kıyamet saatinde dabbetül arz ve hz. isa
Transkript
kıyamet saatinde dabbetül arz ve hz. isa
KIYAMET SAATÝNDE DABBETÜL ARZ VE HZ. ÝSA (19-07-2009) - Editör Halit Özdüzen * - Son Güncelleme (30-07-2009) KIYAMET SAATÝNDE DABBETÜ’L ARZ VE HZ. ÝSA temelleri üzerine kurulu dinimizde, maddi yaradýlýþýn sonlandýrýlmasýný belirleyen zaman dilimi olarak kýyamete iman, Ýslam’ýn imanla ilgili altý ana esaslarýndan biridir. Bu nedenle kýyamet sonrasýnda oluþacak ahiret yaþamýna inanmayanlar, mümin sayýlmamaktadýr. Öneminden dolayý Kur’an’da kýyamet sözcüðü, tamamý “Yevmi’l kýyame” ( kýyamet günü anlamýnda), yetmiþ ayette geçmektedir. Her varlýðýn sonu olduðu gibi, tüm canlýlara maddi yaþam þartlarý sunan Dünyamýzýn da bir sonu olacaktýr. Nasýl ki: Her canlý geliþip, olgulaþarak iþlevini tamamladýktan sonra ölmekteyse, “Dünya Ana”nýn da görevi sona erdiðinde diðer fani gibi Ýlahi iradeyle o da ” Ölümü tadacaktýr”! Teknolojinin geliþmesiyle birlikte, dünyadaki doðal yaþam, insanoðlunun hýrs ve ihtirasýna maðlup olarak hâkimiyetine gird beri, dönüþü olmayacak þekilde, kýyamet saati de hýzla iþlemeye baþlamýþtýr. Yüce Allah diðer canlýlar için takdir ettiði gibi, Dü yaþam süresi belirlemiþtir. Ancak insanoðlu bitip tükenmek bilmeyen nefsanî arzularýyla, dünya güzelliklerini yok etmeyi hedeflemiþtir. Yýllar önce, beyaz ýrk mensuplarýnda henüz çevre bilinci geliþmemiþken, Kýzýlderili büyük þefin ABD baþkanýna mektupta, “ Soluk benizli adam, hayvanlarý, ormanlarý, suyu ve temiz havayý yok ederek kendi sonunu hazýrlamaktadýr.” tespitiyle kimin vahþi, kimin uygar olduðunu ortaya koymuþtu!... Ýyiyi düþünerek saðlýklý yaþayabilm insanýn doðal gýda, temiz hava ve suya ihtiyacý bulunmaktadýr. Son yüzyýlda yeryüzü coðrafyasýnda ortaya konan teknik geliþ paralel olarak, düþünce, bilim, güzel sanatlar ve yönetim alanýnda “dahi”ler yetiþmemesinin sebebi, yaþanan saðl ortamda aranmalýdýr. Doðal çevreden koparýlarak, þekerle beslenen bal arýlarý gibi, insan da niteliksiz mamullerle beslenerek, eskilerin tekrarýndan ibaret bazý fikirler üretse de, kendini aldatmaktan öteye geçmemektedir! Böylece egemenler hedefledikleri açgözlü, bencil, asala obez ve üretmeden tüketen insan modelini gerçekleþtirme yolunda önemli mesafeler almýþ bulunmaktadýr. Sözlüklerde “alâmet” (iþaret) anlamýndaki þart sözcüðünün çoðulu olan eþrât ile zaman dilimini belirleyen vaki kelimesinden meydana gelen eþrâtü’s-sâa ‘’kýyamet alâmetleri'’ olarak belirtilmiþtir. Kur’ân- ý Kerîm’in birçok ayetinde çeþitli adlarla zikredilen kýyametin isimlerinden biri de “es-sâa”dir. Muhammed Suresi 18. âyetinde eþrâtýn ‘’sâat'”in yerini tutan zamire muzaf olarak, dolaylý þekilde oluþturulmuþtur. Yine ‘’kýyametin kopma zamaný'’ anlamýnda yaklaþýk kýrk yerde sâat kelimesi geçmekte olup, anýlan âyetlerde kýyametin þeksiz þüphesiz vuku bulacaðý belirtilmektedir. Kýyamet saatinin baþlangýcý, Peygamber Efendimizin teþrifiyle devrey girmiþ ve alâmetleri Ýslam’ýn ilk yüzyýlýnýn sonlarýndan itibaren ortaya çýkmaya baþlamýþtýr. Buna raðmen, ansýzýn ge olan kýyametin kopma zamaný, hikmeti gereði yüce Allah tarafýndan gizlenmiþtir. ( Bkz. A'raf: 7/187, Lokman: 31/34 ve Ahzab: 33/63) Tertip sýrasýna göre, Kuran’ýn 75. suresi olan Kýyamet Suresi, adýný birinci ayetteki “kýyame” kelimesinden almýþtýr. Kýrk ayetten oluþan surenin ilk ayetinde Yüce Allah, “kýyamete”, ikinci ayette de “nefsü’l levvame”ye yemin etmektedir. Tefsir âlimleri arka arkaya gelen bu iki yeminin üzerinde titizlikle durarak, çeþitli yorumlar yapmýþlardýr. Ayette geçen “en-nefsü’l-levvame” (kendini kýnayan nefis), ayný zamanda önemli bir tasavvuf ýstýlahý olup, imandan ihsana doðru takvaya giden yolda, insanýn “emmare” (kötülüð emreden nefis ) den sonraki duraðýdýr. Ondan sonra sýrayla, “nefsü’l mülhime” (ilham alan nefis) ve daha sonra “nefsi mütmeinne” (gerçeði bilip kanýksayan nefis) makamý bulunmaktadýr ki Müslüman, mümin sýfa-týný o makama eriþince almaktadýr. Nefsü’l –levvame sahiplerinin “keþke”si pek çoktur. (Keþke þöyle yapmasaydým da böyle yapsaydým gibi.) Bu nefsin sahibi yaptýðý pek çok iþten piþmanlýk duymaktadýr. Kýsacasý kötü iþlerde kýnayan, yapamadýðý güzel iþler için de üzülen nefistir! Bu ayetle insanlarýn kýyamette kendi-lerini kýnamalarýna gönderme yap Surenin diðer ayetlerinde özetle: “Öldük-ten sonra diriliþ konusunda kuþkusu olanlara karþý, bu olayýn kesinlikle gerçek-l o gün Ay’ýn kararacaðý Güneþ ve Ayýn birleþeceði, Allah’ýn gücünün bunlara kadir olduðu, insanlarýn kýyamet gü zavallý olarak kendi nefislerini kýnayacaklarý, o gün inananlarýn aydýnlýk ve nurlu yüzleri ýþýl ýþýl parlayarak Rablerine bakarke inanmayanlarýn karanlýk asýk suratlý olacaklarý, insanýn geçici dünyaya çok aþýrý sevgisi olduðu belirtilmektedir. Devamla, ins maddi yaratýlýþ evresinde geçirdiði süreçleri vurgulanarak, baþýboþ býrakýlmayacaðý belirtilerek; bu yaradýlýþý gerçekleþtiren insaný diriltmeye de kadir olduðu belirtilip, Rabbü’l Âlemin’in güç ve kuvveti vurgulanarak, sure sona ermektedir. Kur’an’da kýyamet alâmetlerinin nelerden ibaret olduðuna ve kýyamet kopmasýnýn nasýl gerçekleþeceðine d bilgi verilmemiþ olmakla beraber; Enbiyâ Suresi 21/96-97’ de Ye’cûc ve Me’cûc’ün önündeki engeller kalkacaðýndan; Neml Suresi 27/82’de dâbbetü’l-arzýn çýkacaðýndan; Duhân Suresi 44/11-12 ‘de gökten insanlarý saracak bir duman (duhân)/gaz yayýlacaðýndan; Kamer Suresi 54/1’de Ayýn yarýlacaðýndan bahsedilm Hadislerde ise kýyamet alâmetleri eþrâtü’s-sâa tabiriyle ifade edilmektedir. Hz. Peygamber ashabýna kýyametin kopuþ zamanýný bilmediðini söylemiþtir. Buhârî külliyatýnýn Îmân bölümünde zikredildiðine göre kýyametin kopmasýndan önce meydan olaylarýn onun yaklaþtýðýnýn alâmetleri sayýlacaðý haberi verilmiþtir. Yine Buhari’nin Talak ve Rikak, Müslim’in F bölümlerine aldýðý rivayetlerde, Hz. Resulün Âhir zaman peygamberi ve son nebî olmasý dolayýsýyla kýyamete yakýn bir zama diliminde gönderildiðini açýkladýðý belirtilmiþtir; kendisinden sonra peygamber gelmemiþ olmasý da bunu kanýtlamaktadýr. Kýyamet alametlerinin ortaya atýldýðý Ýslam’ýn fikir yaþamýnýn ilk çaðlarýndan itibaren oluþturulan hadis külliyatlarý rivayetlere göre, kýyamet alametleri “suðra” (küçük) ve “kübra” (büyük) olmak üzere iki bölüme ayrýlm alâmetlere dinî hayatýn zayýflayýp, kötülüklerin yayýlmasýna dair olaylar dâhil edilirken, büyük alâmetlere kýyametin kopmasýna http://www.kriter.org - www.kriter.org Powered by Mambo Generated: 13 October, 2016, 05:47 olan zamanda meydana gelecek harikulâde olaylar konulmuþtur. Konumuzla ilgili detaylý araþtýrmasý bulunan Prof. Dr. Yusuf Þevki Yavuz’un tespitlerine göre, üzerinde tartýþýlan asýl ký alâmetleri büyük alâmetler olarak kabul edilen hârikulâde olaylar ve kozmik deðiþikliklerdir. Kýyametin kopuþu öncesinde gerçekleþeceðine inanýlan baþlýca harikulade olaylar Deccâl’in ortaya çýkýþý, Mehdî’nin zuhuru, Hz. Îsâ’n inmesi, Ye’cûc ve Me’cûc’ün görünmesi, Hicaz bölgesinde büyük bir ateþin çýkýþý, gökten insanlarý bürüye dumanýn inmesi ve Dâbbetü’l Arz’ýn yerden çýkmasýndan ibarettir. Bunlardan Dâbbetü’l Arz, duhân, Ye’cûc ve Me’cûc konusu Kur’an’da zikredilmektedir. Mehdî, Deccâl ve Nüzûli Îsâ inançlarý ise sadece Hz. Peygamber’e atfedilen rivayetlere dayanýr. Araþtýrmacýlarca küçük alametlerden önemli bulunanlarý Buhari ve Müslim’in rivayetlerine göre þöyle tasnif edilmek 1) Ýnsanlarýn bina yapmakta birbiriyle yarýþmalarý (Buhârî, Fiten, 25; bk. Tecrid-i Sarih Terc; 1/58) 2) Ýnsanlarýn ölümü temenni etmeleri (Buharî, Fifen, 25; Müslim, Fiten, 53–54) 3) Câriyenin efendisini doðurmasý (Müslim, Ýmân, 1) 4) Hicaz’da bir ateþin çýkarak Busra’da (Þam yakýnlarýnda bir yer) develerin ayaklarýný aydýnlatmasý (Buhârî, Fi 24; Müslim, Fiten, 42) 5) Fýrat Nehri’nin sularýnýn çekilerek, nehir yataðýndan altýn çýkmasý (Müslim, Filen, 29–31) 6) Ýkisi de hak iddiasýnda bulunan iki büyük Ýslâm ordusunun birbiriyle savaþmasý (Buhârý, Fiten, 25; Müslim, Fiten, 17) 7) Ýslâmî ilimlerin ortadan kalkmasý, cehaletin artmasý (Buhârî, Fiten, 4) 8) Depremlerin çoðalmasý (Buhârî, Fiten, 25) 9) Zamanýn yaklaþmasý, gece ile gündüzün eþitlenmesi (Buhârî, Fiten, 25) 10) Cinâyetlerin çoðalmasý, fitnelerin zuhur etmesi (Buhârî, Fiten, 4; Müslim, Fiten, 11) Yahudilerle Müslümanlarýn savaþmalarý, Müslümanlarýn Yahudileri yenmesi (Tecrid-i Sarih Tercümesi, VIII, 341; Müslim, Fit 79–82) 12) Zinanýn açýkça iþlenmesi, içki tüketiminin artmasý, kadýnlarýn çoðalýp erkeklerin azalmasý (el-Ali en-Nâsif Tac, 5/335) 13) Kahtân’dan bir kiþinin çýkarak, insanlarý asasý ile sevk etmesi (Buhârî, Fiten, 23) Bize göre küçük alametler olarak belirtilen alametlerin tamamý günümüze deðin gerçekleþmiþ bulunmaktadýr. Henüz gerçekl sanýlanlarýn, ilmi otoritelerin oluþturacaðý þûrada tartýþýlmasý yararlý olacaktýr. Esasen bu alandaki sýkýntý, zikri geçen alamet hadislerin, âlimlerce yapýlmýþ kritiðinin bulunmayýþýndan kaynaklanmaktadýr. Yavuz Hoca, konuyla ilgili Mende’nin þu g dikkat çekmektedir: “Çoðu zayýf veya uydurma olan, toplumdaki dinî, içtimaî ve siyasî geliþmeleri yansýtan bu rivayetlerde belirtilen alâmetlerin sayýsý yetmiþi aþkýndýr. Kýyametin kopma zamanýný bildiren herhangi bir âyet veya sahih hadis bulunmam birlikte âhir zaman peygamberinin geliþiyle kâinatýn son zaman dilimine girdiðini göz önünde bulundurarak kýyametin kopuþunun ashaptan itibaren baþlayabileceði düþünülmüþ ve III. (M.9.) yüzyýldan baþlayarak hadislerde zikredilen kýyamet alâmetlerine ina itikadî bir ilke haline getirilmiþtir.” (Ebû Abdullah Ýbn Mende, II, 911) Kur’an’da geçen “Yec’üc-Me’cüc”, “Duman” ve “Ayýn yarýlmasý” olaylarý ile hadislerde geçen diðer olaylarýn tartýþýlmasý bu yazýnýn boyutlarýný aþacaðýndan, ayrý bir çalýþ ümidimizi saklý tutarak, burada kitleleri oldukça etkilemiþ olan Kuran’da geçen Dâbbetü’l Arz ve hadis kaynaklarý bazý kitaplarda zikredilen Hz. Ýsa ve Mehdi inancý konusunu irdelemeye çalýþacaðýz. DABBETÜ’L ARZ Dabbetü’l Arz’dan Kur’an-ý Kerim þöyle bahsetmektedir: “ O söz baþlarýna geldiði zaman on yerden bir Dabbe(canlý) çýkarýrýz, o da insanlarýn ayetlerimize kesin bir dille inanmadýklarýný söyleyecektir.” (Neml 27/8 Ayette varlýðýn canlý olduðu belirtilmiþ, ancak hayvan olduðuna dair herhangi bir ibare konmamýþ olmasýna raðmen, ayette geç Dabbe’yi tefsir âlimlerinin çoðu hayvan olarak belirtmiþ, fakat bugüne kadar üzerinde görüþ birliði saðlanamamýþtýr. Birlik saðlanamamasýnýn önemli sebeplerinden biri, ilk dönem araþtýrmacý ve âlimlerinin “canlý varlýðý” mitolojik hikâ Yuhanna'nýn Vahy kitabý (bap 13–14.) nda geçen ve daha sonra Ýsrailiyat kaynaklarý paralelinde olaðanüstü varlýða benzetmelerinden kaynaklanmýþtýr. Bu yaratýðýn bazý kitaplardaki yorumlarý resimlerle de süslenerek, akýllarý karýþtýrýr hale Çaðdaþ tefsir âlimleri ve araþtýrmacýlara göre, “Kýyamete doðru insanlarýn bazý gerçekleri anlamasýný saðlayacak, o gü bilinenlerin dýþýnda bir canlý varlýk” olarak tanýmlanmaktadýr. Elmalý Hamdi Yazýr debbe sözcünün üzerinde durarak, “ Bu ayette geçen ‘ dabbe’ nekre (belirsiz isim olarak geldiðinden bunun bildiðimiz dabbelerden baþka bir dabbe olmasý akla gelir.” diyerek, konuya yeni bir anlayýþ ve yorum getirmiþtir. Buradan yola çýkan bazý sözlük düzenleyicileri, “ Kelime olarak ‘dabbe’nin hareket eden teknik alet ve nesneleri de kapsadýðýný” belirtmiþlerdir. Bu nedenle yeni araþtýrmacý ve yorumcular “dabbe”nin radyo, televizyon, bilgisayar ve internet olabileceði üzerinde de durmuþlardýr. “Dabbe” konusunda deðiþik görüþ bildiren çaðdaþ âlimlerden birisi de, geçtiðimiz yýl vefat eden, Adýyamanlý Kazým Yardýmcý’dý kitabýnda: “Tanrýnýn Dabbetü’l Arz buyruðu, yerin özelliði anlamýnadýr. Yerin özelliði atomdur. Dinimizin iþaret ett Dâbbetü’l Ard(z) atomun bölünüþüyle zuhur etmiþtir. Atom bölünmüþ, yerin özelliði ortaya çýkmýþtýr. Dâbbetü’l Ar en küçük parçanýn yok olmayýp tersine sonsuzlaþmasý, aðýrlýk ve boyutlarýndan çýkýp ýþýða dönüþmesi ve her þeyin aslýnýn anlaþýlmasý, bunun apaçýk iþaretidir. Artýk anlaþýlmýþtýr ki: Ýki þey yoktur; her þeyin aslý bir tek nurdur ve bu nur kenarsýz ve Atomun bölünüþü, “Âlemin yokluktan var olduðu”(düþüncesindeki) “Akýlcý Ýslam Fey-lesoflarýnýn” g etmiþtir. Onlar (atom için), “Cüz’i la yeteceza“ yani parçalanmasý mümkün olmayan, parçalanýnca da yok olacak olan parçayý nazari olarak kabul etmiþlerdi. Atomun bölünüp yok olmadýðý, aslýnýn ýþýk – nur- olduðu ve sonsuzl http://www.kriter.org - www.kriter.org Powered by Mambo Generated: 13 October, 2016, 05:47 kesinlikle anlaþýlýnca, bu gün artýk klasik teoriler iflas etmiþtir.” ( Varlýk s. 52,53) Atomun yapýsý bilinene kadar, maddenin hareket halinde bir canlý varlýk olduðu, elementlerin yapýsýnýn atomlarýn özellikl göre oluþtuðu bilin-memekteydi. Onca geliþmeye raðmen, klasik kimya bilimi hâlâ öðretide canlý varlýk kavramýný hücreden itib baþlatmaktadýr. Günümüz biliminin ulaþtýðý noktada, varlýðýn en küçük zerresinin dahi canlý, bilinçli ve hareket halinde; diðer ahenkli, dengeli ve bir uyum içerisinde bulunduðu bilinmektedir; aksi olsaydý baþlangýçtan itibaren varlýkta düzen yerine kaos hakim olurdu. Günümüzde bilim maalesef iktidarýn iyice emrine girerek, var olan denge ve düzeni bozmaya yönelmiþtir! Geliþtiri nükleer ve kimyasal silahlar yanýnda, genetik yapýsý deðiþtirilen hayvan ve canlýlar da biyolojik silah olarak kullanýlmaktadýr. Bununla da yetinmeyip, bitki ve hayvanlarýn genleriyle oynanarak, tohumlarý kýsýrlaþtýrýlmýþ ürünleri tüketen canlýlar biyolojik v fizyolojik deðiþimlere uðratýlmaktadýr. Ýnsan kimyasýný bozan büyük iktidar güçleri, doðadan uzaklaþtýran çarpýk þehirleþme, o saðlýksýz gýda ve yetersiz beslenmeyle düþük IQ’lü nesillere dönüþtürerek, kolay “güdülmelerini” saðlama uðraþýlar sonrasýnda, do-ðal yaþam dengesi bozularak, dünya mukadder sona doðru hýzla sürüklenirken, alametler kýyamet sa sonuna geldiðini gösterse de, insanoðlu kurtarýcý olarak -son teselli - Hz. Mehdi ve Ýsa’yý beklemektedir. ÝSA’NIN NÜZÜLÜ VEYA YENÝDEN GELECEÐÝ ÝNANCI Havariler ve Hz. Ýsa’nýn çevresindeki inançlýlarý, vefatýnda büyük bir üzüntü yaþadýlar. “Tanrýnýn krallýðýn görevli Mesih, bunu gerçek-leþtiremeden nasýl ölebilirdi (!?)” “Hayatý mucizelerle bezeli insan, yeni bir mucizeyle dirilip, gücünü mutlaka kanýtlamalýydý(!)” Bir müddet bu beklenti ile teselli olan cemaat, Hz. Ýsa bedenleþip dirilmeyince, beklentiyi “Bir gün mutlaka dirilecek.”e býrakýp, daha sonra dirilip göðe yükseldiði söylentisine dönüþtürür! Ýlerleye yýllarda cemaati ayakta tutan ve saflarýna yeni üyeler saðlayan iþte bu düþünce olmuþtur. Hz. Ýsa hiçbir zaman, “Ben öld sonra tekrar dirileceðim.” ya da, “Daha sonra bedenlenmiþ olarak tekrar geleceðim.” diye nüzulle ilgili bir tek söz dahi söylemediði halde, beklenti zamanla Hýristiyan dininin önemli bir inanç akidesine dönüþmüþtür. Sonraki dönemlerde oluþturulan Müjde Ýncillerinde bu ilke, “Tanrý Oðlu” inan-cýyla birleþtirilerek, daha da pekiþtirilmiþtir. Ýnanýþa göre: “Çarmýhta ölen ‘Tanrý Ýsa’ mezara gömüldüðünün üçüncü günü semaya yü Krallýðýný ilan etmiþtir. Ahir zamanýn sonuna yakýn bir dönemde tekrar bedenleþerek yeryüzüne gelip, insanlýðýn kurtarýlmasý býraktýðý görevini tamamlayacak ve yeryüzünde Tanrýnýn Krallýðý dönemini baþlatacaktýr!” (Romalýlara Mektup 3.23&n Korintliler 1.Mektup, 15.20–24 Müjde S. 321- 325) Kimseye “Öyle veya böyle inanacaksýn.” þeklinde bir düþünceyi empoze etme anlayýþýnýn uzaðýndayýz; anca Müslümanlar arasýnda da kök salan, yeniden geliþ inancýnýn yanlýþlýðý ile bu yanlýþlýðýn sosyo- kültürel ve siyasal etkilerine d çalýþacaðýz. Çünkü nüzul inancý, misyonerlerin Müslüman gençleri avladýklarý etkili silahlarýndan biridir. Ýslam Toplumuna gelince, “Hz. Ýsa’nýn ölmeyerek göðe yükseldiði, kýyamete yakýn tekrar geleceði” dü birkaç temele dayanmaktadýr; ilki bu konudaki hadisler; ikincisi ise Kur’an’da geçen bazý ayetlerin Hýristiyanlýk etkisiyle yapýlan ilk dönem yorumlarýdýr! Ayrýca Ortadoðu Coðrafyasýnda bu inancýn kökleri çok önceki pagan dinlere kadar uzanmaktadýr; zaten Hýristiyanlýða da oradan geçmiþtir. Hz. Muhammed (SAS)’in teblið ettiði Ýslam Dininin ilk muhatabý, müþrik Araplar olmakla beraber, sonraki dönemlerd katýlanlarýn bir kýsmýný Hýristiyanlar ve diðer Ortadoðu toplumlarý oluþturur; o topluluklar Müslümanlýðý seçtiklerinde, inanç kü Ýslam’la çatýþmayan bölümlerini de yaþatmaya devam ettirmiþlerdir. Detaylý olarak yapýlacak bir araþtýrmada, Hz. Ýsa’nýn diriliþi inancý dýþýndaki bazý inanç ve kültürlerin de Ýslam toplumlarýnda samimiyetle yaþatýldýðý görülecektir! Meseleye Kur’an-ý Kerim açýsýndan yaklaþýldýðýnda: Hz. Ýsa’nýn geleceðine dair açýk- sarih ve netlik içere ayet bulunmamaktadýr; vefatýna dair ayetler ise kesindir. Tekrar geleceðini iddia eden müfessirlerin dayandýðý ayet þöyledir: “ Kitap ehlinden hiç kimse yoktur ki ölümünden önce ona mutlaka inanacaktýr. Kýyamet gününde de o, onlarýn aleyhine þ olacaktýr.”(Nisa 4/159) Nüzulü savunan müfessirlerin öncüsü sayýlan Taberi ve Ýbn-i Kesir, ayete: “Hz. Ýsa yeryüzüne inince ona inanmayacak hiçbir ehli kitap yoktur.” þeklinde yorum getirmiþlerdir.( Taberi, Cami’ul Beyân, IV.356–7, Ýbn-i Kesir, Tefsir’ül- Kur’an 1.526) 1. 2. 3. 4. Bu yorumlar birçok yönüyle gerçeði yansýtmamaktadýr: Hz. Ýsa, nüzul edecekse ondan önce ölen ehli kitabýn durumu ne olacaktýr? Ýnanan kiþilerin aleyhine niçin þahadet edecek olsun ki? Yaþadýðý dönemde getirdiði onca mucizeye inanmayan Yahudilerin torunlarý ona nasýl inanacaklardýr? Zorla iman gerçekleþmesi, Allah’ýn yeryüzü sýnavý ilkelerine aykýrý düþmez mi? Prof. Dr. Süleyman Ateþ’in, ayný ayet-i celileye, Keþþaf’a dayanarak getirdiði yorum þöyledir: “Kitap e hiçbir fert yoktur ki, ölmezden önce Ýsa’ya, O’nun (Allah’ýn) kulu ve resulü olduðuna inanacak olmasýn. Kitap ehlinden her ferdin ölmeden önce gözünün önünden perde kalkýnca, Kuran’ýn Ýsa hakkýnda söylediklerinin gerçek olduðunu, yani Allah’ýn oðlu deðil, kulu ve elçisi olduðunu anlar. Çünkü gözlerden perde kalkýnca, gerçek olduðu gibi orta O zaman insan gerçeðe (görerek) inanýr. Fakat inanmasýnýn bir yararý olmaz. Ancak bu konumdan önceki (gaybe) iman insana yarar saðlar.” (Kur’an-ý Kerim Tefsiri C. 2 S.712) Týpký Hz. Musa’ya ve Rabbine inanmayan Firavun’un boðulurken, ölüm anýnda: “Musa ve Harun’un Rabbine inandým.” demesi gibi olur ki bu http://www.kriter.org - www.kriter.org Powered by Mambo Generated: 13 October, 2016, 05:47 iman ona bir yarar saðlamamýþtýr. Nüzulle ilgili konunun aðýrlýk merkezini hadisler oluþturmaktadýr, onlarýn ilmi kritiklerden geçirilerek deðerlendirilmesi zorun Olayýn boyutlarýnýn iyi anlaþýlabilmesi için, bu konuda geniþ araþtýrmalarý bulunan Hadis Uzmaný Prof Dr. A.H. Kýrbaþoðlu&rs görüþlerinden yararlanacaðýz. Kýrbaþoðlu inancý þöyle özetlemektedir: “Hz.Ýsa’nýn ölmediðine ve öldürülmediðin Allah tarafýndan göðe yükseltildiðine inanan Müslümanlar, onun Mehdi’nin zuhurunun akabinde Þam’daki Ümeyye Camii’nin doðusundaki beyaz minareye ineceðine ve Deccal’ý öldüreceðine, sonra Mehdinin arkasýnda namaz kýlacaðýna, Muhammedi þeriata tabi olacaðýna, iniþinden kýrk gün sonra vefat edeceðine, cenaze namazýnýn Müslümanlar tara kýlýnacaðýna ve Hz. Peygamberin kabrinin yanýna defnedileceðine inanýrlar. Kitleleri yüzyýllardýr etkisi altýna almýþ olan bu ina gerek geçmiþte, gerek son birkaç yüzyýlda bazý kesimlerce reddedilmiþse de bu eleþtiriler yaklaþým, hiçbir zaman toplumlara egemen olamamýþtýr.” Bize göre toplumda doðru görüþün egemen olamayýþýnýn gerisinde, deðindiðimiz Ýslam öncesi i akidelerinin etkisi bulunmaktadýr. Kökleþen inanç akideleri kolay kolay da deðiþmemektedir. Kýrbaþoðlu bu konuda rivayet edilen hadis külliyatýný: a. Kaynak metodolojisi, b. Dýþ tenkit/ Ýsnat tenkidi, c. Ýç tenkit/ Metin tenkidi, d. Epistemolojik/(Bilgi Teorisi) açýsýndan, ele alarak deðerlendirmiþtir. Çok detaylý ve doyurucu argümanlar içeren makalenin, kritize ettiði detaylarý aktarmak, çalýþmamýzýn formatýný aþacaðýnd sadece sonuç bölümünü almakla yetineceðiz. Kýrbaþoðlu: “Hz. Ýsa’nýn ikinci geliþi inancýný bu konudaki (hadis k rivayetlere dayanarak savunmak mümkün görünmemektedir. Çünkü ne rivayetlerin yer aldýðý kaynaklar tamamen güvenilirdir ne istinatlarýn tamamý saðlamdýr ne de metin tenkidi açýsýndan tutulacak bir durumlarý vardýr.(…) Elbette bu konu biçimsel b mesele olarak her zaman tartýþýlabilir. Ancak konuyla ilgili rivayetlerin durumunu görmezden gelerek, hala Hz. Ýsa’nýn ineceðini savunup bunu bir iman meselesi yapmak; ancak cehalet, kör taklit ve dogmatizmle mümkün olabilir. Hatta bu zihniyet Allah’ýn Kadir-i Mutlak olduðunu ve isterse bir insaný göðe çýkarýp, binlerce yýl gökte yaþattýktan sonra yeryüzü indirebileceðini; bunun O’nun için hiç de zor olmadýðýný söyleyerek, Hz. Ýsa’nýn hala inebileceðini ýsrarla savunm devam edebilir. Ama þunu unutmamak gerekir ki, bir þeyin imkâný ve vukuu(olmasý) farklý þeylerdir. Hz. Ýsa’yý Allah’ýn -isterse- göðe çýkarýp tekrar indireceðini kabul etmekle iþ bitmemektedir; bunun gerçekten vuku bulacaðýna dair elinizde ‘kesin bilgi’nin de bulunmasý gerekir. Bu rivayetlerin ise, bu kesin bilgiyi bize vermesi hiçbir þekilde mümkün deðildir. Ayrýca Allah Kadir-i Mutlak olduðu gibi, Hakim’dir de. Dolayýsýyla O’nun(C.C.) Hz. Ýsa’y göðe çýkarýp tekrar indirmesinin -Kevni ve içtimai (sosyal) alanda Sünnetullâh da nazarý itibara (göz önüne) alýndýðýnda- ne gib hikmetinin olabileceðini izah etmek icap eder. Bütün bu hususlarý görmezden gelip hala inatla sübuti bir hususu iman esasý gibi savunmak, tekrar belirtelim ki, ancak dogmatizmle mümkün olabilir. Bu tür zihniyetin sürdürülmesi ise, her þeyden fazla bizzat Ýslam’a, Hz. Peygamber ve Hadislere zarar verecektir. (Ýslamiyat Dergisi, Ýsa’nýn anýsýna özel sayý 2000 &rdqu (Parantez içleri bize aittir.) Kýrbaþoðlu’nun tespitleri, özellikle þu noktalara açýklýk getirmiþtir: Hz. Ýsa diðer peygamberler gibi doðmuþ, büyümü görevini ifa ederek vefat etmiþtir. Vefat ettiði yukarýda belirtilen ayetle kesin nas (delil) hükmündedir. Hadislere gelince, tevatür derecesinde olmadýklarý için bunlarla itikat oluþturulamaz. Bedenen yaþadýðýný ve gökte olduðunu savunmak, Kur’an hükümlerine aykýrý olduðu gibi, ayný zamanda yanlýþ Hýristiyan inancýný da desteklemektedir. Yüce Allah, Hz. Ýsa’nýn arkasýndan, Peygamber Efendimizle Kur’aný göndererek, dinini tamamlamýþtýr. Olaya Hz. Âdem’le baþlayan evrensel Ýslam zinciri açýsýndan bakýldýðýnda: Hz. Ýbrahim, Musa, Ýsa (A.S.)’yla tecdit edilen “Din”, Hatem’ül Nebiyin/ Peygamberlerin sonuncusu Hz. Muhammed (S.A.S)’le kemale ermiþtir. MEHDÝ ÝNANCI Kur’an Hükümlerine göre, bir daha Peygamber gelmeyeceði kesin olduðuna göre, Hz. Ýsa’nýn Peygamber ol deðil de, Hz. Muhammed’e ümmet olmak için geleceði düþüncesi ise birkaç noktadan hatalýdýr: Ýslam Dini, bütün dinlerin hükümlerini bünyesinde taþýyan bir din ve Hz. Muhammed evrensel unvanýyla, Resulullah ve Habibullah/ Allah’ýn sevgilisidir. Diðer peygamberlerden üstün olduðu, tartýþmasýz gerçek olduðuna göre; Hz. Ýsa’nýn gelip, O’nu tasd ederek Ýslamiyet’e gireceðini bekleyen Müslüman, bir bakýma kendi inancýna þahit aramaktadýr. Bir baþka yönüyle de, Ýsa’nýn Müslüman deðil, Hýristiyan olduðunu sanmaktadýr. Böyle bir düþünce, Hz. Ýsa’yý ve teblið ettiði Ýslam&r anlamamaktan kaynaklanmaktadýr. “Hz. Ýsa’nýn görevini tamamlamadan vefat edip gittiði, yeniden geliþiyle Hz. Mehdi’ye tabii olarak, onu tasdik edip yardýmcý olacaðý” düþüncesine gelince: Bu beklenti, Mehdi ve Mehdilik kavramýnýn, Ýslam toplumuna yeterince izah edilemediðinin göstergesidir. Peþinen belirtelim ki, gaybý/geleceði ancak Allah bilir. Mehdi, dar anlamýyla hidayet, geniþ anlamýyla genel hidayet demek Genel hidayet, el-Hadi Ýsmiyle Yüce Allah’a aittir. Ýslam Toplumu içerisinde daima Allah’ýn bu isminin tecellisine mazhar olmuþ âlim, arif ve veli zatlar bulunmuþ ve bulunacaktýr. Kýyamet öncesi geliþen ilim ve teknoloji ile cehalet, önemli ölçü kontrol altýna alýnacaktýr. Ekilecek tevhit tohumlarý ve son dönem tebliðcilerinin iletiþim araçlarýndan yararlanarak yapacaklarý tebliðler, geniþ kitlelere ulaþacaðýndan, hidayetlere vesile olacaktýr. Ýslam’ýn zýddý cehalet- karanlýktýr. Karanlýk ýþýkla kalktýðý gibi, geliþen bilim ve teknoloji paralelinde oluþacak aydýnlanma, cehaleti önemli ölçüde ortadan kaldýracaðýndan, geniþ Ýslam’ýn evrensel mesajýný alarak hidayete erecektir. Her dönem Ýmamýnýn/Önderinin yardýmcýsý Yüce Allah ve Hz. Muhammed’dir. Elde Kur’an gibi ilahi bir kaynak bulunduðuna göre, Hz. Ýsa’nýn bedensel desteðiyle takviye beklemek, Mehdilik kurumunun zafiyetini çaðrýþtýrmasý açýsýndan da tutarlý deðildir. Hz. Muhammed (S.A.S) ”Be ümmetimin âlimleri Ben-i Ýsrail Peygamberleri gibidir.“ dediði göz önüne alýnarak deðerlendirildiðinde: Mehdiyet kavramýn http://www.kriter.org - www.kriter.org Powered by Mambo Generated: 13 October, 2016, 05:47 böyle bir maddi desteðe ihtiyacý da yoktur. Her büyük veli, Hz. Âdem, Nuh, Ýbrahim, Musa, Ýsa ve Mustafa (S.A.S.)’ýn s ve nurunu taþýmaktadýr. Mistik disiplin açýsýndan, o zatlarýn ruhlarý her dönemde zamanýn imamý ile birliktedir ve ona yardým etmektedir! Hz. Ýsa hayatta iken kavmine þöyle hitap etmiþti: ” Ey Ýsrailoðullarý! Ben size Allah’ýn elçisiyim. Benden önce Tevrat’ý doðrulayýcý ve benden sonra gelecek Ahmed adýnda bir elçiyi müjdeleyici olarak gönderildim.” ( Saff 61/6 Eðer gelecek olsaydý : ”Ben Hz. Meryem’in mucizevî bir þekilde hamile kalarak dünyaya getirdiði Ýsa, Hz. Muhammed’in son peygamber olduðunu müjdelemiþtim; Allah birdir; Hz. Muhammed onun son Resulüdür; son din Ýslam’dýr.” diyecekti. Ýsterseniz bir de gönlünüze danýþýn, Mesih bu gerçeðin dýþýnda baþka bir þey mi söylerdi? Ýslam’a ve Müslümanlara yardýmýn ölçüsü, mutlaka bedenen aralarýna katýlmak mý olmalýdýr? Ruhaniyetiyle yapacaðý bedenen yapacaklarýndan daha etkili olacaktýr. Ruhu ve sevgisiyle zaten gönüllerimizde yaþamaktadýr! * Özdüzen’in çalýþmalarýndan Aþk Yolcusu, Tasavvuf Yolcusu ( Ötüken Yayýnlarý/Ýst.) ve Esmaü’l Hüsna ( Beya Yayýnlarý/Ank.) yayýmlanmýþtýr. Ayrýca çok sayýda þiir, makale ve denemesi gazete, dergi ve internet sitelerinde yayýmlanmak Þiirlerinden bir bölümü çeþitli formlarda bestelenmiþ olan yazarýn, diðer araþtýrmalarý yanýnda, Hz. Ýsa ile ilgili çalýþmasý yayý beklemektedir. http://www.kriter.org - www.kriter.org Powered by Mambo Generated: 13 October, 2016, 05:47