GAZETE ve DERGİLERDE YAYINLANMIŞ

Transkript

GAZETE ve DERGİLERDE YAYINLANMIŞ
Orta Çağ’da Altın Kültürümüz’de İslâm Çağı (Ön
Rönesans Dönemi) Öncülüğünde
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in
İpuçları
İSTANBUL 2015
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
2
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
BİZİM KÜLTÜRÜMÜZ
''Hiç küskün değilim. Hiçbir kırgınlığım yok…”
Adnan Menders’in Son Sözü
Giriş
Cumâ dergisinin 13-19 Ağustos 1993 târihli sayısında
Prof. Dr. Mehmet Altan’la yapılan bir röportaj var.
“Batı eğer bize müdâhale etmeseydi, biz kendi Kültürel
dokumuz içerisinde gelişirdik. Bizi geri bıraktıran
kapitalizmdir. Kapitalist ekonomi olmasaydı biz kalkınan
bir ülke olmaz mıydık?”
şeklindeki soruya Sayın Altan, röportajda şunları söylüyor:
“O zaman doğaya egemen olduğumuz konuları teker
teker sıralamak lâzım. Tek bir ölçü vardır. Bu ölçüden bakılmadığı vakit, bu tartışmanın içinden çıkılmaz. İnsanlığa
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
3
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
hangi katkıda bulundun? Penisilini mi buldun? İnsanlara
önceden depremi haber veren âleti mi îcat ettin?”
Sayın Altan’ın bu cevâbından insan, ilk plânda şunları
anlıyor:
“Biz Türkler, kendi Kültürel dokumuz içerisinde iken bir
şeyler yapamadık ki... Bu Kültür bize ne verdi? İnsanlığa
hizmet eden hiç bir buluşumuz yok... O hâlde sözünü ettiğimiz kendi Kültürümüz yeterli değil...”
Ben şahsen bu cevâbı okuduğumda ilk anda bunları
anlamıştım. Gerçekten bugün İnsanlarımızın önemli bir
kısmı, ne yazık ki, Batı kültürlerinin özentisine kapılmış
olup kendi Altın Kültürümüz hakkında benzer düşünceler
içinde bulunuyor.
Ama Sayın Altan’ın bu cevâbında yanıldığını bizzat
vurgulamak istiyorum. Gerçekte, durum onun söylediklerinden çok farklıdır:
Bu gün çoğumuz bütün bilimlerin kaynağının Batı olduğu inancı içindeyiz.
Neden?
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
4
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Çünkü şimdiye kadar bize hep böyle öğretilmiştir. O
zaman nerden bileceğiz ki? Bu yüzden geçmiş Kültürümüz’ün altın sayfalarından haberimiz yok…
Yeri gelmişken bir TV programında Sayın Erbakan’ın,
bu konuda gazeteci Sayın Mehmet Barlas’a vermiş olduğu
şâheser cevâbı da burada tekrar hatırlatmak isterim:
Seçimler esnâsında bir TV programında Mehmet Barlas, Erbakan hocaya hitâben:
“Hem Batı’ya karşısınız, hem onların yaptığı otomobile biniyor ve onların ilmini kullanıyorsunuz.” deyince,
Hoca ona şâheser bir cevap vermişti.
Erbakan’ın cevâbı aşağı yukarı şöyleydi:
“Siz İlim Târihi’ni de bilmiyorsunuz! Batılılara o otomobili yapacak ilmi biz öğrettik, biz! Sonra siz, yanlış kapı
vurdunuz. Almanların Leopar tanklarının mühendisli-ğini
ben yaptım, ben!”
Bu iki örnekten, çoğu aydın geçinenlerin bile gerçekten
İlim Târihi hakkında hiç bir şey bilmedikleri görülmektedir.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
5
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Bu bakımdan burada, kendi Kültürümüz’ün ne olduğunu bizzat Batılıların ağzından tescil ettikten sonra, o Kültürümüz sâyesinde “o zaman doğaya egemen olduğumuz konuları teker teker sıralayarak” kaybolmuş gerçekleri su yüzüne çıkarmaya çalışacağım.
Önemli Bâzı Batılıların Sözleri
“Herşey canımı sıkıyor.”
Winston Churchill’in Son Sözü
Bilim Târihi’nde derinleştikçe görülmüştür ki, Milletimiz’in ve Orta Çağ’daki bilimin, günümüz bilimine, Mühendislik ve Teknoloji sahâsına yaptığı katkı %65 civâ-rında
bulunmaktadır.
Konuyu daha fazla uzatmamak için bâzı Batılı Bilim
adamlarının bu konuda söylemiş oldukları sözleri özetle ele
alalım.
Şu sözleri ibretle okuyunuz1:
1
Döven, Ş., Müslüman İlim Öncüleri Ansiklopedisi, Yeni Asya Yayınları, 1984.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
6
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Batılı Brifoult, deney metodunu Avrupa’ya Roger Bacon’ın sunmamış olduğunu ancak onun İslâm İlim Ve Metodu’nu Avrupa’ya nakledici olduğunu, İslâm Medeniyeti’nin modern Dünyâ’ya en büyük hediyesinin ve yardımının
ilim olduğunu söylemekte, en büyük zaferlerin kazanılışına
sebep olduğu alanın ise, Tabiat İlimleri’yle ilim zihniyetinin teşkil ettiğini ifâde etmektedir.
Fransız Matematik Ve Târihçi’si Libri (1803-1869),
“Târihten Müslümanları silecek olursanız, ilmî Rönesansımız asırlarca geri kalır.” demekte, Gustav Lebon:
“Avrupa’nın kara bir barbarlık içine daldığı bir devrede, Bağdat ve Kurtuba gibi, İslâm’ın hüküm sürdüğü iki
büyük merkez, parlak nûrlarıyla dünyâ’yı aydınlatan bir
medeniyetin ocaklarıydı.“ demektedir.
Bu açıklamaları, Sedillot’un (1808-1875):
“Dokuzuncu asırla 13. asır arasında Dünyâ’nın en geniş edebiyat dâirelerinden biri teşekkül etmiştir. Birçok kültür mahsulleri, kıymetli keşifler, fikrî faaliyetlerin ne derece
mükemmel olduğunu göstermektedir. Bu mükemmellik Hı
Batılılar Orta Çağ Karanlığı’nı yaşarken Müslümanlar 9. asır ile 12. asır arasında
Ön Rönesans Dönemini yaşıyorlardı. Avrupa’daki Rönesans, kaynağını Ön Rönesans
Dönemi’nden almıştır.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
7
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
ristiyan Avrupa üzerinde de tesirini gösterdi. O kadar ki, bu
Müslümanların her hususta bizim hocalarımız olduğu hakkındaki görüşe haklılık kazandırmış olabilir.” şeklindeki
sözleri ile Prof. E. F. Gautier’in:
“Rönesans’ın ilk kekeleme anları öyle bir devreye rastladı ki, barbarlıktan uyanmakta olan Avrupa, İslâm Medeniyeti’ne bitkin bir hürmetle bakmaktaydı. Taklidi imkânsız
bir örnek karşısında cesâretini kaybeden Batı’nın kolları
sarkıyordu.”
“Yalnız Cebir’i değil, diğer Matematik ilimlerini de,
Avrupa kültür dâiresi, Müslümanlardan almış olduğu gibi,
bugünkü Batı Matematiği gerçekten İslâm Matematiği’nden başka bir şey değildir.” biçimindeki sözleri ve Ernest
Renan’ın:
“İçimde derin bir eziklik duymadan, Müslüman olmadığıma teessüf etmeden aslâ bir câmiye girmedim.”
ifâdesi teyit etmekte, Prof. Jaques Risler ise:
“Rönesans’ımızın Matematik hocaları Müslümanlar’dır2.” demektedir.
2
Döven, Ş., Müslüman İlim Öncüleri Ansiklopedisi, Yeni Asya Yayınları, 1984.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
8
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Bâzı Önemli Müslüman Bilim Adamları
“Komedi Bitti.”
Ludwig van Beethoven’in Son Sözü
Lavoisier Prensibi, Câbir bin Hayyan’ın 14. asırda
tercüme edilen kitabından; Geylusak Prensibi 17. asırda
tercüme edilen kitabından, Nevton Prensibi, 19.yüzyılda
istifâde edilen kitabından alınmıştır3.
Cardano’unΩ, dünyâ’nın 12 dâhîsi arasında gösterdiği
Câbir bin Hayyan 4 (721 -805) laboratuvarında ilk sunî
hücreyi yapmıştır5.
Necmettin, E., İslâm ve İlim, Furkan Yayınları, 1972.
.Sayfa sonlarındaki pdf uzantılı koyu mavi kaynaklar tıklandığında, pdf uzantılı
ilgili yazıya ânında ulaşılabilir.
4
Temiz, M., Câbir Bin Hayyan, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://mtemiz.com/bilim/Câbir%20bin%20Hayyan.pdf YA DA Işık, A., Kimyânın
Kurucusu: Câbir Bin Hayyan, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://www.sizinti.com.tr/konular/ayrinti/kimyanin-kurucusu-cabir-bin-hayyan.html, En
Son Erişim Târihi: 17.11.2013.
3
Ω
Cabir Bin Hayyan
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
9
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Matematiği ve sıfırı Avrupa’ya Harizmî 6 , (780-859),
hediye etmiş, Ttrigonometri’yi Müslüman ilim adamları
geliştirmiş, Gıyâseddin Cemşid (Cemşid bin Mes’ud bin
Mahmud et-Tabib el Kaşî, 1380-1437)7 bir derecenin sinü-
Döven, Ş., Müslüman İlim Öncüleri Ansiklopedisi, Yeni Asya Yayınları, 1984.
Kocadurmuşoğlu, R., El-Harezmî ve Çalınan Türk Târihi, Alındığı İnternet
Elektronik Adresi, http://onturk.wordpress.com/2011/07/07/el-harezmi-ve-calinan-turktarihi/, En Son Erişim Târihi: 23.05.2014.
5
6
Muhammed bin Musa el-Harezmî
Cemşid bin Mes’ud bin Mahmud et-Tabib el Kaşi, Alındığı İnternet Elektronik
Adresi, http://bilimdunya.blogspot.com.tr/2012/05/giyaseddin-cemsid.html, En Son
Erişim Târihi: 21.06.2014.
7
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
10
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
sünü 0.017 452 404 437 238 571 olarak daha o zaman-lar
hesaplamıştır. Aynı bilim adamı pi sayısını 3.141 592 635
589 743 olarak sonuçlandırmıştır.
Newton’a atfedilen Binom Açınımı’nı Ömer Hayyam8,
(?-1123), bulmuş, Diferansiyel Hesâbı, Newton’dan evvel
Sâbit bin Kurra (?-901) ele almıştır.
Gyaseddin Cemşid
8
Gölpınarlı, A., Ömer Hayyam’ın Hayâtı, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://www.hayyam.com/omer-hayyam/ YA DA Anonim, Ömer Hayyam'in Hayati Ve
Dörtlükleri, http://dusundurensozler.blogspot.com/2007/07/mer-hayyamin-hayati-vedrtlkleri.html, En Son Erişim Târihi: 21.06.2014.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
11
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Geometriyi aritmetiğe ilk defâ uygulıyan Dekart değil,
Sâbit bin Kura’dır. Ondalık sayıyı bulan, bu konuda ilk eser
veren Gıyâseddîn Cemşid (?-1429) olmuş ve virgülü de ilk
defâ o kullanmıştır9.
Ahmet bin Mûsâ’nın (-878)10 Harika Düzenler adlı eserinde çizilmiş 1000 kadar otomatik kontrol sistemi vardır.
Ömer Hayyam
9
Hunke, S., Avrupa’nın Üzerine Doğan İslâm Güneşi, Sayfa 107, (Orijinal adı:
Allahs Sonne überdem Abendland-Unser arabisches Erbe. Çeviren: Servet Sezgin, Bedir
Yayınevi, 1972).
10
Anonim, Ahmet Bin Mûsâ El Acil, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://bilimdunya.blogspot.com.tr/2012/03/ahmet-bin-musa-elacil.html, En Son Erişim
Târihi: 21.06.2014.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
12
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Onun, her modern ev kadınının ve her köylünün vazgeçemeyeceği, günlük pratik hayatta kullanılacak, o zaman
için birer fantâzi îcat gibi görünen, en basitinden en karışıklarına kadar değişen çeşitli âletler, çok üstün bir zekâ ile
terTıplenmiş teknik oyuncaklar yaptığını biliyoruz.
Her defâsında bir miktar su akıtabilen testiler, sıvıların
izâfî yoğunluklarını hesaplayan kaplar, ihtiyâca göre ayrı
veyâ karışık su akıtabilen şişeler, fitilleri yandıkça kendi
kendine çıkan, içlerine otomatik şekilde yağ akan, rüzgârda
sönmeyen lâmbalar onun buluşlarıdır.
Ahmet Bin Mûsâ
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
13
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Onun, su muayyen bir seviyeye vardığında vereceği
otomatik işâretlerle sulamanın tamamlandığını belirten düdüklü âletler, dâimâ değişik şekillerle su fışkırtan fıskiyeler
ve su sanâtının en çeşitli türlerini yaptığını; suyu, otomatik
düzenlerde bu günün mühendisinin elektriği kullandığı gibi
kullandığını da biliyoruz11.
Bu günkü lazer mühendisliğinin temelindeki bilim adamının İbni Hezem’in olduğunu, optik ilminin temellerini İbni Hezem’in (965-1051) attığını, “Görüntüler Kitabı” ile
Roger Bacon (1214-1294), Kepler (1571-1630), ve Leonardo (1452-1519) gibi bilginlere çalışmalarında rehber olduğunu da herkes bilmektedir12.
Sesin fiziksel îzâhının ilk defâ Farabî13 (870-950) tarafından yapıldığı, ilk torna tezgâhının İbni Kara14 (?-1100)
11
Hunke, S., Avrupanın Üzerine Doğan İslâm Güneşi, Sayfa 107, (Orijinal adı:
Allahs Sonne überdem Abendland-Unser arabisches Erbe. Çeviren: Servet Sezgin, Bedir
Yayınevi, 1972).
12
Döven, Ş., Müslüman İlim Öncüleri Ansiklopedisi, Yeni Asya Yayınları, 1984.
13
Vikipedi, Farabî, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://tr.wikipedia.org/wiki/Farabi, En Son Erişim Târihi: 21.06.2014.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
14
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
tarafından kurulduğu, 880’de İbni Firnas’ın15 uçağın öncülüğünü yaptığı, Firnas’tan sonra ilk uçuş denemesinin
İsmail Cevherî16 (950-1010) tarafından yapıldığı, Hazerfen
Ahme-t’in17 17.yüzyılda gazasız ilk uçuşu başardığı ve Galata Kulesi’nden Üsküdar’daki doğancılara uçtuğu, ilk füze
denemesinin 4. Murat Zamânında Lagarî Hasan Çe-lebi
Farabî
14
Anonim, Osmanlida Teknoloji, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://teknosa-usa.blogspot.com.tr/p/osmanlida-teknoloji.html, En Son Erişim Târihi:
21.06.2014.
15
Anonim, Osmanlida Teknoloji, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://teknosa-usa.blogspot.com.tr/p/osmanlida-teknoloji.html, En Son Erişim Târihi:
21.06.2014.
16
Anonim, İlk Uçan İnsan ve Uçuş Denemeleri, Alındığı İnternet Elektronik
Adresi,
http://blm-tekno.blogspot.com.tr/2010/10/bl.html, En Son Erişim Târihi: 21.06.2014.
17
Vikipedi, Hezârfen Ahmed Çelebi, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://tr.wikipedia.org/wiki/Hez%C3%A2rfen_Ahmed_%C3%87elebi, En Son Erişim
Târihi: 21.06.2014.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
15
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
tara-fından başarıldığı18, Er-Râzi19, Birûnî20 ve Hazinî’nin21
yer-çekimi ile uğraştıkları, Râzî’nin boşlukta çekimin
Döven, Ş., Müslüman İlim Öncüleri Ansiklopedisi, Yeni Asya Yayınları, 1984.
Bayhan, N., İlmin Gerçek Sahipleri (İLMİ YARIŞMA), Alındığı İnternet
Elektronik Adresi,
http://www.sizinti.com.tr/konular/ayrinti/ilmin-gercek-sahipleri-ilmi-yarisma.html, En
Son Erişim Târihi: 23.06.2014.
18
19
Ebû Bekir Muhammed el-Râzi
Karaosmanoğlu, Y., Asrın İlim Güneşi: El-Bîrûnî, Alındığı İnternet Elektronik
Adresi, http://www.sizinti.com.tr/konular/ayrinti/11-asrin-ilim-gunesi-el-birni.html, En
Son Erişim Târihi: 23.06.2014.
20
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
16
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
ispatını yaptığı, ayrıca Hazinî’nin terâzîler hakkın-da bilgi
verdiği ve havanın yoğunluğunu hesaplamış olduğu, rüzgârın hızıyla hava yoğunluğu arasındaki bağıntıyı Toriçelli’den (1608-1647) önce bulmuş olduğu, Galile’den (1564-
El-Bîrûnî
21
Karaosmanoğlu, Y., Asırlara Işık Tutan Bir Âlim: Abdurrahman el-Hazinî,
Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://www.sizinti.com.tr/konular/ayrinti/abdurrahman-el-hazini-mayis-2012.html, En
Son Erişim Târihi: 23.06.2014.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
17
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
1642) evvel İbni Yunus’un22 sarkacı saate uyguladığı, atomdaki enerjiden ilk bahsedenin Câbir bin Hayyan (721 -805)
olduğu, gökkuşağı olayını Dakart’tan 300 yüz yıl evvel îzah
edenin Kudbeddin Şirâzî 23 olduğu, havan topunu ilk kul22
Yeni Rehber Ansiklopedisi, İbn-i Yûnus, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://www.ademder.org/component/content/article/41-musluman-ilim-adamlari/580-ibni-yunus.html, En Son Erişim Târihi: 23.06.2014.
İbn-i Yûnus
23
Altın, M., Gözümüzün algılayabildiği için her şeyi ışık sayesinde
algılayabildiğimizi biliyoruz, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
18
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
lananın ise, Fâtih Sultan Mehmet olduğu, Dünyâ’nın çevresinin 9. ve 10. yüzyılda Mûsa Kardeşler24 tarafından ölçüldüğü, Güneş yüzeyindeki lekelerin keşfinin ve ekliptik
eğimin ilk doğru hesâbının Fargânî25 tarafından yapıldığı,
Fargânî’nin As-tronomi alanındaki eserlerinin Avrupa’da
http://www.fizikist.com/icerik-isigin-gelisimi-1-bolum-377.html YA DA Altay, S., İslâm
Alimlerinin Fiziğe Katkıları, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://www.sizinti.com.tr/konular/ayrinti/islam-alimlerinin-fizige-katkilari.html, En Son
Erişim Târihi: 23.06.2014.
24
Anonim, Benî Mûsâ (Ahmed, Muhammed ve Hasen bin Mûsâ), Alındığı
İnternet Elektronik Adresi,
http://www.hakdin.net/icerik/70/2399/beni-musa-ahmed-muhammed-ve-hasen-binmusa.aspx, En Son Erişim Târihi: 23.06.2014.
Mûsa Kardeşler
Unat, Y., Fergânî'nin “Astronominin Özeti ve Göğün Hareketlerinin
Esasları” Adlı Astronomi Eseri, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://www.yavuzunat.com/m/05.pdf, En Son Erişim Târihi: 23.06.2014.
25
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
19
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
tam 700 yıl ders kitabı olarak okutulduğu, Battânî’nin26 hazırladığı Sabiî Cetvelleri adındaki Astronomi cetvellerinin,
Kopernik (1473-1543) devrine kadar Avrupa’da temel kabul edildiği, Battânî’nin Güneş yılını bu günkünden sâdece
2 dakika 24 sâniye farklı hesapladığı, hâlbuki Eski Mısırlı
âlim Batlamyus’un (Ptoleme) bir Güneş yılının 260 gün
olduğunu zannetmiş olduğu, İslâm âlimi el-Battânî’nin ise,
bir Güneş yılının 365 gün 5 saat 46 dakika 22 sâniye olarak
hesapladığı, Bitrucî’nin27, 13. yüzyılda gezegenlerin sürüklendikleri dış merkezli dâirelere âit teoriyi çürüterek Kopernik’e yol göstermiş olduğu, Câbir bin Eflâh’ın28 12. Yüzyılda yıldızların yer ve açıklıklarını ölçen Azimut Kadranı’nın Avrupa’da ancak 300 sene sonra Alman Astronom Regiomontanus tarafından aynı modele uygun olarak yapıldığı, İbni Bâtutâ Seyâhatnâmeleri’nin (1304-1369) birer Târih ve coğrafya şâheserleri oldukları, Evliyâ Çelebi’yi
26
Karaosmanoğlu, Y., Astronomide Bir Öncü:El Battânî, Alındığı İnternet
Elektronik Adresi, http://www.sizinti.com.tr/konular/ayrinti/astronomide-bir-oncuelbattani.html, En Son Erişim Târihi: 23.06.2014.
27
İslâm Ans., BİTRÛCİ - XlI yüzyılda yaşayan Endülüslü astronomi âlimi,
Alındığı İnternet Elektronik Adresi, http://www.mumsema.com/diger-islamalimleri/81792-bitruci-xli-yuzyilda-yasayan-enduluslu-astronomi-alimi.html YA DA İslâm
Ans., Ebû İshâk Nûrüddîn el-Bitrûcî el-İşbîlî, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://www.tdvislamansiklopedisi.org/dia/ayrmetin.php?idno=060229, En Son Erişim
Târihi: 23.06.2014.
28
Yeni Rehber Ansiklopedisi, Câbir Bin Eflah, Alındığı İnternet Elektronik
Adresi,
http://www.ademder.org/akademi/147-cabir-bin-eflah.html, En Son Erişim Târihi:
23.06.2014.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
20
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
(1611-1682) ise herkesin tanıdığı, Kristof Kolomb’un
(1446-1506) Ameri-ka’nın varlığını, İbni Rüşt’ün29 eserlerinden öğrendiği bugün bilinen gerçekler arasındadır30,31.
Ayrıca, burada Kristof Kolomb’un gemide isyan çıkaranlara karşı söylediği şu sözlerini nakletmeden geçemeyeceğim:
“Öyle çıkışmayın, böyle söylemeyin! Ben devamlı olarak Batıya gidildiği zaman yeni karalara rastlanacağı fikrini ve bilgisini Müslümanların kitaplarından okudum. Bu
karaya mutlaka varacağız. Çünkü Müslümanlar yalan
söylemezler32.”
Yine şunları da biliyoruz:
29
İslâm Tarihi Ans., İbn-İ Rüşd, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://www.ehlisunnetbuyukleri.com/Islam-Tarihi-D-IBN_I_RUSD-385.aspx, En Son
Erişim Târihi: 23.06.2014.
30
Döven, Ş., Müslüman İlim Öncüleri Ansiklopedisi, Yeni Asya Yayınları, 1984.
31
Hunke, S., Avrupanın Üzerine Doğan İslâm Güneşi, Sayfa 107, (Orijinal adı:
Allahs Sonne überdem Abendland-Unser arabisches Erbe. Çeviren: Servet Sezgin, Bedir
Yayınevi, 1972).
32
Döven, Ş., Müslüman İlim Öncüleri Ansiklopedisi, Yeni Asya Yayınları, 1984.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
21
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Birunî 33 de Amerika’nın varlığından söz etmektedir.
Vascoda Gama’ya, (1450-1524), Dünyâ turunda İbni Mâcit isimli bir Müslüman denizci yol göstermiştir. Pirî Reis’in, (1465-1554), haritası bu gün herkese şaşkınlık vermektedir.
33
Karaosmanoğlu, Y., Asrın İlim Güneşi: El-Bîrûnî, Alındığı İnternet Elektronik
Adresi, http://www.sizinti.com.tr/konular/ayrinti/11-asrin-ilim-gunesi-el-birni.html, En
Son Erişim Târihi: 23.06.2014.
Birunî
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
22
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
İdrisî (1100-1166) günümüzden 800 sene önce, zamânımızın Dünyâ haritalarına benzer haritalar çizebilmiştir.
Mürsiyeli İbrâhim’in Pirî Reis’ten 52 sene önce çizdiği
Akdeniz haritası bugünkü ölçülere Tıpa Tıp uymaktadır34.
İbni Baytar’ın (1190-1248) 1400 civârında bitki ve ilâcı anlatan eseri 16. yüzyıla kadar kaynak eser olmuştur.
Sosyoloji ilmini İbni Haldun, (1332-1406), kurmuştur.
O, ünlü Mukaddime’siyle birçok Batı’lıya öncülük etmiştir.
Yıllardır yükselmek için kendi Kültürümüzü aTıp Batı
Kültürü ile haşır-neşir oluyoruz.
Ne elde ettik?
''Biz hizmetimizi Allah
için yaptık ve mükâfatını da Âhiret’te bekliyoruz.”
Mimar Sinan’ın Son Sözü
Durum meydanda değil mi? Sayın hocamız Prof. Dr.
Ayhan Songar’ın, ‘Batı’ya Yönelme’nin 100 Yıllık Bilânçosu’ diyerek verdiği tablodan şu bir kaç örneğe bakarak
düşününüz:
34
Döven, Ş., Müslüman İlim Öncüleri Ansiklopedisi, Yeni Asya Yayınları, 1984.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
23
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
1892’de 9 129 880 kilometrekare yüz ölçümü, 1992’de
778 000 kilometrekare... 12 defâ küçülen vatan toprağı...
1892’de donanmamız Dünyâ 3.’sü... 1992’de Dünyâ
32.’si... 10 defâ gerileyen donanmamız...
1892’de 1 dolar 0.3 lira... 1992’de 1 dolar 7010 lira...
21000 defâ küçülen paramız...
1892’de dış borç 2 000 000 000 lira... 1992’de 406 000
000 000 000 lira... 203 000 defâ büyüyen dış borç...
Burada, rahmetli Ayhan Songar’ın “Batı’nın 100
yıldır uyuttuğu yarı aydınlara ve hâlinden bihaber kitleye
ilânen tebliğ olunur.” şeklindeki görüşüne katılmamak
mümkün değil...
Endülüs Emevî Devleti 781 yıl İslâm Kültürü ile yaşamış ve bu müddet zarfında Avrupa’ya ışık saçmıştır.
Fransız fizikçisi Pierra Curin, İslâm Kültür ve Medeniyeti
ile ilgili yapmış olduğu bir değerlendirmede:
“Endülüsten bize 24 kitap kaldı, bu sâyede uzaya gittik.
Endülüs’teki İslâm kütüphânelerini yakıp yıkmasaydık, şimdi galaksilerde şehirler kurup yaşıyor olacaktık...”
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
24
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
diyerek İslâm Kültürü’nün ne demek olduğunu en veciz bir
şekilde dile getirmiştir.
Başkaları bizim Kültürümüz’ün Dünyâ’yı aydınlattığını gâyet güzel bir şekilde biliyor da, biz daha kendi kendimizi tanımış değiliz.
Nerden nereye gelmişiz?
Bu, böyle kendi kendimizi inkâr ederek şahsiyetsizlik
boşluğunda yok oluşumuz değil midir?
Bütün bu başarı ve çalışmaları bugün bilerek sâdece
gurur duymak da artık yetmiyor ama gücümüzü artırmak ve
şahlandırmak için, yeni hamlelerimizi, ancak bu gerçekleri
bilerek, bu târihî potansiyel değerlerimiz üzerine inşâ etmek
zorundayız.
Son söz olarak, “Müslümanların bu başarılarının sebebi neydi?” sorusuna iki cümle ekleyelim:
Yukarıda değinilen Müslümanların bu başarılarının
sebebi, akıl ve mantıklarını ilahi ölçülere göre kullanmalarıydı diyebiliriz.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
25
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
AKIL VE MANTIK
Öz
Şimdi, kalitesiz ve karışık bilgi
birikimlerinin Müslümanların eksikli akılları tarafından
işlenmesiyle, kalitesiz sonuçlara varılmasının sorumluluğunu,
İslâmî bilgi, değer yargıları ve inanışlarına bağlayanlara ne demeli?
Bu haksızlığı yapanların ya
samîmiyetlerinden ya da zekâlarından şüphe etmek gerekmiyor mu?
“Çocuklar günahkâr doğar.”
diyen, bir kültürden hayır gelir mi? Eşin
kıskanılmasını yok eden ve kısırlık meydana getiren
domuz etinin yenilmesinde mahzur görmeyen bir kültürden başka ne
beklenir?
‘Eşimi paylaşmak istiyorum’ diye gazetelere
ilâna çıkılmasına kadar bozulan ve ‘Kızımla birlikte olmak,
mantığa daha yakın, bunda ne var.’
diyecek kadar bozulmuş bir
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
26
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
kültürde hiç gerçek mânevî değerlerden
bahsedilebilir mi? Bundan dolayı, Batılıların akılları,
insanları mutlu edebilecek sonuçlar üretmekten yoksun kalmaktadır.
Bu yüzden Batı insanı, ahlâken çökmüş durumdadır.
Biz Müslümanlar olarak inancımız
odur ki, insanlığa faydalı bilgi ürünleri
çıkarabilmemiz için, akıllarımızın işleyeceği malzemenin
İslâmî bilgi, değer yargıları ve inanışları yanında, Erken Rönesans
Dönemi’inde olduğu gibi,
en az onlar kadar hattâ daha fazla
maddî bilgiden (bilim ve teknolojiden) oluşması
gerekiyor. Bu da gençlerimize tahsilleri boyunca gerçek bilgi ve değer
yargılarının verilmesine bağlıdır.
“İnsanlar, içinde aklen en olgun
olanı, ahlâken en güzel olanıdır (Hadis)”
“Resûlullah (SAV) buyurdu ki,
‘Tavırları güzel ve sempatik bir adamdan size bir haber
gelirse, siz asıl onun aklının güzelliğine bakınız.
Çünkü bu insan, aklının,
seviyesine göre yapıp ettiklerinin karşılığını görecektir (Hadis)”
“Allah ile kullar arasındaki
kanıt (hüccet) Peygamber’dir. Kullar ile Allah arasındaki kanıt ise
akıldır(Hadis).”

SAV kısaltması, “Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem - Allah O’na salât etsin.”
demektir.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
27
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
“Resûlullah (SAV) şöyle buyurdu:
“Ey Ali! Cehâletten daha çetin bir yoksulluk ve akıldan
daha faydalı bir mal yoktur (Hadis)”
“Aklı tam olmadıkça kişinin Müslümanlığı sizi yanıltmasın!
(Hadis)”
“Aklı doğru olmayanın dini de doğru olmaz (Hadis)”
“Kişi, ilmi ve aklı sâyesinde kurtulur (Hadis)”
Akıl îmandandır (Hadis)”
“Hak dinin yeri akıl sâhipleridir.”
Elmalılı
Akıl ve Mantık
“Vur, korkak herif,
sonuçta sâdece bir adam öldüreceksin!”
Ernesto Che Guevara
Akıl, Allah’ın (CC) insanlar için, beyni çalıştırarak
ruh ve kalbin cevheri içinde yarattığı, duyu organları ile
bile duyulamayan şeyleri anlayabilme özelliğine sâhip olan,
mânevî bir nûru ve bir nîmetidir.

CC kısaltması, “Celle Celâlühû - O’nun şânı çok yücedir.” demektir.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
28
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Aklın görevi, akıl yürütüp düşünmek, değerlendirme
yapıp bilgi ve inanç birikimine göre sonuç çıkarmaktır.
Akıl, sebeplerle sebeplerin meydana getirdiği sonuçlar
arasındaki ilgiyi idrak ederek (algılayarak), eserden müessire (örneğin, sanat eserinden o eseri yapana) veyâ müessirden esere (meselâ, sanat eserini yapandan yaptığı esere) ya
da müessirin (eseri yapanın) iki eserinin birinden bir diğerine intikal (geçiş) eder. Aklın bu intikâline (geçişine)
mantık denir.
Mantığın kusursuz kurulabilmesi, mantık sâhibinin,
maddî ve mânevî bilgi birikimi ile orantılıdır. Bilgi okumakla çoğalır. Onun için “OKU€” emri ile başlaması, Kültürümüz’ün kusursuzluğunun başka bir delîlidir.
Başka bir açıdan mantık, gerçeği (hakîkati) ararken
vâsıta ile delil arasındaki tutarlılığa âit zihnî işlemlere ilişkin geçişlerdir. Akıl, bu geçişlerden hangilerinin doğru ve
hangilerinin yanlış yola çıktığını görerek analiz edip
değerlendirir ve sonucu bir rapor olarak sunar.
€
Alak Sûresi, âyet 1: “Yaratan Rab’binin adıyla oku!”
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
29
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Mantığın (intikalin-geçişin) üç çeşidinden bir tânesi,
bilhassâ bütün ilimlerin her birinin fiilî uygulamasının yapıldığı bir karşılaştırmadır. Bu karşılaştırma, çoğuldan tekile (tümden gelim), bir cinsten bir türe ya da bir türden bir
ferde geçiş şeklinde yapılır.
İşte akıl ve mantık sâyesinde duyu organlarıyla duyulan bir eserden, onun hissedilemeyen müessiri (sebebi ya da
yapanı) anlaşılabilmektedir. Aklın böyle bir sonuca varması, beynimizde canlanan tasavvurları, düşünceleri, arzûları
seçip mantık kurallarına göre, eşyâ ve hâdiseler arasındaki
müşterek noktaları bulup tespit ve tahlil etmesiyle olur. Bu
bakımdan akıl, Allah’ın (CC) yarattığı gerçekleri, mantığı
kullanarak bulma vâsıtasıdır.
Akla takılan hayatî soruların doğru cevaplarının bulunması, öyle kolay bir şey olmasa gerektir.
Örneğin, “Bu Dünyâ’ya niçin geldik?” sorusunun gerçek cevâbının bulunması için yapılacak işlerden birincisi,
gerçek bir ilim birikimine sâhip olmak, ikincisi deney ve
gözlemi iyi kullanmak, üçüncüsü ise akıl vâsıtasıyla elde
edilen ilmî sonuç ve delilleri, oluşan mantık kurallarıyla, Inceleyerek karar vermektir.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
30
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Bunlar, böyle söylendiği gibi basit şeyler değildir. Bu
sebeple, bu meziyetlere sâhip olan ilim adamı ya da âlimler
İslâm’da üstün bir yere sâhiptirler. Kültürümüz’de (İslâm’da) bu nedenle ilim adamlarının derecesi çok üstündür. “Âlimin mürekkebi şehidin kanından üstündür.” hadîsi
bunun bir delîlidir.
Akıl büyük bir nîmettir. Bu nîmetin büyüklüğü, en
kolay bir şekilde akılsızlar görüldüğü zaman anlaşılıyor.
Düşünmek, karar vermek, iyiyi kötüden ayırabilmek, olumlu işler yapabilmek, hep akıl nîmetiyle mümkün olmaktadır.
Peygamberimiz (SAV) Efendimiz demiştir ki:
“Allah’ın ilk yarattığı akıldır. Akıl, Allah’ın her emrine
kendini teslim (inkıyad) etti. Sonra Allah:
‘İzzet ve celâlim için senden daha değerli bir şey yaratmadım. Seninle verir, seninle alırım. Seninle mükâfatlandırır, seninle cezâlandırırım.’ buyurdu35.”
“Hz. Âişe (RAh) vâlidemiz Resûlullah’a sordu:

SAV kısaltması, “Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem - Allah O’na salât etsin.”
demektir.
35
Hadis. İhyâ-İ Ulûmid-Din, Cilt 1, Sayfa 211.

RAh kısaltması, “Radiyallâhü Anha - Allah ondan râzı olsun.” demektir.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
31
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
‘Yâ Resûlullah! İnsanlar dünyâda ne ile üstünlük kazanırlar?’
‘Resûlü Ekrem:
‘Akıl ile’ buyurdu.
Hz. Âişe tekrar:
‘Herkesin değeri ameliyle ölçülmez mi?’ diye sorunca,
Resûlullah (SAV) buyurdular:
‘Yâ Âişe! Onlar akıllarından fazla bir şey yapabilir
mi?’
‘Allah’ın verdiği akıl nispetinde amel ederler. Sonra amellerine göre mükâfâtlandırılırlar’36.”
İmâm-ı Rabbânî (RhA©)’in Mektûbât’ında “herkesin
amellerinden alacağı sevâbın akılları nispetinde olduğunu”
söylemesi, Peygamberimiz (SAV) Efendimiz’in bu hadîsine
dayanmaktadır.
“Asıl ölüm, ilimden payını
36
©
Güzel, R., Aklı kullanabilmek, Zaman, 14.02.1991.
“Rahmetullâhi Aleyh - Allah’ın rahmeti üzerine olsun!” demektir.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
32
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
almayanlaradır. Faydalı ile faydasızı bilenler ilim (bilgi)
sâhipleridir.”
Şeyh Edebali’nin Son Sözü
Aklın Kullanılması
Eğer arkadaşın:
Hem akıllı ve hem de çalışkan ise takdir et!
Akıllı ve tembel ise îkaz et!
Akılsız ve çalışkan ise dikkat et!
Hem akıllı ve hem de tembel ise terk et!
Akıl, maddî ve mânevî gerçek birikimlerle kullanılırsa,
hem kendisi ve hem de insanlık için faydalı sonuçlar üretebilir.
Günümüzde, her şeyin akıl ile çözülebileceğine kuvvetle inanıldığı hâlde, ne gariptir ki, çoğu insanın yaptıkları akılla îzah edilebilir değil… Örneğin içkinin sağlığa
zararlı olduğu bilinmesine rağmen, sen onu hele bir yasaklamaya cüret et! İnsanların söylemediği kalmıyor…

Alındığı İnternet Elektronik Adresi, http://www.mhilmieren.com/yazi8.pdf, En
Son Erişim Târihi: 18.09.2013.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
33
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Demek ki, sırf akıllı olmak yetmiyor. O aklı iyi işlerde
kullanabilmek, işletebilmek için gerçek bilgilere gerçek inançlara ve ayrıca eğitime (doğru dürüst bir terbiyeye) ihtiyaç vardır.
Aklı iş göremez biçime sokmamak için, onu aşırılıklardan, bâtıl adetlerden ve şartlanmışlıklardan da koru-mak
gerekiyor.
Dinimiz’de akla verilen değer büyüktür. Allah’ın (CC)
Kur’an’da müşriklere, “Siz hiç düşünmez misiniz?” anlamında akla vurgu yapması37,38,39,40 , bu değer dolayısıyladır.
Akıllı insanın davranışı konusunda şu hâdise, çok güzel
bir örnektir:
37
Hud Sûresi, âyet 51: “Ey kavmim! Bu iş için sizden bir ücret istemiyorum. Benim
ecrim ancak beni yaratana âittir. Artık akıllanmayacak mısınız?”
38
Nahl Sûresi, âyet 12: “Geceyi, gündüzü, Güneş’i ve Ay’ı sizin hizmetinize O
verdi. Bütün yıldızlar da O'nun emrine boyun eğmişlerdir. Şüphesiz ki bunda aklını
kullanan bir toplum için ibretler vardır.”
39
Enbiyâ Sûresi, âyet 66-67: “(İbrahim) dedi: “O halde, Allah'ı bırakıp da size
hiçbir fayda ve zarar veremeyecek olan putlara mı tapıyorsunuz? Size de, Allah'ı bırakıp
taptıklarınıza da yazıklar olsun, siz hâlâ akıllanmayacak mısınız?”
40
Kasas Sûresi, âyet 60: “Size verilen şeyler, dünyâ hayâtının geçim vâsıtası ve
debdebesidir. Allah katında olanlar ise, daha hayırlı ve daha kalıcıdır. Hâlâ buna aklınız
ermeyecek mi?”
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
34
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
“Atina’da hâkimin biri, ölüm döşeğinde iken yardımcı
hâkimi çağırıp der ki:
‘-Ben artık ölüyorum, hâkimliği sana bırakıyorum.’
‘-Ben nasıl yapabilirim, efendim?’
‘-Hiç merak etme! Eğer bir akıllı ile bir deli arasında
dâvâ olursa, akıllıyı dinler, karârı ona göre verirsin!’
‘İki deli gelirse, zâten mübaşir senin haberin olmadan
onların işini halleder.’
‘-Peki efendim! Ya iki akıllı gelirse, ne yapayım?’
‘-Olacak şey mi? Ben kırk yıllık hâkimim. Daha hiç iki
akıllının birden geldiğini görmedim41.’
''Allah Memleketi korusun,
Millete zeval vermesin, haydi Allah'a ısmarladık.''
Fatin Rüştü Zorlu’nun Son Sözü
41
Güzel, R., Aklı kullanabilmek, Zaman, 14.02.1991.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
35
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Aklın Kısım ve Vasıfları
Büyük beyinler fikirleri, orta beyinler
olayları, küçük beyinler ise kişileri konuşur.
Hyman Rickover
Akıl, nedensellik (kozalite-sebep) kânununu uygulayarak Allah’ın (CC) varlığını, birliğini ve rahmetini zârurî olarak anlar ve keşfeder. Hissedilenden hissedilemeyene geçişe (mantığa) sebep olan ya da hissedilemeyen bir mânayı
açıklıkla bizzat keşfeden bir idrak vâsıtası olan akıl, bir takım kısım ve mertebelere sâhiptir.
Elmalılı Hamdi Yazır’a göre, aklın başlıca iki yürüyüşü
vardır. Birincisi fikir, ikincisi tahmindir.
Fikir, aklın zamâna bağlı olarak derece derece ve inceden inceye düşünme seyridir. Buna fikir yürütmek de denir. Tahmin ise, aklın ânî bir seyridir.
Tahmin, tabiî akıl ve ‘işitilmiş akıl’dan ibârettir.
İşitilmiş akıl tahsil, tecrübe ve alıştırmalarla kazanılan
alışkanlık sıfatı olup çalışmanın ürünüdür / çalışmayla kazanılır.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
36
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Tabiî akıl ise, çalışmanın dışında ve Allah’ın (CC) vergisi olan bir akıldır.
Aklın en yüksek mertebesine “Akl-ı evvel-Küllî akıl”
denir ki, bu başlangıçtan sonucu, sonuçtan başlangıcı, önceden sonrayı, sonradan önceyi tam bir bilgi ile gören ‘ilk
akıl’dır. Bu akıl, Hz. Muhammed (SAV) Efendimiz’in nûrudur.
Nitekim Peygamberimiz (SAV):
“Allah’ın yarattığı şeylerin ilki, benim nûrumdur 42 .”
buyurmuşlardır.
Her bir insanın aklı, Allah’ın (CC) bir lutfudur, derecesi ise basit bir zekâ ile akl-ı evvel arasında değişir.
Aslında “Akıl yolu birdir.” Ama akılların derecelerindeki değişiklik, kişilerin eksikliklerinden ileri gelmektedir.
Örneğin, yapılan her bir günah, akıl ve gönle menfi etki etmektedir.
42
Hamdi Yazır, E., Hak Dini Kur’an Dili, Zaman, Cilt 1, sayfa 468.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
37
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Anlamamızı sağlayan asıl sebepler hakkındaki kavrayışımızı, Elmalılı Hamdi Yazır’ın deyimiyle, ilk aklın anlayış durumunu gösteren birer hissemiz oluşturmaktadır.
Bütün olgunluğuyla akl-ı evvel, Allah (CC) vergisi
olup çalışma ile elde edilemez. Ancak sâhip olduğumuz akl-ı evveldeki hissemiz ise, çalışıp kazanmaya, özgür irâdemize bağlıdır.
Dolayısıyla Allâhü Teâla, Kur’an’daki birçok âyetlerle
insanları kendi özgür irâdeleriyle düşünmeye ve akıllarını
kullanmaya çağırmaktadır.
Akıl, önemlidir ama her şey değildir. Nitekim Abduaciz‘in “Akıl, her şey olduğunu zannedecek kadar hiçbir
şey; hiçbir şey olduğunu bilecek kadar her şeydir.” Sözünün, Elmalılı Hamdi Yazır’ın, “Akıl, en iyi bir anlama vâsıtası olmakla berâber, kalple ilgili hâllerle ilgili olmadığından, rûhun bütün varlığına uyum sağlayamaz.” şeklindeki sözü ile desteklenmesi de aklın her şey olmadığının bir
teyidini oluşturmaktadır.
Aklın İşi
“Rab’bimiz, beni kendi Hazretine
dâvet ediyor. Artık gitmek zamânıdır. Yâ Azrâil! Çabuk ol!
Beni Rab’bime çabuk kavuştur!
Hazret’i Mevlâna’nın Son Sözü
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
38
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Akıl, yalnızca elindeki malzemeyi işler ve elindeki
malzemenin kalitesine ilişkin sonuçlara ulaşır.
Aklın malzemesi, kişinin bilgi ve tecrübe birikimi ve
değer yargıları ve inanışlarıdır.
Malzemenin kalitesi, gerek gerçek bilgi birikimi, gerekse gerçekdışı bilgi birikimiyle veyâ kişiden kişiye göre
değişen, gerçek ve gerçekdışı bilginin, belli oranlardaki karışımıyla, ortaya çıkar.
Aklın malzemesi içinde kişilerin inanç faktörleri de vardır. Kişilerin her birinin beyninde depolanmış bu malzemenin, bu malzeme doğrultusunda ortaya çıkan mevcut
mantık kurallarının kullanılarak, akıl tarafından işlenmesiyle, eldeki malzeme kalitesine uygun olan bir kalitede üretilen, sonuçlar elde edilir.
İnancımıza göre en gerçek malzeme İslâmî bilgi, değer yargıları ve inanışlarıdır. Bunlara bağlı olarak da bir
İslâmî mantık oluşur.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
39
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
İşlenmek üzere aklın önüne böyle bir malzeme sunulduğunda İslâmî mantığa göre işlenerek en gerçekçi ve kaliteli sonuçlar ortaya çıkar.
Günümüzde, ne yazık ki, İslâmî bilgi ve değer yargıları
ve inanışları mükemmel olan çok az Müslüman bulunuyor.
Bugün, Müslümanım diyenlerin çoğunun bilgi birikimleri, değer yargıları ve inanışları o kadar karışık bir hâl almıştır ki, Müslümanların akılları tarafından işlenmesi gereken malzemeler, o kadar çok kalitesiz duruma düşmüş bulunmaktadır. Bu Müslümanların kafalarında oluşan mantık
kuralları da yalnızca elde bulunan bu malzemelere göre ortaya çıkan mantık kurallarıdır. Müslümanların akılları,
mevcut olan bu mantık kurallarına göre ne yazık ki bu malzemeleri işlemektedir.
Dolayısıyla, günümüz Müslümanlarının kalitesiz malzeme birikimine sâhip olan kafalarından ne kadar gerçeklere uygun sonuç çıkabiliyor?
Zâten gerçeklere uygun sonuçların çıkmadığı, bugünkü
Müslümanların acınacak durumlarından görülmüyor mu?
Şimdi, kalitesiz ve karışık bilgi birikimlerinin Müslümanların bu eksikli akılları tarafından işlenmesiyle, kali-
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
40
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
tesiz sonuçlara varılmasının sorumluluğunu, İslâmî bilgi,
değer yargıları ve inanışlarına bağlayanlara ne demeli?
Bu haksızlığı yapanların ya samîmiyetlerinden ya da
zekâlarından şüphe etmek gerekmiyor mu?
Teknolojide ileri devletlerde insanların ve araştırıcıların kafalarında daha çok maddî bilgi birikimi ve buna
ilişkin mantık kuralları olduğu için, onların akılları bu malzemeleri, kafalarında bu malzemelere göre oluşan mantık
kurallarına göre, işleyerek sonuçta onlarda daha çok maddiyata ve bencilliğe ilişkin bilgi ürünü elde edilmektedir.
Onların birikimlerindeki malzeme, mânevî bakımından
yok denecek kadar eksiktir, olanlarının çoğu ise gerçek dışıdır. İçinde “Çocuklar günahkâr doğar.” diyen bir bilgiyi
barındıran bir malzemeyi işleyen akıl ürününden bir hayır
gelir mi? Eşin kıskanılmasını yok eden ve kısırlık meydana
getiren domuz etinin yenilmesinde mahzur görmeyen bir
kültürden başka ne beklenir?
‘Eşimi paylaşmak istiyorum.’ diye gazetelere ilâna çıkılmasına kadar bozulan bir malzemeye ve ‘Kızımla birlikte olmak, mantığa daha yakın, bunda ne var’ diyecek kadar bozulmuş bir mantığa sâhip olan bir akıl, hiç gerçek
mânevî değerlere yaklaşan aklî ürünler üretebilir mi?
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
41
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Bütün bunlardan dolayı Batılıların akılları, insanları
mutlu edebilecek sonuçlar üretmekten yoksun kalmaktadır.
Bu yüzden Batı insanı, ahlâken çökmüş durumdadır, gerçek
huzurdan da yoksundur.
Biz Müslümanlar olarak inancımız odur ki, insanlığa
faydalı bilgi ürünleri çıkarabilmemiz için, akıllarımızın isleyeceği malzemenin İslâmî bilgi, değer yargıları ve inanışları yanında, Erken Rönesans Dönemi43,inde olduğu gi-bi,
en az onlar kadar hattâ daha fazla maddî bilgiden (bilim ve
teknolojiden) oluşması gerekiyor. Bu da gençlerimize tahsilleri boyunca gerçek bilgi ve değer yargılarının verylmesine bağlıdır44,45,46,47.
43
Temiz, M., Bilim Târihinde Erken (Ön) Rönesans Dönemi İslâm Çağı, Bilim ve
Teknolojinin Gerçek Sâhipleri Türk Bilim Adamları, Alındığı İnternet Elektronik
Adresi,
http://mtemiz.com/bilim/bilim%20târihinde%20erken%20rönesan%20dönemi%20İslâm%
20çağı%20bilim%20ve%20teknolojinin%20gerçek%20sâhipleri%20türk%20bilim%20ad
amları.doc, En Son Erişim Târihi: 25.09.2013.
44
Temiz, M., Erken Rönesans Döneminde Matematik Bilimi, Alındığı İnternet
Elektronik Adresi,
http://mtemiz.com/bilim/ÖN%20(ERKEN)%20RÖNESANS%20DÖNEMİ’NDE%20%2
0MATEMATİK%20BİLİMİ%20(PDF).pdf YA DA
http://mtemiz.com/bilim/ÖN%20(ERKEN)%20RÖNESANS%20DÖNEMİ’NDE%20%20M
ATEMATİK%20BİLİMİ%20(PDF).doc, En Son Erişim Târihi: 25.09.2013.
45
Temiz, M., Ön Rönesans Döneminde Fizik ve Fen Bilimleri, Alındığı İnternet
Elektronik Adresi,
http://mtemiz.com/bilim/ÖN%20(ERKEN)%20RÖNESANS%20DÖNEMİ’NDE%20%2
0FİZİK%20VE%20FEN%20BİLİMLERİ%20(PDF).pdf YA DA
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
42
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
ÇALIŞMANIN VE TEMBELLİĞİN
KÜLTÜRÜMÜZDEKİ YERİ
Öz
Gayrimeşrû niyetleri gerçekleştirmek için çalışmak günahtır.
Büyük zulümlerden birinin, bir kimsenin
sevmediği mesleğinde çalışırkenki huzursuz durumu olduğuna
inanıyorum.
http://mtemiz.com/bilim/ÖN%20(ERKEN)%20RÖNESANS%20DÖNEMİ’NDE%20%20F
İZİK%20VE%20FEN%20BİLİMLERİ%20(PDF).doc, En Son Erişim Târihi: 25.09.2013.
46
Temiz, M., Ön (Erken) Rönesans Dönemi’nde Astronomi Bilimi, Alındığı
İnternet Elektronik Adresi,
http://mtemiz.com/bilim/ÖN%20(ERKEN)%20RÖNESANS%20DÖNEMİ’NDE%20AS
TRONOMİ%20BİLİMİ%20(PDF).pdf YA DA
http://mtemiz.com/bilim/ÖN%20(ERKEN)%20RÖNESANS%20DÖNEMİ’NDE%20ASTR
ONOMİ%20BİLİMİ%20(PDF).doc, En Son Erişim Târihi: 25.09.2013.
47
Temiz, M., Erken (Ön) Rönesans Dönemi’nde Tıp Bilimi, Alındığı İnternet
Elektronik Adresi
http://mtemiz.com/bilim/ERKEN%20(ÖN)%20RÖNESANS%20DÖNEMİ’NDE%20TI
P%20BİLİMİ.pdf YA DA
http://mtemiz.com/bilim/ERKEN%20(ÖN)%20RÖNESANS%20DÖNEMİ’NDE%20TIP%
20BİLİMİ.doc, En Son Erişim Târihi: 25.09.2013.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
43
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
“Kişinin geçimi üzerine farz olan
kimseleri ihmal etmesi, günah olarak kendine yeter.”
Hadis
Bir gün bir genç, sabah erkenden işine giderken,
orada bulunan Eshâb-ı Kirâm’dan bâzılarının bunu uygun görmemeleri
üzerine Peygamberimiz (SAV) Efendimiz:
“Öyle demeyiniz! Eğer bu genç
kimseye muhtaç olmamak, ana babasını ve
âilesini başkalarına muhtaç etmemek için işine gidiyorsa
her adımı ibâdettir. Eğer kazanacağı para ile öğünmek, keyif sürmek
niyetinde ise, o şeytanla berâberdir.”
Hadis
Olumlu Ve Olumsuz Niyetler
“Ah iyi olsam, terliklerimi giysem,
şu odada dolaşsam, şu köşeye geçsem, resimlerimi yapsam!”
Cemal Nadir’in Son Sözü
Kültürümüz’ün (Dinimiz’in) çalışmaya verdiği önemi,
“O, hanginizin daha iyi iş yapacağını imtihan etmek için ölümü ve hayâtı yaratandır48“ âyetinden hemen görmediniz
mi?
48
Mülk Sûresi, âyet 2.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
44
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Konuyu daha da açılığa kavuşturmak için, “Bir işi bitirdiğinde, hemen diğerine başla!” emrini bildiren İnşirah
Sûresi’ni zikretmek yetmektedir.
Meşrû niyetler için çalışmak ibâdettir.
Niyetler temelde iki gruptur. Bunlar olumlu ve olumsuz niyetlerdir. Bilimde bunlara pozitif ve negatif niyetler
de denebilir.
Bunları en temel görüş ile açıklamak gerekirse, Kültürümüz’ün (Dinimiz’in) övdüğü konuları yaşamaya ilişkin
niyetler olumlu ve yasakladığı konuları yaşamaya âit niyetler olumsuz niyetler olarak tanımlanabilir.
Kültürümüz’ün (Dinimiz’in) övmesinin ve yasaklamasının sebeplerinin bilinmesi de gerekir.
Elmalılı Hamdi Yazır, Kültürümüz’ün (Dinimiz’in) övdüğü konuların hayâta geçirilmesinin insanları geliştiren,
yasakladığı konuların hayâta geçirilmesinin insanları yokluğa götüren konular olduğunu söylemektedir.
Olumlu niyetlere meşrû niyetler, olumsuz niyetlere
garımeşrû niyetler de diyebiliriz.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
45
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Çalışmak
“Beni göğsümden vurun!”
Benito Mussolini’n Son Sözü
Meşrû niyetler için çalışmak ibâdettir.
Bu sözden yanlış anlamlar çıkaranlar da olabilir. Şöyle
ki, ‘çalışmak ibâdettir’ sözcüğünü gören câhil bir kimse,
ilk bakışta bu sözden:
‘Aa! Mâdem, çalışmak ibâdet ise, o zaman ben, güzel
bir şekilde çalışırsam, namaz, oruç, hac gibi, üzerime düşen, ibâdetlerden kurtulabilirim’ diyerek bir yanılgıya düşebilir.
Namaz, oruç, hac gibi ibâdetlerin yapılması, her bir
Müslüman için zorunludurlar. Buna farz ibâdetler denir.
Farz ibâdetlerin dışındaki ibâdetler nâfile ibâdetler adını
alır. Nâfile ibâdetler farz olmadığı için, yapmak zorunlu değildir ama yapılırsa dereceyi artırırlar.
Yapılan ya da yapılmakta olan bir çalışma, çalışmanın
içinde bulunduğu özelliklere ya da çalışmanın tipine bağlı
olarak ya farz, ya nâfile ya da günah sınıfına girebilir.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
46
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Örneğin, bir insanın, rızıklarını temin etmek ve eğitimlerini sağlayarak, çoluk çocuğunu hayâta hazırlamak için
çalışması sevaptır. O kişi, bu görevini tam olarak yapmaz
ise, günah işlemiş olur.
Bunu da şu Müslim Hadîsi’nden öğreniyoruz.
“Kişinin geçimi üzerine farz olan kimseleri ihmal etmesi, günah olarak kendine yeter.”
Bu sonuçlara göre:
Gayrimeşrû niyetleri gerçekleştirmek için yapılan çalışmalar günah olur.
Peygamberimiz (SAV) Efendimiz, Hazreti Muaz ile
müsâfaha edince (el sıkışınca) buyurdular ki:
“Yâ Muaz! Ellerin nasırlaşmış…”
Muaz:

SAV kısaltması, “Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem - Allah O’na salât etsin.”
demektir.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
47
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
“Evet, Yâ Resûlallah! Kazma elimde toprakla meşgul
oluyor ve böylece çoluk çocuğumun geçimini sağlıyorum.”
Peygamberimiz (SAV) Efendimiz’in sözüne dikkat ediniz:
“Bu eli Cehennem yakmaz!”
Bir gün bir genç, sabah erkenden işine giderken, orada
bulunan Eshâb-ı Kirâm’dan bâzılarının bunu uygun görmemeleri üzerine Peygamberimiz (SAV) Efendimiz:
“Öyle demeyiniz!”
“Eğer bu genç kimseye muhtaç olmamak, ana babasını
ve âilesini başkalarına muhtaç etmemek için işine gidiyorsa, her adımı ibâdettir. Eğer kazanacağı para ile öğünmek, keyif sürmek niyetinde ise, o şeytanla berâberdir49.”
Yukarıda, “meşrû niyetler için” dememiz boşuna değildir. Hadisten de anlaşılıyor ki, “öğünmek, keyif sürmek,
eğlenmek, bunlar için örneğin deniz kenârında bir köşk al-
49
Taberânî hadisi.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
48
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
mak” gibi niyetlerle çalışmak, bir ibâdet olmadığı gibi, ayrıca, o “şeytanla berâber” olmak gibi, zararı da vardır.
Duâ
''Hekimler, bana niçin kıydınız?''
Fatih Sultan Mehmet’in Son Sözü
Duâ, kulun, Allah’ın (CC) yüceliği karşısında aczini îtiraf etmesi, sevgi ve tâzim duyguları içinde lütuf ve yardımını istemesidir.
Hadisten çıkarılan diğer bir sonuç da, duânın kabul olması için Allah’tan (CC) korkmalı, istektekleri yalvarırcasına olmalıdır.
Âraf Sûresi’nin 55. âyetinde, “Rab’binize yalvara yalvara ve gizlice duâ edin!” buyurulmaktadır.
Mehmed Zahid Kotku Hazretleri’nden dinlemiştim.
Demişti ki.

CC kısaltması, “Celle Celâlühû - O’nun şânı çok yücedir.” demektir.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
49
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
“Öyle büyük günahlar vardır ki, onları namaz kılmak,
oruç tutmak ve hac etmek affettiremez. Onları ancak çoluk
çocuğun rızkını kazanmak için çekilen sıkınılar affettirir.”
Nitekim çok sonraları bu sözlerinin kaynağının Ramûzul-Ehadis adlı hadis kitabında bulunduğunu görmüştüm:
Hadis şöyleydi:
“Bâzı günahlar vardır ki onları namaz, zekât, oruç ve
hac affettiremez. O günahları, ancak geçim çalışmalarında
çekilen zahmetler giderir.”
“Yaşasın tam bağımsız Türkiye!
Yaşasın Marksizm-Leninizm! Yaşasın Türk ve Kürt
halklarının kardeşliği! Yaşasın işçiler, köylüler! Kahrolsun
Emperyalizm!
Deniz Gezmiş’in Son Sözü
Tembellik
“Tembellik insanı öyle sarar ve etkiler ki,
çalışan bir insanın, tembelliğin kurbanı olmuş bir kişiden daha
çok dinlenme zamânı vardır.”
Edmund Burke
Kültürümüz’de (Dinimiz’de) beğenilmeyen en kötü şey
tembelliktir. Tembellik, lügatta, ‘iş görmeyi, çalışmayı sev-
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
50
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
meyen, çaba göstermekten, sıkıntıdan kaçan (kimse), üşengeç’ diye tanımlanmaktadır.
Arapça’da, çoğul şekli ‘küsâlâ’ olmak üzere, önemli
kabul edilen konularda ilgisiz kalmak, aldırmaz bir tutum
içerisinde olmak gibi, anlamlara gelen ‘kesel’ kelimesiyle
ifâde edilen ‘tembellik50‘, çalışmamak, iş görmemek, çaba
göstermemek, sıkıntıya katlanmaktan kaçınmak gibi, anlamlarına gelen bir insanlık sıfatıdır. Müslümanları bu kötü
durumdan kurtarmak için Peygamberimiz (SAV) Efendimiz:
“İki günü eşit olan zarardadır.” demiştir.
Tembellik kelimesi bu kadar kötü olmasaydı, Peygamberimiz (SAV) Efendimiz’in:
“Ya Rab’bi, faydasız ilimden, makbul olmayan ibâdetten ve kabul edilmeyen duâdan, âcizlikten, tembellikten, korkaklıktan, cimrilikten ve her çeşit hastalıktan,
50
Anonim, Güzel Bir Türkçe Dua, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://lovepowerman.com/guzel-bir-turkce-dua.html, En Son Erişim Târihi: 19.02.2014.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
51
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
gece ve gündüz gelecek kötülüklerden, sıkıntılardan kötü
arkadaştan ve kötü komşudan sana sı-ğınırım!51,52“
şeklindeki duâsına hiç yer verir miydi?
Tembellik o kadar tehlikeli bir hâldir ki, bu her alana
sirâyet eden bir sıfattır. Bunu Nisa Sûresi’nin 142. Âyetindeki Allah’ın (CC) sözü ile ifâde edebiliriz:
“Münâfıklar, Allah’ı aldatmaya çalışırlar. Allah da onların bu çabalarını başlarına geçirir. Onlar, namaza kalktıkları zaman tembel tembel kalkarlar, insanlara gösteriş
yaparlar ve Allah’ı pek az anarlar.”
Samuel Smiles, tembelin beynini bakın nasıl tasvir ediyor: “Tembel bir dimağ, şeytanın çalışma odasıdır.”
İnsanlara Faydalı Olmak
“Çalışmalarım olması
gereken kaliteye erişmediği için Tanrıyı ve
insanlığı gücendirdim.”
Leonardo da Vinci’nin Son Sözü
51
Anonim, Resulullah'ın (S.A.V) Dilinden Bâzı Duâlar, Alındığı İnternet
Elektronik Adresi,http://gullersenikoklasinseni.weebly.com/resullullah305n-sav-dilindendualar.html, En Son Erişim Târihi: 19.02.2014.
52
Anonim, Güzel Bir Türkçe Dua, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://lovepowerman.com/guzel-bir-turkce-dua.html, En Son Erişim Târihi: 19.02.2014.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
52
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
İnsanlara faydalı olmak niyetiyle çalışmak, çok kutsal
bir meşgaledir. Bu kutsallık, “Halka hizmet Ha’ka hizmettir.” sözü ile perçinleniyor.
Ali Rıza Demircan Hoca Efendi:
“İlmî, zirâî, ticârî ve sınâî alanlarda ve diğer muhtelif
hizmet alanlarında halka dönük verimli çalışmalar yapmak
ibâdettir. Allah’ın rızâsını kazanmaya sebeptir. Âhiret saadetine ermeye vesîledir53.” demektedir.
Doğrusunu söylemek gerekirse, şu satırların bir yazarı
olarak sıhhatim yerinde olduğunda, en büyük huzûru çalışırken alıyorum. Bu nedenle büyük zulümlerden birinin, bir
kimsenin sevmediği mesleğinde çalışırkenki huzursuz durumu olduğuna inanıyorum.
“Basit bir insanın elinden geleni
yapabilmesi, zekî bir insanın tembelliğinden çok daha değerlidir.”
Baltasar Bracias
53
Demircan, A.R., Meşru Çalışmak İbâdettir, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://www.alirizademircan.net/gorusler/detay.aspx?SectionID=iEoeRr%2BnHqzp7mNk
ChjxqA%3D%3D&ContentID=F2cEj4Z%2BIFlqqcqCkwxnbg%3D%3D, En Son Erişim
Târihi: 19.02.2014.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
53
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
BİLİMİN İSLÂM’DAKİ YERİ
‘SÜNNETULLAH’
İlim ve Bilim
“Biraz daha ışık..
Johann Wolfgang von Goethe’nin Son Sözü
‘İlim’ kelimesi ve kavramı, Batılıların malı değildir. İlim, bizim Kültürümüz’ün malı olup Allah’ın (CC) doksan
dokuz sıfatından biri olan ‘ilmün’ kelimesinden gelmektedir.
İlim kelimesinin iki cephesi vardır. Bunlar ilmin maddî
(bilim-aklî ilimler) ve mânevî cepheleridir. Başka bir ifâ
CC kısaltması “Celle Celâlühû - O’nun şânı çok yücedir.” demektir.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
54
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
deyle ilim, madde ve mâna olarak her türlü işlevi içermektedir.
İlmin içinde bulunan ‘bilim’, maddeyi konu edindiği Için, ‘ilim’ kelimesinin bir çeşit maddî kısmıdır. İslâm-Türk
ilim adamları, ilmin bu iki maddî ve mânevî cephelerinin
taşıdığı anlamları dengeli bir şekilde hayâta geçirerek, bugün bilim târihçilerinin yapmış oldukları tasnife göre, Erken Rönesans Dönemi’ni kurmuşlardır54.
Batılılar, kendileri için bir Güneş mâhiyetinde olan, Erken Rönesans Dönemi’nde ancak ilim kavramının Müslümanlar tarafından eksiksiz bir şekilde uygulanması sâyesinde, bugün bilim ve teknolojiye sâhip olabilmişlerdir55.
Erken Rönesans Dönemi’nde Dünyâ’yı aydınlatan bu
ilim güneşi, bizim kültürümüzde OKU emriyle başlamıştır.
Bu öyle bir emirdir ki, ilim ve bilimin bütün yolları ondan
54
Temiz, M., Bilim Târihinde Erken (Ön) Rönesans Dönemi, İslâm Çağı, Bilim
ve Teknolojinin Gerçek Sâhipleri, Türk Bilim Adamları,
http://mtemiz.pamukkale.edu.tr/bilim/bilim%20târihinde%20erken%20rönesan%20döne
mi%20İslâm%20çağı%20bilim%20ve%20teknolojinin%20gerçek%20sâhipleri%20türk%
20bilim%20adamları.doc, Son Erişim Târihi: 30.03.2013.
55
Temiz, M., Bilgi Ve İlim Toplumu, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://mtemiz.pamukkale.edu.tr/bilim/bilgi%20ve%20İlim%20toplumu.doc, Son Erişim
Târihi: 30.03.2013.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
55
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
başlamakta İslâm’ın bilime verdiği önemin bir meş’alesini
oluşturmaktadır.
Kültürümüz’ün ‘OKU’ emriyle başlamasının, onun özgül ve üstünlüğü hakkında size meraklı bir düşünme
kapısı açmıyor mu? OKU’ emri, başka hangi kültürlerin ilk
satırlarına yerleşmiştir?
Bunu bir düşününüz bir kerre…
Bugün aklî ilimleri daha ziyâde “bilim” kelimesi ile telaffuz ediyoruz. Naklî ilimlerin kaymağı ise, Vahiy İlmi olarak biliniyor. Batılıların sözlüklerinde “ilim” kelimesinin
karşılığı yoktur; “logos” ya da “science” olarak sâdece bilim (fen) kelimesinin karşılığı vardır56.
Batılıların bilim diye isim verdikleri günümüzdeki
bilim kavramı, İslâm’da “Sünnetullah-Allah’ın Sünneti”
kavramı ile isimlendirilmiştir. Başka bir ifâdeyle ilmin
maddî cephesine Müslümanlar Sünnetullah, Batılılar bilim
demişlerdir57.
56
Temiz, M., Bilinmeyenler Üzerine Kurulan Bilim ve Teknoloji, Alındığı
İnternet Elektronik Adresi,
http://mtemiz.pamukkale.edu.tr/bilim/Bilinmeyenler%20üzerine%20kurulan%20bilim%20
ve%20teknoloji.doc, Son Erişim Târihi: 30.03.2013.
57
Temiz, M., Bilim, Bilim Adamı Ve Teknoloji ‘Hikmet’in Neresinde?, Şimdi de
Nanoteknoloji Heyecânı, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
56
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Allah’ın (CC) (Maddî) Sünneti-Bilim
“Yeryüzündeki âlimler, gökteki yıldızlar gibidir.”
Hz. Muhamme
Bir yaprağın düşmesi, bir karıncanın adım atması ya da
meselâ Dünyâ’nın Güneş etrâfında veyâ kendi etrâfında
zerre miktarı kadar da olsa hareket etmesi veyâ herhangi bir
e-lektronun çekirdek etrâfında dönerken enerji kazanması
ya da enerji kaybederek bir fotonun meydana gelmesi gibi,
Evren’de meydana gelen büyükküçük her bir olay, Allah’ın
(CC) dilemesi ile olur ve bütün bunların her biri, Allah’ın
(CC) Sünneti kavramı içindedir.
Yâni, hiç bir olay yoktur ki, O’nun izni dışında olsun.
O, her an büyük-küçük her olaya tarassut (gözleme) ve tasarruf etmektedir (hükmetmektedir). Bu son cümleyi şöyle
gelişigüzel söylenmiş bir cümle olarak kabul etmeyiniz!
Allah’ın (CC) doksandokuz sıfat isimlerinden biri de ErRakîb’dir. Bunun anlamı çerçevesinde, “Allâhü Teâlâ bütün varlıkları ve bütün olayları control ve murâkabesi altında bulundurmaktadır.” Diğer taraftan âyette bildirildiği gihttp://mtemiz.pau.edu.tr/bilim/Bilim,%20Bilim%20Adamı%20Ve%20Teknoloji%20‘Hikm
et’in%20Neresinde.doc, Son Erişim Târihi: 30.03.2013.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
57
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
bi, her bir olayın Allâhü Teâlâ’nın dilemesi ile meydana
geldiğini de hesâba katmak gerekiyor ki, işte o zamam ‘tarassut (gözleme) ve tasarruf’ sözünün anlamı daha iyi anlaşılmış olur.
Bu gün bilim dünyâsı, Allah’ın (CC) maddî sünnetlerinin en ince teferruatına kadar araştırılması için yoğun bir
şekilde çalışmaktadır. Bunun için birçok bilim dalları ortaya çıkmış, bu bilim dallarındaki her bir bilim adamı, birer
disiplin içinde gizli sırları keşfetme çabasını sürdürmektedir. Öyleki, 2008 yılı îtibârıyla insanoğlu düşünceyi de
okuyacak seviyeye gelmiş bulunuyor.

Almanya’nın İnsan ve Beyin Bilimi Enstitüsü ile Londra ve Oxford üniversiteleri
bilim insanlarının “insan düşüncelerini okuma” çalışmaları, başarılı bir sonuç vermiştir.
Hepsi de nörolog olan uzmanlar, yüksek çözünürlü beyin tarama cihazı kullanarak beynin
faaliyetlerini, geliştirilen bilgisayar programı aracılığıyla, okumayı başarmışlardır. Buluş,
ileride daha karmaşık düşüncelerin okunması için önemli bir adım oluşturuyor. Yeni
teknik, beyin kontrollü bilgisayarlar, yapay kol ve “düşünceyle hareket eden makinelerin
üretiminde kullanılabilecek... Tekniğin daha da gelişmiş bir sürümünün, “Azınlık Raporu”
(Minority Report) filminde olduğu gibi, suçluların sorgulanmasında kullanılabileceği
belirtilmektedir. Ayrıca cezâ evinden tahliye edilecek mahkûmların ileride yeni suç
işleyip işlemeyeceğini saptamak da bu teknik sâyesinde mümkün olabilecektir. Araştırmacıların bundan sonra “insanın aklından geçenlerle gerçek niyetini ayırt etmeyi
sağlayacak” yeni bir yöntem geliştirmek için çalışacakları ifâde edilmiştir. İnsan ve
Beyin Bilimi Enstitüsü uzmanı ve araştırmayı yürüten heyetin başkanı Prof. John-Dylan
Haynes, geliştirdikleri tekniği anlatırken, “Tarama cihazı aracılığıyla beyne bakıyor ve
bilgiyi okuyoruz. Bu, karanlıkta meşale aracılığıyla duvardaki yazıyı okumaya benziyor”
demektedir.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
58
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Bu güne kadar maddenin anlaşılması için büyük ilerlemeler elde edilmiştir. Öyle ki, 18 ve19. yüzyılda bilim adamları gizli kuvvetleri maddeye atfederek, âdeta ona tapacak hâle gelmişler, eserin asıl sâhibini düşünemez olmuşlardır.
Bu akım daha sonra Batıda materyalist fikriyatı doğurmuştur. Bu materyalist zihniyet, yeni buluşların ortaya çıkmasına kadar mutlak hâkimiyetini sürdürmüştü58ama günümüzde sorgulanır hâle gelmiş bulunmaktadır.
Günümüzde bilim alanlarındaki yeni gelişmeler ve buluşlar, maddenin de sonlu olduğunu, kendi başına bir hiç olduğunu ortaya koymuş bulunmaktadır.
Kuantum Teorisi’ndeki ilerlemeler, Kara Delikler’in
keşfi, Big Bang Teorisi gibi teorilerin ispat edilmesi, bilim
zihniyetinde devrim sayılacak değişmeleri getirmiş bulunuyor…
Bilim adamlarından Hawking’in, Einstein’in Rölâtivite
teorisi ile Kuantum Teorisi’ni birleştirerek, yaratılışın
58
Temiz, M., Başörtüsü, İlim, Bilim ve ‘Filim’, Alındığı İnternet Elektronik
Adresi, http://gayalo.net/dosyalar/Başörtüsü-İlim,%20Bilim%20Ve%20‘Filim’.pdf YA
DA http://gayalo.net/dosyalar/Başörtüsü-İlim,%20Bilim%20Ve%20‘Filim’.doc, Son
Erişim Târihi: 30.03.2013.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
59
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
mutlak varlığını ortaya koyması, birçok bilim adamının Büyük Birleşik Alan Teorisi (GUT-Great United Teory) etrâfında birleşmesi, ateist bilim adamlarını ümitsizliğe düşürürken, birçok bilim adamını inanmaya dayalı çalışmalara
yönlendirmiş, bu çalışmalar daha karmaşık teorilerin kapılarını aralamıştır. Bu kapılardan biri de 10 boyutlu Süper
Sicim Teorisi olarak görülüyor59.
Bir karadelik
http://www.haber10.com/galeri/c4816190-fdac-e411-b2d114feb5cc1801/4/#.VNNZy-mKDDc
59
İhvan Forum, Birleşik Alan Teorisi Tanrı‘nın Zihnini Okuma Girişimidir,
Alındığı İnternet Elektronik Adresi, http://www.ihvanforum.org/showthread.php?81534Birle%C5%9Fik-Alan-Teorisi-Tanr%C4%B1%E2%80%98n%C4%B1n-Zihnini-OkumaGiri%C5%9Fimidir, Son Erişim Târihi: 30.03.2013.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
60
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Aynı paralelde, 21. yüzyılda inanç ve insanî değerlerin
de neşvünemâ ettiği bir çağ olması beklentileri 60 gittikçe
artmakta, maddî ve mânevî alandaki bu gelişmeler belki de
İlim Toplumları’nı müjdeleyecektir61.
60
Temiz, M., Bilgi ve İlim Toplumu, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://gayalo.net/dosyalar/Bilgi%20Ve%20İlim%20Toplumu.pdf YA DA
http://gayalo.net/dosyalar/Bilgi%20Ve%20İlim%20Toplumu.doc, Son Erişim Târihi:
30.03.2013.
61
Temiz, M., İlim Toplumu, Bilgi Toplumu Yeterli Değil mi?, Alındığı İnternet
Elektronik Adresi, http://gayalo.net/dosyalar/İlim%20ToplumuBilgi%20Toplumu%20Yeterli%20Değil%20Mi.pdf YA DA
http://gayalo.net/dosyalar/İlim%20ToplumuBilgi%20Toplumu%20Yeterli%20Değil%20Mi.doc, Son Erişim Târihi: 30.03.2013.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
61
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
KUR’AN, BİLİM, ZAMAN VE GÜNÜMÜZDEKİ BİR
KAÇ BİLİM ADAMI
Allah’ın (CC) İsim Ve Sıfatları
“Hikmetli bilgi, tecrübe ile
desteklenmiş ve uygulanabilir özellikler taşıyan
ilimdir. Hikmet, ilim ile sanâtın birleşmesidir.”
Elmalılı M. Hamdi Yazır
Çok isme sâhip olmak, isim sâhibinin şerefine işâret eder. Allah’ın (CC)€, her biri sayısız hikmetleri içeren sonsuz sayıda isimlere sâhip olması O’nun şerefinin büyüklüğündendir.
€
CC kısaltması, “Celle Celâlühû - O’nun şânı çok yücedir.” demektir.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
62
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Allah’ın (CC) sonsuz olan bu isimlerinin ancak 4000
kadarını melekler, 99’nu ise insanlar biliyor. Bunlar arasında Allah’ın (CC) Melik, Selâm, Mü’min, Aziz, Cebbar, Rezzak, Fettah, Latîf, Mücîp, Hakem, Hakîm, Mecit, Velî, Hamît, Mâcit, Samet, Kadîr, Vâlî, Raûf, Ğani, Hâdi, Reşît, Sabûr gibi isimleri, halkımıza yabancı olmayıp çoğu kere insanlarda isim olarak da kullanılmaktadırlar.
Peygamber (SAV) Efendimiz’in 99 isminin olduğunu
da biliyoruz. Bunlar arasında Mahmut, Ahmet, Hâmit, Kâsım, Münir, Mürsel, Mehdî, Halil, Habip, Tâhâ, Yâsin,
Mustafa, Burhan, Âdil, Halîm, Safî, Fettah, Sâdık, Musaddık, Muzaffer, Aziz, Raûf, Cevat, Ğani, Münip, Reşît, Tâhir,
Emir, Hâdi, Şâkir, Muallâ, Müzekkâ, Muhsin gibi isimleri
de insanlar tarafından kullanılan isimler arasındadırlar.
Allah (CC) Özel İsmi
“Bir kuruluşun sâhip olduğu yeri
doldurulamaz tek sermâye, insanların bilgi ve yeteneğidir.”
Andrew Carnegie

SAV kısaltması, “Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem - Allah O’na salât etsin.”
demektir.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
63
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Yüce Yaratıcı’nın bütün isimlerini temsil eden en büyük ve en çok bilinen ismi Allah (CC) ismidir, özeldir. O’nun diğer isimleri sıfat isimleridir.
“Allah” özel ismi, târih boyunca hiç bir mahlûka ad olarak verilmemiştir. Dolayısıyla, Allah (CC) ism-i şerîfi,
O’nun tek özel ismini oluşturur ki, bu da bu ism-i şerîfin
büyüklüğünün başka bir delîlini oluşturmaktadır. Örneğin
Allah (CC) isminin Arapça yazılışında baştan bir harfini
kaldırırsanız Lillah, iki harfini kaldırırsanız Lehû, üç harfini kaldırırsanız Hû, dört harfini kaldırırsanız geriye H
harfi kalır. Geriye kalan bu Lillah, Lehû, Hû ya da ve H
harfi de yine yalnızca Allah demektir, Allah’ı (CC) temsil
eder.
İlim Kelimesi
“İki şey dünyâya hükmeder; biri kılıç,
diğeri düşünce.. Kılıç, eninde sonunda düşünceye (ilme) yenilir.”
Napolyon
Allah’ın (CC) sıfatları da vardır. Sıfatlarından biri İlim’dir. İlim ve ilim sâhipleri konusunda şu âyetleri dikkatle okuyunuz:
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
64
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
“Onlara din işinden açık deliller de vermiştik. Şimdi
ayrılığa düşmeleri, sırf kendilerine ilim geldikten sonra azgınlık ve ihtirastan dolayıdır62.”
“Kulları içinde Allah’tan (CC) ancak âlimler korkar63.”
“Göklerle yerin ve aralarındakilerin mülkiyet ve
tasarrufu kendine âit olan Allah (CC) ne yücedir! Kıyâmet’in ilmi, O’nun katındadır64.”
“Yarattığı her şeyi güzel yapan Allah (CC), insanı başlangıçta çamurdan yarattı. Sonra onun suyunu bir özden,
değersiz bir suyun özünden vücûda getirdi. Sonra onu düzelTıp tamamladı. Ona rûhundan üfledi. Size kulaklar, gözler ve kalpler verdi. Bütün bunlara rağmen, ne kadar az
şükrediyorsunuz?65“
Bu âyetler göz önünde bulundurulursa, “ilim” kelimesinin, madde ve manânın bütün bilgilerini kuşatmakta ve
içermekte olduğunu görürüz.
Câsiye Sûresi, âyet 17.
Fatır Sûresi, âyet 28.
64
Zuhruf Sûresi, âyet 85.
65
Secde Sûresi, âyet 7-9.
62
63
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
65
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Şimdi burada ilmin çeşitli kısım ve sınıflara ayrılmasının, onun sâdece, bir tasniften öteye geçmediği, aslında,
bir bütün olduğu ortaya çıkmaktadır.
Daha açıkçası, abdest alırken ayağa “mes” vermekten
tutunuz da bütün ibâdetlere varıncaya kadar tüm mânevî
faâliyetler bu “ilim” kelimesinin içinde olduğu gibi, kuarklardan galaksilere varıncaya kadar süren her maddî oluşum
ve kânunlar da bu ilâhî kelimenin içindedir.
Bu durumu kendi vücûdumuza ve kendi benliğimize
bakarak hemen kavramak da mümkündür.
Hastalığımızın, ruh ve moral yapımıza göre, erken ya
da geç tedâvi olması, madde-manâ yapımızın iç içe olmasının ve bu iki tarafımızın birbirinden kesin çizgilerle ayrılamayacağının görülmesi, ilmin her iki madde ve manâ cephesinin özellik ve inceliklerini kapsadığına açık bir işâret
sayılmalıdır.
Bilim
“Şer’î Şerif’in (Şerîat’in) bekâsı
ilimledir. Ve ilmin bekâsı ulemâ (İlim adamları) iledir.”
Koçi Bey
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
66
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Günümüzde ilmin maddî cephesine, ayrıca, Bilim adı
veriliyor. Bilim dendiğinde daha çok aklî ilimler ya da pozitif bilimler de denen, deney ve ölçümlere dayanan ilim
dalları akla gelmektedir.
Sonuç îtibâriyle “Bilim”, ilmin bir alt şûbesi durumundadır ve onun içeriğinden olan bir koludur.
Hz. Ali’nin İlmi
“Dünyâ artık emek-yoğun, malzeme yoğun,
enerji-yoğun değildir; bilgi yoğun (ilim-yoğun) olmaktadır.”
Peter Drucker
Peygamberimiz (SAV) Efendimiz’in “Ben ilmin
şehriyim, Hz. Ali de kapısıdır.” şeklindeki sözü, Hz. Ali’deki ilmin yüceliğini vurgulamaktadır. Nitekim Hz. Ali,
“Ben, Kur’an’ın Fâtiha Sûresi’nin Besmelesi’nin “be”
harfinin nokta-sıyım.” buyurmuştur66.
Bu sözden ne anladınız?
66
Aiberg, H.V., Arzdan Arşa Sonsuzluk Kulesi, Kitsan, 1. Band, Cilt 1, Sayfa 62,
1988. (Her ne kadar Aiberg’in Arzdan Arşa Sonsuzluk Kulesi serisindeki eserleri kaynak
olarak verilmiş ise de bu eserlerin yeteri kadar kaynak tarafından desteklenmediğini de
belirtmek gerekiyor.)
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
67
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Big Bang (Büyük Patlama) Teorisi, Evren’in sıfırdan
çok küçük bir “kuantın” büyük bir patlamasıyla meydana
geldiğini, o günden bu yana ışık hızı ile genişlemesini sürdürdüğünü söyler. Bu, hâlen de kozmoloji biliminin en geçerli bir teorisi olup, ilmin “bilim” koluna işâret ediyor.
Hz. Ali’nin sözünün bir de mâna yönü vardır. Bu da
insanın kalbinde, canlılığın kaynağını oluşturan ve “Sinüs
noktası” denilen tecelli noktasıdır.
İnsanoğlunda ilmin maddî yönünü, aklın bulunduğu
beyin; mâna yönünü ise gönlün bulunduğu kalp temsil etmektedir. Başka bir ifâdeyle akıl bilim ile, gönül ise Şer’î
îmanla rahatlar, huzûra kavuşur.
Görüyorsunuz, ilmin madde ve mâna yönünün her ikisi
birden insanda nasıl tecellî etmiş bulunuyor!
Hz. Ali’nin sözünün “be” harfinin noktasının hem Big
Bang patlamasına hem de kalbimizdeki “Sinüs” noktasına
işâret ettiğini, dolayısı ile Hz. Ali’nin ilminin günümüzdeki
ve gelecekteki bütün ilimleri kapsayabileceğini tahmin edebiliriz.

Bu teori bugün ispat edilmiş durumdadır.
Kalpte sağ kulakçıkta öyle bir nokta vardır ki, kalbin çalışması için elektrik
uyarıları üretir. Bu noktaya Sinüs Noktası denir.

Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
68
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Hz. Ali’nin bu ilmi, Yüce Peygamber (SAV)’e olan aşk
ve yakınlığından ve Kur’an’dan aldığı bir gerçektir.
Diğer bir gerçek de şudur ki, bütün bilimlerin kaynağı
da Kur’an’dır. Bilim adamları, Zâriyat sûresinin 47. âyetine
“Göğü kudretimizle binâ ettik, her şeyi genişleten de biziz”
anlamını vermişlerdir67. Bu âyetin de Big Bang’e işâret ettiğini söyleyenler de vardır.
Bütün bu açıklamalar ilmin bir bütün olduğunu gösteriyor. Bu bütünlüğü de tam anlamıyla ancak Kur’an’da
görmek mümkündür. O, sonsuz bir ilmin bütün özlerini içeren bir deryâdır. Hz. Ali, sırf Fâtiha’nın açıklaması ve yorumu için “40 deve yükü kitap” yazabileceğini söylemiştir.
Günümüzün en güçlü teorilerinden Rölativite Teorisi
denen İzâfîyet Teorisi, zaman-hız ilişkisi üzerine kurulmuştur. Yahûdi asıllı Einstein’ın kurduğu bu teori, hıza bir
sınır getirmiştir. Bu sınırlama, teorinin bir noksanlığına işâret sayılabilir.
67
Temiz, M., Bilgi Toplumu, Sehâ Neşriyat, Sayfa 103-104, 1991. Aiberg, H.V.,
Arzdan Arşa Sonsuzluk Kulesi.

Forumexe, FÂTİHATÜ'L-KİTAB (Fâtiha Sûresinin Meâlî ve Faziletleri),
Alındığı İnternet Elektronik Adresi, http://frmexe.com/frm/islam-ve-din-kulturu/871282fatihatu-l-kitab-fatiha-suresinin-meali.html.., En Son Erişim Târihi: 25.01.2015
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
69
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Teorik fizikte yapılan araştırmalarda matematik denklemler, hızın ışık hızı ile sınırlandırılamayacağına, ışıktan
hızlı giden parçacıkların da olabileceğine, bunların varlığının kabul edilmesinin bilimi bir bütünlüğe kavuşturacağına,
dolayısııyla, “ilim” kavramına yaklaşılacağına işâret etmektedir.
Nitekim Trabzon-Çaykara’lı bilim adamımız Prof. Dr.
Behram Kurşunoğlu, kurduğu Orbitron Teorisi’nde hızın

Prof. Dr. Behram KURŞUNOĞLU (1922-2003). Kâinatın yaratılışı ile ilgili
‘Genelleştirilmiş İzâfiyet Teorisi’ adını verdiği çalışmasında ünlü Türk bilim adamı Prof.
Dr. Behram Kurşunoğlu, Büyük Patlama konusundaki değişik görüşünü şöyle
açıklamıştır: “En büyük güç sâhibi olan Allah, yaratmak ve yönetmek için Evren’i meydana getirdi. Evren’de temel ve manyetik yükler bulunmaktadır. Orbitron Teorisi adını da
taşıyan bu teori, evrendeki kurumsal çalışmalarımı içine almaktadır. Kâinatın meydana
gelişini îzah eden ‘Büyük Patlama’ (Big Bang) isimli popüler teori yerine, ilmî temel ve
deneylerle ortaya çıkardığım teorim, her şeyin başı olan bu konuyu ilmen îzah etmektedir.
Evren’in yaratılmasında ilk 2–3 sâniye içinde, Evren’in büyük kısmını teşkil eden 1080
parçacık meydana geldi. Zamanın başlangıcından önce Evren’i kaplayan zaman öncesi
güçlerin alanı vardı. Milyarlarca sene sonra bu alan çok yüksek yer çekimi sebebiyle
çöktü ve bir atomdan trilyonlarca kere küçük ‘mikroblackholes’ denilen siyah mikro
delikler ortaya çıktı. Bu deliklerin yarısı maddeden, yarısı ise değişik yapılı karşı
maddeden meydana geliyordu. Bu deliklerden zaman öncesinde başlayan büyük bir
yangın evrene dağıldı. Madde ile karşı maddenin çarpışması her şeyi imha eden
patlamalara sebep oldu. Madde ile karşı madde birbirinden parçalanma neticesinde
ayrılınca yeni parçacıklar, zamanla yıldızlar, gezegenler, karşı gezegenler ve insanlar,
çok muhtemelen de karşı insanlar yaratıldı.” Prof. Dr. Kurşunoğlu kara mikro delikleri de
şöyle açıklamıştır: ‘Aklın alamayacağı kadar büyük yerçekiminde meydana gelen mikro
siyah delikler hemen hemen ‘0’ boyuta yakın ve protonun 1 milyon trilyon misli ağırlıkta
yeni parçacıklar… Bu ağırlık ise, 1'in 10 milyonda biri ağırlıkta… Yâni tespiti mümkün
olamayacak ölçüde az ağırlıkta…’ (Prof. Dr. Behram Kurşunoğlu ve Einstein (4 saat
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
70
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
sınırı yoktur. Fizikçiler, ışıktan hızlı giden bu teorik parçacıklara takyon adını vermişlerdir.
Behram Kurşunoğlu’nun geliştirdiği ‘Orbitron Teorisi’, aslında, Einstein’ın teorisinden daha güçlü ve kapsamlı
olmasına rağmen, Yahûdiler’in ilmî mafya hegemonyası
yüzünden, Kurşunoğlu’nun teorisi, çelik kasaların içinden
çıkıp da dünyâya mal olamamıştır.
Kurşunoğlu, bu konuda Einstein ile görüşmüş ve tartışmıştır. Einstein, Kurşunoğlu’na, “İkimizden biri muhtemelen doğru… Senin teorin benimkinden daha geniş kapsamlı...” îtirafında bulunmuştur.
Bilim adamları Kurşunoğlu’nun teorisi hakkında:
“Prof. Kurşunoğlu’nun teorisine kimse karşı çıkamıyor
ama Einstein’ı çiğneyip açıkça kabûle de yanaşmıyorlar.
Fakat kabul edildiğinde Kurşunoğlu, Newton ve Einstein ayarında bir fizikçi olarak İlim Târihi’ne geçecek” diyorlar69.
süren görüşmeleri esnâsında Kurşunoğlu 31 ve Einstein 74 yaşındaydı.): ToηyMoηtaηa,
Behram Kurşunoğlu.
68
Zâriyat Sûresi, âyet 47: “Biz göğü kudretimizle binâ ettik. Hiç şüphesiz onu
genişleten biziz.”
69
Döğen, Ş., Müslüman İlim Öncüleri Ansiklopedisi, Yeni Asya Yayınları, 1984.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
71
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Hac Sûresi’nin 47. âyetinde:
“Bununla berâber, Rab’binin katında bir gün, sizin sayacaklarınızdan bin sene gibidir”, Secde Sûresi’nin 5. Âyetinde:
“Allah gökten bütün Dünyâ işlerini idâre eder. Sonra
(melekler o işlerle) bir günde O’na yükselir ki, (o günün)
miktarı sizin saydıklarınızdan (Dünyâ yılından) bin yıldır,
“Bununla berâber Rab’binin katında bir gün, sizin sayacaklarınızdan bin sene gibidir.” deniyor.
Meâric Sûresi’nin 4. âyetinde ise “(Bu makamların)
her birine Melekler ve Cebrâil, miktarı elli bin yıl olan, bir
günde çıkar” anlamı vardır.
Bu âyetlere dayanılarak evrenin her noktasında aynı
hızda akmayan zamânın, kâinâtın yukarı bölgelerinde bir
günün 365 000 güne, başka bir bölgesinde de 19 000 000
güne eşleştiği söylenmekte, “Kozmik bir günün bin Dünyâ
yılına eşit gösterilmesi, Rölativite Teoremi’ne; ‘50 bin yıla’
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
72
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
bildirimi ise, takyonların hızına işâret etmektedir.” denmektedir70.
Zamânın Evren’in her noktasında aynı hızda olmadığı
bugün bilim ile de elde edilmiştir.
Aiberg’’in hız konusundaki görüşü aşağıdaki şekildedir:
“Meselâ, ömrü çok kısa olan bir takım parçacıkların,
Güneş ya da Ay’dan çıkınca, Dünyâ’ya ulaşmamaları gerekmektedir. Eta parça-cığının doğması ile ölmesi, bir
sâniyenin 10-15 sâniye (0.000000000000001’i) gibi kısa bir
zamanda olduğundan, bunun hiç Dünyâ’ya ulaşmaması
gerekirken, bunlar Dünyâ’da gözlenebilmektedirler.”
“Parçacıkların yarı ömürlerinin değişmemesi, matematik bir kural olduğuna göre, peki değişen nedir? Bu sonuçlara göre, değişen, Zamânın mekân katmanlarındaki akışıdır71“
70
Aiberg, H.V., Arzdan Arşa Sonsuzluk Kulesi, Kitsan, 1. Band, Cilt 2, Sayfa 120,
1988.
Aiberg, H.V., Arzdan Arşa Sonsuzluk Kulesi, 1. Band, Cilt 1, Sayfa 79. (Bu
bilgileri verdiği eserinde Aiberg’in referans kullanmadığını ve dolayısıyla bu bilgileri
temkinli olarak karşılama hakkımız vardır.)
71
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
73
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Zamânın statik bir enerji olduğunu söyleyen Koziref,
moleküllerin geometrik yapılarının bu enerjiyi en iyi bir şekilde alabilme prensibine göre yaratıldığını ve hattâ DNA’nın helezon yapısının bu gerçeğe göre tasarlandığını bildirmiş, zaman enerjisinin, olayın başında ve sonunda bile aynı
hızda olmadığını göstermiştir72.
“Cisimler hızlandıkça geç yaşlanırlar. Işık hızına yakın
bir hızda, meselâ, ışık hızının %99.4’ündeki bir hızla giden
bir uzay gemisinde bulunan bir kimse ile, Dünyâ’da kalan
ikizi arasına 14 yıl girer.”
“Yâni uzay gemisinde bir yıl yaşayana karşı, Dünyâ’daki ikiz kardeşi 14 yıl yaşamaktadır. Bu ikiz kardeşler 10
yaşında iken, bunlardan biri bir uzay gemisine binerek, söz
konusu hız ile 3 yıl seyâhat etse, geri döndüğünde kendisi
13 yaşında olmasına rağmen, ikiz kardeşini 52 yaşında
bulacaktır73,74“.
Bir yaşındaki çocuğunu Dünyâ’da bırakarak aynı hızla
20 yaşında uzaya açılan bir baba, uzayda 20 yıl süren yol-
Zig-Zag Group, Zaman Gezmenleri, Âlem Tic. ve San. Ltd. Şti., sayfa 39.
73
Temiz, M., Zaman, Zamânın Yaratılışı, Zaman ve Madde, Zamânın
Genişlemesi, Zamânın Gariplikleri, http://mtemiz.pamukkale.edu.tr/bilim/bilimkosesi.htm
74
Aiberg, H.V., Arzdan Arşa Sonsuzluk Kulesi,.2. Band, Cilt 1.
72
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
74
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
culuğu sonunda Dünyâ’ya döndüğü zaman, oğlunu göremeyecek, ancak torununun torunlarıyla tanışmış olacaktır.
Çünkü baba döndüğünde, Dünyâ’da 280 yıl geçmesine
karşı, kendisi 40 yaşında olacaktır. Diğer taraftan, torunlar
ise, dedelerinin dedelerini görmüş olma mutluluğuna ereceklerdir.
Bu durum, dede için geleceğe; torunlar için ise, geçmişe yapılan bir zaman yolculuğu niteliği taşımaktadır.
Madde-hız-zaman Üçlüsü
“Biz hiçbir şey bilemeyiz.
Doğru ancak gerçeğin derinliğinde bulunabilir.”
Democritus
Madde-hız-zaman üçlüsü birbirine sımsıkı bağlıdır;
bunların her biri, birbirlerinin varlık sebebidirler. Işık hızında iken zaman akışı durur. Yâni Işık hızında saatler durmakta, kalbin bir kere atması yaşamaya yetmekte, yaşlanma
ve ihtiyarlama olmamaktadır.
Işık hızının ötesinde zaman geriye akmakta, saatler tersine çalışmaktadır. Burası, artık, madde ötesi bir âlem olmaktadır.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
75
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Bu gün ışık hızına varılmış değildir. Fakat parçacık
hızlandırıcılarında ışık hızına yakın bir hıza ulaşılmıştır.
Parçacıkları hızlandırırken, onlara verilen hızlanma enerjisi,
kütlenin artmasına harcanmakta ve tam ışık hızında kütle
sonsuz derecede büyümektedir. Bu, hızlandırmanın güçlüğünü gösterir. Bu yüzden, ışık hızına ulaşmak çok zordur;
âdetâ imkânsız gibidir. Sanki ışık hızı, geçilemeyen bir duvardır.
Hız, cisimlerin boylarında da uzunluk değişmelerine
sebep olmaktadır 75 . Matematik analizler, ışık hızının ötesinde de, ışık hızına yaklaşmanın zorluğunu fakat ışık hızından daha büyük hızlara doğru kaymanın, hızın büyüklüğü oranında kolay ve her iki hız bölgesinde, ışık hızının arada ulaşılması güç duvar gibi bir engel olduğunu göstermektedir. Bu duvar, işte, zaman akışının durduğu bir mekândır. Tasavvuf bilimindeki Misâl Âlemi yoksa bu mekân
olmasın?76
Temiz, M., Uzay-Zaman'da Invaryant Büyüklüklerin İncelenmesi, D.E.Ü. Fen
ve Mühendislik Bilimleri Araştırma Projesi, Proje No: 0902-86-02-07.
76
Aiberg, H.V., Arzdan Arşa Sonsuzluk Kulesi,.2. Band, Cilt 2.
75
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
76
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
İSLÂM’DA ÎMAN VE GERÇEK
Dinî Verilerle Bilimin Farkı
İslâm’da îman’ın inanç
yelpâzesindeki gerçek’lerle örtüşmesi şarttır.
Giriş
“Evren’de aklımızın kavrayamayacağı
ve duygularımızla sezemeyebileceğimiz şeyler vardır.”
Ludwig von Mises
Çok tanrılı dinleri bir kenara bırakınız. Çünkü çok tanrılık, akıl ve mantık dışıdır. Çok tanrılı bir durumda ilk akla
gelen, tarılar arasında olabilmesi mümkün olabilecek, tanrılar savaşıdır. Bir düşününüz, böyle bir durumda Evren’de
hiç bir düzen olur mu?
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
77
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Tek tanrılı dinlerden olan ilk Hıristiyanlık ise, bugün
bozularak çok tanrılı bir duruma düşmüştür. Tek bu mu?
Bir çok bozulma da arı bir durum oluştıruyor. Örneğin,
çocukların bile günahkâr doğdukları gibi, akıl ve mantık
dışı saçmalıklara ne diyeceğiz?
Sonuç olarak günümüzde hiç bozulmadan süren yegâne
geçerli, insan fıtratına, akıl ve mantığa en uygun olan din
İslâm Dini’dir77.
İslâm’da evlenmek kutsaldır, hocalar da evlenirler
ama İsâ (AS)’ın Allah’ın (CC) oğlu olduğuna inanan, tahrif
olmuş Hristiyanlıkta papazların evlenmeleri onlara karşı bir
hakâret olduğu için evlenmezler; evlenmek papazlar için
yasaktır.
Şöyle bir hikâye anlatırlar:
Bir papazla bir hoca, dinlerinin gerçeklikleri konusunda tartışmak üzere bir araya gelirler. Hoca, papaza:
77
Temiz, M., İslâm ve Gerçekler, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://gayalo.net/dosyalar/İslâm%20Ve%20Gerçekler.pdf YA DA
http://mtemiz.pau.edu.tr/bilim/İSLÂM%20VE%20%20GERÇEKLER.doc YA DA
http://gayalo.net/dosyalar/İslâm%20Ve%20Gerçekler.doc, En Son Erişim Târihi:
19.03.2013.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
78
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
“Ee… Çoluk çocuktan ne haber?” diye söze başlar.
Pazaz bozulur. Der ki:
“Sen biz papazları, evlenmek gibi, süflî bir işle
ilişgilendirmek mi istiyorsun? Biz papazlar, öyle çirkin ve
çocuk babası olmak gibi iş işlerden uzağız”.
İmam da şöyle karşılık verir:
“Be hey insan! ‘İsâ (AS), Allah’ın oğludur’ diyerek, kendinize yakıştıramadığınız, çoluk-çocuk yapmak ve
baba olmak gibi, süflî gördüğünüz bir işi, nasıl Allah’a yakıştırabiliyorsunuz?
İslâm’da Îman Yelpâzesi
“Lânet olsun! Bir kurşun!”
Antonio José de Sucre’nin Son Sözü
Bir şey, olay veyâ durumun yüzde yüz faydalı ya da
yüzde yüz zararlı olanları da vardır. Meselâ yüzde yüz
zararlılar için zehirler başta gelir. Sigara da yüzde yüz zararlılar arasında girmiş bulunuyor.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
79
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Adam öldürmek ya da anne ve babayı dövme olayı da
çok zararlıdır. Kur’an’da sıhhate zararlı olan şeylerin, anne
ve babaya saygısızlığın ve insanları öldürmenin haram olduğuna ilişkin âyetlerin mevcûdudiyeti de belirtilmelidir.
Demek ki, îman kuralına göre hiç faydası olmayan ama
zararları çok olan zehir ya da sigarayı içmek veyâ adam öldürmek ya da anne ve babayı dövme olayı haram demektir.
Zararları faydasından çok ya da faydaları zararlarından
çok veyâ çok faydalı (az zaralı) şey ya da şeyler (olay veyâ
durumlar) de vardır.
Bu şey ya da şeyleri (olay veyâ durumları) en az zararlısından en zararlısına kadar sıralamak mümkündür. Bu arada şey ya da şeylerin (olay veyâ durumların) her birinin ayrı
ayrı îmanî tanımlarının olduğu da açıktır.
İslâm’da zararları harama yakın olan şeyi ya da şeyleri
(olay veyâ durumları) yapmaya Tahrîmen Mekruh; zararları
helâla yakın olan şeyi ya da şeyleri (olay veyâ durumları)
yapmaya ise, Tenzîhen Mekruh denmektedir.
Meselâ yere tükürmenin az da olsa bir tehlikesi ve
zararı vardır, buna Tenzîhen Mekruh denmiştir. Bu az zarar,
durum ve şartlara göre zaman gelir artar ya çok çok artarsa
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
80
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
o zaman bu tenzîhen mekruhluktan çıkar, tahrîmen mekruh
ya da haram olabilir.
İlk zamanlarda zararları pek bilinemediği için sigaranın
mekruhluktan haramlığa geçme durumu, böyle değişip yeniden fetvalık olan bir durumdur.
İslâm’ın ilk zamanlarında sigara bilinmediği için ona Ilişkin bir kararın ortaya çıkmayacağı açıktır. Eskiden sigara
içmek çok zararlı değil zannediliyor, bu yüzden, sigara içmek, tahrîmen mekruh deniyordu.
Ama bugün öyle denmiyor.
Kur’an’da sıhhate zararlı olan şeylerin haram olduğuna
ilişkin âyetlerin varlığından dolayı, bugün sigaranın bilimsel metotlarla yüzde yüz zararlı olduğu ortaya konduğu için,
Kıyas Hükmü gereğince, onun içimi günümüz âlimlerinden Prof. Dr. Cevat Akşit tarafından haram olarak yorumlanmaktadır.
Öğrenci iken ziyâretine gittiğim Meşâyihten Sulucalı
Ali Efendi, yeni bir şey (olay veyâ durum) ile karşılaşıldığında şöyle genel bir kural söylemişti. O söze göre:
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
81
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
O şeye (olay veyâ duruma) bakılır. Eğer şeyin (olay
veyâ durumun) faydası zararından fazlaysa, ona olumlu;
faydası zararından az ise, ona olumsuz olarak bakılabilir.
Gerçekler
“İnsanın bilebileceği şeyler sınırlıdır
ve kendisi gibi mükemmel değildir.”
Giovanni Battista Vico
Mutlak olarak değişmeyen şeye ya da olaya gerçek
denir. Yâni gerçek, “şey ya da olayın bizzat kendisidir.” İlâhiyat ilminde gerçeğin kaynağı Allah’ın (CC) şâhitliğidir. Bu bir kesin bilgidir.
Elmalılı Hamdi Yazır’ın ifâdesiyle gerçek, Allah’ın
(CC) şâhitliğinde olan bilgidir ya da hakkın (olayın doğruluğunun) kendine olan şâhitliğidir. Teorik olarak gerçek
olan bir şey hiç değişmez. Evren’in ilk yaratılışında ne ise,
şimdi de odur78.

CC kısaltması, “Celle Celâlühû - O’nun şânı çok yücedir.” demektir.
Temiz, M., Gerçekler mi Geliyor? , Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://gayalo.net/dosyalar/GERÇEKLER%20Mİ%20%20GELİYOR.pdf YA DA
http://gayalo.net/dosyalar/GERÇEKLER%20Mİ%20%20GELİYOR.doc, En Son Erişim
Târihi: 6.01.2013.
78
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
82
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
İslâm Dini, gerçeklere dayanır Kültürümüz ise, İslâm
Dini ile iç içedir. Kur’an, bir gerçekler yumağı ve her bir
kelimesi ise dipsiz anlamlar kuyusu gibidir. Bu nedenle Dinimiz ve Kültürümüz, din ve kültürler arasında insan tabiatına (fıtratına) en uygun olanıdır.
İslâm’da Allah’ın (CC) sıfat isimlerinden birisi de
Hak kelimesidir. Bu kelime “harcanan emek” yerine de
kullanılır. Çünkü Allâhü Teâlâ, bâzı hallerde önem verdiği
şeyleri, onlara kendi ismini vererek belirtmektedir. Bu nedenle, örneğin, insanların emekleri çok kıymetli olduğu için, emeğin ismini ‘hak’ olarak seçmiştir, Tıpkı sıla-i
rahîm kelimesinde olduğu gibi...
Akrabâyı, eşi dostu ziyâret anlamına gelen sıla-i rahîm’deki rahîm kelimesi de, Er-Rahîm olarak, Allah’ın
(CC) güzel isimlerinden birisidir. Akrabâyı, eşi, dostu ziyâret etmenin değerini buradan çıkarabilirsiniz. Nitekim, akrabâyı, eşi, dostu ziyâret etmenin ömrü bereketlendirdiğine
ilişkin hadisler çoktur.

Hak yerine Hakk olarak yazanlar da vardır.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
83
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Hak-Gerçek
“[Kültürel (Dinî)] Eğitimin
yapamayacağı hiçbirşey yoktur. Hiçbir şey
onun etki alanının dışında kalamaz. Kötü ahlâkları
iyiye çevirebilir; kötü ilkeleri yıkar ve yerine yenilerini koyar;
insanları melekler seviyesine çıkarabilir.”
Mark Twain
Hak kelimesi, “varlığı hiç değişmeden duran...” anlamındadır. Biz bunu Türkçe’de “Gerçek” diye tanımlıyoruz.
Bu nedenle gerçeklerin en yücesinin (Yüce Gerçeğin)
Hak Teâlâ olduğunu söylemiyor muyuz?
“Varlığı hiç değişmeden duran...” en yüce gerçeğin Allah (CC) olduğunu, burada bir bilgi, ‘ilmel yakîn’, olarak
böylece bir kere daha perçinlemek (tahkîk etmek) mümkündür.
Allah (CC) ve Peygamberimiz Muhammed Mustafa
(SAV) Efendimiz’e îman edenler, gayba da îman etmiş olurlar79.
Gayb kelimesi iki ayrı anlama gelmektedir: Birincisi, hakkında hiçbir şey
bilmediğimiz, yalnız Allah’ın (CC) malûmu olan hâller, hâdiseler, âlemlerdir ki, bunlar
îmana konu değildirler. Îmana konu olan gayb, Kur’an'ın haber verdiği ve Peygamber
79
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
84
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Bakara Sûresi’nin 3. âyetinde “Onlar -o muttakîlergayba îman ederler.” deniyor. Gayba îman, İslâm’ın temel
esaslarından biridir80.
En Yüce Gerçek (HAK) olan Allâhü Teâlâ’nın Gayb Âlemi’nde yarattığı değişmeyen mânevî kânunlara da (Yaratılmış) İkinci Mertebe’den Gerçekler denebilir81.
Bir de Gayb Âlemi’ndeki bu mânevî kânunlara göre,
Evren’de meydana gelen, yerçekimi gibi, kânunlar da vardır. İslâm Kaynakları bu kânunlara Sünnetullah, günümüz
Efendimiz (SAV)’in hakkında açıklamalarda bulunduğu gayb âlemidir. Biz Kur’an'da
delîli olan gayba îman ediyoruz.
80
Temiz, M., Madde-Mâna İlişkilerinde Cereyan Eden Bâzı Olaylardaki İlmî
Yorumlara Giriş, Madde ve Gayb Âlemlerine âit Haberlerdeki Söz, Yazı ve Mânanın
İlimdeki Yeri, İnancın (Îman’ın) Nesnel ve Öznel Yapısı, Dünyâda Mutluluğa,
Âhiret’te Cennet’e Güvenle Kavuşmanın Yolu,
http://mtemiz.com/bilim/MADDEMÂNA%20İLİŞKİLERİNDE%20CEREYAN%20EDEN%20BÂZI%20OLAYLARDAKİ%2
0İLMÎ%20YORUMLARA%20GİRİŞ%20Madde%20ve%20Gayb%20Âlemlerine%20âit%
20Haberlerdeki%20Söz,%20Yazı%20ve%20Mânanın%20İlimdeki%20Yeri.htm., En Son
Erişim Târihi: 6.01.2013.
81
Temiz, M., Kelebek Etkisi ve Mânevî İletişim, Alındığı İnternet Elektronik
Adresi, http://gayalo.net/dosyalar/Kelebek%20Etkisi%20Ve%20Mânevî%20İletişim.pdf
YA DA
http://mtemiz.com/bilim/KELEBEK%20ETKİSİ%20VE%20MÂNEVÎ%20İLETİŞİM.doc
YA DA
http://mtemiz.com/bilim/KELEBEK%20ETKİSİ%20VE%20MÂNEVÎ%20İLETİŞİM.p
df, En Son Erişim Târihi: 6.01.2013.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
85
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
bilim adamları ise, Bilimsel Gerçekler (Bilimsel Gerçek
Kânunlar) dını vermişlerdir.
Bilimsel Gerçekler’e ulaşmada izlenen Modern Yöntem’in:
a) Hüküm (Faraziye, Hipotez),
b) Deney (bir varsayımı kanıtlamak amacıyla yapılan
işlem, tecrübe)
c) Yorum’dan meydana geldiğini her tahsil yapan insan
bilir.
Bu Bilimsel Yöntem’de MKSA Mühendislik Birim
Sistemi’nde kullanılan ölçüm birimleri Metre (m), Kilogram (Kg), Sâniye (s) ve Amper (A)’dir. Fizik Bilimi’nde
daha çok cgs birim sistemi kullanılır. Burada ölçüm birimleri olarak santim (cm), gram (gr) ve saniye (s) kullanılır.
Tersinden söylemek gerekirse, bu birimlerle ölçülebilen değer ve ortamlar bilimin inceleme konusu olan maddî ortamları oluşturur. Mânevî büyüklüklerin, bu ölçüm büyüklüklerinin hiçbir ile ölçülemeyeceği açıktır. Meselâ,
kimse bana 1 Kg. sevgi tart demez…
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
86
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Gerçeğin Temsîl Edilmesi
“İnsanın Evren’deki durumu, bir kedinin
kitaplıktaki durumu gibidir; görür ve dinler ama hiç bir şey anlamaz.”
William Jones
Kıymetli ve değerli Prof. Dr. Ahmet Yüksel Özemre
Hocam’ın tasvirine göre, Bilimsel Gerçek, her bir insanın
çıplak vücûduna, her bir bilim adamı da bir terziye benzetilebilir.
O zaman böyle bir temsilde terzinin amacı nedir?
Terzi öyle bir elbise dikmelidir ki, bu elbise sâhibinin
vücût yapısını en güzel ve anlamlı bir şekilde gösterebilsin
(dışarıdan bakanlara aktarabilsin).
Bir insan için birçok terzinin her birinin bir elbise diktiğini düşününüz...
Terzilerin yetenek ve becerilerine bağlı olarak dikilen
elbiselerin hiç biri, şüphesiz birbirinin TıpaTıp aynısı değildir. Dikilen bu elbiselerin içinde yalnız biri vardır ki, o
bu insanın vücût yapısını daha güzel ve daha anlamlı bir
şekilde gösterecek, mevcutların bu en kalitelisine göre, di-
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
87
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
ğer elbiseler de birbirlerinden az çok farklı kalitede olacaklardır.
Bilim adamlarının gerçeklere yaklaşma tarzları için
yaptıkları çalışmaların sonuçları da işte, bu benzetmede olduğu gibi, terzilerin insan vücûdunun yapısını daha güzel
ve daha anlamlı bir şekilde göstermek için, diktikleri elbiseler gibidir. Hiçbir terzinin insanın vücût yapısını mutlak
güzelliği ile gösterememesi gibi, bilim adamları da evrendeki gerçek olaylara eksiksiz olarak yaklaşamazlar, ancak
sonuçlara birer hatâ payı ile ulaşabilirler.
Bu sebeple bilim sonuçları, zamanla durmadan değişirler, gittikçe gerçeğe yaklaşabilirler. Meselâ bir araştırma
sonucunun geçeği, ideal olarak (eksiksiz olarak) yüzde yüz
tam yansıttığını düşünelim. İşte o zaman, bu bilimsel sonucun terzi-elbise benzetmesindeki karşılığında, elbise ile
insanın vücûdu arasında da hiçbir fark yok demektir. Yâni
elbise, sâhibinin vücûdunu bütün incelikleriye eksiz tam ve
ideal olarak yansıtmış demektir.
Ya da tam tersinden düşünelim:
Meselâ, bir terzinin öyle bir elbide diktiğini farzedelim
ki, elbise sâhibinin vücûdunu bütün incelikleriye eksiz tam
ve ideal olarak yansıtmış olsun. O zaman, terzi-elbise ben-
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
88
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
zetmesindeki karşılığında, bunun anlamı yapılan bilimsel
çalışmanın bilimsel karşılığının, ideal olarak (eksiksiz olarak) yüzde yüz tam olması demektir.
Sonuçta, bu ideal kabulde, bilim sonucu ile gerçek, tamı tamına üst üste uyuşmuş (çakışmış) anlamını verir.
Fakat burada dile getirdiğimiz bu yaklaşımın, ancak
düşünce bazında ideal bir yaklaşım olduğunu unutmamalıdır.
Dinî Verilerle Bilimin Farkı
“Yalnızca bir iyi vardır, ilim; yalnızca bir kötü vardır, cehâlet…”
Sokrates
İslâm Dini’nin değişmez verilerine (gerçeklere), zamânı geldiğinde, bilimle ispatlarının yapılmasıyla ya da
Modern Yöntem’lerle deneme ve yanılma yoluyla yaklaşılmaktadır. Nitekim Hak dinlerin (günümüzde İslâm Dini’nin) verdiği bilgi ve mesajlarının, bilimin günü geldiğinde bulunan derece derece olgunlaşmış sonuçlarıyla gittikçe daha çok uyuşması, bu yüzdendir.
Bunun sebebi şudur:
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
89
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Dinî verilerle bilim arasındaki fark, dinî verilerin din
kurumuyla peşin olarak eksiksiz ve hatâsız bildirilmiş olması, bilimin ise bu gerçeklere zaman ilerledikçe, bilimle ya
da bilimsel Modern Yöntem’ler kullanılarak deneme-yanılma yoluyla, yaklaşılmasıdır.
Zaman geçtikçe, bilimdeki gelişmeler ilerledikçe her
defâsında bulunan bilim sonuçlarının dinî öğreti ve bilgilerin sonuçlarıyla gittikçe uyuştuğunu görmemiz, bu görüşümüzü haklı çıkarmaktadır. Bu anlatılanlara, “Onlara
ufuklarda ve nefislerinde âyetlerimizin gerçek olduğunu
göstereceğiz82.” âyeti işâret etmektedir.
82
Fussilet Sûresi, âyet 53. Âyetin Elmalılı Hamdi Yazır tarafından Tefsiri: “İlerde
biz onlara, o inkâr edenlere âyetlerimizi, Kur'ân'ın hakîkatine delâlet edecek delillerimizi
göstereceğiz, hem ufuklarda, kendilerinin bulunduğu Harem hududu dışında, hem de
kendi nefislerinde… Mekke ve Harem içinde, İslâm'ın ileride cihanın her yanına
yayılacağını böyle kesin bir dil ile haber veren bu âyet, Kur'ân'ın hak, Allah kelâmı
olduğunu açık açık ispat etmiş gayb mûcizelerindendir. Bunun Mekke'de iken nâzil
olduğu bir düşünülür, bir de ondan sonra Peygamber’e ve hâlifelerine Allâhü Teâlâ'nın
nasip ettiği şerefli fetihleri ve İslâm'ın Şark ve Garb’a yayılmasındaki olağanüstülük
düşünülürse, bunun ne yüksek bir âyet ve mûcize olduğu ortaya çıkar. İlmî açıdan bir
gerçeğin ispatı için delil, ya objektif (âfâkî) olur, ya sübjektif (enfüsî); ya gözlerden dış
gözlemden, ya gönülden iç gözlemden gelir; varlık bu iki pencereden görülür. Yüce Allah
bu âyette bu taksimi gösterdikten sonra, Kur'ân'ın gerçek yüzünü, Peygamber’in
peygamberliğinin doğruluğunu, İslâm'ın yüceliğini ispat için, bu iki çeşit âyetlerin ikisini
de göstereceğini vaad buyuruyor. Öyle ki O’nun hak olduğu o kâfirlerce ortaya çıkıncaya
kadar, “Bedr”den Mekke'nin fethine kadar, Mekke müşrikleri bunu hem kendi nefislerinde, hem dış dünyâda gördüler. Ondan sonra diğerleri görmeye başladılar. Bunlar görüldükten, bu gerçek ortaya çıktıktan sonra sanki hiç görülmemiş gibi hâlâ inkârda devam
eden sonraki kâfirler de ilerde göreceklerdir. Buna şâhit istersen Rab’binin her şey
üzerine şâhit olması yeterli değil midir? O hâlde kâfirler şüphe ederse de, sen etme..,
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
90
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Dinî Gerçekler ve Bilimin Sonuçları
“Hiçbir acı, cehâletten daha fazla zahmet verici değildir.”
Hz. Ali
Bundan önce dinî verilerle bilim arasındaki farkın, dinî
verilerin din kurumuyla peşin olarak söylenmiş olduğu,
bilimin ise bu gerçeklere zaman ilerledikçe bilim yoluyla ya
da bilimsel olarak deneme-yanılma yoluyla yaklaşabildiği
söylenmişti.
En anlaşılabilir bir örnek vermek gerekirse aşağıdaki
örneği verebiliriz:
Domuz etinin Müslümanlar tarafından yenmemesinin
nedeni nedir? dendiğinde, bu soruya her bir Müslüman’ın
vereceği cevap, şüphesiz domuz etinin İslâm Dini’nde haram olmasıdır. 14 yüz yıl önce Müslümanlar, domuz etinin
yenmesine dinî bir emre uyarak sâdece “haram” olarak îman etmişler ve bu yüzden domuz eti yememişler ve de
yemiyorlar.
Alındığı İnternet Elektronik Adresi, http://www.kuranikerim.com/telmalili/fussilet.htm,
En Son Erişim Târihi: 5.12.2012.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
91
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Bugün Tıp ilmi, domuz etinin, sağlığa uygun olmadığını, zararlı olduğunu bilimsel olarak bulmuştur. Tıbbî
metotlarla bilimsel olarak bulunan sonuç şudur:
Domuz eti, yendiğinde insanın döllenmiş hücrelerindeki E vitaminini yok etmekte, döllenmiş hücre gelişememektedir. Domuz eti yiyenlerin kısırlaşmalarının sebebi
budur. Domuz eti yiyen Avrupalıların gittikçe kısırlaşmasını görmüyor musunuz?
Kültürümüz’de eşini kıskanma konusu da çok önemlidir. Domuz eti yiyenlerin eşlerini kıskanmadıkları da bugün biliniyor. Nitekim Peygamber (SAV) Efendimiz, eşlerin kıskanılması konusunda, şu anlama gelecek bir hadis
nakletmişlerdir:
Eşin kıskanılması konusunda sizlerin en kıskanç olanınız benim, benden daha kıskanç olanı ise Allâhü Teâlâ’dır.
Dolayısıyla, domuz etinin yenmemesine dinî bir kural
olarak îman edenler, aynı zamanda domuz etinin sağlığa ve
ruh sağlığına yaptığı zararlardan da asırlardan beri korunmuş oluyorlardı, bugün de korunuyorlar.
Bu sonuçlardan ne anlıyoruz?
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
92
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Domuz etinin zararlı olması bir gerçektir, bu hiç değişmez. Domuz etinin zararlı olduğunu o zamanki Müslümanlar bilmiyorlardı ama Allâhü Teâlâ, bu gerçeği bildiği için o
asırda İslâm Dini’ni gönderirken domuz etinin yenmemesini “haram” şeklinde bir dinî kural olarak sunmuştur.
Domuz eti örneğinden giderek şimdi şu sonuca varırız:
İslâm Dini’nde haram (yasak) olan her şeyin (olay ya
da durumun) gerçeğine inildiğinde, onda insanlar için mutlaka bir zarar olduğu görülür.
Daha genel olarak söylemek gerekirse diyebiliriz ki:
İslâm dinindeki bütün dinî (îmanî) inançların her
birinde, ilgili şeyin (olay ya da durumun) gerçeğiyle üst üste çakışması esastır.
Diğer bir örnek:
14 yüz yıl önce demir dendiğinde, Müslümanlar demir
hakkında ancak âyetle inen bilgileri biliyorlardı. Müslüman
olmayanlar ise bu bilgilerden de mahrumdular.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
93
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Ku’an’da Hadid Sûresi’nin, 25. âyetinde demir hakkındaki bilgi şöyleydi:
“Andolsun biz peygamberlerimizi açık delillerle gönderdik ve insanların adâleti yerine getirmeleri için berâberlerinde kitabı ve ölçüyü indirdik. Biz demiri de indirdik ki,
onda büyük bir kuvvet ve insanlar için faydalar vardır. Bu,
Allah’ın dinine ve peygamberlerine görmeden yardım edenleri belirlemesi içindir. Şüphesiz Allah kuvvetlidir, dâima
üstündür!”
Günümüzde bilimsel araştırmalar, bu bilgilere aynen ulaşmış durumdadır.

Âyette, demir için kullanılan “enzelnâ” yâni “indirme” kelimesi, mecâzî olarak
insanların hizmetine verilme anlamında düşünülebilir. Fakat kelimenin, yağmur ve güneş
ışınları için kullanılan “gökten fiziksel olarak indirme” şeklindeki gerçek anlamı dikkate
alındığında, âyetin çok önemli bir bilimsel mûcize içerdiği görülmektedir. Çünkü modern
astronomik bulgular, Dünyâ’daki demir mâdeninin dış uzaydaki dev yıldızlardan
geldiğini ortaya koymuştur (Dr. Mazhar, U. Kazi, 130 Evident Miracles in the Qur'an,
Crescent
Publishing
House,
New
York,
1997,
ss.
110-111.
http://www.wamy.co.uk/announcements3.html; Prof. Zighloul Raghib El-Naggar'ın
konuşmasından.)
Sâdece Dünyâ’daki değil, tüm Güneş Sistemi’ndeki demir, dış uzaydan elde
edilmiştir. Çünkü Güneş’in sıcaklığı demir elementinin meydana gelmesi için yeterli
değildir. Güneş’in 60000 C’lık bir yüzey ısısı ve 20 milyon Co’lik bir çekirdek ısısı vardır.
Demir ancak Güneş’ten çok daha büyük yıldızlarda, birkaç yüz milyon dereceye varan
sıcaklıklarda oluşabilmektedir. Nova veyâ Süpernova olarak adlandırılan bu yıldızlardaki
demir miktarı belli bir oranı geçince artık yıldız bunu taşıyamaz ve patlar. Demirin uzaya
dağılması işte bu patlamalar sonucunda mümkün olur.
Bilimsel bir kaynakta bu konu ile ilgili olarak şu bilgiler yer almaktadır:
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
94
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Daha yaşlı Süpernova olaylarını gösteren deliller de vardır: Deniz tabanında
biriken demir-60, yaklaşık 5 milyon yıl önce Güneş'ten 90 ışık yılı uzaklıkta meydana
gelen bir Süpernova patlamasının delili olarak yorumlanmıştır. Süpernova patlamasında
oluşan demir-60, 1.5 milyon yıl yarılanma ömrü olan radyoaktif bir izotoptur. Dünya'nın
yer altı katmanlarında bulunan demir-60 izotopu, yakın uzayda bulunan elementlerin
nükleosentez geçirip, önce Dünyâ atmosferine, oradan da yer altı katmanlarına saplanması sonucu oluşmuştur.
http://www.istanbul.edu.tr/fen/astronomy/populer/cevre/cevresi.htm; Yard. Doç.
Dr. Yüksel Karataş, İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri
Bölümü, Popüler Bilim (Popular Science Magazine), no. 92, 2001, ss. 38-43, [American
Scientist, c. 88, s. 1].
Tüm bunlardan anlaşılacağı gibi, demir mâdeni Dünyâ'da oluşmamış,
Süpernovalardan taşınarak, aynı ayette bildirildiği şekilde “indirilmiştir”. Bu bilginin
Kur'an'ın indirilmiş olduğu 7. yüzyılda bilimsel olarak tespit edilemeyeceği ise açıktır.
Ancak bu gerçek, her şeyi sonsuz bilgisiyle kuşatan Allah'ın sözü olan Kur'an'da yer
almaktadır.
“Günümüz Astronomi bilgileri bize diğer elementlerin de Dünyâ’nın dışında
oluştuğunu göstermektedir. Âyetteki “demiri de indirdik” ifâdesinde geçen “de” vurgusu
bu gerçeğe dikkat çekiyor olabilir. Ancak âyette, demire özellikle dikkat çekilmesi ise,
20. yüzyılın sonlarında elde edilen bilgiler dik kate alındığında, son derece
düşündürücüdür. Ünlü mikrobiyolog Micheal Denton, Nature’s Destiny (Doğa’nın
Kaderi) adlı kitabında demirin önemini şu sözleriyle vurgulamıştır:”
“… demir mâdeni Dünyâ’da oluşmamış, süpernovalardan taşınarak, aynı âyette
bildirildiği şekilde “indirilmiştir”. Bu bilginin Kur’an’ın indirilmiş olduğu 7. yüzyılda
bilimsel olarak tespit edilemeyeceği ise açıktır. Ancak bu gerçek, her şeyi sonsuz
bilgisiyle kuşatan Allah’ın sözü olan Kur’an’da yer almaktadır.”
“Tüm metaller içinde demirden daha çok hayâtî önem taşıyanı yoktur. Bir yıldızın
çekirdeğinde demirin birikmesi süpernova patlamasını tetikler ve böylece hayat için
gerekli olan atomların tüm evrene yayılmasına imkân verir. Demir atomlarının Dünyâ’nın
ilk aşamalarında çekirdekte oluşturduğu yerçekimiyle üretilen ısı, Dünyâ’nın başlangıçtaki kimyâsal farklılıklarına neden olmuş ve atmosferin oluşumu ile sonuçta hidrosferin
meydana gelmesini sağlamıştır. Dünyâ’nın merkezinde bulunan erimiş demir, dev bir
mıknatıs görevi yapar ve Dünyâ’nın manyetik alanını oluşturur. Bu alan sâyesinde
Dünyâ’nın yüzeyini yüksek enerjili yıkıcı kozmik radyasyondan koruyan Van Allen
radyasyon kuşakları oluşur ve hayâtî önem taşıyan ozon tabakasını kozmik ışın
yıkımından korur...”
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
95
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
“Demir atomu olmaksızın Evren’de karbona bağlı yaşam olması mümkün olmazdı;
süpernovalar olmaz, Dünyâ’nın ilk dönemlerinde ısınması gerçekleşmez, atmosfer ya da
hidrosfer olmazdı. Koruyucu manyetik alan olmaz, Van Allen radyasyon kuşakları
oluşmaz, ozon tabakası olmaz, (insan kanında) hemoglobini meydana getirecek hiçbir
metal bulunmaz, oksijenin reaktifliğini yatıştıracak metal oluşmaz ve oksidasyona
dayanan bir metabolizma meydana gelmezdi.”
“Hayat ve demir ile kanın kırmızı rengiyle uzaktaki bir yıldızın ölümü arasındaki
bu gizemli ve yakın ilişki sâdece metallerin biyoloji açısından önemli olduğunu
göstermekle kalmaz, aynı zamanda Evren’in biyolojik yönden önemini vurgular83. Demir
atomunun önemi, bu açıklamalarla rahatlıkla anlaşılmaktadır. Kur’an’da özellikle demire
dikkat çekilmesi de bu mâdenin önemini vurgulamaktadır. Tüm bunların yanı sıra
Kur’an’da demirin önemine dikkat çeken bir sır daha vardır. İçinde demirden bahsedilen
Hadid Sûresi’nin 25. âyeti oldukça ilginç iki matematiksel şifre içermektedir:”
“El-Hadid”, Kur’an’ın 57. sûresidir. “El-hadid” kelimesinin Arapça’daki sayısal
değeri, yâni ebcedi hesaplandığında karşımıza çıkan rakam da aynıdır: “57”. Sâdece
“hadid” kelimesinin sayısal değeri 26’dır. 26 sayısı ise demirin atom numarasıdır. Öte
yandan geçtiğimiz aylarda gerçekleştirilen bir kanser tedâvisinde demir oksit tânecikleri
kullanıldı ve olumlu gelişmeler kaydedildi. Almanya’daki dünyâca ünlü Charite Hastânesi’nde doktor Andreas Jordan başkanlığındaki ekip, kanser hastalığının tedâvisi için
geliştirdiği yeni bir yöntemle-manyetik likid hipertermia (yüksek ısılı manyetik sıvı)kanser hücrelerini yok etmeyi başardı. Hastânede ilk kez 26 yaşındaki Nikolaus H. adlı
bir öğrenciye uygulanan bu yöntem sonucunda, bu kişide üç aydır yeni kanser hücrelerine
rastlanılmadı. Kullanılan bu tedâvi şekli özetle şu şekildedir:”
“1-İçinde demir oksit tânecikleri bulunan sıvı, özel bir şırıngayla tümörün içine
gönderiliyor. Bu tânecikler, tümör hücrelerine dağılıyor. Bu sıvının 1cm 3’ünde demir
oksitten oluşan ve alyuvarlardan 1.000 kat daha küçük milyonlarca parçacık bulunmakta
ve bunlar kolaylıkla kan damarlarında dolaşabilmektedir.
2-Hasta, daha sonra güçlü manyetik etkisi olan bir âletin altına yatırılıyor.
3-Dışarıdan uygulanan bu manyetik alan, tümörün içindeki demir tâneciklerini
hareketlendirmeye başlıyor. Bu esnâda demir oksit tânecikleri içeren tümördeki ısı artı
450 C’ye kadar çıkıyor.
4-Sıcağa karşı kendini koruyamayan kanser hücreleri birkaç dakika içinde
zayıflatılıyor ya da yok ediliyor. Daha sonra yapılan kemoterapiyle tümör tamâmen
kaybolabiliyor.”
“Bu tedâvide sâdece kanserli hücreler, demir oksit parçacıkları içerdikleri için,
sağlıklı hücreler manyetik akımdan olumsuz etkilenmemektedir. Bu yöntemin yaygınlaştırılması, ölümcül olabilen bu hastalığın tedâvisi açısından çok büyük bir gelişmedir.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
96
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Bu anlatılanlar neyi gösteriyor?
Bu anlatılanlardan anlıyoruz ki, Kur’an’ın demir mâdeni ile ilgili 14 yüzyıl önce Evren çapında verdiği bilgiler,
demir gerçeği ile %100 örtüşmektedir.
Bu sonuçtan hareket ederek, Bilimsel Tümevarım Yöntemi’ni uygulayarak Kur’an âyetleri için, genel bir ifâdeyle
ulaşabiliriz:
‘Her bir Kur’an âyeti ile verilen bilgiler, ilgili olduğu
her bir şey (durum veyâ olay) gerçekliği ile %100 uyuşmakta ve örtüşmektedir.’
Müslüman olanlar, 14 yüz yıl önce bu âyetlerle ilgili ne
kadar her bir şey (durum veyâ olay) ya da nesne, durum ve
olaylar varsa, bunların her birine sâdece inanmış olmalarıyla, bilmeseler bile, her bir şeyin (durum veyâ olayın) ya da
Kanser gibi yaygın bir hastalığın tedâvisinde, Kur’an’daki ifâdeyle “insanlar için (çeşitli)
yararlar bulunan demir”in kullanılması son derece dikkat çekicidir. Nitekim Kur’an’da bu
âyetle demirin insan sağlığı açısından bu yöndeki faydalarına da işâret ediliyor olabilir
(En doğrusunu Allah bilir.)” Pınarbaşı, G., Bir Kur’an Mûcizesi, Demirdeki Sır, Milli
Gazete, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://www.milligazete.com.tr/koseyazisi/Bir_Kur39an_Mucizesi/9335, En Son Erişim Târihi: 27.08.2012. Günümüzdeki dev gökdelenleri demir mâdenindeki özelliğe borçlu olduğumuzu da ayrıca belirtelim.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
97
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
nesne, durum ve olayların gerçeklerine de inanmış oluyoru.
Başka bir ifâdeyle Müslümanların Kur’an’a olan
inançları tam bir gerçeklik üzerineydi / üzerindedir. Kur’an
âyetleriyle nesne, durum ve olayların tabiatlarına ilişkin
gerçeklerin örtüşüp, çakışıp ve uyuşmalarına âit bilinen
başka örnekler de çoktur.
Profesör M. Hamidullah anlatıyor:
‘İstanbul’da iken bir Avrupalı müzik profesörü geldi.
“Kur’an’ı tetkik ediyorum.” dedi.’
“Onu inceledikçe hayrete düşüyorum. Kuran şiir olmadığı hâlde, ondan bir harf kaldırsan, derhal kendine has
mûsîkinin aksadığı görülüyor. Bu, insan sözünde olamaz,
insan sözünde böyle istisnâsız tam bir ahenk bulunamaz.84“
demiştir.
Hamidullah’ın anlattığına göre, misâfir profesör konuşmasını şöyle sürdürüyor:
84
Polat, M., Kuran-I Kerim (2),
http://www.hurisikgazetesi.com/yazarlar/yazar_detay.asp?detay2=479&yazar_id=10
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
98
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
“Nihâyet Kur’an’daki mûsikinin, Kur’an’ın bir mûcizesi olduğuna işâret ettiği için Müslüman olmuştum. Hâlbuki “Âmene’r-Resûlü’de, bir kelimede bu ahenk bozuluyor, mûsikî kalmıyor. Bir kelimede dahî bu ahengin bozulması onun mûcizeliğini kaldırır, îmânım sarsıldı.”
Îmânı sarsılan profesör, Hamidullah’a bu konudaki
derdini anlatmak için gelmiştir. Misâfirinin sıkıntısını anlayan Profesör M. Hamidullah:
‘“Oku, bakalım nasıl bozuluyor?” dedim.’
“Okudu…” diyor. Hamidullah...
“Okudu ama ‘Lâtûahiznâ’ diye okuyor. ‘Vav’ı’ med
(uzatma) harfi gibi alıp ‘Ta’yı ‘tû’ diye uzatıyordu.”
“Ona dedim ki:
“Sen yanlış okuyorsun. Oradaki vav hemzenin yazılması için konmuştur. Uzatma harfi (Med harfi) değildir.
Onu dikkate alma! Ta’yı uzatmadan oku: ‘Lâ tüahiznâ...”
“O halde tamam, mûsikî mükemmeldir,’ dedi ve gitti.’
“Geçenlerde bana bir mektup yazmış:
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
99
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
“Teşekkür ederim, îmânımı tâzeledim’ diyor.”
Hamidullah’ın bahsettiği misâfir Prof. Maurice Béjart’tan başkası değildi85.
Maurice Béjart, müzik sanâtını da gerçekler kaynağı
olan Kur’an’da görebilmişti.
Bu tür örnekler çoktur. Kur’an’ın gerçekler kaynağı olduğuna ilişkin örnekler, bilimin ilerlemesiyle bir bir ortaya
çıkıyor.
Düşünce Dünyâmız
“Cehâlet kötü bir bitki gibidir.“
Sir William Beveridge86
85
Temiz, M., Müzik Bilimini Kur’anda Gören Maurice Béjart, Alındığı
İnternet Elektronik Adresi,
http://mtemiz.pau.edu.tr/bilim/MÜZİK%20BİLİMİNİ%20KUR’ANDA%20GÖREN%2
0MAURİCE%20BÉJART.pdf, En Son Erişim Târihi: 21.03.2013.
86
Kişisel Gelişim, Bilim İle İlgili Sözler, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://kisiselgelisim.gen.tr/Makaleler/kisisel-gelisim/bilim-ile-ilgili-sozler-867.aspx, En
Son Erişim Târihi: 3.02.2015.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
100
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Düşünce Dünyâmız konusunda, insan zihninin içinde
ve dışında (dış Dünyâ’da) olmak üzere, 2 alanda gelişen
zihnî algıları genel olarak aşağıdaki şekilde açıklayabiliriz:
1- İnsanın zihninde tasavvur ettiği tanrıda en ufak bir
zaaf ve eksiklik olmamalıdır.
2- Tanrıda tasavvur edilen güçler, dış Dünyâ’da ya da
Evren'deki her bir olayla üst üste çakışmalıdır.
3- İnsanın zihninde ele alınan her hangi bir şey (örnek)
konusunda, şöyle ya da böyle, doğan bir algı (inanç) oluşur
(vardır) ki, bu inanç, fayda ve zarar açısından, olumlu ya
da olumsuzdur.
4- İnsanın zihninin dışında (dış Dünyâ’da) bizzat ele
alınan şey (örnek) ile ilgili bir olay (işlem sonucu) ortaya
çıkar ki, bu olay, fayda ve zarar açısından, ya olumludur
ya da olumsuzdur.
Şimdi domuz eti konusunu bu düşünce sistemine uygulayalım:
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
101
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
1) Domuz eti konusunda, Müslümanların zihinlerindeki
algı (inanç) onun haram olmasıdır ki bu, fayda ve zarar
açısından, olumsuz gruptadır. Müslümanlar bu husustaki
olumsuzluğa inanmışlardır, buna din lisanında îman etmek
ya da îman (inanç) deniyor.
2) Zihnimizin dışında domuz eti konusunda yapılan işlemlere bakalım. Domuz eti konusunda yapılan işlem sonucu dış dünyâmızda ortaya çıkan olay ya da olay geçekliği,
domuz etinin zararlı oluşudur. Domuz etinin bu zararlı
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
102
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
oluşu, domuz etine âit bir gerçektir. Domuz etine âit olan
bir zarar gerçeliğine olay geçekliği adını verebiliriz.
İslâm’da Îman’ın Yapısı (Esâsı) Ve Tasdik
“Îman çıplaktır.
Elbisesi takvâ; süsü utanmak; meyvesi ilimdir.”
Hâdis-i Şerîf
İslâm’da Fayda ve zarar açısından, bir Müslümanın
sözlerine ya da duyduklarına ilişkin olarak zihninde algılanan kavramlar, ‘algılar’, ile zihin dışında sözlerine ya da
duyduklarına ilişkin konularda meydana gelen ‘olayların
gerçekliklerinin’ üst üste çakışması olayına İslâm’da îman
yapısı denir.
Îman yapısının, Müslümanın kalbi ve vicdanı tarafından aynen benimsenip kabul ve tasdik edilmesine İslâm’da (Şerîat’te) Îman ya da Şer’î Îman adı verilir.
Domuz eti örneğinde bir Müslümanın (sözleri ya da
duydukları ile ilgili olarak) zihnininde algılanan haram (algısı) kavramı, zihin dışında (sözleri ya da duydukları ile
ilgili olarak) meydana gelen domuz etine âit zararlı olay
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
103
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
gerçekliği ile üst üste çakışmaktadır ki, bu da o Müslümanın domuz etine ilişkin îman yapısını oluşturmaktadır.
Müslümanların îmanlarının yapısı (esâsı), sözlerinin
ya da duyduklarının zihinlerinde oluşturduğu inanç kavramları (algıları) ile sözlerine ya da duyduklarına ilişkin
olay gerçekliklerinin üst üste çakışmasıdır.
Şer’î îmanın, “biz her şeyi çift yarattık” anlamındaki
âyet gereğince, fayda ve zarar açısından, helal ve haram
olmak üzere, iki cephesi vardır. Bir Müslümanın îmanına
göre, bir şey, olay veyâ durum gerçekliği, fayda ve zarar
açısından, ya helaldır ya da haramdır.
Şimdi bir Müslümanın bir şey, olay ya da durumun
helal ve haram olduğuna ilişkin îmanını daha genel olarak
tanımlayabiliriz.
Haram olan şey, olay veyâ duruma ilişkin îman yapısı
şudur:
Bir Müslüman’ın harama ilişkin îman yapısı, haram
olan bir şey, olay veyâ duruma ilişkin olan sözlerine ya da
duyduklarına iliş-kin olarak bu şey, olay veyâ durumla ilgili
zihninde algıla-nan haram kavramı (algısı) ile zihninin
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
104
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
dışında meydana gelen olay gerçekliğinin üst üste çakışmasıdır.
Helal olan şey, olay veyâ duruma ilişkin îman yapısı
ise şudur:
Bir Müslüman’ın helala ilişkin îman yapısı ise, helal
olan bir şey, olay veyâ duruma ilişkin olan sözlerine ya da
duyduklarına ilişkin olarak bu şey, olay veyâ durumla ilgili
zihninde algılanan helal kavramı (algısı) ile zihninin
dışında meydana gelen olay gerçekliğinin üst üste çakışmasıdır.
Geçersiz Dinlerin Gerçek Olmayan Îmanları
“İlim cesâret verir; cehâlet ise küstahlık…”
Terre
Müslümanların îmanlarının uyduruk olmadığını, İslâm’da îman edilen her bir şey, olay ve durumun gerçeklere dayandığını görüyorsunuz. Bu gerçekçi sonuçları,
İslâm’ı inceleyen herkes görmektedir87,88.
87
Temiz, M., Batı’daki İslâm Aleyhtarlığı Propagandasından Kaynaklanan
Sarsılmaz Ön Yargısı’na Ve İnatçılığına Ek Olarak İslâm’dan Ve Müslümanlar’dan
Nefret Eden Julia Jawairiyah Neden Müslüman Oldu? Akıl ve Mantığa Ters
Düşmeyen Tek Din İslâm, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
105
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Nitekim, Hollandalı ve İslâm düşmanı politikacı Geert
Wilders’ının Müslüman olmasının başka bir sebebi olabilir
mi?
Biz Müslümanlar, örneğin ineklere tapan Hinduların bu
îmanlarının bir gerçeğe dayanmadığını biliyoruz. Bu gerçek
dışılığı şimdi siz de fark edebilirsiniz.
Nasıl mı?
http://mtemiz.com/bilim/İSLÂM’DAN%20VE%20MÜSLÜMANLAR’DAN%20NEFRE
T%20EDEN%20JULİA%20JAWAİRİYAH%20NEDEN%20MÜSLÜMAN%20OLDU.
pdf YA DA
http://mtemiz.com/bilim/İSLÂM’DAN%20VE%20MÜSLÜMANLAR’DAN%20NEFRET%
20EDEN%20JULİA%20JAWAİRİYAH%20NEDEN%20MÜSLÜMAN%20OLDU.doc, En
Son Erişim Târihi: 23.03.2013.
88
Temiz, M., Talibana Esir Düşen Yvonne Ridley Neden Müslüman Oldu?,
Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://mtemiz.pau.edu.tr/bilim/Talibana%20Esir%20düşen%20Yvonne%20Ridley.pdf
YA DA
http://mtemiz.pau.edu.tr/bilim/Talibana%20Esir%20düşen%20Yvonne%20Ridley.doc, En
Son Erişim Târihi: 23.03.2013.

Hollandalı aşırı sağcı Müslüman oldu. Hollanda’da liderliğini aşırı sağcı ve
İslam düşmanı politikacı Geert Wilders’ın yaptığı Özgürlük Partisi’nin eski
üyelerinden Arnoud Van Doorn Müslüman oldu. Milliyetin Haberi, Alındığı İnternet
Elektronik Adresi, http://dunya.milliyet.com.tr/hollandali-asiri-sagci-muslumanoldu/dunya/dunyadetay/05.03.2013/1676616/default.htm YA DA Büyük bir İslam-karşıtı
olan Hollandalı Müslüman oldu,
http://www.kavkazcenter.com/tur/content/2013/03/05/8475.shtml, En Son Erişim Târihi:
23.03.2013.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
106
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Yukarıda “Tanrıda tasavvur edilen güçler, dış Dünyâ’da ya da Evren’deki her bir olayla üst üste çakışmalıdır.”
demiştik…
Herkes bilir ki kendisine tapılan tanrı, en basitinden
evrenleri, canlı cansız bütün varlıkları yönetir, her bir varlığın gerekli ihtiyaçlarını karşılar. Meselâ Hinduların tanrı
diye taptıkları ineklerde bu güçlerden eser var mı?
Bizlerin hemen hergün kesip etini yediğimiz bu inekler, karınlarını bile doğru dürüst doyuramazlarken, onların
tanrılıklarından söz edilebilir mi?
Şimdi insanın düşünce dünyâsının dışındaki evrende
meydana gelen her bir olayla tanrı olarak düşünülen ineğin
gücünün üst üste çakışmasının mümkün olmadığı açıkça
görülmüyor mu?
Bu düşünce tarzını yılanları, yıldızları,… , tanrı olarak
kabul eden diğer sistemlere de uygulamak mümkündür.
Sonuç olarak, bundan sonrasını artık okuyucu düşünerek karşılaştırmasını kolayca yapacak ve görecektir ki İslâm Dini, baştan sona gerçekler üzerine indirilmiş, en mükemmel bir dindir.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
107
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Hindistan bir kadın ineğe taparken
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
108
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
‘İLİM’ VE ‘BİLİM’
Bilim Ve Hedefi
“Bilgi, hazîne; soru, hazînedir.
Sorun, öğrenin! Bir soru sâyesinde dört kişi sevap alır.
Bunlar da; soran, cevap veren, dinleyen ve bunları sevenlerdir.
Hadîs-i Şerîf
Bilim ya da daha doğrusu ilim deyince insanın aklına
ister istemez önce Hz. Ali (RA) gelmektedir. Çünkü Peygamberimiz (SAV) Efendimiz, “Ben ilmin şehriyim, Hz.
Ali de kapısıdır” buyurmuşlardır.


RA kısaltması “Radiyallâhü Anh - Allah ondan razı olsun.” demektir.
SAV kısaltması “Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem - Allah O’na salât etsin.” demektir.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
109
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Nitekim Hz. Ali’nin, “İlim maldan üstündür. Çünkü
malı sen koruduğun hâlde; ilim seni korur89“ şeklindeki söz
leri, bu hükmün bir ipucunu vermektedir.
‘İlim’ ve ‘bilim’ kelimelerinin tartışmasını şimdilik
sonraya bırakmak üzere, burada hemen “neden ilim?”
sorusunu aydınlatmakta fayda vardır. O zaman ilmin kıymet ve değeri hakkındaki görüşleri sıralamanın anlamı daha
iyi bir şekilde ortaya çıkar.
Bununla berâber, bilim ilmin içeriğindendir. Daha
doğrusu, “ilim” dendiğinde, “bilim” de ifâde edildiği hâlde, “bilim” dendiğinde, ilmin bütün içeriği ifâde edilmemiş
olur.
Çağımız, ilim çağıdır. Çünkü bugün herkes, ilmin nîmetlerinden istifâde etmekte, ilmin ürünleriyle karşı karşıya
bulunmaktadır. Evlerde faydalanılan aygıtlardan başlayarak, taşıt, haberleşme, eğlence araçları, bilgisayarlar ve
daha birçok benzer cihazlar ilmin (daha doğrusu özel olarak
bilimin) birer ürünüdürler. Uygulanan sağlık kuralları ilme
89
El Câmi’us-Sağir 1/415, Sevâik’ul Muhrika 73; Tehzib’ut-Tehziîb 6/320;
Müstedrek-i Hâkim 3/126.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
110
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
dayanır. Besin, giyim, tarım ve sanâyi üretimi de ilimle iç
içe gitmektedir.
İlmin hedefi, insanın maddî ve mânevî refâhını sağlamaktır. Maddî refah, zenginlik ve teknolojiyle sağlanan her
türlü konfor ile; mânevî refah ise dini yaşayarak ruh, kalp
ve gönül huzûru ile kazanılır.
Maddî ve mânevî âlemlere ilişkin sanat ve edebiyat,
gönlün estetik (bediî- bediîyat) zenginliğine etki ederek, kazanılan insanî duyguların güzelliklerinin olgunluğa kavuşmasına yardımcı olur. Bu yüzden, bilime her türlü mânevî
zenginlik eklenirse, o zaman kazanılan maddî ve mânevî
zenginlik “ilim” kelimesinin bir sonucu olur.
Madde ve mâneviyattan birini diğerine tercih etmek,
insanlığın medeniyet yarışında derin yaralar almasına yol
açabilir. Çünkü insanın maddî ve mânevî olmak üzere iki
cephesi vardır. Bunlara âit bilgiler, ancak “ilim” kelimesi
ile temsil edilebilir.
Dolayısıyla, insanın her iki cephesinin de ilimden gıdasını alması en tabiî bir olaydır. Bu durumu, sık sık verdiğim bir misâl olarak, bir uçağın iki kanadına benzetebiliriz. Tek cephesi ile bilgilenmiş bir insan, ancak tek
kanatlı bir uçak gibidir. Uçak tek kanatla ne kadar uça-
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
111
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
biliyorsa, söz konusu tek yönlü bir insanın da, kendisine ve
milletine, o kadar faydası vardır.
İnsan, bilim ile elde edilen teknolojiyi kullanarak kazanılan refah ve zenginlik ile aklî fonksiyonlarını; rûhî yönüyle de kalp ve gönül fonksiyonlarını tatmin ederek, saadeti
yakalayabilir. Dolayısıyla, teknolojik refah ve zenginlik ile
kalp ve gönül zenginliğinin bir arada elde edilmesi ancak
ilim ile olur.
İnsandaki madde ve manâ dengesi ancak bu sâyede, yâni ilmin madde ve manâ cephelerinin dikkate alınmasıyla,
korunabilir. Yoksa, sırf bilim ile elde edilen teknolojik refah ve zenginlik insanı ancak bencilleştirir, hırslandırır, fakat mutlu edemez. İnsandaki madde ve manâ dengesi hayatta orta yolu, örta ölçüyü târif etmektedir.
Bu yüzden başarılı olmanın bir şartı da orta yolu, orta
ölçüyü izlemektir. Aşırılığın her zaman zarar getirdiği artık
bilinen bir gerçek olmuştur. Teknolojideki gelişmeler, aklî
(pozitif) ilimlerle; rûhî yöndeki gelişmeler ise, naklî (kalbîrûhî) ilimlerle elde edilir. İşte insanda aklî ve naklî ilimlerin
fonksiyonlarının her ikisinin birden dengede olması, saadete götüren yolu gösterir.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
112
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Sonuç olarak insan, ilim ile ilk plânda maddî-mânevî
bilgi dengesini kazanarak insanî kararlılığını bulmalıdır.
Bilimin insan hayâtını bu denli sardığı günümüzde genel eğitim içinde bilim kapsamında verilen fen bilgileri de
önem kazanmıştır. Fen eğitimi tabiatı öğrenmek, açıklamak
amacıyla oluşmuş Fizik, Kimya, Biyoloji, yer ve gök bilimleri üzerinde toplanır.
Fen bilgileri tekniğin temelidir. Bu bilimler insanda ilmî düşünce metotlarını geliştirir. Bu sûretle, hurâfe, safsata
ve taassuptan uzak kalmak bu sâyede mümkündür. Fen
bilimleri, bilimin ürünü olarak yapılan teknik araçların güvenle kullanılmasını sağlar.
Mânevî (kalbî) bilimin esâsı, insanın kendisini bilmesi
ve tanımasıdır. Bunu biraz daha açmak gerekirse insan,
önce Yunus’un “Bir ben vardır bende, benden içeru…”
nazmında “benden içeru” deyiminde kastettiği ‘öz benliğini’ öğrenmelidir.
Doğu ülkelerinde sürekli olarak dolaşmış, araştırmalar
yapmış Dr. Paul Brunton, Arunachala Tapınağı’nda yaşayan Ramanâ Maharshi’ye:
“Ben hakîkati arıyorum. Hakîkat nedir?”
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
113
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
diye sorunca, Maharshi şu cevâbı verir:
“Ben hakîkati arıyorum, diyorsun. Evvelâ şu ben’i öğrenin sonrası gelir!” der.
Onun için gerçeği öğrenmek isteyen insan, önce kendinden başlamalıdır. “Nefsini bilen Rab’bini bilir.” Demiyor mu Peygamberimiz (SAV) Efendimiz?
İnsanoğlu Rab’bini tanıdığı oranda gerçeklere vâkıf
olabilir. Çünkü tek gerçek, Rab’bimizdir, diğer ikinci derece gerçekler ise, Rab’bimizin sıfatlarının birer yansımasından ibârettirβ.
Mânevî bilimlerin kaynağını din oluşturur. Eintein “İlimsiz din kör, dinsiz ilim topaldır” diyerek ilmin kemâle
gelmesinin dinle beslenmesine bağlı olduğu gerçeğini ortaya koymak istemiştir.
İlim bizim öz karakterimizdir. Milletimiz’in târih boyunca sayısız devletler, imparatorluklar kurarak diğer mil-
β
Allah’ın (CC) 99 güzel isimlerinden bir tânesi “el Hak-Varlığı hiç değişmeden
duran” ve biri de “el Bâkî-Varlığının sonu olmayan”dır.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
114
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
letlere önderlik yapmış olması, ilme verdiği önemle îzah
edilebilir.
İstanbul’u fetheden Fâtih Sultan Mehmed’in sarayında
bilim ve bilim adamlarının ve ressamların ayrı bir yeri vardı
ve bunların millîyetine bakılmazdı. “Hiç bilenle bilmeyenler bir olur mu90“ âyetinin sırrına vâkıf olan Milletimiz,
bundan sonra da, târihin akışı içinde ilim alanında 3. Raundun hazırlıklarına başlamaktadır.
Bilim, tabiattaki enerjiyi insanın istifâdesine sunan bir
vâsıtadır. Çevremizi gözlediğimizde, Evren’in çeşitli biçim
ve şekillerde enerjinin transformasyonuna (dönüşümüne)
sahne olduğunu görüyoruz. Bu dönüşümlerin kazanımlarının hedefindeki odak noktası, Evren’deki canlılar ve özellikle insanoğludur.
Bugün bilim, önceleri sâdece boşluk denilen, göklerin
enerji ile dolu olduğu sonucuna varmıştır. Nitekim bu ger90
Zümer Sûresi, âyet 9: “Yoksa o, gece saatlerinde kalkan, secdeye kapanıp,
kıyama durarak daima vazifesini yapan, ahireti hesaba katan ve Rabbinin rahmetini
uman kimse gibi olur mu? De ki: “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” Ancak temiz
akıl sahibi olanlar anlar.”

Birinci raund Türkler’in 926 yılında toptan Müslüman olana kadar geçen zaman
ise, 2. raund da İstiklâl Savaşına kadar geçen süredir. Cumhûriyetimiz’le başlayan süreç
içinde şu sıralarda sürdürdüğümüz ilmî faaliyetlerle 3. raundun başladığını kabul
edebiliriz.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
115
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
çeği yüz yıllar öncesinden Kur’an haber vermiştirξ. Geniş
bir Kur’an bilgisine sâhip olan Mustafa Kemal, bu temel
gerçeği, “İstikbal göklerdedir.” diyerek veciz (kısa ve öz)
bir hâle getirmiştir®.
Enerji, insan ve canlıların maddî cevheridir. İnsan
toplulukları bütün fâliyetlerinde bilimin gücünden
faydalanarak, kendi hayat ve neslinin devâmı, gerekli enerji
türleri arasındaki dönüşümü, ulaşım, haberleşme ve makineleşme faliyetlerini sağlamak, hayat standardını yükselTıp
refaha ulaşmak ve bilimsel fâliyetleri yürütmek ve devâmını sürdürmek için çaba göstermektedir.
İlmin hedefi sâdece yukarıda sıralanan gayretler değildir. İlim aynı zamanda düşünmeyi ve düşünce kültürünü
hâkim kılmalı, beyin gücünü faydalı bir şekilde yönlendirecek beyin jimnastiğini insanlara verebilmelidir.
ξ
Zâriyat Sûresi, âyet 22: “Sizin rızkınız da size vaad edilen sevap ve cezâ da
göktedir.”
®
Atatürk’ü iyi tanıyanlar bilirler ki, o bütün eserlerinin ilhâmını Kur’an ve
hadisten almıştır. Meselâ, devlet idâresinde ilk defâ Hz. Ömer tarafından kurulan şûrayı
örnek alarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni tesis etmiştir. Meclis duvarında yazılı
olan “Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir.” yazısının ilhâmı ise, Hz. Peygamber’imiz
(SAV) Efendi’mizin “Milletin efendisi ona hizmet edendir.” hadisinden gelmektedir
(Atatürk’ün Kur’an Kültürü, Abdurrahman Kasapoğlu, 2006, İstanbul). Atatürk’ün dünyâ
tarafından hâlâ hayranlıkla kabul görmesinin temelinde, onun eserlerinin ilhâmını İslâm
kültürünün sağlam kaynaklarına dayandırması yatmaktadır.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
116
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Bilgi insanı akıllı yapmaz. Eğer öyle olsaydı, en akıllılarımız bilgisayarlar olurdu ve bizi akıllılıkta geçerlerdi.
“Bilgi kuvvettir” sözü özel anlamda doğrudur. Kuvvetli
olanlar ancak bilgiyi kendilerine mal edebilenler onu üretici, bağımsız ve orijinal düşünce sırasında kullanabilenler
ve kendi rûhî duygularını bu bilgi temeline oturtabilenlerdir. İnsanı yücelten depolanmış bilgi değil; onu düzenleyen, yenileştiren ve kullanılır bir hâle getiren düşünce tarzıdır.
Günümüzde her taraf bilgi ile doludur. Bâzı insanlar
depoladıkları bilginin gurûru içindedirler. Bu günümüzde
bir saygı ve saygınlık sorunu hâline gelmiştir. Bir insan ne
kadar bilgili ise, bize o kadar yetenekli, çekici ve canlı gözükmektedir. Fakat belki, yanıldığımızın farkında bile olamıyoruz.
Bilginin insanı akıllı yapamayacağı hiç de aklımıza
gelmez. Robert Hilliard, ABD Telekominikasyon Federal
Komisyonu Eğitim Yayınları Müdürü, “Gelecekte sayfalarca veri ezberlemeye de lüzum kalmayacaktır, bunları bilgisayarlar derhal vereceklerdir. Ancak, geleceğin insanı yalnız neyi bilmek istediğini bilebilmek için pek yüksek bir bilgin olmak ihtiyacında kalacaktır” demekle bu gerçeği dile
getirmiştir.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
117
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Çiçeklerin bal özlerini toplamakla insan bala sâhip olamaz. Bal özlerinin bal olması için bunların arının özel enzimleri ile muamele görmesi gerekir. Bunun gibi, insana diğer unsurlardan ayrı bir özellik kazandıran şey, aynı şeyleri
okumasına, işitmesine ve görmesine rağmen, onları kendilerine özgü bir tarzda yorumlamasıdır. Yorum ise, bilginin
yanında, düşünce gücüne dayanır. Bilimin hedeflerinin en
önemlilerinden biri, işte bu düşünce yeteneğini vermesidir.
Son zamanlarda hızlı okuma tekniklerinden sık sık söz
edilmektedir. Aslında, bundan daha ziyâde düşünme metotları üzerinde durulmalıdır. Hızlı okuma tekniği sâyesinde
insan koca ciltleri bir kaç saat içinde bitirmektedir.
Niçin bir anda milyonlarca bilgi depolayan bilgisayarlarla yarışa girelim ki?
Bilgisayarların yaptığı iş üzerinde neden vakit harcanmalı?
İnsanın yapacağı işin, bilgisayarın gördüğü işin üzerinde olması gerekmez mi?
Bugünkü en önemli problem çok okuduğumuz hâlde,
az düşündüğümüz gerçeğini niçin hâlâ göremiyoruz?
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
118
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Onun için insanlarımız düşünme kültürünü de geliştirmelidirler.
Düşünce kültürüne erişmenin biricik yolu, insanlığın
kültürel mirâsının tamâmını, özellikle, kendi Kültürümüz’ü
özümlemek, onu filtre etmek, kaymağını alıp posasını bırakmak, Bilim Târihi’nin küllerini değil, geleceğe yönelik
davranışlarımızı fitilleyen ateşini almak, bu ateşi insanların
fikrî enerjisi hâline sokmak, onunla araştırma meş’alesini
tutuşturarak enerjinin geçmişten geleceğe akışını hızlandırmaktır.
Bugün bilim ve teknoloji sahâsındaki baş döndürücü
gelişmeler, bilimin insanoğluna verdiği düşünce gücünün
sonucudur ama eksiktir, gönül ilminin vizesinden yoksun
olduğu için, topaldır, aksaktır, huzursuzdur, dengesizdir. Bu
anormallikler, bilim ve teknoloji arttıkça da artmaktadır.
Gönül denetiminden yoksun düşünce gücünün insanoğluna hâkim olması hâlinde, bunun gelecekte onu robot
seviyesine indireceği gerçeğini hiç bir zaman göz ardı etmemelidir.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
119
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
İşte buraya kadar anlattıklarımızla amaç ve esas olarak
Müslümanların Erken Rönesans Dönemi’ndeki fikri ve kalbî yapılarına atıfta bulunulmuştur.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
120
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
ÖN (ERKEN) RÖNESANS DÖNEMİ
İSLÂM ÇAĞI
Beyin Gücü Ve Akıl
“İnsanın bilmediği
bir şey için "bilmiyorum" demesi de bir ilimdir.”
İbn Mesud
İnsanoğlu, varlığını sürdürmek, neslini devam ettirmek,
hayat seviyesini yükselTıp mutluluğu yakalayabilmek için
akıl silâhı sâyesinde hayvanları ve kendi adale gücünü kullanarak Dünyâ’ya hâkim olma yolunda mücâdelesini sürdürmektedir. Bunu Ön Rönesans hareketini tâkip ederek
Avrupa’da Rönesans hareketiyle devam ettirmiş, yol ve
metotlar geliştirmiş, daha sonra da makine gücünden istifâde etmesini başarmış ve nihâyet günümüzde enerjiyi hizme-
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
121
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
tinde kullanmanın en son ve etkili şekli olan beyin gücüne
ulaşmış bulunuyor.
Beyin gücü, akıl ve fennin yâni ilmin bir tetikleyicisidir. Yüzyılların birikimi olan bilgilerle donatıl-mış olan
insanlar, bu günkü bilgi çağında gün geçtikçe Bil-gi
Toplumları’na dönüşüyor. Mızrağıyla sekiz, on metre
öndeki avını hedeflemeye çalışan ilk çağın yarı çıplak insanına karşı, günümüzün insanı, bilim ve teknoloji yolunda
geliştirdiği vâsıtalarla 50-60 kilometre uzakta bulunan bir
elbise düğmesini vuracak seviyeye gelmiş olmasına rağmen, hâlâ huzur ve saadeti yakalayabilmiş değildir.
Hakîkaten, uzay çağının bu döneminde gene de ortalıkta huzur ve mutluluktan eser yok…
İnsanlar âdetâ gittikçe canavarlaşmaktadırlar. Neden?
Çünkü ilim, hâlâ tek yanlı olarak uygulanmakta, insana ‘insan’ gözüyle değil, aksine, bir metot ve kavram eksikliğiyle, ona bir makine parçası gibi bakılmış ve bakılmaktadır.
Bu uygulama ne yazık ki, günümüzde de devam etmektedir.
Nitekim bir örnek vermek gerekirse, 20.07.2012 târihinde dünyânın bir numaralı gündemi, Amerika’da Batman
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
122
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
filminin ön gösteriminde (galasında) bir gencin keyfi olarak
12 kişiyi öldürmesi ve birçok kişiyi yaralamasıydı€.
Asrımızda buna benzer keyfi kıyımların sık yaşandığı,
bunun sebebinin ise, insanların materyalist olarak yetiştirilmesi, dolayısıyla mânevî tatminsizliktir.
Bu materyalist eğitimden mâneviyatçı bir eğitime geçilerek insanlığın ve insanların bunalımlardan kurtarılması
gerekiyor. Bu kurtuluş ancak İslâm Kültürü ile mümkündür.
Bu açıdan Yeni Türkiye yöneticilerinin siyâsetlerinin özü
olarak insanı birinci önceliğe oturtması, geçte olsa elbette
birgün meyvelerini bol bol verecektir.
Son zamanlarda Türkiye’de başta kadınlara olmak üzere çeşitli şiddet ve öldürme olayları almış başını gidiyor.
Bunun da tek panzehiri Kültürümüz ya da Dinimiz’dir.
Kendi öz, üstün ve Altın Kültürümüz’e (Dinimiz’e) dönerek topyekûn bir dinî eğitim seferberliği yapılmadan ve
uzun süre böyle bir eğitimi devam ettirmeden her şeyin hemen düzeleceğini zannetmek bence saflıktır! Bu Millet’in
Dinî eğitimi yüz yıla yakın bir süre ihmal edilmiş, bu
€
Anonim, Batman filminin katliam seansı, Alındığı İnternet Elektronik
Adresi,http://www.hurriyet.com.tr/planet/21036000.asp, En Son Erişim Târihi:
22.07.2012.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
123
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
nedenle bugünkü duruma gelinmiştir. Dinî eğitim seferberliği şimdi başlasa bile, bunun meyvelerini en az 50-60 yıl
sonra toplayabilirsiniz, beyler!
Ama bu panzehire kısa süre içinde yaklaşılacağını pek
zannetmiyorum. Zirâ çoğu etkin insanlarımızdaki Kültürel
câhillik o dereceye varmıştır ki, onlardaki bu din karşıtlığı
gün geçtikçe, câhilliklerinin çokluğu oranında da, gittikçe
atmaktadır.
Şimdiye kadar insanlarımız, “Din afyondur.” uyarıları
altında din câhili yapılmışlardır. Dinin önemini bilen insanlar azalmıştır. Nasîhat ve uyarıların fayda vermediği bir
dönemden geçiyoruz.
“Din afyondur.” diyenlerin öncüleri, etkinliklerini günümüzde bile sürdürebilmektedirler. Fakat Din câhilleri
Güneş’i karartmaya çalışsalar bile gerçek, hepten yok
edilemez.
Bu günkü ilim ve teknolojinin alt yapısını kuran İslam
Kültürü’dür. Bu Kültürün sâhipleri, ilmi iki cephesiyle ele
alarak uygulamışlardır. O zamanlar ilmin altın anahtarı bu
yüzden Müslümanların elindeydi.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
124
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Bilim târihçileri bu devri Ön (Erken) Rönesans Dönemi
diye vasıflandırmaktadırlar91. Fakat ne yazık ki, bu parlak
devir böyle devam etmemiştir. Müslümanlar ne zamanki ilmi tek yanlı olarak uygulamaya koyulmuşlar, ilmin bir
bütün olarak uygulanması terk edilmiş, işte ondan sonra
Müslüman bilim adamlarının değişen ilme bakış açıları, bu
sihirli anahtarı Batılılara kaptırmalarına sebep olmuştur.
Bu elbette sebepsiz değildi. İlme karşı bakış açısı farkı
vardı. İlk İslâm bilginleri ile günümüz Müslümanlarının
ilim anlayışları arasındaki farkı şu örnekten kolayca sezebiliyoruz:
Ömer isimli iki astronom bir gün önlerinde Almagest
(o devrin en ünlü Astronomi kitabı) olduğu hâlde bir câmi
avlusunun sütunları arasında otururlarken, yanlarından
geçen bir câhil kişi, küçümser bir edâ ile, onlara zihinlerini
ne ile tâzelediklerini sorunca, Ömerler’den biri, Kur’ân’ı
Kerîm’in, “Onlar, semâyâ dikkatle bakmıyorlar mı? (onun) ve dağların nasıl yaratıldığını araştırmıyorlar mı? meâlindeki âyetinin şerhini okuyoruz” şeklinde cevap verir92.
91
Özemre, A. Y., Toplumların Yükselişi ve Çöküşü, İnsan ve Kâinat, Sayı 102,
1994.
Hunke, S., Avrupa’nın Üzerine Doğan İslâm Güneşi, Sayfa 107, (Orijinal adı:
Allahs Sonne über dem Abendland-Unser
arabisches Erbe.Çeviren: Servet Sezgin,
Bedir Yayınevi, 1972).
92
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
125
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Dikkatlerinizi, birer ilim adamı olan Ömerlerin ilmi,
madde ve mânâsı ile birlikte, eksiksiz bir şekilde algılayıp
uyguladıklarına çevirmenizi ve söylenen söze işâret etmek
istiyorum. Vurgulamak istediğim inceliği, mecâzi olarak
söylenmiş “...âyetinin şerhini okuyoruz” ifâdesinden anlamak mümkündür.
Bilim Târihi’nde Ön (Erken) Rönesans Dönemi’ni ve
Avrupa Rönesans’ının alt yapısını kuran ilim görüşü işte bu
görüştür: Madde ve mânasıyla kucaklaşan ilim görüşü!
O zamanlar bu insanlar, bu bütünlüğü içinde, ilme bir
ibâdet aşkı ile sarılmışlardır. Onlar, ilmin bilim ve teknoloji
cephesine bir ibâdet elbisesi giydirerek oluşturdukları onun
mânevi cihetini, ateşleyici bir güç ve istim olarak kabul
etmişlerdir. Bu atmosferde bu ruhla çalışmışlar, hem bilime
katkı yaparak bilim ve teknolojinin öncüleri olmuşlar, hem
de huzurlu olarak yapmışlardır.
İlmî ve bilimsel ekolleri kurarak rönesanslara öncülük
eden atalarımızı örnek alalım. “Amerikayı ikinci kez keşfetmetmeye kalkışmanın bir anlamı var mı?
O zaman hem başarı ve hem de huzur kendiliğinden
gelecektir. Yıkıcı fikirlere kapılıp Kültürümüzü (Dinimizi)
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
126
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
afyona benzetme gafletinden kurtularak emperyalistlerin
oyunlarından kurtulsak daha iyi olmaz mı?
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
127
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
BİLİM TÂRİHİNDE ERKEN (ÖN) RÖNESANS
DÖNEMİ
İSLÂM ÇAĞI
Bilim ve Teknolojinin Gerçek Sâhipleri
Türk Bilim Adamları
Giriş
Bu gün çoğumuz bütün ilimlerin kaynağının Batı olduğu inancı içindeyiz. Bu yüzden, çoğu insanlarımız ara-sında
Batı’da bilim ve teknoloji sahâsında meydana gelen her
gelişme karşısında yeis ve ümitsizliğe düşenlere sıkça rastlanmaktadır.
Bu hâl, bir âcizlik ve aşağılık kaynağı olmakta, kendi
öz varlığımızı ve benliğimizi bizzat geliştirerek kendi başımıza bir şeyler yapma, bir şeyler gerçekleştirme çabalarımı-
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
128
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
zı körletmekte, her şeyi Batı’dan bekleyen şahsiyetsiz, taklitçi ve kopyacı bir ruh yapısının gelişmesine yol açmaktadır.
Hâlbuki bu gün, gerçek ilim târihine bakıldığında, Batı
Bilimi’nin alt yapısını Müslümanların kurmuş olduklarını
gördüğümüz gibi, Batı’da Müslüman ilim adamlarının buluşlarını kendi ilmî buluşları gibi göstererek meşhur olmuş
birçok ‘sahte kahramanlara’ da rastlanmaktadır. Bu gün
mevcut bilim ve teknolojinin temel yapısının yüzde altmış
beşinin (%65’inin) sâhiplerinin Müslüman ilim adamları
olduğunu kaynaklar açıklamaktadırlar93.
Târih boyunca kazanılan her başarının temelinde
yüksek bir moral birikiminin olduğu, Dünyâ’nın her köşesine medeniyet ve insanlık götürmüş olan Milletimiz’in
şanlı ve üstün târihinin binlerce moral kaynakları ile dolu

. Sahte kahramanlara bir örnek olarak, meselâ, Villanovanus adıyla anılan Ispanyol
Miguel Serveda gösterilebilir. Serveda, “Eserlerimin benden sonra on bin yıl
yaşamayacaklarını bilseydim, onları aslâ kaleme almazdım” diyen, İbni-Nefîs’in, İbni
Sînâ’nın Kânun adlı ünlü eserine 13. yüz yılda yazdığı şerhlerden birini eline geçirmiş, o
eserden öğrendiği ‘kan dolaşımını’ bilim dünyâsına kendi buluşu olarak duyurmuştur.
Serveda, uzun yıllar bilim dünyâsında küçük kan dolaşımının bulucusu olarak anılmıştır.
Mısırlı doktor Tantavî, 1924 yılında Almanya’da Freiburg Tıp Fakültesi’nde sunduğu bir
doktora tezi ile Miguel Serveda’nın sahtekarlığını bilim dünyâsına ispat etmiştir. Batı’da
Müslümanların eserlerinden faydalanarak, kaynak belirtmediklerinden dolayı, onların
buluşlarını sâhiplenip meşhur olmuş böyle çok kimseler vardır (Batı’nın Üzerine Doğan
İslâm Güneşi, Sayfa 184-190, Sigrid Hunke).
93
Döven, Ş., Müslüman İlim Öncüleri Ansiklopedisi, Yeni Asya Yayınları, 1984.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
129
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
olduğu bilinmektedir. Bize düşen bunların bilincinde olarak
düşmanlara karşı bu şan ve gurur potansiyelinden mahrum
olmamaktır.
Kendi öz Bilim Târihimiz’in altın sayfalarından bize
intikal eden gurur ve gayret potansiyelinin varlığından habersiz olmak, aslında târihte 16, ve bir söylentiye göre 20,
devlet kurmuş ve dünyâya medeniyet ve insanlığı öğretmiş
olan bizlere hiç de yakışacak bir şey değildir.
Tersine bu geçmişimiz, her türlü gayret ve başarının
çekirdeğini oluşturan ‘itici ve ateşleyici mânevi bir güç ve
kuvvet kaynağını meydana getirmektedir.’ Bilim, teknoloji
ve medeniyetler yarışında bu kaynağın varlığını bilerek çalışacak ve mücâdele edecek olan insanlarımızın başarıları,
bunlardan habersiz olarak ‘kendini tanımamanın’ verdiği
bir eziklik ve “aşağılık kompleksi” içinde mücâdele vermekten çok üstün olacaktır.
Batı’daki Rönesans hareketini başlatan 7 asırlık bir dönemin kurucuları olan, Müslüman bilginlerinin birçok ilmî
buluşlarını sâhiplenen Batı’nın, bu gün hâlâ eski tâzeliğini
koruyup geliştirdiği haçlı zihniyetiyle94, İslâm Dünyâsı’na
Turna, B ve Uçar, O., Metal Fırtına, Sayfa 102, Timaş Yayınları, İstanbul, 2005
(11 Eylül saldırılarından sonra Bush’un “Bir Haçlı Seferine başladık” demesi, Batı
zihniyetinin bir örneğini meydana getirmektedir).
94
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
130
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
karşı duyduğu kin ve düşmanlığını, o ülkelerde yetiştirdiği
piyonlar vâsıtasıyla sürdürmeye çalışıyor. Bu piyonlar,
bizzat kendi öz milletleri, kendi kültür ve medeniyetleri
aleyhinde etkin propagandalar uygulamış ve uygulamaktadırlar. Bu yüzden, İslâm İlim Dünyâsı’nın yaldızlı sayfalarının varlığından uzun yıllar habersiz kaldık.
Bu gün ilim ve fâzîlet kaynağı seçkin bilim adamları
tarafından araştırılarak Kültürel zenginlik ve üstünlüğümüzün göz önüne dökülmesi, yukarıda adı geçen mânevî
gücün kıvılcımlandırdığı bir inançla, Müslüman Milletimiz’in yeniden silkinip bilim ve teknoloji sahâsına doğru
ilmî ve insanî atılışının müjdeleyici işâretlerini tekrar görmeye başlamış bulunuyoruz.
Yeni Türkiye’de yeni bir şahlanışla yetişecek olan
fâzîletli, onurlu ve vakur ilim adamlarımız, iddiâsız fakat
becerikli, üstün, propagandaya ihtiyaç göstermeyecek kadar
sağlam ve dikkatli olup o eski şanlı medeniyetin üzerine
modern teknoloji ve öz Kültürümüz’ün koruyucu elbise-sini

Değerli bilim adamımız Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu, kitaplarında Türkiye’mizde,
Memleketimizi Batılılara peşkeş çekmek için fırsat kollayan köşe başlarına yerleşmiş 200
000 hâin olduğunu yazmaktadır. Bu sayının bugün daha da kabarık olduğu tahmin
ediliyor (http://www.milliiradebildirisi.org/turkiyede-hain-neden-cok/).
95
Temiz, M., Kültürümüz’ün Koruyuculuğu Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://mtemiz.com/bilim/KÜLTÜRÜMÜZÜN%20KORUYUCULUĞU.pdf YA DA
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
131
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
giydirmek için kararlıdırlar. Onların târihteki lâyık ve
gerçek yerine oturtup olgunlaştırdıkları bir ‘ilim çağıhikmet toplumları96‘ diyebileceğimiz günleri görür gibi olmanın sevinci, ne kadar yüce olan bir duygudur.
Şunu hemen belirtmekte fayda vardır ki, bu duyguyu
herkes ve özellikle de Kültürümüzü afyon olarak tanımlayan ideolojik grupların bireyleri hiç duyamazlar. Bu tür
yüce duyguları ‘Vatan ve Milletini sevmenin îmandan olduğu’ inancına sâhip olan gerçek vatan evlatları duyabilir.
Batı’da başlatılan Rönesans’ın çekirdeğini meydana
getiren ve bu günkü Bilgi Çağı’nın temellerini atan, Milletçe her zaman gurur duyacağımız bu Müslüman ilim adamlarımızın dönemlerinden, karanlıktaki ateş böcekleri
gibi, günümüzdeki Batılıların hayatlarına akseden medeniyetimizin anahtar kelime ve sözcüklerine bir göz atalım:
Batılılar tarafından hayatta her zaman kullanılan aşağıdaki 8-10 cümleyi ele alalım:
http://mtemiz.com/bilim/KÜLTÜRÜMÜZÜN%20KORUYUCULUĞU.doc, En Son Erişim
Târihi, 11.04.2014.
96
Temiz, M., Çağı Nasıl Atlayacağız? Bilgi Toplumu Yeterli mi? Sevgi ve İnsan
Faktörü, Yeni Türkiye, Sayı 19, Sayfa 673-689, Yıl 4, 1998.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
132
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
“Efendim! Sizi bu kahveye dâvet edebilir miyim?
Yorgun musunuz (Ermattet)? Lütfen ceketinizi çıkarınız,
arkanızdaki sofada karmen rengindeki şilteye oturunuz.
Alkolü tercih etmezseniz, çizgili kasketli, beyaz önlüklü
şekerci size bir fincan kahve ile iki parça şeker, isterseniz
bir sürâhi soğutulmuş limonata sunsun mu? Hayır mı?
Öyleyse, kayısı ve muz ile mahallî meyveler arzu eder
misiniz?”
Görüldüğü gibi, bir Avrupalının bugün kullandığı 8-10
cümlede bile geçen 16 tâne kelime, Orta Doğu kökenli olup
bunlar Avrupalının kendi kelimeleri değildirler.
Cümlelerde geçen kelimeler, kahve (Cafe), ceket (Jacke), sofa (Sofa), bir renk (Karmin), şilte (Matroze), alkol
(Alkohol), çizgili kasket (Mütze), beyaz önlük (Kittel),
şekerci (Konditor), bir fincan kahve (Tasse Kaffee),
limonata (Limonade), kayısı (Aprikose), muz (Banane)’dur. Bugün Avrupalının lisânında buna benzer daha
binlerce kelime vardır.
Meselâ:
Orange (portakal), Artischocke (enginar), Spinat (ıspanak), Zinç (tarçın), Arrak (pirinç rakısı), Mokka (Yemen kahvesi), Diwan (divan), Kaffeborne (çekirdek kah-
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
133
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
ve), Zucker (şeker), Tasse (fincan), Matratze (şilte),
Konditerei (dükkan), Zuckerkand (şekerci), Schahspiel
(satranç), Koffer (bavul), Galanterie (lüks eşyâ), Lila (leylek), Satin (saten), Damast (kumaş), Drogerie (eczâne),
Gaze (gaz), Watte (pamuk), Lak (vernik) gibi, koyu olarak
yazılmış olan kelimelerin hepsi Arapça’dan Batı dillerine
geçmiş Orta Doğu kültürünün kelimeleridirler97.
Astronomi’de bugün kullanılmakta olan birçok yıldız
isimleri de İslâm kaynaklıdır. Batı’daki bilim adamları hâlâ
Aldebaran, Algenib, Algol, Atair, Wega, Betegeuse, Deneb,
Fomalbaut, Rigel gibi, İslâm sâbit yıldızlarının isimlerini
kullanmaktadırlar.
Yalnız yıldız isimleri değil, bugün Astronomi ilminde
henüz acemi olan her şahsın bile bildiği Zenit, Azimut, Nâdir, Almugantarat, Alhidade, ve Theodolit gibi, astronomik
semboller, İslâm Astronomisi’nden gelmektedir. Benzer
şekilde, günümüzde Tıp alanında da İslâm kaynaklı birçok
kelime ve âlet isimlerine rastlanmaktadır.
Hunke, S., Avrupa’nın Üzerine Doğan İslâm Güneşi (Orijinal adı: Allahs
Sonne über dem Abendland-Unser arabisches Erbe. Çeviren: Servet Sezgin, Bedir
Yayınevi, 1972).
97
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
134
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Dikkatlerinizi Türk Bilim Adamları’nın Avrupa Rönesans’ına yaptıkları etkilere yoğunlaştırmak için şu soruyu
sormak istiyorum.
Matematik derslerinden bilirsiniz, Cebir denklemlerinde ve koordinat sistemlerinde çoğu kere bilinmeyeni x
harfi ile gösteriyoruz. Acabâ, hiç düşünen oldu mu, bu x’in
nereden geldiğini?
Bugün, bütün Dünyâ’da kullanılan şu Onlu Sayı Sistemi’mizi çekip alsak, Dünyâ’nın başına gelenleri ve olacakları bir düşününüz!
Bâzı Batılı Bilim Adamlarının Sözleri
“İslâmiyeti yaşatmak için okurken ölen
talebe ile peygamberler arasında bir derece fark vardır.“
Hadîs-i Şerîf98
Kişisel Gelişim, Bilim İle İlgili Sözler, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://kisiselgelisim.gen.tr/Makaleler/kisisel-gelisim/bilim-ile-ilgili-sozler-867.aspx, En
Son Erişim Târihi: 3.02.2015.
98
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
135
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Müslümanların bilim ve teknolojiye katkıları huşûsunda Müslümanlar tarafından kurulan ERKEN (ÖN) RÖNESANS DÖNEMİ’nin Avrupa Rönesansı’na, dolayısıyla
bugünkü bilime ve teknolojiye etkileri konusunda Gustav
Lebon diyor ki:
“Avrupa’nın kara bir barbarlık içine daldığı bir devrede Bağdat ve Kurtuba gibi, İslâm’ın hüküm sürdüğü iki mühim merkez parlak nurlarıyla dünyâyı aydınlatan bir medeniyetin ocaklarıydı.”
Batı Almanyalı bir kadın yazar olan Dr. Sigrid Hunke,
şöyle diyor:
“Altı asır önce Pâris Tıp Fakültesi, dünyânın en büyük
kütüphânesine sâhipti. Bu kütüphâne, sâdece BİR KİTAP’tan müteşekkildi. Bu kitap bir Müslüman’ın eseriydi.”
“Bu kitap öylesine kıymetliydi ki, Hıristiyan krallarının
en mutaassıplarından biri olan XI. Lutwing bile, vukûu
muhtemel mühim sıhhî vak’âlarda, özel doktorlarının ancak
tek nüshası bulunan bu kitaba başvurabilmeleri için, yüz altın taler ve on iki gümüş mark yatırarak, üzerinde kirâ
hakkı tesis etmişti.”
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
136
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
“Kütüphânenin bu bir tek eseri, Yunanlıların ilk devirlerinden îtibâren Milâdın 925. yılına kadar, Tıp sahâsında
mevcut bütün bilgileri kapsıyordu. Bu sebeple, müteakip
beş yüzyıl içinde kendisine hiç bir şey eklenmeyen ve bir
Müslümanın kaleminden çıkan bu muhteşem dev eser, bütün manastırlardaki mütevazı ve ince hacimli eserlerin bin
misline muâdildi99.”
“Continents Rhases” adı ile 1279’da Sicilya’da tercüme edilerek bütün Avrupa’yı etkisi altına alan ve Hipokrat’tan o zamana kadar geçen devrin tam bir Tıp ansiklopedisi olan Hunke’nin bahsettiği bu kitap, Türk Bilim Adamı
Er-Râzi’nin “El-Hâvi” adlı eserinden başkası değildi.
Şimdi de Prof. E. F. Gautier’i dinleyelim:
“Rönesans’ın ilk kekeleme anları öyle bir devreye rastladı ki, barbarlıktan uyanmakta olan Avrupa, İslâm Medeniyeti’ne bitkin bir hürmetle bakmaktaydı. Taklidi imkânsız
bir örnek karşısında cesâretini kaybeden Batı’nın kolları
sarkıyordu. Yalnız Cebir’i değil, diğer Matematik ilimlerini
de Avrupa kültür dâiresi, Müslümanlardan almış olduğu gi-
99
Hunke, S., Aynı eser.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
137
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
bi, bu günkü Batı Matematiği gerçekten İslâm Matematiğinden başka bir şey değildir100.”
Bugün bütün dünyânın kullandığı ONLU SAYI SİSTEMİ ve onun 0’dan 9’a kadar olan rakamları, bilim literatüründe ARAP RAKAMLARI olarak geçmektedir. Bu ARAP RAKAMLARI’nı işleyip Batı’ya takdim edenler ise,
TÜRK İLİM ADAMLARI’dır101.
Şimdi, Emmanuel Berl’i dinleyelim:
“Arap rakamlarıyla, Batı’nın bilmediği ve İslâmiyet’ten öğrendiği Cebir ilmi, İslâm Kültürü’nün ihtişâmını göstermeye yetiyordu.102“
Fransız Fizikçisi Pierro Curin, Endülüs İslâm Medeniyeti’nin bilime yaptığı katkılar husûsundaki bir değerlendirmesinde şöyle diyor:
“Endülüs’ten bize 24 kitap kaldı, bu sâyede uzaya gittik. İslâm kütüphânelerini yakıp yıkmasaydık, şimdi galaksilerde şehirler kurup yaşıyor olacaktık”
Döven, Ş., Aynı eser.
Hunke, S., Aynı eser.
102
Hunke, S., Aynı eser.
100
101
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
138
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Brifoult’un sözleri ise şöyledir:
“Roger Bacon ve gerekse adaşı, deney metodunu Avrupa’ya sunma şerefini kazanmaya lâyık değildirler. Onlar
İslâm İlim ve Metodu’nu Avrupa’ya nakledici olmaktan öteye gidememişlerdir. Deney metodunu kimlerin îcat ettiği
konusunda münâkaşaya girişmek, Avrupa medeniyetinin
kaynaklarını inkâr etmekten başka bir şey değildir103“
Brifoult, bugünkü tabiat ilimleriyle ilim zihniyetinin
kaynağının da Orta Doğu Bilim Zihniyeti olduğunu “İnsanlığın Oluşu” adlı eserinde şu sözleriyle vurgulamaktadır:
“İslâm Medeniyeti’nin modern dünyâya en büyük hediyesi ve yardımı ilimdir. Fakat Avrupa’yı yeniden hayâta kavuşturan şey sâdece ilim de değildi. İslâm medeniyetinden
gelen daha başka tesirler de Avrupa hayâtına ilk parlaklığı
vermişti. Avrupa’nın ilerlemesinde İslâm Kültürünün kesinlikle tesirini göremeyeceğimiz bir basamak yoktur. Bu tesirin bütün açıklık, büyüklük ve devam eden gücüyle kendini
gösterdiği en büyük zaferlerin kazanılışına sebep olduğu alan, tabiat ilimleriyle ilim zihniyeti olmuştur104.”
103
104
Döven, Ş., Aynı eser.
Döven, Ş., Aynı eser.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
139
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
G. Rivoire, Müslüman devletlerin medeniyetleri hakkında diyor ki:
“Bu yükseliş ve gelişmenin sırrını bize Kur’an’ı Kerîm’in birçok âyeti ile (Hz.) Muhammed’in hadisleri vermektedir. Bu âyet ve hadisler Müslümanlar’ı ilme, yükseliş
ve medeniyete teşvik etmiş, bunu Müslümanlar için dînî bir
vazîfe saymıştır.”
Gerge Sarton’un Tasnifi
“Hadi oradan! Son sözler,
yeterince doğru söz söylememiş aptallar içindir.”
Karl Marx’ın Son Sözü
Orta Çağ Bilim Târihi’nde Abbâsi Halîfesi Me’mun,
(786-833) ile başlayan bu bilim çağı, çoğu kere ERKEN
RÖNESANS DÖNEMİ, Avrupa Rönesansı ise, GEÇ RÖNESANS DÖNEMİ olarak anılmaktadır.
Tanınmış daha yüzlerce Bilim Adamı’nın literatürde
ERKEN RÖNESANS DÖNEMİ’ni hayranlıkla tasvir ettikleri daha binlerce yazı ve görüşler mevcuttur.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
140
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
İslâm Dünyâsı’nda ilimlerin en parlak dönemi MS 7501100 yılları arasında olmuştur. Büyük bilim târihçisi George Sarton’a göre İslâm Çağı olarak anılan M.S. 750-1100
yılları arasında her 50 yıl, o döneme bilimde yaptıkları katkıları ile hâkim olmuş veyâ damgasını vurmuş olan bir ya
da birkaç büyük Müslüman ilim adamının ismiyle anılmaya
lâyıktır.
Sarton, İLİM TÂRİHİ isimli 5 ciltlik eserinde 750-800
yılları arasına “Câbir Çağı”, 800-850 yılları arasına
“Harizmî Çağı”, 850-900 yılları arasına “Râzi Çağı”, 900950 yılları arasına “Mesudî Çağı”, 950-1000 yılları arasına
“Ebu’l-Vefâ Çağı” adını vermiştir.
Ayrıca 1000-1050 yılları arasına “Beyrûnî ve Ibn-i
Sînâ Çağı” ve 1050-1100 yılları arasına da “İbnü’lHeysem ve Ömer Hayyam Çağı” demek gerektiğini belirtmektedir.
Bu ilim adamlarının 7’si Türk’tür. 1100’den 1300’e
kadarki dönemde ise, Sarton’a göre 50’şer yıllık bilim
çağlarına artık Avrupa kökenli bilim adamlarının da isimleri konmalıdır. Ama bu arada da onlarla birlikte İbni
Rüşd, Nâsirüddin Tûsî ve İbnü’n-Nefis de zikredilmektedir.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
141
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
İsimleri Ay Coğrafyasına Verilen Müslüman İlim
Adamları
Müslüman ilim adamları, Avrupalıların gökyüzünü tepsi gibi düşündükleri Orta Çağ’da, Dünyâ’nın yuvarlak olduğunu ispatlamaktan başka Ayı da incelemişler, onun bir çöl
olduğunu gördükleri için, İslâm’da israfın haram olması nedeniyle, verimsiz harcamalardan kaçınmak için, ekonomik
açıdan daha fazla üzerinde durmanın yersiz olduğuna karar
vermişlerdir.
Günümüzde Ay’ın yüzeyi, incelemelerin kolayca yapılabilmesi için 25 bölgeye ayrılmış ve her bölgeye birer isim
verilmiştir. Ay’ın muhtelif bölgelerine verilen 11 Müslüman Âlim ve Bilim Adamları’nın isimleri şu şekilde sıralanabilir105:
1. Masha’Allah- Bu isim, Abbâsi Halîfesi Mansur zamânında Mısır’da yaşamış, değerli eserler meydana getirmiş ve eserleri 16. yüzyılda Batı dillerine çevrilmiş Müslüman bir ilim adamının ismidir. Bu İsim, Ay’ın 13. Bölgesinde bulunan bir ovaya Masha’Allah olarak verilmiştir.
105
Döven, Ş., Müslüman İlim Öncüleri Ansiklopedisi, Yeni Asya Yayınları, 1984.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
142
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
2. Al Memun- Bu isim, Bağdat’ta kurduğu Beyt-ül
Hikmet’te çağın en büyük ilim adamlarını yetiştiren ve ayrıca ilk rasathâneyi kuran Hârun Reşit’in oğlu Abdullah el
Memun’dan gelmektedir. Ay’ın 9. bölgesinde bulunan bir
kratere Al Memun adı verilmiştir.
3. Al Fargânî- Bu isim, Halîfe Memun’un astronomlarından Ahmet İbn-i Kathir el Fergânî’den gelmektedir. Ay’ın 2. bölgesinde bulunan bir kratere Al Fargânî adı verilmiştir.
4. Al Battânî- Bu isim, 9. yüzyılda yaşayan ve doğruya
çok yaklaşmış astronomik ölçümleri ile bilinen Müslüman
bir ilim adamının adıdır. Ay’ın 1. bölgesinde bulunan bir ovaya Al Battânî adı verilmiştir.
5. Thabit-Bu isim, Matematik alanındaki çalışmaları
ile de tanınan Harran’lı Sâbit İbn-i Kurrâ (Thabit=Sâbit)
adı ile tanınan astronomun adından gelmektedir. Ay’ın 8.
bölgesinde bulunan dâire şeklinde ünlü bir ovaya Thabit
adı verilmiştir.
6. Al Sufî- Bu isim, 10. asırda yaşayan Ortaçağ’ın en
ünlü astronomlarından Abdurrahman El Sufî olarak tanınan,
Kitâb-ı Süverül ve Kevâküb üs Sâbit adlı ünlü eserlerin sâhibi olan bir Müslüman astronomun adından gelmektedir.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
143
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Ay’ın 9. bölgesinde bulunan dağlık bir arâziye Al Sufî adı
verilmiştir.
7. Al Hassan Al Haytham- Bu isim, Ebû Ali İbn-ül
Hasan el Haysem olarak bilinen, optik ilminin kurucusu
olarak tanınan Müslüman ilim adamının adından gelmektedir. Ay’ın 12. bölgesinde bulunan halka şeklindeki bir ovaya Al Hassan Al Haytham adı verilmiştir.
8. Al Zargâlî- Bu isim, diğer astronomlarla ortaklaşa
olarak çalışan ünlü Toledo tablolarını hazırlayan Ebû İshak
İbrâhim ibn-ül Zerkâlî adındaki Endülüs’lü Müslüman bir
ilim adamının adından gelmektedir. Ay’ın 8. bölgesinde bulunan bir ovaya, Al Zargâlî adı verilmiştir.
9. Câbir ibn-i Eflâh- Bu isim, Endülüs’te yaşayan,
gök cisimlerinin hareketlerini açıklamak için taşınabilir küre şeklindeki cisimlerle yaptığı modeller vâsıtası ile mühim
açıklamalarda bulunan ve 1145 târihinde ölen bir Müslüman ilim adamının adıdır ve Ay’ın 9. bölgesinde bulunan
bir yaylaya Câbir ibn-i Eflâh adı verilmiştir.
10. Nasrüddîn- Nasrüddîn, İlhanlı hükümdarı 2. Hülâgû’nun sarayında bulunmuştur. Ünlü Maraga Rasathânesi’nde çalışarak birçok ölçümler yapan, hazırladığı cetveller
ve sâbit yıldızlar katalogu ile kendisinden sonra yüzyıllarca
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
144
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Çin’den Batı Avrupa’ya kadar başvurulan ölmez ana kaynaklar meydana getiren ve keşiflerde bulunan bu Türk ilim
adamı Nasrüddîn olup bu isim, Ay’ın üzerinde 30 mil
çapındaki bir kratere verilmiştir.
11. Al Butricî- Bu isim, 12. yüzyılda Fas’ta yaşayan,
Ptelemy’nin seyyar yıldızlarla ilgili çalışmalarını sistemleştiren, yazdığı Kitâb-ül Hey’eh ile Avrupa’ya ışık tutan Nurettîn İbn-i İshak el Bitrucî adı ile tanınan Müslüman ilim
adamının adıdır ve Ay’ın 8. bölgesinde bulunan bir kritere
Al Butricî olarak verilmiştir.
“Bu gün Dünyâ’da en çok okunan kitaplar hangileridir?” sorusuna kaynakların cevâbı şu olmaktadır:
Birincisi Kur’an, ikincisi ise İbni Sînâ’nın Kânun adlı
Tıp kitabıdır.
İbni Sînâ, Avrupa’da AVICENNA olarak tanınmaktadır. Bugün Avrupa Birliği’nde düzenlenen bilime âit projelere de çoğu kere ilim adamlarının ismi verilmektedir.
Görüyoruz ki, bu projelerin bir tânesi Avicenna Projesi olarak geçmektedir.
Şimdi aşağıda İslâm İlim Târihi’nin altın sayfalarından
aktaracağım Matematik ve Tıbba âit örneklerden, 8-12 yüz-
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
145
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
yılları arasında Müslüman İlim Adamları tarafında kurulan
ve George Sarton tarafından eserlerinde İslâm Çağı olarak
anılan ERKEN (ÖN) RÖNESANS DÖNEMİ hakkında az da
olsa bir fikir elde edilebilir.
Onlu Sayı Sistemi Ve Müslümanlar
“Bilgi, insanı şüpheden; iyilik,
acı çekmekten; kararlı olmak ise korkudan emin kılar.”
Konfiicyus
Ünlü Türk ilim adamı Muhammed bin Musâ el-Harizmî
(780-850), ilk CEBİR KİTABI’nı yazan, Batı’ya Cebiri, 09 rakamlarını ve kullanılışını öğreten ilim adamıdır.
Batılıları Roma Rakamları’ndan kurtaran, ismi bugün
özellikle bilgisayarcılar tarafından kullanılan “algoritma”
kelimesine kaynak olan, İtalyan hekimi CARDANO (15011576) tarafından Dünyâ’nın 12 dâhisinden biri sayılan, ‘kitapları Batılı matematikçilerin kitaplarına kaynak olan’ bilim adamımız El-Harizmî, Özbekistan’ın Harizm (şimdiki
Hîve) şehrinde doğmuştur.
Roma Rakamları içinde debelenen Batı yarım küresi,
Matematiğe “İyi bir Hıristiyan, matematikçilerden ve boş
kehânetlerde bulunan herkesten sakınmalıdır. Matematik-
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
146
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
çilerin rûhu karartmak, insanı Cehennem’in demir parmaklıkları arkasına kapatmak için şeytanla bir anlaşma yapmaları tehlikesi hep vardır 106 .” şeklindeki bir görüş ile
yaklaşırken, Müslüman bilginleri bu gün hâlâ kullanmakta
olduğumuz Onlu Sayı Sistemi’ni kullanıyorlardı.
Aritmetiği pratik günlük hayatta kullanmanın, ondan ilimde faydalanmanın yolunu ilk defâ açan ve onu sistematik bir şekilde genişleten Harizmî’dir.
El-Harizmî, bilhassâ, Matematiğe âit iki eser ile ebedîleşmiştir. Pratik hayat yönünden çok enteresan bir eser olan
birinci kitabı, “El-Cebr vel Mukâbele” adını taşıyordu.
Eser, Orta Çağ’da Latince’ye çevrilirken, bu Arapça unvan
tercüman tarafından aynen alınmıştır.
El-Harizmî’nin ismini asıl ebedîleştiren kitap, dört
işlemi ve kesir hesâbını öğrettiği “Hesap San’âtına Dâir”
isimli ikinci küçük eseridir ve bu 12. asır başlarında
Latince’ye tercüme edilmiştir. Viyana Saray Kütüphânesi’nde bulunan en eski el yazma nüshası 1143 târihini
taşımaktadır.
106
Adrian, B., Bilimin Arka Yüzü, Sayfa 215, (Çeviren:H. Levent Aysever),
TÜBİTAK Popüler Bilim Kitapları, (14. Basım), 2003.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
147
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Bu bilim adamımız Matematikte bir devrim sayılan
sıfırı, Matematiğe kazandıran Orta Çağ’daki dehâlardan bir
tânesidir107.
Hintli’lerin “kha”, “sunya” veyâ “sunyabinde” dedikleri sıfır kavramını, mânasına uygun bir şekilde olgunlaştırarak “es-sıfır” adını verdikleri sıfır’ı Batı’ya hediye eden Müslüman ilim adamlarıdır.
Avrupalıların kıymetli talebesi Pizâlı Leonardo, Arapça sıfır kelimesini Latince’ye “ceprium” şeklinde geçirmiştir. Bu kelime daha sonra “zefero”, bu gün ise, İngilizce’de zero şekline dönüşmüştür.
Fransızca’da, gizli işâret mânasına gelmek üzere, ciffre
şeklinde adlandırılan ceprium, ciffrerr (hesap yapmak) şekline dönüşerek yaşamaya devam etmektedir108.
Sonuç
Arapça’da “İLMÜN” kelimesinin Türkçe telaffuzu olarak Allah’ın (CC) 99 isminden bir tânesi olan “İlim”
kelimesi, Türk’lerin 9. yüz yılda toplu olarak Müslüman ol107
108
Hunke, S., Aynı eser.
Hunke, S., Aynı eser.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
148
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
maları ile Kültürümüz’e girmiş ve ondan sonra kültürümüzün en önemli kavramlarından bir tânesi olmuştur. Çünkü İslâm Dini, ilim, amel, ihlâs olarak üç ana bölümde
özetleniyor.
Görüldüğü gibi, İslâm Dini’nde “ilim kavramı”, bir
Müslüman için şeklen dinin üçte bir kısmının ilkini meydana getirmekte, esas olarak Aklî İlimler (Pozitif İlimler ya
da Bilim) ve Naklî İlimler (Bâtınî İlimler-Vahyî İlimler)
diye iki ana kavramı içermekte 109,110 , neticede Müslüman
olarak kalabilmenin temel esaslarından ilkini oluşturmaktadır.
Bilim Târihi’nde Müslümanların bütün dünyânın takdirini toplayan İslâm Çağı’nı kurabilmelerinin temelinde,
ilme, ayırım yapmadan, her iki cephesine birden, bir ‘ibâdet
aşkı’ ile sarılarak çalışmaları yatmaktadır. Bu yüzden onlar,
ilimde “iki kanatlı” olmuşlardır.
Bugün Paris Tıp Fakültesi’nde heykelleri bulunan ve
birer Türk olan İbni Sînâ ile Er Râzî, diğer ilimlerde de otoriter kimselerdi.

ihlâs, aşk ve sevgi ile Dünyâ ve Âhiret işi yapmaktır.
Nasr, S.H., İslâm ve İlim, İnsan Yayınları, İstanbul, 1989.
110
Temiz, M., Bilgi Toplumu, Sehâ Neşriyat, İstanbul, 1994.
109
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
149
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
İbni Sînâ, daha 10 yaşında iken Kurân’ı hatmetmişti.
Batı’da iki Kimyâ ekolünden birisinin kurucusu olan Er
Râzî ise, hizmet ve şöhrette İbni Sînâ’yı izlemektedir.
Batılıların bilim ve fende ileri gitmeleri, kendilerini
mânevî yönden tatmin etmeyen Hıristiyanlık dinine karşı
cephe alıp, yaradılışlarındaki bu mânevî boşluğu sâdece
maddî çalışmalarla telâfî etme gayretlerinden ileri gelmiştir.
Bu sebepledir ki, günümüzde Batıda kafası çalışan bilim adamlarının çoğu, ateistliği seçmekte İslâm ile karşılaşanlar Müslüman olmaktadırlar. ‘Üç tâne tanrının varlığı,
bunların birbirleriye hiç kavga etmeden kuzu-kuzu geçinmeleri, her yeni doğan çocuğun suçlu olduğu ve yıkanmanın günah sayıldığı’ öğretisine sâhip olan Hıristiyanlık
dini, elbette bir bilim adamının kafasını karmakarışık edecektir.
Dolayısıyla, bugün Hıristiyanlık dini, modern insanı
tatmin edici değildir. Nitekim bir düşünürün, “Bir Hıristiyan ilimde ilerledikçe Müslümanlığa; bir Müslüman câhil
Dev zekâlı Edison’la, bir müddet yanında çalışan diğer dev zekâlı Tesla, fikir
ayrılığından birlikteliklerini kısa zamanda bitirmişler, ondan sonra birbirlerinin en baş
tenkitçileri olmuşlardır. Bu zıtlaşma, hayatları boyunca birinin “beyaz” dediğine diğeri
“kara” diyecek kadar ileri gitmiştir. Böyle akıllı iki kişiyi bir arada tutmak mümkün
olmazken, üç tâne tanrı hiç fikir ayrılığına düşmüyorlar mı? Gerçekte böyle üç tanrı olsa,
evren bir anda büyük bir savaş meydanına dönmez mi? Ne dersiniz?
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
150
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
leştikçe Hıristiyanlığa yaklaşır” şeklindeki sözü literatüre
geçmiştir.
Bu yüzdendir ki, her ne kadar bilim ve teknolojide
ilerde görünseler bile bunlar, İstiklâl Marşı’mızda da belirtildiği gibi, ancak “tek dişi kalmış” canavarlarla temsil edilebilmektedirler. Bu yüzden bugün çoğu canavar ruhlu bu
Batılılar, mânevî boşluk içinde bulundukları için huzurlu
değildirler.
Buna karşılık, Kur’an’ın çeşitli âyetleri ve Peygamberimizin, “Zamânınızın silâhları ile silahlanınız” gibi uyarmalarıyla ilim, bilim ve teknolojiyi şiddetle emretmesine
rağmen, ilmin bilim ve teknoloji cephesine önem vermeyi
ihmal eden Müslümanlar da, ilmin bu yönünü ihmal etmelerinin cezâsını, bugün en azından “geri kalmışlık” damgasının verdiği zillet psikolojisi içinde, çekmektedirler.
“İyi öğretilmeyen Matematik dersinde kabahatin Matematik biliminde olmadığı” örneğinde olduğu gibi, zillet
içindeki Müslümanların bu cezâsı, İslâm ve Kur’an’ı gereği
gibi algılamayanların yanlış yorumlarından ileri gelmektedir.
Zıddı olmayan bir şey eninde sonunda yok olur.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
151
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Varlıklar, zıtlarının mevcûdiyetleriyle ayakta kalırlar.
Benzer şekilde gerçekler de zıtların çarpışmasından doğar.
İlmin ‘aklî ve naklî’ cephelerinin her biri, diğerinin bir
varlık sebebidir. Bu bakımdan, Milletimizi ilelebet ayakta
tutmak istiyorsak, Erken Rönesans Dönemi’nde olduğu gibi, ilmin her iki cephesini de canlı tutmak zorundayız.
Bu “geri kalmışlık” zilletinden bir an evvel kurtularak
dünyâda tekrar “muâsır medeniyet seviyesini yakalayıp onu
geçmek” ve böylece medeniyet ve insanlık yarışında hak
ettiğimiz yeri bulmak için, ilmin hem maddî ve hem de mânevî cephesine aynı oranda sarılmamız gerekmektedir.
“Batan gemi içindekilerle birlikte batar” bilinci içinde,
birlik ve berâberliğimizin temel unsurlarından olan değer
yargılarımıza karşı, eğer varsa, Millet ve Memleketimiz’in
geleceği adına şahsî kapris, kuruntu ve nefretlerimizden
kurtularak parolamız, Peygamberimizin:
“Dünyâyı isteyen ilme sarılsın, Âhireti isteyen ilme sarılsın; hem dünyâyı ve hem de Âhireti isteyen yine ilme sarılsın!” şeklindeki sözleri olmalıdır.
Tersi davranışlar devam ettiği müddetçe; içki, esrar,
zînâ, gibi çürümüşlüklerden; kapkaççı, hırsızlık ve hortumculuk gibi başkalarının haklarının haksızca gasp edilmele-
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
152
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
rinden; rüşvet, adam kayırma, işin ehliyetsiz kimselere verilmesi, zulüm, adâletsizlik, adâletsiz gelir dağılımı, nezâketsizlik, duyarsızlık, kabalık, ‘bana dokunmayan yılan bin
yaşasın’ gibi ahlâkî zâfiyetlerden, “Avrupa’nın hasta
devleti” gibi yakıştırmalarla hak etmediğimiz aşağılanmalara mâruz kalmaktan kurtulamayacağımız gibi; Cennet
kadar güzel olan Memleketimiz’i, millî zenginliklerimizi
kuvvetli ve güçlü devletlerin tasallutlarından koruyamayacağımızı; hâttâ, Allah (CC) korusun, bağımsızlığımızı korumakta bile güçlük çekeceğimizi akıldan çıkarmamalıyız!
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
153
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
ERKEN (ÖN) RÖNESANS DÖNEMİ
İSLÂM ÇAĞI
Matematik Bilimi
“Eğer ilim, ümit ile olsaydı;
dünyâdaki bütün insanlar âlim olurdu.”
Hz. Ali (RA)111
Batı’da başlatılan Rönesans’ın çekirdeğini meydana
getiren bu günkü Bilgi Çağı’nın temellerini attıklarından
söz ettiğimiz Müslüman ilim adamları da Milletçe her zaman gurur duyacağımız şahsiyetlerimizdir.
Kişisel Gelişim, Bilim İle İlgili Sözler, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://kisiselgelisim.gen.tr/Makaleler/kisisel-gelisim/bilim-ile-ilgili-sozler-867.aspx, En
Son Erişim Târihi: 3.02.2015.
111
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
154
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Şimdi İslâm Târihi’nin bu altın yaldızlı sayfalarını yazan bilim adamlarımızın uğraştıkları bilimlerden biri olan
Matematik bilimine bir göz atalım112:
Almanların bir sayıyı okurken, meselâ 23 sayısını söylerken “dreiundzwanzig” demeleri, önce üçü sonra yirmiyi
ifâde etmeleri, sayılarını sağdan sola doğru yazıp okuyan
Arapların bu ilmin öncülüğünü yapmış olmalarından kaynaklanmaktadır113.
Bu gün sâdece Almanlar değil, yeryüzünün bütün medenî toplumları, “Arabic Numerals” 114 dedikleri, Müslümanların sayı ve rakamlarını kullanmaktadırlar.
Müslümanların bu sayı ve rakamlarını her sahâda inat
bir gaflet içinde kullanan bu günkü zorba dünyâ milletlerinin çoğu, her fırsatta Müslümanları sömürmek için her sahtekârlığa bürünmeyi bırakıp da, hakîkatte kimlere neler
borçlu olduklarını yüzleri kızara kızara çok iyi düşünmelidirler!
112
Temiz M., (Okuma Parçası), ELEKTROMANYETİK ALANLAR (Ders
Notları), Sayfa 58, Mühendislik Matbaası, Denizli, 2005.
113
Hunke, S., Avrupa’nın Üzerine Doğan İslam Güneşi, Sayfa
57, (Orijinal
adı: Allahs Sonne über dem Abendland-Unser arabisches Erbe. Çeviren: Servet Sezgin,
Bedir Yayınevi, 1972).
114
Bartee, T.C., Digital Computer Fundamentals, Sayfa 48, Internatinonal Student
Edition, McGraw-Hill Book Comp., 1960.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
155
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Batı Yarım Küresi, Roma Rakamları içinde debelenirken Müslüman bilginleri bu gün hâlâ kullanmakta olduğumuz Onlu Sayı Sistemi’ni kullanıyorlardı. Fibonacci Dizisi‘nin bulucusu Leonardo Fibonacci, [Pisalı Leonardo, Leonardo Pisano (1170-1250)], İtalya’da Müslümanlar tarafından işletilen dersânelere giderek onlardan öğrenmiş olduğu
Onlu Sayı Sistemi sâyesinde meşhur olmuştur.
Fibonacci modern çağda en fazla Hint-Arap Sayıları’nı
Avrupa’ya getirmesiyle ve 13. yüzyıl başlarında yayınlanan
Liber Abaci isimli hesaplama yöntemleri kitabıyla tanınıyor.
Aritmetiği pratik günlük hayatta kullanmanın, ondan
ilimde faydalanmanın yolunu ilk defâ açan ve onu sistematik bir şekilde genişleten Harzemli Türk Muhammed bin
Mûsa el-Hıvarizmî’dir (780-850). Bilhassâ İranlı ilim adamlarının da katılmalarıyla, bu gelişme Batı Aritmetiğinin
temeli olmuştur.

Vikipedi, Leonardo Fibonacci, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://tr.wikipedia.org/wiki/Leonardo_Fibonacci, En Son Erişim Târihi: 23.07.2012.

El-Harezmi, Alındığı İnternet Elektronik Adresi, http://tr.wikipedia.org/wiki/ElHarezmi, En Son Erişim Târihi: 5.07.2012.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
156
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
El-Hıvarizmî’nin geliştirdiği Cebr ilmini daha sonraki
Müslüman ilim adamları bir Geometri bilimi hâline sokmuştur. Cebir inkişâfının en yüksek noktasına Ömer Hayyam, (?-1123), ile ulaşmıştır.
El-Hıvarizmî, özellikle, matematiğe âit iki eser ile
ebedîleşmiştir.
Pratik hayat yönünden çok enteresan bir eser olan birinci kitabı “El-Cebr vel Mukâbele” adını taşıyordu. Eser,
Orta Çağ’da Latince’ye çevrilirken, bu Arapça unvan tercüman tarafından aynen alınmıştır. Bu gün okullarımızda okutulmakta olan Cebir dersinin adı buradan gelmektedir.
El-Hıvarizmî’nin ismini asıl ebedileştiren kitap, dört işlemi ve kesir hesâbını öğrettiği “Hesap San’atına Dâir” isimli ikinci küçük eseridir ve bu 12. asır başlarında Latince’ye tercüme edilmiştir. Viyana Saray Kütüphâsi’nde
bulunan en eski el yazma nüshası 1143 târihini taşımaktadır.
Müslüman bilim adamları, küresel Trigonometrinin de
kurucularıdırlar. El-Battanî’nin, (858-929), büyük eserinin
“De Motu” ya da “De Scientia Stellarum” ismi ile yapılan

Bâzı kaynaklarda El-Harizmî geçiyor.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
157
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
tercümeleri sâyesinde, sinüs kelimesi bütün milletlerin Matematiklerine yayılmıştır.
Sinüs kelimesi, Arapların cebi, çıkıntılı veyâ kavisli bir
kısmı ifâde için kullandıkları “ceyb” kelimesinin Latince
tercümesidir.
Jacques Raisler’e göre Trigonometrinin gerçek mûcidi
El-Battanî’dir.
Ondalık kesir konusunda ilk eser veren bilim adamı
Gıyâseddîn Çemsid’dir(-1429). Binom formülü’nü Matematiğe kazandıran bilim adamı ise, Ömer Hayyam,(1123), olmuştur. Binom adındaki bir Batılının, Ömer Hayyam’ın bu buluşunu nasıl sâhiplendiğini şimdi bir düşününüz!
Matematikte fonksiyon kavramını ilk defâ kullanan Birûnî€, (973-1051), açıların pergel ile ölçülmesini geometriye getiren El-Kindî’dir, (803-872).

Vikipedi, Gıyâseddîn Çemsid, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://tr.wikipedia.org/wiki/G%C4%B1yaseddin_Cem%C5%9Fid, En Son Erişim Târihi:
5.07.2012.
€
Vikipedi, El-Birûni http://tr.wikipedia.org/wiki/El-Bir%C3%BBni, En Son Erişim
Târihi: 5.07.2012.

Vikipedi, Kindi, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://tr.wikipedia.org/wiki/Kindi, En Son Erişim Târihi: 5.07.2012.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
158
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Yunanlıların tamâmen geometrik olarak yaptıkları bir
açının üçe, bir dâirenin beşe bölünmesi gibi mevzûları Müslüman bilginler, cebir kalıbına dökerek sırf hesap yoluyla
çözmüşlerdir. Matematiğin bir kolu olan Calculus’u ilim
dünyâsına Sâbit ibni Kurrâ, (?-901), kazandırmıştır.
Entegral hesâbı, Batı’dan 7 asır önce Avrupalıların Avicenna dedikleri İbni Sînâ ile Algazel ismi ile andıkları ElGazâlî ortaya atmışlar, Infinitestimal Hesap’ta, (Sonsuz
Küçükler Hesâbı), Newton ve Leipniz’e yine İbni Sînâ etki
etmiştir.
Trigonometriyi Müslüman ilim adamları geliştirmiş Gıyâseddîn Cemşid (?-1429) bir derecenin sinüsünü 0.017
452 404 437 238 571 olarak daha o zamanlar hesaplamıştır.
Aynı bilim adamı pi sayısını 3.141 592 635 589 743 olarak
sonuçlandırmıştır. Ondalık sayıyı bulan, bu konuda ilk eser

Anonim, Sabit ibn Kurra, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://www.turkcebilgi.com/ansiklopedi/sabit_ibn_kurra, En Son Erişim Târihi:
6.07.2012.

Vikipedi, El Gazali, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://tr.wikipedia.org/wiki/El_Gazali, En Son Erişim Târihi: 6.07.2012.

Vikipedi, Gıyaseddin Cemşid, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://tr.wikipedia.org/wiki/G%C4%B1yaseddin_Cem%C5%9Fid, Son Erişim Târihi:
6.07.2012.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
159
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
veren de Gıyâseddîn Cemşid’dir. Virgülü de ilk defâ o kullanmıştır.
Hintlilerin “kha”, sunya veyâ “sunyabinde” dedikleri
sıfır kavramını, mânâsına uygun bir şekilde olgunlaştırarak
“es-sıfır” adını verdikleri sıfır’ı Batı’ya hediye eden Müslüman ilim adamlarıdır. Avrupalıların kıymetli talebesi Pizalı Leonardo, Arapça sıfır kelimesini Latinceye ceprium
şeklinde geçirmiştir.
Bu gün koordinat sistemlerinde kullandığımız x, y, z
değişkenlerinin seçilişi de gene Müslüman bilginlerin eserlerinden kaynaklanır. Matematikte denklem sistemlerin-de
çözülmesi istenen bilinmeyenlere Müslüman ilim adam-ları
şey, kısa şekli olarak da “Ş” adını verirlerdi. Ş sessiz
harfinin İspanyolca karşılığı ise, x’dir115.
Bu da gösteriyor ki, bu gün Batı’nın malı zannettiğimiz
çoğu sembollerin kaynağını da İslâm Kültürü oluşturmaktadır116.
115
Hunke, S., Avrupa’nın Üzerine Doğan İslâm Güneşi, Sayfa 107, (Orijinal adı:
Allahs Sonne über dem Abendland-Unser arabisches Erbe. Çeviren: Servet Sezgin,
Bedir Yayınevi, 1972).
116
Döven, Müslüman İlim Öncüleri Ansiklopedisi, Yeni Asya Yayınları, 1984.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
160
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
ERKEN (ÖN) RÖNESANS DÖNEMİNDE
İSLÂM ÇAĞI
Fizik Ve Fen Bilimleri
"Ben köle idim. Beni üçyüz
dirheme satın alan bir zat âzad edince
kendime iş aradım ve okumayı tercih ettim. İlim sâyesindedir
ki, aradan çok geçmeden beni ziyârete gelen padişahı kabul etmedim.
Salim Bin Ca'da117
Batı’ya en fazla etki eden bilim adamlarından biri de,
Batılıların Alhazen dedikleri Müslüman ilim adamı İbn’ül
Heyzem’dir (965-1051). Onun, ışınların kırılmasına âit, de117
Kişisel Gelişim, Bilim İle İlgili Sözler, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://kisiselgelisim.gen.tr/Makaleler/kisisel-gelisim/bilim-ile-ilgili-sozler-867.aspx, En
Son Erişim Târihi: 3.02.2015.

Vikipedi, İbn-i Heysem, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0bn-i_Heysem, En Son Erişim Târihi: 5.07.2012.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
161
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
vir açan teorisi yanında, gökyüzündeki bütün cisimlerin,
sâbit yıldızlar dâhil, kendilerine has bir ışık gönderdiklerine
dâir keşfi, Astronomi’de çok önemli bir sonuç olmuştur:
Öklit ile Batlamyus, gözün görülebilen cisimler doğrultusunda ışınlar neşrettiğini zannetmişler ve onu o şekilde
öğretmeye çalışmışlardı.
İbn’ül Heyzem ise, “Göz görmeye etki eden bir ışık
neşretmez, görülebilen cisimler, göze pek çok ışınlar gönderirler; bunlar mercekten geçerek göze ulaşırlar” demek sûretiyle onların teorilerinin yanlışlığını ileri sürmüştür.
Yaptığı sayısız denemeler sonunda Alhazen, Antik Bilim’e âit zihnî faaliyetin üstüne çıkmıştır. Bu sebepten dolayı, pozitif araştırmanın mûcidi Roger Bacon (1214-1294),
Leonardo da Vinci (1452-1519), Galile (1564-1642) değil,
İbn’ül Heyzem’dir.
İbn’ül Heyzem, yapmış olduğu araştırma ve denemeler
neticesinde Geometrik Optiğin bütün dallarına girmiştir.
Fotoğrafın ilk modelini, bir çeşit karanlık odayı, ilk defâ denemiştir. Işık kırılmalarının ilk önce hava ve su gibi ortamlara bağlı olduğunu söylemiş, hava tabakasının on beş kilometre olduğunu hassas bir şekilde hesaplamıştır.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
162
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
İbn’ül Heyzem, bilgilerini optik âletlerinin gelişmesine
harcamış, ışığın aynalardaki yansımasını araştırmış, gerekli
hesaplamaları yapmış ve ışıldağın (projektörün) etki kânunlarını bulmuştur.
İbn’ül Heyzem’in Batı’ya yaptığı etkiler çok büyüktür:
Onun Optik Fizik sahâsındaki teorileri, Yeni Çağ’ın
ortalarına kadar Batılıların bilimine hâkim olmuştur. İngiliz
Roger Bacon’dan Fransız Witello’ya kadar geçen devre boyunca optiğin tümü Alhazen’in teorilerine dayanır.
Leonardo da Vinci birçok yönlerden Müslüman bilim
adamlarına tâbî olmuş, İbn’ül Heyzem’in eserlerinden kuvvetli ilhamlar almıştır.
16. asırda, Kepler’in, (1571-1630), araştırdığı kânunlara dayanarak o zamana kadar gizli kalmış yıldızları gözler
önüne seren Galile teleskopunun arkasında, İbn’ül Heyzem’in büyük gölgesi yatmaktadır.
İbn’ül Heyzem,”Görüntüler Kitabı” ile Roger Bacon
(1214-1294), Kepler (1571-1630) ve Leonardo (1452-1519)
gibi, bilginlerin çalışmalarında rehber olmuştur.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
163
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
İslâm bilgin ve ilim adamları, çok çeşitli âlet ve enteresan fantâzi buluşlar da ortaya koymuşlardır. Özellikle, Ahmet İbni Mûsa bunların başında gelir.
Halife Hârun’ur-Reşid’in elçilerinden Abdullah isimli
bir kimse 807 yılında Aachen’de Kayzer Büyük Karl’a
Müslümanların saatlerinden bir tânesini takdim eder. Kayzer’in târihçisi Einhard, kaleme aldığı salnâmesinde, “saatin pirinçten yapıldığını, hayrete şâyan bir hünerle monte
edildiğini” bildirmekte ve devamla:
“Bu su saati, on iki saatin geçişini hesaplıyor ve saat
başlarında olmak üzere on iki kürecik düşürüyordu. Her bir
kürecik alttaki zile çarpınca, etrâfa ses çıkarıyordu.”
“Açılan kapılardan aşağı düşen kürecikler, bir saatlik
zamânın tamamlanması ile dışarı fırlıyordu. Bu sıçrayışların sonunda on iki kapı da teker teker kapanıyordu.”
“Bu saatin şimdi anlatılması uzun sürecek, görülmeye
değer, dikkate şayan tarafları vardı.” demek sûretiyle hayretini belirtmiştir.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
164
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Ahmet İbni Musa, “Harika Düzenler“ adlı eserinde
1000 kadar otomatik kontrol sistemi çizmiştir. O, her modern ev kadınının ve her köylünün vazgeçemeyeceği, günlük pratik hayatta kullanılacak, o zaman için birer fantâzi
îcat gibi görünen, en basitinden en karışıklarına kadar değişen çeşitli âletler, çok üstün bir zekâ ile terTıplenmiş teknik oyuncaklar yapmıştır.
Her defâsında bir miktar su akıtabilen testiler, sıvıların
izâfî yoğunluklarını hesaplayan kaplar, ihtiyâca göre ayrı ya
da karışık su akıtabilen şişeler, fitilleri yandıkça kendi
kendine çıkan, içlerine otomatik şekilde yağ akan, rüzgârda
sönmeyen lâmbalar yapmıştır.
Su muayyen bir seviyeye vardığında vereceği otomatik
sinyallerle sulamanın tamamlandığını belirten düdüklü âletler, dâimâ değişik figürlerle su fışkırtan fıskiyeler ve su sanatının en çeşitli türleri onun yaptıklarından bâzılarıdır.
O, suyu, otomatik düzenlerde bu günün mühendisinin
elektriği kullandığı gibi kullanmıştır.

Vikipedi, Ahmed bin Musa, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://tr.wikipedia.org/wiki/Ahmed_bin_Musa, En Son Erişim Târihi: 5.07.2012.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
165
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Sibernetik, bir haberleşme, kontrol, denge kurma ve ayarlama bilimidir. Modern sibernetiğin kurucularından sayılan İngiliz nöroloji Profesörü Dr. Ross Ashby, 1925 yıllarında üstün denge durumunu ortaya attığı zaman, otomatik olarak işleyen sistemlerin üstünde, bunları kontrol eden
sistemlerden söz etmişti.
Hâlbuki bu bilginden tam 800 yüzyıl önce bir Türk Bilim Adamı olan Ebü’l İz İsmâil El-Cezerî, (?-1206), otomatik çalışan sistemler üstünde, bunları otomatik olarak
kontrol eden denge durumu sistemlerini kurmayı başarmış
ve bunları çalıştırmıştır.
Ebu’l İz el-Cezerî, Diyarbakır’da Artuk Türkleri Zamânında yaşamış bir ilim adamımızdır. Ebu’l İz, Kitabü’l
Hiyel, “Görüntüler Kitabı”, adlı eseri ile Sibernetik ilminin
ilk kurucusu olmuştur.
“Mühendis Başı!”
''Am a a n n, hayat boş be!''
Suna Pekuysal’ın Son Sözü
Zamanımızdan 8 asır önce Diyarbakır’da Artuklu Hükümdârı Sultan Mahmut bin Mehmet bin Karaaslan, sara-
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
166
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
yın başmühendisi olan El-Cezerî’yi huzûruna çağırarak
şöyle der:
“Bilirsin ki, abdest işlerinde adamlarımın bana su dökmelerine rızâm yoktur. Bana öyle bir şey yapasın ki, ben onunla iştigal edeyim.”
Bu emri alan başmühendis, El-Cezerî, derhal işe koyulur ve otomatik bir su dökme makinesi yapar.
Onun yaptığı otomatik makineleri bu arada su dökme
makinesinin resimlerini Bilim ve Teknik dergisinin 110 ve
112. sayılarında merak edenler görebilirler.
Bilim adamımızın 55 âdet su, mekanik ya da sedef bilyeler ve miller yardımıyla türlü türlü yürüyen ve hizmet eden robot adamlar, mızıkalar, orglar, eğlence araçları, bentler ve barajlarda kullanılan çark sistemleri ve kilit mekanizmaları gibi âletler yapmıştır.
Ebü’l İz’in “Mekanik Hareketlerden Mühendislikte Yararlanmayı Kapsayan Kitap” olarak bu günkü dile çevirebileceğimiz Arapça yazılı bir kitabının orijinal nüshaların
Vikipedi, El-Cezerî, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://tr.wikipedia.org/wiki/El-Cezeri, En Son Erişim Târihi: 5.07.2012.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
167
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
dan biri, İstanbul’da Topkapı Sarayı III. Ahmet Kitaplığı’nda bulunmaktadır. Ebü’l İz, bu kitabını 1205-1206 yılları
arasında yazmıştır. Bu kitabı ecnebiler Dortrecht ve Boston’da İngilizce olarak basmışlar ve 96 dolar fiyatla satışa
çıkarmışlardır.
Nature adlı dergi 1974 yılının Mart sayısını, ünlü Türk
bilgini Ebü’l İz’e ayırmıştır. Derginin 286. sayfasına Ebü’l
İz’in Hidromekanik güç ile işleyen Tavus Kuşları bulunan
eserlerinin resimleri konulduktan sonra, bu resmin altına özetle şu satırlar yazılmıştır:
“Onun mekanik aygıtlardan bir tânesi su gücü ile işleyen saati idi. Oldukça büyük bir havuzdan boşalan su, her
yarım saatte bir boşalarak pistona hareket sağlıyordu. Bu
nedenle de bütün sistem saat başı makaralar ve palangalarla dönüyordu.”
“Bu anda da erkek tavus kuşu ile dişi tavus kuşu, karşılıklı dönüş hareketinde bulunuyorlar ve bu anda da dişi tavus kuşu ötüyor. Dönen bu su çarkı, iki genç tavus kuşunun
birbirine karşı bağırıp çağırmalarını düzenliyordu.”
“Sol tarafta bulunan kaldıraç kolu ise, suyun boşalmasını ve tekerleğin dönüşünü sağlıyordu.”
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
168
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Ebü’l İz’in söz konusu kitapta târif ettiği makinelerden
bir kaç tânesi Alman profesörlerinden Widemann tarafından yapılmış ve bunlar mükemmel olarak çalışmıştır. Bu
gün bu makineler, Almanya’da Erlangen Üniversitesi’nde
bulunmaktadır118,119.
Ebü’l İz’in yaşadığı çağda elektrik gücü, manyetik güç,
foton etkisi ya da elektromanyetik güçler olmadığı hâlde, onun yalnız su gücü ve basınç etkisinden faydalanarak bu
sistemleri kurabilmiş olması, atalarımızın ilmin bir ana kolu
olan bilime de ne kadar yatkın olduklarını ve önem verdiklerini ve ilmin asıl sâhibi olduklarını göstermektedir.
Ayrıca, bu ilim adamlarımızın faydalandığı sâdece su
gücü ve basınç etkisi olduğu hâlde, bu kadar muazzam
hidromekanik prensiplerle çalışan otomatik makineler yapabilmiş olmaları, Milletimiz’in, Avrupalıların prensiplerini
1925 yıllarında kurduklarını söyledikleri Sibernetik Bilimi
târihi içinde de ne kadar eski ve ileri olduğunu belgelemektedir120.
Farabi, (870-950), sesin fiziksel izâhını yapmış, İbni
Kara, (?-1100), ilk torna tezgahını kurmuştur.
Bilim ve Teknik, Sayı 110 ve 112.
Subaşı, F., 12. Asırda Türk Sarayları Robotlaşmıştı, İhlas, Sayı 22.
120
Bilim ve Teknik, Sayı 110 ve 112.
118
119
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
169
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Uçağın öncülüğünü 880’de İbni Firnas adındaki bir
ilim adamı yapmıştır. Firnas uçağıyla uzun sürede havada
kalmış ve süzülerek yere inmiştir. Batı’da ise ilk uçuşu Orville Wright Kardeşler ancak 1903’de başarabilmişlerdir.
Firnas’tan sonra ilk uçuş denemesini İsmâil Cevherî, (950
-1010), yapmış ve bu hayâtına mal olmuştur.
Hazerfen Ahmet, 17.yüzyılda gazasız ilk uçuşu başarmıştır. Galata Kulesi’nden Üsküdar’daki Doğancılar’a uçmuştur. İlk füze denemesini 4. Murat Zamânında Lagarî
Hasan Çelebi başarmıştır.
Yerçekimi ile Newton’dan evvel, Câbir bin Hayyan,
Râzî, Birûnî ve Hazinî adlı âlimler uğraşmışlar, boşlukta çekimin ispatını Râzî yapmıştır.
Will Durant, “The Age of Faith” adlı eserinin 328.
sayfasında Hazinî’nin yerçekimi ile ilgili bir teori kurduğundan bahseder. Hazinî ayrıca terâziler hakkında bilgi vermiş, havanın yoğunluğunu hesaplamış, rüzgârın hızıyla hava yoğunluğu arasındaki bağıntıyı Toriçelli’den, (16081647), önce bulmuştur.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
170
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Sarkacı saate Galile’den, (1564-1642), evvel İbni Yunus uygulamıştır. Atomdaki enerjiden ilk bahseden Câbir
bin Hayan, (721-805), olmuştur.
Gökkuşağı olayını Dekart’tan 300 yüz sene evvel izah
eden Kudbeddîn Şirâzî’dir.
Havan topunu ilk kullanan ve hattâ hesaplarını yapan ise Fâtih Sultan Mehmet olmuştur.
Einstein’ın, (1879-1955), üzerinde çalışma yaptığı Birleşik Alan Teorisi üzerinde Prof. Abdüsselam, (1926-),
1979’da Nobel Ödülü kazanmıştır121.
İslâm ilim adamı ve filozoflarından Ebubekir Râzî,
Türkistanlı Farabî, Özbekistanlı İbni Sînâ, Harzem’li Birûnî, Azerbeycanlı Sühreverdî, Belh’li Mevlânâ Celâleddîn
Rûmî ve Horasan’lı Nasuriddin Tusî’nin Türk olmaları da
ayrıca bizim için birer övünç kaynağıdır122.
121
Temiz M., (Okuma Parçası), ELEKTROMANYETİK ALANLAR (Ders
Notları), Sayfa 81, Mühendislik Matbaası, Denizli, 2005.
122
. Akman,T., Târihi Gelişimi İçinde Sibernetik, Bilgi Toplumu ve Eğitimimiz
Sempozyumu, Sayfa, 10, 8 Nisan 1995, İstanbul.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
171
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
ERKEN (ÖN) RÖNESANS DÖNEMİNDE
İSLÂM ÇAĞI
Astronomi Bilimi
Astronomi’de yeni bir inkişaf ve ilerleme Müslümanlarla başlamıştır. Astronominin ayrıca, pratik yönden de,
Müslümanlar için büyük bir önemi vardır. Zamânın doğru
olarak bilinmesi, İslâmiyet’te ibâdet saatleri bakımın-dan,
etkili bir yol oluyordu. Bu yüzden Müslümanlar nazârında
gökyüzü ile ilgilenmek, günlük yemeklerden daha önde geliyordu123.
123
Temiz M., (Okuma Parçası), Elektromanyetik Alanlar (Ders Notları),
Sayfa 74, Mühendislik Matbaası, Denizli, 2005.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
172
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Yıldızların, Güneş ile Ay’ın seyir ve hareketleri, Allah’ın (CC) mutlak kudretinin açık birer delîliydi. En büyük
İslâm astronomlarından olan El-Battanî:
“Yıldızlar ilmi, her insanın, eşyânın kânunlarını öğrenmeye çalışması gibi, dinin de kânun ve nizamlarını bilmek
ihtiyâcından doğmuştur. İnsanlık, yıldızlar ilmi sâyesinde
Allah’ın (CC) birliğini ispata; O’nun emsalsiz büyüklüğünü, yüce hikmetini, muazzam kudretini ve eserinin mükemmeliyetini idrâke muvaffak olur.” demektedir.
Bundan önce bir kere daha zikredildiği gibi, Ömer isimli iki astronom, bir gün önlerinde bir Astronomi kitabı
olan “Almagest” olduğu hâlde, bir câmi avlusunun sütunları
arasında otururlarken, yanlarından geçen câhil bir adam,
onlara zihinlerini ne ile tâzelediklerini sorunca, Ömerlerden
birinin, Kur’an’ı Kerîm’in, “Onlar, semâya dikkatle bakmıyorlar mı? (onun ve) dağların nasıl yaratıldığını araştırmıyorlar mı? meâlindeki âyetinin şerhini£ okuyoruz” şeklindeki cevabının çok anlamlı olduğu, bir kere daha vurgulanmalıdır124.

Vikipedi, Alındığı İnternet Elektronik Adresi, El-Battanî,
http://tr.wikipedia.org/wiki/Battani, En Son Erişim Târihi: 5.07.2012.
£
şerh: Açıklama
124
Hunke, S., Avrupa’nın Üzerine Doğan İslâm Güneşi, Sayfa 107, (Orijinal
adı: Allahs Sonne über dem Abendland-Unser arabisches Erbe. Çeviren: Servet Sezgin,
Bedir Yayınevi, 1972).
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
173
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Müslümanlar, pek çok rasathâneler kurmuşlardır. Bunların en meşhurları, El-Memun’un Bağdat ve Şam’da, Fâtımî halîfesi El-Aziz ve El-Hakem’in Kâhire’de, daha sonra
da Sultan Aduddevle’nin yeniden Bağdat’taki sarayının
bahçesinde; Selçuklular’dan Melik Şâh’ın Batı İran’da Nişabur’da, Moğol Hanı Hülâgû’nun Doğu İran’daki Maragha’da, bir Türk prensi Uluğ Bey’in Semerkant’ta yaptırdıkları rasathânelerdir.
Müslüman astronomlardan ders alan Batı bu gün hâlâ
Aldebaran, Algenib, Algol, Atair, Wega, Beteiguse Deneb,
Fomalbaut, Rigel gibi İslâm Sâbit Yıldızları’nın isimlerini
kullanmaktadırlar. Yalnız yıldız ismi değil Zenit, Azimut,
Nâdir, Almugantarat Alhidade ve Theodalit gibi astronomik
kelimeler İslâm Astronomisi’nden kaynaklanmaktadır.
İslâm astronomlarından Muhammed İbni Mûsâ, ElMemun’un yaptırdığı Bağdat’taki rasathânenin müdürü
Yahyâ’nın idâresinde, gezegenlerin hareketlerini sistematik
bir şekilde gözlemiştir. Bu rasathânenin astronomları, Batlamyus’un Astronomi Cetvelleri’nde cesur düzeltmeler (revizyonlar) yaparak, bunları Denemeler ya da Memun Cetvelleri adı altında işlemişlerdir.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
174
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Muhammed ve kardeşleri, halîfenin emriyle Musul’daki Sincar Ovası’nda meridyen dâiresinin bir derecesini
çok hassas bir şekilde ölçmüş ve hesaplamışlardır.
Daha sonra Muhammed, Dicle civârında bir rasathâne
kurarak oraya çekilmiş ve kendini tamâmen hesaplara vakfetmiştir. O, burada birçok astronomi eserlerini, ayrıca kardeşleriyle birlikte, Cremona’li Gerhard tarafından Latince’ye çevrilen, Orta Çağ Avrupası’nda “Üç Kardeşlerin Kitabı” ismi ile tanınan, düz ve küresel yüzeylerin ölçümüne âit
eserini kaleme almıştır.
Muhammed’in kardeşi Ahmet, özellikle, Yunanlıların
semâyı dokuzuncu bir kürenin kuşattığına dâir yanlış görüşlerini bir Astronomi eseri yazarak çürütmüştür. Daha çok
teknik bir kâbiliyete sâhip olan Ahmet, Muhammed ile birlikte büyük bir bakır saat yapmış, ayrıca, Muhammed’in
yıldızlarla ilgili hesaplarını, görenleri hayrete düşüren, bir
cihaza intikal ettirmiştir.
İbn-i Rabbânî Et-Tabarî, âlet hakkındaki görüşlerini
şöyle belirtmektedir:
“Samarra’daki rasathânenin önünde Mûsâ’nın astronom ve mekanisyen oğulları Muhammed ile Ahmet kardeşlerin yapmaya muvaffak oldukları cihazı gördüm. Küre şek-
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
175
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
lindeki bu âlet, zodyak’ların (burçların) sinyalleri ile yıldızların resimlerini tespit ediyordu. Su ile müteharrik (hareketli) idi.”
“Gökyüzünde bir yıldız batınca, aynı anda resmi de
ufku gösteren dâirenin altına doğru batarak kayboluyordu.
Aynı yıldız tekrar doğunca altta ufak çizginin üzerinde
resmi görünüyordu.”
Batı biliminin doğrudan doğruya kaynaklandığı İslâm
astronomlarından bir tânesi de El-Fargânî’dir (9.Yüzyıl).
Fargânî arz derecelerinin uzunluklarını hesaplamıştır. Güneşin de gezegenler gibi fakat aksi yönde seyreden bir yörüngesi bulunduğunun ilk farkına varan ilim adamıdır.
Batı’da Alfranganus adı ile tanınan Fargânî’nin Astronominin Unsurları adlı eseri, birçok kere Latince’ye tercüme edilmiş ve 1537’de Melenghton tarafından yeniden
basılmıştır.
Ekliptik Meyli ve ekvatora göre Güneş yörüngesinin eğilme açısını ilk kez tespit şerefi de Fargânî’ye âittir. Güneş
yüzeyindeki lekeleri de ilk defâ keşfeden odur.

Vikipedi, El-Fargânî , Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://tr.wikipedia.org/wiki/Fergani, En Son Erişim Târihi: 5.07.2012.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
176
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Fargânî’nin astronomi alanındaki eserleri Avrupa’da
tam 700 yıl ders kitabı olarak okunmuştur.
Dokuzuncu ve onuncu yüzyılda Mûsâ Kardeşler,
Dünyâ’nın çevresini ölçmüşlerdir. El-Battânî’nin hazırladığı Sabî Cetvelleri adındaki astronomi cetvelleri, Kopernik
(1473-1543) devrine kadar Avrupa’da temel cetveller olarak kabul edilmiştir. Battânî, Güneş yılını bu günkünden sâdece 2 dakika 24 sâniye farklı hesaplamıştır.
Eski Mısırlı âlim Batlamyus (Ptoleme), bir Güneş Yılı’nın 260 gün olduğunu zannetmiş, İslâm âlimi El-Battânî
ise, bir Güneş Yılı’nı 365 gün 5 saat 46 dakika 22 sâniye olarak hesaplamıştır.
Bitrucî 13. yüzyılda gezegenlerin sürüklendikleri dış
merkezli dâirelere âit teoriyi çürüterek Kopernik’e yol açmıştır.
Câbir bin Eflah’ın 12. yüzyılda yıldızların yer ve açıklıklarını ölçen Azimut Kadranı Avrupa’da ancak 300 sene

Anonim, Bitrucî, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://www.forumalev.net/sahabeler-ve-alimler/429845-bitruci-xli-yuzyilda-yasayanenduluslu-astronomi-alimi.htmlnn Erişim Târihi: 5.07.2012.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
177
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
sonra Alman Astronom Regiomontanus tarafından aynı modele uygun olarak yapılabilmiştir.

.blogspot.com/2012/03/cabir-bin-eflah.html
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
178
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
ERKEN (ÖN) RÖNESANS DÖNEMİNDE
İSLÂM ÇAĞI
Tıp Bilimi
Öz
“Müslümanlar, Tıp sanâtının
mûcitleri sayılacak derecede tabâbette
meşhur oldular... Bunlarsız tedâviye cesâret eden doktorun,
umûmun sağlığını bozduğunu rahatça söyleyecek kadar, fazla îtibar
kazanmışlardı.”
Hümanist Agrippa von Nettesheim
Bir Hasta Mektubu125
“Hiç kimseye, îmandan sonra,
sağlıktan daha üstün bir nîmet verilmemiştir.”
Hz. Ali (RA)126
125
Temiz, M., Bilim Târihinde Erken (Ön) Rönesans Dönemi İslâm Çağı, Bilim
ve Teknolojinin Gerçek Sâhipleri, Türk Bilim Adamları, Alındığı İnternet Elektronik
Adresi,
http://mtemiz.pau.edu.tr/bilim/bilim%20târihinde%20erken%20rönesan%20dönemi%20İ
slâm%20çağı%20bilim%20ve%20teknolojinin%20gerçek%20sâhipleri%20türk%20bilim
%20adamları.doc, En Son Erişim Târihi: 19.03.2013.
126
Sağlık ile ilgili Söylenmiş Güzel Sözler, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
179
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Tıp konusuna, Müslümanların yaptıkları hizmetleri ve
bulunduğu seviyeyi özetleyen ve araştırmacı Sigrid Hunke
tarafından verilen ilginç bir hasta mektubu ile başlamak istiyorum. Mektup, bulunduğu Müslüman hastânelerinden birinde taburcu olmak üzere sırasını bekleyen bir hasta tarafından babasına yazılmıştır.
“Sevgili babacığım...”
“Para göndermene ihtiyacım bulunup bulunmadığını
soruyorsun. Taburcu edilince, bana bir kat yeni elbise ile
ilk devre zarfında hemen çalışmak mecbûriyetinde kalmamam için beş altın verecekler. Böylece süründen hayvan
satmaya ihtiyaç yoktur.”
“Beni henüz burada iken görmek istiyorsan, hemen
gelmelisin... Ben ameliyat salonunun yanındaki ortopedi
pavyonunda bulunuyorum. Eğer büyük kapıdan gelirsen,
cenuptaki dış holden geç...”
“Burası düşmemden sonra beni getirdikleri polikliniktir. Orada her hasta evvelâ asistan doktor ve talebeler
tarafından muayene edilir. Mutlaka hastâne tedâvisine ihtihttp://www.reitix.com/Makaleler/Saglik-ile-ilgili-Soylenmis-Guzel-Sozler/ID=965,
Son Erişim Târihi: 3.02.2015.
En
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
180
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
yacı bulunan, bitişik hastâne eczânesinde hazırlatabileceği
reçetesini orada alır.”
“Muayeneden sonra orada kayıt olup başhekime sevk
olundum. Bir hasta bakıcı beni erkekler pavyonuna taşıdı.
Banyoda yıkandıktan sonra bana hastânenin temiz elbisesini giydirdi.”
“Solda başhekimin talebelere ders verdiği konferans
salonu ile kütüphâneyi de arkada bırakırsın. Koridorun solundaki yol, kadınlar pavyonuna çıkar. Böylece sağ tarafı
tâkiben dâhiliye ve cerrâhi kliniklerini geçmelisin.”
“Bir odadan şarkı ve müzik duyarsan içine bak! Belki
ben o sırada nekâhet devresinde bulunanların gündüzün kitaplar okuyup, müzik dinlemek sûretiyle vakit geçirdikleri
o odadayımdır.”
“Bu gün sabah vizitesini asistan ve hasta bakıcılarıyla
birlikte yaptığı sırada başhekim beni muayene etti ve pavyon doktoruna anlayamadığım bâzı şeyler yazdırdı.”
“Daha sonra doktor yarın yataktan kalkacağımı ve beni hemen taburcu edeceklerini söyledi. Hâlbuki ben buradan ayrılmak istemiyordum.”
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
181
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
“Burada her şey aydınlık ve güzeldir. Yataklar yumuşaktır. Çarşaflar beyaz Şam patiskalarından, yorganlar kuş
tüyünden olup kadife gibi de zariftirler. Her odada akarsu
vardır. Soğuk gecelerin başlamasıyla odalar ısıtılır. Her
gün midenin kaldırabildiği kadar tavuk ve koyun kızartması
verilir127.”
“Komşu, zarif piliç göğüslerinden bir kaç gün daha tadabilmek için, tam bir hafta boyunca, sanki daha fazla hasta imiş gibi tavırlar takınmıştı. Lâkin başhekim şüphelendi
ve sıhhatinin delîli olarak bir bütün ekmekle tavuğu yemesine müsaadeden sonra, onu evine gönderdi.”
“Böylece benim de önüme son kızartılmış tavuğum gelecek128.”
Okuduğunuz bu hasta mektubu, gerçekten, 1000 yıl önce Endülüs’teki hastânelerden birini anlatıyor.
Görüyoruz ki, Erken Rönesans Dönemi’nde Müslümanların hastâneleri bâzı bakımlardan günümüz hastânelerinden bile ileri seviyedeydiler.
127
128
Hunke, S., Aynı Eser, Sayfa 107.
Hunke, S., Aynı eser.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
182
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Sigrid Hunke ise, bu husustaki görüşünü şöyle dile getiriyor:
“... Bu mektup bin yıl önce Himalayalar’la Pirene’ler
arasındaki her büyük Müslüman şehrinde, zarûri tesisler
hâlinde mevcut bulunan hastânelerden birini tasvir etmektedir129.”
Onuncu asrın ortalarında sâdece Kurtuba’da 50 tâne
hastâne vardı. Kezâ Bağdat’ta Abûdî Hastânesi, Kâhir’de
Nasırî Hastânesi ile Şam’da bulunan Nûrî Hastânesi bunlar
arasında dillere destan olmuştu.
İslâm Tıp ve tabâbetinin zirveye ulaştığı bu sırada, biliyorum ki, şu andaki gelişmeleri dikkate alarak Batı şartlanmışlığının tesiri ile, “İslâm tıbbının bu seviyede olduğu
böyle bir durumda, Batılılar’ın tıbbı, şüphesiz, bambaşkadır.” diye düşüneceksiniz.
Acabâ öyle mi?
İsterseniz, bu düşüncenizin haklı olup olmadığını, o sıradaki Avrupa Tıp ve tabâbetinden bir örnek vererek görelim:
129
Hunke, S., Aynı Eser, Sayfa 155.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
183
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Haçlı Seferi sırasında kendi milletlerinin tabâbetine
güvenleri olmayan Haçlı hükümdarları, Filistin’de bulundukları sırada sivilce, kolik ve ishallerini tercîhen Müslüman doktorlarına tedâvi ettiriyorlardı.’
Bu maksatla, hasta Fransız’ları tedâvi etmek için giden
Müslüman doktorlardan Sâbit, on gün gibi kısa bir zamanda
geri dönmesi üzerine, arkadaşları tarafından, Hıristiyan
hastaları kısa sürede bu kadar çabuk nasıl tedâvi edebildiği
husûsunda, hayretle karşılanınca, durumu şöyle îzah eder:
“Bacağında çıban bulunan bir şövalye ile sıtmadan
fazla zayıflamış bir kadın getirdiler.”
Şövalyenin ayağına yakı sardım. Çıban patladı; tehlikesiz bir seyir tâkip etmeye başladı. Kadını diyete tâbî tuttum. Vücut durumunu nebâtî gıdalar vermek sûretiyle iyileştirdim.”
“Bu sırada oraya gelen bir Fransız doktoru, hastalara
dönerek beni gösterip, ‘Bu sizi tedâvi etmeyi bilmiyor’ dedi.
Şövalyeye tek ayakla yaşamayı mı, ölmeyi mi tercih edeceğini sordu. şövalye, “Bir ayak ile” şeklinde cevap verdi.”
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
184
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
“Fransız doktor, kendisine kuvvetli bir şövalye ile keskin bir balta getirilmesini istedi. Şövalye elinde balta ile
göründü”:
“Henüz oradan ayrılmamıştım. Doktor, hastanın bacağını bir kütüğün üzerine koydu. Bir balta darbesiyle bacağı
kesmesini şövalyeye emretti.”
“Şövalye, gözlerimin önünde hastanın bacağına bir
balta darbesi indirdi. Ancak, bu birinci darbe ile, bacak ayrılmadı. Şövalye, ikinci defâ tekrar vurdu. Bacağının ilikleri
dışarıya fırlayan felâketzede, hemen öldü.”
“Doktor, onu tâkiben kadını muayene etti. “Bu kadının
başında âşık olduğu bir şeytan var. Saçlarını kesin” dedi.”
“Kadının saçları kesildi. Kadın, tekrar hemşerilerinin
yemeğinden sarımsak ile hardal yedi.”
“Böylece ateşi tekrar yükseldi. Doktor, “Kafasına şeytan girmiştir.” diyerek onu yakalayıp başının derisini haça
benzer şekilde yüzdü. Kafasını örten kısım tamâmen açılın-
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
185
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
caya kadar derisini ortadan çekip sıyırdı ve kafasını sâdece
tuz ile ovdu. Kadın aynı anda öldü130.”
“Yapılacak bir hizmetin bulunup bulunmayacağını oradakilere sordum. Hayır, diye cevap verdiler. Böylece, o zamana kadar benim için meçhul bulunan onların bu hârikûlâde tabâbetini öğrenmiş olarak oradan ayrıldım.”
Okuyucu bu sûretle, verilen bu iki örnekle, Orta Çağ’da İslâm Tıp ve tabâbeti ile Batı’nın Tıp ve tabâbeti hakkında yeteri kadar bir fikir elde etmiş bulunmaktadır. İslâm Tıp
ve tabâbeti ile Batı’nın Tıp ve tabâbeti hakkında söylenecek
başka bir söze gerek yoktur.
On ikinci asrın sonlarına kadar Batı’da sâdece hasta kabul eden hastâneler yoktu. Müslümanların hastânelerine
benzer şekilde, yalnızca hastalarla onların bakım ve tedâvilerine mahsus müstakil hastâne binâları Batı’da ancak,
Haçlı Seferleri’nden sonra kurulmuştur.
Henüz son derece iptidâî bulunan bu hastânelerin ilki
ve o devirde yaşayanların kanaatlerine göre en iyisi, Pâris’teki Hotel Dian idi. Şimdi bir Batılı’nın kaleminden Hotel
Dian’ı öğrenelim:
130
Hunke, S., Aynı Eser, Sayfa 144.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
186
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
“Tuğla döşemeli zeminde kat kat olmuş samanlar...
Hastalar zemine serpili bu samanlara basarak, itişe kalkışa
geziniyorlardı.”
“Birinin ayakları diğerinin başına bitişik... Çocuklarla
ihtiyarlar yan yana... Belki inanılmaz ama gerçek! Kadınlarla ihtiyarlar birbirlerine karışmış vaziyette... Salgın hastalıklara yakalananlarla diğer hafif hastalıklardan muzdarip bulunanlar bir arada...“
“Doğum sancısı çeken bir kadın, göğüs göğüse sıkışmış bir vaziyette inliyor, bir süt çocuğu ihtilaç içinde dönüyor, tifüslü bir hasta ateş içinde tutuşuyor, bir veremli öksürüyor, bir cilt hastası son derece kaşınan cildini öfkeli tırnaklarıyla koparıyordu.”
“Hastaların en zarûrî ihtiyaç maddeleri noksandı. Son
derece sefâlet içinde yaşayan insanlara has yiyecekler kifâyetsiz miktarda verilmekteydi.”
“Bâzen şehrin hayırsever hemşerileri, onlara bol yiyecek getiriyorlardı. Bu maksatla, gece ve gündüz açık bulunan hastânenin kapılarından herkes içeri girebilmekte, istediğini görebilmekteydi.”
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
187
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
“Bir gün açlıktan yarı ölmüş bir duruma gelen hastalar, ertesi günü ölçüsüz derecede fazla şarap içebilmekte,
şiddetli mide yorgunluğu neticesinde bâzıları ölmekteydiler.
Bütün binâda açıkça iğrenç haşereler kaynaşmaktaydılar.”
“Hasta koğuşları o kadar mülevvesti (pisti) ki, hemşire
ve hasta bakıcılar, ancak ağızlarında sirkeli sünger ile içlerine girmeye cesâret edebilmekteydiler.”
“Cesetler uzaklaştırılmadan evvel, umûmiyetle yirmi
dört saat veyâ fazla bir zaman ölüm döşeğinde bekletiliyor,
bu müddet zarfında mütebâkî hastalar, cehennemî atmosfer
içinde koku neşrine başlayan, etrâfında yeşil at sineklerinin
uçuştukları yatağı ölünün katılaşan vücûdu ile birlikte paylaşıyorlardı131.”
Verilen bu pasajlar, İslâm ve Batı Tıp ve tabâbetinin
Or-ta Çağ’daki durumlarını bütün açıklığıyla göz önüne
serme-ye yetmektedir. Literatürde bu konuda bulunan daha
çok ör-nekler vardır.
131
Hunke, S., Aynı Eser, Sayfa 153.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
188
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Hastânelerin İdârî Durumları
“Herşey canımı sıkıyor!”
Winston Churchill’in Son Sözü
Müslüman memleketlerinde hastânelerin gelirleri vakıf
sisteminden temin edilir ve bu vakıflar devletin mülkiyetinden sayılırdı. Arâzi ve çiftlikler üzerindeki denetim yetkisini devlet yapardı.
Doktorlar dâhil, bütün personelin maaşları bu vakfiyelerden sağlanır, ister fakir, ister zengin olsun, her hastaya
parasız bakılırdı. Hattâ taburcu edilirken bile hastaya, bir
kat elbise, bir aylık iâşe masraflarını karşılayabilecek miktarda bir para verilirdi.
Tıbbî teftiş ve kontrol başhekim tarafından yapılırdı.
Başhekim arkadaşları arasından esaslı bir sınav sonunda seçilirdi.
Talebeler, daha tahsile başlarken, hasta yataklarındaki
günlük klinik tecrübeler sâyesinde, pratik hekimliğe alışkanlık kazanırlardı. Böylece, dünyânın o zamana kadar görmediği, ancak bu gün devrimizde benzerlerine kavuşabildiği bir hekimler sınıfı meydana gelmişti.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
189
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Tıpta ihtisas dallarının tespiti ve ilk ihtisas sınavının
uygulayıcıları da Müslümanlar olmuşlardır.
Bütün devirlerin en büyük hekimlerinden bir tânesi ErRâzî (864-925) ve diğeri de İbn-i Sînâ (980-1037) idi. Bu
iki dâhinin hâtırâları hâlen tâzeliğini muhafaza etmektedir.
Burada bir kaç satırla onları anlatmak mümkün değildir. Bu iki insanın büyüklüğüne bir işâret olması bakımından, bu gün hâlâ Paris Tıp Fakültesi’nin öğrencilerinin, St.
German Bulvarı’nın yanındaki büyük konferans salonunda
toplandıkları zaman, bu iki büyük ilim adamımızın
hâtırâsına dikilen âbidelerde Er-Râzi ile İbn-i Sînâ’nın
cüppe ve simâlarını görmeleri yeterlidir.
Er-Râzî
“Sağlıklı olmak istiyorsan;
az ye, saygın olmak istiyorsan, az konuş!
Özbe Atasözü132
Sağlık ile ilgili Söylenmiş Güzel Sözler, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://www.reitix.com/Makaleler/Saglik-ile-ilgili-Soylenmis-Guzel-Sozler/ID=965,
En
Son Erişim Târihi: 3.02.2015.
132
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
190
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Er-Râzî ‘nin eserlerinin içeriği yalnız Tıp ve Kimyâ’ya
âit değil, yarısı tamâmen, Astronomi ve Matematiğe âittir.
Fezâ Boşluğu’na âit bir risâlesiyle birlikte “Mıknatısın Demiri Çekme Sebebi” adlı bir kitabı ile Dünyâ’nın iki eksen
etrâfında döndüğünü, Güneş’in Dünyâ’dan büyük, ayın ise
küçük olduğunu ispat etmek üzere, “Dünyâ’nın Şekline Dâir” eseri, “Dinlerin Kritiği”, İslâmiyet’in karşısında delâlete sapanları anlatan “İlâhî İlim” adlı kitabı eserlerinden bir
kaçıdır.
Dr. Sigrid Hunke, şöyle diyor:
“Altı asır önce Paris Tıp Fakültesi, dünyânın en büyük
kütüphânesine sâhipti. Bu kütüphâne, sâdece bir kitaptan
müteşekkildi. Bu kitap bir Müslüman’ın eseriydi. Öylesine
kıymetliydi ki, Hıristiyan krallarının en mutaassıplarından
biri olan XI. Lutwing bile, vukûu muhtemel mühim sıhhî
vak’alarda, özel doktorlarının ancak tek nüshası bulunan
bu kitaba başvurabilmeleri için yüz altın taler ve on iki gümüş mark yatırarak, üzerinde kirâ hakkı tesis etmişti.”
“Kütüphânenin bir tek eseri, Yunanlıların ilk devirlerinden itibâren Milâdın 925. yılına kadar, Tıp sahâsında
mevcut bütün bilgileri kapsıyordu. Bu sebeple müteakip beş
yüz yıl içinde kendisine hiç bir şey eklenmeyen ve bir Müslümanın kaleminden çıkan bu muhteşem dev eser, bütün
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
191
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
manastırlardaki mütevâzı ve ince hacimli eserlerin bin
misline bedeldi.”
Er-Râzî’nin “El-Hâvî” adlı bu eseri “Continents Rhases” adı ile 1279’da Sicilya’da tercüme edilerek bütün Avrupa’ya yayılmıştır. Hipokrat’tan o zamana kadar geçen
devrin tam bir Tıp ansiklopedisi olan 30 ciltlik bu eserin
tamamı 1486-1542 döneminde 5 defâ basılmıştır.
Râzî’nin iki eseri bu dev kitaba nazaran Batı’da daha
fazla yayılmış, daha sık tercüme edilmiştir. Bu gün Batı’da
“Lieber Almansoris” ve “Lieber Pretiosus” isimleri ile tanınan bu iki eserini Râzî, Horasan vâlisine ithaf etmişti.
“Râzî ‘nin “Bir Saat İçinde Şifâ” adlı eseri de çok rağbet görmüş, çiçek ve kızamığa âit eseri ise, Batı’da 14981866 yılları arasında 40 defâdan fazla basılmıştır.
Mafsal romatizmaları, taş, mesâne ve böbrek ile birçok
çocuk hastalıkları da Râzî’ye bağlanır. Papazların büyük bir
ahlâksızlık saydığı banyo temizliğini Râzî, sıhhat için hastalara bilhassâ tavsiye ederdi.
İslâm Tıp ve tabâbetinin husûsiyet ve başarısını meydana getiren her şey Râzî’nin kudretli doktor şahsiyetinde
aksetmekteydi. O, meslek ve mesûliyeti ile bir doktor, care-
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
192
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
sizlerin yardımcısı, aynı zamanda bir ansiklopedist, bir klinikçi, bir mütefekkir, bir müşahedeci, bir sistematikçi ve bir
kimyâgerdi.
Geleceğimizin bilim adamlarına, belki, iyi bir numûne
olur düşüncesiyle Râzî hakkında bir kaç söz daha ilâve etmek istiyorum:
Râzî, bu günkü Tahran’ın biraz gerisinde Horasan civârındaki Rey kasabasında doğmuş bir İskit Türk’ü idi. Hayâtı
boyunca bilgisini mütemâdiyen genişletmiş, etüt gâyesiyle
geniş seyâhatler yapmış, öğrencilerinin kafalarına doktorluk
mesleğinin yüksek ahlâkî mânâsını sokmaya çalışmış, her
türlü sözlü ve yazılı şarlatanlıkla mücâdele etmiştir.
Hemen hemen muhtaç bir durumda yaşaması pahâsına
tedâvilerinden sonra para vererek kendilerini koruduğu fakirlerin candan sevdikleri bir doktor olan Râzî, yaşlılığında
kıskanç arkadaşlarının çeşitli dînî ve siyâsî entrikalarına
kurban giderek çâresiz ve yardımsız bir duruma düşmüştür.
Yaptığı Kimyâ deneyleriyle, başarısızlığını ortaya koyduğu Horasan vâlisi El-Mansur İb-i İshak’ın kırpaç darbeleriyle görme kaabiliyetini yavaş yavaş yitiren binlerce insanın sevgilisi Râzî, sonunda kör olmuştur.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
193
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Er-Râzî, Milâdın 925. yılında tamâmen sefâlet içinde
ölmüştür.
İbn-i Sînâ-Avicenna
“Siyah bir ışık görüyorum.”
Victor Hugo’nun Son Sözü
İslâm Tıp âlimlerinin en büyüklerinden olan İbn-i Sînâ,
henüz on yaşında iken Kur’an’ı ve daha birçok kitapları
hıfzedip ezberlemiştir. İbn-i Sînâ, ayrıca Astronomi, Geometri, Fizik ve Metafizik ile de ilgilenmiştir.
Enfeksiyoner beyin iltihâbını, diğer akut enfeksiyonlardan ilk defâ ayıran Avrupalıların Avicenna diye an-dıkları
İbn-i Sînâ, menenjit ve sekonder iltihap ve menen-jizmin
ilk defâ ayrı ayrı teşhisini, plörezi, pnömoni ve in-terkostal
nevralji ve karaciğer apsesi ile peritonitin de hâ-rikûlâde bir
şekilde ilk defâ ayırıcı teşhisini yapmış; yüz felcinin
mahallî ve merkezî sebeplerini belirtmiş, ilk defâ iltihapsız
yara tedâvisini ortaya koymuştur.
Birçok hastalıkları, bu arada sarılık hastalığını doğurduğunu söylediği şarbon hastalığının da ilk defâ açık bir
izâhını yapan İbn-i Sînâ, antik devirde uygulanan sıcak ve
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
194
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
soğuk su banyolarına karışık banyoları da eklemiş, damar
içi şırıngasıyla buz torbasını da o îcat etmiştir.
İbn-i Sînâ, ilâçla tedâvî vâsıtalarının, ruhî tedâvî vâsıtalarını desteklemesi lâzım geldiğini söylemekteydi.
İslâm Tıp ve tabâbetinin en mühim eserleri bile İbn-i
Sînâ’nın Kânun’u önünde solgun kalır. Onun bu eseri, Doğu’da ve Batı’da asırlar boyunca, Tıp târihinde rastlanmayacak derecede, muazzam bir tesir meydana getirmiştir.
Kânun ilk defâ 1473 Şubat’ında Milano’da basılmıştır.
1500 yılına kadar, Galen’in iki ciltlik eserinin bir defâ basılmasına karşılık, Kânun 16 kere basılmıştır.
Ebü’l Kâsım
“Öyle tedaviler vardır ki hastalığın, kendisinden daha kötüdür.”
Publilius Cyrus133
Müslümanlar, Anatomi biliminde de Batılılara yol göstermişlerdir.
Sağlık ile ilgili Söylenmiş Güzel Sözler, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://www.reitix.com/Makaleler/Saglik-ile-ilgili-Soylenmis-Guzel-Sozler/ID=965,
En
Son Erişim Târihi: 3.02.2015.
133
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
195
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Kurtuba’da II. El-Hakem’in sarayında yaşayan ‘Arap
Cerrâhisinin Yıldızı’ Ebü’l Kâsım (936-1013) sâyesinde
Batı’da Cerrâhi, Anatomi ile kader birliği yapmıştır.
Ebü’l Kâsım, hemofiliye âit îzâhâtı ile Tıp’ta bu konuyu zenginliğe kavuşturmuştur. Bu gün Walcher Durumu denen doğuma yardımcı usulle ceninin ters doğumuna müdâhaleyi ilk defâ tavsiye eden Ebü’l Kâsım, özel bir vajinal
aynadan başka collum’un sun’î şekilde genişletilmesine
yarayan, bu sûretle doğuma yardımda büyük bir önem kazanan kolpeurynter âletini de îcat etmiştir.
Fransız cerrâhı Pare’yi 1552’de şöhrete ulaştıran Büyük Damarların Bağlanması’nı hakîkatte bu Fransız’dan
daha önce Ebü’l Kâsım bulmuştur.
O, ilk başlayan cerrahlara sunî dikişi, kürk dikişi, karın
yaralarında sekiz dikişi, bir ipliğe geçirilen iki iğneli dikişi,
kedi bağırsakları ile yapılan dikişi, bağırsak ameliyatında
catgut (katküt) dikişini ilk defâ öğreten kimsedir.
Yirminci asır başında Alman cerrâhı Trentelenburg’u
meşhur eden Trentelenburg Durumu’nu ilk olarak Ebü’l
Kâsım tavsiye etmiştir.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
196
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Açık kırıklarda yaranın bakımı için alçı sargısından bir
pencere açıp kesme metodu, kaynak olarak Ebü’l Kâsım’a
dayanır. Göz ve diş doktorlarının kullandıkları âletlerin modelleri ondan geçer.
İbni Sür-Avensoar
“Gönül kendine benzeyen gönüle akar.”
Hz. Ali (RA)134
Endülüs’lü Tıp âlimlerinden bir tânesi de Orta Çağ’da
Batı’da Avensoar olarak tanınan İbni Sür’dür (1091-1162).
İbni Sür, akciğer vereminin bulaşıcılığını ve Güneş
ışınlarının bu mikroplar için öldürücü olduğunu belirtmiştir.
Et-Tesir adı ile yazdığı eserini kendisinden daha büyük şöhrete ulaşan talebesi İbni Rüşt’e ithaf etmiştir.
İbni Rüşt (1126-1198), üstâdının bu iltifatına, Tıpta en
fazla mantıkî silsileye sâhip bir eser sayılan, Külliyât-ı fitTıp adlı eseri ile karşılık vermiştir.
134
Anlamlı En Güzel Sözler, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://www.enguzelanlamlisozler.com/, En Son Erişim Târihi: 5.02.2015.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
197
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
İbni Sür’ün Tesir’i, İbni Rüşt’ün Külliyât’ı da, İbni
Sînâ’nın Kânun’u ile birlikte 16. asırda bile Batı Üniversiteleri’nin ders kitabıydılar.
Ali İbni Abbas
“Susmak, dayanılması çok güç bir yanıttır.“
Chesterton135
Avrupa’nın, peşin bir hükme kapılmadan kabul edip
faydalandığı Müslüman doktorlardan bir diğeri de Ali İbni
Abbas’tır (?-994).
Hipokrat ve halefleri, çocuğun kendi hareketleriyle rahimden çıktığını kabul etmişlerdi. Hâlbuki doğumun, çocuğun hareketleriyle değil, rahmin özel hareketi ve dışarı
atmasıyla meydana geldiğini ilk defâ Ali İbni Abbas keşfetmiştir.
O, rahim çıbanları, kollum yaraları ve alt karın kanserleri hakkında önemli eserlere sâhiptir.
135
Anlamlı En Güzel Sözler, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://www.enguzelanlamlisozler.com/, En Son Erişim Târihi: 5.02.2015.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
198
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Ali İbni Abbas, yazdığı çok meşhur eseri ‘Sultanî Kitap’ Al-Kitâb’ül Melîki adlı eserini sultan Adüd’ud Devle’ye
ithaf etmiştir.
İbn’ül Baytar
“Affetmek ve unutmak iyi insanların intikâmıdır.”
Schiller136
En büyük İslâm nebâtçısı İbn’ül Baytar’dır (11901248).
İbn’ül Baytar, bin dört yüzden fazla nebâti ilâcın isim,
madde ve reçeteleriyle kullanış tarzlarını tespit eden bir eser yazmıştır. Bu eser, devrinin bütün farmakoloji malzemesini kapsamaktadır ve bu dikkatli ve ilmî bir çalışmanın
parlak bir zaferidir. Baytar’ın farmakolojisi, 1758’de yeniden fakat kısım kısım yayınlanmıştır.
136
Anlamlı En Güzel Sözler, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://www.enguzelanlamlisozler.com/, En Son Erişim Târihi: 5.02.2015.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
199
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Antibiyotiğin Geçmişi
“Başkalarının yolunda yürüyenler, ayak izi bırakmazlar.”
S. L. Braunon137
Bu gün Batı tabâbetinin son haykırışı olarak 20. Yüzyılda yeniden keşfettiği antibiyotiği bile Araplar, daha İslâmiyet’ten önce iltihâbî yaraların tedâvisine mahsus bir
ilâç olarak bulmuşlardı.
Zayıf mikroplar vâsıtasıyla vücût direncinin tahrik edilmesi, sunî şekilde vücûda sokulan hastalık mikrobu mârifetiyle bağışıklık tesirine dayanan, modern aşı düşünce ve
tekniği, onların aşı sisteminin temelini meydana getiriyordu.
Çinliler, çiçek iltihapları içirilmiş kabarcıkları çocukların burunlarına sokuyorlardı.
Hastalığın tehlikesiz ve çabuk geçmesi için, Araplar
aşılamayı, bir tarz olarak, çiçeğe tutulmuş bir komşu veyâ
akrabaya âit çiçek sivilcelerinin üzerinde cildi biraz açıp
iltihâbı yerinden alarak yapıyorlardı. Onlar, iltihâbı elin
137
Anlamlı En Güzel Sözler, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://www.enguzelanlamlisozler.com/, En Son Erişim Târihi: 5.02.2015.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
200
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
dirsek ile başparmak arasının iç yüzündeki hafif bir kesite
yerleştiriyorlardı.
Penisilin ve aspergelius’un küf maddesini yük eşeklerinin koşum takımları ile mandallardan elde ediyorlar,
bunları işleyerek, iltihaplı yaralarda kullanıyorlardı.
Boğaz iltihaplarında ise, bu gün hâlâ bedevî kabîlelerinde kullanılmak üzere, küflü ekmeğin yeşilimsi tozunu
hastanın boğazına kuvvetle üfürüyorlardı.
Bu konuyu bitirirken, ateşli Hümanist Agrippa von
Nettesheim’in sözünü zikredelim. O:
“Müslümanlar, Tıp sanâtının mûcitleri sayılacak derecede tabâbette meşhur oldular... Bunlarsız tedâviye cesâret
eden doktorun, umûmun sağlığını bozduğunu rahatça söyleyecek kadar, fazla îtibar kazanmışlardı.” demektedir.
Avrupalıların Tıp ve tabâbetinin, hastaların organları içinde şeytanı aradığı Orta Çağ’da, İslâm Tıp ve Tabâbetinden sunulan bu örnekler, bu gün henüz yeni yeni ortaya çıkan gerçekler açısından, aysbergin ancak görünen ucu mâhiyetindedirler.

Hunke, S., Aynı Eser, Sayfa 202.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
201
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Bilim, Bilim Adami Ve Teknoloji
‘Hikmet’in Neresinde?
“Köpeklerin kardeşliği, aralarına kemik atılana kadardır.”
Hz.Mevlâna138
Türkçemiz ve Hikmet Kelimesi:
Bir gökdelen sağlam bir temel üzerinde yükselir. Zaman içinde yükselen gökdelenin her bir katı ve yapı taşının
bu temele dayandığı açıktır. Temel sağlam değilse, gökdelenin her an yıkılma tehlikesi bulunur. Bırakınız deprem gibi büyük felâketleri, temel sağlam değilse bunlar, ufak bir
rüzgârda bile hemen yıkılırlar. Demek oluyor ki her bir şeyde temel veyâ esas çok önemlidir.
Dil milletleri var eden temel öğelerden bir tânesidir.
Bir millet, bir gökdelene benzetilirse, o milletin dili, o gökdelenin temeli durumundadır.
Geçmişi ve târihî birikimi olmayan, oradan buradan
derlenen kelimelerden zorlama ile meydana getirilen bir di-
138
Anlamlı En Güzel Sözler, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://www.enguzelanlamlisozler.com/, En Son Erişim Târihi: 5.02.2015.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
202
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
lin kelime gibi esas unsurları, “etimolojik 139 “ açıdan bir
kültür akışı içinde olgunlaşıp gelmedikleri için, milletlerin
geçmişlerinin çağrışımlarını yapamazlar.
Kendi öz dilini terk ederek zorlama ile meydana getirilen bir dili benimseyen bir millet, temeli zayıf olan böyle
bir gökdelen gibidir. Başka bir ifâdeyle, târihî birikimi olmayan derme-çatma kelimelerden oluşan bir dil, milleti
uzun süre ayakta tutamaz.
Dil, bir milletin canlı duran temel bir değeridir. Dilin
önemi târihî değerleri taşımasından, milletin kültürü ile
kaynaşmasından kaynaklanır.
Milletlerin kendilerine has öz kelimelerinden başka,
târihî devirlerde dilden dile geçen kelimeler de, uzun sureler içinde geçtikleri milletlerin değerleri ile şekillenirler,
yeniden anlamlanırlar, sonunda o milletin bir değeri hâline
gelirler. Meselâ, Etrüsk Pusulası-Türk Yazıtı olarak adlandırılan bir belgeye göre, Lâtin alfabesi Türk alfabesinden
türemiştir. Şüphesiz, daha sonraki yüz yıllarda başka millet139
Etimoloji, dil kökenbilim diye Türkçeleştirebileceğimiz bir bilim dalıdır.
Özetle, bir dilin köklerini, dildeki sözcüklerin, deyimlerin, dilbilgisi kurallarının, vb.
kökenlerini ve bunun bir gereği olarak o dilin diğer dillerle ve o dili konuşan toplulukların
geçmişten bugüne kadar diğer topluluklarla olan kültürel ilişkilerini araştırır.

Türk Dünyası-Tarih Kültür Dergisi, Kasım 2005-227, Sayfa 42.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
203
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
lere âit dillerden de Türkçe’ye geçerek Türkçeleşen kelimelerin olduğu da tabiîdir. Örnek vermek gerekirse, ”kaldırım” ya da “efendi” kelimesini söyleyebiliriz.
Türkçe zannedilen “kaldırım”, Yunanca “kalodromosgüzel yol, yolun yürünecek düzgün tarafı” kelimesinden
gelmektedir.
“Efendi” kelimesi ise, Yunan’ca, “aftendis” ya da “afendis”ten gelir. Yunanca’ya da “autendis-hükmeden,
hâkim olan” olarak Lâtince’den geçen Bizans kökenli bir
kelimedir bu…
İşin enteresan tarafı, kendi kendine hareket eden sistem
ya da makine anlamında, günümüzde kullandığımız, “auto” da aynı kökten gelmektedir. Sonuçta bugün “otomatik,
otomobil” kelimeleri ile “efendi” kelimesinin kan kardeş
oldukları ortaya çıkıyor140.
140
Songar A., Butros Efendi, Türkiye G, 13.01.1994.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
204
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Etrüsk Pusulası-Türk Yazıtı
Bu bakımdan başka milletlerden alınmış oldukları
hâlde, târihe mal olmuş ve uzun yıllar Türk Kültürü ile yoğrularak gelen kelimeler de Türkçe sayılır.
Dolayısıyla, bu yüzdendir ki Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu
ve Attila İlhan Osmanlıca, Türkçe ayırımının yanlış olduğu-
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
205
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
nu, yâni Osmanlıca’nın Türkçe olduğunu söylemektedirler.
Bu bakımdan, bu konuda çok aşırı gidilirse, ortada Türkçe
diye bir şey kalmaz.
Düşününüz! Bir kuşu sırf düşünce bazında tasarlanan
başka bir kuşa benzetmek için, çeşitli gıdalarla besleyerek
çıkarmış olduğu, vücûdundaki bütün tüylerini bizzat yolup,
ayıklamakla elde edilen yeni kuş, artık ne kadar önceki ya
da sonraki kuş olur?
Son yüz yılda dilimiz bu yeni kuş tâlihsizliğine uğramıştır. Aşırı bir saldırganlıkla Arapça kelimelerden kurtulalım derken, ortaya hiçbir lisanda olmayan yeni bir “uyduruk” çıkmıştır. Meselâ, “mecbûrî” kelimesini Arapça diyerek atmışız. Onun yerine Farsça’nın “zor”una bir “kuş
tüyü” ilâvesiyle ortaya çıkan “zorunlu”yu kabul edip onu
almışız. Aslında, bu yüzden, bu kelime, ne Farsça lügatta
vardır, ne de asıl Türkçe lügatta…
Daha yeni bir örnek:
Bugün “görev” kelimesini beğen-miyoruz. Onun
yerine İngilizce’nin “mission”nunu bozarak “misyon”
yapıp alıyoruz. Bu “misyon” kelimesini de ne İngilizce
lügatta ne de Türkçe lügatta bulabilirsiniz!
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
206
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Şimdi sorarım size:
Bizim güzel Türkçe’miz, yolunup yolunup “arasatta”
kalan uyduruk kelimelerle mi değiştirilmek isteniyor?
Eğer öyleyse, aşağılık duygusunun bir ürünü olarak
meydana getirilen ve Türkçe diye bize kabul ettirilmeye çalışılan bu dil, hep “uydurukçalar” yığınından oluşmuş olmuyor mu? Eğer böyleyse, ben şu durumda da “Asıl Türkçe
Osmanlıca’dır.” diyen merhum Attila İlhan tarafını tercih
ediyorum.
Soğuk Savaş döneminde dilimiz, halkın “uydurukça”
dediği bu “Öz Türkçe” adı altındaki kampanya ile iyice bozulmuştur. O zaman herkes bu uydurulan kelimeleri gerçekten kaybolmuş Türkçe zannediyordu ama çoğu insanımız bunu şüphe ile karşılıyordu.
Bu yanılgıyı Reisicumhurumuz Süleyman Demirel’in
ağzından dinleyelim141:
“Ben Osmanlıca konuşuyor değilim. Ancak bâzı kırıntılar kalmış olabilir. Buna rağmen, konuşmalarımı yeğen-
141
Selim, A., Dil Meselesi, Zaman G., 12 Ocak 1992.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
207
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
lerim anlamıyor. Onların anlamadığını görünce, yeni kelimeleri biz de kullanıyoruz.”
“Fakat Orta Asya’nın Türk yetkilileriyle görüşürken
şunu müşâhede ettim. Onlar bizim terk ettiğimiz kelimelerle
konuşuyor ve kullandığımız yeni kelimeleri bilmiyorlar!
Ben de şimdiye kadar sanıyordum ki, biz yeni kelimeleri onlardan aldık…”
“Şimdi merak ediyorum: Yeni kelimeleri biz onlardan
almadıysak, dünyâdaki Türkler o kelimeleri bilmiyor ve kullanmıyorlar ise, nerden aldık, hangi maksatla aldık?”
“Hiç almasaydık, hem nesiller arasındaki kültür uçurumu meydana gelmeyecekti, hem de soydaşlarımızla daha
iyi anlaşacaktık… Demek ki, dilimizi iki yönden de fakirleştirdik…”
Atalarımız, “Su uyur, düşman uyumaz” demişler... İşte
bir örneği de bu:
Biz farkında olmadan dilimizi ne hâle getirmişler,
Türklüğü ve Türk olmayı aşağılık sayacak kadar aşağılanmış aşağılık duygusuna kapılanlar!
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
208
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Hikmet kelimesi de, Arapça’dır diye aynı kaderi paylaşmış… Ama yerine konacak aynı anlamları içeren bir kelimeyi bulmak mümkün değil…
Anlam zenginliği ve Kültürümüz ile iç içe olmasından
dolayı bu kelime çok önemli bir kelimedir aslında… Bin
yıllık târihimizde Kültürümüz’ün (İslâm’ın) kaynağı olan
Kur’an literatüründe “hikmet” kelimesini kaldırdığınızda
târihimizle, Kültürümüz’le ilişkimizin müthiş bir şekilde
kesildiğini görürsünüz.
Kur’an’ın doğru yorumunu elde edebilmek için hikmet
kelimesinin çok çeşitli anlamları taşıdığı görülmektedir.
Şimdi bu kelimeyi Arapça’dır diye atarsanız, yerine aynı
içerikli bir kelimeyi bulmak mümkün olamayacağı için,
Kültürümüz ile bütün ilişkileri koparmış olduğumuz gibi
yeni dilimiz de “tüyü yolunmuş” bir kuştan farksız olur /
olacaktır.
Bilimle En İyi Uyuşan Dinimiz İslâm
''İşte bu fena.”
Peyami Safa’nın Son Sözü
Son yıllarda bütün dünyâda “nanoteknoloji” kelimesinin gerçekten her şeye çâre olabilecek “Alâaddin’in Lâm-
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
209
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
bası” olma yoluna girdiği günleri çoktan gerilerde bıraktık.
Bunun en büyük heyecânını şüphesiz Batı’daki bilim adamları yaşamaktadırlar. Aynı heyecânı gerçek anlamıyla duyan
bizim bilim adamlarımızın şuan îtibârıyla sayıları gittikçe
atrmıyor değil…
Ülkemizde başlangıçta bilim ve teknolojinin ileri olmadığı biliniyor. Güney Kore bilim ve teknolojiyi yakalayabilmek için geçmişte elektroniğin geleneksel metotları yerine
son teknolojilerinden başlayarak ileri ülkelerle arasındaki
mesâfeyi azaltma yoluna gitmişti. 1950’lili yıllarda bilim ve
teknolojide Japonya ile aynı seviyede bulunan Memleketimiz, zamânında bu uyanıklığı yapamamıştı.
Hâlbuki bugün, milletçe geçmişe göre bilim ve teknolojinin önemini biraz daha fazla kavramış ve bunun için bu
sahâya bütçeden biraz daha fazla kaynak ayırmış bulunuyoruz. Bu sefer olsun, bu başlangıcı bir heyecan hâline sokamama durumuna düşmemeliyiz.
Geleceğe dönük en ateşleyici bilim heyecan ve moralini Kültürümüz’den, atalarımızın bilim târihindeki başarılarından alırsak, ancak o zaman sönmeyen bir ivmeyi yakalamış oluruz. Bilim adamlarımızın hattâ bütün insanlarımızın moral yapılarını aynı doğrultuda ancak bu yaklaşım
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
210
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
birleştirebilecektir. Bunun ilk ve en etkili yolu da Dinimiz’in bilime bakış açısının güncellenmesidir.
Bâzıları, Dinimiz ile bilimin çatıştığından bahsederler.
Çatışmaktan maksatları, İslâm Dini’nin bilimi desteklemediği, teşvik etmediği, bilimle uyuşmadığı şeklindedir.
Bu görüşler tamâmen bir art niyetin ya da koyu bir câhilliğin eseridir. Şöyle kısa bir araştırma sonunda, bu iddiâda bulunan kimselerin İslâm dinine karşı koyu bir kompleksin içinde olduklarını ya da İslâm dini hakkında hiçbir
bilgileri olmadığı için, İslâm dinine karşı, bilhassâ Batı’dan
kaynaklanan, yoğun bir karalama kampanyasının etkisi
altında kaldıklarını görürsünüz.
Hâlbuki, bilenler bilirler, bütün dinler içinde bilimle %
100 uyuşan din İslâm Dini’dir. Bugün hiçbir din, bilimle bu
kadar uyum içinde değildir. Boğaziçi Üniversitesi’nde doktora yapan bir Türk öğrencisini Hıristiyan yapmak için fırsat kollayan ve kendisini sık sık rahatsız eden bir Hıristiyan
misyonerine, adı geçen o Türk öğrenci en sonunda:

Adı geçen öğrenci, bu gün (2014 yılında) Elektrik- Elektronik Mühendisliği’inde
prof. öğretim üyesidir.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
211
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
“Ben dinimden memnunum! Neden Hıristiyan olayım?
Hıristiyanlığın ne özelliği var ki.? Meselâ İncil’de Big Bang
var mı?” diye sorar.
İncil’in bilimle hiç ilişkisi olmadığını bilenler bilir?
Nerde kaldı Big Bang’le ilişkisi? Misyoner, İncil’in sâdece
bir takım âyin ve merâsimlerden meydana geldiğini, bilimle
hiç ilişkisinin olmadığını bildiği için, öğrencinin “İncil’de
Big Bang var mı?” sorusuna “Hayır yok!” diye cevap verir.
O zaman öğrenci, “Ben dinimden memnunum! Meselâ,
benim dinimin kitabı olan Kur’an’da Big Bang dahî var.”
der. Kur’an’dan habersiz olan ve böyle bir karşılığı hiç tahmin edemeyen misyoner bu cevâba şaşırır. Başka bir şey
söylemeye cesâret bulamaz, hemen oradan uzaklaşır.
Atatürk de Balıkesir’de bir câmide vermiş olduğu hutbesinde, Dinimiz İslâm’ın özellikle bilime %100 uyduğu
husûsunda vurgu yapmıştır:
“Ey millet! Allah birdir, şanı büyüktür. Allah'ın
selâmeti, sevgi ve iyiliği üzerinize olsun. Peygamberimiz
Efendimiz Hazretleri, Cenâb-ı Hak tarafından insanlara
dinî hakîkatleri tebliğe memur edilmiş ve resul olmuştur.
Temel nizâmı, hepimizin bildiği Kur'ân-ı Azimüşşan'daki açık ve kesin hükümlerdir.”
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
212
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
“İnsanlara mânevî mutluluk vermiş olan dinimiz, son
dindir, mükemmel dindir. Çünkü dinimiz; akla, mantığa ve
gerçeklere tamâmen uymakta ve uygun gelmektedir. Eğer
akla, mantığa ve gerçeklere (bilime) uymamış olsa idi,
bununla diğer ilâhî tabiat kânunları arasında birbirine
zıtlık olması gerekirdi. Çünkü bütün tabiat kânunlarını
yapan Cenâb-ı Hak'tır142.”
Ön Rönesans Dönemi’ndeki Bilim Rûhunu Nasıl
Kaybettik?
“Affetmek ruhunu özgür kılar,
korkuyu siler atar, işte bu yüzden çok güçlü bir silahtır.”
Invictus143
Ön Rönesans Dönemi’ndeki bilim heyecan ve gayretini
kaybetmemiş olsaydık bugün dünyâ, bilim ve teknolojiyi
daha da fazlasıyla bizden öğrenecekti.
142
Balıkesir İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Atatürk'ün Balıkesir Hutbesi,
Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://www.balikesirkulturturizm.gov.tr/TR,65833/ataturkun-balikesir-hutbesi.html, En
Son Erişim Târihi: 31.01.2015.
143
Anlamlı En Güzel Sözler, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://www.enguzelanlamlisozler.com/, En Son Erişim Târihi: 5.02.2015.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
213
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Bilim Târihi’nde bilim ve teknolojinin temellerini atan
Milletimiz’in 8 asırdan beri bilimde geri kalışının elbette
bir takım sebepleri vardır:
Ön Rönesans Dönemi’nden sonra, bilim dünyâsındaki
gelişmeleri hep böyle geriden tâkip ederek geri kalmışlıktan
kurtulamayışımız, bugün Milletimizi gerçekten dünyâda 2.
sınıf konumuna sokmaktadır, ki aslında biz buna aslâ lâyık
değiliz.
12. asırdan sonra bakış açılarını değiştirdikleri için bilim ve teknolojide geri kalan Milletimiz’e bilim ve
teknoloji ayrıca Batılıların malı olarak tanıtılmış, bilim ve
teknolojinin “Milletimiz’in yitik malı“ olduğu unutturulmuş, yalnız biz değil, bütün Müslüman toplumlar, bunun
bir “gâvur îcâdı” olduğuna inandırılmıştır.
Ya da basîretsiz idârecilerimiz düşmanların telkinlerine
kanmışlar veyâ onlara ayak uydurmuşlardır. Nitekim buna
Mustafa Reşit Paşa’nın, (1800–1858), İngiliz Lord Canning’in art niyetli teklifine kanarak yaptığı ‘eğitim reformu’yla, birer üniversite demek olan, medreselerden fen

“İlim müslümanın yitik malıdır; nerede bulursa almalıdır”, Sızıntı, Sayı 138,
Temmuz 1990.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
214
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
derslerini kaldırması yakın târihimizden bir örnek ola-rak
yeter144.
Bu sebeple bâzılarınca IV. Sanâyi Devrimi olarak nitelendirilen nanoteknoloji’nin verdiği günümüzdeki heyecan
ile ele alınan bu kitabın amacına, teknolojik süreçten geri
kalmamak için, aynı heyecânın bir an evvel geniş halk kitlelerine yayılmasına ilişkin temel etkenlerin incelenmesi de
olarak bakılabilir.
Bilim ve Teknoloji Gâvur İcâdı mıdır?
“Buna bir çâre yok mu Yâ Rab’bil Âlemîn?”
Yahya Kemal Beyatlı
İslâm Dünyâsı’nda George Sarton’un İslâm Çağı adını
verdiği Ön Rönesans Dönemi’nde ilim adamları tarafından
ilmî gelişmeler yapılırken, o zamanlar halkın içinden bir
kişi çıkıp da “Bu gâvur icâdıdır” demiyordu.
Çünkü insanlar biliyorlardı ki, bütün bu gelişmeler, ilmin birer sonucuydu. Aklî ve naklî ilimler diye de ikiye
ayrılabilen ilmin, “bilim” adı da verilen aklî ilimler de İslâ
144
Baştürk, R., Sessiz Savaş, Kum Saati Yayınları, 2005.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
215
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Dini’nin “vazgeçilemezleri” arasındaydı. Onun için kendilerinin o yüce Peygamber’i, “İlim Çin’de de olsa gidip öğreniniz.”, “(İlim üzerine) Bir anlık düşünmek 70 yıllık ibâdetten hayırlıdır” demişti.
Yine biliyorlardı ki, ilim ve teknoloji, kendi kültürlerinin bir parçası olarak Allah’ın (CC) 99 isminden bir
tânesi olan Arapça’daki “İLMÜN” kelimesinden gelmektedir.
O dönemdeki anlayışa göre, “1-İlim, 2- Amel (İş), 3İhlâs (Aşk ve sevgi ile Dünyâ ve Âhiret işi yapma)” olarak
üç ana bölümde özetlenebilen, İslâm Dini’nde “ilim kavramı ve uygulamaları”, görüldüğü gibi, bir Müslüman için
ilk temel esâsı ve şeklen dinin ilk üçte bir kısmını meydana
getirmekte ve özünü ise’hikmet kavramı’ oluşturmaktaydı.
Bu nedenle aslında “Biz” ve “toplumun yararı” kavramları üzerine kurulmuş olan İslâm Kültürü’nde ilim ve
teknoloji, Müslümanların genlerine bu vasıfları ile işlenmişti. İşte bu sebeple o zamanlar, şimdiki gibi Kültür câhilliği
ve yozlaşması olmadığı gibi, “Bu gâvur icâdıdır” gibi kastî
ve yapmacık şartlandırmalar da olmamıştır.
12. yüzyıldan sonra ilme bakış açısı değişen Müslümanların, özellikle Milletimiz’in, Batı kültürünün esâsı olan
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
216
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
“bencillik-egoizm,” ve “çıkar” özelliğinden etkilenerek,
“toplumun yararı” bilinci zayıflamış, çalışmalarının temel
dinamiği olan “ilâhî beklentisi” yara almıştır. Bu değişim,
çok etkili olmuş, Milletimiz’in kültür bilincini zayıflatmıştır.
Bu yüzden bugünkü neslimizin kendi kültürleriyle ilişkileri zayıflamış, başka kültürlerin istilâsı ağır basmış ve
“Batı’nın egoizmi”, Milletimiz’in karakterini karartmıştır.
Bu kültür yozlaşması, insanlarımızın kararlılıklarını ortadan
kaldırdığı gibi, kişiliklerinde kimlik bunalımlarına kadar,
kafa karışıklıklarına sebep olmuştur.
Böyle bir ruh yapısı içindeki toplumlar, yollarını şaşırırlar. Bu kafa karışıklığı, bu yüzden, Batı’dan gelen faydalı
şeylere dahî, bir tepki mâhiyetinde, “gâvur icâdı” damgasını hemen yapıştırıverir. Nitekim, öyle de olmuştur / olmaktadır.
Dolayısıyla, ilim, bilim ve teknoloji ile kültür bağlarının ne olduğunu bilmeyen câhil insanlar ya da böyle halk
toplulukları, bu gün için ileri Batı ülkelerinin tekellerinde
bulunan bilim ve teknolojiye, bütün teknolojik vâsıtalardan
faydalandıkları hâlde, aynı “gâvur icâdı” damgasını basmaktan çekinmiyorlar. Câhillik nedeniyle ortaya çıkan bu
durum ve düşünme kâbiliyetinin körelmesi, aslında, kendi
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
217
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
kültürlerini yeteri kadar bilmemelerinin bir sonucu ve belirtisidir.
Bu yüzdendir ki, ne yapıp yapıp halkımıza, ilim, bilim
ve teknolojinin bizim Kültürümüz’ün ve inancımızın birer
parçası olduğuna inandıracak şekilde, temel Kültür dayanaklarımızı tanıtmamız gerekiyor.
Bilim Ve Teknolojinin Kültürümüz’deki Yeri
“Aşk acısı taşımayan yürek ya deliye âittir ya da ölüye…”
Hz.Mevlana145
İslâm inanış ve kültürüne göre, kâinatın merkezinde
insan bulunmaktadır. Âlemlerdeki düzenlerin temellerindeki ilimlerin incelenip bunlardan faydalanarak ortaya çıkarılan yeni düzenlerle dünyâdaki insan ve canlıların hayatlarının kolaylaştırılması, İslâm’a göre Allah’ın (CC) yücelik
ve sanâtının anlaşılıp anılmasına sebep olur. Bu gizli sırların araştırılıp onlardan faydalanmak için incelenmesi,
145
Anlamlı En Güzel Sözler, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://www.enguzelanlamlisozler.com/, En Son Erişim Târihi: 5.02.2015.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
218
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
İslâm’da bu çalışmaları yapanlar için nâfile ibâdet sayılmıştır.
Sırf bilmek yetmemektedir. Pratiğe dökülüp insanların
hizmetine sunulmayan bilgi, Allah (CC) nazârında insanın
yükünün artmasına, hesâbının zorlaşmasına sebep olur. İlmin bu yükünü faydaya çevirmek için onu uygulamak, insanların hizmetine sunmak gerekiyor.
İnsanın bilgisinin değer ve kıymeti, bunların uygulamaya dökülmesi oranında, ortaya çıkar. İşte ilmin insana
kazandırdığı bu uygulama sıfatı, İslâm Kültürü’nde “hikmet” olarak geçmektedir ki, bugün “hikmet kavramının”
bilim ve uygulama alanlarındaki payına biz günümüzdeki
yeni deyimle “bilim ve teknoloji” diyoruz.
Güç, kuvvet, mülk, sanat ve mülkündeki her türlü saltanatını göstermek isteyen Allah (CC) dahî, bilgi ve gücünü
evrenleri yaratarak bir”hikmete” dönüştürmüştür. Başka bir
ifâdeyle, O’nun âlemleri ve insanları yaratıp onlar vâsıtasıyla sonsuz ilminin tezâhürünü, güç, kuvvet, bilgi ve eşsizliğini göstermesi, “hikmetin” bizzat kendisidir.

Nâfile ibâdetler, farzlar gibi zorunlu olmayan fakat yapıldığı zaman mânevî
zenginliği ve Allah’ın (CC) sevgisini kazandıran ibâdetler demektir. Nâfile ibâdetler,
insanı Allah’a (CC), kulluğun gereği olan farzlardan, daha çok yaklaştırır.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
219
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Bilim ve teknoloji, özel olarak da örneğin nanoteknoloji, O’nun tüm hikmetlerinin yanında “devede kulak” bile
değildir. Ama bugün bilim ancak buraya geldi, gelip dayanmış bulunmaktadır. Hiç olmazsa, Türk Milleti olarak bundan olsun nasibimizi almamız gerekiyor!
Bilim ve Teknolojinin Önemi
“Kendi ayıplarını, kusurlarını düşünmekten,
başkalarının ayıplarını araştırmayana müjdeler olsun!“
Hadîs146
Peygamberimiz, “faydasız ilimden” Allah’a (CC) sığınmıştır. Bu mesaj bize, insanlığa fayda sağlamayan, teori
ve bilginin pratiğe dökülmesinin gereğine işâret etmektedir.
Çünkü bilim ve teknoloji, onların ancak başlangıcı sayılan teoriden süzülerek elde edilir. Elmalılı Hamdi Yazır,
“Pratiğe dökülmeyen teoriye saplanıp kalmak, yolunu şeytana kestirmek demektir” diyor. Bu yüzden, Peygamber
(SAV)’ Efendimiz’in “Siz faydalı bilgiyi isteyiniz ve faydasız ilimden Allah’a sığınınız!” şeklindeki sözü, aslında bugünkü bilim ve teknolojiye bir teşviki içermekte, “Zamâ146
Anlamlı En Güzel Sözler, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://www.enguzelanlamlisozler.com/, En Son Erişim Târihi: 5.02.2015.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
220
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
nınızın silâhları ile silâhlanınız!” sözü gereğince de vatan
ve Cumhûriyetimiz’in savunulması için günümüzde silahlanmayı hikmet kavramının ilk sırasına yerleştirmektedir.
Bu yüzdendir ki, Tıp ve tabâbet ilminin öğrenilmesi
ilim yorumcuları tarafından “farz-ı kıfâye“ sınıfına sokulmuştur. Bu demektir ki, Tıp ilminin yapılıp uygulanması bir
ibâdet sayılmıştır. Daha da açmak gerekirse, hastasını muayene eden bir doktor, niyetine, yaptığı işin bir ibâdet
olduğunu yerleştirirse, çalıştığı süre, ilâhî açıdan bir ibâdet
sayılır. Aynı durum ilim öğrenen ve öğretenler için de geçerlidir.
Bilim ve teknoloji olmadan sağlıklı bir iş olamayacağı
için, ilimsiz bilim ve teknoloji de olmaz. İlâhiyat ilimleri ile
bilim ve teknoloji, İslâm Kültürü’nde hikmetin birer parçası
mâhiyetindedirler.
Elmalılı Hamdi Yazır’ın bildirdiğine göre, “Hikmet
doğru bilgi ile doğru hareketin bütünüdür.” Bu, “Bilim ve
teknoloji doğru bilgi ile doğru çalışmanın bütünüdür.” demektir. Bu yüzdendir ki, kazanılan ilmin pratiğe dökülmesi
ve insanların faydasına sunulması, İslâm’ın ana hedefle
Farz-ı kifâye, birkaç kişi tarafından yerine getirildiğinde diğer insanlar üzerinden
kalkan mecbûriyet anlamını taşır. Farz-ı kifâye sınıfına giren bir iş hiçbir kimse tarafından
yapılmazsa, mecbûriyet herkesi kapsar.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
221
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
rinden olup bu “hikmet” kavramı ile ifâde edilmekte, “Allah’ın hikmeti” sözü ile hikmet kavramının ilâhî dayanağına vurgu yapılmaktadır.
Bu açıdan günümüz bilim teknisyenliği ve bu münâsebetle her türlü mühendislik, zanaatkarlık ve ustalık hizmetleri, hikmet kavramı içinde önemli birer yer tutmaktadır ki,
bunlar bilim ve teknoloji kapsâmındadırlar. Dolayısıyla,
‘günümüz İslâm ve îmanına sâhip bilim adamları, bilim
teknisyenleri, mühendisler, zanaatkar, ustalar, bilim (ilim)
öğrenen ve öğretenler, aslında, gıpta edilecek bir pozisyon
içinde bulunmaktadırlar’.
Evreni (Kâinâtı) anlatan kitapların her biri, onların en
basit şekillerinde bile, nasıl bir kudret ve nasıl bir yaratılış
sırrının gizli olduğuna işâret etmektedirler. Şimdiye kadar
geliştirilen bütün teori ve bilim alanında yapılan bütün çalışmalar, evreni ve içindekilerin yaratılış sırlarını aralamak
ve ondan faydalanarak insanlığa hizmet etmek için sürdürülmektedir. Nanoteknoloji bunun özel ve basit bir örneğidir.
Artık anlaşılmıştır ki, evrende her manâ, her feyiz, her
ilerleme, her olgunluk, her ümit, bir sosyal düzene ve her
maddî yapı, sonsuz denebilecek bir sayıda bir incelik ve
ilişkiye sâhiptir. Kendi kendine yalnız başına hiçbir manâsı,
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
222
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
hiçbir kuvveti, hiç bir belirtisi olmayan basit maddelerin tek
tek parçaları, gerekli oldukları bir düzeni buldukları anda,
onlardan kimyâlar, fizyolojiler, hayatlar, hikmetler, şekiller
fışkırarak şu gözümüzün önünde görülen kâinat meydana
gelmiştir / gelmektedir. Elmalılı Hamdi Yazır’ın “Allah
(CC) bile kâinatı bilip de yaratmasaydı hikmeti mevcut
olmazdı.” temel tespitine göre, bilim ve teknoloji doğmuştur ve bu her gün varlığını sürdürmeye devam etmektedir.
Bilim Heyecânı
“Parası olan pazardan, îmanı olan mezardan korkmaz...”
N. Fazıl Kısakürek147
Bu güzel nanoteknoloji başlangıcını Memleketimiz’de
bir bilim heyecânına, bilim seferberliğine nasıl dönüştürebiliriz?
Günümüzde, fersah fersah geriden izlediğimiz, bilim
ve teknolojinin öncülüğünü yapan Batılılar, geçmişte Orta
Çağ Karanlığı içinde yaşarlarken, bugünkü temel bilgi birikiminin %65’ni meydana getirecek kadar bilimde dünyâyı
147
Anlamlı En Güzel Sözler, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://www.enguzelanlamlisozler.com/, En Son Erişim Târihi: 5.02.2015.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
223
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
aydınlatan buluşlarıyla atalarımız, 8 ile 12. yüzyıl arasında
dünyâ biliminin temellerini atmışlardır.
Atalarımızın bu târihî başarılarını bugün tekrar gün yüzüne çıkarmamız gerektiğine inanıyorum. Bir öz eleştiri yaparak, olumsuz nedenleri ortadan kaldırırsak, bilimde de
tekrar târihteki ihtişamlı yerimizi alabiliriz.
Orta Çağ’da Batılıların iptidâî yaşayışlarına karşı İslâm
Dünyâsı’ndaki bu gelişmelerin temellerindeki etkenlerin
başında, ilmin bütün halk kitleleri tarafından kabul görmesi,
izlenmesi ve bilginlerin devlet adamları tarafından desteklenip teşvik edilmesi, bunun sonunda da halkın dahî ilme
bakış açılarının, bilimin gelişmesi doğrultusunda olmasıydı.
Gerçekten de bugün anlaşılmıştır ki, bir hareket geniş
halk kitleleri tarafından benimsenir ve etkin idâreciler tarafından desteklenirse, o alandaki gelişmelerin önüne geçilemiyor. Demek ki, bütün mesele halka inmekte ve devletin
desteğinde yatmaktadır. Bugün şu da anlaşılmıştır ki, bir
hareketin halkla bütünleşmesi için, o harekete halkın kültür
penceresinden bakmak ve o hareketi kültür değerleri ile
bağdaştırmak gerekiyor. Başarı, o hareketin, halkın kültürü
ile örtüşmesi oranında olmaktadır.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
224
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Bilim ve teknolojide çağın ilerisine, “muâsır medeniyetin ötesine” geçebilmemiz ve bir sıçrama yapabilmemiz
için, “hikmetin” bir parçası olan bilim ve teknolojiyi kendi
Kültürünün vaz geçilemez bir unsuru olduğunu Milletimiz’e tekrar kazandırmamız gerekiyor.
Nanoteknoloji Nedir?
'Bana yaptığınız haramdır,
siz günah işliyorsunuz, evlâtlarım! Ben sizin
babanızım! Bu olamaz, haram nedir, bilmiyorsunuz!''
Muammer Kaddafi’nin Son Sözü
Bugün en güncel konu nanoteknolojidir.
Bâzı Türk Bilim adamlarımız nanoteknolojiyi kendi
proje çalışmalarının ışığı altında, “maddelerin yapılarına
atomik düzeyde müdâhale ederek maddenin molekül
yapısındaki değişikliklerle bambaşka maddeler ve ürünler
geliştirmeyi sağlayan, eğitimden tekstile, kozmetikten sağlığa her sektörde üretim ve teknoloji açısından devrim
meydana getireceği yeni bir bilim dalıdır148“ diye târif ediyorlar.
148
http://www.nano-arge.com.tr/Html/index_yeni.html
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
225
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Maddelerin atomlarının yerlerini istenilen şekilde değiştirerek arzû edilen malzeme ve eşyâyı elde etmek demek
olan tanımlar çok… Meselâ, “Nanoteknoloji’nin birçok tanımı vardır. Bence en güzel ve en zarif tanım, “Atomsal düzeyde mühendislik149…” diyor, diğer bir başkası…
“Nanoteknoloji; maddenin nonometre ölçeğinde yâni
atomsal, moleküler ve supramoleküler yapılar düzeyinde
denetlenmesi yoluyla yeni malzeme, cihaz ve sistemlerin
tasarlanmasını ve üretilmesini konu alan bir teknoloji dalıdır. Nanoteknoloji dünyâsı; üç atomlu ufak bir su molekülünden, hemoglobin gibi oksijen taşıyan çok daha büyük
bir protein molekülüne ya da daha da büyük DNA zincirine
kadar çok geniş bir alanı kaplar150.”
Nitekim, Amerika’da binlerce bitirilmiş ürünün
doğmasına sebep olan nanoteknoloji alanındaki uygulamalara bakarak Türkiye’miz için de büyük bir fırsata işâret
eden şu söze dikkat ediniz:
149
Anonim, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://www.msxlabs.org/forum/muhendislik-bilimleri/4722-nano-teknoloji-nedirnerelerde-kullanilir.html, En Son Erişim Târihi: 31.01.2015.
150
Anonim, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://www.msxlabs.org/forum/muhendislik-bilimleri/4722-nano-teknoloji-nedirnerelerde-kullanilir.html, En Son Erişim Târihi: 31.01.2015.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
226
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
“Nanoteknoloji, tekstil, boya, kimyâ, taş, su arıtma,
elektronik, sağlık, otomotiv, bilgisayar teknolojisi ve sanâyinin tüm kollarında devrim yaratacak niteliktedir. Daha
şimdiden, Amerika ve Uzakdoğu ülkelerinde zor kirlenen
kumaşlar, kırılmaya dayanıklı camlar, kolay çizilmeyen otomobiller, buzdolabında bozulmayan ürünler, bakteri üremesini engelleyen ürünler, sıcağı soğuğu geçirmeyen yalıtım malzemeleri, havayı fotosentez yapan nano partikülleri geliştirilmiş ve hayâta geçirilmiştir151.”
Bir maddenin atomlarıyla dama taşı gibi oynayarak
üreticilerin kârlarını katlamasını sağlayan yeni ürünler, artık
Amerika, Uzakdoğu, Avrupa’dan sonra, temsilcilik ve danışmanlık aşamalarında da olsa, 2000’li yıllarda Türkiye
için de büyük bir fırsat hâline gelmiş bulununuyor. Ancak
memleketimizde her şeyden önce Ön Rönesans Dönemi’ndeki gibi yeni ve heyecanlı bir araştırma rûhuna gerek var.
Din ve Bilim
“Bedenimizde görülen bazı hastalıklar,
ruhlarımızda saklanan hastalıkların küçük parçalarıdır.”
Nathaniel Hawthorne152
telekomsistemmühendisi, http://www.blogcu.com/sysmcsa/13470/
Sağlıkla İlgili Güzel Sözler, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://www.isimsizsevda.org/saglik-ile-ilgili-sloganlar-ozlu-sozler-ve-atasozlerinelerdir.html, En Son Erişim Târihi: 5.02.2015.
151
152
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
227
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
ATATÜRK, Balıkesir’de Zağanos Paşa Câmii’nde 7
Şubat 1923 târihinde vermiş olduğu hutbesinde, “…İnsanlara feyz rûhunu vermiş olan dinimiz son dindir. Ekmel
dindir. Çünkü Dinimiz akla, mantığa, hakîkate uymamış olsaydı, bununla diğer îlâhî ve tabiî kânunlar arasında aykırılıklar olması gerekirdi. Çünkü bütün îlâhî kânunları yapan Cenâb-ı Hak’tır.” ve Einstein ise, “İlimsiz din kör, dinsiz ilim topaldır” diyor.
Gördüğünüz gibi Atatürk, İslâm dininin gerçek bir din
olduğuna ve tabiat kânunları ile çelişmediğine, Einstein ise
dinin maddî ve mânevî bir hareket ve enerji kaynağı
olduğuna dikkatleri çekmektedir.
Einstein’ın sözünün birinci kısmı üzerinde bir şey
söylemeye gerek yok… Çünkü ilimsiz bir dinin gerçekten
bir safsata olduğu ve hiçbir şeyi göremeyeceği açıktır.
Ama hemen şunu belirtmeliyiz ki, bilim otoritelerince
bugünkü bilimin dinle hiçbir ilişkisinin olmaması istenmektedir. Bu nokta çok önemlidir.
Gerçekten, günümüzde, hiçbir bilimsel toplantıda ne
‘ilmin’ ne de ‘dinin’ sözü edilir / edilebilir. “İlim” kelimesi,
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
228
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
bilimle uğraşanlar tarafından târih sayfalarına atılırken,
onun yerini “bilim” sözcüğü istilâ etmiştir / etmektedir.
Daha açıkçası bu durum, robotu insana tercih etmek gibi
bir şeydir.
Hangi bir toplantıda ne zaman dinden bahsedilse, peşînen kabul edilmektedir ki, o toplantı bilimsellikten hemen
uzaklaşır (!).
Louis Pasteur:
“Birâzcık bilim bizi Tanrı’dan uzaklaştırıyor. Fakat
bilim bizi Tanrı’ya tekrar götürüyor.” diyor.
Einstein gibi inançlı bir filozof olan Jean Guitton, Pasteur’ün bu sözünü Tanrı ve Bilim adını verdiği kitabının
başına yazmıştır. Jean Guitton’un konu ile ilgili olarak,”Çok bilmeyen bir kişi, bilimin, dinin üstesinden geldiği
inancındadır. Ama çok bilen ve bilgili olanlar, bilgide atticları her adımda dine daha da yaklaşmaktadırlar.” Şeklindeki sözlerine bakılırsa, aslında bilimin dinden tamâmen
soyutlanmaya çalışıldığı günümüzdeki bilim adamlarının
dinle ilişkilerinin gittikçe azaldığı, bu konuda bilgisiz oldukları anlaşılmaktadır. Bu demektir ki, günümüz bilim
adamları madalyonun sâdece bir yüzü ile ilgilenmektedirler?
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
229
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Ama madalyonun bir de arka yüzünün olduğu unutulmamalıdır! Madalyonun öteki yüzünden habersiz bir bilim
adamı, olayları ne derece îzah edebilir ki? Ya da böyle bir
bilim adamının ortaya çıkardığı sonuçlar ne derece sağlıklı
olur?
Nitekim “ Bilimin ilk amacı, Tanrı hakkında bilgi edinmek, O’nun eserleriyle O’na hayranlık duymaktır.” diyen
Anthony Standen, yolunu sapıtmış ve ilmi sâdece maddî bir
mekanizmaya indirgeyen bu tür bilim adamları için devam
ederek:
“Eğer bilim adamları işlerine bu açıdan baksalardı,
bilime tapınmayı bırakırlar ve daha iyi bilim adamları
olurlardı.153“ diyor.
Netice îtibâriyle, bilim adamlarının dinden uzaklaşmalarının anlamı, vicdansızlığın artması ve salt aklın üstünlüğü demektir. Bu gidişi hayra yorumlamak mümkün değildir. Çünkü vicdanla kontrol edilmeyen aklın tüm başarıları,
sırf nefsin tatmin edilmesine dönüşür. İşte Einstein’ın,
“Dinsiz ilim topaldır” demesinin anlamı, bu olsa gerektir.
153
Standen, A., Bilim Kutsal Bir İnektir, sayfa 147 (Türkçeye Çeviren: Burçak
Dağıstanlı), Çıdam Yayınları, 1990, Cağaloğlu/İSTANBUL
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
230
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Nitekim Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu’nun, bilimi
“Matematik+Akıl+Gönül” ya da “bilim+gönül” olarak
sembolleştirdiği, formülündeki “gönül”, vicdandan daha
başka mânevî elemanları da içermektedir.
Anthony Standen’in bahsettiği yollarını sapıtmış bilim
adamlarının görüşlerini bir kenara bırakırsak, konu Einstein, Pasteur ve Jean Guitton’ün gerçeğe işâret eden görüşleri doğrultusunda düşünüldüğünde, aslında, bilimin dinden soyutlanmasının, bilimin karakterine uymadığı da anlaşılmaktadır.
Bu îtibarla, bugün dinden soyutlanmış olan bilimin çok
yavan ve maddî bir hâle getirilmiş olduğu, başka bir ifâdeyle sâdece insanların nefislerini azgınlaştırarak onları âdetâ canavarlaştırdığı154, Einstein’ın sözüyle, “topal” olduğu görülmektedir.
154
Temiz, M., Dinimiz İslâm, Afyon mu Yoksa Panzehir mi?, Alındığı İnternet
Elektronik Adresi,
http://mtemiz.com/bilim/DİNİMİZ%20İSLÂM%20AFYON%20MU.pdf YA DA
http://gayalo.net/dosyalar/DİNİMİZ%20İSLÂM%20AFYON%20MU.pdf YA DA
http://gayalo.net/dosyalar/DİNİMİZ%20İSLÂM%20AFYON%20MU.docxf
http://mtemiz.com/bilim/DİNİMİZ%20İSLÂM%20AFYON%20MU.docx, En Son Erişim
Târihi: 07.01.2015.
http://mtemiz.com/bilim/bilimkosesi.htm, http://gayalo.net
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
231
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Darwin’in bir takım ‘uydurmalar’la kurduğu teorideki
sahtekârlıklara “bilim” dendiği günümüzde, vicdanlarca en
sağlam deliller sayılan dinî belgelere bilim olarak bakılmamaktadır. Sağlam vicdanlara her zaman din kaynaklarının
bilim üstü gerçeklikler olduklarını telkin eden aklı selîm,
kaygan bir zemin üzerine kurulan, bilimin, tutarsızlılarından dolayı, barındırdığı kararsızlıklar içinde bocalar duruma sokulmuştur.
Böylece, Einstein’ın, “İlimsiz din kör, dinsiz ilim
topaldır” sözü gerçek anlamına kavuşmuş oluyor. Bu sebeple, “Bilimin ilk amacı, Tanrı hakkında bilgi edinmek,
O’nun eserleriyle O’na hayranlık duymaktır.” şeklindeki
sözün sâhibi Anthony Standen, bu sözü İslâm’ın gerçekliği
ile aynı noktaya gelmiş bulunuyor.
Bilim, Kur’an, İnsan ve Nanoteknoloji
“Bir ulusun kaderi, başbakanın
sindirim organlarının iyi çalışıp çalışmamasına bağlıdır.”
Voltaire155
155
Sağlıkla İlgili Güzel Sözler, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://www.isimsizsevda.org/saglik-ile-ilgili-sloganlar-ozlu-sozler-ve-atasozlerinelerdir.html, En Son Erişim Târihi: 5.02.2015.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
232
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Gerçekte din ile bilim arasındaki ilişki aslında İslâm
Kültürü’nde perçinlenmiştir. Bunun içindir ki, günümüzdeki ‘bilim ve teknolojinin’ gerçek karşılığı, Kur’an’daki
‘hikmet kavramı’dan çıkarılabilir.
“Biz onlara hem ufuklarda ve hem de kendi nefislerinde delillerimizi göstereceğiz ki, Ku’an’ın hak olduğu
açıkça belli olsun.”156 âyeti, Asr-ı Saâdet’ten günümüze kadar geçen süre içinde insanın ruh ve sağlık bilgileri ve de
bilim ve teknoloji alanlarına âit gelişmeler için 14 asırlık bir
zamânın geçmesi gerektiğini îmâ etmektedir.
Çoğu kimseler bundan, Kur’an’daki sırların zamanla
anlaşılacağı şeklinde bir manâ çıkarmakta ve bu yüzden zaman zaman bilimin çeşitli alanlarında bulunan sonuçların
Kur’an’la ters düşmemesinden esinlenerek, bu gelişmelere
“Kur’an Mûcizesi” adını vermekte ve diğer bâzıları da aynı
gerçeği, “Dünyâ yaşlandıkça Kur’an gençleşmektedir.” Sözü ile dile getirmektedirler.
Hukuk ve siyâsete âit esas ve kânunları öğrenmek isteyen bir insan, sırf anayasa kitabının okunulmasıyla yetinilemeyeceğini fakat okuduğu ve öğrendiği bütün kânunların
anayasa kitapçığı içindeki esaslara ters düşmeyeceğini bilir.
156
Fussilet Sûresi, âyet 53.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
233
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Dolayısıyla bu sözlerden de hiçbir zaman, “Kimyâ, Fizik,
Matematik, Astronomi, Biyoloji ya da Sosyoloji gibi herhangi bir bilimi öğrenmek için sırf Kur’an çalışılmalı, ona
sarılmalı…” şeklinde bir anlam aslâ çıkarılmamalı fakat
bütün bu bilimlerin Kur’an’daki esaslarla ters düşmeyeceğini anlamalıdır.
Atatürk, ““… İnsanlara feyz rûhunu vermiş olan
dinimiz son dindir. Ekmel dindir. Çünkü, dinimiz akla,
mantığa, hakîkate uymamış olsaydı, bununla diğer îlâhî ve
tabiî kânunlar arasında aykırılıklar olması gerekirdi.”
demekle aslında Kur’an’ın, anayasa örneğinde olduğu gibi,
çağlara hitâbeden ilâhi bir kitap olduğunu söylemiştir.
Doktor157 Maurice diyor ki158:
157
Temiz, M., Bâzı Meşhur Batılıların Kur’ân-I Kerîm’e İlişkin Sözler ,
Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://mtemiz.com/bilim/BÂZI%20MEŞHUR%20BATILILARIN%20KUR’ÂNI%20KERÎM’E%20İLİŞKİN%20SÖZLERİ.pdf YA DA
http://gayalo.net/dosyalar/BÂZI%20MEŞHUR%20BATILILARIN%20KUR’ÂNI%20KERÎM’E%20İLİŞKİN%20SÖZLERİ.pdf YA DA
http://gayalo.net/dosyalar/BÂZI%20MEŞHUR%20BATILILARIN%20KUR’ÂNI%20KERÎM’E%20İLİŞKİN%20SÖZLERİ.docxf
http://mtemiz.com/bilim/BÂZI%20MEŞHUR%20BATILILARIN%20KUR’ÂNI%20KERÎM’E%20İLİŞKİN%20SÖZLERİ.docx, En Son Erişim Târihi: 07.01.2015.
http://mtemiz.com/bilim/bilimkosesi.htm, http://gayalo.net
158
Bâzılarımız, “Kur'ân’ı da Batılılardan mı öğreneceğiz?” diyebilirler. Öyle
bir zorunluluk yok ama bu faydasız da değildir. Kur'ân’ın, kıymetini bildiğimiz oranda
üzerimize gelen rahmet artar. Günümüzde Batı Özentisi içindeki bâzı kardeşlerimizin
özellikle gençlerimizin de Kur'ân’ın kıymetinden haberdar olmaları güzel olur. Kur'ân’ı,
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
234
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
“Bizans Hıristiyanlarını, içine düştükleri bâtıl îtikatlar
çıkmazından ancak Arabistan'ın Hîra Dağı’nda yükselen
ses kurtarabilmiştir. İlâhî kelimeyi en yüce dereceye yükselten ses, bu ses idi.”
“Fakat Rumlar, bu sesi dinleyememişlerdi. Bu ses, insanlara en temiz ve en doğru dini öğretiyordu. O yüksek din
ki, onun hakkında, Gundö Firey Hesin gibi üstün bir kimse,
şu sözleri oldukça haklı olarak söylemiştir:”
“Bu dinde mukaddes sular, uğurlu eşyâ, put ve azizler
yâhut sâlih amellerden faydalı îmanı tanıyan akîdeler yâhut
ölüm sarhoşluğu esnâsındaki pişmanlığın bir fayda vereceğini ifâde eden sözler yâhut başkaları tarafından yapılacak
duâ ve niyazların günahkârları kurtaracağına dâir ifâdeleri
yoktur. Çünkü bu gibi akîdeler, onları kabul edenleri alçaltmıştır.”
“Doktor Maurice, Le Parler Française Roman ünvanlı
gazetede, Kur'an'ın Fransızca mütercimlerinden Selman Runah'ın tenkitlerine verdiği cevapta diyor ki:”
bâzı inançsız, muarız ya da Batılıların dilinden de ele alışımın sebebi, günümüzdeki bu
kardeşlerimiz’in özellikle gençlerimizin Batılı kimselerin sözlerine daha fazla kıymet
vermeleri nedeniyledir. Onları da bu yoldan aydınlatmakta ne zarar var?t
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
235
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
“Kur'an nedir?”
Kur'an, her tenkidin üstünde doğru, düzgün ve üstün
söz söyleme mûcizesidir. Kur'an'ın, 350 milyon Müslüman’ın göğsünü haklı bir gururla kabartan meziyeti, onun,
her mânâyı güzel ifâde etmesi îtibârıyla, inmiş kitapların en
mükemmeli ve ezelî olmasıdır.”
“Hayır, daha ileri gidebiliriz:”
“Kur'an, ezelî kudretin, lütfuyla insana bahşettiği, inmiş semâvî kitapların en güzelidir. İnsanlığın refâhı noktasından Kur'an'ın bildirdikleri, Yunan felsefesinin ifâdelerinden çok yücedir. Kur'ân, arz ve semânın Yaratıcı’sına
hamt ve şükranla doludur. Kur'an'ın her kelimesi, her şeyi
yaratan ve her şeyi taşıdığı kâbiliyete göre sevk ve hidâyet
eden, Allâhü Teâlâ’nın azâmetinde gizlidir.”
“Edebiyatla alâkadar olanlar için Kur'an, bir ahlâk
kitabıdır. Lisan mütehassısları için Kur'an, bir söz hazînesidir. Şâirler için Kur'an, bir âhenk kaynağıdır. Bundan
başka bu kitap, kânun ve hukuk adına bir bilgi kaynağıdır.”

Bu rakam sözün söylendiği devirdeki Müslümanları sayısıdır.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
236
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
“Davud (AS)’ın zamanından, Jan Talmus'un devrine
kadar gönderilen kitapların hiçbiri, Kur'ân-ı Kerîm’in âyetleriyle başarılı bir şekilde boy ölçüşememiştir.”
“Şâyet Monsieur Renaud, İslâm âlemiyle ilişki kurma
fırsatını elde edecek olursa, münevver ve terbiyeli Müslümanların, Kur'ân'a karşı en yüksek derecede saygı gösterdiklerini ve onun emir ve yasaklarına özellikle eşsiz ve
yüksek derecede uyduklarını ve bunun dışına çıkmamaya
gayret ettiklerini görürdü.”
“Yeni nesiller ve modern okul mezunlarının da,
Kur'an'a ve Müslümanlığa karşı alaycı bir cümlenin söylenmesine tahammülleri yoktur. Çünkü Kur'an, iki sıfatla bu
yetkiye sâhiptir.”
“Bunların birincisi, bugün ellerde dolaşan Kur'an'ın,
Hazret-i Muhammed (SAV)'e vahyolunan kitabın aynı olmasıdır. Hâlbuki İncil ile Tevrat hakkında birçok şüpheler
ileri sürülmektedir.”
“İkincisi, Müslümanlar, Kur'an'ı, Arapça’nın en kuvvetli koruyucusu ve dinî uygulamanın en temel kaynağı saymasıdır.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
237
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
“Binaenaleyh, Monsieur Renaud, eserini tashih edecek
olursa, bu tercümesiyle, insanları aydınlatma husûsunda
insanlığa büyük bir hizmette bulunur ve bâtıl îtikatların hudutlarını târümar etmeye yardım etmiş olur.”
“Mister John Davenport, “Hazret-i Muhammed (SAV)
ve Kur'ân-ı Kerîm” adlı eserinde Kur'ân-ı Kerîm’den bahsederken şu sözleri söylüyor:
“Kur'an'ın sayısız husûsiyetleri içinde bilhassâ ikisi
fevkalâde önemlidir:”
“1. Kur'an, Allâhü Teâlâ’yı ifâde eden âyetlerin âhengindeki yüceliktir. Kur'ân-ı Kerîm, beşerî zaaflardan herhangi birisini Allâhü Teâlâ’ya isnat etmekten çok uzaktır.”
“2. Kur'an, başından sonuna kadar, basit sözlerden,
ahlâksız yâhut terbiyesiz fikirlerden, cümlelerden ve hikâyelerden tamâmen uzaktadır.”
“Hâlbuki bütün bu eksiklikler, Hıristiyanların ellerindeki muharref Kitab-ı Mukaddes’te çokça bulunmaktadır¥.”
¥
Anonim, Ecnebi Feylesofların Kur'an'ı Tasdiklerine Dair Şehadetleri,
Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://www.webhatti.com/islam-ve-din-kulturu/751394-ecnebilerin-kuran-i-kerimhakkinda-soyledikleri.html, En Son Erişim Târihi: 16.06.2013.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
238
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
İlhan Esen’in dilinden:
Ömrümüzün her anında,
Nice sırlı hâl gizlidir.
Libâsın süslü yeninde,
Kırık, sağlam, kol gizlidir.
Gören göz kalınca nâçar,
Gönül perdeleri geçer,
Gübrelikte çiçek açar,
O çiçekte bal gizlidir.
Can cânandan, ayrı kalsa,
Araya engeller dolsa,
Gözden ırak bile olsa,
Kalpten kalbe yol gizlidir.
Adımlar dağları aşar,
Karınca dünyâyı deşer,
Rahmet damla damla düşer,
Damlalarda sel gizlidir.
Umman çırpınır sînede,
Madde kaybolur manâda,
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
239
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Toprağa düşen tânede,
Ağaç gizli, dal gizlidir.
Çabuk karar verip seçme,
Düşünmeden kesip biçme,
Dikenleri görüp kaçma,
Arasında gül gizlidir.
Bir güzel söz, derde ilâç,
İnsan birbirine muhtaç,
Lokmamızda kimbilir kaç,
Öpülesi el gizlidir.
İyi, kötü elimizde,
Acı, tatlı dilimizde,
Cehenneme yolumuzda,
Hakkı geçen kul gizlidir.
Gerçekten, Kur’an’daki bütün âyetleri ve bugünkü
bilim alanındaki bütün gelişmeleri bir arada düşündüğümüzde, bu gerçeği görmemek mümkün değildir. Bilimin
baş döndürücü hızıyla sürdüğü, eskiden asırlara yayılan buluşların günümüzde kısa süreler içinde eskidiği, her gün
hayâtı daha da kolaylaştıran yeniliklerin ortaya çıktığı, bir
düğmeye basmakla dünyâdaki bütün bilgileri önünüzdeki
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
240
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
ekrana getiren bir teknolojiye sâhip olduğumuz şu asrımızda, her gün yeni yeni yaratılış hârikaları ile karşı karşıya
bulunmaktayız.
Kur’an her cihetten dipsiz bir manâ ve hikmet kuyusu
gibidir. Hangi manânın ardına düştüğünüzde, çeşitli deryâlara açılan manâ nehirleriyle karşılaşıyor, asırlar geçtikçe,
ulaşılan bâzı sonuçların gerçeklikleri bilimdeki gelişmelerle
ortaya çıkıyorsa da, buna rağmen, “eşref-i mahlûkat-yaratılmışların en şereflisi” olarak sunulan insanoğlu da, hâlâ
başka bir muammâ olarak karşımızda bulunuyor.
Bir kere, en basitinden herkesin bildiği bir santimetre
karelik parmak uçlarındaki desenleri bir düşününüz! Bu
desenlerin bugün dünyâdaki milyarlarca insanda farklı
farklı olması, hiç birinin bir diğerine benzememesi ne demektir159?
Evet! Düşünenler için bu çok büyük bir şey, büyük bir
muammâ, büyük bir mûcize demektir.
Diğer bir örnek olarak, gözle görülmeyen, ancak mikrometre ve nanometre seviyelerindeki boyutlarının âletlerle
159
Kıyâme Sûresi, âyet 4: “Evet bizim, onun parmak uçlarını bile düzenlemeye
gücümüz yeter.”
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
241
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
ölçülebildiği insanın DNA zincirindeki bilgileri on-on beş
bin sayfalık ansiklopedilerin dâhî almadığı bilinmekte,
onun vücûdundaki küçücük organizmalar arasındaki haberleşme seyrinde olduğu gibi, çeşitli fonksiyonlarının mükemmelliği ve üstünlüğü akıllara durgunluk vermektedir.
İnsanın ruh yapısı ise, ayrı bir muammâ deryâsıdır. Asırlar geçtikçe bilimin bunlara açıklama getirebileceği süreç, Kur’an’daki derin manâlar düşünüldüğünde, Kıyâmet’e
kadar devam edecektir.
Başka bir ifâdeyle söylemek gerekirse, “Biz onlara
hem ufuklarda ve hem de onların kendi nefislerinde
delillerimizi göstereceğiz ki, Kur’an’ın hak olduğu açıkça
belli olsun.”160 âyeti, Kur’an’daki manâlara paralel olarak
madde ve manâ alanındaki gelişmelerin hayâtımıza sunduğu teknolojik imkânlar ve insanın keşfindeki gelişme ve
ilerlemeler, hikmet sürecinin ister istemez Kıyâmete kadar
devam edeceğinin işâretlerini veriyor.
Nanoteknoloji de bu süreç içinde küçücük bir gelişmeyi meydana getiren bir örnektir. Küçük olsa bile bu
teknoloji, şu anda sonuçları açısından bizim için çok hayâtîdir.
160
Fussilet Sûresi, âyet 53.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
242
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
‘Hikmet’ Kelimesi’nin Manâ ve Çeşitleri
“Haşa! Ben ölümden korkmuyorum!
Çünkü ben Müslümanım. Her Müslümana yakışan
da ölümü tebessümle karşılamaktır. Hakîkaten ölüm, ebediyet
âlemine açılan ilk perdedir.”
Muhammed İkbal’in Sön Sözü
TV’deki bir açık oturumda, eski bir kelime olduğu için,
“hikmet” kelimesini bilmeyenlerin bu kelime ile alay ettiklerine ya da alay vâsıtası yaptıklarına rastladığım zaman,
Türkçe kelimeler konusunda titiz olduğum için, nerde ise
benim de düşünmeden aynı kervana katılmam mümkün olabilirdi.
Ama, rastladığım bu ‘alay etme olayı’nın, esen rüzgâra
uyma yerine, beni bu kelimeyi incelemeye sevk etmiş olması, aslında bana bu kelimenin Kültürümüz’ün derinliklerinden gelen ne kadar zengin ve içerikli bir anlam zenginliğini içerdiğini göstermiştir.

Bu yazıda “hikmet” kelimesi ile ilgili incelemelerde, Kur’an’ı tercüme etmek
üzere Atatürk tarafından görevlendirilen Elmalılı Hamdi Yazır tarafından tercüme edilen
Hak Dini Kur’an Dili, (Zaman, Azim Dağıtım, Boyacıkapısı Sok., Akçay Palas Ap.
No.23/2, Fatih-İstanbul) adlı Kur’an tefsiri esas alınmıştır.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
243
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Öyle ki, kelimenin bütün anlamlarının günümüzde kullandığımız Türkçe ile ifâde edilmeye kalkıldığında, bunun
aslâ mümkün olmadığı anlaşılacaktır.
Öyleyse, Kültürümüz’ün derinliklerinden süzülerek günümüze kadar ulaşan “hikmet” kelimesini olduğu gibi kullanmak zorundayız. Aksi hâlde, onunla alay edenlerin safına geçildiği ve dolayısıyla kullanımdan kaldırıldığı takdirde, kelimeyi bilenler tarafından görülecektir ki, Kültürümüz
ile olan yüzlerce ilişki köprüsü yıkılacak, beklenen anlam
bütünlük ve ilişkileri, tespih tâneleri gibi dağılacaklardır.
Hikmetin ilk görülen anlamı, “hüküm, hükûmet ve sağlamlaştırmak” demektir. Bundan dolayı, hikmet kelimesi,
maddî, mânevî ya da lafzî alanda anlam ilişkisi açısından
birçok manâlarda kullanıldığı için, bunun yerine göre açıklanması gerekir.
Mastar olarak, “hikmet” kelimesinde aslında “kötülükleri ortadan kaldırmak, iyilikleri elde etmek” manâsı vardır
ki; hüküm ve hükümet, sağlamlık ve muhkemlik hep bu
kökten gelmektedir. Her nerde kötülüğü gidermek ve iyiliği
elde etmek isteniyorsa, işte orada hikmetin manâsı belirmektedir.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
244
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Bundan dolayı “Bir şeyin içinde gizlenen ve sonuç bakımından ortaya çıkacak olan fayda ve iyiliğe o şeyin hükmü ve hikmeti denilir.” Hikmetin insanlar tarafından en iyi
tanınan anlamı budur.
Elmalılı Hamdi Yazır’ın bu tespitine göre, anlam bakımından hikmet sözü, fayda sözünden daha özel bir manâ
ifâde etmekte, sebep kelimesinden daha geniş anlam taşımaktadır. Çünkü, hikmet, sebepten önce olabildiği gibi, en
son hedeften sonra da olabilir. Yâni hikmet, sebebin sebebi,
amacın sonucu biçiminde ortaya çıkabilir. Bundan dolayı,
hikmet denildiğinde, mutlaka ya bir sebep-sonuç ilişkisi ya
da daha genel olarak bir sebebin nedeni ve buna benzer gerekçeli bir manâ söz konusu olur.
Başka bir ifâdeyle hikmet, kesinlikle sonucun sebebe
indirgenmesi, tutarlı ve sağlam bir ilişki anlamı taşır. Nitekim, bir işi, bir başka işe dayandırmaya hüküm denildiği
gibi, bilimsel ya da pratik herhangi bir doğru karara da hikmet denmektedir. Dolayısıyla, örneğin Nanoteknoloji, sebep-sonuç bakımından hikmetin içeriğinden sayılır.
Netice itibâriyle, böyle içerikli veyâ gerektirici çeşitli
anlamlardan her biri dolayısıyla hikmet, çok yönlü manâlar
için çok anlamlı bir isim olmuştur. Bu yüzdendir ki, fayda,
yarar ve sağlamlaştırma anlamlarından dolayı her güzel bil-
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
245
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
ginin ve her faydalı işin ismi hikmet olarak anılır. Bununla
berâber, hikmetin, nanoteknolojide olduğu gibi, pratik ilimlerle ilişkisi ve doğrudan doğruya işe tahsisi, teorik ilimdekinden daha fazladır.
Güzel işler içinde hikmetin en belirleyici özelliği, ilme
yönelik olmasıdır. Bu yüzden hikmet, bir işi körü körüne
değil de, önünü-sonunu düşünerek ve ondan doğacak bütün
tehlikeleri kaldırarak yapmak demektir. Bu günkü dünyâmızda bunu, özellikle, teorik olsun pratik olsun, maddî ve
mânevî ilimlerle uğraşan ilim ve bilim adamlarıyla mühendis ve teknisyenler sürdürmektedirler.
Bütün bunlardan anlıyoruz ki; hem ilim ve hem de iş
yapmak, hikmetin en temel ve olgun manâsını meydana getirir. Hikmetin maddî anlamı bakımından ise bilim ve teknoloji söz konusudur, nanoteknoloji ise bunun daha özel bir
hâlidir.
Kalbe gelen bir düşünce, sözle ifâde edilse bile, hikmet
ancak bu fikrin uygulanarak elde edilen işte ortaya çıkmasıyla meydana gelir. Bu hikmet tanımı teknisyen ve mühendislerin yaptıkları bilim ve teknolojinin özüne tamâmen
uymaktadır. Bu demektir ki, eğer bilim ve teknoloji ile uğ-
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
246
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
raşanlar çalışmalarını ibâdet niyetiyle yaparlarsa, bunlar,
îmanlı olmak şartıyla, Allah’ın (CC) mükâfâtına mazhar olacaklarını bilmelidirler.
Zirâ, kalbe gelen düşünceyi sözle söylemek, ilgili konuda gerçek ve doğru olan hükmü vermek demektir. O hükmün gerçekten o olayın hakîkatine uygun düşmesi, yâni
gerçek bilgiye dayanması, içinde bilgisizlik, hatâ ve yalan
olmamasıdır.
Harekette isâbet de, o işin hem özüne uygun olması,
hem de gerçekte kendisinden beklenen sonucun gereği gibi
ortaya çıkması; yâni kötülüğü gidermek, iyiliği elde edebilmek şeklinde sonuçlanmasıdır ki, bunlara o işin hükmü,
hikmeti, gâyesi ya da gâyesinin sebebi denilir. Hikmetin bu
cephesi daha çok, naklî ilimlerin konusudur. Dolayısıyla,
din adamları hikmet kavramından kendilerine düşen mükâfatlarını bu konularla uğraşarak alırlar.
Netice olarak, sözde isâbet doğruya, işte isâbet hayra,
iyiliğe ve yardıma yönelik demektir. Hikmetin hakîkati,
başlangıcında ilmî anlamda, sonucunda ise, pratik anlamda
her iki yönünün birlikte bulunmasıdır. Bu manâ daha başka
şekillerle de ifâde edilmiştir.

Çünkü ibâdet niyetsiz olmaz.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
247
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Şöyle ki:
Hikmet hem bilgi, iş, hem de bilmek, bildiğiyle iş yapmak demektir. Bu tanım bize gösteriyor ki hikmetli bilgi,
deney ve tecrübe ile desteklenmiş ve uygulanabilir özellikler taşıyan bir bilgidir. Hikmetli hareket de ilmin temellerine dayalı olan ve bir ilmin ölçüsüne vurulduğu zaman
doğru olduğu kesinleşen bir iştir. Bu da bugünkü anlamda
bilim ve teknolojidir. Bunun için, Kur’an âyetlerindeki hikmet tekrarından da anlaşılacağı gibi, Allah’ın (CC) hiçbir
işi yoktur ki, bunun bir hikmeti olmasın.
Hikmetin özelliklerine kâmil olarak sâhip olanlara Kültürümüz’de hakîm denmektedir. Demek ki, münevver ve
takvâ sâhibi bir bilim teknisyeni ya da mühendisin, bilim
adamı veyâ bir din adamının Allah’ın (CC) “Hakîm-Hakîmün” sıfat isminin tecellisinden bir nasibi vardır.
Hakîm olan kişinin ilmi, gerçek manâsıyla, kesin bilgi
denen, ilm-i yakîndir. Çünkü, ilmin sağlamlığı yakîn derecesiyle, amelin sağlamlığı ise kendisinden bekleneni sağlamasıyla ilgilidir.
Dolayısıyla, “yakîn derecesi” naklî ilimlerle uğraşan
din adamları ve aklî ilimlerle uğraşan bilim adamı ve bilim
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
248
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
teknisyenlerinin hikmetteki derinliğini; “amelin-işin sağlamlığı” ise bilim adamı, teknisyen ve mühendisler tarafından ortaya konan âlet edâvat ve cihazların özelliklerinin
üstünlüğünü çağrıştırmaktadır. Naklî İlimler’in konumun
dışında olmaları sebebiyle burada, Elmalılı Hamdi Yazır’a
dayanarak, “Naklî ilimlerde hikmetin en bâriz sonucu fıkıhtır.” demekle yetinmek istiyorum.
Görülüyor ki hikmet, ilim ile irâdenin karşılıklı işbirliği
sonucu fiil veyâ iş sahâsına çıkması ve bu fiil veyâ işin kendisinden bekleneni sağlamasıdır. Bu îtibarla, hikmet, ilim
ile sanâtın, bilim ile teknolojinin birleşmesi demektir. Meselâ, 1969 yılında Ay’a inen uzay aracı bilim, sanât ve
teknolojinin bir sonucudur ve bu bir hikmettir. Bunun gibi,
nanoteknoloji de Allah’ın (CC) bir hikmetidir. Dolayısıyla
bununla uğraşan inanmış öğrenci ve bilim adamları da, ortaya koydukları eserler, insanlığın faydasına olduğu müddetçe, hakları olan ilâhî pay ve mükâfatlara sâhiptirler.
‘Hikmet’ Kelimesi’nin Alternatif Tanımları
“Dört şey vardır ki, en azını dahi
hor görmemek gerekir: Yangın, hastalık, düşman, borç…”
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
249
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Beydeba161
Hikmetin gerçek anlamı, başlangıcında ilmî manâda,
sonucunda ise pratik anlamda her iki yönünün birlikte bulunması demektir. Yâni, hikmet hem bilgi, hem de iştir;
bilmek ve bildiğiyle iş yapmak, diğer bir deyişle bildiğini
uygulamaktır.
Atatürk’ün Elmalılı Hamdi Yazır’a yaptırdığı Kur’an
Tefsiri’nde bildirildiğine göre, İbrâhim Nehâ’î gibi âlimler,
hikmete daha geniş anlamlar yüklemektedirler.
Bunlara göre hikmet, “varlıkların içyüzündeki gerçeği
ve o gerçeğin gerektirdiği, özellikle, en etkili özelliği tanımak, o özelliğin değişik amaçlara nasıl yönlendirildiğini
anlamaktır. Yâni, madde ve varlıklar arasındaki sebep-sonuç ilişkilerini ve etkileşim düzenini izleyip, madde ve varlıkların özünü ve amaçlarını kavramak demektir.”
Bu hikmet tanımı ile yukarıda verilen nanoteknoloji
tanımlarının birbirlerine nasıl benzediklerine dikkat ediniz!
161
Sağlıkla İlgili Güzel Sözler, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://www.isimsizsevda.org/saglik-ile-ilgili-sloganlar-ozlu-sozler-ve-atasozlerinelerdir.html, En Son Erişim Târihi: 5.02.2015.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
250
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
İbrâhim Nehâ’î, bu tanımıyla bilim teknisyenlerinden
başka bilimle uğraşan öğrencilerin ve bilim adamlarının çalışmalarını da tamâmen hikmet kavramına dâhil etmiş bulunmaktadır.
Görüldüğü gibi, bu tanım, iş ve uygulamayı hesâba
katmamış ve hikmeti yalnızca bilgi yönüyle ele almış olduğundan öncekilerden daha geniş kapsamlıdır ki, teknisyen ve mühendislerden başka, teori ile uğraşan inanmış
öğrenci ve bilim adamları da diğer insanlara göre bu ayrıcalıklarının ‘şükürlerini’ düşünüp yerine getirmelidirler.
Hikmeti, “Allah’ın (CC) emrini anlamak” olarak târif
edenler olduğu gibi, sırf “anlamak” diye târif edenler de olmuştur. Aslında anlamanın başlangıcı okumak olduğu için
Kur’an “Oku!” emri ile başlamıştır. Anlamak okumaya dayanır. Nitekim, günümüz bilim adamlarından “Lucassian”
bilim koltuğunda oturan Hawking de anlamayı mutluluk
olarak târif etmektedir. Buradan hareketle hikmet bir çeşit
mutluluktur da…
Yalnızca bilgi özelliğini ele alan yukarıdaki hikmet târiflerinden başka, hikmeti yalnızca uygulamalı değeri ile ele
alanlar da vardır.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
251
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
‘Hikmet’ Kelimesi’nin Uygulamalı Târifi
“Halk içinde muteber bir nesne
yok devlet gibi, Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi…”
Kânuni Sultan Süleyman
“Ne mutlu mümin (İNANMIŞ) olup da bilim, mühendislik ve teknisyenlik yapanlara!.”
Hikmetin uygulamalı târiflerinden bir tânesi de ”Hikmet, îcat demektir.” şeklindedir.
Gerçekten, mutlak anlamda yaratmak yalnızca Allah’ın
(CC) işi olduğu için, hikmet yalnızca eserleri, sebep ve
sonuçları yaratmak değil, aynı zamanda o sebepleri, birbirlerine karşı çok yönlü fayda ve durumları da gözeterek, bir
uyum içinde ilişkilere yöneltmektir.
Böylece, birinci sebep ikinciye, ikincisi üçüncüye…
etki ederek bu ilişki sonsuza kadar devam eder. İlk sebepten
sonuca kadar giderek sonsuza kadar uzanan zincirleme bir
yol meydana gelir. Bu sebepler arasında, hepsi birbirlerine
perçinlenmiş bir şekilde, sağlam ve kuvvetli bir düzen teşekkül eder ki, buna bilim dünyâsı “Tabiat kânunu”, dinî
kaynaklar ise, “Sünnetullah” (Allah’ın Sünneti) adını
vermektedirler.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
252
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
İşte hikmetin bütün sırrı bu kurulu düzenin içinde saklıdır. İlmin bir kolu olan bilimin ve fennin dayandığı esaslar, kütlelerin birbirini çekmesi (gravitasyon), merkez kaç
kuvveti, zıt işâretli elektrik yüklerinin birbirini çekmesi, aynı işâretlilerin birbirini itmesi gibi esaslardır. Her türlü kimyâsal, fiziksel ve matematiksel kânunlar gibi aklî ilimler,
ilmin Sünnetullah denilen kolunu meydana getirir ki, bilim
adamları hikmetin bütün bu kurulu düzeninin sırlarını ortaya çıkarmak için uğraşırlar.
Teknisyen, bilim adamı ve mühendisler bunlardan faydalanarak çeşitli âlet, edâvat ve cihazlar yaparlar, böylece
insanların hayatlarını kolaylaştırarak insanlara faydalı olmaya çalışırlar ve nihâyet böylece “İnsanların hayırlısı
başkalarına yardımcı olandır.” hadîsinin sırrına dâhil olurlar.
Bu yüzdendir ki, içimden, “Ne mutlu mümin olup da
bilim, mühendislik ve teknisyenlik yapanlara!.” diyerek
haykırasım gelmektedir!
Sonuç îtibâriyle, Allah’ın (CC) nizâmına, Allah’ın
(CC) şerîatine, Allah’ın (CC) Dini’ne ve bu gerçeklere uyulması, uymakla birlikte, ayrıca, hakîkatin ortaya çıkmasına sebep olan her güzel vasıf, hep hikmeti târif etmektedir.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
253
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Bu yüzden hikmet bâzen sebep yerine de kullanılmaktadır
ki, teoriyle uğraşan ilim adamlarına hikmetin imtiyaz kapısını bu târif açmaktadır.
İşte bu yüzdendir ki, sebep ve sonuçlar bulunduğu için
bu hikmeti îcat eden Allah (CC), dilediği insana da bundan
bir hisse vermiştir.
Yâni, dilediği insana düzen kurabilme gücü ve yeteneği
ihsan eylemiş, sebep ve sonuçları ortaya çıkaranlara da bir
pay ayırmıştır.
Bu demektir ki, insanoğlu ortaya koyduğu düzende
gerçek yaratıcı değilse de, ilâhî yaratışın yansıyarak ortaya
çıkmasına bir araç ve sebep olması açısından, aynı yolda
O’nun bir vekili durumunda olduğu için, bu yine insan için
önemli bir değer ifâde etmektedir.
İnsanların, özellikle, öğrenci, bilim adamı, teknisyen ve
mühendislerin hikmetleri demek, Sünnetullah denilen kâinat düzenini anlayıp ona göre keşif ve îcatlarda bulunmak,
örneğin, nanoteknolojik faaliyetlerde olduğu gibi, başka insanların yararına olacak şeyler yapmak ve ortaya koymak
demektir.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
254
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Sebeplerden İleri Geçemeyenlere
Ne Kadar Yazık!
“İki nîmet vardır ki, insanların çoğu onların
kıymetini hakkıyla takdir edemezler. Onlardan biri sıhhat,
diğeri de boş vakittir.”
Hadis-i Şerif
Birtakım keşif ve îcatlar ortaya koyan kimseler, kendilerini ilk sebep yerine koyup öyle sandıkları taktirde, ilim açısından, sonuçlardan hareket ederek sebeplere yol bulup
geçememiş bir duruma düşerler ve böyle bir yerde takılarak
kendi nefislerine bağımlı hâle gelirler. Bunlar, dolayısıyla,
gerçek hikmet ehlinden olamazlar.
“Bilimsellik” ile övünüp, çalışmalarına dinî gerçekleri
yaklaştırmayan münâfıklar, her zaman aşağıda tasvir edildiği şekilde karışık bir kafa yapısı içinde bulunurlar:
Bir elde kadeh, bir elde Kur’an
Bir helâldir işimiz, bir haram.
Şu yarım yamalak dünyâda
Ne tam kâfiriz, ne de tam Müslüman…
xxx
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
255
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Her nefeste eyledik yüz bin günah,
Bir günâha etmedik hiç bir gün ah!
Bunların varacakları son hâllerin, “Yamadık dünyâmızı
yırtarak dinimizden, / Din de gitti, dünyâ da gitti elimizden.” olacağı şüphe götürmez.
Bu noktada îmanlı öğrenci, öğretici, teknisyen ve mühendislerin, bilim adamlarının alacakları ders ya da hisse
şudur:
Bunlar bütün kâbiliyetlerinin Allah’ın (CC) lutfu sâyesinde olduğu şuûrunu muhafaza etmeli ve küçük irâdelerini
O’na teslimiyeti başarabilecek şekilde kullanmalıdırlar!
Hikmetin Millet ve Memleket
İhtiyaçlarına Yansıması
“Türkler’den başka Dini ve Vatanı
uğruna canını vermeye hazır asker görmedim.”A. Hamilton
Diğer bir târife göre hikmet, varlık ve madde düzeninde her şeyi yerli yerine koymak demektir.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
256
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Bu târif de görünüşte bütün varlığı açıklamaya yönelik
olduğundan, bir bakıma ilâhî hikmeti, ilâhî sıfatları topluca
bir târif sayılır. Ancak, herhangi bir şeyi kendi yerine koymak denildiğinde, bu insanların hikmet özelliği için de
geçerli olur. Ayrıca, buradaki “yerli yerine koymayı”,
yaratılış anındaki ilk yerleştirmek veyâ yaratılmış olan
mevcut düzendeki yerinin ne olduğunu keşfedip kavramak
şeklinde, iki türlü anlamak mümkündür.
Bununla berâber, bu târif, hikmetin, başka bir ifâdeyle,
çeşitli varlıkların varlık düzeni içinde yerini ve değerini anlamanın gerekli olduğunu dile getirmektedir. Bundan dolayı, hiçbir ‘sıra ve düzen gözetmeden’ ortaya konan îcat, hikmet kavramının dışına çıkmış demektir.
Bununla berâber, yukarıdaki son târif, yaratılmış varlık
düzeni içinde insanların ne gibi düzenlemeler yapabileceği
açısından, daha ziyâde ‘adâletin târifi’ olmak üzere, meşhur
olmuştur.
İlim adamı, bilim adamı, teknisyen ve mühendislerin
bu tanımdan alacakları ders, çalışmalarını millet ve memleketin ihtiyaçlarına göre plânlamaları gerektiğidir.
Bu sebepten bir plânlama, adâlet duygusunun bir sonucu olmalıdır. Bu münâsebetle burada bu tanım, her işte
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
257
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
‘plân ve program yapmanın’ öneminin hikmet dâhilinde
olduğunu da vurgulanmaktadır. Bilim ahlâkı ve dürüstlük
de hikmetin bu kapsamına girer.
“Şu hâlde pratik açıdan hikmet ayrıca adâlet demektir.
Amelî hikmet denilen ahlâk ilmi ise, aşırılıklar (ifrat ile
tefrit) arasında adâlet temeline dayandırılan bir hikmettir.
Bu yüzden, hikmetin bütün anlamlarının Peygamberimiz
(SAV)’in, “Ben güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim” hadîs-i şerifi içine yerleştirilebileceğini de anlamak
mümkündür.
Hikmet ve Siyâset
“Kuvvetli insan,
sinirlendiği zaman öfkesini yenen insandır.”
Hadis
Diğer bir hikmet tanımı da “Hikmet güzel ve doğru islere yönelmektir.” şeklindedir. Bu hikmet târifi, güzelliği
ve iyiliği hedef tutmakta ve bu amacın sınırlı olmayıp
sonsuza kadar durmadan ilerletilmek gerektiğini ifâde etmektedir. Dolayısıyla bu târif, hikmetin bir meleke ve bir
huy olduğunu kesinleştirmektedir ki, böylece hikmet “Sonucu iyilik olan işi yapmaktır.” denebilir.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
258
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Peygamberimiz (SAV), insanların idâre edilmesindeki
esâsı şöyle özetlemiştir:
“Hepiniz çobansınız ve her çoban sürüsünden sorumludur.”
Bu da hikmet kapsamındandır, adı da siyâset’tir. Ancak, siyâsetten içine çok yalan ve şahsiyetsizlik karıştırılan
politikayı anlamamak gerekir. Siyâset Müslümanların,
politika ise, Batılıların idâre etme tarzıdır. Dolayısıyla,
siyâset ve politika birbirinden çok farklıdırlar162.
Fahruddîn Râzî’nin tefsirinden alınan bir târife göre,
hikmet, ahlâk ve güzellik açısından, “İnsanın gücü yettiği
kadarıyla Yüce Yaratıcı’ya benzemeye çalışmasıdır” ki, bu
da ilmini bilgisizlikten, icraatını zulüm ve haksızlıktan, ikram ve ihsânını cimrilikten, hoşgörüsünü bunaklıktan arındırmak, güzeli sevip kötülükten kaçmakla mümkün olur.
“Allah (CC) güzeldir, güzel olanı sever.” Bu özellikleri taşımayanların davranışları ile ortaya çıkan idârecilik siyâsetten ziyâde ancak politika olur. Politkanın kelime anlamı
da zâten yalancılık, entrika, aldatmaca ile ilişkilidr.
162
Temiz, M., Facebook Notlarından: Baltanın Sapı, Siyâset, Politika Ve Twit
Savaşı, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://mtemiz.com/bilim/BALTANIN%20SAPI.pdf YA DA
http://mtemiz.com/bilim/BALTANIN%20SAPI.doc, En Son Erişim Târihi: 03.04.2014.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
259
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Hikmet ve Ahlâk
“Akıllı insan, sustuğu vakit
tefekkür eder, konuştuğu vakit zikir eder, baktığı
vakit de ibret alır.”
Hz. Ali (RA)
Fahruddîn Râzî, “Doğrusu sen büyük bir ahlâk üzere
yaratıldın163.” âyetini ve “Allah’ın ahlâkı ile ahlâklanın!”
öğretisini esas alarak, hikmetin diğer derin bir tanımını vermiştir:
“Hikmet, Allah’ın ahlâkı ile ahlâklanmaktır.”
Tefsirlerde “Allah’ın ahlâkı” ya da “ilâhî ahlâk” veyâ
“büyük ahlâk”tan kast edilen şeyin, Kur’ân’da bildirilen
ahlâk olduğu açıklanmıştır. “Ben güzel ahlâkı tamamlamak
için gönderildim.” hadîsi şerifi gereğince, Hz. Peygamber’in peygamber olarak gönderilişinin sırrı da bu noktada toplanmıştır. Elmalılı Hamdi Yazır, ‘Şüphe yok ki akıl, anlayış,
îman, mârifet ve ilim böyle bir ahlâklanmanın öğelerinden
değilse bile şartlarındandır. ‘Bunu ancak üstün akıllılar
163
Kalem Sûresi, âyet 4.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
260
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
anlayabilir.’ meâlindeki âyeti de bu anlama açıklama
getirmiştir.’ demektedir.
Elmalılı Hamdi Yazır, hikmet açısından Kâinat’ ve
Kur’an hakkında şöyle demektedir:
“Aslında nazarî anlamda hikmet, (nesnel) objektif ve
öznel (sübjektif) yönleriyle varlıktaki ilâhî kânunların akış
şeklini gözlem konusu yapmak ve onlardan düşünüp bir sonuç çıkarmaktan meydana gelir.”
“Kâinat bir ‘hikmet kitabı’dır. Kur’ân ise, bu hikmetin
ilâhî dille oluşumunu anlatır ve hatırlatır. Kâinat bir hâl,
Kur’ân ise bu hâlin başı ve sonudur; akıl sâhipleri şimdiki
hâli görüp, öncesini ve sonrasını da akılla kavramaya çalışmalı ve böylece hikmete ermelidir. Şimdiki hâli görmemek
veyâ onun içinde boğulup kalmak, ondan öncesine ve sonrasına intikal edememek veyâhut edip de bir yerde yine
takılıp kalmak, baştan sona kadar hikmet düzenini tâkip
etmemek, ettikten sonra da onun icâbına uygun olarak hareket etmeyip aksine davranmak, işte bunların hepsi hikmete aykırı düşen şeylerdir. Bu şekilde hikmetin başı ve
başlangıcı, varlıklara dikkatli bir gözle bakabilmek, tanıyabilmek, kavrayıp üzerinde düşünebilmek ve bir sonuca varabilmektir.”
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
261
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
“Bu bakımdan hikmetin başlangıç noktası ilim, ortası
din, ibâdet ve tâat, sonu da âhiret mutluluğudur. Bunun
içindir ki, hikmet çok hayrı içine alır. Bu manâları tespit Için de denilmiştir ki: ‘Hikmet, Allah’ın emirlerini düşünmek
ve ona uymaktır. / Hikmet Allah’a tâat, fıkıh ise din ve ameldir. / Hikmet bir nurdur ki, vesvese ile gerçek makam arasındaki fark bununla kestirilir.’’
Hikmetin günümüzdeki en ileri maddî anlamına teknolojiden bir örnek vermek gerekirse o da bugün için nanoteknolojidir denebilir ama bu gelecekte belki de “femto ya
da attometrik çaplar164“ olacaktır.
Nanoteknolojideki Gelişmeler de Birer Hikmettirler
Âlim insan, daha önce câhil
olduğu için, câhili gördüğünde hemen tanır.
Câhil ise, daha önce âlim olmadığından, gördüğünde âlimi tanıyamaz.
Hz. Ali (RA)
Nanoteknoloji, son yılların yeni bir teknolojik devrimi
sayılır. Teknolojide ilerlemiş ülkeler nanoteknoloji sahâsında ciddî çalışmalar yapmaktadırlar.
164
Yaşargil, G., Prof. Dr. Gazi Yaşargil’in TBMM Ödül Töreninde Yaptığı
Konuşma, Günce, Sayı 32, Sayfa 8, Kasım 2005.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
262
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Bilgi-işlemden akıllı malzemelere ve mikroelektroniğe
kadar çok gelişmiş teknolojileri kullanan ve 20. yüzyılın başından beri her alanda gelişmekte olan ülkelerin, son bir kaç
on yıl içinde rekâbet yüzünden otomotiv endüstrisinden
sağladıkları kârlar çok düşmüştü. Dolayısıyla, bu ülkeler bu
ve buna benzer sanâyileri daha az gelişmiş ülkelere devrederek rekâbetsiz ortamlarda yüksek kârlı teknolojilere yönelmişlerdir.
Bu açıdan nanoteknoloji, bugün geniş bir alanı kapsayan uygulamalarıyla ortaya çıkmış ve dolayısıyla bütün öncelikli pozisyonlara sâhip olmuş durumda bulunuyor.
Batılıların son yıllarda gelişmekte olan ülkelere yönlendirdikleri, kârı azalmış bir alan da klâsik tekstil endüstrisiydi. İşçiliklerin çok yüksek olduğu ileri ülkelerin klâsik
tekstil sanâyileri, gelişmekte olan ülkelerin, özellikle Çin’in
ucuz iş gücüne dayalı rekâbeti karşısında, yok olmaya yüz
tutmaktaydı. Bu yüzden, geçmiş yıllarda İngiltere ve ABD,
yüksek teknolojiye dayanan tekstil sanâyilerine el atmışlardır.
Bu ülkelerde ileri teknoloji ürünü tekstil için ciddî adımlar atılmaktadır. Bununla berâber, Çin’de de tekstil sanâyisinde uygulanacak nanoteknoloji ürünleri hızla geliştirilmektedir. Bunlar arasında insan vücûdunu zararlı ışın-
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
263
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
lardan koruyan, Güneş enerjisine dayanarak elektrik üretip
yazın soğutabilen ve kışın ısıtabilen, teri emerek vücûdumuzun kuru kalmasını sağlayan ve su tutmayan elbiselerin
üretimleri, yeni ilerlemeler karşısında bugün için artık eskimiş konular arasına girmiştir.
Bütün bu teknolojik ürünlerin hikmetin birer parçası oldukları, şimdi daha güzel olarak algılanmıyor mu?
Nanoteknoloji Heyecânını Nasıl Yakalayabiliriz?
İslâmiyet, teslimiyettir.
Teslimiyet, yakîndir. Yakîn, tasdîktir. Tasdîk, ikrârdır.
İkrâr, edâ (yerine getirmek). edâ ise ameldir.
Hz. Ali (RA)
Maddî kazançların verdiği haz sınırlıdır, insanlara huzûru sunması en azından şüphelidir. Etse etse bu kazançlar,
ancak kazandıkça aklı kamçılayarak daha fazlası için bir
ivme verir. Bu da insanın hırsına bir yenisini ekler ki,
Peygamberimiz (SAV) Efendimiz, 14 asır önce bunu “İnsanın bir vâdi dolu altını olsa, ister ki yanındaki vâdiyi de
doldursun…” şeklinde dile getirmiştir. Servetin dünyâdaki
huzursuzluğu yanında, bunun Âhiret’te, eğer helâl ise hesâbı, haram ise azâbı vardır.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
264
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
İnsanlar dâimâ sonsuzluk ötesindeki mutluluğun özlemini yaşarlar. Maddî zenginliğin bunu vermediği bugün
gün gibi bilinmektedir. O zaman, ne yapmalı? Her çalışmayı sonsuzluğa uzanan bir köprüye dönüştüren gerçek yolu
keşfetmelidir. İşte o zaman akıl ve gönül huzur bulur.
Müslüman insan için İslâm, ister varlıklı, ister varlıksız
olsun, herkese uygun mutluluk yolları sunmuştur. İslâm’da
insanlara hizmet bir ibâdet sayılır. Yapılan bir iş (ameller)
niyete göre değerlendirildiği için, iyi niyetle çalışan bir insanın emeği hiçbir zaman kaybolmaz. Üstelik, hadiste bildirildiğine göre, aklı fazla olanın Âhiret’i de daha çok kazançlı olur.
Bilim adamları, genel olarak ortalamanın üstünde bir
akla sâhiptirler ki, dip notunda bahsedilen hadîs-i şerife
göre, akıl fazlalığı olarak onların buradan da bir avantajları
vardır.

Âişe vâlidemiz sual etti ki:”-Yâ Resûlallah üstün olmanın ölçüsü nedir? “Akıldır. Aklı çok olan daha üstündür. “-Herkesin üstünlüğü yaptığı işe göre ölçülmez
mi?” İyi iş yapan daha kıymetli değil mi?” “-Yâ Âişe insanlar, akıllarından daha fazla mı
iş yaparlar? Herkes aklı nispetinde iyi iş yapar, ona göre de mükâfatını alır:
http://www.turkdunya.de/forum/read.php?f=46&i=79728&t=79728
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
265
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
İmâm-ı Rabbânî’, ‘akıllı insanların işlerinden daha
fazla sevap alacaklarına’ dâir bu hadîs-i şerife dayanarak
“İnsanların namazlarından aldığı sevap akılları nispetindedir.” demiştir. Ayrıca, akıllı insan, insanların faydalanmaları için çeşitli âlet ve cihazlar geliştirirlerken, “eserden
eserin sâhibine” geçerek Yüce Yaratıcı’nın güç, kuvvet,
sanat ve saltanatını düşünmeye, “tefekkür etmeye” başlar,
“Bir anlık tefekkür 70 yıllık ibâdetten hayırlıdırµ” mücdesine nâil olurlar.
Tefekküre dalan her insan Allah’ın (CC) güç, kuvvet,
sanat ve saltanatını düşünmekle bizzat kendi yaratılış sebebini® yakalamış olduğu için Allah’ın (CC) rızâsına daha da
yakın olur.
Esefle ifâde ediyorum ki, günümüzde insanların önemli
bir kısmı ve çoğu bilim adamı, ateist olmasalar bile, büyük
gaflet ve duyarsızlık içinde bu fırsatlardan habersiz bulunuyorlar. “Ameller niyete göredir” hadisi gereğince, bir hayır
işi yapmak niyetiyle hazırlanan bu yazının seçilen konusu,
böylelerinin uyanmalarına bir sebep teşkil edebilir.
µ
Hadis.
Allah (CC), “Ben gizli bir güç idim. Bilinip tanınmak ve methedilmek için evren
ve insanları yarattım” ve Zâriyat Sûresi âyet 56’da “Ben cinleri ve insanları, ancak bana
kulluk etsinler diye yarattım.” diyor.
®
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
266
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Bir bilim adamının da “Allah bir kuluna iyilik yapmak
is-tediği zaman onu dinde fakîh (ince akıllı) kılar” hadîsinin kapsamı içinde olduğunu düşünüyorum.
Ön Rönesans Dönemi’ni kuran Milletimiz (Müslümanlar), gelecekte üstün ve inançlı böyle bilim adamlarımız sâyesinde belki de “Son Rönesans Dönemi”ni de başlatacaklardır.
Kim bilir?
Ama şunu biliyoruz ki, Allah (CC), çalışanların emeklerini zâyi etmez / etmiyor da...
Bilgi Ve İlim Toplumları
Ebû Hureyre (RA)’tan naklen
Peygamber (SAV) Efendimiz buyurdu:
"Muhammedin nefsi elinde Olana yemin ederim ki,
Yahûdi olsun, Hıristiyan olsun, bu insanlardan beni
duyup da, getirdiğim Kitaba îman etmeden ölen kimse,
kesinlikle Cehennemlik olur."
Tirmizî
1980’lerden beri Bilgi Toplumu kavramı üzerinde oldukça ilginç yazılar okuyor ve konuşmalar dinliyoruz.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
267
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
İnsanoğlunun, kas gücünü kullandığı dönemlerden başlayarak sırası ile buhar ve makine gücünü kullanan sanâyi
devrimini aşmasıyla beyin gücüne ulaşmış olduğu bu günkü
çağımızda, artık, sermâye ve emeğin yüzdesi çok azalmış
ve kullanılan bilgi yüzdesi o oranda artmış bulunuyor.
Meselâ 1950’lerde ABD sanâyisinin ağır kütlesini teşkil
eden işçi sayısı bütün çalışanların %50’ni meydana getiriyordu. 1990’lı yıllarda bu oran, %10-20 iken, 2000’li yıllarda ise, %8-10 civârına inmiş, bugün ise son derece düşüktür.
Böyle bir durumda insanın aklına ‘geri kalan büyük
yüzde nerede?’ sorusu geliyor.
Bilgi Toplumu kavramının mihenk noktası işte burasıdır. Bu temel özellik, bu gün, BİLGİ YOĞUN SANAYİLER deyimi içinde gizlidir. Bilgi Yoğun Sanâyiler, eski
Emek-Yoğun ve Sermâye-Yoğun Sanâyiler’in yerini almıştır.
Bu da Bilgi Toplumu’nu şekillendiren Bilgi-Yoğun sanâyilerde bilginin ne derece hâkim ve baskın olduğunu,
açıkça, vurgulamaktadır. Bu cümleden olarak, bu gün, ileri
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
268
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
devletler az gelişmiş ülkelere böyle bilgi-bazlı ürün satarak
büyük paralar kazanmaktadırlar.
Günümüzde Bilgi Toplumu’nun sürükleyici unsuru şüphesiz bilgisayardır. TV’deki gelişmeler, TV’nin uydu sistemlerine bağlanması, haberleşme ve iletişimde meydana
gelen olağanüstü gelişmelerin bilgisayarla kucaklaşmasının
temel faktörünü mikroelektronik, fotonik ve lazer’deki gelişmeler teşkil etmektedir.
Bilgi Toplumu çerçevesinde meydana gelen göz kamaştırıcı bu gelişmelerin, toplumların sosyal yaşantılarında büyük değişimler meydana getirmiş olduğu açıktır..
Şimdilik, daha ilerisini futurist tipten düşünebiliriz. İnsanlarımız bu tip yazıları zevkle okuyorlar:
“Adem Bey bu güne her zamanki gibi bilgisayarınca
programlanmış ve kendisine neşe, yaşama ve çalışma zevki
verecek bir müzikle uyanarak başlar. Çok amaçlı Ankara
markalı bilgisayarı, günlük programını anlatır.”
“Dengeli beslenme kâidelerine ve o günkü programının
gereklerine göre hazırlanmış kahvaltısını, hizmetçi robot
hazırlamıştır. Kahvaltısını âilesi ile birlikte yapar ve evden
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
269
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
çıkar. “Bilgi” marka arabasına biner ve arabaya gideceği
yeri bildirir.”
“Otomobilin hâfızasında sayısız haritalardan meydana
gelen bilgiler vardır. Çarpışmaya karşı bütün tedbirler alınmıştır. Araba, bilgisayar tarafından yönetilen şehir trafiğine uyumlaştırılmıştır.
“Adem Bey, kolundaki bilgisayarından Opera Müdürlüğü’nü arar. Akşam programlarından birini seçer.
Defâlarca seyrettiği 4. Murat’ı tekrar görmek ister. Boş
yerlerin listesinden istediği yerleri seçer. Bilet ücretleri,
kendi hesâbından operanın hesâbına geçer. Adem Bey,
Millî Kütüphâne Bilgi Bankası’ndan 18 Şubat 2023 târihinde dünyâda gerçekleşen buluşların listesini dinlediğinde, gideceği yere ulaşmış bulunmaktadır165.”
Şimdiye kadar, Bilgi Toplumu konusunda yazılan yazıların çok yavan ve kuru olduğunu hissediyorum. Bunun sebebi de, bence, asrımızda meydana gelen bu târihi gelişmelerin Bilgi Toplumu olarak yapılan tanımına paralel gelişmelerdeki eksikliktir.
165
Bilim ve Teknik, Sayı 270.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
270
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Bu eksiklik, aklî ilimler (Pozitif İlimler) ve naklî ilimler
(Kalbî İlimler, Tasavvuf İlmi, Vahiy İlmi) olarak ikiye ayrılan, ilmin mânevî cihetinden ve insan sevgisi kavramından
yoksun olmasıdır.
Fizik kitapları, her parçacığa bir dalganın eşlik ettiğini
söyler. Bunun gibi, ilim kapsamına giren her bilime, her işe,
her gayrete de bir sevgi, heyecan ve höşgörü, kısacası bir
insanlık, kısacası insanî değer yargıları eşlik etmelidir.
Acabâ ediyor mu? Acabâ her bilim adamı, her sanatkâr, her
iş erbâbı ya da her bir vatandaş görevini yaparken, sevgi ve
hoşgörü antenlerini çalıştırıyor ve varlığının esas insanî
amacını, kısacası insanî değer yargılarını düşünüyor mu?
Bu günkü uzay ve bilgisayar çağında insanlığın hak ve
hukûku, düşünce, din ve vicdan özgürlükleri konusunda,
yeri geldiğinde, kraldan daha kralcı kesilenlerin, bâzen çok
basit ve seviyesiz konularla uğraştıklarını gördükçe hâlâ
şaşırmıyor, değiliz, değil mi?
Bakınız, şu içinde bulunduğumuz 21. yüz yılın ilk çeğreği içinde bile, insanî değer yargılarının sükûtu nedeniyle,
Cumhûriyetimizi yalnızca mini etek giymeye indirgemiş o-
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
271
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
lanlar ve bu seçimlerini166, “İnadına mini etek giyeceksiniz,
inadına dekolte giyeceksiniz arkadaş.” söylemleriyle tavsiye edenler ve Milletimiz ile bir çeşit dalga geçip onları ‘inatla’ kutuplaştırmaya çalışanlar var, Türkiye’de...
İnsanca davranışlardan yoksun davranış ve olaylar,
demokrâsi ve insan haklarını sırf kendi ve kendi yandaşları
için düşündüklerini delillendiren, akla, mantığa ve bilime
ters düşen davranışlar, olgunluğa ulaşamamış, modern ve
hür düşünceye, gerçekten değil, şeklen adapte olmuş ve medeniyet yoluna düşmüş engeller olarak algılanmalıdırlar.
Sevgi ve insanî değer yargıları, insanlığın ve ilmin bir
nevî gıdasıdır. Gıdasını sevgiden ve insânî davranışlardan
alamayan ne bilim, ne hikmet ve ne de sanat, tam ve
noksansız bir tanıma kavuşamaz. Sevgiyi ve insânî davranışları dışlayan her bilim, ruhsuz, kuru ve soğuk birer
kavramdan öteye geçemez. Bu kavramlar, ilkbaharda
yeşeren ağaçların kılcal damarlarında yürüyen su gibidir.
Bu su, ağaçta nasıl yaprak ve rengârenk çiçeklerin açma
sebebi ise, bu insânî kavramlar da bilim çiçeklerinin, bilim
hârikalarının sebebidir. İlimde ve teknolojide geri kalışımızın ana sebebi, belki de, bu sevgi ile insânî davranışGüler, T., ‘Sadece kafası değil, beyni de bitlenmiş, Alındığı İnternet
Elektronik Adresi, http://www.haber10.com/haber/582591/#.VMd8s9hO6ZQ, En Son
Erişim Târihi: 27.01.2015.
166
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
272
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
ların ihmal edilmeleri ya da sevmeyi henüz tam manâsıyla
beceremeyişimizdendir. Bunları bilimden sıyırarak, bilim
ve sanâtı kuru bir ağaca çevirmenin dehşetini idrak edememek ne bedbahtlıktır, bir bilseniz!
Bu gün Bilgi Toplumu çağında bile, insanlık, hâlâ, kan
ve gözyaşlarından kurtulamıyor. İlmin sırf maddî cephesini
simgeleyen bu kavramın noksan tarafının sonuçlarını, en
son olarak, Bosna’da, Irak’ta, görmedik mi? Hâlâ Sûriye,
Orta Afrika ve Myanmar’da görmüyor muyuz?
Bu olumsuz tabloları yok edebilmenin anahtarı, Bilgi
Toplumu kavramını daha da genişletip “İlim Toplumu” şekline sokmak ve gelişmeleri bu tanım çerçevesinde ele almaktır167.
İslâm-Türk ilim adamlarının bilimin alt yapısını kurmalarıyla 168 Batı’da başlayan Geç Rönesans hareketinin
sebep olduğu sanâyi devriminden sonra hızla gelişen tekno
2000’li yılların ilk çeğreğinde ‘demokrası getieceğim’ diyerek Irak’ı ne hâle
getiren ABD’nin yaptıklarını da hatırlayınız.
167
Temiz, M., Çağı Nasıl Atlayacağız? Bilgi Tolumu Yeterli mi? İnsan Ve Sevgi
Faktörü, Yeni Türkiye, Say 56, Sayfa 962-79, Yıl 10, 2014 YA DA Sayı 19, Sayfa 673689, Yıl 4, 1998, Yeni Türkiye Stratejik Araştırma Merkezi, Hoşdere Caddesi 179/6
06690, Çankaya/ANKARA. Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://yeniturkiye.com/display.asp?c=0561 YA DA
http://yeniturkiye.com/display.asp?c=0191, En Son Erişim Târihi, 21.04.2014.
168
Temiz, M., Bilgi Toplumu, Sehâ Neşriyat, İstanbul, 1991.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
273
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
loji süreci içinde Batılılar, ilmin mânevî cephesini hayatlarından tamâmen silerek, ilmin Türkçemiz’de bilim olarak
geçen fen (science) sahâsındaki inkişaflarını, günümüzdeki
Bilgi Toplumu kavramının temeli olarak görüyorlar. Bu
bakımdan “Bilgi Toplumu” tanımı tek yanlı bir tanımdır ve
ilmin mânevî cephesinden yoksun kalmaktadır.
Bu nedenle, Bilgi Toplumu bugün sâdece insanların
hırs ve nefislerinin, dolayısıyla mutsuzluklarının artmalarına yaramaktadır.
İlmin Gerçek Sâhipleri
"Allah için seven, Allah için nefret eden,
Allah için veren, Allah için tutumlu olan, îmanını tamamlamıştır."
Hadis
Allah’ın (CC) bir sıfatı olan “ilim” kelimesi, İslâm’ın
getirdiği bir kavram olup bunun iki cephesi vardır: Bunlar
ilmin maddî ve mânevî cepheleridir. Başka bir ifâdeyle
ilim, madde ve manâ olarak her türlü işlevi içermektedir.
İslâm-Türk ilim adamları, Avrupa’daki Geç Rönesans
Dönemi’nin temellerini, ilmin bu iki cephesinin taşıdığı
anlamları dengeli bir şekilde hayâta geçirerek, atmışlardır.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
274
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Batılılar, kendileri için bir Güneş mâhiyetinde olan, Erken
Rönesans Dönemi’nde ilim kavramının Müslümanlar
tarafından eksiksiz bir şekilde uygulanması sâyesinde bilim
ve teknolojiye sâhip olabilmişlerdir169.
Dünyâyı aydınlatan bu ilim güneşi, bizim Kültürümüz’de OKU emriyle başlamaktadır. Bu öyle bir emirdir
ki,bilimin bütün yolları ondan başlamakta İslâm’ın bilime
verdiği önemin bir meş’alesini oluşturmaktadır.
Burada şunu yinelemekte fayda vardır ki, ilmin kavram
ve uygulamasıyla birlikte, İslâm’a ilimle lâyık olma
imtiyazını gerçek anlamıyla kavrayan ilk Müslümanlar,
Batı’daki Rönesans hareketinin bilim alt yapısını kurmuşlar fakat ne yazık ki, sonraki yıllarda değişen ilme bakış
açıları, bu sihirli anahtarı Batılılar’a kaptırmalarına sebep
olmuştur.
İlk İslâm-Türk bilginleri ile günümüz Müslümanlarının
ilim anlayışı arasında büyük farklar oluşmuştur.
“İlim Toplumu” kavramının ilk defâ atalarımız tarafından uygulandığını ifâde etmek istiyorum. Madde ve
169
Temiz, M., Batı'nın Üzerine Doğan İlim Güneşi (Seminer), Denizli Türk
Ocağı, Kasım 1991.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
275
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
manâsıyla kucaklaşan ilim görüşünü ilk defâ Müslümanlar
kavrayıp uygulamışlardır. Bu insanlar, o zamanlar, bu bütünlüğü içinde ilme bir ibâdet aşkı ile sarılmışlardır. İlmin
bilim ve teknoloji cephesine bir ibâdet elbisesi giydirerek
oluşturdukları onun mânevî cihetini, ateşleyici bir güç ve
istim olarak kabul etmişlerdir.
İşte bu gün Bilgi Toplumu adının bize kuru ve yavan
gelmesi, bu tanımın bize Erken Rönesans Dönemi’ndeki
kavramların hepsini birden aksettirememesi yüzündendir.
İlmin manâ cephesi, dine bağlılığı, dinin uygulanıp
yaşanmasını gerektirir. Einstein’in “İlimsiz din kör, dinsiz
ilim topaldır” şeklindeki düşüncesi, bu eksikliğin bir îtirâfı
mâhiyetinden doğmuştur. Dolayısı ile, Bilgi Toplumu, İlim
Toplumu’na dönüşene kadar topal olarak kalmaya mahkûmdur.
İspat edilmemiş de olsa bâzı yazarlara göre, Nûr Enerjisi (sonsuz itrinsic enerji), soyut âlemden madde âlemine
geçerken “tünellerin” bitiminde bilim ve teknoloji başlamaktadır. Tünellerin diğer ucu ise manâ âlemine açılmaktadır. Demek ki ilim, soyut ve somut âlemlerin tümünü
içermekte, maddî yönü somut âlemi; manâ yönü ise, soyut
âlemi işâret etmektedir. Başka bir ifâdeyle, bilimin konusu
olan madde (nar enerjisi), manâyı karakterize eden ve ku-
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
276
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
antlaşma özelliği olmayan nûr’un nedeni ve sonucu olarak
ifâde edilmektedir170.
Bütün bu açıklamalar, yorumlar ve meydana gelen
gelişmeler hep “İlim Toplumu”na îşaret etmekte, bu kavramın, geçmişte Ön Rönesans Dönemi’nde olduğu gibi,
hayâta geçirilmesini gerekli kılmaktadır. Aksi hâlde, yanlış
kavramlar şekillenmeye ve bu doğrultuda ilerlemeye devam
edildiği müddetçe, bu günkü dünyâmızda yalnız kan ve göz
yaşı artacak, insanlığın mutluluğu yakalaması hayal olarak
kalacaktır.
Foton teknolojisinin ağırlık kazanacağı daha şimdiden
görülen ve din-bilim buluşması 171 olarak adlandırılan 21.
yüzyıl bilim gerçeklerinin, ahlâkî açıdan, din kıstasları tarafından da test ve teyit edilmesine ilişkin olan görüşlere bakarak bâzı bilim adamları, artık bundan sonra bilim adamlarının aynı zamanda birer din adamı olmak zorunda kalacaklarına işâret etmektedirler.
Bu görüşler, gelecekte ilmin madde ve manâ cephesiyle birlikte bütünleşerek uygulanacağının ve İlim Toplumu’na geçileceğinin birer işâreti sayılmalıdırlar.
170
Aiberg, H.V., Arzdan Arşa Sonsuzluk Kulesi, Kitsan, 1.Band, Cilt 2, Sayfa 197-
171
Aiberg, H.V., Arzdan Arşa Sonsuzluk Kulesi, Kitsan, 1.Band, Cilt 1, sayfa 23.
204.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
277
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Gerek bilim ve teknolojide ileri milletlerin ve gerekse
geri kalmış ülkelerin ilmi eksik olarak uygulamaları, bu
konuda farkında olmadan içine düştükleri birer aşırılık marazıdır. İlmin madde ve manâ cephelerinin dengeli olarak
uygulanması, Peygamberimiz (SAV)’in emrettiği Orta Yol’un tâ kendisidir. Bunun başka bir ifâdesi ise, Sünnet
Yolu’‘dur.
Dünyâdaki gelişmeler, 21. yüzyılın Sünnet Yolu olacağının işâretini vermektedir. Başka bir ifâdeyle, İlim Toplumları’nın Sünnet Yolu’nda gelişebileceğini vurgulamalıyız. Bu da “Câhillerden yüz çevir”172 emrinin bir açıklaması mâhiyetini taşımaktadır.
Peygamberimiz (SAV)’in faydasız ilimden sakındırması, ilmin, noksan olarak uygulanmasından bir sakındırma
değil midir? İlmin bu iki cephesinin (cenâhının) her biri,
kendisinin ve faydalılığın varlık sebebini oluşturmaktadır.
Burada, faydasız ilimden, ilmin, ya sâdece bilim ve
teknoloji olarak uygulanmasının, ya da sâdece teknik
gelişmelere sırt çeviren bir görüş olarak algılanmasının kas
Sünnet, orta yol demektir.
Âraf Sûresi, âyet 199: “Sen yine de affa sarıl, iyiliği emret ve cahillerden yüz
172
çevir.”
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
278
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
tedilebileceğini düşünmeden geçmek mümkün değildir.
Çünkü “Allah’ı bilmek” olarak târif edilen ilmin, sonuçta,
başka türlü bir faydalılığını tahmin etmek zordur.
“Allah’ı bilmek” sözü çok geniş kapsamlı olup, kısaca
Dünyâ ve Âhiret mutluluğunun kazanılmasına ilişkin maddî
ve mânevî gayret ve çalışmaların tamâmını içine almaktadır.
Şu hâlde faydalılık, ilim kavramının tam olarak algılanmasından başka ne olabilir? İlim Toplumu’na geçmek için
bunlar temel kavramlar olarak alınmalıdır. Günümüzdeki
maddî, mânevî başarısızlıklar ve ahlâkî yetersizliklerin,
kavramları yerli yerince bilip uygulayamamaktan kaynaklananan sonuçlar olduğu bilincine varmak gerekir.
Günümüzde gerek yazılarda ve gerekse konuşmalarda
kelimeler arasındaki bu ince farklara dikkat edilmediğini
görüyoruz. Hattâ modern teknolojik baskıların altında mazlum insan ve milletlerin inim inim inlediği günümüzde, Batı’nın bu Bilgi Toplumu ve teknolojik üstünlüğüne medeniyet diyenleri de çok görüyoruz.
Her şeyden evvel hemen belirtmek gerekir ki, medeniyet sâdece bilim ve teknolojideki ilerlemelerle elde
edilemez. Bir kere ona ‘medeniyet’ denmez. Medeniyet ke-
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
279
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
limesinin, Asr-ı Saâdet Devri’ni yaşayan, bu sâyede göçebe
hayâtından şehir hayâtına geçerek devlet kuran Araplar’ın
“Medîne” baş şehrinin adından geldiğini bil-melisiniz!
Demek ki, ‘medeniyet’ kelimesinin çağrışımında maddî
ve mânevî kavramların karışımı vardır. Bu bakımdan, medeniyetin kazanılması, ruhtaki inkişaflara da bağlıdır. Bu da
ilmin mânevî cephesinin de neşvünemâsı (gelişmesi) demektir.
Mânevî nasipsizlik bakımından hayvanları dahî sollayan Batılıların bilim ve teknolojik sahâsındaki gelişmeleri
ve bu imkânları her fırsatta mazlum milletlerin kanlarını su
gibi oluk oluk akıtmada kullanmaları, onlar adına bir medeniyetten ziyâde bir canavarlaşma ölçüsüdür. Mehmet Âkif,
İstiklal Marşı’nda boşuna mı onları “tek dişi kalmış canavar” olarak tasvir ediyor?
Bu yüzdendir ki demokrâsi, insan hakları gibi terâneler
de bu tür palazlanmalarn ya da çifte ve poli standartlı sömürünün ahtapot kolları’nı oluşturmaktadır.
Bu gün, arz edilen sebeplerden dolayı, Bilgi Toplumu
terennümlerinden ister istemez Batı’nın bu sıfatlarını hatırlamadan geçemiyoruz.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
280
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Medeniyet, ilmin madde-manâ dengesinin kurulmasından geçer. Bilim ve teknoloji, Batıların ağızlarında sakız
olan insanlığın kutsal kavramları, ancak ve ancak ilmin gerçek öncülüğünde ve uygulanmasında, kısacası, İlim Toplumları’nda haklı yerini bulacaktır.
Bilgi Toplumu kavramının eksikliği, aslında, gün geçtikçe anlaşılmakta ve yavaş yavaş seslendirilmektedir.
İnsanlar, Dünyâ ve Âhiret’te saâdete kavuşmanın mücâdelesini vermektedirler. Huzur ve mutluluk, maddî ve
mânevî zenginliklerin bir denge içinde insanın kişiliğinde,
iç ve dış dünyâsında birleşmesinden doğmaktadır. İnsanın
dış dünyâsı refah ve teknoloji ile, iç huzûru ise ahlâki değer
yargılarıyla zenginleşir.
Körfez Savaşı ve onu tâkip eden günlerde en çok endişe
edilen husûslardan birisi, Irak devletinin başında bulunan
Saddam’ın kişiliğiydi. Bugün de karşımızda Esed ve Sisi
gibileri ya da IŞİD bulunuyor. Bunlarda, “İnsan, insanın
canavarıdır“, ya da “İnsan için insandan daha korkunç bir
mahlûk yoktur“ sözlerinin gerçek birer örneklerine rastlıyoruz. Onların sergiledikleri manzara, insanlığa, onun

İlim Toplumu, Hikmet Toplumu olarak da algılanabilir.
Hobbes

Montaigne

Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
281
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
kudsiyetine ve ruh yapısına değer verilmediği müddetçe, bilim ve teknoloji yoluyla insanlığın, bırakınız mutluluğu
yakalamasını, bilâkis daha hızlı bir şekilde felâketini hazırladığının alarmını vermektedir.
Bu bakımdan, 21. yüzyılda, bilim ve teknolojinin dev
adımlarla ilerlemesine paralel olarak, insan faktörünün daha
da önem kazanacağı açıktır. Bu görüşe kıymet vermeyenler,
sırf madde ve materyalist fikirlere aşırı bir tutku ile saplanmış, insanlık ve fâzilet kavramlarından nasiplerini alamayan kimselerdir.
Bütün bu olumsuzluklardan korunmak, insana mânevî
bir boyut kazandırmakla mümkün olacaktır. Bu ise, ahlâk
ve değer yargılarının daha çok önemsenmesi, hattâ teknolojik gelişmelerin ahlâki sistemlerden vize alır duruma getirilmesi demektir.
Bu, Batılıların becerebileceği bir iş değildir. Çünkü onların, târih ve insanlık vicdânında, sayılamayacak kadar insanlık suçu ve sâbıkaları vardır. Onlar bu gün de insanlığın
maddî ve mânevî donanımlarından yoksundurlar. Bu hedefe, günümüzde de Bilgi Toplumu yerine, “İlim Toplumu”
kavramını geliştirip uygulayan toplumlar ulaşacaktır.
Neden?
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
282
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Bakınız bir örnek vereyim:
Yeni roket ve uydulardan çekilen fotoğraflardan anlaşıldığına göre, Grönland bir ada değil, üç adadan meydana
gelmektedir. Pirî Reis de haritasında Grönland’ı üç ada olarak göstermiştir.
Bakınız bu gerçeği bir türlü açıklayamayan, “Tanrıların Arabaları” kitabının yazarı Erich von Daeniken ne
diyor?
“Haritanın çizildiği çağlarda veyâ dönemlerde, uzay
gemileri veyâ uydular olmadığından, haritaların metotlarla
ve nasıl bu kadar doğru olarak çizilebildiğini açıklayamamaktayız. Düşünce boyutlarımızı aştığı ve mantık kurallarına uymadığı için belki de bir cevap veremeyeceğiz. Veyâ
bütün cesâretimizi toplayarak haritaların bir uzay gemisinden çekilen fotoğrafların aracılığı ile çizildiğini ileri süreceğiz.”
“... Bu haritalar, XVI. yüzyılın ilk yarısından önce çizildiğine göre, günümüzde bile bu kadar doğru çizimin, ancak
uydular aracılığıyla yapılabilmesi, bizi böyle bir mes’eleye
cevap verememe gibi bir durumla karşı karşıya bırakmaktadır...”
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
283
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
“Çünkü bu haritaları bu kadar doğru bir şekilde çizebilmenin mümkün olabilmesi için, ya Pirî Reis’in veyâ yardımcılarının uçabilmeleri ve fotoğraf çekebilme imkân ve
kâbiliyetlerinin olabilmesi gerekmektedir”173.
“Daeniken’i bu şaşkınlığından dolayı hoş görmek gerekir.
Zirâ, her şeye maddî açıdan bakan kişi ve toplumlar,
Pirî Reis’i anlayamayacak ve onun haritası gibi olayları elbette açıklayamyacaklardır. Çünkü onların bakış açıları tek
yönlüdür ve sınırlıdır.
Başka bir ifâdeyle, maddî açıdan bakıldığında her şeyi
açıklamak mümkün değildir. Ama ilme ve düşünceye vurulan zincirler kaldırıldığında boyut sayısı artacak, çözüm ve
îzahlar kolaylaşacaktır. İşte Müslüman ilim adamları Ön
Rönesans Dönemi’ni yaşarlarken bunu yapmışlardır. İlmi,
iki boyut altında uygulamışlardır.
Bâzı yazarlar, Pirî Reis’in bu haritayı ancak gönül âleminde seyrân ederek çizebileceğine işâret etmektedirler.
173
Döğen, Ş., Müslüman İlim Öncüleri Ansiklopedisi, Yeni Asya Yayınları,
Sayfa, 271.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
284
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Tasavvuftan bihaber olanlar bunun böyle olacağını nereden
bilsinler!
Nitekim, Muhyiddîn-i Arabî’nin “Ben tasavvuf dersini
şeyhimden falanca yıldızda aldım.” dediğinden bahsederler.
Bilmeyen ne bilsin bizi
Bilenlere selâm olsun.
Belkıs’ın tahtını, göz açıp kapayıncaya kadar kısa bir
zaman içinde Süleyman Aleyhisselâm’ın huzûruna getiren
beceri de, bu gerçeklerin ışığı altında düşünüldüğünde, bilim değil, ilimdir; ilmin, maddî ve mânevî kuvvetlerinin,
kısacası, Allah’ın (CC) ilim sıfatının bir tecellisidir.
Günümüzde, ilim maddî karakterinden ileri geçememiş, henüz Süleyman Peygamber’in devrindeki ilime ulaşamamıştır. Bu gün, Bilgi Toplumu olarak ancak resim ve ses
naklini başarabiliyor, madde naklinin yalnız “ışınlama”
şeklinde teorik tanımından bahsedebiliyoruz.
Dünyâ’yı huzûra kavuşturmak ve iki cihan saâdetini
yakalayabilmek için, bilimin yerine ilim anlayışını, başka
bir ifâdeyle, Bilgi Toplumu yerine “İlim Toplumu” kavramını yerleştirip geliştirene kadar beklemek zorunda kalacağız.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
285
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Teknoloji Ve Ahlâkî Sorunlar
"Sizden biriniz, ben kendisine
babasından, evlâdından ve bütün insanlardan
daha sevgili olmadıkça, tam îman etmiş olmaz.”
Hadis
İnsanlar, Dünyâ ve Âhiret’te saâdete kavuşmanın mücâdelesini vermektedirler. Huzur ve mutluluk, insanların dış
ve iç dünyâsındaki maddî ve mânevî zenginliklerin kişiliklerinde bir denge içinde bulunmasından doğmaktadır.
İnsanoğlu, dış dünyâsındaki konforunu beş duyusu ile
izleyerek aklını, ahlâkî değer yargıları ile iç huzûrunu sezip
haz alarak kalp ve gönlünü rahatlatmaya çalışır.
Körfez savaşı ve onu tâkip eden günlerde en çok endişe
edilen hususlardan birisi de Irak Devleti’nin başında bulunan Saddam’ın kişiliği idi. Saddam, geçmişte olduğu gibi,
fırsatını bulduğu anda, dünyâyı baştanbaşa kana boyamaya,
şahsî hırs ve emellerini gerçekleştirmek için kendisi dışında
her şeyi fedâ etmeye hazır bir ruh yapısına sâhipti. Batı’nın
sert ve vahşî materyalist karakteri, komünizmin insanlık
erdemlerine kıymet vermeyen katkısı ve şarkın cesur ve
atak karakter yapısının şahsında birleşmesiyle, onun yir-
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
286
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
minci yüzyılın teknik imkânlarını eline geçiren bir insanlık
canâvarı hâline geldiğini hepimiz biliyoruz.
Yakın geçmişte Kaddafi ve ve günümüzde de Esed ile
Sisi onun birer benzeri değil mi?
Onların kişiliklerinde “İnsan, insanın canavarıdır”, ya
da “İnsan için insandan daha korkunç bir mahlûk düşünülemez” sözlerinin gerçek birer örneğine rastlıyoruz. Bunlar
birer tip oluşturmaktadırlar.
Onların sergiledikleri manzara, insanlığa, insanlığın
kutsiyetine ve ruh yapısına değer verilmediği müddetçe, bilim ve teknoloji yoluyla insanlığın, bırakınız mutluluğu
yakalamasını, bilâkis daha hızlı bir şekilde felâketini
hazırladığının bir alarmını vermektedir.
Bu bakımdan, yirmi birinci yüzyılda, bilim ve teknolojinin dev adımlarla ilerlemesine paralel olarak, insan
faktörünün daha da önem kazanacağının, ilkin Reisicumhurumuz Özal tarafından ifâde edilmesi ve günümüzde
de Reisicumhurumuz Erdoğan tarafından gündemde tutulması, yabana atılır bir mesele değildir. Bu görüşe kıymet
vermeyenler, sırf madde ve materyalist fikirlere aşırı bir
tutku ile saplanmış, insanlık ve fâzilet kavramlarından nasiplerini alamayan kimselerdir. Bunlar, dünyâdaki geliş-
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
287
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
meler karşısında başını kuma gömen deve kuşlarını andırmaktadırlar.
1986’da Chernobly (Çernobil) nükleer fâcıası üzerine
ilk Batılı gazeteci olarak reaktörü ziyâret eden Rushworth:
“Hayretle öğrendim ki, patlamanın olduğu gece, iki
elektrik mühendisi 4 nolu reaktör üzerinde oynamışlar...
Birbirinden bağımsız çalışan altı tâne bilgisayar kontrollü
alârm sistemine rağmen işe devam etmişler. İlk alarm sistemi karşılarına çıkıp, ‘Dur, daha ileri gitme! Tehlikeli durum’ dediğinde, deneyden vazgeçmek yerine, alarmı kapatmışlar. Deneyi otomatik olarak durduran emniyet kilitlerini
bile devreden çıkarmışlar... Bunların geri zekâlı olması düşünülemezdi.” dedikten sonra ‘Peki neden böyle yaptılar?’
sorusuna:
“Bunu, sorumluluk duygusuyla, ahlâk anlayışıyla, şuurla veyâ etik gaygıyla îzah edebilirsiniz,”şeklinde cevap
vermekte ve şöyle devam etmektedir:
“Bilgisayarın alârm sistemini susturabilmek için, önce
içinizdeki (vicdânınızdaki) sesi susturmanız gerekir. ‘Yapma, tehlikeli!’ diye fısıldayan sesi duymazlıktan gelmelisiniz. Chernobly’deki iki mühendis bu sesi gizleyebilmişlerdir.”
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
288
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
“Demek ki bu iş, teknolojiyi ilgilendiren bir iş değil,
âhlâkî bir meseledir.” şeklinde fikrini belirtmektedir.
Tüp bebek konusunun, çocuğu olmayan anne ve babalar için bir mutluluk vâsıtası olduğu gerçek... Bunun yanında bu parası bol olanlar için de bir kirâlık anne sek-törünü
doğurmuştur.
Gebeliğin, zor, zahmetli, ağrılı, sancılı ve tehlikeli
olduğunu söyleyen parası bol bâzı çocuk meraklıları, “Bana
âit olan bir embriyoyu, kirâlık bir annenin karnında büyütebilirim.” diye düşünmektedirler. Böyle kirâlık annelerden
biri, doğum yaptıktan sonra, çocuğu annesine vermeyi reddetmiştir.
İşte size şimdiye kadar bilinmeyen diğer bir problem...
Teknoloji gelirken yanında problemi ile birlikte gelmektedir. “Dokuz ay karnımda taşıdığım, doğum sancılarını
çektiğim çocuk benim! Onu kimseye vermem!” diyen kirâlık
anne mi haklı, yoksa embriyo sâhibi kadın mı?
Bu günlerde embriyo bankalarından alınarak anne rahmine konan embriyolar da yeni bir ahlâk konusunu ateşlemiş durumda… Konu şu:
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
289
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Doğan çocuğun asıl babası kim?
Asıl baba embriyoyu karnında taşıyan annenin kocası
mı, yoksa bir târihte embriyosunu bankaya satan (veyâ) her
hangi bir kişi mi?
Şunu demek istiyorum:
Teknoloji ‘Alaâddin’in sihirli lâmbası değildir. Yanında, daha çok ahlâkî tedbirlerle çözülebilecek problemleri de
birlikte getirmektedir.
Geçmiş, geçmişte kaldı ama bundan sonraki devirlerde,
üstün bir ırk oluşturma sevdâsı yüzünden milyonlarca inşanı canavarca muamelelere tâbi tutan bir başka Hitler’in gelmeyeceğini ve çocuk yapmak isteyen her kadını, kurduğu
insan çiftliklerinde üstün ırk embriyolarına zorlamayacağını
kim garanti edebilir174?
Genom Projesi’yle insan DNA’sındaki 3 milyar civârında moleküler harften oluşan sistemin genetik kartının
çıkarıldığı bilinmektedir. Hızla ilerleyen bu teknoloji, henüz hastalıkları sınırlandırma konusunda bir ışık göstermedi
174
İnsan ve Kâinât, Modern Tıbbın İki yüzü, Sayfa 39-46, Sayı 81, 1992.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
290
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
ama ileride, belki, her şahıs için ‘genetik kimlik kartları’ oluşturma kapısını açabilecektir.
Bu gelişmeler, insanları genetik özelliklerine göre sınıflamaya tâbi tutacak, insanların fazîlet ve erdem boyutları
belki de önemini yitirecek, insan çiftlikleri ve ‘insan islâh
istasyonları’ kurulmaya başlayacaktır.
Daha da beteri, bu işin uzmanları insanların bütün fizyolojik yapılarına müdâhale edebileceklerdir. Bu gün genlere müdâhale ederek nasıl, taşıt vâsıtalarına yüklenmesi
kolay olsun diye, ‘tuğla gibi dört köşe karpuz’ yetiştirmek
mümkün oluyorsa, o zaman da, yalnızca bilime değer veriliyor, değer yargıları dışlanıyırsa, diyelim belden altı aslan
ya da yılan fakat belden üstü insan olan mahlûkların ortaya
çıkması, olağan bir hâl alabilecektir.
Bunlar, aslında, çok ciddî ahlâkî sorunlardır. Bu sorunların büyüklüğü, gelişen teknolojiyle artmakta ve daha da
önem kazanmaktadır.
“Bir an için 19. yüzyıla gittiğinizi düşünün” diyor, Rushworth ve devam ediyor:
“Chernobly gibi bir olay meydana gelebilir miydi? Diyelim ki, o zamânın en büyük gemisini yükledik ve serhoş
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
291
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
bir kaptana teslim ettik. Böyle bir gemi karaya oturduğu
zaman meydana gelecek zarar bu günkülere göre hafif kalırdı. Bir de 21. yüzyılı düşünün ve ortaya çıkabilecek ahlâki problemleri hesaplayın 175.”
Belki de en büyük ve karmaşık olanı Genom Teknolojisi’nin geleceğidir. Herkesin bir genetik sicilinin yapıldığını farz ediniz… Birisi bir işe girmek istiyor. İşveren,
o kişinin sicilini bir güzel tarayacak ve ileride yakalanabileceği hastalıkların listesine bakacak... Hasta olan bu insanı
bile bile kim işe almak ister? İşte bu da başka bir ahlâkî bir
problem…
Teknoloji ilerledikçe, tahrîbâtı da artmaktadır. “Çünkü
dâimâ duygu ile merhâmeti elinden alınmış insan, makineden daha tehlikeli bir konuma getirilmiş demektir176.”
İnsanlığın fazîlet ve erdemini sıfıra düşüren bu davranışlarla Chernobly’de alârmı susturan kişi ya da şahsî
kaprisleri uğruna milyonların helâkine kılını kıpırdatmayan
gelecekteki ‘Saddamlar’ın, Kaddâfî’lerin, Esed’lerin ve
Sisi’lerin davranışları arasında ne fark olacak ki? Hiro-
175
176
İnsan ve Kâinât, Modern Tıbbın İki yüzü, Sayfa 39-46, Sayı 81, 1992.
Yazıcı, O., Teknolojiye İnsanî Boyut, İnsan ve Kâinât, Sayı 50, Sayfa 11.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
292
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
şima’yı yerle bir eden atom bombası, bir kişinin ufak bir
hareketiyle ateşlenmedi mi?
Dört başlı bir insan, ya da insan-canavar karışımı bir
mahlûk oluşumunu engelleyen hiç bir teknoloji geliştirmek
mümkün değildir. Başka bir ifâdeyle, teknolojinin doğurduğu ahlâkî tahrîbât, yine alternatif bir teknoloji üreterek
önlenemez.
Nitekim, Chernobly fâciâsının asıl zararlı etkileri, bilhassâ Karadeniz Havzası’nda, 18 yıl sonrasını tâkip eden
2003, 2004 … 2008 yıllarında bütün dehşetiyle görülmeye
başlamış ve hâlen devam etmektedir. Memleketimiz’in Doğu Karadeniz Bölgesi’ndeki hastânelerin kanser vakâlarıyla
dolup dolup boşaldığını artık her gün izliyoruz ve görüyoruz.
Öyleyse ne yapmalı?
Zamanda gezmen olsan, ne çâre ki faydasız,
Gönüller diken tutmuş, halk içinde ıpıssız.
Bizi ikâz ediyor ruhların kirlenmesi,
On dört asır önceden Kur’an’ın billûr sesi177.
177
Temiz, M., Bilgi Toplumu, Sayfa 126, Sehâ Neşriyat, 1991.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
293
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Bir insanı ve onun vücûdunu düşününüz. Bu, madde ve
manâdan meydana gelmiştir. Bu insan, bu iki unsuru ile insandır. Manâsının, yâni onun gönül âleminin gereklerini
yapmazsanız, sâdece maddesi ile meşgul olursanız, ne olur?
O insan, huzurlu bir insan olamaz. Madde-manâ dengesizliği ortaya çıkar, bu artınca sonunda, Allah (CC) korusun, bu intihara kadar gider. Bu durum tek bir kanatla bir
uçağı uçurmak için zorlamaya benzer. Uçurmak için israr
edilirse, belki, kısa bir zamanda uçak bir tarafa saplanacaktır178.
Sonuç olarak insanoğlu, gâye iki cihan mutluluğu olunca, bütün faâliyetlerinde bu iki unsuru dengeli olarak ele almak zorundadır179.
“İnsanların etrâfına zarar veren, gerektiğinde öldürmekten çekinmeyen birer vahşî olmalarını engelleyici tek
ölçü mânevî değerler ve inançlardır 180 “. Bu da insanın
ikinci cephesini, insânî yanını, kısacası ahlâk ve mânevi178
Temiz, M., Câhillik Hastalığı, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://mtemiz.pau.edu.tr/bilim/Câhillik%20Hastalığı.pdf YA DA
http://mtemiz.pau.edu.tr/bilim/Câhillik%20Hastalığı.doc, En Son Erişim Târihi,
26.04.2014.
179
Temiz, M., Bilgi Toplumu, Gelecekten Bir Kesit, Sayfa 197-214, Sehâ Neşriyat,
1991.
180
Koru, F., Z. Gazetesi, Gündem, 15 Temmuz 1990.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
294
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
yatını teknolojik gelişmelere paralel bir şekilde ele alıp
geliştirmekle, yazar Olcay Yazıcı’nın dediği gibi, teknolojiye ‘insânî boyut’ kazandırmakla mümkün olacaktır. Bu
ise, ahlâk ve değer yargılarının daha çok önemsenmesi, hattâ teknolojik gelişmelerin ahlâkî sistemlerden vize alır duruma getirilmesi demektir.
Yirmi birinci yüzyılda, insanlık kendini ahlâk sistemini
esas alan bir organizasyona tâbi tutmak zorundadır.
YENİ TÜRKİYE’YE DOĞRU MİLLETİMİZ VE
İNSANLIK
Öz
Atatürk’ün resmini
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
295
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Türk parasından silen bu
idârî zihniyet, Din Karşıtlığı’nı
ön plânda tutarak insanlarımızın gönüllerinden
mâneviyat değerlerini silmeye çalışmış, bu gibi mâneviyatsız
hareketlerin temellerini oluşturmuştur.
Bu zihniyetin uzantılarının o günden bu yana
canlı tuttukları köstek ve gayretleri ile günümüzde,
işte ne yazık ki, ruhları ‘siyah yüzlü kadın’ timsâliyle kendini
belli eden, böyle yalnızca ‘dünyâdan kâm almayı’ hedefleyen bir nesil
türemiş bulunmaktadır.
Ey hayattan kâm almaktan ya da yalnızca makam
ve mansıp peşinde veyâ pasta peşinde koşmaktan başka hiç
bir şeyi göremeyen kardeşlerim!
Bu hayat, ‘hayattan kâm alma’
yeri değildir. Burası, kâm alınacak yeri kazanma, hakketme yeridir.
Unutmayalım ki, Türkiyemiz ne kadar
ilerlese de, ileri gitse de, günahlarımız her geçen gün arttığı
müddetçe, ister hayatta olsun, ister
Âhiret’te olsun, huzursuzluğumuz ve azâbımız da
günahlarımızı artırdığımız oranda artacaktır.
Bahsedilen zihniyete mensup olan ideolojik
kardeşlerimiz, kendilerini ideolojiden ve câhillik
çemberinden kurtarıp Kültürlerinin projektörü ile aydınlanmadıkça,
bir takım câhiller takımından aldıkları, kendilerine özgü, kapalı devre
teşviklerinden
de ümide kapılarak, Yeni Türkiye’de
yaşadıkları hâlde, ömürlerinin sonunda ölüm sarhoşluğu
başladığında, bu ilkesiz kâm ve hayat çabalarının (amellerinin) birer
serap olup
kaybolduğunu görene kadar,
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
296
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
bir şeyler yaptıklarının zannı ve aldanmışlıkları
içinde bulunacaklardır.
“Canım kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki,
sizler îman etmedikçe Cennet’e giremezsiniz. Birbirinizi
sevmedikçe de îman etmiş olmazsınız.” hadisi gereğince, sevgimi ilk
tercihte
kim olursa olsun, kendi insan
ve kardeşlerimize yöneltme alışkanlığını bırakamadığım
için, genel olarak ilk aklıma Milletimiz gelmektedir.
Adı geçen zihniyetteki herhangi bir kardeşimizin:
‘Ben ne yapıyorum.’ dediği bir ‘vicânî ‘uyanma’
ânını hissettiğinde eminim ki, o da örneğin, 19.09.2014
târihinde can derdine düşüp kimisi iki aylık, kimisi bir yaşındaki
çocuğunu bırakıp IŞİD zulmünden
kaçarak o perişan anne ve
insanların Türkiye’ye sığınmalarından
sonsuz bir sevinç duyacaktır. Bu inancımı, Milletimiz’in
her bir ferdinin seçkin ve asîl olmasına bağlıyorum181
Giriş
181
Temiz, M., Peygamberimiz (SAV)’in Dilinden Türkler, Alındığı İnternet
Elektronik Adresi,
http://mtemiz.pau.edu.tr/bilim/PEYGAMBERİMİZ’İN%20DİLİNDEN%20TÜRKLER.
pdf Ya Da
http://mtemiz.pau.edu.tr/bilim/PEYGAMBERİMİZ’İN%20DİLİNDEN%20TÜRKLER.doc
x, En Son Erişim Târihi: 02.07.2014.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
297
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
İlkokul 3. sınıfta Din Dersi’ne giren hocamız bize, çocuklar, “Allah’ın (CC) bizi insan olarak yaratmasından dolayı O’na çok şükretmeliyiz. Çünkü O, bizi bir EŞEK olarak
da yaratabilirdi.” demişti.
Bu sözü yeri geldiğinde her zaman hatırlarım. İki satırlık bu söz, bana her zaman ruhsal ve duygusal bir rehberlik
etmiştir.
Din dersi hocamızın bu öz fikrinin, aslında Hocamız’a
âit olmadığını, bizlere akseden Milletimiz’in bir özelliği olduğunu, yıllar sonra Milletimiz’in Üstün Kültürünü182 inceleyip gördüğüm o zaman anlamıştım.
Orta Öğretim’de bizlere Milletimiz’in Üstün Kültürü’nün öğretilmediğinin, bunun yerine, Batı ya da Yunan ve
Roma Kültürü’nün öğretildiğinin, esâsen bu nedenle bir
Kültür câhili olduğumun, Allah’ın (CC) bir lütfu olarak
1990’lı yılların sonlarında farkına varmıştım.
Uyandığım o yaşta ne yapmalıydım?
182
Temiz, M., Milletimiz’in (Türk Milleti’nin) Üstün Hasletleri-Sırrımızı
Nasıl Keşfettiler, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://mtemiz.pau.edu.tr/bilim/MİLLETİMİZ’İN%20(TÜRK%20MİLLETİNİN)%20ÜSTÜ
N%20HASLETLERİ-Sırrımızı%20Nasıl%20Keşfettiler.doc, En Son Erişim Târihi:
23.05.2014.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
298
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Kolları sıvamaktan başka yol mu vardı?
Kısa sürede Atatürk’ün Meclisten ödenek ayırtarak
tercüme ettirmiş olduğu 20 cilde yaklaşan, Elmalılı Hamdi
Yazır Tefsiri’ni, klasörler dolusu not tuta tuta bir güzel incelemiştim. O zaman Milletimiz’in üstün insanlık anlayışını
ve gerçek kimliğimi kazanmanın hazzını yaşamış fakat câhilce geçen günlerime de hayli üzülmüştüm.
On küsur yıldan beri Milletimiz’in hizmetinde bulunan hükümetin bu sıralarda izlediği şahsiyetli ve insânî yönetim, bana her fırsatta Milletimiz’in bu üstün insanlık anlayışını hatırlatıyor.
Yeni Türkiye’ye Doğru Zihnî Ve Fikrî Dönüşümler
“Dinde zorlama yoktur.
Artık hak ile bâtıl iyice ayrılmıştır.
Tağutu (saptırıcıları) inkâr edip Allah'a inanan kimse,
kopmak bilmeyen sağlam bir kulpa sarılmıştır. Allah işitendir,
bilendir.”
Bakara Sûresi, âyet 256
Internette bir yazı okumuştum:
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
299
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
İdeolojik bir bakış açısı altında yazılmış bu yazıda, günümüzdeki asâyişsizlik ve onunla bağlantılı huzursuzlukların yalnızca 2000’li yıllardan sonraki idârî başarısızlıklara
dayandırılmış olduğu anlaşılıyordu. Yazının, geçmişte benim gibi tek taraflı yetiştirilmiş bir zihnin ürünü olduğu ve
de bu yakınmaların Kültürel (Dinî) câhillikten ileri geldiği
hemen anlaşılıyordu.
Dolayısıyla bugünkü bakış açıma göre benim yazıdaki
iddiâlara katılmam mümkün değildi.
Gönül isterdi ki, bu olumsuzlukların temeli, sırf son iktidarın beceriksizliklerinden olsundu. O zaman bu olumsuzluklar, iktidârın gitmesiyle kolayca giderilebilecek demekti.
Ama iş bu kadar basit değildi, tabiatıyla... Bence asıl
neden, Eski Türkiye’deki başarısızlıklara ve Yeni Türkiye’deki başarılara ilişkin temel nedenler, sırasıyla, ilkesiz ve
ilkeli düşüncelere dayanmaktadır.
Eski Ve Yeni Kültür Tanımları
Çocukluğumun geçtiği 60’lı yıllarda çıkan Hayat Dergisi’nde, “Dünyâyı dolaşarak, gezerek ve görerek ya da her
yerde ve her zaman okuyarak sonuçta akılda kalan bilgilere
kültür denir” deniyordu.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
300
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
O zamanlar, 1940’lı yıllardan yansıyan Kültür (Din)
Karşıtlığı, günümüze göre daha şiddetli olduğu için, o sıralarda Yurttaşlık Bilgisi dersinde geçen millet tanımında,
“din, dil, târih, sanat, gelenek, görenek ve an’anelerin topuna birden kültür denir” şeklindeki kültürün gerçek tanımı,
kimsenin aklından bile geçmiyordu.
Aradan yıllar geçip, insanlarımızın, üzerlerindeki baskı
ve dayatmaların azalması sonucu, gittikçe gerçek ve gerçekçiliğe yönelmeleri arttıkça, bugün kültürün Yurttaşlık Bilgisi dersinde tanımlanan gerçek tanımı, daha fazla benimsenmeye başlanmış bulunuyor. Bugün Yeni Türkiye’nin arz-ı
endam etmesinde insanlarımızın ilkeli davranışları benimsemelerinin ihmal edilemeyecek bir etkisi vardır.

Serdaroğlu, H., İlahiyat Fakültelerinde Yetişen Belam lar!, Alındığı İnternet
Elektronik
Adresi,
http://reddulmuhtar.com/index.php/160-ilahiyat-fakultelerindeyetisen-belamlar.html, En Son Erişim Târihi: 03.01.2013.
("Gazetelerinizin son günlerdeki neşriyatı arasında dinden bahis bazı yazı,
mütalaa, ima ve temsillere rastlanmaktadır. Bundan sonra din mevzuu üzerinde gerek
tarihi, gerek temsili ve gerek mütalaa kabilinden olan her türlü makale ve fıkra ve
tefrikaların neşrinden tevakki edilmesi (sakınılması) ve başlanmış bu gibi tefrikaların en
son on gün zarfında nihayetlendirilmesi." (T.C. Başvekâlet - Matbuat Umum Müdürlüğü,
İç Matbuat Dairesi, 1945)
"Biz her ne şekil ve surette olursa olsun, memleket dâhilinde dini neşriyat
yapılarak dini bir atmosfer yaratılmasına ve gençlik için dini bir zihniyet fideliği vücuda
getirilmesine taraftar değiliz." (T.C. Dâhiliye Vekâleti-Matbuat Umum Müdürlüğü
Sayı:658 17.Mayıs.l942 ) (KAYNAK. Eşref EDİP-KARA KİTAP.)
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
301
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Hayattan Kâm Almak Ha!
“Allah buyurur ki,
‘İşte bu, doğrulara, doğruluklarının
fayda vereceği gündür. Onlar için, altlarından
ırmaklar akan, içlerinde ebedi kalacakları cennetler
vardır. Allah onlardan râzı olmuş, onlar da Allah'tan. ..İşte o büyük
kurtuluş budur.’
Mâide Sûresi, âyet 119
Eski Türkiye’deki 1940’lı yılların günümüzdeki zihnî
temsilcilerinin en önemli hedefleri de yalnızca ‘hayattan
kâm almak’ olarak özetlenebilir. Ama gerçekte Kültürümüz’de ‘hayattan kâm almak’ diye faydalı bir kavramın olmadığı bilinmeyen bir şey değildir.
Hayattan kâm almak için yaşamak, gerek 940’lı
yıllardaki zihniyetin ve gerekse 940’lı yıllardan gelen ve o
günlerin özlemi içinde kıvranan zihniyetten oluşmuş, üst
tabakanın Eski Türkiye’deki ilk önceliklerindendi. Bu özlemi hâlâ bugün Yeni Türkiye’de de o zihniyetin yazdıklarında sık sık görebiliyoruz.
Ama o günlerden geldiğim hâlde, şimdi ben aynı fikirde değilim, elhamdülillah...
Neden değilim?
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
302
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Çünkü o denemlere ilişkin çoğu yazıların içeriklerinde,
“o eski Türkiye’nin önemsediği eski kültür içeriğinde hayattan yalnızca kâm almayı hedefleyen bir nefsî üslûbun
ağırlığı hâkimdir. Temelleri 1940’lı yıllarda atılmış bu zihniyet ve ideolojinin içinde bulunanlarda ne yazık ki oldukça
hayırsız ve insafsız bir duruş gözleniyor / gözlenmektedir.
Kültürel (Dinî) bilgisizliğin İslâm’da ya da tasavvuf
alanındaki terminoljisi, câhilliktir. Bu câhilliğin ucu, İnönü’nün, Atatürk’le didişmesi sonucu olarak, 1927 yıllarından sonraki politikalarında başlatıp devam ettirdiği Kültürel
(Dinî) Karşıtlığa dayalı olarak insanlarımızın Kültürel Câhilliği’nin183 günümüze kadar uzanması ile ilişkili, yetişen
nesillerin kültürsüzlüklerine âit ilkesiz düşüncelere ya da
Câhillik Hastalığı’na184 dayanmmaktadır.
Ω
.Sayfa sonlarındaki pdf uzantılı koyu mavi kaynaklar tıklandığında, pdf uzantılı
ilgili yazıya ânında ulaşılabilir.
183
Temiz, M., Kültürel Câhilliğimizin Tatsız Meyveleri, Nereden Nereye Geldik,
Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://mtemiz.com/bilim/KÜLTÜREL%20CÂHİLLİĞİMİZİN%20TATSIZ%20MEYVE
LERİ.pdf YA DA
http://mtemiz.com/bilim/KÜLTÜREL%20CÂHİLLİĞİMİZİN%20TATSIZ%20MEYVELER
İ.doc, En Son Erişim Târihi: 12.09.2014.
184
Temiz, M., Câhillik Hastalığı, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://mtemiz.com/bilim/Câhillik%20Hastalığı.pdf Ya
http://mtemiz.com/bilim/Câhillik%20Hastalığı.doc, En Son Erişim Târihi: 12.09.2014.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
303
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Film Şeridi Gibi
“Bu sebeple Allah, doğruları
doğrulukları ile mükâfatlandırır; münâfıkları da
dilerse azaplandırır veyâ tevbelerini kabul eder. Şüphesiz Allah
çok bağışlayan, çok esirgeyendir.”
Ahzab Sûresi, âyet 24
Hele hele, internette okuduğum bu yazının “…
Bahçemden içeri usulca giren Suriyeli dilenci kadın, beni âdetâ tehdit etti, iki gün önce… Köpeklerimi dahî korkutmayı
başarmıştı ‘siyah kirli yüzü ile…’ ibâresini okuduğum zaman, ciğerimden yaralanmış gibi üzüldüm ve hemen girişte
bahsettiğim İlkokul hocamın, “Allah’ın (CC) bizi insan olarak yaratmasından dolayı O’na çok şükretmeliyiz. Çünkü
O, bizi bir EŞEK olarak da yaratabilirdi.” cümlesi aklıma
oturuverdi.
Buradan hareketle, geleceği ve gelecekteki sözlerimizi
de bilen, ‘O Allah’ın (CC), eğer dilemiş olsaydı, o yazı sâhibini bu ‘siyah kirli yüzlü’ Suriyeli dilenci kadının yerine
koyabileceği.’ mümkündü. Ama koymayarak O Allah’ın
(CC), bu yazıyı yazan varlıklı bahçe sâhibine oldukça da lütufkâr davranmış olduğu anlaşılıyordu.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
304
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Yazı sâhibinin bu kadar düşüncesiz ve şuursuz davranışını sezince o an ister istemez, ‘Acabâ böyle bir şükürsüzlük
hatâsına hiç geçmişte ben de düştüm mü?’ diye bir müddet
korkarak düşünüp endişelenmeye başladım ve kendimi yoklamak zorunda kaldım.
Görüyorsunuz, insanoğlu bu sınav dünyâsında aslın-da
son derece dikkatli olmalı, değil mi?
Ne yalan söyleyeyim, ben insanlarımızdaki bu tür bencillik, insafsızlık ve insanlık dışı duyguların tüm temellerinin Atatürk ile didiştikten sonra 1940’lı yıllarda Eski Türkiye’de iktidâra gelen zihniyetin olumsuz gayretlerine bağlıyorum.
Atatürk’ün resmini Türk parasından silen bu idârî zihniyet, Din Karşıtlığı’nı ön plânda tutarak insanlarımızın gönüllerinden mâneviyat değerlerini silmeye çalışmış, bu gibi
mâneviyatsız hareketlerin temellerini oluşturmuştur. Bu
zihniyetin uzantılarının, o günden bu yana canlı tuttukları
köstek ve gayretleri ile günümüzde, işte ne yazık ki, ruhları
‘siyah yüzlü kadın’ timsâliyle kendini belli eden, böyle yalnızca ‘dünyâdan kâm almayı’ hedefleyen bir nesil türemiş
bulunmaktadır.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
305
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Her ne kadar bir şuursuzluk içinde, aralarında Müslümanlığını korumaya çalışanların da olmasına rağmen,
özellikle vurgulamak gerekir ki, bir ideolojiye dönüşen bu
Kültürel (Dinî) karşıtlığın en önemli özelliklerinden biri,
dünyâlaşmayı 185 ve nefsîleşmeyi birinci plâna yerleştirmiş
olmasıdır.
Bu yüzdendir ki, bunlarda kibir ve kendilerini beğenmişlik (ucub) sıfatları hat safhada bulunmaktadır. Hâlâ Kültür (Din) Karşıtlığı’nı muhafaza etmek, halkı ve düşkünleri
aşağı görmek, kendilerini hizmet edilmesi gerekli bir kaymak tabaka olarak saymak ve bu hastalıklarından hiç tâviz
vermeye yanaşmadan bu yapılarını her an muhafaza etmek
için çaba göstermek, bunların önemli özelliklerindir. Bu
zihniyetin, Yeni Türkiye kavramlarına uyum konusunda
ellerinden geldiğince direnç göstermeleri bu yüzdendir.
Zihniyet Dönüşümü
İnsanlara değer verilmemesi, insanların aşağılanması,
Eski Türkiye’den Yeni Türkiye’ye geçen ideolojik bir hasta-
185
Temiz, M., Gittikçe Dünyâlaşan Neslimiz, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://mtemiz.com/bilim/GİTTİKÇE%20DÜNYÂLAŞAN%20NESLİMİZ.pdf YA DA
http://mtemiz.com/bilim/GİTTİKÇE%20DÜNYÂLAŞAN%20NESLİMİZ.doc, En Son
Erişim Târihi: 23.04.2014 (http://mtemiz.pau.edu.tr/bilim/bilimkosesi.htm).
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
306
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
lıktır. Aslında bu bilinmeyen bir şey de değildir 186. Bu olayın güncel adına statiko diyorlar.
Statiko, gelişmelere kapalı olup değişimlerin reddi
anlamına gelmekte, ABD’de gericilik anlamında kullanılmaktadır187. Ama bizdeki bu zihniyette, ABD’deki statiko
anlayışını aşan, korkunç bir insafsızlık ayrıca fazlalık olarak
bulunuyor.
Orta Öğretim’den bu yana çok sular aktı. Yaklaşık 40
yıl önce Eski Türkiye’deki bu kültür-bazlı fikir ve düşünceleri reddedip Yeni Türkiye’ye aydın bir fikirle girebilmek
için bereket versin ki, birkaç on yıl önce Allah’ın lütfu ile
gözümü, gönlümü açabilmişim.
Bu yazı, çoğu dönem arkadaşımızın yukarıda bahsedilen ideoloji uykusu süresi içinde mışıl mışıl uyurken; i-
Temiz, M., Yarım Aydınlarımız, Alındığı İnternet Elektronik Adresi
http://mtemiz.com/bilim/YARIM%20AYDINLARIMIZ.pdf YA DA
http://mtemiz.com/bilim/YENİ%20TÜRKİYE’YE%20DOĞRU.doc, En Son Erişim Târihi:
02.07.2014.
187
Temiz, M., Cumhûriyet Döneminde Nerden Nereye, Bu Aziz Millet “Allah”
kelimesinin Yasaklandığı Dönemleri bile Yaşamıştır, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://mtemiz.com/bilim/CUMÛRİYET%20DÖNEMİNDE%20%20NERDEN%20NER
EYE...pdf YA DA
http://mtemiz.com/bilim/CUMÛRİYET%20DÖNEMİNDE%20%20NERDEN%20NEREY
E...doc, En Son Erişim Târihi: 21.09.2013.
186
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
307
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
çimde yanardağlar gibi fışkıran değişimlerin 188, eski kültürden yeni Kültür’e dönüşüm çerçevesinde, kabullendiğim
Kültürel (Dinî) gayretleri bir hobby olarak seçip câhilliğimi
aşma gayretlerimin, ister istemez, gözümün önünden bir sinama şeridi gibi bir bir geçişine sebep olmuştur.
O günlerde Dünyâ’nın güzelliğini seyrettiğim her an,
aklımın bir köşesinde cevâbını bulmamı bekleyen bir soru
vardı189:
Bu sorunun cevâbını doğru olarak bulduğuma emin olduğum oranda rahat ve mutlu olabileceğimi biliyordum. O
soru şuydu:
“Bu Dünyâ’ya niçin geldik?”
İşin enteresan tarafı, Rus yazar Tolstoy da benim gibi
çok düşünüyormuş…
188
Temiz, M., Bir Hayat Da Böyle Geçti, Alındığı İnternet Elektronik Adresi
http://mtemiz.com/BİR%20HAYAT%20DA%20BÖYLE%20GEÇTİ%202.7.2014.pdf
, En Son Erişim Târihi: 02.07.2014.
189
Temiz, M., Bilim, Aydınlanma Kurâmı ve Tolstoy’un Araştırması, BEN
NEYİM?, NİÇİN YARATILDIM, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://mtemiz.com/bilim/BEN%20NEY%C4%B0M%20%20TOLSTOY'UN%20ARA%C5%9ETIRMASI.pdf YA DA
http://mtemiz.com/bilim/BEN%20NEY%C4%B0M%20%20TOLSTOY'UN%20ARA%C5%9ETIRMASI.doc, En Son Erişim Târihi: 12.09.2014.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
308
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Önemli ve güzel bir soruydu aslında bu…
Bu soruyu sorduğum birkaç kişi, hemen hemen şu şekilde cevaplamışlardı sorumu… Demişlerdi ki:
“Yaşamak, hayattan kâm almak için Dünyâ’ya geldik.”
Ama bu cevap benim için hiç de tatmin edici değildi.
Sizi tatmin ediyor mu, bilmem?
Evet!
“Niçin geldik?” diyordum “Dünyâ’ya”…
Çünkü biliyordum ki, benim gibi gaflet içinde olup da
bu sorunun cevâbını bilmeyen çok kişi vardı.Sizin
anlayacağınız,
İlkokul’dan
başlayarak
Samsun
Ondokuzmayıs Lisesi Orta Kısmı’ndaki sınıf birincilikleri
dâhil olmak üzere, Ondokuzmayıs Lisesi-Lise Birincisi olmama bağlı olarak, belki bilgide bir şeylere sâhip olma
gururu içindeysem de, çok eksik olduğumu hissedip o dönemdeki câhilliğim ile kalmak bana zor gelmişti. Çalışıp
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
309
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
çabalayarak, araştırarak bugün kendimi Kültürel (Dinî) açıdan, şükürler olsun, geliştirmiş bulunuyorum190.
Bu kolay oldu sanmayınız, haa!
Öyle ki bu, insanın nefsinin hiç hoşlanmadığı zorlukların dayatmalarına dayanan bir nevî yaşam eğitimi ile birlikte olan çetin ve sarp bir tırmanıştı… İlerledikçe yol biraz
düzleşmedi de değildi. Ama ilmin ve bilginin sonu yok ya,
hâlâ da veyâ yaşadıkça Kültürel aydınlanmanın sürmesi gerekliydi, şüphesiz…
Öyle ya da böyle bugüne gelmiş durumdayım. Ve de
bugün, kendilerini ideolojiye kaptırmış, özellikle halkımızı
her fırsatta aşağılayan ya da ‘Bir eli yağda, bir eli balda yetişen’, insanları kendilerine hizmetçi gibi görerek kendilerini kaymak tabaka sayan aynı ideolojik kişilerden kendimi ayrı görmekle büyük bir haz duyuyorum, şimdi...
Aradaki fark nereden geliyor?
Temiz, M., Bir Hayat Da Böyle Geçti, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://mtemiz.com/BİR%20HAYAT%20DA%20BÖYLE%20GEÇTİ%202.7.2014.pdf,
En Son Erişim Târihi: 02.07.2014.
190
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
310
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Bu bahtsız ideolojik zihniyet mensupları, Yeni Türkiye
kavramından hiç hoşlanmıyorlar, bu nedenle de bugünlerde
kendilerini çok mutsuz hissediyorlar.
Sebep ne?
Bunu söylemeye gerek yok, çünkü bunun, Kültürel
(Dinî) câhillikten doğduğunu kolayca anlamış olmalısınız!
Meselâ, İslâm Kültürü’ndeki (Dini’ndeki) her türlü
meşrû faaliyeti (ameli), zikir sayabilirsiniz, öyledir de… Bu
insanlarımız, geçen yıllarını ideolojik uyku içinde geçirme
yerine Kültürel (Dinî) çabalara yöneltmiş olsalardı Ra’d
Sûresi’nin, “Bunlar, îman edenler ve gönülleri Allah’ın
zikriyle sükûnete erenlerdir. Bilesiniz ki, kalpler ancak Allah’ı anmakla (İbadet ve zikir etmekle) huzur bulur.” Mealindeki 28. âyetinde bildirildiği gibi, bahsettikleri o mutsuzluk içinde bulunmaları, hiç mümkün olabilir miydi?
Üstelik Yeni Türkiye’de, bu ideolojik kimselerin günümüz idârecilerine her türlü eleştiriyi yaptıklarını, onları
eleştirip yerden yere vuranları açıkça desteklediklerini açıkça görüyor ve biliyoruz. Hâl böyle iken bile, yazıda geçen
“Ancak demokratik hakların elinden alınmışsa, düşünce ve
yazma özgürlüğün elinden alınmışsa…“ cümlesinde görüldüğü gibi, hâlâ, demokratik hakların ellerinden alınmasından, düşünce, yazma özgürlüklerinin olmamasından bah-
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
311
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
setmelerini, 1960’lı yıllardan beri Türkiye’yi gözleyen birisi olarak, ancak bir NANKÖRLÜK olarak değerlendiriyorum.
‘Bence insan, her şeyden önce dürüst olmalı, dürüst…
Yeni Türkiye’de Yazı Yazmanın İlkeleri
“Rab’binin sözü (Kur’an) hem doğrulukça,
hem de adâletçe tamamlanmıştır.O'nun sözlerini
değiştirebilecek hiç kimse yoktur. O, işitendir, bilendir.
Mâide Sûresi, âyet 119
Demokratik hakların daha geniş olduğu Yeni Türkiye’de her şeyde olduğu gibi, yazı yazmanın da bir amacı olmalıdır. Bunları şöyle sıralayabiliriz:
- Yazılan bir yazı, insanlara yazıldığı konuda, en azından, yeni bir fikir vermeli ya da bir fayda sağlamalıdır.
- Yazılarda, meşrû ve faydalı durumlar dışında ya da olumsuz fikirlerin açıklanması durumlarında, kişilerin isimlerinden bahsedilerek konuyu şahsîleştirmelerden, ötekileştirmelerden ve kutuplaştırmalardan kaçınmalıdır. Fakat olumlu ve faydalı fikirlerin açıklanması, teşvik durumları I-
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
312
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
çeriyorsa, bu sefer isimlerin de açıklanmasının, o zaman,
daha çok faydalı olacağı da açıktır.
Yeni Türkiye’ye yakışan, yazarların değerli şahsiyetlerinden bağımsız, yalnızca fikirlere dayanan bir tartışma ortamını hâkim kılmaktır.
- Bir yazıda, kutuplaştırıcı, ötekileştirici ve kışkırtıcı
üsluplar gibi tavırlarla, birlik ve berâberliği zayıflatacak,
zedeleyecek durumlardan her zaman kaçınmalıdır.
- Yazı yazan bir kimse, yazacağı konuda ya ihtisas sâhibi olmalı ya da yazı yazacağı konuda önce bir araştırma
yapmalıdır.
Güncel tecrübelerle bilinmektedir ki, 1940’lı yıllardan
beri adı geçen ideolojik zihniyetin yazarlarının büyük bir
kısmının, sözü edilen, yazı yazma ahlâkına uymadıkları da
bugün bilinen gerçekler arasındadır 191 . Bu tespitlerin en
bâriz işâreti (ölçütü), halkın bu zihniyete hiçbir zaman doğru dürüst îtibar göstermemesidir.
Sonuç
Temiz, M., Din Karşıtlığı, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://mtemiz.com/bilim/Din%20Karşıtlığı.pdf YA DA
http://mtemiz.com/bilim/Din%20Karşıtlığı.doc, En Son Erişim Târihi: 17.09.2014.
191
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
313
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
“Allah, doğrulardan doğruluklarını sormak
ve kâfirlere can yakıcı azap hazırlamak için bunu yapmıştır.”
Ahzab Sûresi, âyet 24
Son sözü şöyle söylersem, ana fikri belki daha güzel
anlatmış olabilirim.
Bahsedilen zihniyete mensup olan ideolojik kardeşlerimiz, kendilerini ideolojiden ve câhillik çemberinden
kurtarıp Kültürlerinin projektörü ile aydınlanmadıkça, bir
takım câhiller takımından aldıkları, kendilerine özgü, kapalı
devre teşviklerinden de ümide kapılarak, Yeni Türkiye’de
yaşadıkları hâlde, ömürlerinin sonunda ölüm sarhoşluğu
başladığında, bu ilkesiz kâm ve hayat çabalarının (amellerinin) birer serap olup kaybolduğunu görene kadar, bir
şeyler yaptıklarının zannı ve aldanmışlıkları içinde bulunacaklardır.
“Canım kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki,
sizler îman etmedikçe Cennet’e giremezsiniz. Birbirinizi
sevmedikçe de îman etmiş olmazsınız.” hadisi gereğince,
sevgimi ilk tercihte, kim olursa olsun, kendi insan ve
kardeşlerimize yöneltme alışkanlığını bırakamadığım için,
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
314
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
genel olarak ilk aklıma Milletimiz ve arkadaşlarım gelmektedir.
Milletimiz’in Kültürü’nden (Dini'nden) hareket ederek
tartışmalara girişimin ana unsuru, bu sevgime dayanmış olsa gerektir. Bu nedenle, yazımda asıl vurgulamak istediğim,
hayattaki tutum, davranış ve bunlara ilişkin niyetlerin belirlediği, son durumdur, aslında…
Adı geçen zihniyetteki herhangi bir kardeşimizin:
‘Ben ne yapıyorum.’ dediği bir ‘vicânî ‘uyanma’ ânını
hissettiğinde eminim ki, o da örneğin, 19.09.2014 târihinde
can derdine düşüp kimisi iki aylık, kimisi bir yaşındaki çocuğunu bırakıp IŞİD zulmünden kaçarak o perişan anne ve
insanların Türkiye’ye sığınmalarından sonsuz bir sevinç duyacaktır. Bu inancımı, Milletimiz’in her bir ferdinin seçkin
ve asîl olmasına bağlıyorum192.
Bunlardan bir okula yerleştirilen âileleri, birkaç gün
sonra bir TV kanalı toplu olarak gösterdi.
192
Temiz, M., Peygamberimiz (SAV)’in Dilinden Türkler, Alındığı İnternet
Elektronik Adresi,
http://mtemiz.com/bilim/PEYGAMBERİMİZ’İN%20DİLİNDEN%20TÜRKLER.pdf Ya
Da http://mtemiz.combilim/PEYGAMBERİMİZ’İN%20DİLİNDEN%20TÜRKLER.docx,
En Son Erişim Târihi: 02.07.2014.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
315
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Âileler birbirlerine karışmış, kimi hanımlar bir arada
sohbet ediyor, kimi hanımlar biraz ötede yemek yiyorlar,
etrafta çocuklar oynuyorlar… Onların içinde bir bayan dikkatimi çekti:
Tahmînen 20 ile 30 yaş arasında olduğu görülen genç
bayan, yüzünü duvar tarafına doğru çevirmiş, hüngür hüngür ağlayıp gözyaşı döküyor… O ağlarken, yanında bulunan 6-7 yaşlarındaki kız çocuğu, kucağında bir bebek olduğu hâlde, annesinin ağlaması nedeniyle morali bozuk vaziyette, kucağındaki bebeği susturmaya çalışıyor…
Bu manzarayı gördüğümde birden ben de duygulandım.
O anda kendi kendime düşündüm:
Kim bilir, o kadıncağız uyum sağlayamadığı böyle bir
ortam ve durumu hiç aklından bile geçirmemişti ama ânîden kendini böyle bir durum içinde bulmuştu. Belki eşi de
yanında yoktu, uzaklarda kalmıştı, başına neler geldiğini de
bilmiyordu. Bundan sonra onu belki de hiç göremeyecekti.
İnanınız, o an bu manzara beni çok sarsmıştı.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
316
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Kimse, “Ben buyum, ben şuyum, ben zenginim…’ gibi,
düşünceleri ve kuruntuları aklından hiç geçirmesin! Ve de
mevcut durumuna sakın güvenmesin de biraz empati yapmaya kendini alıştırıversin…
Çünkü her şey birden değişebiliyor, değişiyor… Bir de
görüyorsun ki, durumun, hiç de beğenmediğin durumların
kat kat altına inmiş…
Ey hayattan kâm almaktan ya da yalnızca makam ve
mansıp peşinde veyâ pasta peşinde koşmaktan başka hiçbir
şeyi göremeyen kardeşlerim!
Bu hayat, ‘hayattan kâm alma’ yeri değildir. Burası,
kâm alınacak yeri kazanma, hak etme yeridir.
Bu hayat, makam ve mansıp peşinde koşulacak yer değildir. Burası, makam ve mansıbın hizmet için kullanılacağı
yerdir.
Bu hayat, pasta peşinde koşulacak yer değildir. Burası,
varsa pastayı dağıtma yeridir.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
317
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Eğer varsa, Din Karşıtlığı’ndan193 vazgeçip Allah (CC)
tarafına, O’nun rızâsının kazanıldığı tarafa dönelim 194 .
Câhillik hastalığından 195 kurtularak istikâmetimizi
bulalım 196 , kısaca vicdansızlık 197 ve nankörlükten 198 kaçıp
hâlimize şükredelim. Her türlü ve benzer felâketlerin bizden uzak kalmaları için, sadakalarımızı çoğaltalım199.
193
Temiz, M., Din Karşıtlığı, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://mtemiz.com/bilim/Din%20Karşıtlığı.pdf YA DA
http://mtemiz.com/bilim/Din%20Karşıtlığı.doc, En Son Erişim Târihi: 21.09.2014
(http://mtemiz.pau.edu.tr/bilim/bilimkosesi.htm).
194
Temiz, M. (Evren Ve) İnsanların Velinîmeti Ve Mü’minler, Alındığı İnternet
Elektronik Adresi,
http://mtemiz.com/bilim/EVREN%20VE%20İNSANLARIN%20VELİNÎMETİ.pdf YA
DA http://mtemiz.combilim/EVREN%20VE%20İNSANLARIN%20VELİNÎMETİ.doc, En
Son Erişim Târihi, 11.05.2014.
195
Temiz, M., Câhillik Hastalığı, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://mtemiz.com/bilim/Câhillik%20Hastalığı.pdf YA DA
http://mtemiz.com/bilim/Câhillik%20Hastalığı..doc, En Son Erişim Târihi: 17.09.2014
(http://mtemiz.pau.edu.tr/bilim/bilimkosesi.htm).
196
Temiz, M. (Evren Ve) İnsanların Velinîmeti Ve Mü’minler, Alındığı
İnternet Elektronik Adresi,
http://mtemiz.com/bilim/EVREN%20VE%20İNSANLARIN%20VELİNÎMETİ.pdf YA
DA http://mtemiz.com/bilim/EVREN%20VE%20İNSANLARIN%20VELİNÎMETİ.doc, En
Son Erişim Târihi, 11.05.2014.
197
Temiz, M., Ben Vicdansız Ve Nankör Değilim! Mânevî Açıdan Tam
Korkulacak Durum, Yoksa Savaş mı Olacak?, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://mtemiz.com/bilim/BEN%20VİCDANSIZ%20VE%20NANKÖR%20DEĞİLİM.pd
f, En Son Erişim Târihi: 27.09.2014.
198
Temiz, M., Sanki Bir Devrim, Nankörlük, Alındığı İnternet Elektronik
Adresi, http://mtemiz.com/bilim/FACEBOOK%20NOTU%20VII%20–
%20SANKİ%20DEVRİM.pdf YA DA
http://mtemiz.com/bilim/Câhillik%20Hastalığı.doc, En Son Erişim Târihi: 27.09.2014.
199
Temiz, M., Allâhü Teâlâ’nın Rızâsını Kazanmak Niyetiyle Yaratıklara
Karşı Yapılan Maddî Ve Mânevî İyiliklerin (Sadaka’nın) Kuvveti, Alındığı İnternet
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
318
Bilgi Toplumu’ndan İlim (Hikmet) Toplumuna Geçiş’in İpuçları
YENİ TÜRKİYE HEYECÂNI
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Unutmayalım ki, Türkiyemiz ne kadar ilerlese de, ileri gitse de, günahlarımız her geçen gün arttığı müddetçe,
ister hayatta olsun, ister Âhiret’te olsun, huzursuzluğumuz
ve azâbımız da günahlarımızı artırdığımız oranda artacaktır.
''Ben ölünce bir elimi tabutumun
dışına atınız. İnsanlar görsünler ki, padişah olan
Süleyman, bu dünyâdan eli boş gitmiştir.”
Kânûni Sultan Süleyman’ın Son Sözü
Elektronik Adresi, http://mtemiz.com/bilim/sadaka.pdf YA DA
http://mtemiz.com/bilim/sadaka.doc YA DA http://mtemiz.com/bilim/sadaka.pdf En Son
Erişim Târihi: 21.09.2014.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ

Benzer belgeler