Saray turky.indd - Bizturkmeniz.com

Transkript

Saray turky.indd - Bizturkmeniz.com
8
saray
Sayı:84 - 15 Aralık 2012
Şişmanlığın sebepleri
Sevcan Kasapoğlu - Serdarlı
1. Genetik yapı: Bu, kalıtımsal bir şişmanlıktır, aile yapısından kaynaklandığı için kişi
şişmanlıktan kendini sorumlu
tutmaz. Ancak yine de kilolarını kontrol altında tutmak
için dengeli beslenerek kilo
almamaya çalışmalıdır. Zira,
kalıtımsal da olsa, şişmanlığı
dengeli beslenerek önlemek
mümkündür.
2. Hormonlar: Bir insanın
hormonal dengesi yaşantısında çok önemli rol oynar,
özellikle kadınlarda. Şişmanlığın nedeni hormonal dengenin bozulması olabilir. Bu
nedenle sağlıklı zayıflama
programlarında hormon testleri yapılması öngörülür.
3. Beslenme: Şişmanlığın
tek sorumlusu, kişinin gereğinden fazla veya dengesiz
beslenmesi olabilir. Çözümlenmesi en kolay olan şiş-
manlık sorununun, beslenme
bozukluğundan kaynaklanan
şişmanlık olduğunu söyleyebiliriz.
4. Hareketsizlik: Aldığınız
kaloriyi sarf edemiyorsanız,
sarf ettiğiniz kalori, aldığınız
kaloriden az ise şişmanlarsınız. Tembellik kiloları, harekete geçirilerek atılır.
5. Stres: İnsanın hayatındaki
boşluğu beslenmeyle doldurması sonunda ortaya çıkan
bir şişmanlık sorunudur ve
hayli ciddi bir sorundur. Zira
işin içine psikoloji de giriyor.
Stres ve depresyon kilo almada veya zayıflamada söz
sahibi olan iki önemli unsur-
dur.
6. İlaç ve operasyon: Genelleyemesek de bazı ilaçların
kullanımı (depresyon gidericiler, hormon ilaçları, kortizon
vs) bazı kişilere kilo aldırıyor.
Bu tür ilaçlar doktor denetiminde kullanılır. Ameliyatlardan sonra da kilo almak söz
konusudur; bu da ameliyat
şokuyla ilgili olarak psikolojik
şişmanlık şeklidir.
Bütün kiloların bir adı vardır:
Mutluluk kiloları:
Büyük sevinçlerde, dostlarla
paylaşılan coşkulu anlarda,
düğün, dernek ve bayramda
seyranda, tatillerde, seyahatlerde yemek içmek alış-
kanlıktır, adettendir. Bu mutlu
olaylar ardından fazla kiloları
getirir.
Üzüntü kiloları:
Psikolojik sorunlar insanın
dengesini, dolayısıyla da psikolojisini etkiler. Her insanın
sıkıntılı anlarda tepkisi farklıdır ama içine düştüğü boşluğu buzdolabında gidermeye
çalışanlar biliniyor.
İşsizlik kiloları:
Kendini toplumda işe yaramayan gereksiz biri olarak
gördükleri için sıkıntıya düşenlerde görülür. Bu duruma
düşenler gelecekten korkarlar,
özgüvenlerini kaybederler ve
kurtuluşu yemekte bulurlar.
Bireysel oyunlarda büyük başarılara imza atmıştır
Erbil Kulübünün tarihçesi
Saray Erbil
Ne zaman Irak Futbol Ligi’nden
söz edilecek olsa hemen Erbil Spor Kulübü akla gelir. Irak
genelinde büyük başarılara imza
atmış olan Erbil, aynı zamanda
Asya kıtasının da büyük takımları arasında yer alıyor. Genel
merkezi Azadi mahallesinde
bulunan Erbil Spor Kulübü 1968
yılında kuruldu. Futbol, basketbol, hentbol, atletizm, halter,
bisiklet gibi oyunların takımı
olan Erbil spor takımında ayrıca
badminton ve satranç da oynanırdı. Ancak kulüpte bu iki oyun
dalı artık oynanmıyor. Büyük bir
taraftar kitlesine sahip olan Erbil’in destekçi sayısı her geçen
gün daha da artıyor.
Başta ikinci ligde oynamaya
başlayan Erbil, 19 yıl sonra
birinci lige yükselmeyi başardı.
Ancak maddi sıkıntılar nedeniyle
iyi sonuçlar elde edemeyen Erbil, yine de satranç, vücut geliştirme, halter, bisiklet ve atletizm
gibi bireysel dallarda iyi neticeler
elde etti.
2003’den sonra Erbil, futbolda
büyük başarılar elde etmeye
başladı. Şöyle ki; 2006, 2007,
2008 ve 2009 sezonlarında Irak
şampiyonu oldu. Bu başarısını
2012’de tekrarlayan Erbil, Irak
tarihinde profesyonel futbolcuları renklerine katan ilk takım oldu.
2006-2007 sezonunda Arap
Şampiyon Takımlar Ligi’ne katı-
lan Erbil, ilk turda lige veda etti.
2007’de Tayland’da düzenlenen
uluslararası bir şampiyonaya
katılan Erbil, ev sahibi takıma
yenilerek üçüncü oldu. 20082009 sezonunda Asya Şampiyon Takımlar Ligi’ne katılan
Erbil, şampiyonaya birinci turda
veda etti.
Bir yıl sonra yine aynı şampiyonada rekabet eden Erbil, yarı
finale kadar yükselebildi. Ancak
takım 2012 sezonunda Asya
liginde final maçına yükselerek
tarihinin en büyük başarısını
gerçekleştirdi. Erbil, maçı Kuveyt’in Kuveyt takımına 4-0 gibi
ağır bir skorla kaybetse de Irak
tarihinde bir ilki gerçekleştirdi.
Kürdistan Bölgesi genelinde
farklı bir takımla mücadele eden
Erbil’in oyuncularının hepsi yerli
oyunculardan oluşuyor. Kürdistan Ligi’nde mücadele eden
takım 2004,2005, 2006, 2009,
2010 ve 2012 sezonunda şampiyon oldu. 2006 ve 2007’de ise
ikinci oldu.
1999
Nisan: Milene Domingues ile
evlendi ama bu evlilik 4 yıl
sürdü.
Temmuz: Gol kralı olduğu turnuvada 2. Copa America’sını
kazandı.
Ekim: Lecce’yi 6-0 yendikleri maçta takımının 5. golünü
kaydetti ama 6 ay sahalardan
uzak kalmasına sebep olan diz
sakatlığına yakalandı.
2000
Nisan: İtalya Kupası finaliyle
sahalara geri döndü. 2. devrede oyuna girdi ama 6 dakika
oynadıktan sonra aynı dizinden
bir kez daha sakatlanarak 2000
– 2001 sezonunun tamamını
kaçırdı.
2001 Eylül: UEFA Kupası ilk tur
maçında Romanya ekibi Brasov karşısında resmen sahalara geri döndü.
Kasım: Yaklaşık 2 yıl aradan
sonra ilk kez Serie A’da sahaya
çıktı ama San Siro’da Lecce
karşısında 14 dakika sahada
kalabildi; yine sakatlandı.
2002
Haziran: Brezilya’nın 5. Dünya
Kupası’nı kazanmasının ilham
kaynağı oldu. 8 golle gol kralı
oldu ve bu gollerden 2Sini finalde Almanya’ya kaydetti.
Temmuz: Real Madrid’e transfer oldu.
Aralık: Kıtalararası Kulüpler
Şampiyonası’nda Yokohama’da
oynanan maçta şampiyon olan
Real Madrid’in ve “Turnuvanın
En Değerli Oyuncusu” seçildi.
Kariyerinde 3. kez FIFA Dünya’da Yılın Futbolcusu oldu.
Ronaldo ayrıca kariyerinde 2.
kez Avrupa’da Yılın Futbolcusu
seçildi.
2003
Mayıs: Real Madrid’in La Liga’da şampiyon olduğu sezonu
30 lig maçında 21 golle tamamladı.
2004
Mayıs: Ronaldo gol kralı oldu
ama Real Madrid şampiyonluk
unvanını koruyamadı.
2005
Şubat: Daniella Cicarelli ile
evlendi ama ilişkileri sadece 3
ay sürdü.
Kasım: İspanya vatandaşlığına
alındı.
RONALDO’NUN ZAMAN TABLOSU
Hazırlayan: Karzan Hevleri
1976
Eylül: Ayın 22’sinde Rio de Janeiro, Bento Ribeiro’da doğdu.
1993
Mayıs: Cruzeiro’da harikalar
yarattı; 60 maçta 58 gol kaydetti. Mayıs ayında Cruzeiro
ile ilk remi kupası olan Brezilya
Kupası’nı kaldırdı.
1994
Mart: Arjantin karşısında ilk kez
milli formayı taşıdı.
Haziran: Bütün maçlara yedek
soyundu ama Dünya Kupası’nı
kaldıran milli takımın bir parçası oldu.
Temmuz: 6 milyon euro karşılığında PSV’ye transfer oldu.
1996
Mayıs: PSV ile Hollanda Kupası’nı kazandı.
Haziran: İspanyol devi Barcelona’ya transfer oldu.
Aralık: FIFA Dünya’da Yılın Futbolcusu ödülünü ilk kez kazandı. 1997
Mayıs: Kupa Galipleri Kupası
finalinde maçın skorunu tayin
eden penaltıyı kaydetti ve Katalan devine kupayı kazandırdı.
La Liga’da gol kralı oldu ama
şampiyonluğa ulaşamadı.
Haziran: Brezilya ile Copa
America’yı kazandı ve 5 golle
en golcü 2. isim oldu.
Temmuz: 30.5 milyoın euro ile
rekor kırarak Inter’e transfer
oldu.
Aralık: FIFA Dünya’da Yılın
Futbolcusu unvanını koruyan
tarihteki ilk isim oldu. Avrupa’da
Yılın Futbolcusu ödülüne layık
Başyazar Yardımcısı
İsa Abdulkahhar
DİZGİ
ROMAN BEKİR
görülen ilk Güney Amerikalı
oldu.
1998
Mayıs: Inter’in UEFA Kupası’nda Lazio’yu 3-0 yenerek
kupaya uzandığı finalde 1 gol
kaydetti.
Temmuz: Brezilya’nın Dünya
Kupası finallerin kalmasına yardımcı oldu ama finalde sergilenen kötü futbol ile Dünya’nın en
büyüğü bu sefer Fransa oldu.
BAŞYAZAR
07504487791
07704487791
Email: [email protected]
Email: [email protected]
Adres: Erbil,
Minare Mahallesi, Aşgal Caddesi
7
saray
Sayı:84 - 15 Aralık 2012
ALPARSLAN’IN MALAZGİRT’TEKİ NUTKU
Cuma namazından sonra
Sultan Alparslan, ordusuna
şöyle hitap etti:
-Kumandanlarım, askerlerim! Biz ne kadar az olursak olalım, onlar ne kadar
çok olursa olsunlar, daha
fazla bekleyemeyiz. Bütün
Müslümanların minberlerde bizim için dua ettiği şu
saatlerde kendimi düşman
üzerine atmak istiyorum. Ya
muzaffer olur gayeme ulaşırım, ya şehit olur cennete
girerim. Büyük bir inançla
söylenen bu heyecanlı sözlere askerler hep bir ağızdan:
-Ey Yüce Sultan! Her zaman senin emrinde ve
seninle olacağız, nereye
gidersen oraya gideceğiz,
diye haykırdılar. Sultanın
üzerinde beyaz bir elbise
vardı. Düşmana hücum etmeden önce son söz olarak
askerlerine şunları söyledi:
-İşte şehitlik kefenim, savaş
meydanında ölürsem beni
bu elbise ile gömersiniz.
Bundan sonra Türk ordusu
hücuma geçti. Cuma günü
öğleden sonra başlayan
savaş akşam üzeri sona
erdi. Tarihin en büyük meydan savaşlarından biri olan
Malazgirt Savaşı Türk ordusunun kesin galibiyeti ile
sonuçlandı. Büyük komutan
Alparslan’ın üstün savaş
taktiği ve Türk askerinin
cesaret ve kahramanlığı
sayesinde elli dört bin kişilik
Türk ordusu, kendisinden
kat kat fazla olan Bizans
ordusunu birkaç saat içinde
kesin bir yenilgiye uğratmış
ve büyük bir zafer kazanmıştı. Bu savaşta Bizans
imparatoru Romen Diojen
de esir alınmıştı. İmparator,
savaşın galibi Büyük Türk
hakanı Alparslan’ın huzuruna çıkarıldı. Alparslan
imparatora çok iyi davrandı.
Sultan Alparslan, imparator
Diojene:
-Zaferi sen kazansaydın
bana ne yapardın?, diye
sordu. Diojen:
-Bir fırın hazırlatıp sana
çok kötü davranacaktım,
diye cevap verdi. Esir imparator, bu sözleri ile eline
fırsat geçseydi ne kadar
acımasız hareket edeceğini
söylemekten çekinmemişti.
Buna karşı bu büyük zaferin
muzaffer komutanı Sultan
Alparslan, Diojen’i affetti ve
yanına muhafızlar vererek
onu memleketine gönderdi.
Alparslan bu davranışı ile
insanlığa çok önemli bir ahlak dersi vermiş, Türk milletinin sahip olduğu üstün
özellikleri göstermiştir.
Hazret-i Mevlânâ’nın Vasiyeti
“Ben Size, gizli ve alenî, Allah’dan
korkmanızı,
az yemenizi,
az uyumanızı,
az söylemenizi,
günahlardan çekinmenizi,
oruç tutmaya ve namaz kılmaya
devam etmenizi,
dâima şehvetten kaçınmanızı,
halkın eziyet ve cefâsına dayanmanızı avam ve sefihlerle düşüp kalkmaktan uzak bulunmanızı,
kerem sahibi olan sâlih kimselerle
beraber olmanızı vasiyet ederim.
İnsanların hayırlısı, insanlara faydası dokunandır. Sözün hayırlısı
da az ve öz olanıdır. Hamd, yanlız
tek olan Allah’a mahsustur. Tevhîd
ehline selâm olsun.’’
ŞEYTAN:
Günlerden bir gün şeytanın
yolu bir köye düşmüş...
Keyfi yerinde olan şeytan,
sırtını bir ağaca dayamış ve
buzağısı kazığa bağlı olan
ineği sağan genç bir kadını
uzaktan izlemeye başlamış.
Şeytan, kadını epeyce izledikten sonra yerinden kalkıp
kazığa bağlı buzağının ipini
biraz gevşetmiş.
Buzağı bu, az ötede annesinin sütünün kovaya sağılmasını aç karnına izlemeye
daha fazla dayanamamış.
Buzağı yerinde debelendikçe boynundaki ip biraz daha
gevşemiş ve sonunda yular
hepten çözülmüş.
Koşarak annesini emmeye
giden buzağı, süt kovasına
çarpmış ve bütün sütler yere
dökülmüş.
Sağdığı süt ziyan olunca siniri tepesine çıkan genç kadın,
eline geçirdiği odunu buzağının kafasına vurmasıyla yavru kan içinde yere yıkılmış.
Yavrusuna saldırılmasına
kayıtsız kalmayan inek bir
tekmede kadını yere serip
öldürmüş
Uzaktan geçmekte olan
kadının kayınpederi, ineğin
gelinini öldürdüğünü görüp,
elindeki tüfekle ateş ederek
ineği öldürmüş.
Silah sesini duyan koca
koşup gelmiş. Karısını yerde cansız yatar, babasını da
elinde tüfekle görünce belinden silahını çekip, tek atışta
babasını öldürmüş.
Kısa bir süre sonra gerçeği
öğrenen,karısınıve babasını
kaybeden genç adam bu
kadar acıya dayanamayacağını düşünüp, bir kurşun da
kendi kafasına sıkarak canına kıymış.
Bütün bu olayları bir kenardan izleyen şeytan; ‘’Bu
felaketi de bana yüklerler...
Buzağının ipini gevşetmekten başka ben ne yaptım
şimdi’’
Kıssadan hisse;
Birileri son zamanlarda kurumlar arasındaki sinsi savaşı önlemek bir yana daha da
ateşlenmesi için körüklemeye devam ediyor bu memlekette. Birileri buzağının ipini
gevşetti..
Süt kovası desen, çoktan
devrildi. Peşinden oluşacak
her türlü kötülüğü siyaset
cambazlığıyla başka yerlere
yamamak isteyenler pişkince
soracaklardır: Biz ne yaptık
şimdi..?
ŞEYTAN
6
Sayı:84 - 15 Aralık 2012
Avşar o davayı kaybetti!
ancak ceza zamanaşımı nedeniyle düştü. Diğer iki davadan beraat eden Avşar hakkında Sarıyer Asliye Hukuk
Mahkemesi’nde açılan 50
bin liralık tazminat davası ise
mahkûmiyetle sonuçlandı.
Tazminat ödeyecek
HÜLYA Avşar ile Sarıyer
Büyükdere’deki köşkünün
komşusu Nazmi Karbuz
arasındaki hukuk savaşı 2002’de başladı. Karbuz, öncelikle Avşar’ın köşküne giden
yollara duvar örerek kendi
arazisine tecavüz ettiğini
ve 50 yaşını geçmiş meyve
ağaçlarını havuz yaptırmak
için kestirdiğini iddia ederek
savcılığa başvurdu.
3 AYRI DAVA AÇILDI
Soruşturma sonunda, Avşar hakkında ‘nas-ı ızrar’
(bir başkasının malına zarar verme), ‘hakkı olmayan
yere tecavüz’ ve ‘2960 sayılı
Boğaziçi İmar Kanunu’na
muhalefet’ suçlarından 3 ayrı
dava açıldı. Kapanan Sarıyer çevresindeki 205 metrekarelik yol ile komşulara ait 96
1. Asliye Ceza Mahkemesi,
metrekarelik araziyi işgal etbilirkişi raporunda köşkün
Elenen Yarışmacıdan
Acun’a Şok Suçlama
O Ses Türkiye’de Hadise’nin takımında yer alan kadın yarışmacı elenince demediğini bırakmadı
Hadise’nin takımında yer alan yarışmacılardan Filiz Aydın;
Hadise,Acun Ilıcalı ve yarışma hakkında ilginç açıklamalarda
bulundu.
İşte şoke eden açıklamalar:
‘O Ses Türkiye’ adlı yarışmada elenen Filiz Aydın, programla
ilgili şok suçlamalarda bulundu.
Önceki akşam yarışmadan elenen genç şarkıcı, “Hadise beni
sevmediği için eledi. O yarışmada çok şey dönüyor. Hadise
çocukluk arkadaşını elemesi gerekirken beni eledi. Her şey
planlı ve birincinin kim olduğu şimdiden belli bile. Türk halkını
kandırıyorlar. Yarışmacılara çok kötü muameleler yapılıyor”
dedi.
“HADİSE GELDİĞİ YERİ UNUTMUŞ”
Filiz Aydın, ayrıca “Hadise’de böyle bir yarşmadan geldiğini
unutmuş ve yarşmacılara yüksekten bakıyor. Her şey ekranda göründüğü gibi değil. Kulis arkasında hırsızlık bile oldu,
500 lira param çalındı kimse oralı bile olmadı. Yapılan sözleşmeyi okutmadan bana sözleşmeyi imzalattırdılar. Çünkü
okuyamadım sözleşmeyi fotokopi çektikleri için yazıların
hepsi silinmişti. 3 yıl boyunca albüm çıkartamam çünkü Acun
Medya’nın sözleşmeli elemanıyım. Sözleşmemi istiyorum
ama kimse vermiyor. Çalışıp evime ekmek götüreceğim ama
nasıl yapacağımı bilmiyorum” diye konuştu.
saray
tiği öne sürülen Avşar’ı 2010
çesiyle suçlu bularak, bin 65
yılının kasım ayında araziyi
eski haline getirmediği gerek- TL para cezasına çarptırdı
KOMŞU ÖLDÜ AMA...
Avşar’ın 2004-2009 arasında
komşusunun arazisini işgal
ettiği gerekçesiyle 12 bin
295 TL ecrimisil (işgal ücreti)
ödemesine ve duvar örülerek
işgal edildiği iddia edilen araziyle ilgili yıkım kararı verildi.
Karar geçtiğimiz günlerde
Yargıtay Hukuk Dairesi tarafından onandı. Nazmi Karbuz’un geçen yıl ölümünün
ardından bayrağı devralan
eşi ise kararın uygulanması için harekete geçti. Dün
sabah saatlerinde de yıkım
yapıldı.
“Geceleri Boxer’la Uyuyorum”
68 yaşındaki ünlü oyuncu Nebahat Çehre,
samimi açıklamalarda bulundu. 68 yaşındaki ünlü oyuncu Nebahat Çehre, Unspoken
dergisinin özel sayısı için Mehmet Turgut’a
poz verdi ve samimi açıklamalar yaptı. Unspoken dergi, Nebahat Çehre’yi Aralık ayı
kapağına taşıdı. Efsane oyuncu, dergiye verdiği söyleşide oldukça içtendi... “ARADIĞIM
VASIFLARDA BİRİNİ BULMAM ZOR” “Karşıma beni heyecanlandıracak kimse çıkmadı, benim aradığım vasıflarda birini bulmak
oldukça zor, ama kendimi yalnız hissetmiyorum. Bekar ve toplumda bir yeri olması, beni
kaldırması, benim de onu kaldırmam gerekiyor” yanıtını verdi. “SATEN GECELİKLERİMİ
DAĞITTIM” Çehre, “Kimse beni ağlarken
görmez, ailem bile. Deşarj olmak istediğimde arabama binip ağlıyorum. Beni yaşıma
göre değerlendirin; 20’li yaşlarında, deforme
olmamış bir kadınla kıyaslamayın. Yıllara
karşı koyamıyorsun! 1999 depreminden
sonra bütün saten geceliklerimi dağıttım. Ne
olur ne olmaz diye boxer’la uyuyorum” dedi.
“MERHABA DEDİKLERİ ZAMAN AĞLIYORDUM” “Aşk-ı Memnu’yu çekerken bir gece
çok rahatsızlandım, hastaneye kaldırdılar.
Doktor anjiyo yaptı ve stent takıldı. Daha
sonrasında doktor bana pil takılacağını ve
bununla yaşayacağımı söyledi. Bunun çok
etkisinde kaldım. Hızla zayıflıyor ve merhaba
dediklerinde ağlamaya başlıyordum. Kimse
o zamana kadar ağladığımı görmemiştir.
Benim bir prensibim vardır: Binerim arabama
ağlar ağlar deşarj olur geri gelirim”
Necati Şaşmaz Evliliği Hakkında Konuştu
Kurtlar Vadisi dizisinde canlandırdığı Polat Alemdar karateriyle tanınan ve dün
Nagehan Kaşıkçı ile dünya evine giren
Necati Şaşmaz eşiyle birlikte balayı için
Maldivler’e gittiler. Şaşmaz, evliliği ile
ilgili eleştirilere “Gözümüz kör kulağımız
sağır. Aslında görmüyoruz, duymuyoruz”
dedi. Türk Hava Yolları’na ait bir uçakla
Male’ye giden Necati Şaşmaz ve eşine
Atatürk Havalimanı’nda yolcular büyük
ilgi gösterdi. “ÇOK MUTLUYUZ”
Çarşamba günü sade bir nikah ile evlenen Necati Şaşmaz ve Nagehan
Şaşmaz, Hint Okyanusu’nda bin 200
adadan oluşan gözde turizm merkezlerinden Maldivler’e uçtu. Türk Hava
Yolları’nın Maldivler seferiyle bugün
saat 20.30’da uçan Şaşmaz çifti, Atatürk
Havalimanı Dış Hatlar Terminali’nden
uçağa ele ele bindi. Maldivler tatili öncesi Atatürk Havalimanı’nda gazetecilere
açıklamalarda bulunan Necati Şaşmaz,
“Çok mutluyuz. Allah mutluluğumuzu
daim etsin. Gözümüz kör kulağımız sağır aslında. Görmüyoruz, duymuyoruz.
Mutluluğumuzu tüm Türkiye ile paylaşıyoruz. Aynı zamanda babamın evlenme
yıl dönümü o güne denk geldi. Bu yüzdende mutluyum” dedi. Bir gazetecinin
“Çok sade bir düğün töreni yaptınız?”
sorusu üzerine Şaşmaz, “Sade bir insanım. Öyle yaşamayı seviyorum” diye
konuştu
5
Ahenk Nakşibendi
Ahenk Şeyh Arif Nakşibendi
Festivallerin kökeni aslında
dine dayanıyor ve farklı şekillerde kutlanan törenlere
festival deniliyor. Tarih bize ilk
müzik festivalinin M.Ö. 4500
yılında Mısır’da gerçekleştirildiğini anlatıyor.
Ayrıca Hindistan’da da renkli
festivaller yapılıyor. Bu ülkedeki festival düzenleme
geleneği M.Ö. 1500 yılına
dayanıyor.
Avrupa ülkelerinde de festivaller düzenleniyor. Özellikle
Almanya’nın kuzeyinde bulunan Bavarya bölgesinde çok
renkli festivaller düzenleniyor.
Burada Yunanistan’ı da unutmamak lazım. Olimpiyatların
başladığı ilk ülke olan Yunanistan’da da farklı festivaller
düzenleniyor.
İrlanda’nın başkenti Dublin’de
1897’de çok güzel bir müzik
festivali düzenlendi. Ancak
bence en çekici ve ruhani
bir atmosfer içinde yapılan
festival Türkiye’nin Konya
kentinde düzenlenecek olan
Mevlana festivalidir.
12-17 Aralık 2012 günleri
arasında gerçekleşecek olan
saray
Sayı:84 - 15 Aralık 2012
Mevlana festivali
festivali izlemek için yaklaşık
bir milyon kişi Konya’ya gelecek.
Mevlana kimdir?
30 Eylül 1207’de Tacikistan’da dünyaya gelen Celaleddin Rumi, 17 Aralık 1273
yılında Konya’da vefat etti.
Kökeni Halife Ebubekir Sıddık’a dayanan Mevlana Celaleddin-i Rumi, çocukluğunda
ailesiyle Nişapur’dan Suriye’ye oradan da Mekke’ye,
ardından ise Anadolu’da
Muhammed Tebrizi kentte
kendisine zeki bir gencin eşlik
etmesini ister. Emrine Mevlana’yı verirler. Bu iki zat birbirlerine ruhi arkadaş olurlar. İki
zat ancak Tebrizi’nin vefatıyla
birbirlerinden ayrıldılar. Tebrizi’nin üzücü bir kaza sonucu
vefat etmesi Mevlana’yı çok
etkiledi. Bunun üzerine Mevlana, Tebrizi hakkında Elkebir
adlı bir şiir kitabı yazdı.
Mevlana 1273’te vefat ettiğinde naşını farklı milletler-
dönüşüdür. Mevlana; Yahudi,
Hıristiyan ve Müslümanlar
arasında ayrım yapmazdı.
Dolayısıyla vefat ettiğinde
defin törenine bu üç din mensuplarının hepsi katıldı.
Sema nasıl yapılır?
Konya’da her yıl özellikle 17
Aralık gecesi Mevlana, vefat
yıldönümünde anılır. Törende
derviş ve müritleri tarafından
sema yapılır. Semazen, nefsinin ölümünü temsil eden özel
bir kıyafet giyer. Başına giy-
ya girdin mi, iki dünyadan da
dışarı çıkarsın. Sema’nın şu
alemi, iki alemden de dışarıdadır.”
Bu arada çalınan duygu dolu
ney sesi izleyenleri manevi
dünyaya götürür tarzda.
BBC 30 Eylül 2007 yılında
Mevlana felsefesi hakkında
çok kapsamlı bir belgesel
hazırladı. BBC hem Mevlana
hem de felsefesi hakkındaki
araştırmalarına devam ediyor.
Mevlana diyor ki, insan ha-
Karaman şehrine geldi. Son
olarak Konya’ya yerleşen
Mevlana, Ferîdüddîn-i Attâr’ın
yanında din eğitimi gördü. Attâr, Esrarname (Sırlar Kitabı)
adlı ünlü kitabını Celâleddîn’e
hediye etti.
Attar, babası Şeyh Burhaneddin Muhakkik’in ölümünün
ardından Mevlana’ya danışmanlık yaptı.
1244’de Konya’ya gelen
meşhur Fars şairi Şemsettin
den 5 kişi taşıdı ve Konya’da
babasının yanına defnedildi.
Bu gece Konya’da Şeb-i Arûz
olarak biliniyor.
Mevlana’ya göre sema; kulun hakikate yönelip, akılla,
aşkla yücelip,nefsini terk
ederek, Hakk’ta yok oluşu
ve olgunluğa ermiş, kamil bir
insan olarak tekrar kulluğuna
dönüşüdür. Bütün varlığa,
bütün yaratılanlara yeni bir
ruhla, sevgi için, hizmet için
diği sikke mezar taşını, hırka
mezarını, hırkasının altına
giydiği beyaz tennure de kefeni temsil eder. Sema’da kolların açılıp sağ elin açık, sol
elin parmaklarının yere doğru
sarkık, başın ise sağa doğru
eğik, yüzün sola dönük oluşu,
bir kılıç kabzasını temsil eder.
Gövde ve bacaklarsa kılıcı…
Mürit, böylece geçici varlığı
kesmekte, yok etmektedir.
Mevlana’nın deyişi ile “sema-
yattayken ruhu dünyevi zevke
dalar. Ancak farklı farklı zamanlarda ruhu Allah’a ulaşabilir. Mevlana’nın bu güzel
felsefesi kadar anlamlı başka
ne olabilir ki? İnsan eğer
yüce Allah’ı düşünürse,
hayatında farklı zamanlarda faydalı işlere imza
atabilir diye düşünüyorum.
Milletvekili
Yeni yayınlar
Saray Erbil
-Erbilli şahsiyet Osman Müfti’nin Türkçesi “Yılların Yankısı” anlamında olan “Seda
Elsinin” adlı eserinin birinci ve ikinci baskısı çıktı.
Müfti, 255 sayfadan oluşan eserin birinci bölümünde ailesinin kökeni, çocukluk hayatı ve tahsili konusunda bilgi verirken, bölümün son saflarını belli tarihlerde çekilmiş Erbil ve aile fotoğraflarıyla süslüyor.
İkinci bölümde ise edebi, kültürel eserlerine yer veren Müfti, felsefe, edebiyat, tarih,
dini araştırma ve inceleme konulu onlarca esere imza atan bir yazardır. Müfti ayrıca
basılmış 8 ve henüz basılmamış 22 esere de sahiptir.
-Türkmen yazar ve şair Hüsam Hasret’in “Ulu Türkmen’im” adlı şiir kitabı çıktı.
Merkezi İstanbul’da bulunan Kerkük Vakfı tarafından basılan eserde 82 adet şiir ve
hoyrat yer alıyor.
- Yazar, şair ve araştırmacı Suphi Saatçi’nin “Başımın Tacı Kerkük” adlı eseri piyasaya çıktı. Merkezi İstanbul’da bulunan Kerkük Vakfı tarafından basılan eserde 78
parça şiir yer alıyor.
Saray yeni eserlerini ortaya çıkaran Müfti, Hasret ve Saatçi’ye başarılar diler.
Türkmen hoyrat yazarı Ömer
Akbaş kırkında anıldı
Saray Erbil
Erbilli Türkmen hoyrat yazarı Ömer
Akbaş düzenlenen törenle kırkında
anıldı. Irak Türkmen Cephesi Erbil Kolu
tarafından düzenlenen törene bir grup
şair, edebiyatçı ve yazar katıldı. Törende, geçtiğimiz Ekim ayında vefat eden
Akbaş’ın hayatı ve eserleri hakkında
konuşmalar yapılarak hoyratlarından
örnekler sunuldu.
1947’de Erbil’de dünyaya gelen Ömer
Akbaş, 30 Ekim2012 günü aramızdan
ayrıldı. Basılmış bir eseri bulunan
Akbaş’a Allah’tan rahmet, yakınlarına
sabır dileriz.
Dost ve akrabaları Zekeriya
Allaverdi’yi unutmadı
Saray Erbil
Geçtiğimiz 27 Ekimde vefat eden
Türkmen gazeteci ve sporcu
Zekeriya Allahverdi’nin, Erbil’in
Savaf Camii’nde kırkı yapıldı. 06
Kasım 2012 günü düzenlenen
törene merhumun dost ve akrabaları katıldı. Tanınmış bir aile
mensubu olan Zekeriya Allahverdi 1950’de Erbil Kalesi’nin Tekke
Mahallesi’nde doğdu. İlkokul, orta
okul ve liseyi doğduğu şehirde
okuyan Allahverdi Bağdat Üniversitesi’nde işletme okudu. Spor
çevresinde Zekeriya Bahri ola-
rak tanınan merhum 1970-1983
yılları arasında Erbil Halter ve
Vücut Geliştirme Federasyonu
başkanlığını yaptı. Spor muhabirliği de yapan Türkmen Allahverdi,
1967’de kurulan Kale Gençleri
Takımının kurucuları arasında da
yer alıyor. Türkmeneli Spor Kulübü sekreterliğini yapan Allahverdi
Türkmeneli Spor Gazetesi’nin
yayın heyetinde de yer aldı. Bir
takım gazete ve dergide de iz
bırakan merhum Zekeriya Allahverdi’ye Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır dileriz.
saray
4
Abdullah Noğarani Camii imamı: İslam dinine göre
kadınlar tüccar ve politikacı olabilirler
Sayı:84 - 15 Aralık 2012
Röp Saray
Abdullah Noğarani Camii
imamı Mala Avat,” İmamlar
dinlenmiyor” dedi. İmamlara
“Şöhret peşinde olmayın”
diyen Mala Avat, İslam’da
namus cinayeti nedeniyle
kadınların öldürülmesine
müsaade edilmediğine dikkat
çekti.
Saray: İmamların Cuma hutbelerinde güncel konulardan
söz etmedikleri söyleniyor.
Bunun nedeni sizce ne olabilir?
Mala Avat: Din adamları
sosyal ve dini olarak bir yere
sahipler. Efendimiz, “Ümmetimin âlimleri Benî-İsrâîl’in
peygamberleri gibidir” diye
buyuruyor. Diğer bir yerde
ise Resulullah(s.a.v)buyuruyor ki: Âlimler benim varislerimdir, yani mirasçılarımdır”,
bu işin dini boyutu. İşin sosyal boyutu ise, bizler Kürdistan milleti olarak, Efendimizin
varisleri olduklarını kabul ettiğimiz imamlara saygı gösteriyoruz. Tarih bize imamların
milletleri için mücadele ettiklerini ve devrimlere katıldıklarını öğretiyor. Din adamlarının üzerine büyük görevler
düştüğünü unutmamalıyız.
Dolayısıyla din adamı olmak
isteyen birisinin fedakârlığa
hazır olması gerekir ve bu
göreve meslekmiş gibi bakmamalıdır. Birçok iş vardır ki
bir meslek değildir. Örneğin
doktorluk. Çünkü doktorluk
rutin bir iş gibi yapılmamalıdır.
İslam düşüncesinin yenilikçilerinden İmam Gazali bu
konuda çok güzel bir örnek
veriyor ve diyor ki: “Minberde
hutbe okuyan bir imamın ateşin şehre yaklaştığını gören
ve bu tehlikeye karşı halkı
uyaran o çoban gibi hareket
etmesi gerekir. Böyle imamlar istiyoruz”.
Sufi İslam düşüncesine göre
hatibin hutbe verdiği halkı
kendisinden fazla sevmesi
gerekiyor. Bu durumda ancak hutbesinden istediği mesajları cemaate iletebilir. Bu
yaklaşım aslında Efendimizin
bir hadisinden esinlenerek
benimseniyor. Peygamber
Efendimiz, “Kendiniz için
sevdiğinizi başkaları için de
sevin; kendiniz için sevmediğinizi başkaları için de sevmeyiniz.” buyuruyor. Dolayısıyla imam şöhret peşinde
olmamalıdır. Sadece kendini
düşünmemelidir. Buradan
şunu anlıyoruz ki, din adamlarının üstlendikleri misyon
çok büyüktür.
Şunu diyebilirim ki çok iyi
imamlarımız var. Ancak henüz bunlar görev alanlarına
göre ayırt edilmemişler. Mesela hatip fetva vermemelidir.
Bir müftü de iyi hatip olmayabilir. Bu bir eksiklik olarak görülmemelidir. Allah kendisine
bu kadar vermiş. Dolayısıyla
din adamlarını görev alanlarına göre ayırmak çok önemlidir. Çünkü din adamlarını
hiçbir gün dinleyen olmadı.
Saray: Bir müddet önce bir
grup din adamı Norveç’i ziyaret ettiler. Ziyaret sebepleri
neydi?
Mala Avat: Norveçli bir örgüt
bizi davet etti. Kürdistan Kadınlar Örgütü’nün işbirliğiyle
gerçekleşen ziyarette kadın
sünneti, kadına karşı şiddet
ve çocuk hakları gibi konular
konuşuldu. Biz din adamları
olarak Norveç’e söz konusu
meselelere dini açıdan açıklık getirmek için gittik.
Ama bundan önce Erbil’de
bu alanda faaliyet gösteren
örgütlerle bir toplantı yaparak
söz konusu meseleleri dini
açıdan değerlendirdik. Ardından Erbil’e ziyarette bulunan
Norveç Dışişleri Bakanı bu
çalışmamızı beğenerek bizi
ülkesine davet etti. Bunun
üzerine Erbil’den iki, Süleymaniye, Duhok ve Garmiyan
bölgelerinden birer din adamıyla Norveç’e giderek oradaki gurbetçilerle bu meseleleri konuştuk ve kendilerini
bilinçlendirdik.
Saray: Ancak basında, bu
ülkeye Mala Krekar’a karşı
fetva vermek için gittiğiniz
iddia edildi?
Mala Avat: Bu ziyaretimizin
ne Mala Krekar ile alakası
vardı ne de bir başkasıyla. Orada Mala Krekar ile
görüşmedik ve bizimle Mala
Krekar’dan da söz edilmedi. Bu iddiayı NRT TV kanalı ortaya attı. Ancak NRT TV
bir gün sonra özür diledi.
Saray: Neden Kur’an-ı Kerim’de spesifik olarak başörtüsünden söz edilmiyor
ve sadece kadın vücudunu
kapatsın deniliyor?
Mala Avat: Başörtüsü meselesi Kur’an-ı Kerim’de
spesifik olarak dile getirilmemiş. Ancak Müslüman
kadınların vücutlarını kapatmaları gerektiği söyleniyor. Biliyoruz ki Kur’an-ı
Kerim’de birçok meseleden
özetle söz edilmiş. Ancak
Efendimiz bunları tefsir etmiş. Bir hadiste Efendimiz,
kadın vücudunun çekici
yerlerini kapatılmalıdır ve
dar başörtüsü takmamalıdır buyuruyor. Yani kadın
insanları peşine düşüren
kıyafetler giymemelidir. İslam dini insanlara yumuşak
bir dille hitap ediyor. İslam
kadını küçük düşürmek
istemiyor. Aksine kadına
politikacı ve tüccar olma
hakkını tanıyor.
Saray: İslam’da kadın hangi durumlarda namus yüzünden öldürülür. Acaba
Efendimiz zamanında ve 4
Hülefai Raşidin zamanında kadın namus yüzünden
öldürülüyor muydu?
Mala Avat: İslam’da kadın
namus yüzünden öldürülmez. Efendimiz diyor ki,
zina suçu işleyenler dört
tane erkek şahit tarafından
aynı anda görüle¬cekler.
Bu durumda ancak zina suçunu işleyenlere şeri ceza
uygulanacak. Böyle bir
karar da Şeyhi İslam tarafından verilmelidir. Aslında
zina yapanları kimse görmez. Bundan amaç aslında
kadının namus suçundan
öldürülmesini önlemektir.
Ancak kimileri İslam’ı lekelemek için namus cinayetlerini reva görüyorlar. Medine
devleti döneminde sadece
bir kadın zina suçundan
öldürülmüştür. Bu kadın da
kendisi Efendimize gelerek
suçunu itiraf etmiştir.
talimatlarını gözönünde
bulundurmaları gerektiğini
söyledi. Barzani, “Talimatlarımıza göre camilerin birbirine yakın olmaması gerekir
ve inşa edilecekleri yer
cami için uygun olmalıdır”
dedi. Bakanlık olarak cami
yaptırmak isteyen hayırseverlere inşaat malzemesi
ve cami içinde kullanılan
eşyalar temin edildiğini ifade
eden yetkili, bu yıl toplam
83 cami inşa edildiğini, bu
camilerden 12’sinin bakanlığın bütçesiyle inşa edildiğini
kaydetti.
Hamit Siyan Camii İmamı
İbrahim Gerdi, “İslam’da
sevap işlemenin bir yolu da
cami inşa etmektir” dedi. Saray’a konuşan Gerdi, “Kim
Allah rızâsı için bir cami
yaparsa, Allah da onun için
Cennette bir saray yapar”
yönündeki hadisi hatırlattı.
Gerdi, “Namaz ve taat için
mekanlar yapanlar büyük
sevaplara nail olacaklar. Bu
mekan bir kuş yuvası kadar
dahi olsa. Çünkü camiler
eski zamanlarda büyük roller üstlenirdi. Mesela sosyal
yardımlaşmalarda camiler
büyük rol oynardı. Ama bir
yerde eğer camiye ihtiyaç
yoksa, yapılmaması daha iyi
olur. Hastane ve okul yapmanın da tabi ki sevabı var,
ama cami yaptırma sevabı
kadar olmaz” dedi.
Vakıflar Bakanlığı’nın bu konuda
açık ve net bir programa sahip olmadığını iddia eden Gerdi, “Üstüne
basa basa söylüyorum, bakanlık
bugüne kadar bir cami dahi yaptırmadı. Bölgedeki camilerin hemen
hemen hepsini hayırseverler
yaptırmış” diye sözlerine ekledi.
"Kim Allah rızâsı için bir cami yaparsa, Allah da onun
için Cennette bir saray yapar"
Saray Erbil
Vakıflar Bakanlığı’ndan bir
yetkili, bakanlık tarafından
bu yıl 12 cami yaptırıldığını
söylese de, bir din adamı
bakanlığın bugüne kadar tek
bir cami dahi yaptırmadığını
üstüne basa basa ifade etti.
Din adamı camilerin hayırseverlerce yaptırıldığına
dikkat çekti.
Vakıflar ve Din İşleri Bakanlığı’nın verilerine göre,
bu yıl 83 cami inşa edilmiş.
Bakanlık sözcüsü bu camilerden 12’sinin bakanlığın
bütçesinden yaptırıldığını
söyledi. Böylece bölgedeki
cami sayısı 4682’ye ulaşmış
oldu.
Şehir merkezlerindeki camilerin çoğu hayırseverlerce
yaptırılıyor. Ancak bazı köy
ve turistik bölgelerde cami
bulunmuyor.
Erbilli vatandaş Muhammet
Abdullah Hüseyin, turistik
bölgeler, ilçe ve nahiyelerde
cami yaptırılmasını istedi.
Saray’a konuşan Hüseyin,
şehir merkezlerinde bu görevi hayırseverlerin üstlen-
diğini söyledi. Cami yerine
hastane ve okul yaptırılmasını talep eden vatandaş,
çocuk doğum hastanelerine
ihtiyaç duyulduğunu kaydetti.
Bir ilahiyatçı hükümeti ücra
köylerde cami yaptırmaya
çağırdı. Bazı köylerde cami
sıkıntısı yaşandığına dikkat çeken ilahiyatçı Adem
Bedar, kamu hizmetleri
kapsamına giren cami inşa
görevini Vakıflar bakanlığı’nın üstlenmesi gerektiğini
söyledi. Selahattin Üniversi-
tesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Bedar, bölgedeki
hayırseverlerin sadece cami
yaptırdıklarını söyledi. “Hayırseverler şuna inanıyorlar;
sadece cami inşa etmek
sevap kapsamına giriyor.
Bu bir bakıma doğru olabilir,
ancak bakanlığın camiden
yoksun köylere cami inşa ettirmesi çok önemlidir” dedi.
Vakıflar ve Din İşleri Bakanlığı sözcüsü Barzan Salih
Barzani, cami yaptırmak
isteyen hayırseverlerin
bakanlığın bu konudaki
saray
Türkiye Cumhurbaşkanı Ortadoğu Başdanışmanı Erşet
Hürmüzlü: Irak’ta hiçbir zaman bir ateşin olmasını istemeyiz
3
Saray Ankara
Türkiye Cumhurbaşkanı
Ortadoğu Başdanışmanı
Erşet Hürmüzlü önemli
mesajlar verdi. Saray'a
konuşan Hürmüzlü, Irak'ta
hiçbir zaman bir ateşin
olmasını istemediklerini
söyledi. Suriye'deki
gelişmelere de temas eden
Hürmüzlü, bu ülkedeki
meselenin Türkiye için
ahlaki bir mesele olduğunu
savundu. Türkmenleri birlik
olmaya çağıran Başdanışman
Hürmüzlü, "Türkmenler
başka unsurlar gibi hiçbir
zaman kaba kuvvet ve
silaha başvurmadılar. Irak
Türkmenleri demokratik
çözümlerden yana tavır
tuttu ve gördüğüm kadarıyla
bundan pişman değil. Onun
için bu yolda devam etmeleri
gerekir. Birlik ve beraberlikleri
çok önemlidir" ifadesini
kullandı.
Saray: Türkiye Ortadoğu'da
cereyan eden gelişmelere
nasıl bakıyor?
E.Hürmüzlü: Türkiye,
Ortadoğu'yu barış vahası
olarak görmek ister. Eğer bir
sorun olursa bu kesinlikle
Türkiye'den kaynaklanmayan
sorun olur. Bunun için de
azami şekilde barışın,
istikrarın pekişmesi ve ciddi
bir şekilde oluşması için
elinden geleni yapar. Türkiye
Sayı:84 - 15 Aralık 2012
etrafındaki komşularıyla
dost olarak, kardeş olarak
beraberce yaşamak ister.
Mesela su konusunda
Suriye'yi, Irak'ı Türkiye ile
beraber bir havza olarak
görür. Onlar aç kalırsa biz
üzülürüz, onlar susuz kalırsa
bizim su içmemiz mümkün
değil, öyle bakarız olaya.
Bu konulara siyasetten
ziyade teknik meseleler
olarak bakıp onların oturulup
konuşulması gerektiğini
ispatlıyoruz. Ortadoğu’nun
bir istikrar, bir barış sahası
olması gerekir. Bunun için
bütün Ortadoğu ülkelerinin de
üzerine düşen mesuliyetlerini,
sorumluluklarını yapması
gerekir.
Saray: Irak'taki mevcut durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
E.Hürmüzlü: Irak çok önemli
bir komşudur, kardeştir,
dosttur. Musul'dan Fav'a
kadar, doğusuyla batısıyla,
kuzeyi ile güneyi ile Arap’ı
ile Kürt’ü ile Türkmen’i ile
Müslüman’ı ile Hıristiyan’ı ile
hepsi dost ve komşu olan bir
ülkedir. Bir komşuda bir ateş
olursa o ateş sizin evinize de
sıçrar. Onun için Irak'ta hiçbir
zaman bir ateşin olmasını
istemeyiz. Sadece Iraklılar
için değil Türkiye'nin istikrarı
için de Irak'ın istikrarı çok
önemlidir. Bu bakımdan o
istikrar her iki ülkeye hizmet
eder ve bu meselelere böyle
bakmamız gerekir.
Saray: Suriye politikanızı öğrenebilir miyiz?
E.Hürmüzlü: Suriye
konusunda gayet tabi çok
uğraşlar oldu, Türkiye'nin
de uğraşları oldu. Orada
demokratik bir çözüm olsun
istendi. Fakat yaşanan son
olaylar, bu şekilde bir rejimin
kendi halkına bu baskıyı
yaptığı zaman baktık ki arada
bir seçim olabilir, o seçim
rejim ile halk arasındadır.
O zaman tabi tercihimizi
halktan yana kullandık. Halkın
taleplerinin yanında olduk.
Dolayısıyla Suriye halkının
meşru, şeffaf ve demokratik
bir hayat sahibi olmaları için
bütün isteklerinin yanındayız
ve her zaman yanlarında
olacağımızı ispat ettik. Bu
Türkiye için sadece siyasi bir
olay değil, ahlaki bir konudur.
Türkiye meseleye her zaman
böyle bakmıştır.
Saray: Irak Türkmenlerinin
durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
E.Hürmüzlü: Türkmenler
gayet tabi Irak'ın asli ve
esasi unsurlarından biridir.
Irak’ın kurulduğu günden
şuana kadar Irak'a çok
hizmet etmişlerdir. Belki
bu hizmetlerinin karşılığını
çok fazla alamamışlardır.
Ama siyasi sürecin içinde
olmaları gerekir. Bütün Irak
katmanlarıyla, unsurlarıyla
beraber işbirliği yapıp
siyasetin içinde olmaları
gerekir ve daha çok haklarını
demokratik şekilde talep
etmeleri gerekir. Türkmenler
başka unsurlar gibi hiçbir
zaman kaba kuvvet ve
silaha başvurmadılar. Irak
Türkmenleri demokratik
çözümlerden yana tavır
tuttular ve gördüğüm
kadarıyla bundan pişman
değiller. Onun için bu yolda
devam etmeleri gerekir. Birlik
ve beraberlikleri çok önemlidir.
Irak Türkmenleri arasında
mezhepsel, bölgesel konularda
herhangi bir ayrışma hiç olmadı,
olmaması da gerekir. O şekilde
meseleye bakmaları, birlik ve
beraberlik içinde çocuklarının,
torunlarının gelecek olan
nesillerinin müreffeh bir şekilde
yaşamalarını sağlamak için
ellerinden geleni yapmaları
gerekir.
Bölgesel yönetiminin Fransa temsilcisi Khaman Zirar: Fransa
bölge vatandaşlarına vize veren ülkelerin başında geliyor
Röp Saray
Bölgesel yönetimin
Fransa temsilcisi Khaman
Zirar, Fransa'nın bölge
vatandaşlarına kolay vize
sağlayan tek Avrupa ülkesi
olduğunu düşünüyor.
Saray'a röportaj veren
Zirar, bu ülkenin bölgede
konsolosluk açan ilk
ülke olduğunu söyledi.
Temsilcilik olarak bölgeyi
ziyaret eden ticari heyetlere
kolaylık sağladıklarını
ifade eden Zirar, bu ülkede
yaşayan gurbetçilere
yönelik faaliyetler yapmayı
planladıklarını kaydetti.
Saray: Fransa'daki Erbil
Konsolosluğu’nun kentte
devamlı olarak faaliyetler
düzenlediği söyleniyor.
Acaba siz de bu ülkede
faaliyetler düzenliyor
musunuz?
K. Zirar: Bu sevindirici
bir şey. Fransa, Erbil'de
konsolosluk açan ülkelerin
başında geliyor. Bu da
bu ülke yönetiminin
göstermiş olduğu siyasi
iradenin bir işaretidir.
Fransa, Amerika'nın
2003'teki Irak işgaline karşı
çıkmıştı. Ancak ardından
işgal özellikle Kürdistan
Bölgesi’nde bir gerçek
olmaya başlayınca bu ülke
de buna ayak uydurmaya
başladı. Bunun üzerine
Fransa çok cesur bir karar
alarak 2008'de Erbil'de
konsolosluk açan ülkelerin
başında yer aldı.
Fransa, bu göreve
Kürdistan halkının tarihi
dostu olan Fridrick Tisus’u
de Fransa'ya her zaman
açıktı.
Saray: Fransa'daki görev ve
faaliyetleriniz nelerdir?
K. Zirar: Biz bu ülkede
bölgesel yönetimin
temsilciliğini yapıyoruz.
Saray: Peki, bugüne kadar
neler yaptınız?
K. Zirar: Birçok faaliyetimiz
oldu. Örneğin Fransız
Konsolosluğu’nun Erbil
Kalesi’nde onarımını
üstlendiği Şehap Ağa Evi'nin
açılış törenine katılmak
üzere geniş katılımlı bir
Fransız heyetinin Erbil'e
gelmesini sağladık. Bu
ev Fransız Kültür Merkezi
olarak kullanılacak.
Ayrıca bu ülkeden ticari
bir heyet Erbil Rotana
Oteli’nde konferans
düzenledi. Konferansta
ticari heyetlerin karşılıklı
getirdi. Tisus, dönemin
ziyaretlerde bulunması
Dışişleri Bakanı Bernard
kararı alındı. Dönemin bölge
Coshnar tarafından özel
başbakanı Dr. Berhem
olarak belirlendi. Konsolos
Salih başkanlığındaki heyet
Tisus, Sarkozi iktidarı
zamanında meydana gelen geçen yıl Fransa'yı ziyaret
etti.
değişiklikleri bölgemize
Saray: Erbil'deki
getirdi. Fransa'nın Erbil'de
konsoloslukların çoğu
konsolosluk açmasında
bölgesel yönetiminin de payı neden vize verme yetkisine
sahip değiller?
vardır. Çünkü yönetimin
kapısı tüm ülkelere özellikle K. Zirar: Bu konsolosluklar
vize veriyorlar. Ancak
Fransa daha fazla veriyor.
Bu da tabi ki konsolos
Tisus'un baskısı neticesinde
oldu. Biliyorsunuz Irak
kırmızı ülkeler listesinde yer
alıyordu. Ancak Tisus'un
girişimiyle ülke turuncu
ülkeler listesine alındı. Bu
birinci etkendir. İkinci etken
ise Bağdat'taki Fransa
büyükelçiliğidir. Yeşil Bölge
dışında bulunan Fransa
Büyükelçiliği’ne başvuran
herkes kolay vize alabiliyor.
Ancak önümüzdeki
aydan itibaren bölge
vatandaşlarının vize
alabilmek için Bağdat'a
gitmelerine lüzum
kalmayacak. Çünkü artık
Erbil'de de alabilecekler.
Saray: Temsilci olarak
Fransa'daki Kürt ve
Türkmen gurbetçilerle nasıl
bir ilişki içindesiniz?
K. Zirar: İlişkilerimiz çok iyi.
Gurbetçilere yönelik geçen
seneden beri aktiviteler
düzenliyoruz. 1988'deki
Enfal operasyonu ve
kimyasal silah mağdurlarına
yönelik aktiviteler yapmayı
düşünüyoruz. Bunlar
Danial Mittirand tarafından
Fransa'ya getirilmişlerdi.
2
Sayı:84 - 15 Aralık 2012
Saray Erbil
Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah
Gül, Erbil Türkmenlerini kabul
etti. Kabulde “Bugünkü sıkıntılara
bakmayın, maziyi yargılamayın
siyasete girin'' telkininde bulundu.
04.12.2012 tarihinde Erbil
Türkmen Listesi Başkanlığında
Erbil Türkmenlerinin her kesimini
kapsayan bir heyet Türkiye
Cumhuriyeti'ne özel bir ziyaret
gerçekleştirdi. Ziyaret 4 gün sürdü.
6 Aralık'ta Türkiye Cumhuriyeti
Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah
Gül, Erbil Türkmen heyetini kabul
etti.Toplantı kırmızı salonda
gerçekleşti.
Toplantıda Gül, heyeti sıcak
bir şekilde karşıladı . Toplantıya
Ortadoğu Başdanışmanı Sayın
Erşat Hürmüzlü ve Dışişleri
Bakanlığı'ndan yüksek seviyede
diplomatlar da iştirak etti.
Toplantıda Gül, Erbil Türkmenlerine
“Bugünkü sıkıntılara bakmayın,
maziyi yargılamayın, Kuzey Irak’ta
siyasete girin” telkininde bulundu.
Gül, Irak’ta bölgesel Kürt
yönetimi sınırları içinde yaşayan
Türkmenlerin temsilcilerini kabul
etti. Türkmen heyetinde Erbil
Türkmen Listesi Meclisi Başkanı
Mahmut Çelebi, Erbil Türkmen
Parlamenteri Şerdil Arslan ve ITC
Yürütme Üyesi Aydın Maruf yer
aldı.
Edinilen bilgilere göre kabulde
Türkmenler Gül’e, “Erbil'de
yoğun bir Türkmen nüfusunun
bulduğunu ve 1920 yılının nüfus
sayımına bakılırsa bugün Erbil'de
yarım milyondan fazla Türkmen'in
yaşadığını gösterir, buradaki
medyada hepsi değil ama bir kısmı
Erbil şehrini başka türlü anlatmaya
çalışıyorlar. Erbil öz olarak bir
Türkmen şehridir” görüşünü iletti.
Gül'e Erbil'deki sıkıntılarını aktaran
Büyük Buluşma
Türkmen heyetinde bulunan Erbil
Türkmen Parlamenteri Şerdil
Arslan, “ Türkiye devletinden
maddi değil, manevi destek
bekliyoruz” dedi.
geleceğe bakın” görüşünü iletti.
Kabulde, Kuzey Irak’la merkezi
hükümet arasındaki gerginlik,
Kuzey Irak’ın ve Erbil’in durumu da
ele alındı. Türkmenlerden birlik ve
Çelebi: Savaş olmaz
Kabule ilişkin bilgi veren Türkmen
heyetinde Erbil Türkmen Listesi
Meclisi Başkanı Mahmut Çelebi,
Gül de Erbil Türkmenlerinin Kürt
bölgesinde siyaset yapmalarını
isterken “Siyasete girin, orayı boş
bırakmayın, bugünkü sıkıntılara
bakmayın, maziyi yargılamayın,
beraberlik içinde olmalarını isteyen
Gül, “Bundan sonra Kuzey Irak’la
Türkiye arasındaki ilişkiler daha
güzel olacak” dedi.
son dönemde Erbil ile Bağdat
arasında yaşanmakta olan
gerginliğin çok fazla gündeme
geldiğini belirtti ve “Ama almış
saray
olduğumuz haberlere göre bir
anlaşmaya gitmişler, zaten bir
savaş olma ihtimali çok uzaktır.
Irak halkları olarak savaşın ne
olduğunu çok çok iyi biliyoruz.
Yıllar süren İran -Irak savaşı,
körfez harbi...
Herhangi bir Iraklının savaştan
hoşlanacağını sanmıyorum, ancak
İstiklal harbi olursa bir anlamı var”
değerlendirmesini yaptı.
4 Aralık Salı günü Yunus Emre
Vakfı, Erbil Türkmen heyetini
yemekli toplantıya davet etti.
Toplantıda Yunus Emre Enstitüsü
Başkan Yardımcısı Dr. Adnan
Tekşen, Yunus Emre Vakfı'nın
Erbil Kalesi'nde İhsan Doğramacı
konağında çok yakın zamanda
vakfın açılacağını bildirdiler.
Toplantıda Erbil Türkmenlerinin
sorunları dile getirildi, çözümler
üzerinde duruldu. Toplantının
sonunda heyet Başkanı Mahmut
Çelebi, Dr. Adnan Tekşen'e Erbil
Gögbörü minaresini simgeleyen bir
armağan takdim etti.
5 Aralık Çarşamba günü
Türkmen Listesi Meclisi Başkanı
Mahmut Çelebi başkanlığında
Erbil Türkmen heyeti Ortadoğu
Stratejik Araştırmalar Merkezi
ORSAM Başkanının davetlisi
olarak bir yemekli toplantıya
katıldı. Toplantıda, Türkmen
Milletvekili Şerdil Arslan Erbil’deki
Türkmen sorunlarını, bölgedeki
sorunları dile getirdi ve bu
sorunların çözümleri üzerinde
durdu. Heyet Başkanı Çelebi,
ORSAM Başkanını Erbil'e davet
etti.
6 Aralık Perşembe günü, Dışişleri
Bakanlığı'nda Büyükelçi Mehmet
T.Gücük, Erbil Türkmen heyeti
ile toplandı. Toplantıda bölgesel
konular ve Erbil'deki Türkmen
meseleleri ele alındı.
Erbil Türkmenlerinin Ankara Ziyareti
Hasan Kanbolat
ORSAM Başkanı
Son haftalarda Türkiye’nin
gündem konularından biri Erbil.
Erbil ile Bağdat arasındaki gerilim
sürerken Erbil’de “Kürdistan-Irak
Petrol ve Gaz Konferansı”nın
ikincisi düzenlendi. Bağdat’ın
Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldız’ın
Erbil’deki konferansa gitmesini
engellemesine karşın Ankara
konferansa siyasi destek verdi.
Bağdat’ın Ankara ve Erbil
ile kriz yaşadığı bir dönemde
Erbil Türkmenleri Heyeti
Ankara’daydı. Yoğun gündem
nedeniyle gölgede kalan bu
ziyaretin gerçekleşmesinde
Cumhurbaşkanı’nın Ortadoğu
Danışmanı Erşat Hürmüzlü’nün
katkılarını bir defa daha takdir
etmek gerekiyor. Aslında, bu
ziyaret birkaç açıdan önemli
bir ziyaretti. Birincisi, Erbil
Türkmenleri heyet olarak ilk
defa resmi bir ziyaret için
Türkiye’deydi. İkincisi, heyet
Ankara’da ilk defa en üst
düzeyden Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül tarafından
kabul edildi. Üçüncüsü, heyet
Cumhurbaşkanlığında Elçi Kabul
Salonu olarak bilinen kırmızı
salonda kabul edilerek Türkiye’nin
heyete verdiği önem vurgulandı.
Erbil Türkmenleri daha kalabalık
bir heyetle Ankara’ya gelmek
istemişlerdi. Ama, heyetin on kişi
ile sınırlandırılmasının nedeni
2009’da yenilenen kırmızı
salonda Cumhurbaşkanı’nın
sağında misafirlere ayrılmış on
sandalyenin olmasıydı.
Erbil Türkmenleri Heyeti’ne
sıcak mesajlar veren Gül,
“Erbil’deki soydaşlarımız her
zaman kalbimizde. Erbil gibi
Kerkük de kalbimizde” dedi.
Türkmenlerin Irak’ın kurucu ana
unsuru olduğunu vurgulayan Gül,
Irak’ın birlik ve bütünlüğünün
korunmasının bölgenin huzur
ve istikrarı için önemli olduğunu
belirtti. Gül, Türkiye’nin Irak’taki
her kesimle eşit mesafede
ilişki kurduğunu, Türkmenlerin
kendi köklerine bağlı kalarak
vatandaşı oldukları Irak’ın
diğer tüm unsurlarıyla uyum
içinde yaşamalarını arzu ettiğini
vurguladı. Erbil Türkmenleri
de, kentin yeniden inşasında
Türk işadamlarının önemli rol
oynadığını belirterek, Türkiye’den
daha fazla yatırım beklediklerini
söylediler.
Erbil aslında bir Türkmen şehri.
Erbil’in Kürtçe adı olduğu ileri
sürülen “Hewler” de Türkçe
kökenli bir kelime. Bölgenin
şehir olduğunu vurgulayan
“evler”den türetilmiş Selçuklu
kökenli bir kelime. Kesin rakamlar
olmamakla birlikte yaklaşık 4
milyon nüfusa sahip olan Irak
Kürt Bölgesel Yönetimi sınırları
içerisinde 500600- bin civarında
Türkmen olduğu tahmin ediliyor.
Türkmenler, vatanları olan
Erbil’de Türkmen olarak yaşamak
istiyorlar. Türkçe konuşan Kürt
olarak anılmak istemiyorlar.
Irak’ta sadece Saddam
döneminde değil, Osmanlı
Devleti’nin çekilmesinden itibaren
Türkmenler Irak’ta Türkiye’nin bir
uzantısı ve beşinci kolu olarak
görülmüştür. Bundan dolayı
baskıs altında kalmışlardır.
Türkmenler Türk kimliklerinden
dolayı birçok aydınını ve
siyasetçisini kaybetmiştir.
Suikastlara uğramışlardır. İşkence
görmüşlerdir. İdam edilmişlerdir.
Evleri, köyleri, mahalleri yakılmış,
bombalanmıştır. Çeşitli zulümlerle
karşılaşmışlardır. Saddam’ın
düşüşüne kadar bu zulüm
katlanarak devam etmiştir. Bu
baskılar neticesinde Türkmenlerin
Irak siyasi sahasında kendi
kimlikleri ile varlığı çok fazla
olamamıştır. 2003 sonrasında
da Türkmenler yine baskı
ve şiddet görmüştür. Birçok
Türkmen lidere ve aydına bu yeni
dönemde suikastlar düzenlenmiş,
kaçırılmış, öldürülmüştür.
Türkmenlere yönelik saldırılar
devam etmiştir. 2003 sonrasında
Türkmenler kendilerini siyasi
olarak geliştirmişlerdir ve
önemli siyasi kazanımlar elde
etmişlerdir. Bir halkın tarihinde
10 veya 20 yıl çok küçük zaman
aralıklarıdır. Bu küçük zaman
diliminde Türkmenler çok
büyük mesafe kat etmişlerdir.
Türkmenler Türkiye’nin
memuru görüntüsünden yavaş
yavaş uzaklaşmaktadırlar.
Kendi ayaklarının üstünde
durarak haklarını elde etmeye
başlamışlardır.
Erbil Türkmenleri Kürtlerle
çatışmak istemiyorlar. Kürtlerle
uyum içinde yaşamak istiyorlar.
Çocuklarının iyi iş bulabilmesi için
çocuklarını Türkmen okullarından
ziyade Kürt ve Arap okullarına
veriyorlar. Türkmen okullarına ve
Türk vakıflarının açtığı okullara
ise genelde Kürtler çocuklarını
gönderiyor. Onların amacı da
çocuklarının Türkiye ve Türklerle
iş yapmasını sağlamak.
Günümüzde Ankara-Erbil
hattında gerilimin olmaması Erbil
Türkmenlerini de rahatlatmış
durumda. Ancak Erbil Türkmenleri
Ankara-Erbil ilişkilerinin
olumlu gelişiminin kendilerine
siyasi, kültürel ve ekonomik
yansımasının olmamasından,
bölgenin zenginleşmesini
seyretmekten şikayetçiler.
Nitekim Türkmenlerin Erbil’de
televizyon kanalları ve radyoları
yok. Sadece Kürt hükümetinin
denetiminde on beş günde bir
çıkan “Saray” adlı bir gazeteleri
bulunuyor.
Erbil Türkmen şiirinin solmayan
çiçeği Nesrin Erbil’in dizeleri ile
noktayı koyalım: “Bir başağın
taneleriydik, delice rüzgârlar,
diyar diyar, memleket memleket
dağıttı bizi.”
Ünlü sözler
O millet ki hüviyyetini kaybeder,
başka milletlerin kölesi olur
Atatürk
Sayı:84 - 15 Aralık 2012
Başdanışman Erşet Hürmüzlü
Saray'a konuştu
3
Khaman Zirar faaliyetlerini
anlattı
3
Kırmızı Salon’da büyük buluşma
4
Bölgede yaklaşık 5000
camii var
Sultan Alparslan esirlere nasıl
yaklaşırdı ?
7
Türkiye Cumhurbaşkanı Erbil Türkmen heyetini kabul etti
Saray Ankara
Türkiye Cumhurbaşkanı sayın
Abdullah Gül, Erbil Türkmenlerini
kabul etti. Kabulde “Bugünkü
sıkıntılara bakmayın, maziyi
yargılamayın siyasete girin''
telkininde bulundu. 04.12.2012
tarihinde Erbil Türkmen
Listesi Başkanlığında Erbil
Türkmenlerinin her kesimini
kapsayan bir heyet Türkiye
Cumhuriyeti'ne özel bir ziyaret
gerçekleştirdi.
6 Aralık'ta Türkiye Cumhuriyeti
Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah
Gül, Erbil Türkmen heyetini kabul
etti.Toplantı kırmızı salonda
gerçekleşti.
Kabule ilişkin bilgi veren
Türkmen heyetinde Erbil
Türkmen Listesi Meclisi
Başkanı Mahmut Çelebi, son
dönemde Erbil ile Bağdat
arasında yaşanmakta olan
gerginliğin çok fazla gündeme
geldiğini belirtti ve “Ama almış
olduğumuz haberlere göre bir
anlaşmaya gitmişler, zaten bir
savaş olma ihtimali çok uzaktır"
dedi.
Türkmen heyetinde Erbil
Türkmen Listesi Meclisi
Başkanı Mahmut Çelebi, Erbil
Türkmen Parlamenteri Şerdil
Arslan ve ITC Yürütme Üyesi
Aydın Maruf yer aldı.
3
Bir Türkmen parlamenter:Hesaba çekeceğiz
Turhan Müfti, Türkmen bölgeleri için tahsis edilen ödeneği harcamıyor
Saray – Özel
Irak Parlamentosu'nun
kararıyla Türkmen bölgeleri
için tahsis edilen ödenekler
henüz harcanmadı. Bir
Türkmen parlamentere göre
Irak hükümeti ödeneği İller
İşlerinden Sorumlu Bakan
Turhan Müfti'ye teslim etti ve
henüz paradan bir dinar dahi
harcanmadı.
Irak Parlamentosu'nun
Türkmen milletvekillerinden
Nebil Harbo, ödeneği
teslim alan bakan
Müfti'nin, paranın Türkmen
bölgelerinin tamiri için
harcanmasını sağlamak
amacıyla özel bir komisyon
oluşturmuş olması
gerektiğini söyledi. Ancak
ödeneğin bir bankada
bekletildiğini ifade eden
Harbo, parayı harcama
yetkisinin Türkmen bakan
Müfti'de olduğunu belirtti.
Bakanı bu konuda Türkmen
vekillerle toplanmamış
olması nedeniyle eleştiren
Harbo,"Ödeneğin
harcanması için projelerin
hazır olması gerekiyordu.
Vekiller olarak bu
konuda soruşturma
gerçekleştirmedik. Ancak
konu örtbas edilecekse
bakanı hesaba çekeceğiz ve
Türkmen bölgelerinin neden
kalkınmadığını ve sahipsiz
olduğunu soracağız" dedi.
Mala Avat: İmamları dinleyen yok
s4
Türkiye'de Mevlana festivali nasıl yapılır?
s5
Erbil spor kulübünün başarıları
s8

Benzer belgeler

Fazla Kiloların Suçlusu Tayt Mı?

Fazla Kiloların Suçlusu Tayt Mı? Saray Erbil Ne zaman Irak Futbol Ligi’nden söz edilecek olsa hemen Erbil Spor Kulübü akla gelir. Irak genelinde büyük başarılara imza atmış olan Erbil, aynı zamanda Asya kıtasının da büyük takımlar...

Detaylı

SARAI LATINInew.indd

SARAI LATINInew.indd Aralık: FIFA Dünya’da Yılın Futbolcusu ödülünü ilk kez kazandı. 1997 Mayıs: Kupa Galipleri Kupası

Detaylı

HAMİLELİKTE SİGARANIN ZARARLARI Serbest

HAMİLELİKTE SİGARANIN ZARARLARI Serbest rekor kırarak Inter’e transfer oldu. Aralık: FIFA Dünya’da Yılın Futbolcusu unvanını koruyan tarihteki ilk isim oldu. Avrupa’da Yılın Futbolcusu ödülüne layık

Detaylı

SARAI LATINInew.indd

SARAI LATINInew.indd Yılın Futbolcusu ödülüne layık

Detaylı

SARAI LATINInew.indd

SARAI LATINInew.indd Ne zaman Irak Futbol Ligi’nden söz edilecek olsa hemen Erbil Spor Kulübü akla gelir. Irak genelinde büyük başarılara imza atmış olan Erbil, aynı zamanda Asya kıtasının da büyük takımları arasında y...

Detaylı

Gazeteyi okumak buraya tıklayın

Gazeteyi okumak buraya tıklayın Münih ile 2 kez final oynamış ama ikisini de dramatik bir şekilde kaybetmiştir. 1987 yılında o zamanki adıyla Şampiyon Kulüpler Kupası finalinde Porto ile karşılaşan Bayern Münih, maçın son 10 daki...

Detaylı

SARAI LATINInew.indd

SARAI LATINInew.indd İsa Abdulkahhar DİZGİ ROMAN BEKİR

Detaylı