YIL 2012, SaYI - Sektörmaden Dergisi | Anasayfa

Transkript

YIL 2012, SaYI - Sektörmaden Dergisi | Anasayfa
YIL 2012, Sayı: 43 YILDA 4 SAYI YAYINLANIR. TÜRÜ YAYGIN SÜRELİ
YIL 2012, Sayı: 43
içindekiler
içindekiler
38
30
“Türk maden sektörünün en yüksek tirajl› dergisi”
Nisan - Mayıs - Haziran 2012, Yıl 11 Sayı: 43
YayIn Türü: YaygIn, Süreli
YURT MADENC‹L‹⁄‹N‹ GEL‹ŞT‹RME VAKFI, Ad›na SAH‹B‹: Prof. Dr. GÜVEN ÖNAL,
SORUMLU MÜDÜR: Prof Dr. Işık Özpeker
YAYIN KURULU
Prof. Dr. Işık Özpeker, Prof. Dr. Erdoğan Yüzer, Yüksek Mühendis Murat Turan, Yüksek Mühendis Selçuk Buyurgan
Ymgv Yönetim Kurulu
Başkan: Prof.Dr. Güven Önal
Başkan Yardımcısı: Prof.Dr. Işık Özpeker
Genel Sekreter: Murat Turan
Muhasip Üye: Selçuk Buyurgan
Üyeler
Alp Gürkan, Prof. Dr. Erdoğan Yüzer, Dr. Nijat Gürsoy, Doç. Dr. Sami Demirbilek, Ekrem Cengiz
Denetim Kurulu
Dr. Dündar Renda, Günaydin Yirmibeşoğlu, Özer Altay
MÜTEVELLİ HEYETİ
Gerçek Kişiler
Abdullah Mısırlıoğlu, Ali Erguvanlı, Ali Türkoğlu, Alp Gürkan, Atılgan Sökmen, Behçet Süleymanoğlu
Cemil Ökten, Dündar Ergünalp, Dündar Renda, Ekrem Yüce, Enver Erdoğan, Erdoğan Yüzer , Gülhan Özbayoğlu
Günaydın Yirmibeşoğlu, Güngör Tuncer, Güven Önal, H.Nijat Gürsoy, Halil İbrahim Kırşan, Halim Demirel
Hayrettin Elmas, Işık Özpeker, İ.Hakkı Arslan, İlhami Tezcan , İsmet Kasapoğlu, İsmet Sivrioğlu
Lütfi Çallı, Mahir Vardar, Melih Turhan, Metin Balıbey, Mevlüt Kemal, Murat Dedeman , Murat Turan
Mustafa Sönmez, Necati Kurmel, Nizamettin Çoban, Oktar Kızılsencer, Ömer Yenel, Özer Altay, Rıfat Kont, Sabri Karahan
Sadrettin Alpan, Sami Demirbilek, Selahaddin Anaç, Selçuk Buyurgan, Selim Çiçek, Senai Saltoğlu, Taşkın Akdeniz
Tolga Yalçın, Tony Caouki, Tuğrul Erkin, Yener Cander, Yüceer Göver, Zeki Doğan, Zeki Yavuztürk
Tüzel Kişiler
Altın Madencileri Derneği, Eti Bakır A.Ş. , Eti Maden, İTÜ Maden Fakültesi, Maden İşleri Gn. Md., Maden Müh. Odası
MTA, TKİ, TTK, Tümmer, Türkiye Maden İşçileri Sendikası , Türkiye Madenciler Derneği
YAYIMLAYAN
YAYINA HAZIRLAYAN
YURT MADENC‹L‹⁄‹N‹ GEL‹ŞT‹RME VAKFI
POSTA ADRES‹
HARB‹YE, CUMHUR‹YET CADDES‹ 179/5
Ş‹ŞL‹ 34367 ‹STANBUL TÜRK‹YE
Ymgv Yayın Kurulu
Telefonlar:
+90 212 246 2 081
+90 212 230 5 632
Faks:
+90 212 247 5 111
Faks:
+90 212 247 5 111
WEBS‹TE
www.ymgv.org.tr
EPOSTA
[email protected]
WEBS‹TE
www.ymgv.org.tr
EPOSTA
[email protected]
Banka Hesap NumarASI
VAKIFLAR BANKASI
OSMANBEY ŞUBESI/İSTANBUL
IBAN: TR 030.001.500.158.007.285.379.664
HALK BANKASI
ELMADAĞ GIRISIMCI ŞUBESI/İSTANBUL
IBAN: TR 84 0.001.200.975.100.016.003.041
2 NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012
Telefonlar:
+90 212 246 2 081
+90 212 230 5 632
REKLAM VE HALKLA İLİŞKİLER
Gülseren Koçer
E-POSTA
[email protected]
[email protected]
Grafik Tasarım
Gamze Üstünlü
[email protected]
basılan matbaa
Karakter Color A.Ş.
ADRES
100 Yıl Mah. 3. Cad. No.200 Bağcılar / İstanbul
TELEFON
(0212) 432 30 01 pbx
FAKS
(0212) 628 95 65
E-POSTA
[email protected]
WEBSİTE
www.karaktercolor.com
Sertifika No: 12799
MTA ve MİGEM’den ortak açık oturum:
Türkiye Maden Kaynakları
ve Madenciliğin Ekonomideki
Önemi
16
ÜNİVERSİTE YURDUNDAN ULUSLARARASI
BİR MADENCİLİK ŞİRKETİNE
ODTÜ’deki bir yurt odasında başlayan hikâye, Güney Afrika
Cumhuriyeti’nde kömür üretimi ve ihracatında yakalanan 110
milyon dolarlık ciroya, 2012 yılı için 300 milyon dolar ciro hedefine, dünyanın çeşitli ülkelerinde sürdürülen madencilik faaliyetlerine ve Türkiye’deki büyük yatırımlara kadar uzanıyor.
Meslekte 50. Yılında
Prof. Dr. Güven ÖNAL Sempozyumu
34
SONDAJCILAR ‘Teknoloji Günü’nde
buluştu
“Mapek & Boart Longyear Technology Day” semineri 21 Mart tarihinde Ankara’da gerçekleştirildi..................................................................8
17. Uluslararası Kömür Hazırlama
Kongresi İstanbul’da
1950 yılından beri dört senelik aralıklarla üye ülkelerin ev sahipliğinde ..................................11
Trakya madenciliğinin sesi:
26
YMGV Trakya Geliştirme Komitesi
DİYARBAKIR’DA MADEN PANELİ
YMGV 55. Mütevelli Heyeti toplantısı
yapıldı
makale: ZEYTİN YÖNETMELİĞİ
Necati Yıldız
Madencilikle zeytinciliği karşılaştırarak, madenciliğin zeytincilikten daha üstün olduğu ya da
bunun tam tersini savunmak ..........................54
makale: SANAYİİ MADENLERİ
Dündar ERGUNALP
Geçen yüzyılın sonunda sanayi madenlerinin ticaretine muazzam kaynaklara sahip Çin’in agresif fiyat..........................................................46
Dicle Üniversitesi ve Güneydoğum Derneği
tarafından düzenlenen ‘Doğu ve Güneydoğu
Anadolu Bölgelerinin Maden Potansiyeli ve
Sektörel Sorunları’ .......................................14
Maden sahaları yeşeriyor
Materyali tükenmiş, eski maden ocakları alanlarının doğaya yeniden kazandırılması, çevreye ve ............................................................22
ANDAÇ ............................................... 62
DIŞ SATIM TABLOSU ......................... 64
SİNEMA .............................................. 68
BORSA ............................................... 70
SEKTÖRMADEN DERGİSİ YURT MADENCİLİĞİNİ GELİŞTİRME VAKFI TARAFINDAN 5680 SAYILI BASIN KANUNUN 9/2 MADDESİ GEREĞİNCE İSTANBUL VALİLİĞİNE BEYANNAME VERİLEREK AYNI KANUNUN 9.MADDESİNE GÖRE
TANZİM EDİLEN 04.04.2003 TARİHLİ İZİNLE ULUSAL GAYRİ SİYASİ VE YAYGIN SÜRELİ TÜRÜNDE 3 AYDA BİR YAYINLANMAKTADIR. SEKTÖRMADEN DERGİSİ ABONELERİNE DAĞITILMAKTADIR. DERGİYE GÖNDERİLEN YAZILAR VE
FOTOĞRAFLAR GERİ İADE EDİLMEZ. YAYINLANMASI İSE YAYIMCININ KARARINA BAĞLIDIR. YAYINLANAN YAZI VE FOTOĞRAFLARIN SORUMLULUĞU YAZARINA AİTTİR. KAYNAK GÖSTERİLEREK ALINTI YAPILABİLİR.
NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 3
ÖNSÖZ
Değerli okuyucular,
Madenciliği yakından ilgilendiren yatırımlarda devlet yardımı (teşvik) kararnamesi 19 Haziran 2012 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe girdi. Madencilik
yatırımlarına önemli katkıları olacağını düşündüğümüz yatırım teşviklerinin
madenciler tarafından yeterince kullanılacağını ümit ediyoruz.
Kararnamenin yayınlanması öncesinde Vakıf, diğer sivil toplum kuruluşları
ve kamu kurumlarının Ekonomi Bakanlığı ile yaptığı görüşmelerden olumlu
sonuçlar elde edildi. Aramalara, yatırım dışında, teşvikler elde etme ve enerji
teşviki sağlama konusunda, Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı’nca yürütülen çalışmalar devam etmektedir.
4 Haziran 2012’de Tekirdağ’da düzenlenen toplantıda, Maden İşleri Genel
Müdürü Sn. Mehmet Hamdi Yıldırım ile Trakya madencilerinin sorunları ve
çözüm önerileri, tartışılarak yol haritası belirlendi.
Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı’nın katkısı ile, 27 Haziran 2012’de
Ankara’da, MTA ve MİGEM tarafından düzenlenen açık oturumda, madenciliğin önemi ve ülke ekonomisine katkıları tartışıldı. Buna benzer bir toplantının kış aylarında, Abant veya Kızılcahamam’da, Vakıf’ın desteği ile tekrarlanması planlanmaktadır.
Sağlıcakla kalınız,
Prof. Dr. Güven Önal
haziran, 2012
Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı
Yönetim Kurulu Başkanı
NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 7
YURTTAN HABERLER | SEKTÖRMADEN
YURTTAN HABERLER | SEKTÖRMADEN
Aksu Group’tan yeni yatırımlar
Şehmus Tatlıcı’yı
kaybettik
MARBLE 2012
başarıyla gerçekleştirildi
Sondajcılar
‘Teknoloji Günü’nde buluştu
“Mapek & Boart Longyear Technology Day” semineri 21 Mart
tarihinde Ankara’da gerçekleştirildi. Enerji ve maden sektörüne yönelik sondaj makine ve ekipmanları üreten lider firmaların Türkiye temsilcisi olan ve sondaj sektörüne servis ve danışmanlık hizmeti veren
Mapek Makine ile dünyanın tek orijinal wireline ekipman ve makine
üreticisi olan, aynı zamanda dünyanın önde gelen delici ekipman üreticisi Boart Longyear’ın birlikte düzenlediği etkinlikte konuşan Mapek
Genel Müdürü Bülent Şahhüseyinoğlu, şirket olarak 20. yaşlarını kutladıklarını söyledi. Türkiye’de sondaj konusunda bilgiler veren Şahhüseyinoğlu Boart Longyear ile 14 yıldır güçlü bir birliktelik sağladıklarını, bu süre içinde birlikte 50’den fazla makine sattıklarını belirtti.
Mapek Makine Genel Müdürü Bülent Şahhüseyinoğlu, Boart Longyear Başkan Yardımcısı Alan Sides, Boart Longyear Uluslararası ürün
ve pazarlama yöneticisi Kevin Tomaszevski, Boart Longyear Avrupa-Orta Doğu-Afrika Bölgesi
satış direktörü Pascal Lefevre,
Boart Longyear EMEA Bölgesi iş geliştirme müdürü Jos
Nutbroek ve Boart Longyear
EMEA Bölgesi Teknik servis
müdürü Johan Nuijten’in sunumları yer aldı. Karotlu sondaj ekipmanları, tijler, elmas
ürünler - kuyu içi ekipmanlar,
yer altı ve delme - patlatma
ekipmanları, sondaj makineleri, yeni nesil sondaj teknolojileri gibi çeşitli konuların ele
alındığı seminerin sonunda katılımcılara sertifika verildi.
8 NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012
18. kez gerçekleştirilen MARBLE Uluslararası Doğaltaş ve Teknolojileri Fuarı başarıyla sona erdi. MARBLE
2012'yi 84 ülkeden gelen 57 bin 178 kişi
ziyaret etti.
201 bin 500 metrekare alan üzerinde
gerçekleşen fuara, 265’i yabancı, 898’i
yerli, toplam 1163 firma katıldı. Fuarı,
Türkiye dahil 84 ülkeden 57.178 kişi ziyaret ederken, ülkemizin 76 ilinden profesyonel ziyaretçi İzmir’e, MARBLE
Fuarı için geldi.
Türk doğaltaşını yeni ülkelerle tanıştırmak ve dünya pazarından aldığı payı
yükseltmek için çalışan ve bu maksatla
ziyaretçi ülke ve yabancı alıcı sayısını
artırmaya yönelik girişimlerini yıl boyu
sürdüren İZFAŞ, MARBLE 2012 süresince aralarında Çin, Hindistan, ABD,
İtalya, Rusya, Arjantin, ve İran’ın da
bulunduğu 84 ülkeden 5.350 yabancı profesyonel ziyaretçiyi konuk etti.
Türkiye’den de 76 ilden binlerce ziyaretçinin ilgi gösterdiği fuarda önemli iş
bağlantıları kuruldu, ülkemizin doğaltaş
ihracatını arttıracak büyük anlaşmalar
yapıldı.
Fuar süresince, doğaltaş ocaklarından
çıkarılan her biri ortalama 25 ton ağırlığında olan toplam 12 bin ton ağırlığında
575 adet mermer ve doğaltaş bloğu Kültürpark Alanı’nda sergilenirken, tanıtımı
yapılan ağır tonajlı iş makinaları ve mermer işleme makinaları da ziyaretçilerin
büyük ilgisiyle karşılaştı.
A
ksu Group’un Sivas - Kangal’daki Krom Konsantre tesisini 20 milyon dolar yatırımla tamamladı. Tesis Türkiye’nin en büyük krom konsantre tesisi olma özelliğini taşıyor. Günlük 5 bin ton tuvenan
krom cevherinin işleneceği tesiste deneme üretimi
başladı. 200 kişiye istihdam sağlayan tesiste yıllık
100 bin ton konsantre kromit üretilerek ülke ekonomisine 30 milyon dolar katkı sağlanacak.
Aksu Group bir diğer yatırımını da Balıkesir Dursunbey’de tamamlandı. 18 milyon dolara malolan kurşun-çinko-bakır flatasyon tesisinde deneme
üretimine başlandı. 150 kişiye iş olanağı sağlayan
tesiste yıllık 225 bin ton tuvenan cevheri işlenerek
5 bin ton kurşun, 5 bin ton çinko, 2 bin ton da bakır
konsantre üretilecek. Bu tesisin ekonomiye katkısının da yıllık yaklaşık 20 milyon dolar olması öngörülüyor.
Türkiye Madencilik camiasının önemli simalarından, işadamı Şehmus Tatlıcı 76
yaşında hayatını kaybetti. 16 Haziran 2012
tarihinde Bodrum’da ölen Tatlıcı’nın sahibi
olduğu ŞETAT Madencilik’in krom üretiminin yanı sıra nikel, siyenit, manyezit ve
olivin cevherleri alanında da yatırımları bulunuyor.
18 Haziran günü İstanbul Teşvikiye Camiinde yapılan cenaze törenine ailesi ve yakınlarıyla birlikte madencilik, iş siyaset ve
sanat dünyasından pek çok önemli isim
katılarak Tatlıcı’ya son görevlerini yerine
getirdiler. Sektörmaden Dergisi olarak biz
de Merhum Şehmus Tatlıcı’ya tanrıdan rahmet, ailesi, yakınları ve madencilik camiasına baş sağlığı diliyoruz.
TMD 53. Genel Kurulu yapıldı
Türkiye Madenciler Derneği 53. Olağan Genel Kurulu 5 Mayıs 2012 tarihinde İstanbul Beyoğlu Richmond Otel’de yapıldı.
Divan seçimi ve saygı duruşu ile başlayan genel kurulda,
Yönetim Kurulu ve Denetleme Kurulu raporlarının görüşülmesi ve kurulların aklanması, bütçelerin tasdik ve kabulü ve
tüzük değişikliği önerilerinin görüşülmesinin ardından derneğin yeni yönetim ve denetlim kurulları için seçim yapıldı.
Bu seçim sonucu oluşan yeni görev dağılımına göre, Yönetim Kurulu, Mustafa Sönmez (Başkan), M. Atılgan Sökmen
(2. Başkan), Ali Emiroğlu (Genel Sekreter), B. Benjamen
Pinto (Sayman), Süha Nizamoğlu, H. Can Çoker ve A. Sinan Özman’dan oluşurken, Denetleme Kurulu üyeliklerine Melih Turhan, Şeyda Çağlayan ve R. İhya Kangal getirildi.
Ülkemiz madenciliğinin gelişmesinde önemli katkıları olacağına inandığımız Türkiye Madenciler Derneği’nin yeni yönetimine
başarılar diliyoruz.
NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 9
YURTTAN HABERLER | SEKTÖRMADEN
Maden katma değer şampiyonu
M
adencilik sektörü katma değeri çok yüksek
olan bir sektör olup, ihracat şampiyonu olan
diğer sanayi dalları ile kıyaslanırsa önemi daha iyi
anlaşılır.
Örnek olarak ihracat miktarı en yüksek olan otomotiv sektörümüzün katma değeri %12-15’dir. Yani
20,4 milyar USD olan 2011 yılı otomotiv ihracatının katma değeri 3.06 milyar USD’dir. Buna karşılık
2011 yılı ihracatı 3,8 milyar USD olan madencilik
ile 2011 yılı ihracatı
3,2 milyar USD olan seramik çimento ve cam sektörünün katma değeri toplam değerin birkaç katıdır.
Yani diğer sektörlerde yapılan her
1 milyar USD’lık ihracattan ülkede kalan net para 0,15 milyar USD olurken, Madencilikte 1 milyar USD’lık
tutar hammadde girdi
olması nedeniyle
ülkemizde yapılmakta olan ihracat tutarının
katları oranında
kalmaktadır.
Pomza üstü sera
İnşaat iç ve dış mekanlarında
süs bitkileri yetiştiriciliğinde çevre düzenleme ve peyzaj çalışmaları, bina çatı altlarında doğal klima görevi
yapmakta kullanılmasının dışında inşaat sektöründe yeni
oluşum hazır ev blok kalıpları üretiminde hafifliği, taşınma kolaylığı, klima özelliği
nedeniyle tercih sebebi olan
pomza madenine ilgi her geçen gün artıyor.
Türkiye’de seracılık, fidan
yetiştiriciliği bitki altı dolgu
malzemesi ve su tutucu olarak
da kullanılan ve ‘Beyaz altın”
olarak adlandırılan pomza madenine tarım sektöründen ilgi
artmaya başladı. Suyu bünyesinde tutup absorbe edici özelliği bulunan pomza madeni tarım sektöründe su kullanımını
damla sulamadan daha aza indirgemesi yanı sıra seracılıkta yaygın olarak kullanılan ve
yıllık olarak değiştirilmesi
gereken bazı bitki altı malzemelerinin ömrünün tek yıllık
olup maliyeti artırması nedeniyle seralarda çok yıllık alt
malzeme olarak tercih edilmeye başlandı.
Diş macunundan tarıma, savunma sanayinden inşaat
sektörüne kadar birçok sektörün hammaddesi olan pomza taşının dünya rezervlerinin yüzde 45’i Türkiye’de
bulunuyor. Fakat karayolu
taşımacılığı ile sınır komşusu ülkelere pomza madeni
sevki yasak olduğu için ihracat yapılamıyor.
17. Uluslararası Kömür Hazırlama Kongresi İstanbul’da
1950 yılından beri dört senelik aralıklarla üye ülkelerin ev sahipliğinde gerçekleştirilen Uluslararası Kömür Hazırlama Kongresinin 17.’si
(XVII.ICPC) 1-6 Ekim 2013 tarihlerinde İstanbul’da Grand Cevahir
Hotel ve Kongre Merkezi’nde yapılacak. Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldız’ın himayelerinde yapılacak kongrede teknik oturumların yanısıra ICPC 2013 EXPO
isimli bir sergi de yer alacak.
Önümüzdeki
yıl
yapılacak
Kongre’nin ilk Uluslararası Organi-
zasyon Komitesi toplantısı 3-4 Ekim
2011 tarihinde Manisa-Soma’da
yapıldı. Almanya, Avustralya, Çin
Halk Cumhuriyeti, Güney Afrika
Cumhuriyeti, Hindistan, İngiltere,
Kanada, Polonya, Rusya, Ukrayna
ve Türkiye’nin temsilcileri katıldı.
Toplantının açılışında, M.T.A.’dan
Dr. İlker Şengüler “Türkiye’nin
Maden ve Kömür Potansiyeli” konusunda , T.K.İ.’den Sayın Mücella Ersoy “ T.K.İ.’nin Kömür
Madenciliği ve Kömür Hazırlama
Uygulamaları “ konusunda sunumlar yaptı. Toplantıda İstanbul’da
yapılacak Kongre’nin hazırlıkları
tartışıldı, ABD’de yapılan bir önceki Kongre’nin değerlendirmesi
yapıldı ve Türkiye’den sonra XVIII.
ICPC’ye ev sahipliği yapacak ülkenin seçimi yapıldı. Yapılan gizli
oylamada 2016 yılındaki XVIII.
ICPC’nin Rusya Federasyonu tarafından St.Petersburg’da yapılması
kararlaştırıldı.
Toplantının ikinci günü IOC temsilcileri için Soma’da Çiftay Kömür
Hazırlama Tesisini ve Bergama kalıntılarına gezi düzenlendi.
Kısaca Uluslararası Kömür Hazırlama Kongresi (ICPC)
‘Neş’e Önal “Son Resim 2012” sergisi
ile anıldı
Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı Başkanı Sayın Prof. Dr. Güven Önal’ın
eşi merhum ressam ve heykeltıraş Neşe Önal anısına düzenlenen resim sergisi 11 – 15 Haziran 2012 tarihleri arasında Harbiye Askeri Müze Resim
Galerisi’nde gerçekleştirildi. Eğitmen ve ressam Sevgi Karakadıoğlu’nun
ve öğrencilerinin de aralarında
bulunduğu çok sayıda sanatçının eserlerinden oluşan ve
seçkin bir davetli topluluğunun
huzurunda açılışı yapılan “Son
Resim 2012” başlıklı sergiyi
çok sayıda kişi ziyaret etti.
10 NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012
SERGİYE GÖNÜL VERENLER
Aslıhan Niksarlı
Ayfer Özdemir
Fehmi Bildik
Hülya Özyılmaz
İclal Vatandost
İnci Tezcan
Janet Ekinci
Mukaddes Özdemir
Naile Buyurgan
Nebahat Çağıl
Neriman Onursal
Neş’e Giray
Nevzat Başak
Nuran Yapıcı
Oğuz Güler
Pirko Özüdoğru
Salime Kaman
Serap Kaya
Sevgi Karakadıoğlu
Şafak Gökşin
Yusuf Özel
1950
yılından beri dört senelik aralıklarla üye
ülkelerin ev sahipliğinde gerçekleştirilen
ICPC’nin amacı, kömür kalitesini iyileştirmeye yönelik
dünyanın çeşitli ülkelerindeki kömür hazırlama ve kömür
teknolojileri konusundaki bilim adamlarını, mühendisleri ,
karar vericileri ve kömür üreticilerini, makina imalatçılarını
bir araya getirmek, bu alanlardaki gelişmelerin tartışılacağı ve sektörün ihtiyaç duyduğu makina/teçhizat ve hizmetlerini sergileyebilecekleri bir zemin yaratmaktır.
ICPC fikrini ilk defa ortaya atan Müttefik Kömür Komisyonu (Allied Coal Commission) Marşal Planı doğrultusunda
Avrupa’daki kömür üreticilerini desteklemek ve Avrupa’ya
yardım etmeyi amaçlamış; bu şekilde 2.Dünya Savaşında çöken Fransa, Belçika, Hollanda ve Almanya’daki kömür endüstrisinin yeniden kurulmasına çalışmıştır. Daha
sonraki yıllarda Avustralya, S.S.C.B., Hindistan, Kanada,
Japonya, Polonya, Güney Afrika Cumhuriyeti, Çin gibi ülkeler de IOC’ye üye olmuşlardır. Halen IOC’ye tam üye
statüsünde 12 ülke bulunmaktadır; bunlar A.B.D., Almanya, Avustralya, Çin Halk Cumhuriyeti, Güney Afrika Cumhuriyeti, Hindistan, İngiltere, Kanada, Polonya, Rusya,
Türkiye ve Ukrayna’dır. Macaristan, Çek Cumhuriyeti,
Slovakya ve Yunanistan ise aday üye statüsünde temsil
edilmektedir.
İlk ICPC kongresi 1950 yılında Fransa-Paris’te gerçekleştirilmiştir; kongrelere Fransa, Avustralya ve Amerika ikişer
kere, Almanya, Belçika, İngiltere, S.S.C.B., Hindistan,
Kanada, Japonya, Polonya, Güney Afrika Cumhuriyeti ve
Çin birer kere ev sahipliği yapmışlardır. 1998’ten beri IOC
üyesi olan Türkiye 2013’te ilk defa bu kongreyi ilk defa yürütecektir.
NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 11
YURTTAN HABERLER | SEKTÖRMADEN
YURTTAN HABERLER | SEKTÖRMADEN
Madencilikte ruhsat sayıları düşerkeN
gelirler arttı
Maden Kanunu’nda ruhsat müracaatlarında yapılan değişikliğin Haziran 2010’da yürürlüğe girmesinin ardından yatırım
yapmayan ruhsat sahipleri sektörden çekildi. 43 bin 166 olan
ruhsat sayısı yasa değişikliğinin
ardından 30 bin 900’e geriledi.
MADEN
Kanununda yapılan değişiklikle ülkemizin maden kaynakları gerçek yatırımcıların faaliyetine açıldı. Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın verdiği bilgiye göre,
ruhsat alıp yatırım yapmayan kişiler piyasadan çekildi.
Bakanı Yıldız, maden kanununda yapılan değişiklikle
gerçek yatırımcıya ve gerçek maden aramacılığına uluslararası standartlarda bir ortam sağlandığını kaydetti.
24 Haziran 2010 tarihinde yürürlüğe giren 5995 Sayılı
yasa ile ruhsat müracaatlarına belirli kriterler getirildiğini, projeli arama döneminin başlatılarak, ön arama, genel
arama, detay arama olmak üzere üç aşamanın getirilerek
her dönem sonunda yeterlilik şartı konulduğunu belirten
Yıldız, Haziran 2010’da yürürlüğe giren yasa değişikliği
öncesinde 43 bin 166 olan toplam ruhsat sayısının Ocak
2012’de 30 bin 900’a gerilediğine dikkat çekti. Bakan
Yıldız, “Bu düzenlemeler sonucunda gerçek yatırımcıya
ve gerçek maden aramacılığına uluslararası standartlarda
uygun bir ortam sağlanmıştır,” dedi.
Bakan Yıldız, maden kaynaklarının üretilerek ülke sanayine rekabet edilebilir koşullarda sunmayı, maden kaynaklarının kullanıldığı yerli sanayiyi kurmayı hedeflediklerini belirterek, “Ülkemizi hammadde üretip satan bir
kaynak olmaktan çıkarıp sanayi ile entegre olmuş dünya
pazarlarında katma değeri yüksek uç ürünlerde söz sahibi
bir ülke haline getirmek istiyoruz” dedi.
2 bin 830 ruhsatın faaliyeti
Durduruldu
Maden ruhsatlarına getirilen düzenlemenin yürürlüğe girmesinden bu yana toplam 362 adet arama ruhsatı düzen12 NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012
lendi. Bu rakam bir önceki dönemde 3 bin 460’tı. 2008 sonu itibarıyla toplam ruhsat sayısı 46 bine ulaşırken Mayıs
2012 itibarıyla ruhsat sayısı 29 bin 143’e düştü. Üzerinde
faaliyet gösterilen ruhsat ise 9 bin 300’e yükseldi.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın verdiği
bilgiye göre, 20 Ocak 2012 tarihi itibariyle 15 bin 979 arama, 50 genel arama, 13 bin 326 işletme, 1540 ön arama,
67 ön işletme olmak üzere toplam 30 bin 962 adet ruhsat
bulunmakta.
20 Ocak 2012 itibariyle çeşitli nedenlerle 2 bin 830 ruhsatın faaliyeti durduruldu. Maden İşleri Genel Müdürlüğü
maden alanlarının ekonomiye kazandırılması için yürüttüğü çalışmalar kapsamında halen hazırlık aşamasında bulunan bin 651 dosya var.
Ruhsatlardaki bu rekor düşüşe rağmen madencikte yükseliş trendi hız kesmeden devam etti. 2003 yılında madenciliğin Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’ya katkısı 2.3 milyar dolarken, bu rakam 2010’da 8.5 milyar dolara yükseldi. 2011
yılında ruhsatlardaki rekor düşüşe rağmen Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’ya katkısı 11.5 milyar dolara çıktı. Enerji Bakanlığı yetkilileri yeni maden yasası ile çoğu ruhsatların
yatırım yapmayan kişilerin elinden düştüğünü belirterek,
“Ruhsat müracaatları yüzde 70’lere varan oranda düştü.
Buna karşılık yeni ruhsat alıp arama faaliyetine koyulanlarda ise iki kat artış oldu” dedi.
YURTTAN HABERLER | SEKTÖRMADEN
YURTTAN HABERLER | SEKTÖRMADEN
Diyarbakır’da Maden Paneli
D
Ü Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen ve oturum başkanlığını Prof. Dr. Güven Önal’ın yaptığı
panele Diyarbakır Valisi Mustafa
Toprak, DÜ Rektörü Prof. Dr. Ayşegül Jale Saraç, AK Parti Diyarbakır Milletvekili Süleyman Hamzaoğulları, Karacadağ Kalkınma
Ajansı Genel Sekreteri İlhan Karakoyun, Güneydoğum Derneği
Başkanı Duygu Sucuka, İTÜ Maden Fakültesi öğretim üyesi ve
Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı Başkanı Prof. Dr. Güven Önal,
Diyarbakır Sanayici ve İşadamları
Derneği Başkanı Raif Türk, MTA
Diyarbakır Bölge Müdürü Ekrem
Tosun, akademisyenler ile diğer
davetliler katıldı.
Panelde konuşan Vali Mustafa
Toprak, ekonomik ve sosyal gelişmişliğin maden kullanımıyla yakından ilgili olduğunu belirterek, sanayi devriminin temel itici gücünün
kömür madeninin sanayide kullanımı olduğunu söyledi. Diyarbakır’ın
maden potansiyeli açısından mermer yataklarının öneminin yadsınamayacağını belirten Vali Toprak, “Petrolün yanı sıra Diyarbakır
denilince mermer yataklarının da
yeraltı zenginlikleri açısından çok
önemli bir yeri var. Hem kalite hem
Dicle Üniversitesi ve Güneydoğum Derneği tarafından
düzenlenen 'Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinin Maden
Potansiyeli ve Sektörel Sorunları' konulu panel Dicle Üniversitesi Kongre merkezinde
gerçekleştirildi.
de rezerv olarak önemli bir mermer
üretim potansiyeline sahip bulunmaktayız. Tüm bunların yanı sıra
krom ve manganez gibi kaynaklara da sahip olduğumuzu biliyoruz.
Gerek metalik gerekse metalik olmayan yeraltı zenginliklerimizin
çok iyi bir şekilde tespit edilip, işletilerek, istihdama, üretime ve ülke
ekonomisine kazandırılması için
çalışıyoruz,” diye konuştu.
Panelde, Prof. Dr. Güven Önal
slayt gösterisi eşliğinde yaptığı sunumda, madenlerin önemi ve Türkiye madenciliğinin durumu hakkında bilgiler verdi.
18. Kömür Kongresi’nde cari açık vurgusu
M
aden Mühendisleri Odası ve Bülent Ecevit
Üniversitesi’nin ortaklaşa düzenlediği Türkiye 18.
Kömür Kongresi 06 - 08 Haziran 2012 tarihleri arasında
Zonguldak - Bülent Ecevit Üniversitesi Merkez kampusünde yapıldı.
Kongrenin açılışında konuşan Maden Mühendisleri Odası
Başkanı Mehmet Torun, 12 milyar ton linyit ve yaklaşık
1.2 milyar ton taşkömürü rezervine sahip ülkemizin bu zenginliğine rağmen 2010 yılı itibariyle ithal kaynak bağımlılığının birincil enerji tüketiminde % 72, elektrik üretiminde
ise % 55 düzeyinde olduğuna dikkat çekerek kömür kaynaklarımızın stratejik önemine vurgu yaptı. Cari açığımızın yüzde 10’a yaklaştığını söyleyen Torun, yapılan maden
ithalatının da bu açığı tetikleyen önemli unsurlardan biri
olduğunu belirterek şöyle konuştu:
“ 2011 yılı sonu itibarıyla; bakıra 4 milyar dolar, kömüre
14 NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012
3.5 milyar dolar, demir cevherine 1 milyar dolar, hurda demire 9 milyar dolar, alüminyuma 1.8 milyar dolar, çinkoya 0.7 milyar dolar, gübre hammaddesine 1.5 milyar dolar
ödenmesi bu politikanın sürdürülemez olduğunun bir göstergesidir. Bin bir güçlükle ürettiğimiz madenlerimizi hammadde olarak yurtdışına satmanın hiçbir ekonomik ve politik gerekçesi bulunmamaktadır. Yapılması gereken; doğal
kaynaklarımızı planlı şekilde, çevreye duyarlı, işçi sağlığı
ve iş güvenliği önlemlerini alarak verimli bir şekilde üretmek ve ülkemiz sanayisine hammadde olarak sunmaktır.”
500 delegenin katıldığı ve 41 bildirinin sunulduğu kongrenin ikinci gününde “Enerji ve Kömür” konulu bir de
“Özel Oturum” düzenlendi. Ayrıca, 30 firmanın katıldığı
ve teknolojik gelişmelerin sergilendiği “Maden Makinaları
ve Donanımı Sergisi” de kongre süresince delegelere açık
tutuldu. .
MESLEKTE 50. YILINDA GÜVEN ÖNAL | SEKTÖRMADEN
MESLEKTE 50. YILINDA GÜVEN ÖNAL | SEKTÖRMADEN
Ülke madenciliğine
adanmış 50 yıl:
Meslekte 50. Yılında
Prof. Dr. Güven ÖNAL Sempozyumu
Prof. Dr. Güven Önal
1940 yılında doğan Güven ÖNAL, 1963 yılında
İ.T.Ü. Maden Fakültesi’ni bitirerek, aynı yıl Cevher Hazırlama anabilim Dalı’nda Asistan olarak
göreve başladı. 1970 yılında “Doktor” unvanını
aldı. 1970-72 yılları arasında ingiltere’de Imperial College’de araştırmalar yaptı. 1975 yılında
“Doçent” unvanını aldı. 1979-1981 yılları arasında Alexander von Humboldt bursu ile ödüllendirildi ve B.Almanya-Berlin Teknik Üniversitesi’nde
araştırmalarda bulundu.
Ü
lkemizin madencilik camiasının duayenlerinden, İTÜ
Maden Fakültesi emekli
öğretim üyesi ve Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı Başkanı Prof. Dr. Güven
Önal’ın meslekte 50. yılını
doldurması anısına bir sempozyum düzenlendi.
Prof. Güven Önal’ın kurucusu olduğu İTÜ Maden
Fakültesi Cevher Hazırlama
Mühendisliği Bölümü tarafından düzenlenen ve Tüprag Metal Madencilik A.Ş.,
Tüfekçioğlu Kauçuk Ltd.
Şti., Koza Altın İşletmeleri,
Türk Maadin Şti., Dedeman
Madencilik A.Ş., Adana
Madencilik, TKİ, Soma Kömür İşletmeleri, Park Holding ve Metek Madencilik
Ltd. Şti.’nin desteklediği,
16 NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012
“Meslekte 50. Yılında Prof.
Dr. Güven ÖNAL Sempozyumu” 15 Haziran 2012
tarihinde Maden Fakültesi,
İhsan Ketin Konferans Salonunda yapıldı.
İTÜ Rektörü Prof. Dr.
Muhammed Şahin, Maden
Fakültesi Dekanı Prof. Dr.
İlyas Çağlar, Cevher Hazırlama Mühendisliği Bölüm
Başkanı Prof. Dr. Gündüz
Ateşok, Maden Müh. Bölüm Başkanı Prof. Dr. Orhan Kural ile Sempozyum
Yürütme Kurulu Başkanı
Maden Fakültesi Öğretim
Üyesi Doç. Dr. Ekrem Yüce
ve YMGV Yönetim Kurulu
temsilcilerinin yaptığı açılış
konuşmalarıyla
başlayan
Sempozyumun öğleden önceki bölümünde “Prof. Dr.
Güven Önal” başlıklı bir bi-
yografik sunum yapılırken,
katılımcılar Önal ile ilgili
anılarını da paylaştılar.
Ülkemiz madenciliğine
50 yıl boyunca yaptığı katkılardan dolayı İTÜ Maden
Fakültesi Cevher Haz. Müh.
Bölüm Başkanı Prof. Dr.
Gündüz Ateşok, YMGV
Yönetim Kurulu, Türkiye
Kömür İşletmeleri (TKİ),
Koza Altın İşletmeleri, Prof.
Dr. Erdoğan Yüzer ve Eşi
Aysel Yüzer ile Prof. Dr.
Badie Morsi (ABD) tarafından kendisine sunulan plaketleri kabul eden Prof. Dr.
Güven Önal sempozyumda
yaptığı konuşmada, organizasyonda emeği geçenlere
teşekkür ederek, vefanın
kişilerin ölümünden sonra
değil sağlıklarında gösterilmesinin önemine değindi.
Hep birlikte yenen öğle
yemeğinin ardından, sem-
pozyumun teknik oturumları
yapıldı.
ABD’li Prof.Dr. James L.
Hendrix “Dünya Altın Madenciliği ve Çevre”, Prof.
Dr. B.Morsi “Temiz Kömür
Üretim Teknolojileri”, Mustafa Aktaş “Türkiye Kömür
Madenciliği ve Enerjideki
Rolü”, Prof.Dr. Ali Güney
“Cevher Hazırlama Mühendisliği Bölümünün Kuruluşu
ve Bugünü”, İsmet Sivrioğlu
“Türkiye Altın Madenciliği
ve Çevresel Etkiler”, Sabri Karahan “Türkiye Metal
Madenciliği ve Gelecekte
Durumu”, Dündar Ergunalp
“Türkiye Endüstriyel Hammaddeler Madenciliği” başlıklı sunumlarını gerçekleştirdiler.
Kalabalık bir katılıma sahne olan sempozyumun ardından birlikte akşam yemeği
yenildi.
1981 yılında “Profesör” olan Güven ÖNAL’ın
Türkçe ve Yabancı dilde 16’sı kitap olmak üzere
450’nin üzerinde bilimsel ve teknolojik yayını bulunmaktadır. Prof. ÖNAL, Rus Bilim Akademisi
Ekoloji ve Çevre Bölümü ile Yugoslav Bilim Akademisi üyeliğine seçilmiş, 2010 yılında Pittsburgh
Üniversitesi Bilim ödülünü kazanmıştır. Balkan
Ülkeleri Cevher Hazırlama Bilim ve Teknoloji
Akademisinin Başkanıdır. Kendisine, Romanya
Baie-Mare Teknik Üniversitesi tarafından Fahri
Profesör unvanı verilmiştir. Ayrıca, uluslararası
Cevher Hazırlama Kongresi Bilim ve Yürütme
Komitesi Üyeliği, Pittsburg Kömür Kongresi Organizasyon Kurulu Başkan Yardımcılığı, Balkan
Cevher Hazırlama Kongresi Organizasyon Kurulu Başkanlığı, Uluslararası Cevher Hazırlama
Kongresi Konseyi Üyeliği görevlerini yürütmektedir. 23. Uluslararası Cevher Hazırlama Kongresi
Başkanlığını yapmıştır.
200’ün üzerinde teknolojik araştırma ve projeye araştırıcı, yürütücü ve yönetici olarak katılan
ÖNAL’ın proje koordinatörlüğü, danışmanlık gibi
endüstriyel faaliyetleri ve Üniversite- Sanayi işbirliği konusunda çalışmaları bulunmaktadır.
Çok sayıdaki Ulusal ve Uluslar arası mesleki
kuruluşların, Vakıf ve Derneklerin kurucusu ve
yönetim kurulu üyesi olan Güven ÖNAL, halen
Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı Yönetim Kurulu Başkanıdır.
NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 17
GÜNCEL | SEKTÖRMADEN
GÜNCEL | SEKTÖRMADEN
Ü
Kazdağları ve Madencilik Çalıştayı
Madencilik kuruluşları ve bilim adamları ile çevre örgütleri ve yöre halkını bir araya
getiren çalıştayda madenciliğin doğa ve çevre ile ilişkisi masaya yatırıldı.
lkemizin, hatta bölgenin en güzel coğrafyasında yer
alan ve barındırdığı tarihsel, toplumsal, kültürel,
ekolojik ve ekonomik değerleri nedeniyle yeryüzünün en
özgün yaşam alanlarının başında gelen Kazdağları, son
yıllarda, barındırdığı zengin maden, özellikle de altın kaynaklarıyla da gündeme geliyor. Bugüne kadar sergilenen
olumsuz madencilik pratiklerinden dolayı kamuoyunda
oluşan çevre ve doğanın korunması konusundaki yüksek
hassasiyet, bölgedeki altın zenginliğinin ekonomiye kazandırılmasını güçleştiriyor. İşte böyle bir ortamda, madencilik kuruluşları ve bilim adamları ile çevre örgütleri
ve yöre halkını bir araya getiren çalıştayda madenciliğin
doğa ve çevre ile ilişkisi masaya yatırıldı.
İki gün süren Çalıştayın ardından yayınlanan Sonuç Bildirgesinde de, Kazdağları için özel yasal düzenleme ya-
pılması, yörede kitlesel turizm faaliyetlerine izin verilmemesi, Kazdağları’nda sivil inisiyatifin kararlarına saygı
gösterilmesi, ve Kazdağları’nda madencilik faaliyetlerinin durdurulması gibi talepler dile getirildi.
Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı da Çalıştaydaydı
K
azdağı ve Madra Dağı Belediyeler Birliği, Kazdağları ve Madencilik konulu bir çalıştay düzenledi. 2 – 3 Haziran 2012 tarihlerinde Balıkesir’in Güre beldesinde düzenlenen çalıştay kapsamında
‘Kazdağları’nın Yerbilimsel Özellikleri’, ‘Kazdağlarının Ekolojisi’,
‘Kazdağları’nın Doğal Zenginlikleri’, ‘Kazdağları’nda Su Kültürü’,
‘Madencilik Ve Yarattığı Sonuçlar’ başlıkları altında beş ayrı oturum
düzenlendi. Çalıştaya bilim adamları, uzmanlar, madencilik faaliyetleri ile ilgili kuruluşlar ve çevre örgütleri katıldı.
“Madenciliğin doğa ve çevreye zarar verdiğine dair ön yargı kırılmalı”
Çalıştaya Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr.
Erdoğan Yüzer ve Genel
Sekreter Murat Turan da
katılarak birer konuşma
yaptılar.
Ekolojik dengenin en önemli unsurlarından biri olan su kaynakları üzerine bir konuşma yapan Prof. Dr.
Erdoğan Yüzer, Kazdağları’ndaki
soğuk ve sıcak sular ile ilgili teknik
bilgiler verdi. Yüzer, Kazdağları’nda
sayıları yüzlerle ifade edilen soğuk
ve sıcak su kaynağı bulunduğunu
belirterek, hali hazırda içme ve sulama suyu gereksinmelerinin karşılanması için bu akarsular üzerinde 9
adet baraj ve çok sayıda gölet bulunduğunu söyledi. Kazdağları’nın
güneyinde alüvyon yelpazelerinde
derinlikleri bir kaç metre ile 30 m’ler
dolayında olan yüzlerce adi kuyu
ve sondaj kuyusu bulunduğunu ifade eden Erdoğan Yüzer yöredeki
20 NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012
turizme bağlı yaz aylarındaki nüfus
artışının su kaynaklarına ve doğaya
olumsuz etkisini şu sözlerle dile getirdi:
“1990’lı yıllardan itibaren özellikle
yaz aylarında artan nüfusun gereksinmelerini karşılamak için bu
kuyulardan yapılan aşırı çekimler,
dinamik seviyeyi önemli ölçüde düşürmüş, sonuçta bazı yerlerde deniz
suyu girişimi ile tuzlanmalar başlamıştır.”
YMGV Genel Sekreteri Murat Turan ise yaptığı konuşmada, ekonomik bakımdan çok önemli olan
madenciliğin doğa ve çevre ile karşı
karşıya getirilmeye çalışıldığını belirterek, madenciliğinin çevre ve doğa
düşmanı olduğuna dair ön yargının
kırılması gerektiğini belirtti. Madencilik faaliyetinin gerekli önlemlerin
alınmasıyla doğa ve çevreye zarar
vermeden de yapılabildiğini belirten Turan, madenciliğin doğaya
zararının inşaat, turizm gibi diğer
ekonomik faaliyetlerden daha fazla
olmadığını savundu. Çevre örgütlerinin madencilik konusundaki hassasiyetlerini aşırı bulduğunu söyleyen
Turan, doğal ve toplumsal çevreye
çok daha fazla zarar veren, aynı
zamanda ülkemizin ekonomik bakımdan sömürülmesine de yol açan
büyük çok uluslu sermaye gruplarının faaliyetlerinin görmezden gelinerek madenciliğe yüklenilmesinin
yanlış olduğunu vurguladı. Çevre
örgütlerinin duyarlılığını paylaştıklarını söyleyen Murat Turan, fakat aynı
duyarlılığın, örneğin Bursa Ovasını,
Sakarya Pamukova’yı yok olma noktasına getiren sanayi işletmelerine,
gösterilmemesini eleştirdi. Turan,
yeni çıkarılan Zeytin Kanunu’nda
zeytinliklerin üç kilometre yakınında
maden işletmesi yapılamayacağının
öngörüldüğünü, fakat bütün sahil şeridini, zeytinlikleri, ormanı dolduran
inşaatlara bir yaptırım olmadığını
söyleyerek, çevre örgütlerini bu konular üzerine de düşünmeye çağırdı.
NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 21
GÜNCEL | SEKTÖRMADEN
GÜNCEL | SEKTÖRMADEN
Maden sahaları
yeşeriyor
“Madenci doğayı tahrip etmez”
Yapılan çalışmayla ilgili bir açıklama yapan MATEL Hammadde Sanayi ve Ticaret A.Ş. İşletme Müdürü Bayram Altıntop, ocaktaki madeni bitirdikten sonra böyle bir faaliyeti bölge halkıyla paylaşmanın şirket çalışanlarına büyük bir mutluluk verdiğini söyledi.
Maden Mühendisi Bayram Altıntop, yaptığı açıklamada şunları kaydetti: “Biz Türkiye’de algılanan madencinin doğayı
tahrip ettiği şeklindeki görüşlerin yanlış olduğunu bu örneklerle ispatlamaya çalışıyoruz. Tabiî ki milyonlarca senede
oluşmuş madenleri değerlendirmek bizim görevimiz. Bütün ülkemizin insanlarının bunda payı var. Ekonomik bir değer
ihtiva ettiği sürece madenler değerlendirilmeli, daha sonra da tekrar doğayı düzeltip yeniden kullanılacak hale getirilmelidir. Şu anda 21 yıldan bu yana kullandığımız maden ocağını ağaçlandırma yaparak kapatmak istiyoruz. Bundan sonra
inşallah ağaçlandırılmış ve fıstık çamı yetişen bir bölge ortaya çıkacak. Burada yaşayan insanlar da bundan faydalanacak. Biz de bunun mutluluğunu beraber paylaşacağız. Çalışmalarımızda ve faaliyetlerimizde bölgedeki insanlardan
faydalanıyoruz.”
Materyali tükenmiş, eski maden ocakları alanlarının doğaya yeniden kazandırılması, çevreye ve
insana karşı sorumluluk hisseden pek çok şirketin gündeminde. Rehabilitasyon çalışmaları Orman
Bakanlığına bağlı Orman Müdürlükleriyle madencilerin ortak çabalarıyla yürütülüyor. Bu çalışmalardan
en büyük faydayı da tabii ki doğal ve toplumsal çevre elde ederken, yıllardan beri ülkemizde madencinin doğayı tahrip ettiği şeklinde oluşan ve bir türlü düzeltilemeyen olumsuz önyargılar da kırılmaya
çalışılıyor.
MATEL 50 bin ağaç dikti
Bugüne kadar madeni alınarak terk
edilen on dört ayrı maden sahasında
yaptığı ağaçlandırma faaliyetleriyle
öncü bir rol üstlenen şirketlerden biri
de MATEL Hammadde Sanayi ve Ticaret A.Ş. Bugüne kadar bir çok farklı ilde 50.000 adet fidan diken şirket,
yaptığı ormanlaştırma çalışmalarının
yanı sıra ilk iki ağaçlandırma sahasında yetiştirmeye başladığı fıstık çamı ağaçlarıyla da hem bölge halkına
hem ülke ekonomisine katkı sunmuş
olacak.
22 NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012
Matel’in son ağaçlandırma faaliyeti
ise Muğla ilinin Milas İlçesi Olukbaşı
Köyünde bulunan Feldispat Madeninin kapatılması ile başladı. 21 yıllık
maden ocağının, yaklaşık 35 dönümlük maden arazisi restore edildi. Madeni alınarak terk edilen alana toplam
1000 adet fıstık çamı dikildi.
Geyik Barajına 200 metre mesafede 1990 yılında MATEL Hammadde Sanayi ve Ticaret A.Ş. bünyesinde faaliyet göstermeye başlayan ve
35.000m2’lik bir alanda kurulu bulunan Olukbaşı Feldspat Maden Ocağı
2011 yılında kapatıldı. Ocak sahası
ilgili firma ve Milas Orman İşletme
Müdürlüğü tarafından ortaklaşa yürütülen projeyle bin fıstık çamı fidanı
dikilerek ağaçlandırıldı. İşletildiği 21
yıllık tarihi boyunca Türk ekonomisine 1 milyon dolarlık bir katkı sağladığı öğrenilen maden ocağı, ilerleyen
yıllarda yetişen fıstık çamı ağaçlarıyla yeniden ekonomiye katkı sağlamış
olacak.
NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 23
DÜNYADAN HABERLER | SEKTÖRMADEN
DÜNYADAN HABERLER | SEKTÖRMADEN
Neyin peşinde
oldukları anlaşıldı
Altın madeni ifadesi sözün gelişi, çünkü bu göktaşının üzerinde tam 8 trilyon dolar değerinde
platin bulunuyor.
G
oogle ve yönetmen James Cameron’un da deste-
ğiyle kurulan Planetary Resources’un neyin peşinde
olduğu ortaya çıktı. Hedefte aralarında Amun 3554’ün de bulunduğu
20 trilyon dolarlık metal barındıran
göktaşları var.
Asteroid maden arama şirketi olarak kurulan Planetary Resources’a
destek olanlar arasında Microsoft
ve Googlemilyarderlerinin yanı sıra
Ross Perto Jr. ve James Cameron
da bulunuyor. Firmanın peşinde
olduğu Amun zavallı, küçük bir kaya parçası gibi görünse de aslında bir nevi bir altın madeni.
Altın madeni ifadesi sözün gelişi, çünkü bu göktaşının
üzerinde tam 8 trilyon dolar değerinde platinyum bulunuyor. John S. Lewis tarafından
ilk kez gözlenen bu göktaşı, Planetary Resources’un ilk hedefi
olacak. Diğer bir hedef ise yine 8
trilyon değerinde nikel ve demirin
yanı sıra 6 trilyon değerinde kobalt
içeren bir başka göktaşını da yine
Lewis buldu.
Toplamda 20 trilyon dolar değerindeki bu hedeflere ulaşılabilirse Planetary Resources bir anda dünyanın en büyük şirketi haline gelecek.
(Kaynak: CNNTürk)
Maden işçilerinin ‘roket’li isyanı
Yollara barikatlar kurarak işgal eden maden işçileri, el yapımı roketatar ve füzelerle
polise saldırdı.
İ
spanya’da hükümetin tasarruf tedbirleri çerçevesinde çalışma koşullarını zorlaştırdığı maden işçileri iki haftadır grevde. Polisle her gün çatışan maden işçileri, güvenlik görevlilerine el yapımı roketatarlar ve havai fişeklerle saldırıyor.
İspanya’da hükümetin son tasarruf tedbirleri çerçevesinde çalışma koşulları ağırlaştırılan 8 bin maden işçisi ülkenin kuzeyindeki maden ocaklarında son iki haftadır grev yapıyor.
İspanyol polisiyle, grevci maden işçileri arasındaki en büyük çatışma ise dün yaşandı. Yollara barikatlar kurarak işgal eden
maden işçileri, el yapımı roketatar ve füzelerle polise saldırdı. (Kaynak: Sabah Gazetesi)
24 NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012
PIttsburgh’da
geleceğin kömür teknolojileri tartışılacak
29. Uluslararası Pittsburgh Kömür Konferansında, mevcut kömür kullanımı bağlamında çevresel
emisyonlar ve teknoloji, ve gelecekteki enerji talebini karşılayacak, kömürle çalışan, sıfıra yakın
kirletici emisyonlu, düşük maliyetli, ve yüksek verimli enerji santralleri konuları ele alınacak.
9.
Uluslararası Pittsburgh
Kömür Konferansı 15-18
Ekim 2012 tarihleri arasında ABD’nin Pittsburgh kentinde yapılacak. Kömürle ilgili temel
bilimsel konulardan geniş çaplı
ticari operasyonlara kadar pek çok
konunun ele alınacağı konferansta bu yıl özellikle karbondioksit
uzaklaştırma ve sekestrasyonu ile
ilgili pek çok seçkin bilim adamı
makale ve sunumlarıyla yer alacak.
1973 yılındaki petrol krizinin
ardından Pittsburg Üniversitesi tarafından ön ayak olunan ve
başlangıçta COGLAC (Kömür
Gazlaştırma, Sıvılaştırma ve
Elektriğe Dönüştürme) adıyla
gerçekleştirilen konferans, 1984
yılında Yıllık Pittsburgh Kömür
Konferansı ismini almıştır. Kap-
samının ve katılımcı sayısının
büyümesine paralel olarak 1988
yılında adına “Uluslararası” sıfatı
da eklenen Konferans bugün dünya çapında kömür, enerji ve çevre
konusunda yapılan en önemli bilimsel toplantı olma niteliği taşımaktadır. Uluslararası Pittsburgh
Kömür Konferansı’nın amacı kömürün bir enerji kaynağı olarak
etkili ve verimli kullanımını geliştirirken çevreyi de korumaktır.
29. Uluslararası Pittsburgh Kömür
Konferansında, mevcut kömür
kullanımı bağlamında çevresel
emisyonlar ve teknoloji, ve gelecekteki enerji talebini karşılayacak, kömürle çalışan, sıfıra yakın
kirletici emisyonlu, düşük maliyetli, ve yüksek verimli enerji
santralleri konuları ele alınacak.
Zaman zaman ABD dışında dünyanın başka kentlerinde de yapılan
Konferansa 1997’de Çin, 2001’de
Avustralya, 2004’te Japonya,
2007’de Güney Afrika ve son
olarak 2010 yılında Türkiye ev
sahipliği yapmıştı. 11 – 14 Ekim
2010 tarihlerinde İstanbul’da yapılan Konferans, İstanbul Teknik
Üniversitesi, Türkiye Kömür İşletmeleri, Pittsburgh Üniversitesi
ve Yurt Madenciliğini Geliştirme
Vakfı‘nın ortak organizasyonu
ve 500’ün üzerinde seçkin bilim
adamının katılımıyla gerçekleştirilmiş, kömürle ilgili son teknolojiler, kömürden akaryakıt ve gaz
üretiminin yanı sıra, global ısınma, karbondioksit uzaklaştırma ve
temiz kömür teknolojileri konuları
ele alınmıştı.
NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 25
YMGV'DEN HABERLER | SEKTÖRMADEN
YMGV 50. Danışma Kurulu toplantısı yapıldı
Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı’nın 50.
Danışma Kurulu toplantısı 05 Mayıs 2012
tarihinde İTÜ Maçka Sosyal Tesislerinde
yapıldı. 52 kurul üyesinin katıldığı toplantı
Danışma Kurulu Başkanı Prof. Dr. Erdoğan
Yüzer’in konuşmasıyla başladı.
T
oplantıda, Prof. Dr.
Erdoğan Yüzer’in
yaptığı çalışma komiteleri ile ilgili sunumun ardından Dr. Caner Zanbak
Sürdürülebilir Madencilik Çalışma Grubu ile
ilgili bir sunum yaparak
zeytincilik, ÇED Yönetmeliği, maden atıklarının yönetimi, çevre izinleri, büyük endüstriyel
kazaları önleme programı hakkında bilgi verdi. Zafer Murat Çetintaş
söz alarak AB katılım
YMGV 55. MütevelliLER
toplantısı yapıldı
Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı’nın 55.
Mütevelli Heyet Toplantısı 26 Mayıs tarihinde yapıldı. İTÜ Maçka Sosyal Tesislerinde yapılan toplantıya 36 Mütevelli heyet
üyesi katıldı.
A
çılışını Başkan Prof. Dr. Güven Önal’ın
yaptığı toplantıda divan başkanlığına
Tuğrul Erkin, divan üyeliklerine de İsmet Sivrioğlu ve Doç.Dr. H. Tolga Yalçın seçildi. Divan seçiminin ardından YMGV’nin
26 NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012
süreci ile ilgili mevzuatlar ve ithal yönetmelikler konusunda ek bilgi sundu. MTA’nın bu
konudaki görüşleri Abdülkerim Yörükoğlu tarafından sunuldu. Metin
Erözlü bürokratik engellerlerden söz ederken, fiili üretimin Türkiye’nin
gündemine girmesi gerektiğini, yönetmeliklerin Batıdan alınmasının
bu ülkede sorun oluşturduğunu, fazla üretenin
cezalandırıldığını belirt-
ti. Aynı konuda söz alan
Yurdagül Yiğitgüden ise
mevzuatları hazırlayan
genç bürokratların bu tür
toplantılara davet edilerek bilgilendirilmesinin
ve madenlerin gezdirilmesinin yararlı olacağını
belirtti.
Madencilikle ilgili yasa ve yönetmeliklerle ilgili çalışma grubu üyeleri olan Melih Turhan,
Mehmet Tombul, İbrahim Kallioğlu, Oğuz
Güner ve Ümit Akdur
2011 yılı faaliyetleri, mali bilançosu ve denetçi raporu üyelere sunuldu. Toplantıda madenciliğin genel sorunları ve yeni teşvikler ile ilgili görüşmeler de yapıldı. Prof. Dr. Güven
Önal, teşvikler ile ilgili olarak bakanlık ile görüşmelerin devam ettiğini açıkladı. Cari açığın
kapanması için madenciliğin teşvik edilmesinin önemine dikkat çekti. Halil İbrahim Kırşan enerji üretiminde doğal gaz yerine kömüre
ağırlık verilmesi gerektiğini belirtirken, Necati
Kurmel aramalara mutlaka teşvik verilmesi gerektiğinin altını çizdi. Mehmet Tombul, KDV
indiriminin sağlanmasının bile yeterince teşvik
olacağını ve bu konuda Maliye Bakanlığı’ndan
talepte bulunulması gerektiğini ifade etti. Prof.
tarafından hazırlanan raporun bir nüshasını başkanlık divanına sundu.
Doç. Dr. Ekrem Yüce,
atık bertarafında her atık
için tek tip prototip hazırlanması aşamasında
olunduğunu söyleyerek
her farklı atığın farklı
bertaraf yöntemi olması
gerektiğinin altını çizdi.
Prof. Dr. Mahir Vardar
İstanbul Büyükşehir Belediyesinin 2014 yılında
taşocaklarını kapatma
kararı ve kentsel dönü-
şüm için agrega ihtiyaçları konusunda bilgi verdi.
Madenciliğin genel sorunlar ve yeni teşvikler
ile ilgili olarak, Mehmet Tombul tarafından
yeni teşvikler konusunda bilgi verildi. Tombul, AKÇT (Avrupa
Kömür ve Çelik Topluluğu) ile ilgili olarak kömürün, özellikle linyitin
teşvik kapsamına alınması gerektiğine vurgu
yaparken, Prof. Dr. Ha-
luk Eyidoğan madencilik ve çevre mevzuatları
ile ilgili koordinasyonu
yapacak bir birimin kurulması gereğini dile getirdi. Eyidoğan ayrıca,
sektörün toplumu bilgilendirerek iyi bir imaj
yaratmasının gerektiğini bunun için de medya-
nın iyi kullanılmasının
önemli olduğunu söyledi.
Maden Türkiye 2012
fuarının 29 Kasım – 02
Aralık arasında yapılacağının da duyurulduğu
toplantı bu önemli organizasyonun iyi geçmesi
dileğiyle sona erdi.
Dr. Işık Özpeker ise rezerv araştırmalarının yetersiz olduğuna dikkat çekerek, teşvik almış
“arama şirketleri”nin kurulmasının faydalı olabileceğini ve yabancı sermayenin bu sayede çekilebileceğini belirtti. Alp Gürkan, kömür konusunda AB ile rekabet olmadığını (ithalat ve
ihracat olmadığını), teşviklerin AB ile bir ilgisi
bulunmadığını belirterek Zonguldak bölgesinin
teşvik edilmemesi durumunda buradaki taşkömürünün ekonomiye kazandırılamayacağını
söyledi. Divan Başkanı Tuğrul Erkin de tanıtım
için bir sempozyumun faydalı olacağını belirterek bunun için vakfın kaynaklarının arttırılması
gerektiğinin altını çizdi.
NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 27
YMGV'DEN HABERLER | SEKTÖRMADEN
MADENCİLİK ŞİRKETLERİYLE TOPLANTI YAPILDI
Y
urt Madenciliğini Geliştirme
Vakfı, ülkemizin çıkarları ve
geleceği açısından büyük önem arz
eden madenlerimizin üretimini sınırlandıran engellerin kaldırılması
için yeni stratejiler oluşturulması
amacıyla ülkemizin önde gelen maden şirketlerinin üst düzeyde davetli olduğu bir danışma toplantısı düzenledi. Hem genel bir madencilik
stratejisi üzerine fikir alış verişinde
bulunmak hem de, yeni ilan edilen teşvik tedbirlerinin madencilik
için yeterli olup olmadığı konusunu
masaya yatırmak üzere düzenlenen
toplantı, 5 Mayıs 2012 tarihinde
İTÜ Vakfı Maçka Sosyal Tesislerinde yapıldı. Toplantıya, Ümit
Akdur (Tüprag Metal Madencilik),
İsmet Kasapoğlu(Madencilik Sektörü Başkanlar Konseyi), Ali Rıza
Özderici (Özkoyuncu Madencilik),
İsmet Sivrioğlu (Koza Altın A.Ş.)
Doç. Dr.Sami Demirbilek (Ciner
Group), Arif Kur Tel (İmbat Madencilik), Salih Kaymaz (Vtg Holding),
Alp Gürkan (Soma Kömür A.Ş.),
Muzaffer Polat (Polat Madencilik),
Dr. Nijat Gürsoy (YMGV), Selçuk
Buyurgan (YMGV), Prof. Dr.Işık
Özpeker (YMGV), Prof. Dr.Güven
Önal (YMGV) katıldılar.
İTÜ’de ‘Çevre ve Madencilik’ tartışıldı
29. Vakıflar Haftası etkinlikleri çerçevesinde Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı ve İTÜ Maden
Fakültesi işbirliğiyle ‘Çevre ve Madencilik’ konulu bir panel düzenlendi.
8 Mayıs 2012 tarihinde Maden Fakültesi İhsan Ketin Konferans Salonunda düzenlenen panelin yürütücülüğünü
Prof. Dr. İlyas Çağlar yaparken, Prof. Dr. Işık Özpeker
(YMGV), Prof. Dr. Atiye Tuğrul (İstanbul Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği ), Dr. Caner Zambak (Türkiye Kimya
Sanayicileri Derneği), Zafer Murat Çetintaş (Doğa Savaşçıları Derneği) ve Özgür Öztürk (Agrega Üreticileri Birliği) konuşmacı olarak katıldı. Panele, çoğunluğu öğrencilerden oluşan bir izleyici topluluğu ilgi gösterdi.
28 NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012
YMGV'DEN HABERLER | SEKTÖRMADEN
YMGV'DEN HABERLER | SEKTÖRMADEN
TRAKYA’DA PANEL
YMGV Trakya Geliştirme Komitesinin 4 Haziran 2012 Tarihinde Düzenlemiş Olduğu Toplantıda, “Madencilerin Sorunları, Teşvik Yasası, Çalışma Yönetmeliği ve Maden Kanunu“ tartışıldı.
Trakya Geliştirme Komitesi, son
olarak, 4 Haziran 2012 tarihinde
Tekirdağ’da bir toplantı düzenleyerek faaliyetlerini sürdürdü. Tekirdağ Otelcilik ve Turizm Uygulama
Oteli’nde düzenlenen toplantıya
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı
Maden İşleri Genel Müdürü Mehmet
Hamdi Yıldırım, YMGV Başkanı ve
İTÜ Maden Fakültesi Öğretim Üyesi
Prof. Dr. Güven Önal ve İşkur Tekirdağ İl Müdürü Şerafettin Küçük ko-
Trakya madenciliğinin sesi:
A
Yönetim Kurulu
Kani Alp (Maden Mühendisi), Metin Akgün (Akgün
Beton), Mithat Kumyol (Kumyol A.Ş.), Cüneyt Pullukçu (İbirice Madencilik), Bekir Kiremitçi (Kiremitçiler
Madencilik), Erkan Pullukçu (Pullukçu Madencilik),
Zühtü Kiremitçi (Derya Madencilik)
30 NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012
nuşmacı olarak katıldı.
Toplantının açış konuşmasını yapan
Prof. Dr. Güven Önal, Ülkemiz ekonomisi için madenciliğin öneminden bahsederek, maden bakımından
zengin bir ülke olduğumuzu fakat
kaynaklarımızı yeterince değerlendiremediğimizi söyledi. Türkiye’nin
ekonomik bağımsızlığının maden
kaynaklarını iyi değerlendirerek sağlanabileceğini, cari açıktan ve enerjide dışa bağımlılıktan kurtulmasının
sahip olduğu madenleri işlemesine
bağlı olduğunu vurguladı. Trakya’nın
özellikle kömür kaynakları bakımından önemli bir bölge olduğunun altını
çizen Önal, hem bu kömür kaynaklarının hem de Istranca’da bulunan bakır yataklarının üretime alınmasının
hem Trakya’nın hem de Türkiye’nin
gelişmişliği açısından büyük önem taşıdığını söyledi. Buna dikkat çekmek
için vakıf olarak bu tür toplantıları
sık sık yaparak kamuoyunun dikka-
tini bu konuya çekmeye çalıştıklarını
de belirten Prof. Önal, sözlerini şöyle
tamamladı:
“Madencilik faaliyetleri çevreye
en üst düzeyde saygı göstererek
yürütülmeli, madenciler de en üst
düzeyde çevreci olmalıdır. Vakıf
olarak bu hususu ön planda tutuyoruz. Kısacası, çevreye saygılı, ekonomik olarak verimli, Türk
halkının gelişmesine ve refahına
hizmet edecek bir madenciliği vurguluyor, gerek mahalli gerekse
merkezi düzeyde bütün yöneticilerimizin bu bilinçle hareket etmelerini diliyoruz.”
Maden İşleri Genel Müdürü Mehmet
Hamdi Yıldırım konuşmasına burada
bulunmaktan mutluluk duyduğunu,
bu tür toplantıların daima güzel sonuçlar verdiğini söyleyerek başladı.
Madenciliğin zahmetli ve zor bir iş
olduğunu anlatan Yıldırım, bu işi fiilen yapanların ise çok daha farklı
zahmet yaşadıklarını söyledi. Genel
Müdür, “Bu zorluklar, başlangıç sermayesinin büyüklüğü, şehir merkezinde yaşanan zorluklar ve çalışanlar
açısından güçlükler düşünülünce,
gerçekten de özel bir iş yaptığımız or-
taya çıkmaktadır,” şeklinde konuştu.
Madenciliğin ekonomiye katkısına da
değinen Yıldırım şunları söyledi:
“Madenciliğin Gayri Safi Milli Hasıla içindeki payı 10 milyar dolardır.
Bunu maksimum düzeyde kullanmalıyız. Madencilik, dışa bağımlılığımız açısından da çok önemli.
Madencilik ile enerji arasında büyük bir bağ var. Doğal kaynaklarımız bugünkü ekonominin temelini
oluşturuyor. Madencilik, hükümetin
ve toplumun en önemli noktasında
duruyor. Bunun için madenciliği iyi
yapan ülkeleri örnek alarak, o standartlarda çalışmalıyız.”
İşkur Tekirdağ İl Müdürü Şerafettin
Küçük de toplantıda, maden işkolundaki istihdam rejimi, yeni düzenlemeler ve eğitim programlarıyla ilgili
bilgiler verdi.
Aralarında, Maden İşleri Şube Müdürü Osman Burgaz, Tekirdağ Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Cengiz
Günay, ile Trakya’da faaliyet gösteren pek çok sivil toplum örgütü temsilcilerinin bulunduğu kalabalık bir
izleyici topluluğunun ilgiyle izlediği
toplantı sonunda, sektör ve STK temsilcilerine plaket verildi. Madencileri, kamunun temsilcilerini ve sivil
toplumu bir araya getiren toplantının
ardından hep beraber akşam yemeği
yenildi.
YMGV Trakya Geliştirme Komitesi
na amacı, bir yandan yönetim kademeleriyle kamuoyunu madencilik konusunda
aydınlatmak, öte yandan enerji, sanayi, tarım hammaddeleri ve entegre
üretimlerinin gerçekleşmesini sağlamak, katma değeri yüksek ürünler ile
Türkiye ekonomisini güçlendirmek
olan Yurt Madenciliğini Geliştirme
Vakfı’nın Trakya’daki çalışmalarını
gerçekleştirmek amacıyla 2010 yılında kuruldu.
Arkasında YMGV’nin tam desteğiyle yola çıkan Komite, ülkemizin
önemli madencilik alanlarından biri
olan Trakya bölgemizde düzenlediği
çeşitli etkinlik ve toplantılarla madencilik sektörünün sesi oldu ve olmaya devam ediyor. Başta Tekirdağ
olmak üzere Kırklareli ve Edirne de
çeşitli toplantılar düzenleyen komite
aynı zamandan Uzunköprü’de kurulu
bulunan Trakya Madenciler Derneği
ile de ortak çalışmalar yapıyor. Te-
miz, ekonomik ve sürdürülebilir bir
madencilik faaliyeti için başta üreticiler olmak üzere tüm paydaşların
bilinçlendirilmesi için çalışıyor.
Sektörü halkla bütünleştiriyor
Kuruluşundan itibaren mühendis
ve üretici düzeyinde üye sayısının
arttıran YMGV Trakya Geliştirme
Komitesi, bölgedeki 100 e yakın
maden mühendisi ve bir o kadar
da maden üreticisi ile koordineli
olarak çalışmalarına devam ediyor.
İş güvenliği ve teknik konularla,
mahalli idarelerle, madenciliğe
ilişkin yasal mevzuatla ilgili çeşitli seminerler ve toplantılar yapan
komite bu konuda da üyelerini ve
kamuoyunu bilinçlendirmeye devam ediyor. Sektörü halkla bütünleştirmek ve madencilik lehine kamuoyu yaratmak amacı ile sık sık
basın toplantıları düzenleyen Ko-
mite, özellikle kömür üreticilerinin
sıkıntılarını gidermek için büyük
uğraşlar veriyor.
YMGV Trakya Geliştirme Komitesi, yöredeki kamu kuruluşları ve
halkla da ilişkilerini geliştirerek
sürdürmeye, zaman zaman makine parkı ve kamyon zaman zaman
da malzeme yardımı yaparak yöre
halkına katkı sağlamaya devam
ediyor.
NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 31
EĞİTİM | SEKTÖRMADEN
Cemal Birön
Firmamız 1995 yılından bu yana İstanbul Türkiye’de faaliyet göstermektedir. Şu anda yurt içinde ve yurt
dışında konusunda lider olan birçok firmanın temsilciliğini ve distribütörlüğünü yapmaktadır.
Kariyer Gününde Anıldı
Kesici firması sürekli olarak yer üstü ve yer altı madencilik sektöründe kullanılan makine ve ekipmanlarının
çeşitliliğini arttırmaktadır. Yaptığı kaliteli ve özel imalatlarla, birçok firmanın çözüm ortağı olmuştur.
Türkiye madenciliğinin duayenlerinden, İTÜ Maden Fakültesi eski öğretim
üyesi ve Maden Mühendisliği Bölümü
eski başkanı rahmetli Prof. Dr. Cemal
Birön, anısına düzenlenen kariyer gününde anıldı.
1
0 Nisan 2012 tarihinde Maden Fakültesi İhsan Ketin Konferans Salonunda düzenlenen Kariyer gününde, açılış konuşmalarının ardından
Prof. Dr. Cemal Birön ile ilgili anılar
aktarıldı ve katılımcılar tarafından kariyer konuşmaları yapıldı.
Türkiye Taşkömürü Kurumu, Meta Nikel Kobalt A.Ş., Akdağlar Madencilik,
Maya Holding, İSO, Atlas Copco, Ko-
za Altın, Dedeman Madencilik ve İmbat Madencilik gibi kuruluşların yanı
sıra İSO Yönetim Kurulu Başkanı Tanıl Küçük ve Maya Holding Yönetim
Kurulu Başkanı Ali Nuri Özsüer’in de
katıldığı kariyer günü için salonun girişine TTK tarafından tahkimatlı galeri kuruldu. YMGV Başkanı Prof. Dr.
Güven Önal’ın da bir konuşma yaptığı Kariyer Günü Maden Fakültesi öğ-
Müşterilerimizin ihtiyaçlarına yönelik tüm kaliteli ürünleri, stoklarından veya yurtdışındaki acentalarından
hızlı bir şekilde sağlayarak, satış öncesi ve sonrası en iyi hizmeti vererek, sorunları en kısa zamanda
ekonomik olarak çözebilmektedir.
rencilerinden yoğun ilgi gördü..
PROF. DR CEMAL BİRÖN KİMDİR?
1919 yılında İstanbul’da doğdu. 1937 yılında İzmir Erkek Lisesi’nden mezun oldu. 1938 yılında
Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü’nün açtığı yurtdışı sınavını kazanarak, Paris Ecole des Mines’te
Maden Mühendisliği öğrenimi görmek üzere Fransa’ya gönderildi. Daha sonra Amerika Birleşik
Devletleri’nde eğitimini sürdürdü.
1940 yılında ABD’de başlayan İngilizce dil öğrenimini tamamladıktan sonra Montana Maden Mühendislik
Okulu’na kaydoldu. Bu okuldaki dört yıllık eğitim süresini Türkiye’den gelen diğer arkadaşları gibi, üstün başarı
ile üç yılda “Maden Mühendisi” unvanını alarak tamamladı. Lisansüstü öğrenimine Utah Üniversitesi’nde
başladı ve 1944 yılında “ Maden Yüksek Mühendisi” derecesini aldı. 1944 yılı ortalarında Türkiye’ye dönen
Cemal BİRÖN, aynı yıl Eylül ayı sonunda Ereğli Kömürleri İşletmesi Kurumu (EKİ-Zonguldak)’nda çalışmaya
başladı. EKİ Çaydamar Ocağı’nda 1953 yılında, Bölge Müdür Yardımcılığı görevlerini sürdürdü. 1953 yılında
İngiliz Kültür Heyeti bursunu kazanarak İngiltere Durham Üniversitesi’nde doktora çalışmalarına başladı ve
1955 yılında Doktora derecesi almaya hak kazandı.
Yurda döndükten sonra görev aldığı EKİ’de, idari görevlerinin yanı sıra “Denizaltı Madenciliği” konusunda bilimsel çalışmalarını da aralıksız olarak sürdürdü. Bu konuda Japonya’da da araştırmalarda bulundu.
Doçentlik Tezi’ni hazırlayarak 1962 yılında İTÜ Maden Fakültesi’ne geçti ve “Maden İşletmesi ve Makineleri
Kürsüsü” başkanlığına getirildi. 1971 yılında “Profesör”lüğe yükseltildi ve ülkemizde “Maden Mühendisliği
Dalı”nda bu unvanı taşıyan ilk bilim adamı oldu 2011 yılında aramızdan ayrıldı.
34 NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012
Her türlü tesisat montajı ve projelendirme işlerinde, eğitimli ve uzman kadrosu ile yıllardan beri başarılı bir
şekilde hizmet vermektedir.
•
İSTENİLEN STANDARTLARDA VE EBATLARDA PASLANMAZ, ÇELİK, CPVC, PVC , HDPE BORULARI
VE FİTTİNGSLERİ.
•
•
•
•
GEOMEMBRANLAR, HDPE VE PVC DRENAJ BORULARI.
•
YİVLİ KAPLINLER VE BAĞLANTI ELEMANLARI.
İŞ GÜVENLİĞİ VE YÜK KALDIRMA EKİPMANLARI.
•
İZOLASYON VE YALITIM ÜRÜNLERİ.
GRANİT , BETON, ASFALT VE MERMER KESME TESTERELERİ VE EKİPMANLARI.
•
PASLANMAZ MODÜLER SU DEPOLARI
TÜM HORTUM ÇEŞİTLERİ VE BAĞLANTI FİTTİNGSLERİ.
STORMTECH YERALTI VE YAĞMUR SUYU TOPLAMA SİSTEMLERİ.
HER STANDARTLARDA TÜM AKIŞKAN TİPLERİNE UYGUN VANA ÇEŞİTLERİ.
PATLAYICI, PATLAMA ÜRÜN VE EKİPMANLARI.
YANGIN SÖNDÜRME SİSTEMLERI VE EKİPMANLARI.
KESİCİ DIŞ TİCARET VE MAKİNA SAN. LTD. ŞTİ.
Perşembe Pazarı Cd. Mahkeme Sk. No: 2-4/A 34420
Karaköy-İSTANBUL-TÜRKİYE
Tel.: +90 212 238 61 57 - 256 72 13 Fax: +90 212 238 76 92
E-mail: [email protected]
www.kesici.com
GÜNCEL | SEKTÖRMADEN
GÜNCEL | SEKTÖRMADEN
MTA ve MİGEM’den ortak açık oturum:
Türkiye Maden Kaynakları
ve Madenciliğin Ekonomideki Önemi
Madenler kalkınmanın motorudur
Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı’nın da katkısı ile ülkemizin madencilikle ilgili en önemli iki kamu kuruluşu tarafından gerçekleştirilen “Türkiye
Maden Kaynakları ve Madenciliğin Ekonomideki Önemi” konulu açık oturum madencilikle ilgili kamu ve sivil toplum örgütlerini bir araya getirdi.
Ü
lkemizde madencilikle ilgili
kuruluşların, madenlerin sanayileşmedeki yerinin vurgulanması,
sürdürülebilir madenciliğin gerçekleştirilmesi, ortak politikaların oluşturulması, hammadde tedarik güvenliği ve
çeşitliliğinin sağlanması, katma değerin arttırılması ve cari açığın azaltılması gibi hedeflerle yürüttüğü faaliyetler
hız kesmeden devam ediyor.
Bu faaliyetler kapsamında, Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfının da
katkısı ile bir açık oturum düzenledi.
MTA Genel Müdürlüğü ve MİGEM
Genel Müdürlüğü’nce, 27 Haziran
2012 tarihinde Ankara’da MTA Genel
36 NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012
Müdürlüğü İhsan Ruhi Berent Toplantı Salonu’nda gerçekleştirilen “Türkiye Maden Kaynakları ve Madenciliğin
Ekonomideki Önemi” konulu açık
oturum, madencilikle ilgili kamu ve
sivil toplum örgütleri tarafından ilgiyle
izlendi.
Oturum Başkanlığı’nı Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı Başkanı Prof.
Dr. Güven Önal’ın yaptığı toplantı,
MTA Genel Müdürü Mehmet Üzer
ve MİGEM Genel Müdürü Hamdi
Yıldırım’ın açış konuşmalarıyla başladı.
MTA Genel Müdür Yardımcısı Dr.
Abdulkerim Yörükoğlu “Türkiye Maden Potansiyeli”,
MİGEM Genel Müdür Yardımcısı Selehattin Erdoğan “Türkiye’de Madencilik Faaliyetleri ve Üretimi”,
Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı
Başkanı Prof. Dr. Güven ÖNAL “Madenciliğin Türkiye Ekonomisindeki
Yeri”, ve Prof. Dr. James Hendrix
“Dünya’da ve Türkiye’de Altın Üretimi” başlıklı birer sunum gerçekleştirdiler. İlgiyle dinlenen sunumların
ardından karşılıklı soru cevap kısmına
geçildi. Açık oturum, verilen kokteyl
ile sona erdi.
Ülkelerin kalkınmasında madenciliğin sahip
olduğu kilit önem, “Türkiye Maden Kaynakları
ve Madenciliğin Ekonomideki Önemi” başlıklı
açık oturumun çağrı metninde şu sözlerle dile
getiriliyordu:
“Doğal kaynakların, ülkelerin kalkınmasındaki önemi açıktır. İnsan ve toplum hayatında
vazgeçilmez bir yer tutan “Madencilik”, tarih
boyunca gelişmiş ülkelerin sahip oldukları teknoloji ve refah düzeyine ulaşmalarında en etkin
rol oynayan faktörlerden biri olmuştur. Madencilik, özellikle tarım ile birlikte toplumların hammadde ihtiyaçlarını sağlayan iki temel üretim
alanından birisi konumundadır. Doğal kaynak-
larını etkin bir biçimde kullanan gelişmiş ülkeler, var olan ekonomik güçlerini büyük anlamda buna borçludur. Sektör, gerek ekonomiye
doğrudan yaptığı katkılar, gerekse ekonominin
diğer alanlarına, özellikle imalat sektörüne sağladığı girdiler nedeniyle özel bir öneme sahiptir.
Ülkemiz madenlerinin, sanayileşmedeki yerini
ve sürdürülebilir madenciliğin gerçekleştirilmesi, ortak politikaların oluşturulması, hammadde
tedarik çeşitliliği ve güvenli tedarikinin sağlanması, sağlanan katma değerin arttırılması ve
cari açığın azaltılması ulaşılması gereken hedeflerdir.”
Açık oturumda neler konuşuldu?
Toplantının açış konuşmasında MTA Genel Müdürü Mehmet Üzer, kurumunun faaliyetleriyle ilgili bilgiler verirken, ülkemizde bilimsel madenciliğin MTA ile başladığını ve 2000’li yıllara kadar da öyle devam ettiğini belirterek, son dönemde özel sektörün özellikle arama faaliyetlerindeki yoğunlaşmasına dikkat çekti. MTA’nın ise maden arama çalışmalarının yanı sıra artık sektöre
yönelik altyapı çalışmalarına da ağırlık vermeye başladığını söyleyen Üzer, özel sektörün arama
işinde daha da yetkinleşmesiyle birlikte MTA’nın klasik maden aramacılığını bırakarak sektöre yönelik altyapı çalışmalarına yoğunlaşabileceğini belirterek bundan sonraki asıl hedefin harita yapmak, laboratuar hizmetlerini ve pilot tesisleri
daha da geliştirerek sektörün hizmetine sunmak olduğunu belirtti.
MİGEM Genel müdürü Hamdi Yıldırım da, açış konuşmasında Türkiye’de madenciliğin esasen
kamu yatırımlarıyla bugünlere geldiğini fakat gelişen dünyaya ayak uydurmak istiyorsak özel
sektörün önündeki engellerin kaldırılmasını ve madenciliğin de bir iktisadi faaliyet olarak serbest
piyasa ekonomisinin gereklerine uygun olarak yapılması gerektiğini söyledi. Bununla birlikte ülkemizin gelişmesi için gerekli olan kamu yatırımlarını sürdürmenin önemine işaret etti.
NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 37
GÜNCEL | SEKTÖRMADEN
MTA Genel Müdür Yardımcısı Dr. Abdülkerim Yörükoğlu, madenciliğin hayatımızdaki önemine vurgu yaparak toplumların refah ve gelişmişlik düzeyi ile madencilik faaliyetleri arasında yakın bir ilişki
bulunduğuna dikkat çekti. Maden aramanın zaman, uzmanlık, bilgi ve teknoloji gerektiren son derece
zahmetli bir süreç olduğuna değinen Yörükoğlu, ülkemizin jeolojik karmaşık yapısından dolayı maden
çeşitliliği bakımından zengin fakat çok büyük maden rezervlerine sahip olmayan bir durumda olduğundan söz ederek, bu anlamda ülkemizin maden çeşitliliği bakımından dünyada 10. sırada iken üretim rakamları bakımından 27. sırada bulunduğunu söyledi.
MİGEM Genel Müdür Yardımcısı Selahattin Erdoğan sunumunda, ülkemizdeki madencilikle ilgili mevzuat hakkında bilgi vererek, özellikle maden ruhsatları konusundaki düzenlemelerin ayrıntılarından bahsetti. Madenlerimizin uç ürün haline getirilerek ekonomiye daha büyük katma değer kazandırılması yolunda hayli mesafe alındığını belirten Erdoğan, ülkenin doğal kaynaklarının toplumsal, iktisadi ve çevresel
faktörler dikkate alınarak ekonomiye kazandırılmasının bir zorunluluk olduğunu, işletilmeyen maden kaynaklarının bir zenginlik olarak değerlendirilemeyeceğini söyledi.
ABD’li Prof. Dr. James Hendrix, dünyada ve Türkiye’de altın üretimi konusunda teknik bir sunum
yaptı ve sodyum siyanür kullanımının tüm Dünyada geçerli olduğunu, Türkiye’de üretim sırasında
Dünya standartlarının üzerinde önlem alındığını belirtti.
YMGV Başkanı Güven Önal da sunumuna başlarken, dünyanın gelişmiş ülkelerindeki üniversitelerin
ilk açtıkları bölümlerin maden okulları olduğunu belirti ,Türkiye’de bu konuda çok geç kalındığını
vurgulayarak, endüstri devriminde geç kalmamızın önemli bir sebebinin de, madenci yetiştirmekte
geç kalmamız olduğunu vurguladı. Önal konuşmasında dünyada ve Türkiye’de madenlerin önemini
çarpıcı rakam ve tablolar eşliğinde ortaya koydu. Türkiye’de büyük boyutlu rezervler bulunmadığı yönündeki genel kanının tersine bazı madenlerde dünyada söz sahibi konumda olduğuna dikkat çeken Prof. Önal, eldeki verilere göre ülkemizin
maden zenginliğinin 2,5 trilyon dolar seviyesinde olduğunu söyledi. Bu zenginliğin ekonomiye kazandırılması için arama
ve üretim faaliyetlerine ağırlık verilmesi gerektiğini belirten Önal, Türkiye’nin 241 milyar dolarlık ithalatı içinde maden
ve enerji ürünlerinin toplam 91 milyar dolar tuttuğuna dikkat çekti. Bu rakamın toplam ithalattaki payının yüzde 37, cari
açık içindeki payının ise yüzde 83 olduğunu vurgulayan Güven Önal, ülkemizin bu ithalatın büyük
kısmını kendi kaynaklarından sağlayabileceğini belirtti. Türkiye’de madenciliğin tam gelişmemiş
olmasının böyle bir kültürün geç oluşmasıyla birlikte dışarıdan gelen telkinlerle, madenciliğin yeterince önemsenmediğini savunan Önal, Türkiye’nin iyi bir planlama ile kendi kaynaklarını harekete
geçirmesi durumunda, önümüzdeki 10 yıl içinde cari açığının büyük bir kısmını kapatabileceğini belirterek, bu konuda madencilik alanındaki tüm aktörlere sorumluluk düştüğünü söyledi.
38 NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012
NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 39
RÖPORTAJ | SEKTÖRMADEN
RÖPORTAJ | SEKTÖRMADEN
Üniversite yurdundan
Bir Madencilik Şirketine
Geçtiğimiz günlerde gazete ve televizyonlara bir başarı hikâyesi yansıdı. ODTÜ’deki bir yurt odasında
başlayan hikâye, Güney Afrika Cumhuriyeti’nde kömür üretimi ve ihracatında yakalanan 110 milyon
dolarlık ciroya, 2012 yılı için 300 milyon dolar ciro hedefine, dünyanın çeşitli ülkelerinde sürdürülen
madencilik faaliyetlerine ve Türkiye’deki büyük yatırımlara kadar uzanıyor. VTG Holding ve kurucuları
Gökhan Kantarcıgil, Vuslat Bayoğlu, Tarık İmre’nin başkahramanı olduğu bu başarı hikâyesi daha büyük hedefler ve daha geniş ufuklarla devam edecek gibi görünüyor. Sektörmaden dergisi olarak, VTG
Holding kurucularından ve Yönetim Kurulu Başkanı Gökhan Kantarcıgil ile hem bu başarı hikayesi hem
de madenciliğin genel sorunları üzerine konuştuk.
Başarı hikâyenizden başlayarak
bu günlere nasıl geldiğinizi anlatır
mısınız? Başarınızın altında yatan
nedir?
VTG Holding olarak serüvenimiz,
ODTÜ’de öğrenci olduğumuz yıllara kadar uzanıyor. Şirketin üç
kurucu ortağı olan Vuslat Bayoğlu, Tarık İmre ve ben, hem öğrenim gördüğümüz bölümden hem de
kaldığımız ODTÜ yurdundan tanışıyoruz. Mezuniyet sonrası Tarık,
master için Güney Afrika’ya gitti.
Vuslat ile benim kendi işimizi kurma girişimimiz ise ne yazık ki başa40 NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012
rısızlıkla sonuçlandı. Bu moral bozukluğunun ardından Vuslat, Güney
Afrika’ya Tarık’ın yanına gitti. Ben
de uzun bir süre kuyum alım-satımı işiyle uğraştım. Altı yıl boyunca
Vuslat ve Tarık ile sadece telefonda
konuştuk.
Aradan geçen yılların ardından, tecrübelerimize de dayanarak madenciliğin gelecek vaad eden bir sektör
olduğuna kanaat getirdik. Üç arkadaş Dubai’de buluşarak ortak bir
şirket kurma kararı aldık ve 2006
yılında sektöre adım attık.
İlk olarak kömür madeni atıklarının
ticareti ile işe başladık. Sonrasında kendi sahamızda maden üretimi
yapmayı denedik. 2008 yılına kadar
zorlu ve sıkıntılı geçen sürecin ardından amacımıza ulaştık ve 2008
yılında keşfettiğimiz Güney Afrika’daki kömür rezervlerinden kendi kömürümüzü üretmeye başladık.
Üretimimizi dünyaya pazarlayarak 2010’da ciromuzu 69 milyon USD’ye, 2011’de 110 milyon
USD’ye çıkardık. 2012 yılında ise
6 milyon ton kömür satışından 300
milyon USD ciro elde etmeyi planlıyoruz.
Faaliyet alanı olarak madencilikte yoğunlaşmanızın tek sebebi ticari kaygılar mı, yoksa madenciliği sizin için özel kılan başka şeyler de var
mı?
Genel olarak dünyada faaliyet gösteren tüm işletmeler için karlılık ön
plandadır. Bununla birlikte sektörü
tercih aşamasında, madenciliğin birey ve toplumların sosyal, kültürel
ve ekonomik gelişimlerinde ne kadar
büyük bir pay sahibi olduğunu görme
fırsatımız oldu.
Bu nedenle, dünya medeniyetlerinin oluşumunda diğer sektörlere nazaran çok daha büyük bir etkiye sahip madenciliğe odaklanmayı uygun
gördük. Bu alanda dünya çapında bir
Türk şirketi olmayı kendimize hedef
edinmiş durumdayız.
Yürüttüğünüz faaliyetlerden söz
eder misiniz? Özellikle de Türkiye’deki projeleriniz ile ilgili bilgi verir misiniz?
Madencilik faaliyetlerimiz, Güney Afrika dışında Türkiye ve
Kolombiya’da aktif olarak sürüyor.
Türkiye’deki faaliyetlerimizi Oremine Madencilik, VTG Bakır, VTG Nikel ve VTG Kömür çatısı altında yürütüyoruz. VTG Nikel ile Türkiye’nin
en büyük nikel rezervine sahip Manisa Turgutlu’daki Çaldağ projesinin sahibiyiz. 2011 yılında European
Nickel’den (ENK) 40 milyon dolara
satın aldığımız projeyi, Çaldağ Nikel
A.Ş. adıyla sürdürüyoruz. Bu projeyi
hayata geçirmek için 450 milyon dolarlık yatırım planladık. 2014 yılında
faaliyete geçecek tesis ile ülke ekonomisine yaklaşık 6 milyar dolar kazandırmayı hedefliyoruz.
Yine Türkiye’de, Oremine Madencilik ile altın arama çalışmalarında bulunmaktayız. Balıkesir ve Gömeç’te
ileri seviyede arama, Biga Yarımadası, Kısacık, Bayramiç ve Narlı pro-
“Sektörü tercih aşamasında, madenciliğin birey ve
toplumların sosyal, kültürel
ve ekonomik gelişimlerinde
ne kadar büyük bir pay sahibi olduğunu görme fırsatımız oldu. Bu nedenle, dünya
medeniyetlerinin oluşumunda diğer sektörlere nazaran
çok daha büyük bir etkiye
sahip madenciliğe odaklanmayı uygun gördük.”
jelerinde ise ön arama çalışması gerçekleştiriyoruz.
Türkiye’de sahip olduğumuz bazı ruhsat alanlarında ise diğer arama
faaliyetlerini sürdürmekteyiz. VTG
Bakır’ın Türkiye’deki bazı projelerini, dünyanın en büyük bakır üreticilerinden
Freeport-McMoRan
Copper&Gold ile ortak yürütüyoruz.
Muş, Denizli, Afyonkarahisar ve Ankara-Kazan’daki sahalarda da linyit
arama çalışmalarını yürütmekteyiz.
Türkiye’de nikel, kömür, altın ve
bakırın yanı sıra yatırım yaptığımız
alanlara bu yıl itibariyle endüstriyel
hammadde madenciliğini de ekledik
ve Perlitsan A.Ş.’yi kurduk. VTG,
yılsonunda faaliyete geçmesi beklenen tesislerinde, son yıllarda enerji
verimliliği konusunda öne çıkan perlit madenini üretmeye başlayacak.
Kolombiya’da ise sahip olduğumuz
27 bin hektarlık 4 kömür sahasında
taş kömürü arama çalışmalarını yürütmekteyiz.
Türk madenciliğinin bugünkü durumunu nasıl görüyorsunuz? Dünya madenciliğine yön veren büyük
aktörler arasında Türk şirketlerinin olmamasının sebepleri nelerdir?
Önümüzdeki dönemde dünya devleri arasında Türk şirketlerini de görmemiz mümkün olabilir mi? Bunun
için gerek özel sektöre gerekse de
devlete düşen görevler nelerdir?
Anadolu, madenciliğin doğuşunda ve
buna bağlı olarak medeniyetlerin kuruluşunda çok önemli konuma sahiptir. Bildiğiniz gibi altın para, ilk kez
Anadolu’da kurulu olan ve Manisa
topraklarının başkentlik yaptığı Lidyalılar tarafından kullanılmıştır.
Yine bakır madeninin Latince adı
olan cyprum’un kökeni Kıbrıs’tır.
Kıbrıs’ın MÖ bakır ihraç eden bölgelerin başında geldiği bilinmektedir.
Kısaca Türkiye, metalik cevherleşmede oldukça elverişli bir coğrafyaya
ev sahipliği yapmaktadır.
Anadolu’da zengin bir geçmişe sahip
madencilik sektörünün, tıpkı enerji
gibi Türkiye için geleceğin yükselen
sektörlerinden biri olacağını düşünüyoruz. Madencilik, ülkemizin en temel sorunları arasında yer alan cari
açık, işsizlik ve göç gibi sorunların
çözümünde etkili olabilecek bir sektör. Bundan 5-6 yıl önce enerji sektörüne olan yoğun yatırımcı ilgisi bugün de madencilik sektörüne yönelik
devam ediyor. Bunu tetikleyen çok
çeşitli nedenler bulunuyor.
Madencilik, dünyadaki hammadde talebinin artışına bağlı olarak cazip bir
sektör haline gelirken, Türk Hükümeti, sektörün ülkenin kalkınmasına
sağlayacağı faydanın farkında olarak,
madenciliğin ekonomideki payının
artırılmasına dönük düzenlemeler getiriyor. Türkiye’de Kamu’nun, getirdiği bu yeni düzenlemelerle sektörü
sahiplenmesi, madenciliğin yatırımcılar nezdinde ilgi çeken sektörlerden
biri olmasını sağladı. Bu tür teşviklerle Türkiye’de madencilik sektörünün
hızla gelişeceğini inanıyoruz.
Madencilik Türk şirketlerinin dünya
çapında zirveye oynayabileceği potansiyelde olan bir sektör. Sektörün
en temel gereklilikleri olan, knowhow, teknoloji transferi, kalifiye insan kaynağı gibi alanlarda gelişim
gösterilebildiği takdirde, Türkiye,
NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 41
RÖPORTAJ | SEKTÖRMADEN
RÖPORTAJ | SEKTÖRMADEN
madencilik sektöründe, küresel arenada önemli ülkelerden biri konumuna gelecektir.
Ülkemizin madencilik geleceğini nasıl görüyorsunuz? Size göre yapılması gerekenler neler?
Sektörler arasında en yüksek katma
değer ve istihdam yaratma kapasitesine sahip olan madencilik, gerek
ekonomiye yaptığı doğrudan katkılar,
gerekse ekonominin diğer alanlarına,
özellikle imalat sektörüne sağladığı
girdiler nedeniyle özel bir öneme sahip.
Birçok endüstrinin ilk tedarikçisi konumunda olması sebebiyle küresel
ekonominin de temel taşlarından biri
olan madencilik, daha çok kırsal alanlara yakın yerlerde gerçekleştirildiği
için kente olan göçü önleyip, tersine
göçü başlatarak bölgesel kalkınmayı
da hızlandırmaktadır.
Madencilik sektörünün, Türkiye’nin
2023 vizyonu olan; dünyanın 10 büyük ekonomisi arasına girmek ve ihracatı 500 milyar dolara yükseltmek
gibi hedeflerine ulaşmasında ve cari
açığını azaltmasında ilaç görevini göreceğini düşünüyoruz.
Bununla birlikte Türkiye’de sektörün hak ettiği ölçüde gelişemediğini
de görüyoruz. Madenciliğin ülkemiz
GSYH’sindeki payı geçen yıl yüzde
1.3 civarında iken, bu oran gelişmiş
ülkelere kıyasla oldukça düşük seviyededir. Sektörün Türkiye’de gelişimi için, sürdürülebilir madenciliği
prensip haline getiren, çevreye duyarlı, finansal ve teknolojik donanıma sahip kuruluşların teşvik edilmesi
gerektiğine inanıyoruz. Sektörün gelişiminde, madencilik alanında ihtisas
sahibi insan kaynağı da büyük önem
arz ediyor. Bu süreçte üniversitelere
büyük sorumluluk düşüyor. Üniversitelerin ilgili fakültelerinin araştırma
bütçelerinin büyütülmesi, uluslararası yayın sayılarının arttırılması, proje
çalışmalarına destek verilmesi ve bu
bölümlerin en iyi öğrencileri cezbetmesi için bilinçlendirme çalışmalarının yapılması gerektiğini düşünüyoruz.
Son olarak, VTG Holding’in geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Plan, proje ve
öngörülerinizden bahseder
misiniz?
“Türkiye’nin
en iyi, dünyanın en dinamik
maden şirke-
ti” olma vizyonu ile yola çıkan
VTG Holding olarak sabır ve
dürüstlük ilkesini benimseyerek sürdürülebilir madencilik
yapmayı hedeflemekteyiz.
Çevre politikasını “Doğaya Vefa ve Saygı” prensipleri ile yürütürken, çevre koruma ve iş
güvenliğini dünya madencilik
standartlarını belirleyecek düzeyde geliştirmeyi amaçlamaktayız.
Sadece madenciliğe odaklı bir şirket olarak, kısa vadede Türkiye’de ve Güney
Afrika’da büyümeyi planlıyoruz. Orta vadede Kolombiya ve
Mozambik’te maden projelerinde faaliyet göstermeyi, uzun vadede ise madencilik sektöründe
öne çıkan Kanada, Avustralya
ve ABD gibi ülkelerde şirket
satın alma yoluyla büyümeyi
planlıyoruz.
Ülkemizin yeraltı zenginlikleri bakımından önde gelen illeri arasında yer alan
Sivas’ta Maden Kenti Sivas Zirvesi’nin
ikincisi düzenlendi. Sivas Ticaret ve
Sanayi Odasının ev sahipliğinde düzenlenen zirve, 18-19 -20 Nisan 2012
tarihlerinde gerçekleştirildi.
"Sürdürülebilir madencilik ilkesi olmazsa olmazdır"
Son yıllarda çevre ve doğal yaşam konusunda artan bir hassasiyet ve bilinç
de gelişti toplumda. Bu konuya nasıl bakıyorsunuz?
VTG Holding’in bu konudaki şirket politikasından ve
varsa uygulamalarından
bahseder misiniz?
Günümüzde
sektörün
önündeki en önemli faktör;
“sürdürülebilir madencilik”
modelini uygulamak ve bunu devam ettirebilmektir.
Sürdürülebilir madencilikte;
günümüz neslinin ihtiyaçları en uygun koşullarda karşılanırken, gelecekte ise
tüm canlıların yaşam formlarını koruyan bir yaklaşım
söz konusudur.
Günümüzde Güney Afrika,
42 NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012
Kanada, Avustralya, Şili,
ABD, Brezilya, İsveç gibi ülkeler sürdürülebilir madenciliğin en güzel örneklerini
oluşturmaktadır. Dünyanın
dev madencilik grupları,
faaliyet gösterdiği ülkelerde yıllardır yürüttükleri toplum programlarında, bölge
halklarının eğitimi, meslek
sahibi olması, sağlık hizmetleri alması gibi çok çeşitli başlıklarda önemli katkılar sağlamaktadır.
VTG Holding için de “Südürülebilir Madencilik” ilkesi
olmazsa olmaz bir kriterdir.
VTG Holding’in sürdürülebilir madencilik adına oluşturduğu Güney Afrika’daki
Umthombo Sosyal Fonu,
bu yıl içinde inşasına baş-
layacağı “Winnie Madikizela Mandela Kız Lisesi”
projesi ile eğitime destek
verecek, aynı zamanda
ihtiyaç sahibi öğrencilere
burs sağlayacaktır. Şirket,
bulunduğu bölgede yaşayan halkın, madencilik faaliyetinin bitmesinden sonra
da istihdam edilmesini sağlamak üzere; Tavuk Üretim
Çiftliği, Briket Üretim Tesisi gibi projeleri hayata geçirmek üzere çalışmalarını
hızla sürdürmektedir.
Ayrıca, Güney Afrika’da
kurmuş olduğumuz “Filter
Press” sistemi ile su tüketimini yüzde 67 oranında
azaltmaktayız. Bu sistemle saatte 35 bin metreküp
olan su ihtiyacı, 11 bin 500
metreküp’e düşürülmektedir. Yine atık kömürü geri
kazanmak amacıyla tesiste hayata geçirilen “Yıkama
Teknolojisi” ile kömür, Kyoto Protokolü kriterlerine uygun hale getirilmektedir.
VTG Holding, Türkiye’de
de sürdürülebilir madencilik adına kararlılıkla yoluna
devam etmektedir.
Bu anlayışın bir yansıması olarak, Türkiye’nin en
büyük nikel rezervinin bulunduğu Manisa Çaldağ’a
Maden Kenti Sivas
Zirvesi’nin ikincisi yapıldı
yönelik bir dizi yatırımlarda
bulunmaktayız. Çaldağ projesi kapsamında su teminine duyarlı bir çözüm geliştirmek üzere, Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı ve Turgutlu Belediyesi ile işbirliğine giderek Turgutlu’ya bir arıtma
tesisi kuracağız. Turgutlu’nun
kanalizasyon sularını arıtarak
projedeki su ihtiyacını karşılamayı planlıyoruz. Böylece su
teminini mevcut su kaynaklarını tüketmeden arıtma yoluyla
çözmüş olacağız.
VTG Holding’in “Sürdürülebilir
Madencilik” bakış açısının bir
diğer yansıması olarak; Manisa Çaldağ projesinin Genel
Müdürlük görevini, uzmanlık
alanı olan madenlere uygulamak için yeraltı suyu modellemesi, etki ve önlem analizi,
ocak gölü kalitesi değerlendirmesi ve ocak duvarı stabilitesinde ABD ve Avrupa’da 18 yıl
boyunca görev almış, Türkiye
dahil toplamda 30 yıllık iş tecrübesine sahip, Cevat Er yürütmektedir.
Sektörün bilgilendirilmesi, bilinçlendirilmesi,
doğru yönlendirilmesi, mevcut yatırımların
geliştirilmesi ve yeni yatırımların gerçekleştirilmesine zemin oluşturulması amacıyla,
Sivas Valiliğinin öncülüğünde yapılan ve çeşitli kurum ve kuruluşların da katkı sunduğu zirve üç gün sürdü. Sekretarya görevini
MTA Orta Anadolu I. Bölge Müdürlüğü’nün
yürüttüğü zirvenin ilk 2 gününde, toplam 7
oturumda 32 bildiri sunumu, bir panel ve bir
interaktif toplantı yapılırken, üçüncü günde
ülkemizin en büyük krom zenginleştirme tesisi ve en büyük demir yatağının bulunduğu Divriği-Kangal yörelerine bir teknik gezi
yapıldı.
Yatırımcılar, sektör temsilcileri, yetkililer ve
akademisyenlerin bir araya gelerek madencilik sektörünü tüm boyutlarıyla ele aldığı,
ekonomik bağlamda istihdam, katma değer
ve ihracat getirisi sağlayacak önemli yeraltı
zenginliklerini tartışarak kamuoyunun bilgisine sunduğu zirveye, alanında uzman pek
çok bilim insanının yanı sıra, İTÜ Maden
Fakültesi Öğretim üyesi ve YMGV Başkanı
Prof. Dr. Güven Önal da katıldı.
NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 43
MAKALE | SEKTÖRMADEN
MAKALE | SEKTÖRMADEN
İthal Kanun ve Yönetmelikler
Eğer yabancı kanun ve yönetmelikleri tercüme edip olduğu gibi ithal edecek
idiysek, kendi uzmanlarımızı yetiştirmek için bu kadar masraf yapılmasına, yurt dışında eğitim almaları için burslar verilmesine ne gerek vardı? Bir
Adam ya da George gelir, yazar, çizer, alın bunu uygulayın der giderdi...
Zafer Murat Çetintaş
B
ildim bileli ülkemizin Avru- işin sırrı çok basit; onlar kendi ih- rak yaşandığı ve Cumhuriyet tarihi
pa Birliği’ne gireceği söyle- tiyaçlarını tespit edip, yıllarca araş- boyunca 100 binden fazla insanın
nip durur, fakat AB’nin işlevini ta- tırma yapıp o kanunları çıkartıyor. hayatını doğal afetlerde kaybettimamlaması nedeniyle Türkiye tam Başka ülkeler, aman da Almanya, ği Türkiye’de sömürü düzeni içinüye olmadan dağılacağı bugünden Fransa, İngiltere her şeyin en iyisini de yer alan bazı bürokratların mal
aşikâr. Pek çok gelişmiş Avrupa ül- bilir deyip, tercüme edip gözü kapa- varlıklarını öğrendikçe durumun
kesinin Türkiye’deki uzantıçarpıklığını anlamak daha
ları, hayranları aklınıza geÜlkemizde hala bilinmeyen, bulunmayan kolay oluyor. Çeşitli rivayetlen topyekûn savunucuları
lere göre yıllarca İmar İskân
çok fazla miktar ve çeşitte maden yatak- Bakanlığı İstanbul Bölge
AB’ye girmemiz halinde insan hakları dâhil yaşamsal
bürokrat
ları bulunduğu bilinmektedir. Bu konuda Müdürlüğü’nde
olarak pek çok haktan faydaolarak
çalışanların
bazılarıçevreci STK’larla da iş birliği yapılarak orlanacağımızın propagandasının 40 dairesi, bir diğerinin
tak akılda buluşarak çalışma yapılmalıdır. 25 binası ve bir başkasının
nı yapıyorlar, hâlbuki AB’ye
girmemiz için ön şart koşu20 trilyon mal varlığı varlan sözde ortak kanun ve yönetme- lı meclisten ya da herhangi bir kuru- mış. Hala da koltuklarından vazgeçliklerle aslında güzelim ülkemizin mundan geçirmiyorlar. Bu nedenle o miyorlarmış. Aileden zengin olsalar
sömürülmesini kolaylaştırmaktan kadar eğitimli bilim insanlarımız da zaten memur olmazlardı, diye dübu konuda duyarlı olmalıdır, boşu- şünmemek elde değil.
başka bir işe yaramıyor.
na mı bu ülke onlara yatırım yaptı?
Hiçbir değişiklik yapılmadan ka- Eğer yabancı kanun ve yönetmelik- Bir ülkenin güçlü ve bağımsız olabul ettirilen Avrupa’dan ithal kanun leri tercüme edip olduğu gibi ithal bilmesi için kendi enerji kaynaklave yönetmeliklerle ülkemizin zen- edecek idiysek, kendi uzmanları- rıyla ayakta durması gerekirken biz
ginlikleri, yeraltı ve yer üstü tüm mızı yetiştirmek için bu kadar mas- hızla dışa bağımlı hale getirmeye
kaynaklarımız adeta kan emer gibi raf yapılmasına, yurt dışında eğitim çalışıyorlar. Bu nedenle sürekli ve
sömürülüyor. Çünkü her ülkenin so- almaları için burslar verilmesine ne düzenli biçimde sömürülüyoruz.13
runları, yapısı, statüsü farklıdır. Siz gerek vardı? Bir
o ülkenin ihtiyaçlarını araştırmadan, Adam ya da Getespitler yapmadan kopyala yapıştır orge gelir, yaşeklinde düzenlemeler, kanunlar ge- zar, çizer, alın
tirirseniz hiçbir başarı elde edemez- bunu uygulayın
siniz. O düzenleme belki İngiltere’de der giderdi...
dört dörtlük işler ve sektöre, halka
derman olurken farklı bir ülkede Depremletam tersi sonuçlar doğurabilir. Bu rin yoğun ola-
44 NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012
İthal Kanun ve Yönetmelikler
milyar ton kömür rezervi bulunan
ülkemizde, sırf ithal yönetmelikler
nedeniyle yine ithal kömür getirip
4 milyar doları aşan paraları bu sömürü düzenine akıtıyoruz. 4 milyar
doları kendi kömürümüzü teşvik ve
zenginleştirme için kullansak sadece bu konuda büyük adımlar atabilmemiz mümkün olacak belki. Ancak bazıları hiç boş durmuyor ve
ithal yönetmeliklerden en ufak taviz
verilmemesini sağlıyorlar.
ABD ve Çin gibi dünyanın en büyük kömür tüketicisi ülkelerinin
imzalamadığı Kyoto Protokolü işlevini tamamlamış olmasına rağmen
bizden hala protokole bağlı kalmamız isteniyor. Isıdan Kaynaklanan
Hava Kirliliği Kontrol Yönetmeliğinde ithal kömürün lehine yapılan
değişikliklere yaptığımız itirazın
üzerinden 2 yılı aşan süre geçti. Danıştay yönetmeliğin ilgili kısmının
yürütmesini durdurdu. Bilirkişi atadı, bizden bilirkişi parası da alındı
ama bilirkişiler toplanıp karar veremedi daha. Oysa Yönetmelik çoktan yine birilerinin lehine değişti ve
uygulanmaya başladı bile, aynı tas
aynı hamam misali. Danıştay’a yaptığımız itiraz siyasal bir konuda olsaydı belki çoktan sonuçlanabilirdi.
Türkiye ciddi anlamda altın tüketen
bir yapıya sahip olması sebebiyle
AB üyesi ülkelerden altın alarak 5
– 6 milyar doları her yıl düzenli olarak dışarı akıtırken ülkemizde altın
madenlerinin çalışmaya, üretmeye
başlamış olması dışarıda ve içerde
ciddi anlamda rahatsızlık yarattı ve
yine ithal bir yönetmelikle önü kesilmeye çalışıldı.
Daha önceki yazılarımda konuşmalarımda belirttiğim gibi ülkemizde
yeraltı zenginliklerinin ekonomiye
kazandırılması sırasında madencilik faaliyetleri sırasında hangi dalda
olursa olsun tüm madencilerin ülkemizin menfaati için birlikte hareket etmeye mecbur olduklarını hatırlatmak istiyorum. Madencilerin
bir araya geldiği toplantılarda hala
arada çatlak seslerin olması ithal
yönetmeliklere dayanarak sömürü
düzeninin sürdürmeye çalışanlara
ciddi fırsatlar vermektedir. Tabi bu
faaliyetleri gerçekleştirirken çevre
faktörü unutulmamalı ve yapılan işler çevresel önlemler alınarak yapılmalıdır. Kısacası elma ile armutları
karıştırmamak gerekir.
Madencilik faaliyetlerini sürdürerek genç madencileri istihdam
edenlerin mutlak biçimde onlardan bazılarının çevre konularında
eğitim almalarına fırsatı yaratmaları ülkemizin geleceği açısından
olumlu olacaktır. Ülkemizde hala
bilinmeyen, bulunmayan çok fazla miktar ve çeşitte maden yatakları bulunduğu bilinmektedir. Bu konuda çevreci STK’larla da iş birliği
yapılarak ortak akılda buluşarak çalışma yapılmalıdır.
AB’den ithal edilen kanun ve yönetmeliklerle uğraşmak yerine kendi modelimizi yaratmaya çalışılmalıdır. Bu dünyadaki gelişmelerin
göz ardı edilmesi anlamına gelmiyor. Onları da bilip, görüp, anlamalıyız fakat bu hukuki düzenlemeler
bize özgü olmalıdır. Ancak bu yolla sorunlarımıza gerçek ve etkili çözümler üretebiliriz
Madencilik faaliyetlerini sürdürerek genç madencileri istihdam edenlerin mutlak biçimde
onlardan bazılarının çevre konularında eğitim almalarına fırsatı yaratmaları ülkemizin geleceği açısından olumlu olacaktır.
NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 45
MAKALE | SEKTÖRMADEN
MAKALE | SEKTÖRMADEN
SANAYİ MADENLERİ
SANAYİ MADENLERİ
Geçen yüzyılın sonunda sanayi madenlerinin ticaretine muazzam kaynaklara sahip Çin'in agresif fiyat politikaları damgasını vurdu. Gene aynı dönemde
globalleşme sanayi madenleri alanında hiç olmadığı kadar büyük uluslararası
firmaların doğmasına sebep oldu...
Dündar ERGUNALP
“Sanayi Madenleri” 1980’lerin
ikinci yarısı ile 90’ların ilk yarısında
iki kere Maden Dairesi (şimdiki adıyla
Migem) başkanlığı yapmış olan jeoloji yüksek mühendisi Yüksel Önem’in,
çok değil 10 yıl kadar önce kitabına
verdiği ad. Endüstriyel mineraller ve
kayaçlar, ya da endüstriyel hammaddeler yerine “sanayi madenleri”, çünkü bunlar sanayileşme ile doğrudan
ilintili, minerallerden ibaret değil ve
de hammadde ifadesi çok genel.
Çakmaktaşını başlangıç noktası kabul
edersek, insanoğlunun hayatına giren
en eski madenler olmalarına rağmen
ve bugünde hayatımızın yapı taşları
sayabileceğimiz bu isim altında sınıflandırdığımız 100 civarında madeni
kullanmamıza rağmen, hala bunların
tarifi üzerinde bir fikir birliği yok. Sanayi madenlerini tarif etme çabaları
geçen yüzyılın başında müzelerin tercih ettiği Berzelian sınıflandırması ile
başlayıp, ansiklopedicilerin tercih ettiği alfabetik sınıflandırma, jeologların
kullandığı jenetik ve tektonik sınıflandırmalar, pazarlamanın önem kazanmasıyla beraber tercih edilen son
kullanıma göre yapılan sınıflandırmalar, birim fiyat ve üretim miktarlarına
bağlı olarak geliştirilen ticari sınıflandırmalar ve nihayet hibrid (karışım)
sınıflandırma metodlarına geldi. En
yaygın kullanılan tarif belki de en ba46 NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012
siti; “metalik madenler, enerji madenleri ve mücevher taşları hariç, ekonomik değeri olan herhangi bir kayaç,
mineral ya da doğal hammadde”. Ancak bu basit tarife göre dahi pek çok
anormal durum sözkonusu. Örneklersek; Boksit aluminyum metalinin cevheri olmasına rağmen, refrakterler ve
aşındırıcıların üretiminde kullanılan
alumina ve diğer aluminyum alaşımlarının da hammaddesi. Titanyum metali rutilden elde edilmekle birlikte, bu
mineral sanayide kullanılan en önemli
beyaz pigment, titanyum dioksitin de
hammaddesi. Yeraltından çıkarılanın
pek azı mücevher kalitesinde olan, çoğu sanayi uygulamalarında kullanılan
elmastır.
Bu karmaşadan bizim maden kanunumuz da nasibini almış. Kanunun 5.
Maddesi madenlerin sınıflandırmasının mineralojik temelde yapıldığı iz-
lenimini veriyor. Ancak karışıklık had
safhada; hümik asit elde etmekten başka bir işe yaramayan leonarditi enerji
maddesi demek, granatların tamamını
mücevher taşı olarak sınıflandırmak,
zirkonyum metalini doğada bulunan
bir maden sanmak, literatürde dahi
adına rastlanmayan anaksit, imalogit,
logliniti sanayi hammaddesi olarak
kabul etmek, bizde de kafaların karışık
olduğuna dair iyi birer örnek. Sanayi
madenleri konusunda herkesin hemfikir olduğu bir husus var; bir ülkede
kullanılan sanayi madenlerinin miktarı
ve çeşitliliği doğrudan o ülkenin sanayileşmesinin bir göstergesidir. Dahası
gelişmiş ülkelerde kullanılanlarla, sanayileşmemiş ülkelerde kullanılanlar
farklılık gösterir. Ülke geliştikçe bu
madenlerin adam başı tüketimleri artar. Bir başka ifadeyle de sanayi madenlerinin metal madenlerinden fazla
üretilmesi sanayileşmiş ülkelerin tipik
özelliğidir. Bu sebepten “sanayi madenleri” ifadesinin daha anlamlı olduğunu söylemek mümkündür.
Bir grubu tarif etmek kendi içindeki
benzerliklerden ziyade diğer gruplardan farklılıklarını anlamakla da mümkündür. Pekçok sanayi madeni doğadaki özellikleri değişmeden ham halde
kullanılır. Dolayısıyla farklı yataklardan, hatta aynı maden yatağından dahi özellikleri farklı ürün elde edilebilir.
Halbuki Şili’deki bakır konsantresiy- pının, yan sanayinin, hizmet sektörüle Zambia’dakinin izabehane açısın- nün hızla gelişmesini temin ediyor.
dan farkı yoktur. Aynı sanayi madeni- Açık işletme madenciliğinin önündeni kullanan üreticiler uygulamalarına ki en büyük engel, dolayısıyla sanayi
göre değişik standartlar, özellikler ta- madenlerinin gün ışığına çıkmasının
lep eder. Hatta zamanla üretim metod- önündeki en büyük engel bugünlerde
ları, ihtiyaçlar değiştikçe standartlarda çevre izinleri, artık maden ruhsatının
değişir ve genellikle de daha karma- değil ÇED izininin olup olmaması daşıklaşır. Örneğin, bugün kâğıtta kul- ha belirleyici bir faktör.
lanılan kaolin mikron altı boyutlarda,
kimyasal olarak parlatılmış ve reolo- Maden yatakları genelde bir çeşit majik özellikleri değiştirilmiş bir ürün- den için üretime açılır. Sanayi madendür. Keza mikronize kalsit de pekçok lerinin bir kısmıysa yan ürün olarak
uygulamada yüzeyi kimyasal mad- elde edilir; kurşun-çinkonun yanında
barit gibi.
deyle kaplanmış olarak ter- Sanayi madenlerinin heryerde bulun- Ayrıca,
cih edilmekte. duğuna dair yaygın inanışa karşın, bir sanayi
madeninBu
talepler
dünyadaki
sanayi
madeni
üretiminin
den birdoğrultusunda
sanayi maden- 2/3 si 5 ve daha az sayıdaki ülkeden den çok
lerinde artık üretiliyor olması çoğumuzu şaşırtır. ürün elde edilir
akla gelen her
türlü cevher zenginleştirme metodu ki bu durumda herbirinin farklı piyakullanılmaya, hatta yeni metodlar ge- sası olacağından bir sanayi madeni
kaynağını değerlendirmek metal maliştirilmeye başlandı.
deni yatağını değerlendirmekten daha
Sanayi madenlerinde genellikle açık karmaşık bir hal alabilir. Üstelik meişletme madenciliği tercih edilir, zira tallerin aksine bunların referans alıbunlar genellikle nispeten ucuz ham- nabilecek uluslararası borsası yoktur,
maddelerdir. Bu sebepten nakliyeleri değerlendirme tamamen pazardaki
çoğu kez en kritik maliyet unsurunu rekabet koşulları ve müşteri ilişkilerioluşturur. O kadar ki, bu tip sanayi ne göre şekillenir. Geçen yüzyılın somadenlerini karayollarının, hatta de- nunda sanayi madenlerinin ticaretine
miryollarının çokda uzağında arama- muazzam kaynaklara sahip Çin’in agya gerek duyulmamıştır. Bu açıdan resif fiyat politikaları damgasını vurbakınca, ülkemizde demiryolu ağı- du. Gene aynı dönemde globalleşme
nın gelişmesi ve hizmet kalitesinin sanayi madenleri alanında hiç olmaartmasıyla pekçok sanayi madeninin dığı kadar büyük uluslararası firmagün ışığına çıkacağını varsayabiliriz, ların doğmasına sebep oldu; Fransız
ki pekçok gelişmiş ülkede bu olgu- Imerys ve Belçikalı Sibelco gibi. Sayu gözlemek mümkün. Ticareti ya- nayi madenlerinin kaderini belirleyen
pılan sanayi madenlerinin hacminin en belirgin parametre teknoloji sayılametalik madenlere kıyasla çok fazla bilir. Örneğin, stronsiyumun tüplü teolması, doğal olarak özellikle üretil- levizyonla parlayıp sönen yıldızı, ya
dikleri yerlerde bunlara bağlı altya- da bugünlerde elektrikli araçlarla gün-
deme gelen lityuma hücum.
Sanayi madenlerinin heryerde bulunduğuna dair yaygın inanışa karşın,
dünyadaki sanayi madeni üretiminin
2/3 si 5 ve daha az sayıdaki ülkeden
üretiliyor olması çoğumuzu şaşırtır.
Çeşitlilik açısından bakınca, USGS
verilerine göre kayda değer miktarlarda 20 farklı sanayi madeni üreten
Türkiye’nin Dünya’da önemli bir
yere sahip olduğunu söylemek mümkün. Bunlar alfabetik sıralamayla; alçıtaşı, antimuan, barit, bentonit, boksit, bor, feldspat, florit, grafit, kaolen,
kromit, manyezit, perlit, pomza, tuz,
silis kumu, soda külü, sodyum sülfat,
stronsiyum ve talk. Çeşitlilik açısından Türkiye ile aynı kategorideki ülkelerin sıralaması ise oldukça öğretici; ABD (38), Brezilya (32), Çin (30,
Avustralya (30), G, Afrika (29), Hindistan (29), Rusya (27), İspanya (25),
Meksika (24), Avusturya (24), İran
(23), Arjantin (22), İtalya (20), Fransa
(20), Almanya (20), Kanada (20), Şili
(20). Bu tablodan çıkan sonuç ülkenin
gelişmişliğinin yanında boyutunun da
önemli olduğudur. Ancak herhangi bir
sanayi madeninde Dünya üretiminin
%20 sinden fazlasını üreten ülkelere
baktığımızda, Türkiye sadece bor ile
listede yer alıyor. Bu sıralamada da
ABD, Çin ve Avustralya gene başı çekiyor.
Son (iki) söz: Yazımın başında üzerinde durduğum sanayi madenlerinin
tarifi, sınıflandırılması konusundaki
karmaşa konusunda; “Allah madencilere zihin açıklığı versin.”, Türkiye’nin
Dünya’daki konumuna değindiğim
son geldiğimiz noktada da “Önümüz
açık, yapacak çok şey var” diyerek sözü bitirmek yerinde olur sanırım.
NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 47
MAKALE | SEKTÖRMADEN
MAKALE | SEKTÖRMADEN
BİLGİSAYAR DESTEKLİ CEVHER YATAĞI MODELLEME VE
MADEN TASARIMININ ÖNEMİ VE NETPRO/MINE YAZILIMI
Mineral kaynakları, üretildiğinde bir daha yerine konulamayan doğal varlıklardır. Yenilenemez özelliklerinden dolayı bunları en yüksek fayda ile
toplumun kullanımına sunmak gerekir. Madencilik şirketleri bu durumun
farkında olup madenleri günümüz bilim ve teknolojisine uygun bir şekilde
işletmek istemektedir...
Bahtiyar ÜNVER, A. Erhan TERCAN, Mehmet Ali HİNDİSTAN, Güneş ERTUNÇ,
Fırat ATALAY, M. Suphi ÜNAL, S. Yasin KILLIOĞLU
M
adencilik, katma değer yaratma potansiyeli en
yüksek olan lokomotif sektörlerden biridir. Örneğin Avustralya, Güney Afrika, Kanada ve
Amerika Birleşik Devletleri gibi madencilik sektörünün
çok gelişmiş olduğu ülkelerde madenciliğin GNP içindeki payları %5-10 seviyelerindedir. Bu ülkelerin özellikle
ekonomik büyüklükleri göz önüne alındığında madencilik
sektörünün gerçekten öncü sektörlerden birisi olduğu anlaşılabilir.
Türkiye’de ise bu oran 2009 yılında %1,49 (2000, 2006,
2007, 2008 yıllarında sırasıyla 0,99, 1,18, 1,25, 1,42) olarak gerçekleşmiştir. Bu rakamlar gelecekte kalkınabilmek
için Türkiye’nin maden potansiyelini kullanması gerektiğini ortaya koymaktadır. Son yıllarda bu yönde önemli
adımlar atılmıştır. MİGEM’e göre 2010 itibarıyla 33.407
arama, 156 önişletme ve 10.779 işletme olmak üzere toplam 44.342 adet maden ruhsatı bulunmaktadır.
Mineral kaynakları, üretildiğinde bir daha yerine konulamayan doğal varlıklardır. Yenilenemez özelliklerinden
dolayı bunları en yüksek fayda ile toplumun kullanımına sunmak gerekir. Madencilik şirketleri bu durumun
farkında olup madenleri günümüz bilim ve teknolojisine
uygun bir şekilde işletmek istemektedir. Çağdaş madencilik bilim ve teknolojisi, madenlerin çıkarılmadan önce
üç boyutlu olarak modellenmesini ve ocak tasarımlarının
yapılmasını gerektirir. Bunun için aramadan kapatmaya
kadar bütün madencilik süreçlerinin modellenip tasarlandığı bütünleşik bilgisayar programlarına gereksinim vardır. Bununla birlikte ülkemizdeki madencilik faaliyetleri
incelendiğinde önemli bazı büyük firma ve kuruluşlar dışında gerçek anlamda bilimsel ve teknolojik bir üretimin
yapıldığı söylenemez. Milyonlarca yıllık jeolojik süreçler
48 NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012
sonunda oluşan maden yatakları, genellikle çok kısa bir
zaman diliminde plansız ve programsız bir şekilde işletilmektedir. Madencilik sektöründe gerçek anlamda bir ilerlemenin sağlanabilmesi için maden aramadan kapatmaya
kadar tüm süreçlerde madencilik bilim ve teknolojisinin
uygulanması gerekmektedir. Bunun için tüm bu süreçlerin
tasarlanıp modellendiği bütünleşik bilgisayar yazılımlarına gereksinme vardır. Bu amaçla dünyada bir çok ticari
yazılım geliştirilmiştir. Bu yazılımlar, cevher yatağı modelleme ve ocak tasarımındaki süreçleri yetkin bir şekilde
gerçekleştirmekle birlikte, lisan sorunu, eğitim desteği eksikliği ve yerel sorunlara çözüm üretmemesi gibi nedenlerden dolayı ülkemizde yaygınlık kazanmamışlardır. Bu
nedenle cevher yatağı modelleme ve ocak tasarımının tüm
aşamalarını 3 boyutlu bilgisayar ortamında gerçekleştiren mevcut ticari yazılımlara gore bir çok üstünlük içeren
NETPRO/Mine isimli yeni bir ürün geliştirilmiştir. Ürün,
cevher yatağı modelleme ve ocak tasarımın tüm bileşenlerini bütünleşik bir yapıda içermekte, kullanıcıya modelleme çalışmalarını hızlı, güvenilir şekilde gerçekleştirecek
bir ortam sunmaktadır.
Bu çalışmada NETPRO/Mine programının cevher yatağı
modelleme ve ocak tasarımındaki yetenekleri tanıtılmıştır. Bu amaçla ilk olarak genel özellikler verilmiş, daha
sonra kullanılan temel veri yapıları sunulmuş ve jeolojik
katı modelleme süreci açıklanmıştır. Katı model içinde
blok modellemenin ilkeleri ve blok değerlerinin kestirimi
incelenmiştir. Bu bağlamda programda kullanılan mineral kaynak kestirim yöntemleri gösterilmiştir. Yer altı ve
yerüstü madencilik yöntemlerinin üç boyutlu ortamda tasarım süreci açıklanmış, maden veri analizi ve operatörler
ile ilgili yetenekleri tanıtılmıştır.
BİLGİSAYAR DESTEKLİ CEVHER YATAĞI MODELLEME VE
MADEN TASARIMININ ÖNEMİ VE NETPRO/MINE YAZILIMI
Genel Özellikler
NETPRO/Mine, yeraltı ve yerüstü maden işletmelerinin
cevher yatağı karakterizasyonu ve üretim yapılması ile
ilgili her türlü gereksinimine cevap verecek niteliktedir.
Yazılım ülkemiz maden mühendisliği pratiklerini ve uluslararası teknikleri desteklemektedir. Modüler yapıdadır
ve maden işleten firmalar ve maden ve jeoloji mühendislerinin ihtiyaçlarına yönelik modülleri içermektedir. Genel bilgisayar destekli tasarım ve coğrafi bilgi sistemleri
özelliklerini içermektedir ve bu amaçla NETCAD kullanılmıştır. Program hem plan hem hacimsel 3B görüntüleme yeteneklerine sahiptir. Bu 3 boyutlu ortamda seçme,
değiştirme, hesaplatma vb. işlemlere erişmek mümkündür. Google Earth’ü desteklemektedir. Hazırlanan yer üstü modelleri Google Earth’e aktarılabilmektedir. Yazılım
küresel konumlandırma sistemini desteklemektedir. Program, gerektiği durumlarda sektörde var olan ve etkin yazılımların verilerini okuyabilmekte standard bir donanım ile
kolay bir şekilde çalışmaktadır.
Veri Tabanı
Cevher yatağı modelleme ve ocak tasarımına temel olan
veriler genellikle sondajlardan elde edilen bilgilere dayanır. Bunlar kabaca üç gruba ayrılabilir: geometrik, litolojik ve öznitelik verileri. Geometrik veriler, sondajların x,
y, z koordinatları, derinliği, eğimi ve çapı gibi geometrisi
ile ilgili bilgileri içerir. Litoloji ve öznitelikle ilgili veriler sondajdan alınan her bir karot örneği ile ilişkili olup
sondaj boyunca jeoloji ve kalite değişimini temsil eder.
Örneğin litoloji her bir karotun jeolojik birimini, karot verimini içerirken öznitelik yine her bir karot için analiz edilen öznitelik değerlerini (kömürde ısıl değer, kül yüzdesi,
nem yüzdesi, kükürt yüzdesi, metal madenlerinde tenör ve
yoğunluk) içerir.
NETPRO/Mine, bir veri tabanının sondajla ilgili verilerin
girilmesinde etkili araçları sunmaktadır. Örneğin böyle
bir veri tabanında öznitelik ve litolojiler, kullanıcı tanımlı
olarak girilebilmekte, bu tanımlar bir veri kütüphanesinden seçilebilmekte ve farklı kullanıcılar arasında paylaşılabilmektedir. Hem litoloji hem de öznitelik için gösterim
rengi ve desen tanımlanabilmekte ve bir özniteliğe birden
çok öznitelik (Çinko+Kurşun gibi) kazandırılabilmektedir.
Veri tabanına hatalı girilmiş koordinatların tespiti, olanaklı değerler aralığı dışında kalan öznitelik değerlerinin saptanması, farklı özniteliklerin toplamlarının belirli bir üst değeri aşmaması gibi kontrollerin yapılmasına
olanak sağlayan program, ham verilerden kompozit (eşit
uzunlukta tanımlanmış) veriler üretebilmektedir. Kompozitler, variogram hesaplama ve krigleme gibi daha çok
blok modellemede kullanılan veri tipidir ve ham veriler
ile kompozitler ayrı ayrı saklanabilmektedir. Bu veri tipinin üretiminde litoloji, karot verimi gibi faktörler dikkate
alınmalıdır. Ayrıca verilere ait özet istatistikler hesaplanabilmekte ve histogramlar çizilebilmektedir. Bu tür hesap-
Proje Özellikleri ve Ülkemiz İçin Bilgisayar Destekli Cevher Yatağı Modelleme Gereksinimi
Bu proje, Türkiye Kömür
İşletmeleri (TKİ)’nin sahip
olduğu kömür yataklarını
günümüz madencilik bilim
ve teknolojisine uygun bir
şekilde işletme isteğinden
doğmuştur. Amaç, kömür
üretmeden önce sondajlı arama faaliyetinden yeraltı/yerüstü ocak planlamasına kadar olan süreci ayrıntılı bir
şekilde bilgisayar ortamında tasarlamaktır. Bu amaçla
MOTAY (Madencilik Otomasyon ve Tasarım Yazılımı
Geliştirme) projesi başlatılmış ve iki yıllık bir çalışma
sonunda
NETPRO/Mine
yazılımı ortaya çıkmıştır.
NETPRO/Mine yazılımı sadece TKİ ihtiyaçlarını giderir nitelikte olmayıp ülke
madenciliğine büyük ölçüde hizmet edecek şekilde geliştirilmiştir. Benzer işlemi
yapan farklı yazılımlara göre kullanım kolaylığı, dil ve
teknik destek imkanı, kullanılan hesaplama araçlarının
daha güncel olması nedeniyle performans açısından iyi
özelliklere sahiptir.
Bu yazılımın ortaya çıkmasında TKİ, Hacettepe Üniversitesi (Maden Mühendisliği, Bilgisayar Mühendisliği
ve Matematik Bölümü) ve
ULUSAL CAD ve GIS ÇÖZÜMLERİ A.Ş büyük bir
çaba göstermiştir. Proje,
KAMAG altında TÜBİTAK
tarafından desteklenmiştir.
NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 49
MAKALE | SEKTÖRMADEN
lama ve çizimler ham ve kompozit edilmiş veriler üzerinde yapılmaktadır.
NETPRO/Mine ekranında sondaj verileri üç boyutlu olarak gösterilmektedir (Şekil 1). Sondajların üç boyutta gösterimi veri girişi ile eşzamanlı olarak gerçekleşmektedir.
Veri tabanı konumsaldır ve farklı formattaki (TXT, CVS,
LAS gibi) veriler okunup yazılabilmektedir. Veri aktarımı
kullanıcı ile etkileşimlidir ve veri aktarımında sorun yaratan kayıtlar kullanıcıya rapor edilmektedir.
MAKALE | SEKTÖRMADEN
Metal madenlerinde üstte verilen modelleme yaklaşımları yanında metal tenörü de dikkate alınır. Cevher sınırları, ekonomik metal tenörüne göre belirlenip bu tenörün
üstündeki kaynaklar cevher olarak alınır. Metal madenlerinin jeolojik katı modellemesinde yalnızca ekonomik
tenörün dikkate alındığı yaklaşımlar da vardır. Ancak bu
tür yöntemlere güvenilirliğinden emin olmadıkça ihtiyatla
yaklaşmak gerekir.
uzaklık ve jeoistatistiksel yöntemlerle kestirilebilmekte,
jeoistaistik yöntemlerden ortalamalı krigleme, ortalamasız krigleme, eşkrigleme gibi doğrusal teknikler yanında indikatör krigleme gibi doğrusal omayan tekniklerde
kullanılabilmektedir. Benzetim yöntemleri olarak ardışık
normal ve ardışık indikatör benzetimler uygulanmaktadır.
Bunlara ek olarak benzetim öncesi ve sonrası işlemlere
ilişkin araçlarda kullanıcıya sunulmuştur.
Programda veriler süzgeçlenebilmektedir. Süzgeçleme,
sondaj geometrisi, öznitelik ve litoloji gibi her türlü veriye uygulanabilmektedir. Ayrıca, verilerden rapor alınabilmekte ve bu raporlar, sondaj listesi olacağı gibi sondaj log
raporu da olabilmektedir. Log raporları kullanıcı tanımlı
şablonlara göre üretilmekte ve raporlama istenen formatta
(pdf, doc, xls vb) yapılabilmektedir.
lirlenir. Rezerv, kaynağın ekonomik olarak işletilebilir
bölümüdür. Madenin üretiminde oluşacak kayıpları ve
seyrelmeleri de içerir. Diğer bir ifade ile maden kaynağı
terimi, arama ve örnekleme ile tanımlanan ve kestirilen
cevherleşmeyi, maden rezervi ise bu cevherleşme içinde
madencilikle ilgili faktörlerin gözönüne alınmasıyla elde
edilen varlığı ifade eder.
Mineral kaynağı genellikle cevher miktarı (tonaj) ve bunun ortalama kalitesi (tenör) ile karakterize edilir. Bu parametreler aynı zamanda sınır tenöre bağlıdır. Sınır tenör
arttıkça tonaj azalır, ortalama tenör artar. Tonaj ve ortalama tenörün sınır tenörün bir fonksiyonu olarak grafiksel
gösterimi tenör-tonaj eğrisi (Şekil 6) olarak bilinir.
Şekil 2. Kesit yöntemi. a) Kesitlerin alınması, b) Katı modelin oluşturulması
Şekil 4. Blok modelleme
Şekil 1. Sondajların üç boyutlu gösterimi
Jeolojik Katı Modelleme
Maden yatağı gibi yer ile ilintili objelerin üç boyutta büyüklük, şekil, uzanım ve geometrisinin çıkarılması jeolojik katı (wireframe) modelleme olarak bilinir. Bu amaçla
kömür ve metalik madenlerde kullanılan yaklaşımlar birbirinden farklılık gösterir. Kömür yataklarının modellenmesi iki boyutta yapılan geometrik kestirimlerin üç boyuta
taşınması esasına dayanır. Bunun için iki farklı yaklaşım
kullanılır: 1)Kesit yöntemi, 2)Tavan-taban yöntemi. Kesit yönteminde genellikle düşey yönde kesitler alınır, her
kesit içinde kömürün geometrik sınırları belirlenir ve son
olarak kesitlerdeki iki boyutlu şekiller üç boyutta jeo-objeler oluşturmak üzere birleştirilir (Şekil 2). Tavan-taban
yönteminde ise damarın tavan ve taban yüzeyleri sayısal
arazi modeli şeklinde modellenir daha sonra bu iki yüzey,
bir katı model oluşturacak şekilde birleştirilir (Şekil 3).
50 NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012
Şekil 3. Tavan-taban yöntemi. a) Tavan ve taban yüzeyleri,
b) Katı model
NETPRO/Mine programında jeolojik katı modelleme yapılan bir uygulamada her iki yönteme ilişkin araçlar mevcuttur. Bu araçlar kesit alma, fay modelleme ve farklı içkestirim yöntemleri ile desteklenmektedir. Programda
kırık kesitler alınabilmekte, fay düzlemleri jeolojik katı
modellemeden sonraki uygulamalarda kullanılabilmekte,
içkestirimde en yakın değer yöntemi, uzaklığın tersi ile
ağırlıklandırma yöntemi ve krigleme yöntemi uygulanabilmektedir.
Blok Modelleme
Blok modelleme, katı model içinde cevher kalitesinin değişimine yönelik bir modellemedir. Bu amaçla katı model bloklara ayrılır, her bloğun ortalama tenör değeri içkestirim ya da benzetim yöntemi ile hesaplanır. Netpo/
Mine’da blok boyutları ve şekli sabit ya da değişken olarak alınabilmektedir. Blok tenörleri, en yakın komşu, ters
Şekil 4, NETPRO/Mine programında olusturulan katı modellerden oluşturulan blokların içkestirim yapılmış (sağdaki bloklar) ve kestirim yapılmamış modelleri (soldaki
bloklar) göstermektedir. İç kestirimde ortalamasız krigleme tekniği kullanılmıştır. Gerek içkestirim gerekse benzetim için değişkenin uzaklığa bağlı değişimlerini üç boyutta modelleyen variogram analizlerine gereksinme vardır.
NETPRO/Mine variogram analizi yapan araçlara sahiptir.
Bu araçlar, deneysel variogramları hesaplayabileceği gibi
modellerde üretebilmektedir. Bu variogram araçları küresel, yuvalı yapı, üstel, Gaussian gibi temel modelleri desteklemekte, ayrıca uzaklığa bağlı değişkenlik, variogram
yanında kovaryans, korelogram ve çapraz variogram gibi
araçlarla ölçülebilmektedir.
Program ayrıca variogram model parametrelerinin tutarsız olmadığını test eden çapraz doğrulama gibi teknikleri
içermektedir.
Kaynak Kestirimi
Kaynak terimi çoğu zaman rezerv terimi ile karıştırılmaktadır. Mineral kaynağı, yerkabuğu üzerinde yada içinde
bulunan, ekonomik öneme sahip bir zuhur yada konsantrasyondur. Bu zuhur yada konsantrasyondan, nihai aşamada ekonomik olarak üretilebilecek şekil ve miktar be-
Şekil 6. Tipik bir kalite-tonaj eğrisi.
Standart bir cevher yatağı modelleme programı blok modelden tonaj, ortalama tenör ve tenör-tonaj eğrisi gibi raporları üretebilmelidir. Uygulamada tonaj hesaplanırken
sabit bir yoğunluk değeri kullanılır. Bununla birlikte yoğunluk cevherin kalitesine bağlıdır. Örneğin bir demir
cevheri yatağı için cevherin Fe içeriği değişirken yoğunluğun da değişmesi kaçınılmazdır. Benzer şekilde kömürde ısıl değer ile yoğunluk arasında ters bir ilişki vardır. Bu
nedenle modelleme uygulamaları, tonaj raporu alınırken
yoğunluğun kaliteye bağlı olarak değişimini dikkate alan
araçları içermesi gerekir. NETPRO/Mine programı, blok
modelden tenör-tonaj eğrileri üretebilmekte, tonaj hesabında kaliteye bağlı yoğunluk değişimini dikkate alan
araçlar içermektedir. NETPRO/Mine’ın diğer programlar
üzerinde önemli bir üstünlüğü çoklu veri tabanları, çoklu
katı modeller ve çoklu blok modellerle aynı anda çalışabilmesidir.
Yeraltı Ocak Tasarımı
Bir yeraltı ocak işletmesi ayak, taban yolları, galeri ve kuNİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 51
MAKALE | SEKTÖRMADEN
yu gibi maden yatağını yüzeye bağlayan her türlü açıklığın toplamı şeklinde düşünülebilir. Şekil 7, bir kömür
madeninde NETPRO/Mine programı ile tasarlanmış kuyu, galeri ve taban yollarını göstermektedir. NETPRO/
Mine ile bu açıklıklar, uygun koordinatlar ile tanımlanabilmekte, içersinde yer alan her çeşit altyapı elemanı (bant
konveyör, enerji hattı, basınçlı hava borusu ve su borusu
vb) modellenebilmekte ve bunların geometrik özellikleri
(metrajları) alınabilmektedir. Ayrıca program havalandırma şebeke analizi ve patlatma tasarımı yapılabilen modüller içermektedir.
Şekil 7. Yeraltı ve Yerüstü ocak tasarımları.
Yerüstü Ocak Tasarımı
NETPRO/Mine, açık ocak tasarımında yatay ve düşey
güzergah tanımları yapılabilen, yol güzergah profili oluşturabilen, platform ve şev tanımları yapılabilen araçlara
sahiptir. Ayrıca şablon platform tanımları mevcut olup,
istendiğinde bu şablon platformlar seçilebilmektedir. Tasarlanan yol, enkesit ve yüzey haline getirilebilmektedir.
Maden Veri Analiz Modülü
Bu modülün fonksiyonları aşağıda
verilmektedir:
MAKALE | SEKTÖRMADEN
ve yükleniciden gelen veriler arasında karşılaştırma yapılarak kontrol raporlarının oluşturulması.
NETPRO/Mine hazır operatörleri kullanıcıya sunmaktadır. Bunlar;
Madencilik sektöründe standartlaşmış bir yazışma ve raporlama mekanizması bulunmamaktadır. Hakediş gibi
işler için belirlenmiş bir yöntem ve hakediş içinde kullanılacak olan İnşaat sektörü için Bayındırlık Bakanlığı
tarafından hazırlanan poz numaraları ve birim maliyetlere
benzer standart poz numaraları bulunmamaktadır. NETPRO/Mine yazılımı TKİ’nin istemiş olduğu formatta hakediş hesaplamalarını yapabilmekte ve raporlar üretmektedir. Ayrıca yazılım her türlü stok kontrolü ve ilgili maliyet
hesaplarının yapılabilmesine olanak sağlayan bir altyapıya sahiptir. Kullanıcı ilgili verileri kaydederek istediği işlerleri NETPRO/Mine özelliklerini kullanarak programlayabilir. Bu işlemlerin kullanıcı istekleri doğrultusunda
yapılabilmesini sağlayan bir altyapı oluşturulmuştur.
Operatör 1: Sondaj limitlerini içeren toplam hacmi bloklayarak herhangi bir enkesit yada damar sınırı bulma işlemi yapmadan bloklara jeoistatistik yöntemler ile değer
atayan ve kabaca cevher sınırlarını ve miktarını belirler
Operatör 2: Kullanıcının seçeceği bir litolojik katmanın
yada damarın alt ve üst sınırlarından yüzey oluşturur (jeoistatistik kullanmadan üçgenleyerek) ve bu sınırları hacme
dönüştürüp bloklar. Jeoistatistik ile bloklara değer atar.
Operatör 3: Operatör 2’nin yaptığı işin aynısını yapar, yü-
52 NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012
Bu işlem dizileri için kod yazmaya gerek yoktur, birim
iş yapan kutuların arka arkaya eklenmesi ile önceden
kestirilemeyen birçok fonksiyon gerçeklenebilmektedir.
Kullanıcı, araştırmacı yada geliştiriciler modülde bir değişikliğe gerek kalmadan kendi yöntemlerini kodlayarak
sisteme entegre edebilmektedirler. Bugün düşünülemeyen
yada kapsam dışında olan bir özellik gerek duyulduğunda
kolaylıkla ileride proje ekibi yada başkaları tarafından entegre edilebilecektir.
Operatörler
NETPRO/Mine ürününün diğer yazılımlara göre bir diğer
üstünlüğü operatör modülünün kullanıcıya sunulmuş olmasıdır. Operatörler girdi ve çıktıları standart olan işlem
paketleri olarak düşünülebilir. Girdi ve çıktıları birbirleri
ile uyumlu işlemler ardı ardına eklenerek bir zincir oluşturabilir ve bu zincir daha sonra çalıştırmak üzere saklanabilir. Bir örnek vermek gerekirse, kullanıcı aynı projeyi
farklı yöntemler ile çözüp karşılaştırmak istediğinde (örneğin kriging ve en yakın komşu) tüm işlem adımlarını
tekrarlamasına gerek olmamaktadır. Bir operatör zinciri
hazırlayıp sadece kullanılan jeoistatistik kutusunu değiştirmesi yeterlidir.
Cevher yatağı modelleme ve
ocak tasarımına ilişkin bütünleşik yazılımların geliştirilmesine
yönelik olarak Türkiye’de yapılan çalışmaların sayısı oldukça
sınırlıdır. Dünyada cevher modelleme ve maden tasarımında kullanılan farklı yazılımlar
mevcuttur. Tüm bu yazılımların bir anlamda ticari ürün oldukları düşünüldüğünde, özelliklerini karşılaştırmalı olarak
inceleyen ve ortaya koyan güvenilir çalışmalar bulmak mümkün değildir.
Şekil 8. Operatör tasarımcısı
Yazılımda; kurum içi, kurumlar
arası ve kurum-yüklenici arasındaki resmi yazışmalar için gerekli
şablon dosyaları hazır olarak bulundurulması. Yükleniciye verilen
Operatör 4: Ortalama tenör ve damar kalınlığını hesaplar
Sonuçlar
Bir maden işletmesinde yürütülen
tüm faaliyetler ile ilgili bilgilerin
gerçek zamanlı olarak kaydedilmesi ve faaliyetler ile ilgili raporların elde edilmesi.
İşletmede yapılacak faaliyetlerin
kısmi olarak taşeronluk marifetiyle yapılması ile ilgili işlemlerin yürütülmesi ve takip edilmesi.
zey oluştururken jeoistatistik kullanır.
Bu yazılımların hepsinde; sondaj veri yönetimi, jeolojik katı
modelleme, blok modelleme,
kaynak kestirimi, ocak tasarımı
ve ocak planlaması standart
uygulamalardır. Ancak bu standart sayılabilecek uygulamalar
farklı yaklaşımlar ve fonksiyonlar kullanılarak yapılmaktadır.
Dolayısıyla, farklı yazılımlar
kullanılarak yapılan aynı işlem-
lerden tamamen aynı sonuçların elde edilmesi mümkün değildir. NETPROMine’nın bu
açıdan güvenilir sonuçlar üreten bir yazılım olduğu testler
sonucunda belirlenmiştir.
NETPRO/Mine Netcad ile entegre olarak çalışarak çok
avantajlı bir yapı sergilemekte
ve Netcad’in tüm avantajlarını
kullanabilmektedir.
NETPRO/Mine çoklu blok model kullanımına olanak sağlamaktadır. Çoklu veri tabanı
kullanımı sahanın farklı bölgelere ayrılarak çok daha etkin ve
verimli bir şekilde analiz edilebilmesi açısından çok önemli
bir özelliktir.
NETPRO/Mine’nın 3B projeksiyon desteği ile önemli bir görsel sunum becerisi vardır.
NETPRO/Mine çıktı ve çizdir-
me işlemeleri için çok güçlü bir
arayüzü olan Netcad yazılımını
kullanmaktadır. Bu itibarla, bu
açıdan diğer yazılımlar içerisinde en gelişmiş olanlarından
biridir. Ayrıca, hem en güncel
hesaplama teknikleri ve yazılım kütüphanelerinin kullanılmasının sağladığı performans
üstünlüğüyle hem de Netcad
ile entegre olarak uzun yıllardır
güvenle kullanılan güçlü bir altyapıya sahiptir.
Gelecekte bu tür yazılımların
ne yönde evrileceğine modellemede belirsizliğin en çok olduğu süreçler etkileyecektir.
Şu anda modelleme sürecinde
en büyük belirsizlik jeolojik yorumlamadan ortaya çıkmaktadır. Gelecekte jeolojik yorumlama sürecinde yazılımların
daha çok rol üstleneceği açıktır. Bu konularla ilgili olarak çalışmalarımız yoğun bir şekilde
devam etmektedir.
NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 53
MAKALE | SEKTÖRMADEN
MAKALE | SEKTÖRMADEN
ZEYTİN YÖNETMELİĞİ
ZEYTİN YÖNETMELİĞİ
Madencilikle zeytinciliği karşılaştırarak, madenciliğin zeytincilikten daha
üstün olduğu ya da bunun tam tersini savunmak düşülebilecek en büyük
hatadır. Zeytincilik ve madencilik ülke ekonomisi açısından sürdürülmesi gerekli iki değişik ekonomik faaliyetlerdir. Ancak bu ekonomik faaliyet
alanlarının çakışması durumunda yasalar, ulusal menfaatlerimizin gerektirdiği kararların alınmasına olanak sağlayacak şekilde düzenlenmelidir.
nırları dışında olup da 17.10.1983
tarihli ve 2924 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Hakkında Kanun kapsamında bulunmayan zeytin yetiştirmeye
elverişli makilik ve fundalıklardan
oluşan en az 25 dekarlık alan” olarak
tanımlanmıştır.
Necati Yıldız Maden Yük. Müh.
Ü
lkemiz zeytinciliğe bakıldığında, modern fidanlıkların yanı sıra dağlarda kendiliğinden gelişigüzel
aralıklarla yetişmiş zeytin ağaçlarını
görmekteyiz. İspanya’da dekar başına zeytin ağacı sayısı 40 civarında iken bu değer ülkemizde zeytinciliğin en yoğun olduğu Ayvalık’da
8’dir.
faaliyetlerdir. Ancak bu ekonomik
faaliyet alanlarının çakışması durumunda yasalar, ulusal menfaatlerimizin gerektirdiği kararların alınmasına
olanak sağlayacak şekilde düzenlenmelidir.
3573 Sayılı Zeytinciliğin Islahı ve
Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun’un 20. Maddesinde;
“Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az 3 kilometre mesafede
zeytinyağı fabrikası hariç zeytinliklerin vegatatif ve generatif gelişmesine mani olacak kimyevi atık bırakan,
tinlik”, “zeytinlik sahası”, “tesis”,
“kimyevi atık” , “toz ve duman” gibi
kavramların tanımları yapılmamış ve
atıklarla ilgili rakamsal sınır değerlerinin verilmemiş olması nedenleriyle
sorunlar yaşanmıştır.
Kanundaki “Zeytincilik sahaları daraltılamaz. Ancak, belediye sınırları
içinde bulunan zeytinlik sahalarının
imar hudutları kapsamı içine alınTürkiye’de zeytinlik alanların ülke
ması hâlinde altyapı ve sosyal tesistopraklarımızın %1,1’i kadar olduler dâhil toplam yapılaşma, zeytinlik
ğu söylenmekte, bazı çevrelerce bu
alanının % 10’unu geçemez.” hükalanlar içinde yapılabilecek madencimündeki iki cümle birbiri ile çelik önemsenmemektedir. Zeytin
lişmektedir. Bu hükümle zeytin
ağaçları etrafında “Zeytinciliğin
Zeytincilik ve madencilik ülke
ağaçlarının kesilip yazlık yapılIslahı ve Yabanilerinin Aşılatekonomisi açısından sürdürülmesi masına göz yumulmasına kartırılması Hakkındaki Kanun”un
gerekli iki değişik ekonomik
şın madencilik yapılmaması için
getirdiği 3 km’lik faaliyet kısıtfaaliyetlerdir.
zorluk çıkarılmaktadır.
layıcı koruma alanları göz önüne
alındığında zeytinlikler topraklarımızın yaklaşık % 10’unu kapla- toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz 3 Nisan 2012 tarihinde Zeytinciliğin
maktadır. Yasaklı alanlar yan yana ve işletilemez. Bu alanlarda yapıla- Islahı, Yabanilerinin Aşılattırılmasıgetirildiğinde ülkemizde madencilik cak zeytinyağı fabrikaları ile küçük na Dair Yönetmelikte Değişiklik Yayapılabilecek alanlar ciddi boyutta ölçekli tarımsal sanayi işletmeleri ya- pılmasına Dair Yönetmelik’te bazı
pımı ve işletilmesi Tarım ve Köyiş- değişiklikler yapılmıştır.
daralmaktadır.
leri Bakanlığının iznine bağlıdır …”
Madencilikle zeytinciliği karşılaş- hükmü yer almaktadır. Ülkemizde Yapılan değişiklikte zeytinlik alanlatırarak, madenciliğin zeytincilikten zeytinciliğin geliştirilmesi, zeytinlik rı; “Orman sınırları dışında bulunan
daha üstün olduğu ya da bunun tam alanların ıslahı bu alanlara 3 kilomet- ve Devletin hüküm ve tasarrufunda
tersini savunmak düşülebilecek en re yaklaşmayı yasaklamakla gerçek- olan yabani zeytinlik, antepfıstığı ve
harnupluklar ve her nevi sakız çeşitbüyük hatadır. Zeytincilik ve maden- leştirmek mümkün değildir.
leri veya şahıs arazisi olan tapuda bu
cilik ülke ekonomisi açısından sürdürülmesi gerekli iki değişik ekonomik Geçmiş yıllarda bu kanunda “zey- şekilde kayıtlı sahalar ile orman sı54 NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012
Diğer taraftan değişiklikte; “alternatif alan bulunmaması ve Çevresel Etki Değerlendirme Raporu (ÇED)’na
uygun olması, bitkilerin vegetatif ve
generatif gelişimine zarar vermeyeceği Bakanlık araştırma enstitüleri
veya üniversiteler tarafından belirlenmesi durumunda; ... ç) İlgili Bakanlıkça kamu kararı alınmış madencilik faaliyetleri petrol ve doğal
gaz arama ve işletme faaliyetleri,
çevrede oluşabilecek ÇED raporu ile
belirlenmiş zararları önleyecek tedbirleri almak koşulu ve dikim normlarına uygun, eşdeğer büyüklükte il/
ilçe müdürlüğünce uygun görülecek
alanda zeytin bahçesi tesis eder.” denilmiştir.
Yönetmelikteki tanımlamaya göre
ülkemizin Akdeniz ve Ege Bölgesinin tamamı “zeytinlik alanı” olarak
ilan edilmiştir. Hâlbuki bu tanımlama ile, zeytinlik alan olarak tanımlanacak bölgenin, yerleşim yeri,
toprak yapısı, topografyası, iklimi,
coğrafyası, yükseltisi zeytincilik yapılmaya ve zeytin ağacı yetiştirmeye
uygun olup olmadığı, Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanlığınca belirlenecek ekonomik büyüklük tarif
edilerek bu bölgeden alınabilecek
asgari ürün miktarının belirlenmesi
gerekirdi.
Bu yönetmelik hükmü doğrudan
5403 sayılı Toprak Koruma Ve Arazi Kullanımı Kanunundan alınmıştır.
Toprak Koruma Ve Arazi Kullanımı
Kanunun 13. maddesinde;
“Tarım arazilerinin amaç dışı kullanımı
Madde 13 - Mutlak tarım arazileri,
özel ürün arazileri, dikili tarım arazileri ile sulu tarım arazileri tarımsal
üretim amacı dışında kullanılamaz.
Ancak, alternatif alan bulunmaması
ve Kurulun uygun görmesi şartıyla;
…
ç) İlgili bakanlık tarafından kamu
yararı kararı alınmış madencilik faaliyetler...”
2005 yılında 5403 Sayılı Toprak
Koruma Ve Arazi Kullanım Kanunu TBMM’de görüşülürken bu hükmün sorun yaratacağı Mecliste ifade
edilmişti. Devletin hüküm ve tasarrufunda altındaki madenlerin işletilmesinde kamu yararı olup olmadığının tartışılmasının yanlış olduğu, bu
Kanun hükmünün madenciliğe yarar
getirmeyeceği söylenmişti. Ancak
madencilik dernek yöneticileri ”madencilik faaliyetlerinde kamu yararı vardır” şeklinde Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığından alınacak
bir tek “Olur”la sorunun aşılabile-
ceğini ifade ederek tasarının yasalaşmasına seyirci kalmışlardı.
Zeytinlik alanlarda madencilik faaliyetleri için Yönetmelikle “kamu
yararı” yerine bu Kanunun 20.maddesinde belirlen zeytinliklerin vegatatif ve generatif gelişmesine mani
olacak “kimyevi atıklar”, tesislerin
çıkarabileceği “toz ve duman” kavramlarına rakamsal değerlerle açıklık
getirilmesi daha doğru olacaktı. Zeytinliklerin vegatatif ve generatif gelişmesine nelerin engel olduğu, “toz
ve duman”ın limit değerlerinin rakamsal olarak belirlenmesi gerekirdi.
Madencilik faaliyetleri için de tanımlama yeteri değildir. Madencilik faaliyeti tanımı maden ocağı ve cevher
hazırlama tesisleri olarak düzenlemede yer almış olmalıydı.
Maden İşleri Genel Müdürlüğünce
5403 Sayılı Kanununa göre yapılan
kamu yararı taleplerinde istenilen
belgeler özetle: Kamu yararı kararı
alınması talep edilen yerin ve yakın
çevresinin vaziyet planı, kamu yararı
kararı alınmasının zorunlu olduğuna
dair İl Tarım Müdürlüğünden alınacak belge, üretilecek madenin cinsi,
rezerv miktarı, projeye ile ilgili bilgiler, hali hazır vaziyet planı, kamu
yararı kararı alınması istenen tarım
arazilerinde özel mülkiyete konu taşınmazların sahipleri ile anlaşma
olup olmadığına ilişkin bilgilerdir.
Bu belgeler aynı zamanda zeytinlik
alanlar için de kamu yararı kararı almak için istenecektir.
Yönetmelikte yapılan düzenlemede
“özel mülkiyet” ile ilgili bir hüküm
bulunmamaktadır. Akdeniz ve Ege
bölgesinde madenciler rehabilite etNİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 55
MAKALE | SEKTÖRMADEN
ZEYTİN YÖNETMELİĞİ
tikleri alanları zeytinliğe çevirmektedir. Bu da madencilikle zeytinciliğin
iç içe yapılabileceğinin en önemli kanıtıdır. Düzenlemede özel mülkiyetle ilgili bir hüküm bulunmamaktadır.
Bunun için madencilerin uyanık olmalarında yarar vardır. Devletin bu
yaklaşımıyla bir gün gelip madenci-
ler, kendi arazilerine diktikleri zeytin
ağaçları nedeniyle madenciliği sürdürebilmesi için “kamu yararı kararı” almak zorunda kalırlarsa hiç şaşmamak gerekir.
Ülkemizin içinde bulunduğu koşullarda, yeni yatırımların yapılması
veya mevcutların genişletilmesi için
yatırımların başlamasından işletmeye geçiş dönemine kadar sıkı bir bürokratik işlemler ve takip söz konusudur. Ne yazık ki bu süreçte yatırım
için belirli standart ve kurallar yerine
yasaklar getirilmektedir.
Kamu yararı kime göre neye göre?
Kamu yararı soyut bir kavram olup kişiden kişiye
değişebilmektedir. Kimilerince “kamu yararı” yerine “toplum yararı” denilmektedir. Toplum yararı da
söz konusu karar sonucu oluşan “değerin” toplumu
oluşturanlar tarafından paylaşılması anlamına gelmektedir. Kamu yararı kavramı, toplumun gelişimine, zamana, ekonomik ve sosyal yapıya göre değişik
şekillerde yorumlanmakta ve değerlendirilmektedir.
Kamu yararı kararı ile oluşan “değer” hak olarak da
tanımlanabilmektedir. Hak kişinin toplumun bir üyesi
olarak sahip olduğu ve yasaların kendisine tanıdığı
değişik şekillerde belirtilen maddi ve manevi yetkilerinin ifadesidir.
Kamu yararı kararı alınabilmesi için istenilecek belgelere bakıldığında değerlendirmenin bazı verilere
dayanılarak yapılacağı görülmektedir. Bu verilerin
kamu yararı kararı alınmasındaki önceliği ve etkinliği
belli değildir. Kanunla yapılması gerekli bir düzenleme Yönetmelikle yapılmıştır. İlgili kanun ile getirilen
yönetmelik hükmünün ilişkisi de tartışılır durumdadır.
Kamu yararı kararı alınmış da olsa bu kararın alınabilmesi için somut yasal hükümlerin olmaması nedeniyle alınan kararların yargıdan dönme olasılığı yüksektir.
Kamu yararının gerektirdiği durumların belirlenmesi
yasa uygulayıcısının takdir alanı içinde değerlendirilmektedir. Yasa koyucu ve uygulayıcı takdir alanına giren değerlendirmelerde anayasal ilkelere uygun
56 NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012
davranmak zorundadır. Kamu yararı kavramı, her ne
kadar soyut bir kavram ise de devlete olan güveni
sarsması durumunda kararın kamu yararına olduğundan söz etmek olası değildir. Esasen uygulamada kamu yararından öte “faaliyetin ekonomik üstünlüğü” söz konusunun olduğu izlenimi vermektedir.
Görüldüğü gibi “kamu yararı “ soyut bir kavramdır.
Sorun yalnızca zeytinlik alanları değildir, sorun madencilik yapılacak alanlara getirilen kısıtlamaların
tamamı için geçerlidir. Öncelikle Devletin hüküm ve
tasarrufunda olan madenlerin işletilmesinde kamu
yararının olup olmadığına karar verilmelidir. Esasen her ekonomik faaliyette kamu yararı vardır. Bazı
alanlarda yapılacak madencilik faaliyetlerinde kamu
yararı yoksa, kamu yararı olmayan bu alanlara ruhsat
verilip kişi ve kuruluşlar mağdur edilmemelidir.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bu düzenlemeyi
Maden Kanunun 7.madde kapsamında değerlendirmemeli, 5177 sayılı Kanun sonrası zeytinliklerle ilgili
yaklaşımını sürdürmelidir. Aksi takdirde madencilerin
teminat iratları ile karşı karşıya kalması kaçınılmaz
olacaktı.
Temennim yapılmış bu değişikliğin sorunları çözmesidir. Ancak konunun köklü çözümü için, madencilerin mevcut ve olası sorunları ortaya konulmalı, bu
sorunların çözümleri belirlenmeli, çözümleri içeren
yasal bir düzenleme yapılmalıdır.
İSTANBUL'UN KAYIP ŞEHRİ | SEKTÖRMADEN
İSTANBUL'UN KAYIP ŞEHRİ | SEKTÖRMADEN
Araştırma ekibi, sahil çizgisinden bir metre kadar açıktaki bir
taşın önünde aniden duruyor. Bir şey bulmuş olmalılar. Şengül’ün
yanına yaklaştığımda, “Bir lahit kapağı parçası” diyor.
İSTANBUL’UN
KAYIP ŞEHRİ
Küçükçekmece Gölü
ve çevresi
Paleolitik Çağ’dan Bizans Dönemi’ne
uzanan kayıp bir tarihin kapılarını
aralayacak kalıntıları saklıyor
Y
anılmışım! Elimi attığım her toprak parçasında müthiş bir keşif yapacağımı hayal ettiğim
heyecanlı gençlik günlerimin geride kaldığını sanıyordum. Üstelik bunun İstanbul gibi
bir metropolün yanı başında olabileceğini düşünemezdim.
Küçükçekmece Gölü ve çevresinde bulduğumuz arkeolojik izler tarihi değiştirebilirdi. Sıcak bir yaz günü göl kıyısında bulduğumuz lahit parçası ve diğer buluntular, sadece
Küçükçekmece’nin 2700 yıl önceki tarihine ışık tutmakla
kalmadı, göl çevresindeki taşlar Neolitik Çağ’ın da kapılarını araladı...
Zaman tüneline girdiğimizde takvimler 3 Ağustos 2008’i gösteriyor. Leyleklerin
gökyüzünde müthiş bir göç töreniyle başlayan, puslu ve parçalı bulutlu hava, yerini güneşli bir öğleden sonraya bırakıyor.
Araştırma ekibi, sahil çizgisinden bir metre
kadar açıktaki bir taşın önünde aniden duruyor. Bir şey bulmuş olmalılar. Şengül ‘ün
yanına yaklaştığımda, “Bir lahit kapağı parçası” diyor. Ardından benden yana olan kenarını göstere60 NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012
rek ekliyor: “...yazısı da var”. Lahdin üzerinde harfi andıran
bazı işaretler fark ediyorum.
Objektifimi lahit kapağına doğrulturken, araştırma ekibimizin diğer üyeleri, bir şeylerin varlığının heyecanını hissederek Küçükçekmece Gölü’nün batısındaki yarımadanın ucuna doğru ilerliyorlar. Peşlerinden gidiyorum.
Yarımadanın sivri burnuna geldiğimizde, sahilde çok
düzgün taş sıralarının çeşitlenerek, belirgin oda şekillerine dönüştüğünü görüyoruz. Sualtı arkeologu Hakan Öniz,
şaşkınlık ve sevinç içinde, “Hocam, çok büyük, çok büyük”
diye sesleniyor. Heyecanla aradıkları şey her ne ise bulmuş olmalılar... Kocaeli Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd.Doç.Dr. Şengül Aydıngün, 2008 Mart’ında
KKTC Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde yapılan 12. Akdeniz
Arkeolojisi Kongresi’ne katıldığında, üniversitenin Sualtı
Araştırmaları Merkezi Başkan Yardımcısı Hakan Öniz’e
tam da bu noktada çekilmiş kısa bir taş sırasının fotoğraflarını göstermiş ve kendi başkanlığında yürütülecek “İstanbul Tarih Öncesi Arkeolojik Araştırmaları” (İTA) projesine
katılmalarını istemişti. Hakan’ın düzgün bir sırada duran
taşlar için gelmeye karar vermesi zor olmamıştı. Ancak ne
olursa olsun, şimdi gördüğü “şeyin” büyüklüğü karşısında
şaşkınlığını ve sevincini dizginleyemiyordu.
Proje başkanı, eşim, Şengül Aydıngün, 2007 yaz sezonunda nasıl bir arkeolojik arazi çalışması yapacağına
karar vermeye çalışırken, çevresindeki hızlı yapılaşma
nedeniyle İstanbul’un batı yakasında
bir yüzey araştırması yapma fikrini ortaya atmıştı. Ardından, Kültür ve Turizm
Bakanlığı’ndan gereken resmi izin alınmış, Kocaeli Üniversitesi arkeoloji öğrencileri ve desinatör arkeolog Burhan
Gülkan’dan oluşan altı kişilik bir ekip oluşturulmuştu. Araştırmanın ilk gününün sabahında ekip, Avcılar Belediyesi’nin tahsis ettiği araçla uzaklaşırken, arkalarından, “Acaba kayda
değer bir şeyler bulabilirler mi?” diye düşünmüştüm. Akşam yorgun ve gülen yüzlerle, torba torba kırık dökük çanak çömlek parçaları ile geri geldiler. Getirdikleri parçalar,
amatör eski eser meraklılarına bir şey ifade etmeyecek
ama profesyonellere söyleyecek çok sözü olan parçalardı.
İlk gün kapıldığımız heyecan bir daha hiç bitmedi.
Dr. Aydıngün, bölge arkeolojisini anlayabilmek için yüzeyde, sadece arkeologların yapacakları bir araştırmanın
yeterli olmayacağına karar verip ilk araştırma sezonundan
itibaren ekibe, farklı uzmanlık alanlarından bilim adamlarını davet etmeye başladı.
Yıldız Teknik Üniversitesi Jeoloji Bölümü’nden Prof.Dr. Şükrü Ersoy,
Küçükçekmece Gölü’nün birkaç binyıl
önce önü denize açık, derin bir koy olduğunu söylüyordu. Bölgenin ne zaman
deniz, ne zaman bir göl olduğunun bilinmesi, arayacağımız kültürel birikimler
açısından çok önemliydi. Ve ulaştığımız
bilgiler bizi, göl kenarında gördüğümüz Roma lahdinden
-zaman tüneli gibi kesintisiz bir şekilde- insanlığın ilk tarım
faaliyetlerine başladığı Neolitik Çağ’a kadar götürdü...
(Kaynak : National Geographic Türkiye)
NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 61
ANDAÇ | SEKTÖRMADEN
TÜRKİYE’DEN
DÜNYADAN
ANDAÇ
ETKİNLİK
ZAMAN
Madenlerde Havalandırma Mine Ventilation 2012
4-5 Temmuz 2012
Afrika Madencilik Kongresi
16-19 Temmuz 2012
Afrika
4.Uluslararası Çevresel Arsenik Kongresi
22-27 Temmuz, 2012
Avusturalya
34. Uluslararası Jeoloji Kurultayı
5-10 Ağustos 2012
Brisbane Avusturalya
CIMEE 2012 - Çin Beijing Uluslararası Madencilik Fuarı 2012
22-24 Ağustos 2012
Pekin, Çin
XXVI. Uluslar Arası Cevher Hazırlama Kongresi
24-28 Eylül 2012
Yeni Delhi, Hindistan
Coaltrans 2012 (“32. Dünya Kömür Kongresi – Coaltransİstanbul”)
14-16 Ekim 2012
Çin Madencilik Konferansı ve Sergisi 2012
3-6 Kasım 2012
Process Mineralogy ‘12
7-9 Kasım 2012
Kıymetli Madenler Konferansı (Precious Metals ‘12)
12-13 Kasım 2012
Processing of Nickel Ores and Concentrates ‘12
14-15 Kasım 2012
Uluslararası Jeoloji ve Yer Bilimleri Konferansı
3-4 Aralık 2012
Singapore
7.Kauçuk Endüstri Fuarı (Kauçuk2012)
13-16 Eylül 2012
İstanbul
XIII. Uluslararası Cevher Hazırlama Sempozyumu
10-12 Ekim 2012
Bodrum
Natural Stone 2012 9.Uluslararası Doğaltaş Ürünleri ve
Teknolojileri Fuarı
18-21 Ekim 2012
CNR Expo’ İstanbul’da
Türkiye 12.Enerji Kongresi
14-16 Kasım 2012
Ankara
8.Uluslararası Endüstriyel Hammaddeler Sempozyumu
29-30 Kasım 2012
İstanbul
Maden Türkiye 2012 Fuarı/Tüyap Fuar Merkezi
29 Kasım-2 Aralık 2012
Beylikdüzü, İstanbul
8.Uluslararası Mermer ve Doğaltaş Kongresi (mersem’2012)
13-15 Aralık 2012
Afyonkarahisar
Türkiye 23. Uluslararası Madencilik Kongresi Ve Sergisi
16-19 Nisan 2013
Antalya
Minex 2013
23-24-25 Mayıs 2013
İzfaş, İzmir
4. Ulusal Maden Makinaları Sempozyumu
23-24 Mayıs 2013
İzmir
62 NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012
YER
Brisbane, Queensland,
Avustralya
İstanbul Lütfi Kırdar
Kongre ve Fuar Merkezi
Tianjin, Çin
Cape Town,
South Africa
Cape Town,
Güney Afrika
Cape Town,
Güney Afrika
İHRACAT VERİLERİ | SEKTÖRMADEN
İHRACAT VERİLERİ | SEKTÖRMADEN
MADEN İHRACATÇILAR BİRLİĞİ ÜRÜN GRUBU, İSTATİSTİKÎ VERİLERİ
MADEN İHRACATÇILAR BİRLİĞİ ÜRÜN GRUBU, İSTATİSTİKÎ VERİLERİ
2011
2012 OCAK-NİSAN TÜRKİYE GENELİ
DEĞİŞİM %
USD $
USD $
Değer
19.156.381,06
2.289.773,88
-88,05
0
3.577,50
100
Kükürt
1.033.777,80
2.792.645,55
170,14
Grafit
12.478,24
294.857,64
2.262,97
12.105.917,81
13.855.315,83
14,45
136.373,32
451.558,82
231,12
Bentonit
12.642.463,19
11.046.173,13
-12,63
Diğer Killer
1.520.438,82
1.083.974,26
-28,71
97.795,40
9.201,84
-90,59
5.336.441,03
3.647.133,52
-31,66
256.775,40
508.614,71
98,08
Pomza
3.366.114,17
2.335.592,65
-30,61
Zımpara, Diğer Tabii Aşındırıcılar
1.360.303,94
1.513.218,67
11,24
Dolomit
847.571,47
1.020.456,16
20,4
Manyezit
33.778.866,24
27.663.811,95
-18,1
Alçı Taşı, Alçılar
19.533.350,53
18.688.840,85
-4,32
524,66
251,06
-52,15
Mika
102.558,81
70.978,52
-30,79
Tabii Steatit, Talk
388.629,63
265.847,97
-31,59
Tabii Kriolit Ve Siolit
62.738,16
43.631,61
-30,45
Tabii Boratlar Ve Konsantre
47.533.304,17
50.666.540,52
6,59
Feldspat
44.313.933,12
44.763.196,23
1,01
Perlit
5.987.222,75
7.301.618,35
21,95
116,1
0
-100
Toprak Boyalar Ve Mikalı Tabii Demir Oksitler
70.841,39
41.005,29
-42,12
Lüle Taşı
1.545,20
3.762,31
143,48
Selestin
1.032,00
0
-100
Diğer Mineral Maddeler
10.570.497,13
5.486.098,38
-48,1
Toplam:
220.217.991,54
195.847.677,20
-11,07
Demir Cevherleri
4.905.618,61
11.760.726,25
139,74
Manganez Cevherleri
4.576.460,79
2.594.239,56
-43,31
Bakır Cevherleri
121.155.153,42
140.299.885,00
15,8
Nikel Cevherleri
5.660.200,00
4.521.400,00
-20,12
574.966,51
242
-99,96
Alüminyum Cevherleri
1.818.337,13
1.469.394,86
-19,19
Kurşun Cevherleri
13.853.548,74
41.621.649,16
200,44
Çinko Cevherleri
65.747.938,78
53.706.301,69
-18,31
Krom Cevherleri
156.613.778,38
124.133.227,47
-20,74
ÜRÜN GRUBU
Tuz
Kavrulmamış Demir Piritleri
Kuvars, Kuvarzit
Kaolin Ve Kaolinli Killer
Tabii Kalsiyum Fosfatlar
Barit, Whitherit
Silisli Fosil Unları, Silisli Top.
Amyant
Tabii Magnezyum Sülfatlar
Kobalt Cevherleri
64 NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012
2011
2012 OCAK-NİSAN TÜRKİYE GENELİ
DEĞİŞİM %
USD $
USD $
Değer
0
1.145,08
100
15.123,15
0
-100
10.175.234,20
7.953.200,22
-21,84
116.449,20
16.278,20
-86,02
Granüle Cüruf Ve Döküntüler
9.055.560,53
17.564.038,32
93,96
Metal Kül Ve Kalıntıları
2.516.882,13
1.551.174,07
-38,37
Diğer Cüruf Ve Küller
92.338,29
125.787,50
36,22
397.424.531,99
407.382.649,38
2,51
795.898,75
313.104,65
-60,66
67.595.903,77
50.119.102,96
-25,85
58.072,76
24.320,65
-58,12
Toplam:
68.449.875,28
50.456.528,26
-26,29
Granit Dikdörtgen Veya Kare Bloklar Veya Kalın Dilimler
3.203.982,96
2.920.119,35
-8,86
ÜRÜN GRUBU
Zirkonyum, Niobyum, Tantalyum, Vanadyum
Kıymetli Metal Cevh. (Altın, Gümüş, Platin)
Antimuan Cevherleri
Kalay Cevherleri
Toplam:
Granit Ham Veya Kabaca Yontulmuş
Mermer - Traverten Ham Veya Kabaca Yontulmuş
Kayağan Taşı - Ham Veya Kabaca Yontulmuş
Mermer-Traverten Dikdörtgen Veya Kare Bloklar
112.091.819,35
147.128.561,85
31,26
Toplam:
115.295.802,31
150.048.681,20
30,14
İşlenmiş Mermer
194.422.915,78
204.282.209,45
5,07
İşlenmiş Traverten
58.408.211,28
69.685.687,38
19,31
İşlenmiş Granit
4.301.694,16
5.138.272,58
19,45
İnşaata Elverişli Diğer İşlenmiş Taşlar
8.042.960,01
5.651.779,47
-29,73
792.663,27
891.531,82
12,47
Tabii Taşlardan Kaldırım Ve Döşeme Taşları
1.562.980,79
946.962,83
-39,41
Tabi Taşlardan Karo, Ranül, Parça Ve Tozları
3.315.228,13
1.651.510,02
-50,18
270.846.653,42
288.247.953,55
6,42
Mineral Yakıtlar
2.436.147,24
2.721.231,48
11,7
Toplam:
2.436.147,24
2.721.231,48
11,7
Toplam:
1.074.671.001,78
1.094.704.721,07
1,86
Ferro Krom
36.273.604,56
39.498.992,92
8,89
Diğer Ferro Alaşımlar
10.750.515,69
3.401.521,25
-68,36
Toplam:
47.024.120,25
42.900.514,17
-8,77
Doğal Ve Yapay Aşındırıcı Toz, Kauçuk
9.808.747,10
11.142.166,63
13,59
Cüruf Yünü; Kaya Yünü; Vb Mineral Yünler
2.534.744,21
2.700.736,14
6,55
İşlenmiş Mika Ve Mikadan Eşya
107.798,62
245.514,60
127,75
Diğer Taş Ve Minerallerden Eşya
12.696.236,84
9.006.636,65
-29,06
104.560,72
83.022,30
-20,6
Toplam:
25.252.087,49
23.178.076,32
-8,21
Toplam:
72.276.207,74
66.078.590,49
-8,57
Toplam:
1.146.947.209,52
1.160.783.311,56
1,21
Kayağan Taşı - İşlenmiş
Toplam:
Diğer - (Maden)
NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 65
SİNEMA | SEKTÖRMADEN
1
BABAM İÇİN / Will
SİNEMA | SEKTÖRMADEN
2
Aramızda Bebek Var
Un Heureux Evenement
3
RUH EŞİM
Cafe de Flore
4
Karanlık Gölgeler
Dark Shadows
IMDB Puanı: -/10
IMDB Puanı: 5.9/10
IMDB Puanı: 7.2/10
IMDB Puanı: 6.5/10
Will Brennan, yakın
zamanda annesini
kaybetmiş, babası ise bir süre önce
ortadan kaybolmuş
11 yaşında kimsesiz
kalmış bir çocuktur.
Hayattaki en büyük
tutkularından bir ise
İngiliz futbol takımı
Liverpool’dur. Will’in
futbol karşı ilgisi ve bilgisi
ise çevresindeki
herkesten daha fazladır. Bir gün kayıp babası Gareth bir anda ortaya çıkar; hem de oğlunun gönlünü
almak için İstanbul’da oynanacak Liverpool –A.C.
Milan, Şampiyonlar Ligi Final maçına cebine iki
biletle gelmiştir. Will babasına hemen güvenemese
de, Gareth onu bir daha terk etmeyeceğinin ve yeni
bir hayata başlayacaklarının sözünü verir. Fakat
Türkiye yolculuğuna hazırlandıkları sırada Will’in
babası aniden ölür, Will kendisini yatılı okulda tamamen terk edilmiş bulur...
“Hayatımı tepetaklak
etti, köşeye sıkıştırdı
beni, sınırlarımı zorladı...
Dibine kadar kendimden
vazgeçmeyi, şefkati ve
fedakârlığı öğretti bana.
Peki, annem bana bunları niye hiç anlatmadı?
Niye kimse bu konudan
bahsetmiyor?” İlk çocuklarının doğumuyla birlikte
tasasız hayatları kesintiye uğramış genç
bir çifti anlatan Aramızda Bebek Var, genç bir annenin günlüğünden hareketle, hamilelik ve doğum
tabusunu yıkıyor. Eliette Abecassis’in otobiyografik romanından uyarlanan ve ünlü Fransız yönetmen Rémi Bezançon’un üçüncü uzun metrajı olan
bu sıcak ve hınzır film, prömiyerini Toronto Film
Festivali’nde yaptı.
C.R.A.Z.Y. ile dünya
çapında müthiş ilgi
toplayan yönetmen
Jean-Marc Vallée, Eylül
ayında Venedik Film
Festivali’nde prömiyeri
yapılan son filmiyle izleyici karşısına çıkıyor. Bir
adamla bir kadın arasındaki aşkı, bir anneyle oğlu
arasındaki sevgiyi anlatan
Ruh Eşim, sevgiye dair fantastik bir
macera, aşk hakkında mistik ve doğaüstü bir yolculuk. Film, biri 1960’ta, diğeri günümüzde geçen
ama birbirine paralel ilerleyen iki farklı olay örgüsünü izliyor. Birinde 1960’ların Paris’inde bekâr bir
anne olan Jacqueline, Down Sendromlu oğlu için
her şeyi feda etmeyi göze alırken diğer öyküde
Montreal’de eşinden tatsız bir şekilde boşanan ünlü bir DJ konu alınıyor.
1752 yılında küçük oğlu
Barnabas ile birlikte Joshua ve Naomi Collins
çifti yeni bir hayata başlamak için Liverpooldan
Amerika’ya taşınırlar.
Ama koca bir okyanus bile aileyi rahatsız
aden gizemli kabustan
kaçmak için yeterli
değildir. Şehirde 20 yıl
geçirir.Ama köklü playboy Angelique
Bouchard un kalbini kırmışlardır. Angelique Bouchard barnabası vampire çevirip mezara hapsetmiştir. İki yüzyıl sonra Barnabas mezarından yanlışlıkla serbest kalmışıtr.Ve gelişmiş 1972 dünyasında
tekrar dirilir.
5
SEZAR ÖLMELİ
Cesare deve morire
IMDB Puanı: 8.1/10
Azılı mahkûmların tutulduğu bir hapishanede,
mahkûmların rehabilitasyonu amacıyla bir tiyatro oyununun sahneye
konması planlanır, bu
oyun Shakespeare’in Jül
Sezar oyunudur.
68 NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012
6
8
Mahşer Günü
The Divide
IMDB Puanı: 6.9/10
The Divide, “The Fallout” olarakta bilinen film, New
York’ta nasıl olduğu
bilinmeyen çok büyük
ve gizemli bir patlama
ile başlamaktadır. Bu
yapımda kıyamet sonrası
hayatta kalmayı başaran
8 kişilik bir grubun mahsur
kaldıkları sığınakta kurtarılmayı beklerken birbirlerine
düştükleri gerilim yüklü dakikaları konu almaktadır.
7
BUZ DEVRİ:
KITALAR AYRILIYOR
Ice Age: Continental Drift
IMDB Puanı: - /10
Bir buzdağından derme çatma bir gemi yapan kahramanlarımızın maceralarla
dolu epik deniz seferi başlıyor. Manny ve arkadaşlarını bu yeni dünyada
egzotik deniz canavarları
ve acımasız korsanlar
da bekliyor.
HAYATININ SEÇİMİ
The Ledge
IMDB Puanı: - /10
Köktendinci bir Hıristiyan
ile bir ateist arasındaki
felsefe savaşı. İstendiğinde ölümcül bir savaşa
dönüşebilen düşünceler.
Sonuçta, inançlı olanla
bu eksikliği bir deneme
olarak gören, inançsızlığa inanan kişi çok
yüksek bir binanın uç
kısmında mı her şeyi
çözecektir?..
NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 69
BORSA | SEKTÖRMADEN
BORSA | SEKTÖRMADEN
LONDRA METAL BORSASI
ALÜMİNYUM 1 YILLIK
ALUMINUM PRICE - 1,924.42 USD/t - 14 Jun ‘12
ALTIN 1 YILLIK
GOLD PRICE - 1,627.28 USD/oz - 15 Jun ‘12
ÇİNKO 1 YILLIK
ZINC PRICE - 1,886.50 USD/t - 14 Jun ‘12
70 NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012
ALÜMİNYUM 5 AYLIK
ALUMINUM PRICE - 1,924.42 USD/t - 14 Jun ‘12
ALTIN 6 AYLIK
GOLD PRICE - 1,627.28 USD/oz - 15 Jun ‘12
ÇİNKO 6 AYLIK
ZINC PRICE - 1,886.50 USD/t - 14 Jun ‘12
BAKIR 1 YILLIK
COPPER PRICE - 7,376.45 USD/t - 14 Jun ‘12
KALAY 1 YILLIK
TIN PRICE - 19.45 x1000 USD/t - 14 Jun ‘12
KURŞUN 1 YILLIK
LEAD PRICE - 1,884.95 USD/t - 14 Jun ‘12
BAKIR 6 AYLIK
COPPER PRICE - 7,376.45 USD/t - 14 Jun ‘12
KALAY 6 AYLIK
TIN PRICE - 19.45 x1000 USD/t - 14 Jun ‘12
KURŞUN 6 AYLIK
LEAD PRICE - 1,884.95 USD/t - 14 Jun ‘12
NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 71

Benzer belgeler

Türkiye`den Haberler - Sektörmaden Dergisi | Anasayfa

Türkiye`den Haberler - Sektörmaden Dergisi | Anasayfa Cemil Ökten, Dündar Ergünalp, Dündar Renda, Ekrem Yüce, Enver Erdoğan, Erdoğan Yüzer , Gülhan Özbayoğlu Günaydın Yirmibeşoğlu, Güngör Tuncer, Güven Önal, H.Nijat Gürsoy, Halil İbrahim Kırşan, Halim...

Detaylı

Kömür madeninde geçmişe yolculuk

Kömür madeninde geçmişe yolculuk Cemil Ökten, Dündar Ergünalp, Dündar Renda, Ekrem Yüce, Enver Erdoğan, Erdoğan Yüzer , Gülhan Özbayoğlu Günaydın Yirmibeşoğlu, Güngör Tuncer, Güven Önal, H.Nijat Gürsoy, Halil İbrahim Kırşan, Halim...

Detaylı

YIL 2012, SaYI: 45 EKİM, KaSIM, aRaLIK

YIL 2012, SaYI: 45 EKİM, KaSIM, aRaLIK Madencilik Başkanlar Konseyi Başkanı İsmet Kasapoğlu madencilik sektörüne

Detaylı

eti soda a.ş türkiye`de bir ilk trona üzerinde çözelti madenciliği eti

eti soda a.ş türkiye`de bir ilk trona üzerinde çözelti madenciliği eti Materyali tükenmiş, eski maden ocakları alanlarının doğaya yeniden kazandırılması, çevreye ve ............................................................22

Detaylı

volfram volfram - Sektörmaden Dergisi | Anasayfa

volfram volfram - Sektörmaden Dergisi | Anasayfa MÜTEVELLİ HEYETİ Gerçek Kişiler Abdullah Mısırlıoğlu, Ali Erguvanlı, Ali Türkoğlu, Alp Gürkan, Atılgan Sökmen, Behçet Süleymanoğlu Cemil Ökten, Dündar Ergünalp, Dündar Renda, Ekrem Yüce, Enver Erdo...

Detaylı

Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı`ndan Şili-Brezilya

Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı`ndan Şili-Brezilya Gerçek Kişiler Abdullah Mısırlıoğlu, Ali Erguvanlı, Ali Türkoğlu, Alp Gürkan, Atılgan Sökmen, Behçet Süleymanoğlu Cemil Ökten, Dündar Ergünalp, Dündar Renda, Ekrem Yüce, Enver Erdoğan, Erdoğan Yüze...

Detaylı

Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı Gençlik Komitesi Katılımcılar ne

Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı Gençlik Komitesi Katılımcılar ne Abdullah Mısırlıoğlu, Ali Erguvanlı, Ali Türkoğlu, Alp Gürkan, Atılgan Sökmen, Behçet Süleymanoğlu Cemil Ökten, Dündar Ergünalp, Dündar Renda, Ekrem Yüce, Enver Erdoğan, Erdoğan Yüzer , Gülhan Özba...

Detaylı