indir - Tüm İngilizce

Transkript

indir - Tüm İngilizce
2016
DICTIONARY for TEOG EXAM
FIRST THREE UNITS
http://www.tumingilizce.com/
A
A lot of: çok fazla
a.m.: öğleden önce
A: bir, herhangi bir (ünsüzlerden önce)
About: hakkında, yaklaşık
Above: yukarıdaki
Absorb: emmek, çekmek
Accept: kabul etmek
Accessories: aksesuar
According to: -e göre
Action: aksiyon
Actually: aslında
Add: eklemek, katmak
Adjective: sıfat
Adverb: zarf
After: sonra
Afternoon: öğleden sonra
Again: tekrar, yine
Agree: katılmak, aynı fikirde olmak
Air: hava
All around: her yönden, çepeçevre
All is well: Her şey yolunda
All: bütün, tüm, hepsi
Almond: badem
Almost: neredeyse, hemen hemen
Alone: yalnız
Already: çoktan, zaten
Also: aynı zamanda, ayrıca
Always: her zaman
Amazing: şaşırtıcı, hayranlık uyandıran
Among: arasında
An: bir, herhangi bir (ünlülerden önce)
Animated movie: animasyon filmi, çizgi film
Animation: animasyon
Another: başka bir
Answer (Fiil): cevaplamak
Answer (İsim): cevap
Any: hiç (-), herhangi bir (+)
Anything: hiçbir şey(-), herhangi bir şey (+)
Apologize: özür dilemek
Apology: özür
Appear: görünmek, gözükmek
Appropriate: uygun
Argue: tartışmak
Arm: kol
Around: etrafında, civarında
Arrange: düzenlemek, ayarlamak
Arrangement: düzenleme, plan
Arrive: varmak, gelmek
Art: sanat
As: olarak, gibi, kadar, iken
Ask: sormak
Assessment: değerlendirme
Attend: katılmak
August: Ağustos
Avenue: cadde, bulvar
Awesome: müthiş, harika
B
Back someone up: birisini desteklemek
Backyard: arka bahçe
Bad: kötü
Bake: fırında pişirmek
Baking powder: kabartma tozu
Baking sheet: fırın tepsisi
Ball: top
Band: müzik grubu, bando, orkestra
Barbecue: barbekü, mangal
Barber: berber
Be into something: bir şeyle ilgilenmek, bir
şeyi sevmek
Be: olmak
Beach: plaj, kumsal
Beat: çırpmak
Beaten: çırpılmış
Because: çünkü
Become: olmak
Bed: yatak
Beef: sığır eti
Before: önce
Beginning: başlangıç
Belong to: ait olmak
Below: aşağıdaki
Berry: dut, meyve
Best wishes: En iyi dileklerimle
Best: en iyi
Better: daha iyi
Beverage: içecek, meşrubat
Bicycle: bisiklet
Big: büyük
Bike: bisiklet
Birthday: doğum günü
Biscuit: bisküvi, kurabiye
Black: siyah
Blend: karıştırmak, harmanlamak
Body: vücut
Boil: kaynamak, kaynatmak, haşlamak
Boiled: haşlanmış
Book: kitap
Booklet: kitapçık, broşür
Bon appétit: Afiyet olsun
Border: sınır, kenar
Bored: canı sıkılmış
Boring: sıkıcı
Bossaball: futbol ve voleybolun birleştiği spor
Both … and …: hem … hem …
Both: her ikisi de
Bowl: kâse, çanak
Box: kutu
Brake lever: fren kolu
Brake: fren
Bread: ekmek
Breakfast: kahvaltı
Bring: getirmek
Brother: erkek kardeş
Brush: fırçalamak
Buddy: arkadaş, kafadar, ahbap
Bug: böcek
Bus: otobüs
Busy: meşgul
But: fakat, ama
Butter: tereyağı
Buy: satın almak
By: kenarında
C
Cheese: peynir
Chess: satranç
Chicken stock: tavuk suyu
Chicken: tavuk
Chinese: Çin’e ait, Çinli, Çince
Chips: patates kızartması
Chit-chat: sohbet etmek, muhabbet etmek
Chocolate: çikolata
Choice: seçim, seçenek, tercih
Choir: koro
Choose: seçmek
Chop: doğramak
Chopped: doğranmış
Circle: daire içine almak
City: şehir
Class: sınıf, ders
Classmate: sınıf arkadaşı
Clean (Fiil): temizlemek
Clean (İsim): temiz
Close (Fiil): kapatmak
Close (Sıfat): yakın
Clothes: kıyafetler
Clove: sarımsak dişi
Club: kulüp
Clue: ipucu
Coach: koç, antrenör
Coconut: Hindistan cevizi
Coffee: kahve
Cold: soğuk
Collection: koleksiyon
Color: renk
Come in: içeriye girmek
Come over: ziyaret etmek, uğramak
Come: gelmek
Comedy: komedi
Comfortable: rahat
Common: ortak, genel
Compare: karşılaştırmak
Competition: yarışma
Complete: tamamlamak
Completely: tamamen
Computer game: bilgisayar oyunu
Concert: konser
Consist: oluşmak, meydana gelmek
Contain: içermek, kapsamak
Continuously: devamlı bir şekilde
Cabbage: lahana
Cake: kek, pasta
Call on: uğramak, kısa süreli ziyaret etmek
Call: telefon etmek, aramak
Camping: kamp yapma
Can: -ebilmek
Can’t stand: dayanamamak, katlanamamak
Canteen: kantin, büfe
Card: kart
Carrot: havuç
Casual: gündelik, sıradan
Cattle: sığır
Cauliflower: karnabahar
Chain: zincir
Change: değişmek, değiştirmek
Chart: tablo, grafik
Check: kontrol etmek
Cheers: hoşça kal
3
Diced: küp küp kesilmiş
Dictionary: sözlük
Different: farklı
Difficult: zor
Dinner: akşam yemeği
Discuss: tartışmak, görüşmek
Dish: yemek, tabak
Dislike (Fiil): sevmemek, hoşlanmamak
Dislikes (İsim): sevilmeyen şeyler
Do: yapmak
Dossier: dosya, evrak dosyası
Dough: hamur
Drink (Fiil): içmek
Drink (İsim): içecek
Drive: sürmek, arabayla gitmek
Drum: davul, bateri
Dry: kuru, kurak
During: boyunca, süresince, esnasında
E
Conversation: sohbet
Convey: iletmek
Cook: pişirmek, yemek yapmak
Cooker: ocak, fırın
Cookie: kurabiye
Cooking: yemek pişirme
Cool (Fiil): soğutmak, serinletmek
Cool (Sıfat): harika, mükemmel
Corn: mısır
Correct: doğru
Could (Geçmiş): -ebilmek
Count on: güvenmek
Country: ülke
Cousin: kuzen
Cover: örtmek, kapatmak
Crack: kırmak (yumurta)
Crazy about: çılgınca sevmek, çok sevmek
Create: oluşturmak, yaratmak
Crush: ezmek, öğütmek
Crushed: ezilmiş
Cucumber: salatalık
Cup: fincan
Custard: krema
Cut: kesmek
Cycle: bisiklete binmek
Cycling: bisiklete binme
D
Each other: birbirini
Each: her bir
Early: erken
Easy: kolay
Eat: yemek
Egg: yumurta
Eggplant: patlıcan
End: son
Energetic: enerjik
English: İngilizce
Enjoy it: tadını çıkar, afiyet olsun
Enjoy yourself! – Keyfine bak, Tadını çıkar
Enjoy: zevk almak, hoşlanmak
Enough: yeterli
Environment: çevre
Especially: özellikle, bilhassa
Evening: akşam
Event: olay
Every: her
Everyone: herkes
Everything: her şey
Everywhere: her yer
Exam: sınav
Example: örnek
Exchange: değiş tokuş etmek, takas etmek
Excited: heyecanlı
Exciting: heyecan verici
Daily routines: günlük sıradan işler
Date: tarih
Day: gün
Deal: anlaşma
Dear: sevgili, değerli, kıymetli
December: Aralık
Decide: karar vermek
Decorate: süslemek
Deep: derin
Definitely: kesinlikle
Delicious: lezzetli
Dentist: dişçi
Depend on: güvenmek
Depressed: bunalımlı, karamsar
Describe: tanımlamak, tarif etmek
Description: tarif, tanım
Designer: tasarımcı
Dessert: tatlı (yemeğin sonunda yenilen)
Dice: küp küp kesmek
4
For a while: bir süre
Forest: orman
Forever: sonsuza dek, daima
Forget: unutmak
Frame: bisiklet iskeleti
Free time: boş vakit
Free: boş, serbest, bedava
French: Fransız
Frequency: sıklık
Fresh: taze, temiz
Friday: Cuma
Fridge: buzdolabı
Fried: kızartılmış
Friend: arkadaş
Friendship: arkadaşlık
From: -den, -dan
Fruit: meyve
Fry: kızartmak, yağda kızartmak
Frying pan: kızartma tavası
Full of: ile dolu
Fun: eğlenceli
Further: daha fazla
Future: gelecek
G
Excuse: bahane, mazeret
Exercise: egzersiz yapmak
Explain: açıklamak
Express: ifade etmek
Expression: ifade
Eye-catching: göz alıcı
F
False: yanlış
Family: aile
Fan: hayran
Far: uzak
Farm: çiftlik
Fashion: moda, tarz
Fashionable: moda olan, modaya uygun
Fast food: (hamburger, pizza gibi) hazır
yiyecekler
Fast: hızlı
Fasten: bağlamak, iliklemek, kilitlemek
Fatty: yağlı
Favorite: favori, gözde
Feel at home: Kendini rahat hisset, Kendi
evinmiş gibi davran
Feel blue: canı sıkılmak, keyifsiz hissetmek
Feel free: çekinmeyin
Feel like: canı istemek
Feel: hissetmek
Few: birkaç, az
Finally: nihayet, sonunda
Find: bulmak
Fine: iyi
Finger: parmak
Finish: bitmek, bitirmek
First (Sıfat): ilk, birinci
First (Zarf): ilk olarak, öncelikle
Fish: balık
Fit: formda, zinde
Fix: tamir etmek
Flat tire: patlak tekerlek
Floret: çiçekçik, karnabahar çiçeği
Flour: un
Floured: unlu, unlanmış
Fold: katlamak
Follow: izlemek, takip etmek
Following: aşağıdaki
Food: yiyecek, yemek
For: için
Game: oyun
Gap: boşluk, fark, uçurum
Garlic: sarımsak
Gear: vites
Gently: hafifçe, nazikçe
Geography: coğrafya
Get home: eve varmak
Get off: inmek
Get on well with: birisiyle iyi geçinmek
Get on with: birisiyle geçinmek
Get together: buluşmak, toplanmak
Get up: yataktan kalkmak
Get: almak, elde etmek
Girl: kız
Give thanks: şükretmek
Give: vermek
Glad: memnun, mutlu
Glass: bardak
Go over: -i incelemek, -i kontrol etmek
Go: gitmek
God: Allah, Tanrı
Going to: -ecek, -acak
5
Good at: bir şeyde iyi olmak
Good: iyi
Got it: Anladım, Anlaşıldı
Grade: sınıf
Graduation: mezuniyet
Grandparents: büyükanne, büyükbaba
Grape: üzüm
Greased: yağlanmış
Great: harika, büyük
Green: yeşil
Greet: selam vermek, selamlamak, karşılamak
Grey: gri
Grill: ızgarada pişirmek
Guess: tahmin etmek, zannetmek, sanmak
Guest: misafir
Guitar: gitar
Guitarist: gitarist
Gym: spor salonu
H
Healthy: sağlıklı
Hear: duymak, haber almak, mektup almak
Heart: kalp
Heat (Fiil): ısıtmak
Heat (İsim): ateş, sıcaklık
Heavy metal: rock müziğin genellikle daha
gürültülü olan bir tarzı
Help: yardım etmek
Her (Kadınlar için): o, onu, ona
Her (Kadınlar için): onun
Here: buraya, burada
Hero: kahraman
Hi: merhaba
High school: lise
Hiking: dağ yürüyüşü
Him (Erkekler için): o, onu, ona
His (Erkekler için): onun
History: tarih
Home: ev, yuva
Homework: ev ödevi
Honest: dürüst
Honey: bal
Hope: ümit etmek, ummak
Hot: sıcak
Hour: saat (60 dakika)
House: ev
Housework: ev işi
How about: peki ya, ne dersin
How many: ne kadar, kaç tane
How much: ne kadar
How often: ne sıklıkla
How old: kaç yaşında
How well: ne kadar iyi
How: nasıl
However: bununla birlikte, ama, fakat
Hug (İsim): kucaklama, sarılma
Hungry: aç
I
Habit: alışkanlık
Hair: saç
Hairdresser: kuaför
Half past: buçuk
Half: yarım
Hand: el
Handlebar: gidon
Hang out with friends: arkadaşlarla takılmak
Happen: olmak
Happy: mutlu
Hard: zor, sıkı, sert
Hardly ever: neredeyse hiç
Harmful: zararlı
Have / Has: sahip olmak
Have a party: parti yapmak
Have a rest: dinlenmek
Have a sweet tooth: tatlıya düşkün olmak
Have friends over: arkadaşları misafir etmek,
arkadaşları ağırlamak
Have fun: eğlenmek
Have something in common: ortak yönü
olmak
Have the same interests: aynı ilgilere sahip
olmak
Have to / Has to: zorunda olmak
Headphone: kulaklık
Health: sağlık
I am afraid: korkarım
I can’t stand: dayanamıyorum,katlanamıyorum
I guess: sanırım
I hope: umarım
I think: bence, sanırım
I’m sure: eminim
Idea: fikir
If: eğer
6
Late: geç
Later: daha sonra
Leave: ayrılmak, çıkmak, bırakmak
Leek: pırasa
Leg: bacak
Lemon: limon
Length: uzunluk
Lentil: mercimek
Lesson: ders
Let me know: Bana bildirin.
Let: izin vermek, bırakmak, -dirmek
Let’s: Hadi
Letter: mektup, harf
Library: kütüphane
Lie (Fiil): yalan söylemek
Lie (İsim): yalan
Life: yaşam, hayat
Lifestyle: yaşam tarzı
Lightly: hafifçe
Like (Edat): gibi
Like (Fiil): sevmek, hoşlanmak
Line: çizgi, satır
Listen: dinlemek
Liter: litre
Little: küçük, az
Live (Fiil): yaşamak
Live (İsim): canlı, naklen
Loaf pan: ekmek kalıbı (fırında pişirmek için)
Lonely: yalnız
Long: uzun
Look forward to: dört gözle beklemek, iple
çekmek
Look: bakmak, görünmek
Loud: gürültülü
Love: çok sevmek
Low: düşük, alçak
Lunch: öğle yemeği
M
ill: hasta
Imagine: hayal etmek, düşünmek
Immediately: hemen, derhal
Important: önemli
Impossible: imkânsız
Impressive: etkileyici
In response to: cevaben, cevap olarak
In trouble: başı dertte
In: içine, içinde
Increase: artmak, artırmak
Information: bilgi
Ingredients: malzemeler, içindekiler
Instrument: enstrüman, çalgı aleti
Interested: ilgili, ilgi duymak
Interesting: ilgi çekici
Interview: görüşmek, röportaj yapmak
Into: içine, -e, -a
Invitation: davet, davetiye
Invite: davet etmek
Irish: İrlandalı
Its (Cansız ve hayvanlar için): onun
J
Jam: reçel
Jeans: kot pantolon
Jogging: hafif koşu
Join: katılmak
Jug: sürahi, testi, çömlek
Junk food: abur cubur, besin değeri az yiyecek
Just: sadece
K
Keep fit: formda kalmak
Keep: tutmak, korumak
Ketchup: ketçap
Kind (İsim): tür, çeşit
Kind (Sıfat): kibar
Kindly: kibar bir şekilde
Kitchen: mutfak
Knead: yoğurmak
Knife: bıçak
Know: bilmek
L
Made from: -den yapılmış
Magazine: dergi
Mail: posta
Make an excuse: bahane üretmek
Make sure: emin olmak
Make: yapmak
Mall: kapalı alışveriş merkezi, kapalı çarşı
Many (sayılabilenlerde): çok, bir hayli
Lamb: kuzu
Large: büyük, geniş
Last (Fiil): sürmek (süre olarak)
Last (Sıfat): geçen, son
Late show: gece programı
7
Martial arts: dövüş sanatları
Martial: askeri, savaşa ait
Mash: ezmek, püre yapmak
Mashed: püre
Match (Fiil): eşleştirmek
Match (İsim): maç
May: -ebilmek
Maybe: belki
Mayonnaise: mayonez
Me: ben, beni, bana
Meal: yemek
Mean: anlamına gelmek, demek istemek
Meaning: anlam
Meaningful: anlamlı
Meat pie: etli börek
Meat: et
Medal: madalya
Medium: orta
Meet: buluşmak, tanışmak, karşılaşmak
Melt: erimek, eritmek
Member: üye
Mention: bahsetmek, anmak
Method: yöntem, metot
Microwave: mikrodalga
Middle school: ortaokul
Middle: orta
Midnight: gece yarısı
Milk: süt
Mind: akıl, zihin, fikir, düşünce
Minute: dakika
Mix: karıştırmak
Mixed: karışık
Mixing bowl: karıştırma kabı
Mixture: karışım
Monday: Pazartesi
Month: ay
More: daha fazla
Morning: sabah
Most: çoğu, en çok
Mostly: çoğunlukla
Mother: anne
Mountain biking: dağ bisikleti
Mountain: dağ
Movie theater: sinema salonu
Movie: film
Much (sayılamayanlarda): fazla, çok
Mudguard: çamurluk
Muffin: kek
Mushroom: mantar
Must: -meli, -malı
My: benim
N
Name: isim
National: millî
Nature walking: doğa yürüyüşü
Nature: doğa
Near: yakında, yanında
Need: ihtiyacı olmak
Neighborhood: çevre, mahalle
Never: asla, hiç
New: yeni
News: haberler
Newspaper: gazete
Next (Sıfat): gelecek
Next (Zarf): ardından, daha sonra
Nice: güzel, hoş
Night: gece
No matter: sorun değil
Noodle: erişte, tel şehriye
Noon: gün
Not at all: (Teşekkür edene karşılık) bir şey
değil, (Olumsuz anlamda) hiç öyle değil, asla
Not: değil
Nothing: hiçbir şey
November: Kasım
Now: şimdi
Nut: kabuklu yemiş
O
Oat: yulaf
Of course: tabii ki
Offer: teklif, öneri
Office: işyeri, daire, ofis
Often: sık sık
Oil: yağ
OK: peki, tamam, iyi
On: üzerine, üzerinde, üstüne, üstünde
On (Film): gösterimde
On foot: yürüyerek
Once: bir defa
Onion: soğan
Online: internetten, çevrimiçi
Onto: üstüne, -e, -a
8
Open (Fiil): açmak
Open (İsim): açık
Opinion: fikir, düşünce
Or: veya, ya da, yoksa
Orange juice: portakal suyu
Orchestra: orkestra
Order (Fiil): sipariş etmek, emretmek
Order (İsim): düzen, sıra
Organize: düzenlemek
Orzo: arpa şehriye
Other: diğer, başka
Our: bizim
Ourselves: kendimiz
Out: dışarıda, dışarı
Outdoor: dışarıda yapılan
Outline: taslak, özet, ana hat
Outside: dışarıda, dışarıya
Oven: fırın
P
Piece: parça
Pistachio: Antep fıstığı
Place (Fiil): yerleştirmek
Place (İsim): yer
Plate: tabak
Play (İsim): oyun, sahne oyunu
Play: oynamak, (çalgı)çalmak
Please: lütfen
Pleased: memnun
Poem: şiir
Point: puan, sayı, nokta
Pool: havuz
Pop: patlamak (mısır)
Popular: popüler, sevilen
Poster: poster
Pot: kap, tencere
Potato: patates
Pour: dökmek, boşaltmak
Practice: uygulamak, alıştırma yapmak
Prefer: tercih etmek
Preference: tercih
Pre-heat: önceden ısıtmak
Prepare: hazırlamak
Price: fiyat
Probable: muhtemel, olası
Process: işlem, süreç, yol
Promise: söz vermek
Proverb: atasözü
Put: koymak
Pyjamas: pijama
Q
p.m.: öğleden sonra
Package: paket
Packet: paket
Pair: çift
Pan: tava
Pancake: gözleme, krep
Parents: anne baba
Part: parça, bölüm
Partner: ortak, arkadaş
Party: parti
Pasta: makarna
Pedal: pedal
Peel: kabuğunu soymak
Pen pal: mektup arkadaşı
Pen: kalem, dolma kalem
People: insanlar, halk
Pepper: biber
Perfect: mükemmel, kusursuz
Perform: yapmak, oynamak
Performance: gösteri, yerine getirme, (müzik)
çalma
Performer: sanatçı, oyuncu
Personal: kişisel
Photo: fotoğraf
Phrase: ifade, tabir
Physically: fiziksel olarak
Pick someone up: birisini arabayla almak
Question: soru
Quite: oldukça
R
Race: yarış
Racket: raket
Rain: yağmur yağmak
Rarely: nadiren
Read: okumak
Ready: hazır
Real: gerçek
Really: gerçekten, aslında
Reason: sebep
Receiver: alıcı
Recipe: yemek tarifi
Rectangle: dikdörtgen
9
Red: kırmızı
Refuse: reddetmek
Regional: bölgesel
Related to: ile ilgili
Relative: akraba
Relaxed: rahatlamış
Remove: çıkarmak, kaldırmak
Repair: tamir etmek, onarmak
Repeat: tekrarlamak
Reply: cevap
Request: istek, talep, dilek
Respond: cevap vermek
Responsible for: -den sorumlu
Rest (Fiil): dinlenmek
Rest (İsim): kalan, gerisi
Restaurant: lokanta, restoran
Rice: pirinç, pilav
Ride: binmek
Ridiculous: gülünç, komik
Right: doğru, haklı
Rinse: durulamak
Riverside: nehir kenarı
Road: yol
Roast beef: biftek
Roast: fırında ya da ateşte kızartmak
Role play: rol yapma
Roll (Fiil): oklava ile açmak, yuvarlamak
Roll (İsim): rulo, silindir
Rolling pin: oklava
Romance: aşk
Room: oda
Round: yuvarlak
Routine: âdet, usul, iş program, rutin
S
Science: fen, bilim
Sci-fi: bilim kurgu
Score: puan, skor, sayı
Seafood: deniz ürünleri
Search: aramak, araştırmak
Season (Fiil): baharatını katmak, tatlandırmak
Seat: koltuk
Second (İsim): saniye
Second (Sıfat): ikinci
Secondary school: ortaokul
See a movie: film izlemek
See a part of ourselves in our friends:
Arkadaşlarımızda kendimizden bir parça
görmek
See you: görüşürüz
See: görmek, görüşmek
Seed: çekirdeğini çıkarmak
Seeded: tohumları alınmış
Seem: görünmek, gözükmek
Seldom: nadiren, pek az
Self: kendi, öz
Send: göndermek
Sender: gönderen
Sentence: cümle
Separate: ayrı
Sequencing: sıralama
Serve: servis yapmak, hizmet vermek
Set: ayarlamak, kurmak
Shake: sallamak, çalkalamak
Shall we ……? – Yapalım mı?
Shape: şekil vermek, biçimlendirmek
Share: paylaşmak
Sheep: koyun
Shop (İsim): mağaza dükkân
Shopping mall: alışveriş merkezi
Shopping: alışveriş
Short: kısa
Should: -meli, -malı
Show (Fiil): göstermek
Show (İsim): gösteri, şov
Shower: duş
Side: taraf
Silver: gümüş
Similar: benzer
Simple: basit
Sing: şarkı söylemek
Sad: üzgün
Salad: salata
Salt: tuz
Same: aynı
Saturday: Cumartesi
Sauce: sos
Saucepan: saplı tencere
Sausage: sosis, sucuk
Say hello: selam söylemek
Say: söylemek
Scan: taramak, göz atmak
School: okul
10
Singer: şarkıcı
Sister: kız kardeş
Sit: oturmak
Site: yer, mevki, mekân
Sleep: uyumak
Slice (Fiil): dilimlemek
Slice (İsim): dilim
Sliced: dilimlenmiş
Slumber party: pijama partisi
Small: küçük
Smell: kokmak, koklamak, kokusu olmak
Snack: aperatif, meze, atıştırmalık
Snow tubing: şişme bot üzerinde kar üzerinde
kayma
Snowshoeing: kar ayakkabısı ile yürüme
So (Bağlaç): bu yüzden
So (Sıfattan önce): çok, o kadar
So (Zarf-İfadenin sonunda): öyle, böyle
Soccer match: futbol maçı
Soccer: futbol
Social network: sosyal ağ (facebook gibi)
Soft: yumuşak
Soften: yumuşamak
Some: biraz, bazı
Someone: birisi
Something: bir şey
Sometimes: bazen
Song: şarkı
Soon: yakında, çok geçmeden
Sorry: üzgün
Sound: kulağa gelmek
Soup: çorba
Space: uzay
Spare: boş, yedek
Special: özel
Spend money: para harcamak
Spend time: vakit geçirmek
Spice: baharat
Spread: yaymak, (ekmeğe) sürmek
Sprinkle: serpiştirmek
Square: kare
Start: başlamak
State: belirtmek
Stay up late: geç saate kadar uyanık kalmak
Stay: kalmak
Steak: biftek
Steam: buğulamak
Steamed: buğulama, buğulanmış
Step: adım
Stick (Fiil): yapıştırmak
Stick (İsim): sopa, baston
Sticky: yapışkan
Still: yine, hâlâ
Stir: karıştırmak
Stop: durmak, durdurmak, -i bırakmak
Story: hikâye, öykü
Stove: fırın, ocak
Stranger: yabancı
Strawberry: çilek
Strong: güçlü
Student: öğrenci
Study: ders çalışmak, incelemek, (bir okulda)
okumak, öğrenim görmek
Style: stil, tarz
Subject: ders, konu
Such as: gibi
Sugar: şeker
Suitable: uygun, müsait
Summer: yaz
Sunday: Pazar
Supposed to: gerekmek
Sure: Tabii ki
Surf: internette gezinmek
Surface: yüzey
Surprise: sürpriz
Swear: yemin etmek, ant içmek
Swim: yüzmek
T
Tablespoon: yemek kaşığı, çorba kaşığı
Take care of: -e bakmak, -in bakımıyla meşgul
olmak
Take care: kendine iyi bak, dikkat et
Take note: not almak
Take off: çıkarmak, alıp götürmek
Take out: dışarı çıkarmak
Take the bus: otobüse binmek
Take the train: trene binmek
Take: almak, götürmek
Talk: konuşmak
Taste: -i tatmak, tadı olmak
Tasty: lezzetli
Tea towel: el bezi
11
Tea: çay
Teach: öğretmek
Teacher: öğretmen
Team: takım
Teaspoon: çay kaşığı
Teen: genç, delikanlı
Teenager: 13-19 yaş arası
Teeth: dişler
Tell: söylemek, anlatmak, bahsetmek
Tender: yumuşak, gevrek
Term: dönem, terim
Terrible: çok kötü, berbat
Terrific: müthiş, olağanüstü, çok güzel
Text: metin
Than: -den, -dan
Thank: teşekkür etmek
Thanks to: sayesinde
Thanks: teşekkürler
That: o, şu
Theater: tiyatro, sinema
Their: onların
Them: onlar, onları, onlara
Then (Bağlaç): daha sonra
Then (Zarf): o zaman
There is/There are: var
There: oraya, orada
These: bunlar
Thick: kalın
Thickly: kalın bir şekilde
Thing: şey
Things: işler, eşyalar
Think: düşünmek
Thirsty: susamış
This: bu
Those: onlar, şunlar
Three times: 3 defa
Thriller: gerilim, çok heyecan verici
Through: -den, içinden, bir yanından öbür
yanına
Throughout: boyunca, süresince
Thursday: Perşembe
Ticket: bilet
Time: zaman, vakit, sefer
Times: kez, kere, defa
Tiny: küçücük, minik
Tire: tekerlek
Tired: yorgun
Title: başlık, isim
To be honest: Dürüst olmak gerekirse
Toast: tost
Toaster: ekmek kızartma makinesi
Together: beraber, birlikte
Tomato: domates
Tomorrow: yarın
Tonight: bu gece
Too (Cümle sonunda): de, da
Too (Zarf): çok, gereğinden fazla
Top (Fiil): üstünü kapamak, üzerine koymak
Top (Sıfat): üst
Tournament: turnuva
Town: kasaba
Traditional: geleneksel
Training: antrenman
Travel: yolculuk etmek, seyahat etmek
Trendy: modaya uygun, modayı izleyen
True friend: gerçek arkadaş
True: doğru, gerçek
Trustworthy: güvenilir
Try: denemek, çabalamak, uğraşmak
Tuesday: Salı
Turn down: kısmak
Turn into: dönüşmek, dönüştürmek
Turn off: kapatmak (elektrikli aleti)
Turn on: açmak (elektrikli aleti)
Turn: dönmek, yaşına girmek
Tutor: öğretmen, özel öğretmen
Twelve: oniki
Twice: iki defa
Type: çeşit, tür, cins
Typical: tipik, kendine özgü
U
Unbearable: dayanılmaz, çekilmez
Uncle: amca, dayı, enişte
Under: altına, altında
Understand: anlamak
Unknown: bilinmeyen
Untidy: düzensiz, dağınık
Until: kadar
Unusual: olağandışı, alışılmadık, sıradışı
Us: biz, bizi, bize
Use: kullanmak
Usually: genellikle
12
Will: -ecek, -acak
Win: kazanmak
Wish: istek, arzu, dilek, temenni
With: ile, birlikte, -li
Wonderful: harika, şahane
Word: kelime
Work (Fiil): çalışmak
Work (İsim): iş
Work out: antrenman yapmak
World: dünya
Would like: istemek
Would love: çok istemek
Write: yazmak
Y
V
Variation: çeşitlilik, değişiklik
Various: çeşitli, birçok
Vegetable: sebze
Vegetarian: vejetaryen, etyemez
Verb: fiil
Very: çok
Visit: ziyaret etmek
Voice: ses
W
Wait: beklemek
Walk (Fiil): yürümek
Walk (İsim): yürüyüş
Wall: duvar
Want: istemek
Warm: sıcak, ılık
Wash the dishes: bulaşıkları yıkamak
Wash: yıkamak
Watch: izlemek
Water: su
Wear: giymek, takmak
Website designer: web sitesi tasarımcısı
Wednesday: Çarşamba
Week: hafta
Weekday: hafta içi
Weekend: hafta sonu
Well: iyi, güzel, sağlıklı
Wet: ıslak, nemli
What about: Peki ya, ne dersin
What is it like? – Nasıldır? Nasıl bir şeydir?
What kind of: ne çeşit
What time: ne zaman, saat kaçta
What type of: ne çeşit
What: ne,hangi
When (Bağlaç): -dığı zaman
When (Soru): ne zaman
Whenever: her ne zaman
Where: nereye, nerede
Which: hangi
While (Bağlaç): iken
While (İsim): müddet, süre
Who: kim
Whole: bütün, tüm
Why don’t we …? – Niçin … yapmıyoruz?
Why not? – Neden olmasın?, Niçin öyle değil?
Why: niçin, neden
Year: yıl
Yeast: maya
Yolk: yumurta sarısı
You are right: Haklısın
Young: genç
Your: senin, sizin
Yourself: kendin
Z
Zorbing: büyük plastik bir top içinde yüksek
noktadan aşağı yuvarlanma sporu
Zucchini: kabak
http://www.tumingilizce.com/
13