terracota - UTED Dergi

Transkript

terracota - UTED Dergi
266
AYLIK HAVACILIK DERGİSİ
2146-6394
Mutlu
Yıllar
OCAK 2014 YIL:23 www.uted.com.tr
AMAC Aerospace Turkey
Operasyon Direktörü
Atilla Güney
ile söyleşi
İNİŞ TAKIMLARI,
OTO FREN, ANTI-SKID
toprağın altındaki ordu
TERRACOTA
Haberler
1968
UÇAK
Rİ
YENLE
TEKNİS EĞİ
DERN
2
Ümit Sayıl
Uçak Teknisyenleri
Derneği Başkanı
Aircraft Technicians
Association President
[email protected]
Sevgili Meslektaşlarım,
Dear colleagues,
Sektörümüz için çok hareketli bir yılı geride bıraktık. Şöyle bir
geriye baktığımızda denetlemeler, havacılık sektöründe İngilizce,
2006 senesi öncesi alınan tip kurslarının geçersiz olması gibi daha
da detaya girecek olursam irili ufaklı onlarca olay yaşadık. Sonuç:
Yapıcı olarak sektör çalışanlarına yönelik hiçbir yaklaşım yok!
Bunlardan birini örnek alırsak; bakın pilotaj grubu da İngilizce
sınavlarına giriyor. Kendilerine doküman veriliyor ve sınava girip
başarılı oluyorlar, bir daha sınav yok. Bir de teknik camia kısmına
bakalım: Doküman yok, her iki senede bir sınava giriyorsunuz,
başarı belgesi alabilirseniz şirketlerin intranetine yüklüyorsunuz.
Kalite birimleri lisansınıza tip ilavesi yapmak istediğinizde bu
belgelerin orijinalini talep ediyor. Sizi sistemdeki belgeleriniz
sahteymiş gibi aşağılarcasına. Bu da yetmiyor, kalite birimleri sizin
kullandığınız dokümanlardan sözlü olarak okuyup anlama sınavına
tabi tutuyor.
Bence artık ülkemizde “adamına göre şekillendirme” işi bırakılıp
her bir bireye ayrım yapılmadan muamele yapılmalıdır. Sivil
havacılığımız yeni bir genelge çıkarmadan önce meslek gruplarına
son gün fikirlerini sormayı bırakmalıdır. Bir konu üzerinde
beraberce çalışılıp doğru sentezlenip kararlar alınmalıdır.
Yukarıda verdiğim örnekler uzayıp gider. Burada havacılığımızı
elbirliği ile ileri götürmek herkesin hedefidir. Amaç, ülkemizin
geleceğine dair ve yeni yetişen gençlerimize yol göstermektir.
Bu yıl geriye doğru baktığımızda akıllarda kalan en önemli bir olay
da bir meslektaşımızın iş başında geçirdiği kaza sonucu rahmetli
oluşudur.
Bu senenin diğer en önemli olayı ise yirmi dört yıllık sendika
başkanının seçimleri kaybetmesinin hafızalardan silinmeyecek
olmasıdır. Yeni seçilen Hava-İş sendika yönetimi inşallah
sektörümüzün arzuladığı birlik ve beraberliği sağlayıp, tüm
taraflar için hayırlı işler için çalışır diye ümit ediyorum. Geçtiğimiz
günlerde imzalanan THY A.O. Toplu İş Sözleşmesi’nin tüm
meslektaşlarımız için hayırlı olmasını diliyorum.
Sevgili arkadaşlarım, yeni senenin sizler ve aileleriniz için önce
sağlık ve mutluluk getirmesini, gelecek yılımızın hep birlikte
kenetlenerek birliktelik içinde geçmesini diler, kişisel çıkarların
topluma yarar getirmeyeceğini, birliktelikten güç doğacağını
sizlere bir kez daha hatırlatmak isterim.
Hepinize iyi seneler...
It was a very busy year for the sector. Looking back, we faced
tens of small or large cases, including some major ones such
as inspections, the English-language issue in aviation, the
cancelation of qualification type courses before 2006. And
see the outcome: No constructive approach against sector
employees!
One of the cases was the language issue. We all know that the
piloting crew also takes English exams. They are provided with
necessary documents, they succeed once and receive no more
tests. But see how it works for the technical community: No
documentation, exams held in every two years, and you have to
upload the certificate to the intranet of your company.
When you ask for a qualification type upgrade, the quality
bodies ask for the original documents. As if insulting you,
implying that you had uploaded fake documents! Still, this is not
enough, the bodies also force you to oral exams of reading and
understanding.
Authorities should put an end to “shaping things according
to the addressees” and behave every singe individual without
discrimination. The civil aviation body should give up asking for
opinions of profession groups in last minutes before releasing
a notice. We should work together on matters and make right
decisions through synthesis.
I may add much to the examples above. Our unified goal is
taking the aviation sector to a better position together. Our
concern is about the future of the country and showing the way
to the rising youth.
One of the most striking things last year was that a colleague
passed away in an occupational accident.
Another important event was that the 24-year head of the trade
union lost elections, which will never be forgotten. I wish the
new management of Hava-İş, the sole sector trade union, will
ensure the desired unity in the sector, and Works fort he benefit
of all parties.
I also wish that the recent the Turkish Airlines collective
contract will be favorable for our colleagues.
Dear friends, I wish the new year will bring health and happiness
to you and your families, and witness a unity among us as
we join hands, reminding you that personal interest will not
generate profits fort society. United we stand, we are stronger.
Happy new year,
Saygılarımla.
Regards.
3
48
UTED
İstanbul Cad. Üstoğlu Apt.
No: 24, Kat: 5 Daire: 8
Bakırköy/İstanbul
Tel: 0212 542 13 00/543 29 74
Faks: 0212 542 13 71
www.uted.com.tr
www.uteddergi.com
www.uted.org
[email protected]
16
Dünyanın derinliklerinden
dağların zirvelerine
VOLKANLAR
terse!
s
i
e
n
i
Müşter
mer
o
t
s
u
c
er
Whatev s!
d
deman
İmtiyaz Sahibi
Uçak Teknisyenleri Derneği Adına
Ümit Sayıl
06
14
Genel Yayın Yönetmeni ve
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Sefa İnan / [email protected]
Basın-Yayın Sekreterliği
İsmet Şahin / [email protected]
Elif Aydemir /[email protected]
Yazı Kurulu
Kıvanç Bayezit, Arif Şankaya, Ahmet Akpınar,
İsmet Şahin, Elif Aydemir, Dr. Handan Diker
Katkıda Bulunanlar
Şebnem Bayezit, Mehmet Ertek, Volkan Kamar,
Emrah Yener, Alperen Doğru, Hasan Büber
ÜNEY
ATİLLA G
22
Bir İsviçre Güzeli
LOZAN
40
Dirty Dozen 4
Yorgunluk
YAPIM
Umar İletişim Hizmetleri Ltd. Şti.
Harman Sok. No: 31/1
34153 Florya - İstanbul
Tel: 0212 573 15 65
[email protected]
www.umariletisim.com
BASKI
Elma Basım Yayın ve İletişim Hizmetleri San. Tic.
Ltd. Şti.
Halkalı Cad. No:164 B-4 Blok
Sefaköy - Küçükçekmece İstanbul
Tel: 0 212 697 30 30
TERRACOTA
UTED’E ABONE OLABİLİRSİNİZ
Dergimize abone olmak için yıllık abone ücretini banka
hesabımıza yatırdıktan sonra dekontu bize fakslamanız yeterli.
Uted dergisi her ay adresinize gönderilecektir. Lütfen
ayrıntılı bilgi için derneğimizle irtibata geçiniz.
4
UTED dergİsİnİn geçmİş
sayılarına web sİtemİzden
ulaşabİlİrsİnİz.
Ajanda
28
TEKNİK:
İNİŞ TAKIMLARI,
OTO FREN, ANTI-SKID
30
SÖYLEŞİ:
OĞUZHAN BAĞDAT
34
SANAT:
ALTIN ORAN
36
KÜLTÜR:
DENİZ KOKAN HARİTALAR
42
TEKNİK:
UÇAKLAR MOTORLARINDA
YAĞLAMA SİSTEMLERİ
44
ORJİNAL
IŞIKLI, HARİKA BİRŞEYLER
46
TEKNİK:
Tahribatsız
Muayene Yöntemleri
52
KAZA ARAŞTIRMA:
YÜZYILIN ÇARPIŞMASI
54
SPOR:
Sahanın dışında çok
konuşanlar!
56
TARİH:
TERRACOTA
60
ÇOCUKLAR İÇİN:
ÇALIŞAN ANNE
62
SAĞLIK:
SİNDİRİM
64
GURME:
KESTANELİ YEMEKLER
66
BULMACA
56
Yayın Türü: Aylık, süreli, yaygın
Haberler
5
Haberler / NEWS
THY grevi sona erdi, 305 çalışan işe geri alınacak
Atilay Ayçin (solda)
ve Ali Kemal Tatlıbal
ürk Hava Yolları (THY) ile Hava-İş Sendikası arasında
24. dönem toplu iş sözleşmesi imzalandı. Hava-İş
Sendikası Başkanı Ali Kemal Tatlıbal, imzaların
atıldığını, her şeyin hayırlarına olduğunu belirterek,
“Herkesi işe aldık. 305’i de alacağız.” dedi.
Yaklaşık 7 aydır grevde bulunan Hava-İş Sendikası üyeleri ile THY
arasındaki anlaşmazlığı çözen toplu iş sözleşmesi, 19 Aralık’ta
THY Genel Müdürlük Binası’nda imzalandı. Basına kapalı olarak
gerçekleştirilen sözleşmenin imzalanmasına THY ve sendika
yetkilileri katıldı. Sözleşmeyle çalışanların sosyal haklarında ve
idari maddelerde de çeşitli iyileştirmeler sağlandığı belirtildi.
8-9 Aralık tarihlerinde yapılan seçimle başa gelen Tatlıbal,
imzaların atıldığını, her şeyin hayırlarına olduğunu belirtti. Tatlıbal,
“Açıklamayı sonra yapacağız. Hepsini anlatacağız. Hayrımıza
oldu. Herkesi işe aldık. 305’i de alacağız. Sıkıntı yok. Komisyon
kuruluyor. Pazartesi başlıyor.” diye konuştu.
Yeni Hava-İş başkanı
ALİ KEMAL Tatlıbal
ava İş Sendikası 27. Olağan Kongresi’nde Ali Kemal
Tatlıbal, geçerli 206 oydan 133’ünü alarak meslek
örgütünün yeni genel başkanı oldu.
İstanbul’daki Topkapı Holiday Inn Otel’de yapılan
seçimde eski genel başkan Atilay Ayçin, 73 oy aldı.
Sendikanın toplam 300 delegesi bulunuyor.
Tatlıbal seçimlerin ardından gazetecilere yaptığı açıklamada,
“Hizmet eden arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Atilay Bey
de 24 sene hizmet etmiş bir başkanımız. Kendisi bizim için bir
değerdir. Onun savunduğu tezlerin arkasında, yine aynı tezleri
savunacak şekilde sendikaya hizmet edeceğiz” dedi.
Göreve resmen başladıktan sonra ilk işlerinin iş yavaşlatma
eylemine katıldıkları gerekçesiyle işten atılan Türk
Havayolları personelinin görevlerine yeniden geri dönmelerini
sağlayacaklarının altını çizen Tatlıbal, “305 arkadaş için savaş
vermeye devam edeceğiz. Öncelikle 305 üzerine bir komisyon
kurup bu arkadaşımız ile Çanakkale tarafında işten çıkarılan 19
arkadaşımızın işe iadeleri için çalışacağız. Grev bitsin istiyoruz.
Ama işçilerin çıkarına anlaşmalar olacak şekilde bitsin. Grev son
çaredir.” dedi.
Seçimlerden 10 gün sonra Türk Havayolları ile sendika, grevi
sonlandırmak konusunda uzlaşarak işçilerin geri alınacağını
açıkladı.
Yeni projeleri hakkında bilgi veren Tatlıbal, “Vaat değil, icraat
yapmaya geldik. Bir sosyal kompleks olsun istiyoruz, binamızı
daha güzel bir yere taşımak istiyoruz. Anadolu’dan gelen
üyelerimiz ve arkadaşlarımız işçi kardeşlerimiz için gece
geldiklerinde konaklayacakları yatakhaneler yapmak, sosyal
spor kompleksleri yapmak, beraber oturup yemek yiyebilecekleri
restoranlar, kafeler oluşturmak” dedi.
6
Tatlıbal elected as
new avIatIon unIon
chaIrMAN
Ali Kemal Tatlıbal was elected Dec. 9 as the new head of
Hava-İş, the sole aviation sector trade union in Turkey,
winning 133 out of 206 valid votes.
Former chair Atilay Ayçin lagged behind with 73 votes at
the election at Istanbul’s Topkapı Holiday Inn Hotel.
The union has 300 voting delegates.
“I would like to thank all colleagues who have served the
union,” Tatlıbal said in his first remarks to the press. “Mr.
Atilay Ayçin chaired the union for 24 years. He is a value
for us. Backing the values he has defended, we will keep
pledging his thesis and serve the union.”
The priority for the new administration was the
reemployment of the Turkish Airlines staff who were
fired due to a slowdown strike, he also said: “We will
keep struggling for our 305 colleagues. We will found
a commission to work on reemployment of these 305
friends along with 19 other in Çanakkale. We want this
strike to come to an end. But it should end qith a deal in
senefit of the workers. Strike should be the last resort.”
Ten days after the elections Turkish Airlines and the union
inked a deal to end the strike, paving the way fort he
reemployment.
Also briefing new projects, Tatlıbal said: “We are here
for practices, not promises. We want a social facility and
move our headquarters to a better place. We want to build
dorms for colleagues who come from Anatolian cities to
Istanbul. We want to build sports facilities, restaurants
and cafes,” he said.
StrIke over at TurkIsh AIrlInes, 305 to get reemployed
Turkish Airlines and Hava-İş, the sole aviation sector trade union in Turkey, have reached a collective bargain contract, putting an end to
the nearly seven-month row and a strike.
The Dec. 19 deal, which also paved way fort he reemployment of the 305 who were fired due to participation in a strike, came after a
shift in the management of the union at the Dec. 8-9 election.
Ali Kemal Tatlıbal, the new head of the union, told press that “everything was in benefit of employees.”
“Everyone is reemployed. The 305” of them,” he said, adding that the details of the deal would be revealed later and a commission had
began working on the issue. The deal was signed at the Turkish Airlines headquarters without the attendance of the press. Authorities
said the contract included betterment in social rights and administrative items.
AIrPlus İstanbul
5 Haziran’da başlıyor
Türkiye’nin havacılık teknolojileri ve havaalanı ekipmanları
konularındaki ilk ihtisas fuarı olma özelliğini taşıyan AirPlus İstanbul
2014 Fuarı, 5-8 Haziran tarihleri arasında CNR EXPO Yeşilköy’de
düzenlenecek.
“AirPlus İstanbul 2014 - Havacılık Teknolojileri ve Ekipmanları Fuarı”
CNR Sektörel Fuarcılık tarafından Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü
(SHGM), Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) desteğiyle
gerçekleştirilecek.
Ürün ve hizmet sağlayıcıların profesyonel alıcılarla bir araya
getirileceği organizasyon, 10 bin metrekarelik alanda düzenleniyor.
AIrPlus opens doors
on July 5
AirPlus İstanbul 2014, Turkey’s sole special fair for
aviation technologies and airport equipment, will open
doors on June 5 next year at the CNR EXPO fairground in
Istanbul’s Yeşilköy.
The “AirPlus İstanbul 2014” will be organized by CNR
Sektörel Fuarcılık, the fair company, with the support of
the Directorate General of Civil Aviation (DGCA).
The event that will gather service and good providers and
professional buyers on a 10,000 square meter ground.
7
Haberler / NEWS
Corendon AIrlInes
Almanya pazarına
hızlı giriş yaptı
Der Touristik Başkan Yardımcısı Rene Herzog, Der Toursitik CEO’su
Sören Hartmann, Corendon Airlines Genel Müdürü Yıldıray Karaer ve
Der Touristik Başkan Yardımcısı Rolf-Dieter Maltzahn (soldan sağa).
Der Touristik Vice President Rene Herzog, Der Toursitik CEO
Sören Hartmann, Corendon Airlines General Manager
Yıldıray Karaer and Der Touristik Vice President Rolf-Dieter
Maltzahn (L to R).
014 yaz sezonu için Almanya pazarına sağlam
bir giriş yapmaya hazırlanan Corendon Airlines,
başta Der Touristik olmak üzere pazarın en güçlü
tur operatörleriyle yaptığı işbirlikleri sonucunda
Antalya’ya getireceği Alman turist hedefini yaklaşık
15 havalimanından 250.000 koltuk olarak belirledi.
11 Nisan 2014’te başlayacağı Almanya operasyonunu ilk olarak
Almanya’nın en büyük tur operatörlerinden Der Touristik’in 8-9
Kasım 2013 tarihinde Dresden’de düzenlediği “Come Closer”
isimli fuara katılarak duyuran Corendon Havayolları, Alman
pazarında ayrıca sektörün en önde gelen operatörlerinden TUI,
Thomas Cook, Öger Tours, Schauinsland, All Tours ve FTI ile de
çalışacak.
Corendon Havayolları, Türkiye için Avrupa’nın en büyük pazarı
olan ve 2014’te yüzde 15 ila 20 büyümesi beklenen Almanya
pazarına girmesi ile birlikte oluşan talep artışını karşılamak için
filosundaki uçak sayısını 12’ye çıkardı. Corendon Havayolları,
Almanya operasyonu yapan birçok havayolunun aksine
uçuşlarında ücretsiz ikram ve 20 kilograma kadar ücretsiz bagaj
uygulaması da sunacak.
Come Closer fuarında Der Touristik’in CEO’su Sören Hartmann,
Türkiye’den sorumlu Başkan Yardımcıları Rene Herzog ve RolfDieter Maltzahn ile bir araya gelen Corendon Havayolları Genel
Müdürü Yıldıray Karaer, 2014 itibarıyla ilk kez adım attıkları bu
birlikteliğin uzun yıllar devam etmesini temenni ettiklerini belirtti
ve Türkiye turizmi için iyi bir 2014 sezonu diledi.
Bu arada, Corendon Havayolları, Sivil Havacılık Genel
Müdürlüğü’nün ilgili denetimlerinden geçerek tarifeli uçuşlar için
gerekli ruhsatı aldı.
Corendon AIrlInes makes strong
entrance to Germany market
Corendon Airlines, which plans a strong penetration to Germany market in 2014 summer season, set its goals for traffic to Turkish resort
of Antalya from the European powerhouse at 250,000 seats from 15 airports, a possible outcome of strong tour operators, Der Touristik in
particular.
The company, which made public at the Nov. 8-9 “Come Closer” fair held in Dresden by Der Touristik that it will start Germany operations
on April 11, 2014 one of the largest tour operators in Germany, will also cooperate with other leading operators TUI, Thomas Cook, Öger
Tours, Schauinsland, All Tours and FTI in the Germany market.
Corendon increased the number of aircraft in its fleet to 12 to meet the demand that will increase with the Germany penetration, the
largest market for Turkish tourism, which is projected to grow between 15 and 20 percent next year. Corendon plans to serve free treats
and a luggage capacity of 20 kilograms per passenger, unlike many other airliners.
Meeting with Der Touristik CEO Sören Hartmann along with vice presidents responsible of Turkey, Rene Herzog and Rolf-Dieter Maltzahn,
at the Come Closer event, Corendon Airlines General Manager Yıldıray Karaer said he wanted this very first step of cooperation to last for
years, also wishing a good season for Turkish tourism.
Meanwhile, Corendon Airlines has been certified for scheduled flights, after fulfilling tests by the Turkish Directorate General of Civil
Aviation (DGCA).
8
Türkiye
ilk F-35
parçasını
teslim etti
Türkiye’nin de aralarında
bulunduğu 9 ülke tarafından
yürütülen “Müşterek Taarruz
Uçağı Projesi” kapsamında
Türk Havacılık ve Uzay
Sanayi’nin (TUSAŞ) ürettiği ilk
F-35 uçağı orta gövdesi üretici
ABD’li Northrop Grumman ve
Lockheed Martin firmalarına
teslim edildi.
Ankara Kazan’da bulunan
TUSAŞ Tesisleri’nde üretilen
orta gövdenin teslimi için bir
de tören gerçekleştirildi.
Turkey delIvers fIrst F-35 part
The Turkish Aerospace Industries delivered its first F-35 body part within the scope of the nine-nation Joint Fighter Jet Project to the U.S.
producers Northrop Grumman and Lockheed Martin.
The “mid body” part produced in the Kazan town of the capital city of Ankara was confied to the main producers at a ceremony held on Dec. 11.
BoeIng, 777X rüzgar
tünellerini teste başladı
Boeing firması 777X modeli için düşük hız rüzgar tüneli testlerine
İngiltere’nin Farnborough, kentindeki QinetiQ tesislerinde 5 Aralık
tarihinde başladığını duyurdu.
Boeing ve QinetiQ şirketleri, geçtiğimiz günlerde rüzgar tüneli testleri
konusundaki işbirliklerini beş yıl daha uzatma kararı almıştı.
9 Aralık’ta testin başladığını basına duyuran 777X projesi şef mühendisi
Terry Beezhold, “Geçtiğimiz ay başlayan program için bu test kilit önem
taşıyor” dedi.
BoeIng testIng 777X wInd tunnels
Boeing has begun low-speed wind tunnel tests on the Boeing 777X, the producer announced on Dec. 9. Testing had started on Dec. 5 in
Farnborough, U.K., at facilities run by testing partner QinetiQ.
Boeing and QinetiQ recently inked a contract to extend the wind tunnel partnership at Farnborough for another five years.
“This is the first major development milestone for the program since we launched the program last month,” said Terry Beezhold, vice
president and chief project engineer of the 777X program.
9
Haberler / NEWS
SHGM lisanslandırma
tavsiyesi yetkisi verecek
ivil Havacılık Genel Müdürlüğü, 14 Kasım’da yaptığı
bir açıklamayla hava aracı bakım personelinin
lisanslandırılması kapsamında SHY-145 onaylı olan bakım
kuruluşlarına bakım personeli için tip ilavesi, kategori
ilavesi, sınırlama kaldırma ve temdit işlemleri için tavsiye
yayımlama yetkisi verilebileceğini duyurdu.
Açıklamada, “Bu tavsiye yazılarının Genel Müdürlüğümüzce uygun
görülmesi halinde lisansların tanzim edilmesini içeren uygulamaya
ilişkin prosedürler hazırlanmıştır” dendi ve gereken koşullar Genelge
ve Hava Aracı Bakım Personeli Lisanslandırma Prosedürü adlı belgede
duyuruldu.
CIvIl avIatIon board sets
condItIons to release
lIcensIng advIse
Turkish Directorate General of Civil Aviation (DGCA), announced on
Nov. 14 that it might authorize institutions to reveal advises for airraft
technicians with SHY-145 licenses for adding types, adding categories,
lifting limitations and extension.
“Procedures regarding the classification of these advise letters, in
case they are approved by tde Directorete General, are prepared,” the
statement read, adding that the related conditions were detailed in
an appendix document titled “Licensing Procedure for Air Vehicles
Maintenance Staff.”
Bilet fiyatlarına
“gönüllü” tavan
fiyat GELDİ
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı,
özellikle yoğunluk dönemlerinde fahiş fiyatlara
satılan yurtiçi uçak biletlerine ekonomi sınıfı için
299 TL’lik tavan fiyat sınırlaması getirdi.
Bakan Binali Yıldırım, 3 Aralık’tan itibaren geçerli
olan uygulamayı havacılık şirketlerinin üst düzey
yöneticilerinin de katıldığı bir toplantıyla duyurdu.
Yıldırım, kararın bir zorunluluk getirmediğini,
gönüllülük esasına dayandığını da belirtti.
Geçtiğimiz yılın bilet satış rakamlarını değerlendiren
Yıldırım, “Toplam uçuşların yüzde 28’i yani üçte
birinden azı 100-150 lira arasında bilet aldı. Toplam
yolcuların yüzde 15’i de 150-200 lira arasında bilet
alarak uçtu” dedi.
“Öyle görüldüğü gibi biletler astronomik
falan değil,” diyen Yıldırım, bu meblağa acente
komisyonu, vergi, yakıt ve personel ücretinin de
dahil olduğunu söyledi.
MInIstry sets
“voluntary” prIce
cap for domestIc
flIghts
Turkey’s Transportation Ministry has set a price cap
for domestic economy-class flights at 299 Turkish
Liras, following reactions to high ticket prices,
particularly in high season.
Minister Binali Yıldırım announced the
implementation at a joint meeting with the
representatives of aviation companies on Dec. 3.
However, Yıldırım said this was not an obligation
but a “voluntary” decision.
Evaluating the ticket prices last year, Yıldırım said,
“Some 28 percent of the total flights, or less that
one third were at between 100 and 150 liras. SOme
15 percent of the whole passengersb bought tickets
between 150 and 200 liras,” he said.
“As it is seen, the ticket prices are not
astronomically high,” he said, adding that these
prices also included commissions, taxes, fuel and
personnel expanses.
10
EASA, Avrupa için tek bir kod getiriyor
EASA to defIne unIfIed
regulatIons for thIrd
country operators
vrupa Havacılık Emniyeti Ajansı (EASA) 2014 yılı itibarıyla
Avrupa’ya üçüncü ülkelerden uçacak olan operatörler, yani
TCO’lar için tek bir regülasyon getirmeye hazırlanıyor.
Bu yeni düzenlemeyle Avrupa Birliği’nin 28 üyesine, AB’nin
denizaşırı bölgelerine, Avrupa Serbest Ticaret Derneği (EFTA)
üyesi olan İzlanda, Lihtenştayn, Norveç ve İsviçre’ye uçacak
operatörler, tek ve birleştirilmiş bir koda sahip olacak. Bu
kurallar tarifeli uçuş yapan şirketlerle beraber iş havacılığını
ve charter operasyonlarını da bağlayacak.
Önümüzdeki mart ayında aktif olması beklenen TCO
düzenlemesinin tam olarak hayata geçmesinin 30 aylık bir
geç döneminden sonra gerçekleşmesi planlanıyor.
Buna bağlı olarak uçtukları AB ülkeleriyle doğrudan ikili
anlaşmaları ve izinleri olan şirketlerin de yeni yetki için
EASA’ya başvurması gerekecek.
The European Aviation Safety Agency (EASA) prepares to implement new regulations in 2014 for third country operators (TCOs) that
wish to fly to Europe. The new regulations will provide a single, unified code for all operators flying to the 28 European Union states, EU
overseas territories and the four EFTA (European Free Trade Association) states (Iceland, Liechtenstein, Norway and Switzerland). The
unified rules will cover all holders of air operator certificates, which include business aviation charter companies as well as airlines.
Scheduled to go “live” next March, the TCO regulations will be fully implemented over a 30-month transition period.
They will require all existing operators to reapply for authorization from the EASA, even though they currently have the necessary
paperwork from the individual EU member states.
UÇAK teknisyenliği
en istenen meslekler
arasında
FL Technics firmasının yayınladığı bir makaleye göre, havacılık
sektöründeki büyümeye paralel olarak uçak teknisyenliği
dünyada en çok arzulanan 100 meslek arasında yer alıyor.
Havacılık sektöründeki büyüme verilerine yer veren makale,
tüm dünyada sivil havacılıkta 56 milyon kişinin çalışmakta
olduğunu belirtti. Diğer sektörlerle karşılaştırıldığına havacılık
profesyonellerinin küresel ekonomi için ortalama 3,5 kat daha
fazla katkıda bulunduğunu ileri süren makale, sektöre olan
ilginin 1990’ların sonuna ve 2000’lerin ilk yıllarına göre çok
arttığına dikkat çekti.
Makale, önümüzdeki 20 yıldan kısa bir süre içinde üreticilerin
27.000 ila 35.000 arasında uçak teslim etmeyi planladıklarını,
bu rakama Embraer ve Bombardier gibi bölgesel jetlerle
birlikte Airbus A380 ve Boeing 787 gibi büyük uçakların da
dahil olduğunu vurguladı.
ArtIcle puts
avIatIon
maIntenance
among top 100 jobs
FL Technics said in an article that aviation
maintenance is among the most desired 100
professions in the world. The article, which underlined
the sector growth, said some 56 million people were
employed in aviation across the world.
Aviation professionals contribute to the global
economy 3.5 times more than any other industry
representatives, it also claimed.
Aircraft manufacturers predict that in less than 20
years’ time approximately 27-to-35 thousand of new
aircraft will be delivered around the world, including
such regional jets as Embraer and Bombardier as well
as large aircraft like Airbus A380s and Boeing 787s.
11
Haberler / NEWS
AIrbus, MIT ile “dijital
üretim” anlaşması yaptı
irbus, ABD’nin önde gelen bilim okullarından
Massachusetts Institute of Technology (MIT) ile
“dijital üretimlerin” havacılık alanında kullanılması için
birlikte araştırma yapmak için anlaşma imzaladı.
Anlaşma uyarınca Avrupa’nın en büyük uçak üreticisi,
MIT’nin Bitler ve Atomlar Merkezi (CBA) Başkanı Neil Gershenfeld
ve ekibiyle dijital materyal bileşenlerinin hava araçlarının tasarım ve
üretiminde nasıl kullanılabileceği üzerinde çalışacak.
Dijital materyal teknolojisi, karmaşık bir yapının bir dizi basit ve
münferit birleşenin bir araya getirilmesiyle inşa edilebileceği fikrine
dayanıyor ve insan vücudunun amino asitlerden bütün proteinlerini
üretmesi gerçeğinden ilham alıyor.
Bu tekniğin uçak üretiminde yepyeni bir montaj yönteminin yolunu
açabileceği ve inşa ve montaj maliyetlerini düşürmek, ağırlığı
azaltmak gibi pek çok temel hedefe hizmet edebileceği belirtiliyor.
AIrbus shakes hands wIth MIT for COOPERATION
ıN “dIgItal manufacturIng” DEVELOPMENT
Airbus has signed a research agreement with the Massachusetts Institute of Technology (MIT) to explore the use of digital manufacturing
in aerospace.
Working with Neil Gershenfeld, director of MIT’s Center for Bits and Atoms (CBA) and his team, the aircraft manufacturer will evaluate how
the digital material concepts being developed at MIT can potentially be applied to the design and construction of aerospace vehicles.
Digital material technology is based on the idea that a complex structure can be constructed by assembling a simple set of discrete
components, similar to how the body builds all of its proteins from amino acids.
The technique, which could lead to a totally new way of assembling airplanes, may offer substantial benefits, including lighter aircraft
structures as well as lower construction and assembly costs.
Ordu-Giresun Havalimanı’nda sona doğru
Türkiye’nin ilk denize dolgu havalimanı olacak olan Ordu-Giresun Havalimanı projesinin pist dolgusu tamamlandı.
Ordu Valisi Kenan Çiftçi, yaptığı açıklamada altyapı çalışmalarının da sonuna gelindiğini belirtti.
3.000 metre uzunluğundaki pist dolgusunun tamamlandığını açıklayan Çiftçi, sıcak asfalt kısmında ise 2.700 metrenin
tamamlandığını, geriye sadece 300 metre asfalt işi kaldığını ifade etti.
Çiftçi, Ordu ve Giresunluların 2014’ün ikinci yarısından itibaren uçuş biletlerini alabileceklerini söyledi.
Eastern Black Sea aIrport on track
The ground fort he Ordu-Giresun Airport, en eastern Black Sea project that will become the country’s first land-fill airport ever, is
finalized, according to Ordu Gov. Kenan Çiftçi.
The infrastructure work for the plan is also finalized, Çiftçi said.
Commenting on the track, Çiftçi said some 2700, meter part of the hot asphalt work was cover and only 300 meters were left.
Çiftçi said citizens should expect flights to start in the second half of 2014.
12
13
Haberler
vİzyona
gİrecekler
Senin Hikayen
(27 Aralık)
Fazıl Say'dan ilk şarkılar
“Fazıl Say’la Caz” konseriyle Kültür Üniversitesi Akıngüç
Oditoryumu ve Sanat Merkezi’nde 7 Ocak’ta dinleyicilerle
buluşacak olan Say, solo piyanosuyla caz çeşitlemelerinin yanı
sıra İlk Şarkılar projesini seslendirecek. Yirmi yıl önce Metin
Altıok’tan Nazım Hikmet’e, Can Yücel’den Ömer Hayyam’a ünlü
şairlerin şiirlerini besteleyen Fazıl Say’a İlk Şarkılar projesinde
solist olarak yer alan Serenad Bağcan eşlik ediyor.
Karanlıkta Diyalog
Dünyada 130 kentte 7 milyondan fazla insana dokunan “Karanlıkta Diyalog”, ilk defa
ve İstanbul’da. 31 Aralık günü Gayrettepe Metro İstasyonu Dialog Sergi Alanı’nda
izlenebilecek olan deneyimsel sergi, sizi parkta dolaşmak, bir caddede karşıdan
karşıya geçmek, vapura binmek gibi günlük hayat deneyimlerine sokar; ama
tümüyle karanlıkta, duyularınızı uyandırarak ve farkındalığınızı derinleştirerek.
Dialogue in the Dark İstanbul tarafından hayata geçirilen projede görme engelli
rehberler, sizin dokunarak, koklayarak, tadarak ve duyarak “yeni ve farklı” bir
biçimde görmenizi sağlayacak ve sizi unutulmaz bir yolculuğa çıkartacaklar.
Arkadaşım Hoşgeldin!
Tolga Çevik’in huysuz
yönetmeni ve sahnedeki
konuklarıyla doğaçlama
şekilde yürüttüğü Komedi
Dükkanı yeniden izleyiciye
merhaba diyor. Komedi
Dükkanı, her zamanki gibi sıra
dışı ve beklenmedik hikayelere
bu kez bir de sürpriz
ekleyerek geliyor. Oyun,
Beşiktaş Kültür Merkezi’nde 16
Ocak’ta sahnelenecek.
"Daha" Hakan Günday
Kinyas ve Kayra, Az,
Zargana gibi önemli
romanların yazarı
Hakan Günday
yeni romanı Daha
ile bir kez daha
okuruyla buluşuyor.
Günday’ın sarsıcı
kaleminden
Gaza’nın
babasına çıraklık
ettiği karanlık
yolculuğuna
tanıklık edeceğiz.
Ülkelerindeki
savaş, açlık ve
yoksulluktan
kaçmak için
sonu zifiri bir yolculuğa çıkmaya hazırlanan kaçak
göçmenlerle değil, onları kaçıranlardan biriyle ilgili
bu hikaye. Babası bir insan kaçakçısı olan Gaza, onun
çırağı. Henüz 9 yaşında. Yani, hayata ve insana dair,
öğrenmemesi gereken ne varsa, hepsini öğrenecek
yaşta.
14
Çocuklar için bir müzikal: Sinderella
Dünya masallarının en
bilinenlerinden Sinderella
(Külkedisi) müzikal
çocuk oyunu olarak
sahnede. Üvey annesi
ve kız kardeşlerinin kötü
davrandığı Sinderella’nın
kaderi iyilik perisinin
yardımıyla değişir.
Oyun 12 Ocak’ta TİM
Fettah Aytaç Salonu’nda
izlenebilir.
Timuçin Esen, Selma Ergeç, Nevra
Serezli ile Sait Genay’ın oynadığı Senin
Hikayen’de birbiriyle gayet iyi anlaşan
Esra ve Hakan çiftinin kariyerleri de,
yedi yıldır devam eden evlilikleri de
dönüm noktasındadır ve çocuk sahibi
olma kararı alırlar. Karar aşamasında
devreye bir de babaanne olmayı
kafasına fena halde koymuş olan,
Hakan’ın annesi Meral girer. Maddi
durum, anne baba olma sorumluluğu
gibi bir çok etken vardır. Ancak bir
bebek bütün hayatları değiştirir.
Walter Mitty'nin
Gizli Yaşamı
(3 Ocak)
Sıradan bir adam olan Walter, sessiz
sakin hayatına devam ederken, komik
ve şok eden gerçek üstü hayaller
görmeye başlar. Bir gün kaderi öyle bir
değişir ki, hayallerinin bile ötesinde bir
maceralar zincirine adım atar. Komedi
filmlerinin aranan ismi Ben Stiller’in
yönetmenliğini üstlendiği filmde
Stiller’a, Kristen Wiig, Sean Penn,
Kathryn Hahn eşlik ediyor.
American Hustle
(17 Ocak)
Dolandırıcı Melvin, FBI ajanı
Jimmy tarafından yakalanınca
muhbirlik yapmayı kabul eder.
Başka dolandırıcıları yakalamak için
birlikte zekice bir oyun kurarlar. Bu
oyunu kurarken yalanlar artar ve
işe daha fazla suçlu dahil olamaya
başladıkça Melvin kime güveneceğini
bilemez hale gelir ve en kötüsü FBI,
Melvin tarafından oyuna getirildiğini
düşünmeye başlar. Bradley Cooper,
Jennifer Lawrence, Christian Bale,
Amy Adams’lı film oyuncu kadrosuyla
ilgi çekiyor.
15
RÖPORTAJ / INTERVIEW
AMAC Aerospace Turkey Operasyon Direktörü
Atilla Güney:
Müşteri ne isterse!
İş jetlerinin kabin içlerini lüks otellerdeki suit odalar gibi dizayn eden AMAC Aerospace Turkey’nin Operasyon Direktörü Atilla Güney, Türkiye’nin ekonomik
büyümesinin sektör için de gelişme potansiyeli vaat ettiğini söylüyor. AMAC Aerospace Turkey Operation Director
Atilla Güney:
Whatever customer demands!
Turkey’s economIc growth opens room for more growth In busIness jet
modIfIcatIon sector, says Atilla Güney, operatIons dIrector of AMAC Aerospace
Turkey, whIch decorates cabIn InterIors of busIness jets JUST lIke luxurIous suIts at fIve-star hotels.
16
Bize biraz kendinizden söz eder misiniz?
İTÜ mezunu uçak yüksek mühendisiyim. Sivil havacılık
sektörüne 1990 yılında THY Teknik’te başladım. 1992’de
İstanbul Havayolları’na geçtim, 2002’ye kadar İHY Teknik’te
mühendis ve yönetici olarak çalıştım. Kuruluşundan itibaren
teknik direktör olarak çalıştığım Tailwind Havayolları’ndan
2012 yılında ayrılarak yine kuruluş çalışmalarıyla beraber
AMAC Aerospace Turkey’e operasyon direktörü/sorumlu
müdür olarak geçtim.
Would you please tell us abut yourself and your career?
I am an aircraft engineer, holding a masters degree graduate
from İstanbul Technical University, or İTÜ. I started my civil
aviation sector career at Turkish Technic in 1990. In 1992,
I shifted to İstanbul Havayolları, or İHY, where I worked as
an engineer and a manager until 2002. Then, I worked at
Tailwind Airlines until 2012, since its start-up, before I was
employed at AMAC Aerospace Turkey as a responsible
manager in charge of operations.
Atilla Güney'in havacılık merakı
lisedeki fizik derslerinde başlamış.
TÜM kariyerini sivil havacılık üzerine
kuran güney, kuruluşundan bu yana
amac Aerospace Turkey'de.
How did your interest in aviation begin?
First, the aerodynamics issue and experiments in high school
physics classes attracted my attention. This was why I picked
İTÜ Aviation Engineering, placing the department at the top
of my list at the university entrance exams, instead of the
civil services department that my tutors were promoting.
ATİLLA GÜNEY 'S INTEREST IN AVIATON
BEGAN AT PHYSICS CLASSES AT HIGH
SCHOOL. HE HAS BEEN WORKING AT AMAC AEROSPACE TURKEY SINCE THE THE LOCAL BRANCH WAS FOUNDED LAST YEAR.
Can you tell us about AMAC Aerospace? How does the
company organize and what are the services it provides?
AMAC Aerospace Switzerland is the largest privately owned
VIP jet transformation, modification and maintenance
company in the world. Based in Switzerland, at the
17
RÖPORTAJ / INTERVIEW
"AMAC Aerospace Swıtzerland dünyanın en büyük özel sermayeli VIP uçak dönüşüm, modifikasyon ve bakım kuruluşu."
"AMAC Aerospace SwItzerland Is the
largest prIvately owned VIP jet
transformatIon, modIfIcatIon and maIntenance company In the world."
Havacılık merakınız nasıl başladı?
Havacılığa ilgim lise yıllarında fizik dersinde aerodinamik
konusuna ve deneylerine olan merakımla başladı. Bu ilgim
nedeniyle lise öğretmenlerim Mülkiye’ye gitmemi tavsiye
etmelerine rağmen üniversite sınavlarında İTÜ Uçak
Mühendisliğini birinci sıraya yazdım ve kazandım.
AMAC Aerospace’den bahseder misiniz? Nasıl bir şirket
yapılanmasına sahip ve verdiği hizmetler neler?
AMAC Aerospace Switzerland dünyanın en büyük özel
sermayeli VIP uçak dönüşüm, modifikasyon ve bakım
kuruluşu. Merkezi İsviçre’de Basel Europort’da bulunan AMAC
Aerospace Switzerland, toplam 30.000 metrekareyi bulan
hangar ve tesislerinde B747-8, B777-200/300 gibi geniş
gövdeli uçakların yanı sıra B737NG, A320 serisi dar gövdeli
uçaklara ve Bombardier Global, Gulfstream G-IV/GV serisi
iş jetlerine VIP dönüşüm, yenileme, bakım ve modifikasyon
hizmetleri veriyor. AMAC Aerospace, bunun dışında Zürih
merkezli AMAC Corporate Jet ile iş jetlerine charter ve
yönetim hizmeti de sağlıyor.
AMAC Aerospace Switzerland’ın yüzde yüz pay sahibi
olduğu AMAC Aerospace Turkey olarak Temmuz 2012’de
Atatürk Havalimanı’nda özel hangarlar bölgesinde bulunan
1.500 metrekarelik bir hangarı devralarak, ilk yapılanma
faaliyetlerine başladık. Gerekli sertifikasyon hazırlıklarını
tamamlayarak Nisan ve Mayıs 2013’te Sivil Havacılık Genel
Müdürlüğü’nden SHY-145 ve Avrupa Sivil Havacılık Teşkilatı
EASA’dan Part-145 Uçak Bakım Yetki Sertifikasını aldık. Şu an
toplam 25 çalışanımız ile Pilatus PC-12 ve Falcon F900 serisi
iş jetlerine uçak bakım hizmeti veriyoruz. Mevcut hangarımız
18
Basel Europort, AMAC Aerospace Switzerland provides
transformation, renewal, maintenance and modification
services for large-body aircraft such as B747-8, B777200/300, along with B737NG and A320 family narrow body
planes, and Bombardier Global and Gulfstream G-IV/GV
family business jets at its hangars and facilities on 30,000
square meter land.
Besides, the Zurich-based sister company AMAC Corporate
Jet provides charter and management services for business
jets. AMAC Aerospace Turkey, a 100 percent AMAC
Aerospace Switzerland firm, took over a 1,500 square
meter hangar in the private hangars section of Istanbul’s
Atatürk Airport in July, 2012, starting structuring for its
local business. Fulfilling the requirements in April and May,
2013, we were granted the plane maintenance authorization
aynı anda dört adet PC-12 veya üç adet Falcon 900 serisi
uçağa bakım hizmeti verecek büyüklük ve donanımda.
Alışıldık uçak bakımları dışında, jetler için modifikasyon
hizmetleri veriyorsunuz. Müşteriler size ne gibi taleplerle
geliyor?
AMAC Aerospace Switzerland olarak bakım işlemlerinin yanı
sıra geniş ve dar gövdeli uçaklar ile iş jetlerine modifikasyon
hizmeti veriyoruz.
Uçakların dizayn sınırları içinde kalmak kaydıyla özellikle
kabin içi kullanımı ve eğlence/iletişim sistemlerine yönelik
olarak müşterilerin tüm talepleri yerine getirebiliyoruz.
Örneğin, bir B777-200LR uçağının kabin içi VIP
dönüşümünde 265 metrekarelik bir alanda toplam 29 tonluk
kabin içi malzeme, mobilya, bölüm gibi unsurlar kullanıldı.
Bu dönüşümde müşteri talebine bağlı olarak, master yatak
odası ve lavabo/tuvalet, salonlar, toplantı odası, misafir odası,
kabinler, hizmetli alanları ve çeşitli mutfak mekanları inşa
edildi. Ayrıca kabin içi eğlence/sinema/video sistemleri, 64
inç’lik ekranlar, Blu-ray player’lar, TV yayını, özel aydınlatma
(Star lighting/RGB Mood Lighting), zoom özellikli dış kamera
(ön, sağ, sol, kuyruk) sistemleri, nemlendirme sistemi, uydu
telefon sistemi, VoIP üzerinden mobil telefon kullanımı, tüm
kabinde Wi-Fi sistemleri takıldı.
certificates from the Turkish Directorate General of Civil
Aviation (DGSA) and the European Aviation Safety Agency’s
(EASA) Part-145.
Today, we are providing maintenance services for Pilatus
PC-12 and Falcon F900 family business jets with a 25-person
staff. In size and hardware, the hangar is capable of serving
four PC-12 jets or three Falcon 900 jets at a time.
What are the offbeat modification services you provide
for jets? What do the customers demand?
We can materialize any demands from the customer
particularly about the cabin interior use and entertainment
and communication technologies, as long as it remains
within the design borders of the jet.
For example, in a VIP cabin interior transformation of a
B777-200LR plane, a sum of 29,000 kilograms of cabin
equipment, furniture and other materials were used on a
265 square meter of area. In this specific transformation,
a master bedroom, restroom, halls, meeting room, guest
room, cabins, rooms for staff, and various kitchen areas were
developed in line with the customer demand. In addition,
interior entertainment, cinema and video systems, 64-inch
TV screens, blu-ray players, TV broadcasting, special dome
lights (star lighting/ RGB mood lighting), external camera
19
RÖPORTAJ / INTERVIEW
GÜNEY, TÜRKİYE'DE İŞ JETİ SEKTÖRÜNDE YURTİÇİ EĞİTİM
İMKANLARININI BULUNMADIĞINI SÖYLÜYOR. "There are no
domestIc traInIng
opportunItIes for
busIness jets."
says GÜNEY.
AMAC AEROSPACE HEM GENİŞ GÖVDELİ HEM DE KÜÇÜK UÇAKLARA HİZMET VERİYOR.
AMAC AVEATION PROVIDES SERVICES FOR BOTH LARGE-BODY
AND SMALL JETS.
Önümüzdeki dönemde şirketin küresel ve Türkiye
bazındaki hedefleri neler?
AMAC Aerospace Turkey olarak kısa vadede Türkiye ve
Ortadoğu satış ajansı da olduğumuz Pilatus PC-12NG
uçaklarının özellikle ülkemizde VIP, hava taksi, hava
ambulans, kargo, kombi ve keşif/gözetleme gibi çok amaçlı
kullanılabilirliği ve verimliliği özelliklerini öne çıkararak uçağın
bilinirliliğini, dolayısıyla satış miktarını artırmayı hedefliyoruz.
Ekibinizde yer alan uçak teknisyenlerinin,
yolcu uçaklarına hizmet verenlere göre ne gibi
avantajlara ya da dezavantajlara sahip olduğunu
düşünüyorsunuz?
İş jeti sektöründe yurtiçi eğitim imkanı yok. Bu nedenle
teknisyenlerimiz yurtdışında üretici veya üretici anlaşmalı
eğitim kuruluşlarında teorik ve pratik eğitim aldılar.
Havacılıkta regülatif gereklilikler yolcu veya iş jetlerinde
farklı değil. Aynı kurallar bizim için de geçerli. Yalnız iş jetleri
açısından toleranslar çok daha dar ve iş kalitesi ve dakikliği
birincil önemde. Bu yüzden tüm çalışanların çok daha dikkatli
ve hassas çalışması gerekiyor. Bizim bu konudaki en önemli
avantajımız iş jeti bakım ve modifikasyonu alanında dünya
liderlerinden biri olan AMAC Aerospace İsviçre ile teknisyen
işbaşı eğitimi ve uzmanlık alanlarında işbirliği ve destek
imkanımızın olması.
20
systems with zooming capacities (front, left right and tail),
humiliation system, satphone system, mobile phone systems
with VoIP and Wi-Fi for the whole cabin were implemented.
What are the pros and cons for the aircraft technicians
in your crew when compared with those serve for the
passenger planes?
There are no domestic training opportunities for business
jets. Thus, our technicians received theoretical and practical
trainings abroad, which were provided by either the
producers or the contracted educational institutions. The
regulative needs in aviation are no different for passenger
and business jets. Same rules are binding for us. Still,
tolerance is rather limited in business jets sector and a
high-quality work and timing are the priorities, forcing all
employees to work more carefully and accurately. Our main
advantage is the chance to receive support and cooperate
Öte yandan PC-12NG ve Falcon 900 serisi iş jetlerine ilave
olarak, 2014 ilk yarısı içinde de Falcon 2000 serisi uçakları
bakım kabiliyetine katmayı planlıyoruz. Orta ve uzun vadede
ise ana firmamız AMAC İsviçre’nin sahip olduğu özellikle iş
jeti kabin içi yenileme/modifikasyon kabiliyetinin kazanılması
ve fizibilite sonuçlarına bağlı olarak diğer tip iş jetlerinin de
kabiliyet listemize alınması hedefleniyor.
VIP hizmetler veren bir şirket olarak Türkiye’deki altyapı
ve yatırımları yeterli buluyor musunuz?
Araştırmalar ülkemizin ekonomik yıllık büyüme oranının 2018
yılına kadar yüzde 3-6 civarında gerçekleşeceğini öngörüyor.
Bununla orantılı olarak iş jeti sektörünün de yıllık yüzde
3-4 civarında büyüyeceğini düşünürsek, AMAC Aerospace
Turkey olarak 2018’e kadar gerek hangar kapasitesi gerekse
kabiliyet çeşitliliğimizi artırmamız kaçınılmaz olacaktır.
with AMAC Aerospace Switzerland, one of the leading firms
in maintenance and modification of business jets, in terms of
on-the-job training and expertise.
What are the global and local goals of the company?
In the short run, we would like to promote and broaden
sales opportunities for Pilatus PC-12NG planes that we
represent as the Turkey and the Middle East sales agency,
increasing awareness about the jet which promises a wide
range of utilities such as VIP, air taxi, air ambulance, cargo,
reconnaissance and surveillance vehicles.
Besides, we plan to add in the first half of 2014 the Falcon
2000 family jets to our maintenance list of PC-12NG and
Falcon 900 families. Our mid and long term goals are winning
the business jet cabin interior renewal and modification
capacities of our parent company AMAC Switzerland, and as
a result of the feasibility study, adding more types of business
jets to our service list.
As a VIP services provided do you find infrastructure
investments in Turkey satisfying?
Researches claim that the Turkish economy will grow between
3 percent and 6 percent until 2018 and we can Project that the
business jet industry will also grow between 3 percent and 4
percent. This means that it is inevitable for AMAC Aerospace
Turkey to increase its hangar capacity and develop abilities.
21
GEZİ / DESTINATION
Yazı/Article: Dr. Handan Diker
Yeditepe Üniversitesi Öğretim Üyesi
Yeditepe University Instructor
[email protected]
Lozan
Lausanne
Bir İsviçre güzeli
A Swiss
beauty:
22
23
GEZİ / DESTINATION
en bir tarihçiyim. Bu nedenle gezip gördüğüm
yerlerde önce tarihsel dokuya ve mekânlara
bakarım. Saraylar ve müzeler, gezilerimde
en vazgeçilmezlerimdir. İsviçre’nin ünlü
kentlerinden biri olan Lozan’a giderken de ilk
önce tarihimizle özdeşleşmiş ünlü Lozan Barış
Antlaşması’nın nerede ve nasıl imzalandığına dair
düşünceler, biraz da merakla yola çıkmıştım.
Lozan İsviçre’nin Fransızca konuşulan ve "Suisse Romand"
denen kısmında bulunan dingin, güzel, sakin bir göl kenti.
Lozan’ın bence en güzel yönü, kenti çepeçevre çevreleyen
Cenevre Gölü.
Nefis bir gölün ortasında, capcanlı bir yeşillik içinde konumlanan
bir kent işte Lozan.
Beni burada ilk etkileyen şey sakinlik oldu. İnsanların sanki hiç
acelesi yokmuş gibi hareket etmeleri, özellikle İstanbul’dan
gelen biri olarak beni çok şaşırttı. Lozan’a Cenevre’den hızlı
trenle gittim. Daha tren istasyonundan çıkar çıkmaz şehrin
bir hayli aşağıda; kayalık, inişli çıkışlı bir bölgede olduğunu
görebiliyorsunuz. Tren istasyonu, adeta bir dağın tepesinde,
şehir de o dağın eteklerinde yer alıyor. Bence Lozan demek
Cenevre Gölü ve burada yer alan masalsı evler demek. Lozan
iniş ve çıkışlarla dolu bir kent olduğu için kentteki kot farkından
dolayı gitmek istediğiniz yeri bulabilmekte epey zorlanıyorsunuz.
Kent, üç tepe üzerine kurulmuş. Nüfus çok yüksek değil, yine de
24
am an historian. This is why the historical texture
and locations are the first things that I look for in a
city that I visit. Palaces and museums are the priorities
in my trips. Before my visit to Lausanne, the famous
Swiss city, I was curious and excited about seeing where
and how the Treaty of Lausanne, a landmark in Turkish
history, was signed.
Lausanne is a quiet, calm and beautiful city in the Frenchspeaking “Suisse romande” districts of Switzerland. The most
astonishing thing about Lausanne is the Lake Geneva that
surrounds the city. This is a city located amid the lake and
greenery.
Quietness was the first thing that struck me here. As a person
from the crowded city of Istanbul, I was surprised to see people
here going around in no sign of hurry.
I arrived in Lausanne via a train from Geneva. One can
immediately observe that the city is located at lows on a rocky
ground of up and downs. The train station is located at the top of
a hill that oversees the city on its foot.
For me, Lausanne means Lake Geneva and the fairy
tale-like houses in the surrounding. Slopes make it hard to reach
destinations in the city. The city is built on three slopes in deed.
The population is not that high, still, this is the fourth largest city
in the country.
Lausanne is the city of culture. The city festival in summer and
Lozan İsviçre’nin dördüncü büyük kenti.
Lozan bir kültür kenti. Özellikle yazın düzenlenen şehir festivali
ve film festivalleri oldukça ünlü. Ayrıca evsahipliği yaptığı çok
sayıda üniversiteyle Lozan’ın tam bir eğitim şehri olduğunu
söyleyebiliriz.
Yola çıkarken de belirttiğim gibi benim asıl merak ettiğim,
Türkiye’nin 24 Temmuz 1923’te imzaladığı o onurlu Lozan
Barış Antlaşması’nın nerede ve nasıl görüşüldüğüne ilişkin
göreceklerimdi. İşte o nedenle önce o ünlü mekânı, yani Rumine
Sarayı’nı bulmalıydım. Saray 1906’da yapılmış. Üniversite
binası olarak inşa edilen binayı yaptıran kişi, Rus Prensi Gabriel
Rumine’nin Lozanlı annesi. Lozan Barış Antlaşması da bu
saraydaki büyük salonda imzalanmış. Günümüzde ise burası
Lozan kent meclisi olarak kullanılıyor. Rumine Sarayı ise hem
üniversite kütüphanesini hem de bazı müzeleri barındırıyor.
Bunlar doğa ve tarih bilimleri müzesi, güzel sanatlar müzesi,
para müzesi ve jeoloji müzesi.
Lozan Barış Antlaşması'nı imzalamaya giden heyetin başkanı
olan İsmet İnönü, göl kıyısında yer alan bir şatoda (Ouchy
Şatosu) antlaşmaya katılan ülkelerin temsilcileri ile ikili
görüşmeler yapmış ve tartışmalar yaşamış.
Lozan’ın en ünlü diğer yapıları arasında Notre Dame Katedrali
ve Saint Marie Şatosu sayılabilir. Ayrıca bu şehre bir spor
merkezi de denebilir çünkü olimpiyatların tarihçesinin yer aldığı
Olimpiyat Müzesi bu şehirde bulunuyor.
the film festivals here are popular in particular. This is also a city
of education thanks to a number of universities it hosts.
As I mentioned above, what I really loved to see in Lausanne
was where and how the honorable Treatry of Laussane was
inked on June 23, 1923, so I should have found the famous
Rumine Palace. It was bulit in 1906 by Russian Prince Gabriel
Rumine’s mother, a Lausannois, as the venue of a university.
The treaty was signed in the grand hall of the palace. Today,
the place is used as the town hall. The palace is also the house
for a university library and a number of museums such as the
nature and history sciences museum, fine arts museum, money
museum and geology museum.
Ismet Inonu, the head of the Turkish delegation to sign the
treaty had stayed at the Ouchy Castle by the lake, where he had
bilateral talks and discussions with the remaining parties.
The Cathedral of Notre Dame and the Caste of Saint Marie are
also worth seeing.
In some way, Lausanne, the Olympic capital, can be considered
as a center for sports also since it houses the Olympic
Museum, where the history of the Games is displayed, and the
headquarters of the Olympic Committee. However, a bid to host
the 1992 Games was refused at a referendum as the locals were
concerned that the new buildings to be built for the event could
destroy the historical and natural structure here.
This is briefly my one-day adventure in Lausanne.
25
GEZİ / DESTINATION
Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin merkezi de
burada. 1992 yılında Olimpiyatların Lozan’da yapılması
referandumla reddedilmiş. Gerekçesi de Olimpiyat
nedeniyle yapılacak olan yeni binaların kentin tarihi
ve doğal yapısını bozacak olması. İşte size bir güne
sığdırmak zorunda kaldığım Lozan maceram. Kesinlikle
öneririm. İsviçre benim dingin ülkem; Avrupa’nın
en sakin, en özgün ülkesi. Lozan ise bu dinginliğin
zirvelerinden bence. Lozan’a gider gitmez gölün
kıyısındaki banklara oturun ve karşı kıyılara doğru
bir bakın. Karşınızdaki Fransa manzarası. Orada fark
edeceksiniz ki Lozan, Fransa’ya bakan bir İsviçre kenti.
Ben yine bir tarihçi olarak şu sözlerle yazımı bitirmek
isterim: Dünyada hemen hemen her kentin yetiştirdiği
bir ya da birçok tarihsel kişilik vardır. Düşündüm
de Lozan kenti ile özdeşleşen o kişi de bence İsmet
İnönü’dür. O uzun tarihsel süreç içinde Lozan dendiği
zaman biz Lozan Barış Antlaşması’nı ve İsmet
İnönü’yü anımsarız. Çünkü Lozan’daki başarılar
İsmet İnönü’nün eseridir. İsmet Paşa Lozan’ı bir sınav
olarak nitelendirerek şu sözleri söylemiştir: “Mudanya
Mütarekesi'nden sonra Lozan Konferansı, milletimizin
Avrupa ortasında davet olunduğu büyük bir sınavdır.
Türkiye uygar dünya ortasında, davasını açık ve kesin
olarak izah ve müdafaa edecek medeni ve siyasi bir
seviyede midir? Acaba oradaki manzara Anadolu
dağlarında şu veya bu rastlantının veya Türkiye’ye
hasım devletler tarafından işlenen şu veya bu hatanın
hedefe doğru giriştiği bilinçli bir mücadele midir?
Lozan sınavında işte bu soruların cevabı verilmiştir.”
I would definitely advise the city as a vacation.
Switzerland is “my country of calmness in Europe, with
a quiet and authentic outlook and I think Lausanne is
the peak for such a calmness. If you ever pay a visit to
the city, you should sit on a bank by the lake and look at
French soil by eastern banks, to enjoy a Swiss city that
faces France.
I would once again like to end my words with history.
Almost all cities on earth have famous figures. Thinking
of Lausanne, I can nominate Turkey’s Ismet Inonu for
the seat. When you scan the history of the city, you
can see that Inonu was the most prominent figure
linked to Lausanne since he is the one to deserve the
credit for the success of the Turkish side here. Inonu
had considered the Lausanne talks as an important
test: “The Lausanne Conference, which followed the
Armistice of Mudanya, was a great test at the heart
of Europe, where our nation was invited. Is Turkey at
a civilized and political level to explain and defend
its cause in the middle of the civilized world? Is the
outcome there a result of any random coincidence on
Anatolian mountains or that of any random mistake
by ho5stile nations against Turkey? Or was that a
conscience struggle by a nation for a deliberate goal?
Lausanne test was where these questions found an
answer.”
26
27
TEKNİK
İNİŞ TAKIMLARI,
OTO FREN, ANTI-SKID
İ
niş takımları indikatörü, iniş takımları ve
kapaklarının çalışma kontrolünü sağlayan
mikroswitch’li ve proximity dedektörlü iki
bağımsız sistem vardır. Sistem 1, 305 PP
ve 303 PP’den; sistem 2, 104 PP’den enerji
sağlar. Bu sistemler iniş takımlarının toplama
emniyetini, pozisyonlarının takip edilmesini ve
ikazlarının bildirilmesini temin eder.
Yazı: Mehmet Ertek / Mühendis
Dedektör ve switch’ler iniş takımları üzerindedir.
Mikroswitch’ler birbirleriyle değiştirilebilir. Kapak
uplock’larında, iniş takımları uplock’larında
ve burun iniş takımı teleskopik strut üzerinde
konumlandırılmıştır. Proximity dedektörler bir
target, bir sensör ve bir işlem ünitesi içerir. Her
bir sistem için yedişer adet iniş takımı indikatörü
bulunur.
Şu durumlarda uçuş mürettebatı WLDP’deki “L\G
NOT DOWN” veya “WHEEL” lambası ile birlikte SC
tarafından uyarılır:
• Uçuşta dikme veya bogie beam pozisyonu yanlış
• Sistem 1 veya 2 kilit indikasyonu toplama
emniyeti arızası
• İniş takımları aşağıda veya yukarıda kilitli değil
• İniş takımları yaklaşmada (750 fet) aşağıda
kilitli değil
• İniş takımları iniş pozisyonunda aşağıda kilitli
değil.
Oto fren (Auto Brake) sistemi normal olarak yeşil
hidrolik sistem basıncının normal, BRK\ASKID
switch’inin “NORM\ON” pozisyonunda ve park fren
kolunun serbest halde olmasıyla yapılabilir.
Anti-skid sistem çalışır.
Fren esnasında, yeşil hidrolik sistemi basıncı
düşerse otomatik selektör vasıtasıyla sarı hidrolik
sistemi basıncı devreye girer. Autoland hariç,
devamlı inişte kullanılan fren şeklidir. Elektrikli
olarak kontrol edilir.
28
Uçuş kompartımanından mekanik olarak çalışan
her iki fren pedalıyla veya otomatik olarak yerde
otomatik fren sistemi, uçuşta iniş takımları
kontrol kolunun “UP” pozisyonuna alınmasıyla
kontrol edilir. Fren ünitelerine giden hidrolik
basınç değerini gösteren bir indikatörü yoktur.
Elemanları; brake pedal transmitter ünit, selektör
valf ve filtresi otomatik selektör ve throttle valf,
master valf, brake pressure transducerleri, brake
servo valfleri, safety valfler, dönüş aküleri, frenler,
takometreler ve fren sistemi kontrol ünitesidir.
Anti-skid sistemi uçak tekerleklerinin kaymasına
ve kazıklamasına engel olan sistemdir. Bu sistemin
bir kontrol ünitesi vardır. Bu ünite (BSCU) burun
dikme tekerleklerinden aldığı referans hızını ana
dikme tekerlek hızlarıyla karşılaştırarak antiskid sistemi yönetir. Hangi tekerlekte kayma
olayı varsa o tekerleği serbest bırakır. BSCU
avionic kompartımanında 90 VU’dadır. Ünitenin
ön yüzeyinden sistem TEST edilerek arızalı parça
kolaylıkla bulunabilir.
İniş takımları kontrolü: İniş takımları levyesi, aşağı
ve yukarı olmak üzere iki yöne hareket eder. İniş
takımları kapağı açıldığında burun iniş takımları
fren mekanizması, ana iniş takımları ise normal
fren sistemiyle otomatik olarak frenlenir.
Yukarı: İniş takımlarını toplar.
Aşağı: İniş takımlarını açar. Uçak yerdeyken ana
iniş takımları tamamen açılmamışsa burun iniş
takımı normal konumunda değilse levye down
pozisyonunda kilitli kalır.
Uyarı: İniş takımları açılmamış veya kilitlenmişse
kırmızı ışık yanar ve ECAM’da bir uyarı belirir.
Esen kalın...
29
SÖYLEŞİ
Tel Aviv teknisyeni Oğuzhan Bağdat:
Bizim teknisyenlerimiz
bir adım önde
Söyleşi: Elif Aydemir
yürüyüşler ya da Eritre gibi Afrika ülkelerinden gelenlerin sınır
dışı edilmesinin gündeme gelmesiyle ilgili yapılan gösteriler.
Gündelik olaylar burada. Sanırım ev kiralarıyla ilgili yürüyüş
senede birkaç kere gerçekleşiyor.
Bize kısaca kendini tanıtır mısın?
1983 Manisa doğumluyum. Memur ailesinin rutini olduğu üzere
Türkiye’nin birçok ilinde bulunduk. Ama çocukluğumun ve
gençliğimin büyük çoğunluğu Ankara’da geçti. Yine benim gibi
uçak teknisyeni olan bir ağabeyim var. Şu anda HABOM A.Ş.’de
(eski MNG’de) çalışıyor. Onun yönlendirmesiyle girdiğimiz Erciyes
Üniversitesi Sivil Havacılık MYO Uçak Elektriği Bölümü’nden
2003 senesinde mezun oldum. 11 Eylül olaylarının etkisi halen
geçmediği için iki sene kadar başka sektörlerde çalıştım.
Şirkette kaç yıldır çalışıyorsun ve İsrail’deki kaçıncı yılın?
Şirkete 2004 yılı Aralık ayında girdim. Öncelikle revizyon
atölyeleri elektromekanik atölyesinde başladım. Sanırım 12 atölye
vardı müdürlüğümüze bağlı olan, yaklaşık beş sene boyunca
multi-skill personel kapsamında yedi sekiz defa atölyem değişti.
Beşinci senenin sonunda önce şu andaki Helsinki Teknisyenimiz
İbrahim Aslan ile birlikte uçak revizyon atölyesinde yaklaşık iki
sene çalıştım, sonra oradan Hat Bakım Başkanlığı’na ve oradan
da Dış İstasyonlar Müdürlüğü’ne geçtik. Ağustos 2011’den bu yana
Tel Aviv’deyim.
30
Burada yaşamanın dezavantajları neler?
İsrail’in bu coğrafyada savaşsız geçirdiği arka arkaya 15 senesi
yok. Kendisi dahil olmasa da hiçbir komşusuyla dostluğu
olmadığı için etkileniyor. Geçen sene yaşanan Filistin-İsrail
gerginliği yüzünden şehirlere atılan roketler dezavantaj
sayılır sanırım... Tabii bunun basına yansıması çok daha
büyük olabiliyor, o nedenle insanlar gerginler, üstelik bir gün
merhabalaştığınız bir havalimanı çalışanı, aynı akşam asker
olarak göreve çağırılabiliyor. (7 milyon nüfusa sahip olup 300
milyon kadar düşman sahibi olmak bunu gerektiriyor haliyle)
İnsanlara alışmak da biraz zaman alıyor tabii. İsrail halkı ne kadar
“Arap değiliz“ dese de bu coğrafyada yaşayıp etkilenmemiş
olmak imkansız. O nedenle bizim gibi tez canlı Türk insanına,
onların genişliği ve rahatlığına alışmak zor geliyor. Trafikteki
rahatlıkları bile bazen insanı sinirlendirebiliyor.
Bize biraz insanların sosyal haklarından bahseder misin?
Öncelikle İsrail Devleti dini kurallar çerçevesinde yönetiliyor.
Bu sosyal hayata da etki ediyor. Din adamı olmak isterseniz
çalışmanıza ya da askere gitmenize gerek yok. Askerlik hem
kadınlar hem erkekler için mecburi. Erkekler 18 yaşına geldiğinde
3 yıl, kadınlar ise 2 yıl mecburi askerlik yapıyor.
Genç neslin çoğu bir yandan okurken bir yandan da çalışıyor.
İsrail’in dünyanın en pahalı ülkelerinden birisi olmasının da
bunda etkisi büyük. Aslında ilginç olan ise 7 milyonluk bir ülkenin
tüm dünya üzerindeki otoritesi. Sektörel anlamda örnek vermek
gerekirse İsrail vatandaşlarına vize isteyen dört ya da beş tane
ülke var sanırım. O yüzden seyahat etme konusunda önlerinde
çok bir engel yok. Bu yüzden Türk Hava Yolları’nın günlük sekiz
seferi var İsrail’e.
Sanırım bir ara orada da sorunlar olmuştu devlet ve halk
arasında şu an Tel Aviv’in durumu ne?
İsrail ırk olarak karışık bir ülke. Arap ve Rus kökenli vatandaşlar
ülkenin 5 milyonluk nüfusuna karşılık geliyor. (Bu arada Araplar
askere gitmiyor) Fakat milliyetçilik doğru bir tanımlama mı
bilmiyorum ama ülkelerine bağlılar. Ne kadar yönetimlerinden
memnun olmasalar da dışardan gelen bir faktöre karşı birlik
oluyorlar.
Bahsettiğin olaylar sanırım ev kiralarının yüksekliği ile ilgili olan
Benim en çok merak ettiğim İsrail’de güvenlik sorununun
olup olmaması, güvenlik sorunları yaşıyor musunuz?
İnternette bu konuda istatistik tutan birkaç site var. O sitelere
göre İsrail dünyadaki en güvenli ülkeler arasında yer alıyor.
Tabii ki Filistin, Hamas ve terörizm faktörleri güvenlik konusunda
şüphe uyandırıyor ama dürüst olmak gerekirse İstanbul’da
günlük hayatta başınıza bir şey gelme olasılığı daha yüksek.
Bunu söylerken nüfus oranlarını da göz önüne alıyorum.
Burada sanırım eski Tel Aviv teknisyenimiz, şimdi Yeni Delhi
teknisyeni Özgür Eltan’ın bisikletinin çalınması dışında bir suç
işlenmemiş. Tabii ki hiç suç işlenmiyor demiyoruz, illa ki bir
yerlerde birtakım güvenlik sorunları yaşanıyordur ama burada
insanlar otoriteden korkuyor bir o kadar da otoriteye güveniyor.
O nedenle güvenlik geldiğimizden bu yana sorun teşkil etmedi
bizler için.
Yalnızca şunu söyleyebilirim, bize güvenmeleri biraz zaman
aldı. Bir seneden daha fazla bir süre havalimanına eskort ile
girip çalışmamız gerekti. Araplardaki kefillik kavramı burada
da mevcut. Arap ülkelerinde olduğu gibi resmi boyutlarda
olmasa da size güvenmek için bir İsrailli’nin bir nevi kefil olması
gerekiyor.
Şirket içi denetlemeler size de geldi mi nasıl etkiledi?
TLV istasyonu Türk Hava Yolları Anonim Ortaklığı’na bağlı
olmasına rağmen halen Türk Teknik A.Ş.’ye ait olan EASA
yetkisini kullanan bir istasyon. Yani halen müşterileri olan bir
istasyon. O nedenle şirket içi denetleme dendiği zaman iki farklı
kalite departmanına bağlıyız. Teknik A.Ş. Kalite Birimi ve THY
A.O. Kalite Birimi periyodik olarak geliyor. Her iki yönden de
31
SÖYLEŞİ
prosedürleri takip etmek zorundayız. Biz iyice alıştık. Sanırım
2013 Ocak’tan itibaren bugüne kadar dört defa denetleme
geçirdik, bunların bir tanesi de EASA kapsamında yaptığı SHGM
denetlemesiydi.
Denetlemelerde bulgu yazılması aslında kötü gibi ama neticede
bu daha sistemli ve kaliteli iş yapma amacıyla yapılıyor. Açıkçası
iki sene önceki denetlemelerimizdeki bulgu oranımızla en
son denetlemelerimiz arasında çok büyük farklar var. Gittikçe
daha iyi oluyoruz. Bunu gelişme olarak görmek gerekir. Kimse
mükemmel olamaz. Neticede insan faktörü bu sektörde bir
gerçek, iş yapıyorsanız bir yerlerde hata yapmamanız imkansız.
Evet işe biraz ara verelim; burada edindiğin ya da uğraştığın
bir hobin var mi?
Buradaki iş arkadaşım Furkan İbraguş. Muhtemelen birçok kişi
Furkan’ı ve onun tez canlılığını, girişkenliğini biliyordur. Burada
yaz mevsimi nisan sonundan kasım ortalarına kadar sürüyor.
Deniz kenarı olmasından ötürü de su sporları çok yaygın. Birkaç
başarısız kite-surfing girişimimiz oldu ama eminim önümüzdeki
yaz istesem de istemesem de kesin uzun soluklu olarak
yaptıracak bana. Onun dışında birkaç spor dalıyla ilgileniyorum.
Burada kullanabileceğimiz güzel spor kompleksleri mevcut.
Bize Tel Aviv’in gezilecek turistik yerleri konusunda biraz
bilgi verir misin?
Tel Aviv’de turizm için söylenebilecek en baskın faktör din
olacaktır. Bildiğiniz gibi dünyanın en eski şehirlerinden birisi
Kudüs.
Tarihi kayıtlara göre Kudüs’e yerleşim milattan önce 3000
senelerine kadar uzanıyor. Dini kayıtlara göre de MÖ 1000’lere
kadar. Dünyanın her tarafında sinagoglar, önü Kudüs’e dönük
Tevrat sandukalarına sahiptir. Hıristiyanlığa göre de Hz. İsa,
Batı Şeria’daki doğumunun hemen ardından Kudüs’e getirildi.
İslamiyet için de kutsallığı zaten malum. Kabe’den önceki
kıblemiz Kudüs’teki Mescid-i Aksa idi. Peygamber efendimiz
de Miraç’a Mescid-i Aksa’dan yükselmiştir. Hal böyle olunca
gezilecek yerler din turizmi çerçevesinde oluyor. Fakat Kudüs
o kadar süre boyunca sürekli el değiştirmiş ve birçok savaş
görmüş; doğal afetlerden savaşlardan etkilenerek hemen hemen
yerle bir olmuş.
Mescid-i Aksa’dan ayakta kalan çok fazla bir şey yok maalesef.
Bilinen Hz. Süleyman’ın inşaatından kalan bazı sütunlar ve Burak
Duvarı’dır.
İsrail’in kuzeyinden güneyine birçok şehrinde tüm dinler için
kutsal kabul edilen faktörler mevcut.
Bu faktörlerin dışında oldukça güzel Akdeniz sahilleri var. İklim
32
olarak da yazın uzun sürmesi deniz tatili için de insanlara geniş
bir süre sunuyor.
Yemek kültürü nasıl, ilk geldiğinde yeme içme için sorun
yaşadın mı, bizim yemeklerimizi özlüyor musun?
Türk mutfağını görmüş ve onunla büyümüş birisinin yurtdışında
yeme içme konusunda şaşkınlığa düşmemesi imkansız. Sadece
Tel Aviv için söylemiyorum, iş ya da gezi için birçok seyahat
yaptık hepimiz, yemek konusunda biz gerçekten çok iyiyiz.
Burada her yerde ızgara var. Diyeceksiniz ki “Neticede et, tadı ne
kadar değişebilir?” ama değişiyor işte. Bizim baharatımız ya da
bizim aşçılığımızın farkı var. O da tamamen değiştiriyor lezzeti.
Belki de ben biraz daha hassasım bu konuda. Çok yemek seçen
birisiyim, damak tadım iyidir anlamında söylemiyorum ama
seçiciyimdir, o yüzden biraz zor da olsa alışmak zorunda kaldım.
Büyüklerim “Askere gidince alışırsın” derlerdi, şimdi anladım ne
demek istediklerini...
Ülkeye bir özlem duyuyor musun ya da aile hasreti seni
buralara geri getirir mi?
Ülkemi tabii ki özlüyorum. Gurbetçiler ya da göçmen olarak
yaşayanlar psikolojik olarak daha hassas oluyorlar. Bunu öylesine
söylemiyorum. Hele ki bizim gibi aile bağları çok kuvvetli olan bir
millette daha büyük hassasiyete sebep oluyor. İlk zamanlar biraz
zorlandım fakat zamanla insan her şeye alışıyor. Teknolojinin de
faydası büyük bu konuda. Bir de İstanbul’da çalıştığım dönemi de
özlemiyor değilim.
Eninde sonunda geri döneceğiz tabii ki. İsrail kanunlarına
göre yabancılar en fazla 64 ay çalışma izini alabiliyorlar. Bu
da beş seneden birkaç ay daha fazla ediyor. Beşinci senenizi
doldurduğunuzda işler değişiyor. Bunun kişiye göre değişecek
avantaj ve dezavantajları da var.
Bizimle yapmış olduğun söyleşi için teşekkür ederiz.
Uzaktan bir çalışanımız olarak bize söyleyeceğin
bir şeyler var mı?
Rica ederim... THY’de ve Teknik A.Ş.’de birçok departmanda
çalışmış birisi olarak şunu söyleyebilirim; atölyelerde, İstanbul
hat bakımda ya da revizyonda çalıştığım arkadaşlarımın ve
ustalarımın hangi şartlar altında çalıştıklarını aşağı yukarı
tecrübe ettiğim için anlıyorum.
Böyle söyleyince yavan oluyor ama bu istasyona gelen uçağımızı
diğer firmalarla karşılaştırma imkanına sahibim, biz birçoğundan
öndeyiz. Bu da hep sizlerin özverileriyle oluyor. Uçağın burun
iniş takımından VOR antenine kadar emeği geçen tüm herkesin
ellerine sağlık. Herkese kazasız belasız iyi çalışmalar diliyorum.
33
SANAT
KAİNATTAKİ GİZEMLİ İMZA
“ALTIN ORAN”
Yazı: Emrah Yener
İnsan Vücudunda Altın Oran
Güneşe Uzaklık
İnsan yüzünde ve vücudunda birçok altın oran vardır. Ama bu
oranlandırma, bilim adamları ve sanatkarların beraberce kabul
ettikleri “ideal bir insan yüzü ve vücudu” için geçerlidir. Çünkü
insan yüzleri herkeste farklıdır. Oranlar ise altın orana çok yakın
değerlerdir.
Aşağıda insan vücudundaki altın orana sahip tasarımlardan
birkaçını görebilirsiniz. İlk resimde insanın kafatasında bulunan,
denge ve duyma fonksiyonlarının kilit noktası olan salyangozu;
ikinci resimde parmak izini, diğer resimlerde de genel vücut
tasarımında altın oran örneklerini görebilirsiniz.
NASA’nın verdiği verileri baz alarak; Güneş’e en yakın
gezegen olan Merkür’ün Güneş’e uzaklığını 1 birim alırsak;
bütün gezegenlerin Güneş’e olan uzaklığının ortalaması yine
altın oranı vermektedir. Eğer kütle çekim konusuna biraz
aşina olanınız varsa; Güneş’in etrafında kütle çekimlerine
göre dizilen bu gezegenlerin hem yörünge sarmalında
hem de birbirlerine uzaklıkta bir de altın oranı tutturmaları
olasılık hesaplarına göre imkansıza denk bir durumdur. Eğer
Dünya’daki canlılarda evrim varsa, Güneş Sistemi’ndeki cansız
gezegenlerin de evrimleşerek bu oranı tutturması gerekiyor,
fakat maalesef bu durum evrimin konusunun dışında kalıyor.
Galaksiler
Kainatta yapısında altın oran barındıran birçok spiral galaksi
vardır.
Yukarıdaki üç çerçeveye baktığınızda önce
hangis sizi çekiyor? Böylesi basit bir seçimin
"kainatın sırlarıyla" ya da sanat birikimiyle bir
ilgisi olabilir mi?
İnsanlara “Resminizi çerçeveletmek isteseydiniz hangi çerçeveyi
kullanırdınız?” diye sorulduğunda yüksek çoğunluğun
“En sağdaki çerçeveyi” dediği görülür.
Bunun sebebi sağdaki çerçevenin en ve boy oranında
gizlidir, 1,618 yani altın oran. Bu oranın varlığının
tam olarak ne zaman keşfedildiği bilinmemekle
birlikte, Antik Mısırlılardan başlayarak en
eski medeniyetlerin bu orandan haberdar
olduğu bilinmektedir.
Altın oran tabiatta bizzat kendisi ya da
yaklaşık bir değer olarak ve hemen her
şeyde bulunur. Canlıların vücudundaki
DNA’dan tutun, deniz kabuklarının sarmal
yapısına, gökyüzündeki gezegenlerin
birbirlerine olan uzaklıklarının oranına
kadar her şeyde bir altın oran bulunur. Bu
orana sahip olan yapılar göze güzel göründüğü
için Mısır Piramitlerinden Mona Lisa tablosuna,
Selimiye’den Süleymaniye Camii’ne kadar
hemen her büyük eserde kullanılmıştır.
Hayatın şifreleri olan DNA molekülü
sarmalında; sarmal genişliği 21 angstrom,
sarmalın her bir tam turunun uzunluğu
ise 34 angstromdur. 34/21= 1,619 dur.
Yani sarmalın her türünde en boy oranı
hemen hemen 1,618’dir; altın orana ne
kadar yakın...
Akciğerlerimizdeki bronşlar asimetik bir
yapıya sahiptir. Soluk borusu biri uzun
diğeri kısa iki ana bronşa ayrılır. Uzun
Dünya’nın Altın Oran Noktası:
Kalp
parçanın kısaya oranı bellidir ve sabittir, altın oran.
Ayçiçekleri iç içe geçmiş iki sarmaldan oluşur. Sarmallardan
birisi 21 çekirdekle doldurulmuş, diğeri ise 34 çekirdekle
tamamlanmıştır. Biri 34 çekirdekten meydana gelmişse diğeri
55 çekirdekten meydana gelmiştir. Bu oranlar da yine bize altın
oranı veriyor.
Bitkilerdeki yapraklar öyle bir açıyla ve öyle bir sayıda
yerleştirilmiştir ki binlerce yaprak güneş ışığını birbirini
engellemeyecek şekilde almakta ve havayı eşit miktarda
solumaktadırlar. Bir bitkideki yapraklar acaba tesadüfen mi
dizilmiştir? Cevabı, hayır. Biyolojinin bir dalı olan filotaksiye
(Phyllotaxy) göre bütün yapraklar, altın oranı oluşturan sayılar
kümesine göre ayarlanmıştır.
Sağlıklı bir insan kalbi, altın oran ritminde atar. EKG’nin yüksek
parçaları R dalgalarıdır. Bu dalgalar kulakçıklarda oluşur. QRS
kompleksi karıncıklardaki elektriksel aktivitenin geçidini gösterir.
T dalgaları karıncıklarda oluşur. Bir EKG grafiği üzerinde altın
oran cetveli kullanılarak kalp atışındaki altın oranlar rahatlıkla
görülebilir.
Neredeyse her şeyin bir altın oran noktası varken acaba
Dünya’nın da bir altın oran noktası var mıdır? Hepimizin
kullandığı Google Earth programını açtığınızda Kabe’nin
Kuzey Kutbu’na olan uzaklığı (7631.68 km) ile Güney Kutbu’na
olan uzaklığını (12348.32 km) böldüğünüzde 1.618 değerine
ulaşacaksınız. Tüm harita sistemlerinde ufak kilometre
farklılıklarına rağmen bu altın oran noktası Mekke şehrinin asla
dışına çıkmaz. Bu bir tesadüf olabilir derseniz dahası da var.
Dünya enlem boylam haritasını baz aldığınızda da Dünya’da
denizler hariç karalara denk gelen tek altın oran noktasının
Kabe olduğunu göreceksiniz. Her ressam ya da sanatkarın
bitirdiği eserine; kendisini bilmek isteyene bildirmek için eserin
esas sahibini gösteren bir harf, işaret ya da imza bıraktığını
görürüz. Yüzde 95’i hala insanlar tarafından keşfedilememiş,
tamamen üstün bir matematik üzerine inşa edilmiş olan hem
makro alemde galaksilerde hem de mikro alemde DNA’lara
hücrelere kadar tüm canlı cansız varlılarda karşılaştığımız
bu altın oran aslında tüm kainata atılmış sayısal bir imzadan
başka bir şey değildir.
Konu hakkında detaylı bilgi ve doküman isteyen
[email protected] mail adresine mail gönderebilir.
Kaynak: Kainataki Gizemli İmza Altın Oran,
Yılmaz SADIKLI, Muştu Yayınları.
35
KÜLTÜR
Yazı/Article: Dr. Handan Diker
Yeditepe Üniversitesi Öğretim Üyesi
Yeditepe University Instructor
[email protected]
DENİZ KOKAN
36
r
a
l
a
t
i
har
37
KÜLTÜR
Müze gezmeyi sever misiniz?
İstanbul Deniz Müzesi’ni görünce
daha da çok seveceksiniz buna
eminim. Türkiye’nin Denizcilik Müzesi olan bu mekan, İstanbul’da Beşiktaş semtinde tam da deniz kıyısında, adına
yakışır güzellikte bir yerde bulunuyor.
Yaklaşık 20.000 eserin bulunduğu müzede deniz tarihi adeta
yeniden canlanıyor. Buraya adım attığınızda size tarih eşlik
ediyor adım adım ve siz bu tarihin ve yaşanmışlıkların adeta bir
parçası oluyorsunuz. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı olan
müze, Türkiye’de kurulan ilk askeri müzesi olma özelliğini taşıyor.
Müzenin ilk kuruluş tarihi 1897. Ancak 1914 yılında bir
düzenlemeye tabi tutularak Deniz Yüzbaşı Ressam Ali Sami
Boyar’ın çabalarıyla bilimsel anlamda yeniden düzenlenmiş.
İkinci Dünya Savaşı sırasında eserlerin korunması için
müze Anadolu’ya nakledilmiş. 1946 yılında ise Dolmabahçe
Külliyesi’nde açılmış. Bugün Beşiktaş’ta bulunan yere 1961 yılında
taşınmış. Müze bugün, eski binanın hemen yanında yer alan,
yepyeni ve çok görkemli bir binada bulunuyor.
Müzeyi neden bu kadar beğendiğime gelince; bir kere buranın
çok aydınlık, ışıl ışıl ve yepyeni bir yer olması önemli bir etken.
Tarihi kayıkların, kadırgaların ve saltanat kayıklarının bulunduğu
salon bence en önemli, görkemli ve etkileyicisi. Çünkü çok
gösterişli, çok tarihi ve çok büyük. Ana binada bu tarihi kayıklar
sergilenirken merdivenle bir alt kata indiğinizde karşınıza sergi
salonu çıkıyor.
KOLLARA KUVVET
Müzede bulunan en etkileyici ve önemli eser, 24 Çifte Kürekli
Tarihi Kadırga. Sultan 4. Mehmet’e ait olduğu ve 1648-1687 yılları
arasında kullandığı söyleniyor.
Binanın girişinden ana salona inen basamaklarda sağ tarafta
kaptanıderyalara ait büstler sol tarafta ise Atatürk’ün kullandığı
kayıklar sergileniyor. Yine giriş katında bulunan sinema
salonunda deniz savaşlarımıza ilişkin tarihi filmler gösteriliyor.
Daha müzeye girişimle birlikte tüm bu gördüklerim beni o kadar
etkiledi ki en alt kata inerken oldukça heyecanlıydım. Çünkü
burada sergilenenler tahta işleri salonu olarak adlandırılan
bir bölümdü. Örneğin, gemilerin baş kısmına ilişkin figürler ve
gemi armaları burada sergileniyor. İki tane armadan söz etmek
isterim. Bunlardan ilki Zırhlı Aziziye Firkateyni’nin baş arması
DENİZ MÜZESİ'NİN EN ÇOK
İLGİ ÇEKEN PARÇALARI
ARASINDA OSMANLI
KADIRGALARINI SAYABİLİRİZ.
38
(1865) diğeri de Zırhlı Orhaniye Firkateyni (1866).
Öğrendiğime göre Bahriye’de devletin bir simgesi olarak Osmanlı
Arması kullanılıyor. Bu armalar öncelikle, harp gemilerinin
baş ve kıç tarafında ya da saltanat kayıklarının köşkünde
kullanılırken ayrıca daire kapılarının üstünde ve binaların içindeki
süslemelerde de kullanılmış.
Müzenin bir başka bölümü de Türk Deniz Tarihinden Sayfalar.
Burada İstanbul’un 1453 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından
fethi sırasında Haliç’e çekilen zincirlerin de sergilendiği bir bölüm
var. İşte burası çok ilgi çekiyor. Ayrıca gene bu bölümde Rauf
Orbay ve Hamidiye kruvazörü, Çanakkale Deniz Savaşı bölümü
ve Nusret Mayın Gemisi’nin döşediği mayınlar sergileniyor Yine
bu bölümde Preveze Deniz Zaferi ile Sivastopol Savaşı’nda
önemli başarıları olan Mahmudiye Kalyonu sergileniyor.
İşte size Deniz Müzesi. Bu kadar görkemli bir deniz tarihini
içinde barındıran bu müze beni çok etkilediği gibi sizi de çok
etkileyecek.
Benim müzeyi gezdiğim tarihlerde müze girişinin bir üst katında
Piri Reis ve Haritaları sergisi yer alıyordu. Piri Reis’in Dünya
Haritasının 500. Yılı kutlama programı dahilinde yer alan bu
sergi, beş bölümden oluşuyor. Sergi girişinde sizi Piri Reis’in
balmumu silikondan yapılmış heykeli karşılıyor. Burası aslında
Piri Reis’in 1513’te dünya haritasını çizdiği Kilit Bahir Kalesi
olarak tasvir edilmiş. Ayrıca film salonunda Piri Reis’in hayatını
anlatan bir film gösteriliyor. Harita sergisine gelince, Piri
Reis’in Kitabı Bahriye isimli eserinden seçilen haritalar tavana
bağlanarak sergileniyor. Haritanın arka yüzünde de o bölgenin
modern haritası yer alıyor. Piri Reis, Akdeniz’de toplam 2 bin
liman haritası çizmiştir. Kitabı Bahriye’de bu haritaların hepsi yer
alıyor. Ayrıca ışıklı ve dokunmatik bir masa bulunuyor. Burada
Piri Reis’in Akdeniz’de çizdiği limanlar, üstlerine dokununca
açıklamalarıyla birlikte önünüze geliyor. Adeta bir bilgisayar
DENİZCİLİK MERAKLILARI, BU
TARİHİ "TORPİDO DAYREKTÖRÜ"
GİBİ PEK ÇOK PARÇAYI MÜZEDE
GÖREBİLİR.
oyunu gibi düşünülmüş. Çok güzel ve bilgilendirici.
Serginin en gizemli ve bir o kadar da etkileyici kısmına gelince,
o da Piri Reis’in çizdiği dünya haritasının interaktif projeksiyonla
zemine ve duvara yansıtılmasıyla oluşan muhteşem şölen.
Zemindeki ve duvardaki haritada hem denizin içindesiniz hem
de etrafınızdan türlü türlü balıklar kuşlar, gemiler geçiyor ve bu
gezintide size eşlik ediyorlar. Siz sadece bu hareketli haritada
denizde dolaşıyorsunuz. Üstelik martılar da çığlıklarıyla size
katılıyorlar. Bundan daha etkileyici daha gizemli bir serüven
olamaz. İşte size bir tarih ve teknoloji birlikteliği. Muhteşem bir
uyum ve çalışma. Hazırlayanlara ve emeği geçenlere buradan
teşekkür etmek istiyorum.
UNESCO’nun 2013 yılını Piri Reis yılı ilan etmesi çerçevesinde
yapılan etkinliklerin en güzeli bu sergi.
Tarih ve teknolojinin birlikte nasıl mükemmel bir şekilde
uygulandığına tanık olmak için bu sergi mutlaka görülmeli.
Ben dünyada pek çok müzeyi ve sergiyi dolaştım. Ancak Piri
Reis sergisi tek kelimeyle muhteşem. İşte bu nedenle herkesi
bu masalsı geziye davet ediyorum. Beşiktaş’ta tarih, teknoloji
ve deniz dünyasının geçmişlerine dalmak, bilgilenmek ve
görmek isterseniz Deniz Müzesi’ne doğru bir yol alın, bana hak
vereceksiniz. Haydi o zaman doğru Beşiktaş’a!
YENİLENEN DENİZ MÜZESİ, BEŞİKTAŞ'IN TARİHİ
DOKUSUNU DAHA DA ZENGİNLEŞTİRDİ. MÜZE,
ÖZELLİKLE HAFTASONLARINDA ÇOK SAYIDA
ZİYARETÇİYİ AĞIRLIYOR.
39
HAVACILIK
Yazı: Şebnem Bayezit
Ticari ve Yer Hizmetleri Eğitmeni
YORGUNLUK
orgunluk, insanın bir işi
tamamlayabilecek enerjisinin, gücünün
olmaması diye tanımlanabilir.
Herhangi bir sağlık sorunundan
kaynaklanmıyorsa; uzun süreli bedensel veya
zihinsel çalışmalar yapmak, yoğun baskı ya da
stres altında kalmak, yüksek sese maruz kalarak
çalışmak vücut enerjisinin tükenmesine sebep olur.
Sağlık sorunlarından kaynaklı olmayan yorgunluğa
karşı düzenli uyku uyuyarak, sağlıklı beslenerek,
düzenli egzersiz yaparak tedbir alabiliriz.
Dirty Dozen konusunda insan kaynaklı hatalar
incelendiğinde yorgunluğun önemli bir faktör hatta
tehlikeli bir neden olduğu tespit edilmiştir.
Yorgunluk nedeniyle yapılan hatalar, insanın önemsememesi
nedeniyle yaptığı hatalardan farklıdır.
Yapılan araştırmalarda ortalama 17 saatin üzerinde uykusuz
olan bir insan ile yüzde 0.05 promil alkollü bir insan
karşılaştırıldığında ikisinin de aynı tepkileri verdiği, aynı hataları
yaptığı tespit edilmiştir.
Ortalama 24 saatin üzerinde uykusuz olan bir insan ile
yüzde 1.0 promil alkollü bir insan karşılaştırıldığında da bu
ikisinin aynı tepkileri verdiği, aynı hataları yaptığı tespit
edilmiştir.
ZİHİNSEL KAPASİTE DÜŞÜYOR
Aşırı yorgun bir kişinin zihinsel kapasitesi, dinlenmiş ve
uykusunu tam almış bir kişiye göre oldukça düşüktür. Yorgun
insanların sinirleri daha az dayanıklı, dikkatleri dağınıktır. Bu
nedenle yorgunluk nedeniyle insanın hata yapabildiği ve bu
hatalarda kasıt unsurunun olmadığı artık bilinen bir gerçektir.
Düzenli uyku uyuyabilmek havacılıkta, vardiyalı düzende çalışan
personel için pek mümkün olmayan önemli bir maddedir.
Çok uzun yıllar üçlü vardiya düzeninde çalışmış bir kişi olarak
şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki vardiyalı çalışmanın en büyük
dezavantajı, kaliteli uykudan uzak kalmaktır.
Her ne kadar mümkün olmadığını bilsem bile çoğu zaman
uykuya hiç ihtiyaç duymadan yaşayabilen bir insan olmayı
dilemişimdir.
Zaman içerisinde yapılan araştırmalar, vardiya düzeninde
çalışanların, özel yaşantılarındaki bazı hususlara daha çok dikkat
ederek iş yerlerinde olumsuz sonuçlar almayı önleyebildikleri
tespit edilmiştir.
GECE ORTAMI YARATIN
Vardiyalı çalışanlar özel yaşantılarında nelere dikkat etmeliler?
Gündüz uykusu hiçbir zaman gece uykusu gibi kaliteli olamaz.
Bilimadamları en kaliteli uykunun gece uykusu olmasının
sebeplerini tam olarak açıklayamasalar da sessizliğe ve karanlığa
dayandırırlar. Bu durumda gündüz uyuyup gece çalışacak
40
dozen-4
kişilerin, uyurken mümkün olduğunca gece ortamını oluşturmaları
tavsiye edilir. Kısaca uyumak için uyunabilecek iyi bir ortam
oluşturulmalı.
Kişiler iş ortamları dışında daha sakin, huzur verici ortamlarda
bulunmalılar. Aşırı gürültüden mümkün olduğunca uzak kalmaya
çalışmalılar.
DÜZENLİ EGZERSİZ YAPIN
Düzenli egzersiz yapmak bazı kişilerce daha çok yorgunluk gibi
anlaşılsa da aslında tam tersidir. Düzenli yapılan belli egzersizler
kondisyon arttırıcı bir etki oluşturmaktadır. Yani işleyen demir
ışıldar diyebiliriz.
Dikkat edilmesi gereken bir diğer husus ise işe gitmeden önce bir
iki saat dinlenmektir. Ayrıca, sağlıklı beslenmeye çalışılmalı.
BESLENMENİZE ÖZEN GÖSTERİN
Dinlenilmesi gereken zamanlar zaten kısıtlı olduğu için bu zaman
dilimini verimli kullanmalı. Uyumadan önce ağır yiyeceklerden
kaçınmalı. Sağlıksız beslenme maalesef hem uykunuzun hem
de uyanık olmanız gereken zamanın verimini düşüren en önemli
etkenlerden birisidir. Vücudumuzu bir arabaya benzetirsek alınan
yakıt nasıl arabanızın performansını etkilerse, yediklerimiz de
bedenimizin performansını etkileyecektir. Bu da bilimsel bir
başka gerçektir.
EKİP ÇALIŞMASI ŞART
Yukarıda yazdıklarım kişinin özel hayatlarında dikkat etmesi
gereken hususlar, ancak sadece bunlara dikkat etmek de
maalesef yetmez. Yorgun personel kesinlikle daha fazla dikkat
gerektiren işlerde çalıştırılmamalı. Yorgun olan bir çalışan,
tehlikeli sonuçlara sebep olabilecek işleri yapmak zorunda
kalıyorsa, düzenli mola kullanmalı ve aynı iş birden fazla
kişiyle bir ekip çalışması şeklinde tamamlamalı. Yani bir önceki
sayımızda yazdığım iyi bir ekip çalışması sayesinde yorgunluğun
dezavantajları azaltılabilir.
İyi çalışmalar dileğiyle…
41
TEKNİK
Yazı: Volkan Kamar
UÇAK
MOTORLARINDA
YAĞLAMA SİSTEMİ
U
zun bir yolculuğa çıkmadan önce arabamızın
yağına baktığımız ve eksikse ilavesini yaptığımız
gibi uçak motorlarında da sefere verilmeden önce
yağ ikmalini gerçekleştiririz. Yağın neden bu kadar
önemli olduğuna ve uçak motorlarındaki yağlama
sisteminin nasıl çalıştığına kısaca bir göz atmaya ne dersiniz?
Yağlama sisteminin başlıca görevleri; motor yataklarının ve dişli
kutularının yağlaması, soğutulması, temizlemesi, vibrasyonun
azaltması, motorda kullanılacak olanı yakıtı ısıtarak yakıtta buz
oluşumunu ve motor içerisindeki hareketli parçaların aşınmasını
önlemesidir.
Yağlama sistemini genel olarak yağın depolanması, yağın
sisteme dağıtımı ve sistem göstergeleri olmak üzere üçe ayırmak
mümkündür.
Yağın depolanması işlemi motorlarda bulunan ve kapasitesi
uçaktan uçağa değişim gösteren yağ tanklarıyla sağlanır. Dağıtım
kısmı yağ tankından yağın çıkmasıyla başlar. Yağ tankından çıkan
yağ, yağ pompası (lube pump) tarafından basınçlandırılır. Yağ
pompası yağın basıncını kontrol etmez, motor hızı değiştikçe yağın
basıncı da değişir, yağın yüksek basınca çıkması yağlama sistemi
elamanlarına zarar vereceği için bu istenmeyen bir durumdur.
42
Bunu önlemek amacıyla pompa çıkışına basınç tahliye valfi
(pressure relief valve) yerleştirilir. Basınçlı yağ, motordan motora
sayı olarak farklılık gösterebilen filtre elamanından geçer. Filtre
elemanı, yağda ya da yağ tankında motora zarar verebilecek
herhangi bir yabancı madde bulunmasına karşılık, bu maddeleri
tutarak motora girmesini önler. Buradan geçen yağ, fuel/oil heat
exchanger, air/oil heat exchanger, oil/oil heat exchanger gibi yağın
soğutulmasını sağlayan (fuel/oil heat excahnger’da aynı zamanda
motora giden yakıtın ısıtılması da sağlanır) elemanlardan geçerek
motor yataklarına, dişlilere gönderilir. Sistemde kullanılan yağ
boşaltım pompası (scavenge pump) yardımıyla yağ yine bir veya
birden fazla filtreden geçerek içerisinde bulunması muhtemel olan
parçacıklardan temizlenerek yağ tankına geri gönderilir.
Sistemde yağ seviyesi, yağ sıcaklığı, yağ basıncı ve sistemdeki
filtrelerin durumları hakkında uçuş kompartımanı göstergelerine
bilgi göndermek amaçlı sıcaklık sensörü, basınç sensörü, seviye
sensörü ve filtre durumlarını gösteren sensörler bulunmaktadır.
Yağlama sistemiyle çalışırken en önemli konulardan biri de eğer
motorlar yeni durmuşsa yağ, sıcak ve basınçlı olacağı için dikkat
etmemiz ve en az 5 dakika beklemeden yağ tankını açmamamız
gerektiğidir.
43
ORJİNAL
Işıklı, harika bir şeyler:
“DENEYİM TASARIMI”
Y
aptıkları işe “deneyim tasarımı” diyorlar
ve uygulamaları oldukça ilgi çekici. Büyük
organizasyonlarda yer alıyor, dokundukları
yerlerde iz bırakıyorlar. İstanbul 2010 Avrupa
Kültür Başkenti etkinlikleri kapsamında
Haydarpaşa Garı’nın yüzeyinde yaptıkları “Yekpare” adlı
“mapping” çalışması, yani video projeksiyonu dikkatleri
üzerilerine çekmişti. Haydarpaşa Garı’nın üzerine akşam
karanlığı çökünce dev bir projeksiyonla muhteşem bir ebru
gösterisi yaptılar, görüntülerin denizde yansıması ise çalışmaya
ayrı bir boyut kattı. Eh, mekan İstanbul olunca her türlü sürprize
açık olmak lazım.
yaparken elimizdeki koca kumandalar atariye kablolarla bağlıydı.
Mühendis, mekatronikçi, tasarımcılar gibi farklı disiplinlerden
gelen bu “mucit sanatçılar,” bugün bakıldığında ilkel kalan bu
oyunu bile müthiş eğlenceli hale getirmeyi başardılar. Festivalde
oldukça popüler olan bir oyunda, kurulan derinlik kameraları
sayesinde oyuncu gemisini vücut hareketleriyle sağa sola
hareket ettirdi, taktığı mikrofona da “Piyuv piyuv!” ya da
istediği herhangi bir “ünlemeyle” sesli komut vererek ateş etti.
Düşmanlar da ateş etmeyi ihmal etmedi bu arada, bunlardan
kaçmak gerekti.
Amaç, her bölümde düşman gemilerini temizlemekti ve her yeni
bölümde yenilenen düşman gemileri bir önceki bölümden daha
hızlı hareket ederek daha sık ateş etti. Oyuncu üç canıyla oyunun
sonunda yaptığı skor yeterince yüksekse puan tablosuna ismini
yazdırabildi.
Pek çok kurum için hazırladıkları 3D mapping uygulamaları,
pek çok interaktif oyun ve uygulamayla teknolojiyle sanatı
harmanlayan bu grup, bir zamanlar teknoloji namına yeni ne
varsa onu “yeniden üretmeyi” ilke edinmiş sanki. Sıkılmış birkaç
mühendisin bir araya gelerek bu kadar eğlenceli bir iş ortaya
çıkarmasına “mutlu son” denebilir ancak.
Buna benzer uygulamalar artık onlar için “bebek işi” halini almış
durumda. Nitekim benzer gösterileri Galata Kulesi ve İzmir Tarihi
Havagazı Fabrikası üzerinde de yaptılar.
Üstelik, grubun “yaramazlıkları” mapping çalışmalarıyla sınırlı
değil. Bu yıl katıldıkları bir yaz festivalinde açtıkları stantta
yeni icatlarından da örnekler sundular. Bunlardan biri de beyin
gücüyle yapılan araba yarışıydı! Hani şu hepimizin bildiği klasik,
ray sistemi üzerine kurulan kumandalı küçük yarış arabaları
getirin gözünüzün önüne. Oyuncuların başlarına takılan bir
aygıtla beyin dalgalarını ölçülüyor. Ölçülen dalganın frekansı
daha yüksek olan yarışmacının arabası daha hızlı gidiyor,
dolayısıyla yarışı beynini daha aktif olarak kullanan kazanıyor.
Beyin dalgası ölçümüyle oynanan oyunlarının farklı versiyonları
da var.
Bir zamanların büyük tutkusu atarinin en bilindik oyunlarından
biriydi uzay gemisi savaşları. Düşman uzay gemisinden
açılan ateşten korunurken, onu vurmaya çalışıyorduk ve bunu
44
45
TEKNİK
tozları serpildiğinde akı kaçağı olan bölgede birikme meydana
gelecektir. Bu demir tozları uygun ışık altında kontrol edilerek
gözlemlenerek kontrol gerçekleştirilir.
Yüzeye açık ve yüzeye çok yakın bölgelerdeki süreksizlikler bu
yöntemle kontrol edilebilir.
GİRDAP AKIMLARI (EDDY CURRENT)
YÖNTEMİ
SIVI PENETRANT YÖNTEMİ
Yöntem, aşırı derecede gözenekli olmayan her malzeme
için kullanılabilir. Uygulama yapılacak malzemeler arasında
alüminyum, magnezyum, titanyum, demir, çelik, pirinç, bronz,
çeşitli alaşımlar, seramikler, plastikler ve cam malzemeler
sayılabilir.
Prensip olarak, penetrant sıvısının yüksek tutunma özelliği
sayesinde malzeme yüzeyinde açık olan süreksizliklere nüfuz
etmesiyle uygulanır. Süreksizlikler genellikle çok küçüktürler
ve çıplak gözle görülmezler. Yöntemde fazla penetrant sıvı
özelliğine uygun olarak temizlenir ve süreksizlik içerisine
hapsolmuş sıvı, developer vasıtasıyla görülebilecek yüzeye
çıkartılır. Yöntemde gözle muayene en son aşamadır,
kullanılan penetrantın çeşidine uygun ışık altında gözle kontrol
gerçekleştirilir.
Malzemenin yüzeyde ve yüzeye yakın bölgelerindeki
süreksizliklerin saptanmasında, kaplama kalınlıklarının
ölçülmesinde ve elektrik iletkenliğinin saptanmasında kullanılan
bir yöntemdir. Girdap akımları, elektromagnetik indüksiyon
doğrultusunda elde edilir. Bu sebeple yöntemde ferromanyetik
malzemelerin testleri yapılabilir.
Girdap akımları, yüzeyde oluşan akımların faz değişimleriyle
ilişkilidir. Süreksizlik ile karşılaşılırsa akım, olması gerektiği
doğrultuda olmaz ve manyetik alanda bir değişiklik oluşur.
Buna bağlı olarak test bobini de reaksiyon verir. Ekran üzerinde
bobin reaksiyonlarının izlenmesiyle kontroller ve ölçümler
gerçekleştirilir.
MANYETİK PARÇACIK YÖNTEMİ
Makale: Alperen Doğru
Ege Üniversitesi Uçak Teknolojileri MYO
Öğretim Görevlisi
Tahribatsız
Muayene Yöntemleri
T
ahribatsız muayeneyle parçanın bir benzeri değil,
kendisi muayene olur. Böylece daha güvenilir
sonuçlar elde edilir ve tahribatlı muayenedeki
numune alma problemi ve alınan numunenin
bütün kütleyi ne derece temsil ettiği tereddüdü
ortadan kalkar. Parçanın farklı özelliklerine ve bölgelerine
hassas birçok tahribatsız muayene aynı anda veya sırasıyla
uygulanabilir. Böylece servis performansıyla bağlantı kurulabilir
ve istenen sayıda özellik kontrol edilir. Tahribatsız muayene
aynı parçada belli zaman periyotlarıyla uygulanabilir. Böylece
yorulma ve işlem hasarlarının takibi mümkün olur. Çok pahalı
46
ve büyük tek parçalara tahribatsız muayene uygun ve ekonomik
olur. Tahribatsız muayene, muayene yöntemini laboratuardan
imalathaneye taşımıştır. Böylece iş akışı olumsuz yönde
etkilenmemektedir. Tahribatsız otomatik muayeneyle yüksek
hızlı muayene otomatları, imalat bantlarının hızını kesmeden
önceden planlanan muayeneleri yapabilirler ve reddi gereken
parçaları ayırabilirler. Tahribatsız muayene imalat esnasında
yeni parçalara olduğu kadar, periyodik bakımlarda ve işletme
esnasında servisteki parçalara da uygulanır. Bazı hallerde parçayı,
montajlı olduğu sisteme takılı olduğu yerden sökmeden ve bazen
de işletmeyi durdurmadan muayene yapmak mümkündür.
Malzemelerin mıknatıslanma özelliğinden hareketle geliştirilmiş
dolayısıyla sadece ferromanyetik malzemelere uygulanabilen
tahribatsız bir muayene yöntemidir.
Mıknatıslanan bir parçada süreksizlik varsa manyetik geçirgenlik
farkından dolayı manyetik akı çizgilerinde sapma meydana
gelir. Süreksizliğin olduğu yerde meydana gelen manyetik akı
çizgilerindeki sapma, akı kaçağına ve süreksizlik civarında kuzey
ve güney kutupların oluşmasına neden olur. Parça üzerine demir
ULTRASONİK MUAYENE YÖNTEMİ
Metal, plastik, seramik, kompozit, saç, döküm, boru ve plaka
şeklinde ki malzeme veya parçalarda süreksizlik kontrollerinde
ve malzemelerin kalınlıklarının ölçülmesinde kullanılan bir
yöntemdir.
Yöntem, prob tarafından üretilen yüksek frekanstaki ses
dalgalarının test malzemesi ortamında yayılması ve bir
süreksizliğe çarptıktan sonra tekrar proba yansıması esasına
dayanır. Bu ses dalgalarının yansımaları ekran görüntüsü olarak
cihazdan gözlemlenerek parçaların iç süreksizliklerinin boyutu,
konumu ve parçaların kalınlıklarının ölçümleri ve kontrolleri
gerçekleştirilir.
RADYOGRAFİK MUAYENE YÖNTEMİ
Radyografik muayene, malzemenin iç süreksizliklerini belirleme,
et kalınlığı ölçümlerinde ve korozyon tespitinde faydalanılan, X
ve gama ışınları kullanılan bir tahribatsız muayene yöntemidir.
Malzeme, arkasına bir negatif film konulmuşken, bir radyoaktif
izotoptan veya bir X-ışını tüpünden çıkan homojen bir ışına
maruz bırakılır. Filmin ışına maruz kalan bölgeleri daha fazla
kararır. Film banyo edildikten sonra, kalınlık ve yoğunluk
farkları siyahlık farkları olarak kendini gösterecektir. Filmin
yorumlanmasıyla süreksizliklerin tespiti yapılır. Çeşitli açılardan
yapılan çekimlerle iç süreksizliklerin konumu belirlenir.
47
DOĞA
Dünyanın
n
e
d
n
i
r
e
l
k
i
l
n
deri
e
n
i
r
e
l
e
v
r
i
z
n
ı
dağlar
kışkan durumdaki magma hareketlenip kendine
bir çatlak bulduktan sonra yeryüzüne çıktığında
lav olarak adlandırılıyor ve bazen sakin nehirler
gibi akarken bazen öfkeyle patlayarak yeryüzüne
çıkıyor. Lavlar çoğu zaman kıtaların üzerinde
bulunduğu tektonik dilimlerin sınırlarından sızarak
çıkıyor. Örneğin dünyada bulunan yanardağların yüzde
75’i Pasifik Okyanusu bölgesinde bulunduğundan bu
bölgeye Pasifik Ateş Çemberi adı veriliyor. Tektonik
sınırlar dışında nadiren de olsa sıcak nokta yanardağları var.
Magmadan açığa çıkan lavlar, içerdiği maddelere göre oldukça
akışkan bir yapıda olup kilometrelerce alanı kaplayabiliyor.
Bazense birikerek dev dağları oluşturuyor hatta bazen fışkıran
maddeler atmosferde 17 kilometre yüksekliğe ulaşabiliyor.
Okyanusun dibinde yer alan volkanlar çoğu zaman okyanus
tabanında yükseltilere neden olurken bazen eşsiz gölleri
doğuruyor. Bu göller bazen volkanik arazinin yükselmesiyle deniz
seviyesinin kilometrelerce üstünde bir dağın tepesinde yer alıyor.
Yanardağ söndüğünde ve üstündeki lavlar baca şeklindeki zirveyi
tıkadığında oluşan çanağa dolan sular en yükseklerdeki krater
göllerini oluşturuyor. Örneğin sönmüş bir volkan olan Nemrut
Dağı’ndaki Nemrut Gölü, Türkiye’nin en büyük dünyanınsa
ikinci büyük krater gölü. Volkanik kökenli, kazan şeklinde çok
büyük çöküntülerde oluşan "kaldera gölleri" çoğu zaman deniz
seviyesine yakın iç içe adalar meydana getiriyor. Bunların en
ünlüsü Filipinler’de yer alan Taal volkanı ve arazisindeki göl. Ama
bir kaldera gölü görmek için o kadar uzağa gitmeye gerek yok,
yanı başımızdaki Ege Denizi’nde yer alan Sontorini adası, bir
volkanik patlamayla denize gömülmüş. Bugün denizle bütünleşip
bir göl olmaktan çıksa da görünümü geçmişini yansıtmaya yetiyor.
Ateşten gelenin suyla birleşmesi bu kadar çok yer şekli ortaya
çıkarırken, havayla birleşmesi de görsel anlamda bu şölenden
geri kalmıyor. Volkanik platolarda rüzgar aşındırmasıyla
ortaya çıkan şekillerin en bilineni, Nevşehir’de Kapadokya’da
gördüğümüz peri bacaları bu işbirliğinin en nadide eserleri.
48
49
DOĞA
Bu vadide volkanik patlamaların eseri olan mineral zenginliği
sadece peri bacalarında kendini göstermiyor, arazideki tepelerde
su ve rüzgarın aşındırmasına biraz da insan eli desteğiyle
kayalara oyulmuş evlere, mezarlıklara ve yeraltı şehirlerine
dönüşmüş.
Asırlar süren jeolojik hareketler sonucunda ortaya çıkan bu
şekillerin dışında aktif volkanların ya da volkanik alanlarda
genellikle depremler, sıcak su kaynakları, çamur kazanları
ve gayzerler gibi yer etkinlikleriyle beraber görülüyor.
Püskürmelerden önce genellikle düşük şiddette depremler
oluyor. Şaşırtıcı olsa da, volkanbilimciler, aktif yanardağların
sınıflandırılmasında fikir birliğine varmamış durumda. Bir
yanardağın yaşam süresi, birkaç aydan birkaç milyon yıla kadar
değişirken bu tür bir sınıflandırma yapmak, insanların, hatta
uygarlıkların varlık süreleri göz önüne alındığında anlamsız
görünüyor. Yeryüzündeki volkanların birçoğu, geçen birkaç
binyılda birçok kez püskürdü ama günümüzde herhangi bir
etkinlik göstermiyor. Bu tür yanardağların uzun ömürleri
göz önüne alındığında çok etkin oldukları söylenebilir ancak
bizim ömürlerimiz düşünülürse, etkin değiller. Bu tanımı daha
da karmaşıklaştıransa, harekete geçen ama püskürmeyen
yanardağlar.
Aktif yanardağ bölgelerinde en sık görülen belirtiler gayzerler.
Volkanik kayaçların arasında sıkışan suyun çatlaklardan fışkırması
50
şeklinde ortaya çıkıyor. Örneğin bir patlama görülmese de bugün
aktif sayılan Amerika’daki Yellowstone Milli Parkı’nda yıl içinde
aktifleşen 465 gayzer bulunuyor. Yeni Zelanda’da 1886’daki
Taravera volkanik püskürmesinden sonra su, buhar, çamur ve
taşları dört saat boyunca 240 metre kadar yükseğe püskürten
yedi adet gayzer oluştu. 1904’te bitişik Taravera Gölü’nün
sularının akıtılmasıyla bu gayzerlerden 450 metreye kadar su
püskürten birinin faaliyeti durdu. Halen aktif olanlarsa gölün
ortasından su fışkırtarak ilginç görüntüler oluşturuyor. Gayzerin
bir püskürmesinin ne kadar süreceği de iki püskürmenin aralığı
da henüz çözülememiş birer gizem.
Volkanlar pek çok dağ şekli ortaya çıkarmış. Ülkemizde aktif
olmayan yanardağlardan Erciyes, Nemrut, Hasan ve Ağrı Dağı
koni biçiminde, Güneydoğu’daki Karacadağ ise daha nadir
görülen kalkan tipi bir volkanik dağ. Ülkemizde bulunan en aktif
volkan ise Tendürek. Bir krater gölü ve kalderası olan dağın
bacasından çıkan sıcak su buharları ve hidrojen sülfür, kraterin
kenarlarında, sarı renkli bir mineral olan kükürt oluşumunu
sağlıyor. Antik Roma’nın ateş tanrısı Vulcan’dan adını alan
volkanlar, üzerlerinde yapılan sayısız çalışmaya rağmen hala tüm
sırlarını vermiş değil. Aktif olmayanların ne zaman patlayacağı
bile tahmin edilemezken her an her yerde bir yenisi oluşabilir.
İtalya’daki Etna ve Vezüv "sıkça" sürpriz yapıyor, tahminlere
göre Amerika’daki Hood Volkanı ise önümüzdeki yedi sekiz yıl
içinde yaramazlık yapabilir gibi görünüyor.
51
KAZA ARAŞTIRMA
“YÜZYILIN ÇARPIŞMASI”
Yazı: Arif Şankaya, Hasan Büber
S
anta Cruz; Kanarya adalarının gözde tatil cenneti...
Atlantik Okyanusu’nda bulunan ve İspanya’ya bağlı
olan bu küçük ada ülkesi, havacılık tarihinin en
büyük trajedisine sahne oldu.
27 Mart 1977 Pazar günü; Gran Canaria adasındaki
Las Palmas Havalimanı, birçok uçağın olduğu gibi Los
Angeles’tan kalkan Pan-Am Boeing 747 ve KLM 747’nin de rotası
olacaktı. Ancak Kanarya Adaları özgürlük hareketi teröristleri
öyle düşünmüyorlardı. Terminal binasına yerleştirdikleri bir
bomba çoktan patlamıştı ve şimdi yetkilileri, bir diğerini daha
patlatmakla tehdit ediyorlardı. Bunu göze alamayan Las Palmas
Havalimanı yetkilileri, limanını uçuşlara kapattı. İniş için bekleyen
uçaklar, başka bir adadaki havalimanına yönlendirildi.
Los Rodeos Havalimanı, Tenerife’de tek bir pisti ve buna paralel
bir taksi yolu bulunan küçük bir meydan. Günlerden pazar
olduğu için trafik kontrolü (ATC) eksik personelle sağlanıyor. Aynı
zamanda kullanılan üç radyo frekansından ikisi bozuk; yani iniş
ve kalkışlar, tek frekans üzerinden yapılıyor. Hava koşulları Las
Palmas’taki gibi iyi değil, sıcaklık giderek düşerek sise neden
oluyor. Los Rodeos, büyük yolcu jetlerini ağırlamaya uygun
değil ve bu uçakların yerdeki hareketleriyle konumlarını takip
edebilecek bir yer radarı bulunmuyor.
52
Pan-Am Los Angeles’tan New York aktarmalı olarak geliyor.
KLM ise Amsterdam’dan geliyor ve iniş için Pan-Am ‘ın önünde.
Havalimanı oldukça sıkışık, inen iki Jumbo jet, kule tarafından
pistin diğer ucuna yani taksi yolunun tam çıkışına park ettiriliyor.
Las Palmas Havalimanı’nda durum belirsiz, uçakların Tenerife’de
ne kadar bekleyecekleri bilinmiyor. KLM uçağının kaptan pilotu
Jacob Veldhuyzen Van Zanten, şirketinin herhangi bir aşırı uçuş
saati durumunda uygulayacağı yaptırımlardan sakınmak ve
Las Palmas’tan tekrar Amsterdam uçuşu için gerekli olan yakıtı
sıra beklemeden bu meydanda almaya karar veriyor ancak bu
kararın 234 yolcu ve 13 mürettebat için dehşet verici bir sona yol
açacağını bilmiyor.
Sabırsız bekleyiş sürerken uçaklar, Tenerife’ye inmeye devam
ediyor. Kontrol kulesi çalışanları, bu trafikle boğuşurken Las
Palmas Havalimanı’ndan beklenen güzel haber nihayet geliyor
ve meydan tekrar uçuşlara açılıyor, artık uçaklar birer birer Los
Rodeos’u terk edebilir. Fakat bir sorun daha var. Havalimanında
tek bir taksi yolu var ve burası uçaklarla dolu. Buradaki en büyük
iki engel KLM ve Pan-Am’a ait dev 747’ler.
Pan-Am’ın Kaptan Pilotu Victor Grubbs, saatlerdir beklemekten
sıkılarak KLM’in arkasında olmasına rağmen kalkış için hazır
olduklarını kuleye bildiriyor. Ancak aldığı yanıt önlerindeki
Jumbo jeti bekleyecekleri yönünde oluyor. Kaptan cesur bir
kararla kendi uçağını diğer 747’nin yanından geçirebileceğini
düşünüyor fakat bu manevranın imkansız olduğunu daha sonra
kendisi de fark ediyor. Sırasıyla önce KLM piste çıkıyor fakat
kalkış için önce tüm pist boyunca ilerlemeli ve pist başından 180
derecelik bir dönüşle aksi istikamete dönmeli, ardından Pan- Am
hareket ediyor. O da taksi yolunda bulunan üçüncü çıkıştan (C-3)
pisti terk ederek tekrar taksi yolu üzerinden pist başına dönmek
için talimat alıyor. Bu sırada hava durumu hızla değişiyor, yoğun
bir sis tabakası pisti kaplıyor, kulede bulunan kontrolörler
uçakları göremiyor havalimanının yer radarı da olmadığı için
kör durumda kalıyorlar. Pan-Am ekibi de oldukça endişeli pist
çizgilerini bile güçlükle görebiliyorlar. Buna ek olarak 500 metre
önlerinde ilerleyen 55 ton yakıt ikmali yapmış yaklaşık 300 ton
ağırlığında başka bir dev bulunuyor.
KLM Kaptan Pilotu Van Zanten, manevrasını tamamlayıp uçağını
yoğun sisle kaplı 2 mil uzunluğundaki piste doğru çeviriyor.
Bu esnada Pan-Am ise hala pistte ve kuleyle irtibat sorunları
yaşıyor. Kontrol kulesinin verdiği talimata göre üçüncü çıkıştan
pisti terk etmeleri isteniyor fakat ekibin elindeki haritaya göre
üçüncü çıkış 747 için imkansız olan 148 derecelik bir dönüş
açısı gerektiriyor. Ancak dördüncü çıkış (C-4) bu manevra için
çok uygun. Pan-Am pilotları, yoğun sis yüzünden bu taksi yolu
çıkışlarını tespit edemiyorlar. Kazadan sonrası araştırmalarda
ATC çalışanlarının Pan-Am için neden C-4 değil de C-3 çıkışını
seçtikleri anlaşılamadı.
KLM Yardımcı Pilotu Klaas Meurs, kuleye kalkış için hazır
olduklarını bildiriyor, kuleden gelen yanıt, beklemelerini ve
tekrar ikaz edileceklerini söylüyor. Bu sırada kule, Pan-Am ile
irtibatta ve henüz pistte oldukları bilgisini alıyor. Bundan haberi
olmayan KLM uçağı, beklemeleri konusunda uyarılmasına
rağmen motorlarına tam güç vererek hızlanmaya başlıyor. İşte
tam bu anda kazanın eşik noktası gerçekleşiyor. KLM ekibi uçuş
bilgileriyle ilgilenirken kuleden gelen mesajı yanlış algılıyor. O
sırada Pan-Am uçağının kuleye ilettiği henüz pisti terk etmedik
mesajı KLM kaptanının tamam hazırız ve kalkıyoruz mesajının
oluşturduğu parazit yüzünden kimse tarafından duyulmuyor.
Tenerife Havalimanı’nda o gün koşullar böyle bir kaza için
neredeyse kusursuz. Kalkış için hızlanan KLM Jumbo jeti 700
metre önünde Pan-Am’a ait başka bir 747 olduğunu bilmiyor, bu
durumu ilk fark eden Pan-Am Kaptan Pilotu Victor Grubbs oluyor
ve çarpışmadan kaçınmak için uçağa tam gaz vererek çimle kaplı
toprak alana doğru döndürmeye çalışıyor.
KLM kaptanıysa diğer uçağı fark ettiğinde artık geri dönülmez
bir noktada, uçağın burnunu mümkün olduğunca yukarı
kaldırıyor ancak çok geç KLM 747’si, Pan-Am’ın 747’sine saatte
260 kilometre süratle tam ortadan çarpıyor ve iki dev uçak
parçalanarak birer alev topuna dönüşüyor. KLM’de bulunan
234 yolcu ve 14 mürettebatın tamamı hayatını kaybederken
Pan-Am’da ise 326 yolcu ve 9 mürettebat feci şekilde can
veriyor buna rağmen Pan-Am’ın enkazından 61 kişi sağ çıkmayı
başarıyor.
27 Mart 1977 Pazar günü; havacılık tarihinin en büyük kazası
küçücük bir adada iki dev uçağın çarpışmasıyla gerçekleşiyor.
Los Rodeos Meydanı’nda bulunan birkaç itfaiye aracı olay yerine
ulaştığında KLM’den geriye pek bir şey kalmamış ve Pan-Am ise
feci şekilde yanıyor. Kaçış manevrası için tam gaz verilen Pan-Am
motorları çarpışmadan sonra bile uzun bir süre böyle çalışmaya
devam ediyor ve bir hostes bu motorlardan birinin içine düşerek
hayatını kaybediyor.
Yaklaşık 70 kişilik kaza araştırma ekibi, uçakların kokpit ses
kayıt cihazlarını incelediğinde duydukları karşısında şok oluyor.
KLM’nin henüz kalkışına izin verilmeden pistte ilerleyerek kazaya
sebep olduğu düşünülürken; Tenerife Havalimanı’nda bulunan
üç radyo frekansından yalnızca bir tanesinin kullanılabildiği
anlaşılıyor. Tek frekans üzerinden yapılan görüşmeler esnasında
aynı frekanstan farklı bir alıcı yayın yapınca, parazitlenme
meydana geliyor ve tüm görüşme bozuluyor. Burada KLM
uçağının yardımcı pilotunun havacılık literatürü dışında bir
dil kullandığı ve Tenerife ATC’nin de aynı şekilde devam
ettiği, kaptan pilotun baskı altında bir an önce kalkışı yapmak
istemesinden meydana gelen hatalar zincirine kötü hava şartları
ve diğer olağan dışı nedenler de eklenince kaza kaçınılmaz
oluyor.
Havacılık otoriteleri kazanın resmi raporunun ardından olayın
büyük oranda pilotaj hatası olduğuna ve KLM firmasının sorumlu
olduğuna hükmediyor ve KLM 110 milyon dolarlık bir tazminat
cezası ödüyor. Havacılığın kanla yazılan kanunları burada da
devam ediyor ve kaza sonucunda kokpit içindeki iletişim kuralları
tekrar düzenleniyor ve pilotlarla ATC personelinin eğitimleri bu
olaydan çıkarılan derslerle yeniden yapılandırılıyor.
53
SPOR
“Martılar trol teknelerinin
peşinden gider çünkü
sardalyelerin denize
atılacağını düşünürler.”
Sahanın
dışında çok
konuşanlar!
“Kaleciyi alt etmeye
çalışmayın, onu yok
etmeye çalışın!”
Tarihin en “şaşırtıcı” şutlarına
sahip futbolcularından,
Liverpool’un büyük kaptanı
Steven Gerrard
gençlere tavsiyelerde
bulunurken...
Eric Cantona, bir
taraftara uçan tekme
attıktan sonraki
basın toplantısında
tuhaf açıklamasıyla
gazetecilerin “aklını
alırken.”
“Topa her
dokunuşunuzun
ardında bir fikir
olmalıdır.”
“Babam da öldü
ama ben onu hala
seviyorum.”
Zeki ve hınzır Cevad
Prekazi neden merhum
Ali Sami Yen Stadı’nı
Türk Telekom Arena’dan
daha çok sevdiğini
sunucuya açıklamaya
çalışıyorken.
54
Yine Shankly.
Muhtemelen bir öfke
anında.
“‘İmkansız’ bir gerçeklik değil,
bir bakış açısıdır. 'İmkansız'
bir deklarasyon değil, bir
zorluktur. ‘İmkansız’ bir
potansiyeldir sadece.
‘İmkansız’ geçicidir.
‘İmkansız’ hiçbir
şeydir.”
Dani Alvez’den, Che-vari
bir “imkansız” yorumu.
“Maç yaparken
bazen gol
atmak zorunda
kalıyorsunuz.”
Sarı fırtına Metin Tekin,
beğenmediği bir gol
kararından sonra santra
yapmasını bekleyen
sabırsız hakemi
uyarırken.
“Futbol
takımları piyano
gibidir. Taşımak
için sekiz kişi,
lanet şeyi
çalmayı bilen üç
kişi gerekir.”
Liverpool tarihine damgasını vuran
hoca Bill Shankly, “hayatının aşkından”
bahsederken.
Futbolu İtalyan gol
cimriliğinden
kurtaran
kahramanlardan
Johann Cruyff,
oyuncularına “savunmanın”
inceliklerini anlatırken.
“Hocam sahanıza
geçin de başlayalım.”
Sözleşmesine
oynayacağı mevkii
ve uçak korkusunu
dahi not ettiren futbol
filozofu
Dennis Bergkamp.
“Kimileri futbolun bir
ölüm kalım meselesi
olduğuna inanıyor
ve bu yaklaşım
beni hayal kırıklığına
uğratıyor. Sizi temin
ederim, futbol çok ama
çok daha önemlidir.”
“Top bizdeyken
bize gol
atamazlar.”
Fransız yıldız
Thierry Henry,
kırık İngilizcesiyle
mütevazilik yaparken
"Demek ki maçın
seyircili olduğunu
bilmiyorlardı. Haber
veririz bundan sonra.
Gelmeyenlerin de
canı sağ olsun.”
Şenol Güneş tribünleri
doldurmayan
taraftara
sitem ederken.
“İnsanlar bana
Ronaldo mu iyi
yoksa sen mi diye
sorduklarında
Ronaldinho
hala hayatta
diyorum.”
Lionel Messi, popüler
rekabet hakkında
konuşurken.
“Futbol oynamaktan hiçbir zaman
büyük keyif almadım,
asla mutlu olmazdım. (...)
İki gol attığımda üçüncüyü
isterdim, hep daha fazlasını...”
Futbola tıp fakültesi
masraflarını karşılamak için
başlayan Gabriel
Batistuta’dan
futbol keyfi!
“Alkole, kuşlara ve
hızlı arabalara çok
para harcadım.
Kalanıysa çarçur
ettim.”
“Beatles’ın beşinci
elemanı” olarak da
bilinen George Best,
“renkli” hayatını
özetlerken.
55
TARİH
23 asırdır imparatorlarını
bekliyorlar. Göz kırpmadan
TERRACOTA
SAVAŞÇILARI
Ç
in’in büyük imparatorlarından Qin Shi Huang, bu
dünyadan göçeli neredeyse 2.230 yıl oldu. Hem
bayındır hem de savaşçı bir liderdi. Çin Seddi’ni
parçalı halinden kurtarıp tek bir duvar geline
getiren oydu. Çin Hanedanı’nın ilk imparatoruydu ve gelecek iki milenyum boyunca da hanedanlar
onun adıyla anıldı. Ülkeyi baştan aşağıya yollarla örmüştü.
Geniş topraklara yayılan ülkede siyasi ve ekonomik standartlar
üzerinde ısrar ediyordu. Bir yandan da generalleri yeni yerler
fethetmeye devam ediyordu. Kısacası, ülke tarihi için büyük bir
imparatordu ve belki de kaçınılmaz olarak biraz megalomandı.
Bu dünyadan kopmak istemiyordu. Ancak içtiği “ölümsüzlük
iksiri” dahi onu kurtarmaya yetmedi ve M.Ö. 210 yılında
yaşama gözlerini yumdu. İşte bu tarihten bu yana 8.000 asker
onun mozolesinin kapısını bekliyor. Hiç kıpırdamadan. Göz
bile kırpmadan. Nöbet değiştirmeden. Süngü indirmeden. Ve
hiç yaşlanmadan... Hikayenin sonuna kadar sabrederseniz
göreceksiniz ki bu askerlerin sayısı azalacağına gün geçtikçe
artıyor!
Shaanxi eyaletinin kendi halindeki çiftçileri ilk fırınlanmış
topraktan heykelleri bulduklarında yıl 1974’tü. Köylülerin
amacı su kanalı kazmaktı ama fark etmeden tarihin en çarpıcı
İmparator
Qin Shi Huang
56
57
TARİH
arkeolojik damarlarından birine denk gelmişlerdi. İşte o günden
beri yapılan hassas kazılarda 8.000 kadar asker heykeli bulundu.
Kazılar hassas çünkü toprağın içinde toprak arıyor arkeologlar.
Ve Terracota Savaşçıları’nı en ilginç kılan şey, hiçbirinin yüz
ifadesinin bile birbirine benzememesi. Uzakdoğululara yönelik
pek çok modern ve ırkçı önyargıya binlerce yıl öncesinden
meydan okuyor sanki bu heykeller.
Bu “muntazam ordu” kusursuz bir hiyerarşi içinde. Tamamı
gerçek insan boyutlarında olan heykellerin en uzun boylu
olanları generaller ve rütbe düştükçe boylar da kısalıyor. Ordu
sadece askerlerden oluşmuyor, çeşitli sivil görevliler, hatta
askerleri eğlendirecek jonklörler bile var! At arabası sayısı 130.
İmparatora saygı duruşunda ayrıca 520 at ve 150 süvari hazır
bulunuyor.
Mozolenin yanında, askerlerle birlikte, yine bütünüyle insan eliyle
inşa edilmiş, piramitten bir nekropolis de var.
Daha erken kazılarda, bu nekropolis araştırılırken pek çok
Terracota askerinin de tahrip edildiği, yani topraktan gelenin
toprağa karıştığı tahmin ediliyor. Kimi tarihçilere göre mozolenin yapımına M.Ö. 246 yılında,
yani Qin henüz 13 yaşında tahta çıktığında başlanmış. İnşaatta
700.000 işçinin çalıştığını ileri süren kaynaklar var.
Heykellerin yapımını ise hem hükümet görevlililer hem de yerel
halk üstlenmiş. Hemen heykellerin yanı başındaki Li Dağı’ndan
alınan toprak kullanılmış.
SERİ ÜRETİM, İNCE İŞÇİLİK!
Yüzlerin ana hatlarını belirlemek için toplam sekiz ayrı kalıp
kullanıldığı tahmin ediliyor ancak ardından “ince işçilikle” her
bir yüze ayrı bir ifade ve kişisel özellikler kazandırılmış. Bu
işlemlerde fırça da kullanılmış gibi görünüyor. Neredeyse her
58
birinin saç kesimi bile birbirinden farklı. Bacakların ayrı parçalar
olarak üretildiğine bakılırsa, burada tarihin en ilginç “bant
çalışması” örneklerinden biri var. Üretim biçimi, Qin zamanında
gelişen drenaj kanalı üretimini de anımsatıyor. Qin’in kuralcı
zihniyetini devralan üretim atölyeleri, heykellere kalite kontrol
damgaları vurmuş ki bu ibareler bugün tarihçilerin geçmişe dair
hipotezler üretmesinde önemli bir veri.
Savaşçıların taşıdıkları zırhlar, silahlar ve giyim biçimleri ise diğer
önemli ipuçları. Heykellerin orijinalleri rengarenk boyanmış,
en azından kalıntılar bunu söylüyor ama renkler zamana
dayanamamış.
KILIÇLARI HALA KESKİN
Askerler dört ana kanalda konumlanıyor. İmparatoru doğudan
gelecek saldırılara karşı korumak ister gibiler. Dördüncü kanal
boş. Belki de bu kanal yarım kaldı diye düşündürüyor. İşin neden
tamamlanamadığı ise meçhul. İlk iki kanalda ise yanık izleri var
ve bazı silahlar “çalınmış” ki bunlar da olası bir talana işaret
ediyor. Silahlar demişken, sırada gerçekten şaşırtıcı bir bilgi
var: Bazı kılıçlar hala çok ama çok keskin. Çelik silahlar bir ila
bir buçuk santim krom oksitle kaplandığı için bunca zaman
paslanmaya karşı korunmuşlar. Yakın dövüş silahları arasında
iki sırtı da keskin kılıçlar da var. Hesaplara bakılırsa oklar 800
metre menzilli. Atlı arabalardaki askerlerin elinde “ge” adı
verilen, bir tür hançer-balta var çoğunlukla. Ürkütücü bir silah.
Özellikle de bunu taşıyan rakibiniz bir at arabasının üzerinde
hızla üzerinize geliyorsa.
HEYKELE AKIN
Derinleştikçe derinleşiyor askerlerin öyküsü. Heykellerden 20
kişilik bir “manga” ve çıkarılan objelerden 120 parçadan oluşan
bir koleksiyon, 13 Eylül 2007’den itibaren yaklaşık bir buçuk yıl
Londra’daki British Museum’da sergilendi. Müze, bu koleksiyonla
Tutanhamon’dan sonraki en büyük ziyaretçi sayısına ulaştı. Sergi
gece yarılarına kadar açık kalırken gazeteler binlerce kişinin de
kapıdan döndüğünü yazdı. Tabii bunda İngiliz kolonyal arkeoloji
düşkünlüğünün de etkisi olsa gerek. Heykeller benzer bir ilgiyi diğer Avrupa kentlerinde gördü. Fakat
bir kere izlenip insanın tarih dağarcığına atacağı bir konu değil,
Terracota Savaşçıları. Son olarak daha geçen yıl, arkeologlar
Qin’in mezarı yanında bir sarayın kalıntılarına rastladılar. Saray
derken, bunun 690 metreye 250 metre bir yapı olduğu tahmin
ediyor. 2102’nin Haziran ayında ise 100 asker daha bulundu.
Ancak yeni buluntular , parçalanmış haldeydi. Biz tarihçilerin
yalancısıyız ama dediklerine bakılırsa bunu yapmaya gücü,
zamanı ve niyeti olan tek kişi, isyancı asker Xiang Yu idi. Belki de
bir kanalın hala boş durması da bu yüzden.
59
ÇOCUKLAR İÇİN
ANNEM
İŞE
GİDİYOR!
alışan kadınların bir kısmı, anne olunca tercihlerine göre
yasal hakları olan süre boyunca izin kullandıktan sonra iş
yaşamına geri dönerken bir kısmı, çocuklarının bebeklikten çocukluğa
geçişi evresinde kariyerlerine daha uzun süre ara vererek çocuğunun
bakımını kendisi üstleniyor. Bu yeni duruma uyum sağalama sürecinde
hem anne hem de çocuk bazı zorluklarla karşılaşabiliyor.
Annelerin en sık yaşadığı sorunlardan biri, bebeği
evde bırakıp iş yaşamına döndüğünde, eşine, ailenin
yeni üyesine ve evine yeterli zaman ayırmak ve kimi
zaman da bununla birlikte gelen suçluluk duygusu.
Çalışmaya ayırdığı zamanı çocuğundan çaldığını düşünen anne,
olumsuz düşünceler geliştirebiliyor ve depresyon, panik atak, anksiyete gibi
yaşam kalitesini düşüren daha ciddi sıkıntılarla yüz yüze kalabiliyor.
Oysa kendisini daha iyi hisseden bir anne çocuğuyla da daha güçlü bir
iletişim kuracaktır.
Bir ilk adım olarak annenin işe “kaçar gibi” gitmemesi, çocukla güçlü bir
biçimde vedalaşması bu iletişim bozukluğunu engellemede mutlaka etkili
olacaktır. Çocuğun anneden ayrılırken ağlaması ya da buna karşı çıkması
gayet normaldir. Çocuğa onun anlayacağı dilden pozitif mesajlarla, geri
dönmek üzere gittiğinizi anlatmanız gerekiyor. Annenin işe dönme tarihi
yaklaştıkça, anne önce gün içinde beş dakikalığına çocuğu yalnız bırakacağını
söyleyerek ve bunu uygulayarak, verdiği sözü tuttuğunu; gittiğini ama geri
döndüğünü gösterebilir. Bu süreyi giderek uzatmak, işe dönüş öncesi etkili bir
alıştırma olarak düşünülebilir.
“Gitmeye mecburum, ben de gitmek istemiyorum” tarzında olumsuz mesajlar
çocukta da negatif etki yaratacaktır. Bunun yerine “Akşam geldiğimde
birlikte vakit geçireceğiz, hava kararınca geleceğim” gibi mesajların
verilmesi gerekiyor. Çocuğun annesinin evde bulunmadığı sürede kendisiyle
ilgilenecek olan kişiyle bağ kurabilmesi için anne, çocuğun bakımı üstlenen
kişi ile de birlikte vakit geçirmeli. Küçük çocuklar, annelerinin temas kurduğu,
60
ÇALIŞAN ANNE İÇİN HIZLI
TAVSİYELER
• Önemli olan çocuğunuzla ne kadar değil, nasıl zaman
geçirdiğiniz.
• İş hayatına dönmeden önce onu mutlaka ayrılığa
hazırlayın. Kısa sürelerle yanından ayrılıp geri
dönmeniz, ikna edici bir egzersiz olabilir.
• Asla iş dönüşü suçluluk duygusuyla çocuğunuzu
hediyelere boğmayın.
• Asla arkanızdan ağladığında kötü davranmayın.
• Asla “Ben de işe gitmek istemiyorum” demeyin.
• Özel günlerinde yanında olmaya çalışın.
• Siz yokken çocuğun bakımı ile ilgilenen kişiyi de
sevdiğinizi çocuğunuza yansıtın.
• İş stresinin ona sevginizi göstermenize engel
olmasına izin vermeyin.
gülümsediği kişilere daha kolay yaklaşabiliyor.
Annenin işten eve döndüğünde ayrı geçirdikleri zamanı telafi
etmek için çocuğu hediyelere boğması da “şımarmasını”
engellemek için sert davranması da aynı ölçüde yanlış. Özellikle
0-3 yaşında çocuğun gelişimdeki en önemli faktörlerden biri,
anneyle kurduğu ilişkinin niteliğidir. Bu süreçte çocuğun beslenme
ve temizlenme ihtiyaçlarını giderirken ve uyku sırasında anneyle
kuracağı bağ oldukça belirleyicidir. Anne tarafından sevildiğini
bilmek, çocuğun kişilik gelişimi için hayatidir. Örneğin 0-3 yaş
dönemindeki çocuklar, bir oda dolusu insanla bir arada da olsa
anne odadan çıktığında genellikle ağlamaya başlar, dönünce de
susar. Bunun nedeni bu yaş grubunda hiçbir şeyin annenin yerini
tutmamasıdır.
Uzmanlar çalışmayan annelerin tüm vakitlerini evde geçirmelerinin
tek başına hiçbir şeyi değiştirmediğini, annenin çocukla geçirdiği
zamanın ne kadar kaliteli olduğunun önemsenmesi gerektiğini
belirtiyorlar. Evdeki vaktin tamamını çocukla geçirmek yerine onun
ihtiyaçlarını anlamak ve zamanı bunları gidermeye yönelik olarak
planlı bir şekilde kullanmak hem anne hem çocuk için yararlı bir
yaklaşımdır.
Çalışan annelerin mükemmeliyetçi tavrı, kendileri üzerinde
baskı kurmalarına neden olabiliyor. Annenin eve gelir gelmez en
mükemmel şekilde yemeği hazırlama, evi her an düzenli tutma
gibi “takıntıları” onun kendine ve ailesine ayıracağı zamanı daha
da kısıtlayabiliyor. Çocuktan, anne kadar baba da birinci derecede
sorumludur. Çocukla ilgilenme ve aileyle ilgili sorumluluklarda
anneyle sorumlulukları paylaşmak babanın yaptığı bir yardım
olarak değil, görevi olarak kabul edilmeli.
Bunlar dışında çocukla ilgili özel günlerde anne babanın ve aile
büyüklerinin yanında bulunması çocuk için önem taşır. Örneğin
çocuğunuzun hasta olduğu günlerde yanında bulunmaya çalışın.
Okul gösterileri ya da doğum günü gibi özel günler için izinlerinizi
önceden ayarlayarak çocuğunuzun, hiçbir şeyin ondan daha değerli
olmadığını bilmesini sağlayın. Göreceksiniz ki böyle “nokta atışları”
sizin sevginize duyduğu güvenin artmasında amaçsızca harcanmış
uzun saatlerden çok daha yararlı olacaktır.
61
SAĞLIK
SİNDİRİM
RAHATSIZLIKLARINA
YENİ ÇARELER
nceleri hafif rahatsızlıklarla başlayan
sindirim sistemi şikayetleriniz gün
geçtikçe arttıysa ve yediğiniz her yemek,
vücudunuzda pimi çekilmiş bir bomba
etkisi yapıyorsa, sindirim sistemi uzmanı
bir hekime yani bir gastroenteroloğa
görünme vaktiniz gelmiş de geçiyor.
Üstelik geliştirilen yeni tedavi yöntemleriyle
artık uzun saatler süren, günlerce ev istirahatı gerektiren açık
operasyonlar tarihe karıştı.
Sindirim sistemiyle ilgili rahatsızlıklar, sindirimi sağlayan
tüm organlarda farklı şekillerde ortaya çıkıyor. Yemek
borusu, mide, pankreas, karaciğer, safra kesesi, ince ve kalın
bağırsaklarda ortaya çıkan hastalıkların belirtileri çoğu
zaman şişkinlik, ağrı, bulantı gibi ortak özellikler taşıdığı için
teşhis ve tanı aşamasından farklı testler ve görüntüleme
yöntemleri uygulanıyor. Yeni yöntemlerin en önemli özellikleri
açık operasyonlara, uzun süre yatak istirahatına gereksinim
duymadan çoğu zaman kalıcı çözümler üretmeleri.
ENDOSKOPİK REFLÜ TEDAVİSİ
En sık görülen mide rahatsızlıkları olan reflü, ülser ve mide
fıtıklarında önce ultrasonla hastalık teşhis edilmeye çalışılıyor
ancak gerekli durumlarda endoskopi uygulanıyor, yani mide ve
benzeri iç organların iç kısımlarının gelişmiş optik cihazlarla
doğrudan görüntüleniyor. Bildiğimiz anlamda endoskopi en
basit şekliyle ağızdan yemek borusuna oradan mideye indirilen
bir kamera ile sadece iç organları görüntülemeyi sağlayan
bir uygulama. Günümüzde ilaç tedavisine yanıt vermeyen,
operasyon gerektiren reflü tedavisinde etkin biçimde kullanılan
en yeni uygulamalardan biri stretta ile endoskopik reflü tedavisi.
Mide ile yemek borusunu birbirinden ayıran mide kapakçığında
görülen işlev kaybıyla mideden yemek borusuna gerçekleşen
asit kaçağı, yani reflü pek çok kişinin ortak sorunu. Sürekli
kullanılan ilaçlar, yüksek yastıklar gibi yöntemlerle tedavi
edilemeyen hasta, açık ameliyat geçirmeden, endoskopik
yöntemle 40 dakika süren bir operasyonla tedavi ediliyor. Yarım
günlük ev istirahatından sonra da iş hayatına kaldığı yerden
devam edebiliyor. 18 yaş altına uygulanamayan bu yöntem mide
fıtığı bulunanlara da tavsiye edilmiyor.
ERCP
Safra kesesi ve pankreas kanallarının tıkanması durumunda
başvurulan endoskopik yöntemlerin bir diğeri Endoskopik
Retrograt Kolanjiyo-Pankreatografi yani ERCP’dir. Duodenoskop
adı verilen bir endoskopi tüpüyle, hekim oniki parmak bağırsağı,
karaciğer, safra kesesi, safra kanalları ve pankreastaki
problemler görüntülenir, teşhis konur ve aynı seansta tedavi
gerçekleştiriliyor. ERCP, safra kanalları ve pankreas kanallarının
tıkanıklığının yanı sıra safra kesesi, karaciğer ve pankreasın diğer
bazı bozukluklarında da kullanılır. Klinik belirtiler, kan tahlilleri,
ultrason veya tomografi gibi testlerden elde ettiği bulgulara göre
hekim, hastaya ERCP uygulanmasının gerekli olup olmadığına
karar verir.
KOLONOSKOPİ
Spastik kolon, irritabl bağırsak sendromu, bağırsak ülserleri
hatta bağırsak kanseri gibi ciddi hastalıkların teşhisinde
kullanılan görüntüleme yöntemidir. Ucunda kamera olan
62
ince ve bükülebilir bir boruyla anüsten girilerek bütün kalın
bağırsağın ve ince bağırsakların kalın bağırsağa komşu kısmı
görüntülenir. Kolon (kalın bağırsak) kanseri tanısında en güvenilir
yöntemdir. Ayrıca; polip ve benzeri kanser öncesi lezyonları
saptayıp, alınmasını sağlayarak hastaları kanserden korur. Kolon
kanserinden korunmak için 50 yaşını aşmış herkese yapılması
öneriliyor. Yakın akrabalarında kolon kanseri olanların, ailedeki
en genç kanserli hastanın yaşından 10 yıl önce kolonoskopi
yaptırmaları gerekiyor. Kolon kanserlerinin büyük çoğunluğu
polip denen iyi huylu tümörlerin üzerinde gelişir. Uygun zamanda
yapılan kolonoskopi, kanser gelişmeden önceki aşamada
poliplerin bulunup alınmasını sağlar Polipektomi denen bu
yöntem hastaları hem kanserden hem de ameliyattan kurtarıyor.
Kalın bağırsağından polip alınanların, polipin özelliğine göre, 1 ila
3 yılda bir kontrole gitmesi gerekiyor.
Bu uygulamalar, kendiliğinden geçmesini bekleyerek zaman
kaybettiğimiz rahatsızlıkları kısa sürede çözmekle kalmıyor,
erken tanı ve tedavi imkanı sağlayarak hayat kurtarıcı olabiliyor.
63
GURME
Kestaneli lahana dolması
Malzemeler:
1 orta boy lahana, 1 bardak kestane içi, 6 adet kuru soğan, 1
bardak zeytinyağı, 1 bardak pirinç, 2 yemek kaşığı kuş üzümü,
1 limonun suyu, 3 kesme şeker
1,5 bardak su, tuz.
Hazırlanışı:
Kestane
“yemeği”
kebap, sevap
Kestaneleri haşlayıp, ayıklayın. Lahana yapraklarını kaynayan
tuzlu suya atıp, çıkartarak yumuşamasını sağlayın. Yaprakları
uzun şeritler halinde kesin. Elinizin içi kadar parçalar yapın.
Kenarda bekletin.
Ufak ufak doğradığınız soğanları, zeytinyağında pembeleşene
kadar kavurun daha sonra pirinçleri içine ilave edin. 1015 dakika kavurup ocağın altını kısın. İçine haşlanmış
kestaneleri, ayıklanmış üzümleri, limon suyunu, şekerleri ve
tuzu ekleyin. Yarım bardak suyla, kısık ateşte demlendirin.
Yaprakları tezgahın üzerine tek tek açın. Bir yemek kaşığı
harçla dolmaları sarın.
Tencereye dibini tutmaması için önce lahana yapraklarını
sonra da dolmaları dizin. Üzerini tekrar lahana yapraklarıyla
kapatın. 1 bardak su ilave edin. Kısık ateşte 40-45 dakika
pişirip, altını kapatın. Soğuduktan sonra dolmaları ayrı bir
servis tabağına alın.
Kestaneli, Balkabaklı,
Sütlü Çorba
Malzemeler:
300 gram balkabağı, 1 küçük patates, 200 gram haşlanmış
kestane, 1 orta boy havuç, 1 kaşık margarin, 1 kaşık çiçek yağı,
biraz zencefil, 1 çay bardağı süt, 1 diş sarımsak, 1 orta boy kuru
soğan, tuz, karabiber, 7-8 su bardağı sıcak su.
Hazırlanışı:
avalar soğur soğumaz yol kenarlarındaki
kırmızı seyyar arabalarda dumanı tütmeye
başladı közde kestanenin. Artık çoğumuzun
evinde kestanenin “papazı” olan odun ve
kömür sobaları kalmadı ama yine de kış
günlerinde bu leziz alışkanlığı tencere, tava ya
da fırın yoluyla da devam ettiriyoruz.
Kestane kebap güzel ama bir de Bursa’nın meşhur
kestane şekeri var tabii. Suda haşlanan kestane tertemiz
64
soyulduktan sonra tülbentlerle şerbete salınarak yapılıyor, bu eşsiz
tatlı. Daha da tatlandırmak için üzerine erimiş çikolata dökülenlerini
de artık her yerden bulmak mümkün ama “Ortodoks” kestane
düşkünlerinin buna çok da sıcak bakmadığını belirtelim.
Kestaneli kekler, pastalar, kurabiyeler de artık her yerde.
Doğanın bir armağanı olan bu özel lezzet, sadece tatlıların içinde
kullanılmaya mahkum bir garnitür değil oysa. Biraz maharet biraz
el emeğiyle ana yemekte de kestane gerçek bir başrol oyuncusuna
dönüşebiliyor. Nasıl mı?
Kestaneleri haşlayıp soyduktan sonra iri parçalar halinde
doğrayıp hazırlayın. İnce kıyım doğradığınız kuru soğanı ve
sarımsağı da ekleyip kavurun. Küçük küçük doğradığınız
balkabağı, patates ve havucu tencereye ekleyip soteleyin.
Sıcak suyu, sütü, tuz ve karabiberi de ilave edip, tencerenin
içindeki malzemeler yumuşayıncaya kadar kaynatıp, mikserle
ezerek pütürsüz hale getirin. Kestaneleri de ilave edip, 5
dakika daha kaynayan çorbayı ateşten alın.
Sinop Kestane Yemeği
Malzemeler:
Yarım kilo kestane, 1 kuru soğan, 1 tatlı kaşığı salça, 200
gram kıyma, 1 tatlı kaşığı tuz, 1 su bardağı su, 2 çorba kaşığı
tereyağı.
Hazırlanışı:
Kabuğunu çizdiğiniz kestaneleri biraz tuz ve şeker eklediğiniz
suda haşlayın. Kabuklarını soyduktan sonra dörde bölünür. Bu
arada ince kıyılmış soğanı yağda kavrun ve kıymayla salçayı
ekleyin. 10 dakika sonra tuz ve ayıklanmış kestaneler ilave
edin. Üzerine bir baedak su ekledikten sonra orta ateşte
yarım saat pişirin.
65
bulmaca
mıddle sum puzzles
Fill in some of the blank squares with digits 1-9 so that each row and column contains exactly 3 digits, with the middle number in each row and
column being the sum of the other two.
7
ÖRNEk:
2
4
9
5
7
6
9
2
5
4
7
3
7
2
9
5
3
2
2
3
4
2
YILDIZ BULMACA
Insert the digits 0-9 into the circles to make the 5 equations true when read from left to right. Each digit is
used exactly once. Each puzzle below has a unique solution.
ÖRNEK:
6
8
7
3
1
5
9
4
0
1
2
9
3
8
4
3
SUDOKU
6
7
9
4
9
6
8
1
Sudoku bulmacamızı doğru
cevaplandırarak
[email protected]
adresine ya da posta ile
derneğimize gönderen
5 okurumuz, elektronik
çerçeve kazanacak.
3
4
3
66
Talihliler, 20 Ocak'a kadar doğru cevabı gönderen okurlarımız
arasında yapılacak çekilişle belirlenecektir.
2
76
84
Geçen ayın sudoku talihlileri: Emine Şen, Melih Aktaş,
Tacettin Topalak, Hakan Durmuş, Serkan Öztürk
67

Benzer belgeler

Güney Kutbu - UTED Dergi

Güney Kutbu - UTED Dergi İsmet Şahin, Elif Aydemir, Dr. Handan Diker Katkıda Bulunanlar Şebnem Bayezit, Mehmet Ertek, Volkan Kamar, Emrah Yener, Alperen Doğru, Hasan Büber

Detaylı

Doğu`nun güzel denizatı: Vietnam

Doğu`nun güzel denizatı: Vietnam İsmet Şahin, Elif Aydemir, Dr. Handan Diker Katkıda Bulunanlar Şebnem Bayezit, Mehmet Ertek, Volkan Kamar, Emrah Yener, Alperen Doğru, Hasan Büber

Detaylı