KİD BÜLTEN

Transkript

KİD BÜLTEN
KİD BÜLTEN
TEMMUZ – AĞUSTOS 2013
SAYI : 2
;
Lorem Ipsum Dolor
Spring 2016
Merhaba,
Kendimizi yeniden tanıdık, tanımladık şu son
zamanlarda. Cesaretimiz sınandı, bağlarımız pekişti;
daha özgür daha ferah, daha mutlu günler için adeta
kenetlendik birbirimize.
Kendi başımıza birey olarak güçlü olduğumuzu zaten
biliyorduk, önce onu öğrenmiştik. Kendi ayaklarımızın
üzerinde durmayı, kendimize güvenmeyi ve başarılı
olmayı önce ailemiz sonra okulumuz öğretti bize.
Mezun olduk, işe girdik, evlendik, çocuk sahibi olduk;
böyle pek çok güzel günün yanısıra kötü günlerimizde
oldu elbette. Belki işimizin düzeni bozuldu, belki
hastalandık ve muhtemelen çoğu zaman işler planlandığı gibi gitmedi ama içimizdeki gücün bizi her
zaman ayakta tutacağına olan inancımız hiç eksilmedi. İşte bu güçle, aklımızla, yüreğimizle sadece
kendimiz için çalışmadık. Ailemize, dostlarımıza, çevremizdeki insanlara ve ülkemize faydalı
olmayı amaçladık hep.
Bu sayımızla birlikte yeni bir yazı dizisi başlıyor. Ankara Koleji öğrencilerinin, kendileriyle aynı
sıralarda oturmuş, mezun olmuş ve iş hayatında başarılara imza atmış siz Kolejli İşadamları
Derneği üyeleriyle yapacakları röportajlardan oluşan bir bölüm yer alacak bültenimizde. Amacımız,
bu yazıların aynı zamanda okul internet sitesinde de yayınlanıp mümkün olduğu kadar çok
kardeşimize ulaşarak onlara bir anlamda çıkmak istedikleri yolda rehber olacak deneyimleri
paylaşarak, daha bilinçli yürüme imkanı sağlayacak bilgiler aktarmak. Ve belki daha önemlisi
mezuniyet sonrasında da Kolej ruhunun devam ettiğini, desteğe ihtiyaç duyduklarında Kolejli
büyüklerinin her zaman onlara yardımcı olacakları duygusunu benimsetmek.
Geçtiğimiz iki ay boyunca Derneğimizin düzenlediği ve katıldığı çeşitli etkinliklerden de haberlerin
yer aldığı sayımızı keyifle okumanızı umuyoruz.
Güzel bir yaz geçirmeniz dileğiyle.
Saygılarımla,
A. Bilgehan Karaömeroğlu (90)
2
;
Lorem Ipsum Dolor
Dostların Bilgiyi Lezzetle Buluşturdukları Akşamlar
Spring 2016
Yemekli Toplantılar
7 Mayıs Salı akşamı KolejIN’de Güneş Enerji Santrali kurma sürecini 1989 senesi mezunumuz
Sn. Ferit Kalfaoğlu’ndan dinlemek üzere bir araya geldik. İlk olarak Ferit Bey, bir lisanslı güneş
enerji santrali sahası projesi için önemli olan faktörleri anlattı. Bu faktörler:
- Sahanın tarım dışı amaca uygun olması,
- 1620kwh m2/yıl güneş radyasyonu ışınımı alması,
- İletim ve dağıtım hattına yakın olması,
- Mümkün olduğunca düz olması,
- Sahanın güney yönünün açık olması ve sahada gölge etkisinin olmaması,
- Bir yıl boyunca sahaya dikey olarak gelen güneş ışınımlarının ölçülmesi için standartlara
uygun ölçüm istasyonunun kurulması ve sonrasında bu istasyonun ve yaptığı ölçümlerin
Meteoroloji Genel Müdürlüğü (MGM) tarafından onaylanması ve
- Uzun vadeli ölçüm dataları kullanılarak ve yapılan ölçümlerle korele edilerek yıllık elektrik
üretim değerinin hesaplanarak raporlanması gerektiğini belirtti.
Bu aşamaların ardından bir GES Lisansı almak için izlenmesi gereken adımları sıraladı;
- Yapılan ölçümlerin MGM’ye sunularak sahanın 1620kwh m2/yıl ısınım aldığının MGM
tarafından tasdik edilmesi,
3
;
Lorem Ipsum Dolor
Spring 2016
Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) tarafından istenilen proje müracaat dosyalarının
teslim edilmesi,
- EPDK ve Yenilenebilir Enerji İşleri Genel Müdürlüğü (YGM) tarafından müracaat
dosyalarının incelenmesi ve uygun dosyaların trafo bazında ihaleye çağrılması,
- İhaleye katılacak olan firmaların bağlantı kapasitesi talep ettikleri MW başına bağlantı
tekliflerini ihalede sunmaları,
- İhale değerlendirmesi sonucunda bölge başına tahsis edilen MW kapasiteleri için teklif
edilen meblağlara bağlı olarak dağıtımın yapılması,
- Kazanan firmaların ön lisans alma hakkının doğması,
- Ön lisansın lisansa dönüştürülmesi için firmanın gerekli çalışmalara başlaması.
Sözlerine projenin finansal açıdan değerlendirmesini yaparak devam eden Ferit Bey, bu tip
projelerde 10 yıl vadeyle kredi bulma, yerli ürün teşvikinden yararlanarak elektrik satış fiyatını (10
yıl boyunca) garanti edilenden yukarıya çıkarma ve proje ömrünün bitmesinden sonra ek süre (49
yıla kadar) alma hakkı gibi imkânlarının olduğunu belirtti. Ayrıca yatırım maliyetinin sürekli düşme
eğiliminde olduğunu, karbon sertifikalandırmasından ek gelir beklendiğini, bunlara ek olarak
elektrik fiyatlarının döviz bazında yükseliş trendinde olması ve garanti alım tarifesinin bitmesiyle
elektrik tarifelerinin garanti edilen tarifeye yaklaşmasının beklendiğini de sözlerine ekleyerek
konuşmasını noktaladı.
Toplantımıza katıldığı ve bizlerle bu değerli bilgileri paylaştığından dolayı kendisine
teşekkür eder, başarılarının devamını dileriz.
-
4
;
Lorem Ipsum Dolor
Spring 2016
11 Haziran Salı günü bu defa son günlerde ülkemizde yaşananlar ve ülkemizin yakın
geleceği hakkında fikir alışverişinde bulunmak ve bilgiler almak üzere Ulusal, Stratejik
Araştırmalar ve Güvenlik Merkezi’nden Sn. Abdullah Buksur’u ve Türk Dünyası İnsan Hakları
Derneği’nden Sn. Ersan Ener’i KolejIN’de düzenlediğimiz yemekli toplantımıza davet ettik. Önce
Ersan Bey söz aldı ve bugün Türkiye’de hepimizi heyecanlandıran olaylar yaşandığını ama
heyecanımızın aklımızın önüne geçmemesi gerektiğini, Gezi Parkı’nın elbette çok önemli olduğunu
ancak daha önemli pek çok konuda sessiz kaldığımızı, Cuma günü parktaki çadırların sökülmesi ve
Sırrı Süreyya Önder’in konuşması sonucunda olayların bir üst boyuta taşındığını ve Reyhanlı’daki
olaylar da dâhil olmak üzere yabancı basının hiç göstermediği şekilde birden ilgi göstermeye
başladığına dikkat çekti. Son zamanlarda yaşam biçimine, değerlerine yapılan müdahalelerden
bunalan gençliğin bilgisayarın başından kalkıp, Anadolu halkının “ne olursan ol gel” felsefesiyle
herkesi kucaklayarak eylemlerdeki yerini aldığını belirtti.
Abdullah Bey ise, Türkiye’de bir bahar varsa, bu baharın nereden başladığına bakmak
gerektiğini ekledi. Hobbs’un “Bir toplum cemiyetleşmemişse, orada cemaatleşme olur” sözünü
hatırlatarak, Türkiye’de henüz böyle bir durum olmadığını ancak içinde bulunduğumuz zamana
uygun iletişim becerileri geliştirmemiz gerektiğini, algının gerçeklikten çok daha önemli olduğunu
ve propaganda ile yaygınlaştırıldığını, bu sayede de hedeflenen kişi ve grupların istenilen şekilde
davranmasını sağlamanın amaçlandığına değindi. Bütün bu olayların fikri altyapıdan uzak
olduğunu, fikri altyapıdan uzak olan olayların ise farklı yönlere kayabileceğini belirtti. Bu süreçte
AKP’nin gündemi değiştirmeye, BDP’nin sempati toplamaya çalıştığına dikkat çekti. Esas
problemin Türkiye’deki muhalefet eksikliği olduğunu, muhalefetin eksikliğini tamamlamaya
5
;
Lorem Ipsum Dolor
Spring 2016
çalışan sivil inisiyatifin devreye girdiğini sözlerine ekledi. Siyasi partiler kanununda değişikliğe
gidilmesinin ve kanunun batı normlarına uygun hale getirilmesinin şart olduğu bir döneme
gelindiğini, yönetimde istikrar için temsilde adaletten vazgeçilmemesi geretiğini söyledi. Yaşanan
tüm bu olaylar zarfında asıl “Biz neyin değişmesini istiyoruz ?” sorusunun sorulması ve
cevaplanması gerektiğine dikkat çeken Abdullah
Bey, meselenin ortak akılla çözülmesinin
önkoşul olduğunu belirtti. Yemeğimize katılan
konuklarımızdan, Derneğimiz üyesi Ercüment
Bey’in oğlu Arda Tekin’de gece boyunca süren
fikir tartışmalarına, bilfiil direnişe katılmış genç
kuşağın temsilcisi olarak, hem direnişe katılan
gençlerin düşünceleri ve duygularını ifade
ederek, hem gösterilerin devam etmesi sonucu
olabilecekler hakkında fikir yürüterek, hem de
gösterilen bu büyük cesaretin ve birlikteliğin
sonucunda neler beklendiğine değinerek
toplantımıza çok büyük katkılarda bulundu. Bir
diğer konuğumuz Azeri yazar Sn. Aysel Alizade
ise, yaşananlara karşı eleştirisini “Tüm dünyada
iktidarların, toplumun çocuklarına kendi
çocuklarıymış gibi davranması gerekir,” diyerek dile getirdi. Değerli katkılarından ötürü başta
Abdullah Bey ve Ersan Bey olmak üzere tüm konuklarımıza teşekkür ederiz.
6
;
Lorem Ipsum Dolor
Söyleşi Köşesi
Spring 2016
Bartu Or: Biz TED Ankara Koleji Vakfı Özel Lisesi 11. sınıf öğrencileriyiz. Kolejli İşadamları
Derneği, İdari Asistanı Bilgehan Karaömeroğlu, Okul Müdürümüz Aydın Ünal ile iletişime geçerek
KİD üyeleriyle röportaj yapılması ve bu röportaj metinlerinin hem Dernek Bülten’inde hem de tüm
öğrencilerin ulaşabileceği şekilde okul internet sitesinde yayınlanması ile ilgili projelerini dile
getirmiş. Aydın Hocamız konuyu Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenimiz Sevgi Balcı rehberliğinde
bizimle paylaştı. Bu görüşmelerin biz “Genç Meşalelere” de bir yol haritası oluşturacağı
düşüncesiyle severek kabul ettik ve sizinle görüşmek üzere geldik.
Uğur Boz: Hoş geldiniz. Bu görüşmelerin sizleri aydınlatacak, yönlendirecek daha etkin
çalışmalara dönüşmesini yürekten destekliyoruz. Bu konuda sizlere her türlü desteği Kolejli
İşadamları Derneği olarak vereceğimizi bilmenizi isteriz.
İlayda Şahiner: Ben TED’in bu yönde kenetlenmesini, örgütlenmesini ağabeyimde de gördüm.
Ağabeyim ortaokulu TED Ankara Koleji’nde okudu ve 2006’da mezun oldu, iş ararken TED’li bir
kişinin tavsiyesi ile iş buldu.
Bartu Or: TED’li olmak da bir ruh gibi gerçekten, değil mi?
Uğur Boz: Ben TED’in meşhur “TED’li olmak ayrıcalıktır” sözünü çok sevmiyorum, çünkü
oradaki “ayrıcalık” sözü bir sınıf ayrımı gibi algılanabiliyor, oysaki böyle bir şey kesinlikle yok.
Diğer taraftan TED’in eğitime verdiği özen ve destek tartışılamaz bile. Her şeyiyle çok özenli bir
eğitim yuvası. O yüzden, Kolej mezunu İnsan Kaynaklarında çalışan bir kişinin, başka bir Kolej
7
;
Lorem Ipsum Dolor
Spring 2016
mezununun iş başvurusunu listenin en üstüne koyması, hem onun aldığı eğitimin kalitesini
bilmesinden hem de birer Kolejli olarak aynı frekansı paylaşıyor olmalarından dolayı daha iyi
anlaşabileceklerini düşünmesinden kaynaklanmaktadır.
İlayda Şahiner: Size Kolej’de okuma fikrini kim aşıladı? Kimin fikriydi sizi bir Kolejli yapmak ve
Kolej ailesi içine katmak?
Uğur Boz: Ben ilköğretimi bir devlet okulu olan Hamdullah Suphi İlköğretim Okulu’nda okudum.
Ankara Koleji’ne hazırlık sınıfından girenlerdenim. Açıkçası o dönemde Ankara Koleji hakkında
hiçbir fikrim yoktu ve girmek gibi bir hayalim de yoktu. Beklentim, Cumhuriyet Lisesi’ne girip
orada okumaktı. Benim dört ablam ve bir de erkek kardeşim var, onlar hep öyle yaptılar. İlkokulda
bir Baş Muavinimiz vardı, Ahmet Korkmaz, bizi yani devlet okulunda okuyan ama maddi durumu
daha iyi olan on–on beş öğrenciyi, Kolejli yapacağım diye ısrar etti. Ben, Ahmet Hocam sayesinde
Ankara Koleji’ni duydum. Hafta sonuna Kolej sınavına hazırlık için özel dersler koyardı. Oysa biz
dışarıda top oynamak isterdik. Bu yüzden ben ilk iki hafta kurslara gittim daha sonra da gitmedim.
Hiç unutmam bir gün Ahmet Hoca gelip, bizi top oynadığımız yerden toplayıp, götürüp ders
çalıştırmıştı. Sonra sınava girdik ama ben o kadar ilgisizim ki, sonuçları bile takip etmedim. Bir
hafta sonu ziyaretimize gelen misafirimiz, sınava girip girmediğimi sordu, ben de girdiğimi ama
sonucu bilmediğimi söyleyince, sınavların açıklandığını, kayıt süresinin bitmek üzere olduğunu
söyledi. Ertesi gün sonuca bakmaya gittik ve öğrendim ki, sınavı ikincilikle kazanmışım. O dönem
yüzde elli burs aldım. Son gün gittik kayıt olduk. Benim Ankara Koleji maceram işte böyle başladı.
Bartu Or: Peki Ankara Koleji’nin eğitimi hakkında nasıl bir yorum yaparsınız?
Uğur Boz: Eğitim geniş bir konu. Hayata hazırlık anlamında eğitimi soruyorsanız, Ankara Koleji
üzerine tanımam. Ders anlamında sorarsanız, üç aşağı beş yukarı diğer özel okullarla aynı sayılır
çünkü, öğretim müfredatı aynıdır. Ama tabii Kolej’de bir de öğretmen farkı var. Sizin de bildiğiniz
gibi, Türkiye’nin kanayan büyük bir yarası var: Dershanecilik sistemi. Biz bu problemi Türk Eğitim
Derneği’ndeki Yönetim Kurulu Üyeliğim döneminde dile getirdik. Öğrencilerin yarış atı gibi
önlerine bakıp koşmalarını isteyen bir sistem içinde, çocuktan yakınındaki arkadaşlarını ekarte
etmesi isteniyor. Dolayısıyla iletişimden uzak, birbiriyle öğrendiklerini paylaşmayan, acaba benim
önüme geçer mi korkusuyla birbirinden uzaklaşan, bağları koparılan bir gençlik yaratılmaya
çalışılıyor. Umuyoruz ki, bu sistem bir gün değişecek, bunu başaracağız. Akademik başarı
anlamında ise, bu sene bir Türkiye birincimiz oldu, buna çok sevindik. Diğer taraftan, önümüzdeki
yıllarda belki ilk yüzde öğrencimiz olmayabilir, ancak bu bir başarısızlık değildir. Önemli olan
öğrencilerin istedikleri bölümü kazanmalarıdır.
Bartu Or: Sizin üzerinizde iz bırakan bir öğretmeniniz var mıydı?
Uğur Boz: Çok fazla... Eğitim öğretim hayatımın başladığı Hamdullah Suphi’de sınıf başkanı
seçildim, TED Ankara Koleji’ne geldim kimseyi tanımıyorum yine sınıf başkanı seçildim. Liseyi
bitirene kadar sınıflar değişti, öğretmenler değişti ama ben hep sınıf başkanı oldum. Ders ortalamam
10 üzerinden 7’ydi. Sınıf başkanı olduğum için öğretmenlerimle de aram çok iyiydi. Hiçbir
8
;
Lorem Ipsum Dolor
Spring 2016
öğretmenimi ayırt edemem, hepsinin bende yeri ayrıdır. Yine de düşündüğüm de Kolej’de
Pembegül Hocam vardı, Pembegül Balta, Felsefe dersi öğretmenimiz. Onunla birçok anım vardır.
Edebiyat öğretmenimiz Türkan Çopuroğlu vardı. Tam bir Cumhuriyet öğretmeniydi, Cumhuriyet
kadınıydı. Ben çok severdim kendisini. Edebiyat dersine karşı çok ilgiliydim ve başarılıydım,
kendimi iyi ifade edebildiğimi bunu da Edebiyat dersine borçlu olduğumu düşünmüşümdür hep,
şimdiki TM alanına denk gelen Edebiyat mezunuyum zaten. Yanınızda da Edebiyat dersi
öğretmeninizi görmek beni ayrıca mutlu etti. Günal Ensari hocam ile de çok iyiydi aramız. Yani
bende iz bırakan o kadar çok öğretmenim var ki... Aydın Ünal mesela, benim hiç öğretmenim
olmadı ama çocuklarımın öğretmeni, müdürü oldu. Kendisinin inanılmaz bir etkililiği var. Ben her
sene Diploma Törenine katılırım, orada Aydın Hoca konuşma yapmaya geldiğinde çocuklar ortalığı
yıkar. Bunu iş hayatında personelim yaptığında acaba içtenlikle mi yapıyorlar diye şüphelenirim,
ancak Aydın Hoca’ya baktığımda öyle olmadığını görüyorum, çünkü çocuk artık mezun oluyor, bir
beklentisi kalmıyor ki. Bu yönüyle, o da bende bir iz bırakmıştır.
İlayda Şahiner: Ankara Koleji’nde okurken bir mesleki hayaliniz var mıydı?
Uğur Boz: Benim hayatım çok enteresan aslında ve yazılır mı, birine örnek olur mu hatta olsun mu
onu da bilmiyorum, ancak benim ne iş yapacağım doğmadan önce belliymiş. Ben dört kızdan sonra,
ticaretle uğraşan bir babanın beşinci çocuğuyum ve bir bakıma erkek olsun, işi emanet edelim
mantığıyla dünyaya gelmişim. Erkek kardeşimle beraber, altı, yedi yaşımızdan itibaren yaz
tatillerinde babamın dükkânına giderdik. Tabii o zaman yedi yaşında çocuk orada ne yapar, paspas
yapar, temizlik yapar. Her yaz kademe atladık, yaşımız büyüdü, hesap kitap işleri, muhasebe derken
satış ve pazarlama... Fabrikalarımızdaki makinelerde, her birinde 10-15 gün olmak üzere işçi olarak
çalışırdık, ancak çok güzel bir maaşla, çok güzel şartlarla, iyi yemeklerle... Bir süre sonra da artık
okullar kapansa da para kazansak diye zaman geçirmeye başladık. Her şeyimizi kendimiz alırdık.
Babam bize o dönem bugünün parasıyla yaklaşık bin lira civarında bir maaş verirdi. Düşünün, dört
ay çalışıyorsunuz, bir de kardeşinizle ortaksınız… İlk ay kendimize bisiklet aldık. O bisiklet hala
durur mesela. Yani benim ticaret yapacağım, üniversite seçimim, her şeyim önceden belliydi.
Benim bu soruya cevabım çok uç bir örnek olur. Bir sonraki röportajlarınızda esas alın bu soruyu…
Ama ben de zaman zaman soruyorum kendime acaba başka ne olurdum diye, belki bir avukat
olabilirdim. Çünkü iletişimim çok iyidir, takipçiyimdir, araştırmacıyımdır. Çok iyi bir avukat
olabileceğimi düşünmüşümdür hep, ama olmadı. Böyle bir hayat oldu. Sizin yaşlarınızdaydım,
babam ve amcamlar arasında bir ayrılık yaşandı ve lise son sınıfta ben işi devralmak zorunda
kaldım. Hocalarım bana çok yardımcı oldular. Öğleden sonraki derslerimizde ben işe giderdim.
Tabii derslerimde başarılı olmam şartıyla... Ben üniversiteyi de böyle okudum. Çok zor oldu, ama
çok özel bir durum söz konusuydu hayatımda. Benim çocuklarım da istedikleri zaman özellikle yaz
tatillerinde geldiler çalışmaya. Büyük kızım üniversiteyi bitirdi, şirketimizde çalışmaya başladı.
Kendisi iç mimar. Bana burada çalışabilir miyim dediğinde çok mutlu oldum, bulabileceğim en
kaliteli eleman... Zaten Bilkent mezunu, İngiltere’de master yapmış benim için canavar gibi
eleman...
9
;
Lorem Ipsum Dolor
Spring 2016
Bartu Or: O zaman iş döneminde çok zorlandığınız seneler, bu dönemler oldu değil mi?
Uğur Boz: Aslında hayat ondan sonra başlıyor, ben şanslıydım. Evim, işim, arabam, iyi bir gelirim
vardı. Dolayısıyla çok zorlandım diyemem. Hani işten çık, eve git, finallere çalış, bunlar zor
oluyordu tabii, ancak bir yandan da imkânlarım olduğundan rahat ve eğlenceli de oluyordu. Esas
sıkıntı sonra başladı hayatta. Baba olunca biraz daha arttı sorumluluk, babamı kaybedince de iyice
arttı. Yani benim en çok zorlandığım yıllar bu yıllar oldu aslında.
İlayda Şahiner: Kızlarınıza da siz mi önerdiniz Ankara Koleji’nde okumalarını?
Uğur Boz: Her TED’linin hayalidir zaten kendi çocuğunun da orada okuması. Ben kesinlikle onlara
baskı yapmadım ama çok arzuladım. Biliyordum ki böyle bir yer var, marştaki gibi “Bozkırda yeşil
bir yuva”, ama çocuğum henüz bilmiyor bunu. Küçükken ilkokul için kuraya girdiler, çıkmadı.
Daha sonra, benim Mezunlar Derneği YK Üyesi olduğum dönemde, arkadaşlıklarımızdan çok
etkilendiler, sınava girip kazandılar ve çok şükür TED’den mezun oldular. Mezunlar Derneği’nde
birçok Kolejli arkadaşımızla birbirimizi tanıma olanağı buluyoruz. Öyle ki, Derneğimizin paraya,
yeni üyeye ihtiyacı yok. Aslında biz mezunların, Derneğe ihtiyacı var. İnsan Kaynaklarını kurduk
ve buradan birçok TED mezununa iş imkânı sağladık. Amaç, “Kolejli Kolejliyle çalışır” sözümüzü
gerçek kılmak. Babama, bana çok güzel bir iş bıraktığı, para bıraktığı, isim bıraktığı, iyi insan
olmayı öğrettiği için, ama en çok beni Ankara Koleji’ne gönderdiği için minnet duyuyorum.
Yakamdan TED rozetini asla indirmem ve mümkün olduğunca da bunu yaymaya çalışırım.
Annenizin, babanızın kıymetini bilin ama sağlıklarında bilin. Belki birçok şeyden kısıp sizleri
okutmaya çalışıyorlar. Zaten bu yüzden istedim, keşke herkese ulaşsa bu konuşmalar diye. Belki
içinizde zor şartlarda okuyanlar var. Bu sözler onlar için daha etkileyici olur.
Bartu Or: Genel olarak vermek istediğiniz bir mesaj var mı bizlere?
Uğur Boz: Tabii ki var. Mezun olduğunuz okul, Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Mustafa
Kemal Atatürk’ün kurduğu bir kurumdur. Yani, ülkemizin temel taşlarından bir tanesidir. Öncelikle
sizin Türk Eğitim Derneği’nin vizyon ve misyonunu anlayarak, yaşayarak görmenizi ve arkanızdan
gelenlere göstermenizi öneririm. Ayrıca Ankara Koleji’nin kıymetini çok iyi bilmelisiniz. İkinci
mesajım, bu vizyon ve misyonu yaşamak ve yaşatmak için Mezunlar Derneği’ne üye olmanız
önerisidir. Bizim sizde ilk aradığımız koşul, Mezunlar Derneği’ne üye olup olmadığınızdır. Eğer
üye değilseniz, bizim gözümüzde Kolejli olmayı anlamamışsınız demektir. Bu üyelikle
arkadaşlarınızdan kopmayacaksınız, yardımlaşacaksınız; böylece bir güç oluşturacaksınız.
Söyleyeceklerimin geri kalanı, bir babanın çocuğuna söyleyeceği şeyler. Zaten bunu okulunuz size
veriyor. Ben bir Mevlana hayranıyım, Mevlana insanı merkeze alır, her işin başı insan olmaktır. Siz
Kolejliler, insanı sevin. En önemlisi bu! Ben inanıyorum ki Ankara Koleji mezunu yaptığı iş ne
olursa olsun, en iyisini yapar. Derslerden öte Ankara Koleji’nde belki de çok farkına varmadan
öğrenilen bir terbiye, bir kültür var. Üniversiteye gidince daha iyi anlayacaksınız okulunuzun
kıymetini. Benim için öyle oldu. TED yılları boyunca edindiğiniz arkadaşlarınızı kaybetmeyin,
sosyal olun, dışarıya açık olun. Sayınızı arttırın, sırt sırta verip birlik oluşturun.
10
;
Lorem Ipsum Dolor
Spring 2016
Etkinlikler
Mayıs ayı sonunda 447 delegenin katılımıyla gerçekleştirilen başkanlık seçiminde Ankara
Barosu Başkanı Av. Metin Feyzioğlu, 209 oy alarak Türkiye Barolar Birliği Başkanı seçildi. Aynı
zamanda Derneğimiz üyesi olan Sn Feyzioğlu’na KİD Yönetim Kurulu bir tebrik ziyareti
gerçekleştirdi.
80.000 avukatın bağlı olduğu, 79 baronun çatısı olan Türkiye Barolar Birliği’nin, hem siyasi
hem de mali açıdan Türkiye’nin en büyük örgütlü güçlerinden biri olduğunu belirten Metin Bey, her
baronun kendilerine aynı yakınlıkta ve eşit değerde olduğunu, seçimler sırasında Türkiye’nin bütün
bölgelerinden, örneğin Trakya’dan, İzmir’den, Adıyaman’dan oy aldıklarını, önemli olanın herkesi
kucaklamak olduğunu söyledi. Sn. Feyzioğlu, seçim sonrası yaptığı basın toplantısında, “Bugün,
hukuk devleti, demokrasi, insan hakları adına büyük bir mücadele vereceğimiz çok önemli bir
görevi teslim aldık.” “Avukatlar, çağlar boyunca demokrasinin, özgürlüklerin, insan haklarının
lokomotifi olmuşlardır; avukatı sistemden çıkarttığınızda, aslında çıkartılan, ezilen, yok sayılan
bireydir. Bireyin olmadığı toplumlarda ise vatandaşlık değil kulluk olur.” ” Hukuk devletinde, hak
ve özgürlüklere uygulama alanı açmak amacıyla devlet otoritesinin sınırlandırılması kaçınılmazdır.
Devlet otoritesinin sınırlandırılabilmesinin vazgeçilmez koşulu ise kuvvetler ayrılığıdır. O sebeple
kuvvetlerin birliğinden basit bir heves şeklinde dahi söz edilmesi demokrasinin abecesini anlamış ve
içine sindirmiş kişiler için söz konusu bile edilemez.” şeklinde konuşmuştu.
Sayın Feyzioğlu’nu içtenlikle kutluyor, başarılarının devamını diliyoruz.
11
;
Lorem Ipsum Dolor
Spring 2016
4 Mayıs Cumartesi günü gerçekleştirilen İşte-K Proje Grubu’nun düzenlediği K-Seminer’e
bu ay Dr. Mehmet Tümer konuşmacı olarak katıldı, seminerin konusu ise “Genetik Mirasınızı
Yönetmek İster Misiniz?” oldu. TED Ankara Koleji
mezunu olan, 1987 senesinde Gazi Üniversitesi Tıp
Fakültesi’ni bitirdikten sonra Aile Hekimliği Uzmanlık
eğitimini tamamlayarak yurt içinde ve dışında çeşitli
üniversitelerde görev alan Sn. Tümer, 2005 yılında
“Bireysel Sağlık Yönetimi” kavramını ortaya koyarak
açtığı kliniğini 2010 yılında “Bütünsel Sağlık
Polikliniğine” dönüştürerek çalışmalarına devam
etmektedir.
Sağlıklı yaşam için önkoşulun farkındalık
olduğunu belirten Mehmet Bey, sağlıklı olmayı sadece
fiziksel anlamda değil, bedensel ve ruhsal açıdan da tam
bir iyilik hali olarak tanımladı ve sağlık yönetimi için,
stres kontrolünün, düzenli doktor takibinin, sağlıklı beslenmenin, iyi uyku uymanın ve düzenli
egzersiz yapmanın şart olduğunu belirtti. Gün geçtikçe tıp biliminin koruyucu tıptan, tedavi edici
tıbba doğru yöneldiğini, yapılan genetik testlerle bireye özel yaşam planı oluşturulmaya
başlandığına, kişiye özgü tedavi ve yaklaşımların uygulanmaya başlandığına değindi. Günümüzde
hastalık ve ölümlerin önemli bir kısmını oluşturan obezite, kalp hastalıkları, diyabet, osteoporoz,
beyin damar hastalıkları ve kanserlerin hem genetik, hem yaşam tarzı, hem de yaşadığımız çevre ile
ilgili faktörlerin bir araya gelmesiyle oluştuğunu, bu grupta eğer genetik yatkınlık bilinirse başta
beslenme olmak üzere yaşam tarzı
düzenlemeleri ve uygun tıbbi
kontroller ile hastalıkların ortaya
çıkması önemli ölçüde
engellenebileceğini söyledi.
Geleceği bugünden yakalamak ana
fikrinden yola çıkarak, doku kan
örneği, kişisel bilgi, tıbbi
özgeçmiş, aile öyküsü ve yaşam
koşulları gibi bilgilerin ışığında
kişinin genetik haritasının
çıkarılmasının, öngörülen riskleri
yönetmek ve en aza indirmek
amacıyla kişiye kendisine özel bir
yaşam planı yapılmasının mümkün
olduğunu bilgisini vererek sözlerini noktaladı.
12
;
Lorem Ipsum Dolor
Spring 2016
Büyük bir başarıya imza atarak Beko Basketbol
Ligi Play-off çeyrek finale kadar yükselen, çeyrek finalin
ilk maçında Anadolu Efes’i deplasmanda 79-76 mağlup
eden TED Ankara Kolejliler, 20 Mayıs Pazartesi günü
TOBB-ETÜ TED Ankara Kolejliler Spor Salonu’nda
serinin ikinci maçını oynamak üzere sahaya çıktı.
Salon takımını desteklemek için gelen her yaştan
Kolejli ile neredeyse tamamen dolmuştu. Karşılaşmaya
hücum ağırlıklı başlayan Anadolu Efes, özellikle dış
atışlardaki başarısıyla, ilk periyodu 33-19 önde bitirdi.
İkinci periyoda oldukça motive, hem savunmada hem
hücumda aktif bir şeklide başlayan takımımız Woodside ve
Penny’nin basketleriyle sayı farkını azaltmasına karşın,
Kerem Tunçeri’nin üst üst attığı üçlüklerle ilk yarı skorunun
58-35 olmasını engelleyemedi. Üçüncü periyodda takımımız
üç sayılık atışlarla farkı kapatmaya çalışsa da, Anadolu Efes
77-57’lik skora ulaşmayı başardı. Final periyodunda
savunmasını sertleştiren ve rakibine kolay basket şansı
vermeyen takımımız farkı biraz olsun kapatmasına karşın, karşılaşmadan 96-79 mağlup ayrıldı. 23
Mayıs’ta İstanbul’da serinin üçüncü maçını oynayan takımımız malesef yarı finale yükselemedi.
Ama sonuç ne olursa olsun tribünleri inleten Kolejli taraftarın dediği gibi, “BU TARAFTAR
SİZİNLE GURUR DUYUYOR”…
13
;
Lorem Ipsum Dolor
Spring 2016
14
;
Lorem Köşesi
Ipsum Dolor
Keyif
Spring 2016
Toplantılar bitti, telefon sessize alındı, şimdi biraz dinlenme zamanı…
Arkanıza yaslanıp kitabınızın sayfalarını çevirirken, bırakın müzik size sarsın…
DENİZ ÜLKE ARIBOĞAN – BÜYÜK RESMİ GÖRMEK
Deniz Ülke Arıboğan, “Büyük Resmi Görmek” isimli kitabında kendi
rolünü yeniden tanımlayan Türkiye’nin, dış politikadaki yeni tercihlerini
masaya yatırıyor.
Türk dış işlerinin son yıllarda izlediği, kimilerince dengeli kimilerince
dengesiz addedilen dış politikaya dair nesnel bir değerlendirme sunan
kitap bugünün dünya sistemine ve bu şartlarda Türkiye’nin
üstlenebileceği role projeksiyon tutuyor. Kitap küresel sisteme dair bir
makro analizle başlıyor; küresel yapının an be an değişen yüzünü,
devletler ve küresel sermaye arasındaki gerilimi, bir sistem analizi içinde
Arap Baharı’nın nereye oturduğunu, İran-Türkiye-Irak-Suriye hattındaki
yeni güç dengelerini, ABD ve Rusya’nın bölgeye ve dünyaya dair
perspektiflerini gözden geçirdikten sonra Türkiye’nin “Üçüncü Yol
Stratejisi”ni incelemeye girişiyor.
Ekonomide savaş-barış dengesi
ABD’nin Ortadoğu’ya yönelik stratejisinin geri planında ne var?
Türkiye İran’dan rol mü çalıyor?
Değişen koşullarda Türkiye’nin rolü ve beklentileri
Türkiye’de siyaset kültürü Başkanlık sistemini tolere eder mi? gibi pek çok önemli konu başlığını
analiz ediyor.
DAN BROWN – CEHENNEM
Floransa’nın tarih kokan dar sokaklarından Venedik’in muazzam
bazilikalarına uzanan semboller zinciri ünlü simgebilim profesörü Robert
Langdon’ın insanlık tarihini sonsuza dek değiştirebilecek bir mekana
sürükler. Burası üç imparatorluğun merkezi olmuş, insanlık tarihi kadar
eski, dünyanın incise İstanbul’dur.
Burası ikiye bölünmüş bir dünya, karşıt güçlerin şehriydi: Dindarlarla
laikler, eskiyle yeni; Doğu’yla Batı… Avrupa ile Asya arasındaki
coğrafya sınırda duran bu ebedi şehir, gerçekten de Eskidünya’dan daha
da eski bir dünyaya uzanan bir köprüydü. İstanbul. (sayfa 467)
Kitabın yaklaşık son yüz sayfası İstanbul’da geçiyor ve başta Ayasofya
Camisi olmak üzere, Yerebatan Sarayı, Galata Kulesi gibi pek çok mekan
tanıtılıyor.
15
;
Lorem Ipsum Dolor
Spring 2016
MILES DAVIS – KIND OF BLUE
1926 yılında doğan ve 1991 yılında 65 yaşındayken aramızdan
ayrılan Miles Davis, hiç şüphesiz müzik dünyasının en güçlü
isimlerinden biridir. Müzik hayatı 13 yaşında babasının ona
verdiği bir trompetle başlayan Davis, caz müziğine ve kurduğu,
adeta birer okul gibi olan, caz gruplarıyla sayısız müzisyene çok
büyük katkılar sağlamıştır. “Kind Of Blue” genelde pek caz
dinlemeyenlerin dahi sahip olmak isteyecekleri, caz müziğinin
en başarılı albümlerinden biridir. 1959 senesinde efsane
Davis’in, bir araya getirdiği sıradışı yetenekler saksafonda John
Coltrane ve Jullian “Cannonball” Adderley, basta Bill Chambers, piyanoda Bill Evans ve bateride
Jimmy Cobb’dan oluşan grup kuruluyor ve mükemmel notalarıyla “Kind Of Blue” yaratılıyor.
ELLA FITZGERALD & LOUIS ARMSTRONG –
ELLA & LOUIS
Caz müziğinin şüphesiz en yetenekli ve en başarılı isimleri
bir araya gelmiş bu albümde. Ella Fitzgerald ve Louis
Armstrong’un 1957 yılında kaydettikleri bu albümü
gülümsemeden dinlemek pek mümkün değil. “Can’t We Be
Friends?”, “Cheek To Cheek” ve “ Moonlight In Vermont”
gibi çok güzel şarkıların yer aldığı Ella ve Louis, oldukça
keyifle dinleniyor.
MADELEINE PEYROUX – BLUE ROOM
“Önemli olan sadece şarkıdır” diyor, 96’da ilk albümü
“Dreamland”i çıkaran Peyroux. Sekiz senelik bir aradan
sonra 2004’te “Careless Love” ardından 2006’da “Half The
Perfect World” isimli albümleriyle basamakları birer birer
çıkıyor. Derin ve duygu dolu özel sesi ile yeniden
yorumladığı şarkılardan oluşan bu son albümünde ise, Ray
Charles, Leonard Cohen, Billie Holiday, Bob Dylan, Edith
Piaf gibi ünlü müzisyenlere yer veriyor.
16
;
Lorem Ipsum Dolor
Spring 2016
17
;
Lorem Ipsum Dolor
Spring 2016
18
;
Lorem Ipsum Dolor
Spring 2016
19
;
Lorem Ipsum Dolor
Spring 2016
İletişim:
A. Bilgehan Karaömeroğlu
Kolejli İşadamları Derneği
İdari Asistanı
Tel: 0 (312) 417 27 00
Cep Tel: 0 (530) 291 91 77
E-mail: [email protected]
20

Benzer belgeler

KİD BÜLTEN

KİD BÜLTEN kaygılar, iyi olduğumuz noktaları gözden kaçırmamıza, daha iyi olmak için harcanması gereken enerjimizi başka alanlarda yok etmemize neden oluyor.” Ben şanslıyım, artık etrafım sıklıkla “Ellerine s...

Detaylı