FIAT`ın En Yenisi: EGEA

Transkript

FIAT`ın En Yenisi: EGEA
YIL: 13
SAYI: 160
KASIM 2015
www.autowritetr.com
FIAT’ın
En Yenisi:
EGEA
Editörden
K
ASIM ayından merhaba,
Geçen ayın öne çıkan konusu “Yerli Otomobil” oldu.
Ekim ayının lansmanı ise, FIAT’ın 320
milyon dolar harcayarak hayata geçirdiği EGEA oldu.
TUBİTAK’ın SAAB’dan fikri ve kullanım
haklarını satın aldığı üretim bandından
çıkan Cadillac BLS modeli belli dokunuşlarla “yerli” otomobil diye lanse edildi.
Gerekli gereksi tartışılır bir
konu oldu ama, seçim öncesi
ortaya çıkan bu otomobil çok
beğenilmedi. Basına tanıtıldığı aynı zamanda 2 tane daha
elektrikli araç da tanıtımda yer
aldı fakat, o araçlar gerekli ilgiyi görmedi. Sebebini bilmediğim konulardan olsa gerek, en
başta halka açıklanan “elektrikli” bir otomobil üzerinde
durulacaktı. Ama nedense vaz
geçildi.
Çeşme Alaçatı’da düzenlenen lansman
ile otomotiv basınına tanıtılan EGEA,
kullanan basın mensuplarından mantıklı
ve güzel yorumlar aldı.Üç farklı motor
YOLDAN ÇIKALIM
YABAN TV ve AUTO WRITE
GRUP’un beraber hayata geçirdiği proje, bu ayın 2. Haftasından sonra YABAN TV
ekranlarında yayında olacak.
45 dakikalık programda; arazi
ve 4x4 araçları yol dışında,
YABAN DOSTLARI’na anlatacağım.
Hacettepe Üniversitesi tarafından dizayn edilip üretilen
EVT S1 18 liralık enerji ile ANKARA-İSTANBUL arasını gitti.
Seri üretimi için ne karar verilir
bilmem.
Aynı zamanda 3GEN Sapmaz’da orada tanıtılması planlanan araçlardan biriydi, ama
o da diğer rakibi gibi çok fazla
rağbet görmedi. Bu araç da, sedan ve
cabrio olmak üzere iki tip tasarlanmıştı.
Bakalım önümüzdeki günlerde hangi
araç veya araçlar; onay alıp üretilme
çalışmalarında kimler tarafından üretilecek veya üretilmeyecek göreceğiz.
ticileri ise, EGEA ile yeni rekorlar kırma
peşindeler. Volkswagen konusu ise,
hakem heyetleri ve mahkemelere yansırken, Türkiye’de Caddy ve Jetta’nın
satışları durduruldu. Doğal olarak bu
da, Türkiye’deki Volkswagen satışlarına
ket vurdu. Bakalım önümüzdeki aylarda,
satış rakamlarında ilk 3 de olan marka
şimdi nerelere gidecek. Zira
hep en çok satan marka olarak
liderdi.
seçeneği ile, tamamen BURSA fabrikasından yola çıkan yeni FIAT EGEA, amiral
gemisi olma yolunda piyasaya çıktı. Makul fiyatı ve zengin donanımı ile alıcıları ile bu ay buluşan EGEA, yurt dışında
TIPO adında satılacak ve Türkiye’deki
başlangıç fiyatı ise, 49 bin lira.
EGEA’dan çok ümitli olan TOFAŞ yöne-
Türkiye’nin “patika” haritası
üzerinde kullanacağım çeşitli arazi araçlarını, SARI ve
KAHVERENGİ TABELALAR’ın
götürdüğü yerlerde görüntülerken, yine Türkiye’nin en
güzel bölgelerindeki bazı aktivitelere de konuk olacağız.
O yüzden yayınları kaçırmayın
derim. Dergiyi yayına hazırladığım zamanda TÜRKİYE’nin seçimi belli
değildi.
SEÇİMİMİZ HEPİMİZE HAYIRLI OLSUN.
[email protected]
[email protected]
Ferrari F12tdf
Sadece 799 Adet Üretilecek!
F
errari’nin 780 HP güç üreten V12
motorlu süper spor otomobili
F12tdf resmen yollara çıkmaya
hazırlanıyor. Ferrari’nin 1950’lerde ve
60’larda egemen olduğu efsanevi dayanıklılık yol yarışı Tour de France’a adeta
saygı duruşu niteliğindeki F12tdf’ten
sadece 799 adet üretilecek. 340 km/s
üzerinde son hıza sahip olan ve 0-100
km/s hızlanmasını sadece 2.9 sn’de
tamamlayan Ferrari F12tdf, heykelsi
tasarımı kadar aerodinamik ve sportif
özellikleriyle göz kamaştırıyor. F12tdf,
Tofaş çatısı altında Ferrari ve Maserati
markalarının distribütörlüğünü yürüten
FerMas tarafından, Türkiye’de de sınırlı
sayıda müşteri için satışa sunulacak.
Ferrari’nin son 10 yıldır özel müşterileri
için sadece pistlerde kullanılmak üzere
tasarladığı otomobilleri kapsayan özel
programı doğrultusunda geliştirilen
modellerine şimdi de F12tdf ekleniyor.
Sadece 799 adet üretilerek tüm dünyada oldukça limitli sayıda müşterin sa-
hibi olabileceği yeni Ferrari süper spor
otomobili, efsane markanın defalarca
damgasını vurduğu Tour de France yarışlarına adeta tarihi bir saygı duruşunu
simgeliyor. En güçlü F12 versiyonu olarak da dikkat çeken F12tdf, Ferrari markasının DNA’sında yer alan motor, aerodinami ve araç dinamiği gibi konularda
rakip tanımaksızın güçlü özellikleriyle
dikkat çekiyor. Ferrari’nin yeni spor otomobili F12tdf, ülkemizde Tofaş çatısı
altında Ferrari ve Maserati markalarının
distribütörlüğünü yürüten FerMas tarafından, çok az sayıda Türk müşteri için
de satışa sunulacak.
Ferrari Centro Stile (Ferrari Tasarım
Merkezi) tarafından tasarlanan yeni
F12tdf, F12 Berlinetta’nın heykelsi tasarımını genel olarak koruyor. Bununla
birlikte önden arkaya kadar gövde panelleri yeniden şekillendirilirken, ön ve
arka tekerlek yuvaları daha da genişletilerek daha saldırgan bir görünüm
elde edilmiş. Arka spoyler artık 60 mm
daha uzun ve 30 mm daha yüksek bir
yapıya kavuşurken, bastırma kuvvetini
arttırmak amacıyla daha dik tasarımıyla kendini belli ediyor. Ön alt spoylerden
marşpiyellere, yan hava girişlerinden
difüzorlere kadar birçok noktasında karbon fiber kullanılarak daha hafif bir yapıya kavuşan F12tdf’in kabin içinde de
kokpitten kapı panellerine kadar birçok
noktada bu dayanıklı malzemenin kullanılması dikkat çekiyor. 1415 kg’lik boş
ağırlığa sahip F12tdf, karbon fiber malzeme kullanımı ve gövde, kokpit, motor
ile şanzıman düzeninde gerçekleştirilen
baştan aşağı yeni tasarım anlayışı sayesinde F12Berlinatta’ya göre 110 kg
daha hafif olmasıyla da ön plana çıkıyor.
F12 Berlinetta’nın bol ödüllü V12 motorunun 40 HP daha fazla güç üreten
780 HP’lik versiyonunun görev yaptığı
F12tdf, 0-100 km/s hızlanmasını sadece 2.9 saniyede tamamlıyor. Statik halden 200 km/s’ye sadece 7.9 saniyede
arka aks yönlendirme, direksiyon açısının, yönlendirme girişleri hızının ve araç
hızının bir işlevi olarak en iyi yönlendirme açısını hesaplayarak otomatik şekilde arka tekerlekleri ayarlar. Sanal Kısa
Dingil Mesafesi, virajlı yollarda ve teknik
olarak zorlayıcı pistlerde işe yarayabilecek ani dönüşlerde daha çevik hareket
etmesi için otomobilin tepkiselliğini geliştirirken yüksek hızdaki sabitliğini de
artırır.
çıkarak bir performans resitali sergileyen F12tdf, 340 km/s’yi aşan bir son hız
değerine de sahip. 750 Nm gibi bir tork
değeri üreten motorlu F12tdf, yüzde
30 daha hızlı vites büyütme ve yüzde
40 daha hızlı vites küçültme sağlayan,
yüzde 6 daha kısa vites oranlarına sahip
özel bir F1 DCT şanzımanla performansını ayrıca taçlandırıyor. LaFerrari’de
kullanılan tek parça fren kaliperlerinin
kullanımı ile güvence altına alınan bir
fren performansına sahip F12tdf, 100
km/s hızda sadece 30.5 metrelik fren
mesafesi değeriyle de sportif farkını ortaya koyuyor.
Ferrari mühendisleri, F12tdf’i geliştirirken son derece yüksek performanslı
otomobilleri geliştirmeye adanan XX
programlarında elde edilen deneyimlerden de yararlandılar. En hassas sürücülerin bile tam performanslı olarak
aracı kullanabilmelerini sağlamak için
Ferrari, yeni Sanal Kısa Dingil Mesafesi
sistemini geliştirdi. İlk olarak F12tdf’de
kullanılacak sistemde, arka akslar arka
tekerleklerin dikey bir eksen etrafında
dönmesine olanak verecek şekilde aktif hale gelebilmektedir. Ferrari tarafından tamamen kurum içinde geliştirilen
model bazlı kontrol mantığını kullanan
Peugeot Sport’tan
308 GTi: Ultra Sportif Bir
Hatchback
P
eugeot 308’in satışa sunulduğu
2013 yılından bu yana, sürüşü
eşsiz hisler sunduğundan, spor
versiyonu da herkes tarafından merakla
bekleniyordu. Özellikle titiz bir müşteri
kesimine gamın en radikal modelini sunmak hedeflendi. Bu otomobil severlerin
isteklerini tatmin etmek amacıyla, aynı
dili konuşan, aynı performans tutkusuyla beslenen bir geliştirme ekibi gerekiyordu. Peugeot bu görevi, tüm dünya
zeminlerinde edinilen bilgi birikimine
sahip Peugeot Sport mühendislerinin
ellerine teslim etti.
308 GTi by Peugeot Sport, bu yeni versiyon kendisini geliştiren ekibin adını
taşıyor.
Araçta 182 kW (250 HP) ve 200 kW
(270 HP) şeklinde iki farklı güç kademesinde sunulan 1.6L THP S&S motor yer
alıyor. Stop&Start sistemli Euro6 uyumlu bu motor sadece 139 g/km CO2
emisyonu ve 6,0 l/100km’lik yakıt tüketimi sergiliyor.Sadece 4,46 kg/HP’lik sınıfında rekor oluşturan ağırlık/güç oranı
ile 308 GTi 270 modeli 0 - 100 km/s
hızlanmasını sadece 6,0 saniyede tamamlarken, 0-1000m’yi 25,3 saniyede
kat ediyor. 308 GTi 270 kilitli Torsen®
diferansiyel ile Michelin Super Sport lastikli 19 inçlik Carbone19 jantlara sahip.
308 GTi 270 önde kırmızı kaliperli ve
Peugeot sport imzalı, 380 mm ve arkada 268 mm disklerle donatılmış.
Sadece belli pazarlarda satışa sunula-
cak 308 GTi 250 versiyonu ise, 0 - 100
km/s hızlanmasını sadece 6,2 saniyede
tamamlarken, 0-1000m’yi 25,6 saniyede kat ediyor. 308 GTi, kaslı ve özgün
bir tasarıma sahip. 11 milimetre azaltılmış zemin yüksekliği, benzersiz tasarım
ve iç mekan detaylarına sahip. 308 GTi
270’e özgü olarak, çift renkli gövde yeni
ve özel Ultimate kırmızı ile İnci siyahını
buluşturuyor. Bunlar 308 GTi ürün gamının altı farklı rengi arasında yer alıyor:
lıyor. 205 GTi’den en son 208 GTi ve
RCZ R modellerine kadar, markanın 800
000’den fazla spor otomobili sahiplerine heyecan verdiler.
Ayrıca, 308 GTi by Peugeot Sport markanın dinamizmini ve ürün gamında
yükseliş stratejisini de simgeliyor.
Maxime Picat, Peugeot Genel Müdürü
308 GTi by Peugeot Sport’u geliştirmek
için, yarışta olduğu gibi tüm alternatifleri kullandık : Ağırlık, şasi ve frenlerin
etkinliği, motor performansları, koltuk
destekleri. Araç sahipleri bir ekip ta270 veya 250 HP güç üreten 1.6L Tur- rafından geliştirilen bu yeni versiyonbo motorlu, Torsen® kilitli diferansiyelli, la yoğun duygular yaşayacaklar. Araç
özel şasi ayarlarından yararlanan, Peu- standart olarak üst düzey performansgeot i-Cockpit donanımlı “308 GTi by lar sunuyor.
Peugeot Sport” ile pilot kullanıcısı şim- Bruno Famin, Peugeot Sport Müdürü
di en gelişmiş araca sahip. Üstelik, 1.6L
Turbo motor, 139 g/km CO2 emisyonu 308 GTi BY PEUGEOT SPORT
ve 6,0 L/100km düşük yakıt tüketimi ile Efsanevi 205 GTi’ın lansmanından bu
sınıfının en verimlisi.
yana, 800 000’in üzerinde satılan Peugeot sportif modelleri sahiplerine eşsiz
Peugeot B ve C segmentindeki spor bir sürüş keyfi sundular : 309 GTi, 405
modeller tarihine öylesine damga vurdu Mi16, 306 S16 … 208 GTi, RCZ R ve
ki, Peugeot ürün gamı tutkunları tara- şimdi de yeni Peugeot 308 GTi by Peufından sabırsızlıkla beklenen 308 GTi geot Sport.
by Peugeot Sport modelini gururla ağır-
Peugeot 308’in
merakla beklenen spor
versiyonu: 308 GTi
yor. İlk bakışta ayırt edilen GTi imzası, ön
çamurluklar ve bagaj kapağı üzerinde
yer alıyor. Otomobilin karoseri altı farklı renkte tercih edilebiliyor : Yeni ve göz
alıcı Ultimate kırmızı, Manyetik mavi, İnci
siyah, Tekno gri, Sedefli beyaz ile Fırtına
gri. Ayrıca, 308 GTi 270 HP versiyonunda, Ultimate kırmızı ile İnci siyahı buluşturan özel çift renkli gövde seçeneği de
sunuluyor. Bu Net Kesim (Coupe Franche) çift renkli versiyon, krom yerine mat
siyah renkli cam çerçeveleri ile ayrıca radikal tasarımını da sergiliyor.
308 GTi: Ultra Sportif Bir
Hatchback
Otomobilin bütünüyle mükemmel uyum
içinde olan iç mekanın tasarımı, tüm iç
mekanı kaplayan koyu ambiyansıyla son
derece sportif bir görüntü oluşturuyor.
Kırmızı dikişler gösterge panelini, koltukları, kapı içlerini, vites kolu körüğünü
ve üst seviye kalitede paspasları özgünleştiriyor. Öte yandan, « Peugeot Sport
» ve « GTi » yazılı marşpiyel, pedal takımı, ayak dayama ve vites kolu topuzu
alüminyum alaşımdan üretildi.
Ultimate kırmızı, Manyetik mavi, İnci siyah,
Tekno gri, Sedefli beyaz ile Fırtına Grisi.
Peugeot Sport yarış pilotları tarafından
ayarlanan şasi, tüm devirlerde dolu motor,
özel egzoz sesi, Peugeot i-Cockpit, Performance Pack, sportif koltuklar ile sonucu heyecan veriyor.
sında uygulanan geçiş hassasiyetle gerçekleşiyor. Coupe Franche adı verilen bu
renk birlikteliği yeni 308 GTi by Peugeot
Sport’un sembolü : Keskin.
Güçlü tasarımıyla Peugeot 308 GTi böylece yalın fakat aynı zamanda etkin tarzını ortaya koyuyor.
11 milimetre alçaltılmış zemin yüksekliği
KASLI BİR TASARIM
Ultimate kırmızı ve İnci siyah renkleri ara- ve Carbone19 adı verilen 19 inçlik geniş
jantları ile radikal bir duruş sergiliyor. GTi
270 versiyonunda, tekerlekler dört pistonlu bir kalipere sahip ve 380 mm çaplı
ön diskleri özel Reverse tipi jantlarla Michelin Super Sport lastikleri birleştiriyor.
Ön tamponun üst bölümde, Full LED farlar özel bir panjuru çerçeveliyor. Aynı şekilde, siyah ızgara parlak siyah damalı bir
desen ile kaplandı. Bu damalı desen geniş
alt hava girişinin ızgarasını da öne çıkartıyor. İki deflektör tamponu tamamlıyor ve
sadece 0,69’luk SCx (Hava sürtünme katsayısı ve ön alan) ile yüksek aerodinamik
performanslı bir otomobil algısına katkıda
bulunuyor. Bakışlar, kasa altı kaplamalarını, bombeli kasa yanlarını izleyerek güçlü
arka bölüme ulaşıyor. Arka bölüm iki büyük egzoz çıkışını içeren parlak siyah hava
difüzörü ile görsel olarak zemine oturu-
GTi 270 versiyonda, « Peugeot Sport »
yazılı deri ve alkantara sportif koltuklar
otomobil ile bütünleşmek ve her durumda yolunu hissetmek amacıyla mükemmel bir yan koruma sunuyor. 351 x
329 mm’lik kompakt sportif direksiyon
doğal bir kavrama ile otomobile milimetre hassasiyetinde yön verilmesine izin
veriyor. Tam deri direksiyon simidi tabanında GTi logosunu ve tepesinde kırmızı
merkezleme işaretini barındırıyor. Sürücü ilk bakışta, özel damalı desene sahip
gösterge paneli, ve ortadaki ekranı süsleyen « GTi » mesajı ile karşılaşıyor.
Orta kısımda Redline temalı büyük dokunmatik ekran gösterge paneliyle mükemmel şekilde bütünleşiyor ve Peugeot i-Cockpit’in son parçasını oluşturuyor.
Peugeot i-Cockpit doğal ergonomisi sayesinde, sportif bir otomobil için kilit unsur olan içgüdüsel ve emniyetli bir sürüş
güvencesi sağlıyor.
Son olarak, spor paketi sürücüye kabindeki sportif ambiyansı artırma keyfini
sunuyor. Orta konsol üzerindeki SPORT
tuşu ile, göstergelerin rengi beyazdan
kırmızıya dönüşüyor, orta ekranda sürüş ile ilgili bilgiler görüntüleniyor (güç,
tork, turbo basıncı, yanal ve doğrusal ivmelenme), motor sesi güçleniyor ve gaz
pedalının tepkileri değişiyor.
PEUGEOT SPORT TARAFINDAN
GELİŞTİRİLEN SÜRÜŞ HEYECANI
Eşsiz yarış tecrübesinin katkısıyla Peugeot Sport, Peugeot’nun yüksek performanslı versiyonlarının geliştirilmesine katkıda bulunan bir departmanı
içeriyor. Bu ekibin mühendisleri, Peugeot 308 GTi by Peugeot Sport’un direksiyonunda mükemmel sportif duyguları
yaşatmak için tüm uzmanlıklarını ortaya
koydular.
Bu versiyon 308 model tasarımı sırasında izlenen ağırlık optimizasyonundan
yararlanıyor: EMP2 platformu üzerinde,
kompozit malzemeden arka bagaj kapağı ve çok yüksek esneklik limitli çelik
malzemeler kullanıldı. Bu hafiflik arayışının sonucunda, sınıfında rekor 4,46 kg/
HP ağırlık güç oranı elde edildi.
Peugeot Sport, yeni 308 GTi’ı belirgin
bir şartnameyi esas alarak geliştirdi. Üstün sürüş keyfi için keskin ve güvenilir
kompakt sportif bir otomobil. Yürüyen
aksam, motorlar, fren, elektronik yardım
sitemleri gibi tüm alanlar bunun izlerini
taşıyor.
Yeni Peugeot 308 GTi 235/35 R19
ebatlı Michelin Super Sport lastiklerle
donatılmış geniş tekerlek izleri (önde
1570 mm ve arkada 1554 mm) ile asfalta tutunuyor. Yolu kavrayan bu lastikler tutunma sınırlarını çok ileriye ta-
şıyor. Özel Reverse tipi 19 inçlik jantlar,
18 inçlik Diamant alüminyum janta göre
2’şer kg daha hafif. Güçlü fren sistemi,
önde, 380mm’lik hava soğutmalı ön
diskler ve dört pistonlu kaliperler; arkada 268 milimetrelik disklerden oluşuyor.
Hassas şekilde dengeli olan yürüyen
aksam tam bir güvenlik içerisinde dinamik bir pilotaja izin veriyor. McPherson
tipi ön takım hassasiyetle yerleşirken
değişken traversli arka dingil onu doğal
olarak izliyor. Bu bileşenler, yarı oyuk ön
viraj denge çubuğu ve alüminyum ön
salıncaklar ile birlikte otomobilin hafifliğine katkıda bulunuyor.
Ön takım üzerinde yapılan çalışmalar sayesinde, yüksek viraj hakimiyeti
için, tekerlek kamber açısı -0,6° yerine
-1,67°’ye çıkarıldı. Salıncak arka mafsalın sertliği de 1,1 kN/mm arttırılarak
1,8kN/mm’ye çıkartıldı.
Ön süspansiyonun tamamı özel olarak
tasarlandı: Yol tutuşu için yay sertliği, ses izolasyonu için hidrolik stoperli
amortisörün özel ayarı, sürücü kabinde
yalnızken doğru yaylanma için uzatılmış
kademeli ilerleme stoperi. Bunlara ek
olarak viraj denge çubuğu arka dingille
denge oluşturacak şekilde esnekleştirildi, travers ve süspansiyon sertliği yanal
ivmelerde 30’dan 500 daN/mm’ye ve
düşey 170’den 490 daN/mm’ye çıkarak
artıyor.
GTi 270 versiyonuna özel olarak, virajda
otomobilin dinamizmi için ön aksa kilitli Torsen® diferansiyel entegre edildi.
Torkun yere en iyi tutunan tekerleğe
doğru aktarılması sayesinde, viraj çıkışında daha erken gaz verilmesine olanak veriyor.
Son olarak, elektronik destek yazılımları otomobilin sportif karakteriyle uyum
içerisinde. Elektronik destekli direksiyon, kilitli Torsen® diferansiyeli ile uyum
içinde çalışacak şekilde özel olarak tasarlandı. Tekerlekten hassas veri aktarımı, sürücüye otomobilin her an nasıl bir
zeminde bulunduğu hakkında bilgi veriyor. Aynı şekilde, kompakt direksiyon
sürücünün komutlarını hassasiyetle izliyor. Kilitli Torsen® diferansiyel ideal bir
uygulama için ESP ile birlikte çalışıyor.
ESP’nin daha sportif odaklı olması, özellikle virajda aracın bir miktar kaymasına
izin vererek daha fazla akıcılık sağlıyor.
Ayrıca, ESP’nin tamamen devre dışı bırakıldığı bir mod da sunuluyor.
FIAT’ın En Yenisi: EGEA
49.900 liranın alabileceği iyi alternatiflerden biri
BABÜR GÜREL YORUMU
Ç
eşme Alaçatı’da kullandığım 1.3
multijet motorlu olan EGEA, 95
hp’lik bir motora sahipti. Beni araçta en etkileyen aracın çıkattığı motor
sesi ve çekiş gücü oldu. 95 hp’lik motor
EGEA’da çok keyif veren bir sürüşe imza
attı. Bu motor daha önce kullanıldığı
FIAT araçlarından çok daha EGEA’ya yakışmış. Aracın boyutlarının esnekliğinde
diğer motorlara da (etapta 1.4 litre 95
HP benzinliyle, 1.3 litre 95 ve 1.6 litre
120 HP Multijet) son derece uyumlu.).
Daha sonra kullandığım ise, EGEA’nın en
üst donanım seviyesinde olan 1.6 litre
120 hp’lik versiyonu oldu. 1.3 motorlu
kadar etkileyici olmasa da (klasik 1.6
motor gücü), bu otomobil de de en
basitinden yeni teknolojiyi ve yeni bir
tasarımda olma rahatlığı seziliyor.Aracın
iç donanımları ise, son derece başarılı dizayn edilerek, detaylı bir çalışma ile yerleştirilmiş. Sürüş dikkatini dağıtmayan
kokpit’de tüm kontrolle ulaşabilmek çok
kolay. Ergonomik koltukların düzgün
ayarlanması neticesinde kullanıcısının
görüş mesafesi son derece rahat. Yeterli büyüklükteki iç ayna ve yan aynalar ile arka ve yanları kontrol etmek de
kolaylaştırılmış.
EGEA’nın kokpiti de neredeyse klasik
FIAT kokpiti olmuş. Tüm kontroller ve
ayarlar çok tanıdık geldi. Ayna ve camların kontrolü ise, sürücü kapısından sağlanıyor.
EGEA’nın bagaj hacmi 520 dm3 ve sınıfının en geniş yükleme hacmine sahiplerden biri. İçeriden açılan arka kapak,
aracın kullanıcısı için büyük bir kolaylık.
4532 mm uzunluğa, 1792 mm genişliğe, 1497 mm yüksekliğe sahip Fiat
Egea, Tofaş tarafından geliştirilen 356
kodlu esnek ve modern platformunun
sunduğu 2636 mm’lik aks mesafesiyle
küçük sınıf sedanların üzerinde, kompakt sınıf sedanlarla ise rekabet eden
boyutlara sahip olmasıyla ön plana çıkıyor.
SONUÇ: Tofaş tarihindeki en fazla
Türk mühendisin imzasını taşıyan
Fiat Egea’nın tasarımında, Tofaş
ekiplerinin verdiği bilgi ve yönlendirmelerin önemli katkısı oldu. Bu katkı,
TÜRK tüketicisinin hemen hemen
tüm isteyebileceklerini karşılayacak.
EZBER BOZAN FIAT EGEA
YOLLARA ÇIKIYOR!
Tofaş’ın 520 milyon dolarlık yatırımla, seri üretimine başladığı
otomobil projesinin ilk ürünü olan
kompakt sedan modeli Fiat Egea,
15 Ekim’den itibaren Türkiye genelindeki tüm Fiat showroom’larında sergilenmeye başladı.
Bu ay başından itibaren, 5 yıl/100
bin kilometre garantili olarak satışına başlanacak olan Fiat Egea,
49 bin 900 TL’den başlayan ulaşılabilir anahtar teslim fiyatıyla dikkat çekiyor. Fiat Egea’nın ilk etapta 1.4 litre 95 HP benzinliyle, 1.3
litre 95 ve 1.6 litre 120 HP Multijet motor seçeneklerinin satışına
başlanacak.
Ekim ayının başından beri, kaydını
bırakmış ve modelin satışa sunulmasını bekleyen 20 bini aşkın kişi
olduğuna dikkat çeken Fiat Marka
Direktörü Altan Aytaç, Fiat markasının ‘ezber bozan sedan’ olarak
tanımladığı Fiat Egea ile otomotiv
pazarındaki ağırlığının ve payının
artacağına dikkat çekti. Aytaç,
kısa sürede Egea’nın Türkiye pazarının en çok tercih edilen modeli
olmasını hedeflediklerini de sözlerine ekledi.
Aytaç konuşmasında “3 zengin
donanım seçeneğiyle kompakt sedan müşterilerinin gönlünü fethedecek olan Fiat Egea her şeyiyle
tam ve erişilebilir bir aile otomobili
olduğunu kısa sürede gösterecek.
Öncelikli olarak Türkiye’deki tüketicilerin ihtiyaçları doğrultusunda,
Bursa’da geliştirilen ve üretilen
Fiat Egea’yı 5 yıl garanti ile sunmaya karar verdik” dedi. Fiat Egea
sahibi olacak ilk 2000 müşteriye
ayrıcalık sunmak istediklerinin de
altını çizen Aytaç, “Bu çok özel ilk
2000 müşterimize Egea’ya 2000
TL’lik avantajla sahip olma fırsatı
sunacağız” açıklamasını yaptı.
520 milyon dolarlık yatırım sürecinin ardından Tofaş’ın Bursa fabrikasında seri üretimine başlanan
kompakt sedan modeli Fiat Egea,
nihayet otomobil severlerle buluşuyor. Gerek projenin kapsamı gerekse hedefleri açısından Türkiye
otomotiv tarihinde dönüm noktası olmaya aday olan Fiat Egea, 15
Ekim’den itibaren Fiat bayilerinde
yerini alacak. Öncelikle Türkiye’deki tüketicilerin ihtiyaçları göz önüne alınarak tasarlanan ve geliştirilen Fiat Egea’nın başlangıç fiyatı
49 bin 900 TL olarak belirlenirken,
en üst versiyonu 70 bin 900 TL’den
satılacak. İlk etapta 1.4 litre 95 HP
benzinli, 1.3 litre 95 HP Multijet dizel
ve 1.6 litre 120 HP Multijet motor
seçeneklerinin satışına başlanacak.
Yılbaşına kadar 5 ve 6 ileri vitesli manuel şanzımanlarla satın alınabilecek
Fiat Egea’nın sadece 6 ileri otomatik
şanzımanla kombine edilen 95 HP’lik
1.6 litrelik e-Torq motorlu versiyonu
ise yılbaşından itibaren satışa sunulacak. 1.6 litrelik Multijet turbo dizel
motor seçeneğinin DCT otomatik
şanzımanlı versiyonu ise 2016 yılının 16 inç sac jantlar, elektrikli ve ısıtmalı
yan aynalar, elektrikli ön ve arka cam2’nci yarısında satışa sunulacak.
lar, Uconnect Radio/MP3 Çalar, USB/
AUX girişi, çok fonksiyonlu direksiyon,
3 ZENGİN DONANIM SEÇENEĞİ!
Easy, Urban ve Lounge adı verilen 3 ön hava yastıkları, ABS, Elektronik
donanım paketiyle müşterilerinin be- Stabilite Programı (ESP), Yokuş Kalkış
ğenisine sunulacak Fiat Egea, giriş Destek Sistemi gibi donanımlar yer
versiyonundan itibaren tüketicinin ihti- alıyor.
yaçlarına tam cevap verebilecek kadar
zengin donanımıyla ayrıca dikkat çeki- Bir üst donanım paketi olan Urban ise
Fiat Egea’yı tam anlamıyla dolu dolu
yor.
Giriş seviyesini temsil eden Easy do- bir aile otomobili haline getiriyor. Krom
nanım paketinde; krom kapı kolları, ön ızgara, 16 inçlik alaşımlı jantlar, sis
farları, deri direksiyon simidi ve vites
topuzu, otomatik klima, hız sabitleme sistemi, park sensörü, Uconnect
5 inçlik dokunmatik ekran, 3.5 inçlik
TFT yol bilgisayarı ekranıyla yan ve
perde hava yastıkları gibi unsurlar
bu donanım seviyesinde standart
olarak yer alıyor.
Fiat Egea’nın en üst donanım paketi olan Lounge ise adeta otomobil severlerin tabiriyle “full’ün full’ü”
bir donanım seviyesine sahip olarak
müşterilerin karşısına çıkıyor. Fiat
Egea’nın Lounge donanım seviye-
sinde; Urban donanım seviyesine ek
olarak 17 inçlik alaşımlı jantlar, krom
bagaj ve cam altı çıtası, elektrokromik iç dikiz aynası, far/yağmur sensörü, elektrikli bel destek ayarlı sürücü koltuğu, arka kolçak, navigasyon
ve geri görüş kamerası gibi unsurlar
yer alıyor. Bu kombinasyonlar sayesinde küçük ve kompakt sınıf sedan
müşterisinin gerçekten ihtiyacı olan
her şeyi tamı tamına sağlayan Fiat
Egea, ezber bozan bir anlayışla müşterilerinin karşısına çıkıyor.
KOMPAKT SINIFTA BÜYÜK İDDİA!
Adını Ege Denizi’nden alan Fiat
Egea, Çeşme-Alaçatı’da düzenlenen
bir test sürüşü etkinliğiyle ilk kez
yollara çıktı. Test sürüşü kapsamında düzenlenen toplantıda konuşan
Fiat Marka Direktörü Altan Aytaç,
Egea’nın kısa sürede Türkiye pazarının en çok tercih edilen modeli olmasını hedeflediklerine dikkat çekti. Aytaç, “Türkiye pazarının yüzde
35’ini oluşturan küçük ve kompakt
sınıfı sedan pazarındaki potansiyeli lehimize çevirmeyi hedefliyoruz.
Fiat Egea, özgün tasarımı, konforu,
geniş iç hacmi, kullanışlılığı ve kolay ulaşılabilir olması sayesinde tüm
kompakt sedan müşterilerinin ihtiyaçlarını karşılayacak. Bu anlamda
kompakt sedan sınıfının en ulaşılabilir sedanı olacak” diye konuştu.
DOĞUŞTAN SEDAN: KOMPAKT
BOYUTLAR VE 520 LİTRELİK
BAGAJ HACMİ
Fiat Marka Direktörü Altan Aytaç,
“Türkiye’de otomobil pazarındaki
varlığımızı daha da güçlendirecek
yeni bir otomobil tasarlamak üzere
beyaz bir sayfa ile masaya oturdu-
ğumuzda, ilk önce sedan müşterilerinin ihtiyaçlarını analiz ettik. Sedan alıcılarının seçim kriterlerinin
başında çekici tasarım; ekonomik
satın alma ve kullanım maliyetleri
ve kullanım özellikleri yer alıyordu.
Bu yüzden Fiat Egea’nın tasarım
önceliklerinde bu üç noktayı öne
çıkardık. Hem çekici ve donanımlı;
hem kullanışlı ve geniş hem de kolay
ulaşılır ve kullanılır bir otomobil yapmak için mühendislerimizden üç ana
alana odaklanmalarını istedik” dedi.
Altan Aytaç, Fiat Egea’nın göz alıcı
tasarımı hakkında ise “Fiat Egea’nın
tasarımını oluştururken hem İtalyan
tasarım gücünü taşımasını hem de
uluslararası trendleri takip etmesini
hedefledik. Güçlü ve agresif hatlara
sahip ancak hızla yaşlanıp eskimeyecek bir stile sahip olsun istedik.
Bu yüzden tasarımcılar hiçbir kısıt
olmadan sıfırdan özgün bir tasarım
geliştirdiler” açıklamasını yaptı.
4532 mm uzunluğa, 1792 mm genişliğe, 1497 mm yüksekliğe sahip
Fiat Egea, Tofaş tarafından geliştirilen 356 kodlu esnek ve modern
platformunun sunduğu 2636 mm’lik
gövde tasarımı sayesinde mükemmel
bir sürüş dinamiğine sahip. Bu sayede
yüksek gövde rijiditesi ve çarpışma performansına rağmen düşük bir ağırlığa
sahip olmasıyla dikkat çeken Fiat Egea,
100 bin dekanewtonmetrelik burulma
direnci titreşim ve sesleri azaltırken mükemmel bir sürüş konforu da sağlıyor.
aks mesafesiyle küçük sınıf sedanların
üzerinde, kompakt sınıf sedanlarla ise
rekabet eden boyutlara sahip olmasıyla
ön plana çıkıyor. 520 litrelik bagaj hacmi
sunan sedan Fiat Egea, 5 yetişkinle birlikte bagajlarını da taşıyacak geniş alanı
sunabiliyor. Ayrıca bagaj büyük açılma
ağzı ve yükleme eşiğinin alçak olması
sayesinde kolayca yükleme ve erişim
avantajı sağlıyor. Tüm bunların yanında
Fiat Egea, bagajın otomatik açılma sistemi sayesinde sınıfının en verimli yük
alanını sunuyor. Bununla birlikte Fiat
Egea tüm yolcularına çok geniş bir iç
alan sunuyor. İç uzunluk konusunda sınıfının en iyi değerlerinden birini sunarak hem ön hem de arka yolculara geniş
bir diz mesafesi sağlıyor. Yani Fiat Egea
doğuştan bir sedan olması sayesinde
“geniş bir iç mekân ancak büyük bir otomobilde bulunur” anlayışını da yıkıyor.
Fiat Egea, yüzde 80’e varan yüksek
dayanımlı çelik kullanımı ve bütünsel
den Koç Fiat Kredi ile Fiat Egea için özel
bir finansman çözümü geliştirdik. Fiat
Egea’yı tercih eden müşterilerimize 20
bin TL’ye kadar kullanacakları kredilerde
20 aya kadar vadede aylık 0.99 faiz seçeneği de sunacağız” dedi.
İLK 2000 MÜŞTERİYE
ÖZEL İNDİRİM!
Aynı etkinlikte modelin pazarlama stratejilerine yönelik bilgi veren Fiat Pazarlama Müdürü Süslü ise üç zengin
donanım seçeneğiyle kompakt sedan
müşterilerinin gönlünü fethedecek Fiat
Egea’nın, her şeyiyle tam ve erişilebilir
bir aile otomobili olduğuna dikkat çekti.
Fiat Egea sahibi olacak ilk 2000 müşteriye bir ayrıcalık daha sunmak istediklerinin altını çizen Süslü, “Bu çok özel ilk
2000 müşteriye kasım ayının ortasına
kadar Egea’ya 2000 TL’lik bir avantajla sahip olma fırsatı sunacağız” açıklamasını da yaptı. Süslü, Fiat müşterilerinin yüzde 70’e varan çoğunluğunun
aracını yenilerken kredi kullandığını da
unutmadıklarını dile getirerek, “Bu yüz-
FIAT EGEA’YA 5 YIL /
100 BİN km GARANTİ!
Süslü ayrıca; “Yaptığımız araştırmalarda
kompakt sedan kullanıcılarının araçlarını
her dört-beş yılda bir yenilediğini görüyoruz. Araçlarını beş yıl boyunca gönül
rahatlığı ile kullansınlar diye müşterilerimize Fiat Egea’da 5 yıl garanti sunmaya
karar verdik. 5 yıl /100.000 kilometre
garanti bugün otomobil pazarındaki en
iddialı garanti. Bu, bizim hem ürünümüze hem de Bursa’daki Tofaş fabrikamızın
üretim kalitesine duyduğumuz güvenin
bir sonucudur” açıklamasında bulundu.
İLKLERİN ÖNCÜSÜ FIAT EGEA
Bugüne kadar imza attığı projelerde
farklı seviyelerde sorumluluklar üstlenen Tofaş, Fiat Egea’nın ürün geliştirme
sürecinde çok büyük bir rol aldı. Tofaş
tarihindeki en fazla Türk mühendisin
imzasını taşıyan model unvanı da yine
Fiat Egea’nın oldu. Fiat Egea’nın tasarımında Tofaş ekiplerinin verdiği bilgi ve
yönlendirmelerin önemli katkısı oldu.
FIAT EGEA
Ezber Bozan Fiat Egea
Yollara Çıkıyor!
Ekonomik Arazi Aracı:
Dacia Duster 1.5 dCi 4
Yollarda çok fazla görülen Dacia Duster hem yakıt
ekonomisi hem de ucuz işletme maliyeti ile dikkat çekiyor.
E
konomik arazi araçları içinde, yollarda çok fazla görülmeye başlayan Dacia Duster satış rakamları
ile ön plana çıkan bir SUV. Makyajlanmış
hali ile adı Laurette versiyonu 4X2 ve
yakıt kullanımında son derece cimri.
Dünyada ve Türkiye’de her geçen gün
yükselen bir marka olan Dacia, artık model gamındaki araçlarını birer birer makyajlıyor. Bu operasyonun son ürünü ise
Duster…
İstanbul-Marmaris arasında kullandığım
Dacia Duster 1.5 dCi, yakıt tüketimi anlamında başarılı sayılacak bir grafik izledi. Fakat, iç donanım ve havalandırma
konusunda biraz yetersiz kaldı. Görüş
rahatlığı, kontrol düğmelerine ulaşım ve
uzun yolda rahatlık sağlayan koltukları
ile de, beklenilenin üzerinde oldu.
Dacia Duster 1.5 dCi 4x2 110hp Laureate
Duster makyaj öncesi model gibi yine
güçlü görünüyor. Hatta ona ödediğiniz
bedelin üzerinde bir görünüme sahip
olduğunu söylemeliyiz. Başarısında bu
özelliğin payı da hiç tartışılmaz. Makyajla birlikte özellikle ön bölümde ciddi
değişimler yaşanmış. Markanın iki yıl
önce Sao Paulo Otomobil Fuarı’nda sergilediği DCross ismindeki konseptinden
ilham alınarak şekillendirilen ön bölümde yeni radyatör ızgarası dikkat çekiyor.
Farların da iç tasarımı yenilenmiş. Bu
sınıftaki araçların vaz geçilmezi tavan
rayları da yenilikten nasibini almış. Eski
modele göre daha kalınlar ve üzerinde
‘DUSTER’ yazıyor. Arka kısımdaysa iç
tasarımı değişen stoplar dikkat çekiyor.
Egzozda krom kaplama kullanılırken 4x4
modellerde bu ayrımı sağlayan yazının
yeri ve şekli de değiştirilmiş. 4316 mm
uzunluğa sahip olan araç eski modele
göre tasarımsal değişimlerden ötürü 6
mm uzamış. Genişlikte de 2 mm artış
yaşanmış.
İç Mekan
Makyajla birlikte Duster’ın en çok mesai
harcanan kısmı iç mekanı olmuş. Eski
dağınık ve demode duran iç mekan yeni
modelde elden geçirilmiş. Malzeme kalitesi görüntüde ciddi bir artış gösteriyor.
Ancak dokununca artışın sınırlı kaldığını
görüyorsunuz. Eski modelde orta konsolda olan cam kumandaları makyajla
birlikte alışılmış yeri olan kapı içlerine
taşınmış. Orta konsolda artık tüm Dacia modellerinde gördüğümüz 7 inçlik
MediaNAV multimedya ve navigasyon
sistemini görüyoruz. Tabii bunun her
donanım seviyesinde olmadığını belirtmeliyiz. Duster’da artık hız sabitleme
sistemi ve arka park sensörü de belirli
donanımlarda sunuluyor. El freninin altındaki elektrikli ayna ayar kumandaları
kullanışlı değil. Ayrıca test aracımızda
sunulan kol dayama sebebiyle koltuk
sırtlıklarını ayarlamak zorlu bir sınavdı.
Makyajla birlikte Duster’ın 475 litrelik
bagaj hacminde bir değişiklik olmamış.
bo, dizel ünite bulunuyordu. 4x2 versiyonda bu motorun 90 ve 100 hp’lik iki
versiyonu bulunuyor. Bizim aracımızdaki versiyon 4000 d/d’de 110hp, 1750
d/d’de ise 240Nm tork çıkışına sahipti.
6 kademeli manuel şanzımanla kombine
edilen araç 0’dan 100 km/s hıza fabrika
verilerine göre 12.2 saniyede ulaşıyor.
Makyajla birlikte ECO modu da sunulan
araç kokpitte; bu modu devreye alan
butona basıldığında gaz tepkilerini azalıyor ve ekonomi yapılmasına katkı sağlanıyor. Bu düğme ile de, tork yükseliyor.
Fabrika verilerine göre aracın karma tüketim ortalaması 4.7 litre.
Motor
Test ettiğimiz Duster modelinde ailenin
en çok satılan motoru; 1.5 litrelik tur-
Konfor & Yol Tutuş
Duster yumuşak sayılabilecek bir süspansiyona sahip. Bu onun darbe emiş
performansını dolayısıyla iç mekan konforunu artırıyor. Ancak virajlarda yüksek
yapının da etkisiyle belirgin bir yana
yatma yaşanıyor. Direksiyonun da hissiz
yapısı devam ediyor. Buna karşın artık
tüm Duster modellerinde ESP sistemi
standart olarak sunuluyor. Bu güvenliği
garanti altına alıyor. Aracın direksiyonu
yine sadece yükseklik ayarına sahip.
Yüksek oturma pozisyonu sayesinde rahat bir konum almak çok zor değil. Duster makyajlanırken yalıtımı da artırılmış.
İçeri sızan ses eski modele göre azaltılmış. Aracın cam içlerindeki buharın hızlı
giderilmesi ve havalandırma kanallarının
dizaynı ise, hala geliştirilebilinir.
Lexus’un Geleceği
LF-FC Konsepti Tokyo
Motor Show’da Gösterildi
gösteriyor.
L
exus, 2015 Tokyo Motor Show’da
markanın gelecekteki amiral gemisi sedan modeli LF-FC’yi sergiledi.
LF-FC, Lexus’un “L-finesse” tasarım felsefesini yeni bir tarzla yorumluyor. Her
açıdan agresif bir görünüme sahip olan
bu sedan otomobil, aynı zamanda dört
kapılı bir coupe’nin çizgilerini taşıyor.
Sportif hatları zarif detaylarla buluşturan LF-FC, tasarımıyla sadece otoyollar
için değil aynı zamanda virajlı yollarda
da keyif verecek bir otomobil olduğunun ipuçlarını veriyor. Lexus’un bilindik
ızgarası, yeni bir ağ şekilli tasarımla ön
plana çıkıyor ve L şeklindeki gündüz farları, otomobilin çekiciliğini artırıyor. Aynı
akıcı çizgiler LF-FC’ninprofilinde ve arka
kısmında devam ediyor. 21 inç boyutlarındaki sportif jantlar ise dinamik görünüşünü daha da artırıyor.
5,300 mm uzunluğa, 2,000 mm genişliğe ve 1,410 mm yüksekliğe sahip olan
LF-FC, dış tasarımında olduğu kadar iç
tasarımında da fark yaratıyor. Kabinde
fütüristik, konforlu ve geniş bir yaşam
alanı sağlanırken sürücü için çok fonksiyonel bir kokpit sunuluyor. Yüksek kaliteli derinin yanı sıra kapılar ve kokpitteki diğer malzemeler de lüks seviyesini
LF-FC’nin yeni teknolojilerinden birisi
olarak gelişmiş insan-makine ara yüzü
dikkat çekecek. Bu sistem panele veya
herhangi bir kontrol düğmesine basma
ihtiyacı duymadan basit el hareketleriyle yönetilebiliyor. Orta konsolda yer
alan küçük holografik bir görüntü, el
hareketleriyle ses sistemini ve sıcaklık
kontrollerinin yönetilmesini sağlıyor.
Lexus LF-FC’nin kalbinde ise yüksek
güce sahip yakıt hücreli sistem yer alıyor
ve gücünü arka tekerleklere gönderiyor.
Aynı zamanda ön tekerleklerin içerisinde yer alan motorlarla ön tarafa da güç
aktarılıyor. Böylece LF-FC dört tekerlekten çekişe sahip oluyor. Bu yenilikçi
sistem sayesinde ön ve arka tekerlekler
arasında kusursuz bir tork dağılımı elde
ediliyor. Sonuç olarak bu sportif ve lüks
sedanın sıra dışı bir yol tutuşa ve üstün
bir dengeye sahip olması sağlanıyor.
Yakıt hücresi ünitesinin arkaya ve güç
kontrol ünitesinin ön tarafa yerleştirilmesiyle sportif bir sedan için en uygun
ağırlık dağılımı elde ediliyor.
2015 Tokyo Motor Show’da sergilenenLexus LF-FC, markanın gelecekteki
amiral gemisi sedan otomobilinin tasa-
rım ve teknoloji açısından sahip olduğu
vizyonunu gösterdi.
Fuarda Lexus’un sergilediği diğer modeller arasında ise yenilenen GS ve
daha sportif özelliklere sahip olan GS
F versiyonlarıyer aldı. Ayrıca Lexus’un
tamamen yeni premiumcrossover modeli RX de stanttaki yerini aldı. Sportif
hatları, SUV’un kullanışlılığıyla ve güçlü
duruşuyla birleştiren RX, 2.0 litre dört
silindirli turbo ve elektrikli motoruyla
hem iyi bir yakıt ekonomisi hem de iyi bir
sürüş performansı sunmayı hedefliyor.
Toyota Tokyo
Motor Show’da Üç Yeni
Konseptini Sergiledi
T
oyota, Tokyo Motor Show’da geleceğin otomobil vizyonunu üç
yeni çok farklı konsept ile gözler
önüne serdi. Tokyo’da, tasarım ve teknolojileriyle ön plana çıkan modellerini
sergileyen Toyota, yenilikleriyle göz
doldururken,sürücü ve otomobil arasındaki duygusal bağı geliştirmeyi amaçlayan modelleriyle de ilgi odağı oldu.
Tokyo Motor Show’da üç konseptin
dünya prömiyerini gerçekleştiren Toyota, hidrojenli otomobillerin gideceği
yönü gösteren FCV Plus konsepti de ilk
kez bir fuarda tanıttı.
Geleceğin yakıt hücreli otomobil
konsepti: FCV Plus
Birçok farklı materyalden üretilebilen,
temiz, depolanması kolay ve elektrikten
daha yüksek enerji yoğunluğuna sahip olmasıyla hidrojen geleceğin enerji
kaynağı olarak gösteriliyor. Bu özellikleri göz önüne alan Toyota, hidrojenli araçların gelecekte geniş kitlelerce
kullanılacağına inanıyor. Çevreye zarar
vermeyen yakıt hücreli araçların güç
kaynağı olarak etkin rol almasını planlayan Toyota, hedefini ise yakıt hücreli
araçların çevreci otomobillerden enerji
üreten otomobillere dönüşmesi olarak
belirledi. Tokyo’da ilk kez sahneye çıkan
FCV Plus, hidrojenli araçların geleceğini
göstermesi açısından büyük bir önem
taşıyor. FCV Plus, kendi hidrojen tankının yanında, dışarıda bulunan bir hidrojen kaynağından da direkt olarak elekt-
rik üretebiliyor. Bu sayede araç; evde
veya dışarıda kullanılmak üzere stabil
bir elektrik kaynağına dönüşebiliyor.
Otomobil, ulaşım aracı olarak kullanılmadığında ise güç üretimi kapasitesi yerel
enerji altyapısının bir parçası olarak paylaşılabiliyor.
FCV Plus’ın yakıt hücresi sistemi ön
tekerleklerin ve hidrojen tankı ise arka
koltukların altına yerleştirildi. Motorlar
her dört tekerleğin içerisinde yer alıyor
ve FCV Plus’ın sahip olduğu bu düzen,
kabinde daha fazla genişlik, optimum
ağırlık dağılımı ve daha fazla konfor elde
edilmesini sağlıyor.Toyota FCV Plus
3800 mm uzunluğa, 1750 mm genişliğe, 1540 mm yüksekliğe ve 3000 mm
gibi uzun bir dingil mesafesinesahip.
Toyota’nin eğlenceli spor otomobil
formülü: S-FR
Toyota’nın fuarda yine ilk kez sergilediği Toyota S-FRkonsept iseToyota’nın
eğlenceli sürüş mirasını kullanarak sürüş keyfiyle ön plana çıkıyor.Canlı ve
tepkili sürüş özelliklerine sahip bu yeni
konsept, sürüş keyfi konusunda yeni jenerasyonu temsil etmeyi hedefliyor. Toyota’nın hafif spor otomobil konseptini
simgeleyen S-FR, sürücüsüyle duygusal bir iletişim kurankompakt boyutlara
ve son derece hafif ağırlığa sahip bir
otomobil. Hafif spor otomobilin avantajlarından yararlanan konsept, otomobil ve sürücü arasında gerçek bir iletişimin kurulmasını da sağlıyor. S-FR önden
motorlu, arkadan itiş özelliği ile;sportif,
akıcı ve keyifli bir şürüş sunuyor. Toyota
S-FR, otomobil kullanmayı ve özelleştirmeyi seven sürüş tutkunlarının hoşuna
gideceği tarzda bir otomobil fikrini somutlaştırarak dikkatleri üzerine çekiyor. Toyota S-FR; 3990 mm uzunluğu,
1695 mm genişliği, 1320 mm yüksekliği ve 2480 mm dingil mesafesi ile dikkat
çekiyor. 6 ileri manuel şanzımana sahip
otomobilin 4 kişilik kabini ise tamamen
fonksiyonel ve sportif bir tasarımla tamamlanıyor.
Sürücüsüyle bütünleşen bir otomobil: KIKAI
Toyota’nın bir diğer yeni konsept modeli ise makinelerin doğuştan güzelliğe
sahip olduğu fikrini ön plana çıkaran ve
farklı tasarım hatlarıyla dikkat çeken Toyota KIKAI oldu.Makinelerin, normalde
gizlenen araç gövdesi, KIKAI’nin tasarımında ön plana çıkartılarak dikkat çekici
dış görünümün bir parçası olmuş. KI-
KAI’nin dış tasarım özelliklerinin yanında
kabini de oldukça farklı detaylara sahip.
Otomobille daha iyi bir ilişki kurmak için
sürücünün kabinin merkezinde konumlandığı üç kişilik kabinde, yolcular ise
sürücünün arkasında, sağında ve solunda oturuyorlar. Sürücünün ayaklarının
altında yer alan küçük cam ise otomobilin eşsiz detaylarından biri. Toyota sürücünün aracın süspansiyon hareketleri,
direksiyon açısını ve lastiklerin dönüşünü görmesini sağlayarak insan-makine
etkileşiminin altını çizmeyi hedefliyor.
KIKAI’nin 3400 mm uzunluğu, 1800
mm genişliği, 1550 mm yüksekliği ve
2450 mm dingil mesafesibulunuyor.
Tokyo Motor Show’da Toyota’nın önemli yenilikleri arasında Japonya prömiyeri
gerçekleştirecek tamamen yeni Prius ile
crossover modeli C-HR Konseptde yer
aldı. FIA Dünya Ralli Şampiyonası’nda
(WRC’de) mücadele edecek geliştirme
aşamasında olan modelive Kirobo Mini
robot da Toyota standının ilgi çekici bölümlerinin başında geldi.
Geleceğin Otomobili Toyota
Mirai Avrupa Yollarına Çıktı
O
tomotivde yeni bir çağ açan
dünyanın ilk seri üretim hidrojen yakıt hücreli otomobili Mirai,
Japonya’dan sonra Avrupa yollarında
da kendini göstermeye başladı. Adını
Japonca “gelecek” kelimesinden alan
Mirai, 2014 yılının Aralık ayında başla-
yan Japonya satışlarından sonra Eylül
ayından itibaren de ilk etapta İngiltere,
Almanya ve Danimarka’da satışa sunulmuştu. Mirai’nin 2017 yılından itibaren
hidrojen yakıt altyapısının geliştirilmesiyle birlikte çok daha fazla Avrupa ülkesinde satışa sunulması planlanıyor.
Toyota, ilk seri üretim hibrit otomobilden sonra, hidrojen yakıtlı “0” emisyonlu Mirai’yi de Avrupa pazarına sunarak
yine bir ilki gerçekleştirmiş oldu. Toyota’nın 30 yılı aşkın bir zamandır üzerinde çalıştığı geleceğin otomobili Mirai’nin
Avrupa’daki satış fiyatı 66 bin Euro.
Toyota otomobillerin gelecek 100 yıldaki gelişimini dikkate alarak yeni ve
benzersiz teknolojiler üzerinde çalıştığını Mirai ile birlikte bir kez daha gözler
önüne seriyor. Çevreci ve sürdürülebilir
ulaşım için vizyonunu geliştirdiği yeni
teknolojiler ile ortaya koyan Toyota,
enerji devriminde “öncü” rolünü devam
etme kararlılığını da gösteriyor.
TOYOTA MİRAİ İLK BAKIŞTA DİKKATLERİ ÜZERİNE TOPLUYOR
Toyota Mirai, kendine özgü tasarımı
sayesinde ilk bakışta dikkatleri üzerine
çekerken, su damlacığının akışını temsil
eden profiliyle de beğeni topluyor. Ta-
sarımında, fütüristik izler taşıyan Mirai,
eğimli tavanıyla beraber alçak bir ağırlık
merkezi olduğunu gösteriyor. Önde geniş açıya sahip sis farları, otomatik uzun
huzmeli LED farlar, akıcı çizgilerle şekillendirilen kaput, Mirai’nin farklı bir yüze
sahip olmasını sağlıyor.
17 inç alaşım jantlarla tamamlanan Mirai, arka tasarımıyla da farklı bir otomobil olduğunu açıkça vurguluyor. Arkada
da yer alan LED’ler hem görselliği, hem
de görünürlüğü artırıyor.
Mirai’nin kabini de son derece mükemmel özellikler taşıyor. Sürücüye ve tüm
yolculara yeterli yaşam alanı sunulurken, yumuşak ve kaliteli kabin malzemeleri öne çıkıyor. Elektrikli olarak ayarlanabilen ön koltuklar, sürücünün ideal
oturma pozisyonunu kolayca bulmasını
sağlarken, vücudu saran yapısıyla uzun
yolculuklarda da rahatlık getiriyor. Orta
konsolun en üstünde yer alan 4.2 inç’lik
TFT likit gösterge ekranı, direksiyondan
kolayca yönetilebiliyor. Orta konsoldaki
navigasyon ve bilgi eğlence sistemi üst
düzey kalite sunarken, akıllı dokunmatik
ses ve klima kontrolleri de sürüş keyfini
artırıyor.
Toyota Mirai, 4,890 mm uzunluğu,
1,815 mm genişliği, 1,535 mm yüksekliği ve 2,780 mm aks aralığıyla dört kişiye yüksek konfor ve bagaj alanı sağlıyor.
Toyota Mirai
Avrupa Yollarında
kontrol sistemi (TRC)Şerit Takip Asistanı ve Kör Nokta Monitörü gibi sistemler
Mirai’nin güvenlik donanımları arasında
yer alıyor. Olası kazalarda yaya yaralanmalarını azaltmak üzere tasarlanan karoser, darbe emici özelliğine sahip.
SIFIR EMİSYON VE PRATİK YAKIT
DOLUMU
Sadece su buharı salımı gerçekleştirerek Toyota’nın temiz ve sürdürebilir
çevreci otomobiller üretme konusundaki öncü rolünü devam ettiren Mirai, otomobillerin ve hatta dünyanın geleceğini
şekillendirme açısından da dikkat çekici
özellikler taşıyor. Geleceğin enerji kay-
ÜSTÜN YOL TUTUŞ VE SÜRÜŞ
KONFORU
Toyota Mirai, geleneksel otomobilleri
kıskandıracak yol tutuş ve sürüş konforu özelliklerine de sahip. Daha alçak
ağırlık merkezi elde etmek için Toyota
Yakıt Hücresi ekipmanları ve yüksek
basınçlı hidrojen tankı tabanın altına
yerleştirildi. Aynı zamanda üstün bir ön/
arka ağırlık dağılımı elde edildi.
Mirai, yüksek gövde dayanıklılığı ile birlikte üstün yol tutuş özellikleri sunuyor.
Aerodinamik özellikleri sayesinde hem
daha iyi bir dengeye hem de daha iyi yakıt verimliliğine sahip. Elektrik motorlarının teknolojisi ve rüzgar gürültüsünün
minimuma indirilmesiyle son derece
sessiz bir kabin elde edildi.
GÜVENLİKTEN ÖDÜN VERMEYEN
HİDROJENLİ OTOMOBİL
Mirai, geleneksel otomobillerden daha
farklı teknik özelliklere sahip olmasına
karşı, yüksek güvenlik teknolojilerinden
hiçbir şekilde ödün vermiyor. Yüksek basınçlı hidrojen tankı sızıntılara karşı ‘bir
yakıt deposundan’ çok daha sağlam bir
malzemeyle üretilirken, üzerine yer alan
sensörler olası kazayı algılayarak supapları kapatıyor ve herhangi bir sızıntı
olmasının önüne geçiyor. Sızıntı olması
durumda dahi hidrojen gazı havadan
daha hafif olduğu için güvenli biçimde
atmosfere karışıyor.
Mirai’nin aktif ve pasif güvenlik paketi
arasında gelecek jenerasyon otomobillerin özellikleri de bulunuyor. Milimetrik
dalga radarıyla çalışan Ön Çarpışma Sistemi, Sekiz hava yastığı, ABS fren sistemi, Elektronik Fren Gücü Dağıtımı (EBD)
Araç Denge Kontrol Sistemi (VSC), Çekiş
nakları arasında gösterilen hidrojeni yakıt olarak kullanan Mirai, “0” CO2 salımı
ile dikkat çekerken, konforu, sürüş keyfi,
3 ila 5 dakika arasında doldurabilen deposu ile birlikte geleneksel motorların
ulaştığı menzil ve hızı da sunuyor. -30
derecede bile çalışabilen Toyota yakıt
hücresi sistemini ve hibrit teknolojisini
bir arada sunan Mirai, hidrojeni elektrik
üretmek için kullanıyor. Mirai’de batarya ve fuel cell teknolojisinin birarada
sunulduğu iki motor aynı anda kullanılabiliyor. Bu motorlar sayesinde 154 bg
güç ve 335 Nm tork üretebilen Toyota
Mirai, 0’dan 100 km/s hıza 9.6 saniyede
çıkarken maksimum 178 km/s hıza çı-
kabiliyor. Mirai tek depoyla 550 km’nin
üzerinde bir menzile sahip.
Çevreci özellikleri ile herkesi çevrecilik
konusunda daha dikkatli olmaya teşvik
eden Mirai, geleceğin otomobillerinin
nasıl olacağı yönünde önemli ip uçları
da veriyor.
Volvo Cars Kendi Kendine Sürüş
Özelliğine Sahip Otomobiller için
Güvenli ve Kusursuz Bir
Kullanıcı Ara Yüzü Geliştirdi
Otonom sürüşe uygun olmayan bir yere
gelindiği zaman, sürücü kontrolü alması
için tekrar uyarılıyor. 60 saniyelik bir geri
sayım başlıyor. Eğer sürücü herhangi bir
sebeple bu süre içerisinde pedalları kullanarak kontrolü ele almazsa otomobil
kendi kendine güvenli bir şekilde stop
ediyor.
Volvo Cars Tasarımdan Sorumlu Kıdemli
Başkan Yardımcısı Thomas Ingenlath,
“Biz, sürücülerin otomobilin kontrolünü
V
olvo Cars, yakın gelecekteki otomobilleri için, sürücülerin kontrolü otonom sürüş moduna (AD)
rahatlıkla geçirmelerini sağlayacak, sektörün en gelişmiş ve kullanımı kolay ara
yüzünü geliştirdi.
Otonom sürüş teknolojisinin hızla yaklaşıyor olması, sürücü ve otomobilin kullanıcı ara yüzü arasındaki ilişkinin önemini daha da artırıyor.
Güvenli ve kusursuz bir kontrol teslimi,
güvenilir bir AD teknolojisinin temel taşını oluşturuyor.
Volvo Cars, IntelliSafe Oto Pilot’u basit
ve sezgisel olarak tasarladı. Otonom
mod, direksiyon üzerindeki özel tasarlanmış pedallar ile aktif ve de-aktif hale
getiriliyor. Sürüş sırasında otomobil,
otonom sürüşün uygun olduğu bir rotaya girildiğinde, otomobil sürücüye Oto
Pilot’un hazır olduğuna dair bir mesaj
gönderiyor. Aynı zamanda, direksiyon
üzerindeki pedalların ışıkları da yanmaya başlıyor.
Sürücü, otonom modu aktif hale getirmek için pedalları aynı anda çekiyor.
Pedalların üzerindeki ışıklar sürekli yeşil
olarak sabitleniyor ve Oto Pilot sürüşün
ve kontrolün otomobile geçtiğini teyit
ediyor.
güvenle teslim edecekleri ve tekrar geri
alabilecekleri güvenli ve kusursuz bir
ara yüz geliştirdik” diyor.
Volvo Cars’ın yeni IntelliSafe Oto Pilot’u
ilk olarak 2017 yılında, dünyanın en iddialı otonom sürüş projesi olan, Göteborg’daki Drive Me Projesi kapsamında,
100 adet Volvo XC90’da kullanılacak.
Drive Me Projesi ile 100 adet otonom
sürüşe sahip Volvo otomobil Göte-
borg’da, ailelerin ve işe gidip gelenlerin
günlük kullanımına sunulacak. Otomobiller önceden belirlenmiş, yaklaşık 50
kilometrelik yollarda otonom olarak sürülecek.
IntelliSafe Oto Pilot, Drive Me projesinin
ardından ise tüm halkın kullanımına sunulacak.
Aydın ERKOÇ: “Otomotiv piyasası
seçim sonrası canlanacak”
si istikrar gerektiğini belirterek, “Eğer
siyasi istikrar olursa ekonomik istikrar
da olur” dedi. Türkiye ekonomisinin; biri
inşaat diğeri otomotiv olmak üzere iki
güçlü ayağı olduğunu belirten Erkoç, seçimler ve hükümet arayışları ile geçirilen
2015’te siyasi istikrar algısının zayıfladığı ve bunun etkisinin tüm ekonomide
hissedildiğine işaret etti. Erkoç, “Biz siyasi istikrarın sağlanmasıyla 2016’nın
ekonomide canlanma yılı olacağını düşünüyor, böyle olmasını temenni ediASFED ve BOD Yönetim Kurulu
yoruz. Bu durum, otomotiv ticaretine
Başkanı Aydın Erkoç, 1 Kasım
ve Ankara’da bu işin kalbi olacak Otosonrası siyasi istikrarın sağlannomi’ye de yansıyacaktır. Önümüzdeki
ması durumunda 2016’da ekonomide
dönemde otomotiv sektöründe beklenbaşlayacak canlanmanın en başta ototimiz canlanma yönünde” dedi.
motive yansıyacağını bildirdi.
M
-Erkoç, açılışa hazırlandıkları Avrupa’nın en büyük otomotiv yaşam
merkezi Otonomi’nin hizmete girmesinin ise sektörde bir milat olacağını
söyledi.
Motorlu Araç Satıcıları Federasyonu
(MASFED) ve Başkent Otomobilciler
Derneği (BOD) Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Erkoç, seçim sonrası oluşacak
siyasi istikrarla 2016 yılının otomotiv
piyasası ve genel anlamda ekonomide
canlanma yılı olacağını bildirdi. Erkoç
yaptığı açıklamada, tüm sektörler için
en önemli hususun ekonomik istikrar
olduğunu, bunun için de öncelikle siya-
-Otonomi’nin açılışı sektörde bir milat olacak…
Bu arada Erkoç, açılışına hazırlandıkları Otonomi’nin hizmete girmesinin ise
sektör için bir milat niteliğinde olduğunu
vurguladı. Ankara’daki tüm oto galerilerini bir arada toplayacak ve Avrupa’nın
en büyük otomotiv yaşam merkezi olan
Otonomi’nin hayata geçirilmesinin başlı
başına bir başarı öyküsü olduğunu ifade
eden Erkoç, “Bize göre, Otonomi sektörde canlı, dinamik bir yaşam merkezi
haline gelecek. Belki insanların alışma
süreci olsa da siyasi istikrarın yeniden
tesisi sayesinde, birkaç ayın sonrasında
çok iyi bir performans yakalayacağımızı düşünüyoruz” dedi. Erkoç, Otonomi
ile motorlu araç ticaretine bir standart
getirip, kurumsal kimlik ve saygınlık kazandıracaklarını, doğrudan ve dolaylı 5
bin kişiye istihdam yaratılması ve kayıt
dışılığın sona ermesi ile Ankara ve ülke
ekonomisine önemli katkı yapacaklarını
anlattı. Kurumsallaşma sayesinde sektörde güvenin tesis edileceğini vurgulayan Erkoç, “Kilometresi ile oynanmış,
ağır kazalara karışmış, ciddi teknik ve
kalıcı sorunları olan araçları farkına varmadan ve değerinin çok üstünde paralar vererek alan vatandaşların yaşadığı
mağduriyetler ve hukuki sorunlar da
sona erecek” dedi.
-Otonomi sektöre neler getirecek?
Esenboğa yolu üzerindeki 375 dönümlük arazi üzerinde kurulan ve açılış için
gün sayan Otonomi’de 2. el araçlar için
551 showroom ve sıfır araçlar için 10
oto plaza yer alıyor. Aynı yerleşke içinde
13 işyerinden oluşan bir teknik servis
bölümü, meydan ticarethane ve ofislerinden oluşan 28 işyeri, 48 ofis, akaryakıt istasyonu ve bir de beş yıldızlı otel
bulunuyor. Otonomi’de otomobil yedek
parçası, otomobil camı, aküsü satan arkadaşlarımız ve tamir bakım servisleri,
flo kiralama hizmetleri, ekspertiz merkezi, test sürüş alanı ve bir fotoğraflama merkezi de var. Günde 9 bin araç
giriş çıkış yapabileceği Otonomi’de aynı
anda 12 bin araç sergilenebilecek. Otonomi, günlük 11 bin ziyaretçi ağırlayabilecek.
Sıfır ya da 2. el araç almak isteyenler, aradığı her model aracı Otonomi’de bulabilecek. Satılan araca, Otonomi tarafından
tüm test ve kontrolleri yapılarak 1 yıl garanti verilecek. İçinde kafe ve restorantlar,
bankalar, noter ve trafik tescil bürosunun,
kuru temizlemeden kırtasiyeye, camiden
AVM’ye diğer tüm hizmet birimlerinin yer
alacağı, aileler ve çocukları için zengin
sosyal aktivitelerin sunulacağı Otonomi,
bu yönüyle de tam anlamıyla bir ‘Otomotiv Yaşam Merkezi’ olacak.
Otonomi, Başkent’in sosyal hayatına
da olumlu katkılar sunacak. Özellikle
Emek, Bahçeli, İç Aydınlık, Cebeci gibi
trafiğin zaten yoğun olduğu semtlerde
kümelenmiş ve LPG’li araçları ile insan
hayatını tehlikeye atan, kaldırım ve yol
işgalleriyle trafiği tıkayan, diğer esnafa
sıkıntı yaşatan, mahalleliye hayatı çekilmez hale getirip ev sattıran apartman
altı galerilerin kent dışına taşınması Ankaralıya rahat bir nefes aldıracak. Binlerce aracın şehir dışında bir merkezde
toplanmasıyla Ankara trafiği de rahatlayacak.
Yeni Alhambra
Çok Yönlü, Dinamik, Tarz Sahibi
S
EAT’ın geniş ve sportif aileler için
ideal modeli olan Yeni Alhambra,
yüzde 10’a varan yakıt tasarrufu
sağlayan yeni TSI motoru, yeni nesil bilgi ve eğlence sistemleri, konfor ve güvenlik sistemleriyle sınıfındaki iddiasını
daha da güçlendiriyor.
SEAT, ürün gamında başlattığı atılımına
yeni nesil Alhambra’yla devam ediyor.
Bu akıllı ve çok yönlü otomobil, yeni motorları sayesinde hem daha verimli, hem
de daha dinamik.
AKTİF YAŞAMIN İDEAL ORTAĞI
Yeni Alhambra’nın temelini inovasyon,
sürüş keyfi ve güvenlik öğeleri oluşturuyor. Fonksiyonellik, yeni teknolojiler,
kalite ve yüksek işçilik standartlarının
bir arada sunulduğu Yeni Alhambra,
1.4 lt TSI 150 hp DSG S&S motor ve
Style donanım seçeneği ile Türkiye’de
119 bin TL’den başlayan tavsiye edilen
anahtar teslim fiyatlarla satışa sunulmaya başlandı.
SEAT’IN YENİ BAĞLANTI DÜNYASI
Yeni Alhambra, yeni nesil SEAT Easy
Connect bilgi-eğlence sistemleriyle birlikte geliyor. Bu sistem içerisinde yüksek çözünürlüklü 6,5” dokunmatik renkli
ekran ve sistemin daha hızlı çalışmasını
sağlayan en yeni işlemciler yer alıyor.
DAHA VERİMLİ VE DAHA PERFORMANSLI MOTORLAR
Alhambra’nın yeni nesli, tamamen yenilenen benzinli motor seçeneği ile satışa sunuldu. Bu motor, Euro 6 emisyon
standartlarını karşılayacak şekilde geliştirilmiş ve turbo şarjlı doğrudan enjeksiyona sahip motor üniteleri ile yüzde
10’a kadar daha yüksek yakıt verimliliğine sahip. 1.4 lt TSI benzinli motor
seçeneği 150 hp güç ve 250 Nm tork
üretiyor ve DSG çift kavramalı otomatik
şanzıman ile geliyor.
SÜRÜCÜ DESTEK SİSTEMLERİYLE
DAHA GÜVENLİ
İkincil çarpışma fren sistemi, yeni Alhambra’da standart donanım olarak yer
alıyor. Gerçekleşen bir kazanın ardından
sürücünün artık otomobile müdahale
edemeyeceği durumlarda, bu sistem
ikinci bir çarpışmayı önlemek amacıyla
otomatik olarak fren yapıyor. Anahtarsız giriş ve çalıştırma sistemi de yeni
Alhambra’da standart olarak yer alıyor.
Alhambra’da yeni olarak sunulan opsi-
yonel özellikler arasında şerit değiştirirken kör noktada bulunan araçlarla ilgili
uyarı veren Kör Nokta Tespit Sistemi ve
Masaj Özellikli Hafızalı Sürücü Koltuğu
bulunuyor. Masaj Özellikli Hafızalı Sürücü Koltuğu uzun mesafeli yolculuklarda
konfor düzeyini artırıyor.
Opsiyonel Park Asistanı özelliği park yerine giriş ve çıkış yaparken sürücülere
destek sağlıyor. Yorgunluk tespit sistemi sürücünün yorgunluğuna dair işaretleri anlamak için sürüş modelini inceliyor
ve gerekli durumlarda mola verilmesi
önerisinde bulunuyor.
TASARIMDA İNCE DOKUNUŞLAR
Alhambra’nın tasarımı da zarif ve teknolojik dokunuşlarla yenilendi. Kusursuzca
tasarlanmış net hatları ile güçlü bir duruş sergilerken, MPV sınıfında pek sık
rastlanmayan sportif görünümü ile fark
yaratıyor. Ok şeklinde tasarlanan motor
kapağı, markanın kendine özgü ızgara
ve ön hava girişleriyle SEAT’ın tasarım
diline mükemmel bir uyum gösteriyor.
Yeni Alhambra’da, LED teknolojisine sahip yeni arka stop lambaları, yeni jant
tasarımları ve ön ızgaraya eklenen yeni
marka logosuyla SEAT DNA’sı ön plana
çıkarıldı. İç mekanda yeni döşeme renk-
Yeni Alhambra
Çok Yönlü, Dinamik, Tarz Sahibi
leri kullanılırken, direksiyonun tasarımında SEAT Leon’dan ilham alındı ve
kontrol düğmelerinin bazıları yeniden
tasarlandı.
ÇOK YÖNLÜ BİR YOL ARKADAŞI
Çok yönlülüğü sayesinde SEAT Alhambra, dinamik, yüksek kaliteli ve hepsinin
ötesinde son derece fonksiyonel bir
otomobil olarak hayatın tüm alanlarında mükemmel bir yol arkadaşı olmaya
aday. Alhambra üç sıra koltuğu ile yedi
kişiye kadar oturma kapasitesine sahip.
Üstelik ikinci sırada yer alan koltukların
tamamına çocuk koltuğu monte edilebiliyor. İkinci ve üçüncü sırada yer alan
kolay katlanabilen koltuklar, 2 bin 430
litre bagaj hacmine sahip olacak şekilde tamamen katlanabiliyor. İç mekanda
yer alan bir dizi akıllı saklama bölmesi de
eşyaların düzenli durmasını sağlarken,
opsiyonel panoramik cam tavan da iç
mekana hoş bir aydınlık hissi veriyor.
Açık Havada Performans ve Yaşam Tarzı:
“Yeni Lamborghini Huracan
Lp 610-4 Spyder”
Y
eni Huracan Spyder, ilham veren
teknolojiyi, olağanüstü kalite düzeyini ve nefes kesen performansı
temsil ediyor. Lüks konforla birlikte saf
ve dinamik tasarım, Huracan’ın bu üstü
açılabilir versiyonunu başlı başına ikon
değerinde bir Lamborghini haline getiriyor. Düşük ağırlıktaki, elektro hidrolik
yumuşak tavanı, yeni Lamborghini’ye
tavanı hem açıkken hem de kapalıyken
farklı bir görünüm kazandırırken, yol tutuş ve performanstan taviz vermeyerek
sürücü ve yolculara maksimum konfor
sunuyor.
Atmosferik 5,2litrelik V10 motor, 610
HP güç üretiyor. Yeni Huracan LP 6104 Spyder, 0-100 km/s hızlanmasını 3,4
saniyede tamamlarken, 324 km/s’lik
bir maksimum hıza erişiyor. Spyder’da
ayrıca 2016 model yılına ait Huracan
ailesinde yer alan ‘stop start’ sistemiyle
birlikte sunulan ‘silindirlerden birini devre dışı bırakma sistemi’ ve daha iyi sürüş deneyimi için yeni ‘elektronik olarak
kontrol edilen dört tekerlekten çekiş sistemi’ gibi özellikleri de içinde barındırıyor.
TASARIM VE YENİ YUMUŞAK TAVAN ÇÖZÜMÜ
Huracan Spyder, Lamborghini’nin karakteristik tasarım dilinin gelişiminde
varılan en yeni noktayı temsil ediyor.
Lamborghini’nin ‘şekil fonksiyondan
sonra gelir’ ilkesine bağlı kalırken, göz
zevkine de olağanüstü bir şekilde hitap
ediyor: Lamborghini Huracan LP 610-4
Spyder’a bakmak da en az sürmek kadar
heyecan veriyor.
Huracan Spyder’da yer alan en farklı
özellik yeni yumuşak tavanı. Bu tavan,
siyah, kahverengi ve kırmızı olmak üzere
üç farklı renk seçeneğiyle sunuluyor. Tavan açıkken bile Spyder’ın çizgileri, üstü
açık diğer otomobillere kıyasla oldukça
farklı görülüyor. Uzunluğu 4,46 metre,
genişliği de 1,92 metre olan Lamborghini Huracan Spyder’ın yerden yüksekliği
de yalnızca 1,19 metre. Düşük ağırlıktaki yumuşak tavan, kapalıyken Spyder’ın
siluetine mükemmel bir şekilde uyum
gösterirken, açık olduğunda ise mümkün olan en verimli yere saklanarak, Spyder’ın mükemmel ağırlık merkezini korumasını sağlıyor ve üstü açık otomobilin
atletik ve bir o kadar da güçlü çizgilerini
ortaya çıkarıyor. Gizlenen ve otomatik
açılan takla barları da üstü açık otomobilin alçak siluetini bozmuyor. Yeni elektro hidrolik, düşük ağırlıktaki yumuşak
tavan, orta tünelde yer alan bir düğme
aracılığıyla saatte 50 kilometreye kadar
olan sürüş hızında yalnızca 17 saniyede
açılıyor. Bu yumuşak tavan ister açık, isterse de kapalı olsun, sürücü, kapalıyken
siper camı görevi gören ve açıkken de
atmosferik V10’un benzersiz motor se-
sini kuvvetlendiren arka camı elektronik
olarak açabiliyor.
Tavan açıkken, iki hareketli kanatçıkla
birlikte farklı bir tasarım çözümü de geliştirildi. Bu kanatçıklar, açılma işlemi sırasında tavanın katlanma bölmesinden
yükselerek, görünür hale geliyor ve bu
üstü açık otomobilin tasarımına mükemmel bir uyum gösteriyor. Otomobilin alçak ve güçlü görünümünü daha da
belirgin hale getiren bu arka kanatçıklar,
koltuk arkalarından başlayarak, tavan
çizgisini arkaya doğru taşıyor ve Spyder’ın yandan görünüşünü mükemmel
bir hale getiriyor. Entegre bir kanal da
üstü açık sürüş sırasında kafa boşluğundaki sarsıntıyı azaltıyor.
Konforu daha da artırmak için yanal aerodinamik akış dalgalarını sönümlendirerek, yüksek seyir hızında bile sohbet
edilmesine olanak tanıyan mükemmel
bir akustiğin oluşmasını sağlayan iki
adet çıkarılabilir yanal rüzgar koruması
da bulunuyor.
ŞASİ
Huracan Spyder LP 610-4’ün hibrit şasisinin arka ve ön kısımlarında alüminyum
malzeme kullanılırken, kabinde de yoğun
olarak karbon elyaf unsurlara yer verildi.
Dışı da alüminyumdan imal edildi. Üstü
açık bir otomobil için olağanüstü bir
burulma sertliği sunan hafif şasinin bu
özelliği selefi Gallardo’ya kıyasla yüzde
40 daha da iyileştirildi. Bu özellik ayrıca
hafif mühendislik anlayışının belkemiğini oluşturmakta kalmıyor, aynı zamanda
bir yarış otomobilinden beklenecek yol
tutuş hassasiyetini de beraberinde getiriyor. Huracan Spyder’ın olağanüstü aerodinamikleri arasında tamamen düz ve
pürüzsüz gövde altı da yer alırken, geniş
difüzörler havayı dağıtıyor ve sabit rüzgarlık da kanada eklenmiş bulunuyor.
Bastırma kuvveti açısından da Huracan
Spyder, selefi Gallardo’ya kıyasla yüzde
50 daha iyi performans gösteriyor ve
tavan kapalıyken hava sürtünme katsayısının çok düşük olması sayesinde rüzgar sesi de ortadan kaldırılıyor.
SÜRÜŞ
Atmosferik, uzun stroklu V10 motor
kavrama potansiyelini Huracan LP 610-
4 Spyder’a taşıyor. Huracan Coupe ile
birlikte aynı teknolojik özelliklere sahip
olan bu motor, olabilecek en iyi spor otomobil motoru olarak dikkat çekiyor. Olağanüstü duyarlı olan bu motorun devri
8.700 d/d’ye kadar çıkabiliyor ve ortaya
zengin, kulağa hoş gelen ve kendine
özgü bir ses çıkarıyor. 5,2 litrelik hacmiyle 8.250 d/d’de 610 HP güç ve 6.500
d/d’de 560 Nm maksimum tork üretiyor.
“Iniezione Diretta Stratificata” teknolojisi, hem direkt hem de endirekt benzin
enjeksiyonunu bir araya getiriyor.
Saatte 324 km olan maksimum hızı ve
0-100 km/s hızlanmasını 3,4 saniyede
tamamlamasıyla iki koltuklu Spyder’da
performanstan taviz verilmediğini de
ortaya koyuyor. Yeni stop start teknolojisi ve kısmi yük altında silindirlerden birini devre dışı bırakan teknolojileri sayesinde, bu otomobilin yakıt tüketimi 100
kilometrede yalnızca 12,3 litrede kalıyor.
Ayrıca, performansta yapılan önemli
iyileştirmelerle Huracan Spyder’ın CO2
emisyonu da Gallardo Spyder’a göre
yüzde 14 azaltıldı.
“Lamborghini Doppia Frizione” (LDF)
yedi vitesli, çift kavramalı şanzıman da
ışık hızında vites değişikliği yapıyor. Bu
şanzımanın kalbinde hidrolik çok plakalı
kavrama yatıyor. Tamamen elektronik
olarak kontrol edilen ve en yüksek performans için sürekli olarak soğutulan
kavrama sistemi, aynı spor otomobillerde olduğu gibi 43/57 mükemmel ağırlık
dağıtımıyla birlikte torku iki aks arasında
serbest bir şekilde değiştirebiliyor. Arkada yer alan mekanik diferansiyel kilidi,
yüksek bir çekiş gücünün ortaya çıkmasını sağlıyor.
Yine spor otomobillerde olduğu gibi, direksiyon üzerinde yer alan ANIMA düğ-
mesi (Gelişmiş Ağ Bilgi Yönetimi) sportiften olağanüstü performans ve yol
tutuş sağlayan dinamik seçeneklerine
kadar farklı sürüş modları arasında tercih
yapılmasını sağlıyor.
“Strada”, “Sport” ve “Corsa” olarak sıralanan üç farklı program seçeneği, motorun, sesin, güç aktarımının, dört çekişli
sürüşün ve ESC yol tutuş sisteminin
özelliklerini etkiliyor. Arka planda ise LPI
sistemi (Lamborghini Piattaforma Iner-
ziale) çalışıyor. LPI, altı sensörden otomobilin hareketleriyle ilgili gelen bilgileri
alarak, tüm yol tutuş sistemlerine ışık
hızında aktarıyor.
Standart olarak sunulan karbon sera-
mik fren sistemi, Huracan Spyder’a son
derece güçlü ve güvenilir bir yavaşlama
sağlıyor. Ön disklerin çapı 380 millimetre
ve Lamborghini fren kaliperlerini istenen
renge boyama olanağını da opsiyonel
olarak sunuyor.
Lamborghini ayrıca, rasyosunu yol hızına
göre ayarlayan LDS (Lamborghini Dinamik Direksiyon) sistemini ve sürücü tercihleri ve sürüş tarzına göre amortisör
özelliklerini değiştiren magneto reolojik
amortisör kontrol sistemini de opsiyonel
olarak sunuyor.
İÇ MEKAN VE DONANIM
İç mekana, yenilikçi kokpit hakim oluyor.
12,3 inçlik TFT ekran, farklı modlarda
ayarlanabiliyor ve opsiyonel sunulan
navigasyon haritası da dahil sürüşle ilgili tüm önemli bilgileri sürücüye sanal
bir ortamda gösteriyor. Bu ekranlar, çok
keskin ve parlak bir görüntü kalitesine
sahip olmasının yanı sıra inanılmaz derecede ayrıntı da gösteriyor: Örneğin, maksimum hızda giderken bile sorunsuz bir
şekilde çalışmasını sağlamak amacıyla
sanal motor devri göstergesi, saniyede
60 kez yeniden hesaplanıyor. TFT ekran,
standart sunulan yeni Lamborghini Bilgi-Eğlence Sistemi II’nin bir parçası.
Sürücü, ekran fonksiyonlarını, direksiyonda yer alan düğmeleri kullanarak
kontrol edebiliyor. Direksiyonda yer alan
diğer kullanım unsurları da değiştirme
kolları. Yumuşak tavan ve arka camın
kontrol düğmelerinin yanı sıra askeri bir
uçakta olduğu gibi kırmızı bir örtünün
altına yerleştirilen V10 motorunu başlatma düğmesi de ortada bulunan tünel
konsolun üzerinde yer alıyor. Huracan
Spyder’ın elektrikli koltukları da tüm hareketlerin motor duvarına temas etmeden gerçekleştirilmesini sağlamak amacıyla ECU donanımına sahip.
İnce gösterge paneli ve orta konsol, iç
mekan tasarımının zarafetine katkıda
bulunuyor. Çok güzel bir şekilde tasarlanan ve büyük oranda kişiselleştirme
imkanı bulunan iç mekan, rafine bir kalite anlayışına ve alcantara ve nappa deri
döşemelere sahip. Standard, Elegante,
Alcantara’lı Sportivo, Alcantara’lı
Sportivo iki renk ve yumuşak
derili
Sportivo iki renk olmak üzere beş farklı
döşeme seçeneği ve 17 iç mekan rengi
arasından tercih yapılabiliyor.
Yumuşak tavan ise siyah, kahverengi ve
kırmızı olmak üzere üç farklı renkle ve
dış boya da 11 farklı renk seçeneğiyle
sunuluyor. Ad Personam kişiselleştirme
programında beş mat dış boya seçeneği
dahil çok sayıda alternatif yer alıyor.
Standart sunulan özellikler, Huracan
Spyder’ın lüks yaşam tarzı kimliğine
katkıda bulunuyor. Bunlar arasında LED
ön ve arka farlar, 20 inç Giano jantlar ve
kontrol terminali orta tünel konsolunda
yer alan yeni mültimedya özelliklere sahip Lamborghini Bilgi-Eğlence Sistemi
II yer alıyor. Bunlara ek olarak, sunulan
yeni opsiyonlar da yeni Spyder’ın yüksek
teknoloji karakterini yansıtıyor. Bunlar
içinde dış tarz paketi ve the Sensonum
® yüksek kaliteli ses sisteminden (belirli
ülkelerde mevcut) Lamborghini Dinamik
Direksiyon sistemine kadar çok farklı seçenekler de yer alıyor.
Volvo Cars Yeni Nesil Otomobilleri
İçin Dünyanın En Gelişmiş Şasi
Simülatörünü Kullanıyor
V
olvo Cars, yeni nesil otomobillerini geliştirmek için dünyanın
en ileri seviyedeki Vi-Grade şasi
simülatörünü kullanan ilk premium otomobil üreticisi oldu -aynı ekipman Ferrari
ve Porsche tarafından da kullanılıyor- Simulatörü izlemek için linki tıklayınya da
aşağıdaki videoyu izleyin
Simulatör, Almanya’nın meşhur Nürburging pisti ve Volvo Cars’ın İsveç’teki gizli
tesislerinde yer alan test pistleri gibi heyecan verici görsellikler sunuyor. Bu simulatör, Volvo Cars’ayüksek hız dengesi, balans ve bireysel sürüş modu ayarları
üzerinde çalışırken çok erken aşamada
geliştirmeler yapmasına imkân tanıyor
ve böylelikle tepkisi daha yüksek, daha
ödüllendirici ve daha keyifli sürüşe sahip
otomobiller geliştirmesini sağlıyor.
KONTROLÜ SAĞLAMAK
Volvo Cars Ar-Ge’den Sorumlu Kıdemli Başkan Yardımcısı Dr. Peter Mertens,
“Volvo sürüş deneyimini yeniden tanım-
lamak için insana, teknolojiye ve tesislere önemli yatırımlar yaptık. Amacımız
direksiyondaki kişiye tam kontrol, kolaylık ve ustalık sunmak. Sürüş deneyimini
tüm Volvo modellerinde yükselteceğiz”
diyor.
İsveçli otomobil üreticisisimülatörü, yüksek hız dengesi, balans ve bireysel sürüş
modu ayarları üzerinde çalışırken çok
erken aşamada geliştirmeler yapmak
için kullanıyor. Simülasyonun kullanılması, gerçek bir sürücünün deneysel karar
vermesi ile bilgisayar destekli objektif
veri analizlerinin bir araya getirilmesini ve
ayarların hızla test edilmesini sağlıyor.
Dr. Mertens, Volvo Cars içinbu gelişmenin sürüş deneyimi alanında yeni bir
başlangıcı müjdelediğini söylüyor, “Geçtiğimiz dönemde, Ar-Ge ve ürün bileşenleri üzerine yapmış olduğumuz kritik
yatırımlar bugün meyvelerini vermeye
başladı. Tamamen yeni ölçeklenebilir
ürün mimarisi (SPA), modüler güç aktarım programı ve en son şasi bileşenleri bu doğrultuda bir başlangıç noktası
oluşturuyorlar”
YENİLİK YAPMA ÖZGÜRLÜĞÜ
Dr. Mertens’e göre bu yeni simülatör,
daha heyecanlı bir sürüş deneyimine imkan sağlayarak, konsept geliştirme aşa-
masında ve daha kısa zamanda yenilik
yapma özgürlüğü sunuyor.
Volvo Cars Araç Dinamikleri Müdür Stefan Karlsson, “Bu simülatörün güzel
yanı bize toplantı odasında grafiklerle
ve sayılarla uğraşmak yerine hesaplama modellerini fiziksel deneyimleme ve
sonuçları gerçek sürücülerle değerlendirme imkânı sunması” diyor; “Bu insan
odaklı yaklaşımımızın bir başka göstergesi ve gerçekten DesignedAroundYou
konseptine uygun bir sürüş deneyimi
geliştirmek için bir mihenk taşı”
Michelin, Dow Jones Sürdürülebilirlik
Endeksi’nde Otomotiv Sektöründe Lider
Dünya lastik sektörü devlerinden Michelin, global olarak sürdürülebilirlik
alanında performans sergileyen şirketleri sıralayan Dow Jones Sürdürülebilirlik
Endeksi 2015’te 2 bin 500 şirket arasında otomotiv sektöründe lider oldu.
S
ürdürülebilir hareketlilik, güvenlik,
çevre konularında inovatif çalışmalarıyla dünya lastik sektörünün
lideri Michelin, 2015 Dow Jones Sürdürülebilirlik Endeksi (DJSI) sıralamasında
Sosyal, Çevresel ve Toplumsal kategorilerde otomotiv sektörünün lideri olarak
yer aldı. 2015 yılında 2 bin 500 şirketin
değerlendirildiği araştırmanın final listesinde 317 şirket yer aldı.
87 PUANLA SEKTÖR LİDERİ
3 önemli kurumsal sosyal sorumluluk
alanında değerlendirmeye alınan 18
kriterin 12’sinde en yüksek notu alarak
sektörün liderliğini alan Michelin, top-
lamda ise 87 puanla geçtiğimiz yıla göre
ortalamasını 4 puan artırdı. İklim Stratejisi alanında 100 tam puanla maksimum
skor elde eden Michelin, ekonomi alanında 6 temel kriteri en yüksek puanla
tamamlayarak 15 puan yükseldi.
SÜRDÜRÜLEBİLİR ÇEVREYE
MICHELIN KATKISI
Tüm paydaşları ve en önemlisi dünya ile
dost bir yaklaşım benimseyen Michelin,
ürettiğimiz teknolojilerin doğaya etkisini
minimuma indirmek çeşitli projelerle faaliyet gösteriyor. Lastiğin hammaddesi
olan kauçuğun toplanmasından yetiştirilmesine pek çok alanda proje geliştiren
Michelin, 1998 yılından bu yana dünyanın sürdürülebilir hareketlik alanındaki
ilk ve tek organizasyonu olan “Michelin
Challenge Bibendum” ile çevreye katkı
sunuyor. Kendi kauçuk ormanlarında yılda 10 milyon ton doğal kauçuk üreten
Michelin, Barito Pacific Grup ve sivil toplum örgütü WWF ile işbirliğinde 88 bin
hektar alanı ağaçlandırıyor. Lastiklerin
geri kazanımı için çalışmalar da sürdüren
Michelin, 52 milyon Euro bütçe ayırdığı
projesi TREC ile de kullanılmış lastikleri
geri toplayarak yeni lastiklere dönüştürüyor.
Dünya lastik
sektörü devlerinden
Michelin,
global olarak
sürdürülebilirlik
alanında
performans
sergileyen
şirketleri sıralayan
Dow Jones
Sürdürülebilirlik
Endeksi 2015’te
2 bin 500 şirket
arasında otomotiv
sektöründe lider
oldu.
Toyota Mirai’nin
İlk Reklam
Filmi, Geleceğe
Dönüş Filminde,
Gidilen Tarih ile
Aynı Gün
Yayınlandı.
T
üm dünyada “geleceğin otomobili” olarak adlandırılan hidrojen yakıt
hücreli ve “0” emisyonlu Mirai’nin
ilk reklam filmi,
“Back To The
Future-Geleceğe Dönüş” filminde seyahat
edilen tarih olan
21 Ekim’de tüm
dünyada aynı
anda yayınlandı.
Sinema klasikleri arasına yerleşmiş olan “Back To The
Future-Geleceğe Dönüş” filminde 1985
yılından geleceğe gitmek isteyen Marty
McFly (Michael J.Fox) karakteri gelecekte
gitmek istediği tarihi zaman makinesinde 21 Ekim 2015 olarak belirliyor ve za-
büyük yankı uyandırmış ve filmde 2015
için düşünülen öngörüler tüm dünyada
tartışılmıştı.
man yolculuğu yaparak belirlediği tarihe
gidiyordu. Reklam filminin 21 Ekim’de
yayınlanmasında etkili olan bu sahne,
Adını Japonca “gelecek” kelimesinden alan Mirai, 2014
yılının Aralık ayında başlayan
Japonya satışlarından sonra
Eylül ayından itibaren de ilk
etapta İngiltere, Almanya ve
Danimarka’da satışa sunulmuştu. Mirai’nin 2017 yılından itibaren hidrojen yakıt
altyapısının geliştirilmesiyle birlikte çok
daha fazla Avrupa ülkesinde satışa sunulması planlanıyor.
Vodafone ve Opet’ten Büyük İşbirliği
Filo Yönetiminde Bir İlk: Opet
O
Sektörünün müşteri
memnuniyeti lideri
OPET ve Türkiye’nin
Dijital Dönüşüm lideri
Vodafone işbirliği ile
akaryakıt sektörüne
özel bir uygulama
geliştirildi. OTOFİLO
adını taşıyan bu
uygulama ile OPET,
müşterilerinin filo
araçlarının filo
yönetimini de yapacak.
OTOFİLO’da ilk etapta,
filo araçlarının yakıt ve
konum detayı ile araca
ait kullanım detayları
tek ekran üzerinden
entegre bir şekilde
takip ediliyor.
PET ve Vodafone; şirket filo taşıtlarının istasyonlarda nakit para
ödemeden yakıt almalarını sağlayan, dolum ve taşıtın kilometresi gibi
bilgileri elektronik ortamda müşteriye
ulaştıran Otobil sistemini bir üst seviyeye taşıyarak yeni bir projeye imza atıyor.
“OTOFİLO Filo Yönetim Sistemi” ile OPET
müşterileri filo araçlarının yönetimlerini,
yakıt dolum ve tüketim bilgilerini, taşıt
kilometresini ve coğrafi konum bilgilerini
tek ekrandan izleyebiliyor.
AYNI EKRANDA İKİ FARKLI
RAPORLAMA
“OTOFİLO Filo Yönetim Sistemi” kullanıcıları www.opet.com.tr adresinde bir
yandan araçlarının akaryakıt tüketim
raporlarını inceleyip akaryakıt ikmalini
gerçekleştirirken, bir yandan da coğrafi
konumlarını görerek sistem üzerinden
gerekli yönlendirmeleri yapabiliyor. Filo
yönetimini önemli ölçüde kolaylaştıran
OTOFİLO sistemi, “akaryakıt tüketim”
ve “araç coğrafi konum” olmak üzere
iki farklı raporlamayı aynı ekranda takip
etme olanağı vermesi nedeniyle alanında bir ilk olma özelliği taşıyor.
Engin Aksoy: “OPET müşterilerinin
filo yönetimini kolaylaştırıyoruz”
Vodafone İş Ortağım kapsamında Türkiye’de işletmelerin güvenilir teknoloji
ortağı olarak Dijital Dönüşüme liderlik
etmeyi hedeflediklerini belirten Vodafo-
ne Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı
Engin Aksoy, OTOFİLO Sistemi hakkında
şunları söyledi:
“Vodafone İş Ortağım çatısı altında
oluşturduğumuz Yarına Hazırım Platformu ile işletmelerin dijital skorlarını
hesaplayarak dijitalleşme konusundaki
ihtiyaçlarını belirliyor ve bu ihtiyaçlarını karşılayacak çözümler sunuyoruz.
Bu kapsamda, otomotiv sektörüne de
yatırım yapıyor ve özellikle filo yönetimi ve araç takip teknolojisi alanındaki
çözümlerimizle işletmelerin verimliliğini
artıracak projeler geliştiriyoruz. Ülkemizin önde gelen akaryakıt şirketlerinden
OPET’le birlikte geliştirdiğimiz ‘OTOFİLO Filo Yönetim Sistemi’ ile bu alandaki
başarı hikâyelerimize bir yenisini daha
eklemenin mutluluğunu yaşıyoruz. Türkiye’de bir ilk olan OTOFİLO sistemiyle
araçların coğrafi konum ve akaryakıt
tüketim bilgileri tek ekrandan takip edilebiliyor. Zaman ve maliyet tasarrufu
sağlayan OTOFİLO sistemiyle OPET’in
filo müşterilerine operasyonel verimlilikte büyük artış sağlama imkânı veriyoruz.
Vodafone olarak, bugünden yarına hazırlanmak isteyen işletmelere uçtan uca
yenilikçi teknoloji çözümleri sunmaya
devam edeceğiz.”
Hakan Koca: “Opet müşterilerinin filo
yönetim sistemlerini dijital dönüşüme hazırlıyoruz”
OPET Teknoloji, Otomasyon ve Mühendislik Direktörü Hakan Koca “OTOFİLO
Sistemi, üye olan işletmelerin, araç filolarını en verimli şekilde kullanma ve
yönetimini sağlarken kiraladıkları veya
sahip oldukları tüm motorlu kara taşıtlarının yasal süreçlere uygunluğunu, taşıtın alındığı günden satıldığı güne kadarki
servis, sigorta ve garanti hizmetlerinden
eksiksiz faydalanmasını da sağlıyor olacağız. Otobil sistemini kullanan araçlar
için filo yönetim sistemi olarak tarif
ettiğimiz “OTOFİLO”, Otobil müşterilerine maliyeti düşük, karlılık oranı yüksek
bir hizmet sunarken, müşteri bağlılığını
uzun dönemli korumak amaçlı geliştirilmiştir. 40 binden fazla OTOBİL sistemi
kullanan filo, herhangi bir ön yatırım
yapmadan bu sistemi kullanma imkanı-
na sahip olacak.Türkiye’de teknolojinin
öncüsü Vodafone ile birlikte geliştirdiğimiz bu proje ile maliyet ve zaman tasarrufunun yanı sıra müşterilerimize yeni
bir teknoloji sunmaktan gurur duyuyoruz” diye konuştu.
NEDEN OTOFİLO?
Tek platformda takip imkanı: FİLO yönetimi (araç takip, araç bakım, araçlara dair
vergi ödeme takibi kiralama hizmetleri,asistan hizmetleri,vb filoya ait yönetim
hizmetleri danışmanlığı) ve OTOBİL’e
(yakıt takip) ait tüm verilere kolaylıkla
erişim ve takip imkanı sağlar.
• Araçlar, Otofilo ile dijital haritalandırma
sistemi kullanılarak, sokak-uydu fotoğrafı bazlı haritalar üzerinden takip edilir.
• Yakıt ve zaman tasarrufu sunar.
• Personel sürüş analizini gerçekleştirir.
Araçları kullanan personel, şoför takibi, performans değerlendirme ve buna
bağlı sigorta, bakım maliyetlerinde düşüş sağlanır.
• Araç ve sürücü güvenliğini artırır.
• Anında bilgi alımı ve maliyet takibi üst
noktadadır.
• Filo yönetimi için kullanılacak personelden tasarruf sağlar.
Continental’den
Toplam Trafik Güvenliği
İçin Sürücülere Uyarı:
Yokohama W. Drive V905 Adac* Kış Test
Sürüşünde En İyi İkinci Lastik
Yokohama’nın performans otomobilleri ile SUV’lar için geliştirdiği kış lastiği
W.drive V905, ADAC (Almanya Otomobil Kulübü)’nün zorlu kategorilerden
oluşan testinden başarıyla geçerek en iyi ikinci lastik seçildi. W.drive V905
serisi ADAC ekibi tarafından; “Yol tutuş fren ve ıslak zemin ile karda en iyi
dereceyi alan dengeli bir lastik” olarak tanımlandı.
Dünya’nın köklü lastik markası Yokohama tarafından
üretilen W.drive V905 serisi lastikleri ADAC (Almanya Otomobil Kulübü) tarafından kış koşullarında test
edildi. W.drive V905 modeli lastik performansı, dayanıklılığı ve konforuyla ADAC test ekibinden tam
not aldı. 205/55 R16 H W.drive V905 lastiği; Kuru
Zemin Performansı, Yol Tutuşu, Güvenlik, Frenleme;
Islak Zemin, Kar ve Buz Performansı, Gürültü, Aşınma
ve Yakıt Tüketimi kategorilerinde rakip lastiklere karşı
test edildi ve büyük bir başarı elde etti. Kış koşullarında gerçekleşen kapsamlı testte; “kuru zeminde, yol
tutuşu, frenleme açısından en iyi puanı alan, ıslak zeminde ve karda ise başarılı bir performasa sahip olan
çok dengeli bir lastik” olarak tanımlandı. Yokohama’nın
aralarında bulunduğu toplam 19 kış lastiği arasında ilk
2’de yer alan W.drive V905 yüksek performans otomobilleri ile SUV’lar için geliştirilmiş özel bir seri.
KARDA MÜKEMMEL YOL TUTUŞU
SAĞLIYOR
Yokohama’nın üstün teknolojisi ile üretilen W.drive
V905 lastikleri; iyileştirilmiş kar ve su boşaltımı, mükemmel yol tutuşu sağlarken düşük sürüş direnciyle
yakıt verimliliği sağlayan özel bir kış lastiği olarak dikkat çekiyor.
Yüksek performans otomobillerinin ve SUV’ların gözde kış lastiği W.drive V905’de; iyileştirilmiş mikro silika
ve Yokohama’nın ödüllü ve çevreci “Portakal Yağı” teknolojisi birlikte kullanılıyor.
tiği ile bu 100.000 km mesafeyi almak yerine; 1 takım
yaz lastiği 1 takım da kış lastiği ile hem yaz şartlarında
maksimum performans elde ederek hem de kış şartlarında üst düzey güvenlik sağlayarak lastiklerimizi kullanmış oluruz” dedi.
K
ış Lastiğine Geçmek için Kar Yağmasını Beklemeyin Continental Türkiye sürücüleri her türlü yol ve
hava koşullarına hazırlıklı olmaya davet ediyor.
Yaz lastiklerinde kullanılan kauçuğun 70C sıcaklıkta
sertleşerek yol tutuşunu zayıflattığını ve güvenlik için
mevsimine uygun lastik kullanımının önemini vurgulayan Continental Türkiye Binek Lastikleri Satış Müdürü
Mehmet Akay, güvenli sürüş için sürücüleri uyardı.
Geliştirdiği tüm ürünlerinde sürüş güvenliğine önem veren Continental, sürücüleri araçlarında tüm lastiklerinin
mevsimine uygun olarak kullanmaları konusunda uyarıyor. Tüm dünyada trafik kazalarının nedenleri arasında
olumsuz hava ve buna bağlı yol koşullarının üst sıralarda yer aldığının altını çizen Continental Türkiye Binek
Lastikleri Satış Müdürü Mehmet Akay, kış lastiği kullanımının önemine dikkat çekiyor. Yaz lastiklerinin yere
temas eden yüzeyinin +70C ‘den itibaren sertleştiğini,
bu nedenle ıslak ve soğuk yolda yeterli kavrama sağlayamadığını belirten Akay, kış lastiklerinin ise özel hamur
karışımları sayesinde düşük sıcaklıklarda bile maksimum
performans gösterdiğini ifade ediyor.
MEVSİMİNE UYGUN LASTİK KULLANIMININ ÖNEMİ
Kış lastiklerinin ortalama hava sıcaklıklarının 7 derecenin altına inmeye başlamasıyla kullanıldığını ifade eden
Mehmet Akay mevsimine uygun lastik kullanmanın
önemini sürücülere şöyle aktardı: “Ülkemiz iklim şartlarında yazın yaz lastiklerinin, kışın ise kış lastiklerinin
kullanılması büyük önem taşıyor. Toplam trafik güvenliği
kavramı, trafikteki tek bir yanlış lastik sahibi aracın tüm
trafiğe neden olduğu risk ile anlam kazanıyor.” Kış lastiklerinin halk arasında kar lastiği olarak bilindiğinin de altını
çizen Akay, “aslında kış mevsiminde kullanılan lastiklerin
gerçek ismi kış lastiğidir. Kış lastikleri ortalama hava sıcaklıklarının 7 derece altına inmeye başladığı günlerden
itibaren kullanılmaya başlanır. Bahar aylarının geldiği ve
hava sıcaklıklarının 7 derecenin üzerine çıkmaya başladığı zamanlarda da yaz lastiklerine geçilir. Otomobilimizi
100.000 km kullandığımızı varsayarsak 2 takım yaz las-
FREN MESAFESİNE DİKKAT!
Daha fazla kauçuk içeren özel geliştirilmiş bileşiklerle
üretilen kış lastikleri, sıcaklıklar düştüğünde dahi sertleşmeyerek, yol üzerinde tutuşu artırıyor. Kış koşullarında kullanılan yaz lastiği, araçların fren mesafesinin bu
sebeple uzamasına ve virajlarda merkezkaç kuvvetinin
etkisi ile dışarıya doğru savrulmayı artırıyor. Akay, “kış
lastiklerinin takılı olduğu aracınız ile karla kaplı bir zeminde 50 km/s hızla giderken 35 metre’de durabilirken,
standart bir lastikte bu fren mesafesini 8 metre artırırsınız. Buzlu bir zeminde ise 30 km/s süratte standart bir
lastik ile fren mesafesiniz 68 metre iken kış lastiği ile bu
mesafeyi 57 metreye kadar düşürebilirsiniz” dedi.
CONTİNENTAL CONTİWİNTERCONTACT TS 850P VE CONTİWİNTERCONTACT TS 850 İLE KIŞA HAZIR
Dünyanın en büyük uluslararası lastik ve orijinal ekipman tedarikçilerinden Continental tarafından geliştirilen ContiWinterContact TS 850P, yol tutuşu ve sürüş
performansı ile ön plana çıkıyor. Akay; “karlı yollarda da
sürücülerin güvenli olarak seyahat etmesi her zaman
öncelik verdiğimiz bir konu. Güvenli sürüşün yanı sıra keyifli bir sürüş için de lastiğin iç omuz kısımları üzerindeki
tasarımı çok özenerek ve önemseyerek hazırladık. ContiWinterContact TS 850P, bir yandan yivlerin açısını genişletirken, diğer yandan yeni geliştirdiği “PrecisionPlus”
kılcal kanal konsepti sayesinde karlı zeminde lastiğin
kavradığı karlar sürtünmeye dönüştürülerek, üst düzey
direksiyon hakimiyeti ve yol tutuş performansının artmasını sağlıyor.”
ContiWinterContact TS 850 ile ilgili olarak ise Akay; “ContiWinterContact TS 850’de blok kenar ve yiv sayısı ile
yere tutunma gücümüzü arttırdık. Çünkü yüksek hızda
sürüş sırasında viraja girilmesi veya şerit değiştirilmesi
durumunda; yanal kuvvetlerin daha iyi iletilmesi gerekiyor.
TS 850’nin omuz bölgesindeki blok yapısını değiştirerek;
aşırı zorlu sürüş koşullarında dahi güvenli yol hakimiyeti
ve güçlü bir çekiş performansı sunuyoruz” dedi.ContiWinterContact TS 850, sürücülere karlı, buzlu ve ıslak
yol koşulları için mükemmel fren performansı sunarken,
kuru yollarda da üst düzey güvenlik sağlıyor. ContiWinterContact TS 850 azaltılmış yuvarlanma direnci sayesinde
daha uzun ömürlü kullanım ve yakıt tasarrufu sağlıyor.
Continental, kış lastiklerinde kullanılan yapısal bileşenlerin, modern teknoloji ürünleri olmasına dikkat ediyor. Bu
sebeple güvenli, düşük maliyetli ve çevre dostu ürünler
geliştiriyor. Bu kriterler doğrultusunda, kompakt ve orta
sınıf otomobiller için üretilen ContiWinterContact TS
850’nin 190km/s ve 240 km/s için onaylanmış toplam
27 adet lastik ebatı bulunuyor.
BUNLARI UNUTMAYIN!
Yaz lastiklerinin yere temas eden yüzeyi +7 dereceden
itibaren sertleşir. Bu nedenle ıslak ve soğuk yolda yeterli
kavrama sağlamaz. Kış lastikleri ise yapılarındaki doğal
kauçuk ve silica karışımı sayesinde düşük ısılarda daha
yüksek randıman verir.
Kışın yaz lastikleri ile fren mesafesi uzar, virajda ise yerle teması çok iyi olmayan bir araç merkezkaç kuvvetinin
etkisi ile daha fazla dışarıya doğru savrulur, araçlarda
önden veya arkadan kaymalar artar. Bu nedenle kış
lastiği kullanılması sürücü ve sürüş güvenliği açısından
büyük önem gösterir.
Karla kaplı bir zeminde 50km/h süratte standart lastik
ile fren mesafesi 43m iken kış lastiği ile bu mesafe
35m’ye düşmektedir. Aradaki 8 metrelik fark ciddi kazaların önlenmesi anlamına gelmektedir.
Kış lastiklerinin blok desenlerinin üzerinde bulunan
derin yivler, lastiğin adeta yere yapışmasını sağlayarak
ekstra bir tutunma sağlamaktadır. Kış sezonunda her
zaman 4 lastiğiniz de kış lastiği olmalıdır. Kış lastikleri
ekim ile nisan ayları arasında kullanılabilir.
Kış lastiği adı gibi kışın kullanılan lastiktir, yani sadece
kar lastiği değildir. Bu yüzden araca takılması için karın
yağmasını beklememek gerekir. Kış lastiklerinin üstün
tutunma ve kavrama özellikleri, sadece karda veya
buzda değil, ısının +7 dereceye düştüğü tüm hava ve yol
şartlarında gereklidir.
Kış lastiklerinin üzerindeki M+S işaretinin yanı sıra
otomobil, SUV ve arazi araçları için “Dağ üzerinde kar
tanesi” sembolü de kış koşullarında ideal güvenliği
işaret etmektedir.
!
Kış Lastiği İçin Kar
Yağmasını Bekleme
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı (UBAK)’nın 2012 yılında yürürlüğe
aldığı, yolcu ve yük taşıyan ticari araçlara, kış lastiği kullanma zorunluluğu getiren uygulama 01 Aralık tarihinde tekrar
başlıyor. Mevsim koşullarına uygun lastik
kullanımının can ve yol güvenliği açısından büyük önem taşıyor. Özellikle hava
sıcaklığının +7 derecenin altına düşmesi
durumunda, kış lastiklerinin kullanılması
gerekiyor. Kış lastikleri ıslak, karlı ve buzlu
zeminde meydana gelebilecek kazaların
önüne geçmeyi, yaya ve yol güvenliğini
sağlamayı kolaylaştırıyor.
PIRELLI UYARIYOR:
01 Aralık – 01 Nisan tarihleri arasında
yolcu ve yük taşıyan araçlarda kış lastiği
kullanımını zorunlu kılan uygulama kapsamındaki denetimlerin faydasına dikkat
çeken Türk Pirelli Ticaret Direktörü Livio
Magni, araç kullanıcılarının da bu konuya
önem vermelerinin gerektiğine işaret etti.
Lastiklerin araçların yerle temas eden tek
noktaları olduğu için güvenlik açısından
büyük öneme sahip olduğunu vurgulayan
Magni, mevsim koşullarına uygun lastik
kullanımının hayati önem taşıdığına dikkat çekti ve kış lastiklerinin karlı ve buzlu
zeminde meydana gelebilecek kazaların
önüne geçtiğini, yaya ve yol güvenliğini
sağlamayı kolaylaştırdığını söyledi.
Tüketicilerimizin kış lastiklerini taktırmak
için kar yağışını beklememelerini tavsiye
eden Livio Magni, kış lastikleri hava sıcaklıklarının +7 derecenin altına düşmesinden itibaren önemli bir ihtiyaç olduğunu
belirtti.
rinin 4 mm’nin altında olmaması gerektiğini belirtti. Aracın dört lastiğinin de kış
lastiği olarak değiştirilmesini tavsiye eden
Magni, 2 yaz ve 2 kış lastiği kullanımında
patinaj, aracın dengesinin bozulması ve
yoldan çıkma gibi tehlikesi çok yüksek durumların ortaya çıkabileceğini söyledi.
Kar yağdığında bayi aramak doğru değil
Özellikle geçtiğimiz yıllarda, büyük kentlerde aniden bastıran kar yağışlarının, tüketicilerin lastik bayilerine akın etmesine
neden olduğuna dikkat çeken Livio Magni,
“Canlarını ve mallarını tehlikeye sokacak
durumların önüne geçmek adına kullanıcıların daha dikkatli davranması gerektiğine
inanıyoruz. Araç kullanıcılarının kış lastiğiyle ilgili hazırlıklarını önceden yapmaları
her anlamda daha avantajlı olacaktır” dedi.
Kış lastiği; çünkü… 5 metre hayat
kurtarır
Kış lastiklerinin, farklı desen ve kauçuk
bileşenleri sayesinde frenleme ve yol
tutuşta en iyi performansı sunduğunu
söyleyen Livio Magni, “Marka, model ve
güvenlik donanımına bakılmaksızın, +7
derecenin altındaki hava sıcaklıklarında
kış lastikleri kullanılan araçlar, 90 km hızla
giderken yaz lastikleri kullananlara göre 5
metre daha kısa fren mesafesinde durabiliyor. Araç kullanıcılarının bu mesafenin KULLANILMAYAN LASTİKLERE DEhayat kurtaracağını akıllarından çıkarma- POLAMA HİZMETİ
Kullanılamayan lastikler için Pirelli Yetkili
malarını diliyoruz” şeklinde konuştu.
Satıcılarının depolama hizmeti sunduğuDiş derinlikleri düzenli kontrol edilmeli nu belirten Magni, “sürücüler yaz ve kış
Unutulmaması gereken bir diğer konunun lastiği olmak üzere 2 set lastik aldıklarında
da kış lastiklerinin sağladıkları güvenlik hem güvenlikleri hem de lastiklerinin ömrü
avantajından yararlanabilmek için diş de- artacaktır. Bu nedenle araç sahiplerinin kış
rinliklerinin düzenli olarak kontrol edilmesi lastiklerini ekstra bir maliyet değil, güvengerektiğini belirten Magni, diş derinlikle- lik için yapılmış bir yatırım olarak görmeleri
Kış lastiği; çünkü… 5 metre hayat kurtarır
gerektiğini düşünüyoruz” dedi.
GOODYEAR’da KIŞ Lastiğine Önemi
vurguluyor:
Goodyear, “Vector 4Seasons” ile dört
mevsim lastiğinde çığır açıyor!
Vector 4Seasons; Goodyear’ın 30 yıllık
dört mevsim lastiği deneyimi ile Audi, Fiat,
Ford, Jeep, Opel, Renault ve Volkswagen
gibi önde gelen otomotiv markalarının
araçlarına orijinal ekipman seçilerek edindiği bilgi ve tecrübeler ışığında geliştirildi.
Goodyear’ın ikinci nesil Vector 4Seasons
lastiği, mevsimlere göre lastiklerini değiştirmeyi tercih etmeyen sürücülerin farklı
taleplerini karşılamak üzere tasarlandı.
Goodyear, yeni dört mevsim lastiği Vector
4Seasons ile dört mevsim lastik segmentinde, pek çok ödüle sahip bir önceki nesil
lastiğin yerini almaya hazırlanıyor.
Goodyear Tüketici Lastikleri Direktörü
Mahmut Sarıoğlu, “Yeni nesil Vector 4Se-
asons lastiğimiz; Goodyear’ın bu segmentte 30 yıllık bir zaman içinde sahip
olduğu mühendislik ve inovasyon gücüne, tüketici ihtiyaçlarına ve lider otomotiv
markalarının araçlarına orijinal ekipman
seçilerek edindiğimiz tecrübelere göre
geliştirildi. Goodyear, 1980’lerin ortalarında dört mevsim lastiği konseptini ilk
kez piyasaya sürdüğünden bu yana, bu
segmentte pazar lideri pozisyonunu elinde bulunduruyor. Goodyear, ülkemizde de
dört mevsim lastik denildiğinde akla ilk
gelen markalardan biridir” dedi.
GOODYEAR Vector 4Seasons ile her
mevsimde üstün performans!
Yeni Goodyear Vector 4Seasons, özellikle
kış mevsimini daha ılıman geçiren bölgelerde yaşayan tüketicilerin ihtiyaçlarını
karşılamak üzere geliştirildi. Önceki nesliyle karşılaştırıldığında, yeni Vector 4Seasons lastiği, sırtındaki küçük bloklar saye-
sinde karlı zemindeki genel performansını
artırırken, geniş kanalları ile buzlu zemin
üzerinde daha üstün bir performans sunuyor.
Kış sezonunda her yerde kar yağışının yoğun bir şekilde yaşanmaması sebebiyle
Goodyear, yeni nesil Vector 4Seasons’ın
özellikle ıslak, çamurlu ve buzlu zeminlerdeki performansını daha da iyileştirmek
amacıyla bir önceki nesilde kullanılan silika oranı artırırken, lastiğin geliştirilmesinde SmartTred Teknolojisi’ni kullandı.
Vector 4Seasons, hidrodinamik kanallar
dahil edilmesiyle, ıslak ve çamurlu zeminlerde daha yüksek suda kızaklama direnci
sunuyor. Yeni nesil Vector 4Seasons aynı
zamanda, üç boyutlu dişler ile sağlanan
artırılmış sırt sertliği sayesinde, kuru zeminde de bir önceki nesle göre daha üstün yol tutuşu ve denge sunuyor.
“Goodyear’ın önceliği, tüm mevsim
ve yol koşullarında güvenliği artırmak!”
Goodyear’ın Vector 4Seasons serisini geliştirirken, bu lastiğin hem gerçek anlamda bir dört mevsim lastiği olmasına, hem
de kış mevsiminde karşılaşılan zorlu hava
şartlarına uygunluğunu sağlamaya odaklandıklarını vurgulayan Sarıoğlu, “Tüketicilerimizin tüm mevsim ve yol koşullarında,
güvenliğini artırmak üzere lastikler geliştirmek Goodyear’ın ana önceliğidir. Yeni
nesil Goodyear Vector 4Seasons lastiğimizi tercih eden tüketicilerimizin her mevsimde kendilerini güvende hissetmelerini
sağlayarak, bu vaadimizi yerine getirme
konusunda yaptığımız çalışmaların somut
bir kanıtıdır” dedi.
Petlas’tan güvenli sürüş önerileri:
• Aracınızdaki 4 lastiği de kış lastiği olarak kullanın. Çünkü yalnızca çekiş lastiğinin kış lastiği olarak kullanılması
yeterli değildir.
• Kar ve buz üzerinde etkin yol tutuş için lastik hava basıncı önerilen değerlerin altında veya üstünde olmamalı.
• Karlı ve buzlu yollarda hızınız daha düşük olmalı.
• Takip mesafenizi daha uzun tutun, ani fren, direksiyon
hareketleri ve hızlanmalardan kaçının.
• Aracınızın suyunun donmaması için antifriz kullanın.
• Yolda görüşünüzü engellememesi için aracınızın camları ve kaportası üstündeki karları yola çıkmadan mutlaka
temizleyin.
• Antifrizli cam suyu kullanın. Cam suyunuzu yola çıkmadan kontrol edin.
PETLAS: Kışın Güvenli Sürüş İçin
Lastik Değişiminin Tam Zamanı
Türkiye’nin lastiği Petlas, yaklaşan kış
aylarının zorlu hava şartlarında güvenli
sürüş için lastik seçiminin doğru yapılması gerektiğine dikkat çekiyor. Uluslararası
testlerden başarıyla geçen Petlas kış lastikleri, rakiplerinden daha iyi çekiş ve kısa
fren mesafesini sürücülere ekonomik fiyatla sunuyor.
“Türkiye’nin Lastiği” sloganıyla yola çıkan
Petlas, kış aylarında ağırlaşan yol şartlarında güvenle seyahat etmek için “kış
lastiği” kullanmanın şart olduğunu vurguluyor. Zorlu hava şartlarında güvenli sürüş
deneyimi için kış lastiği kullanımının yaygınlaşması amaçlayan Petlas, sürücülerin
nelere dikkat etmesi gerektiği konusunda
da uyarılarda bulunuyor. Petlas, rakipleTÜV SÜD: “Vector 4Seasons, önde
gelen rakiplerine göre karlı zeminde rine göre daha yüksek çekiş ve frenleme
%12 daha kısa fren mesafesi sunu- emniyeti sağlayan kış lastiklerini fiyat
avantajı ile sunarak güvenli sürüş deneyiyor”
Alman bağımsız test kuruluşu TÜV SÜD mi yaşatıyor.
tarafından gerçekleştirilen testler, Vector
4Seasons’ın, önde gelen rakiplerinin or- Neden Kış Lastiği Kullanmalıyız?
talamasına göre karlı zeminde %12 daha Kış lastikleri; düşük sıcaklıkta ( 7 derece
kısa fren mesafesiyle bir lider olduğunu altı ) veya kar kaplı yollarda özel kauçuk
kanıtlıyor. Aynı testler, Goodyear Vector ve sırt deseni teknolojisi ile sürüş haki4Seasons rakiplerinin ortalamasına göre miyeti ve kısa fren mesafesi sunuyor. Kış
karlı zeminde %19 daha iyi yol tutuşu ve lastikleri karlı, buzlu zeminlerde ve düşük
buzlu yolda %13 daha kısa fren mesafesi sıcaklıklarda yol tutuşu, çekişi ve kilometre performansı gibi önemli kriterlerde fark
sunduğunu gösteriyor.
Özellikle kış mevsimini daha ılıman geçiren yaratıyor. Kış lastikleri, FST ile geliştirilmiş
bölgelerde yaşayan tüketicilerin ihtiyaçla- tam silikalı sırt karışımı ile düşük sıcaklıkrını karşılamak üzere geliştirilen Goodyear larda esnekliğini koruma ve karlı/buzlu
Vector 4Seasons, Türkiye’de Eylül 2015 zeminlerde yüksek tutunma yeteneğine
itibariyle satış noktalarında yerini aldı. sahip bulunuyor. Bu nedenle kış lastiği
Goodyear Vector4Seasons ürün gamına, kullanımıyla özellikle büyük şehirlerde
2016 yılının başlarında üç farklı ebatta kış koşulları nedeniyle yaşanan trafik kaRunOnFlat (ROF-Patlasa da giden) mode- zalarının, can ve mal kayıplarının önüne
lin eklenmesiyle birlikte toplam 43 farklı geçmek mümkün oluyor. Kış koşullarında
hayati önem taşıyan fren mesafesi kış
ebada ulaşacak.
lastikleriyle yarı yarıya azalıyor. Kış lastiği
kullanan sürücüler; karlı, buzlu zeminleri
dert etmeden emniyetli sürüşün keyfini
çıkarabiliyor.
Neden Petlas kış lastiği? 1998 yılında
Alman RWTÜV kurum uzmanlarının denetiminden geçerek aldığı lastik tasarımını da içeren İSO 9001 kalite güvence
sistem belgesi alan Petlas, sahip olduğu
özellikler ile yağmurlu, karlı, rüzgarlı hava
şartlarında emniyetli sürüş sağlıyor. Binek,
hafif ticari ve 4X4 araç kullanıcıları tarafından tercih edilen Petlas kış lastiklerini
geliştiren Ar-Ge yetkilileri, can ve mal güvenliği sağlamak için ülkenin yol koşullarına en uygun lastik çözümlerini sunduklarını belirtiyor. Petlas tarafından üretilen
kış lastikleri, “özel tasarım sırt deseni” ile
öne çıkıyor. Kış lastiklerinin desenindeki
kılcal kanallı blok yapı, karlı zeminde yere
daha iyi tutunuyor, rakiplerine göre daha
yüksek çekiş ve frenleme emniyeti sağlıyor. Bloklar arasındaki çevresel ve yanal
kanallar da, lastik ile zemin arasındaki karı
etkin bir şekilde tahliye ederek zemin
ile mümkün olan maksimum tutunmayı
sağlıyor. Petlas’ın kış lastiklerinde kauçuk
karışımı da emniyeti artırıyor. Kış lastiklerinin yere temas eden yüzeyi, özel silikalı
karışım teknolojisiyle düşük sıcaklıklarda
sertleşmiyor. Bu sayede yola daha iyi tutunuyor, daha kısa fren mesafesi sağlıyor.
Kış lastiklerindeki yüksek diş derinliği ve
en iyi hale getirilmiş sırt genişliği, lastiğin
karlı çamurlu zemin içine standart lastiklere göre daha fazla batmasını sağlayarak
yol ile temasın korunmasına yardımcı oluyor. Finlandiya’da yapılan kış lastiği testlerinden (Test World | Winter Testing in
Lapland, Finland) başarıyla geçen Petlas,
sürücülerin ve yolcuların kışı güvenle yolculuk etmelerini sağlıyor.
Yağmurda otomobil sürmek!
Bu yazı hayatınızı kurtarabilir..
SAĞANAK YAĞIŞTA ETKİN GÖRÜŞ
Yoğun bir sağanak altında otomobil kullanırken
nasıl iyi bir görüş elde edilir?
Neden bu kadar etkin olduğundan emin değiliz; bu
metodu yoğun yağmur altında sadece bir deneyin.
Bana bu metodu, deneyen ve gerçekten işe yaradığını
tespit eden bir polis arkadaşım verdi. Çok yararlı, hatta
gece sürüşünde dahi.. Bu metod yıllarca Kanada Askeri Sürücüleri tarafından kullanılmış.
Birçok sürücü yoğun sağanak sırasında silecekleri
yüksek ya da en hızlı konumda çalıştırır ve buna rağmen ön camdaki görüntü netliği yeterli olmaz. Böyle
bir durumla karşılaştığınızda hemen güneş gözlükle-
rinizi takın (modeli fark etmez), ve mucize!!! Aniden
görüşünüz, yağmur yağmıyormuşçasına mükemmel
bir netlik kazanacak. Aracınızda her zaman bir güneş
gözlüğü bulundurduğunuzdan emin olun. Sadece
net bir görüşle emniyetli bir sürüş gerçekleştirmekle
kalmayın, bu fikri arkadaşınızla paylaşarak onun da
hayatını kurtarın.
Deneyin ve arkadaşlarınızla deneyiminizi paylaşın.
İnanılmaz, cam üzerindeki damlaları hâlâ görüyorsunuz ama yağmur suyunun oluşturduğu tabakayı
görmüyorsunuz. Yağmurun yoldaki sıçramasını görebiliyorsunuz. Aynı zamanda, sollanan ya da takip
edilen aracın sıçrattığı sudan kaynaklanan körlüğü de
bertaraf edebiliyorsunuz (ya da güneş gözlüğü kullanmayıp şikâyet edeceksiniz). Sürücü eğitimlerinde
bu küçük ipucunu mutlaka öğretmeliler. Gerçekten de
işe yarıyor. Yoğun BEYAZ ışık veren sis farlarının, işe
yaramamasının nedeni de benzerdir. SARI ışık veren
sis farları ise gece, tipi ve kar yağışlı havalarda çok işe
yarar, kar taneleri hemen hemen görünmez olur.
Ama SARI sis farları daYAĞMUR ve SİS’ te hiç işe yaramaz. Sıradaki uyarı da çok önemli! Kaç kişi bunu biliyor
merak ediyorum.
36 yaşındaki bir kadın sürücü, birkaç hafta önce bir
kaza geçirdi ve araç pert oldu. Kinburn, Ontario’da
yaşayan sürücü, Kinburn ile Ottawa arasında seyahat
etmekteydi. Her ne kadar aşırı değilse de, hava yağmurluydu. Araçaniden kızaklama yaptı ve kelimenin
tam anlamıyla havada uçtu...
Kadın ciddi bir şekilde yaralanmadı ama aniden meydana gelen bu durum karşısında çok şaşkındı.
Durumu otoyol polisine anlattı ve memur, herkesin
bilmesi gereken şeyler söyledi:
YAĞMURLU HAVADA ARACINIZI ASLA CRUISE
KONTROL KONUMUNDA SÜRMEYİN.
Aslında kadın cruise kontrol konumunda sürerek ihtiyatlı davrandığını ve tutarlı bir hızla sürerek emniyetli
bir davranış sergilediğini düşünüyordu.
Ama memur ona yağmurlu havada aracının cruise
kontol konumunda olmasının, kızaklama yapmasına
ve lastiklerin asfaltla temasının kesilmesi ile aracın
yüksek oranda hızlanmasına ve tıpkı bir uçak gibi kal-
kışa geçmesine neden olabileceğini anlattı.
Kadın başına gelenin aynı memurun anlattığı gibi olduğunu söyledi.
Memur tüm araçların güneşliklerinde hava yastığı
uyarısı ile birlikte şu uyarının da yazılı olması gerektiğini söyledi:
YOL ZEMİNİ ISLAK YA DA BUZLU İSE KESİNLİKLE
CRUISE KONTROL KONUMUNDA SÜRMEYİNİZ.
Bizler genç çocuklarımıza cruise kontrol konumunda
güvenli bir hızda sürmelerini söylüyoruz, ama cruise
kontrolünü sadece yol zemini KURU iken kullanın
demiyoruz.
NOT: Eğer bu bilgiyi diğerleri ile paylaşırsanız ve paylaştığınız kişilerden sadece bir kişi bile bilmiyor olsa,
her şeye değecektir!...
Bir hayat kurtarmış olabilirsiniz!...
ÇAY Sokağı Sakinleri sayfasından alınmıştır.
IBM, Bilişim Teknolojisi Kullanarak
Güneş Enerjisi Ile Çalışan Otomobillerin
Daha Verimli Hale Gelmesini Hedefliyor
I
BM, Bilişim Teknolojisi kullanarak güneş enerjisi ile
çalışan otomobillerin daha verimli hale gelmesini
hedefliyor
Orta Avustralya’da 3.000 kilometre mesafede yapılan Bridgestone World Solar Challenge Yarışı’nda Michigan Üniversitesi ekibinin güneş enerjisiyle çalışan
otomobilinde IBM Araştırma Birimi tarafından geliştirilen güneş enerjisi tahmin teknolojisi kullanılıyor.
Michigan Üniversitesi öğrencilerinden oluşan ekip,
yarış parkuru boyunca otomobilleri için gereken güneş enerjisi miktarının belirlenmesinin yanı sıra bulut
ve rüzgar modelleri gibi koşullarla ilgili gerçek zamanlı
öngörüler elde etmek üzere IBM Araştırma biriminin
bilişsel bilişim (Cognitive Computing) uzmanlığından
yararlanacak. Otomobil yalnızca güneş enerjisiyle çalıştığından daha doğru tahminler, Michigan Üniversitesi öğrencilerinin daha verimli bir sürüş için neyin gerekli olduğuna karar vermelerine ve kazanma şansını
artırmalarına yardımcı olmayı hedefliyor.
IBM araştırmacıları, sensör ağlarından ve yerel hava
istasyonlarından alınan verileri, hava kameraları ve
uydu gözlemlerinden alınan bulut hareketi fiziği ve
birçok hava durumu modelini bir araya getirmek için
bilgisayar ile öğrenme yeteneğini kullanıyor.
Öte yandan en güncel tahmin teknikleri, güneş enerjisi gibi yenilenebilir enerjilerin kullanılabilirliğini etkileyen değişkenlerin daha az kapsamlı bir görünümünü
sunan, ayrı ayrı hava modellerine dayanıyor.
IBM, bu teknolojiyi ABD Enerji Bakanlığı’nın SunShot
Girişimi tarafından desteklenen bir program aracılığıyla geliştirdi. Bu girişimin amacı, ülkenin enerji şebekesiyle giderek daha çokbütünleşen güneş enerjisi kaynaklarını optimize etmek üzere kullanılabilen güneş
enerjisi tahminlerinin doğruluğunu artırmak olarak
açıklandı. Son teknolojiye dayalı bilgisayar ile öğren-
me yeteneğini ve diğer bilişsel bilişim teknolojilerini
kullanan IBM bilim insanları, geleneksel yaklaşımlar
kullanılarak oluşturulanlara göre yüzde 30’a kadar
daha doğru güneş ve rüzgar tahminlerini dakikalar ya
da günler öncesinden üretebiliyor.
Michigan Üniversitesi Güneş Enerjili Otomobil Ekibinin
Baş Stratejisti Leda Daehler bu konuyla ilgili şunları
söyledi: “Hedefimiz dünyanın güneş enerjisiyle çalışan en iyi aracını tasarlamak ve yarışa sokmak. Güneş
radyasyonunun tahmini, güneş enerjili otomobil yarışı
için bir stratejinin belirlenmesinde büyük bir rol oynuyor. IBM’in öngörü teknolojisi, ekibimizin yaklaşımımızı
gerçek zamanlı olarak uyarlamasına ve optimize etmesine yardımcı olacak; yarış süresince bunun gerçek
bir avantaj sağlamasını bekliyoruz.”
Güneşin takibi..
Michigan Üniversitesi Güneş Enerjili Otomobil Ekibi,
ulusal ve uluslararası alanda birçok şampiyonluğu
olan, dünyanın en başarılı yarış ekiplerinden biri... Bu
yıl ekip, otomobilleri Aurum ile World Solar Challenge’ta dört gün yarışırken, IBM’in güneş tahmini teknolojisinin yarış stratejisiyle ilgili daha başarılı kararlar
almalarına yardımcı olacağından emin. Ekip IBM’in
tahmin teknolojisinin sağladığı iki tür öngörüden yararlanacak.
IBM’in tekniklerinden biri sayesinde öğrencilerin yarış
rotasıyla ilgili daha doğru tahminleri iki veya üç gün
öncesinden edinmesini sağlanacak. Teknoloji, hava
durumunu sürekli olarak izleyecek ve farklı yerlerde
ve zamanlarda ne kadar güneş enerjisinin kullanılabileceğini tahmin etmek için verileri analiz edecek. Çok
sayıda hava durumu ve güneş enerjisi tahmin mode-
lini bir araya getirerek üstün bir model üretmek üzere
bilgisayar ile öğrenme yeteneği aracılığıyla bu verileri
harmanlayacak.Sistem, yarış süresince toplanan verilerin yanı sıra çok büyük hacimli geçmiş verilerden de
yararlanacak.
İkinci tahmin tekniği ise gerçek zamanlıya yakın durumlara uygulanabilecek. World Solar Challenge’ta
Michigan Üniversitesi Güneş Enerjili Otomobil Ekibi,
Aurum’un birkaç dakika ila bir saat ilerisinde giden
iki keşif aracının tepesine bir hava kamerası yerleştirecek. IBM tarafından geliştirilen sistem, bulutların
şeffaflığını ve konumunu belirleyecek, ekip de maksimum güneş enerjisini almak için otomobillerinin alması gereken hıza karar verebilecek. Simülasyonlar bu
tekniğin ekibe günde 15 dakika kazandırabileceğini
gösteriyor.
Michigan Üniversitesi Güneş Enerjili Otomobil Ekibi Program Yöneticisi Pavan Naik konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Michigan Üniversitesi, 25 yıldır güneş enerjisiyle çalışan otomobil yarışlarına katılıyor.
Daha önceleri yarış stratejimizi güvenli bir şekilde etkileyecek gerekli
hacimde ve çeşitlilikte veriyi yakalayamıyor ve analiz edemiyorduk. Bu
yıl IBM’in güneş enerjisi tahmini teknolojisi, bulutların nerede olduğunu, nereye gittiğini ve güneşi takip etmek üzere nerelerde daha hızlı
gitmemiz gerektiğini öğrenmemizi sağlayacak.” dedi.
IBM Araştırma, Bilim ve Teknoloji Birimi Başkan Yardımcısı Dario Gil bu
konuyla ilgili şunları söyledi: “Bilişsel bilişimin, World Solar Challenge’ta
yarışan Michigan Üniversitesi’nin bu olağanüstü grubunun yeteneklerini nasıl artırabileceğini öğrenmek bizi heyecanlandırıyor. Fiziksel
dünya algımızı bilgisayar biliminin en önemli iki alanı olan veri analitiği
ve bilgisayar ile öğrenme yeteneği ile bir araya getirmek için fiziksel
analitiği kullanıyoruz; bu da sektörlerde bir dönüşüm yaratabilecek
yeni inovasyonlara yol açacak.”
Michigan Üniversitesi Güneş Enerjili Otomobil Ekibiyle yapılan işbirliği,
IBM mühendislerine güneş enerjisi tahmin teknolojisini geliştirmeye
devam etmeleri ve tahmin doğruluğunu geliştirmeye yardımcı olabilecek yeni teknikleri öğrenmeleri için benzersiz bir ortam sağlıyor. Bu
gelişmeler, operasyonlarında hava durumu etkisine maruz kalabilecek
her sektör için ve alternatif enerjinin geleceği için de çok büyük önem
taşıyor.
IBM’in, Michigan Üniversitesi Güneş Enerjili Otomobil Ekibi’nin 2015
Bridgestone World Solar Challenge için hazırlanmasına nasıl yardımcı
olduğuna ilişkin daha fazla bilgi edinmek ve yarışı kazanma serüvenlerinde onlara katılmak için lütfen http://ibm.co/solarforecasting ve
http://umicheng.in/solar25 adresini ziyaret edin ve sahne arkasında
olup bitenleri ve Avustralya’dan canlı güncellemeleri takip edin.
IBM Araştırma Hakkında
70. yılını dolduran IBM Araştırma, altı kıtada bulunan 12 laboratuvarında 3.000’i aşkın araştırmacısıyla bilgi teknolojisinin geleceğinin
tanımını yapmaya devam ediyor. IBM Araştırma bölümünün bilim
insanları, altı Nobel ödülü, 10 ABD Ulusal Teknoloji Madalyonu, beş
ABD Ulusal Bilim Madalyonu, altı Turing ödülü, Ulusal Bilimler Akademisinde 19 üyelik, 14 U.S. National Inventors Hall of Fame üyeliğine
sahiptir. Daha fazla bilgi için lütfen www.research.ibm.com adresini
ziyaret edin.
Michigan Üniversitesi Güneş Enerjili Otomobil Ekibi Hakkında
1990 yılından bu yana Michigan Üniversitesi Güneş Enerjili Otomobil
Ekibi, Amerika’nın en iyi güneş enerjisiyle çalışan otomobillerini tasarlamakta ve yarışa hazırlamaktadır. 5 yıl üst üste ülke içinde şampi-
yonluk, 8 genel, 5 kez de dünyanın ilk üç sıralamasında finish’i gören
ve 1 kez uluslararası şampiyonluğu olan ekip, Amerika’nın bir numaralı
ekibidir. Mükemmellik anlayışımız geçmişten bu yana sürmektedir. Bu
yıl ekibimiz güneş enerjisiyle çalışan otomobil yarışlarında 25. yılını
kutluyor. Daha fazla bilgi için lütfen http://www.solarcar.engin.umich.
edu/ adresini ziyaret edin.
World Solar Challenge Hakkında
Dünyanın en büyük güneş enerjisi yarışması 1987 yılında başlamıştır
ve her iki yılda bir yaşanan bir maceradır. Bu yılki Bridgestone World
Solar Challenge, etkinliğin Avustralya’daki 13. varlığıdır. 25 ülkeden
46 ekip 18 Ekim Pazar günü dünyanın en verimli elektrikli otomobili
iddiasıyla Darwin başlangıç çizgisinde yarışa başlayacak. Daha fazla
bilgi için lütfen www.worldsolarchallenge.org adresini ziyaret edin.
Osmanlı’da hızlı posta servisi
“peykler” vardı
Osmanlı’da “twitter ve face” yoktu …
Onun yerine hızlı posta servisi “Peykler” vardı. Ve
bugünkü motorsikletli kurye yerine de “hızlı peykler” vardı.
Hazırlayan: Fahri Sarrafoğlu
O
smanlı’da hızlı ve özel haberleşme sistemini kimler ve nasıl
yapıyorlardı? İstanbul’dan Edirne’ye koşa koşa iki günde gidebilen
özel kıyafetli, özel donanımlı kişiler
vardı. Bunların en büyük özelliği ise
“Çok özel mesajları” iletiyor olmasıydı. Bugünün motorlu kuryeleri
yerine eskiden “peyk “ denen
kişiler Padişah’ın çok özel mesajlarını iletiyorlardı.
Osmanlı saray teşkilatında
“Peykhâne-i Hassa Ocağı”
adıyla yerini alan bu kurum,
Sultanahmed civarındaki Peykhane Kışlası’nda barınan bir
hizmet bölüğü idi.
YALIN AYAK KOŞUCU
Peykler, görevlerini ifa ederken
yalın ayak gerçekleştirmişlerdi.
Koşu eğitimine küçük yaşlardan itibaren başladıkları bilinen
Osmanlı peykleri, belirli bir eğitim çalışmasından sonra, sara-
yın düzenlediği peyk seçme imtihanına katılıyorlardı.
1 GÜN VE 1 GECEDE
İSTANBUL’DAN EDİRNE’YE
Uzak yerlere acele haber göndermekte kullanılan bu peykler, gece dahi is-
tirahat etmeden bütün gün boyu 24
saat aralıksız koşabildikleri için daha
çabuk hedeflerine ulaşabiliyor ve daha
güvenilir sayılıyorlardı.
Tam günlük persformansları 25-30
fersah (1 fersah yaklaşık 5 kilometre)
olan bu peykler, İstanbul – Edirne
arasındaki 156 kilometrelik mesafe için bir gün ve bir geceye
ihtiyaç duyuyorlardı. Yani saatte
ortalama 6.5 km. koşmuş oluyorlardı.
sından kaynaklanıyordu. Atlı haberciler, yorulan atlarını da menzillerde
değiştirerek mesafeleri hızla katedebiliyorlar, fakat sadece gündüz gidebildiklerinden, toplam olarak daha uzun
bir süreye ihtiyaç duyuyorlardı.
karmaları özelliği ile Peyklerin bir nevi
tam konsantrasyona geçmelerine
yardımcı olmakta, belirli bir ritmi yakaladıktan sonra manevi güçlerini de
kullanarak uzun süre koşabilmelerini
Aynı şekilde Selçuklu dönemi kaynakları da uzun mesafeler için atlarla koşucular arasındaki performans farkı
ile ilgili olarak, iyi hazırlanmış bir atın
günde 90 km., iyi yetişmiş bir peykin
ise 120 km. koşabileceği belirtilmiştir.
AĞIZLARINDA ÖZEL “DELİKLİ
TOPLAR” VARDI ÇÜNKÜ…
Peyklerin en belirgin özellikleri ise
ağızlarındaki delikli demir toplarla
koşmaları. Delikli demir topun, düzenli
burun solunumu sağlaması ve “dalaklanma” olayı üzerinde etkili olduğu düşünülmekte.
Kanunî dönemine ait bir seyahatname de ise, Sinan Paşa’nın
peykinin bu mesafeyi bir günde
alıp, ertesi gün döndüğünü yazmaktadır.
Aynı zamanda bu top, ağızdaki tükürük salgısının devamlılığını sağlaması
açısından da önemliydi. O dönem ve
günümüz koşucularında da gözlenen
ve kesin bir çözüm getirilememiş olan
“dalaklanma” veya “dalak tutması” tabirleri ile anlatılan olay büyük bir soru
işaretidir. Rivayetlere göre, peyklerin
küçük yaşta özel bir operasyonla dalaklarının alınması da oldukça ilginç.
NEDEN ATLI DEĞİLDE YAYA
“PEYK”KULLANILIYORDU?
Kaynaklara göre, peyklerin atlı
yerine kullanılma sebebi, hem
gizli haberleşme hem de daha
hızlı ve kamuflaj imkanın olma-
ÇINGIRAK DA TAKIYORLARDI
Dizlerinin altında bağlı bulunan çıngıraklar, sesler çıkararak yol üstündeki
küçük hayvanatın, kaçışarak zarar görmemesini sağlar. Bu çıngıraklar belirli
bir süre sonra kudüm, tef gibi ses çı-
sağlamaktaydı. Özellikle bu konu araştırmacıların büyük ilgisini çekmekteydi.
Ayrıca peykler, durmaksızın gece-gündüz süren bu uzun maraton boyunca
bellerinde içi badem ve akide şekerleriyle dolu bir mendil taşıyorlar, güç
kazanmak ve baygınlığı önlemek için
belli aralıklarla bunları yiyorlardı. Peykler; bellerine çenge raklan asılı gümüş
kemer takar, yeşil gömlek giyerler. Kemerlerinde badem ve akide şeker torbası bulundururlardı. Glikoz ihtiyacını
bu şekerlerden karşılar bazen de gittikleri yerlerde çocuklara bu şekerlerden ikram ederlerdi. Başına külah giyer,
bir elinde kendisini yabani hayvanlara
karşı korumak için nacak taşırdı.

Benzer belgeler

Türkiye`de! - www.autowritetr.com

Türkiye`de! - www.autowritetr.com çıkarak bir performans resitali sergileyen F12tdf, 340 km/s’yi aşan bir son hız değerine de sahip. 750 Nm gibi bir tork değeri üreten motorlu F12tdf, yüzde 30 daha hızlı vites büyütme ve yüzde 40 d...

Detaylı

rolls-royce dawn satışa sunuldu rolls

rolls-royce dawn satışa sunuldu rolls yor. İlk bakışta ayırt edilen GTi imzası, ön çamurluklar ve bagaj kapağı üzerinde yer alıyor. Otomobilin karoseri altı farklı renkte tercih edilebiliyor : Yeni ve göz alıcı Ultimate kırmızı, Manye...

Detaylı