metal çocuk yurt dışında

Transkript

metal çocuk yurt dışında
Ekim - Kasım - Aralık
2011 SAYI:28
Türk Metal Dergisi Ekidir
k
u
c
o
ç
l
meta
a
d
n
ı
ş
ı
d
t
yur
4
İÇİNDEKİLER
10
12
26
18
20
Editörden
Tatil bitti, dersler başladı…
Ekim - Kasım - Aralık
2011 SAYI:28
Türk Metal Dergisi Ekidir
Sahibi: Pevrul KAVLAK
Türk Metal Sendikası Genel Başkanı
Yazı İşleri Müdürü: Bekir EROĞLU
Yayına Hazırlayan: Sidar DOĞAN KURT
Aslı BAŞARAN
Adres: Metal Çocuk Arkadaş Kulübü
Türk Metal Sendikası Genel Merkezi
Eskişehir Yolu 1.Km.
Söğütözü/ANKARA
Tel: 0312 292 64 00 - 0312 292 64 47
Faks: 0312 284 40 18
e-posta: [email protected]
Grafik Uygulama:
Baskı: Ziraat Gurup Matbaacılık A.Ş.
Ziraat Bankası Tesisleri
İstanbul Yolu Trafo Karşısı
Varlık - ANKARA
0(312) 384 73 44 - 45
Yayın Tarihi: 30/09/2011
Yayın Türü: Süreli yayın
Yayın Aralığı: Üç (3) ay
Yayın Dili: Türkçe
2
Geleceğimizin teminatı siz değerli çocuklarımız için Türk Metal Ailesi her
zaman bir şeyler yapma gayretinde oldu... Elinizde tuttuğunuz bu dergi, yurt
dışı gezileri, birçok bölgemizde düzenlenen çeşitli kurslar ve Çocuk Meclisi Toplantıları… Hepsi sizin geleceğinize yapılan bir yatırım anlamını taşıyor.
Hepsi değerli büyüklerinizin size sunduğu fırsatlar.
İşte bu fırsatlardan biri olan Metal Çocuk dergisi, hem bilgilendirmeyi,
hem de eğlendirmeyi amaç ediniyor. Bu derginin içeriğinin oluşturulmasında
sizin de emeğiniz var. Çünkü, bize gönderdiğiniz şiirler, resimler, yazılar, verdiğiniz röportajlar hepsi sizlerin eseri. Bu nedenle, bu dergiye kendi derginiz
olarak bakın ve öyle sahip çıkın.
Bir yaz mevsimini daha geride bırakırken, “bu yaz ben neler öğrendim,
kendime neler kattım?” diye kendinize sormanız çok faydalı olacaktır. Dergimizin içeriğinde bulunan bazı bölümler, yeteneklerinizin ortaya çıkmasında bir
araç olacaktır. Bunları kullanabilirsiniz.
Biliyorsunuz, önümüzdeki aylar ülkemiz açısından büyük önem taşıyan iki
önemli günün yıldönümünü barındırıyor. Bunlardan ilki 29 Ekim Cumhuriyet
Bayramı… Cumhuriyetimizin 88. yılını kutluyoruz, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı herkese kutlu olsun. Diğer önemli tarih ise, Ulu Önderimiz Mustafa Kemal
Atatürk’ün ölüm yıl dönümü olan 10 Kasım… Bu 10 Kasım’da da Ulu Önderimizi saygıyla ve özlemle anıyoruz. Bu yıldönümlerine ilişkin ayrıntılar bu sayımızda…
Yeni bir eğitim yılına daha başlarken, herkese başarı dolu bir dönem temenni ediyoruz. Metal Çocukların bu eğitim yılını, bundan önceki yıllarda olduğu gibi yine en güzel şekilde değerlendireceğinden kuşkumuz yok. Çünkü
metal işçilerinin çocuklarına yakışan budur.
Hepinizi sevgiyle kucaklıyoruz…
Sidar Doğan Kurt-Aslı Başaran
[email protected]
BAŞKANIMIZDAN
Pevrul KAVLAK
Türk Metal Sendikası Genel Başkanı
İŞTE BAŞARININ ANAHTARI…
Sevgili Çocuklar,
Koca bir tatili, anılarınızla birlikte geride bıraktınız…
20 Eylül 2011 tarihinde okulların açılmasıyla birlikte, okula gidenler sadece sizler olmayacaksınız… Anne ve babalarınız da sizlerin psikolojisine arkadaş
olacak… Onlar okula gitmeyecekler belki, ama akıllarında hep sizler ve sizlerin
başarılı olması için yapılması gerekenler olacak…
Ben, sizlerin, anne ve babalarınızın bu içtenliğine, ilgi ve gayretine başarılı
olarak cevap vereceğinize yürekten inanıyorum…
Şimdi gelin, hep birlikte başarılı bir öğrenci olmanın yolu nelerden, nerelerden geçiyor, bunlara bir göz atalım:
AMAÇ VE HEDEFLERİNİZİ BELİRLEYİN: Neden okula gittiğinizi, ne yapmak
istediğinizi ve sonuçta mesleki anlamda hedeflerinizi belirleyin. Bir amaç ve
bir ideal sahibi olmak, yolun önemli bir bölümünü aşmak demektir.
PLANLI OLUN: Okul hayatınız boyunca planlı olmaya gayret edin. Kendinize
bir plan yapın. Yaptığınız planlamada önceliklerinize ağırlık verin. Gününüzün
en azından 1 saatini ders çalışmaya ayırın
KENDİNİZİ GELİŞTİRİN: Kendinizi tanımanızı ve kişisel anlamda gelişmenizi
sağlayacak kitaplar okuyun. Bunların yanısıra, sportif ve sosyal faaliyetlere katılarak bir hobi kazanın.
KENDİNİZE GÜVENİN: İnsanları akıllı yapan paraları değil, beyinleridir. Kendi aklınıza inanın, kendi hedeflerinize ulaşmada kararlı olun. İnandığınız ve
kararlı olduğunuz takdirde başarılı olmanız için geriye tek bir şey kalıyor, o da
kendinize güvenmek.
Bunların yanısıra, arkadaşlarınıza vakit ayırmanız, dersler sırasında not tutma alışkanlığı edinmeniz hedeflediğiniz noktaya ulaşmanızda en büyük yardımcınız olacaktır.
Bunların yanında, anne ve babalara da, okula giden çocuklarına “çok çalış”
demelerinin, başarıyı getirmediğini, aksine kaygıyı arttırdığını da hatırlatalım.
Bu söylediklerimiz, okula giden çocukların verimliliği üzerine de ciddi çalışmalar yapan Milli Prodüktivite Merkezi’nin yaptığı araştırmaların sonucu ortaya
çıkmıştır. Dolayısıyla, başarılı olmak isteyenler, bu hususları dikkate almak zorundadır.
Ben hepinize başarılı bir ders yılı diliyor, sevgilerimle sizleri gözlerinizden
öpüyorum.
3
HABERLER
YURT DIŞINDA
Gezerek, eğlenerek öğrendik…
Türk Metal Sendikası olarak, anne ve babalarınızla gerçekleştirdiğimiz eğitimleri, sizler için daha da güzelleştirerek yurt dışına taşıdık. Eğlenerek, gezerek edindiğiniz bilgi kitaplardan
okunanlardan daha kalıcı olur. Çünkü, gezdiğiniz, gördüğünüz,
kısa süreli de olsa yaşadığınız ülkelere ait anılarınız hep sizinle olur; kalıcıdır...
İşte bu anlayışla 2006 yılında çocuklara yönelik olarak başlattığımız yurt dışı gezilerine, bu yıl da devam ettik. 2006,
2007,2008,2010 ve 2011 yılında toplam 500 Metal Çocuk Arkadaş Kulübü üyesini; Kazakistan, Moldova, Özbekistan, Ukrayna,
Başkurtistan, Rusya, Tacikistan'da misafir ettik.
Bu yıl gerçekleştirdiğimiz, Başkurtistan, Rusya, Ukrayna gezilerine, toplam 50 Metal Çocuk katıldı. Geziye katılan arkadaşlarımızla çok renkli ve hareketli zamanlar geçirdik. Birlikte gittiğimiz ülkelerin tarihlerini keşfedip, yeni dostluklar edindik.
Başkurtistan Makine İşçileri Sendikası Başkanı Nikolay Lifanov, bizleri makamında kabul etti. Dostluğumuz ve aramızdaki işbirliğinin devamı
için kendisine, Genel Başkanımız Pevrul Kavlak adına hediyemizi sunduk.
4
KAPAK
Rusya Güneşli Kampı
Rusya Güneşli Kampı'nda yeni kurduğumuz dostluklarla birlikte
oyunlar oynadık, halat çekme yarışında tabi ki biz kazandık.
Rus arkadaşlarla
paintball oynayarak
eğlenceli vakit geçirdik.
Tabi Futbol oynamayı
ihmal etmedik.
5
HABERLER
Dostluklarımızı havaya balon
uçurarak ebedileştirdik.
Akşam kampta meydanda kurulan disko
ile birlikte güzel danslara imza attık.
Ukrayna Gagarin
Kampı'nda, dostluk
ateşi etrafında birleştik ve eğlenceli
vakitler geçirerek
ekmek ve patates
közledik.
6
KAPAK
Ukrayna’da havuz keyfi
yeni dostluklarla daha bir
keyifli oldu.
St. Petersburg'da 1.Petro'nun
Kışlık Sarayı. Sarayın bazı
süslemelerinin altından yapılmış olması ona ayrı bir görkem katıyor.
St. Petersburg'da 1.Petro'nun
Yazlık Sarayı. Fıskiyelerde kullanılan heykeller altından yapılmış.
7
HABERLER
Kiev’de yer alan Anavatan Heykeli
St. Petersburg'da Katerina Sarayı'nda
bulunan Medusa Mozaiği
Rus Kiril alfabesini
yaratan ilk matbaacının heykeli.
8
Sporcu İrem ile
Gölcük’teyiz…
ZİYARET
Metal Çocuk’un bu ayki konuğu,
babası Ford Otosan Gölcük
Fabrikası’nda çalışan İrem Şener…
İrem 12 yaşında ve evin iki çocuğundan birisi… Donanma İlköğretim Okulu’nda okuyan ve 7. Sınıfa giden İrem ve ailesi, Gölcük’ün Değirmendere
Mahallesi’nde oturuyor.
İrem’i daha yakından tanımak için sohbetimize
başlıyoruz.
Büyüyünce ne olmak istiyorsun İrem?
Subay olmak istiyorum.
Boş zamanlarında neler yaparsın?
Voleybol oynar, bisiklete binerim…
Hayvan besliyor musun?
Hayır, ama küçük bir köpeğim vardı daha önce.
Voleybol oynadığına, bisiklete bindiğine
göre, sporla aran iyi sanırım. Peki hangi takımı tutuyorsun, en çok hangi oyuncuyu beğeniyorsun?
Fenerbahçeliyim ve en çok beğendiğim futbolcu Alex.
Sence başarının sırrı nedir başarı için neler yapılmalı?
Başarının sırrı, iyi çalışmak… Azimli ve hırslı olmalıyız, bunlar olduktan sonra zaten başarı kendiliğinden gelir diye düşünüyorum.
Sanırım televizyon da izliyorsun, en sevdiğin çizgi film kahramanların kimler?
Bugs Bunny ve Havuç…
Vazgeçemediğin bir aksesuarın var mı?
Evet , toka!
Sendika nedir İrem daha önce bu konuda hiç bilgin oldu mu?
Evet. Sendika bildiğim kadarı ile, işçinin hakkını koruyan ve işçiler
için bir şeyler yapan kuruluşlardır. Babam da sendikalı, ordan biliyorum.
İREM’LE TEK KELİMELİK ANKET:
En sevdiği yemek: Tavuk Izgara
Dizi: Beverly Büyücüsü
Oyuncu: Selena Gomez
Renk: Mor
Şehir: İstanbul
Mevsim: Yaz
Hayvan: Köpek
Ders: İngilizce
Oyuncak: Ayıcıklar
İrem ile sohbetimizi sonlandırmak üzereyiz, yanından ayrılmayan küçük kardeşi Jankat
Eren dikkatimizi çekiyor. Kardeşinle aran nasıl diye soruyoruz. “bazen iyi bazen kötü” diye
yanıtlıyor İrem. Arkasından da ekliyor, “Kardeşim bazen benim istediğim şekilde davranmasa da, ben buna rağmen kardeşimi çooooookk seviyorum…”
Okulda en çok İngilizce dersini seven İrem’e ne kadar İngilizce bildiğini sorduğumuzda, Türk Metal’in öğrencilerine yönelik İngilizce Kursları sayesinde, yabancı dilinin, arkadaşlarından daha iyi bir noktaya geldiğini ifade ediyor.
“Arkadaşlarınla bir araya geldiğinde neler yapıyorsun. Nasıl vakit geçiyor?” diye soruyoruz İrem’e. İrem arkadaşlarınla hem ders çalıştıklarını, hem de eğlendiklerini anlatıyor.
Bu sayımızdaki konuğumuz, Ford Otosan Fabrikası’nda çalışan üyemiz Yıldıray Şener ve
Eşi Ebru Şener’in biricik kızı İrem Şener’di. Bir sonraki sayımızda farklı bir şehirden farklı
bir üyemizle buluşmak üzere hoşça kalın…
9
“Benim naçiz vücudum elbet toprak olacaktır.
Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.”
Mustafa Kemal ATATÜRK
29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI
10
Cumhuriyet Bayramı Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 29 Ekim 1923'te
Cumhuriyet rejimini ilan etmesi anısına, her yıl 29 Ekim günü kutlanan
resmi bir bayramdır. Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın ardından Mustafa Kemal
Atatürk önderliğindeki Türkiye’nin yönetim şeklinin Cumhuriyet olacağı 29
Ekim 1923’te ilan edildi.
Osmanlı Devleti, hüküm sürdüğü 624 yılda 36 padişah tarafından yönetildi. Son padişahı Vahdettin’dir. Padişah, şah, kral, hakan, sultan gibi tek
kişiye dayalı yönetim sistemine "mutlakiyet" adı verilir. Mutlakiyet yönetiminde egemenlik kayıtsız şartsız tek bir kişide yer alır. Mutlakiyetle yönetilen ülkelerde ülkeyi yöneten kişiye yardımcı olması için meclis kurulurdu.
Meclis üyeleri halkın isteklerini yöneticiye duyurur, yasa tasarısını hazırlardı. Bu yasa taslakları yönetici tarafından benimsendiğinde yasalaşırdı.
Bu yönetim biçimi ise "meşrutiyet"tir. Osmanlı Devletinde 1876 ve 1908
yıllarında olmak üzere iki kez meşrutiyet ilan edildi. İkinci Meşrutiyet'in
ilanından 6 yıl sonra, 1914'te I. Dünya Savaşı başladı. Dört yıl süren savaş, İttifak Devletleriyle birlikte olan Osmanlı İmparatorluğu’nun yenik sayılmasıyla sonuçlandı ve Osmanlı toprakları İngiltere, Yunanistan, Fransa,
İtalya gibi devletler tarafından işgal edilmeye başladı. Ülkenin içinde bulunduğu durumdan büyük rahatsızlık ve üzüntü duyan Mustafa Kemal
Paşa, 19 Mayıs 1919'da, ülkenin kurtarılması düşüncesiyle, Bandırma Vapuru
ile Samsun'a gitti. Ülkenin çoğu ilinde kongreler düzenledi ve "Tek bir egemenlik var, o da Milli egemenliktir. Ülkeyi, yine ulusun kendi gücü kurtaracaktır" ilkesiyle, yurdun her tarafından gelen ulus temsilcilerini 23 Nisan 1920 günü
Ankara'da Büyük Millet Meclisi'nde topladı. Meclis Mustafa Kemal Paşa'yı 'Meclis
Başkanı' seçti. Mustafa Kemal Paşa'nın önderliğinde Büyük Millet Meclisi, Kurtuluş Savaşı'nı başlattı. Halk ve düzenli ordular düşman kuvvetlerine karşı savaş verdi, omuz omuza mücadele etti. Kurtuluş Savaşı’nın zaferle sonuçlanmasının ardından TBMM 1 Kasım 1922'de saltanatı kaldırdı. Padişah Vahdettin 'vatan haini' ilan edildi ve yurdu terk etti.
24 Temmuz 1923 günü Lozan Barış Antlaşması imzalandı, ancak, halen, yeni
kurulan devletin yönetim şekli belirlenememişti. İkinci dönem Büyük Millet
Meclisi, ilk toplantısını yaptı ve 13 Ekim'de Ankara başkent ilan edildi. Bu dönemde Atatürk, egemenliğin ulusa dayandığı bir sistem olan cumhuriyet yönetiminin ilanı için hazırlıklar yapmaya başlamıştı. 29 Ekim günü Atatürk, milletvekilleri ile görüştükten sonra taslağı hazırlanan "Cumhuriyet" önergesini Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne verdi. Meclis önergeyi kabul etti ve böylece yeni yönetimi biçimi Cumhuriyet, yeni ismi "Türkiye Cumhuriyeti Devleti" olarak belirlendi.
Hürriyet ve bağımsızlığın kıymetini, erdemli ve özverili, çağdaş eğitim almış
olan gençler, çok daha iyi bilebilirlerdi. Bağımsızlık; hürriyet, cumhuriyet bundan böyle savaşarak değil, bunları değeri bilinerek korunacaktı. Onun için kılıçla elde edilen zaferler, siyasi, ekonomik, kültürel zaferlerle taçlandırılmalıydı.
29 EKİM
''Cumhuriyetimiz öyle zannolunduğu gibi zayıf değildir.
Cumhuriyet bedava da kazanılmış değildir. Bunu elde etmek için kan döktük. Her tarafta kırmızı kanımızı akıttık.
İcabında müesseselerimizi müdafaa için lâzım olanı yapmağa hazırız.''
Mustafa Kemal ATATÜRK
11
Eve Dönüş
Seval 9 yaşında, kömür gibi simsiyah saçlı, çakmak gibi ışıldayan zekâsı gözlerinden belli olan, yaşıtlarına göre biraz daha
toplu bir kız çocuğuydu. Ailesiyle beraber oturdukları ev biraz
uzak olduğu için okula servisle gidip geliyordu. Her sabah servis
Seval’i kapının önünden alıp, akşamları hava karardığında ise
evinin önüne bırakıyordu. Seval hiç tutumlu bir çocuk değildi.
Annesinin hazırladığı beslenme çantasına rağmen, aldığı harçlıklarını son kuruşuna kadar kantinde harcıyordu. Akşam okuldan dönerken tüm parasını bitirmiş oluyordu. Aralık ayı gelmişti. Her taraf karla kaplıydı ve dışarısı çok soğuktu. Hava daha
erken kararıyordu artık. Son ders bittiğinde ise, dışarıda oynayan çocuklar çoktan aileleriyle birlikte yemeğe oturmuş oluyordu.
Seval o sabah okula gitmek üzere uyandı yine, bugün yılbaşıydı ve çok heyecanlıydı. Bu akşama ait nice planları vardı. Bütün akrabalarıyla beraber yemek yedikten sonra, akşam tombala
oynayacaklardı. Ertesi gün ise tatildi. Dışarı çıkıp arkadaşlarıyla
kardan adam yapacaklardı.
Sevinçle yataktan fırladı, yüzünü yıkadı, saçlarını taradı ve
okul formasını giyerek kahvaltısını yapmak için mutfağa geçti.
Annesi Seval’i kahvaltı yapmadan kesinlikle okula göndermezdi. Seval, bazen sabahları canı bir şeyler yemek istemediğinde usulca ayakkabılarını giyip kapıya doğru ilerlediğinde annesi yakalar,
12
HİKAYE
“Seval kahvaltını bitirmeden gidemezsin yavrum, unutma ki
günün en önemli öğünü sabah kahvaltısıdır, derslerini anlamazsın, sağlıklı büyüyemezsin doğru mutfağa” diye uyarırdı.
Okul servisi gelmişti. Ayakkabılarını giydi, atkısını örttü ve
servise binerek okulun yolunu tuttu. Bugün en sevdiği ders matematik vardı. Tahtaya kalkıp birkaç problem çözdü. Ama aklı
halen yılbaşı gecesindeydi. Sabırsızlıkla akşam olmasını bekliyordu. Nihayet son ders zili çalmıştı. Herkes yerine geçmiş öğretmenin gelmesini bekliyordu. Ders Türkçe dersiydi, Fatma Öğretmen sınıfa geldi ve dersini anlatmaya başladı. Normalde çok
severek ders anlattığı ve bütün öğrencilerinin onu dinlediği sınıftan sesler yükseliyordu. Bütün öğrenciler akşam neler yapacağını anlatıyor ve öğretmenlerini dinlemiyorlardı.
Fatma öğretmen;
Çocuklar lütfen susun! Ders anlatmaya çalışıyorum ve haftaya sınavınız var bu konuyu bugün bitirmem gerek 20 dakikamız
kaldı eğer bitiremezsem hiç birinizi bırakmayacağım bu ders bitene kadar okulda tutacağım, dedi.
Öğrenciler, Fatma Öğretmenin uyarılarını dikkate almayarak,
konuşmaya devam ettiler. Zil çalmıştı. Herkes kitap ve defterlerini toplayıp çantasına koyarken, Fatma Öğretmen,
Herkes otursun yerine ders daha bitmedi, ben sizi uyarmıştım
fakat dinlemediniz, diyerek dersine devam etti.
13
Seval cam tarafında oturuyordu. Okulun bahçesine bakıyor,
servislerin doluşunu izliyordu. Anne babalar çoktan diğer sınıflarda okuyan çocukların ellerinden tutmuş okuldan uzaklaşmışlardı bile. Servislerin hepsi gitti. Fatma Öğretmen,
İyi yıllar çocuklar bir dahakine uslu olursanız sizi zamanında
çıkarabilirim diyerek dersini tamamladı.
Bütün öğrenciler çantalarını toplayıp sınıftan çıktı. Seval bozuk para cüzdanına baktı, hiç parası yoktu. En son kantinde
harcamıştı. Nasıl eve gideceğim diye düşünüyordu okulun kapısından çıkarken. Okul servislerinin bürosuna doğru yürüdü, belki açıktır diye bir umutla. Ne yazık ki büro kapalıydı. Doğru ya
bugün yılbaşıydı, herkes erkenden evine gitmişti. Hava çok
soğuktu ve kar yağıyordu. Kalmıştı bir başına, ne yapacağını şaşırmış ve yürümekten de
çok yorulmuştu. Bir kaldırıma oturdu ve ağlayarak annesinin sözlerini hatırladı. ''Yavrum harçlığının hepsini harcama, ben her
gün beslenme çantanı hazırlıyorum, zor
durumda kalırsan yanında paran olsun''
14
HİKAYE
O zamana kadar annesinin ne demek istediğini anlayamamıştı. Nasılsa servisi vardı. Ama, işte bugün her şey farklıydı.
O anda ''Neden ağlıyorsun yavrum?'' diye bir ses duydu Seval.
Korkuyla çekinerek kafasını kaldırıp baktığında, karşısında duran, güler yüzlü ve köpeğiyle yürüyüşe çıkmış annesi yaşlarında
bir kadın gördü. Seval’in hıçkırarak ağladığını duymuş ve endişeyle yanına yaklaşmıştı. Seval her şeyi anlattı. Kadın cebinden
çıkarttığı otobüs kartını uzatarak,
Ağlama bak bugün yılbaşı haydi evine git, dedi gülümseyerek.
Seval utanıp sıkılarak aldı kartı ve kadına teşekkür etti. Otobüs durağına yürürken son kez dönüp baktı kendisini o durumdan kurtaran kadına ve iyi yıllar diledi. Otobüste evine doğru giderken olanları düşünüyordu Seval. Düşüncelere dalmışken,
son anda inmesi gereken durağa geldiğini fark etti.
İşte sonunda evindeydi. Herkes onu bekliyordu merakla. Seval hemen olan biteni anlattı ailesine. Ve annesine dönüp;
Harçlıklarını biriktir zor durumda kalırsan yanında paran olsun kızım demiştin anne, bunu şimdi anlıyorum, dedi.
Annesi kızına gülümseyerek, soğuktan üşümüş küçücük ellerini kendi ellerinin arasına aldı ve ışıldayan gözlerle Seval’in
gözlerine baktı;
Haydi, artık yemeğimizi yiyelim güzel kızım, dedi.
15
04 AĞRI
Türkiye'nin Doğu Anadolu Bölgesi'nde bulunan Ağrı,
adını, eteklerine kurulduğu Ağrı Dağı'ndan almıştır.
Ağrı, Orta Asya'dan gelen kavimlerin Anadolu'ya girişleri sırasında bir geçiş noktası oluşturmuş, dolayısıyla birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Ancak, Ağrı’nın bu geçiş noktası olma özelliği nedeniyle, kentte çok köklü bir uygarlık oluşmamıştır. Bölgedeki en köklü uygarlık Urartular’a aittir. Urartu’nun
Van Gölü’nün kuzey ve kuzeydoğusundaki ülkeler üzerine,
Kral İspuini (M.Ö.825-810) döneminde seferler başlamış, Kral
Menua(M.Ö.810-786) döneminde bu akınlar daha da ağırlık kazanmıştır. Bölgede daha sonraları Medler, ( M.Ö.708-555 ) Asur
Devleti’nin yıkılması ile birlikte bir yayılma ürecine girmiş, bunun sonucu Ağrı ve çevresini topraklarına katmıştır. Medler’in
yıkılması ile birlikte Persler, yaklaşık iki yüzyıl kadar bölgede
yaşamıştır. 1071 Malazgirt savaşına kadar birçok kültüre sahne
olan Ağrı ili sonunda Türk boylarının eline geçmiştir.
Yavuz Sultan Selim tarafından Çaldıran Savaşı sonrası Osmanlı topraklarına katılan Ağrı, Osmanlı döneminde Şorbulak
ismi ile anılmakta idi. Bu isim, Ermeniler zamanında Karakilise
olarak değiştirilmiş, daha sonra Kazım Karabekir Paşa zamanında Karaköse diye adlandırılmıştır. Nuh Tufanı ile ilgisinden do-
Yüzölçümü: 11.376 km2
Nüfusu: 542.022
Alan kodu: 0 472
16
İL İL GEZELİM GÖRELİM
layı Tevrat’ta adı geçen Ararat Dağı ve ülkesinin, Ağrı ve çevresinin olduğu sanılması dolayısıyla Ağrı’ya Batılılar tarafından
Ararat da denilmektedir. 1834 yılında bucak, 1869 yılında ilçe
olan Ağrı, 1927 yılında il merkezi olmuştur.
Ağrı kentimiz, ülkemizin en önemli kültür turizmi merkezlerinden biridir. Bir bakıma ilklerin şehridir. Medeniyetlerin yol
güzergâhında bulunması ona ayrı bir değer katmıştır. Avrupa’nın
ve ülkemizin en yüksek dağı olan Ağrı Dağı (5137 m.) başında
hiç eksik olmayan halesi ile sizleri beklemektedir.
Dünyanın Alaska’dan sonra en büyük Meteor Çukuru ve
onun güzergâhı üzerindeki Nuh’un Gemisi’nin izi kültür turunuzda mutlaka görmeniz gereken önemli iki turizm merkezidir.
Osmanlı’nın doğuya açılan kapısı Doğubayazıt’ta muhteşem mimarisiyle İshak Paşa Sarayı sizi büyüleyecek niteliktedir.
İshak Paşa Sarayı’nın hemen karşısında yer alan Urartu Kalesi ve Eski Beyazıt Camii’ne de mutlaka uğrayın. Camii yakınlarındaki Ahmedi Hani Türbesi ruhunuza mistik hava katacaktır.
Diyadin’deki Meya Mağaraları ve Diyadin Kaplıcaları, Eleşkirt Toprakkale ve Pirabat Höyükleri sizleri tarihin derinliklerine götürürken, otantik köy yaşamının içinde kendinizi farklı bir âlemde hissedeceksiniz. Aladağlar ve sinek yaylaları ciğerlerinize dolacak temiz hava ile sizleri bekliyor.
Eğer yolun Ağrı’ya düşerse
• Abdigo köftesi yemeden,
• İshak Paşa Sarayı'nı görmeden,
• Murat Suyunda rafting yapmadan,
• Meya Mağaralarını ve Diyadin
Kaplıcalarını görmeden,
sakın dönme...
17
Sarı saçlı mavi gözlü dev,
10 Kasım 1938'de
hayatını kaybetti…
Mustafa Kemal Atatürk’ün hastalığının ilk belirtileri 1937 yılında
ortaya çıktı.1938 yılında ise, hastalığı iyice arttı. Ancak, bu tarihlerde Hatay sorunun gündemde olması nedeniyle, Atatürk tam anlamıyla dinlenemiyor ve tedaviye de zaman ayıramıyordu. Rahatsızlığına rağmen, Mersin ve Adana'yı kapsayan bir ziyaret gerçekleştirdi. Kızgın güneş altında askerî birlikleri teftiş edip, düzenlenen tatbikatları izledi. Ülkesi ve hedefleri uğruna sağlığını hiçe sayan Atatürk, bu seyahatin ardından iyice yorgun düştü ve hastalığı ilerledi.
Ankara’ya döndükten sonra, tedavi için İstanbul’a geçti. Doktorlar
Atatürk’e ‘siroz’ teşhisi koydu. Bu teşhise rağmen, ülkesi için çaba
göstermeye devam etti. İstanbul'a gelen Romanya Kralı II.Carol
ile görüştü. Bakanlar Kurulu toplantısına başkanlık etti. 4 Temmuz
1938'de Hatay Antlaşması'nın yürürlüğe girmesi Atatürk'ü çok sevindirdi, moralini düzeltti.
Atatürk'ün hastalığı ağırlaşınca Dolmabahçe Sarayı'na nakledildi.
Fakat hastalığı durmadan ilerliyordu. 1 Kasım 1938'de Türkiye Büyük
Millet Meclisi'nin açılış törenine de katılamadı. Tören için hazırladığı açılış nutkunu Başbakan Celâl Bayar okudu.
8 Kasım gecesi komaya girdi. 9 Kasımda da koma durumu devam etti. Yabancı ülkelerden gelen doktorlar da, Türk meslektaşları gibi O’ndan ümidini kesmişti. 10 Kasım sabahı "Saat kaç ?" diye
sordu. Bu Atatürk’ün son sözleri oldu. Saat dokuzu beş geçe korkulan oldu… Atatürk hayatını kaybetti… O’nunla birlikte, tarihin en
büyük askeri ve siyasi dehası göçmüş oldu…Atatürk’ün ölüm haberi
tüm yurtta ve dünyada büyük bir acı yarattı. Bayraklar yarıya indirildi. Bütün yurtta yas ilan edildi…
Bu kara haberle, sadece Türk milleti değil, bütün dünya yasa büründü. Hemen hemen bütün ülke liderleri, Türkiye Cumhuriyeti'nin
kurucusuna karşı duydukları derin saygıyı belirten mesajlar yayımladı, cenaze törenine de temsilciler gönderdi...
18
10 KASIM
“Benim üzüntüm, bu adamla tanışmak hususundaki şiddetli
arzumun gerçekleşmesine artık imkan kalmamış olmasıdır.”
Franklin D. ROOSEVELT (A.B.D. Başkanı, 10 Kasım 1963)
“O büyük insan yalnız Türkiye için değil, bütün
Doğu milletleri için de en büyük önderdi.”
Emanullah Han – Afgan Kralı
“Dünya sahnesinden tarihin en dikkatli,
çekici adamlarından biri geçti.”
Chicago Tribune Gazetesi - ABD
“İnsanı teslim alıcı fevkalade önderlik kuvveti vardır.
O, tetiktir, hazır cevaptır, dikkati çekecek kadar zekidir.”
Gladys Baker (Gazeteci)
“Türk Milleti yastadır, çünkü yeni Türkiye’nin
yaratıcısı olan eşsiz şefini kaybetmiştir.”
Stipsi gazetesi-Arnavutluk
19
KONUŞAN HAYVANLAR
Kutup Ayısı
BUZ ÜZERİNDE ADETA DANS EDİYOR...
-Selam Kutup Ayısı
-Selam Metal Çocuk, hoşgeldin...Yalnız biraz kalın giyinseydin, buralar çok soğuktur. Burada yaşanan en yüksek soğukMerhaba Metal Çocuk, bu ay ki sayımızda çok uzaklara, Kuzey Kutbu’na yolu- luk -273 derecedir. Burası tamamen bir buz kütlesidir. Kuzey
Kutbu'nda kara yoktur. Kuzey Kutbu dünyanın ekseninin üst kısmuz düştü.Yolumuz buralara düşmüşken
mında (kuzey) kalan noktayı tanımlar.
Sevgili Kutup ayısını da ziyaret ettik...
-Kutup ayısı üşümüyor musun?
-Şu ana kadar tanımlanabilen ayı türleri içinde en kalın posta sahip olanıyız. Kürk olmayan dış organlarımız, sadece burnumuz ve ayak tabanlarımızdır. Boynumuz diğer ayı türlerinden
daha uzundur. Ayrıca ısı yalıtımı amacıyla kulaklarımız da daha
küçüktür ve kafamız daha uzun bir yapıya sahiptir.
-Peki Sevgili Kutup ayısı, bize biraz kendinden bahseder misin?
-Biz kutup ayıları aynı zamanda beyaz ayı, ya da deniz ayısı
familyasından, soğuk kuzey kutup bölgesinin karlı sahillerinde
ve buzullar üzerinde yaşarız. Hayatta olan en büyük kara etoburuyuzdur. Biz kutup ayıları hem karada, hem denizde, hem buzda, hem de su içinde rahatlıkla avlanırız. Bizler adeta yüzmek
için tasarlanmışızdır. Güçlü uzuvlara ve onlar için palet görevi gören gelişmiş ön pençelere sahibiz. Ayak parmaklarımız birbirlerine bağlı değildir. Pençeleri içeri çekilemez ve kar üzerinde rahat yürüyebilmemiz ve buz katmanlarını kazabilmemiz için
tasarlanmıştır. Bununla beraber ayak tabanlarımız şok emici bir
özelliğe sahiptir.
-Ya avlayacak bir şey bulamazsanız aç kalırsanız ne yaparsınız?
-Aç kaldığımız zamanlarda yüzen buz parçaları
üzerine binip kilometrelerce uzaklara giderek besin ararız.
-Bizi bilgilendirdiğin için çok teşekkürler Kutup ayısı.
20
ANNEMLE MUTFAKTAYIZ
,
argarin
Pasta
m
k
i
)
a
r
z
g
o
M
(125
paket
2
1/
şıgı un
a
k
k
e
em
2 y bardagı süt ker
u
toz şe
ı
2 s
g
a
d
r
ba
kao
1 su ek kaşıgı ka
em
.. vi
2 y t vanilin
u
k
s
i
ke
urre b
e
b
1 pa
t
i
t
kg pe
ı ceviz
1/2
g
a
d
r
a
b
)
1 su (istege baglı
,
,
,
,
, ,
Süt ile şekeri karıştıralım.
Diğer tarafta margarini derin ve geniş bir
kaba alıp eritelim.
2 yemek kaşığı unu koyup kavuralım.
Un renk değiştirmeye başlayınca, şekerli sütü yavaş yavaş karıştıra karıştıra ekleyelim.
Unun topaklanmaması için, sürekli olarak karıştırmaya devam edelim. Sütün tamamını ekleyince kakao ve vanilini koyup kaynayana kadar
karıştıralım.
Erimiş çikolata görünümünde bir sos elde
etmemiz lazım.
Soğuduktan sonra bisküvileri küçük küçük
kırıp cevizle birlikte sosun içine koyalım.
İyice karıştırıp, bir poşet yardımıyla, piramit
şekli verip, buzdolabında 4-5 saat bekletip dilimleyerek servis yapalım.
Afiyet olsun.
21
TEKNOLOJİ AŞIĞI ÇOCUKLAR
Satranç Oynayan İlk Robot
Rusya’da, dünyanın ilk satranç oynayan robotu üretildi. Rus bilim adamı Konstantin Kostenyuk tarafından
geliştirilen robotun, satranç taşlarını tutan parmakları,
üç adet çubuktan oluşuyor. Satranç masası ise, elektronik yansıtıcılarla, robotun taşları algılayabileceği bir
şekilde düzenlenmiş.
Sahibiyle yaptığı ilk karşılaşmayı kazanan satranç
ustası robot, boş zamanlarında bulaşık ve çamaşır da
yıkayabiliyor..
Böcekler artık uzaktan kumanda ile
yönlendirilebilecek…
Bilim insanları, bir altın böceğinin uçuşunun,
sinirlerine eklenen elektrotlar ve radyo alıcısı yardımıyla uzaktan kontrol edilebildiğini açıkladı.
ABD Kaliforniya Üniversitesi’nden bir ekip, çok
küçük olan ve kablosuz yayımlanan kontrol sinyallerini alabilen bir donanım geliştirdi. Araştırmacılar bu donanımın, elektrik sinyallerini elektrotlar
yardımıyla böceğe ileterek havalanmasını, sağa ya
da sola dönmesini ve havada asılı kalmasını sağladığını belirtti. Araştırmayı gerçekleştiren ekip, bu
çalışmaların geliştirilmesi sayesinde, arama/kurtarma çalışmaları gibi gözetleme gerektiren işlerde siber böceklerin kullanılabileceğini de duyurdu.
22
DOKTOR AMCA DİYOR Kİ...
Op.Dr. Kemal Yandakçı
Çocuklar,
Sonbahar mevsimi başladı. Havaların giderek soğumaya başladığı bu aylarda, başta gribal enfeksiyon
olmak üzere, çeşitli enfeksiyonlar ve alerjik olaylar
sık görülür. İşte bu nedenle, aşağıda sıralanan önlemlere dikkat etmeniz gerekiyor.
Sağlıklı günler…
Düzenli egzersiz ve vitamin takviyesi
Sonbaharla birlikte, metabolizmanın yavaşlaması nedeniyle, hem kilo almaya eğilim artabilir, hem de vücut direncimiz düşebilir. Bunu yenebilmek için düzenli beslenmek, vitamin takviyesi ve egzersiz yapmak en iyi çözümdür.
Doğru beslenmek
Sonbahar ve kış aylarında vücut, depoladığı birçok vitamini tükettiğinden, bolca taze meyve ve sebze yenilmesi gerekmektedir. Buna ek olarak, sürekli ısınıp, soğuyan
hava, kendini bir gösterip, bir saklanan güneş nedeniyle
insanlar giyinmelerinde de problem yaşar, bu da vücut direncini olumsuz yönde etkilemektedir.
Havasız ortamlara dikkat!
Okulların açılması ve insanların kapalı ortamlarda toplu
halde bulunmaya başlamaları ile birlikte, hastalıkların taşınması ve bulaşması da artış gösterir. Toplu yaşam alanları, işyerleri ile kreşlerde küçük salgınlar dahi görülebilir. Kapalı mekânlara dikkat edilmesi, mümkün olduğunca
hastalık kaynağı olabilecek kapalı mekânlarda vakit geçirilmemesi gerekmektedir.
Giysiler hava ile uyumlu olmalı
Hava durumunu iyi takip edip uygun giysilerle dışarı çıkmak, alerjenlerin yoğun olduğu bölgelerde uzun süre
kalmamak, bol taze meyve ve sebze tüketmek, gerektiğinde vitamin takviyesi almak bizi enfeksiyonlara karşı bir
miktar koruyabilir.
23
EDEBİYAT SOKAĞI
Peyami Safa
BAZI ESERLERİ
Gençliğimiz (1922)
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu (1930)
Şimşek (1923)
Sözde Kızlar (1923)
Mahşer (1924)
Bir Akşamdı (1924)
Süngülerin Gölgesinde (1924)
Bir Genç Kız Kalbinin Cürmü (1925)
Canan (1925)
Bir Tereddüdün Romanı (1933)
Matmazel Noraliya’nın Koltuğu (1949)
Biz İnsanlar (1959)
24
Peyami Safa 1899'da İstanbul'da doğdu. Şair İsmail Safa'nın
oğludur. Babasının 1901 de vefat etmesiyle 2 yaşında yetim
kalmıştır. Yoksulluk ve 9 yaşında yakalandığı kemik veremi nedeniyle düzenli bir eğitim alamadı. O dönemde çektiği sıkıntıları ve yaşadıklarını, "9. Hariciye Koğuşu" adlı romanında okurlarıyla paylaşmıştır. Bir yandan çalışırken, bir yandan da kendi kendini yetiştirdi. 13 yaşında hayata atıldı ve Posta Telgraf
Nezareti’nde çalışmaya başladı. 1914 ve 1918 yılları arasında
öğretmenlik, 1918 ve 1961 arasında gazetecilik yapmıştır. Yirminci Asır adlı bir akşam gazetesi çıkardı. Böylelikle 43 yıl sürecek olan gazetecilik ve yazı hayatına ilk adımını atmış oldu.
1921 yılında Son Telgraf Gazetesi'nde, daha sonra da Tasvir-i
Efkâr'da yazdı. Tasvir-i Efkâr'dan sonra 1940 yılına kadar Cumhuriyet Gazetesi'nde yazan Peyami Safa, ayrıca Milliyet, Tercüman, Son Havadis gazetelerinde de çalıştı. Romanlarının yanı
sıra, düşünsel yapıtları ve gazeteciliğiyle de kendini kanıtlamış
olan Peyami Safa 15 Haziran 1961'de öldüğü zaman Son Havadis Gazetesi'nin başyazarı idi.
KİTAP KURDU
HEP ÇOCUK KALDIK
Yazarı: Ethem Kocabaş
Yayınlayan: Altın Kitaplar Yayınevi
Ethem Kocabaş ve İstanbul Oyuncak Müzesi’nin ortak projesi
olan “Hep Çocuk Kaldık” adlı kitap artık okurlarla buluşuyor.
Kitapta, mesleğinde üst düzey başarılar elde etmiş ve çocuk
kalmayı başarabilen 49 kişiyle gerçekleştirilen söyleşiler yer alıyor. Bu kişilerin çocukluklarında oynadıkları oyun ve oyuncakları, ailelerinde kendilerine örnek aldıkları kişiler ve yetiştikleri
çevre, mesleki başarıları ile zihinsel gelişim özellikleri üzerindeki etkileri okuyucuyla paylaşılıyor.
ÇOCUK ŞARKILARI
Yazarı: Sezgin Suna
Yayına Hazırlayan: Maya Akademi Yayınları
İnsanın varoluşu ile başlayan ve çocuklar için vazgeçilmez
olan şarkı söyleme davranışı, müzik eğitimcilerinin çocuk şarkıları konusunda daha hassas olmasını doğurmuştur. Dilin düzgün
kullanılması, ses-söz uyumu, ezginin kolay algılanması, sözlerin
anlamlı ve uyaklı olması gibi özellikler çocuk şarkılarında mutlaka bulunmalıdır.
Müzik eğitimcisi Sezgin Suna tarafından hazırlanan Çocuk
Şarkıları isimli kitap, hem ses sınırları, hem de Blok Flüt ile çalabilme uygunluğu açısından ideal bir kaynak.
25
Damlataş
Mağarası
26
TÜRKİYE’NİN DOĞA HARİKALARI
Damlataş Mağarası, 1948 yılında liman inşaatında kullanılmak üzere taş ocağı olarak tespit edilen bölgede, bir dinamit patlatılması sonucu bulunmuştur. Birbirinden güzel binlerce
sarkıt ve dikitlerle süslü bu mağara hemen koruma altına alınmıştır ve mağara hakkında araştırmalara başlanmıştır. Mağaranın kapısından içeri girince 45-50 metre uzunluğunda bir geçit,
13-14metre çapında ve 15metre yüksekliğinde silindirik bir boşluk, ayrıca 15 bin senede oluşmuş sütunlar vardır. Mağaranın iki
katlı olan boşluğu 2500m3 hava ihtiva etmektedir.
Alanya Kalesi'nin alt kısmındaki Damlataş Plajı'nda yer alan
mağara, deniz seviyesinin atında olmasına rağmen içindeki ısı,
yaz-kış 22,3 °c’dir. Nispi nem %98 oranındadır. Mağara dış etkilerden arınmış olup, havasında bol miktarda asit karbonik bulunmaktadır. Mağara etrafındaki kalınlık 10 metreyi bulduğu
için çökme ihtimali yoktur. Mağara senenin 5-6 ayında sürekli damlar.
Damlataş Mağarası Alanya’ya gelen turistlerin önemli uğrak yerlerinden biridir. 50 metre uzunluğunda ve 15 metre yüksekliğindeki geçitten geçerek, mağaranın tabanına inen turistler, burada hatıra fotoğrafı çektirerek ziyaretlerini ölümsüzleştirmektedirler.
Damlataş Mağarası ve astım hakkındaki ilk araştırmalar, Galip
Dere tarafından yapıldı. Galip Dere, gazetelerin birinde 2. Dünya Savaşı sırasında atılan gaz bombalarından korunmak için bir
mağaraya sığınan Almanlardan astımlı olanların şifa bulduklarına ilişkin bir haber okur. Ardından, mağaranın sağlık açısından
faydası konusunda resmi incelemeler başlatılır. Doktor ve kimyagerlerden oluşan ekibin incelemelerinden sonra mağaranın
astıma iyi geldiği tespit edilir.
Alanya’yı ziyaret eden turistlerin çoğunluğu, mağaranın tıbbi fonksiyonu olduğunu düşünerek gelmektedirler. Damlataş
Mağarası’nda yer alan yüksek karbondioksit, fazla nem gibi faktörlerin astımı iyileştirdiği varsayılmaktadır. Astım tedavisi için
gelen hastaların, öncelikle, mağaraya girmesinde bir sakınca olmadığını kanıtlayan bir rapor almaları gerekmektedir.
27
Sahildeki Yengeç
1- Arkadaşlar, ilk olarak bu sayfa büyüklüğünde bir alüminyum folyoyu yengecin gövdesini yapmak için buruşturarak ezelim. Çünkü
gövde düz bir çakıl taşı gibi görünmeli.
2- İnce kağıttan küçük parçalar yırtalım. Sonra
da yengecin gövdesini streç filmin üzerine koyup
fırçayla gövdeye biraz beyaz tutkal sürelim.
3- Kağıt parçalarını tutkalın üstüne bastıralım.
Sonra yeniden tutkal sürüp, yengecin bütün bedeni
tamamen kaplanana kadar kağıt yapıştıralım.
4- Kalın bir kağıdı ortadan ikiye katlayalım. Resimdeki gibi ucuna doğru sivrilen dört yengeç
bacağı çizelim. Sonra kağıdı katlı tutarak bacakları keselim.
5- Bacaklardan birinin ucunu katlayarak bir çıkıntı yapalım. Sonra bacağı resimdeki gibi üç yerinden daha katlamalıyız. Ve kestiğimiz diğer bacaklara da aynı katlama işlemini uygulayalım.
28
METAL ÇOCUK
6- Yine kalın bir kağıda resimdeki gibi karşılıklı
iki tane kıskaç çizelim. Kıskaçları keserek çıkaralım sonra her birine üçer kat yeri yapalım.
7- Gözler için kağıttan iki kısa şerit keselim. Her
iki şeridin alt kısmını bacaklarda yaptığımız şekilde katlayarak bir çıkıntı oluşturalım. Beyaz
kartondan da iki tane daire keselim. Daireleri şeritlerin ucuna yapıştıralım.
8- Şimdi, hazırladığımız gözlerin ortasına siyah keçeli kalemle birer nokta yapalım. Sonra çıkıntıları bedenin üst tarafına resimdeki gibi yapıştıralım. Gözlerin
biraz altına da ağız için bir çizgi çizelim.
9- Kıskaçları yanlara, bedenin ön tarafına yakın
olacak şekilde yapıştıralım. Bacakları da kıskaçların arkasına yapıştıralım. Böylece bedenin iki yanında dörder bacak olacak.
Evet, yengecimiz hazır. Bizim kocaman kırmızı bir yengecimiz oldu. İstediğiniz renklerde yengeç hazırlayabilirsiniz. Hazırladığınız yengeçlerinizin fotoğraflarını çekip bize gönderin,
en değişik ve eğlenceli yengecin fotoğrafını yayınlayalım. Haydi, en değişik yengeç sizin yengeciniz olsun.
29
BİLMECE BULMACA
İki resim arasındaki 5 farkı bulun.
30
Matematik Bulmacası
Merhaba Metal Çocuklar,
Geçen sayımızdaki bulmacayı çözüp bize yollayan arkadaşlarımıza hediyelerini ulaştırdık.
Aşağıda, bizden hediye kazanan şanslı arkadaşların isimleri yer alıyor.
Siz de bu şanslı arkadaşlardan olmak isterseniz, bu sayımızdaki bulmacayı çözüp bize yollayın…
Bol şans….
Geçen ay bizden hediye kazananlar
Ayşe Sudem Erol / Pendik
Melih Mücahit Toraman / Sakarya
Yusuf Karabulut / İstanbul
Betül Yılmaz / Eskişehir
Beyza Çıldız / Kocaeli
Göktuğ Kangal / Tekirdağ
Zeynep Sena Gümrah / Bolu
Yusuf Bayraktar / Bursa
31
r
e
l
n
e
l
e
G
n
e
Sizd
SEVGİLİ ARKADAŞLAR,
Bize şiirlerinizi, resimlerinizi, fotoğraflarınızı gönderin sizler
için yayınlayalım.
[email protected]
17.03.2011
Perşembe
Sevgili Anneciğim,
Beni büyüten, doku
z ay karnında taşıy
an, melek yüzlü an
arzularımı yerine ge
nem, tüm istek ve
tiren annem, sana
bir arzuda daha bu
için isteklerimi, am
lu
na
cağım. Gelecek
açlarımı anlatmak
istiyorum. Rüya ba
zorlu yollardan geçe
hçemdeki azimli kız
rken düşündüğü ha
ı,
yalleri anlatmak ist
deki dikenleri geçe
iyorum. Gül bahçes
rken yaralandığımda
inyanıma gelip yarala
tekrar yaşanan anıla
rımı sararken, tekr
rımızı duymanı, hi
ar
ssetmeni istiyorum
Ben büyüyünce, se
…
nin gibi yara saran
bir doktor olmak, ha
ğinde ona umut sa
stam bana geldiçmak istiyorum. İn
sanların yaralarına,
uzatmak için doktor
sorunlarına yardım
olmak istiyorum. Çü
eli
nkü, en iyi bildiğim
verliği tüm dünyay
şey olan yardımsea yaymak istiyorum
.
Annem, bu yandırı
cı hevesimde bir ba
rut olması için bana
ğı ve senin yüreğin
eğitim, zekâ ışıgerekiyor. Eğitimim
için Ankara Fen Lis
en dipteki dikenden
esi’ni seçtim. Çünk
başlamalı ki bir bo
ü
şluk dolsun, bir ya
şans verilsin. Orad
raya iyileşmek için
aki Matematik-Fen
bi
r
bölümünde okuyar
ğım. Orayı bitirip en
ak biraz hazırlık ya
güzel başarıyı elde
pacaedeceğim.
Bir atasözü vardır
ya ; ‘’ Ne ekersen,
onu biçersin’’ diye.
rim sayesinde Tıp Fa
İşte benim bilgilekültesine gideceğim
. Bunun için Hacette
okumak istiyorum.
pe Üniversite’sinde
Sonra mezun olacağ
ım. Kendimi biraz
ğim için TUS’a gire
daha gelişmek isted
ceğim. Allah’ın izn
iiyle başarılı olursa
yup uzman olacağım
m dört sene daha
. Bu sırada tabi ke
ok
undi hastanemi açm
pıyor olacağım. Ok
ak için çalışmalar ya
ulum bitince de ha
stanemi ‘’ RAUF’’ ad
tane normal çalışırk
ı ile açacağım. Bu
en, ben de hastane
hasmde bilimsel çalışm
lışacağım. Ben sade
alarımı yürütmeye
ce doktor olmak de
çağil, aynı zamanda
rum. Böylece insanl
bir mucit olmak ist
ığa bir katkım, fayd
iyo
am olacak.
Anneciğim, benim
bu hayallerimin ba
ş tacı sensin, her şe
sin. Beni şimdiye ka
yimin baş temelidar bıkmadan, usan
madan babamla ba
şekkür ederim. Beni
ktığınız için çok te
eksiksiz sevdiğiniz
için kalbim her zam
cak…
an sizin için ata
Adres: Birlik Mah.
Oyak Sitesi 1. Blok
No: 1
Çankaya/ ANKARA
3446-A
32
Mohlaroyim Raupov
a
Kes, biriktir, senin de bir ansiklopedin
olsun...
NİAGARA ŞELALESİ
Kuzey Amerika'nın doğusunda, ABD ile
Kanada sınırında, Niagara Nehri'nin üzerinde
bulunur. Üç büyük şelaleden oluşur. Horseshoe
(Atnalı Şelalesi) bunların en büyüğüdür. American Falls ve Bridal Veils Fall diğer iki küçük
şelalelerdir. Niagara Şelalesi'nden yarım dakikada 168.000 m³ su akar. Kuzey Amerika'nin
en büyük şelalesi olan Niagara, 10.000 yıl önce
Kuzey Kutbu'ndan gelen buz kütlelerinin yol
açtığı çöküntülerdir. Nehir çevresindeki Nikola
Tesla tarafından yapılan birkaç hidroelektrik
santrali hem ABD hem Kanada için elektrik
üretmektedir. Niagara şelalesi aynı zamanda,
dünyada ters akan tek şelaledir. Şelalenin suyu
taşlara çarparak geri gelmektedir.
KUTUP YILDIZI
Dünyanın ekseni ile hemen hemen aynı
doğrultuda olduğundan, diğer gökcisimlerinin aksine gün boyunca yer değiştirmez
ve hep kuzeyi gösterir. Bu özelliği nedeniyle
tarih boyunca yön bulma ve seyir amacıyla
kullanılmıştır. Kutup Yıldızı, aslında üç
yıldızdan oluşan bir sistemdir. Kutup Yıldızı’nı
gökyüzünde bulmak oldukça kolaydır. Daima
pusulanın kuzey ibresi doğrultusunda bulunur. Büyükayı takımyıldızının oluşturduğu
"tava"nın gövdesinin sonundaki iki parlak
yıldızı (Dabne ve Merak) birleştiren hayali
doğruyu takip ederek, bu iki yıldız arasındaki
mesafenin yaklaşık 5 katı kadar ileride Kutup
Yıldızı bulunur.
BERMUDA ŞEYTAN ÜÇGENİ
Atlantik Okyanusu’nda çok sayıda uçak
ve geminin kaybolduğu, eskiden manyetik
olduğu sanılan, fakat günümüzde bir doğalgaz
kaynağına ev sahipliği yaptığı düşünülen alanın
olduğu bölgenin adıdır. Bermuda üçgeni ya da
şeytan üçgeni diye anılan bölge, Atlantik'te,
ABD'nin güneydoğu kıyılarında yer almaktadır.
Bölgede son 60 yılda, çok sayıda gemi ve uçak,
açıklanamayan nedenlerle kaybolmuştur. Bu
esrarengiz kayıplar ile ilgili çok sayıda iddia
ortaya atılmıştır. Ancak bilim insanları, bölgenin,
bir doğalgaz yatağı olduğunu ve zaman zaman
fışkıran doğalgazın, gemi ve uçak motorlarını
işlemez hale getirmesi nedeniyle sözkonusu
kayıpların yaşandığını ileri sürdü.
ANSİKLOPEDİ
ÇİN SEDDİ
Çin'in kuzeybatısı boyunca uzanan
Çin Seddi, dünyanın en uzun savunma
duvarıdır. Uzaydan bakıldığında bile, ince,
uzun bir dere gibi görülebilmektedir.
Seddi onaran ve savunma amaçlı kullanan
son hanedan Ming Hanedanı (1368-1644)
olmuştur. Seddin yıkılmış olan kısımlarıyla
birlikte uzunluğu 6.000 kilometreyi bulur.
Bugün ayakta duran kısım, Ming Hanedanı
devrinden kalan 2.500 kilometrelik settir.
Bu tarihî yapı, 2007 tarihinde, Dünyanın
Yeni Yedi Harikası'ndan biri olarak
seçilmiştir.
BÜYÜK İSKENDER
Büyük İskender, M.Ö. 356-323 yılları arasında
yaşayan, o dönemde dünyanın yarısını 13
yılda fetheden, Pers İmparatorluğu'nun güçlü
ordularını yenen, Makedonya kralı ve tarihteki
en büyük komutanlardan biridir.
Avrupa’nın büyük bir bölümünün ardından,
Pers İmparatorluğu’nu fethederek, bütün Batı
Asya ve Mısır’ı ele geçiren İskender, İskenderiye
adıyla birçok şehir kurdu. Bu şehirler her zaman
en verimli ve kaynakları bol olan bölgelere kurulurdu. Bunların en ünlüsü, Mısır’da, Nil nehrinin
ağzına kurulan ve zamanında bilim, teknoloji,
ticaret merkezi haline gelen şehirdir. Buradaki
İskenderiye Kütüphanesi dünyada şimdiye kadar
yapılmış en büyük kütüphane olarak bilinir.
DESMAN (RUSYA SU KÖSTEBEĞI)
Dünyanın en ilginç hayvanları arasında
yer alan Desman, aslında gerçek bir köstebek
değildir. Köstebeğinki gibi kalın ve sık tüylü,
siyahımsı kahverengi bir kürkü varsa da, desman, ayrıca su tutmayan uzun ve yağlı kıllara
sahiptir. Bu hayvanın başlıca özelliklerinden
biri, bir hortuma benzeyen boru biçimindeki
burnudur. Ayaklarının parmak araları zarlıdır.
Uzun ve pullu kuyruğu, hayvanın 40 santimlik
uzunluğunun hemen yarısını teşkil eder. Sandal küreği gibi yassı olan bu kuyruk, hayvanın
suyun içinde rahat yüzmesini sağlayan kudretli
bir araçtır. Arkadaş canlısı olduğu için, bir tek
yuvanın içinde yedi, sekiz yetişkin desmanın
yaşayabildiği belirlenmiştir.
33
34
ÜYE BİLGİ FORMU
2 adet
fotoğraf
Adı:......................................................
Soyadı:..................................................
Doğum Yeri:....................
Doğum Tarihi:....................
Baba Adı:.................................................
Anne Adı:.................................................
Ev Telefonu:..............................................
Posta Adresi:.............................................
İlçe:....................
İl:......................
Posta Kodu:..............................................
Okulu:......................................................
Kan Grubu:................................................
Hobileri:...................................................
Velisi T.M.S. Üyesi mi?
evet
hayır
İş Yeri:................
Velisinin sendikamıza bağlı olduğu şube:........................................
Görevi ve Telefonu:............................
Referansı:........................................
rkadaş Kulübü
Metal Çocuk A
dikası
Türk Metal Sen
Genel Merkezi
1. Km.
Eskişehir Yolu
kara
Söğütözü / An
35
ın
m
a
r
y
a
yet B
i
r
u
h
Cum
un
s
l
O
u
l
Kut
ız

Benzer belgeler

23 Nisan kutlu olsun! - Türk Metal Sendikası

23 Nisan kutlu olsun! - Türk Metal Sendikası 23 Nisan 1920, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ilk açılışının tarihidir. Bu tarihi öneme sahip gelişme, ilk kez, 23 Nisan

Detaylı