Sayı: 141•Kasım 2011 - Bilim ve Aklın Aydınlığında EĞİTİM

Transkript

Sayı: 141•Kasım 2011 - Bilim ve Aklın Aydınlığında EĞİTİM
KASIM 2011 - SAYI 141•
1•
• BİLİM ve AKLIN AYDINLIĞINDA EĞİTİM
•2
Bilim ve Aklın Aydınlığında
EĞİTİM
Aylık Eğitim Dergisi•ISSN-1302-5600
Yıl: 12•Sayı: 141•Kasım 2011
Sahibi
ÖMER DİNÇER (Mil­lî Eği­tim Ba­ka­nı)
•
Ge­nel Ya­yın Yö­net­me­ni
YUSUF ESENER
•
Ya­zı İş­le­ri Mü­dü­rü
ARİF BÜK ([email protected])
•
Ya­yın Ku­ru­lu
DİNÇER EŞİT­GİN ÇAĞRI GÜ­REL
ŞABAN ÖZÜ­DOĞ­RU AYSUN İL­DE­NİZ
HAKKI US­LU
•
Ta­sa­rım
HAKKI US­LU (hus­[email protected])
•
İle­ti­şim ve Ko­or­di­nas­yon
DİNÇER EŞİT­GİN (de­sit­[email protected])
•
Yö­ne­tim Mer­ke­zi
Ya­yım­lar Da­ire­si Baş­kan­lığı Tek­ni­ko­kul­lar/AN­KA­RA
http://ya­yim.meb.gov.tr e-pos­ta: baa­[email protected]
Tel: (0 312) 212 81 45 / 4188 Fax: (0 312) 212 81 48
•
Bas­kı
Dev­let Ki­tap­la­rı Döner Sermaye İşletmesi Mü­dür­lü­ğü
•
Abo­ne - Da­ğıtım
HALİL İBRAHİM KINACI
Tel: (0312) 866 22 01 / 246 Fax: (0 312) 866 22 72
Gön­de­ri­len eser ve ça­lış­ma­lar ya­yım­lan­sın ve­ya ya­yım­lan­
ma­sın, ia­de edil­mez. Ya­zı­la­rın içe­riğin­den ya­zar­la­rı so­rum­
İÇİNDEKİLER
ÇİZGİ•HAKKI USLU ............................................................ 2
GÖZLERİN GÖRECEK KARANLIKTA•ARİF BÜK ...................... 3
SANA ADANMIŞ NEFESLER•İRFAN COŞKUN ......................... 4
CENGİZ DAĞCI’DA DİL VE HAFIZA•İBRAHİM ŞAHİN .............. 6
EĞİTİM VE VERİMLİLİK•SEVGİN FETTAHOĞLU DEMİRCİ ....... 14
TOPLAM KALİTE YÖNETİMİ IŞIĞINDA OKULLARDA VERİMLİLİK
KÜLTÜRÜNÜN OLUŞTURULMASI•CİHAD ŞENTÜRK ............. 22
İLK VE ORTA ÖĞRETİMDE VERİMLİLİK KÜLTÜRÜ
HALİT SUİÇMEZ ................................................................. 30
EĞİTİMDE VERİMLİLİK UYGULAMALARINA İLİŞKİN BİR
DEĞERLENDİRME•ALİ HİKMET DEMİR .............................. 34
EĞİTİMDE VERİMLİLİK ÜZERİNE BİR BAKIŞ
YILDIRIM TÜRK ................................................................. 38
lu­dur. Ya­yın Ku­ru­lu ya­zı­lar üze­rin­de de­ğişik­lik ya­pa­bi­lir.
“Bi­lim ve Ak­lın Ay­dın­lığın­da Eği­tim” adı anıl­ma­dan alın­tı
ya­pı­la­maz. Mil­lî Eği­tim Ba­kan­lığı Ya­yım­lar Da­ire­si Baş­kan­
lığı­nın 22.12.2005 ta­rih ve 6088 sa­yı­lı olu­ru ile ba­sıl­mıştır.
Der­gi­mi­zin yıl­lık abo­ne be­de­li 20 TL (öğ­ret­men ve öğ­ren­ci­ler
YENİ LİSE FİZİK PROGRAMINDA BİYOLOJİ İLE İLGİLİ
ÖRNEKLER•TÜRKKAN GÜLYURDU .................................... 40
için 15 TL)’dir. Abo­ne be­de­li­nin Zi­ra­at Ban­ka­sı El­ma­dağ-An­
ka­ra Şu­be­sin­de­ki Dev­let Ki­tap­la­rı Dö­ner Ser­ma­ye­ İşletmesi
Mü­dür­lü­ğü­nün 2016676-5016 nu­ma­ra­lı he­sa­bı­na ya­tı­rı­la­rak
ÜSTÜN YETENEKLİLERİN EĞİTİMİ•HARUN SÖNMEZ ........... 43
mak­bu­zun ve açık ad­re­sin “Devlet Kitapları Döner Sermaye
İşletmesi Müdürlüğü Hasanoğlan-AN­KA­RA” ad­re­si­ne gön­de­
ril­me­si ge­rek­mek­te­dir.
Mil­lî Eği­tim Ba­kan­lığı Ya­yın­la­rı: 5694
Sü­re­li Ya­yın­lar Di­zi­si: 285
GÜNDEM ........................................................................... 46
KAPAK FOTOĞRAFI: DİNÇER EŞİTGİN
ÇİZGİ • Hakkı Uslu
GÖZLERİN GÖRECEK KARANLIKTA
ARİF BÜK
Hiçbir ize eğilmeden
İşaret ver ışığa
Buluştur gözlerini
Aynı budakta
Gökyüzü kokularını
Kalbinden soludukça
Yüreklere batan dikenleri
Gül dalına astıkça
Kokusunu alın terinin
Rüzgarlara saldıkça
Yalnız kalan ellerin
Üşüyen el aradıkça
İçindeki kuyudan
Yüzünü sel bastıkça
Diz çökmeyip acılara
Kesen sabır doldukça
Ruhunda sevdaların ateşini yaktıkça
Gözlerin görecek o zaman karanlıkta.
3•
• BİLİM ve AKLIN AYDINLIĞINDA EĞİTİM
SANA ADANMIŞ NEFESLER
İRFAN COŞKUN
MEB TTK Üyesi
Ararım seni uzun gecelerde
Issız ıraklarda
Gökyüzünün gözyaşı döktüğü
Matemli sevinçlerde
Hüznüm aşkımdandır
Gelincikleri demet yapıp duvağına taktığım
Buruk bir sevinç var içimde
Soğuk pınarlar akar gönül ırmağıma
Söndüremez ateşimi
Kara bulutlar arasından
Bir yol bulurum sana ulaşan
Sana adanmış nefeslerde
Sel olur akar hasretin
Bir ses çınlar kulaklarımda
Çok nefesler eskittim
Sana ulaşmak için
Yüzüne sürmek için yüzümü
Çok engeller kaldırdım
Unutma beni sonsuzluk diyarında
Sana ağlıyorum bilesin
•4
CENGİZ DAĞCI
[9 Mart 1919 •22 Eylül 2011]
“Türkçe isimlerini bilmediğim iki çiçek ektim üç yıl önceki karşıki çitin dibine. Çiçekçinin verdiği malûmata göre
Türk çiçekleriymiş. Türkiye’den getiriliyormuş. Yerden yarım metre kadar yüksek, eğreltileri hatırlatan koyu yeşil
yaprakları arasındaki dalların ucunda zurna biçiminde çiçekleri pembemsi kızıl bahçemin en güzel yerine ektim.
Geçen yılın yazı ilk kez çiçeklendiler. Çiçeğin ismini öğrenirim diye tanıdıklara sordum soruşturdum; bilen bir
kimse çıkmadı. Ama ismi önemsiz. Çiçekler Türk çiçeği; bu yetiyor bana. Yaz boyu her akşam suladım, üzerlerine eğilerek okşadım; okşarken akrabayız, kardeşiz diye fısıldadım bile çiçeklere. Geceleyin ayaz bastı; sıfırın
altında altı derece. Sabahleyin bahçeye çıktığımda çimlik, gümüşsü kırağı örtüsüyle örtülüydü güneş ışınlarında
dosdoğru Türk çiçeklerine yöneldim. Soğuğa dayanıklı olduklarını bilmeme rağmen, üzerlerini saman çöpleriyle
örttüm. Kimbilir, geceleyin ayaz basar belki gene. Ya da kar yağar. Üşümesinler benim Türk çiçeklerim.”
[Cengiz Dağcı’nın Hatıralarından...]
“Üç yıl evelsi karşıdaki isar tübüne türkçe adlarını bilmegen eki çeçek saçtım. Çeçek vergen adamnıñ aytkanına
köre, olar türk çeçekleri eken. Olarnı Türkiyeden ketirgenler. Yerden yarım metr yükseklikte yegreltilerni
hatırlatkan, koyu yeşil yaprakları arasındaki dallarnıñ ucunda pempe kibi kırmızı tüste olğan çeçeklerni
bağçamnıñ eñ güzel yerine saçtım. Keçken yılnıñ yazında olar çeçek açtılar. Bu çeçeklerniñ adını bilmek içün
tanışlarımdan soraştırdım, bilgen bir kimse tapılmadı. Olar türk çeçegi ve bu men içün yeterli edi. Yaz boyu
er akşam men olarnı suvardım, egilip olarnı ohşadım, atta akrabamız, kardaşmız dep çeçeklerge fısıldadım.
Geceleri ava suvudı, sıfırdan altı gradus aşağı. Sabadan bağçama çıkkanımda yeşil otlar üstü kümüş suv kibi
örtünen örtülgen edi ve men küneş ışıkları altında çeçeklerge taba adımladım. Suvuklarğa dayanıp olğanlarını
bilsemde, olarnı ep bir samannen orttüm. Kim bilsin, belki geceli daa da suvuk olur, ya da kar yağar. Üşümesin
menim türk çeçeklerim.”
[Kırım Türkçesine Aktaran: Hatice Kandım]
• BİLİM ve AKLIN AYDINLIĞINDA EĞİTİM
CENGİZ DAĞCI’DA
DİL VE HAFIZA
İBRAHİM ŞAHİN
Prof. Dr., Kırıkkale Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi
C
engiz Dağcı’yı kaybettik. Dağcı 1919 senesinde,
Kırım’ın Gurzuf şehrinde doğmuştu. Hayatı bir yandan Sovyet rejiminin insanlık dışı uygulamaları altında, diğer yandan İkinci Dünya Savaşı’nın ürettiği
acılar içinde geçti. Dağcı 1946 senesinde İngiltere’ye geçerek Londra’ya yerleşmişti ve 1956’dan itibaren daha çok
yaşadıklarının kaynaklık ettiği romanlar yazdı. Bu romanlar
Türkiye Türkçesi ile kaleme alınmıştı ve Türkiye’de Varlık
yayınları tarafından neşredildi. Dağcı hakkında konuşanlar
ve yazanlar, onun eserleri ile hayatı arasındaki bağlantıya
dikkat çekerken şüphesiz romancılığından çok biyografisine ve Dağcı’nın hayatı üzerinden Kırım Türklerinin yaşadıklarına dikkat çekerler. Dağcı’nın hayatı ve eserleri üzerine
konuşurken çekilen temel sıkıntı hayat ve eser bağlantısı ve
biyografiyi vurgularken sanatkârlığın ihmal edilip edilmediği konusudur. Cengiz Dağcı Türk romanının, romanlarında
hayatını en çok kullanan yazarıdır. Sanırım, yaşanılan hayat
İbrahim Şahin, Cengiz Dağcı’da Dil ve Hafıza, Bilim
ve Aklın Aydınlığında Eğitim, S. 141, Kasım 2011,
ss.6-12.
•6
ve sanatın kuralları arasında tercih yapmak durumunda kalan Dağcı, feda edemeyeceği mekânı, zamanı ve insanları,
KASIM 2011 - SAYI 141•
sanat formu ile ölümsüz kılmıştır. Onun romanları
folklorunu, siyasi ve sosyal kimliklerine ilişkin veri-
ile hayatı ve elbette romanları ile Kırım Türkleri-
leri, edebi metinler yoluyla diriltmiş olmasıdır.
nin yirminci yüzyılda başlarına gelenler arasındaki bağlantıyı yazarın durduğu yer açısından ancak
böyle açıklayabiliriz. Bu yüzden Dağcı’nın okumaları birer kurmaca gibi okunamaz. İster istemez
onun her romanı tarihsel gerçeklik içerdiğinden ve
dili herhangi bir oyun içermediğinden, okuyucuyu
derhal sahiciliğe yönlendirecek ve romanlarının,
tarih biliminin vesikaları ile sağlaması yapılacaktır.
Dağcı bir romancı olmakla beraber, sivil bir tarih
yazarıdır. Sivil tarih ibaresi, yirminci yüzyılın başından itibaren, tarih biliminin konusu olmayan ve
teknik olarak da malzeme olarak da tarih biliminin
ilgilenmeyeceği bir malzemeyi gün ışığına çıkarmış
olmasından kaynaklanır. Kullandığımız ibare, onun
hayatını merkez alarak, Kırım Türklerinin tarihini,
Dağcı’nın yazarlık kabiliyetinin ana malzemesi
doğal olarak hayal değil hafızadır. Biyografik malzemenin roman formunda kullanılabilmesi için hafızanın diri olması yetmez; aynı zamanda hafızanın
içeriğinin defalarca üretilmesi gerekir. Dağcı’nın
romanlarının ana malzemesi 1919-1946 arası yılları kapsayan yirmi yedi senedir. Dağcı, roman ve
hikâyelerinde bu seneler arasında içinde bulunduğu Kırım coğrafyasına ait mekânları, bilhassa
Kızıltaş’a ilişkin mekânları, kendisinin Kırım’da
bulunduğu senelerde tanıdığı yakınlarını, köylülerini, İkinci Dünya Savaşı’nda bir şekilde münasebet kurduğu insanları kullanır. Hafıza Dağcı için
ana kaynaktır. Fakat eğer bütün romanlarınızı -en
7•
Gelinkaya (Fotoğraf: İbrahim Şahin)
• BİLİM ve AKLIN AYDINLIĞINDA EĞİTİM
azından büyük bir kısmını- aynı zaman ve mekânı,
lantı kurarken haklıdır. Çünkü dilin, bireyin ruhsal
aynı insanların yaşadıklarını esas alarak anlatıyor-
yerleşim yeri olmak bakımından mekân olma kabi-
sanız tekrara düşmek riski her zaman vardır. Nite-
liyeti vardır. Dil, bilinçdışının koşulu olduğuna göre
kim Dağcı da 1980’den sonraki birkaç romanında
hafızamıza ait mekân ve şahıslar ve olaylar, dilsel
ve günlüklerinde bu tekrar zaafını yaşar. Fakat
karşılıkları ile yerleşiktirler ve hafıza kendi sakinleri-
Dağcı’nın romancılığındaki olgunluk dönemi eser-
ni tekrar tekrar üretebilir. Her tür dilsel üretim ken-
leri o tarihe kadar zaten yazılmıştır ve teknik ba-
di bilinçdışımızı koşullar; böylece dil vazgeçilmez
kımdan romancılığı onaylanmıştır.
bir hayat kaynağı olabilir. Dağcı’nın ömrünün ilk
Yazı ile hafıza arasındaki münasebetin en estetik formu edebiyattır. Tahkiye, kurduğu evren bakımından hafızayı mekân ve elbette eşya kılar. Tahrip
edilen dünyamızı tahkiyenin temel malzemesi yazıdil yoluyla yeniden kurabilir, üretebilir, çoğaltabiliriz. Önceki dünyamızla ruhsal bağını kurmak ise
dilin keyfiyetine bağlıdır. Cengiz Dağcı, Polonyalı
bir yazardan alarak ‘anayurt’ ile ‘dil’ arasında bağ-
•8
yirmi-yirmi beş senesinde içinde bulunduğu coğrafya, hafızasına dilsel kimliği ile kaydedilmiş ve
dilsel üretim anında yeniden kurgulanmıştır. Ancak
Dağcı’nın romancılığını başka romancılardan farklı
kılan, hafızadaki malzemenin yaşanmış olmasıyla
beraber, bir kültürel kimlik unsuru/unsurları olmasıdır. Romancı hayal ederek yazmayı bu yüzden
bilerek ve isteyerek tercih etmez. Eğer hafızasına
KASIM 2011 - SAYI 141•
kaydedilmiş olan bir kültürel kimlik formasyonu ol-
ile sürgün arasında bir diyalektik söz konusudur.
masa idi, romancının hayal etmekten başka bir se-
Cengiz Dağcı’nın romanlarındaki ana malzemeyi
çeneği kalmayabilirdi. Dolayısıyla kendisinin temsi-
de yirminci yüzyıl başında Sovyetlerde meydana
li bir kimlik olduğunu bilen romancı, fonksiyonunu
gelen siyasi değişmelerle birlikte değerlendirmek
da fark eder. Çünkü ortada, fantezi değil gerçeklik
gerekir. Son olarak 18 Mayıs 1944 senesinde Kırım
vardır; gerçeklik insanların tarihleri, kültürleri, dil
Türkleri yük trenlerine doldurularak Sibirya ve Öz-
ve dinleri ile beraber yok olmaları istenmektedir.
bekistan çölleri gibi SSCB’nin değişik bölgelerine
Herhangi bir romancının ya da insaniliğinin farkın-
sürülmüşlerdir. Bu bir zorunlu göç yani sürgündür.
da olan bireyin böyle bir jenosit karşısında kayıtsız
Böylece bir halk kitlesi yerinden/yurdundan; do-
olması beklenemez. Demek ki hakikat fanteziden
layısıyla geçmişinden, kültüründen mahrum edilir.
daha güçlü, daha onurlu ve daha saygıdeğerdir.
Öte yandan romancı Cengiz Dağcı da İkinci Dün-
Dağcı’nın hakikati yaşadıkları ve şahit olduklarıdır.
ya Savaşı’na bir Sovyet askeri olarak katılmış, bir
Yaşadıklarının ve şahit olduklarının anlamı “yok
çarpışmada Almanlara esir düşmüş ve daha sonra,
edilmek” istenen bir milleti işaret ettiğine göre,
Avrupa’daki mülteci kamplarında kalmış, oradan
Dağcı’nın bu yok edilmeye bedenen değilse bile
da İngiltere’ye geçmiştir. Cengiz Dağcı’nın bireysel
yazı yoluyla direnmesi gerekir. Nitekim Dağcı’nın
tarihi de bir zorunlu göç tarihidir. Böylece Cengiz
romanları Kırım Türklerinin destanı niteliğindedir.
Dağcı da birçok Kırım Tatarı gibi halkının kaderini
Öyle görünüyor ki insanlık tarihinin en büyük kö-
paylaşmıştır. Sibirya’da veya Özbekistan çöllerin-
tülüklerinden biri olan Sovyet uygulamalarına karşı
de olmak ile Londra’da olmak arasında sadece fi-
Dağcı, sessizce tek başına karşı koymuş ve kazan-
ziki şartlar bakımından farklar vardır; yoksa her ikisi
mıştır. Dağcı’nın romanları aslında, Sovyet sistemi
de sürgündür.
ile arasındaki gizli savaşın vesikalarıdır. Sovyet
sistemi yok etmeye çalışırken Dağcı, edebi metin
yoluyla diriltmiştir.
Sürgün, sürülen kimsenin elinde hafızasından
ve dilinden başka bir malzeme bırakmadığı için bir
kopuştur. Bağlanmışlık anlamına gelen yerleşiklik,
Türk ve dünya edebiyatında sürgün konulu ro-
kopuş riskini daima barındırır ve bu yüzden kopuş
manlar vardır. Bilhassa Yahudi edebiyatında daima
acıdır. Bağlandıklarından koparılmış (kopmuş değil)
bir sürgün imgesi söz konusudur. İki bin yıl önce
bütün kitleler, acılarını dile döker ve dilinde saklar
Mısır’dan kovulan/sürülen Yahudilerin kutsal kitabı
ve dilinde yaşatır. Artık dil hafızanın ana mekânıdır.
esasında bir sürgün kitabıdır ve yeniden inşa için
O zaman dil ‘anayurt’tur ve bu aforizma Dağcı’nın
bir vasıtadır. Farsların Şehnamesi, sürgün değilse
sürgün psikolojisini ifade eder. Sürgün edilen bir
bile bir yeniden inşa kitabı olarak tanınır. Bunlar
yazarın dünyası fiziki şartları ile hafızası arasında-
elbette efsanevi metinlerdir ve içerikleri daima bir
ki ikilikten ibarettir. Bir yanda şimdiki zamanın reel
diriliş öyküsü niteliğindedir. Roman, destandan
şartları ve bu şartların icapları; diğer yanda da ha-
çıkmış bir tür olarak modern bir form olmakla be-
fızada kayıtlı olan zaman ve onun icapları. Bu ikili
raber, realite ile ilişkisi bakımından daha rasyonel-
formun iki de dili vardır. Dağcı söz konusu oldu-
dir ve bu bakımdan da tarihle yakın ilişkisi vardır.
ğunda bu dillerden birisi İngilizce ve diğeri de Kırım
Bizim edebiyatımızda sürgün romanlarının yo-
Türkçesi ve Türkiye Türkçesi’dir ki hafızanın dilidir.
ğunluğu meşrutiyet sonrasına rastlar. Cumhuriyet
döneminde de devam eder. O zaman, siyasi yapı
Dağcı gibi yazarlar bu iki alanda yaşarlar. Eğer
dil bizim içinde mukim olduğumuz evrenimiz ise
9•
• BİLİM ve AKLIN AYDINLIĞINDA EĞİTİM
Dağcı’nın mukim olduğu iki evreni var demektir.
rak gider. Biz romanı okurken, hem savaş yıllarına
Dağcı’nın son romanlarında birinci evreni sıklıkla
hem de savaşın bitmesinden sonra, Sadık Turan’ın
bulabilirsiniz. Yine Yansılar adlı günlük/hatıralarında
Roma’da yaşadıklarına şahit oluruz. Korkunç Yıl-
şimdiki zaman evrenini bulmak mümkündür. Aslın-
lar ve Yurdunu Kaybeden Adam’da anlatım formu
da Korkunç Yıllar, Yurdunu Kaybeden Adam, Ölüm
bakımından günlük ve bildiğimiz tahkiye hâkimdir.
ve Korku Günleri, Onlar da İnsandı, O Topraklar Bi-
Günlük kısımları Roma’da yaşananları, diğer kı-
zimdi, Dönüş gibi romanlarında yer yer; Anneme
sımları ise, Sadık Turan’ın çocukluk senelerinden
Mektuplar ve Benim Gibi Biri adlı eserinden sonra
başlayarak, ilk gençliğini, orduya alınışını, ilk çar-
ise şimdiki zaman evrenini daha sıklıkla görebiliriz.
pışmaları, esir kamplarını ve lejyon günlerini hikâye
Şimdiki zaman evreni günümüz Londra’sıdır ve
fakat günümüz Londra’sında yaşayan anlatıcının
şimdiki zamana ve mekâna yabancılığı daima hissedilir. Buradaki yabancılık, mekân ve zaman söz
konusu olduğundan yersizlik/yurtsuzluk temasının
öteki adıdır. Dağcı’daki yersizlik/yurtsuzluk teması, kendi coğrafyasında yaşayıp da varoluşsal bir
etmektedir. Onlar da İnsandı adlı eserinde, şimdiki
zaman formunu eserin son sayfalarında görürüz.
Dağcı’nın diğer romanlarında da benzer ikili yapıyı
bulmak mümkündür. Konumuz açısından önemli
olan, Dağcı’nın tahrip edilen kültürün yeniden inşası sürecini hangi metinlerde ne boyutta kullandığıdır.
sorun olarak yurtsuzluğu ele alan romancıların al-
Dağcı’nın edebi gücünü asıl gösteren metinler,
gısından farklıdır. Dağcı reel anlamda, kelimelerin
şimdiki zaman evrenli metinler değil; geçmiş za-
literal manasıyla yersiz/yurtsuzdur. Onun yeri ve
man evrenli metinlerdir. Onun kalemi günlüklerinde
yurdu kendi toprakları, 1940’lı yıllarda ayrılmak zo-
ve romanlarında, geçmiş zaman evrenine ait Kırım
runda bırakıldığı Kırım coğrafyası ve bu coğrafya-
söz konusu olduğunda değişir. Çünkü yeniden inşa
nın elbette fiziki ve kültürel atmosferidir.
süreci o evrende başlar. Şimdiki zamanla geçmiş
Dağcı’nın asıl vatanının Kırım kültür coğrafyası
olduğunu yeniden hatırlatarak, bu coğrafyaya dönüş imkânı olmayan bir yazarın dili vatan kılmasının meşru sebebini söyleyelim. Dağcı, biraz önce
söylediğimiz yersizlik/yurtsuzluk travmasında dil
ve dilin ikame aracı olan edebi metinle kurtulur.
Onun içinde yaşadığı fiziksel evrene şimdiki zaman evreni demiştik. Hâlbuki hafızasında kayıtlı
olan ve dilde ve dille mukim olan evrene de geçmiş
zaman evreni veya yitik zaman diyelim. Dağcı’nın
romancılığını, bu iki evren arasındaki gidiş/gelişler-geçişler belirler. Hemen bütün romanlarında iki
evren çatışmasını görürüz. Örneğin Korkunç Yıllar
zaman arasında kalmışlığın yarattığı gerginlik, bir
çeşit soluksuzluk, Dağcı, o dünyaya geçtiğinde ortadan kalkar. Çünkü geçmiş zaman evreninde, çocukluğu, gençliği, ailesi, milleti; kısacası bireysel ve
toplumsal coğrafyası vardır. O zaman birey sadece
bedenden ibaret olmadığı gibi kültürün bedenimizi
rahatlatan da bir yanı var demektir. Cengiz Dağcı,
edebi metinle evini yeniden inşa eder. İnşanın teknik izahı fark ve tekrar yöntemi iledir. Deleuze’dan
öğrendiğimiz fark ve tekrar formu, aynı sahneyi
her hatırladığımızda farklı hatırlamamız biçiminde
özetlenebilir. Böylece Dağcı’nın roman evreninin
temel yöntemi tesbit edilmiş olur
ve Yurdunu Kaybeden Adam adlı eserlerin kahra-
Fark ve tekrar formu ile inşa edilen bu evrenin
manı Sadık Turan, savaş sonrası yazdığı metinleri,
içinde neler vardır? Dağcı’nın bütün yazılı metinle-
Roma’da bir otel lobisinde bir arkadaşına bıraka-
rini hatırlatarak söyleyelim ki bu evrenin dört temel
• 10
KASIM 2011 - SAYI 141•
kıldığında, insanın sonsuzluk izlenimine kapılma-
dağ ve Topkaya’dır. Her hatırlamanın merkezi bir
ması mümkün değildir. Sonsuzluk aynı zamanda
objesinin olması icabeder. Dağcı gibi görsel hafı-
geçmişe doğru derinleşmeyi de içerdiğine göre,
zanın etkin olduğu zihinlerde, merkezi objeler nes-
Londra yıllarında Dağcı, her hatırladığında, bu
neldir ve anlatıcı/hatırlayıcı daima aynı nesneden
mekânların birinin üzerinden aslında Karadeniz’e
başlar. İşin ilginç yanı Dağcı’nın büyüdüğü evin
bakmaktadır. Çünkü sürgünler, yanlarına eşyalarını
yukarıda saydığımız folklorik mekân isimlerinin ve
alamazlar; ancak dillerini alabilirler. O dilin taşıdığı
şeylerin arasında olmasıdır. Korkunç Yıllar yazarı,
bütün bir dünyalarıdır. O dil, mekânı ve mekânın
ister Alman esir kamplarında olsun, ister Lond-
manzarasını da içerir, çocukluk anılarını da içerir.
ra sokaklarında, geçmişi hatırlamaya merkezi bir
Dağcı’daki hatırlamanın merkezi imgeleri bahsi-
nesneden başlar. Bu nesne çoğunlukla Memişin
ni, insanın evren içindeki durumunu örnekleyerek
Bayırı, Topkaya, Ayıdağ veya Gelinkaya’dır. Kızıl-
de açıklamak mümkündür. Yeryüzü tek bir nesne
taş coğrafyasını bilenler hatırlayacaklardır ki, köy,
olarak algılanırsa, evrenin içinde var olan insanın
Karadeniz’in kıyısında yamaçtadır. Dağcı’nın bü-
hatırlamasının merkezi imgesi dünyadır. Bu evren,
yüdüğü evin bulunduğu yerden veya Gelinkaya’nın
hem genişleyebilir hem de daralabilir. Tarihi ha-
üstünden veya Ayıdağ’dan ya da Topkaya’dan ba-
diseler sebebiyle Dağcı’da hatırlamanın merkezi
Ayıdağ (Fotoğraf: İbrahim Şahin)
hatırlatıcısı vardır: Memişin Bayırı, Gelinkaya, Ayı-
11 •
Kızıltaş (Fotoğraf: İbrahim Şahin)
• BİLİM ve AKLIN AYDINLIĞINDA EĞİTİM
imgeleri yerel niteliklerdir. Yansılar yazarı, fantezi
da eski mezarlığın bulunduğu mekânın adı Memi-
veyahut hayal yerine ‘istençli’ bir biçimde önce bu
şin bayırıdır ve Dağcı’nın mezarı artık atalarının or-
simge nesnelerden veya simge mekânlardan biri-
tadan kaldırılmış mezarları ile beraberdir. Mezarın
ni hatırlar. Sonrası Adalar, Kızıltaş, Yalta, Gurzuf,
sağ yanındaki dağın ucunda, Karadeniz’e uzanmış
Akmescit ve bütün Kırım şeklinde devam eden bir
gibi görünen kayanın adı Topkaya’dır; bunu doğa-
genişleme sürecidir.
cak olan bütün Kırımlı gençler artık bilecektir. Dağ-
Dağcı’nın yöntemi aslında açıkça bir kültürün yeniden inşasıdır. Kırım Türk/Tatarları artık,
Dağcı’nın eserlerinden yola çıkarak iki nesil önce
dedelerinin neler yaşadıklarını, kuru tarih metinlerinden değil canlı edebiyat metinlerinden öğrenecek ve yeniden inşa edeceklerdir. Dağcı’nın büyüdüğü evin yanı başındaki kaya kütlesinin adının
cı sadece mevcut Kırım coğrafyasına ait mekân
isimleri ile kültür inşa etmez. Aynı zamanda Kırım
Türklerinin tarihine, Orta Asya’ya eğilir. Genç Temuçin bu çalışmanın ürünüdür. Halk kültürünün
bütün verimleri, türküler, bilmeceler, destanlar, halk
hikâyeleri, gündelik yaşam biçimleri, düğün ve
bayram adetleri, dini ve örfi anlayışlar da Dağcı’nın
inşa malzemesidir. Görülüyor ki yetmiş yıl süren
Gelinkaya olduğu ve bir hikâyesinin bulunduğu
Sovyet sistemi, Londra’da yaşayan sürgün bir Kı-
hiçbir zaman unutulmayacaktır. Yok edilmiş olsa
rım Tatarı tarafından yenilmiştir.
• 12
KASIM 2011 - SAYI 141•
13 •
• BİLİM ve AKLIN AYDINLIĞINDA EĞİTİM
EĞİTİM VE VERİMLİLİK
SEVGİN FETTAHOĞLU DEMİRCİ
T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
Verimlilik Genel Müdürlüğü Uzmanı
EĞİTİM NEDİR?
Y
azılı kaynaklar tarandığında eğitimin değişik tanımlarına rastlanmaktadır. Bu nedenle, eğitimin belirgin,
değişmez ve sınırlandırılmış bir tanımı bulunmamaktadır; ancak ortak noktalardan hareket edilerek de-
ğişik eğitim tanımları verilebilir:
“Eğitim, bireyin davranışlarında kendi yaşantısı yoluyla
kasıtlı olarak istendik değişme meydana getirme sürecidir.”
(Ertürk, 1974, 12)
“Eğitim; bireye bilgi, beceri, alışkanlık ve tavırlar kazandırma sürecidir.” (Önder, 1992, 20)
“Hizmetiçi eğitim, bir meslek elemanının mesleğine aday
veya asil olarak girişinden, çeşitli nedenlerle işinden ayrılışına
kadar geçen süre içerisinde bilgi, beceri ve davranışlarda değişiklik yapmaya çevrik etkinliklerin tümüdür” (Kalkandelen,
1979, 14)
Eğitim; bilgi, eğitim ve yeteneklerin geliştirilmesi ve yeniSevgin Fettahoğlu Demirci, Eğitim ve Verimlilik,
Bilim ve Aklın Aydınlığında Eğitim, S. 141, Kasım
2011, ss.14-21.
• 14
lerinin kazandırılması için uygulanan sürekli faaliyetler dizisi
olarak tanımlanmaktadır. (Demirbilek, 1992, 8)
KASIM 2011 - SAYI 141•
Eğitim sözcüğü kişilere eğitim
kurumlarında
verilen
uzmanlık
eğitimini belirtir. Amaç açısından
bakıldığında eğitim kişiye bir geçim sağlamak amacıyla değil, onu
genel olarak yaşama hazırlamak
amacıyla verilir. Yetiştirmede ise
her zaman mesleksel bir amaç
vardır. Yetiştirme, bir kişinin bir
işe girerken ya da girdikten sonra meslek yaşamının herhangi bir
aşamasında verilen özgül nitelikteki hazırlıklarıdır (Tutum, 1979,
118).
Eğitimin bir başka tanımı ise;
Fotoğraf: Çağatay Hakan Gürkan
“bireyin davranışında kendi yaşantısı yoluyla ve kasıtlı olarak istendik
değişme meydana getirme sürecidir”. Ekonomistler ve politikacılar
için ise eğitim; “insan sermayesine
yapılan yatırım” olarak tanımlanmaktadır. (Arslan, 2000, 8). Yine
eğitimin bu tanımından da bazı
özellikler çıkarmak mümkündür.
• Eğitim yoluyla kazandırılan
davranışlar yaşantı ürünüdür,
• Bilinçlidir,
• İstenilen davranışlar söz konusudur.
başlayıp okulda biten bir süreç içerisinde değil, bir
ömür boyu sürdürmek durumundadır. Bu nedenle,
“Öğrenme yaşının olmadığı” bir öğrenme sürecinin
sistemleştirilmesi gerekmektedir.
Günümüzde ve gelecekte artık bireylerin gelişme
Bugün artık içinde yaşadığımız yüzyıl, önceki
ve ilerlemeler karşısında kendini yenileyebilmeleri
yüzyıllara göre çok daha fazla değişim içerisindedir.
ancak “yaşam boyu eğitim” ile mümkün olabilmek-
Ekonomik, sosyal, politik ve kültürel değişikliklerle
tedir.
sistemlerin sürekli gelişmelerini, dinamik, değişikliklere ve ilerlemelere kolayca adapte olabilmelerini
sağlamaktadır.
Sürekli değişen ve gelişen çevrede yalnız sistemler değil, örgütler ve bireyler de değişmek,
kendilerini yenilemek zorundadırlar (Can, 1990, 7).
Günümüzde birey, artık öğrenmeyi sadece okulda
Bireylere yaşamda belli konuları öğretmek yerine,
onlara öncelikle öğrenmeyi öğretmek gerekmektedir. Böylece bireyin ömür boyu öğrenmesi sağlanmaktadır.
Yaşam boyu öğrenme ise enformasyon ve iletişim teknolojisindeki gelişmeler (radyo, TV, VCD, bilgisayar) ve eğitim teknolojisindeki ilerlemelerle sağ-
15 •
DOSYA: EĞİTİMDE VERİMLİLİK
bilim ve teknolojideki ilerlemeler, toplumdaki mevcut
• BİLİM ve AKLIN AYDINLIĞINDA EĞİTİM
lanabilmektedir.
maları olarak kabul edilmektedir.
İnsanların yaşamda ihtiyaç duyduğu bilgi ve be-
Eğitim; toplumun yaratıcı gücünü ve verimliliğini
cerilerin tümünü verecek bir okul sistemi dünyada
artıran, toplumda bireylerin yeteneklerine göre yetiş-
mevcut değildir. İnsanlar, evde, işte, yolculukta, boş
me olanağını sağlayan en etkili araçtır (Arslan, 2000,
zamanlarında hatta günlük işlerini yerine getirirken
8). Bu tanımdan yola çıkarak eğitimin şu özelliklerini
bile öğrenmek durumundadırlar. Ancak öncelikle
sıralayabiliriz:
nasıl öğreneceklerini öğrenmek zorundadırlar. Öğrenmeyi öğrenme ise; bilgiyi toplama, yorumlama,
• Eğitim; bireyi topluma yararlı hale getirmedir.
problem çözme, değerlendirme, karar verme vb.
• Biyolojik varlık olan insanı sosyalleştirmedir.
becerileri kapsamaktadır.
• İnsana aklını kullanabilmesini öğretmedir.
Eğitim hem bireysel hem de toplumsal bir olgu
sayılmaktadır. Eğitimi bireysel açıdan bir tüketim,
toplumsal açıdan da bir yatırım olarak ele alınmaktadır. Bu yönüyle eğitim, bireylerin gerek kendisi ve
gerek toplum için fikir, karakter, beden ve ruh güçlerinin geliştirilmesi yolunda etkilenmesi olarak tanımlanmaktadır. Bu nedenle eğitim kalkınmanın vazgeçemeyeceği sosyal ve ekonomik bir yatırım olmaktadır. Bu yatırımın verimliliği ise ülkenin ekonomik ve
sosyal faaliyetlerinin verimliliği olmaktadır (Köksal,
1969, s.61).
Eğitim, bir ülkenin çağdaş uygarlık düzeyine ulaşabilmesi, bilim ve teknikte ileri seviyeye varabilmesi ve dolayısıyla refah düzeyine çıkabilmesinde en
büyük etkendir. Günümüzde ülkelerin amacı eğitimle
yetenekli insangücü yetiştirmektir.
EĞİTİM VE VERİMLİLİK
Eğitimde nitelik ve verimlilik çok önemli olmaktadır.
Eğitim, uzun bir süreçtir. Bilgi ve teknolojideki değişme ve gelişmeler sonucunda artık eğitime süre
konulmamakta ve bu sürenin insanın doğumundan
ölümüne kadar olduğu kabul edilmektedir. Bireylerin
yaşamlarının belli bir kesitinde aldıkları eğitim onlar
yaşamları boyunca yeterli olmamaktadır. Gelişen ve
değişen dünyaya daha doğrusu hızlı değişime insanların uyum sağlamaları ancak ancak yaşam boyu
eğitilmeleri ile mümkün olmaktadır.
Eğitimde geriye dönüş çoğu kez olanaksızdır.
Eğitim bir açık sistem ve süreçtir. Eğitim sürecinin
herhangi bir aşamasında yanlışlık yapılmışsa bunu
yeniden başa almak mümkün olmamaktadır.
Eğitim aynı zamanda pahalı ve maliyeti yüksek
olan bir süreçtir. Yani eğitim meyvesini geç verir, an-
Verimlilik artık yalnız girdi/çıktı oranı ile değil, ka-
cak bir kez vermeye başladıktan sonra da devam
lite, rekabet, enformasyon teknolojileri ve eğitim ile
eder. Çünkü eğitilmiş insan her alanda verimlidir.
birlikte anılmaya başlanmıştır.
Son derece uzun ve pahalı olan eğitim yatırımının da
Eğitim ve verimlilik kavramları bilinen insanlık
tarihi kadar eskidir. Çünkü bu kavramlar insanlık
yaşamının en önemli boyutlarını oluşturmaktadır.
Tek kaygısı beslenme ve barınma olan ilkel insan,
süreç içerisinde doğayı denetlemeye çabalamış ve
zamanla doğadaki diğer canlılara karşı aklını kullanmayı öğrenmiştir. İnsanların birarada yaşamaları, bildiklerini başkalarına öğretmeleri ve kısıtlı kaynakları
akılcı kullanmaları eğitimin ve verimliliğin ilk uygula-
• 16
bu nedenle verimli olması büyük önem taşımaktadır.
Ülkeler her alanda olduğu gibi eğitimde de verimliliğe önem vermek zorundadırlar. Eğitimde verimlilik
kavramıyla bu süreç içerisinde yetiştirilen öğrencinin nitelikli olması anlaşılmalıdır. Bu nedenle nitelikli
eğitim bütün ülkelerin gündeminde ön sıralarda yer
almaktadır. Eğitim süreci sonucunda elde edilen çıktının veya nihai ürünün kalitesi verimlilikte daha ön
planda yer almaktadır.
KASIM 2011 - SAYI 141•
Hem örgün hem de yaygın eğitimin verimliliği et-
rin bireylere kazandırılmasında eğitim etkili bir araç
kilediği bilinmektedir. Eğitimin verimlilik artışına ve
olmuştur. Üretim sürecinin en ilkel biçimlerde işletil-
dolayısıyla kalkınmaya etkisi üç yolla olmaktadır (Tu-
diği toplumlarda bile eğitim, üretim sürecinin geliş-
ral, 1991, 170);
tirilmesi ve sürecin gerektirdiği yeterliliklerin kuşak-
• İşgücünün niteliğini artırarak, verimliliği doğrudan etkilemektedir.
• Teknik gelişmeye olanak tanıyarak dolaylı olarak sermaye verimliliğini etkilemektedir.
• Bir ekonomide yöneticilerin yani karar vericilerin davranışlarını etkileyerek, girdilerin akılcı kullanımını sağlama yoluyla verimliliği etkilemektedir.
Yani eğitim, işgücünün niteliğini artırarak verimliliği doğrudan etkilemektedir.
Verimlilikte de eğitim gibi süreklilik söz konusudur. Bir başka deyişle, verimliliği geliştirmeye yönelik çabaların en önemli özelliklerinden biri, sürekliliktir. Verimlilik uğraşının anlamlı olabilmesi, sonuç
verebilmesi için sürekliliği sağlamak gerekmektedir.
Okumadan, öğrenmeden iyi eğitim görmek, kendini yetiştirmek mümkün değilse, okumadan verimli
olmak da mümkün değildir. Verimlilik, bir bilgi işi, bir
tan kuşağa aktarılmasında önemli bir rol oynamıştır.
Toplumlar geliştikçe, işbölümü ve uzmanlaşma artıkça, mesleksel bilgi ve becerilerin kuşaktan kuşağa
aktarılmasında aile içindeki kültürleme süreci yeterli
olmamış ve bu görevi okullar almışlardır (Tural, 1991,
171).
Eğitim sürecinin ekonomik ve toplumsal yaşamda önemli bir rolü bulunmaktadır. Bir başka deyişle,
gerek örgün gerekse yaygın eğitim sürecinde bireye
yaşamı boyunca toplumsal ve ekonomik davranışları üzerinde etkili olacak birtakım değerler kazandırılmaktadır. Bu bağlamda, ekonominin eleştirici ve
yaratıcı, yeni buluşlar yapan verimlilik bilinç ve bilgisine sahip bireylere ihtiyacı bulunmaktadır. İşte bu
ihtiyacı gidermek ve değişikliği hazırlamak eğitimin
işlevlerinden birisidir.
EĞİTİMİN KÜLTÜREL BOYUTU VE
VERİMLİLİK
bilim olmuştur. Bu bilimin ortaya koyduğu bulguları,
Eğitim ile bireyin içinde yaşadığı toplumun değer
ilkeleri, yol ve yöntemleri öğrenerek onları uygula-
normları ve yaşam biçimi, kısaca kültürü uyumlu
maya ve yaşama geçirme beceri ve alışkanlığını ka-
olmalıdır. Bu uyum düşünülürken, kültür hem ko-
zanarak verimliliği artırmak mümkün olmaktadır.
runmakta hem de değiştirilmektedir. Eğitim süreci
Verimliliğin önemi konusundaki eğitim, çok genç
yaşlarda başlayıp her yaştaki insanlara doğru yaygınlaştırılarak ve varolan bilgi ve teknoloji birikimi
herkese sunularak geliştirilmelidir.
içerisinde bireyden, insanlığa saygı duyması, başkaları ile işbirliği yapmayı öğrenmesi, dostluğa önem
vermesi, içten ve zengin bir toplumsal yaşama sahip
olması gibi davranışlar beklenmektedir (Tural, 1991,
172). Üretim süreci açısından bu bu özelliklerin kazanılmış olması, ılımlı bir örgütsel iklimin sağlanma-
kemmele ulaşmaları için gerekli bilgi ve araçları edin-
sında, çatışmaların daha kolay ve yaratıcı bir biçim-
meye yönelik, yaşam boyu devam eden bir süreçtir.
de çözümlenmesinde ve çalışanlar arasında iyi bir
Aynı zamanda eğitim, insanların kendi seçtikleri uğ-
iletişimin kurulmasında son derece önemlidir. Farklı
raş alanlarında gelişmelerine yol açacak değerleri ve
ailelerden, çevrelerden ve sınıflardan gelen insanla-
standartları da sağlamalıdır.
rın, ortak bir kültürel eğitimden geçmeleri, çalışma
Günümüzde, işler ve bu işlerin içerikleriyle ilgili
değişimler sürerken, bu işlerin gerektirdiği yeterlikle-
yaşamında karşılıklı anlayışın gelişmesinde etkili olabilmektedir.
17 •
DOSYA: EĞİTİMDE VERİMLİLİK
Eğitim, insanların üstlendikleri bütün işlerde mü-
Fotoğraf: Çağatay Hakan Gürkan
• BİLİM ve AKLIN AYDINLIĞINDA EĞİTİM
Örgütlerin başarısında fiziksel ve parasal kaynak-
temel unsurlar ve özün korunmasına yönelik top-
lardan daha çok, insan kaynaklarının önemli olduğu
lumsal kaygılara karşı saygılı olunmalı, hem de kül-
görülmüştür. İnsan ve örgütün karşılıklı etkileşiminde
türün çevre dinamiğinden soyutlanamayacağı kabul
insan doğasına ilişkin birçok kavram geliştirilmiştir.
edilmelidir. Eğitime süreklilik kazandırmak gereklidir.
Geliştirilen bu kavramlarla insan gerçeği tanınmaya
Eğitimi yaşam boyu devam eden bir süreç olarak
çalışılmıştır. Ancak yine de insanın örgütsel davranı-
görmek gerekmektedir. Bunun için de çalışma ya-
şı net bir şekilde açıklanamamıştır. İnsanın örgütsel
şamını oluşturan kuruluşların eğitime çok daha faal
davranışı oldukça karışıktır.
şekilde katılmaları gerekmektedir (Yener, 1991, 54).
İşgörenin davranışı, örgütsel verimlilik açısından
VERİMLİLİK KÜLTÜRÜNÜN OLUŞMASINDA
büyük önem taşımakta ve verimlilikte anahtar rolü
EĞİTİM VE DİĞER KURUMLARIN
oynamaktadır. Makine ve teknoloji insan aklının ürü-
İŞLEVSELLİĞİ VE ÖNEMİ
nüdür ve sadece insanlar tarafından verimli kullanılmaktadır. Verimliliğin anahtarı ise, beraber çalışan
insanların birbirlerine karşı tutumlarıdır. İş tutumlarını
etkileyen önemli bir etmen, bireyin
davranışlarını
çevreleyen ve şekillendiren örgütsel ve ulusal kültürdür (Prokopenko, 1992, 249).
Her kurumun bir kültürü olduğu gibi, eğitim kurumu olan okulların da kendilerine özgü kültürleri vardır. Etkili okul; değerleri, inançları veya kültürel özellikleriyle bütünleşebilen okuldur (Çelik, 1994, 64).
Okul başlı başına kültür üreten bir kurumdur. Okulun amaçlarından biri, toplumsal kültürü kuşaktan
Eğitim kültüre, kültür de çevre dinamiğine uyum-
kuşağa aktarmaktır. Toplumsal kültür, okul kültürü
landırılabilmelidir. Dolayısıyla eğitim kültürü, kültür
içinde eritilerek topluma sunulmaktadır. Bireyin ya-
de eğitimi etkilemektedir. Bu etkileşim karşılıklı ol-
şadığı topluma uyum sağlaması, öncelikle okul kül-
maktadır. Hem genel toplum kültürünü oluşturan
türüne uyum sağlanmasına bağlı olmaktadır. Okulun
• 18
KASIM 2011 - SAYI 141•
kurumsal kültürü, okul ortamında yaygın olan de-
riyle canlılık kazanır ve zenginleşir. Kurumsal kültürü
ğerleri, normları, inançları, gelenekleri ve törenleri
zengin olan okulların eğitim yaşamında daha başarılı
oluşturmaktadır. Bir okulun kurumsal kültüründe ve-
ve verimli oldukları görülmektedir.
rimlilik önemli bir değer olarak görülürse, bu okulun
yönetici, öğretmen ve öğrencisi verimlilik kültürünü
yaşam biçiminin bir parçası haline getirebilir.
Eğitimle ilgilenen araştırmacıların okulu analiz
ederken sosyal yaşamı anlamaya yardımcı öğeleri de dikkate almaları gerekmektedir. Okul kültürü,
insan kaynağını geliştirmeye ve yetiştirmeye eğilimli
olmalıdır.
Okulun kendine özgü girdisi, çıktısı ve çevresi
vardır. Çünkü okul girdiyi çevreden alır, bu girdiyi işler ve çevreye çıktı olarak sunar. Okulu diğer kurumlardan ayıran en önemli özellik girdisi ve çıktısının
insan olmasıdır.
Okul, çeşitli değerlerin birarada bulunduğu ve
çatıştığı bir kurumdur. Okulun temel görevlerinden
biri, hem kendi içinde hem de kendi dışında çatışan
Okulun kurumsal kültürü, verimlilik kültürünün
sosyal, politik ve ekonomik değerleri uzlaştırmak ve
oluşmasına etkide bulunabilir. Okulun oluşturduğu
dengelemektir. Okul bireyin topluma uymasını sağ-
kurumsal kültür, verimliliği temel bir değer olarak
lamak için kurulmuş bir kurum olduğundan, toplum
kabul etmelidir. Okulda bulunan yönetici, öğretmen
koşullarını ve değerlerini bireylere açıklamak zorun-
ve öğrenci okulun başarılı ve verimli olmasını önemli
dadır (Bursalıoğlu, 1987, 58). Okul aynı zamanda
bir değer olarak kabul ediyorsa, o okulun kurumsal
kendi içinde olup bitenleri de çevreye açıklamalıdır.
kültürü verimlilik kültürünün oluşmasına olumlu yön-
Ekonomik, toplumsal ve kültürel koşullardan soyut-
de katkıda bulunmaktadır. Okul ortamında verimlilik
lanmış bir eğitim yaklaşımı başarılı olamaz. Okulun
kültürünün sağlanabilmesi için öncelikle personelin
her boyutuyla bir kültürlenme süreci olduğu gerçeği
eğitilmesi gerekmektedir. Okul yöneticilerinin ve-
göz önünde bulundurulmalı ve okul-çevre ilişkileri-
rimlilik ilke ve yöntemleri konusunda yetiştirilmesi
ne önem verilmelidir (Yener, 1991, 56). Okul çevre-
gerekmektedir. Okul yöneticisi geliştireceği kurallar,
de verimlilik kültürünü geliştirmek için öğrenci ve-
gelenekler, değerler ve törenlerle okulun kurum fel-
lileriyle toplantılar düzenleyebilir, onların verimlilik
sefesini verimlilik kültürünün pekiştirilmesi doğrultu-
kültürünün geliştirilmesini sağlayabilir. Yöneticiler,
sunda oluşturabilmektedir.
öğretmenler ve öğrenciler halkın verimlilik kültürünü
Okullardaki denetim yaklaşımı da verimliliği vurgulayıcı nitelikte olmalıdır. Eğitim denetiminin nihai
hedefi, öğretmenleri verimlilik konusunda bir öz değerlendirme bilincine ulaştırması olmalıdır.
Okulun kendi yapısı içinde verimlilik kültürünü
ması gerekmektedir. Misyon, her okulu; okulumuz
nedir? Ve okulumuz ne olmalıdır? Sorularını yanıtlamaya zorlamaktadır. Bu sorular okulun amaç ve
misyonunun açıklanmasında ve okul için gerçekçi
hedeflerin belirlenmesinde son derece önemli olmaktadır (Çelik, 1994, 166).
Okulun kurumsal kültürü, düzenlediği etkinlikle-
lar da planlı olarak verimlilik kültürünün gelişmesine
yönelik halka seminer ve kurslar verebilirler. Okul
çevreye açılarak kendi kültürünü çevredeki insanlarla paylaşabilir.
Günümüzde bilgi toplumu öne geçmektedir. Hedef, bilgi toplumunun ihtiyaç duyduğu insan tipinin
yetiştirilmesidir. Bilgi toplumunda bilgi, temel bir güç
olarak görülmektedir. Böyle bir toplumun beklentilerini karşılayabilmek için, okulun kurumsal yapısını
yenileştirmesi gerekmektedir. Okul, öyle bir kurumsal kültür oluşturmalıdır ki, bu kültürde yetişen öğrenci, bilgiye ulaşma yollarını bilen, bilgi teknolojilerinden ve verimlilik tekniklerinden yararlanabilen,
19 •
DOSYA: EĞİTİMDE VERİMLİLİK
oluşturabilmesi için, belirgin bir misyona sahip ol-
geliştirmek için yetiştirilebilirler. Bu yetiştirilen insan-
Fotoğraf: Çağatay Hakan Gürkan
• BİLİM ve AKLIN AYDINLIĞINDA EĞİTİM
okuyan, araştıran ve yorumlayan bir kişi olarak yetiştirilmelidir.
Verimlilik kültürü bir yaşam biçimidir. Ancak davranışa çevrilebildiği ölçüde anlam kazanmaktadır.
Okul çevrenin beklentilerini yeterince karşılayabilir
ve çevreyle sıkı ilişkiler kurabilirse, verimliliği çağdaş
yaşamın temel bir değeri haline getirebilir.
Eğitim, insanlara sunulan en önemli hizmetlerden
bir tanesidir. Her alanda iyi eğitim almış öğrenciler
çalışma yaşamlarında başarılı olabilecekler ve bu
başarıları da toplumun genelini etkileyebilecektir.
Eğitim kurumlarının girdisini öğrenciler oluşturmaktadır. Öğrencilerin beklentilerine yanıt verebilecek
eğitim ve öğretimi gerçekleştirebilmek önemlidir. Bu
önem; çalışma yaşamını etkilemesi nedeniyle yüksek öğretim kurumları için daha büyüktür.
• 20
Eğitim kurumları içerisinde; ekonominin hızlı bir
değişim içinde olduğu toplumlarda bireye üst düzeyde yetenek ve bilgiyi kazandıran yer yüksek öğretim kurumlarıdır. Çünkü yüksek öğretime devam
edenlerin belirli bir yaşın üzerinde olmaları, eğitimlerini gönüllü olarak ve neyi öğrenmek istediğini bilerek sürdürmeleri onların toplumsal ve ekonomik
gelişim üzerinde değiştirici ve yönlendirici rol üstlenmeleri sonucunu ortaya çıkarmaktadır. Ancak bunun
için yüksek öğretim kurumlarında verilen eğitimin
ekonomi ve toplumun beklentilerini karşılayacak
nitelikte olması gerekmektedir. Yüksek eğitim kurumlarının ilk görevi verimlilik kültürü kazandırılmış
nitelikli insan gücünü yetiştirmek ve verimlilik konusunda incelemeler yapmasını sağlayarak verimliliğin
ekonomik ve toplumsal yaşama olan katkı düzeyini
artırmak olmalıdır.
KASIM 2011 - SAYI 141•
KAYNAKÇA
Eğitimde verimliliğin odak noktası, öğrencilerin
eğitim kurumlarının sağladığı kaynaklardan yararlanma derecelerinin belirlenmesi ve bu çerçevede
deneyim kazanmalarıdır. Eğitimde verimliliğin artırılması isteniyorsa, öğrenciye ve onun öğrendikleri
Arslan, Mehmet (2000), “Eğitimde Verimlilik”, MPM Yayınları Anahtar Gazetesi (Eylül sayısı), s.8, Ankara.
Bursalıoğlu, Z (1987),. Okul Yönetiminde Yeni Yapı ve
Davranış, s.58, Ankara.
şeylere daha fazla odaklanmak gerekmektedir. Eği-
Can, Abdullah (1990), “Yaşam Boyu Eğitim ve Verimlilik”,
timde verimliliğin artırılabilmesi için girdilerle çıktılar
MPM Yayınları Anahtar Gazetesi (Ocak sayısı) s.7,
arasındaki ilişkileri sağlıklı kurmak, kaynakları etkili
Ankara.
kullanmak gerekmektedir. Öğretimin niteliği yükseltilmeli, öğretim sürecindeki zaman iyi kullanılmalı, zihinsel ve duyuşsal giriş özellikleri geliştirilmeli,
bilimsel ölçme ve değerlendirme yöntemleri işleme
konulmalıdır (Gürbüz ve Uslu, 2002, 421).
Bu bağlamda verimlilik kültürü yaratma, geliştirme ve yaygınlaştırma çalışmalarının, toplumun tüm
kesimleri bakımından yararlı ve etkin olabilmesi için;
• Verimlilik kültürüne ilişkin değişim zamanlamasının iyi belirlenmesi,
Çelik, Vehbi (1994), “Eğitim Örgütlerinde Örgütsel Kültürün Verimlilik Kültürünün Oluşmasına Etkisi”, MPM
Yayınları No:540, 2. Verimlilik Kongresi, s.164166, Ankara.
Demirbilek, Tunç (1992), “Verimlilik Yaratılması ve Geliştirilmesinde Yüksek Öğretim Kurumlarının İşlevleri”,
MPM Yayınları Anahtar Gazetesi (Temmuz sayısı),
s.8, Ankara.
Ertürk, Selahattin (1974), Eğitimde Program Geliştirme,
H.Ü., s.12, Ankara.
Gürbüz, Esen ve Uslu, Şemsettin (2002), “Üniversite Eğitiminde Verimlilik ve Niğde Üniversitesi İktisadi ve
• Toplum, örgütlü kuruluşlar ve çalışanlarla ve-
İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü Öğrencileri-
rimlilik yönündeki değişim ve kültür oluşumu konu-
nin Değerlendirmeleri Üzerine Bir Araştırma”, MPM
sunda iletişim kurulması,
Yayınları No:666, II. Ulusal Orta Anadolu Kongre-
• Üniversite, sanayi-devlet işbirliğinin güçlendirilmesi,
• Ülke ve toplum kalkınmasının sağlam temelle-
si (17-19 Ekim 2002 Niğde), s.421, Ankara.
Kalkandelen, Hayrettin (1979), “Eğitim İhtiyaçları Tespitinin Eğitimdeki Yeri ve Önemi”, Eğitim İhtiyacının
Tespiti Semineri, Raporlar, s.14, Ankara.
re oturtulması, kaliteli, bol ve ucuz mal üretimi, yeni
Köksal, Ülker (1969), “Eğitim ve Verimlilik İlişkisi”, MPM
teknoloji kullanımı gibi noktaların verimlilikle olan il-
Yayınları Prodüktivite Verimlilik, Sayı:2, s.61, An-
gisinin topluma anlatılması,
kara.
• Eğitim sisteminin her kademesindeki ders kitaplarında ve kültürel faaliyetlerde verimlilik konusuna yer verilmesi,
renci azaltacak yollara başvurulması gerekmektedir.
Yayınları No:476, s.20-249, Ankara.
Önder, Namık Kemal (1992), Öğretimde Program İlke ve
Yöntemler, 4.Basım, s.20, İstanbul.
Tural, Necla (1991/3), “Eğitim ve Verimlilik İlişkisi”, MPM
Yayınları Verimlilik Dergisi, s.170-172, Ankara.
Verimlilik kültürünün yaratılması ve geliştirilme-
Tutum, Cahit (1979), Personel Yönetimi, Türkiye ve Orta
sinde öncelikli koşul, ekonomik gelişme süreci içeri-
Doğu Amme İdaresi Enstitüsü Yayın No:179, s.118,
sinde verimlilik kültürüne ilişkin eğitime önem veril-
Ankara.
mesidir. Bu eğitimin ise küçük yaşlardan itibaren aile
kurumundan başlaması yararlı olacaktır.
Yener, Ergün (1991), 1.Verimlilik Şurası (4-6 Aralık 1990),
MPM Yayınları No:436, s.54-56, Ankara.
21 •
DOSYA: EĞİTİMDE VERİMLİLİK
gibi verimlilik kültürüne ilişkin değişime karşı di-
Prokopenko, Joseph (1992), Verimlilik Yönetimi, MPM
• BİLİM ve AKLIN AYDINLIĞINDA EĞİTİM
TOPLAM KALİTE YÖNETİMİ IŞIĞINDA
OKULLARDA VERİMLİLİK KÜLTÜRÜNÜN
OLUŞTURULMASI
CİHAD ŞENTÜRK
Sınıf Öğretmeni, Eminlik Şehit Yıldıray Kılınç İlköğretim
Okulu, Ulukışla/NİĞDE
Giriş
T
oplam kalite yönetimi 20. yüzyılda yönetimde modern yaklaşımlardan sonra ortaya çıkmış çağdaş bir
yönetim anlayışıdır. Toplam kalite yönetimi (TKY), öncelikle insanı merkeze alan, müşteri memnuniyetini
gözeten, sonuca değil de sürece odaklanan, işi ilk girişimde hatasız yapmayı, yani sıfır hatayı prensip haline getiren,
istatistiksel süreçlerden yararlanıp eksikleri tespit eden ve
bununla ilgili gerekli önlemleri alan, topluma karşı sorumluluklarını yerine getiren, ve tüm bu saydığımız amaçları başarıyla yerine getirmek için sürekli eğitim ilkesine dayanan bir
yönetim felsefesidir.
Geleneksel yönetim yaklaşımları ve eğitim kuramları değerlendirmeleri sonuca göre yapmaktadırlar. Yani çıktıya
göre kaliteyi belirlemektedirler. Toplam kalite yönetimini uygulayan örgütlerde ise değerlendirme, istatistiksel süreçlerCihad Şentürk, Toplam Kalite Yönetimi Işığında
Okullarda Verimlilik Kültürünün Oluşturulması,
Bilim ve Aklın Aydınlığında Eğitim, S. 141, Kasım
2011, ss.22-29.
• 22
den yararlanarak sistemin girdi aşamasında başlar ve süreç
boyunca devam eder. Kaliteli girdileriniz olduğu takdirde
kaliteli çıktılarınızın olması da muhtemeldir. İşi ilk seferde
KASIM 2011 - SAYI 141•
doğru yapmak ve sıfır hata TKY’nin vazgeçilmez il-
ganizasyonların değişimi ve gelişimi üzerinde güçlü
kelerindendir. Böylece ortaya çıkabilecek hatalı ürün
bir etkiye sahiptir (Farooq ve diğ, 2007). TKY, iç ve
ya da çıktının önüne geçilerek kaynak ve zaman is-
dış paydaş beklentilerinin yerine getirilmesini temele
rafı önlenmiş olur. Bu da kurumlarda verimliliği artırır.
alan, çalışanların bilgilendirilmesini, yetkilendirilme-
Sistemin diğer aşamalarında da kalite geliştirme ve
sini ve takım çalışmalarıyla tüm süreçlerin sürekli iyi-
sürekli iyileştirme çalışmaları yoğun bir şekilde de-
leştirilmesini hedefleyen bir yönetim felsefesidir.
vam eder (Şentürk, 2008).
Toplam kalite yönetimi organizasyonların stra-
Genel anlamda verimlilik, mal ve hizmet üretimi
tejik hedef ve amaçlarına ulaşmalarını, çalışanların
için kaynakların etkin ve doğru kullanılmasıdır. Verim-
motive edilmesini, kaynakların etkili ve verimli kul-
lilik, sistemin girdileri ile çıktıları (ürünleri) arasındaki
lanılmasını, kurumsal performansın artmasını sağlar.
orana göre belirlenir. Şüphesiz ki temel girdisi insan
(Hung & Lien, 2004). TKY, süreçlerin etkili ve verimli
olan eğitim kurumlarımızda verimliğin önemi yadsı-
bir şekilde yönetilmesini sağlar (Munoz, 1999). TKY,
namaz. Bir ülkenin dünyada söz sahibi ve geleceğe
sonuçlar yerine süreçler üzerine odaklaşan, tüm
yön veren bir devlet olması o ülkenin eğitim siste-
çalışanların niteliklerinin artırılmasına ve güçlü veri
mi ile yakından ilgilidir. Eğitim sisteminde de amaca
analizine dayanan bir yaklaşımdır (Özden, 2005).
ulaşmak için kaynakların etkin ve verimli kullanılması
son derece önemlidir. Bu makalede okullarımızda
verimlilik kültürünü oluşturmak için Toplam kalite
yönetimi uygulamalarının önemine değinilmektedir.
Toplam Kalite yönetimi çeşitli ilkelere dayanır. Bu
ilkeleri; sürekli gelişme (kaizen), insana saygı, önce
kalite, tam katılım, hata önleme, üst yönetimin liderliği ve sorumluluğu, işi ilk girişimde doğru yapmak,
Toplam Kalite Yönetimi
istatistikten yararlanma, sürekli eğitim, müşteri
Toplam kalite yönetimi, müşteri ihtiyaç, istek ve
odaklı olma, süreç odaklılık, toplumsal sorumluluk
beklentilerinin karşılanması ve iş sonuçlarında mükemmelliğe ulaşabilmesi için, tüm süreçlerde kusursuzluğun, sıfır hata prensibine dayalı olarak sürekli
kılınmasını ve bu sürekliliğin, işletmenin tüm iç ve
dış çevresinin katılımıyla gerçekleştirilmesini hedefleyen, yönetsel ve organizasyonel yapıda insan unsurunu sürekli eğitim ve takım çalışması yoluyla ön
plana çıkaran; sürekli gelişme ilkesi ile kurumların rekabet gücünü arttırmayı amaçlayan; bütün bunların
da ancak, en üst düzeyde sorumluluk bilincine sahip
nan çağdaş bir yönetim anlayışıdır (Bolat, 2000).
Bu ilkeleri kısaca açıklayacak olursak kaizen, sürekli iyileşme, değişim ve gelişmeyi; insana saygı,
insanı merkeze alarak çalışmaları planlamayı; önce
kalite, kârdan ziyade kaliteyi ön planda tutmayı; tam
katılım, bireyci kültürden işbirlikçi-paylaşımcı kültüre
geçişi; hata önleme, süreç öncesi veya süreç esnasında hataları tespit etmeyi ve gerekli önlemleri alınmayı; liderlik ve sorumluluk, grubu organize ederek
stratejik hedef ve amaçları belirleme ve başarma faaliyetlerini etkileme sürecini; sıfır hata, işi ilk seferde
doğru yaparak bunun sonunda da kaynak ve zaman
İnsanlar işlerini en iyi ve en verimli bir şekilde
israfına düşmemeyi; istatistikten yararlanma, ölçme
yapmak ister. Toplam kalite yönetimi örgütsel amaç-
ve değerlendirmenin çeşitli istatistiksel araçlardan
lara en etkili bir şekilde ulaşmayı sağlar. Toplam kali-
yararlanarak yapılmasını; sürekli eğitim, organizas-
te yönetiminde insan kaynakları ve kalite yöntemleri
yonların gelişmeleri takip ederek gerekli değişimleri
üyelerin tüm ihtiyaçlarını karşılamak ve tüm süreçleri
ve yenilikleri oluşturması, bunun sonunda öğrenen
geliştirmek için kullanılır. Toplam kalite yönetimi or-
örgütler olmasını; müşteri odaklı olma, yapılacak
23 •
DOSYA: EĞİTİMDE VERİMLİLİK
bir liderlik almayışı ile gerçekleştirilebileceğini savu-
verimlilik olarak sıralayabiliriz.
• BİLİM ve AKLIN AYDINLIĞINDA EĞİTİM
Şekil 1. Toplam Kalite Yönetiminin Temel İlkeleri.
olan hizmetin iç ve dış müşterilerin istek, beklen-
dile getirilmiş verimlilik esasına dayanan çağdaş bir
ti ve ihtiyaçlarına cevap verecek nitelikte olmasını;
yönetim felsefesidir. Bir yönetim biçiminden ziyade
süreç odaklılık, değerlendirmenin sonuca göre değil
yaşam tarzıdır. Toplam kalite yönetimi ilkelerinin en
süreç içerisinde yapılmasını; toplumsal sorumluluk,
önemlisi olan kaizen hayatın her alanında sürekli ge-
organizasyonların toplumların sorunlarına ilgisiz kal-
lişmeyi amaçlar. Verimlilik kavramına felsefi bir yak-
mayarak sorunlara karşı daha ilgili olmaları bu ko-
laşımda bulunan Japon Verimlilik Merkezine göre
nularda üst­lerine düşen görevleri yerine getirmede
verimlilik, gelişmeci bir düşünce ya da var olan her
daha duyarlı olmalarını; verimlilik, tüm kaynakları
şeyde özellikle insanda sürekli gelişimi hedefleyen
etkin ve verimli bir şekilde kullanmayı ifade eder.
bir düşüncedir. “Bugün dünden iyi, yarın bugünden
Eğitimde Toplam Kalite Yönetimi ve Verimlilik
Toplam kalite Japon bilim adamları tarafından
• 24
daha iyi olmalıdır” düşüncesini savunan bir inançtır
(Baş, 1990; Akay, 2000). Bu da TKY felsefesi ile örtüşmektedir. Zaten TKY, süreçlerin her aşamasında
KASIM 2011 - SAYI 141•
azami verimliliği hedefler. Eğitim sistemimizde de
bu çalışmalar da eğitim öğretim faaliyetlerinin süreç
TKY ilkeleri uygulandığında okullarımızda doğal ola-
içerisinde değerlendirilerek gerekli tedbirlerin doğ-
rak verimlilik kültürü ve bilinci gelişecektir. Makalenin
ru bir şekilde alınmasını, zaman ve kaynak israfının
bu bölümünde eğitimde TKY uygulamalarına ve bu
önüne geçilmesini sağlar. Bu da okullarda verimliliği
uygulamalar ile elde edilen verimliliğe değinilecektir.
artırır.
Toplam kalite yönetimi verimlilik kültürüne daya-
Toplam kalite çemberlerinin verimliliğe katkısı
nır. Verimliliği artırıcı çalışmalar için kurumlarda kalite
ile ilgili çeşitli örnekler sıralanabilir. Örneğin, sınıfta
ekipleri oluşturulur. Eğitim kurumlarımızda bu kalite
okuma ve yazma becerisi zayıf bir öğrenci için “algı-
ekipleri okul gelişimi yönetim ekipleri (OGYE) diye
lama kapasitesi zayıf, beceriksiz, ailesi ilgilenmiyor,
adlandırılır. Kalite ekipleri yukarda bahsedilen “ka-
sorumsuz” diyerek öğrenciyi kaybetmek yerine TKY
izen” felsefesi ile hareket ederek her gün bir adım
yazarlarından Ishikawa’nın geliştirdiği “Neden So-
daha ileriye gidebilmenin planlamasını ve çalışması-
nuç Diyagramı” ile sorunun temel nedenlerini belir-
nı yaparlar. Bu çalışmaları yaparlarken çeşitli toplam
leyip gerekli tedbirleri alarak bu öğrenciyi kazanabi-
kalite çemberlerini kullanırlar. Okullarda uygulanan
liriz. Balık kılçığı diyagramı olarak da bilinen bu yön-
DOSYA: EĞİTİMDE VERİMLİLİK
Şekil 2. Zayıf Okuma Yazma Becerileri Neden Sonuç Diyagramı (Ensari, Tüysüz, 2007).
25 •
• BİLİM ve AKLIN AYDINLIĞINDA EĞİTİM
temle sorun beş ana nedene ayrılmaktadır. Bu ana
nedenler de alt nedenlere ayrılmakta ve bu nedenler
teker teker çözüldüğünde sonuca ulaşılmakta, prob-
Sorun:
Öğrenci devamsızlığı
lem çözülmektedir (bkz. Şekil 2). Böylece zaman ve
Sebepler:
kaynak kaybını en aza indirerek eğitim öğretimde
1-Ulaşım,
verimliliği sağlamış oluruz.
2-Sınavlar
Toplam kalite çemberlerinden bir diğeri olan pareto diyagramına göre sonuçların büyük bir çoğun-
3-Öğretmenler
luğunun, sebeplerin küçük bir yüzdesi yüzünden
4-Arkadaş ilişkileri
ortaya çıktığını savunan bir kavramdır. 80/20 kuralı
5-Aile
olarak bilinir. Oluşan sorunların %80’inin, olası sebeplerin %20’si tarafından oluştuğu ilkesini savunur.
6-.........
Bu diyagrama göre sorun teşkil edebilecek sebepler
Okullarda verimliliği artıracak bir diğer kalite
önceden belirlenip gerekli önlemler alınır ve sorunun
çember tekniği de SWOT analizidir. Bu analize göre
ortaya çıkması engellenir.
kurumdaki güçlü yönler (strengths), zayıf yönler
Güçlü Yönler
Zayıf Yönler
-Öğretmenlerin genç ve dinamik olması
-Personelin öğrenci temelli eğitim sistemine göre
yetişmiş olması
-Öğrencilerin ikamet yerlerinin okula yakınlığı
-Okul içinde kütüphanenin olması
-Çok amaçlı salonun bulunması
-Okuldaki SBS kurslarının aktif ve çalışması
öğretmenlerin özveri ile görevlerini icra etmeleri
-Çevre düzenlemesi ve ağaçlandırmanın yapılmış
olması
-Sportif faaliyetlerin fazla olması
-Zümreler arası iletişimin yetersiz olması
-Fazla sevk ve rapor alınmasından dolayı eğitim
öğretimin aksaması
-Okulda beden eğitimi dersine yönelik soyunma
odasının bulunmaması
-Okul dış kapısında güvenlik sorunlarının yaşanması
-Okulun büyük olmasından dolayı hizmetli azlığı
bundan dolayı temizlik sorunun olması
-Misafir salonunun olmaması
Fırsatlar
Tehditler
-Anadolu lisesinin okula yakın olması.
-Çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan
velilerimizin bulunması.
-Okul çevresinde okuma salonlarının bulunması.
- Okul çevresinde etüt merkezlerinin olması
- Okul çevresinde öğrencilerin sosyal ve kültürel
gelişimlerine destek olan tarihi ve kültürel mirasların
bulunması.
-Okulun yakınında fakülte olması
-Okulun etrafında fazlaca internet kafe bulunması
-Bazı velilerin okula karşı olumsuz ön yargılı
yaklaşımları.
-Okulda öğretmen sirkülâsyonunun yoğun
yaşanması.
-Aile içi şiddet.
-Tarım işçilerin yoğun olması.
-Ailelerin kalabalık nüfusa sahip olması.
-Ailelerde babanın şehir dışında çalışıyor olması.
Tablo 1 Eğitim Kurumları İçin Örnek SWOT Analizi
• 26
KASIM 2011 - SAYI 141•
kileyen faktörlerden birisi de stratejidir. İyi bir stratejiye sahip kurumlar daha verimli çalışmaktadır. İşte
TKY çemberlerinden olan SWOT analizi de bu amaca hizmet etmektedir. (Bkz. Tablo1.)
Bir başka kalite çemberi olan “niçin-niçin” ya
da “neden-neden” diyagramları sorunların köklü çözümlerinin tanıtılmasında uygulanan tekniktir.
Sorunun çözümünde beyin fırtınası tekniği kullanılarak her adımda niçin veya neden sorusu sorulur.
Sonuçlar şemalarla ifade edilir. Bu yöntem, sorunun
Şekil 3. Pareto Diyagramı
köküne inmek ve çözümün belirlenmesinde üyelere
değişik seçenekler sunarak farklı düşünce tekniğini
uygulamak için kullanılır. Örneğin öğrenci başarısının
(weaknesses), fırsatlar (opportunities) ve tehditler
düşüklüğü bu yöntemle analiz edilmiş olsun. Beyin
(threats) belirlenir. Buna göre kurumla ilgili güçlü ve
fırtınası tekniği kullanılarak “Niçin öğrenci başarısı
zayıf yönlerin, fırsat ve tehditlerin bilinmesi amaç-
düşmektedir?” sorusu sorulur ve cevaplar şema ha-
lara uygun amaçlarına uygun stratejiyi oluşturmayı
line getirilir. Sorular her aşamada sorulur ve böylece
kolaylaştıracaktır. SWOT analizi eğitim-öğretimde
neden ortaya çıkmış olur (Doğan, 2002).
uygulanacak yöntemler, kullanılacak araç ve gereç-
Toplam kalite yönetiminde müşteri memnuniyeti
ler, alınacak tedbirler v.b. hususlarda eğitimcilere yol
önemlidir. Kurumlarında müşteriler iç ve dış müşte-
gösterecektir. Bu da yine kaynakların etkin ve verimli
riler olarak ikiye ayrılır. Eğitim kurumlarında iç müş-
bir şekilde kullanılmasını sağlayacaktır. Verimliliği et-
teriler; yöneticiler, öğretmenler, memurlar ve öğren-
DOSYA: EĞİTİMDE VERİMLİLİK
Şekil 4. Öğrenci Verim Düşüklüğü İçin Niçin-Niçin Diyagramı (Doğan, 2002).
27 •
• BİLİM ve AKLIN AYDINLIĞINDA EĞİTİM
Toplam Kalite Kurumları
Klasik Kurumlar
Müşteri merkezli
İş ihtiyaçları merkezli
Problemi engellemeye odaklı
Problemi bulmaya yönelik
İnsana yatırım yapar
Personeli geliştirme esastır
Şikâyetler öğrenme fırsatıdır
Şikâyetler rahatsızlık işaretidir
Üst yönetim kalite öncüsüdür
Üst yönetimin rolü kontroldür
Gelişme süreci herkesi kapsar
Gelişme yönetim ekibi içindir
Rol ve sorumluluklar nettir
Rol ve sorumluluklar açık değildir
Uzun dönemli stratejik planlama yapılır
Planlamalar kısa vadelidir
Farklı misyon ve vizyonu vardır
Farklı misyon ve vizyonu yoktur
Ölçme ve değerlendirme sürece yayılır
Ölçme ve değerlendirme sonuca göre yapılır
Tablo 2. Toplam Kalite Kurumları ile Klasik Kurumların Karşılaştırılması (Karslı, 2004)
cilerdir. Dış müşteriler ise, veliler, sivil toplum kuru-
yönetim ile öğretmen ve yöneticiler, öğrencilere kali-
luşları ve tüm toplumdur. Toplam kalite yönetimini
teli bir eğitim sunabilmek için ellerinden gelen çaba
uygulayan kurumlar stratejik planlamalarını iç ve
ve gayreti gösterirler. Tüm bu uygulamalar sonunda
dış müşterilerin ihtiyaç, beklenti, eleştiri ve talepleri
bu okullar, kendi başarı öykülerini oluştururlar (Tery,
doğrultusunda yaparlar. Bunun için müşteri memnu-
1996). Toplam kalite yönetimi uygulayan kurumlar
niyeti anketleri geliştirilir ve uygulanır. Bu çalışmalar
ile klasik kurumlar arasındaki fark aşağıdaki tabloda
da eğitim kurumlarında verimliliği artırır ve başarıyı
açıkça görülmektedir.
getirir. Bu yıl Millî Eğitim Bakanlığının kurumlarda
uygulamaya koyduğu “Performans Değerlendirme
Sistemi” bu çalışmaya güzel bir örnektir. Bu sisteme
göre kurumun iç ve dış paydaşları kurumu, öğretmenleri ve yönetimi değerlendirmektedir. Değerlendirme sonucunda kurumdaki kişiler iç ve dış müşterilerin değerlendirmeleri sonucu kendi yeterliliklerini
ve eksikliklerini görebilmekte ve buna göre gerekli
önlemleri alabilmektedir. Bu çalışmalar da kurumlardaki kurumsal ve bireysel anlamda verimliliği son
derece artırmaktadır.
Sonuç ve Öneriler
Yukarıdaki örneklerde de görüldüğü üzere TKY
uygulamalarının kurumlarda etkililiği ve verimliliği
son derece artırmaktadır. TKY uygulamaları, organizasyonlarda verimlilik bilinci ve kültürünü yerleştirmektedir. TKY uygulamaları diğer kurumlarda olduğu gibi eğitim kurumlarında da verimliliği artırmaktadır. Bu uygulamalar hedeflere kaynakların verimli bir
şekilde kullanılarak ulaşılmasını sağlamaktadır.
Toplam kalite yönetimi temelde insanı merkeze alan bir yaklaşımdır. Eğitim kurumlarında, gerek
yönetsel gerekse de öğretim süreçlerinde niteliğin
artırılmasında toplam kalite yönetiminin önemi bü-
Toplam kalite yönetimi uygulamaları ile okullar
yüktür. Ancak, eğitimde toplam kalite anlayışının
büyük gelişme ve ilerleme kaydederler, eğitimde
yerleşmesi ve başarılı olmasında rol oynayan doğru-
inovasyonu yakalarlar. Böyle okullarda okul temelli
dan ve dolaylı birçok etken vardır. Yapılan araştırma-
• 28
KASIM 2011 - SAYI 141•
larda ortaya konduğu üzere, değişime karşı direnç
netimi. Ankara: Milli Prodüktivite Merkezi Yayınları.
gösterme, kendini toplam kalite sürecine adamama,
Bolat, T. (2000). Toplam Kalite Yönetimi. İstanbul: Beta
kurumda kalite kültürünün tam olarak oluşturulama-
Basım Yayım Dağıtım.
ması, toplam kalitenin moda ya da sihirli bir değnek
Baş, M. (1999). İşletmelerde Verimlilik Denetimi-Ölçme ve
olarak görülmesi, üst yönetimin liderliğinin ve des-
Değerlendirme Modelleri. Ankara: Milli Prodüktivite
teğinin eksikliği, takım çalışmasının yetersizliği, yöneticilerin otoritelerinin azalacağı endişesi ve sürekli
eğitime önem vermeme gibi birçok faktör toplam
kalitenin eğitim kurumlarında etkili ve başarılı biçimde uygulanmasında negatif yönde etki etmektedir.
Bu eksiklikler de eğitim kurumlarımızda verimliliği
azaltmaktadır.
Merkezi Yayınları.
Doğan, E. (2002). Eğitimde Toplam Kalite Yönetimi. Ankara: Academyplus Yayınevi.
Ensari, H., Tüysüz, B. (2007). İlköğretimde Kalite Araçları ve Sınıf İçi Uygulamalar. İstanbul: Morpa Kültür
Yayınları.
Faroog, M. S. ve diğ. (2007). Application of Total Quality
Management In Education. Journal of Quality and
Toplam kalite yönetimi çalışmaları bürokratik iş
ve işlemler olarak görülmemeli ve birkaç form doldurmaktan ibaret olmamalıdır. Eğitim kurumlarındaki iç ve dış paydaşlar TKY süreçlerini iyi özümsemeli
ve bu doğrultuda stratejik hedef ve amaçlarını belirlemelidir. TKY ilkelerinden olan, sürekli iyileşme ve
yenilik anlamlarına gelen “kaizen” bizim kültürümüzde var olan “iki günü birbirine eşit olan zarardadır.”
inancı ile örtüşmektedir. O halde eğitim kurumlarımız
her gün bir adım daha ileriye gidebilmenin planlarını
yapmalıdır. Bu çalışmalar ile eğitim kurumlarımızda verimlilik bilinci ve kültürü son derece gelişecek
ve verimli eğitim uygulamaları ile ülkemiz daha ileri
noktalara gidecektir.
KAYNAKÇA
Akay, Z. (2000). İşletmelerde Performans Ölçüm ve De-
Technology Management, 3 (11), 87-97.
Hung, R. Y. & Lien, B. Y. (2004). Total Quality Management
Practices and their Effects on Organizational Performance. Development International Conference
(AHRD) Austin, March 3-7, 1188-1194.
Karslı, M. D. (2004). Yönetsel Etkililik. Ankara: PegemA
Yayıncılık.
Munoz, M. A. (1999). Total Quality Management in Higher
Education: Lessons Learned froman Information
Technology Office. Eric Document: ED462882.
Özden, Y. (2005). Eğitimde Yeni Değerler (Eğitimde Dönüşüm). Ankara: PegemA Yayıncılık.
Şentürk, C. (2008). Milli Eğitimde Toplam Kalite Yönetimi.
Karaman: Saray Kitap BasımYayım.
Terry, P. M. (1996). Using Total Quality Management Principles To Implement School-Based
Manage-
ment. Eric Document: ED412590.
DOSYA: EĞİTİMDE VERİMLİLİK
29 •
• BİLİM ve AKLIN AYDINLIĞINDA EĞİTİM
İLK VE ORTA ÖĞRETİMDE
VERİMLİLİK KÜLTÜRÜ
HALİT SUİÇMEZ
İktisatçı - Uzman
B
u yazıda; verimlilik kavramı, Türkiye’nin dünya ülkeleri içindeki yeri, eğitimin amaçları ile verimlilik arasındaki ilişki, verimlilik kültürü, verimlilik ilkeleri ve
eğitim-öğretimde verimlilik kültürünün nasıl geliştiri-
leceği üzerinde durulmuştur.
1 - Verimlilik Nedir?
Genel olarak verimlilik; kullanılan kaynaklarla elde edilen
üretim arasındaki ilişkiyi açıklayan bir kavramdır.
Formülü; Verimlilik = Çıktı =
Girdi
Üretim
Kaynaklar
şeklindedir.
2 - Türkiye Verimlilikte Dünyanın Neresinde?
Ülkemizin emek verimliliği düzeyini gelişmiş ülkelerle
karşılaştırdığımızda önemli oranda bir açığımızın olduğu görülmektedir. 2004 yılında Türkiye’de emek verimliliği düzeyi
Halit Suiçmez, İlk ve Orta Öğretimde Verimlilik Kültürü, Bilim ve Aklın Aydınlığında Eğitim, S. 141,
Kasım 2011, ss.30-33.
• 30
ABD’nin yüzde 30’u mertebesindedir. Aşağıdaki grafik bu
konuda fikir vermektedir.
KASIM 2011 - SAYI 141•
Grafik. AB Ülkeleri ve Türkiye’de Satınalma Gücü Paritesine Göre Çalışan Kişi Başına
GSYİH, 2004, ABD ile Karşılaştırma
Kaynak: Kalkınmada Anahtar, Ağustos 2010, Sayı 260
2009 yılında ise Türkiye genelinde emek verimliliği ABD’nin yüzde 44’ü seviyesindedir. Aşağıdaki
tabloda Türkiye’deki emek verimliliği çeşitli ülkelerle karşılaştırılmıştır.
ABD’deki verimlilik seviyesi 100 rakamına eşitlendiğinde, Almanya 93, Japonya 67, Türkiye 44
olarak gösterilmiştir. Bu hesaplama satınalma gücüne göre yapılmıştır.
Verimlilikte gelişmiş ülkelerle aramızda önemli
DOSYA: EĞİTİMDE VERİMLİLİK
bir açık bulunmaktadır.
3 - Eğitim – Verimlilik İlişkileri Üzerine
Yapılan bir çalışmada ülkelerde “ekonomik nitelikli eğitim amaçları” belirlenmiştir. ( Dr. Feyyat
Gökçe, Eğitim Sisteminin Amaçları Ve Devletin
Siyasi-İdeolojik-Ekonomik Güçleri Arasındaki İlişki, 21.Yüzyılın Eşiğinde Türk Eğitim Sistemi Ulusal
Sempozyumu, 25 – 27 Kasım 1999, Ankara )
Tablo: Üretkenlik Karşılaştırması
31 •
• BİLİM ve AKLIN AYDINLIĞINDA EĞİTİM
Eğitim Amaçları
Ülke
Ekonomik yaşama yönelik üretken tutum ve alışkanlıkları kazandırmak
ABD
Ekonomik ve toplumsal gelişime katkıda bulunacak elemanlar yetiştirmek
Fransa
Dış piyasanın istediği becerili bireyleri yetiştirmek
Brezilya
İlgi ve becerilerini geliştirerek birlikte iş görme alışkanlığı kazandırmak ve toplumun
mutluluğuna katkıda bulunacak bir meslek sahibi yapmak
TÜRKİYE
Bir ülkede verimlilik artışının en önemli belirleyicisi beşeri sermaye, yani insanlara, eğitime yapılan
yatırımlardır.
Ancak, yapılan bir araştırmada Türkiye’de eğitim
göstergesi ile verimlilik artışı arasındaki ilişkinin kopuk olduğu ortaya çıkmıştır. (Kaynak: Şeref Saygılı,
Cengiz Cihan; Türkiye Ekonomisinde Beşeri Ser-
6-Az zamanda çok ve büyük işler yapmak
7-Çok yönlü gelişmek
8-Bir- iki alanda derinleşmek
9-Kaynakları tam kullanmak
10-Kaynakları etkin kullanmak
11-Araştırmacı bir kişiliğe sahip olmak
maye – Verimlilik Artışı İlişkisi, İktisat İşletme ve Fi-
12-İşin toplumsal yararını öne çıkarmak
nans, Mart 2006)
13-İşleri ve faaliyetleri planlamak, sorunları önce-
4 - Verimlilik Kültürü
Kültür,”yaşam tarzı” olarak tanımlanır. (Muzaffer
Sencer, Kültüre İlişkin Temel Kavramlar, Ulusal Kültür, Temmuz 1979 )
Bir düşüncenin, bir olgunun kültürün bir parça-
liklendirmek.
14-Doğru sorular sormak
15- Verimliliğini ölçmek-izlemek-denetlemek
6- Eğitim - Öğretimde Verimlilik Kültürü Nasıl
Geliştirilecek?
sı olabilmesi bilgi ve bilinçlenme ile de bağlantılıdır.
Verimlilik kültürünü geliştirmek için kullanabilece-
Verimlilik kültürü, her çeşit varlıklarımızı tam ve etkin
ğimiz bazı olanaklar bulunmaktadır. Bunlar aşağıda
değerlendirerek bireysel, ulusal, toplumsal gelişme-
sıralanmıştır.
ye katkı vermektir. Kısacası günlük yaşamda “verimlilik ilkelerine” göre davranmaktır. Verimlilik ilkeleri
dediğimizde şu yaklaşımları öne sürmekteyiz.
5 - Verimlilik İlkeleri
1- Kişileri ve kaynakları tanımak
6.1. Derslerde Neler Yapılabilir?
Örneğin; Hayat Bilgisi (ilköğretim 1-2-3 sınıflar
öğretim programı ve kılavuzu) sayfa 18’de öğrencilere kazandırılacak beceriler olarak şunlar sıralanmıştır:
2- Doğru işi yapmak
1-eleştirel düşünme
3-İşi doğru yapmak
2-yaratıcı düşünme
4-İşi zamanında yapmak
3-araştırma
5-İşi uygun mekânda yapmak
4-iletişim
• 32
KASIM 2011 - SAYI 141•
5- problem çözme
(yani yaklaşık %4)’tür. Yani televizyona ayrılan za-
6-bilgi teknolojilerini kullanma
man kitabın on katıdır.
7-girişimcilik
8-Türkçeyi doğru, etkili, güzel kullanma
6.3. Araştırmacı Kimlik
Çocuklara bilimsel bazlı düşünce ve dünya görü-
9-karar verme
şünü vermek gerekir. Bu görüş mantık, nedensellik
10-Kaynakları etkili kullanma
ve rasyonellik üzerine kurulmuştur. Çocuklara bilim
10.1-zaman, para ve materyal kullanma
ve sanat insanlarının yaşam öykülerinin okunması
10.2-bilinçli tüketici olma
yönünde destek ve teşvik verilmelidir.
10.3-çevre bilinci geliştirme ve çevredeki kaynakları etkili kullanma
10.4-planlama ve üretim
Örneğin, Teknoloji-Tasarım derslerinde verimlilik
kültürü işlenebilir. Hayatı teknoloji kolaylaştırır. Te-
6.4.Verimli İnsan Hayatlarından, Firmalardan
ve Gelişmiş Ülkelerden Örnekler Verilebilir
6.5. Öğrenciye Örnek Olabilecek Yakın Çevre
Aile bireyleri, öğretmenler, okul yöneticileri, arka-
kerleğin icadıyla ulaşım, iletişim her şey hız kazan-
daş çevreleri öğrenciye örnek olması gereken yakın
mış ve insan zamanını çok daha iyi kullanmıştır. Biz
kişilerden faydalanılabilir.
Türkiye olarak otomobil montajında ve üretiminde
başarılıyız ama henüz bir Türk modeli ve markası tasarlayıp üretemedik. İşi doğru yapmak(montajı doğru yapmak) yetmez bir de doğru işi(yani yeni modeli)
yapabilmeliyiz.
Örneğin Tarih ve Türkçe derslerinde üretken yazar, bilim insanı, araştırmacı kişilerin yaşam öykülerinden örnekler verilebilir.
Örneğin Din Kültürü ve Ahlak Bilgisinde, tasarrufun önemi, ziyankârlığın yanlışlığı üzerinde durulabilir.
7. Sonuçlar ve Bir Öneri
Ekonomide verimlilik daha az kaynakla daha nitelikli ve daha çok mal ve hizmet üretmek demektir.
Bir diğer deyişle az zamanda çok ve büyük işler
yapabilmektir, tüketim kültüründen üretim kültürüne
geçmektir.
Sanayileşmiş Batılı ülkeler “verimlilik yarışında”
öne geçmişlerdir. Bunun tarihsel, teknolojik ve toplumsal nedenleri vardır.
Bizde, hem Osmanlı hem de Cumhuriyet dö-
Ayrıca; fen ve teknoloji, sosyal bilgiler, müzik,
nemlerinde devletçi felsefe hep ağır basmıştır. Özel
resim, beden eğitimi, devrim tarihi ve Atatürkçülük,
girişimcilik, üretkenlik, üretim, ticaret, yatırım gibi
proje hazırlama, bilgi kuramı, tarım, düşünme eğitimi, bilgisayar gibi hemen her derste verimlilik kültürünü doğrudan ilgilendiren konular bulunmaktadır.
Verimlilik kültürü oluşturmada ders dışı kitap okumak çok faydalıdır. Kitap boş zamanlarda okunacak
bir şey değildir. Özel olarak zaman ayırıp okuma
yapılmalıdır. Yapılan bir araştırmada (TÜİK, “Zaman
liğimize çok yakın olamamıştır.
Ama artık küresel ekonomide ve çok hızlı bir dünyada hem bireyi hem de toplumları yönlendiren en
önemli kavram verimliliktir.
Eğitim hizmetlerinde de verimlilik bilgisi ve bilinci
öne çıkmalıdır. Bunun için mutlaka eğitim politika-
Kullanımı Anketi” 26.7.2007, Milliyet)Türkiye’de in-
sının temel amaçları içerisinde üretken bir gençlik
sanların boş zamanlarının %45’ini Tv ile geçirdikleri
yetiştirme konusu özel bir önemle yer almalı ve uy-
ortaya konulmuştur. Okumaya ayrılan zaman %3,9
gulanmalıdır.
33 •
DOSYA: EĞİTİMDE VERİMLİLİK
6.2. Ders Dışı Kitap Okumaları
verimlilik kültürüne ait kavramlar bizim kimlik ve kişi-
• BİLİM ve AKLIN AYDINLIĞINDA EĞİTİM
EĞİTİMDE VERİMLİLİK UYGULAMALARINA
İLİŞKİN BİR DEĞERLENDİRME
ALİ HİKMET DEMİR
Eğitim Müfettişi/Kütahya
E
ğitim faaliyetlerinin amacına ulaşması eğitim sisteminin kuruluş amaçlarını gerçekleştirmesi anlamına gelmektedir. Tersine amacına ulaşmayan
her faaliyet de eğitim sisteminin boşa işlediğinin,
toplumun eğitim alanına aktardığı kaynaklarının boşa harcandığının işareti olarak sayılabilir.
Günümüzde örgütsel yapıları işletenler, üretim sürecinin sonunda yapılacak bir değerlendirme sonrası sistemde yeniden düzenleme çalışmalarının yapılmasını çok
geç olarak kabul etmektedirler. Ayrılan kaynakların heba
edilmesinin artık tahammül edilmez bir hal olduğu kabul
edilmekte ve bu durumun önüne geçecek yeni yönetsel
anlayışlar ortaya atılmaktadır. Artık kaynakları heba etmeksizin tam ve doğru uygulamaların bir defada yapılmasını sağlama yolları araştırılmaktadır. Bu araştırmalar
verimlilik kavramını gündeme getirmiştir.
Verimlilik kavramı her türlü örgütsel yapılar, kurumlar
için çok önemli bir hale gelmiş durumdadır. Eğitim siste-
Ali Hikmet Demir, Eğitimde Verimlilik Uygulamalarına İlişkin Bir Değerlendirme, Bilim ve Aklın Aydınlığında Eğitim, S. 141, Kasım 2011, ss.34-37.
• 34
mimizin de bu anlamda ele alınıp değerlendirilmesi gerekmektedir.
KASIM 2011 - SAYI 141•
değerlendirme eğitim sistemimizin hemen hiçbir
aşamasında yapılmamaktadır. Sadece üst öğrenime geçişte fazla talep olan okullara yönelik olarak
sıralama amaçlı SBS, YGS, LYS gibi sınavlar yapılıyor. Bu sınavlar ise sadece üst öğrenime girişte
nitelikli diye düşünüldüğü için herkesin talep ettiği
okullara kimin girip kimin giremeyeceğine karar
vermede kullanılıyor. Bu yönüyle bu sınavları bir
durum değerlendirme aracı olarak kabul etmek
mümkün değildir. Dolayısıyla eğitim sistemimiz
içinde verimlilik açısından, eğitim öğretim faaliyetlerinin istenen nitelikte yapılıp yapılmadığını
görme açısından sağlıklı bir değerlendirmenin yapıldığını söyleyemiyoruz. Bu durum eğitim sisteFabrika üretimi benzeri faaliyetlerde sürecin her
mimiz içinde eğitim öğretim faaliyetlerine yönelik,
aşamasını adım adım gözlemek, sürecin sonunda
öğrencinin aldığı eğitim faaliyetlerinin niteliğine
istenmeyen hususlar, durumlar, ürünler, çıktılar
yönelik verimlilik odaklı bir yaklaşımın olmadığını
varsa sistemi yeniden yapılandırarak yeni baştan
göstermektedir.
işe koyulmak imkanı varken eğitim faaliyetinde
böyle bir imkandan söz etmek imkansızdır, çünkü
eğitim faaliyetlerine konu olan insandır. Özellikle
de yetişmekte olan insanlar konu olduğunda bu
durum çok daha büyük bir öneme sahiptir.
Eğitim öğretim faaliyetleri eğitim sisteminde
Eğitime yönelik verimlilik temelli değerlendirmelerin iç verimlilik adı altında eğitim sistemine
giren kişilerin sistemden mezun olma oranları itibariyle karşılaştırılmasına dayalı değerlendirmelerden hareketle verimlilikleri konusunda yargılarda bulunulduğu hususları bu alandaki kimi ça-
yıllık faaliyetler şeklinde düzenlenir. Öğretim yılı
sonunda öğrencinin durumuna ilişkin bir değerlendirme yapılabildiği takdirde öğrencinin o yıl
için istenen şekilde yetişip yetişmediğine yönelik
bir değerlendirme yapılabildiği halde gecikmiş bir
değerlendirme olarak nitelenirken bir de öğretim
DOSYA: EĞİTİMDE VERİMLİLİK
kademesinin sonunda veya birkaç öğretim kademesi geçtikten sonra yapılacak değerlendirme
sonrası geri dönüşün imkansızlığı daha da büyüktür. Oysa eğitim sistemimizdeki uygulamalara bakıldığında, öğrencilerin eğitim öğretim yılı sonundaki durumlarına ilişkin bir değerlendirmenin hemen hiçbir zaman yapılmadığını, yapılamadığını
görmekteyiz. Öğrencilerin durumlarına ilişkin bir
35 •
• BİLİM ve AKLIN AYDINLIĞINDA EĞİTİM
Eğitim öğretim faaliyetlerinin, bu faaliyetleri
bünyesinde barındıran eğitim kurumlarının, kurumlarda görev yapan tüm personelin verimlilik
ilkeleri yönünden değerlendirilmesi eğitim alanında yapılan her türlü harcamanın, yatırımın gerçek
anlamda yerine ulaşıp ulaşmadığını belirleme
açısından önem taşımaktadır. Geçmişte var olan
ve yararsız kaldığı için ortadan kaldırılan sicil sisteminin yerine mutlak surette verimlilik odaklı bir
sistemin geliştirilmesi gerekmektedir. Dünyadaki
hiçbir rasyonel örgüt sahip olduğu insan gücünün
niteliklerine yönelik değerlendirme yapmaksızın
verimlilik odaklı çalışamaz.
lışmalarda görülmektedir. Eğitim sistemine girme
Eğitime yönelik yapılan yatırımlar önemli. Bunu
ve sistemden çıkma oranına bakarak yapılacak
hiç kimse inkar edemez. Yapılan yatırımlar hiçbir
değerlendirme nicel anlamda bir verimlilik göster-
zaman boşa gitmeyecektir. Fakat, bu kadar mas-
gesi olarak ele alınabilir. Ancak bu eğitime yönelik
raf yapılıyor ama yine de istenen sonuçlar alına-
çok yüzeysel bir verimlilik göstergesidir. Eğitim
mıyor diye düşünülürse eğitime yönelik yapılan
sisteminde nicelik kadar niteliğe yönelik verimlilik
yatırımların sonuçsuz kaldığı düşüncesine sapla-
değerlendirmelerine de ihtiyaç bulunmaktadır.
nan insanlar bu alanı ihmal etmeye başlayabilir.
Öğrenci okula geldiği andan itibaren eğitim
öğretim faaliyetlerine dahil olur. Bu faaliyetlerde öğretmenin can alıcı önemi vardır. Öğretmen
uzmanlık bilgisini kullanarak öğrencilerde bilgi,
beceri, tutum, davranış, alışkanlık, değerler geliştirmeye çalışır. Eğitim faaliyetinin sonunda yapıla-
Talim Terbiye Kurulu Başkanlığı da yapmış olan
İrfan Erdoğan’ın “Eğitim Sistemi” isimli eserinde
eğitime ayrılan kaynakların yetersizliği yanında
ayrılan kaynakların etkili kullanılamamasının da
önemli bir sorun olduğunu dile getiren değerlendirmeler yaptığını herkes hatırlayacaktır.
cak değerlendirmede öğrencide istenen hususlar
Hangi boyutta olursa olsun hemen her okulda
gerçekleştirilmemişse öğrencinin yeniden başa
internet bağlantısı olan, bilgi teknoloji sınıflı okul-
döndürülerek yeniden aynı süreçten geçirilmesi
ların sayısı son yıllarda büyük bir hızla artmıştır.
mümkün değildir. Bu nedenle öğretmenlerin siste-
Elektronik araçların okullarda böylesi bir hızla art-
me girişinden önce yetişme döneminden itibaren
ması eğitim alanına yönelik yatırımların bir göster-
sistemin istediği nitelikte olmalarının sağlanması
gesi olarak görülüp sevindirici bir durum olarak
gerekmektedir. Bu ise etkin bir üniversite-bakanlık
algılanabilir. Teknolojik ürünlerin sınıflara girmesi
işbirliğini gerektirmektedir. Üniversiteler mezunla-
sevindirici olmakla birlikte tek başına yeterli bir
rını alanda mutlaka takip edip yetiştirdikleri kişiler-
durum değildir. Teknolojik ürünlerin varlığına rağ-
de yaşanan sorunları görüp ona göre iç sistemle-
men okulların çoğunda bu araçlar etkin bir şekil-
rinde düzenlemelere gitmesi gerekmektedir.
de kullanılamamaktadır. Teknolojik ürünler öğretmenin işini kolaylaştırdığı kadar zorlaştırmaktadır
• 36
KASIM 2011 - SAYI 141•
da. Zira teknolojik ürünler sınıf ortamında etkinlik
çeşitliliğini getirdiği için bu çeşitlilik etkin bir planlamayı, sınıf içi öğrenme sürecinde kullanılacak
araç gereç, materyal ve teknolojik ürünlerin öğrenmeyi kolaylaştıracak şekilde düzenlenmesi,
zamanı geldiğinde de öğrencilere sunulması gerekmektedir. Bu ise öğrenme öğretme sürecine
hakim olmayı, teknolojiyi çok iyi kullanmayı, zamanı çok iyi yönetmeyi, program hakimiyetini,
öğrencilerin çok iyi tanınmasını her şeyden önce
de çok iyi bir fiziksel alt yapıyı gerektirmektedir.
Yapılan araştırmalarda, sistem içinde karşılaşılan
sorunların niteliğinde, eğitim ortamlarının ve öğrenme öğretme süreçlerinin analizinde gerekliliklere ilişkin önemli sorunlarla karşılaşılmaktadır.
de ilk adımı bakanlık merkezinin atması gerekiyor.
Her şeyden önce okullar ve sınıflar önemli fiziksel
Yasal ve yapısal düzenlemeler olmaksızın böyle
alt yapı sorunları içindedir. Öğretmenlerin tekno-
bir uygulamayı sistemin içinde birilerinin kendili-
lojiyi etkin kullanmasında önemli eksiklikler var-
ğinden yapabilmesi mümkün değil.
Eğitimde verimlilik kavramına yönelik yapılması
teknoloji kullanmak yerine geleneksel yöntemleri
gereken çalışmalarla ilgili olarak sınırlı bir yazı çer-
bırakamadıkları gözlenmektedir. Okullara gönde-
çevesinde kalan bu değerlendirmede dahi karma-
rilen her türlü teknolojik araç gerecin kullanım dü-
şık, kapsamlı faaliyetlerin ipuçları verilmeye çalı-
zeyine ilişkin merkezi bir anlayışla değerlendirme
şılmıştır. Eğitimin kapsamı, eğitimin kademeleri, iç
yapılabilmesi mümkün değildir. Sistemde var olan
ve dış unsurları itibariyle eğitimin yapısı, eğitimin
on binlerce okulun tümünü bir anda etkili bir şekil-
ilişkili olduğu diğer alanlar, insan unsuru, sistem
de teknoloji kullanımı açısından değerlendirmeye
unsuru, araç gereç ve personel unsuru, yönetim
tabi tutulabilmesi imkansızdır. Bu anlamda okul
ve denetim unsuruna yönelik değerlendirmelerin
ve kurumlar bazında daha dar alana özgü değer-
her biri eğitimde verimlilik kavramıyla doğrudan
lendirme çalışmalarının ise mutlaka yapılması ge-
ilgili unsurlardır. Tüm bu unsurları dikkate almak-
rekir. Bu ise ancak etkin bir yönetim ve denetim
sızın yapılacak değerlendirmeler, verimliliğe yö-
sisteminin kurulması ve işletilmesi ile mümkündür.
nelik yapılacak çalışmaları uzatacaktır. Ancak bu
Bu alandaki çalışmalar ise ancak sistemin üst
unsurların hepsini birden kapsayacak reform türü
düzeyinde bulunanlarda verimlilik odaklı bir bakı-
yaklaşımlara da fazla prim verilmemesi gerekiyor.
şın, anlayışın ortaya konması ile yapılabilir. Eğitim
Zira toplumlara yönelik değişiklere reform anlayışı
sistemini yöneten, işleten, geliştiren, değerlen-
ile yaklaşmak yerine küçük adımlarla ama uzun
diren bakanlık merkez teşkilatında bu yönde bir
vadeli, sistemli, bilinçli, gönüllülük esasına ve ekip
anlayışın gelişmesi bu iradenin ortaya çıkmasında
çalışmasına dayalı çalışmalarla yaklaşılması daha
en etkili unsurların başında gelmektedir. Bu yön-
gerçekçi olacaktır.
37 •
DOSYA: EĞİTİMDE VERİMLİLİK
dır. Öğretmenlerin öğrenme öğretme sürecinde
• BİLİM ve AKLIN AYDINLIĞINDA EĞİTİM
EĞİTİMDE VERİMLİLİK ÜZERİNE
BİR BAKIŞ
YILDIRIM TÜRK
B
ir ülkenin geleceği eğitimle şekillenmektedir. Eğitime verilen önem ülkeye verilen önemdir aynı
zamanda. Yıllarca çözülemeyen meseleler önümüzde durdukça eğitimden de istenen verimi
alamamaktayız. Eğitimin en çok tartışılan yönü öğretmen
yetersizliği, müfredat zayıflığı, sürekli değişen programlar,
sınıfların kalabalığı ve alt yapı eksikliğidir. Bütün bunları düzeltmekle eğitimi de düzeltebileceğimizi sanıyoruz.
Belki bunları düzeltmekle eğitime bir nebze de olsa nefes
aldırabilir, onu daha görünür hale getirmeyi başarabiliriz.
Ama köklü ve kalıcı çözüm istiyorsak bunlardan daha da
öncelikli ve önemli olarak “Nasıl bir insan yetiştirmek istiyoruz?” sorusuna cevap vermeliyiz. Mezun olan öğrencilere baktığımızda bunu hâlâ kararlaştıramadığımızı görüyoruz maalesef. Buna kesin karar verilince birçok sorun
kendiliğinden hallolacaktır. Amaçsız, yarınsız, öğrenme
Yıldırım Türk, Eğitimde Verimlilik Üzerine Bir Bakış,
Bilim ve Aklın Aydınlığında Eğitim, S. 141, Kasım
2011, ss.38-39.
• 38
merakı sönmüş, gömleği sarkmış, kravatı gevşemiş, üniversite kapılarında yığılan, her gün okulda kavga çıkaran
KASIM 2011 - SAYI 141•
öğrenciler yerine ülkesine karşı sorumluluk his-
sık değişiyor. Bütün çalışmaların olumlu sonuç-
seden, gerçekten okuyan, düşünen, sorgulayan,
lanması için başlanılan projelerin mahiyetinin bi-
dünyaya kendi ülkesinin damgasını vurabilecek
linmesi, yönteminin belirlenmesi ve kamuoyunda
öğrenciler yetişecektir.
uzmanlarca yeterince tartışılmış olması gerekir.
Mezun olan öğrencilerdeki her eksikliğin as-
Her yönüyle ülkemiz ve öğrencilerimiz için uygun-
lında büyük oranda on iki yıldır uygulanan yanlış
sa bunun millî bir dava olarak kabul edilip devam
eğitimden kaynaklandığını biliyoruz; bunun için de
ettirilmesi gerekir.
doğru, köklü ve kalıcı adımların atılması gerekir.
Üçüncü olarak da YGS ve LYS’nin okuldaki
Öğrenci sadece okula gidip gelen bir birey değil-
verimi düşürdüğünü söyleyebiliriz. Zira okullarda
dir. Onun kişiliği üzerinde aile, televizyon, arkadaş
Millî eğitimin genel amaçlarıyla sınavda başarı ara-
çevresi gibi onlarca etken vardır. Hatta bu etkenler
sında bir ikilem yaşanmaktadır. Lisede iyi öğrenci
çoğu zaman okulun verdiğini de götürebiliyor. Dolayısıyla okulda verimliliği de sadece okulla sınırlandıramayız. Ancak çok yönlü bir çalışmayla bu
verimliliği elde edebiliriz. Yetiştirmek istediğimiz
insanın tarihi bir sürecin devamı olduğunu düşünerek onu kültür, tarih ve millî kimliğin sorumluluk
şuuruyla beslemeliyiz. Bunu basın yayın, televizyon, okul, aile ve bütün bakanlık birimleri olarak
yapmalıyız. Yoksa günümüzde olduğu gibi okulun
erdem saydığını, öğretmeye çalıştığını diğerleri
hemen silecektir. Mesela biz okulda paranın her
şey olmadığını anlatmaya çalışıyoruz. Oysa popüler bir dizi “Paran kadar varsın!” fikrini dünya
görüşüne dönüştürebiliyor. Bu konuda Millî Eğitim
Bakanlığının özellikle Kültür Bakanlığı ve TRT ile
olmak üniversiteyi kazanmak için yetmiyor. Bunu
sınavlara kısmen ağırlık vererek çözümlediğimizi
zannetsek de bu sürecin yetiştirilmek istenen insan tipine zarar verdiğini söyleyebiliriz. Zaten lise
müfredatı da öğrencinin test çözme becerisini geliştirip sınav kazandırmayı amaçlamıyor. Dershaneler de malesef burada devreye giriyor. Bu konuda şu soruya cevap aranırsa yolumuzun biraz
daha açık olacağı kanaatindeyim. Sınavda başarılı olan ancak edebi terbiyeden, tarih şuurundan,
felsefi sorgulamadan geçmeden sadece ekonomik kaygıyı ön plana alan sınav gençleri, acaba
değerlerimiz söz konusu olunca aynı duyarlılığı
gösterebilecekler mi? Her yıl öğrencilerin bir önceki yıla göre biraz daha çözülmüş olduğunu gör-
yardımıyla ideal insan tipini oluşturabiliriz. Bunun-
dükçe buna olumlu cevap veremiyoruz maalesef.
la ilgili filmler, diziler yaparak, dergiler çıkararak
Yakın bir gelecekte hayatını tamamen sınavlara
okulun yetiştirmek istediği ideal insan tipini per-
adamış, sınavın süzgecinden geçmiş yeni neslin
çinleyebiliriz.
zihniyetiyle bizim yetiştirmek istediğimiz insan
İdeal insan tipini oluşturduktan sonra eğitimin
verimli olması için ikinci olarak da eğitimde sürekliliği sağlamak gerekir. Eğitimde süreklilik esastır.
Deneme yapılmadan uygulanan programlar çok
aynı mı olacaktır? Karşımızda öğrencinin kaderini
belirleyen bu tür sınavlar, aşılması gereken duvar
gibi durdukça acaba gerekli olan eğitimi verebilir,
bundan yeterince verim alabilir miyiz?
39 •
DOSYA: EĞİTİMDE VERİMLİLİK
işbirliği yapması gerekmektedir. Ancak bunların
• BİLİM ve AKLIN AYDINLIĞINDA EĞİTİM
YENİ LİSE FİZİK PROGRAMINDA
BİYOLOJİ İLE İLGİLİ ÖRNEKLER
TÜRKKAN GÜLYURDU
Fizik Öğr. MEB TTKB
2
006 yılında hazırlanmasına başlanılan ve kademeli olarak yürürlüğe giren lise fizik, kimya ve biyoloji
ders programları ile yaşam temelli bir eğitim-öğretim hedeflenmiştir.
Bu hedefin gözetilmesinde; yaşamda kullanılamayacak
bir bilginin gereksiz bir yük olduğu düşüncesine ek olarak
öğretimin yaşam içinde bulunan olaylarla, olgularla, nesnelerle ve diğer araçlarla birlikte verilmesinin eğitim ve öğretimi
daha etkin, daha etkili ve verimli kılacağı gerçeği önemli rol
oynamıştır.
Yaşantımızda önemli olan doğa olaylarına baktığımızda
ise bunların birden çok bilimle ilgili ve sandığımızdan daha
karmaşık yapıda olduklarını fark ederiz. Sık rastlanılan doğa
olayları içinde salt bir bilim ile ilgili olanı bulmak son derece
güçtür. Kısaca söylemek gerekirse, doğa olaylarını incelemek disiplinlerarası bir çalışma gerektirir.
Bu gerçeklerden yola çıkılarak yeni lise fizik programında
Türkkan Gülyurdu, Yeni Lise Fizik Programında Biyoloji İle İlgili Örnekler, Bilim ve Aklın Aydınlığında
Eğitim, S. 141, Kasım 2011, ss.40-42.
• 40
biyoloji ile ilgili örnekler araştırılmış ve bu yazının konusunu
oluşturmuştur. Aşağıda bu örnekler sıralanmıştır:
KASIM 2011 - SAYI 141•
1) 9.Sınıf 1.Ünite 4.2 Bilgi Kazanımı. “Fizik, günlük
da yaşamaya elverişli olmaması nedeniyle ölmeleri,
yaşam ve teknoloji ile ilgili olarak öğrenciler; örnek-
bir böceğin yüksek bir ağaçtan güvenli bir şekilde
lerle vücudumuzun çalışmasında, yakın çevremizde
düşebildiği ama bir insanın yüksek bir ağaçtan gü-
ve yaşantımızda önemli yer tutan fizik ilke ve yasa-
venli bir şekilde düşemeyeceği.
larını fark eder.”, 2.Ünite 2.1 Bilgi kazanımı. “Enerji
dönüşümleri ve enerjinin korunumu ile ilgili olarak
öğrenciler; enerjinin; çekim potansiyel enerjisi, elektriksel, ses, elektromanyetik radyasyon, nükleer ve
kütle gibi değişik biçimlerde bulunabileceğini belirtir.”, 2.3 Bilgi kazanımı. “Enerjinin bir türden diğerine
dönüşebileceğini örneklerle açıklar.”, 2.4 Bilgi kazanımı. “Enerjinin bir cisim veya sistemden diğerine aktarılabileceğini fark eder.” Örnek: Bir makine sistemi
olarak insan vücudu düşünülebilir çünkü bireylerin
yaşamındaki en yakın ve tanıdık enerji kullanan ve
makine gibi çalışan sistem insan vücududur. Bireylerin vücudunu tanıması ve vücudunda olan fiziksel,
kimyasal ve biyolojik olayların farkına varması son
derece önemlidir. İnsan vücudundaki oldukça karmaşık olan tüm olaylar aslında temel bir enerji girişi
ve çıkışı prensibine dayanır. İnsan vücudu besinlerden aldığı enerjiyi uyuma, konuşma, yemek yeme,
banyo yapma, televizyon seyretme, bilgisayar oynama, ders anlatma/dinleme, telefonda konuşma, yürüme, düşünme, stres, dans etme vb. gibi etkinliklerle harcar. Bir kişi, besinlerden aldığı toplam enerji,
harcadığı toplam enerjiden büyükse kütlesi artarak
kilo alacak, küçükse kütlesi azalarak kilo verecek
ve eşitse kilo değişimi yaşamayacaktır. Bir bireyin
besinlerden aldığı enerjinin çeşitli yollarla harcadığı
enerjiye eşit olması durumuna enerji dengesi denir.
2) 10. Sınıf 1.Ünite 1.1 Bilgi kazanımı. “Katılar ile
3) 10.Sınıf 1.Ünite 1.2 Bilgi kazanımı. “Katılar
ile ilgili olarak öğrenciler; canlıların çeşitli özellik ve
ihtiyaçlarını,yüzey alanlarının kütlelerine veya hacimlerine oranı ile ilişkilendirir.” Örnek: Canlılar, hacimleri oranında enerji üretirken yüzey alanları oranında
enerji yayarlar. Bu nedenle canlıların vücutlarındaki fazla enerjiyi dışarıya aktarabilmeleri için yüzey
alanlarının ve metabolizmalarının buna cevap verecek nitelikte olması gerekir. Örneğin, fare gibi yüzey
alanının hacmine oranı büyük olan canlıların enerji
kaybı fazla olacağından metabolizmalarının hızlı çalışması gerekir. Buna karşın fil gibi yüzey alanının
hacmine oranı küçük olan canlılar, fazla enerjilerini
dışarıya verebilmek için vücutlarında yüzey alanını
artıracak fiziksel özelliklere ihtiyaç duyarlar. Fillerde
bu ihtiyaç vücutlarına oranla büyük olan kulaklarıyla
karşılanırken, maymunlarda bu iş denge aracı olarak
da kullandıkları kuyruklarıyla karşılanır. Küçük hayvanların (örneğin civcivler) üşüdükleri zaman birbirlerine sokulmaları da bir başka örnektir.
4) 10.Sınıf 1.Ünite 2.2 Bilgi kazanımı. “Sıvılar ile
ilgili olarak öğrenciler; yüzey gerilimini örnekler vererek birbirini tutma ile açıklar.” Örnek: Su örümceği,
yüzey gerilimi sayesinde su üzerinde rahatça hareket eder.
Bitkilerin suyu topraktan alıp üst kısımlarına çıkarması ise bir başka örnektir.
ilgili olarak öğrenciler;varlıkların en ve boyca belli bir
5) 11.Sınıf 1. Ünite 1.2 Bilgi kazanımı. “Katı, sıvı
oranda büyütülmesi veya küçültülmesi durumunda
ve gazlarda basınç ile ilgili olarak durgun akışkanlar-
kesit alanları, yüzey alanları, hacimleri ve kütlelerinin
da basıncı, farklı derinliklerde hesaplar.” Örnek: Tüp-
hangi oranda değişeceğini hesaplar.” Örnek: Büyü-
lü dalış, Everest Dağı’na ve Mariana Çukuru’na yol-
me hormonu aşırı salgılanmış dev insanların ancak
culuk, kışın donmuş suların altında canlıların yaşamı
bastonla yürüyebildikleri (Sultan adlı Mardin’li genç
(suyun genleşmesindeki anomali).
gibi), karaya vuran balinaların kemik yapılarının kara-
6) 11.Sınıf 4.Ünite. 3.12 Bilgi kazanımı. “Atomun
41 •
• BİLİM ve AKLIN AYDINLIĞINDA EĞİTİM
yapısı ile ilgili olarak, atomun enerji seviyelerinden
yararlanarak atomun uyarılmasını yorumlar.” Örnek:
Lazerler; tıp alanında kanamaların durdurulmasında,
dokuların kesilmesinde, diş ve göz bozukluklarının
tedavisinde önemli yer tutmakta olup, güzellik salonlarında estetik amaçlar için de kullanılmaktadır.Ayrıca tıpta tanı amaçlı kullanılan Elektro-Ensefalo-Grafi
(EEG) ve Elektro-Kardiyo-Grafi (EKG) cihazları.
7) 11.Sınıf 5.Ünite 1.3 Bilgi kazanımı. “Ses dalgalarıyla ilgili olarak, Doppler Olayı’nı açıklayarak örnekler verir.” Örnek: Böbrek taşı kırma makineleri sayesinde, yüksek frekanslı ses dalgalarının oluşturduğu
şok dalgaları böbrek taşı üzerine odaklandırılarak
taşların kırılması gerçekleştirilmektedir. Ayrıca tıpta
kullanılan Doppler akış ölçeri cihazı, beyin tümör tedavisi.
8) 11.Sınıf 5.Ünite. 1.2 Bilgi kazanımı. “Ses dalgalarıyla ilgili olarak, sesleri frekansına göre sınıflar.”
Örnek: İnsan kulağının işitebildiği seslerin frekans
sınırları.Bu sınırların ötesinde yer alan ultrasonik ve
infrasonik sesleri işitebilen canlılar.
9) 11.Sınıf 5.Ünite 1.4 Kazanımı. “Ses dalgalarıyla
ilgili olarak, rezonans olayını deneyle gösterir.” Örnek:
Tıpta MR cihazlarında radyo dalgalarıyla vücuttaki
hidrojen atomu rezonansa getirilip vücut kesitleri incelenmektedir.
10) 11.Sınıf 5.Ünite 1.5 Bilgi kazanımı. “Yansıma,
kırılma, soğurulma veya girişim olaylarını dikkate alarak geliştirilen yaygın düzeneklerde bu olayların nasıl
kullanıldığını açıklar.” Örnek: Ultrason cihazı; yaydığı
yüksek frekanslı ses dalgalarının farklı yoğunluktaki dokularda farklı hızlarda ilerlemesi ve yansıması
prensibine dayanır. Bu cihazla elde edilen veriler bil-
• 42
gisayarla analiz edilerek görüntü hâline dönüştürülür.
11) 12.Sınıf 3.Ünite 3.1 Bilgi kazanımı. “Bobinlerle ilgili olarak; bobinlerin günlük yaşamda ve elektronik devrelerde kullanım alanlarına örnekler verir.”
Örnek: Kalp pili ve elektroşok cihazı.
12) 12.Sınıf 4.Ünite 3.1 Bilgi kazanımı “İnce ve kalın kenarlı merceklerle ilgili olarak; özel ışınların kırılmasını deneyerek gösterir.”, 3.3 Bilgi kazanımı “İnce
ve kalın merceklerle ilgili olarak; görüntü oluşumunu
çizerek gösterir.”, 3.5 Bilgi kazanımı “Farklı göz kusurlarını gidermede hangi merceğin uygun olacağını
nedenleriyle açıklar.” Örnek: Göz nasıl görüyor? ve
Göz kusurlarının düzeltilmesi.
13) 12.Sınıf 5.Ünite 1.5 Bilgi kazanımı “X-ışınları
ile ilgili olarak; maddelerin yapısını açıklamak için
neden X-ışınları kullanıldığının farkına varır.” Örnek:
Bilgisayarlı tomografi, manyetik rezonans, röntgen
çekimi, ışınlama ile besinlerin korunması, organik
maddelerin yaş tayini, içten ışın tedavisi (Atom tedavisi: İyot-131 çekirdeğinin Beta ve Gama ışıması.),
Radyoterapi, tıbbî atıklar, radyasyon güvenliği.
14) 12.Sınıf 5.Ünite 5.3 Bilgi kazanımı “Nükleer
enerji ile ilgili olarak; nükleer radyasyonun zararlarını
ve korunma yollarını açıklar.” Örnek: Nükleer radyasyonun insan sağlığına ve çevreye olan zararları ve bu
zararlardan korunma yolları.
15) 12.Sınıf 5.Ünite 2.5 Bilgi kazanımı “Maddelerin yapısı ile ilgili olarak; teknolojik gelişmeler ile üretilen ürünlerin boyutu arasında ilişki kurar.” Örnek:
Nanoteknolojiden yararlanılarak üretilen akıllı ilaçlar
ve tıpta teşhiş ve tedavi amaçlı kullanılması planlanmış böcek robotlar.
KASIM 2011 - SAYI 141•
ÜSTÜN YETENEKLİLERİN
EĞİTİMİ
HARUN SÖNMEZ
Harun Sönmez, Üstün Yeteneklilerin Eğitimi, Bilim
ve Aklın Aydınlığında Eğitim, S. 141, Kasım 2011,
ss.43-45.
H
er çocuğun cevherinde kendine özgü bir yeteneği
vardır. Belki de her çocuk keşfedilmeyi bekleyen
bir yetenektir. Var olan yetinin ortaya çıkarılması
için fırsatların verilmesi gerekir. Bu yeti kimi zaman
yetenek avcısı/profesyonel bir el tarafından kimi zaman da
fırsatlarla ortaya çıkarılabilmektedir. Yetenekli bireylerin akranlarına göre olağanüstü düzeyde farklılık gösterenleri ise
üstün yetenekli bireyler olarak kabul edilmektedir.
Osmanlı İmparatorluğunda üstün yetenekli bireylerin eğitimleri Enderun Mekteplerinde verilmekteydi. Bu mektepler
önemli devlet adamları yetiştirmiş ve imparatorluğun asırlarca dünyaya hâkim bir güç olmasını sağlamasına karşın
süreklilik arz etmemiş ve II. Meşrutiyet döneminde kapatılmıştır. Günümüzde ise 1992 yılından itibaren Bilim ve Sanat
Merkezleri kurulmaya başlanmıştır. Yeni açılanlarla birlikte
58 adet Bilim ve Sanat Merkezi 53 farklı ilde faaliyetlerini
sürdürmektedir. Bilim Sanat Merkezleri üstün yetenekli çocukların okul dışında çeşitli aktiviteler yapmalarına ve var
olan yeteneklerinin geliştirilmelerine imkan vermektedir. Her
yıl 24 tanesi üstün yetenekli olan toplamda 48 öğrenci alan
sadece 1 (bir) resmi ilköğretim okulu bulunmaktadır. Bu okul
üstün yeteneklilerle diğerlerini kaynaştıran bir anlayışa sahiptir. 2002 yılından itibaren ilk kez üniversitelerimiz Üstün
43 •
• BİLİM ve AKLIN AYDINLIĞINDA EĞİTİM
Zekalılar Öğretmeni yetiştirmeye başlamıştır.
Diğer ülkelere baktığımızda İsrail devletinin üstün
yetenekli çocukların eğitiminde her türlü mekan ve
araç-gereç imkanı sağlayarak onları yüreklendirdiği,
bu yönde yeni yatırımlar yaptığı görülmektedir. İsrail
Millî Eğitim Bakanlığının 2009 verilerine göre Bar-Ilan
Üniversitesi programı için 271 öğrenci belirlenmiş
ve üstün zekalı, dahi çocukların erken yaşta tanılanması amacıyla testler geliştirmiş, halen de geliştirmeye devam edilmektedir. İsrail Millî Eğitim Bakanlığı üstün zekalılar departmanı ve Bar-Ilan üniversitesi
işbirliği ile 20 farklı bölgesinde bu öğrencilere özel
bir program uygulanmaktadır. Bu programda özellikle matematiğe, analitik geometriye ve trigonometriye önem veriliyor. Program 3 yıl sürerken öğrencilerin programa 3 yıl boyunca devam edebilmeleri
için her yılın sonunda yapılan sınavı geçmeleri gerekiyor.1 Ayrıca İsrail Millî Eğitim Bakanlığı tarafından
Ulusal Üstün Zekalılar Birliği kurulmuş ve ülkenin üstün zekalı çocuklarının geleceği bu birlik tarafından
planlanmıştır. Devlet tarafından bu çocuklar koruma
altına alınmıştır.
Hollanda devleti ise ilkokulda yapılan sınavla sayısal yeteneğe sahip olan öğrenciler öğretmen raporu ile birlikte değerlendiriliyor.
Müslümanların kutsal şehri Kudüs’te ‘OFEK’
ismi ile bilinen ve ‘ufuk’ mânâsına gelen çok özel
bir dâhiler okulu vardır. Bu okulda, seçkin profesörler ders vermektedir. Okulun öğrencilerinden olan
on altı yaşındaki Dan Glük, beş yaşında iken İsrail
hükûmetine yazdığı bir mektupta, Filistin meselesinin çözümü ile ilgili ayrıntılı bir barış planı teklif etmişti. Bu mektubun kimden geldiğinin araştırılmasını isteyen zamanın hükûmeti, mektubu yazanın beş
yaşındaki bir çocuk olduğunu öğrenince şaşırmıştı.
Okulun en başarılı öğrencilerinden olan Dan Glük’e
geleceğin Einstein’i gözüyle bakılıyor.2
Sibirya’nın derinliklerinde bir ilim merkezi
Novossibirsk’te kurulmuştur. Ancak bu okula gidebilmek için çok özel şartlara sahip olmak gerekiyor.
Önce, yüksek zekâ ve mucitlik testlerinden yüksek
puan almak, sonra ülke içinde çeşitli seviyelerde her
• 44
yıl düzenlenen bilim olimpiyatlarına katılarak dereceler elde etmek ve başarıyı ispatlamak gerekmektedir. Bu okulda eğitim 3 yıl olup bu sürede öğrenciler
hayal güçlerini nasıl geliştireceklerinin yanında, ileri
seviyede matematik, fizik, kimya ve biyoloji öğrenirler. Burada da dâhilerin eğitimini profesörler üstlenmişlerdir. Okul öğrencilerinden on üç yaşındaki Katia
Metecetinka ise verdiği piyano konserleri ile ismini
dünyaya duyurmuştur.
New York’ta “Dalton Okulu”nun olduğunu öğreniyoruz. Amerika’nın zengin ailelerinin süper ve dâhi
çocukları, bu özel okulda okumaktadırlar. Burada,
formalitelerin yasak olduğu rahat bir atmosfer içinde
küçük dâhiler, kendi kapasitelerini ve çeşitli bilimler
arasında bağlantılar kurmayı öğrenmektedirler. Hiçbir şey ezbere dayalı olarak öğretilmemektedir.3
İsrail, Çin, Rusya ve ABD üstün yetenekli bireyleri bir takım testlerle tespit etme yoluna gitmiş, eğitimleri için özel okullar ve üniversiteler tesis ettiğini
görmekteyiz.
Türkiye İstatistik Kurumunun (TİK) adrese dayalı
nüfus kayıt sistemi veri tabanından alınan 2009 yılı
verilerine göre ülkemiz genelinde 0-24 yaş grubunda toplam 25.218.750 bireyin bulunduğu, bilimsel
çalışmalara göre bunların % 2’sinin yani 627.480
öğrencinin üstün yetenekli olabileceği tahmin edilmektedir. Bilim ve sanat merkezlerinde üstün yeteneklilerin toplam sayısının 6.405 olduğu dikkate alındığında ülke genelinde keşfedilmeyi bekleyen yaklaşık 621.075 üstün yetenekli birey bulunmaktadır. 4
Üstün yetenekli çocuklar her ülkenin sahip olduğu en önemli hazinedir. Üstün yetenekli çocukların
belirlenmesi, eğitilmesi ve ülkemizde istihdam edilmesi ülkemizin geleceği adına yapılmış önemli kazanım olacaktır. Bu öğrencilerin hazır bulunuşlukları
dikkate alınarak ihtiyaçlarına cevap verecek nitelikte
bir eğitim sunmak Türk eğitim sisteminin geleceği
açısından büyük önem taşımaktadır. Sadece ülkemize değil tüm insanlığa hizmet edecek, tarihin
akışına yön verecek bireylerin tek düze bir eğitimin
dışında kültürel mirasımızdan da yararlanılarak farklı bir eğitim programı, yöntemi ve özel eğitim almış
KASIM 2011 - SAYI 141•
tutuşturdu ve bir daha hiç resim yapmadı. Picasso
doğru dürüst eğitim görmemesine rağmen on dört
yaşında tanınmış bir sanat okulu olan Llotja Sanat
Enstitüsü’ne kabul edilmeyi başarmıştı.
Yaramazlığın dozunu kaçıran küçük Mozart’ı annesi, “Bak, sana söylüyorum, böyle devam edersen,
seni kümese kapatırım!” diye korkutuyordu. Mozart
ise, “İstediğin kadar kapat! Ben yumurtlamam ki!
Kümeste de beste yaparım.” 5 diyordu.
uzman eğitimciler eşliğinde yetiştirilmesi gerekmektedir. Üstün yetenekli öğrencilerimizin kendini gerçekleştirme ortamları ve fırsatları verilmediği zaman
yeteneklerinin bastırıldığı ve hatta yok olup gittiklerine tanık oluyoruz. Çocukların aileleri ve öğretmenleri
tarafından istikbale yönelik yetenekleri doğrultusunda değil de farklı meslek gruplarına zorlandığı zaman bu durum çocuklarda unutulmaz ve derin izler
bırakmaktadır. Leonardo da Vinci’yi muhasebeci
yapmak isteyen babası bunda ne kadar başarısız
olduysa, Leonardo da kendisi olmaya çalıştığı, yetenekleri doğrultusunda öne çıktığı ölçüde o kadar
başarıyı yakalamıştır.
Eğitimini ilk önce babasından alan Pablo Picasso, on üç yaşına geldiğinde babasının isteği üzerine
bir resimdeki güvercinin ayaklarını tamamlamıştı.
Bunu o kadar başarıyla yapmış, güvercinler o denli
gerçekçi olmuştu ki babası fırçasıyla boyalarını eline
Fatih Sultan Mehmet’in daha Fatih unvanını almadan yani Çelebi Mehmet iken değişik çizim ve
yazılarının yer aldığı 180 sayfalık defterde, ileride
kullanacağı tuğra üzerinde de çalıştığı göze çarpmaktadır.
Üstün yetenekli öğrencilerin eğitiminde yeni bir
paradigma ve yeni bir politika geliştirilmeli, üretici,
hayal kuran, sorgulayıcı, çabuk kavrayan ve analiz
ve sentez yetilerine sahip bireyler heba edilmemelidir. Türkiye’de ivedilikle Üstün Yetenekli Eğitimi
Üst Kurulu oluşturulmalıdır. Başarı ve yetenekleri
doğrultusunda üniversitelerin özel bölümlerine yönlendirilmeli ve mezuniyet sonrası da beyin göçünü
önlemek amacıyla kendilerine özel istihdam alanları
oluşturulmalıdır.
Yeni bir proje ile ülkemizde erken yaşta keşfedilmeyi bekleyen 621.075 üstün yetenekli bireylerin
WİSC-R gibi test, ölçek ve yöntemlerle taramadan
geçirilmeli, özendirilmeli ve eğitim alacakları fiziki
ortamlar iyileştirilmeli, uzman eğitim liderlerinin eşliğinde bireylerin potansiyellerini destekleyen zenginleştirilmiş atölyeler, alternatif tip projeler, teknolojik
imkan ve fırsatlar hazırlanmalıdır.
___________________________________________________
1
(http://www.haaretz.com)
2
(Hayret Dünya Dönüyor, Ali Ünlü s:231)
3
(Dünyada dahi yetiştiren merkezler Dr. Selim ÇALDIRANLI)
4
(Bilim ve Sanat Merkezleri Süreci (Üstün Yetenekli Bireylerin Eğitimi) İç Denetim Raporu 23 Haziran 2010
Mehmet Davut DEMİRCİ)
5
http://kisi.deu.edu.tr.
45 •
• BİLİM ve AKLIN AYDINLIĞINDA EĞİTİM
GÜNDEM
‘Yemekte Denge’
Eğitim Programı Toplantısı
Millî Eğitim Bakanlığı ve Sabri Ül-
terli ve dengeli beslenmenin öğrenildi-
olabilecek enerji yoğunluğu yüksek,
ker Gıda Araştırmaları Vakfı (GAV) iş
ği ve alışkanlığa dönüştüğü ilk ortam
ama besin değeri düşük içecek ve yi-
birliğiyle 8-11 yaş ilkokul öğrencilerine
aile olsa da çocukların üzerinde büyük
yecekleri bulundurmamalarına özen
yönelik geliştirilen “Yemekte Denge”
etkisi olan toplumsal ortamın, okulun,
gösteriyoruz. Bu alınması gereken
eğitim programı, Kasımpaşa’daki Tuz
kitle iletişim araçlarının, hareketsiz ya-
tedbirlerden sadece biridir. Asıl önem-
Ambarı’nda düzenlenen toplantı ile
şam tarzının, fast-food kültürünün de
li olan annelere, çocuklara, gençlere
tanıtıldı. Toplantıda konuşan Millî Eği-
bu perspektifte yeniden değerlendiril-
dengeli ve yeterli beslenme bilinci ka-
tim Bakanı Ömer Dinçer, ilköğretim
mesi gerektiğini söyledi.
zandırmamızdır.”
okullarındaki öğrencilerin sağlıklı bes-
DENGELİ VE YETERLİ BESLENME
ŞİŞMANLIĞIN HASTALIK OLDUĞU
BİLİNCİ KAZANDIRMALIYIZ
DAHA SIK VURGULANMALI
kadar ebeveynler, öğretmenler, okul
Her birey ve kurumun toplumun
Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer,
yöneticileri ve okullarda görev yapan
sağlığı adına üzerine düşen sorumlu-
kötü beslenmenin yol açtığı şişman-
tüm çalışanların oluşturduğunu söyle-
ğu yerine getirmesinin önemine işaret
lığın toplum olarak bir hastalık olarak
di. Toplumun gıda, beslenme ve sağlık
eden Bakan Dinçer, şöyle konuştu:
görülmediğini belirterek, son çeyrek
konularında bilgi ve bilincini artırmak
“Sağlık Bakanlığı, çağımızın en büyük
yüzyılda süratle artan bir ivmeye sahip
amacıyla kurulan, bu alanda değerli
sağlık problemlerinden biri olan şiş-
olan obezitenin birçok önemli hastalı-
bir birikime ve deneyime sahip GAV’a
manlık ve obezite ile mücadeleyi her
ğa zemin hazırlayan, insan yaşamının
çocuklara ve toplumun sağlığına ilişkin
alanı içine alan sektörler arası bir yak-
kalitesini etkileyen, kısaltan bir hastalık
gösterdikleri duyarlılık için teşekkür
laşımla sürdürüyor. Millî Eğitim Bakan-
olduğu vurgusunun daha sık yapılma-
eden Bakan Dinçer, doğru ve dengeli
lığı olarak biz de çocuklarımıza doğru
sı gerektiğini söyledi. Bakan Dinçer,
beslenmeye ilişkin anne ve babanın
beslenme alışkanları kazandırmak üze-
Türkiye’de yetersiz ve dengesiz bes-
tutumunu bu husustaki bilincinin, bir
re her türlü tedbiri almaya çalışıyoruz.
lenmenin, en çok kadın ve çocukların
çocuğun doğru beslenme alışkanlı-
Eğitim kurumlarımızın kantinleri, büfe-
sağlığını tehdit ettiğini belirterek, kötü
ğı edinmesinde önemli bir yere sahip
leri, yemekhanelerinde çocukların den-
beslenmenin yol açtığı şişmanlığın
olduğunu vurguladı. Bakan Dinçer, ye-
gesiz beslenmesine, obeziteye sebep
toplum olarak bir hastalık olarak gö-
lenme alışkanlığını geliştirmeyi esas
alan projenin hedef grubunu çocuklar
• 46
KASIM 2011 - SAYI 141•
rülmediğini kaydetti. Bakan Dinçer,
modülü ile yürütülecek. Bu modül,
sosyal sorumluluk projesinin pilot uy-
son çeyrek yüzyılda süratle artan bir
çocuklara sağlıklı beslenme tabağını
gulaması, 2011-2012 eğitim-öğretim
ivmeye sahip olan obezitenin insan
esas olarak, sağlıklı beslenmeyi öğ-
yılının ikinci döneminde, 4 ilde top-
vücudunda kalp ve damar sistemi,
renmelerine yardımcı olmak üzere
lam 40 okulda, 8-11 yaş grubundaki
solunum sistemi gibi sistemleri et-
tasarlanmıştır. Modülün verdiği temel
sınıflarda başlayacak. Pilot uygula-
kileyen ve birçok önemli hastalığa
mesaj, Her şeyi, dengeli bir biçim-
ma ile İstanbul, İzmir, Gaziantep ve
zemin hazırlayan, insan yaşamının
de yiyebilirsin, tek yapman gereken,
Trabzon’da toplam 20 bin öğrenciye
kalitesini etkileyen, kısaltan, olum-
dengeyi nasıl kuracağını öğrenmen
ulaşmayı amaçlayan projenin, tüm
suz yönde etki yapan bir hastalık
olacak. Aktif olmak ve kendinize iyi
Türkiye’ye yaygınlaştırılması amaç-
olduğu vurgusunun daha sık yapıl-
bakmak sağlığınız açısından önemli-
lanıyor. Pilot okulların yanı sıra ulaşı-
ması gerektiğini söyledi. Proje ile
dir. Mesajının, interaktif oyunlar, gıda
lamadığımız çocuklar ve ebeveynler
temel eğitim çağındaki çocukların
kartları, sunumlar gibi kapsamlı ve
web siteleri aracılığıyla tüm eğitim
fizyolojik ve psikolojik açıdan kaliteli
yenilikçi bir yaklaşımla verilecek ol-
materyalleri ve oyunlara ulaşabile-
ve uzun bir yaşam sürdürmeleri için
ması, çocukların beslenme bilicinin
cek. Projenin ilk adımı, öğretmenle-
yeterli ve dengeli beslenme alışkan-
gelişmesinde ve dengeli beslenme
rin ve ebeveynlerin sağlıklı beslen-
lığı geliştirmelerine katkı sağlamayı
alışkanları kazanmalarında tedbirler-
me davranışı geliştirmelerine ilişkin
amaçladığını anlatan Bakan Dinçer,
den, ikazlardan ve yasaklamalardan
duyarlılık ve farkındalıklarının artırıl-
konuşmasını şöyle sürdürdü: “Pro-
daha etkili olacaktır. Çocukların sağ-
ması ve öğrendiklerini çocuklara ne
je, ilköğretim okullarında öğrenim
lıklı beslenme alışkanlığını günümüz-
şekilde öğreteceklerine ilişkin eğitim
gören 8-11 yaş grubundaki çocuk-
de ve gelecekte kendi yaşamlarında
almalarıdır.”
lar için geliştirilen sağlıklı beslenme
uygulayabilmelerini sağlayacak bu
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Millî Eğitim Bakanlığı
Arasında İşbirliği Protokolü
Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer
eğitim hizmeti verecek bir çabayı or-
ekonomik, sosyal, psikolojik sorunla-
ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı
taya koymaları gerektiğini ifade etti.
rı olan veya özel bir takım tedbirlerle
Fatma Şahin, 14 bin çocuğun eğitim
Protokol ile yurtlardaki çocuklara,
eğitimine devam etmesi gereken ço-
ve öğretimi için bir dizi çalışmayı ve
onların hassasiyetleri ve ihtiyaçları-
cuklarımız var yurtlarımızda. Bunları
kadın sığınma evlerindeki kadınların
na göre özelleştirilmiş eğitim prog-
göz önüne alarak programlarımızı
okuma yazma öğrenmesini de içeren
ramları sunulmasını sağlayacaklarını
ona göre çeşitlendirmeyi umuyoruz.
protokol için MEB Başöğretmen Sa-
anlatan Bakan Dinçer, protokolle
Yurtlarımızda kalan çocuklarımız şa-
lonunda bir tören düzenlendi.
ilgili şu bilgileri verdi: “Şimdiye ka-
yet özürlü iseler onlara onların ihtiyaç
dar genel olarak görüyor ve tüm
duyduğu türden fırsat eşitliği sağla-
Türkiye’deki bakış açımıza paralel
yan tedbirler alacağız. Okul çağında
bir bakış açısıyla bütün çocukları
olduğu, hatta okula kayıtlı olduğu
genelleştirerek eğitim programlarına
halde devam etme sorunu olan veya
dahil etmeye çalışıyorduk. Halbuki,
eğitimi yarım bırakmış çocuklarımı-
Törende konuşan Millî Eğitim
Bakanı Ömer Dinçer, Bakanlığının
esas görevinin okul çağındaki herkesi eğitmek olduğunu belirterek,
tüm çocuklara eşit, aynı kalitede
47 •
• BİLİM ve AKLIN AYDINLIĞINDA EĞİTİM
zın tekrar okula devamını sağlaya-
özel tedbirler alıyoruz. Böylece yurt-
yerden eğitimine devam edeceğiz.
cak fırsatları gözden geçireceğiz ve
larımızda kalan çocuklarımız eğitim
Bizim amacımız 14 bin çocuğumuzu
böylece tüm Türkiye’de başlattığımız
için gerekli alt yapıyı tamamlamışlar-
üniversiteli yapacak SBS ve üniversi-
‘Okula Devam Projesi’ni burada da
sa, özel okullara gitme talepleri de
te girişteki başarı oranını yükseltmek”
gündeme alacağız. Özel rehberlik
varsa onlara da diğer çocukların şart-
dedi. Bunun için çocukları genetik
gerektiren veya üstün zekalı çocuk-
larında, ancak özel okul burslarından
miraslarına bakarak sınıflandırdık-
larımız varsa onların hepsine yönelik
yararlandırılmak için öncelik verece-
larını anlatan Bakan Şahin, bin 208
özel programlar yapacağız. Yurtlarda
ğiz. İki bakanlık arasında bu zamana
kız çocuğunun, 998 erkek çocuğu-
kalan çocukların okula erişimini ko-
kadar ortaya çıkmış bir boşluk varsa
nun okumaya çok müsait ve ek ders
laylaştırmak, erişim ve devam sorunu
onları tamamlayan diğer hususlar da
verildiği zaman en iyi üniversiteleri
olan çocuklarımıza rehberlik, rehabi-
protokolde yer alacak ve eksiklerimizi
kazanabilecek durumda olduklarını
litasyon ve tedavi süreçlerinin takibini
gidermiş olacağız.”
gördüklerini anlattı. İmzalanan pro-
ilgili kurumlarla işbirliği halinde yapmak, özürlü ve üstün zekalı çocukların ihtiyaçlarına göre programlara
yönlendirilmelerini sağlamak ve ayrıca sığınma evlerindeki kadınlarımız
için de eğitim programlarını özel bir
önemle uygulamaya karar veriyoruz.”
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin de, eğitimde dezavantajlı durumda bulunan çocukları
hayata daha iyi hazırlamak amacıyla bir dizi çalışma yaptıklarını ve bu
çalışmayı Mili Eğitim Bakanı Ömer
Dinçer ile paylaştıklarını söyledi. Her
tokolle 14 bin çocuğun her birinin
yeniden tek tek analiz edileceğini ve
bunun ardından altyapı çalışmalarının yapılacağını ifade eden Bakan
Şahin, “Yalnızca başarısız çocukları
başarılı hale getirme protokolü değil
bu. Topyekun kaliteyi artırma protokolü” diye konuştu.
SIĞINMA EVLERİNDEKİ
çocuğun ayrı bir dünya olduğunu,
KADINLARA EĞİTİM VERİLECEK
kendisinin iki çocuğunu aynı metotla
Bakan Şahin, korunmaya muh-
eğitmek istediğinde bunu başarama-
taç 140 özürlü çocuğun eğitimi ko-
dığını gördüğünü dile getiren Bakan
nusunda yapılacakları da protokolle
Şahin, “Çocuğumun bir tanesinin
belirleyeceklerini ifade etti. Kadın
anlamadığı eğitim modeli, öbürünün
sığınma evlerinde okuma yazma bil-
anladığı eğitim modeli. O yüzden her
meyen kadınlara okuma yazma öğ-
bir çocuğuma anladığı metotla eğitim
retilmesi için gereken çalışmaların da
verdiğimiz zaman başarabildiğimizi
protokolle belirleneceğini kaydeden
görüyorum. Ben iki çocukla evde bu
Bakan Şahin, protokole ayrıca aile
şekilde başarabiliyorsam bu 14 bin
içi şiddetle ilgili rehber öğretmenlerle
koca bir ailenin içerisinde makro dü-
yapılacak ortak çalışmaları ve mad-
zeyde verilen hedefleri başarmamız
de bağımlılığıyla ilgili çalışmaları da
mümkün değil” diye konuştu. Bakan
eklediklerini bildirdi. Bakan Şahin,
Şahin, bu nedenle sosyal hizmetler
“Yani 850 çocuğu okula başlatacak
bünyesindeki 14 bin çocuğu ana-
bir protokol olarak görmeyin. Ciddi
liz ettiklerini belirterek, “Korunmaya
şekilde hazırlanmış, birçok sorun ala-
muhtaç 14 bin çocuğumuzun eğitim
nına katkıda bulunacak bir protokol
durumlarına baktık ve 850 çocuğu-
olacak” dedi.
Bakan Dinçer, sığınma evlerindeki kadınların 8’er kişiden oluşan
gruplar halinde ayarlanması halinde
doğrudan sığınma evlerinde eğitim
göreceklerini, grupların 8 kişiden
az olması halinde ise Millî Eğitim
Bakanlığı’nın tesislerinde eğitimlerin
verileceğini anlattı. ‘Her Çocuk Başarır’ projesinden korunmaya muhtaç çocukları da yararlandırmak için
oluşturulacak etütlerde, norm kadrosu fazla öğretmenlerin gönüllük esasına göre görevlendirilmelerini sağlamayı planladıklarını söyleyen Bakan
Dinçer, “Böylece normal okul zamanı
dışındaki etüt çalışmalarında onlara
ek destek verilmesi sağlanacak. Protokol kapsamında bulunan çocuklara
özel öğretim kurumlarının ücretsiz
öğrenci kontenjanından öncelikli olarak yararlanmalarını sağlamak gibi
• 48
muzun temel öğretimde öğretimlerini
yarım bıraktıklarını gördük. Bunu kabul etmemiz mümkün değildi. Biz bu
protokolle 850 çocuğumuzun kaldığı
Konuşmaların ardından Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer ile Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin protokolü imzaladı.
KASIM 2011 - SAYI 141•
49 •
• BİLİM ve AKLIN AYDINLIĞINDA EĞİTİM
• 50