Psikolog, Pedagog, Sosyal Çalışmacı ve Sosyal Hizmet Uzmanı

Transkript

Psikolog, Pedagog, Sosyal Çalışmacı ve Sosyal Hizmet Uzmanı
İç Denetim Birimi Başkanlığı
İnceleme Raporu
BİRİNCİ BÖLÜM
İNCELEMEYE İLİŞKİN BİLGİLER
I. İncelemenin Dayanağı ve Konusu
İnceleme, 2011 yılı İç Denetim Programına istinaden, Başkanlığın 24.10.2011 tarih ve
324 sayılı görevlendirme yazıları çerçevesinde gerçekleştirilmiştir.
Bu araştırma ve incelemenin konusu; aile ve çocuk mahkemelerinde görev yapan,
sosyal hizmet uzmanı, psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacıların sorunlarının tespiti ile
verimliliklerinin azamî seviyeye çıkarılması kapsamında yapılması gerekenlere yönelik
çözüm önerileri geliştirmektir.
Her ne kadar incelemenin konusu başlangıçta “uzmanların yaşadıkları sorunlar”
olarak belirlenmiş ise de saha araştırması sırasında yapılan görüşmeler ve diğer tespitler
ışığında aile ve çocuk mahkemelerinin çalışma sistemi ve bu alanda yaşanan problemlerle
yakından ilgili bulunan konuya bütüncül bir bakış açısıyla yaklaşılarak Başkanlığın bilgisi
dahilinde kapsam genişletilmiştir.
II. İncelemenin Amaç ve Hedefi
İncelemeyle, çocuk mahkemesinde görevli sosyal çalışmacılar ile aile mahkemesinde
çalışan sosyal hizmet uzmanı, psikolog ve pedagogların çalışma koşullarının iyileştirilerek
hizmet kalitesinin artırılması amaçlanmıştır.
Bu çalışma neticesinde aşağıda sayılan hususların gerçekleştirilmesi hedeflenmiştir.
 Çocuk ve aile mahkemeleri daha etkin kararlar verilebilecektir.
 Suça sürüklenen çocukların yargılama sürecinden daha az etkilenmeleri
sağlanacaktır.
 Boşanma davaları sırasında taraflar ile çocuklarda yaşanan travma en aza
indirilecektir.
 Aile ve çocuk mahkemelerinde çalışan uzmanlar başta olmak üzere anılan
mahkemelerde çalışan diğer görevlilerin etkinlik ve verimlilikleri artacaktır.
 Yargılama süreleri kısaltılarak kalite yükselecektir.
 Aile mahkemelerinde görülen davalarda, evlilik birliğinin devamı mümkün
olmadığı takdirde boşanmanın suhuletle yapılması sağlanacaktır.
 Suça itilen çocukların topluma kazandırılması sağlanıp suç ve suçlu ile daha etkin
mücadele edilecektir.
 Uzmanların yazdıkları raporlarda standart oluşturularak daha işlevsel olmaları
sağlanacaktır.
 Hâkim ve savcı ile uzmanların daha fazla işbirliği içinde çalışmaları sağlanmış
olacaktır.
İç Denetim Birimi Başkanlığı
İnceleme Raporu
III. İncelemenin Metodolojisi
Bu görev kapsamında;
 Konuyu düzenleyen meri mevzuat taranarak incelemeye tabi tutulmuş,
 Başta aile ve çocuk mahkemelerinde çalışan hâkim/savcı, uzmanlar ile
Bakanlığımızdaki bir kısım üst düzey yöneticiler, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun ve
Yargıtay’ın bazı üyeleri, yurt içinde ve dışında çalışan bir kısım akademisyen, uzman ve
avukat ile Türkiye Adalet Akademisi yetkilileri, İstanbul ve Ankara Barosu’nun çocuk hakları
bürosu yetkilileri ile görüşülmüş,
 UYAP alt yapısı kullanılarak İstanbul’da görevli uzmanlarla telekonferans sistemi
üzerinden görüşülmüş, ülkemizin değişik yerlerinde görev yapan hâkim – savcı, avukatla yüz
yüze ya da telefon ve e-mail yoluyla görüşülüp fikirleri alınmış,
 Aile Bakanlığı bürokratları ile fikir alışverişinde bulunulmuş,
 UNİCEF’in yürüttüğü, Çocuk Haklarına İlişkin Mevzuatın Sivil Toplumca İzlenmesi
ve Anayasa’da Çocuk Hakları konulu seminerlere keza Bakanlığımızca düzenlenen Denetimli
Serbestlik Danışma Kurulu toplantısına iştirak edilmiş,
 Sosyal hizmet uzmanları ve psikologların örgütlendiği dernek başkanları ile istişare
yapılmış,
 Ankara Emniyet Müdürlüğü Çocuk Hizmetleri Büro Amirliği ile Asayiş Müdürlüğü
ve Polis Akademisi Suçluluğun Önlenmesi Enstitüsü görevlileriyle görüşülmüş,
 İnceleme konusuyla alakalı kaleme alınmış makale, kitap ve yabancı ülke
kaynakları irdelenmiş,
 Almanya ve İsviçre’de görev yapan bir kısım sosyal hizmet uzmanı, avukat ve
öğretim üyesi ile telefon ve e-mail yolu ile iletişime geçilerek ilgililerin birikiminden
yararlanılmış,
Edinilen bilgi, toplanan belge ve doküman, ileri sürülen görüş ve öneriler hep birlikte
değerlendirilerek ulaşılan bulgular doğrultusunda sorunun çözümü açısından bütüncül bir
bakış açısı ile inceleme raporu hazırlanmıştır.
İKİNCİ BÖLÜM
AİLE VE ÇOCUK MAHKEMELERİ İLE BU MAHKEMELERDE GÖREV YAPAN UZMANLAR
HAKKINDA GENEL BİLGİLER
I. Aile Mahkemeleri
Ülkemizde aile mahkemelerinin özel bir uzmanlık mahkemesi olarak 4787 sayılı Aile
Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’un 2 nci maddesine göre
il merkezleri ile nüfusu 100.000’in üzerindeki ilçelerde tek hâkimli asliye mahkemesi olarak
kurulması öngörülmüştür.
Aile mahkemesinin görevleri anılan Kanun’un 4 üncü maddesinde;
2 / 36
İç Denetim Birimi Başkanlığı
İnceleme Raporu
1. Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanuna göre aile
hukukundan doğan dava ve işler,
2. Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanuna göre aile hukukuna
ilişkin yabancı mahkeme kararlarının tenfizi ve tanınması,
3. Kanunlarda verilen diğer görevleri yapmak,
Olarak sayılmıştır.
4787 sayılı Kanun’un 5 inci maddesine göre aile mahkemesinde çalışacak uzmanlar;
psikolog, sosyal çalışmacı ve pedagog şeklinde sınıflandırılmıştır.
Ülkemizde kurulmasına karar verilen 204 aile mahkemesinden 194’ü faal olup bu
mahkemelerde 220 hâkim görev yapmaktadır. Mevcut iş yüküne göre 47 adet aile
mahkemesi ile bu mahkemelerin faaliyete geçmesi halinde ilave 141 uzmana daha ihtiyaç
bulunduğu Personel Genel Müdürlüğü yetkililerince ifade edilmiştir.
Faal 194 aile mahkemesinde (110) psikolog, (100) sosyal çalışmacı ve (103) pedagog
görev yapmakta olup, (24) psikolog, (25) sosyal çalışmacı ve (52) pedagog kadrosunun
münhal olduğu öğrenilmiştir.
Başta boşanma davaları olmak üzere aile mahkemelerine açılan davalarda her geçen
yıl artış olduğu görülmektedir.
Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü verilerine göre, müstakilen aile ve aile
mahkemesi sıfatıyla görev yapan asliye hukuk mahkemesine ait iş miktarları aşağıda
gösterilmiştir.
Müstakil Aile Mahkemelerinde Görülen Dava Sayıları;
Yıl
Yıl içinde açılan
Karar sayısı
dava sayısı
2004
146.965
148.282
2005
143.071
146.444
2006
146.849
148.962
2007
154.993
150.481
2008
170.311
161.058
2009
192.697
185.641
2010
204.734
202.962
2011
214.608
219.400
Aile Mahkemesi Sıfatıyla Asliye Hukuk Mahkemelerince
Görülen Dava Miktarları;
Yıl
Yıl içinde açılan
Karar sayısı
dava sayısı
2009
70.342
65.584
2010
82.105
76.548
2011
79.816
80.953
3 / 36
İç Denetim Birimi Başkanlığı
İnceleme Raporu
Her İki Sıfatla Bakılan Toplam Dava Sayıları;
Yıl
Yıl içinde açılan
Karar sayısı
dava sayısı
2009
263.039
251.225
2010
286.839
279.510
2011
294.424
300.353
Son Dört Yıla İlişkin Boşanma Davası ve Karar Sayıları;
Yıl
Yıl içinde açılan
Karar sayısı
dava sayısı
2008
175.173
166.389
2009
194.959
187.325
2010
201.053
198.100
2011
200.767
205.382
Ülkemiz genelinde hukuk mahkemelerinde 2010 yılında nizalı açılan 1.456.952
davadan 201.053’ünün, 2011 yılında açılan 1.443.385 davadan 200.767’sinin konusu
boşanmaya ilişkin olup boşanma davalarının her iki yılda da tüm ihtilaflı davalara oranı
yaklaşık % 14 oranıyla birinci sırada yer almaktadır.
Aile Mahkemelerinde Çalışan Uzmanlar
a. Sosyal Çalışmacı
Sosyal çalışmacıların görevleri;
1. Boşanma davasına konu ailedeki uyuşmazlık nedenlerine ilişkin davanın esasına
girilmeden önce veya davanın görülmesi sırasında hâkim tarafından istenen konular
hakkında taraflar arasındaki uyuşmazlık nedenlerine ilişkin araştırma ve inceleme yaparak
rapor hazırlamak,
2. Duruşmalarda gerektiğinde hazır bulunmak,
3. Tedbir kararlarının yerine getirilmesini takip etmek,
4. Mahkemece verilecek diğer görevleri yapmak,
Şeklinde belirlenmiştir.
4787 sayılı Aile Mahkemeleri Kanunuyla aile mahkemesi bünyesinde sosyal çalışmacı
olarak uzman görevlendirileceği belirtilerek bunların vazifeleri açıklanmış olmasına karşın
bu uzmanların yargılama içerisindeki statüleri konusunda herhangi bir belirleme
bulunmamaktadır.
Sosyal çalışmacıların aile mahkemesi bünyesine atanan bir uzman olmaları ve bu
mahkemenin ihtisas mahkemesi olması göz önüne alınarak, uzmanların hukukî statülerinin
bilirkişi olmayıp hâkime yardım eden (müşavir) bir kamu görevlisi oldukları nazarî hukukta
da kabul edilmektedir.
Aile mahkemesinde davaların görülmesi sırasında uzman desteği, boşanmak için
başvuran eşlerin içinde bulundukları sosyal ve iktisadi durumlarının tespit edilerek
ilişkilerin tamirine katkı sağlanması, bu süreçte eşlerin kendi aralarında ve çocuklarıyla olan
iletişim bozukluklarının tamiri açısından büyük önem arz etmektedir.
4 / 36
İç Denetim Birimi Başkanlığı
İnceleme Raporu
b. Psikolog
Psikologların genel olarak görevleri; görüşme ve gözlem tekniklerini kullanarak
bireylerin, aile ve grupların psikolojik durumlarına ilişkin tespitte bulunmak amacıyla
objektif testler uygulayıp rapor hazırlamaktır. Bunun yanında psikolojik destek,
rehabilitasyon ve psiko - eğitim çalışmalarını yürütmektir.
c. Sosyal Çalışma Görevlisi
Bireyin çevresi ve içinde bulunduğu sosyal hayat koşulları ile etkileşimleri
çerçevesinde toplumsal işlevselliğini ve sosyal çevreye oryantasyonunu zorlaştıran, ortadan
kaldıran engelleri bertaraf ederek ya da etkileri azaltarak topluma entegrasyonunu, sosyal
koşulların da bireyin sosyal gelişimine katkıda bulunmasını sağlayacak şekilde tasarlanması
misyonunu üstlenmiştir.
d. Pedagog
Çocukların bedensel, zihinsel, duygusal ve sosyal gelişimlerini inceleyen ve çocukların
eğitimi ve olgunlaşması ile ilgilenen kişidir.
Üniversitelerimizde Pedagoji bölümleri bulunmadığından bu unvandaki kadrolara
üniversitelerin “Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik” bölümü mezunları arasından atama
yapılmakta, bunlar bireyin özellikle kritik gelişim dönemlerinde, sosyalleşme evresinde
ortaya çıkabilecek problemler, aile ve arkadaş çevresi ile toplumsal yaşam, eğitim ve öğrenim
hayatına ilişkin rehberlik hizmetini yerine getirmektedirler.
II. Çocuk Suçluluğuna İlişkin Mahkemeler
A. Genel Olarak
Dünya’da ilk çocuk mahkemesi 1878 yılında Amerikan Masscahusets’de, diğeri de
Chicago’da 1899’da kurulmuştur. İtalya’da ise 1934’de faaliyete geçmiştir.
Ülkemizde çocuk mahkemelerinin kuruluşu, 1979 yılında çıkartılan ve 1982 yılında
yürürlüğe giren 2253 sayılı Çocuk Mahkemelerinin Kuruluşu, Görev ve Yargılama Usulleri
Hakkındaki Kanun ile öngörülmüş olup ilk çocuk mahkemesi 1987 yılında Ankara’da
faaliyetine başlamıştır.
Ceza kanunlarının uygulanması bakımından çocuk, Türk Ceza Kanunu’nun 6/b
maddesinde “on sekiz yaşını doldurmamış olan kişi” olarak belirlenmiştir.
Son yıllarda çocuk suçluların topluma kazandırılması için klasik cezalandırıcı adalet
anlayışının yerini onarıcı adalet almıştır. Çocuk suçluluğunun azaltılması amacıyla ABD ve
Kanada gibi ülkelerde ihtilaflar uzlaştırmacı yardımıyla çözümlenmeye başlanmıştır. Ancak
ülkemizde genel olarak uzlaştırmanın yasal altyapısı bulunmasına karşın gerek büyükler
gerek çocuklarla ilgili yaygın uygulama bulunmamaktadır.
B. Çocuk Ağır Ceza Mahkemeleri
1. Görevleri
5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun 27 nci maddesine göre, il merkezi ve buna
bağlı ilçelerde ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren suçun bir çocuk tarafından
işlenmesi halinde görevli mahkeme çocuk ağır ceza mahkemesidir.
5 / 36
İç Denetim Birimi Başkanlığı
İnceleme Raporu
Genel ağır ceza mahkemeleri 5235 sayılı Kanunun 12 nci maddesine göre;
Ceza Kanunu dışındaki kanunların görevli kıldığı,
Türk Ceza Kanunu’nda tanımlanan; yağma, irtikâp, resmî belgede sahtecilik, nitelikli
dolandırıcılık, hileli iflas suçları ile ağırlaştırılmış müebbet hapis, müebbet hapis ve on yıldan
fazla hapis cezalarını gerektiren suçlarla ilgili,
Dava ve işlere bakarlar.
2. Mahkeme ve Hâkim Sayıları
Ülkemizde 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun 25 inci maddesi kapsamında (19)
çocuk ağır ceza mahkemesi kurulmuş olup bunlardan (9)’u faaliyettedir. Bu mahkemelerde
(29) hâkim istihdam edilmektedir. Son yıllarda bu mahkemeye gelen ve çıkan iş miktarlarına
aşağıda yer verilmiştir.
Çocuk Ağır Ceza Mahkemelerindeki İş Durumu;
Açılan dava
Karar sayısı
Yıl
2009
2.250
2.679
2010
2.222
2.626
2011
2.728
2.997
C. Çocuk Mahkemeleri
1. Görevleri
a. Çocuklar ile ilgili koruyucu ve destekleyici tedbir kararı vermektir. (Bu
mahkemelerin bulunmadığı yerlerde ise Çocuk Koruma Kanunu’nun geçici 4 üncü maddesine
göre aile mahkemeleri bu da yoksa asliye hukuk mahkemeleri yetkilidir.)
b. Acil korunma kararı almaktır.
c. Çocuklara ilişkin güvenlik tedbiri kararı vermektir.
d) Asliye ceza mahkemesi ile sulh ceza mahkemesinin görev alanına giren suçları
işlediği iddia olunan çocuklar ile ilgili davalara bakmaktır.
2. Mahkeme ve Hâkim Sayıları
(73) çocuk mahkemesinden (57)’si faaliyette olup buralarda toplam (61) hâkim
çalışmaktadır.
Halen bazı illerde çocuk mahkemesi ile çocuk ağır ceza mahkemesi kurulmamış olup
bu mahkemelerin olmadığı yerlerde ceza mahkemeleri bu davalara Çocuk Koruma
Kanunu’nun geçici 3 üncü maddesine göre çocuk mahkemesi sıfatıyla bakmaktadırlar.
Çocuk mahkemelerine gelen davalar ile ilgili bilgilere aşağıda yer verilmiştir.
6 / 36
İç Denetim Birimi Başkanlığı
İnceleme Raporu
Çocuk Mahkemelerindeki İş Durumu;
Yıl içinde açılan
Karar sayısı
Yıl
dava
2009
38.437
43.151
2010
45.164
40.350
2011
47.064
46.917
Çocuk Mahkemeleri ile Çocuk Ağır Ceza Mahkemelerindeki İş Miktarları;
Yıl
Yıl içinde
gelen
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
2010
2011
5.206
5.371
21.576
35.448
52.767
60.125
33.263
32.906
40.687
47.386
49.792
Devirle
birlikte
toplam
bakılan
14.627
11.747
29.591
59.862
88.821
104.400
91.719
85.232
82.660
85.543
93.225
Karar
verilen
Mahkumiyetle
sonuçlanan
(hapis dahil)
Hapis
cezası
verilen
Beraat
kararı
verilen
8.331
3.770
5.243
24.579
46.047
46.999
40.148
44.796
45.829
42.976
49.914
1.684
2.029
3.305
8.031
18.859
5.155
12.377
15.058
24.205
24.785
28.306
51
59
116
627
251
1.614
2.465
3.353
5.728
5.950
6.386
490
762
1.197
3.314
2.437
5.707
8.137
9.414
15.660
16.586
21.158
Not : Tablo’da sonuç hapis cezası ve beraat kararları dışındaki sair karar ayrıntısına yer verilmemiş olup
geniş bilgi için bkz. Adli İstatistikler 2011
2011 yılı verilerine göre, çocuklar hakkında çocuk ve çocuk ağır ceza mahkemelerinde
devirlerle birlikte toplam bakılan 93.225 kamu davasından 28.306 sında mahkumiyet kararı
verilirken (%30), 21.158 inde ise (%23) beraat kararı ittihaz edilmiştir.
2008 yılında çocuk ve çocuk ağır ceza mahkemelerinde çocuklar hakkında verilen
44.796 karardan sadece 5.042’si uzlaşma ile sonuçlandırılmıştır. (bkz. Adli İstatistikler 2008)
7 / 36
İç Denetim Birimi Başkanlığı
İnceleme Raporu
Tüm Ceza Mahkemelerinde Yargılanan
Çocuk Sanık Sayıları:
Yıl
Çocuk sanık sayısı
2001
87.206
2002
100.904
2003
124.620
2004
136.358
2005
158.917
2006
141.102
2007
111.278
2008
110.237
2009
119.141
2010
133.201
2011
141.412
1994 yılında suça sürüklenen çocuk sayısı 100.000 küçükte 675 iken bu sayı, 2001
yılında 847, 2011 yılında ise 1.811 rakamına ulaşmıştır.
Tüm Ceza Mahkemelerinde Çocuklar Hakkında
Son Üç Yılda Verilen Karar Sayıları;
Yıl
Karar sayısı
2009
108.492
2010
123.063
2011
136.669
Ceza Mahkemelerinde Çocuklar Hakkında Verilen
Hapis Cezalarının Sayıları;
Yıl
Hapis cezası sayısı
2001
5.728
2002
5.302
2003
4.887
2004
4.523
2005
4.290
2006
5.208
2007
7.224
2008
8.333
2009
13.074
2010
13.195
2011
13.016
8 / 36
İç Denetim Birimi Başkanlığı
İnceleme Raporu
İstanbul Gaziosmanpaşa Çocuk Mahkemesinde 2009 yılı itibariyle 320 dosya üzerinde
yapılan araştırma sonuçlarına göre;
Suça sürüklenen çocukların % 97’sinin erkek olduğu,
Suçu sürüklenme yaşının ergenlik yaşına denk geldiği; 14 (%18,5), 15 (%35,4), 16 yaş
(% 21,5),
En çok işlenen suçların; hırsızlık (%42), yaralama (%31) ve uyuşturucu bağımlığı
oluşturduğu (%7) olduğu,
Suç işleyen çocukların, ailelerinin işsiz ya da çok alt gelir grubunda bulunduğu,
Uyuşturucu kullanmanın sebebi olarak çocuğun yaşadığı yoksulluk halinin belirtilerini
bastırmanın öne çıktığının ifade edildiği,
Gaziosmanpaşa’da suç işleme oranının arttığı, buna göre; ilgili çocuk mahkemesine
2009 yılında 535, 2010 yılında 1.255, 2011’de 1608 dava dosyası geldiği,
Suç işleyen çocukların ailelerin çoğunun başka yerden göçle gelenler olup bunların %
84’ünün 4 ya da daha fazla çocuğunun olduğu,
Suça itilen çocukların çoğunun ilköğretim yıllarında okulu bıraktığı, nitekim sadece
(% 8)’inin okula devam etiği, bir kısmının da okuryazar dahi olmadığı (%29),
Belirlenmiş,
Yapılan görüşme ve incelemelerden de anlaşıldığı üzere suça sürüklenen küçüklerin
çoğunluğunun parçalanmış aile çocukları ile anne ve babaları bulunmayan küçüklerin
oluşturduğu anlaşılmıştır.
Çocuk Mahkemeleri Bünyesindeki Uzmanlar
a. 2253 sayılı Kanun Yönünden
Mahkemelere bağlı uzman çalıştırma usulü ilk kez 07/11/1979 tarih, 2253 sayılı
Çocuk Mahkemeleri Kuruluşu, Görev ve Yargılama Usulleri Hakkındaki Kanun ile başlamıştır.
Bu Kanunun 30 uncu maddesine göre, her çocuk mahkemesinde öncelik sırasına göre, sosyal
hizmet uzmanı veya yardımcısı, pedagog, psikolog ve psikiyatr atanması öngörülmüştür.
Çocuk mahkemesi ve çocuk ağır ceza mahkemelerinde; çocuk ve aile sorunları, çocuk
hukuku ve çocuk suçluluğunun önlenmesi alanlarında en az lisans öğrenimi yapmış kişilerin
sosyal çalışma görevlisi olarak çalıştırılması gerekmekte olup bu görevlilerin ataması
Bakanlığımızca yapılmaktadır. Anılan mahkemelerde sosyal çalışma görevlisi bulunmaması
halinde başka kamu kurum ve kuruluşlarında ya da serbest olarak çalışanların sosyal çalışma
görevlisi olarak görevlendirilebileceği düzenlenmiştir.
b. Çocuk Koruma Kanunu Bakımından
Çocuk Koruma Kanunu’nun 34 üncü ve Çocuk Koruma Kanununun Uygulanmasına
İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmeliğin 19 uncu maddesinde sosyal çalışma
görevlilerinin vazifeleri;
1. Yargılanan çocuk hakkında onun içinde bulunduğu koşulları, çocuğun özelliklerini
ve çocuğun toplumda yapıcı bir rol üstlenmesini ve yararlanılabilecek toplumsal kaynakları
tanımasını sağlamak üzere sosyal inceleme yapmak ve raporlamak,
2. Çocuğun ifadesinin alınması veya sorgusu sırasında yanında bulunmak,
9 / 36
İç Denetim Birimi Başkanlığı
İnceleme Raporu
3. Çocuk hâkimleri tarafından verilen Çocuk Koruma Kanunundaki diğer görevleri
yapmak,
Şeklinde ifade edilmiştir.
Halen çocuk mahkemelerinde; (107) uzman görev yapmakta olup bunların (38)’i
psikolog, (37)’si sosyal çalışmacı ve (32)’si pedagog kadrosundadır.
Çocuk ağır ceza mahkemelerinde ise (6) psikolog, (4) sosyal çalışmacı ve (4) pedagog
görev ifa etmektedir.
c. Ceza Muhakemesi Kanunu Cihetinden
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 236 ncı maddesi; 18 yaşından küçük psikolojisi
bozulmuş olan mağdurun tanık sıfatı ile dinlenmesi sırasında psikoloji, psikiyatri, tıp veya
eğitim alanındaki bir uzmanın görevlendirilmesini düzenlemiş ve bu uzmanlar hakkında
bilirkişilere ait hükümlerin uygulanacağını belirtmiştir.
CMK’nun 52 nci maddesine göre de mağdur çocuklarının beyanının alınması sırasında
görüntülü ve sesli kayıt alınması zorunluluğu bulunmaktadır.
d. Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönünden
Suça sürüklenen çocukları cezaevine koymak yerine toplum içinde cezalarını
çekmeleri amacıyla Bakanlığımız Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü bünyesinde
Denetimli Serbestlik ve Yardım Hizmetlerinden Sorumlu Daire Başkanlığına bağlı olarak ağır
ceza mahkemesi Cumhuriyet savcılıkları nezdinde “Denetimli Serbestlik Şube Müdürlükleri”
kurulmuştur.
Denetimli serbestlik şube müdürlükleri, Çocuk Koruma Kanunu’nun 36 ncı maddesine
göre, hakkında koruyucu ve destekleyici tedbir kararı verilen, kamu davasının açılmasının
ertelenmesi kararı onanan, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilen, denetim
altına alınmasına karar verilen yahut hakkında şartla salıverme hükmü kurulan çocuklar
üzerinde çalışmak üzere bir denetim görevlisi vazifelendirilmektedir.
Çocuk Koruma Kanunu’nun 37 nci maddesine göre suça sürüklenen küçük on iki
yaşını bitirmemiş ise tedbir kararları “Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu”
tarafından görevlendirilen denetim görevlileri tarafından yürütülmektedir.
Denetim görevlisinin vazifesi, küçüğün aile, eğitim, iş ve sosyal çevreye uyum
sağlaması için destek ve yardımcı olmaktır. Bu amaçla üçer aylık sürelerle Cumhuriyet
savcısı veya mahkemeye rapor vermektedir.
III. Çocuk Suçluluğu Yönünden Uzlaşma ve Arabuluculuk Müessesesinin Önemi
Türkiye’de çocuklarla ilgili kanun, yönetmelik, sözleşme vs. gibi 70 dolayında mevzuat
olmasına karşın çocuk ceza adalet sisteminde adalet sisteminde küçüklerle ilgili usul ve
esasları özel olarak düzenleyen usul kanunu bulunmamaktadır.
Çocuk Koruma Kanunu’nda da usul ve esaslar bağlamında özel düzenleme mevcut
değildir. Uzlaşma hususunda çocuklar hakkında da Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253 üncü
maddesindeki hükümler uygulanmaktadır.
Buna göre;
a. Soruşturma ve kovuşturması şikâyete bağlı suçlar,
10 / 36
İç Denetim Birimi Başkanlığı
İnceleme Raporu
b. Şikâyete bağlı olup olmadığına bakılmaksızın TCK’da yer alan; kasten yaralama
(üçüncü fıkra hariç TCK.m.86, 88), taksirle yaralama, konut dokunulmazlığının ihlali,
çocuğun kaçırılması ve alıkonulması, ticari sır, bankacılık sırrı, müşteri sırrı niteliğindeki
bilgi ve belgelerin açıklanması fiilleri,
Uzlaşma kapsamındadır.
Küçükler için uzlaşmanın kapsamının daha geniş tutulması gerekmesine karşın
mevzuatımızda bu düzenleme çok sınırlı kalmış, fiiliyatta iş yoğunluğu ve farkındalık
eksikliği nedeniyle yetişkinler kadar bile uygulanırlık kazandırılamamıştır.
Sulh mahkemeleri daha çok basit uyuşmazlıkların uzlaşma yoluyla çözümlenmesi
amacıyla kurulmalarına karşın, iş yoğunluğu ve ihsası rey endişesi gibi nedenlerle
günümüzde bu rollerini yitirmişlerdir. Hukuk uyuşmazlıklarında uygulanması düşünülen
arabuluculuk sistemi hâlen yürürlükte değildir.
Doç. Dr. Mustafa Serdar ÖZBEK’in makalesinde1 ifade ettiği gibi; “Kanada çocuk
suçluluğunda uzlaşmanın en iyi uygulandığı ülkelerden birisi olup örneğin, bir küçüğün (17
yaşında) ilk defa işlediği bıçakla tehdit yoluyla taksi şoförünün cüzdanını alması olayına konu
gasp suçunda bile uzlaşma hükümleri uygulanmıştır. Mahkemece duruşma açılmadan önce
olay uzlaşma birimine gönderilerek şüpheli öncelikle mağdura özür mektubu gönderdikten
sonra aldığı parayı vermiş, taksi şoförünün yaşadığı olayın kendisine verdiği korku nedeniyle
çalışamadığı bir haftalık zararını karşılamayı da kabul edip okula devam edip yarım gün de
bir işte çalışarak mağdurun zararını karşıladıktan sonra anlaşma metni mahkemeye
sunulmuş, mahkemece hükmedilen iki yıl denetimli serbestlik ile taksitleri ödemesi
sonrasında cezası infaz olmuştur.”
Amerika ve Kanada gibi ülkelerde uzlaşma işlemlerine katılan arabulucu sosyal
hizmet uzmanı, psikolog gibi uzmanlardan da yararlanılarak çocuk suçlu oranlarında azalma
sağlanmıştır.
Yapılan inceleme sırasında görüşülen çocuk suçlarına bakan savcılar ile hâkimlerin
büyük çoğunluğu çocuklarla ilgili davalarda uzlaşma ve kamu davasının açılmasının
ertelenmesi müessesinin yeterince kullanılmadığını ifade etmişlerdir. Ülkemizde 2011
yılında çocuk ve çocuk ağır ceza mahkemelerinde sonuçlandırılan 105.739 ceza davasından
sadece 721’i uzlaşma ile neticelenmiştir.
Uzlaşma hususunda Avukatlık Kanunu’nun 35/A inci maddesinde avukatlara bu
hususta yetki vermiş bulunmasına ve bu tür anlaşmaların ilam mahiyetinde olmasına karşın
aile mahkemesine açılan davaların sayısına bakıldığında sisteminin yeterince işlemediğini
düşündürmektedir.
Ülkemiz tarihine bakıldığında; Osmanlı Devleti’nde çocukların işledikleri suçlulardan
cezai mesuliyetlerinin olabilmesinin temel şartı akıl baliğ olmasıydı.
Osmanlı’da ceza davalarına ilişkin uyuşmazlıkların genel olarak, ihtilafın mahkemeye
taşımadan önce uzlaşma yolu ile neticelendiği görülmektedir. Uzlaşma yoluyla giderilemeyen
uyuşmazlığın gerekirse Divan-i Hümayun’a burada da sonuç alamazsa Çarşamba ve Cuma
günlerinde “sultan’a arz zamanında” padişaha götürebilme mümkün bulunmaktaydı.
1
Doç. Dr. Mustafa Serdar ÖZBEK’in “Suça Sürüklenen Çocuklara Yönelik Onarıcı Adalet Programları ve Çocuk Arabuluculuğu”
başlıklı makalesi http://www.turkhukuksitesi.com/makale_802.htm
11 / 36
İç Denetim Birimi Başkanlığı
İnceleme Raporu
Uzlaşmaya konu davalar arasında; adam öldürme, hırsızlık ve müessir fiil gibi had ve
kısas davaları ile rüşvet, irtikâp gibi tazir davaları sayılabilir. Anılan bu davalar genellikle
arabulucular marifetiyle sulh ile sonuçlandırılmaktaydı.
Müşteki – mağdur, sanıktan sulh bedeli adı verilen belli bir miktar karşılığı almak için
bu anlaşmayı yapardı.
Kimsesiz ve suça sürüklenen çocuklara umumiyetle ceza vermek yerine, berber ve
ayakkabıcı gibi bir esnafın yanında çırak veya kalfa olarak emek ve mesailerinden
yararlanma yoluna gidilmekteydi. Mahpushaneler cezaevi olarak değil ıslah evi olarak
görülür buralarda özellikle suçluların meslek edinmeleri sağlanırdı. İnfaz işlemleri genellikle
kamuya yararlı işte çalıştırma biçiminde gerçekleştiriliyordu. Mesela hırsızlık, adam öldürme
gibi suçlarda suçlu kaçma riski olmayan kale yapımı inşaatı, kürek çekmek gibi işlerde
istihdam edilmekteydi.
Osmanlı Devletinde uygulamada taraflar, doğrudan dava açmak yerine genellikle
ihtilafları öncelikle köylerde ihtiyar heyetlerine, nâhiyelerde ise nâhiye meclislerine
götürerek sulh yoluyla sonuçlandırılmaya çalışılırdı.
Her nâhiye merkezinde, müddeabihin değeri belli bir miktarı geçmeyen basit hukukî
ihtilâfları çözmek üzere üyelerini ihtiyar heyetinin teşkil ettiği bir nahiye meclisi
oluşturulmuş, bu meclis mahkemenin bazı yetkileri ile donatılmıştı. İhtiyar meclislerinin
arabuluculuğu ile verdikleri kararlar taraflarca kabul edilmedikçe hüküm ifade etmezdi.
Tarafların mutabakata vardıkları sulh anlaşmasının ispat hukuku bakımından bir değeri
olabilmesi için mutlaka kadıya sunulması ve kadının onaması üzerine şehriye siciline
işlenmesi zarureti vardı.
Boşanma davalarında;
Genel kabul gören uygulama mahkemeye başvurmak değil ihtiyar heyetine müracaat
etmekti. İhtiyar heyetinde görevlendirilen kişi öncelikle eşlerin ailesinden sözü en çok
dinlenen aile büyüklerini bir araya getirerek anlaşmazlığı dostane çözümle sonuçlandırmaya
çalışırdı.
Dava açmak için mahkemeye başvurulduğunda kadı gizli ve açık tahkikat yapar ya da
yaptırır, elde ettiği verilere göre evliliğin devamının getireceği zararın yarardan fazla
olduğuna kanaat getirirse boşanma kararı vermekteydi.
Bu davaya bakan kadı, tarafları mahkemenin bulunduğu yerin hudutları dışında uzak
bir yerde oturuyorsa naip, aynı yerde ikamet ediyorsa müvella (bilirkişi) görevlendirilerek
ailenin sorunlarını yerinde tahkik ve tetkik ettirmekteydi.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
MUKAYESELİ HUKUKTA AİLE VE ÇOCUK MAHKEMELERİ İLE UZMANLAR
I. Federal Almanya
A. Aile Mahkemeleri
Aile Mahkemeleri Teşkilatı Kanunu’nun 27/b maddesine göre; aile mahkemeleri sulh
mahkemelerinin bir dairesi olarak tek hâkimli olarak kurulmuştur. Anılan Kanunun 23/c
12 / 36
İç Denetim Birimi Başkanlığı
İnceleme Raporu
maddesine göre; bir eyalet içinde birden fazla sulh mahkemesinin görevine giren aile
uyuşmazlıkları için, eyalet hükümeti belirli bir sulh mahkemesini görevlendirmektedir.
Bu mahkemeler; boşanma, velayet ve nafaka davaları gibi sınırlı ihtilaflara bakmakta
olup boşanacak eşler arasındaki tazminat davaları ise genel hukuk mahkemeleri tarafından
karara bağlanmakta, kararlara karşı Yüksek Eyalet Mahkemesine ve Federal Mahkeme’ye
temyize gidilebilmektedir.
Bazı eyaletlerde aile mahkemesine başvurmadan önce uzlaşma meclisine başvurmak
ön koşul olarak görülürken, bu durum diğerlerinde ise ihtiyaridir. Uzlaşma meclislerinde
eşlerin sözlü beyanları esas olup bu ifadeler aile mahkemesinde delil olarak
değerlendirilmemektedir.
Diğer mahkemelerde davacı ve davalı sıfatı geçerli iken aile mahkemesinde taraf sıfatı
geçerlidir. Bu mahkemedeki duruşmalar aile mahremiyetine uygun olarak gizli olarak
yapılmaktadır. Duruşmaya izleyici olarak katılmak, önceden mahkemeye başvuru yapmaya
ve tarafların rızası koşuluna bağlıdır.
Aile mahkemesi duruşma salonlarının dizaynı diğer mahkemelerden farklı olarak
resmiyetten arındırılmaya çalışılmıştır. Hâkim ile taraflar birbirine yakın yükseklikteki
masada oturdukları mekânda sohbet havasında yargılama yapılmaktadır.
Aile mahkemelerinde hâkimler yıllık ortalama 400–500 dolayında dosyaya bakmakta,
taraflar kendilerini mahkemede doğrudan ifade etme imkânı bulabilmektedir.
Boşanma davası açan eşlerin çocuğunun bulunması halinde dilekçenin bir örneği
davadan haberdar olması için Gençlik Dairesine gönderilmekte, Gençlik Dairesi uzmanları
görüşlerini gerek yazılı olarak gerekse sözlü olarak sunmaktadırlar. Aile ya da çocuk
uzmandan memnun olmadığında çocuğun yararına olarak uzman değiştirilmektedir.
Aile mahkemelerine bağlı uzman istihdam edilmemekte, uzman raporuna ihtiyaç
duyulması halinde mahkemece Gençlik Dairesi uzmanlarının hizmetlerinden
yararlanılmaktadır.
Gençlik Dairesinde çalışan sosyal hizmet uzmanı, sosyal pedagog ve psikologlar kendi
sorumlulukları altındaki mahallede yaşayan aileleri tanımakta ve aralarındaki sorunlar
içinden çıkılmaz hale gelmeden müdahale etmektedirler.
B. Gençlik Dairesi (Jugendamt)
Gençlik Dairesi; belediye başkanlığına bağlı, toplumsal koruma hizmetine yönelik
sosyal hizmetler ile ilgili resmi vesayet görevi yerine getiren idarî teknik bir birimdir.
Bu birim mahalle düzeyinde kamusal müdahale gücü bulunan ve yeterli bütçe
imkânlarına da sahiptir.
“Jugendsgerichtshelfer/Gençlik Mahkemesi Yardımcısı” olarak çalışan uzmanlar
bilirkişi olarak değil “Gençlik Yardımı” olarak adlandırılan kamusal/idari görev çerçevesinde
çocuğun yanında, çocuğun yararını gözetmeye yönelik olarak istihdam edilmektedirler.
Düzenlenen raporlar yargılamada aynı zamanda delil niteliğinde işlem görmektedir.
Burada çalışan sosyal hizmet uzmanları, özellikle risk altında olan göçmen, kimsesiz
çocuk ve gençler ile sosyal yardıma muhtaç olan çocuk ve gençlere sosyal destek vermekte,
aynı zamanda sağlık görevlileri ile risk grubunda olan çocukların ailelerine ziyaretler
düzenlemektedirler.
13 / 36
İç Denetim Birimi Başkanlığı
İnceleme Raporu
“Gençlik Mahkemeleri Kanunu” kapsamında 1924 yılından beri Gençlik Dairelerinde
yer alan “Jugendsgerichtshilfe/Gençlik Mahkemeleri Yardımı” isimli birim, çocuk ve
gençlerin menfaatinin korunması ve topluma kazandırılması ile gençlik mahkemelerinde
yürütülen hizmetin yerine getirilmesinin parçasıdır.
Gençlik Mahkemelerinin isabetli karar vermesine katkıda bulunmak amacıyla kurulan
bu özel birimin;
-Fail ile mağdurun uzlaşmasına yardımcı olmak,
-Suça sürüklenen gençleri mümkün olduğunca adli sistemden uzak tutmak,
küçüklerce işlenen hafif ve orta derecedeki suçlar yönünden uzlaşma müessesesini
randımanlı bir biçimde işletmek,
-Gençlik Mahkemesi ve savcılığına çocuk suçlularla ilgili raporlama yapmak,
-Mahkemenin çocukla ilgili vereceği en isabetli tedbir kararlarını teklif etmek,
-Mahkemelerce verilen tedbir kararlarının hayata geçmesini sağlamak ve suça itilen
çocuğa rehberlik yapmak,
Görevleri bulunmakta, uzmanlar bilirkişi olarak değil, çocuğun yanında çocuğun
yararına olarak istihdam edilmektedir.
C. Gençlik Savcılığı
Çocuk ve gençlerin işlediği suçlarda normal savcılıktan ayrı olarak suçun işlendiği
yerdeki savcılık değil, çocuk ve gencin ikamet yeri savcılığı yetkilidir. Burada görev yapan
savcılar özel eğitimden geçmiş olup genç suçluların infaz dışındaki yargılama faaliyetlerini
yürütmektedirler.
Hafif ve orta suçlar nedeniyle gençler cezaevine gönderilmemektedir.
Gelen ihtilaf dosyalarının % 50 kadarı Gençlik Savcılığınca sonuçlandırılmaktadır.
D. Gençlik Mahkemeleri
14 yaşına kadar olan çocukların ceza sorumluğu olmayıp bu yaşın altında bir çocuk
suç işlediğinde aile mahkemelerince tedbir kararları verilmekte ve bu kararların
uygulanırlığı sivil toplum kuruluşlarınca da desteklenmektedir.
Gençlik mahkemesinde;
Hâkimler infaz işlerinde de görevli olup cezaevinde bulunan genç hükümlülere sık sık
ziyarette bulunarak infazdan beklenen ıslahın gerçekleşip gerçekleşmediğini kontrol
emektedirler.
Basit suçlar için bir hâkim, sair suçlar yönünden bir meslek hâkimi başkanlığında iki
sosyal hizmet uzmanından müteşekkil olup ağır suçlar yönünden ise üç meslek hâkimi ve iki
sosyal hizmet uzmanı ile muhakeme faaliyetini sürdürülmektedir.
Hâkim, savcı ve avukatlar, diğer mahkemelerin aksine cüppesiz olarak duruşmalara
katılmakta, hatta yetişkinlerin yargılandığı davalarda mağdurun ya da tanığın çocuk olması
halinde de buna riayet edilmektedir.
Avukat zorunluluğu bulunmayıp gencin avukat talebi olması halinde bu alanda
uzmanlığı ve tecrübesi olan avukatlar mahkemece atanmakta ancak genç–çocuğun çok
yoksul olması ve talebi halinde ya da tutuklama istemi olması durumunda müdafi
gerekmektedir.
14 / 36
İç Denetim Birimi Başkanlığı
İnceleme Raporu
Bu kapsamda;
Gençlik mahkemesi hâkimlerinin katılımıyla iki yılda bir ulusal konferans
yapılmaktadır.
Ülke’de bazı eyaletlerde gençlik mahkemeleri adliye binaları dışında gençlere yardım
teşkilatlarının bulunduğu yerlerde faaliyetini sürdürmektedir.
Ceza sorumluluğu bulunmayan 14 yaşından küçük çocuklar hakkında polisin önleyici
kolluk yetkilerine göre yardım tedbirleri uygulanmaktadır.
Gençlerin işlediği suçlarla ilgili yaptırımın maksadı cezalandırmak değil yargılama
sırasında öğretici tarzda ders verme ve topluma kazındırma amacına dayanan ıslahtır.
Çocuk ceza adaletinin eğitici ve ders yönüne işlerlik kazandırmak için yargılamalar
mümkün olan en kısa sürede (3-6 ay) sonuçlandırılmaya çalışılmaktadır.
Almanya’da özellikle suça sürüklenen çocuklar için uzlaşma hükümleri uygulayarak
çocuğun mahkemede örselenmesinin ve bu suçlardan dolayı cezaevine gönderilmesinin
önüne geçilmeye çalışılmaktadır.
Gençlik Dairesi uzmanlarının (sosyal hizmet uzmanı, psikolog, sosyal pedagog)
muhakeme aşamasında çocuğun yanında duruşmaya katılması yargılama için zorunluluktur.
Gençlik mahkemesine bağlı uzman istihdam edilmemekte bunun yerine Gençlik
Dairesi bünyesindeki sosyal hizmet uzmanı, psikolog, pedagog çalıştırılmaktadır.
II. Fransa
A. Aile Mahkemeleri
Fransa’da müstakil aile mahkemesi bulunmamakta, asliye hukuk mahkemesi başkanı
ile anılan mahkemeden bir üye aile ilişkilerinden sorumlu hâkim olarak
görevlendirmektedir. Bu hâkim uzman aile hâkimi olmayıp boşanma dışındaki aile
hukukundan doğan dava ve işlere bakmaktadır.
Aile mahkemesine dava açabilmek için aile mahkemesi için düzenlenen matbu form
dilekçelerinin doldurulması zorunludur. Bu mahkemede asıl olan tarafların sorunlarını sözlü
olarak açıklamasıdır.
Dava sırasında eşlerin boşanmak istediklerini beyan etmeleri durumunda aile hâkimi
üç kişiden oluşan asliye hukuk mahkemesine davayı göndermek zorundadır. Buradaki
boşanma davalarında da tarafların doğrudan dinlemesi asıldır.
Fransa’da avukatlar genel olarak belli alanlarda ihtisaslaşmış olup baro adres
listesinde avukatların ilgili olduğu ihtisas alanları yazılı bulunmaktadır.
Tek olarak asliye hâkiminin baktığı davalar; ayrılık ve malların paylaşımı davası,
velayete ilişkin davalar, çocuğun isminin değiştirilmesi davaları, nafaka ve artırılmasına
ilişkin davalar ile benzeri dava ve işlerdir.
B. Gençlerin Adli Korunmasından Sorumlu Genel Müdürlük
Fransız Adalet Bakanlığı’ndaki Gençlerin Adli Korunmasından Sorumlu Genel
Müdürlük, çocuklarla ilgili verilen koruma tedbir kararları ile ceza işlerinden sorumludur. Bu
birime bağlı personel sayısı yaklaşık olarak 8.000 olup bunların çoğu eğiticilerdir.
Anılan Genel Müdürlük kendisine bağlı kurumlarda etkili denetimlerde bulunmakta,
suç işlemiş çocuklar ve yardıma muhtaç olan çocuklar görev alanına girmektedir.
15 / 36
İç Denetim Birimi Başkanlığı
İnceleme Raporu
Fransız adalet sisteminde sivil toplum kuruluşlarıyla kurumsal ağ bulunmaktadır.
Bu ülkede eğitici uzmanların da görev ifa ettiği açık eğitim evleri bulunmaktadır.
Eğitici uzmanların görevleri adli ve idari olarak ikiye ayrılmaktadır. Fransa
genelindeki toplam eğitici evlerinin sayısı 6.000 dolayında olup yıllık 65.000 civarındaki genç
buralarda eğitimden geçirilmektedirler.
Bir psikolog ve on eğiticinin çalıştığı “açık eğitim evinde” her bir eğitici başına yirmi
beş suça sürüklenen çocuk düşecek biçimde yapılandırılmıştır.
Uzmanların görevleri;
Çocuk suçlular hakkında güven ortamı oluşturduktan sonra araştırma ve inceleme
yapıp hâkimlere çeşitli önerileri içeren rapor hazırlamak,
Çocuk suçluluğunun yol açtığı zararın telafi edilip edilmediğini tespit edip
raporlamak,
Periyodik toplantılar düzenlemek,
Suça karışmış küçükler ve bunların aileleri ile görüşmelerde bulunmak,
Cezasını çekmekte olan çocuk mahkûmlar ile görüşüp ıslah edilmesi için cezanın ya da
tedbirin yerine getirilip getirilmediğini kontrol etmek,
Olarak belirlenmiştir.
Çocuk hâkimleri, yapılan öneriler sonrasında mümkün olduğunca hızlı karar
vermekte, dahası hükümden sonra çocuk hakkında eğitici yönlendirme yapmaktadır.
C. Çocuk Savcılığı
Çocuk savcılığının hem şiddete maruz kalan çocukların korunması hem de çocuk
suçlularla ilgili görevi bulunmaktadır. Kamu davasının açılması ile ilgili tüm süreç çocuk
savcılığınca yönetilmektedir.
Ağır cezalık suçlar ile mükerrerler hariç ilk defa suç işleyen çocuklarla ilgili davalar
çocuk savcılığınca sonuçlandırılmaktadır. Gelen olayların yarısına yakının savcılıkça karara
bağlanıp sonuçlandırıldığı ifade edilmektedir.
Çocukların ifadeleri bir defa ve özel yerleştirilmiş kameralarla alınmaktadır. Çocuk
adalet sisteminde onarıcı adalet anlayışı çerçevesinde çocuk savcılığında çocuğa verdiği
zararı karşılama ya da yaptığı yanlışlığı düzeltme fırsatı tanınarak uzlaşma ile soruşturmanın
sona ermesi sağlanmaktadır.
16 yaşından büyük çocuklar için savcılıkça tutuklama talebinde bulunulabilmekte
bunun altındaki çocuklar için ise eğitimsel tedbir kararı uygulanmaktadır.
Fransız avukatlık sisteminde çocuk psikolojisi ve pedagojisi alanında eğitim almış
avukatlar çocuk yargılamasına yardımcı olmaktadır. Çocuk suçluların avukat istemesi
durumunda ifade sırasında kendilerine çocuk avukatı görevlendirilmektedir.
D. Çocuk Mahkemeleri
Fransa’da Çocuk Mahkemeleri asliye mahkemeleri içinde teşkilatlanmış olup bu
mahkemece beşinci derecedeki kabahatler ile adi suçlarla ilgili davalara bakılmaktadır.
Çocuk mahkemesi; başkanı meslekten olan hâkim ile sosyal hizmet ve çocuk eğitim
uzmanı, akademisyen gibi halktan seçilmiş hâkim ve savcılık servisinde vazife yapan
savcıdan müteşekkildir.
16 / 36
İç Denetim Birimi Başkanlığı
İnceleme Raporu
Mahkemece çocuklar hakkında eğitim tedbiri kararı, çocuğun suça sürüklendiği
yerden uzaklaştırma kararı, 16 yaşından büyük çocuklar hakkında kamuya yararlı işte
çalıştırma kararı, para cezası kararı ve en son çare olarak hürriyeti bağlayıcı ceza verme gibi
kararlar verilmektedir.
Ülke genelinde (450) civarında çocuk hâkimi ile (150) çocuk mahkemesi
bulunmaktadır.
Fransız çocuk mahkemesi hâkimine bağlı uzman yoktur.
Fransa’da Almanya’dan farklı olarak Gençlik Mahkemeleri adliye içinde faaliyetini
sürdürmekte bu mahkemeye yardımcı olmak ve eş güdümü sağlamakla yükümlü olan
Gençlere Yardım Dairesi ile Genç Mahkemesine Yardımcı Teşkilat adliye içinde birlikte
çalışmaktadır.
Sosyal çalışmacılar hâkime bağlı olmak yerine, adliye içinde daha sıkı işbirliği ile
bağımsız bir biçimde çalışarak mahkemeye yardımcı olmaktadırlar.
Fransız çocuk mahkemeleri sadece suç işleyen çocuk ve gençlerle değil 18 yaşından
küçük olanlarının korunması, bakılması, eğitilmesi ile ilgili velayet - vesayet gibi diğer işlere
bakmakla da yetkilidirler.
Çocuk mahkemesinin görevi ancak 13 yaşından itibaren suç işleyen çocuk - gencin
cezalandırılması gerektiği kanaatine varılması halinde cezaya hükmedebilmektedir. Ancak
13 yaşından 17 yaşına kadar olanlarla ilgili temel yaptırım eğitici güvenlik tedbirlerinin
verilip uygulanması olup ceza verilmesi istisnaidir.
Çocuk ve gençlerle ilgili ceza hükmünü bir hâkim vermekte olup aynı hâkim velayet
vesayet işlerine de bakmaktadır.
Öncelikle suç işlediği iddia edilen çocuk ve genç aleyhindeki deliller tetkik edilip
yeterli seviyeye ulaştığı kanaatine varılması halinde sosyal çalışmacılar tarafından sosyal
çevre araştırması yapılmaktadır.
E. Çocuk Ağır Ceza Mahkemeleri
On altı yaşın üzerideki çocukların işledikleri gasp, tecavüz, adam öldürme gibi suçlar
hakkında yargılama yapmaktadır. Mahkeme 3 meslekten hâkim ve 9 vatandaş jüriden
müteşekkildir.
F. Fransız Çocuk Ceza İstinaf Dairesi
Fransız Yüksek mahkemesinde sırf çocuk suçlarının temyiz işlerine bakmak üzere bir
daire bulunmaktadır.
III. İsviçre
A. Uzlaşma Mahkemeleri
İsviçre’de aile mahkemelerinin yanında Uzlaşma Mahkemeleri de hizmet sunmakta
olup diğer mahkemelere göre daha az maliyetli ve prosedürü daha kolaydır. Bu mahkemelere
2.000 Frank’ın altındaki nafaka, alacak gibi davalar için başvurulması cazip hale getirilmiş
olup sistemde buraya başvurmak için oluşturulmuş şablon dilekçe örnekleri bulunmaktadır.
Bu mahkemedeki hâkimler yerel yönetimce dört yıllığına seçilen meslek mensubu
olmayan kişilerdir.
17 / 36
İç Denetim Birimi Başkanlığı
İnceleme Raporu
Dava konusunun değeri 500 Frank’ın altında ise dava uzlaşma mahkemesinde
açılmaktadır.
Davacı boşanma davası açmadan önce uzlaşma mahkemesine gidebilmektedir. Burada
görev yapan uzlaştırıcılar aileleri uzlaştırmak amacıyla elinden geleni yapmaktadırlar.
B. Aile Mahkemeleri
İsviçre’nin bazı kantonlarında aile mahkemesi bulunmakta, müstakil aile
mahkemesinin bulunmadığı kantonlarda sulh mahkemelerinden birisine aile mahkemesi
yetkisi verilmektedir.
Bu mahkemelere boşanma davası açabilmek için belli bir süre ayrı kalma ve 10.000
Frank para yatırılması gereklidir.
Boşanma davaları ve uzlaşma mahkemeleri için (anlaşmalı ve ihtilaflı boşanma) iki
ayrı şablon hazırlanmış olup dava açmak isteyen kişilerin dava ile ilgili bilgileri doldurmaları
gerekir. Taraflar isterlerse web sistemi üzerinden de bu belgeleri doldurarak dava
açabilmektedirler.
Boşanmak isteyen çiftlerle ilgili ücretsiz hukuki danışma merkezleri 2.000 yılından bu
yana hizmet vermektedir.
Aile mahkemelerine yapılacak başvuruların aile mevzuatı hususunda donanımlı bir
avukatça yapılması gereklidir.
Bu mahkemelerde sosyal hizmet uzmanı ya da psikolog istihdam edilmeyip
gerektiğinde gençlik dairesinden hizmet alınmaktadır.
Çocuk teslimine ilişkin kararlar mahkeme görevlilerince yerine getirilmektedir.
C. Gençlik Dairesi
Gençlik ve çocuk yargılaması ile gençlik ve çocuk koruması farklı birimlerce yerine
getirilmektedir.
İsviçre Medeni Kanununa göre Kamu-İdari Vesayet Kurumu teşekkül ettirilmiştir.
Vesayet işleri idari bir görev olarak yürütülmektedir.
Belediye bünyesinde yetişkin dairesi ile birlikte ayrıca gençlik dairesi
oluşturulmuştur. Bu birim; okul ve aile içinde yaşayan ihtiyaç sahibi çocuk ve gençlere sağlık
ve sosyal alanda koruyucu destek hizmeti vermektedir. İdarî bir vazife olarak aileye
müdahale yetkisi verilmiştir.
Suç işlemeye yönelen/bulaşan ya da suça karışma ihtimali bulunan özellikle risk
grubu altındaki göçmen, kimsesiz çocuklar ile zayıf durumdaki çocuk ve gençlere iş bulmak
veya iş öğreten bir kursa yazdırmak suretiyle koruyucu sisteme işlerlik kazandırıp bu
kişilerin üretime katkı sağlaması sağlandıktan sonra alınan vergiler ile sistemin misliyle
kendisini sübvanse etmesi sağlanmaktadır.
Gençlik cezaevlerinde ve eğitim evlerinde küçüklere haftanın beş gününde meslek
kursu verilip hafta sonlarında uygun olan gençlerin cezasını evlerinde aileleri yanında
çekmeleri sağlanmakta olup her çocuk için ayrı bir çıkış programı bulunmaktadır.
Soysal hizmet uzmanı, ailesi tarafından velayeti kötüye kullanılan, suça sürüklenen ya
da kimsesiz çocukları bakıcı ve eğitmen ailelere ya da bakıcı/eğitmen ailelerin alanlarda
kursa tabi tuttuğu gönüllü ailelerin evlerine belli bir ücret mukabilinde iki yıllığına
18 / 36
İç Denetim Birimi Başkanlığı
İnceleme Raporu
yerleştirmekte ve supervisor eliyle periyodik ve/veya zamansız olarak takip ve kontrol
edilmektedirler.
Ayrıca bu daireler suça sürüklenen çocuklara/gençlere zorunlu eğitim kapsamında
meslek edindirerek işe yerleştirmektedirler.
Çocuk ve gençlerle ilgili bir sorun veya uyuşturucu kullanımı ile ilgili ihbar alan polis,
durumu hemen Vesayet Müdürlüğüne bildirmekte, bu kurumun amiri de bünyesinde
istihdam edilen sosyal hizmet görevlileri ve sosyal pedagoglar eliyle çocuğun durumunu
araştırıp gereğinin yapılması için talimat vermektedir. Böylece çocukların ve gençlerin
sorunlarının köküne inilerek % 50 düzeyinde başarı elde edildiği ifade edilmektedir.
Gençlik mahkemelerinde görevlendirilen gençlik dairesi uzmanlarının hukuki
statülerinin bilirkişi değil, idarî bir görev bağlamında çocuğun yüksek yararını savunan ve
onun yanında bir rehber olarak vazife ifa eden kişi sayılmaktadır.
D. Gençlik Savcılığı
Gençlik savcılığı ilçe düzeyinde kurulmuş olup bünyesinde sosyal hizmet uzmanı
çalıştırmaktadır. Gençlik savcısı ile sosyal hizmet uzmanı arasında amir-memur ilişkisi
yoktur. Savcılık (1) aya kadar hapis ve 1.000 Frank’a kadar para cezası ile bazı tedbir
kararları verebilmektedir.
Gençlik savcılığına gelen olayların yaklaşık % 80’i burada sonuçlandırılmaktadır.
Gençlik savcısı Medeni Kanun gereği idari hususlar ile ilgili olarak Gençlik
Dairesi’nden de görüş almaktadır. Gerekli hallerde suç işleyenle ilgili düşündüğü cezayı ya da
tedbiri Gençlik Dairesi yetkililerine bildirmektedir.
Gençlik savcılığı, suç işleyen küçüğün velisine velayet görevini gereği gibi yerine
getirmeyerek gözetim görevini ihmal etmekten dolayı cezalandırabilmektedir.
Gençlik savcılığı sosyal hizmet görevlisinin her birine yıllık en fazla 80-100 dolayında
suç işlemiş çocuğun veya gencin dosyası verilmektedir.
Savcılık uzmanları görevlerini yerine getirirken ilçe düzeyinde görev yapan Gençlik
Dairesi uzmanlarından destek almakta, savcılıkça verilen kararların sonucunu Gençlik
Dairesine bildirmektedir.
Suça sürüklenen küçüğün eğitim kurumu gibi bir kuruma yerleştirilmesini önerecek
ise bu kurumdaki süreç genç ile birlikte yürütülmektedir. Bununla ilgili bir çıkış programı
hazırlanarak bu yöndeki süreç takip edilmektedir. Uzman gerekirse infaz sürecine müdahale
ederek küçüğün yararına yönelik uygulamalar başlatabilmektedir.
E. Gençlik Mahkemeleri
Yaşları 12 ila 27 arasında değişen çocuk ve gençlerin yargılamaları amacıyla ceza
mahkemelerinden birisi bu vazife ile yetkilendirilir. Adliyelerin içinde veya dışında inşa
edilmiş olan meslek dışı ve seçilmiş hâkimlerce hizmet sunulan mahkemelerdir. Bu mahkeme
savcılığın bir celsede bitecek biçimde bütün delillerin toplanmasından sonra dava
açılmaktadır.
Gençlik mahkemelerinde ayrıca bir uzman görevli olmayıp bu hizmet Gençlik Dairesi
uzmanları eliyle yerine getirilmektedir. Gençlik mahkemesi hâkimliğine dört yıllığına meslek
mensubu olmayan bir kişi hâkim olarak seçilmektedir.
19 / 36
İç Denetim Birimi Başkanlığı
İnceleme Raporu
Muhakeme sürecinde mahkemece atanan bir Avukat ile Gençlik Dairesi uzmanları da
yer alabilmektedirler.
IV. Amerika
A. Arabuluculuk–Uzlaşma Merkezleri
Amerika’da aile mahkemelerinin iş yükünün azaltılması, aile içi ilişkilerin
sürdürülebilir olması ve dava maliyetlerinin azaltılması amacıyla resmi arabuluculuk ile özel
arabuluculuk merkezleri hizmet sunmaktadırlar.
Avukat veya psikolog–sosyal hizmet uzmanlarından müteşekkil olan arabuluculuk
merkezleri aile içi sorunları olan çiftlere uzlaşmaları için baskı oluşturulmadan
uyuşmazlıkların tespiti ile sorunlarının çözümünde onlara rehberlik ederek yardımcı
olmaktadırlar. Bu merkezler aile mahkemelerine gelen davalar için bir filtre görevi gördüğü
gibi buradaki işlemler boşanma davaları için de ön hazırlık niteliğindedir.
Arabuluculuk merkezleri eşlerin rahatlıkla içlerini dökebildikleri bir terapi merkezi
mahiyetindedirler.
Amerika’da okullarda ve üniversitelerde de akran arabuluculuk işlemleri ile ilgili
eğitim vermek üzere Anlaşmazlık Çözüm Bulma Birliği kurulmuş olup buradan eğitim ve
sertifika alan kişiler okullarda görev alabilmektedir. Öğrenciler arasındaki ihtilaflar bu
kurumdan eğitim almış kişilerce çözümlenmeye çalışılmaktadır.
Gizli olarak yapılan arabuluculuk müzakeresi görüşme içeriği ile söz ve belgeler başka
bir yerde delil olarak kullanılamaz. Tarafların mutabakata varmaları durumunda bir anlaşma
metni imzalarlar.
Amerika’da son yıllarda Çocuk suçluluğu yönünden onarıcı adalet anlayışı yerleşmeye
başlamış olup uzlaşmadan beklenen amaç; suçluyu eğitme yanında mağdurun zararının bir
nebze olsun telafi edilmesine katkıda bulunmaktır.
Savcılığa gelen çocuk suçları ile ilgili olaylar öncelikle arabulucuya gönderilmekte
yargılama aşamasında da arabuluculuk yapılabilmektedir.
B. Aile Mahkemeleri
Amerika’da velayetin bir tarafa verilmesi yerine velayetin taksimi söz konusu olup bu
durum mahkeme kararıyla tespit edilmektedir.
Boşanma davası için tarafların evlilik birliğini sürdürme inancının kaybolması
davanın kabulü için yeterlidir. Bu mahkemede tazminata hükmedilmemesi nedeniyle
duruşmalarda taraflar arası ilişkilerin yıpranma riski ortadan kaldırılarak asgari
münasebetin sürdürülebilir olması mümkün kılınmaktadır.
Florida’daki aile mahkemeleri bir pilot bölge olarak da hizmet sunmakta, aile
mahkemeleri diğer mahkemelerden ayrı bir binada bulunmaktadır.
Her aile mahkemesi bir hâkim, hâkim yardımcısı, stenograf ve mübaşirden
müteşekkildir.
Aile hâkiminin duruşmalarda çiftlerin uyuşmazlığını tespit ve beyanlarını daha net
alabilmek için duruşma yönetimi işlemleri ile diğer yazım işlerini yardımcısına bırakmıştır.
Aile mahkemesine hizmet veren psikolog, sosyal hizmet uzmanları aynı binanın farklı
katında sosyal servis olarak çalışmaktadırlar. Hâkim gerektiğinde çocukları bu uzmanlar
20 / 36
İç Denetim Birimi Başkanlığı
İnceleme Raporu
aracılığıyla duruşma dışında sosyal hizmet birimine ayrılan yerde dinletmekte ve istediği bir
husus olduğunda bunu da talep çizelgesini işaretleyerek uzmanlara göndermektedir.
Sosyal hizmet uzmanları ve psikologlar idari yönden mahkemeye bağlı olmayıp ayrı
bir birim olarak çalışmaktadırlar.
Aile hâkimi, psikolog ve sosyal hizmet uzmanı ile avukatın beyanlarını video
konferans yöntemlerini de kullanmak suretiyle alabilmektedir.
Aile mahkemesinde görev yapan hâkimler tarafların uzlaşma mahkemesine
başvurmaları halinde buradaki uzlaştırıcılar ile iletişime geçip onlardan da bilgi
almaktadırlar.
Mahkemenin fiziki yapısı ve iç dizaynı tarafları rahatlatacak biçimdedir.
C. Çocuk Mahkemeleri
Çocuklarla ilgili suçlar yönünden çocuk savcılığı mağdurla sanığı uzlaştırmak suretiyle
onarıcı ya da iyileştirici adalet anlayışını öne çıkararak çocuğun topluma kazandırılması
hedeflenmektedir.
Suç işlemeyi alışkanlık haline getiren ya da ağır suçları işleyen çocuklar
eylemelerinden dolayı mahkemede yargılanmaktadır.
Yetişkinlerde olduğu gibi suça itilen çocuklar hakkındaki ceza davaları öncelikle
uzlaşma ile neticelendirilmeye çalışılmaktadır.
Çocuk mahkemeleri, çocuk cezaevi ile çocuk hükümlülerin okulları aynı yerde
bulunmaktadır.
Çocuk mahkemelerinde uzman çalışmamakta gerektiğinde sosyal servisten hizmet
alınmaktadır.
V. İtalya
Çocuk Mahkemeleri
İtalyan çocuk adalet sistemi yetişkin ceza adalet sisteminden ayrılmıştır. suça
sürüklenen çocuk ve gençlerle ilgili uzlaşma hususunun daha da işlerlik kazanması, yasal
düzenlemeler yapılması ve bu hususlarda politikalar üretmek üzere İtalya Adalet
Bakanlığında Genç Hukuku Genel Müdürlüğü kurulmuştur.
Daha önce yürürlükte olan ceza hukuku alanında ve çocuklar hakkında kamu davası
açılması mecburiyeti çocuk savcılığınca dava açılmadan bitirilebilmesi imkânı tanıyan yeni
düzenlemeye gidilmiştir.
Yapılan yeni düzenlemeye göre; çocuk savcısının “aileye teslim kararı” yetkisi olduğu
gibi kamu davası açmadan önce mağdur ile faili uzlaştırma girişiminde bulunma takdiri de
mevcuttur. Uzlaşma girişimi muhakeme aşamasında hâkim tarafından da yapılmaktadır.
Özellikle failin mağdurun zararlarını karşılamak ve sulh olmaya yaklaşması
durumunda kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve failin denetim altına alınmasına
savcılığın istemi üzerine hâkimlikçe karar verilebilmektedir.
Suça sürüklenen çocuklar yargılama aşamasında savcı ya da hâkim tarafından sosyal
çalışma görevlilerinin kontrolü altında (VOM Service) rehabilitasyon için eğitim
programlarına alınabilmekte ya da gönüllü olarak mağdurun zararını telafi için gayret
21 / 36
İç Denetim Birimi Başkanlığı
İnceleme Raporu
göstermeye
yönlendirilmekte
bunun
sonucu
olarak
da
yargılandığı
dava
düşürülebilmektedir.
İtalya’da, Çocuk Ceza Adalet Dairesine bağlı olarak sosyal çalışma görevlileri istihdam
edilmekte olup bunlar mahkeme dışındaki kurum üzerinden hizmet vermektedirler. Burada
mağdur ve sanığın özellikle basit suçlarda uzlaşması için arabuluculuk konusunda hizmet
verilmektedir. Uzlaşmanın ağır suçlar bakımından başarılı bir biçimde hayata geçirilmesi her
iki taraf yönünden çok büyük yararları olduğu araştırmalarla ortaya konmuştur.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
İNCELEME SIRASINDA DİLE GETİRİLEN VE TARAFIMIZCA TESPİT EDİLEN
GENEL SORUNLAR
I. Aile ve Çocuk Mahkemelerindeki Müşterek Sorunlar
a. Uzmanların aile ve/veya çocuk mahkemesi hâkimine bağlı olarak çalışmaları
onların hazırladıkları raporların bağımsızlığını etkileme riskini barındırmaktadır.
b. Uzmanların sistemde yeterince kabullenilmemesi aidiyet duygusunun gelişimini
engellemekte dolayısıyla verimliliklerini olumsuz yönde etkilemektedir.
c. Uzmanlar, mülakat sınavına, staja, oryantasyon eğitimine tabi tutulmadan ve genel
olarak yargı hizmetleri konusunda bilgilendirilmeden göreve başlamaktadırlar. Bu bağlamda;
psikologların bir kısmı psiko-terapi eğitimi, adli görüşme teknikleri eğitimi, test envanter
eğitimi, aile mahkemesinde çalışanlar aile eğitimi, çocuk mahkemesinde çalışanlar öfke
kontrolü eğitimi ile madde bağımlılığının tedavisi eğitimi almadan görevlerini sürdürmeye
çalışmaktadırlar.
d. Uzmanların görev tanımları yeterince yapılmamış olup statüleri de belirli değildir.
Mahkeme emrinde çalışan uzmanların kendi mahkemesi dışında bilirkişi mi yoksa adlî
uzman mı olduğu hususunda uygulamada netlik yoktur. Uzmanın başka yerde veya başka
birimde görevlendirilmesi halinde takdir edilecek ücrete ilişkin tarife bulunmamakta, hâkim–
savcılar tarafından takdir edilen ücret işin aynı olmasına karşın farklılık göstermekte bazıları
ise ücret dahi ödememektedir.
e. Dosya ile ilgili olarak uzmana görev verme hâkimden hâkime değişiklik
göstermekte, bazı mahkemelerde uzmanlardan yeterince istifade edilmemektedir.
f. Adliyelerin çoğunda uzmanların görüşme yapacağı müstakil odası ile sahada
araştırma yapmalarını sağlayacak lüzumlu taşıt, araç ve gereç bulunmamaktadır. Güvenlik
hizmeti alımında da güçlük çekilmesi nedeniyle hayatî öneme sahip olan saha çalışması
yapılmadan adliye koridorlarında ya da hâkim odasında kısa süreliğine yapılan görüşmelerle
sosyal inceleme raporu hazırlanmaktadır.
g. Aile ve çocuk mahkemelerince verilen tedbir kararları çoğunlukla etkili bir şekilde
uygulanamamaktadır.
h. Uzmanların sayıları kimi yerde yetersiz, kimi yerde de ihtiyacın üzerindedir.
22 / 36
İç Denetim Birimi Başkanlığı
İnceleme Raporu
ı. Uzmanlar atandıkları mahkemede görevlendirilirken umumiyetle kendilerinden
istenilen hususlar net bir şekilde açıklanmamakta, kendi mahkemeleri dışında
görevlendirilirken de önceden herhangi bir yazılı bildirim yapılmamaktadır.
i. Ülke genelinde olumlu uygulama örneklerinin yaygınlaştırılması ve olumsuz
uygulamaların da bertaraf edilmesi amacıyla çocuk ve aile mahkemelerinde görev yapan
hâkimler, savcılar, avukatlar, öğretim üyeleri ve uzmanların birlikte katıldığı çalıştay,
sempozyum gibi etkinlikler düzenlenmemektedir.
j. Mahkemeler teşkilatında çalışan uzmanların mesleğe alımı, disiplin işleri, terfileri,
eğitimleri, denetimlerinde uluslararası standartların yakalanması, yurt dışı araştırma
imkânlarının sunulmasını sağlayacak birim yapısı bulunmamaktadır.
k. Aile ve çocuk mahkemelerinde çalışan uzmanlar, benzer mesleği icra eden diğer
kurumlardaki meslektaşlarından yaklaşık 500-600 lira daha az maaş almakta, bu durum
meslekte motivasyon kaybına neden olmakta, ayrıca mesleğin Bakanlığımızda yürütülmesine
yönelik talebi azaltması yanında işinde başarılı olanların ve akademik titri bulunanların daha
iyi bir iş fırsatı bulduklarında kurumdan ayrılmalarına neden olmaktadır.
l. Çocuk şubesinin, çocuk savcılığı sorgu yerinin, çocuk mahkemesi ve çocuk ağır ceza
mahkemesi ile aile mahkemelerinin duruşma salonlarının dizaynı hizmetin verildiği kişilerin
yaşı ile uyumlu değildir.
m. Uzmanların bağlı bulundukları mahkeme dışındaki mahkeme ya da Cumhuriyet
savcılığında görevlendirildiklerinde kendilerine bilirkişi ücreti ödenmesi uygulaması asıl
görevlerinin ifasında performans ve motivasyon kaybına yol açmaktadır.
II. Aile Mahkemelerinde Yaşanan Problemler
a. Uzmanlarca tanzim edilen raporlarda kullanılan üsluba kimi zaman yeterince dikkat
edilmemesi, boşanacak eşlerin zanna dayanan kanaatlerine yer verilmesi nedeniyle boşanma
süreci eşler ve çocuklar için beklenenden zor, sıkıntılı ve yıpratıcı geçmektedir.
b. Boşanma davası dilekçelerinde standart bulunmaması, kimi davalarda avukatların
müvekkillerinin mahrem durumlarını abartarak yazmaları, bazen de dilekçeyi kaleme
alanların gerçekte yaşanmayan olayları yaşanmış gibi yazmaları nedeniyle ihtilaflar daha da
büyüyüp derinleşmekte, bu durum uzmanların verimli çalışmasına engel olmaktadır.
c. Aile mahkemesi hâkimlerinin verdikleri “aile danışmanlığı hizmeti” alınması
yönündeki tedbir kararları bazı yerlerde bu tür birimin olmaması kimi zamanda tarafların
yeterince ikna olmaması nedenleriyle hayata geçirilememektedir.
d. Uygulanan mevzuatın aynı olmasına karşın, boşanma davalarında hâkimden hâkime
değişen uzmandan istifade hususunda uygulama ve anlayış farklılığı yanında tarafların sulha
ikna edilmesi hususunda yeterli çabanın gösterilmemesi, iş yoğunluğu gerekçesi ile boşanma
davalarında kâr-zarar dengesinin gözetilmemesi nedeniyle bu alanda uzmanların
desteğinden yeterince yararlanılmamaktadır.
e. Boşanma sonucunda parçalanan aileye çocuğunun ileride karşılaşabileceği sorunlar
konusunda beklenen düzeyde ya da hiç rehberlik sağlanamamaktadır.
f. Aile ile ilgili davaların arabuluculuk yolu ile çözümü ile ilgili müessese
bulunmamaktadır.
23 / 36
İç Denetim Birimi Başkanlığı
İnceleme Raporu
g. Çocuk teslimlerinin icra müdürlükleri kanalıyla yapılması küçükleri yıpratmakta,
icrada tahsil edilen çocuk teslim harç ve sair ücretin 200-300 Lirayı bulması nedeniyle
ekonomik durumları yetersiz olan taraflar çocuklarını görememektedirler.
h. Hangi dosyada, ne zaman ve hangi konuda uzman görüşüne başvurulacağı
hususlarında belirlenmiş standart ve usul bulunmamakta, dosya kimi mahkemelerde
davanın sonuna doğru, kimilerinde de davanın başında uzmana tevdi etmekte, bu nedenle
her bir uzman başına düşen iş miktarı çok farklılık göstermektedir.
III. Çocuk Mahkemelerinde Yaşanan Sorunlar
a. Çocuk yargılamasındaki kimi aktörlerin (kolluk görevlisi, hâkim, savcı, avukat,
uzman) mantalite ve yaklaşımlarının genel davalardaki sanıklara gösterilen tutumla aynı
olmasından dolayı suça sürüklenen küçükler topluma kazandırılamamaktadır.
b. Çocuk mahkemelerinde hâkim ve savcı olarak çalışabilmek için mevzuatta belli
kriterler bulunmasına karşın, avukatlar için sınırlayıcı herhangi bir hüküm yoktur.
c. Çocuk bürosunda çalışan Cumhuriyet savcılarının kamu davasının açılmasının
ertelenmesi ve/veya uzlaşma müessesesine işlerlik kazandıramadıkları, çocukların çok basit
suçlardan bile mahkemelere sevk edilip yargılama sonunda ekseriyetle hükmün
açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmektedir.
d. Çocuk adalet hizmetleri; çocuğa odaklı, topluma kazandırma ve çocuğu suç
bataklılığından kurtarma fonksiyonundan çok, cezalandırıcı bir işlev görmektedir.
e. Yasal zorunluluk sebebiyle çocuklar tarafından işlendiği iddia olunan suçlardaki
tüm usul işlemlerinin bizzat bu işle görevli Cumhuriyet savcısınca yapılması iş yoğunluğunu
artırmakta ve bu nedenle uzmanların veya çocukların bazen bulunduğu ortamda
lüzumundan fazla beklemesine sebep olmaktadır.
f. Adliyelerde ifade alma yerlerinde umumiyetle sabit kamera sistemleri kurulu
olmadığından, çekim işlemi hizmetliler tarafından yapılmakta olup bu durum savcı ve
uzmanların görevlerini sağlıklı yapmalarına engel oluşturduğu gibi çocukların da kendilerine
yaklaştırılan kameradan olumsuz yönde etkilenmelerine yol açmaktadır.
g. Bazı sosyal inceleme raporları küçüğü bireyselleştirmekten uzak olup çevreyle ve
çocukla ilgili diğer bilgilere yeterince yer vermemekte, çocuğun nasıl bir müdahaleye ihtiyacı
olduğuna ilişkin derinlemesine bir araştırma ve analiz çalışmasından yoksun bulunmaktadır.
h. Çocukların yargılandığı ağır ceza mahkemelerindeki yargılama süresinin ortalama
502 günü bulması nedeniyle cezanın ıslah yönü gerçekleşmediği gibi çocuklarla ilgili
kararların infazı (aradan geçen sürede çocuğun reşit olması nedeniyle) yetişkinlerle birlikte
yapılmaktadır.
ı. Küçüklerin soruşturulması ve yargılanması sırasında beklenen fonksiyonu ifa
etmekten uzak olan müdafilerinin, uzmanlara destek olma ve küçüğün topluma
kazandırılması konularında yeterli katkıları bulunmamaktadır.
i. Çocuk mahkemelerinde suça sürüklenen çocukların geçmiş öyküleri bilinmeden
ceza tayini yoluna gidilmektedir. Uzmanlar çocuk odaklı çalışmaktan çok mahkeme ve dosya
odaklı çalıştıklarından birden çok mahkemede yargılanan aynı çocuk için farklı farklı
uzmanlarca görevlendirilmektedir.
24 / 36
İç Denetim Birimi Başkanlığı
İnceleme Raporu
j. Koruyucu çocuk hizmetleri yeterince gelişmediğinden özellikle kimsesiz çocuklar ile
velayeti kötüye kullanan ailelerin çocuklarının barındırıldıkları yerlere sivil toplum desteği
sağlanamamakta, mahkemelerde çalışan uzmanların diğer kurumlarda görev yapan
uzmanlarla koordinasyonu yetersiz kalmaktadır.
k. Bazı tutukluların gerçek yaşları aksine nüfusta küçük yazılmaları nedeniyle
çocuklara mahsus yerlerde tutulmaları telafisi mümkün olmayacak sonuçlara yol açma riski
bulunmaktadır.
l. Uluslararası Pekin Çocuk Sözleşmesine göre 15-18 yaş arasındaki çocuklar için
alınması gereken sosyal inceleme raporlarının Çocuk Koruma Kanunu’nda taktire bırakılması
nedeniyle genellikle bu raporlar aldırılmamakta, aldırıldığı durumlarda ise çocuk bürosu
savcılığı yerine çocuk mahkemesinden aldırılmaktadır.
m. Çocuklarla ilgili verilen tedbir kararlarına çoğu zaman alt yapı eksikliği ve gönüllü
kişi–kuruluş desteği yoksunluğu nedeniyle işlerlik kazandırılamamaktadır.
n. Suç mağduru olan küçükler yeterli psikolojik ve sosyal destek alamamakta,
mahkemelere çağrılmakta, rapor için bir çok kez sağlık kuruluşu ve Adlî Tıp Kurumu’na
gönderilerek örselenmektedirler.
o. Faaliyete geçirilen İstinaf Mahkemelerinde ve Yargıtay’da çocuk suçlarının
temyizine bakacak ihtisas dairesi bulunmamaktadır.
ö. Çocuk polis bürosu ile çocuk savcısının farklı yerlerde konuşlanması nedeniyle ve
tüm suçlarda savcı huzuruna çıkarılıncaya ve müdafi gelinceye kadar (özellikle hafta
sonlarında bir gece kollukta) çocukların beklemek zorunda kalmaları, kimi çocuk
şubelerinde görevli polislerin yeterli bilince sahip olmamaları nedeniyle ifade alırken uygun
olmayan yöntem ve yaklaşımları keza icapsız ve incitici sorular (örneğin; doğrudan doğruya
“sana tecavüz etti mi?”, “kalk bakayım sana nasıl yaptı göster bakalım” biçimindeki) çocuklar
üzerinde olumsuz etki bırakmaktadır.
p. Cezaevinde bulunan çocuk ve gençlerin sayılarının artmasının özellikle suç ve terör
örgütleri tarafından arzu edildiği bildirilmiştir.
BEŞİNCİ BÖLÜM
TESPİTLER VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
I. Organizasyon Yapısına Yönelik Tespit ve Öneriler
Aile ve çocuk mahkemelerine bağlı olarak çalışan ve KPSS sınav sonuçlarına göre
doğrudan mesleğe alınan uzmanlar göreve başlamadan önce herhangi bir oryantasyon veya
başka bir eğitime tabi tutulmamaktadır.
Uzmanların mesleğe alınma işlemleri Bakanlığımız Personel Genel Müdürlüğünce,
eğitim faaliyetleri ise Eğitim Dairesi Başkanlığınca yürütülmektedir.
Bakanlığımız merkez teşkilatında uzmanlarla ilgili işlemleri münhasıran yürütecek
ana hizmet birimi bulunmamaktadır.
25 / 36
İç Denetim Birimi Başkanlığı
İnceleme Raporu
Uzmanlar adliyelerde bağlı bulundukları mahkemenin emrine atanmakta olup,
çalıştıkları mahkemenin başkanı ya da kıdemli hâkimine bağlı olarak görevlerini
yürütmektedirler.
Sosyal çalışmacı uzmanların görev yaptıkları mahkemelerin müstakil bütçelerinin
bulunmaması nedeniyle anılan kişilerin oda, araç, kırtasiye gereksinimleri Cumhuriyet
başsavcılıkları eliyle giderilmeye çalışılmasına karşın ihtiyaçların karşılanma düzeyi her
adliyede farklılık arz etmektedir.
Sosyal çalışmacı uzmanların belirli bir mahkeme emrine atanmaları nedeniyle diğer
mahkemelerde ya da Cumhuriyet savcılığında görev yapmaları durumunda bazı yerlerde
kendilerine bilirkişi ücreti takdir edilmesine karşın bazılarında herhangi bir ücret tayin
edilmemekte, belirlenen bilirkişi ücretleri hâkimine göre değişiklik göstermektedir.
Bakanlığımızda uzmanların eş güdümünü, eğitimini, mahkemelerdeki ihtiyaçlarını ve
karşılaştığı diğer sorunları ile ilgilenecek bir daire başkanlığı ile buna bağlı olarak içinde
uzmanların yetkili olarak çalıştırıldığı şube müdürlükleri kurulmalıdır.
Uzmanların sadece bir mahkemede görevlendirilmesi nedeniyle aynı çocuğun farklı
mahkemelerde davasının bulunması halinde farklı uzmanlar tarafından birbirinden kopuk
raporlar düzenlenmesine, zaman ve iş gücü kaybına neden olunmaktadır.
Halen sistemde 2005 ila 2007 arasında sırf pedagojik eğitim aldığı için atanan torna
tefsiye, fizik, kimya, biyoloji gibi bölümlerden mezun önemli sayıda uzman görev
yapmaktadır.
Uzmanların mesleğe kabulünde hâkim–savcı alımında gösterilen itina ve duyarlılığın
gösterilmesi gereklidir.
Mevcut uzman alım sistemi değiştirilerek, (A) Sınıfı uzman yardımcılığı KPSS’nı
geçenlerden belirlenecek kontenjanın 2-3 katı aday için yapılacak bilim sınavını geçenler
Adalet Bakanlığınca mülakata tabi tutulmalı, mülakatta davranış bilimleri kriterleri
çerçevesinde psikolojik testten geçirilmeleri sağlanarak uzman kapasitesi nitelik ve nicelik
olarak güçlendirilmelidir.
Mesleğe uzman yardımcısı olarak atananlar 3 yıllık yetişme döneminden sonra kendi
alanında tezli yüksek lisans yaptıktan sonra uzmanlığa atanmalı, sınavı geçemeyenler
konumlarına uygun başka bir göreve atanmalıdır.
Kendi alanında doktora derecesini elde eden uzmanlara “başuzman” unvanının
verilmesi motivasyonlarını arttıracaktır.
Olumlu uygulama örneklerinin yaygınlaştırılması, olumsuz rapor ve uygulamalardan
sakınılması amacıyla tanzim olunan uzman raporları kıdemli bir uzmanın kontrolünden
sonra UYAP üzerinden mahkemeye gönderilmelidir.
II. Eğitim Faaliyetlerine İlişkin Tespit ve Öneriler
Araştırmalara göre uzmanların verimlilikleri ile hizmet içi eğitim almaları arasında
doğrudan bağlantı olduğu kanıtlanmasına karşın, uzmanlar için Eğitim Dairesi Başkanlığınca
2006, 2008 ve 2012 yıllarında gerçekleştirilenler dışında başkaca yurt içi ve yurt dışı eğitim
faaliyeti (seminer, panel, çalıştay) yapılmadığı gibi yurt dışında eğitim almaları yolunda
herhangi bir uygulama olmadığı belirtilmiştir.
26 / 36
İç Denetim Birimi Başkanlığı
İnceleme Raporu
Çocuk Koruma Kanunu’nun 32 nci maddesi ile Pekin Kuralları’nın 22.1 maddesinde,
çocuk mahkemelerinde görevli hâkim, savcı, sosyal çalışmacı ve diğer görevlilerin çocuk
hukuku, çocuklara yaklaşım, sosyal hizmet, çocuk psikolojisi gibi konularda eğitim almaları
gerektiği hükmüne yer verilmiştir.
Halen adli sistemimizde çalışan yargı profesyonellerinin bir kısmının, uzmanlar ve
yerine getirdikleri fonksiyonlar konusunda bilgi eksikliklerinin bulunduğu dikkate alınarak
farkındalık ve verimliliklerin artırılması amacıyla tüm paydaşların bulunduğu düzenli ve
sistemli çalıştay ve eğitim faaliyetleri yaptırılarak yurt dışı uygulamalarından da
yararlanılmalıdır.
Kimi sosyal inceleme raporları;
Çocuğun yaşı ile gelişmişlik düzeyinin uyumlu olup olmadığı,
Nüfusa doğumdan hemen sonra mı ? yoksa gecikmeli olarak mı kaydedildiği,
Suçun işlendiği günün yanında saati,
Şüpheli küçüğün; ailedeki, okuldaki, mahalledeki ve arkadaşları arasındaki durumu,
Önceki suç kayıtları ile verilen tedbir, ceza ve denetim kararları,
İşlediği iddia olunan suçun olumsuz etkilerin farkında olup olmadığı,
Neden olduğu zararı giderme, özür dileme, sorunu çözme hususunda istekli olup
olmadığı,
Suça sürüklenen çocuğun ailesi, çevresi, işyeri, okul ve arkadaş çevresi ile görüşülüp
görüşülmediği görüşülmüşse ne kadar görüşüldüğü,
Şüpheli küçük ile ailesine bilgilendirme yapılıp yapılmadığı,
Gibi hususları ihtiva etmemekte dolayısıyla amaca uygun bulunmamaktadır.
Ailenin durumunun yerinde gözlenmesi ve çocukların suç bataklığından
kurtarılabilmesi için yaşadığı çevrenin koşullarının analizinin yapılması ve çözüm bulmaya
yeterli sosyal inceme raporları ile hüküm kurulması gerekmekte olup düzenlenen raporlar
bu açılardan kontrol listeleri aracılığıyla denetlenmelidir.
III. Çalışma Ortamı, Araç, Güvenlik ve Özlük Haklarına Dair Tespit ve Öneriler
Aile ve çocuk mahkemesinde çalışan uzmanların çok azının adliyelerde müstakil odası
olup yeterli kırtasiye imkânlarının bulunmadığı, sistemde çalışan uzmanların çoğunun
müstakil görüşme odası yetersizliği nedeniyle uygun olmayan mekânlarda ya da hâkim
odasında zor şartlarda vazife ifa etmeye çalıştıkları gözlenmiştir.
Özellikle suça itilen çocuklarla ilgili olarak ya da boşanma davası nedeniyle
mahallinde inceleme yapma zorunluluğu bulunmasına karşın, araç ve güvenlik eksikliği
gerekçesiyle ya da daha kolay olduğu için duruşma aralarında çok kısa bir süre içinde
görüşme ile yetinilerek rapor yazılmaya çalışıldığı, yapılan bir ankete göre; sosyal
incelemeler için mahalline gidilmesi için ihtiyaç duyulan araç yokluğundan dolayı % 62
dolayındaki uzmanın güçlük içinde olduğu, uzmanların % 53’ünün ise yol masraflarını
alamadıkları ifade edilmektedir.
Aynı çalışmaya göre uzmanların yaklaşık % 36’sınca sosyal incelemelerde güvenlik
riskinin sorun olarak görüldüğü, sistemin mevcut haliyle ihtiyaçlara cevap vermediği tespit
edilmiştir.
27 / 36
İç Denetim Birimi Başkanlığı
İnceleme Raporu
Uzmanlar, adliyelerde “Sosyal Servis” olarak teşkilatlanabilmeli, kendilerine müstakil
bütçe tahsis edilmelidir.
IV. Dosyaların Uzmanlara Tevdi Edilmesine Yönelik Tespit ve Öneriler
Aile mahkemelerinin bir kısmında dosya dava açılır açılmaz uzmana tevdi edilirken,
diğerlerinde davanın sonuna doğru sadece kararın bozulmasını engellemek amacıyla uzman
görüşüne başvurulmaktadır.
Rapor için dosya uzmana tevdi edilirken istenilecek hususlara ilişkin bir açıklama ve
kriterin bulunmadığı, uzmanların meslek isimleri ve görev tanımlarında yanlış
terminolojilerin kullanıldığı belirtilmiştir.
Bu cümleden olarak; bazı mahkemeler hangi uzmandan, hangi hususta, ne hakkında,
niçin uzman yardımından yararlanacağına açık ve tereddütte mahal bırakmayacak biçimde
karar alırken, çoğu mahkeme kararında iş yoğunluğu gibi nedenlerle uzmandan ne istendiği
açık bir biçimde ifade edilmemektedir.
Bazen 15-18 yaşlarındaki sanıkların işlediği suçun farîk ve mümeyyizi olup olmadığı
yönünde rapor alınmaya çalışılmaktadır.
Mahkemelerde uzmanlardan istenilen hususlarla ilgili sonuca götürücü talep form
listeleri hazırlanmalı, uzmanların hangi hususlarda rapor yazacakları, raporun şekli, içeriği
ve asgari unsurları konusunda standartlar oluşturup yayınlanmalıdır.
V. Uzmanların Görev Tanımları, Çalışma Esas ve Usullerine İlişkin Tespit ve
Öneriler
4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun
18/01/2003 tarihinden bu yana yürürlükte olmasına karşın bu mahkemede hazırlanacak
olan rapor ve görüşme usulleriyle ilgili bu güne kadar uygulama yönetmeliği çıkarılmamıştır.
Yapılan tez çalışmasına göre, görev tanımının bulunmaması ve uygulama
yönetmeliğinin de olmaması nedeniyle aile mahkemelerinde çalışan uzmanların yaklaşık %
53,5 inin kılavuzsuzluk sorunu yaşadığı belirlenmiştir.
Uzmanların çalışma usul ve esasları, raporların standardı ile uzmanların görev
tanımları konusunda çok acil olarak yönetmelik çıkartılması uygulamada yaşanan sorunları
asgari seviyeye indirecek ise de ilgili kanunda yönetmelik çıkartılmasını emreden bir hüküm
bulunmadığından yapılacak kanun değişiklikleri sırasında bu hususun göz önünde tutulması
uygun olacaktır.
VI. Uzmanların Hâkim/Savcılarca Yeterince İçselleştirilememesi ve Etkin
Kullanılmamasına Dair Tespit ve Öneriler
Nevşehir Aile Mahkemesi Uzmanı Elvan ATAMTÜRK tarafından yapılan yüksek lisans
tez çalışmasında “Aile mahkemeleri uygulamaları nedeniyle karşılaşılan sorunların bu
mahkemelerde çalışan uzmanlar üzerinde oluşturduğu tükenmişlik düzeyleri ile iş
doyumuna etkileri” amacıyla 131 aile mahkemesi uzmanı üzerinde yapılan test sonucu;
Teknik işleyiş yönünden karşılaşılan sorunların uzmanların adlî sistemin bir parçası
olarak görülüp görülmeme sorunu ile iş doyumu arasında; işbirliği yapma sorunu ile
28 / 36
İç Denetim Birimi Başkanlığı
İnceleme Raporu
duygusal tükenme arasında; eşgüdüm sorunu ile duygusal tükenme ve duyarsızlaşma
arasında; anlamlı farklılık olduğu,
Son yıllarda aile mahkemelerine intikal eden işlerin çok fazla artmasına ve hâkimlerin
ekseriyetinin aşırı iş yoğunluğu altında çalışmasına ve bu mahkemelerde çalışan uzmanların
sayısının yetersiz olmasına karşın bu mahkemelerdeki uzmanlardan yeterince istifade
edilmediği ve dolayısıyla uzmanların sadece %11,5’inin aşırı iş sorunu yaşadıkları,
Tespit edilmiştir.
Aile ve çocuk mahkemelerinde çalışan uzmanların emek ve mesailerinin adalete olan
katkı ve desteği konusunda farkındalığın artırılması için hâkim ve savcı adaylarına Adalet
Akademisinde bu hususta eğitim verilmelidir.
ALTINCI BÖLÜM
GENEL DEĞERLENDİRME VE SONUÇ
I. Genel Değerlendirme
Anayasa’nın Ailenin korunması ve çocuk hakları başlıklı 41 inci maddesinde “Aile,
Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır. Devlet, ailenin huzur ve refahı
ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile
uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar. Her çocuk, korunma ve
bakımdan yararlanma, yüksek yararına açıkça aykırı olmadıkça, ana ve babasıyla kişisel ve
doğrudan ilişki kurma ve sürdürme hakkına sahiptir. Devlet, her türlü istismara ve şiddete
karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır, teşkilatı kurar.” hükmü yer almaktadır. Toplumun
en temel birimi/çekirdeği aile olup çocuklar ilk burada şekillenmekte ve geleceğe
hazırlanmaktadır.
Ülkemizde son yıllarda internet ve cep telefonu kullanımı ile televizyon seyretme
bağımlılığı baş döndürücü bir biçimde artmıştır. Son derece yararlı olan bu araçların bazı
kullanıcılarca amaçları dışında kullanması nedeniyle pornografi ve cinsel saldırı ile
aldatmaya bağlı cinayet, yaralama suçlarında ve dolayısıyla boşanma davalarında artışlar
olmuştur. Hâl böyle giderse Türk toplumunun çekirdeği ve en büyük değeri olan ailenin daha
da büyük zararlar görmesi söz konusudur. (Ankara Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinin derdest
bulunan (232) dosyasından (126)’sı cinsel saldırı suçlarıyla ilgilidir.)
Ülkemizde son senelerde boşanma davalarının sayısında inanılmaz artış
görülmektedir. Aile mahkemeleri ile asliye hukuk mahkemelerine 2010 yılında 201.053,
2011 senesinde 200.767 boşanma davası açılmıştır. Özellikle boşanmış ve parçalanmış
ailelerin çocuklarının suça sürüklenme riski diğer ailelerin çocuklarına nazaran çok daha
fazladır.
Aile mahkemelerinde her hâkimin boşama kararı verme ve uzmanlardan yararlanmak
konusunda farklı yaklaşım ve uygulamaları vardır.
Örneğin; Bir mahkeme hâkimi “bana boşanma davası açılmışsa o evlilik bitmiştir ben
boşarım” biçiminde yaklaşım gösterirken, eşlerin “kırtasiye alımı meselesinden” kavga edip
29 / 36
İç Denetim Birimi Başkanlığı
İnceleme Raporu
boşanmak için mahkemesine başvurduğu ve çocukların velayeti konusunda da anlaştıkları
olayda bir başka hâkim ise, tarafların kızgınlıklarının geçmesi için makul bir süre sonrasına
duruşma günü verip gerekirse uyarı ile ikna kabiliyetini kullanarak davaların bir kısmında
çiftlerin basit nedenlerle boşanmalarını engellemeye yönelik olumlu tavır sergileyebilmektedir.
Ne yazık ki taraflarla boşanmanın kendileri ve çocukları için yaratacağı sonuçlar
yönünden farkındalık eksikliği bulunmaktadır. Ailelerin çocuklarının geleceklerini yeterince
düşünmeden boşanma kararı vermelerini önleme amacına yönelik olarak bir aile hâkimi
eşleri, boşandıktan sonra çocuklarının başına gelebilecek olumsuz riskleri yerinde göstermek
amacıyla uzmanlar eşliğinde küçüklerin kaldığı cezaevine, çocuk esirgeme kurumuna,
sığınma evine/yurduna göndererek bitmeyen evlilikleri kurtarabilmektedir.
Bazı hâkimler de çiftleri aile terapistine göndererek intiharların ve telafisi mümkün
olmayan yanlışlıkların önlenmesine katkıda bulunabilmektedir.
Aile ilişkilerinin sürdürülebilir olması için dostane çözüm yolu olan arabuluculuk
sistemi ile ülkemizin henüz tanışmamış olması ve aile mahkemelerindeki duruşma
salonlarının fiziki yapısı nedeniyle yargılama sırasında tarafların kendilerini anlatmakta
zorlandıkları ve söyleyeceklerini tümüyle mahkemede söyleyemedikleri bilinmektedir.
Ülkemizde aile mahkemelerinde açılan boşanma davalarında yazılan dilekçeler
genellikle rövanş alma aracı olacak biçimde kaleme alınıp daha sonra da bu mahkemede
çalışan kimi uzmanların, eşlerin zanna dayanan kanaatlerini de rapora yazmaları nedeniyle
kurtarılabilecek ya da en az zararla sona erdirilecek evlilikler travmatik bir biçimde
neticelendirilmektedir.
2001’de 87.206, 2010’da 133.201, 2011’de ise 141.412 çocuk hakkında kamu davası
açılmış olup 2001 yılında 5.728, 2010’da 13.195, 2011’de 13.016 dosyada hürriyeti bağlayıcı
cezasına hükmedilmiştir.
Ülkemizde, mükerrer suç işleyen suçluların çok büyük ekseriyetinin çocukken suça
sürüklenenler olduğu, buna karşın Amerika’da ve Kanada’da ise suça sürüklenen çocuklar
yönünden cezalandırma yerine çocukların işlediği suçlar için onarıcı (ıslah edici ve
mağdurun zararını giderici) adalet yaklaşımı benimsendiğinden uzlaşma yöntemi ile çocuk
suçluluk oranlarının önemli miktarlarda düşürüldüğü öğrenilmiştir.
Bazı sokak çocuklarının da soğuk kış günlerini atlatmak ya da başka saiklerle
cezaevlerini tercih ettikleri/sığınma yeri olarak gördükleri ifade edilmektedir.
Çocuk suçlarına bakan savcıların dosyaları bir an önce elden çıkarmak için
mahkemesine dava açmak yolunu tercih ettikleri, ancak uygulamada oran olarak az bir
davada mahkemece mahkûmiyet kararı verildiği aşikârdır.
Çocuk Koruma Kanunu’nun 4 üncü maddesi uyarınca çocuğun topluma kazandırılması
esas amaç olup ilk defa basit bir suç işleyen küçükler hakkındaki ihtilafların uzlaşma ile
çözülmesi yerine doğrudan dava açılıp mahkemelerde yargılandıktan sonra tecil ya da
hükmün açıklanmasının geri bırakılması biçiminde karara bağladıkları dolayısıyla suçun ve
cezanın sonuçlarını çocuğa yeterince anlatılıp izah edilmeden dosyaların kapatıldığı
hakikattir.
30 / 36
İç Denetim Birimi Başkanlığı
İnceleme Raporu
Mevzuatımızda çocuk ile ilgili yaklaşık 70 civarında Kanun ve yönetmelik bulunmakta
olup özellikle çocuklar TCK’nun 50/3 ve 50/6 maddelerine istinaden seçenek yaptırım
kararlarına uyulmaması nedeniyle cezaevlerine gönderilmektedir.
Denetimli serbestlik hizmetinin, infaz aşamasında devreye girmesi yerine suçun
işlenmesinin hemen akabinde ve soruşturma aşamasında devreye girerek çocuk hakkında
uygulanacak en isabetli tedbirin uzman sosyal çalışmacı ve savcı tarafından belirlenerek
sürecin işletilmesi son derece yararlı olacaktır.
Çocuk mahkemesi ile çocukların yargılandığı diğer ceza mahkemelerinde müdafi
olarak atanan avukatların katkısı çok sınırlı düzeyde kalmasına rağmen müdafilere 2011 yılı
için 170.000.000 Liradan fazla ödeme yapılmış olup müdafilik hizmetinin ödenen para ile
mütenasip olmadığı değerlendirilmektedir.
II. Sonuç
A. Uzmanlarla İlgili Olarak
Aile ve çocuk mahkemelerinde büyük özveri ile çalışan hâkim ve uzmanlar ile buna
bağlı olarak mahkemelerin kapasitesinin ve verimliliklerinin artırılması ülkemiz yargısının
kalitesini olumlu yönde etkileyecektir.
Bakanlığımız bünyesinde çalışan uzmanların azımsanamayacak kısmı beklentilerine
cevap bulamamaları nedeniyle son dönemlerde daha iyi bir iş imkânı bulduktan sonra kurum
değiştirmek yolunu tercih etmektedir.
Aile ve çocuk mahkemeleri birer ihtisas mahkemesi olup buradaki uzmanların asıl
görevi sahada çalışmaktır. Bu nedenle; suça sürüklenen çocukların yüksek yararı için çocuk
mahkemelerinde hazırlanan sosyal inceleme raporlarının esas hedefi “suça itilen küçüklerin
topluma kazandırılması” olmalıdır. Aile mahkemelerinde boşanma kararı verilmesinin zararyarar dengesinin tespit ve tayini için uzmanlarca mahallinde araştırma yapılması büyük
fayda sağlayacaktır.
Uzmanlara tahsis edilen araç ve bütçe yetersizliği nedeniyle mahalline gidilemeden
hazırlanan sosyal inceleme raporları sağlıksız ve isabetsiz olacaktır.
Uzman raporlarının belirlenecek formata uygun ve doyurucu olmaması için tecrübeli
bir uzmanın incelemesinden geçirilerek mahkemeye sunulmasını zorunlu kılacak düzenleme
yapılmalıdır.
Ceza Muhakemesi Kanunu’nda çocuk mahkemesinde çalışan uzmanlar hakkında
bilirkişilere ilişkin hükümler uygulanacağı ifade edilmiştir. Aile Mahkemelerinin Kuruluş,
Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’da ise uzman dışında her hangi bir açıklama
yapılmamıştır. Mahkeme hâkimine bağlı çalışıp çocuğun yüksek yararını korumakla görevli
ve çocuk odaklı çalışan kişinin bağımsız olarak nitelendirilmesi mümkün değildir.
Aile ve çocuk mahkemelerinde çalışan uzmanlara yapılan ödemelerin bir çoğu UYAP
üzerinden yapılmayıp UYAP’tan alınan verilere göre bir uzmanın 2011 yılında toplam 70.564
Lira ücret almasına imkan veren mevcut sistem, ekonomik olmamasının yanında uzmanların
çoğunun başka mahkemede bilirkişilik yapabilmek için değişik uğraşlara girmelerine ve asıl
görevli oldukları mahkemelerdeki verimliklerinin düşmesine de neden olmaktadır.
 Anlatılan nedenlerle, çocuk ve aile mahkemelerinde çalışan uzmanların statüleri
yeniden ele alınarak mahkeme uzmanı/hâkim müşaviri biçiminde Ceza Muhakemesi ve
31 / 36
İç Denetim Birimi Başkanlığı
İnceleme Raporu
Çocuk Koruma Kanunu’nda tanımlanmalı, uzmanların; mahkeme hâkimine bağlı çalışmak
yerine adliyelerde psiko-sosyal servis hizmeti sunan ve Adalet Bakanlığı’nda oluşturulacak
Adli Psiko-Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı bünyesindeki bir şubenin personeli olarak
çalışmaları sağlanmalı, gerekirse yüksek performans gösterenlerin kurulacak döner sermaye
işletmesinden ek ücret almaları temin edilmelidir.
 Uzmanları mesleğe KPSS ile dorudan almak yerine mülakat sistemi getirilmeli,
mülakat heyetince belli testler uygulanarak ihtiyaca cevap verebilecek gönüllü kişiler
mesleğe kabul edilmeli, belli bir süre stajdan geçirilmeli, mesleğe uzman yardımcısı olarak
atama yapılmalı ve ilk görevlerini tecrübeli bir uzmanın yanında yapmaları sağlanmalıdır.
 Uzmanlık bir kariyer mesleği haline dönüştürülmeli, belli aralıklarla yurtiçi ve
yurtdışı eğitim olanakları sağlanarak kalitesi artırılıp alacakları üst uzmanlık eğitiminden
sonra “Başuzman” olarak hâkimlik mesleğinde olduğu gibi yazdıkları rapor ve ıslah
yönündeki katkıları ölçüsünde özlük haklarında artış sağlanarak meslek daha cazip hale
getirilmelidir.
 Atamalar mümkünse ağır ceza merkezlerine yapılmalı, bazı yerlerde Sosyal Hizmet
Kurumlarından çağrılıp görev verilen uzmanların, konuya vukufiyet kazanmaları amacıyla
aile ve çocuk mahkemeleri görev alanları konusunda eğitimden geçirilmeleri için ilgili Genel
Müdürlük ile protokol yapılmalıdır.
 Mevcut sistemin sürdürülmesinin düşünülmesi durumunda uzmanın bağlı olduğu
mahkeme dışında başka bir birimde görev yapması halinde takdir edilecek ücretin
belirlenmesi için “bilirkişi ücret tarifesi” düzenlenmelidir.
 Sosyal çalışma görevlileri, psikolog, pedagog ve sosyal hizmet uzmanı inceleme için
mahalline gittiklerinde yolluk alabilmeleri bakımından farklı uygulamalara rastlanması
nedeniyle tereddüt oluşturmayacak biçimde 3717 sayılı Kanun’da düzenleme yapılmalıdır.
 Uzmanların Adalet müfettişlerince denetiminin bu meslekten olan uzmanlar ile
birlikte yapılması sağlanmalıdır. Raporlama standartlarının belirlenerek tespit edilmiş
kriterlere uygun raporlama yapılıp yapılmadığını değerlendiren sistem kurulmalıdır.
 Çocuk Cumhuriyet savcılığı ile aile ve çocuk mahkemelerinde hangi uzmandan ne
isteneceğini gösteren “kontrol formları” oluşturulmalı, raporlamada fotoğraf ve video gibi
teknolojik imkânlardan yararlanılmalıdır.
 Yurtdışı ve ülkemizin tarihinde bulunan olumlu uygulama örneklerinden faydalı
olanlarının sistem ve mevzuata kazandırılması için tüm paydaşların katıldığı projeler
yapılmalıdır.
 Gizliliği ihlal etmeyecek biçimde olumlu uygulama örnekleri elektronik ortamda
hazırlayanların faydasına sunulmak üzere bir bilgi ve tecrübe paylaşım ağı tesis edilmesi
yararlı olacaktır.
 Uzmanların çalışma usul ve esasları, raporların standardı ile uzmanların görev
tanımları konusunda çok acil olarak yönetmelik çıkartılması uygulamada yaşanan sorunları
asgari seviyeye indirecek ise de ilgili kanunda yönetmelik çıkartılmasını emreden bir hüküm
bulunmadığından yapılacak kanun değişiklikleri sırasında bu hususun göz önünde tutulması
uygun olacaktır.
32 / 36
İç Denetim Birimi Başkanlığı
İnceleme Raporu
 Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’un
uygulanmasına yönelik yönetmelik çıkartılmasını emreden bir hüküm bulunmadığından
yapılacak kanun değişiklikleri sırasında uzmanların çalışma usul ve esasları, raporların
standardı ile uzmanların görev tanımları konusunda yönetmelik çıkartılması hususunun göz
önünde tutulması ve çıkartılacak yönetmelik ekinde uzman raporlarıyla ilgili belli şablonlara
yer verilmesi uygulamada yaşanan sıkıntıları büyük ölçüde giderecektir.
 Özellikle çocuk mahkemesinde çalışan uzmanların suça itilen çocuklarla ilgili bilgi
ve belgelere hızlı erişimi yönünden kolluk, çocuk büro, okulların rehberlik birimleri ve sosyal
hizmet kurumları ile iletişim ağı kurulmalıdır.
 Üniversiteler, Adalet Akademisi, Eğitim Dairesi temsilcileri ile aile ve çocuk
mahkemeleri çalışanları tarafından yılda bir defa olumlu uygulama örnekleri ve yurtdışı
tecrübelerinin paylaşıldığı bir uluslararası çalıştay yapılmalıdır.
 Çocuk Koruma Kanunu’nun 28 ve 29 uncu maddeleri çocuk mahkemelerine
atanacak hâkimler ve çocuk bürosunda çalışacak Cumhuriyet savcılarının çocuk hukuku
alanında uzmanlaşmış, çocuk psikolojisi ve sosyal hizmet alanlarında eğitim almış olmalarını,
Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunu’nun 3 üncü
maddesi aile mahkemesi hâkimlerinin aile hukuku alanında lisansüstü eğitim yapmış
olmalarını, aile mahkemesi uzmanlarının ise aile sorunları alanında yüksek lisans yapmış
olmalarını “tercih sebebi” saymış olup uygulamada bu mahkemelerde ve soruşturmalarda
görevli hâkim ve savcılar ile uzmanların çoğunluğu belirtilen alanlarda lisansüstü eğitim
almadıklarından, bu eksikliği gidermek amacıyla yurt dışından ülkemize gelen üniversite
öğrencilerine sağlanan kolaylıklar gibi aile ve çocuk mahkemelerinde çalışan uzmanlar ile
hâkim, savcı ve avukatların bu alanlarda yüksek lisans yapabilmeleri için YÖK ile bir protokol
yapılmalı ve/veya Adalet Akademisince bu hususta akademik çalışma yapılmasına imkân
tanıyacak yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
 Aile mahkemesinde çalışacak uzmanlar başlığı altında sayılan ancak bu alanda
ülkemizde bölümü açılmadığı için henüz mezunu olmayan “sosyal pedagog” mesleği ile ilgili
görev uygulamada rehberlik ve psikolojik danışmanlık bölümü mezunlarınca yerine
getirildiğinden 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair
Kanun’daki “sosyal pedagog” ifadesi çıkarılmalı ya da ismi “rehberlik ve psikolojik
danışmanlık” biçiminde değiştirilmelidir. Şayet anılan Kanun’daki sosyal pedagog unvanı
kalacaksa üniversitelerde soysal pedagog bölümü açılması için girişimde bulunulmalıdır.
 Çocuk Koruma Kanunu’na göre, çocuk mahkemesinde çalışan uzmanlar
mesleklerine bakılmaksızın sosyal çalışmacı diye ifade edilmektedir. Yeni yapılacak kanuni
düzenlemeyle görev tanımlarının yapılması ve çalışacakları sahaların belirlenmesi yerinde
olacaktır.
B. Diğer Hususlarla Alâkalı Olarak
 Çocuk adalet sisteminin güçlendirilmesi amacıyla çocuklarla ilgili hükümler içeren
70’e yakın mevzuat mümkünse tek bir metinde toplanmalıdır.
 Çocuk ve aile mahkemelerinin teşekkülünde ana hedef suça sürüklenen küçüklerin
yeniden topluma kazandırılması, aile mahkemeleri için de ailevi ilişkilerin zararsız bir
şekilde sürdürülebilir olmasıdır. Çocuk ve aileyle ilgili muhakemenin tarihsel kültümüz ve
33 / 36
İç Denetim Birimi Başkanlığı
İnceleme Raporu
dünyanın gelişmiş hukuk sistemleri paralelinde öncelikle arabuluculuk ve uzlaşma ile
çözümü için sistem kurulması, bu yapılamıyorsa en azından mahkeme teşkilatının uzlaşma
ve duruşma dairesi biçiminde örgütlenip öncelikle dosyanın uzlaşma bürosunda yapılacak
değerlendirme sonucunda gerekirse duruşma bürosuna intikali sağlanarak duruşma
açılmalıdır.
 Suça sürüklenen çocuklara isnat olunan suçlar üçlü gruba ayrılarak hafif suçlarda
küçüklerin mahkeme sisteminden uzak tutulması için ihtilafın uzlaşma ile çözülmesi, orta
derecedeki suçlarda anlaşmazlığın çocuk savcılığında, ilk defa suç işleyenler mümkünse
uzlaşmayla ya da çocuğu suçtan caydıracak en etkili tedbir tayin edilip bunun yerine
getirilmesi yoluyla, ağır suçlarda mahkemelerdeki yargılamanın bir-iki duruşmada karara
bağlanacak biçimde soruşturma yapılmasının sağlandığı bir sistem kurulmalıdır.
 Mahkemelerce verilen tedbir kararları idare ile iyi entegre olunamaması nedeniyle
yeterli işlerlik kazanmamaktadır. Resmi Vesayet Kurumu kurularak buraya bağlı il - ilçe ve
mahalle düzeyinde Gençlik-Çocuk Dairesi Hizmet birimleri faaliyete geçirilip sorunlu ya da
sıkıntı içinde olan çocuk ve gençler takip edilmelidir.
 Çocuk suç oranının düşürülmesi amacıyla öncelikle ilişkili kurumların kendi içinde
ve diğer kuruluşlarla eşgüdümü sağlayıp bir üst organizasyon oluşturularak düzenli
aralıklarla bir araya gelmelidirler.
 Uzlaşma kültürünün okullarda yerleştirilmesi için rehberlik ve psikolojik
danışmanların görev yaptığı sosyal servislerin daha işlevsel hale getirilmesi sağlanmalı ve
buradaki küçük uyuşmazlıklar bu servislerde çözüme kavuşturulmalıdır.
 Müdafilere, küçüklerin savunmalarında ve hukuki yardımlarında optimal faydayı
gerçekleştirmek için sunulan hizmete göre performansa bağlı kademeli bir ücret tarifesi
belirlenmelidir.
 Çocuk davalarına bakan avukatların küçüklerle ilgili farkındalığı olan, işini seven,
konusunun mütehassısı, çocuk psikolojisi ve formasyonu olan kişilerden seçilmesi için
mevzuatta düzenleme yapılmalıdır.
 Almanya ve İsviçre’de boşanma davalarına sulh mahkemesi sıfatıyla bakılmakta
olup bu davalarda yazılı usul değil basit usul uygulanmaktadır. Aile mahkemesine ibraz
edilen ve tarafların ilişkilerini sürdürülemez hale getiren standarttan yoksun dava dilekçeleri
yerine İsviçre örneğinde olduğu gibi form dilekçe ile başvurulmasını sağlayacak yasal
değişikliğe gidilmelidir.
 Aile mahkemesinde eşlerin henüz davanın başında, boşanmaları halinde kendi
çocuklarının başına gelmesi muhtemel riskleri öngörmeleri için çocuk cezaevleri ve çocuk
esirgeme kurumlarında kalan çocukları yerinde görmeleri sağlanmalı, bu yapılamıyorsa
adliyelerde kurulacak sistemle tanıtıcı filmler izlettirilmelidir.
 Adliyelerde çocuk ve aile mahkemelerindeki davaların çoğalma nedenleri
araştırılıp zayıf alanların güçlendirilmesi için adlî ve idari işbirliği içinde ilçe, il koordinasyon
kurul toplantıları ile Bakanlıklarda üst yöneticiler seviyesinde toplantı ve eylem planları
hazırlanıp düzenli olarak icra edilmeli, çocuk ve aile mahkemelerinde karara çıkarılan
davalara gösterilen itinanın ölçülmesi hususunda teftişlerde özel önem verilmesi ve
değerlendirme kriteri kabul edilmesi için HSYK Teftiş Kurulu Yönetmeliğine hüküm
konulmalıdır.
34 / 36
İç Denetim Birimi Başkanlığı
İnceleme Raporu
 Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun 30.09.2011 tarih ve 282/1 sayılı “Hâkim
ve Savcıların Derece Yükselmesi Esaslarına İlişkin” ilke kararının 11/d maddesinde ifade
edilen “İş yüzdelerinin hesaplanması” başlığı altına “Soruşturma aşamasında kamu davasının
açılmasının ertelenmesi durumunda, bu işler bakılan toplam iş miktarından düşülür veya
çıkan işten sayılır.” biçiminde ilave yapılarak “kamu davasının açılmasının ertelenmesi
müessesesi” işler hale getirilmelidir.
 Aile mahkemesi ile çocuk mahkemesi bulunmayan yerlerde asliye hukuk
mahkemesi ile ceza mahkemesinin birden fazla olması durumunda bir mahkeme aile ve çocuk
ile ilgili ihtilaflara bakmakla yetkilendirilmelidir.
 Çocukların infaz ve tedbir işlemleri ile ilgili olarak nüfus kaydına göre çocuk olup
gerçekte yetişkin olanların yaş tashihlerinin diğer suçlular gibi yargılandığı mahkemece
öncelikle yapılması yararlı olacaktır. Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğüne bağlı yurtlar ile
ceza ve tevkifevlerinde barındırılan çocuk hükümlü ve tutuklular müstakil oda imkanı
bulunmayan birimlerde zihinsel gelişimi ya da gerçek yaşı itibariyle büyük olan kişiler ile
aynı odayı paylaşmaktadırlar. Saklı kayıt ya da yanlış nüfus işlemleri nedeniyle gerçek yaşı
büyük olan tutuklu ve hükümlülerin de küçüklerle aynı yerde kalmalarından kaynaklı cinsel
saldırı, darp, sözle sataşma gibi riskler mevcuttur. Anlatılan nedenlerle; ceza ve
tutukevlerinde, cezaevi eğitim birimlerinde oda ve koğuşlara yerleştirmede genç hükümlü ve
tutuklular mümkünse müstakil odaya yerleştirilmeli ve ortak alanlarda mükerrer suçlularla
bir araya getirilmemelidir. Yerleştirmelerin kaydî yaşa göre değil, küçüğün geçmişteki suç
işleme temayülü, zihinsel, fiziksel ve ruhsal gelişmişlik durumuna göre yapılması için
konuyla alakalı Ceza İnfaz Kurumları ile Tevkifevlerinin Yönetimine ve Cezaların İnfazına
Dair Tüzükte Değişiklik Yapılmasına İlişkin Tüzük’te ve Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı
Hakkında Kanun’da değişiklik yapılmalıdır.
 Onarıcı adalet kültürünün yerleştirilmesi bakımından özellikle çocuk suçlularda
TCK’nun 61 ve 62 nci maddelerine göre temel ceza ve takdiri indirim sebepleri tayin
edilirken failin fiilden sonraki davranışları yerine “suçtan zarar görenin maddi-manevi
mağduriyetinin giderilmesi için gösterdiği efor” biçiminde açık tanımlamaya yer verilmesi
sağlanmalıdır.
 Çocuk suçluluğuna yaklaşımın değiştirilmesi için Yargıtay’da ve/veya faaliyete
geçmesi halinde istinaf mahkemeleri bünyesinde uzmanları da barındıran “Çocuk Suçları
Dairesi” kurulmalıdır.
 Uygulamada icra müdürlüklerince yerine getirilen çocuk teslimleri, Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nce yapılmalı, çocukla görüşme için
icraya yatırılan ücretin mümkün ise kaldırılması, değilse bu ücretin haksız yere
görüştürmeyen eşten alınması sağlanmalıdır.
 Uluslararası Pekin Çocuk Sözleşmesine göre 15-18 yaş arasındaki çocuklar için
alınması zorunlu olan sosyal inceleme raporlarının Çocuk Koruma Kanunu’nun 20 nci
maddesinde mecburi kılınmaması nedeniyle fiiliyatta genellikle sosyal inceleme raporu
alınması hâkimin inisiyatifine bırakılmış olup bu konuda farklı uygulamaların önlenmesi
amacıyla Çocuk Koruma Kanunu hükümleri, Sözleşme hükümlerine paralel hale getirilerek
basit suçlar hariç diğer suçlarla ilgili sosyal inceleme raporu alınması zorunlu kılınmalıdır.
35 / 36
İç Denetim Birimi Başkanlığı
İnceleme Raporu
 Çocuklarla ilgili davalara daha fazla ihtimam ve farklı anlayış gösterilmesi için dava
dosyalarının renklerinin diğer dava dosyalarından ayrı olması tercih edilmelidir.
 Ailesi olmayan veya ailesince ilgilenilmeyen küçüklerin suça karışmaları
durumunda Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğünün taşra kurumunda görevli psikolog ya da
sosyal hizmet uzmanı desteği olmadan yargılama hizmeti verilmemelidir.
 Çocuk savcılığı sorgu odalarının dizaynı uluslararası standartlara uygun olmalı,
kolluk çocuk suçları bürosunda, savcılıkta, çocuk mahkemelerinde mağdur ve sanık hakları
ile ilgili bilgilendirici broşürler hazırlanmalıdır.
Tetkik ve tasviplerinize arz olunur.
Ankara – 26.04.2012
İbrahim DEMİRTAŞ
Hâkim
Bakanlık İç Denetçisi
36 / 36