TC GELĠR ĠDARESĠ BAġKANLIĞI ĠSTANBUL

Transkript

TC GELĠR ĠDARESĠ BAġKANLIĞI ĠSTANBUL
T.C.
GELĠR ĠDARESĠ BAġKANLIĞI
ĠSTANBUL VERGĠ DAĠRESĠ BAġKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğü
Tarih
: 01/10/2015
Sayı
: 39044742-KDV.29-8366
Konu
: İndirimli orana tabi işlemlerde kur farkının iade hesabına dahil edilip
edilemeyeceği.
İlgide kayıtlı özelge talep formunda, döviz cinsinden hammadde satın alınması
karşılığında şirketiniz aleyhine oluşan kur farkının iade hesabına dahil edilip edilemeyeceği
konusunda Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır.
Katma Değer Vergisi Kanununun;
20/1 inci maddesinde, teslim ve hizmet işlemlerinde matrahın bu işlemlerin karşılığını
teşkil eden bedel olduğu,
20/2 inci maddesinde, bedel deyiminin malı teslim alan veya kendisine hizmet yapılan
veyahut bunlar adına hareket edenlerden bu işlemler karşılığında her ne suretle olursa olsun
alınan veya bunlarca borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil
edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamını ifade ettiği,
24/c maddesinde, vade farkı, fiyat farkı, faiz, prim gibi çeşitli gelirler ile servis ve
benzeri adlar altında sağlanan her türlü menfaat, hizmet ve değerlerin matraha dahil olduğu,
29/2 nci maddesinde; bir vergilendirme döneminde indirilecek katma değer vergisi
toplamının, mükellefin vergiye tâbi işlemleri dolayısıyla hesaplanan katma değer vergisi
toplamından fazla olduğu takdirde, aradaki farkın sonraki dönemlere devrolunacağı ve iade
edilmeyeceği, ancak indirimli orana tabi işlemler nedeniyle yılı içinde indirilemeyen ve tutarı
Bakanlar Kurulunca tespit edilecek sınırı aşan verginin yılı içinde vergilendirme dönemleri
itibariyle mahsuben, yılı içinde mahsuben iade edilemeyen tutarların da izleyen yıl içinde
nakden ya da mahsuben iade edileceği,
35 inci maddesinde de; malların iade edilmesi, işlemin gerçekleşmemesi, işlemden
vazgeçilmesi veya sair sebeplerle matrahta değişiklik vukubulduğu hallerde, vergiye tabi
işlemleri yapmış olan mükellef bunlar için borçlandığı vergiyi; bu işlemlere muhatap olan
mükellef ise indirme hakkı bulunan vergiyi değişikliğin mahiyetine uygun şekilde ve
değişikliğin vukubulduğu dönem içinde düzeltmesi gerektiği,
hükme bağlanmıştır.
Öte yandan, 26.04.2014 tarihli ve 28983 sayılı resmi gazetede yayımlanarak 01.05.2014
tarihinden itibaren yürürlüğe giren KDV Genel Uygulama Tebliğinin III/A-5.3. bölümünde;
"Bedelin döviz cinsinden veya dövize endekslenerek ifade edildiği işlemlerde, bedelin
kısmen veya tamamen vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu tarihten sonra ödenmesi halinde,
satıcı lehine ortaya çıkan kur farkı esas itibariyle vade farkı mahiyetinde olduğundan,
matrahın bir unsuru olarak vergilendirilmesi gerekmektedir.
Buna göre, teslim veya hizmetin yapıldığı tarih ile bedelin tahsil edildiği tarih arasında
ortaya çıkan lehte kur farkı için satıcı tarafından fatura düzenlenmek ve faturada gösterilen
kur farkına, teslim veya hizmetin yapıldığı tarihte bu işlemler için geçerli olan oran
uygulanmak suretiyle KDV hesaplanır." açıklamalarına yer verilmiştir.
Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde, satıcı lehine (alıcı aleyhine) oluşan kur farklarının
satıcı tarafından alıcıya fatura edilmesi işlemi, KDV matrahının ve indirim hesaplarının
düzeltilmesi amacıyla yapılan bir düzeltme işlemi olduğundan, satıcı tarafından düzenlenen
kur farkı faturalarında yer alan KDV tutarı indirim konusu yapılabilecektir.
Diğer taraftan, indirimli orana tabi işlemin gerçekleştiği dönem içinde veya öncesinde
fatura edilen kur farklarının iade hesabına dahil edilmesi mümkün olup, işlemin gerçekleştiği
dönemden sonra fatura edilen kur farklarının ise iade hesabına dahil edilmesi mümkün
değildir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
T.C.
GELĠR ĠDARESĠ BAġKANLIĞI
ĠSTANBUL VERGĠ DAĠRESĠ BAġKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğü
Tarih
: 31/08/2015
Sayı
: 39044742-KDV.11-77740
Konu
: Vekil sıfatıyla yabancı şirketlerin katma değer vergisi işlemlerine aracılık
hizmetinde KDV
İlgi (a) da kayıtlı özelge talep formu ile ilgi (b) de kayıtlı dilekçede, uluslararası vergi
danışmanlığı faaliyeti ile iştigal ettiğiniz, hukuki vekil statüsüyle yabancı şirketlerin katma
değer vergisi işlemlerine aracılık hizmeti verdiğiniz belirtilerek, yabancı firmaların
Türkiye'de gerçekleştirilen kongre, konferans, festival ve sempozyumlara katılımları
dolayısıyla satın alacakları mal ve hizmetler nedeniyle ödedikleri katma değer vergisinin
(karşılıklı olmak kaydıyla) ilgili mükelleflere iade edilip edilmeyeceği hususunda
Başkanlığımız görüşleri talep edilmiştir.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;
-1/1 maddesinde, ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde
Türkiye'de yapılan teslim ve hizmetlerin KDV ye tabi olduğu,
-11/1-a maddesinde, yurt dışındaki müşteriler için yapılan hizmetlerin KDV den
istisna olduğu,
-11/1-b maddesinde, Türkiye'de ikamet etmeyen yolcuların satın alarak Türkiye dışına
götürdükleri malların teslimi anında KDV nin tahsil edileceği, ancak gümrükten malın çıkışı
anında fatura veya belgenin ibrazında KDV nin iade olunacağı,
Türkiye'de ikametgâhı, işyeri, kanuni ve iş merkezi bulunmayanların taşımacılık
faaliyetlerine ilişkin olarak satın alacakları mal ve hizmetler ile fuar, panayır ve sergilere
katılımları dolayısıyla satın alacakları mal ve hizmetler nedeniyle ödedikleri katma değer
vergisinin, karşılıklı olmak kaydıyla iade olunacağı,
-12/2 maddesinde ise, bir hizmetin yurt dışındaki müşteriler için yapılan hizmet
sayılabilmesi için, hizmetin yurt dışındaki bir müşteri için yapılmış olması ve hizmetten yurt
dışında faydalanılması gerektiği,
hüküm altına alınmıştır.
Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinin "II/A-6. Türkiye'de İkamet Etmeyen
Taşımacılar ile Fuar, Sergi, Panayır Katılımcılarına Yapılan Teslim ve Hizmetlerde
İstisna" başlıklı bölümünde gerekli açıklamalar yapılmıştır.
Buna göre, şirketinizin vekil sıfatıyla aracılık yaptığı Türkiye'de ikamet etmeyen
firmaların Türkiye'de fuar, panayır ve sergilere katılımlarına ilişkin bunlara yapılan teslim ve
hizmetlere ilişkin KDV istisnasının yabancı firmaların kendi ülkelerinde aynı faaliyette
bulunup KDV ödeyen Türk vatandaşlarının da iade hakkına sahip bulunduklarını yukarıda
belirtildiği şekilde kanıtlamaları halinde, münhasıran bu katılım nedeniyle yüklendikleri KDV
iadelerini KDV Genel Uygulama Tebliğinde sayılan belgelerin eksiksiz olarak ibraz edilmesi
halinde alabilmeleri mümkün bulunmaktadır.
Ancak aynı şartları taşısalar dahi fuar, panayır ve sergiler kapsamında
değerlendirilmesi mümkün olmayan kongre, konferans, festival ve sempozyumlara
katılımlarına ilişkin bahsi geçen istisnadan faydalanmaları mümkün olmayıp, yabancı
firmalara yapılan hizmetlerden Türkiye'de yararlanılması nedeniyle hizmet ihracı kapsamında
değerlendirilmesi de söz konusu olmayacağından KDV Kanununun 1/1 inci maddesi uyarınca
genel hükümler çerçevesinde KDV hesaplanması gerekmektedir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
T.C.
GELĠR ĠDARESĠ BAġKANLIĞI
BURSA VERGĠ DAĠRESĠ BAġKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Gelir Grup Müdürlüğü
Tarih
Sayı
Konu
: 01/07/2015
: 45404237-130[ I-15-19]-141
: Mahsuben iadelerde YMM Raporunun ibraz süresi
İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, ihraç kayıtlı teslimler ile indirimli orana tabi
işlemlerden dolayı KDV iadesi alan şirketinizin teminat karşılığında mahsuben iadelerde
teminatın çözümüne ilişkin YMM Raporunun nakden iadelerde olduğu gibi altı aylık süre ile
sınırlı olup olmadığı ile raporun ibraz süresinin hangi tarih itibariyle başlayacağı hususlarında
Başkanlığımız görüşünün istenildiği anlaşılmıştır.
KDV Genel Uygulama Tebliğinin (IV/A-4) bölümünde, YMM raporu ile iade
talebinde bulunan mükelleflerin, teminat karşılığı iadenin yapıldığı tarihten itibaren altı ay
içinde bu iade ile ilgili YMM raporunu ibraz etmemesi halinde, söz konusu teminatın vergi
inceleme raporu sonucuna göre çözüleceği; (IV/A-6) bölümünde teminat karşılığı iadelerde,
teminatın YMM raporu ile çözülebileceği hallerde, süresi içinde YMM raporu ibraz
edilmemesi veya ibraz edilmeyeceğinin belirtilmesi halinde, teminatın vergi inceleme
raporuna göre çözüleceği açıklanmıştır.
Buna göre, mükelleflerin teminat karşılığında iade talep etmeleri halinde iadenin
nakden veya mahsuben yapılmasına bakılmaksızın, teminat karşılığı iadenin yapıldığı tarihten
itibaren altı ay içinde bu iade ile ilgili YMM raporunun ibrazı gerekmektedir. YMM
raporunun bu süre içinde ibraz edilmemesi halinde teminat çözümü için vergi inceleme raporu
sonucu beklenecektir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
T.C.
GELĠR ĠDARESĠ BAġKANLIĞI
ĠSTANBUL VERGĠ DAĠRESĠ BAġKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğü
Tarih
Sayı
Konu
: 22/06/2015
: 39044742-KDV.28-62528
: Gayrimenkul satışında KDV oranı.
İlgide kayıtlı özelge talep formu ve ek dilekçenizde; gayrimenkul alım satım işi ile
iştigal etmekte olduğunuz, firmanızca 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların
Dönüştürülmesi Hakkında Kanun kapsamında bulunan binalardan net alanı 150 m² yi
aşmayan dairelerin %1 katma değer vergisi (KDV) oranı uygulanmak suretiyle satın alındığı,
satın alınan bu konutların herhangi bir işleme tabi tutulmaksızın satışında uygulanması
gereken KDV oranı hakkında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
3065 sayılı KDV Kanununun 1/1 inci maddesinde, Türkiye'de ticari, sınai, zirai
faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV ye tabi
olduğu hükmü yer almaktadır.
3065 sayılı KDV Kanununun 28 inci maddesinin Bakanlar Kuruluna verdiği yetkiye
istinaden yayımlanan 24/12/2007 tarih ve 2007/13033 sayılı BKK ile KDV oranları; BKK eki
(I) sayılı listede yer alan teslim ve hizmetler için % 1, (II) sayılı listede yer alan teslim ve
hizmetler için % 8, ekli listelerde yer alanlar hariç olmak üzere, vergiye tabi diğer işlemler
içinse % 18 olarak belirlenmiştir.
2007/13033 sayılı BKK eki (I) sayılı listenin 11 inci sırasında "Net alanı 150 m² ye
kadar konut teslimleri" ibaresi yer almaktadır. Bu itibarla, net alanı 150 m² ye kadar konut
tesliminde %1, net alanı 150 m² yi aşan konut teslimi ile m² sınırlaması olmaksızın diğer
taşınmaz tesliminde %18 oranında KDV uygulanmaktadır.
Öte yandan, söz konusu BKK nın 1 inci maddesinin 01/01/2013 tarihinde yürürlüğe
giren (6) ncı ayrımında aşağıdaki düzenlemeye yer verilmiştir.
" (1) sayılı listenin 11 inci sırasında yer alan net alanı 150 m²'ye kadar konutlardan;
10/7/2004 tarihli ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu kapsamındaki büyükşehirlerde
(16/5/2012 tarihli ve 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında
Kanun kapsamında rezerv yapı alanı ve riskli alan olarak belirlenen yerler ile riskli yapıların
bulunduğu yerler hariç), lüks veya birinci sınıf inşaat olarak yapılan ve ruhsatın sonradan
revize edilip inşaat kalitesinin yükseltilmesi hali de dahil olmak üzere, yapı ruhsatının
alındığı tarihte, üzerine yapıldığı arsanın 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununun 29 uncu
maddesine istinaden tespit edilen arsa birim m² vergi değeri;
a) Beşyüz Türk Lirası ile bin Türk Lirası (bin Türk Lirası hariç) arasında olan
konutların tesliminde bu maddenin birinci fıkrasının (c) bendinde belirtilen vergi oranı,
b) Bin Türk Lirası ve üzerinde olan konutların tesliminde bu maddenin birinci
fıkrasının (a) bendinde belirtilen vergi oranı, uygulanır."
Buna göre, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında
Kanun kapsamında rezerv yapı alanı ve riskli alan olarak belirlenen yerlerde bulunan 150 m²
nin altındaki konutların satın alınarak herhangi bir işleme tabi tutulmadan satışında arsa birim
m² vergi değerlerine bakılmaksızın %1 oranında KDV uygulanacaktır.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
T.C.
GELĠR ĠDARESĠ BAġKANLIĞI
ĠSTANBUL VERGĠ DAĠRESĠ BAġKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğü
Tarih
: 18/06/2015
Sayı
: 39044742-KDV.1-61668
Konu
: Finansal kiralama şirketine tahakkuk eden dava giderlerinin kiracı firmaya
yansıtılması
İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun tetkikinden; 6361 sayılı Finansal Kiralama
Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu kapsamında finansal kiralama faaliyetinde
bulunduğunuz, bu çerçevede finansal kiralama sözleşmeleri ile kiracı firmalara mal kiralamış
olduğunuz ve kira faturaları düzenlediğiniz belirtilerek, firmanız adına düzenlenmiş dava ve
yargılama masraflarının muhatap kiracı firma tarafından rızaen ödemeyi kabul etmesine
müteakip kiracıdan tahsil edildiği, bu durumda firmanız ile kiracı firmalar arasında oluşan
ihtilaflar nedeniyle açılan davalara ilişkin firmanız adına düzenlenmiş;
-Dava ve icra harçları,
-Haciz ve tedbir yolluk harcı,
-Teslim harcı,
-Satış harcı,
-Araç yakalama avansı,
-Muhafaza masrafı (yediemin ücreti),
-Davetiye, müzekkere, bilirkişi, keşif, posta pulu ve dosya masrafları,
-Vekalet ücreti
şeklinde gerçekleşen tahsilatların kiracılara fatura düzenlenmek suretiyle yansıtılıp
yansıtılmayacağı, bunların fatura ile yansıtılması halinde düzenlenecek yansıtma faturalarında
ayrıca KDV hesaplanıp hesaplanmayacağı, KDV hesaplanmasının gerekmesi halinde
hesaplanacak KDV oranlarının ne olması gerektiği konularında Başkanlığımız görüşü talep
edilmektedir.
I- VERGĠ USUL KANUNU YÖNÜNDEN
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3 üncü maddesinin (b) bendinde; vergilendirmede
vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu,
vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin yemin hariç her
türlü delille ispatlanabileceği hükme bağlanmıştır.
Belge düzenine ilişkin hükümler ise 227 ile 242 nci maddeleri arasında düzenlemiş
olup anılan Kanunun 227 nci maddesinin birinci fıkrasında; "Bu kanunda aksine hüküm
olmadıkça bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait
olan kayıtların tevsiki mecburidir." hükmüne yer verilmiştir. Söz konusu kayıtların ise aynı
Kanunun 229 ve müteakip maddelerinde yer alan fatura, gider pusulası, müstahsil makbuzu
v.b. belgelerden herhangi biri ile tevsik edilmesi gerekmektedir.
Anılan Kanunun, 231/5 inci maddesinde; faturanın, malın teslimi veya hizmetin
yapıldığı tarihten itibaren azamî yedi gün içinde düzenleneceği, 232 nci maddesinde ise;
birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak
mecburiyetinde olan çiftçilerin sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek, satın
aldıkları emtia ve hizmetler için de fatura istemek ve almak zorunda oldukları hüküm altına
alınmıştır.
Diğer taraftan, vergi mevzuatımızda bankalar dışındaki mükellefler tarafından yapılan
masrafların dekont ile aktarılmasına müsaade eden yasal bir düzenleme bulunmamaktadır.
Öte yandan, yansıtma; ticari faaliyet kapsamında bir işlemin yapılmaması, yapılan iş
ve işlemlerde bir gelir elde etme veya kar ve zarar beklentisini taşıyacak herhangi bir unsurun
bulunmaması, yasal uygulamalar nedeniyle muhatap olunan ya da diğer bir işletme adına
ödeme veya tahsilat yapılması durumlarında, yapılan ödeme veya henüz ödeme yapılmamışsa
tahakkuk eden bedellerin asıl muhatabına aktarılmasını ifade etmektedir.
Yukarıda yer verilen hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, firmanız adına düzenlenmiş
dava ve yargılama masraflarının muhatap kiracı firmanın rızaen ödemeyi kabul etmesine
müteakip firmanızca kiracıdan tahsil edilen tutarlara ilişkin olarak fatura düzenlemesi
mümkün bulunmaktadır.
II- KATMA DEĞER VERGĠSĠ KANUNU YÖNÜNDEN
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun ;
-1/1 inci maddesinde, Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti
çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu;
-1/3 üncü maddesinde, posta, telefon, telgraf, teleks ve bunlara benzer hizmetler ile radyo
ve televizyon hizmetlerinin KDV'ye tabi olduğu,
- 10/a maddesinde, mal teslimi veya hizmetin yapılması anında vergiyi doğuran olayın
meydana geleceği,
-10/b maddesinde, malın tesliminden veya hizmetin yapılmasından önce fatura veya
benzeri belgeler verilmesi hallerinde, bu belgelerde gösterilen miktarlarla sınırlı olmak üzere
fatura veya benzeri belgelerin düzenlenmesi ile vergiyi doğuran olayın meydana geleceği,
- 20 nci maddesinde ise, teslim ve hizmet işlemlerinde matrahın bu işlemlerin
karşılığını teşkil eden bedel olduğu; bedel deyiminin, malı teslim alan veya kendisine hizmet
yapılan ya da bunlar adına hareket edenlerden bu işlemler karşılığında her ne suretle olursa
olsun alınan veya bunlarca borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile
temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamını ifade ettiği
hüküm altına alınmıştır.
Konuya ilişkin olarak 26/04/2014 tarih ve 28983 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak
01/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren KDV Genel Uygulama Tebliğinin (I/B-4) bölümünde;
"Mahkemelerce hükmolunan avukatlık ücretlerinin davayı kazananlara ödenmesi
KDV'nin konusuna girmez. Ancak bu paralardan sözleşmeleri gereği ücret karşılığı çalışanlar
dışında kalan avukatlara intikal eden kısım, serbest meslek kazancı kapsamında vergiye tabi
olur. Avukatlar aldıkları bu para için davayı kazanana serbest meslek makbuzu düzenler ve
makbuzda alınan tutar üzerinden KDV hesaplayıp ayrıca gösterirler.
Mahkeme kararında "KDV hariç" şeklinde bir ifadenin yer almaması halinde, vekalet
ücretinin KDV dahil olduğu kabul edilir ve iç yüzde oranı uygulanmak suretiyle hesaplanan
KDV, düzenlenen serbest meslek makbuzunda gösterilir."
açıklamalarına yer verilmiştir.
Öte yandan araç yakalama avansı; alacaklı tarafından borçluya ait aracın yakalanmasının
talep edilmesi durumunda İcra Müdürlüklerince memur yolluğu, yediemin ücreti ve çekici
ücreti gibi masraflar karşılanmak üzere temin edilecek bedeldir.
Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde;
-Araç yakalama avansı KDV'nin konusuna girmemekle birlikte, araç yakalama işlemi
sırasında hizmet ifalarının söz konusu olması durumunda bahsi geçen hizmetler için ödenen
kısım KDV'ye tabi olacaktır.
-Firmanız tarafından muhatap kiracı firmadan tahsil edilen dava ve yargılama harçları
ile masraflarına ilişkin düzenlenecek faturalarda, söz konusu tutarlar bir teslim veya hizmetin
karşılığını teşkil etmediğinden; muhafaza masrafı olarak belirtilen yedieminlik faaliyetinin ise
İcra Müdürlüklerinin talimatları doğrultusunda yürütülmesi durumunda elde edilecek gelir,
gelir vergisi uygulaması yönünden ücret kapsamında değerlendirileceğinden, Katma Değer
Vergisi Kanununun konusuna girmemektedir.
-Posta pulu bedelleri üzerinden genel oranda KDV hesaplanması gerekmektedir.
-Mahkemelerce hükmolunan ve KDV'nin konusuna girmeyen vekalet ücretlerinin Firmanız
tarafından kiracılardan tahsilinde KDV hesaplanmayacaktır.
Mahkemelerce hükmolunan vekalet ücretinin Firmanız bünyesinde sözleşme gereği ücret
karşılığı hizmet veren avukatlara aktarılması halinde söz konusu ücret KDV'ye tabi
olmayacaktır. Ancak, firmanız ile avukatlar arasında bir ücret akdi olmaksızın verilen
avukatlık hizmeti karşılığı aktarılan vekalet ücretleri serbest meslek kazancı kapsamında
genel oranda KDV'ye tabi tutulacaktır.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
T.C.
GELĠR ĠDARESĠ BAġKANLIĞI
ĠSTANBUL VERGĠ DAĠRESĠ BAġKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğü
Tarih
Sayı
Konu
: 18/06/2015
: 39044742-KDV.13-61709
: Yerli ve yabancı havayolu şirketlerine verilen acentelik hizmeti.
İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, yerli ve yabancı hava yolu şirketlerinin
Türkiye'de acenteliğini yaptığınız belirtilerek, acenteliğini yaptığınız hava yolu şirketleri
tarafından işletilen hava taşıtlarına hava limanlarında muhatapları tarafından sunulan
hizmetlere ilişkin faturaların doğrudan şirketinize düzenlenmesi ve faturada hizmet verilen
hava taşıtı ve sefere ilişkin tanıtıcı bilgilerin yer alması durumunda, bu işlemin 3065 sayılı
Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun (13/b) maddesi kapsamında KDV den istisna olup
olmayacağı sorulmaktadır.
3065 sayılı KDV Kanununun (13/b) maddesi ile deniz ve hava taşıma araçları için
liman ve hava meydanlarında yapılan hizmetler KDV den istisna edilmiştir.
Konu ile ilgili olarak 26/04/2014 tarih ve 28983 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak
01/05/2014 tarihinde yürürlüğü giren KDV Genel Uygulama Tebliğinin (II/B-2.2.)
bölümünde;
"Hizmetin liman ve hava meydanları işletmeleri yanından diğer gerçek ve tüzel kişiler
tarafından ifa edilmesinin istisna uygulaması açısından önemi bulunmamaktadır.
Bu hizmetlerin gemi ve yük sahibi firmaların acentelerine yapılması veya hizmetlere
ilişkin işlem veya ödemelerin acenteler tarafından gerçekleştirilmesi istisna uygulamasını
etkilemez.
Bu kapsamda, KDV'den istisna olarak temin edilen hizmetlerin Türk acenteler
tarafından araç ve yük sahiplerinin bağlı olduğu yabancı acentelere yansıtılması da KDV'den
istisnadır.
Liman ve hava meydanlarında verilen hizmetlere ilişkin söz konusu istisna, tek
aşamalıdır. Bu nedenle araç ve yük sahibi firmalara veya acentelerine doğrudan ilk safhadaki
asıl yüklenici tarafından verilen ve fatura edilen hizmetler istisna kapsamında değerlendirilir.
Bu mükelleflerin istisna kapsamındaki hizmetlerle ilgili mal ve hizmet alımları ise genel
hükümler çerçevesinde KDV'ye tabidir. Dolayısıyla, alt yükleniciler (taşeronlar) tarafından
verilen ve asıl yükleniciye (ilk safhaya) fatura edilen hizmetler istisna kapsamında
değerlendirilmez.
..."
açıklamalarına yer verilmiştir.
Buna göre, acenteliğini yaptığınız yerli ve yabancı hava yolu şirketlerine ait hava
taşıtlarına işleticiler tarafından 3065 sayılı KDV Kanununun (13/b) maddesi kapsamında
verilen hizmetler için şirketinize düzenlenen faturalarda KDV hesaplanmaması
gerekmektedir. İstisna kapsamındaki hizmetlerin şirketiniz tarafından yerli ve yabancı hava
yolu şirketlerine yansıtılmasına yönelik düzenlenecek faturalarda da KDV
hesaplanmayacaktır.
Bilgi edinilmesi rica ederim.
T.C.
GELĠR ĠDARESĠ BAġKANLIĞI
DENĠZLĠ VERGĠ DAĠRESĠ BAġKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü)
Tarih
Sayı
Konu
: 17/06/2015
: 51421814-130[9-2015/12]-121
: Granül teslimlerinde KDV tevkifatı
İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, hurda naylondan granül imalatı yaptığınız
belirtilerek, granül teslimlerinde katma değer vergisi tevkifatı uygulanıp uygulanmayacağı ile
fason granül (hurda naylon başkasına ait olduğunda) hizmetinde tevkifat uygulanıp
uygulanmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
3065 sayılı KDV Kanununun;
1/1 inci maddesinde, Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti
çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu,
9/1 inci maddesinde, mükellefin Türkiye içinde ikametgâhının, işyerinin, kanuni
merkezi ve iş merkezinin bulunmaması hallerinde ve gerekli görülen diğer hallerde Maliye
Bakanlığı, vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla, vergiye tabi işlemlere taraf
olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutabileceği,
hükümleri yer almaktadır.
Kanunun 9/1 inci maddesinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye istinaden yayımlanan
Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinin;
(I/C-2.1.3.3.4.1.) "Tevkifat Uygulayacak Alıcılar ve Tevkifat Oranı" başlıklı
bölümünde;
"KDV mükellefleri tarafından Tebliğin (I/C-2.1.3.3.4.2.) bölümünde belirtilen ürünlerin,
Tebliğin (I/C-2.1.3.1/a ve b) bölümünde sayılanlara tesliminde, (9/10) oranında KDV tevfikatı
uygulanır.",
(2.1.3.3.4.2.) "Kapsam" başlıklı bölümünde de;
"Metal, plastik, lastik, kauçuk, kâğıt, cam hurda ve atıklarının çeşitli işlemlerden
geçirilip işlenmesi sonucunda elde edilen ve genellikle hurda ve atık niteliklerini kaybederek
metal, plastik, lastik, kauçuk, kâğıt ve cam esaslı malzeme imalatında hammadde olarak
kullanılan mamul niteliğindeki kırık, çapak, toz, granül ve benzeri ürünlerin teslimi tevkifat
uygulaması kapsamındadır.",
Ayrıca (I/C-2.1.3.2.13.) "Yukarıda Belirlenenler Dışındaki Hizmetler" başlıklı
bölümünde ise;
"KDV mükellefleri tarafından, 5018 sayılı Kanuna ekli cetveller kapsamındaki idare,
kurum ve kuruşlara ifa edilen ve yukarıda belirtilmeyen diğer bütün hizmet ifalarında söz
konusu idare, kurum ve kuruşlar tarafından (5/10) oranında KDV tevkifatı uygulanır."
denilmektedir.
Buna göre, firmanızın hurda plastikleri çeşitli işlemlerden geçirerek imalat sektöründe
hammadde olarak kullanılmak amacıyla ürettiği plastik granül teslimleri 9/10 oranında
tevkifata tabidir.
Öte yandan, firmanızca fason granül üretimi hizmeti, 5018 sayılı Kanuna ekli cetveller
kapsamındaki idare, kurum ve kuruluşlara ifa edilmiyorsa tevkifata tabi değildir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
T.C.
GELĠR ĠDARESĠ BAġKANLIĞI
ĠZMĠR VERGĠ DAĠRESĠ BAġKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü
Tarih
: 18/09/2015
Sayı
: 84098128-120.04[68-2014-5]-455
Konu
: Mesleki Sorumluluk Sigortası kapsamında sigorta şirketince serbest meslek
erbabına yapılan ödeme hk.
İlgide kayıtlı özelge talep formu ve eklerinde, noterlik faaliyeti nedeniyle … Vergi Dairesi
Müdürlüğünün … T.C. kimlik numaralı mükellefi olduğunuz, noterlik görevlerinin ifası
nedeniyle zarar görecek olanlara karşı doğacak tüm hukuki sorumlulukları teminat altına
almak amacıyla Türkiye Noterler Birliği ile … Sigorta A.Ş arasında düzenlenen … tarih ve …
numaralı "Mesleki Sorumluluk Sigortası Poliçesi" kapsamında söz konusu tazminat tutarının
anılan sigorta şirketince davacıya ödendiği, poliçenin "Özel Şartlar" başlıklı 2"nci maddesinin
4 üncü fıkrasında, "Sigortacı uygun gördüğü hallerde davaya müdahale edebilir veya etmeyip
davanın kendisinin tayin edeceği bir avukat tarafından yürütülmesini talep edebilir. Sigortacı
gerek bu hallerde gerekse davanın bizzat noter tarafından veya noterin tutacağı avukat
tarafından yürütülmesi hallerinde davanın aleyhe sonuçlanması veya kazanılması
durumunda, savunma nedeniyle yapılan ve belgeye bağlanan gerçek savunma giderleri ile
avukatlık ücretlerini de poliçenin limitleri dahilinde notere ödemeyi taahhüt eder." hükmü
uyarınca davayı avukatlık sözleşmesi ile Av. … aracılığıyla takip ettirdiğiniz, adı geçen
avukat ile yaptığınız avukatlık sözleşmesinde; sigorta şirketine, vekalet ücretinin ödenmesi
için gerekli tüm başvuruların sizin adınıza avukat tarafından yapılacağı ve ödemelerin de
avukata yapılabileceği, dava değerinin % 20 si olarak belirlenen vekalet ücretinin, tarafınızca
veya sigortalısı olduğunuz … Sigorta A.Ş. tarafından Av. …'a ödeneceği hususlarında
anlaşmaya vardığınız, avukatlık vekalet ücret tutarı olan 136.316,80.-TL. nin sigorta
şirketince ahzu kabz yetkisi içeren vekaletnameye dayanarak vekiliniz olan avukatın banka
hesabına yapıldığı, avukat tarafından vekil sıfatıyla sigorta şirketinden tahsil edilen tutar için
adınıza düzenlenen serbest meslek makbuzlarında yer verilen toplam 27.263,36.-TL. gelir
vergisi kesintisinin şahsınızca muhtasar beyanname ile beyan edilmek suretiyle vergi
dairesine ödendiği belirtilerek, anılan sigorta şirketince 'hukuki koruma klozu' kapsamında
vekiliniz Av. …'ın banka hesabına yapılan ancak avukatlık sözleşmesi uyarınca adı geçen
avukat tarafından adınıza düzenlenen serbest meslek makbuzlarında yer alan toplam
136.316,80.-TL. yi serbest meslek kazanç defterinize gelir ve/veya gider kaydedip
kaydetmeyeceğiniz ile kaydetmeniz durumunda serbest meslek makbuzunda gösterilen gelir
vergisi kesintisi ve katma değer vergisinin hesaplamasında hangi tutarların (net veya brüt)
dikkate alınması gerektiği hususlarında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;
65 inci maddesinde, her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançların serbest meslek
kazancı, 66 ncı maddesinde ise, serbest meslek faaliyetini mutad meslek halinde ifa edenlerin
serbest meslek erbabı olduğu hüküm altına alınmıştır.
67 nci maddesinde "Serbest meslek kazancı bir hesap dönemi içinde serbest meslek faaliyeti
karşılığı olarak tahsil edilen para ve ayınlar ve diğer suretlerle sağlanan ve para ile temsil
edilebilen menfaatlerden bu faaliyet dolayısıyle yapılan giderler indirildikten sonra kalan
farktır.
Müşteri veya müvekkilinden, serbest meslek faaliyeti ile ilgili olmak üzere para ve ayın
şeklinde alınan gider karşılıkları kazanca ilave edilir.
... ...
Serbest meslek erbabı için,
1. Ittıla hasıl etmeleri kaydiyle, namlarına kamu müessesesine, icra dairesine, bankaya,
notere veya postaya para yatırılması;
... ...
Tahsil hükmündedir." hükmü yer almaktadır.
68 inci maddesinin birinci fıkrasının 8 numaralı bendinde mesleki faaliyetin ifası için ödenen
mal ve hizmet alım bedellerinin serbest meslek kazancının tespitinde indirim konusu
yapılabileceği hükmüne yer verilmiş olup, anılan maddenin son fıkrasında ise her türlü para
cezaları ile serbest meslek erbabının suçlarından doğan tazminatların gider olarak
indirilemeyeceği hükmüne yer verilmiştir.
94 üncü maddesinde "Kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair
kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî
işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur
olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı
esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak
ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine
mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.
.... ...
2.Yaptıkları serbest meslek işleri dolayısıyla bu işleri icra edenlere yapılan ödemelerden
(Noterlere serbest meslek faaliyetlerinden dolayı yapılan ödemeler hariç);
... ...
b) Diğerlerinden, %20 (2009/14592 sayılı B.K.K. ile. Yürürlük; 3.2.2009) oranında vergi
tevkifatı yapılacağı;
96 ncı maddesinde, vergi tevkifatının, 94 üncü madde kapsamına giren nakten veya hesaben
yapılan ödemelere uygulanacağı, bu maddede geçen hesaben ödeme deyiminin, vergi
tevkifatına tabi kazanç ve iratları ödeyenleri istihkak sahiplerine karşı borçlu durumda
gösteren her türlü kayıt ve işlemleri ifade edeceği, vergi tevkifatının, ücretler dışında kalan
ödemelerde gayrisafi tutarlar üzerinden yapılacağı
hüküm altına alınmıştır.
Öte yandan, 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 164 ile 166 ncı maddelerinde, avukatlık ücreti
tanımlanmakta ve kaynakları itibariyle, sözleşmeye bağlı olarak iş sahibinden sağlanan
vekalet ücreti ile dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenilen vekalet
ücreti olmak üzere iki ayrı vekalet ücretinden söz edilmektedir.
Buna göre, söz konusu vekalet ücretinin Gelir Vergisi Kanununun 65 ve 66 ncı maddelerine
göre serbest meslek erbabı olan avukatlara ödenmesi halinde, Gelir Vergisi Kanununun 94
üncü maddesi ve 2009/14592 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca sorumlularca % 20
nispetinde gelir vergisi tevkifatına tabi tutulması gerekmektedir.
Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalara göre, noterlik faaliyetini yürütmekte iken
müşteriniz ile aranızda oluşan ihtilaf nedeniyle aleyhinize açılan tazminat davası sonucunda
hükmedilen tazminat ve yargılama giderlerinin, mesleki faaliyet sonucu ödenmek zorunda
olunan bir tazminat niteliğinde olmadığı ve ağır kusurunuzdan kaynaklandığı mahkeme
kararından anlaşılmıştır. Sigorta şirketince mesleki sorumluluk sigortası kapsamında
tarafınıza yapılan tazminat, yargılama gideri ve vekalet ücreti niteliğindeki ödemelerin serbest
meslek kazancınızın tespitinde gelir ve/veya gider olarak dikkate alınması mümkün
bulunmamaktadır.
Ayrıca, serbest meslek erbabı Av. …'a nakden veya hesaben yapılan vekalet ücreti ödemeleri
üzerinden gelir vergisi tevkifat yapılması gerektiği tabiidir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
T.C.
RĠZE VALĠLĠĞĠ
Defterdarlık Gelir Müdürlüğü
Tarih
Sayı
Konu
: 18/06/2015
: 85550353-120[2015-2]-12
: Arızı Serbest Meslek Kazancı
İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, serbest avukat olarak faaliyette
bulunduğunuzu, Rize Adliyesinin Almanca ile ilgili olarak tercümanlık hizmetlerini adliye
bilirkişi listesinde kayıtlı olarak yürüttüğünüzü ve bilirkişi ücretlerinin tarafınıza gider
makbuzu karşılığı ödendiği, benzer şekilde çok istisna da olsa noterlere de çeviri hizmeti
verdiğinizi belirterek, tercümanlık faaliyetinizden dolayı mükellefiyet tesisi yapılıp
yapılmayacağı ile alınan tercüme ücretleri için serbest meslek makbuzu düzenleyip
düzenlemeyeceğiniz hususunda bilgi istenmektedir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun,
61 inci maddesinde, "Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak
çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen
menfaatlerdir.
Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam,
avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş
olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi
şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.
Bu kanunun uygulanmasında, aşağıda yazılı ödemeler de ücret sayılır:
...
5 Bilirkişilere, resmî arabuluculara, eksperlere, spor hakemlerine ve her türlü yarışma
jürisi üyelerine ödenen veya sağlanan para, ayın ve menfaatler;..."
65 inci maddesinde, "Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest
meslek kazancıdır.
Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye
veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi
sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır..."
hükümleri yer almaktadır.
Öte yandan, aynı Kanunun 94 üncü maddesinde; "Kamu idare ve müesseseleri,
iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler,
vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler,
gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai
kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki
bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları
sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.
1.Hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan
ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç), 103 ve 104 üncü maddelere göre,
2.Yaptıkları serbest meslek işleri dolayısıyla bu işleri icra edenlere yapılan
ödemelerden (Noterlere serbest meslek faaliyetlerinden dolayı yapılan ödemeler hariç);
b) Diğerlerinden %20 "
oranında vergi tevkifatının yapılacağı hükmü yer almaktadır.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun "Makbuz Mecburiyeti" başlıklı 236 ncı maddesinde
de; "Serbest meslek erbabı, mesleki faaliyetlerine ilişkin her türlü tahsilatı için iki nüsha
serbest meslek makbuzu tanzim etmek ve bir nüshasını müşteriye vermek, müşteri de bu
makbuzu istemek ve almak mecburiyetindedir." hükmü yer almıştır.
Bu hüküm ve açıklamalara göre, avukatlık faaliyetiniz dışında adliye bilirkişi
listesinde kayıtlı olarak yürüttüğünüz bilirkişilik hizmetinden elde etmiş olduğunuz gelirin
ücret olarak kabul edilerek Gelir Vergisi Kanununun 61, 94, 98, ve 103 üncü maddeleri
uyarınca tevkifat yapılmak suretiyle vergilendirileceği tabidir.
Diğer taraftan, noterlere verdiğiniz çeviri faaliyetini bir hizmet akdi ile bağlı
olmaksızın, şahsi mesaiye ve mesleki bilgiye dayanarak şahsi sorumluluk altında kendi nam
ve hesabınıza yapmanız halinde elde edilen gelirin serbest meslek kazancı olarak
değerlendirilmesi ve Gelir Vergisi Kanununun serbest meslek kazancının vergilendirilmesine
ilişkin hükümlere göre vergilendirilmesi gerekmekte olup, bu faaliyetinden dolayı bağlı
olduğunuz vergi dairesine bilgilendirme amaçlı bir dilekçe ile başvurmanız gerekmektedir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.

Benzer belgeler

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL müteakip firmanızca kiracıdan tahsil edilen tutarlara ilişkin olarak fatura düzenlemesi mümkün bulunmaktadır. II- KATMA DEĞER VERGĠSĠ KANUNU YÖNÜNDEN 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun ; -1/...

Detaylı

Ozel Matrah Seklinde KDV Ye Tabi Olan Kuyumcu

Ozel Matrah Seklinde KDV Ye Tabi Olan Kuyumcu vazgeçilmesi veya sair sebeplerle matrahta değişiklik vukubulduğu hallerde, vergiye tabi işlemleri yapmış olan mükellef bunlar için borçlandığı vergiyi; bu işlemlere muhatap olan mükellef ise indir...

Detaylı

indirimli oranda vergiye tabi işlemlerde kdv iadesi uygulamaları

indirimli oranda vergiye tabi işlemlerde kdv iadesi uygulamaları 24/c maddesinde, vade farkı, fiyat farkı, faiz, prim gibi çeşitli gelirler ile servis ve benzeri adlar altında sağlanan her türlü menfaat, hizmet ve değerlerin matraha dahil olduğu, 29/2 nci maddes...

Detaylı