Psikolog, Pedagog, Sosyal Çalışmacı ve Sosyal Hizmet Uzmanı
Transkript
Psikolog, Pedagog, Sosyal Çalışmacı ve Sosyal Hizmet Uzmanı
İç Denetim Birimi Başkanlığı İnceleme Raporu BİRİNCİ BÖLÜM İNCELEMEYE İLİŞKİN BİLGİLER I. İncelemenin Dayanağı ve Konusu İnceleme, 2011 yılı İç Denetim Programına istinaden, Başkanlığın 24.10.2011 tarih ve 324 sayılı görevlendirme yazıları çerçevesinde gerçekleştirilmiştir. Bu araştırma ve incelemenin konusu; aile ve çocuk mahkemelerinde görev yapan, sosyal hizmet uzmanı, psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacıların sorunlarının tespiti ile verimliliklerinin azamî seviyeye çıkarılması kapsamında yapılması gerekenlere yönelik çözüm önerileri geliştirmektir. Her ne kadar incelemenin konusu başlangıçta “uzmanların yaşadıkları sorunlar” olarak belirlenmiş ise de saha araştırması sırasında yapılan görüşmeler ve diğer tespitler ışığında aile ve çocuk mahkemelerinin çalışma sistemi ve bu alanda yaşanan problemlerle yakından ilgili bulunan konuya bütüncül bir bakış açısıyla yaklaşılarak Başkanlığın bilgisi dahilinde kapsam genişletilmiştir. II. İncelemenin Amaç ve Hedefi İncelemeyle, çocuk mahkemesinde görevli sosyal çalışmacılar ile aile mahkemesinde çalışan sosyal hizmet uzmanı, psikolog ve pedagogların çalışma koşullarının iyileştirilerek hizmet kalitesinin artırılması amaçlanmıştır. Bu çalışma neticesinde aşağıda sayılan hususların gerçekleştirilmesi hedeflenmiştir. Çocuk ve aile mahkemeleri daha etkin kararlar verilebilecektir. Suça sürüklenen çocukların yargılama sürecinden daha az etkilenmeleri sağlanacaktır. Boşanma davaları sırasında taraflar ile çocuklarda yaşanan travma en aza indirilecektir. Aile ve çocuk mahkemelerinde çalışan uzmanlar başta olmak üzere anılan mahkemelerde çalışan diğer görevlilerin etkinlik ve verimlilikleri artacaktır. Yargılama süreleri kısaltılarak kalite yükselecektir. Aile mahkemelerinde görülen davalarda, evlilik birliğinin devamı mümkün olmadığı takdirde boşanmanın suhuletle yapılması sağlanacaktır. Suça itilen çocukların topluma kazandırılması sağlanıp suç ve suçlu ile daha etkin mücadele edilecektir. Uzmanların yazdıkları raporlarda standart oluşturularak daha işlevsel olmaları sağlanacaktır. Hâkim ve savcı ile uzmanların daha fazla işbirliği içinde çalışmaları sağlanmış olacaktır. İç Denetim Birimi Başkanlığı İnceleme Raporu III. İncelemenin Metodolojisi Bu görev kapsamında; Konuyu düzenleyen meri mevzuat taranarak incelemeye tabi tutulmuş, Başta aile ve çocuk mahkemelerinde çalışan hâkim/savcı, uzmanlar ile Bakanlığımızdaki bir kısım üst düzey yöneticiler, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun ve Yargıtay’ın bazı üyeleri, yurt içinde ve dışında çalışan bir kısım akademisyen, uzman ve avukat ile Türkiye Adalet Akademisi yetkilileri, İstanbul ve Ankara Barosu’nun çocuk hakları bürosu yetkilileri ile görüşülmüş, UYAP alt yapısı kullanılarak İstanbul’da görevli uzmanlarla telekonferans sistemi üzerinden görüşülmüş, ülkemizin değişik yerlerinde görev yapan hâkim – savcı, avukatla yüz yüze ya da telefon ve e-mail yoluyla görüşülüp fikirleri alınmış, Aile Bakanlığı bürokratları ile fikir alışverişinde bulunulmuş, UNİCEF’in yürüttüğü, Çocuk Haklarına İlişkin Mevzuatın Sivil Toplumca İzlenmesi ve Anayasa’da Çocuk Hakları konulu seminerlere keza Bakanlığımızca düzenlenen Denetimli Serbestlik Danışma Kurulu toplantısına iştirak edilmiş, Sosyal hizmet uzmanları ve psikologların örgütlendiği dernek başkanları ile istişare yapılmış, Ankara Emniyet Müdürlüğü Çocuk Hizmetleri Büro Amirliği ile Asayiş Müdürlüğü ve Polis Akademisi Suçluluğun Önlenmesi Enstitüsü görevlileriyle görüşülmüş, İnceleme konusuyla alakalı kaleme alınmış makale, kitap ve yabancı ülke kaynakları irdelenmiş, Almanya ve İsviçre’de görev yapan bir kısım sosyal hizmet uzmanı, avukat ve öğretim üyesi ile telefon ve e-mail yolu ile iletişime geçilerek ilgililerin birikiminden yararlanılmış, Edinilen bilgi, toplanan belge ve doküman, ileri sürülen görüş ve öneriler hep birlikte değerlendirilerek ulaşılan bulgular doğrultusunda sorunun çözümü açısından bütüncül bir bakış açısı ile inceleme raporu hazırlanmıştır. İKİNCİ BÖLÜM AİLE VE ÇOCUK MAHKEMELERİ İLE BU MAHKEMELERDE GÖREV YAPAN UZMANLAR HAKKINDA GENEL BİLGİLER I. Aile Mahkemeleri Ülkemizde aile mahkemelerinin özel bir uzmanlık mahkemesi olarak 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’un 2 nci maddesine göre il merkezleri ile nüfusu 100.000’in üzerindeki ilçelerde tek hâkimli asliye mahkemesi olarak kurulması öngörülmüştür. Aile mahkemesinin görevleri anılan Kanun’un 4 üncü maddesinde; 2 / 36 İç Denetim Birimi Başkanlığı İnceleme Raporu 1. Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanuna göre aile hukukundan doğan dava ve işler, 2. Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanuna göre aile hukukuna ilişkin yabancı mahkeme kararlarının tenfizi ve tanınması, 3. Kanunlarda verilen diğer görevleri yapmak, Olarak sayılmıştır. 4787 sayılı Kanun’un 5 inci maddesine göre aile mahkemesinde çalışacak uzmanlar; psikolog, sosyal çalışmacı ve pedagog şeklinde sınıflandırılmıştır. Ülkemizde kurulmasına karar verilen 204 aile mahkemesinden 194’ü faal olup bu mahkemelerde 220 hâkim görev yapmaktadır. Mevcut iş yüküne göre 47 adet aile mahkemesi ile bu mahkemelerin faaliyete geçmesi halinde ilave 141 uzmana daha ihtiyaç bulunduğu Personel Genel Müdürlüğü yetkililerince ifade edilmiştir. Faal 194 aile mahkemesinde (110) psikolog, (100) sosyal çalışmacı ve (103) pedagog görev yapmakta olup, (24) psikolog, (25) sosyal çalışmacı ve (52) pedagog kadrosunun münhal olduğu öğrenilmiştir. Başta boşanma davaları olmak üzere aile mahkemelerine açılan davalarda her geçen yıl artış olduğu görülmektedir. Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü verilerine göre, müstakilen aile ve aile mahkemesi sıfatıyla görev yapan asliye hukuk mahkemesine ait iş miktarları aşağıda gösterilmiştir. Müstakil Aile Mahkemelerinde Görülen Dava Sayıları; Yıl Yıl içinde açılan Karar sayısı dava sayısı 2004 146.965 148.282 2005 143.071 146.444 2006 146.849 148.962 2007 154.993 150.481 2008 170.311 161.058 2009 192.697 185.641 2010 204.734 202.962 2011 214.608 219.400 Aile Mahkemesi Sıfatıyla Asliye Hukuk Mahkemelerince Görülen Dava Miktarları; Yıl Yıl içinde açılan Karar sayısı dava sayısı 2009 70.342 65.584 2010 82.105 76.548 2011 79.816 80.953 3 / 36 İç Denetim Birimi Başkanlığı İnceleme Raporu Her İki Sıfatla Bakılan Toplam Dava Sayıları; Yıl Yıl içinde açılan Karar sayısı dava sayısı 2009 263.039 251.225 2010 286.839 279.510 2011 294.424 300.353 Son Dört Yıla İlişkin Boşanma Davası ve Karar Sayıları; Yıl Yıl içinde açılan Karar sayısı dava sayısı 2008 175.173 166.389 2009 194.959 187.325 2010 201.053 198.100 2011 200.767 205.382 Ülkemiz genelinde hukuk mahkemelerinde 2010 yılında nizalı açılan 1.456.952 davadan 201.053’ünün, 2011 yılında açılan 1.443.385 davadan 200.767’sinin konusu boşanmaya ilişkin olup boşanma davalarının her iki yılda da tüm ihtilaflı davalara oranı yaklaşık % 14 oranıyla birinci sırada yer almaktadır. Aile Mahkemelerinde Çalışan Uzmanlar a. Sosyal Çalışmacı Sosyal çalışmacıların görevleri; 1. Boşanma davasına konu ailedeki uyuşmazlık nedenlerine ilişkin davanın esasına girilmeden önce veya davanın görülmesi sırasında hâkim tarafından istenen konular hakkında taraflar arasındaki uyuşmazlık nedenlerine ilişkin araştırma ve inceleme yaparak rapor hazırlamak, 2. Duruşmalarda gerektiğinde hazır bulunmak, 3. Tedbir kararlarının yerine getirilmesini takip etmek, 4. Mahkemece verilecek diğer görevleri yapmak, Şeklinde belirlenmiştir. 4787 sayılı Aile Mahkemeleri Kanunuyla aile mahkemesi bünyesinde sosyal çalışmacı olarak uzman görevlendirileceği belirtilerek bunların vazifeleri açıklanmış olmasına karşın bu uzmanların yargılama içerisindeki statüleri konusunda herhangi bir belirleme bulunmamaktadır. Sosyal çalışmacıların aile mahkemesi bünyesine atanan bir uzman olmaları ve bu mahkemenin ihtisas mahkemesi olması göz önüne alınarak, uzmanların hukukî statülerinin bilirkişi olmayıp hâkime yardım eden (müşavir) bir kamu görevlisi oldukları nazarî hukukta da kabul edilmektedir. Aile mahkemesinde davaların görülmesi sırasında uzman desteği, boşanmak için başvuran eşlerin içinde bulundukları sosyal ve iktisadi durumlarının tespit edilerek ilişkilerin tamirine katkı sağlanması, bu süreçte eşlerin kendi aralarında ve çocuklarıyla olan iletişim bozukluklarının tamiri açısından büyük önem arz etmektedir. 4 / 36 İç Denetim Birimi Başkanlığı İnceleme Raporu b. Psikolog Psikologların genel olarak görevleri; görüşme ve gözlem tekniklerini kullanarak bireylerin, aile ve grupların psikolojik durumlarına ilişkin tespitte bulunmak amacıyla objektif testler uygulayıp rapor hazırlamaktır. Bunun yanında psikolojik destek, rehabilitasyon ve psiko - eğitim çalışmalarını yürütmektir. c. Sosyal Çalışma Görevlisi Bireyin çevresi ve içinde bulunduğu sosyal hayat koşulları ile etkileşimleri çerçevesinde toplumsal işlevselliğini ve sosyal çevreye oryantasyonunu zorlaştıran, ortadan kaldıran engelleri bertaraf ederek ya da etkileri azaltarak topluma entegrasyonunu, sosyal koşulların da bireyin sosyal gelişimine katkıda bulunmasını sağlayacak şekilde tasarlanması misyonunu üstlenmiştir. d. Pedagog Çocukların bedensel, zihinsel, duygusal ve sosyal gelişimlerini inceleyen ve çocukların eğitimi ve olgunlaşması ile ilgilenen kişidir. Üniversitelerimizde Pedagoji bölümleri bulunmadığından bu unvandaki kadrolara üniversitelerin “Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik” bölümü mezunları arasından atama yapılmakta, bunlar bireyin özellikle kritik gelişim dönemlerinde, sosyalleşme evresinde ortaya çıkabilecek problemler, aile ve arkadaş çevresi ile toplumsal yaşam, eğitim ve öğrenim hayatına ilişkin rehberlik hizmetini yerine getirmektedirler. II. Çocuk Suçluluğuna İlişkin Mahkemeler A. Genel Olarak Dünya’da ilk çocuk mahkemesi 1878 yılında Amerikan Masscahusets’de, diğeri de Chicago’da 1899’da kurulmuştur. İtalya’da ise 1934’de faaliyete geçmiştir. Ülkemizde çocuk mahkemelerinin kuruluşu, 1979 yılında çıkartılan ve 1982 yılında yürürlüğe giren 2253 sayılı Çocuk Mahkemelerinin Kuruluşu, Görev ve Yargılama Usulleri Hakkındaki Kanun ile öngörülmüş olup ilk çocuk mahkemesi 1987 yılında Ankara’da faaliyetine başlamıştır. Ceza kanunlarının uygulanması bakımından çocuk, Türk Ceza Kanunu’nun 6/b maddesinde “on sekiz yaşını doldurmamış olan kişi” olarak belirlenmiştir. Son yıllarda çocuk suçluların topluma kazandırılması için klasik cezalandırıcı adalet anlayışının yerini onarıcı adalet almıştır. Çocuk suçluluğunun azaltılması amacıyla ABD ve Kanada gibi ülkelerde ihtilaflar uzlaştırmacı yardımıyla çözümlenmeye başlanmıştır. Ancak ülkemizde genel olarak uzlaştırmanın yasal altyapısı bulunmasına karşın gerek büyükler gerek çocuklarla ilgili yaygın uygulama bulunmamaktadır. B. Çocuk Ağır Ceza Mahkemeleri 1. Görevleri 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun 27 nci maddesine göre, il merkezi ve buna bağlı ilçelerde ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren suçun bir çocuk tarafından işlenmesi halinde görevli mahkeme çocuk ağır ceza mahkemesidir. 5 / 36 İç Denetim Birimi Başkanlığı İnceleme Raporu Genel ağır ceza mahkemeleri 5235 sayılı Kanunun 12 nci maddesine göre; Ceza Kanunu dışındaki kanunların görevli kıldığı, Türk Ceza Kanunu’nda tanımlanan; yağma, irtikâp, resmî belgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılık, hileli iflas suçları ile ağırlaştırılmış müebbet hapis, müebbet hapis ve on yıldan fazla hapis cezalarını gerektiren suçlarla ilgili, Dava ve işlere bakarlar. 2. Mahkeme ve Hâkim Sayıları Ülkemizde 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun 25 inci maddesi kapsamında (19) çocuk ağır ceza mahkemesi kurulmuş olup bunlardan (9)’u faaliyettedir. Bu mahkemelerde (29) hâkim istihdam edilmektedir. Son yıllarda bu mahkemeye gelen ve çıkan iş miktarlarına aşağıda yer verilmiştir. Çocuk Ağır Ceza Mahkemelerindeki İş Durumu; Açılan dava Karar sayısı Yıl 2009 2.250 2.679 2010 2.222 2.626 2011 2.728 2.997 C. Çocuk Mahkemeleri 1. Görevleri a. Çocuklar ile ilgili koruyucu ve destekleyici tedbir kararı vermektir. (Bu mahkemelerin bulunmadığı yerlerde ise Çocuk Koruma Kanunu’nun geçici 4 üncü maddesine göre aile mahkemeleri bu da yoksa asliye hukuk mahkemeleri yetkilidir.) b. Acil korunma kararı almaktır. c. Çocuklara ilişkin güvenlik tedbiri kararı vermektir. d) Asliye ceza mahkemesi ile sulh ceza mahkemesinin görev alanına giren suçları işlediği iddia olunan çocuklar ile ilgili davalara bakmaktır. 2. Mahkeme ve Hâkim Sayıları (73) çocuk mahkemesinden (57)’si faaliyette olup buralarda toplam (61) hâkim çalışmaktadır. Halen bazı illerde çocuk mahkemesi ile çocuk ağır ceza mahkemesi kurulmamış olup bu mahkemelerin olmadığı yerlerde ceza mahkemeleri bu davalara Çocuk Koruma Kanunu’nun geçici 3 üncü maddesine göre çocuk mahkemesi sıfatıyla bakmaktadırlar. Çocuk mahkemelerine gelen davalar ile ilgili bilgilere aşağıda yer verilmiştir. 6 / 36 İç Denetim Birimi Başkanlığı İnceleme Raporu Çocuk Mahkemelerindeki İş Durumu; Yıl içinde açılan Karar sayısı Yıl dava 2009 38.437 43.151 2010 45.164 40.350 2011 47.064 46.917 Çocuk Mahkemeleri ile Çocuk Ağır Ceza Mahkemelerindeki İş Miktarları; Yıl Yıl içinde gelen 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 5.206 5.371 21.576 35.448 52.767 60.125 33.263 32.906 40.687 47.386 49.792 Devirle birlikte toplam bakılan 14.627 11.747 29.591 59.862 88.821 104.400 91.719 85.232 82.660 85.543 93.225 Karar verilen Mahkumiyetle sonuçlanan (hapis dahil) Hapis cezası verilen Beraat kararı verilen 8.331 3.770 5.243 24.579 46.047 46.999 40.148 44.796 45.829 42.976 49.914 1.684 2.029 3.305 8.031 18.859 5.155 12.377 15.058 24.205 24.785 28.306 51 59 116 627 251 1.614 2.465 3.353 5.728 5.950 6.386 490 762 1.197 3.314 2.437 5.707 8.137 9.414 15.660 16.586 21.158 Not : Tablo’da sonuç hapis cezası ve beraat kararları dışındaki sair karar ayrıntısına yer verilmemiş olup geniş bilgi için bkz. Adli İstatistikler 2011 2011 yılı verilerine göre, çocuklar hakkında çocuk ve çocuk ağır ceza mahkemelerinde devirlerle birlikte toplam bakılan 93.225 kamu davasından 28.306 sında mahkumiyet kararı verilirken (%30), 21.158 inde ise (%23) beraat kararı ittihaz edilmiştir. 2008 yılında çocuk ve çocuk ağır ceza mahkemelerinde çocuklar hakkında verilen 44.796 karardan sadece 5.042’si uzlaşma ile sonuçlandırılmıştır. (bkz. Adli İstatistikler 2008) 7 / 36 İç Denetim Birimi Başkanlığı İnceleme Raporu Tüm Ceza Mahkemelerinde Yargılanan Çocuk Sanık Sayıları: Yıl Çocuk sanık sayısı 2001 87.206 2002 100.904 2003 124.620 2004 136.358 2005 158.917 2006 141.102 2007 111.278 2008 110.237 2009 119.141 2010 133.201 2011 141.412 1994 yılında suça sürüklenen çocuk sayısı 100.000 küçükte 675 iken bu sayı, 2001 yılında 847, 2011 yılında ise 1.811 rakamına ulaşmıştır. Tüm Ceza Mahkemelerinde Çocuklar Hakkında Son Üç Yılda Verilen Karar Sayıları; Yıl Karar sayısı 2009 108.492 2010 123.063 2011 136.669 Ceza Mahkemelerinde Çocuklar Hakkında Verilen Hapis Cezalarının Sayıları; Yıl Hapis cezası sayısı 2001 5.728 2002 5.302 2003 4.887 2004 4.523 2005 4.290 2006 5.208 2007 7.224 2008 8.333 2009 13.074 2010 13.195 2011 13.016 8 / 36 İç Denetim Birimi Başkanlığı İnceleme Raporu İstanbul Gaziosmanpaşa Çocuk Mahkemesinde 2009 yılı itibariyle 320 dosya üzerinde yapılan araştırma sonuçlarına göre; Suça sürüklenen çocukların % 97’sinin erkek olduğu, Suçu sürüklenme yaşının ergenlik yaşına denk geldiği; 14 (%18,5), 15 (%35,4), 16 yaş (% 21,5), En çok işlenen suçların; hırsızlık (%42), yaralama (%31) ve uyuşturucu bağımlığı oluşturduğu (%7) olduğu, Suç işleyen çocukların, ailelerinin işsiz ya da çok alt gelir grubunda bulunduğu, Uyuşturucu kullanmanın sebebi olarak çocuğun yaşadığı yoksulluk halinin belirtilerini bastırmanın öne çıktığının ifade edildiği, Gaziosmanpaşa’da suç işleme oranının arttığı, buna göre; ilgili çocuk mahkemesine 2009 yılında 535, 2010 yılında 1.255, 2011’de 1608 dava dosyası geldiği, Suç işleyen çocukların ailelerin çoğunun başka yerden göçle gelenler olup bunların % 84’ünün 4 ya da daha fazla çocuğunun olduğu, Suça itilen çocukların çoğunun ilköğretim yıllarında okulu bıraktığı, nitekim sadece (% 8)’inin okula devam etiği, bir kısmının da okuryazar dahi olmadığı (%29), Belirlenmiş, Yapılan görüşme ve incelemelerden de anlaşıldığı üzere suça sürüklenen küçüklerin çoğunluğunun parçalanmış aile çocukları ile anne ve babaları bulunmayan küçüklerin oluşturduğu anlaşılmıştır. Çocuk Mahkemeleri Bünyesindeki Uzmanlar a. 2253 sayılı Kanun Yönünden Mahkemelere bağlı uzman çalıştırma usulü ilk kez 07/11/1979 tarih, 2253 sayılı Çocuk Mahkemeleri Kuruluşu, Görev ve Yargılama Usulleri Hakkındaki Kanun ile başlamıştır. Bu Kanunun 30 uncu maddesine göre, her çocuk mahkemesinde öncelik sırasına göre, sosyal hizmet uzmanı veya yardımcısı, pedagog, psikolog ve psikiyatr atanması öngörülmüştür. Çocuk mahkemesi ve çocuk ağır ceza mahkemelerinde; çocuk ve aile sorunları, çocuk hukuku ve çocuk suçluluğunun önlenmesi alanlarında en az lisans öğrenimi yapmış kişilerin sosyal çalışma görevlisi olarak çalıştırılması gerekmekte olup bu görevlilerin ataması Bakanlığımızca yapılmaktadır. Anılan mahkemelerde sosyal çalışma görevlisi bulunmaması halinde başka kamu kurum ve kuruluşlarında ya da serbest olarak çalışanların sosyal çalışma görevlisi olarak görevlendirilebileceği düzenlenmiştir. b. Çocuk Koruma Kanunu Bakımından Çocuk Koruma Kanunu’nun 34 üncü ve Çocuk Koruma Kanununun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmeliğin 19 uncu maddesinde sosyal çalışma görevlilerinin vazifeleri; 1. Yargılanan çocuk hakkında onun içinde bulunduğu koşulları, çocuğun özelliklerini ve çocuğun toplumda yapıcı bir rol üstlenmesini ve yararlanılabilecek toplumsal kaynakları tanımasını sağlamak üzere sosyal inceleme yapmak ve raporlamak, 2. Çocuğun ifadesinin alınması veya sorgusu sırasında yanında bulunmak, 9 / 36 İç Denetim Birimi Başkanlığı İnceleme Raporu 3. Çocuk hâkimleri tarafından verilen Çocuk Koruma Kanunundaki diğer görevleri yapmak, Şeklinde ifade edilmiştir. Halen çocuk mahkemelerinde; (107) uzman görev yapmakta olup bunların (38)’i psikolog, (37)’si sosyal çalışmacı ve (32)’si pedagog kadrosundadır. Çocuk ağır ceza mahkemelerinde ise (6) psikolog, (4) sosyal çalışmacı ve (4) pedagog görev ifa etmektedir. c. Ceza Muhakemesi Kanunu Cihetinden Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 236 ncı maddesi; 18 yaşından küçük psikolojisi bozulmuş olan mağdurun tanık sıfatı ile dinlenmesi sırasında psikoloji, psikiyatri, tıp veya eğitim alanındaki bir uzmanın görevlendirilmesini düzenlemiş ve bu uzmanlar hakkında bilirkişilere ait hükümlerin uygulanacağını belirtmiştir. CMK’nun 52 nci maddesine göre de mağdur çocuklarının beyanının alınması sırasında görüntülü ve sesli kayıt alınması zorunluluğu bulunmaktadır. d. Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönünden Suça sürüklenen çocukları cezaevine koymak yerine toplum içinde cezalarını çekmeleri amacıyla Bakanlığımız Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü bünyesinde Denetimli Serbestlik ve Yardım Hizmetlerinden Sorumlu Daire Başkanlığına bağlı olarak ağır ceza mahkemesi Cumhuriyet savcılıkları nezdinde “Denetimli Serbestlik Şube Müdürlükleri” kurulmuştur. Denetimli serbestlik şube müdürlükleri, Çocuk Koruma Kanunu’nun 36 ncı maddesine göre, hakkında koruyucu ve destekleyici tedbir kararı verilen, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı onanan, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilen, denetim altına alınmasına karar verilen yahut hakkında şartla salıverme hükmü kurulan çocuklar üzerinde çalışmak üzere bir denetim görevlisi vazifelendirilmektedir. Çocuk Koruma Kanunu’nun 37 nci maddesine göre suça sürüklenen küçük on iki yaşını bitirmemiş ise tedbir kararları “Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu” tarafından görevlendirilen denetim görevlileri tarafından yürütülmektedir. Denetim görevlisinin vazifesi, küçüğün aile, eğitim, iş ve sosyal çevreye uyum sağlaması için destek ve yardımcı olmaktır. Bu amaçla üçer aylık sürelerle Cumhuriyet savcısı veya mahkemeye rapor vermektedir. III. Çocuk Suçluluğu Yönünden Uzlaşma ve Arabuluculuk Müessesesinin Önemi Türkiye’de çocuklarla ilgili kanun, yönetmelik, sözleşme vs. gibi 70 dolayında mevzuat olmasına karşın çocuk ceza adalet sisteminde adalet sisteminde küçüklerle ilgili usul ve esasları özel olarak düzenleyen usul kanunu bulunmamaktadır. Çocuk Koruma Kanunu’nda da usul ve esaslar bağlamında özel düzenleme mevcut değildir. Uzlaşma hususunda çocuklar hakkında da Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253 üncü maddesindeki hükümler uygulanmaktadır. Buna göre; a. Soruşturma ve kovuşturması şikâyete bağlı suçlar, 10 / 36 İç Denetim Birimi Başkanlığı İnceleme Raporu b. Şikâyete bağlı olup olmadığına bakılmaksızın TCK’da yer alan; kasten yaralama (üçüncü fıkra hariç TCK.m.86, 88), taksirle yaralama, konut dokunulmazlığının ihlali, çocuğun kaçırılması ve alıkonulması, ticari sır, bankacılık sırrı, müşteri sırrı niteliğindeki bilgi ve belgelerin açıklanması fiilleri, Uzlaşma kapsamındadır. Küçükler için uzlaşmanın kapsamının daha geniş tutulması gerekmesine karşın mevzuatımızda bu düzenleme çok sınırlı kalmış, fiiliyatta iş yoğunluğu ve farkındalık eksikliği nedeniyle yetişkinler kadar bile uygulanırlık kazandırılamamıştır. Sulh mahkemeleri daha çok basit uyuşmazlıkların uzlaşma yoluyla çözümlenmesi amacıyla kurulmalarına karşın, iş yoğunluğu ve ihsası rey endişesi gibi nedenlerle günümüzde bu rollerini yitirmişlerdir. Hukuk uyuşmazlıklarında uygulanması düşünülen arabuluculuk sistemi hâlen yürürlükte değildir. Doç. Dr. Mustafa Serdar ÖZBEK’in makalesinde1 ifade ettiği gibi; “Kanada çocuk suçluluğunda uzlaşmanın en iyi uygulandığı ülkelerden birisi olup örneğin, bir küçüğün (17 yaşında) ilk defa işlediği bıçakla tehdit yoluyla taksi şoförünün cüzdanını alması olayına konu gasp suçunda bile uzlaşma hükümleri uygulanmıştır. Mahkemece duruşma açılmadan önce olay uzlaşma birimine gönderilerek şüpheli öncelikle mağdura özür mektubu gönderdikten sonra aldığı parayı vermiş, taksi şoförünün yaşadığı olayın kendisine verdiği korku nedeniyle çalışamadığı bir haftalık zararını karşılamayı da kabul edip okula devam edip yarım gün de bir işte çalışarak mağdurun zararını karşıladıktan sonra anlaşma metni mahkemeye sunulmuş, mahkemece hükmedilen iki yıl denetimli serbestlik ile taksitleri ödemesi sonrasında cezası infaz olmuştur.” Amerika ve Kanada gibi ülkelerde uzlaşma işlemlerine katılan arabulucu sosyal hizmet uzmanı, psikolog gibi uzmanlardan da yararlanılarak çocuk suçlu oranlarında azalma sağlanmıştır. Yapılan inceleme sırasında görüşülen çocuk suçlarına bakan savcılar ile hâkimlerin büyük çoğunluğu çocuklarla ilgili davalarda uzlaşma ve kamu davasının açılmasının ertelenmesi müessesinin yeterince kullanılmadığını ifade etmişlerdir. Ülkemizde 2011 yılında çocuk ve çocuk ağır ceza mahkemelerinde sonuçlandırılan 105.739 ceza davasından sadece 721’i uzlaşma ile neticelenmiştir. Uzlaşma hususunda Avukatlık Kanunu’nun 35/A inci maddesinde avukatlara bu hususta yetki vermiş bulunmasına ve bu tür anlaşmaların ilam mahiyetinde olmasına karşın aile mahkemesine açılan davaların sayısına bakıldığında sisteminin yeterince işlemediğini düşündürmektedir. Ülkemiz tarihine bakıldığında; Osmanlı Devleti’nde çocukların işledikleri suçlulardan cezai mesuliyetlerinin olabilmesinin temel şartı akıl baliğ olmasıydı. Osmanlı’da ceza davalarına ilişkin uyuşmazlıkların genel olarak, ihtilafın mahkemeye taşımadan önce uzlaşma yolu ile neticelendiği görülmektedir. Uzlaşma yoluyla giderilemeyen uyuşmazlığın gerekirse Divan-i Hümayun’a burada da sonuç alamazsa Çarşamba ve Cuma günlerinde “sultan’a arz zamanında” padişaha götürebilme mümkün bulunmaktaydı. 1 Doç. Dr. Mustafa Serdar ÖZBEK’in “Suça Sürüklenen Çocuklara Yönelik Onarıcı Adalet Programları ve Çocuk Arabuluculuğu” başlıklı makalesi http://www.turkhukuksitesi.com/makale_802.htm 11 / 36 İç Denetim Birimi Başkanlığı İnceleme Raporu Uzlaşmaya konu davalar arasında; adam öldürme, hırsızlık ve müessir fiil gibi had ve kısas davaları ile rüşvet, irtikâp gibi tazir davaları sayılabilir. Anılan bu davalar genellikle arabulucular marifetiyle sulh ile sonuçlandırılmaktaydı. Müşteki – mağdur, sanıktan sulh bedeli adı verilen belli bir miktar karşılığı almak için bu anlaşmayı yapardı. Kimsesiz ve suça sürüklenen çocuklara umumiyetle ceza vermek yerine, berber ve ayakkabıcı gibi bir esnafın yanında çırak veya kalfa olarak emek ve mesailerinden yararlanma yoluna gidilmekteydi. Mahpushaneler cezaevi olarak değil ıslah evi olarak görülür buralarda özellikle suçluların meslek edinmeleri sağlanırdı. İnfaz işlemleri genellikle kamuya yararlı işte çalıştırma biçiminde gerçekleştiriliyordu. Mesela hırsızlık, adam öldürme gibi suçlarda suçlu kaçma riski olmayan kale yapımı inşaatı, kürek çekmek gibi işlerde istihdam edilmekteydi. Osmanlı Devletinde uygulamada taraflar, doğrudan dava açmak yerine genellikle ihtilafları öncelikle köylerde ihtiyar heyetlerine, nâhiyelerde ise nâhiye meclislerine götürerek sulh yoluyla sonuçlandırılmaya çalışılırdı. Her nâhiye merkezinde, müddeabihin değeri belli bir miktarı geçmeyen basit hukukî ihtilâfları çözmek üzere üyelerini ihtiyar heyetinin teşkil ettiği bir nahiye meclisi oluşturulmuş, bu meclis mahkemenin bazı yetkileri ile donatılmıştı. İhtiyar meclislerinin arabuluculuğu ile verdikleri kararlar taraflarca kabul edilmedikçe hüküm ifade etmezdi. Tarafların mutabakata vardıkları sulh anlaşmasının ispat hukuku bakımından bir değeri olabilmesi için mutlaka kadıya sunulması ve kadının onaması üzerine şehriye siciline işlenmesi zarureti vardı. Boşanma davalarında; Genel kabul gören uygulama mahkemeye başvurmak değil ihtiyar heyetine müracaat etmekti. İhtiyar heyetinde görevlendirilen kişi öncelikle eşlerin ailesinden sözü en çok dinlenen aile büyüklerini bir araya getirerek anlaşmazlığı dostane çözümle sonuçlandırmaya çalışırdı. Dava açmak için mahkemeye başvurulduğunda kadı gizli ve açık tahkikat yapar ya da yaptırır, elde ettiği verilere göre evliliğin devamının getireceği zararın yarardan fazla olduğuna kanaat getirirse boşanma kararı vermekteydi. Bu davaya bakan kadı, tarafları mahkemenin bulunduğu yerin hudutları dışında uzak bir yerde oturuyorsa naip, aynı yerde ikamet ediyorsa müvella (bilirkişi) görevlendirilerek ailenin sorunlarını yerinde tahkik ve tetkik ettirmekteydi. ÜÇÜNCÜ BÖLÜM MUKAYESELİ HUKUKTA AİLE VE ÇOCUK MAHKEMELERİ İLE UZMANLAR I. Federal Almanya A. Aile Mahkemeleri Aile Mahkemeleri Teşkilatı Kanunu’nun 27/b maddesine göre; aile mahkemeleri sulh mahkemelerinin bir dairesi olarak tek hâkimli olarak kurulmuştur. Anılan Kanunun 23/c 12 / 36 İç Denetim Birimi Başkanlığı İnceleme Raporu maddesine göre; bir eyalet içinde birden fazla sulh mahkemesinin görevine giren aile uyuşmazlıkları için, eyalet hükümeti belirli bir sulh mahkemesini görevlendirmektedir. Bu mahkemeler; boşanma, velayet ve nafaka davaları gibi sınırlı ihtilaflara bakmakta olup boşanacak eşler arasındaki tazminat davaları ise genel hukuk mahkemeleri tarafından karara bağlanmakta, kararlara karşı Yüksek Eyalet Mahkemesine ve Federal Mahkeme’ye temyize gidilebilmektedir. Bazı eyaletlerde aile mahkemesine başvurmadan önce uzlaşma meclisine başvurmak ön koşul olarak görülürken, bu durum diğerlerinde ise ihtiyaridir. Uzlaşma meclislerinde eşlerin sözlü beyanları esas olup bu ifadeler aile mahkemesinde delil olarak değerlendirilmemektedir. Diğer mahkemelerde davacı ve davalı sıfatı geçerli iken aile mahkemesinde taraf sıfatı geçerlidir. Bu mahkemedeki duruşmalar aile mahremiyetine uygun olarak gizli olarak yapılmaktadır. Duruşmaya izleyici olarak katılmak, önceden mahkemeye başvuru yapmaya ve tarafların rızası koşuluna bağlıdır. Aile mahkemesi duruşma salonlarının dizaynı diğer mahkemelerden farklı olarak resmiyetten arındırılmaya çalışılmıştır. Hâkim ile taraflar birbirine yakın yükseklikteki masada oturdukları mekânda sohbet havasında yargılama yapılmaktadır. Aile mahkemelerinde hâkimler yıllık ortalama 400–500 dolayında dosyaya bakmakta, taraflar kendilerini mahkemede doğrudan ifade etme imkânı bulabilmektedir. Boşanma davası açan eşlerin çocuğunun bulunması halinde dilekçenin bir örneği davadan haberdar olması için Gençlik Dairesine gönderilmekte, Gençlik Dairesi uzmanları görüşlerini gerek yazılı olarak gerekse sözlü olarak sunmaktadırlar. Aile ya da çocuk uzmandan memnun olmadığında çocuğun yararına olarak uzman değiştirilmektedir. Aile mahkemelerine bağlı uzman istihdam edilmemekte, uzman raporuna ihtiyaç duyulması halinde mahkemece Gençlik Dairesi uzmanlarının hizmetlerinden yararlanılmaktadır. Gençlik Dairesinde çalışan sosyal hizmet uzmanı, sosyal pedagog ve psikologlar kendi sorumlulukları altındaki mahallede yaşayan aileleri tanımakta ve aralarındaki sorunlar içinden çıkılmaz hale gelmeden müdahale etmektedirler. B. Gençlik Dairesi (Jugendamt) Gençlik Dairesi; belediye başkanlığına bağlı, toplumsal koruma hizmetine yönelik sosyal hizmetler ile ilgili resmi vesayet görevi yerine getiren idarî teknik bir birimdir. Bu birim mahalle düzeyinde kamusal müdahale gücü bulunan ve yeterli bütçe imkânlarına da sahiptir. “Jugendsgerichtshelfer/Gençlik Mahkemesi Yardımcısı” olarak çalışan uzmanlar bilirkişi olarak değil “Gençlik Yardımı” olarak adlandırılan kamusal/idari görev çerçevesinde çocuğun yanında, çocuğun yararını gözetmeye yönelik olarak istihdam edilmektedirler. Düzenlenen raporlar yargılamada aynı zamanda delil niteliğinde işlem görmektedir. Burada çalışan sosyal hizmet uzmanları, özellikle risk altında olan göçmen, kimsesiz çocuk ve gençler ile sosyal yardıma muhtaç olan çocuk ve gençlere sosyal destek vermekte, aynı zamanda sağlık görevlileri ile risk grubunda olan çocukların ailelerine ziyaretler düzenlemektedirler. 13 / 36 İç Denetim Birimi Başkanlığı İnceleme Raporu “Gençlik Mahkemeleri Kanunu” kapsamında 1924 yılından beri Gençlik Dairelerinde yer alan “Jugendsgerichtshilfe/Gençlik Mahkemeleri Yardımı” isimli birim, çocuk ve gençlerin menfaatinin korunması ve topluma kazandırılması ile gençlik mahkemelerinde yürütülen hizmetin yerine getirilmesinin parçasıdır. Gençlik Mahkemelerinin isabetli karar vermesine katkıda bulunmak amacıyla kurulan bu özel birimin; -Fail ile mağdurun uzlaşmasına yardımcı olmak, -Suça sürüklenen gençleri mümkün olduğunca adli sistemden uzak tutmak, küçüklerce işlenen hafif ve orta derecedeki suçlar yönünden uzlaşma müessesesini randımanlı bir biçimde işletmek, -Gençlik Mahkemesi ve savcılığına çocuk suçlularla ilgili raporlama yapmak, -Mahkemenin çocukla ilgili vereceği en isabetli tedbir kararlarını teklif etmek, -Mahkemelerce verilen tedbir kararlarının hayata geçmesini sağlamak ve suça itilen çocuğa rehberlik yapmak, Görevleri bulunmakta, uzmanlar bilirkişi olarak değil, çocuğun yanında çocuğun yararına olarak istihdam edilmektedir. C. Gençlik Savcılığı Çocuk ve gençlerin işlediği suçlarda normal savcılıktan ayrı olarak suçun işlendiği yerdeki savcılık değil, çocuk ve gencin ikamet yeri savcılığı yetkilidir. Burada görev yapan savcılar özel eğitimden geçmiş olup genç suçluların infaz dışındaki yargılama faaliyetlerini yürütmektedirler. Hafif ve orta suçlar nedeniyle gençler cezaevine gönderilmemektedir. Gelen ihtilaf dosyalarının % 50 kadarı Gençlik Savcılığınca sonuçlandırılmaktadır. D. Gençlik Mahkemeleri 14 yaşına kadar olan çocukların ceza sorumluğu olmayıp bu yaşın altında bir çocuk suç işlediğinde aile mahkemelerince tedbir kararları verilmekte ve bu kararların uygulanırlığı sivil toplum kuruluşlarınca da desteklenmektedir. Gençlik mahkemesinde; Hâkimler infaz işlerinde de görevli olup cezaevinde bulunan genç hükümlülere sık sık ziyarette bulunarak infazdan beklenen ıslahın gerçekleşip gerçekleşmediğini kontrol emektedirler. Basit suçlar için bir hâkim, sair suçlar yönünden bir meslek hâkimi başkanlığında iki sosyal hizmet uzmanından müteşekkil olup ağır suçlar yönünden ise üç meslek hâkimi ve iki sosyal hizmet uzmanı ile muhakeme faaliyetini sürdürülmektedir. Hâkim, savcı ve avukatlar, diğer mahkemelerin aksine cüppesiz olarak duruşmalara katılmakta, hatta yetişkinlerin yargılandığı davalarda mağdurun ya da tanığın çocuk olması halinde de buna riayet edilmektedir. Avukat zorunluluğu bulunmayıp gencin avukat talebi olması halinde bu alanda uzmanlığı ve tecrübesi olan avukatlar mahkemece atanmakta ancak genç–çocuğun çok yoksul olması ve talebi halinde ya da tutuklama istemi olması durumunda müdafi gerekmektedir. 14 / 36 İç Denetim Birimi Başkanlığı İnceleme Raporu Bu kapsamda; Gençlik mahkemesi hâkimlerinin katılımıyla iki yılda bir ulusal konferans yapılmaktadır. Ülke’de bazı eyaletlerde gençlik mahkemeleri adliye binaları dışında gençlere yardım teşkilatlarının bulunduğu yerlerde faaliyetini sürdürmektedir. Ceza sorumluluğu bulunmayan 14 yaşından küçük çocuklar hakkında polisin önleyici kolluk yetkilerine göre yardım tedbirleri uygulanmaktadır. Gençlerin işlediği suçlarla ilgili yaptırımın maksadı cezalandırmak değil yargılama sırasında öğretici tarzda ders verme ve topluma kazındırma amacına dayanan ıslahtır. Çocuk ceza adaletinin eğitici ve ders yönüne işlerlik kazandırmak için yargılamalar mümkün olan en kısa sürede (3-6 ay) sonuçlandırılmaya çalışılmaktadır. Almanya’da özellikle suça sürüklenen çocuklar için uzlaşma hükümleri uygulayarak çocuğun mahkemede örselenmesinin ve bu suçlardan dolayı cezaevine gönderilmesinin önüne geçilmeye çalışılmaktadır. Gençlik Dairesi uzmanlarının (sosyal hizmet uzmanı, psikolog, sosyal pedagog) muhakeme aşamasında çocuğun yanında duruşmaya katılması yargılama için zorunluluktur. Gençlik mahkemesine bağlı uzman istihdam edilmemekte bunun yerine Gençlik Dairesi bünyesindeki sosyal hizmet uzmanı, psikolog, pedagog çalıştırılmaktadır. II. Fransa A. Aile Mahkemeleri Fransa’da müstakil aile mahkemesi bulunmamakta, asliye hukuk mahkemesi başkanı ile anılan mahkemeden bir üye aile ilişkilerinden sorumlu hâkim olarak görevlendirmektedir. Bu hâkim uzman aile hâkimi olmayıp boşanma dışındaki aile hukukundan doğan dava ve işlere bakmaktadır. Aile mahkemesine dava açabilmek için aile mahkemesi için düzenlenen matbu form dilekçelerinin doldurulması zorunludur. Bu mahkemede asıl olan tarafların sorunlarını sözlü olarak açıklamasıdır. Dava sırasında eşlerin boşanmak istediklerini beyan etmeleri durumunda aile hâkimi üç kişiden oluşan asliye hukuk mahkemesine davayı göndermek zorundadır. Buradaki boşanma davalarında da tarafların doğrudan dinlemesi asıldır. Fransa’da avukatlar genel olarak belli alanlarda ihtisaslaşmış olup baro adres listesinde avukatların ilgili olduğu ihtisas alanları yazılı bulunmaktadır. Tek olarak asliye hâkiminin baktığı davalar; ayrılık ve malların paylaşımı davası, velayete ilişkin davalar, çocuğun isminin değiştirilmesi davaları, nafaka ve artırılmasına ilişkin davalar ile benzeri dava ve işlerdir. B. Gençlerin Adli Korunmasından Sorumlu Genel Müdürlük Fransız Adalet Bakanlığı’ndaki Gençlerin Adli Korunmasından Sorumlu Genel Müdürlük, çocuklarla ilgili verilen koruma tedbir kararları ile ceza işlerinden sorumludur. Bu birime bağlı personel sayısı yaklaşık olarak 8.000 olup bunların çoğu eğiticilerdir. Anılan Genel Müdürlük kendisine bağlı kurumlarda etkili denetimlerde bulunmakta, suç işlemiş çocuklar ve yardıma muhtaç olan çocuklar görev alanına girmektedir. 15 / 36 İç Denetim Birimi Başkanlığı İnceleme Raporu Fransız adalet sisteminde sivil toplum kuruluşlarıyla kurumsal ağ bulunmaktadır. Bu ülkede eğitici uzmanların da görev ifa ettiği açık eğitim evleri bulunmaktadır. Eğitici uzmanların görevleri adli ve idari olarak ikiye ayrılmaktadır. Fransa genelindeki toplam eğitici evlerinin sayısı 6.000 dolayında olup yıllık 65.000 civarındaki genç buralarda eğitimden geçirilmektedirler. Bir psikolog ve on eğiticinin çalıştığı “açık eğitim evinde” her bir eğitici başına yirmi beş suça sürüklenen çocuk düşecek biçimde yapılandırılmıştır. Uzmanların görevleri; Çocuk suçlular hakkında güven ortamı oluşturduktan sonra araştırma ve inceleme yapıp hâkimlere çeşitli önerileri içeren rapor hazırlamak, Çocuk suçluluğunun yol açtığı zararın telafi edilip edilmediğini tespit edip raporlamak, Periyodik toplantılar düzenlemek, Suça karışmış küçükler ve bunların aileleri ile görüşmelerde bulunmak, Cezasını çekmekte olan çocuk mahkûmlar ile görüşüp ıslah edilmesi için cezanın ya da tedbirin yerine getirilip getirilmediğini kontrol etmek, Olarak belirlenmiştir. Çocuk hâkimleri, yapılan öneriler sonrasında mümkün olduğunca hızlı karar vermekte, dahası hükümden sonra çocuk hakkında eğitici yönlendirme yapmaktadır. C. Çocuk Savcılığı Çocuk savcılığının hem şiddete maruz kalan çocukların korunması hem de çocuk suçlularla ilgili görevi bulunmaktadır. Kamu davasının açılması ile ilgili tüm süreç çocuk savcılığınca yönetilmektedir. Ağır cezalık suçlar ile mükerrerler hariç ilk defa suç işleyen çocuklarla ilgili davalar çocuk savcılığınca sonuçlandırılmaktadır. Gelen olayların yarısına yakının savcılıkça karara bağlanıp sonuçlandırıldığı ifade edilmektedir. Çocukların ifadeleri bir defa ve özel yerleştirilmiş kameralarla alınmaktadır. Çocuk adalet sisteminde onarıcı adalet anlayışı çerçevesinde çocuk savcılığında çocuğa verdiği zararı karşılama ya da yaptığı yanlışlığı düzeltme fırsatı tanınarak uzlaşma ile soruşturmanın sona ermesi sağlanmaktadır. 16 yaşından büyük çocuklar için savcılıkça tutuklama talebinde bulunulabilmekte bunun altındaki çocuklar için ise eğitimsel tedbir kararı uygulanmaktadır. Fransız avukatlık sisteminde çocuk psikolojisi ve pedagojisi alanında eğitim almış avukatlar çocuk yargılamasına yardımcı olmaktadır. Çocuk suçluların avukat istemesi durumunda ifade sırasında kendilerine çocuk avukatı görevlendirilmektedir. D. Çocuk Mahkemeleri Fransa’da Çocuk Mahkemeleri asliye mahkemeleri içinde teşkilatlanmış olup bu mahkemece beşinci derecedeki kabahatler ile adi suçlarla ilgili davalara bakılmaktadır. Çocuk mahkemesi; başkanı meslekten olan hâkim ile sosyal hizmet ve çocuk eğitim uzmanı, akademisyen gibi halktan seçilmiş hâkim ve savcılık servisinde vazife yapan savcıdan müteşekkildir. 16 / 36 İç Denetim Birimi Başkanlığı İnceleme Raporu Mahkemece çocuklar hakkında eğitim tedbiri kararı, çocuğun suça sürüklendiği yerden uzaklaştırma kararı, 16 yaşından büyük çocuklar hakkında kamuya yararlı işte çalıştırma kararı, para cezası kararı ve en son çare olarak hürriyeti bağlayıcı ceza verme gibi kararlar verilmektedir. Ülke genelinde (450) civarında çocuk hâkimi ile (150) çocuk mahkemesi bulunmaktadır. Fransız çocuk mahkemesi hâkimine bağlı uzman yoktur. Fransa’da Almanya’dan farklı olarak Gençlik Mahkemeleri adliye içinde faaliyetini sürdürmekte bu mahkemeye yardımcı olmak ve eş güdümü sağlamakla yükümlü olan Gençlere Yardım Dairesi ile Genç Mahkemesine Yardımcı Teşkilat adliye içinde birlikte çalışmaktadır. Sosyal çalışmacılar hâkime bağlı olmak yerine, adliye içinde daha sıkı işbirliği ile bağımsız bir biçimde çalışarak mahkemeye yardımcı olmaktadırlar. Fransız çocuk mahkemeleri sadece suç işleyen çocuk ve gençlerle değil 18 yaşından küçük olanlarının korunması, bakılması, eğitilmesi ile ilgili velayet - vesayet gibi diğer işlere bakmakla da yetkilidirler. Çocuk mahkemesinin görevi ancak 13 yaşından itibaren suç işleyen çocuk - gencin cezalandırılması gerektiği kanaatine varılması halinde cezaya hükmedebilmektedir. Ancak 13 yaşından 17 yaşına kadar olanlarla ilgili temel yaptırım eğitici güvenlik tedbirlerinin verilip uygulanması olup ceza verilmesi istisnaidir. Çocuk ve gençlerle ilgili ceza hükmünü bir hâkim vermekte olup aynı hâkim velayet vesayet işlerine de bakmaktadır. Öncelikle suç işlediği iddia edilen çocuk ve genç aleyhindeki deliller tetkik edilip yeterli seviyeye ulaştığı kanaatine varılması halinde sosyal çalışmacılar tarafından sosyal çevre araştırması yapılmaktadır. E. Çocuk Ağır Ceza Mahkemeleri On altı yaşın üzerideki çocukların işledikleri gasp, tecavüz, adam öldürme gibi suçlar hakkında yargılama yapmaktadır. Mahkeme 3 meslekten hâkim ve 9 vatandaş jüriden müteşekkildir. F. Fransız Çocuk Ceza İstinaf Dairesi Fransız Yüksek mahkemesinde sırf çocuk suçlarının temyiz işlerine bakmak üzere bir daire bulunmaktadır. III. İsviçre A. Uzlaşma Mahkemeleri İsviçre’de aile mahkemelerinin yanında Uzlaşma Mahkemeleri de hizmet sunmakta olup diğer mahkemelere göre daha az maliyetli ve prosedürü daha kolaydır. Bu mahkemelere 2.000 Frank’ın altındaki nafaka, alacak gibi davalar için başvurulması cazip hale getirilmiş olup sistemde buraya başvurmak için oluşturulmuş şablon dilekçe örnekleri bulunmaktadır. Bu mahkemedeki hâkimler yerel yönetimce dört yıllığına seçilen meslek mensubu olmayan kişilerdir. 17 / 36 İç Denetim Birimi Başkanlığı İnceleme Raporu Dava konusunun değeri 500 Frank’ın altında ise dava uzlaşma mahkemesinde açılmaktadır. Davacı boşanma davası açmadan önce uzlaşma mahkemesine gidebilmektedir. Burada görev yapan uzlaştırıcılar aileleri uzlaştırmak amacıyla elinden geleni yapmaktadırlar. B. Aile Mahkemeleri İsviçre’nin bazı kantonlarında aile mahkemesi bulunmakta, müstakil aile mahkemesinin bulunmadığı kantonlarda sulh mahkemelerinden birisine aile mahkemesi yetkisi verilmektedir. Bu mahkemelere boşanma davası açabilmek için belli bir süre ayrı kalma ve 10.000 Frank para yatırılması gereklidir. Boşanma davaları ve uzlaşma mahkemeleri için (anlaşmalı ve ihtilaflı boşanma) iki ayrı şablon hazırlanmış olup dava açmak isteyen kişilerin dava ile ilgili bilgileri doldurmaları gerekir. Taraflar isterlerse web sistemi üzerinden de bu belgeleri doldurarak dava açabilmektedirler. Boşanmak isteyen çiftlerle ilgili ücretsiz hukuki danışma merkezleri 2.000 yılından bu yana hizmet vermektedir. Aile mahkemelerine yapılacak başvuruların aile mevzuatı hususunda donanımlı bir avukatça yapılması gereklidir. Bu mahkemelerde sosyal hizmet uzmanı ya da psikolog istihdam edilmeyip gerektiğinde gençlik dairesinden hizmet alınmaktadır. Çocuk teslimine ilişkin kararlar mahkeme görevlilerince yerine getirilmektedir. C. Gençlik Dairesi Gençlik ve çocuk yargılaması ile gençlik ve çocuk koruması farklı birimlerce yerine getirilmektedir. İsviçre Medeni Kanununa göre Kamu-İdari Vesayet Kurumu teşekkül ettirilmiştir. Vesayet işleri idari bir görev olarak yürütülmektedir. Belediye bünyesinde yetişkin dairesi ile birlikte ayrıca gençlik dairesi oluşturulmuştur. Bu birim; okul ve aile içinde yaşayan ihtiyaç sahibi çocuk ve gençlere sağlık ve sosyal alanda koruyucu destek hizmeti vermektedir. İdarî bir vazife olarak aileye müdahale yetkisi verilmiştir. Suç işlemeye yönelen/bulaşan ya da suça karışma ihtimali bulunan özellikle risk grubu altındaki göçmen, kimsesiz çocuklar ile zayıf durumdaki çocuk ve gençlere iş bulmak veya iş öğreten bir kursa yazdırmak suretiyle koruyucu sisteme işlerlik kazandırıp bu kişilerin üretime katkı sağlaması sağlandıktan sonra alınan vergiler ile sistemin misliyle kendisini sübvanse etmesi sağlanmaktadır. Gençlik cezaevlerinde ve eğitim evlerinde küçüklere haftanın beş gününde meslek kursu verilip hafta sonlarında uygun olan gençlerin cezasını evlerinde aileleri yanında çekmeleri sağlanmakta olup her çocuk için ayrı bir çıkış programı bulunmaktadır. Soysal hizmet uzmanı, ailesi tarafından velayeti kötüye kullanılan, suça sürüklenen ya da kimsesiz çocukları bakıcı ve eğitmen ailelere ya da bakıcı/eğitmen ailelerin alanlarda kursa tabi tuttuğu gönüllü ailelerin evlerine belli bir ücret mukabilinde iki yıllığına 18 / 36 İç Denetim Birimi Başkanlığı İnceleme Raporu yerleştirmekte ve supervisor eliyle periyodik ve/veya zamansız olarak takip ve kontrol edilmektedirler. Ayrıca bu daireler suça sürüklenen çocuklara/gençlere zorunlu eğitim kapsamında meslek edindirerek işe yerleştirmektedirler. Çocuk ve gençlerle ilgili bir sorun veya uyuşturucu kullanımı ile ilgili ihbar alan polis, durumu hemen Vesayet Müdürlüğüne bildirmekte, bu kurumun amiri de bünyesinde istihdam edilen sosyal hizmet görevlileri ve sosyal pedagoglar eliyle çocuğun durumunu araştırıp gereğinin yapılması için talimat vermektedir. Böylece çocukların ve gençlerin sorunlarının köküne inilerek % 50 düzeyinde başarı elde edildiği ifade edilmektedir. Gençlik mahkemelerinde görevlendirilen gençlik dairesi uzmanlarının hukuki statülerinin bilirkişi değil, idarî bir görev bağlamında çocuğun yüksek yararını savunan ve onun yanında bir rehber olarak vazife ifa eden kişi sayılmaktadır. D. Gençlik Savcılığı Gençlik savcılığı ilçe düzeyinde kurulmuş olup bünyesinde sosyal hizmet uzmanı çalıştırmaktadır. Gençlik savcısı ile sosyal hizmet uzmanı arasında amir-memur ilişkisi yoktur. Savcılık (1) aya kadar hapis ve 1.000 Frank’a kadar para cezası ile bazı tedbir kararları verebilmektedir. Gençlik savcılığına gelen olayların yaklaşık % 80’i burada sonuçlandırılmaktadır. Gençlik savcısı Medeni Kanun gereği idari hususlar ile ilgili olarak Gençlik Dairesi’nden de görüş almaktadır. Gerekli hallerde suç işleyenle ilgili düşündüğü cezayı ya da tedbiri Gençlik Dairesi yetkililerine bildirmektedir. Gençlik savcılığı, suç işleyen küçüğün velisine velayet görevini gereği gibi yerine getirmeyerek gözetim görevini ihmal etmekten dolayı cezalandırabilmektedir. Gençlik savcılığı sosyal hizmet görevlisinin her birine yıllık en fazla 80-100 dolayında suç işlemiş çocuğun veya gencin dosyası verilmektedir. Savcılık uzmanları görevlerini yerine getirirken ilçe düzeyinde görev yapan Gençlik Dairesi uzmanlarından destek almakta, savcılıkça verilen kararların sonucunu Gençlik Dairesine bildirmektedir. Suça sürüklenen küçüğün eğitim kurumu gibi bir kuruma yerleştirilmesini önerecek ise bu kurumdaki süreç genç ile birlikte yürütülmektedir. Bununla ilgili bir çıkış programı hazırlanarak bu yöndeki süreç takip edilmektedir. Uzman gerekirse infaz sürecine müdahale ederek küçüğün yararına yönelik uygulamalar başlatabilmektedir. E. Gençlik Mahkemeleri Yaşları 12 ila 27 arasında değişen çocuk ve gençlerin yargılamaları amacıyla ceza mahkemelerinden birisi bu vazife ile yetkilendirilir. Adliyelerin içinde veya dışında inşa edilmiş olan meslek dışı ve seçilmiş hâkimlerce hizmet sunulan mahkemelerdir. Bu mahkeme savcılığın bir celsede bitecek biçimde bütün delillerin toplanmasından sonra dava açılmaktadır. Gençlik mahkemelerinde ayrıca bir uzman görevli olmayıp bu hizmet Gençlik Dairesi uzmanları eliyle yerine getirilmektedir. Gençlik mahkemesi hâkimliğine dört yıllığına meslek mensubu olmayan bir kişi hâkim olarak seçilmektedir. 19 / 36 İç Denetim Birimi Başkanlığı İnceleme Raporu Muhakeme sürecinde mahkemece atanan bir Avukat ile Gençlik Dairesi uzmanları da yer alabilmektedirler. IV. Amerika A. Arabuluculuk–Uzlaşma Merkezleri Amerika’da aile mahkemelerinin iş yükünün azaltılması, aile içi ilişkilerin sürdürülebilir olması ve dava maliyetlerinin azaltılması amacıyla resmi arabuluculuk ile özel arabuluculuk merkezleri hizmet sunmaktadırlar. Avukat veya psikolog–sosyal hizmet uzmanlarından müteşekkil olan arabuluculuk merkezleri aile içi sorunları olan çiftlere uzlaşmaları için baskı oluşturulmadan uyuşmazlıkların tespiti ile sorunlarının çözümünde onlara rehberlik ederek yardımcı olmaktadırlar. Bu merkezler aile mahkemelerine gelen davalar için bir filtre görevi gördüğü gibi buradaki işlemler boşanma davaları için de ön hazırlık niteliğindedir. Arabuluculuk merkezleri eşlerin rahatlıkla içlerini dökebildikleri bir terapi merkezi mahiyetindedirler. Amerika’da okullarda ve üniversitelerde de akran arabuluculuk işlemleri ile ilgili eğitim vermek üzere Anlaşmazlık Çözüm Bulma Birliği kurulmuş olup buradan eğitim ve sertifika alan kişiler okullarda görev alabilmektedir. Öğrenciler arasındaki ihtilaflar bu kurumdan eğitim almış kişilerce çözümlenmeye çalışılmaktadır. Gizli olarak yapılan arabuluculuk müzakeresi görüşme içeriği ile söz ve belgeler başka bir yerde delil olarak kullanılamaz. Tarafların mutabakata varmaları durumunda bir anlaşma metni imzalarlar. Amerika’da son yıllarda Çocuk suçluluğu yönünden onarıcı adalet anlayışı yerleşmeye başlamış olup uzlaşmadan beklenen amaç; suçluyu eğitme yanında mağdurun zararının bir nebze olsun telafi edilmesine katkıda bulunmaktır. Savcılığa gelen çocuk suçları ile ilgili olaylar öncelikle arabulucuya gönderilmekte yargılama aşamasında da arabuluculuk yapılabilmektedir. B. Aile Mahkemeleri Amerika’da velayetin bir tarafa verilmesi yerine velayetin taksimi söz konusu olup bu durum mahkeme kararıyla tespit edilmektedir. Boşanma davası için tarafların evlilik birliğini sürdürme inancının kaybolması davanın kabulü için yeterlidir. Bu mahkemede tazminata hükmedilmemesi nedeniyle duruşmalarda taraflar arası ilişkilerin yıpranma riski ortadan kaldırılarak asgari münasebetin sürdürülebilir olması mümkün kılınmaktadır. Florida’daki aile mahkemeleri bir pilot bölge olarak da hizmet sunmakta, aile mahkemeleri diğer mahkemelerden ayrı bir binada bulunmaktadır. Her aile mahkemesi bir hâkim, hâkim yardımcısı, stenograf ve mübaşirden müteşekkildir. Aile hâkiminin duruşmalarda çiftlerin uyuşmazlığını tespit ve beyanlarını daha net alabilmek için duruşma yönetimi işlemleri ile diğer yazım işlerini yardımcısına bırakmıştır. Aile mahkemesine hizmet veren psikolog, sosyal hizmet uzmanları aynı binanın farklı katında sosyal servis olarak çalışmaktadırlar. Hâkim gerektiğinde çocukları bu uzmanlar 20 / 36 İç Denetim Birimi Başkanlığı İnceleme Raporu aracılığıyla duruşma dışında sosyal hizmet birimine ayrılan yerde dinletmekte ve istediği bir husus olduğunda bunu da talep çizelgesini işaretleyerek uzmanlara göndermektedir. Sosyal hizmet uzmanları ve psikologlar idari yönden mahkemeye bağlı olmayıp ayrı bir birim olarak çalışmaktadırlar. Aile hâkimi, psikolog ve sosyal hizmet uzmanı ile avukatın beyanlarını video konferans yöntemlerini de kullanmak suretiyle alabilmektedir. Aile mahkemesinde görev yapan hâkimler tarafların uzlaşma mahkemesine başvurmaları halinde buradaki uzlaştırıcılar ile iletişime geçip onlardan da bilgi almaktadırlar. Mahkemenin fiziki yapısı ve iç dizaynı tarafları rahatlatacak biçimdedir. C. Çocuk Mahkemeleri Çocuklarla ilgili suçlar yönünden çocuk savcılığı mağdurla sanığı uzlaştırmak suretiyle onarıcı ya da iyileştirici adalet anlayışını öne çıkararak çocuğun topluma kazandırılması hedeflenmektedir. Suç işlemeyi alışkanlık haline getiren ya da ağır suçları işleyen çocuklar eylemelerinden dolayı mahkemede yargılanmaktadır. Yetişkinlerde olduğu gibi suça itilen çocuklar hakkındaki ceza davaları öncelikle uzlaşma ile neticelendirilmeye çalışılmaktadır. Çocuk mahkemeleri, çocuk cezaevi ile çocuk hükümlülerin okulları aynı yerde bulunmaktadır. Çocuk mahkemelerinde uzman çalışmamakta gerektiğinde sosyal servisten hizmet alınmaktadır. V. İtalya Çocuk Mahkemeleri İtalyan çocuk adalet sistemi yetişkin ceza adalet sisteminden ayrılmıştır. suça sürüklenen çocuk ve gençlerle ilgili uzlaşma hususunun daha da işlerlik kazanması, yasal düzenlemeler yapılması ve bu hususlarda politikalar üretmek üzere İtalya Adalet Bakanlığında Genç Hukuku Genel Müdürlüğü kurulmuştur. Daha önce yürürlükte olan ceza hukuku alanında ve çocuklar hakkında kamu davası açılması mecburiyeti çocuk savcılığınca dava açılmadan bitirilebilmesi imkânı tanıyan yeni düzenlemeye gidilmiştir. Yapılan yeni düzenlemeye göre; çocuk savcısının “aileye teslim kararı” yetkisi olduğu gibi kamu davası açmadan önce mağdur ile faili uzlaştırma girişiminde bulunma takdiri de mevcuttur. Uzlaşma girişimi muhakeme aşamasında hâkim tarafından da yapılmaktadır. Özellikle failin mağdurun zararlarını karşılamak ve sulh olmaya yaklaşması durumunda kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve failin denetim altına alınmasına savcılığın istemi üzerine hâkimlikçe karar verilebilmektedir. Suça sürüklenen çocuklar yargılama aşamasında savcı ya da hâkim tarafından sosyal çalışma görevlilerinin kontrolü altında (VOM Service) rehabilitasyon için eğitim programlarına alınabilmekte ya da gönüllü olarak mağdurun zararını telafi için gayret 21 / 36 İç Denetim Birimi Başkanlığı İnceleme Raporu göstermeye yönlendirilmekte bunun sonucu olarak da yargılandığı dava düşürülebilmektedir. İtalya’da, Çocuk Ceza Adalet Dairesine bağlı olarak sosyal çalışma görevlileri istihdam edilmekte olup bunlar mahkeme dışındaki kurum üzerinden hizmet vermektedirler. Burada mağdur ve sanığın özellikle basit suçlarda uzlaşması için arabuluculuk konusunda hizmet verilmektedir. Uzlaşmanın ağır suçlar bakımından başarılı bir biçimde hayata geçirilmesi her iki taraf yönünden çok büyük yararları olduğu araştırmalarla ortaya konmuştur. DÖRDÜNCÜ BÖLÜM İNCELEME SIRASINDA DİLE GETİRİLEN VE TARAFIMIZCA TESPİT EDİLEN GENEL SORUNLAR I. Aile ve Çocuk Mahkemelerindeki Müşterek Sorunlar a. Uzmanların aile ve/veya çocuk mahkemesi hâkimine bağlı olarak çalışmaları onların hazırladıkları raporların bağımsızlığını etkileme riskini barındırmaktadır. b. Uzmanların sistemde yeterince kabullenilmemesi aidiyet duygusunun gelişimini engellemekte dolayısıyla verimliliklerini olumsuz yönde etkilemektedir. c. Uzmanlar, mülakat sınavına, staja, oryantasyon eğitimine tabi tutulmadan ve genel olarak yargı hizmetleri konusunda bilgilendirilmeden göreve başlamaktadırlar. Bu bağlamda; psikologların bir kısmı psiko-terapi eğitimi, adli görüşme teknikleri eğitimi, test envanter eğitimi, aile mahkemesinde çalışanlar aile eğitimi, çocuk mahkemesinde çalışanlar öfke kontrolü eğitimi ile madde bağımlılığının tedavisi eğitimi almadan görevlerini sürdürmeye çalışmaktadırlar. d. Uzmanların görev tanımları yeterince yapılmamış olup statüleri de belirli değildir. Mahkeme emrinde çalışan uzmanların kendi mahkemesi dışında bilirkişi mi yoksa adlî uzman mı olduğu hususunda uygulamada netlik yoktur. Uzmanın başka yerde veya başka birimde görevlendirilmesi halinde takdir edilecek ücrete ilişkin tarife bulunmamakta, hâkim– savcılar tarafından takdir edilen ücret işin aynı olmasına karşın farklılık göstermekte bazıları ise ücret dahi ödememektedir. e. Dosya ile ilgili olarak uzmana görev verme hâkimden hâkime değişiklik göstermekte, bazı mahkemelerde uzmanlardan yeterince istifade edilmemektedir. f. Adliyelerin çoğunda uzmanların görüşme yapacağı müstakil odası ile sahada araştırma yapmalarını sağlayacak lüzumlu taşıt, araç ve gereç bulunmamaktadır. Güvenlik hizmeti alımında da güçlük çekilmesi nedeniyle hayatî öneme sahip olan saha çalışması yapılmadan adliye koridorlarında ya da hâkim odasında kısa süreliğine yapılan görüşmelerle sosyal inceleme raporu hazırlanmaktadır. g. Aile ve çocuk mahkemelerince verilen tedbir kararları çoğunlukla etkili bir şekilde uygulanamamaktadır. h. Uzmanların sayıları kimi yerde yetersiz, kimi yerde de ihtiyacın üzerindedir. 22 / 36 İç Denetim Birimi Başkanlığı İnceleme Raporu ı. Uzmanlar atandıkları mahkemede görevlendirilirken umumiyetle kendilerinden istenilen hususlar net bir şekilde açıklanmamakta, kendi mahkemeleri dışında görevlendirilirken de önceden herhangi bir yazılı bildirim yapılmamaktadır. i. Ülke genelinde olumlu uygulama örneklerinin yaygınlaştırılması ve olumsuz uygulamaların da bertaraf edilmesi amacıyla çocuk ve aile mahkemelerinde görev yapan hâkimler, savcılar, avukatlar, öğretim üyeleri ve uzmanların birlikte katıldığı çalıştay, sempozyum gibi etkinlikler düzenlenmemektedir. j. Mahkemeler teşkilatında çalışan uzmanların mesleğe alımı, disiplin işleri, terfileri, eğitimleri, denetimlerinde uluslararası standartların yakalanması, yurt dışı araştırma imkânlarının sunulmasını sağlayacak birim yapısı bulunmamaktadır. k. Aile ve çocuk mahkemelerinde çalışan uzmanlar, benzer mesleği icra eden diğer kurumlardaki meslektaşlarından yaklaşık 500-600 lira daha az maaş almakta, bu durum meslekte motivasyon kaybına neden olmakta, ayrıca mesleğin Bakanlığımızda yürütülmesine yönelik talebi azaltması yanında işinde başarılı olanların ve akademik titri bulunanların daha iyi bir iş fırsatı bulduklarında kurumdan ayrılmalarına neden olmaktadır. l. Çocuk şubesinin, çocuk savcılığı sorgu yerinin, çocuk mahkemesi ve çocuk ağır ceza mahkemesi ile aile mahkemelerinin duruşma salonlarının dizaynı hizmetin verildiği kişilerin yaşı ile uyumlu değildir. m. Uzmanların bağlı bulundukları mahkeme dışındaki mahkeme ya da Cumhuriyet savcılığında görevlendirildiklerinde kendilerine bilirkişi ücreti ödenmesi uygulaması asıl görevlerinin ifasında performans ve motivasyon kaybına yol açmaktadır. II. Aile Mahkemelerinde Yaşanan Problemler a. Uzmanlarca tanzim edilen raporlarda kullanılan üsluba kimi zaman yeterince dikkat edilmemesi, boşanacak eşlerin zanna dayanan kanaatlerine yer verilmesi nedeniyle boşanma süreci eşler ve çocuklar için beklenenden zor, sıkıntılı ve yıpratıcı geçmektedir. b. Boşanma davası dilekçelerinde standart bulunmaması, kimi davalarda avukatların müvekkillerinin mahrem durumlarını abartarak yazmaları, bazen de dilekçeyi kaleme alanların gerçekte yaşanmayan olayları yaşanmış gibi yazmaları nedeniyle ihtilaflar daha da büyüyüp derinleşmekte, bu durum uzmanların verimli çalışmasına engel olmaktadır. c. Aile mahkemesi hâkimlerinin verdikleri “aile danışmanlığı hizmeti” alınması yönündeki tedbir kararları bazı yerlerde bu tür birimin olmaması kimi zamanda tarafların yeterince ikna olmaması nedenleriyle hayata geçirilememektedir. d. Uygulanan mevzuatın aynı olmasına karşın, boşanma davalarında hâkimden hâkime değişen uzmandan istifade hususunda uygulama ve anlayış farklılığı yanında tarafların sulha ikna edilmesi hususunda yeterli çabanın gösterilmemesi, iş yoğunluğu gerekçesi ile boşanma davalarında kâr-zarar dengesinin gözetilmemesi nedeniyle bu alanda uzmanların desteğinden yeterince yararlanılmamaktadır. e. Boşanma sonucunda parçalanan aileye çocuğunun ileride karşılaşabileceği sorunlar konusunda beklenen düzeyde ya da hiç rehberlik sağlanamamaktadır. f. Aile ile ilgili davaların arabuluculuk yolu ile çözümü ile ilgili müessese bulunmamaktadır. 23 / 36 İç Denetim Birimi Başkanlığı İnceleme Raporu g. Çocuk teslimlerinin icra müdürlükleri kanalıyla yapılması küçükleri yıpratmakta, icrada tahsil edilen çocuk teslim harç ve sair ücretin 200-300 Lirayı bulması nedeniyle ekonomik durumları yetersiz olan taraflar çocuklarını görememektedirler. h. Hangi dosyada, ne zaman ve hangi konuda uzman görüşüne başvurulacağı hususlarında belirlenmiş standart ve usul bulunmamakta, dosya kimi mahkemelerde davanın sonuna doğru, kimilerinde de davanın başında uzmana tevdi etmekte, bu nedenle her bir uzman başına düşen iş miktarı çok farklılık göstermektedir. III. Çocuk Mahkemelerinde Yaşanan Sorunlar a. Çocuk yargılamasındaki kimi aktörlerin (kolluk görevlisi, hâkim, savcı, avukat, uzman) mantalite ve yaklaşımlarının genel davalardaki sanıklara gösterilen tutumla aynı olmasından dolayı suça sürüklenen küçükler topluma kazandırılamamaktadır. b. Çocuk mahkemelerinde hâkim ve savcı olarak çalışabilmek için mevzuatta belli kriterler bulunmasına karşın, avukatlar için sınırlayıcı herhangi bir hüküm yoktur. c. Çocuk bürosunda çalışan Cumhuriyet savcılarının kamu davasının açılmasının ertelenmesi ve/veya uzlaşma müessesesine işlerlik kazandıramadıkları, çocukların çok basit suçlardan bile mahkemelere sevk edilip yargılama sonunda ekseriyetle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmektedir. d. Çocuk adalet hizmetleri; çocuğa odaklı, topluma kazandırma ve çocuğu suç bataklılığından kurtarma fonksiyonundan çok, cezalandırıcı bir işlev görmektedir. e. Yasal zorunluluk sebebiyle çocuklar tarafından işlendiği iddia olunan suçlardaki tüm usul işlemlerinin bizzat bu işle görevli Cumhuriyet savcısınca yapılması iş yoğunluğunu artırmakta ve bu nedenle uzmanların veya çocukların bazen bulunduğu ortamda lüzumundan fazla beklemesine sebep olmaktadır. f. Adliyelerde ifade alma yerlerinde umumiyetle sabit kamera sistemleri kurulu olmadığından, çekim işlemi hizmetliler tarafından yapılmakta olup bu durum savcı ve uzmanların görevlerini sağlıklı yapmalarına engel oluşturduğu gibi çocukların da kendilerine yaklaştırılan kameradan olumsuz yönde etkilenmelerine yol açmaktadır. g. Bazı sosyal inceleme raporları küçüğü bireyselleştirmekten uzak olup çevreyle ve çocukla ilgili diğer bilgilere yeterince yer vermemekte, çocuğun nasıl bir müdahaleye ihtiyacı olduğuna ilişkin derinlemesine bir araştırma ve analiz çalışmasından yoksun bulunmaktadır. h. Çocukların yargılandığı ağır ceza mahkemelerindeki yargılama süresinin ortalama 502 günü bulması nedeniyle cezanın ıslah yönü gerçekleşmediği gibi çocuklarla ilgili kararların infazı (aradan geçen sürede çocuğun reşit olması nedeniyle) yetişkinlerle birlikte yapılmaktadır. ı. Küçüklerin soruşturulması ve yargılanması sırasında beklenen fonksiyonu ifa etmekten uzak olan müdafilerinin, uzmanlara destek olma ve küçüğün topluma kazandırılması konularında yeterli katkıları bulunmamaktadır. i. Çocuk mahkemelerinde suça sürüklenen çocukların geçmiş öyküleri bilinmeden ceza tayini yoluna gidilmektedir. Uzmanlar çocuk odaklı çalışmaktan çok mahkeme ve dosya odaklı çalıştıklarından birden çok mahkemede yargılanan aynı çocuk için farklı farklı uzmanlarca görevlendirilmektedir. 24 / 36 İç Denetim Birimi Başkanlığı İnceleme Raporu j. Koruyucu çocuk hizmetleri yeterince gelişmediğinden özellikle kimsesiz çocuklar ile velayeti kötüye kullanan ailelerin çocuklarının barındırıldıkları yerlere sivil toplum desteği sağlanamamakta, mahkemelerde çalışan uzmanların diğer kurumlarda görev yapan uzmanlarla koordinasyonu yetersiz kalmaktadır. k. Bazı tutukluların gerçek yaşları aksine nüfusta küçük yazılmaları nedeniyle çocuklara mahsus yerlerde tutulmaları telafisi mümkün olmayacak sonuçlara yol açma riski bulunmaktadır. l. Uluslararası Pekin Çocuk Sözleşmesine göre 15-18 yaş arasındaki çocuklar için alınması gereken sosyal inceleme raporlarının Çocuk Koruma Kanunu’nda taktire bırakılması nedeniyle genellikle bu raporlar aldırılmamakta, aldırıldığı durumlarda ise çocuk bürosu savcılığı yerine çocuk mahkemesinden aldırılmaktadır. m. Çocuklarla ilgili verilen tedbir kararlarına çoğu zaman alt yapı eksikliği ve gönüllü kişi–kuruluş desteği yoksunluğu nedeniyle işlerlik kazandırılamamaktadır. n. Suç mağduru olan küçükler yeterli psikolojik ve sosyal destek alamamakta, mahkemelere çağrılmakta, rapor için bir çok kez sağlık kuruluşu ve Adlî Tıp Kurumu’na gönderilerek örselenmektedirler. o. Faaliyete geçirilen İstinaf Mahkemelerinde ve Yargıtay’da çocuk suçlarının temyizine bakacak ihtisas dairesi bulunmamaktadır. ö. Çocuk polis bürosu ile çocuk savcısının farklı yerlerde konuşlanması nedeniyle ve tüm suçlarda savcı huzuruna çıkarılıncaya ve müdafi gelinceye kadar (özellikle hafta sonlarında bir gece kollukta) çocukların beklemek zorunda kalmaları, kimi çocuk şubelerinde görevli polislerin yeterli bilince sahip olmamaları nedeniyle ifade alırken uygun olmayan yöntem ve yaklaşımları keza icapsız ve incitici sorular (örneğin; doğrudan doğruya “sana tecavüz etti mi?”, “kalk bakayım sana nasıl yaptı göster bakalım” biçimindeki) çocuklar üzerinde olumsuz etki bırakmaktadır. p. Cezaevinde bulunan çocuk ve gençlerin sayılarının artmasının özellikle suç ve terör örgütleri tarafından arzu edildiği bildirilmiştir. BEŞİNCİ BÖLÜM TESPİTLER VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ I. Organizasyon Yapısına Yönelik Tespit ve Öneriler Aile ve çocuk mahkemelerine bağlı olarak çalışan ve KPSS sınav sonuçlarına göre doğrudan mesleğe alınan uzmanlar göreve başlamadan önce herhangi bir oryantasyon veya başka bir eğitime tabi tutulmamaktadır. Uzmanların mesleğe alınma işlemleri Bakanlığımız Personel Genel Müdürlüğünce, eğitim faaliyetleri ise Eğitim Dairesi Başkanlığınca yürütülmektedir. Bakanlığımız merkez teşkilatında uzmanlarla ilgili işlemleri münhasıran yürütecek ana hizmet birimi bulunmamaktadır. 25 / 36 İç Denetim Birimi Başkanlığı İnceleme Raporu Uzmanlar adliyelerde bağlı bulundukları mahkemenin emrine atanmakta olup, çalıştıkları mahkemenin başkanı ya da kıdemli hâkimine bağlı olarak görevlerini yürütmektedirler. Sosyal çalışmacı uzmanların görev yaptıkları mahkemelerin müstakil bütçelerinin bulunmaması nedeniyle anılan kişilerin oda, araç, kırtasiye gereksinimleri Cumhuriyet başsavcılıkları eliyle giderilmeye çalışılmasına karşın ihtiyaçların karşılanma düzeyi her adliyede farklılık arz etmektedir. Sosyal çalışmacı uzmanların belirli bir mahkeme emrine atanmaları nedeniyle diğer mahkemelerde ya da Cumhuriyet savcılığında görev yapmaları durumunda bazı yerlerde kendilerine bilirkişi ücreti takdir edilmesine karşın bazılarında herhangi bir ücret tayin edilmemekte, belirlenen bilirkişi ücretleri hâkimine göre değişiklik göstermektedir. Bakanlığımızda uzmanların eş güdümünü, eğitimini, mahkemelerdeki ihtiyaçlarını ve karşılaştığı diğer sorunları ile ilgilenecek bir daire başkanlığı ile buna bağlı olarak içinde uzmanların yetkili olarak çalıştırıldığı şube müdürlükleri kurulmalıdır. Uzmanların sadece bir mahkemede görevlendirilmesi nedeniyle aynı çocuğun farklı mahkemelerde davasının bulunması halinde farklı uzmanlar tarafından birbirinden kopuk raporlar düzenlenmesine, zaman ve iş gücü kaybına neden olunmaktadır. Halen sistemde 2005 ila 2007 arasında sırf pedagojik eğitim aldığı için atanan torna tefsiye, fizik, kimya, biyoloji gibi bölümlerden mezun önemli sayıda uzman görev yapmaktadır. Uzmanların mesleğe kabulünde hâkim–savcı alımında gösterilen itina ve duyarlılığın gösterilmesi gereklidir. Mevcut uzman alım sistemi değiştirilerek, (A) Sınıfı uzman yardımcılığı KPSS’nı geçenlerden belirlenecek kontenjanın 2-3 katı aday için yapılacak bilim sınavını geçenler Adalet Bakanlığınca mülakata tabi tutulmalı, mülakatta davranış bilimleri kriterleri çerçevesinde psikolojik testten geçirilmeleri sağlanarak uzman kapasitesi nitelik ve nicelik olarak güçlendirilmelidir. Mesleğe uzman yardımcısı olarak atananlar 3 yıllık yetişme döneminden sonra kendi alanında tezli yüksek lisans yaptıktan sonra uzmanlığa atanmalı, sınavı geçemeyenler konumlarına uygun başka bir göreve atanmalıdır. Kendi alanında doktora derecesini elde eden uzmanlara “başuzman” unvanının verilmesi motivasyonlarını arttıracaktır. Olumlu uygulama örneklerinin yaygınlaştırılması, olumsuz rapor ve uygulamalardan sakınılması amacıyla tanzim olunan uzman raporları kıdemli bir uzmanın kontrolünden sonra UYAP üzerinden mahkemeye gönderilmelidir. II. Eğitim Faaliyetlerine İlişkin Tespit ve Öneriler Araştırmalara göre uzmanların verimlilikleri ile hizmet içi eğitim almaları arasında doğrudan bağlantı olduğu kanıtlanmasına karşın, uzmanlar için Eğitim Dairesi Başkanlığınca 2006, 2008 ve 2012 yıllarında gerçekleştirilenler dışında başkaca yurt içi ve yurt dışı eğitim faaliyeti (seminer, panel, çalıştay) yapılmadığı gibi yurt dışında eğitim almaları yolunda herhangi bir uygulama olmadığı belirtilmiştir. 26 / 36 İç Denetim Birimi Başkanlığı İnceleme Raporu Çocuk Koruma Kanunu’nun 32 nci maddesi ile Pekin Kuralları’nın 22.1 maddesinde, çocuk mahkemelerinde görevli hâkim, savcı, sosyal çalışmacı ve diğer görevlilerin çocuk hukuku, çocuklara yaklaşım, sosyal hizmet, çocuk psikolojisi gibi konularda eğitim almaları gerektiği hükmüne yer verilmiştir. Halen adli sistemimizde çalışan yargı profesyonellerinin bir kısmının, uzmanlar ve yerine getirdikleri fonksiyonlar konusunda bilgi eksikliklerinin bulunduğu dikkate alınarak farkındalık ve verimliliklerin artırılması amacıyla tüm paydaşların bulunduğu düzenli ve sistemli çalıştay ve eğitim faaliyetleri yaptırılarak yurt dışı uygulamalarından da yararlanılmalıdır. Kimi sosyal inceleme raporları; Çocuğun yaşı ile gelişmişlik düzeyinin uyumlu olup olmadığı, Nüfusa doğumdan hemen sonra mı ? yoksa gecikmeli olarak mı kaydedildiği, Suçun işlendiği günün yanında saati, Şüpheli küçüğün; ailedeki, okuldaki, mahalledeki ve arkadaşları arasındaki durumu, Önceki suç kayıtları ile verilen tedbir, ceza ve denetim kararları, İşlediği iddia olunan suçun olumsuz etkilerin farkında olup olmadığı, Neden olduğu zararı giderme, özür dileme, sorunu çözme hususunda istekli olup olmadığı, Suça sürüklenen çocuğun ailesi, çevresi, işyeri, okul ve arkadaş çevresi ile görüşülüp görüşülmediği görüşülmüşse ne kadar görüşüldüğü, Şüpheli küçük ile ailesine bilgilendirme yapılıp yapılmadığı, Gibi hususları ihtiva etmemekte dolayısıyla amaca uygun bulunmamaktadır. Ailenin durumunun yerinde gözlenmesi ve çocukların suç bataklığından kurtarılabilmesi için yaşadığı çevrenin koşullarının analizinin yapılması ve çözüm bulmaya yeterli sosyal inceme raporları ile hüküm kurulması gerekmekte olup düzenlenen raporlar bu açılardan kontrol listeleri aracılığıyla denetlenmelidir. III. Çalışma Ortamı, Araç, Güvenlik ve Özlük Haklarına Dair Tespit ve Öneriler Aile ve çocuk mahkemesinde çalışan uzmanların çok azının adliyelerde müstakil odası olup yeterli kırtasiye imkânlarının bulunmadığı, sistemde çalışan uzmanların çoğunun müstakil görüşme odası yetersizliği nedeniyle uygun olmayan mekânlarda ya da hâkim odasında zor şartlarda vazife ifa etmeye çalıştıkları gözlenmiştir. Özellikle suça itilen çocuklarla ilgili olarak ya da boşanma davası nedeniyle mahallinde inceleme yapma zorunluluğu bulunmasına karşın, araç ve güvenlik eksikliği gerekçesiyle ya da daha kolay olduğu için duruşma aralarında çok kısa bir süre içinde görüşme ile yetinilerek rapor yazılmaya çalışıldığı, yapılan bir ankete göre; sosyal incelemeler için mahalline gidilmesi için ihtiyaç duyulan araç yokluğundan dolayı % 62 dolayındaki uzmanın güçlük içinde olduğu, uzmanların % 53’ünün ise yol masraflarını alamadıkları ifade edilmektedir. Aynı çalışmaya göre uzmanların yaklaşık % 36’sınca sosyal incelemelerde güvenlik riskinin sorun olarak görüldüğü, sistemin mevcut haliyle ihtiyaçlara cevap vermediği tespit edilmiştir. 27 / 36 İç Denetim Birimi Başkanlığı İnceleme Raporu Uzmanlar, adliyelerde “Sosyal Servis” olarak teşkilatlanabilmeli, kendilerine müstakil bütçe tahsis edilmelidir. IV. Dosyaların Uzmanlara Tevdi Edilmesine Yönelik Tespit ve Öneriler Aile mahkemelerinin bir kısmında dosya dava açılır açılmaz uzmana tevdi edilirken, diğerlerinde davanın sonuna doğru sadece kararın bozulmasını engellemek amacıyla uzman görüşüne başvurulmaktadır. Rapor için dosya uzmana tevdi edilirken istenilecek hususlara ilişkin bir açıklama ve kriterin bulunmadığı, uzmanların meslek isimleri ve görev tanımlarında yanlış terminolojilerin kullanıldığı belirtilmiştir. Bu cümleden olarak; bazı mahkemeler hangi uzmandan, hangi hususta, ne hakkında, niçin uzman yardımından yararlanacağına açık ve tereddütte mahal bırakmayacak biçimde karar alırken, çoğu mahkeme kararında iş yoğunluğu gibi nedenlerle uzmandan ne istendiği açık bir biçimde ifade edilmemektedir. Bazen 15-18 yaşlarındaki sanıkların işlediği suçun farîk ve mümeyyizi olup olmadığı yönünde rapor alınmaya çalışılmaktadır. Mahkemelerde uzmanlardan istenilen hususlarla ilgili sonuca götürücü talep form listeleri hazırlanmalı, uzmanların hangi hususlarda rapor yazacakları, raporun şekli, içeriği ve asgari unsurları konusunda standartlar oluşturup yayınlanmalıdır. V. Uzmanların Görev Tanımları, Çalışma Esas ve Usullerine İlişkin Tespit ve Öneriler 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun 18/01/2003 tarihinden bu yana yürürlükte olmasına karşın bu mahkemede hazırlanacak olan rapor ve görüşme usulleriyle ilgili bu güne kadar uygulama yönetmeliği çıkarılmamıştır. Yapılan tez çalışmasına göre, görev tanımının bulunmaması ve uygulama yönetmeliğinin de olmaması nedeniyle aile mahkemelerinde çalışan uzmanların yaklaşık % 53,5 inin kılavuzsuzluk sorunu yaşadığı belirlenmiştir. Uzmanların çalışma usul ve esasları, raporların standardı ile uzmanların görev tanımları konusunda çok acil olarak yönetmelik çıkartılması uygulamada yaşanan sorunları asgari seviyeye indirecek ise de ilgili kanunda yönetmelik çıkartılmasını emreden bir hüküm bulunmadığından yapılacak kanun değişiklikleri sırasında bu hususun göz önünde tutulması uygun olacaktır. VI. Uzmanların Hâkim/Savcılarca Yeterince İçselleştirilememesi ve Etkin Kullanılmamasına Dair Tespit ve Öneriler Nevşehir Aile Mahkemesi Uzmanı Elvan ATAMTÜRK tarafından yapılan yüksek lisans tez çalışmasında “Aile mahkemeleri uygulamaları nedeniyle karşılaşılan sorunların bu mahkemelerde çalışan uzmanlar üzerinde oluşturduğu tükenmişlik düzeyleri ile iş doyumuna etkileri” amacıyla 131 aile mahkemesi uzmanı üzerinde yapılan test sonucu; Teknik işleyiş yönünden karşılaşılan sorunların uzmanların adlî sistemin bir parçası olarak görülüp görülmeme sorunu ile iş doyumu arasında; işbirliği yapma sorunu ile 28 / 36 İç Denetim Birimi Başkanlığı İnceleme Raporu duygusal tükenme arasında; eşgüdüm sorunu ile duygusal tükenme ve duyarsızlaşma arasında; anlamlı farklılık olduğu, Son yıllarda aile mahkemelerine intikal eden işlerin çok fazla artmasına ve hâkimlerin ekseriyetinin aşırı iş yoğunluğu altında çalışmasına ve bu mahkemelerde çalışan uzmanların sayısının yetersiz olmasına karşın bu mahkemelerdeki uzmanlardan yeterince istifade edilmediği ve dolayısıyla uzmanların sadece %11,5’inin aşırı iş sorunu yaşadıkları, Tespit edilmiştir. Aile ve çocuk mahkemelerinde çalışan uzmanların emek ve mesailerinin adalete olan katkı ve desteği konusunda farkındalığın artırılması için hâkim ve savcı adaylarına Adalet Akademisinde bu hususta eğitim verilmelidir. ALTINCI BÖLÜM GENEL DEĞERLENDİRME VE SONUÇ I. Genel Değerlendirme Anayasa’nın Ailenin korunması ve çocuk hakları başlıklı 41 inci maddesinde “Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır. Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar. Her çocuk, korunma ve bakımdan yararlanma, yüksek yararına açıkça aykırı olmadıkça, ana ve babasıyla kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve sürdürme hakkına sahiptir. Devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır, teşkilatı kurar.” hükmü yer almaktadır. Toplumun en temel birimi/çekirdeği aile olup çocuklar ilk burada şekillenmekte ve geleceğe hazırlanmaktadır. Ülkemizde son yıllarda internet ve cep telefonu kullanımı ile televizyon seyretme bağımlılığı baş döndürücü bir biçimde artmıştır. Son derece yararlı olan bu araçların bazı kullanıcılarca amaçları dışında kullanması nedeniyle pornografi ve cinsel saldırı ile aldatmaya bağlı cinayet, yaralama suçlarında ve dolayısıyla boşanma davalarında artışlar olmuştur. Hâl böyle giderse Türk toplumunun çekirdeği ve en büyük değeri olan ailenin daha da büyük zararlar görmesi söz konusudur. (Ankara Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinin derdest bulunan (232) dosyasından (126)’sı cinsel saldırı suçlarıyla ilgilidir.) Ülkemizde son senelerde boşanma davalarının sayısında inanılmaz artış görülmektedir. Aile mahkemeleri ile asliye hukuk mahkemelerine 2010 yılında 201.053, 2011 senesinde 200.767 boşanma davası açılmıştır. Özellikle boşanmış ve parçalanmış ailelerin çocuklarının suça sürüklenme riski diğer ailelerin çocuklarına nazaran çok daha fazladır. Aile mahkemelerinde her hâkimin boşama kararı verme ve uzmanlardan yararlanmak konusunda farklı yaklaşım ve uygulamaları vardır. Örneğin; Bir mahkeme hâkimi “bana boşanma davası açılmışsa o evlilik bitmiştir ben boşarım” biçiminde yaklaşım gösterirken, eşlerin “kırtasiye alımı meselesinden” kavga edip 29 / 36 İç Denetim Birimi Başkanlığı İnceleme Raporu boşanmak için mahkemesine başvurduğu ve çocukların velayeti konusunda da anlaştıkları olayda bir başka hâkim ise, tarafların kızgınlıklarının geçmesi için makul bir süre sonrasına duruşma günü verip gerekirse uyarı ile ikna kabiliyetini kullanarak davaların bir kısmında çiftlerin basit nedenlerle boşanmalarını engellemeye yönelik olumlu tavır sergileyebilmektedir. Ne yazık ki taraflarla boşanmanın kendileri ve çocukları için yaratacağı sonuçlar yönünden farkındalık eksikliği bulunmaktadır. Ailelerin çocuklarının geleceklerini yeterince düşünmeden boşanma kararı vermelerini önleme amacına yönelik olarak bir aile hâkimi eşleri, boşandıktan sonra çocuklarının başına gelebilecek olumsuz riskleri yerinde göstermek amacıyla uzmanlar eşliğinde küçüklerin kaldığı cezaevine, çocuk esirgeme kurumuna, sığınma evine/yurduna göndererek bitmeyen evlilikleri kurtarabilmektedir. Bazı hâkimler de çiftleri aile terapistine göndererek intiharların ve telafisi mümkün olmayan yanlışlıkların önlenmesine katkıda bulunabilmektedir. Aile ilişkilerinin sürdürülebilir olması için dostane çözüm yolu olan arabuluculuk sistemi ile ülkemizin henüz tanışmamış olması ve aile mahkemelerindeki duruşma salonlarının fiziki yapısı nedeniyle yargılama sırasında tarafların kendilerini anlatmakta zorlandıkları ve söyleyeceklerini tümüyle mahkemede söyleyemedikleri bilinmektedir. Ülkemizde aile mahkemelerinde açılan boşanma davalarında yazılan dilekçeler genellikle rövanş alma aracı olacak biçimde kaleme alınıp daha sonra da bu mahkemede çalışan kimi uzmanların, eşlerin zanna dayanan kanaatlerini de rapora yazmaları nedeniyle kurtarılabilecek ya da en az zararla sona erdirilecek evlilikler travmatik bir biçimde neticelendirilmektedir. 2001’de 87.206, 2010’da 133.201, 2011’de ise 141.412 çocuk hakkında kamu davası açılmış olup 2001 yılında 5.728, 2010’da 13.195, 2011’de 13.016 dosyada hürriyeti bağlayıcı cezasına hükmedilmiştir. Ülkemizde, mükerrer suç işleyen suçluların çok büyük ekseriyetinin çocukken suça sürüklenenler olduğu, buna karşın Amerika’da ve Kanada’da ise suça sürüklenen çocuklar yönünden cezalandırma yerine çocukların işlediği suçlar için onarıcı (ıslah edici ve mağdurun zararını giderici) adalet yaklaşımı benimsendiğinden uzlaşma yöntemi ile çocuk suçluluk oranlarının önemli miktarlarda düşürüldüğü öğrenilmiştir. Bazı sokak çocuklarının da soğuk kış günlerini atlatmak ya da başka saiklerle cezaevlerini tercih ettikleri/sığınma yeri olarak gördükleri ifade edilmektedir. Çocuk suçlarına bakan savcıların dosyaları bir an önce elden çıkarmak için mahkemesine dava açmak yolunu tercih ettikleri, ancak uygulamada oran olarak az bir davada mahkemece mahkûmiyet kararı verildiği aşikârdır. Çocuk Koruma Kanunu’nun 4 üncü maddesi uyarınca çocuğun topluma kazandırılması esas amaç olup ilk defa basit bir suç işleyen küçükler hakkındaki ihtilafların uzlaşma ile çözülmesi yerine doğrudan dava açılıp mahkemelerde yargılandıktan sonra tecil ya da hükmün açıklanmasının geri bırakılması biçiminde karara bağladıkları dolayısıyla suçun ve cezanın sonuçlarını çocuğa yeterince anlatılıp izah edilmeden dosyaların kapatıldığı hakikattir. 30 / 36 İç Denetim Birimi Başkanlığı İnceleme Raporu Mevzuatımızda çocuk ile ilgili yaklaşık 70 civarında Kanun ve yönetmelik bulunmakta olup özellikle çocuklar TCK’nun 50/3 ve 50/6 maddelerine istinaden seçenek yaptırım kararlarına uyulmaması nedeniyle cezaevlerine gönderilmektedir. Denetimli serbestlik hizmetinin, infaz aşamasında devreye girmesi yerine suçun işlenmesinin hemen akabinde ve soruşturma aşamasında devreye girerek çocuk hakkında uygulanacak en isabetli tedbirin uzman sosyal çalışmacı ve savcı tarafından belirlenerek sürecin işletilmesi son derece yararlı olacaktır. Çocuk mahkemesi ile çocukların yargılandığı diğer ceza mahkemelerinde müdafi olarak atanan avukatların katkısı çok sınırlı düzeyde kalmasına rağmen müdafilere 2011 yılı için 170.000.000 Liradan fazla ödeme yapılmış olup müdafilik hizmetinin ödenen para ile mütenasip olmadığı değerlendirilmektedir. II. Sonuç A. Uzmanlarla İlgili Olarak Aile ve çocuk mahkemelerinde büyük özveri ile çalışan hâkim ve uzmanlar ile buna bağlı olarak mahkemelerin kapasitesinin ve verimliliklerinin artırılması ülkemiz yargısının kalitesini olumlu yönde etkileyecektir. Bakanlığımız bünyesinde çalışan uzmanların azımsanamayacak kısmı beklentilerine cevap bulamamaları nedeniyle son dönemlerde daha iyi bir iş imkânı bulduktan sonra kurum değiştirmek yolunu tercih etmektedir. Aile ve çocuk mahkemeleri birer ihtisas mahkemesi olup buradaki uzmanların asıl görevi sahada çalışmaktır. Bu nedenle; suça sürüklenen çocukların yüksek yararı için çocuk mahkemelerinde hazırlanan sosyal inceleme raporlarının esas hedefi “suça itilen küçüklerin topluma kazandırılması” olmalıdır. Aile mahkemelerinde boşanma kararı verilmesinin zararyarar dengesinin tespit ve tayini için uzmanlarca mahallinde araştırma yapılması büyük fayda sağlayacaktır. Uzmanlara tahsis edilen araç ve bütçe yetersizliği nedeniyle mahalline gidilemeden hazırlanan sosyal inceleme raporları sağlıksız ve isabetsiz olacaktır. Uzman raporlarının belirlenecek formata uygun ve doyurucu olmaması için tecrübeli bir uzmanın incelemesinden geçirilerek mahkemeye sunulmasını zorunlu kılacak düzenleme yapılmalıdır. Ceza Muhakemesi Kanunu’nda çocuk mahkemesinde çalışan uzmanlar hakkında bilirkişilere ilişkin hükümler uygulanacağı ifade edilmiştir. Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’da ise uzman dışında her hangi bir açıklama yapılmamıştır. Mahkeme hâkimine bağlı çalışıp çocuğun yüksek yararını korumakla görevli ve çocuk odaklı çalışan kişinin bağımsız olarak nitelendirilmesi mümkün değildir. Aile ve çocuk mahkemelerinde çalışan uzmanlara yapılan ödemelerin bir çoğu UYAP üzerinden yapılmayıp UYAP’tan alınan verilere göre bir uzmanın 2011 yılında toplam 70.564 Lira ücret almasına imkan veren mevcut sistem, ekonomik olmamasının yanında uzmanların çoğunun başka mahkemede bilirkişilik yapabilmek için değişik uğraşlara girmelerine ve asıl görevli oldukları mahkemelerdeki verimliklerinin düşmesine de neden olmaktadır. Anlatılan nedenlerle, çocuk ve aile mahkemelerinde çalışan uzmanların statüleri yeniden ele alınarak mahkeme uzmanı/hâkim müşaviri biçiminde Ceza Muhakemesi ve 31 / 36 İç Denetim Birimi Başkanlığı İnceleme Raporu Çocuk Koruma Kanunu’nda tanımlanmalı, uzmanların; mahkeme hâkimine bağlı çalışmak yerine adliyelerde psiko-sosyal servis hizmeti sunan ve Adalet Bakanlığı’nda oluşturulacak Adli Psiko-Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı bünyesindeki bir şubenin personeli olarak çalışmaları sağlanmalı, gerekirse yüksek performans gösterenlerin kurulacak döner sermaye işletmesinden ek ücret almaları temin edilmelidir. Uzmanları mesleğe KPSS ile dorudan almak yerine mülakat sistemi getirilmeli, mülakat heyetince belli testler uygulanarak ihtiyaca cevap verebilecek gönüllü kişiler mesleğe kabul edilmeli, belli bir süre stajdan geçirilmeli, mesleğe uzman yardımcısı olarak atama yapılmalı ve ilk görevlerini tecrübeli bir uzmanın yanında yapmaları sağlanmalıdır. Uzmanlık bir kariyer mesleği haline dönüştürülmeli, belli aralıklarla yurtiçi ve yurtdışı eğitim olanakları sağlanarak kalitesi artırılıp alacakları üst uzmanlık eğitiminden sonra “Başuzman” olarak hâkimlik mesleğinde olduğu gibi yazdıkları rapor ve ıslah yönündeki katkıları ölçüsünde özlük haklarında artış sağlanarak meslek daha cazip hale getirilmelidir. Atamalar mümkünse ağır ceza merkezlerine yapılmalı, bazı yerlerde Sosyal Hizmet Kurumlarından çağrılıp görev verilen uzmanların, konuya vukufiyet kazanmaları amacıyla aile ve çocuk mahkemeleri görev alanları konusunda eğitimden geçirilmeleri için ilgili Genel Müdürlük ile protokol yapılmalıdır. Mevcut sistemin sürdürülmesinin düşünülmesi durumunda uzmanın bağlı olduğu mahkeme dışında başka bir birimde görev yapması halinde takdir edilecek ücretin belirlenmesi için “bilirkişi ücret tarifesi” düzenlenmelidir. Sosyal çalışma görevlileri, psikolog, pedagog ve sosyal hizmet uzmanı inceleme için mahalline gittiklerinde yolluk alabilmeleri bakımından farklı uygulamalara rastlanması nedeniyle tereddüt oluşturmayacak biçimde 3717 sayılı Kanun’da düzenleme yapılmalıdır. Uzmanların Adalet müfettişlerince denetiminin bu meslekten olan uzmanlar ile birlikte yapılması sağlanmalıdır. Raporlama standartlarının belirlenerek tespit edilmiş kriterlere uygun raporlama yapılıp yapılmadığını değerlendiren sistem kurulmalıdır. Çocuk Cumhuriyet savcılığı ile aile ve çocuk mahkemelerinde hangi uzmandan ne isteneceğini gösteren “kontrol formları” oluşturulmalı, raporlamada fotoğraf ve video gibi teknolojik imkânlardan yararlanılmalıdır. Yurtdışı ve ülkemizin tarihinde bulunan olumlu uygulama örneklerinden faydalı olanlarının sistem ve mevzuata kazandırılması için tüm paydaşların katıldığı projeler yapılmalıdır. Gizliliği ihlal etmeyecek biçimde olumlu uygulama örnekleri elektronik ortamda hazırlayanların faydasına sunulmak üzere bir bilgi ve tecrübe paylaşım ağı tesis edilmesi yararlı olacaktır. Uzmanların çalışma usul ve esasları, raporların standardı ile uzmanların görev tanımları konusunda çok acil olarak yönetmelik çıkartılması uygulamada yaşanan sorunları asgari seviyeye indirecek ise de ilgili kanunda yönetmelik çıkartılmasını emreden bir hüküm bulunmadığından yapılacak kanun değişiklikleri sırasında bu hususun göz önünde tutulması uygun olacaktır. 32 / 36 İç Denetim Birimi Başkanlığı İnceleme Raporu Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’un uygulanmasına yönelik yönetmelik çıkartılmasını emreden bir hüküm bulunmadığından yapılacak kanun değişiklikleri sırasında uzmanların çalışma usul ve esasları, raporların standardı ile uzmanların görev tanımları konusunda yönetmelik çıkartılması hususunun göz önünde tutulması ve çıkartılacak yönetmelik ekinde uzman raporlarıyla ilgili belli şablonlara yer verilmesi uygulamada yaşanan sıkıntıları büyük ölçüde giderecektir. Özellikle çocuk mahkemesinde çalışan uzmanların suça itilen çocuklarla ilgili bilgi ve belgelere hızlı erişimi yönünden kolluk, çocuk büro, okulların rehberlik birimleri ve sosyal hizmet kurumları ile iletişim ağı kurulmalıdır. Üniversiteler, Adalet Akademisi, Eğitim Dairesi temsilcileri ile aile ve çocuk mahkemeleri çalışanları tarafından yılda bir defa olumlu uygulama örnekleri ve yurtdışı tecrübelerinin paylaşıldığı bir uluslararası çalıştay yapılmalıdır. Çocuk Koruma Kanunu’nun 28 ve 29 uncu maddeleri çocuk mahkemelerine atanacak hâkimler ve çocuk bürosunda çalışacak Cumhuriyet savcılarının çocuk hukuku alanında uzmanlaşmış, çocuk psikolojisi ve sosyal hizmet alanlarında eğitim almış olmalarını, Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunu’nun 3 üncü maddesi aile mahkemesi hâkimlerinin aile hukuku alanında lisansüstü eğitim yapmış olmalarını, aile mahkemesi uzmanlarının ise aile sorunları alanında yüksek lisans yapmış olmalarını “tercih sebebi” saymış olup uygulamada bu mahkemelerde ve soruşturmalarda görevli hâkim ve savcılar ile uzmanların çoğunluğu belirtilen alanlarda lisansüstü eğitim almadıklarından, bu eksikliği gidermek amacıyla yurt dışından ülkemize gelen üniversite öğrencilerine sağlanan kolaylıklar gibi aile ve çocuk mahkemelerinde çalışan uzmanlar ile hâkim, savcı ve avukatların bu alanlarda yüksek lisans yapabilmeleri için YÖK ile bir protokol yapılmalı ve/veya Adalet Akademisince bu hususta akademik çalışma yapılmasına imkân tanıyacak yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Aile mahkemesinde çalışacak uzmanlar başlığı altında sayılan ancak bu alanda ülkemizde bölümü açılmadığı için henüz mezunu olmayan “sosyal pedagog” mesleği ile ilgili görev uygulamada rehberlik ve psikolojik danışmanlık bölümü mezunlarınca yerine getirildiğinden 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’daki “sosyal pedagog” ifadesi çıkarılmalı ya da ismi “rehberlik ve psikolojik danışmanlık” biçiminde değiştirilmelidir. Şayet anılan Kanun’daki sosyal pedagog unvanı kalacaksa üniversitelerde soysal pedagog bölümü açılması için girişimde bulunulmalıdır. Çocuk Koruma Kanunu’na göre, çocuk mahkemesinde çalışan uzmanlar mesleklerine bakılmaksızın sosyal çalışmacı diye ifade edilmektedir. Yeni yapılacak kanuni düzenlemeyle görev tanımlarının yapılması ve çalışacakları sahaların belirlenmesi yerinde olacaktır. B. Diğer Hususlarla Alâkalı Olarak Çocuk adalet sisteminin güçlendirilmesi amacıyla çocuklarla ilgili hükümler içeren 70’e yakın mevzuat mümkünse tek bir metinde toplanmalıdır. Çocuk ve aile mahkemelerinin teşekkülünde ana hedef suça sürüklenen küçüklerin yeniden topluma kazandırılması, aile mahkemeleri için de ailevi ilişkilerin zararsız bir şekilde sürdürülebilir olmasıdır. Çocuk ve aileyle ilgili muhakemenin tarihsel kültümüz ve 33 / 36 İç Denetim Birimi Başkanlığı İnceleme Raporu dünyanın gelişmiş hukuk sistemleri paralelinde öncelikle arabuluculuk ve uzlaşma ile çözümü için sistem kurulması, bu yapılamıyorsa en azından mahkeme teşkilatının uzlaşma ve duruşma dairesi biçiminde örgütlenip öncelikle dosyanın uzlaşma bürosunda yapılacak değerlendirme sonucunda gerekirse duruşma bürosuna intikali sağlanarak duruşma açılmalıdır. Suça sürüklenen çocuklara isnat olunan suçlar üçlü gruba ayrılarak hafif suçlarda küçüklerin mahkeme sisteminden uzak tutulması için ihtilafın uzlaşma ile çözülmesi, orta derecedeki suçlarda anlaşmazlığın çocuk savcılığında, ilk defa suç işleyenler mümkünse uzlaşmayla ya da çocuğu suçtan caydıracak en etkili tedbir tayin edilip bunun yerine getirilmesi yoluyla, ağır suçlarda mahkemelerdeki yargılamanın bir-iki duruşmada karara bağlanacak biçimde soruşturma yapılmasının sağlandığı bir sistem kurulmalıdır. Mahkemelerce verilen tedbir kararları idare ile iyi entegre olunamaması nedeniyle yeterli işlerlik kazanmamaktadır. Resmi Vesayet Kurumu kurularak buraya bağlı il - ilçe ve mahalle düzeyinde Gençlik-Çocuk Dairesi Hizmet birimleri faaliyete geçirilip sorunlu ya da sıkıntı içinde olan çocuk ve gençler takip edilmelidir. Çocuk suç oranının düşürülmesi amacıyla öncelikle ilişkili kurumların kendi içinde ve diğer kuruluşlarla eşgüdümü sağlayıp bir üst organizasyon oluşturularak düzenli aralıklarla bir araya gelmelidirler. Uzlaşma kültürünün okullarda yerleştirilmesi için rehberlik ve psikolojik danışmanların görev yaptığı sosyal servislerin daha işlevsel hale getirilmesi sağlanmalı ve buradaki küçük uyuşmazlıklar bu servislerde çözüme kavuşturulmalıdır. Müdafilere, küçüklerin savunmalarında ve hukuki yardımlarında optimal faydayı gerçekleştirmek için sunulan hizmete göre performansa bağlı kademeli bir ücret tarifesi belirlenmelidir. Çocuk davalarına bakan avukatların küçüklerle ilgili farkındalığı olan, işini seven, konusunun mütehassısı, çocuk psikolojisi ve formasyonu olan kişilerden seçilmesi için mevzuatta düzenleme yapılmalıdır. Almanya ve İsviçre’de boşanma davalarına sulh mahkemesi sıfatıyla bakılmakta olup bu davalarda yazılı usul değil basit usul uygulanmaktadır. Aile mahkemesine ibraz edilen ve tarafların ilişkilerini sürdürülemez hale getiren standarttan yoksun dava dilekçeleri yerine İsviçre örneğinde olduğu gibi form dilekçe ile başvurulmasını sağlayacak yasal değişikliğe gidilmelidir. Aile mahkemesinde eşlerin henüz davanın başında, boşanmaları halinde kendi çocuklarının başına gelmesi muhtemel riskleri öngörmeleri için çocuk cezaevleri ve çocuk esirgeme kurumlarında kalan çocukları yerinde görmeleri sağlanmalı, bu yapılamıyorsa adliyelerde kurulacak sistemle tanıtıcı filmler izlettirilmelidir. Adliyelerde çocuk ve aile mahkemelerindeki davaların çoğalma nedenleri araştırılıp zayıf alanların güçlendirilmesi için adlî ve idari işbirliği içinde ilçe, il koordinasyon kurul toplantıları ile Bakanlıklarda üst yöneticiler seviyesinde toplantı ve eylem planları hazırlanıp düzenli olarak icra edilmeli, çocuk ve aile mahkemelerinde karara çıkarılan davalara gösterilen itinanın ölçülmesi hususunda teftişlerde özel önem verilmesi ve değerlendirme kriteri kabul edilmesi için HSYK Teftiş Kurulu Yönetmeliğine hüküm konulmalıdır. 34 / 36 İç Denetim Birimi Başkanlığı İnceleme Raporu Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun 30.09.2011 tarih ve 282/1 sayılı “Hâkim ve Savcıların Derece Yükselmesi Esaslarına İlişkin” ilke kararının 11/d maddesinde ifade edilen “İş yüzdelerinin hesaplanması” başlığı altına “Soruşturma aşamasında kamu davasının açılmasının ertelenmesi durumunda, bu işler bakılan toplam iş miktarından düşülür veya çıkan işten sayılır.” biçiminde ilave yapılarak “kamu davasının açılmasının ertelenmesi müessesesi” işler hale getirilmelidir. Aile mahkemesi ile çocuk mahkemesi bulunmayan yerlerde asliye hukuk mahkemesi ile ceza mahkemesinin birden fazla olması durumunda bir mahkeme aile ve çocuk ile ilgili ihtilaflara bakmakla yetkilendirilmelidir. Çocukların infaz ve tedbir işlemleri ile ilgili olarak nüfus kaydına göre çocuk olup gerçekte yetişkin olanların yaş tashihlerinin diğer suçlular gibi yargılandığı mahkemece öncelikle yapılması yararlı olacaktır. Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğüne bağlı yurtlar ile ceza ve tevkifevlerinde barındırılan çocuk hükümlü ve tutuklular müstakil oda imkanı bulunmayan birimlerde zihinsel gelişimi ya da gerçek yaşı itibariyle büyük olan kişiler ile aynı odayı paylaşmaktadırlar. Saklı kayıt ya da yanlış nüfus işlemleri nedeniyle gerçek yaşı büyük olan tutuklu ve hükümlülerin de küçüklerle aynı yerde kalmalarından kaynaklı cinsel saldırı, darp, sözle sataşma gibi riskler mevcuttur. Anlatılan nedenlerle; ceza ve tutukevlerinde, cezaevi eğitim birimlerinde oda ve koğuşlara yerleştirmede genç hükümlü ve tutuklular mümkünse müstakil odaya yerleştirilmeli ve ortak alanlarda mükerrer suçlularla bir araya getirilmemelidir. Yerleştirmelerin kaydî yaşa göre değil, küçüğün geçmişteki suç işleme temayülü, zihinsel, fiziksel ve ruhsal gelişmişlik durumuna göre yapılması için konuyla alakalı Ceza İnfaz Kurumları ile Tevkifevlerinin Yönetimine ve Cezaların İnfazına Dair Tüzükte Değişiklik Yapılmasına İlişkin Tüzük’te ve Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’da değişiklik yapılmalıdır. Onarıcı adalet kültürünün yerleştirilmesi bakımından özellikle çocuk suçlularda TCK’nun 61 ve 62 nci maddelerine göre temel ceza ve takdiri indirim sebepleri tayin edilirken failin fiilden sonraki davranışları yerine “suçtan zarar görenin maddi-manevi mağduriyetinin giderilmesi için gösterdiği efor” biçiminde açık tanımlamaya yer verilmesi sağlanmalıdır. Çocuk suçluluğuna yaklaşımın değiştirilmesi için Yargıtay’da ve/veya faaliyete geçmesi halinde istinaf mahkemeleri bünyesinde uzmanları da barındıran “Çocuk Suçları Dairesi” kurulmalıdır. Uygulamada icra müdürlüklerince yerine getirilen çocuk teslimleri, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nce yapılmalı, çocukla görüşme için icraya yatırılan ücretin mümkün ise kaldırılması, değilse bu ücretin haksız yere görüştürmeyen eşten alınması sağlanmalıdır. Uluslararası Pekin Çocuk Sözleşmesine göre 15-18 yaş arasındaki çocuklar için alınması zorunlu olan sosyal inceleme raporlarının Çocuk Koruma Kanunu’nun 20 nci maddesinde mecburi kılınmaması nedeniyle fiiliyatta genellikle sosyal inceleme raporu alınması hâkimin inisiyatifine bırakılmış olup bu konuda farklı uygulamaların önlenmesi amacıyla Çocuk Koruma Kanunu hükümleri, Sözleşme hükümlerine paralel hale getirilerek basit suçlar hariç diğer suçlarla ilgili sosyal inceleme raporu alınması zorunlu kılınmalıdır. 35 / 36 İç Denetim Birimi Başkanlığı İnceleme Raporu Çocuklarla ilgili davalara daha fazla ihtimam ve farklı anlayış gösterilmesi için dava dosyalarının renklerinin diğer dava dosyalarından ayrı olması tercih edilmelidir. Ailesi olmayan veya ailesince ilgilenilmeyen küçüklerin suça karışmaları durumunda Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğünün taşra kurumunda görevli psikolog ya da sosyal hizmet uzmanı desteği olmadan yargılama hizmeti verilmemelidir. Çocuk savcılığı sorgu odalarının dizaynı uluslararası standartlara uygun olmalı, kolluk çocuk suçları bürosunda, savcılıkta, çocuk mahkemelerinde mağdur ve sanık hakları ile ilgili bilgilendirici broşürler hazırlanmalıdır. Tetkik ve tasviplerinize arz olunur. Ankara – 26.04.2012 İbrahim DEMİRTAŞ Hâkim Bakanlık İç Denetçisi 36 / 36