EMDR TürkiyE-Bülteni

Transkript

EMDR TürkiyE-Bülteni
EMDR TürkiyE-Bülteni
Sayı 1 - Ekim 2012
Konuk Yazar
EMDR Neden Etkili Oluyor?
Vedat Şar
Psikoterapide, olası etki yollarını gözden
geçirirken teknik, taktik, strateji, kuramsal
model ve nihayet insana bakış ve söylemin
(discourse) ayrı düzlemlerde değerlendirilmesi gerekir. Ayrıca belirli bir psikopatolojiyi görece .... Devamı 5. sayfada...
EMDR-TR Yönetim Kurulu Başkanından
Merhaba, EMDR Derneği’nin yayın organı olarak
yaşama başlayan “EMDR Türkiye E-Bülteni’ nin ilk
sayısı ile sizi selamlıyoruz.
Önder Kavakçı
Merhaba, EMDR-TR Derneği’nin organı olarak yaşama
başlayan “EMDR-TR E-Bülteni’nin ilk sayısı ile sizi selamlıyoruz.
Bültenimiz, derneğimizden, üyelerimizden, EMDR ve travma
alanındaki ..... Devamını 2. sayfada bulabilirsiniz.
EMDR Nereye Gidiyor?
Emre Konuk
Sevgili Arkadaşlar, Psikoterapinin yüz
küsur yıllık macerasına baktığımızda bir
kaç paradigma değişikliği yaşadığını
söylememiz mümkün. İlki tabii ki Freud'la
başlıyor. Sorunlar birden "tıbbi" olmaktan
çıkıp "öğrenilebilir" oluyor. Freud etiyolojiyi,
yani sorunların ....Devamı 4. sayfada...
Araştırma Özeti
EMDR-TR Bülteni’nin ilk sayısı ile herkese merhaba…
Hejan Epözdemir
Migrenin EMDR Tedavisi
Öncelikle Araştırma Komitesi ve Bülten Yayın Kurulu Başkanı
olarak, gerek komitede, gerekse bültenin ortaya çıkmasında
emeği geçen tüm çalışma arkadaşlarıma ve bültenimize destek
veren ulusal ve uluslar arası alanda çok değerli Akademik Kurul
üyelerine .... Devamını 3. sayfada bulabilirsiniz.
İstanbul’da bir özel hastanede gerçekleştirilen bu
pilot çalışmada, özellikle baş ağrısı ile ilgili travmatik anıların EMDR (Göz Hareketleri ile Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme) Devamı 8.
sayfada...
EMDR-TR Derneği Yayın Organı
Yayın Kurulu Başkanı: Hejan Epözdemir
Yayın Kurulu (Alfabetik Sırayla) : Berk Murat Ergun,
Emre Konuk, Leyla Arslan, Muhammet Özkan,
Önder Kavakçı, Zeynep Zat,
Editör: Önder Kavakçı
Akademik Danışma Kurulu (Alfabetik Sırayla):
Dr. Derek Farell, Dr. Udi Ören, Prof Dr.
Emine Gül Kapçı, Uzm. Emre Konuk,
Doç. Dr. Feryal Çam Çelikel,
Uzm. Psk. Hejan Epözdemir, Dr. Jim Knipe,
Dr. Marilyn Luber, Prof Dr. Nahit Özmenler,
Uzm. Psk. Olcay Güner, Doç. Dr. Ömer Böke,
Yrd.Doç Dr. Önder Kavakçı, Dr.Richard Mitchell,
Prof. Dr. Ümran Korkmazlar, Prof. Dr. Vedat Şar
Vali Konağı Cad. No:173 Zemin Kat No:7
Nişantaşı Şişli 34363 İstanbul Tel: 0212 219 85 56
[email protected]
EMDR Alt Komiteleri
Araştırma / Başkan: Hejan Epözdemir
İletişim: [email protected]
Çeviri, Üye İşleri ve WEB / Başkan: Asena Yurtsever,
İletişim: [email protected]
Çocuk ve Ergen / Başkan: Ümran Korkmazlar
İletişim: [email protected]
Uluslar Arası İlişkiler, Akreditasyon, Eğitim ve Etik
Başkan: Önder kavakçı , Emre Konuk
İletişim:[email protected] [email protected]
EMDR HAP ve Krize Müdahale / Başkan: Emre Konuk
İletişim: [email protected]
Klinik Uygulama ve Protokol Geliştirme
Başkan: Serin Öget İletişim: [email protected]
Bu Sayıda
Editörden.........................................................................2
Yayın Kurulu Başkanından..........................................3
EMDR-TRYönetim Kurulu Başkanından.....................4
Konuk Yazar....................................................................5
EMDR Araştırma Dosyası “Migren”........................8
Röportaj...........................................................................9
EMDR ile Olgu Hazırlama Rehberi........................12
Bültene Yazı Gönderme Kriterleri ...........................13
Psikoloji ve Psikyatri Dünyasından Haberler ...............14
Sayfa 1
EMDR TürkiyE-Bülteni
Sayı 1 - Ekim 2012
Yrd. Doç. Dr. Önder Kavakçı
Editörden
Merhaba,
EMDR Derneği’nin
bülteni olarak
yaşama başlayan
“EMDR-TR
E-Bülteni’ nin ilk
sayısı ile sizi
selamlıyoruz.
Önder Kavakçı
Merhaba,
EMDR-TR Derneği’nin yayın organı olarak yaşama
başlayan “EMDR-TR E-Bülteni’nin ilk sayısı ile sizi
selamlıyoruz.
Bültenimiz, derneğimizden, üyelerimizden, EMDR
ve travma alanındaki gelişmelerden haberleri
sizlere ulaştırmayı hedefliyor. Ülkemizde ve dünyadaki travma ve EMDR bilgisine katkıda bulunmak, Türkiye’de
bu
alanlarda
yapılacak
araştırmalar için kolaylaştırıcı olmak, travma ve
bununla baş etme bilgisinin yaygınlaşmasına
çalışmak diğer amaçlarımız.
Her şeyin “bir olgudaki bir sorunla başladığı”
düşüncesinden yola çıkarak bültenimizde travma
olgularına ve EMDR ile çalışılmış olgu
sunumlarına, tartışmalarına yer vermek istiyoruz.
Bültenimiz için olgu çalışmalarınızı bekliyoruz. Bu
konuda
çalışacak
arkadaşlarımızın
işini
kolaylaştırmak üzere bir EMDR ile olgu sunma
rehberi hazırladık. ( Bkz. sfy 12)
EMDR hızla gelişiyor ve yaygınlaşıyor, dernek
başkanımız sayın Emre Konuk bülten yazısında,
EMDR nereye gidiyor sorusunu yanıtladı.
Uzun yıllardır travma ve dissosiyasyon alanında
çalışan Prof. Dr. Vedat Şar, EMDR’nin nasıl etki
gösterdiği konusundaki literatürü ve kendi
görüşlerini yazdı.
EMDR Derneği Araştırma Komitesi Başkanı ve
Yayın
Kurulu
Başkanı
Hejan
Epözdemir
e-bültenimizin oluşum öyküsünü yazdı.
Zeynep Zat ve Leyla Arslan, Madrid’de yapılan 13.
EMDR Avrupa Kongresi’ne katılan arkadaşlarımızın izlenimlerini toparladı.
İlk sayımızda, Konuk ve arkadaşlarının ‘Migrenin
EMDR Tedavisi’ başlıklı araştırmalarının özetini
bulabilirsiniz.
Ayrıca hepimizi ilgilendiren kongre duyuruları da
bültenimizde yer almakta.
EMDR-TR E-Bülteni’nin yararlı ve kalıcı olması
dileklerimizle…
Yard. Doç. Dr. Önder Kavakçı,
Pskiyatrist
Ruhsal Travma Tedavisi EMDR
Yazar Önder Kavakçı
EMDR, bugün birçok psikiyatrik bozukluk için hızlı ve
etkili tedavi olanağı sağlayan bir terapi yöntemidir. Travmatik içeriğe hızlı ulaşmayı sağlayan özelliği nedeni ile
hastalar; çok çabuk, anımsamaya hazır olmadıkları
anılarla yüzleşebilmektedirler. EMDR, geleneksel tedavi
yöntemleri ile zor iyileşen bozukluklar için de etkilidir.
Kişilik bozuklukları, somatoform bozukluklar, karmaşık
travmalar, dissosiyatif bozukluklar gibi durumların
EMDR uygulanarak tedavisi mümkündür. Ancak bu
durumların tedavisi iyi bir psikopatoloji bilgisi, EMDR ve
diğer terapilerde deneyimli olmayı gerektirir.
Bu kitapta yalnızca erişkin travmalarına EMDR ile müdahale tekniklerinden söz edilmektedir. Bu kitap bir
EMDRye giriş kitabı olarak ele alınmalıdır.
Sayfa 2
EMDR TürkiyE-Bülteni
Sayı 1 - Ekim 2012
Uzm. Psk. Hejan Epözdemir
Yayın Kurulu Başkanından
EMDR-TR Bülteni’nin
ilk sayısı ile herkese
merhaba…
Hejan Epözdemir
Öncelikle Araştırma
Komitesi ve Bülten Yayın
Kurulu Başkanı olarak,
gerek komitede, gerekse
bültenin ortaya çıkmasında emeği geçen tüm
çalışma arkadaşlarıma
ve bültenimize destek
veren ulusal ve uluslar arası alanda çok değerli
Akademik Kurul üyelerine teşekkür ederim. Sizlere
Araştırma Komitesi’nin faaliyetlerinden ve bununla
bağlantılı olarak bültenin ortaya çıkış serüveninden
bahsetmek isterim.
Geçen
sene
İstanbul’da
yapılan
EMDR
Sempozyumu’nda,
benim
de
aralarında
bulunduğum geçici yönetim kurulu, faaliyetlerini şu
anki yönetim kuruluna devretmiş ve sempozyum
sırasında Derneğin alt komiteleri belirlenmişti.
EMDR camiasının Araştırma ve Geliştirmeye
verdiği önem ve yurt dışındaki emsaller de göz
önünde bulundurularak, dernekleşme öncesinde
informel olarak çalışmalarını yürüten Araştırma
Komitesi faaliyetlerine hız verdi.
Araştırma Komitesi’nin amacı; Türkiye’de EMDR ile
ilgili bilimsel açıdan yüksek standartlara sahip yeni
araştırmaların yapılmasını ve yaygınlaştırılmasını
teşvik etmek olarak özetlenebilir. Bu amaç
doğrultusunda, Araştırma Komitesi, diğer alt
komitelerle de iş birliği içersinde çalışarak, EMDR
ile ilgili dünyada yapılan araştırmaları kapsayan bir
veri tabanı oluşturma, EMDR TR web sitesine
konulmak üzere araştırma yöntemleri ile ilgili içerik
oluşturma gibi çalışmalara başlamış ve halen bu
konudaki çalışmalarına devam etmektedir. Bu
süreç içerisinde, EMDR Europe ve EMDRIA’daki
çalışmalara paralel olarak, ilerde dergi olması planlanan bülten fikri ortaya atılmıştır.
Bu fikir tüm Komite üyelerince desteklenmiş ve
yaklaşık altı aylık bir çalışmanın ürünü olarak
bugün sizlere sunulan ilk sayı oluşturulmuştur.
Bültenimiz
üç
ayda
bir
online
olarak
yayınlanacaktır. Bültenimiz, olgu sunumları, özgün
yazılar, yeni yapılan araştırmaların özetleri, EMDR,
psikoloji ve psikiyatri dünyasından haber ve etkinliklere kadar geniş bir yelpazede içerik ile karşınıza
çıkacaktır. Bültenin en önde gelen amacı,
Türkiye’de EMDR ile ilgili yapılan çalışmaların
alana duyurulması ve yeni araştırmaların
yapılmasının teşvik edilmesidir. Buna karşın,
bültenimiz sadece EMDR ile ilgili çalışmalara değil,
aynı zamanda travma alanındaki tüm çalışmalara
yer verme çabasında olacaktır. Bu noktada,
sizlerden gelecek olan özgün yazıların deneysel
araştırmaların ve olgu sunumlarının bültenimizin
zenginleşmesine büyük katkıda bulunacağına ve
ileride dergi haline gelebilmesi için bize cesaret
vereceğine inanmaktayız.
Saygılarımla,
Hejan Epözdemir,
Klinik Psikolog
Sayfa 3
EMDR TürkiyE-Bülteni
Sayı 1 - Ekim 2012
Uzm. Psk. Emre Konuk
EMDR-TR Yönetim Kurulu Başkanından
EMDR
Nereye Gidiyor?
Emre Konuk
Sevgili Arkadaşlar,
Psikoterapinin yüz küsur
yıllık
macerasına
baktığımızda bir kaç
paradigma
değişikliği
yaşadığını söylememiz
mümkün. İlki tabii ki
Freud'la başlıyor.
Sorunlar birden "tıbbi" olmaktan çıkıp "öğrenilebilir"
oluyor. Freud etiyolojiyi, yani sorunların ortaya
çıkışını "derinin altında" yani "karakter formasyonu"
ile açıkladı. İlk kez insan davranışı, duyguları ve
düşüncesi psikolojik nedenlerle açıklanıyordu.
Tabii etiyoloji derinin altına odaklanınca, tedavi de
derinin altına odaklandı.
Psikanaliz yaklaşık 50 yıl hâkim anlayıştı.
1950'lerde Aile Terapisi köklü bir değişim başlattı.
Sorunların ortaya çıkışını, kişilerin yaşadığı
"bağlamla" (context) ya da ilişkilerle açıkladı.
Etiyoloji ilişkilere bağlanınca, tedavi de ilişkileri
değiştirmeye odaklandı. Psikoterapi o zamanlardan
beri derinin altıyla derinin dışında gidip gelir.
İlk defa bir psikoterapi biyolojik bir temele oturtuluyordu. Varsayım çok basitti: Bütün patolojinin
kaynağı travmatik yaşantı ve buna bağlı olarak
oluşan "anı ağlarına" bağlandı.
Tabii ki bu hipotezin geçerliliği için dünya kadar
literatürün oluşması gerekiyor. Eğer bu olursa artık
"hastalık sınıflandırmalarının" şimdiki önemi ciddi
biçimde azalacak gibi görünüyor. Sorun ne olursa
olsun, yaşam boyu yaşanan travmalara bakılacak
ve tedavi planlaması buna göre yapılacak.
Şimdiden pek çok değişik sorunla ilgili protokol
oluşmuş durumda. Eksik olan, değişik sorunlarla
ilgili protokol geliştirmek ve klinik çalışmalarda
edindiğimiz izlenimi araştırmalarla da desteklemek.
Meraklı ve hevesli tüm EMDR Terapistleri’nin hayat
boyu canlarının hiç sıkılmayacağı, kendilerini
geliştirebilecekleri, öğrendiklerini paylaşabilecekleri
ve durmadan alıp verebilecekleri bir gelecekten söz
ediyorum.
Sevgiler,
Emre konuk
Klinik Psikolog
Davranışçılar, aslında 1930'lardan beri sorunların
ortaya çıkışını laboratuarda hayvan deneyleriyle
görmeye çalıştılar. Model "öğrenme teorisiydi". Bir
dizi öğrenme ilkesini formüle ettiler. İlişkiler operasyonel olarak "uyarıcı" olarak tanımlandı. 1960'larda
Bilişsel Davranışçı Terapi olarak hayatımıza girdi.
Araştırma geleneği olduğu için ve teori araştırmaya
izin verdiği için en yaygın terapi akımlarından birisi
olarak yaşamımıza yerleşti.
EMDR, yaklaşık 25 yıl önce köklü bir değişim daha
getirdi.
Değişim
tekrar
"derinin
altına"
odaklanmasında yatmıyordu. Teoriyi zihnin "bilgiyi
işleme" sürecine oturttu. Yani temelde, beyin
araştırmacılarının öteden beri üzerinde çalıştıkları
bir sürece odaklandı.
Sayfa 4
EMDR TürkiyE-Bülteni
Sayı 1 - Ekim 2012
Konuk Yazar
Prof. Dr. Vedat Şar - Doç.Dr.Psk.Erdinç Öztürk
EMDR Neden Etkili Oluyor?
İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı
Klinik Psikoterapi & Dissosiyatif Bozukluklar
Eğitim ve Araştırma Birimi
Prof. Dr. Vedat Şar
İnsan bir ruhtur. Fakat ruh nedir? Ruh kendiliktir.
Fakat kendilik nedir? Kendilik kendini kendisiyle
ilişkilendiren bir ilişkidir ya da ilişkideki kendini
kendisiyle ilişkilendiren ilişkidir.
Soren Kierkegaard (The Sickness Unto Death,1849)
Psikoterapide, olası etki yollarını gözden
geçirirken teknik, taktik, strateji, kuramsal model ve
nihayet insana bakış ve söylemin (discourse) ayrı
düzlemlerde değerlendirilmesi gerekir. Ayrıca belirli
bir psikopatolojiyi görece homojen olarak
tanımlama amacını güden “tanı” ile psikoterapinin,
yani tedavinin “endikasyonu”, türü, yapılış şekli ve
etkinliği arasında önemli bir ilişki vardır. Tedavinin
hem durumsal etkenlerle ilişkili olduğunu, fakat aynı
zamanda bir süreç oluşturduğunu dikkate almak
gerekir. Eldeki duruma ne şekilde yaklaşılacağı
hem tedavi sürecinin hangi evresinde bulunulduğu
ve hem de tedaviye başvuran kişinin kendi ruhsal
sürecinin hangi evresinde ya da hangi zihinsel
durumda olduğuyla da ilişkilidir. Bu süreçlerin belirli
bir anında ya da belirli bir bağlamda uygun olan
girişim başka bir an ya da bağlamda yanlış olabilir.
Psikoterapi kişiye yaşamının ya da yaşadığı
olayın anlattırılması değildir. Önemli olan tedavi
etkisi sağlayacak biçimde konuşulmasıdır. Böyle
bakıldığında, doğru yapılmadığı zaman her hangi
bir ruhsal deneyim üzerinde konuşulmasının her
zaman tedavi değeri taşımayacağı, zararlı dahi
olabileceği ortadadır. İşte EMDR, olabildiğince
standartlaştırılmış protokolü ile son derece
karmaşık süreçlerin ortaya çıkabileceği durumlara
disipline edilmiş bir yaklaşımı, yeterli açık uçluluğu
da barındırarak sağlamakta önemli bir yöntemsel
adım atmış olmaktadır.
Travma kökenli durumlarda EMDR’nin etkili olduğu
giderek daha çok kabul gören ampirik bir gözlemdir.
Dolayısı ile kimi zaman görece “basit” bir teknik gibi
algılanabilen EMDR’nin neden bu kadar etkili
olduğu sorusu merak uyandırmaktadır.
EMDR’yi kurgulayan yazarların etki
mekanizmasını açıklamak için ortaya koydukları
kuramsal çerçeve Uyumsal Bilgi İşleme Modeli
(Adaptive Information Processing Model) olarak
adlandırılmaktadır (Shapiro, 1995; Salomon ve
Shapiro, 2008). Her ne kadar, bu etkinliğin
açıklanmasında EMDR’nin teknik özellikleri de
önem taşısa da, kanımızca, insana ilişkin önemli
bazı temel gerçeklere dokunması, onu teknik özelliklerini aşan bir etkinliğe götürmektedir. Bu
noktanın açıklanması ise kuramsal modelleme
düzleminde ele alınmayı gerektirmektedir.
Bu yazıda, EMDR’nin neden etkili olduğunu
açıklamada bölünme-bütünleşme temelli bir
seçenek olarak travma-dissosiyasyon modeli klasik
(kişiliğin yapısal bölünmesi kuramı) ve tarafımızdan
önerilen yeni bir biçimi (kendiliğin işlevsel bölünmesi kuramı) ile özet olarak sunulmaktadır.
Uyumsal Bilgi İşleme (UBİ) Modeli
Öğrenme kuramına dayanan bu modelde
klinik patolojinin temeli işlevsel olmayan biçimde
depolanmış olan anılardır. Terapötik değişim ise, bu
anıların daha geniş uyumsal örüntüler (network)
içersinde işlenmelerinden kaynaklanmaktadır.
Söndürmeyi (extinction) temel alan yüzleştirme
(exposure) tedavilerinden farklı olarak, EMDR ile
hedef alınan anılar işlem sırasında bir dönüşüme
tabi tutulmakta ve sonra bir sağlamlaştırma işlemi
ile yeniden depo edilmektedir (Salomon ve Shapiro, 2008). Bu süreçte emosyonlar ile karşılaşma da
önemli bir yer tutmaktadır. Ancak, burada
alışmadan (habituation) çok akomodasyon ve
Sayfa 5
EMDR TürkiyE-Bülteni
Sayı 1 - Ekim 2012
asimilasyon sürecinin gerçekleştiği öne sürülmektedir.
EMDR’nin
değerlendirme
evresinde
çalışılacak anının seçilmesi önemli olup burada
önyargısız
dinleme,
kişide
farkındalığı
(mindfulness) artırmaktadır. EMDR sırasında fiziksel duyumlara da odaklanılmaktadır. İşlem
sırasında olaya farklı bakış açıları aranmakta ve
olumsuz kognisyonlar üzerinde çalışılmaktadır.
Duyarsızlaştırma ve yerleştirme evrelerinde ise
üstesinden
gelme
(mastery)
duygusu
geliştirilmektedir. Göz hareketlerinin stimüle edici
etkisi konusunda ise kesin bir bilgi yoktur.
Travma-Dissosiyasyon Modeli (TDM)
Dissosiyasyon, sadece dissosiyatif bozukluklarda değil, bütün travma kökenli bozukluklar
yelpazesinde önemli bir yere sahiptir (Şar,2011a).
EMDR’nin UBİ modeli de özellikle bellek açısından
bunu kabul etmektedir. Dissosiyasyon ve dissosiyatif bozukluklar hipotetik kavramlar değildir, klinik
olgulardır ve klinik psikopatolojide yer alırlar. Amerikan Psikiyatri Birliği’nin (2012) sınıflandırma
sisteminin en yeni güncelleştirilmiş biçimi olan
DSM-5’de, dissosiyatif bozukluklar dışında, artık
travma sonrası stres bozukluğunun (TSSB) da bir
dissosiyatif alt tipi tanımlanmaktadır. Bu gelişme
nörobiyolojik bulgularla da desteklenmektedir
(Lanius ve ark., 2010). Dissosiyasyonun daha fazla
ya da daha az görüldüğü TSSB olgularında
tedaviye yanıt konusundaki olası farklılıklar
kuşkusuz bundan sonra birçok çalışmanın konusu
olacaktır.
Travma ile ilgili bozukluklar Janet’in kullandığı
deyimle
“idrak
etmeme”
(non-realisation)
sendromlarıdır (Van der Hart ver ark., 1993). Bunun
için
travmatik
yaşantının
sahiplenilmesi
(ownership) ve travmatik anıların kişinin şimdiki
zamanı
yaşamaya
engel
olmaması
(presentification) gerekmektedir. Sentez yetisinin
varlığında bunun sağlanması ruhsal entegrasyonu
gerektirmektedir. Günümüzde “kişiliğin yapısal
bölünmesi” kuramı (Van der Hart ve ark., 2006)
olarak adlandırılan ve başlangıcı Janet’e dek
uzanan anlayış zihinsel içeriğin travma sonucunda
bütünlüğünü yitirmesi ve bölümlere ayrılması temeline dayanmaktadır. Sözcüklerin İngilizce’lerinin
baş harflerinden hareketle BASK modeli olarak
(Braun,1988) da dile getirilen bu modelde davranış,
duygulanım, duyumlar, ve bilginin birbirinden
ayrıldığı düşünülmektedir. Bu modelin daha kolay
anlaşılması arzusuyla, ayrımın kişiliğin görünürde
normal (apparently normal part of personality, ANP)
ve duygusal (emotional part of personality, EP)
yanları arasında olduğu ve dissosiyatif bozukluklarda her iki yanın da kendi içinde bölünebileceği
dile getirilmektedir.
Ross (2012) EMDR’nin evreleri ve dissosiyatif bozukluklarda standart olarak kabul edilen
evrelendirilmiş travma psikoterapisinin (Steele ve
ark., 2005; Van der Hart ve ark.,2006) üç dönemi
arasında parallelik kurarak EMDR’nin “travmadissosiyasyon modeli” ne dayalı bir tedavi biçimi
olduğu tezini öne sürmektedir. Böylelikle EMDR’nin
ruhsal bütünleşmeye yönelik bir işlevi olduğuna
dikkat çekmektedir. Van der Hart ve ark. (2010) da
EMDR’nin TDM’ inden kuramsal olarak yararlanabileceğini düşünmektedirler. Ross’a göre EMDR’nin
ilk iki evresi (öykü alma-tedavi planlama ve hazırlık)
evrelendirilmiş travma tedavisinin ilk dönemine
(terapötik anlaşma kurma, sakinleştirme, güvenlik
sağlama, yetiler geliştirme, tedavi modeli konusunda bilgi verme) eş düşmektedir. EMDR’ın 3-6
arası evreleri (değerlendirme, duyarsızlaştırma,
pozitif kognisyonun çalışılması ve beden tarama)
evrelendirilmiş travma tedavisinin ikinci dönemine
(aktif travma çalışması) uymaktadır. EMDR’ nin 7
ve 8. evreleri ise (kapanış, yeniden değerlendirme)
evrelendirilmiş travma tedavisindeki üçüncü
döneme eş düşmektedir: konsolidasyon ve
rezolüsyon. TDM yaklaşımı, UBİ modeline Janet’in
ruhsal bütünleşme kavramını açıkça katmaktadır
(Van der Hart ve ark.,1993).
TDM’nin uyumsal bilgi işleme sürecine
bölünme-bütünleşme eksenini katması önemli bir
katkı olmasına karşın, EMDR’nin klinik dissosiyatif
bozukluklarda kullanımının ancak daha geniş bir
tedavi çerçevesi içersine oturtularak mümkün
olabildiği, çünkü EMDR uygulamasının daha
başlangıçta, en azından tedaviye uyabilecek kadar
yeterli bir entegratif kapasite gerektirdiği bilinmektedir. TDM modelinin klasik biçiminde, EMDR
açısından ikinci sorun kişiliğin yapısal bölünmesi
kuramında ayrılaşmış zihinsel durumların ayrı bir
kendilik algısı ve etkinliği (sense of self and
agency) içermesidir. Oysa, tam da EMDR’nin
uygulanabileceği, durumun bir klinik dissosiyatif
bozukluk boyutuna varmadığı bir çok travma
sonrası olguda yapısal bölünme düzeyinde
ayrılaşmış kendilik algısı ve etkinliği görülmemektedir. Ross (2012) modelin biraz daha yumuşatılması
durumunda bu sorunun kuramsal olarak
aşılabileceğine dikkat çekmektedir.
Sayfa 6
EMDR TürkiyE-Bülteni
Sayı 1 - Ekim 2012
Biz bu yazıda, yine bir travma-dissosiyasyon
modeli olan aşağıda özetleyeceğimiz “Kendiliğin
İşlevsel Bölünmesi” kuramımızın, tıpkı klasik TDM
gibi, yine bölünme ve bütünleşme temelli olmakla
birlikte, EMDR’nin nasıl etkili olduğunu, dissosiyatif
bozukluklar dışında da ve daha esnek biçimde ele
alabileceği kanısındayız.
Kendiliğin İşlevsel Bölünmesi Modeli (KİB)
Bu kuramsal model İstanbul Tıp Fakültesi
Klinik Psikoterapi Birimi’nde dissosiyatif bozukluğu
olan hastaların tedavisi konusunda uzun yıllar
biriken deneyimler sonucunda ortaya konulmuş
olup, “kimlik” ve “entegrasyon”u temel almakta,
psikotravmatoloji ile klinik psikiyatrinin gereksinimlerini birleştirmektedir (Şar ve Öztürk, 2007). Dualistik bir anlayışa dayanan bu modelde yaşamın
başlangıcından sonuna dek sosyolojik ve psikolojik
kendilikler adı verilen iki sürecin varlığından ve
bunların birbirine koşut geliştiklerinde, olabildiğince
armonik bir ilişkisinin olduğundan söz edilmektedir.
Bu modelde sosyolojik ve psikolojik kendilikler
arasındaki uzaklaşma, ayrışma ve kopma, travma
kökenli psikopatolojinin özünü oluşturmaktadır.
Bunun sonucunda psikolojik kendiliğin bir bölümü
travmatik kendilik olarak özelleşip ayrışmakta ve
giderek kendisi de fragmentasyona uğrayan sosyolojik kendiliğin vesayeti altına girmektedir.
Emosyonların bu üçlü kendilikler sistemi ve ondan
ayrı bir “moderatör” sistem tarafından yönetildiği
varsayılmaktadır. Psikoterapide sosyolojik ve
psikolojik kendiliklerin birbirlerine yaklaştırılması ve
travmatik kendiliğin klinik semptomlara yol açan
dirençlerinin (travma kökenli depresyon, obsesyonlar, ve kişilerarası ilişki bozuklukları) çözülüp
yeniden psikolojik kendiliğin etki alanına döndürülmesi önem taşımaktadır
(Şar ve Öztürk,2005; Şar, 2011b).
Kanımızca EMDR, büyümüş olan sosyolojik
kendiliği küçültmekte, donmuş ve gelişemeyen
psikolojik kendiliği hareketlendirmekte ve travmatik
kendiliğin dirençlerini de çözmektedir. Bu çalışma
entegre kendiliğe ulaşmayı sağlamakta, böylelikle
üzerindeki yükten kurtulan moderatör işlevler de
kendiliğinden
devreye
girmektedir.
İşlevsel
bölünme modeli, yapısal bölünme modeline göre
emosyonlara daha ikincil bir rol vermekte ve kendilikler sistemindeki dengeyi öne çıkarmaktadır.
Tablo 1:
Sosyolojik ve Psikolojik Kendiliklerin Özellikleri
( © Şar ve Öztürk, 2007 ‘den uyarlanmıştır. )
Sosyolojik Kendilik
Model alma, taklit, kopyalama
Eklektisizm
Dogmatizm
Kutuplaştırma
Pazarlık
Dönebilirlik
Rekabet
Tek odaklı farkındalık
Acımasızlık
Bağlanma
Füzyoner ilişki
Metaforlar, metonimiler, semboller
Fantaziler, çarpıtmalar
Psikolojik Kendilik
Yaratıcılık
Otantisite
Olasılıkları kabul etme
Sentez
Seçim
Süreklilik
Kendini ifade etme
Çok odaklı farkındalık
Merhamet
Temas
Sınırları tanıma
İşaretler
Gerçekler
Sonuç
EMDR’in
neden
etkili
olduğunun
açıklanmasında sadece işlevsel olmayan biçimde
depolanmış
travmatik
anıların
dönüşüme
uğratılması ve yeniden daha geniş bir örüntüye
oturtulması ve bu sürecin bilateral nörobiyolojik
stimülasyonla kolaylaştırılması çerçevesinde olan
açıklamanın,
bölünme-bütünleşme
temelinde
genişletilebileceği
kanısındayız.
Böyle
bir
genişletme EMDR konusunda yeni araştırmaların
önünü açabileceği gibi dissosiyasyonun psikoterapi
ve nörobiyolojide temel bir değişken olarak incelenmesi olasılığını artıracaktır. KİB modeli ise, ampirik
verilerle desteklendiği takdirde (örneğin sosyolojik
ve psikolojik kendiliklerin ölçülmesi ve travmatik
kendiliğin
dirençlerinin
niceliksel
olarak
değerlendirilmesi), tedavi etkinliğinin artırılması ve
değerlendirilmesinde araştırmacı ve klinisyenlere
yeni olanaklar sunacaktır.
EMDR’nin etkinliğinin travma-dissosiyasyon
temelli bir anlayışla ele alınması, genel olarak
psikoterapinin zihinsel entegrasyonu sağlamaya
yönelik bir tedavi olduğu tezine uymaktadır. Zihinsel entegrasyon sağlam bir kendilik yaşantısının
temelini oluşturmaktadır. Kendiliğin işlevsel bölünmesi olarak adlandırdığımız kuramsal modelimiz
kanımızca geçmişi Janet’e dek uzanan ve
günümüzde dissosiyasyon çalışmaları alanında
kabul gören kişiliğin yapısal bölünmesi kuramına
oranla daha geniş bir bakış açısı ve EMDR’nin
etkinliğinin açıklanması için daha uygun bir çerçeve
sunmaktadır. Bu çerçeve EMDR’nin tek başına
Sayfa 7
EMDR TürkiyE-Bülteni
Sayı 1 - Ekim 2012
uygulanmasının yeterli olmadığı ve hatta yerine
göre kontrendike olduğu dissosiyatif bozukluklar
dışında, normal insanı da içine alan çok daha geniş
bir yelpazeyi kapsamaktadır.
Kanımızca, Sören Kierkegaard’ın yeisi (despair)
konu alan yazısında yer verdiği sözlerinin ilk
bölümü ( “kendini kendisiyle ilişkilendiren bir ilişki” )
ile psikolojik kendilik ve ikinci bölümü ile (ilişkideki
kendini kendisiyle ilişkilendiren ilişki”) ile sosyolojik
kendilik arasında ilişki kurabiliriz. Bu iki süreç
arasında kurulan ilişki ise “yeisi” bertaraf etmenin
başlıca yolu gibi görünmektedir.
Not: Bu görüşler Vedat Şar’ın 14 Haziran 2012
tarihinde Madrid’de toplanan Avrupa EMDR Kongresi ESTSS-ESTD gününde davetli olarak yer alan
konuşmasında sunulmuştur.
Araştırma Özeti
Kaynaklar:
American Psychiatric Association (2012). DSM-5 development. www.dsm5.org
Braun, B.G. (1988). The BASK (behavior, affect, sensation, knowledge) model of
dissociation. Dissociation, 1, 4-23.
Lanius R, Vermetten, E., Loewenstein, R.J., Brand, B., Schmahl, C., Bremner, J.D., &
Spiegel, D. (2010).Emotion modulation in PTSD: Clinical and neurobiological
evidence for a dissociative subtype. American Journal of Psychiatry, 167(6), 640-647.
Ross,C.A. (2011-2012): EMDR is based on trauma-dissociation model of mental
disorders. Iberoamerican Journal of Psychotraumatology and Dissociation Vol 3;
http://revibapst.com/COLINROSS.pdf
Shapiro, F. (1995). Eye movement desensitization and reprocessing:Basic principles,
protocols, and procedures. New York: Guilford.
Solomon, R. M., & Shapiro, F. (2008). EMDR and the adaptive information processing
model: Potential mechanisms of change. Journal of EMDR Practice and Research,
2(4), 315–325.
Şar, V. (2011a). Developmental trauma, complex PTSD and the current proposal of
DSM-5. European Journal of Psychotraumatology 2:5662 DOI:10.3402/ejpt.v2i0.5622
http://www.eurojnlofpsychotraumatol.net/index.php/ejpt/article/view/5622/pdf_62
Şar V (2011b): Dissociative depression:a common cause of treatment resistance. In:
Female Turkish Migrants with Recurrent Depression (Ed: W.Renner).Studia,
Innsbruck,pp.112-124.
Şar V, Öztürk E (2005): What is trauma and dissociation? Journal of Trauma Practice
4(1-2):7-20.
Şar V, Öztürk E (2007): Functional dissociation of the self: a sociocognitive approach
to trauma and dissociation. Journal of Trauma and Dissociation 8(4):69-89.
Steele, K., Van der Hart, O., & Nijenhuis, E. R. S. (2005): Phase-oriented treatment of
structural dissociation in complex traumatization: Overcoming trauma-related
phobias. Journal of Trauma and Dissociation, 6(3), 11–53.
Van der Hart O, Nijenhuis ERS, Solomon R (2010):Dissociation of the personality in
complex trauma-related disorders and EMDR: theoretical considerations. Journal of
EMDR Practice and Research, 4 (2): 76-92.
Van der Hart, O., Nijenhuis, E. R. S., & Steele, K. (2006).The haunted self: Structural
dissociation and the treatment of chronic traumatization. New York: W. W. Norton.
Van der Hart, O., Steele, K., Boon, S., & Brown, P. (1993). The treatment of traumatic
memories: Synthesis, realization and integration. Dissociation, 6, 162–180.
Migrenin EMDR Tedavisi
İstanbul’da bir özel hastanede gerçekleştirilen bu
pilot çalışmada, özellikle baş ağrısı ile ilgili travmatik anıların EMDR (Göz Hareketleri ile
Duyarsızlaştırma
ve Yeniden
İşleme)
ile
çalışılmasının migren tedavisi üzerindeki etkinliğini
değerlendirmek
amaçlanmıştır.
Çalışmanın
örneklemi, nöroloji uzmanı tarafından migren tanısı
konulmuş, dokuzu kadın (Ort. yaş=31.7), ikisi
erkek (Ort. yaş=30.5) toplam 11 katılımcıdan
oluşmaktadır. Katılımcıların baş ağrısı öyküsü 2 ila
30 yıl (Ort. =12 yıl) arasında değişmektedir.
Araştırma ekibi tarafından baş ağrılarının sıklığı,
süresi, şiddeti, ağrı kesici kullanımı ve acil servis
ziyaretleri değişkenlerini içeren bir form hazırlanmış
ve bu formu katılımcıların günlük olarak
doldurmaları istenmiştir. Buna ek olarak, tedavi
öncesi ve sonrasında Semptom Değerlendirme
Ölçeği (SA-45) uygulanmıştır. Çalışma sonunda,
baş ağrılarının sıklığında ve süresinde istatistiksel
olarak anlamlı derecede düşüş olduğu; buna karşın
ağrının şiddetinde anlamlı bir değişiklik olmadığı
saptanmıştır.
Buna paralel olarak katılımcıların, ağrı kesici
kullanımında ve acil servis ziyaretlerinde de
istatistiksel olarak belirgin bir azalma gözlenmiş ve
tedavi kazanımlarının üç aylık, izleme değerlendirmelerinde sürdüğü gözlenmiştir. Tüm bu sonuçlar,
EMDR’ın migren tedavisinde, alternatif, etkin bir
tedavi olabileceğini düşündürmektedir.
Referans:
Konuk, E., Epözdemir, H., Hacıoğlu Atçeken, Ş., Aydın, Y.E. &
Yurtsever, A. (2011). EMDR treatment of migraine. Journal of
EMDR Practice and Research, 5(4), 166-176.
Sayfa 8
EMDR TürkiyE-Bülteni
Sayı 1 - Ekim 2012
Uzm. Psk. Zeynep Zat - Psk. Leyla Arslan
Röportaj
SORU: EMDR Madrid Kongresi’nde en çok
ilginizi çeken sunum hangisiydi?
Serin Öğet: Benim ve birçoklarının en çok ilgisini
çeken sunum Janina Fisher’in dissosiyatif hastalarla çalışırken EMDR’yi nasıl kullandığına dair
sunumu idi. Sunumun başlığı “Travma, Beden ve
Nörobiyoloji EMDR ve Sensorimotor Psikoterapinin
Dissosiyatif Bozukluklarda Uygulanması” idi. Bu
başlıktan da anlaşılacağı gibi sunum çeşitli disiplinlerden bilgileri bir araya getirerek, EMDR ile nasıl
ve nerede örtüştüklerini ve dissosiyatif bozuklukta
EMDR’nin nasıl kullanılacağını gösterdi.
Tuba Akyüz: Bessel van der Kolk ve Jim Knipe
konferansın yıldızlarıydı. Van der Kolk’un özellikle
travma terapisindeki yeni perspektifler üzerine olan
sunumu çok başarılıydı. Travma çalışmalarında
EMDR ve somatik deneyimlemeyi önceleyen diğer
terapi yaklaşımlarının nörobiyolojik açıdan nasıl bir
etki yarattığı üzerine gerçekten etkileyici bir
sunumdu, ben çok beğendim. Onun dışında da
birçok iyi sunum vardı. Bizim ekibin sunumları da
çok iyi olanlardandı.
Ümran Korkmazlar: Pek çok değerli çalışma
vardı. Beni en çok etkileyen sunumlar şunlardı:
1. Janina Fisher (USA)-Trauma, Body and Neurobiology EMDR and Sensorimotor Psychotherapy in
Treatment of Dissociative Disorders; 2. Debra Wesselmann (USA)-Working with EMDR in Adopted
Children and Their Parents.
SORU: Sizin sunumunuz neydi ve sunumunuz
nasıl geçti?
Emre Konuk: Bizim sunumumuz, Hejan ve Şirin ile
birlikte hazırladığımız "Kronik Migren ve EMDR"
başlıklı bir çalıştaydı. Gazi Osman Paşa
Hastanesi’nde migren hastalarıyla yaptığımız ve
başarılı olduğumuz bir çalışmayı özetledik. Ayrıca
oluşturduğumuz Baş Ağrısı Protokolü’nün nasıl
uygulanacağını anlattık. Malum tabii Migren kronik
bir hastalık. Yani bir kısım migrenli için tedavisi yok.
Bu nedenle çok ilgi gördü. Ekim'de de EMDRIA'da,
yine bir çalıştay olarak sunacağız.
İkincisi "Kompleks Travma"ydı. Kompleks travma
üzerinde henüz daha yeni yeni konuşuluyor,
yaklaşımlar formüle edilmeye çalışılıyor. Bir tanı
önermekten çok konuyla ilgili cevap bekleyen
soruları sorduk.
Ayrıca kompleks travma sonrası stres bozukluğu
tanısı almış bir danışanın seanslarını özetledik.
Seansa nasıl başladık nasıl bitirdik gibi. Bu da ilgi
çekti; çünkü sunduğumuz olgu gerçekten psikiyatrik
açıdan baktığımız zaman zor bir vakaydı. Ayrıca bir
de "EMDR HAP; İnsani Yardım Programları"
başlıklı '99 Marmara Depremi’nden bu güne kadar
yapılanları özetleyen bir posterimiz vardı.
Bunun dışında, sunum değil ama EMDR Avrupa
bünyesinde bir "yeme bozukluğu grubu" oluşturma
görevi verdiler.
Hejan Epözdemir: Bizim iki tane sunumumuz
vardı. Bir tanesi baş ağrısı, Emre Bey ve Şirin’le
yaptığımız. O tabii daha önce de sunulmuştu. Yine
geçen sefer de olduğu gibi çok büyük bir ilgi ile
karşılandı. Seans videoları gösterildi, çok güzeldi,
çok keyifliydi, süre de yeterliydi. Diğer sunumumuz
da kekemelik ile ilgili idi. Ben, Emre Bey ve Şirin
üçümüz beraberdik. Ben ve Şirin sunduk. O da çok
keyifli geçti. Yoğun kongre programı dolayısıyla
sunumlarda süre kısıtlaması vardı. Kekemelik
sunumunun süresi azdı ve bir de aksilik bu ya, ufak
bir teknik aksaklık yaşadık ama buna rağmen çok
güzel geçti. Daha da ötesinde, Marliyn Luber, Jim
Knipe, Udi Oren gibi EMDR camiasının önemli
isimleri de dinleyici olarak bizim sunuma
katılmışlardı; onların karşısında sunum yapmak
ayrıca heyecan vericiydi benim için.
Ümran Korkmazlar: Bizim sunumumuzun adı
“From Child To Family: Team Work with EMDR”
idi. Pratiğimizde ekip olarak EMDR’yi nasıl
kullandığımızı örneklerle sunduk. Çalışmayı
gerçekleştiren ekip, Ümran Korkmazlar, Billur Kurt,
Şirin Hacıömeroğlu Atçeken ve Gamze Bilgişin’den
oluşuyordu.
Aldığımız geribildirimlerden çok memnunuz; ancak
aynı anda dört salonda sunum olduğu için katılımcı
sayısı azdı, daha çok kişiye ulaşmak isterdik. Biz
de bu amaçla sunumumuzu makale olarak yazmayı
planladık.
Sayfa 9
EMDR TürkiyE-Bülteni
Sayı 1 - Ekim 2012
Şirin Hacıömeroğlu: Ben, Hejan Epözdemir ile
kekemelik ve konuşma bozukluklarıyla nasıl
çalıştığımızı anlatan bir sunum yaptım. Hocamız
Ümran Korkmazlar ve ekibi ile ekip çalışmasının
önemi ve EMDR yöntemini nasıl kullanıyoruz ile
ilgili bir sunum yaptım. Hocamız Emre Konuk’un
“Kronik Migren ve EMDR” sunumuna katıldım. Tüm
sunumlarımız çok iyi geçti. Aynı anda birden fazla
sunum olması nedeniyle seçim yapılması gerektiği
halde oldukça iyi katılım oldu, ilgi çekti ve çok güzel
geribildirimler aldık.
SORU: Madrid’i nasıl buldunuz?
Asena Yurtsever: Madrid gerçekten çok sevimli,
temiz, düzenli, her yanı sanatla iç içe, sıcak bir
şehir. İnsanlar cana yakın, gece 11’den itibaren
daha da canlanan, yaşayan evlerden çok yaşayan
sokakları olan bir şehir. Tek sıkıntı: Cristiano
Ronaldo’yla tanışamadığım için üzüldüm.
Önder Kavakçı: Harika bir şehir, olanağım olsa
yerleşmek isterdim.
Tuba Akyüz: Madrid gayet keyifli bir şehir. Kongreden kalan zamanlarda bol bol tadını çıkardık.
Meydanları, müzeleri, binaları, sergileriyle, sanatsal açıdan çok zengin. Aynı zamanda son derece
de sıcak ve eğlenceli bir şehir. Kongre için güzel bir
seçimdi.
SORU: EMDR camiasının Türkiye için
görüşlerine dair izleminizi paylaşır mısınız?
Asena Yurtsever: Sanırım 13 kişilik bir ekiple
orada olmak, herkes için anlamlıydı. Eski dostlar
Udi Oren ve Jim Knipe bu duruma ayrıca çok
sevinen dostlardandı diyebilirim; çünkü bu
Türkiye’de EMDR cemiyetinin giderek arttığını
gösteren hoş bir katılımdı. Hem katılımımızdaki
artış hem de sunumlarımızın sayıca artışı ve içerik
olarak kalitesi saygıyla karşılandı.
Emre Konuk: Evet şöyle diyeyim; 1999 depreminde EMDR'ye biz hızlı girdik o zaman. Ben Türk
Psikologlar Derneği İstanbul Şubesi Bakanı’ydım.
Tabi oradaki pozisyonum bir sürü şeyi organize
etmeye imkan veren bir pozisyondu. Fon bulma,
finans sağlama, organize etme açısından. İyi iş
çıkardık. Bu kapsamda, hiç bir ülkede benzer bir
proje daha yapılmadı. Bunu hep
söylediler.
Dolayısıyla daha onüç yıl öncesinden zaten
Türkiye’deki EMDR faaliyetleri ve gelişimi hep iyi
karşılandı.
Madrid’deki kongrede bu yıl on iki kişilik bir Türk
grubu vardı. Dolayısıyla o arkadaşlar, EMDR
camiasının onları ne kadar benimseyip, kabul
ettiğini gördüler. O açıdan, her zaman iyi şeyler
yaşamışızdır.
Şirin Hacıömeroğlu: Bu sene EMDR Europe
Kongresi’ne Türkiye’den önceki yıllara göre çok
daha fazla bir katılım oldu ve sunum yapıldı. Hatta
şaşırtıcı bir şekilde birçok Avrupa ülkesinden daha
fazla katılımımız vardı. Bu gurur verdi bize. Bence
EMDR camiasının Türkiye için çok iyi izlenimleri
var, çalışmalarımızı tebrik ettiler. Dünyanın her
yerinden katılımcılar arasında da iyi ilişkiler kuruldu.
Tuba Akyüz: Biz tahmin ediyorum 15 kişi
civarındaydık. En geniş katılımlı gruplardan
biriydik. Üstelik çok sayıda sunum da yapıldı
bizden. Yürütülen çok sayıda çalışma ve
araştırmalarla Türkiye EMDR ailesinin önemli bir
parçası halini almış görünüyor.
Ümran Korkmazlar: EMDR camiasının Türk ekibine özel bir sempatisi var. 1999 Depremi’nde kurulan eski dostluklar her zaman tazeliğini koruyor.
Kongreye giderken 17 yaşındaki oğlum da benimle
geldi, birçok dostla tanıştı. Oğlumun hoş bir izlenimi
olmuş ki, bir ara EMDR terapistleri ile ilgili
düşüncesini paylaştı ve şöyle dedi: “Anne,
EMDR’nin ustaları çok babacan ve anacan”…
EMDR tekniğinin ruhumuza kattığı bir farklılık
oluyor galiba…
SORU: Uluslar arası platformda EMDR’nin
gidisaştını yakından gördünüz. İzlenimlerinizi
paylaşır mısınız?
Asena Yurtsever: Başka kongrelerde görmediğim
bir sıcaklık. Herkes birbiriyle tanışmak istiyor zaten
çoğu kişi birbirini tanıyor. Bir ailenin içinde gibi
hissettim.
Örneğin, yıllar önce depremde bize süpervizyona
gelen Peggy Moore'un beni görür görmez tanıması,
içten ilgisi ve hala tüm detaylarıyla bu gezisini
hatırlaması beni derinden etkiledi. Herkese çok
selam söyledi, bu vesileyle ileteyim.
Sayfa10
EMDR TürkiyE-Bülteni
Sayı 1 - Ekim 2012
EMDR’yi terapi yöntemi olarak çok benimsemiş bir
kişi olarak bunu görmek mutluluk verici. Ayrıca
çeşitli alanlarda çalışmalar yapıldığını görmek,
bunları birinci ağızdan dinlemek, çalışmaları yapanlarla konuşma imkanı bulmak çok ilham verici.
Ufkumun açıldığını hissediyorum ve yapılan
çalışmalar benim de farklı alanlarda EMDR’yi
kullanmam için cesaret veriyor.
SORU: 6. Ülkemizde EMDR kullanan genç ve
hevesli terapistlere önerileriniz nelerdir?
(Kongre katılımları, araştırma ve klinik deneyim
söz konusu olduğunda)
Hejan Epözdemir: Öncelikle geniş katılımlı bir
kongreydi, bence bu kongrenin güçlü bir yönüydü.
Açılışta, ilk başta bir barkovizyon gösterisi yaptılar;
bir dünya haritası, EMDR Europe’a üye ülkeler tek
tek gösteriliyor ve her bir ülke harita üzerinde
gösterildikten sonra o ülkeden kaç kişinin kongrede
olduğu belirtiliyor. O barkovizyon gösteri çok
güzeldi, salonda büyük bir coşku hakimdi. Ve tabii
aslında aynı zamanda EMDR’nin nasıl da dünyada
hızlı bir şekilde yaygınlaştığını görme fırsatı
tanıyordu.
Evet, kısa tarihine rağmen EMDR dünyada hızla
yaygınlaşıyor, dediğim gibi kongrede pek çok farklı
ülkeden katılımcılar vardı, bir sürü sunum vardı,
deneysel
araştırmalar,
yeni
protokollerin
geliştirilmesi, farklı bakış açıları. Karşınızda
araştırmaya çok önem veren, yeniliğe açık ve dinamik bir camia görüyorsunuz, bu da tabii ki sizi daha
da motive ediyor.
Serin Öğet: Bu yıl eğitmenler (consultants)
toplantısında EMDR’nin geleceği konuşulurken
ortaya çıkan bazı verilere göre (bir ankete verilen
yanıtlar) EMDR camiasında aynı konu üzerine ayrı
görüş ve uygulamanın olabildiği öne sürüldü.
EMDR’yi herkes için standart bir seviyeye getirmek,
eğitiminin standardını diğer ekollerin standardına
getirmek gibi konular tartışıldı. Kanımca, EMDR
eğitimi gittikçe daha uzun, daha pahalı ve daha
yapılandırılmış olarak karşımıza çıkacak.
Şirin Hacıömeroğlu: EMDR terapisinin oldukça
yaygın kullanıldığını fark ediyorum. Ayrıca alanda
yapılan çalışmalar ve bu alana katkılar da gün geçtikçe artıyor.
Emre Konuk: Terapistin dünyası, eğer dikkat
etmezse, danışanla birlikte oluşturdukları dünya ile
sınırlıdır. Bir zaman sonra da, eğer ek beslenme
kanalları oluşturmazsan kozmik sorular sormaya
başlarsın. EMDR hızla gelişen, patolojiye ve
sağlığa köklü bir paradigma değişikliği getiren bir
yaklaşım. Meraklısı için ömür boyu yeni açılımlar,
çözümler, araştırmalar, projeler demek. Kongreler
bütün bunlar, artı son derece ilgi çekici ve hoş
insanlarla tanışmak demek. Bu açılardan EMDR ile
uğraşan arkadaşlarımızın bu beslenme kanallarını
açık tutmalarını öneririm. Gelecek kongre yine
Haziran'da.
Serin Öğet: EMDR gerçekten “iyileştirme” söz
konusu olduğu zaman diğer yöntemlerin çok
önünde yer alıyor. Bu da büyük bir nimet diye
düşünüyorum. Fakat kongrede de ortaya çıkan
konu EMDR uygulayanların bazılarının sorumsuz
davranışlarının
hastaları
tekrar
travmatize
edebildiği idi. Örneğin hastayı iki taraflı uyaran bir
makineyle odada yalnız bırakan klinisyenlerden
söz edildi. Benim genç EMDR klinisyenlerine
tavsiyem öncelikle, yöntemi iyi öğrenmeleri. Bunu
yapabilmek için süpervizyonun yanında literatürü
takip etmek önemli. Bunu yapabilmek için
makaleleri
Türkçe’ye
çevirmemiz
gerekli.
Öğrenmenin en iyi yolunun tekrar olduğuna inanan
biri olarak, bildik konulara dair de olsa toplantılara
ve konferanslara katılmalarını tavsiye ederim.
Ümran Korkmazlar: Bol bol EMDR uygulasınlar ve
araştırma yapsınlar. Yenilikleri takip etmek ve
deneyimlerini paylaşmak için kongrelere katılsınlar.
Mesleki açıdan kendini geliştirmek için en önemli
yollar bunlar.
Sayfa11
EMDR TürkiyE-Bülteni
Sayı 1 - Ekim 2012
EMDR ile Olgu Hazırlamak İçin Bir Rehber
1-Sunulan olgunun EMDR standart protokolüne uygun
ele alınmış olması gereklidir.
2-Eğer standart protokolde değişiklik yapılmış ise bunun
teorik gerekçeleri sunulmalıdır.
3-Hedef anı seçerken hastanın bugün yaşadığı temel
sorunlarına yol açması olası travmatik anı seçilmelidir.
4-Belirlenen hedef izlenmelidir.
Madrid EMDR Kongresi
SORU: 7. Türkiye’de ikinci kez EMDR Kongresi
gerçekleşecek olsa, nelerin olmasını isterdiniz?
Hejan Epözdemir: Vallahi Madrid’deki kongrede
geniş katılım ve sunum çeşitliliği çok etkileyici idi.
Dolayısıyla, Türkiye’de bir kongre olursa bilimsel
programın bu minvalde kapsayıcı ve yeni
çalışmalara
yer
veren,
farklı
ülkelerden
konuşmacıların davet edildiği bir kongre olmasını
çok isterim. Akademik program ve yeni gelişmelerin
aktarılabildiği iyi çalıştayların olacağı bir kongre. Bir
de tabii sosyal program var☺ Sonuçta uluslar arası
kongrelerin bence önemli bir özelliği de, farklı bir
ülkeye gidiyorsunuz, orada farklı bir kültürle
tanışıyorsunuz, farklı renkler, farklı yerler görüyorsunuz.
Dolayısıyla şöyle güzel bir sosyal program etkileyici
olurdu; kaldı ki Türkiye’de daha önce yapılan
EMDR kongresine katılan insanlar Boğaz’ı ve tekne
turunu unutamadıklarını söylüyorlar, bu da bence
sosyal programın da ne denli önemli olduğunu
gösteriyor. Yani temel ilke basit, “work hard, play
hard”.
Önder Kavakçı: Yabancı konuşmacıların özellikle
kompleks travma, dissosiyasyon alanında çalışan
uzmanların
bulunmasını
isterdim.
Travma
alanından önemli ve birikimli konuşmacıları görmek
iyi olurdu. Tabii bizden de daha fazla araştırmacı ve
konuşmacı görmek iyi olurdu.
Yanıtlar isimlerin alfabetik sıralamasına göre
sunulmuştur.
5-Hedef anı çalışması bitmeden sorunlu diğer anılar
çalışılmamalıdır, İkincil hedefler temel sorun
çalışıldıktan sonra çalışılabilir.
6-Tartışma AIP (Adaptif Information Processing
=Uyumsal/Uyuma Yönelik Bilgi İşleme) modeli
çerçevesinde olmalıdır.
7-Üç Yönlü protokol uygulanmalıdır
a.Geçmiş
b.Şimdiki tetikleyiciler
c.Gelecek şablonu
8-Her seanstan önce ölçeklerle değerlendirilme
yapılmalıdır
a.Örneğin depresyonu ve Travma sonrası stres
bozukluğu olan bir olguda; Beck depresyon
Ölçeği ve Olayların etkisi Ölçeği uygulamak
gibi, yaşam kalitesi ölçekleri de ilave olarak
değerlidir.
b.Olgunun mümkün ise SCID ya da MINI gibi
bir psikiyatrik değerlendirme görüşmesi ile ele
alınması tercih sebebidir.
9-Sunulan olgu ile ilgili güncel literatür gözden
geçirmesi yapılmalıdır
10-Stabilizasyon, kaynak yerleştirme yapılıp
yapılmadığı belirtilmelidir.
11-Terapi uygulaması sırasında başka terapi müdahaleleri kullanılmamış olmalıdır, eğer başka terapi
müdahaleleri kullanılıyorsa gerekçeleri ayrıca belirtilmelidir. Birden fazla terapi yönteminin kullanıldığı olgular
alandaki başka dergiler için daha uygun olabilir.
12-Bir olgu çalışmasının video kaydının yapılıp uzmanlar tarafından protokole uygunluğunun denetlenmesi ile
yapılan çalışmalar yayın olarak kabul edilmesini
kolaylaştırır.
Sayfa12
EMDR TürkiyE-Bülteni
Sayı 1 - Ekim 2012
Yazım Kuralları Genel İlkeler
1. E-bültene gönderilecek araştırma yazıları, A4
boyutlarında beyaz kağıda üst, alt, sağ ve sol
boşluk 2,5 cm. Bırakılarak (16 x 24,7’lik alana) çift
aralıklı ve düz metin olarak yazılmalıdır (Bu ölçüler,
gönderilen tablo ve grafiklerin dergi sayfa boyutları
dışına taşmamasını ve daha kolay kullanılmasını
sağlayacaktır).
2. Yazılarda Türk Dil Kurumu’nun yazım kılavuzu
örnek alınmalı, yabancı sözcükler yerine
olabildiğince Türkçe sözcükler kullanılmalıdır.
Türkçe’de pek alışılmamış sözcükler yazıda
kullanılırken ilk geçtiği yerde yabancı dildeki
karşılığı parantez içinde verilmelidir (Türkçe ve
İngilizce).
3. Araştırma yazıları başlık sayfası, özet (Türkçe ve
İngilize), anahtar kelimeler, ana metin, kaynaklar,
ekler, tablolar, şekil başlıkları, şekiller, yazar notları
ve yazışma adresi ile genişletilmiş İngilize uzun
özet (summary) bölümlerini içermelidir.
a) Başlık sayfası: Sadece araştırma yazısı başlığı
ve kısa başlık bu sayfada yer almalıdır. Yazarların
adı ve soyadı, unvanı ve çalıştığı kurumu içeren
bilgiler de bu sayfada yer almalıdır.
b) Özet ve anahtar sözcükler: Araştırma yazısı,
Türkçe ve İngilizce olmak üzere her iki dilde ‘Özet’
ve ‘Abstract’ başlıkları altında 250 kelimeyi
geçmeyecek şekilde olmalıdır. Anahtar kelimeler (3
ile 6 arasında) Türkçe özetin altında ‘Anahtar
kelimeler’ ve İngilizce özetin altında ‘Key words’
başlığı kullanılarak verilmelidir. Türkçe ve İngilizce
özetin her biri yeni bir sayfadan başlamalıdır.
c) Ana metin: Yeni bir sayfadan başlamalıdır.
Görgül makalelerde (araştırma yazılarında) metin,
sırasıyla giriş, yöntem, sonuçlar ve tartışma bölümlerinden oluşmalıdır. Derleme türü yazılarda da
yöntem bölümü dışında diğer adımlar benzer
şekilde yazılmalıdır. Makalenin başlığı ana metnin
ilk sayfasında yer almalı ve başlıktan sonra, “Giriş”
alt başlığı yazılmadan paragraf ile metne
başlanmalıdır. Yöntem, Sonuçlar ve Tartışma
bölümleri yeni bir sayfadan başlamamalıdır; bir
bölüm bittikten sonra, aynı sayfada diğeri onu
izlemelidir.
Giriş bölümü, yapılan araştırma ile ilgili olarak,
literatürdeki yaklaşım ve sonuçlar ile araştırmanın
amacını içermelidir. Yöntem bölümü örneklem, veri
toplama araçları ve işlem olmak üzere 3 alt bölümden oluşmalıdır.
Sonuçlar, araştırmada kullanılan istatistiksel analizleri, her değişkene ait ortalama ve standart sapma
değerlerini içermelidir. Tablolar ve şekiller ayrı bir
sayfada yazının en sonunda verilmelidir. Verilecek
olan tablolarda ortalamalar ortalama işareti, standart
sapmalar ise “s” ile gösterilmelidir.
d) Kaynaklar: Yeni bir sayfadan başlamalıdır. Metin
içinde belirtilen tüm kaynaklar ‘Kaynakça’ listesi
içinde yer almalıdır. APA 5 formatına uygun
yazılmalıdır.
e) Ekler: Yeni bir sayfadan başlamalıdır. Araştırmada
kullanılan ölçekler gibi ek bilgileri içerir.
f) Tablolar: Yeni bir sayfadan başlamalıdır ve her bir
tablo ayrı bir sayfada verilmedir. Tablo numarası
(Tablo 1: gibi) ve Tablo başlığı tablonun üstünde
kelimelerin yalnızca baş harfleri büyük olarak yer
almalıdır.
g) Şekil başlıkları ve şekiller: Yeni bir sayfadan
başlamalıdır. Şekil numarası ve şekil başlıkları
kelimelerin baş harfleri büyük olarak aynı sayfada alt
alta verilmelidir. Şekillerin her biri ise ayrı sayfalarda
verilmelidir.
h) Yazar notları: Yeni bir sayfadan başlamalıdır. Eğer
araştırma bir tez çalışmasının özeti ise veya
araştırmayı destekleyen kurum(lar) var ise bu
bölümde belirtilmelidir. Ayrıca araştırmacının,
araştırmaya katkılarından dolayı teşekkür etmek
istediği kişiler de bu sayfada belirtilmelidir.
ı) Yazışma adresi: Yeni bir sayfadan başlamalıdır.
Yazarın veya yazarlardan bağlantı kurulabilecek
olan kişinin adresi, telefon numarası ve varsa faks
numarası ile e-posta adresi bu bölümde yer almalıdır
i) Genişletilmiş İngilizce özet (Summary): Yeni bir
sayfadan başlamalıdır. Çift aralıklı, 4-10 sayfa
uzunluğunda olmalı; giriş, yöntem, bulgular ve
tartışma bölümlerini içermelidir. İngilizce kısa başlık
mutlaka belirtilmelidir.
4) Yazılardan ifade edilen düşüncelerden yazarları
sorumludur.
5) Yayın Kurulu, yazıda gerekli gördüğü sözcükleri
değiştirebilir.
6) Kurallara uymayan yazılar yayınlanmaz.
7) Yayınlanan her araştırmanın verilerinin 5 yıl süre
ile araştırmacı tarafından saklanması zorunludur.
Çalışma iki kopya halinde [email protected] adresine
gönderilmelidir. Bunlar: a)-Kimlik bilgilerini içeren başlık sayfası
dahil b) Kimlik bilgilerini içeren başlık sayfası hariç.
Sayfa13
EMDR TürkiyE-Bülteni
Sayı 1 - Ekim 2012
Psikoloji ve Pskiyatri Dünyasından Haberler
XLVII. Ulusal Psikiyatri Kongresi
(9-13 Ekim 2012),
Bursa Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi
Kongrenin ana teması “Şiddet”,
www.psikiyatri.org.tr
VII. Uluslar arası Ruhsal Travma Toplantıları
(30 Kasım-12 Aralık 2012)
The Green Park Hotel, Pendik, İstanbul
Kongrenin ana teması “Toplumsal Travma:
Sonuçları ve Baş Etme”,
www.ruhsaltravma2012.org
IX. Cinsellik ve Cinsel Tedaviler Ulusal Kongresi (20-23 Aralık 2012)
Harbiye Askeri Müzesi, İstanbul
Kongrenin ana teması “Cinsel Yaşam ve Tedavilar: Sınırlar, Sınırlılıklar”,
www.cetadkongre2012.org
2012 EMDRIA Konferansı
(4-7 Ekim 2012)
Washington, D.C. Crystal Gateway Marriott
Kongrenin ana teması “EMDR & Bağlanma”
www.emdriaconference.com
2013 EMDR Avrupa Kongresi,
(6-8 Haziran 2013) Cenevre
VI. Psikanalitik Bakışlar Sempozyumu
(8-9 Aralık)
Kongrenin ana teması “ Cinsiyet, Cinsel Kimlik ve
Cinsellik”
Boğaziçi Üniversitesi Kültür Merkezi, Albert Long
Hall
http://www.psikanalitikbakislar.org
XIII. Avrupa Psikoloji Kongresi
(ECP) (9-12 Temmuz 2013)
Stockholm
Son özet gönderim tarihi 15 Kasım 2012.
www.ecp2013.se
Eğitim ve Etkinlikler
Emre Konuk ve Dr. Berk Murat Ergun
tarafından 30 EKİM 2012’de, 18.15 - 20.45
saatleri arasında C-PTSD ve EMDR konulu
Çalıştayı EMDR-TR Dernek Merkezi’nde
gerçekleştirilecektir. Katılım ücreti 75 TL ‘dir.
Başvurular [email protected] adresine yapılabilir.
DBE - EMDR I. Düzey Eğitim ve Süpervizyonu
23, 24, 25, 26 Kasım 2012, 9.00 - 18.00
Başvuru: Katılımcılardan, özgeçmiş ve son alınan
diploma fotokopisi istenecektir. 3 Eylül - 20 Kasım
2012 Ece Ergün [email protected]
0212 233 01 10 / 162
Sayfa14

Benzer belgeler

EMDR TürkiyE-Bülteni

EMDR TürkiyE-Bülteni Yayın Kurulu Başkanı: Hejan Epözdemir Yayın Kurulu (Alfabetik Sırayla) : Berk Murat Ergun, Emre Konuk, Leyla Arslan, Muhammet Özkan, Önder Kavakcı, Zeynep Zat, Editör: Önder Kavakçı Akademik Danışm...

Detaylı

EMDR TürkiyE-Bülteni

EMDR TürkiyE-Bülteni Emre Konuk, Leyla Arslan, Muhammet Özkan, Önder Kavakçı, Zeynep Zat, Editör: Önder Kavakçı Akademik Danışma Kurulu (Alfabetik Sırayla): Dr. Derek Farell, Dr. Udi Ören, Prof Dr. Emine Gül Kapçı, Uzm...

Detaylı

EMDR TürkiyE-Bülteni

EMDR TürkiyE-Bülteni Emre Konuk, Leyla Arslan, Muhammet Özkan, Önder Kavakçı, Zeynep Zat, Editör: Önder Kavakçı Akademik Danışma Kurulu (Alfabetik Sırayla): Dr. Derek Farell, Dr. Udi Ören, Prof Dr. Emine Gül Kapçı, Uzm...

Detaylı

EMDR TürkiyE-Bülteni

EMDR TürkiyE-Bülteni Emre Konuk, Leyla Arslan, Muhammet Özkan, Önder Kavakçı, Zeynep Zat, Editör: Önder Kavakçı Akademik Danışma Kurulu (Alfabetik Sırayla): Dr. Derek Farell, Dr. Udi Ören, Prof Dr. Emine Gül Kapçı, Uzm...

Detaylı

EMDR TürkiyE-Bülteni

EMDR TürkiyE-Bülteni Yazar Önder Kavakçı EMDR, bugün birçok psikiyatrik bozukluk için hızlı ve etkili tedavi olanağı sağlayan bir terapi yöntemidir. Travmatik içeriğe hızlı ulaşmayı sağlayan özelliği nedeni ile hastala...

Detaylı

EMDR TürkiyE-Bülteni

EMDR TürkiyE-Bülteni Önder Kavakçı, Zeynep Zat, Editör: Önder Kavakçı Akademik Danışma Kurulu (Alfabetik Sırayla): Dr. Derek Farell, Dr. Udi Ören, Prof Dr. Emine Gül Kapçı, Uzm. Emre Konuk, Doç. Dr. Feryal Çam Çelikel,...

Detaylı