çekici rezaleti - Ataköy Gazetesi

Transkript

çekici rezaleti - Ataköy Gazetesi
Sürekli,
Etkili,
Ýlkeli.
Bakýrköy’de
19
Ya þ ý n d
1
Numara
ATAKÖY
a
ARALIK 2011
SAYI: 210
FİYAT: 2 TL
http://www.atakoygazete.com.tr
Bakırköy İlçe Milli Eğitim Müdürü
HÜSEYİN ÖZCAN
Edirne’ye tayin
edildi. Hüseyin
Özcan 30 Ekim 2005
tarihinden bu yana
Bakırköy İlçe Milli
Eğitim Müdürlüğü
görevini sürdürüyordu.
Açılan davalar sonuçlandı. Planların geçerli olduğunu mahkemeler onayladı.
ATAKÖY 1. KISIM’DA OTEL YAPILACAK
Ataköy 1. Kısım’da bulunan (Bakırköy Zeytinlik
Mahallesi) imar planlarında “Turistik Tesis Alanı”
olarak gözüken 564 ada, 14 parsel 2.649.69
metrekare arsa Emlak Bankası’nın kapatılmasıyla
TOKİ’ye geçen arsalardan birisiydi.
12.06.1964 tarihinden bu yana imar planlarında
“İmar parseli” olarak gözüken bu arsayı Toplu Konut
İdaresi Başkanlığı, Turistik Otel yapılmak üzere
30.06.2004 tarihinde Mustafa Yılmaz isimli şahsa
satmış. Daha sonra bu arsa 07.05.2007 tarihinde
TOKİ’nin muvafakatı ile devir sözleşmesi yapılarak
Albatros Turizm ve Otelcilik Anonim Şirketi’ne
devredilmiş.
Bu arada Ataköy Turizm Merkezi Alanı ile 1. Kısım’daki yer ile ilgili çok sayıda dava açıldı. Tüm bu
davaların sonunda davayı açanlar kaybetti ve yargı
yapılan işlemlerin doğru olduğunu onayladı.
Turizm Merkez Alanı ve 14 parsel sayılı arsa ile ilgili
açılan davalar ve sonuçları; (Devamı 19. sayfada)
BAKIRKÖY’ÜN ÖDÜLLÜ
ECZACISI
“Altın Havan İlaç ve Eczacılık Sektörü 2011 Başarı Ödülleri” Ecz. Levent Kamacık Özel Ödülü’ne “Meslek
örgütlerindeki başarılı çalışmaları
nedeniyle” Bakırköy Uçkunkaya
Eczanesi’nin sahibi Bakırköylü
Eczacı Asal Uçkunkaya layık
görüldü. (Yazısı 15. sayfada)
Gelişen Tıp Bilimi ve Teknolojisi ile
ESTETİK CERRAHİ’DE DEVRİM
( SAYFA 21’DE )
ÇEKİCİ REZALETİ
Gelişen tıp bilimi ve teknolojisi
insanların güzelleşmesinde
sözcüğün tam anlamıyla bir
“devrim” yapmıştır. Arzu BERATOĞLU, Op. Dr. Hanife AKINOĞLU’ya sordu.
(Yazısı 31. sayfada)
Hayvan Hakları Federasyonu Bakırköy Temsilciliği
HAYTAP’TAN GAZETEMİZE ZİYARET
Hayvan Hakları Federasyonu
Bakırköy temsilcisi İlknur
Sak Özkan, gönüllü üyeler
Handan Göçer ve Erkan
Özkan ile birlikte gazetemizi
ziyaret etti.
(Yazısı 27. sayfada)
SORUNLARINIZDAN “HİPNOZ” İLE KURTULUN
Eğitim alanında, psikolojik sorunlarda, psikosomatik sorunlarda,
bağımlıklarda, kilo sorunlarında, cinsel
sorunlarda, tıp alanında, ağrısız kadın
doğumda, hukukta, sporda, sanatta, fobilerde, kötü davranış alışkanlıklarında, diş
hekimliğinde, uyku sorunlarında, ağrı kontrolünde, tüp bebek tedavisinde ve daha
birçok alanda hipnoz yoluyla sorunlarınızdan kurtulabilirsiniz.
Yavuz ARPACIK’ın haberi sayfa 29’da
TÜKETİCİLER DERNEĞİ’NDEN VATANDAŞLARA ÇAĞRI
“İLÇE HAKEM HEYETLERİNE BAŞVURARAK
ELEKTRİK FATURALARINIZA YANSITILAN
K/K BEDELİNİ
GERİ ALIN”
(Yazısı 17. sayfada)
Araçları çekilenlerden gelen şikayetler göz ardı
ediliyor. Çekiciler özellikle trafiği aksatan yerlere
park eden araçlar yerine ara sokaklarda trafik
akışını engellemeyen yerlere park eden araçları
çekiyor.
Konuştuğumuz çekici
başındaki görevli trafik
memurları “trafiğin yoğun
olduğu yerlerde araçları
çekemiyoruz çünkü trafik
daha çok tıkanıyor”(!)
diyor.
Yasa ve yönetmelikler çok
açık. Bir aracın çekilebilmesi için önce anons yapılacak. Makul bir
süre beklenecek. Araç sahibi gelmezse fotoğraf
çekilerek aracın park ettiği yer tespit edilip araç
kaldırılacak.
Ama iş hiç de böyle olmuyor. Çekiciler canlarının
istedikleri aracı kaldırıp götürüyorlar. Trafiği
tıkasa dahi torpilli işyerlerinin önündeki araçlara
dokunulmuyor.
Geçtiğimiz günlerde çekiciler ile ilgili bir haber
gazetelerin iç sayfalarında
yayımlandı. Bu haberi
aşağıda bulacaksınız.
Haberi dikkatle okuyun, bu
çekiciler için ödenen
kiralara bakın … Çekicilerin bu kiraları çıkarmak
ve kâra geçmek için yasa ve yönetmelikleri neden
ihlal ettiklerini anlayacaksınız.
(Yazısı 25. Sayfada)
Yapımı devam eden Osmaniye’deki Botanik park,
SORUN ÇÖZÜLDÜ BOTANİK PARK’A DEVAM...
Bakırköy Osmaniye’de bir süre önce yapımına
başlanan, 94 bin metrekare alanda yapılacak
Türkiye’nin en büyük botanik parkı ile ilgili
sorunlar çözüldü. Başkan Erzen gazetemize yaptığı açıklamada;
“Botanik Park’ın yapılacağı arazide daha önceden
özürlüler için bir yer yapmıştık, o
da tam botaniğin ortasında kalıyor. Onu taşımak zordu. Onun
protokolleriyle uğraşıyorduk.
Bugün itibariyle protokolü ben de,
vali de imzaladık. Onu ön tarafta,
gümrüklü malların yedieminliğin
olduğu bir yer var, oraya taşıyoruz. Betonunu döktük. Ve bundan sonraki süreçte bu projede
hızlanıyoruz” dedi.
3
Bakırköy’de Bir İlk
AYIN YAZISI
ENGELLİLER İÇİN BANKAMATİK
Bakırköy’de özel bir banka engelli
vatandaşların bankacılık işlemlerini
ATM’den kolay ve güvenli şekilde yapabilmesini sağlayan Erişilebilir Bank24
projesi başlattı.
Bakırköy Ebu Ziya Caddesi’nde
konuşlandırılan
hizmetler. Ama ülkemizde çok az
olduğu için dikkat çekiyor. Bizim
dileğimiz bunların dikkat çekici değil,
doğal hizmetler olması. Ayrıca halen
engellileri düşünen projeler yapılmıyor.
Her gün sokakta,
kaldırımlarda, birçok
alanda zorluklar çekiyoruz. Burada belediyeler
başta olmak üzere tüm
yetkililere görevler
düşüyor. Hala bankamatiklerin
önünde
kaldırımlar var. Bu
Özcan Atamer
e-mail
[email protected]
HUKUK HERKES İÇİN GEÇERLİ OLMALI
Erişilebilir Bank24’te
bedensel engelli
bireyler ATM'den
yapılabilen her türlü
işlemi gerçekleştirebiliyor. Görme
engelli vatandaşlar
ise kendilerine ait ya
da banka tarafından
sağlanan kulaklık ve
aktif ekranda yazıyı
sese çeviren özel bir
program sayesinde
hesap bakiyesi
sorgulama ve para
çekme işlemlerini
yapabiliyorlar.
Özel bir bankanın
engelli bireylere
yönelik başlatmış
olduğu hizmet ile
ilgili görüşlerini
aldığımız Türkiye
Omurilik Felçlileri
Derneği Yönetim
Kurulu Üyesi Semra
Çetinkaya, geç olsa
da engellilerin
yaşamlarını kolaylaştıran bu tür yeniliklerin yapılmasının
kendilerini mutlu
ettiğini belirterek,
tüm bankaların bu
tür ATM’leri çoğaltmaları gerektiğini
söyledi.
Engelli insanların
Bakırköy ve Türkiye
genelinde birçok ATM’yi kullanamadıklarını da belirten Çetinkaya, “Bu tür
ATM’ler aslında olması gereken
ATM Bakırköy için bir örnek olmalı.”
dedi.
(Yavuz ARPACIK )
KAZAKİSTAN VE KIRGIZİSTAN’DA İNCELEME
KDM (Kiralama Danışmanlık Merkezi) Yönetim Danışmanı Malik
Kubilay Kazakistan ve
Kırgızistan’da devam
eden proje çalışmalarını yerinde
inceleyerek yerel yönetim ve bu ülkelerdeki
ortak Türk Dernekleri
ile toplantılara
katılarak
görüş alışverişinde bulundu.
Malik Kubilay
yaptığı açık-
lamada “Bu ülkelerde
yapımı süren ve yapılacak alışveriş merkezleri
ile ilgili çalışmaları
yerinde görerek,
inceleme fırsatı buldum.
Bu ülkelerle işbirliği
içine girerek bilgi
birikimlerimizi onlarla
paylaşmaktan memnunluk duyuyoruz. Bu
ülkelerde iş
hacmimiz
giderek
artacak”
dedi.
Bu yılın da son ayına girdik. 30 gün sonra yeni yıla gireceğiz. Yeni
yıl demek hayallerin gerçekleşmesi anlamına geliyor. Her yeni yıla
girişte bu düşünceler içinde, umutlarımızın gerçekleşmesini diliyoruz. Ama hiç de öyle olmuyor.
Bizi yönetenler açıklıyorlar; “Kişi başına düşen Milli Gelir 10 bin
dolar”. Bu demektir ki verilere göre Türk ailesi 4 kişi olduğu
düşünülürse her eve giren para ortalama 60 bin TL. 12’ye bölerseniz ayda 5 bin TL eder. Emeklinin, işçinin, çalışanların durumu
ortada. Bu rakamlara kim inanır?
Yasalar var, ama yasaları uygulayan yok. Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nda Ekim ayında bir değişiklik yapıldı. Eskiden bir hukuksuzluk karşısında dava açıyordunuz. Davanın seyrine göre mahkemenin tespit ettiği bedelleri ödüyordunuz. Yapılan bu değişiklikle
herhangi bir konuda dava açabilmeniz için ortalama 1.500 TL’yi
peşin olarak yatırmak zorundasınız.
Bu ne demektir biliyor musunuz? Toplumu ilgilendiren konularda
duyarsız kalın, sakın dava açmayın. Bir noktada yaşadığınız yörede
cebinde parası, arkasında siyasi gücü olanların, gözlerinizin içine
baka baka yapmış oldukları yasadışı işleri görmezlikten gelin, sineye çekin...
Dediğimiz gibi yasalar var ama yasalar amiyane tabir ile “gariban
vatandaşa” uygulanıyor...
Bu konuda o kadar çok örnek var ki bir kaç tanesini verelim;
Mutlaka dikkatinizden kaçmamıştır. Görsel ve yazılı basında konut
ilanları yayınlanıyor. “Hava alanına 5 dakika, Taksim’e 10 dakika,
metroya 1 dakika, alışveriş merkezlerine yürüme mesafesi...” Bu
ilanlarda konutların yapıldığı yerle söylenen yerlere “kuş” olsanız o
sürelerde varamazsınız. Bunun gibi tüketiciyi yanıltıcı bilgilerle ilan
hazırlayıp, yayınlama “Tüketici Yasası”na göre suç. Bunun önüne
geçmek için iki yol var. Birincisi; Yasaların uygulanıp uygulanmadığını denetlemekle görevli yöneticiler. İkincisi; Duyarlı vatandaş
olarak kişisel dava açmak. Türkiye’de yaşayıp cebinde parası olan
ve bu parayı nerden kazandığı belli olmayan çok az sayıda vatandaş için problem değil. Onların umurlarında bile değil. Ancak geçimini zor şartlar altında idame ettirip bir şey sahibi olmak isteyenler
için hak aramak yukarıda belirttiğim Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’na göre mümkün değil. Çünkü dava açabilmeniz için ortalama 1.500 TL para yatırmanız gerekiyor. Yani kısaca bugüne kadar
yasal olmayan her şeyi yapanlar bu tutum ve icraatlarına aynen
devam edecekler demektir.
Bakırköy’de yaşayan bizler yapılan bu yasadışı uygulamaları gündeme getirip defaatle yazmamıza rağmen gerekeni yapması
gerekenler “sağır ve dilsiz” olmayı tercih ediyorlar.
Bakırköy trafiğini içinden çıkılmaz hale getiren, otopark girişi kim
tarafından yapıldığı belli olmayan, AVM’ye gelen araçların otoparktan çıkışlarını rahatlatabilmek için devlete ait yolun yarısını kendi
özel mülkleriymiş gibi kullanan kişilere hiçbir yaptırım uygulanmıyor.
Yasalar ve yönetmelikler çok açık ve net olmasına rağmen otopark
ücreti almaya devam eden Capacity AVM’ye karşı yasaların uygulanmasını sağlamakla görevli yöneticilerimizin hiçbir işlem yapmaması ne ile izah edilebilir?
Bizler yine “duyarlı ve sorumlu” vatandaş olarak yasaların uygulanması için ne gerekiyorsa yapmaya devam edeceğiz.
Değerli okuyucularım; gazetemizin 13. sayfasında yayınladığımız
“Bu ankete mutlaka katılın” başlıklı anketemize katılımlarınızı bekliyorum. Anket sonucunda bu konuyla ilgili belge ve yayınlarımıza
inanamayacaksınız. İstenirse bazı kişilerin nasıl kayırıldığını göreceksiniz.
2012 yılında buluşmak üzere, yeni yılda herşeyin gönlünüzce
olmasını diliyorum.
5
Konfor ve şıklığı bir arada bulunduran West Mix, damaklara olduğu kadar gözlerinize de hitap ediyor.
AVCILAR’IN YENİ LEZZET DURAĞI’NDA SOLUKLANIN
Lise yıllarından bu yana hem mesleki anlamda
hem üniversite bazında
turizm ve turizm
otelcilik üzerine
eğitimlerini
devam ettiren,
2011 yılından
bu yana da profesyonel anlamda restoran ve
restoran gruplarında görev
yapan West Mix
Genel Müdürü Kayhan Aksoy ile Pelican Mall'da yepyeni konsepti ve özgün mimarisiyle
açılan, kısa zamanda İstanbul’lu lezzet
düşkünlerinin durağı olan West Mix Cafe &
Restaurant hakkında konuştuk.
Mart ayından bu yana Pelican Mall’da
görevdeyiz diyen ve bundan sonraki
amaçlarının West Mix’i markalaştırmak,
marka değerini arttırmak hem de yeni
şubeleri devam ettirmek olduğunu söyleyen
Kayhan Aksoy; “Kameroğlu Grup bünyesinde
hayata geçirilen West Mix Cafe & Restaurant
markasını, ilk şubemizi burada hizmete soktuk. Hem yaratım anlamında hem tüm
operasyonel kurulum anlamında hem de
yemeklerin sunumuyla da dikkat çekiyor. West
Mix Cafe & Restaurant, zengin mönü seçenekleri ve ödüllü şefinin yönetimindeki iddalı
mutfağında misafirlerine Türk damak tadının
ünlü ve lezzetli seçimlerinin yanı sıra dünya
mutfaklarından da seçkin örnekler sunuyor.
Uzakdoğu, Meksika ve İtalyan mutfağından
esintiler taşıyor.
Tamamıyla enternasyonel dünya mutfağının
bilinen lezzetlerini ön plana çıkartarak bir
mönü hazırladıklarını belirten West Mix
Genel Müdürü Kayhan Aksoy; “Siz burada
Uzak Doğu’dan da esintiler görüyorsunuz, bir
İtalyan mutfağından da esintiler görüyorsunuz, Fransız Mutfağı da var, Meksika’dan
da görüyorsunuz. İçecek kısmına geldiğiniz
zaman Fransa, İtalya, Şili tarzında şaraplarda
görüyorsunuz” diyor.
Zengin kahvaltı tabağıyla da hayli iddialı olan
West Mix’in, pekmez soslu veya pesto soslu
köy pilicini mutlaka deneyin. Tatlı menüsünden de Panna Cotta’yı yemenizi öneriyoruz.
Şarapseverleri de unutmayan West Mix zengin
bir şarap menüsü oluşturmuş. Onun dışında
mönüde makarnalar, pizzalar, salatalar ve
hamburgerler de yer alıyor. Sabah 9:00’dan
gece 12:00’a kadar 7 den 77’ye herkese tüm
doğrultuda hizmet veren West Mix Cafe ve
Restaurant’a, akşam 22:00’da da gelseniz,
burada çok nezih bir kahvaltı yapabilirsiniz.
Farklı bir lokasyonda farklı bir konsepti gözler
önüne seren mekan, misafirlerini evinde gibi
hissettirecek her türlü konforu ve hizmeti
sunuyor. Henüz Nisan ayında
kapılarını açmış olmasına rağmen bir
mekandan beklenenin fazlasını sunan
West Mix, her yaşa ve her kesime
hitap ediyor. Lezzetli yemekler yemek
ya da bir kahve molası vermek
isteyenler için dört bir yanı camekanla
çevrili bir ortamda keyifli bir zaman
geçirmemek elde değil...
Modern bir atmosfere sahip geniş
bahçesiyle aynı anda 350 kişiye
kadar hizmet veren West Mix; en bilinen tatları, bir çok yere göre fiyat
politikasını çok daha uygun tutarak
ama aynı servis kalitesinde, çok daha
iyi bir şekilde, hem görüntüsüyle hem
de çıkan porsiyon gramajlarıyla, her
mönü anlamında ve benzeri bir takım
şeylerin görevini üstlendik. Ve bundan
sonraki şubelerimizde de aynı şekilde
devam ettireceğiz” diyor.
Zengin mönü, eşsiz sunum
Adı gibi birçok lezzetin harmanlandığı
mönüsüyle oldukça iddialı olan mekan
türlü şeyin marka değeri anlamında kalitesiyle sunulan bir mekan.
“Avcılar bana uzak” demeyin;
Bu rahat ve modern atmosferli
mekâna uğramadan
geçmeyin...
Arzu BERATOĞLU
7
Engelsiz Bir Dünya İçin Adım Adım Koştular
79 ENGELLİYİ ÖZGÜRLÜĞE KAVUŞTURDULAR
Adım Adım Oluşumu’nun 33.
Avrasya Maratonu’nda Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği için
topladığı bağışlarla alınan 79 akülü tekerlekli sandalyenin, İstan-
bul’da dağıtılan 32 tanesinin, dağıtım töreni
TOFD Genel Merkezi’nde gerçekleşti.
TOFD Genel Merkezi’ndeki dağıtıma Adım
Adım koşucularının yanı sıra TOFD Genel
Başkanı Ramazan Baş ve çok sayıda üye
katıldı.
Avrasya Maratonu çerçevesinde toplanan
bağışlarla alınan 79 akülü tekerlekli sandalyenin 47 adeti Anadolu’daki şehirlerde bulunan ihtiyaç sahiplerine ulaştırılırken 32 adeti
de İstanbul’da dağıtıldı.
İhtiyaç sahiplerini sandalyeleriyle buluşturan
törende konuşan TOFD Genel Başkanı
Ramazan Baş, “Adım Adım Oluşumu her
zaman olduğu gibi yine derneğimizin en büyük destekçilerinden
olduğunu ispatlar bir organizasyonla Avrasya Maratonu
çerçevesinde 79 adet akülü tekerlekli sandalyeyi ihtiyaç sahiplerine iletmemiz için bizlere bağışladı. Bu büyük çalışmaya imza
MERAL AKŞENER’DEN
TOFD ’YE ZİYARET
İstanbul 3. Bölge Milletvekili Meral Akşener Türkiye Omurilik Felçlileri
Derneği’ni (TOFD) ziyaret ederek dernek faaliyetleri hakkında bilgi aldı.
İstanbul Milletvekili Meral Akşener, TOFD Genel Merkezi’ne gerçekleştirdiği ziyaret ile dernek çalışmalarını TOFD Genel Başkanı
Ramazan Baş’tan dinledi.
Meral Akşener TOFD Çalışma Atölyelerini gezdikten sonra gerçekleştirilen sohbette derneğin faaliyetlerine
hayran kaldığını dile getirirken, “Yaşama bu kadar tutunmanız inanın beni
çok mutlu etti. Şu günden sonra
sadece bir politikacı olarak değil, bir
vatandaş olarak da her çalışmanıza
sonsuz destek vermek istiyorum”
dedi.
TOFD Genel Başkanı Ramazan Baş ise
ziyaretin kendileri için oldukça önemli
olduğunu dile getirirken, “Derneğimiz
omurilik felçlilerinin yaşam standartlarını yükseltmek için yürüttüğü çalışmalar ile Türkiye’de saygın bir yer
edindi. Çalışmalarımıza
göstermiş olduğunuz
ilgi doğru işler yaptığımızın bir kanıtı gibi”
dedi.
TOFD üyesi engelliler,
Meral Akşener’e
kendileri hazırladıkları
havluyu hediye
ederken, bol bol hatıra
fotoğrafı çektirdi.
atan herkesi tebrik ediyorum” dedi.
Adım Adım Oluşumu adına konuşan, Avrasya Maratonu’nda
TOFD için bağış toplayan Yegane Güley de çalışmalarının
sonuçlarını görmekten dolayı duydukları memnuniyeti dile
getirirken, “TOFD’ye ve çalışmalarına olan sonsuz güvenimiz
sayesinde yaptığımız bu bağışların nereye gideceğinden en ufak
bir şüphemiz olmuyor. Bu güzel görüntülerin oluşmasına yardımcı
olmak isteyen herkesi Adım Adım ile birlikte koşmaya çağırıyoruz” dedi.
Törenin ardından TOFD Genel Başkanı Ramazan Baş üzerinde
Boğaz Köprüsü ve akülü tekerlekli sandalye olan bir plaketi Adım
Adım Oluşumu adına Yegane Güler’e armağan etti
Daha sonra ise akülü tekerlekli sandalyelerini alan engelli vatandaşlar ve ailelerine akülü tekerlekli sandalyelerin nasıl kullanılacağı konusunda eğitim verildi. Akülü tekerlekli sandalye
dağıtımının ardından TOFD Merkez Binası’nın bahçesinde sucuk
ekmek partisi yapıldı.
(Yavuz ARPACIK)
BAKIRKÖYLÜ YARDIMSEVERLER BİR ARAYA GELDİ
Türkiye Yardımseverler
Derneği Bakırköy Şubesi, düzenlediği yemekte üyeleri ile
bir araya geldi. Ataköy 9-10 Kısım’da bulunan Ataköy
Kültür Eğitim ve Spor Vakfı tesislerinde düzenlenen
yemekte, Dernek Başkanı Türkan Baytar ve yönetim kurulu üyeleri ile çok sayıda yardımsever davetli topluluğu
hazır bulundu. Etkinlikte ayrıca küçük bir kermeste
yapılarak ihtiyaç sahipleri için yardım da toplanıldı.
Van Depremi’nde zarar gören Türkiye Yardımseverler
Derneği Van Şubesi’ne ve depremzedelere yardımcı olmak
amacıyla bir yemek düzenlediklerimi belirten Türkiye
Yardımseverler Derneği Bakırköy Şubesi Başkanı Türkan
Baytar, gazetemize yaptığı açıklamada, ‘’Daha önce Van’da yaşanan deprem sonrası depremzedelere yardımcı
olmak amacıyla bir miktar para toplayarak Van Şubemiz
aracılığıyla ihtiyaç sahiplerine ilettik. Fakat ikinci depremden sonra Van Şubemiz de zarar gördü. Bu yemeğin
amacı hem depremde mağdur olan Van Şubemiz ile
depremzedelere yardımcı olmak hem de okuttuğumuz
talebelere katkıda bulunmak” dedi.
9
ULU ÖNDER, DOĞDUĞU EVDE SEVDİĞİ ŞARKILARLA ANILDI
Ulu Önder Mustafa
Kemal Atatürk,
ölümünün 73. yılında doğduğu
Selanik’teki evinde
anıldı. Anma törenine Türkiye’den
çok sayıda öğrenci
katıldı. .
Atatürk’ü doğduğu
evinde anmak için
Türkiye’den gelenler
arasında Bakırköy
Belediyesi’nin organizasyonunda
öğrenciler ve
engelliler de yer
aldı.
Törende konuşan
Bakırköy Belediyesi
Basın-Halkla İlişkiler Müdürü Ruhsan
Tezkan; bu anlamlı günde burada
olmaktan gurur duyduklarını belirterek,
“Büyük Lider Mustafa Kemal Atatürk’ü
ölümünün 73. yılında Bakırköy Belediye
Başkanı Ateş Ünal Erzen’in önderliğinde
ilk kez Selanik’te Bakırköylü öğretmen
ve öğrencilerimizle doğduğu evde
anmaktan büyük bir gurur ve onur duymaktayız. Ayrıca burada bulunmamızda
katkıları olan Fevziye Mektepleri Vakfı’na ve Selanik Başkonsolosluğumuza
gösterdikleri ilgi ve sevgiden dolayı
teşekkür ederim. Bu evde, bu balkonda
olmak anlatılamaz ve tarif edilemez bir
duygu. Görme engelli ikiz kardeşler Kerim-Selim
Altınok da Atamızın sevdiği şarkıları sizlerin de
katılımıyla söyleyecekler” dedi.
Törenlerle birlikte Atatürk’ün müze evi ziyaretçi
akınına uğradı.
BAKIRKÖYLÜ ÇOCUKLAR
SELANİK VE KAVALI’YI GEZDİLER
Bakırköy Belediyesi’nin, Bakırköy İlçe Milli
Eğitim Müdürlüğü işbirliği ile Ulu Önder Mustafa
Kemal Atatürk’ü ölümünün 73. yılında Selanik’te
doğduğu evde anma programı kapsamında
Bakırköylü çocuklar Atamızın Selanik’te doğ-
duğu evin yanı sıra
Selanik ve Kavala’da şehir turu da
yaptılar. Tur kapsamında Bakırköylü çocuklar
Selanik’te Beyaz Kule, Aya Dimitros Katedrali,
Büyük İskender Heykeli, Selanik Kalesi, Selanik
Meydanı, Kavala’da da Kavalalı Mehmet Ali
Paşa Külliyesi, Kavala Kalesi gibi tarih ve turistik
yerleri de ziyaret ettiler.
NE SÖYLEDİLER?
Batuhan Berk Çetin(14): Büyük dedelerim
1924 yılında yapılan Lozan Mübadelesiyle
Kavala’dan İstanbul’a göç ettirilmişler. Bu yüzden Bakırköy Belediyesi’nin düzenlediği bu
geziye katılmanın benim açımdan çok ayrı bir
önemi vardı. Çünkü dedemin dedesinin doğduğu
toprakları yani aslında kendi memleketimi
görme olanağım oldu. Yıllardır kendi
arkadaşlarım arasında hep
nerelisin dendiği zaman
Atatürk’ün hemşehrisiyim
demenin onurunu yaşarım.
Bugün bu ziyaretle Türkiye
Cumhuriyeti’ni yoktan var eden
ve her türlü saldırılara rağmen
dimdik ayakta durmasını
sağlayacak ilkelerini yerleştiren
hemşehrim Mustafa Kemal
Atatürk’ün Selanik’te doğduğu
evi ziyaret ederek 73. ölüm
yıldönümünde saygı duruşumuzu yapmanın da
ayrı bir önemi oldu. Bu anlamlı günde burada
bulunmamızı sağlayan Bakırköy Belediye
Başkanı Ateş Ünal Erzen’e çok teşekkür
ediyorum. Çünkü 75 yaşındaki dedemin
görmediği memleketimizi ben gördüğüm
için.
Su Doğan(13): İlk kez 10 Kasım törenlerinde bu kadar heyecanlandım.
Atamızın çocukluluğunun geçtiği evde
O’nun ölüm yıl dönümünde bulunmamın
kattığı heyecan çok fazlaydı.
Hakan Köroğlu(17): Atatürk’ün doğduğu evi görmek çok güzel. Hep resimlerinden gördüğümüz evinin bahçesinde
O’nunla aynı havayı solumanın da ayrı
bir önemi oldu. Bizlere güvenip burada
olmamızı sağlayan
öğretmenlerime,aileme ve Belediye
Başkanımız Ateş Ünal Erzen’e çok
teşekkür ederim.
Selin Dülger(13): Her şeyden önce
burada bulunmak benim için gurur vericiydi. Bakırköy Belediyesi’ne çok
teşekkür ediyorum çok güzel bir organizasyonla bizleri ağırladılar. Ömrümün
sonuna kadar Ateş Ünal Erzen
Amcamızı ve Bakırköy Belediyesi’ni
bana yaşattığı bu güzel anılardan dolayı
unutmayacağım.
11
Bakırköy Halk Eğitim Merkezi’nde resim eğitimi alan 18
kadının eserlerinden oluşan resim sergisi Ataköy Yunus
Emre Kültür Merkezi’nde düzenlendi.
Halk Eğitim Merkezi resim öğretmeni Letafet Memmedova
Hafiz Kızı’ndan eğitim alan 18 kadının yağlı boya resimlerinden oluşan karma sergide 55 eser yer aldı.
Ressam Letafet Memmedova Hafiz Kızı sergi ile ilgili
gazetemize yaptığı açıklamada, Türk Kadını’nın çok
yetenekli olduğunu belirterek, “Öğrencilerimizle birlikte bir
çok kez sergi açtık. Bu da onlardan birisi. Sergimizde 55 tane
Bakırköy Halk Eğitim Merkezi
RESİM SERGİSİ
yağlı boya eser yer almaktadır. Her öğrencimizin 3 resmine
yer verdik. Karma bir resim sergisi. Öğrencilerimin çalışmalarından gayet memnunum. Türk Kadını’nın sanata olan
sevgisi ve yeteneği çok fazla. Çalışmalarımız devam edecek. Bize katılmak isteyen tüm kadınlarımızı Bakırköy Halk
Eğitim Merkezi’nin Yeşilköy’deki binasına bekliyoruz” dedi.
Bakırköy Halk Merkezi Resim Sergisi’nde eserleri bulunan
isimler ise şöyle: Kudret Ustaoğludursun, Saliha Er, Mazime
Kuyucuoğlu, Zehra Erdağ, Hamiyet Adiloğlu, Gülten
Bağırkan, Güher Tetik, Hilmiye Varnalı, Ç. Bahar Ertuyun,
Handan Uzer, Ümran Tepret, F. Ülker Kökpınar, Nurten
Osmanusta, Salvi Koçhisarlı, Nuray Güney, Semra Laçinel,
Alev Z. Caran, Gülsüm Aydın.
Bakırköy ’de düzenlenen etkinliklerle
ÖĞRETMENLER GÜNÜ KUTLANDI
24 Kasım Öğretmenler Günü, Bakırköy’de düzenlenen bir dizi
etkinlikle kutlandı.
Bakırköy İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından hazırlanan program çerçevesinde ilk
olarak Bakırköy
Cumhuriyet
(Özgürlük) Meydanı’nda çelenk
sunma töreni
yapıldı. Buradaki
törene İlçe Milli
Eğitim Müdürü
Hüseyin Özcan,
Bakırköy
Cumhuriyet
Başsavcı Vekili
Mustafa Atagün,
Bakırköy Belediye
Başkan Vekili Hasan
Ersoy, CHP, DSP ve Fazilet Partisi’nin ilçe başkanları ile okul
müdürleri, öğretmenler ve öğrenciler katıldı.
Baş Öğretmen Mustafa Kemal Atatürk ve hayatını
kaybeden tüm öğretmenler anısına yapılan saygı
duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan
tören, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü çelenginin
sunumu ile sona erdi.
Cumhuriyet Meydanı’ndaki çelenk sunma töreninin
ardından Yenimahalle Cem Karaca Kültür Merkezi’nde düzenlenen etkinlikle 24 Kasım Öğretmenler
Günü programına devam edildi.
Buradaki programa ise İlçe Milli Eğitim Müdürü
Hüseyin Özcan, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcı Vekili Mustafa Atagün, Bakırköy Belediye Başkan Vekili
Hasan Ersoy, Bakırköy Garnizon Komutanı Alb.
İhsan Bursalı, ilçedeki okul yöneticileri, öğretmenler
ve öğrenciler katıldı.
Mustafa Kemal Atatürk ve Van
Depremi’nde hayatını kaybeden
öğretmenler anısına yapılan saygı
duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan ikinci törende
konuşan İlçe Milli Eğitim Müdürü
Hüseyin Özcan, eğitimden yoksun
olan ve eğitimden uzaklaşan
toplumların sonunun felaket olacağını belirterek, “Bugün heyecanlı ve gururlu bir gün yaşıyoruz.
Atatürk’ün 24 Kasım’da başlatmış
olduğu bu savaş Kurtuluş Savaşı gibi hayati önem arz ediyor.
Mustafa Kemal’in “Asıl savaşımız şimdi başlıyor” sözü bu
gerçeğin en değerli ifadesidir.” dedi.
Öğretmenler olarak
dün olduğu gibi bu gün
de her türlü gayret ve
fedakarlık içinde
olduklarını kaydeden
Özcan, Bakırköy İlçesi
olarak öğretmenlerin
kendilerini geliştirmesi
için her türlü fırsatı
yaratmaya çalıştıklarını söyledi.
İlçe Milli Eğitim
Müdürü Hüseyin
Özcan’ın konuşmasının
ardından Halil Vedat Fıratlı İlköğretim Okulu Emekli Müdür
Yardımcısı Meral Cansev, emekli öğretmenler adına bir konuşma yaptı. Cansev, genç öğretmenlerin kendilerinde olan aynı
coşku, azim ve kararlılıkla
çalışacaklarını bildiklerini
ve onlara güvendiklerini
ifade etti.
Cansev’in konuşmasının
ardından sahneye çıkan
Bakırköy İlçe Milli Eğitim
Müdürlüğü Ar-Ge Birimi
üyesi ve Edebiyat Öğretmeni Mümin Düzgün ise
Van Depremi’nde hayatını kaybeden öğretmenler anısına yazdığı “Yitik”
şiirini okudu. Düzgün, şiir
sonunda salonda bulunan
katılımcılar tarafından
uzun süre alkışlandı.
Daha sonra ise Kartaltepe İlköğretim Okulu
Müdürü Tuncer Avcı
tarafından metni yazılan
“Öğretmenim” konulu
slayt gösterisi yapıldı.
Slayt gösterisinin ardından ise öğretmenler arası
şiir yarışmasında dereceye giren Mümin
Düzgün, Mustafa Arslan
ve Medine Türkbayalı’ya
İlçe Milli Eğitim Müdürü
Hüseyin Özcan tarafından
plaket verildi.
Programın devamında
Bakırköy Kız
Teknik ve
Meslek Lisesi
öğretmenler
korosu müzik
öğretmenleri Nurbanu Kutlu yönetiminde salonda
bulunanlara mini bir müzik ziyafeti sundular.
Programın sonunda ise emekli öğretmenlere hizmet
şeref belgeleri verildi.Emekli öğretmenlere hizmet
şeref belgeleri Bakırköy Garnizon Komutanı Alb.
İhsan Bursalı, Bakırköy Belediye Başkan Vekili Hasan
Ersoy ve Bakırköylü Sanatçılar Derneği Başkanı
Üstün Asutay tarafından takdim edildi.
(Yavuz ARPACIK)
13
BU ANKETE MUTLAKA KATILIN
Yanda ve altta fotoğrafını gördüğünüz
bu bina bahçe içinde ve Bakırköy’ün en
işlek caddesinin üzerinde Yüce Tarla
Caddesi ile Fişekhane Caddesi’nin
kesiştiği yerde, Capacity kapalı
otoparkının girişinin tam karşısında.
Sizce bu binanın aylık kirası ne
olmalıdır?
Görüşlerinizi;
[email protected]
mail adresimize mesaj göndererek veya
(0212) 543 86 65
no’lu telefonumuzu arayarak
bildirebilirsiniz.
Türkiye’de her gün erkek şiddetine maruz kalan 3 kadın hayatını kaybediyor!
ŞİDDETE SESSİZ KALMA, SENSİZ KALMAYALIM...
Carousel Alışveriş ve Yaşam Merkezi, 25 Kasım
Kadına Karşı Şiddeti Engelleme Günü’nde Fotoğraf
Sanatçısı Ümit Karalar’ın “SHEDDEATH” isimli
fotoğraf sergisini ziyaretçilerinin beğenisine sundu.
Carousel Sahne’de gerçekleştirilen serginin açılış
kokteyline Carousel Yönetimi, Bakırköy
Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen,
Bakırköy Kent Konseyi Kadın Meclisi
Başkanı Yrd. Doç. Dr. Meltem Ünal
Erzen ile çok sayıda davetli katıldı.
Zeynep Beşerler, Deniz Çakır, Doğa
Rutkay ve Zeynep Mansur gibi 50’ye
yakın ünlü kadına uygulanan plastik
makyajla şiddet gören kadının yaşadığı
duygusal çöküntüyü ve çaresizliği
topluma aktarmak, kadının güvenlik ve
özgürlük haklarına destek verebilmek
adına gerçekleştirilen projede,
“Türkiye’de her gün erkek şiddetine
maruz kalan 3 kadın hayatını kaybediyor! Kadına Karşı Şiddete Duyarsız
Kalmayalım” sloganıyla yola çıkan Ümit
Karalar, kadınların sesine fotoğralarıyla
ses veriyor.
Sergi hakkında gazetemize açıklama yapan
fotoğraf sanatçısı Ümit Karalar, “Projeye destek
veren ünlü kadınlara profesyonel plastik makyaj
uygulanarak, onlara şiddet görmüş bir görünüm
kazandırıldı. Sergi, yüzlerde morluklar, sigara izi,
deride görülen yaralar makyajın ardından porte
fotoğrafları çekilerek elde edildi. Serginin ana
amacı, kadının fiziksel, duygusal, cinsel ve
ekonomik açıdan zarar görmesini engellemek ve
toplumsal yaraya dikkat çekmektir. Ayrıca bu
benim ilk sergim. Onun içinde ayrı bir heyecan
duyuyorum” dedi.
Projeye Destek Veren Ünlüler
Ayçe Abana, Ayten Soykök, Bahar Yanılmaz,
Perihan Kılıçcıoğlu, Öykü Gürman, Özge Özder,
Özgecan Ardıç, Özge Çeçen, Pelin Ermiş, Pınar
Dura, Rojda Demirer, Selen Uçar, Sennur Canpolat, Sinemis Candemir, Sevinç Erbulak, Seda
Orhan, Tuğçe Güder, Ümide Aysu, Zeynep Beşerler, Zeyno Eracar, Zeynep Kaçar,
Zeynep Leventoğlu, Zeynep Mansur.
KADIN MECLİSİ’NDEN BİLGİLENDİRME
Kadına Karşı Şiddeti Engelleme
Günü’nde Carousel Alışveriş ve
Yaşam Merkezi’nde ayrıca Bakırköy
Kent Konseyi Kadın Meclisi’de bir
stand açarak, kadınları bilgilendirdi.
Kadın Meclisi üyeleri tarafından
ziyaretçilere broşürler dağıtılırken,
aynı zamanda kadın hakları konusunda bilgilendirmeler yapıldı.
Bakırköy Kent Konseyi Kadın Meclisi
Başkanı Yrd. Doç. Dr Meltem Ünal
Erzen’de gazetemize yaptığı açıklamada, bugün burada hem güzel bir
sergi hem de bizim açmış olduğumuz
stand ile kadınlarımızı bilgilendiriyor, insanların
dikkatini bu yöne çekiyoruz. Carousel yönetimi de
bu konuya duyarlı yaklaşarak iyi bir iş çıkardı.
Halen Türkiye’de töre cinayetleri, kadına uygulanan şiddet aralıksız devam ediyor. Bu gibi
etkinliklerle insanlarımızı bilinçlendirmek ve
onlara haklarını nasıl aramaları gerektiğini
öğretiyoruz” dedi.
(Arzu BERATOĞLU - Yavuz ARPACIK)
Begüm Birgören, Bikem Karavus, Bihter
Özdemir, Berrin Arısoy, Cansu Dağdelen, Ceren
Enginsoy, Çiçek Dilligil, Deniz Çakır, Doğa
Rutkay, Ebru Helvacıoğlu, Emel Çölgeçen, Emel
Yalçın, Enise Ütük, Füsun Erbulak, Gökçe
Nahadır, Gözde Kansu, Güneş Hayat, Hülya
Karakaş, Jülide Kayaş, Latife Geçkin, Melek
İçmeli, Meryem Yılmaz, Meyra, Mine
Tüfekçioğlu, Münire Apaydın, Nilüfer Açıkalın,
14
Değerli okuyucularım;
Ülkemizin birinci sınıf deprem kuşağı altında
bulunduğunu herhalde hepimiz biliyoruz.
Yüzyıllar öncesinde İstanbul’un çevresini
değiştiren büyük hasarlı sarsıntılar, Erzincan,
Varto, 1999 Körfez, Yalova, İstanbul, Bingöl
derken şimdi de Van Erciş felaketleri bizi hala
uyandırmamıştır.
Bu depremler ve gelmesi mutlak olan kuzey fay
hattı depremi bizim beyinlerimize ancak bir şeyi
çakmıştır, o da “DEPREM ÖLDÜRMEZ, BİNA
ÖLDÜRÜR” gerçeğidir. Buna rağmen bu gibi
depremlere şimdiye kadar somut bir kurtarma
çareleri ve ilkyardımlar ön plana çıkarılamamıştır.
N
I
M
A
Þ
A
Y
ÝÇÝNDEN
Halbuki, yukarıda örneklediğimiz büyük küçük
depremler sonucunda onbinlerce insanımız hayatını yitirmiş, milli değerler yok olmuştur. Bu noktada ilgililere sormak lazım.
Tüm sorumluluklarda gelmiş geçmiş hükümetlerin, belediyelerin, bayındırlık mensuplarının
bu konuda payı olduğunu düşünmekteyim.
İstanbul gibi “MEGA KÜLTÜR ŞEHRİ” diye
yüceltilen yerlerdeki plansız, kaçak, denetimsiz,
ruhsatsız binalar yüzde 80 oranını bulmaktadır.
Anadolu’dan hayat şartları nedeniyle göç eden
işsiz, evsiz yurttaşların büyükşehirlerdeki sahipsiz, korumasız Milli Emlak alanlarında
“GECEKONDU CENNETİ” yaratarak hayatlarını
sürdürmeleri kimin, hangi yönetim ve sistemin
eseridir, sebepleri nedir, düşünülmelidir.
Eğer son günlerde medyada, televizyonlarda
sergilenen konu ile ilgili toplantılar, görüşmeler,
öne sürülen önlemler; yine boş laflarla, CEKCAK’larla geçiştirilirse artık gelecek vaatlere,
yenileşmelere, kentsel dönüşmelere kimseler
inanmayacaktır, bu böyle biline...
YAPI DENETİMİNDEKİ SİSTEM BOZUKLUĞU:
Birinci sınıf deprem bölgesinde bulunan
Türkiyemiz’de çarpık yapılaşmanın en önemli
nedeni eskiden hiç olmayan şimdi ise var olupta
doğru uygulanmayan bir denetim sisteminin
mevcut olması bize bu felaketleri her defasında
ağır faturalarla ödetmektedir.
Kent merkezlerimizde yüzde 70, köy ve mezralarda yüzde 90 oranında resmi veya özel inşaatlar
kaçak, ruhsatsız, iskansızdır. Varsa da projelerine
aykırıdır.
Bu rakamların yüksekliği zaten yukarıda arz
ettiğimiz olması gereken kontrollerin düzgün
yapılmadığı gerçeğini kanıtlamaktadır.
Son 15-20 yıldır uygulanan “Yapı Denetim
Kurum Çalışmaları” kağıt üzerinde kalmaktadır,
sorumsuzluklarla doludur, gayrı ciddidir, istenen
sonucu vermemektedir. Çünkü denetim elemanlarına ücretlerini yapı sahipleri ödemektedir.
Yani benim verdiğim ücret karşılığında; benim
yaptığım binaları denetlemek akıl karı mıdır,
mantıklı mıdır?
Oysa bu ve benzeri ciddi denetimlerde dünyanın
gelişmiş tüm ülkelerinde, hem bina, proje ve
tasarımı özellikle statik ve zemin emniyeti
hesaplarının özerk, yeminli yetkili müşavirlerce
(ehil kişiler) tanzim edilmektedir, bunlar hiçbir
kuruma bağlı değillerdir, tamamen sorumluluk
içinde serbest meslek sahipleridir. Böylesine
bağımsız, sınırsız yetkilere sahip kurum ve kişiler
olmadıkça denetim elemanlarının ücreti, inşaat
sahibince ödendiği sürece sonuç elde edilemez.
(trafik ve başka sektörlerde olduğu gibi)
İNŞAATLARDA ESAS SORUNLAR:
Erciş Depremi sonrası inşaat mühendisleri, yer
bilimciler ve öğretim üyelerinden oluşan 27 kişilik
Tatbikattaki önemli hususlardan biri de temelden
çatıya kadar zemin emniyeti, temel sistemi,
kolon, kiriş, tabliye bağlantısı, perde donatımı da
aynı normlar içinde yapılmalı ve denetilmeli,
kalıp sisteminin şartnameye uygun şekilde
sökülme süreci, betonun günlük, haftalık sulanması ve bakımı en sonunda da dökülen betondan
numune küplerin kırılma testinin yapılması şarttır. Bence bu anlattıklarımız basit ama çok önemli
uygulamaların ülkemizde tam olarak uygulanmalarının ve denetimlerinin yapıldığını söylemek
zordur.
İnşaatta dikkat edilecek bu önlemler uzun yıllar
hem tahsilini yapmış deneyim sahibi olmuş, ilave
olarak da kalifiye işçilerimizle ancak doğru
yapılabilir. Aksi halde can kayıplarına bedava
ölümlere alışmak zorundayız.
Bunların hangisi sizlere ders olmuştur ve hangi
somut, kalıcı önlemler alınmıştır. Ve yahut hangi
yeni sistemler, teknolojiler devreye sokulmuş,
yenilikler uygulanmaya başlanmıştır. Sorun burada odaklanmaktadır.
Bu bakış açısı, bu adamsendecilik, denetimsiz,
gelişi güzel yerleşimlerle yukarıdaki sorunlara bir
çözüm getirileceğine inanmak mümkün müdür?
Bence değildir, hatta gelmiş geçmişler ile birlikte
en son yaşanan Van Erciş felaketi de 3-5 ay
içerisinde unutulup gidecektir.
“Dere kumu kullanılmıştır” söylemi eksik
kalmıştır. Zaten yeni dönemlerde mıcır da, kum
görevini gören mıcır tozu karışımı ile yapılmaktadır.
Fikret TORAMAN
ÇARPIK YAPILAŞMAYA NEDENLER VE
DENETİM SİSTEMLERİ
heyet bir rapor açıklamıştır. Düzenlenen bu
sonuç raporunda özellikle depremli yapılarda
demir donatım ve detaylarının normuna
uymadığı, betonun kalitesizliği ve işçilik kusurları
ortaya konmuş, ayrıca betonlarda “DERE KUMU”
kullanıldığı ve beton agrega (beton karışım
malzemesi) boyutlarının da normsuz ve gelişi
güzel olduğu ortaya konmuştur.
İlgili bu teknik heyetin raporu dışında medya ve
televizyon ekranlarında çeşitli kişiler ve bilim
adamları, aynı eksikliklere benzer görüş, açıklamalarla bir sürü laflar etmişlerdir, ancak hiçbir
görüş sahibi veya öğretim üyesi hastalığın temeline inmemiş, şantiyedeki tatbikat yanlışlıklarına
değinmemişlerdir.
Nedir esas olan sebepler, hastalığın özü, bir de
ona bakalım:
İzninizle ilkokuldan sonra yapı meslek lisesi dahil
50 yıla varan bir süreçte şantiyecilik ve müteahhitlik, 1973-1980 arası İstanbul İnşaatçılar
Derneği’nde (Eski Yapsatçılar) başkanlık,
mahkemelerde bilirkişilik, ayrıca 7-8 yılda
Almanya’da bu sektörde şantiye ve ofislerde
çalışan birisi olarak işin esasını sizlerle paylaşmak isterim.
İnşaat sektöründe “DIN” denen (Deutsche
Indüstriel Norm) yani Alman Endüstri Normu kullanılmakta, bizim ülkede de tüm tasarımlar ve
hesaplar; özellikle demir donatım ve ölçüleri, bu
normdan alınmaktadır.
Yukarıda bahsettiğimiz denetimlerin kapsamına
giren inşaat sektörünün temelinden başlayıp
çatısına kadar hastalığına teşhis koymak ondan
sonra tedavisine gitmek gerekmektedir. Bu konuların bazılarına değinecek olursak mesela “binada dere kumu kullanılmıştır” denmektedir. Aslında bir sürü ivme ve işlemlerden geçtikten sonra
beton karışımının en sağlıklı malzemeleriinden
birisidir. Çünkü deniz kumundaki zararlı
unsurlarından tuz, istiridye, midye vs. kabukları
karışık değildir. (1970 öncesi İstanbul’da tüm
binalarda malesef bu malzeme kullanılmıştır)
Daha sonraları mıcır dediğimiz kırma taş ve kum
karışımı, karışımın en iyi şekli haline getirilmiştir.
Ancak mıcır ile birlikte kullanılan temiz kumun da
önemi büyüktür. O nedenle kumun kalitesine
dönersek derelerden alınan kum, norm ölçülerine
göre düzenlenmiş eleklerden yıkanarak geçirildiği taktirde karışıma büyük yararı vardır.
Dolayısıyla bu yanlış ve eksiklikler açıklanmadan
Şimdiki süreçte İstanbul ve büyükşehirlerde onaylanmış şehircilik planı bulunmamasına rağmen
özel imar durumları ile her köşede, her yeşil
alanda 30-40 katlı kulelerin yapılması, o sitelere
ait ulaşım, okul, altyapı ve alışveriş imkanları
sağlanması da yapılması gereken eksikliklerdir.
Esas önemli noktada sevgili okuyucularım ilk
başta belirttiğim gibi mesele sistem, anlayış,
sorumluluk ve kanun koyucularının sorumlu
hareket etmeleridir. Bu bağlamda son yapılan bir
kanun hükmünde kararname ile denetime çelme
takan bir yasadan bahsetmek isterim. 1954
yılından beri özerk bir önemli kurum olan ve
bence en iyi çalışan sivil toplum örgütlerinden
olan TMMOB’nin (Türkiye Mimar, Mühendiler
Odası Birliği) yeni kurulan Şehircilik Bakanlığı’na monte edilmiş olması yapı denetiminin bence
en büyük eksiği olmuştur. Bu verimli çalışan
şehircilik ve bu konuda yanlışları takip eden
Odalar Birliği baypass edilmiştir, icraatları ve
sicilleri bile bu bakanlığa bağlanmıştır. Şimdi
soruyorum, bu kurumun yapı sektöründe ciddi
yanlışlara el koyarak icabında dava açmaları
bundan böyle kolay olacak mıdır, genelleme
yaparsak deprem denetimleri dahil tüm inşaat
sektöründeki saydığımız eksiklikleri dürüstçe
denetlemek mümkün müdür? Bu ne perhiz, bu
ne lahana turşusudur.
Mimar ve mühendisleri kontrol altına alırsan,
onların sicillerini dahi kontrol altında tutarsan, bu
insanların özerk bir şekilde bu meslekte söz
sahibi olabilmeleri imkanı kalır mı, yani artık
depremler de dahil, alınması gereken her türlü
inşaat sektörü tedbirleri işlevlik kazanır mı?
Bir taraftan soruna çözüm için tüm öğretim
üyeleri, hükümet sözcüleri, belediye başkanları
ve ilgililer tarafından yapılan toplantılarda çareler tartışılacak, diğer yandan bu denetimi çok iyi
yaptığını iddaa ettiğim bir mesleki kuruluş
TMMOB devreden çıkarılacak, özerkliği kaldırılacak ve bedenini, dalını budayacaksın ondan
sonra da denetimi nasıl yapalım diye yeniden
çözümsüz toplantılar yapaccaksın. “HADİ CANIM
SENDE”
Şimdilik bu konulara özellikle değindikten sonra
yazımızın devamı olarak gelecek sayıda yine aynı
sektörle ilişkili yapı denetim sistemi, moda olan
“Yapı Güçlendirme Tekniği”, çürük olan binaların
hemen yıkılması söylemleri, bazı bölgelere kat
ilavesi verilmesi, binalarda deprem dayanıklılığı
testi ve maliyeti, kesilen kolonlar ve betonarme
karkas konusu ile kentsel dönüşüm projeleri,
ayrıca bence yine bir yeşil talanı olan yeni B2
Orman Kanunu uygulamalarına değinecek, bu
konuların pratikte yarar ve zararlarını sizlerle
paylaşacağız.
Sonuç olarakta inşaat sektörünün çok derin bir
konu olduğu tıpkı tıp, ekonomi ve benzeri
parasal işlemler gibi yönetilmesi gereken bir sektör olduğunun algılanması ve bunun bir devlet
yönetim ve uygulama projesine bağlı bulunmasının gerektiğini sizlere izah etmeye uğraşacağım.
Bu vesileyle hala çözüm bekleyen
depremzedelere, sokakta kalanlara kolaylıklar,
ölenlere rahmet diliyorum.
15
BAKIRKÖY’ÜN ÖDÜLLÜ ECZACISI
Eczacı Dergisi tarafından bu
sene ikincisi düzenlenen,
başarılı kişi ve kurumlara
verilen “Altın Havan İlaç ve
Eczacılık Sektörü 2011
Başarı Ödülleri” Kasım
ayında İstanbul Üniversitesi
Eczacılık Fakültesi Keçecizade Fuat Paşa Konağı’nda yapıldı.
İlaç ve eczacılık dünyasının
Oscarları sayılan her bir parçası özel
olarak tasarlanan 18 ayar altın kaplama olan
Altın Havanlar sahiplerini buldu.
“Altın Havan İlaç ve Eczacılık Sektörü 2011
Başarı Ödülleri” Ecz. Levent Kamacık Özel
Ödülü’nü ise “Meslek örgütlerindeki başarılı
çalışmaları nedeniyle” Bakırköy Uçkunkaya
Eczanesi’nin sahibi Bakırköylü Eczacı Asal
Uçkunkaya layık görüldü.
Eczacılık sektörünün önemli yayın organlarından Eczacı Dergisi’nin bu yıl ikincisini düzenlediği ödül töreninde, meslek örgütlerindeki
başarılı çalışmaları nedeniyle Eczacı Levent
Kamacık Özel Ödülü’ne layık görülen Asal
Uçkunkaya, kazandığı ödülün hem kendisi
hem de Bakırköy için büyük anlam taşıdığını
söyledi.
1977’den beri Bakırköy’de eczacılık yapan
Asal Uçkunkaya, aldığı ödül, sektördeki çalışmaları ve eczacılık sektörüne dair sorularımızı
yanıtladı.
Sayın Uçkunkaya, sektör
için büyük önem taşıyan
Altın Havan 2011 Ödülleri’nde Ecz. Levent Kamacık
Özel Ödülü’ne layık
görüldünüz. Bu konuda
neler söyleyeceksiniz.
Duygularınız,
düşünceleriniz nelerdir?
Bakırköylü olarak bu ödülü
almam hem kendi adıma
hem de Bakırköylüler
adına sevindirici. 35 yıldır
Bakırköy’de eczalık yapıyorum. Çok önemli isimlerin
bulunduğu 12 kişilik jüri
kurulu tarafından bu ödüle
layık görülmek bana büyük
bir onur ve mutluluk verdi.
Aldığım ödül benim için
çok anlamlı. 3 sene evvel
rahmetli olan Eczacı Levent
Kamacık, uzun yıllar İzmir
Eczacı Odası Başkanlığı,
Türkiye Eczacılar Odası 2.
Başkanlığı yapmış ve aynı zamanda İstanbul’da
EDAK Kooperatifi’nin kurulmasında çok büyük
katkıları olan,
sektörde çok
önemli bir isim.
Onun isminin
verildiği ödüle
layık görülmekten dolayı
gururluyum.
Mesleki örgütlenmedeki
başarılarınızdan
dolayı bu ödüle
layık görüldünüz.
Meslek hayatınızdaki çalışmalarınızdan
bahseder misiniz?
Mesleki örgütlenme konusunda bu
güne kadar bir çok dernek, kooperatif, vakıf ve odalarda hizmet
verdim. Uçkunkaya Eczanesi’ni Bakırköy’de açtığım 1977
yılında ilk olarak
örgütsel çalışmaya
başladım. İlk önce burada Bakırköy Bölge
Temsilciliği’ni aldım
ve 6 yıl bu görevde
çalıştım. İstanbul Eczacı
Odası’nda 12 yıl
TEB (Türkiye Eczacılar Birliği)
delegasyon
üyesi olarak
çalıştım. 6 yılda
Türkiye Eczacılar Birliği’nde
Yüksek Haysiyet
Divanı’nda
çalıştım.
Buradaki görevim
Türkiye içinde etik
dışı çalışan
eczaneler, devleti bir
şekilde dolandıran
eczaneler hakkında
gelen dosyaları değerlendirmekti. Aynı zamanda
şu anda Parmatik Girişimci
Eczacılar Derneği’nde görev yapıyorum. Eğitim ağırlıklı bir dernek.
Dermo kozmetik ürünlerin eğitimli kişiler
tarafından satılması konusunda çalışmalar yapıy-
Biraz da genel olarak eczacılık sektöründen bahseder misiniz? Sektörün şu anki durumu nasıl?
Eczacılıkta sıkıntılar artarak
devam ediyor. Gerek internetten yapılan bilinçsiz ve
kontrolsüz satışlar
gerekse aktarlarda
yapılan satışlar
bizleri etkiliyor. Bu
tür ürünlerin satışı
kesinlikle
eczaneler
tarafından yapılmalıdır. Bitkisel
destek ürünleri, nasıl olsa
bu bitkiseldir, hiçbir
şey yapmaz diye
bir şey yok.
Bir bitkinin
yaprağından faydalanacaksak o
bitkinin
yaprağının ne zaman
toplanacağı, hangi
kalitede kurutulacağı nasıl saklanacağı
çok önemli. Çünkü öyle
bitkiler var ki, yaprağını
güneşte fazla tuttuğunuz
zaman oradaki faydalı madde
güneş ışığı ile zararlı hale
gelip kişiyi zehirleyebiliyor. Bu
meyvesinde de böyledir, gövdesinde
de böyledir. Artık bu tür ürünlerin sadece
eczanede satılması, bu ürünleri yapanlarında
muhakkak bitkisel ürün olsa
dahi, Gıda Tarım Bakanlığı’ndan ruhsat almak
yerine kesinlikle Sağlık
Bakanlığı’na bağlanmalı.
Dışarıdan getirilen tüm
dermo kozmetik ürünler,
bitkisel ürünler, destek
ürünleri muhakkak eczacılık fakültelerinde analiz
edildikten sonra piyasaya
verilmelidir. Artık çantacılardan, komşuma iyi
geldi diyerek ürün almak
yerine muhakkak çok
rahat danışabilecekleri
eczacılara sormalıdırlar.
İnternetten sağlık ürünlerinin alınmasına kesinlikle karşıyım. Miadı
yakın, içeriği belli
olmayan bir takım ürünler
satılmaktadır. İlacın alınacağı tek nokta
eczanedir.
oruz. Buradaki amacımız sıradan ürünü almak ve
halka vermek yerine yurt dışında
güvenilir olan
ürünleri alıp
tüketicilere sunmak. Onun
haricinde Yeşilköy
ve Yeşilyurt Spor
Kulübü’nün üyesiyim. Ayrıca
Yeşilköy Sahilleri
Koruma ve
Güzelleştirme
Derneği’nin üyesiyim. Yani ne
kadar dernek
varsa hepsine
hem katkıda
bulundum hem
de üye oldum.
Son olarak Bakırköylülere neler söylemek
istersiniz?
Bakırköy halkı ile her
zaman iç içe
oldum. Kendime,
eşime, anne ve
babama, çocuklarıma vermeyeceğim hiçbir ilacı
bugüne kadar
kimseye vermedim. Halkıma
tavsiyem şu, birinci
derece sağlık
danışmanınız her
zaman eczacınızdır. Ve her
ailenin muhakkak
güvendiği her şeyi
danışabildiği bir
eczacısı olmalıdır.
Arzu BERATOĞLU
16
ÖZÜRLÜ MEMUR KADROLARI
SINAV VE KURA İLE DOLACAK
Kamuoyunda merkezi özürlü memur alım sınavı olarak bilinen
Özürlü Memur Seçme Sınavı’nı (ÖMSS) ve kamu kurum ve
kuruluşlarınca istihdam edilecek olan özürlü memurların alım
usulünü belirleyen “Özürlülerin Devlet Memurluğuna Alınma
Şartları ile Yapılacak Merkezi Sınav ve Kura Usulü Hakkında
Yönetmelik” 3 Ekim 2011 günkü Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Özürlü ve Yaşlı Hizmetleri
Genel Müdürlüğü ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
Devlet Personel Başkanlığı işbirliğinde hazırlanan ve Bakanlar
Kurulu’nca imzalanıp Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe
giren Yönetmelik özürlü memur alım sistemine pek çok yenilik
getiriyor.
Yönetmeliğin getirdiği ilk ve belki de en önemli yenilik Tüm
Türkiye için merkezi olarak yapılacak “Özürlü Memur Seçme
Sınavı (ÖMSS)” düzenlenmesinin kararlaştırılmış olmasıdır.
Ortaöğretim, ön lisans veya lisans düzeyinde eğitim veren
kurumlardan mezun olanlar için düzenlenecek olan sınavın
soruları ve değerlendirmeleri özürlülerin eğitim durumları ve
özür grupları göz önünde bulundurularak yapılacaktır. Ayrıca
sınava katılacak olan özürlülerin özür grupları ve sınava ulaşabilirlik şartları da göz önünde bulundurulacak ve talep etmeleri
halinde özürlülere özür gruplarına uygun olarak refakatçi temin
edilecektir.
Orta ve yüksek öğretim mezunu özürlüler için yapılacak olan
ÖMSS, diğer kamu yerleştirme sınavlarından ayrı olarak ve
kamu kurum ve kuruluşlarında özürlü kontenjanı açığı bulunduğu sürece yapılacaktır. Sınav soruları özür grupları itibariyle
özürlülerin bilgi, yetenek ve becerilerini ölçecek şekilde ayrı
ayrı hazırlanırken, ortaöğretim mezunları için Milli Eğitim
Bakanlığı’na bağlı ortaöğretim kurumlarında uygulanan eğitim
programları, yüksek öğretim mezunları için ise yüksek öğretim
kurumlarında okutulan ders kitapları esas alınacaktır. Sınavın
uygulanmasında ise, özür grupları ve ulaşabilirlikleri göz önüne
alınacaktır.
İki yıl süreyle geçerli olacak olan ÖMSS, iki yıl içerisinde yeni
bir sınavın yapılamaması durumunda sınav sonuçları yeni bir
sınav yapılıncaya kadar geçerli olmaya devam edecektir.
ÖMSS’ye katılan özürlü memur adaylarının yerleştirme işlemleri, eğitim durumları ve özür gruplarına ilişkin şartları taşımaları kaydıyla, ÖMSS puanları, tercihleri, kadro sayıları ve
koşulları göz önünde tutularak belirlenecektir. Aynı kadro için
başvuran adayların yerleştirilmesinde her bir adaya ait
geçerlilik süresi bitmeyen ÖMSS sonuçlarından en yüksek
puan dikkate alınacak, aynı puana sahip adaylar arasından
diploma tarihi itibariyle daha önce mezun olmuş olana, bunun
da aynı olması halinde yaşı büyük olana, yine aynı olması
durumunda ise sınav sonucu yeni açıklanan adaya öncelik
tanınacaktır.
Yönetmelik ile getirilen Kur’a sistemi ise; 657 sayılı Devlet
Memurları Kanunu’nun 41. maddesine göre Devlet memuru
olabilmek için aranan asgari eğitim şartını haiz eğitim veren
kurumlardan mezun olan özürlülerden kamu kurum ve kuruluşlarına tercihlerine göre yerleştirileceklerin tespiti amacıyla
noter huzurunda yapılacaktır.
Kura ile yerleştirme talep eden kamu kurum ve kuruluşlarının
uygun kadroları için tercihte bulunarak yapılacak, tercih edilen
kadrolara birden fazla istekli olması halinde ise ilgili kadrolara
yerleştirilecek adaylar istekliler arasında kur’a çekilerek belirlenecektir. Adaylar tercih olarak belirledikleri kadrolar dışında,
tercih edilmeyen münhal kadrolara genel kur’ayla yerleştirilme
talebinde bulunabileceklerdir.
Yönetmelik gereğince ÖMSS ya da kura ile herhangi bir
kadroya yerleştirilen adaylar, iki yıl geçmedikçe tekrar yerleştirilemeyeceklerdir. Kamu kurum ve kuruluşları ise, kanun,
tüzük ve yönetmeliklerde yer alan özel hükümler haricinde, yerleştirme yapılmasını talep ettikleri kadrolar için üst yaş sınırı
belirleyemeyecektir.
Yönetmelik gereği kamu kurum ve kuruluşları ayrıca çalışma
yerlerini özürlülerin erişilebilirliğine uygun hale getirmek, çalışmalarını kolaylaştıracak gerekli tedbirleri almak ve özür durumlarına göre gerek duyulan yardımcı ve destekleyici araç ve
gereçleri temin etmek zorundadır. Ayrıca Yönetmelikle özürlülerin, özürlülüklerini arttırıcı veya ek özür getirici işlerde
çalıştırılamayacağı da hükme bağlanmıştır.
ÖMSS ve Kura usulünün uygulama, detay ve sınav tarihine
ilişkin bilgiler ileriki tarihlerde Devlet Personel Başkanlığı
tarafından açıklanacaktır.
Gençliğimizde ailemizle birçok kez tarihi
Tabağımı herkesten önce silip süpürdüm.
yapıları, kaplıcaları, kestane şekeri, İskender
Üstüne de güzel demlenmiş bir çay…
kebabı, ipeği ve yeşilliğiyle ünlü kentimiz BurBirden kızım “Aaa, Anne! Ataköy’e bak!” dedi
sa’ya gittik. Özellikle sömestr
ve hemen ayağa kalkıp fotoğraf
tatillerinde Uludağ’a kayak için
çekmeye başladı: Sağdan, solgittiğimizde dahi İskender yemedan, bir o köşeden bir bu köşeden İstanbul’a dönmezdik. Belki
den…
de işte bu nedenle hala o tadı
Orta masada oturan bir hanımla
unutamadığımı düşünürüm.
bir bey “Biz de Ataköy’de otuNeden mi? Ne zaman İskender
ruyoruz.” dediler.
yesem, çocukluğumda damağı“Evet, tabii bu Ataköy’ün
ma kazınmış Bursa İskender
fotoğrafı… Ataköy’de, bizim
kebabının tadının karşılaştırAtaköy İlkokulu’na gittiğimiz yılmasını yaparım.
lar… “ dedim.
İşte neredeyse kırk yıl sonra bu
1960’lı yıllarda Ataköy… Sevgili,
kez biz, çocuklarımızla lokangüzel Ataköy… Sakin, modern,
tadan içeri girdiğimizde çevreme
eğitimli, kültürlü, nazik ve sıcak
baktım. Her şey yine eskisi gibiyAtaköy… O yıllar Ataköy Pladi. Çocukluğumuzdaki masalar,
jı’mız vardı, denize girer
iskemleler, mavi renkteki ahşap
saatlerce yüzerdik. Çoğumuz
pencereler ve kapı… Kapı
yüzmeyi orada öğrendi.
önünde kuyrukta bekleyen
Deniz tertemizdi. Dibi
müşteriler… İskender’in o
görünürdü. Herkes birbiriYASEMİN BAYER
hoş kokusu…
ni tanır, herkes birbirine
Her şey ama her şey eskisi
selam verirdi.
gibiydi. Değişen, zamana
İşte öyle masal gibi
yenik düşen yalnızca
zamanlar…
bizlerdik. Geçen yıllarla
Tam o sırada garson geldi.
yitirilen sevdiklerimiz…
“Bu fotoğraf şimdiki genç
Güzel annemin tatlı bakışı,
kuşağa pek bir şey anlatyakışıklı babamın otoriter duruşu, pamuk
mıyor. Ama sizin gibi ellili, altmışlı kuşak geldi
saçlarını tepesine topuz yapan anneannem, kırmi hemen fotoğrafa bakıyor. Ve gülümsüyor.”
laşmış sarı saçlarıyla babaannem ve dedelerdedi kibarca.
im… Onlara duyduğum özlemin acısını kim
Ben de fotoğrafa bakarken gülümsemeyle birlikbilebilir ki? Yüreğimin acısını hissettim…
te gökyüzüne yükselen hüznün esintisini duyumArdından bizlerin de yalnızca görüntüde
sadım. İnsanın kimi zaman geçmişi bu kadar
değiştiğini düşündüm. Yüzümüzdeki çizgilerdi
yakınında bulması büyük mutluluk…
bizi değiştiren. Ailemizin verdiği terbiye,
Bursa-Mudanya’dan deniz otobüsüne girerken,
eğitim… Velhasıl bize öğrettikleri her şey yine
arkamda bıraktığım çocukluğuma son bir kez
aynı kalmıştı.
daha baktım.
Biz de onları
Ah, ne de
kendi çocukgüzel zamanlarımıza
larmış
aktarmıştık.
derken,
Hüznümün
aslında bizhafiften
lerin de epey
üstümden
yaş aldığını
uçtuğunu
algıladım.
hissettim.
Ama
Yemeklerimyaşanan
iz geldi.
anların
Büyük bir
değerini
iştahla
bilmek,
yerken,
kuşkusuz
çocukluğuyaşamı
mun ağız
anlamlı kılıytadını bulor. Sonuçta
muş olduğuhiç kimse bu
mu geçirdim
dünyada
içimden seskalıcı değil
sizce.
ki…
BURSA’DA İSKENDER
ATAKÖY’DE ZAMAN
17
TÜKETİCİLER DERNEĞİ’NDEN VATANDAŞLARA ÇAĞRI:
“İLÇE HAKEM HEYETLERİNE BAŞVURARAK
ELEKTRİK FATURALARINIZA YANSITILAN K/K BEDELİNİ GERİ ALIN”
Kahramanmaraş'ta bir tüketicinin başvurusunu değerlendiren Tüketici SorunTabi. Hakem heyetleri yasal kuruluşlardır kaymakamlıklarda. Her ilçede de o
ları İl Hakem Heyeti, elektrik faturasına yansıtılan yüzde 15 oranındaki kayıp
ilçede örgütlenmiş tüketici derneği varsa onların da temsilcileri vardır, barokaçak bedelinin tüketiciye iadedan bir avukat vardır. Belediyenin bir temsilcisi vardır, Maliye Bakanlığı’ndan,
sine karar verdi. Tüketici
mal müdürü veya vergi dairesi müdürü seviyesinde bir yetkilide hakem
Sorunları İl Hakem Heyeti'ne
heyetinde bulunur. Burada verdikleri kararlarda yaptırıcı kararlardır.
Hakem heyetlerine başvurmak için gerekli evraklar nelerdir?
başvuran Emine Saygılı, Eylül
Sayfamızda hazır olan dilekçeleri doldurarak, Fatura ve saat aboneliği kimin
ayında kendisine gönderilen
üzerine ise faturalarının da fotokopilerini eklerine koyarak müracaatlarını
elektrik faturasındaki 11.17
yapabilecekler.
liralık kayıp kaçak bedelinin
Herkesin aynı sonucu alması gerekir. Nisan ayından itibaren herkes bu fatuhaksız olduğunu ileri sürerek,
ralarını alabilir. Nisan ayınşikayetçi oldu. Bunun
dan önceki faturalarda
üzerine toplanan
K/K bedeli tahsil edilmiyheyet, dağıtım şirketi
ordu.
Akedaş'tan savunma
Hakem heyetlerinin hızlı
istedi. İlgili firma bu
çalışmasına bağlı. Tabi bu
tahsilatının kendikonuda çok büyük bir
lerinin keyfi bir
yüklenme olacak. Hakem
uygulaması
heyetleri de sonuçları
olmadığını Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) tarafından alıbitirebilme açısından
nan kararı uyguladıklarını belirtti. Heyet, Saygılı'nın müracaatını
baya bir sıkıntıya girecek.
inceleyerek, elektrik faturasına yansıtılan yüzde 15 oranındaki
11.17 liranın iadesine karar verdi.
Bu gelişmeler üzerine gündeme gelen konu ile ilgili merak edilen(Yavuz ARPACIK)
leri Tüketiciler Derneği Genel Başkanı Ali Kenan Kır’a sorduk.
Kır, gazetemize yaptığı açıklamada, Kahramanmaraş İl Hakem
....... KAYMAKAMLIĞI
Heyeti tarafından verilen kararın emsal teşkil ettiğini belirterek,
L EK ÇE
D İİL
tüm vatandaşların oturduğu ilçedeki Kaymakamlıklarda buluTÜKETİCİ SORUNLARI İLÇE HAKEM HEYETİ BAŞKANnan İlçe Hakem Heyetleri’ne başvurmalarını istedi.
LIĞI’NA
Ö R NE Ğ İ
Kır, Tüketiciler Derneği’nin internet sitesinde konu ile ilgili örnek
bir dilekçe hazırladıklarını belirterek, “Bu konuda ilgili yasal
ŞİKAYET EDEN :
sebepleri, yasaları ve anayasal hakları içeren örnek bir dilekçe hazırŞİKAYET EDİLEN :
ladık. Tüketiciler bu dilekçe ve Nisan 2011’den bu yana olan elektrik fat- KONU
: …….(Elektrik Kurumunun Unvanı)’nca tanzim edilen …/…/….
uralarının fotokopileri ile oturduğu ilçenin Kaymakamlığında bulunan
tarihli elektrik faturasındaki K/K (Kayıp/Kaçak Kullanım) bedelinin iptali ile kurumİlçe Hakem Heyetleri’ne başvurularını yapabilirler.’’ dedi.
ca elde edilen haksız kazancın iadesi talebinden ibarettir.
Son dönemde gündemde olan elektrik faturalarına yansıtılan K/K
(Kayıp/Kaçak) Bedeli hakkında bilgi verir misiniz?
AÇIKLAMALAR:
Elektrik dağıtım şirketleri tarafından 2011 nisan ayından bu yana
…….’ca tanzim edilen …/…/2011 tarihli elektrik faturasında Kaçak ve Kayıp Kulabonelere elektrik faturalarında K/K (Kaçıp ve Kaçak) Bedeli adı altında
lanım bedeli adı altında …. TL ücret faturama yansıtılmıştır. Kurumca tüketiciye
bir bedel şarj ediliyor. Bu da faturanın yaklaşık yüzde 10’na tekabül
yansıtılan bu ek yükümlülük hukuka aykırıdır. Şöyle ki:
ediyor. Bir örnek verecek olursak, elimdeki 191 TL’lik faturada kaçak
kullanım bedeli 18 lira 98 kuruş. Yani fatura toplamının nerdeyse yüzde
1. Elektrik Piyasa Kurumu’nun geçici 9. maddesine binaen çıkarılan “ELEKTRİK
10’u. Bunun dışında yine sayaç okuma bedeli diye bir bedel var. Bu bir
DAĞITIM BÖLGELERİNDE UYGULANACAK FİYAT EŞİTLEME MEKANİZMASI
elektrik faturasını incelediğiniz zaman bir tüketicinin kullanmış olduğu
HAKKINDA TEBLİĞ’de dayanağını bulan bu ek yükümlülük, Anayasa’nın 172.
604 kw saatlik bir elektrik faturasına 17 kuruş şarj edildiğinde 107 lira
maddesinde “devletin, tüketicileri koruyucu tedbirler alması” konusundaki görebir tüketim bedeli doğuyor. Faturanın toplamına baktığınız zaman 191
viyle tamamen çelişen bir uygulamadır. İlgili tebliğin amacı “tüketicilerin dağıtım
lira 30 kuruş oluyor. Yani şöyle toparlarsak 107 liralık bir tüketim yapan bölgeleri arası maliyet farklılıkları nedeniyle var olan fiyat farklılıklarından kısmen
bir tüketici yurttaş 191 TL ödüyor. 84 lira fark ediyor. Bu ne demektir ,
veya tamamen korunmasını sağlamaktır”. Oysaki işbu tebliğin elektrik kurumlarıntükettiğin elektriğin bedeli 107 lira ise 80 lira yani yüzde 80 fazlasını
ca uygulaması, tüketicinin mali anlamda korunmasından ziyade ona ek yükümödüyorsun. Bu nasıl bir hesaptır, bu nasıl vicdandır diye sorgulamak
lülüklerin yansıması şeklinde tezahür etmiştir. Diğer tüketicilerden tahsil edilelazım. 100 lira fatura, 80 lira; KDV okuma bedeli, enerji bedeli, sözleşme meyen ücretlerin yahut onların kaçak kullanımından doğan zararların, elektrik kulgücü, enerji fonu payı, TRT payı, elektrik tüketim vergisi, topladığınız
lanımı karşılığını ödeyen tüketicilere yansıtılması, Anayasa’nın 172. maddesi ile
zaman KDV’yi 80 lirayı geçiyor. 100 liralık bir tüketim yapan bir yurttaş
bağdaşamayacağı gibi, Anayasa’nın 167. maddesindeki “devletin, mal ve hizmet
80 lirada devlete veri veriyor. Gündemde olan K/K bedeli de nisan
piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemelerini sağlayıcı ve geliştirici tedbirleri alma,
2011’den bu yana bunların üzerine limon sıktı. Yani dolaylı yoldan
piyasalardaki fiili veya anlaşma sonucu tekelleşmeyi ve kartelleşmeyi önleme” şeködediklerimiz yüzde 70 idi. Yüzde 10’da oradan geldi. Yüzde 80 oldu. Bu lindeki yükümlülüklerine de aykırıdır.
nasıl izah edilebilir bilemiyoruz. Bu konuda Enerji Piyasası Düzenleme
2. Keza Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanunu’nun 6. maddesine göre “bir
Kurulu’na olsun, Enerji Bakanlığı’na olsun kamu duyurusu adı altında bir veya birden fazla teşebbüsün ülkenin bütününde veya bir bölümünde bir mal veya
yazı yazmıştık. Bunun cevabını halen 12 Ağustos 2011’den beri
hizmet piyasasındaki hakim durumunu tek başına veya başkaları ile yapacağı
derneğimiz almış durumda değil. Bugün gündeme geldi, güneydoğuda
anlaşmalar ya da birlikte davranışlar ile kötüye kullanılması hukuka aykırı ve
yurttaş bir bayan hakem heyetine müracaat edip parasını geri alınca çok yasaktır”. Elektrik dağıtımı konusunda tekel konumuna sahip kurumun eşit durumiyi bir emsal oldu ve bu tamamen kamuoyunun gündemine düşmüş
daki kişilere ayrımcılık yapması ve ticari ilişkinin gereği olmayan ek yükümlükler
durumda. Bunun kaldırılmasından yanayız.
getirmesi Rekabet Kanunu’na da aykırıdır. Bu bağlamda Rekabetin Korunması
Peki vatandaşlar bu bedelin taraflarına iadesi için nasıl bir yol izleyecek- Hakkındaki Kanunu’nun 6. maddesinin 2. fıkrasının b) bendindeki “eşit durumdaki
ler. Hangi makamlara başvuru yapacaklar?
alıcılara aynı ve eşit hak, yükümlülük ve edimler için farklı şartlar ileri sürerek,
Bu konuda bizim TÜDER web sayfamıza girerlerse örnek bir dilekçe fordoğrudan veya dolaylı olarak ayrımcılık yapılması” hali ilgili “Kayıp ve Kaçak Kulmatladık. Bu konuyla ilgili yasal sebeplerini ve yasaları da içeren bir
lanım Bedeli” konusundaki uygulamada açıkça sabittir.
maddeyle anayasal hakları da içeren bir maddeyle bir dilekçe örneği
3. İlgili Kanunu’nun 56. maddesine göre “kanunun 4. maddesine aykırı olan her
hazırladık. Bu dilekçenin sadece üstünü dolduracaklar altına isimlerini
türlü anlaşma ile teşebbüs birlikleri kararı geçersizdir. Bu anlaşmalardan ve kararyazacaklar altını imzalayacaklar ve tüm ilçelerdeki kaymakamlıklara
lardan doğan edimlerin ifası istenemez. Daha önce yerine getirilmiş edimlerin
müracaat edecekler hakem heyetlerinde bunlar görüşülecek. Diğer bir
geçersizliği nedeniyle geri istenmesi halinde tarafların iade borcu Borçlar Kanunu’hakem heyetinde alınan bu kararda emsal teşkil edecektir. Burada bir
nun 63 ve 64’üncü maddelerine tabidir”.
keyfiyet olmaması lazım. Hakem heyetlerinin buna özen göstermesi
4. Anılan düzenlemeler gereğince hukuka aykırı bir şekilde tüketicilerden tahsil
lazım. Tüketici mahkemelerine taşımamaları lazım. Ne için taşımamaları edilen kaçak ve kayıp kullanım bedellerinin BK md. 53. maddesine uygun olarak
lazım.15 lira 20 lira 30 lira gibi K/K Bedeli için açılacak olan davanın bir sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde geriye dönük olarak iadesi gerekay önceki yeni bir düzenlemede Adalet Bakanlığı harçları maalesef bu
mektedir.
ülkede 15-29 lirayı geçmeyen dava açma harcı şu anda en az 350 ile
5. BK md. 65’deki zamanaşımına ilişkin düzenleme de göz önünde bulundurularak
500 TL arasına getirildi. Yani 20 lira 30 lira için bir kişi kalkıp 350-400
ekteki son 1 yıla ilişkin faturalarda yansıtılan toplam ….. tutarındaki kayıp ve
lira dava harcı ödeyemez. Bu da çok yanlış bir şey. Tüketicinin Hakkaçak kullanım bedeli altında tahsil edilen ücretin tarafıma iadesi arz ve talep
ları’nın Korunması konusunda kardeşim hakkınızı korumayın dava
olunur.
açmayın demekten öte bir şey değil. Yani bence bu iki konu bir bütünlük
SONUÇ VE İSTEM: Yukarı da arz ve izah edilen nedenlerle toplam ….. tutarında
arz eder. Hakem heyetlerinin bu konuda sonuca kesinlikle varmaları
kurumca elde edilen haksız kazancın tarafıma iadesine karar verilmesini
gerekir.
saygılarımla arz ve talep ederim.
Hakem heyeti bu sonuca kendisi varabilir mi?
18
İnsanın içinden geldi
du. Zaten kendisi bunun
mi duramıyor.
yanı sıra Hayriye
Öyle bir şeyler
teyzeyi izliyordu
fokurdarken,
ve her şeyi bildiğihadi sende
ni zannediyorbu oluşum
du. Aslında
var diyen ses
hiçbir şey
önce ıslık
bilmiyordu.
gibi
Neyse… Çiçekkulağınıza
leri saksıya bir
fısıldarken, bir
güzel yerleştirdikanda çığlığa
ten sonra Hayriye
dönüştü mü sizi kimse
teyze ne yapıyorsa O da
durduramıyor. Bu sonrada
aynısını yapıyordu. Mesela
olacak bir şey
Hayriye teyze
PINAR KUMSAL
değil veya zorla,
çiçeklerine boncuk
ite, kaka
koymuşsa,
üniversite
bizim Osman
sınavını
Amcada
evladım
koyuyordu.
kazansın
Osman
diye olacak iş de değil.
Amcanın evinin her köşesi, cam
Her şeye, çevrenizde olup biten olay- önleri çiçeklerle süslenmişti. Hayriye
lara (menfi veya müspet) bakışınız el teyze işi ilk önce çakmadıysa da,
kadarken bile farklı şekillerle yoğrusonra hemen her şeyi anlamıştı. Ama
luyor. Kimse sizi çoğu zaman fark
görüyordu ki ilk önceleri çok
etmiyor. Çünkü Onlar sizin kendileri
güzeldiler hepsi rengarenkti ama
gibi düşünmenizi ister. Farklı
günden güne çiçekler solmuştu.
düşünürseniz aykırısınızdır. Ama siz
Bunun üzerine Hayriye teyze bizim
hiç vazgeçmezsiniz kendi içinizde
Osman amca ile konuşmaya gitti.
yarattığınız ayrıcalığınızdan. Sizi
Onunla herkesin alay etmesine göz
anlamadıklarını düşünüp, düşünyumamazdı. Hayriye teyze onunla
mekle kalmaz, muhakkak içinizdekiçiçekler hakkında konuştu. Bilgi
leri bir şekilde yaratmanın peşine
verdi. İlk önce bunları duymak istedüşersiniz. Bu yaratma işi öyle zorla- meyen Osman amca daha sonra dinma ile belli formülle değil, biraz
ledi ve Hayriye teyzeye teşekkür etti.
genlerden biraz doğuştan ve bunBir daha hiç kimseyi taklit etmeyeların karmasına kendi gelişimlerinizi
ceğini ve her şeyi fazla merak edip
eklediniz mi, yok başka ala hayat.
uygulamasının yanlış olduğunun
Evde geçen gün, çekmecede bir
farkına varmıştı.
şeyler ararken, elime geçmişten
Biz biz olalım her şeyi merak etmeyekalan bir defter geçti. Ama çok
lim . Her şeyi merak konusu edebilir
geçmişten. Tarih 28.01.1989 yani
ve uygulamaya çalışabiliriz. Ama lüttam tamına, dolu dolu on üç yaşınfen bütün meraklarımız doğru yönde
dayken, bendenizin öyküler karalolsun. Osman amca gibi her şeyi
adığı defterden, bir demet öykü
merak edip yanlış uygulamayalım.
sunacağım. Bu sefer köşe yazısını
Öykünün tek bir yerine dokunmadan
küçük Pınar huzurlarınıza sunar
aynen yazdım. Yukardaki öykü de
efendim…
imla hataları var, kurgu hatası var
ve nice hata olabilir. On üç yaşındaÖYKÜ İSMİ: GÜVERCİN AVI
ki çocuk hatalı da olsa, defterinin
KONUSU: MERAKLI İNSAN
tamamını öykülerle dolduruyorsa, bu
KONUSU
içinden geldiği içindir. Ve o çocuk
büyür, bir öykü kitabı çıkarır ardınTanıtacağım insan şöyle; 55 yaşlarından romanı yayınevinde sırasını bekda bir yaşlı amca. Kendisi emekli
lemektedir. O çocuk büyürken
orgeneral. İsmi de meraklı Osman idi.
yazma eylemini desteklemek adına,
Çünkü merak ettiği her şeyi uyguluygünlerden bir gün, Nişantaşı’nda ki
ordu. Her şeyi herkese sorardı. Kim
seramik atölyesinin kapısını çalar. İki
ne konuşuyorsa, kapıları bacaları
yıl boyunca, kar, kış, yaz demeden
dinleyip dururdu. Kendisinin merak
her hafta sonunu seramik öğrenmettiği bir konuda çiçeklerdi.
eye ayırır. Yazma eyleminin daha
İlk önce çiçekler hakkında hiçbir fikri
fazla beslenmesini sağlar. Zaman
yoktu. Fakat yaşlı olduğu için biraz
zamanı kovalarken, bir bakmıştır,
çocukluk duyguları tabi ki de üstün
hocası ile ortak atölyesi vardır.
basıyordu. Yaşlı İstanbul kadınlarından Hayriye teyzenin çiçeklerini
SON SÖZ 1: Sanatın hiçbir dalı
görünce ona özenmiş ve böylece
zorla olmaz, içinden gelirse olur. Ben
çiçek merakı başlamıştı. Hayriye
hep içimden geldiği gibi davrandım.
teyze, çiçeklerine o kadar güzel
İçinizden geliyorsa, tavsiye ederim...
bakıyordu ki siz bile görseniz özenirdiniz. Bir çocuğa bakar gibi bakıyorSON SÖZ 2: Atölyemizde kurs,
du. Kendisi her gün yemeğini yer
work shop, evlere dekorasyon ve
yemez çiçeklerini sulardı. Tabi ki de
okullara üretimimiz vardır. Mail
ölçülü biçimde. Yoksa sonra ona göre
adresimden bilgi almak için bana
çiçekleri aç kalırdı. Neyse… Bizim
ulaşabilirsiniz. (kumsal.pinar@hotmeraklı Osman amca kimseye hiçbir
mail.com) İçinizden geldiği gibi
şey söylemeden bir çiçekçiye gitmiş
yapın efendim.
ve her türlü çiçeği almıştı. Çünkü
kendi çiçeklerini hiç kimseye
SEVGİYLE KALIN…
söylemeden güzel yetiştirmek istiyor-
İÇİMDEN GELDİĞİ GİBİ...
YENİ CEZALAR CEP YAKACAK
Trafik cezaları yılbaşından
itibaren yaklaşık yüzde 10
oranında artacak.
Trafik cezaları, Maliye Bakanlığı'nın yeniden değerleme oranı
çerçevesinde yılbaşından itibaren
yaklaşık yüzde 10 oranında artacak. Yılbaşından sonra alkollü
araç kullananlar 650 lira, kırmızı ışık ihlali
yapanlar ile hız limitini aşanlar 154 lira ceza ödeyecek.
Maliye Bakanlığınca belirlenen yeniden değerleme oranına esas
teşkil eden Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) üretici fiyat endeksi, 12 aylık ortalamalara göre yüzde 10,2 oranında arttı. Vergi ve
harçlarla ilgili kanunlarda trafik cezalarının her yıl yeniden değerleme oranı kadar artması öngörülüyor.
Bu artışla, alkollü araç kullananlar 1. defada 650 lira, 2. defada
814 lira, 3 ve üçten sonra ise bin 327 lira ceza ödeyecek. Uyuşturucu veya keyif verici madde alarak araç kullananlar da bin 327
lira ceza verecek. Zamla birlikte kırmızı ışık ihlali yapanlar 154
lira, yasak yerlere park eden sürücüler de 72 lira ceza ödeyecek.
İzin alınmaksızın araca reklam, yazı, resim, ilan, flama ve bayrak
takanlar ve araçta sesli, ışıklı donanım bulunduranlar 72 lira ile
cezalandırılacak. Araçların muayene süresini geçiren sürücüler ile
servis freni, lastikleri, dış ışık donanımından yakını ve uzağı
gösteren ışıklar ile park, fren ve dönüş ışıkları noksan, bozuk veya
teknik şartlara aykırı olan araçları kullananlara da 72 lira ceza
uygulanacak.
Sürücü belgesi almak için yanlış bilgi veya sahte belge vermenin
cezası 814, araç kullanırken sürücü belgesini yanında bulundurmamanın cezası 154, sürücü belgesi olmadan araç kullanmak ve
sürülmesine izin vermenin cezası da 320 lira olarak belirlendi.
Kamyon, otobüs ve çekicilerde takograf, taksilerde ise taksimetre
kullanmayanların cezası da 319 lira olarak tespit edildi.
Tescil belgesi, trafik belgesi ve tescil plakalarını araç üzerinde ve
uygun durumda
bulundurmadan trafiğe
çıkanlara 72
lira ceza verilecek.
Ses, müzik,
görüntü ve
haberleşme
cihazlarını
şartlarına
uygun
olmadan
araçlarda
bulunduran ve
bu cihazları
vatandaşların huzurunu bozacak şekilde kullananlara da 72 lira
ceza verilecek.
Park yerlerindeki araçlardan yetkisi olmadığı halde park ücreti
alanlar ile karşıdan karşıya geçişlerde işaretlere riayet etmeyen
yayalara da 72 lira ceza yazılacak. Toplu taşıma araçlarında sigara
içmenin cezası da 82 liraya yükselecek.
HIZ SINIRINI AŞANLAR
Hız sınırlarını yüzde 10'dan yüzde 30'a kadar aşanlar (yüzde 30
dahil) 154 lira, yüzde 30'dan fazla aşanlar da 319 lira ceza ödeyecek.
Hız sınırlarını tespite yarayan cihazların yerlerini belirleyen veya
sürücüyü ikaz eden cihazları imal veya ithal edenler bin 965 TL ile
3 bin 278 TL, bu cihazları araçlarında bulunduranlar da bin 305 TL
ile bin 965 TL para cezası ödeyecekler.
Gerekli yerlerde hızını azaltmayan, öndeki aracı güvenli bir
mesafeden takip etmeyen, sağa, sola dönüş kurallarına uymayan
ve emniyet kemeri takmayan sürücüler 72 lira para cezasıyla
karşılaşacak.
Geçme kurallarına uymayan ve geçmenin yasak olduğu yerlerde
geçen ve trafiği aksatacak veya tehlikeye düşürecek şekilde şerit
değiştiren sürücülere 154 lira ceza verilecek. Şerit izleme ve
değiştirme kurallarına uymayanlara da 72 lira ceza yazılacak
Zorunlu mali sorumluluk sigortası yapmamanın cezası 4 bin 919
lira olacak.
Araçları, vatandaşların rahat ve huzurunu bozacak veya kişilere
zarar verecek şekilde saygısızca sürmek, araçlardan bir şey atmak,
dökmek, seyir halinde cep veya araç telefonu ile benzer haberleşme cihazlarını kullanmak ve taşıma sınırı üzerinde yolcu almak
da 72 lira ile cezalandırılacak.
Ölümlü veya yaralanmalı trafik kazalarında polisten izin almadan
olay yerinden ayrılanlar 321 lira ceza ödeyecek.
19
Açılan davalar sonuçlandı. Planların geçerli olduğunu mahkemeler onayladı.
ATAKÖY 1. KISIM’DA OTEL YAPILACAK
Ataköy 1. Kısım’da bulunan (Bakırköy Zeytinlik
Mahallesi ) 564 ada, 14 parsel imar planlarında
“Turistik Tesis Alanı” olarak gözüken 2.649.69
metrekare arsa Emlak Bankası’nın kapatılmasıya
TOKİ’ye geçen arsalardan birisiydi.
12.06.1964 tarihinden bu yana imar planlarında
“İmar parseli” olarak gözüken bu arsayı Toplu
Konut İdaresi Başkanlığı, Turistik Otel yapılmak
üzere 30.06.2004 tarihinde Mustafa Yılmaz isimli
şahsa satmış. Daha sonra bu arsa 07.05.2007 tarihinde TOKİ’nin muvafakatı ile devir sözleşmesi
yapılarak Albatros Turizm ve Otelcilik
Anonim Şirketi’ne devredilmiş.
Bu arada Atatöy Turizm Merkezi Alanı ve
1. Kısım’daki yer ile ilgili çok sayıda dava
açıldı. Tüm bu davaların sonunda davayı
açanlar kaybetti ve yargı yapılan işlemlerin doğru olduğunu onayladı.
Turizm Merkez Alanı ve 14 parsel sayılı
arsa ile ilgili açılan davalar ve sonuçları;
TURİZM MERKEZİ İLANININ İPTALİ İÇİN
AÇILAN DAVALAR VE SONUÇLARI
1) Ataköy 1. Kısımda içinde yer aldığı
bölge, 13.09.1989 gün ve 20281 sayılı
Resmi Gazete’de yayımlanan 89/14499
sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile “İstanbul
Ataköy Turizm Merkezi” kapsamına alınmıştı.
Bakanlar Kurulu bu Kararının
“15.9.1989 günlü 20281 sayılı Resmi
Gazetede yayımlanan İstanbul Ataköy
Turizm Merkezi ilanına ilişkin 89/14499 Bakanlar
Kurulu kararının : Kıyı Kanununa aykırı olduğu,
planların Turizm Bakanlığınca hazırlanmadığı ileri
sürülerek iptaline karar vermesi istemiyle TMMOB
Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi,
TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası
İstanbul ve Celal Beşiktepe tarafından dava açıldı.
Danıştay 6. Dairesi 16.11.1999 tarihinde verdiği
karar ile davayı reddetti. Daha sonra karar Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu tarafından
18.04.2003 tarihinde oy birliği ile onanarak kesinleşti.
2) Ataköy 1.Kısımda daire sahibi Nuray Aktaş
taşınmazının yer aldığı bölgenin Turizm Merkezi
olarak ilan edilmesiyle blokların inşaat alanlarının
1/3 oranında düşürüldüğü, müktesep haklarının
ihlal edildiği, pars elin girişsiz bırakıldığını sürerek
iptal davası açmı.
Danıştay 6. Dairesinde 2007/4490 E. Numarası ile
Bakanlar Kurulu kararının iptali açılan davayı
mahkeme 15.12.2010 tarihli 2011/11385 K. sayılı
kararı ile davanın reddine karar verdi.
İMAR PLANLARINA KARŞI AÇILAN DAVALAR
VE SONUÇLARI
1) 13.04.2006 tarihinde onanmış İstanbul Bakırköy
ve Zeytinburnu İlçeleri kapsamında kalan 1/5000
ölçekli Ataköy Turizm Merkezi Nazım İmar Planının
ve plan notlarının iptali istemiyle . İstanbul
Büyükşehir Belediyesi tarafından 2006/3852 E.
Numarası ile açılan davada yürütmenin durdurulması istenmiş. Danıştay 6. Dairesi 30.4.2007 tarihli
kararı ile;
1/5000 ölçekli nazım imar planında şehircilik
ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına
aykırılık bulunmadığı gerekçesi ile 13.4.2006 tarihli 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı yönünden
yürütmeyi durdurma talebini 30.4.2007 tarihinde
reddetmiş.
2) Yürütmenin Durdurulması kararına karşı
yapılan itiraz üzerine Danıştay İdari Dava Daireleri
Kurulu 20.09.2007 tarihli 2007/560 YD. İtiraz
numaralı kararı ile 6. İdare Mahkemesinin
kararını oy birliği ile onaylamış.
3) Davacı İBB vekili 13.04.2006 tarihinde onaylanan 1/5000 ölçekli Ataköy Turizm Merkezi
Nazım İmar Planları ve plan notlarının iptaline
ilişkin davadan 02.12.2008 tarihinde feragat
dilekçesi sunduğundan Mahkeme 26.01.2009 tarihinde “Karar Verilmesine Yer Olamadığına” karar
verilmiş.
Bu arada İstanbul Büşükşehir Belediye Başkanlığı
dışında Burada dairesi bulunan Nuray AKTAŞ, Ali
Suavi TOPÇUOĞLU, Belkıs SARAÇOĞLU’nun ayni
gerekçelerle açtığı dava Danıştay 6. Daire tarafından reddedildi.
3)Ataköy 1. Kısımda konut sahibi Azize Kaynar,
2008/2811 E. – 2008/6712 E. ve 2009/4834 E.
numaraları ile ve 13.4.2006 günü onaylanan
1/5000 ölçekli nazım imar planının özgün bir
mimari anlayışla inşa edilen Ataköy 1. Kısma
yönelik olarak tarihi süreci ve yapıldığı dönemdeki
yapılaşma dikkate alınmadan yapıldığı, müktesep
hakları ihlal ettiği, tercihli kullanımın yerine konut
kullanımının korunması gerektiği, gerekçesiyle
açılan iptal davası Danıştay 6. Dairesi tarafından
2008/2811 E. -2011/11390 K. Oybirliği ile reddedildi.
4) Azize Kaynar’ın açmış olduğu ( 2008/6712 E. –
2008/7827 K. )davada süre yönünden reddediliyor
5) Davası süre yönünden reddedilen Azize Kaynar,
bu defa hukukçuların yorumlarına göre yasalara
aykırı bir şekildi. Kültür ve Turizm Bakanlığı’na
gönderdiği 12.03.2009 tarihli ihbarname ile, 564
ada 157 parsel üzerinde bulunan bir otel inşaatından bahsederek inşaatın dayanağı 18.10.2006 tarihli 1/1000 ölçekli planın yürürlükten kaldırılmasını talep ediyor. . İhbarnamesine cevaben
Bakanlık tarafından gönderilen yazı üzerine de
18.12.2007 tarihli 1/1000 ölçekli planın iptali
talebiyle Danıştay 6. Dairesi’nde 2009/4834 Esas
numaralı davayı açmış etmiş ve yargılama sonunda Danıştay 6. Dairesi’nce dava reddedilmiş.
5)Özcan Mutlu ‘da 18.12.2007 tarihinde onaylanan 1/1000 ölçekli uygulama imar planlı ile
dayanağı olan 13.04.2006 günü onaylanan
1/5000 ölçekli nazım imar plan ile bu planların
geri alınarak yeni plan yapılması isteminin reddine ilişkin 1156 sayılı işlemin hukuka aykırı
olduğu gerekçesiyle iptali istemi ile açtığı dava da
Danıştay Altıncı Daire tarafından )– 2010/1096 E. –
2010/11392 K.) dava reddedilmiş.
6) Ataköy 1. Kısım Koruma ve Güzelleştirme
Derneği tarafından Ataköy 1. Kısım’ın kentsel sit
alanı olarak tescil edilmesi için İstanbul Kültür ve
Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’na başvuru
yapılmış.
Yapılan çalışmalar sonucunda İstanbul VII Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge
Kurulu 23.06.2009 tarih ve 70 sayılı kararı ile bölgenin kentsel sit alanı olarak tescil edilmesinin
uygun bulunmadığına karar vermiş.
A. Bu karara karşı Ataköy 1. Kısım Koruma ve
Güzelleştirme Derneği, İstanbul 2. İdare
Mahkemesi’nde 2009/1447 Esas sayısı ile kayıtlı
davayı açmış.
Mahkeme yargılama sonucunda bilirkişi raporuna
dayanarak davayı reddetmiş.
B. Koruma Kurulunun söz konusu kararına karşı
Ataköy 1. Kısım Koruma ve Güzelleştirme Derneği
başkanı Mesture Ayfer Kaynar tarafından da İstanbul 3. İdare Mahkemesine 2009/1502 Esas sayısı
ile kayıt davası açılmıştır.
Mahkeme yargılama sonunda davayı reddetmiş ve
karar temyiz edilmediğinden kesinleşmiş.
Bakırköy 1. Bölge Tapu Sicil Müdürlüğü’nün kayıtlarında sözü edilen 14 sayılı parsel 12.06.1964
tarihinden buyana “imar parseli” olarak gözükmektedir.
Bazı kişilerin iddia ettiği gibi bu parselin yeşil alan
olmadığı tapu kayıtlarında açıkça görülmektedir .
Bu arada TOKİ bu arsasını ihaleye çıkardığında
parselin Turizm Alanında olduğu, onaylı imar
planında “Turistik tesis alanında” kaldığı açıkça
belirtilmiş.
Bu arada semt sakinlerinin parsel
üzerinde “Anıt Ağaç” bulunduğu iddiaları karşısında İstanbul Üniversitesi
Orman Fakültesi’nden rapor istenmiş,
Orman Fakültesi öğretim üyeleri 2009
yılında bir rapor düzenleyerek “Ağaç
röleve ve plana konu olan parsel
üzerinde anıt özelliği taşıyan ağaç yoktur” raporu verilmiş.
ŞİMDİ NE OLACAK
Gelişmeler üzerine Bakırköy Belediye
Başkanı Ateş Ünal Erzen’e sorduk Şimdi
ne olcak?
1964 imar planlarında o arsa 2649
metrekare. Orası planlı yer, imarlı bir
yer. Turizm Alanı kararlarının iptali ve
bu arsa ile ilgili davalar açmışlar bütün
davaları kaybedilmiş. Danıştay İdari
Dava Daireleri Genel Kurulu tarafndan
da onanmış Bu konuda neler söylersiniz?
Daha bize gelmedi. Mülk sahibi daha ne yapmak
istediğine dair bize müracaat etmedi. Turizm bölgesi, Turizm Bakanlığı’ndan onay alacaklar, orada
otel nasıl olur, butik otel mi olur, yüksek otel mi
olur.
Şu anda bütün davalar kaybedilmiş. Turizm Alanı
planları mahkemelerce de uygun görülmüş.
Ayfer hanım gelip gidiyor. Ona hep aynı şeyi diyorum. Diyorum ki, benim burası aşiret değil, bende
aşiret reisi değilim ki, silahlı adamları mı alayım
gideyim buraya kimse hiçbirşey yapamaz diyeyim.
Sahil içinde aynı şeyi söyledim. Sonuçta yasa ne
diyorsa onu yapacağız.
Planları Turizm Bakanları onaylıyor. Yasalar İlçe
belediyelere söz hakkı tanımıyor. Öyle değil mi?
Zaten bizim değil söz. Turizm Bakanlığı onayladıktan sonra hiçbir şey yapamazsınız. Eğer Türkiye
hala bir hukuk devleti diyorsak mahkeme ne karar
verirse onu yaparız. Ayfer Hanım hep yanlış
taraftan hareket ediyor. Yeterli bilgiyi biz ona
veriyoruz, yine de o bilgiyi kabul etmiyor, hayır
bunu yaparsınız isterseniz mani olursunuz diyor.
Oranın planları olmadığı için mahreçleri de yoktu.
Biz oranın mahreçlerini de verdik. Buna karşın
Ayfer Hanım diyor ki, hayır buranın planları var,
her şeyi tamam. Yok. Hatta 1. Kısım’ın tümünü turizm alanı ilan etmişlerdi. Biz dilekçeleri topladık,
herkese imza attırdık, Ankara’ya Turizm Bakanlığı’na verdik ve değiştirdik. Turizm veya konut
yaptı. En azından konut hakları korunmuş oldu.
Bunu bile bilmiyorlar. Ben onu anlamıyorum. Diyorsun ki, yasa bu, ilçe belediyesinin yetkisi bu, ilçe
belediyesi kendisine gelen 1/5000’lik planın
1000’liğini yapar veya bir kere itiraz eder, bir kere
mahkemeye verir, yapmazsa da zaten Büyükşehir
onu 3 ay içinde yapar, ama Turizm Bakanlığı
olsun, TOKİ olsun böyle yerlerde zaten 5000’liğini
de 1000’liğini de kendisi yapar. Büyükşehir’i de
kenara ayırır. TOKİ ruhsatını verir. İşini bitirir.
Sayın başkan, o binalar 1962’de yapımı bitmiş
binalar. 50 senelik yani ömrünü tamamlamış
binalar. Halbuki bunlar bir fırsattır. Oturup bir
konsensüs sağlansa örnek bir binada yıkılıp aynı
şekilde yapılsa sonra buna göre kısa bir zaman
dilimi içinde binaların tamamı yenilense.
İyi olur. Biz onlara bu imkanı tanıdık. Turizm
Bakanlığı’na yaptığımız müracaatlar ve
mücadelemiz sonucunda, o binaları yıkıp aynı
binayı yapabiliyorlar. Başka yerlerde böyle bir
şans yok. Bunu sağladık.
20
BAKIRKÖYLÜLER’E ÜCRETSİZ KAN ŞEKERİ ÖLÇÜMÜ YAPILDI
2-B ORMANLARIMIZ
Doğayı seviyorum. Nasıl ki
deniz, kumsal ve güneş
insanlara yaz turizmini
armağan ediyorsa; orman,
su, hayvanlar ve kar da kış
turizmini sunuyor. Elbette
bu değerler korunmalı ve
kollanmalıdır. Ormanlar
tarih boyu sanatoryumlara mekan olarak
dertlere deva, sayfiyelere
yataklık ederek
gönüllere reha olmuşlardır. Sanayinin hammaddesi, ekonominin cevheri ve istihdamın da fabrikası
gibidirler.
Son günlerde orman niteliğini yitirmiş arazilerin
hak sahiplerine doğrudan satılmasını sağlayan 2-B
yasası ile ilgili ayrıntıların netleştiğini sıkça okuyor
olduk. Sanıyorum peşin ya da taksitle satılacak
olan 2-B’lerden sağlanacak gelir orman köylüsü
için kullanılacakmış. Orman içi köy halkına ait bu
araziler önce kamulaştırılacak, tapuda hazine
adına tescil edilecek ve devlet ormanı olarak ağaçlandırılacak.
Eğer böyle olursa sevinelim. Zaten "orman içi köy"
deyimi bana biraz hatalı gibi geliyor. Orman içinde
isdihtam edilen insanlar olabilir. Orman içinde turizme yönelik tesisler olabilir. Hatta istihdam edilen
personeller için barınaklar ve sosyal tesisler de
olabilir. Ancak orman içinde köy asla olamaz,
olmamalıdır; çünkü ormanlar korunamaz hale
gelir. Talan ve telef edilmelerine el birliği ile zemin
hazırlamış oluruz.
Bu yasayla orman içinde bulunan köy halkından
bulundukları yerlerde kalkındırılmaları mümkün
olmayanlar başvuru halinde 2-A alanlarına, bu
mümkün olmadığı taktirde diğer yerlere kısmen
veya tamamen nakledilecekler. Bu yolla boşaltılan
orman içindeki arazi, yapı ve tesis yerleri öncelikle
projelendirilip devlet ormanı olarak ağaçlandırılacak; hak sahipleri bedeli karşılğında bu yerlerden
satın alma hakkına sahip olacaklardır.
Ben buraya bir parantez açmak istiyorum. Bu
arazilerin kamulaştırılması, projelendirilmesi ve
ağaçlandırılması sanırım hepimizin ortak
isteğimizdir. Asla politik çıkarlara alet ve rant
çetelerine kaynak sağlanmamalı. Zira zilliyet yönetimiyle orman arazilerini sahiplenen binlerce
uyanık, bu yasanın çıkmasını dört gözle beklemektedirler. Bir basıp yüz almayı hedefleyen hatırlı
kişileri biliyor ve çevremizden zaman zaman
duyuyoruz. Böyle bir fırsat verilmemesi yegane
temennimizdir. Fırsat eşitliği ancak böyle korunabilir.
Yasaya göre işlemler sonuçlanıncaya kadar 2-B
alanları hakkında hazine tarafından kişiler aleyhine davalar açılmayacak, açılmış ve devam eden
davalar durdurulacak. Fiili durumuna uygun
olarak ifraz edilerek müstakil parsel olarak satılması mümkün olmayan araziler müşterek tapu
olarak, üzerinde çok katlı bina bulunan gayrimenkuller de kat mülkiyeti tesisi suretiyle, bunun
mümküm olmaması halinde hisseli olarak satılabilecek. Neden hep satılmayı kolaylaştıracak
önlemler düşünülüyor da, zorlaştıracak, hatta
imkansızlaştıracak önlemler düşünülmüyor acaba...
Biliyoruz ve inanıyoruz ki, ormanlar bizim ortak
değerlerimizdir. Yediden yetmişe herkes pay ve
hak sahibidir. Toplumsal yasalar ve uygulamalar
bu hakları sahiplerine teslimetmekle mükellef
olmalıdırlar.
Beykoz ve Sarıyer sırtları işgalcilerden temizlenerek
doğal mecrası içinde toplumun menfaatlerine
uygun biçimde fidanlar dikilerek sosyal tesislerle
biçimlendirilmelidirler.
İyi niyetlerinden şüphe etmediğim seçilmişlerimizin ve görevlerinde yetki ve sorumluluklarını
doğrudan yana kullanacaklarına inandığım atanmışlarımızın şu yılan hikayesine dönen 2-B den
yüzakı ile çıkacaklarına inanıyorum...
Ferhan KILIÇ
Sevgi ve saygılarımla...
Dünya Diyabet Haftası etkinlikleri kapsamında
Bakırköy Cumhuriyet (Özgürlük) Meydanı’nda
Bakırköylülere ücretsiz kan şekeri ölçümü yapıldı.
Türkiye Diyabet Vakfı ve Abbott İlaç Firması
işbirliği ile gerçekleştirilen etkinlikte, Türkiye
Diyabet Vakfı Mütevelli Heyeti üyesi Mehmet
Kamil Atkın ve Abbott İlaç Firması Temsilcisi
Öner Kaban tarafından vatandaşların kan şekerleri ölçüldü.
38 yıllık diyabetli olan ve Türkiye Diyabet Vakfı
Mütevelli Heyeti üyeliği yapan Mehmet Kamil
Atkın, kan şekeri ölçümlerini Bakırköy’ün çeşitli
noktalarında her yıl ücretsiz olarak gerçek-
leştirdiklerini belirterek, vatandaşların ölçümlerini yaptıktan sonra risk altında bulunan insanları
yönlendirdiklerini ifade etti. Atkın, kan şekeri
değerlerinin standart ortalamasının 70-110
arasında
olması gerektiğini söyledi.
Atkın, bu
değerlerin
çok üzerinde
veya çok
altında değerlere sahip
olan vatandaşların bir
an önce bir
sağlık
merkezine
giderek kontrollerini yaptırmaları
gerektiğini de
belirtti.
Vatandaşların
yoğun ilgi gösterdiği kan şekeri ölçümü etkinliği
Bakırköy’ün çeşitli merkezlerinde 5 gün boyunca
sürdü.
CHP, SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI İLE BULUŞTU
CHP Bakırköy İlçe Başkanlığı düzenlediği kahvaltılı sohbet
toplantısı ile Bakırköy’deki Sivil Toplum Kuruluşları’nın (STK)
başkan ve yöneticileri ile bir araya
heldi.
İlçe sorunlarının yanı sıra sivil
toplum kuruluşlarının sorunlarının tartışıldığı ve CHP
Bakırköy İlçe Başkanı Mehmet
Sait Yücel’ın evsahipliğine
yapılan programa CHP Genel
Başkan Yardımcısı Erdoğan
Toprak, İstanbul Milletvekili
Süleyman Çelebi, il Başkanı
Oğuz Kaan Salıcı, Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu,
Bakırköy Belediye Başkan
Yardımcıları Yervant Özuzun,
Güngör Gün, CHP’li Bakırköy
Belediye Meclis Üyeleri,
Bakırköy Kadın Meclisi Başkanı
Yrd. Doç. Dr. Meltem Ünal Erzen
ve çok sayıda sivil toplum kuruluşunun başkan ve yöneticileri
katıldı.
“Yeşil alanlarımız yok ediliyor”
CHP Bakırköy ilçe Başkanı Sait
Yücel, hazırlanan slayt gösterisi
ile katılımcılara ilçe hakkında
sunum yaparken, sık sık Büyükşehir
Belediyesi ve TOKİ’yi eleştirdi.
Yeşil alanların yapılan imar değişiklikleri ile yok edildiğini
belirten Yücel şunları söyledi;
“İlçemizde bulunan 15 mahallede yeşil alanlar halkın kullanımına yetecek açılacağına, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin
yaptığı imar değişiklikleri ile bu alanlar katlediliyor. Bu yeşil
alanlar için imar veren İBB yönetimi, Bakırköy’de bulunan
10.200 hasarlı durumdaki ve ilk depremde yıkılması muhtemel
bina için hiçbir önlemde bulunmamaktadır. Bakırköy Belediyesi’nin bu yönde yaptığı çalışmaları görmezden gelen ve verilen
teklifleri geri çeviren İBB yönetimi, bizleri vatandaşlar önünde
zor durumda bırakmaktadır” dedi.
Başkan Yücel’in konuşmasından sonra söz alan STK yöneticileri sıkıntılarını ve beklentilerini CHP İlçe yönetimi ile paylaştı.
AÇEYSAD Derneği Başkanı
Jeolfizik Yüksek Mühendisi
Dilek Baki, Bakırköy’ün birinci
derecede deprem kuşağında
yer almasına rağmen bu konuda yeterli tepkinin ortaya
konulamadığını ifade etti.
Bakırköy Mimarlar Odası
Başkanı Ali Hacı Alioğlu ise
“Kanun hükmünde kararnameler ile Belediyelerin
yetkisi elinden alındı.
Belediyeler ve CHP ilçe örgütleri neden yeterli tepkiyi
ortaya koyamıyorlar” dedi.
“Toprak’tan Topbaş’a
suçlama”
CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak tüm STK
temsilcilerini dinledikten
sonra eleştirileri ve önerileri
dikkate alacaklarını söyledi.
Toprak, konuşmasında
Bakırköy’deki hasarlı binalara
dikkat çekerek ve İBB yönetimini eleştirdi. “Bakırköy’de
10.200 hasarlı bina olmasına
rağmen AK Parti’li İBB Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve
Belediye Meclis Üyesi arkadaşları Bakırköy İlçe Belediye
meclisimizin 3 sefer alıp İBB’ye sevk ettikleri planları onaylamayarak muhtemel bir depremde on binlerce yurttaşımızın
hayatı kaybetmesi haklinde tek sorumlunun İBB. Başkanı Topbaş olduğunu vurgulamak isterim” dedi.
Kısa bir süre önce CHP İstanbul İl Başkanlığına atanan Oğuz
Kaan Salıcı ise “Bu tarz toplantılarda yapılan eleştiriler bizler
için çok önemli. Yaptığınız bütün eleştirileri ve önerileri not
aldım. Sorunların çözümü noktasında İl Yönetimi olarak her
türlü fedakarlığı yapacağımızı bilmenizi isterim” diye konuştu.
(Yavuz ARPACIK)
ÖĞRETMENLER GÜNÜ TÖRENİNDE İKTİDAR PARTİSİ YOKTU
24 Kasım 2011 Perşembe günü Öğretmenler Günü
kutlandı. Saat 9.30’da Bakırköy Cumhuriyet Meydanı’nda Atatürk Heykeli’ne çelenk koyma töreninde
Belediye’yi temsilen Hasan Aksoy, Cumhuriyet
Başsavcı Vekili Mustafa Atagün, İlçe Milli Eğitim
Müdürü Hüseyin Özcan, CHP, DSP VE Saadet Partisi
temsilcileri törende hazır bulundu. Törene Ak Parti’den hiçbir temsilcinin katılmaması dikkatlerden kaçmadı.
25
Araçları çekilenlerden
gelen şikayetler göz ardı
ediliyor. Çekiciler, özellikle trafiği aksatan yerlere park eden araçlar
yerine ara sokaklarda
trafik akışını engellemeyen yerlere park eden araçları çekiyor.
Konuştuğumuz çekici başındaki görevli trafik
memurları “trafiğin yoğun olduğu yerlerde
araçları çekemiyoruz çünkü trafik daha çok
tıkanıyor(!)” diyor.
Yasa ve yönetmelikler çok açık. Bir aracın çekilebilmesi için önce anons yapılacak. Makul bir
süre beklenecek. Araç sahibi gelmezse fotoğraf
çekilerek aracın park ettiği yer tespit edilip araç
kaldırılacak.
Ama iş hiç de böyle olmuyor. Çekiciler canlarının
istedikleri aracı kaldırıp götürüyorlar. Trafiği tıkasa
dahi torpilli işyerlerinin önündeki araçlara
dokunulmuyor.
Geçtiğimiz günlerde çekiciler ile ilgili bir haber
gazetelerin iç sayfalarında yayımlandı. Bu haberi
aşağıda bulacaksınız.
Haberi dikkatle okuyun bu çekiciler için ödenen
kiralara bakın … Çekicilerin bu kiraları çıkarmak
ve kâra geçmek için yasa ve yönetmelikleri neden
ihlal ettiklerini anlayacaksnız.
ÇEKİCİ REZALETİ
İŞTE O HABER
ÇEKİCİNİN AHTAPOTU ARABAYI EZDİ, POLİS
DERNEĞİ HAKKINDA SUÇ DUYURUSU YAPTI
Öğretmen Harun Reşit Ünüvar 1 Şubat 2010’da
Chevrolet marka otomobilini Beylikdüzü’ndeki bir
apartmanın önüne park etti. Bir saat sonra otomobili park ettiği yerde bulamadı. Çevredekiler oto-
mobilin polis tarafından çekildiğini söyledi. Ünüvar
otomobilini almak için Duran Otoparkı’na git-
Başkanı Refik Akdağ’ı aradı,
ulaşamadı. Beylikdüzü İlçe
Emniyet Müdürlüğü ile
görüşme de sonuç vermedi.
Noterden ihtar
Harun Reşit Ünüvar bunun
üzerine avukatı İlyas Harmandalı aracılığıyla çekicinin ruhsat sahibi olan
merkezi Üsküdar’daki ADR İlker Otomotiv’e
Büyükçekmece 3. Noterliği’nden ihtar gönderdi.
ADR İlker Otomotiv cevap olarak 1 sayfalık kira
sözleşmesi gönderdi. Çekici 11 Ocak 2010’da, 30
Haziran 2010’a kadar aylık 3 bin TL’ye Hismak
Mühendislik Şirketi’ne kiralanmıştı. Harun Reşit
Ünüvar’ın avukatı bu kez merkezi 4. Levent’te
bulunan Hismak Mühendislik Şirketi’ne ihtarname
gönderip zararın tazminini istedi. Hismak
Mühendislik de ihtarnameye 2 sayfalık bir kira
kontratıyla yanıt verdi.
Polis Derneği’ne suç duyurusu
tiğinde büyük bir şok yaşadı. Kapısında Beylikdüzü
İlçe Emniyet Müdürlüğü yazan ancak sivil plakalı
çekicinin ahtapot kolu otomobilinin üzerine
düşmüş, ağır hasar vermişti.
Tutanak tutuldu
Polis olayla ilgili tutanak tuttu. Harun Reşit Ünüvar’ın otomobilinin masraflarını sigorta şirketi
ödedi. Birkaç ay sonra otomobilini satmak isteyen
Harun Reşit Ünüvar, 17 bin TL’lik otomobilinin
tavanından aldığı hasar nedeniyle ancak 7 bin 500
TL edeceğini öğrendi. Harun Reşit Ünüvar kazanın
yaşandığı gün kendisine kartını veren Beylikdüzü
Polis Hizmetleri Geliştirme ve Destekleme Derneği
Çekici 7 Ocak 2010’da, yani henüz çekiciyi ADR
İlker Otomotiv’den kiralamadan Beylikdüzü Polis
Hizmetlerini Geliştirme ve Destekleme Derneği İktisadi İşletmesi’ne kiralanmıştı. ADR İlker Otomotiv’le 30 Haziran 2010’da sözleşmeleri bitmesine
rağmen Hismak Mühendislik çekiciyi 30 Ekim
2010’a kadar kiraya vermişti. Hismak Mühen
dislik çekilen her araçtan yüzde 50 pay alacak,
aracın masraflarını da üstlenecekti. Sözleşmenin
altında Dernek Başkanı Refik Akdağ’ın imzası
bulunuyordu. Akdağ, Hismak Mühendislik Şirketi’nin de ağabeyi Engin Akdağ ile birlikte
sahibiydi. Avukat İlyas Harmandalı bu gelişmeler
üzerine Hismak şirketi ile Beylikdüzü Polis Hizmetlerini Geliştirme ve Destekleme Derneği hakkında
suç duyurusunda bulundu.
Tarihimize sahip çıkamıyoruz
RESNELİ LER KÖŞKÜ YI KI LACAK MI ? YAKILACAK MI?
Bakırköy’de herkesin gözü önünde bir tarih daha
yok oluyor. Bakırköy Belediyesi’nin Kasım Ayı
Meclis Toplantısı’nda
görüşülen ve bu binanın
kamulaştrılarak Kültür
Merkezi haline getirilmesi ile ilgili olarak bütçeye
10 milyon TL kondu
haberimiz üzerine onlarca kişi telefonla arayarak
“Resneliler Köşkü açıkça
çürümeye terk edilmiş
durumda. Televizyonda
görüyor ve gazetelerde
okuyoruz nedense
hergün tarihi bir bina
rant uğruna yakılıyor.
Resneliler Köşkü için de
aynı endişeyi duyuyoruz” diyorlar.
Konuyu birkez daha Bakırköy Belediye Başkanı Ate
Ünal Erzen’e sorduk
Sayın Erzen, bütçe görüşmelerinde Resneliler
Resneliler Köşkü ile ilgili çalışmalarımız devam
ediyor. Anıtlar’dan da bir kamulaştırma çıkması
lazım. Biz hazırız.
Çıkma ihtimali var mı?
Başka yerlerde çıkmış burada niye
çıkmasın. Eğer kimse partizanlık
yapmazsa çıkar. Orası hep hayalimdeydi. Bugün oranın sahibiyle
karşılaştım. Ona da bize sat dedim.
Satmayacağını söyledi. Tabi onlarda bir gün buraya imar planı çıkar,
arkada müthiş bahçe var, bizde
oraya çok büyük siteler dikeriz diye
düşünüyorlar.
Köşkü’nün kamulaştırılması için bütçeden bir pay
ayrıldı. Bundan sonraki süreç nasıl işleyecek?
Tarihi eser niteliğindeki bu binaları
korumak gerekmiyor mu?
Ben görevde kaldığım süre imar planı çıkarttırmam. O yüzden uğraşıyoruz.
YEDİKULE’ YE 20 0 YATAKLI EK H İZMET BİNAS I
İstanbul İl Özel İdaresi tarafından yaptırılan
Yedikule Göğüs Hastalıkları Hastanesi’nin 200
yataklı ek hizmet binası düzenlenen törenle ve
Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ’ın katılımıyla açıldı.
28 milyon TL bedelle tamamlanan ek hastane
binası açılışında Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep
Akdağ, törende yaptığı konuşmada, Yedikule’nin
kısa zamanda Avrupa’nın önde gelen göğüs
hatalıklar merkezi haline geldiğini söyledi. Bakan
Akdağ, hastanenin hizmetlerinin 9 yıl öncesine
göre 5 kat arttığını belirterek, “Sağlıkta dönüşüm
programı hastanelerimizde verimliliği artırdı.
Sağlık hizmetlerinde çok mesafe aldık.” diye
konuştu.
26
RENT A CAR (!)
HER YERDE ONLAR VAR...
ZÜLKANÝ SÝRMEN
SAKINCALI PİYADE…
Ustamız Uğur Mumcu’nun SAKINCALI PİYADE ve BİR PULSUZ
DİLEKÇE kitabını okuyanlar çok iyi
bilirler. Kitaplardaki ana tema
mantığın bittiği yerde tüm olumsuzlukların geliştiği bir ortam.
Günümüzde parası olan askerlik
yapmaz, olmayan ise kendine
Hakkari – Çukurca’da bulur
zamanla. Askerlik “Yan gelip
yatılacak yer değildir” diye açıklama yapanlar şimdi küresel krizin
etkisinden kurtulmak için paralı
askerliği tekrar gündeme getirip
yasalaştırdılar. TÜSİAD Başkanı
Boyner’in sözlerine katılmamak
elde değil. Boyner: “Vicdanım
rahat değil.”
Düşüncelerinden dolayı cezaevlerinde yatanlar en çok Türkiye’de
bulunuyor. Avrupa’da basılmamış
kitaptan dolayı cezaevinde yatan
bir tek kişiyi gösterebilir misiniz?
Cezaevlerinde insanlar göz göre
göre ölüyor. Hiçbir tıbbi müdahale
yapılmıyor. Ve kişiler kendi kaderlerine terk ediliyor. Bu durum iki
ülke arasındaki savaşta bile yoktur.
Ülkemizde yaşanan bu tip durumların artık çekilemez hale geldiğini
söylemek durumdayız. Söylenmemiş sözle, kanıtlanmamış belgeyle kişilerin özgürlükleri kısıtlanıyorsa o ülkede her şey tersine
gidiyor demektir. Eğri oturalım
doğru konuşalım. Bütün bu gerçekler Türkiye’ye çok zarar veriyor.
Atatürk’ün kurduğu mecliste gün
geçmiyor ki kavgalar, didişmeler
küfürlü sözler her akşam ekranlarımıza yansıyor.
Van’da yaşanan ikinci bir
depremin artık büyük kentlerde
belediyelerimizin şapkasını önüne
koyup düşünme zamanının geldiğini gösteriyor. Yeni yapılacak konutların depreme dayanıklılık testinden mutlaka geçirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Kaçak ve çürük
binalar mutlaka her iki tarafında
gönlü alınarak yıkılmalı. İnsanlar
beton yığınlarının altında kalmamalı. Burada her kesime görev
düşüyor.
Küresel krizin Türkiye’deki etkileri
yavaş yavaş yüzünü göstermeye
başladı. Vatandaşlar işsiz her gün
kahvehaneler, eğlence yerleri
dolup taşıyor. Alım gücü azalmış
insanlar mutsuz, devamlı kemer
sıkıyor. Bakalım nereye kadar.
Ekonomik krizin Avrupa’daki etkisi
ve soğuk duş etkisi Yunanistan’ı
ezdi geçti. Acil önlem planları alınmazsa Türkiye’nin geleceği de bu.
Herşey gönlünüzce olsun.
Bakırköy’ün hemen her cadde ve sokağında onlar var.
Adeta her tarafı istila etmişler.
Kurdukları Rent a Car şirketleri, araçlarını cadde ve
sokaklara park ediyor.
Geçtiğimiz günlerde Ataköy Atrium çevresinde park
eden Rent a Car şirketine ait araçlar sıkıntı yarattı. Buna
ilave A-7 bloğun otoparkı ile caddeye park eden
araçların plakalarının ( GT) olması bir okuyucumuzun
dikkatini çekmiş. Cadde ve otoparkta o gün sayılan bu
kuruluşa ait araç sayısı 48.
Bu durum aşağıdaki fotoğraflarda da açıkca görülüyor.
Trafiği aksatan, cadde ve sokakları istila eden bunlarla
kim se ilgilenmiyor. Pek çok yetkili önlerinden geçiyor
ama görmezlikten geliyor.
Cadde ve sokaklara park eden bu araçlarla ilgili emniyet
güçlerinin ne yapacağı merakla bekleniyor.
27
Hayvan Hakları Federasyonu Bakırköy Temsilciliği
Hayvan Hakları Federasyonu Bakırköy temsilcisi
İlknur Sak Özkan, gönüllü üyeler Handan Göçer
ve Erkan Özkan ile birlikte gazetemizi ziyaret etti.
Federasyon ve çalışmaları konusunda sorularımızı
yanıtlayan İlknur Sak Özkan, Türkiye’de hayvan
hakları konusunda kurulan ilk federasyon olduklarını belirterek,
amaçlarının sahipli
veya sahipsiz
gözetmeksizin tüm hayvanlara eşit şekilde
yaşam hakkı sağlayabilmek olduğunu söyledi.
Haytap kimdir, amacı
nedir?
2008 yılında kurulan
federasyonumuz bu yıl
3. yaşını kutladı. İnternet ortamında dışarıya
kapalı basit bir grupken doğru insanların
biraraya gelmesi ile
Türkiye’de hayvan haklarının savunulması açısından bir kilometre taşı
oldu. Bugün 20’ye yakın dernek, 80’e yakın resmi
temsilci ve yüzlerce gönüllü
ile ülkede adından bahsettirmektedir.
HAYTAP’TAN
GAZETEMİZE ZİYARET
saygı duymak insan olmanın gereğidir. Öncelikle
hedefimiz bu bilince sahip olmayan kişilere bunu
anlatabilmek, vicdani ve insani sorumluluklarının
farkına varmalarını sağlayabilmek,
devletin resmi kurumlarını harekete
geçirmek, bilgilendirmektir.
Toplumda farkındalık yaratmaya
çalışıyoruz.
Birçok insan çevresindeki,
sokağındaki sahipsiz hayvanın
barınaklara alınmasını istemekte.
Nasıl ki ağaç, deniz, güneş
doğanın bir parçası hayvan da
doğanın bir parçasıdır. Yok etmek
ya da barınaklara tıkmak çözüm
değildir.
Peki nedir çözüm?
Öncelikle toplum olarak farkına
varmalıyız. Onlar da bizler gibi
nefes alan, acıkan, üşüyen, hasta
olan, hisseden varlıklar.
Sahipsiz hayvanların barınaklara
alınmasını isteyen bazı insanların
durumun farkında olmadıklarını sanıyorum. Çünkü vicdanı olan ve ben
YAŞAM HAKKINA
SAYGI VE HAYTAP
Haytap; sesi, dili olmayan
hayvan dostlarımızın sesi
oldu, derdini anlattı. Havuzlarda gösteri amaçlı tutulan
hapis yunuslardan, bavullar içinde kaçak yolla
getirilen petshop hayvanlarına, bakımevlerindeki
terkedilmiş köpeklerden, deney merkezlerindeki
hayvanlara, kürkleri için yok edilen vahşi hayvanlardan, sirklerde işkenceli eğitime maruz kalan
hayvanlara kadar tüm hayvanların yaşam hakkını
korumak için yola çıktık. Sadece ulusal çapta değil
uluslararası birçok çalışmada da yer aldık, takdir
kazandık.
Haytap olarak öncelikli amaçlarınız nelerdir?
Öncelikli amacımız 5199 sayılı Hayvanları Koruma
Kanunu’nu değiştirmek. 5199 sayılı Hayvanları
Koruma Kanunu çok yetersiz ve eksik. Özellikle
Yasa’nın sahipsiz hayvanlar için kabahatler
kanununda ele alınması çok yanlış. Yabani veya
evcil, sahipli veya sahipsiz tüm hayvanlar, insanlarla eşit yaşam hakkına sahiptirler. Yani “YAŞAM
HAKKI TÜM CANLILAR İÇİN EN TEMEL HAKTIR” ve “KUTSALDIR”
Sahipli ya da sahipsiz, orda, burda, şurda, havada,
denizde, karada HEPSİ BİZİM, doğanın ve ekolojik
dengenin birer parçası. Onların yaşam haklarına
insanım diyebilen hiç kimse suçu günahı
olmayan bir hayvanın ömrü boyunca
ufacık bir fayans odada kışın donarak,
yazın yanarak ömrünün sonuna kadar
sevgisizliğe ve ilgisizliğe mahkum
olmasını isteyemez. Ya da onların alınıp
ormanlara atılmasını,
öldürülmesini
isteyemez.
Belkide iyi niyetle
onlara daha iyi
bakılacağını
sandıkları için,
sosyal çevrenin
trafik, açlık, susuzluk vs. gibi olaylarından
daha iyi korunacağını
düşündükleri için barınaklara alınmasını istiyor
olabilirler. O zaman şu
soruyu sormak istiyorum bu
kişilere HAYATINIZ DA
HİÇ BİR BARINAK
(BAKIM EVİ) ZİYARET
ETTİNİZ Mİ? Ben cevap
verebilirim bu kişiler adına; HAYIR!!!
Eğer Türkiye şartlarında bir bakım evi ziyaret etmiş
olsaydınız buraların ne kadar içler açısı bir
durumda olduğunu görürdünüz ve öncelikle insan
olarak böyle bir düşüncenin yanında değil
KARŞISINDA dururdunuz.
Yasanın da emrettiği gibi sahipsiz hayvanlar
belediyelerce kurulan rehabilitasyon merkezlerinde
kısırlaştırılıp, aşılandıktan sonra iyileşme dönemini
de geçirip ALINDIKLARI YERE geri bırakılarak hayatlarını devam ettirirler. Kısırlaştırma hayvan
sayısının kontrol altına alınmasındaki en insani
yoldur. Hayvan sayısının kontrol altına alınmasında kısırlaştırma kadar petshop ve üretim çiftliklerinin denetlenmesi ve merdiven altı üretim
dediğimiz kişilerin kendi hayvanlarını sürekli
çiftleştirip satmalarının da önüne geçilmesi gerekmektedir. Belediyeler kısırlaştırma yapsalar da
ilgili kurumlar kontrolsüz evcil hayvan satışının
önüne geçemiyorlarsa çözüme ulaşılması çok zor.
5199 sayılı Hayvan Hakları
Kanunu’na göre belediyeler
sahipsiz ve güçten düşmüş,
yaralı, sakat hayvanlar için
bakım evleri kurmak zorundadır. Bu yerler “doğal yaşam
alanı” şeklinde olmalıdır. Yani
hayvanların toprağa basabileceği, ağaçlıklı, gölgelikli, kulü-
beleri olan bir yaşam alanı.
Son olarak Bakırköy için yaptığınız çalışmalardan
bahseder misiniz?
Tabi. 2008 yılından beri Haytap Bakırköy temsilcisi
ve Bakırköy bakımevi gönüllüsüyüm. Bakırköy
belediyesi İstanbul’daki bir çok belediyeye göre bu
konuda bir nebze daha iyi olsa da yeterli değil.
Şartların daha iyiye ulaşabilmesi için ben ve
gönüllü arkadaşlarım çalışıyoruz.
Bakırköy için öncelikli isteğimiz yapılacak yeni
bakımevinin “doğal yaşam merkezi” olarak inşa
edilmesi. Şu anki mevcut barınak beton , fayans
odalı, köpeklerin yaşam şartlarına uygun olmayan
bir yer. Bu konuda belediyedeki ilgili kişilere taleplerimizi ilettik. Net cevaplarını bekliyoruz. Daha
önce de belirttiğim gibi hem insani ve vicdani hem
de yasal olan bu talebin reddedilmeyeceğini
sanıyorum. Bakırköy’de yeni yapılacak
bakımevinin örnek teşkil edecek bir doğal yaşam
merkezi olması sadece hayvanlar için değil İNSANLIK için de
çok önemli. Bizi insan yapan
değerlerimizi, vicdanımızı,
sorumluluklarımızı, merhamet
duygumuzu unutmamalıyız.
( Arzu BERATOĞLU )
28
Bu hastalık mani ve depresyon atakları ile karakterizedir. Hastanın
duygulanımı mani dönemlerinde
neşe, depresyon dönemlerinde
umutsuzluk ve çökkünlükle karakterizedir. Ara dönemlerde kişi normale
döner. Bazı hastalarda mani ve
depresyon belirtileri bir arada
görülürken, bazı hastalarda belirtiler hafif düzeydedir (hipomani).
Toplumda görülme sıklığı %1-2’dir.
Kadınlar ve erkeklerde eşit oranlarda görülür. Hastalar ilk atağı
genelde yirmi yaşlarında geçirirler
ancak daha önce veya daha sonra
da olabilir. Beş altı yaşlarında veya
elli yaşından sonra ilk atağını
geçiren hastalara da rastlanabilmektedir. Bazen ilk atak depresyondur,
bu durumda tanı koymak zordur ve
genelde gecikir. Hastalığın ortaya
çıkışı sıklıkla kişinin meslek ve eş
seçimi dönemine rastlar ve kısa
sürede tanı konulup önlem alınmazsa kişinin hayatında önemli
sekeller bırakır. Hastalık taşkınlık
yani mani döneminde ise aşırı para
harcama cinsel ilgi ve aktivitede
artma ile kişiye ve aileye ciddi
maddi ve manevi zararlar verir.
Çökkünlük dönemleri ise diğer
depresyonlara göre daha ağırdır ve
intihar riski daha yüksektir.
Hastalığın belirtileri, süresi ve şiddeti
kişiden kişiye değişir. Bazı hastalarda mani bazılarında ise depresyon
daha baskındır. Bazen de mani ve
depresyon eşit oranda görülür.
Ataklar birkaç günden birkaç aya
kadar değişir. Özellikle tedavi
edilmediğinde uzun sürer. Hastalar
yaşamları boyunca ortalama 10 atak
geçirirler ancak bundan az veya
fazla sayıda atak olabilir. Atak sayısı
arttıkça ataklar arasındaki süre
kısalır. Bir yıl içinde dört veya daha
fazla sayıda atak olduğunda hızlı
döngülü mani olarak adlandırılır.
HASTALIK NEDEN ORTAYA ÇIKAR?
Pek çok rahatsızlıkta olduğu gibi bu
hastalığın nedeni de tam olarak
bilinememektedir. Diğer psikiyatrik
hastalıklar içinde genetik geçişi en
fazla olan rahatsızlık manidir.
Hastaların %50’sinin anne veya
babasında aynı hastalık olduğu
tespit edilmiştir. Tek yumurta ikizlerinden birinde mani olduğunda
diğerinde mani görülme oranı %70
tir. Bu hastaların birinci derece
yakınlarında mani ve depresyon
görülme oranı normal topluma göre
daha sıktır. Akrabalık derecesi
azaldıkça risk azalmaktadır. Örneğin
hastanın kuzeninin aynı hastalığa
yakalanma riski kardeşine göre
daha düşüktür.
Hastalığın beyindeki nörotransmitter
maddelerin işlevlerinde bozulma ile
ortaya çıktığı düşünülmektedir.
Doğum sonrası hastalığın aktive
olması hormonal değişikliklerin de
rolü olduğunu düşündürmektedir.
Uykusuzluğun mani atağı ile yakın
ilişkisi vardır. Hastalar genelde ilk
atağın uykusuzlukla başladığını
ifade ederler.
Multiple skleroz, kafa travması veya
epilepsi gibi bazı hastalıklarda mani
de görülebilmektedir. Yine bazı
ilaçlar da mani ortaya çıkarabilmektedir.
MANİ BELİRTİLERİ NELERDİR?
1. Enerji artışı, kolay yorulmama,
2. Aşırı neşelenme veya aşırı
sinirlilik
3. Dikkatin çabuk
1. Kişinin kendine
dağılması
güveninde aşırı artma,
4. Uyku ihtiyacında
2.Uyku ihtiyacında
azalma,
azalma,
5. Muhakeme
3.Dikkatin kolayca
yeteneğinde bozulma,
dağılması,
düşüncelerde aşırı
4.Fiziksel ve zihinsel
artma,
aktivitede aşırı artma,
6. Cinsel istek ve
5.Kötü sonuçlar
aktivitede artma,
doğurabilecek
7. Hastalığı kabul
aktiviteler içine girme.
etmeme,
Tanı koyabilmek için
8. Aşırı para harcabu belirtilerin bir
ma,
süredir devam ediyor
9. Riskli davranışlar
olması gerekir. Hastaiçine girme,
lar genelde neşelidir,
10. Konuşmada aşırı
bazen neşe yerine
artma, konuşaşırı sinirlilik
manın bölüneolabilir. KonuşMANİK DEPRESİF PSİKOZ ma artmış,
memesi, hızlı
konuşma,
hareketler
11. Kendine aşırı güven, kendini
hızlanmıştır. Hasta bir şey anlatırken
büyük ve önemli biri olarak görme...
bir başka konuya kolayca geçmekte,
Bu belirtilerin tek başına bulunması
bazen konuştukları anlaşılması güç
bir anlam ifade etmez tanı koyahale gelebilmektedir. Karşı cinse ilgi
bilmek için birkaçının bir arada
artmıştır. Cinsel istek ve aktivitelerde
olması ve bir süredir devam ediyor
artış görülmektedir. Kişi sorumsuzca
olması gerekir. Mani atağı hızlı
para harcayabilir. Ödeyemeyeceği
başlangıçlıdır ve hastalar atağın
borçlar altına girebilir, riskli işleri
uykusuzlukla başladığını ifade ederkolayca üstüne alabilir. Çok hızlı
ler. Kişi kendini aşırı iyi hisseder,
araba kullanabilir, karşı cinse
dikkati çok artmıştır, kendine çok
sarkıntılık yapabilir. Bu nedenle polis
güvenmektedir ve sosyal ilişkileri
ve yargı ile başı derde girebilir.
kolayca kurar hale gelmiştir, çevreTopluma uygun olmayan giysilerle
deki insanlara sataşma, laf atma sık- dolaşma veya aşırı makyaj yapma
tır. Başkalarının konuşmalarına
görülebilir. Sosyal aktivitelerde artış
katılır çevredekileri bu nedenle
mevcuttur. İnsanlarla kolayca ilişki
rahatsız ederler. Duygulanımda
kurabilir, çok arkadaş edinir, etrafa
kişinin kendisini iyi hissetmesinin
ilgi artmıştır. Bazen en ufak ayrınyanında ani duygu değişmeleri ve
tılar dikkatini çeker, bu nedenle belli
dengesizlik sıktır. Hasta gülerken
bir konu üzerinde uzun süre duraaniden ağlamaya veya bağırmaya
maz. Hastaların çoğunun iç görüsü
başlayabilir. Mani ve depresyonun
yoktur. Hasta olduklarının farkında
birlikte bulunduğu durumda
değildir veya hasta olduklarını kabul
depresyon ve mani belirtileri aynı
etmek istemezler.
anda bir arada bulunabilir veya
DEPRESYON BELİRTİLERİ NELERDİR?
birinden diğerine geçiş sıktır.
Mani hastalarında görülen depresyHastalık ilerledikçe aşırı konuşma ve
on belirtileri diğer depresyon ile
hareketlilikte artış görülür. Bazen
aynıdır. Aradaki tek fark bu hastakonuşma o kadar artar ki kişi cümleleri tamamlayamaz olur, konuşma- larda depresyon ataklarından başka
mani ataklarının da görülmesidir.
da birbiri ile bağlantısı olmayan
kelimelerin art arda sıralanması
HASTALIĞIN SINIFLANDIRILMASI
dikkati çeker. Kişi önemli birisidir,
NASILDIR?
önemli görevler üstlenmiştir, aklında
Atakların görülme şekli ve sürelerine
gerçekleştirilmesi güç planlar vardır,
göre hastalığı alt başlıklar halinde
hatta bu nedenle kendisine zarar
sınıflandırabiliriz:
vermeye veya yok etmeye çalışanlar
Bipolar I bozukluk: Hasta en az bir
vardır. Davranışlar kontrolsüzdür.
mani veya karışık mani depresyon
Toplum kurallarını hiçe sayar. Karşı
atağı geçirmiş olmalıdır. Hastanın
cinse sakıntılık edebilir, trafik kuraldepresyon atağı geçirmiş olması şart
larını hiçe sayabilir. Aşırı para hardeğildir.
cama, aşırı makyaj yapma, göze
Bipolar II bozukluk: Hastaların en az
çarpan giysilerle dolaşma olabilir.
bir depresyon ve bir hipomani atağı
Hasta ödeyemeyeceği borçlar altına
geçirmiş olması gerekir. Hastanın
girebilir, kredi kartlarını sonuna
mani atağı geçirmemiş olması
kadar kullanabilir. Yine kontrolsüz
gerekir. Bu hastalarda özellikle
şekilde kumar oynayabilir. Gayrihipomani atağı daha zor tespit edilir
menkullerini yok pahasına satmaya
ve tanı konması zordur.
veya başkalarına bağışlamaya kalkSiklotimik bozukluk: En az iki yıldır
abilir. Bazı hastalar kendilerini kondevam eden depresyon ve hipomani
trol edebilmek için alkole yönelir.
atakları olmalıdır. Yine bu grupta da
Bazen kişi gerçek hayatla ilgisini
koparıp hayal dünyasında yaşamaya mani atağı geçirmemiş olmak
gerekir.
başlayabilir. Bu durumda
Süresi ve görülüş zamanına göre de
şizofreniden ayrımı güçtür. Bazı
hastalık şu alt gruplara ayrılır:
bedensel hastalıklar ve ilaç kul- Hızlı döngülü mani: hastalar bir yıl
lanımlarında da benzer tablolar
içinde dört veya daha fazla sayıda
ortaya çıkabilir bunların ayrımı
atak geçirirler.
gerekir. Hastalar genelde hastalık- Aşırı hızlı döngülü mani: bir hafta
larının farkında değildir ve bu
içinde dört veya daha fazla sayıda
nedenle doktora gelmek istemezler.
atak görülür. Bazen hasta bir gün
HİPOMANİ BELİRTİLERİ NELERDİR?
içinde dört mani depresyon atağı
Hipomani belirtileri, maniye göre
geçirebilir.
- Mevsimsel özellik gösteren mani:
daha hafiftir. Sıklıkla hastalık olarak
bu hastalarda atakların ortaya çıkışı
görülmeyip gözden kaçabilir. Atak
genelde belli mevsimlere rastlar.
sırasında aşağıdaki belirtilerden
üçünün bir arada bulunması gerekir: - Doğum sonrası mani: doğumdan
Esra ERDOĞAN
sonra dört hafta içinde hastalık
görülür.
HASTALIKTA GİDİŞ VE SONLANIŞ
NASILDIR?
Hastalık tedavi edilmediği takdir de
genelde üç ay içinde kendiliğinden
düzelir.
Tedavi ile hastaların çoğu birkaç ay
içinde normal hayatlarına dönerler.
Bununla birlikte hastalığın tekrarlama şansı yüksektir. Ataklar arası iyilik dönemlerinin süresini kestirmek
zordur. Birkaç ataktan sonra genelde
aradaki süre kısalır. Ortalama beş
ataktan sonra ataklar arası süre
sabitleşir ve genelde 6-9 aydır.
Hastalığın seyrinin nasıl olacağını
önceden belirlemek zordur. Hastalık
çok geniş bir yelpazede kendini gösterir. Bazı hastalar tek bir atak
geçirip bir daha uzun süre hastalanmayabilirler (%7). Bazı hastalar
depresyon ve mani ataklarını arka
arkaya geçirirler, bazen de hızlı
döngülü mani dediğimiz durum
ortaya çıkar ve hastalar gün içinde
maniden depresyona değişim gösterirler. Sadece mani atağı geçiren
hastalar %10-20 oranındadır. Geriye
kalanlar mani ve depresyon atağını
birlikte geçirirler. Erken yaşta
başlayan ve ailesinde mani öyküsü
olan hastalarda bu hastalığın
süreğenleşme olasılığı artar.
Hastalık döneminde kişilerin alkol ve
madde kullanımında artma olabilir.
Hastalar yaşamları boyunca ortalama 10 atak geçirir, atak sayısı bundan az olabileceği gibi daha fazla
da olabilir. Hastaların %15’i düzelir,
%10’u süreğenleşir, kalanında kısmi
düzelme ve ataklar devam eder.
HASTALIK NASIL TEDAVİ EDİLİR?
Hastalığın tedavisi iki aşamalıdır.
Birinci aşamada var olan atak tedavi
edilir. İkinci aşamada ise amaç
tekrar atak geçirilmesini önlemektir.
Atak sırasında hastaneye yatırılarak
tedavi edilmesi gerekebilir.
Hastalığın en önemli özelliği koruyucu ilaç kullanımı ile atakların
önlenebilmesidir. Bunun pek çok
hasta için hayati önemi vardır. Her
bir atak hastanın hayatında önemli
izler bırakmaktadır. Okula devamsızlık nedeni ile okul başarısında
düşme, aile içi sorunlar nedeni ile
eşlerin arasının açılması veya boşanmalar, işini kaybetme, büyük borçlar
altına girme görülebilmektedir.
Hastalar yılda bir veya daha fazla
sayıda atak geçiriyorsa koruma
tedavisi gereklidir. Hastaların %60’ı
lityum ile koruma tedavisine iyi yanıt
verirler. Bu ilaçla koruma altına alınamayan hastalarda başka ilaçlarla
koruma denenmelidir. Bu ilaçların
önemli özelliği belli kan
seviyelerinde etkili olmalarıdır. Belli
değerlerin altında olduğunda
ilaçların koruyucu etkisi olmamakta,
bu değerlerin üzerine çıkıldığında
yan etkiler ortaya çıkmaktadır. Bu
nedenle bu ilaçların düzenli olarak
kullanılması ve belli aralıklarla kan
kontrollerinin yapılması şarttır. Bu
hastalıktan dolayı ölüm depresyon
ve buna bağlı intihar nedeniyledir.
Koruyucu tedaviye devam ederek, bu
risk azaltılabilir. İlaç tedavisine ilave
olarak psikoterapi önemlidir. Düzenli ilaç kullanarak ve doktor kontrolünde kalarak hayatını normal
şekilde sürdüren çok sayıda hasta
vardır.
Saygılarımla...
29
SORUNLARINIZDAN
“ HİPNOZ ” İLE KURTULUN
Eğitim alanında, psikolojik sorunlarda, psikosomatik sorunlarda,
bağımlıklarda, kilo sorunlarında, cinsel sorunlarda, tıp alanında, ağrısız
kadın doğumda, hukukta, sporda, sanatta, fobilerde, kötü davranış
alışkanlıklarında, diş hekimliğinde, uyku sorunlarında, ağrı
kontrolünde, tüp bebek tedavisinde ve daha birçok alanda
hipnoz yoluyla sorunlarınızdan kurtulabilirsiniz.
Hipnoz yönteminin kullanım alanlarının bu kadar
geniş olmasının nedeni hayatımızdaki bir çok sorun
alanının bilinçaltı zihnimizin ürünü olmasıdır.
Dolayısıyla siz bilinçaltı zihin gücünü kullanarak bu
sorunları düzenleyebilirsiniz.
Bakırköy Duygu Analiz Merkezi’nden Psikolojik Danışman ve Hidnoterapist Tayfun Şahin ile hipnoz yönetiminin ne olduğunu, kullanım alanlarını, insanların hipnozdan neden korktuklarını ve hipnoz yöntemi ile
ilgili merak edilenleri konuştuk.
Hipnoz’un kişinin sorununun çözümüne yönelik olarak
hipnotik trans altında telkinler alması ve bu yolla bilinçaltı
düzeyde bir değişimi yakalaması olduğunu ifade eden
Şahin, insanoğlunun zihin gücünün önemli bir bölümünü
kullanmadığını, hipnozun bu oranı daha yukarılara çekerek
insandaki potansiyel zihin gücünü kişinin istifadesine sunduğunu, bunu da bilinçaltı zihnin dili olan hayal diliyle yaptığını
söyledi.
Hipnoz nedir? Ne değildir? Hipnozda amaç nedir?
Hipnoz, kişinin sorununun çözümüne yönelik olarak hipnotik trans altında
telkinler alması ve bu yolla bilinçaltı düzeyde bir değişimi yakalamasıdır. Hipnozun hedefi dolayısıyla
amacı ise; bilimsel
olarak yapılan nörolojik
araştırmalarda
insanoğlunun zihin
gücünün önemli bir
bölümünü kullanmadığı
tespit edilmiştir. Hipnoz
bu oranı daha yukarılara
çekerek insandaki potansiyel zihin gücünü kişinin
istifadesine sunar. Bunu
bilinçaltı zihnin dili olan
hayal (tahayyül) diliyle
yapar.Hipnozun ne
olduğuna dair özellikle
filmler üzerinden oluşan
yanlış algılamalar var.
Öncelikle hipnoz fantastik, ütopik bir olgu
değildir. Tamamen bilimsel bir metottur. Hipnoz 1958 yılında Amerikan Tıp
Cemiyeti, 1961 yılında ise İngiliz Tıp Cemiyeti tarafından resmi tedavi yöntemi
olarak kabul edilmiştir. Kişinin
iradesini yapan kişiye vermesi,
kişinin kendinden geçmesi
değildir. Girilince çıkamamak
gibi bir durum yoktur. Hipnozla
istemediğiniz bir şeyi söylemez
ve yapmazsınız. Hipnozda bilinç
açıktır, devre dışı değildir. Gece
uykusuyla herhangi bir ilgisi
yoktur. Hipnoz bir gösteri aracı
değildir.
Peki Hipnoterapi ile Hipnoz
arasında bir fark var mıdır?
Hipnozun terapi teknikleriyle
entegre edilerek tedavi amaçlı
kullanılmasıdır hipnoterapi. Hipnoz durumsal bir olgu iken hipnoterapi bu olgunun eşlik ettiği
bir yol haritasıdır diyebiliriz. Terapi teknikleri lisans yahut yüksek lisans düzeyinde eğitimi
gerekli kılar. Yani hipnozu
bilmekle birlikte psikoloji/psikiyatri eğitimi almak gerekir. Hipnoz hangi alanlarda kullanılıyorsa o alanın da eğitimini en
azından kurs düzeyinde almış
olmak birçok avantaj sağlar.
Hipnoz hangi sorun alanlarında bizlere yardımcı olur?
Eğitim alanında, psikolojik sorunlarda, psikosomatik sorunlarda, bağımlıklarda, kilo sorunlarında, cinsel sorunlarda, tıp alanında, ağrısız kadın doğumda,
hukukta, sporda, sanatta, fobilerde, kötü davranış alışkanlıklarında, diş
hekimliğinde, uyku sorunlarında, ağrı kontrolünde, tüp bebek tedavisinde ve
daha birçok alanda kullanılır. Akla şu soru gelebilir kullanım alanları nasıl bu
kadar geniş olabiliyor? Kullanım alanı geniştir çünkü esasında hayatımızdaki
birçok sorun alanı bilinçaltı zihnimizin ürünüdür. Dolayısıyla siz yine
bilinçaltı zihin gücünü kullanarak bu sorun alanlarını düzenleyebilirsiniz.
Hipnoz bu saydığınız sorun alanlarında nasıl bir yol izleyerek yardımcı olur?
Hipnotik transla birlikte yani derin bir bedensel ve zihinsel gevşemeyle birlikte zihnimizin eleştiren, sorgulayan
bilinçli kısmı aşılmış olur. Bu noktada sorunun
çözümüne yönelik telkinler bilince takılmadan direkt
olarak bilinçaltı düzeyde sorgulanmadan kabul görür.
Bilimsel olarak ise şöyle ifade edebiliriz. Beyin hipnotik transta alfa düzeyinde titreşim boyutuna geçer ki
bu uykuya yakın olduğumuz anlarda oluşan beynin
dalga frekansıdır. Bu boyutta bilinç sorgulamaz ve
eleştirmez. Bu boyutta verilen telkinler bilinçaltı
düzeyde kabul görür. Telkinin bilinçaltı düzeyde kabulü seans öncesinde üzerinde konuşularak anlaşılan bir
fikrin, inancın zihnimizin bir parçası haline gelmesi
demektir.
Kimler hipnoza giremez ya da kimler daha kolay girer?
Kimlerin giremeyeceğini ortaya koyarsak kimlerin girebileceği
de ortaya çıkmış olur. İletişime geçilemeyecek derecede zeka
geriliği olanlar, bunamış olan yaşlılar, işitmesinde sorun olanlar, 6
yaşından küçük çocuklar, 75 yaş üstünde yaşlılar, hipnoz olmayı istemeyenler, aşırı kontrolcü ve katı gerçekçi olanlar, hipnoterapistle güven ilişkisini yakalayamayanlar hipnoza (hipnotik transa) giremezler. Bu grupların
dışında kalan herkes hipnoza girer.
Hipnotik Transt’ta insanlar ne hisseder?
Kişiler fiziksel ve ruhsal olarak etkilenimde bulunurlar. Fiziksel
olarak hissedilenler ortaktır. Herkeste solunum, nabız yavaşlar,
beden ağırlaşır, vücutta yer yer uyuşma keçeleşme oluşur. Ruhsal
olarak ise; duygular spesifik olmakla birlikte genel olarak derin bir
rahatlama, gevşeme, dünyadan, stresten kendilerini yalıtılmış hissetme gibi duygular yaşarlar.
Bir kişinin daha kolay hipnoz olması için yapması gereken bir şey
var mıdır?
Rahmetli hocam Dr. Mehmet Ayvacı’nın bu noktada belirttiği 4İ
Kuralı vardır. Bu kurallar bir kişinin hipnozdan rahatlıkla yararlanmasını sağlar. Bunlar 1. İhtiyaç (sorun alanı) 2. İnanç (sorunun
çözümüne ve hipnoza) 3. İstek (hipnoza girmeyi istemek) 4. İtimat
(yapan kişiye karşı). Kişi hipnozla ilgili temel olarak bilgilendirilir ve
bu 4 madde karşılık olarak sağlanırsa çok kolay ve rahat bir şekilde
hipnoz gerçekleşir.
Hipnozu kimler uygular ya da uygulamalıdır?
Hipnozun kullanım alanları geniştir. Kişinin sadece hipnoz eğitimi
almış olması yeterli değildir. İlke olarak hangi alanda kullanılacaksa o
alanda eğitim alınmış olunması uygulamaların niteliğini belirler. Henüz
Sağlık Bakanlığı bu konuda yasal bir düzenlemeye gitmedi fakat hipnoz
talebinde bulunacak kişilerin, gittikleri adresteki kişinin üniversite
ya da yüksek lisans eğitimlerine
bakmaları gerekir. Hipnoz teorik
olarak psikoloji ve psikiyatrinin
çalışma alanına girer.
Merkezinizde bilgilendirme ve
uygulama çalışmalarınız var mı?
Şu an merkezimizde daha önceden de yaptığımız Grup Hipnoz
Çalışmalarına başladık. 5’ er
kişilik gruplar halinde yapıyoruz
seansları. Önce katılımcılar hipnozla ilgili temel olarak bilgilendiriliyorlar sonra hipnozu
tecrübe etmeleri bağlamında,
Stresten Arınma ve Rahatlama
amacıyla yaklaşık 40 dakika
süren grup hipnozu seansına
katılıyorlar. Kişiler katılım sağlamak amacıyla merkezimizi
arayıp kayıt yaptırabiliyorlar.
Ayrıca merkezimizde hipnozla
zayıflamak ve iştahsızlığa bağlı
zayıflık sorunu
üzerinde çalışabiliyoruz. Ek
olarak hipnozla
sigara bıraktırma çalışmaları da alanımız içinde.
Bunlar dışında daha farklı bilgiler için www.hipnotelkin.com
ve merkezimizin duyguanaliz.com
web siteleri ziyaret edilebilir.
Yavuz ARPACIK
30
01 KASIM 2011 SALI
Ekseriyetin bulunduğu tespit edilerek birleşim, Meclis 1. Başkan Vekili Hasan Ersoy
tarafından açıldı. Bahar Sunman ve İlknur
Meral’in ayrıca gelmeyen üyelerin izinli sayılmasına oybirliği ile karar verildi. Gündem
okundu, ilçemiz sınırları içinde yer alan
eğitim ve dini tesis alanlarının engellilerin
kullanımına uygun hale getirilmesine dair
verilen önergenin meclis gündemine alınmasının oybirliği ile kabulüne karar verildi.
Eklenmiş haliyle kasım ayı gündeminin oybirliği ile kabulüne karar verildi. Gündem maddelerinin görüşülmesi neticesinde Özel Kalem
Müdürlüğü’nün Van ilinde meydana gelen
deprem felaketi nedeniyle deprem bölgesinden gelecek yurttaşlarımızın barınmasını
sağlayabilmek amacıyla kiralama, gıda alımları yardımlarının deprem bölgesine ulaştırılması için araç kiralanması, personel, araç
görevlendirilmesi, deprem bölgesinden gelecek tüm yardım taleplerini karşılama ve
sadece bu amaçla kullanılmak üzere Belediye
Başkanı Ateş Ünal Erzen’e harcama yetkisi
verilmesine dair başkanlık teklifinin oybirliği
ile kabulüne, Mali Hizmetler Müdürlüğü’nün
11.02.2011 tarih ve 14 nolu meclis kararı ile
alınan 12 milyon TL’lik borçlanma talebinin
iptaline dair başkanlık teklifinin oybirliği ile
kabulüne, Mali Hizmetler Müdürlüğü’nün
5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 68. maddesinin d bendine istinaden 5 milyon liralık
borçlanma talebine dair evrakın Bütçe Plan
Komisyonu’na havalesinin oybirliği ile kab-
KASIM 2011
BELEDÝYE MECLÝSÝ’NDE
NELER GÖRÜÞÜLDÜ
ulüne karar verilerek birleşim meclis 1.
Başkan vekili hasan Ersoy tarafından
02.11.2011 Çarşamba günü saat 16:00’da
toplanmak üzere kapatıldı.
02 KASIM 2011 ÇARŞAMBA
Ekseriyetin bulunduğu tespit edilerek birleşim meclis 2. başkan vekili Cavit Ganiç
tarafından açıldı. Uğur Özhabeş, Bahar Sunman, İlknur Meral, Semih Cemali, Elif
Arıkancan ve gelmeyen üyelerin izinli sayılmasına oybirliği ile karar verildi. Geçen birleşime ait zabıt özeti okundu, oybirliği ile
kabul edildi. Gündem maddelerinin
görüşülmesi neticesinde, 1- İnsan Kaynakları
ve Eğitim Müdürlüğü’nün belediye ve bağlı
kuruluşları ile mahalli idare birlikleri norm
kadro ilke ve standartlarına dair yönelik
gereği 2 adet memur dolu kadro derece
değişikliğine dair başkanlık teklifinin oybirliği ile kabulüne, 2- Yazı İşleri Müdürlüğü’nün 2012 mali yılı evlendirme müdürlüğü ücret tarifesine dair evrakın tarife
komisyonuna havalesinin oybirliği ile kab-
ulüne karar verilerek birleşim Meclis 2.
Başkan Vekili Cavit Ganiç tarafından
03.11.2011 Perşembe günü saat 16:00’da
kapatıldı.
03 KASIM 2011 PERŞEMBE
Ekseriyetin bulunduğu tespit edilerek birleşim Meclis 2. Başkan Vekili Cavit Ganiç
tarafından açıldı. Bahar Sunman ve
gelmeyen üyelerin izinli sayılmasına oybirliği
ile karar verildi. Geçen birleşime ait zabıt
özeti okundu, oybirliği ile kabul edildi. Gündem maddelerinin görüşülmesi neticesinde,
1- Mali Hizmetler Müdürlüğü’nün belediye
başkanlığımıza ait giderleri karşılamak üzere
yurt içi bankalardan 30 ay vadeli 5 milyon Tl
kredinin kullanılabilmesi için İller Bankası’ndan teminat mektubu alınılmasına dair
başkanlık teklifinin 3 ret oya karşın oyçokluğuyla kabulüne, 2- İlçemiz sınırlarında yer
alan eğitim ve dini tesis alanlarının
engellilerin kullanımına uygun hale getirilmesi ile ilgili verilen önergenin Engelliler
Komisyonu’na havalesinin oybirliği ile kabulüne, 3- Mali Hizmetler Müdürlüğü’nün
5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 68. maddesi d bendine istinaden 5 milyon TL borçlanma talebine dair Bütçe Plan komisyonu
Raporu’nun 3 ret oya karşın oyçokluğuyla
kabulüne karar verilerek birleşim, Meclis 2.
Başkan Vekili Cavit Ganiç tarafından 05
Aralık 2011 Pazartesi günü saat 16:00’da
toplanmak üzere kapatıldı.
Meclis oturumlarýnýn tamamýný gazetemizin
www.atakoygazete.com.tr
sitesini ziyaret ederek okuyabilir ve sesli olarak dinleyebilirsiniz.
CHP İBB Meclis Grubu
İETT’NİN BÜTÇE VE PERFORMANS PROGRAMINA GEÇER NOT VERMEDİ
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB)
Meclisi’nin 2011 yılı Kasım ayı toplantılarının 21 Kasım Pazartesi günkü birleşiminde İETT Genel Müdürlüğü 2012 Yılı Bütçe
ve 2012 yılı Performans Programı raporları
görüşüldü.
İETT Genel Müdürü Hayri Baraçlı bir sunum
gerçekleştirerek yaptığı konuşmada gerçekleşen ve gerçekleştirilecek olan çalışmalardan bahsetti.
Birleşimde, Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
olarak görüşülen raporlar üzerine CHP İBB
Meclis Grubu adına Başakşehir ve İBB Meclis
Üyesi Serdar Bayraktar, İBB Meclis kürsüsünde
meclis üyelerine hitaben görüş ve eleştirilerini
şöyle sıraladı; “Bugün 2 milyon 800 bin araç
İstanbul trafiğinde seyir halinde, 10 yıl sonra
da İstanbul trafiğinde 5 milyon araç olacak,
en az 125 kilometrekare karayolu alanına
ihtiyaç duyulacak. 2005 yılından bu yana
özelleştirilmesi planlanan İETT'de sona gelinmiş gibi. Kiralanan hatlardaki koordinasyon
ve üst denetim yetkisi yine kendisinde olsa da
bu konuda fiili olarak İDO gibi blok satış yöntemiyle satılamayan İETT’nin ekonomik anlamı
ve temel özellikleri özelleşmiş olacak. Aynı
ihtiyaç için iki ayrı sunucudan (Phileas, Capacity) iki ayrı marka araç alınarak Kamu İhale
Kanunu ihlal edilmiştir. Söz konusu alımların
yapıldığı dönemde karar vericiler üzerinde
baskı oluşturabilecek nitelikte genel müdür
ataması yapılmamış, Genel müdürlük
makamı vekaleten temsil edilmiştir. Satın
almaları takip eden dönemde genel müdürlüğe atama yapılmıştır. Metrobüs kapasitesini artırmak için 15 saniye aralıklarla
araçların sefere gönderilmesi, kaza risklerinin alınması anlamına gelmektedir.
Araçlar arası süre değerinin acilen doğru
değerlere getirilmesi gerekmektedir.
Ulaşımda enerji tercihimiz, ulaşımda ana
kavşağımızdır. Benzin ve dizel gibi ithal
ettiğimiz pahalı yakıt yerine ucuz doğa dostu
doğal gazın kullanım oranının artmasını
sağlayacaktır. Yüksek ve orta ölçek ulaşım
hatlarında devreye alınacak raylı sistemler
ve elektrikli otobüsler ile ekonomiklik daha
da artırılacaktır. İETT’de kurumsal yapıda
sorunlar var. Murakıp seçimlerinde siyasi kimlikten uzak kişilerin bu göreve seçilmelerinde
fayda olduğunu düşünüyoruz. İETT genel
uygulamalarında birçok sorun var. İETT’de
işlerin taşerona ihale edilmesi ile ortaya çıkan
yetkinleşme sorunu giderilmelidir. Bu, bakım
ve onarım işlemlerinin, gereken yatırımlar
yapılarak, tecrübeli ve yetişmiş elemanlarca
kendi bünyesinde yapılması sağlanmalıdır.
İETT ve uygulamaları ile ilgili basında birçok
şikâyet görmekteyiz ve bunların bir kısmı da
tarafımıza gelmektedir. İETT toplu taşıma
ücretlerine son yapılan zamlar İstanbul
halkının günlük yaşamında önemli bir yük
oluşturmuştur. Son zamlarla birlikte neredeyse
şehir içi özel servis fiyatlarına denk gelen
aylık mavi kart ücretleri belirlenmiştir. Sınırlı
kullanımlı elektronik bilet; BİRgeç, İKİgeç,
BEŞgeç ve ONgeç fiyatları hem yüksek belirlenmiş, hem de uygulamada sorunlara neden
olmaktadır. Güzergah ve araç belirlemelerinde hatalı olunduğu, yolculuk taleplerine uygun sayı ve araç belirlenmediği, İETT’nin bazı semtlere yaptığı sefer saatlerinin
akşam erken saatlerde sona erdiği veya çok
seyrekleştiği, bu boşluğu dolmuş gibi ulaşım
açısından pahalı olan araçların doldurduğu
biliniyor.”
31
Gelişen Tıp Bilimi ve Teknolojisi ile
ESTETİK CERRAHİ’DE DEVRİM
Gelişen tıp bilimi ve teknolojisi insanların güzelleşmesinde
sözcüğün tam anlamıyla bir “devrim” yapmıştır. İnsanların,
doğal halleriyle yetinmeyip kendilerini daha güzel göstermek
ya da ufak tefek kusurlarını az çok örtmek, gizlemek gibi son
derece insanca bir kaygıdan kaynaklanan makyaj, bu yolda
bir yana bırakılmadan, aşılmıştır. Zira günümüzde maddi
olanakları elverdiği takdirde kadınlar, artık büyük burunlarını
makyajla küçük göstermeye ya da
kırışıklıklarını birtakım kremler altında gizlemeye, sarkık göğüslerini
askılar ve sutyenlerle kaldırmaya
gerek duymadan, bir başka deyimle yüzlerinde ve vücutlarında
yüzeysel bir iki düzeltimden öteye
gitmeyen önlemlerle yetinmeden
sorunu kökünden çözmenin yolunu
tutmaktadırlar: bir estetik müdahale ile kemerli bir burnu kalkık bir
burna dönüştürmek, deriyi gerdirerek kırışıklıkları yok etmek,
ameliyatla göğüsleri dikleştirmek...
Artık bedelini ödedikten ve
cesaret ettikten sonra kolayca
gerçekleştirilecek işler arasına girmiştir.
İnsanlar çirkinliğe katlanmak istememekte, fiziksel kusurlarıyla
barış içinde birarada yaşamaktansa ellerinde olanak olduğu
takdirde güzelleşmek üzere plastik
cerrahi ya da estetik cerrahi doktorlarının bıçağı altına yatmakta
pek duraksamamaktadırlar.
Estetik cerrahinin bu derece
yaygınlık kazanması kuşkusuz
zamanımıza özgü bir durumdur. Ancak insanlar çok eski
zamanlardan beri vücutlarının belli organlarını yaygın güzellik
anlayışına göre yeniden biçimlendirmek istemişlerdir. Afrika’da kadınların kulaklarına ağırlık takarak kulak memelerini
büyütüp sarkıtmaları, Çin’de kadınların ayaklarının küçük
kalması için belli bir yaştan başlayarak yani henüz büyüme
çağında iken kızların özel ayakkabılar giymeye zorlanmaları ilk
“estetik müdahaleler”e örnek gösterilebilir. Tam anlamıyla
“cerrahi estetik müdahale” ya da “plastik cerrahi müdahale”
de yine oldukça uzun bir geçmişe dayanır.
Bu alanda bilinen ilk uygulama Antik Çağ’da Hindistan’daki
Susrutalara aittir. O devirde esirlerin burnu kesilirdi. Susrutalar ise bu kesik burunları onararak tarihin bilinen ilk plastik
cerrahi uygulamasını başlatmış oldular. Bu tür ameliyatlar
sonradan Hindistan’dan Mısır’a geçti. Fakat tıp tarihi uzmanları bilimsel anlamda ilk plastik carrahi uygulamasının 16.
yüzyılda italya’da Gaspare Taeliacozzi tarafından başlatıldığını
ve koldan buruna doku aktarılarak gerçekleştirildiğini öne
sürüyorlar.
Çok uzun bir aradan sonra plastik cerrahi yine Avrupa’da I.
Dünya Savaşı yıllarında önemli bir aşama yapmıştır. Özellikle
Fransız Hyppolyte Morestin, yüz yaralarını onarmada gösterdiği başarıyla büyük bir ün kazanıyor. Amerika’dan S.
Kazancıyan, İngiltere’den H. Gillies gibi doktorlar Morestin’in
yanında bir süre staj yaptıktan sonra ülkelerine dönerek plastik cerrahi uygulamasının yaygınlık kazanmasına hizmet ediyorlar. II. Dünya Savaşı da bu cerrahinin gelişmesi için
kuşkusuz çok uygun bir ortam oluşturuyor. 1950 yıllarından
sonra ise plastik cerrahi yara-bereyi onarmaktaki daha ileri bir
aşamaya sıçrayarak kusurlu ya da kusurlu sayılan organları
güzelleştirmeye yönelik bir uygulama içine giriyor ve bugünkü
anlamıyla “estetik cerrahi” doğmuş oluyor.
Günümüzde artık popüler hale gelen estetik ameliyatları
hakkında Plastik Rekonsrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Hanife
Akınoğlu ile konuştuk.
Öncelikle plastik cerrahi ve estetik cerrahi nedir?
Plastik ve estetik cerrahi insanlarin fiziksel görünümlerinde
iyileştirici, tamamlayıcı ve de onarıcı ve aynı zamanda sağlıklarında iyileştirme için bir ihtiyaca cevap vermek üzere ortaya
çıkmış uzmanlık dalıdır.
Günümüzde medyanın sunduğu güzellik anlayışı insanların estetik yaptırmasını ne kadar etkiliyor?
Günümüzde medyadan güzel insan tanımları, o dönemin
popüler güzellikleri ile popüler olarak sunulan insanların fiziksel
benzerliklerinin ön plana çıkarılması ile insanları etkilemekte.
Popüler insanların göğüs büyüklüğü, çirkin ya da guzel yaşlandı, boynu sarktı, yaşlandı artık aranmıyor, estetik yaptırdı
işleri açıldı, güzelliği ile başdöndürdü tarzı haberlerin hemen
hemen medyada alması her yaş kesinimini etkilemekte.
Bayanların zaten kendine bakma eğilimi olmakla beraber
erkeklerin bu tarz haberlerin de etkisi altında kaldığı ve de ona
göre değerlendirme yaptığı,
eşlerinden partnerlerinden daha
bakımlı olması beklendiğini bize
başvuran hastalarda gözlemliyorum.
Kısaca medya güzellik anlayışını çok
yaptığı ve ön plana çıkardığı haberler ile çok etkili.
Türkiye’de estetik ameliyatları ile
ilgili son zamanlarda artma söz
konusu mu?
Kesinlikle artış söz konusu, hatta
yayınlar nedeniyle yeni çıkan teknik
ya da operasyonlar ile dahi böyle
birşey çıkmış öğrenmek ve de yaptırmak istiyoruz diyerek daha cesur,
daha yeniliğe açık insanımız. Çoğu
hasta konuya hakim olmak için
internetten ilgili ameliyat videosunu
bile izlediklerini söylüyor. Benim
gözlemim artışın her yaş grubunda
özellikle de beylerde daha cok
olduğu. Medyanın da teşviki ile
insanlar estetik yaptırmanın utanılacak ya da saklanacak birsey
olmadığını daha rahat bir şekilde
düşünmekte. Bir de bakımlı ve de
güzel insanların sosyal ve özel hayatta daha çok şanslı
olduğu gözlenmekte ve de bu şekilde sunulmakta.
Tıp bilimi ve teknolojisi estetik cerrahide ne kadar gelişti?
Tıp bilimi son çeyrek yüzyılda teknoloji ile birlikte hızla gelişti
ve de hızla gelişmeye devam etmekte. Öyleki herkes kendi
uzmanlığı ile ilgili ilerlemeleri bile belli bir konuda uzmanlaşarak daha iyi, ancak, takip edebilecek durumda. Ben buna
özet bir cevap vereyim. Eskiden yılda, plastik cerrahide, belli
birkaç genel kongre olurken şimdi tek bir konu üzerinde bile
yılda birkaç kongre yapılıyor. Kasım ayının 25’inde sadece
genital-cinsel organ estetiği konulu bir toplantıya katılıyorum,
başka konu yok bu toplantıda . Çünkü sadece bu konu ile ilgili
anlatılacak cok detay var.
İnsanların estetik yapma nedenleri nelerdir? Daha çok
sosyal baskılar mı?
Ben insanımızın artık daha
özgür olduğunu
güzelleşme isteğinin
zaten mevcut olduğunu
düşünüyorum. Yalnız kilo
aldı diye, göğsü sarktı
diye, kırışıklığı arttı diye
ya da saçı döküldü diye
zaten mutlu olduklarını
gözlemlemiyorum. Belki
çevrelerinden gelen talepler cesaretlerini arttırmak ve de kararsızlıklarını
sonuçlandırmak için
yardımcı olabilir. Bir de
hiç bir hekim isteksiz ya
da mutsuz ameliyata
gelen hasta görmek istemez, güzel sonuç alamayacağımızı düşünürüz, sosyal baskıyı
hissettiğimiz an da hastayı daha sağlıklı değerlendirmek isteriz, ameliyata hazır mı değil mi diye.
Son dönemde popüler olmaya başlayan estetik cerrahide
ne tür ameliyatlar yapılıyor?
Aslında popülaritesini hiç kaybetmeyen ameliyatlar liposakşın,
göğüs büyütme ve de burun ameliyatları iken genital bölgeye
yönelik ameliyatlar gittikçe daha cok ilgi cekiyor, insanlar
diğer ameliyatları ile birlikte genital bölgeye de ameliyat yapılmasını artan taleple tercih ediyor. Çünkü bu bölge ile ilgili
şikayetlerinin de çözülebileceği ve aslında bir sorunlarının
olduğunu bilgilendirmeler ile farkına varmaktadırlar.
Estetik ameliyatlar yaşlanmanın önüne geçer mi? Kimi
insanlar estetik müdahale ile 25 yaş birden gençleşebileceklerini düşünmektedir? Bu mümkün mü?
Estetik amliyatlar yaşlanmanın önüne geçmez ama geciktirir
ya da daha güzel yaş geçirmeye yardımcı olur. Daha
özgüvenli, aynalar ile barışık bir sürecin devamında yardımcı
olur. Gerekli alanlara; gerekli ve zamanında müdahale ile tabiki
gençleşmek mümkün ama ne kadar yaş geri gidilebileceği
operasyonun sonuçları ve cilt kalitesi ile değerlendirilebilir.
Estetik müdahele sonrasında beklenen, istenen sonucun
alınmaması gibi bir durum söz konusu mu? Bu doktorun
yeteneksizliği mi yoksa başka nedenler de var mı?
Estetik ameliyat öncesi hastanın beklentisi ve doktorun neler
yapabileceği ve hedeflenen sonuçtan uzaklaştırabilecek riskler
etraflıca ve dikkatlice değerlendirilmeli ve taraflar çekinmeden
açıkça beklenti ve düşüncelerini paylaşmalıdır. Aksi takdirde
elde edilen ve beklenti arası fark açıkça ifade edilemeden
ortaya çıkar. Hiç bir doktor hastasını mutsuz etmek istemez
ve yapılamayacak bir şey için hastasına vaatte bulunmak istemez.
Estetik cerrahide en zor ameliyat hangisidir?
En zor ameliyat doktor için tecrübesinin az olduğudur. Benim
buna kişisel cevabım hastanın zor olduğu ve tam bir diyalog
kuramadığım hastalara, yapılan bırakın ameliyat en basit
işlem botox dahi benim için çok zor olur.
Estetik ameliyatlar nerelerde, kimlere yapılmalıdır?
Estetik ameliyatlar tam teşekküllü bir hastanede ve tabiki hastanın iyi bir sonuç alabileceği herkese yapılabilir. Ameliyat
talebi ile gelen herkese değil de bundan iyi bir sonuç alabilecek ve de gerçekten doğru bir talep olduğu tespit edilen, bu
ameliyatı olmasında sakınca olmayacak kişilere yapılabilir.
Estetik ameliyatları ile ilgili bilinen yanlışlar nelerdir?
En çok karşılaştığım yanlış düşünceler estetik ameliyatların
yaşlanmayı önlediği, kilo alıp vermede ciltte bozulma olmayacağı, herkesin istediği şartlarda ameliyat olabileceği gibi
düşünceler mevcut.
Son olarak mesleğinizle ilgili yaşadığınız sıkıntılar var mı?
Neler?
Kesinlikle her mesleğin problemleri vardır. Bizde ise insanların
sosyal ve özel hayatlarındaki başarıları görselliğe bağlayanların çoğunlukta olduğu bir kesim başvurduğunda sorunlarımız
artmaktadır. Benim kişisel gözlemim hastaya ameliyat öncesi
defalarca ameliyatın riskleri anlatıldığında bunun yeterince ve
ciddiyetle algılanmaması. Bizim elimizde ne sihirli bir değnek
ne de sorunsuz sonuca götürecek ilahi bir güç ve garanti belgesi mevcut.
Birde son yıllarda estetik
cerrahi eğitimi almayan
ama çeşitli sertifikalar ile
kendilerini estetik ameliyatlar ya da girişimler
konusunda uzman
gösterenlerin
ayırdedilemediğini görüyoruz. Bu kişilerin yaptığı
ameliyat ya da uygulamalardan sonra kötü
sonuçlar estetik facia
olarak sunuluyor. Başka bir
gözlemim de doktoru ile
farklı konuşup ya da farklı
ameliyat olup sansasyon ya
da uyanıklık için konuşulanları unutup karalama yapan
insanların, aklı selim bir şekilde değerlendirilemediği
medyanın istediği gibi yayın yaptığını gözlemliyorum. Hiçbir
doktor hastasının ne ölmesini ne de
mutsuz olmasını ister, hastanın doktoru
ile ne kadar iletişim, nasıl bir iletişim
kurduğu ve hastanın şartları değerlendirilmeden yanlış bilgilenmeler ve
etki altında kalmalar olmaktadır.
( Arzu BERATOĞLU )
TEKNOLOJÝ DÜNYA SI
GÖKHAN ATAMER
[email protected]
E-KİMLİKTE SON AŞAMAYA GEÇİLDİ
TÜBİTAK'ın Ar-Ge sürecini tamamladığı akıllı kimlik kartlarının kullanıma girmesiyle Türkiye'de pek
çok hizmette ''tek kart-tek şifre dönemi'' başlayacak. Yeni kimlik kartlarıyla e-devlet kapsamında
tüm işlemler yapabilecek, e-imza atılabilecek,
ATM'lerden para çekilebilecek, kart pasaport
olarak da kullanabilecek. Bolu'daki pilot uygulamanın tamamlanmasıyla elektronik kimlik kartları,
e-dönüşüm Türkiye İcra Kurulu'nun alacağı karardan sonra, bir yıllık geçiş sürecinin ardından üç yıl
içinde tüm Türk vatandaşlarının kullanımına
sunulacak. TÜBİTAK BİLGEM UEKAE'de tamamen
Türk mühendislerin 5 yıllık Ar-Ge çalışmasında
sona geldiği akıllı kimlik kartlarının tanıtımı
TÜBİTAK'ın Gebze yerleşkesinde yapıldı. TÜBİTAK
e-kimlik proje yöneticisi Oktay Adalıer, gazetecilere yaptığı sunumda, elektronik kimlik kartlarının Ar-Ge alt yapısı ve gelinen son aşamaya
ilişkin bilgiler aktardı. Adalıer, halen kullanımdaki
nüfus cüzdanı uygulamasına 1976'da geçildiğini
anımsatarak, Türkiye'nin geçeceği elektronik sistemle yeni bir dönemin başlayacağını söyledi.
2006 yılında Türkiye Araştırma Alanı (TARAL) projesi olan e-kimlik projesinin, TÜBİTAK BİLGEM
UEKAE tarafından Ar-Ge çalışmaları, pilot uygulama ve yaygınlaştırma çalışmalarında sona
gelindiğini bildirdi. Bu süreçte yapılan Ar-Ge
faaliyetleri sonunda, TC Kimlik Kartının görsel
tasarımının yapıldığını ve üzerinde bulunacak
güvenlik tedbirlerinin belirlenerek uygulamasının
gerçekleştirildiğini anlatan Adalıer, ayrıca kartın
güvenliği için özgün bir akıllı kart çipi ve milli akıllı
kart işletim sisteminin (AKİS) de geliştirildiğini
söyledi. e-kimlik kartının, standart kart okuyucularla kullanılabileceğini dile getiren Adalıer, ayrıca
kamusal kullanım amacıyla Güvenli Kart Erişim
Cihazlarının da geliştirildiğini anlattı. Adalıer,
vatandaşların akıllı kartları nerelerde kullanacaklarına ilişkin şu bilgileri verdi: ''Vatandaş elektronik
ortamda kimlik doğrulama yapılabilecek. TC Kimlik kartıyla tek kart-tek şifre dönemine geçilecek.
Hastane, banka, noter, internet, kredi kartları hariç
master ve visa kartı gibi her alanda kullanılabilecek. Kimlik sahteciliğinden kaynaklanan vatandaş
mağduriyeti önlenecek. e-Devlet kapsamında
sunulan hizmetlere evlerden ve iş yerleri de dahil
internetin bulunduğu her yerden kimlik kartıyla
güvenli şekilde erişilebilecek. Bu erişim, bilgisayarlar üzerindeki kart okuyuculardan ya da taşınabilir kart okuyucuları aracılığıyla yapılabilecek.
Kimlik kartıyla e-imza kullanılabilecek. Kimlik
kartı, vizesiz gidilen ülkelerde seyahat belgesi
olarak kullanılabilecek. Yani elektronik pasaport
özelliğine sahip olacak. Ancak vize gerektiren
ülkeler için elektronik pasaport alınması ihtiyacı
bulunacak.'' Oktay Adalıer, akıllı kimlik kartlarına
damar ve parmak izinin yanında avuç içi damar izi
ATAKÖY
ile iris tanıma özelliklerinin eklenmesi için de çalışmalar yürüttüklerini sözlerine ekledi.
APPLE KURUCULARINDAN
WOZNIAK İSTANBUL’DAYDI
Turkcell Teknoloji Zirvesi, teknoloji ve iş dünyasından önde gelen 50’yi aşkın konuşmacının
katılımıyla gerçekleşti. Etkinliğin yıldızı elbette
Apple'ın kurucu ortaklarından Steve Wozniak'tı. Bu
yıl ikincisi düzenlenen zirvenin açılış konuşmasını
yapan Turkcell CEO'su Süreyye Ciliv, mobil iletişim
gündelik hayatımızı olduğu kadar iş yapış biçimlerimizi de değiştirdiğini, daha düne kadar hayatımızda olmayan bulut bilişime ayak uyduran kişi
ve firmaların rekabette öne geçtiğini söyledi. Ciliv,
Turkcell'in 27 bin 200 baz istasyonuyla en geniş
ağa sahip olan mobil operatör olduğunu, bu istasyonların 9 bin 100'ünün 3G aktarım özelliği
taşıdığını belirtti. Ciliv, "Bugün tüm dünyada 1.5
milyar internet kulalnıcısı var. Bu rakam izleyen
beş yılda beş katına çıkacak. Çünkü herkes mobil
cihazlardan internete bağlanacak. 2009'dan
bugüne mobil cihazlarla yaratılan veri transferi 36
kat arttı. Bunun 2015'e kadar bir 10 kat daha artacağı tahmin ediliyor. Bu veri transferinde de başrol
videoda olacak." dedi.Ciliv'in ardından sahneye
çıkan, Apple'ın kurucu ortaklarından Steve Wozniak, öğrencilik yıllarından başlayarak bilgisayarla
nasıl tanıştığını ve kendi bilgisayarını nasıl
geliştirdiğini oturumdakilerle paylaştı. Silikon
Vadisi'nde büyüdüğünü söyleyen Wozniak, o tarihlerde çok pahalı olan bilgisayar teknolojisiyle
amatörde ilgilenmeye başladığını, kendi bilgisayarını yapabilmek için Stanford Üniversitesi'ndeki
laboratuardan yararlandığını belirtti. Geçtiğimiz ay
yaşamını yitiren şöhretli işadamı ve yenilikçi Steve
Jobs'la birlikte çalışmaya gençlik yıllarında
başladıklarını hatırlatan Wozniak, "Jobs'la iyi
arkadaştık. Farklı yönlerimizle birbirimizi tamamlıyorduk" diye konuştu.
45 OPERATÖR
NFC’Lİ SIM KARTLAR İÇİN ANLAŞTI
Aralarında AT&T, T-Mobile, Verizon, China Mobile,
China Unicom, Vodafone ve Telefonica gibi dünya
devlerinin bulunduğu operatörler önümüzdeki
birkaç yıl içinde NFC destekli SIM kartları müşterilerine sunmaya başlayacak. Konu ile ilgili açıklama yapan GSM Birliği Başkanı Franco Bernabe bu
adımın, güvenli mobil ödemeler için büyük önem
taşıdığını kaydederken, çok sayıda yeni uygulamanın da yaygınlaşmasını sağlayacağını bildirdi.
Bernabe açıklamasında mobil bilet, otel odası ve
araçlara güvenli erişim gibi birçok uygulamanın
NFC ile yaygınlaşacağını belirtti. Strategy Analytics'in araştırmasına göre 2016'ya kadar 1,5 milyar
SIM tabanlı NFC destekli cihaz satılacak. ABI
Research ise 2016 yılına kadar üretilecek satış terminallerinin yüzde 85'inin NFC destekli olacağını
belirtiyor.
CALL OF DUTY YİNE REKOR KIRDI
Dünyanın en popüler bilgisayar oyunlarından Call
of Duty (COD) serisinin yeni sürümü Modern Warfare 3, dağıtımla ilgili sorunlara karşın ilk beş
günde satış rekoru kırdı. Kanlı savaş oyununun
dağıtımcısı Activision'ın açıkladığına göre MW3
sürümü, piyasaya sürüldükten sonraki ilk beş
günde tam 775 milyon dolarlık satış yaptı. Böylece
oyun, beş günlük satış rakamları bazında
dünyanın en hızlı ve çok satan oyunu konumuna
yükseldi. Daha önce satışa sunulan CoD: Black
Ops, sahibine aynı sürede 650 milyon dolar
kazandırırken, Modern Warfare 2'de bu rakam
550 milyon dolardı. Infinity Ward tarafından
geliştirilen Modern Warfare 3'te oyuncular, Modern
ÝMTÝYAZ
GENEL
Taner SAHÝBÝ,
KÜÇÜKTEPE
Hukuk Danýþmaný: Av.
YÖNETMEN
VE SORUMLU YAZI ÝÞLERÝ MÜDÜRÜ
Ofset Baský ; ÜNÝFORM
Özcan ATAMER
Renk Ayýrým; FÝLMEVÝ
Haber Koordinatörü
AYLIK BÖLGE
GAZETESÝ
Ýdare
Yeri: Ýncirli Caddesi Yeþilada Sokak No:2/1
Gökhan ATAMER
Ýstanbul
Aylýk Süreli Ferhat
yayýnApt. Kat: 1 D:4 Bakýrköy / Haber
Merkezi
Tel: (0-212) 543 86 64-543 86 65-543 86 47 Fax: 543 86 16
YIL: 19 Sayý: 210 ARALIK 2011
Yavuz ARPACIK
Ataköy Gazetesi, Yurtgün Ýç ve Dýþ Ticaret
A.Þ.
Arzu BERATOĞLU
tarafýndan yayýnlanmaktadýr.
[email protected]
Köþe
yazýlarýndaki sorumluluk,
yazarlarýna
aittir.
GAZETEMÝZ
BASIN AHLAK
YASASINA
Gazetemizde yayınlanan
ilanların
sorumluluğu
ilan sahibine aittir
UYMAYI
TAAHHÜT
ETMÝÞTÝR
Warfare 2'deki senaryoya bağlı kalarak maceraya
kaldığı yerden devam ediyor. Oyunda ABD ve
Avrupa'yı kuşatan Rus güçlere karşı mücadele veriliyor. Oyunla aynı zamanda piyasaya sürülen The
Elder Scrolls V: Skyrim ise beş günde 450 milyon
dolar satış yaptı.
CEZAEVİNE ROBOT GARDİYAN
Güney Kore'de cezaevi gardiyanlarına robotlar
yardım edecek. Robotlar, Mart 2012'de ilk olarak
Pohang şehrindeki cezaevinde çalışmaya başlayacak. Bir aylık deneme başarılı olursa daha fazla
sayıda robot yakın gelecekte 'gardiyan' görevi yapmaya başlayacak. DigitalTrends'in haberine göre
ülkede Adalet Bakanlığı ile işbirliği içinde bu
robotları geliştiren bilim adamları, bunun için 1
milyar won, yani 850 bin dolar harcadı. Daha çok
gece görevinde kullanılacak olan robotlar,
mahkumlar arasında şüpheli davranışları
gözlemleyecek. Robottaki algılayıcılar hücrelerdeki
durum bilgisini alıp görevli amire rapor verecek.
Proje lideri olan Kyonggi Üniversitesi’nden Prof.
Lee Baik-chul, “Ekranlar aracılığıyla koğuşları
denetleyen CCTV’nin aksine, bu robotlar hapishanedeki farklı aktiviteleri analiz etmek ve
olağandışı davranışları tanımlamak için programlandı. Hapishane yetkilileri de robot görevli
fikrinden çok memnun. Çünkü bu onların gece
nöbetlerindeki iş yükünü azaltacak” dedi.
Mahkumlar bu plana daha temkinli yaklaşıyor.
Muhtemelen robotların fiziki olarak çok güçlü olacağı endişesine sahip olan mahkumlar, robotların
farklı silahlarla donanmış olabileceği tedirginliğini
de taşıyor. Ama Lee’nin bu endişelere karşı yanıtı
net: Bu robotlar, ‘Terminator’ değil, görevleri de
mahkumlara şiddet uygulamak değil. Onlar tamamen yardım için var. Bu robotları yapmayı bitiriyoruz, onların insan gibi ve dostane görünmeleri
için de özel bir çalışmamız var.” Bu arada, Güney
Kore’de robotlar sadece cezaevinde çalışmıyor.
Ülkede okullarda da bu yıl sınıflarda öğretmen
robotların testleri yapılmaya başlandı. 1,3 milyar
dolardan büyük bir yatırımla geliştirilen öğretmen
robotlar, özellikle öğrencilere İngilizce öğretmek
için tasarlandı.
MICROSOFT YAHOO’YU ALMAK ÜZERE
Eylül ayında CEO’su ile yollarını ayıran ve bir hayli
zor durumda olduğu bilinen Yahoo’yu satın almak
için Microsoft bir hamle daha gerçekleştiriyor.
Yapılan anlaşmayla Microsoft’un görevlendirdiği
iki finansal kuruluş Yahoo’nun tüm yapısını
inceleyerek yüzde 20′lik hisse alımı ya da şirketin
tamamını satın almanın neler getireceğini incelemeye başladı. BTnet'in haberine göre; KKR ve TPG
Capital şirketlerinin yaptıkları incelemelere göre
Microsoft’un nihai kararını vereceği belirtildi. All
Things D’nin haberinde de Yahoo’nun da bir
başka yatırım şirketi Silver Lake ile anlaşma imzaladığı ve çalışmalar yürüttüğü belirtildi. Geçtiğimiz
ay Microsoft’un Yahoo için 57 milyar doları gözden
çıkardığı iddia edilmişti. 2008 yılında da Microsoft,
Yahoo için 47.5 milyar dolar önermiş, Yahoo teklifi
reddetmişti. Bahsi geçen rakamlar son dönemde
sıkıntılı günler geçiren Yahoo hisse değerlerinin
çok üzerinde bulunuyor. 2009 yılında iki şirket
arasında yapılan anlaşmayla 10 süreyle Yahoo’nun aramalarında Microsoft teknolojilerinin kullanılmasına izin verilmiş, karşılığında da Yahoo’nun reklam gelirinin yüzde 12′si Microsoft’un
olmuştu. Microsoft bu satın almayla Yahoo’nun
arama motorundaki gücünün kullanmanın yanı
sıra katma değerli servislerinden de faydalanmak
istiyor. Daha önce Yahoo’yu satın alamayan
Microsoft’un bu kez anlaşmaya daha yakın olduğu
görülüyor. Ancak henüz iki şirketten de konuyla
ilgili açıklama gelmedi.
Hukuk Danýþmaný: Av. Taner KÜÇÜKTEPE
Av. Öner AYBEK
Ofset Baský : ÜNÝFORM
Renk Ayýrým : FÝLMEVÝ
Ýdare Yeri: Ýncirli Caddesi Yeþilada Sokak No:2/1
Ferhat Apt. Kat: 1 D:4 Bakýrköy / Ýstanbul
Tel: (0-212) 543 86 64-543 86 65-543 86 47 Fax: 543 86 16
Ataköy Gazetesi, Yurtgün Ýç ve Dýþ Ticaret A.Þ.
tarafýndan yayýnlanmaktadýr.
Gazetemizde yayýnlanan yazý ve fotoðraflar kaynak
gösterilmeden kullanýlamaz
Cafe 7 Brasserie Marina Park’ta açıldı...
Ekim ayında Ataköy Marina Park’ta kapılarını
açan Cafe 7 Brasserie; cafe, bar,
brasserie olarak hizmet veren, ev
rahatlığını modern çizgide birleştiren bir mekan...
Sabah saat 07:00'den
gece 01:00'e kadar,
gelen misafirlerini
ağırlayan Cafe 7
Brasserie hakkında İşletme
Müdürü Seda
Şahin’le konuştuk.
8 yıldır turizm
sektöründe çalışan
Cafe 7 Brasserie
İşletme Müdürü Seda
Şahin; Cafe 7
Brasserie’nın her şeyini
kendilerinin yaptığını, iç dekorasyonun kendilerine ait olduğunu
belirterek, “Ev ortamını yaratmaya
çalıştık, misafirlerimiz geldiklerinde evlerindeki
rahat ortamı yaşatmaya çalıştık” diyor ve sözlerine
şöyle devam ediyor; “Ataköy Marina Park, Ataköy ve Bakırköy
halkı için gerçekten başarılı bir yer olacak, en favori yerlerden birisi olacak. Bunun
içinde, Cafe 7 Brasserie olarak yer almak gerçekten bizim için ayrı bir güzel. Diğer yerlerden
farkımız var. Çünkü butik bir yeriz, gelen misafirlerimize ev konforunda, rahat bir ortam sunuyoruz.
İnsanların burada arayıp da bulamayacakları hiçbir şey yok. Geniş bir mönümüz var ki buraya
gelen misafirlerimizde diğer konularda da yardımcı oluruz. Çünkü bizim kriterimiz yok, standardımız yok. Önemli olan gelen misafirlerimizin buradan mutlu ayrılması.”
Lezzetli sohbetlerin adresi Cafe 7 Brasserie,
Dünya Mutfağı ve Türk Mutfağı’nı birleştiren ve Karadeniz pidelerine yer
veren menüsüyle, sıcak dekorasyonu ve samimi ortamıyla keyifli mola olanağını
yaratıyor. Sabahları
kahvaltı yapabileceğiz akşam ise
gelip şarabınızı
içebileceğiniz şık
bir mekan olan
Cafe 7 Brasseria’nın
mönüsünde ise
pidesinden makarnasına, salatasından pizzasına, kokteylerden alkollü içeceklere kadar her şey var.
Fiyatların da diğer mekanlara
göre %40 daha uygun olduğu Cafe
7 Brasserie’ye uğramadan ve bence
Keçi Peynirli Ispanaklı Pidesini denemeden
karar vermeyin...
Bu arada yılbaşı gecesine henüz bir program yapmadıysanız
üzülmeyin. Cafe 7 Brasserie’de saz ve söz üstadları eşliğinde Şef Aziz Usta’nın
nefis menüsüyle limitsiz içki dahil yılbaşı yemeği ve kutlamaları için rezervasyonlar başladı.
Sadece 80 kişilik bu muhteşem gece için erken rezervasyon öneririz. Bilgi için;
Telefon: (0212) 559 33 07
www.cafe7brasserie.com
Arzu BERATOĞLU
33
Bakırköy Kent Konseyi Kadın Meclisi çalışmalarına yeni projeleri ile devam ediyor.
KADIN MECLİSİ’NDEN İKİ YENİ PROJE
Kadın Meclisi’nin, İlçe Milli
Eğitim Müdürlüğü ve Carrefour’un destekleri ile
gerçekleştirdiği “Sana Da
Yasak Mı?” Projesi ile
Bakırköy’de 26 ilköğretim
okulunda 28 bin öğrenciye ÇÖLYAK, PKU ve
diyetli hastalıklar hakkında eğitim verilecek.
Bakırköy Kent Konseyi Kadın Meclisi’nin İsveç Konsolosluğu’nun desteğiyle gerçekleştireceği diğer
çalışma ise “Siyaset Sadece Erkek İşi Midir?”
Projesi. 1 yıl sürecek bu proje kapsamında
Bakırköy’ün 15 mahallesinden 2’şer kadın belirlenecek ve toplamda 30 kadına politika eğitimi
verilecek. Bu projenin amacı ise 2014 yılında
yapılacak yerel seçimlerde bu kadınların siyasette
yer almalarını sağlamak olacak.
“SANA DA YASAK MI?”
Proje kapsamında Bakırköy’deki 26 ilköğretim
okulunda 28 bin öğrenciye ÇÖLYAK; PKU ve diyetli
hastalıklar hakkında eğitim verilecek. Proje kapsamında ayrıca okul kantinlerinde diyetli öğrenciler için meyve ve
glütensiz ürünlerin de yer
alması
sağlanacak.
Kadın
Meclisi’nin, İlçe
Milli Eğitim
Müdürlüğü ve
Carrefour’un
destekleri ile
gerçekleştireceği
proje hakkında
Bakırköy Kent
Konseyi Kadın
Meclisi Başkanı
Yrd. Doç. Dr. Meltem Ünal Erzen’den bilgi aldık.
Sayın Erzen, Sana Da Yasak Mı? isimli bir projeye
daha imza atıyorsunuz. Projenin tanıtımı için
Bakırköy’ün çeşitli noktalarına asılan afişler insanların dikkatini çekiyor. Proje hakkında bilgi verir
misiniz?
Projemiz ÇÖLYAK, PKU ve diyetli
hastalıklar hakkında toplumun bilinçlenmesini sağlamak. Bunun
içinde ağaç yaş iken eğilir
düşüncesi ile ilköğretim okullarında bu çalışmayı başlattık.
Bakırköy’deki 26 ilköğretim okulunda bu bilinçlendirme çalışmalarını yapacağız. Toplumun bilinçlenmesi her alanda olduğu gibi
bu alanda da çok önemli. Çünkü
Türkiye’de her 100 kişiden biri
ÇÖLYAK hastası ve 700 bin
çölyaklı, 15 bin PKU’lu var. Her yıl
400-500 çocuk PKU’lu doğuyor.
ÇÖLYAK ve PKU metobolitik
hastalıklar ve genetik özellik taşıyor. Doğuştan gelen hastalıklar
ama ÇÖLYAK çok sonrada çıkabiliyor. PKU hastalığı sadece
doğumda topuktan alınan bir
damla kanla ortaya çıkıyor. PKU
hastası eğer doğru beslenmezse,
diyet yapmazsa bir süre sonra
zeka geriliğine neden oluyor ve
zeka geriliği gittikçe ağır bir vaka haline geliyor.
ÇÖLYAK hastalığı da diyet yapılmazsa ince bağırsakların reaksiyonu sonucu bağırsak kanserine yol
açabiliyor, kalp krizine, deri dökülmelerine neden
olabiliyor. ÇÖLYAK hastalarının glütensiz beslenmesi, PKU hastalarının da süt ve et ürünlerinden
uzak durması gerekiyor. Ama maalesef Türkiye’de
bu tür hastalıklara yönelik ürünleri bulmak çok
kolay olmuyor. Biz bu proje ile aynı zamanda bu
ürünlerin yayılmasını da sağlamayı amaçlıyoruz.
Örneğin hayatı boyunca diyet yapmış ÇÖLYAK
hastası bir gencin askere gitmesiyle her şey alt üst
oluyor. Diğer bir taraftan bu insanlar doğum günü
kutlayamıyorlar. Özel pastalar yaptırmaları
gerekiyor. Hep kısıtlamayla hayatlarını devam
ettiriyorlar. Önümüzdeki dönemde bu hastalıklar
konusunda bilinç oluşturmak için bir kampanyaya başlıyoruz. Bakırköy’deki ilköğretim
okullarında eğitim gören öğrencilerin
bilinçlenmesi için çalışacağız. Ayrıca bu
öğrencilerin velilerine ve okul yöneticilerine yönelik çalışma da
yapacağız.”
Peki okullardaki bilinçlendirme
çalışmaları doğrultusunda neler
yapacaksınız?
Proje kapsamında öğrencilerin yaş
gruplarına göre hikaye kitapları,
çizgi filmler hazırlattık. Öğrencilerimizin velilerine yönelik konu ile ilgili
CD’ler ve broşürler hazırlattık. Öğrenciler bu bilinçlenme kampanyası sonucunda aralarında ÇÖLYAK veya PKU hastaları
var ise hem onlara karşı daha anlayışlı olacaklar hem de ileride kendileri anne baba olduklarında bu hastalıklar hakkında daha bilinçli olmuş
olacaklar.
Proje kapsamında
öğrenci, veliler ve
okul yöneticilerine eğitim verileceğini belirttiniz.
Bu proje kapsamında ulaşacağınız kişi sayısı
nedir?
Bakırköy’de 26
ilköğretim okulunda 28 bin
öğrenci, veliler ve
okul yöneticileri
ile birlikte toplam
80 bin kişiye ulaşacağız. Ulaşacağımız 80 bin kişi
bir tanıdığına bunu anlatsa 160 bin kişi eder. Bu
sayı Bakırköy için çok önemli bir rakam. Umarım
özel okullar da bunu duyarlar, bizden destek isterler onlara da ulaşırız.
Peki bilinçlendirme çalışmasının yanı sıra okul
kantinlerinde bu diyetli hastalıklara yönelik ürünlerin bulundurulması konusunda çalışmalar da
yapacak mısınız?
Okul kantinlerinde meyve ve glütensiz ürünler
mutlaka bulundurulmalı. Bunun için bazı firmalar
ile görüşmeler halindeyiz. Onları da sonuçlandırmak istiyoruz. Zaten ÇÖLYAK, PKU ve diyetli
hastalıklara yönelik bilincin okullarda oluşturulması halinde okul aile birlikleri ve okul yöneticileri
ister istemez bu yöne kanalize olacaklardır.
“SİYASET SADECE ERKEK İŞİ MİDİR?”
Bakırköy Kent Konseyi Kadın Meclisi’nin İsveç Konsolosluğu’nun desteğiyle gerçekleştireceği diğer
çalışma ise “Siyaset Sadece Erkek İşi Midir?” Projesi. 1 yıl sürecek bu proje kapsamında
Bakırköy’ün 15 mahallesinden 2’şer kadın
belirlenecek ve toplamda 30 kadına politika eğitimi verilecek. Bu projenin
amacı ise 2014 yılında yapılacak genel
seçimlerde bu kadınların siyasette
yer almalarını sağlamak olacak.
Sayın Erzen, bu projeniz hakkında
da bilgi verir misiniz?
Bu projemizde ise Bakırköy’ün 15
mahallesinden 2’şer kadın belirlenecek ve toplamda 30 siyaset eğitimi kadına eğitim verilecek. 1 yıl
sürecek proje kapsamında 4 aylık
periyotlarla 3 tane seminer
düzenleyeceğiz. İsveç Konsolosluğu ile
ortaklaşa gerçekleştirilecek olan proje
kapsamında ayrıca İsveç’ten gelecek olan
katılımcılar Bakırköylü kadınlara eğitim
verecek.
İlk seminerde çalışma grupları oluşturacağız. Bu
çalışma gruplarına ödev vereceğiz. Oluşturulacak
olan çalışma grupları ile her ay düzenli olarak
toplantılar yapacağız ve o toplantılarda neyi
araştırdılar, neyi buldular ona bakacağız. İkinci
seminer 4 ay sonra olacak bu muhtemelen mart
ayı ve marttan sonraki 4 ay süreci ile devam edecek. İkinci seminerde İsveç’ten bir konuk getirteceğiz. O hem dünyadan örnek verecek hem de
İsveç’teki ulusal meclisteki kadın oranından
bahsedecek, İsveç’te ulusal mecliste kadın çok
fazla ama Türkiye’de neden yok bundan bahsedecek. Sonra yine aylık toplantılarımız devam edecek. Son seminerde de hazırladığımız çalışma gruplarında çalışan gruplar siyasette kadın ne yapabilir diye çeşitli çözüm önerileri getirecekler. Bu bir
yıl sürecek bir kampanya olacak. Sonunda da politikanın sadece erkek işi olmadığına kadınları ikna
etmeye çalışacağız. İsveç Konsolosluğu projeye
destek veriyor. Bir konsolosluk projesi bu. 6
Aralık’ta basın toplantısı ile duyuracağız bu projeyi.
Peki proje sonunda eğitimi tamamlayan kadınlara yönelik farklı çalışmalarınız olacak mı?
Bu proje bittiğinde 2013 yılında
olacağız. 2014 Mart’ında seçimler
olacak. Bizim aslında isteğimiz bu
kadınları siyasetin en küçük birimleri olan muhtarlık adaylarında var
etmek. Eğer isterlerse onlara ücretsiz danışmanlık hizmeti sağlayıp
seçim kampanyalarında destek
olacağız. Asıl amaç bu aslında.
Ama hanımlara gelin bunu yapın
gibi bir şey söylemektense önce
onları siyasetle biraz tanıştırıp,
ısınmalarını sağlayıp daha sonraki
aşamada var olmalarını istiyoruz.
O yüzden böyle bir yol izliyoruz.
Sayın Erzen, son olarak Bakırköylü
kadınlara neler söylemek
istersiniz?
Öncelikle şunu da gazeteniz
aracılığıyla belirtmek istiyorum.
Bildiğiniz gibi bizim devam eden
Pembe Eller projemiz var. Bu projeyi şimdiye kadar çeşitli alışveriş
merkezlerinde stantlar açarak yaptık. Ama güzel
bir haber aldık. Marmara Forum AVM bize büyük
bir dükkan verdi. Onun dekorasyonu devam ediyor. Orada work shoplar yapılacak. Kadınlarımız
ürünlerini satacaklar, eğitimler düzenleyebileceğiz.
Heyecanlı bir süreç yaşıyoruz şu anda. Bakırköylü
kadınların bizimle beraber hareket etmesini istiyoruz. Bakırköy’deki tüm kadınlarımızı Bakırköy
Kent Konseyi Kadın Meclisi çatısı altında toplanmaya ve sorunlarına çözüm aramaya davet ediyorum.
(Yavuz ARPACIK)
35
ÖĞRENCİLERDEN SELANİK TEŞEKKÜRÜ
Bakırköy Belediyesi tarafından Ulu Önder Mustafa
Kemal Atatürk’ün ölümünün 73. yılında 10 Kasım
Günü Selanik’e, Atatürk’ün doğduğu eve
götürülen bir grup öğrenci, öğretmenleri ve annebabalarıyla Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal
Erzen’e teşekkür ziyaretinde bulundular.
Atatürk’ün doğduğu evde düzenlenen anma
törenlerinde evin balkonundan Atatürk’ün sevdiği
şarkıları seslendiren görme engelli sanatçılar
Kerim-Selim Altınok’un da katıldığı teşekkür
ziyaretinde Bakırköy Belediyesi’nin gerçekleştirdiği anma ziyaretiyle ilk kez yurt dışına çıktıklarını belirten öğrenciler adına konuşan Benal
Siyahhan, “Belediye Başkanı Amcamız Ateş Ünal
Erzen’e çok teşekkür ediyoruz. Gerçekten hay-
atımızın sonuna kadar anılarımızda iz bırakacak
bir geziye katıldık. Atamızın doğduğu evin
bahçesinde 10 Kasım Atatürk’ü anma törenlerine
katılmamız çok anlamlıydı. Atatürk’ün evinin
bahçesinde oyunlar oynadığı nar ağacının altında
aynı havayı solumamız bile bizim için müthişti.
Gezi sırasında bizlerden ilgilerini esirgemeyen
belediye personeli ağabeylerimize de minnet
duyuyoruz.”dedi.
Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen de ilk
kez Belediyenin bir organizasyonuyla çocukları
yurt dışına götürdüklerini ifade ederek, “Öncelikle çocuklarımızı 3 gün boyunca bizlere emanet
eden öğretmen ve velilere ben de teşekkür ediyorum. Şimdiye kadar Basın-Yayın ve Halkla İlişkiler
Müdürlüğümüzün organizasyonuyla Samsun’a,
Anıtkabir’e, Çanakkale’ye çocuklarımızı ve büyüklerimizi götürmüştük. İlk kez yurt dışına çocuklarımızı götürmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Tabii
bu mutluluğu yaşamamızda en önemli faktör de
Atatürk’ün doğduğu evde 10 Kasım Atatürk’ü
anma törenlerine katılmamız olmuştur. Dünyada
benim bildiğim en fazla kitap okuyan lider olan
Mustafa Kemal Atatürk her zaman geleceğimizi
önemseyerek çocukların gelişimlerine ışık tutmaya
çalışmıştır. 1920’li yıllarda bile benim 4 yaşında
kreşe devam eden çocuğuma uygulanan eğitim
modelini uygulama çabası içerisine girdiğini görebiliyoruz. Çocuklarımız için ne yapsak azdır.” diye
konuştu.
MMMB Bakırköy Şubesi ve İSMMMO İlçe Temsilciliği’nden
DÜNYA DİYABETLİLER GÜNÜ’NDE
BERABERLİK VE DAYANIŞMA KAHVALTISI
ÜCRETSİZ ŞEKER TARAMASI
Mali Müşavirler Muhasebeciler Bir- gücümüzü ortaya koyarak
Kahvaltılı toplantıda İSMMMO
Bakırköy Kent Konseyi
Kadın Meclisi tarafından 14
Kasım Dünya Diyabetliler
Günü’nde, Bakırköy
Belediyesi Sağlık Müdürlüğü işbirliği ile Bakırköy
Kadın Danışma Evi’nde
şeker taraması yapıldı.
Küresel bir sağlık sorunu
olan diyabet konusunda
toplumsal bilincin arttırılması ve erken tanıya dikkat
çekmek amacıyla yapılan
şeker taramasına katılan
katılımcılar, ücretsiz olarak
verilen bu sağlık
hizmetinden çok memnun
olduklarını belirttiler.
Bakırköylü
kadınların
yoğun ilgi
gösterdiği
şeker taramasının
sonuçları ise
Bakırköy Kent
Konseyi Kadın
Meclisi
Başkanı Yrd.
Doç. Dr.
Meltem Ünal
Erzen tarafından dağıtıldı.
liği (MMMB) Bakırköy Şubesi ve
İstanbul Mali Müşavirler Odası
(İSMMMO) Bakırköy İlçe
Sekreteryası tarafından ortaklaşa
düzenlenen “Beraberlik ve
Dayanışma Kahvaltısı” İncirli Mado
da yapıldı. Kahvaltıya İstanbul
MMMO Başkanı Yahya Arıkan ve
Bakırköylü Mali müşavir meslektaşlar katıldı.
MMMB Bakırköy Şubesi’nin
geçtiğimiz eylül ayında gerçekleşen
genel kurulunda geçerli oyların tamamını
alarak başkan
seçilen, İrfan Demirci
konuşmasına kahvaltıya katılanlara
teşekkür ederek
başladı. Başkan İrfan
Demirci “Öncelikle
Bakırköy İlçemizde
birlik ve beraberliğin
sağlanmasında
emeği geçen dönem
yönetim kurulu
üyelerine ve tüm
meslektaşlara
teşekkür ederim
dedi.” Demirci, Sivil
Toplum Örgütleri’nin
önemini anlatarak,
“Bizler Bakırköy’de
1400 civarı olan mali
müşavirleriz. Örgütlü
Bakırköy’de çıtamızı daha yükseklere çıkaracağız. Bunun için görevi
devraldık. Görevi devraldıktan
sonra Derneğimize Cevizlik Mah.
Mor Sümbül Sok. No.21 Bakırköy
adresinde yer kiraladık. Amacımız
meslektaşlarımızı mevzuatlarımız
ile ilgili güncelleştirmek, bilgilendirmek, birlik ve beraberliği
sağlamaktır. Bu duygu ve
düşüncelerimle herkese saygılarımı
sunuyorum” dedi.
Başkanı Yahya Arıkan da söz aldı.
Bakırköy’deki birlik ve beraberlik
ortamından duymuş olduğu mutluluğu dile getiren Arıkan konuşmasında 02.11.2011 tarihli Resmi
Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe
giren 660 No’lu Kanun Hakkında
Kararnameden bahsederek gerekli
açıklamalarda bulundu.
Keyifli bir ortamda gerçekleşen
kahvaltı karşılıklı sohbet ortamı ile
sona erdi.
37
MUTLU GÜNLER
İdil TEKİN & Özgür AKALIN
Evlendiler
Polat Renaissance
Oteli Balo Salonu’nda yapılan düğüne
Tekin ve Akalın
ailelerinin
akraba ve dostları ile
İdil ve Özgür’ün
yakın arkadaşları
katıldı.
Ataköy Kültür
Eğitim ve Spor
Vakfı 2011-2012
öğretim yılı için
öğrencilere
eğitim bursu
vermeye
başladı.
İhtiyaç sahibi
öğrenciler için bu
yıl 21 öğrenciye
burs verdiklerini
söyleyen Vakıf Başkanı Sefa
Birinci, “Bilindiği gibi Vakfımız
tesislerinin bir bölümünü
birkaç ay önce ancak faaliyete
geçirebildik. Bu yıl başlangıç
olarak 21 öğrenciye burs
verebildik. Amacımız gelecek
eğitim ve öğretim yılında
yüzün üzerinde öğrenciye burs
verebilmek.
Burslu öğrenci sayısını her yıl
arttırabilmek için gerekli çalışmaları yürütüyoruz” dedi.
Geçtiğimiz günlerde burs alan
öğrenciler aileleri ile birlikte
vakıf merkezine gelerek Vakıf
yönetcileri ile tanıştı .
39
KOMŞU İLÇELER:
KÜÇÜKÇEKMECE
SOKAKLAR SANATLA GÜZEL
KÜÇÜK ELLERDEN DÜNYANIN EN BÜYÜK AÇIK HAVA SERGİSİ
Küçükçekmece’deki çocuklar, boylarından büyük bir işe girişti ve dünyanın en büyük açık hava sergisini hayata geçirdi.
Hayallerindeki resmi çizen binlerce çocuk, bu resmi anneleri
ya da babaları ile birlikte boyadı. Evdeki masa örtüleri,
perdeler, çarşaflar minik ressamların tuvali oldu.
Minik elleri sanatla buluşturan projede, binlerce çocuk
velileri ile birlikte yer aldı. “Sokak Sanatla Güzel” adını
taşıyan proje sayesinde, sanat kapalı mekanlardan
çıkıp evlere, balkonlara, pencerelere ve oradan da
sokaklara taştı. Öğrenciler, kağıt üzerine hazırladıkları
eskizleri evlerinden getirdikleri 1 ile 1,5 metrekarelik
masa örtüsü, perde ya da tuval bezi gibi yüzeyler üzerine velileri ile birlikte aktardı. Çalışmalara, Küçükçekmece İlçesi’ndeki okullarda eğitim gören 140 bin
öğrenci ve velileri katıldı. Proje, katılımcı sayısı ile
dünyada da bir ilki gerçekleştirdi. İlk kez bu kadar çok
insanın yer aldığı bir açık hava sergisi İstanbul’da
düzenlendi.
DÜNYA'DAN PAZAR FOTOĞRAFLARI
Küçükçekmece Belediyesi Sefaköy Kültür
ve Sanat Merkezi, pazarların dünyasını
fotoğrafın dilinden sanatseverlerle buluşturan Sanatçı Hacer Karanlık’ın ilk kişisel
sergisine ev sahipliği yaptı. Serginin
açılışını Küçükçekmece Belediye Başkan
Yardımcısı Hüseyin İpek, fotoğraf
sanatçısı Hacer
Karanlık ile birlikte yaptı.
Pazarların
görsel dilini
yakalamak için
pek çok ülkeden pazar yerlerini görüntüleyen
sanatçı, sergisinde bir
bakıma dünya
ticaretinin en
saf halini de
sanatseverlerle
paylaşıyor.
EN ÇOK HİNDİSTAN VE
AFRİKA’DAN
ETKİLENDİM
Gezdiği ülkelerdeki pazar yerlerini
fotoğraflayan
ve bunları paylaşarak,
sergilemeye
karar veren
Hacer Karanlık, 20 yıldır
pazar yerlerinin
fotoğraflarını
çektiğini dile
getirdi. 2 bine
yakın eserin
içinden seçtiği
33 fotoğrafı
görücüye
çıkaran Karanlık,
kendisini en çok
Hindistan ve
Afrika’daki pazar
yerlerinin etkilediğini ifade etti. Karanlık,
“Gün geçtikçe semt pazarlarının yerini
AVM’ler alıyor. Semt pazarlarını iyice kaybetmeden bu yerleri belgelemek istedim”
dedi.
41
Türk- Japon dostluğunun sembolü, vefanın ve insanlığın adı, yardım gönüllüsü
Japon Doktor Atsushi Miyazaki’nin adı Bahçelievler ’de yaşayacak…
KOMŞU İLÇELER
BAHÇELİEVLER
JAPON KAHRAMAN'A VEFA
Ekim ayında Van’da meydana gelen 7.2 büyüklüğündeki depremin ardından, Japonya’dan
“Association for Aid and Relief” (AAR) adlı
yardım organizasyonuyla
arama-kurtarma çalışmalarına katılmak için
görevli olarak geldiği
Erciş’te, kasım ayında
meydana gelen 5.6
büyüklüğündeki
depremde hayatını
kaybeden yardım gönüllüsü Doktor Atsushi
Miyazaki’nin adı
Bahçelievler’de geçtiğimiz
yıl hizmete açılan Deprem
Arama Kurtarma, Afet Sivil
Savunma ve Trafik Eğitim Parkı’na verildi. Van’da
can kurtarmaya çalışan Japonya’nın asil insanlarını Türk Halkı olarak asla unutmayacaklarını
belirten Bahçelievler Belediye Başkanı Osman
Develioğlu; “Dünya’ya insanlık dersi veren,
yüreğimizi saygılarıyla ve sevgileriyle ısıtan,
geleneklerimize bile hassasiyetle yaklaşarak,
Van’da kurban keserek halkımıza sunan Dr.
Atsushi Miyazaki ve ekibini, yalnız Bahçelievler
halkı değil, Türk halkı sonsuza kadar Van’a can
katanlar olarak asla unutmayacaktır.
Bahçelievler’de Dr. Miyazaki Deprem Arama Kurtarma, Afet Sivil Savunma ve Trafik Eğitim
Parkıyla Kalbimizde ve Ülkemizde yaşatılacaktır.
Dili, dini, rengi, ırkı ne olursa olsun insan
olmanın ve insanlığa hizmet edebilmenin heyecanıyla topraklarımıza, ülkemize gelerek, bizlere
el veren, destek olan ve can veren Japon dostlarımızı saygıyla ve sevgiyle topraklarımızda ebediyete kadar yaşatacağız” dedi.
73. VEFAT YILDÖNÜMÜNDE ÖZLÜYORUZ
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa
Kemal Atatürk, aramızdan ayrılışının 73. yılında
Bahçelievler’de düzenlenen törenlerle anıldı.
Bahçelievler Kaymakamı Şevket Cinbir, Garnizon
Komutanlığı adına Personel Teğmen Umut Eker
ve Belediye Başkanı Osman Develioğlu’nun yanı
sıra, resmi ve sivil erkanın da hazır bulunduğu,
Hükümet Konağı Meydanındaki Atatürk Anıtı
önünde başlayan anma programı, anıta çelenklerin sunulması, saat 9’u 5 geçe saygı duruşu,
İstiklal Marşı eşliğinde
gönlerdeki Türk
Bayrağı’nın yarıya
indirilmesi şeklinde
gerçekleşti.
Anma programının
Belediye Yeni Sahnede
devam eden bölümünde
ise, aramızdan ayrılışının
73. yılında Atatürk’ün
fotoğraflarının yer aldığı
sergi gezildi.
Öğrenciler tarafından,
Atatürk’ü anlatan marşlar
ve şiirlerin de okunduğu
törende, Öğretmenlerden oluşan Türk Halk Müziği
grubu da Atatürk’ün sevdiği türküleri seslendirdi.
Anma programında ayrıca, resim, kompozisyon,
şiir ve atletizm dallarında derece alan öğrencilerin ödülleri Bahçelievler Kaymakamı Şevket
Cinbir, Belediye Başkanı Osman Develioğlu ve
İlçe Milli Eğitim Müdürü Basri Özbay tarafından
törenle sunuldu.
Bahçelievler Belediye Başkanı Osman Develioğlu, “Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, vefatının
73. yılında saygıyla anıyoruz. Cumhuriyetimizin
ve Devletimizin kurucusu, Bağımsızlığımızın
aziz ve eşsiz sembolü,
Muzaffer ordularımızın
Komutanı, Mareşal Gazi
Mustafa Kemal Atatürk’ü
milletçe saygıyla yad
ederken, kurduğu ve milletimize sunduğu
Cumhuriyetimizi sonsuza
kadar yaşatacağımızı da
beyan ediyoruz” dedi.
42
Emekli öğretmenler 30 yıl sonra Sabancı Üniversitesi öğrencileriyle
ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜ KUTLADILAR
Sabancı Üniversitesi öğrencileri Toplumsal Duyarlılık Projeleri
kapsamında iki yıldır proje uyguladıkları Validebağ Mustafa
Necatibey Öğretmen Huzurevi’ndeki emekli öğretmenlerle keyifli
bir öğretmenler günü kutladılar.
Toplumsal Duyarlılık Projeleri kapsamında Sabancı Üniversitesi
öğrencileri, Validebağ Mustafa Necatibey Öğretmen Huzurevi’ndeki emekli öğretmenlerle iki yıldır her çarşamba günü biraraya
gelerek emekli öğretmenlerin deneyimlerini aktarabilecekleri bir
ortam yaratarak çeşitli etkinlikler düzenliyorlar.
Sabancı Üniversitesi’nden 11 öğrenci, “Öğretmenler Günü”
dolayısıyla düzenledikleri özel etkinlikleri ile emekli öğretmenleri özlemini duydukları bu özel günde de anarak, onlara keyifli
bir gün yaşattılar.
Sürpriz “Öğretmenler Günü” kutlamasında; şiir okuma ve
belgesel gösteriminin yanı sıra Başöğretmen M. Kemal
Atatürk ile ilgili bir slayt gösterisi yapıldı. Büyük çoğunluğu
köy enstitüsü çıkışlı olan emekli öğretmenler özellikle köy
enstitüleriyle ilgili olan videoda duygusal anlar yaşadılar. Eski
günleri yeniden yaşayan emekli öğretmenler günün sonunda yeni
nesile güvendiklerini ifade ederek öğrencilere teşekkürlerini sundular.
Ressam Ahmet Şahit ve kursiyerleri
FIRÇALARINI KONUŞTURDULAR
Azeri Ressam Ahmet Şahit Atölyesi’nde kurs gören kursiyerlerin eserlerinden oluşan yağlı boya resim sergisi geniş bir davetli grubunun katılımı
ile Ataköy Yunus Emre Kültür Merkezi’nde düzenlendi.
Ressam Ahmet Şahit’in kursiyerleri ile birlikte gerçekleştirdiği 6. Karma
Resim Sergisi’nde 50 eser sanatseverlerin beğenisine sunuldu. Serginin
açılış kokteyline Avcılar Belediye Başkanı Mustafa Değirmenci ve çok sayıda davetli katıldı.
Sergi ile ilgili görüşlerini aldığımız Ressam Ahmet Şahit, atölyesinde eğitim
gören kursiyerlerinin çalışmalarından oluşan sergiye gösterilen ilgiden
dolayı çok mutlu olduğunu ifade ederek, öğrencilerini çalışmalarından
dolayı kutladı. Kursiyerleri ile birlikte yağlı boya çalışmalarından oluşan 6.
Karma Sergileri’ni açtıklarını da belirten Şahit, sergide birbirinden güzel 50
eserin yer aldığını söyledi
(Yavuz ARPACIK)
BAKIRKÖY “TAŞ MEKTEP” KÜLLERİNDEN DOĞUYOR
1999 depreminde hasar görünce kapatılan Taş Mektep, İstanbul İl Özel
İdaresi tarafından restore ediliyor.
1999 depreminde hasar görünce kapatılan,
kullanılamaz ve harap duruma gelen ve
2009 yılında çıkan bir yangınla da kül olan
Taş Mektep (Bakırköy İlköğretim Okulu)
aslına uygun olarak restore ediliyor.
Restorasyonu İstanbul İl Özel İdaresi kontrollüğünde devam eden binanın yığma
tuğla ve taş duvarları özgün haliyle
korunarak, çürümüş olan ahşap
döşemeleri, pencereleri, tavan kaplamaları
ile çökmüş olan çatısı özgün detaylarına
uygun olarak yenileniyor.
Bina, restorasyon uygulamasının ardından
İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bağlı
bir Mesleki Eğitim Merkezi olarak kullanılacak.
Taş Mektep’i Kont Alleon yaptırmıştı
Taş Mektep 1864 yılında Paris’ten gelen
şehircilik uzmanı Kont Alleon tarafından
İstanbul’da yaz aylarında oturmak için yaptırıldı. Marsilya kiremit ve tuğlalarıyla 1865
yılında inşa edilmeye başlanan yapı, 1874
yılında tamamlandı. 1894 yılında İstanbul’da meydana gelen depreme kadar burada
oturan Kont Alleon, binayı 1898 yılında Preveze Mutasarrıfı Ali Rıza Paşa’ya sattı.
1900’da Maarif Nezareti’ne devredilen yapı
okula dönüştürüldü ve günümüze kadar
“Taş Mektep” adıyla eğitim hizmeti sundu.
10 KASIM 2011
ATATÜR K’ ÜN 73 . ÖLÜ M YILD ÖNÜ MÜ
KIZILAY‘IN AYIBI
Ataköy 9. Kısım’da Yunus Emre
Kültür Merkezi’nin yanında bulunan
Atatürk Anıtı’nın bulunduğu arsa
TOKİ tarafından “Sözde” yapılan
ihaleyle Kızılay’a satılmıştı. Başta
Bakırköy Belediyesi olmak üzere
kimse ihaleye sokulmadı.
Kısaca ihale “adrese teslim” yapıldı.
Kızılay bu arsanın etrafını tel
örgülerle çevirdi. İçeri giriş çıkış
yasaklandı.
Atatürk’ün 73. ölüm yıldönümünde
heykelin durumu ve etrafı fotoğrafta
göründüğü gibiydi. Heykelin üzeri
kuş pislikleri, etrafı kuş besleme
merkezi gibiydi. Pislikten geçilmiyordu.
Bu durum, Bakırköy ve Ataköy’e hiç
yakışmadı, heykeli ve çevresini bu
duruma düşüren, görmezden gelen
Kızılay’ın Bakırköy’deki yöneticilerinin ayıbı olarak nitelendiriliyor.
Türkiye’de her gün erkek şiddetine maruz kalan 3 kadın hayatını kaybediyor!
ŞİDDETE SESSİZ KALMA,
SENSİZ KALMAYALIM...
Carousel Alışveriş ve Yaşam Merkezi
Carousel Sahne’de;
25 Kasım Kadına Karşı Şiddeti Engelleme Günü’nde,
Fotoğraf Sanatçısı Ümit Karalar’ın
“SHEDDEATH” isimli fotoğrafları sergilendi.
(Haberin devamı 13. sayfada)

Benzer belgeler

bir öneri - Ataköy Gazetesi

bir öneri - Ataköy Gazetesi Sürekli, Etkili, Ýlkeli.

Detaylı