2003 Temmuz Sayı

Transkript

2003 Temmuz Sayı
SAYI: 112944 2003/7 FÝYATI: 2.500.000
ÝNSANLARI EN ÇOK ZORLAYAN ÞEY:
ÝNSAN ÝLÝÞKÝLERÝ... (Kendime Mektuplar)
Nelda Bayraktar
Sevgi Dünyasý
13
MUSÝKÝ - SES VE RENK ile TEDAVÝ (3)
Bulabildiklerimiz ve Bilebildiklerimiz (1)
“ZAMAN SEVGÝDÝR, SEVGÝ RENKTÝR, RENK SESTÝR, SES GÜÇTÜR...”
YAVUZ YEKTAY
Ressam Adil Ocak Pera Sanat Galerisi 1-18/05/2003 Resim Sergisi
Bu ay size SES IÞILDAMASI
(SONOLUMÝNESANS)’dan
bahsetmek istiyorum. Olayý þöyle
özetleyeyim: “Bir kabýn içindeki suya
ses dalgalarý veriliyor. Suyun içinden
hava kabarcýklarý yükseliyor, bu hava
kabarcýklarýndan çevreye, gözle
görülebilen MAVÝ bir ýþýk yayýlýyor...
Seyretmeye doyum olmaz... Eðer
istenirse, bu kabarcýklarýn içindeki ses
enerjisini milyon kere milyon defa
yoðunlaþtýrarak 10.000 santigrat
dereceyi geçen (Güneþin yüzeyindeki
sýcaklýktan daha yüksek) sýcaklýklar
elde edebiliyorlar... Böyle bir vizyonu
anlamaya akýl yetmez, kalp
dayanmaz...” (2)
14
Sevgi Dünyasý
Kadim Kutsal bilgiler þöyle anlatýyor
SEVGÝ ENERJÝSݒnin hiç
kaybolmayan fakat þekil ve frekans
deðiþtiren enerjisini:
Ýþte bu tanýmlamaya göre Musiki ile
tedavinin, bedensel ve ruhsal düzeni
bozulmuþ tüm hastalarda, kullandýðý
metotlardan birkaçý:
“... odur baþýndan beri hayrýnýza
varedilmiþ,
ve sonuna kadar sizinle gelecek olan
þüphesiz.
Odur hayrýnýza varedilmiþ,
Þimdi farkýna bile varmadýðýnýz en
büyük güç...
... o bir sestir duymadýðýnýz!..
o bir renktir, görmediðiniz!..
o bir tattýr almadýðýnýz!..
o bir güçtür bulmadýðýnýz!..
Zaman ona eþ,
O zamana kardeþ,
Hayrýnýza birlikte varedildiler,
Bildiðinizden önce,
Bileceðinizin sonuna kadar...”
Þimdi daha iyi anlaþýlýyor, insan ve
zamanýn Yaratan’ýn Sevgisi’nden
yaratýldýðý ve o yüce enerjilerin
kaybolmayan fakat sürekli frekans
deðiþtirerek zamandan sevgi, sevgiden
renk, renkten ses (ve koku, tat ve
dokunma enerjileri)’ne dönüþmeleri...
En önemlisi maddenin içindeki
DURAÐAN inanýlmaz gücün varlýðý!..
G e ç e n a y, “ B e m o l M ü z i k
Yayýnlarý”ndan Üstat Müzisyen Yaþar
CENKER Sarp’ýn “Duraðandan
Yaþam’a” isimli bir araþtýrma kitabý
yayýnlandý. (3) Üstat Y. CENKER Sarp
musikiyi þöyle tanýmlýyor: “Ruhumuzda
duraðan bir þekilde barýndýrdýðýmýz
(veya yaratýldýðýmýzdan beri ve Bezmi Elest toplantýsýndan beri biriktirdiðimiz
ve yoðunlaþtýrdýðýmýz) bilgi ve
duygularýmýza dýþsal bir anlatým ve
biçim verme sanatýna MÜZÝK denir.”
(Konu ile ilgili iseniz kitabý alýp
okumanýzý öneririm.)
- Musiki ve ritm ile bilgi ve duyguyu
tekrar duraðanlaþtýrmak, (gerektiði
yerde gerektiði gibi kullanabilmek için)
- Tekrar barýndýrýp duraðanlaþtýrýrken, bilgi ve duygularý, týpký bir
kütüphaneyi temizlemek,
sýnýflandýrmak, düzenlemek gibi
hazýrlamak ve kullanýlabilir hale
getirmek,
- Musikiye kodlanmýþ duraðanlýðý,
dýþsallýða çevirebilmek için, ihtiyacý
olan musikiyi ona vermek veya
dinleterek o insan kardeþimize yardým
etmek.
***
Bu ay size, yaþamýnýzda çok önemli
bir alanda baþarý ile kullanacaðýnýz bir
tablet Musiki veriyoruz:
- Ruhsal bir UR olan GURUR ve
KÝBÝR’in tedavisi için etkili,
- Alçak gönüllülük ve tevazu verir.
Kibir ve Gurur ’dan temizler,
(Dolayýsýyla tekâmül + olgunluk
yollarýný açar, mutlu yaþarsýnýz.)
-Kalp ve beyin hastalýklarýna
devâdýr,
- Böbrek ve üro-genital sisteme
düzeltici etkisi fazladýr,
- Nazlý, cilveli, sevgili, gönlü yanýk
âþýða neþe verir, (Seven insanýn ve
kendisini sevdirmek için didinen insanýn
ne kadar alçak gönüllü olduðunu
düþünün.)
- Bazý sosyal ve meslek gruplarýna
etkili olan musiki makamlarý için gelen
bilgi, meselâ: Yöneticilere (Ýsfahan),
âlimlere (Rast), sofilere (Rehavî),
Sevgi Dünyasý
DERVÝޒlere (HÝCAZ)!? Derviþ’in
kelime manâsý Eþik (kapý eþiði) dir.
Yani herkes o eþiðin üzerine basar geçer.
Gerçekten derviþin inanýlmaz derecede
alçak gönüllü olmasý lâzým, yoksa
tekâmül edemez, arýnamaz!
Ýkindi ve bilhassa yatsýdan seher
vaktine kadar en tesirli olduðu zaman
dilimidir.
G ü f t e s i : “ YA R AT I L M I Þ I
S E V E R Ý Z , YA R ATA N ’ D A N
ÖTÜRÜ.” (Yunus Emre)
Hicaz makamýnda, zikirlerde
kullanýlan Sofiyan usulünde bir ilâhi,
Yaratan’dan talep olunan bir
baðýþlanmak dileði... Sizin için, 10
günde, secde ve sevgilerden sonra
bestelendi.
Güzellikleri yaþamak ve paylaþmak
için saðlýk dol yýllar el ele...
N o t : Va r s a s o r u l a r ý n ý z ý v e
isteklerinizi bekleriz.
15
Dip notlar:
1. Bir yazý dizisi halinde yayýnlanacaktýr.
2. Bu deneyi ilk yapan Kaliforniya
Üniversitesi’nden SETH J. PUTTERMAN. (Ses
ýþýldamasý için bakýnýz, BÝLÝM Ocak 1994 sayýsý.)
Yazarýn notu: “Bu mucizevî olay ilk defa 1930 larda
bulunmuþtu, 1992-1993’lerde ses enerjisinin,
molekülleri uyararak, onlardan fotonlarýn salýnmasýna
neden olduðu v.s. anlaþýldý. Çok eski bir kitabý
okurken þuna rastladým: Tibet rahipleri sabahýn çið
(seher) vaktinde uyanýp, hemen mâbedin
havuzundaki soðuk suya, çýrýlçýplak girerler ve hep
bir aðýzdan özel bir makamdan bir frekansla bir ilâhi
okumaya baþlarlar. Biraz sonra havuzun dibinden
hava kabarcýklarý yükselmeye baþlar ve havuzun
suyu da ýsýnýr!.. (Demek ki ses ýþýldamasý bilgisi
onlara daha evvel verilmiþti!?..)
3. Tel: 0212-251 67 10,
email: [email protected]
Web: www.bemolmusic.com
Ya þ a r
Cenker
Sarp
[email protected]
We b :
email:
w w w. d u r a g a n d a n y a s a m a . c o m
4. Bu bilgiler Farabî'nin ve Hâþim bey'in
edvarlarýndan, Dr. Osman Þevki'nin Türk Tababeti
Tarihi, Kültür Bakanlýðý No: 1296 (1991) Sahife:
138’den alýnmýþtýr.
16
Sevgi Dünyasý
SORULARLA
Derleyen: Özenç Kayserilioðlu
Ruhun Mahiyeti Nedir?
Ruh Ýnsanlarý dolduran
mekanizmadýr. Mekanizma, biliyoruz
ki, birlikte görev yapmak üzere bir araya
gelmiþ birçok parçalarýn ve organlarýn
topluluðudur. Saat bir mekanizmadýr,
birçok parçalar birbirini tamamlayarak
belli bir görevi yaparlar saatte. Ruhu
meydana getiren unsurlar veya birimler
nelerdir?
Akýl ve tecrübe, ruha katkýda
bulunuyorlar. “Ruh-Tecrübe-Akýl, bu
üç halka birbirine baðlý olarak, birbirinin
hem geliþme sebebi oluyorlar, hem de
sonucu oluyorlar. Bu durumda varlýðý
veya ruhu sadece ruhsal cevher olarak
deðil, tecrübe ve akýl gibi iki maddi
unsurun, elemanýn da ona katkýsýyla
oluþuyor, diye düþünmeliyiz. Onlarsýz
ruh düþünülemiyor. Çünkü bütün
Sevgi Dünyasý
tekâmül süresince Ruh-Tecrübe-AkýlRuh zinciri devam ediyor. Ruh
tecrübeyi yapýyor. Çünkü ruhta
maddeye ve bedene etki gücü var. O,
kendinde bulunan veya geliþtirdiði
kudret oranýnda bir tecrübe (deneme)
yapýyor. O denemeden elde ettiði
bilgiler, deneme ürünleri, aklý meydana
getiriyor veya aklý geliþtiriyor. Akýl,
edindiði bilgi ve deneme ürünlerini ruha
benimsetiyor. Ruh böylece geliþiyor.
Geliþmiþ ruh, daha üstün bir deneme
yapýyor. Aldýðý, edindiði üstün bilgi ve
deneme ürünleri, aklý daha çok
geliþtiriyor. O da ruhu daha büyütüyor.
Bu böylece artarak, yükselerek,
büyüyerek gidiyor. Görülüyor ki, üçü
de ayný oranda peþ peþe büyüyorlar. Bu
durumda ruh, akýldan hiç ayrýlmýyor.
Her bulunduðu ortamda da tecrübelere
giriþiyor.
Ölümden sonra da onlar birbirinden
ayrýlmazlar. Tekrar bedenlenirken de,
eski geliþmiþ aklý ve tecrübeleri ile
beraber gelir. Ama eski yaptýðý
tecrübeleri ve olaylarý unutmasý gerekir
ki, geliþmiþ ruhu ve aklý ile yeni ve
daha üstün tecrübeleri yapabilsin,”
Demek ki, Yaratan’ýn sevgisinden
varolmuþ, hiç ölmeyen ve kaybolmayan
esas cevher olan ruh, insan bedenini
doldururken, akýl ve tecrübe imkâný ile
b i r l i k t e i þ g ö r ü y o r. O n l a r s ý z
düþünülemeyen ve ne bildiðimiz madde
ortamýnda ne de bu ortamýn dýþýnda
onlardan hiç ayrýlmayan ruh, esas
cevher olarak nasýldýr acaba? Gene Dr.
Refet Kayserilioðlu’nun açýklamalarýna
devam ediyoruz.
“Þu yukarýdaki sözlerden anlaþýlýyor
ki, bizim içimizde, O’ndan gelen, hiç
deðiþmeden yine O’na dönen bir Öz
var. Buna ÖZ-RUH diyelim. ÖzRuh’un tekâmüle, olgunlaþmaya
ihtiyacý yoktur. Büyük Parlak’tan gelir,
17
görevini bitirdikten sonra O’na döner;
hiç deðiþmeden, kendinden hiçbir þey
kaybetmeden. Adeta katalizör rolü
oynar. Ýçimizde bir de olgunlaþmaya,
terbiye olmaya ve yükselmeye ihtiyacý
olan bir ruh vardýr. Ona da EREN-RUH
diyelim. Eren, hem ulaþan anlamýndadýr,
hem de olgunlaþan anlamýndadýr.
Ermek, ulaþmak, varmak anlamýna gelir.
Erginleþen, yani olgunlaþanlara da eren,
erenler denir. Bu tabirleri, anlamý iyice
belirtsin diye ben koyuyorum. ErenRuh, yükselme yeteneði olan,
yükselmeye de ihtiyacý olan ruhtur.
Dostumuzun ruh-tecrübe-akýl-ruh
zincirindeki ruh, bu Eren-Ruh’tur.
Aklýmýzýn elinde deðiþen, geliþen
cevher de budur. Öz-Ruh, ilk adýmý
attýran, ilk alevi çakan, olayý baþlatan
olduðu gibi, Eren-Ruh’un önünde de
benzemeye çalýþtýðý bir örnektir, bir
modeldir. Eren-Ruh ona bakarak kendi
eksiklerini, kendi yanlýþlarýný görür,
üzülür, vicdan azabý çeker, onlardan
uzaklaþmaya çalýþýr.
Öz-Ruh, onu tam kendine
benzetinceye kadar, onunla beraber
olacaktýr. Sonra esas kaynaðýna geri
dönecektir. Þu açýklama, içimizde
ruhumuzun özünde O’ndan bir parça
olduðunu açýkça gösteriyor. O parça
aracýlýðý ile Yaratan’dan devamlý
yardýmlar ve tesirler alýyoruz. O her
zaman bizim en gizli özümüzden
haberdar olur. O’nun gösterdiði þekilde
iyide ve doðruda oldukça Eren-Ruh,
Öz-Ruh’a daha çok benziyor ve
gönüllerde Yaratan’ýn yeri de büyümüþ
oluyor.
(1) Bu cümleden de anlaþýlacaðý gibi,
hakkýnda konuþulan ruh, insanýn ruhudur.
Hayvanlarýn ve diðer canlýlarýn ruhlarýnýn nasýl
olabileceði, insan ruhunu anlatan bilgilerden
belki çýkartýlabilir; ancak doðrudan anlatan
bilgiler henüz elimizde yoktur.
18
Sevgi Dünyasý
e s i n l e r
Yaþarken iki þey beni hayran býrakmýþtýr her zaman
Biri üstümüzdeki yýldýzlý gökyüzü, diðeri ise vicdan
***
Herkesin bir þeye takýlý aklý
Oysa gerçek, sevgide saklý
***
Cimri, vermekten yana hep yakýnýr
Kendi yediðini bile kendinden sakýnýr
***
Baþkalarýný küçük görüp yeriyorsan ikide bir
Bu sendeki bir hastalýktýr adý da kibir
***
Uygulanmayan bilgi, bir yerde ayak baðý
Bilgiçlik taslayanlar, aslýnda bilginin tutsaðý
***
Hayata bir anlam vermeden,
ölüm korkusuyla ölü gibi yaþayanlar çok
Oysa uðrunda ölünesi deðerler yoksa
yaþamýn da bir anlamý yok
***
Evrensel ilkelerle uyum içinde yaþar insanýn hasý
Uyum, anlayýþ ve bilgeliðin son noktasý
olgay göksel
Sevgi Dünyasý
19
ÝNSANLARI VE HAYVANLARI BÝRLEÞTÝREN
GÝZEMLÝ PSÝÞÝK BAÐ (2)
“Hayvanlarýn Gizemli Güçleri” adlý kitaptan
Derleyen: Belgin Tanaltay
Ata Gösterdiði Ýlginin Karþýlýðýný
Aldý
Otuz dokuz yaþýndaki Los Angeles’lý
mimar ve fotoðrafçý Kelvin Jones derin
bir kanyonda yollarýný kaybedip daðýlan
bir sürü hayvaný toplamaya yardým
ettiði sýrada, Arizona’da bir çiftlikte
tatildeydi. Yardým etmeye istekli
olmasýna raðmen yeterli tecrübeye sahip
olmadýðýndan, atý yumuþak killi
kayalardan kaymaya baþladýðýnda,
Jones hayvaný nasýl dizginleyeceðini
bilemedi. At fýrladýðýnda Jones da
savrulup düþmüþtü.
“Ayak bileðimi çok kötü incitmiþtim,
deðil yürümek, bileðimin üstüne bile
basamýyordum” diyordu Jones. “Etraf
çýngýraklý yýlanlarla ve pumalarla dolu
olduðundan çok kötü bir durumdaydým.
En kötüsü ise yokluðumun farkýna
varýlmasý birkaç günden önce mümkün
deðildi.”
Fakat yardým Jones’a hiç tahmin
etmediði bir yerden geldi. Jones’un
düþtüðü sýrada, çiftlikte Smoke adlý bir
at ahýrda huysuzlanmaya baþlamýþtý.
“Yaþlý Smoke’un nesi var sence?”
diye sormuþtu seyislerden biri
arkadaþýna.
“Bilmiyorum, sürünün en sessiz
atýdýr.”
Sonraki birkaç dakika içinde,
çiftlikte çalýþanlarý þaþkýnlýða düþürerek,
Smoke çitlerden birini kýrýp amansýz
bir koþuyla kaçmaya baþladý.
“Tuhaf bir mucizeydi” diyor Jones
olaylarý anýmsadýðýnda.
“Smoke, çiftliðe ilk geldiðimde ilk
bindiðim attý, ata binmeyi o zaman
öðrenmiþtim. Bu yüzden onun üstüne
çok düþüyordum ve iyi de arkadaþ
olmuþtuk onunla. Ben düþtükten hemen
sonra, çitini kýrmýþ ve yaklaþýk 8 mili
kat ederek benim olduðum yere
gelmiþ.”
Ýki seyisin Smoke’u yakalamalarýna
olanak yoktu. At sanki nereye
20
Sevgi Dünyasý
gittiðinden tamamen emindi ve onlar
da kýzgýn bir þekilde atý takip
ediyorlardý.
olduðunu duyduðumda rahatlamýþtým,
fakat yaklaþan tehlikeyi haber veren
mesajý almaya devam ediyordum.”
“Smoke beni bulduðunda, arkasýnda
onu kovalayan kýzgýn iki kovboy vardý”
diyor Jones. “Fakat Smoke’un onlarý
tehlikedeki misafire yönlendirdiðini
anladýklarýnda kýzgýnlýklarý þaþkýnlýða
dönüþtü. Atýn beni kurtarmak için çiti
kýrdýðý açýktý.”
Bayan Auckerman arabasýna döndü
ve arabayý vitese taktýðýnda sanki baþka
bir güç arabanýn kontrolünü almýþtý.
O akþam doktor bileðini kontrol
ettikten sonra, Kelvin Jones, Smoke’a
özel bir ödül verdi: Büyük bir torba
dolusu elma.
Köpek Toplama Çiftliðinden
yardým Ýsteyen Alman Çoban Köpeði
Kaliforniya’da emlakçýlýk yapan
Irmgard Auckerman, Alman Çoban
cinsi köpeði Wolfie’den yardým isteyen
acil ve ýsrarlý telepatik çýðlýðý aldýðý
günü bir daha asla unutamayacak.
Bayan Auckerman þehir dýþýndaki
bir iþ gezisinden daha yeni dönmüþtü.
Köpeðini eski eþine býrakmýþtý ve
köpeði daha sonra almasýnýn uygun
olup olmayacaðýný sormak için eþini
aradý.
“Eski eþim telesekreterini açýk
býrakmýþtý, ben de eve döndüðümü, o
evde olmadýðý için köpeðimi baþka
zaman alabileceðimi söyledim.”
“Tam büroma giderken, kafamýn
içinde ilk baþlarda anlayamadýðým güçlü
bir ses duydum. Düþünceler ve
izlenimlerin oldukça karmaþýk olmasýna
raðmen anlam açýktý. Bir þey çok ama
çok acildi, hatta ölümcül ve
tehlikeliydi.”
Bayan Auckerman en yakýn benzin
istasyonunda durup kýzýný aradý. “Ýyi
“Nereye gittiðime dair hiçbir fikrim
olmadan arabayý þehir boyunca sürdüm.
Köpek toplama çiftliði önünde
durduðumda ise nerede olduðumu ve
ne yapýyor olduðumu anlamýþtým.”
Çok sevdiði köpeði Wolfie’nin bir
þekilde orada olduðunu ve öldürülmek
üzere tutulduðunu anlamýþtý. Wolfie’nin
eski eþinin evinde güvende olduðu
fikrine aldýrmadý çünkü Wolfie’nin ona
yardým isteyen umutsuz bir çýðlýk
gönderdiðinden ve bir þekilde gelip onu
kurtarmasýný beklediðinden kuþkusu
yoktu.
Wo l f i e ’ y i b u l m a k B a y a n
Auckerman’ýn yirmi dakikasýný aldý.
“Orada çalýþanlar bir saat sonra
gelseydim her þey için çok geç olacaðýný
söylediler. Wolfie yetmiþ iki saattir
tasmasý olmadýðýndan sahipsiz olarak
orada bulunuyordu ve uyutulma zamaný
gelmiþti. Wolfie ona yardým etmem için
bana mesaj göndermiþti. Öleceðini
anlamýþ olmalýydý bu yüzden telepatik
olarak benimle iletiþime geçti.”
Sonradan Bayan Auckerman
kocasýndan hikâyenin tümünü öðrendi.
“Bir gün eve geldiðinde Wolfie’nin
olmadýðýný görmüþ. Benim iþ gezisinden
erken dönüp onu eve götürdüðümü
düþünmüþ. Aslýnda, Wolfie evden
kaçmýþ, bir þekilde tasmasýný kaybedip
köpek toplayýcýlarýna yakalanmýþ ve
köpek çiftliðine götürülmüþ.
Bayan Auckerman eðer yardým
Sevgi Dünyasý
isteyen telepatik çýðlýðýný almasaydý,
çok sevdiði köpeðine ne olacaðýný
düþünürken hâlâ ürperiyor. Eve döner
dönmez Wolfie’nin kayýp olduðunu
anlamýþ olsaydý bile onu bir þekilde
köpek toplama çiftliðine yönelten
telepatik yardým olmadan, köpeðini
nerede aramasý gerektiðini
bilmeyecekti. Gerçekten bu olay insan
ve hayvan arasýndaki psiþik iletiþimin
þaþýrtýcý bir örneði.
“Recovering the Soul-A scientific
and Spiritual Search” adlý büyüleyici
kitabýn yazarý, týp doktoru Larry
Dossey, milyonlarca hayvan sahibinin,
zaman zaman köpekleri, kedileri, kuþlarý
ve hatta süs balýklarýyla bile iletiþime
geçtiklerini söylüyor. “Herkes, bir kere
veya daha fazla hayvanýyla ayný dalga
boyunu paylaþtýðýný hissetmiþtir.”
Dr. Dossey ayrýca milyonlarca
hayvan severin kendi hayvanlarýnýn
yarý insan olduðundan emin
olabileceklerini çünkü insanlarý,
hayvanlarý ve bütün canlýlarý
birleþtiren tek bir evrensel bilinç
o l d u ð u n u s ö y l ü y o r. H a y v a n
sahiplerinin çoðu bütün canlýlarý
saran bir bütünlük olduðuna
tamamen inanmaya baþlýyor. Telepati,
eðer tüm canlýlarýn bilinçleri tek bir
evrensel akýl denizinde bir þekilde
birleþebilse, kolay bir iþ haline gelecek.
Dr. Dossey örnek olarak film
yapýmcýsý, RKO stüdyolarýnýn eski
yöneticisi ve “Kinship with All Life”
adlý kitabýn yazarý Allan Boone’u
gösteriyor. Boone, uluslararasý
þampiyon ve film yýldýzý Alman Çoban
köpeði Strongheart ile yaþadýklarýný
kendisiyle paylaþmýþtý.
21
Boone, çoban köpeðini ilk aldýðýnda
kendisine, ona týpký bir insana
davrandýðý gibi davranmasý önerilmiþti.
Gerçekten hissetmediði hiçbir þeyi ona
söylememesi için uyarýlmýþtý. Ayrýca
Stronheart’a dikkate deðer herhangi bir
þey okumasý söylenmiþti. Boone, hayat
tarzýyla ilgili bir problemi köpeðe
anlatmýþ, o da hareketlerle cevap
verdiðinde þaþkýnlýða uðramýþtý.
“Hayatýmda ilk defa bir hayvanla
haberleþtiðimin farkýna varmýþtým... Bir
hayvanýn tek baþýna baðýmsýz
düþünebildiðine, akýl yürütebildiðine,
tahlil yapabildiðine, önsezi ve
saðduyuya sahip olduðuna tanýklýk
ediyordum. Az veya çok, bu özelliklerin
sadece türümüzün eðitimli kiþilerine
ait olduðunu öðrenmiþtim.”
Dr. Dossey ise insan ve hayvan
iletiþimine verilebilecek örneklerin pek
çoðunun, hayvanýn özdeþleþtirmeyi
öðrendiði sýradan duyumsal ipuçlarý ile
açýklanabileceði konusunda uyarýyor
bizi. Fakat eminiz ki Dr. Dossey
aþaðýdaki açýklamayý yaparken bu
kitapta paylaþtýðýmýz türde olaylarý
kastediyor.
“Ýnsanlar ve hayvanlar arasýnda
hayatta kalabilmek için baðýmsýz ve
psikolojik fikir alýþveriþinin geliþtiði
düþüncesi biyolojik açýdan oldukça
mantýklý. Böylece evlerinin yolunu
bulabilen, olaylarý önceden
hissedebilen yetenekli hayvanlarýn
hikâyeleri, sadece eðlendirici
masallar olmanýn ötesinde, belki de
doðanýn büyük küçük bütün
canlýlarýný saran bir akýl olduðunun
iþaretidirler.”
22
Sevgi Dünyasý
Kendime Mektuplar
Nelda Bayraktar
Caným dostum güzel, bilgi dolu mektubunu ve de portakal çiçeklerinin kokusunu
aldým. Ama ne yazýk ki gelemeyeceðim. Öylesine yoðun programlar içindeyim
ki beden olarak koþtururken kendim neredeyim acaba diye soruyorum.
Ýnan ki kendi özel isteklerim için ayýracak dakikalarým olamýyor. Þu an yazdýðým
mektup benim için dinlence gibi bir þey. Ýþ dünyasý böyle bir þey iþte. Dinleneceðin
kýsa günler için zamanýný satmak! Hani hep þöyle derler: iþini severek yap.
Gerçekten iþimden zevk aldýðým çok anlarým oldu. Baþarýlarým oldu ancak bunu
sürekli kýlmak insanoðlunun iniþ ve çýkýþlarýnda öylesine zor ki. Bazen kendimi
bir kuyunun dibine inmiþ gibi hissediyorum. Þimdi ben nasýl yukarý çýkacaðým
diyorum. Kendimi bir delinin kuyuya atmýþ olduðu taþ gibi hissediyorum. Hani
hiç kimsenin çýkaramadýðý. O deli de benim yani!
Sence insanlarý iþlerinde en çok zorlayan nedir? Bence insan iliþkileri... Ýnsan
iþini en iyi nasýl yapacaðýný, hangi yollarý kullanacaðýný bilir ama karþýsýndaki
insaný bilemez. O insanýn ruh haritasýný eline alýp çalýþmasý gerekir. Ama bu da
en zor iþlerden birisidir. Onun için genel ruh haritalarýna ihtiyaç duyulur. Hani
her insanda var olduðunu düþünülen ruh haritalarý. Aslýnda iþe de yaramýyor deðil.
Sevgi Dünyasý
23
Bunlardan yola çýkarak karþýndaki insaný daha iyi inceleyebiliyor ve
anlayabiliyorsun. Tabii ki her incelemenin sonu bak seni nasýl da fethettim artýk
seni avucumun içi gibi biliyorum demek olmamalý. Onu kendi þartlarýnda anlamak
olmalý. Ne olursa olsun bu yol haritasýndan vazgeçmemek lâzým elbet ki. Ýþte ben
de birlikte çalýþtýðým insanlarý böyle tanýyýp sevmeye çalýþýyorum. Ýþin belki de
en acý yaný bu. Uzun uðraþlar sonucu tanýyarak sevmeye çalýþmak. Hani ilk görüþte
aþk vardýr. Sorgusuz sualsiz. Gönlün taþar da taþar. Karþýndaki insan için
yapamayacaðýn þey yoktur. Gönlümüzü bu hale getiriversek ve karþýmýzdakini
tanýma CD’si de bize promosyon olarak verilse ne güzel olurdu. Biz tersinden
yola çýkýyoruz. Gönül kabýmýzý geniþlete geniþlete ilerliyoruz bu yolda. Merhamet,
þefkat gibi gönül kabýmýzýn dibinde yatan ince duygular da bize yardým ediyor
bu yolda. Bazen vesvese veren yani hep ayný frekanstan yayýn yapan radyo kanalý
devreye giriyor, “neden” sorusunu soruyor ve devam ediyor: “Neden böylesine
bir çabadasýn? Gönül kabýný geniþletmiþsin kime ne? Herkesi neden sevmek
zorundasýn? Kendine iþ mi edindin yoksa?” Ben de ona “Ýnsan iyi iliþkiler içinde
huzurludur ve mutludur. Ýnsan yalnýz olmadýðý sürece mutludur ve insan
yaþamýndaki her þeyi mutlu olmak için yapar. Benim pek çok yol deneyip de en
çok mutlu olduðum yol budur çünkü bu yol bereketli iliþkilere açýlýyor. Gelecekteki
dostluklarýn da þerbeti oluyor” diyorum.
Mektubunda doðru düþünmek bir ibadettir diye yazmýþsýn. Çok sevdim bu
lafý. Ýnsan pek çok yollarý düþünerek sonunda sonuçlarý yani eylemleri de düzgün
çýkanlarý buluyor. Tabii doðru bilgiler de ýþýk tutuyor insan aklýna. Ama bazen
de insan bilgiyi bile çarpýtabiliyor, kendi nefsi uðruna. Geçenlerde ünlü bir
yazarýmýz köþesinde Ýstanbul’da yaþanan bir olayý anlatmýþ. Bir eðlence yerinden,
gecenin geç bir vakti çýkan bir çift uzun süre taksi beklemiþler tam umutlarý
sönecekken, içinde baþka bir yolcusu olan bir taksi durmuþ ve þoförü: “Biz
Taksim’e gidiyoruz. Yolunuz oraya ise siz de gelin” demiþ. Bunlar kabul edip
atlamýþlar arabaya. Taksim’e geldiklerinde öndeki yolcunun parasýnýn yarýsýný
ödemek için hamle yaptýklarýnda þoför: “Yok öyle þey demiþ. Siz ayrý, bu yolcu
da ayrý ödeyecek. Olur mu öyle þey!” Bunlar çaresiz ödemek zorunda kalmýþlar.
Þoför: “Burasý Türkiye, olur böyle!” demiþ ve gaza basýp uzaklaþmýþ. Yazarýmýz
bu þoföre Türkiye’nin durumunu sorduklarýnda önce yolsuzluklar bitmeli
diyeceðinden adý gibi emin. Ýnan ki ben de öyle. Þimdi bu olayda þoför önce
binenlerin rýzasýný alýp, bakýn böyle bir teklifte bulunacaðým ama ayrý ayrý
öderseniz, þartým budur deseydi belki de her þey farklý olurdu deðil mi? O zaman
kendi rengi de ortaya çýkmýþ olurdu. Bu olaydaki saygýsýzlýklarý, dürüst olmayan
iþleri düþündükçe midem bulanýyor. Bunun gibi örneklerin de sýkça yaþandýðý bu
kentte durumumuzun oldukça vahim olduðu da apaçýk ortaya çýkýyor. Bu nedenle
toplumsal huzur ve insanî duygularýmýzýn hayatýn her aþamasýna etkisini
gösterebilmesi için ruh haritalarýmýzýn çözümlenmesi ne kadar önemli deðil mi?
Caným dostum bana yazmaya devam et. Mektuplarýn ilaç gibi geliyor bana.
Hayýrla ve hayýrda kal dostum.
Özde bir kardeþin
Nelda Bayraktar
IÞIK ÇOCUKLARINA
(Lee Caroll & Jan Tober'in
Yeni Çocuklar Geldi kitabýndan bir bölüm)
Büyük Uyanýþ zamaný gelmiþtir.
Gözlerini karanlýktan kaldýrýp ýþýða
bakmayý seçen sizler, Dünya
gezegeninde yeni bir günün
doðuþunu görecek þekilde
kutsandýnýz. Kalbiniz savaþýn hüküm
sürdüðü yerde gerçekten barýþý
görmeyi, acýmasýzlýðýn hakim olduðu
yerde merhamet göstermeyi ve
korkunun kalpleri dondurduðu yerde
sevgiyi bilmeyi çok istediði için, sizler
bu dünyada bu ayrýcalýkla
onurlandýrýldýnýz.
Dünya gezegeni sizin için bir
nimettir. O sizin dostunuz ve
Ananýzdýr. Onunla olan iliþkinizi
daima hatýrlayýn ve bu iliþkiye saygý
gösterin. O da sizin gibi canlý,
sevecen, nefes alýp veren bir
varlýktýr. Siz O’nun topraðýnýn
üzerinde mutlu bir kalple yürürken,
o sizden yayýlan sevgiyi hisseder.
Yaratan, yalnýz olana ulaþmak için
sizin ellerinizi, suçluluðu deðil,
masumiyeti görmek için sizin
gözlerinizi ve teselli edici sözler
söylemek için sizin aðzýnýzý seçmiþtir.
Artýk acý olmasýn! Sizler çok uzun
bir zaman boyunca karanlýk
rüyalarda gezindiniz. Artýk ýþýða girin
ve gerçek olduðunu bildiðiniz þeyi
çaðýrýn. Dünya kötülükten deðil, iyiyi
kabul ve tasdik etmeye korkmaktan
dolayý ýstýrap çekmiþtir. Þimdi
korkuyu ebediyen býrakýn, onu ýþýða
salýverin ve ýþýk tarafýndan
dönüþüme uðratýlmasýna izin verin.
Bunu yapacak güce sahipsiniz.
Sizi sizden baþka kimse bulamaz.
Aradýðýnýz tüm yanýtlar sizin
içinizdedir. Öðrendiðiniz dersleri
baþkalarýna da öðretin. Anlayýþýnýz
size sadece sizin için deðil, acýlý ve
yorgun bir dünyaya -yeni bir bilinçte
bulunan bir dinlenme yerine doðruyol göstermeniz için verilmiþtir.
Ýþte, vizyonunuz gözlerinizin
önünde gerçekleþmektedir. Ýþte size
verilen yanýt; bu yorgun ve býkkýn
bir ruhu rahatlatacak ve yeniden
canlandýracak bir þarkýdýr. Ýþte sizi
kardeþlerinize baðlayan köprü, iþte
sizin Benliðiniz. Kendinize þefkatle
bakýn ve görmekte olduðunuz Iþýkla
dolmanýza izin verin. Gerçek sevgi
kendinizden gelir ve her düþünce
Evren’e sunulan bir nimettir.
Ya þ a m ý n ý z ý n t ü m a l a n l a r ý
þifalandýrýlacaktýr. Sizi bilgelik ve
ihtiþamla yaratmýþ olan Varlýk’ý
yansýtan bir altýn ýþýkla
parlayacaksýnýz. Geçmiþ karanlýk
bir rüya gibi silinip gidecek ve
sevinciniz öyle parlak olacak ki artýk
geceyi hatýrlamayacaksýnýz.
Gidip bir umut habercisi olun.
Þükran duygusuyla yürüyerek, þifa
bulmaya giden yolu gösterin.
Kardeþleriniz sizi takip edeceklerdir.
Ve siz sýnýrlýlýk kapýsýný geçtiðinizde,
kaybolmuþ görünen herkesle
yeniden birleþeceksiniz. Yaratan'da
hiçbir kayýp yoktur. Baðýþlama
yolunu seçin, o zaman herkeste
bulduðunuz iyilik için sevinç
gözyaþlarý dökeceksiniz.
Gidip, asýl kimliðiniz olan o parlak
ruhun hayatýný yaþayýn. Her iþinizde
Yaratan'ý yüceltin. Siz önemlisiniz,
gereklisiniz ve deðerlisiniz. Korkunun
karanlýk örtüsünün ýþýðý görmenizi
engellemesine izin vermeyin. Siz
baþarýsýz olmak için doðmadýnýz.
Sizin baþarmanýz mukadder
kýlýnmýþtýr. Dünyanýn umut tohumlarý
sizin göðsünüze ekilmiþtir ve siz,
sizi Yaratmýþ Olan'ý temsil ederken
baþarýlý da olacaðýnýzdan emin
olabilirsiniz.
O halde bu, Dünya Gezegeni'nin
þ i f a l a n d ý r ý l m a s ý d ý r. Þ i f a n ý n
kalbinizdeki sevgiden geldiðini
bildiðinizde, bütün kuþkularýnýzý ve
korkularýnýzý býrakabilirsiniz.
ALTIN ÖÐÜTLER
Bir Hint Dergisinde insanlarýn baþarýlý olabilmesi ve "iyi yönetici" özelliðini
kazanabilmesi için aþaðýda verilen on altýn öðüde uyulmasý gerektiði ifade edilmektedir.
1. Düþünmeye vakit ayýr; Düþünce güç için kaynaktýr.
2. Eðlenceye vakit ayýr; Eðlence gençliðin sýrrýdýr.
3. Okumaya vakit ayýr; Okuma bilginin pýnarýdýr.
4. Duaya vakit ayýr; Dua, güç anlarda direnmenin desteðidir.
5. Sevmeye vakit ayýr; Sevme yaþamý tatlý kýlan þeydir.
6. Anlaþmaya vakit ayýr.
7. Gülmeye vakit ayýr; Gülme ruhun müziðidir.
8. Vermeye vakit ayýr; Verme günün aydýnlýðýdýr.
9. Ýþini yapmaya vakit ayýr.
10. Teþekküre vakit ayýr; Teþekkür, yaþam pastasýnýn kremasýdýr.
Ýdare edilecek 3 þey; Dilimiz, huyumuz, hareketlerimiz.
Sevilecek 3 þey: Cesaret, nezaket, yardým.
Nefret edilecek 3 þey: Kin, kibir, nankörlük.
Ýstenen 3 þey: Saðlýk, dostluk, huzur.
Düþünülecek 3 þey: Hayat, ölüm, sonsuzluk.
26
Sevgi Dünyasý
Ýki Yaþam Arasýnda
Dr. Michael Newton
Derleme: Acar Doðangün anýsýna
Arýn Ýnan
Bundan dört yýl önce yayýnlamýþ olduðumuz "Ýki Yaþam Arasýnda Ruhun
Yolculuðu" adlý dizide Dr. Newton'un, geriye götürücü hipnoz yoluyla
yüzlerce insan üzerinde yaptýðý araþtýrmalarý ve elde ettiði deðerli bilgileri
okumuþtuk. Bu dizide de, yine Dr. Newton'un en son araþtýrmalarýna
dayanarak, ölüm anýndan tekrar doðuma kadar, dünya ötesindeki
yolculuðumuzun daha önce görmediðimiz ilginç ayrýntýlarýný izleyeceðiz.
Sevgi Dünyasý
Geçen ay Öte Alemde Büyük Konsül
önüne çýkan ruhlarýn orada büyük bir
varlýðýn mevcudiyetini hissettikleriyle
ilgili deneyimlerini anlatmaya
baþlamýþtýk. Konumuza kaldýðýmýz
yerden devam ediyoruz:
Dr. N: Rehberiniz ve arkadaþlarýnýzla
varlýðýn hissettiðiniz Yüce Varlýkla ilgili
konuþtuðunuzda neler söylediler ve
neler hissettiler?
S: Büyük Varlýk diye düþündüðümüz
gücün bir parçasý olduðunu...
bilmiyorum...oldukça yoðun fakat
yumuþak, güçlü... nazik.... o bir nefes,
bir fýsýltý... bir ses.... çok saf...
Dr.N: (Sujenin alnýna elimi koyarak)
Chinera bu düþünce fragmanlarý ile bir
süre kal. Onlarla sesin olduðu yere
varýncaya kadar yüz adeta. (Þimdi ben
de fýsýltýyla konuþarak) Bu ses sence bir
ýþýk enerjisi tarafýndan mý yaratýlýyor?
S: Hayýr, bu ses ýþýðý ve enerjiyi
yaratýyor.
Dr.N: Güç sarfetmeden yüzüyor gibi
bu sesin olduðu yere doðru git, sesin
kaynaðýna...ÞÝMDÝ NE GÖRÜYOR VE
NE ÝÞÝTÝYORSUN?
S: Tam ucundayým...Yapamýyorum...
Dr. N: (yüksek sesle) DEVAM ET
CHINERA
S: (Sessizce, büyük zorlukla) Ben ve
arkadaþlarým... Tüm zihnimizi bu sesle
birleþtirdiðimizde zihinlerimizde
resimler beliriyor... onlar geometrik
þekiller... (duruyor)
Dr. N: (þimdi yavaþça konuþarak
Biraz daha ileri..hemen yanýna... orada
ne var?
S: Ben.... sesin bu yapýyý tuttuðunu...
ve ona hareket verdiðini... her þeyi
yarattýðýný görüyorum. Devamlý
27
yankýlanan bir zil sesi gibi.... sonra
yüksek tonda mýrýldanýr gibi... (duruyor)
Dr.N: Biraz daha yaklaþ Chinera,
son bir gayret.... neyin ekosu bu?
S: (derin bir iç çekiþ)... Bir annenin....
yüreði sevgi dolu... çocuðuna þarký
söyleyen....
Chinera’dan daha fazla bilgi
alabilmek için onu zorlamak
zorundaydým. Onun gibi bir sujeyle
belki de bir daha hiç
karþýlaþmayabilirdim. Onun gibi ileri
sujeler Büyükler Konsülü’nün dünyaya
gelen ruhlarýn kavrayýþýnýn çok
ötesindeki bir derin gerçekliðin içinde
varolduðunu belirttiler.
Pek çok sujem için Büyük Varlýk’ý;
dengeleyen, konsül üyelerinin büyük
dikkatini daha aþaðýdaki ruhlarýn
dikkatleri ile uyumlu hale getiren varlýk
olarak görmektedir. Bu etki konsül
üyelerinin senkronize edilmiþ enerji ile
nefes alýp vermesini saðlamaktadýr.
Sujelerimden pek azý rehberlik
eðitiminin bir parçasý olarak konsül
üyesi olma þansýný elde etmiþ olanlardýr.
Onlara bu deneyimin nasýl bir þey
olduðunu sorduðumda bana aþaðýdaki
yanýtý verdiler:
“Önümdeki ruhun içine
giriyormuþum gibi hissettim kendimi.
Bu empatiden daha büyük bir þeydi.
Onlarýn çarýklarýný tam olarak giymek
gibi bir þeydi bu. O Büyük Varlýk
karþýmýzdaki ruhun o anda hissettiði her
þeyi hissetmenizi saðlýyordu. Ondan
çýkan ýþýk konsül üyelerinin her birine
dokunmaktaydý.”
Ayný Büyük Varlýk bir konsülden
diðerine mi gitmekteydi. Yoksa birden
fazla varlýk mý vardý? Bu sorularýn
yanýtýný elbet ki veremiyorum. Þayet
kâinatýmýzdaki diðer dünyalarýn
28
Sevgi Dünyasý
konsüllere ihtiyaç duyan ruhlarý ve onlarý
idare edecek rehberlere ihtiyacý varsa
bu, onlarýn görevinin kavrayýþýmýzýn
ötesinde olduðunu bize gösterir.
Çok ileri ruhlarýn aksine, (Olay
44)’deki gibi, sujelerimin çoðu konsül
üyelerinin hata yapabilir olduklarýný fark
edememektedir. Konsül üyeleri onlarýn
spiritüel vizyonlarýnda doðrudan
karþýlaþtýklarý en yüksek otoritedir.
Bazen öyle zamanlar olur ki hipnoz
seanslarým esnasýnda sujelerim konsül
toplantýlarýnýn bittiðini ve çýkmaya hazýr
olduklarýný söylerler. Bu büyük bir andýr
çünkü elde ettikleriyle kendi ruh
gruplarýna döneceklerdir. Benim de
onlardan öðrendiklerim sayesinde
onlarýn bugünkü hayatlarýný
þekillendirecek ipuçlarý çýkacaktýr.
Ruhlarýn konsül üyelerinin
huzurunda deðerlendirilmesi ilâhi
baðýþlayýcýlýðýn en güzel örneðidir.
Büyükler hem sorgulama hem de þefkat
içeren bir forum yaparlar ve ruhun
güvenini gelecekte baþarmasýný
istedikleri konuda onu yönlendirebilmek
amacýyla kazanmaya çalýþýrlar. Konsül
toplantýsýndan çýkmak üzere olan bir
sujem þunlarý söylemiþti:
“Konsül üyelerinin benimle iþleri
bittiðinde yanlýþlarýmdan daha çok
yaptýðým doðrularýn neler olduðunu bana
anlattýklarýný hatýrlýyorum. Konsül,
rehberimle birlikte performansýmý
ilgilendiren kritik toplantýlar yaptýðýmý
biliyor. Bana asla üstünlük taslamýyorlar
fakat biliyorum ki onlarýn iþinin bir
bölümü de benim beklentilerimi
yükseltmek. Konsül bende büyük þeyler
gördüðünü söylüyor. Oradan çýktýðýmda
tüm þüphelerimin daðýldýðýný ve
temizlendiðimi hissediyorum.”
Ýnsanlar bana sujelerimin konsül
üyeleriyle yaptýklarý toplantýda veya
dýþýnda piþmanlýk duyup duymadýklarýný
soruyorlar. Pek tabi ki duyuyorlar fakat
yanlýþ yapmak karmik borçlarýn
ödenmesi için yeni bir beden seçmek
demektir. Ruhlar bu seçim sürecinde
direkt olarak rol alýyorlar çünkü bunu
onlar istiyor. Karmanýn adalet ile ilgisi
olsa da özü cezalandýrýcý deðildir.
Bana sorulan bir diðer soru da vahþi
eylemlere karýþmýþ olan ruhlarýn yine
de tatlýlýk ve ýþýkla mý karþýlanýyor
olmasýdýr. Konsül toplantýlarýný sýkýntýyla
terk eden çok az sujem olmuþtur.
Kendilerini daha iyi ifade
edemediklerinden
dolayý
hayýflandýklarýný belirtmiþlerdir. Genç,
isyankâr ruhlarla ilgili seanslarým da
oldu elbet ki. Bu ruhlar büyükler
konsülünün önünde sanki savaþýyormuþ
izlenimini vermiþlerdir bana. Aþaðýdaki
konuþma bunun en güzel örneðidir:
“Her þeyi bilenlerin karþýsýnda
kendimi kötü hissediyorum. Onlar
içimdeki pislikleri dýþarýya vurmamý
istiyorlar. Biliyorum pek çok hata yaptým
fakat beni dünyaya gönderenler onlar.
Ben dünyadan þikayet ettiðimde beni
anlamýyorlar. Sürekli bilgi almak için
yapýþýyorlar bana. Yaþam riskler
almanýzý ister diyorum onlara. Bana
tevazudan söz ediyorlar. Onlara ‘Burada
rahat koltuðunuzda oturup bunlarý
söylemek sizin için kolay ama ben bir
savaþýn içindeyim ve savaþmak
zorundayým’ diyorum.”
Bu tarz geliþmemiþ ruhlar, konsül
üyesi olabilmek için ne büyük savaþlarýn
içinden geçmiþ olmak zorunda
kalýndýðýný henüz bilmiyorlar. Bunun
tam tersi bir konuþmayý ileri bir ruh
dünya enkarnasyonundan hemen sonra
yapýyor:
“Konsül üyeleriyle yaptýðým toplantý
Sevgi Dünyasý
sona erdiðinde büyükler ayaða kalktýlar
ve etrafýmý sardýlar. Kollarýný kaldýrdýlar
dev bir kuþ gibi beni kanatlarýyla
sardýlar. Bu, birliðin kanatlarýydý.”
Ruhlar bu toplantýlarda yaþadýklarý
duygularý aynen kendi ruh gruplarýna
da aktarýrlar. Bu nedenle Sükûnetin
Kanunu hakkýnda bir þeyler öðrenmek
hususunda hazýrlýksýz saydým kendimi.
Aþaðýdaki olay ruh gruplarýna kadar
etkisi devam eden zihnin özelliðine dair
hususlarýn yanýsýra benim konsül
29
üyeleriyle ilgili ruhlarý sorgulamamla
ilgilidir. Sujelerimin o anki realitelerinin
dýþýnda olan bazý konsül toplantýlarý
olmuþtur. Birçok þahsi ve spiritüel
nedenden dolayý sujelerim bu
konuþmalarýn hepsini hatýrlamamaktadýr.
(Olay 45)’de suje bana söylememesi
gereken þeyi bilmektedir. Diðer bazý
sujeler ise bunu niçin
hatýrlayamadýklarýný bilmediklerini
söylemektedirler.
Gelecek Ay. (Olay 45) ile konumuza
devam edeceðiz.
BALIK VE KEDÝ
Bir ilkbahar günü, bir balýk, bir gölün yüzeyinin yaklaþýk bir metre
altýndan yüzerken suyun yüzeyine çok yakýn uçan bir sinek gördü.
Balýk kendi kendine þöyle dedi: “Eðer sinek on santim kadar yaklaþýrsa,
sýçrayacaðým ve onu kendine güzel bir yemek yapacaðým.” Tam o sýrada
kýyýda gezinen bir ayý göle bakarak þöyle dedi: “Eðer bu sinek balýða biraz
daha yaklaþýrsa, balýk onu yakalamak için sýçrayacak, ben de balýðý yakalayýp
kendime güzel bir yemek yapacaðým.”
Tam bu sýrada bir avcý neler olduðunu gördü. Kendi kendine þunlarý
düþündü: “Eðer sinek balýða biraz daha yaklaþýrsa, balýk da sýçrarsa, ayý,
balýðý tutmak için öne eðildiðinde ben de onu vuracaðým.”
Tam o sýrada büyük bir fare avcýnýn arkasýnda duruyor ve kendi kendine
þunlarý söylüyordu: “Eðer sinek balýða yaklaþýrsa, balýk sýçrayacak, ayý onu
almak için eðilecek , avcý tüfeðine davranacak iþte tam bu sýrada ben de
avcýnýn cebindeki sandviçi alacaðým.”
Ancak, farenin hiç görmediði kedi, olan biten her þeyi izliyor ve
düþünüyordu: “Eðer sinek balýða yaklaþýrsa, balýk sýçrayacak, ayý balýðý
kapmak için eðilecek, avcý ayýyý vuracak ve fare sandviçi, ben de fareyi
kapacaðým.”
Tam o sýrada sinek birkaç santim alçaldý, balýk sineði yakaladý, ayý balýðý
tuttu, avcý ayýyý vurdu, fare de sandviçi yakaladý, kedi sýçradý ancak fareyi
elinden kaçýrarak göle düþtü.”
30
Sevgi Dünyasý
O AÞKIN ADAMIYDI
Nadide Kýlýç
Onunla tanýþan herkes, söz birliði
etmiþ gibi ayný kanýyý paylaþýyordu.
“Bu insan gibi olmak imkânsýz. Onunla
tanýþmak, çok büyük bir onur. O bütün
yaptýklarýyla yediden yetmiþ yediye
herkese örnek bir insan” diye sýk sýk
hayranlýklarýný dile getirirlerdi. O bütün
tanýþtýklarýna içten bir ilgi ve alâka
gösteriyordu. Duyduðu tüm övgüleri
nezaketle kabulleniyordu. Hani çok
övgü alan insanlarýn þiþinmiþ alçak
gönüllüðü, tevazu gösterisi vardýr ya!..
Yalan olduðu iki adýmlýk sohbetlerde
pat diye ortaya dökülen... Onun böyle
Sevgi Dünyasý
sahtekârca tavýrlarý yoktu. Gerçek bir
tevazu örneði veriyordu. Kendi deðerini
özümsemiþ, her insanýn yaptýðý gibi
yaþantýsýnýn her karesine sindirmiþti.
Eserleri de en az kiþiliði kadar
insanlar üstünde hayranlýk
uyandýrýyordu. Her satýrý, her paragrafý
hatta konferanslarý (ki eserleri büyük
kitlelere ulaþýp, verdiði bilgiler
benimsendikçe, her yerden davet
a l ý y o rd u ) i n s a n l a r ý n d ü þ ü n c e
dünyalarýný besleyen, düþ ufuklarýný
renklendiren bir çekim gücüne sahipti.
Okuyucu, kitaplarýnýn son sayfasýný
kapatýrken buz patencisinin olaðanüstü
gösterisini seyredenlere buz üstünde
yürümek nasýl kolay gelirse... bütün
heybetine raðmen zorluklar, düþün
dünyasýnda küçülüp ufalanýyordu.
Böylece varlýklarýnýn duyulmayan sesini
dinlemeyi öðreniyorlardý. Aklý ve
düþünceyi bir etmeye, doðru fikirleri
ortaya çýkarabilmeye, net ve kararlý
tavýrlar edinebilmeye yelteniyorlardý.
Gerçi buz üstüne yeni çýkan insanlar
gibi yalpalayýp, düþüp kalkarak,
tecrübelerine sahip oluyorlardý. Ama
bu zorlu iþi, onun kitaplarýyla ve
söylemleriyle yapabiliyorlardý.
O... O yaþamayý nasýl mý
baþarýyordu? Þefkat ile baþarýyordu.
Ve aþký ile zorluklarý küçültüp un ufak
ediyordu. Çünkü o, þu dünyada,
mikrokozmozda nefes alýp yaþayan
ender aþýklardan biriydi. Aþkla
yaþýyordu. Aþka baðlanan her insan
gibi dünyanýn çamurunu da balçýðýný
da, dikenini kuraðýný da iki gözünden
akan güzellikle sývayan insanlardandý.
Yaþamý zorlayan, yüreðini daðlatan
“En Kötü” hiçbir zaman onu ele
geçiremedi. Her zaman her olayýn
31
içinde bir espri ve güzellik buluverirdi.
Aþk mutluluk vaadiyle bazý insanlarý
hüsranla yüz yüze býrakýrken... Onun
yüreðini mutluluðun gerçek yüzüyle
aydýnlatmýþtý. Eþinin sýcak ilgisi, kývrak
zekâsý ve zevkli sürprizleri sayesinde
gerçek bir güzellik dünyasýnda
yaþýyordu. Ýkinci bahara üç kala
birbirleriyle karþýlaþmýþlardý.
Yüreklerine köz gibi düþen aþk ateþi ilk
günlerin harýyla ikisini de mecnuna
döndürmüþtü.
O aþkýný þiirlere döker olmuþtu. Eþi
ise tüm yeteneklerini, tecrübelerini,
yaþam sevincini onun uðruna birleþtirip,
onun önüne koymuþtu. Öyle ki, eþinin
ona saðladýðý huzur, rahatlýk, sevinç
ve heyecan; þiirine, kalemine görülür
bir farklýlýk katýyordu. Kendini
sýnýrlayan her þeyden kurtuluyordu.
Eþinin alâkasý, eþine duyduðu apansýz
aþk, onu sýnýrlarýn ötesine taþýracak
fikirlerin, cümlelerin babasý yapýyordu.
Yazýyor, çiziyor, anlatýyordu. Okuyanlar,
dinleyenler, onunla teþrik-i mesaide
bulunanlarýn yaþamlarýna da yansýyan
sýnýrsýz bir özgürlük müjdesi, tinselliðin
en üstün katmanlarýna ulaþtýrýyordu.
O aþkýn adamýydý. Aþkýn koynunda
gözlerini açmýþtý... aþkýn sütüyle
fikirlerini büyütmüþ, aþkýn kýlýcýyla
kalemini yontmuþtu... Aþk onunla aþk
olduðunu anlamýþtý. Bu denli dolup
dolup taþmayý, aþk onunla yaþamýþtý.
Aþk da bütün güzelliðini, hoþluðunu
onlarýn yaþamýna sýnýrsýzca salýyordu.
Huzur, mutluluk ve karþýlýklý etkileþim
onu da eþini de örnek baþarýlarýnýn
mimarý yapmýþtý... ancak bir gerçek
vardý; her eve mutlak giren, her insanýn
mutlak karþýsýna çýkan, gönülleri
varlýðýyla daðlayan hasret geldi çattý.
Sevgi Dünyasý
32
Onlar artýk birbirlerini göremez,
birbirlerine dokunamaz oldular.
O günden sonra bir bulut, kara
bir bulut indi her þeye... hiçbir þeyin
tadý tuzu kalmadý. Onun, aþkýn
büyüttüðü adamýn gönlü, suyu çekilmiþ
deðirmen gibi takýr tukur sesler
çýkartarak çalýþýyordu.
***
Okunan metnin en can alýcý
noktasýnda bir delege “Olmaz böyle
þey.” diye itiraz etti. Hep bir aðýzdan:
“Neden ?” diye sordular. Ýtiraz eden
“Hadi, size davetiye çýkartýyorum. Gelin
nedenini tartýþalým. Bu konunun
nedenine, niçinine açýklýk getirelim.”
dedi. Öneri kabul edildi.
Bu toplantý, dünyada küreselleþme
karþýtlarýnýn feryatlarý arasýnda,
Ortadoðu'da haksýzca atýlan bombalarýn
yok etmeyi baþaramadýðý, gönüllerdeki
saðduyunun bekçiliðinde yapýlýyordu...
o kadar. Bilinen güvenlik önlemlerinden
hiçbiri kullanýlmamýþtý. Olaðanüstü bir
ferahlýk, demokratik bir ortam içinde
geçiyordu. Mecburen elden ayaktan
uzak bir yer seçilmiþti. Bütün
delegelerin ortak yaþam alaný olan
ormanýn içinde, insan ayaðý deðmemiþ
bir yöresinde yapýlmýþtý. La Fontaine
ve Beydeba da toplantýnýn þeref
üyesiydiler. Ýkisi de toplantýnýn seyrine
karýþmamaya söz vermiþlerdi. Çünkü
tartýþma insan sesine ve fikirlerine
kapatýlmýþtý. Ama asýrlar boyu
insanlarýn üstesinden gelemedikleri, bir
türlü týlsýmýný çözemedikleri bir konuyu
ele almýþlardý... Aþký, hayvan
olduklarýna aldýrmadan bütün delegeler,
kendi yaþam tecrübelerini, his
dünyalarýný, Fable ciddiyetinde ortaya
koyarak, herkese katkýda bulunmak
istiyorlardý. Bu nedenle daha doðal,
ham ve bakir dünyaya uyumlu bir birey
o l a b i l i y o r l a r d ý . Ti n s e l a c ý l a r
yaþamýyorlardý. Aþk ile aþýk atmaya
yeltenmiyorlardý. Hayvanlar aþkýn
sunduðuna boyun eðebilmeyi içgüdüsel
bir yasa olarak kabul edebiliyorlardý.
Ondan ( AÞK'tan ) yoksun kaldýklarý
zaman acý çekmek yerine, onun
yaþamlarýna býraktýðý tatla, kalanýna
devam edebiliyorlardý. Aþk, acýsýyla
gönüllerinde gerçek yerini buluyordu.
Aþk tutkuydu. Ýnsanlarýn yüreklerini
ateþ gibi daðlýyordu. Yücelerde nefes
almak, büyümek, her yana her köþeye
heyecanýný mutluluðunu salýp, orada iz
býrakmaktý. Ne yazýk ki, aþk ayrýlýkta
Aþk'tý. Aþk aslýnda maþuka hasret
çekince insanlara aþk olduðunu
anlatabiliyordu. Ya da insanlar öyle
algýlýyorlardý.
Bülbül gözyaþlarý ile okuduðu
öyküyü kütük üstüne koydu. “Ben
öykünün sonunu doðru bulmuyorum.
Her zaman aþk olur belki... ancak aþk,
bir pranga olursa aþka!.. orada aþk
yoktur. Aþk'ýn yapýsýnda özgürlük
vardýr. Aþký öyle içinde duyarsýn ki,
bütün düþüncelerine ve duygularýna o
zamana kadar bilmediðin bir güzellik
iner. Kendinden, kendi tutkularýndan
kurtulursun. Ýnsanlar da bir kez tanýþa
görsün, artýk aþkýn gözü, kulaðý, eli
olur... aþýk olan insana artýk baþkalarý
pranga vuramaz, özgürlüðünü elinden
alamaz. Eðer alýrsa, o duygu gerçek
AÞK'tan sevgiden nasiplenmemiþtir.
Sadece tutkunun duygulara yoðun
baskýsýndan baþka bir þey
deðildir.”Bülbül, konuþmasýný bitirince,
Yabankazý ayaða kalktý. “Ben de
Sevgi Dünyasý
Bülbül'ün sözlerine katýlýyorum.
Öyküde aþk gerçeðinden çarpýtýlmýþ.
Örnek: benim türümde sadakat olmazsa
aþk olmaz... Bir kere sevdin mi iliklerine
kadar sevdiðinin olursun. Suda onunla
yüzersin, havada onunla kanat çýrparsýn.
Bir gün bu dünyadan göçerse, sen ondan
göçmezsin ki... Gönül onunla çarparsa
hasrete yatar mý duygularýn!?” diye
sadakatin ve aþkýn sürekliliðine
deðinmiþti. Kartal ve Kurbaða da söz
hakký isteyip aþkýn yaþamlarýndaki
etkilerine anlatmýþlardý.
Kartal, Aþk'ýn sýnýrsýz bir güçle
kendini biçimlendirdiðini onunla
tanýþtýktan sonra korkusuzluðun
koruyuculuðunda rahat nefes aldýðýný
söyledi Kurbaða “Beni çok
beðenmezsiniz, biliyorum. Olsun, ben
aþk'la romantizmi ve sanat, estetiði
keþfettim. Aþýk olduðumda sesime
raðmen sazlýklarda duygularýmý
þarkýlara dökebildim. Serenadýmý
kendim seslendirdim. Alkýþ
beklemeden, onay istemeden... Bana
bunu Aþk öðretti..”
Konuþmalar sürdü gitti. Sonunda
ortaya çýkan gerçekler kaleme alýndý,
toplantý tutanaklarýna geçirildi.
Böylece aþkta, insanlarýn ýskaladýðý
çok önemli unsurlarýn ortaya çýktýðýna
kanaat getirdiler. Herkesin hemfikir
olduðu en önemli husus; aþkýn insanýn
da hayvanýn da yaþamýnýn dönüm
noktasý olduðuydu. Aþký tadan, artýk
eski benliðinden yýlanýn kabuðunu
býrakmasý gibi çýkýyordu. Görüþ, duyuþ,
ve yaþamý kavrayýþ bilinci geniþliyordu.
Toplumsal sýnýrlamalar bir bir ortadan
kalkýp, duygularýn coþkunluðunda
ruhsal bir özgürlüðe ulaþýyordu... Bu
33
anafikir ise hayvansal içgüdülerinin
emrine kendini vermiþ delegeler
sayesinde olmuþtu... olmuþtur. Çünkü
insanlarýn, onlarýn ruhsal dalgalanmalar
yaþadýklarýný bilememek gibi bir
özürleri mevcut...
Hayvanlar toplantýsýna sebep olan
öykünün sonu þöyle noktalanýyordu:
“Günler geçtikçe hasretin yangýný
yalnýzlýðýn soluðuyla soðumaya,
küllenmeye baþladý... ya da onun
yaþamýna þahit olanlar öyle sandýlar.
Aþk onun yüreðini hiçbir zaman terk
etmemiþti. Ancak yalnýzlýk yoðun bir
sis gibi yaþamýna inmeye baþlamýþtý.
Gün geldi bir de baktý yanýnda biri
var. Aþýðý gibi deðil can yoldaþý gibi
yer bulmuþ, kabul görmüþtü yüreðinden.
Hayat daha bir yaþanýlýr olmuþtu.
Ama.....
Artýk yazýp çizen o deðildi.
Konferanslara çaðýrýlan kitlelere
nefesiyle fikirleriyle can veren insan
sanki gitmiþti. Olaylar farklý
geliþiyordu. Onlar için zaman farklý
geçiyordu. Seyahatlere çýkýyorlardý.
Günleri konser ve sergilerle süslendi.
Geziler, görsel etkinlikler ikisinde de
tiryakilik yarattý. Artýk zaman onu,
zevkini paylaþarak yaþayan iki insandan
biri yapmýþtý. Bu iliþki ender bulunan
antik mefruþatla döþenmiþ, girer girmez
güzellik çaðrýþtýran bir salonun bir
köþesinde büyükçe saksýnýn içine
sýkýþmýþ koca çýnar gibi bir ömre
mahkum edilmiþti.'
'Sizce de kendini tekrarlaya
tekrarlaya tüketen bu yaþam, aþkýn
gülen yüzüne hiç benziyor mu?
34
Sevgi Dünyasý
IÞIÐIN HAZÝNESÝ
"The Fireside of Treasury of Light" kitabýndan
Çeviren: Nelda Bayraktar
Bu yazý dizisi bazýlarýnca Altýn Çað, Kova Çaðý, Milenyum diye de nitelendirilen New
Age yazarlarýna ait önemli ve anlamlý kitaplarýn çok kýsa özetlerini içermektedir.
Bu Kitaplar insanlarýn hayatlarýný deðiþtirebilmiþ, toplumu etkileyebilmiþ dahasý
düþüncelerimizi yeni ve heyecanlý istikametlere yönlendirebilmiþtir.
Yazarlar, düþünce adamlarý, þairler, spiritüel üstatlar, hümanist psikologlar, devrimciler
ve Þamanlar bu dizide Yeni Çað'ýn birbirinden farklý ve çeþitli düþünce unsurlarýný ortaya
koymaktadýrlar.
Sevgi Dünyasý
Geçen ay Öte Alemde Büyük Konsül
önüne çýkan ruhlarýn orada büyük bir
varlýðýn mevcudiyetini hissettikleriyle
ilgili deneyimlerini anlatmaya
baþlamýþtýk. Konumuza kaldýðýmýz
yerden devam ediyoruz:
Dr. N: Rehberiniz ve arkadaþlarýnýzla
varlýðýn hissettiðiniz Yüce Varlýkla ilgili
konuþtuðunuzda neler söylediler ve
neler hissettiler?
S: Büyük Varlýk diye düþündüðümüz
gücün bir parçasý olduðunu...
bilmiyorum...oldukça yoðun fakat
yumuþak, güçlü...nazik....o bir nefes,
bir fýsýltý...bir ses....çok saf...
Dr.N: (Sujenin alnýna elimi koyarak)
Chinera bu düþünce fragmanlarý ile bir
süre kal. Onlarla sesin olduðu yere
varýncaya kadar yüz adeta. (Þimdi ben
de fýsýltýyla konuþarak) Bu ses sence
bir ýþýk enerjisi tarafýndan mý
yaratýlýyor?
S: Hayýr, bu ses ýþýðý ve enerjiyi
yaratýyor.
Dr.N: Güç sarfetmeden yüzüyor gibi
bu sesin olduðu yere doðru git, sesin
kaynaðýna...ÞÝMDÝ NE GÖRÜYOR
VE NE ÝÞÝTÝYORSUN?
S: Tam ucundayým...Yapamýyorum...
Dr. N: (yüksek sesle) DEVAM ET
CHINERA
S: (Sessizce, büyük zorlukla) Ben ve
arkadaþlarým...Tüm zihnimizi bu sesle
birleþtirdiðimizde zihinlerimizde
resimler beliriyor...onlar geometrik
þekiller... (duruyor)
Dr. N: (þimdi yavaþça konuþarak
Biraz daha ileri..hemen yanýna... orada
ne var?
S: Ben....sesin bu yapýyý
35
tuttuðunu...ve ona hareket verdiðini...
her þeyi yarattýðýný görüyorum. Devamlý
yankýlanan bir zil sesi gibi.... sonra
yüksek tonda mýrýldanýr gibi... (duruyor)
Dr.N: Biraz daha yaklaþ Chinera,
son bir gayret.... neyin ekosu bu?
S: (derin bir iç çekiþ)...Bir
annenin....yüreði sevgi dolu...çocuðuna
þarký söyleyen....
Chinera’dan daha fazla bilgi
alabilmek için onu zorlamak
zorundaydým. Onun gibi bir sujeyle
belki de bir daha hiç karþýlaþmayabilirdim. Onun gibi ileri sujeler
Büyükler Konsülü’nün dünyaya gelen
ruhlarýn kavrayýþýnýn çok ötesindeki bir
derin gerçekliðin içinde varolduðunu
belirttiler.
Pek çok sujem için Büyük Varlýk’ý;
dengeleyen, konsül üyelerinin büyük
dikkatini daha aþaðýdaki ruhlarýn
dikkatleri ile uyumlu hale getiren varlýk
olarak görmektedir. Bu etki konsül
üyelerinin senkronize edilmiþ enerji ile
nefes alýp vermesini saðlamaktadýr.
Sujelerimden pek azý rehberlik
eðitiminin bir parçasý olarak konsül
üyesi olma þansýný elde etmiþ olanlardýr.
Onlara bu deneyimin nasýl bir þey
olduðunu sorduðumda bana aþaðýdaki
yanýtý verdiler:
“Önümdeki ruhun içine
giriyormuþum gibi hissettim kendimi.
Bu empatiden daha büyük bir þeydi.
Onlarýn çarýklarýný tam olarak giymek
gibi bir þeydi bu. O Büyük Varlýk
karþýmýzdaki ruhun o anda hissettiði
her þeyi hissetmenizi saðlýyordu. Ondan
çýkan ýþýk konsül üyelerinin her birine
dokunmaktaydý.”
Ayný Büyük Varlýk bir konsülden
diðerine mi gitmekteydi. Yoksa birden
36
Sevgi Dünyasý
fazla varlýk mý vardý? Bu sorularýn
yanýtýný elbet ki veremiyorum. Þayet
kâinatýmýzdaki diðer dünyalarýn
konsüllere ihtiyaç duyan ruhlarý ve
onlarý idare edecek rehberlere ihtiyacý
varsa bu, onlarýn görevinin
kavrayýþýmýzýn ötesinde olduðunu bize
gösterir.
Çok ileri ruhlarýn aksine, (Olay
44)’deki gibi, sujelerimin çoðu konsül
üyelerinin hata yapabilir olduklarýný
fark edememektedir. Konsül üyeleri
onlarýn spiritüel vizyonlarýnda doðrudan
karþýlaþtýklarý en yüksek otoritedir.
Bazen öyle zamanlar olur ki hipnoz
seanslarým esnasýnda sujelerim konsül
toplantýlarýnýn bittiðini ve çýkmaya hazýr
olduklarýný söylerler. Bu büyük bir andýr
çünkü elde ettikleriyle kendi ruh
gruplarýna döneceklerdir. Benim de
onlardan öðrendiklerim sayesinde
onlarýn bugünkü hayatlarýný
þekillendirecek ipuçlarý çýkacaktýr.
Ruhlarýn konsül üyelerinin
huzurunda deðerlendirilmesi ilâhi
baðýþlayýcýlýðýn en güzel örneðidir.
Büyükler hem sorgulama hem de þefkat
içeren bir forum yaparlar ve ruhun
güvenini gelecekte baþarmasýný
istedikleri konuda onu yönlendirebilmek
amacýyla kazanmaya çalýþýrlar. Konsül
toplantýsýndan çýkmak üzere olan bir
sujem þunlarý söylemiþti:
“Konsül üyelerinin benimle iþleri
bittiðinde yanlýþlarýmdan daha çok
yaptýðým doðrularýn neler olduðunu
bana anlattýklarýný hatýrlýyorum. Konsül,
rehberimle birlikte performansýmý
ilgilendiren kritik toplantýlar yaptýðýmý
biliyor. Bana asla üstünlük taslamýyorlar
fakat biliyorum ki onlarýn iþinin bir
bölümü de benim beklentilerimi
yükseltmek. Konsül bende büyük þeyler
gördüðünü söylüyor. Oradan çýktýðýmda
tüm þüphelerimin daðýldýðýný ve
temizlendiðimi hissediyorum.”
Ýnsanlar bana sujelerimin konsül
üyeleriyle yaptýklarý toplantýda veya
dýþýnda piþmanlýk duyup duymadýklarýný
soruyorlar. Pek tabi ki duyuyorlar fakat
yanlýþ yapmak karmik borçlarýn
ödenmesi için yeni bir beden seçmek
demektir. Ruhlar bu seçim sürecinde
direkt olarak rol alýyorlar çünkü bunu
onlar istiyor. Karmanýn adalet ile ilgisi
olsa da özü cezalandýrýcý deðildir.
Bana sorulan bir diðer soru da vahþi
eylemlere karýþmýþ olan ruhlarýn yine
de tatlýlýk ve ýþýkla mý karþýlanýyor
olmasýdýr. Konsül toplantýlarýný
sýkýntýyla terk eden çok az sujem
olmuþtur. Kendilerini daha iyi ifade
edemediklerinden dolayý hayýflandýklarýný belirtmiþlerdir. Genç,
isyankâr ruhlarla ilgili seanslarým da
oldu elbet ki. Bu ruhlar büyükler
konsülünün önünde sanki savaþýyormuþ
izlenimini vermiþlerdir bana. Aþaðýdaki
konuþma bunun en güzel örneðidir:
“Her þeyi bilenlerin karþýsýnda
kendimi kötü hissediyorum. Onlar
içimdeki pislikleri dýþarýya vurmamý
istiyorlar. Biliyorum pek çok hata
yaptým fakat beni dünyaya gönderenler
onlar. Ben dünyadan þikayet ettiðimde
beni anlamýyorlar. Sürekli bilgi almak
için yapýþýyorlar bana. Yaþam riskler
almanýzý ister diyorum onlara. Bana
tevazudan söz ediyorlar. Onlara
‘Burada rahat koltuðunuzda oturup
bunlarý söylemek sizin için kolay ama
ben bir savaþýn içindeyim ve savaþmak
zorundayým’ diyorum.”
Devamý 48.nci sayfada.
Sevgi Dünyasý
37
NE LÂZIM TATAVLA’DA BAKKAL DÜKKANI
Yazan: Buhran Yentürk
Sayfa adedi: 152
Tatavla, Rumca ahýr anlamý
t a þ ý y o r. A n c a k g i d e r e k
Türkçeleþip atlarýn týmar da
edildiði ve barýndýrýldýðý yerlere
“ A t Ta v l a s ý ” d e n m e y e
baþlanmýþtýr.
Kitabýn ismine de konu olan
Tatavla ise Osmanlý döneminde
eski Kasýmpaþa, Dolapdere,
Feriköy ve Sinemköy ve
mezarlýklarla çevrili etekleri ile
sýnýrlanan bölgeye verilen
isimdir.
Kanuni Döneminde
K a s ý m p a þ a Te r s a n e s i n d e
çalýþtýrýlan iþçilerin ve ailelerin
ikâmet ettiði bir semt. Bugünkü
Kurtuluþ Semti.
Tatavla’dan Kurtuluþ Semtine
kadar geçen süre içinde, söz
konusu yörenin belgesel niteliði
taþýyan önemli olaylarý tarihsel
bir dizinin içinde sýralanmýþtýr.
Ayný zamanda yine o dönemden
bugüne kadar varlýðýný, her þeye
raðmen sürdürmeyi baþarmýþ
binalar, sokaklar hattâ kaldýrým
taþlarý... bu binalarýn semt sakinlerine verdiði hizmet zenginliði... savaþýn getirdiði
yokluk yýllarý... ve gezginlerin, hattâ oryantalistlerin gözlemleriyle zenginleþen
bir anlatým yazarýn akýcý diliyle zevkle okunacak bir konu bütünlüðüne ulaþmýþ.
Bu nedenle kitap, yazarýnýn anýlarýyla iç içe geçmiþ bir semt tarihi ile o dönemin
de sosyolojik yaþamýndaki canlýlýk dinginlik ve bugünün Kurtuluþ’unu birarada
ve hikâye akýcýlýðýyla ele alýnmýþ. Kitabýn son sayfalarýnda ise Kurtuluþ’un þimdiki
panoramasý, yaþamda sýkýþan canlýlýðýn nedenleri ve antropolojik bir dizilimini
de bulabilirsiniz.
17
38
Sevgi Dünyasý
DEDÝKODULU SOHBET
Zehra Ýskender
Yaptýðýmýz bütün konuþmalarýn,
toplantýlarýn ve sohbetlerin her zaman
bir amacý vardýr. Bu, fark edilmese
ya da bilinçli olarak sürdürülmese de
hiçbir insan amaçsýzca konuþmaz.
Günübirlik yaptýðýmýz, yakýnlarýmýzla
ya da iþ iliþkisi içinde olduðumuz
insanlarla veya okulda öðretmenler,
sýra arkadaþlarýmýz, öðrencilerimizle
aramýzda geçen her konuþmanýn bir
amacý yok mudur? Nerede yapýlýrsa
yapýlsýn, konuþmalarýn içeriði ne
olursa olsun, amacýn her zaman tek
olduðunu fark ederiz. Kalabalýk bir
insan gurubu üstünde bir araþtýrma
yapacak olsak, alacaðýmýz yanýtlarýn
Sevgi Dünyasý
ayný kavram üstünde birleþtiðini
görürüz. Bu kavram doðrudur. Ýþin
doðrusunu bulmak, anlamak hep
birlikte söz konusu olan durum, teori,
kavram üzerinde doðru olan hakkýnda
bilgilenmektir. Çünkü yaþamýmýzý
daha kolaylaþtýrmamýz, yenilikleri
kolayca kabullenebilmemiz, hattâ iyi
ve kalýcý dostluklar kurabilmemiz için
bile doðru bilgilenmemiz gerekir. Hiç
tanýmadýðýmýz bir insan hakkýnda
hiçbir þey bilmiyorsak geliþigüzel bir
iliþkinin içinde kendimizi buluruz.
Diðer konularda almamýz gereken
doðru bilgilere ulaþacaðýmýz
dokümanlara, bilirkiþilere kitaplara
kolayca ve tehlikesizce
ulaþabildiðimiz halde bir insaný
anlayýp onunla dost olabileceðimiz
bilgileri elde etmek için hiçbir kaynak
bulamayýz. Zaten böyle bir araþtýrma
etik deðerlerimize de ters düþer.
Çünkü bunu açýkça yapmak o kiþinin
kulaðýna gittiðinde rahatsýz edici bir
hal alýr. Sanýrým bunu hiçbirimiz göze
alamayýz.
Ancak buna raðmen insan
iliþkilerinde ne yazýk ki hep bu yolu
takip ederiz. Bu yolu tatbik ettiðimizi
fark etmeden üstelik... Hani ikili, üçlü,
beþli havadan sudan sohbet edip fikir
alýþveriþinde (!)bulunduðumuz, hoþ
vakitler geçirdiðimiz anlarýmýz vardýr
ya! Bu sohbetler bizim için en geçerli
kaynak olur ne yazýk ki... Ayrýca bu
sohbetler, zevkli konuþmalara
bürünmüþ dedikodu yumaðýndan
baþka bir þey deðildir. Dedikodulu
sohbetlerin ortak bir özelliði vardýr.
39
Orada bulunmayan birinin tenkidi
üstünedir. Bu tenkit öyle acýmasýzca
yapýlýr ki, o kiþinin iyi taraflarý,
yetenekleri, güzellikleri sanki hiç
yokmuþ gibi ele alýnýr. Böyle bir
dedikodunun tuhaf da bir gücü vardýr;
dedikodu yapanlarýn hemen hepsi
kendilerini olduklarýndan daha iyi,
yetenekli, verimli düþünür. O kiþi
yerilirken aðýzdan çýkan her yerginin
aksine, bilincini kurcalayarak kendi
yaptýðý iyi þeylerini, yeteneklerini
çekip çýkarmaya yeltenir. Baþarýrlar
da... Çünkü her insanýn yapabildiði
az çok iyi ve güzel çalýþmalarý vardýr.
Tenkitle yerden yere vurduklarý
insanýn da iyi ve güzel yanlarýnýn
olduðunu düþünemezler. Bu nedenle
sohbet sonunda her birey kendini hiç
olmadýðý kadar dürüst ve iyi hisseder.
Bu tarz dedikodu aðýrlýklý
sohbetlerde alýnan bilgiler gerçeði
yansýtmadýðý için bize yanlýþ kanýlar
kazandýrmýþtýr. Bu yanlýþ kanýlara
kapýlýp belki de ömür boyu aradýðýmýz
uyumlu ve güzel bir dostluðu, iliþkiyi
kaçýrabiliriz de...
En doðrusu eðer yeni bir insanla
tanýþmýþsanýz, samimiyeti zamana
býrakarak, onunla birebir ve tarafsýz
bir iletiþim kurabilirsiniz. Böylece
onu olduðu gibi tanýyýp, arkadaþ olup
olamayacaðýnýzý anlarsýnýz.
Böylesi daha dürüst hareket
etmemize, daha tarafsýz bilgilenip
iletiþim kurarak yaþamamýza neden
olur.
40
Sevgi Dünyasý
Dil Üzerine
Uður Uzunhekim
Dil adýndaki organýmýzýn marifetleri,
getirileri ve götürülerini ömrümüz
boyunca yaþayýp, görüp, son nefesimize
kadar da kullanmamýza raðmen, dil ile
ilgili ayrýntýlarý bu yazýda sizlere "DÝLE
GETÝRMEK" istedim. Baþta gelen
görevlerinden biri olan tad alma
fonksiyonu bile nelerle sonuçlanýr.
Lezzetli bir yemek, tatlý, alkollü içki,
meþrubat vs. gibi þeylerin aþýrý dozda
alýnmasýnýn vücudumuza verdiði zarar
ve bunun sonunda karþýlaþtýðýmýz
hastalýklar, tedavileri, ameliyatlar, ilaçlar
ve nihayet dikkat edilmediði takdirde
ölümlere neden olabilen ani veya yavaþ
yavaþ neticesini kötü sonuçlara
baðlayan ölümcül hastalýklar. Bunlarýn
hepsinin çýkýþ noktasý o tad alma
duygusunun frenlenememesinden ileri
gelmektedir. Geçelim tad alma
duygusunu ve devam edelim. Ýkinci ana
fonksiyonu insanlarýn konuþmasýný
saðlayan bir organýmýz oluþudur.
Konuþma 2 yaþýndan baþlayýp ömür
sonuna kadar devam eder. Bu dil ana
dili, yabancý dil, meslek dili vs. ve hatta
mecazi anlamda ayný dili konuþmak
yani diyalog kurmalara kadar gider. Bir
de unutmadan araya girelim "küçük
dil"imiz de mevcuttur. Bunun görevleri
de nefes almaktan tutun týbbi olarak
birçok fonksiyonlarý içerir.
Konuþtuðumuz dilin gerek kendi
dilimizde ve gerekse yabancý dillerdeki
çeþitli anlamlarýný içeren yüzlerce
sözlük vardýr. Dil hakimiyeti diye
birþey mutlaka duymuþsunuzdur. Bunun
anlamý kelimeleri yerinde kullanmak,
icabýnda karþý tarafý büyüleyecek þekilde
dil oyunlarý yapmaktan tutun, tersini
yani ilgisiz bir þekilde yaparsanýz
geveze, boþboðaz, palavracý vs. gibi
sýfatlarý sizlere yakýþtýran insanlarla
dolar çevreniz.
Biraz evvel küçük dilden
bahsederken unuttuðum bir nokta da,
hayretler içinde kaldýðýmýz durumlarda
"Küçük dilimi yuttum (veya:
yutuyordum)" deriz. Olumsuz þekilde
iþler yaptýðýmýz zaman "Dillere
düþtüm" deriz. Dil tutukluðu sadece
kekemeler için deðil, tam aksine
derdimizi heyecanlandýðýmýz ve
moralsiz olduðumuz zaman
kafamýzdaki düþünceleri istediðimizi
anlatamadýðýmýz zaman kullandýðýmýz
bir deyimdir. Okullarda dil bilgisi diye
bir ders olduðunu hepimiz çok iyi
hatýrlarýz. Dilin Fakültesi bile vardýr.
Dil ve Tarih Coðrafya Fakültesi gibi.
Büyük ve yapýlmasý çok zor bir iþi
anlatýrsak "Dile kolay" deriz veya da
Sevgi Dünyasý
genelde palavracý kimseler için
kullandýðýmýz "Dille (lafla) peynir
gemisi yürümez" gibi deyimleri
oldukça sýk kullanýrýz. Birisini veya
birilerini ikna etmek için "Dökmediðim
dil kalmadý" deriz. Gerek sýnavlarda,
gerek ilk sevgiliyle buluþmalar ve
gerekse böylesi birçok durumda daha
önceden ne yaparým, neler anlatabilirim
diye kara kara günlerce veya saatlerce
düþünürken, olay anýnda "Birden dilim
çözüldü" sanki içimdeki veya
düþündüðüm herþeyi rahatça
anlatabildim deriz. Tabii bu esnada
"Dilim dolaþtý" terimine yer
vermeyecek þekilde olmasý gerek bu
dil çözülmesinin.
"Aðýzýndan çýkaný kulaðýn
duysun" deyiminde hernekadar dil
kelimesi geçmiyorsa da, aðýzdan sadece
ses ve nefes çýktýðýna göre, buradaki
aðýz dili ifade eder. Neden insanlara
"Baþýna ne gelirse dilinden gelir"
derler, iþte o aðýzdan dil yoluyla çýkan
kelime ve cümlelerden ötürü. Dili
telaffuz etmek de ayrý bir beceridir. Bu
ana dilimiz dahil, konuþtuðumuz her
yabancý dil için geçerlidir. Dikkat edin
dilden çýkan kelimeyi yanlýþ anlamda
kullanmak deðil, en doðru ve düzgün
gerçek vurgulamalý þekilde kullanmak
telaffuza girer."Tatlý dil yýlaný
deliðinden çýkarýr" deyimi nerelerde
ne iþlere yarar, takdirini sizlere
býrakýyorum.
"Dillere destan" olmak ise her kula
nasib olan birþey deðildir. Buna layýk
olanlar ise eski bir tabirle "Dildade"
olurlar, yani sevgili, sevilen, çok
beðenilen anlamýnda.
Piþman olduðumuz bir konuþma
sonrasýnda "Dilim kopsaydý da
bunlarý söylemeseydim" deriz. Birþeyi
41
bir türlü dile getiremediðimiz zaman
"Dilim bir türlü varmadý"
söyleyemedim demez miyiz ?
"Tatlý dilli" olmak güzel bir
meziyettir. Sizinle beraber olanlar bu
tatlý dilinizi devamlý duymak,
neþelenmek, eðitilmek, bilgilerini sizin
kanalýnýzla iletmek ve fikir sahibi olmak
için can atarlar. Ama "Sivri dilli"
olanlardan ise insanlar ellerinden geldiði
kadar uzak durmaya gayret ederler.
Güzel þarký söyleyen birine, ayrýlýrken
aðzýnýza yani "dilinize saðlýk" deriz.
Ne güzel bir temennidir bu. Þayet
"Dilber" yani güzel, þuh, alýmlý
anlamýna gelen kelimenin de kökeninde
"dil" yatýyorsa, buna bir baðlantý olarak
"Dilberdudaðý" tatlýsýný da
ekleyebiliriz. Bu konuda pek emin
olmadýðýmý da belirtmek isterim
Dili iyi kullanmak, çeþitli baðlantýlar
yaparak güzel kelime oyunlarý ile karþý
tarafa kendinizi saatlerce dinletmek ve
hatta konuþmayý kestiðiniz zaman
devam etmenizi istemeleri de çok
olaðandýr. Kendisi çirkin olup,
yukarýdaki dil oyunlarýný bilen bir kadýn
erkeði, ve bir erkek de kadýný kendine
hayran býrakabilir. Her iki cinsin de
görünüþ olarak hiç çekici olmamasý bir
anda deðiþerek bambaþka bir dünyaya
götürür insanlarý. Hatta baþtan arkadaþ
olmaya, daha sonra niþanlanýp
evlenmelere kadar götürür. Zira
"Güzellik izafidir" (geçici, elinizde
olmadan meydana gelen, bir çaba
göstermeden oluþan) terimi de
yukarýdakileri çok güzel açýklayan bir
sözdür.
"Dilimin döndüðü kadar
anlattým" sözü yine o dönerek ve hatta
kývrýla kývrýla görevini yapan dilin
beceri derecesini gösterir. "Dilin kemiði
42
Sevgi Dünyasý
yoktur ama kemikleri büker" lafý,
dilimizin nelere kadir olduðunu gösterir.
Dil üzerine nice yazýlmýþ þiirler (her
dilde) ve bunlarýn üzerine yapýlmýþ
besteler vardýr. Bu besteler seneler hatta
asýrlarca "Dillerde dolaþýr". "Dilimi
eþek arýsý soksun" deyimini ne kadar
sýk kullanýrýz deðil mi ? Bu da dil için
söylenen bir nevi bedduadýr.
Þiirler, konuþmalar, konferanslar,
ders vermeler, ders almalar, seçim
konuþmalarý, propagandalar, iktidara
gelmeler, iktidardan düþmeler, dilden
çýkan üç beþ cümle ile ekonomilerin
altüst olmasý veya moral bulmasý hep
dil ile yapýlýr. Moral bozmalar, moral
kazandýrmalar da dilin
marifetlerindendir. Dillerden çýkan
kelimeler birçok iyi ve kötü neticelere
de sebep olur. Kavgalar, cinayetler,
diyaloglar, anlaþmalar, dostluklar,
seviþmeler, evlenmeler, boþanmalar hep
dilden çýkar.
Dilin balýðý bile vardýr. "Dil balýðý"
tavasý çok lezzetli olmaz mý ? Hiç
hoþlanmadýðýmýz ve arzu etmediðimiz
"Dilenmek veya dilencilik" de dil ile
yapýlýr ve bu iþleri yapanlarýn kötü bir
sýfata sahip olmalarýna sebep olur. Çok
hoþ bir tadý olan "Dil peyniri"ni de
unutmadan araya sýkýþtýralým mý ne
dersiniz ? Dil Arap dilinde "gönül"
anlamýnda kullanýlýr. "Dil yaresini
andýracak yare bulunmaz" sarkýsýnda
kullanýldýðý gibi. Birisine "Dilini
çýkartmak" (göstermek) hiç de iyi bir
eylem olmasa gerek. Aðzýyla veya diðer
bir deyimle "Diliyle kuþ tutsa" beni
ikna edemez sözünü çok kullandýðýmýzý
da hatýrlayalým. Ama o kiþiyle
karþýlaþtýðýmýz zaman "Diliyle beni
büyüledi, diline hayran oldum"
dediðimiz çok olmuþtur. "Dil
uzatmak" hiç de iyi bir huy deðildir.
Bunu yapanlar bir marifetmiþ gibi
devam eder ve fakat hayatta çok þey
kaybederler.
O sessiz, sakin adam "Bir anda
dilleniverdi" dediðimiz zaman, bunun
anlamýný bir anda aðzýnda birkaç dili
oluþuverdi anlamýnda algýlamazsýnýz
herhalde !
Birþeyi hatýrlama çabasýnda iken
"Dilimin ucunda" demez miyiz ?
Birþeyler söylerken tam istediðini
anlatamayanlar için "Dilinin altýnda
bir þey var" lafýný çok kullanýrýz. "Aðzý
var dili yok" sözü de kullandýðýmýz
dil ile ilgili terimlerden biridir. Hele
çok ayrýntýlý konuþana "Dil ebesi"
dediðimiz çok olmuþtur. "Dil
alýþkanlýðý"nýn hem iyi hem de kötü
yönleri vardýr. Ýyi dil alýþkanlýklarý
insanýn tatlý konuþmasýný temin eder.
Büyüklerimiz "Eline, diline ve
beline sahip olacaksýn" derken, her
üç organýn ne kadar þahsiyetimizde
önemli bir yer tuttuðunu anlatmak
istemiþler.
Ama yine de hepsine sahip olmaya
çalýþýrken yukarýda anlattýklarýmý her
an aklýnýzdan çýkarmayarak, en çok
dilinize sahip olmaya özen göstermenizi
önerir, hepinize tatlý dillerle dolu, güler
yüzlü bir yaþam geçirmenizi dilerim.
Dilinize sahip olabilmenin en büyük
yardýmcýsýnýn da "SABIR" olduðunu
unutmamayý aklýnýzdan çýkarmayýn.
Ben de dilin kemiði yok ki
durdurasýn, susturasýn misali aldým
baþýmý gidiyorum. Ama kýsacasý dilinizi
çok iyi kullanmanýzý da þiddetle
öneriyorum.
Daha fazla dilim dolaþmadan, yazýma
son veriyorum.
46
Sevgi Dünyasý
AKIL VE BÝLGÝ ÜZERÝNE
Akýl size seslendiði zaman ona kulak
verirseniz kurtuluþa erersiniz. Onun
söylediklerini iyi kullanýrsanýz silahlý biri
gibi olabilirsiniz. Çünkü Yaratan sizlere
Akýl’dan daha iyi bir yol gösterici, Akýl’dan
daha güçlü bir silah vermemiþtir. Akýl iç
benliðinize seslendiði zaman, Tutku’dan
korunmuþ olursunuz. Çünkü Akýl dikkatli
bir yönetici, sadýk bir yol gösterici ve bilgili
bir danýþmandýr. Öfke aydýnlýðýn içine düþen
karanlýksa, Akýl karanlýðýn içindeki
aydýnlýktýr. Akýllý olun ve býrakýn Akýl yol
gösterici olsun, içgüdü deðil.
Buna karþýn þunu da aklýnýzdan
çýkarmayýn ki, akýl sizin yanýnýzda olsa bile
bilginin yardýmýndan yoksunsa, eli kolu
baðlýdýr. Akýl, kan kardeþi bilgiden yoksunsa
yoksul bir ev gibidir ve akýldan yoksun bilgi
de savunmasýz bir eve benzer. Hatta sevgi,
adalet ve iyilik dahi yanlarýnda akýl yoksa
çok az yararlý olabilir.
Düþüme eylemi yaparak yargýlara
varamayan bilgili bir kimse, savaþ alanýnda
silahsýz olarak ilerleyen bir askere benzer.
Onun öfkesi toplumumuzun yaþam
kaynaðýný zehirler ve kendisi de temiz bir
su kabýnýn içine atýlmýþ öd aðacý daneleri
gibi olur.
Akýl ve öðrenim ruh ve beden gibidir.
Beden olmasa ruh esintili hoþ bir rüzgârdan
baþa bir þey deðildir. Can olmasa, beden
a n c a k d u y g u s u z b i r ç e r ç e v e d i r.
Öðrenimsiz Akýl sürülmemiþ tarlaya ya
da beslenmemiþ bedene benzer.
Pazar yerinde satýlan mallara
benzemez. Akýl, çünkü satýlan mallar
çoðaldýkça deðerlerinde düþme olur. Aklýn
deðeri ise, çoðalmasýyla yükselir. Ama eðer
Akýl Pazar yerinde satýþa sunulmuþ olsaydý,
onun gerçek deðerini anlayabilecek olanlar
sadece akýllý kimseler olurdu.
Budalalar budalalýktan, deliler de
delilikten baþka bir þey görmezler. Dün
budalanýn birine aramýzdaki budalalarý
saymasýný rica ettim. Adam gülümsedi ve
“bu oldukça güç bir iþ. Üstelik çok da zaman
alýr. Acaba akýllýlarý saysak daha iyi olmaz
mý?” dedi.
Kendi gerçek deðerinizi tanýyýn, o
zaman yok olmazsýnýz. Akýl ýþýðýnýz ve
Gerçeði gösteren þamandýranýzdýr. Akýl
yaþamýn kaynaðýdýr. Tanrý sizlere bilgiyi
vermiþtir. Ama bilginin ýþýðýyla sadece O’na
tapýnmanýzý deðil, ayný zamanda kendi
zayýflýk ve güçlülüðünüzü de tanýmanýzý
ister.
Eðer kendi gözünüze kaçmýþ olan tozu
seçemiyorsanýz, inanýn ki komþunuzdakine
de göremezsiniz.
Her gün bilincinizi yoklayýn ve
yanýlgýlarýnýzý düzeltin, eðer bu görevi
baþaramazsanýz sizin yaný baþýnýzda olan
Bilgi ve Akýl’a içten davranmamýþ
olursunuz.
Kendi kendinizin düþmanýymýþsýnýz gibi
dikkatli gözlerle izleyin kendinizi, çünkü
ilkin kendi tutkularýnýzý yönetmeyi ve
bilincinizin buyruklarýna uymayý
öðrenmedikçe kendinizi yönetebilmeyi
öðrenemezsiniz.
Bir zamanlar bilgili bir adamýn þöyle
dediðini duymuþtum. “Her kötülüðün bir
çaresi vardýr” budalalýk hariç. Dik kafalý bir
budalayý azarlamak ya da ahmaðýn birine
bir þey öðretmeye çabalamak suya yazý
yazmaya benzer. Ýsa, körün, sakatýn,
inmelinin ve cüzzamlýnýn dertlerine deva
oldu ama budalayý iyileþtiremedi.
“Bir soruyu her yanýndan irdeleyin. Böyle
yaparsanýz, inanýn ki nerede yanýlgýya
düþülmüþ olduðunu, hatanýn nereden giriþ
yapmýþ olduðunu bulursunuz.
“Evininiz giriþ kapýsý geniþse, arka
kapýnýn çok dar olmamasýna dikkat edin.”
“Elinden kaçýp gitmiþ bir fýrsatýn
ardýndan koþturan, fýrsatýn yaklaþtýðýný
görüp de karþýlamaya gitmeyene benzer.”
Tanrý kötülük yaratmaz. Yanýlgý ve
Yýkým’ýn tuzaklarýna karþý daima uyanýk ve
dikkatli olabilelim diye Akýl’ý ve Öðrenim’i
vermiþtir bize.
O kutsanmýþ kimselerdir ki Tanrý onlara
Akýl’ýn armaðanýný baðýþlamýþtýr.
(Halil Cibran/SÖZLER)
Sevgi Dünyasý
47
Gülmek Güzeldir
Hayatýmýz
Mizah
STRES ÝÇÝN DÝYET
Stres dereceniz nedir? Ýþte size fayda
saðlayacak bir stres mönüsü. Ýnanýn
bu bir diyetten daha fazla bir þey.
Kahvaltý:
Yarým greyfurt, bir bardak süt ve bir
büyük tost
Öðle yemeði:
1 tavuk göðüs ýzgara, 1 tabak
buharda piþmiþ ýspanak ve 1 fincan
bitki çayý yanýnda 1 adet kurabiye.
Ýkindi:
Kurabiye paketinde kalan tüm
kurabiyeler, 1 kg.lýk cevizli ve kirazlý
dondurma.
Akþam yemeði:
2 somun sarýmsaklý ekmek. 1 litrelik
Kola, bir büyük porsiyon mantarlý ve
peynirli pizza. Üstüne de 3 adet gofret.
Þ u n l a r ý H a t ý r ý n ý z d a Tu t u n :
1- Diyet sodayý þekerleme ile
birlikte yerseniz, diyet sodanýn
kalorisi þekerlemenin içindeki
kalorileri yok eder.
2- Baþka biriyle yediðinizde þayet
ondan daha fazla yemezseniz,
kaloriler sayýlmaz.
3- Sýcak Çikolata, tost ve
Cheesecake gibi týbbi nedenlerle
yediðiniz gýdalar da sayýlmaz.
4- Etrafýnýzdaki herkesin
þiþmanlamasýna yardýmcý olursanýz
siz þiþman görünmezsiniz.
5- Ýsimleri gýdalarla ilgili olan
filmlerin de extra kalorisi yoktur.
Bunlar eðlencenin bir parçasýdýrlar
çünkü.
6- Kurabiye parçalarýnýn kalorileri
y o k t u r. K u r a b i y e l e r i h e r
kýrdýðýnýzda kalorileri de kýrýlýr.
7- Yemek hazýrlarken yaladýðýnýz
býçak, kaþýk gibi þeylerin de kalorisi
yoktur.
8- Ayný renk gýdalarýn benzer
kalorileri vardýr. Ispanak ve yeþil
fýstýklý dondurma ile mantar ve
patates püresi gibi...
9- Çikolatanýn rengi ise evrenseldir
ve her hangi bir gýdanýn rengi yerine
geçebilir.
10- Ayakta dururken tüketilen
gýdalarýn kalorisi yoktur. Bu
yerçekiminden ve kalori kütle
yoðunluðundan kaynaklanýr.
11- Baþkasýnýn tabaðýndan yediðiniz
hiçbir þeyin kalorisi yoktur çünkü
kaloriler doðrudan sahibine gider.
(Kalorilerin sahibine nasýl
yapýþtýðýný çok iyi biliriz)
Sevgi Dünyasý
48
IÞIÐIN HAZÝNESÝ
36.ncý sayfadan devam
Bu tarz geliþmemiþ ruhlar, konsül
üyesi olabilmek için ne büyük
savaþlarýn içinden geçmiþ olmak
zorunda kalýndýðýný henüz bilmiyorlar.
Bunun tam tersi bir konuþmayý ileri bir
ruh dünya enkarnasyonundan hemen
sonra yapýyor:
“Konsül üyeleriyle yaptýðým toplantý
sona erdiðinde büyükler ayaða kalktýlar
ve etrafýmý sardýlar. Kollarýný kaldýrdýlar
dev bir kuþ gibi beni kanatlarýyla
sardýlar. Bu, birliðin kanatlarýydý.”
Ruhlar bu toplantýlarda yaþadýklarý
duygularý aynen kendi ruh gruplarýna
da aktarýrlar. Bu nedenle Sükûnetin
Kanunu hakkýnda bir þeyler öðrenmek
hususunda hazýrlýksýz saydým kendimi.
Aþaðýdaki olay ruh gruplarýna kadar
etkisi devam eden zihnin özelliðine dair
hususlarýn yanýsýra benim konsül
üyeleriyle ilgili ruhlarý sorgulamamla
ilgilidir. Sujelerimin o anki realitelerinin
dýþýnda olan bazý konsül toplantýlarý
olmuþtur. Birçok þahsi ve spiritüel
nedenden dolayý sujelerim bu
konuþmalarýn
hepsini
hatýrlamamaktadýr. (Olay 45)’de suje
bana söylememesi gereken þeyi
bilmektedir. Diðer bazý sujeler ise bunu
niçin hatýrlayamadýklarýný
bilmediklerini söylemektedirler.
Gelecek Ay. (Olay 45) ile konumuza
devam edeceðiz.
Sevgi Dünyasý Abone Formu
Aylýk Dergi
Fiyatý: 2.500.000 TL
Adý, Soyadý
Adresi
Yýllýk Yurt Ýçi Abone bedeli: 30.000.000
Yýllýk Yurt Dýþý Abone bedeli: 35.000.000
: ..................................................................................
: ................................................................................
..................................................................................
Posta Kodu: ............ Ýlçe: ..................... Ýl: ....................................
Firma Adý: ................................. Vergi No: ...................................
Lütfen Kredi Kartý hesabýmdan alýnýz.
Kart No: ........... - ............ - ............ - ............
Son Kullanma tarihi: ......... / ..........
Ýmza
Abone bedelini 385999 No.lý Posta Çeki hesabýmýza veya Yapý Kredi Bankasý
Ýstanbul-Þaþkýnbakkal Þb. 1001516-4 No.lý hesabýmýza yatýrdýðýnýzý belgeleyen
dekontla birlikte bu kartý adresimize posta veya faks ile ulaþtýrýnýz.
SEVGÝ Yayýnlarý Tic. Ltd. Þti. P.K. 471, Beyoðlu, Ýstanbul
Tel: (0212) 252 85 85, (0212) 268 00 99, Faks: (0212) 270 22 52

Benzer belgeler

2004 Temmuz Sayı

2004 Temmuz Sayı sevgiye gel diyor. Çünkü sevgi olmayan yerde dertlere çare bulunmaz. Sevginin nurdan ayet oluþu çok güzel bir buluþ, çok doðru bir anlatýþtýr. Ve sevgi en büyük ibadettir. Aslýnda cennet de bir sev...

Detaylı