumuzun yürürlüğe girmesinin en
önemli sebeplerinden biri modern
çağın ihtiyaçlarına ayak uydurmaktır.
Bu doğrultuda, Ticaret Kanunumuz
şirketlerin kurumsal yönetimine ilişkin olarak birçok düzenlemeler getirmiştir. Bu sayımızda yeni kanun uyarınca yönetim gerçekleşecek yönetim
kurulu toplantılarından bahsetmek
istiyorum.
30
Şirketin esas sözleşmede aksine
ağırlaştırıcı bir hüküm bulunmadığı takdirde, yönetim kurulu üye tam
sayısının çoğunluğu ile toplanır ve
kararlarını toplantıda hazır bulunan
üyelerin çoğunluğu ile alır. Yeni kanunumuz toplantıların elektronik ortamlarda yapılmasına da izin vermek-
tedir. Bu kural yönetim kurulunun
elektronik ortamda yapılması hâlinde
de uygulanır.
Her yönetim kurulu üyesi başkandan,
yönetim kurulunu toplantıya çağırmasını yazılı olarak isteyebilir. Ancak
yönetim kurulu üyeleri birbirlerini
temsilen oy veremeyecekleri gibi,
toplantılara vekil aracılığıyla da katılamazlar. Oylar eşit olduğu takdirde
o konu gelecek toplantıya bırakılır.
İkinci toplantıda da eşitlik olursa söz
konusu öneri reddedilmiş sayılır.
Üyelerden hiçbiri fiziki bir toplantı
yapılması isteminde bulunmadığı takdirde, yönetim kurulu kararları, toplantı yapılmaksızın üyeler tarafından
yazılı olarak alınabilir. Ancak böyle
bir durumda, teklif edilen yönetim
kurulu kararının tüm yönetim kurulu
üyeleri ile paylaşılmış olması şarttır.
Aksi takdirde karar geçersiz olacaktır.
İmzaların aynı kâğıtta bulunması şart
değildir; ancak onay imzalarının bulunduğu kâğıtların tümünün yönetim
kurulu karar defterine yapıştırılması
veya kabul edenlerin imzalarını içeren bir karara dönüştürülüp karar defterine geçirilmesi kararın geçerliliği
için gereklidir. Kararların geçerliliği
yazılıp imza edilmiş olmalarına bağlıdır.
Batıl Kararlar
Yönetim kurulunun kararının batıl olduğunun tespiti mahkemeden istenebilir. Özellikle;
hukuk penceresinden : Yönetim Kurulu Toplantıları <
•
•
•
•
Eşit işlem ilkesine aykırı olan,
Anonim şirketin temel yapısına
uymayan veya sermayenin korunması ilkesini gözetmeyen,
Pay sahiplerinin, özellikle vazgeçilmez nitelikteki haklarını ihlal
eden veya bunların kullanılmalarını kısıtlayan ya da güçleştiren,
Diğer organların devredilemez
yetkilerine giren ve bu yetkilerin
devrine ilişkin,
kararlar batıldır. Mahkeme tarafından
batıl olduğu tespit edilen kararlar tarafları bağlamayacaktır.
Bilgi Alma ve İnceleme Hakkı
Her yönetim kurulu üyesi şirketin tüm
iş ve işlemleri hakkında bilgi isteyebilir, soru sorabilir, inceleme yapabilir. Bir üyenin istediği, herhangi bir
defter, defter kaydı, sözleşme, yazışma veya belgenin yönetim kuruluna
getirtilmesi, kurulca veya üyeler tarafından incelenmesi ve tartışılması ya
da herhangi bir konu ile ilgili yöneticiden veya çalışandan bilgi alınması
reddedilemez.
Yönetim kurulu toplantılarında, yönetim kurulunun bütün üyeleri gibi,
şirket yönetimiyle görevlendirilen kişiler ve komiteler de bilgi vermekle
yükümlüdür. Bir üyenin bu konudaki
istemi de reddedilemez; soruları cevapsız bırakılamaz.
Yönetim kurulu başkanı, kurulun izni
olmaksızın, yönetim kurulu toplantıları dışında bilgi alamaz, şirket defter
ve dosyalarını inceleyemez. Yönetim
kurulu başkanının bu isteminin reddedilmesi hâlinde başkan, yukarıda
bahsedilen şekilde mahkemeye başvurabilir.
Yönetim kurulu üyesinin bilgi alma ve
inceleme hakları kısıtlanamaz, kaldırılamaz. Esas sözleşme ve yönetim
kurulu, üyelerin bilgi alma ve inceleme haklarını genişletebilir. Her yönetim kurulu üyesi başkandan, yönetim
kurulunu toplantıya çağırmasını yazılı
olarak isteyebilir.
Müzakereye Katılma Yasağı
Yönetim kurulu üyesi, kendisinin şirket dışı kişisel menfaatiyle veya alt
ve üst soyundan birinin ya da eşinin
yahut üçüncü derece dâhil üçüncü
dereceye kadar kan ve kayın hısımlarından birinin, kişisel ve şirket dışı
menfaatiyle şirketin menfaatinin çatıştığı konulara ilişkin müzakerelere
katılamaz. Bu yasak, yönetim kurulu
üyesinin müzakereye katılmamasının dürüstlük kuralının gereği olan
durumlarda da uygulanır. Tereddüt
uyandıran hâllerde, kararı yönetim
kurulu verir. Bu oylamaya da ilgili
üye katılamaz. Menfaat uyuşmazlığı
yönetim kurulu tarafından bilinmiyor
olsa bile, ilgili üye bunu açıklamak ve
yasağa uymak zorundadır.
Bu hükümlere aykırı hareket eden
yönetim kurulu üyesi ve menfaat çatışması nesnel olarak varken ve biliniyorken ilgili üyenin toplantıya katılmasına itiraz etmeyen üyeler ve söz
konusu üyenin toplantıya katılması
yönünde karar alan yönetim kurulu
üyeleri bu sebeple şirketin uğradığı
zararı tazminle yükümlüdürler.
Müzakereye, yasak nedeniyle katılmamanın sebebi ve ilgili işlemler yönetim kurulu kararına yazılır.
Sonuç
Yeni Ticaret Kanunumuz yönetim kurulu kararlarına ilişkin yeni kurallar
ve düzenlemeler getirmiştir. Bu düzenlemelerin amacı şirketlerin günümüzün gereksinimlerini daha iyi karşılayabilmek ve şirketlerin daha iyi ve
daha etkili bir şekilde yönetilmesini
sağlamaktır. Yönetim yapısındaki bu
gibi kolaylıklar, yabancı yatırımcıları
Türkiye’ye daha çok yatırım yapmaları konusunda teşvik edecektir.
Merve Çıkrıkçıoğlu
Yüksel Karkın Küçük Avukatlık Ortaklığı
Başkan bir üyenin, üçüncü fıkrada
öngörülen bilgi alma, soru sorma ve
inceleme yapma istemini reddederse,
konu iki gün içinde yönetim kuruluna
getirilir. Kurulun toplanmaması veya
bu istemi reddetmesi hâlinde üye, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki
asliye ticaret mahkemesine başvurabilir. Mahkeme istemi dosya üzerinden inceleyip karara bağlayabilir,
mahkemenin kararı kesindir.
31
Ekim - Kasım - Aralık
Her yönetim kurulu üyesi, yönetim
kurulu toplantıları dışında, yönetim
kurulu başkanının izniyle, şirket yönetimiyle görevlendirilen kişilerden,
işlerin gidişi ve belirli münferit işler
hakkında bilgi alabilir ve görevinin
yerine getirilebilmesi için gerekliyse,
yönetim kurulu başkanından, şirket
defterlerinin ve dosyalarının incelemesine sunulmasını isteyebilir.
> seyyahname : Amerika’da Balayı
Tamer Sevinç & Şanel Şan Sevinç
Küllerinden Doğan Bir Şehir; Chicago
Büyük bir yangın ile tamamen yanmış ve küllerinden doğmuş, modern
mimarinin en önemli örnekleri ile dolu bu şehirde; balayı, tatil veya turistik bir
gezi, amacınız ne olursa olsun unutulmaz olacaktır.
Ekim - Kasım - Aralık
Evliliğimizin henüz 40. gününde hem
iş hem de ziyaret amaçlı olarak 28
Ekim-7 Kasım tarihleri arasında gittiğimiz dünyanın en önemli şehirlerinden biri olan Chicago (Şikago) Amerika’nın da nüfus bakımından (2010
yılı sayımına göre nüfusu 2,695,598)
en büyük üçüncü şehridir. Amerika’yı
ve özellikle New York’u etkileyen
32
Sandy Kasırgası’nın 11 saat uçuşumuz sonrası uçağımızın havalimanına inişinden hemen sonra başlaması
uçuş güvenliğimiz için bizi sevindirse
de dönüşümüz için bizi düşündüren
bir etken olmuştur. Geçirdiğimiz 9
gün boyunca Türkiye’de hava ortalama 20 °C dereceyi bulurken, Chicago’da ise 3 C derece idi.
Şehre dönersek…
Illinois eyaletinde Michigan Gölü’nün güneybatı kıyısında yer alan
ve 1833 yılında kurulan Chicago
şehri, 1885 yılında ilk gökdelenin bu
şehirde yapılması ile de tarihe geçmiş önemli bir şehirdir. Göle nazır
olan şehir merkezinde gökdelenin ve
seyyahname : Amerika’da Balayı <
Kaldığımız 9 gün boyunca bize ev
sahipliği yapan East Wacker Drive
No:75 adresinde yer alan otelimiz
Club Quarters’a (River Hotel) yakın
mesafede bulunan Su Kulesi ve etrafında yükselen şehrin ikonik mimari
yapılarından biri de 110 katlı Ünlü
Sears Kulesi’dir.
Sofa Chicago Art & Design Fuarı
Amerika’ya gidiş amacımız öncelikli
olarak eşim Şanel’in Türk sanatçılarla
birlikte katıldığı dünyanın en önemli
fuarlarından biri olan SOFA Chicago’ydu. Sculpture Objects Functional
Art + Design Fair nam-ı diğer SOFA
Chicago Fuarı Kasım ayında 2-4 Ka-
sım 2012 tarihleri arasında Navy Pier
fuar alanında düzenlendi. 32 bin sanat ve tasarım meraklısının yoğun ilgisi altında düzenlenen fuarda, stand
etkinlikleri, film gösterimleri, 3 bin
kişinin izlediği seminer dizileri, özel
sergiler, 300 sanatçının bizzat fuar
alanında bulunması gibi organizasyonların yanı sıra açılış gecesi yapılan
rekorlu satışlarla heyecan kazandı.
Markow & Norris imzalı Spring Dawn
isimli cam kimono 125 bin dolara ve
William Morris imzalı bronz Rhyton
Bull heykel 325 bin dolarlık rakamları
ile önemli satışlardandı.
33
Ekim - Kasım - Aralık
renkli sokakların yanı sıra oldukça
estetik çeşitli kanatlı hayvan türlerinin
esenlik içinde rahatsız edilmeden yaşadıkları park ve bahçeler yer alıyor.
1871 yılında büyük bir yangınla tüm
şehrin yandığı ve bugün ise modern
mimarinin önemli örnekleri ile geçmişe sünger çeken şehirde gezerken
size yangını tek hatırlatan yapı Chicago Su Kulesi idi. Gökdelenler arasında oldukça kısa da gözükse bu yapının kuvveti tüm görenleri olduğu gibi
bizi de etkiledi.
> seyyahname : Amerika’da Balayı
Dünyanın en ünlü sanatçılarının yanı
sıra seramik markaları, cam üreticileri, takı tasarımcıları, mücevher perakendecileri, mobilya, aydınlatma
ve dekorasyon markaları, çerçeve ve
poster firmaları da fuarda önemli bir
yere sahipti. Sanatsal yaklaşımları benimseyen tasarımcıların eserleri perakende özelliklerinin yanı sıra sanatsal
bir özende var oluşları ile bildiğimiz
anlamda tasarımdan ayrışmaları ile
dikkate değerdi.
Navy Pier
Ekim - Kasım - Aralık
SOFA Fuarı dahil pek cok fuar ve etkinliğe de ev sahipliği yapan Navy
Pier kentteki her kesimden insan için
büyük eğlence parkı. Michigan Gölü
kenarında bulunan büyük oyun parkı; restoranları, mağazaları, sergi salonları, müzeleri, toplantı salonları,
plajları, göl kenarındaki parkları ve
fıskiyeleriyle herkese farklı eğlence
seçenekleri sunar. Kahvaltılar için
Amerika’nin yerel tatlarından Billy Goat, ara kahveler için Starbucks,
atıştirmalar için Ben&Jenny’s, akşam
için Riva Restoran Navy Pier’deki tercih edilebilecek adresler.
34
Biz ise Turkish Cultural Foundation’ı
(Türk Kültür Vakfı) temsilen yer aldiğımız fuarda 6 çağdaş Türk sanatçısını
temsil ettik. Turkish Cultural Foundation bu yıl Armaggan Art&Design
Gallery küratörlüğünde katıldığı fuarda 6 Türk çağdaş sanatçıyı Amerikalı sanatseverlerle tanıştırdı. Belgin
Yücelen, Ahmet Yazıcı, İpek Kotan,
Zeynep Torun, Adnan Doğan ve Çetin Ateş’in yer aldığı stant sanatçıların
katılımı ile zenginleşti. Amerikalı sa-
natseverlerin Türkiye’ye ve özellikle
İstanbul’a olan ilgisi bizleri hem sevindirdi hem de şaşırttı. Bir makine
mühendisi olarak firmamı da temsilen
aldığım soruları yanıtlarken aslında
yurt dışında çok yakından izlendiğimizi fark ettim. Standimızı Chicago
Türkiye Baskonsolusu ve Chicago Art
Institute direktoru Janet hanimda ziyaret etti.
seyyahname : Amerika’da Balayı <
Hancock Tower
Sabah erken saatlerde başlayan ve
akşam 7’ye kadar süren fuar ardından vakit kalan zamanlarda sanatçılarla birlikte Chicago’nun önemli lokasyonlarını ziyaret ettik. Bunlardan
ilki, ilk fuar günü ardından ziyaret
ettiğimiz Hancock Gözlem Kulesi idi.
Toplam 459 metre yüksekliğindeki
100 katlı bu binanın 96. katında yer
alan bir bar/café ile Chicago’yu 360
derece tepeden izleyip gece ışıl ışıl
manzarasına hayran olabiliyordunuz.
bir diğer göz alıcı tasarım harikası
ise Hindistan doğumlu İngiliz sanatçı
Anish Kapoor imzalı The Bean, diğer adıyla Cloud Gate’tir. Dev metal
nesne, pürüzsüz yüzeyiyle ayna gibi
gökyüzünü ve bulutları yansıtır. Picasso heykelinden sonra yapılan en fütüristik ve zamanın ötesinde bir sanat
eseri olduğu düşünülür. İçinde geçirdiğiniz vakit geçince zaman-mekân
kavramını size unutturan bu yapı bizi
çokça eğlendirdi.
Art Institute of Chicago
Dünyanın en önemli empresyonist
ve post-empresyonist eserlerini koleksiyonunda bulunduran müzede
Salvador Dali, Henry Moore ve Vincent Van Gogh gibi ustaların yanı sıra
güncel isimlere de yer veriyor. Bu ustaları yakından izlemek büyük şans!
Şu sıralar Sabancı Müzesi’nde devam
eden MONET sergisi ikincil hedefimiz.
Bu şehirde ziyaret edilmesi şart lokasyonlardan biri de Millenium Park. 21.
yüzyılı kutlamak amacıyla yapılmış
olan proje, yıl boyu 2,3 milyon ziyaretçisi olan kültürel bir destinasyon.
Metal ve yeşilin uyumu; konser alanından (Jey Pritzker Pavyonu), köprülere hatta çalışanlara kadar yansıtıyor.
Parktaki her alan, her detay, park ziyaretçileri için tasarlanmış. Parktaki
35
Ekim - Kasım - Aralık
Millenium Park
Ekim - Kasım - Aralık
> seyyahname : Amerika’da Balayı
36
seyyahname : Amerika’da Balayı <
Müzenin direktörü Janet Alberti hanımın direktörlüğünde, bugün çalışmalarına devam eden alanında günümüzün önemli tasarımcılarından Ronan
ve Erwan Bouroullec kardeşlerin bir
sergisi ile turumuz başlıyor. Kendilerinin ev sahipliğinde gezdiğimiz müzede tasarım ürünlerinden, heykellere,
enstalasyonlardan, leziz menüye her
şeye hayran ayrılıyoruz.
Chicago denince görsel sanatların
yanı sıra müzik hayatı önem taşıyan
öğelerden. Hatta öyle ki Chicago Blues denen ayrı bir türden bile bahsediliyor. Blues’un yanı sıra daha popüler
anlamda Jazz kulüpleri oldukça meşhur. Her biri canlı müzik yapan ve
asla rezervasyon kabul etmeyen bu
kulüplere gerçekten müzik dinlemek
isteyen bir kitle geliyor.
Bizim ziyaret ettiğimiz ve önemli kulüpler arasında da yer alan ANDY’s
Jazz Club, GreenMill Jazz Club (Al
Capone’un sağ kolu tarafından kurulmuş ve hala en popülerler listesinde)
ve Jazz Showcase kesinlikle gidilmesi
gereken yerler listesinde yer alıyor.
Son olarak bu modern ama oldukça
samimi şehirde bizim yapamadığımız ama mutlaka yapılmalı listesinde
mimari bir nehir turu, outlet alışveriş
turu, Michael Jordan Steak House’ da
yemek gibi aktiviteler var. Yolu düşeceklere…
Tamer Sevinç & Şanel Şan Sevinç
37
Ekim - Kasım - Aralık
Museum of Contemporary Art
> edebi köşe : Joseph Brodsky
Hakkı Önem
Koordinatör
Elektrik İşleri - Rusya
Proje Yönetim Departmanı
Joseph
Brodsky
Ekim - Kasım - Aralık
Sevgili Okuyucular,
Bu sayımızda Sankt Petersburg doğumlu şair olan Joseph Brodsky’i ağırlayacağız. Nobel ödüllü şair, döneminin edebiyat çevrelerinde övgüler
almış, Sovyet karşıtı yazılar yazmış ve
bu duruşu hayatının belli dönemlerine damga vurmuştur. Keyifle okumanız dileğiyle.
38
edebi köşe : Joseph Brodsky <
Bosna Ezgisi
İki kez uyandım geceleyin: uykusuz
pencere kenarında yanan lambaları gördüm
bitirilmemiş tümceleri bitirmeye çalışan
noktalar gibi düşümde işittiğim.
Bir avuntu vermedi sana gene de.
Düşümde hamileydin
ayrı yaşamamıza karşın uzun süre
suçlu hissettim kendimi bir çeşit, ellerim
karnını okşadı, acemice pantolonuma
gitti aynı zamanda
Tutuşmak için ilişki. Orada durdum
pencere kenarında, sen
düşlerimin karanlığında bile yoktun, terk edilmiş
sabırla geri dönüşümü bekleyişte
kızgın kelimeler söylemeden bu kopuşumuz için
Suç bendeydi. Karanlıklar geri veriyor bize
ışığın paramparça ettiği her şeyi.
Karanlıkta kıyıldı nişanımız; Orada biz
iki sırtlı canavarlarız
ve çocuk çıplaklığımızın özrü.
Geri döneceksin bana bir gece yarısı
yorgun ve sıska, geldiğinde
kızımı göreceğim ya da oğlumu
henüz adı konmamış olan. Ve kaçınacağım
odamızın ışığını yakmaktan; ellerim
bekleyişini sürdürecek; biliyorum ki
sizi sessizliğe, gölgelerin ülkesini terk etmek
hakkından yoksunum, ışıktan bir duvar
ayırıyor bizi gerçeklikten
ve beni ulaşılmaz kılıyor dünyamda.
Sen bardağına içki doldurur
bir böceği ezer ya da saatine bakarken
parmakların kravatını düzeltirken
insanlar ölüyor
Acayip isimli kasabalarda,
kurşunlarla delik deşik, alevler içinde
nedenini niçinini bilmeden çoğu kez
insanlar ölüyor
Bilmediğin küçük yerlerde
haykırmaya ve Allahaısmarladık
demeye hiç şansı ve fırsatı olmadan
insanlar ölüyor
İnsanlar ölüyor sen aldırmazlığın
yeni havarilerini seçerken
kendini durduk yerde frenlerken-bu nedenle
insanlar ölüyor
Senin komşun/kardeşin olan Slav
sevgi erdeminden o denli uzak kalmış ki
meleklerinin uçmaktan korktuğu yerlerde
insanlar ölüyor
Heykeller yadsırken
Kabil’in görüşünü, tarih
yazık ki ölenlerin
kanlarıyla besleniyor
Sen maç sonuçlarını izlerken,
gecikmiş raporlarını gözden geçirirken,
ya da bebeğine ninni söylerken
insanlar ölüyor
Zaman, katilleri kurbanlarından
keskin kana susamış kalemiyle ayıran,
senin soyunu,
katillerin soyuyla birlikte anacak.
39
Ekim - Kasım - Aralık
Aşk
> yelken dünyası : TOKA Yelken Ekibi ile MATmazel çok canlar yakacak!
Eser İnce
Skipper
TOKA
Yelken Ekibi
ile MATmazel
çok canlar yakacak!
2008- 2009 yarış sezonunda tekneleri MAT 12 ile pek çok başarıya imza
atan, hızlarını alamayıp 2009 yılında
Les Voiles de Saint Tropez’de büyük
teknelerin yarıştığı B grubunda 8. lik
derecesine de sahip olan TOKA Yelken Ekibi, 2010 yılında başarısını
kanıtladıkları, bol kupalı tekneleri
M.A.T. 12’yi başka bir yelken ve yarış
sever ekibe sattılar.
Ekim - Kasım - Aralık
2 yıl boyunca sessiz kalmalarının sebebi anlaşıldı ki; İzmir’deki M.A.T.
tersanesinde üretilen ve dünyaca ünlü
performans yat tasarımcısı Mark Mills
tarafından tasarlanan yeni tekneleri
M.A.T. 1245, sempatik ismi MATmazel ile hızlı bir dönüş planı içerisindeler.
M.A.T. 1245, önceki tekneleri M.A.T.
12’nin yeniden tasarlanmış hali. Yeni
40
modelde salma daha uzun ve hafif
hale gelirken torpilin de su direnci
azaltılmış. Ayrıca daha az sürtünme
ve hassas kontrol sağlayan yeni dümen palası, geliştirilmiş ve hafifletilmiş iç yerleşim, modelin ön plana
çıkan diğer özellikleri.
Çift kişilik üç kabinde altı kişinin yolculuk ve gezi yapabilmesi için gerekli
konfor donanımına sahip. İleri teknoloji vinilester / e-glass gövde ve güverte ile hafif, sağlam ve uzun ömürlü
yapısı var.
Açıklamalardan anladığım çok cazibeli ve bir o kadar da donanımlı bir
kız, TOKA Yelken Ekibiyle beraber ortalığı kasıp kavuracak! MATmazel’in
ortakları Somer kardeşler ve Rıdvan
Övünç.
İstanbul, İzmir, Bodrum, Marmaris yarışlarına katılacak olan ekip üyelerini
kısaca tanıtmak gerekirse;
Levent Peynirci (Profesyonel Yelkenci),
Ali Somer (Turizm ve İnşaat)
Alp Somer (Mimar)
Cem Somer (Mimar)
Arda Serim (Mühendis)
Murat Yavuz (Bankacı)
Rıdvan Övünç (Mimar)
Serdar Gürlüoğlu (Danışman)
Görüldüğü gibi bir profesyonel yelkenci dışında, ekipteki herkes ayrı
ayrı meslek sahibi. Ama hepsi yelkene gönül vermiş birbirinden güzel insanlar. Onları takip etmek isterseniz,
www.tokayelken.com veya Facebook,
Toka Yelken Ekibi adreslerinden ulaşabilirsiniz.
41
Ekim - Kasım - Aralık
yelken dünyası : TOKA Yelken Ekibi ile MATmazel çok canlar yakacak! <
> yelken dünyası : TOKA Yelken Ekibi ile MATmazel çok canlar yakacak!
Somer kardeşler hem üretiyor, hem
yarışıyor!
M.A.T. 1988 yılında mimarlık, aleminyum ve turizm konularında faaliyet göstermek üzere kurulan bir aile
şirketi, ismini faaliyet konularının baş
harflerinden almış. Yelkenli performans yat üretimine 1993 yılında İzmir’de başlamış.
Uzmanlık alanı:
Kompozit malzeme ve ileri teknoloji
kullanarak, hem seri üretim hem de
özel projeler için yüksek performanslı
tekneler üretmek.
Uluslararası tasarımcılar, mühendislik
firmaları ve malzeme üreticileri ile
çalışan ve bunları yüksek standartlı
işçilik ile birleştiren M.A.T. yelkenli
kompozit yat üretiminde çıtayı yükseltiyor.
Anlatmaktan hiç bıkmayacağım bir
konu, araya Alp Somer’le yaptığım
kısa bir söyleşiyi de sıkıştırmadan geçemeyeceğim...
Ekim - Kasım - Aralık
Eser : Tekne üretmek fikri nasıl doğdu?
42
Alp : Tekne işi babamızın merakı,
çocukluğumuzdan beri iç içe olduğumuz bir konu. Babam teknelerini hep
kendisi üretti. Biz de bu sevgimizi işimize taşıdık.
da ürettiğiniz tekneler var?
Eser : Tekneleri üretirken yarış filosunda bu kadar başarılı olacaklarını
düşünüyor muydunuz?
Teknelerimizin yarıştığı ülkeler : İngiltere, Almanya, Avustralya, Hollanda,
Kanada, İsrail, İskoçya.
Alp : Tekneleri üretirken her şeyimizi
ortaya koyuyoruz. Gece gündüz detay çözüyoruz, üretimi iyileştiriyoruz.
Ürettiğimiz tekneler ile yarışıp geliştirmeye devam ediyoruz. Yarış teknesi
üretmek ve başarılı olmak kolay bir iş
değil, uzaktan kumanda ile olmuyor.
Yani, kısaca cevaplamak gerekirse
evet! Bu kadar özveri ile başarılı olacaklarını düşünüyorduk, sonuçtan
mutluyuz.
Toplam 33 tekne ürettiklerini belirten
Alp’ le bu güzel sohbeti tamamlıyoruz.
Eser : Hangi yıl üretime başladınız ve
hangi tekneleri ürettiniz?
Alp : Satmak üzere ürettiğimiz ilk tekne MAT 10 1999, sonrasında MAT 12
2006, MAT 1010 2011
Eser : Sanırım yurt dışındaki sularda
Alp : Evet, yurtdışına da tekne satıyoruz, Almanya, İngiltere, Benelux,
Avustralya temsilcilerimiz var.
MATmazel’in 2013-2014 yarış sezonlarında destekçileri PROTEL!
1989 yılında kurulan Protel, konuk
ağırlama sektörüne dünyanın tercih
ettiği lider yazılım ve donanım çözümlerini sunuyor. Protel, otel yönetim çözümlerinden, restaurant
yönetim sistemlerine, müşteri ilişkilerinden, maliyet yönetimine kadar pek
çok farklı alanda nitelikli çözümler
sağlayıp, müşterilerine uzman ekipleriyle 7 gün 24 saat kesintisiz destek
veriyor. Tüm ürünleri konuk ağırlama
sektörünün ihtiyaçlarına uygun şekilde yapılandıran Protel, 23 yıllık bilgi
yelken dünyası : TOKA Yelken Ekibi ile MATmazel çok canlar yakacak! <
Protel Yönetim Kurulu Başkanı, Metin
ARGHAN’da yelken dostu, tesadüfler
onu Toka Yelken Ekibi’ne destekçi
yapmış. Bu güzel tesadüfü bakın nasıl
anlatıyor;
Takımdan Rıdvan ile yaşadığım evi
yaparken birlikte çalıştık. Hatta o sıralar bir tekne bakıyordum. Rıdvan’dan
M.A.T’ı öğrenip, Alp ile görüştüm.
Ama M.A.T. safkan yarışçılar yapıyor-
du, bende işin ustası değildim, o konuşma öyle kaldı.
Sonra Protel’in yeni ofis binası için
yine Rıdvan ile bir araya gelince,
Protel ekibinin titizliği, zamanla yarışması ona bizim takımın bir parçası
olabileceğimizi düşündürdü sanırım.
Sonra kendimizi sponsorluk konuşurken bulduk. Sanki yazılım ve yelken
arasında ne olduğunu tam bilemediğim bir ilişki var. İkisi de hiç hata
affetmiyor. Biz Potel olarak rüzgârla
yarışan bir teknenin üzerinde olmayı
kendimize yakıştırdık. Darısı yazılım
sektörünün başına...
Bu güzel dileğe, tüm sektörlerin başına! diyerek yürekten katılıyorum!
Yarışmak gerçekten ciddi maliyetler
doğuruyor. Destekçiler arttıkça yarış filomuz büyüyecek, yeni ekipler
kurulacak kısacası yelken sporumuz
daha geniş kitlelere yayılacaktır.
Teşekkürler M.A.T. Ailesi, Toka Yelken
Ekibi, Protel ve Metin ARGHAN sizleri keyifle takip edeceğiz...
Pruvanız neta, Rüzgarınız Kolayınıza
Olsun!
43
Ekim - Kasım - Aralık
ve deneyimi ile ülkemizdeki işletme
ve tesislerin gereksinim duyduğu uygulamaları bir araya getiren eksiksiz
çözümler oluşturuyor.
Ekim - Kasım - Aralık
> basında biz
44
45
Ekim - Kasım - Aralık
basında biz <
> AE Ailesi’nden
2013
AE Arma-Elektropanç Çalışanları
Yeni Yılı Coşkuyla Kutladı…
AE Arma-Elektropanç Yönetim Kurulu Üyeleri ve personeli, Maçka Parkı’nın büyüleyici atmosferi içinde yer
alan, Alaçatı Meyhanesi’nde yeni yılı kutladı. Gecede AE Arma-Elektropanç Yönetim Kurulu Başkanı Kemal
Kızılhan ve CEO’su Demir Özkaya ile CFO’su Hasan Ali Gül konuşma yaparak herkese iyi seneler dilediler.
Ekim - Kasım - Aralık
Konuşmaların ardından hediye çekilişi yapıldı ve 12 şanslı kişi birbirinden güzel hediyelerin sahibi oldu. Fasıl
ekibi, Ezgi Eyüboğlu ve oryantal Nuran Sultan’ın canlı performanslarını sergiledikleri gece, sabahın ilk ışıklarına
kadar sürdü ve herkes geceden mutlu olarak ayrıldı.
46
47
Ekim - Kasım - Aralık
AE Ailesi’nden <
Ekim - Kasım - Aralık
> AE Ailesi’nden
48
AE Ailesi’nden <
İstanbul Merkez ofisimizde çalışan Mali İşler & Finans
Departmanı Müdür Yardımcımız Sn. Özgen Şen’in 7 Kasım 2012 Çarşamba günü biricik kızı Ece Şen dünyaya
geldi. Şen ailesini tebrik ediyoruz.
Piri Reis Üniversitesi Proje Müdürümüz Sn. Tamer Sevinç ve Şanel Şan dünyaevine girdi. Kendisi ve eşi Şanel
Hanım’a AE ailesi olarak bir ömür boyu mutluluklar diliyoruz.
49
Ekim - Kasım - Aralık
Çırağan Sarayı Kempinski İstanbul Projesi Şantiye Şefi
Sn. Murat Cevahir ve Gül Tanyeli çifti dünyaevine girdi.
Kendisi ve eşi Gül Hanım’a AE ailesi olarak bir ömür
boyu mutluluklar diliyoruz.

Benzer belgeler

proje - Arma Elektropanc

proje - Arma Elektropanc Dergi Adı: AE Magazin İmtiyaz Sahibi AE Arma-Elektropanç A.Ş. adına Demir Özkaya Sorumlu Genel Yayın Yönetmeni ve Yazı İşleri Müdürü Necmi Yıldız Yayın Kurulu Necmi Yıldız, Burak Kızılhan, Turgay E...

Detaylı