PDF SAYI 39 Hessen
Transkript
PDF SAYI 39 Hessen
39. sayi sayfalar hessen 26.10.2009 15:38 Uhr Prof. Dr. Ýskender Pala Offenbach`ta Üniversitelilere konferans verdi Sayfa: 28`de Seite 1 Rabia Kadir IGMG Genel Merkezini Ziyaret Etti Sayfa: 17`de Sayfa: 4`te Sayfa15`te Avrupa`daki Kitapçýnýz K & A Estrich OKUSAN Schnellestrich - Schwimmender Estrich Verbundestrich - Trennestrich Heizestrich - Leichtestrich Hartstoffestrich Binlerce Kitap, CD, VCD, DVD Hac Malzemeleri ve Hediyelik Eþyalar Tel: 0180-3002250 Birkenweg 39 . 35586 Wetzlar Tel: 06441-309 70 41 . Fax: 06441-309 89 60 GSM: 0175-245 33 25 Dr. Yusuf IÞIK Hessen`de Türkçe Seferberliði www.okusan.eu Bulunduðumuz Toplumda Karþýlýklý Ýnanç ve Kültür Deðerlerimizi Birer Zenginlik Kabul Edip Sayfa 5`te Allah`ýn Sevdiði Kullar Birbirimize Kapýlarýmýzý ve Gönüllerimizi Açmak Sayfa 7`de Mahmut AÞKAR Eðrisine Doðrusuna Sarrazin Sayfa 25`te A. Engin KARAHAN SPD`nin Esas Problemi: Ýnandýrýcýlýk Avukat Nalan SÖNMEZ Sayfa 19`da Ev Sahibinizle Sorununuz mu Var? Sayfa 27`de Murat ÝLERÝ Aile Hayatý Sayfa 11`de Selahattin SAYGIN ATÝB`in Varlýk Gayesi Ýstanbul`daki Sel Maðdurlarýna Acil Yardým Daðýtýmý Sayfa 21`de Selma ÖZTÜRK Taharet; Peygamber Sünneti ve Doktorlarýn Tavsiyesi M. Salih AYDIN Sayfa 29`da Hacarabýn Serüvenleri 26 Sayfa 9`da Þinasi ÞÝMÞEK Hayatýn Anlamý: Varoluþ ve Mücadele Sayfa: 16`da 39. sayi sayfalar hessen 26.10.2009 15:38 Uhr Seite 2 39. sayi sayfalar hessen 26.10.2009 15:38 Uhr editörden Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat 15 Ekim/15 Kasým - 15 Oktober/15 November 2009 . Zi`l Kade 1430 3 Sinan AKTÜRK hasbihal Sevgili dostlar! Geçtiðimiz ay Almanya için genel seçim ayý idi. Yapýlan genel seçimlerde iktidardaki CDU yerini korudu ama; koalisyonun diðer ortaðý SPD tabiri caiz ise bir hezimet yaþadý. Normal þartlarda iktidar alternatifi olan partiler oylarýný artýrmasý gerekirken ve hem de dünyadaki ekonomik kriz gündemde iken beklenen bu idi. Ama Alman seçmeni kendisini bir türlü geliþtiremeyen ve sürekli lider deðiþtiren bir partiye tabiri caiz ise ceza verdi. Kendisinden beklenen performansý gösteremeyen SPD bu þekilde cezalandýrýlmýþ oldu. Diðer partilere ise bir fýrsat veren seçmen; ekonomik ve sosyal geliþmelerdeki yaþanan sýkýntýlara çare olmalarýný istedi. Biz yazýmýzý yazarken hala koalisyon görüþmeleri devam ediyordu. CDUFDP koalisyonuna kesin gözü ile bakýlýyor. Bu kýsa bilgilendirmeden sonra asýl meseleye gelmek istiyoruz. Her seçim döneminde siyasi parti temsilcileri göçmenleri yani yabancýlarý siyasi malzeme yapýyor ve onlar üzerinden oy almaya çalýþýyorlardý. Bunu yaparken de toplumda olabilecek sýkýntýlarý gözardý ediyorlardý. Ama bu seçim kampanyasýnda bu tür bir yol izlenmedi. Belki de Almanya tarihinde ilk olarak bu seçimde oy potansiyeli olan göçmenler yani yabancýlarýn daha bir önem kazandýðýný gördük. Siyasi parti yetkilileri daha yumuþak ve itidalli açýklamalar yaparken ayný Impresium Künye Seite 3 Özeleþtiri Yapabilmek zamanda göçmenlerin her türlü etkinliklerine bizzat kendi mekanlarýna giderek katýlým saðladýlar. Özellikle Türk kökenli göçmenlerin her türlü programlarýna katýlým saðlamaya özen gösterdiler. Tabii Almanya genelinde yaklaþýk 900 bin Türkün oy kullanma hakkýna sahip olduðunu unutmamak lazým. Belki bunu bir seçim hassasiyeti olarak düþünebiliriz. Ama seçim zamanýnda bile olsa bu tür bir geliþme normal zamandaki yaþanan bazý sýkýntýlarý da ortadan kaldýrýr diye düþünüyoruz. Özellikle koalisyon görüþmelerinde her iki tarafýn da Türkiye`nin AB üyeliði hakkýndaki açýklamalarý ve Almanya`daki Türkler hakkýndaki deðerlendirmeleri oldukça sevindirici açýklamalardýr. Seçime katýlan ve oy oranlarýný bir önceki seçime göre arttýran diðer partiler ise göçmenler ile alakalý söylemleri ile bu oylarýnýn artmasýna katký saðladýlar kanaatindeyiz. Bu çalýþmalar ve yapýlan tüm çaðrýlara raðmen göçmenler ve özellikle Türk göçmenler seçime gerekli katýlýmý saðlamadýlar. Yapýlan araþtýrmalarda bu oranýn çok düþük olduðu ortaya çýkýyordu. Belki de biz göçmenlerin en büyük eksikliklerinin baþýnda kendi haklarý ile alakalý meselelere yeterince ilgi göstermemeleri hayat Aylýk Ücretsiz Gazete 15 Ekim/15 Kasým 15 Oktober/15 November 2009 Zi`l Kade 1430 Sahibi ve Genel Yayýn Yönetmeni Sinan AKTÜRK gelmektedir. Hem bazý siyasilerin açýklamalarýna tepki gösteriyor, göçmenlerle ilgili bazý kanunlara itiraz ediyor ve hem de bunlarý düzeltilebilmesi için fýrsat olan demokratik hakkýmýzý kullanma noktasýnda ihmalkar davranýyoruz. O zaman bizler ile alakalý yapýlan olumsuz deðerlendirmelere karþý söylenecek fazla söz kalmýyor. Yine üzüldüðümüz bir nokta; seçimde Türk kökenli milletvekili sayýsýnýn bir önceki döneme göre düþmesi idi. Belki bunda seçime katýlan adaylarýn bulunduklarý sýralar ve seçim çevrelerinin de önemi büyüktü. Ama bunda bir önceki dönemde milletvekili olan bazý kiþilerin olumsuz tavýrlarýnýn etkisi de yatsýnamaz. Özellikle SPD`li Lale Akgün`ün milletvekilliði döneminde müslümanlar ve Türkler hakkýndaki zaman zaman yaptýðý çýkýþlar bu kesimler tarafýndan tepki ile karþýlandý. Bu tepkileri dikkate almayan Lale Akgün ve partisi SPD; kýsmi olarak bunun bedelini bu seçimlerde ödedi. Ýki Almanya`nýn birleþme günü münasebetiyle her sene Ekim ayýnýn 3`ü bilindiði gibi tatil olmaktadýr. Yine Almanya`da bulunan Ýslami Sivil Teþkilatlarýn ortak kararlarý sonucu bu gün tüm ülkede bulunan camilerde “Açýk Cami Günü” olarak organizasyonlar yapýlmaktadýr. Her Ýslami Sivil Teþkilat bu konuda kendi camile- Yayýn Kurulu Cengiz Þahbaz, Dr. Yusuf Iþýk, Sinan Aktürk, Bilal Demiroðlu, Aydýn Ersoy, Fikret Ekin, Murat Ýleri, M. Salih Aydýn Mahmut Aþkar, Gazetemizde Yayýnlanan Yazýlarýn ve Reklamlarýn Ýçeriðinden Sorumlu Deðiliz. rinde özel hazýrlýklar yapmakta ve gelen misafirlere Ýslamý nasýl daha iyi anlatabilirimin gayreti içerisine girmektedir. Burada bir eleþtiri getirmek istiyoruz. Bu tür programlarda yaptýðýmýz bazý hatalar var gibi. Yapýlan hazýrlýklar gelen misafirlerin genellikle midesine hitap eden hazýrlýklardýr. Tamam bu da olacak elbet ama; gelen misafirler Ýslam hakkýnda bilgi edinmeye ve müslümanlarýn ibadet ettikleri mekanlarýn özeliklerini öðrenmeye geliyorlar. Maalesef bazý camiler bu tür programlarý yaprken kaþ yapayým derken göz çýkarýyorlar. Programýn yapýldýðý mekanýn fiziki þartlarýný özenle hazýrlamadýklarý için gelen misafirleri olumsuz olarak etkilemektedirler. Mesele camilerin temizliði, tuvaletlerin durumu, lokallerin durumu vs. Bunun yanýnda gelen misafirlere Ýslamý anlatan bilgilendirici materyaller ya yok ya da çok yetersiz kalmaktadýr. Burada bu sene hazýrlanan TOM isimli dergiyi hazýrlayanlara teþekkür etmek istiyoruz. Hem teknik açýdan ve hem de içerik açýsýndan gerçekten güzel bir çalýþma olmuþ. Hazýrlayanlardan ve katkýda bulunanlardan Allah razý olsun. Bu tür çalýþmalarýn artmasý lazým. Cenab-ý Allah çalýþmalarýmýzý bereketlendirsin, þuurlandýrsýn. Çalýþmak bizden baþarý Allah`tandýr. Allah`a emanet olun. Merkez Königsbergerstr. 16 . 61169 Friedberg Tel: 06031-162411 Fax: 06031-738644 E-Mail: [email protected] Web: www.hayatonline.eu Basýldýðý Yer: Sunprint GmbH Offenbach 39. sayi sayfalar hessen 26.10.2009 4 15:38 Uhr Seite 4 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat 15 Ekim/15 Kasým - 15 Oktober/15 November 2009 . Zi`l Kade 1430 A vrupa Türk Ýslam Birliði, Köln ve Darmstadt’da “Göçün 50. Yýlýnda Türk Dili Paneli” düzenledi. Avrupa Türk Ýslam Birliði Anadil’in önemine dikkat çekmek ve Batý Avrupa Türklerinin bu konu daha bir hassas olmalarý gerektiðine vurgu yapmak için Köln ve Darmstadt’da “Göçün 50. Yýlýnda Türk Dili Paneli” baþlýklý iki panel gerçekleþtirdi. Konularýnda uzman akademisyen ve yazarlarýn katýldýðý panellere ilgi yoðun oldu. Panelist olarak; Türkiye`den Bilecik Üniversitesi Öðretim Üyesi Doç.Dr. Abdulkadir Ýlgen, Yazar Mahmut Aþkar ve Yazar Orhan Aras katýldýlar. ATÝB Genel Sekreter Yardýmcýsý Harun Kýlýç’ýn yönettiði Panelde, konuþmacýlar yoðun olarak “Anadil” üzerinde durdular. ATÝB Genel Sekreteri Yardýmcýsý Harun Kýlýç Panel’de ilk sözü Yazar Orhan Aras’a verdi. Aras özetle þunlarý söyledi “Türkçe’miz þiirsel, zengin ve güzel bir dildir. Türkçe çeþitli dillerden etkilenen deðil aksine, Türkçemiz bir çok dili etkilemiþtir. Çocuklarýmýza Türkçeyi okutarak Türkçe’mizi öðretmeliyiz. Avrupa`da, çocuklarýmýzýn doðduklarý ülkelerin dillerinde eðitim aldýklarý için, Anadilimiz olan Türkçe baþarýlarý için çok daha H ristiyan Ýslam Toplumu (CIG) 14 Kasým günü düzenlenecek olan “Müslüman ve Hristiyan diyalogunda maneviyat” konulu programa ilgi duyan herkesi davet ediyor. DITIB’in Duisburg-Marxloh’daki yeni eðitim merkezinde düzenlenecek olan programda dinlerarasý diyalog konusunda önemli sorunlarýn aydýnlatýlmasý hedefleniyor. Hristiyan Ýslam Toplumu (CIG) 14 Kasým günü düzenleyeceði programý Göçün 50. Yýlýnda Türk Dili Paneli önemlidir. Yabancý dilde küçük yaþtan itibaren eðitim alan bir çocuk, yabancý mantýðý ile düþünmeye baþlar. Bunun için ilk önce çocuklarýmýza kendi dilimizi öðretmeliyiz. Son olarak belirtmek isterim ki, bir ulusun baðýmsýzlýðýnda ve kültürünün korunmasýnda dil çok önemlidir. Bu nedenle Türkçe’mizi yabancý dillerin baskýsýndan kurtarmak için, daha çok çaba harcamalýyýz ve mutlaka Türkçeyi çok iyi öðrenmeliyiz.” dedi. Daha sonra söz alan Yazar Mahmut Aþkar da ‘’Batý Avrupa Türklerinin dil yarasý ise iki taraflý, çift boyutludur: Ýlk gelenler göç ettikleri ülkenin diline diline uzak dururken, sonraki nesiller anadil Türkçe’ye uzak kaldýlar. Anavatan Türklerinin en temel ve öncelikli hedefi; yabancý, baskýn diller karþýsýnda millî varlýðýný muhafaza edebilmesi için anadil Türkçe’yi canlý tutmak ol- malýdýr. Yurdýþýndaki Türkler ise; hem anadil Türkçe’yi hem de yerleþtikleri, göç ettikleri ülkenin resmî dilini öðrenmek ve sahiplenmek mecburiyetindeler. Asimile olmanýn en kestirme yolu, anadili unutulmaya terk etmekten veya önemsememekten geçer. Asimile olmamanýn da en kestirme yolu, anadili unutmamak ve önemsemekten geçer. Dil (lisan) þefkat, ilgi, sevgi bekleyen nazlý dilber gibidir. Onun ihanete, unutulmuþluða asla tahammülü yoktur! Saksýda kendi hâline býrakýlmýþ çiçek gibi, bir de bakarsýnýz soluvermiþ. Batý Avrupa’nýn yerli toplumlarýyla birlikte yaþamaktan yana tercihini kullanmýþ Türkler, ilk baþlarda (1. Nesil) þartlarýn gereði, bulunduklarý ülkelerin dillerini öðrenmekte pek baþarýlý olamadýklarýnýn aðýr bedelini hem kendileri ödediler hem de bir sonraki nesillere ödettiler.” dedi. Panelde enson söz alan, Bilecik Üniversitesi Öðretim Üyesi Doç. Dr. Abdulkadir Ýlgen þöyle dedi “Bir vesileyle Almanya’ya geldim. Birinci, ikinci, üçüncü derken nihayet dördüncü neslin problemlerinden bazýlarýný doðrudan görme imkaným oldu. Burada en temel problemlerden biri, kentli Alman dili ve kültürünün karþýsýnda, Türkçe’nin yerel lehçelerle mukabele etmeye çalýþmasý. Benzer problemin bazý unsurlarý Türkiye’de zaten yaþanýyor. Türkiye’de de zorunlu eðitim dili Türkçe olmasýna raðmen, hala Ýstanbul Türkçesi yegane geçerli dil deðil. Doksanlý yýllarda doðan nesillerin önemli bir bölümü Türkçe okuma ve yazmayý bilmiyor. Bildikleri Türkçe, Türkçe’nin bazý mahalli aksanlarýnýn karýþýmýndan meydana gelen yoz bir Türkçe. Bunlarýn önemli bir bölümü, sadece Türkçe’yi de- CIG’den “Müslüman ve Hristiyan diyalogunda maneviyat” konulu program Ýslam Toplumu Milli Görüþ, Dinlerarasý Pedagoji Enstitüsü ve Rheinland Protestan Kilisesi’nin de aralarýnda bulunduðu 17 Müslüman ve Hristiyan kuruluþ ile ortak olarak düzenliyor. Programda dinlerarasý diyalog konusunun þu sorular üzerinden aydýnlatýlacaðý belirtiliyor; “Dinlerarasý diyalogun temeli neye dayanýyor? Ýnsanlarý farklý inançlara sa- hip olan kimseler ile diyalog içerisine girmeye iten neden ne? Diðer dinlerle yüzleþmek insanýn kendi dini açýsýndan ne manaya geliyor? Komþumuzun di- ni yaþantýsý bizi etkiliyor mu? Hristiyan ve Ýslam diyalogunda bir maneviyat söz konusu mu?” Program çerçevesinde gerçekleþecek olan farklý sunum ve tartýþmalarýn ardýndan katýlýmcýlarýn çeþitli çalýþma gruplarý halinde tecrübelerini paylaþabileceði belirtildi. Programda sunulacak müzik etkinliðinin DITIB DuisburgMarxloh Eðitim Merkezi haber ðil, ayný zamanda Almanca ve Ýngilizce’yi de sonradan öðrendikleri için, kitabi ve yüksek Almanca ve Ýngilizceden ziyade, avami bir yabancý dil konuþuyorlar. Çoðu eðitimlerini normal ya da birinci sýnýf okullarda tamamlayamadýklarý için, üçüncü ya da dördüncü sýnýf iþlerde düþük ücretlerle çalýþýyorlar. Türkiye’den giden gönüllü kuruluþlar ile devletin bazý teþekkülleri, bu tür meselelere çözüm bulmak için el yordamýyla bazý faaliyetler yapýyorlar. Türkiye’nin devlet olarak, diðer meselelerde olduðu gibi bu meselede de tutarlý ve hazýrlýklý olmadýðý anlaþýlýyor. Buna dair ne bir doküman, ne de resmi yoldan kaðýda dökülmüþ bir irade beyaný bulunmuyor. Bu da þunu açýk bir þekilde gösteriyor ki, bu konunun uzmanlarý tarafýndan masaya yatýrýlarak çok ciddi bir plan hazýrlanmak zorundadýr. Bu konu, sivil toplum kuruluþlarýnýn tek baþýna çözebilecekleri bir konu olmaktan çýkmýþtýr. Avrupa Türk Ýslam Birliði’nin bu önemli meseleyi gündeme taþýmasý ayrýca takdire þayan bir giriþimdir. Önemli olan bunu canlý tutmaktýr.” dedi. Panel; dinleyicilerin panelistlere yönelttikleri sorularýn panelistler tarafýndan cevaplandýrýlmasýnýn ardýndan sona erdi. ve Meschede Kilise Korosu tarafýndan tertip edildiði kaydedildi. Hristiyan Ýslam Toplumu (CIG) 1982 yýlýnda kuruldu ve 2007 yýlýnda 25. yýldönümünü kutladý. Kuruluþ amacý dinlerarasý diyalogu teþvik olan en eski diyalog organizasyonu olarak kabul ediliyor. Dinler arasýndaki ortak yönleri vurgulayýp farklýlýklarý izah etmek ve bu sayede insanlarýn bu konulara yabancý kalmamalarýný saðlamak, kuruluþun asýl hedefleri arasýnda bulunuyor. 39. sayi sayfalar hessen 26.10.2009 dosya Seite 5 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir Dr. Yusuf IÞIK Ý nsanlar arasýnda Allah`ýn sevdiklerinin ve sevmediklerinin bulunduðu bir gerçektir. Bu gerçek Allah ve Resulünün ortaya koyduðu normlara uyup uymamakla belirginleþir. Ýyi bir mü`minin ideali, Allah`ýn sevdiði kullarý arasýna girebilmek ve bu özelliðiyle Allah katýnda makbul olan bir dereceye ulaþmaktýr. Bundan dolayý Allah`ýn kimleri, hangi özelliklerinden dolayý sevdiðini bilip tanýmak gerekecektir. Bu bilginin neticesinde kiþi, kendi hayatýný disipline etmeye yönelmenin yanýnda, yakýn çevresi, içinde yaþadýðý toplum ve tüm insanlara karþý bir sorumluluk duygusu içinde olacaktýr. Çünkü; büyük çoðunluk sevme meselesini, sevmekten, kiþinin kendi sevme kabiliyetinden çok, sevilme meselesi olarak görür. Bu yüzden onlar için önemli olan nasýl sevilebilecekleri, nasýl sevimli olabilecekleridir. Ýnsandaki sevgi baðý, en yakýn çevreden, anneden baþlayarak geniþleyip tabiata, güzelliklere, hayata ve bütün canlýlara ulaþýyor. Sonra da en üstün tepeye, zirveye çýkýyor ve Allah`a ulaþýyor. Allah`a ulaþmýþ olan sevgi baðý, ýþýklarýný bütün sevgi çeþitleri üzerine serpiyor. Allah`ýn sevdiði kimseleri temel özellikleriyle tanýmamýz, teori ve pratik, eðitim ve öðretim, fert ve toplum hayatý gibi alanlarda fayda saðlayacaktýr. Çünkü ahlaklý insan ve ahlaklý toplumun teþekkülünde, bu yöndeki bilgilenmenin önemli olduðu kaçýnýlmaz bir gerçektir. Allah`ýn sevdigi kiþilerin temel özelliklerinin baþýnda “muhsin” gelir. Muhsin olan kiþiye, ihsan sahibi kiþi denir. Ýhsan, Kur`an-ý Kerim`de çok kullanýlan tabirlerden biridir. Kulun, Allah`a yöneliþinde ulaþacaðý derecelerin en üstünü, ihsan derecesidir. “Bizim yolumuzda mücahede edenleri þüphe- 15:38 Uhr siz ki, doðru yollarýmýza iletiriz. Þüphesiz ki Allah iyi iþler iþleyenler (muhsinler)le beraberdir” (Ankebut Suresi; 69. Ayet) ayeti buna delil teþkil etmektedir. Ayrýca; -”Ýman edip doðru dürüst iþler iþleyenler yok mu? (iyi bilsinler ki) biz iyi iþler iþleyen kimsenin mükafatýný zayi etmeyiz” (Kehf: 30) ayetinde ihsanla iman birleþtirilmiþtir. Kur`an-ý Kerim`in bir kýsým ayetlerinde de ihsan`ýn Ýslam`a bitiþik olarak geldiðini görüyoruz. -”Hayýr, kendini, (bütün varlýðýyla) Allah`a teslim ederek iyi iþler iþleyen insan, Rabbinin nezdinde mükafata erer…” (Bakara: 112). Çünkü biricik kurtuluþ çaresi tertemiz bir özle Allah`a teslim olmak ve insanlara iyilik etmektir. Yani Ýslam olmaktýr. Ýslam`ýn anlamý; Allah`a teslim olmaktýr. Çünkü Allah þöyle buyurur: “Kim iyilik ederek varlýðýný Allah`a teslim ederse, bir insanýn sarýlabileceðý en saðlam kulpa sarýlmýþ olur. Ýþlerin sonu Allah`ýndýr” (Lokman: 22) hayat 15 Ekim/15 Kasým - 15 Oktober/15 November 2009 . Zi`l Kade 1430 Allah`ýn Sevdiði Kullar Ýhsan`ýn takva ile beraber zikredildiðini de görüyoruz. -“Ýyilik edenlere, yaptýklarý iyiliðin karþýlýðýyla ve daha fazlasýyla mükafat vardýr. Onlarýn yüzü kararmaz, yüzlerini zillet kaplamaz, bunlar cennetlikler ve orada ebedi kalacaklardýr.” (Yunus: 26) ayeti bunun misalidir. Ayetteki “daha fazlasýyla” sözü, “cennetteki en yüksek derece, takva ve Allah`ý görme” olarak bir çok sahabeden rivayet edilmiþtir. Bütün bunlara göre ihsan kelimesiyle murad edilen anlam; imaný, islamý, amelleri, ahlaki ve davranýþlarý içine almaktýr. Kur`an-ý Kerim`in “muhsinler” olarak isimlendirdikleri arasýnda þu özellikleri taþýyanlarý görüyoruz; iyilik edenler, takva sahibi olup bollukta ve darlýkta Allah için harcayan, öfkelerini yutan ve insanlarý affedenler. Bolluk ve darlýkla kastedilen mana, sevinç ve sýkýntý halini, kolaylýk ve zorluk anýný, zenginlik ve fakirlik zamanýný kapsamaktadýr. Ana hatlarýyla ortaya koyduðumuz muhsin (ihsan sahibi) kiþilerin özelliklerinden biri de “kötülük edenlere karþý afv ile muamele etmek” olduðudur. Öfkeyi yenmek ve insanlarý affetmek, insanlar arasýndaki dayanýþmayý kuvvetlendirir, bu da hayatta baþarýlý olmayý kolaylaþtýrýr. Hz.Muhammed (s.a.v) þöyle 5 buyurur: -“Kuvvetli kimse, rakibini yenen pehlivan deðildir. Gerçek kuvvet sahibi kimse, kýzgýnlýk halinde nefsine hakim olandýr.” Ýhsan; kiþinin hem kendi nefsi için yaptýðý iyiliði, hem de baþkalarýna yapacaðý iyilikleri içine almaktadýr. Bununla beraber ihsan; hem birþeyi güzel yapmayý, hem de iyilik yapmayý içine almaktadýr. Hadisi Þerifte tarif edildiði üzere; “Sanki Allah`ý görüyormuþ gibi kulluk etmek” güzel yapmanýn, Allah`ýn herþeyde ihsan`ý farz kýlmasý, iyi yapmanýn delilidir. Kiþinin kendi nefsi için arzu ettiði þeyi, müslüman kardeþi için de arzu etmedikçe iyi bir mümin olamýyacaðýný ifade eden Hadis, ihsan`ýn iyilik yapmakla ilgili olan mahiyetini en güzel þekilde açýklamýþ olmaktadýr. Allah`ýn emrettiði ihsan bütün farzlarý yerine getirmeyi mümin ise imanýn artmasýný istemeyi, münkir ise müslüman olmasýný ve din kardeþleri arasýna girmesini arz etmeyi söylediði her sözün iyilik olmasýna özen göstermeyi de kapsamaktadýr. Ýhsan kelimesini bir de geçmiþ alimlerimizin sözleriyle tarif edelim; Ýhsan; “Et-Tazim li-emrillah ve`s þefka li`halkillah=Allah`ýn emirlerini büyük bilip gereðini yapma, yaratýklarýna karþý þefkatli olma” Kur`an-ý Kerim, ihsanda bulunulacaklarýn baþýna anne-babayý zikretmektedir. Adalet, ihsan, akrabadan muhtaçlara verme emredilirken, kötülük ve zulüm yasaklanmaktadýr. Allah, muhsinlerin mükafatýný zayi etmeyeceðini, muhsinlerle beraber olduðunu, muhsinlerin mükafatýnýn Rableri nezdinde diledikleri herþey olduðunu ve Allah`ýn rahmetinin muhsinlere yakýn olduðunu haber vermektedir. Allah cümlemizi muhsinlerle beraber eylesin… 39. sayi sayfalar hessen 26.10.2009 6 T A lmanya’da CDU/CSU ile FDP arasýnda koalisyon görüþmeleri tüm hýzýyla sürüyor. Baþbakan Angela Merkel, “Çalýþanlara brüt maaþtan daha fazla net kalacak” sözünü unutarak, artan sosyal giderleri kýsýtlamak için Bakým Sigortasý’nýn tamamýnýn çalýþanlarýn maaþlarýndan kesilmesini istedi. Almanya’da Kasým ayýnda göreve baþlayacak merkez sað hükümeti Bakým Sigortasý’nýn çalýþanlar tarafýndan ödenmesini istiyor. Hýristiyan Demokrat Parti’nin (CDU) gündeme getirdiði teklife göre Bakým Sigortasý’nýn tamamýnýn çalýþanýn maaþýndan kesilmesi öngörü- Seite 6 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir Asým TOZOÐLU ÜRKÝYE EMEKLÝLÝÐÝ KONUSUNU BÝLMEYEN MALÝYELER VE MESLEKTAÞLARIMIZ VAR!!!! Önemine binaen bu konuyu tekrar gündeme taþýmak istiyorum. 2005 veya 2006 yýlýna ait vergi iþlemlerini yaptýrmayanlar bilhassa 2006 yýlýnýn aktüel konusu olan Türkiye Sosyal Sigortalar Kurumuna, Baðkura veya Emekli Sandýðýna emeklilik için para yatýrmýþlarsa, mutlaka bu masraflarýný bildirsinler. Çünkü hem maliyeden oldukça yüklü bir miktarda para almaktadýrlar, hem de maliyeye bilgi verme zorunluluðunu yerine getirmiþ olmaktadýrlar. Bazý okuyucularýmýz, 2005 veya 2006 yýlýna ait vergi denkleþtirme iþlemlerini yaptýrdýklarý halde, Türkiye emekliliði için yatýrýlan paranýn Alman vergisinden muaf olduðunu bilmediklerinden dolayý, bu haklarýnýn yanmasýna üzülmektedirler. Önce, 2007 ve 2008 yýlýnda bu iþlemleri yaptýranlarýn mutlaka SSK`nýn yazýsýný ve ödeme makbuzunu tercüme ettirerek maliyeye bildirmelerini tavsiye ederim. 15:38 Uhr hayat [email protected] Geçmiþ yýllarda haklarý yananlarýn da bir dilekçe ile maliyeye baþvurmalarýný bu baþvuru dilekçesini uzman kiþilere yazdýrmalarýný salýk veririm. Eðer 2005, 2006, 2007 ve 2008 yýllarýna ait vergi denkleþtirme iþleminde herhangi bir nedenle itiraz söz konusu ise, o itiraza ilaveten emeklilik konusu da deðerlendirilebilinir. Bize gelen telefon ve mektuplardan anlaþýlmaktadýr ki, Almanya`da birçok maliye dairesi Türkiye emekliliðini bilmemektedir. Bu arada birçok vergi uzmaný meslektaþlarýmýz da konuya vakýf deðildir. PARAYI GÖNDERMEDEN DANIÞIN! Türkiye emekliliðinde 15 Ekim/15 Kasým - 15 Oktober/15 November 2009 . Zi`l Kade 1430 PARALI ÇIKIÞTA OLDUÐU GÝBÝ SGK KONUSUNDA DA UZMANA DANIÞMADAN PARA GÖNDERMEYÝNÝZ çok önemli bir husus da paranýn bölünmesi olayýdýr. Erlenbach`tan arayan okuyucumuz, aileden her ikisi için SGK`ya 36 bin euro yatýrabilir miyim diye çok mantýklý bir soru yöneltti. Bu sorunun cevabý kiþinin gelirine baðlý olarak belirlenir. Eðer kiþi çýkýþ parasý (Abfindung) almýþsa, yani vergi dairesinden alýnacak çok vergi varsa, borçlanma parasýnýn hepsini bu yýl yatýrsýn diyoruz. Fakat, ailenin gelirlerinin hesaplanmasýnda anlaþýlacaðý gibi, Türkiye`ye gönderilen paranýn belirli bir barajý geçtikten sonra faydasý azalýyor veya hiç kalmamýþsa, paranýn iki yýla bölünmesinde yarar vardýr. O halde, her zaman vurguladýðýmýz gibi, uzmana danýþmadan SGK`ya para göndermeyiniz. KISA VE ÖNEMLÝ HATIRLATMALAR! Maliyeden herkese gelen ‘Ýdentifikationsnummer’ bundan böyle birçok yerde sorulmaktadýr. Pasaportunuzun arkasýnda bir yerde not etmenizi tavsiye ederiz. Saðlýk masraflarýndan bilhassa diþ taktýrma masraflarýný yýllara böldürmeyiniz. Almanya`da yaþayan emekli veya iþsiz anne veya babalara yapýlan bakýmlarda, ayný evde oturmayanlar, bakým yapýlan kiþilerin hesap numarasýna para havale etmek zorundalar. Türkiye`ye gönderilen havalelerin, ordaki banka þubesinden çekildiðine dair Bakým Sigortasý çalýþanlara yüklenmek isteniyor lüyor. CDU’nun Federal Parlamento Grubu’nda konuþan Baþbakan Angela Merkel, sigortanýn kademeli olarak çalýþanlarýn maaþlarýna eklenmesinin düþünüldüðünü söyledi. Berliner Gazetesi’nin haberine göre koalisyon sözleþmesinde yer alacak maddeye göre, resmi bakým sigortasýn yanýnda özel mecburi sigortada eklenecek. Baþbakan Merkel, milletvekillerine yaptýðý konuþmada seçim kampanyasý döneminde çalýþanlara “Brüt maaþtan daha fazla net kalacak” sözlerinin gerçekleþtirmelerinin zor olduðunu söy- lediði ileri sürüldü. Merkel, bakým sigortasýnýn çalýþanlara yüklenmesinin nedenini, nüfusun yaþlanmasýndan dolayý bakým giderlerinde meydana gelecek artýþýn etkili oldu- ðunu ifade etti. 2005 yýlýnda SPD ile yapýlan koalisyon görüþmelerinde de bakým sigortasýný gündeme getiren CDU’nun amacýnýn artan sosyal giderleri kýsmak olduðu açýklandý. 2027 yýlýndan itibaren ise bakým masraflarýnda nüfusun aþýrý yaþlanmasýndan dolayý ciddi bir artýþ olmasý bekleniyor. CDU’nun Bakým Sigortasý’nda deðiþiklik yapýlmasý teklifi CDU- FDP arasýnda yapýlan koalisyon görüþmesinde karara baðlanacak. CDU’LU EYALET BAÞBAKANLARI VERGÝ bilgilendirme ‘havale alýndýsý’ belgelerini mutlaka saklayýnýz. Aile bireylerinden herhangi birinde, 30 veya daha yüksek oranda özürlülük belgesi varsa, mutlaka vergi denkleþtirmede bildirin. Eðer bu belgelerde yüzde 50 ve yukarda ve G harfi varsa, iþ yolu iki katý km. hesaplanýr, ihmal etmeyin. Bu belgelerde H harfi varsa, yýllýk vergi muafiyeti 3700 euro, ayrýca 900 euro yol masrafý ve yine 924 euro bakým masrafý vergiden düþülür. Ev tamiratý için yapýlan masraflarda, tamircilere ödenen ücretler vergiden düþülür (Handwerkerrechnung). Bausparkasse prim dilekçelerini ihmal etmeyin. (Antrag auf Wohnungsbauprämie). Bunlar 2005, 2006 ve 2007 yýllarý için doldurulur. Vergi uzmanýna verilecek ücretten kaçarak bu iþin ehli olmayan kiþi veya kuruluþlara iþlemlerinizi yaptýrmayýn. Hem kanunen yasaktýr hem de maddi zarara uðrarsýnýz. Daha geniþ bilgi için: 069/731919 Veya [email protected] ÝNDÝRÝMÝNE KARÞI Merkez sað hükümetinin ortaðý FDP’nin ýsrar ettiði vergi indirimlerine CDU’nun eyalet teþkilatlarýndan tepkiler gelmeye devam ediyor. Hessen Eyaleti Baþbakaný Roland Koch, vergi indirimlerinin bütçede büyük açýklara neden olacaðýný belirtti. Aþaðý Saksonya Eyaleti Baþbakaný Christian Wulff ve Baden- Württembeg Eyaleti Baþbakaný Günther Oettinger’de vergi indirimi taleplerini ciddiyetsizlik olarak nitelendirdiler. CDU’dan gelen tepkileri eleþtiren FDP ise, Koch ve Wullf’da FDP sayesinde baþbakan olduklarý hatýrlatýldý. 39. sayi sayfalar hessen 26.10.2009 dosya Thilo Sarrazin hep baþkalarýnýn ifade etmeðe cesaret edemedikleri þeyleri söyleyebiliyor.” (Constanze von Buulion, SZ) Siz, bir yanlýþý, hatayý veya eksikliði nezaketen veya siyaseten açýkça söylemiyor, veyahutta söyleyecek medenî cesareti kendinizde göremiyorsanýz; bu suskunluk, o durumun yokluðuna delâlet sayýlmaz. Noksanlýðý, çirkinliði veya doðru olmayaný dile getirmek, hem dostça hem de düþmanca bir niyet veya üslûpla söylenmiþ olsa dahi; neticede bir hakikata parmak basýlmýþ olur. Bazen insanlar bazen de toplumlararasý münasebetlerde bu tür yanlýþlýklar umumiyetle dolaylý ifadelerle, ima yoluyla telafuz edilir. Çevresindeki olup bitenleri gözetleyebilen herkes bilir ki, âlenen söylenmese de, Almanya’daki Türk azýnlýða yerli (Alman) halkýn bakýþý hiç de içaçýcý deðil! Alman halkýnýn önyargýlarla dolu bu dýþlayýcý tavrý, zaten zaman zaman yapýlan kamuoyu araþtýrmalarýna da yansýmaktadýr. SPD’nin Berlin Eski Maliye Senatörü, Alman Merkez Bankasý’nýn Yönetim Kurulu Üyesi, Türk ve Arap kökenli azýnlýðý aþaðýlayan Thilo Sarrazin’i, aslýnda açýkyürekliliðinden ve cesaretinden dolayý tebrik etmek lazým. Onun düþüncelerini abartýlý, ifadelerini keskin, aþaðýlayýcý veya hakaret düzeyinde bulabilirsiniz; ki zaten öyledir! Fakat Alman vatandaþý Türklerin çokça raðbet ettikleri bir siyasî partiden de olsa, Thilo Sarrazin yaptýðý açýklamayla, yerli-çoðulcu toplumun; genelde müslüman, özelde Türk azýnlýða bakýþýný yansýtmaktadýr. Bizim tabirle; adam baklayý aðzýndan çýkarmýþtýr. Zaten bir gazetenin yaptýðý kamuoyu araþtýrmasýnýn neticesine bakýlýrsa; Almanlarýn %84’ü T. Sarrazin’e, Türkleri ve Araplarý aþaðýlayan ifadesine raðmen destek veriyorlar. Yine ayný gazete- 15:38 Uhr Seite 7 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Mahmut AÞKAR “ 15 Ekim/15 Kasým - 15 Oktober/15 November 2009 . Zi`l Kade 1430 Eðrisine Doðrusuna [email protected] nin (Bild) internet sayfasýndaki Almanya’nýn elit kesimiyle yapýlan görüntülü söyleþiler de ayný doðrultudaydý. Sarrazin susturuldu ama görevinden alýnmadý. Sarrazin kýnanýrken, dünya kamuoyu baskýsý, kendi içinde yaptýrým gücü olmayan Türk azýnlýðýn baðýrýp çaðýrmasýndan daha etkin oldu. Günlerce yazýlý ve sözlü medyada Almanlarýn ve Türk azýnlýðýn konuyla ilgili görüþlerini toparlayýp ortalamasýný aldýðýmýzda, Almanlar; -Thilo Sarrazin’in Türkler ve Araplarla ilgili söyledikleri doðrudur, fakat biraz yumuþak bir tonla söyeyebilirdi, Türkler ise; -Bu adam Türk düþmanýdýr, derhal özür dilemeli ve görevinden istifa etmelidir, gibisinden tepkilerini ortaya koydular. Bardaðýn yarýsý da dolu... Alman halkýnýn %80’ler civarýnda Sarrazin’e destek vermesi kadar vahim önyargýlý kanaatin, ayný derecede vahim ve yanlýþ olan diðer versiyonu ise; Türk kamuoyu, böylesi yüksek oranlara varan yerli-çoðulcu toplumun, Türk/Müslüman azýnlýða karþý bu menfî tav- Sarrazin rýný geçmiþte olduðu gibi, bugün de iyi okuyamamasýdýr: Almanya kendi Türk azýnlýðýna bakarken; bardaðýn yarýsýný hep boþ görmüþtür. Doðrudur; bardaðýn yarýsý boþtur ama yarýsý da dolu... Türkler de bardaða bakarken yarýsýný hep dolu görmüþ, boþ olan yarýsýný da görmemezlikten gelmiþ veya görmek istemememiþler. Sarrazin gibiler, kaldýrýmlarda sadece baþörtülülere baktýklarýndan, bütün Türk veya müslüman kadýnlarý baþörtülü zanneder, kabul eder ve diðerlerini görmezler! O diðerleri ki, iþsiz kalmamak, devletin muhtaçlar kapýsýný çalmamak için binbir meþakkatle kendi iþyerlerini kuruyor ve devlete vergilerini ödüyorlar. O diðerleri ki, doðru dürüst okur-yazar bile olmayan babalarýna, “Ýþçisin sen iþçi kal!” diyenlere inat, çýð gibi bir akademisyen ordusuyla arkadan geliyorlar. Almanya`yý fethedecek Türkler Demek ki Almanya, biz Türk azýnlýk hakkýnda Sarrazin gibi düþünüyor fakat açýða vuramýyordu. Bu adamýn dedikleri üzerine çok þey yazýldýðý ve söylendiðinden dolayý bilinenleri tekrarlamak istemiyorum. Beceriksiz, tembel, üretgen olamayan, kafasý da çalýþmaz, topluma da karýþmaz bu Türk’ten nasýl olur da Sarrazin bey, “Kosovolalýlarýn Kosovo’yu fethettikleri gibi...” Almanya’yý fethedecek fatihler çýkarabiliyor, diye sormaya hazýrlanýrken; demecinin devamýnda kafama takýlan sorunun cevabý kendiliðinden verilmiþ: Üremeyle! Türkler çok çocuk yaparak Almanya’yý fethedeceklermiþ.... Nerdesin ey akýl? Hesap, kitap, istatistikler ülkesi, feylezoflar diyarý Almanya ayaða kalk! Almanya Merkez Bankasý Yönetim Kurulu Üyesi, SPD’li Berlin Eski Maliye Senatörü sýfatlarýna sahip birisi, “Türkler üreyerek Almanya’yý fethedecekler” diyor ve kimse de ses çýkarmýyorsa... Evet, þayet ne Türkünden ne de Almanýndan ses çýkmýyorsa.... Hem Alman, hem Türk otursunlar Almanya’nýn gelmiþ olduðu bu haline aðlasýnlar! Bari burada, yani aðlaþýrken belki birlik saðlanýr, koro halinde aðlaþýrsak þayet, uyumu da böylece gerçekleþtirmiþ oluruz. Bu, ‘Türklerin Almanya’yý Fethi” meselesi, bana tarihin derinliklerinden gelen, daha doðrusu diriltilen, hortlatýlan bir sloganý hatýrlatýyor: Die Türken kom- 7 men! (Türkler Geliyor!) Sigaya çekilen, sorgulanan hep Türklerdir. Bir de Alman vatandaþlara sorsalar; evinize Türk bir damat veya gelin ister misiniz, diye... Almanya menþeli ve milletlerarasý kamuoyu araþtýrmalarýnda, yapýlan istatistiklerde, Almanya’daki yabancýlarýn, özellikle Türk/Müslüman göçmenlerin dýþlandýklarý, ayýrýmcýlýða tabi tutulduklarý, yerlilerle, hatta Avrupa’nýn baþka ülkelerinden gelen hýristiyan yabancýlarla, ayný (meslekî) özelliklere sahip olsalar da, eþit muamele görmedikleri ve ayný haklara sahip olamadýklarý belgelerle ortadayken, Türkler arasýndaki iþsizliðin ve eðitim düþüklüðünün vebali (sadece) Türklere mi ait? Bugün, “Devletin sýrtýndan geçiniyor, üretgen deðiller” denilen Türkler, bu ülkenin en aðýr, en pis iþlerinde en az ücretle çalýþtýrýldýlar. Gösterilen iþi, verilen görevi harfiyyen yerine getirirken itiraz haklarýný kullanamadýklarý gibi, verilen ücretin azlýðýna da itiraz edemediler. Bu ülkenin yeniden imarýna yüzbinlerce Türk emek harcadý, alýnteri akýttý ve nihayetinde bir ömrü tüketti. Þimdi onlarýn burada yetiþen evlatlarýnýn bir kýsmý baþýboþ geziyorsa, bunun vebali, kime aittir? Türkler elbetteki sütten çýkmýþ ak kaþýk deðiller... Türkler arasýndaki eðitim düzeyinin düþüklüðü, vasýfsýz iþçi oranýnýn yüksekliði ve ailelerin okul çocuklarýna gereði kadar ihtimam göstermemelerinden kaynaklanan olumsuzluklar buradaki Türklerin görüntüsünü daha da kötüleþtirmektedir. Alman halkýna tercüman Sarrazin Bu kötü durumu etkileyen, ona zemin hazýrlayan sebepler ve çareleri herkesten önce Alman devletinin ele almasý elzem bir meseledir. Siyasî, dinî, meslekî ve sosyal yelpazenin neresinde olursa olsunlar, bütün Türk kuruluþlarýnýn en öncelikli görevlerinden birisi, 39. sayi sayfalar hessen 26.10.2009 8 mevcut durumun analizini yaparak çözüm yollarý aramak ve özellikle Alman yetkili mercilerinin kapýsýný çalmak olmalýdýr. Her türünden dernek yetkilileri önce kendi üyelerinin meslek, iþ ve diplomalý oranýný yükseltmekden baþlayarak bunu Türk azýnlýðýn geneline yaymayý hedeflemelidirler. Önce mesuliyetini yerine getirmeyenlerimizin yakasýna yapýþ- A TiB Darmstadt Türk Ýslam Kültür Derneði Emir Sultan Külliyesi 35. Dönem Yöneticilerini yapmýþ olduðu kongre ile seçti. ATiB Darmstadt Türk Ýslam Kültür Derneði Konferans Salonunda baþlayan kongrede üyelerin tamamýna yakýný hazýr bulundu. ATiB Darmstadt Türk Ýslam Kültür Derneði Din Görevlisi Celalettin KANDEMiR‘in okuduðu açýlýþ Kur‘an-ý Kerim’in ardýndan, hep beraber Ýstiklal Marþý söylendi. Üyelerin teklifi ile seçilen ATiB Genel Baþkan Yardýmcýsý Yakup TUFAN, Mehmet ALAN ve Ragýp YAZICI baþkanlýnda oluþturulan Divan’ýn ardýndan, selamlama konuþmasý yapmak üzere, ATiB Darmstadt Türk Ýslam Kültür Derneði Baþkaný Ýlhami ERTüRK mikrofona davet edildi. Konuþmasýnda ‘‘Mensubu olmakla þeref duyduðum ATÝB camiasýnda siz deðerli kardeþlerime hizmet etmek benim için bir onur olmuþtur. Bu görevler bir hizmet yarýþýdýr ve nöbet deðiþimidir. Mensublarýmýz ve üyelerimiz olarak görevim boyunca bana verdiðiniz 15:38 Uhr Seite 8 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir malý, onu silkelemeliyiz ki, sonra da bizi adam yerine koymayan, hakkýmýzý gasp eden, dýþlayanlarýn yakasýna bilâhare yapýþabilme hakkýmýz olsun. Sarrazin, Almanya’da Türklere karþý yerli toplumun beyninde içten içe fokurdayan ithamlarý, töhmetleri, önyargýlarý, bazen de objektif deðerlendirmeleri açýða çýkardý, dýþa vurulmasýna vesile oldu. Göçmen Türk kuruluþla- hayat 15 Ekim/15 Kasým - 15 Oktober/15 November 2009 . Zi`l Kade 1430 rýnýn þimdi kabiliyetlerini, kapasitelerini ve samimiyetlerini ispat etme, önceliklerini sýralama zamanýdýr! Bu son durum rapor edilmeli ve gereði yapýlmalýdýr. Türk kuruluþlarýnýn varlýk sebebi olan unsurlar günün birinde bitim noktasýna gelmesi; kendilerinin de bitiþi demektir. Slogan; “Kendisine Hayrý olmayandan Topluma Hayr Gelmez!” olmalýdýr. Sarrazin gibileri, dünyaya gözünü burada açýp, bu ülkenin eðitim ve öðretim çarklarýndan geçen, meslekli, eðitimli, üniversite diplomalý gençlerin; aþaðýlanan, hor görülen babalarýndan daha mesafeli yerli halka duruþlarýný asýl onlar izah etmeli, görmelidirler! Sarrazin gibilerine, Türk kökenli Alman vatandaþý genç akademisyenlerin Almanya’yý niçin terk ettikle- ATiB Darmstadt Türk Ýslam Kültür Derneði 35. Dönem Yönetim Kurulunu Seçti destekten dolayý hepinize teþekkür ediyorum. Ayrýca bugün görevi vereceðiniz kardeþlerimize de sonsuz baþarýlar diliyorum” dedi. Daha sonra ATiB Darmstadt Türk Ýslam Kültür Derneði 34. Dönem Faaliyet Raporu ve Muhasebe Raporu Slayt gösterisi eþliðinde dernek muhasibi Raþit Özer tarafýndan üyelere sunuldu. Divanýn üyelere sunduðu 34. Dönem Faaliyet Raporu ve Muhasebe Raporu üyelerin bütününün oy birliði ile ibra edildi. Ardýndan, ATiB Darmstadt Türk Ýslam Kültür Derneði 35. Dönem Yönetim Kurulu için seçime geçildi. Osman AYTEKÝN’in tek liste halinde girdiði seçimde oy birliði ile ATiB Darmstadt Türk Ýslam Kültür Derneði 35. Dönem yeni Yönetim Kurulu seçildi. Baþkan Osman AYTEKÝN teþekkür konuþmasý için geldiði mikrofonda “Bana ve ekibimize gösterdiðiniz güvenden dolayý, öncelikle hepinize teþekkür ediyorum. Görev süremiz boyunca sizlere hizmet etmek bizim için bir þeref olacaktýr. Bugüne kadar ATiB Darmstadt Türk Ýslam Kültür Derneðinde, bir mensubiyet duygusuyla görev yapan bütün baþkanlarýmýza ve Ýlhami Ertürk baþkanýmýza sonsuz þükranlarýmý sunuyorum. Gayemiz onlarýn yaptýðý güzel hizmetlerin devamýný birlik, beraberlik ve kardeþlik duygusu içinde sürdürmek olacaktýr.” dedi. Dilek ve temenni bölümünde eski Baþkanlardan dosya rini sen göstermeli, sen anlatmalý, sen sormalý ve sen sorgulamalýsýn! Uzatýlan mikrofun karþýsýnda kekelemene, binbir dereden su getirmene, acýyý bal gibi yutar görünmene, kameralar karþýsýnda ezilip büzülmene ne hacet!... Eðrine eðri, doðruna doðru de! Eðrisine eðri, doðrusuna doðru söyle adamýn gözünün içine bakarak! Lütfü Öztürk, Mustafa Çaðlar, ve üyelerden Metin Evranos ve bazý üyeler tebrik, kutlama ve eski yönetime teþekkür ve vefa konuþmasý yaptýlar. Son olarak Din Görevlimiz Celalettin KANDEMiR, eski baþkan Ýlhami ERTÜRK ve diðer Yönetim Kurulu Üyelerine uyumlu fedakar ve baþarýlý çalýþmalarýndan dolayý teþekkür ederek yeni yönetime de baþarýlar diledi. ATiB Darmstadt Türk Ýslam Kültür Derneði kongresi çektirilen hatýra fotoðrafýnýn ardýndan, misafirlere yemek ikram edilerek son buldu. ATiB Darmstadt Türk Ýslam Kültür Derneði 35.Dönem Yönetim Kurulu üyeleri ve Baþkan 1- BAÞKAN Osman AYTEKiN 2-Raþit ÖZER 3-Kerim AKTAÞ 4-Fedayi KOÇ 5-Seyfettin YAZICI 6-Ertan DOÐAN 7-Yusuf ÞAHÝN 8-Þenay ALTINTAÞ 9-Özden KAYNAK 10- Alperen AYTEKiN 11-Mehmet GÜR 12-Ömer ÞAHiN 39. sayi sayfalar hessen 26.10.2009 dosya 15:38 Uhr Seite 9 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir Þinasi ÞÝMÞEK H ayat insanlarýn ilk nefesten son nefese kadar süren sürecin adýdýr. Bu süreçte kendi varlýðýný, kiþiliðini, kimliðini kabul ettirdiði kadar deðeri kýymeti vardýr. Kendi varlýðýný kabul ettirebilmek için de belli bir varoluþ mücadelesi vermek zorundadýr. Bu varoluþ mücadelesini verebilmek için de sistematik olarak belli evrelerden, süreçlerden geçmek zorundadýr. Bu süreçler kýsaca þunlardýr: ARAYIÞ: Ýnsanýn kendisinin ben de varým demesidir. Farkýna varýlma, sýnýrlarýn ve sorumluluklarýn bilinmesi. Kabul edilme, doðal bulunma, sevilme, özlenme, deðerli olma isteðidir. (Ailesinin, bulunduðu toplumun, cemiyetin nazarýnda) Güçlü olma, istersem yapabilirim duygusu içinde olmasýdýr. Bu arayýþ isteði doðduðu günden itibaren baþlar. Arayýþýný istediði aile cemiyet toplumda bulamayan kiþide yabancýlaþma baþlar. YA B A N C I L A Þ M A : Parçasý olduðu bütünü göremeyecek hale gelmesi, bütünle iliþkisini koparma kendini uzak hissetme, kendini yalniz hissetme duygusudur. Toplumdan kaçan, nefret eden sevmeyen tipler, arayýþýný yapamayanlardýr. Arayýþý olumlu geçen bireyde uyanma baþlar. UYANIÞ: Kiþinin ihtiyaclarýnýn farkýna varmasý, bu ihtiyaçlarý giderebilme yolunda adým atmaya hazýrlanmasýdýr. Kiþinin huzursuzluðu, mutsuzluðu, gerginliði, sýkýntýsý, depresyonu onu uyandýrmaya çalýþan dostlarýdýr. Dýþýmýzda bizi kuþatmaya çalýsan çok boyutlu ve karmaþýk bir dünya var. Bu dünyayý olduðu gibi görebilmek için ona uyum saðlamamýz önemli. Yaþam enerjimizin kaynaðý bizim en önemli özümüzdür. Özümüzden koptuðumuz zaman þevkimizde kalmaz. Kaygýlar içinde geçen bir yaþam`MIÞ` gibi yaþamdan öteye geçemez. Her insanýn, her þeyin doðuþtan getirdiði tek bir amacý vardýr: “Kendini gerçekleþtirmek“. Ýnsaný insan yapan onun kendine, topluma, yaþama bakýþ tarzýdýr ve yaptýðý eylem ve hareketleridir. Yavas yavas çocukluk devresinden çýkan insanoðlu ne yapabilirim diyerek bir þeylere niyet beslemeye baþlar. NiYET: Kiþinin içindeki amaça yönelme isteði ve düþüncesidir. Niyetiniz size rengininizi verir. Niyetiniz sizi insan yapar. Niyetiniz doðru ise hayatýnýz da doðrudur. Doðru olan hayatta her söz canlýdýr. Bir insaný sýradan insanlardan ayýran en önemli öðe onun kendine özgü niyetidir. Bir insanýn niyeti o kiþinin içinde bulunduðu ortamý nasýl algýlýyacaðýný, o ortamda bilincini nasýl organize edeceðini belirleyen en önemli etkendir. Gerçek müslüman içinde yaþadýðý dünyadan sorumlu insandýr. Kiþinin niyeti gerçek olmalý ve içten olmalýdýr. Bir kiþinin gerçek gücü onun niyetinin saflýðýndandýr. Hayýr demesini bilmeyen kiþi güçsüzdür, hayýr demesini bilmeyen kiþinin evetinin de bir anlamý yoktur. Ýnsan kendisini var edene yakýnlýk üzerine kurmalýdýr hayatýný. Ne kendi içine kapanmak insanýn sorunlarýný çözer, ne de toplum içinde kaybolmak, ne de alýp baþýný gitmek. Ýn- hayat 15 Ekim/15 Kasým - 15 Oktober/15 November 2009 . Zi`l Kade 1430 Hayatýn Anlamý: Varoluþ ve Mücadele san nere giderse gitsin kalbini de yanýnda götürür. Kalbin aradýðý ise yakýnlýktýr. Bugün karþýmýzda gözüken insanlar yarýn yanýmýzda görmenin yolu, bizim saf veya þerit deðiþtirmemizden deðil, doðru yolda doðru biçimde yürümemizden geçer. Niyeti halis olan kiþi bu niyetini gerçekleþtirebilmek için plan yapmak zorundadýr. Gelecekte nerde nasýl olacaðýnýn derdine düþer. Özellikle bunu gençlik çaðýnda yaparsa geleceðini de planlamýþ olur. GELECEÐÝ PLANLAMAK: Baþarýlý olacaðý bir hayatýn, bir yolun oturup plan programýný yapmak. Plan yaparken önce içinde bulunduðumuz gerçeðe saygý duymaktýr. Bütün kötülüklerin anasý, bütün yanlýþlýklarýn anasý gerçeðe saygýsýzlýktýr. Toplumun gelecekteki saðlýðý, çocuklarýn zihinlerini ve gönüllerini geliþtirmede yatar. Nerede sen ben bilinci hakim ise orada insanlar birbirlerinin korkularýný konuþurlar. Gerçeðe saygýsý olmayan insan kiþisel bütünlük içinde olamaz. Plan yapan kiþinin ÖZÜ, SÖZÜ ve EYLEMÝ doðru olmalýdýr. Ýnsanýn kaçamayacaðý en büyük otorite vicdanýdýr. Gerçek plan yapan kiþinin bir duruþu vardýr. Bu duruþ içinde hangi davaya kendini adadýðýný anlatýr. Ne zaman nerede nasýl hesap vereceðini bilir. Kiþi kendisiyle tutarlý olmalýdýr. En önemlisi sözünde durmalýdýr. Söz vermenin önemlisi önemsizi yoktur. Haklý nedenler olmadan tutulamayan her söz sizi yaralar. Geleceði planlamak muhteþem bir iþtir. Sýradan insanýn ha deyince baþaracaðý bir iþ deðildir. Planý olmayan kiþi hep saðý solu suçlar. Kiþisel bütünlük içinde olmayan kiþi kendini zehirliyor demektir. Plan ve programýný doðru yapan kiþi bunu baþarmak için harekete geçer ve kendisinde bir kuvvet güç hisseder. GÜÇ: Kendini, baþkalarýný veya dünyayý etkileme yeteneðidir. Ben güçlü bir insaným, benim gücüm var diyen insan yaþamýn direksiyonunu elinde tutan insandýr. Düþünürüm, isterim, yaparým duygusu içindedir. Biz insanlara her gün bir çok inançlar, varsayýmlar, mesajlar verilir. Güçlü olan insan bütün bunlarýn içinde kendi inancýný yaþayan ve söyleyendir. Hayatlarýný trübünlerden seyreden insanlarýn güçlü olmalarý çok zordur. Deðerlerden kaynaklanan güç, insaný ezmeyen, insan onurunu küçültmeyen aksine insan onu- 9 runu yücelten bir güçtür. Korkudan kaynaklanarak gelen güç, hem kendine hem karþý tarafa zarar verir. Güçlü kiþi disiplinli kiþidir. Kiþisel bütünlüðü yüksek olan insanýn; bakýþý, oturuþu, duruþu kendine özgü bir gücü ifade eder. En önemli mesaj insanýn kendisidir. Bilinçlenmiþ þuurlanmýþ bireyler sayýsý çoðaldýkça toplumda da iyiye doðru davranýþlar deðiþir. Ortada bir yanlýþ varsa, buna çoðunluðun doðru demesi o yanlýþý düzeltmez. Ýnsanlarýn bibirine güvenmediði yerde olumlu sonuç alýnamaz. Kiþilerin niyetinin saflýðý içinde verdiði kararlar insanýn en önemli güç kaynaðýdýr. Güç elinde olan kiþi; þahsiyetli, çalýþkan, özgün davranmak, deðiþik açýlar yakalamak, dýþa dönük olmak, deðer yargýlarýný bilen, idare edici, hatadan dönebilen, sonucu hesap edebilen olmalýdýr. Bir seyler yapmaya baþlayan kiþi yaptýðý iþlerden de hesap vermek zorundadýr. Hesabýný doðru verdiði müddetçe varoluþ mücadelesini de doðru devam ettirir. Bu hesabý doðru vermenin yolu sorumluk almaktan ibarettir. SORUMLULUK: Hesap vermeye hazýr olmaktýr. Ýnsan bir iþi yapmaya karar verdimi sonuna kadar gitmeli, ama yaptýðý iþten de hesap vermeli. Bunun adý sorumluluktur. Ölümün avcýlýk yaptýðý bir dünyada, kuþku ve piþmanlýk için zaman yok. Ancak kararlar için zaman var. Bir insanýn kararlarýnýn sorumluluðunu kabul etmesi demek, o kararlar uðruna ölmeye hazýr olmasý demektir. Bir insanýn, sorumlu olmasý için, sorumlu tutulacaðý konuda bir farkýndalýðý, bir bilinci olmasý gerekir. Ýnsanýn yetiþtiði ortamda seçim yapma ve yaptýðý seçimin sonuçlarýndan sorunlu olma fýrsatý verilmemiþse, sorumluluk duygusu geliþemez. Özgürlük ancak sorumluluk temeli üzerinde yaþayabilir. Sorumluluk olmadan, özgürlük olmaz. Hayatta en özgür insanlar 39. sayi sayfalar hessen 26.10.2009 10 Allah`a karþý kendini sorumlu hissedenlerdir. Hayatýmýzý yaþarken nasýlki doðduk bir gün öleceðimizi de hep aklýmýzda tutarsak iþler hep kývamýnda gider. Hep yarýna rahat ve huzurlu kalkarýz. Bunun adý ölüm bilincidir. Modern hayat insanlara bu duyguyu unutturmuþ olduðundan her ölüm vakasý karþýsýnda sendeleme geçiriyoruz. ÖLÜM BÝLÝNCÝ: Yaþamýn mutlaka sona ereceðini ve bunun her an olacaðýný düþünmektir. Dünyanýn huzuru imanlý olmak, ahiretin huzuru imanlý ölmektir. Mücadele eden insaný, sýradan insanlardan ayýran en önemli adým, ölüm bilincidir. Ölüm düþüncesi insanoðluna çekidüzen veren tek þeydir. Sýradan insan, sonsuz yaþamý zemin kabul ederek, günlük yaþamýný düþünürken, mücadele eden insan her an ölebilirimi zemin kabul ederek günlük yaþamýný düþünüyor. Ýnsan yaptýðý iþi dikkatle inceler çünkü o iþ onun bu dünyadaki son iþi olabilir. Kazasý olmayan tek ibadet yaþamaktýr. Hayat ne geleceðe ertelenecek sýradan bir hayal, ne de geçmiþte þýkýþmýþ bir hatýradýr. Hayat þimdi boynumuza sarýlmýþ bir defterdir. Müsveddesiz yazýlýr, düzeltme imkaný yoktur. Çünkü þimdi yaptýðýmýz her þey gerçektir. Bugün hayattýr, yarýn ölümdür. Sonuca eriþmek insanýn elinde deðildir. Ýnsanýn yapacaðý en iyi þey sonuca gö- P egasus Havayollarý 23 Kasým'dan itibaren Almanya'nýn Frankfurt kentinden de Sabiha Gökçen Havalimaný'na uçacak. Pegasus 2008 yýlýnda Almanya'nýn Münih, Stuttgart, Berlin, Düsseldorf ve Köln þehirlerinden 400 bin yolcu taþýdý. Türkiye'de havayolu taþýmacýlýðýna yeni bir soluk getiren Pegasus Havayollarý daha önce beþ ayrý noktadan uçtuðu Almanya'ya bir yeni havalimaný daha ekledi. Pegasus Havayollarý 23 Ka- 15:38 Uhr Seite 10 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir türen sebebleri bir araya getirmektir. Sonuçlar insan için hiç eriþemeyeceði yarýnlar gibidir. Sonucu elde etmede eli kýsadýr, kudreti yoktur, iþini yapýp sonucu Allah´tan beklemek en iyisidir ve hüsrana da uðramaz. DEÐÝÞÝM: Kiþinin davranýþ biçiminde meydana gelen farklýktýr. Bu farklýlýk dünyaya bakýþýnda da varsa buna DÖNÜÞÜM denir. Her þeyin gerçekleþmek istediði bir varoluþ biçimi vardýr ve deðiþim, bu amacýn gerçeklesmesi için doðal olarak ortaya çýkar. Deðiþim hayatýn içinde potansiyel olarak vardýr. Tüm dünya birbirleriyle iliþkisi olan parçalardan oluþur ve her bir parçanýn kendine özgü bir amacý hedefi vardýr. Allah (c.c.) her þeyi zýddý ile yaratmýþtýr. Her þey kendi zýddýndan bir parçayý özünde taþýr. Ait olma yaþamýn vazgeçilmez zorunlu bir parçasýdýr. Kendimizi hangi sýnýrlar içinde tanýmlayacaðmýz nelere dost nelere düþman gözüyle bakacaðýmýzý belirler. Deðiþimi bilinçli olarak yapmayý göze almak gayret ve cesaret ister. Baþkalarýnýn yaþam tarzýna bakarak kendini baþkalarý ile kýyaslayan insan yabancýlaþma duygusu içine girer. Ait olacak saðlam bir yer bulamaz. Kendini önemsemek insaný aðýrlaþtýrýr, hantal ve maðrur yapar. Bu dünyada en önemli þeyin sen olduðunu düþündüðün sürece, çevrende seni kuþatmýþ olan hayat 15 Ekim/15 Kasým - 15 Oktober/15 November 2009 . Zi`l Kade 1430 dünyanýn farkýna varamazsýn. Kýzmak hakkým dediðin sürece insan olmaya hazýr deðilsin ve her kýzgýnlýk nöbetinin altýnda kendini önemseme yatar. Ýnsan kendini bilmeli, bilge birisi olmak için hafif ve akýcý olmalý, öðrenmek istiyorsa kendini önemsemekten vazgeçmeli alçak gönüllü olmalýdýr. Sürekli deðiþen ve geliþen ve de farklýlaþan dünyada ayakta kalabilmek için hayat standartlarýmýz ölçülerimiz olmak zorundadýr. ÖLÇÜ: Ýyice düþünme, tasarlama dengeleme, mukayese etme ve en uygun olaný yapmadýr. Ölçüsü olan geliþir, olmayan deðiþir. Ölçü FÝKÝR: Kitap ve sünnettir. Ölçü ÝNSAN: Peygamberlerdir. Hatadan korunmak için hatasýz olaný takip edelim. Ölçü HAREKET: Peygamberlerin hareketleridir. Ölçü TOPLUM: Sahabelerdir. Eðer ölcülerimiz yukarýdakileri örnek alarak yaparsak baþýmýz aðrýmaz. Ayrýca sadece onlarý ölçü almak yetmez sevmek de gerekir. SEVGÝ: Yüreðin ölümsüz meyvesidir. Sevgi, insanýn harcadýkça çoðalan tek sermayesidir. Sevmek; her durumda kendi varlýðýna nasýl sahip çýkýyorsan, öylece, bütün durumlarda kardeþlerinin varlýðýna sahip çýkmaktýr. Sevmek; mutluluðu ve mutsuzluðu birlikte yaþamaktýr. Sevmek; ölçüye ve tartýya vur- madan devamlý vermektir. Bir karþýlýk beklememektir. Sevmek; tehditler altýnda tutulan, baský altýnda bir kapýnýn önünde dostunu bir yiðitlik ve þecaat anýtý gibi beklemektir. Öldürüleceðini bildiði dostunu hem de O`nun yataðýnda beklemektir. Sevmek; kardeþlik binasýnýn, cemaat binasýnýn harcýdýr. Ýncinmemek ve incitmemektir. Güvenmek ve güvenilir olmaktýr. Sevmek; dost olmaktýr. Gerçek dost, sevinçleri çarpan, üzüntüleri bölen, geçmiþi çýkaran, geleceði toplayandýr. Dostu olmayan insan en yoksul insandýr. Ayýpsýz dost arayan dostsuz kalýr. Bal yiyen arýsýndan gocunmaz. Tatlý dili olanlarýn dostlarý her gün biraz daha artar. CEHENNEM, insan yüreðinde sevginin tükendiði yerdir. Vücutta bir et parçasý vardýr o bozulursa bütün vücut bozulur, o kalptir, yürektir. SEVGÝNÝN KAYNAKLARI; Emek vermek, ilgi göstermek, tanýmak, sorumluluk ve saygýdýr. ÝÞ TAKÝBÝ ve HAREKET: Her an ve her zaman kendini kontrol edip yaptýðý mücadelenin farkýnda olmasýdýr. Bitmemiþ iþler insan hayatýnda sürekli engel teþkil eder. Mücadele eden insan bitmemiþ iþler taþýmaz. Sürekli iþlerini bitirerek yaþamýna devam eder. Mücadele eden insanýn belli bir kurallarý sýnýrlarý vardýr. Kiþinin sýnýrlarýný korumasý, bu sýnýrlarýn diðerleri tarafýndan tanýnmasý önemli bir gereksinimdir. Ýþ yaparken Pegasus Frankfurt'tan da uçmaya baþlýyor sým'dan itibaren Frankfurt kentinden de Ýstanbul Sabiha Gökçen Havalimaný'na uçacak. Þirket daha önce Almanya'nýn Münih, Stuttgart, Berlin, Düsseldorf ve Köln kentlerinden Ýstanbul'a uçuyordu. Pegasus Havayollarý'nýn Frankfurt-Ýstanbul seferlerinin baþlayacak olmasý nedeniyle Frankfurt The Westin Grand Otel'de düzenlenen tanýtým toplantýsýnda Pegasus Yönetim Kurulu Baþka- ný Ali Sabancý konuþtu. 2004 yýlý Mart ayýnda Sabancý Holding'ten ayrýlarak Esas Holding'e geçen Ali Sabancý, Pegasus Havayollarý'nýn son yýllardaki atýlýmlarýný rakamlar vererek anlattý. Pegasus'un tanýtýmý ve Frankfurt uçuþlarý ile ilgili bilgilendirme toplantýsýnda Türkiye'nin Frankfurt Baþkonsolosu Ýlhan Saygýlý yanýnda çok sayýda acenta temsilcisi de katýldý. Ali Sabancý, Pegasus'un baþarýsýnda müþteri memnuniyeti ve zamanýnda uçma ile ucuz bilet unsurlarýnýn etkili olduðunu kaydetti. 2008 yýlýnda Almanya'nýn beþ ayrý kentinden Türkiye'ye 400 bin yolcu taþýyan Pegasus Havayollarý'nýn Frankfurt-Ýstanbul uçuþlarýnda da ucuz bilet ve kaliteli hizmete dikkat edileceði kaydedildi. Ali Sabancý tanýtýmdaki ustalýðý ve alçak gönüllü tavýrlarý ile dinlemeye gelenlerin takdirini dosya insanýn en önemli davranacaðý özellik doðal olmasýdýr. Mücadele eden insan kendi bulunduðu yere ait olmaya önem verir. Ama ait olduðu yer tarafýndan kullanýlmaya izin vermez. Ýnsan yürekten affetmeyi öðrenmeden iþlerini düzenli takip edemez. Ýnanan ve mücadele eden insan baðlanmýþtýr. Saðlam bir yere baðlanmýþtýr, fýrtýnalar da kopsa o aðacý yerinden kimseler sökemez. SÜREKLI MÜCADELE: Ýnsan karar vermeden önce düþünür, inceler gözden geçirir, acele etmez, her þeyi hesaba katar. Kararýný verirken kendi iradesi içinde seçim yapar. Mücadele eden insan, ölümün bilincinde ama ayný zamanda bunu umursamaz bir tavýr içerisinde olmalýdýr. Bir neslin geleceðini bir önceki nesil belirler bilinci taþýmalýdýr. Ýnsan hiç bir þeyin müptalasý olmamalýdýr, her þeye saygýlý devamlý görev bilincinde olmalýdýr. Yolu gönül yoludur, gönlünün sesini dinler. Dinlemek en önemli iletiþim eylemidir. Diðer insanlarýn yaptýðý iþlerden etkilenmez. Onlarýn duygularýna kapýlýp tavýr almaz. Alçak gönüllüdür, herkesle dosluk iliþkileri kurar, öðrenme fýrsatýndan kendini mahrum etmez, saðlýðýna özen gösterir. Yiðit yere düþen deðildir, düþtükten sonra kalkýp yola devam edendir. Engeller gözünüzü hayattan ayýrdýðýnýz zaman, karþýnýza çýkan korkunç þeylerdir. kazandý. Sunum sonunda bazý acenta temsilcilerinin teknik sorularýný Pegasus Havayollarý Rezervasyon ve Ücret Müdiresi Asuman Kocaer cevapladý. Pegasus'un tanýtým programýnda þirketin genç, dinamik, modern ve güvenilir yapýya önem verdiði vurgulandý. Þirketin Sabiha Gökçen Havalimaný'ný ana üs olarak seçtiði ve TürkiyeAlmanya uçuþlarýnda büyümeyi sürdürdüðü kaydedildi. 39. sayi sayfalar hessen 26.10.2009 dosya “ Seite 11 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir Selahattin SAYGIN Ýçinizde insanlarý hayra çaðýran, kötülüklerden alý koyan bir topluluk bulunsun, ancak onlar kurtuluþa ereceklerdir.” (Al-i Ýmran S. 104) ATÝB-Avrupa Türk Ýslâm Birliði bu Ayet-i Kerimenin ýþýðý çerçevesinde kuruldu. Bu ayet ATÝB’in ufkunu, dünyasýný aydýnlattý. Ýstikametini tayýn etti, çerçevesini belirledi. Avrupa Türk Ýslam Birliði kurulmadan önce ATÝB mensuplarý olarak baþka bir kuruluþun etkin, saygýn, üst düzey idarecileri idik. O gün içinde bulunduðumuz Türk Federasyonun kurucusu ve baþkanlarýydýk. O ekip çok sevilen, sayýlan, güçlü bir ekipti. Ýçinde bulunduðumuz teþkilat, Türkiye’deki bir siyasi Partinin Avrupa’daki uzantýsýydý ve Teþkilatýn iþleyiþine her zaman müdahale mümkündü. Yine haksýz ve zamansýz, demokrat olmayan bir müdahale yapýldý. Bu müdahale neticesinde buna direnen büyük bir kitle ortaya çýktý ve iki seneyi aþkýn bir süre mücadele edildi. Ama bu yanlýþlar bir türlü düzelmedi. O seçkin ekip bu anlayýþla olmayacaðýný anladý ve kendi istikametini Hakk ölçüsüne uygun bir þekilde oluþturma yoluna gitti. ATÝB-Avrupa Türk Ýslam Birliði dünyanýn birçok bölgesinde yoksula, maðdura, çaresize, yetime uzanan el olmuþtu. O gün kurucular kurulu nasýl bir teþkilat anlayýþý, kiminle beraber hareket edilmeli, nerede bulunmalý sorularýna: “Kimin nerede olduðuna deðil, hakkýn nerede olduðuna bakýlmalý” “Hak nerede ise biz oradayýz” fikri esas alýnmýþtýr. Hakka inanan, hakký savunan ve halkla beraber olma ölçüsünü þiar edinmiþtir. Ýnanan, iman eden, meþvereti esas alan, hak, hukuk gözeten, birbirine saygý gösteren, milletin meselelerine sahip çýkan, milli kültürü genç nesillere taþýyan anlayýþ, kurucular tara- 15:38 Uhr fýndan kabul edildi. Avrupa Türk Ýslam Birliði bu aþamalardan sonra doðmuþ oldu. Kararlý, inançlý bir tavýrla Mainz Nieder-Olm`da 550 seçkin kiþinin katýlýmýyla resmen kurulmuþ oldu. ATÝB’in kurucu merkez heyeti þu isimlerden oluþtu: Musa Serdar Çelebi Genel Baþkan, Selahattin Saygýn Genel Baþkan Yardýmcýsý, Ali Kýlýçaslan Genel Sekreter, Abbas Bozyel Genel Muhasip. Kuruluþ aþamasýnda çok sayýda arkadaþ inançla, imanla destek verdi. Bu sayý oldukça kabarýktýr, saymakla bitirmek zordur. Bunlardan bir kýsmýný saymadan geçemeyeceðim. Ali Batman, Ramiz Ongun, Ýhsan Öner, Cevat Saraç, Mustafa Karahan, Ali Çillioðlu, Lütfü Öztürk, Mehmet Aksoy, Mehmet Atayýk, Mehmet Akbul, Mehmet Çubukçu, Yakup Tufan, Emin Kazancý, Sitem Bölükbaþý, Kâmuran Dönmez, Ramazan Eryýlmaz, Nurdoðan Aktaþ, Ömer Uluç, Musa Türk, Celal Mermertaþ, Zeki Ünal, Hayrullah Can, Ýsa Eligür, Abbas Yücel, Salih Öztürk, Þevket Turgut, Recep Karagöz, Köksal Akçay, Mehmet Sever, Ziya Çalýþkan, Süleyman Taner, hayat 15 Ekim/15 Kasým - 15 Oktober/15 November 2009 . Zi`l Kade 1430 ATÝB`in Varlýk Gayesi Kemal Oruç, Ali Kemal Akýl, Ömer Demiral, Kazým Atik, Kadir Hamurcu, Ali Paþa Akbaþ, Mustafa Banaz, Muhsin Ceylan, Mahmut Aþkar, Abdurahman Kol, Cengiz Özdemir, Ahmet Evsen, Ali Ýhsan Ünal, Ýsmail Yavuz, Ýmdat Baþöz, Beysefa Çetinkaya, Osman Hamurcu, Akif Þen, Ýbrahim Tüfekçi. Bu liste uzayýp gidiyor. Ýsimlere son noktayý koyduðum an aklýma çok sayýda arkadaþýmýn, Ülküdaþýmýn ismi geliyor. Hangisini yazacaðýmý þaþýrýyorum. Ýsmi yazýlmaya layýk o kadar çok gönül eri var ki. Gerçi yüzlerce gönüldaþ gönüllere çoktan yazýldý bile. ATÝB’in uzun yýllar Genel Baþkanlýðýný yapmýþ olan Fikret Ekin’i ayrýca zikretmem bir vefa örneðidir. Çok sýnýrlý ve zor þartlarda ATÝB kurulmuþtu. Faaliyetlerimizi bir büro da yürütüyorduk. Bir daktilomuz bile yoktu, imkânsýzlýklar elimizi, kolumuzu baðlýyordu, ama inancýmýz, azmimiz, dostluðumuz, arkadaþlýðýmýz saðlam ve kaviydi. Kendimize olan güvenimiz tamdý. Zorluklarla mücadele apayrý zevk veriyordu. Ýnanmýþ insanýn yenemeyeceði zorluk yoktur düþüncesi her arkadaþýmý- zýn gönlünde derin bir yer tutmuþtu. Her arkadaþýmýz ciddi bir muhasebenin içine girmiþti. Bu yaptýðým iþler bana ötelerde ne kazandýrýr, milletime, aileme, neslime faydalarý nelerdir? Yaptýðým iþler Allah indinde bana fayda getirir mi? Allah’a yakýn bir kul olmak ana hedefti. ATÝB’i kuran ekip, hizmeti Allah rýzasý için yapmanýn þuuruyla doluydu. ATÝB çok farklý duygu ve saðlam fikirlerle ortaya çýkmýþtý. Taþradaki mensuplarýmýzda heyecan daha üst seviyedeydi. Derneklerimiz bu yeni oluþumla ilgili sohbetler, toplantýlar yapýyor ve inancýný daha saðlýklý ortaya koyuyordu. Genel tablo haksýzlýk karþýsýnda susulmayacak, adaletten ayrýlma olmayacak, hür düþünce geliþtirilecek, Avrupa Türklüðünün maddi ve manevi varlýðý korunacak, meþveret esas olacak, deðerlere baðlý nesiller yetiþtirilecek. Avrupa Türk Ýslam Birliði Kurucu Genel Baþkaný Musa Serdar Çelebi hedefi þu cümlelerle anlatýyor: “ATÝB bu ülkü ile, hem toplumumuzun tüm fertlerine, hem de özellikle bu topluma öncülük etmek isteyenlere, Avrupa`daki ge- 11 leceðimizi kurarken daima göz önünde bulundurulmasý gereken üç ana esasý iþaret etmiþtir. Bunlardan birincisi; daðýnýk, birbirinden habersiz ve içinde yaþadýðý toplumdan kopuk fertler olmak yerine, her alanda ve her yaþ gurubunda örgütlenmiþ, bu örgütler yoluyla birbirleriyle ve içinde yaþadýðý toplumla saðlýklý ve sürekli iliþkiler kurarak entegre olmuþ bir Türk Toplumu‘na ulaþmak arzusudur. Ýkincisi, iþsiz güçsüz, üretime katýlmayan, iþsizlik parasýyla adeta tufeyli bir hayat yaþayan insanlardan oluþmuþ bir toplum yerine; çok çalýþan çok kazanan, çocuklarýna iyi eðitim aldýran, israfa kaçmadan iyi evlerde oturan, iyi giyinen ve iyi arabalara binen bir toplum olmak dileðidir. ATÝB, kýsacasý kendi varlýðý ve geleceði için gereken iþleri yapan ve yaptýrabilen, etkili, zengin, yani iþli ve güçlü bir toplum olmak hedefini göstermiþtir. Üçüncüsü de, örgütlenen ve zenginleþen insanýmýzýn, içinde yaþadýðý ülkenin siyasi hayatýna katýlmasýdýr. Herkesçe bilinen bir hakikat vardýr. Siyasi haklar tamamýyla elde edilmeden ve kullanýlmadan sosyal, kültürel ve ekonomik sorunlarýn köklü çözüme kavuþturulmasý mümkün deðildir. ATÝB bu gerçekten hareket ederek, Avrupa`da yaþayan tüm Türklere, “yaþadýðýnýz ülkelerdeki derneklerin yönetimine, belediye meclislerine, eyalet ve federal parlamentolara girin; böylece yönetime, dolayýsýyla kendi geleceðinizle ilgili kararlara katýlýn!” çaðrýsý yapmýþtýr. ATÝB yöneticileri, bu ülküyü bu hedefleri çeyrek asýrdan beri býkmadan usanmadan hem hendi mensuplarýna anlatmýþ, hem de derin bir samimiyet ve alçak gönüllülük içinde diðer kardeþ kuruluþlarýn yöneticileriyle paylaþmýþtýr. Bugün dönüp geriye 39. sayi sayfalar hessen 26.10.2009 12 baktýðýmýzda, sevinçle emeklerin boþa gitmediðini görüyoruz.” Ölçüler saðlam konmuþtu, teþkilatta konuþulmayacak, tartýþýlmayacak hiçbir mesele ve kiþi olmamasý esas alýnmýþtý. Ýstiþare edilerek doðrular ortaya çýkarýlacak. Kiþilerin deðil, doðrunun, fikrin, inancýn, imanýn, deðerlerin et- üsseldorf- Avrupa’nýn farklý kentlerindeki farklý kulüplerde forma giyen 18 genç oyuncu, gelecekte Türkiye’nin genç milli takýmlarýna kazandýrýlmak üzere üç günlüðüne Ýstanbul Riva Kampý’na davet edildi. 1995 doðumlu olan ve çoðunluðu Almanya’dan olmak üzere Ýsveç, Hollanda, Belçika ve Ýsviçre’deki farklý kulüplerden seçilen genç oyuncularý, Türkiye Futbol Federasyonu Avrupa Sorumlularýndan Erdal Keser Düsseldorf Havalimaný’ndan Ýstanbul’a uðurladý. Yaþlarý gereði U-15 Milli Takým için düþünülen oyuncular arasýnda, Schalke 04, Borussia D Ý slam Araþtýrmalarýný Teþvik Topluluðu (GEFIS) ve Frankfurt Üniversitesi Ýslam Din ve Kültür Araþtýrmalarý Enstitüsü Ýslam’ýn manevi mirasý konulu uluslararasý sempozyum serisinin üçüncüsünü düzenliyor. 5–7 Kasým günlerinde gerçekleþecek olan bu yýlki sempozyumun konusunun “Ýslam’ýn ilk dönemlerinde tarih yazýcýlýðý” olduðu bildirildi. Alanýnda uzman kýrk kadar bilim adamý sempozyumda sorunlara yönelik farklý bakýþ açýlarý ve özellikle Ýslam’ýn tarihi mirasýnýn sahihliðini ele almasý bekleniyor. Uluslararasý Sempozyum serisi: Ýslam’ýn Manevi Mirasý GEFIS e.V. (Ýslam 15:38 Uhr Seite 12 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir rafýnda toplanýlacak ve Avrupa’daki varlýðýmýzý korumak esas olacak. Bir teþkilatýn gücü mensuplarýnýn yeteneði, kabiliyeti, gayretiyle ortaya çýkar. ATÝB’in gücü mensuplarýnýn deðerinden geliyor. ATÝB-Avrupa Türk Ýslam Birliði herhangi bir þahsýn, þefin, liderin, kuru- hayat 15 Ekim/15 Kasým - 15 Oktober/15 November 2009 . Zi`l Kade 1430 mun, partinin yurt dýþýndaki uzantýsý olmayacak ve iþlerini kendi hür iradesiyle götürecek, Hak yolda doðrularla beraber olacaktýr. Dünyamýzda milyonlarca, belki de milyarlarca insan sorumsuzca yaþarken, bir kýsým idealist insanýn dünyayý düzeltme, insanlýða faydalý olma, tabiatý ko- ruma, üretme, hakký gözetme, hak ve hukuku geliþtirmeyi kendine vazife edinmesi güzel bir haldir. ATÝB güzelin, doðrunun yanýndadýr. ATÝB’in kurulduðu günden beri ölçüsü hep bu olmuþtur ve bundan sonra da bu olacaktýr. ATÝB maðdurun, maz- AVRUPALI GURBETÇÝ GENÇLER TÜRKÝYE`DE ELÜSTÜNDE TUTULUYOR MönchenGladbach, Borussia Dortmund gibi kulüplerin genç takýmlarýnda forma giyen oyuncular bulunuyor. Genç oyuncularýn takibi ve seçimi ile ilgili bilgi veren Erdal Keser, “Sadece Almanya deðil, 25 gözlemci antrenörümüzle tüm Avrupa’yý tarýyoruz. Her hafta sonu görevli antrenörlerimiz, farklý kentlerde genç oyuncularýn maçlarýný takip ediyor. Ýzlenen yetenekli oyuncular not edilerek takibe alýnýyor. Gençlerin maçlarýna ben de gidiyorum. Bu çalýþmalarýn ardýndan bu oyuncularý Ýstanbul kampý için davet ettik ve Türkiye’ye uður- Sempozyum: Ýslam`da tarih yazýmý Araþtýrmalarýný Teþvik Topluluðu) ve Frankfurt Üniversitesi Ýslam Din ve Kültür Araþtýrmalarý Enstitüsü 2007 yýlýndan bu yana uluslararasý alanda “Ýslam’ýn manevi mirasý” baþlýklý bir sempozyum serisi düzenliyorlar. Sempozyum serisinin Almanca konuþulan ülkelerde Müslüman ve Hristiyan teologlar ve din bilimcilerin Ýslam dini hakkýnda bilimsel bir dille görüþlerini dile getirebilecekleri Ýslam üzerine bir tartýþma kültürü oluþturma hedefinde olduðu bildirildi. Sempozyumun Teologlar, Din ve Ýslam bilimcileri, üniversiteli- ler ve konuyla ilgili tüm entelektüellere Ýslam Bilimi disiplinlerinin þu an bulunduðu duruma bir bakýþ açýsý sunmasý ve üniversite bazýnda araþtýrmalarýn hangi aþamada olduðu konusunda bir bilgi vermesi bekleniyor. Ýslam’ýn Manevi Mirasý baþlýklý sempozyum serisinin ilk ikisi 2007 yýlýnda “Günümüzde Ýslam Teolojisi” ve 2008 yýlýnda “Günümüzde Kur'an Bilimleri” adý altýnda gerçekleþmiþti. Serinin üçüncüsü 5–7 Kasým günlerinde Frankfurt Goethe Üniversitesi’nde gerçekleþecek. dosya lumun yanýnda olmaya devam edecektir. ATÝB kimliðin, kiþiliðin, þahsiyetin, inancýn, ahlakýn, kültürün, neslin ve insanýn korunmasý için çabasýný sürdürecektir. ATÝB’in varlýk gayesi insaný korumak, deðerlere sahip çýkmak ve hizmete devam etmektir. ladýk. Ýstanbul Riva’da üç günlük kampa katýlacak gençlere þans tanýmýþ oluyoruz. Artýk herþey kendi ellerinde” dedi. Ýstanbul kampý için Düsseldorf Havalimaný’nda toplanan genç oyuncularýn oldukça heyecanlý olduklarý gözlenirken, genç oyunculardan Göksen Çakýr (Schalke 04), Ali Çelik (B.MönchenGladbach), Necmi Gül (FSV Mainz 05) ve Onur Yýldýrým (B.Dortmund) Türkiye Futbol Federasyonu tarafindan kampa davet edildikleri için çok sevinçli olduklarýný ve U-15 Milli Takýmý’na girebilmek için gayret göstereceklerini belirttiler. Sempozyum programý ve program ile ilgili detaylý bilgiye ekteki bilgi metninden ulaþabilirsiniz. 39. sayi sayfalar hessen 26.10.2009 dosya 15:38 Uhr Seite 13 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir Sadi ARSLAN Ý çerisinde yaþadýðýmýz asýrda, gerek teknolojinin geliþmesi, gerekse ülkelerin birbirleriyle yaptýklarý ticaretin çeþitliliði neticesinde, dünyamýz daha da küçülmüþ, buna baðlý olarak da milletlerarasý temaslar çok artmýþtýr. Bu durum, zaten gerekli olan yabancý dilleri öðrenme ihtiyacýný daha çok önemli hale getirmiþtir. Bilhassa ticari, iktisadi ve siyasi hayatta yabancý bir dil bilmek, artýk tam bir zaruret haline gelmiþtir. Bir kiþinin iþ bulmasý, bulduðu iþte yükselmesi, okuduðu okullardaki yabancý dilini iyi bilmesi ve geliþtirmesine baðlýdýr. Hatta günümüzde, bir yabancý dili iyi bilen deðil, birkaç yabancý dili çok iyi derecede konuþabilen insanlar iþ bulabilmektedir. Ülkemizde ve dünyanýn diðer üniversiteleri de, bir yabancý dilin yanýnda, ikinci hatta üçüncü bir dili programlarýna almaktadýrlar. Toplumlar, birbirlerinin tecrübelerinden, geliþmiþliklerinden, kültürlerinden ve yayýnlarýndan istifade edebilmeleri için, yine o ülkenin dilini bilmek zorundadýrlar. Bir milletin geliþmiþlik düzeyinde olabilmesi için, çaða öncülük eden milletlerin dillerini öðrenmesi artýk kaçýnýlmazdýr. Ýçinde bulunduðumuz çað bilgi çaðýdýr. Bireyler ve toplumlar bilgiye ulaþmak için ellerinden geleni yapmaktadýrlar. Küreselleþme anlamýnda giderek küçülen dünyamýzda, farklý toplumlar arasýnda iletiþim çok önemlidir. Günümüzde iletiþim hem görsel ve yazýlý basýn, hem de internet yardýmýyla gerçekleþtirilmektedir. Bu araçlarýn dilini bilmek de ayrý bir önem arzetmektedir. Bizim medeniyetimizde de, yabancý dil öðretimine tarih içinde önemli bir yer verilmiþtir. Asýrlar boyunca, o zamanýn üniversitesi hükmündeki medreselerimizde, o günün dünyasýnýn en önemli dilleri kabul edilen Arapça ve Farsça gibi diller baþarýlý bir þekilde okutulmuþtur. Ýslam ülkelerinde, miladi 9. ve 10. asýrlarda bile Arapça ve Farsça’nýn yanýnda, Grek ve Latin dillerinin öðretimine de yer verilmiþtir. Ýbn-i Sina, Ýbn-i Rüþd ve Farabi gibi filozoflar, bundan aþaðýyukarý bin yýl önce Grek ve Latin dillerini Avrupalýlar’dan daha iyi konuþup yazabiliyorlardý. Hatta bu dillere o kadar hakim olunmuþtu ki, Sokrates, Platon ve Aristo gibi, ilimde yükselmiþ en meþhur filozoflarý, batýlýlar Müslümanlardan öðrenmeye baþlamýþlar, onlarýn kitaplarýný, Arapça’dan kendi dillerine çevirmek durumunda kalmýþlardý. Farklý millet ve dillerin oluþunda, Kur’an-ý Kerim’in ifadesinde yer alan (Tearuf) tanýþma, görüþme ve buluþma söz konusudur. Bunlarýn olabilmesi için farklý milletlerin dillerini bilmek gerekir. Peygamberimiz (s.a.v.) bizzat hayatýnda, Müslümanlarý yabancý dil öðrenmeye teþvik etmiþlerdi. “Kiþi, bildiði lisan sayýsýnca insandýr!” diye buyuran O’dur. Nitekim, bir çok Ashab-ý Kiram, bizzat Sevgili Peygamberimiz’in emirleri ile o zaman, önemli gözüken dilleri öðrenmiþ ve böylece Ýslam’a hayat 15 Ekim/15 Kasým - 15 Oktober/15 November 2009 . Zi`l Kade 1430 Dil Öðrenmenin Önemi ve Dinimizdeki Yeri Die Bedeutung des Spracherwerbs und sein Stellenwert im Islam yardýmcý olmuþlardýr. Hz. Zeyd bin. Sabit bunlardandýr. Bir gün Peygamberimize Süryanice bir mektup gelmiþti. Resulullah (s.a.v.) Zeyd bin Sâbit'e, “Bana Süryanice yazýlar geliyor. Sen Süryani lisanýný güzelce yazabilir misin?” buyurmuþtu. Zeyd, “Hayýr, bilmiyorum” deyince, Peygamberimiz, “Öyleyse, bu dili öðrenmeye çalýþ” emrini vermiþ, Hz. Zeyd de Süryaniceyi 17 gün içinde öðrenmiþ ve gelen mektuplarý tercüme ederek, Allah’ýn Rasülüne yardýmcý olmuþlardý.(Ebû Dâvud ve Müsned) Bugün Müslümanlar olarak, medeniyet yarýþýnda biz de varýz demek istiyorsak, herkese çok büyük sorumluluklar düþmektedir. Bu sorumluluklarýn en büyüðü ebeveynlerdedir. Çünkü onlar, mahiyetlerinde bulunan evlatlarýnýn hem geleceklerinden mesuldürler, hem de ülkelerine ve insanlýða karþý sorumludurlar. Çocuklarýna çok iyi okullarda okutmalarý, onlarý çaðýn en geliþmiþ bilgileriyle donatmalarý gerekir. Okullarýmýza büyük görevler düþmektedir. Öðretmenlerimizin kendilerini çok iyi yetiþtirmeleri, yavrularýmýzý, baþta dil eðitimi olmak üzere, yararlý bilgilerle donatmalýdýrlar. 2009 yýlý üniversite seçmelerinde 30.000’in üzerindeki öðrencinin sýfýr çekmesi, bu anlamda çok düþündürücüdür. Kiþi, kurum ve kuruluþlara da büyük görevler düþmektedir. Onlar da, maddi anlamda yetersiz olan evlatlarýmýzýn ellerinden tutmasý ve onlara destek olmalarý gerekir. Diyanet Ýþleri Türk Ýslam birliði (DÝTÝB) olarak, 2009 yýlýnda 2500’ün üzerinde öðrenciye eðitim yardýmý yaparak, kendilerine destek vermiþ bulunmaktayýz. Ýnþallah bu sayýyý, yardýmsever insanlarýmýzýn katkýlarýyla daha da yukarýlara çekmek en büyük arzumuzdur. Die Bedeutung des Spracherwerbs und sein Stellenwert im Islam Durch den technologischen Fortschritt sowie durch vielfältige Handelsbeziehungen ist unsere Welt kleiner geworden und in demselben Maße haben sich internationale Kontakte intensiviert. War es auch so schon notwendig, Fremdsprachen zu erlernen, so macht dies diese Notwendigkeit umso dringender. Besonders in Handel, Wirtschaft und Politik sind Fremdsprachen unabdingbar. Nur wer Fremdsprachen lernt und diese gut beherrscht, hat später Erfolg im Berufsleben und kann hier aufsteigen. Heutzutage finden diejenigen besser Arbeit, die nicht nur eine, sondern mehrere Fremdsprachen gut beherrschen. So nehmen Universitäten in der Türkei, aber auch weltweit, nicht nur eine, sondern zwei, oder sogar drei 13 Fremdsprachen in ihr Programm. Um von den Erfahrungen, den Entwicklungen, der Kultur und den Publikationen anderer Gesellschaften profitieren zu können, muss man ihre Sprachen beherrschen. Und eine Gesellschaft kommt nur dann voran, wenn es die Sprache der Gesellschaft beherrscht, die einer Ära ihren Stempel aufsetzt und hier federführend ist. Wir leben im Informationszeitalter. Die Gesellschaft, aber auch der einzelne Mensch, tun ihr Möglichstes, um Wissen zu erlangen. In einer Welt, die im Globalisierungszeitalter immer kleiner wird, spielt Kommunikation eine bedeutende Rolle. So kommunizieren wir heutzutage sowohl über visuelle, als auch über PrintMedien sowie über das Internet. Und daher ist es wichtig, auch die Sprache dieser Kommunikationsmittel zu beherrschen. Auch in unserer Geschichte und damit in unserer Zivilisation spielt der Fremdsprachenerwerb eine bedeutende Rolle. So wurden an den Medressen, den Vorläufern der heutigen Universitäten, über Jahrhunderte hinweg Arabisch und Persisch gelehrt. In den islamischen Ländern wurden selbst im 9. und 10. Jahrhundert neben Arabisch und Persisch auch Griechisch und Latein unterrichtet. Philosophen wie Ibn-i Sina, Ibn-i Rüþd oder Farabi im Westen besser bekannt als Avicenna, Averroes und Alpharabius – beherrschten Griechisch und Latein in Wort und Schrift besser als die Europäer. Sie hatten sogar eine solche Gewandtheit hier drin, dass die Europäer sogar berühmte Philosophen wie Sokrates, Platon und Aristoteles von den Mus- 39. sayi sayfalar hessen 26.10.2009 14 limen lernten und ihre Bücher aus dem Arabischen in ihre jeweiligen Sprachen übersetzen mussten. Die Menschen sind nach dem Koran nur deshalb in Völkern und Sprachen erschaffen, damit sie sich kennen lernen und verständigen. Und dafür ist es wiederum notwendig die Sprache des jeweils Anderen zu beherrschen. Auch der Gottesgesandte forderte die Muslime auf, Fremdsprachen zu lernen, als er dereinst sagte: „So viele Sprachen ein Mensch be- A çýlýþ Kur’an-ý Kerim-i ile baþlayan Þube Baþkanlarý toplantýsý Offenbach`ta yapýldý. Teþkilatlanma Baþkanýnýn yaptýðý yoklama ve bilgilendirme ile devam etti. Akabinde IGMG Hessen Bölgesi Gençlik Teþkilatý Baþkaný konuþmasýnda 2009/2010 yýlý çalýþmalara hakkýnda bilgi verirken, sorumluluklarý hatýrlattý. Bu konuþmanýn ardýndan sýrayla Birim Baþkanlarýna söz verildi: Teþkilatlanma Baþkaný: - Haftalýk ÞYKlarýn pazar sabahlarý yapýlmasýný tavsiye etti. Üniversiteliler Baþkaný: - Hessen Bölgesinde Üniversitelier Birimi; Teþkilatlanmaya aðýrlýk vererek, bu dönem 6 Üni- 15:38 Uhr Seite 14 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir herrscht, so viele Personen zählt er.“ So lernten auf Geheiß des Propheten auch viele seiner Gefährten die bedeutenden Sprachen jener Zeit und dienten auf diese Weise dem Islam. Einer von diesen war Zeyd bin Sabit. Eines Tages erhielt der Prophet einen Brief, der in Assyrisch verfasst war, woraufhin er sich an Zeyd bin Sabit wandte und sagte: „Ich erhalte Briefe in Assyrisch. Kannst du diese Sprache?“ Als Zeyd dies verneinte, befahl ihm der Prophet, zu versuchen diese Sprache zu lernen. hayat 15 Ekim/15 Kasým - 15 Oktober/15 November 2009 . Zi`l Kade 1430 Und Zeyd erlernte diese Sprache in 17 Tagen und war fortan in der Lage, diese Briefe zu übersetzen und somit dem Propheten zu helfen [Ebu Davud, Musnad]. Wenn wir heutzutage als Muslime uns im Wettlauf der Zivilisationen behaupten und hier mitmischen wollen, obliegen uns so einige Pflichten. Der Löwenanteil dieser Pflichten fällt dabei auf die Eltern. Denn sie sind nicht nur verantwortlich für die Zukunft ihrer Kinder, die ihrer Obhut und Sorgepflicht unterliegen, sondern auch für das Land, in dem sie leben und für die Menschheit. So müssen sie ihre Kinder auf die besten Schulen schicken und sie mit dem bestmöglichen Wissen ausstatten. Auch den Schulen obliegen hier nicht wenige Pflichten. Hier müssen Lehrer ans Werk, die auch selbst die beste Ausbildung haben und dadurch unseren Kindern das bestmögliche Wissen und hier insbesondere Sprachen, bzw. Fremdsprachen vermitteln können. Auch Anderen und hier IGMG Hessen Bölgesi Gençlik Teþkilatý Þube Baþkanlarý Toplantýsý versiteliler Þubesi açma hedefi doðrultusunda çalýþacaklarýný söyledi. - Bu yýl 2.cisi düzenlenen Üniversiteliler Konferanslarýnýn periyodik olarak devam edeceði bildirildi. Orta Öðretim Baþkaný Abi - Kardeþ ve Yýldýz Projesi hakkýnda bilgi verdi. Eðitim Baþkaný - Ev Sohbetleri ve EvSo 2000 programlarýnýn ve Gençlik Umresi 20092010 Þube hedeflerini paylaþtý. - Bilgi Yarýþmalarý hakkýnda bilgi verdi. - Bu çalýþmalarýn yapýlabilmesi için bütün Þubelerde Eðitim Komisyonu kurulmasý gerektiðini söyledi. Tanýtma Baþkaný - 2009 Ramazan programlarýnýn deðerlendirmesini yaptý. - Rahmetle Diriliþ Programlarýnýn (Sabah Namazý Programlarý) her ayýn ilk pazarý bütün þubelerde düzenleneceðini açýkladý. - Gönül Sohbetleri gruplar halinde yapýlacak - Sevgi ve Kardeslik Gecesi için gerekli anlaþ- dosya insbesondere den Einrichtungen und Zivilorganisationen obliegen Aufgaben. Sie sollten die Schüler und Studenten, die finanziell weniger gut situiert sind, unter die Arme greifen und sie unterstützen. Die Türkisch Islamische Union (DITIB) hat im Jahre 2009 über 2.500 Studenten ein Stipendium gewährt und sie somit unterstützt. Wir hoffen, und dies wäre unser größter Wunsch, dass wir diese Zahl mit der Unterstützung unserer wohltätigen Mitmenschen noch weiter ausbauen können. malarýn yapýldýðýný açýkladý. Spor-Gezi-GOB Baþkaný Þubelerarasý ziyaret ve gezi programlarý, bu yýl düzenlenecek olan Futbol Turnuvalarýn gruplarýný açýkladý. Bölge GOB Elemanlarý Eðitim Toplantýsý (GOBET) yapýlacaðý yer ve tarihleri Þube Gençlik Baþkanlarýna iletti. Muhasip / Sosyal Hizmetler Baþkaný - Þube Kurban hedeflerini açýkladý. Bilgilendirmenin ardýndan IGMG Gençlik Teþkilatý Sosyal Hizmetler Baþkaný Gençlik Teþkilatlarýnýn bu dönem çalýþmalarý ve hedefleri hakkýnda katýlýmcýlarý bilgilendirdi. Program kapanýþ Kur´an-ý Kerimi ile nihayete erdi. 39. sayi sayfalar hessen 26.10.2009 haber 15:38 Uhr Seite 15 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat 15 Ekim/15 Kasým - 15 Oktober/15 November 2009 . Zi`l Kade 1430 H essen Eyaleti Eðitim Bakaný Henzler'in göçmenlerin anadillerini öðrenmeleri için hükümetin 1 Cent bile harcanmayacaðýný açýklamasý Türkleri harekete geçirdi. Frankfurt Baþkonsolosluðu Türkçe kurslarý baþlatýyor. Sivil toplum örgütleri de Türkçe için seferber oldu. Almanya'nýn Hessen Eyaleti'nde Eðitim Bakaný Dorothea Henzler'in, "Eyaletin bütün imkanlarý Almanca öðrenimi için kullanýlacak. Göçmen çocuklarýn anadil eðitimine 1 Cent bile harcanmayacak." açýklamasý eyalette yaþayan Türkleri harekete geçirdi. Wiesbaden kentinde ilk defa yapýlan uyum zirvesinde bu acý gerçeði aðzýndan kaçýran Hessen Eyaleti Henzler'in açýklamalarýndan sonra Türkiye Cumhuriyeti essen Eyalet Hükümeti tarafýndan dört þehir ve iki eyalet bölgesi “Entegrasyon için model bölgeler” olarak ilan edildi. Model bölgelerin önümüzdeki dört yýllýk süreçte göçmenlerin entegrasyonuna yönelik projeler geliþtirmeleri hedefleniyor. Eyaletin projeyi teþvik için 1,2 milyon euro bütçe ayýrdýðý belirtildi. Hessen Eyaleti Adalet ve Entegrasyon Bakaný Jörg-Uwe Hahn, projenin tanýtýmýnda “Göç olgusu toplumumuz ve ekonomimiz açýsýndan bir fýrsat olarak görülmeli ve entegrasyon politikalarý göçmenlerin potansiyellerine göre oluþturulmalý” dedi. Hahn göçmen asýllý insanlarýn toplumsal, ekonomik ve kültürel yaþamda eþit konumda olmalarý amacýný taþýyan entegrasyonun, toplum olarak gelecekteki H Hessen’de Türkçe seferberliði Frankfurt Baþkonsolosluðu Türkçe kurslarý baþlatma kararý aldý. Baþkonsolosluða baðlý çalýþmalarýný sürdüren Frankfurt Türk Kültür Merkezi'nin Türkçe kurslarý 3 Kasým'da baþlayacak. Frankfurt Türk Kültür Merkezi Türkler ve yabancýlar için ayrý ayrý Türkçe kurslarý düzenleyecek. Türkçesini ilerletmek isteyen Türkler için kurslar Salý ve Perþembe günleri saat 16.00 ila 17.45 arasýnda haftada dört saat verilecek. Türkçe öðrenmek isteyen yabancýlar için de Çarþamba ve Cuma günleri saat 18.00 ila 19.45 arasýnda haftada dört saat kurslar düzenlenecek. Kurslarýn aylýk ücreti 25 Euro olacak. Öte yandan Almanya'daki 20 yaþ altýndaki gençlerin Türkçeyi düzgün konuþup yazamamalarý sivil toplum örgütlerini de harekete geçirdi. Almanya'nýn Frank- furt kenti yakýnlarýnda bulunan Dietzenbach'ta Türk Veliler Birliði Türkçe kurslarý baþlatacak. Birlik Baþkaný Ramazan Oluk bu yönde giriþimlerde bulunduklarýný ve þehir okullarýndaki Türk öðrencilere anadillerini daha iyi öðretmeyi amaçladýklarýný kaydetti. Hessen Eyaleti'nde örnek çalýþmalara imza atan Rodgau Türk Veliler Birliði de Türkçe'nin daha iyi öðretilmesi için yeni çalýþmalar Hessen’de entegrasyon için model bölgeler en önemli vazifelerimiz arasýnda yer alacaðýný açýkladý. Model bölgeler olmalarýna karar verilen Offenbach, Wetzlar, Hochtaunuskreis, Wiesbaden, Kassel ve Hanau da dâhil Main-Kinzig-Kreis bölgelerine büyük sorumluluk düþtüðünü vurgulayan Bakan Hahn, “Biz bu bölgeleri proje koordinatörleri aracýlýðýyla destekleyeceðiz. Tüm proje süresince görev yapacak bu kimseler eyalet tarafýndan finanse edilecek” dedi. Önümüzdeki aylarda model bölgelere ziyaretlerde bulunacaðýný da açýklayan Bakan Hahn, “Geliþmeleri kiþisel olarak yerinde müþahede etmek ve bölge yetkilileriyle görüþmelerde bulunmak için her bir bölgeye ziyarette bulunmayý planlýyorum. Zira bugün geleceði inþa etmek üzere birlik ve hoþgörü kültürü oluþturma hedefini taþýyan yeni bir pilot projenin startýný veriyoruz” dedi. “Doðru yönde önemli bir adým” CDU Grubu Hukuk ve Entegrasyon Sözcüsü Hartmut Honka, Hessen Eyalet Hükümeti tarafýndan hayata geçirilen “Entegrasyon için Model Bölgeler” projesini “Doðru yönde önem- 15 baþlatacak. Birlik tarafýndan yapýlan açýklamada öðrencilere anadilin öneminin daha yoðun olarak anlatýlacaðý ve yeni Türkçe kurslarý açýlacaðý kaydedildi. Kýsa süre önceki uyum zirvesinde konuþan Hessen Eyalet Eðitim Bakaný Dorothea Henzler (FDP), göçmen ailelerden gelen çocuklarýn Almancayý çok iyi öðrenmeleri için dört yaþýndan itibaren Almanca destek programlarý verildiðini ve bu çalýþmalarýn arttýrýlacaðýný söylemiþti. Bakan uyum zirvesi sonrasý süreçte göçmen çocuklarýn anadillerini öðrenme konusunda bir çalýþma yapýlmayacaðýný kaydetmiþti. Dorothea Henzler, “Göçmen ailelerin geldikleri ülkeler bu zamana kadar vatandaþlarýn ana dillerini öðrenmeleri konusunda nasýl çalýþýyorlarsa öyle devam edecekler. Bizim bir yardýmda bulunmamýz söz konusu deðil. Eyalet olarak borç yükümüz fazla ve bakanlýk bütçemiz az. Bütün imkanlarýmýzý Almanca dilini öðrenmeleri için kullanacaðýz.“demiþti. li bir adým” olarak deðerlendirdi. Honka, “Hessen Eyalet Hükümeti toplumumuz için önemli bir görev alaný olan entegrasyon konusunda önemli ve doðru bir adým atmýþtýr” dedi. Yeþiller Entegrasyon Politikalarý Sözcüsü Mürvet Öztürk de ayný þekilde Hessen Eyalet Hükümeti`nin projesini olumlu bir adým olarak deðerlendirdi. “Hessen’de artýk birlik olmalýyýz. Maalesef geçtiðimiz senelerde eyalet hükümeti bu yönde bir çaba sarf etmedi. Bakan Hahn tarafýndan tanýtýmý yapýlan model bölgeler projesi en azýndan doðru yönde atýlmýþ bir adým gibi görünüyor” þeklinde konuþan Öztürk diðer yandan, “Bakan Hahn’ýn dört yýllýk proje döneminde hedeflerine ulaþýp ulaþamayacaklarýnýn beklenip görüleceðini” belirtti. 39. sayi sayfalar hessen 26.10.2009 16 15:38 Uhr Seite 16 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat 15 Ekim/15 Kasým - 15 Oktober/15 November 2009 . Zi`l Kade 1430 haber Sel Maðdurlarýna Acil Yardým Daðýtýmý Ýslam Toplumu Milli Görüþ, Avrupa IHH Ortak Organizesi Ýle Ýstanbuldaki Selzedelere Yardým Daðýtýldý E ylül ayý içerisinde Ýstanbul`da yaþanan sel felaketinde pek çok vatandaþýmýz maðdur olmuþtu. Ýstanbul`un çeþitli semtlerinde yaþanan sel felaketinde pek çok ev kullanýlamaz hale gelmiþ ve insanlar tanýdýklarýnýn yanýna sýðýnmak zorunda kalmýþtý. Medyada yansýtýlan görüntülerin haricinde daha farklý manzaralarla da karþýlaþýlýyordu. Ýslam Toplumu Milli Görüþ ve Avrupa IHH; sel felaketinin hemen sonrasýnda burada bulunan insanýmýza yardým elini ortaklaþa uzattý. Türkiye`de bulunan partner kuruluþ Cansuyu Yardým Derneði ile ortaklaþa bir yardým organizasyonu düzenlendi. 100.000 Euro tutarýndaki yardým organizesinde sel maðdurlarýna ev eþyasý ve gýda yardýmý yapýldý. Ev eþyasý olarak; buzdolabý, çekyat, yatak, somya, battaniye, halý, fýrýn üstü, yorgan takýmý gibi temel ihtiyaçlar daðýtýldý. Ev eþyalarýnýn yanýsýra bir evin yaklaþýk bir haftalýk gýda ihtiyacýný karþýlayacak gýda kartonu da daðýtýldý. Ýstanbul Çatalca, Silivri, Baþak- þehir, Küçükçekmece Kaymakamlýklarý ile koordineli olarak tesbit edilen yaklaþýk 180 sel maðduru aileye yukarýda belirtilen yardým malzemelerinden tutanak karþýlýðý daðýtým yapýldý. Bizler Ýstanbuldaki Cansuyu Derneðinin merkez büro ve deposuna ulaþtýðýmýzda kardeþlerimiz gerekli hazýrlýklarý tamamlamakta idiler. Sel sonrasýnda daha çok lazým olan malzemeler tesbit edilmiþ ve bu doðrultuda malzemelerin sipariþi verilmiþti. Gelen malzemeler itina ile depoya indirilimiþti. Kýsmen biz de bu malzemelerin depoya indirilmesinde yardýmcý olduk. Daha sonra Cansuyu Derneðinin kamyonlarýna yüklenen malzemelerle ilk gün Çatalca ve çevresinde belirlenen yerlerdeki sel maðdurlarýna yardýmlarý ulaþtýrmak için yola çýktýk. Ýlk gördüðümüz manzaralar bizi oldukça etkiledi. Normal düz bir arazide bulunan evleri bile ilk katlarýna kadar sel sularý basmýþ ve evlerin içi çamurla dolmuþtu. Bizim uðradýðýmýz bazý evler yeni yeni temizlik yapmaya baþlamýþlar ama öyle kolay kolay izleri silmeleri mümkün gö- rünmüyordu. Bazý evlerde temizlik yapmak mümkün deðil gibi idi. Yerel makamlarla koordineli olarak tesbit edilen yerlere yardýmlarý teslim ederken partner kuruluþ görevlisi arkadaþlar bu yerleri tekrar kontrol ederek gerçek ihtiyaç sahibi olup olmadýklarýný gördükten sonra yardýmlarý bir tutanakla imza karþýlýðýnda teslim ediyorlardý. Maalesef bu tür yardýmlarý bile istismar etmek isteyenler çýkabiliyor. Ýnsanlar yardýmlarý getiren kamyonlarý gördüklerinde biraz çekingen davranýyorlardý. Çünkü devlet kýsmi olarak sel maðdurlarý ile ilgilenmiþ, ama hala maðdur olanlar var idi. Kaymakamlýklara yapýlan baþvurular sonucu bazý maðdurlar yardým alabilmiþ, bazýlarý da alamamýþtý. Yardýmlarýn Almanya`dan Milli Görüþ ve Avrupa IHH`dan gönderildiði söylendiðinde insanýmýzýn gösterdiði duygusal tepki görülmeye deðerdi. Bazý medya organlarýnda gösterilmeye çalýþýlan yanlýþ yönlendirmelerin aksine Avrupa`daki insanýmýzýn anavatandaki bu tür felaketlerde hemen desteðini göstermekte olduðunu belirttiler. Türk insanýnýn dünyanýn neresinde olursa olsun ne kadar kadirþinas ve ne kadar yardýmsever olduðunu bir kere daha görme fýrsatý bulduklarýný söylediler. Akþam saat 9 gibi ilk günkü çalýþmamýzý tamamladýk. Ýkinci gün Silivri`ye baðlý Selimpaþa, Ortaköy ve deðiþik köylere yardým daðýtýmý için tekrar merkez depodan yola çýktýk. Yardým kamyonlarýna gerekli malzemeleri fazlasý ile yüklenmiþti. Olaki tesbit edilenlerin haricinde gidilen yerlerde baþka maðdurlar da olabilirdi. Ki öylelerini de tesbit ettik. Ve bunlara da elden geldiðince yardým yapýldý. Ýkinci günkü yardým daðýtýmýna Cansuyu Derneði Ýstanbul Ýl Baþkaný Lütfi Kibiroðlu Bey ve Ýslam Toplumu Milli Görüþ Genel Merkezinden Ahmet Altuntaþ Bey de katýldýlar. Ýlk olarak Silivri Selimpaþa`ya gidildi. Burada Toki`nin yaptýðý konutlarýn olduðu bölgeye gittik. Televizyonlarda basbas baðýran idareciler; evlerin dere yataðýna yapýlmasýnýn neticesi bu felaketin olduðunu söylüyorlardý. Ama yine ayný idareciler Toki`nin konutlarýnýn dere yataðý bölgelerine yapýlmasýna niye müsaade ediyorlardý. Çünkü gittiðimiz yerdeki Toki konutlarýnýn bir kýsmýný ve camisinin alt katlarýný da su basmýþtý. Selimpaþa`dan sonra Ortaköy ve çevresindeki köylerde bulunan yerlerde tesbit edilen sel maðdurlarýna yardýmlarý daðýtmaya devam ettik. Ýlk günkü yardým daðýtýlýrken gösterilen hassasiyet ayný þekilde gösterilmiþ ve tesbit edilen yerler tekrar kontrol edilerek imza karþýlýðý tutanakla teslim edildi. Bizler yapýlan bu daðýtýmlarda bulunurken kardeþlik baðlarýnýn ne kadar önemli olduðunu bir kere daha yaþamýþ olduk. Dünyanýn neresinde olursa olsun insanýmýzýn ne kadar yardýmsever olduðunu ve zor durumda kalan herkese yardým elini uzatmaya gayret ettiðini bir kere daha yaþamýþ olduk. Bu vesile ile Ýslam Toplumu Milli Görüþ ve Avrupa IHH yetkililerine, bu yardýmlarýn ulaþmasýndaki gayretlerinden dolayý Cansuyu Derneði çalýþanlarýna ve tabiki yardýmsever insanýmýza bir kere daha teþekkür etmek istiyoruz. Cenab-ý Allah yardýmlarýnýzý kabul eylesin. 39. sayi sayfalar hessen 26.10.2009 haber D oðu Türkistan’ýn yýlmaz insan haklarý savunucusu ve Dünya Uygur Kurultay’ý Genel Baþkaný Rabia Kadir, IGMG Genel Merkezi’ni ziyaret etti. Genel Merkezi gezen ve Genel Sekreter Oðuz Üçüncü ile görüþerek bölgedeki son geliþmeler hakkýnda bilgi veren Rabia Kadir, IGMG'ye Doðu Türkistan’a verdiði destek sebebiyle Uygur halkýnýn minnettarlýðýný sundu. Rabia Kadir, ''Biz Doðu Türkistan'da özerklik statüsü içinde insanca yaþamak istiyoruz'' dedi. Rabia Kadir, Doðu Türkistan meselesinde en çok üzüldüðü konunun, zulme uðrayan bir halkýn terörist muamelesi görmesi olduðunu söyledi. “Benimle görüþme yapanlar, Doðu Türkistan’daki þartlarý bilmedikleri gibi, üstelik, içinizde kaç terörist var diye soruyorlar. Bizim içimizde bir tane bile terörist yok” diyen Rabia Kadir, bölgede 5 Temmuz’da meydana gelen olaylar üzerine dünyada bir tartýþma baþladý ise de, resmen önemli bir tepki gelmediðini, ancak, Türkiye’nin haklý tepkisini ise takdir ettiklerini bildirdi. Türkiye’nin tepkisinin devam ederek, diðer ülkelerin de buna katýlmasýný isteyen Rabia Kadir, Türkiye’nin kendisine vize vermediði ile ilgili bilgiler hakkýnda da açýklama yaptý. “Ben vize isteseydim bana vereceklerdi. Ancak, tam o sýrada Çin-Türkiye görüþmeleri vardý. Çin yönetiminin Doðu Türkistan meselesinin de konuþulabileceðini, ancak, Rabia Kadir meselesinin gündeme getirilmemesini istemesi üzerine Türkiye, benden dolaylý olarak, vize müracaatýmý ertelememi istedi,” þeklinde bilgi veren Kadir, meselenin þahsî deðil, Doðu Türkistan meselesi olduðunu söyledi. Ýstanbul Çaðlayan’daki miting ile de Türk halkýnýn Çin zulmüne gösterdiði tepkiyi takdirle karþýlayan Rabia Kadir, ayný 15:38 Uhr Seite 17 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat 15 Ekim/15 Kasým - 15 Oktober/15 November 2009 . Zi`l Kade 1430 Rabia Kadir IGMG Genel Merkezini ziyaret etti þekilde IGMG'nin Avrupa’daki desteklerini de övdü. “Biz, en azýndan, Çin anayasasýnda bize tanýnan özerklik ilkelerine uyularak, insanî haklarýmýzý, dilimizi, kültürümüzü istiyoruz. Self-determinasyon hakkýmýz saklý kalmak üzere, öncelikle baskýlarýn kalkmasýný, dil ve kültürel haklarýmýzýn iadesini, tarlalarýmýza el konulmasýndan vazgeçilmesini ve bölgeye Çinlilerin yerleþtirilmesinin durdurulmasýný istiyoruz,” diyen Rabia Kadir þöyle devam etti: “Ýnsanlar, 2006 yýlýndan beri 300 bin genç kýzýmýzýn Doðu Türkistan’dan zorla çýkartýlýp Çin’in diðer bölgelerine, bazen ahlaksýz iþlerde çalýþtýrýlmak üzere zorla götürüldüðünü bilmiyor. Çin’in diðer yerlerinde dahi siyasal mahkumlar idam edilmezken, Doðu Türkistan’da idam ediliyorlar ve en çok siyasal idam da burada oluyor. Temmuz’dan beri 39 bin insan tutuklandý. Bu rakamlar yüksek olsa da gerçek rakamlar ve dünya bunlardan habersiz.” Dünya Uygur Kurultayý Genel Baþkaný Rabia Kadir, Doðu Türkistan davasýnda görev alan herkesle iþbirliði içerisinde olmak istediklerini, ancak, bu davaya hakkýyla hizmet edebilmenin makul söylem ve eylemlerden geçtiðini söyledi. Rabia Kadir Kimdir? 1995 yýlýnda Çin’in baþkenti Pekin’de düzenlenen Birleþmiþ Milletler Kadýn Konferansý’nda, Çin resmî delegasyonunun, en sevilen ve sürekli mütebessim bir çehresi ile dikkatleri çeken birisiydi Rabia Kadir. Öyle ki, bir zamanlar Çin yönetimi, onu, yaptýðý baþarýlý çalýþmalar sebebiyle ödüllendirmiþ ve Çin Halk Meclisi (Parlamento) ile Siyasî Ýstiþare Konseyi Üyeliðine kadar getirmiþti. Hatta, Çin’i, dýþ dünyaya karþý da temsil etmek üzere görevlendirilen Rabia Kadir þimdi bir numaralý devlet düþmaný ilan edilmiþ bulunuyor. Rabia Kadir, Doðu Türkistan için iki yönden önemli birisiydi. Birincisi, Uygur kadýnlarýnýn toplumsal konumlarýný yükseltmek amacýyla baþlattýðý “Bin Ana” adlý proje çalýþmasýydý. Kendisi kurduðu þirketler sayesinde, 1999 yýlýnda tutuklandýðýnda kiþisel olarak Çin’in 7. zengin kiþisi haline gelmiþ, Bin Ana projesiyle de yüzlerce Uygur kadýnýnýn iþ hayatýna atýlmasýna yardýmcý olmuþtu. Doðu Türkistan’ýn Altay kasabasýnda doðan ve fakir bir aileden gelen Rabia Kadir, ayrýca, fakir Uygur çocuklarýnýn ücretsiz eðitimi amacýyla kurduðu özel okullar ile de uygurlarýn “Rabia Ana”sý olarak anýlmaya baþlandý. Çin yönetimi Rabia Kadir’in yürüttüðü bu baþarýlý çalýþmalarý sebebiyle kendisini hem Pekin’deki Parlamento, hem de Siyasî Ýstiþare Konseyi üyeliðine getirdiðinde Kadir, Pekin’deki siyasette yerini aldý. Urumçi’lilerin yakýndan tanýdýðý bu 11 çocuk anasý, o zamanlar davasýný 1.5 milyarlýk bir ülkeyi idare eden Pekin’de sürdürüyordu. Komunist Partisi’nin önde gelenleri ile Cumhurbaþkaný da dahil herkese Doðu Türkistan ve Tibet’te yapýlan haksýzlýklarý dile 17 getiriyor, verilen özerkliðin tam olarak verilmesini istiyordu. Bu konuþmalarý ile pek çok Çin’li siyasetçiden destek görse de, Çin Komünist Partisi’nin Doðu Türkistan politikasýnda giderek artan bir sertleþme görüldü. Nihayet, Mart 1997’de, Pekin’de 5 bine yakýn parlamento üyesi önünde, Çin yönetiminin Gülce kentindeki öðrenci gösterileri sebebiyle baþlattýðý yoðun tutuklama kampanyasýný eleþtiren ve özerklik yasalarýna tam uyulmasýný isteyen Rabia Kadir, Çin yönetimini en çok kýzdýran muhalifler arasýna girdi. Zaten eþi Sýddýk Ruzi 1996 yýlýnda ABD’ye kaçmak zorunda kaldýðýnda, kendisinden boþanmasý istenmiþ, boþanmayýnca da Komunist Partisi’ne sadakatsýzlýk suçlamasý ile karþýlaþmýþtý. Bu konuþma ile, sadakatsýzlýðýný pekiþtiren Rabia Kadir bir þekliyle cezalandýrýlacaktý. Parlamento ve istiþare konseyi üyeliklerinden atýlarak, Çin dýþýna çýkýþý da yasaklanýnca, eþine gönderdiði bir gazete sebebiyle “Devlet sýrlarýný yabancýlara vermek” suçlamasýyla 8 yýla mahkum edildi. Ancak, 2005 yýlýnda zamanýn ABD Dýþiþleri Bakaný Condoleezza Rice'ýn Pekin ziyareti öncesinde serbest býrakýldý. Rabia Kadir bunun üzerine ABD'ye yerleþti. “Ejdarha Savaþçýsý” adý ile özgürlük ve hak mücadelesini anlatan kitabýnýn Türkçe’si de yayýnlanan Rabia Kadir’in 3 oðlu hapiste, bir oðlu ve kýzý ise ev hapsinde tutuluyor. Rabia Kadir’in baþkanlýðýný yaptýðý Dünya Uygur Kurultayý, öncelikli olarak Þincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki Uygurlarýn hak va çýkarlarýný savunmayý amaçlayan, bölgeden kaçmak zorunda kalan Uygurlar tarafýndan Çin Halk Cumhuriyeti dýþýnda faaliyet gösteriyor. 2004 yýlýnda farklý Uygur kuruluþlarýnýn bir araya gelerek oluþturduklarý Kurultay’ýn baþýna serbest býrakýlýp dýþarýya çýkýþýna izin verilmesi sonrasýnda Rabia Kebir baþkan olarak seçildi. 39. sayi sayfalar hessen 26.10.2009 15:38 Uhr Seite 18 39. sayi sayfalar hessen 26.10.2009 özel köþe Seite 19 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir Avukat Nalan SÖNMEZ Y aþadýðýnýz ortamda genelde apartman sakinleriyle isteyip istemeden de olsa sorunlar oluþabiliyor. Bazýlarýný kapýnýn giriþinde veya önünde duran bebek arabasý, bazýlarýný da müziðin ses seviyesi veya apartmanda yaþayan köpeðin havlamasý rahatsýz ediyor. Rutubet ve benzeri nedenler çoðunlukla ev sahibiyle tartýþma aþamasýna gelinen noktalar tabiki ev sahibi zararý üstelenmeyi reddederse. Size ev sahibi ve kiracý arasýnda oluþan sýradan problemleri sýralamak istiyorum. 1.Evde sorun varsa ne yapmalý? Sorun derken evinizdeki yaþamýnýzý engelliyen problemlerden bahsetiyoruz. Eðerki evdeki zarar veya sorun sizin tarafýnýzdan yapýlmadýysa tabiki bunun ev sahibi tarafýndan karþýlanmasý ve yapýlmadýðý halde kiranýzý azaltmaya hakkýnýz var. Bu konuda size tavsiyem zaman kaybetmeden bir avukata baþvurmanýz. O size nerde ve nasýl hakkýnýzýn olup olmadýðýný söyleyecektir. Önemli olan evdeki sorunun zaman kaybetmeden ev sahibine iletilmesi, çünkü bunu yapmadýðýnýz an hakkýnýzý kaybetmiþ olup belki daha sonra evdeki masrafý bile karþýlamak durmunda kalabilirsiniz. 2.Kiracý olarak ne kadar gürültüye katlanmak zorundasýnýz? Apartmanda yaþayan kiracýlarýn hepsi birbirlerine her konuda saygý göstermeleri gerekiyor. Bu da tabiki ses seviyesinin ölçülü bir þekilde olmasýný gerektirir. Eðerki çocuklarýnýz varsa bu hiç de mümkün olmayabilir. Evdeki tamir iþlerini yapmak ve senede bir kere yýlbaþý kutlamasý yapmak istiyorsunuz. Ne kadar gürültü yapmaya hakkýnýz var? Ne kadar gürültüye ve sese katlanmanýz gerek? Ýþte bu sorularýn cevabý için size gürültü konusunda 15:38 Uhr bir kaç mahkeme kararýný ve alman kiracý derneðinin bir kaç tavsiyesini sýralamak istiyorum. Ev içerisindeki istirahüt ve sessizlik zamanlarý Herkes için geçerli olan istirahat ve sessizlik zamanlarý: 22´den 7/8´e ve 12/13´den 15´e kadardýr. Eðerki kira sözlemenizde baþka zaman sýnýrý konulmuþsa, o takdirde tabiki de sözleþmedeki karar geçerlidir. Bunlar yukarýda belirtmiþ olduðum saat sýnýrýndan farklý olabilir. Ýnþaat ve tamir iþçileri Saat 7´den itibaren saat 22´ye kadar musluk tamircisi, elektrikçi ve benzeri çalýþanlar sorunsuz çalýþabilirler. Saat 22´den itibaren gece sakinliði yani ses ve gürültü yaratýlmamasý gerek. Bu geniþ çalýþma alaný içerisinde kiracýlar gürültü ve ses nedeniyle kirayý gürültünün þiddetine göre azaltabilir. Bir ay boyunca bütün gün gürültü ve sese katlanmak zorunda kaldýysanýz, kirayý bu nedenle yüzde 50 azaltabilirsiniz. Bir hafta boyunca ses ve gürültü taþýmak zorunda kaldýysanýz yüzde 12,5 azaltmanýz mümkün. Ses sizin rahatýnýzý bo- hayat 15 Ekim/15 Kasým - 15 Oktober/15 November 2009 . Zi`l Kade 1430 Ev sahibinizle sorununuz mu var? zuyorsa bunun nerden kaynakladýðýnýn bir önemi yok, çünkü bu sizin için sonuçta yine de bir eksiklik olarak geçmektedir. Çamaþýr, bulaþýk yýkama ve süpürme Çamaþýr ve bulaþýk makinasýna herkesin ihtiyacý olduðu için bu neden komþularýn birbirlerine hoþgörü göstermelerini gerektirir. Köln´de komþusunun pazar günü temizliðinden rahatsýz olan bir apartman sakini mahkemeye dava açmýþ. Bu Köln´de gerçekleþen mahkeme sonucu davalý olan komþunun pazar günü temizliðini yapabilme hakkýna karar verilmiþ. Elektrikli süpürge yapýlmasý gürültü ve sessizlik zamanýný aþmamalýdýr. Duvara delik açma Sessizlik zamanlarý dýþýnda da komþularýn delme çalýþmalarýnýn sesine tolerans gösterip izin vermeliler. Duþ ve banyo Apartman kurallarý gece su sesinin yapýlmamasýný uygun görse bile, gece yarýsýndan sonra (12:00) duþ ve banyo yapma hakkýna sahipsiniz. Müzik, television ve radyo Tabiki herkes evinde istediðine bakýp, istediðini dinliyebilir ama herþeyin de bir takým dikkat edilmesi gereken zamaný ve düzeni vardýr. Kutlama Saat 22´den sonra kutlamayý veren kiþi dahil olmak üzere bütün misafirlerin gece sakinliðine yani sese ve gürültüye dikkat etmeleri gerekir, çünkü aþýrý gürültü yapan kiracý apartman kurallarýný ve kira sözleþmesini uymayýp ev sahibinden uyarý alabilir. Davranýþ tekrarýnda ev sahibi süre sýnýrý tanýmadan kiracýyý evinden çýkarabilir. Televizyon ve radyo Ýkisi de hiç bir kiracýnýn rahatsýz olmayacaðý yani onlarýn duymayacaðý bir þekilde kullanýlmalýdýr. Çocuk gürültüsü Çocuk sesinden ve gürültüsünden rahatsýz olan bir kiracý komþusuna bu nedenle dava açmýþ. Mahkemede bir sebep bulunamadýðý için, ailenin evlerinde devam kalabilmelerine karar verilmiþ. Savcý bu konuyu büyük bir sorun olarak görmüyor, çünkü o yaþdaki bebeklerin baðýrmalarý veya küçük çocuklarýn evde hoplamalarý, atlamalarý engelenemediði için komþularýn asýl bu konuya daha büyük bir hoþgörüyle yaklaþmalarý gerekir. 19 Ama tabiki anne ve babanýn da çocuklarýnýn sýnýrý aþan davranýýþlarýna dikkat etmeleri gerek, mesela mobilyalarýn duvara atýlmasý gibi benzeri þeyleri engelliyerek. Mangal Yaz aylarýnda baþlayan mangal sezonu bazý komþularýn rahatsýzlýðýna yol açýyor. En çok sorun olan konu balkonda yapýlan mangal ve oluþan duman oluyor. Mahkeme tarafýndan verilen mangal yasaðý diye birþey yoktur. Bu sadece çok az durumlarda devreye geçiyor. Aslýnda yaz aylarýnda mangal yapýlmasý normal birþey ve bu konuya komþularýn da hoþgörüyle bakmasý gerekir. Gerçekten duman, ýsý ve kül aracýðýyla zarar oluþuyorsa, o zaman yasak konulabilir. Mangal yaparken dikkat etmemiz gereken bir kural listesi yoktur. Mahkemede mangal konusu davadan davaya farklý sonuçlanýyor. Bonn´daki mahkemede ise nisan ve eylül ayý içerisinde ayda bir kere ve komþuya 48 saat önce haber verildikten sonra mangal yapýlabilir. Stuttgartaki savcýlýk bu konuda daha sýký; senede sadece 6 saat ya da senede 3 kere mangal yapmaya izin var. Onlar bunu bu durumda komþulara haber vermeye gerek duymuyorlar. Bayern´daki yüksek eyalet mahkemesinin görüþüne göre senede 5 seferden sonra mangal sezonun kapatýlmasý. Aslýnda komþularý rahatsýz eden sadece duman deðil çoðunlukla mangal kokusu oluyor. Açýk camda nasýl yemek kokusunun dýþarý veya komþunun tarafýna gitmesini engelliyemiyorsak bu mangal kokusunda da aynýdýr. Tabiki koku yoðunlukla komþunun tarafýna gitmemesini saðlamalýsýnýz. Ama bazý ev kurallarýnda odun kömür mangalýna yasak konulmuþtur. Bu kurallarý aþmamak için böyle bir durumda elektrikli mangal kullanmanýzý tavsiye ederim. 39. sayi sayfalar hessen 26.10.2009 15:38 Uhr Seite 20 39. sayi sayfalar hessen 26.10.2009 özel köþe D iyanet Ýþleri Türk Ýslam Birliði (DÝTÝB) tarafýndan, Köln’de inþaa edilecek olan Merkez Camii’ne, Siegen DÝTÝB Selimiye Camii cemaatinden Reþat Çatalýrmak, 5000 Euro baðýþta bulundu. Baðýþ miktarýný teslim etmek etmek üzere, Din Görevlisi Necmi Açýkgöz ve Dernek Baþkaný Mustafa Koyuncu ile birlikte DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi Arslan’ý makamýnda ziyaret eden baðýþ sahibi Reþat Seite 21 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir Selma ÖZTÜRK T emizliðin insanlar için her açýdan ne kadar önemli olduðunu, hem toplum için, hem de birey için zaruri bir þey olduðunu burada ifade etmemize gerek yok. Hijyen diyerek de tanýdýðýmýz temizlik ayný zamanda insanýn saðlýðý ve huzuru için de vazgeçilmez bir faktördür. Bundan dolayýdýr ki, dinimiz temizliðe her þeyden çok ve fazlasýyla önem vermiþtir. Günümüzün müslümaný buna maalesef pek önem vermese de... Saðlýklý bir ibadet için de, hiç kuþkusuz temizlik vazgeçilmez bir unsurdur. Necaseti kabul etmeyen dinimiz bu hususta çok incelik ve itina göstermektedir. Bazý diðer konularda dini açýdan kolaylýklar tanýnabilse de, temizlik konusunda dini kurallar pek sýký ve bellidir. Ýslam dininde temizlik iki bölüme ayrýlmaktadýr. Bunun biri zahiri, diðeri ise batýnidir. Zahiri temizliðin bir parçasý da vücut temizliðidir. Vücut temizliðinin bir parçasý ise malum taharettir. Taharat etmek bir müslümanýn üzerine düþen dini bir vecibedir. Terkedilmeye gelemez, yani insanýn kendi kararýna býrakýlamaz. Bugün bazý müslüman hanelerin tuvaletlerinde taharet kabý bulamýyorsunuz. Bazýlarýnda taharet kabý yerine ýslak bezler görüyorsunuz, bazýlarýnda o bile yok. Bu tür durumlarla karþýlaþtýðým 15:38 Uhr hayat [email protected] anlar, kendi kendime soruyorum “Aceba bu insanlar (müslümanlar) nasýl temizleniyorlar diye.” Ve ister istemez –su-i zanda bulunmak haddim deðil ise de– bu insanlarýn taharet etmediklerini tahmin etmek mecburiyetinde kalýyorum. Eyvah, vahim bir durum! Bundan ziyade yine bazý “Taharet Ehli” annelerin çocuklarýný bu önemli hususta oldukça ihmal ettiklerini gözlemlemekteyim. Camilerde olsun, misafirliklerde olsun, küçük çocuk annesine tuvaletinin geldiðini söylediði an, anne çocuðu tuvalete götüreceðine, “Haydi git, tuvalet orasý.” deyip önemsememeksizin baþtan savmaktadýr. Çocuðuna tuvalete kadar refakat edip, ona yardým etmemektedir. Halbuki o çocuk ardýndan ne yapýyor? Nasýl temizlenip, kýyafetini tekrar giyiniyor, necaset mi bulaþýyor ve sýçrýyor, umrunda bile deðil. Her iþimizde olduðu gibi, bu iþimizi de ciddiye almýyoruz ve evlatlarýmýzý 15 Ekim/15 Kasým - 15 Oktober/15 November 2009 . Zi`l Kade 1430 Taharet; Peygamber Sünneti ve Doktorlarýn Tavsiyesi böyle önemli konularda aydýnlatmakta ihmalkar davranýyoruz. Taharetin ne kadar önemli olduðunu, necasetin ise þeytani olduðunu, bundan dolayý necis insandan meleklerin uzak durduðunu ve bereketin kayýp olduðunu tekrar tekrar hatýrlamamamýz gerekir. Zira maddi pislikten, manevi pislik doðar. Yine bir taife vardýr ki tahareti hiç “beðenmiyor”, onu demode (eskimiþ) olarak görüyor ve taharete tenezzül etmiyor, onu adeta küçümsüyor (Hani, dini bir dayanaðý olduðu için). Ve gelelim böylece bugünkü yazýmýzýn ana konusuna. Biz müslümanlar tahareti bir Peygamber sünneti olarak biliriz ve bu yüzden de uygularýz. Ayný zamanda da biliriz ve inanýrýz ki, Allah Rasulu bunu bize tavsiye ettiðine göre, bunda da bir hikmet, bir gerekçe vardýr diye. Su ile temizlenmek neden bu kadar önemli? Tuvalet kaðýdý veya ýslak kokulu bez de ayný iþi görmez mi? Görmez efen- dim, göremez! Bu benim cevabým. Ama isterseniz, bu sorunun cevabýný bir de bugünkü Almanya’da yaþayan gayrí-müslim uzman doktorlardan alalým. Onlar bu tür temizlik hakkýnda neler düþünüyorlar, daha doðrusu ne tür tavsiye ve önerilerde bulunuyorlar. “Analhygiene” konusunda Mannheim’lý baðýrsak uzmaný (proktolog) profesör Alexander Herold þu tavsiyede bulunmaktadýr: “Sýrf kuru tuvalet kaðýdý hijenik açýdan tamamen temizlenebilmek için kesinlikle yeterli deðildir. Vücudun bu bölümlerini ancak ve ancak su ile temizlemek mümkündür. Tamamen temizlenmediði takdirde de, bu hal mikroplarýn saçýlmasýna ve iltihaplara yol açabilir.” Bu yüzden bu týpçýnýn önerisi önce kaba temizlik için tuvalet kaðýdýnýn kullanýmý, ardýndan ise sade su ile yýkanýp, kurulanmaktýr. Buyurun efendim! Bu durum biz müslümanlara hiç de yabancý gelmemektedir. DÝTÝB Merkez Camii’ne Yardýmlar Devam Ediyor Çatalýrmak, konuþmasýnda, Köln DÝTÝB Merkez Camii’nin, Almanya’daki bütün müslümanlarý temsil edecek güzel bir eser olacaðýný belirterek, birlik ve beraberlik içerisinde bunun baþarýlacaðýndan emin olduklarýný ifade etti. Genel Baþkaný Sadi Arslan da konuþmasýnda, baþta DÝTÝB dernekleri olmak üzere, her kesimden kiþi, ku- rum ve kuruluþlarýndan yardým beklediklerini belirterek, “Dinler ve Kültürlerarasý faaliyetlerden, Kur’an-ý Kerim ve temel bilgiler kurslarýna, eðitim ve kültür etkinliklerinden, sportif aktivitelere, ibadet bölümlerinden, her türlü ihtiyacýn karþýlanacaðý çarþýlarýna kadar, çok yönlü hizmet birimlerini bünyesinde barýndýracak olan bu eseri, iki sene gibi kýsa bir zaman diliminde bitirmeyi arzu ediyoruz. Bunu birlikte baþaracaðýz. Þu ana kadar yapýlan baðýþlara baktýðýmýzda, bu ümidimizin gerçekle- 21 Yine Freiburg’dan Axel Furtwängler adlý diðer bir baðýrsak uzmaný ise ýslak ve kokulu bezlerin kesinlikle su temizliði gibi verimli olmadýðýný vurgulamaktadýr. Hatta ve hatta bu bezlerin vücudun bu hassas bölgeleri için tehlikeli olabileceðini, kaþýntý ve alerjilere yol açabileceðini, bu yüzden de tavsiye edilmediðini anlatmaktadýr. Bu sebepten dolayýdýr ki, bu uzman doktor da sýrf sade su ile vücudun bu azalarýnýn yýkanmasýný tavsiye etmektedir. Yani ayný, ve biz inanan müslümanlarýn zaten uygulamýþ olduðu gibi... Subhanallah! Söyleyecek sözüm kalmadý efendim! Benim peygamberimin 1400 sene önce Arap Yarýmadasý’nýn çöllerinde uygulamýþ olduðu taharet yöntemi, bugün 21. yüzyýlýn modern týpçýlarý tarafýndan tekrar ihya edilip, týp önerileri ve yardýmlarý olarak gayri-müslimlere tavsiye edilmektedir. Netice itibariyle burada Nebi’nin tavsiyeleri tavsiye ediliyor. Ve bunlarý ise bizler zaten uyguluyoruz. Keþke þu yüce, güzel ve çaðdaþ dinimizin kýymetini biraz daha bilebilsek. Allah-u Teala’nýn koymuþ olduðu her kuralýnda –biz aciz kullarý bunlarý bazen idrak edemesek bile– derin bir sebebin olduðuna tamamen inansak ve uygulasak... þeceðine olan inancým tamdýr. Ýnsanlarýmýzýn bu anlamda teveccühleri çok iyi durumdadýr. Bunun daha da artmasýný arzu ediyorum. Siegen DÝTÝB Selimiye Camii cemaatimize, sizlerin aracýlýðý ile teþekkür etmek istiyorum. Çok büyük duyarlýlýk örneði göstermiþlerdir. Ýnþallah diðer derneklerimiz de bu yardým yarýþýna, þimdiye kadar olduðu gibi, bundan sonra da aktif olarak katýlacaklardýr” dedi. 39. sayi sayfalar hessen 26.10.2009 22 Z amana benzetiyorum kendimi, hayat aynasýna baktýðým anlarda. Sanki günlerin kopyasýyým. Ýnsan ve zaman soy kütüðünde birleþiyor adeta. Ben günler içinde, zaman asýrlar içinde yol alýyor. Güneþ her sabah týpký benim gibi gözlerini açar hayata. Havanýn dinçliði bana da yansýr o sýralar. Güneþ yorulup kovuðuna çekilirken tüm renkler soluverir. Yorulan güneþe “gitme!” demek gelmiyor dilimden, kendi yorgunluðumdan. Tüm renklerin solduðu gecede, gözlerimin feri de söner artýk. Gece ve ben birlikte yumarýz gözlerimizi. Her gece lmanya’da 1997 yýlýnda 3 Ekim, “Açýk Cami Günü” (Tag der offenen Moschee) olarak ilan edildiðinden beri, her yýl 3 Ekim günü, camilerde “herkes için açýk kapý” proðramlarý yapýlýyor. Almanya’da bulunan yüzlerce cami, kapýsýný herkese açýyor ve her dinden insanlar, grup grup, ziyaret için camilere akýn ediyorlar. Bu mübarek mekanlarda, Ýslam ve Müslümanlar hakkýnda, bilgiler alýyorlar. Bununla birlikte; ikram edilen lezziz Türk yemekleri sayesinde, Türk mutfaðýný ve Türk misafirperverliðini tanýma fýrsatý buluyorlar. Tanýþmanýn, dialoðun en güzeli bugün yaþanýr denilse, mübalaða yapýlmýþ olmaz. Müslümanlar 1997 yýlýnda, ATÝB’in de kurucu üyesi olduðu Almanya Müslümanlarý Merkez Konseyi (ZMD- Zentralrat A 15:38 Uhr Seite 22 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat 15 Ekim/15 Kasým - 15 Oktober/15 November 2009 . Zi`l Kade 1430 Kainatýn Sesi dimdik durmayý baþaran ay, kýyam komutunu veriyor sanki. Soðuðun þerrinden korunmak isteyen yapraklar sokuluverir birbirleri içine analarý aðacýn kucaðýnda. Sabah olup da güneþ sevecen yüzünü gösterince yemyeþil yapraklar duâ kýlýðýnda açýlýr göklere. Duâ’nýn kýblesi olan gök semasý, kasýla kasýla gösterir artýk en mavisini. Yukarýda yaþanan muhabbeti görmek için sýraya dizilen kýr çiçekleri, zevkten dört köþe salýnýr. Her birisi kendi tarzýnda gülümser. Pembesi pembece, sarýsý sarýca, moru morca. Yeþilin tonu tonlarca. Güleryüzü kanun bilen güneþ yüzünü bir asýverse, bu muhabbet duraklayacak korkusu gelir kokularýndan. Ya bu kandil gibi yanan güneþi söndürüverse Yaradan gündüzün bir vaktinde. Ya da nereye asýlý olduðunu bilmediðimiz yýldýzlar tek tek dökülse üzerimize. Kudreti ile tüm renkleri baþtan baþa siler de renksiz kalýrsa tabiat. Yaðmur ve kar tane tane deðil de, toptan düþse üzerimize. Güneþ kendi yerini bilmeseydi, herþey yanmaz mýydý dünyada? Yeri göðün altýnda, göðü yerin üstünde yaratan Allah, mevsimleri ardardýna sýraya dizen Râb, kupkuru topraktan envâi çeþit yemiþ veren Rezzâk, daðýn, taþýn, otun, aðacýn ve tüm canlýlarýn her an selamladýðý Selâm, selam sana. Her zorlukta merha- “AÇIK CAMÝ GÜNÜ” DOLU DOLU GEÇTÝ der Muslime in Deutschland) öncülüðünde, “3 Ekim” gününü “Açýk Cami Günü” ilan etmiþlerdi. Maksat, hem Almanya’yý hem Müslümanlarýn varlýklarýndan haberdar etmek, hem de toplumun birliðinin saðlanmasýna katkýda bulunmaktý. O gün bugün, 3 Ekim “Açýk Cami Günü”, on binlerce Alman, Hristiyan veya baþka inanç mensubu olan insan camilere akýn ediyor. Camilerde Ýslam ve Müslümanlar hakkýnda bilgi edinme imkaný buluyor- lar. Böylece Almanya’da yaþayan Hristiyan veya diðer inanç gruplarý ile Müslümanlar arasýnda, tabii bir dialog da gerçekleþmiþ oluyor. ATÝB, her yýl olduðu gibi bu yýl da “Açýk Cami Günü” proðramlarýna çok önem verdi. ATÝB’e baðlý çamiler kapýlarýný sonuna kadar bütün ziyaretçilere açtýlar. -Açýk Cami Günü- konusunda çalýþma yapmak maksadýyla, “KRM-Almanya Müslümanlarý Koordinasyon Konseyi” (Ko- ordinatýonsrat der Muslime) bünyesinde “TOM” adý altýnda bir çalýþma grubu oluþturuldu. Konuyla ilgili bir bilgi veren ATÝB Genel Baþkan Yardýmcýsý ve KRM üyesi Yakup Tufan: “TOM çalýþma grubu, -Açýk Cami Günü- proðramlarýnýn düzenli ve baþarýlý olmasý yolunda çeþitli çalýþmalar yapýyor. Her yýl yeni bir konuyu parola-slogan (motto) olarak öne çýkarýyor. Bu yýl hazýrladýðý “Açýk Cami Günü” ile ilgili kýlavuzda; “Cami Toplumun Sabit (önemli) haber met eden Rahmân, Râhim sýfatýnla Cennetinin güzelliklerini de göster bize. Dünyada tefekkür etmeye yetmeyen beynimize Cennetinde tefekkür etmeyi nasib eyle. Ezelden ebede kadar lütfetmeyi seven Latîf, cemalini görmeyi de lütfediver bize. Topraktan gelen ve bu arzuyla topraða damlamayý dileyen âciz bir kul. Þengül Uslu Bir Parçasýdýr”- “60 Yýl Fereral Almanya ve Onun Müslümanlarý” (Moscheen- Ein fester Teil der Gesellschaft- 60 Jahre Bundesrepublik und seine Muslime) sloganýný öne çýkarttý. Biz -Açýk Çami Günü- proðramlarýna büyük önem vermekteyiz. Zira, kendimizi kendi dilimizle ve kendi mekanýmýzda anlatma fýrsatý bulduðumuz en önemli günlerler biri bugündür,” dedi. Bu yýl yine Almanya’da bulunan 2500`den fazla cami ve mescit kapýsý herkese sonuna kadar açtý ve 100 bin civarýnda insan, Müslümanlarýn mübarek mekanlarýný ziyaret etti. Almanya’da yaþayan ve bugün nüfusu 5 milyona yaklaþan müslümanlar; kendilerini bir kez daha ilk elden tanýtma imkaný buldular. 39. sayi sayfalar hessen 26.10.2009 dosya 15:38 Uhr Seite 23 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir Zeki ÞEKER Ç ocuklar Allah`ýn en büyük nimeti ve emanetidir. ‘Çocuk dünyada nur ahirette sürurdur.’ Allah`ýn nimet ve emanet olarak takdim ettiði bu kýymetli varlýðý iyi yetiþtirmek ve eðitmek her anne-babanýn baþta gelen görevleridir. Hz. Peygamber (s.a.v): “Çocuklara öðretilen þeyler taþa kazýlan yazýlar gibidir” buyurarak, çocuklarýn dimalarýna neyi verirseniz onu bulursunuz. Bu bakýmdan anne-baba çocuk yetiþtirmeyi dünyanýn en çok sorumluluk isteyen görevi olarak görmelidir. Ýyi bilinmelidir ki çocuk yetiþtirmek ne çiçek yetiþtirmeye ne de aðaç yetiþtirmeye benzer. Çok daha güç ve güçlüðü oranýnda da ulvi bir görevdir. Çocuk terbiyesi çocuða duyulan saygýnýn, ehemmiyetin bir gereðidir. Bu da kendinize duyduðunuz saygýdan kaynaklanýr. Kendilerine saygý duymayanlar çocuklarýna saygý duymazlar. Her çocuðun þahsiyeti yedi yaþýna kadar oluþur. Oysa iþi bilmeyen annebabalar her þeyin yedi yaþýndan sonra baþladýðýný zannederler. Bu yaþ her þeyin baþladýðý deðil, neredeyse kiþilik oluþumunun tamamlandýðý yaþtýr. Bu demek deðil ki geri kalan yýllarda yapýlacak bir þey yoktur anlamýna gelmez. Elbette yedi yaþýndan sonra da yapýlacak çok þey vardýr. Fakat çocuðun þahsiyet iskeleti ilk yedi yýl içerisinde kurulur. Daha sonra yapýlanlar bu iskeletin ete büründürülmesi ve süslenmesidir. Chicago Üniversitesi hocalarýndan Dr. Benjamin Bloom`un yaptýðý çeþitli araþtýrmalar sonucunda ilk yedi yýlda çocuðun zekasýnýn %70`inin oluþtuðu görülmüþtür. Burada bilgi ve tecrübe ile zeka altyapýsýný birbirine karýþ- týrmamak gerekir. Zeka çocuðun aldýðý bilgileri muhakeme etme, sentez, analiz ve soyutlama yapabilme ve bunlarý kullanabilme potansiyelidir. Her çocuk ilk yedi yýl içerisinde insan þahsiyetinin omurgasý olan þu beþ özelliði beþ aþamada kazanýr. Bunlar: 1-Emniyet ve güven duygusu. 2-Kimlik duygusu. 3-Yeterlilik duygusu. 4-Güç duygusu. 5-Özdenetim duygusu. Birinci duygu olan emniyeti 0-1,5 yaþ arasý, ikinci duygu olan kimliði 1,5-3 yaþ Yeterlilik duygusunu 3-4 yaþ arasý, güç duygusunu 4-6 yaþ arasý, öz denetim duygusunu 5-7 yaþ arasýnda kazanýr. Bu beþ duygunun kazanýldýðý ilk yedi yýllýk dönemde çocuðun annebabasýna büyük görev ve sorumluluk düþer. Çocuðun eðitiminde birinci aktör annedir. Analýk dünyanýn en soylu ve en kutsal iþidir. Bu da dört sütün üzerinde yükselir. Bunlar: 1-Þefkat. hayat 15 Ekim/15 Kasým - 15 Oktober/15 November 2009 . Zi`l Kade 1430 Çocuk Eðitiminde Ailenin Rolü 2-Sevgi. 3-Ýlgi. 4-Bilgi. Bu dört unsuru kendisinde bulunduran anneler ‘Kamil Anne‘ olma özelliðini kazanýrlar. Kamil anne kamil insan yetiþtirirler. Bir anneye ne iþ yapýyorsun diye sormak, sorulabilecek en anlamsýz sorudur. Çünkü analýk bir annenin hayatýný dolduracak en anlamlý bir iþtir. Bir anneyi bu vazifeden ayrý düþürmek, hem çocuða ve hem de topluma yapýlacak en büyük zulumdür. Annenin bu görevi engellenirse ailenin çimentosu dolayýsýyla toplumun çimentosu çözülür. Saðlam aile saðlam toplum, saðlam toplum ise saðlam millet demektir. Analýðýn en büyük okulu ‘iyi anneler elinde yetiþmek’ en güzel kitabý da ‘iyi yetiþmiþ’ çocuklardýr. Deneme yanýlma yoluyla bir çok iþi öðrenebilirsiniz ve fakat bu metodu annelikte denemeye kalkarsanýz ebediyen piþman olabilirsiniz. Çünkü elinizdeki sermayenin yeri doldurulabilir ve geriye kazanabilirsiniz, çocuk ise bir eþya ya da ser- vet deðil, bir insandýr. Ýnsan israfý ise israflarýn en korkuncudur. Çocuk eðitiminin ilk okulu anne eðitimdir. Ýyi nesiller iyi annelerin elleriyle yetiþirler. Bu nedenle her anne aslýnda ‘çocuðu deðil toplumu doðurur.’ Bir toplumun kalitesi annelerin kalitesinin göstergesidir. Bu nedenle saðlýklý bir çocuktan söz edebilmek için, saðlýklý bir anne ilk þarttýr. Bir kadýnýn iyi bir annelik yapabilmesi için iyi bir yardýmcýya yani iyi bir babaya ihtiyacý vardýr. Eðer baba çocuk eðitiminin tamamýný kadýna yüklerse, eþine yardým etmek yerine onu çocuktan dolayý suçlamak gibi çok kötü bir tavra girerse, kadýn bu durumda çocuða içerleyecektir. Mutluluðunun kaynaðý olan çocuðunu giderek mutluluðunun engeli gibi görmeye baþlayacaktýr. Anneyi çocuða içerletmemek iyi bir babanýn görevi olmalýdýr. Çocuklarýn eðitiminde baba üzerine düþeni yapmalýdýr. Annenin en büyük destekçisi olmalýdýr. Neticeden her ikisi ayný oranda etkilenirler. Anne-babalar çocuk 23 eðitiminde çok dikkatli ve hassas olmak, eðitim pisikolojisi ve pedagojisine göre hareket etmelidirler. Bu konuda gerekirse uzmanlardan destek almalýdýrlar. Onlara aile ocaðý en güzel model ve örnek olmalýdýr. Çocuk nasýl muamele görmüþse baþkalarýna onu uygular. Evcilik oyunlarýnda Anne-babalarýný taklit ederler. Çocuk neyi yaþarsa onu öðrenir. Kavgalý bir ai-lede büyüyen çocuk, çevresiyle ve kendisiyle barýþýk yaþayamaz. Hoþgörüyle yetiþen bir çocuk, sabrý ve tahammülü öðrenir. Desteklenen bir çocuk, kendine güveni öðrenir. Takdir edilen bir çocuk, takdir etmeyi ve kadirþinaslýðý öðrenir. Sevgiyle büyütülmüþ bir çocuk, sevmeyi ve sevilmeyi öðrenir. Sevindirilerek terbiye edilmiþ bir çocuk, baþkalarýyla dostluk kurmayý öðrenir. Sürekli eleþtirilerek yetiþtirilen çocuklar, içine kapanýk, pýsýrýk, özgüveni olmayan, sorunlu bireyler olurlar. Bu tür çocuklar büyüdüklerinde her yaptýklarýný doðru-yanlýþ ölçüsüne göre deðil, ‘el ne der’ ölçüsüne göre yaparlar. Bir türlü kendileri olamazlar. Çünkü hep baþkalarýna yaranma kaygýsý taþýrlar. Elbette baþkalarýna yaranmak isteyen, hiçbir zaman herkese kendisini beðendiremiyecektir. Kendisine güven duymayan bir çocuk, büyüdüðünde maskeli bir çocuk olacaktýr. Çünkü ona bir þey söylenirken ‘doðru yürü seni ayýplarlar’ ‘yaramazlýk yapma amca sana kötü çocuk der’, ‘elini yüzünü yýka sonra görenler pis çocuk der’ þeklindeki ifadeler çocuðun kendi kendini gerçekleþtirmesinin önündeki en büyük engeldir. Ýleride yarým insan olmaya mahkum olacaktýr. 39. sayi sayfalar hessen 26.10.2009 24 Dýþa dönük ya da içe kapanýk bir birey çocukluðunda dengesiz bir muamele görmüþtür. Sürekli eleþtirilen ve her yaptýðýnda kabahat bulunan çocuk savunmacý biri olur. O artýk her eleþtirmeye kalkaný gücünün yettiði ölçüde susturmaya çalýþýr. Ailede mutsuz olan çocuklar, aileden her fýrsatta kaçmayý, uzaklaþmayý düþünecektir. Aile onun için bir sýðýnak deðil, kaçýlmasý gereken bir hapishanedir. Sürekli yargýlanan çocuk ona ‘aptal, geri zekalý, sersem, serseri’ gibi ifadeler kullanmak, çocuðu öyle olduðuna inandýrmaya sevk eder ki ileride aptal, iþe yaramaz adam N 15:38 Uhr Seite 24 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir olduðuna inanýr. Her aptalca yaptýðý iþi olaðan kabul eder. Akýl balið oluncaya kadar her çocuk anne-babasýnýn terbiyesine muhtaçtýr. Anne-baba bu süre içerisinde çocuðun ihtiyaç duyduðu kalbi, zihni, fiziki, her tür ihtiyacý gidermek zorundadýr. Bu annelik babalýk görevidir. Bu görevden hiçbir anne-baba kaçamaz. Onlarýn temel ihtiyaçlarý olan: 1-Duygusal ihtiyaçlarýný. 2-Düþünsel ihtiyaçlarýný. 3-Fiziksel ihtiyaçlarýný karþýlamak zorundadýr. Öðrenmenin yaþý yoktur. Ancak her þey her hayat 15 Ekim/15 Kasým - 15 Oktober/15 November 2009 . Zi`l Kade 1430 yaþta öðretilmez ve öðrenilmez. Herþeyi çocuðun öðrenebileceði yaþta öðretmek ‘Demiri tavýnda dövmek’ demektir. Yaþlarýna uygun zaman ve zeminde muhtaç olduklarý bilgi ve terbiyeyi vermekten kaçýnmayalým. Onlarýn manevi alandaki ihtiyaçlarýný dikkate almalýyýz. Ýbadet çocuðun bozulmamýþ doðasý ve bakir ruhuyla birebir örtüþür. Her çocuk iki ayaklý bir duadýr. Çocuðun ibadet ve duasý duanýn duaya durmasýdýr. Çocuða Allah`la diyaloða girmek anlamýna gelen ibadetin hazzýný tattýrmalýyýz. Bu da zorla deðil sevdirerek olmalýdýr. Çocuklarýn ibadet eðitiminde þu sýralamaya dikkat edilmelidir: 1-Bilgilendirme. 2-Sevdirme-Ýnandýrma 3-Þuurlandýrma 4-Uygulama Bu sýralamayý tersine çevirip de çocuðu sevdirmeden, bilgilendirmeden hepsinden önemlisi þuurlandýrmadan namaz kýlmaya zorlarsanýz akýl-balið oluncaya kadar kýldýrabilirsiniz. Oysa ki namaz akýl balið olunca farzdýr. Ýbadet eðitiminde aþýrý aceleci ve erkenci davranmak çocuðun tepkisine hatta tiksinti ve nefret duymasýna yol açabilir. Bunun yaþýný ve yöntemini sürecini tespit etmek anne-babaya düþen bir görevdir. Bu süreci doðru ürnberg`de düzenlenen IGMG Kuzey Bavyera Bölgesi Geniþletilmiþ idareciler Toplantýsýna Þube bazýnda katýlým % 100 oldu. Program açýlýþ Kur`aný Kerimi ile baþladý. Proðramda bir açýlýþ konuþmasý yapan IGMG Kuzey Bavyera Bölge Baþkaný Bilal Demiroðlu, “bu her ne kadar sezon sezonun baþlangýç toplantýsý da olsa bizim sezon hiç kapanmadý. Birilerinin tatil yaptýðý yaz tatili ve izin dönemi biz çalýþmalarýmýzý ikiye katlayarak hizmet verdik. Elhamdülillah bütün þubelerimizde gündüzlü kurslarýn yanýnda yatýlý tatil deðerlendirme kurslarýmýzla izine gitmeyen çocuklarýmýzý, tatil havasýnda, kültürel etkinliklerle zenginleþtirilmiþ, gezi ve piknik havasýnda muazzam kurslar yaptýk. Bölgemizin Ýzin sezonunun geç girmesi sebebiyle Ramazan izin sezonuna rastladý ve izine gitmeyen insanýmýzýn ramazanlarýný en güzel bir þe- leri için tam kapasite çalý- hizmete dönüþtü dedi. Bü- bir fedakarlýktan geri kalkilde deðerlendirebilme- þýldý. Yani Tatil; iki kat tün bu çalýþmalarda, hiç mayan ve muazzam bir IGMG Kuzey Bavyera Bölgesi izin sonrasý Geniþletilmiþ Bölge ve Þube Ýdarecileri Toplantýsý dosya tespit için de anne-babanýn çok iyi bir gözlemci olmalarý þarttýr. Hülasa çocuklarýmýzý sevgiyle büyütelim, eðitelim, öðretelim insan ekmekle doyar, ekmekle büyür, sevgiyle yaþar. Sevgiyle büyütülen bir çocuk sevgi, umut ve hayat dolu bir insan olur. Sevgisiz yetiþtirilen bir çocuk ise nefret ve intikam hisleriyle dolu olur. Aile çocuða verdiði sevgiyi bir sadaka, hem de sadakalarýn en güzeli bilmek zorundadýr. Sevgi ile terbiye terbiyelerin en güzelidir. Sevgi ruhu besleyen bitimsiz bir besindir. Cennet meyvesi olan çocuklarýmýzý sevgi besini ile yetiþtirmeniz temennisiyle... dayanýþma ile hizmet veren Bölge ve Þube idarecilerimize yürekten teþekkür ediyorum” dedi. Konuþmalarýna yeni çalýþma sezonuna deðinerek devam eden Baþkan, “Bu toplantý yeni sezonun bir yerde stardý anlayýþýyla yapýldýðý hepinizin malumudur. Hepimiz iyi biliriz ki, Dünya Mazlum ve Maðdurlarýna Uzanan Tek Dost Eli, Milli Görüþ yani sizlerin elidir. Dünyanýn her yerinde insan hakký ihlalleri, malesef her zamankiden daha fazla durumda. Dolayýsýyla iþimiz çok. Daha çok mazlum ve maðdur sizin þefkatli ellerinizi ve gayretli çalýþmalarýnýzý bekliyor. Çalýþma ve gayretlerimizi ikiye katlayacaðýz. Bunu yapacaðýnýzdan eminim dedi. IGMG Genel Merkezden Ýbrahim Kaygýsýz da bir selamlama konuþmasý yaparak, önümüzde yapacak daha çok iþ var dedi. Birimlerin bilgilendirmeleriyle toplantý devam etti. Yine program kapanýþ Kur`an-ý Kerimi ile sona erdi. 39. sayi sayfalar hessen 26.10.2009 dosya Seite 25 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir Abdülgani Engin KARAHAN S PD’nin en güvendiði seçmenlerinden dahi aldýðý oylarý kaybetmesi herkesin þahit olduðu bir gerçek. Oran olarak hesaplandýðýnda oylarýný kaybettiði en büyük seçmen kitlesini Müslüman ve göçmen vatandaþlarý oluþturuyor. Bu trend esasen uzun süredir SPD dýþýndan gözlemleniyordu. Daha önce bazý zamanlar vardý ki, CDU Türk asýllý vatandaþlarýn oylarýný çifte vatandaþlýk vaatleriyle SPD’ye kaptýracaðýndan dahi korkuyordu. Daha 2005 ve 2006 yýllarýndaki anketlere göre Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti’nde (NRW) SPD’nin Türk asýllý göçmenler arasýndaki oyu yüzde 70 civarýndaydý. (2005–2006 ZfT Anketi) Ýki yýl sonra 2008 yýlýnda Türkiye Araþtýrmalarý Merkezi’nin yaptýðý araþtýrma bu oraný yüzde 65 olarak tespit etti. Güncel yapýlmýþ olan araþtýrma kurumu Data 4 U anketi, Türk asýllý göçmenlerin en fazla yüzde 55’inin SPD’ye oy verdiðini gösteriyor. SPD’nin Türk asýllý göçmenlerden aldýðý oy oranýndaki bu yüzde 20’lik düþüþ esasen diðer partilerin programlarýnýn daha iyi olmasýndan kaynaklanmýyordu. SPD’deki bu düþüþe neden olan asýl sebep kendi gösterdiði, daha doðrusu gösteremediði performanstý. Ayrýca bu düþüþte eskiden beri genel kanaat olan ancak artýk eskimiþ olan göçmen oylarýnýn yalnýzca SPD’ye gideceði düþüncesi de etkili olabilir. Ancak göçmenlerin bilinç kazanmalarýyla bu kanaatin artýk eskide kaldýðýný söyleyebiliriz. Oylardaki düþüþün en büyük nedeninin ise SPD’nin inandýrýcýlýðýndaki eksiklik olduðunu söylemek 15:38 Uhr sanýrým yanlýþ olmaz. SPD’nin oylarýndaki düþüþün büyük koalisyon dönemine denk gelmesi boþuna deðil. Büyük bir koalisyon içerisinde çalýþmak elbette kolay deðil, zira iki partide sürekli olarak geri adým atmak durumunda kalabilir. Ancak burada hoþ olmayan durum bir partinin bir konu üzerinde sürekli ön plana çýkmasý ve diðer partinin ise devamlý olarak taviz vermesidir. Geçtiðimiz yasama döneminde bu durumu neredeyse istisnasýz olarak entegrasyon konusunda gözlemledik. Göçmen asýllý seçmenler için son derece önemli olan konularý koalisyon zoruyla sürekli olarak kolayca bir kenara atan SPD’yi gördük. SPD bu dönemde göçmen asýllý seçmenlerinin büyük çoðunluðunda, ilgili meseleler üzerine mücadele verebileceði hayat 15 Ekim/15 Kasým - 15 Oktober/15 November 2009 . Zi`l Kade 1430 SPD’nin esas problemi: Ýnandýrýcýlýk hissini uyandýramadý. Taviz verilen konular hep göçmenlerle ilgili konulardý. Çifte vatandaþlýk sorunu, AB vatandaþý olmayanlar için yerel seçim hakký, aile birleþimi ile ilgili sorunlar veya yabancýlar seçimi hukukunda sertleþtirmeler gibi konular SPD’nin parlamentoda devamlý olarak göçmen asýllý seçmenlerinin isteklerinin dýþýnda bir posizyon aldýklarý konulardý. Trajikomik olan ise SPD’nin yerel ve genel seçimlerde yürüttükleri kampanyalarda, geçtiðimiz yasama döneminde kendi oylarýyla uzun süre deðiþtirmeyi imkânsýz kýldýklarý konularda göçmenlerin lehine vaatlerde bulunmalarýydý. Bu tutarsýzlýk baþta Almanya’da Türkçe yayýn yapan gazeteler olmak üzere çeþitli gazetelerde yer aldý. Gazetelerde yer alan neredeyse tüm haberlerde SPD’nin seçim vaatleri, geçtiðimiz yasama döneminde SPD milletvekillerinin verdikleri oylarla karþýlaþtýrýlýyordu. Þu durumda SPD’nin vaatlerine güvenmek mümkün deðil. Özelliklede SPD büyük bir koalisyonun içerisinde yer alacaksa. Entegrasyon politikacýlarý sürekli olarak bilinçli bir þekilde yerine getiremeyecekleri vaatlerde bulundular. Emin olunan bir þey vardý tabi: Göçmenler söz konusu olduðunda SPD’nin yapamayacaðý þey yoktur. SPD bu tavrýyla geçmiþte yaptýðý hatalarý devam ettirmiþ oldu. Yapýlan hatalardan biri de kesinlikle “Entegrasyon politikacýsý” Lale Akgün’ün SPD’nin Ýslam Sorumlusu olarak atanmasýydý. Bu seçimin, SPD ve Ýslami cemaatler arasýndaki 25 diyaloga hiçbir olumlu etkisi olmadý. Aksine yýllardýr var olan diyalog Bayan Akgün sayesinde zedelendi. Saldýrgan çýkýþlarý, yersiz genellemeleri ve aðýr ithamlarý ile Müslüman kurumlarla olan iliþkileri zehirledi. Kendisinin Ramazan Ayý'nda dini cemaatlerin resmi iftar programlarýna davet edilmeyen nadir politikacýlardan olmasý dikkat çekici bir husustu. Sadece bu durum bile gelecek seçimlerde olumsuz bir sonucun alýnmasýna iþaret sayýlabilirdi. Kendisi de bu iftarlardan birine davetsiz olarak katýlma cesaretini gösteremedi. Bu arada diðer partiler göçmen asýllý Müslümanlarla olan iliþkilerinde daha olumlu geliþmeler kaydettiler. CDU dahi Türk asýllý göçmenlere yönelik kiþisel olmasa bile parti politikasý çerçevesinde samimi bir ortam oluþturma gayretindeydi. CDU, yerel dernekleri ile birlikte Müslümanlarýn organize ettikleri iftar programlarýna katýlmaya özen gösterdiler. Yeþiller de Müslüman dini cemaatlerle eleþtirel ancak samimi bir iliþki içerisinde bulunmaya itina gösterdi. Sonuç olarak SPD`de vaatler ve gerçeklik ayrý düþüyor. SPD aþýlmasý zor engellerin önünde bulunuyor. Bir yandan parti programý çerçevesinde kaybetmiþ olduðu inandýrýcýlýðýna ve diðer yandan da Müslümanlarla iliþkileri yürütmek için seçtikleri isimlere yanýyor. Partiden yükselen her türlü deðiþim ve yenilenme çaðrýlarýnda eski ve eskimiþ kanaatlerin tekrar düþünülmesi gerektiði muhakkak – özellikle de senelerdir bir deðiþim içerisinde bulunan göçmenlerle ilgili konularda. 39. sayi sayfalar hessen 26.10.2009 26 I GMG Gençlik Teþkilatý Rhein Neckar Saar Bölgesi’nde 2009/ 2010 çalýþma yýlýndaki ilk futbol turnuvasý yapýldý. Mannheim Brühl þehrinde yapýlan futbol turnuvasýna 8 þubeden 13 takým katýldý. Rhein Neckar Saar Bölgesi Spor Gezi Baþkaný Bekir Kaçan ve komisyon üyeleri katýlýmdan çok memnun kaldýklarýný açýkladýlar. 15:38 Uhr Seite 26 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat 15 Ekim/15 Kasým - 15 Oktober/15 November 2009 . Zi`l Kade 1430 Rhein Neckar Saar Bölgesi’nde futbol turnuvasý Turnuva boyunca hakem ve juri üyeleri günün en iyi kalecisi olarak, Ümmeti Muhammed Camiisi’nden Üstünkaya Can’ý seçtiler. Yine günün en iyi oyuncusu (Torschützenkönig) Worms Fatih Camiisi’nden Hasan Atacan se- çildi. Günün en centilmen takýmý Germersheim Selimiye Camiisi seçilerek Fair Play ödülüne layýk görüldü. Hem ev sahipliðini yapan hem organizede emeði geçen Mannheim Gençlik Baþkaný Serkan Kaya tur- Çocuklar kadar Babalar da yarýþ heyecaný yaþadýlar I GMG Kuzey Bavyera Bölgesinin Þubelerinden Hersbruck, Ramazan Bayramýnin ardýndan çocuklarýn bir arada kaynasmasý için, güzel bir þenlikte Çocuklarla-Babalarýný bir arada yarýþtýrdý. Camiide düzenlenen proðramda, çocuklararasý bilgi yarýþmasý katýlýmcýlarý coþturdu. Mendil kapma yarýþmasý olunca büyüklerde yarýþmaya dahil oldu. Bu vesileyle cemiyet idarecileri katýlýmcýlara bol bol hediye daðýttý. Proðramda, IGMG Kuzey Bavyera Bölgesi Hersbruck Cemiyet Baþkaný Vedat Arýk Bey, bir selamlama konuþmasý yaparak, “çocuklarýmýzý geleceðe kendi deðerleriyle taþýyabilmemiz için bu tür proðramlarý yapýyoruz ve devam edece- ðiz” dedi. Proðrama IGMG Kuzey Bavyera Bölge Baþkaný Bilal Demiroðlu da davetli olarak, katýlýmcýlarý ve çocuklarý motive edecek bir konuþma yaptý. Hediyeler ve katýlýmcýlara izzet-i ikramýnda yapýldýðý proðram, çocuklarýn ayrýlmak istemediði bir coþkuyla devam etti. nuvada üçüncü olan Worms Fatih Camiisi’ne kupayý takdim etti. Rhein Neckar Saar Bölgesi Gençlik Teþkilatý Tanýtma Baþkaný Ali Yorulmaz ikinciliði elde eden Mannheim Fatih Camiisi’nin derecesini açýklayarak, haber kupalarýný takdim etti. Son olarak Bölge Baþkaný Yaþar Cimþit turnuvanýn birinci gelen takýmý Walldorf Mevlana Camiisi’ni birer birer kutladý madalyalarýný takdim etti. Turnuvanýn süpriz misafiri IGMG Teþkilatlanma Baþkan Yardýmcýsý Ýbrahim Kaygýsýz da, katýlan tüm gençleri tebrik ederek, birinci gelen takýma “Wanderpokal”ý takdim etti. 39. sayi sayfalar hessen 26.10.2009 dosya 15:38 Uhr Seite 27 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir A lmanya Temmuz ayýnda, 28 yaþýndaki Merve El Þerbini’nin Ýslam düþmanlýðý motifli bir saldýrý ile mahkeme salonunda býçaklanarak öldürülmesi ile sarsýlmýþtý. Ceza davasýnýn baþlamasýna bir hafta kala cinayeti iþleyen kiþinin Rusya’da psikolojik hastalýklarý nedeniyle askerlik hizmeti için elveriþsiz bulunduðu ortaya çýktý. Bu durum ise suçlunun cezai ehliyeti konusunda spekülasyonlara neden oldu. Focus dergisinde yer Murat ÝLERÝ A ile kurumunun tarihi insanlýðýn baþlangýç tarihiyle eþ güdümlüdür. Kainatýn sahibi Hz. Allah ilk insan Adem (a.s)ý Cennet gibi bir mekanda yarattýktan sonra Havva validemizi yaný baþýna dikmiþtir. Böylelikle ilk aile oluþmuþ, halka halka geniþleyerek nesiller, milletler meydana gelmiþtir. Kainatta her þey çift çift yaratýlmýþtýr Yaz-kýþ, soðuk-sýcak, gece-gündüz, madde-mana, dünya-ahiret, yer-gök, acýtatlý..... “Nitekim, Biz herþeyden iki çift yarattýk. Umulur ki, iyice düþünürsünüz.” (Ez- Zariyat 49) ayeti buna iþaret etmektedir. Ýþte kadýn ve erkek de bir elma`nýn yarýsý gibi birbirini tamamlayan, eksiðini gideren, açýðýný kapatan unsurlardýr. Aile yuvasýnýn temeli kadýn, çatýsý ise erkektir. Temel ile çatý saðlam olursa en olumsuz koþullara, saldýrýlara karþý ayakta kalmayý baþarýrlar. Peygamber Efendimiz bir Hadisinde bunu bize þu þekilde bildirmiþtir. Kadýnlar erkeklerin tamamlayýcý parçalarýdýr. (10 kerre Kýrk Hadis C 3 S 71 hadis no 14) Aþýklarýmýzda bunu; Deselerki; aha cennet yarsýz girmem haram olsun; mýsralarýyla dile getirmiþler. Ýlahi vahyin hikmeti, insanlýðý hidayete erdirmenin yaný sýra beþeriyyeti dünya hayat 15 Ekim/15 Kasým - 15 Oktober/15 November 2009 . Zi`l Kade 1430 Aile Hayatý [email protected] ve ahiret saadet ve mutluluðuna erdirmektir. Bu da ancak fertlerin ýslahý ile beraber huzurlu yuvalar, huzurlu yuvalarýn artmasýyla saðlýklý milletler, nihayetinde de barýþ ve anlayýþýn hakim olduðu bir dünya gerçekleþir. Çinlilerin bir atasözünde dedikleri gibi; Eðer ruh aydýnlanmýþsa, insanda güzellik vardýr. Eðer insanda güzellik varsa evde uyum vardýr. Eðer evde uyum varsa, ülke de düzen vardýr. Eðer ülke de düzen varsa, dünya da barýþ ve huzur vardýr. Dolayýsýyla eðer malzemeniz saðlam ve kaliteli olsa bunlardan muhkem binalar, sarsýlmaz eserler doðar. Esen þiddetli rüzgarlara, fýrtýnalara hatta depremlere karþý bile dimdik ayakta kalýrlar. Aksi takdirde akþam büyük uðraþý ile dikersiniz, sabah bir de bakarsýnýzki yerinde yeller esiyor. AÝLE KURMANIN ÖNEMÝ Aile kurmak Allah`ýn emri, tüm peygamberlerin sünneti, aklýn yolu, vucüdun ihtiyacý, insanlarýn hayal ve özlemi, tabii varlýðýdýr. Hz. Aiþe radýyallahu anha anlatýyor: Resulullah (s.a.v) buyurdular ki: “Nikah benim sünnetimdendir. Kim benim sünnetimle amel etmezse benden deðildir. Evleniniz! Zira ben, diðer ümmetlere karþý siz(in çokluðunuz) ile iftihar edeceðim. Kimin maddi imkaný varsa hemen evlensin. Kim maddi imkan bulamazsa (nafile) oruç tutsun. Çünkü oruç, onun için þehveti kýrýcýdýr.” (K .Sitte 6527) Hz. Ebu Bekir: “Her þehvet kalbi karartýr, ancak, ailesi ile olan beraberlik kalbi safileþtirir”, buyurmuþtur. Büyük Sahabelerden Hz. Abdullah Ýbn Mes’ud: “Ömrümden on gün kalsa bile, Cenab-ý Hakk’ýn huzuruna bekar çýkmamak için yeniden evlenmek isterdim”, demiþtir. Beþir Ýbn Haris, “Evlenmek sünnettir, bu sünneti niçin terkettin?” denilin- ce, “Farz ile meþgul olduðum için” diye cevap vermiþti. Öldükten sonra dostlarýndan biri onu rüyada gördü ve “Rabbin sana nasýl muamele etti?” diye sordu. “Rabbim beni Cennet’ine soktu. Fakat, evli olan ulular derecesine yükselemedim”, dedi. Aile kurumuyla milletler geleceklerini kurur. Nesillerini idame ettirir. Çalýþan bireyler arasýnda iþçi, emekli dengesini saðlar. Yalnýzlýk Allah`a mahsustur, sözünden hareketle münasip eþ, uygun ortam bulunduðunda evlilik müessesesinin temeli atýlmalý, genç nesiller teþvik edilmeli, yeni çiftler takatin üstünde maddi külfetlere maruz kalmamalýdýr. Maddi þart ve talepler evliliðin en önemli gündem maddeleri olmaktan çýkarýlmalý ki bu kutsal yolculuða çýkarken tüm konsantre ve dikkatler iþin manevi boyutu ve mesuliyyet duygusu noktasýnda yoðunlaþmalýdýr. Hani derler ya; Parayla saadet olmaz, gerçek hayatta her gün ge- Merve El Þerbini cinayetinde yeni geliþme alan haberde suçlunun askerlik kaðýdýnda, sözkonusu þahsýn þizofreni, kronik çýldýrma olaylarý nedeniyle 1999 yýlýnda Rus Asker Alma Komisyonu’nca askerliðe elveriþsiz olduðu kararý verildiði yer aldý. Savcýlýk ise asker komisyonunun bu kararýnýn gerekçesine iliþkin bilgi taleplerine Rusya’dan henüz bir cevap gelmediðini belirtti. Haber Ajansý ddp’ye yaptýðý açýklamada “Rusya’nýn bu þahsý niçin askerliðe elveriþli bulmadýðýna iliþkin cevap gelmedi” diyen Yüksek Savcý Avenarius, þimdiye kadar cezai ehliyetin ortadan kalkmasý için tutamak noktasý olmadýðýný, suçlunun olay esnasýndaki durumunun geçerli olduðunu, 27 rek medyada gerekse çevremizde bunu ispatlayan, mutluluðun para pulla deðil, gönül birlikteliðinde, ruhlarýn uyuþmasýnda ve tabiki bu duygularýn meyvesi niteliðindeki aþk ve sevgi yumaðýnda olduðunu gösteren onlarca örneklere rastlayabiliyoruz. Günümüz insanlarý saðlýksýz aile yapýlarý, sorumsuz genç nesiller, materyalist yaklaþýmlar sayesinde sosyal bir çýkmaza, karanlýk bir geleceðe doðru hýzla ilerlemektedir. Yardýmlaþma ve yakýnlýk baðý çözülmekte, nüfus süratle yaþlanmakta, genç nesil ruhi bunalým, piskolojik buhranlar içinde kývranmakta, yaþlý kesim ise bir yandan bakým kaygýsý öte yandan yalnýzlýk acýsý ve ýzdýrabý çekmektedir. Sanayi devrimi yapan çaðýmýzýn insaný maddi alemde zirve yapmýþ, her türlü þehevi ve nefsani lezzetlere eriþmiþ, bu manada hiç bir kayýt ve engel tanýmaz noktaya gelmiþ, ancak manevi boþluðun, ruhi darlýðýn, toplumsal çözülmenin faturasýný aðýr bir þekilde ödemeye baþlamýþtýr bile. Evlenen çiftlere yapýlan yardýmlar, özel kampanya ve teþvik fonlarý, çocuk ve bakým paralarý, medyanýn bu konudaki planlý yönlendirmesi bile beklenen etkiyi göstermemiþ, yýkýlan aile yuvasý sayýsý gün be gün artmakta, psikolojik, sosjolojik etkisi her alanda kendisini iyice hissettirmektedir. bunu tespit görevinin de mahkemede olduðunu ifade etti. 28 yaþýndaki zanlý Mýsýrlý Merve El Þerbini’yi duruþma esnasýnda mahkeme salonunda býçaklayarak öldürmüþ, eþini ise ölümcül bir þekilde yaralamýþtý. Olay öncesinde Merve El Þerbini’yi “Ýslamist” ve “terörist” sözleriyle küfreden zanlý, cinayet sonrasýnda ise “Avrupalý olmayanlara ve Müslümanlara nefretinden” yaptýðýný açýklamýþtý. 39. sayi sayfalar hessen 26.10.2009 28 I GMG Hessen Genclik Teskilati Üniversite Komisyonu "Üniversiteliler Konferansý 2" Offenbach’da gerçekleþtirdi... Ýslamische Gemeinschaft Milli Görüþ Hessen Bölgesi Gençlik Teþkilatý Üniversite Komisyonu düzenli olarak "Üniversiteliler Konferanslarý"düzenlemekete. Bu konferanslarýn ikincisi Offenbach`ta düzenlendi. Bu konferansa konuþmacý olarak Türkiye`den Prof. Dr. Ýskender Pala katýldý. Proðram açýlýþ Kur’aný Kerim ile baþladý. IGMG Hessen Gençlik Teþkilatý Üniversite Komisyonu Baþkaný Ö.ATSIZ`ýn kýsa býr selamlama konuþmasý yaptý. Ardýndan selamlama konuþmasý için IGMG E konomik Kalkýnma ve Ýþbirliði Teþkilatý’nýn (OECD) araþtýrmasý göçmen kökenli akademisyenlere benzer kariyere raðmen yerli akademisyenlere göre az fýrsat tanýndýðýný ortaya koydu. Vasýfsýz kesimde ise göçmen ve yerliler arasýnda fark azalýrken, uzmanlar bu sonuçlarý göçmenlere yönelik önyargýlara baðlýyorlar. Araþtýrmanýn sonuçlarýna göre 20-29 yaþ arasýndaki kariyer sahibi göçmen kökenlinin yüzde 81’i iþ sahibi iken, ayný yaþtaki Almanlarýn yüzde 90’ýnýn bir iþi var. OECD Göç Uzmaný Thomas Liebig bu sonucu, “Almanya ve Avusturya iþ piyasasýnda göçmenlerin ve onlarýn çocuklarýnýn kalifiyelerinin 15:38 Uhr Seite 28 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat 15 Ekim/15 Kasým - 15 Oktober/15 November 2009 . Zi`l Kade 1430 Prof. Dr. Ýskender Pala Offenbach`ta Üniversitelilere konferans verdi Hessen Bölgesi Gençlik Teþkilatý Baþkaný A. Polat mikrofona davet edildi. Polat IGMG Hessen Gençlik Teþkilatý olarak üniversiteli gençlere çok önem verdiklerini ve bu önemin bir göstergesi olarak da bu tür konferanslar düzenlediklerini söyledi. Polat bu ve benzeri programlarýn önümpüzdeki aylarda da düzenleneceðini belirtti. Daha sonra günün hati- Kariyer sahibi göçmene de iþ yok düþük olduðu beklentisi bir açýklama olabilir. Göçmenler ve onlarýn çocuklarýnýn kariyer baþarýlarý gerektiði þekilde karþýlýk görmüyor” sözleriyle yorumluyor. Diðer taraftan düþük vasýflý ve ayný yaþ grubunda ise göçmen kökenli olan ve olmayanlar arasýndaki iþ oraný neredeyse eþit. Yal- nýz bu grupta iþsizlik oraný akademisyenlere oranla daha fazla; sadece yüzde 56’sý bir iþ sahibi. OECD’nin araþtýrmasýndan çýkan diðer bir sonuç ise göçmen çocuklarýnýn eðitim durumlarýnda gözle görülür bir iyileþmenin olmamasý. 20-29 yaþ arasý göçmen kökenli gençlerde okul bitirmemiþ veya meslek eðitimi almýþ vasýfsýz elemanýn oraný yerlilerden çok daha fazla. Araþtýrma ayrýca kamu dairelerinde çalýþan göçmen kökenlilerin çok az olduðunu da gözler önüne seriyor. Göçmen kökenli gençlerin çoðunluðu ticaret ve endüstri sektöründe çalýþýyor. Araþtýrma için aralarýn- haber bi olarak davet edilen Prof. Dr. Ýskender Pala söz aldý ve kendine has bir üslupla konferans sundu. Prof. Dr. Ýskender Pala kendine has üslupla sunduðu konferansýnda gençlere altýn deðerinde ögütlerde bulundu. Gençlere ideallerini yüksek tutmalarýný ve kendilerine inandýklarý deðerlerin doðrultusunda bir yol çizmeleri tavsiyesinde bulundu. IGMG Hessen Bölge Eðitim Baþkaný Ali Çiçek de bir konuþma yaparak programa katký saðladý. Çiçek Prof. Dr. Ýskender Pala`yý da tebrik ederek bir çiçek takdiminde bulundu. Program kapanýþ Kur`an-ý Kerimi ile sona erdi. da Almanya, Ýsviçe, Belçika, Lüksemburg, Avusturya, Hollanda, Fransa, Ýngiltere, Amerika, Norveç ve Kanada’nýn bulunduðu 16 OECD ülkesinde bilgiler toplanýp karþýlaþtýrýlmýþ. Kariyer sahibi olanlar konusunda Belçika ve Avusturya’da da Almanya ile benzer sonuçlar ortaya çýkarken, Ýsviçre’de ise eþit kariyere sahip akademisyenler ayný oranda iþ sahibi. OECD uzmanlarý Avrupa ülkelerine, ABD, Kanada, Yeni Zelanda ve Avustralya gibi ülkelerle, zikredilen gruplar arasýnda mesleki alanda çok az farklar olmasý nedeniyle, tecrübe ve metod konusunda fikir alýþveriþinde bulunmalarýný öneriyorlar. 39. sayi sayfalar hessen 26.10.2009 özel köþe Seite 29 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir M. Salih AYDIN ÞÝKÂYETÝM VAR YA RASULALLAH… ALLAH’IM; Resulüme þikayetim var ümmetten! Dünya yeniden Ebu Cehil devrini yaþýyor. Ýnsanlarýn çeþit çeþit putlarý oluþtu. Ýnsanlar sadece bu dünyayý düþünür oldu. Kumar, zina, içki, ahlaksýzlýk yeryüzünü sardý. Fitne diz boyu alabildiðine çoðalýyor. Ahlaklý, hakký üstün tutanlar yerilirken kötü iþleri yapan insanlar el üstünde tutulur oldu. Gidecek ne bir yerimiz ne de ALLAH’tan (c.c.) baþka sýðýnacak baþka dostumuz kaldý. Ýslam`ý ýlýmlaþtýracaðýz diye nasýlda uðraþýyorlar. Ýslam`a göre yaþam deðil de kendilerine göre Ýslam oluþturma peþindeler. Çocuklarýmýzý istemesek de Ebu Cehil zihniyetinde yetiþtiriyorlar. Aileleri küçülttüler. Dedeleri, nineleri huzur evine týktýlar. Kendi baþlarýna da geleceðini bilerek. Moda adýna kadýnlarýmýzý tesettürden uzaklaþtýrdýlar. Evde ne huzur kaldý ne de yaþam. Kadýn haklarý dediler Ýslam`a zýd kadýnlar oluþturdular. Erkekler kahvehanelerde, kadýnlar televizyon karþýsýnda konuþmayan bir millet olduk. Ne kadýn kocasýndan anlar ne erkek karýsýndan anlar oldu. Boþanmalar gýrla gidiyor. Saygý ve sevgi lafta kaldý. Erkekler kadýn gibi kadýnlar erkek gibi giyinir oldu. Yetiþtirdikleri çocuklar da yaþadýklarý memleketlere yararlý olacaðýna zararlý oldu. Ya Rasulullah! Nereye gidelim nerede yaþayalým? Bizim hicret edecek ne bir Habeþistanýmýz nede bir Necaþimiz yok. Zulüm her yeri kapladý. Artýk müslümaný terörle birlikte anar oldular. Topraklarýmýz, zenginliklerimiz, iþgal edildi. Namusumuz haysiyetimiz yerle bir oldu. Ýslam`ýn sancaðý sahibsiz kaldý. Erkeklerimiz korkak oldular. Biz hala günlük iþlerle uðraþýyoruz. Kimin eli kimin cebinde belli deðil. Haram helal birbine karýþtý. Yediklerimiz haram da helal de birbirine karýþtý. Yediklerimizde az da olsa haram var. Biz ne soruyoruz ne helalini arýyoruz sadece mideyi dolduruyoruz. Onun için de evlerimizde bereket kalmadý. Bizi ilgilendirmiyor mazlumlarýn 15:38 Uhr hayat 15 Ekim/15 Kasým - 15 Oktober/15 November 2009 . Zi`l Kade 1430 Hacarabýn Serüvenleri [email protected] kaný. Bizi ilgilendirmiyor Ýslam topraklarýnýn iþgali. Bizi ilgilendirmiyor komþu Müslüman ülkelerin durumu. Habire dünyaya daha sýk sarýlýyoruz. Kendimizi bir þey olduðumuzu sanýyoruz. Mezara en sevdiklerimizi defnettiðimiz halde ondan da ders almýyoruz ya Rasullallah. Þikâyetim budur ya Rasulullah… YA RABBÝM þikâyetimi ilet veya bizleri ýslah et. Sen her þeyi en iyi bilensin. Âmin. Dedikten sonra gelelim bugünkü hikâyelerimize. Çumra’da Takla Güvercinler. Hacarap bildiðiniz gibi güvercin hastasý bir adam. Yani onun ilgi alanýndaki en çok sevdiði iþlerden birisi. Güvercin beslemek tabiî ki en iyisine de sahip olmak. Ne kadar yükselir ve fiþek gibi çýkarak takla atarsa o makbul. Bu kadar bilgi verdikten sonra gelelim olaya. Hacarap bir gün kuþçular kahvesine gider milletin aðzýnda bir çift güvercin var. Övdükçe övüyorlar Hacarapta bu neyin necisi diye kulak kabartýr. Kuþlarýn Çumra’da bir çiftlikte olduðunu öðrenir ve hemen bu iþin peþine düþer. Elde yok avuçta yok en züðürt zamaný. Bir kamyoncu arkadaþý Karaman’dan Konya’ya gitmekte. Arkadaþýna beni de Çumra’ya atýver der. Dýþarý Çumra’da kamyondan iner daha on onbeþ kilometre yol var. Bir taraftan yaðmur ama Hacarap bu, iþten yýlmadan yürür. Ama yaðmurdan da sucuk gibi sýrýlsýklam ýslanýr. Sora sora adamýn çiftliðine varýr. Kapýyý çalar adam açar. Babam hem aðlar hem yalvarýr. Adam vermek taraftarý deðil. Üstelik Hacarabýn cebinde beþ kuruþ bile yok. Ne yapar ne eder adamý 26 ikna eder ve kuþlarý alýr Karaman’a zor þartlarda gelir. Bir hafta sonra kuþlarý kümese alýþtýrmýþ olarak arkadaþlarýný ve kuþçularý davet eder. Onlara kuþlarý uçuracak. Herkes gelir evin hayatýna otururlar, dört gözle kuþlarý beklerler. Bu ara çaylar gelir, Hacarap da kuþlarý salar ama millet çaylarý unutup kuþlara dalarlar. Çaylar soður ama millet bakmaktan býkmaz. Ertesi gün kendi aralarýnda toplanýrlar ve Hacaraba bir iyilik düþünürler. Hacarap gibi bir züðürt nasýl olur da böyle bir kuþa sahip olur. Baldaný görevlendirirler. Baldan Kuþlarý Nasýl Aþýrdý Baldan, Hacarap iþte olduðu bir vakit sadece o kuþlarý deðil bütün kümesi götürür. Hacarap iþten dönünce bir de bakarki kümeste bir tane bile kuþ yok. En sevdiði arkadaþý Kara Muammer abiye gider, derdini anlatýr oda: -Oðlum ben sana demedim mi bu kuþlarý kimseye gösterme sana yar etmezler. Al dediðim çýktý diye sitem eder. Hacarap da þuçunu bildiði için bir þey demez. Baldan ise köyüne götürdüðü kuþlarý kümesine alýþtýrýr ve arkadaþlarý ile gizli gizli uçururlar ama sýr vermezler. Fakat Baldan`ýn bir köylüsü durumu fark eder. Babam da Kýzýlay’da þoför olduðundan köylüler tanýmakta. Dolayýsýyla bu köylü de Hacarabý ve kuþlarýnýn çalýndýðýný bilmekte. Hemen ertesi gün kamyona atlar gelir Hacaraba durumu bildirir. Hacarap durur mu hemen köye gider daha köye girmeden bir bakar ki kuþlarý uçuyor. Kuþçular kuþlarýný çocuklarý gibi bilirler hatta biraz da öte. Doðruca muhtarý ve köyün ileri gelenlerini bulur olayý anlatýr ve muhtar ve heyetiyle beraber giderler Baldandan kuþlarýný alýrlar. Ertesi gün gider Kuþçular kahvesinde ver yansýn eder. Kuþçular da piþkin piþkin þaka yapmýþtýk derler. Bizim Tarlaya Karaman`da zamanýn birinde adamýn birinin tarlasý varmýþ. Uzun zamandan beri yaðmur yaðmamýþ. Bir gün bakmýþ ki yaðmur bulutlarý toplanýyor. Adam ümitlenmiþ ve ellerini açmýþ: -Ya Rabbi bizim tarlaya bizim tarlaya diye dua ediyormuþ. Nihayet yaðmur öyle bir yaðmýþ ki tarlayý sel götürmüþ. Adam kafasýný iki elinin arasýna almýþ ve: -Behey gafil adam yaðmurun hepsini kendi tarlana ister bencillik yaparsan iþte böyle olur. Ettiðini buldun niye hep kendini düþünürsün. Rabbim taksimatýný yapmýþ niye acizliðini bilmezsin de kýt aklýnla karýþýrsýn. Tövbe bir daha karýþmam sen ne verirsen razýyým diye söylenmeye baþlamýþ. Maþallah Þirketi. (Gmbh) Alman`ýn biri bir Türk arkadaþý ile Türkiye’ye izine gider ve kamyonlarýn üzerindeki Maþallah yazýsý ilgisini çeker ve bu yazýnýn büyük bir þirketin ismi olduðunu zanneder. Almanya’ya geri dönünce de Alman arkadaþlarý sorar: -Türkiye’yi nasýl buldun? Ýzinden dönen Almanda: -Türkiye’de öyle büyük bir þirket var ki Almanya’da görmedim Maþallah Gmbh. Was, Nicht Verstehen. Bu da üstteki olayýn Türkçesi. Yine bir Almanla Almanya’ya yeni gelmiþ bir Türk arkadaþ oluyor. Bir gün ikisi beraber gezerken Almanca bilmeyen bizim va- 29 tandaþ Türkçe: -Bu fabrika kimin, bu fabrika kimin diye soruyor. Alman da: -Was Nicht Verstehen deyip duruyormuþ. Türk’de Alman`a dönmüþ: -Was Nicht Verstehen amca çok zenginmiþ banada bir iþ versin. Ben de Ýsterim Dedem Halil Efendi bekâr kalýyor. Mahalle sakinleri ve dostlarý onu bir hatunla evlendiriyorlar. (Bizim orada halk tabiriyle baþ-göz ediyorlar) Bunu olayý bilmeyen çarþý esnafýndan Fýrýncý Sami Çelebi ayrýca dedemin dostlarýndan biri ALLAH (c.c.) her ikisine de rahmet etsin, dedemi gözetliyormuþ. Dedemin yeni hatun geliyor ayakkabýsýný dedeme boyanmasý için býrakýyor gidiyor. Dedem de ayakkabýyý boyadýktan sonra ayakkabýnýn içine 10 lira býrakýyor. Biraz sonra dedemin yeni hanýmý gelip ayakkabýlarý alýp gidiyor. Olayý yanlýþ anlayan Sami Efendi hemen dedemin yanýna geliyor ayaðýný boya sandýðýnýn üzerine koyuyor ve: -Boyar mýsýn Halil aða diyor. Dedem de ayakkabýlarý boyadýktan sonra bakýyor Sami Efendi ayaðýný sandýktan çekmiyor. Kafasýný kaldýrýp Sami efendiye: -Sami Efendi ayakkabýlarýnýz ayna gibi oldu efendim ayaðýný indirebilirsiniz daha arkada velinimetlerim bekliyor bir senle akþamlayacak deðilim diyor. Sami efendi de: -Halil aða demin hatunun birinin ayakkabýsýna bir þey koydun ondan ben de isterim deyince. Dedem fena kýzýyor: -Bre Sami Efendi yoksa benden baþka birþey mi bekliyorsun, bilmiyorsan bil, o benim yeni hatun. Hatunumun gönlünü almak mecburiyetindeyim. Ama senin gönlünü almak bana düþmez. Benim husisi iþlerime ne karýþýp maydanoz oluyorsun deyince bizim Sami Efendi kötü bozuluyor ve bir þey demeden çekip gidiyor. Biraz sonra etli ekmek getirip dedemin gönlünü alýyor da barýþýyorlar… Dostlar bugünde burada yazýmýzý noktalarken Saðlýk ve mutluluk ve esenlikler dilerim. ALLAH’A (c.c.) emanet olun. Selam ve dua ile. 39. sayi sayfalar hessen 30 26.10.2009 15:38 Uhr Seite 30 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat 15 Ekim/15 Kasým . 15 Oktober/15 November 2009 . Zi`l Kade 1430 bulmaca 39. sayi sayfalar hessen 26.10.2009 15:38 Uhr Seite 31 39. sayi sayfalar hessen 26.10.2009 15:38 Uhr Seite 32